Inovatif Kimya Dergisi Sayi 45

Page 1

Kimya Dergisi

İNOVATİF Kimya Dergisi YIL:5 SAYI:45 NİSAN 2017

ASBEST BERKO İLAÇ ŞİRKETİYLE RÖPORTAJ


KURALLARIMIZ

1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak belirtmek durumundasınız. 2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız. 3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. 4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde, yazılarda kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak sormalısınız. Çünkü bize yazı gönderen yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet ederek fotoğrafları dökümanlarına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu değildir. 5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız var ise yazılarınız için Yavuz Selim KART ile konuşabilirsiniz. Dergi ile iletişim kurmak için ise iletisim@inovatifkimyadergisi.com adresine mail atabilirsiniz.

SOSYAL MEDYA

6. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine göndermelisiniz. Bu mail adresine gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu

kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi. 7. Tarafımıza çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı yayımlamaya gayret edeceğiz lakin başkalarının yazılarını kendi yazmış gibi gönderenler, kaynaksız yazı gönderenler, çok kısa yazı göndenlerin yazılarını maalesef yayımlamayacağız. 8. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi yayımlamama hakkını ya da yazının o kısmını değiştirme hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz dergi yöneticisine aittir. 9. Bu dergide kimya ilmi üzerine okuyan, kimya ilmine meraklı, kimya ilmi ile ilgili araştırma yapmayı seven herkes yazabilir. 10. Dergi ekibimiz gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu dergi ilk kurulduğu zamandan beri böyledir. Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir. Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen kişiler ekipten çıkarılır. 11. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu kişi buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine sahiptir. 12. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları kabul etmiş sayılırlar.

http://www.inovatifkimyadergisi.com https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi https://twitter.com/InovatifKimya https://instagram.com/inovatifkimyadergisi http://inovatifkimyadergisi-blog.blogspot.com.tr https://www.youtube.com/channel/UCmIkYbQtd8LtCP6GVL0tVGQ https://plus.google.com/+Inovatifkimyadergisi https://www.linkedin.com/profile/view?id=AAIAABHWzAYBk8n_O2Xp0LJgn9bB-aLM6w0-3pw


Ekibimiz YAVUZ SELİM KART KİMYA MÜHENDİSİ KURUCU-YÖNETİCİ PELİN TANTOĞLU KİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ EBRU APAYDIN KİMYA MÜHENDİSİ FACEBOOK EDİTÖRÜ TUĞBA NUR AKBABA KİMYAGER ÇEVİRİ EDİTÖRÜ GÜLŞAH TİRENG KİMYA TEKNİKERİ FACEBOOK EDİTÖRÜ PEMBE ÖZÇAKMAK KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ ZEHRA ORUÇ KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ SÜREYYA HELİN AKTURAN KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ DERYA İNCELİ KİMYAGER ÇEVİRİ EDİTÖRÜ TARIK BERCAN SARI KİMYA VE BİYOLOJİ MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ ÖZLEM ÖZDEN KİMYAGER ÇEVİRİ EDİTÖRÜ

HATİLE MOUMİNTSA KİMYA FACEBOOK EDİTÖRÜ GİZEM AYVERDİ KİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ ASLIHAN YILDIZ KİMYA TEKNİKERİ FACEBOOK EDİTÖRÜ BEGÜM MENEVŞE KİMYAGER INSTAGRAM EDİTÖRÜ CANAN KULA KİMYAGER ÇEVİRİ EDİTÖRÜ ELİF TUNA KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ AYŞENUR YAPRAK KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ DAMLA ÖZTÜRK KİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ DİLEK İNSEL KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ NİLAY ÇABUK KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ ÖZNUR ÇALIŞKAN KİMYA VE SÜREÇ MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ

SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN


Ekibimiz AHMET ÜĞE KİMYAGER ÇEVİRİ EDİTÖRÜ CANAN AYVAT BİYOLOG FACEBOOK EDİTÖRÜ ECE ÖZTEN KİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ ESRA BARUT KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ KARDEN KANIKLI KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ MERVE ÇÖPLÜ KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ RÜYA ATLIBATUR KİMYAGER ÇEVİRİ EDİTÖRÜ SERVET ERDEM KİMYAGER ÇEVİRİ EDİTÖRÜ GİZEM KARABACAK KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ

SİNAN YENER KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ DAMLA TURA KİMYA MÜHENDİSİ FACEBOOK EDİTÖRÜ EFRAİM KAPLAN KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ FATMA GÖKÇE AKİKOL KİMYAGER ÇEVİRİ EDİTÖRÜ ZEYNEP GÜVEN KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ ORHUN KARAKUŞ BİYOLOG ÇEVİRİ EDİTÖRÜ SILA SÖZMEN KİMYAGER ÇEVİRİ EDİTÖRÜ BAŞAK KUBİLAY KİMYA MÜHENDİSİ ÇEVİRİ EDİTÖRÜ ÖZGENUR GERİDÖNMEZ ECZACI FACEBOOK EDİTÖRÜ

SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN


EDİTÖRDEN

45. Sayıdan Herkese Merhaba, Bize olan ilgi ve alakanız için çok teşekkür ediyoruz. Bu ay e-dergimizde birbirinden ilginç konular yer almakta ayrıca Berko İlaç şirketiyle ilgi çekici bir röportaj da gerçekleştirdik. Kendilerine bu güzel röportaj için çok teşekkür ediyoruz. Bize her zaman kimya sektörü ya da kimya ile ilgili bir konuda yazıp gönderebilirsiniz. İyi okumalar dileriz

YAVUZ SELİM KART


REKLAM İÇİN iletisim@inovatifkimyadergisi.com

BİNLERCE KİŞİNİN OKUDUĞU DERGİMİZE ONBİNLERCE KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ WEB SİTEMİZE REKLAM VERİN

BİNLERCE KİŞİYE ULAŞIN


ANTİDEPRESAN İLAÇLAR 9 SLİME NASIL YAPILIR?

11

İÇİNDEKİLER

KİMYA DERSİ DAHA CAZİP 13 OLACAK BİYODİZEL( METİL ESTER ) 14 YAN ETKİSİ OLMAYAN AĞRI KESİCİ 17 GELİŞTİRİLDİ KİMYADAN 2 AYDA 2 MİLYAR 18 589 MİLYON DOLARLIK İHRACAT İLAÇLARIN METABOLİZMİ ve 20 KİMYASAL YAPI DEĞİŞİMİ GÜNEŞ ENERJİSİYLE KARBON ÇEVRİMİ YAPAN MOLEKÜL GELİŞTİRİLDİ 23 METALİN YERİNİ KOMPOZİT 24 ALACAK ASBEST 26 KARBONDİOKSİTİ YAKITA 28 DÖNÜŞTÜREN BENZERSİZ KATALİZÖRLER YANMAYAN KUMAŞ PROJESİ 30 TAMAMLANDI AYIN RÖPORTAJI

32

MUTLULUĞUN KİMYASI

39

ÇELİĞİN 5 KATI KADAR DAYANIKLI HİDROJEL GELİŞTİRİLDİ KEÇİBOYNUZU ARAŞTIRMALARIYLA HARVARD’DAN DAVET ALDILAR ZEOLİTLER VE KULLANIM ALANLARI

43

41 42


İÇİNDEKİLER

KANADA’DA PEMBE AKAN 46 ŞEHİR SUYUNUN SEBEBİ POTASYUM PERMANGANAT KİMYA ÖĞRETMENİ İLE ÖĞRENCİLERİNİN ‘KOLON KANSERİ HÜCRELERİ’ PROJESİNE 47 YURT DIŞINDAN DAVET SODYUM BENZOAT E211

48

GÜNEŞ IŞIĞIYLA ATIK SU ARITIMI 50 BOR MADENİNDEN ‘PAS ÖNLEYİCİ ÇÖZELTİ’ GELİŞTİRİLDİ 51


GAMZE TAŞ KİMYAGER KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ gamzetas93@hotmail.com

T

ANTİDEPRESAN İLAÇLAR

ıbbi farmasötik ürün yani ilaçlar, insanlarda hastalıklardan korunma, tanı, tedavi veya bir fonksiyonun düzeltilmesi amacıyla kullanılan, genellikle bir veya birden fazla yardımcı madde ile formüle edilmiş etkin madde veya maddeleri içeren dozaj şeklidir. Başka bir deyişle vücutta enzimatik olarak ya da salt kimyasal reaksiyonlar ile farklı biçimlerde değişime uğrayan kimyasal maddelerdir de diyebiliriz. İlaçlar, insan sağlığını korumak ve yaşam kalitesini yükselterek sağlıklı bir toplumsal yaşam oluşturmak amacı ile kullanılırlar. İnsanların yaşam kalitesini yükseltmek demişken bu ilaç türlerinden biri de antidepresan ilaçlardır. Distimi ya da depresyon gibi rahatsızlıkları tedavi etmek amacıyla kullanılan ilaçlara antidepresan ilaçlar adı verilmektedir. 1950’li yılların başlarında iken klorpromazinin psikotik hastaların tedavi edilmesinde etkili olduğu görüldüğünde iminodibenzillerin farmakolojik özellikleri yeniden araştırılmış ve böylece imiprapin potansiyel doğrultuda bir antipsikotik olarak geliştirilmiştir. Bu ilacın şizofrenik hastalar üzerinde büyük bir etkisinin olduğu gözlemlenmiştir. Yapılan birçok çalışma sonucunda da imipraminin çok güçlü bir antidepresan olduğu kanıtlanmıştır.[1] Depresyona giren hastalarda depresif bozuklukların nedeni pek bilinmemekle birlikte yapılan deneysel çalışmalarda çevrenin, genetik ve immünolojik faktörlerin karmaşık etkileşimlerinin etken olduğu açıklanmıştır.[2] OECD’nin ‘Antidepresan Raporu’na göre en fazla antidepresan kullanan ülkenin İzlanda olduğunu ve bunu Avustralya, Portekiz, Kanada gibi ülkelerin takip ettiğini açıklamışlardır. Türkiye’de

antidepresan ilaç kullanımı diğer ülkelere göre daha düşük oranlardadır.

9


Antidepresanların trisiklik antidepresanlar, nontrisiklik antidepresanlar,MAO inhibitörleri ve lityum karbonatları gibi çeşitleri vardır. Trisiklik antidepresanlar kimyasal yapılarında üç halkaya sahip olduklarından dolayı kullanımdan iki veya üç hafta sonra hastada tedaviye yanıt alabilme özelliği fazladır. Bu antidepresanların bir diğer özelliği ise analjezik bir etkiye sahip olmalarıdır ve bunlar amitriptilin ve klomipramin’dir. MAO inhibitörleri dediğimiz monoamin oksidaz inhibitörleri genel olarak aşırı uyuma ve yemek yeme, sıkıntı, sinirlilik ve sosyal fobi gibi durumlarda tedavi amacıyla verilen antidepresan ilaç sınıfındandır. MAO inhibitörleri, trisiklik antidepresanların inaktivasyonunu yapan enzimleri inhibe ettiklerinden dolayı bu iki ilaç türünün bir arada kullanılması pek uygun görülmemektedir. MAO tedavisinden sonra trisiklik ilaçlara geçilmek istendiğinde en az iki hafta gibi bir süre beklenilmesi gerekmektedir. Lityum karbonat dediğimiz bir diğer tür ise genelde bipolar bozukluk ve depresyon tedavisinde kullanılmaktadır. Bu ilacın sinir hücrelerindeki etkilerinden dolayı sakinleştirici özelliği de bulunmaktadır. Özellikle bu ilaç kullanılırken vücuttaki vitamini de emdiğinden dolayı vitamin desteği alınması gerekmektedir. Antidepresan ilaçların kullanım tedavisi uygun zamanda ve uygun dozda hastaya verilip uygulanmaktadır. Çoğu antidepresan ilaçların etkisi gecikebilmektedir. Yaklaşık olarak hasta iki veya üç hafta boyunca gözlemlenir ve hiçbir etki görülmemesi durumunda ilaçların tatmin edici olmadığı kanısına varılmaktadır. Farklı bir ilaç yöntemi uygulanır ve yaklaşık altı ay boyunca bu şekilde devam edilmektedir. Bu dönemde ilaç dozunun azaltılması pek uygun değildir fakat dört ay sonra ilacın dozunda değişiklik yapılabilir ya da ilaç alımı kesilebilir. Bu süre içerisinde hastalığın ataklarının tekrarlama olasılığı oldukça fazladır . Birçok antidepresan ilacın tedavi düzeyleri tespit edilmiş olup tedavi sürecinde toksik düzeyler için kan düzeyinin önemi oldukça fazladır. İlaç tedavisinin sonunda hastaların yaklaşık olarak 1/3ünün iyileştiği gözlemlenmiştir. Antidepresan ilaçların en önemli özelliği bu tür ilaçlar doktor tarafından bıraktırılmak istendiğinde ilaçlar birden değil yavaş yavaş bıraktırılarak (dozu düşürülerek) tedavi sonlandırılmaktadır.

alımlarda bile bulantı, kusma, akne oluşumu ve tremor dediğimiz irade dışı titremelere de yol açmaktadır. Gebelerde embriyoda çeşitli anomaliler ortaya çıkaran toksik madde diye adlandırdığımız teratojen, kronik kullanımlarda ortaya çıkmakta ve hastayı olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun yanında ABD’de yapılan araştırmalar sonucunda antidepresan ilaç kullanan kadınların doğurganlık özelliğinin diğer kadınlara oranla daha düşük olduğu gözlemlenmiştir.[3] Kronik kullanımlarda böbreklerde işlev bozukluğu, intihar eğilimi gösterme, diyare, aşırı terleme ve dehidratasyon görülmektedir. Bu durumlarla karşılaşıldığında dozun azaltılması ya da ilacın doktor kontrolünde tamamen kesilmesi gerekmektedir. Kaynaklar : [1]. A. Duran, “ANTİ DEPRESSAN İLAÇLAR /Prof. Dr.Alaattin DURAN.” [2]. The role of macrophages in anti-inflammatory activity of antidepressant drugs /Katarzyna Nazimek Spencer Strobel Paweł,Bryniarski Michael Kozlowski Iwona Filipczak-Bryniarska ,Krzysztof Bryniarski [3]. The Effect of Antidepressants on Fertility Ms. Marianne M. Casilla-Lennon, BS, Dr. Samantha Meltzer-Brody, MD, Dr. Anne Z. Steiner, MD, MPH

Bu ilaçların insan vücuduna yararları olduğu kadar zararları da vardır. Düşük konsantrasyonlu

10


SLİME NASIL YAPILIR?

Haber Yabancı

Ev yapımı slime yapmak için ortaya çıkan bu yeni heyecan niye?

Bugünlerin yeni çılgınlığı ev yapımı akışkan bir madde olan ‘Slime’ın arkasındaki bilim Slime, non-Newton (Newton olmayan) bir sıvıdır. Yani, Newton’un viskozite yasasını göz ardı eden, belirli koşullar altında akan ama çabucak sıkıştırıldığında katılaşan bir maddedir. En yaygın olarak bilinen non-Newton sıvı muhallebidir, ancak 1970’lerde oyuncak üreticileri, kimya endüstrisi tarafından üretilen non-Newton polimerlerin çarpıcı özelliklerini keşfettiler. Bu madde, ilgi çekici bir TV reklamı ve Hayalet Avcıları gibi filmlerin popülerliği sayesinde Mattel tarafından ‘Slime’ olarak pazarlandı. Slime, çöp tenekesi şeklindeki plastik kaplarda satıldı ve genellikle koyu yeşil renkli oldu. Önceleri, polisakarit zincirlerini birbirine bağlamak için kullanılan çapraz bağlama maddesi sodyum tetraborat (boraks) bir polisakarit olan guar sakızından elde edilmiştir. Diğer üreticiler kısa sürede eşit derecede akışkan ama biraz farklı özelliklere sahip kendi versiyonlarını, guar sakızı yerine polivinil asetat (genellikle ABD’de Elmer tutkalı olarak adlandırılan PVA tutkalı) kullanarak oluşturdular, ancak yine de polimer çubuklarının çapraz bağlanması için boraks kullanıyorlardı.

Son zamanlarda, çocuklar bu akışkan maddenin cazibesine kapılıyor ve pek çoğu, mevcut malzemelerinden: PVA tutkalı, musluk suyu, gıda boyası ve boraks gibi her evde bulunan malzemelerle kendi slime’larını hazırlıyorlar ve en güzel slime’ı yapmak ve sosyal medya sitelerinde fotoğrafını paylaşmak için yarışıyorlar. Çocuklar, ‘galaksi parıltılı slime’, ‘pofuduk slime’ ve hatta ‘unicorn slime’ gibi şeyleri yapmak için bütün stokları satın aldığı için, okul mağazaları ve kırtasiye mağazaları PVA yapıştırıcısı bulunamadığını söylüyorlar. Boraks, cilde ve gözlerle temasında zararlı olabileceği tehlikesi nedeniyle endişe uyandırıyor. Hâlbuki hepimizin beyaz bir toz olarak hatırladığı boraksı on yıllardır özellikle çamaşırlarda zor lekelerden kurtulmak için mükemmel bir araç olarak güvenle kullanıyorduk. Boraksın çamaşır yıkama günü ortaya çıkan tartışmasız ünü zeolitler, kenetleme maddeleri ve enzimler tarafından gasp edilmesine rağmen, hala bazı çamaşır yıkama ürünleri ve diş beyazlatıcıları da dâhil olmak üzere diğer ürünlerde kullanılır.

Boraks tehlikeli midir? Boraks zehirlidir, ancak küçük miktarlardaki riski düşüktür. Farelerdeki LD50 değeri (o anda %

11


50’sini öldüren miktar) 2,66 g/kg. Bu nedenle, 40 kg ağırlığındaki bir çocuğun ciddi risk altında olması için yaklaşık 100 g boraks yutması gerekmektedir.

gibi yenilmesinin bulantı, kusma, ishal, baş ağrısı, zayıflık, uyuşukluk ve hatta halüsinasyonlara yol açabileceği bildirilmektedir.

ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) cilde aşırı maruz kalma veya boraks tozunu teneffüs etmenin sağlık için ciddi bir risk oluşturduğunu düşünmemektedir. 2006 yılında, EPA boraks ile ilgili 1946 tarihli bildirisini revize etti ve boraksı güvenli olarak ilan etti. Aslında, bazı ülkelerde boraks asitliği düzenleyen bir gıda katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.

Endişeleriniz varsa, iyi haber şu ki, oyun amaçlı kullanılabilecek slime yapmak için birkaç tane daha güvenli bileşen bulunmaktadır.

Yani bu boraks bazlı slime yapmanın güvenli olduğu anlamına mı geliyor? Evet, doğru güvenlik önlemleri ve denetimleri ile boraks bazlı slime güvenlidir. Bununla birlikte, boraks tozunu solumak öksürüğe neden olabilir ve boğaz ağrısı oluşturabilir ve ayrıca ciltte ve gözlerde ağrılı bir iltihaba sebebiyet verebilir. Uluslararası Kimyasal Güvenlik Kartında (0567), boraksın gıda

Boraks olmadan slime nasıl yapılır? Bunun için çeşitli tarifler var. Bazıları, mısır ununu (ABD’de mısır nişastası) veya boraks yerine bebek pudrası kullanmayı, daha sonra bunu PVA yapıştırıcısı, renklendirici ajanlar ve parlak tozlar ile karıştırmayı öneriyor. Bu yeni maddelerden her biri, borakslı slime maddesine benzer özelliklere ve akışkanlığa sahip olan aynı slime maddesini elde etmenizi sağlayacaktır. Mısır ununu su ile karıştırmak çok eğlencelidir. Mısır unu ve suyunu eşit miktarda eklemek istersiniz, ancak slime’ınızı daha kalın veya daha ince elde etmek için miktarları değiştirmeniz gerekecektir.

12


Yerli

Haber

KİMYA DERSİ DAHA CAZİP OLACAK

Çanakkale’nin Biga İlçesinde Erasmus+KA 219 programı kapsamında Avrupa Birliği Bakanlığı AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi başkanlığı tarafından finanse edilen “Make the Chemistry Sexy Ma.t.che.s” adlı projesinin ikinci toplantısı yapıldı. Biga Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Müdürü Fikret Can proje ile kimya dersini öğrencilerin gözünde cazip hale getirip, öğrencileri bilimsel çalışmalara özendirmeyi amaçladıklarını söyledi. Can yaptığı açıklamada: “Proje ekibimiz, okulumuzla birlikte Polonya, Yunanistan, İspanya ve Almanya’dan katılan okullar ile toplamda 5 okuldan oluşmaktadır.2016 yılında başlayan projemiz, 2018 Haziran ayına kadar sürecektir.

Okulumuzda yapılan veli toplantısı ile misafir öğrenci ve öğretmenlerimiz Çanakkale ve Bursa’yı da görme şansına sahip olacaklar. Bursa’da Nilüfer Belediyesinin organize ettiği ebru çalışmasına katılacaklardır. Hareketlilik tamamlandıktan sonra okulumuz öğretmen ve öğrencileri sırasıyla Polonya-Bydgoszcz, YunanistanSelanik ve İspanya-Sevilla hareketliliğini gerçekleştireceklerdir” dedi.

13


ANIL YASİN AKDOĞAN KİMYA TEKNİKERİ BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ MEZUN anil_yasin_akdogan@hotmail.com

B

BİYODİZEL ( METİL ESTER )

iyodizel, organik yağların baz ve alkolle karıştırılarak dizel yakıta çevirilmesi sonucu elde edilen tüm dizel motorlarda çalışabilen bir yakıttır. İlk olarak 1900 lü yıllarda Rudolf Diesel yer fıstığı yağıyla dizel motoru Dünya Fuarında çalıştırmış böylece sebze yağlarının yakıt olarak kullanılabileceğini göstermiştir. Ancak petrolün daha revaçta olması sebeyile ilgi görmemiştir.Ancak 1970 lere gelindiğinde petrol sıkıntısı nedeniyle alternatif enerji kaynakları aranmıştır.Biyodizel ismi ilk olarak 1992 yılında Amerika Ulusal SoyDiesel Geliştirme Kuruluşu tarafından kullanılmıştır. Kolza (kanola), ayçiçek, soya, aspir gibi yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağların veya hayvansal yağların bir katalizör eşliğinde kısa zincirli bir alkol

ile (metanol veya etanol ) reaksiyonu sonucunda açığa çıkan ve yakıt olarak kullanılan bir üründür. Biyodizel gliserinin yağ veya bitkisel yağdan ayrıldığı transesterleşme adı verilen bir kimyasal süreçle elde edilir. Bu işlem sonucunda geriye iki ürün kalır metil esterler (biyodizelin kimyasal adı) ve gliserin (genellikle sabun ve diğer ürünlerde kullanılmak üzere satılan değerli bir yan ürün)

14


Şekil 1 : Biyodizel Üretim Şeması Biyodizel modifiye edilmemiş tüm dizel motorlarda çalışır. Diğer alternatif yakıtlarda çalısanlar için motoru dönüştürmeye gerek yoktur. Dizel motor biyodizelle çalışabilir, çünkü havanın önce sıkıştırıldığı, sonra da yakıtın ultra-sıcak, ultrabasınçlı yanma bölümüne püskürtüldüğü sıkıştırma ile başlatma ilkelerine göre çalışır. Yakıt/hava karışımını ateşlemek için bir kıvılcım kullanan benzinli motorların tersine dizel motorlarda sıcak havayı ateşlemek çin yakıt kullanılır. Bu basit işlem sayesinde de dizel motorlar kalın yakıtlarda çalışabilir. Biyodizel kimyasal olarak dizel yakıtlara benzediği için herhangi bir dizel aracın yakıt deposuna doğrudan biyodizel katabilirsiniz. Bir taşıt yakıtı olarak biyodizel kullanmanın birçok avantajları vardır. Biyodizelde daha az emisyon bulunur, dışa bağımlı olmadan kendi ülke kaynakları ile üretilebilir, motorun performansını etkilemez ve bitkilerden elde edilir. Bitkiler güneş enerjisi ile büyüdüğü için biyodizel güneş enerjili sıvı yakıtlar olarak tanımlanabilir. Biyodizel, araçlarda, ısınmada, havacılık sanayinde kullanılan bir üründür.Britanya'lı işadamı Richard

Branson Virgin Voyager isimli treni üretti ve bu dünya'nın ilk biyodizel ile çalışan treni oldu. Havacılık sahasındaki ilk biyoyakıtlı uçuş ise 23 Şubat 2008 tarihinde Boeing - Virgin Atlantic Havayolu - General Electric işbirliği tarafından gerçekleştirilmiştir. 4 motorlu Boeing 747-400′ün tek motoruna %20 oranında hindistan cevizi ve babassu bitkisinden elde edilmiş biyoyakıt eklenmiştir. Uçuş başarılı olmuştur. Biyodizel orta uzunlukta C16-C18 yağ asidi zincirlerini içeren metil veya etil ester tipi bir yakıttır.Biyodizel verim olarak mazota yakın ve motor performansı olarak eşdeğerdir. Zehirli atıklar içermez,şeker gibi doğada hızlı çözünür ve nitrojen tutma özelliği sayesinde fertilize ihtiyacını azaltır. Ozon tabakasına olan olumsuz etkiler diğer yakıta göre %50 azdır.Biyodizeli oluşturan C16-C18 metil esterleri doğada kolayca ve hızla parçalanarak bozunur, 10,000 mg/l'ye kadar herhangi bir olumsuz mikrobiyolojik etki göstermezler. Suya bırakıldığında biyodizelin 28 günde %95'i, motorinin ise %40'ı bozunabilmektedir. Biyodizelin doğada bozunabilme özelliği dekstroza (şeker) benzemektedir.

15


Avantajları • Benzin ve Dizelin cok pahalı oldugu ülkelerde örneğin Türkiye gibi alternatif yakıt olarak kullanılarak rekabetin arttırılması ve akaryakıt fiyatlarında düşüş saglamasında büyük rol oynaması. • Petrol dizelin depolanma koşullarında depolanabilir. • Küçük işletmelerde lokal olarak üretimi mümkündür. • Biyodizel, petrol dizeline oranla daha iyi bir yağlayıcı olduğundan motorun ömrünü uzatır.

• Biyodizel, taşınması ve depolanması güvenli bir yakıttır. Ayrıca yüksek alevlenme noktasına (149 °C) sahiptir. Bu diğer petrol dizeli için 125 °C'dir. • Yanmamış hidrokarbon oranı, petrol dizeline göre %90, kanserojen etkisi olan aromatik hidrokarbonlara göre ise %75 - %90 oranında daha azdır. • Üretimin tamamıyla yerli olabilmesi sebebiyle ithal bağımlılığı ortadan kaldırır. • Kanola ve soya tarımına önem verilmesiyle tarım üreticisi bir yandan kendi ihtiyacı olan ucuz dizel yakıtı üretirken öte yandan artan üretim gücü ve kapasitesiyle ekonomiye katkı sağlar.

Kaynaklar : • http://www.bilgiustam.com/biyodizelbiodiesel-nedir-nasil-calisir/ • https://tr.wikipedia.org/wiki/Biyodizel#.C3.9Cretimi • http://www.savunmasanayi.net/biyoyakit-bir-sans/biyoyakit-bir-sans/

16


Haber Yabancı

YAN ETKİSİ OLMAYAN AĞRI KESİCİ GELİŞTİRİLDİ

Henüz test aşamasında olan yeni ilacın, opioid türevi ağrı kesicilerin aksine tehlikeli yan etkileri olmayacak. Alman bilim adamları, tehlikeli yan etkilere sahip morfin benzeri opioid türevi ağrı kesicilere alternatif yeni bir ilaç geliştirmeyi başardı. Sonuçları “Science” dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, Berlin Charite Üniversite Hastanesinden bilim adamları tarafından bulunan yöntemle üretilecek ağrı kesicilerin, sağlam dokular üzerinde herhangi tahrip edici etkisi olmayacak. Bilgisayarlı simülasyon yöntemiyle ağrı kesicilerin, sinir sisteminde bağlandığı opioid reseptörleri üzerindeki etkileşimlerini inceleyen araştırmacılar, hayvanlar üzerinde denenen yeni yöntemin hasarlı hücrelerde önemli ölçüde ağrı giderici etki gösterdiği halde sağlam dokulara herhangi bir zarar vermediğini ortaya koydu.

Çalışmanın öncülerinden Dr. Viola Spahn ve Dr. Giovanna Del Vecchio, opioidlerin aksine yeni NFEPP tipi ağrı kesicilerin yalnızca asitli ortamda aktif hale geldiğini aktararak “Bu özellik, ağrı kesici etkinin yalnızca yaralı dokularla sınırlı kalmasını sağlıyor. Böylece, opioidlerin vücutta yol açabileceği solunum sorunları, uyuşukluk, kabızlık ve bağımlılık risklerini ortadan kaldırıyor.” açıklamasında bulundu. Araştırmacılara göre, buluş, yalnızca ağrı kesicilerle sınırlı kalmayıp farklı ilaçların sahip olduğu yan etkileri ortadan kaldırmak için yeni çalışmaların önünü açabilecek.

Araştırmacılar, morfin benzeri yeni moleküllerin, genellikle cerrahi girişim sonrası doku iltihaplanmaları, sinir hasarları, eklem ağrıları ve kanser kaynaklı dayanılmaz ağrılarda kullanılan opioid türevi ilaçların tehlikeli yan etkilerini göstermeden aynı ağrı giderici etkiyi üretmesinin önemli bir gelişme olduğuna dikkati çekti.

17


Yerli

Haber

KİMYADAN 2 AYDA 2 MİLYAR 589 MİLYON DOLARLIK İHRACAT

Kimya sektörü yüksek ihracatla başladığı 2017 yılının Şubat ayında da hız kesmedi. Değer bazında ihracatını en çok artıran ikinci sektör olan kimya, miktar bazında da artışını sürdürdü.

Kimyadan 2 Ayda 2 Milyar 589 Milyon Dolarlık İhracat Kimya sektörü yüksek ihracatla başladığı 2017 yılının Şubat ayında da hız kesmedi. Değer bazında ihracatını en çok artıran ikinci sektör olan kimya, miktar bazında da artışını sürdürdü. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre; Şubat ayında kimya ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre miktarda yüzde 5,14 artışla 1 milyon 720 bin ton, değerde ise yüzde 18,56 yükselişle 1 milyar 352 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat aylarını kapsayan iki aylık dönemde ise kimya ihracatı miktarda yüzde 14,70, değerde ise yüzde 20,91 arttı. Değer bazında ihracattaki artışta emtia fiyatlarındaki yükselme etkili oldu. Sektörün en önemli hedef pazarlarından ABD’ye yapılan ihracatın ise yeniden yükselişe geçmesi dikkat çekti. Türkiye sanayinin öncü sektörlerinden kimya, ihracatta yakaladığı artış ivmesini Şubat ayında da

sürdürdü. Şubat ayında kimya ihracatı 2016 yılının aynı ayına göre miktarda yüzde 5,14 artışla 1 milyon 720 bin tona, değerde ise yüzde 18,56 yükselişle 1 milyar 352 milyon dolara ulaştı. Şubat ayı ihracatında Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur, Almanya, Irak, Yunanistan, İtalya, İran, ABD ve Suudi Arabistan ilk on ülke olarak sıralandı. Kimya sektörünün hedef pazarları arasında önemli bir yeri bulunan ABD’ye yapılan ihracatın yeniden yükselişe geçmesi Şubat ayının en dikkat çeken gelişmelerinden biri oldu. ABD’ye gerçekleştirilen ihracatta miktarda yüzde 384,79; değerde ise yüzde 72,55 artış yaşandığı ve yeniden en çok ihracat yapılan ilk 10 ülke arasına girdiği görüldü. Kimyanın alt sektörlerinin Şubat ayında gerçekleştirdiği ihracat rakamlarına bakıldığında mineral yağlar ve ürünlerin yükselişine devam ettiği ve 407 milyon 780 bin dolarlık ihracatla liderliğini koruduğu görülüyor. Plastikler ve mamülleri 400 milyon 215 bin dolarlık ihracatla ikinci sırada yer alırken üçüncülüğü 93 milyon 893 bin dolarla kauçuk ve kauçuk eşyalar üstlendi. Ocak-Şubat dönemini kapsayan ihracat rakamlarına bakıldığında ise kimya sektörünün ihracatı geride bıraktığımız yılın aynı dönemine göre miktarda

18


yüzde 14,70 artışla 3 milyon 328 bin ton, değerde ise yüzde 20,91 yükselişle 2 milyar 589 milyon dolara ulaştı. Kimya sektörünün Ocak-Şubat döneminde en çok ihracat yaptığı ilk on ülke; Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur, Almanya, Irak, Mısır, İtalya, İran, İspanya, Yunanistan ve Malta olarak sıralandı. Şubat ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, “İhracatımızda yaşanan artışın Şubat ayında da devam etmesi tüm sanayicilerimizi sevindirdi ve hedeflerimize gerçekleştirme noktasında umut oldu. Bu yıl için yüzde 10’luk bir büyüme hedefliyoruz. Bu büyümeyi yakalamamız durumunda 2018 yılında çok daha olumlu gelişmeler yaşanacak. Rusya ve İsrail gibi sorun yaşadığımız iki ülke ile olan ilişkilerin pozitif seyretmesi ihracatımıza da olumlu yansımaya devam ediyor. Rusya’ya ihracatımız değerde yüzde 18,87 artarken, İsrail’e ihracatımız ise yüzde 15,81 arttı. Her iki pazardan alacağımız payın önümüzdeki aylarda daha da artacağını düşünüyoruz. Şubat ayında en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ülkeler arasında Singapur’a yapılan ihracattaki artışlar dikkat çekiciydi. Singapur’a ihracatımız değerde yüzde 256,54 arttı” dedi. Artan emtia fiyatlarının ihracata pozitif etki sağladığını belirten Murat Akyüz şunları söyledi; “İhracatta art arda yaşanan artışlar hepimiz için umut verici. Ancak sanayicilerimizi bir kez daha risklere karşı uyarmak istiyorum. 2017 yılında bütün sanayiciler finans kaynaklarını iyi belirlemeli. Finans kaynakları için gerek hükümet gerekse ihracatçı birlikleri olarak bizler önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmaların sonunda teminatlara bağlı kredi imkânlarını artırarak sanayicimizin yükünü hafifletmeyi hedefliyoruz."

19


AHMET KÜÇÜKÇALIK KİMYAGER İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ kucukcalik@itu.edu.tr

İLAÇLARIN METABOLİZMİ ve KİMYASAL YAPI DEĞİŞİMİ

İ

laçların vücutta yıkımı, parçalanması bir başka deyişle metabolizmi özellikle iki bölgede gerçekleştirilmektedir; karaciğer ve böbrek. İlaçların kimyasal yapıları karaciğerde daha çok parçalanma ile olurken böbrekte ise süzülme şeklinde olmaktadır. Bu iki yöntem de, birlikte, bir ilacın vücuttan temizlenmesine (clearance = CL) yardımcı olmakta ve vücuttan atılmasına hizmet etmektedir. Böylece ilacın kandaki konsantrasyonu azalmakta, hastaya verilmiş olan dozu bu faktörlerle (CL) belirlenen bir sürede etkili olmaktadır.

bu moleküle yeni grupların katılmasıyla daha büyük moleküllerin oluşması ve polaritenin artmasıyla kan plazmasında yoğunlaşan ilaç molekülünün böbreklerden daha rahat temizlenmesi işlemleri dört başlık altında kümelendirilebilir. 1) 2) 3) 4)

Asetilleme (acetylation) Sülfonlama (sulfonization) Glukuronlama (glucuronidation) Glutatiyon ile konjugasyon (Glutathionation)

Faz 2 konjugasyonu (eklenmesi) de diyebileceğimiz

Şimdi bunlara konjugasyon deniliyor çünkü bu yapılar moleküle eklenerek daha büyük, süzülmesi kolay ve polar yeni molekül elde edilebiliyor. Ancak tüm faz 2 reaksiyonlarında oluşan metabolitler, başlangıç molekülünü daha polar ve büyük yapmak için uğraşmayabilir. (not all) Bazıları da faz 1 sonucu oluşan metabolitlerdeki toksisiteyi (zehirlilik) gidermek amacında da olabilir.

Örneğin anilin vücut için oldukça zehirli bir yapıdadır. Amino grubunun elektron verici özelliğinden ötürü benzen halkası oldukça elektron zengin yapıdadır. Bu da yükseltgenmeye (oxidation) elverişli olduğu ve orto – para aminofenol yapılarına döneceği anlamına geliyor. Çünkü elektronu

fazla; daha kolay vererek yükseltgenebilir. İşte bu yükseltgenme sonucu oluşan bu ürün faz 1 metabolitidir. Çünkü faz 1 reaksiyonlarından olan oksidasyon işlemi sonucu oluşan metabolittir. Daha sonra bu faz 1 metaboliti, faz 2 işleminden olan glutatiyon ile reaksiyon verir (konjuge olur, eklenir).

Biraz daha derinlemesine düşünecek olursak bir ilacın böbrekten daha kolay süzülebilmesi için daha büyük bir moleküler yapıya sahip olması gerekir. Böylece böbrek kanımızı ilaçtan daha kolay arıtarak ilacın süzülmesini gerçekleştirebilir.

20


Şimdi bu faz 1 metabolitleri fazlaca elektrofilik (eksi seven yani kendisi artı) yapılar yani aktif yapılar oldukları için, iyi bir nükleofil (artı seven yani kendisi eksi) olan glutatiyon ile etkileşerek aktivitesini kaybeder ve vücuda zararsız hale gelir. Ancak vücuttaki glutatiyon seviyesi belli bir miktardadır ki bu karaciğerde 5 mili molar mertebesindedir. Bu miktar bitince faz 1

metabolitinin etkileşeceği glutatiyon kalmaz ve vücut için tehlikeli (toksik) olarak yani elektrofilik olarak (aktif) kalır. İşte bu yüzden anilin içeren ilaçların belirli doz seviyesinden sonrası vücut için zehirlidir denir. Glutatiyon ile konjuge olan molekül artık zehirli değildir, bu yüzden bazı moleküllerin detoxification (zehirinin giderilmesi) için GlutatiyonSH kullanılır.

Böylece bazı ilaçlardan karaciğeri koruyan glutatiyondur denilebilir. Ancak glutatiyonun karaciğerdeki konsantrasyonu 5 mM ile sınırlı olduğu için bundan fazla gerekecek olursa yani vücuda fazla doz ilaç alınıp, glutatiyon rezervi biterse o zaman karaciğer hasar görür.

(-SH) sahiptir. Tiyoller fazlaca nükleofildirler ve elektrofillerle reaksiyon veririler. Bu yüzden bu glutation G-SH olarak da gösterilebilir.

Not: Glutatiyonlar (G) bir tripeptitdir ve sistein (cysteine) kalıntısı içerir. Sistein ise tiyol kısmına

Örneğin bir asetilleme reaksiyonu sonucunda oluşan metabolit aşağıdaki gibidir; Asetilleme reaksiyonu aromatik aminleri ve anilinleri etkiler:

Bir ilaç molekülünün sülfonlanması sonucu oluşan metabolit aşağıdaki gibidir:

21


Glukuronik asit glukozun oksidasyona uğramış halidir. Aynı şeker gibi glukuronik asit de vücutta çok

iyi çözünür ve çok fazla polardır.

Glukuronlama sonucu oluşan, büyük - polar kolay süzülebilen faz 2 metaboliti aşağıdaki gibidir.

Glukuronik asidin 6 numaralı karbonundan bağlandığı için Morfin-6-Glukuronid denilmektedir.

22


Haber Yabancı

GÜNEŞ ENERJİSİYLE KARBON ÇEVRİMİ YAPAN MOLEKÜL GELİŞTİRİLDİ

Bilim adamları, güneş enerjisini kullanarak karbon çevrimi yapan bir molekül geliştirdi.

Bunun, karbon çevrimi için bugüne kadar geliştirilen en verimli yol olduğu, atmosferdeki karbon miktarının ve sera etkisinin azaltılması açısından da çığır açıcı nitelik taşıdığı vurgulandı.

ABD’nin Indiana Üniversitesinde Dr. Liang-shi Li önderliğindeki uluslararası araştırma ekibi, “nano-grafen” denilen kurşun kalem ucu olarak kullanılan grafit maddesinin nanometre ölçeğindeki bir versiyonunu, “bipiridin” metallerden yapılan dönüştürücü bileşkeye entegre ederek güneş enerjisi hücrelerine gerek olmadan karbon çevrimini gerçekleştirmeyi başardı.

Araştırma bulguları Amerikan Kimya Cemiyeti yayını Journal of the American Chemical Society dergisinde yayımlandı.

Yeni molekül, güneş enerjisini, depolayıcı hücrelere gerek olmadan kullanarak karbondioksiti karbonmonoksite çevirebiliyor. Karbon bazlı yakıtlardan enerji üretilmesiyle açığa çıkan karbondioksitin yeniden yakıta dönüştürülmesi için aynı miktarda enerji harcanması gerektiğini ifade eden araştırmacılar, yeni molekülün güneş enerjisini grafen üzerinde toplayıp tutması sayesinde, enerji depolayıcı ara unsurlara ihtiyaç duymadan dönüştürmenin yapılabileceğini kaydetti.

23


Yerli

Haber

METALİN YERİNİ KOMPOZİT ALACAK

Kompozit, çelikten 5-6 kat daha hafif, 7-8 kat daha kuvvetli ve ömrü çok uzun. Bugün yeni nesil uçaklarda kullanılan kompozit malzeme; yakında savunma sanayiden otomotive, hayatımızın her alanına girecek. Türkiye’nin en büyük tematik teknoparkı olan Teknopark İstanbul’da yer alan Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi, havacılıktan otomotive pek çok sektörde dönüşüm yaratan, nanoteknolojiyle entegre edilmiş ileri kompozit malzeme teknolojileri alanında çalışıyor. Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kompozit alanındaki endüstriyel kolu olarak kurulan merkezde üretilen bu yeni malzeme, çelikten 5-6 kat daha hafif, 7-8 kat daha dayanıklı. Ömrü de sonsuz olabiliyor. O nedenle geleceğin malzemesi olarak tüm dünyada dikkat çekiyor. Bugün yeni uçakların büyük bölümünün gövdesi, kanatları bu malzemeden üretiliyor. İleride savunma sanayi, Otomobil, beyaz eşya başta olmak üzere hayatımızın her alanına girmesi bekleniyor.

Sabancı Üniversitesi’nin Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi, bu konuda Türkiye’de bir ilke imza atıyor. Endüstriyel naylon ve polyester iplik, lastik kord bezi alanlarında dünyanın önde gelen üreticilerinden biri olan Kordsa Global Termoset ve Termoplastik Prepreg Üretim Tesisleri’nin de içinde yer aldığı merkez, sanayi ve üniversiteyi tek çatı altında topluyor. 15 bin metrekare alana kurulu merkez için Sabancı Holding 30 milyon dolar yatırım yaptı; 2016 yılında da Kalkınma Bakanlığı 6 milyon dolar seviyesinde destekte bulundu.

Yetişmiş eleman yok Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi’nin (KTMM) Direktörü Doç. Dr. Mehmet Yıldız ile laboratuvarları gezdik. Yıldız’dan hem merkez hem de geleceğin ürünü olarak görülen kompozitin üretimiyle ilgili önemli bilgiler aldık. İşte o ziyaretten satır başları: – KTMM Sabancı Üniversitesi ve Kordsa Global arasındaki işbirliğinin bir sonucu olarak kuruldu. Merkez Haziran 2016’da açıldı ve bu yılın sonunda

24


tamamlanacak.

önümüzdeki yıllarda daha çok tercih edileceği öngörülüyor. Mehmet Yıldız, Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi’ndeki imkânları, otomotiv, beyaz eşya, havacılık ve savunma sektörünün kullanabileceğini kaydediyor. Merkezdeki laboratuvarların bu konuda Türkiye’de tek olduğuna dikkat çeken Yıldız, “İngiltere’nin buna benzer bir merkezi var. Bu anlamda bizim rakibimiz olan o merkez için 30 milyon pound harcadılar, şimdi de 30 milyon pound daha harcıyorlar” diyor.

– Hem temel hem de uygulamalı araştırma, ürün geliştirme ve ömür boyu eğitim olanağı sunan bir yapı olarak tasarlanan merkez, bünyesinde bulunan akademisyen ve araştırmacılarla dış kuruluşlara tasarım, üretim, test, analiz, eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriyor. – 15 fakülte üyesi, 90’dan fazla yüksek lisans ve doktora öğrencisi ve yaklaşık 40 araştırmacı, mühendis ve destek personeli istihdam edilebilecek kapasiteye sahip merkezde şu anda 30 öğrenci bulunuyor. Mehmet Yıldız, bu alanda yetişmiş insan gücü bulamadıklarına dikkat çekiyor.

– Merkezdeki Eklemeli Üretim Laboratuvarı’nda gerçek motor parçaları metalden eklemeli üretim olarak yapabilecekler. Burada yapılacak motorlar örneğin TEI’de kullanılabilecek.

– Merkezde, Islak Kimya, Malzeme Karakterizasyonu, Polimer İşleme, Mikro Nano ve Eklemeli Üretim, İleri Kompozit, Mekanik Karakterizasyon ve Tahribatsız Muayene, Temiz Oda ve Otoklavlar ve Robotik ve Alışılmamış Üretim laboratuvarları ile Prepreg Üretim Hatları yer alıyor.

– Yine protez bacakta da kompozitin kullanılması mümkün. Kompozitten yapıldığında metal proteze göre daha hafif olduğu için engellilere büyük kolaylık sağlayacak.

Teknolojik komşuluk

Plastikte uçuyoruz

– Mehmet Yıldız, Kanada’da öğretim üyesiyken Türkiye’ye dönmeyi tercih etmiş. 2007 yılında – Kompozit malzemeler diğer bir adıyla elyaf Türkiye’ye geldiğinde 1001 Araştırma Proje’sinin takviyeli polimer matrisli malzemeler, sahip oldukları bedelinin 360.000 TL olduğunu, o dönemde yüksek mukavemet ve elastik modul değerlerinden Kanada’da araştırma için 300.000 dolarlık para dolayı ağırlığın önemli olduğu uygulamalarda ayrılmadığını kaydeden Yıldız, o nedenle Türkiye’ye giderek artan oranda ilgi görüyor. geldiğini söylüyor. Ayrılan paranın Cumhuriyet tarihindeki en doğru şey olduğunu kaydeden Yıldız, – Bugün yeni nesil uçakların hepsi kompozit. Aslında “Ancak 2017’de hâlâ 360.000 TL veriliyor; dolar plastikte uçuyoruz. Tekneler de kompozit hatta şu an yaklaşık 4 TL” diyor ve ekliyor: “Bilime onlarda uçaklardan önce bu malzeme kullanılıyordu. para ayırıyoruz ama 10 yıl önceki miktarla. Şu Yine bina yapımında da kullanılıyor. Şu an bu an 100.000 dolarla hem öğrenci/araştırmacı malzemeler depremden zarar görmüş kolonların ücretlerini ödemek hem de projeler için gerekli etrafına sarılıyor. Takviye malzemesi olarak cihazları ve sarf malzemeleri almak mümkün kullanılıyor. KTMM’de üretilen kompozit ürünlerin olmayabiliyor. Bunun değiştirilmesi lazım.” atıkları ince fiberler haline getirilip çimentoya katılıyor. Çimento takviyesi olarak kullanılıyor. Yine – Teknopark İstanbul 1000 firmaya, 30 bin beyaz Kordsa ile TEMSA projesinde otobüslerin dış bagaj yakalıya hizmet sağlamak amacıyla kuruldu. kapağı tamamen kompozitten yapılıyor. “Burada ne kadar yüksek nitelikli komşumuz olursa bizim hem maliyetimiz düşer hem de iş – KTMM’de üretilen ürün direkt kullanılabiliyor. alanlarımız artar” diyen Yıldız, şunları söylüyor: Üniversitenin ara yüzü olarak kurulan merkezin “Buraya büyük ölçekli firmaları çekebilmek de hedefi, teknolojinin oluşumundan sanayiye önemli. Nasıl ev alırken iyi komşular var mı diye transferindeki “ölüm vadisi” denen kısmı ortadan bakıyoruz; çünkü etkileşmek istiyoruz. Aslında kaldırmak. Yıldız, bu modelin Türkiye’nin de teknolojik komşuluk da böyle. Bir parçaya dünyanın da bildiği bir uygulama olmadığına dikkat ihtiyaç duyduğunuzda komşunuzdan hemen çekiyor. bulabilirsiniz. Ayrıca buraya ne kadar insan gelirse o kadar bilgi paylaşılır ve büyür. Yabancı şirketleri – Çelikten 5-6 kat hafif 7-8 kat daha kuvvetli de buraya çekmek gerekiyor.” olduğu ve paslanmadığı için kompozitin

25


SILA SÖZMEN KİMYAGER HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ silasozmenn@gmail.com

ASBEST

A

nkara’da Havagazı Fabrikası’nın yıkımı sırasında çevreye yayılan asbest uzun bir süre gündemimizdeydi. Özellikle Ankara halkı büyük panik yaşadı. Peki, söylenenler doğru mu? Asbest gerçekten sağlığımızı tehdit ediyor mu? Her şeyden önce asbestin ne olduğu ile başlayalım. Asbest; ısıya karşı dirençli, çekme dayanımı ve yalıtım özelliklerine sahip altı lifli doğal bir silikat

mineraldir. Yanmaz yeleklerden otomobillere, inşaatlara kadar bir çok alanda kullanılır. Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı(EPA)’na göre altı çeşit asbest minerali vardır. Bunlar; krizotil, amosit, krosidolit, tremolit, antofilit ve aktinolit. Bütün asbest türleri kanserojendir fakat kimyasal bileşimleri arasında farklılıklar vardır.

26


Asbest Türleri Asbest türleri temelde serpantin ve amfibol olmak üzere ikiye ayrılır. Serpantin asbest grubu krizotilden ibarettir. Amosit, krosidolit, tremolit, antofilit ve aktinolit ise amfibol asbest grubuna dahildir. Krizotil: Ticari olarak kullanılan asbestlerin yaklaşık olarak %90’ı krizotildir. Beyaz asbest olarak da bilinir. Lifleri kıvrımlıdır ve diğer asbest türlerinden daha uzundur. Krizotilin diğer asbest türleri kadar zehirli olmadığını savunanlar olsa da bilimsel çalışmalar krizolitin diğer asbest türleri ile aynı hastalıklara sebep olduğunu ve insan sağlığını için son derece riskli olduğunu gösteriyor. Amosit: Kahverengi veya kül rengi olabilen liflerinden dolayı kahverengi asbest diye bilinir. Lifleri krizotilinkilerden daha kısa ve düzdür. Amosit en çok kullanılan ikinci asbest çeşididir (genellikle inşaat malzemelerinde kullanılır) fakat aynı zamanda en ölümcül asbest türleri listesinde de ikincidir. 1980’lerin ortalarında gelişmiş ülkelerin bir çoğunda kullanımı yasaklanmıştır. Krosidolit: Bu tür asbest diğerleri kadar ısıya dayanıklı olmadığı için daha az tercih edilir. Düz, mavi lifleri ile karakterize edilir. Asbets türleri içinde en ölümcül olanıdır. Bunun sebebi olarak kolayca kopan, keskin liflere sahip oluğu için vücuda alındığında dışarı atılmasının zor olması gösterilebilir. Tremolit: Beyaz, gri ve yeşil liflerin karışımından oluşan bu asbest türü ticari olarak kullanılmaz. Krosidolit türüne benzeyen küçük, usturaya benzer lifleri vardır. Solunum yollarında ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Antofilit: Nadir olarak bulunan ve ticari uygulamalarda kullanılmayan bu asbest türü beyaz, gri veya kahverengi olabilir. En fazla Finlandiya’da bulunan antofilit mineral yatakları aynı zamanda Kuzey Karolina ve Gürcistan’da da mevcuttur. Aktinolit: Genellikle ticari uygulamalarda kullanılmaz ve siyah renktedir. Bu asbest türü akciğerlere girdiği taktirde alveollere zarar verebilir.

Asbeste Maruz Kalmanın Sonuçları Asbest solunduğunda akciğerlere hapsolup, orada uzun süre kalabilir. Zaman geçtikçe asbest lifleri orada birikip, akciğerde yaralanmalara ve iltihaplanmalara sebep olabilir. Bu da nefes almakta zorlanmanın yanında daha ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebilir. Asbest, EPA ve Uluslar arası Kanser Araştırma Ajansı’na göre kanserojen madde sınıfında yer almaktadır. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, asbeste maruz kalmak akciğer kanseri ve mezotelyoma(akciğer zarı kanseri) riskini arttırıyor. Asbest maruziyeti ile ilgili en çok karşılaşılan kanser türü mezotelyoma. Akciğer kanseri ve mezotelyomaya ek olarak bazı çalışmalar gastrointestinal ve kolorektal kanser ile asbest maruziyeti arasında da bir ilişki olduğunu gösteriyor. Asbeste bağlı hastalıkların oluşmasında bazı faktörler önemlidir. Bunlar: -Ne kadar asbeste maruz kalındığı. Yani doz. -Asbeste maruz kalma süresi. -Asbest liflerinin boyutu, şekli ve kimyasal yapısı -Asbeste maruz kalınan kaynak -Bazı bireysel faktörler. (Sigara kullanımı, daha önceden geçirilen akciğer hastalıkları gibi) Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Kimya Mühendisleri Odası’nın özel bir firmaya yaptırdığı ölçümler sonucunda Ankara’daki Havagazı Fabrikası’nın yıkımı sırasında çevreye amfibol asbest türünün yayıldığı tespit edildi. Son derece ciddi sağlık sorunlara sebep olabilecek bu kimyasalın çevreye daha fazla yayılmasını önlemek için fabrikanın yıkımı durduruldu. Kaynaklar : http://www.asbestos.net/exposure/risks/types-ofasbestos/ https://www.asbestos.com/asbestos/ https://www.cancer.gov/about-cancer/causesprevention/risk/substances/asbestos/asbestos-factsheet#q1 http://www.kmo.org.tr/genel/bizden_detay. php?kod=3296

27


Haber Yabancı

KARBONDİOKSİTİ YAKITA DÖNÜŞTÜREN BENZERSİZ KATALİZÖRLER

Teksas A&M Üniverstitesi Makine Mühendisliğinden bir ekip atmosfere salınan ve sera gazı etkisi yapan Karbondioksit(CO2)’i Hidrokarbon yakıta dönüştürerek hem kirlenmeyi azaltacak hem de artan enerji ihtiyacının karşılanmasına yardım edecek. Makine Mühendisliğinde profesör olan ve araştırmayı yürüten Ying Li asıl amaçlarının CO2 ve H2O kullanarak güneş ışığının da yardımıyla adeta bir yapay fotosentez gerçekleştirmek olduğunu ifade etti. Prosesteki foto-katalizörlerin benzersiz bir özellik gösterip yarı iletken gibi davrandığını ve güneş ışığını emdiğinde elektronlarının uyarıldığını böylece bir elektriksel potansiyel oluşturulup H2O ve CO2 ‘i Karbon monoksit(CO) ve Hidrojene (H2) indirgeyip sıvı bir yakıt oluşturulmasını sağladığını da ekledi. Prosesin ilk adımında salınan Karbon dioksitler yakalanarak tüm dünyadaki Karbondioksit miktarının üçte birine düşürmek hedefleniyor. Henüz karbondioksiti yakalayacak teknoloji olmasa da yakalanan karbondioksiti yakıta çevirmek çokta pahalı olmayacak. Katalizör Magnezyum Oksit(MgO) ve Titanyum dioksit(TiO2) den oluşuyor Magnezyum oksit, Karbondioksitin tutulmasını sağlarken Titanyum dioksit foto-katalizör gibi davranıp tutulan Karbondioksitle suyu reaksiyona sokarak yakıt üretilmesini sağlıyor.

Proje henüz araştırma aşamasında. Sorun şu ki kullanılan Karbondioksit ve Suyu yakıta çeviren solar sistemlerin verimliliği yüzde biri ikiyi geçmiyor. Li’ye göre ise Prosesi geliştirmek fazla zaman alacak ve malzeme güneş ışığının bir kısmını geri salacak. Li ve ekibi bu sorunu çözmek için nano malzemeler üzerine yoğunlaştı amaçları bu malzemeleri kullanarak güneş ışığını emecek ileri seviyede bir reaktör geliştirmek. Li’nin araştırma grubundan doktora öğrencisi Huilei Zhao elbetteki başka fikirlerinin de olduğunu belirtirken yoğunlaştırılmış güneş ışığı kullanıldığında bunun reaksiyon için daha yüksek bir sıcaklık sağlayacağını böylece verimin çok daha yüksek değerlere ulaşacağını ifade etti. Çalışma üçüncü yılında Ulusal Bilim Kurulundan araştırma için hibe ve Li’ye Kariyer Ödülünü getirdi. Li projenin sonunda yüksek bir dönüşüm verimi ne ulaşacağını ve çalışmalarının ticari bir boyut kazanmasını sağlayacaklarını belirtti. Verimi yükseltmek için iki farklı sorunun cevaplanması gerektiğini söyleyen Li bunların yakıtta depolayabileceğimiz güneş enerjisi miktarı nedir? Ve yakıta dönüştürebildiğimiz CO2 miktarı nedir? Olduğunu ve eğer bu sorular cevaplanamazsa verimin sadece ekonomik yarış nedeniyle yüzde onlarda tutulacağını belirtti.

28


Li, malzemenin ticari olarak kullanabilmesinin, petrol ve doğalgaz fiyatlarını düşük kalmasını sağlarken eğer düşük dönüşüm değerleri elde edilirse malzemenin enerji ihtiyacını karşılamada cazibesini yitireceğini ifade etti. Li, bu teknolojinin fosil yakıtlarla yarış haline girmemesini sağlayacaklarını söyledi. Diğer yandan fosil yakıtların aynı hızla tüketilirse sadece birkaç yüzyıl daha enerji ihtiyacımızı karşılayabileceğini ifade etti. Peki, ondan sonra ne olacak diye sora Li

yine cevabı kendisi verdi Hidrokarbonların elektrik üretiminde, araçlarda ve uçaklarda kullanılan önemli bir yakıt olduğunu bu yüzden önemini hiç kaybetmeyeceğini vurgularken yenilenebilir enerji kaynaklarının da elektriği depolama iletmede yeterli verime sahip olmadığını belirtti. Bu yüzden geliştirdikleri yenilenebilir hidrokarbon teknolojisinin hem küresel ısınma için hem de enerji ihtiyacının devamlılığı için çok önemli olduğunu vurguladı.

29


Yerli

Haber

YANMAYAN KUMAŞ PROJESİ TAMAMLANDI

İnönü Üniversitesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgay Seçkin, yanmayan kumaş elde etmek için yurt dışında çalışmalara başladıklarını ifade ederek, daha sonra ise projeyi İnönü Üniversitesi laboratuvarında tamamladıklarını söyledi. Yanmayan kumaşlara olan ihtiyaçtan dolayı böyle bir çalışmaya girdiklerini dile getiren Prof. Dr. Turgay Seçkin, “Bu çalışma, özellikle uzay teknolojisinde ani yangınlarla karşılaşan pilot ve astronotların zarar görmemesi için ortaya atılan bir fikir üzerine çıkan ve daha sonra ise ilk olarak Arizona Üniversitesi tarafından projelendirilen bir çalışmanın üniversitemizdeki devamıdır. Zaten bu çalışmanın bir kısmını Amerika’da gerçekleştirmiş bulunmaktayım” dedi. Prof. Dr. Seçkin, yanmayan kumaş çalışmasında mühendislik polimerlerinin en üst sınırında olan Polibenzimidazol (PBİ) adı verilen yapılar kullanıldığını kaydederek, “Sentezlenmesi oldukça donanımlı laboratuvar koşullarını ve en önemlisi alan bilgi birikimi gerektiren bu polimer için gerekli olan reaktiflerin çok saf olarak hazırlanması ve daha sonra uygun koşullarda polimerleştirilmesi ve işlenmesi gerekmektedir. Laboratuvarlarda elde edilen madde öncül bir

ham maddedir ve ticari olan ürünlerden farklıdır. Bu madde daha sonra uygun şekilde işlenerek iplik haline getirilmekte ve dokunmaktadır. Bu malzemelerden elde edilen kumaşlar vücuda zararlı değildir. Bu tür maddelerin en önemli özellikleri ise yanmaması ve yüksek sıcaklıklarda bile karbonlaşarak kalmasıdır. En son geliştirdiğimiz teknikle bu polimerlere seramik özelliğinin kazandırılması sol-jel yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bu ürün özgündür ve benzeri yoktur” diye konuştu. Polibenzimidazol (PBI) liflerinin yüksek termal ve kimyasal dayanıma sahip uzun zincirli aromatik bir polimer olan PBI polimerinden üretilmekte olduğunu dile getiren Prof. Dr. Seçkin, “PBI lifleri; yüksek nem geri kazanımı, iyi tuşe ve dökümlülük gibi istenilen özelliklere sahiptir. Yüksek sıcaklığa dayanıklıdır ve konfor özelliği çok iyidir. Sınırlayıcı oksijen indeksi de yüzde 41’dir ve bu değer Nomex’ten daha büyüktür. İlk olarak koruyucu tekstillerde kullanılan bu lifler, günümüzde tekstil ürünlerinin yanı sıra filtrasyon, yakıt hücresi ya da karbon yakalama sistemlerinde kullanılmaktadır” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Seçkin, projenin önemli olduğunu

30


kaydederek, “Yanmayan kumaşlar denildiği zaman 600 dereceye dayanıklı malzemelerden bahsedilmektedir. Bu malzemelerin tamamı organik yapıdadır. Biz ticari olarak satılan ürünün yapımında ABD’de görev aldık. Bu tür kumaşlar özellikle astronot, pilot giysileri, paraşüt yapımında kullanılmaktadır. Oldukça dayanıklı oksijen direnci çok yüksek beş yüz derecenin üzerinde sıcaklıklara dayanabilen organik yapıda ve dokuma yapılabilecek düzeyde olan bir malzemeden bahsedilmektedir. Yüksek teknoloji malzemesidir. Pilot giysileri ve diğer malzemeler de bunlardan yapılabilir durumdadır ancak teknolojik olarak tamamlanmasına rağmen üretim aşamasına geçilememiştir” dedi.

Bu tür çalışmaların mutlaka desteklenmesi gerektiğini de belirten Prof. Dr. Seçkin, bu tür ürünlerin ülkenin 2023 yılı vizyonunda mutlaka yerini alması gerektiğini ve gerekli tüm bilimsel altyapıya sahip olduklarını söyledi.

Prof. Dr. Seçkin, projenin tamamının kendileri tarafından gerçekleştirildiğini ifade ederek, polimerlerle ilgili çalışmaları laboratuvarlarında farklı şekillerde denediklerini bu malzemelerin aynı zamanda yeni yakıt teknolojilerinde, pillerde membran malzemesi olarak kullanılabileceği üzerine çalışmalar da düşünüldüğünü söyledi. Prof. Dr. Seçkin, yanmayan kumaşın teknolojik özelliğinin olmasının yanında yanmanın istenmediği bölgelerde de kullanılabileceğini düşündüklerini ifade ederek, “Şu an özellikle itfaiyecilerin tarafından kullanılan ısıya ve aleve karşı koruma sağlayan Nomex adlı üründen farklıdır. Daha üstün özelliklere sahiptir. Bu özellik sayesinde petrol, kimya, metal, ulaşım, enerji ve elektrik endüstrilerinde faaliyet gösteren çalışanlar için ideal üründür. Moleküler yapısı nedeniyle alev alması mümkün değildir. Yanmaz kumaş olarak günümüzde kullanılan ve Nomex, adı verilen ürün DuPont ticari markasıdır. Yerli ürün değildir. Sentez koşulları ve teknolojisi tarafımızdan bilinmektedir. Elde dilen PBI malzemesinin diğer teknolojik alanlarda kullanılması da mümkündür. Özellikle seramik katkılı PBI malzemesi stratejik öneme sahiptir ve tektir. Radara yakalanmayan malzemelerin hazırlanmasında, yakıt pillerinde ve ısıl görüş kameralarında görülmeyen hayalet yapıların tasarlanmasında bu ürün kullanılabilir. Proje, finansman desteği olmadığı için bu aşamada durdurulmuştur” dedi.

31


AYIN RÖPORTAJI

Ecz. BERAT BERAN

BERKO İLAÇ YÖNETİM KURULU BAŞKANI

1) Merhaba, öncelikle röportaj için çok teşekkür ederiz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Diyarbakır Maarif Koleji’nden ve Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezunum. 1973 yılında Diyarbakır’da Beran Eczanesi’ni açtım. 1979 yılında işlerimi geliştirerek Beran Laboratuvarı’nı kurdum. 1980 yılında Beran Laboratuvarı’nı İstanbul’a taşıdım ve 1984 yılında da Berko İlaç ve Kimya San. A.Ş.’yi kurarak ilaç sanayine geçiş yaptım. Halen Berko İlaç Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütmekteyim. Sanayici kimliğimin yanı sıra, “Henek – Henek II” isimli iki mizah kitabım, bir romanım ve iki de şiir kitabım var. 2) Berko İlaç’ın kuruluşu hakkında bilgi verir misiniz? Bir kuruluş hikayeniz var mı? 1970’li yıllarda, eczane eczacılığı yaptığım yıllar,

bir gece nöbeti sırasında eczaneme gelen reçetede yazan “serum fizyolojik 20 ml” adlı ilacın hayatımı değiştireceğini düşünemezdim. Bugün damlalıklı şişelerde üretilen serum fizyolojik burun damlaları o yıllarda eczanelerde hazırlanırdı. Basit bir preparat olan burun damlası, bizleri ve hastaları gerçekten yoruyordu. Kendi kendime sordum, “Neden böyle bir ürün diğer damlalar gibi üretilmiyor? İlk fırsatta böyle bir ürün yapacağım.” diyerek belki de ilaç sanayine ilk adımımı atmış oldum. Nihayet bir nöbet gecesi aklıma gelen serum fizyolojik fikri “Berkofiz” olarak hayata geçmişti. Berkofiz, uzun yıllar ilk ve tek ürün olarak devam etti ve kafamda başka bir fikrin doğmasına neden oldu; “Küçük de olsa ilk ve tek olmak”. Bu fikir kendime ait farklı bir kulvarda yer almamı sağladı. Bu bakış açısından yola çıkarak çinko elementini “Zinco” markası altında ilk defa Türk tıbbının hizmetine sunduk.

32


3)Sektörde birçok ilaç firması mevcut, Berko İlaç firmasını diğer firmalardan ayıran noktalar nelerdir?

ve ilk oyunu Berfu’nun Rüyası ile bugüne kadar okullarda, belediyelerde, kültür merkezlerinde ve çeşitli sahnelerde 50’yi aşkın oyunu ücretsiz olarak çocuklara ulaştırdık. 2016 yılında “Junior Chamber International (JCI)”ın düzenlediği Uluslararası Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülleri’nde (ICSR) “kültür ve sanat” kategorisinde ödüle layık görüldük. Tüm bu saydıklarım Berko İlaç’ın farkını ortaya koyan noktalardır.

Berko İlaç, bir önceki soruda da aktardığım gibi kendi kulvarında yenilikçi ürünleri ve uygulamalarıyla adından söz ettiren bir firma. Damlalıklı şişede serum fizyolojiği, çinkoyu ve bunun gibi pek çok ürünü Türk tıbbına kazandırmış bir firmayız. Piyasada olmayan yenilikçi ürünleri sektöre kazandırmamızın yanı sıra, pazarlama alanında da kendine özgü yenilikçi ürün ve uygulamalarımız var. Örneğin, Türkiye’de bir ilk olan kaşık formuyla pazarlama alanındaki yenilikçi bakış açımızı ortaya koyduk. Bazı ürünlerimizi tek kullanımlık kaşık formunda üretiyoruz. Hatta bu uygulamamızla ile Altın Havan 2014 ödüllerinde “Yılın İnovatif Ambalaj Ödülü”ne layık görüldük. Limon aromalı ve balık kokmayan balık yağı ürünümüz ile Avrupa'nın lezzet konusundaki lider ve bağımsız otoritesi ITQI “Üstün Kalite ve Tat Ödülü”nü almaya hak kazandık. Aynı zamanda balık yağı ürünlerimizde dönemin ünlü çizgi film karakterleri olan Pepee ve Caillou gibi karakterleri ürün kutularımızda kullandık.

4) Berko İlaç’ın Türkiye ve dünya ilaç pazarlarındaki yeri hakkında bilgi alabilir miyiz?

Tüm bu uygulamalarımızın yanı sıra, diğer firmaların yönetim kurulu başkanlarının aksine, ben bizzat Türkiye’yi karış karış geziyorum. Eczacılarla, doktorlarla yemek yiyorum, sohbet ediyorum. Edebiyata olan merakımdan bahsetmiştim, doktor ve eczacılara belki 50 bine yakın kitaplarımdan dağıtmışızdır. Yazdığım şiirleri kendi sesimle okuduğum CD bile yaptım. Çalışmakta olduğumuz binada da farklı bir enerji vardır. Örneğin binamızın girişinde duran eski bir arabayı bozup saksı yaptık ve içine menekşeler ektik. Sonra güvenlikten içeri girdiğinizde, sizi havuzlu güzel bir bahçe karşılar ve havuzun üstünde güzel, ferforje bir köprü vardır. Ana binaya girmek için köprüden geçersiniz. Bahçemiz, Japon bahçesi gibi çiçekler içindedir. İçeri girdiğinizde çok güler yüzlü bir ekip sizi karşılar. Yukarı çıktığınızda karşınızda klasik olmayan, farklı bir yönetim kurulu başkanı ile karşılaşırsınız; rahat ve arkadaş gibi, sanat yönü de olan, hem sanayici hem de sanatkar…

Türkiye ilaç pazarında yüzde yüz yerli sermaye ile kurulmuş ve faaliyet gösteren; 60 ürünü ve 550’ye yakın çalışanı ile hızla büyüyen bir kariyer firmasıyız. 2016 yılı satışlarımız 21 milyon kutu ve 120 milyon TL şeklindeydi. 2017 yılı hedeflerimizi ise 24 milyon kutu ve 145 milyon TL olarak planlıyoruz. Dış pazarlarda ise yakın zamanda üretim tesislerimiz beslenme desteği ürünleri için FDA kaydını tamamladı ve ABD pazarına girdik. ABD’nin yanı sıra 40’a yakın ülkeyle ihracat sözleşmesi imzaladık ve ihracat yapıyoruz. Gelecekte ihracat yapmayı hedeflediğimiz ülkeler arasında ise Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Güney Amerika ülkeleri ve Afrika ülkeleri bulunuyor. 5) Üretim tesislerinizden ve ürünlerinizden bahseder misiniz? Berko İlaç Sultanbeyli Üretim Tesisleri, GMP standartları göz önünde bulundurularak dizayn edilmiştir. GMP standartlarının sıkı bir şekilde uygulandığı; ürün, çevre ve çalışan güvenliğinin ön planda tutulduğu bir üretim tesisi anlayışı hedeflenmiştir. Berko İlaç Sultanbeyli Üretim Tesisleri, Faz I ve Faz II olmak üzere toplamda 10 bin metrekare kapalı alanı olan 2 üretim tesisinden oluşuyor; yine 11 bin metrekare kapalı alana sahip 3. üretim tesisi olan Faz III’ün inşaatı devam ediyor. Berko İlaç Üretim Tesisleri’nde T.C. Sağlık Bakanlığı ruhsatlı farmasötik ürünlerin ve T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan ruhsatlı takviye edici gıda preparatlarının üretimini gerçekleştiriyoruz.

Bir diğer farklı yönümüz ise çocuk tiyatromuzun olması. Sosyal sorumluluk projelerine çok önem veriyoruz ve topluma sanatla katkı sağlayan projeler üretmeyi önemsiyoruz. Bu yaklaşımdan yola çıkarak Berko Çocuk Tiyatrosu’nu kurduk. Berko Çocuk Tiyatrosu, 3. tiyatro sezonuna girdi

33


6) Gıda takviye ürünleri nelerdir, bu konuda ayrıntılı bilgi alabilir miyiz? T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onayı verilen, ilaç kategorisinde olmayan, normal beslenmeyi takviye etmek amacıyla ve reçetesiz olarak tüketicinin eczanelerden temin edebileceği ürünler, takviye edici gıda ürünlerdir. Bu alandaki ürünleri Türkiye’de ilk başlatan firma Berko İlaç’tır. Bakanlığın bu alandaki ilk ruhsatını biz aldık ve şu an tüm ürün gamımızın %7’sini oluşturuyor. Türkiye’de bu alanda bir denetim zafiyeti mevcut. Bu sebeple tüketicinin dikkatli olması ve eczacısına danışarak, bakanlık onaylı olan ürünleri, sadece eczaneden temin etmesi gerekmektedir.

34


BERKO İLAÇ MERKEZ

35


7) Firmanızda ki AR-GE çalışmaları hakkında bilgi almamız mümkün mü? Ar-Ge, iş geliştirme, ruhsat departmanlarımız yoğun bir şekilde projeler üretiliyor ve başvuru gerçekleştiriliyor. Üretim tesisleri içinde faaliyet gösteren ve 15 kişiden oluşan Ar-Ge departmanımızda, 18 adet güncel proje yürütülüyor. 60’ı aktif olarak piyasada yer alan ve toplamda 80 adet ruhsatlı ürünü olan ruhsat departmanımızın, yürütmekte olduğu 29 adet başvuru dosyası T.C. Sağlık Bakanlığı ruhsat biriminde bulunuyor. İş geliştirme departmanı ise benim desteğimle farklı ve yeni ürünleri projelendirmeye devam ediliyor. 8) Sizce 2017 yılında ilaç sektörünü etkileyecek olan en önemli konular hangileridir? 2017’de ilaç sektörünü etkileyecek en önemli iki konu, TİTCK’nın (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu) ruhsatlandırma politikaları ve SGK’nın

ilaç geri ödeme politikalarıdır. Bir diğer önemli konu ise döviz kurlarının artması sebebiyle maliyetlerin artması ama sabit kur uygulaması sebebiyle ürünler için fiyat alınamamasıdır. Bu sebeple ilaç sanayi düşük karlılıkla çalışmaktadır. 9) Milli ilaç ya da yerli ilaç üretimi hakkında neler düşünüyorsunuz. Bu konuda çalışmalarınız var mı? Yerli ilaç sanayinin önü ciddi şekilde açıldı diye düşünüyorum. Yeni çıkan yasa ile teknolojisi Türkiye’de olan her ürün artık Türkiye’de üretilecek. Bir-iki yıl içinde farklı ilaç üreticileri bu teknolojiye sahip ilaç üretim tesislerine ihtiyaç duyacak. Bizim de var olan 10 bin m2’lik üretim tesislerimize ilave, şu an inşaatı devam eden 11 bin m2’lik yeni tesisimiz mevcut. Bu gelişme bizim önümüzü çok açtı. Yeni tesisimiz için uluslararası firmalardan teklifler almaktayız ve değerlendirmelerimizi yapıyoruz.

BERKO İLAÇ FABRİKA

36


İBRAHİM SARIYAR

BERKO İLAÇ İNSAN KAYNAKLARI MÜDÜRÜ

10) Berko İlaç’ta hangi bölümden öğrencilere staj yapma imkanı tanıyorsunuz? Kabul ederken ne gibi şeyleri dikkate alıyorsunuz? Berko İlaç, ağırlıklı olarak eczacılık, fen, mühendislik fakülteleri öğrencileri başta olmak üzere işletme ve iktisat fakültelerinden de öğrencilere staj imkanı sağlamaktadır. Berko İlaç, stajyer alımlarında, adayın gittiği üniversiteyi, okuduğu bölümü, başarı durumunu, staj konusundaki istekliliğini, sonrasında kurum bünyesinde çalışabilme durumunu, staj yapma konusundaki istek ve arzusunu dikkate alarak değerlendirmektedir. Bununla birlikte Berko İlaç’ta stajyerlerin, staj sürecinde farklı bölümleri de tanıma noktasındaki talepleri olumlu karşılanmakta, farklı bölümlerde stajlarını sürdürme imkanına da sahip olmaktadırlar. 11) Şirketinizdeki kariyer basamakları hakkında bilgi alabilir miyiz? Berko İlaç’ta uzman yardımcısından başlayıp, direktörlüğe kadar uzanan bir yapı söz konusudur. Tüm pozisyonların geçiş süreçleri sistematik olarak belirlenmiş, her pozisyonun yetkinlikleri ve beklenen seviyeleri sistem üzerinde tanımlanmıştır. Berko İlaç’ta terfi süreçleri “Kariyer Gelişim

Planlamaları” üzerinden yürütülür. Bu süreçte ayrıca, kişinin “eğitim ve deneyimi, performans ve 360 değerlendirmeleri, mentorluk ve assessment sonuçları” belirleyici unsurlardır. 12) İlaç sektöründe birçok pozisyon mevcut… Sektörden mezun olan arkadaşların birçoğu ilaç sektöründe görev almak istiyor. Kimya veya eczacılık üzerine bölüm bitiren arkadaşlar hangi pozisyonlarda görev alabiliyor ve bu pozisyonlarda işe alırken nelere dikkat ediyorsunuz? Berko İlaç firmasında çalışmak isteyenlere ve yeni mezunlara önerileriniz nelerdir? Üniversitelerin kimya ve eczacılık bölümlerinden mezun olan adaylar, Ar-Ge, iş geliştirme, kalite kontrol, üretim, ruhsatlandırma, pazarlama ve satış departmanlarında görev alabilmektedirler. Adayın başvuruda bulunduğu alanda daha öncesinde staj yapmış olması ve o alanda çalışma isteğini hissettirmesi, adayın değerlendirilmesi aşamasında dikkat edilen bir husustur. Ayrıca adayın stajını Berko İlaç’ta başarılı bir şekilde tamamlamış olması da öncelikli olarak değerlendirilmesini sağlamaktadır.

37


Sektörde gelişen ve büyüyen firmalara başvurmalarını, stajlarını farklı alanlarda yaparak kendilerine en uygun ve öncelikle çalışmak istedikleri alanlara iş başvurularını yapmaları önerilmektedir. Ayrıca, iş arama sürecine henüz

okuldayken doğru staj yerlerini seçerek başlamaları ve staj sürecinde istekli, öğrenmeye açık olmaları ve staj yerindeki çalışan ve yöneticiler ile iyi ilişkiler kurarak, okulu bitirdiklerinde kendilerine bir iş fırsatı oluşturabilecek bir süreç olarak staj sürecini değerlendirmeleri de yeni mezunların iş bulmalarını mutlaka kolaylaştıracaktır. Röportaj için çok teşekkür ediyoruz.

Soruları Hazırlayanlar Yavuz Selim Kart Özgenur Geridönmez Ece Özten

38


EDANUR SELAM POLİMER MÜHENDİSİ YALOVA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ edanur.selam@hotmail.com

M

MUTLULUĞUN KİMYASI

utluluk kimyaya karışmış da bunun adı kimine göre mutluluk hormonu, kimine göre aşk ilacı, kimine göre çikolata olmuş. Peki gerçek manada nedir çikolatanın kimyası?

Çikolata içerisinde ortalama olarak üç yüzden fazla kimyasal bulundurur işte bu kimyasallar nedeniyle bazı kişiler çikolata yediğinde kendini mutlu hissederler örnek olarak fenil etilamin kan basıncını ve glikoz seviyesini arttırır. Aslında neden mutlu hissettiğimizin ip ucu burada gizlidir çünkü fenil etilamin aynı zamanda kişinin aşık olduğunda vücuduna salınan kimyasallardan biridir. Bu nedenledir ki içerisinde bu kimyasalı bulunduran çikolatalar yenildiği zaman depresyon riskini azalıyor. Mutlu etti,aşık etti eee depresyon riskini de azalttı derken haydi bir de farklı açıdan bakalım çikolatanın kimyasına, acaba tüm kimyasalları sağlığa faydalı mıdır? Araştırmalara göre çikolatanın hammaddesi olan kakaoda yaklaşık % 55 oranında farklı yağlar bulunuyor. Bunların sadece bir örneği palmitik asittir ki bu doymuş bir asit türü olduğundan kalp hastalıklarına yol açabilmektedir. Dişlerimizi çürütebilir, kilo aldırabilir, karaciğerimize zarar verebilir ve ekstradan bayanlara seslülit kazandırabilir. Hatta ve hatta çok aşırıya kaçtığımızda cilt üzerinde alerjik reakiyonlara da sebep olabilir. Bu durum ciddi manada çikolata düşkünü ya da halk arasındaki söylemiyle çikolata bağımlılığı olan kimselerde çeşitli sorunlara yol açıyor. Nasıl önlenebileceğinden bahsetmeden hemen önce aslında çikolata bağımlılığı diye bir şey var mı ? diye düşünmeliyiz . çikolatanın kısmen de olsa ruh halini iyi yönde yükselttiği bazı insanların çikolata yedikten sonra kendini daha

enerjik hissettiği bir gerçektir fakat iş bağımlılık noktasına gelince birçok bilim insanının yaptığı açıklamaya göre çikolata mutluluk hormonunu tetiklediğinde ruh hali iyi bir seviyeye taşındığından psikolojik etkilerle kendini çikolataya bağımlı zanneden insanlar vardır. Bu durum çoğu zaman alışkanlık hali olduğu için devamlılık göstermektedir. Örneğin çocukluktan itibaren fazlaca çikolata yiyen insanlar kendilerini çikolata bağımlısı olarak tanımlayabiliyorlar oysa ki bu durum tamamen alışkanlık haline geldiğinden ve kişinin kendi psikolojisini bu şekilde yönlendirmesinden kaynaklı olabilir. Öncelikle aradaki bu çizgiyi net olarak belirlemek gerekir. Son araştırmalar çikolatanın bir özelliğini daha açığa çıkarmış durumda Kaliforniya Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre yaklaşık olarak 50 gramlık bir çikolatada bir kadeh kırmızı şarapta bulunan antioksidanlar oranınca antioksidan bulunuyor bu durumda kalp krizi riski ve beyin kanamaları önleniyor. Yine yapılan araştırmalardan biri de çikolata hakkında çarpıcı bir etki olduğunu öne sürüyor . Harvard Üniversitesi’nde 8000 erkek üzerinde yapılan araştırmaya göre, çikolata yiyenlerin ömürlerinin ortalama bir yıl kadar uzadığını ve bunun tamamen çikolata içerisindeki antioksidan maddeler ile ilgili olduğu açıklanmıştır. Peki çikolata çeşitlerine göre bize bir fayda sağlar mı ya da zararı var mıdır ? bu konuda yapılan araştırmalarda bitter çikolatanın kalp dostu olduğu aşırıya kaçmadan yenmesinin iyi olabileceği gösterilmiştir. İşin kimya boyutuna gelirsek bitter çikolatanın en alt seviye kakao oranı yaklaşık %70 civarındadır. Kakao ağacının tohumundan yapılan bu çikolata dünyadaki

39


en iyi antioksidanların kaynaklarından biridir. Bitter çikolata da bulunan diğer sağlıklı besinler ; çözünür lif, potasyum, manganez, çinko, selenyum, bakır, magnezyum ve demirdir. Stresten veya dağınık ruh halinden kurtulmak için daima bitter çikolataya güvenebilirsiniz. Bu çikolata nörotransmitter serotonin düzeylerini artırmaya yardımcı olan doğal bir antidepresandır .Birçok bilim insanı tarafından yapılan ve yayınlanan araştırmalarda, bitter çikolatada ki kimyasal bileşiklerin yüksek stres seviyelerini düşürmede anahtar rol oynadığını doğrulandı İki hafta boyunca günlük 1.4 gram bitter çikolata yiyen insanların vücudunda ki stres hormon

seviyelerinin azaldığı belirlendi. Ayrıca bitter çikolata da stres, yorgunluk, depresyon ve sinirlilik ile mücadeleye yardımcı olan magnezyum vardır. Tüm bunların sonucu olarak da insanların siyah çikolatayı diğer çikolata çeşitlerine daha çok tercih ettiği belirlenmiştir. Sonuç olarak görülmekte ki çikolata içerisinde önemli kimyasallar vardır ve bu kimyasalların çeşitine göre insan sağlığına olumlu yada olumsuz etkileri vardır fakat çikolatanın etkileri geniş ölçüde üretim şekline de bağlı olduğu unutulmamalıdır.

Kaynaklar : www.kimyamühendisi.com www.sizdeduyun.com www.gidazararlari.com www.gokyuzunet.com

40


Haber Yabancı

ÇELİĞİN 5 KATI KADAR DAYANIKLI HİDROJEL GELİŞTİRİLDİ

Japonya’daki bir üniversitenin araştırmacıları çelikten 5 kat daha dayanıklı bir hidrojel üretmeyi başardılar. Günümüzde en dayanıklı malzemelerden biri olarak bildiğimiz çelik, birçok yerde karşımıza çıkıyor ancak her ne kadar dayanıklı olsa da esnek olmadığı için çeliğin belli bir şekilde kullanılması üretim bandında masraflar çıkarıyor ve kullanım alanlarını kısıtlıyor. Bu durumun farkına varan Japonya’daki Hokkiaido

Üniversitesi araştırmacıları çeliğin 5 katı kadar dayanıklı, aynı zamanda esnek bir hidrojel üretmeyi başardılar. Çelikten daha dayanıklı ve esnek olan bu maddenin robotlar başta olmak üzere birçok dayanıklılığın ve esnekliğin bir arada olması gerektiği üründe kullanılabileceği ve çelikle metalin yerini alacağı düşünülüyor.

41


Yerli

Haber

KEÇİBOYNUZU ARAŞTIRMALARIYLA HARVARD’DAN DAVET ALDILAR

Manisa’da özel bir okulun öğrencileri, keçiboynuzunun sudaki ağır metalleri tutabilme özelliğini ortaya koyan araştırmalarının sunumu için ABD’deki Harvard Üniversitesine davet edildi Manisa’da, keçiboynuzunun sudaki ağır metalleri tutabilme özelliğini ortaya koyan bir araştırma yapan lise öğrencileri, ABD’deki Harvard Üniversitesinden proje sunumu için davet aldı. Okulun kimya öğretmeni Serpil Yapıcı danışmanlığında lise 2 ve 3. sınıf öğrencileri İmge Uskun, Fatih Yeğin, Fatma Savran ve Cansu Kınık tarafından oluşturulan Kimya Zümresi Bilimsel Proje ekibi, “Keçiboynuzu ile Ağır Metal Adsorpsiyonu” adlı çalışmayı iki yıllık süreçte tamamladı.

sanayi bölgeleri için uygulanabilir durumda bulunduğunu kaydetti. Bu çalışmayla TÜBİTAK’ın proje yarışmasına başvurduklarını anlatan Yapıcı, ABD’deki Harvard Üniversitesinin yanı sıra Çek Cumhuriyeti ve Fransa’da düzenlenecek konferanslarda proje sunumu yapmaları için davet aldıklarını bildirdi. Yapıcı, elde edilen başarının tüm öğrencileri motive ettiğini belirtti. Okul Müdürü Gülden Avcı da öğrenci İmge Uskun’un 22-26 Mayıs’ta Harvard Üniversitesinde düzenlenecek konferansta sunum yapacağını kaydetti.

Ekip, araştırmalarında, atık sularda bulunan ve kanserojen etki gösteren ağır metallerin, keçiboynuzunun doğal yapısı sayesinde yüzde 100 tutulabildiğini ortaya koydu. Öğretmen Yapıcı, araştırmayla, alternatif bir arıtma sistemi geliştirdiklerini söyledi. Bunun, kimyasal yöntemlere göre daha düşük maliyetli olduğunu dile getiren Yapıcı, sistemin,

42


ENİS ÇOKO KİMYA MÜHENDİSİ İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ MEZUN eniscoko@gmail.com

ZEOLİTLER VE KULLANIM ALANLARI

Z

eolitler, yaygın kullanım alanlarının varlığı ve büyük pazar potansiyeline rağmen birçok pazar alanında daha yeni yeni kabul görmeye başlamıştır. Doğal zeolitlerin, tabiatta büyük rezervler halinde bulunup, işletilmesi diğer madenlere göre daha kolay ve ucuzdur. Buna rağmen doğal zeolitlerin istenilen saflık ve gözenek çaplarında olmamaları nedeni ile dünya pazarında tam yerini alamamıştır. Bu nedenle yapay zeolitlerin kullanım alanı daha geniştir.

oluşturan zeolitler, 1756 yılında İsviçreli bir mineralog olan Cronstedt tarafından keşfedilmişlerdir.Bulduğu maddeyi ısıttığı zaman kaynamaya benzer bir olayla karşılaştığı için Cronstedt bu minerali Yunanca'da "kaynama" ve "tafl" anlamına gelen "zeo" ve "lithos" kelimelerinden oluşan "zeolit"le adlandırmıştır. Zeolitler kafes yapılarında alüminyum, silis ve oksijen, gözeneklerinde ise katyon ve su içeren mikro gözenekli kristal katılardır. Silis ve alüminyum atomları ortak oksijen atomu sayesinde birbirlerine tetrahedral olarak bağlanmışlardır.

Ticari açıdan çok geniş uygulamalara sahip olan ve çok sayıdaki araştırmanın konusunu

Şekil 1. Mikro gözenekli yapıya sahip zeolit molekülü Zeolitin yapısında kanallar oluşturan geniş boşluklar vardır. Bu kanallar, iyonların ve moleküllerin zeolit

yapısından kolayca geçebilmelerini sağlar. Bu özelliği ile zeolitler “moleküler elek” olarak bilinmektedirler.

1.Zeolitlerin Oluşumu Zeolitlerin oluşumu sırasındaki sıcaklık - jeolojik konum - su/kül oranı gibi değişiklikler, onların kompozisyonlarına benzersiz özellikler katar. Farklı kompozisyonlara sahip 42 zeolit türü vardır.

Klinoptilolit, endüstriyel boyutta en çok kullanılan ve en fazla ticari öneme sahip türüdür. Manisa/Gördes havzasında bulunan klinoptilolit %95 saflık oranına sahiptir.

43


Doğal zeolit yataklarının oluşumu, ortamlarına göre altı grupta toplanmıştır: a) Suyu tuzlu (kapalı) göllerde volkanik malzemenin birikip göl suyu ile reaksiyonu sonucu oluşan yataklar. b) Tatlı veya tuzlu açık göllerde volkanik malzemenin birikip göl suyu ile kimyasal reaksiyonu sonucu oluşan yataklar. c) Kıyıda veya derin denizel ortamda volkanik malzemenin birikip deniz suyu ile reaksiyonu sonucu oluşan yataklar.

d) Düşük ısılı gömülme metamorfizması sonucunda, Al-Si'lu sedimanter ya da volkanik malzemelerden oluşan zeolit yatakları. e) Hidrotermal ya da sıcak kaynak sularının Al-Si'lu malzemeye etkisi sonucu, bu malzemenin bozulması sonucu oluşan yataklar. f) Genellikle 2. zaman tortulları arasında görülen ve orijinlerinin volkanik olup olmadığının belirlenemediği, denizel veya gölsel ortamlarda oluşan zeolit yatakları.

Şekil 2. Doğal zeolit mineralleri

2.Zeolitlerin Yapısı Zeolitler alkali ve toprak alkali metallerin sulu(hidrate) aluminosilikat kristalleridir. Genel yapı formülleri ;

hammadde durumuna gelen doğal zeolitlerin bu özelliklerinden biri veya birinden fazlasının istediği kullanım alanları: kirlilik kontrolü, enerji, tarımhayvancılık, maden-metalürji ve diğer alanlar olmak üzere 5 ana bölümde toplanabilir.

M2/nO . Al2O3 .x SiO2. yH2O gösterilebilir.

3.1.Kirlilik Kontrolü

M, değişebilir katyon olan Na,K,Ca,Ba gibi alkali ve toprak alkali metalleri simgeler. Yapı formülündeki n katyonun değerliğini , y birim hücredeki su miktarını belirtir. x ise iskelet yapıda bulunan silisyum sayısıdır.

Zeolit mineralleri iyon değiştirme ve adsorbsiyon özellikleri nedeniyle kirlilik kontrolünde gittikçe artarak kullanılmaktadır. Bu amaçla sudaki radyoaktif atıkların tutulmasında, atık sulardaki metal iyonlarının ve azot bileşiklerinin tutulmasında, baca gazlarının adsorplanmasında, petrol sızıntılarının temizlenmesinde, çöp depolamada ve oksijen üretiminde zeolitler kullanılmaktadır.

3.Zeolitlerin Kullanım Alanları Zeolitlerin başlıca fiziksel ve kimyasal özellikleri olan; iyon değişikliği yapabilme adsorbsiyon ve buna bağlı moleküler elek yapısı, silis içeriği, ayrıca tortul zeolitlerde açık renkli olma, hafiflik, küçük kristallerin gözenek yapısı zeolitlerin çok çeşitli endüstriyel alanlarda kullanılmalarına neden olmuştur. Son yıllarda önemli bir endüstriyel

3.2. Enerji Dünyanın gittikçe büyüyen enerji ihtiyacı; kömür ve petrol yanında nükleer ve güneş enerjisi gibi kullanılan ve aynı zamanda da geliştirilmekte olan değişik kaynaklardan karşılanmaya çalışılmaktadır. Bu kaynakların enerjiye dönüştürülmesi esnasında

44


sentetik ve doğal zeolitlerden faydalanmaktadır. Enerji sektöründe zeolitler kömür gazlaştırmada azotoksit ve hidrokarbonların temizlenmesinde, doğal gaz saflaştrırmada karbondioksidin uzaklaştırılmasında, güneş enerjisi üretiminde ısı değiştirici olarak ve petrol ürünleri üretiminde katalizör olarak kullanılmaktadır.

3.4.Madencilik ve Metalurji Zeolitler madencilikte, maden yataklarının aranmasında ve metalurjide bazı ağır metallerin tutulmasında kullanılmaktadır.

3.5.Diğer Kullanım Alanları

3.3.Tarım ve Hayvancılık Zeolitli tüfler, gübrelerin kötü kokusunu gidermek içeriğini kontrol etmek ve asit volkanik toprakların pH'nın yükseltilmesi amacıyla uzun yıllardan beri kullanılmaktadır. Doğal zeolitler gübreleme ve toprak hazırlanmasında gübre taşıyıcısı olarak, tarımsal mücadelede ilaç taşışıyıcısı olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Ayrıca besicilikte hayvan yemi katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.

Yukarıda sayılan alanlar dışında zeolitlerin kağıt sektörü, inşaat sektörü, sağlık sektörü, deterjan sektörü gibi pek çok alanda kullanımı söz konusudur. Zeolitler kağıt üretiminde katkı maddesi olarak, inşaat sektöründe beton katkı maddesi olarak, sağlık sektöründe diş macunu ve ilaç üretiminde, deterjan sektöründe ise fosfatların yerine kullanılmaktadır.

Kaynaklar : 1. Zeolyst International 2009. 2. Zeolitler ve Kullanım Alanları , Jale Gülen , Fatih Zorbay , Sabri Arslan , Yıldız Teknik Üniversitesi , Kimya-Metalurji Fakültesi , Kimya Mühendisliği Bölümü. 3. Türkiye’de çıkan doğal zeolitin çocuk bezlerinde antimikrobiyal olarak kullanımı , Kısaltılmış Yüksek Lisans Tezi , Aylin Bozoğlu. 4. www.mta.gov.tr 5. http://www.gordeszeolite.com

45


Haber Yabancı

KANADA’DA PEMBE AKAN ŞEHİR SUYUNUN SEBEBİ POTASYUM PERMANGANAT

Su arıtımında kullanılan kimyasalın yanlışlıkla şehir suyuna salınması halkı bir hayli şaşırttı.

ciltte kahverengi lekelere sebep olabiliyor.

Kanada’nın Alberta eyaletinin bir bölümünde yaşayan insanlar içme sularına potasyum permanganat karıştıktan sonra pembeye döndüğünü gördüler.-Potasyum permanganat genellikle su arıtımında kullanılan kuvvetli bir yükseltgendir.Onoway’de gerçekleşen olay, bir vananın sıkışması ile meydana geldi ve kimyasal su sistemine karıştı. Onoway belediye başkanı Dale Krasnow olayı, “Zamanında kapatılamayan vanada az miktarda bir geriye akış vardı.” Şeklinde açıkladı, ve Chemistry World’e şunları anlattı; “Bütün borular boşaltıldı, herkes iyi, sular tekrar temiz. Birçok insan için bu durum bir gün boyunca bile sürmedi.” Krasnow ayrıca, Alberta Çevre ve Alberta Sağlık Hizmetleri’nin (AHS) olayın gerçekleşmesinden hemen sonra suyun güvenli olduğunu açıkladığını ve bu yüzden tamamen kesilmediğini belirtti. “Sadece birkaç su hattını kapattık ve her seferinde birini boşalttık.” Dedi. Musluklarından pembe su akan ve su boruları boşaltılan insanlar kentin yaklaşık 1000 kişilik bir kesimiydi.

Yetkililerden bir sağlık uyarısı yayımlaması talep edilmemiş ve bütün bulgular halk sağlığıyla ilgili bir risk olmadığını göstermiş olsa da Krasnow, 6 Martta yayınladığı bildiride özür diledi ve meydana gelen olay ile ilgili daha iyi iletişim kurabilmiş olmaları gerektiğini onayladı. “Bunun küçük bir olay olmasından ve önemli bir şey olmamasından dolayı mutluyuz.” Dedi. Krasnow “oldukça tuhaf ” bulduğu vana bozukluğunun sebebinin ne olduğunu anlamak için, fabrikanın bütün mekanik sisteminin incelendiğini söyledi. Krasnow sosyal medyada dolaşan, lavabo ve tuvaletlerden akan çarpıcı pembe su fotoğraflarını abartılı bulduğunu öne sürdü ve şunu belirtti, “Bence bu pembe lavabo etkisiydi.” Ayrıca Onoway’de musluklardan akan suyun pembeliğinin çok daha az fark edilebilir olduğunu savundu.

Potasyum permanganat su arıtımında demiri ve hidrojen sülfürü uzaklaştırmak için kullanılır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bu kimyasal cilt tahrişine ve

46


Yerli

Haber

KİMYA ÖĞRETMENİ İLE ÖĞRENCİLERİNİN ‘KOLON KANSERİ HÜCRELERİ’ PROJESİNE YURT DIŞINDAN DAVET

Kolon kanseri hücreleri projesine yurt dışından davet. İZMİR’in Karşıyaka İlçesi’nde bulunan Özel Karşıyaka Bilim Doğa Anadolu Lisesi’nde okuyan dört öğrenci, kolon kanserinin önlenmesine yönelik projelerini sunmak için Amerika, Brezilya ve Prag’dan davet aldı. Kimya öğretmeni Ayşe Karadeniz Yazıcı danışmanlığında bilimsel proje ekibi olarak, 11. sınıf öğrencilerinden Simay Sunarer ve Fikret Ergüven iki yıl boyunca ‘Zeytin Yaprağı ve Dereotu Çayının İn Vitro Antioksidan Özellikleri ve Kolon Kanser Hücrelerine Etkisi’, Sude Filiz ve Ece Mutluay’da ‘Buğday Çimi Suyunun DLD-1 Kolon Kanser Hücrelerine Etkisi ve İn Vitro Antioksidan Özellikleri’ adlı proje üzerinde çalıştı. Dört öğrenci, kanser üzerinde çalıştığı projelerini, International Journal of Art and Science Konferansları kapsamında başta ‘Harvard Medical School’ olmak üzere Las Vegas, Prag ve Brezilya Bilim Fuarı’ndan sunmak için davet aldı.

“Öğrencilerimiz kolon kanseri projesi üzerinede uzun zamandır çalışıyor. Bu çalışmaların meyvesini almaya başladılar. İnşallah projeleri kanserin önlenmesi için faydalı olur. Amaçları da bu zaten. Davet aldıkları konferansta ülkemizi ve okullarını en iyi şekilde temsil ederek, bizleri bir kez daha onurlandıracaklarına inanıyor ve kendilerine başarılar diliyorum” dedi. Simay Sunarel ayrıca 2016 yılında bu proje ile Meksika’da Türkiye’yi temsil etmişti.

Kimya öğretmeni Ayşe Karadeniz Yazıcı,

47


ONUR BAYRİ KİMYA MÜHENDİSİ ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ MEZUN bayrionur19@gmail.com

SODYUM BENZOAT E211

Sodyum Benzoat, C6H5CO2Na olarak formüle edilmiş bir tuz türevidir. Sodyum benzoat, benzoik asitin sodyum bikarbonat, sodyum karbonat veya sodyum hidroksit ile nötralizasyonu sonucunda elde edilen bir gıda katkı kimyasalıdır. Sodyum benzoat doğada tabi olarak bulunmaz, Sodyum benzoat benzoik asitten türevlenir. Sodyum benzoatın kaynaklandığı benzoik asit ise doğada pek çok bitki ve hayvanda tabi olarak bulunur. Sodyum benzoat için özellikle ham karanfil, kuru erik, elma, sarımsak ve tarçın gibi gıdalar benzoik asitin tabi olarak bulunduğu kaynaklara örnektir. Sodyum benzoat E211 kodu ile gıda katkı kimyasalları literatöründe yer almaktadır. Sodyum benzoat fiziksel olarak granül veya toz yapıdaki beyaz renkli bir gıda katkı kimyasalıdır. Benzoik asit alkolde yüksek oranda çözünür ancak, suda benzoik asit çözünmez. Bu sebeple salamura ürünlerinde benzoik asit yerine benzoik asit tuzları kullanılır ki bunlardan başlıcaları sodyum benzoat ve potasyum benzoattır. Sodyum benzoat ülkemizde en çok % 0,1 oranında kullanılmaktadır. Ülkemizde Sodyum benzoat için % 0,1 den daha fazla kullanıma izin verilmemektedir.

SODYUM BENZOAT STRÜKTÜR YAPISI ve ÜRÜN TANIMLAMASI ÜRÜN ADI SİNONİM KİMYASAL ADI KİMYASAL FORMÜLÜ FORMÜL AĞIRLIĞI C.A.S. NUMARASI

SODYUM BENZOAT Benzoate of soda; sodium salt of benzoic acid; Benzoan sodny; Benzoate de sodium; Benzoate sodium Sodium benzoate, sodium salt of benzenecarboxylic acid, sodium salt of phenylcarboxylic acid C6H5CO2Na (C7H5NaO2) 144.11 532-32-1

48


SODYUM BENZOAT GENEL ÖZELLİKLERİ VE UYGULAMA ALANLARI

Sodyum Benzonat Zararları

SODYUM BENZOAT KAYNAKLARI

• Siroz kanseri riskini arttırıyor

Sodyum benzoat menşeini oluşturan 200 C civarında sıvı fazda oksijen ile toluen’in reaksiyonu sonucunda elde edilir. Benzoik asitin yapay kaynağı ise benzenin sülfürik asit vaya co2 ile oksidasyonudur. Yapay üretilen benzoik asitin %90 ı sanayide %10 u ise gıda ilaç ve kozmetikte kullanılan Sodyum benzoat üretiminde kullanılır. Sodyum benzoat suda erimesi benzoik asitten 200 kat fazladır. Sodyum benzoat erime scaklığı 300C civarındadır.

• Hücrelerde hasara yol açan sodyum benzonat Parkinson hastalığına neden olabiliyor.

SODYUM BENZOAT KULLANIM ALANLARI

• Bünyesi hassas olan kişiler için alerjik reaksiyonlara yol açabiliyor.

• Çocukların sağlığını tehdit edebiliyor ve özellikle DNA hasarına yol açıyor.

Benzoik asit menşei sodyum benzoat dünyanın birçok ülkesinde kullanılan FDA tarafından gıdalarda kullanımına izin verilen ilk antimikrobiyel maddedir. Yapılan araştırmalara göre sodyum benzoat antimikrobiyel aktivitesini yapısındaki benzoik asidin dissosiye olmamış molekülünün lipofilik karakterinden aldığı görülmüştür. Sodyum benzoat gıda, ilaç ve kozmetik ürünlerinde küf ve mayalara karşı koruyucu olarak kullanılır. Sodyum benzoat kullanımında gıda sektörü ele alınırsa daha çok gazlı içecekler ve benzer meşrubatlarda, turşularda, ketçap ve benzeri preparatlarda marmelât reçel gibi gıdalarda, zeytin üretiminde şekerlemede yaygın olarak kullanılır. Sodyum benzoat kullanımı genelde % 0.1–0.2 aralığındadır. Ülkemizde sodyum benzoat en çok % 0,1 oranında kullanılabilmektedir, daha fazlasına izin verilmemektedir. İçecek endüstrisinde %10-20'lik sulu çözeltilerinden yararlanılmaktadır. Koruyucu gıda katkı ürünleri içinde sodyum benzoat düşük maliyeti ve lezzet üzerine bir etkisinin bulunmamasıyla diğerlerinden avantaj sağlamaktadır. Sodyum benzoat kullanımının dezavantajı ise bu ürünün dar bir pH aralığında çalışmasıdır. Bu dezavantajı yüzünden bazı gıdalarda ve özellikle meyve sularında istenilmeyen lezzet oluşumu söz konusudur.

• Nefes darlığı ve solum hastalıklarına neden olabiliyor. • Kanser ve astım riskini arttırıyor. • Böbrek kanserini riskine yol açıyor.

Sodyum benzoatın bu dezavantajını tolare etmek için düşük düzeylerde potasyum sorbat ile kombinasyon şeklinde kullanılması gerekmektedir. Kaynaklar : 1. http://www.marmaraend.com.tr/sodyumbenzoat. asp 2. http://www.zararlar.com/sodyum-benzoatzararlari.html 3. https://tr.wikipedia.org/wiki/Sodyum_Benzoat

49


Haber Yabancı

GÜNEŞ IŞIĞIYLA ATIK SU ARITIMI

Kimyacılar güneş ışığı kullanarak atık suyu arıtmanın bir yolunu buldular hatta daha da ileri gidip bu malzemelerin binalarda kullanılmasıyla kendi kendini temizleme özelliği kazandıracaklarını ifade ettiler.

Ekip katalizöre nitrojen ve niobyum iyonları eklediklerinde performansının arttığını gözlemlediklerini belirtiyor. Ekibin lideri Profesör Liu bu gelişmenin adeta bilimsel bir sıçrama olduğunu dile getiriyor.

Titanyum dioksitin modifiye edilmesiyle bir fotokataliz halini alması ve güneş ışığını kullanarak arıtma yapması sağlanırken, günümüzdeki diğer arıtma sistemleri mor ve ötesi ışınları kullanıyor.

ANU çalışmada kullanılan tasarım stratejileri ve üretim yöntemlerinin patentini almış durumda.

Avusturalya Ulusal Universitesinden(ANU) araştırmanın lideri Prof. Yun Liu , keşiflerini piyasadaki ürünlerden 15 kat daha etkili olduğunu ifade etti.Diğer yandan arıtma işlemi sırasında mor ötesi ışınlar yerine güneş ışığının kullanılmasının arıtma maliyetlerinin çok düşeceğini belirtti. Liu, katalizörlerin atık sudaki organik bileşenleri sadece 20 dakikada parçaladığını ve piyasadaki arıtıcıların bir saatte kirleticilerin sadece %26’sını parçalayabildiği söyledi. Bu sistem sadece atık su arıtımında değil aynı zamanda kendi kendini temizleyen yapı malzemelerinde hatta hidrojen pilleri için suyun parçalanmasında da önemli bir rol alacağa benziyor. Diğer yandan katalizörler kimyasal reaksiyonları hızlandırdıkları için otomotiv, yapı, çevre ve diğer alanlarda da kullanılabilecek gibi.

50


Yerli

Haber

BOR MADENİNDEN ‘PAS ÖNLEYİCİ ÇÖZELTİ’ GELİŞTİRİLDİ

Düzce Üniversitesinde çalışma yürüten akademisyenlerce bor madeninden geliştirilen ve patenti alınıp üretim aşamasına geçilen çözelti, Uluslararası Buluş Fuarı’nda gümüş madalyaya layık görüldü. Düzce Üniversitesi Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezinde (DÜBİT) çalışma yürüten akademisyenlerce bor madeninden geliştirilen ve patenti alınıp üretim aşamasına geçilen çözelti, Uluslararası Buluş Fuarı’nda gümüş madalyaya layık görüldü. Rezervinin büyük bir bölümü Türkiye’de olan bor madeni üzerinde uzun araştırmalar yapan DÜBİT akademisyenleri, yaptıkları deneylerle “yerli kimyasal ürün” elde etmeye çalıştı. Yapılan birçok deneyin ardından bor madenindeki bazı moleküllerin paslanmayı engellediği ve pas yapan metalin pasını çözdüğü tespit edildi.

patentini alarak üretim aşamasına geçti. Proje yürütücüsü Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Başkanı ve DÜBİT Müdürü Prof. Dr. Halil İbrahim Uğraş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projeye 4 yıl önce, bor madeninin daha çok değerlendirilmesi gerektiğini düşünerek yola çıktığını söyledi. Bor madeninin bazı bileşenleri hakkında çalışmalar yürüttüğünü dile getiren Uğraş, “Madendeki bazı bileşenleri uygulamalı denemek istedik. Bu denemeler sırasında borun gösterdiği bazı davranışları fark ederek pas önleyici özelliğe sahip olabileceğini düşündük. Bu test etmeyi yaparken TÜBİTAK’a destek için başvuru yaptık. TÜBİTAK bunu desteklenmeye değer buldu ve bize 2 yıl için maddi destek verdi. 2014’te proje kabul edildi, 2015’te de projemizi başlatıp gün itibarıyla da bitiş sürecine getirdik.” dedi.

TÜBİTAK desteğiyle 2 yıl boyunca çalışan akademisyenler, elde etikleri kimyasal çözeltinin

51


“Bunu da literatüre, dünyaya biz katmış olduk”

devam ediyor. Sanayicilerimizin kullandığı ürünün çoğu yurt dışından geliyor. Yerli olarak lanse edilen ürünlerin çoğu da distribütör firmalar aracılığıyla yine yurt dışından geliyor. Bu da binlerce avroluk maliyeti beraberinde getiriyor. Bizim ürünümüzün ise tamamıyla yerli olmak koşuluyla ilk denemelerde minimum yüzde 15 daha ucuz olduğunu gördük. Bununla da sanayicilerimize ek maliyet değil, maliyette azalma sağlamayı düşünüyoruz. Ürünümüz tamamen yerli olarak piyasaya çıkacak.”

“Ekibimizle 49 adet borlu birleşik sentezi gerçekleştirdik. Bunu da literatüre, dünyaya biz katmış olduk. Bunların uygulama çalışmalarına baktığımızda pas önleyici özelliklerinin çok yüksek değerde çıktığını gördük.” diyen Uğraş, metallerin kullanıldığı her yerde paslanmanın beklenen fakat istenmeyen bir özellik olduğunu aktardı. Pasın cihazların ve kullanılan eşyaların ömrünü kısaltan önemli bir problem olduğunu vurgulayan Uğraş, “Bor madeni üzerinde yaptığımız incelemelerde, bizim moleküllerimiz ile yüzde 90’ların üzerinde bir oranla 20-30 yıla kadar pas önleyici koruma özelliğini gösterdiğini ispatlamış olduk.” ifadelerini kullandı. Pas önleyici korumanın tamamının yerli kaynaklardan sağlandığını belirten Uğraş, 8 kişilik proje ekibiyle yaptıkları çalışmada, ulusal ölçekte 4 ve bir de uluslararası patent başvurusu gerçekleştirdiklerini aktardı. Evlerden önce endüstriyel alanda kullanılacak Hali hazırda çalışmalarına da devam ettiklerine değinen Uğraş, mart ayı başında İstanbul’da ikincisi gerçekleştirilen Uluslararası Buluş Fuarı ISIF’17’de gümüş madalyayla ödüllendirildiklerini, bir sonraki aşamanın da çalışmayı ülkenin kullanımına sunmak olacağını aktardı. Uğraş, hazırlanan ürünün öncelikle endüstriyel alanda kullanılacağını ifade ederek, “Pas oluşumunu engelleyecek ürünümüz bu aşamada doğrudan ev kullanımına uygun değil. Çalışma kapsamında yan ürün olarak pas giderici ve pas önleyici formülasyonumuz mevcut. Ürüne, pası engelleyen moleküllerden kattığımızda eve giren ürün formuna da getiriliyor. Ürünümüz şu an evlere gelme aşamasının öncesinde kullanılacak.” diye konuştu. Ar-Ge çalışmalarına devam ettiklerini vurgulayan Uğraş, şunları kaydetti: “Ürünümüzü bu aşamada bırakmıyoruz. Borun yerli bir kaynağımız olmasından dolayı daha ucuz ve daha etkili sentez grubuyla çalışmalarımız

52


REKLAM İÇİN iletisim@inovatifkimyadergisi.com

BİNLERCE KİŞİNİN OKUDUĞU DERGİMİZE ONBİNLERCE KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ WEB SİTEMİZE REKLAM VERİN

BİNLERCE KİŞİYE ULAŞIN


YAZARIMIZ OLUN

KOŞULLAR 1-) KİMYA VEYA KİMYA SEKTÖRÜ İLE İLGİLİ BİR KONUDA KAYNAKLARINIZI BELİRTEREK YAZIN 2-) HER AYIN 20. GÜNÜNE KADAR info@inovatifkimyadergisi.com adresine AD-SOYAD SIK KULLANDIĞINIZ MAİL ADRESİ BİTİRDİĞİNİZ/OKUDUĞUNUZ OKUL İSMİ PROFİL FOTOĞRAFI YAZINIZIN WORD FORMATI İLE GÖNDERİN. BİR SONRAKİ AY BİLGİLERİNİZ İLE YAZINIZI YAYIMLAYALIM


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.