Megaron 2006-2

Page 1

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

YTU Arch. Fac. e-Journal Volume 1, Issue 2-3, 2006

YAPI KİTABELERİNİN KONYA İLİNİN SELÇUKLU DÖNEMİ KENTSEL GELİŞİMİNİN BELİRLENMESİNDE KAYNAK OLARAK KULLANILMASI Mert Nezih RİFAİOĞLU Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Ankara, Türkiye mertnezih@arch.metu.edu.tr

ÖZET Yapı kitabeleri, doğrudan yapı üzerine yerleştirilmiş ve vakfiyeler gibi belirli bir yapı veya yapılar kümesi için özel olarak hazırlanmış yazılı belgeler olduğundan araştırmacılara bulunduğu binanın mimarı, yapım tarihi, yaptıranı, bina tipi, zaman içinde geçirmiş olduğu onarımlar, restorasyonlar gibi çok sayıda doğru ve kullanılabilir bilgiler vermektedirler. Konya, Anadolu’da kervan yolları üzerinde ki konumu, coğrafi özellikleri ve Selçuklu Devleti’nin başkenti olarak önemini uzun yıllar boyunca sürdürmüş bir kenttir. Türk-İslam mimarisinin yoğun olarak uygulandığı ve bu nedenle de döneminin en parlak şehirlerinden biri olan Konya, günümüzde de mevcut tarihsel mimari kimliği ile önemini sürdürmektedir. Bu çalışmanın amacı, yapı kitabelerinden elde edilen özgün bilgilerin derlenerek Konya ilinin Selçuklu döneminde ki imar faaliyetlerinin kent gelişimine olan etkisini ve kentin yayılım akslarının yönlerini saptamaya çalışmaktır. Hedeflenen amaca ulaşabilmek için çalışmada izlenen yöntem; kaynak taraması, yapı kitabelerinin dökümünün yapılıp gruplandırılması, yorumlanması ve elde edilen sonuçların haritalara aktarılarak görsel malzemelerin oluşturulmasıdır. Yapı kitabelerinin içerdiği bilgilerin kentsel ilişki içerisinde yorumlanıp haritalandırılması ile ilgili araştırmaların neredeyse yok denecek kadar az oluşu, bu çalışmanın konu ile ilgili bir deneme olarak nitelenmesini gerekli kılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yapı kitabesi, Konya, Selçuklu dönemi, Kentsel gelişim

ABSTRACT Inscription Panels as a Source to Document the Urban Development in Konya During the Seljuk Period The inscription panels are primary written documents placed on buildings, containing special utilizable information such as the date of construction, donor, architect or artist, the type of the building as well as additions, alterations, restorations related to the building or a group of buildings. The importance of the city of Konya continued through the ages because of its specific location on the caravan road, its geographic features, political importance during the Seljuk period. It developed especially in the Seljuk period as their capital. They constructed many beautiful and elaborate buildings during this period, many of which are still standing. The aim of this paper is to clarify urban development in the city of Konya during the Seljuk period by using information coming from the inscription panels. The methodology used began with a literature survey, followed by documentation and classification of the related inscription panels and the transfer of this information to maps for constituting visual documents. This study should be qualified as an essay related with the present topic because of insufficient studies on the inscription panels as a source to document urban development of the cities. Keywords: Inscription panel, Seljuk Period, Konya, Urban development.

99


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

1.GİRİŞ Kentlerin tarih içinde ki gelişimlerinin aynası olan mimari yapıtlar, araştırmacılara kentin ekonomik yapılanması, yapım sistemi ve malzeme kullanımında ki farklılaşmalar, hayat biçimi, kentin gelişim aksları, tercih edilen yapı tipleri gibi çok yönlü bilgiler veren önemli belgelerdir. Şüphesiz, mimari yapıtların incelenmesinde çeşitli bilgi ve belgelerden yararlanmak gerekmektedir. Bu kaynaklar birinci el ve ikinci el kaynaklar olarak iki başlıkta sınıflanabilmektedir. Birinci el kaynaklarda yapı kitabeleri yani yazıtlar gibi doğrudan yapı üzerine yerleştirilmiş ve vakfiyeler gibi belirli bir yapı veya yapılar kümesi için özel olarak hazırlanmış yazılı belgeler bulunmaktadır. İkinci el kaynaklar ise, gerek çeşitleme, gerekse sayı yönünden birincilere oranla daha çok olan yazılı ve resimli belgelerdir. Bunlar, anonim Tevarih-i Ali Osmanlar, Şehnâmeler, Zafernâmeler, özel tarihler ve Vekayi’nâmeler gibi daha çok olaylar dizinini aktaran tarih yazmalarıdır [1]. Bu kaynakların yanı sıra arşivlerde saklandırıldıkları için arşiv belgeleri olarak adlandırılan ferman, emir, berat, tahrirler, şeriye mahkeme sicilleri , mühimme ve maliye defterleri ile müteferrik defterler de başvurulması gereken Osmanlı dönemi kaynaklarındandır. Ayrıca, gezi yapıtları olan seyahatnameler, içerdikleri çizimsel belgelerle de mimarlık tarihine önemli katkıda bulunurlar. Ülke ölçeğindeki haritalar, bölge ölçeğindeki topoğrafik haritalar, salt bir yerleşmeyi gösteren küçük ölçekli harita ve krokilerin yanı sıra, genel kent görünümlerini, kentin bir bölümü ya da bir sokağını ve tek yapıları betimleyen gravürler de kentsel dokunun ve yapıların zaman içerisindeki değişiminin izlenmesi için çok önemli belgelerdir [2].

Yukarıda da belirtildiği gibi tarihin çeşitli dönemlerine tanıklık etmiş mimari yapıtların incelenmesinde mevcut kaynaklardan yararlanarak sadece yapılar özelinde değil o dönemin sosyal, politik, ekonomik özellikleri ile ilgili de bilgiler elde edilmektedir. Bu çalışmanın temel kaynağını oluşturan yapı kitabeleri birinci el kaynaklardan olup, bina üzerine yerleştirildiklerinden yapılar hakkında en güvenilir bilgiyi veren belgelerdir. Fakat yapı kitabeleri; yerinin değiştirilmesi, daha geç bir tarihte binaya yerleştirilmesi, başka bir binadan getirilmesi gibi sebeplerden dolayı bulunduğu binaya ait olmayabilir. Bu sebeple yapı kitabelerinden gelen bilgilerin sağlam bir zemine oturabilmesi için öncelikle bulunduğu binaya ait olup olmadığı kontrol edilmelidir. Yapı kitabelerinde, yapının kimin tarafından hangi hükümdar döneminde yaptırıldığı, yapım tarihi ve fonksiyonu hakkında bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca çok nadir olarak da, ilk inşaat döneminden günümüze kadar geçen zamanda yapılmış olabilecek onarımlar ve/veya her çeşit müdahale hakkında koruma alanında kullanılabilecek çok yararlı bilgiler de içermektedirler [3]. Metni içinde tarih vermeyen kitabelerin kullanılan malzeme, biçim ve yazı stili açısından değerlendirilerek tarihlenmeleri mümkün olabilmektedir. Örneğin; Kartuşlu kitabelere Selçuklular döneminde örnek yokken, Osmanlı dönemi yapıları üzerinde yer alan hemen hemen bütün kitabeler kartuşludur [1]. Konya’daki Türk kitabeleri üç dil ile yazılmıştır. Selçuklular zamanında yazılan kitabeler Arapça ve Farsça’dır. Karaman ve Osman oğulları zamanındakilerin bir kısmı Arapça, bazıları da Türkçe’dir [4]. Tarihsiz kitabelerin bazılarında da hükümdarların ismi ve unvanlarından yaklaşık bir tarih önerisi yapılabilmektedir.

100


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Özellikle Selçuklu döneminde sultanların isimleri başına eklenen unvanların bir kısmı, geneldir ve hepsi tarafından kullanılmıştır. Bir diğer kısmı ise yalnız bazı sultanlar tarafından ve saltanatlarının farklı dönemlerinde kullanılmıştır [1]. Türk - İslâm mimarisinde yapılar açısından detaylı ve çok yönlü bilgiler edinebildiğimiz yapı kitabeleri günümüz araştırmacılarına çok farklı boyutlarda çalışmalar yapabilmelerine imkan sağlamaktadırlar. Bu sebeple kitabelerden elde edilen bilgilerin önemi gün geçtikçe artmakta ve kullanım alanları genişlemektedir. 2. ÇALIŞMANIN AMACI ve YÖNTEMİ

yararlanılarak Selçuklu döneminde kentin hangi yönlerde geliştiğini, imar faaliyetlerinin hangi dönemlerde yoğunlaştığını, kentin yapı stokunun niteliğini anlamaya çalışıp elde edilen verileri görsel anlatımla sunmayı amaçlayan bir denemedir. Bu denemenin amaçlarından biri olan yapı kitabelerinden gelen bilgilerin topluca bir bütün halinde incelenip kentsel ölçekte sonuçlar çıkarabilmenin yanında bir başka amacı da, tek yapı ölçeğinde mimari yapıtların araştırmalarında çok önemli ve değerli kaynaklardan olan yapı kitabelerinin, kentsel ölçekte yapılacak araştırmalar içinde ne kadar önemli ve kullanılabilir olduklarının sınanmasıdır.

2.1. Amaç 2.2. Yöntem Selçuklu döneminde, Konya başkent olarak çok yoğun imar faaliyetlerine uğramıştır. Kentte çok sayıda kamu binası, dini binalar, çarşılar, konutlar inşa edilmiş yeni yerleşim alanları açılmıştır. Bu imar faaliyetleri sonucunda kent hızlı bir biçimde gelişmiş ve Anadolu’nun en önemli kentlerinden biri haline gelmiştir. Fakat, Selçuklu dönemi yapılarının çoğu günümüz Konya kent dokusunda bulunmamaktadır. Şöyle ki, H Karpuz, “yaklaşık 100 yıl önce, F. Sarre’nin tanımladığı kent dokusu Osmanlı dönemi Konya’sı ve Selçuklu kent dokusu hakkında önemli ipuçları veriyordu. 60 yıl önce V. Gordlevski araştırmalar yaptığı Konya’nın Selçuklu dönemindeki halini tasavvur edebiliyordu. Osmanlı kent dokusundan hareketle Selçuklu kent dokusunu hayal edebilirdik. Bugün bu imkandan mahrum bulunmaktayız” [5] ifadesinde Konya’nın tarihi kentsel dokusunu gün geçtikçe kaybettiğini ve imar faaliyetleri sonucu yeni yapılaşmaların eskiye dair bütün bilgileri sildiğine işaret etmektedir Bu çalışma; Selçuklu döneminde var olan bugün de varlığını sürdüren veya yok olmuş yapıların yapı kitabelerinden elde edilen bilgilerden

Konya’da farklı niteliklerde bilgiler içeren çok sayıda kitabe bulunmaktadır. Şöyle ki, A.A. Yasa, “Anadolu Selçukluları döneminde Konya’da inşa edildiklerini belirleyebildiğimiz 281 yapıya ait – tarihsiz kale kitabeleri de dahil olmak üzere – inşa, onarım, sanatçı, mütevelli, sanduka veya mezar taşı, âyet kitabesi gibi farklı nitelikte 76 kitabe tespit edilmiştir.Bu kitabeler 35 yapı ve 33 bani ismi vermektedir. En erken tarihlisi 1155, en geç tarihlisi ise 1301 yılına aittir” [6] ifadesinde kitabelerin niteliklerinin farklılığını ve hangi dönemler arasında bulunduklarını tanımlamaktadır. Buna göre, İ.H. Konyalı’nın, 1106 yılına tarihlenen Danişmentliler dönemine ait bir burç kitabesinin olduğundan bahsetmesine karşın, Konya’da bulunan diğer tüm kitabelerin I. Mesud dönemi (1116-1155) ile II. Gıyaseddin Mesud dönemi (1282-1298) arasında bulundukları sonucu çıkmaktadır. Bu çalışmayı gerçekleştirmek için ilk olarak 1155 yılından 1300 yılına kadar Selçuklu dönemi yapı kitabelerinin incelendiği kaynaklar taranmış ve elde edilen bilgiler anlatım ve okuma kolaylığı sağlayabilmek amacı ile tablolara aktarılmıştır (Bkz.Tablo

101


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

1; 2.1,2.2; 3). Çalışmanın bu ilk etabında en çok yararlanılan dört kaynağın, A.A. Yasa, Z.Atçeken, M.Önder, R.Duran’ın yazılı metinlerinden gelen bilgiler oluşturmuştur. Elde edilen bilgiler; bina ismi, yapı kitabesinin konumu, binanın yapım tarihi, yaptıran (bani), yazı stili, malzeme ve form, dönemi olmak üzere yedi grup altında sınıflandırılmaya çalışılmıştır. Tablonun her satırında ayrı bir yapı kitabesi için bilgiler derlenmiş ve kullanılan kaynaklar ilgili satırın sonunda belirtilmiştir. Böylece her kitabe için derlenen bilgilerin daha sonraki çalışmalarda da kolay ulaşılabilir olması sağlanmıştır. Tablolarda son sütunda binaları niteleyen kodlar ve yapım tarihlerine göre belirlenmiş renkler bulunmaktadır. Kodlar yapı türünü belirleyecek nitelikte hazırlanmıştır. Örneğin, Camii yapısı “C” kodunu alırken, türbe yapısı “T” veya mescit yapısı “Me” koduyla sınıflanmıştır. Renkler ise, her elli yıllık yapım diliminde değişecek şekilde belirlenmiştir. Örneğin, 1106-1155 yılları arasında yapılan yapılar kırmızı renk, 12001250 yılları arasında yapılan yapılar kahverengi renk almışlardır. İncelenen yapılara kod ve renk bilgisinin atanmasında ki amaç, çalışmanın ikinci etabını oluşturulacak olan kentin gelişim haritalarının okunabilirliğine katkı sağlamalarıdır. Çalışmanın ikinci etabında, tablodan gelen elli yıllık yapım dilimlerini sembolize eden renklerin ve yapı türlerini tanımlayan kodların haritaya nakledilerek değerlendirilmesi yapılıp kentin gelişim halkalarının gösterildiği bir harita hazırlanmaya çalışılmıştır(Bkz. Şekil:1,2). Bu amaçla, öncelikle Konya iline ait şehir haritası elde edilmeye çalışılmış kaynak olarak Z.Atçeken’in 1998 yılında yayınlanan “Konya’daki Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması” başlıklı çalışmasının sonuna eklenen ve Konya’daki anıtların gösterildiği 1/1000 ölçekli Konya

şehir haritası bilgisayar ortamında çizilerek sayısallaştırılmıştır. H.Karpuz’un 2001’de yayınlanan “Konya’nın Selçuklu Kent Dokusu Ve Son Yıllarda Yok Olan Anıtları” başlıklı çalışmasında yayınladığı Konya surlarının gösterildiği harita ve T. Baykara’nın 1985’de yayınlanan “Türkiye Selçukluları Devrinde Konya” başlıklı çalışmasında yayınladığı harita bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Daha sonra bu üç haritanın çakıştırılması ile Konya şehir haritası üzerinde surların yerleri de belirlenmiştir. Surların günümüzde var olmaması sebebiyle haritada sınırları kalın kesik çizgiler olarak gösterilmiştir. Elde edilen haritaya, önce incelenen yapıların yerleri yapım yıllarını niteleyen renkleri ile işlenmiştir1(Bkz. Şekil:1). Bu ilk haritadan yola çıkarak kentin 1106-1300 yılları arasında gelişiminin üç safhada olduğu sonucuna ulaşılmış2 ve bu safhaların alansal dağılımı kent haritasına işlenmiştir. Gelişim safhaları bağlı bulundukları dönemin renginde olup binaları kapsayacak şekilde tarama ile ifade edilmişlerdir. Örneğin, 1200-1250 yıllarına ait yapıların oluşturduğu bölgeler kahverengi çizgilerle taranmıştır. 3. KONYA’NIN SELÇUKLU DÖNEMİNDE Kİ FİZİKİ DURUMU 1

Bu yazıda kentin gelişim safhalarını gösteren harita yapı kitabelerinden gelen yapım tarihlerine göre hazırlanmıştır. Bu sebeple tablodaki renkler sadece yapım tarihlerine referansla belirlenmiş ve haritalar hazırlanmıştır. Dönemlere bağlı kentin gelişimi, banilerin seçtikleri öncelikli bölgeler gibi farklı konu başlıklarında elde edilen bilgilerin görsel belgeleri gelişim aşamasında olduklarından bu yazıda sunulmamıştır.

2

1300 yılında yapılan Ferhuniye Türbesi ve Mesciti Tablo 3’de ayrı bir renk alıp haritaya işlense de noktasal bir örnek olduğu için dördüncü bir gelişim safhası olarak nitelenmemiştir.

102


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Konya, Anadolu’da kervan yolları üzerinde ki konumu, coğrafi özellikleri ve Selçuklu Devleti’nin başkenti olarak önemini uzun yıllar boyunca sürdürmüş bir kenttir. Türkİslam mimarisinin yoğun olarak uygulandığı ve bu nedenle de döneminin en parlak şehirlerinden biri olan Konya, günümüzde de mevcut tarihsel mimari kimliği ile önemini sürdürmektedir. Kitabeleri bulunan ve 1155 ile 1300 yılları arasında kentte inşa edilmiş olan yapılar; Cami, Mescit, Türbe, Medrese, Han, Kervansaray, Hankah ve Zaviyedir. Konya’nın H.550/M.1155 yılında Alaeddin Tepesi’nde sur içinde başlayan imar faaliyetleri, Türk fethinden H.618/M.1221’e kadar olan sürede bir açık kent biçiminde evrimleşmiş, 1221’den sonra ise, yeni çevre suru yapılarak bir kapalı kent haline gelmiştir [7]. Kitabelerden gelen bilgiler ışığında; 1221’e kadar açık kent biçiminde evrimleşen kentte kuzey yönde H.604/ M.1207 yılında Mihmandar Mescidi, H.607/M.1210 yılında Akıncı Mescidi ve H..610/ M.1213 yılında Beşarebey (Ferhuniye) Mescidi; güney yönde ise H.617/ M.1220 yılında Şerefkuruş Mescidi ve Kale-i Cerp Mescidi’nin inşa edildiği tespit edilmiştir. H.550/M.1155 yılında inşa edilen Alaeddin Cami’nin H.616/1219 ve H.617/1220 yıllarında da imar gördüğünü ve zaman içinde oluşmuş bir yapı grubu özelliğinde olduğunu anlamaktayız. Kentin farklı noktalarında bulunan ve ardı ardına inşa edilen mescitlerin çevrelerinde de bir yerleşme birimi olduğu varsayılmaktadır. Şöyle ki; Ö.Ergenç Osmanlı dönemi mahallelerini; “Aynı mescidde ibadet eden cemaatin aileleri ile birlikte ikamet ettikleri şehir kesimi” diye tanımlamaktadır. Selçuklu döneminde de bu tanımın en azından Konya ili için geçerli olabileceği düşünülmektedir [8].

surun yapım tarihinden önce H.612/M.1215 yılında şehrin güneyinde ve daha sonra inşa edilecek olan dış surun dışında Larende kapısı ile At Pazarı kapısının arasında Hacı Ferruh (Akçe Gizlenmez) Mescidi’nin inşa edildiğini yapı kitabelerinden öğrenmekteyiz (Bkz.Tablo 2.1;Şekil:1). 1215 yılından 1221 yılına kadar geçen dönemde mescidin etrafında mahallelerin de olduğunu veya oluştuğunu farz edersek 1221’den sonra kapalı kent haline gelmiş olduğu iddia edilen Konya’nın dış surunun dışında da yerleşimin olduğunu ve bu yerleşimin dış sur inşa edilmeden önce oluştuğunu düşünebiliriz. 1221 yılından sonra Konya’da ki imar faaliyetleri dış sur ile iç sur arasında yoğunlaşmaktadır. Kent 13.y.y.’ın ikinci yarısından sonra sur dışında ki yapılaşmasını arttırmaktadır. H.656/M.1258 yılında Sahip Ata Cami’nin Larende Kapısı civarında inşasından sonra kentin dış surunun dışında güney,güney-doğu ve güney-batı yönlerinde çeşitli yapıların inşa edilmiş olduğu gözlenmiştir (Bkz.Tablo 3; Şekil:1). H.550/M.1155 yılında iç kalenin içinde Alaeddin Tepesi’nde inşa edilen Alaeddin Cami ile başlayan imar faaliyetleri 13.yüzyıl boyunca hızla ilerlemiş ve çok sayıda yapı yapılmıştır. Kentte ki imarın, merkezi Alaeddin tepesi olmak üzere, merkezden yayılan halkalar biçiminde yayıldığı dikkat çekmektedir (Bkz. Şekil:2). Kent Selçuklu döneminde sürekli bir büyüme göstermiş, özellikle 13.yüzyılın ortasından sonra dış surun dışına doğru büyümesini sürdürmüştür. 4. SONUÇLAR Selçuklu dönemi yapı kitabelerinden gelen bilgiler ışığında Konya ilinin kentsel gelişimine dair aşağıda açıklanan sonuçları çıkarmak mümkün olmuştur.

1221’de inşa edilen çevre suruna ait bir yapı kitabesine rastlanmamıştır. Fakat, dış

103


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Kentin, 1106-1155 yılları arasında Danişmentliler, I.Mesud ve II. Kılıç Arslan döneminde Alaeddin tepesinde Alaeddin Camii, II. Kılıç Arslan Türbesi ve Köşkü yapılarıyla birlikte iç kale içinde gelişen bir kent olduğu belirlenmiştir. 1203 yılına kadar belgelenmiş yapı kitabesi olmadığından o döneme ait yapıların varlığı hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. 12031243 yılları arasında I.Gıyaseddin Keyhüsrev, I.İzzettin Keykavus, I.Alaeddin Keykubad ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemlerinde kentte yoğun imar faaliyetleri gözlenmektedir. Bu dönemde kent dış kale ile iç kale arasında genişlemeye başlamıştır. İç kale dışında ilk yapılaşma 1207 yılında I.Gıyaseddin Keyhüsrev dönemine raslayıp Mihmandar Mescidi ile olmuştur. Mescit kentin o zamanki en kuzey ucunda o dönemde mevcut olmayan dış kalenin Halkabegüş kapısının olduğu bölgede konumlanmıştır. Mihmandar Mescidini takiben kentin kuzey yönünde ki gelişiminin Akıncı Mescidi, Beşarebey Mescidi ile devam ettiği gözlenmiştir.

Yapı kitabelerinden gelen bilgilerin derlenmesinden çıkan bu sonuçlar, Konya ilinin Alaeddin tepesinde başlayan yapılaşmasını önce kentin kuzey yönünde, daha sonra güney yönünde sürdürdüğünü ve merkezden dışa doğru yayılan bir bütünlükte geliştiğini görmemiz açısından önem arz etmektedirler. Bu yazının oluşmasına çok değerli katkısını eksik etmeyen hocam Prof. Dr. Ömür BAKIRER’e çok teşekkür ederim.

Kent kuzey yönünde ki gelişimini I.İzzettin Keykavus döneminde inşa edilmiş olan Hacı Ferruh (Akçe Gizlemez) Mescidi, I.Alaeddin Keykubad döneminde Şerefkuruş Mescidi, Kale-i Cerp Mescidi, II.Giyaseddin Keyhüsrev döneminde de Sırçalı Medrese yapılarıyla güney yönüne kaydırmıştır. Hem iç kalenin hem de dış kalenin dışında ilk inşa edilen yapıların mescit yapısı olması dikkat çekmektedir. 1251-1288 yılları arasında II.İzzettin Keykavus ve kardeşleri, II. İzzettin Keykavus - IV. Rukneddin Kılıç Arslan, IV. Rükneddin Kılıç Arslan, III. Giyaseddin Keyhüsrev ve II. Gıyaseddin Mesud dönemlerinde kentin sınırlarının oldukça genişletildiğini görüyoruz. 1258 yılında inşa edilen Sahip Ata Cami’sinden sonra kentteki imar hareketleri güneye kaymıştır. Kent; güney, güney-doğu ve güney-batı yönlerinde genişlemesine devam etmiştir.

104


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Tablo 1. Yapı Kitabeleri 1106-1200 YAPI KİTABESİNİN KONUMU

MALZEME ve FORM

DÖNEMİ

KAYNAK

taş

Danişmentliler

Konyalı,İ.H 1964:85.

I. Mesud Dönemi

Önder,M., 1971 : 97 Yasa, A.A., 2001: 435

C1

ahşap

Kufi, iki satır

II. Kılıç Arslan Dönemi

Önder,M., 1971 : 99 Yasa, A.A., 2001: 435

C1

ahşap

Kılıç Arslan bin Mes’ud bin Kılıç Arslan

Sülüs, iki satır

II. Kılıç Arslan Dönemi

Duran,R., 2001: 69 Yasa, A.A., 2001: 435

T1

çini

Kılıç Arslan

--Üç satır

---

II. Kılıç Arslan Dönemi

Önder,M., 1971 : 199 Yasa, A.A., 2001: 435

YAPIM TARİHİ

YAPTIRAN

Konya Mevlana Müzesinde

500 H. 1106 M.

Danişmend Gazi’nin torunu İsmail’in oğlu Siracü’d-din Ahmet

----

Minber kapısı üstünde

550 H. 1155 M.

Mes’ud bin Kılıç Arslan

Kufi, tek satır

Alaeddin Camisi

Minber kapısını çevreleyen silme üzerinde

550 H. 1155 M.

Mes’ud bin Kılıç Arslan

II. Kılıç Arslan Türbesi

Türbe külahı etrafında

Tarihi bilinmiyor dönemi biliniyor

II. Kılıç Arslan Köşkü

Orjinalinde kuzey cephede sivri kemerli pencereyi kuşatan şerit levha üzerinde

Tarihi bilinmiyor dönemi biliniyor

BİNA İSMİ

Burç Kitabesi

Alaeddin Camisi

105

YAZI STİLİ

KOD

B1

● ● ● ● K


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Tablo 2.1: Yapı Kitabeleri 1200-1250 BİNA İSMİ

YAPI KİTABESİNİN KONUMU

YAPIM TARİHİ

YAPTIRAN

YAZI STİLİ

Burç Kitabesi (Ehmedek)

Konya Taş ve Ahşap Eserler Müzesinde no:872.

600 H. 1203-1204 M.

Siracü’d-din Ali bin Ahmet bin İsmail

--Dört satır

604 H. 1207 M.

Mahmud bin Yusuf

Sülüs, beş satır

607 H. 1210 M.

Cemalü’d-din Ishak bin emir Ali

Dört satır

Mihmandar Mescidi

Akıncı Mescidi (Cemaleddin İshak Camii)

Mescitin batı cephesinde (Orjinalinde son cemaat yerinde) Konya Taş ve Ahşap Eserler Müzesinde no: 904 (Orjinalinde giriş kapısının üstünde) Giriş kapısının üstünde

607 H. 1210 M.

Emir-i Ebubekir bin Hacı İbrahim

Altı satır

Beşarebey (Ferhuniye) Mescidi

Giriş kapısının üstünde

610 H. 1213 M.

Zeyneddin Beşarebey

Sülüs, dört satır

Seyfeddin Ferruh Kervansarayı

Alaeddin Camisi

Alaeddin Camisi

kerfuruş Mescidi

Doğu cephede portalin kavsara kemerinin üstünde Konya Taş ve Ahşap Eserler Müzesi no:1388 Kuzey cephede (Doğudan batıya ilk kitabe) Kuzey cephede (Doğudan batıya dördüncü kitabe) Konya Taş ve Ahşap Eserler Müzesi no: 903

612 H. 1215 M.

Hacı Ferruh

612 H. 1215 M.

Burç Beyi Seyfü’d-din Uluğ

616 H. 1219 M.

Keykavus bin Keyhüsrev bin Kılıç Arslan

617 H. 1220 M.

Keykubad bin Keyhüsrev bin Kılıç Arslan bin Mes’ud

617 H. 1220 M.

Hüseyin bin Şa’ban

Beyaz mermer 0.82x0.84m

--Dikdörtgen

Mermer

Dokuzun Hanı

Hacı Ferruh (Akçe Gizlenmez) Mescidi

MALZEME ve FORM

Beş satır

Beş satır

0.79X0.43 m

İki parçadan oluşan taş 0.33x0.39m 1.60x1.10m Mermer 0.65x0.55m

Mermer 0.85x0.60m

--0.67x0.57m

Mermer Dört satır

0.95x1.05m

Mermer Üç satır

Sülüs, beş satır

106

2.80x0.45m

Mermer 0.48x0.47m

DÖNEMİ

KAYNAK

KOD

III. Izzettin Kılıç Arslan

Duran,R., 2001:33 Yasa,A.A., 2001:435

B2

I.Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi

Atçeken,Z., 1998:38 Yasa, A.A., 2001:436

Me1

I.Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi

Atçeken,Z., 1998:39 Duran,R., 2001:34 Yasa, A.A., 2001: 436

Me2

I.Gıyaseddin Keyhüsrev Dönem

Duran,R., 2001:33

Atçeken,Z., 1998:44 Yasa, A.A., 2001: 436

I. Izzettin Keykavus Dönemi

Atçeken,Z., 1998:41 Yasa, A.A., 2001: 436 Önder,M., 1971: 121 Duran,R., 2001:36

I. Alaeddin Keykubad Dönemi I. Alaeddin Keykubad Dönemi

● H

I. Izzettin Keykavus Dönemi

I. Izzettin Keykavus Dönemi I. Izzettin Keykavus Dönemi

Duran,R., 2001:35

Duran,R., 2001:43 Yasa,A.A., 2001:436 Duran,R., 2001:41 Yasa,A.A., 2001:436

Atçeken,Z., 1998:48 Duran,R., 2001:41 Yasa, A.A., 2001: 437

Me3

● Me4

● Ke

● C1

● C1

● Me5


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Tablo 2.2.: Yapı Kitabeleri 1200-1250 BİNA İSMİ

Kale-i Cerp Mescidi

YAPI KİTABESİNİN KONUMU Kuzey cephede Mescidin giriş kapısı üzerinde

Hoca Fakih Türbesi

Giriş kapısı üzerinde

Hatuniye Mescidi

Minare gövdesinin batı yüzünde

Zelve Sultan Mescidi

Mescit kapısı üstünde

YAPIM TARİHİ

YAPTIRAN

617 H. 1220 M.

Şemse’d-din Erdemşah bin el-hac İsma’il

YAZI STİLİ

618 H. 1221 M.

Ahmed Fakih

627 H. 1230 M.

Bedrü’d-din Biremuni Hac bin Mahmud

Tarihi bilinmiyor dönemi biliniyor

Sultan elmuazzam Ala-ed-dünya ve’d-din

---

Sülüs, dokuz satır

Dört satır

Sülüs, dört satır

Şeref Mes’ud Medresesi

Avlu kapısının üstünde

637 H. 1239 M.

Mesud bin Şerefşah

Sülüs, altı satır

Sırçalı (Muslihiye) Medrese

Doğu cephede

640H. 1242-43 M.

Bedrü’d-din Muslih bin Keykubad

Yedi satır

107

MALZEME ve FORM

DÖNEMİ

KAYNAK

---

I. Alaeddin Keykubad Dönemi

Yasa, A.A., 2001: 437

Taş 1.15x0.50m

Mermer ---

Mermer 0.95x1.05m

---

Mermer 1.60x1.40m

I. Alaeddin Keykuba d Dönemi

Atçeken,Z., 1998:50 Yasa, A.A., 2001: 437 Duran,R., 2001:46 Atçeken,Z., 1998:82 Yasa, A.A., 2001: 437 Önder,M., 1971: 131

I. Alaeddin Keykubad Dönemi

Duran,R., 2001:43 Yasa,A.A., 2001:436

I. Alaeddin Keykubad Dönemi

II. Giyaseddin Keyhüsrev Dönemi II. Giyaseddin Keyhüsrev Dönemi

KOD

Me6

● T2

● Me7

● Me8

● Md1

Atçeken,Z., 1998:214

Atçeken,Z., 1998:258 Duran,R., 2001:54

● Md2


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Tablo 3: Yapı Kitabeleri 1250-1300 BİNA İSMİ

YAPI KİTABESİNİN KONUMU

YAPIM TARİHİ

YAPTIRAN

YAZI STİLİ

Emir Celalettin Karatay

Sülüs, tek satır

Sülüs, beş satır

Karatay Medresesi

Doğu cephede

649 H. 1251 M.

Abdulaziz Mescidi

Konya Çini Eserler Müzesi no:914

651 H. 1253-54 M.

---

656 H. 1258 M.

Ali bin elHüseyin ibnu’l-hac Ebubekir (Sahip Ata Fahreddin Ali)

Sahip Ata Camisi

Kuzey cephede

Sülüs, tek satır

MALZEME ve FORM Taş 5.60x0.40m

--1.00x0.85m .

--3.25x0.35m .

Mermer Pir Esad Türbesi

Sandukanın baş ucunda

662 H. 1263-64 M.

Şeyh Es’ad

Anber Reis Türbesi

Konya Taş ve Ahşap Eserler Müzesi no:917

663 H. 1264 M.

Za’imü’d-dar Habeşi Şehabü’d-din Anber

Hat, üç satır

Sahip Ata Hankahı

Giriş kapısının üstünde

668 H. 1269 M.

Ali bin Hüseyin bin Hacı Ebubekir

Dokuz satır

Şeyh Sadrettin Camisi

Giriş kapısının üstünde

673 H. 1274 M.

---

Sülüs, üç satır

---

Abdülmümin Mescidi

Giriş kapısının üstünde

674 H. 1275 M.

Mahmud bin Emirü’l-Hac

Hat, iki satır

-2.25x0.32m

Ateşbaz Veli Türbesi

Türbenin güney cephesinde, pencere üzerinde

684 H. 1285 M.

Yusuf bin İzze’d-din

Sülüs, beş satır

Şeyh Alaman Zaviyesi

Konya Taş ve Ahşap Eserler Müzesi no:1067

687 H. 1288 M.

Seyyid Ahmed Fakih Ahmed Seyyid İbrahim Arab

Sülüs, beş satır

Ferhuniye Türbesi ve Mesciti

Giriş kapısının üstünde

Beş satır

0.85x0.67m

Mermer 0.62x0.54m

-1.20x0.80 m

Mermer

700 H. 1300 M.

Talik, beş satır

---

108

0.75x0.45m .

--0.60x0.65m .

Mermer Dikdörtgen

DÖNEMİ II.İzzettin Keykavus ve kardeşleri Dönemi II.İzzettin Keykavus ve kardeşleri Dönemi II.İzzettin Keykavus IV. Rukneddin Kılıç Arslan Dönemi IV. Rükneddin Kılıç Arslan Dönemi IV. Rükneddin Kılıç Arslan Dönemi III. Giyaseddin Keyhüsrev Dönemi III. Giyaseddin Keyhüsrev Dönemi III. Giyaseddin Keyhüsrev Dönemi II. Gıyaseddin Mesud Dönemi II. Gıyaseddin Mesud Dönemi III. Alaeddin Dönemi

KAYNAK

Atçeken,Z., 1998:218

Atçeken,Z., 1998:98 Duran,R., 2001:56 Atçeken,Z., 1998:100 Yasa, A.A., 2001: 438

KOD

Md3

● Me9

● C2

● Duran,R., 2001:59 Atçeken,Z., 1998:117 Yasa,A.A., 2001:438

Duran,R., 2001:59

T3

● T4

● Ha

Duran,R., 2001:61

● C3

Atçeken,Z., 1998:128

● Me10

Duran,R., 2001:63

Duran,R., 2001:64 Yasa, A.A., 2001: 439 Atçeken,Z., 1998:288 Duran,R., 2001:64 Atçeken,Z., 1998:291 Atçeken,Z., 1998:169

● T5

● Z

● T6


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Şekil 1: Yapı tipleri ve yapım dönemleri 1106-1300

109


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Şekil 2: Konya’nın Selçuklu dönemi kentsel gelişim bölgeleri 1106-1300

110


M. N. Rifaioğlu YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

KAYNAKLAR [1]. Bakırer, Ö., “Mimarlık Tarihi Araştırmalarında Belgelerin Katkıları”, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı 1. Milli Kültür Şürası, Sayı:36, Ekim 1982. [2]. Madran, E., Osmanlı İmparatorluğu’nun Klasik Çağlarında Onarım Alanının Örgütlenmesi 16.-18. Yüzyıllar, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Basım İşliği, Ankara, 2004. [3]. Bakırer, Ö., “Anadolu Selçuklu Dönemi Yapı Kitabeleri”, V. Milli Selçuklu Kültür ve Medeniyetleri Semineri Bildirileri, Konya, 1996. [4]. Karpuz, H., “Konya’nın Selçuklu Kent Dokusu Ve Son Yıllarda Yok Olan Anıtları”, 1. Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi, 1-10, Konya, 2001. [5]. Erdoğan,A., “Kitabelerin Değeri ve Konya”, Konya-4, Konya Halkevi Yayını, 1936. [6]. Yasa, A.A., “Selçuklu Konya’sında Mimari Eserlerin Baniler”, 1. Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi, 423-455, Konya, 2001. [7]. Tanyeli, U., Anadolu Türk Kentinde Fiziksel Yapının Evrim Süreci, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 1987. [8]. Ergenç, Ö., XVI.Yüzyılda Ankara ve Konya, Ankara Enstitüsü Vakfı, Ankara, 1995. [9]. Atçeken, Z., Konya’daki Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması: Konya Şer’iyye Sicil Kayıtlarına Göre, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1998. [10]. Duran, R., Selçuklu Devri Konya Yapı Kitabeleri: inşa ve tamir, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2001. [11]. Konyalı, İ.H., Abideleri ve Kitabeleri İle Konya Tarihi, Konya, 1964. [12]. Önder, M., Mevlana Şehri Konya, Ankara, 1971. Tablo 1; 2.1,2.2; 3 de Yararlanılan Kaynaklar _ 6, 9, 10, 11, 12.

111


YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

YTU Arch. Fac. e-Journal Volume 1, Issue 2-3, 2006

SICAK İKLİM BÖLGELERİNDE SOĞUTMA YÜKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI COMPARISON OF COOLING LOADS IN HOT CLIMATES

F. İlgin ERKMENa , Gülay Zorer GEDİKb, Müjgan ŞEREFHANOĞLU SÖZENb a

İstanbul Ticaret Üniversitesi, Mühendislik ve Tasarım Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, İstanbul,Türkiye ierkmen@iticu.edu.tr b

Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Yapı Fiziği Bilim Dalı, İstanbul,Türkiye ggedik@yildiz.edu.tr, serefhan@yildiz.edu.tr (Makale geliş tarihi / Article arrival date: 20.02.2006, Yayına kabul tarihi / Acceptance date: 03.05.2006)

ÖZET Sıcak iklim bölgelerinde sıcak dönem soğuk dönemden daha uzun sürmektedir. Bu nedenle bu bölgeler için baskın olan sıcak dönem şartları soğutma yükü açısından önem taşımaktadır. Son yıllarda çevre kirliliği nedeniyle yaşanan iklimsel değişimler (sera etkisi, küresel ısınma gibi) enerji harcamalarını ve soğutma konusunu ön plana çıkarmaktadır. Bu çalışma kapsamında, sıcak iklim bölgelerinde yapıların soğutma yüklerinin karşılaştırılması ele alınmıştır. Sıcak nemli iklim tipi için Antalya, sıcak kuru iklim tipi için Diyarbakır illeri seçilerek, verileri ve fiziksel özellikleri belirlenen örnek bir yapı ele alınmış ve belirlenen 21 Temmuz tasarım günü için Soğutma Yükü Sıcaklık Farkı Yöntemi ile (Cooling Load Temperature Difference-CLTD) soğutma yükü hesapları yapılmıştır. İki ayrı sıcak iklim tipi için soğutma yükü sonuçları karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Anahtar kelimeler: Soğutma yükü, iklimsel analiz, ısısal konfor, sıcaklık farkı yöntemi, bağıl nem

ABSTRACT In hot climates, the hot period is longer than the cold period. Therefore, in hot zones, the dominant hot period conditions are critical for the cooling load. Recently, climatic changes due to environmental pollution problems, such as heat effect and global warming, have given primary signifiance to energy consumption issues and cooling. This reserch aims to compare the cooling load of a building in hot climate:The city of Antalya for the hot humid and the city of Diyarbakır for hot dry climatic types are chosen as sample cases. The calculation of cooling load is based on the Cooling Load Temperature Difference (CLTD )method, which is operated on a simple building for the day of design, 21 July. The cooling load calculations are evaluated by compare the results of the two different climate types. Key Words : Cooling load, climatic analysis, thermal comfort, temperature difference method, relative humidity

112


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

1. GİRİŞ Son yıllarda, hızlı nüfus artışı, doğal kaynakların tükenmesi ve çevre kirliliği dünyanın ekolojisini olumsuz olarak etkilemektedir. Atmosferdeki belirli gazların artmasına bağlı olarak sıcaklıkların da arttığı görülmektedir. Günümüzde dünyadaki ortalama hava sıcaklıklardaki artış ve çevre sorunları nedeniyle yaşanan iklimsel değişimler (sera etkisi, küresel ısınma gibi) enerji harcamalarını ve soğutma konusunu ön plana çıkarmaktadır.

yaratmakta ve bağıl neme bağlı olarak hissedilir sıcaklıkta artış görülmektedir (Çizelge 1). Sıcak hava ve yüksek nem oranının yarattığı olumsuz koşullar nedeniyle bu bölgelerde baskın olan sıcak dönem şartları soğutma yükü açısından önem taşımaktadır. Bu çalışmada sıcak nemli (Antalya) ve sıcak kuru (Diyarbakır) iklim koşullarının, belirlenen bir örnek yapı üzerinde toplam soğutma yükü açısından irdelenerek değerlendirilmesi ele alınmıştır.

İklim, yerleşim ve yapı tasarımını etkileyen fiziksel etkenlerin başında gelir. İklimi oluşturan hava sıcaklığı, bağıl nem, rüzgar, güneş ışınımları ve yağışlar kişilerin açık mekanlarda ısısal konfor duygusunu doğrudan etkilediği gibi kapalı hacimlerde de dolaylı olarak etkiler [1].

Çizelge 1. Bağıl neme bağlı hissedilir sıcaklık [2] BAĞIL NEM, (%) 40

Yapılarda ısısal konforu ve enerji korunumunu sağlamaya yönelik çalışmalar, ağırlıklı olarak soğuk dönemde ısıtma enerjisini içermektedir. Ancak konu ısıtma ile sınırlı olmayıp havalandırma ve soğutma unsurlarının bir arada ele alınıp, değerlendirilmesini gerektirmektedir. Bilindiği gibi sıcak iklim bölgelerinde, uzun süren sıcak dönemde ısı kazançlarının fazla oluşu nedeniyle mekanik soğutmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ise enerji kullanımı yönünden çok daha fazla giderlere neden olmaktadır. Ayrıca sıcak-nemli iklim bölgelerinde, nem faktörü konfor açısından olumsuzluk

S I C A K L I K, 0C

Yapı kabuğu, sürekli olarak dış havanın sıcaklığı, nemi, rüzgarlar ve güneşin ışınım etkisi altındadır. Bu etkenler sıcak hava ve soğuk hava koşullarında ayrı ayrı değerlendirilir. Özellikle güneşin ışınım etkisi ve hava sıcaklığı her iki hava koşulunda da yapı içi ısısal konfor açısından önemlidir. Isı bir hacimde insanın konfor duygusunu sağlayan en önemli fiziksel ortam ögelerinden birisidir.

45

50

55

60

65

70

75

80

85

90

43

58

42

54

58

41

51

54

58

40

48

51

54

58

39

46

48

51

55

58

38

43

46

48

51

54

58

37

41

43

46

48

51

54

59

36

38

41

43

45

47

51

54

58

34

36

38

39

41

43

46

48

51

54

57

33

34

36

37

38

41

42

44

47

39

52

55

32

33

34

35

36

38

39

41

43

45

47

50

31

31

32

33

34

35

37

38

39

41

43

45

30

29

31

31

32

33

34

35

36

38

39

41

29

28

29

29

30

31

32

32

33

34

36

37

28

27

28

28

29

29

29

30

31

32

32

33

27

27

27

27

27

28

28

28

28

29

29

30

2. SICAK İKLİM BÖLGELERİNDE SOĞUTMA DÖNEMLERİNİN BELİRLENMESİ Tasarım gereksinimleri açısından sıcak iklim tipleri, sıcak-nemli ve sıcak-kuru olmak üzere iki ana grupta toplanabilir. Bu çalışmada örneklemek amacıyla sıcak nemli iklim tipi için Antalya (36o 06’ ve 37o27 kuzey enlemleri ve 29o 14’ ve 32o27’doğu boylamaları), sıcak kuru iklim tipi için Diyarbakır (37o 55’ kuzey enlemi ve 40o12’doğu boylamı) illeri seçilmiştir. Örnek olarak seçilen bu illerin soğutmaya ihtiyaç duyulan dönemleri belirlenmiştir.

113


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Bu çalışmada; Antalya ve Diyarbakır’ın 10 yıllık dış hava sıcaklıkları, meteorolojik verilerden incelenerek, 21 Temmuz, soğutma yükü hasabı için yıl boyunca max sıcaklığa ulaşılan dönemi temsil eden gün olarak seçilmiştir (Çizelge 2).

için de baskın olan sıcak dönem şartları, soğutma yükü açısından önem taşımaktadır.

Çizelge 2. 21 Temmuz günü Antalya ve Diyarbakır saatlik dış hava sıcaklığı ve bağıl nem değerleri [3]

76 75 70 69 69 69 67 60 54 46 48 49 49 47 46 52 54 58 64 70 73 76 77

26,5 25,5 24 23,5 23 24 28 31 33 35 36,5 37,5 38,5 39 39 39 39 38 36 34 32 31 29,5

Dış Hava Nemliliği %

24 24 24 24 24 25 27 30 31,5 32,5 33 33 33 33 33 32,5 31,5 30,5 29 27,5 27 26 25

Dış Hava Sıcaklığı °C

01.00 02.00 03.00 04.00 05.00 06.00 07.00 08.00 09.00 10.00 11.00 12.00 13.00 14.00 15.00 16.00 17.00 18.00 19.00 20.00 21.00 22.00 23.00

Diyarbakır Dış Hava Nemliliği %

Antalya Dış Hava Sıcaklığı °C

Saatler

34 38 40 41 42 40 37 33 30 28 25 24 22 21 21 21 21 21 22 24 26 29 30

Şekil 1. Antalya’da soğutma istenilen dönem [ 4]

• Soğutma Dönemlerinin Belirlenmesi İklimsel konfor grafiklerinden yararlanarak Antalya ve Diyarbakır illeri için soğutma istenilen dönem süreleri belirlenmiştir [4]. Şekil 1’de ve Şekil 2.’de de görüldüğü gibi, yapma ısıtmanın istenmediği dönem (sıcak dönem) soğuk dönemden daha uzun (Antalya için 8 ay, Diyarbakır için 8.5 ay) sürmektedir.Soğutmanın istendiği, mekanik sisteme ihtiyaç duyulan dönem ise Antalya ve Diyarbakır için 3.5 ay olarak görülmektedir. Soğutma istenen dönem açısından sürelerin birbirlerine çok yakın olduğu görülmektedir. Bu nedenle her iki il

Şekil 2. Diyarbakır’da soğutma istenilen dönem [4] Yapma ısıtmanın istendiği dönem Yapma ısıtmanın istenmediği dönem Yapma iklimlendirmenin (soğutmanın) istendiği dönem

Yapma ısıtmanın istendiği dönem taralı alan (A) ve istenmediği dönem beyaz bölge olarak Şekil 1 ve Şekil 2’de gösterilmiştir. B ile gösterilen alan yapma soğutma

114


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

sistemlerine ihtiyaç duyulan dönem olarak belirlenmiştir. 3. YAPILARDA SOĞUTMA YÜKÜ HESABI SOĞUTMA YÜKÜNÜN TANIMI VE BİLEŞENLERİ Soğutma yükü, bir ortamı sabit sıcaklıkta tutmak için atılması gerekli ısı miktarıdır [5]. Soğutma yükü hesaplarına etki eden değişkenlerin sayısı çok fazladır ve genellikle bu değişkenlerin kesin olarak tanımlanması zor olup, bunların daima birbirleriyle karmaşık bir ilişkisi vardır. Soğutma yükünü meydana getiren pek çok bileşenin değeri, 24 saatlik zaman dilimi içinde önemli seviyede değişir. Soğutma yükü hesaplarında; • yapı bileşenlerinden, • sızma ve havalandırmadan, • insan ve cihazlardan , kaynaklanan ısı kazançlarının oluşturduğu soğutma yükü belirlenir [6]. Isı kazancı yapının iletim, taşınım ve/veya ışınım yoluyla kazandığı ısı enerjisidir. Ayrıca soğutma yükünün gizli ısı ile ilişkili bölümü hesaplanır. Gizli ısı kazancı ortama nem ilave edildiğinde yayılan nemden meydana gelir. Ortamdaki soğutma yükünün hesaplanabilmesi için; mekanların yapı elemanlarının yapısı, kesit özellikleri ve iklim bilgilerinin bilinmesi gerekir. Bu amaçla: • Yapı yada hacme ilişkin veriler, fiziksel özellik ve büyüklükler, binanın konumu ve yönleri belirlenir. • Hesaplama yapılacak ay ve gün belirlenerek, soğutma yükü hesaplarının yapılacağı günün, dış iklimsel verileri elde edilir. • İç aydınlatma aygıtları, o mekanda yaşayan kişi sayısı, iç donanım, aletler vb. iç isı yüküne etki edecek elemanlar belirlenir. • İç ortam konfor koşullarına ilişkin değerler belirlenir [3].

Soğutma Yükü Sıcaklık Farkı Yöntemi (Cooling Load Temperature DifferenceCLTD) Soğutma ve ısıtma yükü hesapları, American Society of Heating, Refrigerating and Air-Conditioning Engineers (ASHRAE) tarafından önerilen yöntemle hesaplanabilmektedir. ASHRAE, Toplam Eşitlik Sıcaklık Farkı (TETD-Total Equivalent Temperature Difference) ile Transfer Fonksiyonu (TFMTransfer Function Method) yöntemlerinin karşılaştırmasını içeren bir araştırma yaptırmıştır. Bu araştırmanın bir parçası olarak pratikte kullanılan sistemlere TMF yöntemi uygulanarak elde edilen veriler, güneş gören duvarlardan, çatılardan ve pencerelerden iletimle olan ısı kazancından kaynaklanan soğutma yükünün doğrudan hesaplanmasını sağlayacak soğutma yükü sıcaklık farkı (Cooling Load Temperature Difference-CLTD) değerlerinin bulunmasında kullanılmıştır. CLTD yöntemi, hesapların el ile yapılabildiği bir yöntem olup, geçiş fonksiyonu yöntemine dayanmaktadır. Güneş alan dış yüzeyler ışınım yoluyla doğrudan güneşten ısı alırlar. Bu nedenle sıcak yaz koşullarında soğutma yükü hesaplarında güneşin etkisi önemli bir faktördür. Enerjinin bir kısmı doğrudan yaşanan hacimlere gelir. Işık geçirmeyen opak duvar yüzeylerine gelen ısı enerjisinin bir kısmı duvar tarafından yutulur ve daha sonra iletimle iç hacimlere geçer. Soğutma yükü; her odanın duvar, döşeme, kapı ve tavanlarından olan ısı kazancına bağlı olarak yaz koşulları için uygun CLTD değerleri ve U toplam ısı geçiş katsayısı kullanılarak hesaplanır. CLTD değerleri yapı bileşenleri için, hem güneş enerjisinden olan ısı kazancını, hem de sıcaklık farkından dolayı iletimle olan ısı geçişini içerdiği için, tek adımda yapı

115


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

bileşenlerinden kaynaklanan soğutma yükü hesabı yapılabilmektedir. Bu çalışmada, ASHRAE tarafından tek ayrı evler için ortalama alma yöntemiyle oluşturulan CLTD tabloları kullanılmıştır. Bunun yanı sıra camdan güneş etkisi ile iç ortamda oluşan yüklerin hesaplanabilmesi için Pencere Camı Soğutma Yükü Faktörü (Glass Load Factor-GLF) değerleri geliştirilmiştir. Pencerenin net cam alanı ve pencerenin yönüne ve dış sıcaklığa bağlı olarak seçilen GLF faktörü ile birlikte

saydam alanlardaki soğutma yükü bulunur [6]. Bir sonraki adımda ise; iç ısı kaynakları olarak nitelenen insanlar, cihazlar ve sızmadan oluşan soğutma yükleri hesaplanır. Son olarak, ilk adımda hesaplanan soğutma yükü ile gizli soğutma yükü çarpılarak toplam soğutma yükü bulunur. Soğutma yükü sıcaklık farkı değerleri yöntemiyle soğutma yükü hesabı için aşağıdaki adımlar izlenir.

Çizelge 3. Soğutma yükü sıcaklık farkı yöntemi hesap basamakları [6] Yükün kaynağı A

Denklem

Açıklamalar

Dolu Alanlar DuvarlarDöşemelerTavanlarÇatı-Kapılar

q1=UA(CLTD)

Tüm yapının dış duvarlarından, döşeme , tavan, kapı ve çatıdan olan ısı kazancına bağlı olarak soğutma yükü, (yönlerine ve dış tasarım sıcaklığına bağlı olarak) sıcaklık farkı CLTD değeri (Çizelge 5), tüm yapı elemanlarının toplam ısı iletkenlik katsayısı (U) (Çizelge 4) ve yapı elemanlarının ısı kaybedilen yüzey alanları (A) kullanılarak hesaplanır

Saydam Alanlar Pencereler

q2=(GLF)A

Yapı Bileşenleri

q1:Soğutma yükü, kW U: Isı geçiş katsayısı, W/m2K A:Yapı elemanlarının yüzey alanı, m2 CLTD:soğutma yükü sıcaklık farkı, 0C

Sızma

GLF:Cam yükü faktörü, W/m2 A:Pencere yüzey alanı, m2 q3= 1,23.Q.∆t Q=ACH.(V).1000/3600

C

İç Yükler

Q:Hacimsel hava debisi, L/s ACH:bir saatteki hava değişimi, l/h ∆t : tdış-tiç:İç ve dış ortam arasında tasarım sıcaklık farkı,0C V : Odanın hacmi, m3 İnsanlardan q4 Cihazlardan q5

D

Soğutma Yükü

∑q=q1+q2+q3+q4+q5

E

Gizli Yük

LF: Gizli ısı yükü çarpanı

F

Toplam Soğutma Yükü

qtoplam=(LF) ∑q

B

116

Pencerenin yönüne, türüne ve dış tasarım sıcaklığına göre GLF değerleri Çizelge 7’ den bulunur ve binanın pencere yüzeyi (Am2) hesaplanır. Hava sızması için soğutma yükü (q3) hesabında hacimsel hava debisinin (Q) bulunabilmesi için bir saatteki hava değişimleri (ACH) Çizelge 10’dan alınır. İç ve dış tasarım sıcaklık farkı (∆t) değeri ve binanın hacmi hesaplanır. İnsan için 67W alınır. Cihazlar ve aydınlatma için yaklaşık 470W alınır. Tüm yapı bileşenleri, sızma ve iç yüklerden kazanılan ısının toplanmasıyla soğutma yükü hesaplanır. Yük faktörleri (LF), tasarım dış nem oranı ve sızdırmazlık sınıfına göre Şekil 4 ve Şekil 5’den bulunur. Gizli ısı yükü çarpanı ve soğutma yükü değerinin çarpımı toplam soğutma yükünü verir.


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

4.ÖRNEK BİR YAPININ SOĞUTMA YÜKÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Örnek olarak ele alınan yapı 3 kişilik bir aile için kompakt, kare tabanlı (10m.x10m.) tek katlı ayrı ev olarak tasarlanmıştır. Özellikle güneye ve güney doğuya bakan yaşama haciminde kışın güneş ışığından yararlanmak ve dışarıyla görsel bağlantıyı sağlamak açısından geniş ve büyük cam yüzeyler, kuzeye bakan hacimlerde ise küçük açıklıklar kullanılmıştır. Yaz güneşi etkisini azaltmak için yatak odalarının batıya bakan cephesinde ise, pencere açılmamıştır.

Ayrı tek ev olarak seçilen örnek yapının (Şekil 3), pencere, kapı, tavan , döşeme ve duvarlarının yapısı aşağıda belirtilmiştir (Çizelge 4).

Yapıya ilişkin veriler, fiziksel özellik ve büyüklükler aşağıda sıralanmıştır. Taban alanı : 100 m2 Kat yüksekliği : 2.70 m. Kat adedi : Tek kat Çatı türü ve eğimi : %33 eğimli çatı Hacim : 280 m3 İç ortam koşulları : 240C kurutermometre sıcaklığı, %50 bağıl nem Kullanıcı sayısı : 3 kişi

Çizelge 4. Örnek binaya ilişkin fiziksel özellikler

Yapı Elemanı

Isı İletkenlik Katsayısı 2 U , W/m K

Duvar

Dış sıva Polistren Tuğla duvar İç sıva

3 5 19 2

0.53

Tavan (çatılı)

Şap Polistren köpük Donatılı döşeme İç sıva

4 5 12 2

0.46

Zemin

Toprak-blokaj Beton plaka Yalıtım Seramik kaplama

15 10 0.05 1.2

0.29

Dış kapı

Masif ahşap

4

3.5

Pencere

Çift cam, ahşap doğrama

Şekil 3. Örnek yapının plan, kesit ve görünüşü

117

Kalınlık d cm

2.9


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

4.1. Örnek Yapının Soğutma Yükü Sıcaklık Farkı Yöntemiyle (Cooling Load Temperature Difference-CLTD) Soğutma Yükü Hesabı Bu bölümde, soğutma yüklerinin hesaplanmasında, ASHRAE tarafından konutlar için geliştirilen yöntemle, örnek bir yapı için sıcak-nemli ve sıcak-kuru iklim bölgelerinden örnek olarak seçilen Antalya ve Diyarbakır illeri için, hesaplar yapılmıştır. Hesaplamalarda, yapı bileşenlerinden oluşan ısı kazancına bağlı soğutma yükü dolu alanlar ve saydam alanlar olmak üzere iki aşamada ele alınmıştır. Bu çalışmada her odanın iklimlendirilmiş hava gereksinimini belirlemek amacıyla her mekan ayrı ayrı hesaplanmıştır. Daha sonra hava sızdırması ve iç ısı kazançlarından oluşan soğutma yükleri hesapları yapılmıştır. Tüm hesaplamalar sonucunda örmek yapının her bir birimi için soğutma yükleri elde edilmiştir. Ayrıca soğutma yükünün gizli ısı ile ilişkili bölümü hesaplanmış ve toplam soğutma yükü bulunmuştur.

Aşağıdaki adımlarda, toplam soğutma yükünün hesaplanmasındaki tüm aşamalar gösterilmiştir. A- Yapı Bileşenlerinden Oluşan Isı Kazancına Bağlı Soğutma Yükü Hesapları Soğutma yükleri hesabında 21 Temmuz günü 8.00-20.00 saatleri arasında Antalya ve Diyarbakır illerinin dış hava sıcaklığı ve dış hava nemliliği değerlerinin aritmetik ortalaması alınarak, Antalya dış hava sıcaklığı 32°C Diyarbakır dış hava sıcaklığı 38 o C Antalya dış hava nemliliği %56 Diyarbakır dış hava nemliliği % 26 olarak hesaplara katılmıştır [3]. Dolu ve Saydam Alanlar: Çizelge 3’de yapı bileşenlerinin dolu ve saydam alanlarından oluşan soğutma yüklerinin hesap basamakları gösterilmiştir. Örnek yapının dolu alanlardan oluşan soğutma yüklerinin hesaplarında Çizelge 5’de gösterilen CLTD değerleri kullanılmış ve hesaplanan soğutma yükleri Çizelge 6’da verilmiştir.

Çizelge 5. Ayrı tek evler için ortalama yöntemiyle bulunan CLTD (cooling load temperature differencesoğutma yükü sıcaklık farkı) değerleri [6] Hesap Sıcaklğı, °C 29 32 L M L H M

35 M H

38 M H

41 M

42 H

Günlük Sıcaklık Aralığı, °C L Tüm duvarlar ve kapılar Kuzey 4 2 7 2 10 7 4 10 7 10 13 4 Kuzeydoğu ve Kuzeybatı 8 5 11 8 5 13 11 8 13 11 13 16 Doğu ve Batı 10 7 13 10 7 16 13 10 16 13 16 18 Güneydoğu ve Güneybatı 9 6 12 9 6 14 12 9 14 12 14 17 Güney 6 3 9 3 12 9 6 12 9 12 14 6 Çatılar ve Tavanlar Tavanarası veya çatı katı 23 21 26 23 21 28 26 23 28 26 28 31 Döşeme ve Tavanlar İklimlendirilmiş bölge altında 5 2 7 2 8 7 5 8 8 11 5 7 Bölmeler İç veya gölgelenmiş 5 2 7 2 8 7 5 8 8 11 5 7 Günlük değişim (tasarım için seçilen günde dış hava sıcaklığının değişimi ) eş değer sıcaklık farkını önemli ölçüde etkiler. Günlük sıcaklık aralıkları H, M ve L olarak sınıflandırılmıştır H:Yüksek : 14 0C değerinin üzerinde büyük sıcaklık değişimini M:Orta : 9 0C ile 14 0C arasındaki orta sıcaklık değişimini L:Düşük:9 0C değerinin altında küçük sıcaklık değişimini göstermektedir.

118


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Çizelge 6. Antalya ve Diyarbakır yapı elemanlarından (dolu alanlar) oluşan soğutma yükü hesapları ANTALYA

27.53

Soğutma Yükü Sıcaklık Farkı CLTD, (ºC) 9

Soğutma Yükü q1:U.A.CLTD, (W) 41.31

10

51.78

13

67.91

0.46

23

357.60

26

404.25

0.29

5

49.01

7

68.61

Alan A (m2 )

Isı Geçiş Katsayısı U (W/m²k)

Soğutma Yükü Sıcaklık Farkı CLTD, (ºC)

Soğutma Yükü q1:U.A.CLT D, (W)

Güney Duvarı

8.66

0.53

6

Doğu Duvarı

9.77

0.53

Tavan

33.8

Zemin

33.8

Yükün Kaynağı

SALON

DİYARBAKIR

582.08

485.92

MUTFAK

Doğu Duvarı

8.6

0.53

10

45.58

13

59.25

Kuzey Duvarı

7.93

0.53

4

16.81

7

29.42

Tavan

13.8

0.46

23

146

26

165.05

Zemin

13.8

0.29

5

20.01

7

28.01 281.73

228.4 4.3

0.53

4

9..21

7

15.95

Kuzey Dış Kapı 2.2

3.50

4

30.8

7

53.9

Tavan

9.9

0.46

23

104.74

26

118.4

Zemin

9.9

0.29

5

14.35

7

20.1

Kuzey Duvarı ANTRE

208.35

159.01

WC

Kuzey Duvarı

3.71

0.53

4

7.86

7

13.76

Tavan

3.9

0.46

23

41.26

26

46.64

Zemin

3.9

0.29

5

5.65

7

7.9 68.3

54.77

ÇOCUK YATAK ODASI

Kuzey Duvarı

5.84

0.53

4

12.38

7

21.67

Batı Duvarı

10.27

0.53

10

54.43

13

70.8

Tavan

11.7

0.46

23

123.79

26

140

Zemin

11.7

0.29

5

16.97

7

23.75 256.22

207.57

BANYO

Batı Duvarı

5.75

0.53

10

30.48

13

39.62

Tavan

10.8

0.46

23

114.26

26

129.2

Zemin

10.8

0.29

5

15.66

7

21.9 190.7

160.4

EBEVEYN YATAK ODASI

Batı Duvarı

9.63

0.53

10

51.04

13

66.35

Güney Duvarı

9.22

0.53

6

29.32

9

43.98

Tavan

16.1

0.46

23

170.34

26

192.5

Zemin

16.1

0.29

5

23.35

7

32.68

TOPLAM DOLU ALANLAR SOĞUTMA YÜKÜ

119

274.05

335.51

1570.12

1922.89


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

saydam alanlarından oluşan soğutma yükleri aşağıda hesaplanmıştır (Çizelge 8). Çizelge 9’da Antalya ve Diyarbakır illeri için hesaplanan örnek yapının yapı elemanlarından oluşan soğutma yükleri özetlenmiştir.

Örnek yapıda cam yüzeyler normal çift cam olarak düşünülmüştür. Pencere soğutma yükü faktörlerinde Antalya için 32oC ve Diyarbakır için 38oC dış hesap sıcaklığında, Çizelge 7’nin normal çift cam değerleri sütunundan GLF değerleri alınarak yapının

Çizelge 7. Ayrı tek evler için GLF (glass load factor-pencere camı yük faktörü) değerleri [6]

Hesap Sıcaklığı, °C İç gölgeleme olmadan Kuzey Kuzeydoğu ve Kuzeybatı Doğu ve Batı Güneydoğu ve Güneybatı Güney Yatay günışığı

Normal tek cam 29 32 35 38

41

43

Normal çft cam 29 32 35 38

41

43

107 199 278 249 167 492

151 243 322 290 211 527

158 262 337 309 227 539

95 173 243 218 145 432

120 199 268 243 170 454

129 208 278 252 180 464

114 205 284 255 173 492

129 221 300 271 189 508

148 237 315 287 205 524

95 177 246 221 148 435

107 186 255 230 158 442

117 196 265 240 167 451

Çizelge 8. Antalya ve Diyarbakır yapı elemanlarından (saydam alanlar) oluşan soğutma yükü hesapları ANTALYA Yükün Kaynağı

SALON

Alan A, m2

Güney Pencere 6.16 Doğu Pencere 6.16

Pencere Camı SoğutmaYükü Faktörü, GLF 148 246

Doğu Pencere 1.54 246 MUTFAK Kuzey Pencere 0.49 95 WC Kuzey Pencere 1.96 95 ÇOCUK Y. OD. Batı Pencere 0.49 246 BANYO 148 EBEVEYN Y. OD. Güney Pencere 1.96 TOPLAM SAYDAM ALANLAR SOĞUTMA YÜKÜ

DİYARBAKIR Soğutma Yükü q2:GLF.A, W 911.68 1515.36 2427.04 378.84 46.55 186.2 120.54 290.08 3449.25

Pencere Camı SoğutmaYükü Faktörü, GLF 167 265 265 117 117 265 167

Soğutma Yükü Q2:GLF.A, W 1028.7 1632.4 2661.1 408.1 57.33 229.32 129.85 327.32 3813.02

Çizelge 9. Antalya ve Diyarbakır toplam yapı elemanlarından oluşan soğutma yükleri ANTALYA Toplam yapı Yapı elemanlarından elemanlarından oluşan s.yükü Dolu A. Saydam A. oluşan s.yükü ( kW) (kW) (kW) 0.49 2.42 SALON 2.91 0.23 0.38 MUTFAK 0.61 0.16 ANTRE 0.16 0.06 0.047 WC 0.11 0.20 0.19 ÇOCUK YAT. OD. 0.39 0.16 0.12 BANYO 0.28 0.27 0.29 EBEVEYN Y. OD. 0.56 1.57 3.45 TOPLAM 5.02

120

DİYARBAKIR Toplam yapı Yapı elemanlarından elemanlarından oluşan s. yükü Dolu A. Saydam A. oluşan s.yükü ( kW) (kW) (kW) 0.58 2.66 3.24 0.28 0.41 0.69 0.20 0.20 0.07 0.057 0.13 0.26 0.23 0.49 0.19 0.13 0.32 0.34 0.33 0.67 1.92 3.81 5.73


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Çizelge 10. Sızma-Bir saatteki hava değişimleri [6]

BHava Sızdırmasından Oluşan Soğutma Yüklerinin Hesaplanması

Dış hesap sıcaklığı 0C

Dış hava belli bir miktar iç ortama girmek zorundadır. Çünkü ortamda minimum düzeyde dış hava bulunmalıdır. En azından 0.472 L/s’lik dış havanın kişi başına sağlanması gereklidir [6]. Konutlarda doğal hava sızmaları, kışa oranla yaz aylarında daha azdır. Bunun nedeni rüzgar hızının bir çok yerde düşük olmasıdır. Doğal hava sızması saatte 0,5 hava değişiminden daha az ise havalandırma yapılması düşünülmelidir [6].

29

32

35

38

41

43

Sıkı

0,33

0,34

0,35

0,36

0,37

0,38

Orta

0,46

0,48

0,50

0,52

0,54

0,56

Gevşek

0,68

0,70

0,72

0,74

0,76

0,78

• Sıkı–Yerlerine iyi oturan kapılar, pencereler ve sızdırmaz duvarlardan oluşan ve 140 m2 değerinin altında döşeme alanına sahip evler bu sınıfa girer. • Orta–Yeni iki katlı evler veya on yaşını aşmış, bakımı orta derecede yapılmış, 140 m2 oturma alanından büyük evler orta sayılan yapılar sınıfına girer. • Gevşek–20 yılı aşmış, bakımsız, orta düzeyde evler bu sınıfa girer.

Çizelge 10’da verilen saatlik hava değişimi değerleri (ACH) tek evlerde yapılan ölçümlere dayanmaktadır. Bu ölçümlerde yapılar sıkı, orta, ve gevşek olmak üzere sınıflandırılmıştır. Sızma hesabı yapılacak proje için sıkı sınıf seçilmiştir.

Sınıf

ACH değerindeki hava sızması için Çizelge 3’de belirtilen adımlar izlenerek hesaplar yapılmıştır (Çizelge 11).

Çizelge 11. Sızma Hesapları Denklem Q:ACH(V)1000/3600

q3: 1.23 Q (tdış-tiç)

ANTALYA

DİYARBAKIR

Q: 0.34x280x1000/3600

Q: 0.36x280x1000/3600

Q:26.44 L/SQ: 28 L/S

Q: 28 L/S

tdış- t iç: 32-24:8oC

tdış- t iç: 38-14 oC

q3: 1.23x26.44x8

q3: 1.23x28x8

q3:0.26 kW

q3:0.48 kW

C- İç ısı kazançlarından (iç yüklerden) oluşan soğutma yüklerinin hesaplanması: İnsanlar; İnsanlar bulundukları farklı etkinlikler, giysilerinin yalıtım düzeylerine ve rengine ve çevresel koşullara bağlı olarak çevreye ısı yayarlar. İnsan yoğunluğunun az olduğu durumlarda bile insanlardan kaynaklanan yük göz önüne alınmalıdır.

Dinlenme durumunda bir kişi için duyulur ısı kazancı kişi başına 67 W varsayılır. Son nüfus sayımı çalışmalarına dayanılarak evdeki toplam kişi sayısının, bir yatak odası için iki kişi, diğer yatak odaları için ise birer kişi gözönüne alınarak bulunabileceği önerilmiştir [6]. Bu öneri dikkate alınarak ; 3 kişilik bir aile için : 3 x 67 : 201 W soğutma yükü (q4) hesaplanmıştır.

121


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Cihazlar; Soğutma yükü hesaplarında, ısı üreten tüm cihazlardan olan ısı kazancı hesaba katılmak zorundadır. Bu tür cihazlar genellikle mutfak ve banyoda bulunur. Ayrı tek evlerde 470 W (q5) değerinde duyulur ısı yükü mutfak, banyo ve yakın odalar arasında bölüştürülmelidir [6]. D- Soğutma Yükü Antalya ve Diyarbakır illeri örnek olarak seçilen yapının tüm yapı elemanlarından, sızma ve iç yüklerden oluşan soğutma yükleri Çizelge 12’de özetlenmiştir. Şekil 4. Sızmanın gizli ısı oranına etkisi [6]

Çizelge 12. Soğutma yükü özeti

Mutlak nem oranına bağlı olarak LF değerini belirleyebilmek için, sıcaklık, bağıl. nem ve mutlak nem arasındaki ilişkiyi gösteren Şekil 5.’den dış ortam sıcaklık ve bağıl nem değerine bağlı olarak kgbuhar/kg cinsinden mutlak nem değeri belirlenmiştir.

Antalya Diyarbakır soğutma yükü, soğutma yükü, (kW) (kW) Dolu alanlar

1.57

1.92

Saydam alanlar

3.45

3.81

Sızma

0.26

0.48

İnsanlar

0.20

0.20

Cihazlar

0.47

0.47

Toplam (∑q)

5.95

6.88

Nem oranı 0,010’dan küçük ise LF =1.0 alınmalıdır Toplam soğutma yükü, LF değeri tasarım nem oranı ve hava sızdırmazlığının fonksiyonu olarak Şekil 4’den seçilerek hesaplanmıştır.

E- Gizli ısı nedeniyle oluşan soğutma yükünün hesaplanması Bu aşamada dış havanın bağıl neminin neden olduğu gizli ısı yükü hesaplanmıştır. Mc Quinstan’ın (1984) transfer fonksiyonu yöntemi kullanılarak, çok kuru ile çok ıslak arasında değişen coğrafi bölgelerde bulunan konutlarda, gizli yük oranlarının (LF) belirlemesinde kullanılan Şekil 4’deki grafikten yararlanılmıştır [6].

• Antalya’da % 56 bağıl nem değeri ve 320C kuru termometre sıcaklığında, mutlak nem 0.017 kgbuhar/kg olarak ve gizli ısı yükü çarpanı değeri 1.31 LF, • Diyarbakır’da %26 bağıl nem değeri ve 380C kuru termometre sıcaklığında, mutlak nem 0.010 kgbuhar/kg ve gizli ısı yükü çarpanı değeri 1LF olarak bulunmuştur.

122


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Şekil 5. Sıcaklık-bağıl nem-mutlak nem ilişkisi [7] Çizelge 13. Antalya ve Diyarbakır toplam soğutma yükleri

Bu doğrultuda; Antalya ve Diyarbakır illerinin daha önceki bölümde bulunmuş olan soğutma yüklerine, LF değerinin gizli ısı yükü olarak eklenmesiyle oluşan toplam soğutma yükleri belirlenmiştir (Çizelge 13).

123

Toplam soğutma yükü

Antalya

Diyarbakır

q toplam:LF x ∑q

1.31 x 5.95 7.79 kW

1 x 6.88 6.88 kW


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

5. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ Sıcak-nemli iklime sahip Antalya yöresinin ve sıcak-kuru iklime sahip Diyarbakır yöresinin 21 temmuz gününe ait soğutma yükü hesapları bu çalışmada karşılaştırılmıştır (Çizelge 14). Isıtmanın istenmediği, soğutmaya ihtiyaç duyulan dönemde ısı kazancı miktarlarının fazla olduğu görülmektedir.

sürmektedir. Soğutma yükü hesaplarının yapılması için seçilen en sıcak dönem olan 21 Temmuz döneminde Diyarbakır’ın dış hava sıcaklığı (38°C), Antalya’nın dış hava sıcaklığından (32°C) daha fazladır. Her iki il için yapılan soğutma yükü hesaplarında da bu farklılık ortaya çıkmıştır. Sadece dış hava sıcaklığına bağlı olarak yapılan hesaplarda Diyarbakır’ın soğutma yükü hesapları doğal olarak Antalya’nın hesaplarından daha fazla bulunmuştur.

Çizelge 14. Soğutma Yüklerinin Karşılaştırılması Antalya

Diyarbakır

Soğutma yükü

∑q: 5.95 kW

∑q: 6.88 kW

Toplam soğutma yükü

q toplam: 7.79 kW

Her iki il için de, örnek yapıdaki mekanların bulundukları yönlere ve mekanların organizasyonuna göre soğutma yüklerinde azalma ve artma gözlemlenmektedir.

SONUÇ

q toplam: 6.88 kW

Sıcak dönemin soğuk döneme oranla daha uzun olduğu bu iki iklim bölgesinde de iklimlendirme enerjisine ihtiyaç duyulmakta ve bu gereksinim belirli dönemlerde doğal yollardan karşılanamamaktadır. Bu durumda iklimlendirme enerjisinin birim maliyetinin yüksek olduğu göz önüne alınırsa örnek konutun kabuğunda uygun yalıtımın yapılması gerekir. Bu ayrı bir çalışma konusu olarak araştırılabilir. Antalya ve Diyarbakır’da, örnek tasarım günü seçilen 21 Temmuz döneminde mekanik soğutmaya ihtiyaç vardır. Her iki iklim bölgeside de, sıcak dönem şartları soğutma yükü açısından önem taşımaktadır. İlk aşamada; sıcaklık farkı (CLTD) yöntemiyle hasaplanan soğutma yükleri iki bölgede de farklı bulunmuştur. Sıcak-nemli iklime sahip Antalya’nın soğutma yükü değerleri, sıcak-kuru iklime sahip Diyarbakır’dan daha düşük çıkmıştır. Diyarbakır’da sıcak dönem (ısıtmanın istenmediği) (Şekil 2), Antalya’nın sıcak döneminden (Şekil 1) daha uzun

Örneğin; güneye ve batıya bakan salon ile doğuya ve batıya bakan çocuk yatak odası arasında soğutma yükü açısından belirgin farklılıklar görülmektedir. 21 Temmuz günü salon hacminde Antalya’da 2.91 kW ve Diyarbakır’da 3.24 kW soğutma yüküne ihtiyaç duyulurken, çocuk yatak odasında bu değer Antalya’da 0.39 kW’a ve Diyarbakır’da 0.49 kW’a kadar düşmektedir. Dış cepheye bakan duvarların alanlarına bağlı olarak mekanlarda soğutma yükü değerlerinde farklılıklar oluşmaktadır. Kuzey yönüne en az cephesi olan ve m2 olarak en küçük hacimli olan WC’nin soğutma yükü çok düşük ve dış cepheye en fazla yüzeyi bulunan salon hacminin soğutma yükü değeri fazla bulunmuştur. Ancak, ikinci aşamada ASHRAE tarafından geliştirilen Sıcaklık Farkı yönteminde sıcaklık ve nem arasındaki bağlantı hesaplamalarda ortaya çıkmaktadır. Sıcak nemli iklime sahip Antalya’da nem ögesi gizli ısı kaynağı olarak soğutma yüklerine etki etmekte ve toplam soğutma yükünde artış gözlemlenmektedir. Antalya’da, nem faktörü konfor açısından olumsuzluk yaratmakta ve bağıl neme bağlı olarak hissedilir sıcaklıkta artış görülmektedir. Antalya için %58 olan bağıl nem gizli ısı

124


F. İlgin Erkmen, G. Zorer Gedik, M. Şerefhanoğlu Sözen YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

kaynağı olarak toplam duyulur soğutma yükü hesabına katıldığında Antalya’nın (q:7.79 kW), Diyarbakır ilinden (q: 6.88 kW) daha fazla toplam soğutma yükü değerlerine ulaştığı görülmektedir. Sonuç olarak iki farklı sıcak iklim özelliğine sahip Antalya ve Diyarbakır illerinde, Antalya’daki yüksek bağıl nem oranının Diyarbakır’a oranla fazla oluşu nedeniyle, sıcak-nemli iklimde 21 Temmuz günü daha düşük dış hava sıcaklığı olmasına rağmen, yüksek sıcaklığa sahip kuru sıcak iklimden fazla soğutma yüküne ihtiyaç duyulduğu gözlenmektedir. Ancak dış hava nemliliğinin yapı soğutma yüküne etkisinin belirlenmesinde daha detaylı yöntemler kullanılarak, çok sayıda alternatif için hesaplamaların yapılması gerekir.

KAYNAKLAR [1] Gedik Z. G., (1992), Yapılarda Isısal Tasarım İlkeleri, YTÜ, İstanbul. [2] Dinler, A., (2000), “Hızlı Gelişme ve Şehirleşmenin Kuşadası İklimi Üzerine Etkileri”, Geçmişten Geleceğe Kuşadası Sempozyumu, 23-26 Şubat 2000, Kuşadası. [3] Erkmen, F. İ., (2005) Sıcak İklim Bölgelerinde Yapıların Soğutma Yüklerinin Karşılaştırılması (Antalya, Diyarbakır Örneği), Y.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi [4] Berköz, E., Aygün, Y. Z., Kocaaslan, G., Yıldız, E., Ak, F., Küçükdoğu, M., Enarun, D., Ünver, R., Yener, K. A. ve Yıldız, D., (1995), Enerji Etkin Konut ve Yerleşme Tasarımı, Tübitak ProjeNo: İntag 201, İstanbul. [5] Altıparmak, Ö. D., (1999), Binalarda Isı Kazancına Bağlı Soğutma Yükünün Bilgisayarla Hesabı, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü. [6] Anon., (1998), Konutlarda Isıtma ve Soğutma Yükü Hesapları, Bölüm 25, ASHRAE Temel El Kitabı, İstanbul. [7] Watson, D., Labs, K. (1983), Climatic Buildig Design, Mc Gram-Hill Book Company

125


YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

YTU Arch. Fac. e-Journal Volume 1, Issue 2-3, 2006

OSMANLI SİVİL MİMARLIĞINDA İSTANBUL’DAKİ TAŞ ODALAR ve FENER EVLERİ Safiye İrem DİZDAR a*, Neslihan SÖNMEZ b a

Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mersin, Türkiye iremdizdar@yahoo.com

b

Kadir Has Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, İstanbul, Türkiye

ÖZET Saklama mekanlarının sosyal, ekonomik, kültürel değişimler paralelinde şekillenen bir örneğini oluşturan Taş Odalar, toplumsal ve mimari etkilenmeler çerçevesinde Fener Evleri adını alan yapı grubu ile tasarım özellikleri ve işlevsel anlamda karşılaştırılarak incelenmiştir. Bu amaçla öncelikle, saklama kavramı ve yapılardaki fiziksel biçimlenişi, İlk Çağ’dan başlayarak 19.yy. sonuna kadar; dini, ticari, idari yapılarla konutlarda ayrıntılı olarak ele alınmış, Osmanlı yönetiminde bulunan Güney Doğu ve Balkan Eyaletlerinde de örneklerine rastlanabilecek saklama mekanları her türlü yazılı belgenin değerlendirilmesi ile tespit edilmiştir. Coğrafi olarak İstanbul, zaman olarak ise Fener Evleri’nin 18.yy., Taş Odaların 19.yy. sınırları içinde şekillenmesi çalışma kapsamını oluşturmuştur. Söz edilen kapsam dahilinde, yapıların konumlandırılmasında birincil veri kaynağı olarak hali hazır haritalar ve Pervititch haritalarından yararlanılmıştır. Tespit edilen yapıların mimari analizi çalışmanın ikinci adımını oluşturmuş, derlenen verilerle hazırlanan katalogları tamamlayıcı nitelikteki Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde düzenlenmiş bulunan kayıtlarla -Bab-ı Defteri Baş Muhasebe Kalemi Muhallefat Halifesi-Defterleri Kataloğu Kayıtları, Maliye Defterleri Tasnifi Tamirat Defterleri- dönemin gazetelerinde yer alan kiralık-satılık ev ilanları ve içerdikleri sosyoekonomik yaşama ait tanımlamalarla 18-19.yy. özellikleri ortaya çıkarılmıştır. Genel değerlendirme sonunda Taş Oda ve Fener Evleri’nin mimari tanımlamalarına ulaşılırken aynı zamanda toplumsal yapıda yaşanan değişimlerin yapıların fiziksel biçimlenişlerine etkisi de ele alınmıştır. Anahtar kelimeler: Saklama mekanları, Taş Odalar, Fener Evleri

SUMMARY Stone rooms form an example of storage space formed in tandem with social, economic and cultural change. These rooms have been examined within the framework of social and architectural influences comparing them with the group of buildings called the Fener Houses in terms of design characteristics and function. th

The concept of storage space and the first physical formation in buildings begins from the First Period up to the 19 Century in three religious, commercial and administrative structures and houses. The storage spaces that could be found in examples in the Southern and Balkan states under the Ottoman administration were confirmed. There are few examples of storerooms that still exist today and these can be learned about from archive documents in the Repairs Registers Catalogue, rental-sales house advertisements and the Inheritance Registers Catalogue. The architectural characteristics of the stone rooms and Fener Houses found in Istanbul, introducing them in detail with the catalogue. At the end of the general evaluation, the effect of the changes in social structure on the physical formations of the buildings of the changes was taken up separately under the heading of social results. Key words: Storage spaces, Stone Rooms, Fener Houses.

*

Bu makale, birinci yazar tarafından YTÜ Mimarlık Fakültesi’nde tamamlanmış olan “Osmanlı Sivil Mimarlığında İstanbul’daki Taş Odalar ve Fener Evleri” adlı doktora tezinden hazırlanmıştır.

126


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

“Saklama” Kavramının Yapılardaki Fiziksel Biçimlenişi Taş Odalar; özellikle 19.yy. İstanbul’unda, saklama işlevine uygun olarak tasarlanan ancak, korunaklı yapılanma özelliği nedeniyle aynı zamanda -yazılı kaynaklardan elde edilen bilgilere göreçeşitli fonksiyonlara – meşkhane, saklanma, v.b.- cevap verebilecek nitelikteki yapı/mekanlardır. Bu makalede Taş Oda kavramına zemin oluşturmak amacıyla, Anadolu’daki çeşitli yapı gruplarında tasarlanan saklama yapıları/mekanları İlk Çağ’dan başlayarak ele alınmıştır. Neolitik Çağ döneminin insanı, doğayı denetleyebilme yetisine sahip olduktan sonra toprağı kullanma yoluyla üretim aşamasına ulaşmıştır. Yönelimin doğal sonucu olarak; yerleşik yaşama geçiş ve dolayısıyla konut gereksinimi gündeme gelmiş, buna bağlı olarak hem kendilerinin, hem de önceleri toprak altında sakladıkları besin, silah ve diğer eşyaların korunacağı barınak amaçlı yapılara ihtiyaç duyulmuştur. Günümüze kadar yapılan çalışmalar paralelinde İlk Çağ’da Anadolu’da saklama kavramının yapılardaki konumu dört grupta incelenebilmektedir. 1. Yaşama bölümüne ait bir kısmın depolama ve saklama amaçlı kullanıma ayrıldığı ve gelişmiş örneklerine Çatalhöyük’de rastlanan, özellikle konut amaçlı kullanılan yapı tipleri (1); 2. Konut+depo işlevinin gelişmiş örneklerin sergilendiği Hacılar’da, mevcut işleve ek olarak saklama eyleminin de gerçekleştirildiği, mezar, tapınak ve kilise amaçlı şekillenen yeni yapı tipleri (2); 3. Özellikle Canhasan’da örneklerine rastlanan, saklama mekanlarının farklı

katlarda konumlandırılarak tanım kazandığı yapı tipleri; ki bu uygulama, yapının değerli kısmının üste alınarak, alt katın hizmet ve depo için ayrıldığı günümüze kadar gelen pek çok yapı türüne örnek oluşturmuştur (3); 4. Bağımsız saklama mekanlarının ana yapıdan ayrı, ancak kompleksin bir parçası olarak konumlandığı (konut, saray, kale, tapınak gibi bir avlu etrafında şekillenen) yapı tipleri. Özellikle Boğazköy örneğinde olduğu gibi, ana yapı ile ilişkisi açısından saray ve kalelerdeki arşiv ya da ambarlar bu grubun örneğini oluşturmaktadır (4). Farklı uygarlıklarla karşılıklı etkileşim sonucu ortaya çıkan kültürel gelişim ve örgütlenme düzeni, beraberinde saklama mekanlarını da içeren konutlarla, dini, ticari ve idari yapılar gibi yeni yapı türlerine gereksinimi öngörmüştür. Osmanlı Dönemi ve Öncesi Dini Yapılarında Saklama: İslam dünyasında dini yapılardaki gelişim Arap camileri ile başlarken, saklama amaçlı tasarlanan ilk mekana erken İslam dönemi yapısı olan Şam Emeviye Camisi’nde (706714) rastlanmaktadır (5). Devam eden süreçte (Fatimiler dönemi -910/1171- yapısı olan -Kahire-El Akmer ve El Cuyuşi camilerinde) bu tür mekanların varlığı izlenirken (6), Orta Asya camilerinde tanımlı bir saklama mekanına rastlanmamaktadır. Özellikle erken Osmanlı dönemi camilerinde ise, yapıya eklenmiş ve ayrı girişlere sahip yan mekanların saklama amaçlı kullanımı ile ilgili kesin bir yargıya varmak mümkün değildir. Hıristiyanlığın gelişmesi, yayılması ile şekillenen bazilikalar ve bazilikaları örnek alan kiliselerde saklama amaçlı tasarlanmış, Pastophorion hücreleri olarak adlandırılan Prothesis ve Diakonikon ancak Orta Çağ sonunda tanım kazanmıştır. Osmanlı yönetiminin Hıristiyan dini yapıları

127


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

ile ilgili inşa faaliyetlerine getirdiği uyulması zorunlu kurallar ve kısıtlamalara karşın Pastophorion hücreleri, kilise yapısı içinde konum olarak herhangi bir değişikliğe uğramadan varlığını sürdürmüştür (7). Mimari özellik olarak belirli bir biçimlenme göstermeyen diğer bir dini yapı türü olan sinagoglarda ise saklama amaçlı özel mekanlar bulunmamasına karşın, Tora adını alan ruloların saklandığı sandık bulunmaktadır (8). Osmanlı Dönemi ve Öncesi Ticari Yapılarında Saklama: Anadolu’da ticaret Bizanslılar zamanından beri Doğu dünyası ile olan yoğun ilişkiler sonucunda gelişmiş, bunun doğal bir uzantısı olarak 7.yy. ile 10.yy. arasında ekonomideki ilerleme önemli ticaret kentlerinin kurulmasını ve ticaret yapılarının da gelişimini sağlamıştır. Orta Asya ticaret yolları üzerinde konumlanan yapılardan biri olan kervansaraylarda mimari düzen olarak, emniyet ve savunma düşüncesi ile dışa kapalılığı gerektiren ortası avlulu merkezi plan şeması esas alınmıştır. Araplar tarafından sınırlarda savunma amaçlı yapılmış olan ribatlar ise İslamiyetin ilk yıllarında kervansaray yapımı için örnek oluşturan yapılardır. Bu yapılarda da, Orta Asya’da uygulanan örneklerinde olduğu gibi, yolcuların ve kervanların su, yiyecek, dinlenme gereksiniminin karşılanmasıyla birlikte misafir, yemek ve oturmak için odalar ile ot, arpa depolarına ek olarak eşya denklerini koymaya yarayan demir kapılı depolar bulunmaktaydı (9). Kervansarayların Anadolu topraklarına yayılması ve kervan ticareti özelliklerinin sürdürülmesi Selçuklular zamanında da devam etmiştir (10). Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte, bu topraklar üzerinde bağımsızlıklarını ilan eden Beylikler dönemi han ve kervansaraylarında ise saklama amaçlı özel mekanların varlığı ile ilgili bir sonuca varılamamaktadır (11). Kervansaraylar dışında, konaklama

özellikleri taşımayan, salt ticari işleve sahip aynı zamanda saklama ve depolama amacını da gerçekleştiren bir yapı türü olan bedestenlerin varlığı yine Selçuklu dönemine tarihlenmektedir (12). Ancak, koruma, depolama, saklama amaçlı mahzen ve odaların yer aldığı plan şemalarına Osmanlı dönemi bedesten yapılarında rastlanmaktadır. Bedesten yapıları, sözlük anlamı olarak; tüccarların toplandığı, kıymetli malların depolama ve satışının yapıldığı, emanete alınmış olan tüccar eşyalarından da belli bir paranın tahsil edildiği yerlerdir (13). Bedestenlerin tümü pahalı ve değerli mal satan esnafa ait çok sağlam yapılar olmasına karşın, Mahzen denilen ve bir kasa görevinde olan depolar, değerli malların saklanması için kullanılmıştır (14). Diğer bir ticari yapı olan Kapalı çarşı ise bir Osmanlı geleneği olmamakla birlikte Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki örneklerin Osmanlı kentlerinde de uygulandığı ve içinde hazine mekanının bulunduğu bir ticaret yapısıdır (15). Osmanlı döneminde benimsenen “menzil ve kent içi” hanlarının tümünde elde edilen veriler doğrultusunda saklama amaçlı mekanların varlığı ile ilgili bir yargıya varmak mümkün değildir (16). Bu yapıların içlerinde, eşya ve diğer yüklerin saklanabileceği büyük depolar bulunan türleri, farklı bir gruplama oluşturarak Bârhane (Barhana) adını almıştır (17). Osmanlı Dönemi ve Öncesi İdari Yapılarında Saklama: Türklerde yönetici ya da hükümdarın bulunduğu yer olan saray (ordugah) aynı zamanda devletin de yönetildiği yerdi. Uzun süre göçebe ve kentsel yaşamı birlikte sürdüren Türklerde, yerleşik yaşama geçişin ardından üretilen farklı yapı tiplerinin genel planlamasında özel tasarımlara rastlanmamakta, hem konut hem de saraylarda aynı biçimlenmenin uygulandığı görülmektedir. Gerek Orta Asya gerekse Anadolu ve çevresindeki feodal dönem yerleşme birimlerinin ortak

128


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

özelliği olan ve bu anlamda Anadolu dışında iyi bir örnek oluşturan Leşker-i Bazaar’da avlulu ve korunma duvarlı plan özelliklerinin devam ettiği, resmi mekanlarla birlikte özel amaçla kullanılmış olduğu ileri sürülen bölümlerin bir simetri ekseni etrafında dağıldığı ve yapının bütününde belirgin bir korunma politikasının sürdürüldüğü görülmektedir (18). Büyük Selçuklulardan beri devlet örgütünde mali işler sürekli olarak denetlenmiş ve bu esaslara uygun olarak biri masraf, diğeri asıl hazine olan iki hazine yapısı yönetime hizmet etmiştir. Asıl hazine yedek ve ihtiyat amaçlı, masraf hazinesi ise dış hazine görevindeydi. Osmanlılarda da varlığı bilinen ve sistemdeki işleyişine göre adlandırılan Hazine-i Amire Selçukluların masraf hazinesine, İç hazine de asıl hazineye karşılık gelmekteydi (19). “Asıl Hazine” ve “Masraf Hazinesi” dışında devletin mali, arazi, vakıf, mülk kayıtlarını kapsayan defterlerin saklandığı bir yer olan Selçukname’de geçen ismiyle Defâtiri Divânı âlâ, Osmanlılar döneminde Topkapı Sarayı içinde Defterhane olarak karşılık bulmuştur (20). Beylikler dönemine ait saray yapılarının ise İbn-i Batuta’dan edinilen bilgilere göre; mekan kurgusu ve planlama açısından muhtemelen Selçuklu dönemi özelliklerini taşıdığı, resmi amaçlı hazine dışında değerli eşyaların saklanması amaçlı özel hazinenin varlığının ise yine Selçuklular dönemine tarihlendiği bilinmektedir (21). 18.yy.’da Batı’daki değişimlerin etkisiyle yaşanan toplumsal yapıdaki farklılıklar, Avrupa’ya duyulan ilgi, mimari alanda, saray yapısı dışında özel kasır ve köşklerin artmasına neden olmuştur. Saray erkanına ait olan bu bahçeler Has Bahçe adını alırken (22), bahçelerdeki saklama amaçlı mekanlar Hazine Odası veya Hazineli Oda olarak adlandırılmıştır (23). Tanzimat’la birlikte idare yapısı olan saraylardan farklı bir yönetim yapısının ortaya çıkışı, bürokratik kurumlaşmaya geçiş dönemiyle

başlamıştır. Anadolu kentlerinde de rastlanan bu yönetim yapıları hükümet konağı olarak adlandırılmış, en bilinen örneğini ise, 19.yy. ortalarında tamamlanmış olan Babıali yapıları oluşturmuştur. Yapıya ait mekanlar arasında sadrazamın divanı topladığı Divanhane ile kabul ve merasim salonu niteliğindeki Arz Odası olmakla birlikte, hazine odası da yapıda bulunan odalardandır. 1846’da Fossati tarafından yapılan yeni bir arşiv binası Babıali yapılarına eklenmiş ve bu tarihten sonra, yangından korunmaya çalışılan belgelerin saklanması amacıyla yeni kurulan Hazine-i Evrak Nezareti’nden yararlanılmıştır (24). Osmanlı Dönemi ve Öncesi Konut Yapılarında Saklama: Türklerin göçebe yaşam şeklini temsil eden öğeler, çadırlar olmuştur. 6-7.yy.’ın yerleşik düzenine ait yeterli bilgi olmamasına karşın, feodal yönetim şekline bağlı olarak konut yapılarının tarım alanları yakınlarına inşa edilmiş korunaklı ev ve saray türü yapılar olduğu, aynı zamanda toplumsal yaşamın bir sonucu olan hiyerarşik düzenin üst yapıda da kendini gösterdiği, aynı şekilde Bizans dönemine ait konut yapılarından günümüze kalan örnek bulunmadığı düşünülmektedir. Selçuklular döneminde yerleşik düzene geçişle, bir süre göçebe kültürü ile alışkanlıkların devam ettiği ve bu nedenle yer yer çadır, yer yer de kerpiç konut örneklerinin uygulanmış olduğu düşünülmekle birlikte bu konuda kesin veriler bulunmamaktadır (25). Osmanlı sivil mimarisinde, İmparatorluğun değişik coğrafi bölgelerinde birbirinden farklı nitelikte kültür birikiminden başlayan plan tipolojisi, kullanım şekli, mekan tasarımı ve bezeme özelliklerine varan sürekli bir gelişme izlenerek, çeşitlilik gösteren konut tiplerine sahip olmuştur. Konutlardaki saklama amaçlı mekan ve yapılar, İstanbul’da olduğu gibi Anadolu, Balkanlar ve Güney Eyaletlerinde de

129


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

ekonomik, kültürel, etnik, dini ve coğrafi etkilere bağlı olarak farklılaşmaktadır. Genel yapılanma olarak saklama fonksiyonu için tasarlanan bu mekanlar, yapım sistemindeki ve terminolojideki farklılıklar nedeniyle özellikle Güney Anadolu’da hazna, togana, serdab (26), Karadeniz’de serender, Güney Eyaletlerinde mahzen, magare, serdab, neem (27), Balkanlarda sığınak, havlat (28) gibi çeşitli adlar almışsa da, benzer işlevli mekanların tanımlanması amacındadır. Bu işlev çoğunlukla mutfakla bağlantılı genel depolama ve saklamayı içermektedir. Balkanların yerel konut tipi olan korunaklı kule evler ise, öncelikle Arnavutluk’ta uygulanan ardından Batı Anadolu’ya yayılan çiftlik sahibi feodal ailelerin saklama mekanı anlamında tasarlanmayan, savunma niteliği taşıyan konutlarıdır (29). Osmanlı kültürünü Balkanlarda ve Güney Eyaletlerinde devam ettiren yönetici sınıfa ait konutlarda ise genel depolama niteliğinden farklı, değerli eşyaların saklanması amaçlı mekanların tasarlanmış olduğu düşünülmelidir. Bu bağlamda İstanbul’da tanım kazanan ve doğrudan saklamaya yönelik tasarlanmış bir yapı grubu ise Taş Odalardır. Konut tipolojisinin ve mimarisinin gelişiminde rol oynayan sosyo-kültürel etkilerle yapı malzemesi olarak özellikle İstanbul’da ahşabın kullanımı, yangınlarla yitirilecek olan malların korunma sorununun gündeme gelmesine neden olmuştur. Yangın tehlikesine karşın ahşap yapım sisteminin sürdürülmesinin zorunlu bir sonucu olarak, konutlarda taş oda ya da mahzen gibi işlevsel mekanların yapılma gerekliliği ortaya çıkmıştır. Saklama ile İlgili Düzenlemeler Açısından İstanbul’daki Taş Oda Yapıları İmparatorluk coğrafyası içinde ekonomik ve sosyal değişimlerin öncelikle başkent İstanbul’da yaşanması, yönetimin çevresindeki sosyal yapılanmanın bir

anlamda simgesi olan ve “Taş Oda” adını alan saklama mekanlarının, İstanbul’da yoğunlaşmasının nedeni olarak kabul edilebilir. Yaşanan kültürel değişimlerin paralelinde ideolojinin maddesel üretimini simgeleyen bu yapılar aynı zamanda elit sınıfın da göstergesi haline gelmiştir. Ekonomik ve sosyo-kültürel içerikli farklılıklar, konutlarda saklama eyleminin biçimlenmesini etkileyen temel nedeni oluşturmuştur. Sosyo-kültürel etkenlerin devreye girmesi ile bu mekanların plan şeması, büyüklükleri ve konumu ile ilgili değişiklikler yaşanmış, 18.yy. sonuna gelindiğinde ise değişen toplumsal yaşamla birlikte, mütevazı konutlarda yine kagir bodrum katlar yangına karşı eşyaların saklanması amacıyla kullanılırken, saray erkanı ve çevresine ait konak ve yalılarda “Taş Oda” adını alan özel yapı türlerinden yararlanılmıştır. Saklama mekanlarının geleneksel konut mimarisini oluşturan Türk evinde şekillenmesi, genel olarak eşyaların saklanması amacıyla zemin katta ve günlük yaşamı dolaylı olarak ilgilendiren depo, kiler, ahır gibi mekanların tasarlanmasıyla çözümlenmiştir. Ayrıca, konut içerisinde her odada yer alan dolaplar da saklama amacına yanıt verecek şekilde kullanılmıştır. Kısa süreli depolama için dolaplar kullanılırken, uzun süreli saklama ve depolama gereksinimi için konut içinde ya da bağımsız çeşitli mekanlar tasarlanmıştır (30). Saklama eyleminin gerçekleştirildiği Taş Odalar, Batı etkisiyle saray yaşamının örnek alındığı üst düzey konutlarında, değerli eşyaların saklanması ve yangına karşı korunması amacı ile yapılmış kagir yapılardır. Eldem’in tanımlamasına göre, “...18-19.yy.’da saray ve konaklarda öncelikle yangına karşı yapılmış, aynı zamanda çeşitli amaçlarla da kullanılmış kagir yapılardır. Yangına karşı olduğu kadar yapım sistemleri nedeniyle her türlü tehlikeye karşı kullanılmıştır ve ahşap evlerin çoğunlukta olduğu yerlerde görülen

130


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

bir tedbirdir. İçlerinde eşyaların depolanması ve korunması amacıyla dolap, depo ve rafları bulunur. Korunaklı yapılar olmaları nedeniyle zaman içinde gizli eğlence ve toplantı amaçlı da kullanılmışlardır” (31). Bu tanımlamadan yola çıkarak, analitik incelemesi yapılmış olan örneklerden elde edilen verilerde de görüleceği gibi, işlevsellik gereği korunaklı olan kagir yapılar, demir kapı - pencere elemanları nedeniyle eşya depolama ve korumanın yanında her türlü korunmayı da sağlayacak özelliğe sahiptir. Konak, yalı ve bu tür konutların genel yerleşim şeması içinde bulunan mutfak, ahır, samanlık, fırın, meşkhane, Taş Oda denilen yapıların/mekanların Batılı etkiler alması, yapılardaki değişimlerin paralelinde gerçekleşmiştir. Taş Oda yapılarının / mekanlarının şekillenmesindeki etkin faktörlerin bir araya gelmesinde, kullanıcının sosyo-ekonomik statüsü ve kültürel alışkanlıklarında görülen farklılıklar önemli etkenler arasında yer almaktadır. Bu bağlamda İstanbul’da ulaşılabilen tüm Taş Oda yapıları, arazi içindeki konumları ve ana yapı ile ilişkileri hakkında belirgin bir tanımlamanın ortaya konabileceği gruplama doğrultusunda incelenmiştir.

8- Yılanlı Yalı Harem Bölümü Taş Odası, Bebek; 9- Yılanlı Yalı Selamlık Bölümü Taş Odası, Bebek; 10- Ragıp Paşa Yalısı -Avusturya Konsolosluğu Yazlık Binası- Taş Odası, Büyükdere; 11- Fethi Paşa Yalısı Selamlık ve Harem Bölümü Taş Odaları, Kuzguncuk; Günümüzde Mevcut Olmayan Taş Oda Yapıları: 1- Cağaloğlu Acımusluk’da bir Taş Oda, Cağaloğlu; 2- Nisbetiye Kasrı Taş Odası, Bebek

Günümüzde Mevcut Taş Oda Yapıları: 1- Şehit Ali Paşa Konağı Taş Odası, Sultanahmet; 2- Hüsrev Paşa Yalısı Taş Odası, Emirgan; 3- Memduh Paşa Yalısı Taş Odası, Kuruçeşme; 4- Tarabya Kasrı -Bugünkü Alman Konsolosluğu Yazlık Binası- Taş Odası, Tarabya; 5- Arnavutköy’de bir Taş Oda, Arnavutköy; 6- Şair Nabi Evi Taş Odası, Üsküdar; 7- Edip Efendi Yalısı Harem Bölümü Taş Odası, Kandilli;

131


132

150m

taş oda / ana yapı oranı= bilinmiyor 83 m2 / ?

0

Katalog No: ETO-1

Şair Nabi Evi Taş Odası, Üsküdar

taş oda / ana yapı oranı= bilinmiyor 286 m2 / ?

350m

150m

0

Edip Efendi Yalısı Taş Odası, Üsküdar

taş oda / ana yapı oranı=0.06 20 m2 / ~ 350 m2= % 6

Katalog No: ETO-2

150m

150m

0

200m

taş oda / ana yapı oranı=0.02 25 m2 / ~ 1300 m2= % 2

Katalog No: ÇY.ETO-3

150m

taş oda / ana yapı oranı=0.22 154 m2 / ~ 700 m2= % 22

0

Katalog No: ÇY.BTO-4

Tarabya Kasrı Taş Odası, Tarabya

60m

taş oda / ana yapı oranı=0.07 24 m2 / ~ 350 m2= % 7

Katalog No: STO-1

Yılanlı Yalı Selamlık Taş Odası, Bebek

0

100m

taş oda / ana yapı oranı= bilinmiyor 50 m2 / ?

0

Katalog No: ÇY.BTO-5

Arnavutköy'de Taş Oda, Arnavutköy

BAĞIMSIZ TAŞ ODALAR

Yılanlı Yalı Harem Taş Odası, Bebek

taş oda / ana yapı oranı= 0.13 95 m2 / ~ 700 m2= % 13

0

EKLENTİ NİTELİKLİ TAŞ ODALAR

taş oda / ana yapı oranı=0.06 92 m2 / 460 m2= % 6

0

Katalog No: BTO-3

Katalog No: BTO-2

Katalog No: BTO-1

0

Memduh Paşa Köşkü Taş Odası, Kuruçeşme

Hüsrev Paşa Yalısı Taş Odası, Emirgan

Şehit Ali Paşa Konağı Taş Odası, Eminönü

Taş oda gruplarının vaziyet planındaki konumu ve ana yapı ile ilişkileri

60m

taş oda / ana yapı oranı= ~0.05 ~25 m2 / 450 m2= % 5

0

Katalog No: STO-2

Ragıp Paşa Yalısı Taş Odası, Sarıyer

100m

taş oda / ana yapı oranı= 0.13 111 m2 / ~ 800 m2= % 13

0

Katalog No: MO.BTO-2

Nispetiye Kasrı Taş Odası, Bebek

150m

(3) harem bölümü taş oda / ana yapı oranı= ~ 0.02 15 m2 / ~750 m2= % 2

0

Katalog No: ÇY.STO-3

Fethi Paşa Yalısı Harem ve Selamlık Bölümü Taş Odası, Kuzguncuk

SET ALTI TAŞ ODALARI

Günümüzde mevcut olmayan yapının vaziyet planı ile ilgili veriye ulaşılamamıştır.

Katalog No: MO.BTO-1

Acımusluk'da Taş Oda, Cağaloğlu

6 4

Ana yapının % 10 dan küçük Bilinmiyor

% 31

% 45

% 24

Uyglama Oranı

% 15

% 61

% 24

2. Mevcut taş odanın ana yapısı ile ilgili veriye ulaşılamamıştır. 3. Selamlık Bölümü Taş Odası ile ilgili veriye ulaşılamamıştır.

Ana Yol Notlar 1. Günümüzde mevcut olan ana yapının aynı dönemde yapılmadığı düşünülmektedir.

Ana Yapı

Taş Oda

3

Uygulanan Adet

2

8

3

Ana yapının % 10 dan büyük

Kütlesel Büyüklük

Bilinmiyor

Ana yapı ile bağlantısız

Ana yapı ile doğrudan bağlantılı

Ana Yapı ile İlişkisi

%8 Uyglama Oranı

1 Uygulanan Adet

Bilinmiyor

% 92

12

Doğrudan bağlantılı

%8 Uyglama Oranı

1

Bağlantısız

Ana Yol ile İlişkisi

Uygulanan Adet

7

Bilinmiyor

% 38 % 54

5

Uyglama Oranı

Setli

Uygulanan Adet

Düz

Arazinin Topografik Durumu

Taş oda grupları vaziyet planı özelliklerinin sayısal analizi

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006 S. İ. Dizdar, N. Sönmez

Tablo 1. Taş Oda gruplarının vaziyet planındaki konumu ve ana yapı ile ilişkileri


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Şehit Ali Paşa Konağı Taş Odası

Hüsrev Paşa Yalısı Taş Odası

Memduh Paşa Köşkü Taş Odası

Tarabya Kasrı Taş Odası∗

Nispetiye Kasrı Taş Odası∗∗

Arnavutköy'de Taş Oda

Acımusluk'da Taş Oda∗∗

Bağımsız Taş Odalar: İncelenen 7 adet Taş Oda’nın verilerine göre, genellikle düz arazide konumlanan, ana yol ile ilişkisi dolaylı, ana yapı ile bağlantısız, kütlesel büyüklük olarak ana yapının % 13-22’si oranındaki yapılardır (Bkz. Tablo 1).

Mekan kurgusu ve cephe özelliklerine göre ise, iki katlı, tek mekanlı, oturma alanı 60-200 m2 arasında, mekan örtüsü aynalı tonoz, mekan ögesi olarak niş uygulamasının tekrarlandığı örneklerdir (Bkz. Tablo 2)

Fotoğraf çekilememiştir. Günümüzde mevcut değildir.

∗∗

133


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Şair Nabi Evi Taş Odası

Edib Efendi Yalısı Taş Odası

Eklenti Nitelikli Taş Odalar: İncelenen 3 adet Taş Oda’nın verilerine göre, genellikle setli arazide konumlanan, ana yol ile ilişkisi dolaylı, ana yapı ile doğrudan bağlantılı, kütlesel büyüklük olarak ana yapının % 2-6’sı oranındaki yapı/mekanlardır (Bkz. Tablo 1).

Yılanlı Yalı Harem Taş Odası

Mekan kurgusu ve cephe özelliklerine göre ise, tek katlı, tek mekanlı, oturma alanı 20-50 m2 arasında, mekan örtüsü aynalı tonoz, mekan ögesi olarak ocak ve niş uygulamasının tekrarlandığı örneklerdir (Bkz. Tablo 2).

Ragıp Paşa Yalısı Taş Odası∗ Fethi Paşa Yalısı Taş Odası∗∗

Yılanlı Yalı Selamlık Taş Odası

Set Altı Taş Odaları: İncelenen 3 adet Taş Oda’nın verilerine göre, genellikle setli arazide konumlanan, ana yol ile ilişkisi dolaylı, ana yapı ile bağlantısız, kütlesel büyüklük olarak ana yapının % 210’u oranındaki mekanlardır (Bkz. Tablo 1).

Mekan kurgusu ve cephe özelliklerine göre ise, tek katlı, tek mekanlı, oturma alanı 15-25 m2 arasında, mekan örtüsü beşik tonoz olan ve hiçbir mekan ögesinin uygulanmadığı örneklerdir (Bkz. Tablo 2).

Günümüzde yıkıntı durumundadır. Fotoğraf çekilememiştir.

∗∗

134


135

4. Günümüzde aynalı to noz olan mekan örtüsü özgün durumunda ahşap tavandır.

3. İç mekanda tasarla nan dışa cephesi olmayan eklenti nitelikli taş oda.

2. Plan ve cephe restitüsyonu S.H.Eldem'in tespitlerindeki boyutlar dan yararlanarak çizilmiştir.

N

(4)

O

N

N

K2

Katalog No: ETO-1

Şair Nabi evi Taş Odası, Üsküdar

D

D

K4

K3

(1)

Katalog No: ÇY.BTO-4

Tarabya Kasrı Taş Odası, Tarabya

N

(3)

N

N

N

N

Katalog No: ETO-2

K2 N

N

N

? (2)

N

N

N

Katalog No: ÇY.ETO-3

Edip Efendi Yalısı Taş Yılanlı Yalı Harem Taş Odası, Bebek Odası, Üsküdar

EKLENTİ NİTELİKLİ TAŞ ODALAR

N

1. Çalışma yapılamayan yapılarda cephe restitüsyonu benzer örnekler doğrultusunda çizilmiş tir.

Notlar

K1

Katalog No: BTO-3

Katalog No: BTO-2

Katalog No: BTO-1 K4

Memduh Paşa Köşkü Taş Odası, Kuruçeşme

Hüsrev Paşa Yalısı Taş Odası, Emirgan

BAĞIMSIZ TAŞ ODALAR

Şehit Ali Paşa Konağı Taş Odası, Eminönü

Taş oda gruplarının üst kat mekan kurgusu ve cephe özellikleri

(2)

K

Katalog No: MO.BTO-1

Acımusluk'da Taş Oda, Cağaloğlu

Günümüzde mevcut değildir.

Katalog No: MO.BTO-2

Nispetiye Kasrı Taş Odası, Bebek

K

Katalog No: STO-1

K

(1)

Katalog No: STO-2

K

Tablo 2. Taş oda gruplarının üst kat mekan kurgusu ve cephe özellikleri 0

(1)

5m

Katalog No: ÇY.STO-3

Yılanlı Yalı Selamlık Ragıp Paşa Yalısı Taş Fethi Paşa Y. Harem Odası, Sarıyer Taş Odası, Kuzguncuk Taş Odası, Bebek

SET ALTI TAŞ ODALARI

Günümüzde mevcut olan yapıda çalışma yapılamamıştır.

Katalog No: ÇY.BTO-5

Arnavutköy'de Taş Oda, Arnavutköy

% 38

5

İki katlı

3

Alanı bilinmiyor

2

Dolap Niş ve Dolap

% 15

% 46

% 30 4 6

Ocak Niş

% 24 3

Uyglama Oranı

-

%8

% 46

% 46

Uyglama Oranı

-

% 24

Seki altı/ Seki üstü düzeni

Mekan Ögeleri

Uygulanan Adet

-

1 Ana mekan örtüsü bilinmiyor

6 Ana mekan örtüsü beşik ve aynalı tonoz

6 Ana mekan örtüsü beşik tonoz

Ana mekan örtüsü aynalı tonoz

Mekan Örtüsü

3

Uygulanan Adet

Set altı taş odaları

Eklenti nitelikli taş odalar

% 24

% 52

7 Bağımsız taş odalar

Alanı 15-25 m2 arasında

Alanı 20-50 m2 arasında

Alanı 60-200 m2 arasında

Oturma Alanı

% 15 Uyglama Oranı

Mekan sayısı bilinmiyor

% 61 % 24

2

3

Uygulama Oranı

Uygulanan Adet

8

Tek mekanlı

Uygulanan Adet

Çok mekanlı

Mekan Sayısı

Kat adedi bilinmiyor

% 24

% 38

5

Tek katlı

3

Uygulama Oranı

Kat Adedi

Uygulanan Adet

Taş oda gruplarının mimari özelliklerinin sayısal analizi

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006 S. İ. Dizdar, N. Sönmez


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

İstanbul Fener Evleri: Osmanlı İmparatorluğu’nda 18.yy.’ın ilk yarısında başlayan Batı’ya yöneliş toplumun her kesimini etkilerken, Tanzimat ve Islahat Fermanı sonucu Rum toplumunun Osmanlı vatandaşlığını kazanması, ticari alandaki etkinlikler sonucu refah düzeylerinin artması, Rum toplumunun hem Osmanlı hem de Batılı ülkeler arasında ön plana ulaşmasını sağlarken, yapı alanında farklı şekillenmelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu bağlamda adını Fener semtinden alan ve farklı bir yapı türü olarak karşımıza çıkan Fener Evleri, yaşam biçimindeki değişimin, yapı alanındaki biçimlenmenin ve yeni üslup arayışlarının şekillenmesi olarak yorumlanmaktadır. Fener Evi olarak adlandırılan bu yapılar, 18.yy. İstanbul sivil mimarisinde önemli bir yer oluşturmaktadır. Hemen hepsi 18.yy.’a tarihlenen bu örnekler, de Beylie, Gautier, Gurlitt, Eldem, Eyice ve Kuban tarafından yapılan çalışmalarda farklı biçimlerde yorumlanmıştır. Bu yorumların ilkini oluşturan ve 20.yy. başında General L. de Beylie tarafından yapılan Bizans konutu tanımlamasının ardından, Gurlitt’e göre, “Haliç sahilinde Bizans surlarının dışında olan bu yapılar zengin ailelerin daimi konutlarıdır. Daha önce dar bir parsel üzerinde bulunmaktayken, sonraları arka cephelerine yapılan ahşap yapı ile genişletilmiş ve merdiven ilave edilmiştir” şeklinde yorumlanmıştır (32). Gautier tarafından da konut olarak tanımlanan Fener Evleri; “…Bu evlerin çoğunda, merdiven biçiminde kesilmiş konsollar ya da kıvrıntılı dirseklere dayalı güzel balkonlar vardır; daha eski olan başka evler yarı kale, yarı sivil yapı olan küçük Ortaçağ konaklarını hatırlatır. Bu evlerin duvarları bir muhasaraya karşı gelecek kalınlıktadır, demir kepenklerinden kurşun

geçmez, koca koca parmaklıklar daraltılmış pencereleri korur, kornişler kimi evlerde mazgal gibidir…” şeklinde vurgulanmıştır (33). Eldem ve Eyice’ye ait tanımlamalarda ise, bu yapıların Rum ileri gelenlerine ait kagir yapılar oldukları ileri sürülmektedir (34). Kuban ise, daha önceki tanımlamalardan farklı olarak Fener Evleri’nin Osmanlı tarihinde önemli roller oynamış Rum ailelerinin daha büyük konut komplekslerinden arta kalan ve o evlerin selamlık ya da divanhanesi olarak kabul edilecek türde yapılar olduklarını ileri sürmektedir (35). Bu tanımlamalar doğrultusunda incelenen Fener Evleri’ni iki grupta incelemek mümkündür. İlk grubu oluşturan Fener Evleri, iki katlı olup, çok mekanlı plan özelliği gösteren yapılardır. Konumlanma özelliği olarak mevcut parsel sınırları içinde bağımsız yerleşim düzeninde ve mekansal kurguları nedeniyle konut işlevini yerine getirebilecek niteliktedir (Bkz. Tablo 34, Bkz.s.15 F1). İkinci grup ise, yine iki katlı olmakla birlikte, her katta tek mekan özelliği gösteren - bir anlamda taş odalarla benzeşen- planlamaya sahiptir (Bkz. Tablo 34, Bkz. S.15 F2, F3, F4, F5, F6). Konumlanma özelliği olarak, bağımsız tasarlanan örneklere göre farklılık göstererek, bitişik düzende sıralandığı dikkati çeker. Bu duruma getirilen açıklayıcı birkaç yoruma göre; eklentisi oldukları ahşap ana yapıların birbirlerine olan yakınlıkları nedeniyle, bir anlamda selamlık niteliğinde olan bu kagir yapıların da bitişik konumda yapılma zorunluluğu üzerinde durulmuştur (36). Ancak mevcut veriler doğrultusunda, eklentisi oldukları ana yapılarla ilgili bir bilgiye ulaşma imkanı olmamıştır. Bu gruplamaya dahil olan yapılar, mekansal özellikleri ve öğelerindeki sınırlamalar nedeniyle bir konut tanımlamasından çok, eklentisi durumundadırlar.

136


Eklenti Nitelikli Fener Evleri: İncelenen 5 adet eklenti nitelikli Fener Evi’nin (F2F3-F4-F5-F6) vaziyet planı verilerine göre, düz arazide konumlanan, ana yol ile doğrudan ilişkili, ana yapı ile bağlantısı kesin olarak bilinmeyen, kütlesel büyüklük olarak 100 m2’den küçük yapılardır (Bkz.Tablo3). Mekan kurgusu ve cephe

137 Notlar

48 m2

60m

F1 yapısının mekan kurgusu özellikleri nedeniyle konut amaçlı tasarlandığı düşünülmektedir.

F2, F3, F4, F5, F6 yapılarının ana yapıları ile ilgili veriye ulaşılamamıştır.

0

0

48 m2

60m

Katalog No: F5

Katalog No: F4

42 m2

40m

Sveti Stefan Bulgar Kilisesi G.doğusunda Bulunan "B" Kagir Yapısı, Fener

0

Sveti Stefan Bulgar Kilisesi G.doğusunda Bulunan "A" Kagir Yapısı, Fener

133 m2

60m

Katalog No: F2

Katalog No: F1

0

Fodlacı Sokak'da Bulunan Kagir Yapı, Fatih

Macarlar Yokuşu'nda Bulunan Kagir Yapı, Balat

Fener Evlerinin vaziyet planındaki konumu

56 m2

60m

0

80 m2

60m

Katalog No: F6

Ioannes Prodromos Metokhion K. G.doğusunda Bulunan kagir Yapı, Balat

0

Katalog No: F3

Alişan Sokak'da Bulunan Kagir Yapı, Kumkapı

Uyglama Oranı

Uygulanan Adet

Bilinmiyor

-

Ana yapı ile bağlantısız

6

Ana yapının % 10 dan büyük Ana yapının % 10 dan küçük Bilinmiyor

Ana Yol

Ana Yapı

Fener Evi

-

Kütlesel Büyüklük

% 100

-

-

% 100 Uyglama Oranı

6

-

-

Uygulanan Adet

Bilinmiyor

-

Ana yapı ile doğrudan bağlantılı

Ana Yapı ile İlişkisi

Uyglama Oranı

Uygulanan Adet

Bilinmiyor

% 16

5 1

Doğrudan bağlantılı Bağlantısız

% 83

% 33

Setli

Ana Yol ile İlişkisi

% 66 2

Uyglama Oranı

4

Uygulanan Adet

Düz

Arazinin Topografik Durumu

Fener Evlerinin vaziyet planı özelliklerinin sayısal analizi

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006 S. İ. Dizdar, N. Sönmez

Tablo 3. Fener Evleri’nin vaziyet planındaki konumu

özelliklerine göre ise, kagir, iki katlı, tek mekanlı, oturma alanı 40-80 m2 arasında değişebilen, mekan örtüsü beşik tonoz veya aynalı tonoz, mekan ögesi olarak seki altıseki üstü ve niş uygularının tekrarlandığı örneklerdir (Bkz. Tablo 4).


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Macarlar Yokuşu’nda Bulunan Kagir Yapı –F1-

Alişan Sokak’ta Bulunan Kagir Yapı –F3-

Fodlacı Sokak’ta Bulunan Kagir Yapı –F2-

Sveti Stefan Bulgar Kilisesi G.doğusunda Bulunan Kagir Yapı –F4-

Sveti Stefan Bulgar Kilisesi G.doğusunda Bulunan Kagir Yapı –F6-

Sveti Stefan Bulgar Kilisesi G.doğusunda Bulunan Kagir Yapı –F5-

138


139

Tablo 4 Fener Evleri’nin üst kat mekan kurgusu ve cephe özellikleri Notlar

N

N

1. Yapıda çalışma yapılamadığından benzer örnekler doğrultusunda çizilmiştir.

N

(1)

O

N

D

Katalog No: F4

N

Katalog No: F5

Sveti Stefan Bulgar Kilisesi G.doğusunda Bulunan "A" Kagir Yapısı, Fener

Katalog No: F2 Katalog No: F3

N

N

O

N

N

N

N

Katalog No: F6

0

Ioannes Prodromos Metokhion K. G.doğusunda Bulunan Kagir Yapı, Balat

5m

Fodlacı Sokak'da Bulunan Kagir Alişan Sokak'da Bulunan Kagir Yapı, Yapı, Fatih Kumkapı

N

Sveti Stefan Bulgar Kilisesi G.doğusunda Bulunan "B" Kagir Yapısı, Fener

N

Katalog No: F1

Macarlar Yokuşu'nda Bulunan Kagir Yapı, Balat

Fener Evlerinin mimari üst kat mekan kurgusu ve cephe özellikleri

% 17 Uyglama Oranı

1 Uygulanan Adet

Çok mekanlı

5 1

Niş Dolap Niş ve Dolap

2

3

Seki altı/ Seki üstü düzeni Ocak

Uygulanan Adet

3

Mekan Ögeleri

Ana mekan örtüsü beşik tonoz

Ana mekan örtüsü aynalı tonoz

% 17

% 83

% 33

% 50

Uyglama Oranı

% 50

% 50

Uygulanan Adet

3

Uyglama Oranı

5

Alanı 40-80 m2 arasında Mekan Örtüsü

% 83

1

Alanı 100 m2'den büyük

% 17

% 83

5

Tek mekanlı

Oturma Alanı

Uygulama Oranı

Uygulanan Adet

Mekan Sayısı

% 100

6

Uygulama Oranı

İki katlı

Uygulanan Adet

Tek katlı

Kat Adedi

Fener Evleri mimari özelliklerinin sayısal analizi

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006 S. İ. Dizdar, N. Sönmez


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

SONUÇLAR 18.yy.’da yaşanan değişimin maddi simgeleri olarak ortaya çıkan Taş Odalar ve Fener Evleri’ne tanım kazandıran toplumsal özellikler şöyle sıralanabilir:

Taş Odalar ve Fener Evleri’nin tanımlanmalarını sağlayan en belirgin özellikleri, bağımsız bir yapı türü olmamaları ve ait oldukları ana yapı ile genel yerleşim şeması içindeki ilişkileridir. Bu çıkarımlar doğrultusunda mimari özellikler şöyle sıralanabilir:

1. Fener Evleri 18.yy. yapıları olmalarına karşın Taş Odalar incelenen arşiv kaynakları doğrultusunda 19.yy.’a tarihlenen yapılardır;

1. Her Taş Oda’nın ve eklenti nitelikli Fener Evleri’nin bir ana yapısı vardır;

2. Sahip oldukları statü açısından Fener Evleri ve Taş Odalar genel yarar sağlama endişesi ve zorunluluğu bulunmayan eklenti nitelikli özel yapılardır;

2. Vaziyet planı özelliği olarak Taş Odalar arazi içindeki konumu, sayısı ve ana yapı ile bağlantısı açısından belirgin bir kararlılık göstermezken, Fener Evleri’nin arazi içindeki konumu, sayısı ve ana yapı ile bağlantısı açısından belirgin bir kararlılık görülür;

3. Fener Evleri ve Taş Odalar’ın biçimlenmesi psikolojik (saklama /saklanma) ve fiziksel (yangın) bir zorunluluğun sonucu olmuştur. Mimari yapıların insan eylemlerine göre şekillenmesi gibi, saklama mekanları da bu bağlamda insan psikolojisinin fiziksel biçimlenişe etkisi olarak yorumlanmalıdır; 4. İdeolojik değişimin şekillenmesi olarak tanım kazanan Fener Evleri belirli bir etnik grubu betimlerken, Taş Odalar’ın kozmopolit bir yapılanmaya sahip olan İstanbul’da, kültürel etkileşim ve sınıfsal atlamaların söz konusu olduğu toplumsal yapı içinde tek bir etnik gruba mal edilmesi söz konusu değildir; 5. Taş Odalar doğrudan saklama işlevine cevap verebilecek yapılar olarak tasarlanmışken, Fener Evleri, mevcut yapı kompleksini koruma tanımıyla paralellik göstermekte; ancak yapıldıkları yüzyıl ve konumları nedeniyle koruma ve savunma amaçlı olmayıp aynı zamanda tek başlarına konut işlevini de yerine getiremeyeceklerinden bir anlamda ana yapıya girişte selamlık ya da kısa ve geçici süreli alıkoyma amacını da taşımıştır.

3. Taş Odalar’ın mimari biçimlenme ve sayısındaki çeşitlenme, Fener Evleri’nde görülmez. Fener Evleri kagir ve iki katlı olarak kararlılık gösterirken, Taş Odalar bağımsız, eklenti nitelikli ve set altı olmak üzere üç türde gruplanarak, yapı ya da arazi içinde tekrarlanma sayısı ve kat adedi olarak da farklılıklar ortaya koyar; 4. Her iki yapı grubu da sağlam mimari kurgu, koruma eğilimi ve anıtsal olmayan görünümlerine karşın, Taş Oda yapılarının çıkmasız tasarlanan cephelerindeki bütünlük anlayışı, kimi örneklerinin çıkmalı olarak tasarlandığı Fener Evi yapılarında görülmemektedir; 5. Mekan özellikleri açısından Taş Odalar 1 veya 1’den fazla mekanlı plan şemasına sahip olurken, eklenti nitelikli Fener Evleri tek mekanlı bir kurguya sahiptir. Her iki yapıda da mekan örtüsünün beşik tonoz veya aynalı tonoz, mekan ögesinin ise genellikle niş olarak uygulandığı görülür. 6. Taş Odalar ve Fener Evleri; genellikle kagir sistemde yapılmış bir veya iki katlı, bir ya da iki mekanlı plan şemasına sahip olmaları açısından, bir vakıf yapısı niteliğindeki Osmanlı dönemi “sıbyan mektepleri” ile benzer özellikler gösterseler de, Taş

140


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Odalar’ın “saklama”, sıbyan mekteplerinin “eğitim” işlevli tasarlanmasına ek olarak, Taş Odalar’ın konumlanma özelliği ana yapı arazisi içinde çeşitlilik gösterirken, sıbyan mekteplerindeki konumlanma külliye içinde ya da bağımsız, çeşme veya sebil üzerinde yapılanma gibi oldukça farklı nitelikler sergiler. İşlev gereği korunaklı yapılan taş odaların cephelerinde görülen çıkmasız, tepe penceresiz ve dıştan merdivenli düzen, sıbyan mekteplerinde yerini çıkmalı, tepe pencereli, katlar arasındaki ulaşımın iç mekandan sağlandığı merdiven düzenine bırakır. Sıbyan mektepleri aynı konumlanma ve mimari özellikleri nedeniyle Fener Evi adı verilen yapı

grubundan da ayırt edilebilen ancak, birkaç yapı örneğinin çıkmalı tasarlanan cephe düzeniyle de benzer nitelikler taşıyan bir yapı grubu olarak dikkati çeker. Taş Odalar ve Fener Evleri adını alan iki yapı grubunda da benzer özelliklerin tekrarlanması, farklı kültür gruplarının oluşturduğu mimari yapılarda kendinden önceki kaynaklardan yararlanıldığını ve etkileşim nedeniyle evden anıtsal yapıya; dönemin yapım sistemi, yapıların işlevsel benzerlikleri ve sosyal değişimin mimariye yansıması yanında mekansal düzenlemeler, yapım tekniği ve bezeme ağırlıklı bir üslup birliğinin kurulduğunu göstermektedir.

DİPNOTLAR 1. Mellart, J., 2003, Çatalhöyük-Anadolu’da Bir Neolitik Kent, Çev.: G. B. Yazıcıoğlu, Yapı Kredi Yayını, İstanbul, s. 43. 2. Acar, E., 1999, “İlk Çağ Öncesi Gezginlik’’, Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme, Ed.: Y. Sey, Tepe Mimarlık Kültür Merkezi Yayını, İstanbul, s. 18-36. 3. Nauman, R., 1975, Eski Anadolu Mimarlığı, Çev.: B. Madra, Türk Tarih Kurumu Yayını, IV. Dizi- Sa. 9, Ankara, s. 370-375. 4. Akurgal, E., 1995, Hatti ve Hitit Uygarlıkları, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayını, İzmir, s. 8485.

8.Ahunbay, M., “Sinagog’’, Eczacıbaşı Ansiklopedisi, c. 3, 1997, s. 1672.

Sanat

9. Arseven, C. E., 1955-1958, Türk Sanatı Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayını, İstanbul, s. 144. 10. Akozan, F., (1963), “Türk Han ve Kervansarayları”, Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, c.1, 1963, s. 133-167. 11. Baş, A., 1995, “Beylikler Dönemi Hanlarında Uygulanan Plan Şeması’’, 9. Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi, Kültür Bakanlığı Yayını: 1703, Ankara, s. 275-288. 12. Arseven, C. E., a.g.e., s.151.

Darga, M., 1985, Hitit Mimarlığı 1, Yapı Sanatı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları: 3221, İstanbul, s. 18-21;167-169.

13. Sözen, M. ve Tanyeli U., 1999, “Bedesten”, Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, s. 39.

5. Creswell, K.A.C., 1979, Early Muslim Architecture I-II, Hacker Art Books, Newyork, s. 45.

14. Cezar, M., 1985, Tipik Yapılarıyla Osmanlı Şehirciliğinde Çarşı ve Klasik Dönem İmar Sistemi, Mimar Sinan Üniversitesi Yayını: 9, İstanbul s. 220296.

6. Sezgin, H., 1979, Türk ve İslam Mimarisine Toplu Bakış, Mimar Sinan Üniversitesi Yayını: 5, İstanbul, s. 17-37. 7. Ahunbay, M., “Kilise’’, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, c.3, 1997, s. 1010-1014. Germaner, S., 1997, “Bazilika’’, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, c.1, 1997, s. 207

15. Akbayar, N. ve Sakaoğlu, N., 1999, Osmanlı’da Zenaatten Sanata, Creative Yayıncılık, İstanbul, s.195199. 16. Güran, C., (tarihsiz), Türk Hanlarının Gelişimi ve İstanbul Hanları Mimarisi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, s. 58-79.

141


S. İ. Dizdar, N. Sönmez

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Sözen, M. ve Tanyeli U., “Barhana”, a.g.e., s. 35.

Akın, N., 1995, “Balkanlar’da Osmanlı Evleri Üzerine Görüşler’’, 9.Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi, Ankara Kültür Bakanlığı Yayını: 1073, Ankara, s. 5559.

18. Sözen, M., 1990, Devletin Evi Saray, Sandoz Kültür Yayınları: 12, İstanbul, s. 4-10.

29. Akın, N., 2001, Balkanlar’da Osmanlı Dönemi Konutları, Literatür Yayıncılık, İstanbul, s. 154-180.

19. Uzunçarşılı, İ. H., 1941, Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, Türk Tarih Kurumu Yayını: VIII/10, İstanbul, s. 46-58.

Arel, A., 1986, “Aydın Bölgesinde Ayanlık Dönemi Yapıları’’, Ege’de Mimarlık Sempozyumu, İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Yayını, İzmir, s. 148-164.

17. Arseven, C. E., 1943, Sanat Ansiklopedisi, Maarif Matbaası, İstanbul, s. 175.

20. a.y. 21. İbni Batuta, 1983, İbni Batuta Seyahatnamesi I-II, Çev.: M. Çevik, Üçdal Neşriyat, İstanbul, s. 442-454. 22. Eldem, S. H., 1986, Türk Evi Osmanlı Dönemi II, Türkiye Anıt ve Çevre Değerlerini Koruma Vakfı, İstanbul, s. 104-107. Şehsuvaroğlu, H., (tarih yok), “İstanbul Bahçeleri’’, Asırlar Boyunca İstanbul, s. 169-170.

Bilgin, Z., 1986, “Az Tanınan Bir Mimarlık Örneği: Foça ve Yöresi Mimarlığı’’, Ege’de Mimarlık Sempozyumu, Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Yayını, İzmir, s. 80-105. 30. Cerasi, M., 1999, Osmanlı Kenti, Osmanlı İmparatorluğu’nda 18. ve 19. Yüzyıllarda Kent Uygarlığı ve Mimarisi, Çev.: A.Ataöv, Yapı Kredi Yayını, Toplumsal Tarih Araştırmaları: 2, İstanbul, s. 155-175. 31. Eldem, S.H., a.g.e., s. 232-233.

23. Erdoğan, M., “Türk Bahçeleri’’, Vakıflar Dergisi, c. 4, 1958, s. 162-182. 24. Tanyeli, U., “Babıali’’, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Tarih Vakfı ve Kültür Bakanlığı Yayını, İstanbul, c.9, 1993, s. 519-522. 25. Tanyeli, U., (1999), “Anadolu’da Bizans, Osmanlı Öncesi ve Osmanlı Dönemlerinde Yerleşme ve Barınma Düzeni’’, Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, s. 405-470. 26. Akın, G., 1984, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki Tarihsel Ev Tiplerinde Anlam”, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, s. 31. İmamoğlu, V., 1992, Geleneksel Kayseri Evleri, Türkiye Halk Bankası, Ankara, s. 49-51.

32. Gurlitt, C., 1999, İstanbul’un Mimari Sanatı, Çev.: R. Kızıltan, Enformasyon ve Dökümantasyon Hizmetleri Vakfı, Ankara s. 10-12. 33. Gautier, T., 1990, İstanbul, s. 100-105.

İstanbul, Çev. N.: Berk, İsis,

34. Eldem, S.H., a.y. Eyice, S., 1975, “Tarihte Haliç”, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi İstanbul Geoteknik Su ve Çevre Mühendisliği Sorunları Araştırma Grubu Sempozyumları No:1, İstanbul, s. 1-10. 35. Kuban, D., 1998, Kent ve Mimarlık Üzerine İstanbul Yazıları, Yapı-Endüstri Merkezi Yayını, İstanbul, s. 188-189. 36. Eldem, S.H., a.y.

27. Hakim, B. S., 1986, Arabic-Islamic Cities Building and Planning Principles, KPI Limited, London, s. 280-285. Warren, J.ve Fethi, İ.,1982, Traditional Houses in Baghdad, Coach Publishing House Ltd., England, s. 12-39. 28. Akın, N., 2001, Balkanlar’da Osmanlı Dönemi Konutları, Literatür Yayıncılık, İstanbul, s. 136140.

142


YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

YTU Arch. Fac. e-Journal Volume 1, Issue 2-3, 2006

DERSLİKLERDE GÖRSEL KONFOR VE ETKİN ENERJİ KULLANIMI – BİR ÖRNEK DERSLİK AYDINLATMASI Tuba BOSTANCI BASKAN a *, Müjgan ŞEREFHANOĞLU SÖZEN b a

b

T. Philips Tic. A.Ş. Y.Dudullu Organize San. Böl. 2. Cad. No:22 Ümraniye, İstanbul. tuba.baskan@philips.com YTÜ, Mimarlık Fakültesi, Yapı Fiziği Bilim Dalı, Beşiktaş, İstanbul

serefhan@yildiz.edu.tr

ÖZET İnsanlar çevreyi ışık, renk, ses, ısı- nem ve koku gibi fiziksel uyartılar aracılığıyla algılar. Bu algılamalar arasında görme, olayı önemli bir yer tutar. Görsel algılama, öğrenmede önemli olduğundan iyi görme koşullarının ve dolayısıyla görsel konforun sağlanması gerekmektedir. Öğrenmede etkin rolü olan okullar, aydınlatmada görsel konforun sağlanması gereken eğitim mekanlarını kapsar. Bu hacimlerin aydınlatma düzenleri, etkin enerji kullanımı dikkate alınarak tasarlanmalıdır. Bu bağlamda Ayazağa Işık Lisesi sınıflarındaki mevcut aydınlatma düzenleri incelenmiş, ölçümler ve anket sonuçları ile değerlendirilmiştir. Ayrıca, daha iyi koşullar sağlayan aydınlatma düzenleri oluşturulmuş ve aydınlatma düzenleri arasındaki farklar karşılaştırılmıştır. Anahtar Sözcükler: Derslik, aydınlatma, görsel konfor, etkin enerji kullanımı ABSTRACT Visual Comfort and Efficient Energy Use in Classrooms Lighting – A Field Study of Classrooms Lighting Human perceives the environment by physical stimulation of sense organs such as light, colour, acoustics, heathumidity, odor. Seeing comprises the biggest rate in this perception. Consequently, visual perception has an important role in learning. For this purpose, providing good visual conditions and also visual comfort is very important. Schools, having an effective role in learning, are the educational spaces where are needed to take care of providing visual comfort in lighting. Also, it is necessary to obtain use of efficient energy in these lighting designs. In this context, existing lighting designs in the classrooms of Ayazağa Işık High School have been examined and evaluated by means of measurements and questionnaires. Besides, other lighting designs which provide more suitable conditions have been done and differences between these systems have been compared. Keywords: Classrooms, lighting, visual comfort, using efficient energy

*

Bu makale, birinci yazar tarından YTÜ Mimarlık Fakültesi’nde tamamlanmış olan “Bir Tasar Ölçütü Olarak Dersliklerde Görsel Konfor ve Optimum Enerji Kullanımı İçin Bir Yaklaşım” adlı doktora tezinden hazırlanmıştır.

143


T. Bostancı Başkan, M. Şerefhanoğlu Sözen

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

1. GİRİŞ Eğitim, tüm dünyada ve özellikle, gelişmekte olan ülkelerde, büyük önem taşımakta eğitim yapıları da mimari alanda önemli yapı gruplarını oluşturmaktadır. Eğitim yapılarının en önemli ve genel fiziksel mekanı olan derslikler ise, insanların, ilk çocukluktan, gençliğe kadar olan süreçte, yaşamlarının büyük bir bölümünü geçirdikleri mekanlardır. Öğrencilerin, bulundukları derslik hacimlerinde, yaptıkları işlerin niteliğine göre, olabildiğince yorulmadan, istekli ve verimli bir biçimde çalışmalarının sağlanması; bir başka deyişle, uygun fizik ortam koşullarının oluşturulması gerekmektedir. Fizik ortamı oluşturan, ses, ışık, renk, ısı ve nem gibi öğelerin, insanların gerçekleştirdikleri çeşitli eylemlerin özelliklerine göre, nicel ve nitel yönden en uygun duruma getirilmesi ve korunması, konforun sağlanması açısından önemlidir. Eğitim sürecinde, görsel algılamanın öğrenmedeki katkısı, öteki duyu organlarının katkılarından daha fazladır. Dolayısıyla, öğrenmenin tam, eksiksiz, doğru, yorulmadan ve çok fazla çaba harcamadan yapılabilmesi, büyük oranda, iyi görme koşullarının yani görsel konforun sağlanmasına bağlıdır. Bu ise, aydınlatmanın, nicelik ve nitelik yönünden gerektirdiği koşulların yerine getirilmesiyle olanaklıdır. Aydınlatmada etkin enerji kullanımı da göz ardı edilmemesi gereken bir başka önemli etmendir. Özellikle, okullar gibi, gün boyunca kullanılan yapılarda, görsel konfordan ödün vermeden sağlanan etkin enerji kullanımı ile büyük oranda enerji tasarrufu elde edileceği açıktır.

değerlendirilmiştir. Ayrıca, örnek bir derslik hacmi (Ayazağa Işık Lisesi’nden) ele alınarak, varolan aydınlatma düzeni ve önerilen yeni aydınlatma düzeni, yapılan ölçme ve anketler ile değerlendirilmiştir. 2. DERSLİKLERDE GÖRSEL KONFOR VE ETKİN ENERJİ KULLANIMINA YÖNELİK AYDINLATMA DÜZENLERİ Görsel konfor ve etkin enerji kullanımını olanaklı kılacak aydınlatma düzenleri kurmak amacıyla, 7.20m. x 7.20m. x 3.30m. boyutunda olan, mimari tasarım yönünden standartlara uygun boyutlarda bir derslik hacmi belirlenmiştir. Hacmin iç yüzeylerinin yansıtma çarpanları, tavan: 0.70, duvarlar: 0.50, döşeme: 0.30 olarak alınmıştır. Çalışma düzleminin yüksekliği, 0.80 m.dir (Bkz. Şekil 1).

Bu çalışmada, tip bir derslik belirlenerek aydınlatma tekniği yönünden uygun olanlardan seçilen değişik nitelikte aydınlatma aygıtları kullanılarak, birbirinden farklı düzenler oluşturulmuştur. Bu düzenler, görsel konfor ve etkin enerji kullanımı yönlerinden incelenip,

144

Şekil 1. Tip derslik hacminin plan ve kesiti


T. Bostancı Başkan, M. Şerefhanoğlu Sözen

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

2.1. Aydınlatma Düzenleri ve Aydınlığın Niceliği Belirlenen derslik hacminde, değişik tip yansıtıcılı ve yayıcılı aygıtlarla yapma aydınlatma düzenleri oluşturulmuştur. Bu düzenlerde, genel aydınlatma için kullanılan aygıtlar: • paletli, tek parabolik yansıtıcılı, • paletli, çift parabolik yansıtıcılı, • opal yayıcılı olarak seçilmiştir. Genel aydınlatmaya ek olarak, yazı tahtası üzerinde yeterli nicelik ve uygun nitelikte aydınlığın elde edilmesi amacıyla, ayrıca, dikkatin yazı tahtasına ve öğretmene yoğunlaşması için, buraya özgü asimetrik yansıtıcılı aygıt ile bölgelik aydınlatma uygulanmıştır. Belirlenen derslik

hacminde kullanılan 10 ayrı tip aydınlatma aygıtlarının özellikleri, Tablo 1’de verilmiştir. Bu aygıtlar kullanılarak oluşturulan yapma aydınlatma düzenlerinde, ortalama ve noktada aydınlık düzeyi değerleri, bilgisayar programı aracılığı ile hesaplanmıştır. Derslikler için ortalama aydınlık düzeyi, Eort=500 lm/m2 olarak saptanmış ve aydınlatma düzenleri buna göre belirlenmiştir. Bu düzenlerde, hem seçilen aygıtların ışık dağılım özellikleri nedeniyle, hem de günışığı ile lamba ışığının birbirini görsel konfor ve enerji kullanımı yönünden desteklemesi amacıyla, bakış doğrultusuna ve pencere konumuna paralel ışık bantları oluşturulmuştur. Seçilen değişik tip aydınlatma aygıtları, bu düzene göre yerleştirilmiş ve hesaplamalar, bu doğrultuda yapılmıştır.

Tablo 1. Belirlenen derslik hacminde kullanılan aydınlatma aygıtları Aygıt tipi Yansıtıcı tipi 1

A1

2

A2

3

B1

4

B2

5

C1

6

C2

7

D1

8

D2

9

E1

10

E2 F

Paletli (tek parabolik) Paletli (çift parabolik) CIBSE LG3 cat.3 Paletli (OLC) CIBSE LG3 cat.2 Opal yayıcılı Asimetrik y. (Yazı Tahtası)

Aygıt geriverimi

Lamba sayısı

Lamba tipi

Lamba renk sıcaklığı (K)

Lamba ömrü (saat)

0.67

2

TL-D 36W

4000

13000

Manyetik

0.69

4

TL-D 18W

4000

13000

Manyetik

0.67

2

TL-5 28W

4000

20000

Elektronik

0.70

4

TL-5 14W

4000

20000

Elektronik

0.63

2

TL-D 36W

4000

13000

Manyetik

0.62

4

TL-D 18W

4000

13000

Manyetik

0.74

2

TL-5 28W

4000

20000

Elektronik

0.75

4

TL-5 14W

4000

20000

Elektronik

0.60

2

TL-D 36W

4000

13000

Manyetik

0.62

4

TL-D 18W

4000

13000

Manyetik

0.70

1

TL-D 58W

4000

13000

Manyetik

Yapılan hesaplamalar sonucunda, tüm aydınlatma düzeninde, temel olarak, nicelik yönünden gerekli minimum ortalama aydınlık düzeyi, 500 lm/m2’nin üzerinde sağlanmıştır. Bu düzenler, aydınlığın niteliği ve enerji harcaması yönünden de incelenip, değerlendirilmiştir.

Balast tipi

2.2. Aydınlığın Niteliği • Işığın rengi: Tüm düzenlerde kullanılan lamba tipleri, ışık rengi, renk sıcaklığı ve renksel geriverim yönlerinden derslikler için uygun lambalardır. TL-D ve TL-5 tipi lambaların renk sıcaklıkları 4000K ve renksel geriverimleri Ra>80 olarak

145


T. Bostancı Başkan, M. Şerefhanoğlu Sözen

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

seçilmiştir. Renksel geriverim sınıfı, 1B’dir. Ayrıca, bu lambaların verimleri yüksek ve ömürleri uzundur. • Işığın doğrultusal yapısı ve gölge niteliği: E1 ve E2 tipi aygıtlarla kurulan düzenlerde, aygıtın opal yayıcılı olması nedeniyle, A1, A2, B1, B2, C1, C2, D1 ve D2 tipi paletli aygıtlar kullanılan düzenlere göre, daha yayınık ışık alanı elde edilmektedir. Dolayısıyla, gölge niteliği de gölgesiz aydınlığa yakın bir özellik göstermektedir. • Aydınlık düzeyi dağılımları: Bütün aydınlatma düzenlerinde, yatay çalışma düzlemi ve düşey yazı tahtası üzerinde, en az aydınlık düzeyinin, ortalama aydınlık düzeyine oranı ile tanımlanan düzgünlük değeri Emin/Eort> 0.70 olarak hesaplanmıştır. Böylece, tüm düzenlerde, kabul edilebilir düzgün yayılmış bir aydınlık sağlanmıştır. E1 ve E2 tipi aygıtlarla kurulan düzenlerde, yine, aygıtın opal yayıcılı olması nedeniyle, A1, A2, B1, B2, C1, C2, D1 ve D2 tipi paletli aygıtlar kullanılan düzenlere göre, duvar yüzeyleri daha düzgün yayılmış ve daha yüksek aydınlık düzeyleri elde edilmiştir. A1, A2, B1, B2, C1, C2, D1 ve D2 tipi aygıtlarla kurulan düzenlerde, arka duvar üzerinde pano, tablo vb. sergi alanına olanak veren aydınlık dağılımları oluşturulmuştur. • Çevrede yer alan yüzeylerin özellikleri: Hacim iç yüzeylerinin yansıtma çarpanları, rtav: 0.70; rduv: 0.50; rdöş: 0.30 ve yazı tahtasının yansıtma çarpanı, bulunduğu duvarın yansıtma çarpanından daha yüksek (beyaz renkli, ryazı tahtası : 0.80) olarak belirlenmiştir. • Işıklılık ve kamaşma: Aydınlatma düzenlerinde, iç yüzey ortalama ışıklılık değerleri incelendiğinde, E1, E2 aygıtları ile kurulan düzenlerde, ışıklılık değerlerinin, standartlarda [1] verilen değerlere uygun olduğu görülmektedir. A1, A2, B1, B2, C1, C2, D1 ve D2 tipi aygıtların kullanıldığı düzenlerde ise, bu değerler, ışık dağılım özelliklerinden ötürü, uygun değerlere yakın, kabul edilebilir değerlerde

hesaplanmıştır. Her hacimde, yazı tahtasının bulunduğu duvar olan, ön duvarların ışıklılık değerleri, öteki duvarların değerlerine göre, daha yüksektir. Yazı tahtasının yansıtma çarpanı, bulunduğu duvar yüzeyinin yansıtma çarpanından daha yüksek olarak alındığından, ışıklılığı da daha yüksektir. Bu durumda bakılan alan ve yakın çevresi arasındaki ışıklılık karşıtlığı, 3/1-1 oranları [2] arasında sağlanmıştır. C1, C2 ve D1, D2 tipi paletli aygıtlar, kamaşma sınıfı olarak, görme alanı içinde, aydınlatma aygıtının kamaşmasının en aza indirilmesi açısından, öteki aygıtlara göre daha olumludur. A1, B1, C1, D1 ve E1 tipi aygıtlar, çizgisel olmaları açısından da bakış doğrultusuna paralel olarak yerleştirilebilmeleri nedeniyle, A2, B2, C2, D2 ve E2 tipi aygıtlara göre aydınlatma tekniği açısından daha olumludur. 2.3. Enerji Kullanımı Aydınlatma düzenleri enerji harcaması yönünden incelendiğinde, her bir düzende, 1 lm/m2 aydınlık düzeyini sağlamak için, harcanan güç değerleri, Tablo 2’de verilmiştir. Tablo 2. Değişik aydınlatmalarla, 1 lm/m2 aydınlık düzeyini sağlamak için, harcanan güç değerleri

146

Aygıt tipi

Ortalama aydınlık düzeyi (lm/m2)

Sistem gücü (W)

1lm/m2 için harcanan güç (W/lm/m2)

1

A1

580

862

1.49

2

A2

596

1042

1.75

3

B1

598

782

1.31

4

B2

585

802

1.37

5

C1

561

862

1.54

6

C2

555

1042

1.88

7

D1

588

654

1.11

8

D2

563

670

1.19

9

E1

565

1042

1.84

10

E2

528

1132

2.14


T. Bostancı Başkan, M. Şerefhanoğlu Sözen

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Buna göre, TL-D lamba ve manyetik balast kullanılan düzenler arasında, en az enerji harcaması, A1 tipi aygıtla; en çok enerji harcaması, E2 tipi aygıtla yapılmıştır. TL-5 lamba ve elektronik balast kullanılan düzenler arasında ise, en az enerji harcaması, D1 tipi aygıtla; en çok enerji harcaması ise, B2 tipi aygıtla gerçekleşmiştir. Genel olarak, TL-5 lamba ve elektronik balastın kullanıldığı D1 tipi aydınlatma aygıtının kullanıldığı düzende, 1 lm/m2 aydınlık düzeyini sağlamak için, 1.11 W güç harcanmaktadır. Böylece, lamba ve balast tipi olarak da uzun ömürlü bir sistem sağlayan bu düzen, ilk yapım sırasında, enerji harcaması yönünden en uygun durumu ortaya koymaktadır. Nitelik ve enerji harcaması yönünden yapılan değerlendirmeler sonucunda, en uygun çözümü sunan aydınlatma düzeni olarak, D1 tipi aygıtın kullanıldığı düzen belirlenmiş, Şekil 2’de bu düzenin aygıt yerleşimi ve çalışma düzlemindeki aydınlık düzeyi dağılımı gösterilmiştir.

3. ALAN ÇALIŞMASI - BİR DERSLİK ÖRNEĞİ İncelenen düzenler arasında en uygun sonucu veren aydınlatma düzeninin uygulamadaki durumunun incelenmesi ve denetlenmesi amacıyla, bir alan çalışması planlanmıştır. Çalışmada, gün boyunca, aydınlatma ile ilgili ölçümler ve öğrencilerle anket çalışması yapılacağından, dersliğin gün boyu aynı öğrenciler tarafından kullanıldığı tek öğretimli bir okul olan Ayazağa Işık Lisesi’nden bir derslik örnek seçilmiştir. Bunun yanı sıra, alan çalışması yapılacak okuldaki derslik boyutlarının, seçilen tip derslik boyutlarına yakın olmasına da özen gösterilmiştir. Dersliğin boyutları, 7.40 m. x 7.40 m. x 3.10 m. olup, Şekil 3’de planı ve varolan aydınlatma düzeni ve aydınlık düzeyi dağılımı gösterilmiştir. Söz konusu derslik hacminde, aydınlık düzeyi ve ışıklılık ölçümleri, yatayda, döşemeden 0.80m. yüksekliğindeki çalışma düzlemi üzerindeki 16 noktada; düşeyde de, duvar yüzeyleri üzerinde, yaklaşık 1.40 m. olan göz seviyesindeki toplam 12 noktada yapılmıştır. Duvar yüzeylerinde yapılan ölçmeler, görüş alanı içine giren yüzeylerin ışıklılığının uygun olup, olmadığını ve duvarların sergi amaçlı kullanımına olanak tanıyıp, tanımadığını saptamak için yapılmıştır. Ölçmelerde, LMT B360 (Aydınlık ölçer), Minolta LS110 (Işıklılık ölçer) marka ölçme aletleri kullanılmıştır. 3.1 Varolan Aydınlatma Düzeninin İncelenmesi ve Değerlendirilmesi

Şekil 2. D1 tip aygıt düzeni ve aydınlık düzeyi dağılımları.

İncelenen derslikte, aydınlatma aygıtları, Şekil 3’te görüldüğü gibi, tavanda yer alan kirişlerin aralarına, pencere düzlemine dik olarak yerleştirilmiştir. Aygıtlar, yansıtıcısız olup, içinde 40W gücünde, TL-D 54 tipi çizgisel flüoresan lamba bulunmaktadır. TLD 54 flüoresan lambanın renk sıcaklığı: 6200K, renksel geriverim indeksi: 72 ve

147


T. Bostancı Başkan, M. Şerefhanoğlu Sözen

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

renksel geriverim sınıfı 2A’dır. Işık akısı: 2500 lümen olan bu tip flüoresan lambanın

ömrü 13000 saattir.

Şekil 3. İncelenen derslik hacminin mevcut aydınlatma düzeni ve aydınlık düzeyi dağılımı

• Aydınlığın niceliği: Derslikte yapma aydınlatma düzeninde, çalışma düzleminin üzerinde ölçüm yapılan noktalardaki aydınlık düzeyleri 200 – 400 lm/m2 arasında değişmekte, aydınlık düzeyi dağılımı düzgün yayılmış bir özellik göstermemektedir. Yazı tahtası üzerinde ise, yaklaşık 180 lm/m2 olarak ölçülen aydınlık düzeyi, bölgelik aydınlatma için yeterli değildir. • Aydınlığın niteliği: • Işığın rengi: Aydınlatma aygıtlarının içinde bulunan TL-D 54 tipi çizgisel flüoresan lambanın renksel geriverimi 72 ve renksel geriverim sınıfı 2A’dır. Bu değer, standartlarda renksel geriverimin 80 ve renksel geriverim sınıfının 1B olması gerektiği belirtilen derslik hacimleri için uygun değildir. Lambanın renk sıcaklığının ise, standartlarda, 2900K - 4300K arasında olması gerektiği belirtilirken, bu hacimde kullanılan lambanın renk sıcaklığı 6200K’dir. • Işığın doğrultusal yapısı ve gölge niteliği: Hacimde, belli oranda yayınık bir ışık alanı söz konusudur. Aydınlatma aygıtları, bakış doğrultusuna dik olarak

yerleştirildiğinden, lambaların ışık dağılım özelliklerine ters düşmektedir. • Aydınlık düzeyi dağılımları: Aydınlatma aygıtları, hacim içinde düzgün bir biçimde yerleştirilmediğinden, çalışma düzlemi ve iç yüzeyler üzerindeki aydınlık düzeyi dağılımları düzgün değildir. • Çevrede yer alan yüzeylerin özellikleri: İncelenen hacmin iç yüzeylerinin yansıtma çarpanları, rtav : 0.70; rduv : 0.50 ve rdöş : 0.40 olarak belirlenmiş olup, olması gereken sınırlar içindedir. Ancak yazı tahtası, üzerinde bulunduğu duvara göre daha koyu renkli olması nedeniyle, ışıklılığı daha düşük olduğundan, aydınlatma tekniği açısından olumsuzdur. Parlak malzeme ile kaplı masa yüzeylerinin, yansıma ile kamaşmaya neden olduğu da gözlenmiştir. • Işıklılık ve kamaşma: Hacimde, çalışma düzlemi ve iç yüzeylerde ölçülen ışıklılık değerleri incelendiğinde, bakılan alan ve yakın çevresi arasındaki ışıklılık karşıtlığının, 3/1-1 oranları arasında olduğu görülmektedir. Aydınlatmada lambalar, önünde paletvb.nesnelerle maskelenmeyip, çıplak olarak kullanıldığından, tavanda yer

148


T. Bostancı Başkan, M. Şerefhanoğlu Sözen

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

alan kirişler belli ölçüde engellese bile, görme alanı içine girmekte ve dolaysız kamaşmaya neden olmaktadır. En arka sıradan, yazı tahtasına doğru bakıldığında, görme alanı içine giren lambaların ışıklılığı, 8000 cd/m2 olarak ölçülmüştür. • Enerji harcaması: Varolan aydınlatma düzeninde, aygıtların, yansıtıcısız olarak kullanılması nedeniyle, ışık çalışma düzlemi yerine başka doğrultulara giderek, genelde belli bir bölümü boşa harcanıp, enerji kullanımı açısından olumsuz bir durum oluşturmaktadır. Söz konusu düzende, içinde birer adet 40W gücünde flüoresan lamba bulunan 12 adet aydınlatma aygıtı bulunmaktadır. Bu hacimde, çalışma düzlemi üzerinde ölçülen ortalama aydınlık düzeyi yaklaşık 300 lm/m2’dir. Sistemde harcanan güç, balast kayıpları ile birlikte, 588 W’dır. Buna göre, 1 lm/m2 yi elde etmek için harcanan güç, 1.96 W olarak hesaplanmıştır. Şekil 4 incelenen derslikteki mevcut aydınlatma düzenini göstermektedir.

3.2 Önerilen Aydınlatma Düzeninin İncelenmesi ve Değerlendirilmesi Söz konusu derslik hacminde, varolan aydınlatmayı, yapılan değerlendirme doğrultusunda, nicelik ve nitelik yönünden iyileştirmek ve uygun enerji kullanımı sağlamak amacıyla, yeni bir yapma aydınlatma düzeni önerilmiş ve uygulanmıştır. Önerilen yeni düzende, genel ve bölgelik aydınlatma için seçilen aygıtların kesit özellikleri ve ışık dağılımları Şekil 5’ te gösterilmiştir. D1 Tipi Aygıt

F Tipi Aygıt

Şekil 4. İncelenen derslik hacminin mevcut durumunu gösteren fotoğraf.

Şekil 5. Kullanılan aydınlatma aygıtları ve ışık dağılımları.

149


T. Bostancı Başkan, M. Şerefhanoğlu Sözen

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

• Aydınlığın niceliği: Önerilen aydınlatma düzeninde, çalışma düzleminin üzerinde ölçüm yapılan noktalardaki aydınlık düzeyi değerleri, 500 lm/m2’nin üzerinde saptanmıştır. D1 tipi aygıtla kurulan bu düzende oluşan aydınlık dağılımı Şekil 6’ da görüldüğü gibi oldukça düzgün yayılmıştır. Duvar yüzeylerinde ölçme yapılan noktalardaki aydınlık düzeyleri, ön duvarda, 510-560 lm/m2 arasında, öteki duvar yüzeylerinde, 240-380 lm/m2 arasında değişmektedir. Bu değerler, düzgün bir dağılım göstermekte sergi alanı olarak uygun yüzeyler oluşturmaktadır. Yazı tahtası üzerinde ise, yaklaşık 510 lm/m2 olarak ölçülen aydınlık düzeyi, bölgelik aydınlatma için kabul edilebilir bir düzeydir.

Şekil 6. Önerilen aydınlatma düzeni ve aydınlık düzeyi dağılımı

Aydınlığın niteliği:

• Seçilen aydınlatma aygıtlarının içinde bulunan TL-5 tipi çizgisel flüoresan lambanın renksel geriverimi Ra>85, renksel geriverim sınıfı 1B ve renk sıcaklığı ise, 4000K’dir. Bu değerler, standartlara göre, derslik hacimleri için uygundur. • Önerilen düzende, hacim içinde, yayınık ışık alanı ve gölgesiz aydınlığa yakın bir nitelik oluşturulmuştur. • Önerilen aydınlatma düzeninde, yatay çalışma düzlemi ve düşey yazı tahtası üzerinde, en az aydınlık düzeyinin, ortalama aydınlık düzeyine oranı ile tanımlanan düzgünlük değeri Emin/Eort> 0.70 olarak hesaplanmıştır. Böylece, hacimde, kabul edilebilir düzgün yayılmış bir aydınlık sağlanmıştır. Aynı zamanda, arka duvar üzerindeki aydınlık düzeyi dağılımı, pano, tablo vb. sergi alanına olanak vermesi açısından olumludur. Yazı tahtasının yansıtma çarpanının, bulunduğu duvar yüzeyinden daha yüksek, dolayısıyla daha yüksek ışıklılıkta olması önemlidir. Bu nedenle, beyaz renkli yazı tahtası kullanılması daha doğru olur. Aynı zamanda, beyaz renkli yazı tahtası üzerinde yüksek karşıtlık oluşturmak amacıyla koyu renkli kalem kullanılması, görsel algılamayı kolaylaştıracak ve dikkatin daha kolay yoğunlaşmasını sağlayacaktır. • Önerilen yapma aydınlatma düzeninde, çalışma düzlemi ve iç yüzeylerde ölçülen ışıklılık değerleri incelendiğinde, bakılan alan ve yakın çevresi arasındaki ışıklılık karşıtlığının, 3/11 oranları arasında olduğu görülmektedir. Işıklılık dağılımı ise, çalışma düzlemi ve iç yüzeylerde düzgün yayılmış bir özellik göstermektedir. Önerilen düzendeki aydınlatma aygıtları, paletli olarak kullanıldığından, görme alanı içinde dolaysız kamaşma oluşturmamaktadır. En arka sıradan, yazı tahtasına doğru bakıldığında, görme alanı içine giren aygıtların ışıklılığı, 200 cd/m2 olarak ölçülmüştür.

150


T. Bostancı Başkan, M. Şerefhanoğlu Sözen

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

• Seçilen bu aygıt, bakış doğrultusundaki ışıklılığının düşük olması nedeniyle, yani, kamaşma kontrolü olduğundan, bilgisayar kullanılan derslikler için de uygundur. Böylece, monitör (VDU) ekranı üzerinde aygıt görüntüsünün oluşarak maskeleme yansımasına neden olma durumu denetlenmiştir. • Enerji harcaması: Önerilen aydınlatma düzeninde, aygıtlar, yansıtıcılı ve paletli olarak kullanıldığından, aydınlık, daha çok çalışma düzlemine yönlenmiş, enerji kullanımı açısından olumlu bir durum oluşmuştur. Önerilen düzende, kullanılan aygıt adedi, genel aydınlatma için, 8, bölgelik aydınlatma için 2 olmak üzere, toplam 10; lamba adedi ise 16 adet 28W, 2 adet 58W olmak üzere, toplam 18’dir. Bu hacimde, çalışma düzlemi üzerinde ölçülen ortalama aydınlık düzeyi yaklaşık 700 lm/m2 (ilk yapım sırasında ölçülen aydınlık düzeyi) olup, sistemde harcanan güç, balast kayıpları ile birlikte, 654W’dır. Buna göre, 1 lm/m2 yi elde etmek için harcanan güç, 0.93 W olarak hesaplanmıştır. Bilindiği gibi ilk yapım sırasında ölçülen bu aydınlık düzeyi, belli bir kullanım süresi sonunda, önerilen düzeye doğru azalma gösterecektir. Mevcut ve önerilen aydınlatma düzenlerinin, ortalama aydınlık düzeyi, sistem gücü ve 1 lm/m2 için harcanan güç açısından karşılaştırması Tablo 3’de verilmiştir. Tablo 3. Varolan ve önerilen aydınlatma düzenlerinin enerji harcaması yönünden karşılaştırması

Aydınlatma düzeni

Ortalama aydınlık düzeyi (lm/m2)

Sistem gücü (W)

1lm/m2 için harcanan güç (W/lm/m2)

Varolan

300

588

1.96

Önerilen

700

654

0.93

Yeni düzende harcanan güç (654W), varolan düzende harcanan güce (588W) göre, %11 oranında artmasına karşın, hacimde sağlanan ortalama aydınlık düzeyi, % 133 oranında artarak, standartlarca

belirlenen düzeye çıkarılmıştır. Bu durumda, derslikte, 1 lm/m2 yi sağlamak için harcanan güç, önerilen aydınlatma düzeni ile, % 52 oranında azaltılarak, 1.96W’tan, 0.93W’a düşürülmüştür. Önerilen düzende, kullanılan lamba tipinin elektronik balastlı ve uzun ömürlü (20000 saat) olması nedeniyle de, sistemin bakım kolaylığı sağlanmış ve bakım maliyeti en aza indirilmiştir. Sonuç olarak, söz konusu derslik hacminde, yeni önerilen düzen ile, hem standartlarca uygun nicelik ve nitelikte aydınlatma ile görsel konfor oluşturulmuş, hem de enerji harcaması azaltılarak, uygun enerji kullanımı sağlanmıştır. Şekil 7 incelenen derslikte önerilen aydınlatma düzenini gösterilmektedir.

Şekil 7, İncelenen derslik hacminin önerilen aydınlatma düzenini gösteren fotoğraf.

4. ANKET ÇALIŞMASI Alan çalışmasının uygulandığı derslik hacminde, varolan aydınlatma düzeni ve önerilen aydınlatma düzeni ile ilgili olarak, bir yandan ölçme, inceleme gibi bilimsel çalışmalar yapılırken, öte yandan öğrencilerin de görüşlerini almak amacıyla, her iki durum için, anket çalışması yapılmıştır. Her iki anket çalışmasına da 100 öğrenci katılmıştır. Öğrencilerin 58’ i erkek, 42’ si kız olup, yaşları 15- 17 arasında değişmektedir.

151


T. Bostancı Başkan, M. Şerefhanoğlu Sözen

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

Anketlerin genel değerlendirmesi ile ilgili yanıtlar, aydınlığın niceliği yani aydınlık düzeyi için incelendiğinde varolan durumda: • öğrencilerin %42’ si, masa üzerindeki aydınlık düzeyini çok ve yeterli bulurken, %58’ i az ve çok az olarak değerlendirmiştir. • Yazı tahtası üzerindeki aydınlık düzeyi, %48 oranında, yeterli bulunmuştur. Öneri durumda ise, • masa üzerindeki aydınlık düzeyi, %88 oranındaki öğrenci tarafından yeterli ve çok, %12 oranındaki öğrenci tarafından ise, az ve çok az olarak değerlendirilmiştir. • Yazı tahtası üzerindeki aydınlık düzeyi ise % 83 oranında yeterli bulunmuştur. Bu değerlendirmelere göre, öğrencilerin büyük bir çoğunluğu, aydınlığı nicelik yönünden, varolan durumda, yetersiz; önerilen aydınlatma düzeninde ise, yeterli bulmaktadır. Aydınlığın niteliği yönünden konuya yaklaşıldığında ise, varolan durumda, öğrencilerin • %57’ si, yazı tahtası üzerinde, lamba ışığından kaynaklanan parlamalar olduğunu, • %65’i, masaların üzerindeki parlamalardan rahatsız olduklarını, • %60’ı masaların üzerinde gölgeden yakındıklarını, • %66’sı yazı tahtasına ya da öğretmene bakıldığında, tavandaki lambaların parlaklığının kamaşma yarattığını belirtmişlerdir. • Işığın rengi yönünden günışığı ile karşılaştırıldığında varolan düzende, %51 oranında aynı olarak belirtilmiştir. • Aydınlatma nedeniyle, rahatsızlık duyanların oranı ise %55’ tir. Öneri durumda ise, öğrencilerin • %20’si, yazı tahtası üzerinde, lamba ışığından kaynaklanan parlamalar olduğunu • %19’u, masaların üzerindeki parlamalardan rahatsız olduklarını • %15’i masaların üzerinde gölgeden yakındıklarını

• %18’i öneri düzende seçilen aygıt tipi ile, yazı tahtasına ya da öğretmene bakıldığında, tavandaki lambaların parlaklığının kamaşma yarattığını belirtmişlerdir. • Işığın rengi yönünden günışığı ile karşılaştırıldığında varolan düzende, %63 oranında aynı olarak belirtilmiştir. • Öneri düzende, aydınlatma nedeniyle, rahatsızlık duyanların oranı ise %22 olarak belirlenmiştir. Aydınlığın niteliği ile ilgili değerlendirmelere göre, varolan aydınlatma düzeninde, rahatsızlık duyulan pek çok konu, öneri aydınlatma düzeni ile iyileştirilmiş ve rahatsızlık duyanların oranı çok azalmıştır. 5. SONUÇ Öğrenmenin temeli olan eğitim ve okullar, tüm dünyada olduğu gibi, özellikle gelişmekte olan ülkeler için vazgeçilmez öğelerdir. Derslikler ise, öğrenme sürecinde temel birimleri oluşturmakta ve öğrencilerin günlerinin büyük bir bölümü, bu hacimlerde geçmektedir. Bu nedenle, fiziksel uyartılar arasında yer alan ışığın oluşturduğu aydınlık, öğrenmede en büyük paya sahip olan görsel algılama ile ilgili olarak görsel konforun sağlanmasında büyük önem taşımaktadır. Ülkemiz, gelişmekte ve genç nüfusu çok olan bir ülke olarak, eğitime ve dolayısıyla okula olan gereksinimi çok fazladır. Bu nedenle, gelişmiş öteki ülkelerle arasındaki farkı kapatması için bir yandan okullaşma kapasitesinin artması, öte yandan da niteliklerinin iyileştirilmesi önem taşımaktadır. Ayrıca, ülkemizin Avrupa Birliği’ ne giriş süreci içinde olması nedeniyle, uluslararası standartlara uygunluğunun sağlanması da söz konusudur. Bu çalışmada, dersliklerde, yeterli nicelik ve uygun nitelikte aydınlatma ile görsel konforu sağlayan, aynı zamanda da enerjinin optimum kullanımını olanaklı kılan yapma

152


T. Bostancı Başkan, M. Şerefhanoğlu Sözen

YTÜ Mim. Fak. e-Dergisi Cilt 1, Sayı 2-3, 2006

aydınlatma düzenleri oluşturulmasında temel etmenler belirlenerek, on ayrı tip aydınlatma incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Görsel konfor ve optimum enerji kullanımı yönlerinden en iyi sonucu veren aydınlatma düzeninin uygulamadaki durumunu incelemek amacıyla, bir alan çalışması gerçekleştirilmiştir. Seçilen derslikte, önerilen düzen uygulanmadan önce, varolan aydınlatma düzeni incelenmiş, aydınlık düzeyi ve ışıklılık ölçmeleri yapılmıştır. Daha iyi nitelikli bir aydınlatma ve optimum enerji kullanımı sağlamak amacıyla, bir yapma aydınlatma düzeni önerilmiş ve uygulanmıştır. Bu düzenle ilgili aydınlık düzeyi ve ışıklılık ölçmeleri değerlendirilmiştir. Ayrıca dersliklerin kullanıcıları olan öğrencilerin de eski ve yeni aydınlatma düzenleri ile ilgili görüşleri de anketlerle saptanmış, anket sonuçlarına göre, önerilen düzenin öğrenciler tarafından da uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Tüm bu değerlendirmeler sonucunda elde edilen veriler, dersliklerde görsel konfor ve optimum enerji kullanımına ilişkin bir yaklaşım olup, gerek mimari tasarım aşamasında bir tasarım ölçütü olarak, gerekse varolan aydınlatma düzenlerinin iyileştirilmesinde yararlanmaya yönelik olarak kullanılabilecektir.

KAYNAKLAR 1. Anon, Philips Lighting Manual, 5. Edition, Netherlands, 1993. 2. Anon., (1986), “CIE Guide For Interior Lighting”, Second Edition, Austria. 3. Anon., (1987), “IES Lighting Handbook, Application Volume”. 4. Anon., (1993), IES Lighting Handbook, 8th Edition, Illuminating Engineering Society, New York. 5. Anon., (1994), “CIBSE Code For Interior Lighting”, London. 6. Anon., (1998), “Proceedings of the First CIE Symposium on Lighting Quality”, Canada. 7. Anon., (1967), “Lighting in Schools”, Department of Education and Science, Building Bulletin 33, London. 8. Bergem-Jansen, P. M. , (1997), “Acceptance of an Energy – Efficient Lighting System”, Lux Europa 1997, 1180-1187. 9. Bostancı, M. T., (1996), “Büroların Aydınlatma Düzenleri Açısından İncelenmesi ve Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. 10. Boyce, P. R. ve Eklund, N. H. , (2000), “Evaluating Lighting Quality”, 189-198, Right Light Three-3rd European Conference on Energy – Efficient Lighting. 11. Einhorn, H. D. , 1982, “School Lighting – A New Approach”, ILR 1982/4. 12. Şerefhanoğlu, M., 1972, Konutlarda Aydınlatma, Karaca Ofset Basımevi, İstanbul. 13. Şerefhanoğlu, M., 1982, Yapı İçi Aydınlatmasında Enerjinin Optimum Kullanımı, Y.Ü. Mimarlık Fakültesi Yayınları, İstanbul.

153


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.