Kasım & Aralık 2016 | Yıl: 12 | Sayı: 72 | Fiyatı: 7.50 TL
İstanbul’un üstü doldu
YENİ DÜNYA YER ALTINA
KURULUYOR
peugeot.com.tr
YENİ SUV
PEUGEOT
3008
HİÇBİR SUV BU KADAR İLERİ GİTMEDİ
YENİ NESİL PEUGEOT i-COCKPIT® / FULL DİJİTAL GÖSTERGE PANELİ / PANORAMİK SUNROOF / İLERİ SÜRÜŞ GÜVENLİK SİSTEMLERİ / OTOMATİK BAGAJ KAPAĞI
Yeni SUV Peugeot 3008 1.6 BlueHDi 120 S&S EAT6 karma yakıt tüketimi 4.2 L/100km, ortalama CO2 emisyon değeri 108g/km’dir. İlanda kullanılan görsel, Türkiye ürün gamı ile farklılık gösterebilir. instagram.com/peugeotturkiye
twitter.com/PeugeotTurkiye
facebook.com/peugeotturkiye
YENİ SUV PEUGEOT 3008
CAN
Plaza: Şerif Ali mah. Turgut Özal Bulvarı No: 206 Ümraniye / İSTANBUL Tel: (0216) 466 85 55 (pbx) Showroom: Küçükbakkalköy mah. Vedat Günyol cad. Ataşehir Girişi No:1 Shell Benzinlik İçi Ataşehir / İSTANBUL Tel: (0216) 469 27 77
Sürme Sistemlerde Konforun Yeni Adı
Üstün ısı ve ses yalıtımı Kullanım kolaylığı ve yüksek konfor Özel tasarım profil ve aksesuar İç mekanda maksimum yaşam alanı Modern mekanlara uygun renk seçenekleri
yeni fonksiyonel konforlu
Kasa Profil Genişliği Kanat Profil Genişliği Conta Conta Sayısı Çıta Cam Kalınlıkları
: : : : : :
149 mm 76 mm TPE Gri / Siyah 2 Tek Tırnaklı - PCE Contalı 24, 30, 36, 44, 52 mm
winsa.com.tr
G AST R O E NT E RO LOJ İ
Safra yolu taşlarına kısa sürede ameliyatsız çözüm! ERCP; safra kesesinden safra yoluna düşen taşların endoskopik yöntem ile çıkartılmasıdır. Bu yöntem sayesinde ağız yolundan girilerek yapılan endoskopi ile safra yolunda belirlenen taşlardan daha kısa sürede kurtulabilirsiniz.
0850 460 6334 0850 460 MEDI www.medicana.com.tr
ÖZEL MEDICANA ÇAMLICA HASTANESİ
0216 522 60 00
Editör
İstanbul’un kalbi artık Kadıköy’de atacak! İlk olarak Kadıköy-Pendik Metrosu ile başladık... Marmaray Tüp Geçidi, Avrasya Tüneli, Bostancı-Dudullu Metrosu ve Büyük İstanbul Tüneli ile İstanbul’un ulaşım sorununa büyük gözle bakmayı öğrendik. Kentimizin artan nüfus ile birlikte uzun yıllardır problemi olan trafiği iyileştirme adına gerçekleştirilecek projelerden Büyük İstanbul Tüneli, ulaşımı toparlayıcı güç olarak karşımızda... TEM Otoyolu, E-5 Karayolu, Kuzey Marmara Otoyolu ve 9 metro hattıyla entegre edilecek. Yap-İşlet-Devret modeliyle yapımına başlanmasının ardından 5 yıl içinde tamamlanması hedeflenen tünelin hayata geçmesiyle İncirli’den Söğütlüçeşme’ye, 31 kilometre uzunluğunda 14 istasyondan oluşacak hızlı metro, 40 dakikada ulaşım imkânı sağlayacak. Bu süre, zamanla yarışan İstanbullu için bulunmaz nimet... Konuyla ilgili bölgemizi yakından ilgilendiren en önemli ve de taze bilgi ise, Ülker Stadyumu Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi çevresinde ciddi bir değişimi getirecek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin attığı adım... Yakın zamanda İstanbul’un tamamına yapılacak 145 kilometrelik 28 tünelden biri Rıhtım - Kuşdili hattında inşa edilecek. Bu adım, aynı zamanda “Geleceği ne olacak?” sorusunun yanıt beklediği Kuşdili Çayırı için de önem arzediyor. Dergimizin kapak dosyası ulaşım... Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ile arkadaşımız Adem Giden görüştü. “Hiç şüphesiz İstanbul, dünyanın en büyük kentlerinden bir tanesi ve İstanbul gibi megakentlerin ulaşım ve altyapı sorunlarını çözmek elbette çok kolay değil. Dünyanın her yerinde benzer ulaşım problemleri yaşanıyor. Ama İstanbul’u bugüne kadar ulaşıma yaptığımız yatırımlar ve bundan sonra yapacağımız yatırımlar neticesinde, dünyanın en yaşanabilir megakenti haline getirmeyi planlıyoruz” sözleriyle içimizi rahatlatan Bakan Arslan, aynı zamanda bir taahhüdünü de dergimizle ve İstanbullularla paylaşmış oldu. *** ABD’nin Chicago kentinde yaşamakta olan Melvin Jones, üyesi olduğu iş adamları kulübünde basit ve dünyayı değiştirecek bir soru sordu: “İnsanlar sahip oldukları yetenekleri yaşadıkları toplumun gelişmesi için kullansa nasıl olur?” Jones’un 1917 yılında sorduğu bu soruyla kurulan Lions Kulübü, 100. yılını kutlamaya hazırlanıyor. Kulübün İstanbul Anadolu Yakası Genel Yönetmeni Ethem Alkan ile arkadaşımız Figen Sabırcan konuş-
14 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
tu. Tıpkı ulaşımda olduğu gibi toplumumuzun ihtiyaçları noktasında sahip olunanları paylaşmak üzerine gerçekleşen söyleşi, Lions camiasının geldiği son noktayı da gözler önüne serdi. *** Bir halkla ilişkiler uzmanı ve duayen bir televizyoncu olan Yeşim Ülker, Kadıköy Life Ailesi’ne katılarak, magazin dünyasının kapılarını ardına kadar açtı. “Biz kadınlar meydan muharebesinde fazlaca yorulursak, sadece kendimizle ateşkes imzalar ve bütün ihtişamımızla yeniden doğarız. Ve ben Linet’i tam da bu ihtişamın ortasında buldum” diyerek, Linet ile son derece samimi bir röportaj gerçekleştiren Ülker, “Torun İstiyorum” adlı oyunu da sizler için yorumladı. Üstelik sadece yorumlamakla kalmadı, oyunda yer alan sanatçılar ve yönetmen ile konuşarak, noktayı koydu: “Bu oyun, yılın en iyi oyunu olmaya aday.” *** İnal Aydınoğlu, yalnız Kadıköy’ün değil, Türkiye’nin yakından tanıdığı bir isim... Yaptığı sosyal sorumluluk projeleri insana hizmet noktasında son derece takdire şayan... Dergimizde yer alan köşe yazılarında da sürekli, “İnsanımıza ve çevremize nasıl yararlı olabiliriz?” sorusuna çözümler üretmekte. İşte bunlardan biri Bağdat Caddesi’ne yönelik bir dernek kurulması zorunluluğu üzerine... “Belediyeler birleşip bir şey yapamadığına göre mağazaların ve mal sahiplerinin birleşip Bağdat Caddesi’ne canlılık kazandıracak projeler ve çalışmalar yapmaları gerekir. Örneğin bir dernek kurup Bağdat Caddesi’nde kendi çabalarıyla festivaller, sergiler, etkinlikler, şovlar, konserler düzenleyebilirler. Turizm acenteleriyle işbirliği yapıp, Cadde’deki yabancı turist sayısını artırabilirler” şeklindeki öneriye bizim de bir katkımız olsun istedik ve bu potansiyeli ve misyonu uluslararası turizm profesyonellerinin kulübü olan SKAL International Marmara’nın taşıdığına inanarak, kulübün başkanı ve aynı zamanda Suadiye Hotel Genel Müdürü Murat Yumak’ın ilgisine ve bilgisine sunmaya karar verdik. Yeni sene, yeni projeler, üstelik konu Bağdat Caddesi olunca Skal Marmara Kulübü’nün elinden geleni yapacağına inancımız tam... *** Kadıköy’de mevsim, yılın en güzeli... Sanat doludizgin ve bizler yeni bir yıla da doludizgin ilerliyoruz. Işık görünmüyor ama yeni yılın hepimize huzur getirmesini diliyoruz.
Canan Toprakkaya
Haber •• Magazin Magazin •• Aktüalite Haber Aktüalite •• Ekonomi Ekonomi •• Politika Politika
TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER, MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ, POLİTİKA DERGİSİ İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Fatma Canan Toprakkaya Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Toprakkaya Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İrem Toprakkaya Yayın Kurulu Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu, İnal Aydınoğlu, Bülent Turan, Enis Fosforoğlu Haber Müdürü Cenay Toprakkaya Editörler Adem Giden, Aksel M. Magiya, Çilem Doğan, Figen Sabırcan, Naciye Yıldırım, Öykü Maral, Sedef Turan, Yeşim Ülker Görsel Yönetim Benusen Toprakkaya Cenay Toprakkaya Basım Teknik Basım Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş. Sertifika No: 24871 Y. Dudullu Mah. Necip Fazıl Bulvarı No: 44 Keyap Çarşısı F1 Blok 93 Ümraniye / İstanbul Tel: 0216 508 20 20 www.teknikbasim.com Dağıtım Arıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti. KADIKÖY LIFE dergisinin birinci sayfasından son sayfasına kadar olan yazılardan imza sahipleri sorumludur. Yayınlanan reklamların sorumluluğu reklam sahiplerine aittir. KADIKÖY LIFE dergisinde yayınlanan her türlü yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz. KADIKÖY LIFE’ın hiçbir kurum ve kuruluşla doğrudan veya dolaylı bağlantısı yoktur.
Yayıncı K-İletişim Basın Yayın ve Tanıtım Hizmetleri Karanfil Sokak No: 27/13 Göztepe / İstanbul Tel: 0216 360 72 04 - 0216 550 11 17 Gsm: 0532 266 82 43 E-posta: kadikoylife@yahoo.com www.kadikoylife.com İrtibat Bürosu Kuşdili Cad. Misk-i Amber Sok. No: 42/1 Kadıköy / İstanbul Tel: 0532 470 73 05 ISSN 1307-5535 Kasım & Aralık 2016 Yıl: 12 Sayı: 72 Fiyat: 7.50 TL Basım Tarihi: 14 Kasım 2016 Yayın türü: İki aylık, bölgesel, süreli yayındır.
KADIKÖY LIFE Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği üyesidir.
İçindekiler
17 Haydarpaşa’nın 6 yıldır
kolu kanadı kırık!
Kadıköy ve İstanbul’un sembolü, Yeşilçam filmlerinde Avrupa’ya açılan kapı, Türkiye ile Ortadoğu ve Asya ülkeleri arasında tren ağında ilk düdüğün çaldığı Haydarpaşa Garı’nda tarihin en büyük yangının ardından buruk bekleyiş sürüyor.
37
17
37 Cavit Paşa Köşkü
bir İstanbul markası olmaya hazır
Bağdat Caddesi’nin en önemli tarihi eserlerinden biri olan ünlü Cavit Paşa Köşkü’nün restorasyonu nihayet tamamlandı. 2012 yılında başlanan restorasyon çalışmalarının, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayı ve gözetiminde yapılması nedeniyle uzun sürdüğü belirtildi.
38
38 Büyük İstanbul’un
merkez terminali Kadıköy
Dünya derbilerine ev sahipliği yapan Kadıköy’ün kalbi Ülker Stadyumu Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi çevresinde ciddi bir değişimi getirecek adımların ilki atıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yakın zamanda megakentin tamamına yapacağı 145 kilometrelik 28 tünelden birini Rıhtım - Kuşdili hattında inşa edecek. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, yıllardır bölgenin nabzını tutan Kadıköy Life Dergisi’ne çok özel açıklamalarda bulundu.
66 Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği,
100. yılını kutlamaya hazırlanıyor
66
100. yılını kutlamaya hazırlanan kulübü tanımak ve hizmetlerini dinlemek üzere Lions İstanbul Anadolu Yakası Sosyal Hizmetler Vakfı’nın Feneryolu’ndaki Kilercibaşı Köşkü’ne gittik. Genel Yönetmen Ethem Alkan ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
80 “Torun istiyorum ama
oğlum eşcinsel!”
Moda Sahnesi’ndeyiz... Oyun 1. perdede Nazan Kesal ve Münir Can Cindoruk ile biraz ağdalı başlıyor. 2. perdede ise hepsi bir araya toplanıp “Şak!” diye ağdayı çekiyorlar. Sonuç, tabi ki pürüzsüz bir oyun...
108 Kopenhag’ı bir de
“gurme” gözüyle gezin
Adını “Gurme Grubu Gezileri” olarak bizlerin verdiği grup, geçtiğimiz ay Danimarka’nın Kopenhag şehrine mini bir gurme gezisi düzenledi. Grup üyelerinden, 10 yılı aşkın bir süreden beri birlikte çalıştığımız dostlarımızdan Ziya Kaçar ve Taner Murat, geziyi Kadıköy Life ve TOURMAG Turizm Dergisi adına gözlemlemeyi de kabul ettiler ve sizlerle paylaşmamıza olanak sağladılar.
110
80 108
110 Bütün ihtişamıyla yeniden doğan Linet: Birbirimizi sevelim artık! İmkânsızlıklar içinde imkân yaratarak her gün ismini biraz daha sevdiren ve bugün geldiği noktada haklı bir gurur yaşayan Linet ile Yeşim Ülker kadın kadına samimi bir söyleşi yaptı. Şehrin kalbinde dingin bir yaşamı olan Linet’in aşk hayatı mı? Tüm çıplaklığıyla dergimizde... Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 15
Ulaşım
Haydarpaşa’nın 6 yıldır kolu kanadı kırık! ADEM GİDEN Kadıköy ve İstanbul’un sembolü, Yeşilçam filmlerinde Avrupa’ya açılan kapı, Türkiye ile Ortadoğu ve Asya ülkeleri arasında tren ağında ilk düdüğün çaldığı Haydarpaşa Garı’nda tarihin en büyük yangınının ardından buruk bekleyiş hâlâ sürüyor.
Garı’nın sessiz isyanının da sembolü oldu; “Felç oldum, kilitlendim, nefes alamıyorum, yaşayamıyorum” dercesine...
Tarihler 28 Kasım 2010’u gösterdiğinde, çatı katındaki tadilat çalışması sırasında başladığı öngörülen yangın nedeniyle ikinci asrını karşılamaya hazırlanan Haydarpaşa Garı, milyonların gözü önünde cayır cayır yanmıştı. Kadıköylülerin ciğerlerini dağlayan, İstanbul’da şok etkisi yaratan yangının ardından Haydarpaşa Garı, 6 yıldır yeniden düdük seslerinin yankılanacağı günleri hasretle bekliyor.
METRO HATTI SORUNU HAFİFLETTİ ANCAK, YETERLİ OLAMADI Kadıköy’de Rıhtım, Ayrılıkçeşme, Acıbadem ve Ünalan metro durakları, ilçenin kuzey kesimlerinde ulaşım ihtiyacının ana merkezi haline dönüştü. Haydarpaşa Garı’ndan Pendik’e kadar daha çok sahile yakın kesimlerden geçen banliyö hattının kapalı olması ise, Kadıköy’ün denize yakın kesimlerinde oturanlar için sorun oluşturmaya başladı. Denizden iç kesimlere doğru dikey hat seferlerinin yetersizliği de eklenince, metroya ulaşmak yolcular için büyük sorun haline dönüştü.
ZAMAN 15:17’DE DURDU Milyonların hafızasında yeni bir hayata açılan kapı Haydarpaşa Garı’nda büyük yangın ile birlikte vapur yolcularının mutlaka bir kez baktığı tarihi saat de zarar gördü, yelkovan ve akrep 15:17’de durdu. 6 yıldır kılı kıpırdamayan saat, bir anlamda Haydarpaşa
Protesto gösterilerinde kamuoyuna yansıyan rakamlara göre ana hat trenlerinden 7 milyon, banliyö trenlerinden de 29 milyon yolcu, toplamda yılda 36 milyon yolcu tren seferlerinden mahrum kaldı. Ancak yıllardır son derece eski ve modern dönemin koşullarını karşılayamayan banliyö hattının yenilenme ihtiyacı, yolcu güvenliği nedeniyle
büyük önem taşıyordu. Beraberinde çalışmaların hedeflenen yılda tamamlanmaması ve oldukça uzaması, protesto gösterilerine neden oldu. GÖZLER 2018 YILINDA Ulaştırma, Denizcilik ve Habercilik Bakanlığı bünyesinde Haydarpaşa-Pendik arasında yürütülen banliyö hattı yenileme çalışmalarının en erken tamamlanabileceği tarih, 2018 yılı olarak kamuoyuna yansımaya başladı. Bu da en az 2 yıl daha banliyö hatlarının kullanılamayacağını ortaya koyuyor. HAYDARPAŞA- KONYA SEFERLERİ Kadıköy genelinde tren yollarında ise ciddi hareketlilik gözlemleniyor. İlçenin bazı kesimlerinde istinat duvarları tamamen bitirilirken, projenin tamamlanması ile birlikte Kadıköy, Rıhtım-Bostancı yönünde büyük bir modern ulaşım ağına daha kavuşmuş olacak. Haydarpaşa Garı’ndan trene binen bir yolcu, aktarmalı olarak Ankara, ardından Konya’ya kısa sürede ulaşabilecek. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 17
Aktüel
Bağdat Caddesi’nde marka günlerden kara bulutlara... HABER MERKEZİ Sadece Kadıköy’ün değil, Türkiye’nin caddesi! Yılın en önemli günlerinde dikkatlerin üzerine çevrildiği, 14 kilometrelik bir hat üzerinde dünyanın sayılı odak noktalarından Bağdat Caddesi... Ünlü markaların birbiriyle yarıştığı, cıvıl cıvıl vatandaşların kaldırımlarında “İşte İstanbul’u yaşadım” dediği cadde, ne yazık ki son aylarda inanılmaz değişimi ile adeta can çekişiyor. Birçok kesimden yakınma geliyor ancak çözüm yok. Peki, Bağdat Caddesi’nin adım adım elimizden kaymasını mı bekleyeceğiz, yoksa değişen dünya değerleri de dikkate alınarak ana artere yeni kimliği kazandırılamaz mı? Bağdat Caddesi ile ilgili olumsuz haberler, şüphesiz kimsenin istediği manzaralar değil. Hatta son zamanlarda gerek sosyal medyadan, gerekse de birçok platformdan yükselen çığlıklar; “Bağdat Caddesi’nde neler oluyor?” sorusunu çok daha fazla akıllara
getirmeye başladı. Aslında tüm olumsuzluklar, milyonların gözü önünde yaşanıyor. Bir zamanlar imrenilerek gezilen kaldırımlarda, renkli mağazaların vitrinlerinde artık satılık ya da kiralık ilanları, cadde trafiğinde ise otomobilden çok ağır iş makineleri, kamyonlar ve beton mikserleri... CADDE SAKİNLERİNİ DEPRESYONA GÖTÜREN MANZARALAR Adım başı inşaatlar, ardı ardına sıralanmış hafriyat kamyonları, otobüs durakları önünü kapatmış iş makineleri, yayaları ve araç yolcularını toza dumana boğan yeterli önlem alınmamış inşaat faaliyetleri, bitmek bilmeyen yoğun gürültü, korna sesi ve sık sık meydana gelen kazalar, tartışmalar, kavgalar... Henüz birkaç yıl önce hayal edilemeyecek görüntüler, şimdilerde Bağdat Caddesi’nde her gün yaşanan manzaralar haline dönüştü. Kadıköylüler, Bağdat Caddesi’nin olumsuzluklarla dile gelmesini
Hafriyat kamyonu, inşaat sahasının karşısında dörtlüleri yakarak bekliyor. Bu esnada bir beton aracının önünde duran dolmuş sağa yanaşmaya üşeniyor ve yol ortasında yolcu alarak orta şeridi kapatıyor.
18 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
hiç istemiyor ancak, “Görünen köy kılavuz istemiyor” dercesine de isyanlarını sık sık ifade ediyor. PENCERELERDEN DENİZ HAVASI YERİNE TOZ TOPRAK DOLUYOR Köklü Kadıköylülerin üst katlardaki pencerelerinde yıllardır alışık olduğu Adalar’dan caddeye temiz deniz havası ve sükûnet, yerini yıkımların ve inşaat çalışmalarının tozlarına bıraktı. Bazı inşaat firmaları çevreye rahatsızlık vermesin diye çok yoğun önlemler alırken, kimi firmaların denetim boşluğundan yararlanarak gelişigüzel çalışması bazı sokaklarda sorunu artırıyor. DOLMUŞLAR VE İŞ MAKİNELERİ, TRAFİĞİ TAMAMEN KİLİTLİYOR Bir yanda yolcu kapma derdine düşen dolmuşların özellikle sağ şeritlerde araçlarını durdurarak trafiği tamamen tıkamaları, dolmuş şoförlerinin sık sık insan sirkülasyonunun fazla olduğu yaya geçitlerinde park ederek trafik güvenliğini riske atmaları, seyir halindeyken yavaşlayarak kaldırımda yürüyen vatandaşları korna çalarak yolcu olmaya davet etmeleri gibi ilkel yaklaşımlar, ne yazık ki Bağdat Caddesi’nde son yılların bitmek bilmeyen manzaraları haline dönüştü. Buna bina yenileme sürecinde caddeye giren ağır iş makinelerinin ardı ardına sıralanarak trafik akışını en az bir şeritle kapatmaları da eklenince, kaos günden güne artmaya başladı. BAĞDAT CADDESİ’NİN ACİL OLARAK MASAYA YATIRILMASI GEREKİYOR Son yıllarda kapanan net işyeri sayısı tam olarak bilinmese de kiralarda ortalama
Aktüel
Nereden nereye... Yıl 1930, Suadiye Bağdat Caddesi... O yıllarda, karda kışta bile Kadıköylüler nezih bir şekilde yolculuk yapıyor, cadde ruhunu yaşayabiliyordu. İnanılmaz teknolojik gelişmeleri yaşadığımız 2000’li yıllardan sonra hâlâ günümüzde Bağdat Caddesi’nde Kadıköylüler, “dört teker” ilkel taşımacılıkla adeta işkence çekiyor, bir de bölgenin değişen dinamikleri... Bu eşsiz fotoğraf karesi, Kadıköy’ün belleği yazarımız, ünlü tarihçi Sertaç Kayserilioğlu arşivinden...
yüzde 30-40 düşme meydana gelmesi ve sık sık birçok dükkânda kiralık ilanlarının görülmesi, “Bağdat Caddesi’nin havası kaçtı” yorumlarını da beraberinde getiriyor. Buna rağmen yabancı bazı firmalar, boşalan dükkânları fırsat bilerek yatırım denemeleri gerçekleştiriyor. Ancak bu adımların kalıcılığı henüz belirsiz... Caddede kolay kolay görülemeyen satılık ilanları ise, “Bölge sakinleri Bağdat Caddesi’ni kalıcı olarak gözden mi çıkarıyor?” sorusunu akıllara getiriyor. KAYBEDİLMEYE BAŞLANAN KİMLİĞİ KAZANDIRILMALI Bağdat Caddesi’nin bina yenileme sürecinde nasıl bir direnç göstereceğini önümüzdeki günler gözler önüne serecek. Ancak geniş bir düzlem üzerinde fiziki koşulları itibariyle ana arterde ticari hareketlilik de dikkate alınarak, en modern ulaşım aracının tramvay olduğu gerçeği öne çıkıyor. Osmanlı Hükümeti, 1911 yılında Osmanlı Anonim Elektrik Şirketi’ni kurdu. Bu, Bağdat Caddesi’nde atlı tramvayların yerini modern elektrikli tramvaylara bırakacağı günlerin de temeli anlamına geliyordu. İstanbul’a ilk elektrikli tramvayın dünyadaki örneklerinden 33 yıl sonra gelmesinin nedeni ise, bazı kaynaklara göre 2. Sultan Abdülhamid’in elektriğe olan korkusu ve bu yönde bir yatırımın planlanmaması olarak gösteriliyor. Osmanlı’nın son zamanlarda tren ile demiryolunun geldiği Bağdat Caddesi’nde, yaklaşık olarak bir asırdır “dört teker” ulaşım sistemsizliği hâkim. Hızla gelişen teknolojiden uzak kalan İstanbul’un can damarı Bağdat Caddesi, şehrin diğer noktaları tramvay ve metro yatırımları ile modern olanaklara kavuşurken, çağdaşlaşma hareketinden uzak kalıyor. Avrupa’da mahalle aralarında bile demiryolu ile ulaşımın sağlandığı son yıllarda Bağdat Caddesi, turistlerin gönül rahatlığı
ile gezebileceği bir teknolojik ulaşım sistemine sahip değil. Üstelik dolmuşların beraberinde getirdiği olumsuzluklar, caddeye ayak basmak isteyenleri bile tedirgin etmeye yetiyor. Bağdat Caddesi’nde Fenerbahçe Stadyumu’ndan en az Bostancı’ya kadar gerçekleştirilebilecek, her seferinde “gong” sesinin ardından “Kızıltoprak, Feneryolu, Çiftehavuzlar, Göztepe, Caddebostan, Şaşkınbakkal, Suadiye, Çatalçeşme, Bostancı” kelimelerinin yankılanacağı, camlarından cadde ve dükkânları ferah bir şekilde gözüken, konforlu ve güvenli bir “Bağdat Caddesi Tramvayı” dört gözle bekleniyor. Dolmuş hatlarının çevre ulaşım noktalarına kaydırılarak tamamen modern ulaşım sisteminin başlaması, Bağdat Caddesi’nde kaybedilen enerjinin geri kazanılmasına ve turizm faaliyetlerine katkı sağlayabilir. Böylece caddede dükkânların ticari çalışmaları da desteklenirken, bölgede artan nüfusun cadde çevresinde toplu taşıma olanağı artırılarak trafik yükü hafifletilebilir. YANIT VE ÇÖZÜM BEKLEYEN ACİL SORULAR Bağdat Caddesi, hafriyat kamyonları ve ağır iş makinelerinin güzergâhı olarak daha ne kadar kullanılacak? Cadde çevresinde hemen hemen tüm binaların yenilenmesi, planlı bir dönüşümün aksine kendiliğinden gelişen bir kentsel yenileme olarak devam ediyor; tüm binalar tek tek yenilenecekse, bu süreç daha ne kadar devam edecek? Günümüzün modern taşımacılık değerlerini karşılayamayan dolmuşlar yerine Kadıköylülerin layık olduğu tramvayın hayata geçirilmesi için hangi adımlar atılacak? Son yıllarda tanıtımlardan mahrum bırakılan Bağdat Caddesi’nde bu eksiklik nasıl giderilecek, kitlelerin dikkati tekrar nasıl bölgeye çekilecek?
Uzun süredir Caddebostan çevresinde yoğun araç trafiğine neden olan hafriyat kamyonu şerit kapatmaya devam ederken, durağa belediye otobüsünün yanaşmasını da engelliyor. Yolcularını almak için durak dışında durmak zorunda kalan uzun ve geniş otobüs, yolun ilerisinde de hatalı parkların bulunması nedeniyle yol ortasında indi-bindi yapmak zorunda kalıyor. Bu esnada adeta minibüs yoluna dönen Bağdat Caddesi’nde trafik tamamen kilitleniyor. Bu ve daha vahim manzaraların adım başı yaşandığı düşünüldüğünde, cadde trafiğini anlamak hiç de zor değil. Bir de keşmekeşe maddi hasarlı kazalarda çıkan tartışmalar eklendi mi, saatlerce boşa giden vakit ve gereksizce atmosfere salınan egzoz gazı da cabası...
Kadıköy Life Dergisi’nin bu fotoğraf karesi ise, nezih Bağdat Caddesi’nde gelinen içler acısı manzarayı ortaya koyuyor. Gerekli önlem alınmayan inşaattan yükselen tozlar ve beraberinde yayaların duyduğu rahatsızlık, işyerleri ve evlerin penceresinden içeri gürültü ile birlikte giren yoğun tozlu hava, restoranlarda yemek yemeye çalışan cadde sakinlerinin yüzyüze geldiği tablo...
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 19
Ulaşım
Vapurdaysan Kadıköylüsün, Kadıköylüysen vapurdasın... HABER MERKEZİ Asırlık hikâyesi ile Asya ve Avrupa yakası arasında yolculuğun mavi rengi vapurlar... Şarkılara ilham veren, mutluluk ve heyecanın ta kendisi... Metro, metrobüs, tren, otobüs, minibüs... İstanbul’da tüm ulaşım araçları içerisinde şüphesiz vapurun çok ayrı bir doğası, atmosferi ve enerjisi var. İstanbulluların en sık kullandığı hatlar arasındaki Kadıköy-Eminönü güzergâhında, Kadıköylüleri yeni bir değişiklik daha karşıladı. KADIKÖY İSKELESİ YENİ YERİNDE Eminönü’nde Kadıköy İskelesi’nin yeri değiştirilerek, Galata Köprüsü’nün hemen yanına alındı. Konum olarak İstanbul’un tarihi simgelerinden Yeni Camii’nin önünde yer alan yeni Kadıköy İskelesi artık, Galata Köprüsü ile Yeni Cami’ye çok daha yakın.
MÜZİSYENLERİN YÜZEN KONSER PLATFORMU Kadıköy vapurları, profesyonellere taş çıkaran amatör müzisyenlerin en çok ilgi gösterdiği yerlerden... Çok nadir de olsa, tepki gösterenler nedeniyle bir dönem çok zor günler geçiren amatör müzisyenler, güvenlik görevlilerinin sınırlarını ve yetkilerini aşmalarıyla birlikte defalarca mağduriyet yaşamışlardı. İstanbul’un havasına güç katan müzisyenler, sanatlarına karşı çıkanlara gelen yoğun tepkiler üzerine artık daha rahat. Aşırıya kaçmadan mini amfi ve küçük mikrofonlarla enstrümanlarını denizin hışırtısı ile birleştiren müzisyenler, ilgi odağı... SANILANIN AKSİNE YENİ VAPURLAR, MANZARA İÇİN ÇOK DAHA MÜSAİT Geçtiğimiz yıl İstanbul Şehir Hatları’na kazandırılan modern vapurlar, tartışma konusu olmuş, cam bölmeli alanların manzarayı kapattığı kaygısı yayılmıştı. Ancak modern ve sağlıklı koşullarda kapalı bölmeleri bulunan yeni vapurların 360 derece gezinebilme ve tüm çevreyi görebilme imkânı sağlayan iki katlı açık teraslarının, eski vapurlardan çok fazla daha İstanbul manzarası için fiziki uygunluk taşıdığı kullanıldıkça anlaşıldı. AKBİLSİZ YOLCULAR SİMİT VE İKRAMLARI BEKLİYOR İstanbul’un kanatlı sembolü martılar, Kadıköy ve Eminönü hattını da sıkı takipte tutuyor. Simit, ekmek ve kraker gibi ikramlar için vapurların ardından koşan martılar, İstanbul’un doğasına ve insanlara o kadar ayak uydurmuş ki, bazen vapurların üstünde yolculuktan büyük keyif aldıklarını saklamıyorlar, üstelik akbil derdi de olmadan...
20 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Rรถportaj
58 KASIM 2016 - 123. SAYI
www.cekmekoymagazin.com
Çevre
Broşür, insert ve yanlış tanıtım rezaleti Kadıköy’ü mahvetti! ADEM GİDEN Güzel bir gün dileğiyle kapınızdan dışarı adımınızı atıyor, bir anda ayaklarınızın dibine saçılmış broşür ve tanıtım afişleri ile karşılaşıyorsunuz. Öfkeyle toplanıp çöpe atılıyor ancak, saatler geçmeden başka broşürler zorla kapınıza iliştiriliyor. Hatta o kadar ileri gidiyorlar ki, zillerin yanlarına etiketler yapıştırıyorlar. Çağrı merkezleri aracılığı ile vatandaşların cep telefonlarına ulaşan firmalar, defalarca taciz boyutuna varan tanıtım aramalarıyla İstanbulluların adeta ruh sağlığıyla oynuyor.
noktayı kirleterek ve çevreye zarar vererek sigortasız, günlük çalıştırılan işçiler... Birçok apartmanda uyarı yazılarına ve kapıcıların ısrarlarına aldırmadan ardı ardına devam ettirilen kontrolsüz tanıtım çılgınlığı, şehir estetiğini önemli ölçüde zedelemeye başladı.
Kadıköy’de yetersiz denetimler ve bu yönde genel ilgisizlik nedeniyle ilçenin önemli bir kısmında broşür, insert, afiş ve tanıtım rezaleti yaşanıyor.
FOTOKOPİ KÂĞITLARI YAPIŞTIRAN UYDU ALICISI FİRMALARININ SORUMSUZLUĞU Kadıköy’de son aylarda dikkat çeken bir ayrıntı ise, vatandaşları adeta çileden çıkarttı. A-4 boyutundaki kâğıtlara çekilen fotokopiler bina girişlerine defalarca bantlandı, kapı girişlerinden içeri atıldı. Kadıköy’ün geniş bir bölümünde yaşanan manzaralarda şikâyetlere rağmen bir sonuca ulaşılamaması da, denetim ve cezalandırma aşamasında yaşanan boşluğu gözler önüne seriyor.
EVİMİZDE, İŞYERİMİZDE, GEZDİĞİMİZ HER YERDELER Çirkin reklam panolarına dönüşen ev ve işyerlerinin kapı girişleri, binaların duvarları, ağaçlar, kaldırım taşları, yollar, trafik panoları, tarihi eserler... Fırsat buldukları her
RESMEN TACİZ EDİLİYORUZ Yine çeşitli çağrı merkezleri numaraları aracılığı kişilerin cep telefonu bilgilerine ulaşarak defalarca aranan vatandaşlar, taciz boyutuna gelen kontrolsüz tanıtım faaliyetleri nedeniyle zor günler geçiriyor. Tekrar aranmayı
reddetme işlemine rağmen günlerce ısrarla arama yapan çağrı merkezleri, vatandaşın gün içerisinde işlerini aksatmaya, gerginlik yaşamasını beraberinde getirmeye devam ediyor. Bu yönde gerek ilgili mahkemelere, gerekse de sanal alemde birçok merkeze şikâyet başvuruları gerçekleştiriliyor. FİRMALAR “REKLAM YAPTIM” SANIYOR AMA... Daha çok restoran, büfe, market zincirleri, kuru temizlemeciler, su satıcıları, elektrik ve su tamircileri, böcek ilaçlama firmaları, yasadışı ve terör tehlikesi bulunan günlük kiralık daire işletmecileri gibi unsurlar tarafından yapılan sözde tanıtımlar, daha çok vatandaşların ilgisizliği ve nefreti ile karşılanıyor. İşverenleri bekleyen alışılmış sürprizlerden biri; günlük, sigorta ve güvenlik unsurlarından uzak çalıştırılan işçilerin broşür ve insertleri toplu halde çöpe atması, saklaması gibi eylemleri. Çoğu işletmecinin göremediği, firmalara zarar olarak dönen gerçek ise, çevreye verdikleri olumsuz imaj ile birlikte kazandıkları büyük antipati... DUVARLARDA TERÖR PROPAGANDASI VE ALGI OPERASYONLARI Yine Kadıköy’ün en büyük estetik sorunlarından biri, kitlelerin bir hayli kalabalık olduğu cadde ve sokaklarda duvarlara sprey boyalarla yazılan terör örgütü paralelindeki sloganlar, gençleri tuzağa çekecek algı mesajları ve örgüt propagandası yaptığı bilinen oluşumların afişleri ve logoları... Hiçbir önlem alınmadan aylarca, hatta yıllarca duvarlarda kalabilen çirkin görüntüler, özellikle kafe ve restoranlar gibi insan sirkülasyonunun yoğun ve dikkat çeken noktalarında gerçekleştiriliyor. Daha güzel ve yaşanılabilir bir Kadıköy için acil estetik adımlarının atılması gerekiyor. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 23
Asayiş
Açılışta duygu dolu anlar yaşayan Filiz Balaban, güçlü ve dik duruşuyla düşman çatlattı. “Çocuklarımı vatana millete hayırlı evlat olarak yetiştiriyorum” diyen şehit eşi, bedenen ayrı olsa da 7 yıldır eşinin ruhuyla yanında var olduğunu belirtti.
Bostancı Şehit Semih Balaban Polis Merkezi hizmete girdi Bostancı’da 7 yıl önce şehit düşen Semih Balaban’ın adına Bağdat Caddesi’nde yükselen Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün yeni ve modern amirlik binası, duygu dolu anların yaşandığı resmi törenle hizmete girdi. Yenilenme sürecinde geçici olarak Osmanağa Mahallesi Kuşdili Caddesi üzerinde hizmet veren Trafik Tescil Büro Amirliği de iki ayrı binadan oluşan modern tesislere taşındı. DAYANIŞMANIN ESERİ OLDU Etkinlikte hizmet binalarının yapılışına katkı sağlayan kurum ve kuruluşlara, ayrıca hayırsever işadamlarına teşekkür edildi. Mehmet Soyupak’a İl Emniyet Müdür Yardımcısı Yener Ülgütol, Nur Özoğlu’na Kadıköy İlçe Emniyet Müdürü Kenan Kurt, Veysi Mahmutoğulları’na Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, Bülent Kaya’ya Marmara Üniversitesi Rektörü Mehmet Emin Arat, Kazım Gökhan Elgin’e Vali Yardımcısı Yusuf Ziya Karacaev plaketlerini takdim ederken, kurdele kesiminde şehit eşi Filiz Balaban da yerini aldı.
DUALARLA HİZMETE GİRDİ Bostancı Şehit Semih Balaban Polis Merkezi Amirliği - Trafik Tescil Büro Amirliği’nin açılış törenine İstanbul Vali Yardımcısı Yusuf Ziya Karacaev, İstanbul Proje Koordinasyon Birimi Direktörü Kazım Gökhan Elgin, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ve yardımcıları, muhtarlar, çeşitli kamu kurum ve kuruluş temsilcileri ile birlikte vatandaşlar katılım gösterdi. Kadıköy İlçe Emniyet Müdürü Kenan Kurt’un birlik ve beraberlik mesajı verdiği konuşmasının ardından Bağdat Caddesi’nde Bostancı’ya yeni bir değer olarak kayıtlarda yerini alan donanımlı kamu binası, dualarla açıldı. İSTANBUL’UN ADALAR MANZARALI İLK EMNİYET HİZMET BİNASI OLDU Yeni karakol, son teknoloji olanakları ile inşa edilirken geniş terasıyla da dikkat çekiyor. Şehit eşi Filiz Balaban; Bağdat Caddesi, Marmara Denizi ve Adalar’a hâkim terasında “her an yanındayız” mesajı veren Türk Emniyet Teşkilatı mensuplarına ve destekçilerine teşekkür etti.
Mehmet Soyupak’a plaketini, İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Yener Ülgütol takdim etti.
KADIKÖY’ÜN ŞEHİDİ SEMİH BALABAN Tarihler 27 Nisan 2009’u gösterdiğinde Bostancı’da bir hücre evine yapılan baskında emniyet güçlerinin gözbebeği amir Semih Balaban şehadet şerbetini içti, vatanı milleti uğruna şehit düştü. O günden sonra adını her an hafızalarda korumaya çalışan Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü, son olarak yardımsever işadamları ve kurumların da desteğiyle ‘Semih Balaban’ ismini Bağdat Caddesi’nde yenilenen karakolunda yaşatmaya başladı. Kadıköy İlçe Emniyet Müdürü Kenan Kurt ve personeli, duygu dolu günde şehit eşine “birlikteyiz” diyerek, örnek bir dayanışma sergiledi.
Açılış etkinliğine organizasyon desteği sunan Suadiye Otel’in Genel Müdürü Murat Yumak ve arkadaşları, amirlik binasının terasında Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ile bir araya geldi.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 25
Çevre
Kadıköylülerin korkulu rüyası;
Bostancı Işıkları Kadıköy merkez ile Küçükyalı çevrelerine kadar sahil yolundan sık sık seyir yapanların en korkulu noktalarının başında Bostancı Işıkları geliyor. Özellikle akşam üzeri bazen saatlerce tıkanabilen trafik akışı, bölgede alternatif çözüm ihtiyaçlarını gündeme getiriyor. Anadolu Yakası’nda sahil yerleşim birimlerine ulaşmak isteyenler, Adalar Vapur İskelesi
hattını kullanacak yolcular ve taksi duraklarının aynı noktada kesiştiği Bostancı’da yağışlı günler ise, tam anlamıyla çile demek. DOLMUŞLAR YOLCULARINI İNDİRİYOR, ARAÇLAR KONTAK KAPATIYOR Kadıköy Rıhtım’dan Bostancı’ya taşımacılık yapan sarı dolmuşlar, trafik akışının durması nedeniyle bir önceki durak olan Ça-
talçeşme çevrelerinde yolcularını indiriyor, İstanbullular bazen 1 kilometreye varan yolu yürümek zorunda kalıyor. Sahil yolu (Çetin Emeç Bulvarı) çevresinde birçok okul servis aracı ve hafriyat kamyonları aynı saatlerde yola çıkınca trafik yoğunluğu iyiden iyiye artarken, bölgede kalıcı ve sağlıklı bir çözümün gerekliliği her geçen gün daha fazla hissediliyor.
Keşke tüm kazı çalışmaları böyle olsa... Sağlıksız altyapı, köstebek yuvasına dönüşen yollar, kazı çalışmalarının ardından günlerce kazaya davetiye çıkaran üstü kapatılmamış çukurlar... Özellikle motosiklet sürücüleri için gece saatlerinde ciddi kaza riskini beraberinde getiren çukurlar, daha çok yol yapım çalışmaları ve yeni inşaatların altyapı bağlantısı sonrasında gerçekleşiyor.
ELEKTRİK HATTI ÇALIŞMASINDA KAZILAN YOLLAR HEMEN KAPATILIYOR Kadıköy’ün cadde ve sokaklarında TEİAŞ (Türkiye Elektrik İletişim A.Ş.) tarafından gerçekleştirilen ve ilçede elektrik sorunu yaşandığında Küçükbakkalköy’den enerji akımı sağlayarak hayatın devam etmesini sağlayacak projede Acıbadem, Hasanpaşa ve Fikirtepe çevrelerinde kazılan tüm yollar hemen kapatılarak, olumsuz manzaraların önüne geçilmesi sağlanıyor. İNŞAAT BAĞLANTI KAZILARI İŞKENCEYE DÖNÜŞÜYOR Kadıköy’de hemen her cadde ve sokakta gerçekleştiren inşaat projelerinde su, kanalizasyon, elektrik ve telekomünikasyon ağı gibi bağlantı çalışmaları için kazılan asfaltlar, bazen haftalarca kapatılmıyor. Yollarda güvenliğin yeterince denetlenmemesi ve sorgulanmaması ile birlikte kazıları gerçekleştirenlerin sorumsuzluğunun faturası, gün içerisinde binlerce araç ve sürücüsüne yansıyor.
26 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Çevre
Kadıköylüye işkence çektiren bu görüntüler sona eriyor Gelişen ve değişen yeni Fikirtepe’nin sınırları içerisine girmeye hazırlanan Dumlupınar Mahallesi’nde kurulan semt pazarının ardından saatlerce atıklar, çöp suları ve ağır kokuya maruz kalan Kadıköylülerin çilesi bitiyor. Sokaklarda çağdışı manzaralar 2016 yılı sonunda da objektiflere yansırken, bölgeye yüzlerce metre yakınlıkta yenilenme çalışmaları hız kazanan ve 2017 yılı içerisinde tamamlanacağı öngörülen Tarihi Salı Pazarı ile birlikte Dumlupınar’da tezgâhların taşınacağı konuşuluyor. BOSTANCI’YA İLAÇ GİBİ HALK PAZARI İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Leman
Kaya İlkokulu yanındaki İSPARK arsası, haftada iki gün boyunca semt pazarı olarak bölge halkına hizmet vermeye başladı. Apartmanlar arasında çirkin görüntüye neden olan manzaraların aksine geniş ve boş arazide, trafik kaosunu da beraberinde getirmeden Bostancı ve çevresinde alışveriş imkânı sağlayan yeni semt pazarı, Ataşehirlilerden de ilgi görüyor. KOZYATAĞI VE ERENKÖY’DE SIKINTI ÇOK BÜYÜK Kozyatağı’nda uluslararası misafirlerini ağırlayan Hilton Otel önünde, Erenköy’de de minibüs yolu olarak bilinen Şemsettin Gü-
naltay Caddesi yanında kurulan semt pazarları, metropol koşullarına aykırı manzaralara neden olmaya devam ediyor. KADIKÖY’ÜN DOĞU BLOĞUNDA İHTİYAÇ Hasanpaşa ve Fikirtepe arasında modernize edilmeye başlanan Tarihi Salı Pazarı, Moda’dan Göztepe’ye, Merdivenköy’den Acıbadem’e kadar Kadıköy’ün batı mahallelerinde alışveriş ihtiyacını önemli ölçüde karşılıyordu. Yaklaşık olarak bir yıl içerisinde tamamlanması öngörülen asırlık semt pazarı yeniden ilgi odağı olacakken, Kadıköy’ün Göztepe ile Bostancı arasındaki doğu mahallelerinde de planlı, modern pazaryeri ihtiyacı her geçen gün artıyor. Ancak bu bölgelerde yatırım yapılacak uygun arsa koşullarının hemen hemen kalmaması, yeni bir projenin önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 27
Çevre
Göztepe Parkı’nın güzelliğini duyan soluğu Kadıköy’de alıyor ADEM GİDEN Kadıköy’de bir türlü değerlendirilemeyen ve değerlendirilmesi için çaba gösterilmeyen turizm imkânları için ilgisizlik bir yana dursun, sadece yeşili ve atmosferi ile Göztepe 60. Yıl Parkı, Avrupa Yakası başta olmak üzere birçok çevre yerleşim birimlerinden ziyarete uğruyor. Bir anlamda Göztepe 60. Yıl Parkı, iç turizmin bir parçası haline dönüşüyor. 97 dönümlük devasa yaşam alanında geçirilen her dakika, mutlulukla ömre ömür katıyor. ÇEVREYE YEŞİL ÇOK YAKIŞIYOR Yemyeşil bahçelerin içinde keyifli bir yürüyüş, birbirinden renkli oyun alanları, dev park akvaryumu, şarkılar eşliğinde fıskiyeleri, çeşit çeşit ağaçları, mevsiminde laleleri, kışın bile capcanlı bodur ağaçlarıyla Göztepe Parkı; “Biraz nefes almak istiyorum” diyerek şehrin boğuculuğundan kaçanların ilk adreslerinden oldu.
AVRUPA YAKASI’NDA DUYAN MERAK EDİP GELİYOR Yeşile, parka hasret Avrupa Yakası sakinleri, ulaşım olanaklarının da artması ile birlikte sık sık Göztepe 60. Yıl Parkı’nı ziyaret etmeye başladı. Çocuklu ailelerin yoğunlukta olduğu yerli ziyaretçiler, iç turizmin dinamiğine katkıda bulunuyor. Aileler, eğlenceli saatlerin molasını çevredeki kafe ve restoranlarda verirken Bağdat Caddesi mekânları da, Göztepe 60. Yıl Parkı ziyaretçilerinin sık sık uğrak yeri oluyor. İş ve ev yaşantıları Kâğıthane çevrelerinde geçen Saral Ailesi de, dilden dile duydukları güzelliği nedeniyle dayanamayıp Kadıköy’ün yolunu tutmuş. İşadamı Tuğrul Saral; “Ne yazık ki bizim oralarda bu kadar geniş, güzel ve cıvıl cıvıl yeşil atmosferler yok. Doya doya mutlu olabilmek için Göztepe Parkı’na geliyoruz. Bir köşesinden diğer köşesini keşfetmeye çalıştığımızda sabahken akşam oluyor, zaman çok güzel geçiyor. İnsan, yanıbaşındaki güzellikleri bazen gö-
remezmiş. Kadıköylüler, mutlaka Göztepe Parkı’nı bol bol gezmeli, keşfetmeli” dedi. Eşi İldeniz ve oğlu Emir ile birlikte Göztepe 60. Yıl Parkı’ndaki ilk günlerinde çok keyifli saatler geçiren Tuğrul Saral; “Kimbilir, belki de ileride Kadıköylü oluruz” sözleriyle bölgenin güzelliğine vurgu yaptı. DOĞAL VE YAPAY BİR ARADA Her ne kadar Göztepe 60. Yıl Parkı’ndaki yeşillendirmelerin tamamına yakını insani planlama olsa da, çevresinde yarım asırlık ağaçlar mükemmel görüntüler oluşturuyor. Bir anlamda park içinde gezmek kadar çevresinde keyifli yürüyüşler gerçekleştirmek de Kadıköylülerin hobileri arasında.
Olgun Kılıç ve ailesi, Ataşehir’den sık sık Göztepe’ye geliyor.
BURADA HERKES ÇOCUK Kendini birçok oyun aletinin ahengine kaptıran yetişkinlerin renkli görüntüler oluşturduğu parkta yoğun güvenlik önlemleri nedeniyle gündüz saatlerinin yanı sıra gece de spor yapmak, yürümek ve eğlenmek mümkün... Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 29
Çevre
Çim deyip geçmeyin, faydası çok büyük! ADEM GİDEN Çevremizi güzelleştiren, yeşil ile iç içe olmamızı sağlayan, ayaklarımızın altında cılız ama bir arada “ormanlaşan” çimler... Çoğu kayalık ve betondan oluşan Avrupa Yakası sahillerinin aksine Kadıköy’den Tuzla’ya yemyeşil çim deryası, pek bilinmeyen faydaları da beraberinde getiriyor. Her biçildiğinde organik boya ve gübreye dönüşebilen atık çimler, doğanın geri dönüşümü olarak kazandırıyor. Bir anlamda üstüne basıp geçtiğimiz çimlerde servet yatıyor. Düzenli olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekiplerince donanımlı bir ekip tarafından iş makineleri ile biçilen çimler, özellikle Caddebostan ve Şaşkınbakkal çevrelerinde renklerin dansını yaşatıyor. Moda’dan Bostancı’ya kadar Kadıköy sahillerinin önemli bir kısmı, düzenli olarak biçilen çim sahalarından oluşuyor. Yemyeşil çimler bilinenin aksine sadece güzel görüntüsü ve fotosentezi ile değil, farklı alanlarda da yarar sağlıyor.
ORGANİK BOYA SANAYİ VE GÜBREDE ARANILAN MADDE, ÇİM ARTIĞI Gelişen teknoloji ve artan hammadde ihtiyacı yeni fikirlerin gerekliliğini ortaya koyunca, “Doğada hiçbir şey gereksiz değil” sözünün önemi bir kez daha ortaya çıktı. Bir zamanlar biçildikten sonra çöpe atılan ya da yakılan çimler, şimdilerde zararlı yapay boyaların aksine organik boya sanayinin gözdesi olma yolunda. İstanbul’da onyıllardır milyonlarca metrekare alandan elde edilen çimlerin taşımacılığı ve imhası da bir maliyeti getirerek yok edilmeye çalışılırken, artık özellikle iplik sanayinde renklendirmenin aranılan maddesi, üstelik zararsız ve organik olarak. Bitkilerin başkenti Isparta’da her yıl 1 milyon 400 bin metrekarelik alan çimlendirilirken, megakent İstanbul’da (doğal alanlar da dâhil) İBB bünyesindeki yeşil alan sayısının 50 milyon 564 bin 385 metrekareye ulaştığı biliniyor. ÖĞRENCİLERİN ZEKÂSI, ÇİM ARTIKLARINI BOYA HAMMADDESİ YAPTI 2011 yılında Isparta Mustafa Gürkan Anadolu Lisesi öğrencileri, “Atık Çimlerden Organik Boya Eldesi” adlı proje ile TÜBİTAK yarışmasında ikinciliği elde etti. Bu adım, sokaklarda plastik ve kâğıtlarda olduğu gibi çimlerin de atık olmadığını hatırlatan önemli bir gelişme olarak kayıtlarda yerini aldı. Atık çimlerin tekstilde boya hammaddesi olarak kullanılabilmesi, dikkatleri metropollerdeki milyonlarca metrekarelik yeşil alana çevirdi. YEŞİL ÇİMLER, FARKLI RENKLERE DE DÖNÜŞEBİLİYOR Yıkama işlemi sonrası santrüfüj yardımı ile sıkılarak kurutulan, çürütülen çimler, daha sonra kaynatılıp süzüldükten sonra posası ayrılıyor. Sonrasında yeşil suyu, çeşitli işlem-
lerle organik boyaya dönüşebiliyor. Üstelik şap, Kıbrıs taşı, sitrik asit ve kalsiyum karbonat gibi farklı bağlayıcılar eklenip, farklı renk seçenekleri de elde edilebiliyor. Bu renklerle boyanan yün iplikler ilgi görüyor. KOMPOST, DOĞAL GÜBRE YAPABİLİRSİNİZ Kuruyup gitmesine izin vermeden çim artıkları; sebze ve meyve kabuklarıyla, çay ve mutfak artıklarıyla, yapraklarla, dal parçaları ve ağaç kabuklarıyla, çam ibreleriyle, gazete kâğıtları gibi birçok madde ile karıştırılarak, çürütülerek organik gübre haline dönüştürülebiliyor. Bir anlamda sokakta, bahçede ve mutfakta atık olarak görülen birçok madde, aslında bir araya geldiğinde çok verimli gübre halini alıyor. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 31
Çevre
Halkın huzuru ve mutluluğu adına 39+1 belediye başkanlarına mesajımız var!
Sokakta bir kişi kalmadığında, insanlaşacağız ADEM GİDEN Bir yanda devasa bütçelerle inanılmaz projeler hayata geçiriliyor, diğer yanda bu projelerin yanıbaşında insanoğlu, varlık içerisinde yokluk çekiyor. Sebebi ne olursa olsun sonuç olarak evsizler, her saniye sokakta insanlığını unutuyor; yanıbaşından geçerken dramı istemli-istemsiz olağan algılayan kitleler ise, “Nereye gidiyoruz?” sorusunu beraberinde getiriyor. Nüfusu 18 milyona yaklaşan İstanbul’da Şefkat-Der tarafından yapılan bir araştırmada, evsiz sayısının 7-10 bin arasında olduğu verilere yansıdı. Türkiye genelinde ise evsiz sayısının 70 binden fazla olduğu düşünülüyor. İstanbul’un alışılagelmiş manzaraları arasına giren insanlık dramları, metropolit ve karma yapısı bulunan Kadıköy’ün Rıhtım’dan Bostancı’ya hemen her kesiminde dikkat çekiyor. Kadıköy Life Dergisi’nin objektiflerine son görüntüler ise, Halitağa Caddesi’nden yansıdı. 18 MİLYON KİŞİ, 10 BİN TALİHSİZ KİŞİYE SAHİP ÇIKAMIYOR MU? İstanbul’da yoğun kar yağışları ve soğuklar etkili olduğunda evsiz vatandaşlar sokaklardan toplanarak, spor salonları ve kapalı tesislere dolduruluyor. Saç ve tırnak kesimleri yapılan, yıkanan, yedirilip içirilen evsiz vatandaşlar, yağışlar bitince yeniden “Sokaklar yine sizin” dercesine bırakılıyor. “18 milyona yakın nüfusuyla İstanbul’da milyonlar barındırılabilirken; sadece 10 bin civarında banklarda, parklarda, metruk binalarda ve kuytu köşelerde insanlık dışı ko-
şullarda yaşayanlar nasıl oluyor da kaderine terk edilebiliyor?” sorusu, nesnel bir yanıt bekliyor. HEM İNSANLIK ADINA, HEM DE GELECEK NESİL İÇİN RADİKAL ADIMLAR ATILMALI! İstanbul’da her geçen gün yükselen ve içerisinde binlerce kişinin yaşayabildiği devasa projeler, yapılar dikkat çekiyor. Peki evsizleri barındırabilecek, eğitim ve yetilerini geliştirebilecek, sosyal yaşama kazandırabilecek büyük bir sosyal tesis, İstanbul’da insanlık dramının çözümü olamaz mı? Bu noktada büyük bir projenin oluşmasının gerekliliği her geçen gün artıyor. Kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon ve ciddi bir planlama, kalıcı çözümü getirebilecek ihtimallerden sadece biri. BELEDİYELER HALKININ MUTLULUĞUNU DÜŞÜNÜYORSA, ÖNCE SOKAKLARA BAKMALI! İlçelerde yüz binlerce, il genelinde milyonlarca kişi tarafından her yıl ödenen astronomik vergiler; belediyelere vatandaşın huzuru, sağlıklı metropol yaşamı için ayrılan bütçeler... Beraberinde şehrin bazı kesimlerinde her yıl defalarca bozulup tekrar yapılan kaldırımlar, şehirler daha mutlu gözüksün ve huzurlu olsun diye dört bir yana sürekli dikilip kuruyan ve ardından yeniden dikilen bitkiler, yurtiçi ve yurtdışı turları, etkinlikler... Kendi ilçesindeki vatandaşları sokaklarda yatarken farklı şehirlere yapılan, önem sıralaması daha ötelikli bağış ve yatırımlar gibi birçok ayrıntı...
Birçok kurum ve kuruluşun arasında sadece yerel yönetimler adına düşündüğümüzde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve megakentin 39 ilçe belediyelerinin “Sokakta Bir Kişi Bile Kalmayacak” ortak çalışmasını hayata geçirmesi halinde, çeşitli süslemeler ve estetik projeleriyle her yıl güzelleştirilmeye çalışan İstanbul, insanlık adına bir kere de gerçekten güzelleşmiş olabilecek. Belediyelere ayrılan milyar Dolar’lık devasa bütçeler ve doğru planlamanın önemi düşünüldüğünde, evsizler için kalıcı bir sıcak dokunuş hiç de zor gözükmüyor. Doğru ve ortak planlamanın önemi, bir kez daha ortaya çıkıyor. Türkiye’de yasalar ile belediye başkanlarının görev ve yetkileri arasında Madde 38, şu ayrıntıları içeriyor: Belde halkının huzur, esenlik, sağlık ve mutluluğu için gerekli önlemleri almak. Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak, özürlülere yönelik hizmetleri yürütmek ve özürlüler merkezini oluşturmak.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 33
Güzel / Çirkin
Ayşe Çavuş Köprüsü, Suadiye’ye çok yakıştı
Kadıköy’ün yeni kâbusu, çamur ve toz
Marmaray çalışmaları kapsamında Anadolu Yakası’nda altgeçit ve köprüler de yenileniyor. Yaklaşık olarak 8 ayda tamamlanan Ayşe Çavuş Köprüsü açıldı, modern altgeçit mahalle sakinlerini mutlu etti.
Şantiyeye dönüşen Kadıköy’de yüz binleri etkileyen en önemli sorunlardan biri de çamur ve toz deryasına dönüşen caddeler, sokaklar...
Mahallenin Bağdat Caddesi-minibüs yolu hattında tren yolundan karşıya geçişi de sağlayan köprünün yıllardır eskimiş ve yetersiz hali, Suadiye sakinlerinin en büyük şikâyetleri arasında yer alıyordu. İki aracın yanyana geçmekte zorlandığı ve yayaların büyük sıkıntı çektiği günler geride kaldı. DİKEY GEÇİŞ ARTERLERİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR Bostancı’dan Göztepe’ye kadar mahallelerin Fahrettin Kerim Gökay Caddesi, Şemsettin Günaltay Caddesi (minibüs yolu) ile Bağdat Caddesi arasında iç kesimlerden denize doğru dikey ulaşımı, Kadıköylülerin günlük yaşamında önemli yer tutuyor. Marmaray ile birlikte banliyö hattının yenilenmeye başlaması, kapasiteyi karşılamayan köprü ve geçitlerin yenilenmesi için fırsat oldu. Ayşe Çavuş Köprüsü, yeni haliyle hizmete girdiği gibi Suadiye ve çevresinde günlük ulaşımı önemli ölçüde olumlu etkiledi. Mahalle Muhtarı Emel Perk Atacan; “Uzun yıllar sıkıntı çektik, şimdi yeni köprümüz Suadiye’ye layık oldu. Diğer köprü ve geçitlerin de yenilenmesini iple çekiyoruz” dedi.
34 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Aceleye getirilmesi, yeterince denetim yapılmaması ve yasal boşluklardan faydalanılarak maliyetten kaçınma gibi nedenlerle çoğu inşaattan oluk oluk akan çamurlar, otomobillerin tekerleklerine yapışarak kısa sürede yollara dağılıyor. Zamanla kuruyan çamurların toza dönüşmesi ile birlikte ikinci kâbus başlıyor. Egzoz salınımı ile belirli oranda kirli olabilen hava, toz zerrecikleriyle daha da riskli hale dönüşebiliyor. HASANPAŞA’DA İNANILMAZ MANZARA Kadıköy’ün diğer mahallelerine oranla çok daha az inşaatın bulunduğu Hasanpaşa Mahallesi’nde çamur deryasına dönen sokağın hali hem tepkiyle karşılandı, hem de günlük hayatı olumsuz etkiledi. BÜYÜK İNŞAATLARDA SORUN DAHA DA ARTIYOR Hasanpaşa’daki küçük inşaatta yaşanan manzara bu iken, Kadıköy’ün dört bir yanında inşaatların sahasına gün içerisinde giriş çıkış yapan yüzlerce hafriyat kamyonu Bostancı’dan Göztepe’ye, Bağdat Caddesi’nden Rıhtım’a kadar ilçenin tamamında ciddi çamur ve toz yayılmasını beraberinde getiriyor.
Çevre
“Bu görüntüler hem Kadıköy’e, hem de İstanbul’a yakışmıyor. Kadıköy’de yaşamanın ayrıcalığı bu mu?” dedirten manzaralar, Kadıköy Life objektiflerine yansıdı.
Göletli sokaklarda yaşamak ayrıcalıktır Sıkça duyarız; “Kadıköy’de yaşamak ayrıcalıktır” diye... Gel gelelim milenyum çağına yakışmayan manzaraların sürekli yaşandığı cadde ve sokaklardaki gerçekler, bu söz için çok farklı perspektiflerde düşünülmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Tüm İstanbul ile birlikte Kadıköy de yağışlı kış günlerini yaşıyor. Ancak kanalizasyon ve su giderlerinin sorunlu, yetersiz olduğu birçok ana arter, sık sık adeta gölete dönüşüyor. Bazı araç sürücüleri kaza yapmamak ve herhangi bir olumsuzluk yaşamamak için büyük çaba harcarken, kimi sürücüler ise çevreye verdiği rahatsızlığı ve riskleri umursamadan hızla birikintilerden geçebiliyor. Ana arterlerin yanı sıra Kadıköy’ün sokaklarında da benzer manzaralar yaşanıyor.
Baretsiz inşaat işçileri ölümle dans ediyor “Bana bir şey olmaz, kask sıkıntı veriyor, kendimi rahat hissetmiyorum, şefler yok kimse görmez” gibi birçok gerekçeler... Kadıköy’de inşaatların hızla yükseldiği son aylarda inşaat işçilerinin yetersiz denetimi ve disiplinsizlik örneğinden sadece biri, Kadıköy Life objektiflerine yansıdı. Bazen denetleyici kusurları ve inşaat firmasının işini ciddiye almaması, bazen de işçilerin işgüzarlığı nedeniyle ortaya çıkan
manzaralar aslında, hayati önem taşıyor. Son olarak Fahrettin Kerim Gökay Caddesi (minibüs yolu) çevresindeki inşaatlarda görüntüler, düşündürdü. 2015 YILINDA EN AZ 1.730 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ Türkiye genelinde “iş cinayeti” olarak da kamuoyunda yerini alan ölümlü iş kazaları sonucu 1.730 işçi yaşamını yitirdi. Ölenlerin
120’si kadın, 1.610’u da erkek olarak kayıtlara geçti. Özellikle tarım vb. alanlarda kayıtdışı iş kazası ölümleri de düşünüldüğünde, gerçekte rakamların çok daha ürkütücü olduğu tahmin ediliyor. İş kazaları, en az terör belası kadar can yakıyor. 2015 YILINDA ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR DA ÖLDÜ İş Kazaları Raporu’nda 2015 yılı verileri arasında oldukça çarpıcı ayrıntılar dikkat çekti. Buna göre; 14 yaş ve altında 18 çocuk işçi, 15-17 yaş arasında 45 çocuk-genç işçi, 18-27 yaş arasında 275 işçi, 28-50 yaş arasında 800 işçi, 51 yaş ve üstünde 444 işçi, yaşı öğrenilemeyen 148 işçi yaşamını yitirdi. ÇOK İLGİNÇ AYRINTI! İş ölümlerinin nedenleri arasında şu iki ayrıntı, baretsiz inşaat işçileri için oldukça önemli bir ayrıntı olarak kayıtlarda yerini aldı: Düşme nedeniyle ölüm 277 işçi, nesne düşmesi çarpma nedeniyle 20 işçi. En çok işçi ölümü ise, 142 kişi ile İstanbul’da yaşandı.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 35
Kadıköy başta olmak üzere Bağdat Caddesi, Sahilyolu ve E-5 gibi merkezi lokasyonlara çok yakın olması, her noktadan ulaşım kolaylığı ile SUNSETPARK Göztepe yeni sakinlerini bekliyor.
Caddebostan’dan sonra
SUNSETPARK GÖZTEPE TAMAMLANIYOR KENTPARK & AKFEN İş Ortaklığı’nın yeni projesi SUNSETPARK Göztepe, yıl sonunda tamamlanıyor. Göztepe Parkı hizasında, Bağdat Caddesi’nden üç sokak üstte bulunan Şair Ahmet Kemal Sokak üzerinde inşaatı hızla devam eden proje, iki kat bodrum dâhil olmak üzere toplam 12 katlı olarak inşa ediliyor. İki bodrum katı kapalı otopark şeklinde planlanan SUNSETPARK Göztepe’de, böylece her daireye 1 kapalı otopark yeri ve ilave 3 metrekarelik depo alanı tahsisi olacak. Bütün dairelerde A sınıfı ankastre, sıcak su ve ısınma sistemi yoğuşmalı kombilerden oluşan merkezi kaskat sistemi, yerden ısınma sistemi yanında hem ortak alanlara hem de dairelere hizmet veren jeneratör ve kapalı otoparklara kadar inen 2 asansör yer almakta. FİYATLAR 750.000 BİN İLE 2.250.000 BİN ARASINDA Toplam 28 daireden oluşan SUNSETPARK Göztepe Projesi’nde ikisi 1+1, 22’si 2+1, 3’ü 3+1 ve 1’i de 4+1 olmak üzere daire seçenekleri bulunmakta. 31 Ocak 2017 tarihi itibarıyla tamamlanacak olan projenin konut büyüklükleri sırasıyla 75, 107, 185 ve 217 metrekare şeklinde. Fiyatların ise 2+1 1.050.000 TL – 1.250.000 TL arası, 3+1 1.650.000 TL – 2.000.000 TL arası ve 4+1 dairenin ise, 2.450.000 TL aralığında. Kredi imkânlarının da olduğu projede, yüzde 25 peşin yüzde 75 banka kredisi veya senetli ödeme seçenekleri mevcut.
Fikri Takip
süren Dört yrılasyon resto landı tamam
Cavit Paşa Köşkü bir İstanbul Markası olmaya hazır... Bağdat Caddesi’nin en önemli tarihi eserlerinden biri olan ünlü Cavit Paşa Köşkü’nün restorasyonu nihayet tamamlandı. 2012 yılında başlanan restorasyon çalışmalarının, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayı ve gözetiminde yapılması nedeniyle uzun sürdüğü belirtildi.
VAKKO KÖŞKÜ’NE KARDEŞ GELDİ Restorasyonu tamamlanan Cavit Paşa Köşkü’nün önünden geçenlerin neredeyse tamamı, “Harika olmuş, Vakko Köşkü’ne kardeş geldi” gibi yorumlarda bulunurken, koruyamadıklarımız için de büyük üzüntü duyduğumuzu hatırlatmak istiyoruz.
Osman Çilsal’ın yöneticileri arasında bulunduğu Berkolon Gayrimenkul Yatırım A.Ş. tarafından restorasyonu gerçekleştirilen köşkün, önümüzdeki günlerde İstanbul’un önemli markalarından birinin ismi altında faaliyete geçeceği bildirildi.
Yine bundan 7 yıl önce Kadıköy Life Dergisi’nde kapak yaptığımız haberde paylaştığımız notu burada bir kez daha dile getirmek istiyoruz. Kayıtlar, sadece Bağdat Caddesi’nde tam 60 tane birbirinden güzel köşkün varlığından söz ediyor. Ancak şimdilerde bu köşklerden sadece iki-üç tanesinin ayakta kalabildiğini, diğerlerinin ise bir bir adeta katledilerek binalara dönüştüğünü görmek içinizi sızlatır mı bilemeyiz. Ama bizlerin içini fazlasıyla sızlatıyor. Durumu daha iyi yorumlayabilmek için Bağdat Caddesi üzerindeki binbir güçlükle kurtarılan Suadiye Vakko Köşkü’nü gözünüzün önüne getirin ve Bostancı - Kızıltoprak arasında böyle 60 tane köşkü mor salkımlı yemyeşil bahçeleriyle yaşatan bir Türkiye’nin yurtdışındaki imajını düşünün…
Osman Çilsal, restorasyonun tamamlanmış olması nedeniyle sahiplerini davet ederek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi paylaşımında bulundu. Köşkün varisleri arasında yer alan Hidayet ve Çağla Daş, Kadıköy Life Dergisi’ne yaptıkları açıklamada büyük heyecan duyduklarını belirterek, “Böyle bir karar almakla ne kadar doğru bir iş yaptığımızı şimdi daha iyi anlamış bulunuyoruz. Başta Osman Bey olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkürü bir borç biliyoruz” dediler.
Köşkün varisleri arasına yer alan Hidayet Daş ve kızı Çağla Daş, restorasyon sonrası köşke geldiklerinde hayli duygu yüklü anlar yaşadılar.
ASLINA YÜZDE 100 SADIK KALINDI Restorasyonu gerçekleştiren Berkolon Gayrimenkul Yatırım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çilsal, “Restorasyon çalışmaları sırasında köşkün aslına sadık kalarak bir uygulama yaptık. Hatta kayıtlarda olmayan ancak çok eski fotoğraflarda görülen kulelerin üzerlerindeki paratonerleri bile bulduk ve aynısını yaptırarak yerlerine yerleştirdik. Yüzde 100’e yakın bir uygulama oldu” dedi. Restorasyonda kullanılan ağaçların laminasyonlu olarak Avusturya’dan getirtildiği bilgisini de veren Osman Çilsal, “Aynı zamanda çok da sağlam oldu. Bir daha asla kapsamlı restorasyona gerek kalmayacak” açıklamasında bulundu.
Kadıköy Life, çıkış misyonu olarak fikri takibinde bulunan Cavit Paşa Köşkü’nü kapağına taşımış, daima köşkün ayakta kalması adına çalışmalara büyük destek vermişti.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 37
Kapak
Büyük İstanbul’un merkez terminali Kadıköy...
İstanbul’un üstü doldu, yeni dünya yer altına kuruluyor Dünya derbilerine ev sahipliği yapan Kadıköy’ün kalbi Ülker Stadyumu Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi çevresinde ciddi bir değişimi getirecek adımların ilki atıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yakın zamanda megakentin tamamına yapacağı 145 kilometrelik 28 tünelden birini Rıhtım - Kuşdili hattında inşa edecek. ADEM GİDEN 15 milyon dinamik nüfusu ile İstanbul, Moskova’yı da geride bırakarak dünyanın 15, bölgesinin birinci büyük şehri oldu. Londra’nın 1863 yılında keşfettiği, Türkiye’nin ise dünyada ikinci olarak 1875 yılında hayata geçirdiği metro ve tünel sisteminin üzerinden bir asırdan fazla zaman geçti ancak bu büyük nimetten yararlanamadık, dünya ise kısa zamanda uzun yol aldı. Bir asırlık kayıp çok acılar çektirse de, son 10 yıldaki ulaşım yatırımları ile birlikte dünya başkenti İstanbul’da yeni bir döneme girildi. Yeni açıklanan sürpriz projeler ile birlikte Kadıköy, artık İstanbul ulaşımının kilit noktası oldu, anahtarı eline aldı. Bu süreçte Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, yıllardır bölgenin nabzını tutan Kadıköy Life Dergisi’ne çok özel açıklamalarda bulundu.
38 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan...
Kapak
Bu fotoğraf karemiz, raylı sistemin özeti gibi aslında… Dolmuşların ve taksilerin boş geçtiği Rıhtım Caddesi’nde Moda tramvayı, genciyle yaşlısıyla ilgi odağı.
Dünya “dört teker” ulaşımı bıraktı, konforlu toplu taşımaya geçiş yapmaya başladı. İstanbul’da yoğun göç ile birlikte artış gösteren trafik çilesi ve bitmek bilmeyen kaosa neşter vurulmak zorunda kalındı. Hızla yükselen binaların arasında aynı genişlikte kalan sabit yollar, artan araç sayısı, “ilkel” taşımacılık sınıfına girmeye başlayan dolmuşlar, minibüsler ve taksilerin oluşturduğu yoğunluk ile birlikte gelen karmaşanın ortadan kaldırılabilmesi için ciddi zemin hazırlanıyor. Sabırlar tükendi, İstanbullu yıllardır trafik rezaletiyle yerin dibine giriyordu; şimdi ise tüneller ve raylı sistemlerle konfor için, yaşanılabilir bir İstanbul adına ‘yerin dibine giriyoruz.’ Bir anlamda her tünel ve raylı sistem, İstanbul için zaman tüneli aslında… KADIKÖY, İSTANBUL’UN KALBİ Doğu - batı düzleminde büyüyen İstanbul’da her ne kadar yavaş yavaş kuzeye genişleme olsa bile, şehrin ağırlığı ve coğrafi yapısı, Adalar ve Marmara ekseniyle birlikte Kadıköy’e kayıyor. Marmaray Tüp Geçidi ve Avrasya Tüneli’nin ardından yine iki kıtayı birleştirecek asrın projesi, ilk kazması vurul-
Büyük İstanbul Projesi’nin diğer raylı hatlarla entegrasyonu...
Avrasya Tüneli
maya hazırlanan Büyük İstanbul Tüneli’nin de başlangıç ve bitiş noktası Kadıköy olacak. Bu üç dev projenin yanı sıra yıllardır kullanımı devam eden Kadıköy-Pendik metrosu, yine üç sene içerisinde tamamlanması beklenen Pendik’ten Haydarpaşa’ya hızlı tren entegreli Marmaray bağlantısı ile birlikte Kadıköy, İstanbul’un merkez terminali haline dönüşüyor. Diğer yandan Kadıköy merkezli iki proje daha, önümüzdeki yıllarda büyük değişimi getirecek çalışmalar arasında… Uzun senelerdir kullanılan metrobüs
Kadıköy ve İstanbul’da raylı sistemler kadar deniz taşımacılığı da büyük önem taşıyor. 2015 yılı verilerine göre ortalama günde 625.513 yolcu, megakentte denizyolunu tercih ediyor. Kadıköy Rıhtım, İstanbul’da en çok iskele bulunan kıyılar arasında…
hattının altına, iki kıtayı birleştirecek bir metro hattı inşa edilecek. Minibüs yolundan da geçen ve inşası başlatılan Bostancı-Dudullu metrosunun yanı sıra son olarak sürpriz bir şekilde Rıhtım - Kuşdili Tüneli projesinin açıklanması, dikkatleri iyiden iyiye Kadıköy’e çevirdi. İstanbul’da ulaşımın can damarı 9 büyük projenin başlangıç ve bitiş noktası olması yönüyle tek olma özelliği taşıyan Kadıköy; doğu batı düzleminde Marmara Denizi’ne paralel hatta D-100 karayolu, minibüs yolu, Bağdat Caddesi ve sahil yolu entegre olarak megakentin iki ucunu birleştiriyor, aktarım sağlıyor. Üç vapur iskelesi ile şehir içinde, iki feribot iskelesiyle de şehir dışına toplu taşımacılığı deniz yoluyla da rahatlatan Kadıköy’de yaşamak, birçok kişi için maviye açılan kapı olması nedeniyle ayrı bir avantaj. Rıhtım, Söğütlüçeşme, Ayrılıkçeşme ve Kuşdili’nden oluşan Kadıköy’ün batı hattı, artık İstanbul’un can damarı… 1 YILDA 560 MİLYON YOLCU, RAYLI SİSTEMİ TERCİH ETTİ İstanbul’da veriler gerek konforu, gerekse de sağladığı zaman tasarrufu nedeniyle raylı sistemlerin yüksek tercih nedeni olduğunu ortaya koydu. 15 milyon nüfuslu şehirde 2015 Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 39
Kapak
Merkezi konumu nedeniyle Kadıköy trafiğinde çoğunluğu otobüsler, dolmuşlar ve taksiler oluşturuyor. Küçük bir tramvay bile, onlarca aracı trafikten çekmeye yetiyor.
yılında raylı sistem ile taşınan yolcu sayısı, 560 milyon kişiye ulaşarak tüm zamanların rekorunu kırdı. Trafik kaosunu mıknatıs gibi çekerek yok etmeye çalışan ulaşım ağlarının başında metro geliyor. 384 milyon 871 bin 420 kişi taşındı. Avrupa Yakası’ndaki dört metronun dışında Anadolu Yakası’nda ilk ve tek olan Kadıköy-Kartal metrosunu 82 milyon 678 bin 963 kişi kullandı. Bölgeye ikinci olarak Üsküdar-Çekmeköy, üçüncü metro hattı da Bostancı-Dudullu ile önümüzdeki yıllarda hizmete girecek. Böylece birkaç yıl içerisinde İstanbul’da metro kullanan yolcu sayısının 1 milyara ulaşabileceği öngörülüyor. Küçük bir hat olmasına rağmen sadece Moda Tramvay’ında bile yıllık yolcu taşıma sayısı 851.013’e yükseldi. RAYLI SİSTEM ANADOLU YAKASI’NA KAYIYOR, KADIKÖY MERKEZ OLUYOR İstanbul’da raylı sistem ve yer altı yatırımlarının önemi iyiden iyiye anlaşılınca, yapılaşmanın büyük hız kazandığı Anadolu Yakası’nda raylı sistem yatırımları da hız kazandı. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde yapımının tamamlanması hedeflenen Büyük İstanbul Tüneli, Söğütlüçeşme’den Bakırköy İncirli’ye günde 6,5 milyon, yılda 2 milyar 372 milyon 500 bin yolcu aktarma kapasitesine sahip olacak. Sa-
dece bu projeyle bile etkileşimin Kadıköy’e sağlayacağı fayda ise tahmin edildiği üzere oldukça büyük. Söğütlüçeşme, Rıhtım ve çevrelerinde kesişen tüm projeler düşünüldüğünde, Kadıköy’ün İstanbul için oynayacağı kilit rol daha da iyi anlaşılabiliyor. BÜYÜK İSTANBUL TÜNELİ’NİN IŞIĞI KADIKÖY Zemin etüt çalışmaları başlatılan, İstanbul Boğazı’nın altından geçecek son yılların en büyük yatırımında tek tüpte hem karayolu hem de demiryolu bulunacak. Tünelde, or-
tadan geliş ve gidiş olmak üzere demiryolu, üst ve altta da lastik tekerli araç geçişine uygun iki şeritli yol yer alacak. Büyük İstanbul Tüneli; TEM Otoyolu, E-5 Karayolu, Kuzey Marmara Otoyolu ve 9 metro hattıyla entegre edilecek. Yap-İşlet-Devret modeliyle yapımına başlanmasının ardından 5 yıl içinde tamamlanması hedeflenen tünelin kullanıma geçmesiyle Avrupa Yakası’nda İncirli’den, Anadolu Yakası’nda Söğütlüçeşme’ye, 31 kilometre uzunluğunda 14 istasyondan oluşacak hızlı metroyla yaklaşık 40 dakikada ulaşım imkânı sağlayacak. Bu süre, günümüz koşullarında otomobil ile en az 2 saatin üzerine çıkabiliyor. LASTİK TEKERE SON, METROBÜSÜN ALTINA METRO GELİYOR Ulaştırma Bakanlığı’nın yatırımlarının yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden, Kadıköy başta olmak üzere Anadolu Yakası ve Avrupa Yakası arasında entegrasyonu sağlayacak dev bir yatırım daha programa alındı, çalışmalar başlatıldı. D-100 karayolu üzerinde Söğütlüçeşme’den başlayıp Bakırköy İncirli’ye kadar uzanan hatta metro projesi yapılması için düğmeye basıldı. Ters istikameti ve hızlı geçişleri nedeniyle sık sık kazaların yaşandığı metrobüslerdeki risk,
40 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Kapak
Rıhtım, Boğa Heykeli, Fenerbahçe Stadı hattı üzerinde birbirlerinin omuzlarına çarpa çarpa, kaldırımlardan taşarak yürümek zorunda kalınan manzaralara ve aşırı yoğunluğa, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Kadıköy - Kuşdili Tüneli’nin inşa edilmesi ile birlikte neşter vurulacak.
böylece minimize edilmiş olunacak. Daha önce Söğütlüçeşme’den Beylikdüzü’ne kadar bir tramvay gündeme gelse de, özellikle bazı kesimlerdeki eğim farkı nedeniyle bunun mümkün olamayacağı açıklanmıştı. 40 kilometrelik metrobüs hattında Kadıköy ile Bakırköy arasındaki güzergâhta yer altına yapılacak metro projesinin 5 yıl içerisinde tamamlanması öngörülüyor. KUŞDİLİ ÇAYIRI, KADIKÖY’ÜN YENİ MEYDANI OLACAK Kadıköy’de afet toplanma alanı özelliğiyle büyük önem taşıyan Kuşdili Çayırı, Kurbağalıdere’nin ıslah çalışmalarında sona gelinmesi ile birlikte yeni gündem maddelerinden… Kanalizasyon giderlerinin yer altına alındığı Kurbağalıdere’de son fiziki düzenlemelerin tamamlanması ile birlikte 2017 yılı yaz aylarında çalışmaların biteceği açıklandı. Uzun yıllardır İSPARK olarak kullanılan Kuşdili Çayırı’nın ana arter ile ortadan ayrılan iki büyük kesimi için yeni bir düzenleme gereksinimi had safhaya çıktı. Geçtiğimiz süreçte Kuşdili Çayırı’nda AVM projesine tepkiler gelmesi ve 7 binin üzerinde imza toplanmasıyla son olarak üstü yeşil alan, çayırın yarısının altında da binlerce aracın ihtiyacını karşılayan katlı otopark planlanmıştı. Her durumda Raylı ulaşım sistemleri, Kadıköy için büyük önem taşıyor. Bu fotoğraf karemiz, hemen hemen her akşam Kuşdili Caddesi ve çevresinde yaşanıyor. Ambulans ve itfaiye gibi hayati önem taşıyan araçlar sık sık kilitlenen trafiğin ortasında kalıyor.
yaklaşık 45 dönümlük Kuşdili Çayırı’nın, Fenerbahçe Stadyumu yanında oldukça büyük bir meydan özelliği kazanacağı görülüyor. Kuşdili Çayırı’nda bugünkü İSPARK’ın yanında bulunan İtfaiye Müdürlüğü’nün de farklı bir noktaya taşınacağı öne sürülürken, Kadıköylüler için büyük önem taşıyan bu alanda çok sürpriz bir proje geliyor. KUŞDİLİ TÜNELİ PİYANGOSU Dünya derbilerine ev sahipliği yapan Kadıköy’ün kalbi Ülker Stadyumu Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi çevresinde ciddi bir değişimi getirecek adımların ilki atıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yakın zamanda megakentin tamamına yapacağı 145 kilometrelik 28 tünelden birini Rıhtım - Kuşdili hattında inşa edecek. Bu adım, aynı zamanda “Geleceği ne olacak?” sorusunun yanıt beklediği Kuşdili Çayırı için de önemli bir işaret. İBB tarafından 2019 yılına kadar 98 kilometre uzunluğunda 17 tünel projesi hizmete alınacak. 2019 sonrası ise 47 kilometre uzunluğundaki 11 tünelin tamamlanmasıyla 2023’e kadar İstanbul’un altına 145 kilometre yeni yol inşa edilecek. Bu projelerden biri de, 1 kilometre 850 metre uzunluğundaki Kuşdili Tüneli olacak.
Söğütlüçeşme, İstanbul’un ulaşımda kilidini eline almaya hazırlanıyor. Yıllardır milyonları taşıyan metrobüs, beraberinde bu hattın altına inşa edileceği İBB tarafından açıklanan yeni metrobüs hattı, 3 yıl içerisinde hizmete girecek hızlı tren bağlantılı Marmaray ve yine hazırlıkları başlatılan Büyük İstanbul Tüneli projesinin başlangıç ve bitiş noktası olması yönü ile birlikte Söğütlüçeşme, İstanbul’un en değerli terminali olacak. Özellikle maç günleri dar bir alanda sıkışan onbinlerce taraftar için stadyum yanında yeni bir meydan doğuyor. Kuşdili Çayırı ile arasında binalar bulunmasaydı, Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi, Kuşdili Çayırı’na, dolayısıyla Kadıköy’ün yeni meydanına hâkim konumda olacaktı. Yine de Kurbağalıdere çevresinde yüksek katlı yapıların risk taşıması, önümüzdeki süreçte burada bir düzenleme ihtimalini akıllara getirerek, Fenerbahçe Stadyumu’nun bir meydana kavuşabileceği fikrini ortaya çıkarıyor. SÖĞÜTLÜÇEŞME VE ÇEVRESİNE PAHA BİÇİLEMEYECEK Aynı anda metrobüs, metrobüs altından metro hattı, Büyük İstanbul Tüneli ve hızlı tren bağlantılı Marmaray durağına sahip olacak Söğütlüçeşme, Anadolu Yakası’nın Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 41
Kapak
Yavuz Sultan Selim Köprüsü
toplu ulaşımında kilit rol oynayacak. Bu kapsamda Evlendirme Dairesi ve Kadıköy Belediyesi binası arasındaki otoparkın da kaldırılarak statüsünün değişmesine kesin gözüyle bakılıyor. Söğütlüçeşme’de bulunan bir kişi tüm bu ulaşım yatırımları ile birlikte istediğinde yaklaşık değerlerde 40 dakikada Bakırköy İncirli’ye, 10 dakikada 15 Temmuz Şehirler Köprüsü’ne (Boğaziçi Köprüsü), 25 dakikada Pendik’e stressiz ve konforlu olarak seyahat edebilecek. Günümüz koşullarında otomobil ile birlikte iyimser rakamlarla Kadıköy’den Avrupa Yakası’ndaki Bakırköy’e gitmek için en az 2 saati, köprüye ulaşmak için 45 dakikayı, Pendik için de 60 dakikayı gözden çıkarmak gerekiyor. Bu rakamlar, olağanüstü trafik koşullarında daha da yukarılara çıkıyor. Ulaşım imkânları itibariyle Söğütlüçeşme’nin yakın zamanda Rıhtım’dan çok daha değerli bir ofis bölgesi olabileceği
öngörülüyor. Özellikle tur ve ulaştırma şirketleri ve marka firmaların yolcu yoğunluğunu dikkate alarak Söğütlüçeşme’ye yönelmesi halinde emlak piyasasının bir hayli hareketleneceği ortada. İSTANBUL, ÇİN İLE AVRUPA’YI DEMİRAĞLARLA BİRLEŞTİRİYOR Hizmete giren Yavuz Sultan Selim Köprüsü (Boğaz’da 3. Köprü) dünya için de büyük önem taşıyor. Çin’in en doğusundan kalkan bir tren, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ndeki raylı sistemden geçerek, Avrupa’nın en doğusundaki bir şehre kesintisiz ulaşabilecek. Bu da, dünyanın en az yarısını oluşturan iki kıtanın demir ağlar ile birleşerek günümüzün ipek yolunun doğması anlamına geliyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsü çevresindeki tren hatları bağlantılarının tamamlanması ile birlikte ipek yolu da aktif olarak hizmete girmiş olacak.
Söğütlüçeşme, İstanbul’un ulaşımda kilidini eline almaya hazırlanıyor.
BAKAN ARSLAN’DAN KADIKÖY LIFE ARACILIĞIYLA ÇOK ÖZEL MESAJLAR Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, bölgede yeni bir dönemi başlatan yatırımlara yönelik Kadıköy Life Dergisi’nin sorularını yanıtladı. Geniş ayrıntıların www.kadikoylife.com web sitesi üzerinden de paylaşılacağı açıklamalar ise şöyle: Megakent İstanbul’da 10 yıl önce hayali bile zor olan ulaşım olanakları (Marmaray, metro vb) şimdilerde olmazsa olmazlarımız arasına girdi. Bu süreci nasıl özetlersiniz? Hiç şüphesiz İstanbul, dünyanın en büyük kentlerinden bir tanesi ve İstanbul gibi megakentlerin ulaşım ve altyapı sorunlarını çözmek elbette çok kolay değil. Dünyanın her yerinde benzer ulaşım problemleri yaşanıyor. Ama İstanbul’a bugüne kadar ulaşıma yaptığımız yatırımlar ve bundan sonra yapacağımız yatırımlar neticesinde, dünyanın en yaşanabilir megakenti haline getirmeyi planlıyoruz. Bakın, 1994 yılına kadar Osmanlı’dan miras kalanlar haricinde ancak 8,3 km metro, 6,4 km tramvay hattı olmak üzere, 15,7 km raylı sistem ile bu tarihi metropolün ulaşım soru-
42 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Kapak
Üçüncü havalimanı inşaatı...
nu halledilmeye çalışılıyordu. Ancak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemle birlikte yarım kalan işler tamamlanarak, yeni raylı sistem yatırımlarına başlandı. 2004 yılına gelindiğinde ise, 1994 yılına kadar hizmete açılan kent içi raylı sistemlerin iki katı oranında 30 kilometre inşaat gerçekleştirilerek, 45 kilometre raylı sistem ağına ulaşıldı. 2002 yılından sonra ise raylı sistemlere yapılan yatırımlara ara vermeden devam edildi ve 2004-2012 yılları arasında 76 kilometre daha raylı sistem devreye alındı. Böylece İstanbul’umuzun raylı sistem uzunluğu 121 kilometreye ulaşmıştı. Bugün ise kent içi trafikte raylı sistemin payını tek başına neredeyse 4 kat artıran Marmaray Projesi ile iki kıtayı tüp tünellerle birbirine bağladık. 2013 yılında hizmete açtığımız Marmaray ile birlikte İstanbul raylı sistem ağında adeta bir çağ atlandı. Tek başına 76,6 kilometrelik bu demiryolu ağı
Osmangazi Köprüsü
projesi İstanbul için en önemli gelişmelerden biri oldu. Söğütlüçeşme’den Kazlıçeşme’ye, Boğaz Tüp Geçişi’nin de içinde olduğu 13,7 kilometrelik ilk ve en önemli kısım, açıldığı günden bu yana günlük ortalama 180 bin İstanbulluya hizmet veriyor. İnsanımız 4 dakikada Boğaz’ı geçmenin rahatlığını yaşıyor. Marmaray’ın kardeşi olan ve otomobiller için yapımını başlattığımız ve YİD modeliyle inşasını gerçekleştirdiğimiz Avrasya Tüp Tünel Projesi’nde de sona yaklaştık. Açılışını yaptığımız Osmangazi Köprüsü ile birlikte İstanbul-İzmir Otoyolu da İstanbul’u İzmir’e kesintisiz bağlamakla kalmıyor, Ege ve Güney Marmara bölgelerini de birbirine entegre ediyor. Ankara - İstanbul Yüksek Hızlı Tren Projesi’nin yanı sıra başlattığımız BaküTiflis-Kars projesi ile İstanbul’u modern ipek demiryolu koridorunun en önemli istasyonu haline getiriyoruz. Ayrıca dünyanın en büyük projelerinden biri olan Kanal İstanbul ile bu güzel kenti kuzeye doğru genişletiyoruz. Marmara ve İstanbul’un kuzeyinde oluşacak yeni ticari alanla, komşu illerle birlikte tüm bölgeyi ekonomik olarak canlandıracağız. Yeni İstanbul Havaalanı ise, Kanal İstanbul ile bu bölgeye yapılacak yeni şehir projesiyle birlikte İstanbul’un merkezine raylı ve karayoluyla bağlanacak. Yani yeni ekosistemin tam ortasında yer alacaktır. Yapılacak yeni ekoşehir birçok ticari yaşam alanlarını da içinde bulunduracak. Böylece havalimanı ile kurulacak yeni şehir, bir bütünlük arz edecek. İlk etabı 2018 yılının ilk çeyreğinde hizmete almayı planladığımız havalimanı, yüksek düzeydeki uçak ve yolcu trafiğini kaldıracak, uzun yıllar Türkiye’nin havacılık hizmetlerine cevap verebilecek. Ayrıca Türkiye’nin havacılıkta büyümesine, gelişmesine katkı sağlayacak.
Bu noktada şunu da dile getirmek isterim ki, bahsettiğim tüm bu projeler sadece İstanbul’u modern bir dünya metropolü haline getirmekle kalmıyor, Türkiye’yi de uluslararası arenada üst noktalara taşıyor. Türkiye’nin hem siyasi hem de ekonomik gücüne güç katıyor. Birçok ülkede henüz altyapı çalışmaları bile başlatılmayan hızlı tren projesiyle Ankara - İstanbul arası ortalama 3 saate düştü, İstanbul ile başkent birleşti. Bunun gerek sosyo-kültürel, gerekse de ekonomik vb. alanlarda nasıl bir değişimi getireceğini öngörüyorsunuz? Elbette olumlu etkileri olacak. En basit tabiriyle yolları açtığınızda, ulaşımı kolaylaştırdığınızda diğer taşlar kendiliğinden yerine oturuyor. Hem ekonomik hem sosyo-kültürel etkileşim hemen başlıyor. Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren projesinin ekonomik getirileri ise yadsınamaz ölçüde. Bakın 2023 yılında Ankara-İstanbul Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 43
Kapak hattında toplam 17 milyon 690 bin yolcu taşıması ve 20 milyon 671 bin tren-km gerçekleşme bekliyoruz. Bu taşımalarla birlikte karayollarından yılda 354 bin otobüs ve 1 milyon 361 bin otomobil olmak üzere toplam 1 milyon 715 bin daha az araç seyrüsefer halinde olacak. Trafikten çekilen bu araçlarla birlikte; 10 milyon 216 bin Dolar enerji maliyeti tasarrufu sağlanacak ve ithalata etkisiyle yıllık 16 milyon 127 bin Dolar cari açığa pozitif katkıda bulunacaktır. Yine 58 milyon 775 bin Dolar trafik kazaları maliyetinden sakınılacak ve doğaya 90 bin 617 ton daha az CO2 salınımı gerçekleşeceğinden 9 milyon 424 bin Dolar CO2 emisyonu maliyetinden tasarruf edilecektir. Yani sadece bu üç kalemden elde edilen tasarruflarla 2023 yılında Ankara-İstanbul hattında çalışan YHT’lerin ülkemize getireceği ekonomik fayda 78,4 milyon Dolar seviyesinde olacaktır.
bin araç olacak ve böylece tünelimiz günlük 2 milyon İstanbullunun Boğaz geçişine hizmet edecek. Büyük İstanbul Tüneli’nin, yer altından geçen bir proje olması nedeniyle İstanbul siluetine ve çevreye hiçbir zararlı etkisi olmayacak, araç kullanımındaki azalma ile atmosfere salınan zehirli gazlar azalacak. Yakıt tasarrufu da getirecek ki, bu değer yaklaşık yılda 50 milyon litreyi bulacak ve tamamı entegre bir raylı sistemin omurgası olma özelliği ile İstanbulluya bir noktadan diğerine ulaşırken vakit planlaması yapabilme imkânı sunacak.
Büyük İstanbul Tüneli, İstanbul’da nasıl bir değişimi beraberinde getirecek? Marmaray ve Avrasya Tüneli projeleri iki kıtayı deniz altından birleştiren dünyada eşi benzeri olmayan dev projeler olarak tarihteki yerini aldılar. Büyük İstanbul Tüneli ile deniz altından üçüncü bir geçişi sağlayarak, İstanbul adına yeni bir dev esere imza atmış olacağız. Aynı tüp içerisinden otomobil ve minibüs gibi hafif araçların ve metronun geçişine imkân tanıyarak, Boğaz’ın iki yakasını bir kez daha bu sefer dünyada bir ilk olarak üç katlı tüp tünel ile birbirine bağlayacağız.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü hem 3. Havalimanı için, hem de Anadolu Yakası’na baktığımızda tüm ilçeler adına büyük önem taşıyor. Bu köprünün planlanmasından hayata geçirilmesine kadar ki süreci nasıl değerlendirirsiniz? Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yapımını planlarken, tüm İstanbul’u düşünerek bu planı yaptık. İstanbul’un geçmişini ve bugününü düşündük ve geleceğini tasarlarken Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü de ona göre planladık. Bakınız İstanbul; Marmaray kazılarında günışığına çıkardığımız 8500 yıla uzanan tarihiyle, insanlığın ortak uygarlık birikimine katkılarıyla, doğal ve kültürel imkânlarıyla, değerleriyle, yalnızca Türkiye’nin değil “eski dünya” diye bildiğimiz Asya-Avrupa-Afrika kıtalarının da en önemli şehirlerinden biri. Dünyanın iki kıta üzerine kurulu tek şehri, “Başkentler Başkenti”…
Proje içerisindeki raylı sistemin günlük yolculuk değeri 1 milyon 500 bin kişi olacak. Şu an mevcut olan ve yapımı planlanan 9 ayrı raylı sistem bağlantısı ile entegre olacak ki, bu sistemleri kullanan yolcu sayısı 6.5 milyon yolcu seviyesinde. Yine karayolu geçişinin kapasitesi ise günlük çift yönde 120
2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olarak da seçilen İstanbul, sadece bu özelliğiyle değil, finanstan ulaşıma, küresel ticaretten sosyal hayata, her alanda çevre şehirleri ve ülkeleri etkileyen doğal bir başkent konumunda. Takdir edersiniz ki büyük başın derdi de büyük oluyor. Elbette İstanbul’un
İstanbullular, daha hızlı ve rahat bir yolculuk için artık yer altına iniyor. Yer altında raylı sistemle yolculuk hem ciddi bir zaman tasarrufu sağlıyor, hem de toplu taşıma araçlarında sık sık görülebilen aykırı ortamlardan uzaklaştırıyor.
44 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
pek çok şehre üstünlük sağlayan özellikleri hepimizin iftihar kaynağıdır. Ancak; Londra, Paris, Roma gibi dünya kentlerinde olduğu gibi İstanbul’da da başta kent içi ve transit trafik olmak üzere, acil çözüme ihtiyaç duyan sorunları var. İstanbul’un ulaşım sorunu yalnızca İstanbul’u değil, İpek Yolu güzergâhındaki bütün ülkeleri yakından ilgilendiriyor. İşte bu nedenle yedi tepeli İstanbul için hazırladığımız dev projelerle yedi düvele örnek olmaya çalışıyoruz. Kent içi trafikte raylı sistemin payını tek başına neredeyse dört kat artıran Marmaray Projesi ile iki kıtanın tüp tünellerle birbirine bağlanması, en açık örneklerinden… Yine YİD modeliyle ihale ettiğimiz Osmangazi Köprüsü dahil İstanbul-İzmir Otoyolu sadece İstanbul’u İzmir’e kesintisiz bağlamakla kalmıyor, Ege ve Güney Marmara Bölgelerini de birbirine entegre ediyor. Marmaray ile birlikte nihayete erdireceğimiz İzmir - İstanbul Yüksek Hızlı Tren Projesi’nin yanı sıra başlattığımız Bakü-Tiflis-Kars projesi ile İstanbul’u modern ipek demiryolu koridorunun en önemli istasyonu haline getiriyoruz. İstanbul’u kuzeye doğru genişletiyoruz. Bu anlamda da İstanbul’un kuzeyine yaptığımız dünyanın en büyük projeleri arasında gösterilen İstanbul Yeni Havalimanı projesi ile İstanbul’u havacılıkta dağıtım merkezi yapıyoruz. Bu proje neticesinde özellikle Yeşilköy ve bölgesinde yaşanan trafik problemini de en aza indirmiş olacağız. Bu projelerin tamamı İstanbul için önemli olmakla birlikte, ulusal ve uluslararası transit trafiğin İstanbul dışına alınması bakımından en önemli proje ise Yavuz Sultan Selim Köprüsü’dür. Şu anda bildiğiniz gibi Türkiye’nin Avrupa’ya yönelik kara taşımasının nerdeyse tamamı İstanbul üzerinden yapılmakta. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 20’si bu bölgede yaşıyor. GSMF’nin yüzde 35’i bu bölgede üretiliyor. Yine, Türkiye’deki motorlu taşıt sayısının yüzde 20’si bu bölgeye kayıtlı. TÜİK verilerine göre 2000 yılında İstanbul’da yaşayan nüfus 10,1 milyondan 14,2 milyona çıkmış; nüfus 14 yılda neredeyse yüzde 40 artmış. Araç sayısındaki artış ise sadece 10 yılda yüzde 50’nin üzerinde... Araç sahipliği oranındaki artış, nüfus artış oranının çok üzerinde... Şu anda İstanbul kent içi ulaşımının yüzde 87’sinin karayolu ile sağlandığını düşünürsek refah göstergesi olarak kabul edilen araç sahipliğindeki artış eğilimi, mevcut durumda kâbusa dönüşmekte. Kent içine girmemesi gereken ağır taşıtlar İstanbul trafiğini her geçen gün daha da çekilmez hale getirmekte. Mevcut iki Boğaz köprüsü de bildiğiniz gibi uzun yıllar boyunca kapasitesinin iki kat üzerinde trafiğe maruz kaldı. Tabiri caizse köprülerimiz boğazına kadar doluydu.
Kapak olup, halen Türkiye’nin en büyük havalimanı. Atatürk Havalimanı’na her gün ortalama 1.300’e yakın uçak inip kalkıyor ve geçen yıl 465.000 uçağa ev sahipliği yaptı. Yine 2015 yılında havalimanının yolcu trafiği 61 milyon 350 bini buldu. 2001 yılında kurulan Sabiha Gökçen Havalimanı ise, 28 milyon 110 bine yakın yolcu ağırladı. Toplamda İstanbul’un havayolu yolcu sayısı 90 milyona yaklaşmış durumda. Bir önceki yıl ise bu sayı 79 milyondu. Yani 1 yılda kaydedilen büyüme dahi 11 milyon kişiyi buluyor. Böyle hızla artan hava trafiğinin Atatürk ve Sabiha Gökçen havalimanları ile karşılanması mümkün değil. Bu nedenle İstanbul Yeni Havalimanı Projesi’ni hayata geçirdik.
Bundan birkaç yıl öne uygulamaya koyduğumuz HGS ile her ne kadar köprü geçişlerinde bir rahatlama sağladıysak da; yıllık yüzde 15’i bulan trafik artış hızı ile İstanbul’a bu iki köprü yetmiyordu. Bununla birlikte yoğun saatlerde ortalama 1 dakikalık mesafeyi araçlar 45 dakikada kat edebiliyorlardı. İşte bunları düşünerek Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü tasarladık. Keza Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün hizmete girmesi ile daha önce günlük 8 saatlik ulaşım kısıtlaması bulunan yük taşıtlarının kısıtlamasını da kaldırmış olduk. İthalat ve ihracatımızdaki zaman maliyeti de düşmüş oldu. İstanbul Yeni Havalimanı, sizin için ne anlam ifade ediyor? İstanbul Yeni Havalimanı hiç şüphesiz ülkemizin dünya nezdindeki prestijini
artıracak en önemli girişimlerimizden biri olmuştur. Bildiğiniz üzere ülkemizde özellikle son on dört yıl içerisinde yaşanan ekonomik gelişme ve sivil havacılık sektörümüzün bugün geldiği nokta, artık İstanbul’a yeni bir havalimanı gerektiğinin sinyallerini vermiştir. Son 14 yıllık süreçte 80 yılda yapılan 26 aktif havaalanı sayısı iki kattan fazla artarak, 55’e ulaşmıştır. 2003 yılında toplam 34 milyon olan yolcu sayımız ise, 180 milyonu aştı. Hiç uçağa binmeyen milyonlarca insanımız artık neredeyse tüm seyahatlerini uçakla yapabilir hale geldi. Havayolunda ülkemizin yaşadığı büyümeden en çok payı da kuşkusuz İstanbul aldı. Atatürk Havalimanı; 1953 yılından beri Türkiye ve dünya havacılığına hizmet vermekte
Hedefimiz 2018’in ilk çeyreğinde birinci fazını bitirerek 90 milyon yolcuya hizmet eden bir havaalanını İstanbul’a kazandırmaktır. Onunla ilgili de bütün işler ve işlemler planladığımız şekilde yürüyor. Bu yıl 18 bin kişi sahada 7/24 çalışıyor. Önümüzdeki yıl bu rakamın 30 bine çıkmasını hedefliyoruz ki, 2018’in ilk çeyreğinde yeni havalimanını insanımızın ve ülkemizin hizmetine sunmuş olalım. Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki İstanbul, 3 bin km yarıçaplı alan içinde; Avrupa, Asya ve Afrika’daki birçok önemli ülkeye direkt uçuş yapmaya elverişli bir coğrafi konumda. Bu bakımdan İstanbul, bölge ülkelerinin hava ulaşımı için doğal bir “Hub” konumundadır. Bu noktada yeni havalimanı alt-üst yapı, ulaşımı, yolcu ve yük kapasitesi ile birlikte dünyadaki en modern ve büyük havaalanlarından biri olacaktır. İstanbul’u uluslararası havacılık piyasasındaki rolünü ileriye taşıyacak ve Türkiye’yi Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika için bölgesel merkez haline getirecektir. Osmangazi Köprüsü gibi dev projelerde Bakanlığınız bünyesinde çalışmalarınıza pozitif ve negatif etki yapan etkenler nedir? 14 yıl boyunca bu anlayışla milletimize hizmet ürettik, aynı şekilde hizmet üretmeye devam ediyoruz. Şair ve mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek’in, bizim de hizmet anlayışımızın çerçevesini çizen şu anlamlı sözlerini her an aklımızda tutuyoruz: “Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lâzım.” Biz, devler gibi eserler bırakmak, ülkemize silinmez izler nakşetmek, Türkiye’nin ilerlemesine, kalkınmasına, daha fazla huzur ve refaha erişmesine azami katkıyı sağlamak istiyoruz. Tüm projeler bu anlayışın ürünü ve en güzel örnekleri. 14 yıl boyunca popülizm yapmadık. İdeoloji siyaseti değil sadece ve sadece hizmet ürettik. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 45
Turizm
Aziz Euphima Kilisesi...
Kadıköy’de turizm hazinesi keşfedilmeyi bekliyor! ADEM GİDEN Türkiye’nin en köklü ve renkli köşelerinden, İstanbul’un gözbebeği Kadıköy’de yıllardır turizm potansiyeli adeta görmezden geliniyor. “Ben buradayım, keşfedin artık, görmüyor musunuz kabuğuma sığmıyorum” dercesine özellikleriyle milyonların uğrak yeri Kadıköy, küçük dokunuşları ile büyük ikramları yapacak devasa potansiyele sahipken, ne yazık ki yıllardır derin bir uykuda. Haydarpaşa Garı, Rıhtım, Tarihi Çarşı, cami ve kiliseler, köşkler, tarihi binalar... Turizm bunlarla sınırlı değil; yat turizmi için Kalamış Marina, günlük turlar için Haydarpaşa’dan Bostancı’ya kesintisiz sahili, 100 yılı aşkın restoranlarıyla gastronomi turizmi, eşsiz sanat değerleriyle sanat turizmi, Anadolu Yakası’nda eşi benzeri bulunmayan antika dükkânları...
İNSANLIK TARİHİNİN YAZILDIĞI KADIKÖY’DE BİR TARİH MÜZESİ BİLE YOK! Kadıköy’de tarih ve turizm algısı yıllardır o kadar arka planda kaldı ki, “Kadıköy Khalkedon’dur” sözü dışında bilinen bir tarih yok gibi... Kadıköy Life Dergisi’nin Temmuz - Ağustos kapağında yer verdiği çok özel röportaj ve ayrıntılarda yeni dünya düzeninin Kadıköy’den, Fikirtepe’den Avrupa’ya yayıldığı kitlelerce öğrenilebildi. Khalkedon, M.Ö. 700’lü yıllara denk gelirken arkeoloji tarihine giren “Fikirtepe Kültürü” kalıntıları, milattan önce 10 binli yıllara ait. Binlerce yıldan bugüne, özellikle son yüzyıllarda sayısız tarihi eser bulunmasına rağmen Kadıköylülerin ve ziyaretçilerin gezip görebileceği bir tarih müzesinin bulunmaması hem büyük bir eksiklik, hem de kusur olarak karşımıza çıkıyor.
Aydos Kalesi
48 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
BAĞDAT CADDESİ PAZARLANABİLSE, ŞANZELİZE’Yİ SOLLARDI Son aylarda hafriyat kamyonu ve ağır tonajlı araçlar nedeniyle güzelliklerini yitirme noktasına gelen Bağdat Caddesi, bir zamanlar yabancı turistlerin “görmeden gitmeyelim” dediği yerdi. Bağdat Caddesi’nin tanıtımındaki eksiklikler ve yetersizlikler ile birlikte son zamanlarda inşaat furyası, ağır iş makineleri vurucu darbe oldu. Paris’in dünyaca ünlü Şanzelize Caddesi’nden çok daha güzel potansiyel taşıyan Bağdat Caddesi, artık hafriyat kamyonlarının ana güzergâhı ve bu manzaranın ne kadar daha süreceği belirsiz... ANADOLU İLE AVRUPA’NIN TERMİNALİ AMA TURİZM LEVHALARI BİLE YOK! Günlük geçici nüfusunun 3 milyona yaklaştığı belirtilen Kadıköy, konumu itibariyle İstanbul’da turizm akışının en merkezinde bulunuyor. Vapurların yanı sıra 4 dakikada Tarihi Yarımada’dan ulaşım imkânı sağlayabilen Marmaray gibi fırsatlar turizm potansiyelini desteklerken, yoğun ziyaretçi sayısına rağmen ilçenin odak noktalarını gösterecek, yönlendirme sağlayacak turizm levhalarının bulunmaması, büyük bir eksiklik olarak karşımıza çıkıyor. ANADOLU YAKASI, MİLYARLARCA LİRADAN NASİBİNİ ALMIYOR Türkiye’de 2015 yılı turizm geliri 31 milyar 464 milyon 777 bin TL oldu. Dünyada birçok ülkenin bütçesine denk gelen rakamlarda, turizm farkındalığı oluşturulmadığı için Kadıköy ve Anadolu Yakası yeterince payını alamıyor.
Turizm
SADECE TARİHİ YARIMADA ZİYARETÇİLERİ BİLGİLENDİRİLSE, BAKIN NELER OLUR! Birçok yabancı turist için Türkiye’de gezmek demek; Fatih’teki Tarihi Yarımada’da Ayasofya’dan Sultanahmet’e, Yerebatan Sarayı’ndan Fatih Camii’ne kadar birbirine çok yakın ve geniş alandaki inanılmaz dokuyu yerinde görmek anlamına geliyor. Şüphesiz Tarihi Yarımada; Kadıköy ve Anadolu Yakası ilçelerinden çok daha fazla turizm imkânını küçük bir coğrafyada bir arada sunabiliyor ancak, Asya yakasının merak edilenleri ve değerleri de önemli bir zenginlik olarak karşımızda duruyor. Tarihi Yarımada’yı ziyaret eden milyonlarca turistin “Birkaç dakikada, bir adımda Avrupa’dan Asya’ya geçmeye hazır mısınız, kıtalararası yolculuğa var mısınız?” diyerek heyecanlandırılması, hop on - hop off turlarının deniz yolu ve Marmaray ile birleştirilmesi, kısa sürede Kadıköy, Üsküdar ve Beykoz gibi ilçelerin günlük de olsa turist akımına uğramasını beraberinde getirebilir. ALİ BİLİR’DEN ÇOK ÖZEL AÇIKLAMALAR VE HEDEFLER Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Asya Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Ali Bilir, Kadıköy başta olmak üzere Anadolu Yakası’nda turizm çalışmalarını baltalayan eksiklikleri ve ilk etapta hayata geçirilebilecek çalışmaları Kadıköy Life Dergisi’ne şu şekilde açıkladı:
Ali Bilir
“HOP ONN - HOP OFF GÜZERGÂHI HAYATA GEÇİRİLMELİ” Kadıköy’de ve Anadolu Yakası ilçelerimizde hop onn - hop off otobüsleri için bir rota yok. Yerli ve yabancı turistlerin keyif alacağı turların yapılabileceği bu rotanın oluşması için bizim İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne önerilerimiz olacak. Bu aslında en çok yerli turistlerimiz için ayrı önem taşıyor. İstanbul’da milyonlarca kişi caddelere, sokaklara çıkıp doya doya şehri gezemiyor. Çok ciddi bir nüfus kahvehane köşelerinde... Bu nüfusu iç turizm faaliyetleri ile yeni bir dünyayla tanıştırabiliriz. Doya doya İstanbul’u yaşayabilmek ve insanların yaşam kalitesini arttırabilmek gerekir. Bu sadece turizm faaliyeti de değildir; aynı zamanda hareketlilik, ekonomiye katkı, insanlar için moral ve sağlıklı yaşam, daha fazla mutluluk duyabilmektir. Bir anlamda seyahat acenteleri ve tüm turizmciler, aslında insan sağlığına da pozitif katkı sağlıyorlar. Gezen gören insan enerjisini doğru yere harcar, olumsuzlara zaman bile ayırmaz, sosyalleşir. Enerji saçan, hayata pozitif bakan biri haline dönüşür. “KALELERİMİZ, ESERLERİMİZ, YAT LİMANLARIMIZ, GASTRONOMİ NOKTALARIMIZ VAR” Anadolu Yakası çok önemli bir konumda... Turizm deyince akla hep geziler, kültür turları ve tatiller geliyor ancak, günümüzde her şey değişti. Anadolu Yakası’nda tarih ve kültür yönünden zengin ilçelerimiz var. Kadıköy’de Khalkedon’dan son dönem eserler, köşkler, yalılar, ibadethaneler, Beykoz’da Yoros Kalesi, İstanbul’un ilk kalelerinden Yıldırım Beyazıt’ın eseri Anadolu Hisarı, Sultanbeyli’de hâlâ keşfedilmeyi bekleyen özellikleriyle Aydos Kalesi ve orada açan eşsiz çiçekler... Beraberinde Anadolu Yakası, üç tarafı denizlerle çevrili özellikleriyle yarımadadır. Burada deniz turizmi, yat turizmi gibi çalışmalarımız olacak. Bir başlangıç yapmak istiyoruz. Kalamış’ta ve Tuzla’da marinalarımız var. Yerel halkın da yararlanabileceği, katılabileceği turizm etkinlikleri düzenleyeceğiz.
Turizmin çok çeşitli kolları var artık, örneğin gastronomi... Kadıköy’den Üsküdar’a, birçok bölgede o kadar güzel asırlık lezzet noktaları var ki, gelecek nesillere aktarılabilmesi amacıyla da mutlaka lezzet turizmi teşvik edilmeli. “5 YILDIZLI KONGRE OTELLERİMİZ ÇOĞALIYOR” Anadolu Yakası çok önemli bir nokta... Büyük bütçeli dev organizasyonların yapılabileceği, büyük toplantılar için kongre otellerimiz çoğalıyor. Birkaç yıl öncesinde bu otellerimiz yoktu. Türkiye’nin finans merkezinin kurulduğu bir bölge haline dönüştük. Sabiha Gökçen Havalimanı da, yabancıların direkt Asya yakasına ayak basabilmelerini sağlıyor. “KADIKÖY, TURİZMCİLERİN OFİSLERİNDEN İBARET KALAMAZ...” Kadıköy, bölgesinde kesinlikle turizm açısından çok önemli bir noktada... Bugün, Anadolu Yakası’ndaki turizm acentelerimizin önemli bir kısmı Kadıköy sınırlarında bulunuyor, bunun dışında turizm ile ilgili bir şey yok. Yani Kadıköy, turizmin sadece ofisi olabilmiş. Turizme bakir kalmış Kadıköy’de “Neler yapılabilir?” sorusunun yanıtları ve işbirliği için Kadıköy Belediyesi ile görüşmek istiyoruz. Kadıköy’ün farkındalıklarını öne çıkarmayı planlıyoruz. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 49
Hatıralar Bulvarı Şimdilerde Haydarpaşa Köprüsü üzerinden geçerken, kesişen raylar gibi talihlerinin karalığı da kesişmiş o bahtsız vagonların aşağıda yıllardır mahzun mahzun bekleştiğini görmek, geleceğin umutsuzluğunu da yaşatmakta bana. Sadece insan değil, onca kültürü de beraberinde taşıyan makinist merhum Hasan Efendi bugün yaşasa idi her halde kederinden başka hata tayinini isterdi. Haydarpaşa Garı için bilinen satış bedeli ise 3 milyar 19 milyon 180 bin Dolar… Bu kadar büyük günaha, bu kadar cüzi bir bedel işte...
BİR “HAYDARPAŞA” VARDI
İnşa edildiği 1908’den bu yana Anadolu’dan gelen insanların trenden inip denizle tanıştığı Haydarpaşa’da matem var artık. Büyük bir tren mezarlığını andıran bu yerde, işlemeyen demirler ışıldamıyor gayri… (Fotoğraf: Fehmi Akyıldıç, Şubat 2013)
Aslında biz onları, planın onaylandığı 25 Kasım 2011 günü öldürdük. Önce öldürüp, sonra yaşatmaya çalışan tarih mazoşistleriyiz biz. 31 Ocak 2012’de “İstanbul-Ankara Yüksek Hızlı Tren Projesi” kapsamında Haydarpaşa Garı’ndan şehirlerarası tren seferleri son kez yapılırken, gözyaşlarımız vicdanını bastırmak isteyen celladın ağlayışından farklı değildi. R. SERTAÇ KAYSERİLİOĞLU
Yıllardır, “Otel olacak mı, olmayacak mı?” diye tartışılan tarihi gar binası, plana göre “Kültürel rsertack@gmail.com Tesis, Turizm Konaklama’’ alanı olarak ayrılan bu yer, “Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahası Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı” dâhilinde ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde 25 Kasım 2011’de onaylanmış, TCDD yetkililerince de; “Tren seferlerinin Marmaray Projesi kapsamında durdurulduğu ve 2 yıl sonra yeniden seferlerine başlayacağı” yönünde halka söz verilmişti. Proje hazırlandığında, 1 milyon metrekarelik Haydarpaşa Port’ta, Harem Otogarı’ndan Kadıköy Moda’ya kadar olan
50 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
kısım dev bir turizm ve ticaret merkezi haline gelecek 941 bin metrekarelik alanın 817 bin metrekaresine inşaat yapma serbestliği getirildi. Buraya, yeni bir kruvaziyer limanın yanı sıra, alan içerisine toplam 4 adet de dini tesis yapılacak. Ne var ki her iki yakada da banliyö hatlarının iyileştirilmesinde ciddi bir ilerleme sağlanamadı. Aradan geçen yaklaşık 5 yıl süresinde, ana hat trenlerinden yılda 7 milyon, banliyö trenlerinden ise 29 milyon yolcu olmak üzere, yılda 36 milyon yolcu trenlerden yararlanamadı. Görülen o ki; bugüne değin yaklaşık 180 milyon yolcu trenlerden mahrum kaldı. İnşa edildiği 1908’den bu yana Anadolu’dan gelen insanların trenden inip denizle tanıştığı Haydarpaşa’da matem var artık. Büyük bir tren mezarlığını andıran bu yerde, işlemeyen demirler ışıldamıyor gayri… Yıllarca hizmet vermiş vagonların üzerinde otlar bitti. Bazıları ise zamana direnmekte oldukça zorlanmakta... 6 Eylül 1917 tarihinde bombalanışında bile eminim ki peronların ciğeri böylesi yanmamıştı.
Hatıralar Bulvarı
Orada seyrederdi insanlar sevinç portresini “hoşgeldin” derken yılların ardından gelen bir kucaklaşmada… Ya da “hoşçakal” derken bir hüznün resmini yan peronda... (Asker Uğurlayışı. Haydarpaşa, 1950’ (Fotoğraf: İFA-Hikmet Ildız / R. Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)
Peronlarında tüm trenlerin “Kara Tren” olduğu, “Motorlu Tren”e binmenin lüks sayıldığı, henüz “Hızlı Tren” diye bir olgudan bihaber olunan 50’li 60’lı yıllardaki çocukluğum… O yıllarda, gelen yolcuyu karşılamak ya da giden yolcuyu uğurlamak diye bir geleneğimiz vardı. Ankara’dan bile aileden kim gelse karşılamaya Haydarpaşa’ya gidilir, Anadolu’ya gidecek hısım akrabalar gözyaşları içinde uğurlanırdı. Kimi zaman; elinde tahta bavuluyla İstanbul’a ilk ayak basanlar için siyah beyaz yerli film misali umuda merhaba olur, kimi zaman ise bu büyüleyici kentten ayrılanların hüzünle baktıkları son yer olurdu Haydarpaşa… Tüm yollar orada bağlanır, orada uzaklar yakın, orada yakınlar uzak olurdu. Orada seyrederdi insanlar bir sevincin portresini yılların ardından gelen bir kucaklaşmada ya da “hoşça kal” derken İstanbul’a hüznün resmini bir yan peronda... Ayrılık şarkılarıyla sevinç türkülerinin yan yana peronlarda bir arada söylenişlerinin üstünden 40 yıl geçmişçesine o günlerin hatıraları da, hatırları da silinmedi bende hâlâ. İşte o nedenledir ki Haydarpaşa Köprüsü üzerinden şimdilerde geçerken üzülerek baktığım, o boyunları bükük yan yana duran vagonları her ne zaman görsem içim kanarcasına acıyor. Ve de ben, hatıralarıma böylesi son verenlere hakkımı helal etmiyorum.
Haydarpaşa Lisesi izcilerinin, Cumhuriyet’in 15. yılı törenleri için Ankara’ya giderlerken yüzlerinde sevinç vardı. Ne var ki; 12 gün sonra “Ulu Önder”lerini kaybedecekler, 19 Kasım 1938 günü ise bu defa bir başka trenle Haydarpaşa’dan yine Ankara’ya, ama bu sefer Ata’larını yurdun kalbine yatırmak için gidecekler. (Haydarpaşa Garı, 28 Ekim 1938 / Dr. A. Lütfü Kayserilioğlu arşivi)
Bugün, Haydarpaşa’mda demir rayların izleri kalmadıysa da bazı yüreklerde bu izler hâlâ durmakta. Şimdilerde, Haydarpaşa Köprüsü üzerinden geçerken aşağıda sıra sıra boynu bükük vagonları gören eski İstanbullular, gönüllerinin hatıralarla döşeli raylarında onlarla birlikte kaybolup giden simaları da özlemle anıyorlar, “geçmiş zaman olur ki” diye mırıldanarak… O eski güzel günlerden ise bir tek, yıllarca kara trenlerin soluklandığı o şirin mi şirin istasyonlar durmakta bugün tüm sevimlilikleri ile. Her şeyi yakıp yıkan Nöron’lar, o geçmişin soylu şahitleri ve de o aristokrasi yuvaları eski küçük istasyonlar için bugüne kadar yumruklarının başparmaklarını aşağı çevirmediler de, yaşamlarına son verdirmeyip hayatlarını bizlere bağışladılar (!). Ne zamana kadar mı? İşte orasını Allah bilir… Ha sahi… “İstanbul Canavarı” isimli Türk filmini görmüş müydünüz siz? Eskiden oynamıştı hani o yıkılan Opera Sineması’nda… Görmediyseniz, hiiiçç merak etmeyin, kaçırmadınız… Şimdi tekrar görüyorsunuz işte...
Kesişen raylar gibi, talihlerinin karalığı da kesişmiş o bahtsız vagonların yıllardır mahzun mahzun bir arada bekleştiğini görmek, 112 yıllık koskoca bir gar tarihi eşliğinde geleceğin sıra sıra umutsuzluğunu da beraberinde yaşatmakta bana. Sadece insan değil, onca kültürü de taşıyan o motorlu trenin makinisti merhum Hasan Efendi bugün yaşasa idi, her halde utancından başka bir hata tayinini isterdi. Haydarpaşa Garı için bilinen satış bedeli ise 3 milyar 19 milyon 180 bin Dolar… Bu kadar büyük günaha, bu kadar cüzi bir bedel işte... Her gün bir parçasını aç kurtlar gibi kemirdiğiniz İstanbul, artık “iki yaka”sı bir araya gelmeyen öksüz “dün” olarak “bugün”ün yakasına sarılıyor; “bana geçmişimi verin, bana geçmişimi verin!” diyerek… Otobanların, çok katlı betonların ya da gecekonduların ezip geçtiği İstanbul, geçmişini kilosuna üç lira bedel biçilmiş bir otelin hurda yığını olarak görenlerin İstanbul’u olarak eskilerin yenilere anlattığı bir “masal şehir” haline gelmekte gün be gün. Bu masalı ise, giderek her gün biraz daha yabancı kaldığımız İstanbul’un her köşesinde okuyabilirsiniz artık. Önce; Nazım Hikmet’in satırlarında; “Denizde balık kokusuyla / Döşemelerde tahtakurularıyla gelir / Haydarpaşa Garı’nda bahar” dediği mevsimler geride kaldı… Sonra da, sevdiklerinden ayrı kalanların sılada peşini hiç bırakmayacağı Orhan Veli üstadın mısraları: “Garibim… / Ne bir güzel var avutacak gönlümü bu şehirde / Ne de tanıdık bir çehre / Bir tren sesi duymaya göreyim / İki gözüm, iki çeşme...”
T.C. Münakalat Vekâleti (Ulaştırma Bakanlığı), Devlet Demiryolları Motorlu Tren İlanı, 1953. (R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 51
Mahallelerimiz
Kadıköy’ün merkezinde saklı mahalle:
ZÜHTÜPAŞA ADEM GİDEN Mahalleler yazı dizimizde durağımız, Kadıköy’ün merkezinde sessizliğin köşesi Zühtüpaşa... Sınırları içerisinde bulundurduğu tarihi, değerleri ve potansiyeline rağmen adı ile çok öne çıkmayan Zühtüpaşa Mahallesi, özellikleriyle Kadıköy’ün adeta özeti gibi... Mahalleye adını veren Zühdü Paşa, 1800’lü yılların sonuna doğru İstanbul tarihine damgasını vuran Kadıköylü olarak tozlu sayfalarda yerini aldı. Günümüzde Fenerbahçe Stadyumu çevresinden geçen milyonlarca kişinin bilmediği/bilemediği Zühdü Paşa, bölgedeki topraklarını hayır olarak vakfederek, bugünlere bıraktı. Bağdat Caddesi’nin başladığı Kızıltoprak semti, Fenerbahçe Stadyumu, tarihi Zühtüpaşa Camii, tarihi Kızıltoprak Tren İstas-
yonu, Müjdat Gezen Sanat Merkezi, Fatma Şadiye Toptani Öğretmenevi, İstanbul’un ilk yatılı mekteplerinden Zühtüpaşa İlkokulu, köşkleri ve eserleriyle birçok odak noktayı bir arada barındıran Zühtüpaşa Mahallesi; aynı zamanda Kalamış çevrelerinde Kadıköy’ün deniz kıyısına sahip olabilen ender mahallelerinden... MERKEZ MAHALLENİN MÜTEVAZİSİ; ZÜHTÜPAŞA Çevresini Rıhtım, Fenerbahçe sahilleri, Bağdat Caddesi ve gelişen Fikirtepe’nin sardığı mahallenin “Zühtüpaşa” adından daha çok, mahallenin odak noktaları biliniyor. Örneğin, minibüs yolu üzerindeki Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne giderken “Zühtüpaşa Mahallesi’ndedir” kalıbı pek bilinmezken, yine bu mahalleye bağlı olan semt “Ziverbey’den geçer” cümlesi sürekli duyu-
lur, hatta Ziverbey’in ayrı bir mahalle olduğunu bile sananların çok fazla olduğu bilinir. Türkiye’nin kalbi Bağdat Caddesi’nin başladığı ve bittiği Kızıltoprak semti de Zühtüpaşa Mahallesi’ne bağlı ancak Kızıltoprak ismi o kadar öne çıkmış ki, çevresindekilerin dışında büyük bir kitlenin “Zühtüpaşa’dan geçiyoruz” demediği ortada. Yine adı itibariyle Fenerbahçe Mahallesi’nde bulunduğunu sanılsa da, milyonları ekranlara kilitleyen ve binlerce kişinin adım atmak için büyük heyecan yaşadığı derbilerin en büyük adreslerinden Fenerbahçe Stadyumu da Zühtüpaşa Mahallesi sınırlarında bulunuyor. Mevcut durum, Caferağa Mahallesi sınırlarında olmasına rağmen tamamen bölgesinin önüne geçen Moda ile aynı... Kadıköy Evlendirme Dairesi de, mahallenin sınırları arasında. Yani Söğütlüçeşme metrobüsü, Zühtüpaşa Mahallesi’ne komşu.
52 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Mahallelerimiz
Zühtüpaşa İlkokulu, İstanbul’da; belki de Türkiye’de bahçesinde çift Atatürk büssü bulunan okul özelliğini taşıyor.
ZÜHDÜ PAŞA, KADIKÖY’E ESERLERİ İLE DAMGASINI VURDU Tanzimat Devri’nde eğitim gören ve Sultan 2. Abdülhamid tarafından 1879 yılında Maliye Nazırlığı’na (Maliye Bakanı) getirilen, ek görevleri ile birlikte vezirliğe kadar yükselen Zühdü Paşa, 1893 yılında vefat etti. 10 yıl süreyle dönemin rekoru olarak kesintisiz Devlet-i Aliye-i Osmani Maarif Nazırı olarak görev yapan Zühdü Paşa, başarılarından ötürü hayatı boyunca nişan ve madalyalar ile ödüllendirildi. Bunlar arasında Mecidi, Osmani, Altın ve Gümüş İmtiyaz Nişanları, Yunan Harbi Madalyası ile Hicaz Altın Madalyası da yer alıyor. Avrupa Yakası’nda Tarihi Yarımada’ya İstanbul Üniversitesi’ni (Darülfünun-u Şahane) kazandıran Zühdü Paşa, bir Kadıköylü olarak yaşadığı bölgesinde de eser bıraktı. Başarılı devlet adamı; Fenerbahçe Stadyumu yanında onyıllar önce “Taş Mektep” olarak anılan Kenan Evren Anadolu Lisesi, Zühtüpaşa İlkokulu ve Zühtüpaşa Camii’ni hayırsever birçok yönü ile birlikte Kadıköylülere kazandırdı.
Yeni Çağdaş Kadınlar Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Gülgün Yüceer.
KIZILTOPRAK’TA, HÂLÂ KENDİ MAHALLESİNDE UYUYOR Kızıltoprak’ı çok sevdiği bilinen ve iş hayatı dışında zamanının büyük bölümünü köşkünde geçiren Zühdü Paşa, 1893 yılında vefat etmesi sonucu bazı aile yakınları ile birlikte bugün Kızıltoprak’ta Bağdat Caddesi’nin başlangıç noktasında bulunan ve adına yaptırılan caminin bahçesindeki kabristanda ebedi uykusunda... KIZILTOPRAK’A NEDEN Mİ BU ADI VERDİLER? Binalardan, asfalt ve kaldırımlardan günümüzde pek göremesek de, bölgede semte Kızıltoprak isminin verilmesinin nedeni, toprağının oldukça kırmızı renkte ve verimli olmasından kaynaklanıyor. Hatta birçok mahalleden gelip semtin topraklarından bahçesine götüren bahçıvanlar da varmış. Diğer yandan inşaatlarda kullanılan kaliteli tuğlalar, semtteki kırmızı topraktan üretilirmiş. Şimdilerde hafızalardan silinen bu anılar çok geride kaldı, yerinde ise İstanbul’un can damarı Bağdat Caddesi...
TÜRKLER VE RUMLARIN HUZURLA YAŞADIĞI YILLAR Zühtüpaşa Mahallesi, 1900’lü yıllar ve sonrasında Rumların yoğun olduğu bölgelerin arasındaymış. Hayatının tamamını Zühtüpaşa Mahallesi’nde geçiren Yeni Çağdaş Kadınlar Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Gülgün Yüceer, hafızasından silinmeyenleri Kadıköy Life Dergisi ile paylaştı. “Papazın Bağı” olarak bilinen geniş üzüm salkımlarının bulunduğu arsalar, deniz kıyısında çok renkli geçen piknikleri hiç unutamadığını dile getiren Yüceer, Ramazan aylarını ise içini çekerek anlatıyor: “İnsanların o kadar çok birbirine saygısı vardı ki Müslümanlar, Ramazan aylarında gayrimüslimleri iftarlarına davet eder, gayrimüslümler de oruç tutulan saatlerde komşularına kokmasın diye yemek pişirmezdi” diyerek, çocukluk dönemlerinde yaşayabildiği güzellikleri aktardı. Eski Rüştiye Mektebi’nin de bulunduğu mahallede annesinin eğitim gördüğünü paylaşan Gülgün Yüceer, günümüzde hayatını eğitim gönüllüğüne adamış. MAHALLEDE YER ALTINDA KALMIŞ AYAZMA MI VAR? Yüceer’in iddiasına göre, çocukluk yıllarında da hatırladığı bir anısı, mahalle için büyük önem taşıyor. Fenerbahçe Stadyumu ile Bağdat Caddesi’nin başladığı trafik ışıklarının bulunduğu bölge arasında bir ayazma (küçük kilise) bulunduğuna dikkat çeken mahalle sakini, daha sonra 1958 - 60’lı yıllarda bu yapının üzerine binaların inşa edildiğini dile getiriyor.
Develi Zile eşrafından Ahmet Ertekin’in, Zühtüpaşa Cami avlusunda abdest alınabilmesi için yaptırdığı şadırvan.
Kadıköy Belediyesi önceki dönem Belediye Başkanı Selami Öztürk tarafından yaptırılan Vecih-i Hürkuş heykeli, Bağdat Caddesi’nin başladığı ve bittiği noktada bulunuyor.
42 ÇOCUK OKUTUYORLAR Yeni Çağdaş Kadınlar Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği, aktif olarak gerçek ihtiyaç sahibi üniversite öğrencilerini keşfederek okuyabilmelerini, mezuniyetlerini sağlıyor. Bunun için Zühtüpaşa Mahallesi’nin sakinleri ile birlikte çevresinin desteğini alabilen dernek, yılda 42 öğrenciye karşılıksız burs veriyor. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 53
Mahallelerimiz
Harika Develioğlu
KALAMIŞ PARKI’NIN DOLGU ALANI OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ? Zühtüpaşa Mahallesi’nin deniz kıyısına doğru 1970’li yıllarda yaşam, oldukça farklıydı. Bugün Kalamış Parkı’nın yanından geçen Münir Nurettin Selçuk Caddesi, deniz kıyısıydı. Yıllar süren dolgu çalışması ile birlikte Kalamış Parkı ve çevresi oluştu, denize sıfır yapılar yerini park manzarasına bıraktı. ZÜHTÜPAŞA MAHALLESİ’NİN HAMURUNDA SEVGİ VE DAYANIŞMA VAR Zühtüpaşa Mahallesi, geçtiğimiz aylarda Kadıköy Life Dergisi özel haberi ile sosyal medyada dalga dalga yayılmış, “Harika Muhtar” unutulmayanlar arasına girmişti. Üçüncü dönem muhtarı Harika Develioğlu, mahallede “sevgi” temasını nesnel adımlarıyla öne çıkaran isim oldu. Onlarca kediyi sahiplenen, Kalamış sahilinde de yüzlerce kediyi, köpeği, martıyı ve kargaları düzenli olarak her gün besleyen Harika muhtar, “sevgi annesi” olarak anılmaya başlandı. “Ben böyle mutluyum, onların insanlar gibi her duyguları var ancak, konuşamıyorlar. Ne istediklerini biliyorum ve ayaklarına kadar götürüyorum” diyen Harika Develioğlu, ömrünün sonuna kadar hayvanları besleyeceğinin altını çizdi. Mahallede yeni banliyö hattı istinat duvarları tamamlandı.
54 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Harika muhtarın en büyük sevgilerinden biri, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmuş. Hem evi, hem de muhtarlığının dört bir yanını Atatürk resmi ile donatan Develioğlu, mahalle sakinlerince de bu yönde takdir görmüş.
Yardımsever muhtar, sayısız eşya ile birlikte ayakkabı yardımları için özel dolap da oluşturmuş. İhtiyaç sahipleri, istediği ayakkabıyı seçip alabiliyor.
Diğer yandan Harika muhtar, kendini yardımlaşma ve hayır işlerine adamış. Muhtarlık görevinde gerçek ihtiyaç sahiplerini gözlemleyebilme fırsatı bulan Devecioğlu, mahalledeki zengin ve elit kesim ile dar bütçeli vatandaşları buluşturan programlar düzenlemeye başlamış. “Birinin evinde fazla televizyonu var, diğerininki ise çok eski ya da arızalı. Bazısı yeni buzdolabı alıyor, eski de yeni kadar güzel atmaya kıyamıyor, olmayanına veriyoruz” diyen muhtar, Silifke Işıklar İlkokulu’na da kütüphane kurmuş, birçok şehirde ihtiyaç sahibi öğrencilerin kitap eksiklerini gidermiş. Birbiri ile tanıştırma aracılığı ile yılda 16 lise ve üniversite öğrencisi de, burs imkânı ile okuma fırsatını yakalamış. HARİKA MUHTAR VE MAHALLESİ, HER AY 200 MİLYON LİTRE DENİZ SUYUNU KURTARIYOR! Kadıköy’de atık yağ toplama akımını yaklaşık olarak 20 yıl önce başlatan Zühtüpaşa Mahalle Muhtarı Harika Develioğlu’nun bu çabaları büyük sonuç verdi, sadece mahallesinde her hafta 50 litreye yakın atık yağ toplanmaya başladı. 1 litre atık yağın 1 milyon litre deniz suyunu kurtardığı belirtilirken, böylece sadece Zühtüpaşa Mahallesi’nde ayda 200 litre toplanan atık yağ ile 200 milyon litre su-
yun kurtarıldığı ortaya çıkıyor. Bu çalışmada, mahalle sakinlerinin duyarlılıklarının payı çok büyük... Her pişirme sonrasında yağları lavaboya boşaltmak yerine kaplara dökerek biriktiren Kadıköylüler, geleceklerini kurtarmakla birlikte genç nesle de örnek oluyor. KENDİSİNİ MAHALLESİNE ADADI Küçük yaşta karşısına çıkan ailevi dramlar, muhtar Develioğlu’nun gelecekte kendisini mahallesine adamasına neden olmuş. 11 yaşındayken kalp krizinden annesini, birkaç ay sonra da üzüntüsünden babasını kaybeden Harika Develioğlu, sonrasında hayatının tamamını mahallesine ve yardımlaşmaya ayırdı. Suadiye Sahil Lions Kulübü bünyesinde de faaliyetlerini yürüten muhtar, sadece topladıkları gazete kâğıtları ve kapaklarla 340 çocuğa burs verilebilmesinin mutluluğunu yaşıyor. ZÜHTÜPAŞA, TREN DÜDÜĞÜNÜ BEKLİYOR Bölgenin önemli ulaşım aracı banliyö treninin yenileme çalışmaları nedeniyle yıllardır kullanılamaması, Zühtüpaşa Mahallesi sakinlerinin konforlu ulaşımında zorluklara neden oldu. Hızlı tren entegre çalışmalarının tamamlanması ile birlikte Kızıltoprak Tren İstasyonu’nun akıbeti de netleşmiş olacak.
Kızıltoprak Tren İstasyonu’nun akıbeti, yeni banliyö hattının hizmete girmesi ile birlikte kesinlik kazanacak.
Mahallelerimiz
Kadıköy’ün yeni hastanesi Medicana tamamlandı. Modern hastane, son rötuşların ardından 2017 yılı içerisinde tam kapasite hizmet verecek.
Zühtüpaşa Camii ve çevresi, gece bir başka...
Diğer yandan istasyon yanında mahallenin çekim noktası Kızıltoprak Öğretmenevi’nde, tren yolunun yeniden hizmete girmesi ile birlikte daha canlı günlerin geri döneceği öngörülüyor. EN MODERN HASTANE GELİYOR İstanbul’da modern dönemin gelişmiş teknolojisi ile yapılan son hastane, Zühtüpaşa Mahallesi’nde hayata geçiyor. Yarım asırlık inşaat markası Dervişoğlu güvencesi ile yapımımı tamamlanan Medicana Hastanesi sadece Kadıköy’ün değil, İstanbul’un sağlık hizmetlerine yeni bir ivme kazandıracak. 9 YILDA NÜFUS 2 KAT ARTTI Kadıköy’de daha çok orta ve üst yaş grubunun ikamet ettiği Zühtüpaşa Mahallesi’nde nüfus, son 9 yılda 7.500’den 13 bine ulaştı. Yüksek katlı yapıların ivme kazandığı mahallede önümüzdeki yıllarda nüfusun 20 binin üzerine çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor. 65 YILLIK KÖKLÜ OKUL, MAHALLENİN CIVIL CIVIL KÖŞESİ İstanbul’un 6. mektebi olarak tarihte yerini alan Kadıköy Zühtüpaşa İlkokulu, çalışmalarıyla veli-öğrenci-okul dayanışması temasının açık örneği. Diğer yandan Milli Eğitim
Zühtüpaşa İlkokulu Müdürü Hakan Karabay.
Bakanlığı’nın programı kapsamında deprem güçlendirmesinden çıktıktan sonra yeni bir döneme giren, Müdürü Hakan Karabay’ın bir bir projelerini hayata geçirdiği devlet okulu; özel kolejleri aratmıyor. Tüm çalışmaların merkezinde ise “sevgi” teması dikkat çekiyor.
SESSİZ SOKAKLARINDA HUZURU YAKALAMAK Zühtüpaşa Mahallesi, merkezi konumuna rağmen akşam saatlerinden sonra büyük bölümü ile sessizliğe ve sükûnete bürünüyor. Bu özelliği, gürültüden kaçan İstanbullar için mahallenin en önemli ayrıntılarından...
Türkiye’de “etütlü pansiyonlu” olarak eğitim veren Zühtüpaşa İlkokulu, halk arasında “beslenmeli” olarak da anılan uygulamanın kaldırılması ile birlikte iki sene önce son mezunlarını verdi. Zühtüpaşa İlkokulu’nda 625 öğrenci, mutlu bir atmosferde eğitim ve öğretim görmenin sevincini yaşıyor. Okulda öğrencilerin başarısı kadar, çok ince ayrıntıların, defalarca gerçekleşen toplantıların ardından hayata geçirilmesi, meyvesini vermiş. Öğrencilerin parmaklarının kapılara sıkışması ihtimali düşünerek, birçok okulda bulunmayan özel kapı kilitleri bu örneklerden sadece biri... Velilerin okullarına bağlılığı, her alanda etkisini göstermiş. Deprem güçlendirmesi sonrası heyecanla yapılan yeni projeleri takip eden bir velinin “çocuğumla birlikte bir nesil bu okulda yetişiyor, katkımızın olmasını isteriz” diyerek, kütüphanenin inşası için 10 bin TL bağışlaması, okul yönetimini bir hayli duygulandırmış. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 55
Sektör
Kartallife Atalar Projesi, Kartal’ın Yıldızını Parlatacak! Sektörde sağlam adımlarla ilerleyen STCA Gayrimenkul’ün adını bu sıralar sıkça, Kartal’ın en güzide lokasyonu Atalar’da hayata geçireceği Kartallife-Atalar projesiyle duyuyoruz. Farklı mimari dokusu ve aile yaşamı konseptiyle rakiplerini geride bırakan projenin detaylarını ve inşaattaki son gelişmeleri öğrenmek üzere satış ofisinde STCA Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Aslandağ ile bir araya geldik. İREM TOPRAKKAYA ‘Artella Ahşap Kapı Sistemleri’ markasıyla kapı sektörünün dev markası Aslandağ Group, yapı malzemelerindeki deneyimini STCA Gayrimenkul ile inşaat sektörüne taşıdı. STCA Gayrimenkul, inşaat sektöründeki yerini butik projelerle konumlandırmış bir firma. Mahalle hayatını yeniden yaşatan, bunun yanında yeşil alanları, sosyal donatılarıyla ve şehrin en güzel lokasyonlarında yaşam fırsatı sunan projeler sunuyor. Bu yüzden her yıl çok sayıda projeden ziyade 1 ya da 2 proje geliştiriyor. Haziran ayında lansmanı gerçekleştirilen Kartallife-Atalar için, işte böyle bir anlayışla yola çıkıldı. Upuzun sahili, Adalar manzarası ve ulaşım ağlarıyla şehrin kalbi haline gelen Kartal Atalar’da inşa edilen Kartallife-Atalar, hızla yükseliyor. Bir yandan konut alıcısının yüzünü güldüren kampanya modeliyle büyük ses getiren proje, inşaat firmalarının en çok şikâyet ettiği konuların başında gelen parsel bazında dönüşümden çok, ada bazında gerçekleşiyor. Adalar manzarasına sahip, aile konseptinin hâkim olduğu Kartallife-Atalar projesini yerinde incelemek üzere Atalar’da, yakında çok şeyin değişeceğinin göstergesi satış ofisinde STCA Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Aslandağ ile bir araya geldik. Aslandağ’dan proje detaylarını öğrendikten sonra birlikte şantiye alanını gezme fırsatını da yakaladık.
56 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Sektör STCA Gayrimenkul ismini kentsel dönüşüm projeleriyle duymaya başladık. Aslında sektörün eski oyuncularından birisiniz... Evet, STCA Gayrimenkul firması, yapı sektöründe uzun yıllardır yer alan ve özellikle Artella Ahşap Kapı Sistemleri markasıyla Bağdat Caddesi pazarının yüzde 60’ına sahip ‘Aslandağ Group’ bünyesine bağlı bir şirket. Ailemizin kökeni marangozluktan geliyor. Baba mesleğini modern teknolojiyle birleştirip, devam ettiriyoruz. 1977’de işe başladık ve 1988 yılında ilk atölyemizi İstanbul Göztepe’de kurduk. 70 metrekarelik bir alanda toplam 6 kişiyle çıktığımız yolda takvimler 2014 yılını gösterdiğinde ise, 20 bin metrekarelik mevcut fabrikamıza geçtik. Grubumuzun en bilinen markası Artella Ahşap Kapı Sistemleri, Mutfak ve Banyo Çözümleri’dir. Sektördeki bilgi birikimimizi kendi konut projelerimize yansıtmak istedik ve 2009 yılında STCA Gayrimenkul’ü kurduk. İlk konut projemize 2015 yılında Yuvam Kartal-Atalar projesiyle start verdik ve şu anda son aşamaya geldik. Diğer bir yandan Kartallife-Atalar projelerimizin inşaatına ve satışına başladık. Son dönemde inşaat firmaları rotalarını Kartal’a çevirmeye başladılar. Kartallife-Atalar projenizle konut alıcısına nasıl bir farklılık sunuyorsunuz? Kartal’ın E-5 aksına ve sahil kesimine yürüme mesafesindeki projemiz; metro, Marmaray gibi tüm ulaşım araçlarının merkezinde bulunuyor. Adalar’ı kuşbakışı seyretme imkânı sunan projede kullanılan farklı mimari teknik sayesinde, bina koridorları maksimum seviyede gün ışığından yararlanabiliyor. Kapalı otopark dışında misafir için açık otoparkı, çocuklar için oyun alanlarını, yılın 12 ayı hem açık hem de kapalı olarak kullanılabilen havuzu, kapalı spor salonu ve çok amaçlı spor sahasını düşündüğümüz projede, engelliler için de özel bir yürüme parkuru oluşturduk. Kartallife-Atalar projemizle ada bazlı bir kentsel dönüşüm projesi gerçekleştirdik. Aile yaşamı konseptini baz aldık. Bunun için de projemizde 1+0, 1+1 tipi dairelere yer vermedik. Projemiz 2+1 ve 3+1 dairelerden oluşmaktadır. Projemizi ön plana çıkaran en önemli detay, 4 bin metrekarelik proje alanının yüzde 80’ini doğal peyzaj alanı olarak bırakmamız. İstanbul’u her geçen gün beton bir kafese dönüştüren projelere inat, projemizde yeni bir hayata başlayacak ev sahiplerine yeşilin tadını doyasıya çıkarma fırsatı sunuyoruz. 24 katlı projemizde, 24 adet 2+1 daire, 76 adet 3+1 daire ve 4 adet dubleks olmak üzere toplam 104 daire bulunuyor. 2+1 dairelerin brüt metrekareleri 86 ila 117 metrekare, 3+1 dairelerin brüt metrekareleri 146 ila 169 metrekare ve dubleks dairelerin brüt metrekareleri ise 225 ve 256 metrekare arasında değişiyor. Haziran 2018’de teslim edilecek projenin metrekare satış fiyatları ise, 5.265 TL’den başlıyor. 2+1 daireler 450 bin ila 630 bin TL arasında, 3+1 dairelerin fiyat aralıkları 750 bin ila 975 bin arasında, dubleks dairelerin satış fiyat aralıkları ise 1 milyon 550 bin-1 milyon 720 bin TL arasında değişiyor. Ayrıca Kasım sonuna kadar özel bir kampanyamız da var: “Fırsat bizden, ödeme koşulunu belirlemek sizden” dedik ve ister yüzde 25 peşinat, 60 ay yüzde 0 faiz; ister yüzde 25 peşinat, 0,99 faiz 120 aya kadar vade seçeneği olmak üzere 2 süper kampanya hazırladık. Projenin yüzde 80’ini yeşil alan olarak bırakmanız, takdire şayan bir durum. Ne yazık ki birçok projede “yeşil” göz ardı ediliyor... İnşaat, ekonominin lokomotif gücü olunca mega şehir İstanbul, kocaman bir şantiye alanına dönüştü. Her ilçe-
den inşaat sesleri yükseliyor. Bazı lokasyonlarda markalı konut projeleriyle yepyeni yaşam alanları oluşturulurken, bazı lokasyonlarda ise mevcut binalar yıkılıp yenileniyor. Tüm bunlar yapılırken de İstanbul aslında beton kafese dönüştürülüyor. Tabii ki inşaatlar olacak. Ancak burada önemli olan inşaatı nasıl yaptığınız. Sadece cebinizi doldurmakla ilgilenen bir inşaat firmasıysanız, çevrenizdeki insanların, şehrinizin geleceğini önemsemiyorsunuzdur. Oysa hiç kimsenin derdi günü kurtarmak, o işten ne kadar kazanç sağlayacağı olmamalıdır. Yeşil alanlar, otoparklar, sosyal alanlar yaparak, bir nevi geleceğimizi de garanti altına almalıyız. Özellikle yeşil, bizim hassas olduğumuz bir konu. Her geçen gün yeşili kaybederken, üretilen projelerle yeşil alanlar oluşturmak hepimizin misyonu olmalı. Biz de o misyonu yerine getiriyoruz. Kartal’ı tercih sebebiniz nedir? Kartal bölgesi ve Anadolu Yakası’nın gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kartal, sadece Anadolu Yakası’nın değil, İstanbul’un da geleceği en parlak ilçesi. Kartal’ın Sabiha Gökçen havaalanı, metro, deniz otobüsü gibi tüm ulaşım araçlarına, İzmit Köprüsü, Bağdat Caddesi, E-5 gibi önemli hatlara yakın oluşu; muhteşem Adalar manzarası, geniş ve sessiz sokakları, Kartal’ı sadece bugünün değil, geleceğin de en parlak ilçelerinden biri konumuna getiriyor. Hemen denizin kenarında olması, üniversitelere, iş merkezlerine yakınlığı, tarihi ve doğal dokusuyla, ne kadar şehrin içerisindeyseniz bir o kadar da şehrin dışındasınız. İşten evinize geçtiğiniz zaman iş sorunlarınızdan bir anda ayrılabiliyorsunuz. Çünkü Kartal’da şehrin o sıkıcılığı, stresi yok. Tam bir sayfiye yeri desek yanlış olmaz. Özellikle Atalar bölgesi, Kartal’ın seçkin muhitlerinden bir tanesi. Son 5 yıl içerisinde dahi çok büyük gelişim gösterdi. Durum böyle olunca bizim gibi birçok inşaat firması da rotayı Kartal-Atalar’a çevirdiler. Ayrıca hâlâ mahalle hayatının burada yaşıyor olması, bizim gibi aile konseptini inşaatlarında yansıtmak isteyen firmalar için çok önemli. Kartal’a yerleşen bir kişi 15 yıldan daha uzun süre Kartal’da yaşıyor ve bunun oranı yüzde 76. Yine Kartal’da yaşayanlar, yine aynı lokasyon çerçevesinde çalışmayı seviyorlar. Kartal’daki konut piyasası, çok iyi bir yatırım aracı olarak da karşımızda duruyor. Her geçen gün metrekare satış fiyatları biraz daha yükseliyor. 2 yıl önce metrekaresi 1000 TL olan yerlerin şu an metrekare satış fiyatı 4500-8000 TL arasında değişiyor. Biz Kartal’da fiyatların önümüzdeki yıllarda minimum yüzde 25 oranında artacağını öngörüyoruz. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 57
Sektör
Deprem gerçeğinin ışığında binalarımızı yenilerken hafifletmenin yolu! Yakın zamanlardaki İtalya depreminin ardından Türkiye’de ve de özellikle Marmara’da beklenen büyük ölçekli depremin ayak sesleri özellikle 16 milyonluk İstanbul’u korkutmakta. Bu deprem gündeminin ve kentsel dönüşüm projelerinin ışığında binaların sağlamlığı açısından değerlendirme yapmak üzere PonceBloc Yönetim Kurulu Üyesi ve Satış Pazarlama İş Geliştirme Direktörü Gökben Güven Özçiçek ile bir röportaj gerçekleştirdik. PonceBloc markası ile Kadikoy Life olarak yeni tanışıyoruz. Türkiye’nin yeni nesil duvar bloğu sloganıyla inşaat sektörüne hizmet veriyorsunuz. İnşaat sektöründe yeni ürüne sık rastlanmıyor. Bize PonceBloc ile ilgili biraz bilgi verebilir misiniz? PonceBloc, ana faaliyet alanları acentelik, armatörlük, liman işletmeciliği ve entegre lojistik hizmetleri olan Arkas’ın inşaat malzemesi sektöründeki iştiraki. Arkas’ın hizmet verdiği alanlardaki öncü ve yenilikçi kimliğine uygun olarak PonceBloc, Türkiye’nin yeni nesil, çevre dostu hafif yapı elemanı olma vizyonuyla faaliyet gösteriyor. Pomza, volkanik püskürme sonrası lavların ani soğuması ile meydana gelen, bol gözenekli, hafif ve bu sayede yalıtım özelliği yüksek bir materyal. Roma, Bizans ve Os-
58 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
manlı dönemlerinde önemli yapıların ana malzemesi olarak kullanılmış. İşlemesi kolay ve zamanla sertleşerek mukavemeti gittikçe artan yapısı ile bu eserlerin kalıcılığına katkıda bulunmuş. Türkiye topraklarında aralarında eski tıp fakülteleri, camiler, yerleşkeler (Ihlara Vadisi, Kapadokya, Avanos, yeraltı şehirleri) bulunan ve bugün hâlâ ayakta olan birçok yapıda kullanılmıştır. Doğa mucizesi pomza taşından üretilen yeni nesil yapı elemanı PonceBloc, 200 yıldır var olan ürünlerin, Alman MPVA Laboratuvarı’nda yapılan ar-ge çalışmaları ile yeniden dizayn edilmesi ve Fransa’da geliştirilmesiyle oluşmuştur. Pomza taşının ev sahibi Kayseri’de 5 bin metrekare kapalı, 63 bin metrekare açık alana sahip özel
bir fabrikada Alman teknolojisi ile üretilen PonceBloc, yoğun bir kalite kontrol sürecinden geçiyor. Hammadde olarak kullanılan pomza, ocaktan özenle seçiliyor ve özel proseslerle üretime hazır hale getiriliyor. Türkiye, dünyanın en büyük pomza rezervine sahip ülkelerinden biridir. PonceBloc üretimi sırasında saflaştırılarak elde edilen 300 kg/m3 kuru ağırlığa sahip pomza, dünyanın en hafif pomzası. Saf Kayseri pomzasından üretilen PonceBloc, son derece hafif (350 kg/m3 kuru ağırlık) bir duvar bloğudur. Alternatiflerine göre yüzde 50’ye varan oranlarda daha hafif olan PonceBloc’un sağladığı bir diğer önemli kazanım, ülkemizin bir gerçeği olan depremin zararını azaltıcı etkisidir.
Sektör Belirttiğiniz özellikler içerisinde hafifliği göze çarpıyor. Duvar bloğunun hafif olması deprem karşısında binaya bir avantaj sağlar mı? Tabi ki sağlar. Duvar blokları, 8 katlı ortalama bir betonarme binanın toplam ağırlığının yüzde 15 ila yüzde 25’ini oluşturur ve taşıyıcı özellikleri yoktur. Dolayısıyla bir binanın yükünü azaltmak için yapılabilecek en iyi tercih duvarları hafifletmektir. Hafifleyen binanın deprem karşısındaki dayanım gücü artar.
madde kullanılmıyor. Doğal ve geri dönüştürülebilen PonceBloc, Avrupa’da çevre alanında etkin kurumlardan biri olan Fransız Çevre ve Sağlık Birliği tarafından da onaylı. EPD sertifikasyon sürecinin sonuna gelen PonceBloc’un nefes alabilen yapısı ve ses yalıtımında gösterdiği performans, yapılarda ek konfor sunmaktadır. A1 sınıfı hiç yanmaz malzeme olması sebebi ile PonceBloc; yangına karşı güvenli bir binada yaşama imkânı sağlıyor.
Bu konuya dikkat çeken bir yapılanma var ülkemizde. Düzceli Evsiz Depremzedeler Konut Kooperatifi’nin talebi ve Bir Umut Derneği - Dayanışmacı Atölye’nin çağrısı üzerine bir araya gelmiş mimari, planlama, inşaat mühendisliği, iletişim, sosyoloji, hukuk gibi farklı disiplinlerden akademisyen, öğrenci ve gönüllü yurttaşlar, depremin yaralarını bir arada çalışarak sarmaya çalışıyorlar. Biz de PonceBloc olarak bölgedeki yetkili satıcılarımız ile birlikte ürün desteğimizle çalışmalarına katkıda bulunmaktan memnuniyet duyuyoruz.
PonceBloc, hafiflik özelliğinden ve pomzanın yapısından dolayı yüksek yalıtım özelliğine sahip. Beton ve diğer kargir duvar malzemelerinden daha hafif olan PonceBloc, sağladığı yüksek yalıtım ile hem ısıtmada hem de soğutmada enerji tasarrufu yapılmasına imkân veriyor.
Duvar bloğunun tanımını yapabilir misiniz? Duvar bloklarının bina yapımındaki fonksiyonu nedir? Duvar bloğundan farklı ihtiyaçları karşılayan ürünleriniz var mı? Duvar blokları, duvar örümü için betonarme, çelik, ahşap ve prefabrike gibi yapı sistemlerinde dış ve iç dolgu duvar malzemesi olarak ya da yığma yapılarda taşıyıcı dış ve iç duvar malzemesi olarak kullanılır. Yangın duvarı yapımında özellikle tercih edilen yapı malzemeleridir. PonceBloc duvar blokları yüksek yalıtım performansı ile inşaat firmalarına avantaj oluştururken, ev sahiplerine ısı yalıtım yeteneği ile enerji tasarrufu sağlamaktadır. Hafif olma özelliği ile bina yükünü hafifletirken, inşaatlara hız kazandırmaktadır. Duvar bloklarının yanı sıra PonceBloc gibi hafif yapı ürünlerinin asmolen ve duvar malzemesi olarak kullanılması daha az beton ihtiyacı doğurmakta ve düzenli malzeme kullanımının getirdiği zaman ve işçilik avantajı, bina maliyetlerinde düşüş meydana getirmektedir.
PonceBloc, hafif, tamamen homojen, düzgün ve kesilebilir yapısıyla inşaat sırasında uygulama kolaylığının yanı sıra daha az harç ve sıva kullanımı gerektiriyor. Bu sayede her türlü duvarın hızla örülebilmesiyle zaman ve inşaat maliyetlerinden tasarruf sağlanıyor. Brüt olarak da kullanılabilen PonceBloc, tercihe göre boya maliyeti gerektirmiyor. Gözenekli yapısıyla PonceBloc’un önde gelen özelliklerinden biri hafifliği. 19 cm standart bir PonceBloc duvar bloğu, sadece 4,9 kg ağırlığındadır. Bu sayede binaları hafifleten PonceBloc, deprem dayanımını da aynı oranda artırıyor. Binaların hafiflemesi ile beton ve çelik ihtiyacı azalıyor, bina maliyetlerinde avantaj sağlanıyor. Pomza taşının magmatik yapısı, düşük ısı iletkenliği açısından çok büyük bir avantaj sağlıyor. Bu avantaj ısı yalıtımı yüksek, uzun ömürlü ve çevreye duyarlı binalar yapılmasına imkân sunuyor. Sürdürebilir ve enerji tasarruflu binalar üretmenin bu denli önemli olduğu bir dönemde PonceBloc tüm ihtiyaçlara yanıt veriyor anlaşılan. Gökben Hanım, Röportajımızı sonlandırmadan sizi tanıyabilir miyiz? İnşaat sektöründeki meslek hayatımda 25. yılı tamamladım. Mesleğe önce Enka
ve Doğuş Grubu’nda saha ve şantiye tarafında başladım. Bu değerli kuruluşlardan aldığım teorik ve teknik eğitimler, YTÜ’de aldığım Mimarlık eğitimini pekiştirme fırsatı verdi. 10 yıllık şantiye deneyiminden sonra Lafarge firmasından aldığım teklif ile mesleki vizyonum değişti. 2005 yılında yurt dışında aldığım bilgileri mimarlık öğrencilerine aktarabilmek için YTÜ sınavlara girerek öğretim görevlisi oldum ve seçmeli ders açtım. Halen akademik kariyerim devam etmektedir. Lafarge Beton Firması’nın Türkiye’den çıkmasının ardından yollarım Türk Ytong firması ile kesişti. 5 sene İş Geliştirme Müdürü olarak çalıştım. 2015 yılında PonceBloc tarafından teklif aldığımda; ürünün yüzde 100 sürdürebilir & tamamen doğal olması, enerji verimlililiğine olan katkısı ve inovasyona verilen değerler vizyonumla kesiştiği için memnuniyetle kabul ettim. PonceBloc, 2013 yılında kurulmuş, Arkas grubunun inşaat sektöründe faaliyet gösteren en yeni firmalarından birisi. Arkas, 1902 yılında kurulmuş; 3. nesil yönetiminde konusu ile ilgili profesyonel yöneticileri bünyesinde bulunduran, insan odaklı sürdürebilir yönetim anlayışında olan, Türkiye’ye hizmet vermekten gurur duyan bir holding. PonceBloc firmasında hem Yönetim Kurulu Üyesiyim hem de sahada Satış Pazarlama İş Geliştirme Direktörü olarak çalışmaktayım. Bugün profesyonel çalışma hayatımı inandığım ve çalıştığım konular doğrultusunda bir firma ile birleştirerek devam etmekten mutluluk duymaktayım. İstanbul’da yer alan referans projelerinizden bahsedebilir misiniz? Bağdat Caddesi bölgesi Kentsel Dönüşüm projeleri kapsamında Prestige Group’un projesi yer alıyor. Ayrıca Cebeci Residence, Future Park, Siyah Kalem Köy Projesi Zekeriyaköy, Mar Yapı G-Yoo, Mint, NEF 4, NEF 14, Siyah Kalem, Seba Office Boulevard, İş Bankası Veri Merkezi Binası - Tuzla, Panoroma Suites - Sarıyer, Ayataş Bostancı Kentsel Dönüşüm Projesi, İstanbul’daki referans projelerimiz arasında bulunuyor.
PonceBloc, inşaatların hangi ihtiyaçlarını karşılıyor? Ana hammaddesi pomza olan PonceBloc, bu volkanik taşın sağladığı tüm doğal avantajlara sahiptir. PonceBloc ile örülmüş yapılar, malzemenin doğal hammaddesi sayesinde nefes alıyor. Böylece ortamın hava kalitesi artıyor, rutubet ve yoğuşma olmuyor. Doğal pomza taşından elde edilen PonceBloc’un üretimi sırasında ısıya ihtiyaç duyulmuyor, karbondioksit açığa çıkması önleniyor ve enerji tasarrufu sağlanıyor. Minimum su ile üretilen PonceBloc’un üretim ve geri dönüşüm aşamalarında kimyasal Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 59
Geçmişen Geleceğe
İslamda modern çağın büyüleyici mimarisi:
Şakirin Camii ADEM GİDEN Türkiye genelinde alışılmış cami mimarisinden oldukça farklı tasarımı ile Şakirin Camii, modern çağın teknoloji ve çizgileri ile ibadetin birleştirilebileceğinin en başarılı örneklerinden. Türkİslam sentezinin yoğunlukla hissedildiği caminin ünü sınırları çoktan aştı, yıllardır “Türkiye’yi yerinde görmemiz gerekiyor” diyenlerin Anadolu Yakası’nda ilk ziyaret noktalarından biri haline dönüştü.
İLK KEZ BİR KADININ TASARLADIĞI CAMİİ Şakirin Camii sadece fiziki özellikleriyle değil, manevi olarak da Türk-İslam âleminde büyük önem taşıyor. İçmimar Zeynep Fadıllıoğlu’nun “ilk kez bir kadının tasarladığı camii” olarak tarihe geçen eserinin genel hatlarında proje tasarımı da Hüsrev Tayla’ya ait.
Karacaahmet Mezarlığı’nda Üsküdar sınırlarında bulunan Şakirin Camii, Kadıköy ve çevre ilçelerden de uzun yıllardır son vazifelerin yerine getirildiği yer olarak kayıtlarda yerini aldı.
ŞAKİRİN CAMİİ’Nİ NE KADAR BİLİYORUZ? Camiler; tarihi, büyüklüğü, tasarımı, konumu ve nitelikleriyle şehirlerin siluetinde en önemli zenginliklerden... Avrupa Yakası’nda Sultanahmet Camii ve Fatih Camii gibi büyük tarihi camilerin yanı sıra Teşvikiye Camii gibi ibadethaneler konumu itibariyle öne çıkarken 2009 yılında hizmete giren Şakirin Camii de, Anadolu Yakası’nın “Teşvikiye”si oldu. Protokol camii olması nedeniyle Türkiye’yi yöneten önde isimler de ibadetlerini bu camide gerçekleştiriyor. İŞTE ŞAKİRİN CAMİİ HAKKINDAKİ AYRINTILAR... Semiha Şakir Vakfı tarafından İbrahim Şakir ve merhume Semiha Şakir anısı olarak inşa edildi. Selçuklu dokusu ile hatları oluşturulan cami projesinin tamamlanmasının ardından bilinen tarihte bir caminin ilk kadın içmimarı Zeynep Fadıllıoğlu, Dubai ve Katar’dan da cami yapımı için teklif aldı. Arapça “Müteşekkir” anlamına gelen caminin 3 tarafı cam ile çevrili. 3 bin metrekare zeminde 10 bin metrekare alana sahip ibadethane, 500 kişilik cemaat kapasitesiyle inşa edildi. Ancak,
62 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Geçmişen Geleceğe
yoğun günlerinde avlusu ile birlikte cemaat sayısı 2 bine de yaklaşabiliyor. 35’er metre yüksekliğinde iki minaresindeki hatları, “modern” denmesinde en etken ayrıntılardan... ŞAKİR ÇİFTİNİN NESİLLERE ANISI Osmanlı’da asker olan babası 1916 yılında Çanakkale’de şehit düşünce İstanbul hanımefendisi Semiha Şakir çok sıkıntılar çekmiş ancak, kendisini toparlayarak eğitim hayatına devam etmiş. 1923 yılında Suudi Arabistanlı genç işadamı İbrahim Şakir’i yakınları vasıtasıyla tanıması ile birlikte Semiha Hanım, 2 yıl nişanlılık süresinin ardından Beyrut’a gelin gitmiş. İstanbul’dan Lübnan’a yeni bir hayat yolculuğunda Semiha Hanım, eşi ve çocukları ile birlikte dağın yükseklerindeki sarayında mutlu yaşarken, aynı zamanda ülkesinde kimsesiz, yardıma muhtaç kişiler ve yaşlıları hiç unutmamış, desteklemiş. Sayısız yardımı ile birlikte sa-
dece İstanbul’da yaptırdığı 57 büyük kompleksi devletine, milletine bırakan Semiha Şakir, büyük bir hayırsever olarak hafızalara kazınmış. Karacaahmet Mezarlığı çevresinde bir ibadethaneye ihtiyaç duyulması ile birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin arsa tahsisi sağlamasının ardından vakıf, Semiha - İbrahim Şakir çifti anısına 2005 2009 yılları arasında camiyi inşa ettirdi. KAYSERİ VE ANKARA TAŞLARI KULLANILDI Şakirin Camii hakkında ayrıntılar arasında şu bilgiler de oldukça dikkat çekiyor: Caminin kubbe kuşağı ve hat yazıları, Hattat İmam Hüseyin Kutlu tarafından tasarlandı ve yazıldı. Uygulamaları Kalemkar Semih İrteş nakşetti. Ana kubbenin ortasında Fatr Suresi, kubbe kuşağında Mülk Suresi ve kenarlarında da Allah, Muhammed, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz.
Hasan ve Hz. Hüseyin’in isimlerinden oluşan levhalar, Hüseyin Kutlu ile Semih İrteş tarafından tasarlandı, uygulandı. Ana kubbenin zemini Zeynep Fadıllıoğlu Desing imzasıyla Tophane Sanatı’nın renklerinden seçilerek ibadethaneye kazandırıldı. Caminin mavi kubbesi, gece ışık efekti ile oluşturuldu. Tüm iç ve dış ışık tasarımını Arnold Chan (isometrikx) yaptı. İç avludaki şadırvanın küre tasarımı ve uygulamasını William Pye gerçekleştirdi. Şakirin Camii’nin dış cephe ve zemin kaplamalarını Kadir Akorak, Kayseri ve Ankara taşından uyguladı. Zeynep Fadıllıoğlu Desing’ın alüminyum Selçuk dökme deseninden esinlenerek tasarladığı cepheler, kadınlar mahfili, korkuluklar ve revak şebekelerinin uygulamasını Kaya Kalaycı gerçekleştirdi. Kubbe, balık pulu formunda tasarlanarak, Arte Alüminyum imzasıyla kompozit levhalarla kaplandı. Zeynep Fadıllıoğlu Desing’in, Kur-an’ı Kerim Nur Suresi satır arası tezhibinden faydalanarak tasarladığı iç cephe camlarının uygulaması ile bronz kapılar ve iç mekân cam kapılarının üretimini Orhan Koçan yaptı. Zeynep Fadıllıoğlu tasarımı mihrab ve minberin uygulamasını, Prof. Tayfun Erdoğmuş gerçekleştirdi. Minberin akrilik katmanlarında, farklı karanfil yaprakları kâinatı temsil ederken mihrap, Selçuk Rumi deseni ve turkuazından esinlenerek oluşturuldu. İç içe geçmiş 3 halka olarak tasarlanan avizenin halkalarını çevreleyen yüzeylere Allah’ın 99 ismi ve Nur Suresi’ni Hüseyin Kutlu yazdı, Orhan Koçan da bronz ve ayna olarak oluşturdu, araları plexi tezhiplerle bağlandı. Avizede bulunan cam damlaları Nahide Büyükkaymakçı uyguladı. Cami halısında devetüyü gibi naturel bir renk tercih edildi. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 63
Kentsel Dönüşüm
Kadıköy’ün eski binaları yenileniyor, çehresi değişiyor...
Dervişoğlu İnşaat’ın Göztepe Elgün Apartmanı Projesi tam donanımlı akıllı ev sisteminde planlanarak inşa edildi. Normal katların 140 metrekare, en üstte ise 200 metrekare büyüklüğünde iki adet dubleks daire bulunan binada sesli komut sistemi dahi bulunmakta.
Göztepe Elgün Apartmanı’ndan daire satın alan isimlerden biri de ünlü tiyatrocu Levent Ülgen... Dostları tarafından hayli titiz ve zor beğenen biri olarak bilinen Ülgen’i bu seçiminden dolayı ilk tebrik eden isim Dervişoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Fehmi Öztürk oldu.
KADİR TOPRAKKAYA “Kentsel Dönüşüm” ve “Kentsel Yenileme” çalışmalarının büyük bir hızla devam ettiği Kadıköy’de yenilenen binalar bir bir sahiplerine teslim ediliyor. Bir yandan da Kadıköy’ün çehresi değişiyor. Tabi bütün bunlar olurken çevreye verdiği büyük rahatsızlıklar her iki tarafı da derinden etkiliyor. Belediye ise, yağan şikâyetler karşısında hayli zorlanıyor. RİSKLİ BİNALAR SAĞLAM YAŞAM MERKEZLERİNE DÖNÜŞÜYOR Ancak bütün bu olumsuzluklar ve zorlukların karşılığında ekonomik ömrünü tamamlamış riskli binaların son derece sağlam ve çağdaş yapılara dönüşüyor olması, sıkıntı çekenlerin tesellisi oluyor. Hemen her gün deprem riski ile karşı karşıya olduğumuz İstanbul gibi bir metropolde bu durumun ne denli önemli olduğunu ise uzmanlar çeşitli platformlarda düzenledikleri etkinliklerle dile getiriyorlar.
64 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
DERVİŞOĞLU’NDAN GÖZTEPE ELGÜN APARTMANI ‘Kentsel Yenileme’ kapsamında yapımı tamamlanan binalardan biri Göztepe Elgün Apartmanı. Daha önce yerinde 37 yıllık 4 katlı deprem riski taşıyan bir bina bulunan Elgün Apartmanı, Fehmi Öztürk yönetimindeki Dervişoğlu İnşaat firması tarafından yeniden akıllı bina olarak inşa edildi. Yeni yıl ile birlikte yeni sahiplerine yuva olacak apartmanın yeni sakinlerinden biri de ünlü tiyatro oyuncusu Levent Ülgen oldu. KOÇ TOWER, SUADİYE’NİN PRESTİJ YAPILARI ARASINDA Cenk Koç’un sahibi olduğu Koç Yapı tarafından Çatalçeşme’de inşa edilen Koç Towers ise, Suadiye bölgesinin prestij binaları arasında yerini aldı. Toplam 10 bin metrekare kapalı alandan oluşan ve 21 katlı olarak inşa edilen Koç Tower’da 38 daire 2 penthouse dubleksi yer alıyor. Altıncı kattan itibaren harika bir Adalar ve deniz manzarasına sahip olan projenin bir başka özelliği ise,
Koç Tower
Kentsel Dönüşüm önümüzdeki günlerde önemli bir İstanbul markası olarak Bağdat Caddesi’nin yaşamına katılacak Cavit Paşa Konağı’nın hemen arkasında yer alıyor olması... SADIKOĞLU’NDAN FENERBAHÇE’YE DALYAN REZİDANS Sadece Kadıköy’ün değil İstanbul’un, hatta Türkiye’nin en değerli lokasyonları arasında gösterilen Fenerbahçe Dalyan’da, Sadıkoğlu ve Yıldız İnşaat Proje Ortaklığı oluşumu ile ortaya çıkan proje, Kadıköy’de ‘En Başarılı Kentsel Yenileme Projesi Yarışması’na aday gösterilebilecek kadar iddialı. Dalyan Rezidans adı verilen proje, toplam 13 kat ve 39 daireden oluşuyor. Dalyan Rezidans’ın bir başka özelliği ise, dış cephesinin Almanya’da özel olarak üretilen ve güneş ışınlarına göre renk değiştirebilen bir özelliğe sahip olması. Dünya üzerindeki ilk ve halen tek yanmaz kompozit malzeme olma özelliği taşıyan 100 yıl garantili Alucobond isimli malzeme, ABD ve Avrupa’da geleceğin malzemesi olarak görülüyor. SUNSETPARK GÖZTEPE’DEN SONRA, SUNSET KALAMIŞ DA BAŞLIYOR Kentpark & Akfen Proje Ortaklığı’nın Caddebostan’dan sonra yapımına başladığı Sunsetpark Göztepe projesinin kaba inşaatı tamamlandı. Projenin yeni sahipleri Şubat 2017’de evlerinde oturacaklar. Grubun yeni projesi ise, Sunsetpark Kalamış olacak. URSA İNŞAAT 6 PROJE İLE KADIKÖY’ÜN YENİLENMESİNE KATKI VERİYOR Ursa Majör İnşaat, Kadıköy’ün 6 değişik bölgesinde yenileme çalışmalarına katkı ve-
riyor. “Anadolu Yakası’nın silueti değişiyor, Kadıköylüler için kaliteli yaşam alanları hazırlıyoruz” sloganı eşliğinde kentsel yenileme çalışmalarını aralıksız sürdüren şirketin sahiplerine teslim ettiği son bina Erenköy Defne Apartmanı...
Sunsetpark Göztepe
Defne Apartmanı...
KENTSEL DÖNÜŞÜM YÖNETMELİĞİ DEĞİŞTİ Kentsel Yenileme çalışmalarını düzenleyen 6306 sayılı kentsel dönüşüm yasasının uygulama yönetmeliği değişti. Yeni düzenleme çerçevesinde kentsel dönüşüm sürecini hızlandıran değişiklikler yapıldı. Yeni yönetmeliğin getirdiği değişiklikleri Kadıköy Life okurları için özetleyen İstanbul GYD kurucularından Kentsel Dönüşüm Danışmanı Ali Karakoç, en çok tartışma konusu olan tahliye süreleri sonunda elektrik, su, doğalgaz hizmetlerinin durdurulmasının zorunlu hale getirilmiş olmasının önemini vurguladı. Mevcut tahliye süreleri sonunda yıktırılmayan binalar ile ilgili artık maliklerin anlaşmalarının beklenmesi inisiyatifinin tamamen kaldırıldığını dile getiren Ali Karakoç, “İki aylık denetimler yapılacak ve yıktırılmayan binalar afet riski sebebiyle kolluk kuvveti desteği ile mülki amirlikçe yıktırılacak. Bir önceki yönetmelikte var olan durum apartman veya sitelerde 2/3 ile anlaşma sağlanamaması sebebiyle aylar ve yıllara varan uzamalara sebebiyet veriyordu. Bu durum yenileme çalışmalarını büyük ölçüde hızlandıracak” dedi.
Dalyan Rezidans
Riskli yapılarda artık yapı yıkılmadan 2/3 ile karar alınabileceğini, bu karara iştirak etmeyen 1/3 arsa payının açık artırma sureti ile satılması için binanın yıkılmış olması şartının da kaldırıldığına değinen Ali Karakoç, “Böylece 2/3 ile karar alınması ve toplantı sonrasında karara katılmayanlara 15 günlük uyarı ihtarnamesinin gönderilmiş olması yeterli hale getirildi” açıklamasında bulundu.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 65
Sivil Toplum Kuruluşları
1917’den 2017’ye 100. yılında Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği ABD’nin Chicago kentinde yaşamakta olan Melvin Jones, üye olduğu işadamları kulübünde basit ve dünyayı değiştirecek bir soru sorar: “İnsanlar sahip oldukları yetenekleri yaşadıkları toplumun gelişmesi için kullansa nasıl olur?” Jones’un 1917 yılında sorduğu bu soruyla kurulan Lions Kulübü, bugün 200 ülkede, 46.000 kulüp ve 1.4 milyon üye ile faaliyet gösteren dünyanın en büyük sivil hizmet kuruluşu... FİGEN SABIRCAN 100. yılını kutlamaya hazırlanan kulübü tanımak ve hizmetlerini dinlemek üzere Lions İstanbul Anadolu Yakası Sosyal Hizmetler Vakfı’nın Feneryolu’ndaki Kilercibaşı Köşkü’ne gittik. Bizi karşılayan Esma Bayraktar, Kadıköy ilçesinin yakından tanıdığı bir isim. Uzun yıllar Gazete Kadıköy’de sanat ve seyahat yazıları yazan, aynı zamanda kültür sanat organizasyonları yapan başarılı bir gazeteci. Lions’ta başkanlık da dâhil pek çok görevde bulunan Esma Hanım, bahçede çaylarımızı içerken Lionslular tarafından satın alınan köşkte toplantılar, eğitimler yapıp, sergiler ve çeşitli etkinlikler düzenlediklerini anlattı. Kısa süre sonra İstanbul Anadolu Yakası Lions Federasyonu Genel Yönetmeni Ethem Alkan da bize katıldı. Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, Ticaret Hukuku
66 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
konusunda uzman başarılı bir avukat olan Ethem Bey, genellikle kurumsal firmalarla çalışmakta. Ayrıca Gayrimenkul ve İdare Hukuku da ihtisas alanları içinde...
“1971-75 yılları arasında hukuk fakültesinde öğrenciydim. Ülke açısından da, öğrencilik açısından da kolay bir dönem değildi. Hep sosyal olayların içinde oldum. Çevremde iyi Anadolu Yakası Lions Federasyonu Genel Yönetmeni Ethem Alkan
Sivil Toplum Kuruluşları gitmeyen şeyleri gördükçe yardım etmeye çalışırdım. Okul ve askerlik bittikten sonra yoğun bir iş hayatının içinde buldum kendimi. Bir yandan serbest avukatlık yaparken bir yandan da İstanbul Barosu’nda çeşitli komisyonlarda görev aldım. Vergi ve İdare Komisyonu’nda bir dönem koordinatörlük yaptım. Yetişkin Eğitimi Sertifikası’na sahibim. İki dönem Baro’ya bağlı staj merkezinde ‘Borçlar Hukuku’ dersi ve çeşitli bankalarda ‘Bankacılık Hukuku’ dersleri verdim. Sinemaya ilgim var. Gerçek Sinema Dergisi’nin kurucularındanım. 4 tane kısa filmim var. Hatta bir tanesi Boğaziçi Üniversitesi Kısa Film Yarışması’nda ikincilik ödülü aldı. Aile ve mesleki yükümlülüklerim elverdiğince toplum yararına bir şeyler yapmaya çalışıyordum. 80’li yılların sonunda yolum, bir arkadaşım vasıtasıyla Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği ile kesişti. Aslında başka sosyal derneklerde de faaliyetim vardı ama buradaki hizmet anlayışı çok hoşuma gitti. 1989 yılında Kadıköy Lions’ta Lion oldum. Lions Kulübe katılmak bana yeni bir dünya açtı. Burada sivil bir toplumun üyesi olmanın ötesinde, karşılıksız hizmet üretmeye gönüllü olan kişilerle birlikte çok güzel ve kalıcı işlere imza atabiliyorsunuz. Yaptığınız işler somut, elle tutulan işler. Girdiğim günden beri aktif bir şekilde çalışıyorum. 27 yıldır her ay yapılan toplantılara yüzde 100 devamlı katılan bir üyeyim. Toplantıların hiçbirini kaçırmam. Bodrum’a tatile giderim ama bir gün için gelir mutlaka toplantıya katılırım. Ya da iş için şehir dışına çıkarım ama dönüşümü toplantıya göre ayarlarım. Toplantı yönetimi ile başlayıp; sekreterlik, saymanlık, kulüp başkanlığı yaptım. Daha sonra federasyonda çeşitli görevlerde bulundum. Kişisel gelişim çalışmalarını organize eden ‘Akademi’ isimli oluşumda başkanlık yaptım. Bizde görevler birer yıllıktır. Lions terminolojisinde genel yönetmen olarak isimlendirdiğimiz federasyon başkanlığı
da bir yıllık bir görev. Haziran 2016-Haziran 2017 Dönemi’nde ben görevliyim. 100. yıl gibi önemli bir yılın benim dönemim olması çok gurur verici.” DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE LİONS KULÜP 1917 yılında ABD’de kurulan Lions Kulüp, üç yıl sonra uluslararası statüye geçer. 1920’de faaliyete başlayan Kanada Lions’u Meksika, Panama, Küba ve Kolombiya takip eder. 1945 yılında Birleşmiş Milletler Örgütü’nün kurulmasına yol açan Birleşmiş Milletler Bildirisi’nin hazırlandığı San Francisco Konferansı’nda Lionların önemli katkıları olur. Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği, Birleşmiş Milletler’in tanıdığı ilk sivil toplum kuruluşu olarak tarihe geçer. Şu anda dünya üzerinde 1500’den fazla sivil toplum kuruluşu ile müşterek proje yürütülmesine karşın, bir tek Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği’ne müşterek bir gün kutlama onuru verilir. Her yıl Mart ayında Birleşmiş Milletler ile Dünya Lions Günü kutlanıyor. 1950’li ve 60’lı yıllarda kulübün uluslararası büyümesi hızlanır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarında yüzlerce yeni kulüp açılır. Avrupa’da açılan Lions kulüplerden biri de Türkiye’dedir. Uluslararası Lions Kulüpler Birliği, Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ın öncülüğünde, 1963 yılında İstanbul’da kurulur. Gökay da ilk Genel Yönetmen olarak atanır. Ülkemizin bu ilk kulübünü İzmir ve Ankara Lions Kulüpleri takip eder. “Lions Kulüpleri, Uluslararası Lions’un genel kural, tüzük ve amaçlarına bağlıdır. Bununla birlikte hizmet verilen ülkelerin yerel yasalarına uygun olarak çalışırlar. Türk Hukuk Sistemi’ne göre dernek statüsünde faaliyet göstermekteyiz. Üst birlik organizasyonu, federasyon ve konfederasyon olarak örgütlenmiştir. Biz, 118-Y İstanbul Anadolu Yakası Federasyonu olarak çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Türkiye’de 6 adet federasyon
var. Bu federasyonlar birleşip konfederasyonu oluşturur. Benim federasyonuma bağlı 65 Lions, 13 Leo Kulübü bulunuyor. Genel yönetmen olarak da konfederasyonun altı üyesinden biriyim.” LİON VE LEO OLMAK… Bugün ülkemizde, 7000 Lion ve 1000 Leo Türk insanına hizmet ediyor. Lion ve Leo olmak için ne yapmak gerekiyor sorusunu yönelttiğimiz Ethem Alkan, Lions Kulübe katılabilmek için belli aşamalardan geçilmesi gerektiğini belirtiyor. 18 yaşını doldurmuş, Atatürk ilkelerine bağlı, ahlaklı, sabıka kaydı bulunmayan kişinin, bir Lions’un aday olarak önermesi ile üyelik süreci başlıyor. Önerilen adaylar toplantılara davet ediliyor. Bu toplantılar sırasında hem o kişi Lions’u daha yakından tanıyor hem de diğer üyeler yeni adayı. “Adaylar hakkında aramızda görüşmelerimiz oluyor. Lions üyelerinin mesleğinde başarılı, kişiliğinin Lions’un değerlerine uygun olması ve yardımseverlik ruhu taşıması önemli. Önerilen ve uygun bulunan kişilere kabul töreni yapılıyor. Törende sertifikası, rozeti ve kimliğini alan yeni üyemizden bir Lion olarak kulüp toplantılara katılması, proje üretmesi ve hizmetlerde yer almaları beklenir. Gönüllü hizmet projelerine katılarak hem kendi toplumumuzun hem de dünya çapındaki başka toplulukların gelişmesine katkıda bulunabilir.” Leo, Lions’un gençlik programı. İlk kulüp, 1957 yılında ABD’deki bir lisede Lions Kulübü’nün gençlik kolu olarak kurulmuş. Lions Kulübü programı olduğundan yönetim yapıları sponsor kulübe bağlı. Leo’lar, 18-30 yaş arası gençlerden oluşuyor. Gönüllülük yoluyla gençlerin kişisel gelişimine fırsat veren bir oluşum. Üç ana ilkeleri var: Liderlik, Deneyim ve Fırsat Yaratmak. Dünyada 140 ülkeye yayılmış yaklaşık 6.500 Leo Kulüp bulunuyor. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 67
Sivil Toplum Kuruluşları “HİZMET EDİYORUZ!” Uluslararası Lions Kulüpler Birliği’nin tamamen bağımsız ve demokratik bir yapısı var. Ana amacı, dünya toplumuna karşılıksız hizmet etmek. Avukat Ethem Alkan, Lions Kulübü ve hizmet anlayışını şu sözlerle açıklıyor: “Toplumda Lionların farklı grup veya oluşumlarla ilgisi olduğu yönünde bir algı var. Burada altını çizerek tekrar belirtmek isterim ki Lions’ların hiçbir siyasi, dini veya etnik bağlantısı yok. Kuruluş felsefesi başkaları için bir şeyler yapmak, beceri ve yeteneklerini ihtiyacı olanlar için kullanmak olarak ifade edilir. Lionslar hiçbir maddi karşılık beklemeden topluma yararlı çalışmalar yapar. Yapılan aktiviteler toplumun ihtiyacına göre çeşitlilik gösterir. Hizmet etmek adına yola çıkıldığı için resmi sloganımız ‘Hizmet ediyoruz’ olarak belirlenmiştir.”
“Lions Kulüplerinin hizmet verdikleri bölgede bir gençlik aktivitesi olarak Leo Kulübü kurmaları, yönetim çevreleri tarafından desteklenir. Bunun nedeni de bu kulüplerin gençlere hizmet, liderlik, okul ve iş yaşamında dürüstlük, sorumluluk nitelikleri kazandırması ve topluma yararlı gençler yetiştirmek amacıyla hareket etmesidir. Gençler burada toplumu geliştirmenin yanı sıra yaşam boyu sürecek arkadaşlıklar, ilişkiler kurma fırsatını elde ediyor. Türkiye’de Leo Kulüpler Programı’nın uygulanmasına 1976 yılında başlanmış. İzmir Alsancak Lions Kulübü’nün sponsorluğunda Alsancak Leo Kulübü kurulmuş. Bugün Türk Leo hareketi, dünyadaki en büyük sekizinci, Avrupa’da ise en büyük üçüncü büyük Leo hareketi. Lion olmak gibi Leo olmak için de bir kulüp üyesinin önerisi gerekiyor. Gereken uyum sağlanırsa kulüp, üyelik teklif eder.” VİZYON VE MİSYON Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği’nin resmi web sitesinde; birliğin tarihçesi, amacı, misyon ve vizyonu, kurucusunun biyografisi, yapılan çalışmalar, ülkeler ve coğrafi alanlar yer alıyor. Misyonunu, gönüllülerini topluma hizmet, insanlığın ihtiyaçlarıyla tanışma, barışı destekleme ve Lions Kulüpleri yoluyla uluslararası anlayışın geliştirmesi için yetki vermek olarak tanımlayan kulübün vizyonu ise, yardımseverlik ve toplum hizmetinde dünya çapında lider olmak. Türk Lions’un vizyon ve misyonunu şu sözlerle özetlemek mümkün: “Vizyonumuz; ülke genelinde yaygın, üyeliğine özenilen, üyesi olmaktan gurur ve mutluluk duyulan, nitelikli üyelik yapısı ile dinamik ve katılımcı örgütüyle toplumda
68 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
ağırlığı olan, gönüllülük ilkesiyle bir araya gelen kişilerden oluşan, uluslararası hizmet kuruluşu olmak. Misyonumuz; Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, laik ve katılımcı demokrasinin geliştirilmesi ışığında çalışmalar yapmak, karşılıksız gönüllü hizmetler sunarak insani değerleri yükseltmek, ulusal ve uluslararası sevgi ve anlayış ruhu yaratmak, ülkemizin çağdaş dünya içindeki yerini almasına katkıda bulunmak.”
Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği’nin toplumsal hizmet çalışmaları oldukça geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bu hizmetleri beş ana başlık altında toplamak mümkün: Sağlık Hizmetleri, Gençlik ve Çocuklar, Çevre, Uluslararası İşbirliği-Anlaşmalar ve Toplumsal Hizmetler. Türk Lions’u olarak bugüne kadar 20 civarında vakfın kuruluşunu gerçekleştirmişler. Bunlardan en bilinenleri Türk Böbrek Vakfı, Türk Kalp Vakfı, Türkiye Körler Vakfı ve Göz Nurunu Koruma Vakfı. Kuruluşuna destek verdikleri vakıflar, daha sonra tüzel kişiliklerini devam ettiriyor. “İstanbul Anadolu Yakası Sosyal Hizmet Vakfı (LİAY) ile de sürdürülebilir hizmetlerimizi gerçekleştiriyoruz. Ben genel yönetmen olarak vakfın da başkanıyım. Vakfın yönetimi, yapılan hizmetlerin takibi, yasalara uygunluğu, denetimi çok kolay işler değil. İki yardımcım ve farklı mesleklere mensup alanında uzman Lionların desteğiyle çalışıyoruz. Yapılan çalışmalar toplumun ihtiyacına göre şekilleniyor. Lions ilk kurulduğu zamanlarda daha çok toplumun maddi imkânsızlıkları ile mücadele ederdik. Şimdi daha farklı projelerimiz var. Ataşehir Belediyesi ile birlikte kullandığımız Lions Ata Evi’nde ise mesleki dersler veriyoruz. Kuaförlük, bilgisayar kurslarımız var. Özellikle aşçılık kursumuz çok ilgi gördü. 8 aylık kursun sonunda uluslararası sertifika ile mezun olan aşçılarımız hemen iş buldu. Ata Evi’nde çevredeki hanımlara yönelik bir kitap okuma faaliyeti başlattık. Kitabı okuyup hakkında konuşuyorlar. Sonra yazarı davet ediyor ve kitapla ilgili sorularını yöneltiyorlar. İnanılmaz ilgi oldu. Maltepe Belediyesi ile birlikte işlettiğimiz kız öğrenciler için bir konuk evimiz var. Ataşehir’de 2009 yılında açtığımız Lions Özel Mesleki Eğitim Merkezimizde, eğitilebilir zihinsel engelli gençlerimize meslek edindiriyoruz.
Sivil Toplum Kuruluşları Amacımız, onların tüketici konumdan üretici konuma geçip topluma kazandırılması. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında merkez ve yurtları açıp devlete teslim ediyoruz fakat, merkezlerle bağımızı hiç koparmıyoruz. Bu yıl engelliler merkezimize bir çatı katı ekledik, yeni sınıflar oluşturduk. Eğitimden sağlığa, engellilere, çevre korumadan yaşlılara karşılıksız hizmet götürürken hayvanlarımızı da unutmadık. Onlar için de ‘Bizleri Unutmayın’ isimli bir çalışma yaptık. Çevreye çok duyarlı bir sivil toplum kuruluşuyuz. Ekim ayında, Dalyan ve Caddebostan sahilinde çevre temizliği yaptık. Topladıklarımızla yaklaşık 90 kg’luk karbondioksit salınımı engelledik.” 100. YIL HİZMETLERİ Lionslar aslında yapılacak hizmetleri, 100. yıl hizmeti olarak ayrı bir kategoride değerlendirmiyor. Sürdürülebilir hizmetler devam ederken yeni projeler ortaya çıkıyor. Bu projelerin özelliği yalnızca 100. yıla denk gelmesi.
yönelik ‘rehber’ ve ‘eğitim kaynağı’ özelliği taşıyor. Çocukların bireysel yaşam becerilerini arttırmayı hedefleyen bir program... Bu yıl mültecilere yönelik bir hizmetimiz var. Uluslararası fondan federasyonumuza gelen kaynak ile Sultanbeyli’deki mülteci çocukların devam ettiği iki okulun sınıfları
ve konferans salonlarını yapacağız. Her yıl Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümünde köşkte bir resim sergimiz oluyor. Bu yıl da sergimizi gerçekleştirdik. Ayrıca sanata ve sanatçılara destek olmak amacıyla düzenlediğimiz ‘Lions Uluslararası Kısa Film Yarışması’nın 8.si yapılacak.”
“Tabii ki bu yıl basına ve sponsorlara yönelik büyük bir resepsiyonumuz olacak. Burada hem hizmetlerimizi anlatacağız ve hem de tanıtım yapmış olacağız. Genel olarak farkındalıkları ortaya çıkarmaya, halkı bilinçlendirmeye yönelik çalışmalara ağırlık vererek hizmetlerimize devam ediyoruz. Göz komitemiz ‘Sarı Nokta’ hastalığına dikkat çekmek için çalışmalara başladı ve çok ilginç bir durum ortaya çıktı. Sarı nokta hastaları, koyu zemin üstünde beyaz yazıyı okuyamıyorlar. Şimdi belediyeden izin aldılar, sokak tabelaları beyaz üstüne koyu renk yazılıp asılacak. Bir diğer hizmetimiz engelli çocuklara yönelik oyun parkları yapmak. Lions Quest programımız, çocuklarımızın yetiştirilmesinden sorumlu eğitim profesyonellerine ve kurumlara
LIONS ve LEO kelimelerinin açılımı Liberty (Özgürlük) Intelligence (Anlayış) Our (Bizim) Nation’s (Ulusumuz) Safety (Güvenlik)... Türkçesi; Özgürlük anlayışımız ulusumuzun güvenliğidir. Leadership (Liderlik) Experience (Deneyim) Opportunity (Fırsat Yaratmak)
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 69
Hayata Dair
BAĞDAT CADDESI, DÜNYADA BIR NUMARA OLABILIR Bağdat Caddesi yalnızca İstanbul ve Kadıköy için değil, tüm Türkiye ve Türk Turizmi için önem taşıyan bir caddedir. Dünyanın ünlü metropollerinde, metropolü simgeleyen, adı o metropolle birlikte anılan caddeler vardır. Buralara giden turistler, o caddeleri görmeden dönmezler. Bu konum için Türkiye’de Bağdat Caddesi’nden daha şanslı bir cadde düşünemiyorum. Gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzellikİNAL AYDINOĞLU ler sergiler. Dünyanın hiçbir metropolünde görülmeyecek düzeyde güvenlidir. Anadolu kentlerinde alışveriş, yeme içme ve sosyal yaşam için geleneksel yapısı içinde yaşayan ve yerli halkın rağbet ettiği çok aktif caddeler vardır ama gece hayatı yoktur. Şehircilik literatüründe gece yaşamayan kente ‘büyük kent’, gece yaşamayan caddeye ise ‘büyük cadde’ denilmez. Türkiye’de mantar gibi artan alışveriş merkezleri caddelerin aleyhine çoğalıyor. Özellikle gençler sosyal yaşamlarını alışveriş merkezlerine taşıyorlar. Sabah, akşam, öğle yemeklerini ve arkadaşlarıyla buluşma yerlerini alışveriş merkezlerine yönlendirmiş gibi bir hayat sürdürüyorlar. Hem sosyal yaşam şekil değiştiriyor hem de genç yaşamı… Alışveriş merkezlerinin hemen hemen hepsi biraz değişik mimarilerle birbirlerini tekrarlayan şeylerdir. İçinde hayat değil yalnızca alışveriş bulunduğu için insanı etkileyen anılar, yıllara dayanan dostluklar, geçmişi simgeleyen tatlar yoktur. Oysaki insan yaşadığı yerin ruhunu, sıcaklığını arar ve özler. Yüzlerce yıllık İstiklal Caddesi’nde bile Bağdat Caddesi’nde bulunan hemşerilik duygusuyla zenginleşmiş sıcak ortamı bulamazsınız. Alışveriş merkezlerinde bu sıcak dostluk ortamı hiç bulunmaz. Türkiye’nin ve İstanbul’un tüm ünlü caddelerini gözden geçi-
70 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
riniz. Bağdat Caddesi’nde dolaşan insanların entellektüel yapısını, kalitesini ve güzelliğini başka yerlerde görebilmek olası değildir. Bağdat Caddesi; insanları, mağazaları ve markaları ile kalitenin ve güzelliklerin sergilendiği bambaşka bir dünyadır. Tüm bu zenginliğine, görkemine ve güzelliğine rağmen, Bağdat Caddesi’nde pek az yabancı turist görürsünüz. Dolaşanların büyük bölümü Kadıköylülerdir. Fiziksel yapısı ile dünyanın en önemli caddelerinden birisi olmaya adaydır. Ama cadde kendi haline bırakılmıştır ve sahipsizdir. Sahibi olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi görülür. Sahiplenmesi gereken yerel belediye, Kadıköy Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi arasında yıllara uzanan çekişmeler vardır. Bu çekişme Bağdat Caddesi’nin kurumsal bir kimliğe kavuşmasına ve gelişmesine büyük zarar vermiştir. Caddede Büyükşehir Belediyesi ayrı, Kadıköy Belediyesi ayrı anlayış içinde çalışır ve ayrı ayrı işler yaparlar. Bağdat Caddesi üzerindeki bankalar ve mağazalar kendi markalarına güvendikleri için caddenin değil, kendi mağazalarının daha çekici olması amacıyla çaba sarf ederler. Cadde’nin prestiji ve etkinliği için bir proje veya çalışma yapmazlar. Oysaki önemli olan Cadde’nin aktif ve saygın bir çekicilik kazanmasıdır. Belediyeler birleşip bir şey yapamadığına göre mağazaların ve mal sahiplerinin birleşip Bağdat Caddesi’ne canlılık kazandıracak projeler ve çalışmalar yapmaları gerekir. Örneğin bir dernek kurup Bağdat Caddesi’nde kendi çabalarıyla festivaller, sergiler, etkinlikler, şovlar, konserler düzenleyebilirler. Belediyeler arasındaki anlayış farkını Cadde lehine teke indirebilirler. Yurtiçinde ve yurtdışında Cadde’nin tanıtımını yapabilirler. Turizm acenteleriyle işbirliği yapıp, Cadde’deki yabancı turist sayısını artırabilirler. Bağdat Caddesi kendi doğal olanaklarıyla kendi şansını kendi yaratmıştır. Ama hâlâ hiç değerlendirilmemiş öyle geniş olanakları vardır ki; küçük çabalarla dünyanın bir numaralı caddesi olmaya adaydır.
Eğitim
Çocuğun geleceği ne şakaya, ne de ihmal ve ihtimale gelmez!
Rüya gibi eğitimin gerçeği; Irmak Okulları ADEM GİDEN Günümüzde velilerin aklını karıştıran ve hayati derecede önem taşıyan sorulardan biri; “Acaba çocuğum doğru eğitimi alıyor mu?” Bu noktada bilinçli velileri, pek de zor olmayan birkaç ayrıntı sonuca ulaştırabiliyor. Eğitimin her aşaması, bir anlamda ömür boyu yaşam kalitesini belirliyor. Hayatı şekillendiren yıllarda eksikler ve hatalar ise, telafi edilemeyen ve geri dönüşü imkânsız süreçleri karşımıza çıkarıyor. Bu noktada başarılarını çeyrek asırdır yetiştirdiği öğrencilerini yerleştirdiği dünyanın sayılı üniversiteleri ile kanıtlayan Özel Irmak Okulları, aynı zamanda Kadıköy’ün adını dünyaya taşıyarak ilçenin marka değerini de yüklenmiş oldu. Şubeleşme yerine tek ve merkez binasında, eşsiz coğrafyasında fiziki koşullarını manevi değerleriyle birleştirme yoluna giden Özel Irmak Okulları’nda hayal edilenlerin gerçeğe dönüşmesi nedeniyle öğrenciler, okula gelirken de mutlu olabilmeyi deneyimliyor. Irmak Okulları Kurum Koordinatörü Nazan Fettahoğlu’nun kapısını çaldık; Dünya
üniversitelerine açılan yolu yerinde konuştuk. Caddebostan’da denize sıfır, yeşillikler içinde, 17343 metrekare alana kurulmuş bir kampüsteyiz. OECD tarafından hazırlanan “Designs For Learning” kitabında “Yarının Okulları” arasında gösterilen ilk Türk Okulu olma özelliğini taşıyan farklı bir eğitim kurumu burası. Minik elleriyle okulun dört bir yanına dökülen meşe palamutlarını toplayan küçük öğrencilerin çevreyi keşfedebilme mutluluğu henüz bunu bilmeseler de, İstanbul için gelecekte imrenerek anlatabilecekleri çok büyük bir ayrıcalık. Meşe palamudu ile gülen yüzler okul binası içinde ise bilimden sanata, matematikten sosyal ve kültürel çalışmalara kadar tüm akademik alanlarda profesyonel eğitimler ile donanımlı bireylere dönüşüyor. Bu süreçte Fettahoğlu, Kadıköy Life Dergisi’nin sorularını yanıtladı: Irmak Okullarının kuruluş felsefesi ve 2016-2017 yılı hedefleri ile ilgili neler söylersiniz? Irmak Okulları evrensel değerlerle donanmış, 21. yüzyılın yetişmiş insan gücüne katkı
Irmak Okulları Kurum Koordinatörü Nazan Fettahoğlu...
72 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
sağlayan, dünya vatandaşı bireyler yetiştirme hedefi ile kurulmuştur. Kuruluş felsefesinden ödün vermeden 21 yıldır özgür eğitim ortamlarında, özgün eğitim modeliyle öğrencilerinin bilgi işlemeyi içselleştirmeleri ve yeteneklerini geliştirmelerini hedefleyerek yoluna devam etmektedir. 2016-2017 yılı hedeflerimiz bu doğrultuda şekillenmiş, öğrencilerimizin akademik, sosyal, duygusal ve kültürel gelişimlerine ivme kazandıracak programlar, uygulamalar ve güncellenmiş projeler planlanmıştır. 2008 yılından beri akredite olarak uyguladığımız IB-PYP (Uluslararası Bakalorya - İlk Yıllar Programı) ve 2014-2015 öğretim yılından itibaren College Board tarafından akredite edilen dersler ile uyguladığımız AP Advanced Placement (İleri düzey yerleştirme) programı ile uluslararası standartlarda verdiğimiz eğitimi güçlendirerek devam ettirmek de hedeflerimiz arasındadır. Özellikle 8 yıldır uygulamakta olduğumuz PYP programı konusunda deneyimli okul kimliğimizle, programa yeni başlayan okullarla deneyimlerimizi paylaşıyor ve rehberlik etmeye çalışıyoruz. Bu yıl eğitim programlarınızda öne çıkan farklılıklarınız? Okul gelişim planımıza koyduğumuz hedefler doğrultusunda sanat, spor ve dil programlarımızda bir takım değişiklikler planladık. Gün içinde uyguladığımız seviyelendirilmiş akademik destek programımızla, her öğrencinin birikimi ve performansı doğrultusunda destek vererek, öğrencilerimizin öğrenme süreçlerini etkin yürütmelerini sağlamayı hedefliyoruz.
Eğitim
MEZUNLARIMIZIN YERLEŞTİĞİ YURT DIŞI ÜNİVERSİTELERDEN BAZILARI BERKLEE COLLEGE OF MUSIC (USA) BIRMINGHAM UNIVERSITY (UK) COLUMBIA UNIVERSITY (USA) DURHAM UNIVERSITY (UK)
Etkinlikleriniz sıkça gündeme geliyor. Irmak okulları olarak öğrencileri gerek sosyal, gerekse de diğer alanlarda hangi programlar ve faaliyetlerle destekliyorsunuz? Yalnızca akademik derslerde başarılı olmanın yaşamda da başarılı olmaya ya da bireyi mutlu kılmaya yetmeyeceği gerçeğinden yola çıkılarak Irmak Okulları’nda uygulamalı dersler de akademik dersler kadar önemsenir. Beden Eğitimi dersi, farklılaştırılmış eğitim programları temel alınarak K - 12 düzeyinde yapılandırılır ve öğrencilerin fiziksel, devinişsel, bilişsel, duygusal ve toplumsal gelişimine katkıda bulunmayı, yaşam boyu fiziksel etkinliklere katılımını sağlamayı ve her öğrenciye donanımlı bir spor kültürü kazandırmayı hedefler. Anaokulundan itibaren Görsel Sanatlar dersleriyle öğrencilerin gözlem ve algılarına dayalı çalışmalarla kişisel becerileri ön plana çıkarılırken, klasik ve çağdaş sanatçıları ve sanat eserlerini tanıtarak beğeni duygularını geliştirmeleri ve iyi bir sanat izleyicisi olmaları hedeflenir. “Irmak Okulları’ndan mezun olan her öğrenci en az bir enstrüman çalabilir” ilkesinden yola çıkarak, en az bir enstrümanı iyi düzeyde çalabilme becerisi kazanmaları ve girdikleri sosyal ortamlarda müzik üzerine duygu ve düşüncelerini gerek bilgi ve gerekse beceri bakımından ifade edebilmeleri amaçlanmaktadır. İlkokul düzeyinde 28, ortaokul ve lise düzeyinde sunulan 27 farklı kulüp etkinliğiyle öğrencilerimizin farklı ilgi alanlarındaki becerilerinin geliştirilmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Öğretmen kadronuz ve eğitiminize katkısını nasıl açıklarsınız? Toplam deneyim yılı ortalaması 15 olan kadromuzun, akademik, sosyal ve profesyonel bilgi birikimine sahip, yaratıcı ve üretken; öğrencilerinin yeteneklerini ve potansiyellerini ortaya çıkarmaya odaklı; sürekli öğrenmeyi ilke edinmiş kişilerden oluşmasına büyük önem veriyoruz. Aramıza katılan öğretmenlerimizin profesyonel gelişimlerini sağlama adına farklı alanlarda öğretmenlerimizin bilgi ve deneyim birikimlerini desteklemekteyiz.
500 kişi kapasiteli donanımlı Irmak Okulları Kültür Merkezi, bir anlamda İstanbul’da birçok ilçede bulunmayan sosyal bir donatı olarak karşımıza çıkıyor. Bu merkezin getirdiği kazanımlar nedir? Irmak Okulları Kültür Merkezi, yıllardır Anadolu Yakası’nın en geniş ve güzel salonlarından biri oldu. Yıl içerisinde birçok ünlü sanatçıyı misafir ediyor, konserler, tiyatrolar, söyleşiler gerçekleştiriliyor. Ali Sabancı, Fazıl Say, Cihat Aşkın, Müjdat Gezen, Aret Vartanyan, Hanri Benazus, Sunay Akın, Doğan Cüceloğlu, Tuna Kiremitçi, Mümin Sekman, Orhan Çekiç, Enver Aysever, Ayşen İnci, Süleyman Bulut, Müfit Can Saçıntı, Feyza Hepçilingirler, Gülten Dayıoğlu, Haydar Ergülen, Erol Mütercimler, okulumuzda ağırlamaktan memnuniyet duyduğumuz değerli isimlerden bazıları olarak hatıra defterimizde yerini aldı. Öğrencilerimiz birbirinden değerli isimleri görüyor, birebir tanıyor ve velileri ile birlikte kendi yollarını kendileri çizebilecek seviyeye ulaşıyor. Bizi de en çok mutlu eden, işte bu ayrıntılar… Sosyal sorumluluk çalışmalarınızın öne çıktığı görülüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir sosyal sorumluluk projesi olarak kurulmuş olan Irmak Okulları’nda, vizyonunda yer alan “çağına karşı sorumlu bireyler yetiştirmek” ilkesinden yola çıkarak, farklı yaş gruplarında öğrencilerin aktif katılım sağladığı sosyal sorumluluk projeleri ile öğrencilerin sosyal sorumluluk bilinci geliştirilmeye
EMERSON UNIVERSITY (USA) RICHMOND UNIVERSITY (UK) KING’S COLLEGE (UK) YORK UNIVERSITY (UK) MCGILL UNIVERSITY (CANADA) MICHIGAN STATE UNIVERSITY (USA) MIT (MASSACHUSETTS INSTITUTE OF TECHNOLOGY) (USA) PENNSYLVANIA STATE UNIVERSITY (USA) “Okulumuz 1995 yılında açılmış olup, 2001 yılında hizmete giren lisemizden mezun olan öğrencilerle ilk mezunlarını vermiştir. 2005 yılından itibaren mezunlarımız yurtiçi ve yurtdışında prestijli üniversitelere yerleşmişlerdir. Her yıl mezunlarımızın yüzde 30’u yurtdışı üniversitelere yerleşmektedir.”
çalışılmaktadır. Bireylerin yaşadıkları topluma karşı sorumluluklarını takım çalışması içerisinde, bireysel insiyatiflerini de kullanarak gerçekleştirmelerini hedefleyen CIP (Civil İnvolvement Projects) programı ile 9. sınıftan itibaren lise öğrencilerimiz yapılandırılmış bir program dâhilinde projelere katılarak, toplumsal konular hakkında farkındalıklarını geliştirirler. Son olarak okurlarımıza Irmak Okulları mesajınız nedir? Irmak Okulları etik ve estetik değerlere bağlı kalarak, Atatürk ilke ve devrimleri ışığında, dün olduğu gibi bugün de, çağdaş nesiller yetiştirme hedefiyle, velisi, öğretmenleri ve öğrencileri ile bütünleşerek, kalitesi ve özgünlüğü ile ön plana çıkan etkinlik ve projelere imza atmaya devam edecektir.
Okul içerisinde yer alan Açık Sınıf, Özel Irmak Lisesi 2005 mezunu Yüksek Mimar Sezin Zehra Beldağ tarafından tasarlanmıştır.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 73
Sanat
Hayallerinin üzerine git, mutlu yaşa! Herkesin her hayali gerçeğe dönüşmüyor ancak, bu ressam Ali Naki İlhan için böyle değil. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olduktan sonra onlarca kişisel sergisini sanatseverler ile buluşturan Ressam İlhan, bu kez Caddebostan Kültür Merkezi’nde Kadıköy Life’a konuştu: “Hayal ettiklerimizi çiziyorum. Tuvalde olmalarının bir farkı yok, gerçeği gibi hepsine sahip oluyorum. Çünkü onlar kalbimin ve hayallerimin yansıması. Resimler benim, ben resmin ta kendisiyim...” Kartal sakini ama tam bir Kadıköy aşığı Ali Naki İlhan, çoğunlukla doğayı tema alan eserleri ile CKM’de büyük ilgi gördü. “HAYAL ETTİYSEM, O BANA AİTTİR” “Masmavi gökyüzü altında köprü ile birbirine bağlanan şehir, fırtınaya kafa tutan bir tekne, Anadolu’ya giden yolların hikâyeleri, şirin mi şirin yavru bir köpek… Onlar tuvalde adeta canlanıyor, gerçeğe dönüşüyorlar. Benim için fark etmiyor, gerçekten kucağımda
olan bir yavru köpek ile tuvaldeki aynı mutluluğu yansıtıyor” diyen İlhan, denize doğru yürüyen bir bedeni canlandırırken de gerçek bir hisle suyun üzerinde batmadan durabildiğine dikkat çekiyor.
Şehremaneti’nin yanı sıra birçok sanat noktasında meraklıları ile buluşan 60 yaşındaki ressam, 46 yıllık sanat çalışmalarında Caddebostan Kültür Merkezi’ndeki ilk sergini açmış oldu.
“SATMA KAYGISI, RESMİ BAŞKALAŞTIRIR” Günümüzde birçok sanat eserinin ticari amaçla yapılmaya çalışıldığına dikkat çeken tecrübeli ressam; “Elbet süreklilik için istendiği takdirde çalışmaların bir bedeli olacaktır. Ancak resmi oluştururken satma kaygısı güdülürse, o çalışma resim olmaktan çıkar. Sanatçı içinden geldiği gibi, doğal ve kaygısız bir eser oluşturursa, işte ona paha biçilemez” şeklinde konuştu. SANATIN ENERJİSİ GÖĞE YÜKSELİYOR 24. kişisel sergisinde sevenleri hatıra defterlerine mesajlarını yazdığı Ali Naki İlhan; “Gözlerim daha çok olumsuz yorumları arıyor. Yanlışlarımı göreyim ki, daha da iyiye gidebileyim” mesajı verdi. Daha önce Rıhtım’daki
Caddebostan Kültür Merkezi’nde sanat, bir başka…
Moda’nın röntgencileri Onlar Moda’yı iyi gününde de kötü gününde de birebir yaşayan Kadıköy sakinleri… “Güzel semtimizi gelecek nesillere aktarmalıyız” dediler, fotoğraf makinelerini alıp sokaklara koyuldular. Usta fotoğraf sanatçısı Alinur Uğurpakkan önderliğinde tarihi semtin her yerini nakış
nakış işleyen Moda Gönüllüevi Fotoğrafçılık Atölyesi, hızla semtin her sokağının röntgenini çekiyor. Tarihi binalar, yeni apartmanlar, ağaçlar, kaldırım taşları, duvarlar, bahçeler; gördükleri her ayrıntıyı “uygunluk çerçevesinde” fotoğraflayan atölye üyelerinin amacı ise, Moda’nın dokusunu korumak…
“GELECEK NESİLLER SEMTİMİZDEKİ DEĞİŞİMİ GÖRSÜN, DEĞERLERİMİZ KORUNSUN” Usta fotoğraf sanatçısı Alinur Uğurpakkan ile birlikte Moda Gönüllüevi Ayşenur Tohumcu Atakişi, Caferağa Mahallesi Muhtarı Zeynep Ayman ve atölye üyeleri, Moda başta olmak üzere Caferağa Mahallesi’nde geleceğin dijital arşivini hazırlıyor. “Gelecek nesiller semtimizdeki değişimi görsün. Bizler bu dönemde inanılmaz manzaralara şahit oluyoruz, başka Moda yok” diyen Kadıköy âşıklarının gelecek çalışmaları da merakla bekleniyor. Son zamanlarda Kadıköy gece hayatının yaşandığı barlar ve mahalle dokusu arasında çıkan uyumsuzluklar, Moda sakinlerinin kâbusu olmuştu. Beraberinde Moda Koyu, Barış Manço Müzesi, ibadethaneler, 100 yıl önceki nostalji sokakları gibi sayısız değeri ile Moda, küçük bir coğrafyada eşsiz bir semt olmaya devam ediyor.
74 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Sanat
Narın bereketi Kadıköy’e saçıldı Eserlerinin içine nar kaçan ünlü ressam Canan Berber, 5 yıl aradan sonra İstanbullu sevenlerine sürpriz yaparak Bağdat Caddesi’nde sıradışı sergisini açtı. Bu kez CKM ya da bir sergi salonu değil, Avrupa’da büyük ilgi gören nar konseptinin durağı güzellik merkezi oldu. İngiltere’de yaşadığı yıllarda sanata olan aşkı nedeniyle mühendislik mesleğini bırakıp tamamen resme odaklanan Canan Berber, 23 yıllık sanat serüveninde başarılarıyla anıldı; bir de kıpkırmızı narların koca gözlü, renkli elbiseler içerisindeki kadınlar ile bütünleştiği eserleriyle… Madonna’nın da düğün takılarını tercih ederek 1970’li yıllardan bugüne sektöründe konuşulan mücevher markası Adler ile 8 yıl çalışarak sanat hayatını farklı boyutlara taşıyan Berber, Kadıköylü sevenlerinin davetine büyük bir jest ile karşılık verdi. 2000 yılından bu yana eserleri İsviçre, İtalya ve İngiltere gibi birçok Avrupa ülkesinde ve Rusya ve Ukrayna’daki sergilerinde ilgiyle takip edilen sanatçı, Amerika anılarının da ardından İstanbul’a duyduğu özlemi giderdi. KADIN ELİNİN DEĞDİĞİ HER YER GÜZELLEŞİR Dört arkadaşın güçlü bağları ticarette de ortaklıklarını getirdi; finans uzmanı ve bankacı kardeşler, uzun zamandır estetik sektörünün içerisinde olan iki arkadaşları ile birlikte
Caddebostan’a güzellik merkezi kazandırdı. “Sanatsız olmaz” diyen iş ortakları “Narların Kraliçesi” Canan Berber’i açılışlarına davet edince jest yapan ünlü ressam, salona uygun küçük eserlerinden oluşan bir sergi eşliğinde açılış teması yaşattı. Başarılı ressam, önümüzdeki aylarda Ankara ve Paris’te de sergileriyle ses getirmeye hazırlanıyor. “KİMBİLİR, BELKİ DE BİR GÜN KADIKÖYLÜ OLURUM” Kadıköy Life Dergisi’ne açıklamalarda bulunan ünlü ressam; “20 yıl Avrupa Yakası’nda
Etiler’de, son 2 yıldır da Üsküdar’da ikamet ediyorum. Bir zamanlar benim için karşıda bir yaka olan Kadıköy, artık yanıbaşımda sıcacık komşum. Kadıköy benim için ışık, parlaklık, gelecek, sanat, güzellik, sıcaklık demek. Kimbilir, belki de bir gün Kadıköylü olurum, bunu isterim. Nar benim çocukluğumdan bugüne uğurlu meyvem, Kadıköy’de narlı günleri arzularım” dedi.
HEM GÜZELLİK, HEM DE SANAT Canan Berber’in sergisinde, iş kadınlarının dayanışması da vardı. Finans uzmanı Arzu Türegün ve bankacı kardeşi Ayşim Türegün, masöz Fatoş Atalar ve Nihan Şener ile birlikte güzellik salonlarının açılışını coşkuyla gerçekleştirdi, narlı eserleriyle renk katan ressam Berber’e teşekkür etti.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 75
Aktüel
“Müziği salonlara tıktılar, yenilikçi ruh yok oldu”
Kadıköy Life Dergisi’ne konuşan sempatik sanatçı; “Alışveriş merkezleri, sanılanın çok ötesinde bana göre bir okuldur. İnsan burada yeni şeyleri aynı çatı altında öğrenir, aynı çatı altında etkileşim içerisine girer” diyerek, AVM’lerin farklı bir özelliğine dikkat çekti.
gerektiğini, aksine nefes alıp verilebilen her köşeye taşınabileceği fikrini özümseyen ünlü besteci, dünyanın çeşitliliğinden beslenen yapısıyla defalarca ilklere imza attı. 2.250 metre yükseklikte, Nemrut Dağı’nda verdiği konser kadar Türkistan’da, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de etkilenerek övdüğü Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesi yanındaki piyano resitali de tarihe geçen anlar arasında yer alan Tuluyhan Uğurlu, Afyon Kocatepe’de Büyük Taarruz Emri’nin verildiği sabah 05:00’te gerçekleştirdiği konserle de hâlâ hafızalarda yerini koruyor.
DÜNYANIN ÇEŞİTLİLİĞİNDEN BESLENEN YAPISIYLA İLKLERE İMZA ATTI Müziğin sadece salonlarda yapılmaması
4 yaşında müzik yeteneği keşfedildikten sonra 7 yaşında devlet tarafından Harika Çocuklar Sınavı’nı kazanarak konservatuvar ardından eğitimini Viyana Müzik Aka-
“İmkânsız, oraya ulaşılamaz” denmesine rağmen ağırlığı yarım tona yaklaşan piyanosunu 2.250 metrede Nemrut Dağı’na çıkarıp konser verecek kadar çılgın, her anını Atatürk ve millet sevgisi ile yaşayacak kadar sevgili ve bir o kadar renkli kişiliğiyle Tuluyhan Uğurlu, hayranları ile İstanbul ulaşım ağının merkezindeki Tepe Nautilus AVM’de buluştu.
Dünyaca saygın besteci ve piyano sanatçısı Tuluyhan Uğurlu, Tepe Nautilus AVM Müdürü Deniz Bozan’a sosyal yaşantıya sağladıkları katkıdan ötürü teşekkür etti...
demisi’nde tamamlayan Uğurlu’nun 47 yıldır müzik ile dolu dolu yaşantısı içerisinde Kadıköy, çok özel bir yer tuttu. BAĞDAT CADDESİ’NE OLAN ÖZLEMİNİ TEPE NAUTİLUS’TA GİDERİYOR Çocukluğu ve gençliği Bağdat Caddesi’nde geçen sanatçı, son yıllardaki sert değişimden muzdarip isimlerin başında geliyor. “Zamanla her şey değişti. Hayat beraberinde güzellikleri de alıp götürdü. Sokaklarından, caddelerinden asalet akan şehirlerin yollarından adeta kanalizasyonlar akmaya başladı. Televizyonların seviyesizlik bombardımanına insanımız çok fazla direnemedi. Tüm bu olumsuzluklardan Bağdat Caddesi de nasibini fazlasıyla aldı. Hizmet eden personelin seviyesi düştü. Parmakla gösterilenlerin yerine gelenler, birer cehalet abidesi olarak yerlerini aldı. Laf aramızda, sadece ‘yesin içsin gitsin’ diye bakılan konuklar da artık çok fazla şeyi hak etmiyor” diyen Uğurlu, aradığı huzuru İstanbul’da ulaşım ağının merkezi Tepe Nautilus AVM’de buldu. 8 yıldır düzenli olarak Tepe Naitulus AVM’deki konserlerinde büyük mutlulukla eserlerini seslendiren Tuluyhan Uğurlu, şunları ifade etti: “AVM çok güzel bir okul aslında. Yemek yerken, yürürken, çeşitlilikle birlikte etkileşim haline giriyor insanlar. Üstelik bunlar, tek çatı altında büyük bir aile gibi gerçekleşiyor, dış etkenlerden uzak. Cadde ve sokaklar kadar bu da lâzım bize. Bir bakıyorsunuz biri çay içiyor, diğeri dinleniyor. Aynı zamanda toplum içinde nasıl oturulur, konuşulur, bunları da birbiriyle yaşatarak paylaşıyor insanlar, farkında olarak ya da olmayarak…”
76 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Sanat
Doğanın değişimi Kadıköylü sanatçının eserlerine yansıdı
Çocukluğundan bugüne yeşil bahçelerin zamanla apartmanlara dönüşmesinden etkilenen Kadıköylü sanatçı, isyanını ve hayallerini olması gerektiği gibi tuvale yansıttı. Mimar Sinan Üniversitesi’nden Avrupa, Amerika’ya kadar sergi ve çalışmalarıyla bilinen Hülya Küpçüoğlu, Kazım Karabekir Vakfı Kültür Merkezi’nde açtığı kişisel sergisinde Kadıköy Life Dergisi’ne “Doğadan Notlar” mesajı verdi. 80 eserinin bir kısmında 10 yıl önceki “Denizden Notlar” sergisinden bazı çalışmalarını da paylaşan başarılı sanatçı; “Doğa bizim için o kadar önemli ki, içinde yaşadığımız dünya koşullarında ona verdiğimiz zararın çoğu zaman farkında değiliz. Kaybettiğimizde ise geri getirme şansımız yok. Bunu anlatmak istiyorum” diyerek, bir zamanlar apartman boyundaki çamların arasında gezindiklerini, şimdilerde ise minik çam ağaçların saksılara dikilerek pencere önlerine konulduğu döneme dikkat çekti. AKRİLİK BOYA VE SULU BOYA İLE HAYKIRDI Duygusaldır, yorumcudur sanatçı... Bu özellikleri fazlasıyla üzerinde taşıyan Kadıköylü ressam Hülya Küpçüoğlu, doğanın hızla değişiminin hafızasında canlandırdıklarını akrilik ve sulu boya ile dışa vurmayı tercih etti. Her serbest ama bir o kadar planlı ve hedefli fırça darbesinde ortaya çıkan eserlerde yeşil, mavi, kahverengi ve siyah gibi tonlar ağırlık kazandı. Tesadüf eserinin aksine dağılan boyaların miktarı, fırçanın açısı, tuval ya da kâğıt ile temas süresi gibi hassas ayrıntılar usta ellerde, hayal edilebilen sanat eserlerinin ortaya çıkabilmesini sağlıyor. Dağınık kâğıtlar üzerine suluboyalı çalışmalar ise, ağaçların yapraklarını temsil ediyor.
ÇOCUKLUK ANILARI O KADAR ETKİLİ Kİ, HAFIZASINDAN HİÇ ÇIKMADI Sempatik sanatçı, doğaya olan ilgisini keşfettiği günleri ise şu şekilde anlatıyor: “Henüz çok küçüktüm, 1980’li yıllardı. Eniştem Mühürdar’daki bir marangoz dükkânına götürmüştü beni. Ustası işini çok seviyordu. Hem çok çalışıyor, hem de ahşaptan yaptığı süs eşyalarını satarak geçimini sağlıyordu. İşte bu güzel dükkânın adı ‘Ağaçların Öyküsü’ idi. Yıllar geçti, sahibi gibi marangoz dükkânı da yok oldu gitti. Çok üzülmüştüm kapanmasına, ismi hiç aklımdan çıkmamıştı. Ben de sonrasında sergilerde bu ismi yaşatmayı düşündüm. Ağaçların Öyküsü, Denizlerin Öyküsü, Doğanın Öyküsü gibi seri sergiler oluşturdum.” “DOĞA BİZİZ, ONA YAPTIĞIMIZ HER KÖTÜLÜĞÜ ASLINDA KENDİMİZE YAPIYORUZ” Erenköy’de sanatseverlerle buluşan ve özellikle doğaya ilgi duyan meraklıların keyifle gezdiği sergisinde nostalji eserleriyle takipçi-
lerine sürpriz yapan sanatçı; ormanlar, ağaçlar, deniz ve havayı bir arada toplayan konseptlerinde geri dönülemez değerlere vurgu yaptı. “Doğa dediğimiz sınırı olmayan kavram aslında biziz, ona yaptığımız her kötülük aslında kendimize değil mi? Bunu anladığımızda, yaşama amacımızı da kavramış olacağız” diyen Kadıköylü sanatçı; gerek Amerika Kansas City Artist Coalition’da katıldığı bir aylık çalışmasında, gerekse de Danimarka’daki sergilerinde Türkiye’nin sanıldığının aksine oldukça sanatla iç içe olduğunu, olumsuzlara rağmen muhteşem çevresi ve doğanın kesinlikle kıymetinin bilinmesi gerektiğinin altını çizdi. “SANATA DESTEK VEREN DE SANATÇIDIR” Doğadan esintileri getiren sergisini kitlelerle buluşturması için kültür merkezinin kapılarını açan Kazım Karabekir Vakfı Kurucusu Timsal Karabekir, Vakıf Müdürü Figen Batı ve yönetimlerine teşekkür eden Hülya Küpçüoğlu, sanata destek verenlerin de bu ruhu taşıdıklarını ifade etti.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 77
Eski Dostlar / Sevda Somer
Selçuk Alagöz ile geçmişten bugüne... Merhaba dostlarım; Kadıköy Life’ın değerli okurları, sizlere Bodrum’dan sevgilerimi yolluyorum. Bugün yine her zaman olduğu gibi sizin de çok iyi tanıdığınız ve sevdiğiniz müzik ustası Selçuk Alagöz ile birlikteyiz. Hoşgeldin sevgili Sevda, tatildesin sanırım? Hoşbulduk Selçukcum, esas sen hoşgeldin... SEVDA SOMER Benimki hem ziyaret hem ticaret oluyor. İki sevdasomer@hotmail.com yıldır tatil yapmadım, malum evimi Antalya’ya taşıdım. Orası da tatil bölgesi ama pek tatil yapacak vaktin olmuyor. Bu sene Sapanca’da bir hafta dinlenip sonrasında İstanbul ve arkasından Bodrum’a yola koyuldum. Sevdiğim arkadaşlarımın çoğu burada olduğu için onları görme olanağım olur diye düşündüm. Konumuza dönecek olursak, çok iyi bir müzik adamısın. Biraz kendini okurlarımıza tanıtır mısın? İstanbulluyum. Alman Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi’nde okudum. Daha sonra turizm işletme alanında master yapıp birincilikle bitirdim. 1965 yılında Hürriyet Gazetesi’nin “Altın Mikrofon” adıyla düzenlediği yarışmaya katıldım. İlk defa ismimi orada duyurma fırsatı buldum. Yani müzik hayatım 1965’li yıllarda başlamış oldu. Daha sonra kızkardeşim Rana Alagöz ile müzik çalışmalarımı sürdürdüm. İki yıl sonra Cahit Berkay ve Engin Yörükoğlu’nun da içinde bulunduğu bir orkestra ile Altın Mikrofon yarışmasına tekrar katıldık. 1970 yılına geldiğimizde kardeşlerim Rana ve Ali ile birlikte ‘’Terk edildim’’ adlı beste ile 3. Appollonia Uluslararası Müzik Festivali’ne katılıp, Türkiye’yi temsil ettik ve 40 ülke arasında birinci olduk. Bu olay bizim için çok büyük bir mutluluk ve gurur kaynağıydı... Gerçekten öyle. Sanırım yayınlanmış 23 adet 45’lik, 7 albüm, 2 tane yurtdışında tanınan eserin ve altın plağın var? Evet, hepsi doğru... Daha sonra 1971 yılında Birsen Alagöz ile evlenip, 2 güzel evlat sahibi oldum. Sencer, besteci ve söz yazarı... Bir albüm çıkarttı, MSG üyesi aynı zamanda. Önceki bahsettiğim çalışmalardan sonra yani 1979 yılında Nilüfer, bizim küçük kardeş gruba dâhil oldu. Uzun yıllar Selçuk, Rana, Ali ve Nilüfer Alagöz olarak birlikte çalıştık. Hep birlikte turistik şovlar düzenleyip, zamanın elit lokallerinde 49 dilde
78 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
73 ülkenin popüler şarkılarını seslendirdik. Böylece ilk Türk müzisyeni unvanına sahip oldum. Müzik kariyerimin yanı sıra Türk Kalp Vakfı Başkan Yardımcısı, Popsav Başkanlığı ve Müzik Yorumcuları Derneği Başkanı olarak yıllarca çalıştım. Ayrıca Sigarayla Savaşanlar Derneği’ni kurup, aktif-pasif sigaranın tüm zararlarını topluma anlatarak, bu konuda da öncü oldum. Şu anda da derneğin Onur Kurulu Başkanıyım. Pes vallahi. Bu kadar sosyal çalışmayı nasıl başardın? Dur daha bitmedi sayıyorum. Mesam, Tesyev, Böbrek Vakfı, İktisat Fakültesi Mezunları Derneği ve Turfat gibi 21 sivil toplum kuruluşunun mütevelli üyeliği, ayrıca son olarak Müzik Eserleri Sahipleri Birliği Haysiyet Kurulu Başkanlığı’nı da bunların içine ekleyebiliriz. İnsan isteyince olmayacak şey yoktur. Hayatım boyunca sayısız ödül ile müzik kariyerimi taçlandırdım. Ayrıca ABD, Almanya, Avusturya, Yunanistan, Tayvan, Çin, Singapur ve Meksika gibi ülkelerde sanatımız ile ülkemizi başarı ile temsil ettim. Sesin ve efendiliğinle bütün yaşamın boyunca takdirle anılacak sanatçılarımızdansın. Sanırım okurlarımız da bilmedikleri bazı yaşam notlarını senden öğrenmiş oldular. Ben hayat boyu sağlık ve başarılar diliyorum. Sevdacığım, ben de Kadıköy’ümüzün bu prestijli dergisinde olmaktan çok mutlu oldum. Sizlere teşekkür ediyor, herkese saygılarımı iletiyorum.
Açılış
Açılış
Ünlü kuaför Muzaffer Sarıkaya,
Bağdat Caddesi’nde! Uzun yıllar Amerika Birleşik Devletleri’nde kuaförlük mesleğini yürüten Muzaffer Sarıkaya, Bağdat Caddesi’ndeki yeni yerinin açılışını yaptı. Cadde’nin Feneryolu bölümünde, bay ve bayanlara hizmet verecek olan salona, New York’ta çalıştığı FRIENDS markasının adını verildi. ERKEK BÖLÜMÜ DE VAR Yeni salonunda bir başka ünlü usta Selami Kıral ile konuklarına hizmet vermeye başlayan Muzaffer Sarıkaya, salonda aynı zamanda erkek kuaförünün de bulunduğunu sözlerine ekledi. Amerika ve Avrupa’nın pek çok bölgesinde kuaför salonlarının unisex olduğunu dile getiren Sarıkaya, “Bu konuda en iyi isimler arasında gösterilen iki arkadaşım da benimle birlikte erkek müşterilerimize hizmet verecekler” dedi.
ustalığı için tercih ettiği marka, Şaşkınbakkal bölgesinin bir başka ünlü ismi Oktay olmuş. İş ve sahne dünyasının meşhurlarına servis veren usta, kısa zamanda aranan isimler arasına katılmış. AMERİKAN RÜYASI Sürekli yenilik ve model arayışı içinde olan Muzaffer Sarıkaya, kendisini daha da geliştirmek adına bir arkadaşının da tavsiyesi ile Amerika’ya gitmiş. Arkadaşı, New York Friends Güzellik Merkezi’nden aldığı teklife, “Harika bir usta var eğer tamam derseniz iki kişi geliyoruz” demiş. Aldıkları olumlu cevap ile Amerika yolculuğuna başlayan Muzaffer Sarıkaya, bu ülkede çok şey öğrenmiş. Çalışma saatleri dışındaki zamanını çok iyi bildiğini düşündüğü halde eğitim almayı tercih ederek değerlendiren usta, memleket hasretine daha fazla dayanamayarak, Türkiye’ye dönmüş.
ADİL VE OKTAY İLE BAŞLAYAN MESLEK Pek çok ünlü ismin saçlarında izler bırakan Muzaffer Sarıkaya’nın mesleğe 1980’li yıllarda Moda’nın en ünlü kuaförleri arasında gösterilen Adil’de başladığını öğrendik. Burada çıraklık dönemini başarıyla tamamlayan Sarıkaya’nın
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 79
Tiyatro
Torun istiyorum ama oğlum eşcinsel! Oyun 1. perdede Nazan Kesal ve Münir Can Cindoruk ile biraz ağdalı başlıyor. 2. perdede ise hepsi bir araya toplanıp “Şak!” diye ağdayı çekiyorlar. Sonuç, tabi ki pürüzsüz bir oyun... Nazan Kesal’ın performansı dudak uçuklatan cinsten. Sahnede teri kaç kez soğudu bilmiyorum ama röportaj verirken sesi çoktan kısılmıştı bile. “Münir Can Cindoruk eşcinsel bir genci daha iyi oynayabilir miydi?” YEŞİM ÜLKER desem, daha iyinin sonu yok ama bana, “Ben gerçekten eşcinselim” deseydi inanırdım. Hülya Gülşen mi? Bedenini silah gibi kullanmayı bilen ve dişiliğini tak tak sıkan harika bir oyuncu. Eh, 30 sene! Caner Cindoruk da tam bir seks manyağı olarak harikulade oyunculuğunu sahnenin dört bir kenarına yapıştırıyor. Bir sapık bu kadar mı sevimli olur canım? Hay Allah, bir türlü karar veremiyorsunuz, bence işin sırrı tam da burada! Ahsen Özercan, bir an sahnenin tam ortasına düştüğünde “Bir dakika ya, ne oluyor?” diyor insan! Şöyle bir silkelenip destur diyorsunuz. Aslı Samat, şeker kıvamında bir tat bırakıyor aklınızda. Oyunculuğunu sevdiren bir yanı ve uzun bir yolu var. Ahh peder, seni unutmak mümkün mü? Sahneye girdiği andan itibaren gülmeye başlıyorsunuz ve bu durum istisnasız oyun sonuna kadar devam ediyor. Bu rol için Bülent Çolak tam anlamı ile biçilmiş bir kaftan. O halde böyle pedere de can kurban... Yani Alman yazar Thomas Jonigk’ın 1994 yılında yazdığı, Sibel Arslan Yeşilay’ın çevirisini yaptığı “Torun İstiyorum” adlı oyunu izlemeden bu senenin tiyatro sezonunu kapatmayın. Çünkü bu oyun, yılın en iyi oyunu olmaya aday. Ve ben, onlara hem oyundan tüyo alınacak hem de Kemal Aydoğan ile ilgili düşüncelerini ortaya koyacak birer soru sorunca içtenlikle cevap verdiler. E buyurun o zaman...
80 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Oğlunuz eşcinsel olsaydı ne yapardınız? Nazan Kesal: Çok zor bir soru bu. Türkiye’de yaşadığımız, büyüdüğümüz için ne kadar modern olursak olalım bir yerlerden bizi muhafazakârlığa çeken bir aile ortamı ve toplum var. Bilinçaltımız da onu tetikliyor. Ama ben bu oyunla birlikte kendimle çok ciddi bir hesaplaşma yaşadım. Faşizmin her türlüsünden hiç hoşlanmıyorum. Eğer oğlum öyle olsaydı yaşa oğlum derdim. Oyun boyunca “Edep yahu!” diyorsun. Sen, hayatta nelere edep dersin? Bülent Çolak: Bülent haddini bilmezlere ‘edep yahu’ der. Faşist ruhlu olanlara, faşizanlığı tahakkümlü bir şekilde uygulamaya çalışanlara. Eşcinsellik? Oğlum sordu bana, ben de anlattım. Henüz 10 yaşında. Onları anlayarak yaklaşırsak tabi ki çok insanca muamele görürüz. Androjen bir enerjiye sahipler. Erkek ve dişi... Bu yüzden daha çeşitliler. Ama oyunda da anlattığı gibi otorite ve faşizm denilen aygıt çeşitliliğe karşı olduğu için, o zaman dişlerini gösteriyorlar. Bu da çok normal... Sahneye sırt dekoltesi derin beyazlar içinde bir kadın giriyor. Bir anda gözünüz kilitleniyor, en önemlisi başınızı aşağıya eğdiğiniz o cüretkâr sahne! Böyle bir kadını oynamak ne hissettiriyor? Hülya Gülşen: Her şeyi estetik kaygılar içinde yapıyorum. Sahne üzerinde seyirciyi irite etmeyecek şekilde yapmaya çalışıyo-
Tiyatro rum. Sonuçta o, Hülya değil. Sahnede her şeyi yapabileceğimi hissediyorum ama bir şeye hizmet ediyorsa ve ok hedefi vuracaksa. 18 yaşında bir kızınız var. Anne ben lezbiyenim deseydi? Diyebilirdi. İçim burulurdu ama sadece toplum yargıları vs yüzünden... Tabi ki bir ömür boyu yanında olurdum. O kadar çok dostum var ki şimdi “Üzülürüm” demeye bile utanıyorum. Ben Gümüşsuyu Ülker Sokak’ta oturuyorum. Benim kapıcım, bütün apartman komşularım böyle. Tek hetero benim. Ama o kadar güvende hissediyorum ki kendimi onların yanında. İyi ki varlar. Eşcinsel olsaydın bunu insanlarla paylaşır mıydın? Aslı Samat: Önce anneme söylerdim. Çünkü herhangi bir şeyi bile bence ilk önce ailenin bilmesi gerekiyor. Başına sokakta kötü bir şey de gelebilir. Şu anda öyle bir noktadayız. Olabilirdim, bilemiyorum. Bugün bugün, yarın yarın. Bir Adanalı olarak dünyaya eşcinsel olarak gelseydiniz şu anda nerde, ne yapıyor olurdunuz? Ya da bir gün çocuğunuz bu durumunu itiraf etse? Caner Cindoruk: Bilmiyorum. Zaten bizim bu düşüncelerimiz vesilesiyle aslında istemeden de olsa ötekiymiş gibi davranıyoruz. Oyunun anlattığı en temel mevzulardan biri de bu. Cinsiyet bizim için çok önemli bir kişilik göstergesi haline geldi. Ben de bunu çok doğru bulmuyorum. Bu bir kimlik göstergesi olmamalı. Çocuğum eşcinsel olsa onu anlamaya çalışırım, saygı duyarım ve yaşam biçimini rahatlatmak için elimden gelen her şeyi yaparım. Eşcinsel bir adamı oynuyorsun. Bu rolü kabul ederken ne hissederim, ne yaparım dedin mi? Münir Can Cindoruk: Başta biraz tedirgin oldum ama her oyuncu bilir ki bir gün böyle uç roller oynayacaktır.
Sen Adanalı bir ailenin ferdisin. Gerçekten eşcinsel olsaydın annen ne hissederdi? Oyundaki anne ile aynı şeyleri düşünürdü. Aslında anne her zaman bir “Şok!” durumuna giriyor.
kendimi yuvamı bulmuş gibi hissettim. Biz Kemal’le Ankaralıyız, yaşıtız ve artık öyle güzel bir yerdeyiz ki konuşmadan da anlaşabiliyoruz. Ben onunla çalışmaktan çok muyluyum. Çok iyi bir adam, çok eğlenceli, çok keyifli, çok üretken... Taşın altına elini koyan bir insan. Cesur, yürekli ve dürüst...
Annen seyretti mi oyunu? Ne dedi? Prömiyerde seyretti. Ağabeyimle (Caner Cindoruk) olan sahnede gözlerini yarım kapatarak seyretmiş. :)))
Aslı Samat: İnşallah tüm tiyatro oyuncuları -dostum da düşmanım da- onunla çalışma şansını bir kere de olsa yaşar. Ben tiyatronun en küçük oyuncusuyum ve hiç gitmek istemiyorum.
VE KEMAL AYDOĞAN DEYİNCE… Nazan Kesal: Çok eski bir dostum ama ilk defa bir projede yanyana geldik. Çok mutluyum. Hem insan hem yönetmen olarak nadir bulunanlardan biri ve Türk tiyatrosuna da katkıları çok büyük... Onunla çalışıyor olmak benim için bir ayrıcalık. Bülent Çolak: Kemal ağabey şu ana kadar çalıştığım yönetmenler arasında en ince gören yönetmen. İdeolojik olarak da, sahneleme olarak da öyle. Onunla çalışmak çok keyif verdi. Oyuncuya müdahale etmeyen bir adam... Benim hayallerimden bir tanesi Moda Sahnesi’nde çalışmaktı. Sağ olsun bana böyle bir fırsat verdi ve çok güzel bir kimya oluştu. Hülya Gülşen: Kemal iyi ki var, diyeceğim Moda Sahnesi’nde çalışmaya başlayınca
Fotoğraflar: Gaffur Karpuzlar
Caner Cindoruk: Biz artık ağabey-kardeş ilişkisi kurduk. Çünkü Kemal Aydoğan birilerinin hayatına giriyorsa ve birilerini hayatına alıyorsa o çok özel bir ilişkiye dönüşüyor. Her oyun hem Kemal ağabeye hem bize yeni şeyler katıyor. Aslında çocuk gibi oyun oynuyoruz biz. O hayatımdaki en önemli insanlardan biri. Münir Can Cindoruk: Oyun Atölyesi zamanından beri tanıyorum. Çok güvendiğim bir adam, fazlasıyla inandığım bir adam, öyle söyleyebilirim. Ahsen Özercan: Benim için çok özel bir insan. Yaşım çok küçükken onunla tanıştım ve üç senedir aktif olarak sürekli çalışıyoruz. Asistanlığını yapıyorum. Benim hayat görüşümü şekillendiren insan. Yaptığı işte dürüst... MODA SAHNESİNDEN BÜYÜK BİR YÖNETMEN GEÇİYOR Moda Sahnesi’nden adını sahneye kazıya kazıya büyük bir yönetmen geçiyor. İdealleri uğruna yaşayan ve yaşadığı gibi gönül rahatlığı ile eyvallah deyip çekip gidecek bir adam. Övgü dolu sözler söylediğinizde yüzü kızarıyor. Yani bu devirde hâlâ yüzü kızaranlardan! Çünkü hiçbir şeyi şahsına maletmiyor. “Ben” değil, “Biz” olarak yürüyen bir adam. Lafını da hiç esirgemiyor, olabildiğince dobra... Sahtekâr değil bir kere. Hayatında hiç çalıp çırpmamış ama bir hırsızı da karşısına alıp, onu anlayabilmek adına dinleyecek kadar yürekli. Velhasıl kelam, adam gibi adam olduğunu anlamanız için bir saat oturmanız yeterli. O zaman eyvallah be Kemal Aydoğan... Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 81
Tiyatro pimizi ortak bir noktaya getiren gösterilen çaba... Birbirimizi sevmemizi sağlayan durum bu sanırım. Önceden, Dormen Tiyatrosu’ndan birçok tiyatroya, seyirciye sırayla selam verilir ve en son çıkan oyuncu en önemli oyuncu olarak lanse edilirdi. Ama Moda Sahnesi’nde bütün oyuncular aynı anda selam veriyor seyirciye. Bu sizin isteğiniz mi? Tabi ki. Kimse, ben ondan üstünüm diyemez. Oyunu götüren en temel oyuncu olsun ama oyunda diğer oyuncu olmasın, oyun olmaz. Önceden hiyerarşiye inanıyorlardı. Tek tek selam vermek adaletsiz... Adaletlisiniz yani? Kesinlikle. Burcum terazi, yükselenim de terazi... Ben hayatta da böyleyim. Politik görüşüm de böyle. Yani Fazıl Say benden daha iyi piyano çalabilir, ama bu onu en son selam vermeye götüremez. Moda Sahnesi mimari açıdan çok şık bir mekân ve izleyicilerin hayranlık duyduğu birçok ünlü isim burada tiyatro yapıyor. Neden daha çok reklam yapmıyorsunuz? Bizim burada oynadığımız tüm oyunlar tam kapasite oynanır. Geçen sene buraya 70 bin kişi gelmiş. Zaten kapalı gişe oynuyoruz, ne gerek var reklama mantığı mı? Sosyal medya kanallarında çok fazla varız. Aslında kendimizi öne çıkartmaktan hoşlanmıyoruz. Bizi, oyunun nitelikli olması ve seyirci ile buluşması ilgilendiriyor. Bence herkes de niteliğin peşinden koşsun. Tiyatro ne ifade ediyor sizin için? Çok seviyorum ama kızım Sare doğduktan sonra biraz mesafe girdi aramıza. Her an, her şeyin olduğu bir ülkedeyiz. Bir gün dendi ki “Tiyatrolar kapanıyor”. Ne iş yapardınız? Eğer sorun aç kalmamaksa başka bir şey yapmazdım. Kitap okurdum. İkinci bir mesleği tercih etmezdim. Hayata dair kaygılarınız var mı? Bize verilmiş canın bir nimet olduğunu düşünüyorum. Yaşıyor olmak çok kıymetli bir şey. Tabi ki bazen insanı insan olmaktan çıkaran bir sürü engel çıkıyor yoluna. Sizinle ilgili aldığım duyumlar arasında her şeyi bir kenara itip, “Bu adam muhteşem bir insan” diyenler var? Ne yapıyorsunuz da insanlar sizi bu kadar çok seviyor? Sabah onbirde provaya başlıyoruz akşam sekizde bitiriyoruz. Prova bitiminde eve yürüyecek takatleri kalmıyor. :))) Galiba he-
82 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Bu sezon başlayan “Torun İstiyorum” oyunu, çok ilgi çekici mesajlar veren oyunlardan. Yazarı fazla zekâdan sapıtmış. Sıradan olmak yerine yuhalanmayı tercih eden bir kafa. Siz kızınızı hangi kafayla yetiştiriyorsunuz? İnsan olmasına çalışıyoruz. Kendi bireysel tavrını edinmesini istiyoruz. Haksızlığa itiraz eden, iyi şeylerin peşinde koşan, kendi dışında ikinci bir insanı da düşünebilen biri olsun istiyoruz. Birçok anne-baba, büyük paralar harcayarak çocuklarına bir eğitim süreci hazırlıyor. Sare ile ilgili siz ne yapmayı planlıyorsunuz? Kadıköy Bahariye’de, Nihat Işık İlköğretim Okulu’na göndereceğiz. Ben de normal okulda okudum, bir şey olmuyor. Oyun yönetebiliyorum ve yönettiğim oyunu seyredebiliyorsunuz. Fena da değil yani! :)) Türkiye’deki eğitim sistemi büyük zaaflar taşıyor. Okul çocuğu bilmeyen olarak görüyor ve sürekli bir şey yüklemeye çalışıyor. Oysa tam tersi... Dolayısıyla bu mantıkla hiçbir okul iyi değil.
Tekrar “Torun İstiyorum” oyununa geri döneceğim, müthiş cüretkâr sahneler var. Diyelim ki bir seyirci oyun sırasında sesli tepki verdi ve küfür etti? Olabilir. Biri kalktı “Bu ne terbiyesizlik? Allah belanızı versin!” dedi. “Seninki ne kadar terbiyeli?” diye sorarım! Çünkü orada, o seyircinin dışında 200 kişi daha var. Bir insanın, kimliği nedeni ile dışlanıyor olması dünyanın en olmayacak durumu. Bu durum 94 yılında Almanya’da yazıldığına göre aslında sadece Türkiye’ye ait bir problem değil. Ya kızınız eşcinsel olursa? Valla helali hoş olsun derim :)) Banane ki, onun hayatı. Ne istiyorsa onu olsun. Beni de yetiştiğim mahallede bir başka açıdan kınamışlardı, “Şaklaban mı olacaksın?” diye. Hedeflediğiniz yerde misiniz? Hiç hedef koymadım ki. Bilmiyorum. Sadece şunu diyebilirim. Kadıköy’de 3 milyon lira harcayarak bir yer açtık. Bitti mi borcunuz? Bitmedi. 2017’ye kadar var ama yüzde 70’ini bitirdik. Bunu çalışarak bitirdik. Borç alın terine ait demek ki? Evet. Buranın inşaatında hepimiz çalıştık. 30 kamyon moloz attık. Eşim hamileydi. Hamileliğini moloz taşırken öğrendik. Burada mütevazilik yapamayacağım. Emek ve destek veren tüm dostlarım, meslektaşlarım çok önemli bir mekân yarattı. Kadıköy’deki bir ihtiyacı karşıladı. Bir şey söyleyin gençler sizin arkanızdan yürüsün? Faşizme karşı bacak omuza :))) Bir de eşinize bir şey söyleyin? Dünyanın en güzel bebesini bana bağışladı. Yok, daha fazla bir şey demeyeyim mahrem kalsın. Söylenince küçülüyor. Mahrem olan şey açığa çıkınca pornolaşıyor. (Burada ağzından o iki kelimeyi alabilmek için on dakika mücadele ettim neyse ki sonunda başardım.) Onu çok seviyorum, tabi ki çok seviyorum...
Tasarım
Gamze Yalçın
Tasarım dünyası, Tasarım Parkı’nda hayat buldu Dünya değişiyor, İstanbul gelişiyor, Kadıköy tasarım ile daha da güzelleşiyor. Ufak dokunuşların büyük mutluluklara dönüştüğü tasarım harikaları dört duvarlar arasında kalmıyor, heyecanla sokaklara parklara sıçrayarak dört bir yana yayılıyor. Hayatımızın her alanında olmazsa olmaz tasarımın duayenlerinin yolu, Kadıköy’den geçti. Tanınmış iç mimar Nursema Öztürk ve eşi Mustafa Öztürk; Yoğurtçu Parkı’ndaki merkezlerinde Tasarım Parkı’nda İstanbul temalı sergiler, atölye paylaşımları ve söyleşiler ile 3. İstanbul Tasarım Bienali’nin “Yaratıcı Mahalleler” programına ev sahipliği yaparak, alanında dikkatleri üzerine çekti. YOĞURTÇU PARKI’NA YENİ BİR BOYUT Kadıköy’ün marka değerine önemli kazanımlar sağlayan Tasarım Parkı’nın bir etkinliği daha hafızalarda iz bıraktı. Duayen ta-
sarımcı, sanatçı ve “The Taste of İstanbul” isminin fikir sahibi Yılmaz Zenger‘in yaratıcı rengârenk heykelleri, yemyeşil Yoğurtçu Parkı’na yeni bir boyut kazandırdı. Dünyayı renklendirmek isteyen tasarımcı Gamze Yalçın ile gri duvarlar, paletindeki renk geçişlerine dönüştü. Bu süreçte doğadan ilham alınarak ahşaptan tasarlanan ürünler, etkinlik adına en büyük mesajlardan biriydi. Ziyaretçileri geniş yelpazedeki eserlerin altındaki imzalar ile tanıştırmayı ve tasarımcıların tekniklerini yerinde öğretmeyi amaçlayan etkinlik, son zamanlarda en verimli çalışmalar arasında yerini aldı. TASARIM İLE GELEN FARKINDALIK Tasarım Parkı Kurucusu Nursema Öztürk, renkli etkinliğe yönelik şunları ifade etti: “Kadıköy’den yolu geçen tasarımcıları bir araya getirmeyi başardık. Tüm Türkiye ve dünyanın yakından takip ettiği 3. İstanbul Tasarım Bienali kapsamındaki Yaratıcı Mahalleler programında, tasarım fikirleri ile yer alan tasarımcılarımıza mekân sahipliği yaparak hem Tasarım severlere Anadolu Nursema Öztürk
Yılmaz Zenger
yakasında tasarım etkinlikleri sunduk, hem de tasarımın her yönünü yaratıcılıkla öğretmeyi amaçladık. İnsanlık tarihi boyunca farkına varmadan tasarlamanın heyecanını uygulayarak, deneyimleyerek bulunduğumuz çevreye katkı sağlayacak bir etkinlik tasarladık.” YILMAZ ZENGER DAMGASI 2012 yılındaki Milano Tasarım Haftası’nda Tasarım Parkı’nın organize ettiği projenin isim babası duayen tasarımcı Yılmaz Zenger, projeyi bu kez Kadıköy’e getirerek The Taste of İstanbul’un hikâyesinin esin kaynağının İstanbul’un dört kültürel katmanıyla Avrupa’nın doğusu, tarım kültürü, pagan kültürü, Hıristiyanlık ve İslam kültürü ile geçmişten ilham alarak geleceği tasarlamak olduğunu belirtti. Tasarımcının heykelleri yemyeşil Yoğurtçu Parkı’nı açık hava müzesine dönüştürdü, eserleri bienal süresince sergilenerek büyük ilgi gördü.
84 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Sergi
Atatürk’ün sanat aynası; Nazan & Aydın Erkmen NAZAN ERKMEN İLK KEZ ÖLÜMÜ ÇİZDİ Usta sanatçı Nazan Erkmen, özellikle son yıllarda dünya genelinde hâkim olan savaş atmosferine dikkat çekerek, ilk kez tablolarında ölüm temasına kadın öznesi ile birlikte yer verdi. Bundan büyük üzüntü duyduğunu dile getirirken gözleri dolan Erkmen, yıllardır ilgiyle takip edilen sergilerine yeni bir halka da eklemiş oldu. Erkmen çiftine dostları ve takipçileri tarafından ardı ardına getirilen çiçekler ise, Doğuş Üniversitesi salonunu adeta mini botanik parka çevirdi.
Türkiye’nin ışıldayan sanat değerleri Nazan & Aydın Erkmen çifti, sevenlerinin iple çektiği bir sergide daha göz dordurdu. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, şehitler, gaziler, zafere giden yolda gözü yaşlı milyonlar, eşi benzeri olmayan kurtuluş mücadelesi ve azmin illüstrasyon ile gerçeğe dönüşerek sergilendiği Doğuş Üniversitesi Acıbadem Kampüsü’nde o anlar, tüyleri diken diken etti. Başta Kadıköylüler olmak üzere İstanbul genelinden sanata yoğun ilgi, Nazan & Aydın Erkmen çiftine en büyük mutluluklardan birini yaşattı. Yine alanında ünlü isim Cesar Taboado da, Erkmen çifti ile eş zamanlı eserlerini sanatseverlerle buluşturdu. Doğuş Üniversitesi yönetimi ile birlikte Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu sanat rüzgârlarının estiği serginin açılışındaydı. ATATÜRK’Ü KALPLERİNDE YAŞADIKLARI İÇİN ESERLERİ BİR BAŞKA GÜZEL Türkiye genelinde ve yurtdışında sayısız sergileri ile adından söz ettiren Nazan & Aydın Erkmen, illüstrasyon alanında gelinen son noktayı da temsil ediyor. Yüzyıllar öncesini ya da bir anıyı önce hayal eden sanatçılar,
ardından gerçeğini aratmayan bir fotoğraf karesine benzeyecek şekilde aylarca süren titiz çalışma sonucunda kalemin sanatını konuşturuyor, bazen sayfalarca anlatılamayacak o anlar tablolarda dev bir “tarihi esere” dönüşüyor. Özellikle Atatürk tabloları ile öne çıkan Aydın Erkmen’in Anıtkabir başta olmak üzere ülkenin birçok önemli noktasındaki eserleri, uzun yıllardır milyonların beğenisini kazanıyor.
ASIL BİZLER TEŞEKKÜR EDİYORUZ ERKMEN ÇİFTİNE Usta sanatçılar; Kadıköy Life Dergisi Yayın Kurulu Başkanı Kadir Toprakkaya’ya, Kadıköy Life Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Canan Toprakkaya’ya, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’na, İTÜ Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’a, Asya Port Yönetim Kurulu Başkanı Asuman Karaşabanoğlu’na, Grafik Tasarım Uzmanı ve İstanbul Ekslibris Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Erol Ünal’a ve sevenlerine, sanata verdikleri değerden ötürü teşekkür ettiler.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 85
İşiniz bizim için şansa bırakılmayacak kadar önemli. Veri merkezi ve CDN hizmetlerimiz ile hem hızlanın, hem kazanın.
CLOUD
CDN
HOSTING
> dorabase.com 0532 111 3672
info@dorabase.com
dorabase
İlçelerimiz
Avrupa’nın en yeşili Ümraniye Lindsay Lohan yeniden Sultanbeyli’de Hollywood yıldızı Lindsay Lohan, Sultanbeyli’yi yeniden ziyaret etti. İlçeyi ziyaretinde Sultanbeyli Kitap Fuarı’nı gezerek mülteci çocuklara kitap alan, ardından Mülteciler Derneği’ne giderek ailelerle vakit geçiren ve doktor önlüğü de giyen Lohan; sağlık merkezinde mülteci çocuklarla, doktorlarla ve ailelerle yakından ilgilendi. AİLENİN HAYATI LOHAN’I DUYGULANDIRMIŞTI Lindsay Lohan, Sultanbeyli’ye ilk gelişinde yetkililerle birlikte Mülteciler Derneği’ni ziyaret etmiş, sağlık merkezinde ve dernekte bir süre incelemelerde bulunmuştu. Sağlık merkezi çalışanlarıyla uzun süre sohbet eden Lohan, yapılan çalışmalar hakkında bilgiler almıştı. Dernek ziyaretinin ardından Mecidiye Mahallesi’nde bulunan Suriyeli Hüseyin ailesini ziyaret eden Hollywood yıldızını, aile reisinin Suriye’de yaşadıkları derinden etkilemiş ve bir süre aile bireylerine sarılarak gözyaşı dökmüştü.
Ümraniye, Avrupa standartlarının üstündeki yeşil alanları ile Türkiye’nin önde gelen ilçelerinden biri haline geldi. Kişi başına düşen yeşil alan Avrupa’da 7 metrekare iken, bu oran Ümraniye’de 12 metrekareye ulaştı. İlçede son 12 yılda kişi başına düşen yeşil alan miktarı 4 kat arttı. Planlı ve kontrollü şekilde kentleşen Ümraniye, yaklaşık 8 milyon metrekarelik yeşil alanıyla ilçe sakinlerine nefes aldırıyor. Belediye ayrıca, yaptığı çevre düzenlemelerine yenilerini ekleyerek ilçeye yeni park, bahçe ve oyun alanları kazandırıyor. DAHA YEŞİL, DAHA YAŞANABİLİR ÜMRANİYE Ümraniye, çevre temizliği ve yeşil alanlar konusundaki öncü ilçe olma özelliğini de kararlılıkla korumaya devam ediyor. Ümraniye Belediyesi; yeşil alan, oyun alanları, park, bahçe ve çevre düzenlemeleri ile şehrin içerisinde vatandaşlarına huzurlu bir ortamda yaşama imkânı da sağlıyor.
Bozkırın Tezenesi Ataşehir’de yaşıyor
Neşet Ertaş Kültür Evi hizmete girdi Ataşehir Belediyesi tarafından İçerenköy Mahallesi’ne kazandırılan Neşet Ertaş Kültür Evi, 2016-2017 döneminde “Üniversite Ders Destek Programı” ve “Kültür-Sanat Eğitim Programı” ile hizmet vermeye başladı. Bağlamadan dansa, dramadan gitara, halk oyunlarından kemana, perküsyondan tiyatroya ve zumbaya kadar sanat eğitimlerinden 800 öğrenci faydalanıyor. 2 bin 900 metrekarelik kullanım alanı olan Neşet Ertaş Kültür Evi’nde 4 adet derslik, 250 metrekarelik dans salonu, 120 kişilik çok amaçlı konferans salonu, kütüphane ve kantin gibi tüm fiziki özellikleriyle öğrencilere uygun öğrenme ve sosyal ortam sağlanıyor. Kültür Evi’nde Üniversite Ders
88 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Destek Programı kapsamında öğrencilere ve mezunlara ücretsiz üniversiteye hazırlık kursları verilirken, Kültür-Sanat Eğitim Programı kapsamında ise Ataşehirli ev kadınlarına yönelik sanat kursları düzenleniyor. ENGELLİ BİREYLER DE UNUTULMADI Genç yaş grupları başta olmak üzere merkezde haftanın iki günü, 250 kursiyerin faydalandığı pilates dersleri de mevcut.... Neşet Ertaş Kültür Evi’nde engelli bireylerin ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilecekleri fiziksel imkânlar da sunuluyor. Merkez, haftanın 6 günü (Pazartesi hariç) 08.30-22.00 saatleri arasında hizmet veriyor.
İlçelerimiz
Pendik’e dev rehabilitasyon merkezi geliyor Pendik Belediyesi, engellilere yönelik yeni bir projeye daha imza atıyor. Çamlık Mahallesi’nde inşa edilecek Engelliler Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi ile engellilerin sağlıktan kültüre, eğitimden spora her alanda vakit geçirebilmeleri hedefleniyor. Henüz proje aşamasındaki Engelliler Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, Çamlık Mahallesi’nde 4 bin 538 metrekarelik alan üzerine kurulacak. Projesini Pendik Belediyesi’nin hazırladığı merkez, bir hayırsever tarafından yaptırılacak. Üç kattan oluşacak merkezde fizyoterapi, psikiyatri gibi sağlık bölümlerinin yanı sıra farklı alanlarda eğitimlerin verileceği sınıflar da bulunacak. 2017 yılında hizmete girmesi beklenen merkezde, aynı zamanda engellilerin sanatla iç içe olmasını sağlayacak atölyeler, müzik ve sergi alanları gibi bölümler yer alacak.
Ağva turizm destinasyonuna kavuşuyor
Şile Belediyesi’nin geçtiğimiz süreçte başlattığı Ağva Sahil Düzenleme Projesi kapsamında bulunan yapılar, son şekillerini almaya başladı. İstanbul’un önemli turizm bölgelerinden olan Ağva’da 149 bin metrekare alan içerisinde gerçekleştirilen proje ile büyük bir destinasyon sağlanacak. Sosyal tesislerin, spor sahalarının ve ortak kullanım alanlarının inşaat süreçlerinde sona gelindi. “4 Mevsim Yaşanabilir Şile” sloganı ile yola çıkan Şile Belediyesi, hayata geçirdiği projelerle verdiği sözlerin arkasında duruyor. Şile’de Kent Meydanı ve Katlı Otopark Projesi ile Liman Yenileme Projesi çalış-
maları devam ederken, Ağva’da da Sahil Düzenleme Projesiyle çeşitli aktivitelerin yaşanacağı spor alanlarının ve sosyal tesislerin bulunduğu, dört mevsim hizmet verebilen bir alan inşa ediliyor.
Kanlıca Çubuklu sahilyolunda keyif zamanı Beykoz Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ortaklaşa yürüttüğü Kanlıca-Çubuklu Sahilyolu Genişletme Projesi tamamlanıyor. Kazıklı yol sistemiyle denize doğru 10 metre genişleyen yeni yolda balık tutma iskeleleri, bisiklet yolu, koşu ve yürüyüş parkurları, peyzaj düzenlemeleri, dinlenme ve aktivite alanları yer alıyor. Aydınlatma çalışmalarıyla geceleri de ışıl ışıl olacak Kanlıca-Çubuklu sahil şeridi, ilçe sakinlerinin gözde mekânı oldu. YENİ BİR SAHİL ŞERİDİ OLUŞTURULDU Anadolu Yakası’nın en güzel sahil şeridi olarak hazırlanan ve büyük bir bölümü tamamlanan projeyle, Kanlıca’dan Çubuklu İskelesi’ne kadar olan kısımda 1.300 metre uzunluğunda ve 10 metre genişliğinde yeni bir sahil şeridi oluşturuldu. BOĞAZ’A KARŞI GÜN BATIMI KEYFİ Proje kapsamında yapılan balık tutma iskeleleriyle, amatör balıkçıların alanı ile yürüyüş yapanların alanı da ayrılmış oldu. Peyzaj düzenlemeleri devam eden projenin büyük oranda tamamlanmasıyla vatandaşlar, emniyetli kıyı şeridinde rahatça ve keyifle yürüyüş yaparak, geniş bir alanda balık tutma zevkini yaşamaya başladı. Bisiklet sürerken aynı zamanda tertemiz deniz havası da alan ilçe sakinleri, çaylarını yudumlarken karşılarındaki eşsiz Boğaz manzarasının ve gün batımını izlemenin tadını çıkarıyor.
2017’NİN TURİZM TRANSFERİ AĞVA Yapılan çalışmalarla Ağva, modern ve estetik bir görünüme kavuşurken; vatandaşların rahatlıkla faydalanabileceği, dört mevsim yaşayan bir alana dönüşecek. Hummalı bir çalışma içerisinde yapımına devam edilen sahil düzenlemesinin 2017 yılının ilk yarısında tamamlanması hedefleniyor. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 89
İlçelerimiz
Fikret Otyam’ın adı Maltepe’de yaşayacak Maltepe Belediyesi; ünlü yazar, ressam ve gazeteci Fikret Otyam hayattayken yapımına başladığı ve kuruluşunda Otyam’ın da imzası bulunan Fikret Otyam Sanatevi’ni törenle hizmete sundu. Açılışı gerçekleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; “Bu vakfın kuruluş senedini Fikret Otyam’a ben sunmuştum. Ne mutlu ki bana, bu merkezin açılışını yapıyorum” dedi. Müzenin ve sanatevinin tanıtımını içeren barkovizyon gösterisi eşliğinde kurdeleyi kesen katılımcılardan Otyam’ın kızı Elvan Baransel ise; “Vakfın kuruluşunda emeği geçen herkese, özellikle de zaman zaman zorlandığımız, umutsuzluğa kapıldığımız anlarda o muhteşem enerjisiyle bizleri yeniden ayağa kaldıran ve buranın bitmesine vesile olan Belediye Başkanımız Ali Kılıç’a teşekkür ediyorum. Fikret Otyam’ın yaşını kutlarken vakfın senedini imzaladık, ancak kendisini bu açılışı göremedi, ömrü yetmedi. Şimdi Otyam’ın eserleri bu müzede yaşayacak, geleceğe ışık tutacak” dedi.
Avrupa’dan Sancaktepe’ye 6 ödül Yaptığı yatırımlar ile ilçeyi İstanbul’un cazibe merkezlerinden biri haline getiren Sancaktepe Belediyesi, gayrimenkul ve yapı tasarımı alanında bugünün ve geleceğin en iyi yapılarını belirleyen European Property Awards (Avrupa Gayrimenkul Ödülleri) yarışmasında 6 ödüle birden lâyık görüldü. Belediye Başkanı İsmail Erdem’in öncülüğünde inşa edilen Sancaktepe Belediyesi Yeni Hizmet Binası, Necmettin Erbakan Külliyesi ve Şehit Furkan Doğan Gençlik Merkezi, Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’nde ikişer dalda ödüle lâyık görüldü. Avrupa’nın en prestijli gayrimen-
kul ödülüne 8 dalda aday olduklarını ve 6 dalda birden ödüle lâyık görülmenin mutluluğunu ve haklı gururunu yaşadığını belirten Başkan Erdem, şunları ifade etti: “Avrupa’nın her noktasından yenilikçi ve alanında öne çıkan projelerin değerlendirildiği bu ödül töreninde, Avrupa Gayrimenkul Ödülleri jürisinin çalışmalarımızı takdir ederek bizi 6 ödüle birden lâyık bulmalarından dolayı çok memnunuz. Aldığımız her ödül bizler için ayrı bir mutluluk, gurur ve motivasyon kaynağı olacak. Bu anlamda ödüllerimizi tüm Türkiye ile paylaşıyoruz.”
Kartal’da naylon poşet ile savaş sürüyor Kartal Belediyesi tarafından ilçe genelinde bez torba kullanımına geçilmesi için yapılan çalışmalar devam ediyor. Bu kapsamda Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü personeli, vatandaşlara ücretsiz olarak çevre dostu bez torba dağıttı. Petrol türevi polietilenlerden yapılan ve temas haline girdikleri takdirde gıdaların vitaminlerini yok eden naylon poşetlerin kullanımının Kartal Belediyesi tarafından yasaklanmasıyla birlikte ilçede bez torba kullanımına geçilmeye başlandı. AMAÇ FARKINDALIK YARATMAK Kartal Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Dr. Dilek Kars, naylon poşetlerin çevreye ve insan yaşamına verdiği zarara dikkat çekerek; “Naylon torbaların, her yıl onları yiyecek zanneden yaklaşık 100 bin deniz kuşu ve memelinin ölümüne sebep olduğu tahmin ediliyor. Gidebileceğimiz başka bir gezegen yok ve dünyamız can çekişiyor. Bireysel katkılarımız okyanusta bir damla gibi ne yazık ki. Biz de Kartal Belediyesi olarak, 2015 yılında alınan meclis kararıyla ilçede doğa dostu olmayan naylon poşeti yasakladık. Bu sebeple geçen sene olduğu gibi bu yıl da vatandaşlara farkındalık oluşturmak için doğa dostu bez torba dağıtıyoruz” ifadelerini kullandı.
90 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
İlçelerimiz
Üsküdar’ın çehresi değişecek
İçmeler’de kentsel dönüşüm başlıyor
Üsküdarlıların 30 yıldır beklediği imar planları, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oy çokluğuyla kabul edildi. Sahil şeridini kapsamayan, 16 mahalleyi etkileyen planlar sayesinde kaçak yapılaşmalar engellenecek ve kentsel dönüşümün önü açılacak. 3 ayrı etaptan oluşan planlardan, Üsküdar nüfusunun yarısı istifade edecek.
Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı, İçmeler Köprüsü’nün çevresinde kentsel dönüşüm projesini hazırladıklarını, hak sahipleri ile görüşmelere başlayacaklarını açıkladı.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ÖNÜ AÇILDI İBB Meclisi’nden çıkan bu kararla birlikte Üsküdarlıların yaklaşık 30 yıldır beklediği imar sorunu çözülmüş oldu. İmarı yeterli olmadığı için kendi arsaları üzerinde hiçbir işlem yapamayan vatandaşların mağduriyeti giderildi. Bu sayede arsa sahipleri, kendi arsaları üzerinde planların el verdiği ölçüde tasarruf hakkına sahip olacak. Hisseli arsalar için çoğunluğun onayı aranacak. Planlar sayesinde depreme dayanıksız binaların kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesine imkân tanınacak. ÜSKÜDAR NÜFUSUNUN YARISINI İLGİNDİRİYOR İmar planları içerisinde Üsküdar’ın sahil şeridi ve öngörünüm bölgeleri yer almıyor. 3 ayrı etap halinde kabul edilen planlar Kandilli, Kısıklı, Küplüce, Küçüksu, Kuleli, Kuzguncuk, Kirazlıtepe, Çengelköy, Beylerbeyi, Mehmet Akif Ersoy, Ferah, İcadiye, Yavuztürk, Güzeltepe Burhaniye ve Bahçelievler mahallelerini kapsıyor. 16 mahallede yaşayan 270 bin Üsküdarlı, düzenlemeden istifade edecek. Üsküdar Belediyesi tarafından imar planlarının askıya çıkarılmasının ardından işlemlere başlanabilecek.
Tuzla’da kooperatiflerin ruhsatlandırılması ile başlayan planlı yapılaşma sürecinin kentsel dönüşüm projelerine de zemin oluşturduğunu söyleyen Başkan Yazıcı, İçmeler Köprüsü’nde yaşanan trafik sorununu çözmek için köprüden Kadıköy yönüne dönen bir yonca yapımı ve o bölgede kentsel dönüşüm projesi uygulamasını hayata geçireceklerini açıkladı. TUZLA’DAKİ PLANLAMA, KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ KOLAYLAŞTIRIYOR Şadi Yazıcı, Tuzla’daki planlamanın kentsel dönüşüm projelerinin uygulamasını kolaylaştırdığını belirterek; “Kentsel yenileme çalışmalarını destekleyerek, güvenli bir yapılaşma sağlamak istiyoruz. Yaşam için iyi bir yapılaşma, yapılaşmanın olduğu yerde yaşam alanları oluşturabilmek açısından kentsel, toplumsal ve kurumsal manada bir stratejiyi ortaya koyduk. Kentsel dönüşüm de bu sürecin bir parçası. Kentsel dönüşümü sessiz sedasız, ama en iyi şekilde sürdüren ilçelerden biriyiz” şeklinde konuştu.
Çekmeköy’de mangala coşkusu Çekmeköy Belediyesi, öğrencilerin zekâ ve strateji becerilerini geliştirmek, başarılarını üst seviyelere çıkarmak ve sosyalleşmelerini sağlamak amacıyla Türk zeka ve strateji oyunu olan mangala setlerini hazırladı. Hazırlanan oyun setleri, ilk ve orta dereceli okullara dağıtıldı.
Türk milletiyle özdeşleşmiş bu oyun, 20122013 eğitim öğretim yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Zekâ Oyunları seçmeli dersi olarak okulların müfredatına da eklenmişti. MİLLİ ZEKÂ OYUNUMUZ MANGALA YENİDEN CANLANACAK Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Osmanlı’da şehzadelerin eğitim sürecinde de kullanılan milli zekâ oyunumuz mangalanın yeniden canlanması ve yaygınlığının artması için hazırladığımız bu oyun setinin sizlere çok şey katacağına inanıyoruz. Özü asırlar öncesine dayanan ve bugün sizlere sunduğumuz milli oyunumuzun nesilden nesile aktarılması için artık sıra sizde. Oyunu oynarken eğlenmeniz, eğlenirken öğrenmenizi istiyoruz” dedi. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 91
Eğitim
Kadıköy’ün okulu, Avrupa’ya demokrasi dersi veriyor Koşuyolu’nda Cenap Şahabettin İlkokulu’nun başarılı müdürü Önder Evcüman’ın 5 yıldır üzerinde çalıştığı proje gerçeğe dönüştü. İdareci, öğretmen ve öğrenciler İngiltere, İspanya, İtalya ve Polonya’da “demokrasinin önemini” anlatacaklar; sonrasında bu ülkelerin öğrencilerini de Türkiye’de misafir ederek, 15 Temmuz darbe girişiminde Türk milletinin kahramanlığını ve mücadelesini yerinde aktaracaklar. Avrupa Birliği Erasmus ve Stratejik Okul Projeleri kapsamında Kadıköy’ün devlet okulu Cenap Şahabettin İlkokulu, Türk gelenek ve göreneklerini de Avrupalılara aşılayacak, yerinde tanıtım yapacak. TÜRKİYE’NİN DOĞRU ALGILANMASI SAĞLANIYOR Cenap Şahabettin İlkokulu’nun küçükten büyüğe heyetinin üstlendiği
görev; Kadıköy, İstanbul ve Türkiye’nin Avrupa’da doğru imajı ile algılanabilmesi için önem taşıyor. İspanya’nın Grana, Polonya’nın Gojsk, İtalya’nın Fossacesia ve İngiltere’nin Hull şehrinde önümüzdeki bir yıl içerisinde periyodik olarak gerçekleştirilecek ziyaretlerde bu ülkelerdeki meslektaşları, Kadıköy öğrencilerini misafir edecek. Aynı periyotlarda Koşuyolu’nda Cenap Şahabettin İlkokulu idarecileri, öğretmenleri ve öğrencileri de bu ülkenin öğrencilerini Kadıköy’de ağırlayacak. Okul; demokrasiyi, 15 Temmuz’da darbeye karşı gerçek direnişi ve beraberinde Kadıköy ile İstanbul’un güzelliklerini yabancı misafirlerine birebir sunacak. TÜRKİYE’YE ÖN YARGIYA MÜSAADE YOK! Projeye yönelik ayrıntıları öğrendiğimiz Cenap Şahabettin İlkokulu Müdürü Önder Evcüman, şunları ifade etti: “Bu projeyi çok önemsiyoruz. Proje sayesinde tüm Avrupa’ya gerçek demokrasiyi ve Türk halkının 15 Temmuz gecesi demokrasiye nasıl sahip çıktığını, demokrasiyi ve milli irade uğruna tankların, topların ve mermilerin karşısında göğüslerini nasıl siper ettiklerini anlatabileceğiz. Video ve fotoğraflarla bir milletin topyekün nasıl demokrasi mücadelesi verdiğini Avrupalı misafirlere gösterebileceğiz. Diğer amacımız da idareci ve öğretmenlerin meslektaşlarıyla, öğrencilerimizin de yabancı öğrenciler ile kültür kaynaşması sağlanacak. Misafirlerimizi Türk gelenek ve göreneklerine, misafirperverliğine uygun olarak en iyi şekilde ağırlayacağız.”
92 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Melahat Şefizade Ortaokulu’nu gezdik Feneryolu Mahallesi sınırları içinde yer alan Melahat Şefizade Ortaokulu’nu gezdik ve hayran kaldık. Başka bir haber çalışması için çevresindeyken uğradığımız okulda, özellikle temizlik konusunda gördüğümüz titizlik, bizleri bu satırları yazmaya teşvik etti. Yeşillikler içindeki bahçesi ve yatay yapılaşma örneği ile de dikkatimizi çeken okulda bulunan spor alanları da bizleri etkiledi. Ama en çok da girişinde ulu önder Atatürk’ümüzün manevi kızı Ülkü’nün elinden tutmuş halindeki fotoğrafının, dev boyutlarda binada sergilenmesi bizleri etkiledi. ÖZGÜR, ÖZ GÜVENLİ, UZAK GÖRÜŞLÜ... Vizyonlarının ise, yol gösterici, öğrencilerinin çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkmalarını hedefleyen yapıda olduğunu öğrendik. Tekli öğretim sistemi ile yaklaşık 350 öğrenciye eğitim veren Melahat Şefizade Ortaokulu’nun mottosu şöyle: “Atatürk ilke ve devrimlerinin rotasında ilerleyen, kültürel değerlerini sahiplenen; gülümseyen, özgür, öz güvenli, uzak görüşlü, sorgulayan, öz eleştiri yapabilen, insanı ve doğayı seven; bilimde, sanatta, sporda başarılı bireyler olmalarını sağlamak için varız.”
Eğitim
Türkiye’de bir ilk daha Kadıköy’e çok yakıştı CENAY TOPRAKKAYA Sanatta, sağlıkta ve eğlencede geniş imkânlara sahip Kadıköylü çocukların artık bir ayrıcalıkları daha var. Türkiye’nin ilk ekolojik çocuk yuvası, Kadıköy’de hizmete girdi. Açılış töreninin ardından Bahriye Üçok Ekolojik Çocuk Yuvası’nda çocuklarla bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, projenin detaylarını uzun süredir üzerinde çalışan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’ndan aldı. Kılıçdaroğlu, yeşiller içerisindeki bahçelerle bezenmiş, organik bitkilerin yetiştirilebildiği, okul eğitimlerinin desteklenebildiği tesisleri bir hayli beğendi. Sahrayıcedit Mahallesi’nde gerçekleşen açılış töreninde ekolojik yuvaya sığmayan vatandaşlar, İnönü Caddesi üzerinde yoğunluk oluşturdu. ARAFAL: ÇOCUKLAR DEĞERİNİ BÜYÜYÜNCE ÇOK DAHA İYİ ANLAYACAK 19 Mayıs Mahallesi Muhtarı Soner Arafal; “Bölgemize muhteşem bir yatırım. En önemlisi geleceğimiz çocuklarımız yeşiller içerisinde, mutlu ve güzel duygularla yetişecek. Bakın, ben bile kendimi ekolojik yu-
vanın bahçesine kaptırdım. Burada sebzeleri elleriyle dikecek, toplayacak ve yiyecekler. İstanbul’un göbeğinde bundan büyük mutluluk mu olur? Emeklerinden ötürü Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’na ve projede emeği geçenlere bölge sakinleri olarak teşekkür ederiz” dedi. EKOLOJİK ÇOCUK YUVASI NELERİ GETİRDİ? Ekolojik çocuk yuvasında doğa dostu eğitim hedeflendi. Yeşil Yuva Projesi’nin bütün yönleriyle sağlıklı öğrenim ve öğretim mekânları, enerji tasarrufu, uygulamalı ve doğa dostu eğitimi vermeyi amaçladığı bildirildi. İnönü Caddesi üzerinde hayli değerli bir arsa üzerinde yapımı tamamlanan binanın tasarım, yapım, işletim, kullanım, bakım, onarım ve yeni işlev kazandırma aşamalarında ekolojik sistemin korunması için enerji, su, malzeme, arsa ve sermaye gibi tüm kaynaklar etkin kullanıldı. Binaya enerji sağlayan kaynağın, çevreye zarar vermeden kendini yenileyebilen kaynaklardan olması da önemli bir ayrıntı... Okul öncesi eğitimlerine ekolojik bir yuvada başlayacak çocuklar, temel çevre bilgilerini yaşayarak öğrenecek.
110 ŞANSLI ÇOCUK EĞİTİM ALACAK Ekolojik yuvada 110 şanslı çocuk eğitim alabilecek. Ortalama 25-30 metrekarelik 5 adet sınıfa sahip olan yuvada 2 sınıfta 3 yaş grubu, 3 sınıfta ise 4-5 yaş grubu eğitim görecek. Yuvada bir adet de fen sınıfı mevcut. Toplam 1.208 metrekare kapalı ve 1.633 metrekare açık alandan oluşan Bahriye Üçok Ekolojik Çocuk Yuvası’nın bahçesinde çeşitli meyve ve diğer yenilebilir bitkilerle perma kültür çalışmaları da yapılacak.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 93
Eğitim
“Okulu yöneten öğretmen olmalı” dediler, kendi okullarını kurdular...
Anadolu Yakası’nın okulu; Eser Koleji Kadıköy’de Seviye Dergisi Dershaneleri’nin şubelerini, Ataşehir’de Seviye Dergisi Dershaneleri’nin şubelerini, 2011 yılında Kuzey Koleji’ni kuran; Kadıköy’de TAÇ Özel Öğretim Kursu’nun kurucuları ile Artı Sonsuz Kolejleri ve Artı Sonsuz Dershaneleri’nin kurucularının bir araya gelerek 25 yıllık eğitim birikimini ortaya koyduğu yeni bir “ESER”, Anadolu Yakası’nın merkezinde yerini aldı. ADEM GİDEN Büyüyen ve gelişen, her geçen gün değişen Anadolu Yakası; fiziki koşullarıyla yeni, tecrübeleriyle de çeyrek asırlık birikimi daha kazandı. Başöğretmen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır” sözünden esinlenen öğretmenler, bilgilerinin altın çağlarında “zaman çimlenme, yeşerme zamanı” diyerek, ‘süper nesil’ yetiştirmek için düğmeye bastı. Maltepe’de kurulan Eser Koleji’nin fiziki özellikleri bir yana, yönetim kadrosunun nitelikleri de dikkat çekiyor. Öğretmen Lisesi’nden mezun olduktan sonra yine öğretmenlik üzerine 4 yıl üniversite okuyan, 2 yıl da yüksek lisans yapmasının ardından Kadıköy ve Ataşehir’de önce Seviye Dergisi Dershaneleri’ni, Kuzey Koleji’ni kurarak 20 yılı aşkın süredir binlerce öğrenci yetiştiren Ömer Şahan, Eser Koleji’ni eğitimde ustalık döneminin eseri olarak nitelendiriyor. Anaokulu, ilkokul ve ortaokuldan oluşan Eser Koleji, 3.500 metrekare kapalı alan ve 1.500 metrekare açık bahçesi ile bölgesinde önemli bir ihtiyacı giderecek.
94 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
“BURADA HİÇBİR BALIK UÇMAYA, HİÇBİR KUŞ YÜZMEYE ZORLANMAZ” Beykoz’dan Kadıköy’e, Kartal’dan Tuzla’ya kadar Anadolu Yakası genelinden ulaşım imkânları ile birleştirilen Eser Koleji hakkında açıklamada bulunan Ömer Şahan, şunları ifade etti: “Her öğrencimizin başarılı olabileceği, ayrı özellikleri var. Eğitim ile iç içe 25 yılımıza baktığımızda mutlu ve başarılı olanların tamamen hayallerini gerçekleştirenler olduğunu gördük. Bu da, öğrencileri doğru zamanda doğru yönlendirmek ile mümkün. Balığı uçmaya, kuşları yüzmeye zorlayamayız. Eğitim ve öğretmenlik benim için meslekten çok öte, yaşam tarzı oldu. Bu yüzden süper nesil için çok heyecanlıyım. Kızım Zeynep Ezgi, okulumuzun ilk öğrencisi... Eğiliminin hangi mesleki alanda olacağını, denizde kum tanesini bulana kadar verdiğimiz emek gibi arayacağım. Tüm öğrenciler de biz öğretmenler için çocuğumuzdan farksızlar ki, onları da aynı kaygı ve heyecanla keşfedeceğiz.
Eğitim OLAĞAN DEĞERLERE YENİ KAZANIMLAR Eser Koleji’nde, günümüzde birçok eğitim kurumunda bulunan özelliklerin ilerisine gitmek istedik. Bu nedenle robotik sınıflar, özel fen bilimleri laboratuvarı, akıllı sınıflar, hayal bahçesi, yaşayarak öğrenme ortamları ve buz pateni gibi özellikler kazandırılan kurumumuzda öğrenciler için okula gitmek, daha da keyif ve mutluluğa dönüşecek. VİP okul konsepti öğretmen ve öğrenciler arasında daha sıcak, iletken ve başarılı bir eğitim koşulunu sağlıyor. Bu nedenle ana sınıfından 8. sınıf sonuna kadar öğrencilerimiz, 23 derslikli kurumumuzda basamak basamak yükselebilecek. Mezun olan her öğrencimiz kesinlikle bir yabancı dili ana dili gibi konuşabilecek. İngilizce’nin yanı sıra Almanca ve İspanyolca’yı da seçmeli ders olarak kavrayabilecek öğrencilerimiz, aynı zamanda mutlaka bir enstrüman çalarak, spor alanında ya da yeteneği ortaya çıkarılarak yeni dönemi karşılayacak. Her öğrencimiz özgüvenini kazanmış, dik durabilen, kendinden emin ve dünyanın neresinde olursa olsun hayatını idame edebilen noktaya gelmeli. EĞİTİMİ EĞİTİMCİLERE BIRAKMALIYIZ Eğitim, bir ülkeyi inşa etmekle birlikte ayakta tutabilmek demektir. Bu nedenle eğitim kurumlarını da eğitimcilerin yönetmesinin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. 14 yaşımda evimden, annemden ve babamdan ayrıldığımda tek idealim öğretmen olmaktı. Ankara Hasanoğlan Atatürk Anadolu Öğretmen Lisesi’nden bugüne hayatım hep
öğretmenlik mesleğim üzerine kuruldu. Yönetim Kurulumuzu Karadeniz Teknik Üniversitesi Psikoloji Bölümü, Boğaziçi Üniversitesi Matematik Öğretmenliği, Marmara Üniversitesi Kimya Öğretmenliği bölümü mezunu öğretmenlerimizden oluşturduk. Eser Koleji, gençlere birikimlerimizi aktardığımız tüm kazanımlarımızın ortak eseri haline dönüşmeye başladı. Herkes kendi işini yapmalı, öğretmen de bu nedenle kendi okulunu yönetmeli, inşaatçı binasını, farklı meslek grubundakiler de kendi işlerine odaklanmalı. Öğretmen okuluna eğitim ve öğretim, gelecek kaygısıyla yön vermeli. VELİLERİN SEÇİMİ ÇOCUKLARININ GELECEĞİNİ BELİRLİYOR Okul seçiminde velilerin kararları, bir anlamda çocukların hayatı demek... Bu noktada velilerin ince eleyip sık dokuması, en önemlisi de okulun eğitimci kadrolarını, tecrübelerini araştırması, tanıması gerekiyor. SÜPER NESİL YETİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ! Türkiye’nin muhasır medeniyetler seviyesine ulaşması için bir saniye bile kaybetmeden her anını değerlendirmeliyiz. Şu anda ülkemizde yaklaşık 800 bin öğretmen görev yapıyor. Mesleki hayatı boyunca her öğretmen en azından sadece bir süper öğrenci yetiştirse, Türkiye’nin 800 bin süper insanı olur. Bu da bir ülkenin kurtulması ve refaha ermesi için çok ciddi bir rakamdır. Eğitimde ayağa kalkmamız gerekiyor.
BURSLULUK SINAVI İLE KAYITLARIMIZI BAŞLATIYORUZ 7-8 Ocak tarihinde, 2017-2018 kayıt dönemi için bursluluk sınavımızı gerçekleştireceğiz. Böylece öğrencilerimiz için yeni imkânların da kapıları aralanacak. Okul servis imkânlarımız ile birlikte ana artere ve metroya yakınlığı itibariyle tüm çalışmalarımızı, Anadolu Yakası geneli için gerçekleştirebiliyoruz.” Fevzi Çakmak Cad. Lefke Sok. No: 14/1 Maltepe - İstanbul E-5 üzeri Gülsuyu Köprüsü (Türkan Saylan Kültür Merkezi yanı) www.eserkoleji.com
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 95
Sağlık
KOLONOSKOPİ MAHARET GEREKTİRİR
Prof. Dr.
AHMET KEMAL GÜRBÜZ Bayındır Hastanesi İçerenköy
Kolonoskopi, kalın bağırsakların endoskopik olarak incelenmesidir. İnceleme kolonoskopi cihazının makattan kolona girmesini takiben, kalın bağırsağın kıvrımlı ve büküntülü kesimlerinden geçilmesi ve kalın bağırsağın çekum denilen bölümüne erişilmesi yoluyla yapılır. Çekum, ince bağırsakların bitiminin kalın bağırsağa bağlandığı alandır. İncelenen organ daha uzun ve büküntülü olduğundan kolonoskopide gastroskopiden farklı olarak işlem daha uzun sürmekte ve kolonoskopi daha fazla maharet gerektirmektedir.
Kolonoskopi sırasında gastroskopide olduğu gibi sedasyon (yüzeyel uyku) sağlayan damar içi ilaçlar kullanılabilir. Ancak kolonoskopide kullanılan flexible skop, kolonun büküntülü yerlerinden geçerken, bu alanlarda gerilme yaratarak ağrıya sebep olabilmektedir. Bu nedenle kolonoskopide gastroskopiden farklı olarak damar içi narkotik ağrı kesici ilaçların da uygulanması sıklıkla gerekmektedir. Hastanemizde kolonoskopi uyguladığımız tüm hastalarımızda, tetkik boyunca kan oksijen düzeyleri ve kalp ritimlerini sürekli olarak monitörize eden cihazlar kullanmaktayız. Kolonoskopinin uygulanabilmesi için tetkikten 12-16 saat öncesinden itibaren bazı likit bağırsak boşaltıcılarının hasta tarafından içilmesi gerekir. Hastanemiz bünyesinde tetkik yaptıran ve tedavi alan hastalarda kurum sekreteri yahut endoskopi hemşiresi bağırsak hazırlığının nasıl yapılacağını hasta ile görüşerek açıklamaktadır. Kolonoskopi ile benzerlik gösteren bir diğer gastrointestinal endoskopik işlem ‘flexible sigmoidoskopi’dir. Bu işlem de aynı cihaz ve yöntemle yapılır. Ancak bu işlemde kalın bağırsağın son 30-50 cm’lik kısmı incelenmektedir. Kolonoskopi hazırlığında önceden likit bağırsak temizleyiciler içmek gerekirken, bu tarz bir inceleme yapılacaksa hastaya müracaat ettiği anda makat yolu ile lavman tarzı ilaçlar uygulanması çoğu zaman yeterli olmaktadır. Kolonoskopi, 50 yaş ve üzerindeki sağlıklı kişilerde kolon (kalın bağırsak) kanseri taraması yapmak için en güvenilir metottur. Esasen ABD ve birçok Avrupa ülkesinde kolonoskopi, 50 yaş üstü bireylerde check-up programının standartları arasına sokulmuştur. Yapılan geniş ölçekli bilimsel çalışmalar 3-5 yıl aralıklarla yapılan kolonoskopi takiplerinin kolon kanserinden ölüm riskinde yüzde 75 azalma sağladığını beyan etmişlerdir. Şayet 40 yaş ve altındaki kişilerde şikâyetler kalın bağırsakların son kesimlerinde bir problem olduğuna işaret eder nitelikte ise, o zaman kolonoskopi yerine flexible sigmoidoskopi yapılması yeterli olmaktadır. Yakın zamanda miyokard enfarktüsü geçirmiş kişilerde, son günlerde koroner by-pass operasyonu geçirenlerde kolonoskopi acil olmadıkça ileriye bırakılmalıdır. Coumadin veya aspirin yahut aspirin türevleri kullanmakta olanlarda kolonoskopi randevusundan bir hafta önce bu tip ilaçlar bıraktırılmalıdır. Böylece yapılacak kolonoskopide hem biyopsi alma imkânı garantilenecek, hem de polip saptanması halinde hemen o seansta polipektomi (polibin elektrik kullanılarak sapından kesilmesi) işlemi yapılabilecektir. Kolonoskopi, hastanemizde bütünüyle uyutularak yapıldığından, hastalar kolonoskopiye refakatçili ve dönüşlerinde
96 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Kolonoskopiyi Türkiye İş Bankası iştiraklerinden Bayındır İçerenköy Hastanesi Gastroenteroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz anlattı.
otomobil kullanmayacak şekilde gelmelidirler. Kolonoskopi sırasında bağırsak delinmesi, bağırsak kanaması gibi komplikasyonlar 1/1000 sıkılıkta ortaya çıkarlar. Tecrübeli ellerde bu komplikasyon oranı çok daha düşük olup, bu istenmeyen durumların ortaya çıkması halinde ise kısa sürede yapılacak cerrahi müdahaleler ile sorun ortadan kaldırılabilmektedir. Kolonosokopi işleminde kullanılan skoplar, her kolonoskopi uygulamasından sonra en az 20 dakika dezenfektan solüsyonlar içinde tutularak dezenfekte edilirler. Bu sayede hastadan hastaya herhangi bir enfeksiyon ajanının geçmesi ihtimali ortadan kaldırılmaktadır. Merkezimizde hasta yakınları kolonoskopik görüntüleri yapıldığı esnada monitörden izleme şansına da sahip olmaktadırlar.
TEŞHİS AMAÇLI KOLONOSKOPİ Gaitada gizli kan saptanması durumunda sebep kolonoskopi ile araştırılmalıdır. Sebebi açıklanamamış demir eksikliği tespit edildiğinde kolonoskopi yapılmalıdır. Müzmin ve sebebi bulunamamış diyaresi (ishal) olanlarda kolonoskopik inceleme gereği mevcuttur. Gaitada gözle görülür kan mevcutsa kolonoskopi gereği ortaya çıkmış demektir. Eski döneme kıyasla bağırsak alışkanlığı değişmiş ve özellikle 50 yaşın üstündeki vakalarda kolonoskopi uygulanmalıdır. Melena (katran gibi siyah ve kötü kokulu dışkı) saptanmışken mide endoskopisi (gastroskopi) normal çıkan hastalarda kolonoskopi gerçekleştirilmelidir. Baryum kullanılarak çekilmiş kolon grafilerinde tümör, polip, darlık gibi durumlara ait şüphe ortaya çıktığında kolonoskopi şarttır. Kolon kanseri veya polibi saptanmış bir vakada kalınbağırsağın diğer kesimlerinde de eş zamanlı ikinci benzer bir problemin olup olmadığını araştırmak amacıyla kolonoskopi elzemdir. Kalın bağırsakta saptanmış bir rahatsızlığın kolonun hangi seviyelerine kadar yayılmış olduğunun belirlenmesi amacıyla kolonoskopi uygulanabilir.
TEDAVİSEL AMAÇLA KOLONOSKOPİ Kolondan yabancı cisim çıkartılması kolonoskopi ile başarılabilir. Kolon poliplerinin elektrik kullanılarak kesilip alınması (polipektomi) kolonoskopi ile sağlanabilmektedir. Kalın bağırsağın darlık alanlarına stent yerleştirilmesi veya balonla genişletilmesi amacıyla kolonoskopi yapılabilir. Kalın bağırsak iç duvarından olan değişik sebepli kanamaların o alana ilaç zerkedilerek, koterizasyon uygulanarak yahut band ligasyonu kullanılarak durdurulması amacıyla kolonoskopi gereği doğabilmektedir. Akut fonksiyonel kolon tıkanıklığı veya kendi üstüne katlanması ile oluşan kolon tıkanıklıklarının tedavisinde kolonoskopi faydalı olabilmektedir.
Sağlık
SAFRA YOLU TAŞLARINA KISA SÜREDE AMELIYATSIZ ÇÖZÜM Günümüzde sağlık sorunları son derece rahat ve hastanın konforu ön planda tutularak giderilmekte, teknolojinin sağlığımıza katkısı, pozitif etkiler yaratmakta. Uzayan insan ömürleri de bu durumun tescili olarak karşımızda durmakta. Mevsimsel olarak sindirim problemlerinin arttığı dönemle birlikte Medicana Çamlıca Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ayşegül Öziş’in kapısını çaldık, pankreas ve safra yolları hastalıklarının tanı ve tedavisinde önemli bir teknik olan ERCP hakkında bir röportaj gerçekleştirdik. ERCP nedir ve nasıl gerçekleştirilir? ERCP; pankreas ve safra yolları hastalıklarının tanı ve tedavisinde önemli bir tekniktir, son 40 yıldır daha da gelişmektedir. Gelişmiş ülkelerde ERCP’nin rolü tanısal bir işlem olmaktan çok, tedavisel bir işleme doğru kaymaktadır. ERCP yapılırken duodenoskop adı verilen işaret parmağı kalınlığında, bükülebilen ve ışık veren, uzun bir tüp şeklindeki yan görüşlü özel bir endoskopi cihazı ile ağız yolundan girilerek yemek borusu, mide geçilip, oniki parmak bağırsağına ulaşılır. Burada safra kanalı ve pankreas kanalının oniki parmak bağırsağına açıldığı, milimetrik çaplı papil adı verilen yapıya ulaşılır. Endoskop içinden geçen katater olarak adlandırılan ince plastik bir kanulle papilden safra yollarına ulaşılır. Ardından safra yollarına opak madde verilerek röntgen cihazı ile safra yolları görüntülenir. Bu görüntüye bakarak safra yollarında taş, tümör, darlık gibi anormallikler saptanır. ERCP’den önce ne yapılmalıdır? ERCP yapılmadan önce en az 8 saatlik aç olunması gerekmektedir. İşlemden 5-7 gün öncesinde ağızdan alınarak kullanılan kan sulandırıcı ilaçlar kesilmeli, gerekirse onun yerine kardiyoloji doktorunun önerisi ile cilt altına yapılan ilaçlara geçilmeli ve işlem günü bu ilaçlardan alınmamalıdır. Eğer hastanın kalp pili mevcut ise, yine kardiyoloji doktorunun görüşü doğrultusunda kalp pili için gerekli ayarlamalar yapılmalıdır. ERCP işlemi sırasında film çekilirken radyasyon verilebileceğinden gebe olan veya gebe olması muhtemel kadın hastalar bu durumu mutlaka doktoruna bildirmelidir. İşlem süresi ortalama 30 dakikadır, bazen 1-1,5 saate kadar uzayabilir. Hangi durumlarda ERCP tercih edilmelidir? Safra yollarında taş bulunması: Eğer safra yollarında bir taş varsa; ucunda tel bulunan farklı bir kanül ile safranın bağırsağa aktığı papil, elektrokoter aracılığı ile (ısı verilmiş tel aracılığı ile) kesilerek genişletilir. Ardından basket veya balon katater endoskopun içinden geçirilir, safra kanalındaki taş basket ile yakalanarak veya arkasındaki balon vasıtasıyla süpürülerek çıkarılır. ERCP sırasında taş çıkarılmasında başarı oranı yaklaşık yüzde 95’dir. Büyük, sıkışmış taşlarda, safra yollarında darlıkla birlikte olan anatomik varyasyon veya geçirilmiş cerrahiye bağlı anatomisi değişmiş olan hastalarda başarı ihtimali daha düşüktür. Ek malzemelere ve tekrarlayan ERCP işlemlerine ihtiyaç duyar. Safra yollarındaki taşların, safra kesesinde taş ile birlikte ol-
duğu durumlarda safra yollarındaki taş, safra kesesi ameliyatı öncesinde, ameliyat sırasında veya sonrasında çıkarılabilir. Sarılık, karaciğer enzimlerinde yükseklik, biluribin yüksekliği veya ilerleyen pankreatit, kolanjiti varsa, laparoskopik kolesistektomi (kapalı safra kesesi ameliyatı) ameliyatlarından önce ERCP yapılmalıdır. Safra kesesi operasyonu sırasında tespit edilen, ancak çıkarılmamış safra yolu taşlarının tedavisi için ameliyattan sonra uygun bir zamanda ERCP yapılır. Safra yollarındaki darlıkların değerlendirilmesi ve tedavisi: Safra yollarındaki darlıklar 2 türlü olabilir. Safra yollarındaki tümöre bağlı malign bir darlık olabileceği gibi; geçirilmiş kese operasyonu, karaciğer nakli veya kist hidatik operasyonu sonrasında gelişebilen, kronik pankreatite bağlı gelişebilen safra yolunun iyi huylu darlıkları da olabilir. Bu ayrımı yapmak zordur. ERCP sırasında darlık bölgesinden alınan fırça sürüntüsünün patolojik incelemesinin bu ayrımı yapmada duyarlılığı düşüktür. Tanıda kullanılan kolanjiyoskopinin (safra yollarına özel bir endoskopla girilir) duyarlılığı yüzde 100’lere çıkmaktadır. İyi huylu safra yolu darlıklarında balon veya buji ile darlık genişletilerek ve ardından plastik stent adı verilen küçük plastik tüp takılarak darlık tedavi edilir. Bu plastik stentler ortalama 3 ayda tıkanmakta olup, tıkandığında çıkarılıp yeniden takılması gerekmektedir. Genellikle 1 yıllık tedavi ile ameliyat sonrasında gelişen safra yolları darlıklarında yüzde 55-88 başarı sağlanmaktadır. Pankreas başı, safra yolu tümörlerinin sebep olduğu kötü huylu darlıklar için opere olabilecek vakalarda, hastada kolanjit varlığı gibi özel durumlarda ERCP yapılarak, hastanın ameliyat öncesinde kliniğinin düzeltilmesi amaçlanır. Ameliyat olamayacak vakalarda ise, plastik stentlere oranla daha uzun sürede tıkandığından metalik stentler takılarak, hastanın sarılık, kaşıntı gibi şikâyetleri giderilir. Kist hidatik: Halk arasında ‘köpek kisti’ adı da verilen karaciğerin paraziter hastalığında kistten safra kanalına düşen kız kistleri ve germinatif membranı, safra yollarını tıkayabilir. Bu durumda ERCP yapılarak safra yollarındaki tıkanıklık giderilir. Fasciola hepatika veya ascaris gibi paraziter hastalıklara bağlı olarak safra yollarında tıkanıklık gelişebilir, bu durumda da ERCP ile tedavi edilebilir. ERCP komplikasyonları nelerdir? ERCP sonrasında pankreatit adı verilen pankreas iltihabı, yüzde 1-7 oranında görülebilmekle beraber, SOD disfonksiyonu şüphesi veya varlığında bu oran artmaktadır (Yüzde 20-30)... Kolanjit adı verilen safra yolu iltihabı (Yüzde 1’den az)... Kolesistit adı verilen safra kesesi iltihabı (Yüzde 0.2-0.5)... Kanama (Yüzde 0.8-2)... Perforasyon adı verilen bağırsak delinmesi (Yüzde 0.1-0.6)... Kullanılan ağrı kesici, sakinleştirici, spazm giderici ve lokal uyuşturuculara karşı veya verilecek opak maddeye karşı gelişebilecek alerjik reaksiyonlar... Taş çıkarılırken, taşın ya da aletin sıkışıp kalması sonucu acil ameliyat gereksinimi... Kalp ve akciğere ait olaylar (aspirasyon pnomonisi, kalpte ritim bozuklukları )... Bu komplikasyonların sonucunda acil tedavi gerekebilir, bazılarının tedavisi için ameliyat olunması gerekir. ERCP işlemi ile ilişkili ölüm yüzde 0.1-0.5 oranındadır... ERCP öncesinde tüm hastalara bu işlemin neden yapıldığı anlatılmakta, işleme bağlı olabilecek komplikasyonlar hakkında hasta bilgilendirilmekte ve hastadan yazılı onam alınmaktadır. Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 97
Sağlık
ERTELEMEMELİ, ENDİŞELENMEMELİ! Meme kanseri erken teşhis edildiği takdirde, hayat kalitesini etkilemeden tedavi edilebilmekte… Son on yıl içinde meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser hastalığı durumuna gelmiştir. 70 yaşına kadar yaşayan kadın popülasyonu incelendiğinde insidansı yedi kadında bir olarak saptanmıştır. MEME KANSERİ VE GENETİK RİSK Bir kadının aile hikâyesi incelendiğinde anne, teyze ve kız kardeşlerde hastalığın olup olOp. Dr. madığına bakılır. Fakat meme kanserlerinin SELÇUK KİHTİR Kadıköy sadece yüzde 12’si aile hikâyesine bağlıdır. Florence Nightingale Yani meme kanseri vakalarının çoğunda aile Genel Cerrahi / hikâyesi yoktur. Bu nedenle kadının “Ailemde Meme Cerrahisi yok” diyerek kendini güvende hissetmesi, en büyük yanılgıdır. Her kadının meme kanseri hakkında bilinçlendirilmesi, kadın sağlığı ve huzuru açısından çok önemlidir. Kalıtsal meme kanseri birinci derece akrabaların en az ikisinde görüldüğünde, 50 yaş altında teşhis edildiğinde, iki memede aynı anda görüldüğünde, baba veya erkek kardeşlerde görüldüğünde araştırılmalıdır. Genetik tarama BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyona bakılarak yapılır. İdeali hastalığı geçiren kişiden bakılmasıdır. Genetik mutasyonu olmayan bir kadının meme kanseri riski yüzde 12 iken, bu oran BRCA1 gen
98 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
hasarı olanlarda yüzde 55-60, BRCA2 gen hasarı olanlarda yüzde 45 civarındadır. MEME KANSERİ TEŞHİSİ VE TAKİBİ Günümüzde meme kanseri, gelişen teknoloji ve medikal tecrübe ile çok erken safhalarda teşhis edilip, tamama yakın tedavi edilebilmektedir. Düzenli olarak mamografi ve USG tetkiklerini yaptıran kadınlarda meme kanseri artık 3-4 mm boyutlarında, lezyon tam olarak kansere dönüşmeden tespit edilebilmektedir. Bu kadar erken yakalanabilen bir lezyon, tetkikler yapılmadığı takdirde doğası gereği giderek büyüyerek, zamanla elle hissedilebilecek bir kitle haline gelir. Milimetrik boyutlardan elle hissedilecek hale gelmesi için geçen süre ortalama 5 senedir. Erken teşhis için her kadının 40 yaşından itibaren her sene mamografi, meme USG tetkikleri ile birlikte meme cerrahı tarafından görülmesi ve kendi kendini muayene metotları hakkında bilgilendirilmesi gereklidir. 65 yaş sonrası takipler iki seneye çıkarılabilir. Son yıllarda 40 yaş altı meme kanserlerinde görülen artış nedeni ile aile hikâyesine bakılmaksızın her kadına 35 yaşında bir kez mamografi önerilmektedir. Mamografi tetkiki tümör büyüme hızının bilinmesi nedeni ile senede bir yapılmaktadır ve senelik mamografi radyasyonunun meme dokusu üzerinde kanserojen etkisi yoktur.
Sağlık
MEME KANSERİNİN BELİRTİRLERİ NELERDİR? Memede ve koltuk altında ele gelen sertlik, meme başında sonradan oluşan içe çekilme, meme başında yara ve kanlı akıntı, meme derisinde kalınlaşma ve renk değişikliği... Günümüzde amaç; bu belirtilerin hiçbiri oluşmadan hastalığı teşhis edebilmektir.
MEME KANSERİNDE CERRAHİ TEDAVİ Hastalığın safhası, hastanın yaşı, sağlık durumu, meme boyutunun tümöre olan oranı, lezyonun adedi ve meme başına olan yakınlığı gibi faktörler değerlendirilerek hastaya göre planlanır. Erken teşhis edildiğinde sadece kanser dokusunun meme kozmetiğini koruyarak, etrafından sağlıklı meme dokusu çıkarılmasının yeterli olduğu meme koruyucu cerrahi uygulanabilir. Bu durumda korunan meme dokusuna önlem amaçlı radyoterapi uygulanır. Mastektomi, meme dokusunun tamamının alınması durumudur. Genellikle gecikmiş vakalarda, ileri yaşlarda ve radyoterapi uygulanamayacak hastalarda uygulanır. Günümüzde belli kriterler sağlandığında mastektomi meme başı ve meme derisinin tamamı korunarak ve aynı anda meme
rekonstrüksiyonu gerçekleştirilerek yapılabilmektedir. Protez duruma göre tek aşamada ya da doku genişletici sonrası iki aşamada uygulanabilir. Rekonstrüksiyon hastanın kendi dokusu kullanılarak flep şeklinde de yapılabilir. Meme başı alınmak zorunda olduğu durumlarda ise deri grefti ve tatuaj yolu ile tekrar oluşturulabilmektedir. Mastektomi sonrası aynı ameliyatta memenin oluşturulmasının hastanın psikolojisine ve iyileşme dönemine pozitif katkısı yadsınamaz. Günümüzde koltuk altı sentinel lenf nodu biyopsi yöntemi ile inceleme amaçlı tek bir lenf nodu çıkarılarak, erken teşhislerde lenf nodlarının gereksiz yere alınması da önlenebilmektedir. Kemoterapi ve hormonal tedavi uygulanması hasta bazında medikal
onkoloji tarafından değerlendirilir. Erken teşhis edilen vakaların çoğunda kemoterapi tedavisine gerek duyulmamaktadır.
Sonuç olarak meme kanseri günümüzde çok sık görülmesine rağmen erken teşhis edildiğinde minimum cerrahi ile kemoterapiye gerek kalmadan, hayat kalitesini etkilemeden tedavi edilebilmektedir. Kendisine ve çevresindekilere değer veren her kadının bilinçlendirilmesi görevimizdir. Kadınlarının sağlıksız ve huzursuz olması o toplumun utancıdır.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 99
Sağlık
ALZHEİMER VE DEMANS’TAN KORUNMAK MÜMKÜN MÜ?
Doç. Dr.
DEMET YANDIM KUŞCU
MedAmerikan Tıp Merkezi Nöroloji Bölümü
Unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu günümüzde tüm yaş gruplarında sıklıkla karşılaştığımız bir yakınmadır. Bu duruma vitamin eksiklikleri, tiroid hastalıkları, stres, beyin tümörleri, multipl skleroz (MS), beyin damarlarındaki tıkanmalar, beyin kanamaları ve daha birçok hastalık neden olabilmektedir. İlerleyen yaşlarda bunama yapan hastalıklar içinde ise, en sık gözlenen Alzheimer hastalığıdır. Ancak, bu tanıyı koymadan önce diğer demansa yol açan ve tedavisi mümkün olan hastalıkları ayırt etmek önemlidir.
Alzheimer hastalığında ve diğer demanslarda birçok faktör hastalığın ortaya çıkmasında ve seyrinde önem taşımaktadır. Günlük hayatımızda demanstan korunmak için dikkat etmemiz gereken noktaları altı ana başlıkta toplayabiliriz: SAĞLIKLI BESLENME: Akdeniz diyetiyle beslenin. Bol sebze, meyve, bakliyat (fasulye, mercimek, nohut vb.), tam tahıllar, balık ve zeytinyağı tüketin. Süt ürünleri ve et daha az kullanılmalıdır. Glial beyin hücrelerinizi besleyin. Bu hücreler zararlı maddeleri beyinden uzaklaştırır. Zencefil, yeşil çay, balık, soya ürünleri, yaban mersini ve diğer koyu renkli yemişler bu hücrelerinizi korur.
100 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Bilişsel lı ağlık olarak s nın kalma yolları
Trans yağlardan (pastane ürünleri, atıştırmalıklar, fast food, kızartma - parsiyel hidrojenize yağ olarak adlandırılırlar) ve doymuş yağlardan (tam yağlı süt ürünleri, et vb.) kaçının. Yeterince Omega 3 (somon, ton balığı, sardalya, balık yağı) alın. Alkol alınımını azaltın.
� Folik asit, B12 ve D vitamini, magnezyum ve balık yağı beynin fonksiyonlarını korur ve geliştirir. � E vitamini, gingko ve koenzim Q10’un faydaları net olmamakla birlikte, alınması önerilmektedir. � E vitamini, ilaç yerine besinlerden (tohumlar, fındık, fıstık, ceviz, yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıllar) alınmalıdır. � Alüminyum intoksikasyonunun Alzheimer hastalığındaki yeri tartışmalı olmakla beraber, bunu içeren antiasitler, kabartma tozu ve mutfak malzemelerinden kaçınılmalıdır.
FİZİKSEL AKTİVİTE Düzenli aerobik egzersiz yapın (haftada en az 150 dakika orta düzeyde). Yeni başlayanlar için özellikle yürüme ve yüzme öne-
Sağlık rilmektedir. Ancak temizlik, bahçe işleri gibi günlük aktiviteler bile yeterli olabilmektedir. Denge ve koordinasyon egzersizleri de unutulmamalı. İleri yaşlarda özellikle düşmeler sorun yaratabildiğinden yoga, Tai Chi, denge topları gibi egzersizlere de yer verilmelidir. Ayrıca kas kitlesini artırmaya yönelik hafif-orta ağırlık ve rezistans çalışmaları da eklenebilir.
Aktif Sosyal Hayat
� Başınızı koruyun: Baş yaralanmaları demans riskinizi artırır.
Sağlıklı Beyin
� Egzersize başlamak zor olabilir. Alışkanlık haline gelmesinin en az 1 ay alacağını unutmayın. � Ulaşılabilir hedefler koyun.
ZİHİNSEL AKTİVİTE Yeni bir konuyu öğrenin. Hafızanızı kuvvetlendirin: Basit egzersizlerle başlayın. Strateji oyunları, bulmaca, bilmece gibi zihinsel aktivitelerde bulunun. Günlük aktivitelerde 5N 1 K (Kim, Ne, Nerede, Ne zaman, Neden) oyununu oynayın. Detektif gibi olayları irdeleyin. Günlük rutinlerinizi değiştirin (farklı bir yoldan gidin, bilgisayarı reorganize edin, baskın olmayan elinizi kullanın vb.). Bu şekilde beyninizde yeni yollar oluşturun.
� Çalışmalar kısa dönem zihinsel aktivitelerin dahi günlük bilişsel işlevleri artırmanın yanında 10 yıl sonra bile faydalı etkilerini göstermektedir.
Düzenli Egzersiz
Sağlıklı Diyet
Kaliteli Uyku
Zihinsel Uyarı Stres Yönetimi
sunda dikkatli olun. Her ne kadar kısa uykular enerjinizi yenilemek için iyi bir fırsat olsa da uykusuzluk yakınmanızı artırabilir. Televizyon ve bilgisayarı yatak odanızdan uzak tutun. Yatmadan önce rahatlatıcı aktivitelerde (sıcak banyo, hafif esneme egzersizleri, günlük yazma vb.) bulunun.
� Zihinsel aktive demansın fonksiyonel yakınmalarının ortaya çıkmasını erteleyebilir.
SOSYAL İNTERAKSİYON Sosyalize olun (sosyalleşmenin bilişsel aktiviteleri kuvvetlendirdiği gözlenmiştir). Yeni arkadaşlar edinin. Grup derslerine katılın, sosyal kulüplere üye olun, gönüllü işlere katılın. Dışarı çıkın (sinema, konser, park ve müzelere gidin).
KALİTELİ UYKU Horlamanız varsa uyku apne sendromu açısından kontrol ettirin. Uykunuzu düzenleyin. Belli saatlerde yatmak ve kalkmak doğal günlük (diurnal) ritminizi düzenler. Gün içi uykular konu-
STRESLE BAŞETME Nefes alın. Stres nefes ritminizi bozabilir. Karın kaslarınızı kullanarak derin nefes alın. Günlük rahatlatıcı egzersizler yapın. İç huzurunuzu sağlayın; meditasyon, refleksiyon, dua vb. gibi aktiviteler faydalı olabilir. Eğlenceyi bir öncelik haline getirin.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 101
Yaşamın İçinden
Kadıköy’ün cam güzelleri Bir hayli hayvanseverdir Kadıköylüler. Özellikle kediler için Kadıköy’ün yeri oldukça ayrı olsa gerek. Bir yanda ev ve ofislerde, diğer yanda da her köşe başında mama ve su kapları; el üstünde tutulan sokak kedileri… Sokaklarda özgün haber çalışmalarını gerçekleştiren Kadıköy Life Dergisi’nin objektiflerine birçok ilginç ayrıntı yansıyabiliyor. Biri Kalamış’ta, diğeri ise Söğütlüçeşme’de içeride ve dışarıdaki kedilerin cam kenarındaki o anları, hayvanseverler için birbirinden farklı anlamlar içeriyor.
Altıyol’un Boğa’sı varsa, esnafın da ineği var Dünyanın tanıdığı, Anadolu Yakası’nın odak noktasında olması nedeniyle milyonların ziyaret ettiği Boğa kadar ünlü olamasalar da, bir de Kadıköy’ün inekleri var. Göztepe ve Bostancı’da doğal ürünler ve süt üzerine satış yapan esnafların dükkânları önünde duran ve “Buradayız” dercesine her an dikkatleri üzerine çeken inekler, çocuklar için süt ve sağlıklı beslenmeye davet demek.
Güzel bir balık sezonu olacak Bereketli balık sezonu açıldı, cömert Marmara Denizi’nin emekçilere ikramları masalarla buluştu. Bostancı’da işlettiği restoranın yanı sıra deposunda günlük taze olarak barındığı balıkları ile Anadolu Yakası’nın “mini hali” Balıkçı Cumali; “Güzel bir sonbahar-kış sezonu olacağını hissediyoruz” dedi. İstanbul’da deniz ürünleri tüketiminin en yoğun olduğu ilçeler arasında ilk sıralarda yer alan Kadıköy’de mekânlar, Marmara Denizi’nin cömert ikramlarıyla misafirlerini ağırlıyor. OLTA BALIKLARI FAVORİ Lüfer, kalkan, barbun, sinarit, iskorpit, levrek gibi birçok balık türü, saatlerce süren ve ağlarla gerçekleştirilen büyük avlar sonrasında mekânlarda masalara servis ediliyor. Ancak bazı balık tutkunları ise, özellikle olta ile tutulan balıkları tercih ediyor
104 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
SEMTLERİNİN ÜNLÜLERİ “Boğa’ya gel, Boğa’da bir araya geliriz” diyerek İstanbulluların buluşma noktasına dönüşen Altıyol’daki Boğa Heykeli bir yana, Göztepe’nin ara sokaklarında ve Bostancı minibüs yolundaki inekler de kendilerince semtleri ve sokaklarında meşhur olmuş. Kadıköylülerin uzun yıllardan bugüne gelen günlük süt alışkanlığı da, yerli esnaf tarafından böylece ayakta tutulabiliyor.
Yaşamın İçinden
Profesörün nar ağacı, Bağdat Caddesi’nin gülü Onu özel yapan sadece Bağdat Caddesi’nin tek nar ağacı olması değil; Kadıköylü kadın profesörün doğaya olan tutkusu, şifalı nar ağacının tüm zorluklara rağmen hayata tutunabilmesini sağladı. Gözü gibi koruduğu fidanı 14 yılda 20 kilonun üzerinde nar veren ağaca dönüşen Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tiğinçe Oktar; “Herkes bir ağaç dikse, dünya ne güzel olurdu” dedi.
maz” demelerine rağmen kalbinin sesini dinleyerek hayalini gerçekleştiren Prof. Dr. Tiğinçe Oktar, penceresinden sık sık gözlemledi, ağacın zarar görmesini engelledi. “Henüz ilk yıllarında kaldırım çalışması yapılırken son anda yetiştim, buradan alınmasını istemedim” diyen Oktar, sonrasında her gün önünde büyüyüp serpilen ağacın her meyvesinde çocuklar gibi mutlu olmayı yaşam sevinci olarak görmüş.
Küçücük bir fidanken Feneryolu’nda evinin önünde, Bağdat Caddesi kaldırımına dikmek istediği nar için “Burada olmaz, tut-
“BEN YOKKEN İSMAİL ŞEF’E EMANET” Kadıköy Life’a konuşan Prof. Oktar; “Ben
üniversitedeyken ya da evimde yokken komşum İsmail Şef’e emanet ediyorum nar ağacımızı. O da gözü gibi koruyor sağolsun” diyerek, herkesi ağaç dikmeye davet etti. Moshonis Balıkçısı’nın ünlü şefi İsmail Doğan ise; “Her sonbaharı iple çekiyoruz. Narlar bereketi ile geliyor, bazen dalları yükünü taşıyamayacak ağırlığa ulaşıyor. Elimizden geldiğince korumaya çalışıyoruz. Bu kadar egzoz dumanına rağmen hastalıksız, kusursuz nar vermeye devam eden bu güzel ağaç, mekân müdavimlerimizin de sevgilisi oldu” mesajı verdi.
Doğal bahçe mi, yapay yeşil mi? Kadıköy değişiyor, yeni binalar yükseliyor. Yeni beton bloklarla birlikte bir saatte dikilen onlarca yaşında ağaçlar, çimlendirilmiş alanlar ve süslemeler... Diğer yanda ise Anadolu bahçelerini andıran, bir anda metropolün stresini unutturan Kadıköy bahçeleri...
İMRENİLECEK GÖRÜNTÜLER Ayvalar, narlar, damlaların üzerinde dans ettiği lahanalar, çam yaprakları, domatesler, biberler... Ömre ömür katan görüntüler, İstanbul’un tüm keşmekeşine rağmen hâlâ ara sokaklarda, bina aralarındaki bahçelerde yaşanıyor. Görüntüler, Göztepe’nin Karanfil Sokağı ve çevresinden...
Kentsel dönüşümden hâlâ nasibini almayan bahçelerin bulunduğu kesimlerden biri de Göztepe. Yıllar önce dört bir yanının tarla olduğu Göztepe’de bahçeler, şimdilerde betonların arasında sıkışıp kaldı, tabi ağaçlar da...
KEDİLER BURADAYSA, DOĞRU YERDESİN Yeşiller, meyveler ve sebzelerle bezenmiş Göztepe’nin doğal bahçeleri, aynı zamanda da kedilerin evi, gezinti alanı. On yıllardır dokusu bozulmamış bahçeler, Kadıköylüler için ise yaşamak, şehirden keyif alabilmek demek... Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 105
Kadıköy’den Bir Portre
Av. Salih Nuri Tüzel’den Uzun Bir Hayat Kadıköy Rotary Kulübü, İstanbul Barosu’nun en kıdemli avukatlarından, 00001 kayıt numaralı üyesi Av. Salih Nuri Tüzel’i ağırladı. Aynı zamanda kulübün de kurucu üyesi olan Tüzel, “Uzun Bir Hayat” adını verdiği konuşması ile gerçekten de konukları uzun bir yolculuğa çıkardı. Bugün 93 yaşında olmasına rağmen çelik kadar güçlü sesi ve vurgusuyla genç nesillere örnek olan efsane avukatın konuşması tam 1,5 saat sürdü. Mikrofon kullanmadan ve ayakta geçen bu süre zarfında en küçük bir denge sorunu yaşamaması, konuklar tarafından hayret dolu bakışlar ve maşallah dilekleriyle noktalandı. HAYAT RİSKLERDEN İBARETTİR Salih Nuri Tüzel’in hayatı gerçekten de mucizelerle doluydu. Daha çocukluk yıllarında ailesinin karşılaştığı “Olmak veya Olma-
Salih Nuri Tüzel’in konuşmacı olarak gecede yer alacağı bilgisi Rotaryen eşlerini de bu özel etkinliğe çekti...
106 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
mak” kararı ile karşı karşıya kalarak risk almak mecburiyetinde bırakılması, onun “Uzun Bir Hayat” adını verdiği yaşamının da başlangıcıydı. YÜZDE 95 ÖLÜM, YÜZDE 5 YAŞAM Tüzel ailesinin karşılaştığı ve seçim yapmak zorunda kaldığı durumu özetleyen Salih Nuri Tüzel, “Yüzde 5 yaşama şansım vardı. Ben kazandım” diyerek hikâyesini şöyle anlatı: “Babam ve annem çok istedikleri halde bir erkek çocuk sahibi olamamışlar. Beş ablamdan sonra, altıncı çocuk olarak dünyaya gelmişim. O sıralar Düzce’de yaşıyoruz sert bir kış günü, bölge bir metreden fazla kar altında, hastalanıyorum. 40 derece ateş içinde ve ailemde büyük panik. Şimdilerde olduğu gibi yakınlarda hastane, sağlık ocağı gibi unsurlar da yok. Elinde çantası
olan ve her branşa bakabilen köy doktorları var. Beni muayene edip derin bir iç çekişten sonra, ‘maalesef yapacak bir şey yok. Tek bir şans olabilir, çırılçıplak kara gömeceğiz. Tutarsa bu şok ile kurtulabilir’ deniyor. Babam kurtulma ihtimalimin yüzdesini soruyor, aldığı cevap ‘yüzde 5’ olunca, ‘derhal yapalım’ diyor.” LOZAN ANLAŞMASI’NIN İMZALANDIĞI MASA Tabi Salih Nuri Tüzel’in hayatında elde ettiği pek çok başarı da var. Bize göre bunların en önemlisi İsviçre’nin Lozan kentinde, Lozan Anlaşması’nın yapıldığı oteli ziyareti ve anlaşmanın imzalandığı masanın Türkiye’ye getirilmesine öncülük etmesi... Kadıköy Rotary Kulübü’nün de bu olaydaki rolü, Kadıköy adına başka bir gurur kaynağı olarak kayıtlara geçti.
Ali Koç taraftarla omuz omuza Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Üyesi ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç’tan “Sahada centilmenlik kadar sokakta diyalog çok güzel” dedirten görüntüler geldi. Ülker Stadyumu Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nde protokol girişi yapmaya hazırlanan Ali Koç, maç öncesi taraftarların yoğun ilgisine kayıtsız kalmadı, vatandaşların arasına girdi. Koç’un taraftarlara geniş zaman ayırdığı ve bol bol özçekim gerçekleştirildiği o anları sadece, bölgede sporun da nabzını tutan Kadıköy Life Dergisi görüntüledi. PASSOLİG KUYRUĞUNU BIRAKIP ALİ KOÇ’A KOŞTULAR Ali Koç’un mütevazi yaklaşımı ile birlikte taraftarlar Passolig bilet kuyruğunu bırakıp, fotoğraf kuyruğuna girdi. Sevenlerine geniş zaman ayıran Koç, özçekimlerin ardından stadyuma yöneldi. ÇOK GÜZEL HAREKETLER BUNLAR Yeşil sahalarda ve spor arenalarında centilmenliğe ters düşen birçok görüntü üzüntüyle karşılanırken, spor adamlarının küçük adımları, bir anda büyük mutluluğa dönüşebiliyor. Ali Koç’un taraftarına yıllardır örnek yaklaşımının son örneği de, Kadıköy Life ile birlikte spor günlüklerinde yerini aldı. Son aylarda Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yeni başkanı olma ihtimali sık sık gündeme gelen ve bu yönde adaylığını da açıklayan Koç, fırsat buldukça Fenerbahçe eşofmanları ile işadamı gömleğini çıkarıp, koyu bir taraftar olduğunu da ortaya koyuyor. KİLOMETRELERCE UZAKTAN KADIKÖY’E GELİYORLAR Kadıköy’ün adını dev derbiler ile tüm dünyaya duyuran Fenerbahçe, aynı zamanda ilçeye yüzlerce, binlerce kilometre öteden sporseverleri de kazandırıyor. Bazen günler öncesinden İstanbul’a ayak basan taraftarlar için futbol karşılaşması kadar Kadıköy’ü keşfetmek de büyük keyif veriyor.
Gezi & Gastronomi
Taner Murat ve Ziya Kaçar sizler için de yazdı
Kopenhag’ı bir de “gurme” gözüyle gezin KADİR TOPRAKKAYA Yeme - İçme sektörümüzün komilikten yıldızlı restoranlar sahipliğine, muhasebe elemanlığından mağazalar zincirine, genel müdürlük düzeyine yükselip; her bölümünün her kademesinde bulunmuş isimlerin oluşturduğu bir gurme grubumuz var. Yaklaşık 40 kişiden oluşan bu grup, zaman zaman yurtiçinde ve yurtdışında 10-15 kişilik geziler düzenliyorlar. Adını “Gurme Grubu Gezileri” olarak bizlerin verdiği bu grup, geçtiğimiz ay Danimarka’nın Kopenhag şehrine mini bir gurme gezisi düzenledi. Grup üyelerinden, 10 yılı aşkın bir süreden beri birlikte çalıştığımız dostlarımızdan Ziya Kaçar ve Taner Murat, geziyi Kadıköy Life ve TOURMAG Turizm Dergisi adına gözlemlemeyi de kabul ettiler ve sizlerle paylaşmamıza olanak sağladılar.
TASARIMDA ÖNCÜ GASTRONOMİDE ÜNLÜ... Öncelikle Kopenhag’ı Avrupa’nın klasik ve birbirine benzeyen şehirlerinden ayrı tutmak gerektiğinin altını çiziyor Taner Murat. “Yılın neredeyse yarısından fazlasını karanlık ve soğuk bir şekilde geçiren bir coğrafyada olmasına rağmen, nasıl oluyor da kendilerini ‘tasarımda öncü, gastronomide ünlü ve şehir planlamasında yüksek standartlara sahip bir şehir’ kabul ettiriyorlar? Bu soruya cevap bulunduğunda kendimizle ilgili sorulara da cevap verilebilecektir” diyor.
Taner Murat ile birlikte 2013 yılında dünyanın en iyi restoranı unvanlı, bol Michelin yıldızlı Noma’ya gittiklerini, ancak aylar öncesinden randevu almak gerektiği için giremediklerini dile getiren Ziya Kaçar, “Kişi başı tadım menüsü için 400 Dolar’ı gözden çıkarttık ama giremedik. Kapısında fotoğraf çektirmek için para istemediklerine şaşırdık. Dönerken binanın üçüncü katında kokusu gitsin diye cam kenarına dizilmiş ayakkabılar gözümüze takıldı. Tekrar Noma tabelasına baktık ve geri döndük...”
DÜNYADAKİ EN TREND VE ÜNLÜ RESTORANLAR... Ziya Kaçar ise, “Kopenhag’ı klasik İskandinav lezzetleri haricinde, dünyadaki en trend ve ünlü restoranlara ulaşabileceğiniz bir gurme cenneti olarak düşünebilirsiniz” şeklinde konuşuyor.
MOTHER, GRANOLA, MADKLUBBEN ve BANG & JENSEN... “Mother, Granola, Madklubben isimli restoranları inceledik ve beğendik” diyen Ziya Kaçar, “Kahvaltı konusunda oldukça iyiler. Müthiş bir ekmek kültürü var. Bang & Jensen isimli kahvaltı veren bir restoran var ki, yolunuz düştüğünde uğramanızı tavsiye ediyorum” açıklamasında bulunuyor. Danimarka’da balığın ve etin yanında sebze/ salata ile sunulan sade garnitürlerin çok revaçta olduğunu dile getiren Ziya Kaçar, şöyle konuşuyor: “Somon ve ıstakoz en çok tüketilen deniz mahsullerinden... Danimarka’da ‘smorrebrod’ denilen ekmeğin üzerine balık, et veya kaşar koydukları sandviçlerin ve bizim Türk köftesine benzeyen ‘Frikadeller’in de oldukça tercih edildiğini gördük.”
Ziya Kaçar ve Taner Murat’ı Kopenhag Gezisi’nde en çok etkileyen unsurlar, havanın tahminlerin çok üstünde soğuk olması ve fiyatların çok pahalı olması...
108 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
VİKİNGLERİN BALIKÇI KASABASINDAN TÜCCAR LİMANI’NA... Kopenhag’ın 10. yüzyılda kurulan Vikinglerin balıkçı kasabası iken işlek bir liman kentine dönüşerek bugünkü halini aldığına değinen
Gezi & Gastronomi
Ziya Kaçar, “Sözlük anlamı, tüccar limanı demek. Bu ülkeyi ziyaret etmek isteyenler için en uygun tarihlerin sıcaklığın en yüksek seyrettiği (en fazla 20 derece) Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları olduğunu söylemek gerekir. Diğer aylar, özellikle kış aylarının soğuk ve karlı geçmekte olduğu söyleniyor. Biz bu bilgiyi göz ardı ederek Ekim ayının ortalarında yazlık giysilerle geldik ve adeta donduk” dedi.
Avrupa’nın en meşhur ve sevilen yerlerinden biri olan Tivoli Bahçeleri, 1843 yılında kurulmuş. Kopenhag şehir merkezinde yer alan park, şehrin kalbinde dinlenmek ve huzur bulmak için mükemmel bir nokta. Bahçede aynı zamanda pek çok sanat performansı sergileniyor. Tivoli Bahçeleri, pek çok festivale de ev sahipliği yapıyor. Huzur bulmak ve dinlenmek için bu parka uğrayın.
DENİZKIZI HEYKELİ VE TİVOLİ PARKI... Kopenhag’da yapılacakları ve görülecekleri araştırırken en çok karşımıza çıkan eserlerden birinin de ‘’Denizkızı Heykeli’’ olduğu bilgisini paylaşan Taner Murat, heykelin kısa öyküsünü ise, Denizkızı’nın genç yakışıklı prens için her şeyden vazgeçmesinden ilham alınarak yapıldığını, kitabının ise İncil’den sonra en çok okunan kitaplar arasında bulunduğu notunu paylaşıyor. Tivoli Parkı’nı, çocuğu olsun olmasın herkesin mutlaka görmesi gereken bir park şeklinde niteleyen Taner Murat, “Bir söylentiye göre Walt Disney henüz Disneyland’ı kurmadan önce Tivoli Parkı’nı görmüş ve Disneyland’ı oluşturmaya karar vermiş. Parkın kurucusu Georg Carstensen; zamanın kralı Christian VIII’i, insanlar eğlendiğinde politika düşünmezler ve sorun çıkarmazlar diyerek ikna etmiş” diyor. Saray gezmek isteyenler için Christiansborg, Rosenborg ve Amalienborg Sarayları’nı tavsiye eden Taner Murat, “Kraliyet Ailesi halen şehrin merkezinde bulunan Amalienborg Sarayı’nda kalmakta. Müze gezmek isteyenler için Carlsberg ailesinin kişisel koleksiyonu üzerine kurulu olan Carlsberg Glytotek, National Museum, Louisiana Müzeleri de mutlaka görülmeli” notunu düşüyor seyahatseverlere...
Milli Tarih Müzesi’ne ev sahipliği yapan Frederiksborg Sarayı, bir gölün tam ortasında konumlanmış. 17.yy. başlarında inşa edilen kale, o zamanlar Danimarka Kralı olan King Christian IV’ün konutuymuş. 1878 yılında ise müze haline getirilmiş. Sarayın koridorlarında gezerken duvarlardaki ve çevrenizdeki sanat eserlerine bakabilirsiniz. İskandinavya’daki en iyi sanat koleksiyonlarından biri... Bahçede ise özel botlarla gölde gezi yapabilir ve kalenin en güzel görüntülerini yakalayabilirsiniz.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 109
Yeşim Ülker’le 2Kelâm
Fotoğraflar: Gaffur Karpuzlar
Bütün ihtişamıyla yeniden doğan Linet: BIRBIRIMIZI SEVELIM ARTIK! İmkânsızlıklar içinde imkân yaratarak her gün ismini biraz daha sevdiren ve bugün geldiği noktada haklı bir gurur yaşayan biri Linet.
YEŞİM ÜLKER
Samimi insanlar beni her zaman heyecanlandırır. Onunki samimi bir kalp... “Aman dramatik bir etki yaratayım, tek odak noktası ben olayım, cümle alem beni konuşsun...” Hiç böyle sıkıntıları yok. Şehrin kalbinde dingin bir yaşamı var. Aşk hayatı mı? 7.5 şiddetinde vurduktan sonra devam eden artçılarıyla son dönemde onu bir hayli rahatsız etmiş.
Biz kadınlar meydan muharebesinde fazlaca yorulursak, sadece kendimizle ateşkes imzalar ve bütün ihtişamımızla yeniden doğarız. Ve ben Linet’i tam da bu ihtişamın ortasında buldum… Hani “Verdiğim paraya helal olsun” denir ya, sizi izledikten sonra bu cümle yerini buluyor ve Linet sahnedeyken kimse lavaboya bile gitmiyor... Ben 95 yılında sanat hayatıma başladım ve halen devam ediyorum. Hatta 97 yılında Kıbrıs’ta programlar yeni başlamıştı. Bana “Linet Hanım, sakın alınmayın ama dinleyenler sahnenizin ortasında kalkıp oyuna giderler” demişlerdi. 20 yıldır Kıbrıs’ta program yapıyorum. 20 yıldır beni dinlemek yerine oyuna giden hiç olmadı.
110 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Halil Sezai ile birlikte “İsyan” dediniz, olay bitti sanırım. Linet artık Linet oldu. Geç kaldığınızı düşünüyor musunuz? 90’lı yıllarda medya ne dayatıyorsa insanlar onu yemek zorundaydı. İyileri de kapatabiliyorlardı. İnsanların bizlere ulaşabilme mecrası yoktu. Ben 7 yıl ara verdim ve 2006’da Türkiye’ye döndüm. Sosyal medya ne zaman hayatıma girdi, Linet işte o zaman Linet oldu. Bundan sonra sizi daha çok ön planda görebilecek miyiz? Yararı olacağına inandığım her programda yer almak isterim. Ben her zaman amatör ruhla kariyerime devam ediyorum. Her zaman yapacak çok iş var. Bedeller ödediniz mi? Bekleyerek, sabrederek bedel ödedim. Allah’a şükürler olsun hiçbir zaman kendimden, kişiliğimden, bedenimden ödün vermedim. Beden deyince siz de mide ameliyatı olanlardan mısınız? Evet, mide ameliyatı oldum. Fakat ben en fazla 89, 90 kiloya kadar çıkmıştım. O kiloda ameliyat yapmak insanlara iyi bir örnek değildi. Bu yüzden o dönemde kimseye açıklamadım. Sizin için kaprisli bir kadın diyorlar öyle misiniz? Sanatçılar hakkında yorum yapmak, kötü eleştirilerde bulun-
Yeşim Ülker’le 2Kelâm mak çok kolay. Hayatım boyunca kimseye önyargılı olmadım. Çünkü ben yaşadığım için biliyorum. Ben kulağımla duymadan ve gözümle görmeden kimse hakkında ne yorum yaparım, ne de eleştiride bulunurum. Bugüne kadar hiç magazin haberi ile gündeme gelmediniz ama ilk defa aşk haberinizle ortalık çalkalandı. Gerçekten evli olduğunu bilmiyor muydunuz? Bugüne kadar hiç yalan söylemedim, medyada kredim sonsuz diye düşünüyorum. Benim sesim var ve böyle bir reklama ihtiyacım yok. Biz Türkiye’de arkadaşlar vasıtasıyla tanıştık. Kendisi Fransa’da yaşayan, Türkiye’ye gelip giden bir işadamı... Tanıştıranlar evli olduğunu bilmiyorlar mıydı? Hayır. Samimiydiler ama özele inen bir samimiyet yok. Ben yoğundum. Beni haftalarca bekledi, çok centilmence bir teklifle yemeğe davet etti, bir araya geldik. Üçüncü görüşmemde günlük ilişki yaşayacak bir kadın olmadığımı, evlilik yapmak, çocuk sahibi olmak, aile kurmak üzere yola çıkabileceğimi söyledim. Kendisi de 6 yıl önce boşandığını, iki tane çocuğu olduğunu ifade etti. Buraya kadar sorun yok. Yavaş yavaş şişmeye başladım. Eeee? Tam 1.5 yıl beraber çok şey paylaştık. Bu arada basında evlilik teklifi, yüzük teklifi diye haberler çıkıyor ama ortada öyle bir şey yok. Yani 1.5 sene oldu tık yok? Aynen. Uzadıkça uzadı. Ama çok kez gönderdim çok ayrıldık. En sonunda neden gelmiyor bu teklif diye sordum. Çünkü ev bakıyoruz, sonra birden kendini geri çekiyor. Hiç mi şüphelenmediniz? Asla. Asla. Ben birkaç kez fal bile baktırdım. Dediler ki bu adamın bir bağlantısı var. Bu adam evli... Fala inanma falsız da kalma derler ya. Yine de her şeyi kondurdum bunu konduramadım. Sonra bana bir mektup geldi: “Bir tanem sana açıklamak istiyorum, beni yanlış anlama. Ben seni hâlâ çok seviyorum, ömür boyu seninle olmak istiyorum. Fakat ben resmi olarak boşanamadım ama ayrı yaşıyorum.” Bu itiraftan sonra ne hissettiniz? Kaynar su, ama böyle bir kaynar su olamaz. Affedecek misiniz? Üç ay geçti. Çok şeyler yaptı. Çok iyi şeyler yaptı. Aşık bir insanın yapabileceği ne varsa. Ama kalbimi kıracak çok şeyler de söyledi. Çocuk istiyorum dediniz. Hâlâ istiyor musunuz? Ben çok kaderciyim. Kısmet. Belki yıllar sonra karşınıza biri çıkacak. Şimdiden yumurtalarımı dondurayım gibi bir düşünceniz oldu mu hiç? Olabilir. Bugüne kadar hamilelikle alakalı hiçbir şey yapmadım. Sadece aşk kadını ve çocuk ruhlu olduğum için, bunların ikisini birleştirip nasıl aileye çeviririm, bunu bilmiyorum. Aşk derken müziği unutmayalım. Yeni albüm var mı? Evet, sıfır bir albüm geliyor. Azerbaycan’dan gelen bir şarkı var. “Benim Hayatım Kırmızı” çıkış parçası olabilir. Tabiri caizse taş gibisiniz ama sizi hep kabarık elbiseler ve klasik tarzda görüyoruz. Bu albümle beraber farklı bir Linet seyredecek miyiz? Gülşah Saraçoğlu ile çalışmaya başladım. 10 yıldır tanışıyoruz
zaten. Dedim ki; “Bak kızım; bana tulum, bana mini, bana deli deli şeyler yapın. Taş tuş olur ama daha sportif olsun. Ben arabeskin Ajda Pekkan’ıyım”, artık anlayın :))) Yaşadığınız üzücü olaya rağmen keyfiniz çok yerinde görünüyor. Meditasyon falan mı yapıyorsunuz yoksa? Benim meditasyonum sadece şükretmek. O kadar teslimiyetçiyim ki Allah’tan başka hiç kimse ve hiçbir şey beni sarsamaz. Mucizevi olaylar yaşadığınız oluyor mu? O kadar çok mucize yaşıyorum ki. Mesela aklıma bir şey takıldı onu istiyorum. Öyle istiyorum ama! Yemin ederim öğlen olmuyor, o benim önüme geliyor. İnsanlara karşı hiç niyetimi bozmuyorum. Hayatımda görevi biten insanlar da kendi gidiyor. Sanat camiasında kimlerle samimisiniz? Tamamen farklı kulvarlarda dostlarım var. Sanatçı illa sanatçı ile mi arkadaş olmalı? Baktığın zaman bizim onlarla bir geçmişimiz, bir çocukluğumuz yok ki. Sizin dostunuz olan insan yol arkadaşınızdır. Ben hâlâ okul arkadaşlarımla görüşüyorum. Bizim kendi içimizde bir grubumuz var. Hayata iki çift söz söylemek ister misiniz? Herkes herkese saygı duysun ya. Dinine, tercihine, çabasına saygı duysun. Birbirimizi sevelim artık. Önyargılarda bulunmayalım. Herkes istediği şekilde kanatlarını açıp uçmaya çalışsın. Sen de uç, uçana da destek ol... Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 111
Lansman
Showroom açılışına ünlü modellerden Sema Şimşek, Zeliha Çal, Yağmur Ayaz, Sibel Demiralp, Olga Fabi, Yanita, Yasemin Yeniay, Dilara Önbey, Ahu Askerova ve Melike Yalnız gibi isimler katıldı. Modellerin, markanın Almanya’dan gelen satış direktörü Dunchmin Lau’yu da aralarına alarak hatıra fotoğrafı çektirmeleri, açılışın dikkat çeken kareleri arasındaydı.
Alman parke devi Parador Caddebostan’da Parke konusunda yıllardır dünyanın en iyi ürünlerini Türkiye ile buluşturan Özyapar Orman Ürünleri, Anadolu Yakası’ndaki ikinci showroomunu Caddebostan’da açtı. Cemil Topuzlu Caddesi üzerinde geçtiğimiz ay hizmete giren showroom, renkli görüntülere sahne oldu.
Dunchmin Lau da vardı. Özyapar Orman Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özyapar ile birlikte açılış kurdelesini kesen üçlünün “Hayırlı olsun” dileklerinden sonra yüz ifadelerindeki içtenlik, inanmışlığın da belirtisiydi.
Yurtiçi ve yurtdışından olmak üzere çok sayıda davetlinin katıldığı açılışın kurdele kesiminde, efsane iç mimarlarımızdan Metin Kaşo ile Parador Parke Satış Direktörü
ORMAN ÜRÜNLERİNDE 72 YILLIK MAZİ Bugünlerde sektörün ilk sıralarında yer alan Özyapar Orman Ürünleri’nin arkasında 72 yıllık bir mazi yatıyor. Öyküleri ise 1934 yılın-
Parador Parke, Caddebostan shovroomunun açılış kurdelesini ünlü iç mimar Metin Kaşo ile Parador Satış Direktörü Dunchmin Lau ve Cem Özyapar birlikte kestiler.
112 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
da, Erzurum’da Tahtacılar Caddesi’ndeki bir marangoz dükkânı ile başlıyor. Caddebostan showroomunda dünyanın en iyi parke markaları arasında gösterilen Parador’u sergileyecek olan Özyapar Orman Ürünleri; “Kullanıcı kitlemizin önemli bir bölümü Anadolu Yakası’nda, showroom açılması isteği de onlardan geldi. Parke bir defa alınan bir ürün olduğu için, rahat rahat seçim yapılması ve seçeneklerin bol olması gerekiyor. Bu hizmeti onlara vermek istedik” açıklamasında bulundu.
Cem Özyapar, showroom açılışının ardından Altunizade’nin ünlü kebap markası Mabeyin’de bir davet verdi. Markanın Almanya’dan açılış için gelen Uluslararası Satış Direktörü Dunchmin Lau, burada yaptığı sunumda ürün ve ayrıntıları hakkında oldukça doyurucu bir bilgilendirmede bulundu.
Lansman
Showroom açılışına renk katmak adına 10 manken katıldı. Turgay Kıran ve Cem Özyapar’ın mankenlerin ürünleri daha da güzel gösterdiği yönündeki iltifatları, açılışın esprisi olarak kayıtlara geçti.
Özyapar Orman Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özyapar, açılışta emeği geçenlere tek tek teşekkür etti. İlk isim ise sevgili eşi Sevgi Özyapar oldu.
Cem Özyapar günün yorgunluğunu Mabeyn’de dostlarıyla birlikte giderdi. Ali Göktaş, Okan Kol, Fikri Arıkan, Cem Özyapar, Sevgi Özyapar, Eda Özyapar Bayrak, Metin Kaşo ve Hikmet Özyapar…
Peugeot’un yeni modeli 3008 Türkiye’de satışa sunuldu Yeni SUV Peugeot 3008, geçtiğimiz ay gerçekleştirilen lansmanın ardından Türkiye pazarında satışa çıktı. Anadolu Yakası’nda uzun yıllardır markanın satış ve servis hizmetlerini sağlayan Can Otomotiv de lansmana katılan bayiler arasındaydı. Tüm Türkiye’de aynı anda satışa sunulan yeni SUV Peugeot 3008, büyük ilgi gördü. Can Otomotiv Dudullu Plaza’da düzenlenen kokteyle katılan davetliler, üzeri örtülü yeni aracı görmek için sabırsızlıkla bekledi. Örtü açılır açılmaz ilk bağlantıyı yapan isim ise Metin Akdemir oldu. Bölgenin marka mekânlarından
Kalbur’un sahibi olan Akpınar; “İtiraf ederim ki hiç böyle bir model beklemiyordum. Görür görmez vuruldum” dedi. FARKLI BİR SÜRÜŞ DENEYİMİ SUNUYOR Yeni SUV Peugeot 3008’in kapsamlı lansman toplantısı, Hilton Bomonti Otel’de yapıldı. Peugeot Türkiye Genel Müdürü Laurent Pernet, Peugeot Türkiye Pazarlama Direktörü Mehmet Akın ve yaklaşık 500 davetlinin katıldığı lansman sırasında Türkiye’deki bütün bayilerine canlı yayın ile bağlanan Peugeot Türkiye Genel Müdürü Laurent Pernet, yeni modelin özellikle i-Cockpit bö-
lümünün Peugeot’ya özel devrim niteliğinde bir tasarım olduğunu dile getirerek; “İlk andan itibaren sürücüye ve yolculara çok farklı bir sürüş deneyimi sunuyor. Ümit ederiz ki yeni 3008’den sizler de bizler kadar keyif alacaksınızdır” açıklamasında bulundu. Yeni modelin yerel lansmanı için büyük bir heyecanla hazırlandıklarını dile getiren Can Otomotiv’in sahipleri Cenap ve Murat Yeğin kardeşler:“Burada 500’den fazla dostumuzu ağırlayıp, yeni modelimizle tanıştırdık. 3008’in gördüğü yoğun ilgiden son derece memnunuz.”
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 113
İş Dünyasına Kalite ve Ayrıcalık Katmak için.
Saniye Ermutlu Sk. 3 Kozyatağı 34742 İstanbul T 0216 571 61 00 F 0216 571 61 10 www.byotell.com.tr
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Hasan Tanyol’dan Bekârlığa Veda Gaziantep’in ünlü isimlerinden Emel & Mahmut Tanyol çiftinin oğulları Hasan Tanyol, “bekârlığa veda” diyenler arasına katıldı. Bundan üç yıl kadar önce kendisi gibi avukat olan Yasemin Hotan’a gönlünü kaptıran Hasan Tanyol, görkemli bir düğünle evliliğe ilk adımını attı. Büyük Kulüp’te gerçekleşen düğüne yaklaşık 400 davetli katıldı. “Yılın Düğünü” olarak da değerlendirilebilecek gecede, her şey kusursuz denecek kadar mükemmeldi. Elbette bunda Hasan Tanyol’un annesi Emel Hanım’ın iç mimar titizliği ve tecrübesinin de büyük etkisi vardı.
Nikâh şahitleri Selami Öztürk, Duran Akbulut ve Bekir Okan
Evlilik teklifi Londra’da İkilinin tanışma öyküsü bundan yedi yıl önce, Yeditepe Hukuk Fakültesi’nden mezun olmaları sırasında başlamış. Okul ve meslek arkadaşlığı düzeyinde yedi yıl süren ilişkinin evlilik kararı ile kesişmesi Londra’da gerçekleşmiş. Bugün uluslararası bir hukuk bürosunun Türkiye ofisinde avukat olarak çalışan Yasemin Hotan, geçtiğimiz sene yüksek lisans eğitimi için gittiği Londra’da Hasan Tanyol ile tekrar karşılaştığında evlilik teklifi almış.
Akşam saat 18.00 sularında başlayan düğün, ertesi gün sabahın ilk ışıklarına kadar sürdü. Gaziantep’ten özel olarak getirtilen yerel müzik ve folklor grubu, müthiş bir performans göstererek konuklara unutulmayacak dakikalar yaşattı. Nikâhın şahitleri arasında Kadıköy’ün eski Belediye Başkanı Selami Öztürk, Okan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Okan ve Büyük Kulüp Yönetim Kurulu Başkanı Duran Akbulut gibi isimler vardı.
Bundan 4 yıl kadar önce üzerine titredikleri kızları Sanem’i evlendiren Emel & Mahmut Tanyol çiftinin, bu kez oğulları Hasan’ı mutluluğa uğurluyor olmanın haklı gururunu yaşadıklarının ifadesi, fotoğraf karesine bile yansımıştı...
Efe ve Seher Hotan, Selami Öztürk, Duran Akbulut, Kerim Bayat, Aslı Tezcan, Gül Bilal, Yasemin Hotan, Hasan Tanyol, Anıl Bircan, Bekir Okan, Mahmut ve Emel Tanyol...
116 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Berk ve Bihter Saatçi, Seher, Nilüfer ve Efe Hotan, Yasemin Hotan, Hasan Tanyol, Sanem ve Özgür Çakırlar, Emel ve Mahmut Tanyol...
Düğünün konukları arasında, Emel & Mahmut Tanyol çifti gibi geçtiğimiz ay oğulları Mehmet Ali Yılmaz’ı evlendiren Necmettin & Sevim Yılmaz çifti de vardı. Yılmaz çifti, Tanyol’lara deneyimlerini aktardı mı bilemiyoruz ama Necmettin Bey’in yorgunluğu hâlâ hissediliyordu.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 117
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Fedon’un Mastory Geceleri Başladı Taverna müziğinin kralı olarak bilinen Fedon, Bostancı sahilindeki Mastory’de Greek Geceleri’ne başladı. Gurur duyduğu oğlu Theo’nun işletmeciliğini yaptığı mekân, her hafta müdavimleri ile dolup taşıyor.
Sürpriz sanatçılar, sürpriz konuklar Kadıköy’ün ender eğlence mekânları arasında yer alan Mastory’de Cuma akşamları sahne alan usta sanatçıyı, dostları ve sevenleri de yalnız bırakmıyor. Her hafta onu dinlemeyi ve onunla birlikte eğlenmeyi tercih edenler arasında sanatçılar ve ünlü konuklara da rastlamak mümkün olabiliyor. Geçtiğimiz hafta objektiflerimize takılan isimler arasında Mehmet Dalmaz, Zühre Dalmaz, Ahmet Selçuk İlkan, Sami Aksu, Selçuk Ural, Seyyal Taner gibi isimler de vardı. Fedon ile birlikte bu isimlerin “misafir sanatçı” konseptiyle sahne almaları, konuklar için unutulmayacak anlar olarak hafızalarda yerini aldı.
118 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Hızır Ekşi, Nazmiye Bilici Ekşi, Alican Aydoğan & Elif Ekşi Aydoğan, Ceyda Ekşi, Emrah Ekşi, Hatice Ekşi...
İrfan Aydoğan, Hızır Ekşi ile Dünür Oldu Özellikle Anadolu Yakası’nda önemli projelere imza atan inşaat dünyasının iki güçlü firması Aydoğan İnşaat ve Ekşiler İnşaat, bu kez çocukları için ortak bir mutluluğa imza attılar. Aydoğan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Aydoğan’ın oğlu Alican Aydoğan, hayatını Ekşiler İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Hızır Ekşi’nin güzel kızı Elif Ekşi ile birleştirdi. Geçtiğimiz ay Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen düğüne çok sayıda davetli katıldı. Aynı zamanda inşaat sektörünün ünlü isimlerini de bir araya getiren düğünde, 23. dönem TBMM Başkanı Köksal Toptan, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Azerbaycan Milletvekili Ruşen Şükür Rızayev, İSO Meclis Başkanı ve Kale Group Başkanı Zeynep Bodur Okyay gibi isimler onur konukları arasındaydı.
Erdoğan Bayraktar ve Köksal Toptan nikâh şahidi Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in kıydığı nikâhın konukları arasında, ünlü mimar Ahmet Erkurtoğlu, Fatih Kıral, Zikrullah Turanlı, Lütfü Sadıkoğlu, Hamit Çolak, Fatih Öztürk gibi Kadıköy’ün önde gelen isimleri vardı. Elif Ekşi’nin nikâh şahitliğini Azerbaycan Milletvekili Ruşen Şükür Rızayev, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ekşioğlu Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut
Ekşi ve Emrah Ekşi, Alican Aydoğan’ın nikâh şahitliğini ise 23. dönem TBMM Başkanı Köksal Toptan, İSO Meclis Başkanı ve Kale Group Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Muhammed Aydoğan ve Canalp Gündoğdu yaptı.
Gelinlikte Ahmet Eraslan imzası Hazırlıkların aylar öncesinden başladığı düğünde, Elif Ekşi’nin gelinliği ünlü tasarımcı Ahmet Eraslan imzası taşıyordu. 2,5 ayda tasarlanan gelinlikte Ahmet Eraslan’ın kullandığı gül motifleri ise dikkat çekiciydi. “Mutluluğa Elif Ekşi ile evet” diyen Alican Aydoğan ise, Tom Ford marka damatlık tercih etti. Kürşat Başar ve Orkestrası’nın sahne aldığı düğünde, Karadeniz müziğinin sevilen ismi Resul Dindar da davetlilere unutulmaz bir gece yaşattı. Düğünün ilerleyen saatlerinde davetliler Karadeniz folklor ekibinin horonuyla eğlence dolu saatler geçirdiler. Kadıköy Life Ailesi olarak Alican & Elif Ekşi Aydoğan çiftine bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz...
İrfan Aydoğan, Süreyya Papila Aydoğan, Alican Aydoğan, Elif Ekşi, Hızır Ekşi, Nazmiye Bilici Ekşi...
Canalp Gündoğdu, Hilal Aydoğan Gündoğdu, İrfan Aydoğan, Miray Aydoğan, Süreyya Papila Aydoğan, Alican Aydoğan & Elif Ekşi Aydoğan, Ceyda Ekşi, Hızır Ekşi, Nazmiye Bilici Ekşi, Emrah Ekşi ve Hatice Ekşi...
Hilal Aydoğan Gündoğdu, Canalp Gündoğdu, Süreyya Papila Aydoğan, Alican Aydoğan, Miray Aydoğan ve İrfan Aydoğan...
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 119
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Yedi Ay Önce Gelin Veren Necmettin Yılmaz, Bu Defa Gelin Aldı Bu yılın Şubat ayında kızları Ceren’i gelin veren Necmettin & Sevim Yılmaz çifti, onun yarattığı boşluğu, ailelerine katılan gelinleri Tuba ile doldurmayı başardılar. Mehmet Ali Yılmaz ile Tuba Cansızoğlu’nun düğünleri geçtiğimiz ay Büyük Kulüp’te yapıldı. Yaklaşık 600 davetlinin katıldığı görkemli düğün hayli renkliydi.
Nikâhı Aykurt Nuhoğlu kıydı Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nun bizzat kıydığı nikâhın şahitleri de eski bakanlar, milletvekilleri, hukukçulardan oluştu. Nikâh sırasında Aykurt Nuhoğlu’nun, damat Mehmet Ali Yılmaz’a sorduğu, “Tuba Cansızoğlu ile evlenmeyi kabul ediyor musun?” sorusuna, “Sonsuza kadar evet” diye ve yüksek sesle cevap vermesi, uzun süre ayakta alkışlandı.
Nikâhın şahitleri arasında eski bakanlarımızdan Faruk Nafiz Özak ile İdris Güllüce de vardı. Yargıtay 1. Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Kamu Denetçiliği Kurumu Ombudsmanı Mehmet Nihat Ömeroğlu, Fenerbahçe Spor Kulübü eski Başkanlarından Tahsin Kaya, Prof. Dr. Harun Cansız, Büyük Kulüp Yönetim Kurulu Başkanı Duran Akbulut ve 21. Dönem Rize Milletvekili Ahmet Kabil ise, diğer şahitler olarak “Bu mutluluğa tanıklık ediyoruz” dediler.
Rüzgâr Topuklular, rüzgâr gibi geçti Düğünde Karadeniz bölgesinin olmazsa olmazı horon da vardı. Şenol Şentürk yönetiminde ve 45 kişilik bir ekiple düğüne renk katan Yüksek Topuklular Grubu, konuklara unutulmayacak bir gece yaşattılar. Özellikle Sinan Akbulut’un seslendirdiği Karadeniz ezgileri, düğünün davetlilerini kendinden geçirtti.
Şenol Şentürk yönetiminde 45 kişilik bir ekiple düğüne renk katan Yüksek Topuklular, konuklara unutulmayacak bir gece yaşattı.
120 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Sevim Yılmaz, Mehmet Ali Yılmaz, Tuba Cansızoğlu Yılmaz, Necmettin Yılmaz...
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Hatice Cansızoğlu, Mehmet Cansızoğlu, Tuba Cansızoğlu Yılmaz, Mehmet Ali Yılmaz, Sevim Yılmaz ve Necmettin Yılmaz...
Uzun süre unutulmayacak düğüne renk katan sanatçılar arasında Bedri Ayseli ve Vildan da vardı. Seslendirdiği birbirinden güzel şarkılarıyla konukları dansa davet eden Vildan, bir süre sonra kendisi de dansa katıldı. Ardından Bedri Ayseli ile yaptığı düet uzun süre hafızalarda kalmaya aday bir performans olarak kayıtlara geçti.
Mert Aygün, Hüseyin Aygün, Mehmet Ali Yılmaz, Tuba Cansızoğlu Yılmaz, Nazlı Ceren Aygün ve Fırat Aygün...
Sinan Akbulut’un seslendirdiği Karadeniz ezgileri, düğünün davetlileri tarafından beğeniyle karşılanırken, Rüzgâr Topuklular Horon Grubu da konukları adeta büyüledi.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 121
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Fehmi Tahincioğlu, Mehmet Pala, Erdoğan Durakbaşa, Tangül Durakbaşa, Nejla Pala ve Nurten Tahincioğlu...
Mardinlilerin MAREV Buluşmaları Devam Ediyor Fehmi Tahincioğlu’nun uzun bir süre başkanlığını yürüttüğü ve önemli başarılara imza attığı MAREV Mardinliler Eğitim ve Dayanışma Vakfı’nın buluşmaları sürüyor. Hemşerilik bilincini yaşatmak ve geliştirmek adına belirli aralıklarla bir araya gelen Mardinliler, bu buluşmalarda eğitim çalışmalarına katkı sağlamak adına organizasyonlarda da bulunuyorlar.
mekânın sahipleri Aydoğdu kardeşler de Mardinli ve çok sevdiğimiz hemşerimizdir. Burada kendimizi evimizde kadar rahat hissediyoruz. Bu nedenle üçüncü defa da burada toplandık” dedi.
Nakkaştepe Nakkaş’ta pazar kahvaltısı MAREV Vakfı Üyeleri, 2016 yılının üçüncü Pazar Kahvaltısı Buluşması’nı Nakkaştepe Nakkaş’ta gerçekleştirdiler. Başkan Haluk Eldem’in ev sahipliği yaptığı buluşmaya yaklaşık 200 Mardinli katıldı. “Hemşerilerimizle zaman zaman bir arada olmak bizler için olmazsa olmazlarımızdandır” diyen başkan Haluk Eldem, “Bu
Buluşmaya katılanlar arasında adı Göztepe ile bütünleşmiş Fuat Ensari dikkat çekiyordu. Yılların yorgunluğu hiç etkilememiş olsa da o, “Artık 18 saat yerine 6 saat çalışıyorum” diyerek, vazgeçmeyeceğim mesajı veriyordu. Viola Ensari, Atacan Deniz Ensari, Gülşah Güler, Fuat Ensari, Nuray Ensari, İrem Ensari ve Kubilay Ensari...
Tijen Gürdal, Aysema Çankırı, Kadir Çankırı, Fehmi Tahincioğlu, Kenan Gürdal ve MAREV Vakfı Başkanı Haluk Eldem... Kubilay Ensari’nin mimar olan eşi Viola Ensari ve 7 yaşındaki oğulları Atacan Deniz Ensari...
Mardinlilerin buluşmasına katılanlar arasında Küçükyalı sahilinin ilk balık mekânlarından biri olan Lakerda’nın sahibi Metin Çevik de vardı. Kuzenleriyle katıldığı kahvaltıya tam not veren Metin Çevik, “İyiler daima kazanır” sözünü bir kez daha tekrarladı. Mevra Çolak, Burak Çolak, Kamer Çevik, Gaye Çevik, Metin Çevik ve Asrın Çolak...
Babasının adeta üzerine titreyerek yetiştirdiği oğlu Kubilay Ensari, “Tek amacım vardı. Babama lâyık olmak... Bu amaç için de onun gibi çok çalışmak gerekiyordu. Onu gerçekleştirmeye çalışıyorum” dedi.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 123
EGE MUTFAĞINDAN HABERİNİZ OLSUN Biz, 25 yılı aşkın süredir çeşitli mekanlarda sizleri özel lezzetlerle buluşturan Ziya KAÇAR & Veli ŞAHİN olarak, bu defa Küçükyalı sahilindeki kendi mekanımızda sizleri ağırlamaktan mutluluk duyarız...
Turgut Özal Bulvarı, Cumhuriyet Caddesi No: 2 Küçükyalı-Maltepe (Küçükyalı Sahilyolu Evlendirme Dairesi Yanı) T: 0216 489 28 58 - 489 28 68 // F: 0216 489 28 38 E-posta: info@calipsorestaurant.com // web: www.calipsorestaurant.com
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Aysel İpar’dan Açılışa Destek
Bostancı Akşamlarının Hızlı Delikanlıları
Ünlü kuaför Muzaffer Sarıkaya yeni salonu için bir açılış partisi düzenledi. Katılanlar arasında, Türk Sanat Müziği’nin efsane sanatçılarından Aysel İpar da vardı. Kadıköy Life Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Canan Toprakkaya ve Büyük Kulüp’ün aktif üyelerinden Şükran Uysal ise, “Hayırlı olsun” mesajlarını bizzat katılarak ileten isimler arasındaydı. Muzaffer Sarıkaya’nın eşi Zuhal Hanım ise, ziyaret boyunca onlara eşlik eden isim oldu.
İstanbul gecelerinin ünlü mekânı Laila’nın sempatik DJ’yi Murat Hekim’i, Bostancı akşamlarında görüntüledik. Laila’nın Suadiye’ye taşınarak, İstanbullara büyük sürpriz yaptığı dönemde bir hayli sevdiği Bostancı’ya sık sık uğramaya başlayan ünlü DJ, arkadaşı Çatana Balık’ın işletmecilerinden Burak Gökpınar ve Mastori By Theo’nun işletmecisi Teo Kalyoncu ile birlikteydi.
Anne Kız Özok’lar “Çatana” Dedi
Görkem Arslan, Soluğu Mastori By Theo’da Aldı
Türkiye Barolar Birliği eski Başkanı merhum Özdemir Özok’un eşi Neşe Özok ve kızı Ayşe Özok, Çatana Balık’taydı. Ege mezeleri ağırlıklı akşam yemeğinin ardından restoran ortağı Mehmet Gökpınar ile birlikte Kadıköy Life objektiflerinde buluşan anne kız, “İlk fırsatta yine buradayız” dedi.
Poyraz Karayel dizisinde ‘Sefer’ rolüyle tanınan ve şimdilerde ‘Hayat Bazen Tatlıdır’ dizisiyle ekranlarda boy gösteren ünlü oyuncu Görkem Arslan, dostlarıyla eğlenmek için Bostancı akşamlarını seçti. Uzun ve yoğun çekimlerin ardından Greek müziğiyle öne çıkan Mastori By Theo’da keyifli bir gece geçiren Arslan, mekânın işletmecisi Theo Kalyoncu ile birlikte objektifler karşısındaydı.
Yılmaz Zenger, Tasarım Parkı’ndan Geçti Tasarım Parkı Kurucusu Nursema Öztürk, tasarım adına önemli bir buluşmaya imza attı. Kendisine ait endüstriyel tasarım ve özel üretimler gerçekleştiren dünyaca tanınmış bir tasarımcı, mimar ve sanatçı Yılmaz Zenger’i Kadıköylü sanatseverlerle buluşturdu.
Çekim Arası Çınaraltı Mangalbaşı Keyfi Kanal D’nin sevilen dizisi Hayat Şarkısı’nın oyuncuları ve set ekibi, çekimlerin ardından Bostancı Çınaraltı Mangalbaşı’ndaydı. Yoğun temponun yorgunluğunu mangalbaşında atan oyuncular ve set emekçileri, lezzetli dakikaların ardından gece çekimleri için yola koyuldu.
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 125
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Can Kardeşler’den Peugeot’un Son Modeli İçin Lansman
Emir Uysal, Eslem Alkan, Müjde Alkan, Ela Uysal, Çağla Uysal, Efe Elban, Bilge Elban, Barış Elban, Emre Uysal ve Ömer Alkan...
Fransız otomobil markası Peugeot, yeni SUV modeli 3008 için görkemli bir lansman düzenledi. Anadolu Yakası’ndaki en büyük bayilerinden Can Otomotiv de bu lansmana katılanlar arasındaydı. Cenap ve Murat Yeğin kardeşler lansman boyunca 500’den fazla konuk ağırlayıp, dostlarını Peugeot’un yeni modeli ile tanıştırdılar.
İlk bağlantıyı Metin Akdemir yaptı Peugeot’un yeni SUV modeli 3008 için ilk bağlantıyı yapan isim Metin Akdemir oldu. Lansmana katılanlar arasında yer alan Turnagöl Tiyatrosu’nun kurucusu Cihan Turnagöl, Metin Akdemir’in yeni modeli beğenmesinde etkili oldu.
Nice Mutlu Yıllara Alkın Efe Elban Gümrük Müşavirliği Yönetim Kurulu Başkanı Barış Elban’ın oğlu Alkın Efe, 7. yaşını kutladı. Küçükyalı’daki Foça Balık’ta gerçekleşen renkli buluşmada Elban ailesi ve yakınları, doğum günü pastası öncesi Foça’nın lezzet deryasında Ege lezzetlerine açıldı.
Marmara’nın Sürprizleri Vino’da Lezzete Dönüşüyor
İnci Babayiğit Kalamış Akşamlarında Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı Özel Kalemi İnci Babayiğit, arkadaşı Taşkın Aksoy ile birlikte By Esat Balıkçısı’ndaydı. Babayiğit ve Aksoy; “Kalamış uzun yıllar öncesindeki gibi hâlâ huzur veriyor ki buradayız” dedi.
Marmara Denizi’nde nadir görülen deniz ürünlerinin ender sunulabildiği mekânlar arasında Vino Surf & Turf, lezzet şovlarına hız verdi. Yedi kiloluk ıstakoz, balık halindeki çok sıkı açık arttırmanın sonunda Bağdat Caddesi’nin gözde mekânı Vino Surf & Turf misafirlerine nasip olabildi. Restoran ortakları Recai Ayçiçek ve Şef Fevzi Usta, büyüklüğü ve ağırlığı nedeniyle bir hayli zor bulunabilen ıstakozu ayın spesiyali olarak hazırladı.
Calipso Akşamlarında Balık Keyfi Bir Başka Calipso Balık’ın müdavimleri Mete Hadımlı ve Murat Temel, eşleri ile birlikte yine Küçükyalı akşamlarındaydı. Adalar’dan deniz rüzgârlarının taşındığı nezih mekânda keyifli buluşmanın ardından Kadıköy Life Dergisi objektiflerinde buluşan çiftler; “Doğru yer, doğru zaman” dedi.
Fuat Tokta Poyraz Balık’ta Klima kullanıcılarının her geçen gün artmasından dolayı memnuniyetini dile getiren Botes Klima Genel Müdürü Fuat Tokta’yı, Exeltis İlaç Satış Direktörü Caner Gülebakan ile Poyraz Balık’ta görüntüledik. Son derece keyifli bir balık ziyafeti ile yeni haftaya güçlü başlayacaklarını dile getiren ikili, “Burada kendimizi evimizde kadar rahat hissediyoruz” yorumunda bulundu. Ayşegül & Caner Gülebakan, Ebru & Fuat Tokta...
126 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
İspanya’dan Geldi, Doğum Günü Sürpriziyle Karşılandı İspanya Başbakanlık Dış Ticaret Ajansı Başkanı Yasemen Yazıcıoğlu, ailesini görmek için Kadıköy’e geldi. Türk televizyonlarının tanınan ismi Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu, ailesi ile birlikte kardeşini Vino’da ağırladı. Mutlu akşam Yasemen Yazıcığlu’nun doğum gününe denk gelince Vino akşamları daha da renklendi. Yazıcıoğlu ailesi, uzun aradan sonra bir arada bulunabilmenin mutluluğunu yaşadı.
Bülent Erdağı ve Dostları Poyraz Balık’ta Türkiye’de içecek sektörünün önemli yöneticilerinden Bülent Erdağı, arkadaşları ile birlikte Küçükyalı’nın gözde mekânı Poyraz Balık’taydı. Aynı anda 1.000’in üzerinde misafirini deniz manzarası eşliğinde üç katlı konseptiyle ağırlayabilen mekânda kendilerine uygun köşeyi bulan Erdağı ve dostları, Ege lezzetlerine Poyraz rüzgârıyla açıldı. Aykut & Seda Serinoğlu, Düzgün & Şaziye Ceylan, Bülent & Şükran Erdağı.
Japon Misafirler ‘Balıkçı Restoran’a Tam Not Verdi Dalgakıran Su Pompaları’nın sahibi Nuri Kara, Japon misafirlerini Türkiye sofralarına lâyık bir şekilde ağırlayabilmek için Küçükyalı’daki Balıkçı Restoran’ı uygun gördü. Ege lezzetlerinin “Balıkçı” spesiyallerine dönüştüğü masada Japonlar, Türk ustaların lezzet şölenine hayran kaldı, tam not verdi.
“Kadıköy Life’a Poz Vermeden Gitmeyiz” By Esat Balıkçısı’nın müdavimi Berat Öztimur, eşi ve kızı ile birlikte şef Doğan Çek’in spesiyallerine dayamadı, yemeklerini hızla yedi. Ancak Kadıköy Life ekibi yetişti, akşamın karesini restoran sahibi Esat Çek ile birlikte aldı. “Kadıköy Life’a poz vermeden gitmezdik” diyen Arsan Kauçuk Plastik Makine Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Berat Öztimur, Doğan Çek lezzetlerine tam not verdi. Birgül-Dilara-Berat Öztimur ve Esat Çek...
Ali Sami İlhan, Dostlarıyla Vino’da İthalatçı işadamı Ali Sami İlhan, Bağdat Caddesi akşamlarındaydı. Göztepe’deki Vino Surf & Turf’ü tercih eden İlhan ve dostlarına restoran şefi Fevzi Usta ile yardımcısı Cem Ekici, elleriyle deniz mahsulü spesiyallerini sundu. Ege mezelerinin de çoğunlukla tercih edildiği masadan Fevzi Usta’ya beş yıldız geldi. Ali Sami İlhan, Elif Paya, Arzu Aktunç, Ebru İlhan, Maya Melis İlhan, Cem Demir...
Bakırköy’den Dalyan’a Akşam Yemeğine “Kadıköy’de yemek başkadır” diyen sanayici işadamı Hüdaver Küçük ve eşi Nursel Hanım; dostlarına telefonu açtı, “Akşama Kadıköy’deyiz” dedi. Avukat çift Ayhan & Fulya Görür de misafirlerini, Fenerbahçe’deki Dalyan Club’da ağırladı. Dalyan Clup Müdürü Lütfü Bengü’nün elleriyle sunum yaptığı masada çiftler; “Bu kare Kadıköy Life’a özel” diyerek objektiflerde buluştu. Fulya Görür, Nursel & Hüdaverdi Küçük, Ayhan Görür...
128 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Eda Oyman Bir Yaş Daha Aldı
Telefonun Yaşı Yok, Seveni Bir Hayli Çok!
Durmak bilmeyen zaman herkeste olduğu gibi Atatürk Havalimanı yöneticilerinden Necil Oyman’ın eşi Eda Oyman’a da acımadı. Eşine Bostancı’nın tercih edilen mekânı Çatana Balık’ta sürpriz yapan Necil Ayman; “Beraber yaşlanıyoruz, her yaşta daha da mutlu oluyoruz” mesajı verdi. Oyman çiftini dostları Deveci ailesi de yalnız bırakmadı. Zeynep Oyman, Serdar Deveci, Sema-Soner Deveci, Necil Oyman ve Elif Oyman...
Bir yanda 5 yaşındaki minikler, diğer yanda 70 yaşını geride bırakan emekli öğretmen Şefik Ertürk… Ataşehir Develi Restoran’da aynı çatı altında farklı masalarda aynı özne vardı, telefon tutkusu! Bir yanda oyunlar oynayıp fotoğraflarına maske giydiren 5-6 yaşındaki öğrenciler, diğer yanda kahvaltı keyfinin ardından dakikalarca yakınları ile birlikte selfie çekilen Şefik öğretmen… Kadıköy Life Dergisi’nin görüntülediği anlar; “Telefon artık hayatımızın oksijen, su ve yemek gibi olmazsa olmazı” dedirtti.
Diyarbakır’dan Göztepe’ye Uzanan Nostaljik Buluşma Diyarbakır Maarif Koleji Mezunları Platformu, üyelerini uzun yıllar ayıramadı. 1978 yılında Türkiye’nin dört bir yanına dağılan mezunlar, 38 yıl sonra Bağdat Caddesi’nin gözde mekânı Vino’da bir araya geldi. Platform Başkanı Atilla Gültekin; “Yeter ki gönül istesin, gerisi buluşmaya engel değil” diyerek, kolej dönemlerinin hafızalarında her zaman güzel anılar olarak yer alacağını dile getirdi. Buluşma için İzmir’den Kadıköy’e gelen Yasemin Uğurlu ve Gül Yükselen de “Bir sonraki etkinliği iple çekiyoruz” dedi.
İsviçre’den geldiler, Soluğu The Bosphorus Kalamış’ta Aldılar Sanayici işadamları Eduar ve Marcel Arabiano kardeşler Kadıköy’ü çok özledi, İsviçre’den Türkiye’ye geldikleri gibi Kalamış’ın yolunu tuttu. The Bosphorus Kalamış Restoran’ın sahibi Mehmet Aksu ve salon şeflerinden “Lord Kamil”in özel sunumuyla renklenen masada Arabiano kardeşler; “Türkiye’nin balığı bile bir başka, çok özlemişiz” dedi. Eduar, Neslihan, Nikoletta, Marcel Arabiano...
Fotomodel Eymen Adilce, Kadıköy Akşamlarında Boy Gösterdi Sektöründe aranan fotomodellerden Eyman Adilce, medya sektörü emekçisi arkadaşı Berna Bayındır ile birlikte By Esat Balıkçısı’ndaydı. İkili hem dolu dolu iş, hem de dostluk sohbeti gerçekleştirdikleri akşamda By Esat mezelerine ağırlık verdi. Berna Bayındır ve Eyman Adilce...
Nejdet Morgül, Moshonis’in Müdavimi Oldu Haliç Park Otelleri zincirinin sahibi deneyimli turizmci Nejdet Morgül, Bağdat Caddesi Feneryolu’ndaki Moshonis Balıkçısı’nın müdavimi oldu. İsmail Şef’in Ayvalık Cunda’dan Kadıköy’e günübirlik taşıdığı lezzetleri ilgiyle takip eden Morgül; “İsmail Şef bu işi biliyor, Cunda’yı Kadıköy’e taşımış” dedi. İsmail Şef ve ortağı Murat Gülarslan, Necdet Morgül ile birlikte…
130 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Orhan Gencebay Büyük Kulüp’ten Geçti Kadıköy’e çok az geliyor olmasıyla bilinen Orhan Gencebay’ı Büyük Kulüp’te, Necmettin Yılmaz’ın konuğu olarak görüntüledik. Tabi eşi Sevim Emre ile birlikte... Doktoru Prof. Dr. Atilla Emre, eşi Mualla Emre ve oğulları Burak ise, masanın diğer konuklarıydı.
DÜNYA MUTFAĞI’NIN ÖZEL LEZZETLERİ İLE ATAŞEHİR BULVARI’NDA HİZMETİNİZDEYİZ
Fümeci’ler “Kalbur” Dedi “Ete biraz İS, biraz da HİS kattık” sloganıyla zor beğenenlerin damak zevkine hitap eden Fümeci Smoke House’un sahipleri Pedük ailesini, Ataşehir Kalbur’da görüntüledik. Et konusunda bu kadar uzman bir markanın Kalbur’u tercih etmesi elbette tesadüf değildi. Derin Pedük, Mert Pedük, Pınar Keskin, Senem Pedük ve Göksel Keskin...
Aksu Çifti 31 Yılı Geride Bıraktı Bostancı - Küçükyalı bölgesinde kentsel yenileme adı altında binaları dönüştüren müteahhit Ziya Aksu’yu sevgili eşi Aysel Hanım ile Ataşehir Develi’de görüntüledik. Masada gördüğümüz harika bir çiçek olunca, “31’nci yılı geride bırakıyoruz. Birbirimize emek verdik, karşılığını da mutluluk ve huzur olarak aldık. Herkese tavsiye ederiz” dedi.
Cavit Paşa Köşkü’nü Kutladık Cavit Paşa Köşkü’ndeki restorasyonun Osman Çilsal tarafından tamamlanmış olmasını, Suadiye Big Chef’de mini bir öğle yemeği ile kutladık. Esas kutlamaların ise, 40 gün sürecek olan bir dizi etkinliklerle yapılacağını şimdiden paylaşıyoruz. Kadir Toprakkaya, Osman Çilsal, Hidayet Daş, Canan Toprakkaya, Çağla Daş ve Kemal Ergün...
İNE RLER İZ E Y Ş İ İM EV ve T SERVİS IR E T PAK ŞLAMIŞ 2828 BA 6 456 021 TEL: Ataşehir Bulvari 38 Ada Ata 3/1 No: 20 ATAŞEHİR E-Posta: info@livekitchn.com www.livekitchn.com
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Adnan Bilgütay Event Sezonu Öncesi Enerji Topluyor Merkezi Koşuyolu’nda bulunan X Event’in sahiplerinden Adnan Bilgütay, önümüzdeki günlerde başlayacak olan event sezonu öncesi enerji toplamak adına her hafta bir başka mekânda görülüyor. Bu defa Ataşehir Foça’da objektiflerimize takılan Adnan Bey’in konukları Gökhan ve Gülin Sontuna ile Selma Mehmetoğlu idi...
Balık ‘Balıkçı’da Yenir “Balık, ‘Balıkçı’da Yenir” diyenlerden biri de Metin Sarıçiçek idi. Müdavimi olduğu Küçükyalı Balıkçı isimli mekânda yol arkadaşı Emel Albayrak ile görüntülediğimiz Sarıçiçek, “Burası çok sevdiğimiz bir yer. Adalar manzarası en güzel buradan izleniyor. Bir yandan da kendimi dinlenmiş hissediyorum” dedi.
Baba & Oğul İzci’ler Başbaşa KDM Alışveriş Merkezi Kiralama ve Yönetim Danışmanlığı Genel Müdürü Murat İzci’yi 18 yaşındaki oğlu Emre ile birlikte Ataşehir Foça’da görüntüledik. Bilgi Üniversitesi’nde ekonomi eğitimi alan Emre İzci’nin derslerine fazla konsantre olması nedeniyle, biraz da “hava değişimi” adına mekâna geldiklerini dile getiren baba Murat İzci, “Çok da iyi yapmışız. Harika lezzetleri test edebilme olanağı bulduk” dedi.
Aksoy Ailesi’nin Kalbur Buluşması Ataşehir’de oturan Aksoy ailesi, her ayın 3’ncü Cumartesi akşamı için ayırttığı masalarındaydı. Mekânın özel lezzetleri için işletme müdürü Sabahattin Aydın’a teşekkür eden aile, fotoğraf karesinde onun da olmasını istedi. Erol, Fatih, Işıl, İrem, Güner Aksoy ve Feriha Kütahya...
Uğur Akdemir’in Özel Konukları Ataşehir sakinlerinden Uğur & Raife Akdemir’i Ataşehir Develi’de görüntüledik. Konukları ise Gülden Hanım’ın annesi, babası ve ablasıydı. Uğur Akdemir, Hatice Orhan, Muharrem Orhan, Gülden Orhan Topçu ve Raife Akdemir...
Diş Hekimi Ahmet İlhan’ın Konukları Ünlü Diş Hekimi Ahmet İlhan, konuklarını Ataşehir Kalbur’da ağırladı. Bir önceki buluşmayı Kartal’ın bilinen mekânlarından birinde yapan grup, “Kalbur farklıymış” yorumunda bulundu. Mehmet Gürpınar, Nalan İlhan, Neşe Baltacı, Ülker Gürpınar, Ercüment Baltacı ve Ahmet İlhan...
136 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Kaybettiği Arabasını Buldu, Vino’da Doyasıya Kutladı Henüz iki ay önce aldığı otomobili çalınan Serhan Saygan, bir hafta sonra gelen, “Bulundu” haberi ile büyük mutluluk yaşadı. Saygan; “Şimdi bu güzel haberi en iyi Vino’da kutlarız” dedi ve dostları ile birlikte soluğu Vino’da aldı. Kerem Özdoğan, Onur Şahin, Alptekin Şahinler, Zeynep Özge Özdoğan, Gamze Şahin ve Serhan Saygan…
Yakup Dilmener’in Torun Mutluluğu Otomotiv sektörünün tanınmış isimlerinden Monte Filo Kiralama’nın sahibi Yakup Dilmener, torunu 4 aylık olunca ailesi ile birlikte cemiyet akşamlarına çıkarmaya başladı. Uykusunun kaçmaması ve flaşlardan etkilenmemesi için bebek arabasında keyfini bozmadığımız minik Kerem henüz haberi olmasa da, Kadıköy Life cemiyetlerinde ilk haberiyle gündeme geldi. Yakup Dilmener; “Torun sevgisi bir başka” dedi. İlyas Vurgeç, Serra Dilmener Vurgeç, Görkem Göral, Yakup Dilmener, Rima Dilmener, Selin Göral Dilmener, Bahriye Türkoğlu ve Kerem Göral...
İlker Uzunhasan ve Dostları Yine “Develi” Dedi Doğuş Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı İlker Uzunhasan, dostları ile birlikte keyifli bir akşam yemeği için soluğu Kalamış Develi’de aldı. Eşi Yeşim Hanım’ın da eşlik ettiği yemekte Develi’nin fıstıklı kebabı ilk tercihleri oldu. Restoran Müdürü Fırat Arslan, mekân müdavimlerine jest yaparak, masanın sunumlarını bizzat kendi gerçekleştirdi. İlker & Yeşim Uzunhasan, Egzi Çokkan, Sezin Peker, Berk Çokkan ve Turgut Peker...
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Bazıları Güzel İzler Bırakır Bülent Atasayan Gibi
Yunanlı Kardeşlerden By Esat’ta Sirtaki Şov
Yaklaşık 30 yıl kadar önce Gebze Belediyesi’ni kuran ve ilk başkanlığını yapan Bülent Atasayan, sonrasında da iki dönem Kocaeli Milletvekilliği yaptı. Onu Poyraz Balık’ta görüntülediğimizde, Gebze’ye kazandırdığı görkemli Atatürk Heykeli ve Hannibal’ın Mezarı konusunda yaptığı çalışmaları hatırladık. Gökhan Başaran, Tuğba Başaran, Ali Başaran, İsmail Başaran, Bülent Atasayan, Oya Atasayan, Belma Başaran, Aşkım Atasayan...
Kıbrıs’ta ve birçok Akdeniz ülkesinde sirtakinin sevilen isimleri Elena & Christos kardeşler, Kalamış By Esat Balıkçısı’ndaydı. Geceye, Elena ile komşu masadan minik Zeynep’in dostluk dansı damgasını vurdu. Fenerbahçe’de Bodrum Mantı’nın sahibi Adnan Sarıçamlık’ın torunu Zeynep, ilk sirtaki denemesinde Elena Shakalli’den tam not aldı. By Esat Balıkçısı’nın sahibi Esat Çek’in de alkışlarla destek verdiği şovu mekânın müdavimleri ilgiyle izledi.
Yunanistan ve Kıbrıs’ta favori, dünyaca tanınmış dansçı kardeşler Elena Shakalli ve Christos Shakallis, dostları ile birlikte By Esat Balıkçısı’nda Kadıköy Life objektiflerine yansıdı. Christos Shakallis, Alex Marur, Kaan Temizel, Elena Shakalli, Duygu Vodina, Esra Yılmaz ve Arzu Temizel…
Kötü Günler Geçecek SKAL International Marmara Kulübü’nün Orya Park Crown Plaza Hotel’de gerçekleştirdiği buluşmasında görüntülediğimiz turizmin duayenleri, “Bu kötü günler mutlaka geçecektir” dediler. Barlas Özbey, Somer Özkök, Faik Alsaç, İhsan Türkus, Dilaver Doğru, Ergün Demiray, Semih Selimoğlu ve Murat Yumak...
Okul Arkadaşlığından Çocuklarının Doğum Gününe Anadolu Yakası sakini aileler, okul eğitimlerinden bugüne bağlarını koparmadı, çocuklarının doğum günü aynı zamana denk gelince ortak kutlama yaptı. Ataşehir Develi’de Görkem Muş, Nil Kaya, Ömer Tuna Efe ve Enes Bütev’in pastasında mumlar, birlikte söndürüldü. EPM Otomasyon’un sahibi Adem Bütev; “Dört aile, dört çocuk ve dördü bir arada mutluluk, gelecekleri güzel olsun” mesajıyla bundan sonraki en büyük hayallerinin, çocuklarına lâyık eğitimi sağlayabilmeleri olduğuna dikkat çekti.
138 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Ahmet Vefik Alp, Balıkçı’ya Komşu Oldu Suadiye’deki evinin kentsel dönüşüm kurbanı olması nedeniyle Küçükyalı sahilindeki Yazıcı Malikanesi’ne taşınan ünlü Kentbilimci Ahmet Vefik Alp, aynı zamanda Balıkçı isimli mekâna da komşu oldu. İlk daveti aldığımızda evi yerine bizi Balıkçı’da ağırlayan Alp Hoca, “Ben bu lezzeti evde verebilir miyim?” dedi. CHP’nin önde gelen isimlerinden Metin Kaya ve Modacı Eda Alan, gece boyunca bize eşlik eden isimler oldu.
Aşk uykusuna yatıp, harıl harıl yanan fındık kabuğu kömürü İçini yemeğe doyamadığınız fındığın çoğu kez çöpe atılan kabuğu, aslında çok büyük bir nimet. “Doğada hiçbir şey gereksiz değildir” diyen Kadıköylü işadamının zeki yatırımı, İstanbul mekânlarının umudu oldu.
Nice Yıllar Şafak Bibioğlu Paşabahçe Planlama Direktörü Enis Bibioğlu’nu, ailesi ile birlikte Calipso Balık’ta, Şafak Bibioğlu’nun doğum günü kutlamasında görüntüledik. Ona bizimle birlikte nice yıllar dileklerini ileten isimler arasında, mekânın sahipleri Ziya Kaçar ve Veli Şahin de vardı. Dilek Bibioğlu, Şafak Bibioğlu, Rüveyda Bibioğlu, Enis Bibioğlu ve Edip Bibioğlu...
Klasik kömürlerin uzun süre yanmaması nedeniyle taleplere yetişmeye zorlanan Bostancı’daki Çınaraltı Mangalbaşı Restoran’ın sahibi Necati Öztürk’ün girişimciliği, hem mangal kullanan restoranların hem de fındık üreticilerinin yüzünü güldürdü, aynı zamanda kendi restoranının da…
Aşk kömürü, 24 saat sonra uyanıp tekrar yanıyor Karadeniz’de fındık üretiminden geriye kalan kabuklar, uzun yıllardır çöpe atılıyor ya da ısınmak amacıyla bahçe evlerinde yakılıyordu. Köy köy, ilçe ilçe zahmetli bir şekilde toplanmasının ardından günlerce süren çeşitli aşamalar sonrası kömürleşen fındık kabuğunun kömürü, normal kömürlere oranla en az yarı yarıya tasarruf sağlıyor. Üstelik külü üzerine döküldüğünde uykuya geçen kömür, 24 saat sonra bile ‘rüzgârlandırılarak’ yakılabiliyor. Normal bir kömür gibi koku ve is yapmaması, zehirleyici özelliği bulunmaması, temiz bir ateş olması ve yine yarı yarıya uygun fiyatı nedeniyle fındık kabuğu kömürü, yabancı yatırımcıların da ilgisini çekmeye başladı. İstanbul mekânları, aşk kömürü için sıraya girdi.
Etin kalitesi kadar, pişirilme tekniği ve kömürü de önemli “Neden aşk kömürü” sorusunu başarılı girişimci işadamı Necati Öztürk, Bostancı akşamlarının nabzını turan Kadıköy Life Dergisi’ne şöyle yanıtladı:
Linet, Mastori by Theo’da Ünlü şarkıcı Linet, stüdyo dışında da Greek rüzgârlarına kapılmaya devam ediyor. Mastori By Theo’da dostlarıyla dolu dolu bir akşam geçiren Linet’e, mekânın sevilen ismi Pelin de şarkılarıyla eşlik etti. 20 yıl önce Fedon ile birlikte çekilen fotoğrafına ulaştığımız ünlü sanatçı, sevenlerinin “yıllar ona hiç dokunmadı” yorumlarını fazlasıyla hak ederken, Mastori By Theo işletmecisi Theo Kalyoncu, dinamik görünüşü kadar eşsiz sahnesiyle Linet’in aranılan isim olmasının şaşırtmadığını söyledi.
Ünlü sanatçı Linet, Kadıköy akşamlarında Yaklaşık olarak 20 yıl önce Fedon ve Linet. Bu fotoğraf karesi ile günümüze bakıldığında, Linet’in bir hayli değiştiği ve yıllara meydan okuduğunu anlamak mümkün...
140 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
“Eğer gerçek bir aşk yaşıyorsak, bunun üzerinden yıllar geçip küllense bile bir anda eskisi gibi alevlenebilir sevgi… Fındık kabuğu kömürümüze de bu nedenle ‘aşk kömürü’ dedik. Tamamen söndüğü sanılsa bile, istediğimizde bir anda için için yanıp alevleniyor. Çınaraltı Mangalbaşı Restoran’ımızda bizim işimiz de gerçek aşk. Misafirlerimize et çeşitlerimizi sınırsız olarak sunuyoruz, etlerini seçiyorlar ve mangalın başında dost sohbetleri başlıyor. Ancak etin kalitesi kadar pişirilme tekniği, kömürü de çok önemli. Lezzete lezzet katmak istedim, normal kömürün aksine aşk kömürü ile etlerin tadı çok daha farklı. Bunu en iyi müdavimlerimizin yorumlarından anlayabiliyoruz.”
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
“Bu Sevgi Tarif Edilmez”
Mehmet Çavuş, Balıkçı’da Huzuru Buldu
Doğa Okulları arasında gerçekleştirilen Kazanım Değerlendirme Sınavı’nda İstanbul birincisi olan 3/B sınıfının kahvaltı buluşmasında çok renkli anlar yaşandı. Öğrencilerin büyük sevgisini kazanan Sevinç öğretmene, veliler sürpriz doğum günü kutlaması yaptı. Bir anda önünde beliren iki pasta ile birlikte duygu dolu anlar yaşayan Sevinç Karakaş; “Bu sevgi tarif edilmez, işte böyle yaşanır” dedi.
Skytek firmasının sahibi Mehmet Çavuş, Küçükyalı’nın sessiz ve sakin köşesindeki Balıkçı Restoran’ın müdavimleri arasına katıldı. “Onlar sadece restoran emekçileri değil, bizlerin de arkadaşı” diyen işadamı, mekânın şefleri Şükrü Cürabel ve Mehmet Öztürk ile birlikte yardımcıları Atakan Yıldırım eşliğinde Kadıköy Life objektiflerine pozunu verdi.
“Bütün Erkekler Toplandık” Magazin akşamlarının kalıplaşan cümlesi “Bütün kızlar toplandık”, bu kez “Bütün erkekler toplandık” oldu. İstanbul Avusturya Lisesi’nin Kadıköylü öğrencileri mezuniyet sonrasında birbirinden kopmadı, Kalamış’ta By Esat Balıkçısı’nda bir araya geldi. Hiçbir zaman unutulmayan lise anıları, lezzetli menüler kadar gündemdi. Selim Abra, Emre Selimoğlu, Sinan Cansunar, Emrah Erzincan ve Murat Oltulugil..
Çevre Koleji’nin Velileri Develi’de Kaynaştı Erenköy Çevre Koleji’nin 1/C şubesi velileri, çocuklarının daha verimli bir eğitim süreci için kaynaşma kahvaltısında buluştu. Ataşehir Develi’de gerçekleşen etkinlikte velilerle birlikte öğrenciler, okul atmosferi dışında da bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. Sınıf annesi Birgül Hacıalioğlu; “Her şey çok güzeldi; sohbetlerimiz, çocuklarımızın sevinci ve sabahtan öğleye kadar muhteşem lezzetler... Yer yer benzer etkinliklerimizi sürdürmek istiyoruz” dedi.
142 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
Akyüz Ailesi, Foça Balık’ta Dostlarıyla Temser Servis Hizmetleri’nin Yönetim Kurulu Başkanı Cumhur Akyüz, ailesi ve dostları eşliğinde Küçükyalı sahilindeki Foça Balık’ı tercih etti. Renkli masadan Foça lezzetlerine tam not geldi. Yiğitcan Akyüz, Atahan Akyüz, Sevil Akyüz, Eda Şahin, Erdinç Şahin, Cumhur Akyüz, Kemal Akyüz, Maria Trandafilova ve Canberk Şahin.
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Kadıköylü Öğrencilerin Defilesi İzmir’in Zeybeği Kadar Güzeldi Aylarca hazırlandılar, derslerinden geri kalan zamanlarını Atatürk, Cumhuriyet ve Türkiye için harcadılar. Kadıköylülere öyle bir gösteri sundular ki; finalinde “İzmir’in zeybeği kadar güzeldiniz” yorumlarıyla mutlu oldular, “güzel bir Türkiye” mesajı verdiler. Özel Efdal Okulları öğrencileri, hafızalarda iz bırakan gösteriye imza attı. “Birlikte güçlüyüz” diyen öğrenciler, kırmızı beyaz ve ay-yıldızlı kostümleriyle göz doldurdu. İlk kez podyuma çıkan öğrenciler için farklı ve heyecanlı bir deneyim olsa da, “Atatürk ve Bayrak” defilesi hayli coşkulu ve renkli geçti. 8. sınıf öğrencilerinin hazırladığı “Cumhuriyet Destanı” gösterisi de büyük beğeni toplarken, heyecanlı velilerin gelecek yılki gösteri için geri sayımı başladı.
İlgezdi Çifti Çatana Balık’ta CHP İstanbul Milletvekili Gamze İlgezdi ve eşi Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, Bostancı sahilindeki Çatana Balık’ta misafirleri ile akşam yemeğinde bir araya geldi. Ankara, İstanbul ve birçok il arasında mekik dokuyan Gamze İlgezdi ile Ataşehir’de yoğun çalışma temposu içerisindeki Battal İlgezdi’nin son zamanlarda nadir gerçekleştirebildikleri sahil yemeklerinde o anlar, Kadıköy Life ile ölümsüzleşti. İlgezdi çiftinin misafirleri arasında Sabah Gazetesi Yazarı Erhan Öztürk de vardı.
26 yıl Sonra Çınaraltı’nda Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 1986 yılında aynı sınıfta tanıştılar, mezuniyetlerinin ardından 26 yıl sonra bir araya geldiler. Öğrencilik yıllarının ardından birbirlerini Türkiye’nin sayılı fabrika ve tesislerinde sektörünün tanınan isimleri olarak bulan makine mühendisleri, Bostancı Çınaraltı Mangalbaşı’nda hem hasret giderdi, hem de ‘kendin pişir kendin ye’ lezzet şovu yaptı. Aytaç Köşklü, Yücel Kılıç, Aykut Eraslan, İbrahim Kara, Ersin Kundakçı, Ziya Özden, Metin Işık...
Ayhan Cingi’ye Sürpriz Doğum Günü Sıkı bir Kadıköy beyefendisi, SONOMED Tıbbi Görüntüleme Merkezi ve Laboratuvarı kurucularından Dr. Ayhan Cingi’ye, sevenleri doğum günü sürprizi yaptı. Ünlülerin diş hekimi Şekür Cingi, kardeşi Ayhan Cingi’yi dostları ile birlikte Günaydın Cadde’de ağırladı. Yoğun iş temposundan doğum gününü unutan Ayhan Cingi; “Bazen kendimizi o kadar hayatın temposuna kaptırıyoruz ki, doğum günümüzün farkına varamıyoruz. Kardeşinin, dostlarının sıcak gülümsemeleri eşliğinde sürprizin ve sevilmenin verdiği mutluluğun tarifi yok” dedi. Ayhan Cingi’yi tebrik eden isimler arasında RUBAKAD Rumeli Balkan Kadınlar Derneği Başkanı Hale Güloğlu, Printoteks Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Güloğlu ve tarihi Marmaray Tüp Geçidi projesinin üst düzey sorumlularından tünel mühendisi Selami Işık da vardı. Şekür-AyhanSibel Cingi, Hale Güloğlu, Aytun Işık, Gonca Cingi, Seval & Kemal Trindaz, Cengiz Güloğlu ve Selami Işık...
Danimarka Anılarını Dinledik Calipso Fish’in sahiplerinden Ziya Kaçar, Danimarka’nın Kopenhag şehrine bir gurme gezisi yaptı. Kaçar’ın ortağı Veli Şahin ile birlikte Kadıköy Life ve TOURMAG Turizm Dergisi sayfalarında yayınlanmak üzere aktardığı notları hayli ilginçti. Veli Şahin, Kadir Toprakkaya, Canan Toprakkaya ve Ziya Kaçar...
Kasım & Aralık 2016 kadikoylife.com : 143
Kadıköy Bulmaca Hazırlayan: AHMET DÖNMEZ Kadıköy’ün tarihi pazar yeri
Spor, jimnastik
Resimdeki tarihi istasyon garı
Dalkavuk
Haydarpaşada tarihi bir yapı
Müstahkem mevki
Eski varlıkları inceleyen bilim
Anadolu Ajansı
Amerikan devesi
Kamer
Doğup büyüdüğü ve özlediği yer
Ermenistan’ın plaka imi
Gidiyorum şarkısı ile ünlenen şarkıcı
Panama’nın plaka imi
Hedefi vurma
Satrançta açılış pozisyonu
Rutenyum (simgesi)
Neoplazma, tümör
Nazi hücum kıtası
(Büyük bir makama) Bildirme
Baston
Eşine ihanet etme Şırnak, Beytüşşebap’ta bir dağ
Kutsal inanç
Midenin arkasında yer alan, salgıbezi
Bir iskambil oyunu Angola’nın başkenti
Temiz Töre Dışıcılık
İstanbul’un güzide insanlarının, en kalabalık ilçesi
Etiyopya’da bir il
Artı
Nepal’in internet kodu
Utanma duygusu
Namuslu
Tantal’ın simgesi
USA Profesyonel Basket bol Ligi
Sodyum’un simgesi
Güreşte dalma oyununu yapma
ABD’nin Kuzey Batısında eyalet
Dezoksiribo nükleik asit
Yaklaşık olarak
Su, ab Yasal evlilik birliğinin, sona ermesi
İtalyan TV. kanalı
Kar mevsimi
Galyum’un simgesi
Küçük gem Gaflet, aymazlık Yavru, çocuk
Erzurum’un Oltu ilçesinde kuzu etinden yapılan bir kebap
Türkiye’de özel bir TV.
Telefon sözü
Bağ kütüğü
Kadıköy’e komşu bir İst. ilçesi
Dolaylı olarak anlatma
Fiilden isim türeten bir ek Briçte sanzatu
…… Aktay Yemek proramı sunucusu(bayan)
Olumsuzluk eki
Bereket tanrıçası Geçmiş zaman sıfat fiil eki
Gönül borcu Rey
Helyum’un simgesi
Güzel koku
İsa peygamber’in doğduğu gün
Bir nota
Dal, kısım
New York (kısaca)
Erkek keçi
Boyunduruk Verme, ödeme
İster istemez İdil ……. ünlü piyanist
Şebeke
Endonezya’nın plaka imi
Teklik üçüncü kişiyi gösterir
İspanya’nın plaka imi
Karşı, zıt, ters, aksi
144 : kadikoylife.com Kasım & Aralık 2016
www.hikadikoy.com
hikadikoy
hikadikoy
hikadikoy
)
)
,
)
(0216) 339 1111 Eğitim Mahallesi Poyraz Sokak No:2 Kadıköy/İstanbul/Türkiye
Tüp Bebek Merkezi
Küçük bir destek koca bir mutluluk Tüp bebek tedavisinde uzman ekiplerimiz ve kişiye özel sunduğumuz yöntemlerle hizmetinizdeyiz. Detaylı bilgi için lütfen doktorunuza danışınız.
Detaylı bilgi için kodu telefonunuza okutunuz.
www.florence.com.tr | 444 0 436 İstanbul | Şişli | Gayrettepe | Kadıköy | Göktürk
GRUP HASTANELERİ