Anadolu Nümismatik Bülteni 2008 #6

Page 1

6 Haziran / 2008

“Paranın İcat Edildiği Topraklardan Koleksiyonerlere” • Osmanlı Mangırlarında Aslan İkonografileri • Sahillerin Sultanı Ahmet Gazi’nin Nakışlı Mangırları • Hatalı Olarak Germiyanoğulları’ndan Yakup Bey’e Ait Olarak Tanıtılmış Bir Akkoyunlu Sikkesi • Dört Adet Nadir Sikke • Kıbrıs Seferinde Darbedilen Bir Osmanlı Bakır Parası, “Ordu-yu Hümayun” • Aydınoğlu Cüneyd Bey’in Neşredilmemiş 825 Tarihli Gümüş ve Bakır Parası Hakkında Bir İnceleme • İnançoğlu Murad Arslan Bey’in Sikkeleri

3 10 14 17 20 22 26


Merhaba, Mayıs ayı sonunda yapılan II.Nümismatik Sempozyumunda sunulmuş olan yazıların bir kısmı bültenimiz aracılığıyla siz koleksiyonerlerin kütüphanesinde yerini alacak. Böyle bir işe aracılık edecek kadar bize güvendikleri için yazarlarımıza ayrıca teşekkür ederim. İki Osmanlı Paraları kitabı arasına bir de Türkiye Cumhuriyeti kitabı sıkıştırdık. En sık başvurulan katalog olması ve kolay taşınması amacıyla boyutlarını ufak tuttuk. Ayrıntılı olmasına çalıştığımız kataloğumuzu beğendiğinizi umarım. Gelen talepler doğrultusunda aNB bültenini PTT ile göndermeye tekrar başladık. Ancak bu sefer yıllık 10YTL posta masrafı talep ediyoruz. Özel kargo masrafının çok altında olan bu ödemeyi doğrudan banka hesabımıza yapabileceğiniz gibi internet üzerinden çeşitli müzayede siteleri aracılığı ile de yapabilirsiniz. Kaan Uslu

BU SAYIDA KATKISI OLANLAR (Alfabetik sırayla) Celil Ender Erol Olcaş Gültekin Teoman Kamil Eron Necdet Kabaklarlı Üstün Erek YAYINA HAZIRLAYAN Kaan Uslu HER TÜRLÜ YAZIŞMA İÇİN

Koleksiyonlarınıza Ekspertiz Yapılır Nakden Satın Alınır

info @ osmanliparalari.com KAPAK FOTOĞRAFI Sultan II.Selim dönemine ait Ordu-yu Hümayun mangırı.

Yeni dükkanımızın adresini lütfen not ediniz YASAL UYARI : Anadolu Nümismatik Bülteni (aNB) koleksiyonerleri bilgilendirme amaçıyla üç ayda bir basılır. Yıllık posta ücreti 10 YTL’dir. Bu bültende yer alan bütün bilgiler , bülteni hazırlayanlar tarafından herhangi bir maddi menfaat temin edilmeksizin genel anlamda bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Bültenimizde yer alan tablo, grafik, resim, fotograf ve fiyatlar doğrulukları tarafımızca garanti edilmemekte olup, bu bilgiler belli bir getirinin sağlanmasına yönelik olarak verilmemektedir. Bu nedenle bu bültende yer alan bilgilerinin yer aldığı tablo ve grafiklerdeki hatalardan, eksikliklerden ya da bu tablolara, fiyatlara dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak doğrudan veya dolaylı her türlü maddi/ manevi zararlar ve masraflardan ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zarar ve masraflardan dolayı bülten sahipleri sorumlu tutulamaz.

2

ganzilis nümismatik

Rumeli Cad. Rumeli Pasajı No:45/22 Nişantaşı 34371 İstanbul (212) 296 43 49 ganzilis@gmail.com

www.osmanliparalari.com


Osmanlı Mangırlarında Aslan İkonografileri

Necdet Kabaklarlı

Oriental Numismatic Society’nin Mayıs 2008 Tubingen toplantısında sunulan bildirinin türkçe çevirisidir.

Medeniyet tarihinde “Aslan” daima gücü, kuvveti, kudreti, egemenliği ve koruyuculuk durumunu temsil etmiştir. Tüm medeniyetlerde aslan heykelleri, ikonografileri, freskleri ve figürleri yaygın bir şekilde evrensel sembol olarak kullanılmıştır. Eski Sümer mitolojisinde ölümsüzlüğü arayan Gılgamış Uruk’un aslanı olarak betimlenmiş ve onun aslan vücutlu ve insan başlı heykeli yapılmıştır. Diğer taraftan Anadolu’nun tüm medeniyetlerinde özellikle erken ve geç Hitit, Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde sık sık aslan objeleriyle karşılaşırız. Buna ilaveten ortaçağda astroloji ilmine önem verilmiş ve astrolojik figürler sıkça kullanılmıştır. Aslan ve güneş, aslan burcunun simgesidir. Örneğin Nemrut dağındaki kompoze aslan-güneş heykeli astrolojik işaretler içermektedir. Bu heykel MÖ I. yy’da Antioche ‘ye aittir. (Resim 1 ) Diğer taraftan Selçuklu II. Keyhüsrev dönemine ait güneş ve aslan figürlü paralar da vardır. Bu paralardaki aslan güneş figürlerinde Moğol etkisinden bahsetmemiz mümkün değildir. (Resim 2-7) SELÇUKLU PARALARI

Keyhüsrev’e ait güneş ve aslan figürlü paralar Dr. Lutz Ilich’in değerli çalışmasında etüt edilmiştir.¹ Selçuk paralarındaki aslan ve güneş figürleri Beylik paralarını da etkilemiştir. Ancak Beylik paralarında görülen aslan figürleri sade ve basittir. (Resim 8-13) BEYLİKLER

www.turkishbanknotes.info

3


Osmanlı Mangırlarında Aslan İkonografileri

Necdet Kabaklarlı

Bu Beylik paraları Selçuk paraları kadar gösterişli ve iyi dekore edilmiş değildir. Bu sadeliğin başlıca nedeni paraların çaplarının küçük oluşundan kaynaklanmaktadır. Ayrıca bu paraların nakkaşları Selçuk sarayındaki nakkaşlar kadar deneyimli olmayışlarından kaynaklanmaktadır. Anonim Beylik paraları üzerinde görülen aslan ve güneş motifleri de çok ilginçtir.(Resim 1516) Selçuklularda, Anadolu Beyliklerinde ve Osmanlılarda güneş ve aslan terkibi hiçbir zaman hanedan arması olarak kullanılmamıştır. Süleyman I devrine kadar Osmanlı mangırlarında güneş ve aslan figürüne rastlamayız. Diğer taraftan Osmanlı mangırları üzerinde görülen aslan figürleri de Beylik paralarındaki aslan figürlerine benzerler. XI. asırda Gazne sarayında karşılaştığımız çini panolarında gördüğümüz aslan figürleri ile Beylik ve Osmanlı paralarındaki aslan figürleri arasındaki benzerlik belirgindir 2. (Resim 17-19)

Osmanlı mangırlarında aslan figürüyle ilk kez II. Murat devrinde karşılaşırız. Bu mangırlar Bursa’da 838 H. Tarihinde darpedilmiştir. Diğer taraftan Bursa’da darpedilen nakışlı Osmanlı mangırlarındaki aslan figürlerinin bir kısmı sağa bir kısmı da sola bakar.(Resim 20-25)

Tire mangırlarındaki aslan figürü diğer Osmanlı mangırlarından farklıdır. Çünkü Tire paralarında görülen figür aslan değil, Anadolu leoparıdır. Bu figürler çok güzel stilize edilmiş ve kuyruklarında bir anahtar motifi mevcuttur. Kuyruktaki bu anahtar motifi ilginç olup, bize egemenlik yolunu gösteren bir mesajdır.(Resim 26-34)

4

www.osmanliparalari.com


Osmanlı Mangırlarında Aslan İkonografileri

Necdet Kabaklarlı

TİRE

Konya mangırlarında 2 tip aslan figürüyle karşılaşırız. Birinci figürde aslan üzerinde 2. Mehmet’in sıkça kullandığı palmet motifi yer alır. Diğerinde ise aslan figürü sıçrama pozisyonundadır. (Resim 35-37)

Fatih devrinde, Amasya’da darbedilen mangırlar üzerinde aslan figürünün çok değişik çeşitlemeleriyle karşılaşırız. (Resim 38-46)

www.turkishbanknotes.info

5


Osmanlı Mangırlarında Aslan İkonografileri

Necdet Kabaklarlı

Kastamonu ve Amasya mangırlarındaki aslan figürlerinde belirgin benzerlikler mevcuttur.(Resim 47-49) KASTAMONU

Şam’da darpedilen mangırlardaki aslan figürleri ile Memluk devrindeki aslan figürleri arasında benzerlik belirgindir. Bu paralardaki Memluk etkisi gayet açıktır. (Resim 50-55) ŞAM (DIMAŞK)

Harput’ta darpedilen mangır üzerinde görülen aslan figürünün stili diğer Osmanlı paralarından farklıdır. Doğu Anadolu’da darpedilen mangırlarda özellikle Amid ve Mardin darplarındaki görülen aslan ve güneş terkiplerini hanedan arması veya devlet sembolü olarak görmemiz mümkün değildir. Bu motifler halk inançlarından ve dini dogmalardan kaynaklanmıştır. İran bölgesinde güneş ve aslan kavramı , Sasanilerden günümüze yer alan eski şiirlerden,hikayelerden,efsane ve masallardan kaynaklanmaktadır. Bu konuyla ilgili bilgileri Müşteba Minavi’nin “ Merci-i Nakşi-i Şir ü Hurşid Alamet’i Resmi-i İran” adlı eserinde bulabiliriz3. Birçok orijinal örnekler ve bilgiler Ahmet Kesrevi’nin “Turunc-i Şir ü Hurşid” 4 ve Cafer Ya Hakkı’nın “Ferheng-i Esatir ve İşaret-i Der Edebiyyat-ı Farsi” 5 adlı eserlerinde de mevcuttur. Diğer taraftan İran’ın islamiyeti kabulunden sonra şiizm popüler bir şekilde İran bölgesinde yayılmıştır. Şiizme göre hilafet, Ali ve ehl-i beytin hakkıydı. Açıkça yalnız İran’da değil Anadolu’da bile İmam Ali halk arasında bir kahraman olarak kabullenilmiştir. Özellikle Bektaşi, Alevi ve Hurufi akımları bu halk inançlarını pekiştirmiştir. Anadolu’ya kitleler halinde gelen Türkmen aşiretleri burada yerleşirken büyük güçlüklerle karşılaşmıştır. Doğru düzgün din eğitimi almayan bu kitleler, gezgin dervişler, aşıklar, Bektaşi dedeleri ve diğer aşırı dini çevreler tarafından etkilenmiştir. Bu durumdan sadece alevi ve Bektaşi kitleleri

6

www.osmanliparalari.com


Osmanlı Mangırlarında Aslan İkonografileri

Necdet Kabaklarlı

değil Ehl-i Sünnet de etkilenmiştir. Böylece bu değerli İslam büyüğü savaş hikâyeleri ile bir halk kahramanı olmuştur. Bunun neticesi peygamberin damadı doğaüstü bir güç olarak ortaya çıkmıştır. Yeniçeri ocağının manevi lideri ve Bektaşi tarikatının kurucusu Hacı Bektaşi Veli’nin elinde kılıcıyla birlikte aslan üzerindeki resmi Bektaşi ikonografiler ininde onun “Velâyetname” 6 isimli eserinden esinlenilerek yapıldığını bilmekteyiz. Böyle bir resmin Danişmend Beyliği bakır parasında yansıdığını görmekteyiz. (Resim 57-58)

Bu tasvirler bektaşizmin bir yansımasıdır. Menteşe Beyi Ahmet Gazi’nin isminin yazılı olduğu bayrağın bir aslan tarafından taşındığını aşağıdaki şekilde görmekteyiz.(Resim 59) Hz. Ali’yi ilahi bir güç olarak betimleyen bu görüntüler gulat ananesinin doğal bir neticesidir 7. Bütün bu aşırı dogmalar Ali’nin yeryüzündeki ilahi yansımasıdır. “Allah, Muhammed ve Ali” üçlemesi tek ve gerçek doğrunun ve ilahi bir birlik düşüncesinin göstergesidir8. Bu üçleme Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’a benzemektedir. Bektaşi tarikatının hurufi akımına göre her insanda mükemmelliğinin bir potansiyeli vardır 9. Bektaşizm ve Bektaşilikle ilgili ikonografiler Frederic De Jong’un “ Bektaşi İkonografisi” adlı eserinde verilmektedir. (Resim 60-63)10

www.turkishbanknotes.info

7


Osmanlı Mangırlarında Aslan İkonografileri

Necdet Kabaklarlı

Aşağıda görmüş olduğumuz Akkoyunlu paralarının biçim ve kaligrafilerinin Osmanlı paralarından çok farklı olduğunu görmekteyiz. (Resim 64-69)

Aşağıda fotograflarını gördüğümüz Osmanlı Ruha, Cizre, Amid ve Mardin darplı mangırları incelediğimizde bu farklılıkları görebiliriz.(Resim 7082) Netice olarak benim bireysel görüşüm; Osmanlı paraları üzerindeki aslan ve güneş motiflerini, Şiizm, Bektaşizm, Hurufizm, yöresel inançlar ve dinsel doğmalar bir bütün olarak etkilemiştir.

8

www.osmanliparalari.com


Osmanlı Mangırlarında Aslan İkonografileri

Necdet Kabaklarlı

KAYNAKÇA :

1. Ilich, Lutz, Continuity and Transformation of the Lion and Sun Device on Coins of the Jazira from the Artuqid to the Safawid State,ONS meeting, Jena, 2007 2. A Cultural Atlas of the Turkish World, Türk Kültür Hizmet Vakfı, İst. 1998. 3. Minavi, Mücteba, Merci nakş-i şîr u hûrşid’ alâmet-i resmi-yi Iran Tarih u Ferheng, Tahran 1352/1983 p.352-379 4. Kesrevi, A, Târihçe-yi Şîr u hûrşid, pub. Yahya Zekka, Tahran 1352/1973 5. Yāhakki, M.C, Ferheng-i Esâtir ve Işareti der Edebiyat-ı Fârs î, Tahran 1375/1996 p. 280-282 6. Golpınarlı, A. Vilayet-Name Menakib-i Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, İstanbul, İnkilab 1958 7. W. Al-Qadi, The Development of the Term in Muslim Literature with special Reference to the Kaysaniyya’ , A. Dietrich (ed) Akte des VII. Kongresses für Arabistik und Islamwissenschaft, Gottingen 1976 8. Eyüboglu 1.2., Bütün yönleriyle Bektashilik, Yeni Çığır Kitapevi, İstanbul, 1980. 9. Birge, J.K., The Bektashi Order of Dervishes, London 1937, 40ft. 10. De Jong, Frederich “The icongraphy of Bektashism, Maniscripts of the Middle East, Volum 4, Ter Lagt Pres-Leiden, 1989. KISALTMALAR: ÖDM – Ödemiş Museum, UAM – Uşak Arkeoloji Museum, TM – Tire Museum, TIEM – Türk İslam Eserleri Museum, TDN – Türk Nümüsmatik Derneği, IAM – İstanbul Arkeoloji Museum, TUB – Tübingen University, VM – Van Museum, SM – Sinop Museum, ÜE – Üstün Erek, KE – Kamil Eron, PC – Private Collection, HO – Hamdi Okutan, NK – Necdet Kabaklarlı, BE – Bora Etker, YİA– Yılmaz İzmirlier Archives, CÖ – Cüneyt Ölçer, M – Mangır Book (NK), H.Wickert – Heinrich Wickert, EY – Ertekin Yenisey, HMR – Reinhard Huether, OS – Orhan Sarıoğlu, ADN – Adnan G. Djaroueh, AS – Ali Sakar, Obv – Ön yüz, Rev – Arka yüz, St – Benzer.

Can Shop

Her türlü kağıt ve madeni para, madalya, kartpostal ve efemera www.turkishbanknotes.info

Meşrutiyet Cad. Aynalı-Avrupa Pasajı 16/7 Galatasaray İstanbul Tel : (212) 249 32 80 9


Sahillerin Sultanı Ahmet Gazi’nin Nakışlı Mangırları

Gültekin Teoman*

Türk Nümismatik Derneği’nin 31 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirdiği II. Uluslararası Nümismatik Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur.

M

ilas ve Beçin hükümdarı olan Ahmed Gazi, Ulu Emir İbrahim Bey (13451360)’in oğludur. 1360’lı yılların başında İbrahim Bey’in oğulları Musa, Ahmed ve Mehmed Beyler arasında Ulu Emirlik için yapılan savaşlar sonunda Musa Bey, kardeşlerine üstünlüğünü kabul ettirdi. Ahmed Bey, Musa Bey’in ölümüne kadar Fethiye, Marmaris ve yöresini elinde tuttu. Onun 1375 yılından önce Beçin, Milas ve Balat’a hakim olduğu anlaşılmaktadır. Ahmed Bey, bastırdığı gümüş ve bakır paralarında “gazi”, Beçin’de yaptırdığı anıtsal medresenin kitabesinde “gazi” yanında “sahillerin sultanı” (sultanü’s-sevahil) unvanlarıyla da anılmıştır. Öyle anlaşılıyor ki, Ahmed Bey, daha ulu emir olmadan önce, Fethiye ve Marmaris’i yönetirken bu sıfatları hak edecek bir takım seferler yapmıştır. Günümüzde, Ahmed Gazi Türbesi’nin adaklar adanan, kurbanlar kesilen önemli bir ziyaretgâh olmasında onun halk arasında yarattığı hayranlığın rolü olmalıdır. Ahmed Gazi, 1357-1391 arasındaki 34 yıllık saltanatı esnasında, Beçin, Milas, Balat ve Fethiye’de, zengin vakıf gelirleri ile desteklediği cami, medrese, imaret, zaviye, mevlevihane ve hamam gibi dinî ve sosyal tesisler inşa ettirerek halkın ihtiyaçlarını gidermeye çalışmıştır. Ahmed Gazi, beyliğinin kalkınması için ticarete de önem vermiş, 22 Nisan 1375 yılında Venediklilerle bir anlaşma yaparak tüccarların ve ticaretin güvenliğini sağlamıştır. Yıldırım Bayezid (1389-1402), 1390 yılında çıktığı seferde Batı Anadolu’da bulunan beylikleri ortadan kaldırırken yalnızca Ahmed Gazi Bey’e dokunmamıştır. Ahmed Gazi Bey, ölüm tarihine kadar (Temmuz 1391) Beçin’de hüküm sürmüş, bu tarihte vuku bulan ölümü üzerine inşa ettirdiği medresenin ana eyvanında toprağa verilmiştir.1 Ahmed Gazi’nin bugüne kadar, yayınlanmış ve bilinen tek bir tip mangırı mevcut idi2. Uzun sayılabilecek saltanatı esnasında, piyasanın ihtiyacını karşılamak üzere bastırdığı bakır sikkeler, sadece tek bir tiple sınırlı olmamalıdır. Şimdiye kadar başka bir benzeri görülmeyen ve makalemize konu olan

Ahmed Gazi’ye ait bu nakışlı mangır 3 , her iki yüzü nakışlı mangırlardan birkaçının da Ahmed Gazi döneminde kestirildiğini kanıtlaması bakımından önem taşımaktadır. Menteşe yöresinde, 14. yüzyıl’da oldukça fazla kullanılan söz konusu nakışlı mangırlarda palmet, rumî, saadet düğümü, geometrik geçmeler, bitkisel süslemeler ile çeşitli hayvan figürleri kullanılmıştır. Ön yüzünde, merkezde yer alan dört bölmeli eşkenar dörtgenin uç kısımlarına yerleştirilmiş, dört adet simetrik palmet motifi birer beyzî çerçeve içine alınmış. Arka yüzünde ise, yine beyzî çerçeve içine yerleştirilmiş bir saadet düğümü motifinin üst ve alt bölümü birer palmet motifi ile son bulan (2, 5 ve 6 no’lu) ve üç nokta ile son bulan (3 no’lu 4 ve 4 no’lu5 ) bakır sikkeler, makalemize konu olan Ahmed Gazi’ye ait 1 no’lu nakışlı mangırın arka yüz kalıbı ile birebir benzerlik gösterdiklerinden Ahmed Gazi döneminde kestirilmişlerdir. 3- Bu sikkeyi (Env No: 2007/869) yayınlamama izin veren Çeşme Arkeoloji Müzesi Müdürü Sayın Emrullah Karaturgut’a, Arkeolog Sayın Hüseyin Vural’a ve Sanat Tarihçisi Sayın İlknur Kavlak’a teşekkürlerimi sunarım. 4- Koleksiyonunda yer alan bu sikkeyi (Env. No: 2526) yayınlamama izin veren değerli koleksiyoner Sayın Üstün Erek’e teşekkür ederim. 5- Koleksiyonunda yer alan bu (KE-364) ve diğer iki adet bakır sikkesini (KE-685, KE-686) yayınlamama izin veren değerli koleksiyoner Sayın Kamil Eron’a teşekkür ederim.

* Sanat Tarihçisi

1- Ahmed Gazi dönemi tarihinin değerlendirmesini büyük bir titizlikle yapan, hocam Emekli Öğretim Görevlisi Sayın Aydoğan Demir’e teşekkür ederim. 2- Celil Ender, Karesi, Saruhan, Aydın ve Menteşe Beyliği Paraları, İstanbul 2000, s.186-187

10

www.osmanliparalari.com


Sahillerin Sultanı Ahmet Gazi’nin Nakışlı Mangırları

Gültekin Teoman

Sikke No : 001 AE Mangır (1,10gr / 16mm)

Üstte ve altta birer palmet ile son bulan saadet düğümü motifi Allah, Ahmed Gazi’nin mülkünü daim etsin Sikke No : 002 AE Mangır (1,19gr / 20mm)

Ortada eşkenar dörtgen etrafında yer alan dört adet palmet motifi

Üstte ve altta birer palmet ile son bulan saadet düğümü motifi

Sikke No : 003 AE Mangır (1,80gr / 20mm)

Ortada eşkenar dörtgen etrafında yer alan dört adet palmet motifi

www.turkishbanknotes.info

Üstte ve altta birer palmet ile son bulan saadet düğümü motifi

11


Sahillerin Sultanı Ahmet Gazi’nin Nakışlı Mangırları

Gültekin Teoman

Sikke No : 004 AE Mangır (1,86gr / 20mm)

Ortada eşkenar dörtgen etrafında yer alan dört adet palmet motif

Üstte ve altta üçer nokta ile son bulan saadet düğümü motifi

Sikke No : 005 AE Mangır (1,04gr / 21mm)

Ortada eşkenar dörtgen etrafında yer alan dört adet palmet motifi

Üstte ve altta birer palmet ile son bulan saadet düğümü motifi

Sikke No : 006 AE Mangır (0,86gr / 18mm)

Ortada bir merkezden çıkan stilize dört adet palmet motifi

12

Üstte ve altta birer palmet ile son bulan saadet düğümü motifi

www.osmanliparalari.com


Maltepe Litrosyolu No:15 Hacılar Sanayi Çarşısı Z-142 Topkapı İstanbul Tel : (212) 567 97 21 - 612 00 59 Fax : (212) 576 02 53 GSM : (532) 447 42 00

www.savasmetaliskele.com

Şerif Ortaç Cumhuriyet ve Osmanlı kağıt ve madeni paraları, madalyaları , yabancı kağıt ve madeni paraları, darphane hatıra paraları, altın ve setleri en iyi fiyata alınır, satılır ve takas yapılır.

Hacı Hüsnü Sk. No:18 Kapalıçarşı, Beyazıt / İSTANBUL Tel : (212) 527 35 44 GSM : (544) 454 62 85 serif_ortac@mynet.com www.turkishbanknotes.info

13


Hatalı Olarak Germiyanoğulları’ndan Yakup Bey’e Ait Olarak Tanıtılmış Bir Akkoyunlu Sikkesi

Celil Ender

Türk Nümismatik Derneği’nin 31 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirdiği II. Uluslararası Nümismatik Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur.

S

ayın Yılmaz İzmirlier tarafından Germiyanoğulları Beyliği’ne ait olduğu öne sürülen “BİR GERMİYAN BEYLİĞİ DARP YERİ: SAZANOS” başlığı altında yazılmış makaledeki darp yerinin kesinlikle yanlış olarak yorumlanmış olduğu düşüncesindeyim. Bu sebepler aşağıda sıralanmıştır. Germiyanoğulları tarihinde iki Yakub Bey vardır. Birinci Yakub Bey, Alişir Bey’in oğlu olup önce İlhanlı hükümdarı Gazan Mahmud adına sikke kestirmiş; sonraları ise İlhanlı hükümdarına itaat arz eden fakat hükümdarın ismi olmayan “Es-Sultan’ül Azam” yazılı sikkeler kestirmiştir.1 İkinci Yakub ise önceleri Timur Han adına, daha sonraları ise bir yüzünde Timur Han’ın adı öteki yüzünde ise “Duribe Germiyan” yazılı sikkeler bastırmıştır. Timur’un ölümü sonrası kendi adına bastırdığı sikkelerde “Sultan” ünvanını kullanmamıştır. İkinci Yakub Bey’in kendi adına bastırdığı sikkelerde ise tarih ters olarak (908) bulunmaktadır. Sonraları ise yine 810 veya 815 olarak yorumlanabilen gümüş sikkeler ile 2 813 H. tarihinden başlayarak Osmanlı hükümdarı Çelebi Mehmed ile müşterek; bir yüzünde kendi adı, diğer yüzünde ise Osmanlı hükümdarı Çelebi Mehmed’in adını taşıyan sikkeler kestirmiştir.3 Sayın İzmirlier kendi düşüncesine kanıt olarak Osmanlı arşivlerindeki bir belgeyi göstererek bu darp yerini Sazanos olarak yorumlamaktadır.4 Bu belgede Sazanos’da sikke basıldığına dair bir kayıt yoktur. Sazanos’un Germiyanoğullarından Yakub Bey’e ait olduğu kaydından başka bir kanıt da yoktur.5 En önemlisi ise paraların bulunduğu müze değil, buluntu yeri ve ne suretle müzeye geldiğidir. Bu müsadere yolu ile veya bir kaçakçıdan ele geçirilmiş olabilir. Sonuç olarak, müze kayıtları incelenmeden böyle bir hükme varılmaması gerekir düşüncesindeyim. Yine aşağıda sayılan sebeplerden dolayı bu sikkelerin, Akkoyunlu Sultanı Yakub Bey’e ait olduğuna inanıyorum. (Foto No: 1,2,3,4) Sazanos veya

Sazanus Arap alfabesi ile v e y a şeklinde yazılabilir. Halbuki sikkede yazılı yer VESTAN yani bugünkü Gevaş olup muhtelif devletler burada sikke kestirmişlerdir. Bu şehrin adı Matrakçı Nasuh’un eserinde “Vestan” olarak geçmektedir.6 Yakub Bey’in sikkesinde ise “Vastan” ş e k l i n d e yazılıdır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında ordu burada konaklamıştır. Yakub Bey, Uzun Hasan’dan sonra en önemli Akkoyunlu Sultanı olup Güneydoğu Anadolu’da Amid (Diyarbakır) ve Mardin’de kesilmiş sikkeleri yayınlanmıştır.7 “Gevaş” (Vestan) uzun zamandan beri bir darp mahalli olup burada İrisan Beyleri hakimdir. Bu şehrin hakimleri genellikle diğer devletlerin hakimiyetini tanımışlar ve onlar adına sikke kestirmişlerdir. Akkoyunlulardan Yakub Bey’den başka Hazma Bey de Vestan’da sikke kestirmiştir.8 Kanuni Sultan Süleyman Irakeyn seferi sırasında bu şehirde konaklamış ve İrisan Beyliği’nin başında bulunan Melik İbrahim Han Bey’e gösterdiği yararlılıklar nedeniyle kendisine kılıç ve fermanla para basma hakkı vermiştir9 6- Nasühüs Silah (Matrakçı), Beyan-ı Menazil-i Sefer-i İrakeyn . Tıpkı Basım. Yeni lfabe ile. H.G. Yurdakul 7- Murad Uğurluer, Timur Adına Anadolu’da Basılan Sikkeler, “Nümizmatik Yazıları I”, Ankara 2008, s.33-42. 8- İbrahim ve Cevriye Artuk, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Teşhirdeki İslami Sikkeler Katalogu, Cilt 2, İstanbul. 9- Murad Uğurluer, age.

1- Celil Ender, Üstün Erek, Gültekin Teoman, “Germiyanoğuuları Beyliği Sikkeleri”, İstanbul 2005. 2- Aynı eser. 3- Aynı eser. 4- Yılmaz İzmirlier, Bir Germiyan Beyliği Darp Yeri: Sazanos. Türk Nümismatik Derneği Yayınları. Sevgi Gönül Hatıra Sayısı. İstanbul 2005. s.153-154 5- Yılmaz İzmirlier, age.

14

www.osmanliparalari.com


Hatalı Olarak Germiyanoğulları’ndan Yakup Bey’e Ait Olarak Tanıtılmış Bir Akkoyunlu Sikkesi

Celil Ender

No: 001 0,92gr / 16mm

Yakub Sultan Han

Duribe Vastan

10- Yılmaz İzmirlier, age.’de yer alan sikke.

No: 002 (Prof. Dr. Mehmet Eti Koleksiyonu Env. No: 653 ) 0,90gr / 11mm

Sultan Yakub Han www.turkishbanknotes.info

Duribe Vastan 15


Hatalı Olarak Germiyanoğulları’ndan Yakup Bey’e Ait Olarak Tanıtılmış Bir Akkoyunlu Sikkesi

Celil Ender

No: 003 (Prof. Dr. Mehmet Eti Koleksiyonu Env. No: 654 ) 0,90gr / 11mm

Sultan Yakub Han

Duribe Vastan

No: 004 (Prof. Dr. Mehmet Eti Koleksiyonu Env. No: 655 ) 1,00gr / 11mm

Yakub Sultan Han 16

Duribe Vastan www.osmanliparalari.com


Dört Adet Nadir Sikke Türk Nümismatik Derneği’nin 31 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirdiği II. Uluslararası Nümismatik Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur.

S

izlere tanıtmaya çalışacağım dört adet nadir sikkeden iki tanesi ilk defa yayınlanmaktadır. Erzincan emiri Mutahharten’in Timur adına Çemişgezek’te darp ettirdiği 1 no’lu sikkeyi tanıtmaya geçmeden önce, zamanının en renkli simalarından birisi olan Mutahharten’den kısaca bahsetmeye çalışacağım. Erzincan emirliğinin kurucusu olan Mutahharten, hareketli geçen ve tarihte eşine az rastlanan bir mücadeleden sonra Erzincan, Erzurum, Kemah, İspir, Bayburt, Tercan, Çemişgezek, Koyulhisar ve Şarki Karahisar’ı içine alan yerlerde söz sahibi olmuştur. Erzincan emiri Pir Hüseyin M. 1379’da öldü. O sıralarda Hacı İbrahim (Sivas), Hacı Şahgeldi (Amasya) ve Şeyh Necip (Tokat) hakimi idiler. Mutahharten M. 1379’da Erzincan’da emirlik tahtına oturdu. Mutahharten’in Timur ile yakın ilişkileri oldu. 24 senelik iktidarında durmadan savaşmış ve Eretna oğullarının tabii varisi sıfatıyla, bu devletin eski topraklarına sahip olmak istemiştir. Eretna Beyliği’nin M. 1380’de vefat eden beyi Alaeddin Ali Bey’den sonra Çelebi Mehmed’in naibi olunca M. 1381’de Eretna Devleti’ni idare etmeye başladı. Önceden tahmin edilemeyen gelişmeler ve ani tehlikeler Mutahharten’i, şu veya bu cepheye harekete mecbur etmiştir. Bu sebeple onun askeri ve diplomatik faaliyetlerini gözden geçirirken, muayyen bir planın tatbiki değil, o andaki durumun icap ettirdiği siyasi gayeler aranmalıdır ki, bunların da esas itibariyle emirliğinde tutunabilme ve toprak genişletme seyri tayin etmiştir. Kadı Burhaneddin’in karşısına ciddi bir rakip olarak çıkmış ve onun M. 1398 yılında ölümünden sonra da kendisini Osmanlı ile karşı karşıya bulmuştur. Başından beri iyi bir diplomat olarak gördüğümüz Mutahharten, bölgesinde tutunabilmek ve dış yardımlar temin etmek istemiştir. Zaman zaman Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmenlerinin yardımlarına da başvurduğunu bildiğimiz Mutahharten nihayet değişen Anadolu siyasi şartları karşısında, Timur’a arkasını dayayarak iktidarını sürdürme ve emellerini sağlama imkanlarına kavuşmuştu.1 Timur’un saray tarihçisi Astarâbadi’ye göre, Timur’un ikinci Anadolu seferinde Avnik kalesi

Erol OlcaşA - Gültekin TeomanB muhasarası sırasında Mutahharten Timur’un huzuruna gelerek atının üzengisini öptükten sonra, sikke ve hutbedeki ismini Timur’a devretmiştir. Çemizgezek hakimi Yalman’ın da hamisi olan Mutahharten2 M. 1403 yılında öldükten sona emirliği uzun zaman yaşayamamış ve M. 1410 yılında Karakoyunlu Kara Yusuf tarafından son verilmiştir.3 Menteşe Beyliği’ne ait 2 no’da yer alan Milas darplı, tarihsiz sikkede bey adı yer almayıp anonimdir ve ilk defa yayınlanmaktadır. Kelime-i Tevhid yazılı yüzü, Menteşe İbrahim Bey’in Milas darplı sikkesiyle4 benzerlik gösterdiğinden muhtemelen İbrahim Bey dönemine ait olmalıdır. 35 ve 46 no’lu sikkeler, Saruhanoğlu I. İshak Bey’ e (H. 759? – 792 / M. 1358? – 1390) ait olup her ikisinde de tarih ve darp yeri bulunmamaktadır. 2- Prof. Dr. Yaşar Yücel, age., s.276 3- Prof. Dr. Yaşar Yücel, age., s.300 4- Celil Ender, Karesi, Saruhan, Aydın ve Menteşe Beylikleri Paraları, İstanbul 2000, s.176, no: 04A-MNT-001 5- Celil Ender, Karesi, Saruhan, age., s.47, no: 03-SAR-101 ve 102 6- Yılmaz İzmirlier tarafından bu sikkenin bir benzeri, Hamidoğulları Beyliği Paraları, İstanbul 1999, s.175’te Hamidoğlu Necmeddin İshak Bey’e ait olarak yayınlanmıştır. Ancak söz konusu 4 no’lu sikkede yer alan “Çelebi” ünvanı ve 3 no’lu sikkenin de içinde yer aldığı Saruhanoğlu İshak Çelebi’ye ait bir grup sikke içinde bulunması sebebiyle, Saruhanoğlu İshak Çelebi’ye ait olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.

A- Sikke Koleksiyoncusu B- Sanat Tarihçisi 1- Prof. Dr. Yaşar Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar II, Ankara 1991, s.299

www.turkishbanknotes.info

17


Erol Olcaş - Gültekin Teoman

Dört Adet Nadir Sikke Sikke No : 001 (1,48gr / 17mm)

(9)

Sultan Mahmud Han Timur Gürkan Çemişgezek’te darp edildi.

Allah tektir, Muhammed O’nun elçisidir [etrafında] Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali

9- Çemişgezek kelimesinin son harfi olan “kef ”, kalıpta yer almamaktadır.

Sikke No : 002 (0,65gr / 19mm)

Milas şehrinde darp edildi 18

Allah tektir, Muhammed O’nun elçisidir www.osmanliparalari.com


Dört Adet Nadir Sikke

Erol Olcaş - Gültekin Teoman

Sikke No : 003 (1,09gr / 18mm)

Sultan İshak Çelebi Allah mülkünü (devletini) daim etsin

Allah tektir, Muhammed O’nun elçisidir

Sikke No : 004 (1,09gr / 18mm)

Sikke darbı (sikkeyi bastıran) İshak Çelebi (10)

Allah tektir, Muhammed O’nun elçisidir

10- Çelebi kelimesi kalıba ters kazınmıştır.

www.turkishbanknotes.info

19


Kıbrıs Seferinde Darbedilen Bir Osmanlı Bakır Parası “Ordu-yu Hümayun”

Necdet Kabaklarlı

Türk Nümismatik Derneği’nin 31 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirdiği II. Uluslararası Nümismatik Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur.

K

oleksiyonumda bulunan ve ön yüzünde “Sultan Selim Duribe 978H.” Arka yüzünde “Ordu-yu Hümayun” yazılı bakır para tarihimize ışık tutacak nitelikte bir belgedir. (foto 2) Bu bakır para haleb’te bulunmuştur. Bu güne kadara üzerinde orduyu hümayun yazılı ilk bakır paradır. Üzerinde “Durube Ordu-yu Hümayun” yazılı olarak bilinen ve bu güne kadar tek örnek olarak kalan altın paranın ikinci Mustafa’nın zamanında darbedildiğini bilmekteyiz.1-2 (foto 1)

II.Mustafa, Cedid Eşrefi (Au) 21,5 mm / 3,46 gr

Tuğra fi darebe Ordu-yu Hümayun 1106 foto 1

Sultan ül-berreyn ve hakan ül-bahreyn es sultan ibn es sultan

Son zamanlarda Sayın Slobadan Sreçkoviç’in ve Sayın Vassil Damianov’un Koleksiyonlarında I. Selim’in zamanında “Ordu” darblı akçelerinin bulunduğu tarafıma bildirilmiştir. Osmanlılarda ve İslam ülkelerinde ordunun bir sefere çıkarak bir yeri ele geçirmesi durumunda, o yeri ele geçiren hükümdarın egemenliğinin tanınması için; a) Bir bayrağının olması, b) Cuma günleri onun adına camilerde hutbe okutulması, c) Sikkenin onun adına kesilmesi, geçerli bir gelenekti. Çeşitli İslam ülkelerinde ordu darbhanelerinde; “Asker”, “Ordu”, “Ordu el azam”, “Ordu Bazar”, “Ordu Zafer Karin”, “Asker panchir”, “Muasker” gibi ünvanlarla para darbedilmiştir. Ordu darbhanelerinin kökü Abbasi imparatorluğuna kadar dayanmaktadır. Osmanlılarda ordu sefere çıktığında, ordunu tüm 1- Pere, Nuri, Osmanlılarda Madeni Paralar, YKB, 1968,İstanbul 2- Artuk, İbrahim, Cevriye, İst. Arkeoloji Müzeleri, Teşhirdeki İslami Sikkeler Katalogu MEB. 1974 İst.

20

masraflarını karşılamak ve sefer masraflarının hesabını tutmak üzere bir vezirin başkanlığında defterdarlıktan uzman bir heyet oluşturulurdu. Bu heyetin emrinde ayrıca küçük bir darbhane heyetide bulunurdu, bu heyet gerektiğinde para basma yetkisine de sahipti nitekim 14 Mayıs 1697 tarihinde (24 Zilkade 1108H.) tarihli bir belgede darphane kadrosunun toplam sekiz kişiden meydana geldiği, bu kişilerin görev cinsleri ve bazı darbhane aletlerinin adı yazılıdır.3 Büyük bir Osmanlı donanması 978H. – 9 Eylül 1570 tarihinde 60.000 kişilik bir kara ordusuyla o zaman Venediklilerin elinde bulunan Kıbrıs Adası’nı Osmanlı egemenliğine katmak üzere sefere çıkmıştır. Aynı yıl Lefkoşa fethedilmiştir. 979H.- 1 Ağustos 1571 yılında Magosa’nın alınmasıyla sefer tamamlanmıştır. Adanın hukuken Osmanlı egemenliğine girişi bu tarihten 10 yıl sonra yapılan Osmanlı- Venedik anlaşmasıyla gerçekleşmiştir. Bu antlaşma gereği Venedikliler Kıbrıs Adasını Osmanlılara terk etmişler ve 300.000 düka altın tazminat ödemeyi kabul etmişlerdir.4 Ordu-yu Hümayunun 978 H. /1570 yılında başka bir seferi bulunmadığına göre bu nadir Bakır Paranın Kıbrıs’ın fethi dolayısı ile darbedildiği bir gerçektir. Gerek Sultan II. Selim, gerekse III. Murad zamanında Kıbrıs’ta darbedilen gümüş parasına bugüne kadar rastlanılmamıştır. Elimizdeki mevcut bir belgeye göre; Kıbrıs’tan İstanbul’a gelen raporlarda belirtildiğine göre Kıbrıs Adasında hurda ve kırpılmış akçe bulunduğu ve bunların alım satımının yapıldığı bildirilmiş ve bu rapor üzerine gönderilen hükümde Kıbrıs’ta uygun bir yerde darphane bina ettirilerek burada bu hurda ve kırpılmış akçelerin tekrar darbedilmesi ayrıca hurda ve kırpılmış akçenin alım satımının yasaklanması emredilmiştir.5 (Belge 1) Bu belgenin ışığı atında II. Murad döneminde ada’da akçe darbedilmiş olması gerekir, Ancak böyle bir akçeye henüz rastlanılmamıştır. III. Mehmed zamanından itibaren Kıbrıs Adasında darbedilen akçeler hakkında detaylı bilgiler ve kaynaklar Sayın Gyula Petranyi’nin bir seri makalesinde ve yine Sayın Slobodan Sreçkoviç’in kitabında detaylarıyla verilmiştir.6-7 Yeni bulgular bu konudaki bilgilerimizi zenginleştirecektir.

3- Ender, Celil, Osmanlı Ordu Darbhanesiyle İlgili 3 Arşiv Belgesi, ONS, Jena, Meeting, Ap. 1999 4- Karakaya, Ebru, Kıbrıs Maddesi, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt 25, Ankara 2002 5- Ender, Celil, Başbakanlık Devlet Arşivleri Osm. Arşivindeki Numüsmatik ile İlgili Belgeler Katalogu, MHM, Cilt36, 754/286 Sayfa 10, TNDY, 1996, İst. 6- Petraniyi, G. “The Ottoman Coinage of Cyprus,” as-Sikka 1.1 Fall 1999 / Kıbrıs’ta Basılan Osmanlı Paraları, www.osmanliparalari.com 7- Sreçkoviç, Slobodan, Akches Vol. 5 Belgrad 2007

www.osmanliparalari.com


Kıbrıs Seferinde Darbedilen Bir Osmanlı Bakır Parası “Ordu-yu Hümayun”

Necdet Kabaklarlı

AE Mangır 3,54gr / 13x15 mm (NK-1484)

foto 2

Sultan Selim duribe 978

Ordu-yu Hümayun

Belge 1

Müşarrun ileyhe hüküm ki Kıbrıs defterdarı Abdullah mektup gönderup Cezire-i Kıbrısda hurda ve kırkılmış akçe olup sa’ir yerlerde bey’ ve şirâ (Alım satım) etmegin imdi re’aya ve Sinan taifesinin ahvali mukadder olduğundan Ma’ada hazineye her cihetten girü zarar-ı miriye olur diyu darbhane bina olunmak elzem olduğun arz eyledügün ecilden darbhane bina olunmasın emredüp buyurdum ki; vusül buldukta emrim mücebince bir münasip mahalde darbhane bina ettürüp ol misillü hurda ve kırkılmış akçeyi tekrar kesdürüp muhkem tenbih ve nida ettüresin. Min ba’d ve kırkılmış akçe ile bey’ şira ettirmeyesin. www.turkishbanknotes.info 21


Aydınoğlu Cüneyd Bey’in Neşredilmemiş 825 Tarihli Gümüş ve Bakır Parası Hakkında Bir İnceleme

Üstün Erek*

Türk Nümismatik Derneği’nin 31 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirdiği II. Uluslararası Nümismatik Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur.

A

ydınoğlu Cüneyd Bey’in tarih sahnesine çıkışı Timur’un Anadolu’dan ayrılması ile başlamıştır1. Aydınoğlu Cüneyd Bey, İbrahim Bahadır Bey’in oğludur. Cüneyd Bey yiğit bir bey olup, beyliğinin devamı ve kendisinin hükümdar olması için durmadan, yılmadan Osmanlı ile mücadele etmiştir.2 Beyliğini yaşatmak uğruna pek çok kere saf değiştiren, Yıldırım Bayezid’in beş oğlu ile de sırasıyla anlaşma yapabilen Cüneyd Bey,3 Aydın topraklarına sahip olmak için giriştiği çetin ve aralıklı savaşlar, Aydınoğlu Beyliğinin son devirleri olduğu kadar XV. yüzyılın ilk çeyreğinde cereyan eden Osmanlı tarihine ait karmaşık olaylarla da sıkı sıkıya ilgilidir. Cüneyd Bey’i Aydınoğulları hanedanı tarihinin son kısımlarını tayin ve tespit etmek, hem de bu beyliğin Osmanlı tarihi ile olan yakın ilişkilerini açıklaması bakımından4 yayımlayacağımız paraların verdikleri mesajları daha iyi ve doğru yorumlayabilmemiz için araştırmacılarımızın bu konudaki değerli fikirlerine de ihtiyaç duymaktayım. İşte bu nedenlerle de Cüneyd Bey’in zamanındaki tarihi olayları kısaca bir gözden geçirmeyi faydalı buluyorum. Aydın ili Timur tarafından İsa Bey’in oğulları Musa ve II. Umur Bey’e verilince, aynı hanedandan olan İbrahim Bahadır Bey’in oğulları, Subaşı Kara Hasan Ağa ile kardeşi Cüneyd Bey hak iddiasına kalkışmışlar. Neticede Cüneyd Bey İzmir’e, Kara Hasan Ağa da Ayasuluk’a hakim olmuşlardır.5 Durumunu kuvvetlendirmek isteyen Cüneyd Bey, Edirne’deki Osmanlı Sultanı Emir Süleyman’dan yardım istedi ve onun için çalıştığını bildirdi; nakten yardım gördü.6 Bu olaylar sırasında Aydınoğlu Musa Bey hakkın rahmetine kavuştu (H. 805 / M. 1402-1403). Kardeşi II. Umur akrabası olan Menteşe İlyas Bey’den yardım istedi. Kara Hasan Ağa müttefik kuvvetlere karşı koyamadı ve Ayasuluk’u teslim etti. İlyas Bey, II. Umur’u Aydınoğlu Beyliği’nin başına geçirdi (H. 805 / M. 1402-1403). * İslami Sikke Koleksiyoncusu, Araştırmacı 1- Cüneyd Ölçer, Aydınoğulları Beyliği Paraları ,İstanbul 1985, s.18 2- Prof. Dr. Ali Sevim ve Prof. Dr. Yaşar Yücel, Türkiye Tarihi Fetih, Selçuklu ve Beylikler Dönemi, Ankara 1989, s.275 3- Cüneyd Ölçer, age., s.24 4- Dr. Himmet Akın, Aydınoğulları Tarihi Hakkında Bir Araştırma, Ankara 1968, s.68 5- Dr. Himmet Akın, age., s.78-79 6- Prof. Dr. Ali Sevim ve Prof. Dr. Yaşar Yücel, age., s.274

22

Kara Hasan Ağa Marmaris’e sürgün edildi. Cüneyd Bey bir gemi ile Karya’ya gelip kardeşini Marmaris’ten kaçırıp İzmir’e getirdi.7 Kış mevsimi gelince Cüneyd Bey, tekrar Ayasuluk üzerine yürüdü ve muhasara etti. II. Umur Bey, Cüneyd Bey ile anlaşarak ona kızını verdi. Cüneyd Bey, Osmanlı hükümdarına karşı görünen bağlantısını kesti ve bütün idareyi eline aldı. II. Umur Bey ile birlikte Salihli ve Nif (Kemalpaşa) taraflarını ele geçirdi. Bu sırada II. Umur Bey öldü ve Birgi’ye defnedildi. Cüneyd Bey, Aydınoğlu Beyi oldu (H.808 / M. 1405-1406).8 Cüneyd Bey, Osmanoğulları arasındaki taht kavgaları sırasında Aydın ilindeki konumunu sağlamlaştırmak için mücadelelere girmiş, her defasında Osmanlı şehzadelerinden birini tutarak zaman zaman kendisine müttefikler bularak veya mevcut ittifaklara girme politikasını başarı ile yürütmüştür. Cüneyd Bey her ne kadar birçok defalar kazanmışsa da, kabahatini affettirme yollarını bulmuş ve kendisini yeni bir vazifeye tayin ettirmeye muvaffak olmuştur. O her şeye rağmen komşularıyla dost geçinmeye çalışmış ve gerektiği zaman komşu beylikleri savaşa kadar sürükleyebilecek bir kudret ve nüfuza sahip olduğunu da göstermiştir. Mehmed Çelebi ile mücadele ederken kendine sığınan Şehzade İsa Çelebi, onun tarafından korunmuş ve komşuları olan Menteşe ve Saruhan beylerini Mehmed Çelebi aleyhine savaştırmaya muvaffak olmuştur. Çelebi Mehmed, bu müttefik grubu perişan etmesine rağmen, Cüneyd Bey aman dileyerek kusurunu bağışlatmış ve Mehmed Bey’i metbu tanımak şartıyla Aydın Beyliğinde kalmayı başarmıştır.9 Çelebi Mehmed’in batı Anadolu’daki faaliyetleri üzerine Emir Süleyman Edirne’den Aydın ili taraflarına geldi. Cüneyd Bey, Emir Süleyman’a karşı Karaman ve Germiyan beyleri ile Ayasuluk’u müdafaa için ittifak etti; fakat müttefiklerine güvenemediği için kendisinin yakalanarak Emir Süleyman’a teslim edileceğinden korkup, Emir Süleyman’a iltica ile affını istedi. Emir Süleyman, Cüneyd Bey’i affetti. Kardeşi Musa Çelebi’nin Rumeli’ye geçtiğini haber alınca Cüneyd beyi de yanına alıp Rumeli’ye geçtiler. Cüneyd beyi Ohri sancak beyliğine tayin etti.10 H. 813 / M. 14101411 senesinde Musa Çelebi, Emir Süleyman’ı bertaraf etti. 7- Dr. Himmet Akın, age., s.79 8- Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 1988, s.115 9- Dr. Himmet Akın, age., s.79-80 10- Dr. Himmet Akın, age., s.80

www.osmanliparalari.com


Aydınoğlu Cüneyd Bey’in Neşredilmemiş 825 Tarihli Gümüş ve Bakır Parası Hakkında Bir İnceleme

Üstün Erek

Çelebi Mehmed ile Musa Çelebi arasındaki mücadele esnasında Ohri sancak beyi olan Cüneyd Bey fırsattan istifade ederek memleketine dönmüş, Emir Süleyman’ın Ayasuluk’a tayin ettiği valiyi öldürerek Ayasuluk’u ele geçirmiştir.11 (H. 813 / M. 1410-1411) Musa Çelebi’nin Rumeli’de duruma hakim olduğu (H. 814 / M. 1411-1412) yıllarda Cüneyd Bey onun tarafını tutmuş, sonra Çelebi Mehmed’in İzmir seferine çıkması üzerine Musa Çelebi’den yüz çevirerek Çelebi Mehmed’e dehalet etmiştir. Cüneyd Bey’in İzmir’deki oğlu Hazma Bey de Musa Bey’den yüz çevirerek Çelebi Mehmed’in hizmetine geçerek Musa Çelebi’nin bertaraf edilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Fakat Cüneyd Bey’e bir türlü itimat edemeyen Çelebi Mehmed, kardeşi Musa Çelebi’yi bertaraf ettikten sonra (H. 816 / M. 1413-1414) İzmir üzerine yürüyerek önce Çandarlı, Menemen ve Nif ’i (Kemalpaşa) alıp İzmir kalesini muhasara etti. Cüneyd Bey annesi, eşi ve çocuklarını bırakarak kaçtı. On gün sonra annesi, eşi ve çocukları kaleyi teslim ettiler.12 (H. 817 / M. 14141415) Annesinin ricası üzerine Cüneyd Bey affedildi ve ömrü oldukça sadık kalacağına, Osmanlı hakimiyetini tanıyacağına yemin etti. Çelebi Mehmed, Aydınoğlu beyliğini Bulgar kralının Müslüman olan Samsun valisi oğlu Aleksandr’a verdi. Cüneyd Beyi de Niğbolu sancağına tayin etti.13 (H. 817 / M. 1414) Bu sırada Aydın ilinde (H. 818 / M. 14151416) Börklüce Mustafa olayı çıktı. Şeyh Bedreddin’in eski kethüdası Dede Sultan namlı Börklüce Mustafa, Derviş Torlak, Hu Kemal ve Şeyh Bedreddin’in rum asıllı dayısı keşiş Hristo (sonradan Müslüman olup Abdal İsa adını almıştır) Ayasuluk’ta başlattıkları isyan üç sene kadar devam etmiştir. Şeyh Bedreddin Deliorman’da yakalanarak Serez’de idam edildi.14 (H. 822 / M. 1419) I. Bayezid’in oğlu olan Mustafa Çelebi, Timur’un Semerkant’ta ölümü üzerine esirlerin serbest kalmasından yararlanarak Anadolu’ya gelmiş; Niğde’de Karamanoğlu memleketinde kaldıktan sonra, İsfendiyar Bey’in yanına Sinop’a geçti. İttifak yaptı. Kardeşi Çelebi Mehmed’e karşı Bizans imparatoru Manuel’den yardım istedi. Bizans imparatoru Manuel de kendi menfaatlerini göz önünde bulundurarak yanına gelen Mustafa Çelebi’nin Osmanlı ülkesinden daha çok menfaat temin edeceğinin vaadini vermesi 11- Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, age., s.115-116 12- Dr. Himmet Akın, age., s.80 13- Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, age., s.351-352 14- Necdet Kabaklarlı, Mangır, Tire’de Darp Edilen Osmanlı Bakır Paraları, İstanbul 2007, s.17

www.turkishbanknotes.info

üzerine Mustafa Çelebi’yi Rumeli’ye göndermeyi kararlaştırdı. Önce Eflak prensliğine giden Mustafa Çelebi’ye, bu sırada Niğbolu sancak beyi olan Aydınoğlu Cüneyd Bey gelerek ona katıldı. Hemen Teselya ve Selanik tarafında faaliyete başladılar. Çelebi Mehmed derhal harekete geçerek yapılan savaşta Mustafa Çelebi’yi mağlup etti. Mustafa Çelebi, Cüneyd Bey ile beraber Selanik kalesine iltica ettiler. Çelebi Mehmed, Mustafa Çelebi’yi teslim etmesi için Selanik valisi Laskaris Leontarius’a müracaat etti. O da imparator Manuel’in izni olmadan veremeyeceğini söyledi. İmparator Manuel, misafirleri İstanbul’a getirtti. Mustafa Çelebi Limni adasına, Cüneyd Bey de İstanbul’da Pammakaristos manastırına gönderildi. Bu mültecilerin masrafları için de, Çelebi Mehmed’in sağlığında Mustafa Çelebi’yi serbest bırakmamak koşuluyla her sene için 300.000 akçe istedi. 15 Çelebi Mehmed, Bursa’dan Edirne’ye geçti ve H. 824 / M. 1421 tarihinde Edirne’de felç geçirerek öldü. Sultan II. Murad Bursa’ya gelerek tahta geçti.16 (H. 824 / M. 1421) İmparator Manuel, yapılan anlaşmaya göre Mustafa Çelebi ve Cüneyd Bey’i salıverdi. Gelibolu’ya kadar kadırgalarla geldiler. II. Murad, Bayezid Paşa’yı üzerlerine gönderdi. Gelibolu Sazlıdere mevkiinde yapılan savaşta, Mustafa Çelebi’nin ordusuna Cüneyd Bey komuta etti ve savaşı kazandı. Bayezid Paşa öldürüldü. Mustafa Çelebi Edirne’ye giderek hükümdarlığını ilan etti.17 (H. 824 / M. 1421) Sadrazam olan Cüneyd Bey, Mustafa Çelebi’ye II. Murad’ın İmparator Manuel ile pazarlık ettiğini söylemesi üzerine, Anadolu’ya geçen Mustafa Çelebi, Bursa’ya yürüdü. İki ordu, Bursa yakınında Ulubat’ta karşılaştılar. Cüneyd Bey, Mustafa Çelebi’nin yanındaki Rumeli beylerinin II. Murad’ın yanına geçeceğini öğrenince bir gece 70 adamıyla ordudan ayrılıp Aydın iline kaçtı. Vaziyeti öğrenen Mustafa Çelebi, önce Gelibolu’ya, oradan da Edirne’deki sarayından hazinesini alarak Eflak’a doğru kaçtı. II. Murad’ın ordusu Mustafa Çelebi’yi hızla takip etti. Mustafa Çelebi, Tunca nehri kenarında Kızılağaç Yenicesi’nde yakalanarak, Edirne’ye getirildi ve asılarak idam edildi. (H. 825 / M. 1422)18 II. Murad ile anlaşıp Aydın Beyliğine dönen Cüneyd Bey, bütün gayretiyle eski Aydınoğulları 15- Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, age., s.368-371 16- Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, age., s.372-373 17- Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, age., s.377-378 18- Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, age., s.384,387-388

23


Aydınoğlu Cüneyd Bey’in Neşredilmemiş 825 Tarihli Gümüş ve Bakır Parası Hakkında Bir İnceleme

Üstün Erek

topraklarını tamamen elde etmeye çalıştı. Üzerine kuvvet sevk edilince mukavemet göstermeyip geri çekiliyor, sonra tekrar ortaya çıkıp mücadeleye devam ediyordu. Bir ara üzerine Anadolu beylerbeyi Timurtaş Paşa oğlu Oruç Bey gönderildi. Cüneyd bey yenildi ve kaçtı. II. Murad kesin olarak Cüneyd Bey’in hakkından gelinmesini emrettiğinden yeni Anadolu beylerbeyi Hamza Bey, Cüneyd Bey’in üzerine gönderildi. Salihli civarında yapılan muharebede Cüneyd Bey’in oğlu Kurt Hasan yakalandı. Cüneyd Bey tekrar kaçıp Sisam adası karşısında İpsili kalesine sığındı.Cenevizlilerden kiralanan gemiler de kaleyi deniz tarafından muhasara edince, teslim olan Cüneyd Bey derhal Baltaoğlu Halil’e verilerek katledildi.19 (H. 829 / M. 1426) Böylece Aydın ili de tamamen Osmanlı mülküne katılmış oldu. Çok nadir olan bu akçe, Osmanlı Sultanı II. Murad’ın 825 tarihli, ön yüzünde tuğra şeklinde “Murad bin Mehmed”, arka yüzünde ortada üç yatay çizgi, üstte “Hullide mülkuhu” altta “Duribe Serez” yazılı akçeleri tarzında basılmıştır. Ömrü boyunca

Murad’a bir tepki olarak böyle bir akçeyi bastırması, o günün politikaları içinde tabii ve mantıklı bulduğumu da belirtmek isterim. II. Murad ve amcası Mustafa Çelebi, Ulubat yakınlarında Biga çayı civarında yapılan savaş sırasında, Cüneyd Bey II. Murad ile anlaşarak gizlice Aydın topraklarına kaçmıştı. Cüneyd Gaz,i bu sırada isyan ederek Ayasuluk hakimi olan Aydınoğlu Mustafa Bey’i yaptığı muharebede attan düşürerek öldürdü. Bir kere

Mangır, 825 [Basım yeri kalıpta yok] (AE) 2,10gr / 15x17mm Env.No:2802

Akçe, 825 Serez (AR)

0,50gr / 13mm Env.No:2801 Ortada kartuş içinde 825 İki kenarında ok motifi, üstte ve altta birer saadet düğümü

Akibeti (Sonu) hayrolsun

Mangır, 825 [Basım yeri kalıpta yok] (AE) 1,12gr / 16mm Env.No:1205

Cüneyd Gazi 825 [Tuğra şeklinde]

Mülkü daim olsun Serez’de darp edildi

Osmanlılarla uğraşmayı kendine bir sanat edinen Cüneyd Bey, uzunca bir süre şehzadelerin birbirleriyle saltanat uğraşı verdiği bu karanlık dönemde son olarak Mustafa Çelebi ile birlikteydi. Mustafa Çelebi’nin Edirne’de H. 824 / M. 1421’de hükümdarlığını ilan Ortada kartuş içinde 825 Akibeti (Sonu) etmesi kendisini de sadrazamlığa getirmesi çok önemli İki kenarında ok motifi, hayrolsun bir gelişmeydi. Mustafa Çelebi kendi adına 822 ve üstte ve altta birer saadet 824 tarihlerinde bastırdığı Edirne akçeleriyle, Serez’de düğümü bastırdığı tarihsiz akçesini de göz önüne aldığımızda, Edirne sarayında Sadrazam olan Cüneyd Bey’in de daha tek başına Aydınoğlu topraklarının hakimiyetini Osmanlıya bu kadar hasım ve karşı iken Sultan II. elde etti. (H. 825 / M. 1422) Ön tarafı tuğra formundaki 19- Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, age., s.400

24

www.osmanliparalari.com


Aydınoğlu Cüneyd Bey’in Neşredilmemiş 825 Tarihli Gümüş ve Bakır Parası Hakkında Bir İnceleme

Üstün Erek

825 tarihli gümüş akçelerini bu esnada darp etti.20 Bu sikkelerin ön yüzü tuğra formunda “Cüneyd bin İbrahim”, arka yüzünde “Hullide mülkuhu”, ortada etrafında dört adet saadet düğüm motifi, üst boşlukta 82 rakamı, alt boşlukta ise 5 rakamı mevcuttur.21 Burada tanıtmaya çalıştığım koleksiyonumda yer alan 2802 envanter no’lu ve değerli arkadaşım Erol Olcaş koleksiyonunda yer alan 1205 envanter no’lu bakır sikkelerde de, yine ön yüzde ortada dikdörtgen bir çerçeve içinde 825 rakamı, her iki yanda ok motifi, alt ve üst kenarda iki adet (825 tarihli gümüş sikkelerinde olduğu gibi) saadet düğümü motifi vardır. Motif benzerliği ve rakamların yazılışları aynı karakterdedir. Paraların arka yüzünde ise, “Akibet-i Hayr bad” (Akibeti hayr olsun) yazısı bulunmaktadır. Cüneyd Bey, H. 825 tarihinde de Osmanlı ile uğraşmaya devam ediyordu. Cüneyd Bey asla Osmanlı hakimiyeti altına girmek istemiyor; beyliğinin müstakilen devamını arzu ediyordu. Ama ülkesinin yok olması ile kendi akibetinin de ne olacağını merak ediyordu. Beyliğin parçalanıp yok olma tehlikesi karşısında akibetinin hayırlı olması gibi dinsel bir temennide bulunuyor ve mangırların üzerine de yazılmasına da izin veriyordu. Bu tip bir temenninin sikkeler üzerinde yer alması nümismatik tarihinde az rastlanan bir durumdur. Cüneyd Bey’in bu sikkeleri, içinde bulunduğu karmaşık ruh hali içinde bastırmış olabileceğini düşünmekteyim. Sayın Garo Kürkman’ın yazmış olduğu “Karaman Beyliği’nin Bakır Paraları Üzerine Tetkikler” adlı makalede22 , bahsi geçen 10 no’lu mangırın (0,59 gr. 12/13 mm.) tarihi çok net bir şekilde 825 iken sehven 875 okunduğundan, basım tarihindeki 50 yıllık küçük bir yanılgı nedeni ile bu sikke Karamanoğlu sikkesiymiş gibi değerlendirilmiştir. Yine aynı makalede tanıtılan 12,13,14 ve 15 no’lu ön yüzü aslan figürlü, arka yüzlerinde “Akibet-i Hayr”23 yazan sikkeler de, Garo Kürkman tarafından, 875 olarak yorumladığı bakır sikke temel alınarak Karamanoğlu dönemine tarihlenmiştir. Efes Müzesi’nde bulunan, Selçuk İsa 20- Celil Ender, Karesi, Saruhan, Aydın ve Menteşe Beylikleri Paraları, İstanbul 2000, s.117 21- Değerli dostumuz Nümismat Sayın Celil Ender, Efes Müzesinde yer alan bu sikkenin, Selçuk İsa Bey Hamamı kazısında bulunması sebebiyle Ayasuluk’ta bastırılmış olabileceğini çalışmasında belirtmiştir. 22- Garo Kürkman, “Karaman Beyliği’nin Bakır Paraları Üzerine Tetkikler”, Türk Nümismatik Derneğinin 20. Kuruluş Yılında İbrahim Artuk’a Armağan, İstanbul 1988, s.163-173 23- Koleksiyonumda 945,1259,1521,1731 ve 2527 no’da yer alan bu bakır sikkeler, bahsi geçen sikkelerin farklı ağırlıklara sahip benzerleridir.

www.turkishbanknotes.info

Bey Hamamı kazısında toplu olarak bulunmuş küçük bir grup sikke, sadece yukarıda bahsi geçen aslan figürlü bakır sikkeler ile II. Murad’ın H. 827 tarihli Ayasuluk ve Bursa darplı sikkelerinden oluşmaktadır. Yine Milas Müzesi’nde yer alan “akibet-i hayr” yazılı aslan figürlü bakır sikkeler, Beçin Kazısı’nda Yelli mevkiinde yer alan hamam kazısında, Menteşe Leys Bey’in H. 824 tarihli akçesi ve II. Murad’ın H. 827 tarihli Ayasuluk darplı bakır sikkeleri ile aynı tabakada bulunmuştur. (Söz konusu tabakada II. Murad döneminden daha geç bir döneme ait sikke bulunmamıştır) Dolayısıyla da söz konusu aslan figürlü sikkelerin de H. 820–830 arasında basılmış olması daha muhtemeldir. Uzun yıllar yapmış olduğum araştırmalardan çıkarttığım sonuç, yukarıda adı geçen bu bakır sikkelerin de, Cüneyd Bey zamanında darp edilmiş olması ihtimalinin daha uygun olacağı kanaatini taşımaktayım. Makalemde yer alan sikke resimlerinin çekimini yapan değerli Sanat Tarihçisi sayın Gültekin Teoman’a da sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Çetin Nümismatik

Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti kağıt ve madeni paraları, madalya, kartpostal, ve müzayedelerle siz koleksiyonerlerin hizmetinde. Müzayede listelerimizi mutlaka isteyin Mehmet Çetin Kavukçular Sokak No:5 Kapalıçarşı İstanbul (212) 527 72 35

25


İnançoğlu Murad Arslan Bey’in Sikkeleri

Kamil Eron - Gültekin TeomanB A

Türk Nümismatik Derneği’nin 31 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirdiği II. Uluslararası Nümismatik Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur.

A

nadolu beylikleri sikkeleri içinde en az bilgiye sahip olduğumuz, hakkında en az yazılı kaynak olan sikkelerden biri de İnanç oğulları sikkeleridir. Bu makalede sizlere Murad Arslan Bey’in 18 adet sikkesini tanıtacağız. Sikkeleri tanıtmaya geçmeden önce kısaca İnanç oğulları tarihçesinden bahsetmek istiyoruz. On üçüncü ve on dördüncü asırlarda, Lâdik’te (Denizli) hüküm süren Türk beyliklerinden birisidir. Moğol istilâsı önünden kaçarak Denizli ve Honaz bölgesine gelen Türkmenler tarafından kurulmuş olan bu beyliğe Lâdik Beyliği de denilmektedir. XIV. yüzyılın il yarısında Denizli’den başka 400 kadar köye ve 10 bin askere sahiptiler.1 1- Beyliğin Kuruluşu a- Mehmed (1261-1262) Beyliğin kurulduğu dönemde, bölgeye gelen Türkmenlerin başında uç gazisi sıfatlarını taşıyan Mehmed Bey, kardeşi İlyas ve damadı Ali Bey gibi emirler bulunuyordu. Mehmed Bey, Türkiye Selçuklu Sultanlığı’na karşı 1261 yılında ayaklanmış ve neticede İlhanlı sultanı Hülâgu’ya bağlı olarak Ladik (Denizli) beyliğini kurmuştur. İlhanlı Sultanı Hülâgu, beyliğin kuruluşundan bir yıl sonra Mehmed Bey’e haber göndererek kendi huzuruna gelip itaatini bildirmesini istedi. Ancak Mehmed Bey bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Hülâgu, Mehmed Bey’in damadı Ali’yi, beyliği vermek vaadiyle kendi tarafına çekmesini bildi. Onun ihanetiyle de Mehmed Bey mağlup edilerek yakalandı ve öldürüldü. Yerine Ali bey geçti (1262). b- Ali (1262-1286) Mehmed Bey’in öldürülmesinden sonra Ladik (Denizli) beyliğinin başına geçen Ali Bey, bir süre Selçuklular’a tabi oldu ise de daha sonra yine Germiyan oğullarının hakimiyeti altına girdi (1276). Ancak kısa bir süre sonra tekrar Selçuklular’a tabi oldu. Ali Bey, 1277 tarihinde meydana gelen Cimri olayı sırasında Karaman oğullarının isyan ederek Konya’yı ele geçirmeleri ve Cimri’yi Selçuklu tahtına çıkarmaları üzerine bu fırsattan yararlanarak bağımsızlığını kazandı. Fakat çok geçmeden Selçuklu-Moğol ordusu Karamanlıları ve diğer Türkmenleri itaat altına almak için Uluborlu A- Sikke koleksiyoncusu B- Sanat tarihçisi 1- Prof. Dr. Yaşar Yücel ve Prof. Dr. Ali Sevim, Türkiye Tarihi, Ankara 1990, C.I, s236

26

ovasına geldiği sırada Denizli ve Honaz bölgesinin ileri gelenleri, karşı koymanın imkânsızlığını anlayarak Selçuklular’a sadakatlerini bildirdiler. Bu sırada Ladik Beyi olan Ali Bey de yakalanarak Karahisar-i Devle kalesine hapsedildi ve bir süre sonra da burada öldü (1286). Ali Bey’in tevkif edilmesinden sonra Ladik (Denizli) bölgesi Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından tekrar Sahib Ata ailesine verildi (1277). Ancak aynı yıl Germiyanlılar burasını tekrar ele geçirdiler ve beyliğin başına da Germiyan beyinin kız kardeşinin oğlu Bedreddin Murad’ı getirdiler. c- Bedreddin Murad (1286-1289) Germiyanlılar’a tabi olan Bedreddin Murad, 1288 yılında Selçuklular’la sulh yapmak için Germiyan Türkleri ile beraber Konya’ya geldi. Bunun üzerine II. Gıyaseddin Mesud’un emirlerinden olan Has Balaban onları karşılamaya çıktı. Onlarla görüşerek gönüllerini almak sureti ile iki taraf arasında bir yakınlaşma hasıl oldu. Böylece Selçuklular’la Germiyan oğulları arasında kısa bir sükûnet devresi başladı. Ancak 1289 yılında Germiyanlılar’la Selçuklular arasındaki mücadelenin tekrar başladığı görülmektedir. Bu sırada II. Mesud’un emirlerinden olan İzzeddin Bey Germiyanlılar ile Denizli beyi Bedreddin Mahmud üzerine yürüdü. Denizli’de Günler (muhtemelen Günarlar köyü) mevkiinde yapılan savaşta Germiyanlılar bozguna uğradı ve Bedreddin Murad öldürüldü (1289). Ordusunun büyük bir kısmı da kılıçtan geçirildi. Bedreddin Murad’ın öldürülmesinden sonra Ladik ve çevresi tekrar Sahib Ata-oğullarının eline geçti. Ancak Sahib Ata-oğulları da kuvvetleriyle birlikte Karamanoğlu Güneri Bey üzerine gidince bu bölgedeki Türkmenler bağımsızlık yolunda daha rahat hareket ettiler. d- İnanç (1289- 1334?) Sahibata oğullarının Denizli bölgesinden ayrılmasından sonraki dönemde, bölgeye tekrar hakim olan Germiyan oğulları, beyliğin başına Afyon’da hapis iken ölen Ali Bey’in oğlu İnanç Bey’i (1319’dan önce) getirdiler.2 Ancak İnanç Bey’in beyliğin başına babasının ölümünden hemen sonra da geçmiş olabileceği tahmin edilmektedir. Böyle olmakla birlikte kaynaklar onun adından fazla bahsetmemektedirler. İlhanlılar’ın Anadolu valisi Emir Çoban 1314 yılında Anadolu’ya geldiği zaman, ona tabi olan beyler arasında İnanç Bey’in de bulunduğu bilinmektedir. İnanç Bey, Germiyanlılar’a tabi olarak uzun bir müddet beylik yaptı. Nisan 1335 tarihli bir kitabede onun adı Şücaüddin İnanç bin Ali 2- Prof. Dr. Yaşar Yücel ve Prof. Dr. Ali Sevim, age., s236

www.osmanliparalari.com


İnançoğlu Murad Arslan Bey’in Sikkeleri Bey olarak geçmektedir. 1332 yılında Denizli’ye gelen İbn Batuta burada İnanç Bey ile görüşmüş ve onun hakkında bilgi vermiştir. İbn Batuta’ya göre bu şehrin yedi camisi, çarşısı, bağ ve bahçeleri ile akarsuları vardı. Kumaş dokumacılığı da gelişmiş olan bu şehirde Ahi zaviyeleri de mevcuttu. El-Ömerî de Denizli’den bahsederken XIV. yüzyıl başlarında İnanç-oğullarının dört yüz kadar köyü ve onbin askeri bulunduğunu yazmaktadır. İnanç Bey’in hangi tarihte öldüğü kesin olarak bilinmemektedir. Onun, Germiyanoğlu I. Yakub Bey’in 1340’da ölümünden sonra vefat etmiş olduğu sanılmaktadır. Ölümünden sonra beyliğin başına oğlu Murad Arslan geçmiştir. İnanç Bey’in Doğan Paşa isimli bir kardeşinin olduğu bilinmekte ise de hayatı hakkında bilgimiz yoktur. e- Murad Arslan İnanç Bey’den sonra Denizli beyi olan Murad Arslan hakkındaki bilgimiz çok azdır. Onun alimleri teşvik ettiği ve ilmî çalışmaları desteklediği bilinmektedir. Murad Arslan Bey adına kesilmiş bir sikke ve Türkçe olarak Fatiha ve İhlâs tefsirleri vardir. Murad Arslan’ın emriyle yazılan tefsirde “Murad Arslan bin İnanç Bey” olarak yazılmaktadır. Murad Arslan’ın vefat tarihi belli değildir. Ancak yerine geçen oğlu İshak Bey’in 1360 tarihli bir sikkesi bulunduğuna göre Murad Arslan bu tarihten önce ölmüş olmalıdır.3 Mezarı Denizli’de bir türbede olup, bugün Murad Baba ismiyle anılmaktadır. f- İshak Murad Arslan’dan sonra beyliğin başına İshak Bey geçti.4 İshak Bey de babası gibi bilim adamlarını korurdu. Tarihî Takvimler’de unvanı “Hüdâvendigâr-i muazzam”, “Sahibü’s-seyf ve’l-kalem......Celâlü’d-devle ve’ddîn İshak Bek bin Murad Arslan” olarak geçmektedir. İshak Bey devrinde Germiyan oğulları Denizli ve çevresini tamamen ellerine geçirdiler (1368). Böylece Ladik Beyliği de sona erdi. Ancak İshak Bey, beyliğin sona ermesinden sonra uzun bir süre daha yaşadı ve 1391 yılında vefat etti.

Kamil Eron - Gültekin Teoman islâmi sikkeler üzerinde daha önce görülmeyen ilginç bir kalıptır. Kendisi için sultan, melik ve bey gibi sıfatları kullanmak yerine “abduhu” “O’nun (Allah’ın) kulu” ifadesini kullanmayı tercih etmiştir. Murad Arslan Bey, kullandığı bu ibareler ile sikke kestirmesinin sadece hakimiyet alanını ifade etmesinin dışında, (kendisi gibi) kulların ihtiyacını karşılamak maksadıyla olduğunu ifade etmiştir. Murad Arslan Bey’in kendisini, dolayısıyla da devletini öven ibareler yerine bu tip ibareleri tercih etmesini, tevazu sahibi bir insan olmasına bağlayabiliriz. Sikkelerini, “Mülk (devlet) Allah’ındır, onun kulu Murad”7 ve “Kulların ihtiyacı için, onun kulu Murad”8 yazılı olmak üzere iki ana gruba ayırdık. Tip 1’deki sikkelerin bir bölümünde altı (mühr-i Süleyman) ve beş kollu yıldız şeklinde damgalar görülmektedir. Tip 2’de yer alan sikkelerin hiçbirisinde damga yoktur. Sikkelerin tamamı Ladik kentinde bastırılmıştır ve bir kısmında “Medine”9 (şehir) bir kısmında ise “Mahruse”10 (başkent) kelimeleri kullanılmıştır. Sikkelerin hiçbirisinde tarih bulunmadığından kalıpları kronolojik açıdan değerlendirmek mümkün olamadı. Ancak Tip 1’de yer alan sikkelerin kaligrafisi, Tip 2’de yer alan sikkelere göre daha düzgün olduğundan ve Tip 2’deki sikkelerin hiçbirisinde damga bulunmadığından; Tip 1’deki sikkeler Tip 2’deki sikkelerden daha önce kestirilmiş olmalıdır. İstanbul Nisan 1967, sayı:2 isimli çalışmasının 9. sayfasında 19 no’da “Allah rabb’ül ibad” şeklinde yorumlanmıştır. 7- Tip 1 olarak adlandırılmıştır. 8- Tip 2 olarak adlandırılmıştır. 9- Tip 1’de yer alan sikkelerin tamamında “Ladik” kelimesi, “Medine” kelimesi ile birlikte kullanılmıştır. 10- Tip 2’de yer alan sikkelerde “Ladik” kelimesi, hem “Mahruse” hem de “Medine” kelimeleri ile birlikte görülmektedir.

Katalog İncelediğimiz Murad Arslan Bey’e ait sikkelerin ortalama ağırlıkları 0,84 gr.’dır. Çapları ise 16-21 mm. arasında değişmektedir. Sikkelerin bir bölümünde yer alan “Li5 erebi’l ibad6” (kulların ihtiyacı için) ibaresi, 3- Prof. Dr. Yaşar Yücel ve Prof. Dr. Ali Sevim, age., s236 4- Prof. Dr. Yaşar Yücel ve Prof. Dr. Ali Sevim, age., s237 5- “Li” kelimesi “lam” harfinin esre ile okunuşudur. “İçin” anlamında kullanılır. 6- Bu ibare, rahmetli Şerafettin Erel’in “Nadir Birkaç Sikke”,

www.turkishbanknotes.info

27


İnançoğlu Murad Arslan Bey’in Sikkeleri

Kamil Eron - Gültekin Teoman

tip 1

Sikke No : 001 0,90gr / 19mm (KE-2085)

Mülk (devlet) Allah’ındır, onun kulu Murad

Ladik şehrinde darp edildi

Sikke No : 002 0,84gr / 19mm (KE-2088)

Mülk (devlet) Allah’ındır, onun kulu Murad

Ladik şehrinde darp edildi

Sikke No : 003 0,90gr / 19mm (KE-2099)

Mülk (devlet) Allah’ındır, onun kulu Murad 28

Ladik şehrinde darp edildi www.osmanliparalari.com


İnançoğlu Murad Arslan Bey’in Sikkeleri

Kamil Eron - Gültekin Teoman

Sikke No : 004 0,90gr / 20mm (KE-2098)

Mülk (devlet) Allah’ındır, onun kulu Murad Mühr-i Süleyman şeklinde damga

Ladik şehrinde darp edildi

Sikke No : 005 0,92gr / 18mm (KE-2103)

Mülk (devlet) Allah’ındır, onun kulu Murad

Ladik şehrinde darp edildi

Sikke No : 006 0,86gr / 18mm (KE-2084)

Mülk (devlet) Allah’ındır, onun kulu Murad www.turkishbanknotes.info

Ladik şehrinde darp edildi Beş kollu yıldız şeklinde damga 29


İnançoğlu Murad Arslan Bey’in Sikkeleri

Kamil Eron - Gültekin Teoman

tip 2

Sikke No : 007 0,54gr / 16mm (KE-2089)

Kulların ihtiyacı için, onun kulu Murad

Ladik şehrinde darp edildi

Sikke No : 008 0,84gr / 19mm (KE-2081)

Kulların ihtiyacı için, onun kulu Murad

Başkent Ladik’te darp edildi

Sikke No : 009 0,82gr / 17mm (KE-2086)

Kulların ihtiyacı için, onun kulu Murad 30

Başkent Ladik’te darp edildi www.osmanliparalari.com


İnançoğlu Murad Arslan Bey’in Sikkeleri

Kamil Eron - Gültekin Teoman

Sikke No : 010 0,82gr / 17mm (KE-2087)

Kulların ihtiyacı için, onun kulu Murad

Başkent Ladik’te darp edildi

Sikke No : 011 0,82gr / 19mm (KE-2082)

Kulların ihtiyacı için, onun kulu Murad

Ladik şehrinde darp edildi

Sikke No : 012 0,68gr / 17mm (KE-2109)

Kulların ihtiyacı için, onun kulu Murad www.turkishbanknotes.info

Başkent Ladik’te darp edildi 31


Türkiye Cumhuriyeti paraları üzerine şimdiye kadar yapılmış en ayrıntılı çalışma • Tamamı renkli, mat kuşe kağıt, 300 sayfa • Madeni paralar • Kağıt paralar • Altın paralar • Hatıra paraları ve hatıra setleri • Darphane setleri • Darphane jetonları • Dört ayrı kondüsyonda fiyatlar • Paralar hakkında her türlü teknik bilgi

www.turkishbanknotes.info www.osmanliparalari.com Diğer bütün nümismatik kitapları için aşağıdaki adrese bakabilirsiniz. Dukkanlar.gittigidiyor.com/Osmanli_Paralari/


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.