Sıvış Yılları - Halil Sahillioğlu

Page 1

Doç. Dr. Halil Sahillioğlu

Giriş:

'

i

Osmanlı maliyesi asırlar 'boyu, hem güneş hem de a y y ı l ı n ı kombine eden karışık bir mâlî yıl kullanıyordu. Bunlardan güneş yılı hazinenin gelir teşekkülüne ve ay yılı da harcamalarına, özel­ likle ulûfe dağıtımına, uygun düşüyordu. Ancak b u i k i y ı l 11 g ü n farketaıektedir. Osmanlı devrinin astronomları olan müneccim-başılar kadar maliye teşkilâtı da bunu biliyor ve bu farlatan dolayı b i r takım aksaklık olduğundan §üphe edildiğinde, devletin günlük geJîr-gideri denk olduğu takdirde buı farkın önemi yok diyorlardı '. Aslında b u bakımdan pek te haksız sayılmazlardı. Fakat böyle b i r günlük gelir-gider ontalaması hesabı teşebbüsüne h e n ü z raslıyamadım. Bununla beraber mukataa satışları halinde iltizam bedeline, < 4 e f â v ü t - i ş e m s i y e » adı altında b i r miktar zam yapılıyor, hazineye giren altın para ile i r i bir gümüş para olan guruş düşük b i r kurdan almıyor ve ödemelerde daha yüksek b i r kur üzerinden veriliyordu *, Bu kur farkı gelirine « t e f â v ü t - i b a s e n e v e guru§7> deniyordu. Her i k i tefavüt, hazineye munzam bir' gelir sağlıyordu. Amma b u g i b i y a r ı m tedbirler (kesin sonuç vermekten uzaktır. 3

1

Önce hazinenin g ü n l ü k gelii'-giderin'in denk olup olmadığı meç­ hul oidukdan başka, eşitliği halinde dahi gelirin teşekkül v e ulûfe Ödemeleri için bunun tahsisi biriken zaman farkının yaratacağı güçlükler çok nahoş sonuçlar vermeğe kafidir. Ayrıca, gün farkın­ dan ileri gehniyen gerçek b i r bütçe açığı varsa durumun daha da *Temmuz 1967 Londra, Y a k ı n ve Orta D o ğ u İ k t i s a t T a r i h i Kongresinde t e b l i ğ edilmiştir. ) Bk.. ek belge I , I I I ve V . M B k . e k belge I I .

a


76

D o ç . D r . Halil Sahillioğlu

tehlikeli olacağı aşikârdır. Nitekim biriken gün farkları, aşağıda açıklanacağı üzere b i r takım buhranlara sebeb oluyordu. Malî alan­ dan, içtimâi alana ve oradan da iktisadî alana intikal ederek derin sarsıntılar yaratıyordu. Tafoiatiyle b u buhranlar Osmanlı ekono­ misine has olmayıp, onun gibi çifte karakterli foütçeleri bulunan geçmiş m ü s l ü m a n devlet ve imparatorluklarında da görülmüş olma­ lıdır. Bunların sukutlarında âmil olan sebeplerden mâlî sebebleri teşkil etmesi de kuvvetle muhtemeldir. Bütçelerine b u i k i takvim yılını esâs alan diğer müslüman dev­ letlerinin i k i yıl arasındaki gün farkını ve bunun ihtiyaç duyurduğu takvim tashihini bilmemelerine imkân yoktur. Fakat bu alandaki mu­ hakemeleri, ctuz üç yılda b i r takvimin tashihinden ileri gitmiyordu . Oysa aşağıda göstereceğimiz gibi mâlî yılı tashih etmenin, bu gün farkının birikiminden kaynayan (sıvışan) yılı atlamanın kâfî b i r çözüm olmadığı görülecektir. Otuz üçüncü masraf bütçesine takabül edecek b i r gelir bütçesi olmadığından dolayı, malî alanda başlıyan bir kriz ulûfe ödeme güçlüğünden iç bubranlara, askerî kıyamlara sosyal huzursuzluklara, para ayarlamalarına sebeb olacak ve dolayısiyla b ü t ü n ekonomiyi etkisi altına alacaktır. 1

Ekonomik hayatın çalkantı ve dalgalanmalarının tesbit edilen bir senelik mevsimlik hareketlerden, 50-60 yıllık Kondratieff dalgalanmaralarma kadar uzunlukları farklı, çeşitli cyclique veya périodique hareketler gibi islâmî ekonomilere özgü otuz üç senelik b i r sıvış yılı buhranlarından bahsetmek m ü m k ü n d ü r zannediyoruz.

1

) Abbasiler devrinde Maliyenin H a r a ç ve K ö y l e r h â s ı l ı kaleminde 33 yılda bir tashih, yapılıyordu. Nitekim H . 208 (M. 823), H . 241 "(M. 855) ve H . 274 ( M . 887) y ı l l a n bizim sıvış d e d i ğ i m i z y ı l olarak atlanmışlardır. Fa­ kat 33 yıllık s ü r e uzun b i r m ü d d e t o l d u ğ u n d a n kimi zaman maliye memur­ ları bunu u n u t t u k l a r ı n d a n tashihler b i r gecikme ile yapılırdı. Nitekim H . 274 yılı ancak d ö r t y ı l sonra atlanarak d ü z e l t m e yoluna gidilmiştir. D ü z e l t m e y a p ı l m a d ı ğ ı takdirde i k i hicrî yıla tek bir h a s ı l a isabet ediyordu. Ayni h â s ı l a d a n i k i vergi alma imkânsızlığı karşısında, m a h s u l ü b u i k i yıldan birine izafe edip diğerini atlamak icab ediyordu. B k . E3-Manzûmî; El-Minhâc fî ilmi H a r a c ı Mısr, British Museum, yazma No : Add. 23483, vrk. 36 ab. B u tarihlerde H . y ı l başı M a y ı s ayma rastlıyordu. B u takdirde Abbasî­ ler devrinde Malî y ı l b a ş ı M a y ı s olmalıdır. M e m l û k l e r d e ıbu tashih i ç i n bk. Q. N . Poliak; Feudalism i n Egypt, Syria and Lebanon, 1350—1900, London 1939, sf. 21—22.


S ı v ı ş Yılı Buhranları

77

Astronomik Realite : Yerin güneş etrafındaki devri süresine tekabül eden bir güneş yılı 365 gün, 5 saat ve 49' dakikadan ibarettir. B i r i 29, b i r i 30 ar günlük 12 ay ayına eşit olan ay yılı ise 354 gün, 8 saat ve 48 dakikadan. ibarettir. Her i k i yıl arasında yaklaşık olarak 11 günlük fark vardır k i 32 güneş yılında bir ay yılı (32x11 = 352 gün) eder . Bu itibarle bir asırlık ay yılı 97 güneş yılma eşit olacağından bu i k i yıl arasında i%3 kadar bir fark vardır. 2

l'arihi Realite: Tarihlemede ay yılı kronolojisini kullanan bir çevrede doğan is­ lâmiyet bu geleneği devâm ettirdi. Bu dinin yayıldığı ve islâm dev­ letleri k u r u l d u ğ u bölgelerde de ay yılı kronolojisi kullanıldı. Bu takvim için başlangıç yılı Muhammed'in Mekke'den Medineye hic­ ret ettiği yıl olduğundan adma hicrî tarih denmiştir. İslâmî camiaya mensup olmak hasebiyle Osmanlılar, islâmî ge­ leneğe uygun olarak hicrî takvimi kullanırlardı. Tarihi olaylar Hicrî ay yılı itibariyle fesbit edilir, divan'dan çıkan fermanlar ve mâlî bir çok muamelelerin tarihleri hep b u Hicrî ay yılı takvimine göre tesbit edilirdi. Milâdî güneş yılı takvimini kullanmak, Tanziınâıt'a ka­ dar hiristiyan krallarına gönderilen «nâme-i hümâyûn»'lara, hiristiyan devletleriyle yapılan anlaşma ve ahidnâmelere münhasır kalır. Tanzimatla birlikte her ne kadar Devlet dâirelerinde hicrî takvimin yanında, diğer bazı takvimler kullanıldı ise de, hicrî takvim Cumhuriyet'e kadar terkedilmemiştir. İktisadi Zaruret: Devlet ve halk hicrî ay yılı takvimini kulanmak bakımından i h ­ tilâf halinde olmamakla beraber, ana karakteri itibariyle tarımsal bir ekonimi olan Osmanlı ekonomisinde fertlerin geliri ve b u gelirin teşekkülüne dayanan devlet geliri güneş yılma ve mevsimlere bağ­ lıdır. Devletin, vergileri toplıyabilmek için hâsılanın idrâkini bekle­ mesi lâzımdır. Mevsimler tarım hayatını etkilediği gibi, ticareti, dolayısiyle de gümrükleri, h a t t â maden çıkarma faaliyelefini de etki­ lemekte İdi. Madencilik faaliyeti kuş aylarında bir çok yerlerde tamamiyle durmakta, kara ticareti ve kara gümrüğü hâsılatı, yolların — • . • 2) B a ş b a k a n l ı k Arşivi, Cevdet, Maarif No ; 3081, müneccimtaaşı arzı. B k . Belge I . ve V .

i;


78

D o ç . Dr. H a l i l Sahillioğlu

karla kaplı bulunduğu mevsimlerde ölü b i r halde kalmakta idi. De­ niz ticareti ve bu ticaretin beslediği gümrükler de ancak denizlerin' seyr-ü-sefere elverişli bulunduğu mevsimlerde canlanmakta i d i . Özellikle Anadolu ve Rumeli gibi, ayrı bir bütçesi olmayan ve doğrudan doğruya Merkez Muhasebe (teşkilâtına bağlı bulunan eyâ­ letlerden hazineye ait gelirler senede, b i r i Nevrûz'da diğeri Ağustos başında olmak üzere, i k i defa gönderilirdi. Bölge mukataa müfet­ tişleri bu Nevruz ve ağustos irsaliyelerinin vaktinde şevkinden so­ rumlu tutulurdu. Bölge mukataaları müfettişliğine bağlı olmıyan vergilerin tahsil zamanı, muhassıllarma verilen fermanlarda ayrıca belirtilirdi. 3

3

) « B a s r a valisine ve k a d ı s ı n a we defterdarına ve a'yân-i vilâyetin işer­ lerine h ü k ü m k i B a s r a Muhafızı vezir-i m ü k e r r e m H a l i l P a ş a arz g ö n d e r ü b hâliyâ vilâ­ y e t i m e z b û r e y e isabet eden viran ve tahrib-i b i l â d ı n esbâb-ı mu'âlecesine b i n â e n i n t i z â m ve ta'mir-i vilâyete ş â m i l keyfiyefc-i tedbîr a'yân-i vilâyet ve ...ahâli-i m a h a l l î d e n sual o l u n m a ğ l a ittifak-ı cumhur ile salâiı-i 'ibâd ve ta'mîr-i fcilâde ... tahrîr ve der-i devlet m e d â r ı m a irsal eyledikleri arz ve mahzarda m ü n d e r i c vilâyet-i m e r k u m m u k a t a ' â t ı n ı n irâdı mezrû'ât-ı arazi-i e m l â k ve esmâr-ı toâğât-ı .ra'iyye ve derya tarafından ticâretle gelür H i n d mevsiminden olub bi'l-külliye gerek evkat-ı tezri'a ve gerek mevsim-i H i n d f u s û l a tâbi' o l m a ğ ı n zamân-ı h ü k û m e t - i v i l â y e t sene-i ş e m s i y y e i c â b ederken ibtidâ-i tahrîr sene-i kameriyye itibâriyile nıah-i Muharrem'de ıbağlanuto muktazâ-i fusûl birle tefâvût-i sene-i ş e m s i y y e ile sene-i kameriyyeden bir senelik mâl gaybet ile tedahül o l m a ğ a karîb o l d u ğ u n d a n h â l e n vâki' olan t e d â h ü l d e f ve fî-mâ-ba'd sene-i ş e m s i y y e e ş h ü r ü n d e m â h - ı Mart i b t i d â s ı n d a n b a ğ l a n m a k b a b ı n d a 'inayet ricasın i'lâm e t m e ğ i n hazine-i â m i r e m d e mahfuz b a ş m u h a s e b e defterlerine nazar olmdukda B a s r a hazinesi maktu'unun zaman-ı zaibti ştihûr-ı arabiyyeden olan Mu­ harrem gurresinden o l m d ı ğ ı der-kenâr olmub ve şühûr-i arabiyyeden olan Mâh-ı Muharrem m ü s t a k a r olmayub fasıldan fasla intikal eylediğinden mevsim-i H a c ve s ı y â m k â h bahar ve sayfa ve k â h î hazan ve ş i t â y a m ü s â d i f ve 33 senede bir senelik m a h s û l tedâhül olmak iktiza eder. V e şühûr-ı ş e m s i y e d e n olan Mart ale'd-devâm m ü s t a k a r b u l u n d u ğ u n d a n f u s ü l a m e r b û t olan vakt-ı h a s â d ve mevsim-i t ü c c â r senesi dahilinde bulun­ m a k l a tedâhül iktizâ e t m e y ü b re'âyâ fukarasına ve mâl-i m î r î n i n tahsiline her vechle e v l â ve e n f â o l m a ğ ı n 105 Muharreminden Mâh-i Receb'in 14 c ü g ü n ü n d e vâki Mart ihtidasına gelince t e d â h ü l eden 6,5 aylık kul m e v â c i b ve zahire ibehâlan camfolerinden tahsil ve tedârik ve teslim ohndukdan sonra re'âyâ fukarasından ve vâlilerden z i y â d e bir a k ç e m u t â l a b e olmmamak şar­ t ı y l a tedahülleri ref' ve ba'de'l-yevm eyâlet-i m e z h û r e n i n zabtı Mart ihti­ d a s ı n d a n olmak ü z e r e B a ş m u h a s e b e y e k a y ı d ...» B a ş b a k a n l ı k Arşivi, Maliye­ den M ü d e v v e r defterler, 17898 n u m a r a l ı A h k â m defteri, sf. 105. 19 Ramazan 1105 (14 M a y ı s 1694) tarihli h ü k ü m .


S ı v ı ş Yılı Buhranları

Osmanlılar devrinde, hazine gelirleri güneş yılı ve mevsimlerin etkisi altında olduğu halde, hazine giderlerinin önemli b i r kısmı ay yılı esâsına bağlı olarak sarfediliyordu. Hazine giderlerinin en önemli kısmı olan ulufeler, hizmetin ifâsından sonra üç ayda b i r Öde­ nirdi. Buna göre bir hicrî ay yılı içinde dört defa mevâcib ödenmesi lâzım geliyordu. Bu döt kist mevâcibden her birine ait bulundukları hicrî,ay yılının ayları adlarının i l k harflerinden teşkil edilen isim­ ler veriliyordu. Yılın i l k kist mevâcibine Muharrem, Sefer ve Rebiülevvel aylarına ait olması hasebiyle MSB (Masar) mevâcibi deni­ yordu, ikincisine, Rebiülahar, Cümâdelevvel ve Cümadelahar ayla­ rına ait olmakla KCC (Recec), üçüncüsüne Receb, Şaban ve Rama­ zan aylarına ait olmakla RŞN (Resen) ve sonuncusuna Şevval, Zil­ kade ve Zilhicce aylarına ait olduğundan L Z Z (Lezez) mevâcibi adı veriliyordu. ^ , Bütçe ve Bütçe Y ı l ı : Filhakıyka, hazinenin ne b ü t ü n giderleri ay yılma bağlıdır ve ne de b ü t ü n gelirleri güneş yılı esâsına göre tahsil edilmektedir. Bazı vergiler b i r ay yılı için tarh ve tahsil edildikleri gibi, mukataalar da "Ç ay yılı veya güneş yılından ibâret olan ve adına tahvil denen bir müddet için iltizâma verilirdi. Gelir ve giderleri kısmen ay yılının kısmen güneş yılının tesiri altında olan b i r devlet, b i r bütçe tertip etmek icâb ederse bu bütçeyi hangi yıl esâsı üzerinden tertib edecektir? Hazine gelirlerine uygun olarak bütçe yılını güneş yılı olarak seçerse, gelirlerin teşekkül ve tahsili bakımından objektif hareket etmiş olur. Ancak hazinede bu yüzden her yıl, hazinenin günlük gelir giderleri denk farzedîldiği takdirde, 11 günlük b i r gelir fazlası birikmesi meselesi ile karşıla­ şılır. Gider kalemlerine uyularak bütçeyi bir ay yılma göre tertip etmek halinde ise, hicrî yıl her sene on bir gün öne kayacağından gelir ve gider arasında denge kuramıyacaktır. Osmanlı Bütçeleri: Meşrutiyet'e ya da hiç olmazsa Tanzimat'a kadar Osmanlılarda modern anlamıyla b i r bütçeden söz edilemez. Yapılacak masrafları tesbit ve bunları karşılamak üzere lâzım gelen gelirleri tayin ile tahsiline izin ve mahalline sarf için bir meclisin tasdiki lâzım gelen bir bütçe söz konusu değildir. Tanzimat'a kadarki devre İçin hazi­ nenin gelir ve giderlerini gösteren muhtasar tablolar gerçek anla-


80

Doç. Dr. Halil Sahillioğlu

mıyla bir bütçe olmayıp, o yıl fiilen hazineye giren ve çıkan meb­ lağlarla mahallinde tahsil edilip sarfedilen meblağların (mahsubun) muhasebe defterlerinden ç ı k a n a n hulâsalarından ibaret olmak hase­ biyle son envanter yahut b i r kesin hesap mahiyetindedir. Ancak b î r senelik gelir gider miktarını gösterdiği için kısaca bütçe demeyi ter­ cih ediyoruz. X V I . asra ait Osmanlı b ü t ç e l e r i birer güneş yılı bütçesidirler. Bu bütçeler, Julian takvimine göre 11 Mart'a raslayan Nevruz'dan başlıyarak ertesi yıl Nevruz'una kadar b i r güneş yılı için tertip edilirdi. X V I I . asır bütçeleri exercise bakımından vuzuhsuzdurlar. Esa­ sen bu asırda uzun müddet hazine gelir-gider hesap hulâsaları çıka­ rılmamıştır. Tarhoncu bütçesine fazla önem verilmesi ve uzun müd­ det i l k Osmanlı bütçesi nazarıyla bakılması bundan olsa gerektir. Bu asra ait neşredilen 1070—1071 (1660—1661) ve 1079^10-80 (1669— 1670) yılı b ü t ç e l e r i n i n başlıklarında ait oldukları yıl X V I . asra ait benzerlerinde olduğu gibi tasrih edilmemiştir. Fakat bu asrın sonuna ait henüz neşredilmiyen b i r takım bütçelerle X V I I I . asrın başına ait öiğer b i r takım bütçelerin Muharrem başından Zilhicce ayının sonuna kadar bir ay yıl için tertip edildikleri görülmektedir. 4

5

Güneş yılını Hicrî ay yılı ile tanımlamak : Osmanlı maliyesi teşkilâtı gerektiğinde, mukataaları iltizama verirken veya hazine gelir-gider hesap hulasalarım tertip ederken, güneşi yılım ve b u yıla aiıt ayları kullanıyordu. Milâdî takvim de, muhakkak k i meçhulleri değildi. Fakat Milâdî takvimi — hıristiyan Avrupa devletleriyle yazışmalar hariç — kullanmıyorlardı. B u se­ beple güneş yılını tarifte zorluk çekiyorlardı. Herhangi b i r güneş yılını tanımlamak isterken bu yılın başını ve sonunu, tekabül ettik•») Ö m e r Lutfi B a r k a n ; «H. 933-934 (M. 1527-1528) Malî y ı l m a alt bir O s m a n l ı bütçesi», İktisat F a k ü l t e s i Mecmuası, C. 15, No 1-4. Ö m e r Lutfi B a r k a n ; «H. 954-955 (M. 1567-1568) Mâlî y ı l m a ait bir Os­ m a n l ı Bütçesi», İ k t i s a t F a k ü l t e s i M e c m u a s ı , C . 15, 'No : 1—i. Ö m e r Lutfi B a r k a n ; «H. 974-975 (M. 1567-1568) Malî yılına ait bir Os­ m a n l ı B ü t ç e s i » , İ k t i s a t Fakültesi Mecmuası, C. 15, No : 1—4. s ) Ö m e r Lutfi B a r k a n ; «1070-1071 (M. 1660-1661) Tarihli O s m a n l ı büt­ çesi ve bir m u k a y e s e » , İ k t i s a t F a k ü l t e s i Mecmuası, C. 17, No: 1—4. Ö m e r Lutfi B a r k a n ; «H. 10794080 (M. 1669-1670) mâlî Y ı l m a ait bir O s m a n l ı B ü t ç e s i ve Ekleri», İktisat F a k ü l t e s i M e c m u a s ı , C . 17, No : 1—4.


S ı v ı ş Yılı B u h r a n l a r ı

leri hicrî ay yılı tarihleriyle belirtiyorlardı. Prof. Ömer Lütfi Barkan'm neşrettiği 1547-1548 mâlî yılı bütçesini ele alalım. B u bütçede yıl, H . 954'ün 19 Muharremine raslıyan Nevruz'dan H . 955 Muhar­ r e m i n i n 30 una raslıyan Nevruz'a kadar, şeklinde tarif edilmiştir. Bütçe yılını, hicrî bir tek (tarihte ifâde etmek istediğimiz tak­ dirde, Osmanlıların yaptıkları gibi, biz de bu mâlî yılı 954 Nevruzu ile başladığından 954 yılı olarak tanımlıyacağız. Fakat, güneş ve ay yılları aynı miktarda gün İhtiva etmediklerinden bu «güneş-ay» mâlî yıl takviminde her otuz ü ç senede bir tashih yapmamız icab edecek­ tir. Zira, i k i yıl arasında bulunan 11 günlük fark evvelce de belirtil­ diği gibi 32 güneş yılında bir ay yılı etmektedir. 32 Bütçe için 33 hic­ rî ay yılı bulunacaktır. 33.yıl için b i r bütçe söz konusu olmıyacağı için o yıl atlanacaktır. Bir örnek v e r e l i m : Söz konusu ettiğimiz 954 mâlî yılı bütçesinden evvelki bütçeler b u l u n m u ş olsaydı şu (tarihleri taşıyacaklardı: 1546—1547 Nevruzlarına ait b ü t ç e ; 7 Muharrem 953 — 19 Muharrem 954 ! 1545—1546 Nevruzlarına ait b ü t ç e : 26 Zilhicce 951 — 7 muharrem 953 1

1

Sıvış y ı l ı : Hicrî «ay-güneş»yıh takvimi ile b u i k i mâlî yılı ifâde etmek iste­ diğimiz zaman bunların 'ilki 953 bütçesi, ikincisi ise 951 yılı bütçesi olacaktı. Bu arada 952 yılı kaynayacak. İşte Osmanlı maliye dilinde bu kaynayan yıla sıvış yılı denmekte idi. Mukataalar iltizama verilirken güneş yılı esâs olarak kabul edildiği takdirde gene ayni şekilde harekeıt edilmekte ve gerektiğin­ de bir yıl tashihi yapılmakta idi. Nitekim Mart başında satılması mutad olan Akkirman iskelesi H . 984 (M. 1577) te üç güneş yılma 4 975 000 akçeye satılmıştı. Normal olarak b u mukataa 1580 yılı Mart ayı başında yeniden satılacaktı. 1580 Yılı Mart ayı ise 987 ye değil, 988 yılma tesadüf eder. Bu itibarla 987 yılı arada kaynamıştır. Bir sıvış yılı sayılarak Mukataa 988 de üç yıla 5 155 000 akçeye saıtüdı. Normal olarak üç yıl sonra 991 (1583) mâlî yılında, bu sefer dört gü­ neş yılı için, 3 666 666 akçeye iltizama verildi. (Bk. Foto I.) Görüldüğü gibi, yıllık gelir gider hesap özetlerinde olsun, mu­ kataa satışlarında olsun bir tarih tashihine Mzum hâsıl olmakta idi. Ancak mukataalar her zaman Mart başında satılmadıklarından ve


Foto I.

^ 1 .

4fl

Í O -

1 '

.

1

1

A k k i r m a n í s k e l e s i Mukataasi. H 984. 988 ve 991 tahvilleri.


S ı v ı ş Yılı Buhranları

83

k i m i Ocak, k i m i Ağustos ve Mayıs başlarından satıldıklarından sıvış yılı ve ıtashih edilecek tarih ona göre değişecektir. 1255 ve 1288 sıvış yılları bir unutkanlık veya ihmal sebebi ile at­ lanmadıkları ve mâlî yılda tashihi yapılmadığı için 1328 sıvış yılı atlanamamıs. ve normal takvim ile mâlî yıl arasında bu şekilde i k i yıl­ lık bir fark hâsıl olmuştu. F a r k ı n giderek büyüme problemi karşı­ sında bu yılki bütçe müzakereleri sırasında Ahmed Muhtar Paşa'nın yeni bir hicrî-güneş-yıh projesi hazırladığı, bir mazbata ile meclise sunduğu ve b u hususta bir nizâmnâme hazırladığı görülmektedir . 6

SIVIŞ Y I L I B U H R A N L A R I Tarihlerde b i r tashih yapmak, ve hicrî yıl ile ifade edilen güneş y d ı m sıvış yılma gelince bir yıl ileri almak meseleyi hal etmek İçin kâfi geliyor muydu? Yoksa bütçe yılında gelir ve gider yıllarının inhirafları bir buhranın başlangıç noktası mı oluyordu? Yukarıda izaha çalıştığımız gibi X V I . asırda maliyede hesaplar Nevruz'da kapatılıyor, Rüznâmçe ve muhasebenin diğer kalemlerin­ den alman hulâsalara dayanılarak hazinenin bir gelir-gider hesap hulâsası çıkarılıyordu. Bütçe yılı, b i r güneş yılı olmak hasebiyle gi­ der yılı olan ay yılından uzundur. Bu sebeple her güneş yılında i k i ve bazı ahvalde, sıvış yûmda üç ay yılının kısımları bulunur. Bu durumu bir şekil üzerinde de takip etmek m ü m k ü n d ü r . (Bk. Şekil I ) Şekilde 1643-16'77 yılları ve ayları gösterilmiştir. Ayrıca hicrî yıl başının tesadüf ettiği milâdî ayların da yeri işaretlendikten sonra hicrî yıl içinde Ödenen dört kist mevâcib ayrı ayrı taranarak gösteril­ miştir. 1054 yılı bir sıvış yılı olmak hasebiyle bu yıl atlanacaktır. M . 1645 yılı 1055 bütçe yılma tekabül edecektir. Şekilden de anlaşıla­ cağı gibi, 1055 gider yılı, 1645 Mart'mdan evvel başlamış bulunmak­ tadır. 1056 gider yılı, 1646 gelir yılından bu sefer 11 gün daha evve­ linden başlıyacaktır. Ancak birinci kist mevacibin ödenmesi. 1646 yılı girdikten çok sonra ödeneceğinden herhangi bir müşkül yoktur. 1062 yılma kadar da bu birinci mevâcibin Ödenmesinden dolayı b i r zorluk çekilmiyecektir. Fakat her seferinde ay yılı 11 gün önce gire¬ * ) Tarih-i arabî denilen hicrî-i k a m e r î 1256 senesinden b e n i b i l â i n k ı t a d e v â m ede

gelen mâlî sene tarihinin tanzim ve İslahına dâir n i z â m n â m e .

(Bk. foto I I . ) . Ayrıca bk. F a i k R. TJnat;

Hitirî T a r i h l e r i Milâdî Tarihlere Ç e v i r m e K ı l a v u z u , Ankara 1959, sf. X I V - X V .


84

D o ç . Dr. Halil Sahillioğlu

Foto I I .

• JU*:_-\ ^ jjı « j ^ j l ' i -^•jl"

.ic 3

j «JL j ^ - i

^ A j ^ i i

^ j £ - O J J Î * J-Li-l Io> j - ü - o - tS/:*"^ ._<Ly *J— o ^

u-uı »t- ^ . i » - ^ - ^ j V j t i j jx- j J I > j f ı j t - j

o.y ^1

«J^-*

«İ^J^-s'j

—SJ» J X ^ <

JJ,5=-4İJI

j

U-

r

c - o C -»i-^i* ^ pi

S °^

J

5

. J-Aİ*-4, j^ ^^A»,/ " •

Öj»J*—• \sS%3

iSj?

J>**-~*

't£j£)

«i*-*-J C J ^ L . » * ^

1

J - u^-

J

1

JJ»1

f i l "^J

fj-î^

<~J*j£

( ^ j - «¿1*1-<djVj*y£

S r 'Ç^-** • f J. ^

c/*

j»—*-

1

J-M* «^-^JU :

uy-*

—. i i l — u ^ L . £ jl"

,

\

£ jl" ^-J^-ol

L İ İ ) j y s ' j V j i ^5-^-'^ v—

_r

« i ^ j j >U»I

oL

S

L**

1

0>fj *

1

» j ^ ^ ti' ^' fi*" *-— J* I

İ

^ -

• *f » j

1

J i -J-l-"jL t i j ^ . * J*_J.>.

j-A-v-C (_^L*jl„_J c j l j -

O

Ahmed Muhtar P a ş a ' n ı n «Mâlî sene tarihinin tanzim ve i s l â h ı n a dâir» hazır­ ladığı n i z â m n â m e metnidir. B a ş ı n d a 2 sahifelik g e r e k ç e (mazhatası). vardır,

*\


S ı v ı ş Yılı B u h r a n l a r ı

85

ceği için gün farkı birikerek H . 1063 yılının i l k ulufesi b u yıla ait gelirlerin tahsiline başlamadan M . 1654 yılı başında ödenmesi za­ manı gelmiş olacaktır. Şekil tetkik edildiği zaman M . 1653 yılında, H . 1063 ulufelerin­ den başka 1064 yılının i l k ulufesi de ödenmesi lâzım gelecektir. Zira H . 1063'ün dönt ulufesi ve H . 1064'ün birinci ulufesi tamamen ve ikinci ulufesi dönemi kısmen M . 1653 yılı dönemi içine girmektedir. H 1070 gider yılı, aynı yılın gelirleri tahsil edilmeden 6 ay ev­ vel başlıyacaktır. H . 1079 gider yılı ise, ayni yıla ait gelirler tahsil edilmeden 9 ay önceden girmiş olacaktır. H . 1087 gider yılı ise, aynı yıla aiıt gelirlerin tahsilinden hemen hemen bir sene evvel başlıyacaktır. Yani bu takdirde M , 1677 yılın­ da tahsil edilecek olan gelirin bu muhakeme tarzına göre H . 1087 yılı masraflarına tahsisi zarurîdir. Fakat b u takdirde Sıvış yılı olan H. 1088 yılı masrafları hangi yılın gelirleriyle karşılanacaktır? Alternatifler: 33 üncü bütçede, mantıken o yılın masraflarına karşılık tutula­ cak gelir yoktur. Başka bir deyimle bütçede bir yıllık masraf tuta­ rında b i r açık vardır. Bu açığı kapatmak için h ü k ü m e t i n bir planı bulunmuyorsa ve gereken tedbirler alınmamış veya alınmasında ku­ sur işlenmiş ise çok güç bîr durumla karşılaşmak mukadderdir. Fa­ raza, her bütçede on bir günlük tutarında bir gelir tasarrufu sağla­ nabilir ve gerektiğinde meselâ, 1063 veya 1064 ( M . 1653 veya 1654) yılında olduğu gibi, bu tasarruflarla 4 ulûfe yerine 5 ulûfe ödenmekle t i r karışıklığa meydan verilm'iyebilir. 33 yıl içinde, 7-S yılda bir defa 4 mevâcip yerine 5 mevâcip verilmekle durum düzeltilebilir. Fakat böyle b i r tasarruf yapılmaz, yahut hadiseler buna imkân ver­ mezse, Sıvış yılını takip eden i l k 7-8 yıldan sonra i l k ulûfe üç ay, daha sonraki 7-8 yıllık dönemde 6 ay ve müteakip dönemde 9 ay ve sıvış yılından itibaren b i r yıl gecikme ile ödenebilir. Ulûfeli zümre­ nin baskısına dayanabildikçe, lâzım gelen fonlar tedârik edilinceye kadar ulufeler gecikme İle Ödenir. Sıvış yılından itibaren açık bulunan bir yıllık ulûfe tutarında­ k i masrafları karşılamak için, gelir tasarrufu sağlanmamış ise, hü­ kümetin önünde su alternatifler vardır:


Şekil I. Mart

1643 IS44 1056

16« 5 T646 1058

1647 1059 1648 1649 1610 If, 51 1652 1653 1634 1655 ISS6

- - ^IÎ>W3M><M^^

-r

1068 1657 1653 1659 1660 1661 1662 1663 1564 1665 1077

1666 Î6&7

:-vmim»r? -y T

-r -

-

1079 1663 1669 ,

.

Î001

1670

loaj 1671

~

&3>fed

1672 1673 1674 1675 1676 I08Q 1677

Ulufe ö d e m e z a m a n l a r ı n ıgüneş yılı içinde yer değiştirmesi, ve s ı v ı ş yılının teşekkülü.


S ı v ı ş Yılı Buhranları

87

a) 33 üncü b ü t ç e için i k i vergi tahsil etmek veya yeni vergiler ihdas etmek ve hâsıllarıyla açığı kapatmak. b) İstikrazda bulunmak c) Parayı tağşiş: etmek d) Fetihler yolu ile yeni gelir kaynağı aramak. e) Durumun müstaceliyetine göre i k i veya üç tedbire ayni zar manda baş vurmak. Osmanlılar da bir iç hazine vardı ve b u hazinede biriken meb­ lağlara bir tasarruf nazariyle bakılabilir. İleride b u konuya tekrar dönmek üzere, şimdilik b u hazinede biriken meblâğlarla bazı ahval­ de geciken ulufelerin ödendiğini söylemekle yetinelim. Fakat iç na­ rine tasarruflarının, gelir-gider yılları arasındaki gün farkı gibi % 3 oranında olup olmadığını söylemek güçtür. Realite şu merkez­ dedir ki,yükselme devirlerinde dahi ulufeler gecikme ile Ödeniyor­ du. Geciktirilen mevâcib % 3 veya sıvış yıllarında olacağı gibi 4 kist tutarında olunca ulûfeli zümresinin ayaklanmalarına sebeb oluyordu. Ayaklanmalar neticesinde, defterdarlar, sadrazamlar azl ve h a t t â idâm edildikleri gibi pâdişâhların tahttan indirilmesi ile de son bu­ luyordu. Bu gibi ahvalde, âsilerin elebaşılarının b i r müddet bir zorba -dâres'i k u r m a l a r ı n a dahi vesile teşkil ediyordu. Ayaklanmalar akabinde müstaceliyet kazanan gecikmiş ulufeler istikraz, para tağşişi ve sair yollarla bir taraftan karşılanırken diğer taraftan istikraz borçlarının ödenmesi için yeni vergilerin tarh ve tahsili cihetine gidilmesi buhranın başka sahalara yayılıp gelişmesini intaç ediyordu. Şöyle k i , ödeme gücünün üstünde mükel­ lefiyetlere maruz kalan halk ve köylü tabakası yer ve yurt değişti­ rerek iç göçler olmağa ve göç eden nüfusun bir kısmı eşkıyalık ve isyan hareketlerine katılmağa sürükleniyordu. Para tağşişleri ise, her zamanki neticelerini doğurmaktan geri kalmıyor ve b u h r a n ı n başka sahalara sıçramasına âmil oluyordu. Esnaf-memur ihtilâfları, hayat, pahalılığı, ihtikâr ve kara borsa ha­ reketleri ve içtimaî huzursuzluk arka arkaya sıralanıyordu. Gerçekten takvimleri izler ve gelir yılbaşı olan Martın gider yıl başı olan Muharrem'in ayni zamanlara geldikleri tarihleri İzliyecek olursak, k i sıvış yılı bu zamana raslar, sıkıntılı b i r durumun belirti­ lerine rastlanır. Birike birike gelişen buhranın, genel olarak gider yılı başı olan Muharrem'in Ocak ayma rasladığı 'tarihe, yani yeni bir üç aylık ulufe gecikme devresi kadar bir zaman sonra, her han­ gi b i r hadise sebebiyle patlak verdiği ve bir boşalmaya sebeb olduğu


38

S ı v ı ş Yılı B u h r a n l a r ı

görülüyor. O zaman yukarıda çizdiğimiz tabloyla karşı karşıya ka­ lıyoruz. Ancak sıvış yılı dolayısiyle beliren mâlî müzayaka ve ülûfe gecikmelerinin yarattığı buhranların tesirleri yükselme devirle­ rinde daha hafif olup daha kolay ve daha az bir zararla atlatılırken, duraklama ve gerileme devirlerinde tesirleri daha derin ve sebeb oldukları sarsıntı ve çöküntü daha ağır oluyordu. 1640-1740 yılları arasındaki buhranlara daha geniş bîr yer vererek daha evvel her otuz iki-otuz ü ç senede bir benzer b u h r a n l a r ı n vuku bulduğunu be1 itmeğe çalışacağız. Osmanlı Tarihindeki buhranları Sıvış yılı ile yorumlamak: Sıvış yılı tahlilleri, Osmanlı tarihinin b i r çok hâdiselerini ve yorumlamak bakımından kıymetli bir anahtar olduğu gibi, şekilde çifte karakterli bir maliyesi olan geçmiş diğer islâm, letlerinin de tarihini bu b a k ı m d a n tetkik etmenin çok manalı celer vereceğini sanıyoruz.

izâh ayni dev­ neti­

Osmanlı tarihinde sıvış yılı b u h r a n l a r ı ne zamandan beri duyul­ mağa başladı şeklinde sorulacak b i r suale karşılık, ulûfe şeklinde ödenen meblâğların bütçede ağır basmağa başladığı tarihten yahud daha açık bir deyimle nakdî ekonominin ağır bastığı tarihten itiba­ ren diye cevap verilebilir. Zira devlet orduya ulûfe yerine ıtimar verdiği ve bu şekilde nispeten aynî ekonominin hâkim olduğu bir devirde sıvış yılından dolayı b i r buhran söz konusu olmamak lâzım­ dır. X V . yüzyıla kadarki Osmanlı tarihi, hele bunun iktisadî ve mâlî yanı; henüz vuzuha kavuşmamış olmakla beraber ulufelerin ağır basmadığını sanıyoruz. Murad I I . nin saltanatının sonlarında 125 000 kişi olarak tahmin olunan ordusunda ancak 5006 ulûfeli yeniçeri vardı. Gerisi (tîmarlı eyâlet askeri i d i . Fakat bu kadarlık bir ulûfeli zümrenin bulunması dahi önemli sayılmak gerekir. Zira imparator­ luğun en ihtişamlı devrinde, sadrazam L»ütfi Paşa (Sadareti 1539¬ 1541) «15 000 kişiye mevâcip yetiştirmek pehlivanlıktır^» demek mecburiyetini duyuyordu. 7

7

) Halil İnalcık : 1954 S. 57.

Fatih Bevri üzerinde tetkikler ve vesikalar, I, Ankara

« ) Lutfi P a ş a : Âsâfnâme, İ s t a n b u l 1326 (1910).


Sıvış Yıh Buhranları SIVIŞ Y I L L A R I N D A

89

BUHRANLAR

Sıvış yıllarında Osmanlı tarihinde hâdiseleri hatırladığımız z a ­ man karşılaşacağımız manzara aşağıda olduğu gibidir: H i c r î S ı v ı ş y ı l ı 852 » — M i l â d î G e l i r y ı l ı 1448

:

Hâdiseler daha sıvış yılı erişmeden patlak vermiştir, Ordu ge­ cikmiş altı aylık ulufesini almamış, 1442 kışında Osmanlı toprakla­ rına giren Macar ve Sırp kuvvetlerine karşı koymakta ihtimam g ö s ­ termemiştir. Orduya kırgın ve oğlunun ölümüne üzgün olan Padi­ şah tahtı genç şehzadesi I I . Mehmed'e bırakmıştır. I I . Mehmed'in i l k işi akçeyi tağşiş ve bu yoldan bütçe açığını kapayıp ulufeleri öde­ mek olmuştur.'Akçenin H . 835 ( M . 1431-1432) de 260 adedi 100 dirhem gelecek şekilde kesiliyordu . B u hesapça bir akçe 1,181 gr. geliyor­ du. Fatih'in i l k darbettiği akçe ise 1,012 gr. ağırlığında idi. Murad I I . ve Mehmed I I . n i n iktidarı elde tutmak istiyen dev­ let adamlarının mücadelesine, gayri memnun olan ordu alet olmakta tereddüt etmiyerek, Sadrazam Halil P a ş a ' n m tahriki ile Şihabüddln Paşa'nın evini basarak genç h ü k ü m d a r ı n sarayına kaçıp iltica etme­ sine sebeb oluyor. Politik bir motifle başlıyan ayaklanma bundan böyle başka b i r yönde gelişerek ulufe arttırılmak talebi için 'istismar ^diliyor. Şehir ve bedesten ateşe verilerek Buçuk Tepe denen bir yerde içtima edilmiştir. Bu arada yeniçeriler ulufeleri arttırılniadığı takdirde, Bizans'ın tahrik ettiği bir şehzâdeye iltihak edeceklerini ilân etmişlerdir . Ulufe gecikmesi ve geciken ulufenin devalüe edilmiş akçe ile Ödenmesinden çıkan i l k isyan olarak kronolojilerin yadettiklerî bu hâdisenin sosyal alandaki etkileri h a k k ı n d a bilgi toplamak m ü m ­ k ü n olmadı. Hicrî yıl başı ocak b a ş m a rastlamak üzere iken yani b i r üç a y ­ lığın tedahül etmek üzere olduğu b i r sırada, babasının Ölümü üze­ rine 1451 Mehmed I I . Müstakil h ü k ü m d â r olarak cülusunda akçeyi bir habbe (0,48) gram kadar tağşiş (devalüe) etmiştir. Bundan s o n r a h e r bir ulûfe tedahül etmek üzere olduğu zaman Fâtih'in akçeyi t a ğ ­ şiş ettiğini görüyoruz. İstanbul'un Fethi, yeni bir gelir kaynağı sağlamış olmakla malî baskının hafiflediğini söyleyebiliriz. 9

10

f ) Oruç -ta. Âdil; Tevârîh-i Âl-i Osman, Hanover 1925, sf. 49. du, Fatihin i l k darb ettiği akçe 1,012 gr. ağjırlığmdadır. ) Halil İnalcık ; Zik. g. eser, sf. 92 ve müt. 10


90

D o ç . D r . Halil Sahillioglu

Hicrî Sıvış yılı 886 — Milâdî Gelir yılı 1481 : Fatih'in ölümü Sıvış, yılına rastlar. Bu yıl Padişah, hedefi meçhul 'bir sefer için Anadolu'ya geçmiştir. A k ç e hem ayarlanmış (devalüe edilmiş) hem de eski akçelerin toplattırılıp yeniden darbı meobûrî kılınmıştır, yani refont'a gidil­ miştir. Dévaluation ve refont'ıtan 60 milyon akçe gelir bekleni­ yordu . ö l ü m ü üzerine ayaklanan ve enflasyonist politikasını tasvip etmiyen ordu, sadrazam K a r a m â n i Mehmed Paşa'yı katlediyor ve İs­ tanbul'a dönerek bir zorba ihtilâl idaresi kuruyor. 70 günlük b i r fâsıla-i Saltanat (interrègne) den sonra dévaluation yapmamak va­ dini aldığı Bayezid I I . y i tahta getiriyor . Sosyal planda b u h r a n ı n izleri h a k k ı n d a fazla bilgimiz yoktur. 11

!2

Hicrî Sıvış yılı 919 — Milâdî Gelir yılı 1513 : Gayri memnun ordu Selim'in ayaklanma hareketini tasvip edi­ yor ve destekliyor. Bayezid I I . , oğlu lehine tahttan feragat ediyor ( M . 1512). Akçe ayarlanmamakla beraber reforît'a gidiliyor . Suriye ve Mısır'ın Fethi mali baskıyı hafifletmekte b ü y ü k bir fayda sağlıyor. Feth edilen yerlerden t i m â r vermek ve b u r a l a r ı n gelir fazlasından elde edilen meblâğlar uzun m ü d d e t hazinenin bü­ y ü k bir sıkıntıya düşmemesine imkân sağlıyor. Fethedilen yerlerde ise malî krizin b ü t ü n vehametiyle devâm et­ liği m u h a k k a k t ı r ». Kanunî Süleyman 1531 de İslahat yapmak üzere sadrazamı olan İbrahim Paşayı (sadareti 1523-1536) göndermek zo­ runda k a l ı y o r . 13

15

1 1

) H a l i l Sahillioglu : «Bir M ü l t e z i m Zimem Defterine Göre. X V . Yüzyıl Sonunda O s m a n l ı Darphane Mukataaları», İktisat F a k ü l t e s i M e c m u a s ı , C . 23, No: 1-4. ) H . Sahillioglu : Ayni makale , ) H . Sahillioglu : Ayni makale. B u m ü n a s e b e t l e Anadolu Darphane­ leri m u k a t a a s ı 7 milyon a k ç e y e satılmıştı. Normal zamanlarda ibu darphane­ ler 200.000 akçeden fazla etmiyordu. »..) Gaston Wiet : Journal d'un Bourgeois du Caire, chronique d'Ibn lyas, Paris i960. Monnaies ve Prix maddeleri altında endeks'te gösterilen sahifeler. ) î h r a h i m P a ş a ' n m İslahatı dolayısıyla hazırlanan Mısır K a n u n n â m e s i için B k . B a r k a n : X V . ve X V I . asırlarda Osmanlı İ m p a r a t o r l u ğ u n d a Ziraî Ekonominin Hukukî ve Malî Esâsları, C . I . , Kanunlar, İstanbul, 1945. sf. 354^-387, 1 2

,3

1 5


S ı v ı ş Yılı Buhranları S e l i m i n seferden evvel

1 6

istikrazlarda 'bulunduğu

Hicrî Sıvış yılı 953 — Milâdî Gelir yılı 1546-1547 m a l î

31

yılı bütçesini

malûmdur .

1546: , 7

Ö.L.

Barkan neşretmiştir .

Bu

b ü t ç e d e mukayese için bir evvelki y ı l ı n , yani sıvış y ı l ı n ı n b ü t ç e r a ­ kamları 1546

verilmiştir. b ü t ç e s i n e , s ı v ı ş y ı l ı b ü t ç e s i n d e n 69 839 477

tir. Y a n i bir b ü t ç e

açığı

y o k t u r . 1546

dan

1547

akçe devredilmiş­ ye

86 889 845

akçe

d e v r e d i l m i ş t i r . Y a n i b u y ı l d a b i r (tasarruf y a p ı l m ı ş t ı r . B ü t ç e y a k ı n d a n tetkik edildiği

z a m a n 1545

te

olağan üstü bir

v e r g i y e b a ş v u r u l m u ş v e 7 620 773 a k ç e l i k a v a r ı z t o p l a n m ı ş t ı . ise y a l n ı z

Ayrıca sıvış yılında 1546

1546

da

1 779100 a k ç e a v â r ı z v e r g i s i n d e n t a h s i l e d i l m i ş t i r .

da bir azalma

(İ546 d a ) h a z i n e g e l i r i 241 711 834 a k ç e i k e n

kaydederek

ancak

198 887 294

akçeye

varabil-

miştir. Şunu

da

ilâve

edelim k i her iki yıldaki

bütçe

tasarruflarına

r a ğ m e n b ü t ç e aslında açık vermektedir. Z i r a merkez tarafından p\3an m a s r a f l a r s ı v ı ş y ı l ı o l a n 1546

d a 171 997 449

a k ç e d i r , 1547

de

yaise

11.1997 449 a k ç e d i r . B u n a m u k a b i l m e r k e z i n d o ğ r u d a n d o ğ r u y a t a h ­ s i l e t t i ğ i A n a d o l u v e R u m e l i g e l i r i 1546 da 135 402 022 a k ç e v e 154f7 de ise 94 543 349

akçedir. Buna göre sıvış yılında merkez

. î ç i ğ ı 36* 470 335 v e m ü t e a k i p y ı l ı n ise yeui fethedilen

eyâletlerin

gelir f a z l a s ı y l a telâfi B u s e b e p l e 1544

17 454 694 a k ç e d i r . A ç ı k

(Mısır. Suriye, Diyarbekir ve

ancak

Bağdad)

edilmektedir. te R ü s t e m P a ş a

ü s t ü tedbirlerle, m i l l î ekonominin

sadarete getirilmiştir.

çökmesi

l e r i n i v e y e d i k u l e d e k i h a z i n e l e r i a k ç e ile S ı v ı ş y ı l ı n ı t a k i b e d e n 6-7 dahül

bütçesinin

e d e c e ğ i devre arefesinde

pahasına,

Olağan­

saray hazine­ 1 8

doldurmuştur .

yıl içinde, yani b i r kist ulufenin 1552

de

altın sikke

te­

ayarlanmıştır.

(1479 d a ) z a m a n ı n d a 100 ın işkal den 129 s u l t a n î d a r b e d i l i r k e n ı'SO a d e d d a r b e d i l d i . B u ş e k i l d e s u l t a n i n i n a ğ ı r l ı ğ ı 3,553; d a n 3,545

Fatih gr.' a

I 9

düştü .

« ) Âlî; Nasflıatül-Mülûk, S ü l e y m a n i y e Kitaplığı, F a t i h y a s m a l a r ı 3525,

vrk 125û. " ) B k . Not 4. > K i t a b ı M ü s t e t â b ; S ü l e y m a n i y e Kitaplığı, F a t i h yazmaları N o : 3514, Vrk. 33b. ) Kanunnâme-İ Mısn*, Paris, Bibi. Nation. Msc. T . No: 82, V r k . 51, 52a. I 8

1 9


9?

D o ç . Dr. Halil Sahillioğhı

Şehzadelerin taht kavgaları h u tarihlere raslar. Rüstem P a ş a ' n m malî politikası neticesi köylerini boşaltan çift­ çi yığınları şehre a k ı n etmekte veya levent adı altında eşkiyalık ha­ reketine katılmakta i d î . 20

Hicrî Sıvış yılı 986 — Milâdî Gelir yılı 1578 : K r i z arefesinde î r a n seferleri açıldı. Ne yazık k i bu seferler Fa­ tih'in İstanbul, Selimin Mısır ve Suriye fethinde olduğu gibi ke­ sin neticeli ve kısa süreli olmadı. Aslında güç durumda bulunan ma­ liyeyi daha çok zayıflattı. Akçe, P â r e ve Şâhî denen gümüşten paraların ağırlık ve ayan teminat altına alınamadı. Bizzat devlet darphaneleri bu sikkeleri resmî olmıyarak kusurlu, az-çok ayarlı ve hileli olarak çıkarıyordu. Neticede 1584 te bir devalüasyona gidilerek 100 dirhem gümüşten 450 akçe yerine 800 aded darp etmek suretiyle altının fiatları 60 akçe­ den 120 ye fırladı. 1586 da sikke tashihi yoluna gidilirken, ayarı düşük akçelerle ödenen ulûfe Rumeli Beğlerbeğisi, Defterdar ve darphane emininin katlini intâç eden Osmanlı tarihinin i l k en spetaculairc yeniçeri ayaklanmasına sebep oldu. 21

1581 malî y ı l ı n d a Merkez bütçesinin açığı, 75 934596 akçe tu­ tarında bir gelir sağlıyan olağan ü s t ü vergilere rağmen 56 255 462 akçeyi buluyordu. Fark eyâlet bütçeleri gelir fazlasıyla da kapan­ mayarak gene 727 870 akçelik b i r bütçe açığı kalmıştır. Munzam vergiler, Anadolu ve Rumeli'nin bir miktar daha ten­ halaşmasına ve çiftini bozan köylülerin X V I I . asrın i l k yarısını dol­ duran celâlî isyanlarına katılmalarına âmil oldu. Celâli isyanları da ayrıca hazine gelirlerinin azalmasına ve büt­ çe açıklarının daha da büyümesine de sebep olarak müteakip yıl­ larda yeniden akçenin ayarlanmasında rol oynayacaktır. İ r a n harplerinden (1576-1588) sonra sadrıazam Sinan Paşa b ü t ­ çe gelirlerinin masraflara nisbetle 1/3 oranında b i düşüklük kay­ dettiğini belirtiyordu . r

32

» ) B k . Not 18, ayni yerde. 2 1

- ) î s t . B a ş b a k a n l ı k Arşivi, Maliyeden M ü d e v v e r Defterler No : 893. ) Sinan Paşa,; Telli i sat, S ü l e y m a n i y e Kitaplığı, E s a d M e n d i Yazmaîarı, N o : 2236, V r k . 52 a. 2 2


a â ı v ı ş Yılı Buhranları

93

Hicrî Sıvış yılı 1012 — Milâdî Gelir yılı 1612: İran harplerinin ikinci safhasının kapandığı ve sulhun akdedilüıği tarihtir. Anadolu'da celâli hareketlerinden başka şimdilik kay­ dedilecek b i r npkta yoktur. 1607 de hazinenin i l k altı aylık geliri 204273747 gideri 202973744 1608 bütçesi geliri 503 691446 gideri 599 191 446

akçe akçe akçe akçe.

23

u

Bütçe açığı, Enderun hazinesinden verilen 7& milyon akçeye rağmen gelirin % 19 civarındadır. B u yıl İmparatorluğun doğu ve batı sınırlarında bırakılan muhafızlara 95,5 milyon akçe tahsis edil­ miştir. Burada ş u hususu da ilâve edelim. Evvelki sıvış yıllarına yakın zamanlardaki büçelerde yalnız b i r senenin mevâcibi vardır. Yani bir kısım mevâcip ertelenmiş İse, bütçe açığı olduğundan da b ü y ü k ­ tür. Akçe raici sıvış yılında şayanı dikkat b i r istikrar arzediyor. A l ­ tın fiatları ancak 1616 sonunda yükselecek ve b i r mevâoib daha te­ dahül etmesi lâzım gelen bir tarihte dtabilizasyona gidilecektir. Geciken ulufeler Hotin seferinin (1621) başarısızlıkla bitmesine, ordunun Genç Osman'a (1617-16'22) cephe almasına ve tahttan azl ve katline sebep olacak ve uzun b i r müddet için b i r zorba zümre­ cinin devlet işlerine h â k i m olmasına sebep olacaktır. Bütçe açıkları bu dönemde iç hazinenin tükenmesine ve bazı eşyanın eritilip para olarak darbına sebep olacaktır. Müteakip sıvış yılı arefesinde Bağdad'm zabtı (1637) ve dirayetli b i r vezirin politi­ kası sâyesinde nisbî b i r düzen sağlanacaktır. Hicrî Sıvış y ı h 1054 — Milâdî Gelir yılı 1644: Sadrıazam K e m a n k e ş Kara Mustafa Paşa'nm 1644 te katli ve deli bir padişah olan İ b r a h i m (1640-1648) in israfı bütçe açıklarının teh­ likeli b i r hal almasına ve b i r ulûfe daha tedahül etmek üzere iken hal ve katline ve yerine çocuk yaştaki oğlu Mehmed I V . ü n tahtta geçi­ rilmesine sebep olmuştur. Çocuk h ü k ü m d a r ı n çocukluğu sırasında ha2 3

) B a ş b a k a n l ı k Arşivi, Kepeci, N o :

3398.

* ) B a ş b a k a n l ı k Arşivi, ED. B Ş M . 1017.12.15.


94

Doç. Dr. Halil Sahiîlioğlu

remin ve Yeniçeri zorbalarının devlet idaresine h â k i m olmasına se­ bep olmaktadır. Zorbaların devlet idaresine h â k i m olduğu bu çağda hazine açık­ ları munzam vergilerle ve bir i k i sene evvelden peşin tahsil edilen vergilerle dahi kapanmamaktadır. "Vergilerin ağırlığından köylü sınıfı iç goç ve isyan hareketleri­ ne katılıyor. Geciken ulufeler, değeri düşük akçelerle ödeniyor ve b u sebep­ le 1656 da bir yeniçeri isyanında, birçok devlet adamının saray önün­ deki çınarda asılarak ölmelerine sebep oluyor. Aynı şekilde geci­ ken ulufeleri piyasaya değeri düşük akçeleri yüksek b i r kur üze­ rinden esnafa dağıtmak gartiyle ödemek istiyen Melek Ahmed Paşa'n m sadâretten azline sebep olan b i r esnaf isyanını doğurmuştur. Hicrî Sıvış yıh 1088 — Milâdî Gelir yılı 1677 ; Sıvış yılından b i kist ulufe tedahülünden evvel yani 1669 da hazine giderleri 637 206 348 akçe olup gelirleri 122 milyon akçe t u ­ tarında olağan üstü vergilere rağmen ancak 612 528 960 a k ç e d i r . Aradaki farkın ne ile kapatıldığı malûm değildir, yani bütçede b u hususta bir sarahat yoktur. Fakat başka kaynaktan b u yıl i ç h a z i ­ neden carî masraflar için 142 milyon akçe verildiğini D i l i y o r u z . Burda iç hazine hakkında kısaca izahat vermek faydalıdır; Osmanlılarda hazine çifttir: Giriş ve çıkışları bütçenin g e l i r ve giderlerine tekabül eden ve sadrazamın tasarrufunda b u l u n a n d ı ş hazine ve bunun bir ajanı durumunda olup, yalnız p a d i ş a h ı n t a ­ sarrufunda bulunan iç hazine. Dış hazinenin gelir fazlası i ç h a z i n e ­ ye alınır ve iç hazineye giren meblâğlar dış hazine için masraf kay­ d e d i l i r . Aksi takdirde gerektiğinde padişahın müsaadesiyle d ı ş h a ­ zineye kredi veya karşılıksız olarak verilen meblâğlar dış hazine hesabıaa gelir kaydedilirdi. Padişahlar iç hazineden genel olarak çok m ü b r e m bir ihtiyaç hâsıl olmadıkça dış hazineye avans vermeye izin vermezdi. Belki aslında b u hazine lüzumunda sıvış yılı buhranlarını telâfi için d ü ş ü ­ nülmüştür ama sonradan kuruluş sebebi unutulup gitmiş bir ö z e l h a z i n e gibi idâre edilmeğe başlanmıştır. İç hazineye, Mısır b ü t ç e s i g e l i r fazlası reesen alınırdı. Bunun dışında padişah dış hazinede fazla meblâğ gördüğü zaman israfa mâni olmak için iç hazineye r

25

26

25 ) B k . Not 5, 1669-1670 b ü t ç e s i . « ) B k . Not 27.


S ı v ı ş Yılı Buhranları

95

alırdı. Mukannen gelirleri nıeyanında sonradan Bağdad gümrüğü hasılı ve 'bazı devlet ricalinden vârisi olmıyanlarımn veya müsa­ dere edilenlerinin malları alınırdı. Bu sıvış yılı döneminden evvel ve sonra Birinci ve İkinci Le­ histan Seferleri (1672-1676), Çehrin ve Rusya seferleri (1678-1681) ve 1682 de açılan Avusturya seferi ve Viyana Bozgunundan 1687 de IV. Mehmed'in hal'ine kadarki zamanda iç hazineden bütçe açıkla­ rını kapatmak üzere verilen meblâğlar aşağıda olduğu gibidir . 27

Yıllar 1081 1082 1083i 1084 1085 1086 1088 1089 1090 1091 1092 1093 1094 1095 1096 1097 1098

(1670-1671) (1671) (1672) (1673-1674) (1674-1675) (1675-1676) (1677) (1678) (1679-1680) (1680) (1681-1682) (1682,1-III) VI-XII (1683) (1684) (1685-1686) (1688-1687) (1687-1688)

Çekilen meblağlar (Akçe) 49 440 000 30 930 000 36 500i 000 161 962 773 84 000 000 99 039 590 141 968 677 146 087 980 127 852 120 86 169 130 110 857 980 9 702 195 120 960 012 251 832 000 255. 209 760 301 922 280 380 950 056 111 581 648 1

İade edilen meblağlar (Akçe) 24 11 7 43 13 17

015 000 940 000 371 400 159 311 544 700 397 500 — 42 00O 000 12 000 000 • — m ooo ooo 2 530 200 — 90 000 000 — — — —

Tablo, bize d ı ş hazine emrine iç hazineden verilen meblağla­ rın mahiyeti h a k k ı n d a f i k i r verir. Bu meblağlar iade kaydiyle ve sidrıazam ile defterdarın kefaletiyle kredi şeklinde verilmekte idi. Iç hazinede tasarruf edilen meblağlar, Osmanlı İmparatorluğu­ nu asırlarca b ü y ü k bâdireleri atlatabilmek güç ve imkânını sağlıyav) B a ş b a k a n l ı k Arşivi, Maliyeden M ü d e v v e r defterler, 20.739 İ ç h a z i n e H e s a p l a r ı defterleri.

No:

15.846 ve


î ç h a z i n e d e n 1081 —1098 (1670—1687) de ç e k i l e n m e b l a ğ l a r ve b u hazinenin b o ş a l m a seyri grafiği.


fl7

S ı v ı ş Yılı B u h r a n l a r ı

bilmişti. Osmanlı Devleti ancak bu hazinenin imkânlarından mah­ rum oldukdan sonra X V I I I , asırdan itibaren önce îç ve daha sonra­ ları dış istikrazlara baş vurmak zorunda kalacaktır. Oysa Batılı devletlerin yüz sene savaşlarından itibaren Dış istikrazlarda bu­ lunduğu malumdur. Yeni dünyadan gelen hazinelere rağmen Şarlken devrinin Devlet iflasları meşhurdur. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın Planı muvaffak olsaydı, V i yana'nın fethi, X V I . asırdaki Mısır'ın fethi kadar Osmanlı împarâ^ torluğunu malî bakımdan ferahlatacak ve Sıvış yılı buhranını uzun müddet ^bu derece şiddetli bir şekilde duymiyacaktı. Fakat ters te­ celli Sıvış yılı buhranlarını neticeleri itibariyle daha ağır olmasını gerektireceğinden başka bu buhranları futühatçı, emperyalist bîr poJitika ile önleme şartlarını zorlaştıracaktır. Zira Viyana bozgunu: ve onu takip eden yıllarda, İmparatorluğun iç 'imkânları tükenmek raddesine geldiğinden başka kaybedilen topraklardan dolayı hazi­ nenin gelirleri devamlı bir azalma kaydederken azaltılamıyan kad­ rolar dolayısıyla gider yükü haliyle artmış bulunuyordu. 1690 dan sonra hazinenin tahsil edilen ve edilemiyen gelirleri ile masrafları ve açıklarını tablodan izlemek mümkündür : Gelir

Yıllar

Gider

Fark

1102 (1690-91)

a b

56S751408 281947388

812878 365

— 247126 957

1103 (1691-92)

a b

818 188 665 284 ,148424

929173 910

— 110984245»

28

1104 (1692-93)

?

1110 (1698-99)

all4Ö250641 ıb 117 450000

1211379 266

1113 (1701-02)

.1182327378

1070460505

+ 111866873*2

1114 (1702-03)

a 1060 277 518 b 70 816246

— 262217İ9İ:

30

63560888«

?3»

- (Not: a. tahsil olunabilir gelir, b. tahsil olunamaz gelir) « ) B a ş b a k a n l ı k Arşivi, Kepeci N o : 2313. Y u k a r ı d a belirtilen m e b l a ğ l a r , hazer z a m a n l a r ı n a mahsustur. B u b ü t ç e n i n takdiminde ş ö y l e deniyordu : «Seferler olmayub, Â s i t â n e ve Edirne'de ikamet o l u n d u k ç a hazine-i âmi-


D o ç . î>r. H a l i l SahÜlioğİu

1103 (1691-1692) bütçesinde, istilaya uğrıyan yerlerin geliri ba­ zı muafiyetlerle 70 701801 akçe, harp ve diğer sebeplerle satılanııy t n mukataalarm değeri 90 620 559 akçe olarak takdir edilmiştir. Diğer tahsil olunamıyan gelirle (toplam 284 milyon akçe ediyor k i toplam gelirin 1% 35,7 sine tekabül eder. 1687 de beklenen buhran ancak sıvış yılını izliyen mü­ teakip, devrenin i l k kist mevacibinin tedahüle kaldığı devreye raslamıştır. Terakkileri esirgenen, iaşeleri eksik verilen ve 5 kısıt ulufeleri geciktirilen ordu isyan ederek Edirne'ye yürümüş, I V . Mehmedi hal'etmiş yerine I I . Süleymanı geçirmiştir. Devlet idaresi bir zorbalar grubu tahakkümünde kalmıştır ^ 1685 yılında iç hazinenin nakid mevcudu t ü k e n m e y e yüz tuttu­ ğundan hazmede mevcud altın ve gümüş eşya eritilerek 2.693000 akçe değerinde şerifi altın ve 65853177 akçe değerinde pâre ve akçe (gümüş paralardır) darbedilmiştir. B u şekilde uzun m ü d d e t muat­ tal bulunan darphane faaliyete geçirilmiş oldu. Akçe revalue oldu 14 adedi b i r dirhem (0,229 gr.) darbedilirken 12,5 adedi bir dirhem (0,256 gr.) darbedildi. Fakat bunun darbedilen para İçinde- payı, ekonomik olmadığından cüz'î idi. En eski Osmanlı parası olan akçe M ) S ü a d a r Tarihi, I I , sf. 373 ve mut. R â ş i d Tairihi, I„ Sf. 496 ve I I . , sf: 15 ve

mut.

renin i r a d ı n d a n mesârif-i mukarreresi bir senede 2.219 kise ile 34,245 U10.984 245) a k ç e izdiyâd olub. V e sefer-i H ü m â y û n içtin i ş b u 1103 senesinde tahsili ferman olunan ak­ ç e l e r d e n mâ-'adâ m ü h i m m â t - ı seferiyye tekmili içtin iktiza eden dahi 4 721 kise ve 5 620 ( 236 055 620) a k ç e oltüb k i b u c ü m l e bir senede 6940 kise ile 39 865 ( 346 939 965) akçe i r â d d a n masraf ziyâde o l m u ş olur». B a ş b a k a n l ı k Ar­ şivi, Maliyeden Müdevver defterle, N o : 12 603. (Not, bir kise 50 000 akçedir.) ) B a ş b a k a n l ı k Arşivi, Kepeci N o : 48, Mnkataa defteri, sf. 91, 28 Ş a b a n 1104 tarihli arz. 31) Belediye K ü t ü p h a n e s i , Belediye yazmaları, N o : 0.4. Orjinalmdan kopya edilen b u b ü t ç e suretinde rakamlar biribirini tam bir ş e k i l d e t u t m a m a k t a d ı r , Tashih yapmadan, rakamları o l d u ğ u gibi muha­ faza ettik. ' < : ' « ) B u b ü t ç e n i n gelir k ı s m ı t o p l a n m ı ş o l d u ğ u halde, gider k ı s m ı n d a bir ç o k kalemlerin gider rakamları y a z ı l m a m ı ş t ı r . Ayrıca Gider b ü t ç e s i yekûn­ ları b u eksiklerden dolayı y a p ı l m a m ı ş t ı r . Tablodaki rakamlar tarafımızdan, yazılı bulunan rakamların t o p l a n m a s ı y l a elde edilmiştir. B a ş b a k a n l ı k Arşivi, Kepeci N o : 2324. 3 0

. » ) B a ş b a k a n l ı k Arşivi, Kepeci No : 2326.


S ı v ı ş Yılı B u h r a n l a r ı

99

bu tarihten itibaren yerini Mısır Pâre'sine bırakacaktır. P â r e bu sırada '% 70 ayarında 0,769 gr. ağırlığında b i r gümüş sikke i d i . I V . Mehmed tahttan indirildiği tarihte ayarı muhafaza edilmekle bera­ ber ağırlığı 0,738 grama düşürülmüştür. Altın 1640 tan sonra yeni­ den ayarlanmışır. Fermanlarda. sarahat olmamakla beraber % 960 ayarında ve 3,527 gr. ağırlığında darbedilmiştir. B u tarihe kadar altın paralar saf altından darbedil'irdi , 0

35

Asıl b u buhran döneminde para bakımından en m ü h i m hadise I I . Süleyman'ın cülusundan sonra b a k ı r paraya dayanılarak yapı­ lan ve ü ç sene devam eden b i r bakır para (mangur) enflasyonudur. Yarım dirhem (1,603 <gr.) ağırlığında darbedilen mankura, b u m ü ­ nasebetle yeniden ayarlanan ve 17 si b i r dirhem (0,188 gr.) darbe­ dilen akçenin k ı y m e t i tamlarak sonsuz ibra hakkı kabul edilmiştir. Ancak b a k ı r fiatları dolayısıyla k â r haddi fazla yüksek olduğundan iç ve dış kalpazanlık faliyetinin artması üzerine mangur lağvedildi. Enflasyon Türkiye'de i l k defa olarak çek'içleme darb usulü yerine mihaniki (rakkasla) darb usulünün tatbiki sayesinde m ü m k ü n ola­ bilmiş. B o l miktarda mankur darbedilebilmişt'ir . 3â

Kayde değer bir nokta olarak bu konuda 1699-1711 yılları arasın­ da, b u nisbî s ü k û n devresinde, fetih yoluyla buhranı yenmek şansve ihtimali azalan imparatorluğun sanayileşme yoluyla servet yarat­ mak ve hazinenin gelirini a r t ı r m a k imkânını zorladığı görülmek­ tedir. Modern darphaneden sonra, defalarla b i r çuka fabrikası kurul­ mak istenmiştir. Ancak İmparatorluk bu alanda da geç kalmış bu­ lunuyordu. T ü r k i y e pazarı içinde kendi aralarında savaşan batılı­ ların bu sanayileşme hareketi karşısında pazarı kaybetmek tehlikesi karşısında boş durmaları beklenemezdi. Nitekim bu teşebbüsü sa­ bote ettiler . Batılıların desteklediği b i r tek batılaşma hareketi ol­ du Osmanlı ülkesinde, o da matbaacılığın yerleşmesidir. Sefirlerin Müteferrika İbrahim'e y a r d ı m ettikleri malûmdur. 37

3 5

) B a ş b a k a n l ı k Arşivi, Maliyeden M ü d e v v e r No : 4028, Darphane he­

sapları def. 3 0

) B a k k a s l a darb, t e k n i ğ i ile Haziran 1690 dan Eiylûl 1691 tarihine kadar 558 873 K g . b a k ı r mankur olarak darbedilmiştir. " ) Paris, Arlohives Nationales, Affaires E t r a n g è r e s , B . 1, No : 384, F r a n s ı z sefiri Ferriol'Un 4 ve 18 Temmuz 1703 tarihli m e k t u p l a r ı ve B 1, No : 385 de 16 Ş u b a t 1708 tarihli mektub.



101

S ı v ı ş Yılı Buhranları

Hicrî Sıvış yılı 1121 — Milâdî Gelir yılı 1710

:

Bu sıvış yılında da ulûfe dolayısıyla bir ayaklanma hareketi ol­ mamıştır. Ancak ayaklanma bir evvelki 33 yıllık dönemin üçüncü ulufesinin tedahül ettiği tarihte olmuştur. Devlet idaresine tahak­ k ü m eden Şeyhülislâm aleyhinde sadrazamın kışkırttığı ordu bu politik manevraya âlet olurken neticede, Şeyhülislâma kati ve I I . Mustafa'yı tahttan indirdikten sonra, cülûs eden I I I . Ahmet'ten i l k istekleri gecikmiş ulufeleri oldu. Orduyu tatmin için de, hazine boş olduğundan, kısa vadeli bir iç istikraza gidilmiştir. Bu mü­ nasebetle Fransız sefili Ferrîol «Le Grand Seigneur doit commencer la paye le 13 de ce mo'is, on a assemble six million avec toutes les peines d u monde et le commerce en devenu langilissant, ce sera pour donner trois payes d'un earlier chacune » diyor. Ferriol'un mek­ tubu da geciken ulufenin üç kist olduğunu göstermektedir. Ancak, Sjlhadar'ın h e n ü z yazma halinde bulunan tarihinin son cildinden ta­ hakkuk eden ulufelerin ödendikleri zamanları grafikle gösterdiği­ mizde bir ulufe döneminde kısa bir ara ile 2defa ikişer kist m?uş öden­ miştir. Grafikten 1703-1721 yılları arasında ulufelerjn gecikme sey­ ri, takip edilebilir. Grafikte alt çizgide ulufelerin tahakkuk ettikleri tarih, üst çizgide ödemenüı yapıldığı tarih işaret edilmiştir. Zamanın­ da ödenen ulufelerin ayni kolon içinde kalması lazım gelirken ge­ nellikle üçkenlerin tepeleri gecikmeler nisbetinde sağa yatık bulun­ maktadır. Açık kalan yerler için malumat bulunmamıştır. Sıvış yı­ lını izliyen birinci ulufenin tedahül ettiği dönemde 1717,1718 ve 1719 da ayaklanma teşebbüsleri olmuştur. Tarama ile gösterilen ü ç kist ulûfe, 7 kist mevâcib almıyan b i r eyalet askerine aittir. Bu münase­ betle bir ayaklanma teşebbüsleri olmuştur. 38

Bütçe : Osmanlı maliyesinin bu sıvış yılından itibaren hazine gelirlerinin ay ve güneş yılı aylarına göre teşekkülünü dikkata almak mecburiyetini duyduğunu -göstermektedir. Nitekim 1122 (1710-1711) bütçesi X V I I . asır bütçeleri gibi maliye büroları itibariyle tasnif edildikten başka ayrıca hem güneş hem de ay yılının muhtelif ay­ larına göre bunların teşekkülünü de göstermiştir. Bu yılkı gelir y e k û n u n u n her i k i yılın aylarına göre dağılımı şu şekildedir:

3 8

) Ayni Arşiv, aynj tasnif,

B . 1, No : 384, 4 K a s ı m 1703 tarihli mektubu.


102

D o ç . Dr. H a l i l Sahillioğlu

1122 (1710-1711) Bütçe gelirlerinin Güneş ve ay yılma dağılışı Ay yılı geliri Aylar

Güneş yılı geliri Akçe

Aylar

1 (Muharrem) 2 3 4 5 6 7 8. 9 10 11 12

276 170 230 6000 100000 285188

Yekûn

920 484 103

1293885 2 968 882 530 303>409 94 714329 444000 3 254 400 10943 780

Mart Nevruz Nisan Ruz-ı Hızır Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eyiûl Kasım Aralık Ocak Şubat

Akçe 339 427 624 3112816 2100000 6 199 800 616 000 3000000 , 120000 1052000 8 052 000 65920 818932 5 421480 12063540 382 070 312

Bu itibarla 1302 554415 akçe tutan bu yılki gelirin takriben % 30 f i ­ ilen güneş yılı itibariyle teşekkül ve tahsil olunmaktadır. Bu yılki buhranın hafif olmasının, bir sebebi de bu olsa gerektir. Sair zaman­ larda da, sıvış yılında b ü t ü n b i r yıllık ulufenin tedahül etmeme­ sinin sebebi de budur. A y n i minval üzere Osmanlı tarihindeki bir çok hadiseleri bu i k i yıl arasındaki gün farkıyla izah etmek m ü m k ü n d ü r . Ancak biz burada bu kadarıyla iktifa ederken daha sonraki sıvış yıllarının 1155 (M. 1742), 1189 ( M . 1775), 1222 ( M . İ80T) yıllarına rastladığım ve daha sonrakinin de Tanzimat'a yani 1256 (M. 1840) ya tesadüf ettiğini kaydedelim.


S ı v ı ş Yılı Buhranları

Foto III.

H e m ay yılı hem g ü n e ş yılı ayları itibariyle hazine gelir ve giderlerini g ö s t e r e n 1122 (1710 — 1711) yıylı b ü t ç e s i .

103


BELGE I Bir sıvış yılı tashihi gerekçesi Mûcebince kayid ve tashih olunmak buyuruldu F i 29 Cümâdelulâ sene 1088 (9.VIIL1676) «Arz-ı bende-i foi-mikdar budur kî Mart, şühûr-ı Rumiyyeden olub ve Şemsiyye itlâk olunan sene­ nin ibtidâsı olub ve dâimâ müstakar olub ve tağyir kabul etmeyüb. hareket-işemsvetahvîl-i burûci'tibariyle365 gün ile yevm-i vahidin bir cüz'ünden bir cüz' gün Mart hesâbmca kâmil bir sene-i şemsiyye olur. Ve şehr-i Muharrem, şühûr-i arabiyyeden olub ye kameriyye i'tibâr olunan senenin ibtidâsı olub takriben bir ayı otuz ve bir ayı 29 gün olmakla 354 gün bir sene-i kameriyye olur. Bu suretle sene-i kamerîyye, şemsiyye senesinden her bir yılda on bir g ü n ve bir gü­ nün yigirmi bir cüz'ünden b i cüz' gün noksan oldığından kame­ riyye ile şemsiyye seneleri mânbeyninde 33 [senede bir] sene ile dört günü bir sene-i mütefâvit olur. Be-hasebi't-tefâvüt şühûr-İ arabiyye fasıldan fasla intikal idüb mevsim-i Hac ve sıyâm kâh (bahar ve kâhî şitâya müsadif olub Mart Ale'd-devâm ibtidâ-i baharda ber karar ve sene-i kameriyye, mütedâhil ve devvâr vâki olub seksen yedi senesi içinde Mart'ıh senesi temâm olıhayub seksen sekiz Muharrem'inin beşinci güni se­ nesi temâm etmekle, kameriyyenin 87 ci senesinde Mart vâki olma­ mış olur. Sene-i sabıkada tevcih ve der-'uhde olman mîrî hizmet­ lere 1087 senesine mahsûb olmmak üzere tevcih ve hazine defter­ lerine bu vechle kayd ve tahrir olınmiş. Bu itibar sahih olmayub tedâhul sureti numâyan oldığından gayri ihtilâf-ı sene ile nizâ'dan hâli olunmaz. Seksen yedi senesinde Mart vâki olmamağla sene-i sa­ bıkada verilen Mart'ı hizmetlerin defterlerin mahalleri seksen sekiz Muharreminde vâki olan Mart'dan olmak üzere tashih olmmak içün Fermân-ı âlileri ihsân buyurulmak babında ferman sultanımmdır». r

Maliyeden Müdevver No : 9857

/


S ı v ı ş Yılı B u h r a n l a r ı

105

BELGE II «Tefâvüt tafsilidir: îhtilâfât-ı şemsiyye ve ikameriyyeden nâşi vaz'olmarı tefâvüt hâliyâ hazine-i h ü m â y û n a irâd olman emvâl-ı m u k a t a ' â t m her guruşda ikişer akçe tefâvüt-i hasene nâmıyla tahsil ederler k i m ü îûk-i mâziyeden birinin 'asrında hazineye i'ânet ölub r û z ve ş u h û r devrylemesi ile kesr müterettib olmamak içün ol vakıtda bulunan müdakkık mühâsibler h'isâb eyleyüb b i r sene zâyi* olan emvâl-ı mukata'âtı istifa [ve tekmil içün] otuz ü ç sene dört ayda tahsil olunan malm her bir guruşuna tef âvüt-i. hasene deyu akçe zam eylemişler­ dir, B i r mukata'anın malı guruş olur ise beher guruşda ikişer akçe tefâvüt-i hazine iktiza ider, malı sümn ise binde 14 akçe iktiza ider, Kayd şüd fî 17 Muharrem sene 1199 (2X11.1784). Mukata'amn malı sümn ise ve kıymeti 7 743 guruş ise 1743x120 (akçe) = 929160 akçe eder 929 1601x0,014 = ' |' 13 008,240 [akçe eder]

(asl-ı mal)

916152 . (tefâvüt-i hasene) Başbakanlık Arşivi, D.BŞM. 1199.1.17 B E L G E III. Şimdiyedek cizyenin tahsili ışıühûr-i kameriyye üzere alınmak ile tedahül idüb İşbu sene 980 yılında cem'olmacak cizye 978 vacibi­ nin olub tedahül refolınub 980 Rebıulevvel'inin yigirmi birinde vâki. olan Ağustos evvelinden 981 Rebiülâhır'ımn ikinci gününde vâki olan Ağustos evveline gelince b i r yıllık cizye alınmak ferman olırimâğla m i n ba'd Ağustos'dan Ağustos'a gelince târih beyân olmmak ferman olmdı. Tahriren fî 2 Cümâdelâhır sene 981 (29.IX.1573). Başbakanlık Arşivi, Maliyeden Müdevver 654, Mukataa Defteri Sf. 4. B E L G E IV. (—) Beglerbegisme [ h ü k ü m k i ] * V " [Begler] begliğinde vâki olan k u l taifesinin ulûfe zamanında ka­ meriyye hisâbı üzere birer günlüği alıkonıldukdan sonra ol h ü k ü m -


106

D o ç . D r . Halil S a h i l l i o ğ l u

îeri ve ba'z-ı husus vaki* oldı deyu ulufelerinden birer ikişer gün­ lük dahi alıkonılub rencide oldukları *1âm olmdı. Buyurduım k i vardukda, bu bâbda mukayyed olub beğlerbeğiliğinde vâki olan k u l tâifesinun ağâlarma ve kâtiblerine tenbîh idüb m i n ba'de olıgeldüği üzere birer günlükleri almdıkdan sonra ol vechle b a h â n e î d ü b k u l taifesinden nesne taleb idüb rencide etdürmiyesin. Cum'a 26 Zilhicce 990' (21 Ocak 1583) Başbakanlık Arşivi, Mühimme 48, H ü k ü m 731

B E L G E V. Mucibince ahkâmı tahrîr oluna Sah Şerefyâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-i şevkctmakrûn ve telhis mucibince mahalline kayd ve sûreti ve ahkâmı tahrir olunmak buyuruldu. Fî 15 Cümâdelûlâ 1152 (19 Ağustos 1740) Arz-ı bende-i bî-mikdâr budur k i Cenâb-ı nesksâz/ü umûr-5 k â i n a t celle ş a n u h u ani'n-nakâyisı ve'ş-şebîhi ve'I-âfât hazretlerinin irâde-i 'aliyye-i ezeliyyesi b u kârhâne-i deher-i muhdesin nizâm-ı icâdma ta'alluk eyledikde harâbezâr-ı gaibrây-ı süfliyyeye iyvâ ve iskân eylediği nev'-i beni âdemin cihet-i ma'âş ve zâbıta-i inti'aşlarını râbıtâ-i dakayık-ı mu'amelâta rabt ve ta'lıyk eyleyüb ta'lim-i nükât-i â i d a t v e tefhîm-i rumûzât-ı vâridât sıyâkmda k'itâb-ı müstetâb-ı hikmet meâbında «Jıüvel-lezi ce'ale'şışemse ziyâen ve'l-kamere nuren ve kaderrehu menâzile l i ta'lemu adede's-sinîne ve'l-hisâb m â halakallahu zâlike illâ bi'I-hakkı yufassilu'l-âyâti li-kavmin y a ' l e m û n » nass-ı kerimi ile îrâet-i ta­ r î k i hidâyet refik etmekle umde-i dânişverân-ı ehl-i zekâ ve kudve-i fetânet disâr fırak-ı rüşd ve dehâ olan ulemâ ve h ü k e m â n m nıaztoût-ı cerâid-i âsârları olan kavâid-i rûznâme-İ musannafâtı medâr-ı zâbıtâ-i kâffe-i mu'âmelât olmağla kanun-ı devlet ve âyin-i saltanatın iptidâ-i z u h û n n d a n beru 'âmme-i e n â m m hususâ vâridât-ı hazâin-i m ü l û k ü n cîhet-i zabıtası şerâit-i hesâba m a n û t ve dakaik-ı f

*) K u r a n , 10. sure, 4. âyet.


S ı v ı ş Yılı B u h r a n l a r ı

107

mesâil-i zarb ve taksime merbut oldığma binâen fırak-ı ketebe ve zümre-i bademe-i hazinenin kuvve-i fikriyyeleri dâimâ vazife-i hal­ lerine masruf ve man-ı himmetleri her b â r semt-i d a k â i k ı u m ü r a ma'tûf olması lâzime-i hallerinden olduğı emr-i bedihî olub lâkin zeyl-i muharrerâıtda maksud-ı aslî olan dakaik-ı emrin sıhhatim teşyîd ve te'yîd içün mesâil-i erbâb-ı hey'etin hulâsa-i makallerinden ba'z-ı kavâ'id-i mer'iyyenin işbu mahalde tahriri ihtiyar olundı. H u ­ lâsası budur k i : Zaman-ı hicret-i nebeviyye 'aleyhi afdalu't-tahiyye hazretleri müte'ayyen ve müttefakun aleyhi oldığma binâen sene-i mezbûre Muharrem'inin evveli târih-i islâma mebde' i'tibâr olınmışdır. Ve ehl-i şer* indinde b u tarih-i 'arabinin şühûri rü'yet-i hilâldan rü'yet-i hilâla dek olan müdetdir. Ve b u ş ü h û r k â h otuz ve k â h 29 olur zâid ve noksan olmaz. Ve dört ay mütevaîiyen otuz ve ü ç ay mütevaliyen 29 olmak caizdir. Ve her 12 şehre b i r sene itlak iderler ve bu sûretde şühûr-i sinîn-i kameriyye-i hakiykıyye olur. Lâkin şems ve karnenin Hareketlerinde ve evzâ'-ı mesâkininde ve kamerun şemsden bu'dunde ihtilâfât sebebi ile rü'yet-i hilâldan rü'yet-i hilâla dek olan müddeti zabt m ü m k i n olmadığı ecilden umûr-i 'şer'iyyeye te'allukı olmıyan emirde hüssâb ve ehl-i nücûm şems ve kamerun seyr-i evsat i'tibarıyle ictîma'ları beyninde olan müddete b i r şehr dirler. Ve her on i k i şehre bir sene dirler. Ve bu suretde ş u h û r sinîn-i vasatıyye olur. Ve bu i'tibâr ile her ş e h r 29 gün 12 saat ve 44 dakikadan' ibâret oldığmı edevât-ı rasadıyye ile tahkıyk ve isbât eylediler. Ve re's-i sene-i kameriyye olan şehr-i Muharrem'i 30 ve Saf er'i 29 i'tibâr eyleyüb b u minval üzere ilâ âhire's-sene birin 30 ve birin dahi 29 addeylieyerek sene-i kâmile-i kameriyyenun a'dâd-ı yevmiyyesi 354 güne İblâğ eylediler. Ve her şehrde terk ve ihmâl eyledikleri 44 dakıyka küsur­ dan b i r senede müctemi' olan 528 dakika k i hasebü's-sâ'at 8 saat ve 48 dakika îder. Senevî ol mikdar sâ'ât ve dakaikdân her 30 senede 11 g ü n zâid buldukları cihetden her 30 senede Zilhicceyi 11 defa 30 ar gün 'addidüb ol senelere kebise dirler. Ve 'alâ haza't-tahkıyk sene-i kameriyye-i vasatıyye 354 gün ve 8 saat ve 48 dakika olmuş olur. Ve sene-i şernsiyyenin müddeti Zeyc-i Gürgâııi rasadı mısdakmca 365 gün ve 5 saat ve 49 dakıyka olub beynehümâda tef âvüt alâ vechittakrîb 10 g ü n ve 21 saat olmak iktizâ etmekte tarihi kameri olan vezâifde madde-i tedahül alâ vechi'z-zarûre zâhir olur. Bu takdirce


108

D o ç . D r . Halil S a h i l l i o ğ l u

tarihi şemsi olan mukata'ât ummâlı her üç seneki 36 şehr ider eyyâm-ı muctemia-i mü tef â öteden her hir senede hâsıl olan eyyamdan üç senede 36 ay vezâifi yahud şehrî i'tibâr olunan şâir mesârıfat-s mu'ayyeneyî hir .ay ziyâdesile 37 ay i'tibâr iderek her 33 senede bir senelik masrafı ve vezâifi ziyâde virmeğe mecbur olurlar. B u keyfiyetin habâyay-i hafâdan hârica ihracına cihet-İ temsilî budur k i meselâ sene-i kameriyyenin eczasından ibâret olan şiihûr-i arabiyyeden re's-i sene i'tibâr olunan gurre-i Muharrem ile ş ü h û r Kumiyyeden sâl-ı şemsî i'tibâr olunan Mart'a tesâdufı tafahhus olundukda hâlen müneccimbaşı olub İzmir k a d ı s ı olan faziletîu Ah¬ med Efendi dâ'ilerinin istihracı üzere 1053 sene-i hicriyesinde Mart bulunmayub 1054 senesi Muharrem'inin evveli ile Mart b i r g ü n e musâdefe etmekle, bâlâda zikr ve tafsîl olunduğu üzere k ü s û r - i m ü tefâtviteden muetemi' olan keyfiyât-ı dakıyka mucibince 1054 s e n e ­ s i n d e n 1037 tarihine m u r t a k ı olunca b i r sene-i kameriyye tedahül ye 1087 tarihinden dahi 1121 sene-i hicriyyeye gelince i k i sene-i kameriyye v e 1121 sene-i hiciriyyeden 1154 sene-i hicriyyesine va­ rınca ü ç sene-i kameriyye mütedâhil olub hasebi'd-dıkkat 1054 sene-i hicriyyeden 1154 senesine gelince sene-i hicriyye 'adedi t a m â m e n yüz seneye baliğ olmışiken sinîn-i şemsiyye adedi sinîn-i kameriyye adedi gibi yüz sene olmayub 97 sene olmak iktizâ eylemekle ü ç s e n e n â k ı s olmuş olur. Elsine-i hademe-i hazine ve kâffe-i nâsda ta'bîr <*©m dört Martı elli beş Martı» deyu ta'bir olunur. Bu nisbet-i galatiyye sebebi ile meyanede ü ç sene-i kameriyye mütedâhil olub kalîl v e kesîr mesârif-i hazine h e ne ise zikrolmdığı üzere 1054 se­ nesinden 1154 senesine gelince meyanede m ü r u r eden 96 senede ibtidâsi Muharrem'den İ'tibâr olunan mesârifden ü ç senelik masraf ziyâde virilmiş olub istilâhât-i ketebe-i hazinede «vâcib 'an sene-i fidan..» deyu yazılan ta'birin şerâit-i vazHyyesine i'tibâr olunmamış o l u r v e b u maddeye Nass-ı Kerîm'de dahi işaret olunduğum k i b â r - i müfessirîn hazerâftı sebt-i ceride-i âsâr buyuımuşjlardir [ve fi'l-Furkani işâretun lihâze't-tefâvüt, k e m â rüv'iye 'an A l i y y i n i b n i Ebi Tâlib Radiyallahu Te'alâ 'anhu v e me'âluhu ennehu seele yahudî a n h u ve kal; vaka'a fî KitâbiUâhi'l-Kerîm fî kıssati ashâfoiTkehf i selâse miete sinîn «Felebisû fî kehfihim selâsemi'eie s i n î n e ve'z-dâdû tis'an» vefi?t-Tevrâti. selâse mi'ete sinîn f a k a t v e l e y s e f î h â t i s ' a f e k e y f e y e kûne't-tatbîk ve't-tevfîk fe acâbe 'anhu, Radıyallahu 'anhu: inne'ssenete'l-vâkı'ata fi't-Tevrât'i alâ hisâbi's-seneti'ş-şemsiyye v e m â vaka'a-fi'l-Kurân'ı 'alâ.hisâbi's-seneti'I-kameriyye v e lihâzâ'kalallahu r

:

f


S ı v ı ş Yılı Buhranları

109

Te'âlâ «ve'zdâdû tis'an» Hâzâ (hazihi) işâretün ilâ tedâhuli tis'a sinînin fî selâse mi'ete sinîn (sene) ] Binâen 'alâ zâlike Devlet-i Aliyye-i ebed peyvend hazinesi aidatından 'ibâret olan kâffe-i varidatın ve âmme-i mesârıfâtm mecmû'ı sene-i kâmile i'tibâriyle cârî olduğuna binâen âidâte-i mu'ayyenenin ba'zısı şühûr-ı şemsiyye ve ba'zıları dahi şühûr-i kameriyye i'tiibâriyle mesbût-i sahâif-i cerâid olub lâkin re's-i şuhûr-i şemsiyye i'tibâr olunan Mart'dan gâye-i şehr-i Şubât'a vannca mukaddeme-i mezkûrede vasf ve tafsil olunduğu üzere meyânâde güzer eden a'dâd-ı eyyâm hasebe'l-'aded 365 gün ve re's-İ şühûr-i kame*iyye i'tibâr olunan Muharrem'den dahi gâye-i şehr-i Zilhicce'ye müntehi olunca m ü r û r eden a'dâd-i eyyâm dahi 354 günden 'ibâret olub Ancak fi'1-asl re's-î târih-i hicriyye i'tibâr olunan sene-i kamerriyyenin a'dâd-ı eyyâm-ı sene-i şemsiyye eyyâmı 'adedinden 11 gün noksan olduğuna binâen külle senetin takriben 11 er gün tefâvüt noksânı sebebi ile her 33 senede bir defa şühûr-ı kameriyyenin tedahülı vuku'undan fesâd-i hisâb-ı hazine iktizâ eyleyüb husûsâ 1121 senesinde vâki' olan tedahülden 1154 senesine varınca 33 sene m ü r û r edüb 1154 senesinde f i k r ve mülâhaza olunan mâdde-i tedahül vâki" olacağına binâen bast ve temhîd olunan mahzurâtdan hâdis ve ârız olacak illet-i tedâhüle imkânı olduğu veçhile tehyiey-i. tedâvi lâzime-i hâlden olduğu ecilden ba'z-ı 'umde-i k ü t t â b ve nakave-i ehl-i hisâb ile tarıyk-ı müdâvâsı mülâhaza olundukda bâlâda tafsil olun­ duğu üzere tekevvün-İ tedahül sebebi ile varâ-i perde-i hafâda mütekevvin olacak mahzûrât-ı hafiyyeden başka fazla görünüb hazine-i âmireye bârgirân-ı zuhûrât mesabesinde ârız olacak ocaklık mevâcibâtı masrafları «'an» i'tibâr olunan gurre-i Muharrem Re's-i şühûr şemsiyyeden 'ibâret olan Mart'a tahvilden gayri çâresi olmayub lâkin zikrolunduğu üzere sene-i kâmilesi 354 günden 'ibâret eyyâm-ı sene-i kameriyye masrafının 'ayni gurre-i Müharrem'de iken sene-i kâmiJ

1

) Kur'ân'da hu tef â v ü t e işaret vardır : Ali hin E b i Tâlib'aoAllah kendi­ lerinden razı olsun - izafet edilen bir rivayetin mealinde; B i r y a m ı d i gelip kendilerinden s o r m u ş d u r : Ashab-ı Kehf'in k ı s s a ( H i k â y e ) lerinde Allah'ın Y ü c e K i t a b ı n d a b u n l a r ı n «Mağaralarında 300 ve dahi 9 yıl kaldılar» den­ mektedir, oysa Tevrât'ta yalnız- 300 yıl k a l d ı l a r deniyor, orada 9 yoktur. B u [iki i f â d e y i ] n a s ı l b a ğ d a ş t ı r m a k . C e v â b l a n n d a , Allah kendilerinden razı ol­ sun, Tevrat'taki g ü n e ş yılı h e s a b ı , Kur'ân'da kasdedilen ise Ay y ı k hesabıdır. «Ve dahi 9 yıl kaldılar» diye b u y u r d u k l a r ı b u n d a n d ı r . B u da 300 y ı l d a 9 yıl t e d â h ü i e t t i ğ i n e işarettir. !E3Mabiıumî, b u i ş a r e t i kendi istihracı diye zikre-, der. Not 1 adı g e ç e n eseri, ayni yerde.


110

Doç. Dr. Halil Sahillioğlu

lesi eyyamı 365 günden ibaret sene-i şemsiyye Mart'ma muıısarıf olduğu suretde zâhir-i hâlde sene-i şemsiyeye nakl sebebi ile on bir günlük masraf-i yevmiyye zâid olub lâkin hakikat-ı hâle nazaren tedahül nizâ'ına illet-i müstakille olan sebebi hafî işbu suretde zâhir ve bedidâr olan onbir günden ibâret olub ve maksûd-ı aslî beher sâl sene-i şemsiyye ile sene-i kameriyye eyyâmı beyninde tef âvüt-i a'dâd i nisbeyyeden tekevvün eyliyen on birer gün k i otuz ü ç senede bir defa ma'a tefâvüt 365 g ü n d e n 'ibâret bir sene-i kâmile-i ma'neviyyenin nizâ'ı mâddesinin, imhâsı olmağla bu suretde meselâ yevmî bir kise-i Rumî mevâcibi olan b i r kal'a. neferâtı yevmiyesi gurre-i MuharremMen 'i'tibâr olunduğu takdirce sene-i mezbûre Zilhicce'si gayesine dek eyyâm-ı sene-i kâmile i'tibâr olunan 354 güne iktizâ eden 354 kiseyi yine tamamen almak ve mâdde-i nizâ'-ı tefâvutî mahv ve izâle içün sene-i şemsiyyeye nakli sebebi ile mütekevvin o l an on b i r günden İ ğ m a z ve te' âmi olunmakdan ocaklîk ashabı neferâta bir dürlü gadr malhûz olmadığı emr-i bedihî ol­ mağla ol makule Muharrem'i olan ocaklık yevmiyesi sene-i kameriy­ ye eyyamından 'ibâret olan 354 günlük mevâcibini yine tamamen almak ve sene-i şemsiyyeye nakli sebebi ile mütefâvit görünen on bir gün meskûtun anh kalmakda be's-İ zahirî melhûz olmayub lâkin bu emr-i hafiyyü'l-menâfi'in nükte-i mektûmesini dakayık-ı hisâbdan bî-haber neferât-ı kıla'a defaten tefhimi nev'an su'ûbetli olduğu cihetden tedricî tefhime vesile olsun içün bu keyfiyetin mukaddeme-i şıırû'ı be-'inâyetillâhi Ta'âlâ bu defa feth ve teshiri müyesser ve neferâtı müceddeden vaz' ve t a h r î r olunacak Belgrad kalesinden ve müzâf âtından olan kılâ' ve palankalar nef erâtmdan bed'olunması müstahsen görülmekle ibtidâ-i emirde nefs-i Belgrad kalesinin el'ân tah­ ririne mübâşeret olunan piyade ve süvâri yerlu neferâtmdan şimdiye dek her ne m i k d â r neferât tahrir olunmuş ise tahrîr olundukları tarihden 1151 senesi Mart'ı vâki" olan 1151 senesi Zilhiece'sinin ikinci gününden 354 günün nihayet bulduğu 1152 senesi Zilhicce'nin ikinci g ü n ü n e gelince her ne mikdar yevmiyeleri y ü r ü r ise başkaca icmal olunub iktizâ eden yevmiyelerinden müctemi olan akçe başka veril­ mek ve inşaallahu Ta'âlâ 1152 senesi Zilhicce sinin 13 ci gününde vâki' olacak Mart'dan sonra mukaddem tahrir olunan neferâtm yev­ miyeleri Mart ibtidâsmdan Şubât gâyetine değin 354 gün hesabiyle y ü r ü m e k ve Mart duhulünden sonra tahrîr olunacakların dahi tah­ r i r l e r i tarihinden 354 günlük nihâyet bulduğu yüz elli ü ç senesi Zil­ hiccesinin 13 cü g ü n ü n e değin hisâb olunub verilmek ve bi-'avnillâhi


Sıvış Yılı Buhranları

111

Ta'âlâ kale-i mezbûrenin lüzum ve iktizâsı mertebede neferâtınm tahriri tekmilinde bâlâda bast ve temhîd olunduğu üzere sene-i kameriyyede alacakları 354 -günlük yevmiyeleri 354 gün i'tibâriyle ta­ mamen verilüb nizâ'-ı tefâvüti izâle içün sene-i şemsiyyeye nakil sebebi ile eyyâm-ı sene-i şemsiyyeden fazla görünen on b i r güne ta'arruz olunmamak ve senevi icmalleri sene-i şemsiyye İtibariyle 365 günden bağlanub on b i r günlüğü def-i nizâ'-ı tedahül nâmiyle furûnihâde ve 354 günden sene-i kâmile i'tibariyle mevâcibleri ve­ rilmek ve b u sıyâk-ı mer'iyye Belgrad ve aklammdan olan kılâ ve palankalarda mer'î ve mu'teber tutulmak üzere mahalline kayıd ve Belgrad hazinesi tarafına mufassalan sureti ve iktizâ eden a h k â m ı yazılmak babında fermân devletlu sa'âdetlu sultânım hazretlerinindir. El-hakıyr Ahmed Suret dâde fî 16 Cümâdelevvel sene 1152 (20 V I I I 1739) Başbakanlık Arşivi; Cevdet, Maarif 308


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.