AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ
BRÜKSEL
–
2 0 1 3 TÜRKİYE – AB İLİŞKİLERİ ARŞİVİ 21
–
TUSIAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR
AVRUPA İŞDÜNYASI KONFEDERASYONU
www.tusiad.org 13, AVENUE DES GAULOIS B-1040 BRUXELLES
T: +32 2 736 4047
bxloffice@tusiad.org
İÇİNDEKİLER
T ü r k i y e – A B İ l i ş k i l e r i n d e B r ü k s el G ü n d e m i
S. 3
B ö l g es e l P ol i ti k a v e Y a p ı s a l A r aç l a r ı n K o o r d i n a s y o n u
S. 22
A B K o mi s y o n u 2 0 1 3 T ü r k i y e İ l er l e m e R a p o r u
S. 27
2 0 1 3 T ü r k i y e İ l e r l e me R a p o r u M ü z a k e r e B a ş l ı kl a r ı v e K a t ı l ı m O r t a k l ı ğ ı B el g e s i K a r ş ı l aş t ı r m a l ı T ab l o
S. 44
A v r u p a P a r l a m e n t o s u T ü r ki y e R a p o r u T a sl a ğ ı Ö n D e ğ e r l e n d i r m el e r i
S . 130
T r a n s a t l a n ti k T i c a r e t v e Y a tı r ı m Or t a k l ı ğ ı ( T T Y O ) v e T ü r ki y e
S. 134
-2-
AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ
BRÜKSEL
TÜRKİYE – AB İLİŞKİLERİNDE BRÜKSEL GÜNDEMİ OCAK – ARALIK 2013
21
–
TUSIAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR
AVRUPA İŞDÜNYASI KONFEDERASYONU
www.tusiad.org 13, AVENUE DES GAULOIS B-1040 BRUXELLES
T: +32 2 736 4047
bxloffice@tusiad.org
21 – 27 Ocak - Avrupa Parlamentosu Liberaller Grubu Üyesi İngiliz Parlamenter Graham Watson‟un ev sahipliğinde 22 Ocak‟ta gerçekleşecek olan konferansta Türkiye‟deki yenilenebilir enerji potansiyeli konusu ele alınacak. Konferansta AB Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Afif Demirkıran, Sosyalist Parti Üyesi Alman Milletvekili İsmail Ertuğ, TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü ve Bosphorus Institute Başkanı Bahadır Kaleağası ve Sabancı Holding Enerji Grubu Yöneticisi Bora Sekip Güray konuşmacı olarak yer alacak. - Enerjiden sorumlu AB Komiseri Günther Oettinger Şah Deniz 2 Konsorsiyumu ile Nabucco Konsorsiyumu arasında imzalanan anlaşma ve Azeri doğalgazının AB‟ye taşınmasında altyapıyı sağlayacak TANAP doğalgaz boru hattı anlaşmasının Azerbaycan ve Türkiye tarafından onaylanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İnternet bağlantısı için
- Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda AB Haber portalına verdiği mülakatta AB – Türkiye üyelik müzakereleri çerçevesinde enerji baĢlığının açılması gerektiğini vurguladı. Swoboda, 2013‟te müzakerelerin yeni bir ivme kazanabileceğini, bu kapsamda enerji ve temel haklar başlıklarının önemli olduğunu kaydetti. Swoboda Fransa‟da yeni Cumhurbaşkanı Hollande‟ın göreve gelmesi sonrasında da AB – Türkiye arasındaki diyalogun tekrar güçlenebileceğine de dikkat çekti. Kıbrıs Sorunu‟na da değinen Swoboda G. Kıbrıs‟taki seçimler sonrasında adadaki müzakerelerin devam etmesini arzu ettiklerini -4-
belirtti. Hannes Swoboda AB‟nin geleceği çerçevesinde iki vitesli bir Avrupa‟nın ortaya çıkması durumunda Türkiye‟nin AB ile bütünleşmesinin kolaylaşacağını dile getirdi. İnternet bağlantısı için
28 Ocak – 3 ġubat - Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporu AP Dışişleri Komitesi‟ne sunuldu. Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Hollandalı Hıristiyan Demokrat Parlamenter Ria Oomen-Ruitjen tarafından kaleme alınan raporda aşağıdaki konular ön plana çıkmaktadır: Verilecek olan değişiklik önerilerinin öncelikle Dış İlişkiler Komisyonu‟nda onaylanması sonrasında tamamlanacak olan rapor daha sonra AP Genel Kurulu‟nda yapılacak oylamada son halini alacaktır. Raporda yer alan bazı noktalar aşağıda belirtilmektedir. Aşağıda yer alan özet bilgiler rapor taslağındaki ifadeler paralelinde düzenlenmiştir. 2012‟de Türkiye‟nin AB Ortak Dış ve Güvenlik Politikası bildirgeleri ile uyumunun az olması üzüntü verici olarak değerlendirilmiştir. Türkiye‟nin dış politikasını AB ile diyalog ve eşgüdüm halinde yürütmesi beklenmektedir. 2010 anayasa değişikliklerinin uygulamaya konulmasında ilerleme sağlanmalıdır. Kişisel verilerin korunması ve askeri mahkemeler ile ilgili bölümlere öncelik verilmelidir. TBMM bünyesindeki AB Uyum Komisyonu AB müktesebatı ve standartları ile uyum konusunda daha merkezi bir rol oynamalıdır. Üçüncü Yargı Reform Paketi adalet ve temel haklar alanında kapsamlı reform gerçekleştirilmesi için olumlu bir girişimdir. Ancak dördüncü bir reform paketi hazırlanarak şu konularda gelişme sağlanmalıdır: o Ceza Yasası ve Terörle Mücadele Yasası kapsamında ceza gerektiren suç unsurlarının tanımı. o Yargılama öncesi gözaltı sürelerinin gerektiğinden uzun sürmesi.
Savunma makamının iddianame dosyalarına erişiminin sağlanması. Medyada çoğulculuk ve ifade özgürlüğü Avrupa‟nın temel değerleridir. Muhalif olma özgürlüğü ve ifade özgürlüğü gerçek anlamda demokratik bir toplum için gereklidir. İnternet yasasında acil reforma gidilmelidir. Yüksek Askeri Şura‟nın oluşumu ve yetkilerinde reform yapılmalıdır. “Balyoz” ve “Ergenekon” davaları Türk yargı sisteminin saydam, adil ve bağımsız işleyişini ortaya koymalıdır. Tutarlılığı olmayan delillerin öne sürülmesi, süreçlerdeki yetersizlikler ve bu davaların kapsamının geniş olmasından kaynaklanan endişeler olması davalar üzerine gölge düşürmüştür. Türkiye‟nin AB Dönem Başkanlığı‟nı 2012 yılının ikinci döneminde üstlenmiş olan G. Kıbrıs Yönetimi ile iletişim kurmama, toplantılara katılmama kararı üzüntü verici olmuştur. AP Türkiye‟nin G. Kıbrıs Yönetimi ile ilişkilerini normalleştirmeye başlamak için “önemli bir fırsatı” kaçırdığı görüşündedir. Türkiye Doğu Akdeniz‟de güvenlik konusunda uyumlu ve kapsamlı bir yaklaşım izlenebilmesi için AB-NATO arasındaki siyasi diyaloga izin vermeli ve AB-NATO işbirliği ve G.Kıbrıs‟ın bu işbirliği içinde yer alması hakkındaki vetosunu kaldırmalıdır. Aynı şekilde G.Kıbrıs da Türkiye‟nin Avrupa Savunma Ajansı‟na katılımını veto etmekten vazgeçmelidir. Üye ülkeler, Europol ve AB Terörle Mücadele Koordinatörü terörle mücadele konusunda Türkiye ile işbirliğini güçlendirmelidir. Europol‟e Türkiye ile işbirliğinden sorumlu bir yetkilinin atanması ikili ilişkileri güçlendirecektir. AB Komisyonu ve üye ülkeler, Suriye‟deki şiddet ortamından kaçan Suriyeli sığınmacılara yardım çabalarında Türkiye‟yi desteklemelidir. Kapsamlı bir ayrımcılıkla mücadele yasasına ihtiyaç bulunmaktadır. o
sonuçlarıyla ilgili yorumlarda bulundu. Füle AB‟nin son beş dönem başkanlığı süresince AB – Türkiye müzakere sürecinde herhangi bir başlığın açılamadığını vurgulayan Füle, bu nedenle sürecin duraksamaya girdiğini belirtti. Füle, bloke edilen başlıklara rağmen AB‟nin Türkiye‟deki reform sürecinin referansı olduğunun kamuoyuna anlatılabilmesi ile sürece desteğin yeniden artacağına olan inancını vurguladı. Füle, AB – Türkiye ilişkilerinde 2013 yılına iyimser baktığını da belirtti. İnternet bağlantısı için
11 – 17 ġubat - NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen EUobserver‟a verdiği mülakatta dünyanın en güçlü askeri ittifakı olan NATO‟nun Suriye‟ye müdahale etmesi yönünde kamuoyunda devam eden tartışmalara rağmen Birleşmiş Milletler‟den böyle bir talep gelmediğini belirtti. Rasmussen Suriyeli muhaliflerin de uluslararası toplumdan müdahale talebinde bulunmadığını vurguladı. Rasmussen yabancı güçlerin askeri müdahalesinin ülkedeki sorunu çözmek bir yana, daha olumsuz sonuçlar doğurabileceğini kaydederken, NATO‟nun Suriye‟ye müdahalesinin tek koşulunun NATO üyesi Türkiye‟ye karşı bir Suriye saldırısı olacağını vurguladı. NATO Suriye‟den gelen top mermileri Türkiye‟deki köylere isabet ettikten sonra Ocak ayında Patriot füze savunma ünitelerini Suriye – Türkiye sınırına yerleştirmişti. Rasmussen NATO‟nun Türkiye‟nin etkin savunması ve korunması için gereken tüm tedbirleri almaya hazır olduğunu da vurguladı. Rasmussen NATO‟nun dünyanın polis kuvveti olarak hareket edemeyeceğini ve dünyadaki her silahlı çatışmayı çözmesinin mümkün olmadığını belirtirken, bir askeri ittifak olarak NATO‟nun temel amacının ittifak üyelerinin savunmasını teminat altına almak olduğunu da ekledi. İnternet bağlantısı için
- Genişlemeden sorumlu AB Komiseri Stefan Füle Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurulu‟ndaki konuşması öncesinde basın mensuplarına yaptığı açıklamada Türkiye‟de AB sürecine olan desteğin düştüğüne ilişkin anket -5-
25 ġubat – 3 Mart - Türkiye‟ye iki günlük ziyareti öncesinde Almanya‟da basın mensuplarıyla görüşen
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye‟nin AB‟ye üyeliği konusuna ilişkin olarak uzun bir müzakere sürecinin söz konusu olacağını düşündüğünü, kendisinin “şüpheci” olmakla birlikte üyelik müzakerelerinin devamını kabul ettiğini ileri sürdü. Türkiye‟nin AB‟ye üyelik müzakerelerinin ucunun açık olduğunu hatırlatan Merkel, yakın dönemde müzakerelerin ilerlemediğini ifade etti ve süreçte ilerleme sağlamak için yeni bir başlık açılması konusunu desteklediğini söyledi. Geçtiğimiz hafta içinde enerjiden sorumlu AB Komiseri Günther Öttinger Türkiye‟nin üye olması için AB‟nin bir gün dizleri üzerinde Ankara‟ya gideceğini söylemesi üzerine Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle de benzer açıklamalarda bulunmuştu. Westerwelle AB‟nin dikkatli olmaması halinde Türkiye‟nin üyeliğinin kendi çıkarından çok AB‟nin çıkarına olacağı günlerin gelebileceğini ifade etmişti. İnternet bağlantısı için
11 – 17 Mart - İngiltere Parlamentosu‟nun üst kanadı Lordlar Kamarası AB Komitesi tarafından “AB GeniĢlemesinin Geleceği” başlıklı bir rapor hazırlandı. Raporda Lordlar Kamarası‟nda görüşleri alınan uzmanların ve kişilerin tespitlerine de yer verildi. Raporda genişlemenin ne yazık ki AB Konseyi gündeminin arka sıralarına düştüğü, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin AB‟nin iç işlerine odaklanmış olduğu belirtilirken, Euro Alanı krizi ve AB‟nin ekonomik ve mali sorunlarının önemine rağmen AB Konseyi ve üye ülkelerinin genişleme gündemini göz ardı etmemeleri gerektiği vurgulandı. Raporda ayrıca genişleme sürecinin daha zorlu hale geldiği ve AB‟ye katılmak isteyen ülkeler yönünden daha çok çaba gerektirdiği hatırlatıldı. Birçok aday ya da aday olmak isteyen ülkenin Kopenhag Kriterleri‟ni yerine getirmek için daha önceki genişleme turlarından daha yoğun çalışmalar yapması gerektiği ve bu ülkelerden eskisine nazaran daha fazla teknik beklenti bulunduğunun altı çizilen raporda, AB‟nin aday ülkelerin üzerine aşılmayacak yükler koymaması gerektiği vurgulandı. -6-
Lordlar Kamarası raporunda Türkiye‟nin AB üyeliği sürecindeki duraksamanın yerini kademeli de olsa ilerleme yaratan inandırıcı bir sürece bırakmasına ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Raporda ayrıca AB Konseyi tarafından aday ülkeler için ortaya konan en sorunlu şartların aday ülke ve bir ya da birden fazla AB üyesi arasındaki ikili sorunlarla (örneğin Makedonya ve Yunanistan arasındaki isim anlaşmazlığı) ya da müzakere fasıllarının tek taraflı olarak engellenmesiyle (Türkiye‟nin AB‟ye üyelik müzakerelerinde 35 fasıldan 10‟unun G. Kıbrıs ya da Fransa tarafından bloke edilmesi) ilgili olduğu kaydedildi. Raporda ayrıca 2004 yılında adada henüz bir çözüm olmadan G. Kıbrıs‟ın üye yapılmasının bu tarz ihtilafların doğurabileceği sorunlar konusunda AB‟nin acı dersler aldığı vurgulanırken, bu genişlemenin AB‟nin çözüm konusunda teşvik edici rolünün zayıfladığı ve Türkiye‟nin üyelik sürecinin engellendiği belirtildi. Rapor Kıbrıs Sorunu çözülmeden G. Kıbrıs‟ın üye yapılmasının hem AB hem de Türkiye‟nin sorumluluğu bulunan büyük bir hata olduğunu ve hem AB hem de Türkiye için olumsuz sonuçlar doğurduğu tespitine yer verdi. Raporda, gelecekte AB‟nin başka ikili ihtilafları Birlik‟e dâhil etmemek için sorunların üyelikten önce çözümüne odaklanılmasının ve üçüncü bir ülkeye bir aday ülkenin katılımı üzerinde de fakto veto hakkı verilmemesinin önemine dikkat çekildi. Raporda orta vadede bir ya da iki ülkeyle sınırlı olacak bir genişleme sürecinin mevcut AB üyeleri üzerinde çok önemli bir ekonomik etki yapmayacağı, Türkiye‟nin ise bir istisna olmasına rağmen AB tarafından göz ardı edilemeyecek ekonomik fırsatlar sunduğu kaydedildi. Rapor İzlanda ya da Türkiye‟nin genişleme sürecinin sona ermesi durumunda AB‟nin sadece genişlemenin getireceği faydaları kaybetmeyeceği, ayrıca yumuşak gücünü de kaybedebileceğinin altını çizdi. Raporda son olarak Türkiye‟nin üyelik sürecinin hem genişleme yorgunluğu hem de AB‟nin Türkiye‟de reform için ivme yaratma itici gücünü kaybetmeye başlaması nedeniyle durması riskinin kaygıyla karşılandığı belirtilerek, son olarak AB İrlanda Dönem Başkanlığı sırasında müzakerelerde olumlu ivme kazanılabileceğine
dair işaretlerin memnuniyetle belirtildi. İnternet bağlantısı için
karşılandığı
- Genişlemeden sorumlu AB Komiseri Stefan Füle yaptığı yazılı açıklamada Dördüncü Yargı Paketi‟nin TBMM‟ye sunulmasının memnuniyet verici olduğunu belirterek, paketin hızlı bir şekilde kabulü ve yürürlüğe girmesi yönündeki beklentisini dile getirdi. Füle açıklamasında Dördüncü Yargı Paketi‟nin Türkiye‟de insan haklarına saygının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı çizgisine getirilmesi açısından çok önemli bir gelişme olduğunu kaydetti. Dördüncü Yargı Paketi‟nin öncelikle TBMM Adalet Komisyonu‟nda görüşülmesi bekleniyor. İnternet bağlantısı için
29 Ekim – 4 Kasım 25 – 31 Mart - 22 Mart 2013 tarihinde Fondation EurActiv tarafından TÜSİAD‟ın desteğiyle Brüksel‟de Avrupa’nın Geleceği konulu bir çalıştay düzenlendi. Çalıştay Avrupa‟nın Geleceği üzerine görüşlerin paylaşıldığı bir panel ile başladı. Panelde AB Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı ve Genişlemeden sorumlu Eski AB Komiseri Günter Verheugen, AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy‟ün kabinesinden Richard Corbett, TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi ve Avrupa Birliği İşleri Komisyonu Başkanı Simone Kaslowski ve Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi (CEPS) Ekonomik Politika Bölümü Başkanı Cinzia Alcidi konuşmacı olarak yer aldı. Avrupa‟nın Geleceği çerçevesinde orta ve uzun vadede nasıl bir vizyon oluşturulabileceğinin masaya yatırıldığı çalıştaya Türkiye‟nin AB nezdindeki Daimi Temsilcili Büyükelçi Selim Yenel, Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı ve TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Bahadır Kaleağası, AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye Masası Şefi Jean-Christophe Filori‟nin yanı sıra Brüksel‟deki düşünce kuruluşlarından, AB kurumlarından, AB üyesi ülke daimi temsilciliklerinden, özel sektörden ve özel sektör derneklerinden çok sayıda temsilci katıldı. -7-
- Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi Ria OomenRuijten (Hollanda, Hıristiyan Demokrat) tarafından hazırlanan taslak AP Türkiye Raporu AP Dış İlişkiler Komisyonu‟nda oy çokluğuyla kabul edildi. Rapor Nisan ayında AP Genel Kurulu‟nda oylandıktan sonra nihai halini alacak. Raportör Oomen-Ruijten raporun kabulü sonrasında bir basın açıklaması yaparak 2013 yılının AB – Türkiye ilişkileri açısından hayati öneme sahip bir yıl olduğunu vurguladı. OomenRuijten 2013 yılında AB ve Türkiye arasındaki ilişkilerin ortak anlayış ve karşılıklı saygı çerçevesinde olumlu bir atmosferde geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu hedefin hayata geçirilmesi için ise müzakere sürecinde yenilenmiş bir dinamik oluşturulması gerektiğini kaydeden Ria Oomen-Ruijten, AB‟nin Türkiye‟de çağdaş, etkin, tamamen bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemi oluşturulması için daha kapsamlı bir yargı reformu gerçekleştirilmesi yönünde daha etkin rol oynaması gerektiğini de belirtti. AP Türkiye Raportörü Oomen-Ruijten hukukun üstünlüğü çerçevesinde temel hakların sadece yasalarda değil uygulamada da korunmasının ve ceza hukuku çerçevesinde terörizmin geniş kapsamlı tanımının değiştirilmesinin önemine vurgu yaptı. AB ve Türkiye arasındaki üyelik müzakereleri kapsamında yargı sistemi ve temel hakları ele alan 23 ve 24. Başlıkların açılması için çabaların artırılması gerektiğini de belirten Oomen-Ruijten, bu başlıkların yanı sıra enerji başlığının açılmasının da AB – Türkiye işbirliğini perçinleyerek iki taraf için faydalar sağlayacağı tespitinde bulundu. AB – Türkiye ilişkileri çerçevesinde yeni anayasa yapım süreci ve Kürt Sorunu‟nun çözümüne de dikkat çeken raportör, AP Türkiye Raporu‟nun Türk hükümeti ve Abdullah Öcalan arasındaki diyalogdan duyulan memnuniyeti de ifade ettiğini sözlerine ekledi. Oomen- Ruijten bu görüşmelerin ülkedeki sorunların barışçıl ve demokratik bir şekilde çözülebilmesi için bir fırsat olduğu görüşünü dile getirerek, AP olarak ihtilaflı taraflar arasındaki görüşmelerin en yakın zamanda yapısal çerçevesi belirli müzakerelere dönüşmesini teşvik ettiklerini belirtti. Ria Oomen-Ruijten bu kapsamda Türkiye‟deki tüm siyasi partilerin, basın yayın kuruluşlarının ve sivil toplumun barış sürecinin olumlu
sonuçlanması için yapıcı rol oynaması gerektiğini ifade etti. AP Türkiye Raportörü Oomen-Ruijten son olarak bu kapsamda yeni anayasa yapım sürecinin önemine vurgu yaparak, Anayasa Uzlaşma Komisyonu‟nu kuvvetler ayrılığı, devlet-toplum ve din ilişkisi, tüm vatandaşların temel hakları ve kapsayıcı bir vatandaşlık tanımı gibi temel konularda AB değerleriyle uyumlu çalışmalar yapmaya davet etti. Oomen-Ruijten yeni anayasa yapım sürecine Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu‟nun da dâhil edilmesinin gerektiğini vurguladı. İnternet bağlantısı için 8 – 14 Nisan - Genişleme Politikası‟ndan sorumlu AB Komiseri Stefan Füle ve İç İşlerinden sorumlu AB Komiseri Cecilia Malmström Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasası‟nın Türkiye Büyük Millet Meclisi‟nde onaylanması üzerine bir basın açıklaması yaptı. Yasanın onayını Türkiye‟nin göç ve sığınma konularına yasal ve kurumsal bir çerçeve kazandırma isteğini yansıttığını belirtilen ortak açıklamada AB Komisyonu AB ile uluslararası standartlar paralelinde bir göç yönetimi kurma çabalarında Türkiye‟yi kutladı. Stefan Füle ve Cecilia Malmström yasanın onayı sonrasında önemli reformların gerçekleştirilmesinin de gerekli olduğunu, yasanın AB Komisyonu‟nun vize serbestisi için hazırlamış olduğu yol haritasında belirlenmiş olan sorunları çözmeyi de hedeflediğini vurguladı. İnternet bağlantısı için
Füle ve Andor 2012‟de TBMM tarafından kabul edilen yasalarla birlikte kamu ve özel sektörde sendikal haklar yönünde sağlanan ilerlemelerin memnuniyetle karşılandığını dile getirdiler. Taraflar arasında önümüzdeki dönemde bu alanda AB mevzuatıyla tam uyum sağlanması ve Sosyal Politika ve İstihdam faslının açılması üzerine ön gerekliliklerin yerine getirilmesi için Türk yasalarında gerekli değişikliklerin yapılması yönünde yakın işbirliğinin devamı konusunda anlaşmaya varıldığı kaydedildi. Egemen Bağış ayrıca, AB Dönem Başkanı İrlanda'nın Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eamon Gilmore ile görüşerek, takiben yaptığı açıklamada yakında müzakerelere açılması beklenen “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” başlıklı 22. Başlığın yanı sıra 19. başlık olan Sosyal Politika ve İstihdam” başlığını da İrlandalı Bakan ile konuştuklarını dile getirdi. Bağış, 22. Başlıkla ilgili olarak Bölgesel Politikalardan sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn ile de bir araya geldi. Hahn, bu faslın mümkün olan en kısa sürede açılması için gerekli teknik altyapı ve ilkesel zeminin hazır olduğunu dile getirirken, Egemen Bağış önümüzdeki aylarda 22. Müzakere başlığının açılması için sürecin başlatıldığını belirtti. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış Brüksel ziyareti kapsamında Avrupa Politikalar Merkezi (EPC) tarafından düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katıldı ve Türkiye‟nin AB‟ye üyelik süreci ve “barış süreci” ile ilgili bilgiler verdi. İnternet bağlantısı için
15 – 21 Nisan 22 – 28 Nisan - AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen BağıĢ ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik Brüksel ziyaretleri sırasında Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu AB Komiseri Stefan Füle, İstihdam ve Sosyal İşlerden sorumlu AB Komiseri Laszlo Andor ve Bölgesel Politikalardan sorumlu Komiser Johannes Hahn ile buluştu. Görüşmelerde Sosyal Politika ve İstihdam faslının açılması yönünde kaydedilen mesafe ve önümüzdeki dönemde atılması gereken adımlar gözden geçirildi. -8-
- Avrupa Parlamentosu‟nda Hollandalı Hıristiyan Demokrat Parlamenter Ria Oomen-Ruitjen tarafından kaleme alınan Türkiye raporu Genel Kurul‟da yapılan oylamada onaylandı. AP'deki siyasal gruplardan Sosyalistler Grubu, Kıbrıslı Türklere AP'de gözlemci statüsü verilmesi için Başkanlık Divanı'na başvuruda bulunacaklarını açıkladı. Raporda 'İmralı süreci' memnuniyetle karşılanırken, geçtiğimiz yıl Balyoz davasında
çıkan mahkumiyet kararlarına işaret edilerek, benzer davalarla ilgili duyulan kaygılar dile getiriliyor. Raporda, Türkiye ile İsrail arasında diyalogun tekrar başlamasına verilen destek de dile getiriliyor. Raporda yer alan bazı konular aşağıda belirtilmektedir: Vize serbestisi hedefi doğrultusunda Türkiye Geri Kabul Anlaşması‟nı imzalayarak uygulamaya koymalıdır. Anayasa Uzlaşma Komitesi‟nin şu ana kadar olan çalışmaları yavaş tempoda devam etmiştir. 2010 Anayasa Değişiklik Paketi‟nin uygulamaya konulmasında ilerleme kaydedilmesi gereklidir. Yargı reformu Türkiye‟nin demokratikleşme süreci için büyük önem taşımaktadır. İnsan hakları savunucularına yeterli koruma sağlanması önem taşımaktadır. 15 yıl süren Pınar Selek davasında üç beraat kararını ardından 24 Ocak 2013‟te müebbet hapis kararının çıkması, Türkiye'nin yargı sistemindeki eksikliklere bir örnektir. Avukatların, gazetecilerin, muhalefete mensup milletvekillerinin davaların ve gözaltı sürelerinin uzun sürmesi yasal siyasi faaliyetlere engel teşkil etmektedir. Tolerans kültürünün mevcut olduğu bir ortamda azınlık haklarının gözetilmesi gerekmektedir. Avrupa Parlamentosu‟nda kurulacak bir görev gücü ile Türkiye‟deki gazetecilere açılmış davaların duruşmaları ve yargı reformu süreci yakından takip edilecektir. Türkiye İnsan Hakları Eylem Planı‟nı onaylayıp uygulamaya koymalıdır. Türkiye‟de radyo ve televizyon işletmeleri ve bu işletmelerin yayınlarını belirleyen yasalar AB‟nin Sesli ve Görsel Medya Hizmetleri Yönergesi ile uyumlu değildir. Medyanın büyük bir bölümü başka faaliyet alanları da bulunan büyük işletmelere ve holdinglere aittir. AB Komisyonu‟nun adalet ve temel hak ve özgürlükler başlığında müzakerelere başlanmasına yönelik çalışmalarına AP de destek vermektedir. İstihdam ve sendikal haklar alanında daha fazla ilerleme kaydedilmelidir. Bu alandaki yeni yasaların AB müktesebatı ve ILO sözleşmelerine uygun olması gereklidir. -9-
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi'ne Dair Kanun olumlu bir gelişmedir ve tüm ülkede tam olarak uygulamaya konulması gereklidir. AB‟nin 2020 Stratejisi‟ne göre AB‟de kadın istihdamının %75‟e çıkarılması hedeflenirken Türkiye‟nin 2023 istihdam hedefinde bu hedef %35‟tir. Okullarda kullanılan kitap gibi tüm araç ve gereçlerin etnik ve dini ayrımcılık içermemesi için özel bir önem verilmelidir. Abdullah Öcalan ile hükümet arasında diyaloga başlanması olumlu bir gelişmedir. Barış sürecinin başarıya ulaşması için medya, siyasi partiler ve sivil toplum yapıcı bir rol izlemelidir. Onbinlerce AB vatandaşının zarar gördüğü “Yeşil Sermaye” yolsuzluklarıyla ilgili tazmin süreci hızlandırılmalıdır. İnternet bağlantısı için
21 – 26 Mayıs - AB ve ABD arasında müzakere edilecek olan serbest ticaret ve yatırım anlaĢmasının Türkiye‟ye etkilerini ele almak üzere Brüksel‟de 5 Haziran‟da bir konferans düzenleniyor. TÜSİAD, FTI Consulting ve İstanbul Ekonomi ortaklığıyla düzenlenecek olan konferansta Avrupa Parlamentosu üyesi İngiliz milletvekili Graham Watson, TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Bahadır Kaleağası, İstanbul Ekonomi Kurucu Ortağı Sinan Ülgen, TürkAmerikan Platformu Başkanı İlkem Şahin ve AB Komisyonu Ticaret Genel Müdürlüğü Direktörü İgnacio Garcia Bercero konuşmacı olarak yer alacak. 27 Mayıs – 2 Haziran - AB – Türkiye 51. Ortaklık Konseyi 27 Mayıs Pazartesi günü gerçekleştirildi. Toplantı sonrası yapılan ortak basın toplantısında Genişleme Politikası‟ndan sorumlu AB Komiseri Stefan Füle, Türkiye‟nin müzakere başlıkları ile ilgili açılış kriterleri başta olmak üzere AB reformlarını yerine getirmesi gerektiğini belirterek, AB ülkelerine de müzakere başlıklarının açılması çağrısında bulundu. Toplantıda Türkiye‟yi Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu, AB‟yi Dönem Başkanı İrlanda‟nın Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Ticaret Bakanı Eamon Gilmore ve Stefan Füle temsil etti. Basın açıklaması sırasında Dönem Başkanı‟nı temsilen Eamon Gilmore AB‟nin Türkiye ile ilişkilere büyük önem verdiğini, önümüzdeki günlerde yeni bir başlığın müzakerelere açılacağını belirtti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise 1963 başlayan süreçte yarım yüzyıl geçtiğini, Türkiye için AB ile ilişkilerin stratejik önem taşıdığını ve Türkiye‟nin tam üyelik istediğini, içinde Türkiye‟nin bulunduğu bir AB‟nin daha güçlü olacağını, sadece bir başlığın müzakerelere açılmasının yeterli olmadığını, on yedi başlığın siyasi nedenlerden ötürü askıya alınmış olduğunu, müzakerelerin bitmesi için bir elli yılın daha beklenemeyeceğini vurguladı. AB ve Türkiye arasındaki ilişkilerde yeni bir perspektif gerektiğine işaret eden Davutoğlu, Türkiye‟nin AB üyeliği uluslararası topluma önemli bir mesaj olacağının altını çizdi. Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulaması ile ilgili olarak Eamon Gilmore Türkiye‟nin öncelikle Geri Kabul Anlaşması‟nı imzalaması gerektiğini, bunun sürece yeni bir dinamizm kazandıracağını ve vize serbestisinin daha sonra gündeme geleceğini belirtirken Ahmet Davutoğlu ise taraflar arasında vize müzakerelerinin 2009‟da başladığını hatırlatarak, sürecin bir an önce sona ermesi gerektiğini, bunun için Geri Kabul Anlaşması imzalanırken, AB‟nin de Türk vatandaşlarına uyguladığı vizeyi kaldırması gerektiğini belirtti. İnternet bağlantısı için
3 – 9 Haziran - Avrupa Parlamentosu Sosyalistler Grubu İstanbul Gezi Parkı ile ilgili gösterilere ilişkin bir basın bildirisi yaptı. Göstericilere yönelik polisin aşırı şiddetli müdahalesini en ağır şekilde kınayan basın bildirisinde iki kişinin öldüğü ve binlerce göstericinin gözaltına alınmış olduğunun öğrenildiği belirtiliyor. - 10 -
Türk hükümetinin siyasi amaçları olan projeler nedeniyle toplumda yeni çatışmalar yaratmaktan kaçınıp, barış ve sosyal adalet için çalışması gerektiğini belirten Swoboda, Sosyalistler Grubu‟nun birçoğu polisin attığı gözyaşı bombalarına maruz kalmış olan göstericilerle dayanışma içinde olduğunun altını çiziyor. Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda, Başbakan Erdoğan‟ın Taksim yöresiyle ilgili proje tartışmalarına sivil toplumu dahil etmediğini vurgularken, polis şiddetinin engellenmesi gerektiği çağrısında bulunuyor. Başbakan Erdoğan‟ın protesto gösterileri ile ilgili olarak saldırgan tarzdaki açıklamalarının halkın isteğini anlamamış olduğunu açıkça ortaya koyduğunu bildiren Swoboda, Başbakan‟ın toplumu bölen konuşmalarıyla kitlesel ayaklanmayı tırmandırmak yerine masum vatandaşlara yönelik şiddeti bir an önce sona erdirmesi gerektiğini vurguluyor. AB‟ye katılım yolculuğuna devam etmek istiyor ise Türk hükümetinin ulusal birliği kuvvetlendirmek için önemli projelere muhalefet ve sivil toplumu mutlaka dahil etmesi gerektiğini hatırlatıyor. Swoboda Başbakan Erdoğan‟ın ve liderliğindeki AKP‟nin demokratikleşme sürecine devam etme konusunda istekli görünmediğini belirtiyor. İnternet bağlantısı için - AB Güvenlik ve Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton‟ın Ofisi, 2 Haziran Pazar günü Türkiye‟deki eylemlerle ilgili bir açıklama yayımladı. İlgili açıklamada Ashton‟ın İstanbul ve diğer şehirlerde yaşanan şiddet nedeniyle derin endişelerine vurgu yapılırken, polis tarafından orantısız güç uygulamasından duyulan üzüntü kaydedildi. Ashton tüm yaralıların hızla iyileşmesi dileklerini ileterek, tüm tarafları itidalli davranmaya ve şiddeti durdurmaya davet etti. Ayrıca, mevcut soruna barışçıl bir çözüm bulunması için diyalog sürecinin başlatılması gerektiği belirtildi. İnternet bağlantısı için
10 – 16 Haziran - FTI Consulting, TÜSİAD ve İstanbul Economics tarafından düzenlenen “Türk ĠĢ Dünyası ve Transatlantik Ticaret ve Yatırım
Ortaklığı” başlığı altındaki panel 5 Haziran‟da Brüksel‟de gerçekleştirildi. Türkiye'nin AB nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel yaptığı açılış konuşmasında AB – ABD arasındaki serbest ticaret ve yatırım anlaşmasının dünyanın geleceğini şekillendireceğine ve bu sürece Türkiye‟nin dahil olmasının tüm taraflar için ek faydaları olacağına dikkat çekti. Avrupa Parlamentosu Liberal Demokratlar Grup Eski Başkanı ve İngiliz milletvekili Graham Watson ise yaptığı konuşmada Türkiye‟de yaşanan gelişmelerin demokratik geçiş sürecinin işareti olduğuna vurgu yaptı. Watson aynı zamanda Türkiye‟nin son yıllarda kaydettiği ekonomik gelişimin ve kurduğu güçlü ikili ticaret ilişkilerinin etkileyici olduğunu belirtti. Öte yandan AB kurum ve temsilcilerinin Türkiye ve Türkiye‟ye ilişkin konulara bakış açılarının yüzeysel ve sınırlı olduğu eleştirisini getirerek, AB - Türkiye ilişkisinde potansiyelin henüz tam olarak ortaya çıkarılamadığını kaydetti. Panelde TTYO‟nun Türkiye ile taraflar arasındaki ilişkilere olan etkisinin dikkatle ele alınması gerektiği, içinde bulunduğumuz dönemde Türkiye ekonomisinde büyüme eğiliminin yavaşladığı ve bunun büyük ölçüde AB ve ABD ekonomilerindeki durgunluktan kaynaklandığı vurgulandı. Dolayısıyla AB ve ABD ekonomisinde toparlanma ve büyüme sağlayacak adımların uzun vadede Türkiye‟ye de fayda sağlayacağı vurgulandı. Anlaşmanın Türkiye üzerindeki olumlu etkilerinin artırılması için TTYO müzakerelerinin katılımcı bir anlayışla yürütülmesi gerektiğinin altı çizildi. Bunu sağlamak üzere panelde ortaya konulan öneriler şu şekilde sıralanıyor: Müzakere sürecinde Türkiye ile düzenli diyalog halinde olunması, AB – ABD müzakerelerine Türkiye‟nin gözlemci ülke olarak katılması, Türkiye – ABD serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin eşzamanlı olarak sürdürülmesi, AB – ABD arasındaki nihai anlaşmaya AB üyelik sürecinde olan ve gümrük birliğini tamamlamış ülkeleri kapsayan bir madde eklenmesi. - 11 -
- AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton 9 Haziran‟da yayınladığı basın açıklamasında Türkiye'deki gelişmelerden endişe duymaya devam ettiğini belirtti ve "diyalog, karşılıklı saygı, anlayış ve kapsayıcılığa dayalı çözüm" çağrısında bulundu. Taksim Gezi Parkı olayları nedeniyle hayatını kaybedenler olması ve çok sayıda yaralı bulunmasına derinden üzüldüğünü belirterek, tüm şiddet olaylarının durması, polisin aşırı güç kullanımına son verilmesi, sorumluların hemen tespit edilip, soruşturmadan geçirilerek hesap ermesinin büyük önem taşıdığını ifade etti. Ashton gerilimin devam ediyor olmasının tüm tarafların kendini kısıtlaması gerektiğini ve diyalog, karşılıklı saygı, anlayış ve kapsayıcı bir yaklaşım içinde hızla çözüm bulunulmasına ihtiyaç olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Gerginliğin tırmanmasından kaçınmak, güven tesis etmek ve demokrasiyi güçlendirmek için yetkililerin açık katılımının şart olduğunu vurguladı. Türkiye‟nin AB‟ye üyelik müzakerelerinin ve Kopenhag kıstaslarına bağlılığının insan hakları ve temel özgürlüklerinin güvence altına almak üzere gerekli çerçeveyi sağladığını belirten Ashton, sosyal medyanın da baskı altına alınmaması gerektiğini vurguladı. Catherine Ashton tüm sınırlandırmaların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile belirlenen çerçeve içinde kalması gerektiğine işaret etti. İnternet bağlantısı için
17 – 23 Haziran - Avrupa Parlamentosu tarafından Türkiye‟deki gelişmelere ilişkin 12 Mayıs Çarşamba günü onaylanan kararda 31 Mayıs 2013 tarihinde polisin İstanbul Gezi Park‟ta planlanan inşaat projesi sonucu kesilecek ağaçlara engel olmak üzere toplanan eylemcilere aşırı şiddet uyguladığı ve şiddetli müdahalenin polis ve eylemciler arasında çatışmalara yol açtığı belirtiliyor. Eylemlerin hızla diğer şehirlere yayıldığına dikkat çekilen kararda olaylar sırasında 4 kişinin hayatını kaybettiği, 1.000‟in üzerinde yaralı bulunduğu ve toplu gözaltı ve tutuklamaların olduğu kaydediliyor. Aynı
zamanda biber gazının kullanıldığına dikkat çekiliyor.
yoğun
olarak
Gezi Park inşaat projesinin eylemleri başlatan unsur olmakla birlikte devam etmekte olan eylemlerin tek sebebi olmadığı ve son dönemlerde ülkenin gündeminde bulunan eğitim ve alkol satışları gibi yeni karar ve yasal düzenlemelerin Türk halkının belirli bölümlerinde yarattığı endişelerle bağlantılı olduğu belirtiliyor. Bu bağlamda eylemcilerin azınlık görüşlerinin temsili, otoriter yönetişim, hukukun üstünlüğü, iyi yönetişim ilkelerinin zayıflığı ve adil yargı süreçleri ile ilgili endişeleri bulunduğu kaydediliyor. Geleneksel medya kuruluşlarının konu ile ilgili sessiz kaldığına, öte yandan Twitter kullanıcılarının da gözaltına alındığına dikkat çekiliyor. Medya özgürlüğüne de vurgu yapılan kararda, Türkiye‟de gittikçe artmakta olan belirli sansür uygulamaları ve otosansürün endişe verici olduğu kaydediliyor. Ayrıca toplantı özgürlüğü, ifade özgürlüğü (online ve offline sosyal medya dahil olmak üzere) ve basın özgürlüğünün AB‟nin temel ilkeleri olduğu kaydedilirken, bu ilkelerin aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası‟nın ilgili maddeleri ile korunduğuna dikkat çekiliyor. Bu bağlamda ilgili makamlar, önümüzdeki dönemde aşırı ve orantısız güç uygulayan polislerle ilgili inceleme ve hukuki süreç başlatılması, mağdurlara tazminat ödenmesi, tutuklanan ve gözaltına alınan barışçı eylemcilerin serbest bırakılması yönünde gerekli adımları atmaya davet ediliyor. Ayrıca Türk Hükümeti‟ne barışçıl eylemcilere karşı sert tedbirler alınmaması yönünde çağrıda bulunulurken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olayların tırmanmasını engellemek üzere birleştirici ve uzlaştırıcı bir rol oynamaya davet ediliyor. Öte yandan olaylar sırasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç‟ın benimsediği uzlaştırmacı ve diyaloga açık tutumlarının memnuniyetle karşılandığı ifade ediliyor. - 12 -
Kuvvetler ayrılığı ilkesinin öneminin vurgulandığı kararda, emniyet güçleri ve yargıçlara bireysel hak ve özgürlükler ile İstanbul Protokolü üzerine düzenli ve yoğun eğitim sağlanması tavsiye ediliyor. Ayrıca yerel ve ulusal makamların, kentsel ve bölgesel kalkınma planları ve projeleri kapsamında uygulama aşamasından önce kamu danışma süreci başlatmaları öneriliyor. İnternet bağlantısı için 24 – 30 Haziran - AB Komisyonu‟nun Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye‟de ifade ve basın özgürlüğünü ele aldığı “Speak Up!” (Sesini Duyur) başlıklı konferans 20 Haziran‟da Brüksel‟de gerçekleştirildi. Konferansın açılış konuşmasını yapan Stefan Füle AB üyeliğine aday ülkelerin öncelikle güçlü bir demokrasiye sahip olması gerektiğini, ifade özgürlüğünün de demokrasinin en temel ilkelerinden biri olduğunu vurguladı. Stefan Füle vermek istediği mesajların muhatabının sadece Balkan ülkeleri ve Türkiye olmadığını, AB ülkelerine de aynı mesajı verdiğini belirterek, üye ülkeler ve aday ülkelerin ifade özgürlüğü ve demokrasi ile ilgili aynı standartları sağlaması gerektiğini belirtti. AB‟nin de bu alanda yeterli yasal düzenleme ve denetleme sistemi olup olmadığını yeniden düşünmesi gerektiğini vurguladı. 2011 yılında gerçekleştirilen birinci konferansı hatırlatan Stefan Füle o konferansın sonuçlarına göre bazı eylemler gerçekleştirildiğini belirterek şu örnekleri ifade etti: AB‟ye katılım sürecinde ifade özgürlüğünün önemli bir kıstas olarak öne çıkarılması; İfade ve medya özgürlüğü ilkelerinin uygulamaya konulmasında mali ve teknik yardım sağlanması; Aday ülkelerin AB düzeyine gelme çabalarının Pozitif Gündem ve Yüksek Düzeyde Danışma Komisyonu gibi diyalog yapıları oluşturularak desteklenmesi; Özellikle Avrupa Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü ile işbirliğinin güçlendirilmesi;
Aday ülkelerin yanı sıra potansiyel aday ülkelerdeki AB Temsilciliklerinin hükümetler ve gazetecilerle diyalogu güçlendirmesi; Her yıl yayımlanan ilerleme raporlarında medya özgürlüğü konusunun ön plana çıkarılması. Stefan Füle, araştırmacı gazeteciliği teşvik etmek için AB Komisyonu‟nun bir ödül oluşturulduğunu belirtti. Balkan ülkeleri ve Türkiye‟de gazetecilere yönelik şiddetin önemli bir sorun olduğuna değinen Füle, şiddet tehdidinin oto-sansüre yol açtığını söyledi. İnternet bağlantısı için
- Almanya Başbakanı Angela Merkel‟in lideri olduğu Hıristiyan Demokrat Birliği partisi Eylül‟de gerçekleşecek seçimleri hedefleyerek oluşturulan parti programını 23 Haziran Pazar günü onayladı. 128 sayfalık manifestoda seçmenler Almanya ve Avrupa Birliği‟ni krizden çıkarmak üzere Hıristiyan Demokratlar‟a ve Bavyera‟daki kardeş partileri olan CSU‟ya oy vermeye çağrılıyor. Ayrıca bundan sonra hiçbir Euro krizinde katı kurallar uygulanmadan mali destek verilmesinin söz konusu olmayacağı, reformlardan taviz verilmeyeceği ve kamu açıkları ile kamu borçlarının ortadan kaldırılacağı vurgulanıyor. Ayrıca partinin Türkiye‟nin AB üyeliği konusuna yaklaşımını değiştirmediği, Türkiye‟nin AB‟ye üyeliğine karşı oldukları, Türkiye‟nin büyüklüğü ve ekonomik yapısı göz önüne alındığında Avrupa‟nın bunun altından kalkamayacağı iddia ediliyor. Bununla birlikte AB ve Türkiye arasındaki bağların güçlendirilmesi fikri ön plana çıkarılıyor. Bununla birlikte Angela Merkel Pazar günkü konuşmasında Türk hükümetinin “ayrıcalıklı ortaklık” konusunu kesinlikle reddettiğini, artık bu nedenle de Almanya‟nın bunu tekrarlamaktan vazgeçtiğini ileri sürmüştü. İnternet bağlantısı için
1 – 7 Temmuz - AB Genel İşler Konseyi Türkiye‟nin AB‟ye katılım müzakerelerinde 22 numaralı başlık olan Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Eşgüdümü başlığının açılmasını kabul etti. Ancak müzakerelerin AB Komisyonu'nun - 13 -
Türkiye İlerleme Raporu‟nu yayımlamasından sonra karşılıklı olarak belirlenecek bir tarihte Türkiye'nin katılımıyla gerçekleştirilecek hükümetler arası konferansta başlatılacağı belirtildi. İnternet bağlantısı için - 72. AB - Türkiye Karma Parlamento Komisyonu (KPK) toplantısı 27-28 Haziran tarihlerinde Brüksel‟de gerçekleşti. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu AB Komiseri Stefan Füle toplantılara katılmadı. Toplantının ilk gününde Gezi Parkı olayları ve Türkiye‟deki bölgesel kalkınma politikasının gelişimi konuları ele alındı. Toplantının ikinci gününün gündeminde ise Suriye vardı. AB kanadından katılımın az olduğu oturumda, Suriye Ulusal Konseyi üyesi Muaz El Hatip Suriye‟deki gelişmeleri ele alan bir konuşma yaptı. İnternet bağlantısı için - AB Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İşleri Komisyonu toplantısına katılarak AB‟nin Türkiye, İran ve Suriye ile ilişkilerinde son durum hakkında parlamenterlere bilgi verdi. AP Genel Kurulu‟ndaki görüşmelerde de ortaya çıkmış olduğu gibi Türkiye‟de polisin barışçı göstericilere yönelik davranışı konusunda AP üyelerinin endişeli olduklarını bildiğini belirten Catherine Ashton, gerekli soruşturmaların yürütülerek sorumluların ortaya çıkarılması yönündeki yaklaşımını koruduğunu vurguladı. Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile önümüzdeki hafta Brunei‟de ASEAN Bölgesel Forumu‟nda da görüşeceğini belirten Ashton, sivil toplum ve muhalefetin seslerini duyurmalarını sağlamak üzere AB ile Türkiye arasındaki diyalogun devam edeceğini söyledi. Türkiye ile AB‟nin ilişkisinin hukukun üstünlüğü insan hakları, demokrasi gibi ortak değerlerde en yüksek potansiyele ulaşmak üzere gelişeceğini ifade etti. Catherine Ashton, AB Genel İşler Konseyi‟nin 22 numaralı müzakere başlığı olan Bölgesel Politikalar başlığının AB Komisyonu‟nun Türkiye İlerleme Raporunu sonbaharda yayımlaması sonrasında düzenlenecek olan hükümetler arası konferansta açılması yönünde karar aldığını belirtti. Bunun AB ve Türkiye arasındaki
ilişkilerin hızını korumak üzere bulunmuş bir çözüm olduğunu ifade eden Ashton aynı zamanda mevcut durumun AB tarafından da idrak edilmiş olduğunun bir göstergesi olduğunu vurguladı. İnternet bağlantısı için 15 – 21 Temmuz - Maliye Bakanı Mehmet ġimĢek Brüksel‟deki temasları sırasında Avrupa Politikaları Merkezi‟nde (EPC) bir konferans verdi. Türkiye ekonomisinin yakın dönemde gösterdiği gelişmeleri açıklayan Mehmet Şimşek, konuşmasında AB ve Türkiye arasındaki ilişkileri de değerlendirdi. Türkiye‟nin dış ticaret alanında gösterdiği başarıları hatırlatan Mehmet Şimşek, 2002 yılında sadece 8 pazarla etkileşim halinde olunduğunu, 2012‟de bu sayının 32‟ye çıktığını vurguladı. Konuşmasında AB‟nin üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği serbest ticaret anlaşmalarına değinen Şimşek, Meksika ve Güney Afrika örneğini vererek, AB ile yaptıkları anlaşma paralelinde Türkiye ile STA müzakere etmek istemeyen ülkelerin de bulunduğunu, AB‟nin bu konuda Türkiye‟yi yalnız bıraktığını hatırlattı. AB ve ABD arasında müzakerelerine başlanan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı anlaşmasını Türkiye açısından da çok önemli olduğunu belirtti ve Türkiye‟nin müzakere sürecinde yer alması gerektiğini, bu konuda ABD‟nin de olumlu bir yaklaşım içerisinde bulunduğunu ifade etti. 2 – 8 Eylül - Avrupa Yatırım Bankası (AYB) ve İLBANK arasında 8,5 milyon € tutarında bir hibe anlaĢması imzalandı. Belediye Finansmanı Kolaylığı enstrümanını yöneten AYB tarafından imzalanan anlaşma, İLBANK ile belediye müşterilerinin AB Komisyonu tarafından verilen ve Türkiye'deki belediyelere yönelik banka kredilerinin geliştirilmesini amaçlayan hibelerden yararlanmasına imkân tanıyacak. Bu hibe ile su, atık su ve katı atık alanlarındaki belediye yatırımı programlarının finansmanı amacıyla İLBANK'a yönelik olarak halen yürürlükte olan - 14 -
150 milyon €'luk birleştirilecek.
AYB
kredi
kolaylığıyla
Söz konusu hibe, AYB kredilerinin belediye yatırımlarına dönük olanaklarını da zenginleştirecek. Komisyon'un hibe kaynakları, ulusal gereklilikler ile Avrupa Birliği çevre ve ihale gereklilikleri arasındaki farkları kapatma doğrultusunda kurum-içi teknik uzmanlığı ve proje eleme kapasitesini güçlendirerek, İLBANK'ın kurumsal kapasitesini artıracak. Bunlara ek olarak, proje hazırlama maliyetini ve yatırımların ilgili teknik çalışmalarını kapsayan hibe unsuruyla birlikte belediyelerin çevre yatırımlarının ödenebilirlik şartlarını iyileştirecek. İnternet bağlantısı için
16 – 22 Eylül - Avrupa Parlamentosu Liberaller Grubu (Avrupa için Liberal ve Demokrat İttifakı) üyesi Alexander Graf Lambsdorff Alman “Die Zeit” gazetesi için Türkiye – AB iliĢkilerinin 50. yılı çerçevesinde bir makale kaleme aldı. AB‟nin yeni bir Türkiye stratejisine ihtiyacı olduğu vurgulanan makalede, üyelik hedefinin henüz belirgin olmadığı ve Ortaklık Anlaşması‟nın imzalandığı 1963 yılından bu yana geçen dönemde AB – Türkiye ilişkileri, yavaş, kimi zaman geri adımların atıldığı, ancak sonunda tarafların birbirine yakınlaştığı bir süreç olarak değerlendiriliyor. AB üye ülkelerinin üyelik perspektifini somutlaştırarak, Türkiye ile katılım müzakerelerinin başlatılması kararını aldıkları günlerde dahi başta Fransa ve G. Kıbrıs olmak üzere pek çok üyenin Türkiye‟nin AB üyeliğine hazır olmadığına dikkat çekilirken, gelinen noktada Türkiye‟nin Avrupa‟ya uzak olduğuna işaret ediliyor. Bunun bir nedeninin, Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan ve dolayısıyla Ankara‟da anlaşılır bir hayal kırıklığı yaratan üye ülkeler olduğu belirtiliyor. Lambsdorff makalesinde AB‟nin müzakere sürecinde olduğu ülkelere karşı dürüst bir politika izlemesi gerektiğine dikkat çekerek, müzakerelerin nihai hedefi olan üyelik fikrine ilke olarak karşı çıkılıyorsa her üç yılda bir teknik fasıl açılmasının tarafları çözüme ulaştırmayacağını dile getiriyor. Lambsdorff,
Türkiye'nin adil muamele görmeye hakkı olduğuna vurgu yapmakla beraber, AB‟nin Türkiye‟nin üyeliğinin AB‟ye katkıları konusunda uzlaşı sağlayamaması ve ek olarak AB içerisinde etkili üyelerin vatandaşlarının Türkiye‟yi Birlik içerisinde istememesi göz önünde bulundurulduğunda, AB‟nin daha farklı bir tutum sergileyemediği değerlendirmesinde bulunuyor. Durum böyleyken katılım müzakerelerini sürdürmek yapıcı olmadığı gibi biraz da maceraperestlik olarak yorumlanıyor. Bu durumun fark edilmesinin AB – Türkiye arasında üyelik konusuna hemen etki etmeyecek, ancak iş birliği yapılabilecek konuların belirlendiği “pozitif gündem” çalışmalarının başlatılmasının sebeplerinden olduğuna dikkat çekiliyor. Pozitif Gündem‟in akıllıca bir strateji olduğu, ancak aynı zamanda üyelik müzakerelerine hiç başlanmaması gerektiğinin gecikmeli bir itirafı olarak da değerlendirebileceği belirtiliyor. Bu durumun Türkiye‟ye düşmanlık beslenmesinden kaynaklanmadığı, ancak tek üye için tek bir AB yaklaşımı olduğu sürece adil müzakerelerin tarafsız bir şekilde yürütülemeyeceği belirtiliyor. Lambsdorff‟a göre AB, tam üye olamayacak ülkelere de bir perspektif sunmayı başarabilecek duruma geldiğinde Türkiye yeniden AB‟ye uygun hale gelecektir. İnternet bağlantısı için 23 – 29 Eylül - Alman Marshall Fonu 2013 yılı Transatlantik Eğilimler anketini yayımladı. Haziran ayında gerçekleştirilen anket ABD, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, İspanya, İsveç, İngiltere ve Türkiye‟de vatandaşlarla yüzyüze ya da telefon görüşmeleri yöntemi kullanılarak gerçekleştirildi. . Benzer soruların her yıl yeniden sorulduğu anket Türkiye hakkında da değerlendirmeler içeriyor. Ankette öne çıkan bulgulardan bazıları aşağıda yer almaktadır: Avrupalılar AB ve memnuniyetsizliklerini çıkarmaktadır.
Euro ön
ile
ilgili plana
- 15 -
ABD‟lilerin yarısı Obama yönetiminin uluslar arası politikalarını başarılı bulurken, ekonomi yönetimini yeterince başarılı bulmamaktadır. Ankete yanıt verenlerin büyük bir çoğunluğu (ABD %62‟, AB %46 ve Türkiye %41) Çin‟in bir “fırsattan” çok “ekonomik tehdit” olduğunu düşünüyor. ABD'lilerin %62'si, Türkiye ve AB vatandaşlarının ise %72'si Suriye'ye askeri müdahaleye karşı çıkıyor. AB‟lilerin %64‟ü Hindistan, Brezilya ve Endonezya gibi gelişmekte olan ülkelerin ekonomik fırsat getirdiği görüşünü taşıyor. Ankette görüşülen kişilerin büyük çoğunluğu ekonomik krizde önemli ölçüde etkilendiği görüşünde. Avrupalıların %65‟i ve ABD‟lilerin %75‟i krizden kişisel olarak çok etkilendiklerini ileri sürüyor. Avrupalıların %85‟i, ABD‟lilerin %68‟i ve Türklerin %69‟u ekonomik sistemin faydalarının sadece azınlıkta yer alan bir kesime aktarıldığı görüşünü taşıyor. Ülkelerinin AB üyesi olmasının olumlu olduğu görüşünü taşıyanların oranı ülkelere göre farklılık gösteriyor; Almanya‟da bu oran %71 iken İngiltere‟de %40 ve Portekiz‟de %49 oranında bulunuyor. Türkiye‟de ankete katılanların %44‟ü Türkiye‟nin AB‟ye katılmasını istediklerini belirtiyor. Bu oran 2004 yılında %73 seviyesindeydi. AB‟ye katılımın olumsuz olacağını düşünenlerin oranı ise %34. Bu oran ise 2004‟te %25‟ti. Türklerin %38‟i Türkiye‟nin uluslararası ilişkilerde kendi başına hareket etmesi, %21‟i ise AB ile birlikte hareket etmesi gerektiğini savunuyor. AB ülkelerinden katılımcıların %20‟si Türkiye‟nin AB‟ye üyeliğinin olumlu olacağını, %33‟ü ise kötü olacağını düşünüyor. Katılımcıların %37‟si ise bunun ne kötü ne de iyi olacağını ifade ediyor. İnternet bağlantısı için
7 – 13 Ekim - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 30 Eylül tarihinde açıklanan DemokratikleĢme Paketi sonrasında gazetecilerden gelen bir soruya cevaben AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano tarafından yapılan açıklamada AB
Komisyonu‟nun reform açıklamalarını dikkatle takip ettiğini ve yapılan Başbakan Erdoğan‟ın reformlar açısından AB müktesebatı ve standartlarının yol gösterici olduğu yönündeki sözlerinin memnuniyet verici olduğunu belirtti. Stano Demokratikleşme Paketi kapsamında Türkçe dışındaki dillerin birçok alanda kullanımı, Mor Gabriel Manastırı‟nın iadesi gibi azınlık hakları, siyasi partilere devlet yardımı sağlanmasında yüksek seçim barajı konusunda ilerlemeler kaydedildiğini belirtirken, reformların uygulanması sürecine muhalefet partilerinin de katılımını önemsediklerini belirtti. Stano Demokratikleşme Paketi‟nde ele alınan konuların yasaya dönüştürülmesi sürecini Paketi‟nin uygulanma sürecini ve şeffaflığını dikkatle izleyeceklerini dile getirdi ve konunun AB Komisyonu‟nun 16 Ekim tarihinde açıklanacak 2013 İlerleme Raporu‟nda da yer bulacağını bildirdi. İnternet bağlantısı için - Genişlemeden sorumlu AB Komiseri Stefan Füle 2 Ekim tarihinde AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen BağıĢ ile Brüksel‟de bir araya geldi. Görüşmede Füle ve Bağış Türkiye‟nin AB üyelik müzakerelerindeki son durum ve 16 Ekim‟de AB Komisyonu tarafından yayımlanacak 2013 İlerleme Raporu konusunda istişarede bulundular. Görüşme sonrası Komiser Füle tarafından yapılan açıklamada AB‟nin Türkiye ile yakın ilişkilerinin devamının ve AB standartlarının Türkiye‟de gerçekleştirilecek reformlar için ölçüt olmasının önemine dikkat çekildiği ve bu bağlamda Başbakan Erdoğan tarafından yapılan atfın memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Füle Türkiye‟deki reform sürecinin devamı ve uygulamasının ülkedeki tüm kesimlerin katılımıyla gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı. Füle üyelik müzakerelerinin tekrar ivme kazanması gerektiğini belirtirken, 22 no‟lu Bölgesel Politikalar başlığının açılmasının önemli bir adım olduğunu kaydetti. Füle ayrıca gelecekte Türk vatandaşları için vizesiz AB uygulamasının hayata geçirilmesi için başlatılan diyalog ve AB – Türkiye Geri Kabul Anlaşması‟nın imzalanmasının da yakın dönemde gerçekleşmesini temenni ettiğini bildirdi. İnternet bağlantısı için - 16 -
- 30 Eylül‟de açıklanan Demokratikleşme Paketi ile ilgili Avrupa Parlamentosu Kuzey Yeşil Sol GUE/NGL Grubu üyesi Jürgen Klute (Almanya) tarafından yapılan açıklamada paketin doğru yönde bir adım olduğu ancak Türkiye‟nin ihtiyaç duyduğu anayasal reformun yerine geçemeyeceği belirtildi. Klute paketin Kürt Sorunu‟nun çözümüne ivme kazandıracak devlet okullarında anadilde eğitim, siyasi tutukluların salıverilmesi ve seçim sisteminde yapılması istenen değişiklikler gibi önemli talepleri karşılamadığı yorumunda bulundu. Klute reform paketinin demokratik çoğulculuk, azınlıkların korunması ve yerel ile bölgesel düzeyde kendi kendini yönetme gibi AB standartlarını yakalamak için yetersiz olduğu değerlendirmesini yaptı. İnternet bağlantısı için 14 – 20 Ekim - AB Komisyonu, 2013 Türkiye Ġlerleme Raporu‟nu 16 Ekim 2013, Çarşamba günü yayımlayacak. Ekim 2012 – Eylül 2013 dönemini kapsayan ilerleme raporunun henüz resmi ve kesinleĢmiĢ olmayan taslağı üzerinden yapılan inceleme sonuçlarına göre AB-Türkiye ilişkilerinde öne çıkan konular şöyle: Geri Kabul Anlaşması‟nın imzalanması ve vize serbestisi sürecinin başlaması, Öncelikli olarak doğal gaz ve elektrik alanında devam etmekte olan enerji konularında işbirliği, “Pozitif Gündem” kapsamında Gümrük Birliği‟nin AB ve Türkiye üzerindeki etkileri ve olası yeni fırsatlar temelinde yeniden değerlendirilmesi, Gümrük Birliği kapsamında taahhütlerin yerine getirilmesini engelleyen yasaların ve ticaretin önündeki teknik engellerin ortadan kaldırılması gerekliliği. İlerleme Raporu taslağı aynı zamanda Türkiye‟nin, AB‟nin serbest ticaret anlaşması (STA) imzaladığı bazı ülkelerle anlaşma gerçekleştirmediği ve bu nedenle de Gümrük Birliği‟nin işleyişini etkileyen bir ticaret asimetrisi ile karşı karşıya kaldığı yönündeki eleştiriye de vurgu yapmakta.
2013 yılı için Türkiye‟ye 903 milyon € sağlayacak olan Katılım Öncesi Yardım Enstrümanı‟nın (IPA) 2014-2020 yılı dönemi için belirlenmesi üzerine “ülke stratejisi” belgesinin AB Komisyonu tarafından hazırlanmakta olduğu da ele alınıyor. Bölgesel Politikalar ve Yapısal Enstrümanların Eşgüdümü konusundaki 22 numaralı müzakere başlığı ile ilgili müzakerelere sonbahar aylarında başlanmasına karar verildiği de belirtiliyor. 21 – 27 Ekim - AB Komisyonu, 2013 Türkiye Ġlerleme Raporu‟nu 16 Ekim 2013, Çarşamba günü yayımladı. Raporda yer alan tespitlerden bazıları: Gümrük Birliği değerlendirmesi sonucunda düzenlenecek rapor 2013 sonunda yayımlanacaktır. AB-Türkiye arasındaki ticaret toplamı 2012 yılında 123 milyar €‟ya ulaşmıştır. Türkiye AB‟nin 6. ticaret ortağı durumundadır. 2013 yılı için Türkiye‟ye Katılım Öncesi Yardım Enstrümanı (IPA) kapsamında 903 milyon € ayrılmıştır. Toplanma hakkı ve güvenlik güçlerinin müdahalesiyle ilgili yasalar ve bunların uygulanması Avrupa standartlarına çıkarılmalıdır. 30 Eylül‟de açıklanan demokratikleşme paketinin uygulanması için gerekli kanun ve kararnamelerin çıkarılarak onaylanması gereklidir. Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyelerinin sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenen etkinliklerde halkla bir araya gelmesi anayasa tartışmalarını canlandırmıştır. Anayasa Uzlaşma Komisyonu‟nda dört siyasi partinin önerileri kapalı oturumlarda tartışılmaktadır. Toplantı tutanakları ve Komisyon‟a iletilenler yayınlanmamaktadır. Bağımsız kurumların faaliyetinin konuyla ilgili bakanlıkların denetimi altında olması AB müktesebatına aykırıdır. Yasa kalitesinin artırılması için etki analizi yapılması gereklidir. - 17 -
Yolsuzlukla Mücadele Ulusal Stratejisi‟nin uygulanmasına devam edilmiştir. Yeni din kitapları diğer dinleri daha fazla kapsayıcı olmuştur. Milletvekili ve üst düzey kamu görevlilerinin yolsuzluk ve benzeri suçlarda yargılanmalarını engelleyen dokunulmazlıklarının kısıtlanmasıyla ilgili hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Yolsuzluğa karşı GRECO tavsiyeleri tam olarak uygulanmamaktadır. İhaleye hile karıştırma suçunun cezası azaltılmıştır. Kamu görevlilerine uygulanan ceza 5-12 yıldan 3-5 yıla indirilmiştir. Yolsuzluklarla ilgili cezaların caydırıcı olması gereklidir. Mevcut yasalar birleşik vakıfların ya da Alevi vakıflarının el konan mallarının iadesine izin vermemektedir. Tutuklu çocuklar uygun şartlarda barınmamaktadır. Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması hâlâ imzalanmamıştır. Türkiye kişi başı GSYH‟si (satın alma paritesi esasına göre düzeltilmiş olarak) 2012 yılında AB ortalamasının %56‟sına ulaşmıştır. İnternet bağlantısı için - AB – Türkiye müzakereleri kapsamında 22. "Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu" başlığının AB Genel İşler Konseyi Toplantısı sonrasında 22. başlığın resmen açılması bekleniyor. Der Spiegel'in haberine göre, müzakerelerde yeni başlığın açılması konusunda Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle ve Başbakan Angela Merkel uzlaşmaya vardı. 22. "Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu" başlığının Haziran ayında açılması planlanmış, ancak Gezi olayları sonrasında AB ile Türkiye arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve Almanya'nın itirazları nedeniyle başlığın açılması ertelenmişti. AB dışişleri bakanları, haziran ayında yaptıkları toplantıda faslın açılması konusunda siyasi uzlaşma sağlamış ancak 22. başlığın resmî
açılışının yapılacağı Hükümetler Arası Konferansın (HAK) toplanması kararı, Türkiye hakkında AB İlerleme Raporu'nun açıklanması sonrasına bırakmıştı. İnternet bağlantısı için 28 Ekim – 3 Kasım - Türkiye‟nin AB‟ye üyelik müzakereleri kapsamında “Bölgesel Politikalar” başlığı 5 Kasım tarihinde müzakerelere açılacak. Üyelik müzakereleri süreci kapsmaında üç yıldan fazla bir süredir yeni bir başlık müzakerelere açılmamıştı. Bu başlığın müzakerelere açılması kararı İrlanda Dönem Başkanlığı döneminde Haziran ayında verilmiş ancak, Almanya‟nın o tarihte içinde bulunduğu seçim dönemi nedeniyle İstanbul Gezi Parkı olayları ileri sürülerek müzakerelerin resmi başlangıcı ileriki bir tarihe ertelenmişti. Müzakere süreci kapsamında 35 başlıkta müzakerelerin açılış ve kapanmalarının yapılması gerekiyor. AB ve Türkiye arasında halihazırda 13 başlık müzakerelere açılmış, bunlardan bir tanesinin geçici kapaması yapılmış bulunuyor. İnternet bağlantısı için 4 – 10 Kasım - 5 Kasım 2013 tarihinde Brüksel‟de gerçekleşecek Devletlerarası Katılım Konferansı‟nda Türkiye‟nin AB üyelik müzakerelerinde 22 no‟lu Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların EĢgüdümü baĢlığı açılacak. Başlığın açılması kararı 22 Ekim‟de gerçekleştirilen AB Genel İşler Konseyi‟nde verilmişti. Bu kararla AB ve Türkiye arasındaki üyelik müzakereleri 3 yıl aradan sonra yeniden ivme kazanmış olacak. Devletlerarası Katılım Konferansı‟nda AB kanadının başkanlığını AB Dönem Başkanı Lituanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevičius yapacak. AB Komisyonu ise Genişleme ve Komşu Ülkeler Politikası‟ndan sorumlu AB Komiseri Štefan Füle tarafından temsil edilecek. Türk heyetinin başkanlığını ise AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Kalkınma Bakanı Dr. Cevet Yılmaz yapacak. Türkiye AB üyelik müzakerelerinde bugüne kadar 14 başlık - 18 -
açmış ve 1 başlığı geçici olarak kapatmış bulunuyor.İnternet bağlantısı için - Yönetim Kurulu Başkanı Gülden Türktan başkanlığındaki Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) heyeti 3-5 Kasım tarihlerinde Brüksel‟de KAGİDER ortaklığıyla düzenlenen Freja Forum‟a katıldı. KAGĠDER heyeti eşit haklar, fırsat eşitliği ve demokrasiyi desteklemek üzere çalışan Avrupa sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirmek üzere düzenlenen forum kapsamında gerçekleştirilen oturumlara etkin bir şekilde katıldı. KAGİDER Başkanı Gülden Türktan forum kapsamında yaptığı konuşmada toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan kadın örgütlerinin kamu-özel ortaklığı projelerinde rol almasının önemini vurguladı. AB-Türkiye Karma İstişare Komitesi Eşbaşkanı Cveto Stantic ise Avrupa Ekonomi ve Sosyal Konseyi‟nin AB‟nin Genişleme Politikası‟nı her zaman desteklediğini, geliştirilen ikili yaklaşım ile bu politika kapsamında yer alan ülkelerle hem bölgeler arası, hem de ikili diyalog kurulduğunu belirtti. Sivil toplum kuruluşlarının AB‟ye üyelik süreci içinde etkin bir şekilde yer alması gerektiğini savunan Cveto Stantic, önümüzdeki günlerde AB-Türkiye Karma İstişare Komitesi‟nin otuzikinci toplantısını gerçekleştirileceğini belirtti. Stantic, toplantının gündem maddesini şuı şekilde özetledi: Sendika hakları; Katılımcı demokrasinin değerlendirilmesi; AB-Türkiye Gümrük Birliği Ombudsman‟ın Türkiye‟de hukukun üstünlüğünü destekleme yönünde oynadığı rol. KAGIDER, Freja Forum kapsamında 5 Kasım‟da gençlik ve sosyal yenilikçilik konularını ele almak üzere Avrupa Parlamentosu‟nda bir seminer düzenleyecek. Seminerin açılış konuşması AP Liberal Grup milletvekili Gesine Meissner ve AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış tarafından yapılacak. KAGIDER heyeti Brüksel ziyareti kapsamında ayrıca bir dizi temaslarda bulunacak. İnternet bağlantısı için
11 – 17 Kasım - Yönetim Kurulu Başkanı Gülden Türktan başkanlığındaki Kadın GiriĢimciler Derneği (KAGĠDER), kendi ortaklığıyla düzenlenen Freja Forum çerçevesinde 5 Kasım‟da Gençlik ve Sosyal Yenilikçilik konularını ele almak üzere Avrupa Parlementosu‟nda (AP) bir seminer düzenledi. Seminerin açılış konuşmalarını AP Liberal Grup milletvekili Gesine Meissner ve AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış yaptı. Gesine Meissner açılış konuşmasında kadınların iş hayatındaki etkinliğini artırmaya yönelik Avrupa‟da yapılan kamu ve özel sektör destekli çalışmaların önemini vurguladı. Meissner, bu konuda Almanya‟da genç kızları meslek seçiminde desteklemek üzere her yıl düzenlenen “Kızlar Günü” ve Alman hükümetinin yanı sıra Avrupa Sosyal Fonu (ESF) tarafından da desteklenen, üniversitelerdeki girişimcilik ortamını artırma programı olan “EXIST” gibi projeleri örnek gösterdi. Türkiye‟de kadınların iş hayatında bazı alanlarda önde olduğunu belirten Meissner, Türkiye‟deki kadın CEO oranının Almanya‟dakinden daha yüksek olduğunu hatırlattı. Egemen Bağış ise açılış konuşmasında Türkiye‟de kadınların iş gücüne katılımlarının daha yüksek olması gerektiğinin önemine vurgu yaparak, yakın zamanda Türkiye‟de uygulamaya konan demokratikleşme paketinin süreci olumlu etkileyeceğini belirtti. Bağış, Avrupa‟daki ekonomik kriz ile birlikte iş dünyasında üst düzeylerde görev yapan kadın sayısında artış olduğuna dikkat çekerken, Türkiye AB‟ye henüz tam üye olmasa da girişimci Türk kadınlarının şimdiden Avrupa ailesinin bir parçası haline geldiğini söyledi. KAGİDER Başkanı Gülden Türktan seminer kapsamında yaptığı sunumda gençlerin eğitim seviyesi yüksekliğinin, istihdam oranını artırdığını hatırlatarak, Türkiye‟deki yüksek girişimcilik potansiyeline dikkat çekti. Türktan, Avrupa‟daki %37‟lik oranın aksine, Türkiye‟deki - 19 -
insanların %82‟sinin kendi iş yerlerinin sahibi olmayı tercih ettiğini belirtti. Y kuşağı gençliğinden beklentilerinin daha yüksek olduğuna işaret eden Türktan, KAGİDER‟in özel sektör ve kamu sektöründe etkin destek vererek gerçekleştirdiği başarılı projelerden örnekler verdi. Seminerde Intel‟in Orta Doğu ve Afrika Kurumsal İlişkiler Direktörü Ferruh Gürtaş, şirketlerinin sosyal yenilikçilik alanında KAGİDER ve Ashoka gibi sivil toplum kuruluşlarıyla ortak yürüttüğü etkinlikleri anlatan bir sunum yaptı. Avrupa‟da kadın girişimciliğini artırmaya yönelik çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları temsilcileri de seminerde çeşitli projelerini katılımcılarla paylaşma fırsatı buldu. - Genişlemeden sorumlu AB Komiseri Stefan Füle Türkiye‟ye gerçekleştirdiği ziyaret sonrası yaptığı açıklamada Türkiye‟nin demokratikleşmesi sürecinde ilerlemenin ancak Türk toplumundaki çeşitliliğin kabulü ve bu çeşitliliğe saygı gösterilmesiyle olacağını kaydetti. Füle ayrıca Eylül ayında açıklanan Demokratikleşme Paketi çerçevesinde herkesin yaşam tarzına saygı duyulacağı güvencesinin tekrarlandığını hatırlatarak, son dönemde sıklıkla görüş bildirilen yaşam tarzına ilişkin tercihlerin ve bu konudaki tartışmaların hukun üstünlüğü ve kişisel tercihlere, ayrıca bireylerin meşru endişelerine saygı ile çözülmesini umduğunu belirtti. Füle ayrıca yargı ve demokratikleşme paketlerinin AB standartlarıyla paralel biçimde uygulanmasının Türkiye‟deki demokrasinin güçlenmesi ve bireysel haklara saygının artması sonucunu doğuracağını da belirtti. Füle bu çerçevede sivil toplumun önemli bir rolü olduğuna da işaret etti. İnternet bağlantısı için
25 Kasım – 1 Aralık - Türkiye‟de adalet ve yargı sistemi, temel haklar, göç ve sınır yönetimi, enerji, çevre ve iklim değişikliği, sosyal kalkınma, tarım ve kırsal kalkınma gibi anahtar alanlardaki reform sürecine destek amacıyla AB‟nin Türkiye‟ye 236 milyon €‟nun üzerinde mali destek sağlayacağı açıklandı. Fonlar, AB Komisyonu tarafından onaylanan Katılım Öncesi Yardım Aracı çerçevesinde (1. Bileşen: Geçiş Dönemi
Yardımı ve Kurumsal Yapılanma) 2013 Türkiye Ulusal Programı kapsamında sağlanacak.
alanında AB standartlarıyla uyum sağlanmasına yönelik çalışmalara da fayda sağlayacak. İnternet bağlantısı için
Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu AB Komiseri Stefan Füle konuyla ilgili yaptığı açıklamada, geçtiğimiz hafta AB-Türkiye ilişkilerinde yaşanan olumlu gelişmeleri takiben yeni mali destekle birlikte üyelik müzakereleri çerçevesinde ilerlemeye katkı sağlayacak reform sürecinin devamına yönelik umudunu dile getirdi. Yeni fon, Türkiye‟de bağımsız, tarafsız ve etkin bir yargı sistemi inşa edilmesinin yanı sıra temel hak ve özgürlüklerin tam olarak sağlanmasına yönelik daha fazla ilerleme kaydedilmesi yönündeki çalışmalara destek sağlayacak. Destek aynı zamanda emniyet kurumlarının hesap verebilirliğinin güçlendirilmesinde ve organize suçlarla mücadelenin desteklenmesinde de kullanılacak. Göç ve sınır yönetiminin Türkiye‟nin reform çalışmalarında büyük öneme sahip olduğu göz önünde bulunduruluyor. Bu bağlamda, göç ve iltica alanında kurumların inşasının ve özellikle komşularla işbirliği yoluyla Türkiye‟nin batı sınırı boyunca sınır yönetimini daha etkin bir şekilde gerçekleştirebilmesine yönelik kapasitesini genişletecek tedbirlerin de destekleneceği belirtiliyor. Aynı zamanda AB desteğiyle birlikte sınırlar arası suçla mücadelenin etkinliğinin artırılmasına da katkı sağlanacağı kaydediliyor. 2013 Ulusal Programı çerçevesinde sağlanan fonlar, Türkiye‟de çalışma hayatının her seviyesinde sosyal diyalogun desteklenmesi için de kullanılacak. Ayrıca 2012 yılında belirlenen tedbirlerden hareketle güvenli, serbest ve saydam bir enerji piyasası oluşturulması hedefiyle enerji alanında AB mevzuatı ve standartlarıyla daha fazla uyum sağlanması da desteklenecek. Mali destek aynı zamanda iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin hafifletilmesi, sanayiden kaynaklanan kirliliğin kontrol altına alınması, iyi su yönetimi standartlarının oluşturulması ve su kaynaklarının kullanımında etkinliğin sağlanmasında da kullanılacak. Ek destek, tarım ve balıkçılığın yanı sıra gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı politikası - 20 -
9 – 15 Aralık - 1991‟de Almanya tarafından başlatılan ve 50 hükümet ile 10 uluslararası kurumun katılımıyla gerçekleştirilen bir danışma forumu olan BudapeĢte Süreci‟nin Üst Düzey Yetkililer Toplantısı 9-10 Aralık tarihlerinde İstanbul‟da gerçekleştiriliyor. Budapeşte Süreci geniş Avrupa ve Asya bölgesinde düzenli ve düzensiz göç, iltica, vize, sınır yönetimi, insan ve göçmen kaçakçılığı, geri kabul, geri dönme gibi konularda çok taraflı bölgeler arası bir diyalog oluşturmayı hedefliyor. Budapeşte Süreci‟ne hâlihazırda Türkiye başkanlık ederken, Macaristan da eş başkanlığı yürütüyor. İstanbul‟da gerçekleştirilecek toplantıda ele alınacak konular arasında 19 Nisan 2013‟te yine İstanbul‟da gerçekleştirilen uluslararası konferansta göçten sorumlu bakanlar tarafından mutabık kalınan bildirgenin uygulanması bulunuyor. Bu bildirge ile Budapeşte Süreci Afganistan, Bangladeş, Irak ve Pakistan gibi İpek Yolu ülkelerine de açılmıştı. İnternet bağlantısı için
16 – 22 Aralık - Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki vize serbestîsi diyalog sürecinin başlamasını sağlayacak Vize Serbestisi Diyalogu Mutabakat Metni ve Geri Kabul AnlaĢması imzalandı. Avrupa Birliği‟ne Türkiye‟den girdiği tespit edilen kaçak göçmenlerin Türkiye‟ye iadesini öngören geri kabul anlaşması 16 Aralık 2013 tarihinde Ankara‟da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‟ın yanı sıra İçişlerinden sorumlu AB Komiseri Cecilia Malmström, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve İçişleri Bakanı Muammer Güler‟in katıldığı bir törenle imzalandı. Geri Kabul Anlaşması onay için Türkiye Büyük Millet Meclisi‟ne gönderilecek. Geri Kabul Anlaşması Türkiye tarafından 2012 yılında paraflanmıştı. Anlaşmanın paraflandığı tarihte AB tarafı anlaşmanın imzalanmasını vize kolaylaştırma ve serbestisi görüşmelerinin başlaması için ön şart
olarak belirlemişti. Bulunan çözüm çerçevesinde vize serbestisi görüşmelerinin başlangıcı ve geri kabul anlaşmasının imzalanması eş zamanlı olarak gerçekleştirilmiş bulunuyor. Türkiye vizelerin “makul bir süre” içinde serbestleşmemesi halinde Geri Kabul Anlaşması‟nı tek taraflı olarak askıya alma hakkını saklı tutuyor. İnternet bağlantısı için 23 – 29 Aralık - 17 Aralık‟ta gerçekleşen Genel İşler Konseyi toplantısı sonrasında açıklama yapan Genel İşler Konseyi Başkanı Bakan Linkevičius, Türkiye‟nin reform sürecinde önemli ilerleme kaydettiğini belirtti. Bakan ayrıca son dönemde AB‟ye üyelik sürecinde yakalanan ivmenin korunması gerektiğini vurguladı. Geri Kabul Anlaşması‟nın imzalanması ve vize serbestîsi görüşmelerinin başlamasının AB‟nin Türkiye ile ilişkilere verdiği önemin bir işareti olduğu da Bakan tarafından dile getirildi. İnternet bağlantısı için
İçindekiler sayfasına dönmek için ***
- 21 -
AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ
BRÜKSEL
BÖLGESEL POLİTİKA ve
YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU Gamze Erdem Türkelli – Dilek Aydın
TUSIAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR
TÜSİAD – Brüksel, 2013
AVRUPA İŞDÜNYASI KONFEDERASYONU
www.tusiad.org 13, AVENUE DES GAULOIS B-1040 BRUXELLES
T: +32 2 736 4047
bxloffice@tusiad.org
Türkiye‟nin AB‟ye üyelik müzakereleri sürecinde 22 No‟lu “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” başlığında müzakerelere 5 Kasım 2013 tarihinde başlandı. Yeni başlığın açıldığı bakanlar düzeyinde Hükümetlerarası Katılım Konferansının onuncu toplantısında Türkiye, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz tarafından, AB ise AB Dönem Başkanlığı çerçevesinde Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius ve Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu AB Komiseri Stefan Füle tarafından temsil edildi. . “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” başlığı Türkiye‟nin AB‟ye tam üyelik müzakereleri kapsamında açılan on dördüncü başlık olma özelliği taşıyor. Halihazırda toplam on dört başlık müzakerelere açılmış, bir başlık da geçici olarak kapatılmış bulunuyor. Geçici olarak kapatılmış bulunan 25 No‟lu Bilim ve Araştırma başlığı ise geçen süre içinde AB mevzuatında değişiklikler olması halinde farklılıkların giderilmesi amacıyla yeniden müzakerelere açılabilecek. Müzakerelere açılan başlıklar: Bilim ve Araştırma (geçici kapaması yapılan başlık); Sermayenin Serbest Dolaşımı, Şirketler Hukuku; Fikri Mülkiyet Hukuku; Bilgi Toplumu ve Medya; Vergilendirme; İstatistik; İşletmeler ve Sanayi Politikaları; Trans-Avrupa Şebekeleri; Çevre; Tüketicinin ve Sağlığın Korunması; Mali Kontrol, Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı, Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu. Türkiye‟nin AB‟ye katılımı öncesinde toplam 35 tane olan müzakere başlığının açılarak, ilgili çalışmalar ve düzenlemeler yapıldıktan sonra kesin kapamasının yapılması gerekiyor. Hükümetlerarası Katılım Konferansının ardından basına yaptığı açıklamada Stefan Füle, AB‟nin en kısa zamanda anahtar başlıklar olarak değerlendirilen 23 (Yargı ve Temel Haklar) ve 24 (Adalet, Özgürlük ve Güvenlik) No‟lu başlıkların açılması için Türkiye tarafından yerine getirilmesi gereken şartlara netlik kazandıracağı yönündeki umudunu dile getirdi.
BaĢlık Kapsamı: 22 No‟lu başlık yeni iş yaratımı, rekabetçilik, yenilikçilik, ekonomik büyüme, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi olmak üzere temel AB politika alanlarını kapsamaktadır. Bölgesel politikanın temel amacı bölgeler arasındaki sosyoekonomik eşitsizliğin azaltılmasıdır. Yapısal araçların koordinasyonu ise AB‟nin finansal araçları olan Yapısal Fonlar ve Uyum Fonları‟nın kullanımı için gerekli olan kurumsal ve idari yapıların oluşturulmasını ve konuya ilişkin genel düzenlemelerin yanı sıra her bir fona yönelik özel düzenlemelerin uygulanması konularını kapsamaktadır. Bu başlığa yönelik AB müktesebatı çerçeve düzenlemeler ve uygulama mevzuatını içermektedir. Dolayısıyla bu alanda ulusal mevzuatın AB müktesebatıyla tam uyumu beklenmemektedir. Mevzuat, Yapısal Fonlar ve Uyum Fonları programlarının oluşturulması, onaylanması ve - 23 -
uygulanmasına ilişkin genel kuralları belirlemektedir. İlgili programlar AB Komisyonu ve üye ülke temsilcileri ile müzakereleri takiben ortak kararla belirlenirken, uygulama üye devletlerin yetki alanına girmektedir. Yapısal araçlara ilişkin AB mevzuatının içerdiği düzenlemeler şu şekildedir: Uyum Fonu (Cohesion Fund, No. 1084/2006) Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (ERDF-European Regional Development Fund-No. 1080/2006) Avrupa Sosyal Fonu (ESF-European Social Fund-No 1081/2006) Uyum Fonu, Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu ve Avrupa Sosyal Fonuna ilişkin Genel Hükümler (General Regulation, No. 1083/2006) Avrupa Birliği Yerel İşbirliği Avrupa Gruplaşması (EGTC-European Grouping for Territorial Cooperation-No. 1082/2006) Katılım Öncesi Mali Araç (IPA-Instrument for Pre-Accession-No. 1085/2006) Katılım Öncesi Mali Araç Uygulama Tüzüğü (IPA Implementing Regulation, No. 718/2007) Katılım Öncesi Mali Araç Uygulama Tüzüğü - Tadil edilmiş- (IPA Implementing Regulation, No.80/2010, amending EC No_718_2007) Yapısal Fonlar ve Uyum Fonları‟ndan yalnızca AB üye ülkeleri faydalanabilmektedir. Katılım Öncesi Mali Araç ise Türkiye‟nin de dahil olduğu AB aday ülkeleri için geliştirilen ve katılım müzakereleri sürecinde aday ülkelerde gerekli idari ve kurumsal yapının kurulabilmesi için oluşturulan finansal mekanizmadır. Katımlım Öncesi Mali Araç beş ana bileşenden oluşmaktadır; (1) geçiş dönemi desteği ve kurumsal yapılanma, (2) sınır ötesi işbirliği, (3) bölgesel kalkınma, (4) insan kaynaklarının geliştirilmesi, (5) kırsal kalkınma.
Ġstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması AB bölgesel politikalarına uyum sağlamak ve katılım öncesi mali desteklerden faydalanabilmek için AB Bölgesel İstatistik Sistemi ile uyumlu İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS) oluşturulmuştur. 22 Eylül 2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmış Bakanlar Kurulu kararnamesiyle üç ayrı düzeyde istatistikî bölge belirlenmiştir:
Düzey 1 > 12 bölge Düzey 2 >26 bölge Düzey 3 > 81 il
Ocak 2006‟da yürürlüğe giren 5449 sayılı Kanun uyarınca İBBS Düzey -2 bölgelerinde Kalkınma Ajanslarının kurulmasına ilişkin çalışmalar başlatılmıştır. Bölgesel ve kentsel-kırsal farklılıkları ortadan kaldırma hedefini de içeren 10. Ulusal Kalkınma Planı Haziran 2013‟te Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır.
- 24 -
Ġstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması – Düzey – 1 ve Düzey – 2 Haritası
Gereklilikler ve KapanıĢ Kriterleri: Bu müzakere başlığıyla ilgili olarak kamu makamları tarafından gerçekleştirilmesi gereken ve AB Konseyi tarafından kapanış kriteri olarak olarak belirlenen dönüşümler şunlardır: Ortaklık Anlaşması Ek Protokolü‟nden doğan yükümlülüklerin Türkiye tarafından tüm AB üyelerine karşı ayrımcılık yapmaksızın yerine getirilmesi; Katılım Öncesi IPA Fonları‟na ilişkin dolaylı yönetim sisteminin bölgesel kalkınma ve insan kaynakları alanlarında tatmin edici peformans gösterilmesi; Türkiye tarafından AB Uyum Politikası‟nın uygulanması için kurumsal bir düzenleme yapılması, bu kapsamda Yönetim İdaresi, Onay İdaresi ve Denetim İdaresi ile Aracı Kurumlar‟ın tayin edilmesi ve bütün kurumların yeterli derecede işlevsel ayrıma haiz olmasının temini; Türkiye tarafından AB Komisyonu‟na AB Uyum Politikası için ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde gerçekleştirmesi planlanan eylemlere ilişkin kapasite geliştirme bütçesinin sunulması; Türkiye tarafından AB‟nin İşleyişine İlişkin Antlaşma‟nın 174 ve 175. Maddeleri ile AB Uyum Politikası şartları uyarınca ülkede ekonomik, sosyal ve bölgesel uyumun güçlendirilmesi için ulusal politikaların geliştirilmesi ve bu politikaların etkin bir şekilde işlediğinin gösterilmesi; AB Uyum Politikası çerçevesinde oluşturulacak ve Türkiye‟nin bu alandaki kendi politikalarını destekleyecek ulusal stratejik planlama belgesi ve eylem planlarının Türkiye tarafından AB Komisyonu‟na sunulması; - 25 -
AB Uyum Politikası çerçevesinde Türkiye‟nin katılım hakkı bulunan tüm programlara katılımı ve bu programların uygulanması konusundaki yetinin ve hazırlık durumunun kanıtlanması; Türkiye‟nin kendi Bilgi İşlem Sitemi‟ni derinlemesine bir ihtiyaç değerlendirmesi yaparak ve AB genelindeki iyi örnekleri inceleyerek tasarlaması ve sisteme ilişkin hazırlık düzenlemelerini tamamlaması.
AB Komisyonu 2013 Değerlendirmeleri:
Türkiye
Ġlerleme
Raporu
Kapsamında
22.
BaĢlık
Gelişmeler: Mart 2013‟te ilgili AB müktesebatının düzenleyici ve operasyonel gerekliliklerini karşılamak üzere ayrıntılı bir eylem planı sunmuştur. Bölgesel politika ve yapısal araçların eşgüdümünde olumlu gelişme sağlanmıştır. Hukuki çerçevede bazı ilerlemeler sağlanmış, yerel idari sisteminde değişiklik yapılmış, yerel makamların yetkileri artırılmıştır. Bölgesel ve kentsel-kırsal farklılıkları ortadan kaldırma hedefini de içeren 10. Ulusal Kalkınma Planı 10 Haziran 2013‟te Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır. Katılım Öncesi Yardım (IPA) araçlarının uygulanması için düzenlemeler oluşturulmuştur. IPA‟nın 3. ve 4. bileşenleri altındaki işletim yapıları işlerlik kazanmıştır. Ulaşım işletim yapıları ile ilgili olarak mal alımı ve ihale işlemleri Merkezi Finans ve İhale Birimi‟nden (MFİB) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı‟na devredilmiştir. Ulusal onay biriminin el kitabı güncellenerek denetim ve izleme kapasitesi güçlendirilmiştir. Birleşik İzleme İletişim Sistemi kısmi de olsa işlerlik kazanmıştır. MFİB reddetme oranlarının tespit ve raporlaması ile ilgili eğitim vermiş ve verileri IPA‟nın 3. ve 4. bileşenlerine göre Program Otoritesi olan bakanlıklarla paylaşmıştır. Kalkınma Bakanlığı, farklı düzeylerdeki kurumlar ve komiteler arasında eşgüdüm ve uyum sağlamıştır.
Eksiklikler: IPA kurumlarının idari kapasitesi yetersizdir. Kurumsal yapı güçlendirilmeli ve program uygulama süreci hızlandırılmalıdır. Çalışan personelin işten ayrılma döngüsü yüksektir. Tecrübeli personelin görevde devam etmesi kurumda işlerin devamlılığı için önemlidir. Bölgesel Kalkınma için Ulusal Strateji‟nin Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulu tarafından onayı 2013‟ün ikinci yarısında gerçekleşecektir. Proje süreçlerinde farklılık olması nedeniyle IPA 3. bileşeni altındaki sektörlerde ilişkin uygulamalar aksamıştır. IPA‟nın 3. ve 4. bileşenleri altındaki programların izleme ve denetimi güçlendirilmelidir. IPA yapısındaki değerlendirme kapasitesi daha da geliştirilmelidir.
İçindekiler sayfasına dönmek için ***
- 26 -
AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ
BRÜKSEL
AB KOMİSYONU İLERLEME RAPORU 2013 TÜRKİYE Dilek İştar Ateş – Dilek Aydın
TUSIAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR
TÜSİAD – Brüksel, 2013
AVRUPA İŞDÜNYASI KONFEDERASYONU
www.tusiad.org 13, AVENUE DES GAULOIS B-1040 BRUXELLES
T: +32 2 736 4047
bxloffice@tusiad.org
AB Komisyonu Ekim 2012 – Eylül 2013 dönemini kapsayan ilerleme raporunun özeti aşağıda yer almaktadır: 1. AB ile Türkiye iliĢkileri Geri Kabul Anlaşması‟nın imzalanması, vize serbestisi sürecinin başlaması ve bu alanda AB ve Türkiye arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi önemlidir. Tamamlanmış olan 33 tarama raporundan 8 tanesi Konsey‟de bekletilmektedir; 1 rapor ise Konsey‟e henüz iletilmemiştir. AB üyeleri arasında uzlaşıya varılmaması sebebiyle bu süreç kesintiye uğramıştır. Hâlihazırda sadece 13 başlık müzakerelere açılabilmiştir. Bölgesel Politikalar ve yapısal enstrümanların eşgüdümü konusundaki 22 numaralı müzakere başlığı ile ilgili müzakerelere sonbahar aylarında başlanmasına karar verilmiştir. AB Konseyi‟nin 11 Aralık 2006 tarihli kararına göre Türkiye‟nin G.Kıbrıs‟a yönelik uyguladığı kısıtlamalarla ilgili olarak AB Komisyonu Türkiye‟nin Ek Protokol‟ü uyguladığını teyit edene kadar sekiz müzakere başlığı askıya alınmıştır. G.Kıbrıs‟a kayıtlı gemi ve hava taşıtları ya da son hareket noktaları GKRY olan araçlara yönelik kısıtlamalar devam ettiği sürece Türkiye askıya alınmış bulunan söz konusu sekiz müzakere başlığı ile ilgili AB müktesebatını tümüyle uygulayamayacaktır. Katılım Komisyonu Nisan 2013‟te, Katılım Konseyi de Mayıs 2013‟te gerçekleştirilmiştir. AB Komisyonu, Gümrük Birliği değerlendirme çalışması başlatmıştır. Bu kapsamda başlangıcından bu yana 18 yıl geçen Gümrük Birliği‟nin AB ve Türkiye‟ye etkileri ve bu alanda olası yeni fırsatlar incelenecektir. Gümrük Birliği değerlendirmesi sonucunda düzenlenecek rapor 2013 sonunda yayımlanacaktır. AB-Türkiye arasındaki ticaret toplamı 2012 yılında 123 milyar €‟ya ulaşmıştır. Türkiye AB‟nin 6. ticaret ortağı durumundadır. Gümrük Birliği taahhütlerinin yerine getirilmesini engelleyen yasalar ortadan kaldırılmamıştır. Türkiye ticaret önündeki teknik engelleri ortadan kaldırmakla ilgili birçok taahhüdünü yerine getirmemiştir. Türkiye, AB‟nin serbest ticaret anlaşması (STA) imzaladığı bazı ülkelerle anlaşma gerçekleştirmediği ve bu nedenle de Gümrük Birliği‟nin işleyişini etkileyen bir ticaret asimetrisi ile karşı karşıya kaldığını bildirmiştir. 2013 yılı için Türkiye‟ye Katılım Öncesi Yardım Enstrümanı (IPA) kapsamında 903 milyon € ayrılmıştır. Komisyon 2014-2020 döneminde Katılım Öncesi Yardım Enstrümanı (IPA II) için “ülke stratejisi belgesi” hazırlamaktadır. 2. Siyasi Kriterler ve GeniĢletilmiĢ Siyasi Diyalog Bu bölüm Türkiye‟nin Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirmesi yönünde değerlendirmeleri içermektedir.
- 28 -
2.1. Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü Mayıs ayı sonunda İstanbul şehir merkezindeki Gezi Parkı‟nda yenileme projesi gerçekleştirilmesine karşı protestolar başlamıştır. Gösteriler bazı az sayıda saldırgan protestocuya rağmen genel olarak barış içinde bir havada gerçekleşmiştir. Polis birçok defa göstericilere karşı aşırı güç kullanmıştır. Bir tanesi polis altı kişi hayatını kaybetmiş, bazıları ciddi şekilde olmak üzere binlerce kişi yaralanmıştır. 3500‟den fazla kişi polis tarafından gözaltına alınmıştır; aralarında Taksim Dayanışma Platformu‟na katılan sivil toplum kuruluşu üyeleri de bulunan 112 kişi yargıç kararıyla tutuklanmıştır. Bu kişilerin 108‟i bir terör örgütüne üye olmaları iddiasıyla gözaltına alınmıştır. Gösteriler sırasında gerçekleşen insan hakları ihlalleri ve yapılan şikayetlerle ilgili olarak İçişleri Bakanlığı, görevden uzaklaştırılan 32 komiser ve 30 polis memuru da dahil olmak üzere 164 kişi hakkında idari soruşturma başlatmıştır. Polisin ihlallerini denetlemek üzere bağımsız bir Kanun Yaptırım İzleme Komisyonu kurulması için gerekli yasa taslağı hazırlanmamıştır. Toplanma hakkı ve güvenlik güçlerinin müdahalesiyle ilgili yasalar ve bunların uygulanması Avrupa standartlarına çıkarılmalıdır. Hükümet 30 Eylül‟de demokratikleşme paketini açıklamıştır. Paketin uygulanması için gerekli kanun ve kararnamelerin çıkarılarak onaylanması gereklidir. Pakette meclise seçilmek için gerekli %10 barajının değişmesine yönelik unsurlar yer almaktadır. Q, X ve W gibi harflerin kullanımı ceza gerektiren suç olmaktan çıkarılmaktadır. Siyasi partilerin Hazine‟den bütçe yardımı alabilmesi için gereken eşik aşağı çekilmektedir. Gösteri yapma özgürlüğü ile ilgili olarak yürüyüş ve gösterilerle ilgili izin verilirken, ilgili taraflara danışılması, yanı sıra gösteri ve yürüyüşlerin süresinin uzatılması gibi değişiklikler yapılmıştır. Gösteri ve yürüyüşlerin denetlenmesi ve sonlandırılması görevi Düzenleme Kurulu‟na verilecektir. Verilerin korunması ile ilgili yasa TBMM‟ye sevk edilmektedir. Mor Gabriel Manastırı‟nın manastır vakfına iadesi gerçekleştirilecektir. Bir üniversitede Roman dil ve kültürü ile ilgili bir bölüm kurulmasına karar verilmiştir. İlkokullarda okutulan öğrenci andı 8 Ekim‟den itibaren okutulmamaya başlanmıştır. Demokratikleşme paketinin Avrupa standartları göz önünde bulundurularak ve paydaşlarla işbirliği içinde uygulanması önem taşımaktadır. Anayasa TBMM‟deki dört siyasi parti Anayasa Uzlaşma Komisyonu‟nda eşit temsil edilmektedir. Komisyon üyelerinin sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenen etkinliklerde halkla bir araya gelmesi anayasa tartışmalarını canlandırmıştır. Komisyon üyeleri yaklaşık 60 madde üzerinde uzlaşıya varmıştır. Anayasa Uzlaşma Komisyonu‟nda dört siyasi partinin önerileri kapalı oturumlarda tartışılmaktadır. Toplantı tutanakları ve Komisyon‟a iletilenler yayınlanmamaktadır. Vatandaşlık tanımı, güçler ayrılığı gibi önemli konularda uzlaşı sağlanamamıştır. - 29 -
2010‟da gerçekleşen anayasa değişikliklerinin uygulamaya konulmasıyla ilgili bekleyen noktalar mevcuttur. Kişisel verilerin korunması, askeri mahkemeler ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesine yönelik önlemler gibi alanlarda uygulama yasaları henüz çıkarılmamıştır. Parlamento Mevcut yasama döneminde Dördüncü Yargı Reformu Paketi de dahil olmak üzere AB standartlarını yakalamaya yönelik önemli yasalar kabul edilmiştir. 2008‟den beri siyasi partiler arası görüş birliği eksikliği yüzünden kesintiye uğrayan çalışmalara yeniden başlanmıştır. Bununla birlikte siyasi reformlar ve parlamentonun asli görevlerini yürütme çabaları, siyasi partiler arası diyalog ve uzlaşı eksikliği nedeniyle kesintiye uğramaya devam etmiştir. Kamuoyunun hassas olduğu yasaların hazırlık aşamasında Parlamento içi ve dışında hazırlıkların yetersiz olması durumu ve sivil toplumla danışma sürecinde eksiklikler sürmektedir. Kamu harcamalarının TBMM tarafından denetlenmesi ile ilgili ilerleme kaydedilmemiştir. Parlamenterlerin dokunulmazlıklarının kapsamı çok geniş olmakla birlikte, Anayasa‟nın 14. Maddesinin kısıtlayıcı bir şekilde yorumlanması nedeniyle milletvekillerinin ifade özgürlüğü yeterli düzeyde değildir. Avrupa Konseyi üyeleri arasında en yüksek olan %10 seçim barajı değiştirilmemiştir. Siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili kurallar ve süreç ile siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının finansmanı ile ilgili yasalar Avrupa standartlarında değildir. Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı uzlaştırıcı rol oynamaya devam etmiş, kutuplaşmalardan kaçınılması için toplumu uyarmıştır. Mayıs ve Haziran aylarındaki gösteriler sırasında barışçı amaçlı gösteri ve toplanma hakkını savunmuştur. AB üyeliği hedefinde siyasi reformların sürdürülmesi çağrısında bulunmaya devam etmiştir. Kürt sorununun çözümü için barış sürecini etkin bir şekilde desteklemiştir. Hükümet Hükümet demokratikleşme ve siyasi reform sürecine devam etmiştir. Bakanlar düzeyinde Reform İzleme Grubu iki defa toplanmıştır. Hükümet, Mayıs ve Haziran aylarındaki gösteriler sırasında uzlaşıdan uzak, vatandaşlar, sivil toplum ve iş dünyasını kutuplaştırıcı bir tutum içinde olmuştur. Hükümet önemli yasaların hazırlığında etki analizi yapmamış ve paydaşlarla danışma sürecini işletmemiştir. Büyükşehir Belediyeleri Yasası ve Sayıştay Yasası taslağı, alkollü içkilerin reklam ve satışı ile ilgili yasa bunlara örnektir. Yabancılar Yasası ve Uluslararası Koruma Yasası hazırlığında ise çok geniş çaplı bir danışma süreci işletilmiştir. Yerel yönetimlere yetki devrinde bazı ilerlemeler mevcuttur. - 30 -
Büyükşehir Belediyeleri Yasası belediyelere kısmen yetki devri yapmakla birlikte Avrupa Konseyi‟nin eleştirdiği belediyelerin kendi gelir kaynaklarını yaratabilmesi gibi konularda ilerleme sağlamamıştır. Anayasa ve Barış Süreci kapsamında tartışılan belediyelere yetki devri konusunda BDP hariç tüm partiler merkezi kamu yönetimini savunmaktadır. Bununla birlikte Avrupa Yerel Yönetim Şartı üzerine konulmuş olan şerhin kaldırılması yönünde uzlaşıya doğru gidilmektedir. Kamu hizmetlerinin Kürtçe de verileceğine ilişkin duyuru resmi olarak hayata geçirilmemiştir. AB‟nin terör örgütleri listesinde bulunan PKK‟nın sözde şehir kanadı olan KCK ile ilgili soruşturmalar tutuklamalarla sonuçlanmış ve yerel yönetimdeki tutuklanmasından bölgesel ve yerel demokrasi olumsuz etkilenmiştir.
seçilmiş
kişilerin
Kamu Yönetimi İnsan kaynakları yönetiminin geliştirilmesi ve hak edenlerin ilerlemesine olanak veren bir yapı oluşturulması için bir kamu reformuna ihtiyaç bulunmaktadır. Bağımsız kurumların faaliyetinin konuyla ilgili bakanlıkların denetimi altında olması AB müktesebatına aykırıdır. Kamu yönetiminin verimliliğini artırmaya yönelik projeler serisi başlatılmıştır. Yasa kalitesinin artırılması için yasal etki analizi yapılması gereğiyle ilgili ilerleme bulunmamaktadır. 2013 bütçe görüşmelerinde önceki dönem kamu harcamaları yönetimi ile ilgili yeterli bilgi verilmemiş ve bu da Sayıştay‟ın yasal görevinin zayıflamasına neden olmuştur. Kamu Maliyesi Yönetim ve Kontrolü Yasası‟nın uygulaması, oluşturulan stratejik planlama ve performans bütçelemeleri ile devam etmiştir. Nisan 2013‟te kabul edilen yasa, Sayıştay‟ın hükümetle ilgili her türlü denetimi yapabilmesine olanak sağlasa da kamu reformunun önemli bir bileşeni olan performans denetimi yapılmamaktadır. Bakanlıklar ve kamu dairelerinin performans programları ve saygınlık raporlarının ilgili bütçelerle eşgüdümü sağlanmalıdır. İç denetim sistemi etkili değildir, iç denetim ve teftiş fonksiyonları arasında karmaşa bulunmaktadır. Ombudsman TBMM Baş Ombudsman‟ı Kasım 2012‟de seçmiş ve hemen ardından beş Ombudsman seçmiştir. Bu makam Nisan 2013‟ten itibaren şikayet kabul etmeye başlamıştır. Ombudsman‟ın kendi inisiyatifiyle inceleme yapabilmesi ve yerinde denetimler yapabilmesi, yanı sıra TBMM‟nin Ombudsman‟ın önerilerini takip etmesiyle ilgili değişiklik taslakları üzerinde tartışmalar devam etmektedir. Temmuz ayı itibariyle Ombudsman makamı 3400‟ten fazla şikayet almıştır. Gezi Parkı olayları ile ilgili 23 şikayet almıştır. Ombudsman, Avrupa Ombudsmanlar Ağı‟na dahil olmuştur. Bu ağ kapsamında paylaşılan örnek olay ve vakalardan yararlanarak, bu tecrübeleri Türkiye‟deki çalışmalarına aktarması yararlı olacaktır. - 31 -
Bu makamın hızlı bir şekilde işlerlik kazanması, vatandaşların haklarının korunması yolunda önemli bir adımdır. Ombudsman makamına halkın güven duyması için çaba sarf edilmelidir. Güvenlik Güçlerinin Sivil Denetime Tabi Olması Sivil idarenin ordu üzerindeki yetkileri artmıştır. Geçmişteki askeri darbeler hakkında soruşturma yapılması ve yasal değişiklikler ordu-sivil yönetim arasındaki ilişkiler dengesini sivil yönetim lehine değiştirmiştir. Sivil makamın jandarma kuvvetleri üzerindeki yetkileri sınırlı düzeydedir. Askeri yargı sistemiyle ilgili reform yapılmalıdır. Sayıştay‟ın güvenlik, savunma ve istihbarat dairelerinin denetim raporlarına erişimi sınırlıdır. Uludere olayı gizlilik kapsamında tutulmaktadır ve sonuçlandırılmamıştır. Olayla ilgili sorumlular tespit edilmemiş ve cezalandırılmamıştır. TBMM teftiş raporunda siyasi ya da operasyonel sorumlular tespit edilmemektedir. İl İdaresi Kanunu‟nda sivil makama askeri operasyonları denetleme hakkı verecek şekilde değişiklik yapılmıştır. Askerin görevi ile ilgili geniş tanım üzerinde ve ordunun siyasete müdahalesine olanak veren Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yasası maddelerinde değişiklik yapılmıştır. 1980‟deki ihtilal ve 1997 post-modern darbesi ile ilgili soruşturmalar devam etmiştir. Ocak 2013‟te kabul edilen Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu hücre cezasını disiplin cezası olmaktan çıkarmış, disiplin mahkemeleri idari disiplin kurullarına dönüştürülmüştür. Sivil Toplum Gezi Parkı olayları ile ilgili İstanbul ve diğer illerdeki gösteriler Türkiye‟de sivil toplumun geliştiğini ve giderek etkili olduğunu göstermiştir. Gezi Parkı olaylarında da ortaya konulduğu gibi Türkiye‟de sivil toplum, demokrasinin önemli ve yasal bir paydaşı olarak algılanmamaktadır. Hükümet-sivil toplum ve parlamento-sivil toplum ilişkileri sistemli ve düzenli bir danışma süreci içinde geliştirilmelidir. Bu süreç, yasama sürecinin ve idarenin yasa yapım dışındaki icraatının bir parçası olmalıdır. İçişleri Bakanlığı derneklerin yardım toplayabilmesi ile ilgili yasa taslağı üzerine sivil toplumla bir danışma süreci başlatmıştır. Bu yasa STK‟ların kaynak bulabilmesini kolaylaştırmalı ve dernek kurma özgürlüğünü Avrupa standartlarında güvence altına almalıdır. Yasal çerçeve STK‟ların işleyişini engellemektedir. Aşırı bürokrasi sivil toplum katılımını cesaretlendirmemektedir. STK‟ların siyasete katılımı için mekanizmalar bulunmamaktadır. Dernek ve Vakıfların Kamu Kurumlarıyla İlişkilerine Dair Yasa uygulamaya konulmalıdır. Denetim ve cezalarla ilgili alanlarda daha fazla sorun çıkmaktadır. STK‟lara yapılan bağışlarla ilgili vergi ve diğer kolaylıkların yeterli olmaması STK‟ları daha çok kamu kaynaklı proje yardımlarına bağlı olmaya mecbur bırakmaktadır. STK‟lara yönelik kamu yardımları saydam değildir. Kaynak aktarımı daha çok bakanlıklarla ortak projeler vasıtasıyla yapılmaktadır. Vergi muafiyeti ve kamu yararına çalışan kuruluş statüsü sınırlı sayıda STK‟ya Bakanlar Kurulu kararıyla verilmektedir. - 32 -
Sosyal işletmeler yasada ayrı bir tüzel kişilik olarak tanımlanmamıştır. STK‟ların lobi yapabilme güçlerinin ve toplum içindeki saygınlıklarının geliştirilmesi gereklidir. Adalet Adalet Bakanı ve Müsteşarın HSYK‟deki rolleri konusunda değişiklik yapılmamıştır. HSYK 2012 – 2016 Stratejik Planı‟nı uygulamayı sürdürmüştür. Dördüncü Yargı Reformu Paketi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‟nin Türkiye‟yi eleştirdiği bazı konular için adli tazmin imkanı getirmektedir. Dördüncü Yargı Reformu Paketi terörle ilgili suçların tanımını daraltmış, düşüncelerin basın, açıklamalar ve konuşmalar gibi eylemlerle yayılmasını terör eylemlerinden ayrı tutmuştur. Yukarıda yer alan değişikliklerin Avrupa standartlarına paralel uygulanması ifade özgürlüklerine olumlu katkıda bulunacaktır. Kadınların savcılık ve yöneticilik makamlarında temsil oranında değişiklik olmamıştır. Savunma makamının dosyalara sınırlı erişimi, iddianamelerin kalitesinin düşük ve mantık silsilesinin yetersiz olması, mahkemelerde çapraz sorgu yönteminin yanlış uygulanması gibi aksaklıklarda değişiklik olmamıştır. Yolsuzlukla Mücadele Yolsuzlukla Mücadele Ulusal Stratejisi‟nin uygulanmasına devam edilmiştir. Bu alanla ilgili kurumsal yapının güçlendirilmesi gereklidir. Somut iyileşme sağlanması için güçlü bir siyasi irade gereklidir. Siyasi partilerin finansman kaynaklarının denetlenmesi, bağış üst limitleri oluşturulması, adayların mal varlıklarını açıklamaları gibi hususlarda ilerleme sağlanmalıdır. Milletvekillerinin yolsuzlukla ilgili suçlarda dokunulmazlıklarının azaltılması ve dokunulmazlıkların kaldırılması gereken durumların açık olarak tanımlanması konularında bir gelişme sağlanmamıştır. Siyasilerin ve kamu personelinin bildirdikleri mal varlıklarının doğru olup olmadığının araştırılması için düzenlemeler güçlendirilmelidir. Yolsuzlukla ilgili soruşturma, iddianame ve alınan kararların kayıt altına alınarak istatistiki veri toplanmasında ilerleme sağlanmalıdır. Yolsuzlukla ilgili davalar sonucunda verilen cezalar caydırıcı olmalıdır. Örgütlü Suçlarla Mücadele Türkiye 2010-2015 Örgütlü Suçlarla Mücadele Ulusal Stratejisi‟ni uygulamak üzere iki yıllık bir eylem planı oluşturmuştur. Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesi imzalanmış, ancak uygulamaya konulmamıştır. Veri toplama ve değerlendirme kapasitesi güçlendirilmelidir. İnsan kaçakçılığının önlenmesi için daha çok çaba gösterilmeli, çerçeve yasa kabul edilmelidir. İnsan kaçakçılığı eylemine maruz kalan kurbanların tespit edilmesi ile ilgili çalışmalar güçlendirilmelidir.
- 33 -
2.2. Ġnsan Hakları ve Azınlıkların Korunması İnsan Hakları ile ilgili kurumların bağımsızlığı ve etkin çalıştıklarına dair somut göstergeler gereklidir. İnsan hakları savunucularına yönelik baskılar devam etmiştir. Ölçüsüz güç kullanılması -özellikle Mayıs ve Haziran aylarındaki gösteriler sırasında olduğu gibi – endişe verici olmaya devam etmiştir. Güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanmasının önüne geçilmesi için daha fazla çaba gösterilmelidir. Hapishane koşullarının iyileştirilmesiyle ilgili reformlar sürdürülmelidir. Hükümet görevlilerinin basın üzerindeki baskıları, oto-sansür, eleştiri yapan gazetecilerin görevlerine son verilmesi, internet sitelerinin yasaklanması gibi uygulamalar sürmüştür. Yargı ve medya denetim kuruluşunun yaklaşımları nedeniyle ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğü pratikte baskılanmıştır. Gösteri düzenleme ve toplanma özgürlüğü ile ilgili yasalara açıklık getirilmesi gereklidir. Eylül ayında açıklanan demokratikleşme paketi gösteri düzenleme özgürlüğü ile ilgili değişiklikler içermektedir. Sendikaların gelişimini engelleyen unsurlar ortadan kaldırılmalı, kamu işçileri sendikalarının kapatılması davaları açılması önlenmelidir. Gayrimüslim topluluklarla diyalogun geliştirilmesi olumlu sonuçlar vermektedir. Yeni din kitapları diğer dinleri daha fazla kapsayıcı olmuştur. Azınlık dinlerine mensup kişiler ve inancı olmayanlar gündelik hayatta ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. Din ve vicdan hürriyeti konularında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile uyumlu bir yasal çerçeve oluşturulmalıdır. Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili yasa ve eylem planlarının uygulamaya konulması gereklidir. Aile içi şiddetle mücadele konusunda ilgili bakanlık güçlü bir çizgi izlemektedir; bununla birlikte yasaların siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçlara dönüştürülmesi önemlidir. Zorla evlilikler, kadına karşı şiddet, kadınların siyaset ve istihdamdaki payı, toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitime erişim gibi konular Türkiye‟nin en önemli sorunları arasında yer almaya devam etmektedir. Çocuk hakları alanında özellikle kızların okulluluk oranının artırılması, okula devamsızlığın ve erken terklerin önlenmesi gereklidir. Eğitim konusunda bölgesel farklılıklar olması sorunu çözülmelidir. Kadınlar, çocuklar ve LGBT‟ler gibi toplum içinde korumasız grupların haklarının güçlendirilmesi ve bu gruplardaki kişilere yönelik şiddet, ayrımcılık gibi olumsuzlukların önlenmesi gereklidir. Cinsel eğilimler ve cinsel kimlik temelinde ayrımcılığı önlemek üzere yasal ve uygulamaya dönük adımlar atılmalıdır. Sendikalar ve özel sektörde toplu sözleşmelerle ilgili yeni yasa, sendikaların kuruluş ve işleyişiyle ilgili bazı engelleri ortadan kaldırmıştır. Gayrimenkul haklarıyla ilgili olarak yapıcı bir tutum izlenmiş ve bazı mülklerin ilgili dini topluluklara iadesi gerçekleştirilmiştir. Resmi makamlar ve dini azınlıklar arasındaki diyalog güçlendirilmiştir; azınlıkların eğitim ve dini özgürlükleriyle ilgili ilerleme kaydedilmiştir. - 34 -
Lozan Antlaşması ile tanımlanan azınlıklar dışındaki vatandaşların tamamı din ve vicdan özgürlükleri alanında ve eşit haklar temelinde aynı muameleye tabii tutulmaktadır. Bu yaklaşım Türkiye‟yi etnik köken, dil ve din özgürlükleri alanında kimliklerini korumak üzere özel haklar isteyen vatandaşlara Avrupa standartlarına uygun bir şekilde haklar tanınması gereğinden alıkoymamalıdır. Kültürel haklar alanında ilerleme sağlanmıştır. Türkçe konuşabilseler dahi sanıkların kendilerini Türkçeden başka dillerde savunmalarına olanak sağlayacak düzenlemeler getirilmiştir. Resmi makamların Kürt sorununu ele alma yaklaşımları bulunduğu açık bir şekilde görülmektedir. Eylül ayında açıklanan demokratikleşme paketinde özel okullarda anadilde eğitim yer alsa dahi, anayasa çalışmaları kapsamı da dahil olmak üzere, anadilde eğitim ile ilgili genel haklar konusunda kapsamlı uzlaşıya ulaşılmamıştır. Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde Durum Hükümetin barıĢ süreci girişimi önemli bir dönüm noktası olmuş ve Kürtler tarafından güçlü destek görmüştür. Süreç, güven inşa etmek üzere bir dizi tedbirle desteklenmiştir. Kürt sorunu ve çözümü için olası yöntemler kapsamlı olarak tartışılmıştır. Hükümet akil insanların katılımıyla sivil bir komisyon oluşturarak barış sürecine yönelik halk desteğinin artmasını teşvik etmiştir. AB kurumları dahil olmak üzere uluslararası toplum barış sürecini desteklemektedir. 2012 yılında Kürt mahkumlar, aileleri ve yerel siyasetçilerin katılımıyla başlatılan ölüm orucunu takiben daha da artan gerilim, şiddet ve terör eylemleri barış sürecinin duyurulmasıyla durmuştur. Hükümet terörü durdurma ve ülkeyi terk eden PKK üyelerine güvenli geçiş sağlama konusunda kararlı hareket etmiştir. Milletvekillerinin Abdullah Öcalan ile görüşmelerine izin verilmiştir. Öcalan‟ın silahlı mücadeleye son verilmesi çağrısını takiben PKK ülkeden çekilmeye başlamıştır. Köy koruculuğu sisteminin kaldırılmasıyla ilgili hiçbir adım atılmamıştır. Bazı köy korucuları barış sürecine desteklerini not etmekle birlikte kıdem tazminatı, emeklilik planı ve sosyal güvenlik konularında endişelerini dile getirmektedir. Barış süreci Dördüncü Yargı Reformu Paketi ve KCK davalarında bazı sanıkların tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması gibi gelişmelerle aynı döneme denk gelmiştir. Ancak KCK davaları devam etmektedir. Dördüncü Yargı Reformu Paketi çerçevesinde değişikliğe uğramayan Türk Ceza Kanunu‟nun “Silahlı Örgüt” başlıklı 314. maddesi dahil olmak üzere ağır ceza suçlarıyla tutuklu bulunan pek çok gazeteci, akademisyen, öğrenci ve insan hakları savunucularının tutukluluğu devam etmektedir. Dördüncü Yargı Reformu Paketi 1990‟larda başlayan kayıp kişiler ve yargısız infaz davalarıyla ilgili zaman aşımını kaldırmamaktadır. Yargı süreçlerinin bazı basamaklarında ana dilde savunma hakkı Ocak ayında tanınmıştır. Muhalefet 2011 Uludere olayına ilişkin TBMM İnsan Hakları Soruşturma Komitesi tarafından hazırlanan rapora, 34 sivilin öldürülmesinin sorumlularını belirlemediği gerekçesiyle itiraz etmiştir. Mayınların temizlenmesine devam edilmiştir. - 35 -
Bölgede ekonomik ve sosyal kalkınmayı destekleme amacını taşıyan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) devam etmiştir. Öte yandan yerel halk ve sivil toplum örgütleri tarihi miras, doğal yaşam alanı ve tarım arazilerine zarar verdikleri gerekçesiyle baraj projelerini eleştirmektedir. Mülteciler ve Yerlerinden Edilmiş Kişiler Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu‟nun kabulü, mülteciler ve sığınmacılar alanında önemli bir ilerleme teşkil etmektedir. Yeni kanun, göç ve iltica konusunda kapsamlı bir yasal ve kurumsal çerçeve oluşturarak Türkiye‟yi bu alanda AB standartları ve uluslararası standartlarla aynı çizgiye getirmektedir. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu‟nun uygulaması kritik önem taşımaktadır. Yeni kanunun göçmenler için yargı yolları ve hukuki yardım öngördüğü göz önünde bulundurulduğunda Türkiye‟nin önümüzdeki dönemde daha fazla kaynağa ihtiyacı olacaktır. Mülteci ve sığınmacıların tutulduğu merkezlerin yönetimine ilişkin ayrıntılı hükümlere ve merkezdeki göçmenler için psiko-sosyal hizmetlere ihtiyaç vardır. Türkiye Suriye‟ye yönelik açık sınır politikasını devam ettirmiştir. İyi donanımlı ve iyi yönetilen kamplarda 200.000‟den fazla Suriyeli mülteciye geçici koruma sağlanmaktadır. Ayrıca sayıları tahmini olarak 200.000 -400.000 arasında olan ve kamplarda yaşamayan Suriyeliler de kayıt altına alınmaktadır. Eğitime erişim ve psiko-sosyal durum gibi alanlarda olası sorunlar göz önünde bulundurularak, bu kişilerin durumu dikkatle ele alınmalıdır. Türkiye ayrıca Suriye‟de bulunan Suriyelilere de sınırda insani yardım sağlanmaktadır. Türkiye 2012 yılının sonuna doğru Birleşmiş Milletler (BM) Bölgesel Müdahale Planı‟na katılmıştır. Uluslararası sivil toplum kuruluşlarının resmi kayıt işlemleri zor ve yavaş ilerlemekte, kimi zaman engellenmektedir. Türkiye, Suriye dışından da artmakta olan iltica başvurusu almaktadır. Mülteci çocukların bir kısmı sağlık ve eğitim hizmetlerinden faydalanmakla birlikte, diğer bir kısmı hala önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği hizmetlerine erişimin zor olduğu ve sığınma prosedürlerinin engellendiği yönünde bazı başvurular yapılmıştır. Yerlerinden edilmiş bulunmamaktadır.
kişilerin
ihtiyaçlarını
karşılayan
kapsamlı
bir
strateji
hala
2.3. Bölgesel Sorunlar ve Uluslararası Yükümlülükler Kıbrıs Türkiye, BM Genel Sekreteri‟nin himayesindeki müzakerelere desteğini belirtmeye devam etmiştir. Türkiye, Kayıp Şahıslar Komitesi‟nin Kuzey Kıbrıs‟taki askeri bölgelere erişimini kolaylaştırmıştır. Bu adım olumlu karşılanmaktadır ve önümüzdeki dönemde Komite‟nin kayıp kişilerin bulunması için yürüttüğü çalışmalarda arşiv ve askeri bölgelere erişim ihtiyaçlarının daha iyi karşılanması beklenmektedir. Öte yandan Türkiye, G.Kıbrıs‟ın münhasır ekonomik bölgede, denizde doğal enerji kaynakları aranması çalışmalarına karşı söylemlerine devam etmiş ve G.Kıbrıs tarafından arama lisansı verilen bir AB firmasına karşı misilleme tedbirleri ilan etmiştir. Bu bağlamda AB - 36 -
kurumları, üye ülkelerin iki taraflı anlaşmalara taraf olma ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere uluslararası hukuk ile uyum içerisinde kendi sınırları dahilinde doğal kaynaklar araştırma hakkına vurgu yapmaktadır. Müzakere Çerçeve Belgesi ve Konsey beyanlarında vurgulandığı üzere, Türkiye‟nin Kıbrıs sorunu konusunda adil, kapsamlı ve kalıcı bir anlaşma sağlanması amacıyla BM çerçevesinde müzakere sürecini etkin bir şekilde desteklemesi beklenmektedir. Türkiye‟nin bu konudaki kararlı tutumu kritik öneme sahiptir. Türkiye, AB Konseyi ve Komisyonu‟nun sürekli çağrılarına rağmen 21 Eylül 2005 tarihli bildirge ve Aralık 2006 ve Aralık 2010 Konsey kararları uyarınca Türkiye‟nin Ek Protokol‟den doğan yükümlülüklerini yerine getirme konusunda hiçbir ilerleme kaydetmemiş ve malların serbest dolaşımı önündeki engelleri kaldırmamıştır. Türkiye, G.Kıbrıs ile ikili ilişkilerini normalleştirmede bir ilerleme kaydetmemiştir. Türkiye, G.Kıbrıs‟ın bir dizi uluslararası örgüte üyeliğini veto etmeye devam etmektedir. Türkiye tarafından 2012 yılının ikinci yarısında Türk kamu personeline gönderilen bir bildirge ile “G.Kıbrıs Yönetimi AB Dönem Başkanlığı” ile bağlantı kurmaktan imtina edilmesi yönünde talimat verilmiştir. Sınır Anlaşmazlıklarının Barışçıl Çözümü Türkiye ve Yunanistan ikili ilişkilerini geliştirme çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Ekim 2012 ve Şubat 2013‟de üst düzey ziyaretler gerçekleştirilmiş, takiben Mart 2013‟de Başbakanlar seviyesinde Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi‟nin ikinci toplantısı İstanbul‟da düzenlenmiştir. Taraflar arasında bir dizi işbirliği anlaşması imzalanmıştır. Taraflar arasında 2002 yılından bu yana kıta sahanlığının sınırlandırılması üzerine müzakere başlatılması yönünde ortak zemin bulunması için 55 tur keşif teması gerçekleştirilmiştir. Yunanistan, Türkiye‟nin Yunan adası Kastelorizo‟nun (Meis adası) kıta sahanlığı dahil olmak üzere açık denizde petrol ve doğalgaz arama çalışmaları için ihale açmasına itiraz etmektedir. Yunan karasularının genişletilmesi olasılığına karşı 1995 yılında TBMM‟de kabul edilen ve böyle bir hareketin savaş sebebi (casus belli) sayılacağını belirten karar önergesi halen yürürlüktedir. AB Konseyi Türkiye‟nin kayıtsız şartsız iyi komşuluk ilişkileri ve gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanı‟na başvurulması da dahil sorunların barışçıl çözümüne bağlılık göstermesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu bağlamda AB bir kez daha endişelerini dile getirerek, olumsuz sonuçlar doğuracak her türlü tehdit, anlaşmazlık kaynağı ve eylemden kaçınılmasını teşvik etmektedir. Yunanistan ve G.Kıbrıs, Türkiye tarafından karasularının ve hava sahasının ihlal edildiği yönünde resmi şikayetlerde bulunmuştur. Bölgesel İşbirliği Türkiye‟nin AB üyeliğine aday ülkelerle ve komşu AB ülkeleriyle ilişkileri olumlu olmuştur. Batı Balkanlarla yakın ilişki politikası devam etmiştir. Türkiye Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası çerçevesinde AB yönetimindeki Bosna-Hersek Görev Gücü‟ne (EUFOR/ALTHEA) ayrıca Kosova‟daki EULEX‟e destek vermeye devam etmektedir. - 37 -
Türkiye Kosova‟nın uluslararası topluma, AB kurumlarına ve bölgesel girişimlere uyum sağlama çalışmalarına destek vermektedir. Türkiye, Makedonya ile yakın ilişkisini sürdürmüş, ülkenin NATO ve AB‟ye katılma çalışmalarına destek vermiştir. 3. Ekonomik Kıstaslar: 3.1.
ĠĢler Durumda Piyasa Ekonomisi Ekonomi Politikası Temel Unsurları AB Komisyonu‟na Ocak 2013‟de gönderilen 2013-2015 Katılım Öncesi Ekonomik Program, nispeten yavaşlamış bir büyüme ve cari açıkta azalma eğiliminin devamını göstermektedir. Öte yandan cari açık hala yüksek seviyelerdedir. Bu durum istikrarsız bir dış borç yapısı ile birlikte yabancı yatırım akışının tersine dönmesi halinde ülke ekonomisinin güç duruma düşmesi riskine yol açmaktadır. Hükümet kurumları arasında bölünmüş sorumluluk alanları, bütçe ve orta vadeli ekonomi politikalarının belirlenmesi çalışmalarının koordinasyonunu zorlaştırmaya devam etmektedir. Ekonomi politikalarının temel unsurları üzerinde toplumsal uzlaşma sürmektedir. Makroekonomik İstikrar 2012‟de Türk ekonomisi yavaşlaşmaya devam etmiştir. 2011‟in dördüncü çeyreğinde %5,3 olan büyüme oranı, 2012 son çeyreğinde %1,4‟e düşmüştür. 2011 yılında %8,8 oranında olan yıllık GSYH artışı ise 2012 yılında %2,2‟ye düşmüştür. 2012 yılında GSYH büyümesine katkıda bulunan tek iç talep, kamu harcamaları olmuştur. Kamu tüketimi %6,1; kamu yatırımları %9,3 oranında artmıştır. 2013 yılının ilk yarısında GSYH %3,7 oranında büyüme göstermiştir. Genel olarak 2013 yılında Türkiye ekonomisindeki yavaşlama durmuş ve ekonomik faaliyetler yeniden hareketlilik kazanmıştır. 2012 yılında büyüme, iç talebe dayalı büyümeden ihracata dayalı büyümeye yönelik olarak yeniden dengelenmiştir. 2012 yılında ihracat hacmi %16,7 oranında büyümüştür. Ancak bu büyümenin büyük bir kısmı sıra dışı olarak gerçekleşen İran‟a parasal olmayan altın ihracatından kaynaklanmaktadır. Öte yandan 2013 yılında altın ihracatındaki hızlı düşüşle ihracatta büyüme %3,2 oranına gerilemiştir. 2012‟de iç talepteki düşüş sebebiyle ithalat hacmi düşüş göstermiştir. 2012 yılında özel tüketim %0,6 ve özel yatırım %4,8 oranında düşüş göstermiştir. 2013‟de ise iç talep, özellikle hızla artmakta olan kamu harcaması sayesinde toparlanma sağlamıştır. Tüketici harcamaları da faiz oranlarındaki düşüşün de yardımıyla toparlanma göstermiştir. Ancak özel yatırımlardaki azalma eğilimi 2013 yılında da devam etmektedir. 2013 yılında ithalattaki büyüme %9,5 olarak tespit edilmiştir ve büyük oranda altın ithalatlarındaki artıştan kaynaklanmıştır. Türkiye kişi başı GSYH‟si (satın alma paritesi esasına göre düzeltilmiş olarak) 2012 yılında AB ortalamasının %56‟sına ulaşmıştır. Bu oran 2011 yılında %52 idi. Cari açık hala önemini korumaktadır ve yatırımcıların güveninin azalması durumunda Türk ekonomisi için önemli bir sorun teşkil edecektir. 2012 yılında iç talepteki düşüş ve ihracat - 38 -
oranlarının yüksek seviyede takip etmesi sonucu cari açıkta önemli bir daralma olmuştur. 2012 yılında %6 oranına gerileyen 12 aylık kümülatif cari açık yeniden GSYH‟nin %6,6‟sına ulaşmıştır. Bununla beraber son yıllarda Türkiye‟nin dış ticaret verileri parasal olmayan altın ticaretinden kaynaklanan önemli dalgalanmalar göstermiştir. Doğrudan yabancı yatırımlar ülkeye giren dış kaynakların ancak %17,8‟ini oluşturmaktadır. Dış dengesizlik önemli olmaya devam etmiştir ve kısa vadeli finansman arayışları ülkeyi küresel yatırımcı duyarlılıklarındaki değişime karşı hassas hale getirmektedir. 2012 yılında iĢgücü piyasaları ekonomik yavaşlamaya rağmen göreceli olarak iyi bir performans sergilemiştir. 2011 yılında %8,8 olan 20-64 arası yaş grubunda işsizlik oranı 2013 yılında istihdam oranındaki %3‟lük artışla %8,2 oranına gerilemiştir. İstihdam oranı %0,6‟lık ilerleme kaydetmiş ve toplam istihdam oranı %52,8‟e yükselmiştir. İşgücüne katılım oranıysa %0,2‟lik artışla %57,4 oranına yükselmiştir. 2013 yılının ilk yarısında ekonomide sağlanan hareketlilikle ortalama istihdam oranı %4,1‟lik artış göstermiştir. Ancak aynı dönemde işgücündeki yükseliş istihdama kıyasla daha hızlı bir büyüme gösterdiğinden işsizlik oranı da bir önceki döneme kıyasla %0,4 oranında artmıştır. 2012 yılında erkekler arasında istihdama katılım %75, kadınlar arasındaysa yalnızca %30,9‟dur. İstihdama katılan kadınların 1/3‟ü de ücretsiz olarak ailesiyle birlikte tarım alanında çalışan kadınlardır. Kadınlar arasında işsizlik oranı da erkeklere kıyasla daha yüksektir. İşgücü piyasalarının yeterince esnek olmaması, işgücü piyasalarının etkin işleyişine sekte vurmaya devam etmektedir. Kayıt dışı istihdam önemli bir sorun oluşturmaya devam etmektedir. 2011 yılsonunda %10,5 seviyesinde olan enflasyon oranı, 2012 sonunda %6,2‟ye düşmüştür. Bu oran Merkez Bankası‟nın %5‟lik yılsonu hedefinden yüksek olmakla birlikte %+/- 2‟lik tolerans limitinin içindedir. Ancak bu oran son dönemde tekrar yükselişe geçmiştir. Merkez Bankası birden fazla hedefle sıra dışı ve karmaşık bir para politikası izlemeye devam etmiştir ve bu durum şeffaflık ve tahmin edilebilirliğe zarar vermektedir. Politika duruşu, değişen iç ve uluslararası şartlar ışığında sıklıkla değişime uğramıştır. 2012 yılında bütçe hedefleri önceki yılların aksine, devlet harcamalarındaki artış ve ekonomik faaliyetteki yavaşlama nedeniyle yakalanamamıştır. Merkezi hükümetin bütçe açığı 2012‟de GSYH‟nin %2‟sine yükselmiştir. Bu rakam 2011 yılında %1,4 idi. Öte yandan bütçe performansı kamu borcunun sürdürülebilirliği açısından tatmin edicidir. 2013‟ün ilk altı ayındaysa bütçe performansı genel olarak düzelme göstermiştir. Bütçe ve bütçe kurallarının belirlenmesi çerçevesinde saydamlık sağlanması yönünde hiçbir gelişme sağlanmamıştır. Pazardaki Güçlerin Etkileşimi Tüketici fiyatları endeksinde hükümetçe tespit edilen fiyatların oranı %4,5 olarak devam etmiştir. Bununla birlikte sepetin %25‟inden fazlasını oluşturan gıda ve alkollü içecekler gibi ürünlerin fiyatı siyasi ve idari kararlara bağlı olarak belirlenmektedir. İlke olarak ulaşım ve enerjide fiyatlama otomatik olarak belirlenmekte iken uygulamada nihai kullanıcıya yansıyan fiyatlar hükümet tarafından belirlenmektedir. Kamuya ait enerji üretim ve dağıtım şirketlerinin yeniden yapılandırılması ve saydamlığı ile ilgili ilerlemeler sınırlı düzeydedir. - 39 -
Kamu yatırımlarındaki artışın yanında özel yatırımların azalması nedeniyle özel sektörün toplam GSYH içindeki payı azalmıştır. 2012‟de yatırımcıların uzun dönemli dış finansmana erişimi arttıkça özelleştirmelerin hızı da artmış; yine de hedeflerin gerisinde kalınmıştır. Halkbank hisselerinin satışı özelleştirme gelirlerinin %65‟ine karşılık gelmektedir. Hükümetin gelen teklifleri reddetmesi nedeniyle köprü ve otoyolların özelleştirmesi iptal edilmiştir. Hükümetin bazı kilit sektörlerde fiyat belirleme mekanizmalarına müdahalesi fiyatların piyasa içinde serbest bir şekilde belirlenmesini engellemiştir. Pazara Giriş ve Pazardan Çıkış 2012‟de yeni kurulan işletmelerin sayısı bir önceki döneme göre %6,7 azalmıştır. İşyeri kurma süreci altı ayrı süreçten oluşmakta ve altı gün sürmektedir. İşyeri kurmak süreci maliyetli olmaya devam etmiştir; kişi başına milli gelirin %10,5‟ne karşılık gelmektedir. Bazı ücretlerin gerekçesi hala saydam değildir. Ticaret kayıt ücretleri yüksek olmaya devam etmektedir. İnşaat izini almak maliyetli ve zor bir süreç olmaya devam etmektedir. 2011‟le kıyaslandığında kapanan ya da iflas eden işyeri sayısında %13,9 azalma olmuştur. İşyeri kapatma işlemleri maliyetli ve uzun süreli olmaya devam etmektedir. İflas işlemleri ortalama 3,3 yıl sürmektedir. Pazara giriş koşulları yeterli düzeyde olmakla birlikte pazardan çıkış işlemleri maliyetli ve uzun süreli olmaya devam etmektedir. Yasal Sistem Mülkiyet hakları alanı da dahil olmak üzere iyi işleyen bir yasal sistem bulunmaktadır. Ticari sözleşmelerin uygulanması uzun bir süreç olmaya devam etmektedir. Bunda ticari mahkeme hâkimlerinin uzmanlık düzeyinin yetersiz oluşu da rol oynamaktadır. Uzlaşmazlıkların mahkeme dışında çözümlenmesi mekanizması ara sıra kullanılmaktadır. Yasal sistem ve idari kapasitenin daha da güçlendirilmesi gereklidir. Mali Sektörün Gelişimi Mali sektörün performansı iyi düzeydedir. Bankacılık sektörünün mali sektördeki payı % 88‟dir. 2011‟de %25,5 seviyesinde olan devlet bankalarının payı 2012‟de %23,1‟e inmiştir. Sigortacılık sektörünün payıysa özel emeklilik sigortası dahil olmak üzere %4,6 oranına ulaşmıştır. Bankaların toplam varlıkları 2011 yılında GSYH‟nin %94‟üne ulaşmıştır. (2012‟de %97) Halkbank‟ın kısmi özelleştirilmesi sonucu devletin bankadaki payı %75‟ten %51,1‟e düşmüştür. 2012 yılında yabancı bankaların payı az bir düşüş göstererek 2011‟deki %41,6 oranından %41,3 oranına ulaşmıştır. Geri ödenmeyen kredilerin bankacılık sektöründeki oranı istikrarlı devam ederek %3‟ün altında kalmıştır (Temmuz 2013‟de %2,8). - 40 -
Bankaların karlılık performansları 2012 yılında ve 2013‟ün ilk yedi ayında uygun seviyeleri korumuştur. 2011 yılında Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı başkanlığında kurulan Finansal İstikrar Komitesi sistematik riskler ve bu risklerin yönetimi dahil olmak üzere mali sistemin işleyişini gözlemlemeye devam etmiştir. TBMM uzun süredir beklemede olan tahvil piyasası ve yatırım hizmetlerine ilişkin yasal çerçevenin uyumlulaştırılmasını hedefleyen Sermaye Piyasaları Kanunu‟nu kabul etmiştir. 3.2. AB Pazarındaki aktörlerle ve rekabet baskısıyla baĢ edebilme kapasitesi İşleyen Pazar Ekonomisinin Varlığı Türk pazar ekonomisinin genel işleyişi tatmin edici seviyede devam etmektedir. Son yıllarda hakim olan küresel ekonomik dalgalanma bağlamında Türkiye‟nin ekonomik büyümesi göz önünde bulundurulduğunda, Türk ekonomisinin sağlam temeller üzerinde olduğu ve ekonomik şoklara karşı direncinin arttığı gözlemlenmektedir. Ancak cari açığın devam etmesi ve göreceli olarak yüksek devam eden enflasyon oranı Türk ekonomisinin altında yatan dengesizliklere işaret etmektedir. İnsan Kaynağı ve Fiziki Altyapı 2007 – 2013 Ulusal Kalkınma Planı‟nın bileşeni olan eğitim reformu son aşamasına gelmiştir. Eğitimin talebi karşılama kapasitesini ve eğitim sisteminin kalitesini artırmak olmak üzere iki temel hedefi olan eğitim modernizasyonu ve reformu çalışmalarında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. 2010 yılında %88 olan okur-yazar oranı 2011 yılında %90,8‟e yükselmiştir. Eğitime katılım oranı tüm eğitim seviyelerinde ve özellikle üniversite düzeyinde yükselmiştir. Ancak yüksek seyretmektedir.
öğrenime katılım
oranı hala uluslararası standartlara göre düşük
Özellikle ortaöğretim düzeyinde kız öğrencilerin okula devam oranı erkek öğrencilere oranla düşüktür. 2012-2013 döneminden itibaren zorunlu eğitimin 8‟den 12 yıla çıkarılmasının etkileri önümüzdeki dönemlerde görülecektir. Reformların ve artan eğitim harcamalarının eğitimsel kazanıma ve eğitime katılımda olumlu etkileri gözlemlenmekle birlikte, eğitimde cinsiyet eşitliği ve eğitim kalitesine dair sorunlar geçerliliğini korumaktadır. Yatırımlar 2011 yılına oranla özel yatırımlardaki azalma sebebiyle düşüş göstermiştir. 2011 yılında GSYH‟nin %21,8 seviyesinde olan toplam yatırım 2012‟de %20,3 seviyesine düşmüştür. Öte yandan kamu yatırımları artmaya devam etmiş ve GSYH‟nin %3,9‟u seviyelerine ulaşmıştır. 2011 yılında 11,5 milyar €‟ya ulaşan brüt doğrudan yabancı yatırımlarsa 2012 yılında 7,7 milyar € seviyesine düşmüştür. AR-GE yatırımlarının GSYH‟nin %2‟si olması hedefi yakalanamamıştır ve 2011 yılında yalnızca %0,86 oranına ulaşmıştır. Ulaşım altyapısında 2010 -2011 arasında otoyol ağında %1,9‟luk genişleme dahil olmak üzere mütevazı bir gelişme sağlanmıştır. Ülkenin altyapısı ve fiziki sermayesindeki gelişmeler orta düzeydedir. - 41 -
Sektör ve İşletme Yapısı 2011 yılında ekonomideki üretim artışı istihdamdaki artışı geçmekle beraber, 2012 yılında Türk ekonomisinde istihdam üretimdeki büyümeden daha hızlı gerçekleşerek %3 artış göstermiştir. İstihdam artışının sektörlere göre dağılımında hizmetler sektörü öne çıkmaktadır. Hizmetler sektörünün toplam istihdam içerisindeki payı %1,3 oranında artarak %49,4‟e ulaşmıştır. Tarım, sanayi ve inşaatta istihdam sırasıyla %24,6, %19,1 ve %6,9‟dur. AB müktesebatıyla uyum ve pazarda rekabetin artırılmasını hedefleyen yeni Elektrik Piyasası Kanunu 30 Mart 2013‟de yürürlüğe girmiştir. Doğal gaz sektöründe Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu dört özel şirkete ithalat lisansı vererek özel sektörün doğal gaz sektöründeki payını %20‟ye çıkarmıştır. BOTAŞ‟ın doğal gaz piyasasındaki tekel konumunu ortadan kaldıracak çalışmalar yönünde daha çok ilerleme sağlanmalıdır. Telekom sektöründe rekabet ve saydamlığı artıracak yasal düzenlemeler yönünde ilerlemeler kaydedilmiştir. Ağ bağlantıları sektöründe serbestleşme hız kazanmıştır. Devletin Rekabet Gücü Üzerindeki Etkileri Eylül 2011‟de yürürlüğe girmesi planlanan devlet yardımları yasasının yürürlüğe girmesi ikinci kez ertelenmiştir. Devlet Yardımları İzleme ve Denetleme Kurulu‟nun hala resmi devlet yardımı envanteri oluşturması gerekmektedir. Kurulun aynı zamanda 2012 teşvik paketi dahil olmak üzere tüm devlet yardımı düzenlemelerini AB müktesebatıyla uyumlu hale getirme çalışmaları için bir eylem planı hazırlaması gerekmektedir. Kamu ihaleleri kanunu AB müktesebatı ile uyumlu hale getirilmemiştir. Devlet yardımlarının saydamlaştırılması alanında hiçbir ilerleme sağlanmamıştır. AB – Türkiye Ekonomik Entegrasyonu Mal ve hizmetler ihracatının GSYH‟ye oranına göre ölçülen Türkiye ekonomisinin dışa açıklığı, 2011‟deki %56,6‟lık düzeyden 2012‟de %58‟e yükselmiştir. AB‟nin Türkiye toplam ticaretindeki payı 2011‟deki %40,8 seviyesinden %37,7‟ye gerilemiştir. AB‟nin Türkiye ihracatındaki payıysa AB talebindeki düşüş ve Türkiye‟den İran‟a altın ihracatındaki artış sebebiyle özellikle güçlü bir düşüş göstererek %46,2‟den %38,8‟e düşmüştür. AB‟nin Türkiye ithalatındaki payıysa daha az bir düşüş göstererek %37,8‟den %37‟ye gerilemiştir. AB 2012 yılında %71,3‟lük payla Türkiye‟ye gelen doğrudan yabancı yatırımların en büyük kaynağı olma konumunu korumuştur. Öte yandan AB ülkelerinden gelen ve 2011 yılında 8,2 milyar € değerinde olan yabancı sermaye yatırımları (emlak hariç olmak üzere), 2012 yılında 5,5 milyar €‟ya düşmüştür. Genel anlamda Türkiye‟nin AB‟yle ticari ve ekonomik bütünleşmesi yüksek seviyelerdedir. Emek verimi 2012 yılında genel olarak düşüş göstermiştir.
- 42 -
Eldeki verilere göre saat başına işgücü verimliliği 2011 yılının ilk çeyreği ve 2012 yılının son çeyreği arasında %2 oranında düşmüştür. Aynı dönemde sanayide saat başına işgücü maliyetiyse %8 oranında artmıştır. Dolayısıyla birim işgücü maliyeti %10 oranında artmıştır. Aynı dönemde Türk Lirası %7,8 oranında değer kazanmıştır. 2012‟de artan birim işgücü maliyeti ve Türk Lirası‟nın değer kazanması sonucu Türkiye‟nin uluslararası düzeyde fiyat rekabetçiliğinde önemli bir düşüş yaşanmıştır. İçindekiler sayfasına dönmek için ***
- 43 -
AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ
BRÜKSEL
SON DURUM: TÜRKİYE – AB 2013 AB KOMİSYONU 2013 TÜRKİYE İLERLEME RAPORU MÜZAKERE BAŞLIKLARI VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ KARŞILAŞTIRMALI TABLO Dilek İştar Ateş – Gamze Erdem Türkelli – Dilek Aydın TÜSİAD – Brüksel, 2013
21 –
TUSIAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR
AVRUPA İŞDÜNYASI KONFEDERASYONU
www.tusiad.org 13, AVENUE DES GAULOIS B-1040 BRUXELLES
T: +32 2 736 4047
bxloffice@tusiad.org
AB - TÜRKĠYE ÜYELĠK MÜZAKERELERĠ - 2013 Ġlerleme Raporu Özet Değerlendirmeler KASIM 2013
AÇILAN BAġLIKLAR
4. Sermayenin Serbest DolaĢım
AçılıĢ Kriteri
KapanıĢ Kriteri
AçılıĢ Tarihi
2013 Ġlerleme Raporu Özet Değerlendirmeleri
Sermayenin serbest dolaşımı alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Tahviller ve ödemelerde uzlaşma sistemlerini ve elektronik para alanını düzenleyen yeni bir kanun yürürlüğe girmiştir. Emlak satışına ilişkin düzenlemelerde hala şeffaflık sağlanmamıştır. İlgili mevzuat AB müktesebatıyla uyum teşkil etmemektedir ve bazı üye ülke vatandaşlarına yönelik kısıtlamalar geçerliliğini korumaktadır. Bazı sektörlerde sermaye hareketleri üzerindeki kısıtlamalar devam etmektedir. FATF tavsiyelerine daha fazla uyum sağlanması gerekse de, terörün finansmanıyla mücadeleye yönelik yasal çerçevede iyileşme sağlanmıştır. Genel olarak bu alandaki hazırlıklar erken aşamadadır. Ayrıntılı değerlendirme
19.12.2008
için.
6. ġirketler Hukuku
Şirketler hukuku alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ile ticaret mahkemeleri ve ticari meslek örgütleri kapasitelerini güçlendirmiştir. Yeni mevzuatın getirdiği değişikliklerin ele alınması amacıyla kapasitenin daha fazla güçlendirilmesi gerekmektedir. Genel olarak Türkiye bu alanda ileri düzeydedir.
17.06.2008
Ayrıntılı değerlendirme için.
7. Fikri Mülkiyet Hukuku
17.06.2008
10. Bilgi Toplumu ve Medya
19.12.2008
Fikri mülkiyet hukuku alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. AB müktesebatıyla uyumlu şekilde, fikri ve sınaî mülkiyet haklarını ve uygulama usullerini düzenleyen güncellenmiş kanunların kabul edilmesi gerekmektedir. Yargının kapasitesinin güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Gümrük ve polis uygulamaları oldukça etkilidir ve sürekli gelişme göstermektedir. Fikri mülkiyet haklarının korunmasının yararları hakkında farkındalık artırma kampanyalarının düzenlenmesi ve fikri mülkiyet hakları paydaşları ile kamu kurumları arasında daha sıkı bir eşgüdüm ve işbirliği gereklidir. Genel olarak AB müktesebatına uyum ileri seviyededir. Ayrıntılı değerlendirme için. Özellikle geçiş hakkı ve rekabetçi korunma tedbirleri konusunda olmak üzere, bilgi toplumu ve medya alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Elektronik haberleşme ve bilgi toplumu hizmetleri mevzuatının AB müktesebatıyla uyumu için daha fazla çaba gerekmektedir. Görsel işitsel politikaya ilişkin uzun süredir beklenen frekans planlaması konusunda kaydedilen ilerleme mahkeme kararı nedeniyle askıya alınmıştır. Bu durum, dijital yayına geçişi etkileyebilir. Kanun‟un tartışmalı uygulanmasına neden olan genel ahlak, ailenin korunması ve toplumun ahlaki değerlerinin korunması gibi bazı kavramlara ilişkin muğlâklık ve RTÜK‟ün bağımsızlığındaki eksiklik endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Genel olarak bu konudaki hazırlıklar nispeten ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için.
- 45 -
AÇILAN BAġLIKLAR
AçılıĢ Kriteri
KapanıĢ Kriteri
AçılıĢ Tarihi
12. Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı
30.06.2010
16. Vergi
30.06.2009
18. Ġstatistik
26.06.2007
20. ĠĢletme ve Sanayi Politikası
29.03.2007
21. Trans-Avrupa Ağları
22. Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu
2013 Ġlerleme Raporu Özet Değerlendirmeleri
Gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı politikasında sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Hayvanların tanımlanması ve kayıt altına alınması, şap hastalığıyla mücadele dâhil olmak üzere hayvan sağlığı, agro-gıda işletmelerinin AB standartlarıyla uyum içerisinde iyileştirilmeleri, hayvan refahı ve hayvansal yan ürünler üzerine kapsamlı çalışmalar yürütülmesi gerekmektedir. Belirli ithalat koşullarına uyum sağlanmalıdır. Genel olarak bu alandaki hazırlıklar erken aşamadadır. Ayrıntılı değerlendirme için. Vergilendirme alanında, özellikle mevzuat uyumu açısından, sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Tütünün vergilendirilmesine ilişkin ayrımcı uygulamaların kaldırılmasına ve uygulama kapasitesine yönelik bazı adımlar atılmış olmakla birlikte, AB müktesebatıyla farklılıklar geçerliliğini korumaktadır. 2009 Eylem Planı ile uyum içerisinde, özellikle alkollü içeceklerin vergilendirilmesi konusunda olmak üzere, ayrımcı vergi uygulamalarının aşamalı olarak kaldırılması için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Genel olarak bu fasıldaki hazırlıklar nispeten ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Tarım istatistikleri strateji belgesinin AB Komisyonu‟na sunulması ve turizm istatistiklerinin güncellenmesiyle istatistik alanında ilerleme kaydedilmiştir. Ulusal hesaplar, tarım istatistikleri ve bölgesel istatistikler alanında daha fazla ilerleme sağlanması gerekmektedir. TÜİK ve temel veri sağlayıcılar arasındaki işbirliği güçlendirilmelidir. AB müktesebatıyla uyum ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Türkiye işletme politikası ilkeleri ve araçları alanında daha fazla ilerleme kaydetmiştir. Bu fasılda Türkiye yeterli düzeyde uyum sağlamaktadır. Ayrıntılı değerlendirme için. Trans-Avrupa ağları alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak ulaştırma ana planı ve güvenilir ulaştırma verileri hala mevcut değildir. Senkron elektrik ağlarının deneme paralel işletme bağlantısı neredeyse tamamlanmıştır. Öte yandan elektrik konusunda geriye kalan konuların ele alınması, doğal gaz konusundaysa karşılıklı bağlantı hattı tesisi ve Güney Doğal Gaz Koridorunun işler duruma gelmesi için çabaların sürmesi gerekmektedir. Genel olarak bu fasıldaki uyum ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu konusunda iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir. Bu ilerlemeler; IPA III ve IV. Bileşenlerin uygulanmasına yönelik kurumsal düzenlemelerin tamamlanması, Ulaştırma Operasyonel Programı için program otoritesinin akreditasyonu ve operasyonel programlar altında daha fazla proje tanımlanması hususlarını kapsamaktadır. IPA kurumlarının idari kapasitesi endişe kaynağı olmaya devam etmektedir; program uygulama sürecini hızlandırmak, çıktı kalitesini artırmak ve fon kaybını önlemek için IPA kurumlarının idari kapasitelerinin daha fazla güçlendirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu alandaki hazırlıklar nispeten ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için.
19.12.2007
- 46 -
AÇILAN BAġLIKLAR
27. Çevre
28. Tüketicinin Korunması ve Sağlığı
AçılıĢ Kriteri
KapanıĢ Kriteri
AçılıĢ Tarihi
21.12.2009
19.12.2007
2013 Ġlerleme Raporu Özet Değerlendirmeleri
AB müktesebatıyla daha fazla uyum yönünde sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Su kalitesi konusunda bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Korunan alanların ve potansiyel Natura 2000 alanlarının sürdürülebilirliğine önem verilmesi gerekmektedir. ÇED‟e ilişkin mevzuatta yapılan değişiklikler endişe yaratmaktadır. Yurt içinde ve uluslararası düzeyde daha iddialı ve eşgüdümlü iklim ve çevre politikalarının oluşturulması ve uygulanması gerekmektedir. Kurumsal yeniden yapılanmanın devam etmesi idari kapasiteyi ciddi şekilde sekteye uğratmıştır. İlgili makamlar arasında eşgüdüm ve işbirliğinin yanı sıra, daha güçlü bir siyasi irade AB müktesebatına uyumu ve müktesebatın uygulanmasını hızlandıracaktır. Genel olarak bu alanlardaki hazırlıklar erken aşamadadır. Ayrıntılı değerlendirme için. Tüketicinin korunması alanında sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Daha fazla sayıda ürün güvenliği kontrolü yapılmıştır, ancak piyasa gözetimi ve denetimi etkin bir şekilde uygulanmamaktadır ve bu alanda henüz AB müktesebatıyla tam uyum sağlanmamıştır. Halk sağlığı alanında ilerleme kaydedilmiştir. Yeni Halk Sağlığı Kurumu idari kapasitenin güçlendirilmesi bakımından ileriye yönelik bir adımdır. Personel kapasitesinin yoğun bir şekilde arttırılması için merkezi seviyede ve tabanda sürdürülebilir yapılanmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Genel olarak bu konudaki hazırlıklar olumlu yönde ilerlemektedir. Ayrıntılı değerlendirme için.
32. Mali Denetim
Mali denetim alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak, yeni KİMK politika belgesinin tamamlanması, KİMK ve mali teftiş arasında uyum sağlayacak bir politika belirlenmesi, kamu idaresinde iç ve dış denetim işlevlerinin güçlendirilmesi ve Türkiye‟nin Yolsuzlukla Mücadele Koordinasyon Birimi‟nin (AFCOS) güçlendirilmesi konuları ele alınması gereken önemli konular arasındadır. Sonuç olarak bu alandaki hazırlıklar nispeten ileri düzeydedir. Ayrıntılı
26.06.2007
değerlendirme için.
25. Bilim ve AraĢtırma
12.06.2006 - geçici olarak kapandı
- 47 -
Bilim ve araştırma alanında iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir. Bu alanda Türkiye‟nin kapasitesinin daha fazla güçlendirilmesi için adımlar atılmıştır. Avrupa Araştırma Alanı ile bütünleşme çalışmaları olumlu yönde ilerlemektedir. Türkiye‟nin 7. Çerçeve Programı‟na katılımı ve programdaki başarı oranı artmıştır. Ancak bilimsel mükemmeliyet programlarına ve işbirliği projelerine katılımı artırmak için daha fazla çaba gösterilmelidir. Ekonomik gelişmeyi sürdürebilmek için Türkiye‟nin Ar-Ge harcamalarındaki kamu payını artırması ve bu yöndeki çabalarını tüm ülkeye yayması gerekmektedir. Genel olarak Türkiye‟nin bu alandaki hazırlıkları iyi durumdadır. Ayrıntılı değerlendirme için.
SĠYASĠ SORUNLU BAġLIKLAR
G. Kıbrıs
1. Malların Serbest DolaĢımı
X*
2. Ġsçilerin Serbest DolaĢımı
X
3. YerleĢme ve Hizmet Sunma Özgürlüğü
X*
9. Mali Hizmetler
X*
11. Tarım ve Kırsal Kalkınma
X*
13. Balıkçılık
X*
14. UlaĢım Politikası
X*
15. Enerji
X
Fransa'nın Çekinceleri
AçılıĢ Kriteri
X
Bakanlar Konseyi’nde görüşülmekte.
Bakanlar Konseyi’nde görüşülmekte.
2013 Ġlerleme Raporu Özet Değerlendirmeleri
Malların serbest dolaşımı konusunda iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir. Ancak ticaretin önündeki bazı teknik engeller, Türkiye‟nin Gümrük Birliği kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ederek, malların serbest dolaşımına engel olmaya devam etmektedir. Genel olarak bu fasıldaki uyum ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için. İşçilerin serbest dolaşımı alanında sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Genel olarak bu fasıldaki hazırlıklar erken aşamadadır. Türkiye, ikili sosyal güvenlik anlaşmaları yapmaya devam etmesi konusunda teşvik edilmektedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Genel olarak sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Bu fasıldaki uyum erken aşamadadır. Yerleşme ve hizmet sunma serbestisi alanlarında uyum stratejisi çalışmalarının devam etmesi gerekmektedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Mali hizmetler alanında iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir. BDDK, Basel-III standartlarına uyum sağlamayı amaçlayan yönetmelikleri yürürlüğe koymuştur. AB müktesebatına daha fazla uyum sağlamak için kilit önemi olan yeni Sermaye Piyasası Kanunu kabul edilmiştir. Mevzuat uyumu çalışmalarının özellikle sigortacılık sektöründe ve menkul kıymet piyasaları ile yatırım hizmetleri bağlamında devam etmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Genel olarak mali hizmetler alanındaki hazırlıklar ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Tarım ve kırsal kalkınma alanında mevzuat uyumu bakımından sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Katılım öncesi kırsal kalkınma programının uygulamasında ilerleme sağlanmıştır. Çiftlik Muhasebe Veri Ağı ile ilgili kapasite artırılmıştır. Canlı sığır, sığır eti vb. ürünler üzerindeki fiili ithalat yasağı tam olarak kaldırılmamıştır ve tarımsal desteklerin OTP ile uyumlaştırılması ile tarım istatistikleri için uygulanmakta olan stratejiler bulunmamaktadır. Genel olarak, tarım ve kırsal kalkınma alanındaki hazırlıklar erken aşamadadır. Ayrıntılı değerlendirme için. Başta kaynak ve filo yönetimi ile denetim ve kontrol konularında olmak üzere, balıkçılık alanında ilerleme kaydedilmiştir. Mevzuat uyumu, yapısal eylemler, piyasa politikası, devlet yardımları ve uluslararası anlaşmalar konularında daha çok çaba gösterilmelidir. Genel olarak bu alandaki uyum erken aşamadadır. Ayrıntılı değerlendirme için. Mevzuat uyumu başta olmak üzere, ulaşım politikası konusunda bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. AB müktesebatına uyum sağlamak ve özellikle tehlikeli maddeler ve demiryolları alanlarında olmak üzere, AB müktesebatını uygulamak için kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi konusunda daha çok çaba gerekmektedir. Genel olarak Türkiye ulaşım konusunda nispeten ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Enerji alanında iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir. Elektrik sektörünün serbestleştirilmesi ve elektrik yönergeleriyle ile uyum seviyesi ileri düzeydedir. Ancak işleyen bir rekabetçi piyasa ve doğal gaz sektöründe mevzuat uyumunda ilerleme konusunda hala eksikler bulunmaktadır. Kolaylaştırılmış idari prosedürler aracılığıyla yenilenebilir enerji sektöründeki ilerlemenin hızlandırılması gerekmektedir. Enerji verimliliği ve nükleer enerji konularında, özellikle ilgili AB Yönergeleriyle uyum için ek çabalara ihtiyaç bulunmaktadır. Genel olarak Türkiye enerji alanında oldukça ileri bir uyum düzeyindedir. Ayrıntılı değerlendirme için.
* 11 Aralık 2006 AB Konseyi kararı uyarınca Türkiye'nin Gümrük Birliği bağlamında Ek Protokol ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı askıya alınan başlıklar.
- 48 -
SĠYASĠ SORUNLU BAġLIKLAR
17. Ekonomik ve Parasal Politika
G. Kıbrıs
Fransa'nın Çekinceleri
AçılıĢ Kriteri
Ekonomik ve parasal politika alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Özellikle Merkez Bankası‟nın bağımsızlığı ve kamu sektörünün finansal kuruluşlara imtiyazlı erişiminin engellenmesi açısından eksiklikler olmakla birlikte, AB müktesebatına uyum ileri düzeydedir. Ekonomi politikası oluşturma ve eşgüdüm kapasitesi yeterlidir. Genel olarak Türkiye‟nin bu alanda hazırlıkları ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Yargı alanında ilerleme kaydedilmiştir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, kararlarının şeffaflığını ve öngörülebilirliğini önemli ölçüde geliştiren ve yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını ve etkinliğini teşvik eden 2012-2016 stratejik planını uygulamaya devam etmiştir. Anayasa Mahkemesi, temel hakların ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuruları kabul etmeye başlamış ve AİHM‟nin yaklaşımı ile uyumlu bir şekilde, bir dizi önemli karar almıştır. Dördüncü Yargı Reformu Paketinin kabul edilmesi, doğru yönde atılmış başka bir önemli adımdır. Özellikle savcıların soruşturma yürütme konusundaki yetkinliği, savunma makamının savcılık dosyalarına kısıtlı erişimi, duruşmalarda çapraz sorgulamanın düzgün bir şekilde yürütülmemesi ve iddianamelerde gerekçelerin yetersizliği olmak üzere, mevzuat ve ceza adalet sistemindeki uygulamalar hakkında endişeler devam etmektedir. 2010-2014 Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planının uygulanmasına devam edilmiştir. Ancak, politika geliştirilmesi ve uygulanmasının izlenmesine yönelik kurumsal çerçevenin açıklığa kavuşturulması ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Siyasi partilerin finansmanı ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kapsamına ilişkin konular henüz ele alınmamıştır. Temel haklar alanında belirgin olarak karışık bir resim vardır. Dördüncü Yargı Reformu Paketi ile Türkiye‟nin AİHM tarafından mahkûm edildiği hak ihlallerindeki birtakım meselelerde hukuki yollar temin edilmiştir. Bu paket ile fikirlerin yayın, beyan, konuşma vb. aracılığıyla ifade edilmesinin cebir veya şiddet kullanımı veya buna yönelik tehdit ile ilişkilendirilmesi kaldırılarak terörle bağlantılı suçların kapsamı daraltılmıştır. Bu değişikliklerin, Avrupa standartları ile uyumlu olarak uygulanması halinde, ifade özgürlüğünü olumlu etkilemesi öngörülmektedir. Nevruz kutlamaları ve eşcinsel bireylerin onur yürüyüşü herhangi bir engelleme olmadan devam etmiştir. Vakıflara ilişkin mevzuatın uygulanmasıyla önemli sayıdaki taşınmaz gayrimüslim cemaat vakıflarına iade edilmiştir. Yetkililer, kadınlara yönelik şiddetle mücadele konusunda görüşlerini yüksek sesle dile getirmişler ve bu konuda kararlılık sergilemişlerdir. Hükümet ve azınlık temsilcileri arasındaki diyalog devam etmiş ve kültürel hakların geliştirilmesine yönelik tedbirler kabul edilmiştir. Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu faaliyete geçmiştir. Ancak Mayıs-Haziran 2013‟de tüm ülkede yapılan çoğunlukla barışçıl protestolarda polisin aşırı güç kullanımı, göz yaşartıcı gaz ile biber gazının orantısız kullanıldığının pek çok kez bildirilmesi ve ateşli silah kullanımı sonucu ölümler ciddi endişe kaynağı olmuştur. İfade ve basın özgürlüğü uygulamada kısıtlanmıştır: Medya kuruluşlarının mülkiyet yapısı, zaman zaman siyasetçiler tarafından yapılan caydırıcı açıklamalar ile hala mevcut olan kısıtlayıcı yasal hükümler ve bunların yargı mensuplarınca yorumlanışları medya sahiplerinin ve gazetecilerin oto sansür uygulamalarına veya gazetecilerin işten çıkarılmasına yol açmıştır. Gezi Parkı olayları da dâhil olmak üzere bazı olaylarda toplanma özgürlüğüne saygı gösterilmemiştir. Yetkililer bu olaylarda, kişilerin hak ve özgürlüklerini Avrupa standartlarına uygun olarak korumamışlar veya korumaya istekli görünmemişlerdir. Sendikalara ilişkin mevzuattaki eksiklikler toplu sözleşmeyi ve sendikaların
X
23. Yargı ve Temel Haklar
X
2013 Ġlerleme Raporu Özet Değerlendirmeleri
- 49 -
gelişmesini engellemiştir. Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda, Türkiye‟nin, kadın istihdamı, eğitimi ve kadınların siyasi hayatta yer almaları, kadınlara yönelik şiddetle mücadele ile erken yaşta ve zorla yaptırılan evliliklere ilişkin olarak mevzuatın uygulamaya geçirilmesi için daha fazla çaba sarf etmesi ve çabalarını sürdürmesi gerekmektedir. Çocuklar ile ilgili olarak, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimin, çocuk işçiliğiyle mücadelenin artırılması, yanı sıra idari kapasitenin ve eşgüdümün güçlendirilmesi için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Ayrımcılıkla mücadele mevzuatının cinsel yönelime dayalı ayrımcılığı ele alması gerekmektedir. Azınlıklar ve kültürel haklar alanlarında doğru adımlar atılmıştır, fakat daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Ayrıntılı değerlendirme için. SĠYASĠ SORUNLU BAġLIKLAR
G. Kıbrıs
24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik
X
26. Eğitim ve Kültür
X
29. Gümrük Birliği
X*
Fransa'nın Çekinceleri
AçılıĢ Kriteri
2013 Ġlerleme Raporu Özet Değerlendirmeleri
Adalet, özgürlük ve güvenlik alanında iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir. Bölgedeki durum kritik olmasına rağmen, Suriyeli sığınmacı akınına yönelik olarak önemli çabalar sarf edilmiştir. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, göç ve iltica konusunda tutarlı bir yasal çerçeve sağlamaktadır. Kanun, uygulamaya yönelik mevzuatın gecikmeksizin kabul edilmesi şartıyla önemli bir ilerlemenin göstergesidir. Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması‟nın akdedilmesi ve mevcut geri kabul yükümlülüklerinin tam olarak uygulanması hayati önem taşımaktadır. Vize politikası konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Sınırdan sorumlu makamlar arasında daha iyi bir eşgüdüm sağlanmasına ve bütünleşik bir yönetim yapısına ihtiyaç vardır. Örgütlü suçlarla mücadele konusunda uluslararası polis ve adli işbirliğini daha fazla ilerletmek için kişisel verilerin korunmasına yönelik bir kanuna ihtiyaç duyulmaktadır. Terörle mücadelede işbirliği konusunda da terörizmin tanımı ve yaptırımlar bakımından Türk mevzuatı AB mevzuatı ile uyum sağlamalıdır. İnsan ticareti suçunun kovuşturulması ile önlenmesi ve mağdur tespiti ile mağdurların korunmasına ilişkin çabalar arttırılmalıdır. Sonuç olarak adalet ve içişleri konularındaki uyum erken aşamadadır. Ayrıntılı değerlendirme için. Eğitim alanında iyi düzeyde ilerleme sağlanmıştır. Kamuoyunun AB programlarına ilgisi artmaya devam etmiştir. Kültür alanında sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Türkiye‟nin, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesine İlişkin UNESCO Sözleşmesi‟ni onaylaması gerekmektedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Gümrük Birliği alanında, yetkilendirilmiş yükümlü tanımı ve Ortak Transit Rejimi Sözleşmesi‟ne katılım gibi konularda olmak üzere bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Vergi muafiyeti, serbest bölgeler, gözetim tedbirleri, tarife kotaları ve serbest dolaşımdaki mallar için menşei beyanı gibi tedbirlere ilişkin eksiklikler devam etmektedir. Güvenlik ve emniyet tedbirleri ile ilgili risk esaslı kontroller konusunda daha fazla uyum sağlanması gerekmektedir. Gümrük kontrolleri esnasında fikri mülkiyet hakları uygulamalarının daha da iyileştirilmesi gerekmektedir. Genel olarak bu alandaki uyum yüksektir. Ayrıntılı değerlendirme için.
* 11 Aralık 2006 AB Konseyi kararı uyarınca Türkiye'nin Gümrük Birliği bağlamında Ek Protokol ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı askıya alınan başlıklar.
- 50 -
SĠYASĠ SORUNLU BAġLIKLAR
G. Kıbrıs
Fransa'nın Çekinceleri
AçılıĢ Kriteri
30. DıĢ ĠliĢkiler
X*
31. DıĢiĢleri, Güvenlik ve Savunma Politikaları
X
Bakanlar Konseyi’nde görüşülmekte.
33. Mali ve Bütçesel Hükümler
X
34. Kurumlar
X DĠĞER BAġLIKLAR
Bakanlar Konseyi'nde GörüĢülmekte
AçılıĢ Kriteri
Bakanlar Konseyi’nde görüşülmekte.
8. Rekabet Politikası
19. Sosyal Politika ve Istihdam
Kamu Ġhaleleri
Dış ilişkiler konusunda bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Türkiye‟nin DTO ve OECD bağlamında ve genelleştirilmiş tercihler sistemiyle çift kullanımlı malların kontrolü gibi konularda pozisyonunu AB‟ninki ile daha da uyumlu hale getirmesi gerekmektedir. Genel olarak bu alandaki uyum düzeyi yüksektir. Ayrıntılı değerlendirme için. Dış politika ve güvenlik politikası alanında AB ile siyasi diyalog yoğunlaşmaya devam etmiştir. Türkiye, Suriye rejiminin sivillere yönelik şiddetini kınamak, muhalifleri desteklemek ve hayati insani yardım sağlamak suretiyle Suriye konusunda önemli bir tutum sergilemiştir. Türkiye‟nin ODGP bildirgelerine uyumu artırılmalıdır. Genel olarak dış, güvenlik ve savunma politikası alanındaki hazırlıklar nispeten ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Mali ve bütçesel hükümler alanında ilerleme kaydedilmemiştir. Türkiye‟nin zamanı geldiğinde güçlü eşgüdüm yapıları oluşturması ve idari kapasite, yanı sıra uygulama kurallarını sağlaması gerekecektir. Genel olarak, mali ve bütçesel hükümler konusundaki hazırlıklar henüz erken aşamadadır. Ayrıntılı değerlendirme için.
Açılması Beklenen
5.
2013 Ġlerleme Raporu Özet Değerlendirmeleri
2013 Ġlerleme Raporu Özet Değerlendirmeleri
Kamu ihaleleri konusunda sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Kurumlar yeterli idari kapasite ile çalışmaya devam etmektedir. Türkiye‟nin takvime bağlı bir eylem planını da içeren uyum stratejisini kabul etmesi ve başta istisnalar, su, enerji, ulaştırma ve posta sektörlerinde faaliyet gösteren kuruluşların alımları ile imtiyazlar ve kamu-özel sektör işbirliği konuları olmak üzere, mevzuatını daha da uyumlu hale getirmesi gerekmektedir. Şikâyetlerin incelenmesi sisteminin halen gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu konudaki hazırlıklar nispeten ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için. Bu fasılda az ilerleme kaydedilmiştir. Anti-tröst ve şirket birleşmelerinin kontrolüne ilişkin kurallar açısından büyük ölçüde AB müktesebatı ile uyum sağlanmıştır ve Türkiye bu kuralları etkili bir şekilde uygulamayı sürdürmüştür. Ancak devlet destekleri konusunda ilerleme kaydedilmemiştir; çok sayıda devlet desteği uygulaması gümrük birliği ile uyumsuz olmaya devam etmektedir. Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun, uygulama mevzuatının mevcut olmaması nedeniyle etkisiz kalmaktadır. Türkiye bu alanda nispeten ilerleme sağlanmıştır. Ayrıntılı değerlendirme için. Sosyal politika ve istihdam alanında yeterli olamamakla birlikte bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu onaylanmıştır, ancak sanayi ilişkilerinin etkin işleyişinin önündeki engeller geçerliliğini korumaktadır. Ulusal istihdam stratejisi, kayıt dışı istihdam, sosyal koruma mekanizmalarının kapsamının genişletilmesi kadınlar ve engelliler arasında istihdam oranlarının artırılması alanlarında daha çok çaba gösterilmesi gerekmektedir. Genel olarak mevzuat uyumu nispeten ileri düzeydedir. Ayrıntılı değerlendirme için.
* 11 Aralık 2006 AB Konseyi kararı uyarınca Türkiye'nin Gümrük Birliği bağlamında Ek Protokol ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı askıya alınan başlıklar.
- 51 -
AB KOMĠSYONU 2013 TÜRKĠYE ĠLERLEME RAPORU Müzakere BaĢlıkları ve Katılım Ortaklığı Belgesi KarĢılaĢtırmalı Tablo
1. MALLARIN SERBEST DOLAġIMI Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Ekonomi Bakanlığı malların serbest dolaşımı alanındaki genel ilkelerin uygulanmasını risk temelli ithalat denetim sistemi (TAREKS) kapsamı içinde bulunan diğer ürünleri de kapsayacak şekilde genişletmiştir. A.TR sertifikalı ve AB‟de serbest dolaşımda bulunan ürünler için ithalat izni menşei ve ek denetim gözetmeden verilmektedir. Bu durum, uzun yıllardır süren Türkiye‟ye AB‟den giren üçüncü ülke menşeli ürünlere uygulanan uygunluk denetimi sorununu resmen çözmüştür. 2012‟de yürürlüğe girmiş olan karşılıklı tanıma ilkesi 2013‟te bir Ürün Güvenliği ve Denetimi Genelgesi‟yle uygulamaya konmuştur. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) AB Standardizasyon Komitesi (CEN) ve AB Elektro-Teknik Standardizasyon Komitesi (CENELEC) standartlarını kabul etmeye devam etmiştir. AB ile bu alanda uyum %99 seviyesine ulaşmıştır. TÜRKAK tarafından verilen akreditasyonlar %26 oranında artmıştır. Bakanlar Kurulu denetim kurumlarının görevlerini tanımlayan bir kararname kabul etmiş, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da yetki alanındaki ürünlerin piyasa denetimi konusunda bir düzenleme yayımlamıştır. Ekonomi Bakanlığı tarafından bakanlıklar arası yasama ve politika yürütme eşgüdümü üzerine teknik düzenlemeler konusunda bir genelge yayımlanmıştır. Genelge ithalat kontrolüne risk analizi temelli çağdaş bir yaklaşım getirmekte, Bakanlığa teknik düzenlemeleri Dünya Ticaret Örgütü‟ne (DTÖ) ve AB‟ye bildirmek için açık bir sorumluluk vermektedir. Kozmetikler alanındaki yasal düzenlemelerde yapılan değişiklik, düzenlemenin eklerini AB müktesebatına uyumlu hale getirmiştir. Taşınabilir basınç aletleri ve inşaat malzemeleriyle ilgili çıkarılan yasalar Türkiye‟nin AB müktesebatına uyumuna katkıda bulunmuştur. Eksiklikler: AB – Türkiye arasındaki ticarette ilaçlar, tekstil, ikinci el ya da yenileştirilmiş ürünler ve alkollü içkiler alanlarında teknik engeller bulunmaktadır. İlaçlar alanında AB‟nin “iyi üretim uygulamaları sertifikası” halen kabul edilmemektedir. İnşaat ekipmanları ve motorlu taşıtlar gibi kullanılmış ürünler ve yenileştirilmiş ya da hatalı kabul edilen ikinci el ürünler ve alkollü içkilerde ithal izni gereği sürmektedir. Alüminyum, kâğıt, bakır hurdası ihracı ve işlenmiş tarım ürünleri ithalatındaki kısıtlamalar Gümrük Birliği‟ne aykırıdır. Genel Ürün Güvenliği Yürütmeliği ve Akreditasyon ile Piyasa İzleme Düzenlemesi‟ne tam uyum beklenmektedir. Piyasa izleme ve denetleme düzenlemelerinin etkin uygulaması halen hayata geçirilememiştir. Kültürel ürünler ve ateşli silahlarla ilgili ilerleme kaydedilmemiştir. - 52 -
Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Risk temelli ithalat denetim sistemi dışındaki ürünlerin pazara girişi gecikmelidir. Haziran 2011‟den beri tekstil ve hazır giyim ithalatında Gümrük Birliği‟ne (GB) aykırı biçimde ek vergiler uygulanmaktadır. AB‟nin “iyi üretim uygulamaları sertifikası” halen kabul edilmemektedir. Kullanılmış, yenileştirilmiş/hatalı ürünler ve alkollü içkilerde ithal izni gereği sürmektedir. Alüminyum, kâğıt, bakır hurdası ihracı ve işlenmiş tarım ürünleri ithalatındaki kısıtlamalar GB‟ye aykırıdır. Piyasa izleme ve denetleme çalışmalarına yeterli kaynak ve işgücü ayrılmamaktadır. GB‟ye 1 Ocak 2005‟ten sonra kayıtlı ilaçların veri imtiyazlarında yasal belirsizlik sürmektedir. Kültürel ürünler ve ateşli silahlarla ilgili ilerleme kaydedilmemiştir. Ticaret karşısındaki teknik engeller GB‟ye aykırı olarak mal ticaretini etkilemeye devam etmektedir. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
İthalat izinleri ve lisans gerekliliklerinin, kullanılmış motorlu taşıtlar dışındaki mallar için istenen sertifikaların uygulamadan kaldırılması. Kullanılmış motorlu taşıtlarla ilgili ithal izin belgesinin ortadan kaldırılması için AB Komisyonu‟na bir plan sunulması. AB Antlaşması‟nın 28-30. maddelerine aykırı olan önlemlerin tanımlanması işleminin tamamlanması ve bu önlemlerin uygulamadan kaldırılması. Eczacılık ürünleri verilerinin korunması önlemleri tüzüğüyle ilgili kalan noktaların tamamlanması.
- 53 -
2. ĠġÇĠLERĠN SERBEST DOLAġIMI Gelişmeler: Bakanlar Kurulu İtalya ile 2012 yılında imzalanmış olan sosyal güvenlik anlaşmasını onaylamıştır.
2013 Ġlerleme Raporu
Eksiklikler: İş gücü piyasasına erişim ve AB İstihdam Hizmetleri Ağı EURES‟e ya da AB Sağlık Sigortası Kartı‟na gelecekte katılım ile ilgili hiç bir ilerleme olmamıştır. İşçilerin serbest dolaşımıyla ilgili kısıtlı ilerleme kaydedilmiştir. Türkiye ikili sosyal güvenlik anlaşmaları gerçekleştirmeye teşvik edilmektedir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için.
Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
İstihdam piyasasına erişimde ilerleme mevcut değildir. Avrupa sağlık sigortası kartı uygulaması ile ilgili ilerleme kaydedilmemiştir. Orta Vadeli Hedefler:
KOB
Kamu İstihdam Hizmetleri kurumunun Avrupa İstihdam Hizmetleri Ağına (EURES) katılım için uygun bir kapasiteye çıkarılması. Özellikle sosyal güvenlik sistemlerinin eşgüdümü olmak üzere idari yapıların güçlendirilmesine devam edilmesi.
- 54 -
3. YERLEġME VE HĠZMET SUNMA ÖZGÜRLÜĞÜ Gelişmeler: Posta hizmetleri konusunda yeni bir yasa kabul edilmiş ve bu şekilde daha fazla serbestleşme hedeflenmiştir. Eksiklikler:
2013 Ġlerleme Raporu
Kurulum hakkı ve sınır ötesi hizmet sunma özgürlüğü konusunda AB‟ye uyum için bir strateji oluşturulmamıştır. Kurulum iznine ilişkin oransız kısıtlamalar devam etmektedir. Posta hizmetleriyle ilgili yeni yasaya rağmen bu hizmetler halen devlet tekelinde bulunmaktadır. Mesleki ve akademik nitelikler konusunda yapılması gereken ayrım yapılmamıştır. Uyruk ve lisan yeterliliği zorunlulukları devam etmektedir. AB üyelerinde yerleşik hizmet sağlayıcılardan kayıt, lisans ve izin belgeleri istenmeye devam edilmektedir. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
AB‟ye uyum için ayrıntılı strateji oluşturulmamıştır. Yerleşme izini ile ilgili istenen evrak sayısı fazladır. Sınır ötesi hizmet sunmaya ilişkin ilerleme kaydedilmemiştir. AB üyelerinde yerleşik hizmet sağlayıcılardan kayıt, lisans ve izin belgeleri istenmeye devam edilmektedir. Hizmetler Yönergesine uyum sağlanmamıştır. Posta hizmetlerinde devlet tekeli kaldırılmamış, 2006 tarihli taslak yasa kabul edilmemiştir. Kamu sektöründe çalışabilmek için “Türk vatandaşı olmak” kuralı değişmemiştir. Mesleki ve akademik nitelikler konusunda yapılması gereken ayrım yapılmamıştır. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Bu başlıkla ilgili müktesebatla uyumu sağlamak ve kurumsal kapasiteyi geliştirmek için gerekli zaman çizelgesinin ve ayrıntılı stratejinin hazırlanması. Profesyonel vasıfların karşılıklı olarak tanınması için müktesebatla uyum çalışmalarının sürdürülmesi. Posta hizmetleri müktesebatıyla uyum çalışmalarına başlanması. Orta Vadeli Hedefler: Yerleşme hakkına ve sınır ötesi hizmet sunma özgürlüğüne ilişkin sınırlamaların kaldırılması. Posta hizmetleri alanında müktesebat ile uyumlaştırma çalışmalarına devam edilmesi. Profesyonel vasıfların karşılıklı olarak tanınması çalışmalarının sürdürülmesi ve milliyet gerekliliğinin kaldırılması. - 55 -
4. SERMAYENĠN SERBEST DOLAġIMI Gelişmeler: Tahviller ve ödemelerde uzlaşma sistemlerini ve elektronik para alanını düzenleyen yeni bir kanun yürürlüğe girmiştir. Terörün Finansmanının Önlenmesi Yasası Şubat 2013‟te, yasanın uygulanmasına ilişkin düzenleme Mayıs‟ta kabul edilmiştir. Mali Eylem Görev Gücü‟nün belirlemiş olduğu eksikliklerin birçoğu giderilmiş, teröristlerin malvarlıklarının dondurulmasına ilişkin yasal temel hazırlanmıştır. Eksiklikler:
2013 Ġlerleme Raporu
Yabancılara emlak satışıyla ilgili kısıtlamalar AB Antlaşması‟nın 63. maddesiyle uyumlu değildir. Vatandaşlarına emlak satışına izin verilen ülkeler ile ilgili liste kamuya açık değildir ve hükümetin ulusal çıkarlar ve ikili ilişkiler gibi şeffaf olmayan değerlendirmelerine tabidir. Emlak edinmede Yunanistan, Bulgaristan ve G.Kıbrıs vatandaşlarına özel bazı kısıtlamalar bulunmaktadır. Radyo, televizyon, ulaşım, eğitim ve elektrik dağıtımında yabancı sahipliği konusundaki kısıtlamalar sürmektedir. Sermaye hareketleri ve ödemelerle ilgili yasal çerçeve AB müktesebatına uyumlu hale getirilmelidir. Mali Eylem Görev Gücü‟nün belirlemiş olduğu eksikliklerin bazıları henüz giderilmediğinden, Görev Gücü Türkiye‟yi stratejik kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele eksikliği olan ülkeler listesinde tutmaktadır. Kara para aklanması ve terörün finansmanıyla mücadele hakkında 2007‟de kabul edilen Avrupa Konseyi Sözleşmesi halen onaylanmamıştır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Raporlama döneminde ilerleme kaydedilmemiştir. Yabancılara emlak satışıyla ilgili kısıtlar AB Antlaşması‟nın 63. maddesiyle uyumlu değildir. Radyo, televizyon, ulaşım, eğitim ve elektrik dağıtımında yabancı sahipliği konusundaki kısıtlamalar sürmektedir. Ödemeler sistemi ile ilgili ilerleme mevcut değildir. Kara para aklanması ile mücadelede yasal çerçevenin AB‟ye uyumunda sınırlı ilerleme sağlanmıştır. Terörün finansmanı ile ilgili taslak yasa onaylanmamıştır. Mali Eylem Görev Gücü Türkiye‟nin kara para aklanması ile mücadelede eksikliklerin sürdüğüne ve bunların Ekim 2012‟ye kadar giderilmesi gerektiğine karar vermiştir. Kara para aklanması ve terörün finansmanıyla mücadele hakkında 2007‟de kabul edilen Avrupa Konseyi Sözleşmesi onaylanmamıştır. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
AB kaynaklı doğrudan yabancı yatırımlarla ilgili sınırlamaların kaldırılması. Ödeme sistemleri yasalarıyla uyumun başlaması.
- 56 -
5. KAMU ĠHALELERĠ Gelişmeler: Kamu İhaleleri Kurumu elektronik kamu alımları platformu EKAP‟ın kapsamını genişletmiştir. Kamu İhaleleri Kurumu AB tarafından fonlanan eğitim programına etkin biçimde katılmıştır. Maliye Bakanlığı, Kamu İhaleleri Kurumu ve Kalkınma Bakanlığı‟nın idari kapasitesi kademeli olarak artırılmıştır. Eksiklikler:
2013 Ġlerleme Raporu
Kamu ihaleleri Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı taslağı 3 yıldır onaylanmayı beklemektedir. Muafiyetler ve ulusal tercihler ile ilgili değişiklik olmamıştır. Yerel fiyat avantajı uluslararası rekabete açıklığın artmasına rağmen daha yaygın bir biçimde kullanılmıştır. Kamu İhaleleri Yasası AB müktesebatına uyumlu değildir. Klasik işletmeler ve elektrik, su gibi kamu hizmetleri sağlayan işletmelerin aynı mal alımı kurallarına tabi olması AB kamu hizmetleri yönergesine uymamaktadır. 2013 yılı kamu ihaleleri için eşik ve mali limitler AB‟den daha yüksektir. Kamu alımlarıyla ilgili ihtilafların çözümüne ilişkin yönergeler (Remedies Directive) konusunda AB‟ye tam bir uyum bulunmamaktadır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için.
Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Genel ilkeler alanında sınırlı ilerleme sağlanmıştır. Muafiyetler ve ulusal tercihler ile ilgili değişiklik olmamıştır. Kamu İhaleleri Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı taslağı 2 yıldır onaylanmayı beklemektedir. İhalelerde yerli ürünler sunulması halinde %15 fiyat avantajı kuralının kullanımı 2011‟de büyük ölçüde artmıştır. Yasadan muaf tutulan ihalelerin varlığı yasal çerçevenin devamını kesintiye uğratmaktadır. Klasik işletmeler ve elektrik, su gibi kamu hizmetleri sağlayan işletmelerin aynı mal alımı kurallarına tabi olması AB kamu hizmetleri yönergesine uymamaktadır. Kamu alımlarıyla ilgili ihtilafların çözümüne ilişkin yönergeler (Remedies Directive) uyarlanmamıştır. Ağustos ve Kasım 2011 KHK‟leri Kamu İhaleleri Kurumu‟nun bağımsızlığına gölge düşürmüştür. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Kamu İhale Kurumuna, tutarlı bir politikanın uygulanması için yetki ve sorumluluk verilmesi. Müktesebatla uyum sağlama çalışmalarını kapsayan stratejinin hazırlanması.
- 57 -
Orta Vadeli Hedefler: Kamu ihalesi stratejisinin uygulanması. İhale süreçleri sırasında elektronik araç kullanımının teşvik edilmesi
- 58 -
6. ġĠRKETLER HUKUKU Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Sermaye Piyasaları Kanunu‟na değişiklikler yapılarak AB müktesebatıyla uyum artırılmıştır. İnternet üzerinden şirket kaydı için çalışmalar devam etmiştir. Türk Ticaret Kanunu‟nun uygulanması için bazı yasal düzenlemeler yapılmıştır. SPK, finans kurumları ve bankalar için kurumsal yönetişim ilkelerini güncellemiştir. 704 yargıç Yeni Türk Ticaret Kanunu konusunda eğitilmiştir. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu idari kapasitesini artırmıştır. Uluslararası Mali Raporlama Standartları‟na uygun muhasebe ve mali raporlama standartlarının kabulü devam etmiştir. Eksiklikler: Sermaye Piyasası Kurulu‟na verilen yetkiler ile devletin kurumsal yönetişim alanında etkisini artırmıştır. Şubat 2013‟te yayımlanan bir bakanlık genelgesiyle yasal denetim zorunluluğunun kapsamı daraltılmış ve sadece piyasa değeri yüksek şirketlere uygulanacak şekilde kısıtlanmıştır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Yeni Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmeden önce kabul edilen değişiklikler müktesebata uygun değildir. Sermaye Piyasası Kurulu‟na verilen yetkiler devletin kurumsal yönetişim alanında etkisini artırmıştır. Kısa Vadeli Hedefler: Yeni Ticaret Kanunu‟nun kabul edilmesi.
KOB
Orta Vadeli Hedefler Kurumsal muhasebe ve denetleme alanlarında AB standartları ile uyumlu ve genel amaçlara yönelik bir mali raporlama rejimi oluşturulması. Açıklama yükümlülüklerinin güçlendirilmesi. Özellikle şirketlere denetlenmiş tüzel kişilik ve konsolide mali durum dosyası tutma yükümlülükleri getirilerek, bu bilgilerin kamuya açık hale getirilmesi.
- 59 -
7. FĠKRĠ MÜLKĠYET HUKUKU Gelişmeler: Kültür ve Turizm Bakanlığı Fikri Mülkiyet Hakları Genel Müdürlüğü idari kapasitesini, internet hizmetlerini ve eğitim faaliyetlerini artırmıştır. Korsan faaliyetleri önlemek için faaliyet gösteren vilayet denetim komisyonları etkin bir şekilde çalışmıştır. Yeni fikri mülkiyet hakları yasası hazırlanmaktadır. Türk Patent Enstitüsü (TPE) kurumsal kapasitesini güçlendirmiştir. Mahkemelerin karar verme süreci hızlanmıştır. Fikri mülkiyet hakları istatistikleri daha doğru üretilmiştir. Gümrüklerde fikri mülkiyet haklarının uygulanması amacıyla hak sahiplerinin internet üzerinden şikâyette bulunması olanağı sağlanılmış ve ithalat kontrolleri için risk profilleri oluşturulmuştur.
2013 İlerleme Raporu
Eksiklikler: Sınaî mülkiyet hakları konusunda halen bir yasa kabul edilmemiştir. TPE kararları halen sağlam temellere dayandırılmamaktadır. Ticari markalar ve patent görevlilerinin denetimi ile ilgili yasal çerçeve mevcut değildir. Fikri mülkiyet hakları ile ilgili görev yapan mahkemelerin ve bu mahkemelerde görev yapan yargı mensuplarının performansının desteklenmesi için çaba gerekmektedir. AB‟ye uyumlu fikri mülkiyet hakları düzenlemesinin uygulanması gerekmektedir. Yakalanan korsan ve sahte ürünlerin suçlu tarafa iadesi sürmektedir. Korsan ve sahte ürünler ticareti halen önemli bir organize suç teşkil etmektedir. Türkiye fikri mülkiyet hakları ihlali olan ürünlerin AB‟ye giriş yaptığı temel noktalardan biri olmaya devam etmiştir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için.
Eksiklikler:
2012 İlerleme Raporu
Sınaî mülkiyet haklarının uygulanması konusunda siyasi irade yetersizdir. Fikir ve Sanat Eserleri Yasası halen onaylanmamıştır. Ticari markalar ve patent görevlilerinin denetimi ile ilgili yasal çerçeve mevcut değildir. Yasal yaptırım alanında ilerleme yoktur. Yakalanan korsan ve sahte ürünlerin suçlu tarafa iadesi sürmektedir. Gümrüklerdeki merkezi bilgi işlem sistemi ve veri tabanı, korsan ve sahte malların piyasaya girişini engellemek üzere yeterince etkin bir şekilde kullanılmamaktadır. Türkiye fikri mülkiyet hakları ihlali olan ürünlerin AB‟ye giriş yaptığı temel noktalardan biri olmaya devam etmiştir. Korsan faaliyetlerin önlenmesiyle ilgili çabalar artırılmalıdır. - 60 -
KOB
Kısa Vadeli Hedefler: Gümrük, yargı ve polisin kapasitesinin ve kurumlar arası eşgüdümün artırılması. Korsan ve ticari markalarda sahtecilikle mücadele edilmesi. Orta Vadeli Hedefler: Uyumlaştırma çalışmalarına devam edilmesi ve fikri mülkiyet haklarının verimli uygulanmasının güvence altına alınması.
- 61 -
8. REKABET POLĠTĠKASI Gelişmeler: Rekabet Kurulu özellikle bankacılık sektörüne yönelik yaptırımları artırmıştır. Rekabet Kurulu yatay işbirliği anlaşmaları ve şirket birleşmelerinin değerlendirilmesi alanlarında yeni ilkeler kabul etmiştir. Rekabet Kurulu‟nun idari kapasitesi yüksektir, kurul yeterli düzeyde idari ve işlemsel bağımsızlığa sahiptir. Anti-tröst ve şirket birleşmeleri alanındaki uyum ileri seviyededir.
2013 İlerleme Raporu
Eksiklikler: %20‟nin altında birleşik sektörel pazar payı sonucu doğuran banka birleşmeleri ve satın almaları Rekabet Kanunu kapsamı dışındadır. Yatay işbirliği anlaşmaları, „de minimis‟ kuralları, kamu işletmeleri ve imtiyaz ve özel haklardan yararlanan işletmelerle ilgili alanlarda AB müktesebatına halen uyum sağlanmamıştır. Devlet yardımları yasasının uygulama yasalarının yürürlüğe girişi ikinci kez ertelenmiştir. Resmi devlet yardımları envanteri yayımlanmamaktadır. 2012‟de açıklanan teşvik paketi dâhil olmak üzere tüm devlet yardımları ve teşviklerini AB müktesebatına uyumlayan bir eylem planı oluşturulmamıştır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 İlerleme Raporu
Anti-tröst ve şirket birleşmeleri alanındaki ilerleme yetersizdir. Rekabet Kurulu‟nun Başkan ve Başkan Yardımcısı‟nın atanmasıyla ilgili değişiklik ve ilgili bakanın kurumun faaliyetlerini denetleme yetkisi olması kurumun bağımsızlığına gölge düşürmüştür. Devlet yardımları alanında ilerleme kaydedilmemiştir. Devlet yardımları yasasının uygulama yasalarının yürürlüğe girişi Haziran 2013‟e ertelenmiştir. 19 Haziran‟da yeni teşvik paketi açıklanmıştır. Bu paket ve serbest bölge rejiminin AB‟ye uyumu gereklidir. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Müktesebatla uyumlu bir devlet yardımı kanunu kabul edilmesi. Saydamlığın sağlanması için bağımsız bir devlet yardımı denetleme makamının kurulması. AB‟ye uygun bir Ulusal Çelik Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı‟nın tamamlanması ve kabul edilmesi. Orta Vadeli Hedefler: Devlet yardımları konusundaki ikincil mevzuatla uyum sağlanması. Devlet yardımları alanında var olan ikili taahhütlere uygun olarak saydamlığın sağlanması. Yürürlükteki yardım programları hakkında AB‟nin bilgilendirilmesi ve verilecek her yardım kararı ile ilgili önceden haberdar edilmesi. - 62 -
9. MALĠ HĠZMETLER Gelişmeler:
2013 İlerleme Raporu
BDDK kurumsal kapasitesini artırmak için Dünya Bankası‟yla bir ikili işbirliği anlaşması imzalamıştır. Basel III sermaye yeterliliği çerçevesiyle uyumu artırmak için BDDK tarafından iki düzenleme kabul edilmiştir. Türk Lirası‟nın hızlı değer kaybı sonrasında BDDK, bankaların yatırımcılara döviz satışıyla ilgili kapsamlı bir soruşturma başlatmıştır. Türkiye‟de sigorta alanındaki yasal düzenlemelerin AB müktesebatına uyum durumuyla ilgili bir araştırma yapılmıştır. Özel sigortaların varlıklarının çeşitlendirilmesi, rekabetin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi amacıyla bir tüzük kabul edilmiştir. Yeni Sermaye Piyasaları Kanunu ile AB müktesebatına zaten yüksek düzeyde olan uyum daha da artırılmıştır. Eksiklikler: Sigorta sektöründe bağımsız bir denetleme makamı oluşturulmasıyla ilgili ilerleme kaydedilmemiştir. SPK üyelerinin görev süreleri dolmadan görevlerine son verilmiş ve bu karar verici kurumun hükümet tarafından yeniden şekillendirmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Yeni SPK, beklenmeyen piyasa dalgalanmalarıyla ilgili geniş kapsamlı soruşturma başlatma yükümlülüğünü gerekçe göstererek piyasa manipülasyonu ortaya çıkarmak amacıyla Gezi olayları sırasında yabancı yatırımcıların borsadaki işlemlerini mercek altına almıştır. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 İlerleme Raporu
Sigorta ve mesleki emeklilik sigortası uygulamalarındaki ilerlemeler sınırlıdır. Sigorta ve mesleki emeklilik sigortası sektörü için bağımsız bir düzenleme ve denetleme kurumu kurulmamıştır. Menkul kıymetler ve yatırım hizmetleri alanındaki ilerleme sınırlı düzeydedir. Motorlu taşıtlarda üçüncü şahısların asgari mali sorumluluklarının sigorta kapsamı AB‟ye göre düşük seviyededir. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Kredi kurumları ve yatırım firmaları için gerekli sermaye yeterlilikleri düzenlemeleri ve diğer yönergelerle uyumlaşma çalışmalarının sürdürülmesi. Banka ve bankacılık dışı mali kurumların denetim ve ihtiyat standartlarının güçlendirilmesi. Sigorta ve emeklilik sektöründe bağımsız bir düzenleme ve denetleme makamının kurulması.
- 63 -
10. BĠLGĠ TOPLUMU VE MEDYA Gelişmeler: Evrensel hizmet, piyasa analizi, geçiş hakkı ve siber güvenlik politikasının uygulanması konusunda bir takım ilerlemeler kaydedilmiştir. Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu (BTK) piyasa analizi konusunda özellikle önemli piyasa gücü olan operatörlere uygulanmak üzere bir tüzük kabul etmiş ve üçüncü tur pazar analizini tamamlamıştır. BTK iki kademeli arama ile hizmet veren mobil sanal ağ operatörlerinin piyasaya erişim koşullarını iyileştirmek için bir karar yayımlamıştır. Geçiş hakkı konusunda bir tüzük kabul edilmiştir. Ekim 2012‟de ulusal siber güvenlik politikası ve stratejisi, yanı sıra kısa vadeli eylem planı oluşturmak üzere Siber Güvenlik Konseyi kurulmuştur. Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı kabul edilmiştir. Türkçe dışındaki dillerde yayınlar kısıtsız devam etmiştir. Türkçe harici dillerde yapılan yayınlar içerik, zaman ya da altyazı veya tercüme zorunluluğu gibi herhangi bir sınırlama olmadan devam etmiştir. Eksiklikler:
2013 İlerleme Raporu
Elektronik haberleşme, bilgi ve iletişim teknolojileri yasaları özellikle karşılıklı bağlanabilirlik, piyasaya giriş, perakende fiyatlar, spektrum yönetimi alanlarında AB‟ye uyumlaştırılmalı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile BTK arasındaki görev bölümü açıklığa kavuşturulmalıdır. Spektrum yönetiminin bazı alanlarında (dijital kar payı politikası ve sınır-ötesi eşgüdüm) AB yasaları ve standartlarına uyum için düzenleme yapılması gerekmektedir. İki kademeli arama ile hizmet veren mobil sanal ağ operatörleri çift vergilendirme nedeniyle halen hizmet verememektedir. Mobil çağrı sonlandırma ücretleri BTK tarafından daha da düşürülmüştür ancak sabit şebekede çağrı sonlandırma ücretleri AB ortalamasından yüksek olmaya devam etmekte ve bu durum piyasayı tahrif etmektedir. Elektronik Ticaret ve veri koruması taslak yasaları halen kabul edilmemiştir. Türkiye “Şartlı Erişime Dayalı Hizmetlerin Yasal Olarak Korunmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi‟ne” taraf olmamıştır. RTÜK tarafından Nisan ayında tamamlanan TV frekans planlaması Ankara 8. İdare Mahkemesi tarafından ihale sürecinde açıklık, şeffaflık, güvenirlik ve rekabet gibi esasların ihlali nedeniyle askıya alınmıştır. RTÜK‟ün toplumun milli ve ahlaki değerlerinin ihlali ve ailenin korunması ilkesinin ihlali gerekçesiyle verdiği kararlar endişe yaratmaktadır. Benzer biçimde, müstehcen kavramının tanımındaki muğlâklık bu kavramın geniş bir biçimde yorumlandığı yönündeki endişelerin sürmesine sebep olmaktadır. RTÜK Haziran 2013‟te Gezi Parkı protestolarını canlı yayında bildiren bazı televizyon kanallarına halkı şiddete yönlendirme iddiasıyla ceza vermiştir. - 64 -
RTÜK‟ün bağımsızlığı siyasi birleşimi nedeniyle uzun süredir endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Kurul‟un altı yıllık dönemler için siyasi partiler tarafından, parlamentodaki sandalye sayılarına orantılı olarak aday gösterilen bir havuzdan seçilen dokuz üyesi bulunmaktadır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için.
Eksiklikler:
2012 İlerleme Raporu
Elektronik haberleşme, bilgi ve iletişim teknolojileri yasaları özellikle karşılıklı bağlanabilirlik, piyasaya giriş, perakende fiyatlar, spektrum yönetimi alanlarında AB‟ye uyumlaştırılmalıdır. BTK‟nın faaliyetlerinin finanse etmek üzere işletmecilerden toplanan ücretler, BTK‟nın giderlerine oranla çok yüksektir. Mobil telefon sektöründe üç rakip şirket bulunmasına karşın sabit telefon ve sabit geniş bant sektörlerinde rekabet mevcut değildir. Bilgi toplumu hizmetlerinde AB uyumu sınırlıdır. Türkiye “Şartlı Erişime Dayalı Hizmetlerin Yasal Olarak Korunmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi‟ne” taraf olmamıştır. Elektronik imza yasası ve AB yönergesi arasında farklılıklar devam etmektedir. Elektronik Ticaret ve veri koruması taslak yasaları beklemektedir. İnternet içeriği ve internet hizmet sağlayıcılarının bağlı olduğu kurallar ifade özgürlüğünün korunmasıyla ilgili uluslararası standartlara uygun hale getirilmelidir. “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun” yargı yetkisi konusunda düzenleme getirmemiştir. RTÜK‟ün bazı kararları, bazı yasal hükümlerin geniş bir biçimde yorumlandığı yönündeki endişelerin sürmesine sebep olmaktadır. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Mevcut AB düzenlemeleriyle uyumlu yeni Elektronik İletişim Yasası‟nın kabul edilmesi. 2002 AB yasal çerçevesiyle ilgili başlangıç koşullarının yerine getirilmesi. Görsel ve işitsel politikalarla ilgili yasal düzenlemelerde uyuma devam edilmesi ve Sınırsız Televizyon Yönergesi‟ne uyum sağlanması. Orta Vadeli Hedefler: Elektronik iletişim alanında müktesebatın uygulanmasına ve ulusal yasal çerçeveye uyarlanmasına devam edilmesi ve pazarın tamamen serbestleşmesi için hazırlık yapılması. Görsel ve işitsel müktesebat alanında uyumun sürdürülmesi ve düzenleyici kurumların idari kapasite ve bağımsızlıklarının güçlendirilmesi.
- 65 -
11. TARIM VE KIRSAL KALKINMA Gelişmeler:
2013 İlerleme Raporu
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çiftlik Muhasebe Veri Ağı‟na ilişkin idari kapasitesini artırmıştır. Üreticilere doğrudan yardım alanındaki yasal düzenlemelerin AB müktesebatına uyumlaştırılması stratejisinin oluşturulması için etki değerlendirmesi hazırlık çalışmalarına başlanmıştır. Parsellerin belirlenmesi sistemi alanında bazı çalışmalar yapılmıştır. AB Komisyonu ve Türkiye uzun süredir devam eden sığır ithali yasağı konusunda bir diyalog başlatmıştır. Kırsal Kalkınma için Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPARD) kapsamında, AB fonlarının yönetim yetkisi 6‟sı koşullu olmak üzere 22 ile daha devredilmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı organik tarım ile ilgili bir strateji ve eylem planı geliştirmiştir. Eksiklikler: Tarım istatistikleri alanındaki strateji çalışmaları sonuçlanmamıştır. Arazi parseli tanımlama sisteminin geliştirilme çabalarına karşın Entegre Yönetim ve Kontrol Sistemi‟nin hazırlanmasındaki ilerleme sınırlı düzeyde kalmıştır. Canlı sığır, sığır eti vb. ürünlerin ithal yasağı bazı ülkelere yönelik devam etmektedir. Ortak pazar düzenlemesi alanında ilerleme kaydedilmemiştir. Kalite politikası konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Tarım ve kırsal kalkınma konusunda kısıtlı ilerleme kaydedilmiştir. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 İlerleme Raporu
KOB
Ortak Tarım Politikası (OTP) mevzuatına uyum sınırlıdır. Tarım istatistikleri alanındaki strateji çalışmaları sonuçlanmamıştır. Üreticilere doğrudan yardım alanında OTP‟ye uyum stratejisi oluşturulmamıştır. Arazi parseli tanımlama sisteminin geliştirilme çabalarına karşın Entegre Yönetim ve Kontrol Sistemi‟nin hazırlanmasındaki ilerleme sınırlı düzeyde kalmıştır. Canlı sığır, sığır eti vb. ürünlerin ithal yasağı bazı ülkelere yönelik devam etmektedir. Kalite politikasında ilerleme kaydedilmemiştir. Organik tarım konusunda çok sınırlı ilerleme mevcuttur. Kısa Vadeli Hedefler: AB‟ye uygun IPARD ajansının kurulması. - 66 -
Et, et ürünleri ve büyükbaş hayvanlarla ilgili ticaret sınırlandırmalarının kaldırılması. Orta Vadeli Hedefler: Tarımsal arazilerde denetimlere hazırlık için Arazi Tanımlama Sistemi‟nin ve Ulusal Çiftçi Kayıt Sistemi‟nin geliştirilmesine devam edilmesi. Tarımsal ve çevresel önlemlerin gelecekteki uygulamalarına yönelik olarak çevre ve kır alanlarıyla ilgili pilot eylemlerin hazırlığına başlanması.
- 67 -
12. GIDA GÜVENLĠĞĠ, VETERĠNERLĠK VE BĠTKĠ SAĞLIĞI POLĠTĠKASI Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Genel gıda güvenliği alanında AB müktesebatıyla uyum ve müktesebatın uygulanması konularında sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde bilim danışma kurulları oluşturulmuştur. Büyükbaş hayvanların tanımı ve dolaşımlarının kayıt altına alınması yönünde ilerleme sağlanmıştır. Koyun ve keçi türü hayvanların tanımı ve kayıt altına alınması işlemleri devam etmiştir. Hayvan hastalıklarıyla mücadeleye devam edilmiştir. Trakya bölgesinde şap hastalığına yönelik aşılama çalışmalarında ilerleme kaydedilmiştir. Bu süreç, Trakya bölgesinin “Şap Hastalığından Aşılı Arilik” statüsünün korunması için Trakya ve Anadolu arasındaki hayvan dolaşımının sıkı bir şekilde kontrol edilmesiyle desteklenmiştir. Ulusal kalıntı izleme planının uygulanmasına ve veteriner tıbbi ürünlerinin kontrolüne devam edilmiştir. Zootekni alanında, “Safkan Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiriciliği Hakkında Tebliğ” yayımlanmıştır. Gıda, yem ve hayvansal yan ürünlerin piyasaya arzı konularında eğitim, denetim ve izleme programları sürdürülmüştür. Hijyen kontrolleri kapsamında risk esasına dayalı denetim çalışmaları başlamıştır. Gıda güvenliği kuralları alanında etiketleme, gıda katkı maddeleri, saflık kriterleri, aroma verici maddeler ve gıda takviyeleri gibi konularda yeni yasal düzenlemeler yapılmıştır. Yemlere ilişkin kurallar bağlamında sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Hayvan beslemede kullanılan yem katkı maddeleri üzerine yeni bir yönetmelik kabul edilmiştir. Bitki sağlığı alanında belirli zararlı organizmalara ilişkin uygulama mevzuatı kabul edilmiştir. Tüm türlerde bitki pasaportu sistemi ve operatör kayıtlarına ilişkin çalışmalar devam etmiştir. Türkiye‟nin imzalanan Uluslararası Bitki Koruma Sözleşmesi‟ne taraf olması onaylanmıştır. Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO‟lar) konusunda laboratuar kapasitesi artırılmıştır. AB‟de kullanım izni olmayan çeşitli aktif maddeleri içeren tarım ilacı kullanımı, aktif madde içeriğine bağlı olarak 30 Haziran veya 31 Aralık tarihlerinden itibaren yasaklanmıştır. Tohum ve çoğaltım materyalleri alanında sınırlı ilerleme sağlanmıştır. Eksiklikler: Gıda güvenliği alanında AB ithalat kuralları ve uluslararası standartlarla uyum içerisinde olmayan ve idari yük oluşturan bir dizi mevzuat geçerliliğini korumaktadır. Büyükbaş hayvanların tanımı ve dolaşımlarının kayıt altına alınmasına ilişkin sistem halen AB mevzuatı ile tam uyum içerisinde değildir. Veterinerlik sınır denetimleriyle ilgili, kara ve liman sınır kontrol noktalarının, yanı sıra Sabiha Gökçen Havalimanındaki kontrol noktasının tam olarak faaliyete geçmelerine ilişkin hiçbir ilerleme gözlemlenmemiştir. Bulaşıcı süngerimsi ensefalopatiden (BSE) korunma ve mücadeleye ilişkin hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Bu alanda AB müktesebatına - 68 -
tam uyum sağlanması ve müktesebatın uygulanması için daha fazla çaba gerekmektedir. Hayvan hastalıklarının bildirimi gönüllülük esasına dayalı olarak devam etmiştir. Hayvan refahına ilişkin yasal düzenlemelerin uygulanması sınırlı düzeydedir. Kesim sırasında hayvanların refahının sağlanması yönünde hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Bu alanda daha fazla yapısal ve idari çaba gereklidir. Agro-gıda işletmelerinin AB standartlarıyla uyum içerisinde modernizasyonu için ulusal bir plan oluşturma çalışmaları sınırlı kalmıştır. Gıda işletmelerinin kayıt ve onaylanması konusundaki yeni kuralların uygulanması için daha çok çaba gösterilmelidir. Hijyen kurallarının uygulanmasına yönelik kontrollerin daha etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için idari kapasite güçlendirilmelidir. Hayvansal yan ürünler sektörünün yeni kurallara tam uyumunu sağlamak için daha çok çalışma yürütülmesi gerekmektedir. Denetimlerin finansmanı konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Gıda katkı maddeleri üzerine yeni mevzuat AB müktesebatıyla uyumlu değildir. Gıda ile temas eden madde ve malzemeler konusunda çalışmalar sürdürülmelidir. Gıda enzimleri ve yeni gıda ürünlerine ilişkin mevzuat uyumu tamamlanmamıştır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
KOB
Veterinerlik sınır denetimleri ile ilgili üç adet kara ve iki adet liman kontrol noktaları ile Sabiha Gökçen Havalimanı‟ndaki kontrol noktası işlerliğini kazanmamıştır. Büyükbaş hayvanların tanım ve dolaşımlarının kayıt altına alınmasında müktesebata tam uyum sağlanmalıdır. Trakya bölgesinin aşılama suretiyle “şap hastalığından ari bölge olma statüsü” geçici olarak askıya alınmıştır. Yurt içi hayvan hareketlerinin yetersiz kontrolünden dolayı Anadolu‟da artan şap vakalarının sayısı endişe vericidir. Yurt içinde hayvan hareketlerinin yetersiz kontrolünden dolayı Anadolu‟da artan şap vakalarının sayısı, ciddi bir endişe konusudur. Bulaşıcı süngerimsi ensefalopatiden (BSE) korunma ve mücadeleye ilişkin bir yönetmelik kabul edilmesine karşın AB müktesebatına tam uyum için daha fazla çaba gereklidir. “Ev ve Süs Hayvanlarının Ticari Olmayan Hareketlerinde Uygulanacak Hayvan Sağlığı Şartlarına Dair Yönetmelik‟in” yürürlüğe girmesine karşın bu alandaki ilerleme sınırlı düzeydedir. Gıda işletmelerinin kayıt ve onaylanması konusundaki yeni kuralların uygulanması için çaba gösterilmelidir. Hijyenik paketleme ile ilgili kuralların uygulanması için idari kapasite güçlendirilmelidir. Hayvansal yan ürünler sektörünün tam uyumu ve denetimlerin finansmanı konularında ilerleme sağlanmalıdır. Gıda katkıları, gıda enzimleri ve yeni gıda ürünlerinde mevzuat uyumu sağlanmamıştır. Gıda ile temas eden malzemeler konusunda çalışmalar sürdürülmelidir. Tohumlar ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO‟lar) konusunda ilerleme yetersizdir. Kısa Vadeli Hedefler: Gıda, yem ve veterinerlik konularının AB müktesebatıyla uyumlaştırılması. - 69 -
Büyükbaş hayvanlar için AB müktesebatına uygun bir kayıt sistemi oluşturulması. Koyun ve keçilerin dolaşımını denetim altına almak için uygun sistemin kurulması. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü‟nün Trakya Bölgesi‟ni aşılanma sayesinde şap hastalığı bulunmayan bölge olarak tanıması için gerekli önlemlerin alınması. Agro-gıdaların AB müktesebatındaki kategorilere göre düzenlenmesi için ulusal bir program hazırlanması ve bu firmaların çağdaşlaştırılması için bir ulusal program hazırlanması. Orta Vadeli Hedefler: Hayvan hastalıkları ile ilgili denetim önlemleri alınması ve hayvan sağlığı durumunun gerektirdiği bölgelerde imha planları kurulması. Gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı alanlarında, özellikle referans laboratuarları, kalıntı testleri (denetim planları dâhil) ve örnekleme süreçleri ile ilgili laboratuar ve denetim kapasitelerinin artırılması. Bulaşıcı süngerimsi ensefalopati ve hayvansal ürünler alanındaki mevzuatın uyumlaştırılması ve gerekli toplama ve tedavi sisteminin kurulması.
- 70 -
13. BALIKÇILIK Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
2012 yılında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü‟nün kurulmasıyla idari kapasite, görev paylaşımı ve uygulama konularında ilerleme sağlanmıştır. Su Ürünleri Kanunu üzerinde değişiklik yapılmasına ilişkin hazırlıklar sürmektedir. Son dönemde kabul edilen ve kalkan avcılığına ilişkin AB mevzuatı ile uyum ve koruma tedbirleri öngören düzenleme kaynak ve filo yönetimi alanında önemli bir adımdır. “Balıkçı Gemisini Avcılıktan Çıkaranlara Yapılacak Destekleme Tebliği” 2013‟ün sonuna kadar 12 metreden uzun teknelerin sayısında %25‟lik bir düşüş sağlamayı hedeflemektedir. Su Ürünleri Bilgi Sistemi‟nin kapsam ve işleyişi geliştirilmiştir. Su Ürünleri Coğrafi Bilgi Sistemi oluşturulmuştur. Hamsi eylem planı uygulamaları ilerlemiştir. Balıkçılık liman ofislerinin sayısı 42‟ye ulaşmıştır. Balıkçılık Diyalog Grubu mavi yüzgeçli ton balığına ilişkin balıkçılık kontrol politikası üzerine Türkiye ve AB Komisyonu arasındaki işbirliğine katkıda bulunmuştur. Denetim ve yaptırımların uygulanmasında ilerlemeler kaydedilmiştir. Uluslararası Atlantik Ton Balıklarını Koruma Komisyonu‟nun (ICCAT) mavi yüzgeçli ton balığı ve kılıçbalığı üzerine önerilerinin bir kısmı ulusal mevzuata aktarılmış ve uygulamada da bazı ilerlemeler sağlanmıştır. İzinli mavi yüzgeçli ton balığı teknelerinin sayısı 11‟den 9‟a düşürülmüştür. Eksiklikler: AB balıkçılık müktesebatına uyum sağlanması için daha çok çalışma gerekmektedir. Sektörün yapısına yönelik eylemler, piyasa politikası ve devlet yardımları konularında ilerleme sağlanamamıştır. Türkiye‟nin, AB ortak balıkçılık politikası kapsamında hükümleri uygulanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi‟ni onaylaması, balıkçılık ve denizcilik politikasında AB ile işbirliğinin gelişmesini sağlayacaktır. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Balıkçılık müktesebatına uyumda ilerleme olmamıştır. Sektörün yapısına yönelik eylemler, piyasa politikası ve devlet desteklerinde ilerleme kaydedilmemiştir. Türkiye‟nin BM Deniz Hukuku Sözleşmesi‟ni onaylaması, balıkçılık ve denizcilik politikasında AB ile işbirliğini geliştirmesini sağlayacaktır. - 71 -
Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Balıkçılık konularından sorumlu merkezi bir makamın oluşturulması. Denetim işlemlerine ayrıca önem verilmesi. Gözden geçirilen balıkçılık yasasının kaynak ve filo yönetimi de dâhil olmak üzere AB‟ye uyumlu olması. Orta Vadeli Hedefler: Deniz kaynakları ile ilgili doğru bilgi sağlamak için güvenilir bir stok belirleme sisteminin kurulması. Var olan filo kayıtlarının AB koşullarıyla uyumlaştırılması.
- 72 -
14. ULAġIM POLĠTĠKASI Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Karayolu taşımacılığı alanında Türkiye bir dizi uluslararası anlaşmaya taraf olmuştur. Bu anlaşmalar sürücü belgelerinin AB standartlarıyla uyumu yönünde önemli bir adım olan BM Karayolu Trafiği Sözleşmesi, Bozulabilir Gıda Maddelerinin Uluslararası Taşımacılığı Üzerine Anlaşma ve Sınır Kontrollerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme‟dir. Paydaşların katılımıyla tabana yönelik yeni bir yol güvenliği girişimi başlatılmıştır. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ulaşıma erişim ve intermodal taşımacılığın teşvik edilmesi üzerine iki yeni girişim başlatmıştır. Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun, Mayıs ayında kabul edilmiştir. Havacılık alanında Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı‟nın çalışmalarına katılım dâhil olmak üzere, Türkiye‟nin AB havacılık sistemine tam uyum sağlaması için teknik hazırlıklar sürdürülmüştür. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü AB mevzuatı ile uyum sağlanması yönünde uçuş operasyonları ve sürekli uçuşa elverişliliğe ilişkin düzenlemeler yapmıştır. Genel Müdürlük ayrıca “Hava Seyrüsefer Hizmet Sağlayıcılarının Sertifikalandırılmalarına İlişkin Yönetmelik”, “Onaylı Hava Aracı Bakım Kuruluşları Yönetmeliği” ve “Genel Havacılık Yönetmeliği” düzenlemelerini de yapmıştır. Deniz taşımacılığı alanında Türkiye birçok Uluslararası Denizcilik Örgütü anlaşmasına taraf olma yönündeki çalışmalarına devam etmiştir. AB mevzuatı açısından aralarında en önemlisi “Gemilerden Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme‟nin” III., IV. ve VI. Eklerinin kabulüdür. Türkiye ayrıca “1974 Denizde Can Emniyeti Uluslararası Sözleşmesi‟ne İlişkin 1988 Protokolüne” ve “1989 Uluslararası Kurtarma Sözleşmesi‟ne” katılmıştır. Ek olarak, “Emniyetli Konteynırlar Hakkında Uluslararası Sözleşme‟ye” ve “2001 Gemi Yakıtlarından Kaynaklanan Petrol Kirliliği Zararının Hukuki Sorumluluğu Hakkında Uluslararası Sözleşme‟ye” de taraf olmuştur. Eksiklikler: Tehlikeli maddelerin karayolu ile taşınmasına ilişkin yeni düzenlemenin onaylanması gerekmektedir. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bünyesinde yeni kurulan Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü‟nde yeterli sayıda uzman personel bulunmaması sebebiyle, yol denetimlerinde önemli bir artış olmasına rağmen, tehlikeli malların taşınması halen endişe yaratan alanlar arasındadır. Türkiye Demiryolu Ulaşımının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun önemli bir adımdır, ancak AB mevzuatı ile uyum açısından eksiklikler içermektedir. Kanun, kapsamlı bir eylem planı belirlememektedir. Ayrıca temel işlevlerin bağımsızlığı sağlanmalıdır. Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü‟nün mali ve kurumsal özerkliği konusunda halen soru işaretleri mevcuttur. Demiryolları sektörünün başarıyla serbestleştirilmesi için yeni altyapı yöneticisi, ulusal güvenlik sistemleri ve etkili trafik yönetim kapasitesi oluşturmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları‟nın operasyonel zararları ve sübvanse edilme yöntemleri halen endişe yaratmaktadır. Türkiye-AB yatay havacılık anlaşması henüz imzalanmamıştır. Bölgesel işbirliği eksikliği hava trafiği yönetimini zorlaştırmaktadır. Türkiye ve G.Kıbrıs‟taki hava trafik kontrol merkezleri arasındaki iletişim eksikliği Lefkoşa uçuş bilgisi bölgesindeki güvenliği tehlikeye - 73 -
sokmaktadır. Uçuş verilerinin paylaşımı ve hava kontrol merkezleri arasında uçuş mesajı transfer protokolünün uygulanması konularında hiçbir gelişme sağlanmamıştır. Güvenlik sorununun ortadan kalkması için acilen operasyonel bir çözüm bulunmalıdır. G.Kıbrıs‟ta kayıtlı veya son uğrak limanı G.Kıbrıs olan gemi ve uçaklara karşı uygulanan kısıtlamalar geçerliliğini koruduğu sürece, Türkiye AB müktesebatıyla tam uyum sağlayamayacaktır. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Karayolu taşıma işletmecileri için izin kriterleri ile bu piyasaya erişime ilişkin olarak AB müktesebatına uyum sağlamalıdır. Demiryolu taşımacılığında az ilerleme kaydedilmiştir. Demiryolu taşımacılığı reformu için kapsamlı bir demiryolu taşımacılığı kanunu kabul edilmelidir. TCDD maliyet esaslı muhasebeye geçmemiştir; kamu hizmeti yükümlülüğü sistemini uygulamamaktadır. Van Gölü ile Atatürk Barajı‟nda ticari faaliyetler yürütülmesine rağmen, iç suyolu taşımacılığı müktesebatına uyum sağlanmamıştır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yolcu trafiğindeki artışla başa çıkmak üzere kapasitesini artırmıştır. Türkiye ve G. Kıbrıs Rum Yönetimi‟ndeki hava kontrol merkezleri arasında iletişim olmaması Lefkoşa uçuş bölgesindeki güvenliği etkilemektedir. AB-Türkiye yatay havacılık anlaşması imzalanmamıştır. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Türk demiryolları pazarını aşamalı olarak serbestleştirmek için altyapı yönetiminin birbirinden ayrılması ve Demiryolları Çerçeve Yasası‟nın onaylanması. Denizcilik sektörünün çevre kirliliğini önlemek üzere gerekli önlemleri uygulaması. Denizyolları yönetiminin güçlendirilmesi, denizyolları güvenliği müktesebatıyla uyumlaştırma çalışmalarının yapılması. Havacılık alanında Güneydoğu Akdeniz bölgesinde gerekli güvenlik düzeyini sağlamak için ilgili teknik çözümün getirilmesi. Avrupa Tek Hava Sahası‟na uyum için strateji belirlenmesi. Sivil havacılıkta güvenlik için Avrupa Sivil Havacılık Konferansı hükümlerine uyum sağlanması. Orta Vadeli Hedefler: Özellikle kara taşımacılığı ve hava güvenliği alanlarındaki ulaştırma müktesebatı ile yasal ve idari uyumlaştırmaya devam edilmesi. AB müktesebatına uyum kapasitesinin güçlendirilmesi.
- 74 -
15. ENERJĠ Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Arz güvenliği alanında Türkiye ve Azerbaycan arasında Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi‟ne (TANAP) ilişkin Hükümetler Arası Anlaşma ve eki “Ev Sahibi Ülke Anlaşması” Mart 2013‟te onaylanmıştır. Doğal gazın Türkiye‟ye satışı ve Türkiye‟den transit geçişi, yanı sıra doğal gazın Türkiye‟den geçişi için gerekli boru hattının inşası üzerine Azerbaycan ve Türkiye arasında imzalanan anlaşma Ekim 2012‟de Bakanlar Konseyi tarafından onaylanmıştır. Haziran ayında Trans-Adriyatik Boru Hattı Projesi‟nin (TAP), TANAP ile bağlanmasına karar verilmiştir. Türkiye kıyıları ve açık denizlerinde hidrokarbon kaynakları arama, geliştirme ve üretim faaliyetlerinin üçüncü kişilere açılmasını içeren “Türk Petrol Kanunu” Haziran ayında kabul edilmiştir. Türkiye elektrik şebekesinin Avrupa Elektrik İletim Sistemleri Operatörleri Şebekesinin (ENTSO-E) Avrupa Kıtası Senkron Bölgesi ile deneme paralel işletmesi konusunda çalışmaların üçüncü ve son aşamasına geçilmiştir. Ancak paralel işletmenin sürekli hale getirilmesi üzerine nihai kararın alınması için Türkiye Elektrik A.Ş.‟nin (TEİAŞ) ele alması gereken bazı konular bulunmaktadır. Türkiye ve Gürcistan arasında asenkron elektrik iletim hattı inşası ileri düzeye ulaşmıştır. Rekabeti ve AB Elektrik Yönergesi (üçüncü paket) ile uyumu artırma yönünde ilerleme sağlamayı hedefleyen yeni “Elektrik Piyasası Kanunu” Mart 2013‟te yürürlüğe girmiştir. Enerji iç piyasası ile uyum ilerleme göstermiştir ve tatmin edici düzeydedir. Kanunun uygulanmasına yönelik yönetmelikler üzerinde çalışmalar sürmektedir. Uygulama mevzuatının tamamı, kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay içinde yayımlanacaktır. Tüketicilerin dağıtım sistemi ve toptan satış sistemi ayrıştırılmasından kaynaklanan fiyat farklılıklarından korunmasını hedefleyen “Elektrik Piyasasında Uygulanacak Fiyat Eşitleme Mekanizması Hakkında Tebliğ” Mart 2013‟de yayımlanmıştır. Elektrik piyasalarında toptan satış faaliyetlerinin düzenlenmesi ve elektrik piyasasında finansal işlemlerde uzlaşma sağlanması için Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi (EPİAŞ) adıyla yeni bir organ oluşturulmuştur. Elektrik arz güvenliğini, ticaretini ve hizmetlerin teknik kalitesini artırmayı hedefleyen “Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği” Aralık 2012‟de yayımlanmıştır. 2013 yılı için serbest tüketici limiti 25.000 kWh‟dan 5.000 kWh‟ya düşürülmüştür. Böylece teorik olarak piyasanın %85 oranında açılması sağlanacaktır. 2015 yılına kadar tüm abonelerin serbest tüketici hakkından yararlanabilmesi hedeflenmektedir. Elektrik dağıtım varlıklarının özelleştirilmesine ilişkin ihaleler 2013 yılının ilk çeyreğinde tamamlanmıştır. Elektrik üretim varlıklarının özelleştirilmesine ilişkin ihaleler çerçevesindeyse tesisler (16.000 MW‟lık toplam kapasite) farklı portföy grupları altında yeniden yapılandırılmıştır. İhalelerin 2016 yılına kadar tamamlanması planlanmaktadır. Doğal gaz piyasası kapsamında Ekim 2012‟de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, “Doğalgaz Piyasası Kanunu‟nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” üzerine bir kamu danışma süreci başlatmıştır. 2013 yılında konut tüketicileri dışında tüm tüketiciler için serbest tüketici limiti sıfırlanmıştır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) belirli dağıtım bölgelerinde perakende satışlarda uygulanacak tarife metodolojisini kabul - 75 -
etmiştir. EPDK doğal gaz teslimatına Ocak 2013‟de başlamak üzere Rusya‟dan 6 milyar metreküplük doğalgaz ithal edecek olan dört özel şirkete ithalat lisansı verilmesini onaylamıştır. Doğal gaz ithalatında özel sektörün payı %25‟e ulaşmıştır. Haziran 2013‟de BOTAŞ‟ın mevcut ithalat lisanslarının süreleri EPDK tarafından on yıl uzatılmıştır. Bakanlar Kurulu kararı uyarınca ihale kapsamındaki doğal gaz bölgeleri dışında kalan uzak ve izole bölgelerde gerekli yatırımların yapılması için BOTAŞ Genel Müdürlüğü görevlendirilmiştir. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin geliştirilmesi üzerine “Enerji Sektörü Araştırma-Geliştirme Projeleri Destekleme Programı‟na (ENAR) Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik” yürürlüğe girmiştir. Yeni Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında, lisans başvurularının kolaylaştırılması için rüzgar ve güneş enerjisi ölçüm standartları yeniden belirlenmiştir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından lisanssız elektrik üretimindeki üst limit 0,5 MW‟den 1 MW‟ye çıkarılmıştır. 2012‟nin sonunda toplam elektrik üretiminin %27,2‟si yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmıştır. (2011 yılı oranı: %26) EPDK Haziran 2013‟de güneş enerjisi kaynaklarından elektrik üretimi lisansı için başvuruları kabul etmiştir. Talep, onaylanması önerilen 600 MW‟ı 15 kat aşmıştır. Enerji verimliliği danışmanlık şirketlerinin yetkilendirilmesi işlemleri devam etmiştir. “Radyoaktif Atık Yönetimi Yönetmeliği” ve ”Nükleer Tesislerde Serbestleştirme ve Sahanın Düzenleyici Kontrolden Çıkarılmasına İlişkin Yönetmelik”, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından Mart 2013‟te yayımlanmıştır. Türkiye, Sinop‟ta Japon-Fransız konsorsiyumu tarafından inşa edilecek olan ikinci nükleer santral çalışmalarıyla nükleer programına devam etmiştir. Eksiklikler: Doğal gaz transit geçiş rejiminin saydamlaştırılması üzerine hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. EPDK‟nin dağıtım şirketlerini gözlem ve denetim görevleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‟na devredilmiştir. Bu durum AB müktesebatıyla uyum teşkil etmemektedir. Çapraz sübvansiyon uygulaması 2016 yılına kadar sürdürülecektir ve dolayısıyla maliyet esaslı tarifeler konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Doğalgaz Piyasası Kanunu‟nun gerekliliklerini yerine getirmek üzere BOTAŞ tarafından kontratların devri ve farklı fiyat uygulamaları konularında bir ilerleme kaydedilmemiştir. Enerji Verimliliği Strateji Belgesi kapsamında belirlenen hedeflerin gerçekleşmesi için iddialı ve eşgüdüm içinde bir eylem planı belirlenmesi gerekmektedir. Yeni kurulan Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü‟nün kapasitesinin artırılması için daha fazla çaba harcanmalıdır. Pek çok AB üye ülkesinde olduğu gibi eşgüdüm işlevini yerine getirecek bir kurumun oluşturulması düşünülebilir. Enerji Verimliliği Kanunu ve ilgili mevzuat, 2012 Enerji Verimliliği Yönetmeliği ile uyumlu hale getirilmelidir. - 76 -
“Kullanılmış Yakıt İdaresinin ve Radyoaktif Atık İdaresinin Güvenliği Üzerine Birleşik Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” henüz TBMM tarafından onaylanmamıştır. TAEK tarafından 2005 yılında imzalanan “AT Radyolojik Bilgilerin Acil Paylaşımı Anlaşması‟na” (ECURIE) katılım henüz TBMM tarafından onaylanmamıştır. Mevcut düzenlemelerin AB mevzuatıyla uyumu henüz doğrulanmamıştır. Nükleer üzerine çerçeve kanunun oluşturulması yönünde hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Gaz iletiminde kuralların adil ve ayırımcı olmayan nitelikte olması konusunda gelişme bulunmamaktadır. Teklif sahiplerinin ödeme güçlükleri nedeniyle elektrik dağıtım varlıklarının özelleştirilmesi yavaşlamıştır. Gerçek maliyetlerdeki değişiklikler nihai kullanıcılara uygulanan fiyatlara her zaman yansıtılmamaktadır. Elektrik Piyasası Denetleme Kurulu‟nun bağımsızlığının ve kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi gereklidir. BOTAŞ‟ın piyasadaki tekel konumu devam etmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üreten tesislerde kullanılan gereçlerin yerli üretimine ilişkin teşviklerin DTÖ ve GB kurallarına uygunluğu tartışmalıdır. Nükleer enerji, nükleer güvenlik ve radyasyondan korunmada sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. AB standartlarında nükleer güvenlikle ilgili çerçeve yasasına ilişkin hiçbir gelişme kaydedilmemiştir. Türkiye kullanılmış nükleer yakıtların güvenliği ve radyoaktif atık yönetimi konusundaki ortak sözleşmeye taraf olmamıştır. Türkiye AT Radyolojik Bilgilerin Acil Paylaşımı Anlaşması‟na (ECURIE) taraf olmamıştır. Nükleer tesislerin güvenliği ve kullanılmış yakıt ve radyoaktif atıkların güvenliğinde son yönergelere uyum sağlanmalıdır. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Enerji Topluluğu Antlaşması‟na uyumu da gözeterek doğal gaz ve elektrikle ilgili iç pazar müktesebatına uyulması. Gaz dağıtımının adil olmasının sağlanması. Denetim ve düzenleme makamlarının kapasitelerinin artırılması ve bağımsızlıklarının güvence altına alınması. İdari kapasitenin artırılması, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanında uyumlaştırmaya devam edilmesi. Yüksek hedeflerin belirlenmesi. Radyoaktif Atık Yönetimi ve Kullanılmış Yakıtlar Yönetimi Ortak Konvansiyonu‟na uyum sağlanması. Orta Vadeli Hedefler: Elektrik ve gaz yönergeleriyle uyumlu olarak rekabetçi bir enerji iç pazarı kurulması. Rekabetçi ve işlevsel bir enerji pazarı için gerekli olan idari ve düzenleyici yapıların güçlendirilmesi. Nükleer enerji alanında AB standartlarıyla uyumlu olarak yüksek düzey bir nükleer güvenliği garanti eden bir kanun kabul edilmesi.
- 77 -
16. VERGI Gelişmeler: Özel tüketim vergileri alanında vergilendirmede ayrımcı uygulamaların azaltılmasını öngören 2009 Eylem Planı doğrultusunda 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren ithal tütüne uygulanan Tütün Fonu vergisi %50 oranına indirilmiştir. Tütün ve tütün ürünlerine uygulanan özel tüketim vergileri yılda iki kez tüketici fiyat endeksindeki artış doğrultusunda değiştirilmektedir. 2013 yılında sigaraya özel tüketim vergisi uygulanmaya başlanmıştır. Operasyonel kapasite ve bilgisayar sistemine geçiş alanında, vergi denetiminin tek bir operasyonel ünitede birleştirilmesiyle daha etkin bir sisteme geçilmiştir. Dolayısıyla vergi denetimi planlaması ve uygulamasında tutarlılık sağlanmıştır. Gelir İdaresi Başkanlığı Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı‟ndan mükemmellikte kararlılık sertifikası almıştır. Tüm vergi beyannameleri elektronik ortamda verilmektedir.
2013 Ġlerleme Raporu
Eksiklikler: AB müktesebatıyla kısmi uyum içerisinde olan katma değer vergisi mevzuatında özellikle yapı, muafiyetler, özel uygulamalar ve indirimli oranlar üzerine uyumlulaştırma çalışmaları devam ettirilmelidir. Tütün ve tütün ürünlerine uygulanan özel tüketim vergisinin yapısı ve vergi miktarının belirlenme yöntemi halen AB mevzuatı ile farklılıklar göstermektedir. Alkollü içeceklerin vergilendirilmesinde AB mevzuatıyla uyum sağlanması yönünde ilerleme kaydedilmemiştir. İthal ürünlere uygulanan vergi benzer yerel ürünlere uygulanan vergiye kıyasla daha yüksektir. Alkollü içeceklere uygulanan özel tüketim vergisi yılda iki kez değiştirilmiş, ancak aradaki farkın kapanması sağlanamamıştır. Türkiye 2009 Eylem Planını uygun şekilde uygulayamamaktadır. Planın uygulanması ve dolayısıyla vergilendirmede ayrımcılık esaslı uygulamaların kademeli olarak ortadan kaldırılması bu fasılda ilerleme sağlanması için anahtardır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Dolaylı vergilendirme konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Oldukça indirimli bir KDV oranı olan %1 bir dizi mal ve hizmet için yeniden uygulamaya konulmuştur. Üçüncü KDV oranının getirilmesi bu yapının AB müktesebatından uzaklaşmasına neden olmuştur. KDV sisteminde muafiyetler, özel uygulamalar ve indirimli oranların uygulanması konularında AB uyum sağlanmalıdır. Tütün ve tütün ürünlerine uygulanan özel tüketim vergilerinin yapısı ve hesaplaması AB‟ye tam uyumlu değildir. Alkollü içeceklere uygulanan vergilerle ilgili değişiklik olmamış, 2009 Eylem Planı‟na uymayan adımlar atılmıştır. Türkiye‟nin AB‟ye katılımı öncesinde, iç piyasa hareketleri ve mali antrepolara yönelik gümrük vergilerini askıya alması gerekmektedir. Doğrudan vergilendirme alanında ilerleme kaydedilmemiştir. - 78 -
Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Alkollü içkiler, ithal sigaralar ve ithal tütünde ayrımcı vergilendirmenin ortadan kaldırılması için aşamaları belirli bir plan yapılması. KDV ve özel tüketim vergilerinde sistemin ve uygulanan oranların uyumlaştırılması. Bilgi teknolojileri sektörü de dâhil olmak üzere vergi yönetiminin çağdaşlaştırılması. Vergilerin toplanmasında ilerleme kaydedilmesi ve kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılması. Orta Vadeli Hedefler: Özel tüketim vergileri ve katma değer vergisinde özellikle indirimler, istisnalar, özel rejimler, vergi iadesi ve indirilmiş oranların uygulanması konularında uyumlaştırmaya devam edilmesi.
- 79 -
17. EKONOMĠK VE PARASAL POLĠTĠKA Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
2012 sonunda enflasyon %6,2‟ye düşmüştür. Bu oran %5‟lik resmi enflasyon hedefinin üstünde olmakla beraber %+-2‟lik pay sınırı içindedir. Para politikaları alanında mevzuat uyumu tamamlanmamış olmakla beraber ileri düzeydedir. Ekonomi politikası alanında Ocak 2013‟te, Hükümet‟in sonbahar 2012‟de kabul ettiği Orta Vadeli Program‟ı esas alan 2013 Katılım Öncesi Ekonomik Programı AB Komisyonu‟na sunulmuştur. Katılım Öncesi Ekonomik Program iç talep kaynaklı ve kademeli olarak artan bir büyüme, düşen enflasyon oranı ve azalan cari açıkla iyimser bir senaryo öngörmektedir. 2012 yılında merkezi yönetim bütçe açığı hedefi yakalanamamış, ancak kamu borcunun GSYH‟ye oranı azalmaya devam etmiştir. Program, 2013-2015 döneminde bütçe açığı ve kamu borcu oranlarında kademeli bir düşüş öngörmektedir. Program dâhilinde yapısal ve kurumsal reform gündemi birçok konuyu kapsamaktadır. Ekonomi politikası oluşturma ve eşgüdüm kapasitesi yeterlidir. Türkiye‟nin ekonomi politikası alanında genel hazırlıkları ileri düzeydedir. Eksiklikler: Merkez Bankası Kanunu, Bankanın bağımsızlığını tam olarak sağlamamaktadır. Merkez Bankası ve Hükümet enflasyon hedefini birlikte belirlemektedir. Kamu sektörü borçlanma araçlarını özel sektöre kıyasla ayrıcalıklı hale getiren ayrımcı stopaj vergisi oranları, kamu sektörünün finansal kurumlara ayrıcalıklı erişiminin engellenmesi ilkesi ile uyum teşkil etmemektedir. 2012 için öngörülen merkezi yönetim bütçe açığı hedefinden sapılmıştır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
KOB
Merkez Bankası % 5,5‟lik enflasyon hedefini büyük bir sapma ile tutturamamıştır. Merkez Bankası Kanunu, Banka‟nın bağımsızlığını tam olarak sağlamamaktadır; MB ve hükümet enflasyon hedefini birlikte belirlemektedir. Katılım Öncesi Ekonomik Program‟ın yapısal ve kurumsal reform gündemi birçok konuyu kapsamakla beraber konular arası bağlantı sağlanamamış, mali plan ile ilişkilendirilememiştir. Bahsedilmiyor.
- 80 -
18. ĠSTATĠSTĠK Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
İstatistikî altyapı alanında etkinliğin artırılması için TÜİK yeniden yapılandırılmıştır. Sınıflandırma ve kayıtlandırma alanında TÜİK, meta veri editörünün oluşturulması yönünde ilerleme kaydetmiştir. İdari birimler tarafından “NACE Rev.2-Altılı Ekonomik Faaliyet Sınıflaması‟nın” kullanımını öngören düzenleme kabul edilmiştir. TÜİK, turizm sektörü istatistikleri metodolojisini AB metodolojisine yakın bir şekilde değiştirmiştir. Tarım istatistikleri kapsamında bitkisel üretim tahminlerinin takvimi Eurostat‟ın veri toplama dönemleriyle uyumlu hale getirilmiştir. “Çiftlik Kayıt Sistemi” oluşturulması yönünde sağlanan ilerleme, yanı sıra bu alanda öngörülen metodolojinin ve istatistikî verinin toplanmasına ilişkin düzenlemelerin detaylı tanımını içeren taslak strateji AB Komisyonu‟na iletilmiştir. Eksiklikler: Özellikle Maliye Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu olmak üzere temel veri sağlayıcılarla TÜİK arasındaki işbirliği güçlendirilmelidir. Standardizasyon ve veri kalitesinin kritik olduğu idari kayıtların istatistikî kullanımı geliştirilebilir. Temel ulusal hesap göstergeleri, kullanılan metodoloji ve kaynaklarla ilgili belgelerin AB Komisyonu‟na sunulması gerekmektedir. Bölgesel istatistiklere pek çok durumda ulaşılamamakta veya bu alandaki istatistikler ciddi gecikmeyle yayımlanmaktadır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için.
2012 Ġlerleme Raporu
Eksiklikler: Temel ulusal hesap göstergeleri ve kullanılan metodolojiyle ilgili belgelerin sunulması gereklidir. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
ESA95 ile ilgili ulusal hesap göstergelerinin üretilmesi. Tarım istatistiklerinin AB standartlarıyla uyumlu bir şekilde toplanması için düzenlemelerin yapılması. İş kayıt sisteminin tamamlanması. Orta Vadeli Hedefler: Bilgilerin vaktinde toplanması, işlenmesi ve dağıtılmasını sağlamak için Türkiye İstatistik Kurumu‟nun eşgüdüm rolünün güçlendirilmesi ve idari kapasitesinin geliştirilmesi.
- 81 -
19. SOSYAL POLĠTĠKA VE ĠSTĠHDAM Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
İş sağlığı ve güvenlik alanında danışma ve sosyal diyalog platformu oluşturmayı hedefleyen Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi‟nin resmi olarak kurulması dâhil olmak üzere İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu‟nun uygulama mevzuatı yayımlanmıştır. Sağlık ve güvenlik hizmetleri alanında mevzuatın ilgili maddelerinin işveren tarafından uygulanması ve bu yönde Bakanlık tarafından verilecek destek, çalışan sayısı ve çalışanların maruz kaldığı risk seviyesine bağlı olarak kademeli olarak uygulamaya geçecektir. İş sağlığı ve güvenliği müfettişlerinin sayıları ve kapasiteleri artırılmıştır. Ancak ilgili kanunun işyerinde uygulanmasının yakından takip edilmesi ve sosyal ortaklar ile profesyonel örgütlerin katılımıyla desteklenmesi gerekmektedir. Sosyal diyalog alanında özel sektöre yönelik Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Kasım 2012‟de yürürlüğe girmiştir. Sendikaların iç işleyişini iyileştiren, üyelik prosedürlerini ve gerekliliklerini kolaylaştıran, grev yasaklarını sınırlandıran, cezai hükümleri azaltan bazı düzenlemeler yapılmıştır. Ancak sanayi ilişkileri açısından halen önemli engeller mevcuttur. 2012 yılında işsizlik oranı %9,2‟ye, genç nüfus arasında işsizlik oranıysa %17,5‟e düşmüştür. Tarım dışı sektörlerde yaratılan 757 bin yeni iş sayesinde istihdam ve iş gücüne katılım oranları artmıştır. Kadınların iş gücüne düşük katılım oranı halen sorun teşkil etmekle birlikte az da olsa bir ilerleme sağlanmış ve kadınlar arasında istihdam oranı 2012 yılında %29,4‟e yükselmiştir. Sosyal güvenlik primlerine devlet tarafından katkı sağlanması kadınlar arasında istihdam oranının artmasına ve kayıt dışı istihdam oranının düşmesine yardımcı olmaktadır. Türk İş Kurumu‟nda personel sayısının artırılması sonucunda idari kapasite artmış ve sunulan hizmetler çeşitlendirilmiştir. İşe yerleştirme faaliyetleri artmış ve bu kapsamda yürütülen çalışmaların 1/3‟ü kadınlara fayda sağlamıştır. Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği yayımlanmıştır. Yönetmeliğin kapsamındaki tedbirlerin uygulanması üzerine daha çok veri toplanmaya başlanmış olmakla birlikte, bu tedbirlerin istihdam üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi yönünde ilerleme sağlanmalıdır. Özellikle tarım harici sektörlerde kayıt dışı istihdam azalmaya devam etmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu‟nun bu yöndeki çalışmaları sürmektedir. Kayıtlı çalışan sayısı 2012 yılında 1 milyon artmıştır. AB Sosyal Fonları‟na hazırlık alanında, İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı IPA fonlarının yönetiminin iyileştirilmesi yönünde kapasitesini artırmaya devam etmiştir. Sosyal hizmetlerin kapsamı ve çeşitliliği artmaya devam etmiştir. Yoksulluk sınırın altında yaşayan nüfusun oranı 2011 yılında düşmüştür. En çok korunmaya muhtaç grupların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik politikaların tasarlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi için idari kapasite artırılmıştır, ancak halen yetersizdir. Sosyal güvenlik sistemi kapsamında olmayan yaşlı ve engelli vatandaşlar için aylık sosyal yardım ödeneği uygulaması başlatılmıştır. Sosyal güvenlik sistemine prim ödeyen çalışanların emeklilere oranında artış olmuştur. - 82 -
Özel emeklilik programlarında artış sağlanması amacıyla mali teşvikler getirilmiştir. Kadın erkek fırsat eşitliği sağlanması yönünde kamu sektöründe ve özel sektörde kadın istihdamına yönelik yeni girişimler başlatılmıştır. Ancak bu çalışmalar karar alma mercilerinde kadın istihdamı oranını artırmamıştır. Eksiklikler: Yüksek oranda kayıt dışılık ve yetersiz yaptırım sebebiyle iş gücünün yaklaşık %40‟ı iş hukukunun koruması altında değildir. Fazla mesai ücreti olmadan uzun çalışma saatleri, haftalık izinlerin gözetilmemesi, haksız işten çıkarılmalar, yıllık izin kullanımına ve kıdem tazminatına getirilen kısıtlamalar özellikle iş gücünün büyük bir kısmının çalışmakta olduğu küçük işletmelerde yaşanan genel sorunlar arasında bulunmaktadır. Çocuk işçi oranları halen azaltılamamıştır ve 6-17 arası yaş grubunda bulunan çocukların %5,9‟u ekonomik faaliyete katılmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği alanında müfettişlerinin işlerini bağımsız bir şekilde yürütmeleri için alınan önlemler sınırlıdır. İş yeri kazaları ve meslek hastalıklarının arttığı, çocuk işçilerin halen ölümcül iş kazalarının kurbanı olduğu, meslek hastalıklarının büyük bir çoğunluğunun halen bildirilmediği göz önünde bulundurulduğunda, iş yerinde güvenlik kültürünün teşviki ve meslek hastalıklarının tanımlanması yönünde ilerlemeler sağlanmalıdır. Toplu iş sözleşmeleri alanında yüksek ve kümülatif toplu iş sözleşmesi eşikleri sebebiyle çok sınırlı sayıda işçi toplu sözleşmelerden faydalanabilmekte ve grevler dâhil olmak üzere toplu eylemlere katılabilmektedir. Küçük işyerlerinde çalışan sendika üyeleri sendikal faaliyetleri sebebiyle işten çıkarılmaya karşı yeterli korumaya sahip değildir. Pek çok kategoride kamu personelinin örgütlenme hakkı sınırlıdır ve kamu sektöründe grev yasağı geçerliliğini korumaktadır. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Konseyi, 2009 yılından bu yana toplanmamıştır. İki taraflı ve üç taraflı sosyal diyalog mekanizmaları zayıftır. Uzun süreli işsizlik ve iş, eğitim veya meslek eğitimi sisteminde bulunmayan genç nüfus oranları (%30,2) önemli bir sorun olmaya devem etmektedir. Ulusal İstihdam Stratejisi halen onaylanmamıştır. Sosyal bakımdan korunmaya en çok muhtaç gruplar ve kentlerin dışında yaşayan nüfus iş bulma hizmetlerine erişimde zorluklar yaşamaktadır. Kayıtlı çalışanlar arasında maaşların beyan edilmemesi sorun yaratmaya devam etmektedir. Yarı zamanlı ve ev hizmetlerinde çalışanlar arasında kayıtlı çalışma oranlarının önemli ölçüde artırılması gerekmektedir. IPA İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı kapsamında proje havuzu oluşturulması yönündeki çalışmalar ve tamamlanan faaliyetlerin değerlendirilmesi çalışmaları geliştirilmelidir. Sosyal harcamalar artmıştır, ancak halen düşük seviyededir. Sosyal kapsayıcılık alanında politika çerçevesi oluşturulmamıştır. Gelir eşitsizliği AB standartlarına oranla yüksek seviyede seyretmektedir. Sosyal aktarımın yoksulluğun azaltılması yönünde sınırlı etkisi olmuştur. - 83 -
Tarım sektöründe mevsimsel işçilerin yaşam ve çalışma şartları iyileştirilmelidir. Sınırlı bir ilerleme sağlanmış olsa da engelliler özel sektörde iş bulma konusunda halen önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. Sosyal koruma alanında önemli bir ilerleme sağlanmamıştır. 2012 yılı verilerine göre nüfusun %15‟i sosyal güvenlik şemsiyesi tarafından kapsanmamaktadır. Hızla artan emeklilik ve sağlık harcamaları sosyal güvenlik sisteminde açıklara sebep olmaktadır. Faal yaşlanma politikaları oluşturulmamıştır. Çocuklara, yaşlılara ve engellilere kurum dışı bakım hizmetleri sunulmaya devam edilmiştir. Mevcut ayrımcılıkla mücadele kanunları eğitim, istihdam, yanı sıra sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetlere erişimde ayrımcılığı engelleme yönünde yetersiz kalmaktadır. İstihdamda yaş ve cinsel yönelime yönelik ayrımcılığa karşı koruma sağlanmamaktadır. Çocuk ve yaşlı bakımı hizmetlerinin yetersizliği kadın istihdamı önünde önemli bir engel teşkil etmeye devam etmektedir. Esnek çalışma uygulamaları kadınların kayıt dışı ve istikrarsız çalışma şartlarını göz önünde bulundurarak oluşturulmalıdır. Bazı kadınlar hamile olmaları veya çocukları olması sebebiyle çalışma hayatından uzaklaştırılmakta veya çalışmamaya teşvik edilmektedir. Belirli gruplar (örneğin aile içi şiddet kurbanları) istihdama erişim konusunda ciddi zorluklarla karşılaşmaktadır. Eşit iş için eşit ücret ilkesi uygulamaları alanında daha çok çalışma yapılması gerekmektedir. AB müktesebatınca gerekli görülen eşitlik birimi henüz oluşturulmamıştır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Müktesebatın iş yasasına uyarlanmasında hiçbir gelişme olmamıştır. Tarımda ve KOBİ‟lerde kayıt dışı işgücü çalıştırılmaya devam edilmesi iş yasasının etkin bir şekilde uygulanmasını mümkün kılmamaktadır. Haziran 2012‟de TBMM‟de kabul edilen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu‟nun uygulamaya geçirilmesindeki sorunlar devam etmektedir. İş sağlığı ve güvenliği müfettişlerinin sayıları ve kapasiteleri artırılmalıdır. Ölümcül iş kazası açısından inşaat sektörü birinci sıradadır ve toplam ölümcül iş kazası sayısı AB ortalamasının çok üstündedir. Sosyal diyalog alanında sınırlı gelişme kaydedilmiştir. Kamu sektörüne toplu sözleşme imkânı veren yeni kanun AB ve ILO standartlarını karşılamakta yetersizdir. Özel sektöre yönelik Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı TBMM onayını beklemektedir. Toplu sözleşme yapma barajının yüksek olması, toplu sözleşme yapma imkânını kısıtlamakta ve bu hakkın tam olarak uygulanmasına engel olmaktadır. Grev hakkı aşırı derecede kısıtlanmaktadır. Mayıs 2012‟de sivil havacılık sektörü çalışanlarını grev hakkından mahrum bırakan kanun kabul edilmiş, bunu protesto eden 300‟den fazla havacılık çalışanı işten çıkarılmıştır. Mesleki kategorilerde veya belirli sektörlerde sendika kurma/ katılma hakkı aşırı derecede kısıtlanmaktadır. (Savunma Bakanlığında - 84 -
görevli sivil memurlar) Sendikal hakların uygulanmasındaki kısıtlayıcı yasal hükümler nedeniyle sendikalaşma düzeyi ve toplu sözleşme kapsamı oldukça düşüktür. (kayıtlı işçilerin %8‟i) Türkiye Ekonomik ve Sosyal Konseyi, 2009 yılından bu yana toplanmamıştır. İstihdam kalitesi hâlâ sorun olmaya devam etmektedir. Kadınların istihdama düşük katılım oranı (2011 %28,8) endişe kaynağıdır. IPA İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı kapsamında proje havuzu oluşturulmalıdır. Sosyal yardım ve yoksulluğun azaltılması için net bir politika çerçevesi oluşturulmamıştır. Kırsal kesim ve çocuklar yüksek yoksulluk riskine maruz kalmaya devam etmektedir. Çalışan kesimde yoksulluk kaygı vermektedir. Engelli kişilerin istihdama katılım sorunu çözümlenmemiştir. Ayrımcılıkla mücadelede ilerleme kaydedilmemiştir. Kadın erkek fırsat eşitliğindeki ilerleme yetersizdir. Eşit iş için eşit ücret ilkesi uygulamaları hızlandırılmalıdır. AB müktesebatınca gerekli görülen eşitlik birimi henüz oluşturulmamıştır.
KOB
Kısa Vadeli Hedefler: Güncelleştirilmiş, kapsamlı bir sanayi politikası stratejisi oluşturulması.
- 85 -
20. ĠġLETME VE SANAYĠ POLĠTĠKASI Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Türkiye Sanayi Stratejisi Eylem Planı‟nı (2011-2014) uygulamayı sürdürmüştür. Avrupa 2020 ilkeleriyle büyük ölçüde uyumlu olan Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) başlatılmıştır. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) tanımı, maksimum cironun yaklaşık 15 milyon €‟ya çıkarılması fakat alternatif maksimum çalışan sayısının 250‟de bırakılması şeklinde değiştirilmiş ve böylece tanımın bu yönünün AB müktesebatı ile uyumu korunmuştur. Şubat 2013‟te yayımlanan “iş meleklerine” ilişkin yönetmelik, prosedürlerin netleştirilmesi ve yeni işlere yatırım yapılmasına yönelik vergi teşviklerinin sunulması yoluyla KOBİ‟lerin iş kurmaları yönünde finansmana erişimlerini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Teknoloji geliştirme bölgelerinin sayısı 2012 yılında 43 iken 2013 yılında 52‟ye çıkmış olup, bunlardan 37 tanesi hâlihazırda işler durumdadır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu bölgelerle ilgili bir değerlendirme çalışması başlatmış ve bölgelerin performans temelli sıralamalarını yayımlamıştır. Üniversitelerin ekonomideki yenilikçiliğe katkılarına ilişkin bir endeks yayımlanmıştır. Teknoloji ürünlerinin tanıtılması ve pazarlanmasına yönelik yeni bir destek mekanizması geliştirilmiştir. KOSGEB 2012 yılında uyguladığı yedi farklı program aracılığıyla Türk KOBİ‟lerine toplam 127 milyon avro tutarında destek sağlamıştır. Türkiye, çeşitli bankalar aracılığıyla KOBİ‟lere sübvansiyonlu kredi programları sağlamaya ve girişimcilik ile finansmana erişim gibi alanlarda iyi sonuçlar elde ettiği Avrupa Küçük İşletmeler Yasası‟nın ilkelerini uygulamaya devam etmiştir. Türkiye ayrıca, AB Girişimcilik ve Yenilik Programı‟na başarılı bir şekilde katılmaya devam etmektedir ve Avrupa İşletmeler Ağının aktif bir üyesidir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, elektrikli ekipman ve elektroniğe ilişkin sektör stratejisini kabul etmiştir. Türk sanayisinin bazı ham maddelerin ithalatına yönelik bağımlılığını azaltmayı amaçlayan Girdi Tedarik Stratejisi‟ni (GITES) kabul etmiştir. Eksiklikler: Bahsedilmiyor. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
KOB
Vatandaşları Türkiye‟de gayrimenkul satın alabilecek ülkeler listesi halen Hükümet tarafından belirlenmektedir. Teknoloji geliştirme bölgelerinde herhangi bir yeni patent tescili olmamıştır. Kısa Vadeli Hedefler: Güncelleştirilmiş, kapsamlı bir sanayi politikası stratejisi oluşturulması.
- 86 -
21. TRANS-AVRUPA AĞLARI Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Enerji ağları ile ilgili olarak, Trans-Anadolu Boru Hattı Projesi (TANAP) Hükümetlerarası Anlaşması ve buna ek olan Ev Sahibi Ülke Anlaşması Mart 2013‟te onaylanmıştır. Elektrik ile ilgili olarak, Türkiye elektrik şebekesinin, Avrupa Elektrik İletim Sistemi Operatörleri Şebekesi (ENTSO-E) Avrupa Kıtası Senkron Bölgesi ile deneme paralel işletme bağlantısında son aşamaya gelinmiştir. Tamamlandığında kalıcı bir senkron bağlantısı olacak ve TEİAŞ ile Bulgar ve Yunan elektrik iletim şirketleri arasında her iki yöne doğru ticari enerji alışverişleri yapılabilecektir. Gürcistan ile asenkron elektrik bağlantısının inşası oldukça ileri düzeydedir. Eksiklikler: Trans-Avrupa ağları konusunda bir ulaştırma ana planı ve güvenilir ulaştırma verileri halen mevcut değildir. Doğal gaz konusunda ise karşılıklı bağlantı hattı tesisi ve Güney Doğal Gaz Koridorunun işler duruma gelmesi için çalışmalar sürmelidir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için.
2012 Ġlerleme Raporu
Eksiklikler: Doğalgaz bağlantılarının ve Güney Doğalgaz Koridoru‟nun hayata geçirilmesi için çabalar devam etmelidir. Orta Vadeli Hedefler:
KOB
Ulaşım Altyapı İhtiyaçları Değerlendirmesi (TINA) çerçevesinde belirlenen projelere ve Avrupa Topluluğu Trans-Avrupa Ağları Enerji Kılavuzu‟nda belirtilmiş kamu yararına yönelik projelere öncelik verilmesi.
- 87 -
22. BÖLGESEL POLĠTĠKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDĠNASYONU Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Mart 2013‟te ilgili AB müktesebatının düzenleyici ve operasyonel gerekliliklerini karşılamak üzere ayrıntılı bir eylem planı sunmuştur. Bölgesel politika ve yapısal araçların eşgüdümünde olumlu gelişme sağlanmıştır. Hukuki çerçevede bazı ilerlemeler sağlanmış, yerel idari sisteminde değişiklik yapılmış, yerel makamların yetkileri artırılmıştır Bölgesel ve kentsel-kırsal farklılıkları ortadan kaldırma hedefini de içeren 10. Ulusal Kalkınma Planı 10 Haziran 2013‟te Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır. Katılım Öncesi Yardım (IPA) araçlarının uygulanması için düzenlemeler oluşturulmuştur. IPA‟nın 3. ve 4. bileşenleri altındaki işletim yapıları işlerlik kazanmıştır. Ulaşım işletim yapıları ile ilgili olarak mal alımı ve ihale işlemleri Merkezi Finans ve İhale Birimi‟nden (MFİB) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı‟na devredilmiştir. Ulusal onay biriminin el kitabı güncellenerek denetim ve izleme kapasitesi güçlendirilmiştir. Birleşik İzleme İletişim Sistemi kısmi de olsa işlerlik kazanmıştır. MFİB reddetme oranlarının tespit ve raporlaması ile ilgili eğitim vermiş ve verileri IPA‟nın 3. ve 4. bileşenlerine göre Program Otoritesi olan bakanlıklarla paylaşmıştır. Kalkınma Bakanlığı, farklı düzeylerdeki kurumlar ve komiteler arasında eşgüdüm ve uyum sağlamıştır. Eksiklikler: IPA kurumlarının idari kapasitesi yetersizdir. Kurumsal yapı güçlendirilmeli ve program uygulama süreci hızlandırılmalıdır. Çalışan personelin işten ayrılma döngüsü yüksektir. Tecrübeli personelin görevde devam etmesi kurumda işlerin devamlılığı için önemlidir. Bölgesel Kalkınma için Ulusal Strateji‟nin Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulu tarafından onayı 2013‟ün ikinci yarısında gerçekleşecektir. Proje süreçlerinde farklılık olması nedeniyle IPA 3. bileşeni altındaki sektörlerde ilişkin uygulamalar aksamıştır. IPA‟nın 3. ve 4. bileşenleri altındaki programların izleme ve denetimi güçlendirilmelidir. IPA yapısındaki değerlendirme kapasitesi daha da geliştirilmelidir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
İzleme ve değerlendirme alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir ama kapasitenin hesap verme yükümlülüğü ve program yönetimini geliştirmek amacıyla artırılması gerekmektedir. Mali denetim ve kontrol alanında eylem planının uygulanması daha etkin hale getirilmelidir.
- 88 -
Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Özellikle bakanlıklar seviyesinde AB uyum politikasının uygulanmasına hazırlık olarak, AB Katılım Öncesi Programları‟nın uygulanması alanında, programlama, proje hazırlığı, izleme, değerlendirme ve mali yönetim-denetim konularında kurumsal yapı ve idari kapasitenin güçlendirilmesi. Orta Vadeli Hedefler: AB Uyum Politikası‟nın uygulanmasına yönelik olarak merkezi, bölgesel ve yerel düzeyde idari kapasitenin geliştirilmesi.
- 89 -
23. YARGI VE TEMEL HAKLAR Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Yargının bağımsızlığı ile ilgili olarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2012-2016 stratejik planını uygulamayı sürdürmüştür. Türkiye Adalet Akademisi ile işbirliği içinde hâkim ve savcıların eğitimlerine devam edilmiştir. HSYK, Adalet Bakanlığı ile birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının Türkçeye çevrilmesi ve bu aksine benzer davalarda AİHM kararlarını ihlal eden yargıçların uyarılması çalışmalarını sürdürmüştür. AİHM kararlarına uyulmaması hâkim ve savcıların performans değerlendirmelerinde dikkate alınmıştır. HSYK kararlarının saydamlığı ve öngörülebilirliği artırılmıştır. HSYK kamuoyuna bilgi sağlamak üzere hâkim ve savcılar arasından 62 kişi sözcü olarak belirlemiştir. Yargının tarafsızlığına ilişkin olarak bireysel başvuru kabul etmeye başlayan Anayasa Mahkemesi‟ne Ağustos 2013 itibariyle 6700‟den fazla başvuru yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi Terörle Mücadele Yasası‟nın gözaltı süresini on yıla kadar çıkaran hükmünü iptal etmiştir. Avrupa Konseyi ile birlikte Türkiye‟nin AİHM kararlarını ihlal ettiği kararlarla ilgili İnsan Hakları Eylem Planı tamamlanmış ancak resmi olarak onaylanmamıştır. Yargının etkinliği konusu ile ilgili olarak Yargıtay‟da inceleme sürecinde olan davaların sayısında azalma olmuştur. Danıştay‟ın tamamladığı dava sayısında bir önceki yıla göre artış gerçekleşmiştir. Adli yardım verilmesi şartları kolaylaştırılmıştır. İlk Derece Mahkemelerinde ceza davalarının sayısında 2011 yılına göre artış olurken hukuk davalarının sayısı aynı kalmıştır. Yargıya ayrılan bütçe 2,68 milyar €‟ya çıkarılmıştır. Temmuz 2013 rakamlarına göre toplam 13.145‟e çıkmıştır (2011‟de 10.318); bunun %25‟i kadınlardan ulaşmaktadır. Üçüncü Yargı Reform Paketi sonrasında Adli Kontrol‟ün kullanımı artmıştır. Dördüncü Yargı Reform Paketi AİHM‟nin Türkiye‟yi suçlu bulduğu bazı alanlarla ilgili düzenlemeler içermektedir. AİHM kararına göre Askeri Mahkemeleri tarafından verilen kesinleşmiş ihlal kararlarına yeniden yargı yolunu açmaktadır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Hulki Güneş-Türkiye davalar grubunun yeniden incelenme başlanmasını olumlu karşılamış ve bu davayı standart usul kapsamında takibine karar vermiştir. Demirel-Türkiye davalar grubu ile ilgili olarak Üçüncü ve Dördüncü Yargı Reform Paketi kapsamında Türk mevzuatı ve uygulamasının AİHS‟yle uyumlaştırılması için çaba gösterilmiştir. İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Şubat 2013‟ten itibaren çalışmaya başlamıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu‟nda Ocak 2013‟te değişiklik yapılarak, davalıların Türkçe kendilerini ifade edebilmeleri durumunda dahi kendilerini istedikleri dilde savunmalarına olanak sağlanmıştır. Adalete erişim konusunda Dördüncü Yargı Paketine göre mahkeme kararı ile mahkeme masraflarının tamamı ya da bir kısmının - 90 -
ödenmemesi mümkün olabilecektir. Adalet Bakanlığı internet sitesinde yasal konular ile bilgiler yer almakta, süreçlerle ilgili broşürler yayımlanmaktadır. 2010-2014 Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planının uygulanmasına devam edilmiştir. STK‟lar ve baro birlikleri adalete erişim konusunda vatandaşı bilgilendirmektedir. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer görevlileriyle ilgili dava sürmüştür. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi görevlileri ile ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturmalar sürmüştür. Temel haklar alanında Çocuk Hakları Sözleşmesi‟ne ek İhtiyari Protokol imzalanmıştır. Bu protokol Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komisyonu‟na bireysel başvuruları inceleme yetkisi vermektedir. AİHM‟ye başvurular son altı yılda ilk kez azalmıştır. Taşınmaz Mal Komisyonu‟ndaki davalardan 412 tanesi Eylül 2013 itibarıyla kapanmıştır ve komisyon 154,6 milyon € tazminat ödemiştir. Adalet Bakanlığı‟nın internet sayfasında insan haklarıyla ilgili AİHM kararlarının Türkçe çevirisi yayınlanmaktadır. Ombudsman makamı başvuruları kabul etmeye başlamıştır. Türkiye İnsan Hakları Kurumu başkanı seçilmiş ve kurum Ocak 2013‟te çalışmaya başlamıştır. Hapishanelerdeki kalabalık sorununun çözümü için çalışmalar sürmüştür. Hapisteki gençlerin koşullarının iyileştirilmesi için ek inşaat yapılmaktadır. İfade özgürlüğü alanında, Dördüncü Yargı Paketi bazı iyileştirmeler ortaya koymuştur. Bu değişikliklerin uygulaması Avrupa standartlarına uygun bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Üçüncü Yargı Reformu Paketi kapsamındaki değişiklik doğrultusunda Ocak ayında binlerce kitap yasaklı yayınlar listesinden çıkarılmıştır. Kamusal alanda Kürtçe kullanımı kısmi olarak normalleştirilmiştir. Sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili anma günü, Paris‟te öldürülen üç Kürt kadının cenazesinin gelişi ile ilgili gösteriler, LGBTI‟lerin yürüyüşü sorunsuz bir şekilde gerçekleşmiştir. Hâkimler için yeni bir sendika kurulmuştur. Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü konusunda, ibadet özgürlüğüne genelde saygı gösterilmeye devam edilmiştir. Cumhurbaşkanı Şubat 2013‟de, devletin, bütün inanç mensuplarına ve inancı olmayanlara karşı eşit mesafede durması gerektiğinin altını çizmiştir. Alevi inancı ile ilgili bilgiler de içeren yeni din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitapları yayımlamış ve gayrimüslim öğrenciler bu derslerden muaf tutulmuşlardır. Vicdani ret konusunda, Dördüncü Yargı Reformu Paketi, TCK‟nın 318. maddesinin kapsamını, askerlik hizmetini yapanları firara sevk etmeye telkin eden veya askerlik hizmetine katılacak olanları bundan vazgeçirmeye teşvik edenler ile sınırlandırmıştır. Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Mart 2012 tarihli Kanun ve Bakanlığı‟nın Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı (2012-2015) uygulanmaya devam etmiştir. - 91 -
Kadına yönelik şiddetle ilgili bir veri tabanı hazırlanmaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, aile içi şiddet olaylarına yönelik çabalarla yoğun biçimde meşgul olmakta ve konuyu kamuoyunda sıklıkla dile getirmektedir. Yürürlükteki mevzuat uyarınca her büyükşehir belediyesinin ve nüfusu 100 bin‟in üzerinde olan her belediyenin aile içi şiddet mağduru kadınlar için bir konuk evi bulunması gerekmektedir. “Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik” 2013 başında kabul edilmiştir. Kamu sektöründe kapasitenin artırılmasına yönelik çalışmaların bir parçası olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı‟nda işyerinde taciz vakalarıyla ilgilenecek bir birim kurulmuştur. Yargı mensuplarının ve kolluk görevlilerinin yeni mevzuat hakkında farkındalıkları artırılmış ve eğitimden geçirilmişlerdir. 12 pilot şehirde şiddeti önleme merkezleri kurulmuş, iki merkezin daha kurulması planlanmaktadır. Kamu ve özel sektör temsilcileri kadınların işgücüne katılımını artırmaya yönelik girişimler başlatmışlardır. TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, rapor döneminde taslak mevzuata ilişkin 2 görüş sunmuştur. Tüm okul öncesi eğitim ve bakım hizmetlerini kapsayan bir izleme ve teftiş mekanizması bulunmamasına rağmen öğretmenlerin yoğun olarak işe alınmaları, müfredatın geliştirilmesi ve eğitim faaliyetleri sayesinde idari kapasitede önemli ölçüde artış sağlanmıştır. İlköğretimde okullaşma oranı %99 civarındayken, ortaöğretimdeki kayıt oranı %70‟e ulaşmıştır. Bebek ve çocuk ölümleri ile bulaşıcı hastalıkların azaltılması yönünde olumlu bir eğilim vardır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, aile içi şiddet, okullarda şiddet, istismar, sömürü ve ihmali ele almaya yönelik sürmekte olan çabaları destekleyecek nitelikte Çocuklara yönelik Şiddete ilişkin Ulusal Stratejiyi tamamlamayı taahhüt etmiştir. Bir kamu denetçi yardımcısı özellikle kadın ve çocuk hakları konusunda sorumlu olmak üzere görevlendirilmiştir. Sosyal bakımdan korunmaya muhtaç ve/veya engelli kişiler ile ilgili farkındalığın artırılmasına yönelik olarak hükümetin desteklediği bir pilot faaliyet gerçekleştirilmiş ve Türkiye‟nin de imzaladığı ilgili BM Sözleşmesi‟ne uyum sağlanması amacıyla Engelli Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu kurulmuştur. Kısıtlı hareketliliğe sahip kişilere yönelik taşımacılık hizmetleri ile ilgili ulusal bir çalıştay düzenlenmiştir. Engelliler ve yaşlılar için evde bakım hizmetlerinin kapsamı artırılmıştır. İşçi hakları ve sendikal haklar alanında, sendikalar ve özel sektörde toplu sözleşmelere ilişkin yeni bir kanun kabul edilmiştir. Kanun, sendikaların kurulması ve iç işleyişine yönelik kolaylıklar sağlamakta, üyelik usullerini kolaylaştırmakta, belirli sektörlerdeki grev yasağını kaldırmakta ve cezaları azaltmaktadır. Önceki sendikanın tasfiye edilmesinin ardından hâkimler için yeni bir sendika kurulmuştur. Mülkiyet hakları ile ilgili olarak, 2008 yılında yürürlüğe giren Vakıflar Kanunu‟nda 2011 yılında yapılan değişikliğin uygulanmasına yönelik olarak resmi makamlar önemli çabalar sarf etmiştir. Söz konusu değişiklik uyarınca, 116 cemaat vakfı, 1.560 adet taşınmazın iadesi için başvuruda bulunmuştur. Ağustos 2013 itibarıyla, Vakıflar Meclisi, 253 taşınmazın iadesini ve 18 taşınmaz için tazminat ödenmesini onaylamış; 878 başvurunun uygun olmadığına karar vermiştir. Büyükada‟daki Rum Yetimhanesi, 2012 yılı sonunda vakıf statüsünü yeniden kazanmıştır. - 92 -
7 Ekim 2013 tarihinde, Vakıflar Meclisi, Yargıtay kararı sonucu Hazineye devredilmiş olan arazileri Mor Gabriel Süryani Ortodoks Manastırı‟na iade etmiştir. Mart 2013‟te, Başbakan Yardımcısı, Almanya‟daki Süryani cemaatini ziyaret etmiş; Manastırı etkileyen sorunların ele alınması konusunda Hükümetin kararlılığını dile getirmiştir. Mersin‟deki Latin Katolik Kilisesi, kilise çevresindeki iki adet taşınmaza ilişkin olarak Hazineye ve Vakıflar Genel Müdürlüğü‟ne karşı iki dava kazanmış ve söz konusu taşınmazların tapuları kilise adına tescil edilmiştir. Hükümet ve azınlık temsilcileri arasındaki diyalog devam etmiştir. İsveç‟teki Süryanilerden oluşan bir heyet, Şubat 2013‟de Cumhurbaşkanı‟na ziyarette bulunmuştur. Cumhurbaşkanı Mart 2013‟de, İsveç‟e yaptığı resmi ziyarette Süryani cemaati ile ikinci defa bir araya gelmiştir. Aynı ay içerisinde, Alman Şansölyesi‟nin Türkiye‟yi ziyareti esnasında, Başbakan, farklı inanç grupları dini liderleri ile bir araya gelmiştir. Başbakan Yardımcısı ile Kültür ve Turizm Bakanı, “geçmişte yapılan hatalardan” ötürü Türkiye‟den ayrılmak zorunda kalan azınlıkların Türkiye‟ye dönmeleri için çağrıda bulunmuşlardır. İstanbul‟da düzenlenen bir mitingde Ermeni karşıtı pankart taşıyan altı kişiye, halkı nefret ve düşmanlığa tahrik ettikleri gerekçesiyle Aralık 2012‟de 3.000 lira para cezası verilmiştir. 2013 yılı Şubat ayı itibarıyla, Türkçe-Ermenice yayın yapan Agos gazetesi, Türk Hava Yolları‟nın gazete standında yer almıştır. 2012‟de gösterilen iyi niyete rağmen, azınlık gazeteleri, sınırlı tirajları ve Türkçe dışında da basılabilmeleri nedeniyle, fiiliyatta resmi ilan veya reklam alıp yayımlayamadıklarından, Basın İlan Kurumu reklamlar için para ödemek yerine azınlık gazetelerine bir miktar mali yardımda bulunmuştur. Mart ayında, Gökçeada‟daki Rum azınlık okulunun yeniden açılmasına yönelik talep, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kabul edilmiştir. Okul, Eylül 2013‟de açılmıştır. Bakanlık, farklı inanç gruplarının zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden muaf tutulmasına yönelik taleplerine olumlu cevap verme yükümlülükleri konusunda tüm okulları bilgilendirmiştir. Bunun sonucunda, şikâyetlerin sayısı azalmıştır. Ağustos 2013‟de alınan mahkeme kararına istinaden Süryani vatandaşlar kendi okullarını açabilmektedirler. 2012 yılında, paydaşlarla işbirliği halinde, resmi makamlar, Hıristiyan öğrencilerin okullarında Hıristiyanlık ile ilgili dersler alabilmelerine olanak tanıyan ders kitapları ve müfredat hazırlamaya başlamışlardır. Heybeliada Ruhban Okulu konusundaki seçenekleri değerlendirmek üzere ad hoc bir komisyon oluşturulmuştur İstanbul Süryani Ortodoks Kilisesinin, yeni bir kilise inşası için arazi talebi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kabul edilmiştir. Ankara‟daki bir idare mahkemesi, Süryanilerin Lozan Antlaşması uyarınca kendi okullarını açmalarını engelleyen hiçbir yasal gerekçe bulunmadığı kararına varmıştır. Şubat 2012‟de kazara yıkılmış olan Malatya‟daki Ermeni mezarlığında bulunan yapılar, Malatya Belediyesi tarafından yeniden inşa edilmiştir. Bu yapılar, Haziran 2013‟de açılmıştır. 10. sınıf tarih dersi kitabı, Süryanilere karşı ayrımcı söylemler bulundurduğu yönündeki şikâyetler üzerine değiştirilmiştir. Ermeni gazeteci Hrant Dink‟in öldürülmesiyle ilgili davada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, “sanığın söz konusu suçu örgüt faaliyeti çerçevesinde işlemiş olduğu” gerekçesiyle, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi‟nin kararının bozulmasını talep etmiştir. Yeniden - 93 -
yargılama süreci, Eylül ayında başlamıştır. Konuya ilişkin 2010 yılı AİHM kararını müteakip, çeşitli kolluk görevlileri ile bazı kamu görevlileri hakkında ayrı olarak açılan soruşturma devam etmiştir. Dink Davası‟na ilişkin AİHM kararı, konuyla ilgili tüm sorumluların kanun önünde hesap vermelerini gerektirmektedir. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, 2007 yılında Malatya‟da üç Hıristiyan misyonerin Zirve Yayınevi‟nde öldürülmeleriyle ilgili yeni bir iddianame hazırlamıştır. Ocak 2013‟de, Malatya Ağır Ceza Mahkemesi, emekli Orgeneral Hurşit Tolon- hâlihazırda Ergenekon Davası kapsamında tutuklu bulunmaktadır- ile iki astsubay ve bir sivil hakkında olaya karıştıkları iddiasıyla tutuklama kararı vermiştir. Davalılardan biri, duruşma sırasında, dava avukatlarından birini ölümle tehdit etmiştir. Azınlık okullarına ilişkin olarak, Türk vatandaşı olmayan çocuklar mezuniyet belgesi almaksızın misafir öğrenci olarak okula gitme seçeneğinden yararlanmaya devam etmişlerdir. Roman vatandaşlar tarafından kurulan STK‟lar ve idare arasında düzenli görüşmeler gerçekleşmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Roman vatandaşlarla ilgili resmi bir stratejinin bulunmaması sorununu çözüme kavuşturmak amacıyla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte, Romanlara yönelik ulusal bir strateji ve eylem planı üzerinde çalışmalar yürütmüştür. Nisan ayında, STK‟larla istişari toplantılar düzenlenmiştir. Kasım ayında, 70‟den fazla Roman derneği ve altı federasyon, Türkiye Roman Hakları Forumunu kurmuştur. Sulukule‟deki kentsel dönüşümle ilgili olarak, Roman dernekleri ve vatandaşlar tarafından açılan dava, Danıştay tarafından onanmıştır. Kültürel haklarla ilgili olarak, sanıklara kendilerini Türkçe olarak kendilerini yeterli bir şekilde ifade edebilmelerine rağmen, adli soruşturmaların belirli aşamalarında Türkçe dışında tercih Kanunu değiştirilmiştir. Bu yeni hükmün gecikmeksizin uygulandığını gösteren birçok dava olmuştur. Şubat 2013‟de, siyasi parti tabelaları, posterleri ve açıklamalarında Kürtçenin kullanılmasına karşı kovuşturma yapılamayacağı yönündeki Anayasa Mahkemesi kararı yürürlüğe girmiştir. Kamu hizmetlerinin Türkçe dışındaki dillerde sunulmasına yönelik hazırlıklar başlamıştır. Kamu görevlileri, valiler ve emniyet müdürleri, halka seslenirken birçok kez Kürtçe kullanmışlardır. Diyarbakır İl Emniyet Müdürü, Dünya Kadınlar Gününü Türkçe ve Kürtçe olarak kutlamıştır. İl Emniyet Müdürünün “Dağda ölen teröriste ağlamayan insan değildir.” şeklindeki 2012 yılındaki açıklamasına ilişkin olarak başlatılan adli soruşturma, takipsizlik kararı ile sonlanmıştır. Dicle Üniversitesi ve Bingöl Üniversitesi‟nde olduğu gibi, Mardin Artuklu Üniversitesi‟nde de, Kürtçenin Zaza ve Kırmançi lehçelerinde lisansüstü eğitim vermeye devam etmiştir. Tunceli Üniversitesinde lisans dersleri verilmiştir. Devlet okullarında seçmeli Kürtçe dersi verilmesine devam edilmiştir (her sınıf için asgari on öğrenci olması koşuluyla) ve 25.000 öğrenci kayıt yaptırmıştır. Nisan 2013‟de, Diyanet İşleri Başkanı, Hazreti Muhammed‟in doğum gününü anma vesilesiyle düzenlenen bir törende Kürtçe - 94 -
konuşmuş ve Türkçe ve Kürtçe dualar okunmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur‟an‟ın Kürtçe versiyonu ile Kürtçe Kur‟an kursları hazırlamaya başlamıştır ve camilerde duaların Kürtçe olarak yapılmasına izin vermiştir. Anadolu Ajansı, Eylül 2013‟de Kürtçe yayınlara başlamıştır. Kars‟ta Türk-Ermeni barışına ithafen yapılmış insanlık heykelinin yıkılması hakkındaki dava, kabul edilebilir olarak değerlendirilmesinin ardından, AİHM nezdinde devam etmektedir. Eylül ayında, Hükümet tarafından açıklanan Demokratikleşme Paketi, özel okullarda Türkçe dışındaki dil ve lehçelerde eğitim verilmesini öngörmektedir. Eksiklikler: HSYK ile ilgili yasada Adalet Bakanı ve Müsteşarı‟na verilen yetkilerle ilgili değişiklik yapılmamıştır. 2005 yılında kabul edilen Adli Kolluk Yönetmeliği uygulanmamıştır. Uzun gözaltı süreleri devam etmiştir. Cezai yargı sistemiyle ilgili adli uygulamalar ve yasalara ilişkin endişeler devam etmektedir. Savcıların soruşturmaları yürütmesi ve polis tarafından toplanan delilleri incelemeleri ile ilgili aksaklıklar, savunma makamının iddianame dosyalarına yetersiz erişimi, duruşmalarda çapraz soruşturmaların yetersiz uygulanması, iddianamelerin kalitesinin ve mantık zincirinin yetersiz olması savunmanın etkinliği önünde engeldir. Danıştay Başkanı Şubat 2013‟te polisin savcı kararnameleri üzerindeki etkisini eleştirmiştir. Gözaltı ve gözaltının uzatılması kararları gerekçeli olarak açıklanmamaktadır. Yargı sistemindeki aksaklıklar bazı davalarla ilgili kararların toplum her kademesi tarafından kabulünü güçleştirmiştir. Mahkemelerdeki bazı fiziki düzenlemeler savcı, sanık ve hâkimlerin eşitliği ilkesine uymamaktadır. Bu durum hâkimlerin tarafsızlığı ile ilgili algıyı da olumsuz etkilemektedir. 2007 Haziran ayında işlerlik kazanmış olması gereken bölge temyiz mahkemeleri halen kurulmamıştır. Ayrımcılığa karşı yasal düzenlemeler, savcı ve yargıç olmak isteyen engelli kişilerin sorununu çözümlememektedir. Meslekteki engelli kişilerle ilgili yeterli istatistiki veri bulunmamaktadır. KCK, DHKP-C ve Balyoz davalarında görev yapan avukatlar yargıyı, eksperleri ve şahitleri etkilemeye çalışmak iddialarıyla yargılanmaktadır. Adli yardım hakkında bilgilendirme kırsal kesim ve sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı gruplarla sınırlı kalmıştır. Kadınların yasal hakları konusunda yeterince bilgi sahibi olmaması, yasaların uygulanmasından sorumlu memurların toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilgilendirilmemiş olmaları nedeniyle kadınların adalete erişim haklarını uygulanmasında aksaklıklar yaşanmaktadır. Adli yardım ücretleri tecrübeli avukatlar açısından düşük kalmaktadır. Yolsuzlukla mücadele çalışma grupları sivil toplumla sınırlı düzeyde iletişim içinde olmuştur. - 95 -
Çalışma gruplarının önerileri arasında ülke genelinde yolsuzluklara ilişkin algı anketi yapılması yer almakla birlikte henüz gerçekleştirilmemiştir. Başbakanlık Teftiş Kurulu‟nun yolsuzlukla mücadele alanındaki yasal yetkileri güçlendirilmelidir. Halihazırda Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi‟nin uygulamasıyla ilgili olarak teknik ve sekreterlik desteği Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından verilmektedir. Yolsuzlukla Mücadele politikaları geliştirilmesi ve uygulanması konusunda çalışan belirli bir kurum bulunmamaktadır. Yolsuzluğa karşı GRECO tavsiyelerine uyumda ilerleme sağlanmamıştır. Milletvekillerinin ve üst düzey kamu görevlilerinin yolsuzluk ve benzeri suçlarda yargılanmalarını engelleyen dokunulmazlıklarının kaldırılması hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Tüm seçilmiş ve bazı atanmış kamu görevlileri ile siyasilerin beş yılda bir ya da varlıklarında önemli bir değişiklik olduğunda bildirim yapması gerekmektedir. Bildirimlerin doğruluğunun tespiti ile ilgili yöntemlerin etkinliği artırılmalıdır. Akademisyenler ve askeri personel için etik kuralları konulmamıştır. Kamu Görevlileri Etik Kurulu ve Etik Komisyonu kararlarını disiplin kuralları ile desteklenmemektedir. Yolsuzluk davaları dört başlıkta ele alınmaktadır: gücün kötüye kullanımı, rüşvet, zimmet, haraç toplamak. Soruşturma, iddianame ve mahkumiyet durumlarıyla ilgili istatistiklerin daha düzgün tutulması gereklidir. Deniz Feneri davasındaki savcılar haklarındaki yolsuzluk davalarından beraat etmişlerdir. Müdahiller davayı temyize götürmüştür. Savcıların belgeler üzerinde sahtecilik yaptıkları gerekçesiyle davadan uzaklaştırılması yargının bağımsızlığı konusuna kuşku düşürmüştür. Deniz Feneri davasını ele savcı ekibinin değişmesi sonrasında duruşmalar devam etmiştir ancak dava “örgütlü suç” kapsamından çıkarılmıştır. İhaleye hile karıştırma suçunun cezası azaltılmıştır. Kamu görevlilerine uygulanan ceza 5-12 yıldan 3-5 yıla indirilmiştir. Kamu kurumu zarara uğratılmadığında, ceza daha da azaltılarak 1-3 yıla indirilmektedir. Yolsuzluklarla ilgili cezaların caydırıcı olması gereklidir. Temel haklar alanında AİHS‟ne ek üç protokol onaylanmamıştır. G.Kıbrıs-Türkiye davası devam etmektedir. Türkiye, Xenides-Arestis, Demades ve Varnava davalarının kararlarını yerine getirmemiştir. Türkiye İnsan Hakları Kurumu‟nun kurumsal yapısı güçlendirilmelidir. İşkenceye Karşı Sözleşme‟ye ek ihtiyari protokol (OPCAT) kapsamında önleyici mekanizma kurulmamıştır. Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve antisemitizm ile mücadele için başlı başına bir kurum kurulmamıştır. İşkencenin ve kötü muamelenin önlenmesi kapsamında gösteriler ve tutuklamalar sırasında ve gözaltı yerlerinde ve hapishanelerde aşırı güç kullanılması endişe verici olmaya devam etmiştir. Mayıs-Haziran aylarındaki gösterilerde göstericilere aşırı güç kullanılması ciddi anlamda endişe verici olmuştur. Yaşa ve diğerleri davasından yola çıkılarak, göz yaşartıcı bombanın güvenli kullanımına ilişkin koşulların gözden geçirilmesi ve ölüm - 96 -
ve ciddi yaralanma risklerinin azaltılması gereklidir. Askerlik görevini yapan kişilere yönelik kötü muamelelere ilişkin raporlar sürmektedir. Bu konunun çözümlenmesi gereklidir. Geri gönderme merkezlerindeki göçmen ve sığınmacılara yönelik muamele iyileştirilmelidir. Dördüncü yargı reform paketi ile TCK‟da değişiklik yapılarak işkence ile ilgili suçlarda zaman aşımı ortadan kaldırılması 1990 senelerini kapsayacak şekilde geriye dönük olarak uygulanmamaktadır. Güvenlik güçleri tarafından işlenen işkence suçlarıyla ilgili soruşturmaların bağımsız, kapsamlı ve hızlı bir şekilde yürütülmesi konusundaki endişeler ortadan kalkmamıştır. Bu soruşturmalarda suçlu bulunan polisler kısa süreli ceza almaktadır ve cezalar ertelenmektedir. Bağımsız bir Kolluk Kuvvetleri İzleme Komisyonu kurulmamıştır. Askeri hapishanelerdeki vicdani retçilere yönelik kötü muamelelerle ilgili davalar devam etmektedir. Bu alanda AİHM kararları uygulanmalıdır. Kayıp kişiler, toplu mezarlar ve güvenlik güçleri tarafından yargısız infazla ilgili kapsamlı bir yaklaşım oluşturulmamıştır. Güneydoğu Anadolu‟daki toplu mezarlarla ilgili soruşturmalar yapılmamıştır. Yargısız ve keyfi infazlarla ilgili BM özel raportörü sadece birkaç davanın görüldüğünü, bu konuda siyasi kararlılığın olmadığını belirtmiştir. Şartlı tahliye personeli yetersizdir. Hapishanelerin denetlenmesi ile ilgili standartlar BM ile uyumlu değildir. Denetim raporları yayınlanmamaktadır. Hapishane ziyaretlerinde Kürtçenin kullanılabilmesi ve ziyaretçilerle mektup alıp verme uygulamalarında tek bir yaklaşım izlenmemektedir. Hücre hapsinin sıkça uygulanması, zorla kan ve doku testleri alınması, mahkum ve ziyaretçilerin soyularak aranması gibi kötü muamele vakaları bildirilmektedir. Mahkûmların seçme haklarının ellerinden alınması uygulaması nedeniyle AİHM Türkiye‟yi suçlu bulmuştur. PKK/KCK davası mahkûmlarının açlık grevleri sona erdikten sonra cezaevlerinin değiştirilmesi savunma hakkı ve aile ziyareti hakkının ihlallerine yol açması eleştirilmektedir. İfade özgürlüğü ile ilgili olarak, Kürt sorunuyla ilgili yazan ve çalışan akademisyen, yazar ve gazetecilere yönelik davalar devam etmiştir. AİHM‟nin TCK‟nın 301. maddesiyle ilgili kararı uygulanmamıştır, yasa maddesinde değişiklik yapılmamıştır. Devlet görevlileri eleştirel yazar ve gazetecilere dava açmaya devam etmiştir. Bu ve medya şirketlerinin iş çıkarları bilginin özgür dolaşımını sağlamaktan öteye giden sanayi holdinglerinin elinde kümelenmesi medya sahipleri ve gazetecilerin oto-sansür uygulamasına sebep olmaktadır. Mayıs-Haziran ayındaki Gezi Parkı gösterileri ana akım medyada yer almamıştır. Köşe yazarları ve gazeteciler hükümeti eleştirdikleri için işten çıkarılmışlardır. İnternet sitesi yasakları kapsam ve süre olarak ölçüsüzdür. - 97 -
Telekomünikasyon Haberleşme Başkanlığı yasaklı sitelerle ilgili istatistikleri Mayıs 2009‟den beri yayınlamamaktadır. Haziran ayında RTÜK Gezi Parkı olaylarını naklen yayınlayan televizyon kanallarına halkı şiddete teşvik ettiklerini ileri sürerek ceza vermiştir. Ceza alan televizyon kanalları temyize başvurmuştur, davalar devam etmektedir. Sosyal medya üst düzey yetkililer tarafından sıklıkla topluma tehdit olarak değerlendirilmiştir. Gezi Parkı protestoları ile ilgili Twitter mesajı yazan vatandaşlar polis tarafından gözaltına alınmış, daha sonra serbest bırakılmıştır. Mayıs ve Haziran aylarındaki gösteriler çerçevesinde gerçekleşen insan hakları ihlalleri, toplanma özgürlüğünde Avrupa standartlarına gelinmesi için kapsamlı reformlar gerektiğini ortaya koymaktadır. Gezi Parkı gösterileri ile ve öğrenci hakları, çevre, sendikalar ve YÖK ile ilgili gösterilerde polisin göstericilere karşı orantısız güç kullandığı, bazı defalar ölümle sonuçlanan şiddet görüntüleri bulunduğu ve gösterilerin kesintiye uğradığı belirlenmiştir. 1 Mayıs gösterileri şiddetli çatışmalarla sona ermiştir. Tarihi Emek sinemasının yıkılmasına karşı protestolar ve ODTÜ‟de Başbakan‟a yönelik protestolar polisin göstericilere aşırı güç kullanmasına sahne olmuştur. TCK‟nın Türk milletine hakareti suç sayan 301. maddesi hakkındaki AİHM kararları hâlâ uygulanmamıştır ve bu madde değiştirilmemiştir. Adalet Bakanı 2013‟ün ilk yarısında bu yasaya dayanarak 12 davaya ilişkin soruşturma izni vermiştir. TCK‟nın 216. maddesinin kısıtlayıcı şekilde yorumlanması dine yönelik eleştiri yapan bazı tanınmış kişilerin mahkûm edilmesine yol açmıştır. Yasaklanan internet sitelerini takip eden bağımsız bir internet sitesinin Eylül‟de yaptığı açıklamaya göre, Türkiye‟de 32.000‟den fazla internet sitesine erişim sağlanamamaktadır. İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun‟un Avrupa standartlarına uygun olarak gözden geçirilmelidir. RTÜK, televizyon ve radyo kanallarına “batıl inançların özendirilmesi”, “ahlaki ve ulusal değerlerin aşağılanması”, “aile kavramına zarar verilmesi”, “müstehcen yayın yapılması” ve “terörizmin övülmesi” gibi konularda çok sayıda uyarıda bulunmuş ve para cezası vermiştir. Güvenlik güçlerinin kamu düzenine yönelik bir tehdit veya suç hazırlığı içerisinde olduğuna dair bir kanıt olması halinde, STK‟ların faaliyetlerinin görsel ve ses kaydını yapabilmesine olanak veren Kasım 2012 tarihli İçişleri Bakanlığı Genelgesi‟ne kapsamında cezalar, kapatma işlemleri ve idari engellerle karşılaşıldığı bildirilmiştir. Toplanma özgürlüğüne ilişkin olarak, pek çok insan hakları savunucusu ve sivil toplum temsilcisi aleyhine dava açılmıştır. Örgütlenme özgürlüğü ile ilgili olarak Bir Alman siyasi derneğin Türkiye‟de kurulmasına izin verilmemiştir. İngiltere merkezli bir yardım kuruluşunun dernek olarak kurulmasının reddedilmesi ile ilgili dava devam etmektedir. KESK ve DİSK sendika konfederasyonları ve bağlı sendikalar, terörizmle ilgili suçlamalardan dolayı soruşturmaya maruz kalmışlardır. Pek çok sendika temsilcisi tutuklanmıştır. Sendika kurmak için polis memurları tarafından yapılan başvuru Kasım ayında reddedilmiş ve Haziran ayında kapatılma davası açılmıştır. - 98 -
Toplu sözleşme yapma yetkisine ilişkin ikili eşik seviyesi, sendikaların toplu sözleşme yapma ve müzakere etme güçlerini sınırlayarak sendikaların gelişimini engellemektedir. AİHM‟nin ilk ve ortaöğretim düzeyinde zorunlu olmaya devam eden din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine ilişkin 2007 Zengin davasıyla ilgili kararı henüz uygulanmamıştır. Patrikhane, “Ekümenik” unvanını kullanabileceğine dair resmi makamlardan bir işaret almamıştır. Venedik Komisyonunun bu konuyla ilgili 2010 yılında aldığı karar henüz uygulanmamıştır. Yasalarda ve eğitim sisteminde, herhangi bir cemaat için özel dini yükseköğretim imkânı sunulmamaktadır. Resmi makamların açıklamalarına rağmen Heybeliada Rum Ortodoks Ruhban Okulu hâlâ kapalıdır. Ermeni Patrikhanesi‟nin, üniversitede Ermeni dili ve din adamlarına yönelik bir bölüm açılması önerisi sonuçlanmamıştır. Süryani Ortodoks cemaati, resmi olarak kurulmuş okullarda değil, sadece gayri resmi eğitim verebilmektedir. Nüfus cüzdanı gibi resmi belgelerde dinle ilgili bilgiler yer almaya devam etmektedir. 2009‟da Alevilere yönelik açılımın devam etmesine ilişkin somut adımlar atılmamıştır. Cemevleri ibadet yeri olarak resmen tanınmamıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam‟daki yegâne ibadethanenin cami olduğu yönünde görüş bildirmiştir. Bu görüş üst düzey Türk yetkililer tarafından tekrarlanmış ve mahkemelerde de kullanılmıştır. Aleviler, kamu hizmetleri ve eğitim sistemi de dâhil olmak üzere ayrımcılığa maruz kaldıkları kanısındadır. Protestan Hıristiyanlar ve Yehova Şahitleri mevcut ibadethanelerine yasal statü kazandıramamış ve yeni ibadethane inşa etmek için izin alamamıştır. Haziran 2013‟de Vakıflar Genel Müdürlüğü Trabzon‟daki Ayasofya Müzesi‟nin cami olduğunu açıklamıştır. Camilerin, elektrik ve su giderleri devlet bütçesinden karşılanmakta olduğu halde, Aleviler ve resmi olarak tanınmayan gayrimüslim cemaatler bu tür masrafları kendileri karşılamak zorundadır. İstanbul‟daki bir dizi Protestan, Ermeni ve Rum Ortodoks kilisesi saldırıya uğramıştır. Gayrimüslimler medyada yer alan bazı makalelerin anti-Semitizm ve nefret söylemi içerdiğine şahit olmuştur. Konuyla ilgili davalar açılmış ancak mahkeme tarafından reddedilmiştir. Türkiye, zorunlu askerlik hizmetini yapmakla yükümlü kişilere, vicdani ret hakkını tanımayan tek Avrupa Konseyi üyesidir. Bazı sivil toplum kuruluşları TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu‟yla daha yakın ilişki içinde bulunmayı ve Komisyonun, yasama süreci yoluyla toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana politika alanlarına dâhil edilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin kanun ve genelgelerin uygulanmasının izlenmesi konularına daha fazla odaklanmasını talep etmiştir. Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu henüz kurulmamıştır. Aile içi şiddete maruz kalan kadınlara konuk evi kurmayan belediyelere yönelik belirli bir takip mekanizması bulunmamaktadır. Cinayet dâhil olmak üzere, kadına yönelik şiddet vakalarına ilişkin detaylı istatistikler bulunmamaktadır; ancak (eski) eşler tarafından işlenen cinayetlerle ilgili haberler sıklıkla, namus cinayetleriyle ilgili olanlar da zaman zaman medyada yer almıştır. Erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler, aile mahkemelerinin yetersizliği gibi, ciddi endişe konusu olmaya devam etmektedir. - 99 -
“Rızaya dayalı olma”, “haksız tahrik” ve “yaşından büyük gösterme” cinsel suçlarla ilgili cezalarda uygulanan indirimlerin gerekçesini oluştururken Adli Tıp Kurumu işlendiği iddia edilen bu tür suçlarla ilgili raporları tamamlamada gecikmekle eleştirilmiştir. AİHM‟nin Opuz v. Türkiye davasında, suçlular açısından önleyici ve caydırıcı etkisi olan etkin yargı kararları hakkında verdiği karar henüz uygulanmamıştır. Kadınların işgücüne katılımı, %29,5 oranıyla, düşük olmaya devam etmiştir. Bu, kadınların eğitime erişim oranının da düşük olduğunu göstermektedir. Çalışan kadınlar için maliyeti karşılanabilir çocuk bakım hizmetlerinin sağlanmasındaki eksiklik bir sorun olmaya devam etmiştir. Yürürlükteki mevzuata göre yalnızca 150 ya da daha fazla kadın istihdam eden işverenler çocuk bakım hizmeti sağlamakla ya da iş yaşamı ve aile yaşamını uyumlu hale getirmek amacıyla maliyeti karşılanabilir çocuk bakım hizmetlerine erişim imkânlarını geliştirmekle yükümlüdür. Siyasette ve üst düzey idari görevlerde bulunan kadınların sayısı çok düşük olmaya devam etmiştir. Kadınların siyasi partilere dâhil edilmesini teşvik edecek mevzuat değişikliği yapılmamıştır. Yürürlükteki mevzuata göre, bu doğrultuda verilmiş bir AİHM kararı bulunmasına rağmen kadınlar evlendikten sonra kızlık soyadlarını münferit olarak kullanamamaktadırlar. Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi, kolluk görevlileri, sağlık uzmanları, sosyal hizmet görevlileri ve öğretmenler de dâhil olmak üzere, kamu görevlilerinin eğitimine tam anlamıyla dâhil edilmemiştir. Paydaşlara her zaman yeterince danışılmamıştır ve sivil toplum örgütleriyle diyalogun Hükümete yakın olanlarla sınırlı kaldığı biçiminde bir algı oluşmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her yıl açıklanan istatistikler cinsiyetler arası eşitsizliğin Türkiye‟nin kalkınma gündeminde kilit bir sorun oluşturmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır. Kalıplaşmış yargıları yıkmak ve tüm alanlarda cinsiyet rollerine ilişkin algının değişmesini sağlamak için daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Çocuk hakları ile ilgili olarak, 4-5 yaş grubu için okul öncesi eğitimdeki kayıt oranı %44‟te sabit kalmıştır. 2012-2013 eğitim ve öğretim yılındaki orta öğretime net kayıt olma oranı erkek öğrenciler için kız öğrencilere kıyasla %1,5 daha yüksek ve doğu ve güneydoğu illerine kıyasla Ankara dâhil, ülkenin batısında, merkezinde ve kuzeyindeki illerinde çok daha yüksek olmuştur. Devamsızlık ve okulu bırakma oranları resmi olarak yayımlanmamıştır ancak STK‟lar resmi verilere dayanarak, bu oranın yüksek olduğunu bildirmiştir. Türkiye‟nin, okula devamsızlık ve okul bırakma oranlarının izlenmesini geliştirmesi gerekmektedir. 2012‟de yapılan Ulusal Çocuk İşçiliği Araştırması‟na göre, çocuk işçiliği konusunda 2006‟dan beri bir gelişme olmamıştır. 6-17 yaşları arasındaki çocukların yaklaşık %6‟sı, sokak işçiliği, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerdeki ağır ve tehlikeli işler ve tarımda ücretli, aile dışı, göçer ve geçici işler dâhil olmak üzere, ekonomik faaliyetlere dâhil olmaktadır. 28 çocuk işçi, işyeri kazalarında ölmüştür. Çocuk yoksulluğu genel itibarıyla azalmıştır, ancak Türkiye‟nin kırsal ve doğu bölgelerinde yüksek kalmıştır. Sosyal hizmet ve sosyal transfer harcamaları mevcut yüksek çocuk yoksulluğu düzeyinin azaltılması için yetersiz kalırken, çocukların - 100 -
neredeyse dörtte biri maddi yoksunluk çekmeye devam etmiştir. Eğitim sistemi, cinsellik ve üreme sağlığı konularında sınırlı bilgi sunmaktadır. Gelişimsel/engellilik riskleri bulunan çocukların uluslararası standartlar doğrultusunda belirlenmesi ve desteklenmesine ilişkin kapasitenin artırılması gerekmektedir. Çocuklara yönelik şiddet ve erken yaşta evlilik endişe konusu olmaya devam etmektedir. Aile içinde ya da psikiyatri ve rehabilitasyon merkezlerinde fiziksel ceza, açık bir şekilde yasaklanmamıştır. Etkili bir şikâyet ve bildirim mekanizmasından yoksun olan ulusal çocuk hakları izleme sistemindeki eksiklikler devam etmektedir. Uluslararası yükümlülüklerin tam olarak ve etkin bir şekilde uygulanmasına yönelik kapsamlı, hakları temel alan bir yaklaşım getirecek olan 2012-2016 Ulusal Çocuk Hakları Stratejisi hâlâ uygulamaya konulmamıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesi‟nin uygulanması ve izlenmesinin eşgüdümü ile görevlendirilmiş olan Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu, rapor döneminde toplanmamıştır ve çocuk hakları ile ilgili olarak çalışan Bakanlık, birim ve kurumlar arasındaki eşgüdüm, ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerde yetersizdir. Etkili bir çocuk adalet sistemine yönelik kaynakların sınırlı olması endişe konusudur. 18 çocuk ağır ceza mahkemesinden sekizi faaliyettedir. Çocuk mahkemelerinin toplam sayısı 96 olup, bunların 80‟i işler durumdadır. Çocuk Koruma Kanunu uyarınca söz konusu çocuk mahkemelerinin 81 ilin tamamında kurulması gerekmektedir. Bu mahkemelerin olmadığı illerde çocuklar, yetişkinlere yönelik mahkemelerde yargılanmıştır. Çocukların terör örgütü üyesi olma suçuyla tutuklandığı vakalar devam etmiştir. Mayıs 2013 itibarıyla yaşları 12 ilâ 18 arasında değişen yaklaşık 2.000 çocuk cezaevinde bulunmaktadır. Bu çocukların yaklaşık 200‟ü mahkûm edilmiştir, geri kalanların tutukluluk halleri sürmektedir. Ceza ve tutukevi koşulları, bölgelere göre değişiklik göstermeye devam etmiştir; kalabalıklaşma, yetersiz hijyen, kötü muamele, personel yetersizliği ve şiddet ve/veya mahkumların istismarı ile ilgili şikayetler olmuştur. Pozantı cezaevindeki kötü muamele ve cinsel istismar iddiaları ile ilgili dava hâlâ devam etmektedir. Çocuğun yüksek yararı ilkesi, tüm yasal, idari ve adli süreçlere veya çocuklarla ilgili ya da çocuklara etki eden tüm politika, program ve projelere uygun şekilde entegre edilmemiştir ya da tutarlı bir şekilde uygulanmamıştır. BM Engelli Hakları Sözleşmesi uyarınca kurulması gereken ulusal bir izleme mekanizması henüz oluşturulmamıştır ve kalıplaşmış yargılarla mücadele için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Ulaşılabilirlik Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planının uygulaması sınırlı kalmıştır. Engelli çocuklar, okul öncesi seviyeden itibaren uygun maliyetli ve içermeci eğitim hizmetlerine erişimde zorluklarla karşılaşmıştır. İçermeci mesleki ve hayat boyu öğrenme fırsatları da sınırlıdır. Özel sektör kapsamındaki özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin izleme, değerlendirme ve denetimine özel önem göstermek gerekmektedir. Engelli kişilerin kamu sektöründeki istihdam oranı artmış olmakla birlikte bu oran, toplamın %2‟sinden daha az olup hâlâ düşüktür. İşverenlerin engelli kişileri istihdam etmelerine ve korumalı işyerleri oluşturmalarına yönelik mali teşvikler bulunmaktadır fakat engelli - 101 -
kişiler özel sektörde istihdam edilme konusunda zorluklarla karşılaşmışlardır. Kamu binalarına ve taşımacılık hizmetlerinin çoğuna engelli vatandaşların erişimi genellikle sorun olmuştur. Akıl hastanelerinin izlenmesinden ve denetlenmesinden sorumlu bağımsız bir yapı bulunmamaktadır. Kapsamlı bir ayrımcılıkla mücadele mevzuatı konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Mevcut yasal çerçeve AB müktesebatı ile uyumlu değildir. Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulunun kurulmasına ilişkin Kanun Tasarısı Başbakanlıkta beklemektedir. Cinsel yönelime veya cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılıkla ilgili atıflar tasarının ilk taslağından çıkarılmıştır. Nefret suçlarına karşı özel bir mevzuat bulunmamaktadır. Lezbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüeller ve interseks bireylere (LGBTI) yönelik şiddet devam etmiştir. Eşcinsellere karşı nefret saldırıları ve nefret söylemi artmıştır. Türkiye‟de LGBTI‟lere yönelik on iki nefret cinayeti ile LGBTI‟lere karşı bir dizi linç girişimi, işkence, tecavüz, kötü muamele, aile içi şiddet, taciz ve sanal saldırı vakası rapor edilmiştir. Haksız tahrik ilkesi yargı tarafından tekrar uygulanmış ve LGBTI‟lere yönelik suç faillerinin cezalarında “iyi hal” nedeniyle indirime gidilmiştir. Farklı cinsel yönelime veya cinsiyet kimliğine sahip kişilere karşı işlenen suçların soruşturulması ve kovuşturulması aşamalarındaki eksikliklerin, faillerin cezasız kalmasına yol açtığı yönünde artan endişeler bulunmaktadır. LGBTI bireylere karşı ayrımcılık vakaları ile sıkça karşılaşılmıştır. Cinsel kimliklerini açığa vurmaları nedeniyle işlerinden kovulan polisler, öğretmenler ve banka çalışanları olmuştur. Lise ve üniversite öğrencilerinin, okuldan ayrılmaya zorlanma da dâhil olmak üzere, ayrımcılıkla karşılaştıkları rapor edilmiştir. Ocak ayında, Türk Silahlı Kuvvetleri disiplin sisteminin yeniden incelenmesi ile eşcinsellik “gayri tabii” olarak tanımlanmış ve “ahlaki olarak uygunsuz” personelin görevine son verilmesi öngörülmüştür. LGBTI ve kadın hakları dernekleri, yasanın kadın personele karşı muhtemel ayrımcı uygulamalara yol açacak şekilde uygulanabilecek olmasını ve ayrımcı dilini eleştirmişlerdir. TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliği “eşcinselliğe” ve “transseksüelliğe” birer hastalık olarak atıfta bulunmaya devam etmiştir. Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu, transseksüellere yönelik ayrımcı ve keyfi bir tarzda uygulanmıştır. İnternet kullanımını düzenleyen kanun, siyasi ve ahlaki olarak uygunsuz bulunan bazı LGBTI ve diğer bazı internet sitelerine karşı kullanılmıştır. Görevi yaptırmamak için bir memura karşı direnmeye ilişkin Ceza Kanunu hükmü, taciz suçlamalarına karşı çıkmak amacıyla sık sık kullanılmıştır. Toplu sözleşme görüşmeleri yürütmek için gerekli yüksek temsil barajı da dâhil olmak üzere, önemli eksiklikler devam etmekte olup, bunlar uygun düzeyde müzakereleri engellemekte ve sendikaların gelişiminin önünde engel teşkil etmektedir. Küçük işyerlerinde sendikal faaliyetler nedeniyle işten çıkarılmaya karşı korumanın kaldırılmasına ilişkin bir hüküm hâlâ Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmektedir. Kamu görevlilerinin grev hakkına ilişkin genel mahrumiyet ile meslek veya işyeri düzeyinde sendika kurma yasağı devam etmiştir. Anayasa Mahkemesi, askeri kurumlarda çalışan kamu görevlilerinin sendika kurmalarını ve sendikalara katılmalarını yasaklayan - 102 -
hükmü iptal etmesine rağmen, çoğu kategorideki kamu görevlileri halen örgütlenme hakkından mahrumdur. Söz konusu kişilerin sendika kurma çabaları, idari veya hukuki eylemlerle engellenmiştir. Sendika kurmak için polis memurlarının yaptığı başvuru reddedilmiş; bunu organize eden polis memurları ise “itaatsizlik” ve “mesleğin küçük düşürülmesi” sebep gösterilerek meslekten ihraç edilmişlerdir. KCK‟ya karşı yapılan çeşitli operasyonlarda, sendika bürolarına yapılan polis baskınları ve terör faaliyeti şüphesiyle sendikacılara yönelik tutuklamalar devam etmiştir. 400‟den fazla sendika üyesi ve yöneticisi için davalar açılmış veya devam etmektedir. 60‟dan fazla sendika üyesi ve yöneticisi ise, 7 aydan daha uzun süredir tutuklu yargılanmaktadır. Bu davalardaki iddianameler, örgütlenme özgürlüğüne saygı konusunda endişelere yol açmıştır. Yürürlükteki mevzuat, idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından devralınan vakıfları veya üçüncü kişilere devredilmiş taşınmazları kapsamamaktadır. Aleviler de taşınmazların iadesi konusunu gündeme getirmişlerdir. Yenilenen mevzuatın uygulanması esnasında, Tapu ve Kadastro İl Müdürlüklerinin, bazı durumlarda başvuru sahibi vakıflarla işbirliği yapmadığı veya tazminatı ödenmiş olan taşınmazların değerinin belirlenmesi konusunda ihtilafların yaşandığı bildirilmiştir. Süryani cemaati, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, mülkiyet ve tapu işlemleri konusunda güçlüklerle karşılaşmaya devam etmiştir. Kişileri ve dini kurumları ilgilendiren birçok dava sürmüştür. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kadastro tespit çalışmalarına yönelik devam eden sürecin sonucunda yeni mülkiyet/arazi sorunları ortaya çıkmıştır. Önceden büyük bir bölümüne Devlet tarafından el konulmuş olan Latin Katolik Kilisesine ait taşınmazlara ilişkin durumda bir değişiklik olmamıştır. Katolik kiliselerinin tüzel kişiliği ve cemaat vakfı statüsü bulunmamaktadır. Gökçeada ve Bozcaada ile ilgili olarak mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin Mart 2010‟da verilen Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu tavsiyelerinin (Avrupa Konseyi‟nin 1625 (2008) sayılı Kararı ) uygulanması henüz gerçekleştirilmemiştir. Türk makamlarının değiştirilen Tapu Kanunu‟nu uygulamalarını takiben, yetkililerin “mütekabiliyet” ile ilgili hükümlerin yorumlaması da dâhil olmak üzere, Yunanistan vatandaşlarının, mülkiyetin miras yoluyla edinilmesi ve mülkiyetin tescilinde hâlâ sorunlarla karşılaştığı bildirilmiştir. Mütekabiliyet konusunda, AİHM, AİHS‟ye Ek 1 No‟lu Protokol‟ün 1. maddesinin (mülkiyet dokunulmazlığı) ihlal edildiğine hükmetmiş ve mülkiyetin iade edilmesine veya başvuru yapanlara maddi tazminat ödenmesine karar vermiştir. Heybeliada Ruhban Okulu konusundaki seçenekleri değerlendirmek üzere kurulan ad hoc komisyon sürecine Patrikhane‟den katılım sağlanmamıştır. İstanbul‟daki Süryani cemaatinin anaokulu açma talebi, mevzuatın yalnızca Ermeni, Musevi ve Rum okullarının açılmasına olanak tanıdığı gerekçesiyle yetkili makamlar tarafından reddedilmiştir. Ocak 2013‟de, Roma Katolik Piskoposu‟nun 2010 yılında İskenderun‟da öldürülmesi ile ilgili davada, İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesi, cinayetin siyasi bir amaç içermediğini veya örgütlü suç saldırısı olmadığını göz önünde bulundurarak, sanığı 15 yıl hapis cezasına çarptırmıştır. Mart 2013‟de, Diyarbakır Askeri Mahkemesi Ermeni asıllı bir erin öldürülmesiyle ilgili olarak sanığa, taksirle adam öldürmek suçundan - 103 -
dört yıl beş ay hapis cezası vermiştir. Kararla ilgili olarak, ölen kişinin ailesi temyize başvurmuştur. Mevcut hukuki çerçeve ve bunun idare ve mahkemeler tarafından uygulanması, azınlık mensuplarının haklarını tam olarak güvence altına almamaktadır. Lozan Antlaşması‟yla Türkiye tarafından tanınan gayrimüslim azınlıklar dışında, Türk makamları, bir çoğunluğa veya azınlığa mensup olmalarına bakmaksızın, tüm Türk vatandaşlarını hukuk önünde eşit haklara sahip bireyler olarak görmektedir. Ancak, tüm vatandaşlar için tam eşitlik öngören bu yaklaşım Türkiye‟yi, Avrupa standartlarına uygun olarak belirli vatandaşlara kimliklerini korumaları için etnik köken, din veya dil temelinde belirli haklar vermekten alıkoymamalıdır. Türkiye‟nin, azınlıkları veya benzer grupları hedef alan nefret söylemlerini ya da suçlarını engellemek ve cezalandırmak amacıyla sarf ettiği çabaları devam ettirmesi gerekmektedir. Azınlık mensubu okul müdürleri ve azınlık mensubu olmayan müdür yardımcılarının hesap verebilirlikleri dâhil olmak üzere, azınlık okullarının yönetimi, halen hakkında uygulama yönetmeliği çıkarılması gereken bir konudur. Mütekabiliyet ilkesi geçerliliğini korumaktadır. Ocak 2013‟de, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Türk Hükümeti‟ne, 1625(2008) sayılı kararını gecikmeksizin uygulaması, Rum azınlıkların mülkiyet haklarını iade etmesi ve Gökçeada ile Bozcaada‟da yaşayan halkın ihtiyaçlarını ele alması yönünde çağrıda bulunmuştur. Misyonerlik karşıtı veya azınlıklara karşı söylemler, zorunlu ders kitaplarının bazılarında ve Diyanet İşleri Başkanlığı‟nın 2010-2014 dönemi birinci beş yıllık planında yer almaya devam etmiştir. Protestan Kiliselerinin insan hakları ihlallerine ilişkin raporu, 2012 yılında Hıristiyanlara yöneltilen nefret suçlarının devam ettiğini ve Protestan kiliseleri ile diğer kiliselere ve buralarda ibadet eden kişilere karşı fiziksel saldırılarda bulunulduğunu belirtmiştir. Adana‟daki Latin Katolik Kilisesine Nisan 2011‟de gerçekleştirilen saldırıyla ilgili dava, avukatların davanın Ergenekon davasıyla birleştirilmesi yönündeki talepleriyle devam etmiştir. Gelişmelere rağmen, Roman vatandaşlara ayrımcılık yapıldığına ilişkin bildirimler devam etmiştir. Roman vatandaşlara kamu hizmetlerine yönelik geçici iş olanakları sunulmaya devam edilmiştir, ancak Roman vatandaşların istihdam edilebilirliklerini arttırmaya yönelik tedbirler eksiktir ve Roman çocukların, tüm eğitim seviyelerinde okuldan ayrılma ve devamsızlık oranları yüksektir. Kısmen nüfus cüzdanlarının bulunmamasından kaynaklanan kötü barınma koşulları ve sağlık hizmetlerine erişim konusunda karşılaşılan zorluklar devam etmiştir. Türkiye‟deki Roman vatandaşların karşı karşıya kaldıkları sorunları ele almak üzere özel bir komite kurulması yönündeki muhalefet girişimi, iktidar partisi tarafından desteklenmemiştir. Türkiye hâlâ 2005-15 Uluslararası Roman Katılımının On Yılı Girişimi‟ne taraf değildir. Hâlihazırda, bazı mevzuat hükümleri Türkçe dışındaki dillerin kullanımını kısıtlamaktadır. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin olarak, belirgin bir ilerleme sağlanmamıştır. Türkiye‟nin kişisel verilerin korunmasına ilişkin genel bir kanunu kabul etmesi ve bu bağlamda tamamen bağımsız bir veri koruma otoritesinin kurulması gerekmektedir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. - 104 -
Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu‟na ilişkin kanunla ilgili özellikle Adalet Bakanı‟nın rolü gibi konulardaki kaygılar giderilmemiştir. Deniz Feneri davasındaki savcıların görevden alınması yargının yürütmenin baskısı altında olduğu kaygıları yaratmıştır. Muhalefet hükümeti yargıyı kontrol etmekle suçlamıştır. Geçtiğimiz yıl yayımlanan İlerleme Raporu‟nda Anayasa Mahkemesi‟ne ilişkin kanunlarla ilgili eleştiriler konusunda bir çalışma yapılmamıştır. Savcıların mahkeme binalarındaki odalarının bulunduğu bölümler yargıçlardan ayrı değildir. Savcılar mahkemeye yargıçların girip çıktığı kapıdan başka bir kapıdan girip çıkmakla yükümlü değildir. Savcılar mahkeme salonlarında avukatlarla aynı konumda oturmamakta ve bu da yargıçların tarafsızlığı konusundaki izlenimleri Eksiklikler yönde etkilemeye devam etmektedir. Halen Adalet Bakanlığı ya da HSYK tarafından adalet sisteminin işleyişi ve mahkemelerin performansıyla ilgili kapsamlı ortak bir stratejik çerçeve ya da güvenilir gösterge ve kıyaslama kıstasları oluşturmamıştır. 2005 yılında kabul edilen Adli Kolluk Yönetmeliği Avrupa standartlarına uygun uygulanmamaktadır. Bu nedenle savcılar halen İçişleri Bakanlığı altında çalışan adli polis ile birlikte çalışmak durumunda kalmakta, polislere karşı açılan soruşturmaları etkin bir şekilde yönetememektedirler. 3. Yargı Reform Paketi yargının ve adalet sisteminin en önemli sorunlarına ve temel hakların korunmasındaki eksikliklere çözüm getirmemektedir. Ağır Ceza Mahkemeleri ile ilgili ciddi endişeler bulunmaktadır: savunmanın iddianameye erişimi kısıtlanmakta, gözaltı ve tutuklanma kararları ve dava öncesi tutukluluk sürelerinin uzunluğu konusunda sıkıntılar devam etmektedir. Dava öncesi tutukluluğa alternatif yöntemler yeterince uygulanmamaktadır. Tutukluluk kararlarına karşı sanıkların başarıyla kullanabileceği mekanizmalar bulunmamaktadır. İddianamelerin ve hazırlanma süreçlerinin nitelikleriyle ilgili endişeler bulunmaktadır. Bilgi, kanıt ve ifadelerin sızdırılması kaygı yaratmaya devam etmektedir. Bazı davalarda çapraz sorgular doğru bir şekilde yapılmamıştır. Hâkimler ve savcılar çapraz sorgu konusunda eğitilmemektedir. 2007 yılında hizmete girmesi gereken yerel mahkemeler halen kurulmamıştır. Yolsuzluğa karşı GRECO tavsiyeleri tam olarak uygulanmamaktadır. Siyasetçiler ve kamu görevlilerinin beyan ettikleri mal varlıklarıyla ilgili ciddi herhangi bir denetim bulunmamaktadır. Milletvekillerinin ve üst düzey kamu görevlilerinin yolsuzluk ve benzeri suçlarda yargılanmalarını engelleyen dokunulmazlıklarının kısıtlanmasıyla ilgili hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Yolsuzluk davalarıyla ilgili soruşturma, yargı kararı ve mahkûmiyetler konusunda deneyim ve birikim oluşturulması için hiçbir adım atılmamıştır. Ulusal İnsan Hakları Kurumu yasası BM Paris İlkeleri‟ne uygun değildir. - 105 -
Güvenlik güçleri özellikle resmi nezarethane ve tutukevleri dışında güç kullanmaya devam etmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi‟nde bulunan toplu mezarlar yeterli biçimde araştırılmamıştır. Cezaevlerinde aşırı kalabalık sorun olmaya devam etmektedir. Adalete erişim alanında sağlanan adli yardımın kapsamı ve niteliği yetersizdir İfade özgürlüğü ihlalleri artmıştır, basın özgürlüğü de pratikte kısıtlanmıştır. Basın üzerinde devlet yetkililerinin baskıları ve işten atılmalar geniş çapta oto-sansüre neden olmaktadır. Organize suçlar ve terörizmin mahkemelerce yorumu ihlallere neden olmaktadır İnternet sitelerinin sıklıkla yasaklanması kaygı vericidir, internet konusundaki kanunların yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Gösterilerde güvenlik güçleri tarafından şiddet ve orantısız güç kullanılmıştır. Gözden geçirilen memur sendikaları ve toplu sözleşme yasaları AB ve ILO standartlarına tam olarak uygun değildir. Siyasi partiler alanında yasal düzenlemelerde bir ilerleme olmamıştır. Gayrimüslim topluluklar ve Aleviler halen kısıtlamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Erken yaşta ve zorla yapılan evlilikler sorunu devam etmektedir. Tutuklu çocuklar uygun şartlarda barınmamaktadır. Yürürlükteki kanunlar ışığında daha çok çocuk mahkemesi kurulmalıdır. Engelliler için pozitif ayrımcılık hayata geçmemiştir. Akıl sağlığı kurumlarını denetleyecek bağımsız bir kurum bulunmamaktadır. Kapsamlı bir ayrımcılıkla mücadele yasası kabul edilmemiştir. Mevcut çerçeve AB müktesebatına uygun değildir. LGBT bireylere karşı ayrımcılık, tehdit ve şiddet devam etmiştir. Mevcut yasalar birleşik vakıfların ya da Alevi vakıflarının el konan mallarının iadesine izin vermemektedir. Tüm dillerin, kültürlerin ve temel hakların Avrupa standartlarında korunması sağlanmamıştır. Türkçe dışındaki dillerin kullanımı kısıtlayıcı yorumlara tabidir. Roman vatandaşların durumunu kapsamlı bir şekilde ele alacak bir yaklaşım gerekmektedir. Nefret söylemi ve nefret suçları ile ilgili yasa gerekmektedir. Kişisel verilerin korunmasında AB müktesebatına uyum gerekmektedir. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Kişisel verilerin korunması konusundaki yasal düzenlemelerin müktesebat ile uyum çabaları güçlendirilmeli ve bağımsız bir veri koruma denetim makamı kurulması. Diğer öncelikler için siyasi kriterler bölümüne bakınız.
- 106 -
24. ADALET, ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLĠK Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Göç konusunda, istişare sürecini müteakip, Nisan 2013‟te Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu‟nun kabul edilmesiyle kayda değer bir ilerleme sağlanmıştır. Yeni Kanun, Türkiye‟nin AB standartları ve uluslararası standartlara uyumunun sağlanması amacıyla, göçmenlerin hukuki durumuna ilişkin kapsamlı bir yasal ve kurumsal çerçeve getirmiş, düzensiz göçmenlerin gözetim altında tutulması ve sınır dışı edilmesinin yanı sıra çocuklar gibi korunmaya muhtaç göçmen gruplarının korunması kapsamında gözetilecek usulleri ve güvenceleri düzenlemiştir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü‟nün kurulması, bu alanda mevcut güvenlik odaklı yaklaşımın değiştiğine işaret etmektedir. AB üyesi ülkelerin kolluk birimleri tarafından, doğrudan Türkiye‟den geçiş yaparak yasadışı yollarla AB‟ye girmeye çalışırken yakalanan üçüncü ülke vatandaşlarının sayısında bir önceki yıla göre %33‟lük bir düşüş olmuştur. Türkiye, Sırbistan ile ikili geri kabul anlaşması yapılmasına ilişkin olarak yürüttüğü görüşmeleri tamamlamıştır. Yemen, Belarus ve Karadağ ile geri kabul konusunda ikili anlaşmalar imzalanmıştır. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile uluslararası korumaya ihtiyaç duyan tüm kişiler için geri göndermeme ilkesine saygı ve mülteci statüsü belirleme işlemlerine erişim de dâhil olmak üzere, kayda değer güvenceler getirilmiştir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, iltica ve göç yönetimine ilişkin sorumluluğu kademeli olarak Emniyet Genel Müdürlüğü‟nden devralacaktır. Türk makamları, Suriye mülteci krizi kapsamında kayda değer çaba sarf etmiştir. Resmi verilere göre 15 çadır kent, beş konteynır kampta ve bir geçici kabul merkezinde kalan Suriyelilerin sayısı 200 bin‟i aşmıştır. Yetkililer 200 ila 400 bin Suriyelinin kampların dışında yaşadığını bildirmiştir. Söz konusu Suriyeliler, Gaziantep ve Kilis‟te bulunan eşgüdüm merkezlerine kayıtlıdır. Kaydı yapılan Suriyelilere bir yıl geçerlilik süresine sahip bir kimlik kartı verilerek tıbbi ve diğer maddi yardımlara erişim imkânı sağlanmaktadır. Suriyeli mültecilerin hepsi açık kapı politikası, koruma ve geri göndermemeyi içeren geçici koruma rejiminden faydalanmaktadır. Türkiye, Slovakya pasaportu taşıyan turistlere tek taraflı vize muafiyeti tanımıştır. Türkiye, komşu ülkelerle sınırda yaptığı işbirliğini artırmıştır. Bulgaristan ile eşgüdümlü sınır gözetimi protokolüne ilişkin görüşmeler devam etmiş ve Bulgaristan ve Yunanistan ile kolluk işbirliğine yönelik üçlü ortak temas merkezlerine ilişkin protokol imzalanmıştır. Ekim 2012‟de, Gürcistan ile sınır geçişlerinin kolaylaştırılması amacıyla kara sınırı geçiş noktalarının müşterek kullanımına ilişkin bir anlaşma imzalanmıştır. Veri alışverişi, Frontex ve Türkiye arasında imzalanan 2012 mutabakat zaptı çerçevesinde Ağustos 2013‟te başlamıştır. 65 yeni sınır kontrol noktası oluşturulmuş, 150 gözetim kulesi yenilenmiş ve sınır devriyesi için 1150 kilometrelik yol yapılmıştır. Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) ile daha etkili sınır kontrolü yapılmasına olanak sağlanmıştır. Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü‟ne 790 yeni personel alınmıştır. Sağlık Bakanlığı, liman ve hava meydanlarına yönelik olarak, risk analizine dayalı bir halk sağlığı Acil Durum Ulusal Eylem Planı‟nı - 107 -
ve bu Planın uygulanmasına yönelik bir eğitim programını kabul etmiştir. Türkiye hukuki ve cezai konularda adli yardıma ilişkin uluslararası kural ve düzenlemelerin tek bir kanunda konsolide edilmesi amacıyla karşılıklı adli yardım kanununun çıkarılması için bir çalışma başlatmıştır. Belçika, Hırvatistan, Gürcistan, İran, Sırbistan ve Tacikistan ile karşılıklı adli işbirliğinin artırılmasına ilişkin protokoller imzalanmıştır. Cezai konularda adli işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla AB kurumları dâhil olmak üzere, Türkiye‟nin birçok AB ülkesindeki temsilciliklerine ve uluslararası kuruluşlara adli müşavirler atanmıştır. İrtibat noktalarının karşılıklı olarak belirlenmesine ilişkin yeni bir uygulama kapsamında 15 hâkim atanmıştır. Türkiye polis işbirliği ve örgütlü suçlarla mücadele konularında başlıca uluslararası sözleşmelere taraftır, ancak verilerin korunmasına ilişkin mevzuatın olmaması uluslar arası Türkiye‟nin Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi‟ne (EMCDDA) katılımına ilişkin anlaşma onaylanmıştır, ancak, halen AB‟ye resmi olarak bildirilmesi gerekmektedir. Türkiye bu merkeze her yıl raporlama yapmakta ve Reitox odak noktası başkanları toplantılarına gözlemci olarak katılmaktadır. Eksiklikler: Türkiye, göç için önemli bir geçiş ülkesi ve hedef ülke olma konumunu sürdürmektedir. Doğrudan Türkiye‟den geçiş yaparak AB dış sınırlarında yakalanan üçüncü ülke vatandaşlarının büyük bir kısmının daha önceden Türkiye‟ye yasal yollardan giriş yapmış oldukları saptanmıştır. Çoğu durumda, göçmenler son yıllarda düzensiz göçün potansiyel kaynağı olan pek çok ülkeyle doğrudan bağlantısı olan İstanbul Havaalanına iniş yapmakta ve Türkiye‟deki katı olmayan vize süreçleri sayesinde, Türkiye‟ye kolaylıkla kabul edilmektedirler. 2011 yılı ile kıyaslandığında, 2012 yılında Türkiye‟nin düzensiz göçmenlerin barındırılmasına yönelik kapasitesi düşmüştür. Erzurum, Edirne, Aydın, Bitlis ve Van‟da geri gönderme merkezlerinin inşası henüz tamamlanmamıştır. Bu merkezlerde kalan düzensiz göçmenlerin faydalanabileceği şekilde yapılandırılmış psiko-sosyal hizmetler hâlâ mevcut değildir. Bu merkezlerin kurulması, idaresi ve denetimini de içeren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu‟nun uygulanmasına ilişkin ilgili mevzuatın kabul edilmesi öncelik taşımaktadır. Mahkemelerin, göçe ilişkin davaların ele alınmasına yönelik kapasitelerini ve baroların göçmenlere adli yardım sağlamasına ilişkin kapasitelerini güçlendirmeleri gerekmektedir. Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması hâlâ imzalanmamıştır. Bu anlaşmanın hızlı bir şekilde akdedilmesi ve etkili bir şekilde uygulanması büyük önem taşımaktadır. Mevcut ikili geri kabul anlaşmalarının etkili bir şekilde uygulanmasının sağlanması gerekmektedir. Pakistan ve Belarus ile geri kabul konusunda yapılan anlaşmalar hâlen onaylanmamıştır. Türkiye‟nin Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi‟ni, coğrafi sınırlama kuralı çerçevesinde uygulaması nedeniyle söz konusu Kanun‟un Avrupa‟dan gelen ve Avrupa ülkeleri dışından gelen mültecilere ilişkin hükümleri, farklılık göstermektedir. Yeni sistemin, özellikle mülteci hakları konusunda uygulamaya ilişkin mevzuat ile daha fazla geliştirilmesi gerekmektedir. - 108 -
Malatya, Mersin ve Şanlıurfa‟da Suriyeli mülteciler için ilave kampların kurulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kamp dışında kalan mültecilerin durumlarına önem verilmesi gerekmektedir. Sığınma başvurularının incelenme süreci uzun sürmekte olup, bu sürecin kolaylaştırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kayıtlı mültecileri kabul etmeye gönüllü yerleştirme ülkeleri bulmak giderek zorlaşmaktadır. Türkiye, mevzuatını ve uygulamalarını AB vize politikasıyla uyumlu hale getirmemiştir ve AB‟ye üye ülke vatandaşlarına vize uygulama ya da uygulamama konusunda AB‟ye üye ülkeler arasında ayrım yapmaktadır. Brunei, Belarus, Kolombiya ve Makedonya ile yapılan ve tüm pasaport tipleri için geçerli olan vize muafiyeti anlaşmaları yürürlüğe konulmuştur. Raporlama döneminde, Moldova ve Yemen ile imzalanmış olan benzer anlaşmalar henüz yürürlüğe konulmamıştır. Nisan 2013‟te vize sisteminde yapılan değişiklikler sonucunda bazı ülke vatandaşları Türkiye‟ye giriş yapmak ve burada kalmak için çevrimiçi elektronik bir sistemle izin alabilmektedir. Böyle bir sistem, Schengen alanına dâhil ülkelerde yoktur. Dış Sınırlar ve Schengen alanında, Türkiye uzman ve profesyonel bir sınır güvenliği birimi kuracak ve entegre sınır yönetimi araçlarını düzenleyecek Sınır Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağını henüz kabul etmemiştir. İçişleri Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı‟nın kaçakçılıkla mücadelede daha etkin işbirliği yapmaları gerekmektedir. Sınır yönetimi alanında somut ilerleme kaydedilebilmesi bakımından Entegre Sınır Yönetimi Koordinasyon Kurulu‟nun rolünün güçlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye, 1996 tarihli Çocuk Koruma Sözleşmesi‟ni henüz imzalamamış ve onaylamamıştır. AB ile adli konularda işbirliği sınırlı düzeyde kalmıştır. Türkiye polis işbirliği ve örgütlü suçlarla mücadele konularında başlıca uluslararası sözleşmelere taraftır, ancak verilerin korunmasına ilişkin mevzuatın olmaması gibi eksiklikler bulunmaktadır. Reitox Ulusal Odak Noktası‟nın (TUBİM) statüsü ve insan kaynaklarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Tedavi merkezi sayısı 25‟e çıkmıştır ancak mevcut kapasite halen yeterli değildir. Uyuşturucu ile mücadele konusunda, koşulları daha iyi olan tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinin kurulmasını kapsayan daha dengeli bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır. Veri toplama ve analiz kapasitesinin geliştirilmesi gerekmektedir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Yabancılar ve Uluslararası Koruma konulu kanun tasarısı Mayıs 2012‟de TBMM‟ye sunulmuş, ancak henüz kabul edilmemiştir. Türkiye, düzensiz göç için çok önemli bir geçiş ülkesi ve hedef ülke olma konumunu sürdürmektedir. Türkiye sınırları geçirgen olmaya devam etmiştir, Türkiye‟ye gelen veya Türkiye üzerinden geçiş yapan ve AB‟ye üye ülkeler tarafından yakalanan düzensiz göçmen sayısı artmıştır. Yabancılar ve Uluslararası Koruma konulu kanun tasarısının kabulü öncesinde düzensiz göçmenlerin durumlarını iyileştirmeye yönelik kayda değer hiçbir idari tedbir alınmamıştır. Geri gönderme merkezlerindeki asgari yaşam standartları ve bu merkezlerin denetimi düzensizdir. İnsan kaynaklarının ve mali - 109 -
kaynakların yetersizliği geri gönderme merkezlerindeki fiziki koşulların iyileştirilmesinde engel teşkil etmektedir. Düzensiz göçmenlere psiko-sosyal hizmetler sağlanmasına yönünde şekillenmiş bir yaklaşım bulunmamaktadır. Göçmenlerin adli yardıma erişimleri sınırlıdır. Bu desteğin barolar düzeyinde özerk bir biçimde sağlanması için kurumsal kapasite bulunmamaktadır. Gönüllü geri dönüş sadece sınırlı sayıda göçmen için, iki taraflı olarak finanse edilen projelerle ve Uluslararası Göç Örgütü‟nün (IOM) desteğiyle yürütülmektedir. 21 Haziran‟da paraflanan Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması henüz imzalanmamıştır. Türkiye ve Yunanistan arasında mevcut ikili geri kabul protokolü halen çok sınırlı bir biçimde uygulanmaktadır. Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin Cenevre Sözleşmesi sadece Avrupa ülkelerinden gelen sığınmacıların sözleşmeden doğan haklardan yararlanmasına müsaade eden çekince temelinde uygulanmaya devam etmektedir. Dış sınırlardan geçişte vizesi olması gereken ve vatandaşları vizeden muaf tutulan ülkeleri sıralayan AB listelerine uyum sağlanmamıştır. 2009‟un başında başlatılan vize muafiyetlerinin ardından sınır kontrollerinin daha da güçlendirilmesi için hiçbir ek tedbir alınmamıştır. Türkiye vize politikası alanında AB üye ülkeleri arasında ayrım yapmaya devam etmekte, 11 üye ülkenin vatandaşları halen vizeye tabi iken, 16 üye ülke vatandaşları için ise vize muafiyeti bulunmaktadır. Sınır yönetimi görevinin ve eşgüdümünün uzman ve profesyonel bir sınır güvenliği teşkilatına devredilmesine ilişkin mevzuat, henüz Meclisin onayına sunulmamıştır. Entegre Sınır Yönetimi (ESY) taslak yol haritası halen onaylanmamıştır. Vali yardımcılarının görev tanımlarının genişletilerek, sınır birimlerinde idare amiri olarak görev yapmalarını öngören mevzuat değişikliği halen mecliste beklemektedir. Genel olarak, risk analizlerinin yapılmaması sınır yönetiminin yetersiz kalmasına ve kaynakların en etkin şekilde kullanılamamasına neden olmuştur. Sınırlardan sorumlu tüm birimlere, dil eğitimi de dâhil olmak üzere yapılandırılmış eğitim verilmesine ihtiyaç vardır. Kara sınırı geçiş noktalarında özel gümrük alanlarının bulunması, yerel düzeyde bir entegre sınır yönetimi sisteminin kurulması açısından büyük bir zorluk yaratmaktadır. Sınır yönetimi açısından komşu ülkeler, kaynak ülkeler ve hedef ülkeler ile işbirliği geliştirilmelidir. Türkiye, 1996 tarihli Velayet Sorumluluğu Sözleşmesi‟ni halen onaylamamıştır. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin bir yasal mevzuat eksikliği uluslararası düzeyde polis işbirliğini sınırlamakta, Europol ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması imzalanmasına engel olmakta ve Eurojust ile AB üyeleriyle yargı işbirliğini kısıtlamaktadır. İnsan ticaretiyle mücadele alanında kayda değer ilerleme sağlanamamıştır. Türkiye, 2010 yılında imzalanmış olan Avrupa Konseyi Bilişim Suçları Sözleşmesi‟ni henüz onaylamamıştır. Ulusal parmak izi ve DNA veri bankası halen kurulmamıştır. Terörizmin Finansmanı ve Suçtan Elde Edilen Gelirlerin Aklanması, Aranması, El konması ve Müsaderesi Hakkındaki Avrupa - 110 -
Konseyi Sözleşmesi‟ni imzalanması gerekmektedir. Mali Eylem Görev Gücü şartlarının karşılanması için Terörizm Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının kabul edilmesi gerekmektedir. Uyuşturucu madde bağımlılığına karşı 22 adet tedavi merkezi bulunmaktadır, dolayısıyla genel kapasite sınırlıdır. Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü, birçok sınır geçiş noktasında personel sayısını artırmalıdır. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Tüm yasa uygulayıcı kurumların güçlendirilmesine devam edilmesi ve tüzük ve işleyişleri konusunda ajanslar arası işbirliğinin geliştirilmesi dâhil Avrupa standartlarıyla uyum sağlanması. Bir etik yasası kabul edilmesi ve bağımsız ve etkin bir şikâyet sistemi oluşturarak yasa uygulayıcı kurumların sorumluluklarının sağlanması. İltica ve Göç Ulusal Eylem Planı‟nın uygulama (bir yol haritası benimseyerek) ve uluslararası standartlarla uyumunun, yasadışı göçle mücadele kapasitesinin artırılması. AB ile acilen bir geri kabul anlaşması imzalanması. Bir iltica kurumu kurulması da dâhil olmak üzere AB müktesebatı ile uyumlu bir kapsamlı iltica yasası hazırlanması. Sınır yönetiminin tek elden yapılması konusunda kesin bir yol haritası belirlenmesi. Ulusal Eylem Planı uygulanması çalışmalarının sürdürülmesi. Yeni sınır kolluk kuvvetinin kurulması. Örgütlü suçlar konusundaki ulusal stratejinin uygulanması. Örgütlü suçlar, uyuşturucu, insan kaçakçılığı, sahtekârlık, yolsuzluk ve kara para aklamaya karşı savaşın güçlendirilmesi. Orta Vadeli Hedefler: Ajanslar arası yakın işbirliğine dayanan, sınırlarda uluslararası korumaya ihtiyacı olan kişilerin teşhis edilmesini sağlayacak bir öntarama sistemini de içeren, müktesebatla uyumlu bir bütünleştirilmiş sınır idare sisteminin kurulması. Sığınma alanında Cenevre Konvansiyonu‟na uygulanan coğrafi sınırlandırmanın kaldırılması ve sığınmacılar için koruma, sosyal destek ve bütünleşme önlemlerinin güçlendirilmesi konuları başta olmak üzere müktesebatla uyumlaştırmaya devam edilmelidir. Türk mevzuatının medeni hususlarda müktesebat ile uyumu sağlanmalı ve yargının uygulama kapasitesi güçlendirilmelidir.
- 111 -
25. BĠLĠM VE ARAġTIRMA Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Türkiye araştırma ve yenilikçilik kapasitesini Avrupa Araştırma ve Yenilikçilik Birliği girişimi ile uyumlu olarak güçlendirmeye devam etmiştir. 7. Çerçeve Programı‟na katılımda Türkiye, AB ortaklarıyla araştırma ve yenilik işbirliğinin teşvik edilmesi konusunda çok etkin olmuş ve bu durum proje sunumu ve başarılı projelerin sayısında artış sağlamıştır. 7. Çerçeve Programı‟na KOBİ‟lerin katılımı çok iyi düzeydedir. Türkiye, 7. Çerçeve Programı kapsamında ve diğer uluslararası ortaklarla işbirliğini geliştirme konusunda çok etkin olmuştur. Ortak Araştırma Merkezi (JRC) ile işbirliği, Ekim 2012‟de Mutabakat Zaptı‟nın yenilenmesiyle devam etmiştir. İlk Mutabakat Zaptı döneminde 35 Türk araştırmacı TÜBİTAK‟ın desteğiyle JRC kurumlarında çalışmıştır. Yenilenen Mutabakat Zaptı çerçevesinde yapılan ilk çağrıya Türkiye‟den 150 başvuru yapılmıştır. Avrupa Araştırma Alanı‟yla (ERA) daha fazla bütünleşme kapsamında, Türkiye, Avrupa Araştırma Alanı Komitesi‟ne gözlemci olarak katılmaktadır ve dokuz Ortak Programlama Girişimi‟nde yer almaktadır. Türkiye, Stratejik Enerji Teknolojisi Planı ile aktif ve sağlıklı yaşlanma, su ve sürdürülebilir tarım konularında Avrupa Yenilikçilik Ortaklıklarına katılım sağlamaktadır. Türkiye‟nin 2016 yılına kadar 16 büyükşehir belediyesinde ve 2023 yılına kadar 81 ilin tamamında bilim merkezleri kurma hedefi doğrultusunda ilk merkez 2013 yılında Konya‟da açılmıştır. Aralık 2012‟de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, üretilen bilginin korunması ve ekonomik katma değere dönüşmesi, sanayide teknolojik kapasitenin güçlendirilmesi, araştırma altyapısının geliştirilmesi, üniversite-sanayi işbirliğinin teşvik edilmesi ve girişimcilik, yenilikçilik ve sanayi Ar-Ge kapasitesinin artırılmasını içeren 2013-2017 dönemi stratejik planını yayımlamıştır. Eksiklikler: 7. Çerçeve Programı‟nın sona ermesinden üç ay önce, Türkiye, %20‟lik AB ortalaması ile kıyaslandığında, %15,20‟lik bir ortalama başarı oranına sahiptir. Dolayısıyla, iyileştirmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye‟nin Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) tarafından yürütülen Fikirler Özel Programı‟na katılımı yetersizdir. TÜİK verilerine göre Ar-Ge yatırımlarının GSYH içindeki payı %0,86‟da kalmıştır. Araştırma harcamalarındaki özel sektör payı %43 oranındadır. Türkiye Yenilikçilik Birliği‟ne katkı sağlamaktadır, ancak genel olarak yenilikçilik performansı hâlâ AB ortalamasının altındadır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için.
2012 Ġlerleme Raporu KOB
Eksiklikler: 7. Çerçeve Programı kapsamında Sağlık ve çevre gibi bir takım kilit konulardaki katılım ve toplam başvuru sayısı düşük seviyededir. Fikirler Özel Programı gibi özel programlara katılım oranı düşük seviyededir. Bahsedilmiyor. - 112 -
26. EGĠTĠM VE KÜLTÜR Gelişmeler: Hayat Boyu Öğrenim ve Gençlik Programlarına yapılan başvurular büyük oranda artmaya devam etmiştir. Türkiye, Avrupa 2020 ile Eğitim ve Öğretim 2020 hedeflerindeki performansını iyileştirmeyi ve yükseköğretime erişim dışındaki tüm alanlarda AB ortalaması ile farkı azaltmayı sürdürmüştür. İlkokul (ilk dört yıl) ve ortaokul (ikinci dört yıl) için net okul kayıt oranları sırasıyla %98,9 ve %93,1 olmuştur. Lise için net okul kayıt oranı %67,4‟ten %70,1‟e yükselmiştir. Kız öğrencilerin okula kayıt olma oranı %67'den %69,3‟e çıkmıştır. Ulusal Hayat Boyu Öğrenme İnternet Portalı geliştirilmiştir ve önceki öğrenmenin tanınması konusunda kılavuzlar hazırlanmıştır. Türkiye, Hayat Boyu Öğrenme ve Gençlik programlarına çok başarılı bir şekilde katılmaya devam etmiştir; bu programlardan yararlananların sayısı 2012 yılında 60.000‟i aşmıştır. Sağlanan desteğin sayısının 4 katından fazla başvuru yapılmıştır. Türkiye‟nin programlara yaptığı mali katkının payı (AB desteği dâhil), AB‟nin iki program için toplam bütçesinin %10‟unu aşmıştır. Türk kuruluşlarının AB‟nin kültür ve diyalog programına gösterdikleri ilgi artmıştır. Herhangi bir hibe başvurusu seçilmemiş olsa da, projelerdeki Türk ortakların sayısı 2013 yılında 14‟e yükselmiştir. “Yaratıcı Avrupa” programı için hazırlıklara başlanmıştır.
2013 Ġlerleme Raporu
Eksiklikler: Yükseköğretime erişimde ilerleme kaydedilmiştir, ancak AB ortalamasının altındadır. 2012 yılında uygulamaya giren yeni “4+4+4” eğitim sistemi, zorunlu eğitime başlama yaşını 84 aydan 66 aya indirmiştir. Müfredat bu doğrultuda gözden geçirilmediği için, okula yeni başlayanlar açısından sorunlar ortaya çıkmaktadır Toplumsal cinsiyet farklılığı %2,4‟ten %1,5‟e gerileyerek azalmaya devam etmiştir, ancak bazı bölgelerde söz konusu fark kayda değer düzeyde olmaya devam etmektedir. Türkiye, Bologna süreci tavsiyelerini uygulama bakımından ileri bir aşamadadır, ancak Türkiye‟deki 170 üniversite arasında nitelik açısından önemli farklılıklar süregelmektedir. Bağımsız, tümüyle işlevsel ve Avrupa standartları ve kılavuzları ile uyumlu bir Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Ajansı hâlâ kurulmamıştır. Yükseköğretim için oluşturulmasına karar verilen kalite güvence ajansı için hazırlıklar henüz başlamamıştır. Devam etmekte olan bazı kentsel yenileme projelerinin bazı kültürel ve tarihi miras açısından risk oluşturma potansiyeli bulunmaktadır. Sivil toplum karar alma süreçlerinde her zaman yer almamaktadır ve çoğu kez şeffaflık ve kamuoyu ile istişare eksikliği söz konusudur. Türkiye, Ekim 2005‟te imzaladığı Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesine İlişkin UNESCO Sözleşmesi‟ni henüz onaylamamıştır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
- 113 -
2012 Ġlerleme Raporu
KOB
Türk Eğitim Kanunu‟nda, zorunlu eğitim süresini 8 yıldan 12 yıla çıkaran ve okullar için 4+4+4 şeklinde bir yaklaşım getiren değişiklik çocukların 14 yerine 10 yaşında dini eğitim almaya başlayacak olması ve yeni mevzuatın sunulma yöntemi Türkiye‟de tartışmalara yol açmıştır. Yeni Eğitim Kanunu ile birlikte, tüm illerde zorunlu okul öncesi eğitim verilmesi hedefi terk edilmiştir. Üniversitelerde öğretim elemanı sayısı ve altyapı bakımından önemli nitelik farklılıkları mevcuttur. Yeterliliklerin tanınması, kalite güvencesi ve Avrupa Yeterlilik Çerçevesine (AYÇ) dayanan ulusal yeterlilik çerçevesinin oluşturulması diğer zorluklar arasındadır. Mesleki Yeterlilik Kurumu, Kasım 2011‟den Bağımsız ve etkin bir şekilde işleyen, Avrupa Standartları ve Kılavuz Kuralları ile uyumlu bir Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Ajansı hâlâ kurulmamıştır. YÖK, Tunceli Üniversitesi‟nde dört yıllık lisans eğitimi verecek Zazaca ve Kürtçe dil bölümleri açılmasına izin vermiştir. Kültürel Temas Noktası tarafından gösterilen çabalara rağmen, Türkiye‟nin, AB‟nin Kültür programına katılımı görece düşük kalmıştır. Göreme, İznik ve İstanbul‟daki örneklerde görüldüğü üzere, kültürel mirasın korunmasında etkisiz ya da geç kalınması endişe yaratmaktadır. Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Desteklenmesine ilişkin UNESCO Sözleşmesi halen onaylanmamıştır. Kısa Vadeli Hedefler: Yaşam Boyu Öğrenim ve Gençlik Eylem Ulusal Ajansı‟nın artan iş yükü nedeniyle idari kapasitesinin artırılması.
- 114 -
27. ÇEVRE Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Planlanan yedi merkezden ilki olan Marmara Temiz Hava Merkezi, 11 ilde 39 istasyonu ile hâlihazırda işlevsel durumdadır. Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (BMAEK) Uzun Menzilli Sınır ötesi Hava Kirliliği Sözleşmesi çerçevesinde yürütülmesi gerekli olan faaliyetlerin farklı kurumlar arasında eşgüdümü amacıyla Hava Emisyonları Koordinasyon Kurulu kurulmuştur. Atık yönetimi konusunda, düzenli depolama tesislerinin AB standartlarına getirilmesine yönelik çabalar devam etmiştir. Ayırma ve geri dönüşüm kapasitesi artmıştır, ancak bu alanda daha fazla kayda değer ilerleme sağlanması gerekmektedir. Maden Atıkları Yönetmeliği‟nin uyumlaştırılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Nehir havzası yönetimi ve yüzey sularının yönetimine ilişkin mevzuat kabul edilmiştir. Nehir havzası koruma eylem planlarının nehir havzası yönetim planlarına dönüştürülmesine yönelik teknik yardım projesi için ihale süreci devam etmektedir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Havza Yönetimi heyetlerinin görev ve sorumluluklarını tanımlamıştır. Son dönemdeki yatırımlara bağlı olarak atık su arıtımı kapasitesi artmıştır. Endüstriyel Emisyonlar Yönetmeliği ve Seveso II Yönetmeliği‟nin uygulanmasına yönelik AB teknik yardımı devam etmektedir. Kalıcı Organik Kirleticiler Tüzüğü‟nün uyumlaştırılmasına yönelik çalışmalara başlanmıştır. Gürültü konusundaki mevzuat uyumu ileri düzeydedir. Gürültü haritalarının ve eylem planlarının oluşturulmasına yönelik pilot çalışmalar için hazırlıklar devam etmektedir. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki yeni Kanun, kentsel dönüşüm yoluyla kentsel alanlardaki yaşam kalitesinin artırılmasını ve afet riski altındaki alanlarda veya riskli yapıların bulunduğu yerlerde güvenli ve sağlıklı yaşam çevrelerinin oluşturulmasını hedeflemektedir. Yenilenebilir enerji kanununun, enerji verimliliği stratejisinin ve bazı farkındalık yaratma projelerinin kabul edilmesiyle, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımları artmaktadır. Türkiye‟nin özel koşulları, uluslararası düzeyde, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) ve Kyoto Protokolü çerçevesinde tanınmıştır. Türkiye, sera gazı envanterlerini gerektiği şekilde yıllık bazda sunmaktadır. Bir izleme, raporlama ve doğrulama (MRV) sisteminin oluşturulmasına ve uygulanmasına, AB iklim politikasına ilişkin düzenleyici etki ve sektörel etki analizleri ile arazi kullanımı, arazi kullanımında değişiklik ve ormancılık (LULUCF) ve florlu gazlar konularında kapasite artırımına yönelik hazırlıklar devam etmektedir. Büyükşehir Belediyesi Kanunu‟nda son dönemde yapılan değişiklikle yeni Büyükşehir Belediyeleri kurulmuş ve Büyükşehir Belediyelerinin sayısı arttırılmış olup, bunun kentsel atık su Yönetmeliği gibi bazı çevre yönetmeliklerinin uygulanmasını geliştirmesi beklenmektedir. - 115 -
Eksiklikler: Türkiye Nisan ayında, Çevresel Etki Değerlendirmesi‟ne (ÇED) ilave muafiyetler getirmek suretiyle, çevre alanındaki yatay mevzuatını, ÇED Yönetmeliği‟nin gereklilikleriyle tutarlı olmayan bir şekilde değiştirmiştir. Bunun sonucu olarak, Karadeniz ve Akdeniz bölgesindeki nükleer santraller, mikro ölçekli hidroelektrik santraller, İstanbul‟daki 3. köprü ve yeni havaalanı da dâhil olmak üzere, büyük çaplı birçok altyapı projesi ÇED‟in kapsamı dışında tutulmaktadır. Sınır ötesi istişareler yapılmasına yönelik usuller uyumlu hale getirilmemiştir ve Türkiye, ÇED konusunda sınır ötesi işbirliğine yönelik genel ikili anlaşmalar taslağını henüz ilgili üye ülkelere göndermemiştir. Stratejik Çevresel Değerlendirme (SÇD) Yönetmeliği‟nin uyumlaştırılmasına henüz başlanmamıştır. Ulusal Emisyon Tavanları Yönetmeliği ile Avrupa İçin Daha Temiz Hava ve Dış Ortam Hava Kalitesine İlişkin (CAFE) Yönetmelik‟e uyumu ve bu yönetmeliklerin uygulanmasını hedefleyen taslak mevzuat hazırlanmış, ancak henüz kabul edilmemiştir. Türkiye atık yönetimi planlarının hazırlanması ve uygulanmasına ilişkin AB Atık Çerçeve Yönetmeliği gerekliliklerini hâlâ yerine getirmemiştir. Su sektörünün, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‟ndan Orman ve Su İşleri Bakanlığına aktarılmasının ardından, sorumlulukların net bir şekilde paylaşılmamış olması nedeniyle kurumsal eşgüdüm konusunda sorunlar yaşanmıştır. Su konularıyla ilgili sınır ötesi istişareler ilerlemekle birlikte, hâlâ erken bir aşamadadır. Doğa koruması ile ilgili çerçeve mevzuatı ve ulusal biyo-çeşitlilik stratejisi ve eylem planı henüz kabul edilmemiştir. Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı AB müktesebatı ile uyumlu değildir. İkincil mevzuat olmaksızın kabul edilmesi halinde, söz konusu tasarı, Milli Parklar Kanunu‟nu yürürlükten kaldıracak ve yasal bir boşluk meydana getirecektir. Potansiyel Natura 2000 alanları henüz belirlenmemiştir. Kimyasallar konusunda, REACH Tüzüğü‟nün uyumlaştırılmasını hedefleyen taslak mevzuat hazırlanmış, ancak henüz kabul edilmemiştir. Türkiye, AB‟ye aday ve potansiyel aday ülkelerle sivil koruma alanında işbirliğine yönelik IPA programına katılım düzeyini düşürmüştür. Türkiye henüz AB Sivil Koruma Mekanizması‟nın üyesi değildir. Türkiye‟nin ulusal iklim değişikliği eylem planında genel bir ulusal sera gazı salınım hedefi yer almamaktadır. Son dönemde kabul edilen Katılım Öncesi Ekonomik Programı (2013-2015) çerçevesinde, iklim ve enerji verimliliği önceliklerinin ulusal gelir politikasında dikkate alınması gerekmektedir. İklim değişikliğiyle mücadeleye ve özellikle iklim değişikliğine uyum sağlamaya ilişkin olarak tüm düzeylerde farkındalık yaratılması gerekmektedir. Türkiye, en büyük sera gazı salınımı gerçekleştiren ülkelerden biri olmakla birlikte, henüz bir sera gazı salınım azaltım hedefi belirlememiştir ve BMİDÇS kapsamında ikinci ulusal bildirimini henüz sunmamıştır. Türkiye, artık Katılım İçin Bölgesel Çevre Ağı (RENA) kapsamındaki iklim ile ilgili çalışmalara düzenli katılım sağlamamaktadır. İklim değişikliği alanında, AB müktesebatına uyum konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Genel bir sera gazı emisyon hedefinin mevcut olmaması Türkiye‟de karbon piyasası mekanizmalarının daha da gelişmesinin önünde bir - 116 -
engel oluşturmaktadır. Türkiye, 2030 iklim ve enerji çerçevesini AB tarafından yayımlanan “2030 İklim ve Enerji Politikaları Çerçevesi” başlıklı Yeşil Kitap ile uyumlaştırmaya davet edilmektedir. Eski Çevre ve Orman Bakanlığı‟nın 2011 yılında iki yeni bakanlığa ayrılması ve yeni kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde devam eden yeniden yapılanma çalışmaları, Türkiye‟nin güçlü bir çevre ve iklim değişikliği politikası izlemeye yönelik idari kapasitesini önemli ölçüde zayıflatmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‟nda, çevre ve kalkınma gündemleri arasında hâlâ bir denge kurulmamıştır. Çok sık yaşanan personel değişiklikleri, uzmanlaşmış birimlerde yetkinlik kaybına yol açması nedeniyle endişe vericidir. Özellikle denetim, izleme ve izinler olmak üzere, çevre yönetimi alanında il bazındaki yetkinliğin kaybedilmesine ilişkin bazı kaygılar söz konusudur. Çevre ve iklim değişikliği alanlarında sorumlulukları olan çeşitli kurumlar arasında işbirliği ve eşgüdümün güçlendirilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Yatay mevzuat konusunda neredeyse hiç ilerleme kaydedilmemiştir. Çevresel Etki Analizi konusunda, sınır ötesi danışma süreçlerine yönelik usuller uyumlu hale getirilmemiştir ve sınır ötesi işbirliğine yönelik genel ikili anlaşmalar taslağı ilgili üye devletlere gönderilmemiştir. Türkiye‟nin Doğu Akdeniz kıyısında inşa edilmesi planlanan Türk-Rus nükleer güç santrali, ulusal ve uluslararası kamuoyunda kaygı yaratmaktadır. Su Çerçeve Yönergesi iç hukuka tam olarak aktarılmamıştır. Çok sayıda büyük hidroelektrik santralinin inşasına yönelik planlar için stratejik çevresel değerlendirme veya çevre etki analizi çalışmaları yapılmamıştır. Hava kalitesi ile ilgili mevzuatın uygulanması ve yürütülmesine yönelik idari kapasite halen yetersizdir. Su yönetimine ilişkin kurumsal çerçeve henüz nehir havzası düzeyinde örgütlenmemiştir. Su sektörünün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinden ayrılmasının ardından, kurumsal eşgüdüm sorunları yaşanmıştır. Doğa koruması ile ilgili çerçeve mevzuat ve ulusal biyo-çeşitlilik stratejisi ile eylem planı henüz kabul edilmemiştir. Potansiyel Natura 2000 alanları henüz belirlenmemiştir. Büyük ölçekli su ve enerji altyapısı inşasının bu alanlar üzerinde yaratacağı olası Eksiklikler etkiler ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Bozuk orman alanlarının özelleştirilmesi hakkındaki kanun, Türkiye‟deki orman habitatlarının azalacağı yönünde endişe yaratmaktadır. REACH dâhil kimyasallar konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Etkili uygulama için kapasite halen yetersizdir. Gürültü haritalarının ve eylem planlarının hazırlanması konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı kapsamında, bina, sanayi, ulaştırma, atık, tarım ve ormancılık sektörlerindeki birincil enerji yoğunluğu ve enerji tasarrufu bakımından büyük salınım azaltımı öngörülmesine rağmen, genel bir ulusal hedef kabul edilmemiştir. - 117 -
Türkiye, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Ek 1‟de yer alan gelişmiş ülkeler arasında olmasına rağmen, Ek 1‟e taraf diğer ülkelerden farklı bir konuma sahip olduğunu iddia etmeyi sürdürmüştür. Türkiye, en çok sera gazı emisyonu gerçekleştiren ülkelerden biri olmakla birlikte, 2020 yılı için henüz bir sera gazı emisyon azaltım hedefi belirlememiştir. AB‟nin çaba paylaşımı kararına uyum sağlanması için adım atılmamıştır. İklim değişikliği alanındaki diğer mevzuata ilişkin olarak da ilerleme kaydedilmemiştir. İdari kapasite konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Başta denetim, izleme ve izin olmak üzere, çevre yönetimi alanında il bazındaki yetkilerin kaybedilmesine ilişkin kaygılar söz konusudur. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Gerekli idari kapasitenin ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde oluşturulması ve gerekli mali kaynaklar konusunda planlama da dâhil olmak üzere, aşama göstergeleri ve zaman çizelgeleri içeren kapsamlı bir müktesebatla uyumlaştırma, uygulama ve yürütme stratejisi oluşturulması. Özellikle, sınır ötesi etkileri de içeren çevresel etki analizi gibi yatay ve çerçeve mevzuatlar alanında müktesebatla uyum sağlanması ve idari kapasitenin artırılmasına devam edilmesi. Ulusal Atık Yönetimi Planı‟nın kabul edilmesi. Orta Vadeli Hedefler: Uluslararası çevre anlaşmaları ve doğa koruma, su kalitesi, kimyasal maddeler, endüstriyel kirlilik, risk yönetimi, atık yönetimi mevzuatları ile ilgili müktesebatın iç mevzuata aktarılmasına ve uygulanmasına devam edilmesi. Çevre ile gerekliliklerin diğer sektörel politikalarla bütünleştirilmesine devam edilmesi.
- 118 -
28. TÜKETĠCĠNĠN KORUNMASI VE SAĞLIĞI Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Yasal gerekliliklerin yanı sıra, tüketici STK‟larının, Reklam Kurulu, Tüketici Danışma Kurulu ve hakem heyetleri gibi forumlara katılımları gerçekleşmiştir. Mayıs ayında, piyasa gözetimi ve denetimi kuruluşlarının sorumluluklarını belirleyen bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarılmıştır. Ekonomi Bakanlığı tarafından, kuruluşların gözetim ve denetim faaliyetlerini tek bir Ulusal Piyasa Gözetimi ve Denetimi Bilgi Sistemi‟ne düzenli olarak bildirmelerini zorunlu kılan bir yönetmelik çıkarılmıştır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu, kendi sorumluluklarında olan ürünlerin piyasa gözetimi ve denetimine ilişkin daha fazla yönetmelik çıkarmışlardır. Piyasa gözetimi ve denetimine ayrılan kaynaklar bir miktar artış göstermiştir. Ürün güvenliği ile ilgili olmayan konulara ilişkin olarak, Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü, çevrimiçi hizmetlerini daha da iyileştirmiş, farkındalık ve tüketici eğitim faaliyetlerini arttırmıştır. Sağlık sisteminin kurumsal reformu, merkezi düzeyde tamamlanmıştır. Yerel düzeyde yönetim yapılarının çalışma esaslarına ilişkin hazırlıklar devam etmektedir. Ulusal sağlık bilgi sistemi kurulmaktadır. Tütün kontrolü konusunda, uyumlaştırılmış mevzuatın uygulanması yönündeki çabalar devam etmektedir. Sağlık Bakanlığı, tütün kontrolü eylem planını uygulamakta ve 7/24 hizmet veren ve günde 1500 çağrı alan ulusal bir yardım hattı aracılığıyla ücretsiz sigara bırakma hizmeti sunmaktadır. Tütün mamulleri kullanan yetişkin oranı (2008 yılında %31,4) 2012 yılında %27,1‟e gerilemiştir. Bulaşıcı hastalıklar konusunda, sağlık güvenliği stratejisinin kilit unsurlarından biri olan ulusal Erken Uyarı ve Yanıt Sistemi (EUYS) AB kaynaklarıyla kurulmuştur. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bünyesinde, EUYS yönetim merkezi oluşturulmuştur. Sağlık tehditlerinin tespiti, doğrulanması, analizi, iletişimi ve bunların yanıtlanmasına ilişkin standart işletim usulleri merkezi düzeyde oluşturulmuştur; il bazında hazırlıklar devam etmektedir. 81 ilin tamamında EUYS alt birimleri kurulmaktadır. Türkiye Saha Epidemiyolojisi ve Laboratuar eğitim programları aracılığıyla, insan kaynakları kapasitesinin geliştirilmesi yönündeki çalışmalar devam etmektedir. Her iki programın da sürdürülebilirliğinin sağlanması gereği devam etmektedir. Kan, doku, hücre ve organlar konularında, AB müktesebatına kayda değer bir uyum söz konusudur Organ bağışının teşvik edilmesi ve kolaylaştırılması amacıyla Türkiye Organ ve Doku Bağışı Bilgi Sistemi kurulmuştur. Ruh sağlığı politikası konusunda, kurum dışı tedaviye yönelme amacıyla Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı ve sosyal bakım hizmetleri Ankara Eylem Planı gözden geçirilmektedir. Toplum temelli sosyal bakım hizmetleri modeli geliştirilmiş, eğitim ve bakım modelleri nihai hale getirilmiştir. 54 ilde 67 toplum ruh sağlığı merkezi açılmıştır. Toplumsal ruh sağlığı personeline yönelik eğitimler devam etmektedir. Engelliler ve yaşlılar için evde bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması konusunda ilerleme kaydedilmiştir. Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı‟nın (2010-2014) güncellenmesine yönelik hazırlıklar devam etmektedir ve temel sağlık - 119 -
hizmetleri seviyesinde, obezite danışma merkezleri kurulmuştur. Kanser tarama merkezleri oluşturulmuştur. İzmir, Edirne, Antalya ve Trabzon kanser kayıt merkezleri, Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi (IARC) tarafından akredite edilmiştir. Türkiye, aktif ve sağlıklı yaşlanmaya ilişkin Avrupa Yenilikçilik Ortaklığına katılım sağlamaktadır. Eksiklikler: Tüketici hareketi zayıf kalmaya devam etmektedir. Tüketici Konseyi kararlarının takibi yetersiz kalmıştır. Yargılama giderleri artarken, tüketici STK‟ları tarafından kamu hizmeti sağlayıcıları ya da bankalar aleyhine kamu menfaati gerekçesiyle açılan dava sayısı azalmıştır. Tüm paydaşların politika oluşturulması ve yasal düzenleme yapılması faaliyetlerine aktif ve etkin katılımlarının sağlanması için sektörün tüm paydaşları arasında yapıcı diyalog ve işbirliğinin artarak sürdürülmesi gerekmektedir. Genel Ürün Güvenliği Yönetmeliği ve Tehlikeli Taklitler hakkındaki yürütmeliğe halen tam uyum sağlanmamıştır. Piyasa gözetimi ve denetimi alanında, gözetim ve denetim kuruluşları tarafından kullanılan yöntemler ve kaynaklar, faaliyetler ve görünürlük bakımından gelişme sağlanması gerekmektedir. Piyasa gözetimi ve denetiminde henüz etkili bir uygulama bulunmamaktadır. Tüketicinin Korunması Kanun Tasarısı Mayıs ayında TBMM‟ye sevk edilmiş ancak henüz kabul edilmemiştir. Tüketici mahkemelerinin ve hakem heyetlerinin kapasitelerinin daha fazla güçlendirilmesi gerekmektedir. Tüketici mahkemesi kararları erişilebilir değildir. Ulusal sağlık bilgi sistemi çerçevesinde kişisel verilerin gizliliği ve güvenliği bakımından çözüm bulunması gerekmektedir. Sağlık sisteminin yakın zamanda yeniden yapılanmasının ardından, tüm laboratuarların, laboratuar verilerini düzenli olarak raporlamalarına yönelik yapıların ve süreçlerin yeniden tanımlanması ve güçlendirilmesi gereği sürmektedir. HIV/AIDS Stratejik Eylem Planı 2013-2017 hazırlıklarına devam edilmiş, ancak hazırlıklar hâlen tamamlanmamıştır. Kan, doku, hücre ve organlar konularında AB müktesebatın uygulanması için gereken idari kapasite, hem merkezi hem de yerel düzeyde yetkili birimlerin kurulması ve izlenebilirlik sistemlerinin oluşturulması da dâhil olmak üzere daha fazla güçlendirilmelidir. Sosyal sigorta sisteminin tüm vatandaşların sağlık hizmetlerine eşit erişimden faydalanabilmelerini sağlaması amacıyla daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Tüketici hareketi zayıftır. Sivil toplum ve devlet birimleri arasındaki ilişki etkin bir şekilde kullanılmamaktadır ve STK‟ların politika oluşturma süreçlerine erişimi yetersizdir. Danışma görevi bulunan Tüketici Konseyi raporlama döneminde toplanmamıştır, daha önce alınan kararların takibi yapılmamıştır. Genel ürün güvenliği mevzuatının gözden geçirilmesi konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun henüz kabul edilmemiştir. - 120 -
Tüketici mahkemelerinin ve hakem heyetlerinin kapasitelerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Tüketici mahkemesi kararlarına erişim ve tüketici şikâyetlerine ilişkin istatistikî veri mevcut değildir. Gerçek anlamda bir HIV/AIDS politikası bulunmamakta ve kamuoyunda bu hastalık hakkında farkındalık düşük seviyelerde seyretmektedir. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Kan, doku, hücreler ve tütün alanları dâhil olmak üzere tüketici ve sağlık müktesebatı ile daha ileri uyum sağlanması ve uygun idari yapılar ve yürütme kapasitesi sağlanması. Tüketici mevzuatının yorumlanmasında tutarlılık sağlanması için, eğitimler yoluyla mahkemelerin kapasitesinin güçlendirilmesi. Orta Vadeli Hedefler: Tüketici koruma kurallarının etkili bir biçimde uygulanması ve ilgili tüketici örgütlerinin katılımıyla yüksek düzey bir koruma sağlanması. Akıl ve ruh sağlığı alanında AB‟deki hizmetlerin sağlanması, bakım hizmetleri için gerekli mali kaynağın dağıtılması.
- 121 -
29. GÜMRÜK BĠRLĠĞĠ Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Türkiye, gümrük mevzuatına ilişkin olarak Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) tanımını ve buna ilişkin basitleştirilmiş usulleri yürürlüğe koymuştur. Düzenlemede yer alan hükümler AB müktesebatı ile benzerlik taşımaktadır. Türkiye Aralık 2012‟de Ortak Transit Rejimi Sözleşmesi‟ne katılmış ve transit gümrük işlemlerinde Yeni Bilgisayarlı Transit Sistemi‟ni (NCTS) kullanmaya başlamıştır. Türkiye-AB Gümrük Birliği sayesinde, gümrük mevzuatı alanında genel uyum düzeyi yüksek seviyededir. İdari ve operasyonel kapasite konusunda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, başta deniz işlemleri olmak üzere, gümrük uygulama kapasitesini daha da güçlendirmiştir. Elektronik beyan usulünün uygulamaya geçirilmesiyle birlikte, yerel risk analizi birimlerinde malların giriş ve çıkışından önce verilen gümrük beyanlarına ilişkin gerçek zamanlı risk analizi başlatılmıştır. Risk yönetimi ve risk analizini daha da geliştirecek bir eylem planı hazırlanmıştır. Fiziksel denetimlerin sıklığı daha da azaltılmıştır. Fikri mülkiyet haklarının gümrüklerde uygulanması konusunda, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, hak sahiplerinin şikâyetlerini elektronik ortamda yapmalarını mümkün hale getirmiş ve ithalat kontrolleri için risk profilleri oluşturmuştur. Resen yapılan gümrük kontrolleri devam etmiştir ve basitleştirilmiş usul kapsamında daha fazla sayıda mal imha edilmiştir. İhlal vakalarına ve el koymaya ilişkin başvuru sayısı belirgin şekilde artmıştır. Eksiklikler: Yerinde gümrükleme sadece ihracat işlemleri ile sınırlı kalmıştır. Gümrüksüz alışveriş, özellikle de sınır girişlerindeki gümrüksüz alışveriş noktaları ile ilgili kurallar, vergi muafiyeti mevzuatı ve serbest bölgelere ilişkin kurallar AB müktesebatına uyumlu değildir. Gözetim tedbirleri ve tarife kotalarının yönetimi konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Asgari gümrüklenmiş değer/CIF kıymeti üzerinden yapılan izleme uygulaması AB müktesebatıyla uyumlu değildir. AB‟de serbest dolaşıma giren ve sonrasında Türkiye‟ye ihraç edilen dokuma kumaşlar ve hazır giyim eşyası gibi ürünler için menşei beyanının sunulması gerekliliği Gümrük Birliği hükümleri ile uyumlu değildir. Yerel risk yönetimi birimlerinin kapasitesinin ve merkezle yerel ofisler arasındaki geribildirim mekanizmalarının daha da güçlendirilmesi gerekmektedir. Gümrük kontrolleri sırasında fikri mülkiyet hakları uygulamaları ile ilgili olarak daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir. AB‟nin bilgi teknolojileri (BT) sistemleri ile ileride karşılıklı bağlantıya geçilebilmesi ve birlikte çalışılabilmesi için gerekli olan tarife sistemleri (TARIC, kota ve gözetim) henüz işler halde değildir. İş hedeflerinin ve BT faaliyetlerinin yakınlaştırılmasına yönelik bir strateji hâlâ kabul edilmemiştir. - 122 -
Bu başlık 11 Aralık 2006‟da AB Bakanlar Konseyi‟nin aldığı karar uyarınca askıya alınan 8 başlık arasında yer almaktadır. G. Kıbrıs bandıralı ya da son çıkış limanı G. Kıbrıs‟ta olan gemi ve uçakların taşıdığı malların serbest dolaşımı sağlanmadığı sürece Türkiye bu başlıktaki AB müktesebatını tam olarak uygulayacak konumda olmayacaktır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Fikri mülkiyet haklarıyla ilgili daha fazla ilerleme gerekmektedir. Gümrüksüz alışveriş, özellikle de sınır girişlerindeki gümrüksüz alışveriş noktaları ile ilgili kurallar AB müktesebatına uyumlu değildir. Türkiye AB‟de serbest dolaşımda olmalarına rağmen üçüncü ülkelerden gelen bazı örgü kumaşlar ve giyim eşyaları için ek gümrük vergileri getirmiştir. Üçüncü ülkelerden gelen ürünler için menşei belgesi istenmesi Gümrük Birliği kurallarına uygun değildir. Otomatik risk yönetimi sisteminin oluşturulması gerekmektedir. Gümrük işlemlerinin kâğıtsız bir şekilde elektronik olarak yapılası sadece ihracat için mümkündür. Türkiye‟nin Ortak Transit Anlaşması‟na üyeliği halen gerçekleşmemiştir. Gümrük idaresinin elektronik ortamda AB‟nin transit ve tarife sistemleri ile bağlantısını sağlamak için gereken bilgi işlem sistemleri kurulmamıştır. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Özellikle gümrük kontrolleri ve vergi denetimi kuralları konusunda serbest bölgelerle ilgili yasal düzenlemelerin AB‟ye uyumlu hale getirilmesi. Özellikle yasadışı ticaret ve sahteciliğe karşı savaş alanında gümrük idaresinin yürütme kapasitesinin güçlendirilmesi. Bilgi teknolojisi sistemlerinin AB ile bağlanması çalışmalarına devam edilmesi. Gümrük Birliği kapsamındaki ve Türkiye‟ye giriş yapan yolculara duty-free mağazalarında satılan ürünler için gümrük vergisi muafiyetinin kaldırılması. Orta Vadeli Hedefler: Çift kullanımlı ürünler ve teknolojiler, taklit ve korsan ürünler konularındaki gümrük mevzuatının uyumlaştırılmasına devam edilmesi.
- 123 -
30. DIġ ĠLĠġKĠLER Gelişmeler: Pamuk ipliği ithalatına uygulanan korunma tedbiri kaldırılmıştır ve tereftalik asit (PTA) ithalatına uygulanan yeni bir korunma tedbiri soruşturmasıyla, bazı elektrikli aletlere ilişkin korunma tedbirlerine yönelik soruşturma ikinci bir kez gözden geçirilmektedir. G. Kore ve Moritus ile imzalanan serbest ticaret anlaşmaları yürürlüğe girmiş ve Lübnan ile serbest ticaret anlaşması onaylanmıştır. Türkiye tarafından yapılan toplam resmi kalkınma yardımı miktarı 2012 yılında iki kat artarak 1,9 milyar €‟ya ulaşmıştır. Bu konudaki uyum seviyesi tatmin edici düzeydedir. Eksiklikler:
2013 Ġlerleme Raporu
Ortak ticaret politikası konusunda, menşe kuralları, coğrafi kapsam ve ürün kapsamına ilişkin olarak Genelleştirilmiş Tercihler Sistemine (GTS) uyum konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. 9. DTÖ Bakanlar Konferansının hazırlığı döneminde, Türkiye-AB ikili ticaret konularını çok taraflı ticaret müzakereleri bağlamında gündeme getirmiştir. Türkiye OECD‟nin bu örgüte henüz üye olmayan AB ülkelerine yönelik genişlemesi konusunda olumsuz tutum sergilemiştir. Konvansiyonel Silahlar ve Çift Kullanımlı Malzeme ve Teknolojilerin İhracat Kontrolüne İlişkin Wassenaar Düzenlemesi gibi belirli çok taraflı ihracat kontrolü düzenlemelerine üyelik konusunda AB tutumuyla uyum sağlanmamıştır. Türkiye‟nin DTÖ ve OECD bağlamında ve genelleştirilmiş tercihler sistemiyle çift kullanımlı malların kontrolü gibi konularda pozisyonunu AB‟ninki ile daha da uyumlu hale getirmesi gerekmektedir. Bu başlık 11 Aralık 2006‟da AB Bakanlar Konseyi‟nin aldığı karar uyarınca askıya alınan 8 başlık arasında yer almaktadır. G. Kıbrıs bandıralı ya da son çıkış limanı G. Kıbrıs‟ta olan gemi ve uçakların taşıdığı malların serbest dolaşımı sağlanmadığı sürece Türkiye bu başlıktaki AB müktesebatını tam olarak uygulayacak konumda olmayacaktır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Gözlük çerçeveleri, çantalar, pamuk ipliği, elektrikli aletler, kibrit, motosikletler ve ayakkabılar için geçici koruma tedbirleri uzatılmış, polietilen tereftalat (PET) ile ilgili kalıcı tedbirler konulmuştur. Şirketlere verilen orta ve kısa vadeli ihracat kredilerinde ve çift kullanımlı mallar konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) bağlamında Doha Kalkınma Gündemi‟ne ilişkin AB pozisyonuna uyum sağlanması. AB‟nin Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GSP) ile uyumun tamamlanması. Üçüncü ülkelerle AB müktesebatı ile uyumlu ikili serbest ticaret anlaşmaları imzalama çabalarının sürmesi.
- 124 -
31. DIġĠġLERĠ, GÜVENLĠK VE SAVUNMA POLĠTĠKASI Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Türkiye ile AB arasındaki düzenli siyasi diyalog, Kuzey Afrika, Afrika Boynuzu, Orta Doğu ve Körfez‟deki gelişmeler, Orta Doğu Barış süreci, Afganistan/Pakistan, Rusya, Güney Kafkasya ile Orta Asya ve terörle mücadele ve silahsızlanma konuları dâhil olmak üzere, her iki tarafı da ilgilendiren uluslararası konuları kapsayarak daha fazla yoğunlaşmıştır. Daha yakın bir OGSP işbirliği ile Batı Balkanlar konularında Türkiye-AB gayri resmi istişareleri gerçekleştirilmiştir. AB Terörle Mücadele Koordinatörü Şubat ayında Türkiye‟yi ziyaret etmiştir. Türkiye diplomatik etkisini ve ikili ilişkilerini geliştirmeye ve genişletmeye devam etmiştir. Kuzey Afrika‟da yaşanan demokratik dönüşüm sürecine yönelik pozitif ve destekleyici bir tutum sergilenmiştir. Afrika‟da yeni diplomatik temsilcilikler açılmıştır. Afganistan ve Pakistan ile ve bu ülkeler arasındaki işbirliğini artırmaya yönelik çabalarına devam etmiştir. Orta Doğu‟da, İsrail‟le ilişkilerin normalleşmesi süreci Mart 2013‟te başlatılmış, Filistin ile yakın ilişkiler muhafaza edilmiştir. Türkiye, güçlü bir şekilde ve defalarca Suriye rejiminin sivillere yönelik şiddetini kınamak suretiyle, Suriye‟de yaşanan krize ilişkin görüşlerini dile getirmiş ve Suriyeli muhalifleri desteklemede ve sayıları artan Suriyeli mültecilere hayati insani yardım sağlamada başrolü üstlenmeye devam etmiştir. Türkiye Mısır‟da yaşanan olaylara ilişkin görüşlerini ifade etmiştir. AB3+3 ve İran görüşmeleri Mart ve Mayıs aylarında İstanbul‟da gerçekleştirilmiştir. Türkiye-Azerbaycan arasında Trans-Anadolu Boru Hattı‟na (TANAP) ilişkin imzalanan hükümetler arası anlaşma Mart 2013‟te onaylanmıştır. Türkiye ilk defa Kazakistan ve Kırgızistan ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyleri düzenlemiştir. Türkiye ile ABD, bölgesel gelişmelere ilişkin olarak düzenli istişarelerde bulunmuş ve güvenlik ile terörle mücadele konularında yakın işbirliği yapılmıştır. Batı Balkanlar ve Asya ülkelerinin yanı sıra, Rusya ile Asya-Avrupa toplantıları ile üst düzey ziyaretler ve görüşmeler devam etmiştir. Suriye rejimi ile banka işlemlerinin askıya alınmasının ve Suriye‟nin genelleştirilmiş tercihler sisteminden yararlanacak ülkeler listesinden çıkarılmasının yanı sıra, seyahat yasağı ve bazı bireylerin varlıklarının dondurulması dâhil Suriye‟ye yönelik kısıtlayıcı tedbirler uygulanmaya devam etmektedir. Türkiye, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi hakkındaki mevcut tüm uluslararası anlaşmalara taraftır. 2005 yılında imzaya açılan Nükleer Terörizmin Önlenmesine ilişkin BM Sözleşmesi yürürlüğe girmiştir. Türkiye, BM ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası örgütlerle işbirliğinde bulunmaya etkin bir şekilde devam etmiştir. BM Güvenlik Konseyi 2015-2016 dönemi geçici üyeliği için adaylık sürdürülmüştür. Türkiye, ikinci İstanbul Arabuluculuk Konferansına ev sahipliği yapmıştır. Türkiye Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) çerçevesinde AB tarafından Bosna-Hersek‟te yürütülen askeri misyona (EUFOR Althea) ve Kosova‟daki EULEX misyonuna katkıda bulunmayı sürdürmektedir. - 125 -
Türkiye AB tarafından yürütülen diğer bazı misyonlara katılmaya davet edilmiştir. Türkiye‟nin ODGP‟ye ilişkin uyum oranı %46 seviyesindedir. Eksiklikler: G. Kıbrıs‟ın AB Dönem Başkanlığı‟nı yürüttüğü 2012 yılının ikinci yarısında AB‟ye karşı yaklaşımından etkilenmiştir ve Türkiye uluslararası örgütler çerçevesinde AB‟nin hiçbir deklarasyonuna veya beyanına katılmamıştır. Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi statüsünü imzalamamıştır. Türkiye, AB‟nin İran‟a uyguladığı kısıtlayıcı tedbirlere katılmamıştır. Türkiye‟nin Irak Bölgesel Kürt yönetimi ile ilişkileri kayda değer biçimde güçlenmiş olmasına rağmen, Irak‟la ikili ilişkilerde giderek artan bir gerilim yaşanmıştır. 2009 yılında ilişkilerin normalleşmesine yönelik olarak Ermenistan ile imzalanan protokoller onaylanmamıştır. Türkiye, Konvansiyonel Silahlar ve Çift Kullanımlı Malzeme ve Teknolojilerin İhracat Kontrolüne İlişkin Wassenaar Düzenlemesine ve Füze Teknolojisi Kontrol Rejimine üyelik konusundaki tutumunu AB tutumuyla uyumlaştırmamıştır. G. Kıbrıs‟ın AB Dönem Başkanlığı süresince Akdeniz için Birlik Bakanlar Toplantısına destek sağlamamıştır. “Berlin artı” düzenlemelerinin ötesinde AB‟ye üye tüm ülkeleri kapsayan AB-NATO işbirliği konusu çözüme kavuşturulmamıştır. Müzakere Tablosuna geri dönmek için.
Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü‟nü imzalamamıştır. Irak‟la ikili ilişkiler Şubat ayında kötüleşmiştir. Türkiye AB‟nin İran‟a uyguladığı tedbirlere uyum göstermemiştir. İsrail ile ilişkiler Eksiklikler olmaya devam etmiştir ve İsrail‟le askeri anlaşmalar askıya alınmıştır. Türkiye çift kullanımlı ihracat denetimleri konusunda konvansiyonel silahların ve çift kullanımlı mal ve teknolojilerin ihracatının kontrolü konusundaki Wassenaar Anlaşması ve Füze Teknolojisi Denetim Rejimi gibi alanlarda AB‟nin tutumuyla uyum göstermemektedir. Türkiye G. Kıbrıs AB Dönem Başkanlığı sırasında AB tarafından uluslararası örgütlerde yapılacak hiçbir açıklama ya da bildiriye katılmayacağını açıklamıştır. “Berlin plus” anlaşması ötesinde AB ve NATO işbirliği sorunu halen çözülmemiştir. Kısa Vadeli Hedefler:
KOB
Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası (ODGP) ile ilgili AB ortak pozisyonları, bildirileri ve diplomatik girişimleri ile uyumlaşma sürecinin devam etmesi. Uluslararası örgütler içerisinde üçüncü ülkelere ilişkin politikalar ve pozisyonların, tüm üye ülkelerin ilgili örgütlere ve Wassenaar gibi anlaşmalara üyeliği konusu da dâhil olmak üzere, AB ve üye ülkelerle uyumlaşmanın sağlanması.
- 126 -
32. MALĠ DENETĠM Gelişmeler:
2013 Ġlerleme Raporu
Kamu iç mali kontrolü (KİMK) konusunda, Kamu İç Kontrol Standartlarına Uyum Eylem Planı yürürlüğe girmiştir. Maliye Bakanlığı bünyesindeki Mali Yönetim ve Kontrol Merkezi Uyumlaştırma Birimi (MYK-MUB) eğitim ve farkındalık arttırma faaliyetleri gerçekleştirmiştir. Denetim Geliştirme ve Eğitim Merkezi faaliyete geçmiştir. Anayasa Mahkemesi, Sayıştay Kanunu‟nda Temmuz 2012‟de Hükümet inisiyatifiyle yapılan ve Sayıştay‟ın Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Teşkilatı (INTOSAI) standartlarına uyum sağlama konusundaki yetkilerini önemli ölçüde kısıtlayan değişiklikleri yürürlükten kaldırmıştır. Başbakanlık Teftiş Kurulu (BTK) şüpheli yolsuzluk vakalarında Avrupa Komisyonu ile geliştirilmiş işbirliğini sürdürmüştür AFCOS‟un bağımsızlığını güçlendirmek amacıyla, Başbakan AB fonları ile ilgili teftiş başlatılmasına ilişkin onay yetkisini BTK‟ya devretmiştir. BTK‟nın AB fonlarını etkileyen usulsüzlükleri inceleme sürecine ilişkin taslak rehberleri ve AFCOS Eğitim Stratejisi güncellenmiştir. Türk Ceza Kanunu, Avrupa Topluluklarının Mali Çıkarlarının Korunmasına İlişkin Konvansiyon (PIF Konvansiyonu) ve Protokolleri ile uyumludur. Konvansiyonun fiilen uygulanmasının dikkatle izlenmesi gerekmektedir. Türkiye, Euro para biriminin sahteciliğe karşı korunması konusunda Pericles Programına katılım sağlamaya devam etmektedir. Sahte Para İzleme Sistemi; Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı arasında uygulanmaya devam etmektedir. Sahte paraları tedavülden kaldırmayan tüzel kişilere yaptırımlar uygulanmaktadır. Eksiklikler: Yeni KİMK Politika Belgesi henüz tamamlanmamıştır. KİMK ve mali teftiş arasındaki uyuma ilişkin bir politika belirlenmesi gerekmektedir. İç denetim fonksiyonu kamu kurumlarının kuruluş mevzuatında henüz açıkça tanımlanmamıştır. İç denetim, kamu idarelerinde henüz tam olarak uygulanmaya başlamamış olup, merkezi ve yerel yönetim düzeyinde halen daha fazla iç denetçi ataması yapılması gerekmektedir. İç denetçi sayısı fiilen azalmıştır. Sayıştay Başkanlığı 2013-2017 Stratejik Planı‟nı ve yeni Performans Bilgisi Denetimi Rehberi‟ni yayımlamıştır. Sayıştay‟ın kamu idarelerini her yönden denetleme yetkisi bulunmasına karşın, hâlihazırda mevcut Rehber çerçevesinde herhangi bir performans bilgisi denetimi gerçekleştirilmemiştir. Sayıştay‟ın denetim görevini yerel yönetimler düzeyinde layıkıyla yerine getirebilmesi için denetim personeli sayısını artırması gerekmektedir. Sayıştay Kanunu‟nun uygulanması ve Sayıştay‟ın yeni denetim teknikleri ve kavramlarının denetim personeli tarafından “içselleştirilmesinin” sağlanması gerekmektedir. Denetim raporlarının TBMM‟de takibinin sağlanması ve raporların incelenmesi için Meclis‟in yeterli teknik uzmanlıkla desteklenen - 127 -
gerekli kurumsal yapıyı tesis etmesi gerekecektir. Türkiye‟nin Europol ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması‟nı yürürlüğe koymak amacıyla, Europol ile işbirliğini güçlendirmeye yönelik Yol Haritasında belirtilen adımları atması gerekecektir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
Merkezi ve yerel yönetimlerde iç denetçilerin atama süreci henüz tamamlanmamıştır. İç denetimin amacı mevzuatta açıkça belirtilmemektedir. Mali Yönetişim ve Denetim için Merkezi Uyum Birimi tarafından hazırlanan eylem planı halen uygulamaya koyulmamıştır. Sayıştay ile ilgili Temmuz‟da kabul edilen değişiklik mahkemenin yetkilerini kısıtlamakta ve sağlanan ilerlemeleri tersine çevirmektedir. Kısa Vadeli Hedefler
KOB
Kamu İç Mali Denetimi Politikası Belgesi ve ilgili yasal düzenlemelerin güncellenmesi. Sayıştay‟ın Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Teşkilatı (INTOSAI) standartları ve yol gösterici ilkeleri ile uyumlu bir biçimde çalışmasını güvence altına alacak askıdaki yasal düzenlemelerin kabul edilmesi. AB‟nin mali çıkarlarının korunmasına yönelik olarak, işlevsel olarak bağımsız bir yolsuzlukla mücadele yapısının kurulması. Orta Vadeli Hedefler Türk Ceza Kanunu‟nun Avrupa Topluluklarının Mali Çıkarlarının Korunması Hakkındaki Sözleşme (PIF) ve protokolleri ile uyumlaştırılması.
- 128 -
33. MALĠ VE BÜTÇESEL HÜKÜMLER Gelişmeler: Öz kaynaklar sisteminin uygulanmasına yönelik hazırlıklar konusunda, politika alanlarında temel ilke ve kurumlar hâlihazırda mevcuttur. Türkiye‟nin finansal ve istatistikî verileri hâlihazırda Avrupa Hesaplar Sistemi ile oldukça uyumludur.
2013 Ġlerleme Raporu
Eksiklikler: KDV kaynağı ve idari kapasitenin oluşturulması konusunda, istatistikî KDV matrah hesabı için hazırlıklar henüz başlamamıştır. Türkiye‟nin üyelikle birlikte KDV‟deki ve gümrük vergilerindeki yolsuzlukla mücadele çalışmalarını hızlandırması gerekecektir. Türkiye‟nin, öz kaynaklarının doğru tahsil edilmesine, muhasebeleştirilmesine, izlenmesine, ödenmesine, denetimine ve bunların AB‟ye raporlanmasına yönelik eşgüdüm yapılarını ve uygulama kurallarını oluşturması gerekecektir. Mali ve bütçesel hükümler alanında ilerleme kaydedilmemiştir. Müzakere Tablosuna geri dönmek için. Eksiklikler:
2012 Ġlerleme Raporu
KOB
Öz Kaynaklar Sistemi‟nin uygulanmasına hazırlıkta bir ilerleme kaydedilmemiştir. KDV kaynağı ve idari kapasite artırımı alanında ilerleme kaydedilmemiştir. İdari altyapı konusunda bir ilerleme olmamıştır. Bahsedilmiyor.
İçindekiler sayfasına dönmek için ***
- 129 -
AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ
BRÜKSEL
AVRUPA PARLAMENTOSU TÜRKİYE RAPORU TASLAĞI ÖN DEĞERLENDİRMELERİ Dilek İştar Ateş
TÜSİAD – Brüksel, 2013
2 1 – 27 Ocak
TUSIAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR
AVRUPA İŞDÜNYASI KONFEDERASYONU
www.tusiad.org 13, AVENUE DES GAULOIS B-1040 BRUXELLES
T: +32 2 736 4047
bxloffice@tusiad.org
Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Hollandalı Hıristiyan Demokrat Parlamenter Ria-Oomen-Ruitjen tarafından kaleme alınan raporda aşağıdaki konular ön plana çıkmaktadır: Verilecek olan değişiklik önerilerinin öncelikle Dış İlişkiler Komisyonu‟nda onaylanması sonrasında tamamlanacak olan rapor daha sonra AP Genel Kurulu‟nda yapılacak oylamada son halini alacaktır. Aşağıda yer alan özet bilgiler rapor taslağındaki ifadeler paralelinde düzenlenmiştir. Yapıcı Diyalog ve Ortak AnlayıĢ “Pozitif Gündem” kapsamındaki çalışmalar sürdürülmelidir. AB‟nin komşu ülkeler ve dış politikası açısından Türkiye stratejik rol oynamaktadır. ABTürkiye arasında mevcut siyasi diyalog güçlendirilmelidir. 2012‟de Türkiye‟nin AB Ortak Dış ve Güvenlik Politikası bildirgeleri ile uyumunun az olması üzüntü verici olarak değerlendirilmiştir. Türkiye‟nin dış politikasını AB ile diyalog ve eşgüdüm halinde yürütmesi beklenmektedir. AB Konseyi‟nin girişimi ile AB Komisyonu‟nun vize serbestisi hedefiyle başlattığı süreç olumlu bir gelişmedir. Türkiye geri kabul anlaşmasını onaylayıp yürürlüğe koyana kadar halihazırda mevcut ikili anlaşmalar geçerliliğini koruyacaktır. AP, AB Komisyonu ve üye ülkelerin vize için gerekli belge ve süreçleri uyumlu hale getirme çabalarını, Türkiye‟de vize işlemlerini basitleştirmeye yönelik AB merkezlerinin kurulmasını desteklemektedir. Üye ülkelere AB-Türkiye Ortaklık Anlaşması kapsamındaki ve Avrupa Adalet Divanı‟nın 19 Şubat 2009 tarihli Soysal kararı paralelindeki yükümlülükleri hatırlatılmaktadır. Kopenhag Kriterlerinin KarĢılanması Anayasa Uzlaşma Komisyonu‟nun çalışmaları üyeler arasında işbirliği ile, AB değerlerine uygun bir şekilde devam etmelidir. 2010 anayasa değişikliklerinin uygulamaya konulmasında ilerleme sağlanmalıdır. Kişisel verilerin korunması ve askeri mahkemeler ile ilgili bölümlere öncelik verilmelidir. TBMM bünyesindeki AB Uyum Komisyonu AB müktesebatı ve standartları ile uyum konusunda daha merkezi bir rol oynamalıdır. Üçüncü Yargı Reform Paketi adalet ve temel haklar alanında kapsamlı reform gerçekleştirilmesi için olumlu bir girişimdir. Ancak dördüncü bir reform paketi hazırlanarak şu konularda gelişme sağlanmalıdır: o o o
Ceza Yasası ve Terörle Mücadele Yasası kapsamında ceza gerektiren suç unsurlarının tanımı. Yargılama öncesi gözaltı sürelerinin gerektiğinden uzun sürmesi. Savunma makamının iddianame dosyalarına erişiminin sağlanması.
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan İnsan Hakları Eylem Planı uygulanmalıdır. Medyada çoğulculuk ve ifade özgürlüğü Avrupa‟nın temel değerleridir. Muhalif olma özgürlüğü ve ifade özgürlüğü gerçek anlamda demokratik bir toplum için gereklidir. İnternet yasasında acil reforma gidilmelidir. AB Komisyonu‟nun “Adalet ve İçişleri” başlığında müzakerelere mümkün olduğunca erken aşamada başlanması ve bu başlığın en geç kapanan müzakere başlıklarından olması yönündeki çabaları olumlu karşılanmaktadır. AB Konseyi 23 ve 24 numaralı başlıkları müzakerelere açmak için yeniden çaba göstermelidir. - 131 –
Baş Ombudsman‟ın atanması olumlu bir gelişmedir. Ombudsman Kurulu iç karar alma süreci ile ilgili yönetmelik bu kurumun bağımsızlığını güvence altına almalıdır. İl İdare Yasası‟nda sivil makama askeri operasyonları denetleme olanağı vermeye yönelik değişiklik yapılmalıdır. Yüksek Askeri Şura‟nın oluşumu ve yetkilerinde reform yapılmalıdır. “Balyoz” ve “Ergenekon” davaları Türk yargı sisteminin saydam, adil ve bağımsız işleyişini ortaya koymalıdır. Tutarlılığı olmayan delillerin öne sürülmesi, süreçlerdeki yetersizlikler ve bu davaların kapsamının geniş olmasından kaynaklanan endişeler olması davalar üzerine gölge düşürmüştür. Türkiye İnsan Hakları Kurumu‟nun kurulmasını öngören yasa olumlu bir gelişmedir. Zaman kaybetmeden uygulamaya konulmalıdır. Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu olumlu bir gelişmedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sığınma evlerinin sayısını artırmalıdır. Türkiye töre cinayetlerini, aile içi şiddeti, zoraki evlilikleri, çocuk gelinleri önleme çalışmalarını sürdürmelidir. Kapsamlı bir ayrımcılıkla mücadele yasasına ihtiyaç bulunmaktadır. Vakıflar Yasası üzerindeki değişiklikler sayesinde gayrı Müslim toplulukların mülkiyet haklarının yeniden tesis edilmesi olumlu gelişmelerdir. Devlet tarafından el konulan Latin Katolik Kilisesi‟nin mülkleri ile ilgili çözüm gereklidir. Dini topluluklar ile ilgili tüzel kişilik, eğitim hakları, din adamlarının atanmaları gibi konulardaki kısıtlar ortadan kaldırılmalıdır. Ġyi komĢuluk iliĢkilerinin kurulması Türkiye‟nin AB Dönem Başkanlığı‟nı 2012 yılının ikinci döneminde üstlenmiş olan G. Kıbrıs Yönetimi ile iletişim kurmama, toplantılara katılmama kararı üzüntü verici olmuştur. AP Türkiye‟nin G. Kıbrıs Yönetimi ile ilişkilerini normalleştirmeye başlamak için “önemli bir fırsatı” kaçırdığı görüşündedir. AB‟nin üye ülkeleri arasında işbirliği ve karşılıklı dayanışma ilkeleri üzerine kurulduğu hatırlatılmaktadır. AP Kıbrıs‟ta iki topluluk için de eşit ve kabul edilebilir çözüm kapsamında birleşmeye destek vermektedir. İki toplum arasında müzakerelerin nasıl devam edeceğine dair acil olarak anlaşmaya varılması gereklidir. Türkiye Kıbrıs‟taki askeri güçlerini geri çekmeli ve Gazi Mağusa‟nın (Famagusta) yönetiminin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı uyarınca BM‟ye devredilmesi gereklidir. G. Kıbrıs Yönetimi de Mağusa limanını AB gümrük yönetimi kapsamında ve Kıbrıslı Türklerin yasal ve doğrudan ticaretine imkan sağlayacak şekilde işleyişe açmalıdır. Türkiye Doğu Akdeniz‟de güvenlik konusunda uyumlu ve kapsamlı bir yaklaşım izlenebilmesi için AB-NATO arasındaki siyasi diyaloğa izin vermeli ve AB-NATO işbirliği ve G.Kıbrıs‟ın bu işbirliği içinde yer alması hakkındaki vetosunu kaldırmalıdır. Aynı şekilde G.Kıbrıs da Türkiye‟nin Avrupa Savunma Ajansı‟na katılımını veto etmekten vazgeçmelidir. AB-Türkiye iĢbirliğinin güçlendirilmesi Türkiye‟nin Ek Protokol‟ü uygulamaması müzakere sürecini etkilemeye devam etmektedir. PKK terör örgütünün şiddet eylemlerine devam etmesi en güçlü şekilde kınanmaktadır.
- 132 –
Üye ülkeler, Europol ve AB Terörle Mücadele Koordinatörü terörle mücadele konusunda Türkiye ile işbirliğini güçlendirmelidir. Europol‟e Türkiye ile işbirliğinden sorumlu bir yetkilinin atanması ikili ilişkileri güçlendirecektir. AB Komisyonu ve üye ülkeler, Suriye‟deki şiddet ortamından kaçan Suriyeli sığınmacılara yardım çabalarında Türkiye‟yi desteklemelidir. AB-Türkiye enerji işbirliği kararı olumlu bir gelişmedir; Türkiye‟nin bu konudaki kararlılığını sürdürmesi beklenmektedir. Enerji alanında AB-Türkiye stratejik diyaloğunun güçlendirilmesi için “Enerji” başlığında müzakerelere başlanmalıdır. Sivil Toplum Diyaloğu, Yaşam Boyu Öğrenim Avrupa İnsan Hakları ve Demokrasi Enstrümanı kapsamındaki fonlar ile sivil topluma verilen destek sürdürülmelidir. İçindekiler sayfasına dönmek için ***
- 133 –
AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ
BRÜKSEL
TTYO ve
TÜRKİYE Dilek Aydın
TÜSİAD – Brüksel, 2013
TUSIAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR
AVRUPA İŞDÜNYASI KONFEDERASYONU
www.tusiad.org 13, AVENUE DES GAULOIS B-1040 BRUXELLES
T: +32 2 736 4047
bxloffice@tusiad.org
AB – ABD arasında Haziran ayında müzakereleri başlatılması planlanan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTYO) tarafların ekonomileri ötesinde dünya ekonomisi üzerindeki etkileri ile önemli gündem maddeleri arasında. TÜSAİD Uluslararası Koordinatörü ve Bosphorus Enstitüsü Başkanı Dr. Bahadır Kaleağası ve TÜSİAD Washington DC. Temsilcisi Barış Onarlı‟nın 3 Mart 2013‟te The Hill‟de yayımlanan yazısında vurgulandığı üzere AB ve ABD GSYİH‟si dünya GSYİH‟sinin yaklaşık yarısını oluşturmakta ve taraflar arasındaki ticaret ilişkisi dünya ticaretinin %30‟unu temsil etmekte. ABD Ticaret Odası tahminlerine göre taraflar arasındaki tüm gümrük vergilerinin kaldırılması durumunda AB ve ABD GSYİH‟si beş yıl içinde toplam 180 milyar $ artış gösterecek. Planlandığı gibi daha kapsamlı ve düzenleyici unsurları da ele alan bir anlaşma ile tarafların kazancının daha da artış göstereceği vurgulanmakta. Kaleağası ve Onarlı Türkiye‟nin dinamik ekonomisi ve AB kurumları ile sağladığı kapsamlı birleşme göz önünde bulundurulduğunda TTYO‟nun doğal bir ortağı olarak öne çıktığını belirtiyor. Türkiye‟nin TTYO müzakere sürecine dahil edilmesi ile transatlantik ekonomisinin güçleneceği, G20 ülkelerinde politika uyumu kapasitesinin artacağı ve Türkiye‟nin AB üyelik sürecine destek sağlanacağı kaydediliyor. Öte yandan Türkiye‟nin Gümrük Birliği ülkesi konumu sebebiyle AB ile anlaşması olmayan ülkelerle ikili serbest ticaret anlaşması müzakereleri yürütmesinin mümkün olmadığı belirtiliyor. Bu bağlamda TTYO bir dönüm noktası teşkil ediyor. Dolayısıyla TTYO müzakere sürecine direk katılım mümkün olamasa da Türkiye‟nin gözlemci statüsü ile müzakere sürecine dahil olmasının kritik öneme sahip olduğu vurgulanıyor. Aynı zamanda eşzamanlı olarak ABD ile serbest ticaret anlaşması (STA) müzakerelerinin başlatılması önem taşımakta. Yazının tam metni için
TÜRK Ġġ DÜNYASI VE TRANSATLANTĠK TĠCARET VE YATIRIM ORTAKLIĞI PANELĠ
5 Haziran
2013, Brüksel
Konuşmacılar: AB Komisyonu TTIP Başmüzakerecisi Ignacio Garcia Bercero, FTI Başkanı Louise Harvey, TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Dr. Bahadır Kaleağası, İş Holding CEO’su, Türk - Amerikan Platformu ve TÜSİAD Transatlantik Görev Gücü Başkanı İlkem Şahin, İstanbul Economics kurucu ortağı Sinan Ülgen ve Avrupa Parlamentosu Liberal Demokratlar Grubu Başkanı Graham Watson. FTI Consulting, TÜSİAD ve İstanbul Economics tarafından düzenlenen “Türk İş Dünyası ve Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı” başlıklı panel 5 Haziran‟da Brüksel‟de gerçekleşti. Türkiye'nin AB nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel yaptığı açılış konuşmasında AB – ABD arasındaki serbest ticaret ve yatırım anlaşmasının dünyanın geleceğini şekillendireceğine ve bu sürece Türkiye‟nin dahil olmasının tüm taraflar için ek faydaları olacağına dikkat çekti. Avrupa Parlamentosu Liberal Demokratlar Grup Başkanı Graham Watson ise yaptığı konuşmada Türkiye‟de yaşanan gelişmelerin demokratik geçiş sürecinin işareti olduğuna vurgu yaptı. Watson aynı zamanda Türkiye‟nin son yıllarda kaydettiği ekonomik gelişimin ve kurduğu güçlü ikili ticaret ilişkilerinin etkileyici olduğunu belirtti. Öte yandan AB kurum ve temsilcilerinin Türkiye ve Türkiye‟ye ilişkin konulara bakış açılarının yüzeysel ve sınırlı - 135 –
olduğu eleştirisini getirerek, AB - Türkiye ilişkisinde potansiyelin henüz tam olarak ortaya çıkarılamadığını kaydetti. Panelde ele alınan temel unsurlar ve görüşler şöyle: AB – ABD arasında imzalanacak nihai anlaĢmanın AB ticaret ortakları ve küresel ticaret üzerindeki etkileri: TTYO anlaşmasının tamamlanması halinde, AB ile ikili ticaret anlaşması bulunan ülkeler ve Gümrük Birliği ülkeleri anlaşmanın iki dev ekonomide sağlayacağı toparlanma ve büyüme sayesinde uzun vadede fayda sağlayacak. AB – ABD arasındaki anlaşmanın olumlu etkileri küresel alanda da hissedilecek. Anlaşma aynı zamanda gelecek dönemde diğer ülkelerle yapılacak müzakereler için bir çerçeve oluşturacak, dolayısıyla ikili ticaret ilişkilerinin gelişimini destekleyecek. Ayrıca AB – ABD anlaşmasının çok taraflı ticaret ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) süreçleri üzerinde de olumsuz bir etki yaratmayacağı beklenmekte. Tüm bu unsurlar göz önünde bulundurulduğunda müzakerelerin biran önce başlatılarak hızlı bir şekilde tamamlanması gerekmekte. TTYO’nun Türkiye üzerindeki etkileri: TTYO‟nun Türkiye ile taraflar arasındaki ilişkilere olan etkisinin dikkatle ele alınması gerekmekte. İçinde bulunduğumuz dönemde Türkiye ekonomisinde büyüme eğiliminin yavaşladığı gözlemlenmekte. AB ve ABD ekonomilerindeki durgunluk bu gelişmelere sebebiyet veren önemli unsurlar arasında. Dolayısıyla AB ve ABD ekonomisinde toparlanma ve büyüme sağlayacak adımlar uzun vadede Türkiye‟ye de fayda sağlayacak. Ancak anlaşmanın Türkiye üzerindeki olumlu etkilerinin artırılması için TTYO müzakerelerinin katılımcı bir anlayışla yürütülmesi gerekiyor. Bu bağlamda dört temel strateji ön plana çıkıyor: ► ► ►
►
Müzakere sürecinde Türkiye ile düzenli diyalog halinde olmak, AB – ABD müzakerelerine Türkiye’nin gözlemci ülke olarak katılması, Türkiye – ABD serbest ticaret anlaĢması müzakerelerinin eĢzamanlı olarak sürdürülmesi, AB – ABD arasındaki nihai anlaĢmaya AB üyelik sürecinde olan ve gümrük birliğini tamamlamıĢ ülkeleri kapsayan bir madde eklenmesi.
Türkiye – AB ĠliĢkileri: AB üyelik süreci Türkiye‟de demokrasinin ilerlemesi ve hukuk devleti olma yolunda önemli bir unsurdur. Bahadır Kaleağası‟nın dile getirdiği üzere Türkiye‟nin AB üyeliği, gün geçtikçe AB içerisinde alınan kararlardan daha fazla etkilenen Türkiye‟nin karar alma süreçlerine dahil olması açısından da değerlendirilmeli. Dolayısıyla AB üyelik süreci aynı zamanda ulusal egemenlik kapsamında da anlam taşımakta. TTYO sürecine Türkiye‟nin dahil olmasına ilişkinse AB Komisyonu Ticaret Genel Müdürlüğü Direktörü Gacia Bercero‟nun da dile getirdiği üzere AB kurum ve yetkilileri tarafından uygun modellerin incelenmesi gerekmekte. Düzenli bilgilendirme diyalogu planı konusunda halihazırda Türk yetkililere bilgi verilmiş bulunmakta. Öte yandan AB Komisyonu Türkiye‟nin ABD ile eşzamanlı STA müzakerelerine başlamasına destek sağlayacak. Bu bağlamda Bahadır Kaleağası BUSINESSEUROPE Başkanı Jürgen R. Thumann‟ın AB Komisyonu Başkanı Barroso‟ya göndermiş olduğu mektupta Türkiye‟nin halihazırda transatlantik ekonomisine dahil olduğu ve AB - ABD anlaşmasında Türkiye‟nin sürece dahil edilmesi yönünde Avrupa iş dünyasının desteğini açıkladı. - 136 –
Türkiye – ABD ĠliĢkileri ve STA: Başbakan Erdoğan‟ın son ABD ziyareti sırasında dile getirildiği gibi ABD, Türkiye ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi hedefini benimsemekte ve uygun bir yöntem geliştirilerek Türkiye‟nin TTYO sürecine dahil edilmesini desteklemekte. Öte yandan Sinan Ülgen‟in belirttiği üzere ABD – Türkiye arasındaki olası STA müzakereleri, hazırlık dönemi de dahil olmak üzere karmaşık ve zorlu bir süreç olacak. Türkiye‟de konuya ilişkin mevcut bakış açısı kapsamlı olmamakla birlikte, sadece pazar erişimi ve ihracat artışı yönünden ele alınmakta. Oysaki görüşmelerin siyasi yönü kayda değer zorluklar yaratacaktır ve bu yönde kapsamlı ön hazırlıklar yapılması gerekmekte. Özellikle Gümrük Birliği müzakerelerinde detaylı olarak ele alınmayan işçi hakları, fikri mülkiyet hakları, kamu alımları ve hizmetler gibi alanlarda tıkanmaların yaşanabileceği göz önünde bulundurulmalı. Bu konular ancak siyasi irade ile çözülebilecektir. Ayrıca ABD ile yapılacak bir STA‟nın AB - Türkiye ilişkileri üzerinde olası etkilerinin dikkatle incelenmesi gerekmekte. Tüm bu unsurlar göz önünde bulundurulduğunda ABD - Türkiye STA müzakerelerinin AB – ABD arasındaki müzakerelerle eşzamanlı başlatılma ihtimali oldukça düşük. Öte yandan AB ve ABD arasındaki anlaşmanın ölçeği sebebiyle daha yavaş ilerleyeceği düşünüldüğünde Türkiye‟nin çalışmalarına hızla başlaması halinde, AB - ABD arasında nihai anlaşmayla eş zamanlı olarak müzakere sürecini tamamlanabilir. Türk iĢ dünyasının rolü: Türkiye, iş dünyası temsilcileriyle birlikte sürece dahil olma yönünde kayda değer bir istek ve kararlık göstermekte. Türkiye‟nin TTYO‟ya dahil edilmesi ve ABD ile eşzamanlı STA çalışmalarına başlanması için iş dünyasının desteği kritik öneme sahip. Ancak önümüzdeki dönemde iş dünyasından paydaşların bu süreçlere katılımı için mevcut mekanizmalar yetersiz olduğundan etkili modeller oluşturulmalı ve uygulanmalı. Sonuç olarak, TTYO kapsamında Türkiye‟nin müzakere sürecine dahil edilmesi üzerine ilgili tarafların hemfikir olduğu görülürken, henüz bu yönde hangi modelin izleneceği kesinleşmemiştir. AB – ABD müzakerelerinin Haziran ayında başlatılmasının hedeflendiği göz önünde bulundurulduğunda, konu ile ilgili inceleme ve görüş alışverişinin hızlı bir şekilde ilerlemesi ve karara vardırılması gerekmekte. Aynı şekilde ABD – Türkiye arasındaki temasların ve olası bir STA üzerine ön çalışmaların ivedi bir şekilde yapılması gerekmekte. Her iki konuda da Türk iş dünyasının sağlayacağı destek kritik önem taşımaktadır. . İçindekiler sayfasına dönmek için ***
- 137 –