Mesarya Gazetesi Sayı 6

Page 1

Sayı:6 2020 / Ücretsizdir / www.mesaryaajans.com / BÜLTEN

''Hizmet etmek sevmekle başlar''

Genel manada Kıbrıs Kültürü dil ile yaşatılır. Sesta/Sepet örerek, fırına çörek börek salıp fotoğraf çekerek ve veya molohiya, gullirigya, kolakaz bullez’inan, sadece köy festivalleriyle kültür yaşatılmaz.

Kıbrıs Şivesi diye bir şey yoktur. Ağız milliyetçiliği de komik...

sayfa 4 -5

Bölge halkımız tarafından ‘’bereketli başkan’’ olarak söz ediliyorum. Bu da beni onurlandırıyor. Bölgedeki sorunların neler olduğunu bilen birisi olarak belediye başkanlığı görevine talip oldum. ‘’Bölgede neler yapılmalıdır?’’ adında bir seçim kitapçığı hazırladık. Vatandaşımıza seçim döneminde ‘’dağıttığımız kitapçıkları lütfen saklayın, 4 yıl sonra gelin ve bize hesap sorun’’ dedik. Biz bu koltuğa, görev bilinciyle geldik.

sayfa 6

Kıbrıs düğünleri kitaplaşırıldı

Nurperi Özgener’in Kıbrıs Türk Evvel Zaman Düğünleri isimli kitabı KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Yayını olarak yayımlandı.Kaynak: Kıbrıs düğünleri kitaplaşırıldı Nurperi Özgener’in Kıbrıs Türk Evvel Zaman Düğünleri isimli kitabı KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Yayını olarak yayımlandı. sayfa 17

Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19’un dünya genelinde tüm kişilerde endişe ve panik uyandıran bir salgın olduğunu duyurmuştur. Kişilerin endişe ve panik haline sürüklenmelerinin sebebi ise salgına maruz kalmış olmaları veya virüse yakalanma ihtimallerinin kişiler üzerinde büyük bir tehdit oluşturmasıdır.

Koronavirüs (Covid-19) salgını ve koronafobi etkisi sayfa 20-21 Katarakt tedavisinde kullanılan akıllı lenslerle gözlüksüz yaşam mümkün Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Op.Dr. Mustafa Taşeli, görmede yavaş yavaş azalma, ışığa hassasiyet, göz kamaşması, çift görme, okuma zorluğu, gece görüşünde bozulma, renklerde soluklaşma veya sararma gibi belirtilerle kendini gösteren kataraktın,trifokal göziçi lenslerletedavisinde, hastaların yaşamlarının geri kalan kısmında gözlük kullanmak zorunda kalmadığını belirtti.

sayfa 22

İskele Belediyesi’nden koronavirüse karşı yeni önlem

İskele’de İlçe Emniyet Kurulu, covid-19 gündemli toplantısında; maske takılması, mesafe kurallarına uyulması ve dezenfekte işlemlerinin yapılmasının hassasiyetle kontrolü yönünde karar aldı. İskele Kaymakamlığından yapılan açıklamaya göre, covid-19 konusunda önlem almak gündemiyle yapılan toplantıya; İskele Kaymakamı Ertuğrul Toroslu, İskele Polis Müdürü Gökay Karagil, Sivil Savunma İskele Bölge Müdürü Varol Kalkanel, İskele Belediye Başkanı Hasan Sadıkoğlu, Büyükkonuk Belediye Başkanı Ahmet Sennaroğlu, Mehmetçik Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli, Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun, Yeni Erenköy Belediyesi Asbaşkanı Rüyam Nalbant, Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi Sıhhiye Müfettişi İbrahim Köroğlu ve Dr.Orhan Müderrisoğlu, İskele Sağlık Merkezinden Dr. Şilem Özdenkçi katıldı. sayfa 15 sağlanması.”

Kıbrıs Vakıflar İdaresi tarafından 15 Daü öğrencisine burs verildi

sayfa 10




Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

4

Köşe Yazısı

Kıbrıs Şivesi diye bir şey yoktur. Ağız milliyetçiliği de komik... Candaş ÖZER Gazeteci - Yazar, Şair Genel manada Kıbrıs Kültürü dil ile yaşatılır. Sesta/Sepet örerek, fırına çörek börek salıp fotoğraf çekerek ve veya molohiya, gullirigya, kolakaz bullez’inan, sadece köy festivalleriyle kültür yaşatılmaz. Kültürü yaşatan en büyük aracı yazı ve dilidir.. Bir toplumun kültürünü nesilden nesle aktaran en güçlü faktördür dil. Dolayısıyla dil ne kadar temiz, anlaşılır ve güçlüyse sahiplenilen kültürlerde o kadar uzun yaşar.. Dil, lehçe, şive, ağız, argo, jargon her biri ayrı bir literatürde incelenir. En başta söyleyeyim hiç bir lehçe’ye, Şive’ye, Ağız’a karşı değilim. Aksine sempatik ve özerk farklılıklar zenginliği olarak değerlendiririm. Şimdi Terminolojik olarak işin bilimsel yanını konuşalım biraz da... Uluslararası dil bilimsel ölçülere göre her dilin konuşma biçimi, yerel farklılıkları halkın bir bölümünün kullandığı farklı bir çeşidi vardır ve buna da lekt denir. Eğer lektler bir coğrafî bölgeye aitse o zaman diyalekttir ya da ağızdır. Türkiye Türkçesinde 40’tan fazla Ağız/Diyalekt çeşidi vardır. Kıbrıs Türkçesi’nde ise öne çıkan sadece tonlama, boğumlama ve vurgulama farklılıkları gösteren Baf, Dillirga, Doğancı/Elye, Akıncılar/ luricina, Mesarya, Karpaz Ağzı gibi, kendi aralarında küçük çapta tonlama ve boğumlama farklılıkları gösteren Ağızlar mevcuttur. Fakat temel anlamda Kıbrıs Ağzı tektir, Baflı veya lefkoşalının kullandığı ağız karşılaştırıldığında aralarındaki artükilasyon ve fonetik farkı gayet doğaldır. Kıbrıs Ağzında bir lasecik Rumca, bir iki latince, bir çıngıcık İngilizce, azacık Osmanlıca kelimeler kullanılıyor olsa bile genel manada yüzde 90 Türkçe kelimelerin farklı tonlama ve boğumlamasından ibarettir. Kıbrıs Türkçesi’nde bazı Rumca kelimelerin yer edindiği gibi, Rumcada da bir çok Türkçe sözcük ve deyim yaygın olarak kullanılır. Rumların, ortak yaşamdan kaynaklanan bazı Türkçe sözcük, deyim, argo, jargon kelime ve cümlecikleri kullanması onların Rumcalarını baştan aşağı değiştirmediği gibi.. Toplumumuzda da bazı Rumca sözcükleri ağız konuşurken kullanıyor olmamız da, Kıbrıs Ağzı Türkçemizin Türkiye Türkçesi’nden farklı bir şiveymiş ve veya özellikle de bazı aymazların ayrı bir dilmiş gibi göstermeye gayret etmeleri, tarih, coğrafya ve dil gelişim süreci açısından mümkün ve etik değildir. Aynı zamanda Kıbrıs Ağzı Anadolu Toros Yörüklerinin Ağzı ve Karamanoğulları coğrafyasının

Ağızlarıyla derinden benzeşmektedir. Ve Kıbrıs Ağzı, Türkçe Ağız’larının en anlaşılır, en saf ve içinde bir çok Ağız’a göre en çok Türkçe kelime barındıranlardan en önde gelenidir. En baştan söyleyeyim, asla “Kıbrıs Şivesi” diye bir söylem yoktur. Hangi yörenin veya coğrafyanın olursa olsun Ağız’ları sempatik bulurum, asla karşıtı değilim. Hatta, Diksiyon ve Tuluat eğitimleri vermiş bir radyo tv programcısı ve yazar olarak, kendim de köy gezi kültür tv belgesellerimde ve oynadığım radyo/reklam piyeslerinde, sadece Kıbrıs Ağzı değil, Karadeniz, Ege, Yörük Türkmen, Adana, Osmaniye, Doğu vb. Gibi türlü Ağız’lar kullanmışımdır. Bilip becerebilenler de günlük kullandıkları dilde veya tiyatral işlerde her türlü ağzı kullanabilir. Ama; gel gelelim, herkesin Ağız konuştuğu Kıbrıs’ımızda ne olur kimse kimsenin Türkçesini veya ağzını ve veya yanlış telaffuzlarını düzeltmeye kalkmasın zira çok komik ve keçi koyuna güldü durumuna düşüyoruz. En çok öne çıkan ve toplumumuzda takıntı ve kompleks haline gelen şu örneği vermek istiyorum. Örneğin, ülkemiz Kuzey Kıbrıs’ta, ısrarla ve kinayeli bir üslupla: “Magosa değil be gardaş, Mağusa. lefkoşe değil re anipşi, lefgoşa” düzeltmesini yanlış yapanların, sonra da dönüp başkalarını düzeltmeye, başkalarının konuşma ve telaffuzlarının hatalı olduğu çıkışı yapmaları bana çok adaletli gelmiyor. “Yazı dilimizde ve eğitimli insanlar olarak kürsü konuşmalarımızda Türkçemizi daha düzgün kullanalım” demeye yeltenen Tarih ve Tıp Uzmanı, Milletvekili Sn. Opr. Dr Hasan Topal ağabeyimizi sosyal medya üzerinden linç etmeye kalkışanların.. Sosyal medyada kullandıkları kelimler, üslup, gramer, cümle ve kelime hataları içeren argo ve jargon nitelikli saldırgan; nefret tüten cümleler yazanların da Türkçelerine çeki düzen vermesi düşüncesindeyim… Madem illa düzelteceksek ve bu şart ise doğru düzeltim şöyle olmalıdır: lefkoş(e) değil, lef(g)oşa da değil; doğrusu lefkoşa. Ma(go)sa değil, Ma(us)a- Ma(hus)a ve veya Mağusa’da değil. Resmî ve doğru olanı Gazimağusa’dır. Arkadaşlar bir daha söyleyeyim, Kıbrıs Türkçesi ne lehçe, ne de Şive değildir... Hepimiz çoğu kez “Kıbrıs Şivesi” dil sıfatlandırmasını kullanırız. Ama Dil Bilimine göre, yani Etimolojik olarak

“Kıbrıs Şivesi” diye bir şive yoktur. Ana Dil Türkçedir. Türkçenin de yazım ve konuşma kuralları bellidir. Eğer eğitimli bir insansanız ve kürsüden veya kamera karşısında geniş halk kitlelerine hitap ediyorsanız, Tıp ve Tarih Doktoru Sn. Hasan Topal ağabeyinizin dediği gibi doğru/dürüst ve daha anlaşılır temiz bir Türkçe kullanmalısınız. Dilediğiniz kadar şive öğrenebilir, kullanıyor da olabilirsiniz, bu bir yetenek ve çok hoş bir meziyettir . Fakat kitlelere hitap ederken doğru/düzgün bir Türkçe konuşma diline sahip değilseniz, kullandığınız ağızlı Türkçe sizin en büyük eksikliğinizdir.. Ana Dil nedir? Kendisinden başka lehçeler türemiş olan dildir. Bugün ses yapısı, şekil ve anlam bakımından birbirinden az ya da çok farklılaşmış bulunan dil veya lehçelerin, kök bakımından bilinmeyen bir tarihte birleştikleri ortak dile Ana Türkçe, Ana Moğolca, Ana Altayca, lâtince vb. Ana Dil’in adı Türkçedir ve Ana Dil’in kolları da: lehçe, Şive, Ağız, Argo, Jargon şeklindedir. lehçe nedir? Türk lehçe’leri hakkında ilk bileğileri veren kaynak Kaşkarlı Mahmut’un ölümsüz eseri “Divanü lügat-it Türk” adlı şaheserdir. Bu eserde dilimizin lehçeleri “Çuvaş ve Yakut” Türkçeleri diye iki ana kola ayrılır. lehçe: Bir dilin, bilinmeyen ve tespit edilemeyecek bir zaman döneminde, tarihsel, bölgesel ve siyasal temelde, ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle Ana dilden ayrılmış kollarına denir. lehçe, zamanla yeni bir dile dönüşür. Şive nedir? Bir dilin izlenebilir tarihi süreçlerinde Ana Dil’den ayrılmış bir koludur. Şivedeki ayrılık ve farklılıklar lehçe’de olduğu kadar çok ve keskin değildir. Örneğin Azeri Türkçesi, Türkmen, kazak, Kırgız Türkçesi gibi. Şive yazı dilinde konuşulduğu gibi kullanılır. Bir çoğumuz Karadeniz Şivesi, Doğu Şivesi, İstanbul Şivesi ve Kıbrıs Şivesi deriz. Gerçekte ve bilimsel olarak bunlar Şive değil, Ağız’dır. Fakat Türkiye ve Kıbrıs’ta çoğunluk ve yoğunlukla Ağız yerine Şive terimi kullanılır ve bu bir hatadır. Hal böyle olunca da “Kıbrıs Şivesi” diye bir olgudan söz edilemez Ağız nedir? Ağız, kendi içinde, Artikülasyon/Sesletim ve Fonetik/Ses Bilgisi açısından “Boğumlama, Tonlama, Aksan/Vurgulama özelliği” açısından aynı ülke içinde ve veya bazen ayrı bir ülkede dahi


Mesarya Gazetesi

Eylül 2020

kullananılabilen (Kıbrıs Ağzı/Rumeli Ağzı gibi) coğrafi bölgeye, şehre, kasaba veya köyden köye bile farklılık gösterebilen telaffuz/söyleyiş/ söyleniş farklılıklarıdır. Ana Dil kollarını ve aldığı yolu öğrendiğimize göre; “Anadil” teriminden de bahsedeyim. Anadil ise bir bebeğin doğumundan 6 yaşına kadar, bilinçli veya bilinçsiz, isteyerek veya istemeyerek bilinç altına kazınan, çekirdek ailesi ve çevresinden edindiği, kodlandığı, tonlama/boğumlama biçimdir. Kişisel telaffuz buradan beslenir. Tam dört asır karma yaşamış Rum/Türk iki toplumun, dil de dahil birbirlerinden etkilenmesi ve esinlenmesi ortak yaşam kültürünün ve dilin doğal bir sürecidir. Rum’ların kullandığı dilde kültürümüze ait cümle ve sözcükler var mesela. Örneğin babuçis/papuç, majalladus/maşallah, kelis/kel, Kelepuri/ kelepir Ucaki/Ocak Cizvi/cezve Gocagari/yaşlkadın, Beyt ül mal/beytambal gibisinden benzeri kelimeler kullanıldığı gibi, ayrıca bazı deyimler de iki toplum tarafından da Kıbrıs Türkçesi veya Kıbrıs Rumcasında doğal olarak kullanılmaktadır. Daha önce de dediğim gibi, bazı ortak kelime ve deyimlerin kullanılıyor olması, hiçbir dili Ana Dil gerçeğinden ayırmaz.. Sonuç olarak 1571’den beri Kıbrıslı Türklerin dili Türkçe, Kıbrıslı Rumların dili ise Rumca’dır. Bu kadar basit. Dipnot: Gancelli, başkalarının iddia ettiği gibi İtalyanca’dan esinlenilmemiş aksine Osmanlı döneminde yapılan Kancalı Kapı’ların, ganceli kapu/ganceli kapi söyleyişlerinden gancelli türemiştir. Türkiye Türkçesi, Osmanlı Türkçesinden devraldığı coğrafyada, bugünkü yayılım ve özellikleri ile yaşamını sürdürmektedir. Bu dilin coğrafyası batıdan doğuya doğru Rumeli, Ege Adaları, Anadolu, Kıbrıs, Suriye ve Irak topraklarının tamamıdır. Argo nedir? Bir dilin parçası olmakla birlikte, toplumun belli bir çevresi tarafından kullanılan, kendine özgü sözcük, deyim ve deyişlerden oluşan özel bir dildir. Argo küfür değildir fakat küfürlü argo terimler de vardır. Anadili içinde ayrı bir dil olan argo, anadille birlikte kullanıldığı gibi, belirli gruplara özgü bir dil olabilir: Suç argosu, okul argosu, cezaevi, futbol, eşcinsel, çingene argosu gibi. Argoda kelimelerin anlamı örtüktür. Eski anlamlar yeni anlama kavuşturulur. Uydurmadır. Anadildeki kelimeyi bozma, Yabancı kelimelerle yerliyi birleştirme yaygındır. En çok mizah ve küfürlü söyleyişlerdedir. Eskiden külhanbeyi ağzı denirdi. Ayaktakımı ağzı veya mahalle ağzı da denir. Jargon nedir? Genel olarak bu terim belli bir yaş grubu, meslek, hobi veya ilgi alanı ya da amacı paylaşarak bir araya gelmiş kişilerin kullandığı dile karşılık gelir. Gençlik dili, hekimlerin mesleki konuşmaları jargon örneği olarak gösterilebilir. Her bir dil kapsamında çok sayıda farklı jargon bulunmaktadır. Sözün özü Kıbrıs Şivesi diye bir şey yoktur. Biz Kıbrıslı Türklerin kullandığı tür, diğerlerine nazaran farklı bir tonlama ve boğumlama biçimi olan Kıbrıs Ağzı vardır. Tıpkı İstanbul Ağzı, Adana Ağzı, Osmaniye Ağzı, Ege, Doğu, Trakya Ağzı gibi.. Başka da bir şey değil. Uzatmaya gerek yok yani. Ağız milliyetçiliği yapmaya hiç gerek yok.

5

Çocuk gibi Kendime bile alınıyorum, tuhaf ama, yüz vermiyorum, darılıyorum ben bana. Sıfatsız suratıma bile bakmıyorum aynalarda, yarenlik etmiyorum içselliğimle, zinhar ve asla, kendime dahi küsüyorum, içerleniyorum, suratıma surat asıyorum, aptalca omuz silkip, burun kaldırılıp/kıvırıyorum, sırtımı dönüyorum tahammülsüz Candaş’a. Terk edesim geliyor, geçesim kendimden, uzaklaşasım benden, ağır geliyor ben bana, Hani var ya, kendi kendine bile katlanamıyor bazen insan, susturamıyorum çenesi düşük zıkkım zihnimi huysuz , gudubet, inatçı, geçimsiz, çekilmez, söylenip duran deli adamın teki gibiyim bazan. Bana katlanabilenlere hayret edip, özür diliyorum gizlice, kendimden, senden ve hepimizden ara sıra, ruh halim duman. Küsmese ölecek sanki içimdeki şair, çocuk gibiyim hala, işte, hep bundan, kendiyle bile çekişir mi insan? bu ne lan! Candaş Özer Yolcu 13.7.20 Lefkoşa

Aşk-ı Zina Mutlu olmak için harama meyleden, girdiği günaha rağmen, yaşadığı hazlara atfen, yaradana şükretmesi bir günahkarın. Ne garip değil mi? Kafayı hoş kılarak mey ile zira Aşkla da olsa etmişken zina. Af eyle Mevla.

Candaş Özer YOLCU 10.8.20 (03.20) Lefkoşa

Sevgili Mesarya Okuyucuları, Mesarya Gazetesi olarak, çok değerli yazarımız Sayın Candaş Özer'in kaleme almış olduğu yukardaki yazısını 4.sayımızda teknik bir sebepten kaynaklı eksik yayınladık. Başta değerli yazarımız Candaş Özer'den özür diler, siz değerli okuyucularımızdan da anlayış beklediğimizi söylemek isteriz. Yazının bütününü ayni heyecanla okumanızı dileriz.


Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

6

Değirmenlik Belediye başkanı Ali Karavezirler'den önemli açıklamalar:

‘’Bu açılımları yapmasaydık, çok büyük felaketler olacaktı’’

Değirmenlik Belediye Başkanı Ali Karavezirler, Mesarya Gazetesi muhabiri tarafından yöneltilen soruları cevapladı. Gazetemiz, Başkan Ali Karavezirler’e Belediye Başkanlığı, planladığı projeler, Değirmenlik bölgesinin tanıtım çalışmaları, Covid-19 salgını, çocuklar ve gençler için planlanan çalışmaları ile ilgili sorular sordu. Başkan Karavezirler Mesarya Gazetesi’nin sorularını büyük bir içtenlikle cevapladı.

Özel

Röportaj

ALİ KARAVEZİRLER

DEĞİRMENLİK BELEDİYE BAŞKANI

‘’Tüm sorunlarımızı birlikte çözeceğiz’’ Soru: Dünya büyük bir salgın sürecinden geçmekte ve ülkemiz de bu salgının birinci dalgasını atlatmış durumunda. Değirmenlik Belediyesi olarak bundan sonraki süreç için ne gibi çalışmalar sürdüreceksiniz? Göreve geldiğimiz günden bugüne kadar yaklaşık 26 aylık sürede, aynı görev bilinci içerisinde halkımıza hizmet ettik. Bu süre zarfını Covid-19 öncesi ve Covid-19 dönemi olarak iki ayırarak bahsetmek istiyorum. Covid-19 öncesi, halkımıza aynı kalitede hizmeti sürdürdük. Covid-19 döneminde de aynı kalitede bu hizmeti vermeye devam ettik. ‘’Kimlerle bu hizmeti yaptık’’ diye sorduğumuzda da ‘’biz bir aileyiz’’ dedik. Seçim öncesinde de söyledik, seçim sonrasında da, bunu halkımız görmektedir. ‘’Belediye başkanı, Meclis üyeleri, Belediye çalışanları, Muhtarlar, Azalar, Bölge halkı bütünsellik içerisinde tüm bölgeyi ileriye taşıyacak adımları birlikte atacak’’ dedik. Geldiğimiz günden bugüne kadar aynı duygu ve düşüncede yola devam ettik. Takım arkadaşlarımızla çok sağlıklı, çok güzel işler yaptık. Çünkü biz bir aileyiz, biz bir takımız. ‘’Ben’’ bireysel olarak ses getiremem ancak ‘’biz’’ dediğimiz zaman ses getiririz. Bugüne kadar yaptığımız her çalışmada o bütünselliği koruduk ve o bütünsellikte yolumuza devam edeceğiz. Hiç beklenmeyen, hiç istenmeyen Koronavirüs nedeniyle ülke sıkıntılı bir dönem geçirmektedir. Bu sıkıntılı dönemi, hep birlikte, el birliğiyle, gönül birliğiyle, uzlaşı kültürü ile çözmek için ilk günkü gibi çaba sarf edeceğiz. Belediye başkanı ve Meclis üyeleri olarak, Bakanlar Kuru-

Bölge halkımız tarafından ‘’bereketli başkan’’ olarak söz ediliyorum. Bu da beni onurlandırıyor. Bölgedeki sorunların neler olduğunu bilen birisi olarak belediye başkanlığı görevine talip oldum. ‘’Bölgede neler yapılmalıdır?’’ adında bir seçim kitapçığı hazırladık. Vatandaşımıza seçim döneminde ‘’dağıttığımız kitapçıkları lütfen saklayın, 4 yıl sonra gelin ve bize hesap sorun’’ dedik. Biz bu koltuğa, görev bilinciyle geldik.

lu`nun almış olduğu kararları; biz belediye çalışanlarımızla birlikte uyguladık. İlk toplantıyı 17 Ocak’ta Sağlık Bakanlığı`nın çağrısıyla Ercan Sivil Havacılık binasında yaptık. Orada alınması gereken tedbirleri, Sağlık Bakanlığı, Sivil Havacılık, Ulaştırma Bakanlığı ve oradaki birimlerle belediye olarak bir takım ruhu yarattık. Alınan kararları belediye çalışanlarımızla bir fiil uyguladık. Başta ben ve tüm ekip arkadaşlarım, mesai arkadaşlarımız, muhtarlarımızla bölgenin her noktasında olduk. Bütünsellik ortamı içerisinde en uç noktaya kadar, aynı duyarlılıkta, aynı inançla, aynı kalitede vatandaşlarımızın yanında olduk.

‘’Belediye - vatandaş işbirliğini en üst noktaya taşıdık’’ Pandeminin birinci Koronavirüs dalgasının baş gösterdiği her noktada vatandaşımızın yanında olduk. Bölgemizdeki en büyük market olan Erülkü Süpermarket`inde başta market sahipleri ve personeller aynı duyarlılıkla vatandaşımızın yanında oldu. Disiplinli bir şekilde birinci dönemi çok iyi atlattık. Bunun yanında bölgedeki diğer işletmelerimizle ‘’Belediye - vatandaş işbirliğini’’ en üst noktaya taşıdık. Bir çok iş insanı ve belediyemiz vatandaşlarımızın bu süreçteki ihtiyaç-


Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

7

larını giderme noktasında seferber oldu. İş insanlarımızla iş birliği içe- ‘’Bölge halkımız tarafından ‘’bereketli başkan’’ olarak risinde hareket ettik. İhtiaçlı vatandaşlarımıza sahip çıkma noktasında söz ediliyorum. Buda beni onurlandırıyor’’ birleştik. Meriç köyümüzde Gündüz Bakım Merkezi`nde birçok işe imza attık. Çöp toplama noktasında adaletli bir düzeltme yaptık. 8 muhtarlıkta Tüm bölge hep birlikte yardımlaştık ve bir bütün olduk. ‘’Biz bir aile- haftada 2 kez çöpler toplanıyordu. Diğer 13 muhtarlığımızda haftada yiz’’ dediğimiz nokta işte buradadır. 1 kez çöpler alınıyordu. Buradaki personelimiz ile bir karar verdik. 8 Değirmenlik Belediyesi sınırları içerisindeki 252 km² alanda, 21 muh- muhtarlıkta 2, diğer 13 muhtarlıkta 1 defa alınmasını adaletli bulmatarlığımız ile birlikte aynı duygu ve düşünce ile ihtiyaçlı olan vatandaş- dık. Mesai arkadaşlarımız ile çöplerin toplanmasını düzelttik. Broşürlarımızın hep yanında olduk. ler çıkarttık ve günleri belirledik. Bu süreçte sütler toplandı ve Beyköy Süt Ürünleri ile Gülgün Süt Ma- Çöp kamyonu, çekirge ve birimlerdeki eksik araçlarımızı tamamladık. mülleri bu toplanan sütü hiçbir karşılık beklemeden işledi. İş18 ayda 16 araç aldık. Şu anda araç eksikliğimiz yok. Bölge halkımız lenen süt hellim ve nor olarak halkımıza dağıtıldı. Yine tarafından ‘’bereketli başkan’’ olarak söz ediliyorum. Buda gıda yardımı konusunda bölgemizdeki marketler, iş beni onurlandırıyor. insanları ve duyarlı vatandaşlarımız elinden gelen Yağışlar bol oldu ama sel felaketleri de yaşandı. Sel fetüm yardımları, belediye ile bütünleşerek yaptı. laketleri olmadan önce bütün şube sorumlularıyla Bizi süreç içerisinde memnun eden, bu kadar haftalık yaptığımız toplantılarda ‘’bizim evlerden Bu sıkıntılı dönemi, yoğun olan bir bölgede bulaşın olmamasıdır. tahliye motorumuz var mı?’’ diye sordum. Bana hep birlikte, el birliğiyle, su Bu mücadelede sağlık ekibi ve birimimizi canı ‘’O da nedir?’’ diye soru sordular. Kendilerine ‘’Sigönül birliğiyle, uzlaşı gönülden kutlarım. Bıkmadan, usanmadan vil Savunma’da olduğu gibi, evlerde sel gibi bir kültürü ile çözmek için 7/24 görev aldılar. Diğer tüm birimlerimizi de felaket yaşanırsa; evdeki suyun tahlisini sağlamacanı gönülden kutluyorum. ilk günkü gibi çaba ya yarayan bir araç’’ dedim. ‘’Yoktur’’ denildi. Biz Biz bugüne kadar çalışmalarımıza hiç ara verde sel felaketleri olmadan önce 2 motor aldık. İlk sarf edeceğiz. medik. Olası her türlü bulaşa karşı, hükümet sel felaketini 2018 yılının Ekim ayının içerisinde Eryetkilerinin alacağı kararlar ışığında, bölge haldemli, Yiğitler ve Kırıkkale’de yaşadık. Gece saat 2’de kımla birlikte vatandaşlarımızın yanında olduk, olo bölgedeki evlere gittiğimiz zaman vatandaşlarımız maya da devam edeceğiz. Biz bir aileyiz. Tüm sorunyanında evlerin su tahlisini yaparken, almış olduğumuz ları birlikte çözeceğiz. o motorları da orada kullandık. Bizden önce böyle bir motor yoktu. Sivil Savunma, lefkoşa Kaymakamlığı ve biz belediye olarak bir ‘’365 gün 7/24 su vermeye başladık’’ aile ortamı içerisinde sorunları birlikte üstlendik. 2018 yılının aralık ayında yaşanan sel felaketinde de yine tedbirlerimizi aldık. Dere ısSoru: Ülkemizin en büyük belediyelerinden birisi olarak yürüttü- lahlarını yaptık, köprü ağızlarını açtık ve az sorunla atlattık. Tüm dere ğünüz çalışmalarınızda zaman zaman personel veya araç sıkıntısı ıslahlarımız yapılmış ve köprü ağızlarımız temizlenmiştir. yaşıyor musunuz? 2018 yılının aralık ayında yaşanan felakette o bölgede görevini yerine Değirmenlik’te daha önceleri her eve günde 2 saat su veriliyordu. getiren arkadaş tarafından arandığımda, o bölgede olan köprüleri feGöreve geldikten 35 gün sonra 7/24, 365 gün kesintisiz su vermeye laketten öncesinde çalışmalarını yapmıştık. Personel bunu biliyordu başladık. 1 yıl içerisinde elektrik arızası veya su patlaması yaşandığı ve 3 kepçe ilgili noktalara gitti. Su taşkınlarını giderdik. Bir gün sonrazaman en fazla 3-5 saat su verilmemiştir. Bunun dışında vatandaşları- sında ayni şey Dikmen’de yaşandı ve biz bir gece sonra 34 personelimıza kesintisiz 7/24 su verdik. Değirmenlik Belediyesi`nin 6 muhtarlı- mizi Dikmen’e gönderdik. ğına da bu su akışı sağlanmıştır. Günde saatte 50 ton su verilirken, bu 90-95 tona çıkarılmıştır. Bu şekilde de vatandaşımıza hizmet kalitesini ‘’Bu açılımları yapmasaydık, çok büyük felaketler arttırdık. yaşanacaktı’’


Eylül 2020

Tüm bölgelerimizde hep birlikte yardımlaştık ve bir bütün olduk. ‘’Biz bir aileyiz’’ dediğimiz nokta işte buradadır.

Mesarya Gazetesi

8

maktadır. Bölgemizde ova ve mandıra yolları vardır. Bunlar topraklı, çamurlu ve yağmur yağdığında gidilmesi mümkün olmayan yollardı. Geldiğimiz tarihten itibaren 200 km stabilize yol yaptık. Bizim 365 günlük hayat hikâyemizin yaklaşık %15’lik kısmını da kitabımızda okunabilir. Bölge halkım, çalışanlarım, meclis üyeleri ve muhtarlarımızla bölgemizi takım ruhuyla ileriye taşıyacağız.

‘’Hem kültürümüze hem de ekonomiye katkı koymak istiyoruz’’ Soru: Kıbrıs kültürünü geleceğe taşımak adına Osmanlı Konağını restore etmeye başladınız. Restorasyon işlemleri tamamlandıktan sonra nasıl bir hizmet sunma-

Soru: Köylerdeki vatandaşların taleplerine ulaşıyor musunuz? Bölgede yaşayan bir birey olarak sorunları bilmemin avantajlarını kullandık. Cihangir, Düzova, Beyköy, Değirmenlik, Minareliköy ve Demirhan su altında kalabilecek köylerimizdir. Beşparmak Dağları`nın altında bulunmalarından dolayı şiddet yağışların olduğu dönemde sel felaketi yüksek köylerdir. Bu bilinçle bütün dereleri, akarları ve köprüleri temizledik. Ekim ayında Erülkü Süpermarket`in karşısında lefkoşa-Mağusa Anayolu üzerinde yer alan köprüler, toprak ve mil ile tıkanmışlardı. 2018 yılının Ekim ayında Kaymakamlık, Karayolları, Su Dairesi mensuplarıyla köprülerimizi temizlettik. Bu açılımları yapmasaydık, çok büyük felaketler yaşanacaktı. Yaşanan sel felaketinde lefkoşa-Mağusa anayolu kapanmıştı. Ben de ekskavatörün üzerinde, o aracı süren arkadaşla birlikte köprüleri açtırdık. Onlarla alakalı tedbirlerimizi 2019 yılında aldık. 2020 yılında da tekrar temizledik.

‘’200 km stabilize yol yaptık’’ Soru: Bölgede tamamlanmayan projeleriniz var mı? Bugüne kadar çok proje yaptık. Bölgemizin %35 hayvancılık, %35 çiftçilik yapılmaktadır. Büyükbaş ağırlıktadır fakat küçükbaşta bulun-

yı planlıyorsunuz? Protokol seçim yasaklarından 10 gün önce imzalandı. Restorasyon mutlaka yapılması gereken bir yapıdır. Bu işte uzmanlarla ve Eski Eserler Dairesi ile birlikte hareket edeceğiz. Sonra ihale haline getireceğiz. Seçimden sonra projesini tamamlayacağız. Tamamladıktan sonra 2021 de restorasyonu yapılacak ve o süre zarfında koronavirüs geride kalacaktır. Tamamladıktan sonra Köy Kadın Kursları; el emeği, göz nuru ürettiği ürünleri sergileyecek ve satışa sunacağız. Bizim amacımız ev ekonomisine katkı koymaktır. Sosyal sorumluluk projesi içerisinde kadınların da aktif olmasını istiyoruz. Ailenin birlik beraberliğini sağlama adına kadınların da bu olayın içerisinde bulunmaları gerekir. Hem kültürümüze hem de ekonomiye katkı koymak istiyoruz.

‘’Su kuyularımızdan ihtiyaç duyulan suyu temin ediyoruz’’ Soru: ‘KKTC Su Temin Projesi’ adı altında Türkiye’den getirilen su projesinde bir sorun yaşandı. Bu yüzden bölgede su sıkıntısı yaşanıyor mu? Beşparmak Dağları`nın eteklerinde aynı zamanda su akiferinin olduğu bölgede başkanlık yapmaktayım. Geçmiş dönemde bu akifer kısmında 4 tane devletin, 1 tane de Değirmenlik bölgesine ait su kuyusu


Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

9

yer alıyordu. Türkiye’den gelen sudan Değirmenlik, Beyköy, Cihangir, Kalavaç köyleri almıyordu. Bugüne kadar da Beşparmak Dağlarındaki devletin ve Değirmenlik Bölgesi`nin kuyusundan bu köylere su sağlanıyordu. Türkiye’den gelen suda sorun yaşanmasından dolayı bir sıkıntı yaşanacağı ortadaydı. Su Dairesi Müdürü ve Tarım Bakanlığı ile yapmış olduğumuz sürekli istişareler içerisinde sorunun çözülmesi noktasında Su Dairesi Müdürü; ‘’Su sıkıntısı vardır. Tedbirleri alma noktasında harekete geçiniz’’ denildi. Bu süre zarfında 8 Haziran 2020 tarihinde 1 kuyu kazmaya başladık. 8 Temmuz 2021 tarihinde meclis kararı aldık ve yine bir kuyu kazacağız. Bu dönem zarfında 50 bin ton, diğerinde ise 70 bin ton su alacağız. Bu suyumuz Haspolat Bölgesi`ne kadar ulaşacaktır. ‘’Bu kuyuları kazdık diye, sadece kendimiz kullanacağız’’ demiyoruz ve Su Dairesi’nin uygun gördüğü köylere de bu suyu vereceğiz. Çünkü su hayattır. Bütün insanlar bizim için değerlidir. İstişarelerimize de devam ediyoruz.’’

‘’Muhtarlarımız bizim bir parçamızdır’’ Soru: Muhtarların taleplerini yerine getiriyor musunuz? Geldiğimiz günden beri ‘’Muhtarlarını sisteme dahil edeceğim’’ dedim ve muhtarlarımızla istişare halinde süreci götürüyoruz. Onlar da bizim bir parçamızdır. Vatandaşların şikayetlerini muhtarlarla iç içe olduğu için hem muhtara hem de halkla ilişkiler birimimize iletebiliyorlar. ‘’1828 Alo Değirmenlik Belediye’’ hattı oluşturduk. Bu sayede vatandaş bizlere çok kolaylıkla ulaşabiliyor.

‘’Her zaman yaptığımız işleri ön plana çıkarttık’’ Soru: Ercan Havalimanı Bölgesi`nde yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz? Haspolat`ın girişinden Yiğitler`e kadar olan yaklaşık 17 kilometrelik refüjler içerisindeki otları, molozların ve yol kenarındaki banketlerin temizliğini yaptık. Ülkemizde olmayan bir şeyi ilk kez gerçekleştirdik. Merkezi hükümet ve yerel yönetim işbirliği şarttır. ‘’Bu benim işim, o onun işidir’’ deyip ötelemek doğru değildir. Şu anda merkezi hükü-

met hangi siyasi görüşte olursa olsun, biz işbirliğini yapmaya devam ediyoruz. Çok olumlu da bir işbirliğimiz var. Bu kadar yıldır ülkeye turist giriyor. Ülkenin aynası olacak yer pislik içinde, refüjler kötü, peyzajlar yapılmamış ve yol kenarları çok kirli idi. Bizler yaptığımız bu düzenlemeler ile bölgemizi güzelleştirdik.

Bütünsellik ortamı içerisinde en uç noktaya kadar, aynı duyarlılıkta, aynı inançla, aynı kalitede vatandaşlarımızın yanında olduk. Bu güzelliklerde ülkemizin aynası oldu. Yine Ercan çemberinde Kurucu Cumhurbaşkanı Raif Rauf Denktaş’ın bulunduğu çemberde peyzaj düzenlemesi yaptık. İlk projesi aşaması da, son hali de yer almaktadır. Biz şuana Ercan’dan Yonca kavşağına kadar olan kısımda bir peyzaj çalışması yaptık. Bu görüntü bizlere gurur vermektedir. Her zaman yaptığımız işleri ön plana çıkarttık. Kişi olarak ön plana çıkmak istemedik.


Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

10

Kıbrıs Vakıflar İdaresi tarafından 15 Daü öğrencisine burs verildi Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) tarafından 23 Temmuz 2020 tarihinden itibaren başlatılan Yeni Burs Sistemi uygulaması kapsamında; hayırsever kişi, kurum ve kuruluşlar “Burs Sağlayıcı” adı altında üniversitede eğitim hakkı kazanmış olan, ancak maddi zorluk yaşayan ve/veya başarılı olan öğrencilere burs imkanı sağlamayı sürdürüyor. DAÜ’nün Yeni Burs Sistemi’ne destek veren bir diğer kurum Kıbrıs Vakıflar İdaresi EVKAF oldu. DAÜ ile Kıbrıs Vakıflar İdaresi arasında 17 Ağustos 2020 Pazartesi günü, saat 15:30’da, DAÜ Rektörü Prof. Dr. Aykut Hocanın’ın makamında Öğrenci Bursu Sözleşmesi imzalandı. İmza törenine DAÜ Rektörü Prof. Dr. Aykut Hocanın, Kıbrıs Vakıflar İdaresi EVKAF Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim F. Benter, DAÜ Öğrenci İşleri’nden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Aktuğlu, Sosyal ve Kültürel İşler’den Sorumlu Rektör Yardımcısı Doç. Dr. Deniz İşçioğlu, ile İdari ve Teknik İşler’den Sorumlu Rektör Yardımcısı Doç. Dr. Serhan Şensoy katıldı. 15 öğrenciye burs verdi Sözleşme kapsamında, Kıbrıs Vakıflar İdaresi EVKAF, 15 ihtiyaç sahibi öğrenciye dört yıl boyunca tam eğitim bursu verdi. İmza Töreni’nde konuşan DAÜ Rektörü Prof. Dr. Aykut Hocanın, DAÜ’nün geliştirdiği

burs sistemi ile başarılı olan ve mali sıkıntı yaşayan öğrencilere hayırsever iş insanları, kurum ve kuruluşların desteği ile burs imkanı sağlandığını dile getirdi. Prof. Dr. Hocanın, “Kıbrıs Vakıflar İdaresi’ne bu hayırsever ve erdemli davranış için teşekkür ediyorum” diye konuştu. Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim F. Benter de konuşmasında, “DAÜ’nün Yeni Burs Sistemi, bizim vakıf geleneğimize uygun bir program. Takdirle izliyoruz. Kıbrıs Vakıflar İdaresi olarak elimizden gelen tüm desteği vereceğiz” diye konuştu. İmza töreninin ardından Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. Benter, DAÜ Rektörü Prof. Dr. Hocanın’a Vakıflar’ın çalışmalarını yansıtan pano ve harita takdiminde bulundu. DAÜ’nün Yeni Burs Sistemi kapsamında önümüzdeki günlerde de birçok kurum ve kuruluş ile Öğrenci Bursu Sözleşmeleri imzalanmaya devam edilecek.


Mesarya Gazetesi

Eylül 2020

11

Doğu Akdeniz Doğa Koleji Koordinatörü Orhan Süslü, Beyarmudu Belediye Başkanı İlker Edip’i ziyaret ederek belediyeye bağlı kreşi ve günde yaklaşık 1500 kişiye yemek çıkarılan mutfağı gezdi.

Doğu Akdeniz Doğa Koleji koordinatörü orhan süslü, Beyarmudu Belediye başkanı İlker Edip’i ziyaret etti Doğu Akdeniz Doğa Koleji Koordinatörü Orhan Süslü, Beyarmudu Belediye Başkanı İlker Edip’in daveti üzerine Beyarmudu Belediyesine ziyaret gerçekleştirdi ve Başkan Edip ile birlikte Güney Mesarya Sosyal Tesislerini gezdi. Güney Mesarya Sosyal Tesislerinde bulunan, belediyeye bağlı olan kreşi ve günde yaklaşık 1500 kişiye yemek çıkarılan mutfağı gezdikleri sırada, Beyarmudu Belediye Başkanı İlker Edip, Beyarmudu Belediyesinin bugünlere nasıl geldiğini, Süslü’ye anlattı. Sosyal tesisleri gezen Doğu Akdeniz Doğa Koleji Koordinatörü Süslü, içerisinde kreş ve günde yaklaşık 1500 kişiye yemek çıkarılan mutfağı da barındıran bu güzel tesisleri halka kazandıran Belediye Başkanı İlker Edip’e, halka yaptığı hizmetler için teşekkür etti. (MHA)

Karavezirler Kalavaç’ta incelemelerde bulundu Değirmenlik Belediye Başkanı Ali Karavezirler dün (19.08.2020), Kalavaç Muhtarı Halil Karasoy ile birlikte Kalavaç köyünü gezdi. Başkan Karavezirler, tüm Kalavaç köyüne ve vatandaşlarımıza hizmetlerin devam edeceğini söyledi. İlk olarak ova yollarını gezip yerinde incelemeler yapan Ali Karavezirler, mandıra yollarına yapılan stabilize çalışmaları çerçevesinde, yağışlı havalar gelmeden önce büz ve kutu menfez ihtiyaçlarını belirleyerek, gerekli çalışmaları başlattı. Asfalt isteyen mahalle yolunu da yerinde inceleyen Karavezirler, yol için gereken çalışmayı da başlattı.

Değirmenlik Belediyesi sorumlu personellerinden Ediz Canaş ve İpek Aksular’ın da hazır bulunduğu Kalavaç köyü incelemelerinde Kalavaç Halk Eğitim Merkezi’nin (eski okul binası) de kontrolleri yapıldı. Değirmenlik Belediyesi, şu anda muhtarlık ve dernek binası olarak kullanılan, eski okul binası olan ve Kalavaç Halk Eğitim Merkezi olarak isimlendirilen 180 metrekarelik binanın çatısının halı izolasyon boyasını tamamladı. Gerekli yerlerde tamiratlar yaptı ve çocuk parkını yeniledi. Çocuk oyun grupları yanında, kısa sürede tamamlanması öngörülen otopark çalışması başlatıldı.


Eylül 2020

12 Bir yastıkta bir ömür Mesarya Gazetesi

İskele ilçesinin sevilen isimlerinden Perihan ve Süleyman Dargın çifti ile geçmişi yad ettik... Çok genç yaşta bir birleri ile severek evlenen çiftimiz Mesarya Gazetesi’ne konuştu.

‘’Mektuplaşarak sevgili olduk’’ ‘’Savaş eğitim hayatımı yarım bırakmama sebep oldu’’ Soru: Kendinizi tanıtır mısınız? Perihan Dargın: ‘’1953 yılında Türkmenköy’de (Pergama) doğdum ama Güney bölgesinde yer alan İskele’de büyüdüm. Babam yapıcılık, annem de ev hanımıydı. 4 kız ve 3 oğlan toplamda 7 kardeşiz. O dönem imkanlarımız olmadığı için ilkokuldan sonra eğitimimi tamamladım. O dönem savaş çıkmış ve bundan dolayı da eğitim hayatımız etkilenmişti. Savaşta kimse çalışmadığı için o dönem İskele’den Pergama’ya yiyecek getirilirdi. Daha sonraki tarihlerde savaş bitince babam çalışmaya başlamıştı.’’

‘’2 ay içerisinde tanışıp, evlendik’’ Soru: Eşiniz ile nasıl tanıştınız? Perihan Dargın: ‘’Birbirimizi tanıyarak, severek evlendik. Eşim, Güney İskele’nin Aynanna köyünde doğmuş ve İskele’de babamın mesleği olan yapıcılık işi ile uğraşıyordu. O dönem tanıştık. Kendisi karşımızdaki evde yapıcılık yapıyor ve beni sürekli görüyordu. Tanışmamız ve evlenmemiz çok hızlı oldu. 2 ay içerisinde evlendik. Evlenmeye karar verdiğimiz o tarihlerde eşimin ailesi beni istemiyordu. Kendisi tek başına gelerek beni ailemden istedi. Tabi ailem o dönem mektuplaştığımızı bildiği için güven konusunda bir sorunumuz yoktu.’’ Eşim, o dönem bizim evin karşısında çalışıyordu. O günlerde küçük kız kardeşime mektup yazıp verirdi. Kardeşim de onun yazdığı mektupları bana getiriyor, ben de cevapladıktan sonra ona geri gönderiyordum. O tarihten itibaren aramızda olan sevgi bağı, bizleri bir araya getirip, evlenme aşamasına getirdi. larnaka’da aile arasında küçük bir nişan töreni yaparak nişanlandık.’’

‘’24 yaşında esir düştüm’’ Soru: Sizi tanıyabilir miyiz? Süleyman Dargın: ‘’1950 yılında larnaka’nın kazasına bağlı olan Aynanna köyünde doğdum. Toplam 7 kardeşiz. Annem ve babam birlikte rençberlik yaparak ekmek parası kazanıyordu. Henüz 24 yaşında savaşa tanık oldum. Savaş çıktığı o tarihlerde genç bir erkektim. Herkes gibi beni de esir aldılar. Yaklaşık 2000 kişi okullara yerleştirildik. O dönem Türkler Rum esirleri Adana’ya götürmüştü. Adana’dan getirdikleri Rumları, ledra Palaca bölgesinde bizler ile değiştirdiler. İlkokula kadar gidebildim. İlkokulu öğrenimimi tamamladıktan sonra 13 yaşında İnşaat işlerine başladım. O gündür bugündür çalışıyorum.’’

‘’Babasını doktor sanıyordum’’ Soru: Eşiniz ile tanışma hikayenizi bizimle paylaşır mısınız? Süleyman Dargın: ‘’O dönem televizyon gibi eğlencemiz yoktu biz de her hafta sinemaya giderdik. Her gittiğim seferde tesadüfen bir doktor adam ile Perihan’ı birlikte içeri girerken görüyordum. Ben de ‘’Bu kızın babası doktor. Kızı istesem vermezler’’ diye iç geçirdim. Daha sonra önceden tanıştığım yeğenimin hanımına söyledim. Kendisi bana Perihan’ın babasının doktor olmadığı belirtti ve kendisiyle o tarihten sonra mektuplaşmaya başladık. Mektupları Perihan’ın küçük kız kardeşi ile gönderirdim.’’

‘’Eşimi ailesinden beni istedim’’ Soru: Aileniz eşinizi neden istemedi? Süleyman Dargın: ‘’O dönemde Rum tarafında zengin bir ailenin kızı vardı, ailem o kızla evlenmemi istiyordu. Fakat ben o kızı istemiyordum.

Kendilerine kız istemeye gideceğimi belirtmeme rağmen benimle gelmediler. Bende tek başıma giderek ‘’Allah’ın emri, Peygamber’in kavliyle’’ Perihan’ı ailesinden istedim.’’

‘’Eşim nişan gecesi beni bırakıp sinemaya gitti’’ Soru: Nasıl bir düğün ile dünyaevine girdiniz? Perihan Dargın: ‘’2 gün 2 gece süren düğünümüz oldu. Tabi öncesinde nişan gecesi yapıldı. Herkes oyun oynarken ben oyun oynamayı bilmediğim için oynamadım. Fakat Süleyman bey ben oynamıyorum diye beni bırakıp, sinemaya gitti. Kardeşi onu saatlerce aramasının sonucunda sinemada buldu. Bana sinirlendi. En güzel günde nasıl oyun oynamazsın diyerek, tepki gösterdi.’’

‘’Eskiden az para kazanıyorduk ama daha mutlukyduk’’ Soru: Evinizi nasıl kurdunuz? Süleyman Dargın: ‘’O dönemde kiralık bir ev bulduk ve daha sonra oraya yerleştik. Yapıcılık işlerinde bulunduğumdan dolayı maddi gelirimiz yeterliydi. Aslında o dönemlerde taksit imkanları vardı ve her şey daha ucuzdu. Birşey almak bugünlere göre daha rahattı. Şimdi daha çok para kazanıyorsunuz ama geçinemiyorsunuz. O dönemlerde az para kazanıyorlardı ama herkes çok daha mutluydu.’’

‘’Eşimle uzun süre ayrı kaldığımız zaman beni özlediğini söyledi’’ Soru: Evlilik anılarınızı paylaşır mısınız? Perihan Dargın: ‘’O dönemlerde ben ve eşim sık olmasa da belli aralıklarla kızımın kaldığı yer olan İngiltere’ye giderdik. 1-3 hafta arasında bir süre kalırdık. Bir ara 3 ay süren bir İngiltere seyahatim oldu. O süre zarfında eşim ilk defa beni çok özledi. Çok hoşuma gitmişti. O günlerde yanında küçük kızım bulunuyordu. 12 yaşında olan kızıma, yemek yapma, temizlik gibi birçok şeyi öğretmiştim. Kendisi evin bu ihtiyaçlarını gideriyordu. Savaşın çıktığı tarihlerde oğlum Rıfat 2 yaşındaydı. O günlerde bizim ev kerpiçten olduğu için bombalardan korunmak için komşularımızın beton evlerinde toplandık. O esnada ben de çocuğum uyukluyor diye içerde bıraktım. Tam da o esnada evlerimize bombalar yağmaya başladı. Sesten dolayı uyanan Rıfat her seferinde pencereden çıkıp etrafına bakarak geri çekiliyordu. Biz de tam o esnada yağan bombalardan dolayı eve giremiyor, kendisine ulaşamıyorduk. Ben o an evladıma yetişemediğim için çığlıklar içerisinde kalmıştım. O an can havliyle eve girip, çocuğumu kucağıma aldım ve dışarı çıktım. Evliliğimiz boyunca hep gezdik. Yurtdışına pek çıkamıyoruz fakat Mağusa limanı’ndan tutundan diğer bütün bölgeleri bol bol gezdik. Aile ziyaretlerinde de bulunduk. O dönem küçük bir motorumuz bulunuyordu. O motora birlikte biniyor, her bir yerlere gidiyorduk. Anılarımız hep biriktirdik. Çok güzel zamanlardı…’’



Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

14

Değirmenlik Lisesi’nden Karavezirler’e ziyaret Değirmenlik Lisesi’ne yeni atanan Müdür Hale Alibaba Erden, Müdür Muavini Nilgün Akmercan, Anıl Alsancak, Enver Hacıhaliloğlu ve Okul Aile Birliği Başkanı Gülnur Koruoğlu ve Mahmut Kiracıoğlu ile birlikte Değirmenlik Belediye Başkanı Ali Karavezirler’e nezaket ziyaretinde bulundu. Başkan Ali Karavezirler, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirirken, Müdür Hale Alibaba Erden’e yeni görevinde başarılar diledi. Karavezirler Değirmenlik Belediyesi olarak her zaman Değirmenlik Lisesi’nin yanında olduklarını ve her zaman olacaklarını kaydetti.

KKTC Fenerbahçeliler Derneği: Spor dostluk ve kardeşliktir KKTC Fenerbahçeliler Derneği’nin bazı Yönetim Kurulu Üyeleri spor dostluk kardeşliktir felsefesinden yola çıkarak KKTC Beşiktaşlılar Derneği tarafından Fenerbahçeli abimiz Murat Gökçe’nin oğlu Ada Gökçe anısına düzenlenen tavla turnuvasına derneğimizi temsilen katıldılar.

KKTC Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Toykan Özdamar yaptığı açıklamada acının renginin olmadığını, sporun saha içinde ezeli bir rekabet dışında ise dostluk ve kardeşlikten ibaret olması gerektiğini bir kez daha anladıklarını belirtti. Özdamar, Misafirperverlikleri için başta Dernek Başkanı Mustafa Taş’a ve yönetim kuruluna, etkinliğe katılarak renk katan Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı tüm arkadaşlara teşekkürlerini sundu.


Mesarya Gazetesi

Eylül 2020

15

İskele Belediyesi’nden koronavirüse karşı yeni önlem İskele’de İlçe Emniyet Kurulu, covid-19 gündemli toplantısında; maske takılması, mesafe kurallarına uyulması ve dezenfekte işlemlerinin yapılmasının hassasiyetle kontrolü yönünde karar aldı. İskele Kaymakamlığından yapılan açıklamaya göre, covid-19 konusunda önlem almak gündemiyle yapılan toplantıya; İskele Kaymakamı Ertuğrul Toroslu, İskele Polis Müdürü Gökay Karagil, Sivil Savunma İskele Bölge Müdürü Varol Kalkanel, İskele Belediye Başkanı Hasan Sadıkoğlu, Büyükkonuk Belediye Başkanı Ahmet Sennaroğlu, Mehmetçik Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli, Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun, Yeni Erenköy Belediyesi Asbaşkanı Rüyam Nalbant, Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi Sıhhiye Müfettişi İbrahim Köroğlu ve Dr.Orhan Müderrisoğlu, İskele Sağlık Merkezinden Dr. Şilem Özdenkçi katıldı. Toplantıda, maske takılması, mesafe kurallarına uyulması ve dezenfekte işlemlerinin yapılmasının hassasiyetle kontrolü yönünde karar alındı. Açıklamaya göre alınan diğer kararlar şöyle:

“Kaymakamlık, polis, ilçe ve belde belediyelerinin işyeri, eğlence mekanları, lunapark, tombala çekiliş mekanları ve buna benzer insanların toplu olarak bulunduğu yerlerin etkin bir şekilde denetimi. Köy muhtarlarının dezenfekte çalışmalarını, bağlı bulunduğu ilçe veya belde belediyesiyle eşgüdüm içerisinde yürütmesi. Eksik olan maske, eldiven, dezenfektan ve buna benzer hijyen ürünlerin temini konusunda sağlık bakanlığı ve diğer ilgili birimlerle irtibat kurularak eksikliklerin tamamlanması. İlçe Emniyet Kurulunun kendi arasındaki etkin iletişimin sağlanması ve Sağlık Bakanlığı ile koordineli bir şekilde işbirliği yapılabilmesi için, gerekli iletişim kanallarının aktif olmasının sağlanması. Spor müsabakalarının oynanması esnasında polis teşkilatımızın seyircilerin sosyal mesafe ve maske kontrolünün etkin şekilde yapılması. Toplu ulaşım araçlarında maske ve sosyal mesafenin korunmasının kontrolü. İşletmelerin girişte kişilerin sıcaklığını ölçüp, kayıt altına alınmasının sağlanması.”

Mesarya İzcilik Birliği Karavezirler’i ziyaret etti Mesarya İzcilik Birliği Başkanı Rifat Taşkentli ve Cansu Olgaç, Değirmenlik Belediye Başkanı Ali Karavezirler’i makamında ziyaret etti. Nezaket amaçlı gerçekleşen ziyarette Rifat Taşkentli ve Cansu Olgaç Başkan Ali Karavezirler’e birliğe katkılarından dolayı teşekkür ederken, bir de plaket takdim ettiler.

Değirmenlik Belediye Başkanı Ali Karavezirler, çocukların sosyalleşmelerinde, çevrelerini geliştirebilmelerinde ve çevre bilinci kazanmalarında “izcilik”in büyük bir önemi olduğunu vurgularken, Mesarya İzcilik Birliği’ni de bu bağlamda yürüttükleri çalışmalarından dolayı tebrik etti.

CMC Golf Club Turnuvası tamamlandı Lefke Belediyesi sponsorluğunda her yıl geleneksel olarak CMC golf club tarafından organize edilen golf turnuvası tamamlanmıştır. Turnuvada dereceye girenler 1. Merve Keser 2.John Eldridge 3.Rona Atkins Turnuvada dereceye girenlere ödülleri Lefke Belediyesini ve Lefke Belediye Başkanını temsilen Belediye Müdürü tarafından takdim edilmiştir. Daha sonra geleneksel öğle yemeği tüm sporcu , yönetici ve misafirlerle birlikte yenmiştir


Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

Soyalan’ın “Deniz’in Sesi” tanıtıldı

Gazeteci, yazar, şair Serkan Soyalan’ın kaleme aldığı yeni şiir kitabı “Deniz’in Sesi”nin tanıtımı yapıldı.Kaynak: Soyalan’ın “Deniz’in Sesi” tanıtıldı Gazeteci, yazar, şair Serkan Soyalan’ın kaleme aldığı yeni şiir kitabı “Deniz’in Sesi”nin tanıtımı yapıldı.Lefkoşa’da yer alan ve sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği ifade edilen tanıtım etkinliğinde konuşan Serkan Soyalan, “Deniz’in Sesi” kitabının ortaya çıkmasında emeği geçenlere teşekkür ederek, kitabın Kıbrıs’ta ve dünyada yaşananlara bir “dokunuş” olduğunu söyledi.Soyalan’ın ilk kitabını yayımlayan “Yer6 Yayınları”nın direktörü Cenk

Paşa da, gecede yaptığı konuşmada, “üretim” adına çıkılan bu yolda, ilk üretimi vermenin gururunu ve mutluluğunu yaşadıklarını vurguladı.Konuşmaların ardından kitabından şiirler okuyan ve müzik dinletisi sunan Soyalan’a, Baran Mutluyakalı ve Ogan Güntem eşlik etti.Yer6 Yayınları’ndan yayınlanan ve Soyalan’ın 70 şiirinin bulunduğu kitabın kapak tasarımını ise Cemal İnce ve Hüseyin Erdamar yaptı. Kaynak: Soyalan’ın “Deniz’in Sesi” tanıtıldı

“Hayata İzler (3)” etkinlikle tanıtıldı Gazeteci-Yazar Nezire Gürkan’ın röportajlarından oluşan “Hayata İzler (3)” dün 19.00’da Lorenza Cafe’de gerçekleşen etkinlikle tanıtıldı.Nezire Gürkan’ın farklı yerlerde yayınlanan 75 ayrı röportajından oluşan kitabının tanıtım etkinliğine çok sayıda kitapseverin yanında siyasiler de ilgi gösterdi.Gürkan etkinlikte okuyucuları için kitaplarını da imzaladı.Kaynak: “Hayata İzler (3)” etkinlikle tanıtıldı

16


Eylül 2020

Kıbrıs düğünleri kitaplaşırıldı Nurperi Özgener’in Kıbrıs Türk Evvel Zaman Düğünleri isimli kitabı KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Yayını olarak yayımlandı.Kaynak: Kıbrıs düğünleri kitaplaşırıldı Nurperi Özgener’in Kıbrıs Türk Evvel Zaman Düğünleri isimli kitabı KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Yayını olarak yayımlandı. Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Kültür Dairesi’nin Kıbrıs Türk kültürünü kayıt altına alma ve yaşatma çalışmaları çerçevesinde yayımlanan ve kitabın yazarı Nurperi Özgener’in de rızasıyla ücretsiz olarak dağıtılacak olan kitapta, Kıbrıslı Türklerin ağzından köylerindeki Kıbrıs Türk evvel zaman düğünleri anlatılıyor. Kültür Dairesi’nden verilen bilgiye göre, Kıbrıs Türk evvel zaman düğünlerinden fotoğraflara da yer verilen kitap 500 adet basıldı. Kültür Dairesi, baskı sayısı ile sınırlı olmak üzere, konuya ilgi duyan okuyucularla, araştırmacıların, kitabı Kültür Dairesi’nden ücretsiz olarak alabileceklerini duyurdu. Kaynak: Kıbrıs düğünleri kitaplaşırıldı.

Mesarya Gazetesi

17


Eylül 2020

ARUCAD öğrencilerinin yaz sergisi açıldı

Üniversitesi Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD) Sanat Fakültesi’nin ilk öğrencilerinin çalışmalarından oluşan bir seçki Lefkoşa’da ARUCAD Art Space’te izleyiciyle buluştu. Üniversitesi Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD) Sanat Fakültesi’nin ilk öğrencilerinin çalışmalarından oluşan bir seçki 12 Ağustos Çarşamba günü Lefkoşa’da ARUCAD Art Space’te izleyiciyle buluştu. Sergide Bahire Akmandor, Güliz Baştaş, Mehveş Beyidoğlu, Elis Altan Ertepınar, Şenel Erosal, Behiye Aykız Koçanoğlu’nun, Ali Ghorbani Moghaddam, Miriam Nassrallah, Tülay Pirgalıoğlu, Helga Selina, Hatice Tezcan, Alena Vakuliuk, Svetlana Karepina, Turgut, Kerem Deniz Yağmur ve Elin Yurtdaş’ın çalışmaları bulunuyor. Sergiyi, 28 Ağustos 2020 tarihine kadar Lefkoşa Müftü Raci Efendi Sokak’ta bulunan ARUCAD Art Space’te 10.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.

Mehmet Güneş ‘‘Altın Harflerle Üner Berkalp’’ adlı kitabını Nidai Güngördü’ye takdim etti Mehmet Güneş ‘‘Altın Harflerle Üner Berkalp’’ adlı kitabını Nidai Güngördü’ye takdim etti. Yazar Mehmet Güneş, Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü ‘ye ‘‘Altın Harflerle Üner Berkalp’’ isimli kitabını takdim etti. Girne Belediyesi’nden verilen bilgiye göre, Güneş, Güngördü’yü ziyaretinde kitap hakkında bilgi de verdi. Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü, Kıbrıs Türk Futbolunun duayenlerinden, öğretmen, teknik direktör, Üner Berkalp’ın yaşantısının bir kitaba dökülmesi ve gelecek nesillere aktarılmasının çok önemli olduğunu belirterek, yazar Mehmet Güneş’e teşekkür etti.

Mesarya Gazetesi

18

1953 İran Darbesi belgeselinde Kıbrıs notlarından yararlanılacak İranlı belgesel yapımcısı Taghi Amirani, 1953 İran darbesine ilişkin belgesel hazılıyor. Belgeselde, MI6’nın o dönem Kıbrıs’ta ikamet eden İran istasyonu başkanı Norman Darbyshire'a ait yazılı kayıtlardan yararlanıldı. İngiliz Dış İstihbarat Servisi M16'nın, İran eski başbakanı Muhammed Musaddık'ı devirerek, yerine Batı yanlısı Şah Muhammed Rıza Pehlevi'yi iktidara getiren 1953 darbesindeki rolüne ilişkin detaylar ortaya çıktı. İranlı belgesel yapımcısı Taghi Amirani, başbakan Musaddık'ı deviren darbenin 67. yıldönümü olan 19 Ağustos'ta, İngiliz televizyonlarında yayınlanacak olan bir belgeselle, M16'nın darbedeki rolünü ayrıntılarıyla kamuoyuna duyuracak. Guardian'ın haberine göre belgeselde, MI6’nın o dönem Kıbrıs’ta ikamet eden İran istasyonu başkanı Norman Darbyshire'a ait yazılı kayıtlardan yararlanıldı. Darbyshire'a ait olan yazılı belgeler, Pazartesi sabahı ABD'deki George Washington Üniversitesi Ulusal Güvenlik Arşivi tarafından yayınlandı. İngiltere'nin, İran tarihinde önemli bir kırılma noktası teşkil eden bu olayda rol aldığı biliniyor ancak casuslarının rolüne ilişkin ayrıntılar belirsizliğini koruyordu.

ŞAH'IN KIZ KARDEŞİ M16 AJANI OLDU

Belgelerde, İngiliz hükümetinin olaydaki rolüne ilişkin önemli detaylar paylaşan Darbyshire, ABD'yi darbeye katılmaya ikna etmenin yıllar aldığını belirtiyor. Darbyshire transkriptlerine göre MI6 ajanları, İran parlamentosunun üyelerine bisküvi kutularına gizlenmiş banknotlarla rüşvet verdi. İran ordusu içinde 'iki paket lipton çay' karşılığında hayati bilgileri sağlayan komutanlara rastlamak mümkündü. Bunun da ötesinde, Muhammed Musaddık'ı devirmek için Şah Rıza Pehlevi'nin kız kardeşi dahi İngiliz istihbaratı tarafından işe alındı. Darbyshire, "Plan, Şah'a sadık olduğunu düşündüğümüz birimlerin şehirdeki kilit noktalara el koyması, radyo istasyonunun ele geçirilmesi gibi faaliyetleri içeriyordu" dedi.

"DUMANI TÜTEN BİR SİLAHI BULMAK GİBİ..."

Darbe 53'ün yönetmeni Taghi Amirani konuya ilişkin olarak, “Bu konu onlarca yıldır herkesçe bilinen bir sır olmasına rağmen, Birleşik Krallık hükümeti darbedeki temel rolünü resmen kabul etmiyordu. Darbyshire kayıtlarına ulaşmak, dumanı tüten bir silahı bulmak gibiydi. Bu tarihi bir keşif" dedi. Darbyshire'a göre, MI6'nın Musaddık'tan kurtulmak istemesinin ana nedeni; komünist Tudeh partisinin hükümette sadece bir üyesi olmasına rağmen, Musaddık'ın yumuşak bir karakter olması sebebiyle ülkenin nihayet Sovyet etkisine gireceğine olan inançlarıydı.

MUSADDIK: İRAN'IN ULUSALCI LİDERİ

Musaddık, 1951 yılında İngilizlere ait Anglo-Iranian Oil Company Ltd.'nin İran'daki tesislerinin millileştirmiş ve güçlü Batılı devletlere karşı ulusal politikalar izlemişti. 1953 darbesi, ABD tarafından 'Ajax', İngiliz hükümeti tarafından da 'Çizme' Operasyonu şeklinde kodlanarak planlanmış, operasyonu planlayan ülkelerin İran ordusu içindeki uzantıları tarafından da icra edilmişti.


Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

19

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Özel Etnografya Müzesi’ni ziyaret etti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, aile işletmesi olan ve Kıbrıs’ta son 150 yılda günlük yaşamda kullanılan, Kıbrıs’a özgü eşyaların sergilendiği Kıbrıs Özel Etnografya Müzesi’ni gezdi. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, lefkoşa’daki müzenin kurucusu Ergün Pektaş ve kızı Derya Pektaş müze hakkında Cumhurbaşkanı’na bilgi verdi. Müzenin 10 yıllık hazırlık çalışmasının ardından 2012’de açıldığını anlatan ve ağırlıklı olarak okullara ve turistlere hizmet verdiklerini belirten Derya Pektaş, müzede tarihi yaşattıklarını kaydetti. Pektaş, müzeye devletin katkı yapmasını beklediklerini ancak, bugüne kadar olan girişimlerine olumlu yanıt alamadıklarını kaydetti. Pektaş ailesi, ziyaretten duydukları memnuniyeti ifade ederek, Cumhurbaşkanı Akıncı’ya teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ise, ziyarette yaptığı açıklamada, Pektaş ailesini kültür yaşamına yaptığı bu ciddi katkı nedeniyle kutladı. Cumhurbaşkanı Akıncı,“Müzeler şehirlerin en büyük zenginliklerindendir. Ne var ki bu husus toplumumuzda ve devlet düzeyinde yeterince anlaşılamamıştır. Gerek merkezi, gerekse yerel yönetimler müze girişimlerine destek olmalıdırlar. Kıbrıs’taki günlük yaşamdan kesitler bulduğumuz Etnografya Müzesi olumlu işlevini daha geniş toplum

kesimine yayabilmelidir” dedi. Cumhurbaşkanı Akıncı’ya ziyaretinde, Cumhurbaşkanlığı Siyasi İşler ve Tarih Özel Danışmanı ve Teknik Komiteler Genel Koordinatörü Meltem Onurkan Samani ile Sosyal İşler Koordinatörü Evrim Hınçal eşlik etti.

Yakın Doğu Üniversitesi'nde 40 sanatçının eserleri sergileniyor

Kıbrıs Modern Sanat Müzesi’nde Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Türk dünyasından toplam 40 sanatçının eserlerinden oluşan “Güzel Sanatlar Karma Sergisi” açıldı.Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi sergi salonunda yer alan serginin açılışına YDÜ Kurucu Rektörü Dr. Suat İ. Günsel ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ da katıldı.Şanlıdağ’ın açılışta konuşma da yaptığı sergiyi Günsel

ve sanatçılar açtı.Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için özel olarak hazırlanan 353. sergi olan “Güzel Sanatlar Karma Sergisi”nde KKTC, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Kazakistan, Ukrayna, Rusya’dan ve Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden sanatçı ve akademisyenlerin eserleri 24 Ağustos’a kadar 08.00-16.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Kaynak: 40 sanatçının eserleri sergileniyor

Kültür Dairesi’nin kültür sanat etkinlikleri arşiv dergisi Defne’nin 40. sayısı yayımlandı Kültür Dairesi’nin yayın organı kültür sanat etkinlikleri arşiv dergisi Defne’nin 40. sayısı yayımlandı. Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’na bağlı Kültür Dairesi’nin ülkedeki kültür sanat etkinliklerini belgelemek amacıyla 2006 yılının sonunda gazete formatında yayımlamaya başladığı ve ücretsiz olarak dağıtılan Defne Kültür Sanat Etkinlikleri Arşiv Dergisi’nin 40. sayısı yayımlandı. Dergide sergi, müzik-dans, festival, halk bilimi, tiyatro ve edebiyat bölümlerinin yanı sıra bir de röportaja yer verildi. Kültür Dairesi’nden verilen bilgiye göre, arşiv nitelikli olan Defne Dergisi okuyucularına Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu ile Kültür Dairesi Müdürü Kerim Akpolat’ın sunuş yazılarıyla sesleniyor. Düzeltisini Emekli Edebiyat Öğretmeni Yazın Sanatçısı Ayşe Tural ile Kültür Dairesi Güzel Sanatlar Şube Amiri Nuri

Ünüçok’un yaptığı Defne Dergisi’nde, KKTC’de düzenlenen ve KKTC’li sanatçıların yurt dışında düzenlediği veya katıldığı etkinlikler hakkındaki haberlere yer veriliyor. Kültür Dairesi personellerinden Nurperi Özgener ile Yılsu Hoca’nın genel yayın yönetmenliğini üstlendiği Dergi’nin yayına hazırlanmasında da Kültür Dairesi personellerinden; Nurperi Özgener, Yusuf Örs, Yılsu Hoca, Bedia Kale, Ceyhan Özyıldız, Işıl Candan Kalkan, Pervin Aremek ve Serap Sürahi görev alırken Dergi’nin kapak ve grafik tasarımını da Nurperi Özgener yaptı. Kültür Dairesi’nden yapılan açıklamada, dağıtımına önümüzdeki günlerde başlanacak olan Defne Dergisi’nin 500 adet basıldığı ve sanatçılarla, kültür sanatla ilgili sivil toplum örgütlerine dağıtılacağı belirtildi.


Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

Köşe Yazısı

20

Sağlık

Koronavirüs (covid-19) salgını ve koronafobi etkisi Özge SARICA Uzman Klinik Psikolog Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19’un dünya genelinde tüm kişilerde endişe ve panik uyandıran bir salgın olduğunu duyurmuştur. Kişilerin endişe ve panik haline sürüklenmelerinin sebebi ise salgına maruz kalmış olmaları veya virüse yakalanma ihtimallerinin kişiler üzerinde büyük bir tehdit oluşturmasıdır. Covid-19 ilk olarak 2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkmıştır. Salgının tüm dünyaya büyük bir ses getirmesi, insanlar için kaygı ve korku unsuru haline gelmiştir. Covid-19 virüs kaynaklı bir rahatsızlık olarak nitelendirilmekte ve kişilerde yüksek ateş, öksürük, ishal, nefes almada zorluk, iştahsızlık, bulantı ve çeşitli vücut ağrıları şeklinde şikâyetlere neden olmaktadır. Gribe benzeyen bu hastalık gripten daha ağır ilerleme göstermekte hatta kişileri ölüme götürebilmektedir. Covid-19 hastalığını genç hastalar hafif semptomlarla atlatabilirken, akciğer, şeker, tansiyon gibi kronik rahatsızlığı bulunan ve 65 yaş üstü kişileri daha fazla etkilediği uzmanlar tarafından belirtilmektedir. Covid-19’un yayılma gücünün yüksek olması ve yaşam tehdidi oluşturması da göz önünde bulundurulduğunda bu durum, kişiler üzerinde korku ve yüksek kaygı uyandırabilmektedir. Covid-19’un ortaya çıkışı, herkesin hayatında birçok değişikliğe sebep oldu ve çocuklar uzaktan eğitime, yetişkinler işlerini evlerinden yürütmeye zorunlu hale geldiler. Bir yandan hastalık hakkındaki bilinmezlik, bir yandan yaşanan kaygı ve korkular, kişilerin salgın hakkında daha fazla bilgi edinme ihtiyaçlarının doğmasına ve salgından korunmak için daha fazla araştırma yapmalarına sebep olmaktadır. İnsanların sürekli konu hakkında sosyal medya aracılığıyla paylaşılan bilgilere maruz kalması durumu da doğru bilgiyi yanlış bilgiden ayırt etmelerini zorlaştırır hale getirmiştir. Sosyal medya araçları, hastalık vb. durumlarda hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Virüsten korunmaya yönelik yöntemlerle ilgili doğru bilgiler fayda sağlayabilirken, virüse karşı kullanılması önerilen ve virüsü yok ettiği iddia edilen yöntemlerin hızla ve kolayca yayılabilmesi de söz konusudur. Bu durum da kişilerin sosyal medyada yer alan haberlerin doğru ya da yanlışlığını ayırt etmelerinde zorluk yaşamalarına neden olmaktadır.

Covid-19’un yarattığı psikolojik etkiler nelerdir?

Covid-19 ile ilgili yeni bir hastalığın doğduğuna işaret eden uzmanlar, literatüre yeni bir isim getirmişlerdir ve bu hastalık “korona fobi” olarak adlandırılmaktadır. Koronafobi, psikolojik ve sosyal birtakım problemlere yol açabilmektedir. Covid-19 kişilerde kontrol edilemeyen bir stres halinde devam ederse, kişilerin kaçınma davranışları sergilemesine neden olacak ve bu davranışlar da kişilerin bireysel davranışlarını büyük ölçüde kısıtlayacaktır. Kişiler daha fazla önlem alma adına takıntılı davranış-

lar geliştirerek abartılı önlemler alma yoluna gidebileceklerdir. Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler, yaşadıkları en ufak bir sıkıntı halinde salgına yakalandıklarını düşünüp, panikle soluğu hastanede alabilmektedirler. Kişilerin yaşadığı yoğun kaygı, endişe ve belirsizlik durumu vücutlarının farklı tepkiler vermesine, yaşam kalitelerinin bozulmasına yol açabilmektedir. Covid-19 hakkında paylaşılan videolar ve yazılan yazılar kişiler üzerinde yüksek düzeyde stres, korku, kaygı oluştururken beraberinde uyku problemleri, yeme bozuklukları ve obsesif (takıntılı) düşünceler ve fobi geliştirmelerine de neden olabilmektedir. Günlük hayatı olumsuz etkileyecek bir biçimde sürekli Covid-19 hakkında bilgiler edinmeye çalışmak, evde aile bireyleriyle veya telefonda sürekli aynı konu hakkında konuşmak, takıntılı bir halde konuyla ilgili haberleri izlemek kaygıyı ve korkuyu daha fazla arttırıcı niteliktedir. Bu durum kaygıyla doğru bir baş etme yöntemi olarak kabul edilmemektedir. Kaygının çıkış noktasına odaklanmak, kaygıyı daha da pekiştiren bir rol oynamaktadır. Kısıtlanmış ve değişime uğramış yaşam faaliyetleri, kişilerin kaygılarını arttırarak olan bitene daha fazla şüphe duymalarına zemin hazırlamıştır. Öyle ki şuan baktığımızda kişilerin yaşam faaliyetleri büyük ölçüde kısıtlanmış ve değişime uğramış durumdadır. Kişiler için hapşırma, öksürük gibi durumlar bile tehlike sinyalleri oluşturmakta, en ufak bir durumda bile felaketleştirme eğilimi göstermelerine neden olmaktadır. Korku ve kaygı yaşayan kişiler olumsuz düşünmeye daha meyilli olabilmekte, risk algıları abartı bir şekilde seyir gösterebilmektedir. Ayrıca, bu kişilerde bilişsel çarpıtmalar da gözlemlenebilmektedir. Bilişsel çarpıtma, zihnin doğru olmayan şeyler hakkında kişiyi ikna etmesi durumudur. Yanlış ve mantıksız düşünceler olumsuz duygu ve davranışları pekiştirir. Kişi, yanlış veya mantıksız olan düşüncenin doğru olduğuna kendini ikna ederek, ruh halinin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olur. Covid-19 hastalığı konusunda da durum böyledir. Kişi bilişsel çarpıtma yoluyla “kötü şeyler hep beni bulur, kesin bende bu hastalığa yakalanacağım” gibi bir inanç geliştirerek kendisini olum-


Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

21

suz bir ruh haline sürükleyip daha fazla endişe ve kaygı yaşayabilir. Bu dönemde yapılması gereken, gerçekçi ve bilimsel verilerle hareket edilmesidir.

çınmalı sadece gerekli önlemlerin alındığından ve yeteri kadar yapıldığından emin olunmalıdır. (Aşırıya kaçan ritüeller obsesif (takıntılı) davranışlar geliştirilmesine neden olabilmektedir.)

Salgın döneminde dikkat edilmesi gereken bir konu da Covid-19 hakkında çıkan, endişe yaratabilecek haberlere ve konuşmalara karşı çocukları korumaktır. Ebeveynlerdeki endişe ve korku hali de en az haberler kadar çocukları olumsuz etkileyebilmektedir. Ebeveynlerin endişeli, kaygılı davranışlar göstermesi çocukların da aynı duyguları yaşamalarına ve olumsuz davranışlar geliştirmelerine neden olabilir. Çocuklar, yetişkinlerin sohbetlerinden büyük ölçüde etkilenmekte, ebeveynlerinin yaşadıkları stres ve endişeye maruz kalabilmektedirler. Bu nedenle özellikle bu dönemde çocukların bulunduğu ortamda yapılan konuşmalara dikkat etmek gerekmektedir. Kastedilen mevcut durumu yok saymak, hiç konuşmamak demek değildir. Bazı durumlarda ebeveynler çocuklarını zor durumlardan korumak adına kaygı yaratabileceğini düşündükleri konu ve durumlar hakkında konuşmak istemezler. Böyle bir durumda sessiz kalmak çocukların endişelerinin daha çok artmasına neden olabilir. Çocuklarla geliştirilen etkili iletişim hem ebeveynler hem de çocuklar açısından önemli bir fayda sağlayacaktır. Ebeveynleri tarafından geçiştirilen çocuk, bilgi edinmeyi kendi yoluyla gerçekleştirecek ve bilgi kirliliğinin çokça olduğu sosyal medya mecrasında belki de daha fazla kafa bulanıklığı ve endişe yaşayacaktır. Ebeveynlerin açık iletişimi çocukların güven duygularının gelişmesine, konu hakkında kafalarına takılan şeyleri daha rahat sormalarına, olası kaygılarının kontrol altına alınmasına yardım edecektir.

•Günlük rutinlere devam edilmelidir. Günlük rutinlere devam etmek hem yetişkinlerin hem de çocukların yaşamlarında düzen ve amaç duygusunu korumalarına yardımcı olacaktır.

COVID-19’un psikososyal etkilerini kontrol etmek için neler yapıl(ma)malıdır?

•Salgınla mücadele sürecinde yapılabilecek en doğru şeylerin başında, içinde bulunulan durumun geçici olduğunu kişilerin kendisine hatırlatmaları gelmektedir. •Kişilerin risk grubunda yer alan yakınlarının güvenliği için onları bir süre ziyaret etmemeleri, sosyal izolasyona dikkat etmeleri gerekmektedir. •Haberleri sosyal medyadan takip etmemeli, yalnızca güvenilir kaynaklardan doğru bilgiye ulaşılmalıdır. (Sağlık Bakanlığı’nın paylaşmış olduğu doğru bilgileri takip etmek bu dönemde daha faydalı olacaktır.) •Çocuklar yaş, gelişim ve kişisel özellikleri de göz önünde bulundurularak salgın ve salgından korunma yollarıyla ilgili ebeveynleri tarafından bilgilendirilmelidir. •Çocuklar televizyon veya sosyal medyadaki abartılı veya korkutucu haber ve yorumlara maruz kalmaktan korunmalıdır. Çocuklara sosyal medyada duydukları her şeyin doğru olmadığı söylenmelidir. •Aşırıya kaçan temizlik, el yıkama, banyo yapma vb. ritüellerden ka-

•Ebeveynler evde olmanın diğer insanlara fayda sağlayacağının bilincinde olmalı, çocuklara da aynı bilinci aşılamalıdır. •Daha önce vakit bulup yapılamayan ev içi aktiviteler veya planlayıp hayata geçirilemeyen işler bu süreçte planlanarak hayata geçirilebilir. •Aile içi iletişim kuvvetlendirilmelidir. •Ebeveynlerin bu dönemde çocuklarının ekran saatlerini düzenlenmesi de çok önemlidir. •Ebeveynlerin interneti etkin ve yararlı bir şekilde kullanarak çocuklarına model olmaları sağlanmalıdır. •Çocukların özellikle bu dönemde sosyal medyada ne yaptıkları, hangi sayfaları takip ettikleri kontrol edilmelidir. Sosyal medyada yayılan haberlerin çocukların kaygılarının artmasına zemin hazırlayacağı unutulmamalıdır. •Ebeveynler çocukları ile farklı oyunlar oynayabilir, birlikte kitap okuyabilir veya film izleyip üzerine sohbetler gerçekleştirebilirler. •Sağlıklı beslenmeye dikkat edilmeli ve egzersizler yapılmalıdır. •Uzakta olan aile bireyleri veya arkadaşlarla etkileşim devam ettirilmelidir. İletişim kurmak ve duygu paylaşımında bulunmak endişeyi azaltmaya yardımcı olabilir. •Yaşanan sürece bağlı olarak, kişide gelişen stres faktörüne karşı nefes egzersizleri yapılması stresin kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. •Eğer Covid-19 sürecinde verilen önerilerin uygulanmasına rağmen, yetişkinlerde veya çocuklarda uyku problemleri, baş edilemez derecede kaygı yaşama veya davranış problemleri gösterme gibi durumlar gözlemleniyorsa mutlaka bir uzmandan yardım alınması gerekmektedir. Sonuç olarak; salgın sürecinde en önemli şey gerekli tedbirlerin alınarak sağlıklı ve güvenli bir şekilde bu sürecin atlatılabilmesidir. Süreci sağlıkla ve güvenle atlatmanın temel koşulları arasında; kişisel temizliğe dikkat etmek, sosyal mesafe kurallarına uymak ve sosyal medya aracılığıyla salgına yönelik paylaşılan endişe verici, asılsız haberlere itibar etmemek öncelik taşımaktadır. Şunu da unutmamak gerekir ki evde rol model ebeveynlerdir. Ebeveynler bu süreçte nasıl bir tutum sergilerse çocukları da o ölçüde benzer tutum ve davranışlar sergileyeceklerdir. Dolayısıyla ebeveynlerin bilinçli, tutarlı, açık ve destekleyici bir tutum sergilemeleri çok önemlidir.


Eylül 2020

Mesarya Gazetesi

Köşe Yazısı

22

Sağlık

Katarakt tedavisinde kullanılan akıllı lenslerle gözlüksüz yaşam mümkün Op. Dr. Mustafa Taşelİ Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Op.Dr. Mustafa Taşeli, görmede yavaş yavaş azalma, ışığa hassasiyet, göz kamaşması, çift görme, okuma zorluğu, gece görüşünde bozulma, renklerde soluklaşma veya sararma gibi belirtilerle kendini gösteren kataraktın,trifokal göziçi lenslerletedavisinde, hastaların yaşamlarının geri kalan kısmında gözlük kullanmak zorunda kalmadığını belirtti.

Önceden, eski tekniklerle gerçekleştirilen katarakt ameliyatlarında son aşamaya kadar beklendiğini belirten Op. Dr. Mustafa Taşeli, bugün artık kataraktın ilerlemesini beklemeden ameliyat uygulanabildiğini belirttiği açıklamalarına şöyle devam etti; “Eğer hastanın günlük yaşamı katarakttan dolayı etkileniyorsa yani ofis işleri, araba sürüşü, televizyon izlemesi gibi günlük yaşam faaliyetlerinde kısıtlanma varsa hastalığın ilerlemesini beklemeden ameliyatı gerçekleştiriyoruz. Son yıllarda yüksek gözlük numaralarından kurtulmak için de erken ameliyat kararı alabiliyoruz.”

Op. Dr. Mustafa Taşeli; “Katarakt tedavi edilmezse, tam görme kaybı ortaya çıkar.”

Op. Dr. Mustafa Taşeli; “Akıllı lensler yakını, uzağı ve orta mesafeyi rahatlıkla görme imkanı sağlıyor.”

Dünyada en sık görme kaybı yaratan göz hastalıklarından biri olan kataraktın en sık nedeninin yaşlanma sonucu göz merceğinde oluşan bulanıklık olduğunu söyleyen Op. Dr. Mustafa Taşeli, görmede yavaş yavaş azalma, ışığa hassasiyet, göz kamaşması, çift görme, okuma zorluğu, gece görüşünde bozulma, renklerde soluklaşma veya sararma, gözlük numaralarının sık değişmesi gibi yakınma ile kendini gösterdiğini ve mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini ifade etti. Hastalığın ilk döneminde genellikle uzak görmede azalma, yakın görmede ise düzelme yaşandığını belirten Op. Dr. Mustafa Taşeli, daha sonraki süreçte ise görmenin tamamen azaldığını, tedavi edilmediği durumlarda ise tam görme kaybının ortaya çıktığını söyledi.

Op. Dr. Mustafa Taşeli; “katarakt ameliyatı sırasında kullandığımız trifokal lensler hastanın yaşamına gözlüksüz devam edebilmesine olanak sağlıyor.”

Gözlük veya ilaç kullanımı ile tedavi edilemeyen kataraktın tek tedavi yönteminin ameliyat olduğunu söyleyen Op. Dr. Mustafa Taşeli, ameliyat sırasında bulanıklaşan merceğin temizlenerek yerine yeni mercek konduğunu ifade etti. Op. Dr. Mustafa Taşeli şöyle devam etti: “Ameliyat ile saydamlığını kaybeden opaklaşmış lens temizlenerek, hastanın tekrar iyi görmesi sağlanmaktadır. Önceki yıllarda ameliyatlarda mercek uygulanmadığı için hastalar ameliyattan sonra kalın camlı yani yaklaşık +10 numara gözlük kullanmak zorundaydılar. Bugün ise ameliyat sırasında hastanın gözüne yerleştirilen trifokal lenslerle hastanın gözlüksüz olarak uzak, yakın ve orta mesafeyi görmesini sağlamaktayız. Monofokal göz içi lensler ise genellikle gözlüksüz veya çok düşük numaralı gözlük camları ile uzak ve yakının net olarak görülmesini sağlamaktadır.”

Op. Dr. Mustafa Taşeli; “Bugün artık katarakt ameliyatı olmak için hastalığın iyice ilerlemesini beklemeye gerek yok.”

Katarakt ameliyatlarında kullanılan merceklerle ilgili açıklamalarda da bulunan Op. Dr. Mustafa Taşeli şunları kaydetti; “Üç farklı gruba ayrılan merceklerden ilk gruptaki Monofokal göz içi mercek tek odaklı olup, hastanın uzağı görmesini sağlar. Yakını görmek için yakın gözlüğü kullanımı şarttır. İkinci gruptaki göz içi mercekler ise yakın ve uzak olmak üzere iki odaklı Bifokal merceklerdir ki bu merceklerde hasta hem yakını hem de uzağı gözlüksüz görür, ancak orta mesafe olarak tanımlanan 40 cm ile 2 metre arasını net göremez. Akıllı Lens dediğimiz üçüncü gruptaki Trifokal göz içi mercekler ise üç odaklıdır ve bu sorunu çözen merceklerdir. Trifokal merceklerle hasta gözlüksüz olarak uzağı, yakını ve ara mesafeyi oldukça iyi görebilir. Ayrıca tüm mesafelerde renk farklılığını net görmeyi, mesafe geçişlerinde ise kesintisiz görmeyi sağlar. Yine mercek özelliği sayesinde gece görüşlerinde herhangi bir parlama ve ışık saçılması yaşanmaz. Merceğin UV özelliği ise gözleri güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı oluşacak hastalıklardan da korumaktadır.” Trifokal mercekler, popüler adıyla akıllı lenslerle ilgili haberlerin son dönemde hem sosyal medyada hem de yazılı basında sürekli karşımıza çıktığını söyleyen Op. Dr. Mustafa Taşeli, bu merceklerin popüler olma nedeninin görme kalitesini zirveye çıkarması olduğunu belirtti. Op. Dr. Mustafa Taşeli şöyle devam etti: “Son günlerde basın yayın organlarında ‘Akıllı lens’ terimi sıklıkla kullanılmaktadır. Akıllı lens, trifokal lensleri tarif etmek için kullanılmış bir ifadedir. Göz hekimleri olarak akıllı lens terimini kullanmıyor, ‘Trifokal Göziçi Lens’ ifadesini kullanmanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Kliniğimizde “Akıllı Lens” diye adlandırılan trifokal lensler katarakt ameliyatları sırasında uygun vakalarda kullanılmaktadır. Ameliyattan sonra bu kişiler gözlüksüz olarak kitap okuyabilir, bilgisayar kullanabilir ve televizyon seyredebilirler. Katarakt ameliyatı olacak hastalara hangi merceğin uygun olacağına gözün bazı kriterlerine bakarak karar veriyoruz.”

Op. Dr. Mustafa Taşeli; “yeni nesil lenslerle katarakt ameliyatlarında yüz güldürücü sonuçlar elde ediliyor.”

Katarakt ameliyatının genellikle lokal anestezi altında kısa süreli bir ameliyat olduğunu söyleyen Op. Dr. Mustafa Taşeli, ameliyat sonrası gözün steril bir şekilde kapatılıp hastanın genellikle hemen taburcu edildiğini belirtti. Op. Dr. Mustafa Taşeli “Ertesi sabah ise damla tedavisine başlıyoruz. Ameliyattan birkaç gün sonra hasta iş yaşamına dönebiliyor, sosyal aktivitelerine kaldığı yerden devam edebiliyor. Sonuç olarak yeni nesil lenslerle katarakt ameliyatlarında yüz güldürücü sonuçlar alınabiliyor.”



İmtiyaz Sahibi DE-SA LTD. (a) Mesarya Ajans Genel Yayın Yönetmeni Deniz GÜRGÖZE

Genel Koordinatör / Halkla İlişkiler ve Reklam Növber GÜRTAY Grafik Tasarım - Dizgi Safiye ÖZYÜREKLİLER

Reklam Tasarım Nazire BÜYÜKOĞLU Röportaj Serhat KALIN Basım Yeri Comment Grafik

İletişim Adresi 1. Sokak No:41 Taşkınköy / L.şa (0392) 225 65 95 - 96 0533 820 00 07 mesarya.ajans@gmail.com www.mesaryaajans.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.