Asıl Dünya Yakar Seni kandıracak kadar basitti cümlelerim, Ve hayat ölmene izin verecek kadar kibar. Kaybolmuşum içinde yüzsüz bedenlerin, Tek gördüğüm; kan içindeki çıplak ayaklar... Acizlik, yok oluş, kum ar gibiydi hayat, Belki de hiç önemli değildi özlemeler. Bir güvercin gördüm arkasından kanayan kanat, Belki de hiç önemli değildi; değildi gitmeler... Bir sen, bir ben kalsak yine adam olmaz dünya, Bir de ölünün arkasından bakmasak, Ölüyorsun yapamıyorum bir şey acizlik bu ya! Güneş batmasa, kararm asa gökyüzü, olurdu hep aynı kalsak... Yemek kadar kolay olsaydı iyilik. Zavallı küçük, annesinin ardından bakar, Herkes düşünmese kendini bu dünya tam senlik, Cehennem değil yakan, asıl dünya yakar.
Işınsu ARSLAN
A
şkın tanımı nedir? Aşkın tanımı yapılabilir mi?
İnsan gerçekten aşkın büyüsüne kapılmışsa, herhangi bir zaman diliminde, kalbinin sesine şahit Aşk bir sarm aşıktır olabilir mi? İnsan gerçek aşkı bulduktan sonra mı ilahi aşkı ulaşır? Yoksa gerçek aşk, insanın içinde var ve em ılı bir tanımı olan ama anlayamadığı, ilahi aşk mıdır? Aşk da budur. Aşk keli benzerliklerde mi saklıdır? Yoksa farklı iki dünya aşk mıdır? meşinin kökeni de Dünyada kimsenin tanımlayamadığı salgın bir oradan gelir. S ar hastalıktır, aşk. Kişiden kişiye değişse de yansıttığı duygu, herkeste bu yüzden aynıdır. Sevenler önce birbirlerinin kalplerini maşık bir ağacı dış fethederler, sonra da mantıklarını. Tehlikelidir. Kurtuluşu olmayan bir tan sarar, yemyeşil labirenttir aşk. Ne yaşadığını bilerek yol almak, ne de yaşadığını bilmeden ölmektiraşk. gösterir ama içten Aşk, koca bir denizde, tek başına yüzmeyi bilmeden kıyıya ulaşma içe kurutur. Nice çı çabasıdır. Yanmayı bekleyen kuru bir odun parçasıdır. Ve kibriti çakmamızı bekler. Doğu ile batı kadar birbirine uzak, iki ayrı kıtada, iki ayrı insandır aşk ve narlar, nice selvi uzaklıklar engel değildir aşka. Farklılıklar da engel değildir aşka. O iki insan yan boylular aşkın sar yana yanan iki kibrit misali yandıkça birbirlerine daha da yaklaşırlar. Ve yandıkça birbirlerinde bulurlar kendilerini. Masumca sessizce, gizlice, sevilene sunulan en güzel masıyla içten sarar hediyedir, aşk. Bir gün bir anda hiç beklemedikleri bir anda yok olacaklarını bile bile yanar — mış kurumuştur, dışı anlamsızlaşan kelimelerde bulmak olur kendimizi. Bu azapla birbirine yaklaşıp yaklaşıp aşık ve maşuk. Başlangıçta yan yana duran o iki insan ik ayrılması gibi, hayatın bir hamlesiyle birbirinden ayrılırla yeşil görünür hâlâ. yandıkça daha da alevlenirler. Ve yanan o iki kibritin sonu gibi, iki aşığın kaderi de birbirine yaklaşa yaklaşa beraber sönmektir. Tıpkı başta olduğu gibi, beraber sönmek. Kül olmaktır, aşk. Aşk, şu animdir. Yazdığım yazımdır, aşk. Bu yazıyı yazarken atan kalbimdir, aşk. Üç harfin bir araya getirdiği, on iki harfi yürekten söyleyişimdir, aşk. Bizi uzaklara götüren ne büyük güçtür, aşk. İlahi aşka gelince, İçimdeki ilahi aşk, beşeri aşkımın yansıyan kademeleridir. Ve her kademe beni Allaha biraz daha yaklaştıracaktır. Hepimiz, aşkla küllenip yandığımız kadar, Allah'a yaklaşacağız.
NKLİ129
JNAV 'ürgcİndg aılGnın Aile, farkında olarak yada olmayarak, gencin motivasyon düzeyini etkiler. Bu etkileme olumlu yönde olabildiği gibi zaman zaman da olumsuz yönde olabilir.
Z#
Motivasyonun sağlanmasında ailenin olumlu rol oynayabilmesinin ilk şartı, genci anlamaktır. otivasyon, insanın istek ve ihtiyaç
çocuğuna böylesine önem li bir dönemde olumlu
hem dershaneyi birlikte götürm enin zor ve yorucu
la rının fa rkın a varm a sı ve bunları
destek olmak, m otivasyonunun artmasına yardım
olduğunu biliyorum ve bu zor dönemde senin
M
g e rçe kleştirm e k için harekete ge ç
etmek ister. Kısaca her anne baba çocuğunun
yanındayım , benden istediğin desteği vermeye
m esidir. M otivasyonu olum lu ya da olum suz
başarının artmasında kendi payına düşeni en iyi
hazırım." şeklinde bir ifade gencin aileye olan
etkileyen bazı fa ktö rler vardır. Bunlardan biri
ş e kild e ye rin e g e tirm e k ister. M o tivasyo nu n
güvenini daha da pekiştirecektir. Anlaşıldığının
ailedir. Aile, farkında olarak yada olm ayarak,
sağlanm asınd a ailenin olum lu rol o y n a ya b il
farkına varan genç yaşadığı zorlukları rahatça
gencin motivasyon düzeyini etkiler. Bu etkileme
mesinin ilk şartı, genci anlamaktır. Ne denli zor bir
ailesiyle paylaşacak, sorum luluklarına da daha
olumlu yönde olabildiği gibi zaman zaman da
dönem yaşadığının farkında olm ak ve bunu da
sıkı sarılacaktır. S orum luluktan bahsetm işken
olum suz yönde olabilir. Tabii ki hiçbir anne baba,
gence yansıtm ak gerekmektedir. Bunun olabilm e
he m en b e lirtm e liy iz ki, ü n iv e rs ite s ın a v ın a
bu k a d a r ö n e m li b ir d ö n e m d e ç o c u ğ u n u n
sinin yolu da aile içinde "Olumlu bir iletişim ortamı"
hazırlanmak sadece ve sadece gencin sorum lulu
m o tiv a s yo n u n u o lu m su z e tk ile m e k istem ez.
kurulmasıyla olur. Olumlu bir iletişim ortamının
ğudur. Bu sorum luluk ne ailenin ne de öğretm enin
Ancak gencin iyiliği adına yapılan bazı davranışlar
olduğu ailelerde, aile üyeleri birbirini tanır(zayıf ve
dir. Bu gencin, sorumluluğudur. Aile bu sorum lulu
ya da s ö y le n e n ba zı s ö z le r o n u o lu m s u z
güçlü yönleriyle), olduğu gibi kabul eder, hiçbir
ğu gencin yerine üstlenmemelidir. Gencin eksik
e tk ile y e b ilir; m o tiv a s yo n u n u dü şü rü p , kaygı
koşula bağlı olmaksızın sever ve birbirine güvenir.
olduğu konuları, kapatm ası gereken açıkları,
d ü ze yini yükselteb ilir. Bu da gencin kaygılı,
B öyle bir ortam d a yetişen genç, se vild iğ in i,
çalışmadığı dersleri saptam ak hangi derse ne
mutsuz ve verim siz bir hazırlık süreci geçirmesine
kendisine güven duyulduğunu, anlaşıldığını bilir
kadar çalışacağını belirlem ek ve takibini yapm ak
neden olur. Eminiz ki hiçbir anne baba çocuğuna
bu da ona güç verir. Aile gencin zorluklarını
ailenin değil gencin sorum luluğudur.
böyle bir zarar verm ek istem ez. Tam tersine
anlamalı ve bunu ona aktarmalıdır. "Hem okulu
sorum lulukları gencin yerine üstlendiğinde gencin
130İNKL
Aile, bu
motivasyonu da doğal olarak düşecektir. O nedenle aile, bu sorumlulukların gence ait olduğunu bilmelidir. Aileye düşen, sorumluluk larını üstlenen ve yerine getiren gence, istediği desteği sağlamaktır. (Uygun bir çalışma ortamı temin etmek, yaşadığı zorlukları aktardığında
"Sen hele bir kazanam a, o zam an görüşürüz" ya da "K azanam azsan arkadaşlarının yüzüne nasıl bakarsın, aile d ostlarım ızın hepsine rezil oluruz" gibi ifa d e le r gencin m otivasyo nunu değil kaygısını arttırır.
birlikte çözüm üretmeye çalışm ak... gibi) çocuğunun motivasyonunu arttırmak isteyen aileler, çocuğun yapamadıklarının değil yapabil diklerinin üzerinde durmalıdır ki takdir edildiğini, desteklendiğini gören çocuk o davranışı daha sık göstersin. Örneğin hafta içinde bir kez oturup ders çalışan çocuğa, "Oturup ders bile çalışamıyorsun, ne zaman otursan bir bahaneyle kalkıyorsun, bakalım sınavda ne yapacaksın" gibi bir ifade kullanmak yerine geçen gün kendi başına oturup ders çalışabilmen çok hoşuma gitti, seninle gurur duydum. Belki ilk başta biraz zorlanırsın ama hiç moralini bozma, bunun da üstesinden gelebilirsin"
bir soruyu kaybedilm iş bir savaş olarak
sınavda ki açıklarını kapatmaya başlamışsın"
yorumlayacaktır. Bu da umutsuzluk duygusunu
şeklinde bir ifade kullanmak gencin motivas
ortaya çıkaracaktır. "Birsoruyu bile çözemiyorum,
yonunu arttıracak derslere daha sıkı sarılmasının
koskoca bir sınavı nasıl kazanırım " diye
sağlayacaktır. Anne babalar genci her zaman
um utsuzluğa düşecek belki de çalışm ayı
tehdit etmeyebilir, bazen de genci olumlu etkile
bırakacaktır. Oysa sınav gencin gözünde kriz
mek düşüncesiyle "ben sana güveniyorum sen en
değil, "fırsata" dönüştürülebilmelidir. Üniversite
iyi bölümlere layıksın, senin kazanamaman gibi
şeklinde bir ifade kullanmak, gencin kendi başına
bir ihtimali düşünemiyorum bile" gibi ifade-ler
çalışma davranışını sıkıştıracaktır. Sınavla ilgili olarak, gencin değerini sınavdaki başarısıyla eş tutmak, sonuçlarla ilgili olarak korkutmak, tehdit etmek, "Sen hele bir kazanama, o zaman g ö r ü ş ü r ü z " ya da " K a z a n a m a z s a n arkadaşlarının yüzüne nasıl bakarsın, aile dostlarımızın hepsine rezil oluruz" gibi ifadeler gencin motivasyonunu değil kaygısını arttırır. Genç ailesinin ve başkalarının gözünde kendisi
üniversite sınavına hazırlanmak sadece ve sadece gencin sorumluluğudur. Bu sorumluluk ne ailenin ne de öğretmenindir.
da kaygısını arttırır. Kaygı, öğrenmenin ve öğrendiğini kullanmanın önündeki en önemli engeldir. Kaygısı artan, sınava olduğundan farklı anlamlar veren öğrenciler için her sınav bir krizdir. Kendisini ispatlaması gereken, değerli olduğunu h e rke s in g ö rm e s i g e re ke n ve m u tla ka kazanılması gereken bir savaş. Bu duygu-larla sınava hazırlanan genç her bir sınavı, hatta her bir çalışm; testini, kazanılması gereken bir savaş olarak görecek, J yapamadığı her
tiler olduğunu gören genç gerçekçi olmayan he defler belirler ve bu hedefe ulaşmak için tüm gücüyle çabalar. Ancak bir süre sonra, taşı yama ya cağı kadar ağır olan bu yükün altında ezilmeye başlar. Yükün ağırlığını hissettikçe öğrenmesi ve öğrendiklerini kullanması zorlaşır, çok çalışma sına rağmen beklediği karşılığı alamaz. Gencin
nin değil, sınavdaki başarı-sının önemli olduğunu düşünürve sınava gerçekdışı biranlam yükler. Bu
kullanırlar, bu da gence taşıyabileceğinden fazla yük yükler. Kendisinden ne kadar büyük beklen
sınavının "amaç" değil, amaçlara ulaşılmasını kolaylaştıracak bir "araç" olduğu unutulmamalıdır. Gence, sınavın, ;amaçlarına ulaşabilmesi için bildiklerini, öğrendiklerini kullanabileceği amaçla rına ulaşmasını kolaylaştıracak bir "fırsat" olduğu söylenmelidir. Gence düşen de bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmektir. Örneğin;
deneme
sınavlarına "Eksiklerin görülüp giderilmesi için fırsat sağladığı" biçiminde bir anlam yüklenmesi, krizi fırsata dönüştürebilecektir. Deneme kri sınavla-rının sonuçlarını yorumlarken de "bak kaç tane yanlışın var, bu yanlışlarla sınavı nasıl kazanacağını merak ediyorum " veya "bak yine yanlış yapmışsın, nasıl kapanacak bu açıklar" demek yerine "doğru cevapların geçen sınava göre artmış, demek ki bir önceki
bunları yaşamaması için, aile gençten, verebile ceğinden fazlasını beklememelidir. Hiç kuşkusuz, gençlerin yaşamlarının bu önemli dönemlerinde onlara en iyi şekilde destek olmak her anne babanın isteğidir. Ancak önemli olan, gence "doğru ve onun başarısını arttırabilecek şekilde" destek vermektir. Bunun için de, sınavın asla bir dönüm noktası olmadığını ama yaşamdaki amaçlara ulaşmayı kolaylaştıracak bir fırsat olduğunu vurgulamalı ve onlara, sınavdan alacakları sonuca değil kendilerine değer verdiğim iz m esajını iletebilm eliyiz. Onlara içtenlikle "sen benim için her şeyden önemli ve değerlisin. Hayatındaki bu önemli dönemde, sana istediğin desteği vermeye hazırım. Senin kendi üzerine düşenleri en iyi şekilde yapacağını biliyorum, ben de üzerime düşenleri yapmaya hazırım" diyebilmeliyiz. Çocuklarınıza, bu önemli dönemde, ne olursa olsun yanlarında olduğunuzu göstermenizi ve onları yüreklendirmenizi içtenlikle dileriz...
NKLİ131