Kimya Dergisi
İNOVATİF Kimya Dergisi YIL:7 SAYI:71 HAZİRAN 2019
MAİLLARD REAKSİYONU
LE ZZ E TL İ YE ME K LE R İ N S I R R I
EKİBİMİZ YAVUZ SELİM KART PELİN TANTOĞLU KART HATİLE MOUMİNTSA ÖZGENUR GERİDÖNMEZ MERVE ÇÖPLÜ HACER DEMİR NURSELİ GÖRENER RABİYE BAŞTÜRK ELİF AYTAN ÖMER AKSU SİMGE KOSTİK PETEK AKSUNGUR RABİA ÖNEN İPEK AKHTAR MELİKE OYA KADER DİCLE OĞUZ MUAZ TOĞUŞLU EDA AKIN ELİF BERFİN KAVAK HİLAL KÖK DİLARA KÜÇÜKAY MUSTAFA BURAK DOĞANAY TOLGAHAN ÖZER NURAN ÇALIMLI ELİF YAĞMUR TAŞ SİMAY BAYRAKTAR EZGİ YILMAZER MELİKE YILDIRIM DENİS KAPICI SEDA ZEYNEP KELEŞ İBRAHİM MAMUDO NUREVŞAN GÜNDOĞDU NESRİN AVCIOĞLU ALEYNA GÜMÜŞSOY BURCU ORHAN
DERGİYİ OKUMADAN ÖNCE İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak belirtmek durumundasınız. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine göndermelisiniz. Gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Dergi ekibi gönüllü kişilerden oluşmuştur. Dergi ilk kurulduğu andan beri böyle ilerlemiştir. Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir. Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan kişiler ekipten çıkarılır. Siz de bu ekip içinde yer almak istiyorsanız web sitemiz üzerinden kuralları okuyarak başvurabilirsiniz. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları kabul etmiş sayılırlar. İNOVATİF KİMYA DERGİSİ
REKLAM VERMEK İÇİN reklam@inovatifkimyadergisi.com adresinden web site ve e-dergi için fiyat teklifi alabilirsiniz.
http://www.inovatifkimyadergisi.com https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi https://twitter.com/InovatifKimya https://instagram.com/inovatifkimyadergisi https://www.linkedin.com/in/inovatif-kimya-dergisi-00629484/
REKLAM İÇİN REKLAM VERMEK İÇİN DOĞRU YERDESİNİZ reklam@inovatifkimyadergisi.com
BİR KALİTE GÜVENCE UYGULAMASI OLARAK GMP
6
MOR BAKTERİLER ATIK SUDAN HİDROJEN ÜRETİYOR
8
SIRADIŞI MALZEMELERKARBON FİBER YAPILAR
10
ANTEP FISTIĞI KABUĞU İLAÇ SANAYİSİNE 14 KAZANDIRILACAK
MAİLLARD REAKSİYONU
16
DAHA TEMİZ, DAHA UCUZ AMONYAK DAHA UCUZ GÜBRE
19
KOMPOZİT MALZEMELER VE KULLANIM ALANLARI
21
KİMYACILAR FLORESAN KULLANARAK YENİ LEWİS ASİTLİK TESTİ İCAT ETTİ
23
BİR KALİTE GÜVENCE UYGULAMASI OLARAK GMP Yıllar içerisinde gelişen teknolojiyle birlikte pek çok ilaç, gıda, kozmetik üreten firmalar ortaya çıktı. Peki kullandığımız ilaçlardan, kozmetiklerden ve yediğimiz gıdalardan ne kadar emin olabiliyoruz? Kullanılan bu ürünlerin hangi koşullarda üretildiğini bilmeyi kim istemez ki? Bugün ki yazımızda GMP uygulamalarından bahsedeceğiz. Böylece GMP sertifikası olan kurumlara ait ürünlerin hangi koşullarda üretildiğini ve GMP’ nin gerekliliklerini öğrenebileceksiniz.
GMP Nedir? GMP ( Good Manufacturing Practice) yani iyi imalat uygulamaları; yiyecek, içecek, kozmetik, eczacılık ürünleri, diyet takviyeleri ve tıbbi cihazların üretim ve satışının yetkilendirilmesini ve lisanslandırılmasını kontrol eden kuruluşlar tarafından önerilen kurallara uymak için gereken uygulamalardır. Kısaca GMP kılavuzları, bir ürünün insan tüketiminde güvenli olabilmesini sağlayan yol gösterici kılavuzlardır diyebiliriz.
hizmet etmektedir; ürünün iç ve dış kaynaklardan kirlenme olasılığını önlemek ve ya azaltmak amacıyla kuruluşla ilgili iç ve dış şartlara ilişkin koruyucu önlemleri almaktır. GMP uygulaması ürünlerde istenilen kaliteyi sağlamak için hammadde, işleme, ürün geliştirme, üretim, paketleme, depolama, dağıtım aşamalarında kısaca ürünün fabrikaya girişinden çıkışına kadar olan tüm aşamalarda kesintisiz uygulanması gerekir. GMP işletmeye pek çok açıdan fayda sağlar. GMP kullanılan firmalarda yasal uygunluk elde edilir ve müşteri memnuniyeti artar. Bunlara ek olarak üretim proseslerinde devamlılık sağlanır. A.B.D.’ de GMP (cGMP) olarak da bilinir. Buradaki “c” current’ ı simgeler ve dinamiklik anlamında kullanılır. Bu cümleden de anlaşılabileceği gibi iyi üretim uygulamaları bir kez kurulan ve değişmeyen, sabit bir sistem değil, sürekli denetlenen ve ortaya çıkan eksikliklerin, hataların düzeltilerek eklemelerin yapıldığı bir sistemdir.
GENEL GMP İLKELERİ
GMP SAĞLAMAK İÇİN;
• İmalat sahasında ki hijyenin sağlanması. • Çapraz bulaşmadan kaynaklanacak problemleri önlemek için uygun çevresel koşulları sağlamak. • Personelleri GMP’ ye uygun eğitimlerle bilgilendirmek. • Prosedür ve talimatları uygun şekilde hazırlamak ve üründe var olan sapmaların kaydını tutmak. Tüm bu ilkelerin uygulanması aslında tek bir amaca
• Uygun kalifiye ve eğitimli personel • Uygun tesisler ve alan • Uygun ekipman ve hizmetler • Doğru materyal ve etiketler • Uygun depolama ve nakliye Maddeleri uyarınca firmalar yönetim politikalarını geliştirmelidir.
GMP İlkeleri Diagramı
6
GMP Şartları Nasıl Yerine Getirilebilir? 1. 2. 3. 4. 5.
Kalite yönetimi Personel ve organizasyon Bina, donanım, ekipman ve materyaller Dokümantasyon Ham ürün girişi, ürün işleme, saklama ve dağıtım 6. Kalite kontrol ve yeterlilik testleri 7. Tüm işlemlerin onaylanması ve yetkilendirilme 8. Şikayetler ve geri çağırma 9. Hataların araştırılması, üretilen ürünlerin kullanım sonrası klinik takibi 10. Örneklerin saklanması, sorunlu, iade edilen ürünlerin imha edilmesi 11. İçsel ve dışsal denetim .
TSE’nin ( Türk Standartları Enstitüsü) Avrupa Birliği’nin 2010 yılında kabul ettiği Kozmetik Tüzüğü’ne göre, tüm üye ve aday ülkelerde kozmetik üretim yerleri için Kozmetikte iyi üretim uygulamalarına uyum zorunluluğu getirilmiştir. Türkiye’de de başlayan uygulama çerçevesinde hem ülkemizde satışa sunulacak ürünler hem de ihracat için artık GMP Belgesi aranacağı duyurulmuştur. Bu demek oluyor ki artık Türkiye’ de pek çok alanda uluslararası GMP uygunluk sertifikasına sahip olunması zorunlu hale getirilecektir. Böylece hem tüketici gönül rahatlığı ile titizlikle üretilmiş ürününü kullanabilecek hem de şirketler müşteri memnuniyetlerini sağlayarak uluslararası bir kalite elde edebilecekler. Bu sayede ihracatlarımızın artacağını ve ülke ekonomisine katkıda bulunulacağını gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz.
Kaynaklar • https://tse.org.tr/IcerikDetay?ID=2438&ParentID=7582 • GOOD MANUFACTURING PRACTICES (GMP) GUIDE FOR MANUFACTURING PLANTS OF HUMAN MEDICINAL PRODUCTS (REPUBLIC OF TURKEY MINISTRY OF HEALTH TURKISH MEDICINES AND MEDICAL DEVICES AGENCY) • https://www.ema.europa.eu/en/documents/scientific-guideline/ich-q-7-good-manufacturing-practiceactive-pharmaceutical-ingredients-step-5_en.pdf • https://bizfluent.com/info-8429579-10-principles-gmp-lifestyle.html
Rabia Önen Kimyager (Yüksek Lisans Öğrencisi) onenrabia06@gmail.com
7
MOR BAKTERİLER ATIK SUDAN HİDROJEN ÜRETİYOR
Evsel ve endüstriyel atık sular, biyoyakıt(örn:hidrojen) üretminde ve doğru ekstraksiyon metodu bulunursa karbonun geri kazanılmasında kullanılabilecek organik substratlar ve besin maddeleri içerir. İspanya’daki bir araştırma ekibi şimdi elektrik akımı uygulandığında kızılötesi ışıktan enerji depolayabilen mor fototrofik bakterileri kullanılan böyle bir yöntem öne sürdü.
Madrid’deki King Juan Carlos Üniversitesi’nden (URJC) ortak ekip lideri Daniel Puyol’u bu mikroorganizmaların elektrik üretimi için hidrojen gazı üretirken, her türlü organik atıktan yaklaşık % 100 karbon elde edebildiğini açıklıyor.
8
Mor Bakteri Mor fototrofik bakteriler, çeşitli enzimler tarafından katalize edilen, büyük karbon, azot, kükürt, fosfor ve demir yollarını içeren kompleks metabolik sistemleri sayesinde çok yönlüdür. Karotenoidlerden ve bakteriyoklorofillerden oluşan foto sistemi ile kızılötesi enerjiyi emerler. Bu, biyo-hidrojen gibi biyo-yakıtlar, PHA gibi biyo-plastikler ve hatta tek hücreli proteinler gibi değerli ürünlerin atık maddeler kullanılarak ekstrakte edilebileceği anlamına gelir. Bununla birlikte, elde edilen son ürün, bakterilerin kendilerini bulduğu çevresel koşullara bağlıdır. Bunlar, aldıkları IR ışığının yoğunluğunu, çevre sıcaklığını ve besin konsantrasyonunu içerir. Deneylerinde, araştırmacılar bakterilerin metabolizmasını farklı son uygulamalara ayarlamak için bu koşulları değiştirmiştir. Örneğin, azot bakımından zengin atıklar, bakterilerin daha sonra hayvansal gıda katkı maddesi olarak kullanılabilecek, yüksek protein içeriğine sahip biyokütle üretmelerine yardımcı olur. Organik atık içermeyen atıklarda, bakteriler büyük miktarlarda PHA (ağırlıkça% 70-90’a kadar) biriktirebilir ve dolayısıyla plastik üretimi için fosil yakıtlara ilgi çekici bir alternatiftir. Atık bir çok organik madde içerdiğinde (bütirat gibi) bir elektrik akımı uygulayarak, temiz ve yenilenebilir bir biyo-yakıt olan biyojenik hidrojen üretmek için kullanılabilir. Alcala Üniversitesi’nden ekip lideri Abraham Esteve-Nuñez, “Yaklaşımımız için benzersiz olan, mor bakterilerden elde edilen ürünleri optimize
etmek için bu elektrik akımını kullanmamız” diyor ve “Bu mümkün, çünkü farklı metabolik yollar elektron kaynağı gerektiren biyoelektrokimyasal reaksiyonlara dayanıyor.” Diye ekliyor.
Hidrojenlerin Bakteri Üretme Kapasitesinin Analizi Araştırmacılar, farklı azot ve karbon kaynakları içeren çeşitli besin kültürlerinde yetiştirildiğinde mor bakterilerin hidrojen üretme kapasitelerini analiz ederek elde ettiler. Test numunelerini URJC’deki pilot ölçekli atık su arıtma tesisinden alınan ve atık su etkisinden arttırılmış bir bakteri kültürü ile aşılamıştır. Ardından da kültürler IR ışınlarına maruz bırakılmıştır. Ekip, maksimum miktarda hidrojen üretiminin malik asit ve Na-glutamat karışımı kullanılarak elde edildiğini ve bu karışımın da CO2 üretimini en aza indirdiğini buldu. Ayrıca, elektrotlar kültüre bağlandığında, bakterilerin yine önemli miktarda hidrojen ürettiğini (negatif elektrot veya katod tarafından üretilen elektronları yakalayarak), ancak ihmal edilebilir CO2 izlerini bulduğunu da buldu. Esteve-Nuñez, “Bu sonuç, bakterilerin fotosentez yoluyla organik bileşiklerden daha fazla karbon elde etmek için katotla etkileşime girebileceğini(elektron çıkarmak için) de ortaya koyuyor” diyor ve“Bu, bir elektrotun etkileşimine bağlı olarak bir fototrofun metabolizmasının uyarıldığının ilk göstergesi idi.” Şeklinde ekleme yapıyor.
Haberi Çeviren : Nuran Çalımlı
9
SIRADIŞI MALZEMELER KARBON FİBER YAPILAR Formula 1 araçlarının hayranlık uyandıran hikayesini biliyor musunuz? Formula 1 yarışmalarında, yarışçılar için 3 adet kilit noktası vardır. Bu noktaları
“sürücünün güvenliği, sürücünün konforu ve bütünsel performans” şeklinde sınıflandırabiliriz.
Bu kilit noktaları birkaç örnekle açıklamak gerekirse:
artış göstermiştir. Kompozit malzemeleri “iki ya da daha çok malzemenin kombinasyonuyla oluşan, malzemenin tek başına gösterdiği özelliklere kıyasla fazlasıyla gelişmiş özellikler gösteren ve yüksek performans gerektiren alanlarda kullanılan malzemelerdir.” şeklinde kısaca açıklayabiliriz.
Sürücü güvenliği için; sürücü kokpitleri, şekil değiştirebilen çarpmaya karşı koruyucu yapılarla çevrelenmiştir ve yüksek teknolojili ağırlıkça hafif kasklar tasarlanmıştır. Sürücü konforu için; sürücü koltuğu, sürücünün vücut şekline göre şekil alabilir özelliktedir. Son olarak bütünsel performans açısından baktığımızda; araçlar sıradan araçlara göre daha güçlü bir şekilde hızlanma özelliğine sahiptir. Bunlar ve daha başka üstün performans gerektiren özelliklere sahip olabilmeleri için, araçların; güçlü, sert, hafif ve kolay şekil alabilir malzemelerden yapılması gerekir.
Kompozit malzemeler yapısında Matrix fazı ve Reinforcement fazı olmak üzere iki ayrı kısım içerir. Reinforcement fazı güç ve dayanıklılıktan sorumlu kısımken, matrix fazı reinforcement fazındaki bileşenleri bir arada tutmaktan ve onları mekanik ve çevresel zararlara karşı korumaktan sorumludur. Fiber yapıdaki reinforcement ve polimerik yapıdaki matrix; kompozit malzemelerde en sık görülen bileşenlerdir. Peki bu yapılar nasıl dizayn edilirler?
Bu hayranlık uyandıran özelliklerin ardında “Carbon Fiber” yapılar bulunmaktadır. Şimdi malzemelerin dünyasından Carbon Fiber yapıların dünyasına doğru bir yolculuğa çıkalım. Malzemeleri temel olarak; polimerik malzemeler, seramikler, metaller ve kompozitler olarak 4 ana kategoride inceleyebiliriz. Modern teknolojilerin çoğu, geleneksel metaller, seramikler ve polimerik malzemeler tarafından karşılanamayan olağandışı özellik kombinasyonlarına sahip malzemeler gerektirir. Kompozit malzemelerin geliştirilmesiyle birlikte malzeme çeşitliliği ve kombinasyonları ciddi ölçüde
10
Şekilde de görüldüğü üzere kombinasyon, tek katkılı malzemeden daha iyi sonuç verir. Fiber takviyesinin dizayn hedefi, ağırlık bazında yüksek mukavemet ve yüksek sertliktir. Bu karakteristik özellikler, özgül
mukavemet ve özgül çekme katsayısı ile açıklanılabilir. Bazı maddelerin çekme katsayısı ve mukavemet değerleri aşağıdaki grafikte sayısal olarak ifade edilmiştir.
Şekilde de görüldüğü üzere, carbon fiberler aynı yoğunluktaki malzemelere göre daha yüksek modülüs özelliği göstermektedir. Çelik ya da cam elyaf ile mukavemet ve modulus değerleri bazı noktalarda birbirine yakın olmasına rağmen, karbon fiber bu noktalarda düşük yoğunluğu ile yine avanajlı durumdadır. Bilindiği üzere düşük yoğunluk fiber tasarımı açısından önemli özellikler arasında yer alır. Yazımın başında gelişmiş özellikler gösteren ve ciddi ölçüde gelecek vaadeden carbon fiber yapıların bazı özelliklerinden söz etmiştim. Şimdi bu özellikleri, ayrıntılarıyla birlikte tekrar gözden geçirelim:
zladır. Bu özelliği sayesinde inşaattan tıbbı cihazlara kadar mükemmel bir kullanım olanağı vardır. Ayrıca aynı mukavemette, çelikten 80%, Alüminyumdan 60% daha hafif olduğu için; otomobil ve rüzgar türbinleri için kullanıldığında daha fazla enerji verimliliği sağlar. * Sıfıra yakın bir termal genleşme katsayısına sahiptir. * Korozif ortamlara karşı inert özellik gösterir. * Dürabilitesi sayesinde kompleks şekillere dönüştürülebilir.
* Dayanım/ ağırlık oranı çelikten 50 kat daha fa-
11
Şekilde görüldüğü üzere insan saçından bile ince olan ipliksi yapılardan meydana gelirler ve bu ipliksi yapılar binlerce karbon fiber içerir.
Resim 3. Karbon fiber yapıların insan saçı ile karşılaştırılması Kimya mühendisi olarak üretim sürecine değinmeden geçmek olmaz. Şimdi de bu yapıların üretim süreçlerine basitçe bir göz atalım.
Resim 4. Öncü maddeye göre global carbon fiber marketi Carbon fiber yapıların 90% ‘ından fazlası PAN yani petrokimyasal tesislerde, şekil 3’teki BFD (block flow poliakrilonitril yapılardan üretilir. PAN petrol türevi diagram)’de görüldüğü üzere oksidasyon prosesi ile bir üründür. Rafineride ham petrolün yaklaşık olarak reaksiyon verir ve PAN maddesinin monomeri olan 2%’si propilene dönüştürülür. Propilen ve amonya akrilonitril maddesi elde edilir.
Resim 5. Akrilonitril oluşum prosesi Bu aşamadan sonra monomerler PAN oluşturmak üzere polimerizasyon aşamasına tabi tutulurlar. Elde edilen PAN fiberleri “Wet Spinning”(Yaş dolama) aşamasına geçer. Bu aşamada yüksek sıcaklık uygulanarak zincirler arasındaki porlar elimine edilir. Bu işlemin sonunda güçlü ve istenen yarıçapa sahip fiberler elde edilir, bobinlere sarılır ve elde edilen bobinler oksidasyon aşamasına taşınır.
ak artırılır; karbon olmayan moleküller fiber yapıdan uzaklaştırılır, böylece fiberin ağırlık ve hacminde azalma meydana gelir. Ağırlıkça hafiflemiş olan fiberler yüzey işleme safhasına gelir ve pürüzlü yüzeyler elde edilir. Son olarak kaplama adımında, ambalajlama ve işleme aşamalarına karşı dayanıklı bir yüzey elde edilmesi sağlanır.
Oksidasyon aşamasında, bobinler seri halindeki fırınlara yüklenir. Bu aşamada polimer zincirlerinde çapraz bağlar oluşur. Ardından karbonizasyon aşaması gerçekleşir. Bu adımda sıcaklık aşamalı olar-
12
Resim 6. PAN’dan carbon fiber elde etme prosesi Son olarak, elde edilen carbon fiberlerin nerelBunun yanı sıra hasar toleransı sayesinde kasklarda; erde kullanılabileceğinden bahsedelim. Her gün bu sağlam ve dayanıklı olması sebebiyle koşu ayakkayapıların kullanım alanlarıyla ilgili yeni gelişmelere bıları, tenis raketleri vb. spor ekipmanlarında da şahit oluyoruz. Yaklaşık 40 yıl önce fazla egzotik bu- kullanılıyor. Ek olarak medikal implantlar, X-Ray ve lunan bu yapılar, şu anda günlük yaşamımızın parçası MRI ekipmanları, enerji depolayıcılar, mobilyalar, haline gelmiş durumda. Bu malzemelerin 30%’u inşaat ve altyapı malzemeleri gibi alanlarda, aslında havacılık endüstrisinde yaygın olarak kullanılıyor. hayal edebileceğimiz her yerde kullanılabiliyor. CarHelikopterlerden planörlere, jetlerden mikro ışıklara bon fiberden daha hafif ve daha güçlü olan yeni bir kadar karbon fiber yapılar rol oynuyor. Carbon fiber malzeme bulunana kadar; bu sıradışı kompozitle kısa yapılar uzay aracı sayesinde aya bile seyahat ediyor. vadede vedalaşamayacağımızı söylemek yerinde olur. Kaynaklar • Web_01:https://www.acs.org/content/acs/en/education/resources/highschool/chemmatters/pas t-issues/2015-2016/april-2016/salt-facts.html • Web_02: http://www.dowaksa.com/carbon-fiber • Web_03: https://www.credenceresearch.com/report/carbon-fiber-market • Web_04: https://www.statista.com/statistics/380549/leading-countries-by-carbon-fiberproductioncapacity • [1] W. Callister, and D. Rethwisch, Materials Science And Engineering: An Introduction, 8th ed., New Jersey, USA: John Wiley & Sons Inc., 2003. • [2] A. Brent Strong, Fundamentals of composite manufacturing: Materials, methods and application, Society of manufacturing Engineers, page:640, 2008 • [3] Hull, D., & Clyne, T. W. (1996). An introduction to composite materials. Cambridge university press. • [4] Richard A. Flinn and Paul K. Trojan, Engineering Materials and Their Applications, 4th edition. Copyright © 1990 by John Wiley & Sons, Inc. Adapted by permission of John Wiley & Sons, Inc • [5] Liu, Y., Zwingmann, B., & Schlaich, M. (2015). Carbon fiber reinforced polymer for cable structures—A review. Polymers, 7(10), 2078-2099. • [6] Cespi, D., Passarini, F., Neri, E., Vassura, I., Ciacci, L., & Cavani, F. (2014). Life Cycle Assessment comparison of two ways for acrylonitrile production: the SOHIO process and an alternative route using propane. Journal of cleaner production, 69, 17-25. • [7] Köhler, T., Peterek, S., & Gries, T. (2017, October). Wet spinning PAN-fibres from aqueous solutions of ZnCl2 and NaSCN. In IOP Conference Series: Materials Science and Engineering (Vol. 254, No. 8, p. 082016). IOP Publishing
Nesrin Avcıoğlu Kimya Mühendisi (Lisans Mezunu) eng.nesrinavcioglu@gmail.com
13
ANTEP FISTIĞI KABUĞU İLAÇ SANAYİSİNE KAZANDIRILACAK
Kilis 7 Aralık Üniversitesinde (KİYÜ) yürütülen çalışmayla yıllardır yakıt olarak değerlendirilen veya çöpe atılan Antep fıstığı kabuklarından, ilaç ve kimya sanayisinde kullanılan 2 önemli etken madde elde edildi. KİYÜ Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çakır öncülüğündeki bilim insanları, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde özellikle Gaziantep, Şanlıurfa ve Siirt’te yetiştirilen Antep fıstığının kabuğundan elde edilen “shikimic” ve “anacardik” asitlerin ilaç ve kimya sanayilerinde kullanılması için yaklaşık 3 yıldır çalışma yürütüyor. Prof. Dr. Çakır, belirli bir aşama kaydettikleri çalışmalara ilişkin yaptığı açıklamada, Antep fıstığının kabuklarının da en az içi kadar değerli olduğunu belirtti. Şu ana kadar yalnızca yakıt olarak kullanılan ya da çöpe giden bu kabukları ekonomiye kazandırmak için başlattıkları çalışmayı tamamlayıp, patent başvurusunda bulunduklarını anlatan Çakır, kimya ve ilaç sanayisinde önemli maddeler olan “shikimic” asidin Japonya ve Çin gibi Uzakdoğu ülkelerinde yetişen yıldız anasonu bitkisinden, “anacardik” asidin ise Hindistan ve Afrika ülkelerinde yetiştirilen kaju fıstığı kabuğundan elde edildiğini söyledi.
Viral Enfeksiyon Tedavisinde Kullanılıyor Yaptıkları araştırma kapsamında Antep fıstığı kabuğundan yüzde 14 shikimic, yüzde 10 anacardik asit saflaştırdıklarına dikkati çeken Çakır, şunları kaydetti: “Antep fıstığının atık materyallerini değerlendirme ve kimyasal birleşimini belirlemeye yönelik başlattığımız çalışmayla, endüstri için önemli olan 2 madde içerdiğini tespit ettik. Yapılan çalışmalar sonucu, piyasada CNSL yağı olarak bilinen yağa benzer kimyasal bileşime sahip maddenin bu kabukta da olduğunu gördük ve bu maddeyi biz, Antep fıstığı kabuğundan yüzde 10 oranında ürettik ve bu yağa PNSL ismini verdik. Yağın üretiminin ardından geriye kalan, posa kısmında osaltamivir ilaç etken maddesinin sentezinde çıkış maddesi olarak kullanılan shikimic asidi yüzde 14 verimle saflaştırdık. Domuz ve kuş gribi gibi viral enfeksiyonların tedavisinde kullanılan ilacın sentezinde kullanılan shikimic asit, yıldız anasonu ismiyle bilinen bir bitkinin meyvelerinden yüzde 8-9 oranında saflaştırılırken, biz bu maddeyi yüzde 14 verimle Antep fıstığı kabuğundan ürettik.”
14
Çakır, elde edilen iki önemli endüstriyel maddenin üretilmesi ve ekonomiye kazandırılması halinde, bölgenin kalkınmasına ciddi anlamda katkı sağlanabileceğini vurguladı. Türkiye’de antiviral ilaç üretimi yapıldığını ancak ihtiyaç duyulan shikimic asidin Çin’den satın alındığına dikkati çeken Çakır, söz konusu hammaddenin seri olarak üretimine geçilmesi durumunda ithalatın yerini ihracatın alabileceğini bildirdi. Çakır, bugüne kadar Antep fıstığının kabuk kısmının değerlendirilmesiyle ilgili birtakım çalışmalar yapıldığını, bu kapsamda gübre olarak kullanılmaya çalışıldığını ancak içerdiği shikimic asit nedeniyle olumsuz sonuçlandığını ifade ederek, “Atıklardaki shikimic asit ve PNSL olarak adlandırılan endüstriyel hammadde alındıktan sonra geriye kalan kısmın gübre olarak değerlendirilebileceği kanısına da vardık.” diye konuştu. KİYÜ Dr. Öğretim Üyesi Evrim Baran Aydın da uzun uğraşlar sonucu kaju kabuğuna alternatif olabilecek Antep fıstığı kabuğundan elde ettikleri anacardik asitleri içeren kardoneller olarak adlandırılan PNSL yağının kimya endüstrisinde kaplamada, polimerik
reçinelerde, gemi inşaatında ve boya endüstrisinde yüzey aktif madde olarak yaygın şekilde kullanıldığını söyledi. Antep fıstığı kabuğundan elde ettikleri PNSL yağının hali hazırda kaju fıstığı kabuğundan çıkarıldığını anlatan Aydın, şöyle konuştu: “Bu çalışmanın en önemli kısmı, Antep fıstığının yumuşak dış kabuğundan elde ettiğimiz fenolik bileşenleri içeren kardoneller olarak adlandırdığımız, kimya endüstrisinde çok yaygın olarak kullanılan bir maddenin saflaştırılarak elde edilmesidir. Kardoneller kimya endüstrisinde yaygın kullanılan bir hammaddedir. Kardoneller şu an için kaju kabuğundan üretiliyor ve CNSL olarak kısaltılmış ticari bir isimle satılıyor. Şu anda bizim Kaju fıstığından elde etme imkanımız bulunmamakta çünkü Türkiye’de Kaju fıstığı yetiştiriciliği yetebilecek düzeyde değil.” Aydın, Türkiye’nin Antep fıstığı üretiminde dünya üçüncüsü olduğunu ifade ederek, söz konusu hammaddenin değerlendirilmesi ve kimya endüstrisine kazandırılmasının ülke ekonomisine ciddi katkılar sunacağına inandığını sözlerine ekledi.
15
MAİLLARD REAKSİYONU
LEZZETLİ YEMEKLERİN SIRRI
Kimyaya ilgisi olanlar bir çok reaksiyon hakkında bilgi sahibidir, mekanizmaları bilir, uygular. Ancak kimya hakkında bilgisi olmayan bir çok kişinin hayatında uyguladığı belki her gün gerçekleştirdiği bir reaksiyon var. Maillard Reaksiyonu. Annelerimizin o gizli sırrı olan yemeğin içine biraz şeker atarak lezzetleştirme olayını gerçekleştiren o reaksiyondan bahsedeceğim bu yazımda. Maillard reaksiyonu,
yemekleri pişirdiğimizde gerçekleşen bir işlemdir, belki de en lezzetli reaksiyondur diyebiliriz bunun hakkında. Pişmiş et, kızarmış soğan, kızarmış ekmek hatta kavrulmuş kahve gibi lezzetlerin sorumlusudur. Önce biraz bu reaksiyonun gelişimi hakkında bilgi verelim.
Maillard reaksiyonu adını 1912’de, aminoasit ve şekerler hakkındaki reaksiyonu ilk tanımlayan Fransız kimyager Lois-Camille Maillard’dan almaktadır. Ancak çalışmaları, reaksiyonun yemek pişirme sırasındaki aromalar üzerindeki etkisinde yol gösterici olamamıştır. 1950’lere kadar mekanizmanın ve mutfağa katkılarının net bir şekilde anlaşılması mümkün olamamıştır. 1973 yılında Amerikalı kimyager John E. Hodge, reaksiyonun farklı aşamamaları için mekanizma yayınladı, sınıflandırdı ve bir ürün yelpazesi belirledi. İlk basamakta şeker ve aminoasitlerin kondenzasyon reaksiyonu sonucu yapıdan suyun uzaklaşmasıyla Schiff bazı oluşur. Asit-baz katalizli ve dönüşümlü olan bu reaksiyondan sonra Schiff bazı aldozilamine döner.
16
Aldozilamin bu aşamada aldozlar için Amadori düzenleme reaksiyonları ile ketozamine (1-amino-1-deoksiketoz) izomerize olur. Ketozlar için ise
Heyns yeniden düzenleme reaksiyonları sonucunda 2-amino-2-deoksialdoz oluşur.
İkinci basamak renk değişiminin de başladığı basamaktır. Bu basamakta birbirinden farklı başlıca 3 yol bulunmaktadır. En önemli Maillard ara ürünlerinin oluştuğu birinci yolda 1 -amino-1-dezoksiketoz başka bir aldoz molekülü ile reaksiyona girerek daha az stabil olan diketozamine dönüşür. İkinci basamağın ikinci yolu Amadori ürünlerinin enolizasyonu ile gerçekleşir. İkinci basamağın üçüncü yolu Strecker bozulması olarak adlandırılmaktadır. Karbonil gruplarının amino grupları ile kondanse olduğu ve CO2
oluşumu ile karakterize edilebilen bu basamak, aynı zamanda aroma oluşumunun da başlangıcıdır. Aromanın kaynağı aldehit ve aldehit türevi bileşiklerdir.
Meydana gelen ürünlerden biri melanoidinlerdir. Bunlar pişmiş pigmente kahverengini veren pigment görevi gören uzun polimerik bileşiklerdir. Melanoidinlerin enzim yardımı olmadan üretilmesi Maillard reaksiyonunun non-enzimatik bir esmerleşme reaksiyonu olarak adlandırılmasını sağlar.
bulunabilirler. Oldukça karmaşık bir reaksiyon olduğu için farklı gıda maddelerinde farklı miktarlarda bileşik ve buna bağlı olarak farklı lezzetler oluşabilir. Ayrıca sıcaklık, pH gibi pişirme koşulları da üretilen bileşiği yani aroma ve lezzeti de etkileyebilir.
Üçüncü basamak önceki basamakta oluşan bileşiklerin aminlerle birleşmesi, aldollerin kondanse olması, aldehit ve aminlerin polimerize olması ve böylece melanoidin denilen heterosiklik yapıdaki koyu renkli bileşiklerin oluşmasıdır.
Melanoidin dışında belki yüzlerce başka organik bileşik de oluşur. Pirazinler, piroller, alkil piridinler, furanlar, oksazoller gibi gruplandırılabilecek bu bileşikler yemeğin lezzetine ve aromasına katkıda
17
Tabi yemeklere verilen lezzet ve aroma çok güzel ancak maalesef her güzel şeyde olduğu gibi bu reaksiyonun ürünleri açısından kötü bir haberimiz var. Kanserojen bir bileşik olan akrilamid, Maillard reaksiyonu sonucunda üretilebilir. Ancak Maillard reaksiyonlarında akrilamidin oluşabilmesi için reaksiyona giren amino asidin asparajin olması gereklidir. Karbonhidrat ve protein içerikli gıdaların yüksek sıcaklıklarda (120°C ve daha yüksek) pişirilmesi sonucu oluşan akrilamid gıdalarda renk, lezzet ve aromanın oluşumuna katkı sağlar. 2002 yılında yapılan bir araştırmada özellikle fast food yemeklerinin yüksek seviyelerde akrilamid içerebildiği araştırılmış ancak bu konuda önemler alınmıştır. Ancak bazı çalışmalarda özellikle reaksiyonun erken basamaklarında oluşan ürünlerin savunulanın aksine faydalı bileşikler olduğu ifade edilmektedir. Bu anlamda bazı antioksidan etkili ve faydalı ürünler olduğuna dair bulgular mevcuttur. Değindiğimiz konu, sadece mutfakta yemek hazırlanırken gerçekleşen Maillard reaksiyonudur. Ancak vücutta bu reaksiyon daha yavaş olarak gerçekleşmektedir. Araştırmacılar bu konu üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Karmaşıklığı nedeniyle hala bilinmeyen bir çok faktör var. Daha önce belirttiğim gibi sıcaklık, pH ürünlerin seyrini etkiler ancak ürünü etkilemek için nasıl kullanılacağının mekanizması henüz açıklanmamıştır.
Kaynaklar • • • •
https://www.compoundchem.com/2015/01/27/maillardreaction/ http://www.academicfoodjournal.com/archive/2010/6/44-51.pdf Food: The Chemistry of Its Components - Tom P. Coultate Ders Notları
Özgenur Geridönmez Eczacı (Lisans Öğrencisi) ozgenurgeridonmez@gmail.com
18
DAHA TEMİZ, DAHA UCUZ AMONYAK DAHA UCUZ GÜBRE
Bu, eylemdeki SWAP işlemidir. Hammaddenin yüzde 90’ını tek seferde amonyağa verimli bir şekilde dönüştürürken, Haber-Bosch süreci sadece yüzde 10’unu dönüştürüyor. Araştırmacılar amonyak üretimini önemli ölçüde temizledi ve maliyetleri düşürdü Amonyak – gübre gibi şeyler için gerekli olan renksiz bir gaz – mevcut lider yöntemden çok daha temiz, daha kolay ve daha ucuz olan yeni bir işlemle yapılabilir. UTokyo araştırmacıları, amonyak üretmek için hazır laboratuvar ekipmanlarını, geri dönüştürülebilir kimyasalları ve minimum enerjiyi kullanırlar. Samaryum-Su Amonyak Üretimi (SWAP) süreci, amonyak üretimini azaltmayı ve her yerdeki çiftçilere amonyak gübresine erişimi iyileştirmeyi vaat ediyor. 1900 yılında küresel nüfus 2 milyarın altındayken, 2019’da 7 milyarın üzerindedir. Bu nüfus patlaması
kısmen, özellikle amonyak bazlı gübrelerin yaygın olarak kullanılmasıyla gıda üretimindeki hızlı ilerlemelerle beslendi. Bu amonyağın kaynağı HaberBosch süreci idi ve bazıları bunun tüm zamanların en önemli başarılarından biri olduğunu söylese de çok ağır bir bedelle geliyor. Haber-Bosch işlemi, kaynak materyalinin döngü başına sadece yüzde 10’unu dönüştürür, bu yüzden hepsini kullanmak için birden çok kez çalıştırılması gerekir. Bu kaynak malzemelerden biri fosil yakıtlar kullanılarak üretilen hidrojendir (H2). Bu, yaklaşık 400-600 santigrat derece sıcaklıkta ve ayrıca 100200 atmosferlik basınçta ve ayrıca büyük enerji maliyetiyle kimyasal olarak nitrojen (N2) ile birleştirilir. Profesör Yoshiaki Nishibayashi ve Tokyo Üniversitesi Sistem İnovasyon Bölümünden ekibi, SWAP süreçleriyle durumu iyileştirmeyi umuyor. Nishibayashi, “Dünya çapında, Haber-Bosch işlemi
19
üretilen doğal gazın yüzde 3 ila 5’ini, dünyadaki tüm enerji arzının yaklaşık yüzde 1 ila 2’sini tüketiyor” açıklamasını yaptı. “Aksine baklagiller, atmosferik sıcaklıklarda ve basınçlarda amonyak üreten simbiyotik azot-sabitleyici bakterilere sahiptir. Bu mekanizmayı izole ettik ve işlevsel bileşenini tersine uyguladık- nitrojeniz.” Uzun yıllar boyunca, Nishibayashi ve ekibi nitrojeniz davranış şeklini denemek ve çoğaltmak için laboratuar yapımı katalizörler kullandı. Diğerleri denedi ama katalizörlerin süresi dolmadan önce sadece onlarcadan birkaç yüze kadar amonyak molekülü üretiyor. Nishibayashi’nin özel molibden bazlı katalizörü, süresi sona ermeden yaklaşık dört saat önce 4.350 amonyak molekülü üretiyor. Nishibayashi, “SWAP sürecimiz Haber-Bosch sürecinin 300-500 katında amonyak yaratıyor ve yüzde 90 verimlilikte” diye devam etti. “Süreçte devasa enerji tasarrufu ve hammadde temini ve bu faydalar gerçekten gösteriliyor.” Uygun kaynak materyali olan herkes masa üstü kimya laboratuarında SWAP yapabilir, oysa HaberBosch işlemi büyük ölçekli endüstriyel ekipman gerektirir. Bu, bu kadar büyük ve pahalı ekipmanlara yatırım yapacak sermayeden yoksun olanlara erişim sağlayabilir. Hammaddelerin kendileri maliyet ve enerji açısından büyük tasarruf sağlar.
Nishibayashi, “SWAP sürecini masaüstü ölçekte mümkün kılmak için güçlü bir motivasyondu. Bu sürecin gübre üretimini demokratikleştirdiğini görmeyi umuyorum” dedi. “Yani bu sadece ön maliyetler değil, aynı zamanda hammaddelerin devam eden maliyetleri ve enerji tasarrufları ile de ilgili. Ekibim, tarımsal uygulamalara en çok ihtiyaç duyduğu yerlerde yardımcı olmak için bu fikri sunuyor.” SWAP, Haber-Bosch işleminde olduğu gibi havadan azot (N2) alır, ancak özel molibden bazlı katalizör bunu sudan gelen protonlarla (H+) ve samaryumdan (SmI2) gelen elektronlarla (e-) birleştirir. Aynı zamanda Kagan reaktifi olarak da bilinen Samarium, şu anda çıkarılıyor ve SWAP işleminde kullanılıyor. Ancak, kaybolan elektronlarını yenilemek için samaryum elektrikle geri dönüştürülebilir ve araştırmacılar gelecekte bunun için ucuz yenilenebilir kaynaklar kullanmayı amaçlamaktadır. Nishibayashi, “Su kadar yaygın bir şeyi proton kaynağı olarak kullanabileceğimizi bulduğumda çok şaşırdım; molibden katalizörü normalde buna izin vermiyor, ancak bizimki özel” dedi. “Nitrojenizin doğada ürettiğini gördüklerimize yakın bir hıza ulaşan ilk yapay azot sabitleme reaksiyonu. Ve doğal süreç gibi, bu da pasif, çevre için çok daha iyi. Umarım hayatımın çalışmasının insanlığa büyük yararı olabilir. ”
Haberi Çeviren : Merve Çöplü
20
KOMPOZİT MALZEMELER VE KULLANIM ALANLARI Kompozit malzemeler günümüzde birçok alanda yaygın olarak kullanılan mühendislik malzemelerindendir. İki veya daha fazla malzemenin makro düzeyde bir araya gelmesiyle oluşturulur ve yeni özelliklere sahiptir. Buradaki en önemli husus, bir araya gelen malzemelerin birbiri içerisinde çözünmemesidir. Malzemeler sadece birleştirilir. Kompozit malzemeler bilinen mühendislik malzemelerinin aşağıda kısaca açıklanan bazı özelliklerinden bazılarını iyileştirmek amacıyla yapılmaktadır. • Mukavemet, • Korozyon dayanımı, • Termal dayanım, • Elektrik iletkenliği,
Otomotiv sektöründe karbon salınımını azaltmak için en basit yöntem daha hafif araçlar üretmek olarak görünmektedir. Bir otomobilin ağırlığındaki %10 düşüş %5 ila %7 arası yakıt tasarrufu sağlayabilmektedir. Buna bağlı olarak herhangi bir otomobilden sağlanan her 1 kg. tasarruf 25,3 kg karbondioksit salınımını azaltmaktadır. Bu da otomotiv sektöründeki benzin maliyetlerini düşürmek için daha hafif araçlar yapma gerekliliğini getirmiştir. Bu nedenle sektörde dayanıklı kompozit malzemeler, metal malzemelerin yerine tercih edilmektedir. Bu ihtiyaç, kompozit sektörün gelişimine büyük katkı
• Akustik iletkenlik, • Ağırlık, • Estetik görünüm, • Fiyat Kompozit malzemeler hafifliğin ve dayanımın istendiği yerlerde tercih edilir. Çeşitli kullanım alanı olan bu malzeme türü havacılık ve uzay sanayisinde oldukça fazla tercih edilir. Bilindiği üzere hafiflik uçmak için olmazsa olmaz bir kuraldır. Bu sebeple uçakların kanat ve gövdelerinde, İHA’da (İnsansız Hava Aracı), pervane yapımında kompozit malzemeler tercih edilir. Günümüz modern savaş uçakları ses hızının üstünde süpersonik hızlarda hareket kabiliyetine sahiptirler. Ses üstü hızlar için çok özel fiber kompozit malzemeler gerektirmektedir
sağlamıştır. FRP kompozitler inşaat sektöründe tasarım kolaylığı, farklı fiziksel değerler için farklı kompozit malzeme kullanma imkanı, uygulama ve kullanma kolaylığı gibi olanaklar sağlamaktadır. Uygulandıkları yapıda yük taşıma kapasitesinin artmasını sağlar. Bina güçlendirme çalışmalarında kullanılır. Hafif ve esnek bir malzeme olmasından dolayı ölü yük artışına neden olmaz.
21
Kompozit Malzemelerin Avantajları
Kompozit Malzemelerin Dezavantajları
*Korozyon problemi yoktur. *Ağırlıkça tasarruf edilmiş malzemelerdir. *Hafif olmalarına rağmen yüksek mukavemete (dayanıklılığa) sahiptirler. *Estetik görünüm açısından diğer malzemelerden farklıdır. *Malzemenin özellikleri (ısıl, termal, mekanik, kimyasal) istenilen yönde düzenlenebilir. *Serttirler.
*Üretimde yüksek maliyet (Genellikle) *İşlenmesinin zor olması *Geri dönüşümünün genellikle olmaması Birçok Malzeme Mühendisi tarafından ‘’Geleceğin Malzemesi’’ olarak bilinen kompozit malzemelerin ülkemizde ve dünyada kullanımının artması için çalışmalar devam etmektedir.
Kaynaklar • https://journals.sagepub.com/doi/abs/10.1177/228080000300100102 • http://www.ae.metu.edu.tr/~ae469/Advantages%20and%20Disadvantages%20of%20Composite%20 Materials_Resin%20Systems.pdf • https://books.google.com.tr • https://www.slideshare.net/KanchhaLama/application-of-composite-materials-in-aerospace-industry-1
Aleyna Gümüşsoy Metalurji ve Malzeme Mühendisi (Lisans Öğrencisi) aleynagumussoy@gmail.com
22
KİMYACILAR FLORESAN KULLANARAK YENİ LEWİS ASİTLİK TESTİ İCAT ETTİ
York Üniversitesi kimyagerleri, bir gün, farmasötik ilaçların saflaştırılması, endüstriyel proseslerin iyileştirilmesi ve yeni nesil bir teknolojiye keşfedilmesi için bir dizi Lewis asidinin floresans bazlı metot keşfetti. Moleküler türlerin Lewis asitliğini ölçmek önemlidir, çünkü dünyanın dört bir yanındaki kimyagerlerin çeşitli uygulamalar için kimyasal dönüşümleri kolaylaştırmak üzere yeni bileşiklerin faydalarını kurmalarını sağlar. York Üniversitesi araştırmatakımı , yaygın kullanılan Gutmann-Beckett metodundan daha basit, daha doğru ve daha etkili olan floresans kullanarak Lewis asitliği için yeni bir test yöntemi geliştirdi . Bugün Chem dergisinde yayınlanan bulgu, ilaç
ve kimya endüstrileri için gelişmiş ve daha ucuz süreçlere yol açabilir. Organomain Grup Malzemeleri Kimya Bölümü, Fen Fakültesi ve Kanada Araştırma Başkanı Profesör Thomas Baumgartner, “İlaç endüstrisi her zaman yeni ilaçlar yapmak ve yeni kimyasallar bulmak için optimize edilmiş süreçler arıyor” dedi Asit ve baz teorisi kimyasal bilimlerde uzun zamandır anahtar bir kavram olmuştur. Asidi bir molekülün elektronları kabul etme yeteneği ile tanımlayan Lewis asit-baz teorisi, 21. yüzyılda, çoğunlukla metal içermeyen kataliz ve malzeme bilimi alanlarında, kimya için giderek daha önemli hale gelmiştir. Kimyacılar , Floresan Lewis Asit Bazlı Adduct (FLA)
23
yönteminin, çok çeşitli Lewis asitlerini nicelleştiren ve Lewis asit kuvvetindeki farklılıkları görsel olarak gözlemleme yeteneği sağlayan türünün ilk örneği olduğuna inanmaktadır. Bu tekniğin, yaygın olarak kullanılan Gutmann-Beckett yönteminin yerini almasını beklemektedir. Kimya Bölümü, Fen Fakültesi ve Kataliz için Metalsiz Malzemeler Araştırma Bölümü Başkanı Dr. Capu-
to “Bazı Lewis asitleri yüklü, bazıları nötr, bazıları metal bazlı, bazıları metal dışı ve periyodik tablonun tamamını kapsıyor. Yöntemimizle tüm bu farklı türler arasında ve periyodik tablonun tamamında karşılaştırabiliriz. Yeni kimya ve yeni Lewis asitleri geliştikçe, yöntemimiz çok etkileyici olabilecek tüm güçleri ölçmenize ve karşılaştırmanıza izin verir. ” dedi.
Haberi Çeviren : Ömer Aksu
24
REKLAM İÇİN reklam@inovatifkimyadergisi.com
BİNLERCE KİŞİNİN OKUDUĞU DERGİMİZE ONBİNLERCE KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ WEB SİTEMİZE REKLAM VERİN
BİNLERCE KİŞİYE ULAŞIN
Görüntüde 0.1 M sodyum hidroksit solüsyonuna 0.1 M kobalt (II) klorürün eklenerek oluşturduğu formlar gösterilmektedir. Çözeltinin başlangıç rengi mavi ve mor renktedir , zamanla yeşil ve kahverengiye dönüşmüştür. Görüntü, üç ayrı deneyin sonuçlarını içermektedir.