CHP AB TEMSİLCİLİĞİ - Brüksel
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporu BİLGİ NOTU VE DEĞERLENDİRME KADER SEVİNÇ 9 MART 2011
RAPOR HAKKINDA Avrupa Parlamentosu Raporu olarak anılan ve her yıl yayımlanan belge, AB Komisyonu’nun aday ülkeler üzerine hazırladığı ayrıntılı ilerleme raporları üzerine hazırlanan, hukuki bağlayıcılığı olmayan fakat Avrupa Parlamentosu’nun genel kanaatini yansıtan, medya ve kamuoyu üzerinde etkisi olan bir karardır. Aday ülkeler açısından, özellikle Lizbon Antlaşması ile birlikte daha güçlenmiş olan Avrupa Parlamentosu’ndaki algıyı ölçmek bakımından önem taşır. Raporun ilk taslağı üzerine verilen değişiklik önergeleri ve önce Dışişleri Komitesi sonra da Genel Kurul’daki tartışma ve oylamalar sonucu raporun nihai metni ortaya çıkar. Eğilimler ise bu aşamalarda belirginleşir. 10 Şubat 2011’de Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komitesi’nde tartışılıp oylanan rapor 8-9 Mart 2011 tarihlerinde Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda tartışılıp onaylandı. Bu yıl Türkiye üzerine yayımlanan Avrupa Parlamentosu raporu 2005 yılında müzakerelere başlandığından bu yana hazırlanmış en sert rapor olarak tanımlanabilir. Türkiye Raportörü Hristiyan Demokrat Hollandalı Parlamenter Ria Oomen-Ruijten tarafından ilk taslağı hazırlanan ve Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda 9 Mart 2011 tarihinde kabul edilen raporda şu konular öne çıkmaktadır: Güçler ayrılığı vurgusu •
•
Bu yıl yayımlanan raporda ilk kez CHP’nin uzun zamandır vurguladığı devlet yönetiminde “güçler ayrılığı ilkesi”nin önemi vurgulanırken, yasama, yürütme, yargı arsında temel hakların ve toplumdaki çoğulcu siyasi kültürün gereği gibi korunması bakımından denge gözetilmesi gerektiğinin altı çizilmiştir. Meclisin denetim rolü özellikle vurgulanıyor ve hem reform sürecinde aktif ve yapıcı destek sağlaması hem de hükümet politikalarının demokratik açıdan incelenebilmesi çok önemli olduğu belirtiliyor,
Basın özgürlüğü ve serbest tartışma ortamı eleştirisi •
•
Raporda basın özgürlüğü ve reform süreci ile ilgili bölümlerin eleştiri dozu geçmiş yıllara göre hayli yüksek. Kötüye giden basın özgürlüğü konusundaTürk medyasında artan otosansürün ve internet sitesi yasaklarının kaygı yarattığı ifade ediliyor. Bağımsız basının demokratik toplumun ana unsurlarından biri olduğunu hatırlatılıyor, Bazı internet sitelerine yönelik yasaklar kınanıyor, ifade özgürlüğüyle ilgili yasal çerçevenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihatıyla uyumlu hale getirilmesi gerektiği vurgulanıyor,
CHP AB TEMSİLCİLİĞİ - Brüksel
• • •
Yargıya basın özgürlüğünün korunması ve geliştirilmesinde önemli görev düştüğü belirtiliyor. Serbest tartışma ortamının korunmasının gerekliliği vurgulanıyor. Soruşturma ve dava sürecinde haklarında, “ceza soruşturmasının gizliliğini ihlal etmek” suçundan soruşturma açılan bir çok basın mensubunun bulunduğuna dikkat çekiliyor. Bu uygulamanın orantısız olduğu ve insan hakkı ihlali oluşturduğu ifade ediliyor. 8 Mart 2011’de Avrupa Parlamentosu’ndaki rapora ilişkin görüşmede 38 değişiklik önergesi daha verildi. 9 Mart 2011’de yapılan oylamada Ergenekon soruşturması kapsamında gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmaları konusu rapora dahil edildi.
Uzlaşı eksikliği kutuplaşma vurgusu • •
Türk iç siyasetindeki gelişmelerin büyük bir kaygıyla takip edildiği ve siyasi partiler arasındaki kutuplaşmanın önemli reformların ele alınmasına engel teşgil ettiği, Hem hükümete hem de muhalefete çoğulcu siyaseti geliştirme ve demokratikleşme sürecine katkı sağlamaları çağrısı,
Reform çağrısı ve uzlaşı zemininde yeni anayasa • • •
Hükümet reform sürecindeki gözle görülür yavaşlama nedeniyle uyarılırken, reform çabasını yükseltmeye davet ediliyor, Anayasa değişiklikleri ve referandum ile ilgili bölümde referandumdan olumlu olarak bahsedilirken, uygulamaya dikkat çekiliyor ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AIHM) standartlarına uygunluğunun gereği hatırlatılıyor. Yeni Anayasa çalışmasında tüm siyasi partileri, sivil toplumu da içine alacak şekilde bir yöntem izlenmesi gerektiği ifade ediliyor,
Yargı • •
Yargı alanında yapılan reform çalışmalarının memnuniyetle karşılandığı belirtilirken adil yargılama hakkı ile ilgili arzu edilen ilerlemenin kaydedilmediği vurgulanıyor, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun azami tutukluluk süreleri ile ilgili yapmış olduğu 10 yıl saptamasının Avrupa standartlarına aykırı olduğunu belirtiliyor. Meclise yasa hükmünde değişikliğe giderek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanmayla ilgili maddesiyle uyumlu hale getirilmesi çağrısında bulunuyor,
Pınar Selek Davası •
Raporda insan hakları savunucularına yönelik cezai soruşturmaların kaygı verici olduğu vurgulanıyor, Pınar Selek davası örnek gösteriliyor,
Öğrencilere yönelik polis şiddeti kınanıyor •
Türkiye'de gösteri ve örgütlenme özgürlüklerine saygı gösterilmesi gerektiğinin altı çiziliyor, polisin geçen yıl aralık ayında ankara'da üniversite öğrencilerinin gösterilerini aşırı güç kullanarak bastırması kınanıyor,
5
CHP AB TEMSİLCİLİĞİ - Brüksel
Ombudsmanlık •
Ombudsmanlık kurumunun oluşturulmasını olumlu değerlendiren raporda atamalarda da demokratik standartlara uygun, bağımsız bir atama sürecinin işletilmesi gerektiği vurgulanıyor,
Sivil-Asker ilişkileri •
Askeri mahkemelerin yargı yetkisinin sınırlandırılması, YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması, üst rütbeli askerlerin de sivil mahkemelerce yargılanmalarına imkan tanıyan değişikliklerden olumlu biçimde bahsediyor ve meclisin savunma bütçesi üzerindeki denetim yetkisinin artması gerektiği vurgulanıyor.
Ergenekon ve Balyoz Soruşturmaları • • •
Bu soruşturmaları konusunda başından bu yana demokrasinin güçlendirilmesi, darbelere karşı direnme çizgisinde bir destek varken geçtiğimiz yıl yayımlanan rapordan itibaren kendisini gösteren ve bu yıl daha da güçlenen ifadelere yer veriliyor. Ergenekon ve Balyoz davaları kapsamında yürütülen soruşturmaların demokratik kurumları ve yargının gücünü, düzgün işleyişini göstermesi gerektiği vurgulanıyor. Bu soruşturmaların önemi belirken ve tutukluluk sürelerinin endişe yaratıcı olduğu ifade ediliyor ve tüm zanlılar için “gerçek yargı güvencesi” istiyor,
Hrant Dink davası •
AİHM’nin 14 Eylül 2010 tarihli Hrant Dink davasına rağmen, “Dink’in gerçek katilleri ortaya çıkmasın diye Türk devleti içindeki unsurların yarattığı yapay engellerden duyduğu endişeyi ifade ediliyor,
Siyasi Partiler Yasası, % 10 seçim barajı, milletvekili dokunulmazlıkları • •
Mecliste uzlaşı yaratılamadığı için Siyasi Partiler Yasası’nın reformunun gerçekleşmemesinden derin üzüntü duyulduğu belirtiliyor ve yasal değişiklikler için çağrı yapılıyor, % 10’luk seçim barajı ve yolsuzlukların soruşturulmasında engel yaratacak biçimde geniş tanımlanan milletvekili dokunulmazlığı eleştiriliyor,
Teröre kınama, açılıma devam mesajı • • • •
PKK’nın AB’nin terör örgütü listesinde olduğu hatırlatılıyor ve eylemlerini sürdüren PKK terör örgütü sert bir dille kınanıyor. AB üyesi ülkeler ve Türkiye terör sorunuyla mücadelede birlikte hareket etmeye davet ediliyor. Kürt sorununda barışçıl bir çözüme ulaşılabilmesi amacıyla demokratik açılım sürecinin devam ettirilmesi gerektiği belirtiliyor, Kürt dilinin siyasal, kamusal ve eğtimde kullanılması, terörle mücadele yasasının değiştirilmesi, ifade ve örgütlenmeyle ilgili hakların güvence altına alınması, yerlerinden edilmiş şahıslarla ilgilenilmesi ve Güneydoğu’daki ekonomik ve sosyal durumun iyileştirilmesi etrafında yoğunlaşması gerektiği belirtiliyor. Diyarbakır’da devam eden KCK davası ise “yasal siyasal faaliyetlerin ihlali” olarak değerlendiriliyor,
CHP AB TEMSİLCİLİĞİ - Brüksel
Kadın hakları, töre cinayetleri ve eşcinsel düşmanlığı ile mücadele • • •
Türkiye’de kadın hakları ve kadın-erkek eşitiliğiyle ilgili yasal çerçevenin eskiye oranla olumlu geliştiğinin belirtildiği kararda, buna karşılık, namus cinayetleri, aile içi şiddet vakaları ve zorla evlendirilmelerin artışta olduğuna işaret ediliyor, Hükümetten eşcinsel düşmanlığına karşı mücadele etmesini ve TSK’nın eşcinselliği “psikoseksüel hastalık” olarak nitelemesini engellemesini istiyor. Töre cinayetlerindeki artış ve kadının iş gücündeki düşmekte olan payı da kaygı verici noktalar olarak vurguluyor,
Dış politika ve Kıbrıs sorunu • • • •
•
Türkiye’nin bölgesel bir oyuncu olarak rolünün AB için önemli ifade edilirken, Türkiye’nin dış politikasına Avrupalı değerler ve çıkarlara uygun bir yön vermesi gerektiği ifade ediliyor, Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi gerekliliği vurgulanıyor, bölgede barış ve istikrarın sağlanması için yaşamsal olarak ifade ediliyor, Uluslararası toplumun İran’a yönelik yaptırım kararlarına Türkiye’nin destek vermesi isteniyor, bunun İran’ın demokratikleşme sürecine yarar sağlayabileceği belirtiliyor. Kıbrıs sorunu raporun tüm taraflar açısından en sorunlu kısmını oluşturuyor. Avrupa Parlamentosu içindeki siyasi gruplar arasında ve içinde de görüş ayrılıkları yaratan bu konuda Türk Hükümeti’nden sorunun çözümünde daha aktif destek vermesi beklendiği belirtiliyor. Türk askerinin adadan çekilmesi çağrısı da yer alıyor, Demografik dengenin bozulmaması için KKTC ve Türkiye’nin yeni yerleşimlerden kaçınması gerektiği ifade ediliyor,
Ermenistan ve Yunanistan ile ilişkiler • • •
Yunanistan ile ilişkilere fazla vurgu yapmadan değinen rapor, ikili ilişkilerde mesafe kaydedildiğini belirtirken “casus belli” kararının yürürlükte olmasını da eleştiriyor. Türkiye’den Yunanistan’ın hava sahasını ihlal eden uçuşlarını durdurması isteniyor. Türkiye 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni biran evvel imzalamaya davet ediliyor. Ermenistan ile normalleşme sürecine değinen rapor, protokollerin onaylanma sürecini hızlandırmaları konusunda her iki ülkeyi de uyarıyor,
AB Konseyi’ne Enerji Başlığı’nın açılmaması eleştirisi • •
Türkiye’nin enerji başlığı ile ilgili olarak aldığı mesafeden olumlu olarak bahsedilen raporda AB Konseyi bir an evvel bu başlıkta müzakereleri başlatmaya davet ediliyor, Nabucco Hükümetlerarası Anlaşma’nın imzalanması olumlu biçimde anılıyor,
Geri kabul anlaşması ve vize konusu • • • •
Sınır kontrolleri ve yasadışı göç konusunda Türkiye-AB ilişkilerinin önemine vurgu yapılan raporda, Geri Kabul Anlaşması müzakerelerinde alınan mesafe memnuniyetle karşılanıyor, Geri Kabul Anlaşması yürürlüğe girene kadar ikili anlaşmaların gerektiği ifade ediliyor, İltica alanında Türkiye’nin aldığı mesafe ve yasal çalışmalar takdir ediliyor, Vize konusunda geri kabul anlaşmasının yürürlüğe girmesini takiben AB Komisyon’unun yetkilendirilmesini istiyor.
CHP AB TEMSİLCİLİĞİ - Brüksel
Vize diyaloğu çerçevesinde öncelikli olarak iş adamlarının ve öğrencilerin durumlarının gözetilmesini öngörüyor.
Değerlendirme Kader Sevinç CHP AB Temsilcisi ve Avrupa Sosyalist Partisi (PES) Yönetim Kurulu Üyesi
Türkiye’yi 21.yüzyılın en iyi demokrasilerinden biri yapmak için çalışmalıyız. Hedef bu olmalı. Bugün kabul edilen Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporu ülkemizde demokratikleşme ile ilgili yaptığımız tespitleri teyid ediyor. Her ne kadar Avrupa Parlamentosu ve diğer AB kurumları Türkiye ile ilgili konuları, olayları bütünsellik ve sebep sonuç ilişkileri açısından yeterince sağlıklı analiz edemeseler de Türkiye’nin bugünkü durumu ile ilgili Brüksel’den de çekilen olumsuz demokratikleşme fotoğrafı üzüntü vericidir. AB haklı olduğumuzu anladı CHP’nin son Anayasa değişikliği hakkındaki çekinceleri maalesef haklı çıktı: 12 askeri darbesi sorumluları yargılanamıyor, yargıç ve savcı atamaları son derece siyasallaştı, otoriter eğilimler daha da güçlendi, medyaya baskı arttı, özgürlükler kısıtlanıyor, toplumsal kutuplaşma derinleşmekte. Raporda Avrupa Birliği’nde halkın doğrudan oyu ile seçilen Avrupa Parlamentosu tarafından bu konuların önemi ve sorunların daha iyi anlaşılmaya başlandığını görüyoruz. Sosyal politikalar ve Rekabet politikaları faslı açılabilir AB sürecinde hükümet mevcut “açılabilir başlıklar” için gerekeni yapmıyor. Sosyal Politikalar ve Rekabet Politikası konusunda hükümet isteksiz. Bu başlıkların açılması devlet yardımları, kayıt dışı ekonomi, işyerinde cinsiyet eşitliği ve çocuk işçi konularında reformları da beraberinde getirecek. AB üyeliği gerekli için olan genel sosyo-ekonomik kalkınma konularında hükümet başarısız bir tablo çiziyor. Bu AB raporlarında da tespit ediliyor Türkiye İnsani Kalkınmışlık, Kadın Hakları, Özgürlükler ve Yolsuzluk gibi alanlardaki uluslararası saygın endekslerde geriliyor. Temiz enerji, eğitim ve bilgi toplum gibi alanlarda politikalar çok yetersiz. Bu politikaları güçlendirmeliyiz. Gölge CHP AB Müzakere İzleme Takımı kurduk CHP için AB süreci temel demokrasi ve toplumsal kalkınma çerçevesidir. CHP bu süreci yakından takip ediyor. Son olarak CHP AB temsilcisi olarak yönetimini yürüttüğüm her müzakere başlığını takip eden ve raporlar hazırlayan bir Gölge CHP AB Müzakere İzleme Takımı kurduk. Takımın çalışmaları CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’na rapor ediliyor.
Kıbrıs sorunu CHP iktidarı Türkiye’nin AB sürecini hızlandıracaktır. Lakin Avrupa Parlamentosu Raporu’nda da kendisini gösterdiği gibi AB tarafında da Kıbrıs sorunun blokaj etkisi Türk toplumu için tahammül ötesi olmaktadır. Sorun önemsiz değil fakat yarattığı tıkanıklık ölçüsüz. Enerjiden ekonomiye Avrupa halkları için önemli birçok alanda Türkiye dışlanıyor, AB de küresel güç kaybediyor. Raporda enerji başlığı ile ilgili çağrı bu bakımdan bir değişime işaret ediyor.
5
CHP AB TEMSİLCİLİĞİ - Brüksel
AB’nin analiz ve iletişim sorunu var AB’nin zaman zaman içine düştüğü bir Türkiye’yi analiz ve iletişim sorunu var. Geçtiğimiz yıllardaki bir takım gelişmeler sonucu Türk kamuoyunun büyük bir bölümü birçok AB’li siyasetçinin Türkiye desteğini daha ziyade hükümet partisine destek olarak algılar hale geldi. Böyle algılanmasında Türkiye’de basının durumunun da önemli bir rolü olduğu unutulmamalı. Ortada AB’nin Türk kamuoyu ile iletişim sorunu var. Türkiye’nin en çağdaş kesimlerinin giderek AB konusunda iyice şüpheci hale gelmesi normal değil. AB Türkiye’ye yönelik değerlendirmelerinde bu konuya dikkat etmelidir. Uzlaşı için Hırvatistan Modeli Raporda da sıkça vurgulanan bir kavram var: uzlaşı. AB süreci için kilit sözcük “uzlaşı”dır. Uzlaşı atmosferini yaratmakta en büyük rol hükümete düşmektedir. Bugüne kadar iktidarın partilerarası uzlaşı yaratacak bir girişimini göremedik. Örneğin Türkiye ile aynı tarihte müzakereye başlayan Hırvatistan bugün doğru bir uzlaşı modeli ile reform sürecini çok az sıkıntıyla atlatmıştır. Hırvatistan 2005 Mart ayında yaptığı Anayasa değişikliği yaparak kurduğu Ulusal Komite ile AB reform sürecinde uzlaşıyı yaratmıştır. Bu komitenin başkanı daima muhalefet partilerinden olmaktadır. İçinde akademi, sivil toplum gibi çeşitli kesimlerin temsilcileri ve başmüzakereci de üye olarak bulunmaktadır. AB süreci ile ilgili her belge ve bilgi burada tartışılmaktadır, başmüzakereci bilgi aktarmaktadır. Ülkemizde buna benzer bir model kurmayı hükümet reddetmekte. CHP’nin tüm girişimlerine rağmen ülkemizin AB müzakere pozisyon belgeleri meclisle paylaşmamakta. Dönemin başmüzakerecisi Ali Babacan bunun AB tarafından istenmediği için paylaşılmadığını bildirmişti ancak bunun doğru olmadığı ortada. Uzlaşma arayan bir hükümet bu belgeleri muhalefetle şeffaflık içinde paylaşabilir. Bu yöntem de hükümetin AB politikasındaki samimiyeti konusunda fikir vermektedir. http://brussels.chp.org.tr www.kadersevinc.com http://kadersevinc.blogactiv.eu www.twitter.com/KaderSevinc_CHP