Mesarya Gazetesi Sayı 20

Page 1

Sayı:20 2021 / Ücretsizdir / www.mesaryaajans.com / BÜLTEN

Devlet üreticiyi korumalı ve önünü açmalıdır Nesilden nesile devam eden ve 110 yıllık bir mazisi bulunan Bülent Çıraklı Çikolata Şekerleme Lokum Sanayi Limited Direktörü Bülent Çıraklı, pandeminin yarattığı olumsuzlukları sıralarken, ekonomide çarkların dönmesi ve devletin üreticiyi koruması gerektiğini söyledi.

“Demokratik ülkelerde sistemi değiştirmek daha kolaydır”

sayfa 4

“Asil Köylü Heykeli çevre, sanat ve kültür projelerine fon sağlayacak”

sayfa 13

sayfa 6

ARDA anısına seramoni düzenlendi

Altı yıl önce uyuşturucu tacirlerinin kurbanı olan Arda Erkan, geleneksel Kite Surf etkinliğinin 7.sinin 1. Gününde Arda anısına düzenlenen seramoni ile anıldı. sayfa 7

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda Sanat Yönetmenliği seçimi yapıldı

2021-2023 Sezonu Sanat Yönetmenliği’ne Lefkoşa Belediye Tiyatrosu çalışanlarının oylarıyla oyuncu, dramaturg Cem Aykut getirildi.

Fikri Ataoğlu: “Müze ve ören yerlerine hak ettiği değer verilecek”

sayfa 5

sayfa 9




2021

Mesarya Gazetesi

Mevcut sistemde KKTC ekonomisinin kendi ayakları üzerinde duramadığını söyleyen iş insanı Ahmet Ratib vurguladı:

4

“Demokratik ülkelerde sistemi değiştirmek daha kolaydır” İş insanı Ahmet Ratib ile pandemi sürecindeki ekonomik gelişmelerle ilgili röportaj yaptık. Ratib, pandemi sürecinde KKTC’nin fakirleştiği yönündeki görüşün doğru bir saptama olduğunu belirterek fakirleşme konuşulurken alınması gereken tedbirlerin ise gündeme gelmesi gerektiğini ifade etti. “Bu süreçte sadece KKTC fakirleşmedi, tüm ülkeler fakirleşti. Bu süreçte ekonomi çarkları durdu, insanlar işsiz kaldı. Ancak ekonomik yapısı değişik olduğu için KKTC daha fazla etkilendi. Örneğin vergi gelirleri daha düşük olabilir, bunun yanında yurt dışı bağlantılı diğer gelirler yüksek olabilir. Yani ekonominin yapısına göre bazı ülkeler daha fazla kaybetti, bazıları daha az etkilendi” Ahmet Ratib, pandemi sürecinin sistemi düzeltmek için bir fırsat olup olmadığına ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi: Dibe vurmuş ekonomilere sahip ülkelerde insanlar sokaklara dökülür ve şikâyetlerini dile getirir. Bunun üzerine bazı liderler işte bu dönemlerde kendini gösterir ve yeni fikirler sunar. Bu elbette demokrasisi çok iyi çalışan ülkelerde olur. Bizde de demokrasi var ama tam anlamı ile demokratik bir ülkeyiz demek doğru değildir. Demeye çalıştığım biz Türkiye’nin himayesi altındayız. Türkiye istediğinde çeşmenin musluğunu açar, istemediğinde kapatır. Bu da insanların sokaklara dökülüp dökülmemesini kontrol etmek demektir. Kendi ayaklarımız üzerinde duran bir sistemimiz olmadığı için yaşadığımız çarpıklığın düzelmesi süreç ister ama nasıl bir süreç? Onlarca yıldır bütçemiz açık verir ama hep bir şekilde bütçenin devamı sağlanır çünkü Türkiye destek verir. Burası Türkiye için stratejik öneme sahiptir, o da bunun karşılığı olarak maddi katkı yapar. Ama biz

kendi ayaklarımız üzerinde duramadığımız sürece bu Türkiye’nin kendi çıkarlarını daha iyi gözetmesine neden olur. Oysa tam bağımsız bir yapımız olsa Türkiye ile ilişkiler de daha sağlıklı olur. Ama ülkesel çıkarlar olarak baktığımızda Türkiye kendi açısından haklıdır. Bu ülkeler arası ilişkilerde hep böyledir. Yani bir sorun varsa bunu kendimizde aramalıyız.

Bu süreçte sadece KKTC fakirleşmedi, tüm ülkeler fakirleşti. Bu süreçte ekonomi çarkları durdu, insanlar işsiz kaldı. Ancak ekonomik yapısı değişik olduğu için KKTC daha fazla etkilendi.

Son zamanlarda pandeminin vergilerin artırılmasını gündeme getirdiğini ve Avrupa ülkelerinin bunun üzerinde durduğunu anımsatan Ahmet Ratib, bunun KKTC’de uygulanabilirliği ile ilgili şüpheleri bulunduğunu ifade ederek “Çünkü bizdeki sistem gerçek bir devlette olması gerektiği gibi değildir. Başka ülkelerde her yıl bütçe açığı yaşansa o ülke batar. Çünkü hiçbir yerden ne borç alırsın, ne de yardım. Bu durumda yeni liderler çıkar ve yeni kararlar üretir. Örneğin Türkiye’de 2002 yılında yenir liderlikle AKP iktidar oldu ve yeni uygulamalar hayata geçirildi. Birkaç yılda enflasyon tek hanelere indi, faizler düştü ve Türkiye çok daha iyi bir noktaya geldi. Dış yatırımlar arttı. AKP hala seçimlerde bunun mirasını yer. Bizde ise her yıl bütçe açık verir ama kimse bunun hesabını vermez. Yani bir yaptırımı yoktur. Pandemi sürecinde yapılmaması gereken hatalar yapıldı, iş yerleri kapandı, insanlar işsiz kaldı, üretim durdu. Ama sistem kör topal bir şekilde devam ediyor. “ ifadelerini kullandı. Ahmet Ratib, hizmet sektörünün pandemi sürecinde bu kadar çok etkilenmesini doğal karşıladığını belirterek “Çünkü bizde hizmet sektörü dış desteklidir. Ülkeye gelişler durduğu için daha fazla darbe yedi. Eğitim, turizm ve inşaat sektörleri durdu. Ben memura ödenen maaşın kesilerek diğer yerlere dağıtılması görüşünü de çok benimsemedim. Oraya ödenen miktar zaten piyasaya düşer. O para ekonomi içinde dönüyor zaten. Ama burada sistem ve sistem içindeki oyuncuların rollerini ne kadar iyi oynayıp oynayamadığı önemlidir. Hükümetin zorlukları görerek özel sektörün büyümesinin önünü açması gerekir. Elbette yatırımlarda ilgili kesimlerin adil bir şekilde yararlanması gerektiği prensibi de unutulmamalıdır.” dedi.


Mesarya Gazetesi

2021

5

2021-2023 Sezonu Sanat Yönetmenliği’ne Lefkoşa Belediye Tiyatrosu çalışanlarının oylarıyla oyuncu, dramaturg Cem Aykut getirildi.

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda Sanat Yönetmenliği seçimi yapıldı

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda Sanat Yönetmenliği Seçimi Yapıldı, 2021-2023 Sezonu Sanat Yönetmenliği’ne Lefkoşa Belediye Tiyatrosu Çalışanlarının Oylarıyla Oyuncu, Dramaturg Cem Aykut Getirildi. Cem Aykut yaptığı yazılı açıklamada, yurt içinde ve yurt dışında Kıbrıs Türk Tiyatrosunun en önemli temsilcisi olan, düzenlediği tiyatro fes-

tivalleri ile adından sık sık bahsettiren ve 40 yılı aşkın bir süredir varlığını sürdüren Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’na 1999 yılının Eylül ayında Yaşar Ersoy’un desteğiyle ilk adımı attığını belirterek, ilerleyen zamanlarda Lefkoşa Türk Belediyesi Kültür Sanat Şube Amiri Kıymet Karabiber’in de teşvikiyle Dramatik Yazarlık ve Dramaturgi Yüksek Lisansı tamamladığını söyledi.

Tiyatronun bir karşı duruş olduğu, olanla olması gerekeni aynı sahnede buluşturması gerektiği ilkesinden yola çıkarak aday olduğu Lefkoşa Türk Belediyesi Sanat Yönetmenliğini 31 Mayıs 2021 tarihinden 31 Mayıs 2023 tarihine kadar devraldığını ifade eden Aykut şöyle devam etti; “Dünya amansız bir salgınla boğuşurken bundan en çok etkilenen kurumların başında gelen tiyatro maskelerin altında nefes almaya çalışıyor. Peki, nefes almak mümkün mü? Tedavisi olan bu hastalığa karşı, karşımızda kocaman bir sorun var; Ulaşılamayan aşı... Aşı’ya ulaşmaya çalışıyoruz... Ya da onun bize ulaşmasını bekliyoruz... Trajikomik bir durumla karşı karşıyayız aslında... Ama sanat ama tiyatro her zaman küllerinden doğmayı başarmıştır tarih boyunca... Bu maske altından nefes almaya çıkılan yolculukta, küllerimizden yeniden doğarken yeni oyunlar, yeni projeler ve yeni anlatılması gereken hikâyelerin heyecanı içerisindeyim. En yakın zamanda perde diyerek, buluşacağımız güzel günlere.”


Nesilden 2021 nesile devam eden ve 110 yıllık bir mazisi bulunan Bülent Çıraklı Çikolata Şekerleme Lokum Sanayi Limited Direktörü Bülent Çıraklı, pandeminin yarattığı olumsuzlukları sıralarken, ekonomide çarkların dönmesi ve devletin üreticiyi koruması gerektiğini söyledi.

Mesarya Gazetesi

6

“Devlet üreticiyi korumalı ve önünü açmalıdır” Çıraklı, ülkeyi yönetenlerin ellerinden geleni yaptıklarını ancak bu çalışmaların daha öne alınması ve daha iyi planlanması gerektiğini, özellikle Türkiye ile işbirliği protokollerini bir an önce, hızlı şekilde planlayıp gerekli ihtiyaçların kısa ve uzun vadede netleşmesi gerektiğini belirtti. Bülent Çıraklı Çikolata Şekerleme Lokum Sanayi Limited Direktörü Bülent Çıraklı, şirketlerinin durumu, ülke sanayisi ve pandeminin ekonomide yarattığı etki konusunda açıklamalarda bulunarak, mevcut durumun analizini yaptı. Mesleklerinin 110 yılı aşan bir süredir devam ettiğini, dedesinin babası zamanında başlayan bir üretim geçmişine sahip olduklarını aktaran Bülent Çıraklı, nesilden nesile devam ettiğini, şimdilerde de kızlarının bu mesleği sürdürmeye çalıştığını aktardı. “Otellerin hizmet verememesi, turizmin durması, mevlit ve düğünlerin iptali bize olumsuz yansıdı” Üretimlerinin çikolata, şekerleme, lokum ve kuruyemiş üzerine olduğunu, en iyi şekilde halka hizmet etmeye çalıştıklarını, tazelik, hijyen ve fiyat istikrarına dikkat ettiklerini vurgulayan Çıraklı, pandeminin olumsuz etkilerini sıralamaya başladı. 2020 Mart ayından itibaren pandeminin başlamasıyla birlikte ülkede 5 bine yakın bir işsizlik oluştuğuna dikkat çeken Çıraklı, kendi şirketleri adına turizme, mevlit ve düğünlere dayalı olan ürünlerinin bu sebeple üretiminde aksamalar yaşandığını, bu durumu iç piyasa ve market grupları üzerinden açığı kapayacak şekilde organize ettiklerini belirtti. Bütün otellerle işbirliği halinde olan bir işletme olduklarını, otellerin de hizmet verememesinden etkilendiklerini dile getiren

Çıraklı, bahsettiği iç piyasa faktörü ile işçi azaltımının önüne geçtiklerinin, 2 yıldır da istikrarı korumaya çalıştıklarının altını çizdi. “Üretmeyen toplumlar yok olur, maalesef üretime gereken önem yıllarca verilmedi” Çıraklı sözlerine şu şekilde devam etti: “Pandemi ile birlikte ekonomimizin durumu ortaya çıktı, ekonomimiz büyük oranda turizm ve eğitime bağlanmıştı, bu gelirlerle açıklar kapanıyordu, bu pandemi ile birlikte geriye itilmiş üretim sektörü bir anda öne plana çıktı. Biz her zaman diyoruz; üretmeyen toplumlar yok olur, maalesef üretime gereken önem yıllarca verilmedi, üretimle ilgili olan girdiler de yıllarca arttıramaya çalışıldı, birçok insan üretimden koptu. Kolay yol olan devlet kuruluşlarına girme yatkınlığı oluştu. Bütün bu sıkıntılar içinde devletin ekonomi içerisindeki yapısı ve pandeminin yarattıkları ülkemizi sıkıntıya soktu. Bir bisikletin zincirinin sürekli dönmesi gerektiği örneğinden hareket edersek, bu dişlilerin hiçbirinin kırılmaması gerekir, bir tane bile kırılırsa sıkıntı olur. 5 bin kişi ile başlayan işten durmalar 10 binlere dayanmıştır, kapanmış birçok işletme olduğunu görünce de ekonomik gelirin yarısının kaybolmuş olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bu olumsuzluklar içinde biz de çok çalışarak özveri ile yılı tamamlamaya çalışıyoruz, umarız gelecek sene bu sıkıntılar bitecek.” “Türkiye ile işbirliği protokollerini bir an önce, hızlı şekilde planlayıp netleştirmek gerek” Çıraklı, ülke ekonomisine bakıldığında ülke yöneticilerinin ellerinden geleni yaptıklarını ancak bu çalışmaların daha öne alınması ve daha iyi planlanması gerektiğini, özellikle Türkiye ile işbirliği protokollerini bir an önce, hızlı şekilde planlayıp gerekli ih-

tiyaçların kısa ve uzun vadede netleşmesi gerektiğini belirtti. İşbirliği protokolleri yanında Türk Lirasının değer kaybı yaşaması, faiz oranlarının yükselmesi, işlerin düşmesi ve turizmin olmamasının ülkeyi büyük oranda etkilediğine işaret eden Çıraklı, pandeminin diğer ülkelerde de olduğunu ancak oralardaki güçlü devlet yapılarının daha hızlı şekilde hareket ettiğini ve bunun halklarının hizmetine yansıdığını, yaralarının daha çabuk sarıldığını söyledi. “Bir an önce turizmin açılması, seferlerin çoğaltılması ve devlet katkılarının arttırılması gerekiyor” Bülent Çıraklı açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Devletin yapması gereken çarkları döndürmek, yeterli uçak seferi yok, Güney Kıbrıs’a durmadan uçak iniyor, bir an önce turizmin açılması, seferlerin çoğaltılması ve devlet katkılarının arttırılması gerekiyor. Devlet işverenlere karşı bir müddet destek olmaya çalıştı, küçük esnaf ve sanayicilerin ayakta kalması için bu yılsonuna kadar devam etmeli. Az sayıda kalan üreticilerin yok olmaması gerekiyor.” Sanayi Odası’nın yeni seçilen başkan ve yönetimiyle ilgili de konuşan Çıraklı, şu sözlere yer verdi: “Yenilikler her zaman iyidir, yeni bir akım ve motivasyon oluşturur. Zaten bütün arkadaşlarımızın niyeti üretimi arttırmaktır. Yeni arkadaşlara başarılar dilerim zor dönemden geçiliyor, sanayicilerin 2018’de yaptıkları yatırımın yarısı vergi indirimi oluyordu, bu rakam yüzde 10’a düştü, geriledi. Bunlar yatırımcının önünü kapar, birçok vergiler arttı ve üreticilerin girdilerinin miktarı arttırıldı, bu da dış ülkelerle rekabet edebilme gücünü kırmıştır. Bu saydıklarım Sanayi Odası’nın yeni yönetiminin önündeki önemli konulardır.”


Mesarya Gazetesi

2021 “Başka Ardalar Ölmesin” sloganı ile düzenlenen Kite Surf Etkinliği. 1. Günü tamamlandı.

7

ARDA anısına seramoni düzenlendi (Mustafa ERKAN) – Altı yıl önce uyuşturucu tacirlerinin kurbanı olan Arda Erkan, geleneksel Kite Surf etkinliğinin 7.sinin 1. Gününde Arda anısına düzenlenen seramoni ile anıldı. Yedidalga - Heaven Surf House’un ev sahipliğini yaptığı etkinlikde yer alan seramoniyi Serafina Karahasan ve Luna Slipp liderlik yaptı. Seramonide “Topluluğumuzda sevgi dolu, mutlu ve neşeli bir insan olarak hatırlanacak değerli bir kardeşimizi anıyoruz. Onu tanıyan ya da tanımayan herkesi, bu Dünya’da yaşadığı hayatı anarak dualarımızı ve sevgilerimizi gönderirken bir araya geldik. Unutulmayacak güzel yürek Arda’nın anısına mum yakmak, ateş yakmak için bir araya geldiler. Ailesinin yanında durup elimizden geldiğince birbirimize destek olacağız” mesajı verildi. Uyuşturucu ile mücadele komisyonu başkanı Hasan Karaokçu da seramonide hazır bulundu.

Düzova Köy Kadın Kursu’ndan Karavezirler’e ziyaret… Düzova Muhtarı Yılmaz Yılmazoğulları ve Düzova Köy Kadın Kursu, Değirmenlik Belediye Başkanı Ali Karavezirler’i ziyaret etti. Emekliye ayrılan Köy Kadın Kursu Öğretmeni Behiye Pekdoğan ve kursiyerlerin, Muhtar Yılmaz Yılmazoğulları ile birlikte gerçekleştirdiği ziyaretten mutlu olduğunu dile getiren Başkan Ali Kara-

vezirler, belediye olarak her zaman üretken kadınların yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini ifade etti. Köy Kadın Kursu Öğretmeni Behiye Pekdoğan’a yapmış olduğu hizmetlerden dolayı çok teşekkür eden Başkan Karavezirler, Pekdoğan’a bundan sonraki yaşamında sağlık ve mutluluk diledi.


2021

Mesarya Gazetesi

8

Değirmenlik Lisesi 2020-2021 Öğretim Yılı mezunları diplomalarını aldı…

Değirmenlik Lisesi 2020-2021 öğretim yılı mezunları 28.06.2021 tarihinde gerçekleşen törenle diplomalarını aldı. Pandemi kuralları gereğince maske, mesafe ve hijyen kurallarına uygun bir şekilde organize edilen tören Değirmenlik Belediye Başkanı

Ali Karavezirler, Genel Orta Öğretim Dairesi Müdürü Ali Yaman ve Hala Sultan İlahiyat Koleji Müdürü Yusuf İnanıroğlu’nun katılımıyla gerçekleşti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende Değirmenlik Lisesi Müdü-

rü Hale Alibaba Erden, Değirmenlik Belediye Başkanı Ali Karavezirler ve Genel Orta Öğretim Dairesi Müdürü Ali Yaman birer konuşma yaparak, mezun olan öğrencileri tebrik etti, hayatta başarılı olmaları temennisinde bulundu. Törende okul birincisi olan 12 A sınıfı öğrencisi Emine Ağırtaş’a hediyesini ve takdirnamesini Genel Orta Öğretim Dairesi Müdürü Ali Yaman’ın elinden alırken, diplomasını Okul Müdürü Hale Alibaba Erden takdim etti. İkinci olan 12 A sınıfı öğrencisi Eray Bayhan diplomasını Değirmenlik Belediye Başkanı Ali Karavezirler’in elinden aldı. Yine 12 A sınıfı öğrencilerinden Hatice Bayram ise üçüncülükle diplomasını okul Müdür Muavinlerinden Şirin Dervişoğulları’ndan aldı. Mezun olan öğrenciler adına Emine Ağırtaş’ın mezuniyet konuşması yaptığı tören, tüm mezunların diplomalarını almalarının ve keplerini havaya fırlatmalarının ardından son buldu.

Kıbrıs Türk yapımı “Teslimat” isimli kısa film, İspanyol Akademi Ödülleri (GOYA) için ön eleme yapan “Alicante Film Festivali”nde yarışmaya hak kazandı.

“Teslimat” GOYA seçmeleri yapan Alicante’de yarışıyor ilk gösterimini yaptığı Kasım 2020’den bugüne kadar, 13 uluslararası film festivalinin resmi seçkisine girerek İtalya, İspanya, Fransa, Şili, Ürdün, Porto Riko ve ABD’de gösterildi.

Yönetmenliğini Doğuş Özokutan’ın üstlendiği kısa film, binlerce başvuru arasından festivalin “Akdeniz’den Kısa Filmler” adlı seçkisinde yer alan 12 filmden biri olmayı başardı. Böylece, “Teslimat”, ikinci kez GOYA’ya akredite bir festivalde yarışacak. Çekimleri Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), post-prodüksiyonu ise Kültür Dairesi’nin maddi desteği ile yapılan “Teslimat”, Haziran ayı içinde İspanya dışında ABD’de de gösterilecek. Başrolünde İzel Seylani’nin yer aldığı kısa film,

İspanya’da dördüncü gösterim Uluslararası alanda “Festival de Cine de Alicante” olarak bilinen ve bu yıl 29 Mayıs-5 Haziran tarihleri arasında 18’incisi gerçekleştirilecek olan festivaldeki gösterim, “Teslimat” İspanya’daki dördüncü gösterimi olacak. İspanya’nın Alicante adlı liman şehrinde düzenlenen festival, İspanyol Akademi Ödülleri GOYA’ya akredite sınırlı sayıda festivalden biri. Festival bu yıl dünya genelinden aldığı binlerce başvuru arasından toplam 66 filmi resmi seçkisine almaya değer buldu. “Teslimat”ın yer aldığı “Akdeniz’den Kısa Filmler” adlı seçkide yer alan 12 film, 4 Haziran’da festival için tahsis edilen “Plaza Arquitecto Miguel López”de gösterilecek.

New York’ta da gösterilecek Bu yılın mart ayında ABD’nin Kaliforniya eyaletinde, Nisan ayında ise Ohio eyaletinde iki kez gösterilen “Teslimat”, haziran ayında bu kez New York eyaletinde izleyicilerle buluşacak. Bu yıl 17-20 Haziran tarihleri arasında, 7’incisi yapılacak olan “Blackbird Uluslararası Film & Sanat Festivali”nin resmi seçkisine giren “Teslimat”, 19 Haziran’da salonda, 20 Haziran’da ise arabalı açık hava sinemasında gösterilecek. Bu festival Teslimat’ın ABD’de resmi seçkisine girdiği dördüncü festival oldu. Porto Riko’da Avrupa’dan kısalar seçkisinde gösterildi Teslimat, mayıs ayı içinde bu yıl 12’incisi düzenlenen “Porto Riko Avrupa Filmleri Festivali”nde de gösterildi. Film, festivalin Avrupa’dan kısalar adlı seçkisinde yer alan 8 filmden biriydi. Festivali “Alliance Française” ismli sivil toplum örgütü düzenliyor.


Mesarya Gazetesi

2021

9

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi bünyesinde hizmet veren müze ve ören yerlerini ziyaret ederek, incelemelerde bulundu. Ataoğlu, müze ve ören yerlerine hak ettiği değerin verileceğini ifade etti.

Fikri Ataoğlu: “Müze ve ören yerlerine hak ettiği değer verilecek” Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi bünyesinde hizmet veren müze ve ören yerlerini ziyaret ederek, incelemelerde bulundu. İncelemeler esnasında Bakan Ataoğlu’na Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Nazım Ced, bakanlık bürokratları ve daire personeli eşlik etti. Mağusa bölgesinde yapılan ziyarette Namık Kemal Müzesi, Eski Polis Binası, Deniz Kapısı, Canbulat Müzesi, Akkule, Othello, Martinengo Tabyası, Şömineli Ev, Salamis Harabeleri, Salamis Kazıevi, St. Barnabas İkon ve Arkeoloji Müzesi yerinde incelendi.

yerlerinin bakım ve onarım çalışmalarına hız verdiklerini, bu nedenle sorunların yerinde incelenmesi ve anında müdahale edilmesi için bu ziyareti gerçekleştirdiklerini söyledi. Bazı yapıların restorasyon ihtiyacı olduğunu, bazı binaların ise boya ve izalasyon işlerinin olduğunu anlatan Ataoğlu, müze ve ören yerlerinin etrafında oluşan otların ve çevre düzenlemesinin de yapılmaya başlandığını ifade etti.

Salamis Harabeleri bölgesinde UNDP tarafından başlatılan, Kampanopetra Bazilikası ve Epiphanius Bazilikası Mozaikleri üzerinde yapılacak olan koruma çalışmalarını da yerinde inceleyen Ataoğlu, UNDP Kıbrıs Başkanı Jakhongir Haydarov ve Kültürel Miras Komitesi Eş Başkanı Ali Tuncay ile görüşerek proje hakkında bilgiler aldı. Ataoğlu, turizmin açılması ile müze ve ören

Salamis Harabeleri ve Othello Kalesi gibi yerlerin turnike sistemine geçilmesi ile ilgi yarım kalan çalışmaların bitirilmesi için de çalışma başladığını anlatan Ataoğlu, bu sistemle denetimin daha kolay sağlanacağını kaydetti. Şömineli Ev gibi müze olarak kullanılması düşünülen tarihi binaların, müzeye dönüştürülüp, ziyaretçilere açılabilmesi için de daire personelinin çalıştığını dile getiren Ataoğlu,

sergilenecek birçok eser olduğunu, tarihi mekanlarda bu eserlerin sergilenmesinin ülke turizmi açısından da gerekli olduğunu söyledi. Geçmiş dönemde Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nin Turizm Bakanlığı bünyesinden alınarak, başka bir bakanlığa verildiğini söyleyen Ataoğlu, turizmin bir parçası olan eski eserler ve müzelerin turizme büyük katkısının olduğunu, bu nedenle müze ve ören yerlerine hak ettiği değeri vereceklerini ifade etti.


2021

Mesarya Gazetesi

10

Kıbrıs Türk Sinema Televizyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Müge Günay, derneğin katkılarıyla çekilecek, Uluslararası film festivallerinde gösterilecek, uzun metraj film için ön hazırlık sürecinin başladığını duyurdu.

Uluslararası film festivallerinde gösterilecek uzun metrajlı film için oyuncu başvurusu kabul edilecek Kıbrıs Türk Sinema Televizyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Müge Günay, filmde rol almak isteyenlerin derneğin resmi sosyal medya hesapları üzerinden iletişime geçebileceğini söyledi. Yazılı açıklama yapan Günay, çekimleri Eylül ayında Antalya’da başlayacak filmin konusunun 1974 yılında yaşanan Dohni katliamı olduğunu belirtti. Günay, çekimlerin Lefkoşa ve Karpaz’da devam edeceğini, filmin yönetmen, senaryo ve kamera arkası ekibinin dernek üyelerinden, oyuncu kadrosunun deneyimli

oyunculardan veya dernek tarafından Temmuz ayında Antalya’da, Ağustos ayında Lefkoşa’da

verilecek kamera önü kurslarına katılmış yetenekli oyunculardan oluşacağını kaydetti. Günay, evlerinden, esir kampına götürülmek üzere alınıp ve bir daha geri dönmeyen, uzun yıllar kayıp şahıs olarak aranan kişilerin hayatını konu eden filmde hem günümüzün hem de geçmiş dönemin canlandırılacağı kaydetti. Bu nedenle her yaştan oyuncuya ihtiyaç olduğunu belirten Günay, filmde yer almak isteyen tecrübeli oyuncu adayları veya tecrübesiz olup kursa katılmak isteyen adayların derneğin resmi sosyal medya hesapları üzerinden iletişime geçebileceğini ifade etti.

Gönyeli çevre master planı kapsamında Gönyeli çemberinde bulunan refüjlerin bitkilendirme ve bakım çalışmaları devam ediyor..

Refüjlerin bitkilendirme çalışmaları devam ediyor Gönyeli çemberi ve Gönyeli girişinde bulunan refüjlerin mevsimlik bitkilendirme çalışmaları devam ediyor.. Gönyeli Belediyesi Park Bahçeler Biriminden yapılan açıklamada Gön-

yeli’de bulunan refüjlerin daha güzel görünmesi adına rutin bakım çalışmaların ve bitkilendirme çalışmalarının kent genelinde süreceği ifade edildi.

Hamit Sakallı önemli bir eserin Türkçe’ye çevrilmesini sağladı Hamit Sakallı, İzmir sporunun tarihine ışık tutan, Altay Spor Kulübü bünyesinde faaliyet gösteren Altay Tarih Araştırma Merkezi’nin ilk eseri olan “1890 – 1922 Arası İzmir’de Faaliyet Gösteren Rum Spor Kulüpleri” kitabının çevirmenliğini yaparken, önemli bir eserin Türkçe’ye çevrilmesini sağladı.

Yunanca tercümanı – eğitimci, Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği Dış İlişkiler Sorumlusu Hamit Sakallı, İzmir sporunun tarihine ışık tutan Andreas Baltas’ın kitabının çevirmenliğini yaptı. Akademisyen Ozan Yücesoy’un editörlüğünü yaptığı “1890 – 1922 Arası İzmir’de Faaliyet Gösteren Rum Spor Kulüpleri” kitabının çevirmenliğini yapan Hamit Sakallı, Türkiye spor tarihi adına büyük önem taşıyan önemli bir eserin Türkçe’ye çevrilmesini sağladı. Türkiye Süper Liginde mücadele edecek olan Altay Spor Kulübü bünyesinde faaliyet gösteren Altay Spor Eğitim Vakfının (ASEV) oluşturduğu Altay Tarih Araştırma Merkezi’nin (ATAM) ilk eseri olan kitap, Altay Spor Kulübü kurulmadan önceki tarihten başlayarak Altay’ın kuruluşuna kadarki süreçte İzmir’deki sportif faaliyetleri, denizin karşı yakasının bakış açısıyla ortaya koyuyor. Avukat Cihangir Marmara’nın başkanlığını yaptığı Altay Tarih Araş-

tırma Merkezi, Hamit Sakallı’nın ismini ön kapakta kullanırken, “1890 – 1922 Arası İzmir’de Faaliyet Gösteren Rum Spor Kulüpleri” kitabından Kıbrıs’a da gönderdi. Hamit Sakallı daha önce de Türkiye ile Yunanistan A Milli Futbol Takımları arasında oynanan maçta Türkiye A Milli Futbol Takımının tercümanlığını yapmıştı.

Son dönemde reytingleri düşen ve tartışmalara neden olan Bir Zamanlar Kıbrıs dizisinin yönetmeni değişti. TMC Film imzalı dizinin yönetmen koltuğunda artık Osman Taşçı oturacak.

Bir Zamanlar Kıbrıs dizisinin yönetmeni değişti 9 bölüm yayınlanan ve tartışmalara neden olan Bir Zamanlar Kıbrıs dizisinde reytinglerin düşmesinin ardından önemli bir değişiklik yapıldı. TRT1’in milyonları etkileyen dizisindeki bu ilgi azalması ikinci sezonda devam edecek mi, bilinmiyor. TMC Film imzalı dizinin yönetmen koltuğunda artık Osman Taşçı oturacak. Yeni sezon çekimleri için de ekibin Ağustos ayında bir araya gelmesi bekleniyor. Geçen ay ilk sezon çekimleri tamamlandığında Kıbrıs’ın sıcağında zorlandıklarını belirten Pelin Karahan, sıcaklar tam

bastırmadan sezonu tamamladıklarını hatırlatmıştı. Ağustos ayındaki yoğun sıcaklarda ekibi çok zorlu bir dönem bekliyor. Bir Zamanlar Kıbrıs dizisinin ikinci sezonunun 10. bölüm ile birlikte Eylül ayında başlaması bekleniyor.


Mesarya Gazetesi

2021

11

“Doğamızdaki Canlılar” konulu resim yarışmasında dereceye girenlere ödülleri Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu tarafından verildi.

‘Doğamızdaki Canlılar’ resim yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu “Doğamızdaki Canlılar” konulu resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere, ödülleri Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu tarafından verildi. FİKRİ ATAOĞLU: “ÇEVRE DERSİ, GELECEK YILDAN İTİBAREN MÜFREDATTA” Turizm ve Çevre Bakanlığı’na bağlı Çevre Koruma Dairesi, 22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Gününe dikkat çekmek amacıyla “Doğamızdaki Canlılar” konulu ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine yönelik resim yarışması ödül töreni, Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nun da katılımıyla gerçekleştirildi. 5

Haziran Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen ödül töreninde, dereceye giren öğrencilere plaket ve hediyeleri, yarışmaya katılan tüm öğrencilere de teşekkür

belgeleri Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu tarafından verildi. Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, ödül töreninde yaptığı konuşmasıdna, ülkede yaşanan çevre kirliliğinin ciddi boyutlarda olduğuna dikkati çekerek, “üzülerek belirtmek isterim ki, bakanlık olarak ciddi çalışmalar ortaya koymamıza rağmen, ülkede yaşanan çevre kirliliği beklenen noktaya gelmiş değildir” dedi. “Çevre Koruma Dairemiz personelleri, her hafta farklı bölgelerde, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerle birlikte farkındalık yaratmak adına çevre temizliği etkinliği düzenlemektedir. Ancak, bir sonraki hafta, farklı bir bölgeye giderken, bir hafta önce temizlik faaliyeti gerçekleştirilen bölgenin, sanki hiç temizlenmemiş olduğunu görmek, aynı duyarsızlıkla karşı karşıya kalmak bizleri üzüyor” diyen Bakan Ataoğlu, 2018 yılında sadece 9’ncu sınıflara yönelik olarak müfredatta bulunan çevre derslerinin, Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan istişareler sonucunda, okul öncesinden üniversite eğitimine kadar, zorunlu olarak müfredata alındığını belirtti. Bakan Ataoğlu, çocukların alacağı çevre eğitimi ile birlikte, ailelerin de çocuklardan gelecek olan uyarılar neticesinde, doğaya ve çevreye daha duyarlı davranış alışkanlığı edinilmesinin daha etkin olduğunun altını çizdi. Bakan Ataoğlu, insanların dünyada yaşayan tüm canlılarla birlikte yaşadığını farkına vararak, yaşam alışkanlıklarını, doğaya ve doğada yaşayan canlılarla uyumlu bir hale getirmek zorunda olduğunun altını çizerek, “Bu önemli olguya dikkat çekmek amacıyla, resim yarışmamızı bu temaya uygun olarak düzenledik. Amacımız, gelecek nesillerden emanet olarak aldığımız bu ülkeyi, gelecek nesillere devrederken, doğaya ve doğada yaşayan canlılara karşı hassasiyetle yaklaşmaları olgusunu da kazandırmaktır” dedi.

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, yarışmaya katılan tüm öğrencilere ve öğrencilerin yarışmaya katılmalarını destekleyen ailelerine, organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür etti. Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, konuşmasının ardından dereceye giren öğrencilere, juri üyelerine, organizasyona katkı koyanlara ve resim yarışmasına katılan tüm öğrencilere belgelerini takdim etti. YARIŞMADA DERECEYE GİREN ÖĞRENCİLER ŞÖYLE; İlkokul 1-2 ve 3. Sınıflarda yapılan değerlendirme sonucunda: 1. Işın Marina Borhan 2. Fatma Okur 3. Rüya Özdemir Bunun yanında Zekiye Antonia Borhan da Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmüştür. İlkokul 4. ve 5. Sınıflarda yapılan değerlendirme sonucunda: 1. Hamdiye Güleç 2. Zühal İkincisoy 3. İncilay Tandoğan Bunun yanında Tanem Orhon’un resmi de Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmüştü. Ortaokul öğrencileri arasında yapılan değerlendirme sonucunda: 1. Emine Öksüz 2. Sude Karafistan 3. Yasmin Şerif Özmenek Bunun yanında Özgün Roza’nın resmi de Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmüştü. Meslek Liseleri kategorisinde derecelendirme yapılamamış ve iki eser Jüri Özel Ödülü almaya hak kazanmıştı. Jüri Özel Ödülü almaya hak kazanan öğrenciler: Melek Karlaman Aytunç Hacıarif

ABD’de yaşlı bir adam, teyzesinin 1937’de ödünç aldığı kitapları geçen hafta kütüphaneye iade etti.

Kütüphaneden ödünç alınan kitaplar 84 yıl sonra iade edildi Massachusetts eyaletinde yaşayan Bob Alvarez, haziran ayı sonlarında evinin bodrumunu incelerken tahta bir kutuda 39 kitap buldu. AP haber ajansının aktardığına göre 2010’a

kadar evin çatı katında duran tahta kutu, buranın satılmasıyla diğer eşyalarla birlikte bodruma taşınmıştı. Haberde, 63 yaşındaki Alvarez’in bu yılın haziran ayına kadar bodrumdaki eşyaların hiçbirini incelemediği yazıldı. Alvarez kutunun 1937’de 16 yaşındayken gripten hayatını kaybeden teyzesi Helen Godimis’e ait olduğunu söyledi. Kitapları inceleyen yaşlı adam, Somerville Halk Kütüphanesi’yle iletişime geçti: Elimde teslim tarihi geçmiş

kitaplar var. Doğru kişiyle mi görüşüyorum? Alvarez bütün kitapları kütüphaneye götürürken, görevliler 10 kitabın kendilerinden alındığını, diğerlerinin bir okulun kütüphanesine veya Godimis’in kendisine ait olduğunu söyledi. Somerville Halk Kütüphanesi yetkilisi Alison Mitchell yenileme çalışmaları sebebiyle 2018’den beri kapalı olduklarını, 12 Temmuz’da yeniden açılmaya hazırlandıklarını ve yıllar önce ödünç alınan kitapların geri dönmesinin sürpriz olduğunu söyledi. İade edilen kitaplardan bazıları kütüphanede, teslim alındıktan yıllar sonra nasıl geri döndüğünü anlatan bir notla birlikte sergilenecek.


2021

Mesarya Gazetesi

12

Karikatür sanatçısı Delic, “Yaşananlar çok acı. Normal bir insanın o yıllarda yapılanları anlaması çok zor. Çizimlerimle Srebrenitsa’da yaşanan gerçeklere katkı sağladığımı düşünüyorum.” dedi.

Karikatür sanatçısı Delic, Srebrenitsa’daki soykırımın vahametini çizimleriyle anlatıyor

Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da Temmuz 1995’te yaşanan soykırımın asla unutulmamasını isteyen karikatür sanatçısı Admir Delic, o günlerde yaşanan acıları çizimlerine yansıtıyor. Savaş suçlusu Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerlerin 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’ya girmesinin ardından 8 bin 372 Boşnak sivilin acımasızca öldürülmesinin unutulmaması için çalışan Delic, en sevdiklerini kaybetmenin acısını, çizimlerinde derinden hissettiriyor. Delic, AA muhabirine, Srebrenitsa soykırımıyla ilgili çizimlerine dört yıl önce başladığını belirterek “En başta sadece 11 Temmuz için çiziyordum. Sonra dedim ki orada hayatını kaybeden insanlar unutulmamalı. Ardından her ayın 11’inde soykırımı anlatmaya karar verdim.” dedi. Geçen yıldan itibaren soykırımın acı yüzünü anlatan 11 ayrı çizim yapma kararı aldığını anlatan Delic, sosyal medya üzerinden paylaştığı çizimlerine ilginin oldukça yoğun olduğunu ve dünya genelinden paylaşım yapıldığını belirtti. “Hedefim 8 bin 372 çizim yapmak” Delic, çizimlerini yaparken soykırımı yaşayanların anlattıklarından ilham aldığını söyleyerek “Yaşananlar çok acı. Normal bir insanın o yıllar-

da yapılanları anlaması çok zor. Çizimlerimle Srebrenitsa’da yaşanan gerçeklere katkı sağladığımı düşünüyorum.” diye konuştu. Srebrenitsa’da yaşanan soykırımın unutulmaması ve tekrarlanmaması için çizim yapmaya başladığını ifade eden Delic, “Amacım 11 Temmuz’un unutulmamasıydı. Yılda bir gün ile başladığım bu yolculukta hedefim 8 bin 372 çizim yapmak. Biliyorum bu sayıya kısa sürede ulaşmak imkansız ama belki bıraktığım yerden başkası tamamlar.” diye konuştu. Delic, bugüne kadar soykırımı anlatan 50 çizim yaptığını belirterek gördüğü destekten duyduğu memnuniyeti ifade etti. Delic’in bu yıl yaptığı çizimlerde, Srebrenitsa annelerinin en yakınlarını kaybetmesinin acısı ve soykırımın vahameti dikkati çekiyor.

düzenlendiği Potoçari Anıt Mezarlığı’nda toplam 6 bin 652 kurbanın mezarı bulunuyor. Savaş suçlusu Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerlerin 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’ya girmesinin ardından 8 binden fazla Boşnak sivil, hunharca katledilip toplu mezarlara gömüldü. Toplu mezarlardan çıkarılıp kimlik tespiti yapılan kurbanlar, her yıl 11 Temmuz’da anıt mezarlığa defnediliyor. Aradan 26 yıl geçmesine rağmen 1000’in üzerinde kurbanın cesedi hala aranıyor.

11 Temmuz’da 19 kurban toprağa verilecek Yarın düzenlenecek anma ve cenaze töreninde, 19 soykırım kurbanı daha toprağa verilecek. Srebrenitsa soykırımının yıl dönümü 11 Temmuz’da her yıl toplu cenaze ve anma törenlerinin

İskele’deki iş yerilerinde ‘korona’ denetimleri sürüyor İskele Belediyesi Zabıta Birimi, İskele Polis Müdürlüğü ve İskele Kaymakamlığı, 6 Temmuz Salı günü, İskele AKM’de düzenlenen İlçe Emniyet Kurulu Toplantısının ardından dün (7 Temmuz) İskele’deki iş yerlerinde ‘korona’ denetimlerine yeniden başladı. Son günlerde artış gösteren ve ülkemizde de görülen Delta varyantının ardından denetimleri sıklaştırma kararı alan İlçe Emniyet Kurulu, kurallara uymayan işletmelere kapatma dahil yasal tüm işlemlerin başlatılacağını açıkladı. Denetimlerde Pandemi kurallarının yanı sıra işyeri açma ve çalıştırma izin belgeleri, geçerlilik süreleri, is yerlerinde çalışanların sağlık karneleri ile kullanılan ürünlerin son kullanım ve imal tarihleri de kontrol ediliyor. 7 Temmuz’da başlayan denetimlerde iki iş yerine son

ihbar verilirken, eksik unsurları bulunan diğer iş yerlerine ise 10 gün süre verildi. İB ZABITA BİRİMİ, İSKELE POLİS MÜDÜRLÜĞÜ VE KAYMAKAMLIK İŞBİRLİĞİ YAPTI İskele’de bulunan bar, restoran, meyhane, kafe, kahvehane, berber, kuaför ve market gibi insanların günlük olarak gittiği mekânlar denetime tabii tutulmaya devam ediyorlar. İskele Kaymakamı Ertuğrul Toroslu başkanlığında toplanan ve İskele Belediye Başkanı Hasan Sadıkoğlu ile diğer yetkililerin katıldığı İskele İlçe Emniyet Kurulu’nun 6 Temmuz’daki toplantısında alınan ‘pandemi’ kararları uygulama konuldu. İskele Belediyesi Zabıta Birimi, iskele Kaymakamlığı ve İskele Polis Müdürlüğü ekipleri dün (7 Temmuz) söz konusu mekânlarda en yoğun saatlerde denetim gerçekleştirdi. Bar, restoran, meyhane, kafe ve kahvehanelerde; 2 metre mesafe kuralı, çalışan personelin maske kullanımı, girişlerde ateş ölçülüp ölçülmediği, nargile kullanımında hijyene dikkat edilip edilmediği ve girişlerde dezenfektan olup olmadığı kontrol ediliyor Berber ve kuaförlerde ise maske kullanımı, koltuk mesafesinin 2 mt olması, mekanın büyüklüğüne göre müşteri sayısının belirlenmesi, müşterilerin kayıt altında tutulması ile girişlerde bulunması zorunlu olan ateş ölçer ve dezenfektana dikkat ediliyor

Marketlerde de maskesiz giriş yapılmaması, mesafe kuralına uyulması, büyük marketlerde kapıda güvenliğin olması ve içerideki kişi sayısına göre müşteri alınması ile ateş ölçer ve dezenfektan en önemli kıstas. İskele İlçe Emniyet Kurulu tarafından alınan kararlar ışığında denetimlerini gerçekleştiren İskele Belediyesi Zabıta Birimi, İskele Kaymakamlığı ve İskele Polis Müdürlüğü ekipleri de işletmelere göz açtırmıyor. KURALLARA UYMAYAN İŞLETMELERE KAPATMA DAHİL YASAL İŞLEM BAŞLATILACAK Dün (7 Temmuz) başlayan ve belirli günlerde devam edecek denetimlerde yalnızca pandemi kuralları olan maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyulup uyulmadığı kontrol edilmiyor. Denetimlerde ayrıca, işyeri açma ve çalıştırma izin belgeleri, geçerlilik süreleri, is yerlerinde çalışanların sağlık karneleri ile kullanılan ürünlerin son kullanım ve imal tarihleri de kontrol ediliyor.Ülkemizde delta varyantının görülmesiyle birlikte artan vakalara dikkat çekilen denetimlerde, işletmelere ciddi uyarılar yapılıyor. Dün gerçekleşen ve devamı gelecek olan denetimlerde iki iş yerine son ihbar verilirken, eksik unsurları bulunan diğer iş yerlerine ise 10 gün süre verildi. İskele İlçe Emniyet Kurulu tarafından alınan kararlar çerçevesinde kurallara uymayanlar hakkında işyeri kapatma dahil yasal işlemler başlatılabilecek.


Mesarya Gazetesi

2021

13

Asil Köylü Heykeli çevre, sanat ve kültür projelerine fon sağlayacak Prof. Dr. Asım Vehbi: “Adanın iyiliğine olacaktır” Doğal Park ve Asil Köylü Heykeli’nin sürdürülebilirliğinden ve hayata geçmesi halinde Kıbrıs’ın dünya çapında bir görünürlük kazanacağından bahseden ARUCAD Rektörü Prof. Dr. Asım Vehbi,“Asil Köylü, hem ARUCAD’ın tasarım ve heykel bölümleriyle hem de halkımızdan gelecek çevre, sanat, kültür projelerine fon sağlamasıyla sürdürülebilir bir proje olacak. 40 metrelik yüksekliği ile dünyanın en yüksek heykellerinden biri olacak Asil Köylü, Kıbrıs’ı bir cazibe merkezi haline getirecek” dedi.

Dr. Sinan Arkın ve Prof. Dr. Asım Vehbi, Girne’ye kazandırılması planlanan 174 dönümlük doğal parkın parçası olacak 40 metrelik heykel projesi Asil Köylü’nün amacını ve gerçekleşmesi halinde Kıbrıs’a sağlayacağı getirileri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Dr. Sinan Arkın, “Heykel projesinin hayata geçmesinin en önemli amaçlarından biri, çevre, sanat ve kültür projelerine fon yaratabilmektir” dedi. Dr. Sinan Arkın: “Asil Köylü geliri ile çevre, sanat ve kültür projelerine fon sağlayacak” Asil Köylü Heykel projesinin amaçlarını anlatan ARUCAD Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Sinan Arkın,projenin ana fikrini şöyle açıkladı: “Projenin hayata geçmesiyle birlikte bir çok turist heykeli ve doğal parkı ziyarete gelecektir. Ziyaretlerden elde edilecek gelirin çevre, sanat ve kültür alanlarındaki projelere fon yaratmasını amaçlıyoruz. Maalesef bu alanlarda çok fazla proje fonlanamıyor, çünkü altyapı ve kamu gibi öncelikler var. Bu heykelin önceliği de gelirleriyle bu alanlarda fon yaratacak olmasıdır. Asil Köylü, senede milyonlarca Euro gelir getire-

cek bir projedir. Elde edilen gelir, heykelin ve doğal park alanının bakım - onarım - istihdam giderlerini karşılayacak ve halkımızdan gelecek çevre, sanat, kültür projelerine sponsorluk vermek için harcanacaktır.” Asil Köylü Heykelinin, Girne Belediyesine tahsis edilen174 dönümlük doğal parkın parçası olacağını belirten Dr. Sinan Arkın, heykelin şu anda fikir/proje aşamasında olduğunun altını çizdi. Dr. Sinan Arkın, “Projenin her adımını Girne Belediyesi ile ortak atıyoruz” ifadelerini kullandı. “Asil Köylü’nün adamıza sağlayacağı bilinirlik ve gelir de düşünülmeli” Dr. Sinan Arkın, “Biz hem turistik gelir açısından hem de ülkemizin dünya çapında bilinirliğinin sağlanması açısından bu projeyi ortaya koyuyoruz.Asil Köylü, sadece bir heykel olarak görülmesin, ileride Adamıza sağlayacağı bilinirlik ve gelirde düşünülmeli” şeklinde konuştu. Ziyaretlerle sağlanacak direk gelirin tamamının, Girne Belediyesi’nin kontrolünde belirli bir süre için ARUCAD’ın da dahil olduğu bir oluşum tarafından yönetileceğini aktaran Dr. Sinan Arkın, “Bu oluşumun alanında uzman bir komiteyle çevre, sanat ve kültür projelerine fon sağlamasını istiyoruz” dedi. “Asil Köylü, yüzlerce kişiye istihdam sağlayacak” Asil Köylü’nün gerçekleşmesiyle birlikte yüzlerce kişiye istihdam sağlanacağını belirten Dr. Sinan Arkın, “Heykelin yapımı için, bu alandaki en son teknolojinin ülkemize gelmesini sağlayacak bir fabrikanın Haspolat Sanayi Bölgesinde kurulması planlanmaktadır. Bu fabrikada yüzlerce kişiye istihdam sağlanacaktır. Ayrıca, projenin gerçekleşmesi durumunda doğal park alanında da ciddi bir istihdam olanağı yaratılacaktır” dedi.

Projenin halka rağmen değil, halkın çoğunluğu istiyorsa gerçekleşeceğini aktaran Vehbi, farklı görüşlerin samimi ve yapıcı olduğu taktirde değer bulacağını belirtti. Vehbi, “Halktan ve sivil toplum örgütlerinden şunu rica ediyorum; Asil Köylü ile ilgili Girne’nin merkezinde bir sergi salonu açtık. Herkes proje ile ilgili tüm bilgilere buradan ulaşabilir. Projenin tüm aşamalarını ve her detayı orada gözlemleyebilirler” şeklinde konuştu. Böylesi büyük çapta bir projenin elden kaçmasıyla duyacağı üzüntüyü dile getirip halkın doğru bilgilerin peşinden gitmesini temenni eden Vehbi, “Bu ülke insanının bu çapta projeler icra edebildiğini tüm dünyaya duyurabilmek için önümüzde bir fırsat var. Ben bir Adalı, bir Kıbrıslı olarak, bu proje gerçekleşmezse çocuklarım ve torunlarım adına üzüntü duyacağım. Bu proje gerçekleştiği takdirde insanlar bu örnekle yüreklenip kendi potansiyellerini zorlayacaklardır. Bu da ancak Adanın iyiliğine olacaktır. Halktan tek ricamız araştırıp doğru bilgilere ulaşsınlar, bize ulaşıp sorsunlar.” Dr. Sinan Arkın ve Prof. Dr. Asım Vehbi, tüm Kıbrıs Halkını Girne’nin merkezinde bulunan Asil Köylü sergi salonunu ziyaret ederek proje ile ilgili görüşlerini paylaşmaları için davet etti.


2021

Mesarya Gazetesi

14

Köşe Yazısı

Bazı insanların Covid-19’a yakalandıklarını saklamalarının altındaki psikolojik nedenler Özge SARICA Uzman Klinik Psikolog Covid-19 testleri pozitif çıkan, bu teşhisi yakınlarından saatlerce, günlerce saklayan kişiler var; ya da ancak iyileştikten sonra Covid’e yakalandıklarını anlatanlar… Uzmanlar, insanların bu konuda sessiz kalmalarının kendilerine göre nedenleri olduğunu söylüyor.

bir işi yok ve birçok insan hayatını idame ettirebilmek için maaşından vazgeçemez. Maddi kaygıların tehlikeli boyutlara erişmesi sonucu işçilerin enfekte olmalarına karşın çalışmaya devam ettikleri raporlar mevcut.

1. Bu aslında duygusal bir tepki Testi pozitif çıkan kişiler, şoktan inkara, öfkeden utanca, panikten üzüntüye karmaşık duygular yaşayabilir. Yakın olduğu tüm insanlar için endişelenmeye başlar. Bu durum, Covid’i asemptomatik olarak geçiren bireyler için daha zordur. Gerçeği kabul etmemek ve bununla yüzleşmemek cazip gelebilir. Ancak önemli olan kişinin hem kendi hem de etrafındaki kişilerin sağlığı için, bu karmaşık duygulardan sıyrılıp gerekli adımları atmasıdır.

Birçok insan, işi bırakmak ve ailelerini geçindirmek gibi etik bir sorunla karşı karşıya. Pozitif çıkarlarsa ne yapacaklarını bilmiyorlar. Karantina sürecinde hayatlarını bir ya da iki hafta askıya alacak durumları da yok.

2. Yargılanma korkusu Bazı kişilerin Covid-19’a yakalandığını paylaşmalarını engelleyen bir diğer faktör yargılanma korkusudur. Bu noktada virüs salgınının herkes tarafından ciddiye alınmadığı ve maske takma zorunluluğunun ya da sosyal mesafe kurallarının umursanmadığı bir çevrede, insanların virüse kendi dikkatsizlikleri yüzünden yakalandıkları, yalnızca kendilerini suçlamaları gerektiği gibi bir algı var diyebilirim. Her ne kadar korona ile ilgili kurallara uysanız da sizin kontrolünüzde olmayan risk faktörleri mevcut. Pandemide birbirimizden korkar olduğumuz bir gerçek; hepimiz bir mercek altındaymışız gibi inceleniyoruz. Ne tarz bir maske taktığımız, ellerimizi nasıl ve ne sıklıkla yıkadığımız, arkadaşlarınızı veya ailemizi görmeye gittiğimizde onlara ne kadar yaklaştığımız gibi… Bu liste uzayıp gider. Bilişsel bir önyargı olan adil dünya yanılgısından kurtulmamız gerekmektedir. İyilerin ödüllendirildiği, kötülerinse cezalandırıldığı bir dünya bu; ancak Covid-19 kural tanımaz. Her şeyi doğru yapsak da, farkında bile olmadan bu hastalığı geçirmiş olabiliriz. İnsanları yargılayarak, virüsle alakalı korku teorilerine dayanaksız biçimde biz de katkıda bulunuyoruz.

5. Yanlış bilgiler silsilesi Özellikle sosyal medyada Covid-19 ile ilgili fazlasıyla yanlış bilgi var. Güvenilir kaynaklardan gelen araştırmalar bu kafa karışıklığına ve virüsle bağlantılı damgalamaya son verebilir. Şu anki çevremizde, iyi ve kötü Covid-19 bilgisini ayırt etmek zor, ama şunu unutmamalıyız ki tüm kariyerlerini bu araştırmaya adamış insanlar var. Bilim, politika ya da medya gibi yalanlarla dolu bir yer değil. Toplum liderlerinin Covid-19 test sonuçları pozitif çıktığında bunu halka duyurmaları ve alınacak önlemleri tartışmaları bizi ileriye götürecek bir adım olur. Birçok ünlü aktör, atlet, müzisyen ve hükümet yaşadıkları durumu insanlarla paylaştı. Onların bu adımı, yaşadıklarımızı normalleştirmek ve virüs hakkındaki ötekileştirmeyi azaltmak adına güzel bir işarettir. İnsanların Covid-19 hikayelerine ne kadar çok kulak kabartırsak, Covid-19’a karşı o kadar hazırlıklı oluruz. Doğru bilgiye erişmek ve pandeminin arkasındaki bilimsel gerçekliğe kulak vermek için ne kadar çaba gösterirsek, bizi yargılamalara sürükleyecek yanlış bilgilerden o kadar arınabiliriz.

3. Utanç duygusu Virüse yakalandığımızda, kendimizi bir anda o istenmeyen, korkulan virüs algısıyla görmeye başlarız. Bir anda tehlikeli, zararlı ya da ölüm tehlikesi saçan insanlara dönüşebiliriz. Diğerleri tarafından bu şekilde mercek altına alınmak; insanların kendilerini test sonucu hakkında suçlamalarına ve davranışlarından dolayı utanmalarına neden olur. Bu durum Covid-19 ile ilgili bir damgalama yarattı diyebilirim. Ötekileştirmenin, insanları damgalamanın salgın bir hastalıkla anılması sık karşılaşılan bir durum. Fakat pandeminin uzun soluklu yapısından ötürü, bu damgalama hem akıl hem de fiziksel sağlığımız üzerinde uzun süreli bir etki bırakacak gibi duruyor. Bu durum kişilerde anksiyeteyi, depresyonu ve izolasyonu artırıyor. Bu virüse yakalandığınız ve muhtemelen diğer insanlara da bulaştırdığınızı düşündüğünüz için utanmanız çok normal. Fakat diğer insanların hayatlarını korumak için bu bilgiyi paylaşmanın utanç duygusunun önüne geçmesi gerektiğini savunmaktayım. Bu bilgiyi kişinin kendisine saklaması, virüsün daha hızlı yayılmasına yol açabilir ve diğer insanlarla olan ilişkisine de darbe vurabilir. 4. Maddi problemler Herkesin evden çalışabileceği ya da hasta olduğunda izne çıkabileceği

Bu noktada işverenlerin devreye girip çalışanlarına iyileşmeleri için yeterli süreyi tanımaları ve gerekirse evden çalışmaya devam etmelerini söylemeleri gerekiyor. Aynı şekilde, işçiler için işlerini kaybetme korkusu yaşamadan test sonuçlarını paylaşabilecekleri bir ortam yaratılmalı.


2021

Mesarya Gazetesi

15


İmtiyaz Sahibi DE-SA LTD. (a) Mesarya Ajans Genel Yayın Yönetmeni Deniz GÜRGÖZE

Genel Koordinatör / Halkla İlişkiler ve Reklam Növber GÜRTAY Grafik Tasarım - Dizgi Safiye ÖZYÜREKLİLER Nazire BÜYÜKOĞLU

Röportaj Şükrü BURAĞAN Basım Yeri Okman Printing

İletişim Adresi 1. Sokak No:41 Taşkınköy / L.şa (0392) 225 65 95 - 96 0533 820 00 07 mesarya.ajans@gmail.com www.mesaryaajans.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.