Food Machine E-Dergi

Page 1









9




12



haberler “Ektam’dan Avrupa’ya Dev Bir Adım”

İngiliz ‘Tomlinson’s Dairy’ Firmasının Tercihi de “Ektam”

İ

ngiliz Tomlinson’s Dairy firmasının Love Milk isimli markası için süt dolum makinesi üzerine çalışmalarını sürdüren Ektam, Orta Doğu ve Afrika ülkelerine sunduğu hizmetlerinin ardından adını artık Avrupa’da da duyurmaya başladı. Ektam Makine bunun yanı sıra Hollanda’lı Özgazi firması için kurduğu, hijyenik süt ürünlerini el değmeden tam otomatik olarak şişeleyecek olan ileri teknoloji ürünü komple ayran şişeleme hattını başarı ile devreye aldı. Ektam, yapmış olduğu ar-ge çalışmaları neticesinde “Elektronik Akış Kontrollü Dolum Teknolojisi” ni, süt ve ayran gibi ürünlerin elektromanyetik hacimsel ölçüm yöntemi ile süratli, hassas ve hijyenik koşullarda tam otomatik doldurulması için yapıyor. Flowmatic serisi dolum makinesinin en önemli özelliği “Temassız Dolum” tekniği ile şişe hiçbir zaman ventile değmediği 14

için hijyenik üretim yapmasıdır. Flowmatıc serisi elektronik dolum ve kapatma makineleri tek bir makinede, Pet/ Hdpe ve cam ambalajlara uygun farklı tip kapaklarla, uluslararası gıda kalite normlarına göre çalışabilme avantajı sağlıyor. Yapılan ar-ge çalışmaları ile hijyen ve ürün kalitesi en üst düzeyde tutulmuştur. Sütaş, Pınar Süt, Torku, Altınkılıç gibi sektörün öncü firmalarının da tercihi olmuş ve projelendirmeleri başarılı neticeler vermiştir. Mevcutta tamamlanmış ve devam eden ar-ge projeleri ile her zaman ar-ge çalışmaları içerisinde olan Ektam, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan almış olduğu “Ar-Ge Merkezi Belgesi” ile bu çalışmalarına resmiyet kazandırmıştır. 40. yılında ve bundan sonraki yıllardaki tek hedefi, ar-ge çalışmalarını ile dünya standardında Türk kalitesini “yerli malı belgesine sahip makineler” ile en yükseklere taşımak olacaktır.



haberler

Tamer Soğutma Emin Adımlarla Büyümeye Devam Ediyor tilmektedir. En büyük farkımız proje odaklı yenilikçi şekilde çalışmamızdır. FOODMACHINE: İhracat yaptığınız ülkeler nereleri? Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: Ürdün başta olmak üzere Suudi Arabistan, Katar, Dubai, Irak, Almanya, Belçika, Hollanda, Gabon gibi ülkelere ihracat yapmaktayız.

S

oğutma sektörünün güçlü kuruluşlarından biri olan Tamer Soğutma yönetim kurulu üyesi Hikmet BÜYÜKİPEKCİ firmasının yaptığı işler ve gelecekle ilgili planlarından bahsetti. FOODMACHINE: Tamer Soğutma ne zaman ve nasıl kuruldu?

tim kapasiteniz söz edebilir misiniz? Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: 3000m2 tesisimizde son teknoloji makinelerimizle yıllık ortalama 5000 metre üretim yapmaktayız. FOODMACHINE: Ar-ge çalışmalarınız, kaliteniz ve hangi kalite belgelerine sahipsiniz?

Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: Dedem Hacı Hikmet Büyükipekci ve kardeşleri ile 1956 yılında AEG ve Profilo servisi olarak soğutma sektörüne giren firmamız 1960 yılına geldiğinde soğutma sektörünün geleceğini o günden görerek soğutma sektöründe üretim yapmaya karar vermiştir.

16

FOODMACHINE: Hammadde sıkıntısı yaşıyor musunuz?

FOODMACHINE: Sektörünüzle ilgili söylemek istedikleriniz ve yaşadığınız sıkıntılar nelerdir? Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: Sektörümüz gün geçtikçe büyüyen bir şekle büründü. En büyük sıkıntımız yetişmiş personel eksiliği. FOODMACHINE: 2016 yılından beklentileriniz nelerdi? Bu beklentilerinize ulaşabildiniz mi?

Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: Pastane grubu, market grubu, soğuk hava depoları ve imalat dolapları. Hitap ettiğimiz sektörler pastaneler, kafeler, marketler, oteller, et ve et ürünleri imalatçıları, süt ve süt ürünleri imalatı yapan firmalara hizmet vermekteyiz

Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: Üretim sürecimiz müşterilerimizin sipariş onayından sonra proje-tasarım ekibimizin yapılacak ürün ve ürünlerin 3D görsel ve teknik çizimlerini oluşturduktan sonra sipariş emri ile üretim müdürümüze teslim edilip oradan da bölümlerine dağıtılma süreci şeklinde işlemektedir. FOODMACHINE: Tesis, teknoloji ve üre-

Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: Ürünlerimizi aracı olmaksızın direk merkezimizden müşterilerimizin talebi doğrultunda satış temsilcilerimizi yönlendirerek bire bir pazarlama yapmaktayız.

Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: Yaşamıyoruz.

FOODMACHINE: Ürün gruplarınız ve hitap ettiği sektörler hangileridir?

FOODMACHINE: Firmanızda ürünlerinizin üretim sürecini bize anlatır mısınız?

FOODMACHINE: Ürettiğiniz ürünlerin pazarlama aşamasından bahseder misiniz?

Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: İstediğimiz büyüme hedefine ulaştık. Verimli güzel bir sene geçirdik. Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: Soğutmada verimlilik üzerine ar-ge çalışmaları yapmaktayız. TSE, ISO-9001:2008, CE belgelerine sahibiz. FOODMACHINE: Ürünlerinizin öne çıkan özellikleri ve diğerlerinden farkı nelerdir? Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: Ürünlerimiz sürekli yenilenen değişik ve alışılmışın dışında farklı tasarım ve konseptlerde üre-

FOODMACHINE: Geleceğe dönük hedeflediğiniz projeleriniz nelerdir? Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: İhracatımızı en üst düzeye çıkararak yeni ülkelerle iş yapmayı sağlamak. FOODMACHINE: Son olarak neler eklemek istersiniz? Hikmet BÜYÜKİPEKCİ: 2017 yılının ülkemiz adına iyi bir yıl olmasını dilerim.



röportaj

İnokstek’ten Yeni Peynir Telemesi Geri Kazanım Sistemi

proses teknolojileri ile yapmış olduğumuz test çalışmalarını sizinle paylaşmaktan memnuniyet duyarım. 1-Amkco Peynir Telemesi Geri Kazanım Sistemi: Klasik kaşar : 63-65 C Pastörizasyon Sıcaklığı Proses tankı : Yerli , 8’er tonluk. Proses Sıcaklığı : 30-38 C Süzme yönetimi : Tambur ile AMKCO performans : 18 ton PAS’dan 18 kg. - %40 KM teleme geri kazanımı. (daha sonraki denemelerinde değerler binde 0,8 ila 1arası değişmiştir.)

2

005 yılında İzmir’de kurulan İnokstek firması, gıda, kimya, kozmetik ve ilaç sektörüne paslanmaz çelik ürünleri ve anahtar teslim projeleri ile hizmet veriyor. Kısa sürede paslanmaz sektöründe söz sahibi olan firma gücünü yılların birikimden, kalite ve dürüst hizmet anlayışından alıyor. İnokstek firması genel müdür yardımcısı Muammer Durgun ile yeni ürünleri Amkco sarsak separatör ile ilgili yaptığımız söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz. FOOD MACHINE: İnokstek olarak Amkco firması ile nasıl çalışmaya başladığınızı anlatır mısınız? Muammer Durgun: İnokstek A.Ş. olarak felsefemiz süt endüstrisinde uzun yıllara dayanan bilgi ve tecrübelerimizi yeni teknolojiler ile harmanlayarak sektörümüze fayda sağlayacak yönde kullanmaktır. Bu düşünceden yola çıkarak yaptığımız araştırma ve uygulamalı çalışmalar neticesinde sektörümüze katma değer yaratacağını düşündüğümüz Hollanda menşeili “AMKCO EUROPE BV” firması ile çalışmaya başladık. FOOD MACHINE: Amkco sarsak separatörün avantajlarından bahseder misiniz? Muammer Durgun: Amkco firması üretip geliştirmiş olduğu kuru-taneli, toz, sıvı gıda, kimya ve petrokimya, mineraller, arıtma ve birçok uygulamada kullanılan, 30 mikron seviyesine kadar etkin ve verimli separasyon yapabilen “Sarsak Separatörü” 18

süt sektöründe özellikle peynir altı suyundan peynir kırıntılarını ayrıştırarak üretime geri kazandırılmasını sağlıyor. Bunun yanı sıra sistemde peynir altı suyundan krema çekilme işlemi uygulanıyor ise bu aşamada da krema separasyonunda özellikle separatörlerin sık deşarjına neden olan kırıntıların önceden uzaklaştırılmış olmasından dolayı krema çekme verimliliğinde de %8-10’lar seviyesinde artışlar olduğunu kullanıcı firmalardan aldığımız geri dönüşlerden biliyoruz. FOOD MACHINE: Amkco sarsak separatör ile yapmış olduğunuz testleri ve sonuçlarını okuyucularımız ile paylaşır mısınız? Muammer Durgun: Tabii ki bu noktalara ulaşabilmek için aşağıda Türkiye’nin sektörde önde gelen firmalarında farklı

2- Amkco Peynir Telemesi Geri Kazanım Sistemi : Klasik kaşar : 63-65 C Pas.Sıcaklığı Proses tankı : İthal 15’er tonluk Proses Sıcaklığı : 30-38 C Süzme yönetimi : Tambur ile AMKCO performans : 8 ton PAS’dan 6,3 kg. - %33,6KM teleme geri kazanımı. 3- Amkco Peynir Telemesi Geri Kazanım Sistemi: Klasik kaşar : 63-65 C Pas.Sıcaklığı Proses tankı : Yerli , 8’er tonluk Süzme yönetimi : Tambur ile • Ayrıca sulu haşlamada kaçan telemeyi de ekleyerek şu değere ulaştık : AMKCO proses sıcaklığı : 30-38 C AMKCO performans : 10 ton PAS’ dan 8 kg. - % 54 KM teleme geri kazanımı. 4- Amkco Lor Suyundan Geri Kazanım Denemesi : Proses şekli : Proses tankları ile (6’er tonluk ) Proses sıcaklığı : 90 C AMKCO performans : 10 ton lor suyundan 2,5 kg. %14,06 KM lor geri kazanımı. Sonuç olarak bizzat gerçekleştirdiğimiz testler ile yurt dışından aldığımız proses performanslarını karşılaştırdığımızda birbiriyle örtüştüğünü kanıtladıktan sonra sektörde ciddi bir pazarlama stratejisiyle şu anda sektörümüzün önde gelen firmalarının hemen hemen hepsinin bu teknolojiyi kullanarak kayıplarını kazanca dönüştürmenin ve kendilerine katma değer yaratmanın memnuniyetini bizimle paylaşmaları bize bu yöndeki çalışmalarımızda ayrı bir güç katıyor.



röportaj

STK Makine Komple Süt Tesisi Kuruyor

A

ğırlıklı olarak komple süt işleme tesisleri başta olmak üzere, pekmez, meyve suyu tesisi, çikolata gibi gıda sektörlerine yönelik proje yapan, anahtar teslim fabrikalar kuran Stk Makine firma sahibi Kadir Tecelli ile yapmış olduğumuz röportajda firması hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

imalatı yapan sektörlerde ürün çeşitliliği dikkat çekmektedir. Sütten imalatı yapılan ürünlerden bazıları, beyaz peynir, kaşar, örgü, dil, çeçil, lor peyniri, krem, mozarella, hellim peyniri, yoğurt, ayran, kaymak, tereyağ, vb. Yeni kurulacak bu tür fabrikalara proje desteği, teknik destek, fabrika kurulumundan sonra üretim ile ilgili eğitim desteği vermekteyiz. Laboratuvar, inkibasyon, soğuk odalar ve kazan dairesi gibi proje içindeki üniteleri tamamlamaktayız. Süt, buhar, hava, su, elektrik tesisatı ve montajını yaparak projeleri tamamlamaktayız. FOOD MACHINE: Ar-ge çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

FOOD MACHINE: STK firması ne zaman ve nasıl kuruldu? Kadir TECELLİ: Firmamız 1981 yılında Sakarya’da değerli büyüğümüz Ömer Beyazıt tarafından Sütak adı ile kurulmuştur. İkinci firma olarak STK Makina kurulmuştur. Halen her iki firma faaliyetlerine devam etmektedir. FOOD MACHINE: Firmanızın hitap ettiği sektörler ve bu sektörlerde projeyi oluşturma, makineleri üretme ve bu makinelerin montajını yapma sürecini bize anlatır mısınız? Kadir TECELLİ: Hitap ettiğimiz sektörlerin başında süt ürünleri imalatı sektörü gelmektedir. Bununla birlikte, pekmez, meyve suyu tesisi, çikolata gibi gıda sektörlerine yönelik proje yapan, anahtar teslim fabrikalar kuran bir işletmeyiz. Süt ürünleri 20

yelpazesine sahip STK MAKİNA, müşteri ihtiyacını en iyi şekilde belirleyip, buna yönelik en doğru çözümü bulmadaki uzmanlığı, kaliteli hizmeti ve dürüst çizgisiyle bugünlere ulaşmıştır. FOOD MACHINE: Geleceğe dönük hedeflediğiniz projeleriniz nelerdir? Kadir TECELLİ: Sektörün ihtiyaç duyduğu makine ve makine ekipmanlarının gelişmesinde geliştirilmesinde daha kaliteli ürün yapmak için müşteri memnuniyetini ön planda tutan Bunun içinde ar-ge çalışmalarına önem verip en verimli makinayı kaliteli olarak sektöre kazandırmaktır.

Kadir TECELLİ: Yeni ürün geliştirmek, bilimsel alt yapı sağlamak her firma için önemli bir bakış ve proje sayılmaktadır. Mevcut ürünün daha etkin ve ucuz üretilmesi, pazarda öncü olmak amacıyla araştırmaya kaynak ayırmak gereklidir. Kamu, özel sektör ve üniversiteler ile ortak projeleri desteklemekteyiz.

FOOD MACHINE: Son olarak neler eklemek istersiniz?

FOOD MACHINE: Birazda üretim kapasiteniz ve kalitenizden söz edebilir misiniz? Kadir TECELLİ: Tecrübesiyle bugüne kadar Türkiye dahil 5 kıtada müşterilerine en iyi hizmeti sunmaktadır. Çok geniş bir ürün

Kadir TECELLİ: Makine imalat sektörü desteklenmeli, sanayileşme ile birlikte daha önceden ithal edilen mallar kendi ülkemizde üretilmeye başlanmış ve birçok insana iş alanı açılmıştır. Nitelikli, çevre ile çelişkisi olmayan, teknoloji kullanım önemli bir değerdir. Endüstri meslek liseleri desteklenmeli, kötü olan imajları düzeltilmelidir. Üniversite sanayi iş birliğinde önemli mesafe alınmıştır.



haberler Yerel Marketler Sütün Yolculuğuna Tanıklık Etti

İstanbul Perder’den Teksüt’e Ziyaret Amerika Birleşik Devletleri, Kuveyt, Irak, Dubai, Libya, Azerbaycan, Türkmenistan, Kosova ve Tayvan gibi ülkelere de gönderiyoruz” bilgisini paylaştı. Adım adım büyümelerini sürdürdüklerine dikkat çeken Arınık, Teksüt’ün bugün Türkiye’nin en büyük kuruluşlarını gösteren İstanbul Sanayi Odası İSO 500 sıralamasında 444’üncü sıraya yerleşerek, ülkenin sadece en köklü firmalarından biri değil, en büyüklerinden biri de olmaya yol aldığını dile getirdi.

İstanbul’daki yerel perakendecileri buluşturan İstanbul Perder üyeleri, Türkiye’nin en köklü süt ve süt ürünleri kuruluşlarından Teksüt’ün Balıkesir Gönen’deki fabrikasını ziyaret etti. Yerel ve bölgesel marketleri bünyesinde toplayan Türkiye Perakendeciler Federasyonu’na bağlı İstanbul Perakendeciler Derneği üyeleri, 20-21 Aralık 2016 tarihlerinde Gönen’de sütün fabrikadaki yolculuğunu ve farklı mamullere dönüşmesini yerinde inceleme fırsatı buldu. 27 bin metrekaresi kapalı, toplam 80 bin metrekare büyüklükteki tesiste başta süt, beyaz, kaşar, krem ve yöresel peynir hatları olmak üzere, üretim alanları adım adım gezdirildi. Tedarik, üretim, mikrobiyoloji, hijyen, kalite ve lojistikle ilgili teknik bilgiler yöneticiler tarafından konuklara anlatıldı. Ayrıca yoğurt ve ayran üretimine yönelik yeni yatırımlar hakkında bilgi verildi. Konuklar tesisteki endüstriyel makinelere de oldukça ilgi gösterdi. Fabrika gezisi sonrası Perder üyelerine Teksüt Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Arınık ile Satış ve Pazarlama Direktörü Murat Keleş tarafından ayrıntılı bir sunum yapıldı. Ardından Teksüt Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Arınık, İstanbul Perder Başkanı Ramazan Ulu’ya teşekkür plaketi verdi. Tüm katılımcılara da ziyaretin anısı olarak birer 22

plaket armağan edilirken, İstanbul Perder de Teksüt’e teşekkür plaketi sundu. Günde 500 Ton İşliyoruz Teksüt Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Arınık, sunum sırasında yaptığı konuşmada, 60 yıllık tarihiyle Türkiye’nin en deneyimli süt ve sütü ürünleri kuruluşu olduklarını söyledi. Arınık, “Günde 500 ton süt işleyen fabrikamızda hem geleneksel hem de yenilikçi lezzetlerimizi modern teknolojinin yardımıyla işliyoruz. Teksüt olarak sütün en iyisini kullanıyoruz, tamamen kalite ve hijyen odaklı üretim yapıyoruz. Ürünlerimizi sadece Türkiye çapında değil;

İstanbul Perder Başkanı Ramazan Ulu ise Perder üyeleri olarak marketlerinde sattıkları ürünlerin nasıl üretildiğini yerinde incelemeye önem verdiklerini belirtti. Ulu, Teksüt fabrikasındaki işleyiş, teknoloji ve hijyenden etkilendiklerini aktardı. Gönen Hem Sütün Hem Sıcak Suyun Merkezi Teksüt fabrika gezisine İstanbul Perder üyelerinin büyük çoğunluğu katılırken, safirler aynı zamanda mitermal bir merkez olan Gönen’in kaplıcalarından da faydalanma imkanı buldu.



haberler

Sek Günlük Süt’e İstanbul Teknik Üniversitesi Tto Onayı

Y

arım asırlık deneyimiyle süt sektörünün en köklü markalarından olan, yüksek teknoloji kullanarak kaliteli ve lezzetli ürünleriyle sağlıklı nesillerin yetişmesine katkıda bulunan SEK Günlük Süt’ün kalitesi İstanbul Teknik Üniversitesi TTO tarafından onaylandı. Sağlığa ve Türk damak tadına değer katan, yüksek teknoloji kullanarak kaliteli, lezzetli, hijyen, ürünleriyle sağlıklı nesillerin yetişmesine katkıda bulunan doğal ve lezzetli SEK Günlük Süt, yeni teknoloji ile sütün ilk günkü tazeliğini uzun süre saklayabiliyor. SEK Günlük Süt’ün, uluslararası akredite kurumlara gönderilerek başlayan ürün analiz sürecinin sonunda %100 doğal SEK Günlük Süt’ün protein, vita-

min ve mineral değerleri ile yüksek besin değeri İstanbul Teknik Üniversitesi TTO (Teknoloji Transfer Ofisi) tarafından onaylandı. Bu süreçte ayrıca fabrika ziyareti yapılarak SEK Günlük Süt’ün gelişmiş üretim ve dolum teknolojisi de yerinde incelendi. SEK Günlük Süt, mikrofiltrelerden geçip sağlığa zararlı bakterilerden arındırıldıktan sonra 72⁰C’de 15 saniye pastörize ediliyor ve özel dolum teknolojisi ile ambalajlara dolduruluyor. Türk Gıda Kodeksi gereği hiçbir katkı maddesi içermeyen, gelişmiş üretim ve dolum teknolojisi ile öncü bir ürün olan SEK Günlük Süt’ü, raf ömrü boyunca ilk günkü tazeliğiyle buzdolabında saklayabilirsiniz.

Ak Gıda, Yeni Mezun Mühendislere Yurtdışında Eğitim Fırsatı Sunuyor

İ

çim markasıyla faaliyet gösteren, Türkiye’nin en büyük süt ve süt ürünleri şirketi Ak Gıda, dünyanın en prestijli uzmanlık okullarından ESA (Ecole Supérieure d’Agricultures) ile yapılan anlaşma kapsamında kendi genç mühendislerini yetiştiriyor. Groupe Lactalis bünyesinde yer alan Ak Gıda’nın işe alım süreçlerini başarıyla tamamlayan adaylar, 2,5 yıl sürecek eğitimle Fransa’da yüksek lisans yapma imkânı kazanacak ve Groupe Lactalis’in Fransa’daki çeşitli fabrikalarında öğrendiklerini deneyimleme fırsatı bulacak. Fransa’daki eğitimlerini başarıyla tamamlayan mühendisler program sonrasında Ak Gıda’nın fabrikalarında görev yapmaya başlayacaklar. Teknik uzmanlığın önemli rol oynadığı, sürekli iyileştirme ve yüksek performansı şirket kültürü haline getirmiş Ak Gıda, kendi mühendislerini yetiştirmek amacıyla, yeni mezunlara süt endüstrisinde bilgi, beceri ve teknik uzmanlık kazanma imkânı sunuyor. Ak Gıda, “Engineering Trainee” projesi kapsamında, dünyanın en prestijli 24

olacak adaylar değerlendirmeye alınacak.

okullarından ESA - Ecole Supérieure d’Agricultures ile işbirliği yaparak Fransa’da yüksek lisans yapma imkânının yanı sıra Groupe Lactalis’in çeşitli fabrikalarında öğrendiklerini deneyimleme fırsatı sağlıyor.

İşe alım süreçlerini başarıyla tamamlayan adaylar, Fransa’da 6 ay sürecek yabancı dil eğitiminin ardından 2 yıl boyunca yüksek lisans eğitimlerini devam ettirirken, öğrendiklerini de deneyimleyecekler. Proje kapsamında işe başlayan mühendislere maaş ödenecek olup, bunun yanı sıra tüm eğitim masrafları, oturma, çalışma ve diğer izinler şirket tarafından karşılanacak. Ayrıca istihdam edilen mühendisler yarı zamanlı okula gidip, yarı zamanlı olarak da çalışacaklar. Programın Fransa’daki safhası bittikten sonra süt teknolojisi alanında akademik ve uygulamalı bilgiler edinmiş olan mühendisler Türkiye’ye dönerek Ak Gıda’nın fabrikalarında görev yapmaya başlayacaklar.

21 Ocak tarihine kadar başvuruların alınacağı projede, üniversitelerin Gıda, Kimya, Makine, Elektrik, Elektronik, Mekatronik ve Endüstri Mühendisliği bölümlerinin lisans ya da lisansüstü programlarından mezun ya da en geç Şubat 2017’de mezun

Türkiye’nin lider süt ürünleri şirketi Ak Gıda, dünyanın en büyük süt ve süt ürünleri üreticisi olan Groupe Lactalis ile, en iyi global ve yerel uygulamaları birleştirerek Türk süt endüstrisinin gelişimine katkıda bulunmaya devam edecektir.



haberler

Polonez Az Yağlı, Düşük Kalorili ve Glutensiz Ürünleri İle Geleneksel Tatları Günümüz İhtiyaçlarına Uygun Hale Getiriyor

T

ürkiye’nin lezzet büyüğü Polonez, sağlıklı beslenme üzerine yaptığı Ar-Ge çalışmaları neticesinde geleneksel lezzetleri günümüz insanının yaşam ve ihtiyaçlarına uygun hale getirmeye devam ediyor. Sadece %1 yağ oranı ile düşük kalorili ve protein oranı yüksek “Fit Yaşam’’ ürünlerinden sonra “Polonez Glutensiz”i tüketicileriyle buluşturuyor. Gluten, unlu mamullerin yapısını sağlayan madde olarak tanımlanıyor ve başta buğday, arpa, çavdar, yulaf olmak üzere neredeyse tüm besin ve birçok gıda katkı maddesinde bulunuyor. Çölyak hastası, yani gluten alerjisi olan kişiler, glutenli gıdaları sindiremediklerinden büyük rahatsızlıklar ve alerjik reaksiyonlar ile karşılaşabiliyorlar. Çocuklarda erken teşhis edilememesi durumunda büyüme gerilikleri, yetişkinlerde ise bağışıklık sorunları yaşanıyor. Çölyak hastalığının günümüzde tek tedavi şekli yaşam boyu sürecek olan glutensiz diyet. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de tanısı konmuş 80 bine yakın Çölyak hastası var. Polonez, Glutensiz Ürünler Listesinde Bugüne kadar toplum sağlığını her şe26

yin önüne koyan Polonez, 2010 yılından bu yana sağlıklı beslenmeyle ilgili çalışmalarını yoğunlaştırdı. Gıda bilimine önem veren bir marka olarak Ar-Ge merkezinde çalışan veteriner hekimleri ve mühendisleriyle, toplum sağlığına uygun, fonksiyonel ve inovatif besinler üretmek için sürekli çalışıyor. Bunun ilk örneği olarak geçtiğimiz yıl, sadece %1 yağ oranlı, düşük kalorili ve yüksek protein içeriğine sahip ‘Polonez Fit Yaşam’ ürün grubuna eklendi. Polonez, uzun zamandır üretimini gerçekleştirdiği glutensiz ürünleri, tüketicilerini bilgilendirmek ve gluten diyeti yapanları doğru yönlendirmek amacıyla ambalaj üzerindeki etiketlerde de belirtiyor. Çemeni sebebi ile pastırma hariç tüm Polonez ürünleri glutensiz gıdalar listesinde yer alıyor. Glutensiz gıdalar; gluten içeriği 20 mg/kg ile sınırlandırılan gıdalar olarak tanımlanıyor. Polonez markalı füme et, jambon, kavurma, salam (hindi salam ve macar salam), sucuk ve sosisler de bu sınırlar çerçevesinde üretiliyor. Türkiye’de Her 100 Kişiden 1’i Çölyak Hastası Ürünlerini çeşitlendirirken tüketicilerden gelen talep ve önerileri değerlendirdik-

leri söyleyen Polonez Genel Müdürü Andaç Günsoy, “Ülkemizde her 100 kişiden biri Çölyak hastası. Bilinenden çok daha fazla sayıda henüz tanısı konulmamış hasta olduğu tahmin ediliyor. Bu da ortalama 800 bin Çölyaklı olduğu anlamına gelir. Bu hastaların ömür boyu glutensiz diyet uygulaması gerekiyor. Oysa bu ürünleri bulmak çok zor ya da ürünler daha pahalı. Bir kısmının kalitesi düşük ve etiket içeriğine uymuyor. Gıda üreticileri olarak bizlerin yapması gereken; bu kişilerin yaşadığı zorlukların farkına vararak, onlara destek olmaktır” dedi. Amacımız, Fonksiyonel ve İnovatif Gıdalar İle Toplum Sağlığını Desteklemek “Amacımız, geleneksel ürünleri modern insan sağlığı kriterlerine uygun hale getirerek tüketiciyle buluşturmak üzere ürün gamımızdaki fonksiyonel ve inovatif gıdaların çeşitliliğini daha da artırmak. Sağlıklı ve kaliteli beslenme adına dikkatli bir üretici olmak, Polonez’in en önemli misyonumuzdur” diyen Günsoy, önümüzdeki dönemde bu amaca hizmet eden farklı ürünlerle toplum sağlığını destekleyici gıda üretimine devam edeceklerinin de altını çizdi.





haberler

Beyaz Nehir Müşterilerine Teknolojik Hizmetler Sunuyor

Ü

lkemiz son 20 yılda tarım, hayvancılık, süt ve gıda teknolojileri alanında büyük bir gelişme gösterdi. Bu gelişmeler ülkemiz adına sevindirici ancak yeterli mi kesinlikle değil. Refah seviyesi yüksek Avrupa, Amerika gibi ülkelerde son derece gelişmiş teknolojiler kullanılıyor. Beyaz Nehir Süt ve Gıda Teknolojileri genel müdürü Basri Çalışkan:“Ülkemizde özellikle kırsal kesimde ki tarım ve hayvancılık ile uğraşan süt ve süt ürünleri üreten işletmelerin son teknolojilerden yoksun olduğunu görüyoruz. Üreticinin sağlıklı ürünlerle daha çok kazanması, sanayicinin tüketiciye sağlıklı ürünler sunması ve tüketicinin bu ürünleri gönül rahatlığıyla tüketmesini sağlamak en büyük hedefimiz. Bu amaçla her geçen gün ürün portföyümüze süt endüstrisine ivme kazandıracak fonksiyonel makine ve ekipmanları katıyoruz. Yaklaşık iki yıldan beri bir hayli mesafe kaydetmiş bulunmaktayız. Özellikle süt soğut-

30

ma tankları ve süt işleme alanında kullanılan makine ekipman konusunda oldukça iddialıyız. Bütün müşterilerimize en iyisini en teknolojik ürünleri sunmaya çalışıyoruz. Özellikle kaşar peyniri ve beyaz peynir üretiminde insan gücünden uzak otomasyon üzerine kurulu çalışmalarımızda sektöre yön veren firmalarla çalışmaktayız. Bütün amacımız bu çalışmalarımızı ülke geneline yaymaktır” dedi. Basri Çalışkan sözlerine şöyle devam etti: “Yeni model kaşar haşlama makinaları, kaşar peynirinin türevleri olan örgü, dil ve çeçil, stick mozarella peyniri üretim makinaları ile ses getireceğimize inanıyorum. Ayrıca ar-ge çalışmalarını bitirmek üzere olduğumuz küçük ve orta ölçekli işletmelerin özellikle küçükbaş koyun ve keçi sütünün değerinin artırılması ve ürüne dönüşmesi ile ilgili bir projemiz daha bulunmaktadır. AR-GE çalışmalarına devam ettiğimiz bu projemizi tamamlandığımız zaman koyun ve keçi sütünün değeri art-

mış olarak üreticilerimizin cebine daha çok kazanım sağlanacak, Avrupa’daki aile işletmeleri gibi markalaşma yönünde hızla ivme kazanacaklardır. Günlük bir ve iki ton kapasiteli full otomasyon ya da yarı otomasyon olarak bu projemizi en kısa zamanda uygulamaya geçireceğiz. Özellikle kırsalda bulunan üreticilerimize yeni bir gelir kaynağı sağlamayı ve onları son teknolojilerle buluşturmayı hedefliyoruz. Bu projemizde üreticilerimiz hem teknoloji ile tanışmış olacaklar, hem de ürünlerine katma değer kazandırarak nihai tüketicimize sağlıklı ürünler ile ulaşmış olacaklardır” dedi. Beyaz Nehir genel müdürü Sayın Çalışkan son olarak şunları söyledi: “Bu projemiz düşündüğümüz gibi gerçekleşir ise yerel ve ulusal markalar ile de çalışma fırsatı bulmuş olacaklardır. Bütün dost ve müşterilerimize daha iyi imkanlar sunmak ve en son teknolojilerden yararlanmalarını temin etmek amacı ile yurt dışında yeni bir şirket kurma hedefi ile sektörde kalıcı olmayı hedefliyoruz. Bu yıl İstanbul’da düzenlenen 13.Gıda İşleme Teknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarında teknolojik ürünleri ile Avrupa ülkeleri ile Rusya, Belarus, Ukrayna ve Kırgızistan’da önemli bir pazar payı olan DONIDO firması ile 16 – 19 Mart 2017 tarihleri arasında birlikte görücüye çıkıyoruz. Ülkemiz ekonomisine ve sektöre hizmet eden bütün paydaşlarımızın buluşma noktası olan bu fuarda umarım çabalarımızın karşılığını alırız. Sektörde ki bütün dostlarımızı bu fuara bekliyoruz.”



haberler Satamazsın Dediler, Pazar Lideri Oldu…

Çocuk Odaklı Gıda Üretti, Lider Oldu. Şimdi Sıra Süt Ürünleri Pazarında

N

e üretirsem üreteyim çocukları düşünerek yola çıkacağım” diyen Gıda Mühendisi Muharrem Doğan, zaman içinde çok önemli bir markanın da doğuşuna öncülük etti. Doğan, organik tavuktan, yumurtaya bakliyattan makarnaya kadar çok geniş bir ürün gamı bulunan Orvital’le şimdi de devlerin olduğu yeni bir alana, süt ürünleri pazarına giriş yapıyor. 2009 yılında organik tavuk ve yumurta üreteceğim diye yola çıktığında “satamazsın” diyenlerin sayısı bir o kadar çoktu. Bugün organik tavukta %80 pazar payı ile lider olan Orvital Organik Gıda Kurucu Ortağı ve Gıda Mühendisi Muharrem Doğan büyümesini çocuk odaklı gıda üretimine borçlu. Samsun Alaçam’da tavuk ve yumurtadan sonra Çanakkale Ayvacık’ta organik kırmızı et üretimine geçen Doğan, hiçbir bağlayıcı ve katkı maddesi içermeyen sucuk, salam, sosis gibi organik şarküteri ürünleri ile yaş günü kutlamalarının gizli kahramanı oldu. Annelerden Teşekkür Mektupları Alıyoruz Günümüzde paketli, şeker katkılı ürünlere olan düşkünlükleri nedeniyle çocuklarla anneler arasında yaşanan gerginliklerin bir diğeri de şarküteri ürünlerinde yaşanı32

yor. Eve sucuk sosis alma konusunda imtina eden annelerin artık içi çok rahat diyen Doğan “Evimizde artık gönül rahatlığı ile sucuklu pizza, sosisli makarna yiyebiliyoruz! yazan çok sayıda teşekkür mektubu alıyoruz.” dedi. Ürün Etiketi Okuyarak Eğitime Başlayın Sağlıklı bir nesil bilinçli anne babadan geçiyor bunu unutmayalım diyen Doğan “Eğitime ürün etiketi okuyarak başlayın. Ne kadar çok bilinmez, katkı maddesi yediğinizi gördüğünüzde gerçek farkındalık ve bilinçlenme o zaman başlayacak” dedi.

Tadım Süreçlerini Çocuklar Yönetiyor Süt ürünleri pazarına girmek için doğru zamanı beklediklerine vurgu yapan Doğan “Çocukların damak tadı büyüklerden çok daha gelişmiş aynı zamanda katkı maddeli gıdalara da yabancı. Onlara keyifle yiyecekleri, sağlıklı olduğu kadar lezzetli gıdalar sunmak zorundasınız. Tüm tadım süreçlerinde çocuklarla birlikte çalışıyoruz. Ne mutlu bize ki; süt ürünleri grubu da onların testinden geçti.” dedi. Migros ve Macrocenter’lara Sorumlu Gıda Perakendeciliğinden Dolayı Teşekkür Ederiz Muharrem Doğan “Organik süt, tereyağı, peynir, yoğurt ve ayranla sağlıklı gıda kadar lezzetli gıda konusunda da fark yaratacak bir ürün gamı sunuyoruz. Organik ürünlerde önemli olan denetlemedir. Hayvanın organik beslenmesi kadar yetiştiği toprağın ve yaşadığı kümesin de organik sertifikalı olması gerekiyor. Burada üreticiler kadar hassas olan bir diğer kanal ise zincir marketler. Organik süt ürünleri pazarına da ilk kez Migros ve Macrocenterlar’dan giriyoruz. Migros ve Macrocenter’lara sorumlu gıda perakendeciliğinden dolayı teşekkür ederiz” dedi.



haberler Yunus KARABAY / PDM Paketleme Dolum Makinaları Tic. Ltd. Şti. Şirket Müdürü:

“PDM Makina, ‘Sessiz Sedasız’ Büyüyor” Tasarım çalışmalarına ve ilk prototip üretimine 2008 yılında başlanılan homojenizatör makinesine 2011 yılında Kosgeb’den alınan ar-ge ve inovasyon desteği ile hız kazandırdık. 4 yıl boyunca 4 farklı prototip ürettik ve onlarca üründe çalışabilirliğini test ettik. Farklı arıza senaryoları ile yeni güvenlik önlemleri geliştirdik. Tasarladığımız yeni nesil krank ve biyel seti sayesinde makine verimini %14 oranında arttırdık. Basınç gövdelerini birbirinden ayırarak çoklu ürün homojenizasyonunu icat ettik. Bu sayede aynı homojenizatörde birden fazla ürünün aynı anda işlenmesine olanak sağladık. Sessiz titreşimsiz ve sorunsuz makinemizin ikincisini çok yakında kullanıcıya teslim edeceğiz” dedi. “Yeni Nesil Evaparatörler Tasarlıyoruz”

15 yılı aşan sanayi ve imalat teknolojisi tecrübesi, 2010 yılında PDM Dolum ve Ambalaj Makineleri ile hayat buldu. Türkiye de ilk olarak üretilen robotlu ayran dolum makineleri tasarım grubu, yeni üretim ve imalat teknolojileri ile bu tecrübelerini kova yoğurt dolum makineleri ve diğer uygulamalara adapte etti. PDM Paketleme Dolum Makinaları San. Tic. Ltd. Şti. Şirket Müdürü Yunus Karabay, “2 kg’dan 3.5 kg’a kadar mekanik ayar gereksinimi olmadan PLC ekran üzerinden seçilen kase ve kapak değişimleri ile Türkiye’de ilk olarak ürettiğimiz yoğurt dolum makinemizi kullanıma sunduk. Yine Türkiye’de ilk olarak üreteceğimiz 24.000 adet/saat kapasiteli ayran dolum makinemizi 2015 yılının ilk çeyreğinde kullanıcı ile buluşturduk. Tasarlanan bu makinede bulunan gelişmiş C.I.P sistemine ek olarak kendinden palet yıkama gibi ek üniteler ilave ederek kullanıcının hijyen ile ilgili sıkıntılarını asgari düzeye indirgemeyi hedeflemekteyiz. Ürettiğimiz her makine, bir öncekinin eksikliklerini gidererek daha mükemmel hale gelmektedir. Operatör hatalarından kaynaklanan sorunları minimize etmek için kullanımı ve erişimi kolay üniteler tasarlıyor, uzun yıllar kullanıcıya sorun çıkartmayacak alt sis34

temler tercih ediyoruz. Yaptığımız her işin sonuna kadar arkasında olduğumuzdan makine tasarım ve üretim sürecinde hiçbir masraftan kaçınmıyor ve sürekli kullanıcının yanında oluyoruz” dedi. İnovasyon’a büyük öncem verdiklerini belirten Yunus Karabay, “PDM Makina ve MRD Yüksek Basınç Sistemleri ortaklığında dünyanın ilk bağımsız krank sistemli homojenizatörünü ürettik.

“Uzun yıllardır gözlemlediğimiz ve üzerinde çalıştığımız evaparatörler’i önümüzdeki 3 yıl içinde yeniden tasarlayacağız. Bunun yine homojenizatör gibi uzun soluklu ve kullanıcı için mükemmel bir çözüm olacağını biliyoruz. Azami 15 Kw/h veya müşteri talebine göre 13 bin Kcal/ saat enerji gereksinimi ile su soğutmasız bir makine/düzenek tasarlıyoruz. Bu sistemi uzun vadede süt ve peynir altı tozu üretimine adapte etmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz“ diyen Karabay, “Sonuç olarak, PDM Makina’ya uyguluyoruz. Bu nedenle bizler laf değil teknoloji üretiyoruz ve yaptığımız her işin dünyada parmakla gösterileceğini biliyoruz” şeklinde konuştu.


haberler Pınar Süt 43 Yaşında…

Pınar Süt ile Çamlı Yem Besicilik Çalışanlarını Onurlandırdı

P

ınar Süt’ün 43., Çamlı Yem Besicilik’in 33. kuruluş yıldönümü çalışanların katılımıyla coşkuyla kutlandı.

Türkiye’nin lider süt ve süt ürünleri markası Pınar Süt’ün 43., kurulduğu yıldan bu yana tarım sektörüne yön veren Çamlı Yem Besicilik‘in ise 33. kuruluş yıldönümü, 2 Kasım 2016 Çarşamba günü Pınar Süt Pınarbaşı kampüsünde Yaşar Topluluğu yöneticileri ve çalışanlarının katılımıyla coşku içinde kutlandı. Pınar Süt ve Çamlı Yem Besicilik’te 5 ila 25 kıdem yılını tamamlayan yönetici ve çalışanların da onurlandırıldığı törende; 5 yılını dolduran 122, 10 yılını dolduran 26, 15 yılını dolduran 11, 20 yılını dolduran 17 ve 25 yılını dolduran 7 olmak üzere toplam 183 çalışana başarı ve onurlandırma sertifikaları verildi. Törene, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Pınar Süt Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Erol, Yaşar Holding İcra Başkanı Dr. Mehmet Aktaş, Yaşar Holding Gıda İcra Başkan Yardımcısı Levent Dağhan, Yaşar Topluluğu Tarım, Hayvancılık ve Balıkçılık Başkan Yardımcısı Hasan Girenes, Pınar Süt Genel Müdürü Gürkan Hekimoğlu, Pınar Et Genel Müdürü Tunç

Tuncer, Pınar Süt ve Çamlı Yem yöneticileri ve çalışanları katıldı. Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar; “1945 yılından bu yana birçok başarıya imza attık. Türkiye’nin ilk modern süt sanayinin kurucusuyuz. Türkiye ile birlikte biz de büyüdük, markalar yarattık. Bu vizyon ve misyonla nice yılları birlikte kutlayacağız. Pınar Süt olarak yurt içinde 3 fabrikamız ve yurt dışındaki faaliyetlerimizle birlikte markamızın bayrağını dalgalandırmaya devam edeceğiz.” dedi. Pınar Süt’ün gıda güvenliğine, kaliteye, hayvan sağlığı ve beslenmesindeki uzmanlığa, inovasyon ve yenilikçiliğe verdiği önem ile 43 yıldır sektörün lideri olduğunu belirten Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Pınar Süt Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı; “Sütünü aldığımız üreticiden, çocuklarımızın okul çantasına girene kadar tüm değer zincirimizde mükemmeliyet için çalışıyoruz. Üreticimiz, tedarikçimiz, bayilerimiz ile ülkemizde 500.000 kişilik bir ekosisteme sahibiz. Odağımızda gıda güvenliği ve sağlık bulunuyor. Türkiye’de farklılaşmış peynirlerde ve sütte pazar lideriyiz. Çalışanlarımızla, üreticilerimizle, bayilerimizle, tüketicilerimizle, tedarikçilerimizle büyük bir aileyiz

ve birçok yeniliği ve ilki hep beraber gerçekleştiriyoruz. 43 yıldır Ege Bölgesi’nde Ödemiş’ten Tire’ye ve Milas’a, Akdeniz Bölgesi’nde Burdur’dan İç Anadolu’da Eskişehir ve çevresine ve son olarak da Şanlıurfa yatırımımız ile Güneydoğu Anadolu’da süt üreticiliğini destekliyoruz. Tarımsal sanayinin öncüsü olarak sektörümüzü daha da geliştirmek ve ülkemizde daha fazla insana iş imkânı sağlamak için adanmış olarak çalışıyoruz. Pınar Süt olarak nice sağlıklı nesilleri büyütmenin gururunu yaşıyoruz.” diye konuştu. Başarıya ulaşmada sürdürülebilirliğin önemini vurgulayan Yaşar Holding İcra Başkanı Dr. Mehmet Aktaş; “Bu yıl odak noktamız sürdürülebilirlik. Sürdürülebilirlik, bir yaşam biçimi haline geldiğinde dünya için, ülke için, kurum için, aile için, çocuklarımız için ve geleceğimiz için bırakabileceğimiz en önemli değerlerden birisi haline gelecek. Yaşar Topluluğu olarak sürdürülebilir iş modelleri ile ülkemizin insanına ve gelişimine fayda sağladık, sağlamaya da devam edeceğiz. Hep birlikte hedefe doğru ilerlerken bizlerle birlikte olan ve sadakatle, liyakatle çalışan arkadaşlarımızı candan kutluyorum”, dedi.

35


haberler

Etbir’de Yeniden Ahmet Yücesan

K

ırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (ETBİR)’in 9. Olağan Genel Kurulu 18 Şubat’ta yapıldı. ETBİR’de yeni dönem yönetim kurulu başkanlığını Dr. Ahmet Yücesan devraldı.

ETBİR Genel Kurulu 18 Şubat’ta yapıldı. Mevcut yönetim kurulunda görevde olan üyelerin çoğunluğu göreve devam ederken, ilk kez görev alan üyelerle bayrak yarışı geleneği devam ettirildi. Yönetim Kurulu’nun görev dağılımını yaptığı 23 Şubat’taki ilk toplantıda Dr. Ahmet Yücesan Yönetim Kurulu başkanı oldu. Yücesan, daha önce de bir dönem ETBİR, bir dönem de Ulusal Kırmızı Et Konseyi –UKON yönetim kurulu başkanlığı yapmıştı. Yönetim Kurulu görev dağılımları ise şöyle belirlendi: Yılmaz Buldu ve Erhan Çetin başkan yardımcısı, Ahmet Tuncer Kahraman sayman, basın sözcüsü Hüseyin Kalkan ve bilim burulu Çağdaş Öztürk. Belirlenen bu görevlerin yanı sıra ETBİR yeni

dönemde kırmızı et sektörünün tümünü kapsayan uzmanlık gerektiren alanlarda alt komisyonlarla çalışacak. İşlenmiş Et Ürünleri, Hayvancılık, Kesimhaneler, Karkas Et ve Parçalama Depoları komisyonlarında tüm üyeler ve konusunda uzman olan profesyoneller görev alabilecek.

Etbir Yönetim Kurulu Şu İsimlerde Oluştu: Ahmet Yücesan Erol Sarıtaş Cüneyt Asan Mustafa Bılıkçı Erhan Çetin Yılmaz Buldu Çağdaş Öztürk Can Kılıç Hüseyin Kalkan Hakan Akkoyun Berker Ünlüer Cem Yardımcı Ahmet Tuncer Kahraman 36

San Et ve Et Mamülleri San. Tic. Ltd. Şti. Sarıtaş Et Gıda San Tic. A.Ş. Günaydın İstanbul Merkez Gıda Tur. Tic. Ltd. Şti. Sultan Et ve Gıda Üretim Tic. Paz. Ltd. Şti. Aytaç Gıda Yatırım San. ve Tic. A.Ş. Karizma Beşler Et Gıda San. Tic. A.Ş. Trakya Et ve Süt Ürünleri A.Ş. Yılet Et ve Et Ür. Gıda Nakl. Tarım Hayv. Ltd. Şti. Eren Et Gıda Ltd. Şti. Bonfilet Et Sanayi ve Ticaret A.Ş Ünlüer Gurme Restoran ve Gıda San. Tic.Ltd. Şti. Maret - Namet Gıda San. Tic. A.Ş. Bozzo Et ve Et Ürünleri Hayv. San. Tic. Ltd. Şti.

Üretim Sürekli Artıyor… Toplantı sonrasında yeni dönem faaliyet planı hakkında bilgi veren Dr. Ahmet Yücesan öncelikle sahaya açılmayı planladıklarını belirterek, 3-6 aylık periyotlarla düzenlenecek olan bölge toplantılarıyla çiftçiden sanayiciye her kesimin sorun ve taleplerini derleyerek, ülkemizde kırmızı et için bir yol haritası ortaya koyacaklarını söyledi. 2016 yılında ülkede 1 milyon, 173 bin 42 ton kırmızı et üretimi sağlandığını belirten Yücesan, bu üretimin 1 milyon 59 bin 195 tonunun büyükbaştan temin edildiğini, koyunculukta ise son üç yılın verilerine göre et üretimde azalma olduğunu hatırlattı. Sürekli artan bir kırmızı et üretim ve tüketimi olduğuna dikkat çeken Yücesan, kırmızı et sektörünün AB’yle entegre olması için ciddi yatırımlar yapıldığını ve özellikle et ürünlerinin dış pazarlarda değer bulduğunu ifade ederek; “Böyle bir ortamda kırmızı et sektörünün hak ettiği değeri bulması için ETBİR çatısı altında güç birliğimizi sürdüreceğiz” dedi.



haberler

Edelmak, Gıda Makinaları Sektöründe Yurt Dışında Aranan Marka Olmayı Hedefliyor

E

delmak Makine Sanayi ve Ticaret A.Ş. gıda makineleri üretimi yapmak amacıyla her biri alanında uzman ve 30 yılı aşkın deneyime sahip profesyonellerin bir araya gelmesiyle kurularak 2009 yılından itibaren Konya’da faaliyet gösteriyor. Edelmak, zamanın gerekliliğinden biri olan “hızlı büyüme” ilkesiyle çalışmalarını sürdürerek anahtar teslim gıda fabrikaları kurulum ve otomasyon sistemleri üretimini yapıyor. Firma bu çalışmalar ışığında koyulaştırma ve kurutma üzerine dünyada çok yaygın olarak kullanılan ve sayılı firma tarafından üretimi yapılan; püskürtme tipi kurutma tesisi, evaporatör, membran filtrasyon sistemleri, sarsak elek, hava kilidi, atomizer, pnömatik çekiç, filtre ve siklon sistemleri imalatı da yapıyor. Edelmak, üretimlerini en yüksek kalite ve müşteri memnuniyetinde gerçekleştiriyor. Ülkemizde bu şekilde kurutma ve koyulaştırma tekniğini kullanan, sektöründe lider firmalara hem teknik destek sağlıyor, hem de firmaların ihtiyaç duyduğu makine ve malzeme taleplerini karşılıyor. Edelmak genel koordinatörü Atilla Kölemen: “Hedefimiz gıda sektörünün ihtiyaç duyduğu kalitede, hijyenik ürünleri piyasaya uygun fiyatta sürerek firmamızın pazardaki yerini sağlamlaştırmaktır. Firmamızı değer, hedef ve stratejileri doğrultusunda, gıda makineleri sektörün38

de teknolojik gelişmelere ve değişimlere uyumlu, insana ve çevreye duyarlı, ürün ve hizmetlerinde kalite ve güvenilirlik ilkelerinden ödün vermeyen, tüm paydaşlarının memnuniyetini sağlayan öncü bir firma yapmayı hedefliyoruz.

geliştirmek, çevre ve doğal kaynakların verimli kullanımı konusuna sürekli bilgilendirmeyi hedefliyor. Bu hedefe ulaşmak için çevre yönetimi felsefesi; sürekli iyileştirici, koruyucu ve düzeltici faaliyetlerini tüm çalışanları için doğal bir davranış şekli olduğu bir kültür oluşturmayı benimsiyor. Atilla Kölemen sözlerine şöyle devam etti:“Yönetim ilkemiz, Uluslararası ve ulusal yasal mevzuatlar ile Kalite Yönetim Sistemi gerekliliklerine uymaktır. Ayrıca Toplam Kalite felsefesini gerçekleştirebilmek amacıyla; faaliyet süreçlerimize tüm çalışanların, tedarikçilerin ve müşterilerin katılımını sağlamaktır.

Amacımız, gıda makineleri sektöründe ürün ve hizmet alanında yurt içinde lider, yurt dışında da tercih edilen bir marka olarak ebedi müessese ve dünya şirketi olmaktır. Bu konuda yenilikçi, çağdaş, atılımcı yaklaşımlarla müşterilerimize, üretilen kalitenin sürekli korunacağı ve geliştirileceği güvenini vermeye devam ediyoruz. Tüm proseslerde ölçülebilirliği ve sürekli iyileşmeyi sağlamak için periyodik gözden geçirmeler yaparak; tüm paydaşlarımızın beklentilerini karşılamak, sosyal sorumluluklarımızı yerine getirmek, çevreye saygılı olmak, verimliliği yükselterek müşteri memnuniyetini, pazar payımızı, rekabet ve fon yaratma gücümüzü arttırmak en büyük hedefimizdir” dedi. Edelmak, çalışanlarının çevre bilincini

Çalışanlarımız temel varlıklarımızdır. Onların daha verimli olacakları ve şirketimizde çalışmaktan gurur duyacakları ortamı sağlamak ve sürekli geliştirmek, temel yönetim anlayışımızdır. Faaliyet gösterdiğimiz tüm ortamlarda çevre etkilerini belirleme, ortadan kaldırma veya asgariye indirme konusunda mevcut ve geçerli bilgiyi kullanarak çevreye karşı önleyici davranmayı taahhüt ediyoruz. İş geliştirme safhasından başlamak üzere, teklif verme, mühendislik çalışmaları, mobilizasyon, inşaat, devreye alma ile devam eden ve demobilizasyon ile tamamlanan tüm faaliyetleri çevre boyutları ve etkilerini dikkate alınarak yerine getiriyoruz” dedi.



haberler 12 Yıldır Milyonlarca Öğrenciye Ulaşan Çevre Projesi Tamek’in Desteğiyle Devam Ediyor

Tamek Çevre İçin “Küçük Adımları” Eğitiyor si’yle binlerce öğrencinin eğitimine destek oluyor. 6 Bin Öğrenciye Eğitim

T

etra Pak ve İstanbul Üniversitesi işbirliğinde hayata geçirilen ve 12 yılda 12 milyon öğrenciye ulaşan “Küçük Şeyler Doğayı Yeniler” Projesi, Tamek’in desteğiyle devam ediyor. Tamek, 2016-2017 öğretim döneminde 6 bin öğrenciye çevre bilinci kazandırarak, ayrı biriktirme ve geri dönüşüm konusunda bilgilendirdi. Bugünün ve geleceğimizin en önemli konularından “çevre” Tetra Pak ve İstanbul

Türkiye’deki çevre bilincini artırmak, ayrı biriktirme ve geri dönüşüm konusunda daha bilinçli nesiller yetişmesine katkı sağlamak amacıyla, 21 devlet okulunda toplam 6 bin öğrenciye Tamek desteğinde eğitimler veriliyor. Proje kapsamında ambalaj atıklarının birer ekonomik değer olduğu ve ayrı biriktirilmesi gerektiği anlatılarak, çocukların gözünde geri dönüşümü somutlaştırmak amacıyla da özel olarak tasarlanan bir “geri dönüşüm seti” kullanılıyor. Bu set yardımıyla çocuklar karton ambalajları kağıda dönüştürerek, geri dönüşümü uygulamalı olarak gerçekleştiriyor. Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirilen, Tamek’in de destekçisi olduğu “Küçük Şeyler Doğayı Yeniler” projesiyle ilkokul öğrencilerinin gündemine giriyor. Proje kapsamında, bilinçsiz davranışlar ve tüketim alışkanlıklarının her geçen gün dünyamız için risk oluşturduğu gerçeğinden yola çıkılarak ilköğretim okulu öğrencilerine atık yönetimi ve geri dönüşüm bilinci kazandırılıyor. Tamek, yaşanabilir bir dünya için herkesin yapabileceği “küçük şeyler” olduğunun altı çizilen Küçük Şeyler Doğayı Yeniler Proje-

Öğrenciler Kendi Kağıtlarını Yapıyor Çevre ve geri dönüşüm mesajlarının en etkili ve eğlenceli şekilde çocuklara aktarılması için, animatik karakterlerin ve 3D animasyonlu filmlerin yer aldığı eğitimler pedagojik formasyon almış eğitmenler tarafından interaktif bir akışla veriliyor. Eğitimin ikinci bölümünde ise her öğrenci geri dönüşüm seti uygulamasına katılarak, Tamek karton kutulardan kendi kağıtlarını üretiyor.

Tamek, Enerji Verimliliğinde Lider

T

ürkiye’nin en köklü gıda firması TAMEK, üretimde sağladığı enerji verimliliği ile, Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması (SENVER) kapsamında büyük ödüle değer görüldü. Enerji yoğunluğunu iki yılda yüzde 66,9 oranında azaltmayı başaran TAMEK’in Genel Müdürü Cem Kurt, ödülü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez’in elinden aldı. Sanayide enerji verimliliği sağlayan şirketleri ödüllendiren Enerji Bakanlığı, bu yıl 17.sini düzenlediği Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması’nda ödül vereceği şirketleri açıkladı. 2013 – 2015 yılları arasında, son iki yıllık periyoda göre enerji yoğunluğunu yüzde 66,9 oranında azaltmayı başaran TAMEK, gıda ürünleri imalatçıları kategorisinde birincilik ödülüne değer görüldü. 40

Enerji verimliliğinin artırılması amacıyla başarılı projelerin duyurulması ve teşvik edilmesi politikası ile hareket eden Enerji Bakanlığı, endüstriyel işletmelerin uyguladığı enerji verimli ve çevreye duyarlı projelerin ve teknolojilerin ortaya çıkarılması, tanıtılması ve yaygınlaştırılması, endüstriyel işletmeler arasında bilgi alışverişinin artırılması, enerji verimliliği konusunda yeni ve benzer çalışmaların teşvik edilmesi amacıyla her yıl Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması (SENVER) düzenliyor.





haberler

Rus Heyet Polat Makineyi Ziyaret Etti temizleme seperatörlerinin üretim alanı olan Polat Makine fabrikası gezdirildi. Talaşlı imalat bölümünde son teknoloji CNC tezgahlarında el değmeden otomasyon sistemlerle işlenen seperatör, dekantör parçaları misafirlerden tam not aldı.

5

kıtada 32 ülkeye yaptığı ihracatla, Avrupa ve Ortadoğu pazarında da önemli bir yere sahip Polat Makine yurtdışından gelen misafirlerini ağırladı. Rus, Ukrayna ve İtalyan yatırımcılardan oluşan 16 kişilik heyeti Polat Makine Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Polat, Yönetim Kurulu üyeleri Olcay Polat, Volkan Polat, PGR Genel Müdürü Necdet Demir Polat Grup Redüktör binasında karşıladı. Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Polat’ın çalışma ofisinde gerçekleşen görüşmede karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu. İbrahim Polat, dört buçuk metrekarelik bir atölyede başlayan Polat Makine’nın başarı hikayesini misafirlerle paylaştı.

Buradaki sohbetin ardından ekip ilk olarak Polat Grup Redüktör fabrikasını gezdi. Müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayacak çözümleri, bilgi ve teknolojilerini kullanarak en verimli ve kaliteli şekilde sunan, PGR ürün yelpazesi misafirlerin ilgisiyle karşılandı. Buradaki kısa fabrika turunun ardından PGR eğitim salonunda Polat Makina Yönetim Kurulu Üyesi Volkan Polat ve Arge sorumlusu İlker Yıldırım Polat makine ürün gamına ilişkin hazırladıkları sunumları misafirlerle paylaştı. Verilen öğle yemeği arasının ardından misafirlere bu kez endüstriyel dekantörler, zeytinyağı kontinü sistemleri ve süt,krema,

Fabrikanın büyüklüğü ve kullanılan teknoloji karşısında hayranlıklarını gizleyemeyen ziyaretçiler, farklı ülkelerde zeytinyağı makinesi üreten çok sayıda tesisi de gezdiklerini, ancak Polat Makina’nın gerek teknolojiyi kullanma, gerekse üretim hassasiyetiyle diğerlerinden gözle görülür farklılıklar taşıdığını ifade etti. Fabrika turuna montaj sahasında devam eden heyet, burada test için çalışır halde bulunan seperatörün titreşim performansını bozuk para testiyle yerinde gözlemledi. Test süresince seperatörün üzerine bırakılan madeni paranın sarsılmadan aynı şekilde uzun bir süre durması, özellikle süt fabrikası sahibi kimi ziyaretçinin takdirini kazandı. Heyet fabrika turunun ardından kendileri onuruna verilen akşam yemeğine katıldı.

Polat Makina Ifat Eurasıa Fuarından Memnun Döndü IFAT Eurasia Çevre Teknolojileri İhtisas Fuarı 16-18 Şubat 2017 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi 9-10-11 no’lu salonlarda makine üretici ve alıcıları ile buluştu. Organizasyona Türkiye başta olmak üzere Balkanlar, BDT Ülkeleri, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan oluşan büyük coğrafyadaki sektör temsilcileri, il ve ilçe belediyeleri, katıldı. Fuara katılan ziyaretçiler sadece Türkiye’den değil Avrasya bölgesinde çevre teknolojileri düzenlemeleri, uygulamaları ve yatırımları konusunda söz sahibi tüm firma ve kuruluşlarla irtibat kurma imkânı bulabildi. Çevre Teknolojileri İhtisas Fuarında Polat Makina standına ilgi büyüktü. Fuar alanında 9. numaralı holde yer alan Polat Makine standını yerli yabancı birçok firma44

nın temsilcisi ziyaret etti. Her biri alanında uzman çevre mühendisi satış yetkililerinden oluşan Polat Makine satış ekibi çevreye duyarlı Polat dekantörler hakkında ilgililerin sorularını yanıtladı.

Polat Makine dekantörleri kentsel atık su arıtma, içme suyu arıtma ve endüstriyel arıtma tesislerinde yoğunlaştırma ve susuzlaştırma proseslerin de hizmet veriyor. Dekantörler ayrıca maden, petrol, gıda alanlarında da farklı uygulamalar için en uygun çözümleri sunuyor.



röportaj

Teknoproses Makine Yurt Dışında Adından Söz Ettiriyor

T

ürkiye’de süt ve süt ürünleri firmalarına anahtar teslim fabrika kurulumu konusunda sektörün önde gelen kuruluşlarından biri olan Teknoproses Makine genel müdürü Burak Çakır ile firması hakkında konuştuk.

yapmak, şartlar ne olursa olsun iş ahlakı ve dürüstlüğü hiçbir zaman unutmamak, yaşlanmadan “yaş almak” ve güçlenerek Türk ekonomisine güç katmak. FOOD MACHINE: Teknoproses olarak ürünleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

FOOD MACHINE: Teknoproses Makina’nın kuruluş süreci ve günümüze gelene kadar geçirdiği aşamalar hakkında bilgi verir misiniz?

BURAK ÇAKIR : Teknoproses olarak kendi fabrikamızda başta gıda işletmelerinin kalbi olarak nitelendirdiğimiz Tam Otomatik “Akıllı” Pastörizatör, ve yine gıda işletmelerinin olmazsa olmazı CIP Ünitesi, depolama, proses tankları , plakalı eşanjörler, mikserler , deoderizatörler üretmekteyiz.

BURAK ÇAKIR : Şirket merkezi Ankara’da bulunan Teknoproses Mühendislik Danışmanlık Makina Sanayi Ticaret Limited Şirketi süt ve süt ürünleri, dondurma ve meyve suyu başta olmak üzere anahtar teslim fabrika kurulumunda sektörün önde gelen kuruluşlarındandır. Teknoproses, kurulduğu ilk günden itibaren kaliteye verdiği önem ve zoru başarma azmi sayesinde sektöründe kısa sürede tanınmış ve güvenilir bir teknoloji partneri olarak kabul edilmiştir. Bu ilkelerinden vazgeçmeyen ve her geçen gün kendini geliştiren Teknoproses, mühendislik uygulamalarıyla iş ortaklarına enerji ekonomisi konusunda çözümler getirirken, otomasyon sistemleri ile proses güvenliği, izlenebilirlik ve standardizasyon konusunda müşterilerinin kalite standartlarını üst seviyelere taşımasına katkıda bulunmaktadır. 46

Burak Çakır Teknoproses Makine Genel Müdürü Teknoproses, mevcut yapısı ve tecrübesiyle büyük-küçük firma ayırt etmeksizin tüm müşterilerine eşit düzeyde hizmet vermektedir. Firmamızdan pastörizatör üzerindeki küçücük bir yedek parçayı talep eden müşterimize de günlük 500 ton kapasiteli tam otomatik PLC sistemli anahtar teslim fabrika kurulumu isteyen müşterimize de elimizden gelen yakınlığı ve çözümleri sunmaya özen gösteriyoruz. Çünkü şu değerleri aklımızdan hiç çıkarmıyoruz; müşterilerimiz velinimetimizdir, daima daha iyi olanı aramak, daha kalitelisini

Makinalarımızı imal ederken dünyadaki makina teknolojisini ve özellikle de Avrupa’da bulunan rakiplerimizin ürünlerini dikkatle incelemekteyiz. Bu noktada şunu da belirtmek istiyoruz, özellikle son yıllarda Avrupa’da katıldığımız fuarlarda ürünlerimizin tasarım ve teknolojik açıdan onlarla rahat bir şekilde rekabet edebilecek düzeyde olduğunu, avantajlı fiyatlarımızla da birçok firmanın önünde yer aldığımızın geri dönüşlerini görmekteyiz. Ayrıca dünyanın neresi olursa olsun satış sonrası montaj, devreye alma, teknik servis hizmeti ve her daim yedek parça temini noktasında çözümler sunabiliyoruz. Bugün, Türkiye’de ve yurtdışında imalatını bizim yaptığımız çalışmayan bir makinamızın dahi olmaması bizim için gurur kaynağıdır.


röportaj

En önemli ve firmamızı farklı kılan özelliğimiz terzi usulü, müşterilerimizin ihtiyaç ve taleplerini tam olarak karşılayacak şekilde hizmet verme anlayışıdır. Her müşteri bizim için önemli ve özeldir. Ürün ve hizmetlerimizde standart oluştururken AR-GE çalışmalarının yanı sıra, müşterilerimizden gelen geri dönüşleri de titizlikle inceleyip değerlendirmekteyiz. FOOD MACHINE: İnovasyon ve Ar-Ge alanlarında Teknoproses olarak ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Üniversite-Sanayi işbirliği kapsamında geliştirdiğiniz projeleriniz var mı, varsa nelerdir? BURAK ÇAKIR : Teknoproses olarak KOSGEB ve TÜBİTAK projelerine önem veriyoruz. Çeşitli dönemlerde hazırladığımız projelerle desteklerden faydalanıyoruz. KOSGEB genel destek projeleri adı altında sunduğu nitelikli eleman, yurt dışı fuar katılım, yazılım, katalog ve reklam desteği gibi birçok başlığı kapsayan desteklerden yaralandık. TÜBİTAK projeleri kapsamında da çeşitli projeler gerçekleştirmek adına çalışmalarımız mevcut ve süreci devam ettiriyoruz.

de göstergesidir. Afrika, Asya, Ortadoğu ülkeleriyle Türk Cumhuriyetleri ağırlıklı ihraç pazarlarımızı oluşturuyor. Son yıllarda özellikle Türk Cumhuriyetleri’ndeki bilinirliğimizin artmasının ardından çok sayıda bayilik talebi alıyoruz. Bu sene büyük kapsamlı bir çalışma ile yurtdışında Ülkemizi daha fazla temsil etmeyi planlamaktayız. FOOD MACHINE: Teknoproses’in çevre politikası, İşçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili yaklaşımı konusunda neler söyleyebilirsiniz? BURAK ÇAKIR : Faaliyet alanlarımızdaki tüm süreçlerimizde öncelikle güvenliğin teminine odaklanırız. Tüm çalışanlarımız ve müşterilerimiz için yüksek düzeyde güvenlik standartlarını sağlamak için süreçlerin ve stratejilerin geliştirilmesi ve uygulanması konusunda kararlı olmaya çalışırız. İnsana, çevreye ve yasalara saygıyı ön planda tutarak, etik kurallar içinde hareket etmeyi temel gereklilik olarak benimseriz. Tüm çalışmalarımızda dürüst, şeffaf, adil ve sorumlu davranmaya özen gösteririz.

FOOD MACHINE: Teknoproses’in önümüzde ki dönemler için ne gibi öngörüleri var? BURAK ÇAKIR : Türk gıda sanayisinin kalkınması öncelikle devlet desteğine bağlıdır. Büyük ölçekli veya KOBİ statüsündeki firmalara sunulan teşvik, hibe ve destekler ayrım gözetmeksizin artırılmalıdır. Yapılan her iyileştirme sektördeki ürün kalitesini artıracaktır. Ülkemizde gıda sektörü genel olarak çok iniş-çıkışlı bir grafik sergiliyor. Dolayısıyla bizde bu dalgalanmalardan etkilenmekteyiz. Ekonomik dengeler sebebiyle birçok firma yatırım yapmaktan çekiniyor. İç piyasada özellikle nakit finansmanı anlamında çok ciddi sıkıntılar söz konusu. Zincirleme bir etkiyle müşteri, satıcı, üretici ve tedarikçi bu durumdan etkileniyor. Bu noktada biz son dönemlerde daha çok dış piyasaya yönelmiş bulunuyoruz. Hedefimiz 2017 sene sonunda ihracat verilerimizi 2016 verilerine göre %50 arttırmaktır. Ayrıca ihracat yapmadığımız pazarlara girmek, fuar katılımları ve müşteri ziyaretleri yaparak bilinirliğimizi artırmayı hedefliyoruz.

FOOD MACHINE: Yurt içi ve yurt dışı satış faaliyetlerinizden bahsedebilir misiniz? BURAK ÇAKIR : 2010 yılından bu yana ihracat yapan bir firma olarak bugün itibariyle, yıllık üretimimizin yüzde 65 ini ihraç ediyoruz. İhracattaki başarımız kalitemizin 47


haberler

Namet’e Anadolu 500’den İhracat Ödülü

T

ürk gıda sektörünün öncü kuruluşu, ülkemizin lider et ve et ürünleri üreticisi Namet Gıda, ihracatını en çok artıran üç şirketten biri oldu. Ekonomist Dergisi tarafından açıklanan Anadolu 500 araştırması sonuçlarına göre Namet, 2015 yılında sıralamada yer alan şirketler arasında, ihracatını en çok artıran 3 şirketten biri oldu. Namet’in ihracatı, bir önceki yıla oranla yüzde 183,9 artışla, 14.632.925 USD düzeyinde gerçekleşti. Bu başarı ile Namet, Anadolu 500 içerisinde ihracatını en çok artıran

üç şirketten biri olarak ödüllendirildi.

KKTC, Afganistan, Çin, Hong Kong, Vietnam, Kuveyt, Bahreyn, Dubai ve Katar’a ihracat gerçekleştirdiğini dile getirdi ve şunları söyledi: “İhracatta planlarımız dahilinde kontrollü büyümemizi sürdürüyoruz. Sahip olduğumuz helal sertifikası ve ürünlerimizin bölge insanının damak tadına uygunluğu, Ortadoğu ülkelerinin Namet ürünlerine olan ilgisini her geçen gün artırıyor. Bu nedenle gelecekte dış ticaret portföyümüzün genişlemesini sürdüreceğini öngörüyoruz.”

Namet adına ödülü alan İhracat Müdürü Nihal Kayar, Dünya standartlarına uygun üretim yapan şirketin, Azerbaycan,

Namet, 2015 yılında elde ettiği 1.225 Milyon TL’lik cirosuyla, Anadolu 500 içerisinde 19’uncu sırada yer aldı.

Pastırmanın 1500 Yıllık Tarih Yolculuğu

Şarküterinin Atası; Pastırma

Ç

iğ olarak tüketildiği gibi, kuru fasulyeden yumurtaya, börekten tosta farklı lezzetlerle günün farklı öğünlerinde sofraların baş tacı, iftarın vazgeçilmezi pastırma, tarihi bin 500 yıldan öncesine uzanan bir Türk lezzeti. Tarihi Orta Asya Hunlarına dek uzanan pastırma, 2. ve 3. yy. tarih ve gezi yazılarına da konu olmuş. Hun ve Oğuz Türklerinin, savaşa giderken yanlarına aldıkları ve uzun süre bozulmadan dayanabilen tuzlanmış etler, 48

Pastırmanın bin 500 yıllık tarihinin başlangıcını oluşturuyor. Çeşitli but ve sırt etlerinden yapılmakla birlikte, en kaliteli pastırmalar, kontrfile ve özellikle antrikot etlerinden üretiliyor. Geleneksel Pastırmada İnovatif Lezzet Gıda sektörünün öncü markası Namet, bu geleneksel lezzeti inovasyonla buluşturuyor. En seçkin dana kontrfile etlerinden, Namet ustalarının maharetiyle üretilen

pastırmanın çemeni, olgunlaşma sürecini tamamladıktan sonra, dilimleme öncesi sıyrılıyor ve ürün çemensiz olarak dilimlenerek paketleniyor. Namet’in damak tadını kullanım kolaylığı ile birleştiren inovatif ürünü Çemeni Sıyrılmış Pastırma’nın, 130 ve 160 gramlık (2x80) paketlerinin yanı sıra, 50 gramlık Namet 7/24 çeşidi de bulunuyor. Çemenli pastırma tüketmek isteyenler Namet Klasik Pastırma ya da Namet Seçme Pastırma’yı tercih ediyor.



haberler

Akdeniz ve Sütçülük Paneli Anfaş Food Product Fuarında Yapıldı

A

ntalya’da düzenlenen “Akdeniz ve Sütçülük Paneli’nde konuşan TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik, sokak sütü kullanımını teşvik eden söylemlerle halkın sağlığıyla oynandığını belirterek, “Kayıt dışı, ama daha da önemlisi sağlıksız bu sütü sağlıklı bulduğumuz sürece bu işleri çözemeyiz. Çiğ süt kalitesi yükselmedikçe, Ayşe teyze gibi binlercesi az kazanmaya mahkum. Üretici ancak kalite artışıyla kazanır” dedi. ASÜD Genel Sekreteri Burhan Sakkaoğlu da, çiğ sütte kalitenin arttırılması için sektörün tüm taraflarına çağrıda bulundu. Gıda ve içecek sektörünü 15-18 Şubat 2017 tarihleri arasında Antalya’da buluşturan Anfaş Food Product, 24. Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı kapsamında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) işbirliğiyle düzenlenen Akdeniz Bölgesi ve Sütçülük Paneli, 16 Şubat’ta yapıldı. Sütün bölgenin kalkınmasındaki öneminin altı çizilen panelin açılışında konuşan ASÜD Genel Sekreteri Burhan Sakkaoğlu, Türkiye’de süt ve ürünlerine ilişkin son verileri paylaştı. TÜİK verilerine göre Türkiye’de üretilen süt miktarının 2015 yılındaki 18.6 milyon tondan geçen yıl 18.4 milyon tona gerilediğini bildiren Sakkaoğlu, buna karşılık süt sanayi işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarının 2015 yılındaki 8.9 milyon tondan, 2016’da 9.2 milyon 50

tona yükseldiğini söyledi. Sakkaoğlu, “TÜİK verileri, çiğ süt üretiminin azaldığı 2016 yılında süt sanayi şirketlerimizin, şartlar ne olursa olsun üretmeye devam ettiğini gösteriyor.” dedi. “Çiğ Süt Kalitesi Artmalı” Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hazırladığı tebliğde, sadece hayvan hastalıklarından ari işletme ve çiftliklerde elde edilen çiğ süt satışının yapılabileceğinin öngörüldüğünü hatırlatan ASÜD Genel Sekreteri Sakkaoğlu, Türkiye’de ari işletme sayısının 633 adet, buralarda üretilen süt miktarının ise sadece 1 milyon 300 bin ton olduğunu kaydetti. Sakkaoğlu, şunları söyledi: “Toplam bakteri sayısı 1 mililitre sütte 100 binin altında, somatik hücrenin de 400 binin altında olduğu sütler sağlıklı sayılıyor. Tebliğde, hayvan hastalıklarından ari çiftlik hayvanların elde edilen ve bu kriterlere uygun sütlerin satılabileceği hükmünün yer almasını önemli buluyoruz. Ancak, bunların dışında kalan 700 bin küçük aile işletmesinde üretilen ve kayıt altında olmayan 9.5 milyon tona yakın sütün de kalitesinin iyileştirilmesi gerekiyor. ASÜD olarak çiğ süt kalitesinin yükseltilmesinde sektörün tüm taraflarını birlikte çalışmaya davet ediyoruz.” Çiğ Süt Kalitesini Belirleyen Unsurlar Panelde, “Çiğ süt kalitesini belirleyen

unsurlar ve alınması gereken tedbirler” başlıklı bir sunum yapan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atila Yetişemiyen, çiğ sütte kalite kriterlerini sıraladı. Çiğ süt kalitesi için en önemli koşulların “sağlıklı inek, özenli yemleme, bakım ve temizlik, sütün soğutulması ve nakli” olduğunu belirten Yetişemiyen, çiğ sütün mikrobiyolojik kriterleri sağlaması gerektiğinin altını çizdi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nden Halil Apaydın ise “Süt ve Süt Ürünleri Mevzuatı ve Üretim Hijyen Esasları” başlıklı sunumunda, gıda güvenliği alanında AB mevzuatına uyum doğrultusunda yaşanan gelişmeleri paylaştı. AB mevzuatı ile uyumlaştırılan mevzuatın çiğ sütün toplam bakteri ve somatik hücre sayıları ile ilgili hükümlerinin 31 Aralık 2017 tarihinde yürürlüğe gireceğini vurgulayan Apaydın, ülkemizde halen mevcut 1 milyon 250 bin 947 süt işletmesinden 689 bin 692 adedinin (%58), 1-5 baş arası hayvan bulunan aile işletmeleri olduğunu bildirdi. Apaydın, Akdeniz Bölgesi’ndeki 6 milyon 122 bin 721 baş hayvanın 2 milyon 797 bin 68’inin halen sağıldığını, üretilen süt miktarının ise 1 milyon 775 bin 331 ton olduğunu açıkladı. Türkiye’de üretilen sütün %9,6’sının üretildiği Akdeniz Bölgesi’nde, onaylı 263 adet süt işleme tesisi, 861 adet de süt toplama merkezi bulunuyor.


haberler Menlik: “Halkın Sağlığıyla Oynanıyor” Akdeniz Bölgesi ve Sütçülük Paneli’nde Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde “Bölgesel kalkınmada süt ve süt ürünleri üretiminin payı nasıl artırılır?” başlıklı oturum da gerçekleştirildi. Oturumun konuşmacılarından Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, “Türk Gıda Sanayi, Ar-Ge ve İnovasyon” konusundaki görüşlerini katılımcılarla paylaştı. Medyada yer bulan sokak sütü kullanımını teşvik eden söylemlerle halkın sağlığıyla oynandığını dile getiren Menlik, şunları kaydetti: “Bu kayıt dışı, ama daha önemlisi sağlıksız dolaşan bir süt. Doğal adı altında, çiftlik sütü adı altında size plastik kaplarda getirilen sütü daha sağlıklı bulduğunuz sürece bu işleri çözemeyiz. Mesele tüketicidedir. Hızla açık süte, ambalajsız ürüne bir kayış var. Bu tehlikeli bir gidişat. Ambalaja girmeyen tüm gıdalar, tüketici için sağlık açısından risklidir. Süt sanayi tabii ki kalite-

li süt almak isteyecek. Bunun için de kriterlerini koyacaktır.” OECD’nin tarımsal hammaddelerde güçlü tedarik büyümesi öngördüğünü bildiren Menlik, Türkiye’de tarıma yönelik teşvik sisteminin kalite odaklı olmadığı eleştirisi yapıldığını söyledi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın çiğ süt satışı konusundaki düzenlemesine, “Sokak sütü yasaklandı. Ayşe teyze süt satamayacak” şeklinde eleştiriler yöneltildiğini hatırlatan İlknur Menlik, “Sokak sütü zaten yasaktı. Değilse bile yasaklanıyor. Çünkü halkın

sağlığı ile oynanıyor. Ayşe teyze kaliteyi gözetmeden, böyle üretmeye devam ettiği sürece, onun gibi binlercesi daha da az kazanmaya mahkum. Sütün kalitesini yükseltmediğimiz sürece de bir noktaya varamayız” diye konuştu. Oturumda, Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nden Ümit Okudur ve Antalya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Metin Yaraşcı Antalya’da süt üretimi; Ekici Peynir’den Burçin Ekici de, ilden yapılan süt ve süt ürünleri ihracatına ilişkin bilgiler verdi.

USK’nın çiğ sütte referans fiyat artışı

ASÜD: “Üretici de, Sanayici de Aynı Gemide”

U

lusal Süt Konseyi’nin (USK) çiğ süt alımları için tavsiye niteliğindeki referans fiyatta artış kararı almasına, süt sanayicilerinin en büyük sivil toplum kuruluşu Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nden (ASÜD) de değerlendirme geldi. Yapılan açıklamada, “Süt sektörü, üreticisiyle sanayicisiyle bir bütündür. Sektörün önünü açacak ve gelişmesine katkı yapacak her kararın destekçisiyiz” denildi. Üretici, sanayici, kamu ve akademi olmak üzere Süt Sektörünün tüm taraflarını tek çatı altında toplayan Ulusal Süt Konseyi’nin (USK), kuruluş mevzuatı ile üstlendiği görevler arasında, çiğ süt alımları için tavsiye niteliğinde referans fiyat belirleyerek, açıklamak da bulunuyor. Konseyi oluşturan tarafların tamamının temsil edildiği USK Yönetim Kurulu Aralık ayı toplantısında, 1 Ocak-1 Temmuz 2017 tarihleri arasındaki 6 aylık dönemde uygulanması tavsiyesiyle, çiğ sütte referans fiyatı yeniden belirledi. Halen litre başına 1 lira

ği’nden (ASÜD) yapılan açıklamada, süt sektörünün üreticisiyle, sanayicisiyle bir bütün olduğuna vurgu yapıldı. ASÜD’ten yapılan açıklamada “USK’nın üstlendiği misyon toplumun tüm kesimlerine de katkı sağlıyor. Bugün USK sayesinde farklı kesimlerin kendilerince fiyat açıklaması hem üreticiyi hem sanayiciyi spekülasyonlardan kurtarmıştır.” denildi.

15 kuruş olan referans fiyat, yüzde 3,5 yağ oranı ve yüzde 3,1 protein içerikli çiğ süt için 1 lira 21 kuruşa yükseltildi. Böylece ilk kez tavsiye niteliğinde belirlenen referans fiyatta, çiğ süt kalitesi kriter olarak değerlendirmeye alındı. USK’nın kararına ilişkin olarak Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derne-

Açıklamada, “ASÜD olarak kuruluşumuzdan bugüne çalışmalarımızı, üretici ile sanayicinin aynı gemide bulunduğu bilinciyle sürdürüyoruz. Üretici üretmediği takdirde sanayi ham madde temininde sıkıntıya girer, sanayide çarklar dönmediği takdirde üreticinin sütü değerini bulamaz. Dolayısıyla sektörün büyümesine, gelişmesine katkı yapacak her türlü kararın arkasındayız” ifadelerine yer verildi. ASÜD açıklamasında, USK’nın görev alanına giren çiğ sütte tavsiye niteliğinde referans fiyat belirlenmesinde, süt kalitesinin bir kriter olarak değerlendirmeye alınmasının önemli olduğunun da altı çizildi. 51




haberler

Foteg İstanbul 2017 Fuarı, 16 Mart’ta Kapılarını Gıda Sektörüne Açıyor HKF Fuarcılık AŞ işbirliği ile 16 Mart Perşembe Günü ,Fuarın açılışını takiben “Gıda Güvenliği ve Gıda İşleme Teknolojileri” başlıklı bir panel düzenlenecek. Bolu İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü İsmail Taş’ın da hazır bulunacağı panel saat 15:00-17:00 arasında Hall 1 Mars Salonu’nda bilimsel bir toplantı düzenlenecek. “Kırmızı Et ve Tavuk Sektöründe Maliyet Avantajı Sağlayan Çözümler”

1

3. Foteg İstanbul Gıda İşleme Teknolojileri Uluslararası ihtisas Fuarı 16 Mart’ta kapılarını açıyor. HKF Fuarcılık organizasyonuyla İstanbul (CNR) Fuar Merkezi’nin 1. ve 3. salonlarında düzenlenecek fuar, 19 Mart tarihine kadar açık kalacak. 2 yılda bir düzenlenen sektörün en saygın ve iş potansiyeli en yüksek fuarı Foteg Istanbul 2017 ,bu yılda gıda işleme teknolojileri, gıda ambalajlama, gıda katkı maddeleri , unlu mamul teknolojileri ve gıda güvenliği ve hijyeni sektörüne ait en yeni ürün ve teknolojilerini sergileyecek yerli ve yabancı 400’dan fazla markayı ve gıda sektörünün en etkin alıcılarını, 2 holden oluşan 12.000 m2 fuar alan üzerinde bir araya getiriyor. Özel Alım Heyeti Programı ile 15 Ülkeden Satın Alma Heyetleri HKF Fuarcılık misafiri olarak Türkiye dışından davet edilen gıda endüstrisinin en önemli alıcı firmalarını barındıran Özel Alım heyeti Foteg Istanbul fuarını ziyaret edecek. Özel Alım Heyeti’nde bu yıl Azer54

Compass Danışmanlık ve Mühendislik Ticaret A.Ş. tarafından fuarın 17 Mart 2017 Cuma günü, CNR Expo Hall 1 Mars Salonu’nda bilimsel bir toplantı düzenlenecek. Moderatörlüğünü Compass Danışmanlık ve Mühendislik Firma Sahibi Bahri Yağımlı’nın yapacağı “Kırmızı Et ve Tavuk Sektöründe Maliyet Avantajı Sağlayan Çözümler” başlıklı 3 oturumdan oluşan toplantının konuşmacıları, Compass Danışmanlık ve Mühendislik Ticaret Firma Sahibi Axel Hinz, Proses Analiz Birim Müdürü Thorsten Niermeyer ve Satış Direktörü E. Martin Tuider olacak. baycan, Kazakistan, Özbekistan Tacikistan, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak, Filistin, Ürdün, Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Güney Afrika, Ukrayna, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Kuveyt, Mısır, Rusya, Lübnan, Yunanistan, Bulgaristan’dan gelen alıcılar yer alıyor. Programının amacı uluslararası önemli alıcılarla katılımcı firmaları özel toplantılarla bir araya getirmek ve yeni iş bağlantıları kurmalarını desteklemek. Fuar Çatısında Düzenlenecek Bilimsel Aktiviteler Gıda Sektöre Işık Tutacak Sektörün en verimli, en kapsamlı ve iş hacmi en yüksek Gıda Teknolojileri Grup Fuarı olan Foteg İstanbul, gıda işleme ve ambalaj teknolojilerine yönelik, Türkiye’nin gerçek uluslararası ihtisas fuarı olarak 2017 yılında, nitelikli etkinlikleriyle de göz dolduracak. “Gıda Güvenliği ve Gıda İşleme Teknolojileri” Bolu İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve Foteg İstanbul Organizatörü

“Türkiye’de ve Dünyada Ambalaj Trendleri ve Gıda Otomasyon Sistemleri” Multivac firması tarafından fuarın 18 Mart 2017 Cumartesi günü, CNR Expo Hall 1 Mars Salonu’nda bilimsel bir toplantı daha düzenlenecek. Moderatörlüğünü Multivac Genel Müdürü Ali Suat Öz’ün yapacağı “Türkiye’de ve Dünyada Ambalaj Trendleri ve Otomasyon Sistemleri” başlıklı toplantının konuşmacıları ise; Multivac Bölgeler Satış Müdürü Ersin Kılıç ve Multivac Kilit Müşteri Yöneticisi Pınar Çevik olacak. Online Davetiye ile Vakit Kaybetmeden Fuarı Ziyaret Edin Profesyonel ziyaretçiler kartvizitlerini göstererek ücretsiz girebileceği fuara önceden kayıt yaptırarak ziyaretçi yaka kartınızı kapıdan vakit kaybetmeden teslim alabiliyorsunuz. Bunun için tek yapmanız gereken fuar web sitesi (www.fotegistanbul.com) üzerindeki online davetiye formundaki gerekli bilgileri doldurarak bize göndermek.



haberler Ekici’den Yeni Yılın İlk Ürünü

Geleneksel Sofralara İtalyan Yorumu Ricotta

P

eynir uzmanı Ekici, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek ürettiği yeni peyniri, İtalyan mucizesi Ricotta’yı tüketicilerin beğenisine sunuyor. Sürülebilir, yumuşak kıvamının yanı sıra yüksek kalsiyum ve protein oranıyla kahvaltı sofralarını zenginleştirecek olan Ekici Ricotta Peynir, makarnadan tatlıya, salatalardan atıştırmalıklara kadar her öğünün sağlıklı ve lezzetli tamamlayıcısı olarak ön plana çıkacak. Uzman diyetisyen Selahattin Dönmez’in de önerdiği, yağ ve tuz değeri oldukça düşük olan Ekici Ricotta Peynir, 180 gramlık pratik kasesinde sadece 2.95 TL’lik satış fiyatı ile tüketicilerle buluşuyor Yeni ürünü Ricotta’yı tüketicileri ile buluşturan Ekici, peynir ailesini zenginleştirmeye devam ediyor. Taze süt kullanılarak üretilen ve İtalyan tipi lor olarak da bilinen Ekici Ricotta Peynir, lezzeti ve dağılmayan, sürülebilir kıvamıyla günün her öğününde peynir severlerin favorisi olacak. Ekici peynir ailesinin yeni üyesi Ricotta, tek başına tüketilebileceği gibi kekten tatlıya, makarnadan pizzaya kadar birçok lez-

Yağ ve tuz değeri düşük olmasıyla benzerlerinden ayrılan Ekici Ricotta Peynir, yüksek kalsiyum oranı ile günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 38’ini karşılıyor. Yüzde 9,5 protein oranıyla sporcular için de önemli protein kaynağı olan Ekici Ricotta Peynir hakkında uzman diyetisyen Selahattin Dönmez şunları söyledi: “Kalori ve yağ oranı diğer peynir çeşitlerine göre düşük; protein ve kalsiyum bakımından eşsiz bir lezzet olan Ricotta, sağlıklı yaşam ve kasların dinç olması açısından süper bir peynir seçeneği olarak karşımıza çıkıyor.”

zeti tamamlayacak. Sağlıklı beslenenlerin salatalarında sos olarak kullanabileceği Ricotta, ekmeğin üzerine sürülerek keyifli bir atıştırmalık olarak peynir severlerin tercihi olacak. Ekici Ricotta Peynir ara öğünlerde doyurucu ve hafif bir seçenek olarak da tüketilebilecek.

Selahattin Dönmez; A, B2, B12 vitaminleri, fosfor ve çinko mineralleri açısından da zengin olan Ricotta peynirin yumuşak kıvamlı bir süt ürünü olduğunu ifade ederken; spor yapanlar için omletlere, kepekli dürümlere ve salatalara eklenebilecek kaliteli yüksek protein kaynağı olduğunu ifade etti. Dönmez, “Ekici Ricotta peyniri kahvaltılarda, ara öğünde, integral makarnalarda ve sebzelerle karıştırarak fırında graten gibi birçok farklı alternatiflerle rahatlıkla tüketebilirsiniz” dedi.

Balparmak’tan Bir İlk Daha:

Balınızda Hangi Çiçeklerin Özü Olduğunu, Priospot Uygulamasıyla, Hemen Öğrenebileceksiniz

B

alparmak, Priospot uygulamasını bir adım öteye taşıdı: Artık yediğiniz balın analiz raporuna cep telefonunuz ya da bilgisayarınızdan ulaşmanın yanı sıra, içinde hangi bitki ve çiçeklerin özü olduğunu da öğrenebileceksiniz. Dünyada bir gıda maddesinde ilk kez Priospot sistemini kullanan ve bu sistem sayesinde satın alınan balın analiz raporuna ulaşma olanağı sunan Balparmak, bu uygulamaya, “Çiçek / Bitki Kaynağı” bölümünü de ekledi.

56

Ballarını uluslararası akreditasyon belgelerine sahip laboratuvarında 92 parametrede analiz eden Balparmak’ın hayata geçirdiği, balın bitkisel kaynağını gösteren bu yeni hizmet (Bal Polen Analizi uygulaması) sayesinde, ambalajlarda yer alan kare kodu (QR kod) akıllı telefonlarına okutan tüketiciler satın aldıkları balın analiz raporunun yanı sıra, artık o kavanozdaki balın hangi çiçek ve bitkilerin özlerini içerdiğini de görebiliyor. Dahası, o bitki ve çiçeklerin haklarında kısa bir bilgiye ve görsellerine de ulaşabiliyorlar.





haberler

Kalite, Hizmet, Güven: Türkay Plastik

T

ürkay Plastik 1968 yılından beri makine ve plastik sektöründe Türkiye’de her zaman ilkleri gerçekleştirerek, ürün ve hizmet kalitesinden ödün vermeden faaliyetini sürdürüyor. Türkay Plastik, 10.000 metrekare kapalı 32.000 metrekare açık alanı bulunan tesisinde bayilerine daha iyiyi sunabilmek için yeni ürünler üretmeye devam ediyor. Tamamını kendi öz sermayesi ile kuran ve devam ettiren Türkay Plastik, teknoloji alanında da en iyi olmak için büyük yatırımlar yaparak bayilerine her zaman taahhüt ettiği şartlarda kaliteli ürünü üretip teslim etmeyi temel ilke edinmiştir. Türkay Plastik, ürün kalitesi ve hizmetiyle Türk endüstrisinin plastikteki güvence simgesidir. Türkay Plastik, teknik mühendislik plastikleri, endüstriyel mutfak servis ve hazırlık ekipmanları alanında faaliyet gösteriyor.

60

Ürün grupları arasında, teknik plastikler, zincir alt yatakları ve gergileri, profiller, makine parçaları, endüstriyel mutfak polietilen kesim levhaları, endüstriyel mutfak polietilen çalışma tezgahları, endüstriyel mutfak polietilen servis ve hazırlık ekipmanları bulunuyor. Ayrıca firma, yeni ürünü tek levhada 2 farklı kullanım özellikli polietilen kesim levhasını piyasaya sürmüş bulunuyor.

Türkay Plastiğin özel katman teknolojisine sahip güçlendirilmiş kaynak formülasyonu sayesinde katmanlar birbirine sıkı sıkıya yapışıyor. Bu yapışma özelliği levhaya sağlam bir yapı kazandırıyor. Özel katman teknolojisiyle levhada sehim yapma problemi asgariye indiriliyor. 3 renk levhanın üretimi sayesinde tek levhanın 2 tarafında farklı ürün kesimi yapılabiliniyor. Bu kullanım şekli çalışmada pratiklik sağlıyor.



haberler Muratbey 2017’de Yüzde 10 Büyüyecek

Muratbey ABD’lilerin Sofralarını da Lezzetlendirecek

M

uratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, bu yıl başladıkları yatırımları 2017’de tamamlayacaklarını belirterek, “Yeni yılda tüketiciye sunacakları yenilikçi peynirler ile sektör de ezber bozmaya devam edeceklerini, ABD’deki sofraları da Türk peyniri ile lezzetlendireceklerini söyledi” Lezzetli ve keyifli peynirleriyle, peyniri günün her saatinde yenilebilen sağlıklı bir atıştırmalığa çeviren Türkiye’nin yenilikçi peynir markası Muratbey, 2017 yılında büyümeye devam edecek. 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşanan kısa durgunluğa rağmen şirket olarak büyüme hedeflerini değiştirmediklerini kaydeden Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, yeni yılda yeniliklerle yola devam edeceklerini, sağlıklı peynirleriyle ABD’lilerin de sofralarını lezzetlendireceklerini belirtti. Erol “2016 yılında başladığımız yatırımları 2017’de de tamamlamayı hedefliyoruz. Verimliliği arttırmak ve kaliteyi korumak amaçlı otomasyon yatırımlarımız devam ediyor. Ayrıca üretim ağımızı genişletmek üzere 4 bin metrekare yeni bir yer satın aldık. Bu da 8 bin metrekare daha kapalı alan kurmak üzere yatırım anlamına geli-

zarı olan yakın coğrafyamızdaki problemlere rağmen işimize odaklandık ve ihracat hedeflerimizden de taviz vermedik.” Yeni Yılda Yeni Peynirler Ürün portföylerine 2017 yılında da yenilerini katacaklarının altını çizen Erol, şunları kaydetti: “Üretim ve teknoloji alanında Ar-Ge çalışmalarımız her zaman devam ediyor. Günümüz insanının yaşam şekillerine uygun olarak hızlı ve ayakta tüketime hizmet eden, sağlıklı yenilikçi peynirler üretmeye devam edeceğiz. Yine çocukların severek tüketecekleri içine zekâ katılmış farklı ürünlerimizle tüketiciyi buluşturacağız.”

yor. Bir Turquality programı üyesi olmanın da verdiği güçle yurtdışında da büyümek üzere pazarlama yatırımlarına devam ediyoruz.” dedi. ABD Pazarına Yöneleceğiz Lezzetli ve yenilikçi peynirlerinin 60’a yakın ülkede tescillendiğini ve üretilen peynirlerin %13’ünü ihraç ettiklerini de kaydeden Erol, “ABD’deki gıda fuarlarına katıldık, oradan güzel dönüşler aldık, peynirlerimiz çok beğenildi ve bizleri de şaşırtan büyük talepler geldi. 2017’nin ilk haftalarından başlayarak ABD’ye ürünlerimizi ihraç edeceğiz. Burgu, Sürmeli, Topi başta olmak üzere, tel peynir gibi Türkiye’de çok sevilen yenilikçi ürünlerimizi ABD’ye göndereceğiz. Qudal Kalitede 1 Numara belgesi ile ödüllendirilen peynirlerimiz ABD’lilerin de sofralarını lezzetlendirecek” dedi. Yaşanan Olumsuzluklar Yatırımlarımızı Engellemedi 2016 yılının küresel belirsizlikleri ve yurtiçinde yaşanan darbe girişiminden her firma gibi etkilendiklerini de belirten Erol, devam etti: “Fakat güçlü Türkiye’nin geleceğine inanarak tüm azmimizle yatırım ve çalışmalarımıza devam ediyoruz. Türkiye’nin ilk 500 listesindeki sanayi şirketlerinden biriyiz. Peynirin piriyiz, ustasıyız. İşimize daha da odaklanarak peynirciliğin nasıl yapılması gerektiğini Türkiye ve dünyaya öğretiyoruz. Türkiye’nin ağırlıklı ihracat pa-

62

Peynir sektörünü de değerlendiren Necmi Erol, sektörü yönlendiren üç ana unsurun perakendeci, sanayici ve hammadde üreticileri olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “Sektörde sanayici, köylü, perakendeci gibi aktörler bazı ekonomik sorunlar yaşıyor. Bu sorunlara devlet çözüm arıyor. Başta Tarım Bakanlığı olmak üzere, özel sektördeki paydaşlarla çeşitli toplantılar yapılarak sorunlar masaya yatırılıyor. Eylül ayında gerçekleştirilen TÜSİAD’ın Verimlilik ve Gıda Enflasyonu Konferansı’nda da bu konular geniş şekilde ele alındı. Devletimizin özel sektör ile iş birliği yaparak, uygulayacağı destekleyici politikalarla sorunları çözeceğine inanıyoruz. Sektöre devlet desteği gerekli. Devlet desteğinin ham madde üzerinden yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Verimliliğin artışı halkın ürünlere kolaylıkla erişimini sağlayacak, bu da pazardaki talebi büyüterek ekonomimizi olumlu etkileyecektir.” Peynir Alışkanlığı Değişti Ulusal Süt Konseyi verilerine göre Türkiye’de kişi başı peynir tüketiminin 16,5 kg. olduğunu hatırlatan Erol, “Peynir tüketimimiz birçok ülkeye göre az. Çünkü evlerde kahvaltı alışkanlığı azalıyor. Kentleşme ve hızlı yeme alışkanlıkları yaygınlaştı. Geçmişte peynir, Türk toplumunun kahvaltısındaydı ama artık geleneksel kahvaltı alışkanlığı sadece hafta sonları yapılabiliyor. Bu nedenle günün her saati yenilebilen yenilikçi peynirlerimiz ilgi görüyor ve tüketimi arttırıyor.” dedi.



haberler

Assan Gıda, Dubai Gulfood Fuarı’nda Ürünlerini Tanıttı

A

ssan Gıda, Kingtom salça, ketçap, mayonez ürünleri ile Colorado sos grubu ürünlerini, dünyanın en önemli gıda fuarından olan Dubai Gulfood’da tanıttı.

Türkiye’nin en büyük ketçap ve sos ihracatçısı Assan Gıda, dünyanın en önemli gıda ve içecek sanayi etkinlikleri içerisinde yer alan Gulfood Fuarı’nda ürünlerini tanıttı. Dubai’de 26 Şubat-2 Mart tarihleri arasında düzenlenen fuara, İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçılar Birliği’nin iş birliği ile katılan Assan Gıda, içecek, gıda ve lüks gıda ürünleri, catering, mağaza dizaynı gibi birçok farklı alandan firma temsilcileriyle bir araya geldi. 110’dan fazla ülkenin katıldığı Dubai Gulfood Fuarı’nda Kingtom salça, ketçap, mayonez ürünleri ve Colorado sos grubu ürünlerini tanıtan ve potansiyel müşterileri ile buluşan Assan Gıda, yeni iş bağlantıları

için görüşmeler yapma imkanı da buldu. Ürünlerini 4 Kıtada, 30’dan Fazla Ülkeye İhraç Ediyor

Türkiye’nin en büyük ketçap ve sos ihracatçısı olan Assan Gıda, 4 kıtada 30’dan fazla ülkeye ihracat yapıyor. Orta Doğu, Kafkaslar ve Afrika’da birçok ülke için salça, Avrupa’da özellikle büyük zincir marketler için ketçap ve sos ürünleri üretiyor. Ayrıca dünyanın birçok ülkesindeki çok uluslu şirketlere hammadde olarak salça, biber salçası ve biber suyu veriyor. Bugün 50 milyon doların üzerinde yatırım değerine sahip olan Assan Gıda, Susurluk ve Ege Serbest Bölge’de 2 tesiste faaliyet gösteriyor. Assan Gıda’nın Susurluk fabrikası Türkiye’de tek bir yerde en yüksek domates işleme kapasitesine sahip tesistir. Tesis günde 4 bin 500 ton taze domates işleyebilmektedir. Günde 1,5 milyon ürün üretebilen Assan Gıda, üstün kaliteli domates salçası, ketçap, domates sosları, mayo-

nez ve diğer çeşitli soslar olmak üzere 300 civarında ürün üretiyor. Assan Gıda, tesislerini modernleştirmek üzere 6 milyon Euro’luk yeni yatırımını ise 2017 yılında tamamlamayı planlıyor.

Dünya Kalite Ödülü 4. Kez Beypazarı Maden Suyu’nun

B

aşarısını, sektörde liderliği ve aldığı ödüllerle kanıtlayan Beypazarı Maden Suyu 4. Kez Dünya Kalite Ödülünün sahibi oldu. LobinWorld tarafından gerçekleştirilen kalite bilincini geliştirmek ve markalar için geleceğin habercisi olan AR-GE’nin önemini vurgulamak amacıyla düzenlenen Dünya Kalite Zirvesi, her yıl dünyanın çeşitli ülkelerinden inovasyona yönelik başarıları ilke edinen kurum ve kuruluşları bir araya getiriyor. Sektörlerinde başarıyı yakalamış firmaları dünya pazarlarında pazar payını arttırabilmek, kalite ve inovasyon konusunda deneyimlerini paylaşmak için buluşturan etkinlik bu sene St.Petersburg’da gerçekleşti. Rusya ile gelişen ilişkiler sonrasında hedeflenen 100 milyar dolarlık iş anlaşmasına destek vermek amacıyla St.Petersburg’da düzenlenen 5. Dünya Kalite Konferansı’nda, devlet ve özel sektör temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları 64

temsilcileri ve bürokrasinin önde gelen isimleri yaptıkları konuşmalar ile imalat ve hizmet sektörünün geleceğine yönelik önemli mesajlar verdi. “Uluslararası Üretim Standartları ve Kalite Arayışları” oturumunda markasının başarısının sebeplerini anlatan Beypazarı Maden Suları Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Ercan gerçekleştirdiği sunum sonrasında “2016 Dünya Kalite Ödülü”ne layık görüldü. “Bu Ödül Sektörde En İyinin Neden Biz Olduğunu Gösteriyor”

Niyazi Ercan birikimlerini paylaştığı zirve sonrası yaptığı açıklamada; “Ödüller bizim için bir yol gösterici. 60. Yılımıza girdiğimiz bu zamanda, 4. kez aldığımız Dünya Kalite Ödülü bize doğru yolda olduğumuzu ve sektörde en iyinin neden biz olduğunu gösteriyor” dedi. Maden Suyu yönünden zengin kaynaklara sahip olan ülkemizin elinde bulundurduğu kaynağın değerini bildiklerini ve bu nedenle başarılı olduklarının altını çizen Ercan; “Maden suyu işine verdiğimiz emek, ayırdığımız ve harcadığımız bütçeden daha büyük. Firmamız saatte 300 bin adet şişe dolum kapasitesine sahip bulunuyor. Bu da şu demek saatte 300 bin kişi bizi tercih ediyor demektir. Beypazarı Maden Suyu’nu 18 ülkeye ihraç ediyoruz. Türkiye Maden Suyu kaynakları bakımından zengin bir ülke olarak en çok ihracat gerçekleştiren ülkelerin başında geliyor” açıklamasında bulundu.



haberler

TGDF Başkanı Kopuz: “Bilinçli Tüketici, Güvenli Gıda Tüketimi Demek” ilgili beyanları düzenliyor. Yönetmelikler, gıda işletmecilerinin sorumluluklarını yeniden tanımlarken, toplu tüketim yerleri için kurallar getiriyor, tüketicilere de güvenilir ve sağlıklı gıdaya ulaşma konusunda yeni imkanlar sunuyor. Gıda Etiketleme ve Bilgilendirme Yönetmeliği hükümlerine uyum için gıda işletmecilerine 3 yıllık bir geçiş süresi tanınıyor. TGDF’den Tam Destek! Gıda Etiketleme ile Beslenme ve Sağlık Beyanları konusundaki yeni yönetmeliklere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, gıda etiketlerindeki bilgilendirmeler ile beslenme ve sağlık beyanlarının tüketici sağlığı açısından önemine dikkat çekti.

T

ürkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, gıda etiketleme ile beslenme ve sağlık beyanları konusundaki çalışmalara aktif olarak katıldıklarını ve Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeleri desteklediklerini söyledi. Kopuz, “Atalarımız ne güzel söylemiş; ‘Bilinmedik aş, ya karın ağrıtır ya baş’. İnsanımız ne yediğini, içtiğini bilmeli, bunun için de gıda etiketlerini dikkatle incelemelidir. Unutmayalım ki, güvenli gıda tüketmenin yolu, bilinçli tüketici olmaktan geçiyor” dedi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıdaların güvenli tüketimi konusunda büyük önem taşıyan gıda etiketleri konusundaki mevzuatı yeniden düzenledi. Bu kapsamda Gıda Etiketleme Yönetmeliği ikiye ayrılarak, Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği ile Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği 26 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Gıda Etiketlemesi ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği, tüketicilerin gıdalar hakkında bilgilendirilmesi amacıyla gıda etiketlerine ilişkin yeni kurallar getirirken, Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği, son tüketiciye arz edilen gıdaların etiketlerinde yer alabilecek, beslenme ve sağlıkla 66

Güvenli gıda tüketiminin ancak ne yediğini, içtiğini bilen, bunun için gıda etiketlerini okuyan bilinçli tüketiciler sayesinde mümkün olacağının altını çizen Kopuz, şunları söyledi: “TGDF olarak yıllardır insanımızın sağlığının korunması için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın denetimine tabi olarak, onaylı ve kayıtlı işletmeler tarafın-

dan üretilen; ambalajlı, kaliteli gıdaların tüketilmesini öneriyoruz. Ambalajların üzerinde bulunan etiketler, en başta raflarda satışa sunulan gıdaların Bakanlıktan onaylı ve kayıtlı işletmeler tarafından üretildiğini gösterir. Bu bize o gıdanın, ulusal ve ulusal standartlarda, hijyen kuralları gözetilerek, Bakanlığın her türlü denetimine açık olarak üretildiğini gösterir. Diğer yandan bugün tüketiciler, giderek yükselen sağlıklı beslenme trendinin etkisiyle artık gıdaların içeriğini bilmek, ihtiyaçlarına uygun gıdaları tüketmek istiyorlar. Bu çok doğru ve yerinde bir hassasiyettir. İşte gıda etiketleri ne yediğini, içtiğini bilmek isteyen tüketiciler için en iyi kılavuzdur. Gıda alışverişimizi yaparken biraz zaman ayırıp, gıda ambalajlarındaki etiketleri okumayı bir alışkanlık haline getirmeliyiz. Böylece o gıdanın hangi işletmede üretildiğini, içeriğindeki besin öğelerini, tükettiğimizde alacağımız enerjiyi öğrenir, son tüketim tarihini kontrol edebiliriz. Atalarımızın dediği gibi, ‘Bilinmedik aş, ya karın ağrıtır ya baş’. Sağlığımızı ancak kim tarafından, nerede, hangi standartlarda üretildiğini, içeriğinde neler olduğunu bildiğimiz gıdaları tüketirsek koruyabiliriz. Bunun yolu da gıda etiketlerini okumaktan geçiyor.”


haberler TGDF Tüketici Bilincinin Artması İçin Çalışıyor 26 üye dernekleri ile güvenli gıda tüketimi için tüketici bilincinin artmaya yönelik çalışmalara aktif olarak destek verdiklerini vurgulayan TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın gıda etiketleme ile beslenme ve sağlık beyanları konusundaki son mevzuat düzenlemelerine de, daha hazırlık aşamasında aktif olarak katılarak destek verdik. Bu düzenlemeler yerinde ve doğrudur. Ancak mevzuat düzenlemesi yapmak her şeyi çözmüyor. Tüketicilerimiz de kendi sağlıkları için ambalajlı gıdaları tüketmeye özen göstermeli, gıda etiketlerini okumayı bir alışkanlık haline getirmelidir. Düzenlemeler, ancak bu sayede istenen faydayı sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı. Yönetmelikler Yeni Ne Getiriyor? Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği ile gıda zinciri içinde yer alan bütün gıda işletmecilerinin sorumlulukları belirleniyor. Gıda zincirinin tüm

aşamalarında yer alan gıda işletmecileri (üretici, ambalajlayıcı, perakendeci, toplu tüketim yeri, ithalatçı vb.) yürüttükleri faaliyetlerin gerektirdiği ölçüde tüketiciyi bilgilendirmekten sorumlu olacak. Gıdaların Etiketinde Enerji ve Besin Öğelerinin Miktarı Yer Alacak Mevcut durumda isteğe bağlı olarak veya gıdanın belirli koşulları sağlaması durumunda yapılan beslenme yönünden etiketleme, yeni düzenleme ile hazır ambalajlı bütün gıda etiketlerinde zorunlu hale getiriliyor. Hazır ambalajlı gıdaların etiketlerinde gıdanın 100 g veya 100 ml’sinde bulunan enerji ile besin öğesi (yağ, doymuş yağ, karbonhidrat, şeker, protein, tuz) miktarlarının yer alması zorunlu oluyor. Toplu Tüketim Yerlerinde Yeni Uygulamalar Restoran, kafe, yemekhane gibi toplu tüketim yerlerinde tüketicilere arz edilen gıdanın adı ve alerjen bileşenlerin belirtilmesi zorunlu hale geliyor. Ayrıca gıdanın

bileşiminde etil alkol ve/veya domuzdan elde edilen madde bulunması durumunda da aynı şekilde tüketiciler bilgilendirilecek. Bu bilgiler tüketicilerin kolayca görebileceği şekilde menüler, yazı tahtaları, broşür ve benzeri araçlar vasıtasıyla son tüketiciye sunulacak. Beslenme ve Sağlık Beyanlarına Özel Yeni Bir Yönetmelik! Daha önce uygulamada olan gıda ve içeceklerdeki besin öğeleri ile ilgili, “trans yağ içermez”, “tuzu azaltılmış”, “lif kaynağı” gibi beslenme beyanları ile Avrupa Birliği’nde onaylanmış yeni sağlık beyanlarının 203’ü ülkemize uyumlaştırılarak tek bir çatı altında düzenleniyor. Böylece gıdalarda ve içeceklerde yer alan vitamin, lif gibi pek çok besin ögesinden beklenen faydalardan da tüketicilerimiz haberdar olabilecek. Avrupa Birliği mevzuatı ile uyumlu şekilde hazırlanan yönetmeliklere uyulmaması halinde ise işletmeleri ciddi yaptırımlar bekliyor.

Egeplasder’de Erol PAKSU Yeniden Başkan

P

lastik sanayi sektörünün en büyük sivil toplum kuruluşlarından olan Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği’nin haftasonu gerçekleşen olağan genel kurulunda mevcut başkan Erol Paksu, oybirliğiyle yeniden başkan seçildi. EBSO Plastik Meslek Komitesi Üyeleri tarafından 2001 yılında sektör mensuplarını bir çatı altında toplamak, mesleki konularda bilgi alışverişinde bulunmak, plastik sektörüyle ilgili ekonomik kültürel ve sosyal konularda fikir üretmek amacıyla kurulan Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği (EGEPLASDER) genel kurulunu dernek merkezinde gerçekleştirdi. Derneğin kuruluşundan bu yana başkanlık görevini yürüten Erol Paksu, dernek üyelerinin yoğun isteği ve desteğiyle yeniden başkanlığa seçildi. 16 yıldır derneğin başkanlığını yüreten Paksu, bu dönemin kendisi için artık son olduğunu belirterek, “Aslında ben bu genel kurulda görevi genç arkadaşlarımıza devretmek istiyordum. Ancak ekonomik durumlardan dolayı bir dönem daha devam etmeye karar verdim. Belki bu dönemi tamamlamadan ayrılırım. Ama şimdilik en az 1 ya da 1.5 yıllığına görevimin başında-

yım. Benimle birlikte aynı hassasiyeti ve fedakarlığı gösteren, bundan önce ve bu dönem yönetim kurulunda görev alan tüm arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim” dedi. EGEPLASDER’in hem sektörel sorunlara çözümler getirdiğini hem de üyelerinin birbiriyle ticari ilişkiler kurmasını sağladığını hatırlatan Paksu, “Kurucu üyemiz ve onursal başkanımız Sayın Salih Esen’in de desteğiyle kuruduğumuz derneğimiz sektöredeki firmaların birbirlerini tanımalarını ve ticari ilişkiler kurmalarını da sağladı. EGEPLADER’den önce kimse kimseyi tanımıyordu. Biz büyük bir aile olduğumuzu

gösterdik” diye konuştu. Derneğin, Menemen Plastik İhtisas Sanayi Bölgesi’nin kuruluşunda da önemli bir rol üstlendiğini dile getiren Paksu, sözlerini şöyle sürdürdü; “MPİOSB, Başkanımız Salih Esen’in gayretli çalışmaları ve tecrübeleriyle önemli bir aşama kaydetti. EGEPLASDER olarak en başından beri bu sürecin içerisindeyiz. Gerek üyelerimizi teşvik ederek gerekse yönetimi oluşturan firmalar olarak bölgeye yatırım yaparak destek olduk. Önceleri çekimser duran birçok firma bugün bölgeden yer alabilmek için birbiriyle yarışıyor. 2018 yılında bütün fabrikalarımızın çalışır hale geleceğini düşünüyorum.” 67


haberler

Helvacı Seyidoğlu 10 Milyon TL. Yatırımla Yeni Fabrika Kuruyor

H

elva Reçel sektörünün öncü firması Seyidoğlu Gıda, 10 milyon TL yatımla İstanbul Hadımköy Organize Sanayi Bölgesinde yeni bir üretim tesisinin inşaatına başlayacak. İhracattaki payını artırmak ve yeni ürün çeşitleri için ek kapasiteye ihtiyaç duyan Seyidoğlu Helva Reçel, bu yatırımla birlikte 150 kişiye daha istihdam sağlayacak.

Helva reçel başta olmak üzere 350 ürün çeşidiyle sektörün öncü firmalarından Seyidoğlu Gıda, 2017 yılı için 10 milyon TL yatırım bütçesi ayırdı. Nisan ayı itibariyle Hadımköy Organize Sanayi Bölgesinde yeni bir tesis inşaatına başlayacaklarını anlatan Genel Müdür Mehmet Göksu, “Firma olarak her yıl ortalama yüzde 20 seviyesinde istikrarlı bir büyüme oranına sahi68

biz. 30 ülkeye ihracat ve yıllık 20 bin tona yakın üretim yapıyoruz. Şu anda var olan 8 bin metrekarelik kapalı alan kapasitemiz bize yeterli gelmemeye başladı. Yeni ürün çeşitlerine alan açmak ve gıda sektöründe farklı yatırımlar için 7 bin metrekare kapalı alana sahip yeni bir tesis kurmaya karar verdik. Plan ve projesi hazır olan bu yatırım için nisan ayında temel atacağız. Aynı zamanda 150 yeni istihdam sağlayarak çalışan sayımızı da 750 kişiye çıkaracağız. Bu yatırımla birlikte yıllık 35 bin ton üretim ve 17 bin metrekare toplam üretim alanına ulaşacağız. 2016 yılında 110 milyon TL olan ciromuzu da yılsonunda 120 milyon TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuştu. Yeni Fabrikada Pekmez ve Pasta Üretimi Yapacak Seyidoğlu Gıda olarak helva reçelin dışında tahin, pekmez, sütlü ve şerbetli tatlılar, unlu mamuller, pasta çeşitleri gibi 350 ürün çeşidine sahip olduklarını ifade eden Genel Müdür Mehmet Göksu, “ Firma olarak ilk yola çıkışımız helva ve reçel ile oldu. Uzun yıllara dayanan kaliteli meyve tedarik zincirimizi kullanarak farklı alanlarda yatırımlara devam ediyoruz. Son yıllarda pekmeze karşı büyük ilgi var. Şuanda 4 olan pekmez çeşidimizi 10’a çıkaracağız. Daha önce üretilmemiş pekmezleri tüketiciye sunacağız. Yeni tesisimizde son teknolojiye sahip robotlarla pekmez, pasta ve yeni tatlı çeşitlerimizin üretimini yapacağız. Geleneksel Osmanlı lezzetlerini yeni nesle

sevdirmek için ‘Faydalı Tatlı’ sloganıyla yoğun bir reklam ve tanıtım kampanyası sürdürüyoruz. Sektörde büyük bir adım atarak früktoz ve glikoz şurubu içermeyen ürünler üretiyoruz” ifadelerini kullandı.

Mağazalaşmada Sultanbacı Markası Kullanılacak Üretimin dışında mağaza yatırımlarına da devam edeceklerinin altını çizen Göksu, “Şu anda mevcut 15 mağazamızda yenileme çalışmalarını devam ettiriyoruz. Premium alanda üretim yaptığımız Sultanbacı markasını mağazalaşma çalışmalarında da kullanmaya karar verdik. Sultanbacı adıyla Türkiye genelinde mağazalaşma hedefimiz var. Tatlı sektöründe Pazar liderliğine ulaşmak için yatırımlara devam edeceğiz” dedi.



haberler

Fide Konserve’den Domates Üreticisine Fiyat Garantisi

T

ürkiye’nin önde gelen konserve üreticilerinden Fide Konserve CEO’su Cemal Konakçı, 2017 yılında, dünya domates üretiminde gerileme beklendiğini belirterek, domates üreticilerinin ekim alanlarını genişleterek bu durumdan yararlanması gerektiğini söyledi. Fide Konserve olarak, sözleşmeli tarımla domates üretimi gerçekleştirdiklerini kaydeden Konakçı, çiftçilerinin olası fiyat hareketlerinden olumsuz etkilenmemesi için bu yılki alım taahhütlerinin tonunu geçen yılki fiyatın üzerinde bir tutar olan 270 TL’ye sabitlediklerini söyledi. Konserve sektöründe 43 yıllık deneyime sahip olan Fide Konserve CEO’su Cemal Konakçı, bu yıl gerçekleşecek olan domates alımlarının tonunu 270 TL’ye sabitlediklerini açıkladı. 2017 yılında dünya domates ekiminde daralma beklendiğini belirten Cemal Konakçı, ihtiyacın karşılanması için üreticinin desteklenmesinin önemli olduğuna dikkat çekti. Başta domates olmak üzere, sebze meyve konservesi üretiminde Türkiye’nin önde gelen üreticileri arasında yer alan Fide Konserve, domates segmentinde yıllık 140 bin ton hammadde işlemektedir. 30 bin ton üretimlerinin %40’ının iç pazara yönelik olduğunu kaydeden Cemal Konakçı, %60’ını da ihraç ettiklerini ifade etti.

Yaptıkları araştırmalarda, dünyada geçtiğimiz sene gerçekleşen üretim fazlası nedeniyle bu yıl az ekim yapılacağını ve dolayısıyla dünya domates üretiminde gerileme kaydedilebileceğini belirten Konakçı, Türk üreticisinin verimlilik artışıyla bu durumdan yararlanması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye, yılda 2,5 milyon ton civarında salçalık domates üretildiğini hatırlatan Cemal Konakçı, “Domatesin ekimindeki en büyük sorunlardan bir tanesi firmalar tara-

fından sözleşme yapılmaması. Sözleşmeli üretimde çiftçi daha ekim sırasında ürününü, kime kaç liradan satacağını bilerek ekiyor. Serbest ekenler ise oluşacak fiyata razı olmak zorunda kalıyor. Domates fiyatlarındaki dalgalanma üreticinin zarara uğramasına neden oluyor. Fide Konserve olarak, çiftçiyle sözleşmeli üretim gerçekleştiriyoruz ve ürün kalitesine büyük önem veriyoruz. Sözleşmelerimiz kapsamında üreticilerimizin gübre, fide, damla sulama, ilaç ve mazot ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bunların dışında bu yılın domates ton fiyatlarını geçen yılın üzerinde bir bedel olan 270 TL’ye sabitledik. Bu fiyatla, çiftçimizin fiyatlardaki olası dalgalanmalardan olumsuz etkilenmesini engelleyerek, üretim artışına katkıda bulunmayı hedefliyoruz” dedi. Türkiye’nin verimli topraklarında yetişen en taze sebze ve meyveleri geleneksel ve doğal halleriyle konserveleştiren Fide Konserve; domatesin yanı sıra biber salçası, sebze ve balık konserveleri, soslar, hazır yiyecekler ve kurutulmuş sebze konservelerinden oluşan geniş bir ürün çeşitliliğine sahip. Cezayir’de de üretim tesisleri bulunan Fide Konserve, İngiltere’den Japonya’ya kadar 67 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Tesco, Safeway, Asad, Sainsbury gibi uluslararası zincir marketler için de özel üretim gerçekleştiren Fide Konserve’nin ISO ve HACCP belgeleri bulunuyor.

Fide Konserve Domatesteki Uzmanlığını Ton Balığına Taşıyor

1

974 yılından bu yana konserve sektöründe faaliyet gösteren Fide, domates başta olmak üzere sebze meyve konservesindeki uzmanlığını ton balığına da taşıdı. Susurluk ve İzmir’in yanı sıra Cezayir’de de üretim tesisi bulunan Fide, yeni segmenti konserve ton balığı için 9 milyon TL’lik yatırım yaptı. 5 milyon TL’lik ilave yatırımla üretim tesislerine güneş enerjisi sistemi kuran Fide, yeni kategoriler ve verimlilik çalışmaları ile önümüzdeki 5 yılda cirosunu ikiye katlayarak, mevcutta 30 milyon dolar olan cirosunu 70

60 milyon dolara çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’nin verimli topraklarında yetişen, taze sebze ve meyveleri doğal hali ile konserveleştiren Fide Konserve, üretim alanına; konserve ton balığını da ekledi. 42 yıldır yurtiçi ve yurtdışı piyasalarında aktif rol oynayan Fide, 30 milyon dolarlık cirosunun yüzde 50’sini ihracat, yüzde 50’sini ise iç piyasadan elde ediyor. Fide; 9 milyon TL’lik yatırımla hayata geçirdiği konserve ton balığı üretiminde ilk 3 yıl içinde 30 milyon TL tutarında satış hedefliyor.



röportaj

Petek Plastik Yeni Fabrikasında Hijyenik Şartlarda Üretim Yapıyor

A

mbalaj sektörüne uzun yıllardır hizmet eden, bu konuda bilgi ve tecrübeye sahip Petek Plastik satış pazarlama müdürü Sayın Eren YILMAZ ile yeni fabrikaları ve ambalaj sektörü hakkında görüştük. FOOD MACHINE: Petek Plastik firması ne zaman ve nasıl kuruldu? Eren YILMAZ: Firmamız 1988 yılında merhum Mehmet Ali ÖZTÜRK ve Sayın Abidin DALAKLI iştirakleri ile mütevazı sayılabilecek bir makine parkuruyla üretimine başlamıştır.

misiniz? Eren YILMAZ: Teşekkür ederiz, yeni fabrikamız 30 yıllık sektör deneyimimizin vücuda gelmiş halidir diyebiliriz. Fabrikamızın inşaat safhalarında müşterilerimizin beklentilerini karşılayabilecek şekilde a dan z ye tüm detaylar düşünülerek yapıldı. Toplam da 80.000 m’ 2 alan üzerinde 15.000 m’ 2 kapalı olarak teknolojik alt yapısı ile çok güzel bir tesis oldu. Üretim hattının tamamı cleanroom prensiplerinde yapıldı. 10.000 paletlik işlevsel bir depo inşa ettik. Özellikle gıda ve medikal ambalajları için çok hijyenik bir üretim tesisini müşterilerimizin hizmetine sunmuş olduk. Değerli müşterilerimizin bize olan güvenleri ve destekleri sayesinde böylesine teknolojik, hijyenik ve verimli bir tesisi inşa etmiş olmaktan çok gururluyuz. FOOD MACHINE: Ürün gruplarınız ve hitap ettiğiniz sektörler hakkında bilgi verir misiniz?

FOOD MACHINE: Yeni fabrikanıza geçtiniz hayırlı olsun. Fabrikanızdan bahseder 72

Eren YILMAZ: Üretim tesisimizde pet, polietilen, pvc, pp hammaddelerini işleyerek üretim yapıyoruz. Zirai mücadele

ilaçları için ambalajlar başta olmak üzere, gıda, kozmetik, medikal gruplar ve madeni yağ sektörlerine ambalaj tedariki yapmaktayız.

FOOD MACHINE: Birazda üretim kapasiteniz ve ar-ge çalışmalarınızdan söz edebilir misiniz? Eren YILMAZ: Yıllık 15.000 ton kurulu kapasitemiz mevcut, 22 şişirme, 9 pet ve 7 enjeksiyon makinesi ile toplamda 38 makine ve 200 ün üzerinde personel ile üretim yapıyoruz. Şirketimizin başlıca prensibi gelişen ve yükselen teknolojiye ayak uydurmak, daha rekabetçi, kaliteli ve çevreci ürünler üretmek olduğundan ar-ge çalışmalarını üniversiteler ve araştırma merkezleri ile birlikte sürdürüyoruz.


röportaj FOOD MACHINE: Kaliteniz ve hangi kalite belgelerine sahipsiniz? Eren YILMAZ: Firmamız ISO 9001:2008, ISO 22000:2005, ISO 14001:2004, OHSAS 18001:2007 ve UN sertifikaları niteliğinde üretim yapmaktadır. FOOD MACHINE: Ürünlerinizin öne çıkan özellikleri ve diğerlerinden farkı nelerdir? Eren YILMAZ: Özellikle tarım ilacı sektöründe ve gıda sektöründe kullanılan COEX şişe üretiminde Anadolu da tek üretici konumundayız. Coex oksijen geçirgenliğini sıfıra indirgediğinden gıda ürünlerinde raf ömrünü artırarak, zirai ilaçlarda ise zararlı gazların çevreye salınımını engelleyerek vazgeçilmez bir ambalaj tipi olarak ön plana çıkmaktadır.

FOOD MACHINE: Geleceğe dönük hedeflediğiniz projeleriniz nelerdir?

niliyor. Global ölçekli firmaların Konya ya yaptığı yatırımlar da bunun bir göstergesi niteliğindedir. Tüm bu gelişmelere rağmen ülkemizde hammadde üretimi maalesef ki toplam hacmin %15’ini karşılayabilecek seviyelerde. Hammaddenin büyük bir bölümü ithal edilmekte bu da ülke ekonomisine zarar vermektedir. Tüm bunların haricinde katma değerli ürün üretmek konusunda tam başarı sağlanabilmiş değil maalesef. Pagev verilerine göre Çin in plastik kg satış fiyatı 4 dolar seviyelerinde iken Türkiye’nin kg satış fiyatı 2,6 dolar seviyelerinde, bu da demek oluyor ki Türkiye de halen katma değerli ürünler yapamıyoruz. Biz bu nokta da inovasyona hız vererek katma değerli ürünler üretebilmek için ar-ge çalışmaları yapıyoruz.

Eren YILMAZ: Petek plastik olarak çevreci bir politika izliyoruz, özellikle gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek adına sosyal sorumluluk projelerine çok önem vermekteyiz. Bu bağlamda hali hazırda takip ettiğimiz her yeni ürüne bir ağaç sloganı ile hayata geçirdiğimiz her yeni projeye karşılık temsili bir rakam olarak bin adet ağaç dikeceğiz. Bunun için alan tedariki çalışmalarımız da devam ediyor. FOOD MACHINE: Sektörünüzle ilgili söylemek istedikleriniz ve yaşadığınız sıkıntılar nelerdir? Eren YILMAZ: Ambalaj sektörü her geçen sene daha da büyüyerek ilerliyor. Türkiye, plastik ambalaj sektöründe dünya da 6.cı, Avrupa da ise 2. konumdadır. Özellikle Konya ambalaj sektörünün merkezi olma konumunda kendisini sürekli olarak ye-

trendimizi koruyacağız. Biz ülkemizin geleceğinden çok umutluyuz ve yarınlara güvenle bakıyoruz.

FOOD MACHINE: Firmanızın tanıtımı için neler yapıyorsunuz? Eren YILMAZ: Her sene İstanbul’da düzenlenen Avrasya Ambalaj Fuarına katılıyoruz, 2016’da çok güzel bir fuar geçirdik. Yeni müşteri ve proje bağlantıları yaptık. İnternet sitemizi güncelledik ve diğer yayın organlarına da gerekli makale, röportaj ve ilanları eksik etmiyoruz. Firmamızın bilinilirliğini artırmak ve küresel pazarda etkin bir oyuncu olabilmek için çaba gösteriyoruz. FOOD MACHINE: Son olarak neler eklemek istersiniz?

FOOD MACHINE: 2016 yılı sizin için nasıl geçti? 2017 yılından beklentileriniz nelerdir? Eren YILMAZ: 2016 yılı bizim için büyüme yılı oldu, 2015’e göre üretim kapasitemizi ve toplam ciromuzu %30 oranında artırdık. İnşallah 2017 yılında da büyüme

Eren YILMAZ: Toparlamak gerekirse, Petek Plastik olarak ülkemizin kalkınmasına ve Türkiye’nin küresel bir güç olarak yükselişine devam etmesi için çok çalışıyoruz. Hem bizler hem de gelecek nesillerimiz için daha üretken, ekonomik dengelere yön verebilme gücüne sahip yüksek potansiyel sahibi bir Türkiye bırakmak tek gayemiz. 73




haberler Pastör A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özcan:

“Herkesin Yaptığını Değil, Tübitak Faydalı Model Sertifikası ile Üretilmiş Makinalar Yapıyoruz”

2

7 Yıllık bilgi birikimi ve tecrübeye sahip olan Pastör A.Ş. sıvı gıda işleme teknolojilerinde özellikle süt ve süt mamulleri, yumurta, meyve suyu, meşrubat, gazlı içecekler ile özellikle viskoz gıda grubunda yer alan dondurma, sütlü tatlılar, bal, reçel, meyve konsantreleri, salça, ketçap, mayonez, özel soslar üretimini gerçekleştiren gıda sektörüne ve ayrıca ilaç, kimya sektörlerine hizmet ediyor. Müşteri istek ve beklentilerini en doğru şekilde belirleyerek, müşteri ihtiyaçlarına en yüksek kalitede doğru ürün ve kusursuz hizmet anlayışı ile yaklaşan Pastör, yılların verdiği tecrübe ve uzmanlık ile dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de müşteriler için güvenilir bir çözüm ortağı olmaya devam ediyor. Özgün mühendislik tasarımları ile ilkleri gerçekleştiren Pastör, tecrübeli mühendis kadrosu ile ISO 9001-2008 standartları altında üretimini gerçekleştirdiği ürünlerini yurt içinde 600’den fazla, yurt dışında ise 200’den fazla müşterisine ulaştırmış ve başarılı çalışmaları ile müşterilerinin takdirini kazanmıştır. Son yıllarda üretimi gerçekleştirilen sistemlerde önem verdikleri konuların başında enerji tasarrufunun geldiğini belirten 76

Pastör A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özcan, üretilen sistemlerin gerek elektrik, gerekse ısıtma-soğutma konularında özelliğine bağlı olarak % 90’lara varan enerji tasarrufu sağlayabildiğini ve bu sayede işletmelere ciddi katkılar sağladıklarına özellikle vurgu yaparak sözlerine şöyle devam etmiştir: “Bilinçli müşteriler tarafından bilhassa dikkate alınan bu konuların değerlendirilmesi sonrasında, Pastör’ün ürettiği sistemler tasarruf nedeni ile müşterilerin öncelikli tercihi olmaktadır ve bu özelliklere sahip sistemlerimizin son yıllarda yurt dışına ihracatında da artışlar kaydedilmiştir. Yurt içi pazarda son yıllarda yaşanan daralmaya rağmen, başta Afrika ve Orta Doğu olmak üzere ihracata yönelik proje satışlarımız artmış ve bu pazarlardaki payımız genişlemiştir. Geçtiğimiz yıl içerisinde ihracatını gerçekleştirerek devreye aldığımız Katar’daki Süt ürünleri Tesisi, Kuzey Irak’da yer alan komple Dondurma üretim Tesisi ve Bağdat’da yer alan Konsantre Meyve Suyu hattı ile Fiji’de yer alan Muz Püresi Sterilizasyon ve Aseptik Dolum hattı projelerimiz başarı ile çalışmaya devam etmektedir. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Mısır’a ihracatını gerçekleştirdiğimiz komple Peynir üretim hattı ekipmanlarının yakın zamanda montajını tamamlayarak devreye alacağız. İhracat pazarındaki bu gelişmeler ile son yıllarda

satışlardaki ihracat oranımız %70 civarında gerçekleşmiştir. Pastör olarak başarı ile üretmeye devam ettiğimiz Bal Termizasyon sistemleri her geçen gün yaygınlaşmakta ve PASTÖR olarak ürettiğimiz sistemler ile işlenen ballarda kristalizasyon süresi ciddi anlamda geciktirilmektedir. Isıya karşı çok hassas olan balda, üreticilerin korkulu rüyası halindeki HMF ( Hidroksimetil furfural ) ile ilgili olarak bizim bir korkumuz yok. Ürettiğimiz sistemlerimizde, uygun teknikler kullanılarak işlenmekte olan baldaki HMF değer artışı yok denecek kadar az gerçekleşmekte ve bu sayede bu konu üreticilerin korkulu rüyası olmaktan çıkmaktadır. Kritik parametrelerin yasal sınırları aşmasına izin verilmediği Bal Termizasyon sistemlerimiz, bu başarısı ile hem yurt içinde hem de yurt dışında yaygınlaşarak, kullanan müşterilerimizden de haklı övgüler almaktadır. Son olarak, müşteri memnuniyetinin sadece sistem özellikleri ve teknolojisi ile sınırlı kalmaması gerekir. Hızlı ve etkin şekilde sunulması gereken satış sonrası hizmetler ve teknik destek de en az diğer özellikler kadar önemlidir. PASTÖR olarak sistemlerimizde yaşanabilecek sorunlara 24 saat içerisinde müdahale edebilmekteyiz ve bu sürenin oldukça iddialı ve başarılı bir süre olduğunu söyleyebiliriz.”



haberler

Hemisan ve Apv İş Birliği İçerisinde Uht Prosesleri temi ile sterilize edilmesi amacıyla yine APV, patentli bir İnfüzyon Sistemi geliştirmiştir. ‘’Anlık (Instant) İnfüzyon Sistemi’’ olarak da adlandırılan bu sistemin prensibi infüzyon bölmesinde oldukça kısa ama kontrol edilebilir ve belirlenmiş retensiyon süresinin ayarlanmasıdır.

U

Zeynep BOZ Komponent & Proje Satış Mühendisi APV HEMİSAN LTD.

HT veya Ultra Yüksek Sıcaklıklar Prosesleri temelde; ürünlerin yüksek sıcaklıklara maruz bırakılıp, proses sürelerinin daha kısa tutulması prensibine dayanmaktadır. Uygun zaman ve sıcaklık kombinasyonu ile istenmeyen kimyasal değişimlere sınırlı miktarda izin vererek ticari bir sterilizasyonun elde edilmesi mümkündür. UHT prosesinde süt, tipik olarak belirlenen sıcaklık değerlerine kadar ısıtılır; bu sıcaklıklarda bir kaç saniye bekletilir ve ardından hızlıca oda sıcaklığına geri soğutulur. Soğutmanın ardından ürün kapalı bir boru sisteminin içerisinde ya doğrudan ya da bir aseptik depolama tankı vasıtası ile aseptik dolum makinesine yönlendirilir. Bu yöntem ile elde edilen ürünlerin raf ömrü oda sıcaklığında bir kaç aydır.

UHT sisteminden bahsederken Sterilizasyon ve Pastörizasyon kavramlarından da bahsetmek faydalı olacaktır. Her iki prosesin temel hedefi ürünlerin içerisindeki bozulmaya sebep olan mikroorganizmaların ortamdan uzaklaştırılması veya gıda içerisindeki faaliyetlerinin durdurulmasıdır. Sterilizasyon proses süresi Pastörizasyon prosesine göre daha uzundur, aynı şekilde de uygulandığı sıcaklık da daha yüksektir. Sterilizasyon 100°C’ nin üzerinde 15-20 dakika arası gerçekleşirken, Pastörizasyon prosesi iki farklı şekillerde gerçekleşebilir. Bunlardan ilki Düşük Sıcaklık Pastörizasyonu olup, 72°C’ lerde 15-20 saniye arası gerçekleşmektedir. Yüksek Sıcaklık Pastörizasyonu olarak adlandırılan bir diğer pastörizasyon çeşidi ise 85°C’ de ve birkaç saniye içerisinde gerçekleşir. Isıl proses uygulamalarından bahsederken, proses çeşidine bakmaksızın, Sterilizasyon, Pastörizasyon vb. gibi uygulanacak tüm işlemler esnasında ısıl parametrelerin periyodik olarak kontrol edilmesi gıdalarda yüksek ısı kaynaklı renk, lezzet gibi bozulmaların ve besin kayıplarının önlenmesini sağlamaktadır.

Bahsedilen UHT prosesi süt, soslar - salata sosu, mayonez, çorba gibi uzun ömürlü gıdalara uygulanabileceği gibi, meyve suları ve meşrubatlara da uygulanabilir. Son ürün kalitesi yalnızca hammadde kalitesine bağlı değil, aynı zamanda uygulanacak ısıl işlemin çeşidine bağlı olarak da büyük ölçüde değişkenlik gösterir. Isıya dayanıklı sporlar ile mücadele etmek amacı ile APV, Yüksek Isıl İnfüzyon Sistemi (High Heat Infusion System) olarak adlandırılan, ürünün kalitesini olumsuz yönde etkilemeden, ürün sıcaklığı 150°C gibi yüksek derecelere çıkarabilen bu sistemi geliştirmiştir.

Dünyanın pek çok ülkesinde taze sütün üretim kalitesinin korunması ile ilgili sorunlar yaşanmaktadır. Bunun sebeplerini; yetersiz soğuk zincir uygulamaları, kötü hammadde kullanımı, yetersiz proses uygulamaları ve dolum teknolojileri olarak sıralamak mümkündür. Bu gibi problemlerin bir sonucu niteliğinde ve bu problemlerin önüne geçilebilmesi adına, günümüzde uygulanmakta olan tek çözüm, ortam sıcaklığında 3-6 ay raf ömrüne sahip, uzun ömürlü süt üretmek olmuştur.

Süt, meyve suyu ve meşrubat gibi düşük viskoziteli ürünlerin UHT sistemi ile sterilize edilmesi, yüksek viskoziteli ürünlere göre oldukça kolay bir prosestir. Dolayısı ile viskoz ürünlerin UHT sis78

Proses edilecek tüm hammaddelerin kalitesinin yüksek olması, son ürün kalitesini doğrudan etkilediği uzun zamandır bilinen bir gerçektir. Bu nedenle hammaddelerin, tüm kaba kirlerden arınmış, içerdiği bakteri miktarının belirli limitlerin altına düşürülmüş olması son ürün kalitesi açısından önemli ve gereklidir. Aynı zamanda UHT prosesine tabi tutulacak tüm toz hammaddelerin, proses öncesinde çözünmüş olması gerekmektedir. Buna sebep olarak, bakteri sporlarının yüksek UHT sıcaklıklarına rağmen kuru



haberler toz partiküller arasında canlılıklarını sürdürmelerini göstermek mümkündür. Bir diğer sebebi de, toz partiküller homojenizasyon esnasında homojenizasyon vanasına zarar vererek Sterilizasyon prosesinde de problemler yaratabilir. Ürünlerin Raf Ömrü

Geliştirdiği Buhar İnjeksiyon Nozulları sayesinde APV, ürünle direk temas kurarak ürün sıcaklığını aseptik sıcaklıklara çıkarma uygulamalarında tek ve öncü firmadır. Buhar injeksiyonu ilkesine dayalı ilk nesil sistemler ‘’Uperiser’’ markası adı altında piyasaya sunulmuştur.

Bir ürünün raf ömrünü, ürünün depolama koşullarındaki kalitesinin belirli bir seviyenin altına düştüğü ana kadar ki süreç olarak tanımlamak mümkündür. Bu tanım, çok keskin ve net bir tanım olmamakla birlikte, genel bir ifade ile bir ürünün raf ömrü, hammadde kalitesi, proses ve paketleme koşulları, dağıtım ve depolama koşullarına bağlı olarak değişkenlik gösterdiğinden bahsetmek mümkündür. Farklı prosesler ile sterilize edilen sütler incelendiği takdirde prosese bağlı olarak raf ömürlerinden ve depolama koşulları aşağıdaki gibi olacaktır: Ürün

Raf Ömrü

Depolama

Pastörize Süt ESL Süt UHT Süt

5-10 gün 20-45 gün 3-6 ay

Soğukta muhafaza Soğukta muhafaza Ortam koşulları

Apv Tarafından Geliştirilen Isıl İşlem Prosesleri ve Proses Ekipmanları APV, 1923 yılında ısıl işlem proseslerine öncülük eden bir plakalı eşanjör icat etmiştir. Plakalı eşanjörler sıvı ürünlerin indirect olarak ısıtılmasında veya soğutulmasında kullanılan düşük maliyetli ve çok yönlü kullanıma sahip ekipmanlardır. Günümüzde APV’ nin geniş yelpazeye sahip Paraflow eşanjör plakaları başta süt ve gıda sanayi olmak üzere bir çok sanayide plakalı eşanjör uygulamalarının temelini oluşturmaktadır.

Plakalı eşanjörlerin yanı sıra APV, geçmişten günümüzde geliştirdiği teknolojiler sayesinde borulu eşanjörleri piyasaya sunmuş ve mevcut müşterilerin sayısını önemli ölçüde artırmıştır.

1960’lı yıllarda APV, ‘’Palarisator’’ markası adı altında ilk buharlı infüzyon sistemini piyasaya sunmuştur. O zamandan itibaren yapılmakta olan önemli gelişmeler ve ilerlemeler, dünyanın en gelişmiş sistemlerinden biri olan APV Buhar İnfüzyon sistemlerinin oluşumunu sağlamıştır.

Tüketici pazar taleplerini karşılamak amacıyla yeni ürünler daha önce hiç olmadığı kadar daha hızlı bir şekilde geliştirilmiştir. Bu koşullar; ürün gelişimini hızlandırmak amacı ile üreticileri yoğunlaştırmakta ve zorlamaktadır. Aynı zamanda APV, aseptik işleme yetenekleri ve bununla ilgili disiplinler konusunda müşterilerine mümkün olan en yüksek hızda yeni katma değerli ürünler geliştirmek için destek sağlamaktadır. Dünya çapında, ürün testleri yardımı ile APV test ve geliştirme merkezlerinde ya da müşteri tesislerinde yerinde monte APV Pilot Tesisi vasıtasıyla ile yeni ürünlerin elde edilmesi mümkündür. APV ürün geliştirme sürecini hızlandırmak için müşterileri ile işbirliği içerisinde çalışmakta olan ve bu konuda oldukça istekli bir firmadır. Süt, gıda ve içecek endüstrisine yenilik, kalite ve güvenilirlik sağlamak ve bu şekilde tüketiciye güvenli ve yüksek kaliteli ürünler ile katkıda bulunmak APV’ nin bir numaralı amacıdır.

80



haberler

İspak Ambalaj Worldstar Yarışması’ndan Ödülle Döndü

planladıkları yeni fabrika yatırımlarıyla Avrupa liderliğini hedeflediklerini belirten Erginoğlu, “WPO tarafından verilen bu ödül bizi çok mutlu etti. Gıda sektörüne hizmet veriyor olmanın bir gereği olarak, ulusal ve uluslararası üst seviyede kalite ve uygunluk belgeleriyle, ulusal ve uluslararası ödüllerimizle sürekli gelişim için çalışıyoruz. İspak olarak bu yıl TPM Mükemmellikte Kararlılık Ödülü’nde de ikinci basamağa yükselerek, sektör bu dereceye ulaşan sayılı firmalar arasında yer almanın gururunu yaşıyoruz” dedi.

İ

spak Ambalaj, Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) tarafından her yıl düzenlenen ve dünyanın en başarılı ambalaj projelerinin yer aldığı WorldStar Yarışması’nda gıda kategorisinde ödül kazandı. İspak Ambalaj, “Ambalaj Önemlidir” mottosu ile geliştirdiği inovatif ürünleriyle yurtiçinde ve yurtdışındaki organizasyonlardan bu yıl ödüllerle dönmeyi başardı. Türkiye’nin önde gelen grupları arasında yer alan Kibar Holding şirketlerinden İspak Ambalaj, ambalaj sektörünün dünya çağında yıldızlarının ödüllendirildiği WorldStar 2017 Dünya Ambalaj Ödülleri Yarışması’nda “Kahve Kapsülü Alt Kapama ve Üst Folyo Ambalajı” ürünüyle gıda kategorisinde ödül kazandı. Dünya Ambalaj Örgütü (WPO - World Packaging Organization) üyeleri ile 23 ambalaj derneğinin temsilerinden oluşan jüri, 35 ülkeden 291 projeyi inceledi. Projeler, İçecek, gıda, sağlık ve güzellik, ev ürünleri, lüks ürünler, ilaç ve medikal, elektronik, satış noktası ve ulaşım gibi farklı kategorilerde değerlendirmeye aldı. Almanya ve Japonya 20’şer ödülle listenin başında yer alırken hemen arkalarında 16 ödülle Çin, 15 ödülle ABD, 12’şer ödülle İngiltere ve İspanya, 11’er ödülle Türkiye ve Avusturya geldi. Tüm kazananlar 5 Aralık 82

haftasında www.worldstar internet sitesinde yayınlandı. Başkanlık Ödülü, Sürdürülebilirlik Ödülü, Pazarlama Ödülü ve Ambalaj Kurtaran Gıdalar gibi özel kategorilerin adayları Ocak ayında açıklanacak ve tüm kazananlar 4 Mayıs günü Düsseldorf’ta Interpack fuarı sırasında düzenlenecek bir törende ödüllerini alacak. Yarışmada Almanya ve Japonya 20’şer ödülle listenin başında yer alırken, Çin 16, ABD 15, İngiltere ve İspanya 12’şer, Türkiye ve Avusturya 11’er ödül kazandı. Ödüllerle Dolu Bir Yıl İspak Ambalaj, “Ambalaj Önemlidir” mottosu ile geliştirdiği inovatif ürünleriyle yurtiçinde ve yurtdışındaki organizasyonlardan bu yıl ödüllerle döndü. İspak Ambalaj, Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) tarafından bu yıl yedincisi düzenlenen Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda fleksibıl ambalajlar kategorisinde “Kahve Kapsülü Alt Kapama ve Üst Folyo Ambalajı” ürünüyle Bronz ödülünü de kazanmıştı. İspak Ambalaj Genel Müdürü Eser Erginoğlu, esnek ambalaj sektöründeki yeni tesis yatırımları, dış pazar hedefleri ve yüksek kalite anlayışına yönelik çalışmaları ile çıtayı her geçen gün yukarı taşımayı amaçladıklarını söyledi. 2017’de hayata geçirmeyi

Mükemmellikte Kararlılık Ödülü’nü de Aldı Erginoğlu, üretimde mükemmelliği tescilleyen, işyerlerinin rekabet gücünü arttırmayı amaçlayan, verimli bir çalışma ortamı yaratılması ve kayıpların ortadan kaldırmasına yönelik TPM sürecinde hızla üst basamaklara doğru ilerlediklerini belirterek, “Gerek yeni yatırımlarımız, gerekse yüksek kalitemizi tescillemek adına yaptığımız çalışmalarla büyümemizi güçlü ve emin adımlarla sürdürüyoruz” dedi. Bu yıl Türkiye’de tek seferde yapılan en büyük esnek ambalaj yatırımının temellerini attıklarını anlatan Erginoğlu, 200 milyon lira yatırım maliyeti ile İzmit’te bulunan Asım Kibar Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulacak yeni tesisin, yılda 40 bin ton üretim kapasitesi ve yüksek üretim hızı ile alanında Avrupa’nın en büyüklerinden biri konumuna ulaşacağını vurguladı; özellikle gıda ve medikal ambalaj alanlarında portföyü genişletmeyi hedeflediklerini söyledi. İspak Ambalaj, 40 yılı aşkın tecrübesi, yenilikçi ve ilerici ekibiyle esnek ambalaj sektörüne ürün ve hizmetler sunuyor. Her türlü işlenmiş gıda, şekerleme, çikolata, süt ve süt ürünleri, ilaç, kozmetik, içecek, beyaz eşya, izolasyon sektörleri için ambalaj çözümleri üreten İspak Ambalaj, ülkemizin ve dünyanın önde gelen birçok firmasına hizmet veriyor.


haberler Seviyorsak Sebebi Çok, Sütaş Süzme Gibisi Yok

Sütaş Süzme Çok Sevildi, Sofraların Vazgeçilmezi Oldu

S

ütaş’ın, peynir kategorisinde bir ilke imza atarak Türkiye’yle buluşturduğu Sütaş Süzme; yumuşak lezzeti, ağızda eriyen kıvamı ve pratik kullanımıyla çok sevildi, sofraların vazgeçilmezi oldu.

Bağımsız araştırma şirketi verileri Sütaş Süzme’nin, Türkiye’de en çok tercih edilen peynir markası* olduğunu teyit ediyor. Bağımsız araştırma şirketi tarafından yapılan tüketici araştırması, Sütaş Süz-

me’nin peynir dünyasının yıldızı olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre; süzme peynir denildiğinde ilk akla gelen ve en çok tercih edilen marka olan Sütaş Süzme, tüketicileri tarafından “ailemin en sevdiği lezzet” olarak tanımlanıyor ve tavsiye ediliyor. Sütaş Süzme, yumuşak lezzeti, ağızda eriyen kıvamının yanı sıra kolay dilimlenebilmesi, rahatlıkla küp küp kesilebilmesi, ekmeğe kolaylıkla sürülebilmesi ile sofraların vazgeçilmezi oldu. Bazen salataları süsleyen, bazen sandviçlere lezzet katan Sütaş Süzme, Türkiye gibi peynir konusunda uzman ve bir o kadar da farklı damak tatlarına sahip bir ülkeye yepyeni bir peynir alışkanlığı kazandırdı. Milyonlarca insanı aynı peynir tadında buluşturan, peynir sevmeyen çocukların bile kalbini kazanan Sütaş Süzme, en çok haneye giren peynir markası oldu. Tüm bunlardan yola çıkarak yeni iletişim kampanyasını “Seviyorsak Sebebi çok, Sütaş Süzme Gibisi Yok” sloganıyla oluşturan Sütaş, yediden yetmişe herkesi, Sütaş

Süzme lezzetinde buluşturduğunun altını çiziyor. Türkiye’ye yepyeni bir peynir alışkanlığı kazandıran Sütaş Süzme, yeni ürünleriyle de kategoriye öncülük etmeye devam ediyor. Geçtiğimiz dönemde tüketicinin beğenisine sunduğu Süzme Keçi’den sonra raflarda yerini alan “Kutu Kutu Süzme”, Türkiye’nin ilk ve tek porsiyon ambalajlı süzme peyniri olma özelliğini taşıyor. 25 gramlık pratik mini paketlerde sunulan Kutu Kutu Süzme ile yediden yetmişe herkes, sağlıklı bir ara öğüne ihtiyaç duyduğu her an her yerde, kolaylıkla bu lezzete ulaşacak.

Sütaş’ın Kurumsal Yapısına Bir Ödül Daha

S

ütaş, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD) gerçekleştirdiği 10. Kurumsal Yönetim Zirvesi kapsamında düzenlenen Kurumsal Yönetim Ödülleri’nde bu sene de ‘En Yüksek Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notuna Sahip Halka Açık Olmayan Aile Şirketi’ ödülünü aldı. Sütaş, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD) gerçekleştirdiği 10. Kurumsal Yönetim Zirvesi kapsamında düzenlenen, Kurumsal Yönetim Ödülleri’nde bu sene de ‘En Yüksek Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notuna Sahip Halka Açık Olmayan Aile Şirketi’ ödülünü aldı. Böylece Sütaş, güçlü kurumsal yapısını bir kez daha tescillemiş oldu. Sütaş Yönetim Kurulu Üyesi Duygu Yılmaz, Intercontinental İstanbul Otel’de gerçekleştirilen törende ödülü TKYD Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Muhsin Mengütürk’ten aldı. Duygu Yılmaz, ödülle ilgili, “Sütaş’ta en-

tegre faaliyetlerimizi her geçen gün güçlenen bir kurumsal yapı içinde yürütüyoruz. Adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk olarak sıralanan evrensel kurumsal yönetim ilkeleri, kurulduğumuz günden bu yana benimsediğimiz değerlerimizle

örtüşüyor; sürdürülebilir bir kurum olma yolunda bize rehberlik ediyor. Gururla söyleyebilirim ki; TKYD’den ikinci defa aldığımız bu ödül bize ne kadar doğru bir yolda ilerlediğimizi bir kez daha kanıtladı” dedi. 83


haberler

Mondelēz International Türkiye’den Yılın İlk İhracatı Avrupa’ya

T

Tüm Dünyadaki Fabrikalar Arasında En Büyüğü Gebze’de…

ürkiye’nin ilk 500 ihracatçısı arasında yer alan Mondelēz International Türkiye, önemli bir ihracat üssü olan Gebze Fabrikası’ndan yılın ilk yurt dışı satışını Macaristan’a gerçekleştirdi.

Dünyanın en büyük bisküvi, şekerleme ve çikolata şirketi Mondelēz International’ın tüm dünyadaki fabrikaları içinde, kapasite ve fiziki açıdan en büyüğü olan Gebze Fabrikası, 85 bin metrekare alan üzerinde yer alıyor ve 17 farklı üretim teknolojisiyle imalat yapıyor. Aynı zamanda Mondelēz fabrikaları arasında en çok sayıda üretim teknolojisine ve paketleme alternatifine sahip olan fabrikada; sakız, şeker, hediyelik ve ikramlık ürünler üretiliyor.

Mondelēz International’ın önemli bir üretim ve ihracat üssü olarak seçtiği Gebze Fabrikasından, Japonya’dan Amerika’ya uzanan geniş bir coğrafyada 50’den fazla ülkeye satış yapan Mondelēz International Türkiye, 2017 yılına da önemli bir ihracatla başladı. Mondelēz International Türkiye Gebze Fabrika Direktörü İbrahim Kaya, “Tesisimizde ürettiğimiz Halls şekerlerini Macaristan’a göndererek, 2017’nin ilk ihracatıyla yıla hızlı bir başlangıç yaptık. Türkiye’de ürettiğimiz Halls şekerleri, Macaristan üzerinden tüm Avrupa’da satışa sunularak Avrupalı tüketicilerle buluşacak” dedi. Türkiye’nin ilk 500 ihracatçısı içerisinde yer alan şirket, aynı zamanda İstanbul İhracatçılar Birliği sıralamasında şekerleme

kategorisinde ilk 3 ‘te yer alıyor. Gebze Fabrikası’nın önemli bir ihracat üssü olduğunu ifade eden Kaya, 2017 yılında ihracat rakamlarını arttırmayı ve 20 bin ton ihracat hedeflediklerini söyledi.

Mondelēz International, Türkiye’de First, Falım, Kent, Olips, Bonibon ve Jelibon gibi pek çok güçlü markasıyla sakız, şeker, hediyelik ve ikramlık kategorilerinde pazar lideri şirketlerden biri olarak ön plana çıkıyor. Ayrıca Milka, Toblerone, Oreo ve Barni gibi efsanevi küresel markalarıyla çikolata ve bisküvi kategorilerinde de güçlü bir varlığa sahip bulunan şirket, Gebze Fabrikası’ndan dünyaya sakız ve şeker ihracatı yapıyor.

Türkiye’ye Güvenen Mondelēz International “İstihdam Artışına Devam” Dedi

M

ondelēz International, Türkiye’de insan kaynaklarına yatırım yaparak büyüyor. 2016 yılında 100 kişilik açık pozisyonu dolduran şirket, bu yıl da işe alımları %10 artırmayı hedefliyor. Dünyanın en büyük bisküvi, şekerleme ve çikolata şirketi Mondelēz International, Türkiye’nin potansiyeline olan inancıyla istihdam yaratmaya ve büyümeye devam ediyor. Dünyadaki tüm fabrikaları arasında kapasite ve fiziki açıdan en büyüğü olan Gebze Fabrikası’nda 1.200 kişiye istihdam sağlayan Mondelēz Türkiye, 2016 yılında Türkiye genel merkezinde 100 kişilik açık pozisyonu doldurdu. Bunun yarıya yakın bölümü yeni istihdamla 84

karşılandı. Mondelēz Türkiye İnsan Kaynakları Müdürü Pınar Caymaz, 2017 yılında yeni istihdam yaratmaya devam edeceklerini belirterek, “Türkiye’nin parlak geleceğine olan inancımız tamdır. 2017’de işe alımlarımızın %10 artmasını bekliyoruz” dedi. Mondelēz’in çalışanlarına sağladığı ortam ve imkanlarla çalışmak için mükemmel bir işyeri yaratmayı hedeflediklerini söyleyen Caymaz, çalışanlarına doğum günlerinde izin, ayda 2 gün evden çalışma, yan hakların esnetilmesi, yaz aylarında Cuma günleri erken çıkış gibi olanaklar sunduklarını kaydetti.



haberler

Fora Zeytin Ailesi Eğitim Etkinliğinde Buluştu yük zeytin işleme tesisine sahip olan Fora Zeytin’in Havran’daki fabrikasında, satış ekibi, pazarlama, ihracat, üretim, kalite ve lojistik bölümleri çalışanlarının katıldığı bir eğitim organizasyonu gerçekleştirildi.

T

ürkiye’nin önde gelen zeytin üreticilerinden Fora Zeytin, dünyanın en büyük zeytin işleme tesisi olan Havran’daki fabrikasında, satış ekibi, pazarlama, ihracat, üretim, kalite ve lojistik bölümleri çalışanlarının katıldığı bir eğitim organizasyonu gerçek-

leştirdi. Türkiye’nin önde gelen zeytin üreticilerinden Fora Zeytin’in, tüm çalışanları ve yöneticileri, Havran’daki Fora Zeytin Fabrikası’nda düzenlenen eğitim etkinliğinde bir araya geldi. Balıkesir’de dünyanın en bü-

Fora Zeytin Genel Müdürü Efe Yazıcı’nın da katıldığı etkinlikte, 2016 yılı değerlendirildi ve 2017 hedefleri gözden geçirildi. Ayrıca yeni başlayan çalışanlar oryantasyon eğitimine katılırken, diğer çalışanlar da bilgilerini tazeleme fırsatı buldular. Eğitim, zeytin hasadından soframıza ulaşana kadar ki tüm süreçleri kapsayacak şekilde gerçekleştirildi. Eş zamanlı zeytin tadımı yapıldı, yeni ürünlerle ilgili de çalışanların görüşleri alındı. Tüm çalışanların katılımıyla gerçekleşen fabrika gezisi yapıldı, fabrikadaki gelişmeler ve yeniliklerle ilgili bilgi verildi. İki gün süren eğitim etkinliği tüm çalışanlara verilen İletişim ve İş Güvenliği Eğitimi ile son buldu.

Lezzetten Vazgeçmeden Formda Kalmak Mümkün Mü?

İşte Size Geleneksel Lezzetin Modern Hali Fora Fit Zeytin

D

ünya’nın ve Türkiye’nin tercihi Fora Zeytin, sağlıklı ve formda kalmak isteyenler için ürettiği maksimum yüzde 2 tuz içeren “Fora Fit’’ ile sofralarımızın vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Akdeniz beslenme tarzında sağlıklı ve lezzetli bir gıda olmasıyla bilinen zeytin, hem kahvaltılarda hem de diğer öğünlerde doyurucu bir atıştırmalık olarak tavsiye ediliyor. Ayrıca zeytinde bulunan doymamış yağlar yeterli miktarda alındığında formda kalmanıza destek oluyor. İçerdiği vitamin ve minerallerle vücutta antioksidan etki göstererek hücrelerin yenilenmesine katkıda bulunuyor. Hem hafif hem lezzetli kahvaltıların keyfini 86

doyasıya sürmenizi ve sağlıklı sofralar hazırlamanızı sağlıyor. Zeytin, kahvaltıda vitamin ve mineral bileşenleri yönünden zengin olması sayesinde güne enerjik ve zinde başlamaya yardımcı oluyor. Gün boyu hafif, besleyici ve hazmı kolay bir besin olan zeytin, atıştırmalık olarak, salatalarda ve makarnalarda lezzet katmak için, akşam yemeklerinizde başlangıç olarak öneriliyor. Fora Fit Zeytin, dalında henüz yağlanmadan toplanan zeytinlerden üretiliyor. Az yağlı olan zeytinlerin doğal yöntemlerle tuzu azaltılıyor. Böylelikle hem az yağlı besin tüketenlerin hem de sağlığına dikkat edenlerin bir numaralı tercihi oluyor.



haberler

Selva Gıda’dan Uzak Doğu’ya Özel ‘Mürekkep Balıklı Spagetti’

S

elva Gıda, Uzak Doğu için özel olarak ürettiği ‘Mürekkep Balıklı Spagetti’sini bu yıl 42.’si düzenlenen Foodex Japan 2017 Fuarı’nda görücüye çıkardı. İttifak Holding bünyesinde gıda sektöründe faaliyet gösteren, 15 kategoride 180’in üzerinde ürüne ulaşan ve ‘Gerçek Gıda’ yaklaşımını benimseyen Selva Gıda, Mürekkep Balıklı Spagetti ile inovatif ürünlerine bir yenisini daha ekledi. Selva Gıda, başta Uzak Doğu için özel olarak ürettiği ve tüm dünyada satışa sunacağı ‘Mürekkep Balıklı Spagetti’sini bu yıl 7-10 Mart 2017 tarihlerin arasında 42.’si düzenlenen Foodex Japan 2017 Fuarı’nda

katılımcıların beğenisine sundu. Hububat orijinli ‘Gerçek Gıda’ üzerinde yoğunlaşan Selva Gıda, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için insan sağlığı ile özdeşleşen gıdalar üretiyor. Besleyici, insana faydalı, lezzetli, çevreye ve doğaya zarar vermeden üretimi yapılan “Gerçek Gıda” ürünleri ile sağlıklı yaşamın arkasında duruyor. Diğer yandan Dünya’da 5 kıtada, ağırlıkla Japonya, Tayvan, İsveç, Hindistan, Nijer, Mali, Madagaskar, Ruanda ve Moritanya olmak üzere 90’dan fazla ülkeye makarna, irmik ve un başta olmak üzere ürünlerini sevk eden Selva Gıda, makarna üretiminin yüzde 55’ini yurt dışına ihraç ederek 2007 yılından bu yana markalı makarna ihracat liderliğini koruyor.

ECAS’tan Beypiliç’e Plaket

T

ürkiye piliç eti sektörünün öncü markası Beypiliç’e gıda ve tarım sektöründe faaliyet gösteren bağımsız ve tarafsız sertifikasyon kuruluşu ECAS tarafından plaket sunuldu. Beypiliç’in sürdürülebilir tarımın temelini oluşturan “İyi Tarım Uygulamaları” standartlarını başarılı şekilde uygulaması ve sektörel katkıları nedeniyle sunulan plaket, gıda ve tarım alanında faaliyet gösteren sınırlı sayıda şirkete sunuluyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından verilen “İyi Tarım Uygulamaları” sertifikasını 2013 yılında alan Beypiliç, yük88

sek standartlarını tüm çiftliklerinde yıllardır başarıyla uyguluyor. İyi Tarım Uygulamaları; çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen bir tarımsal üretim yapılarak doğal kaynakların korunmasını amaçlıyor. Aynı zamanda İyi Tarım Uygulamaları, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliği sağlıyor. Gerek kaliteli ve verimli bir tarımsal üretim gerekse güvenli gıda tüketimi açısından önem taşıyan İyi Tarım Uygulamaları standartları, tüketicilerin daha sağlıklı gıdalar tüketmesini amaçladığı gibi üreticilerin rekabet gücünü de arttırıyor.

Selva Gıda’nın lezzet ve kalitesinin özünde, yüksek kalitede hammadde ve ileri teknoloji kullanımı yattığını belirten Selva Gıda Genel Müdürü Özkan Koyuncu, “Foodex gibi fuarlar bizim nihai tüketicimize ulaşmamızda ciddi katkısı olan etkinlikler. Uzak Doğu pazarı yüksek bir potansiyeli olmasına rağmen, tutunabilmesi çok zor olan bir pazar. Zira tüketici kalite konusunda çok hassas ve mükemmeliyetçi. Ürününüzün üretim teknolojisinden tutun da ham madde kalitesine kadar tüm özellikleri eksiksiz olmalı. Kaliteden küçücük bir taviz vermeniz, ürününüzün pazardan çıkmasına neden olur. 2007 yılından bu yana markalı makarna ihracat liderliğimizin altında yatan en önemli sebeplerden biri de kalitemizden asla taviz vermeyişimiz. Ürünümüzün doğallığından ve besleyiciliğinden bir şey kaybetmesine izin vermeden tüm aşamalarda yüksek kalitede üretim yapmaya azami özen gösteriyoruz” dedi. Koyuncu ayrıca; “Uzak Doğu ise bizim için ayrı bir öneme sahip. Bundan dolayı ar-ge çalışmalarımız neticesinde bu bölgeye özel ürettiğimiz ürünlere Mürekkep Balıklı Spagetti’yi de ekledik. Önümüzdeki süreçlerde ihracattaki başarımızı artırarak sürdürmeyi amaçlıyoruz. Bu hedefimiz için farklı pazarların ihtiyaçlarına yönelik özel ürün ve hizmetler geliştirmeyi sürdüreceğiz. Foodex gibi fuarlarda yer almak, ürünlerimizi ve kendimizi anlatmamızda büyük rol oynuyor” açıklamasında bulundu.



haberler

Şekerleme Sektörü Dubai’ye Çıkarma Yaptı Prodexpo ile devam ettik. Şimdi Gulfood ile gaza biraz daha yükleniyoruz. Etkinliklerimizde Delightland konseptini daha etkin bir platform olarak kullanarak hedef ihraç pazarlarında reklam, tanıtım ve pazarlama açısından firmalarımıza daha çok alan açmak istiyoruz.” Afrika Ve Ortadoğu’nun Şekere Olan Talebi Artıyor

D

ubai’de gerçekleştirilen dünyanın en büyük B2B fuarı olan Gulfood 2017’ye katılan Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı Hidayet Kadiroğlu “Bu fuarda gerçekleştirilen B2B görüşmeler özellikle sektörümüzün geleneksel pazarı olan ve geçtiğimiz yıl 16 milyar dolarlık ithalat yapan Afrika ve Ortadoğu’da daha da büyüyebilmemiz için büyük fırsat taşıyor. Sektör olarak gözümüz gelişmiş ülkelerde olsa da geleneksel pazarlarımızda ki büyüme hızımızı da sürdürmeliyiz” dedi. İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ve Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu (ŞTG) öncülüğünde 139 Türk firması, 26 Şubat - 2 Mart tarihleri arasında 22’ncisi düzenlenen, dünyanın en büyük B2B gıda fuarı olan Gulfood 2017’ye katıldı. Ortadoğu ve Afrika’nın 16 milyar dolar ithalat yaptığına vurgu yapan Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı Hidayet Kadiroğlu, “Bu yıl, 120’nin üzerinde ülkeden 95 binden fazla ziyaretçinin katılması beklenen fuar sadece Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi için değil, 5 binin üzerindeki hammadde ve mamul ürün tedarikçisi için dünyanın her yerinden muhataplarıyla buluşma imkânı sunuyor. Biz ekonomi çevrelerinin dünyanın en önemli 10 ticari üssünden biri olarak değerlendirdikleri Dubai’yi tüm Orta Doğu’ya, Kuzey Afrika’ya ve hatta tüm Afrika’ya açılan bir kapı olarak görüyoruz. Dünyada şekerleme sektörünün 153 milyar dolarlık ithalat hacmi var. Bunun 16 milyar doları Orta Doğu ve Afrika’dan geliyor. Bu bölge 16 milyar dolar ile ithalatın yaklaşık yüzde 17’sini içeriyor. BAE olarak baktığımızda 1.9 milyar dolar bu nüfusa ve hacme göre fazla değil mi sorusunun karşılığı 90

da Dubai’nin 1.1 milyar dolar ihracatı var yani ürettiği maldan değil transit ticaretten kaynaklı bir ihracatı olduğunu söyleyebiliriz. Bu fuarda firmalarımızın gerçekleştireceği B2B görüşmelerin sektörün 2017 yılında bu pazardan aldığı payı arttıracağına eminiz. Bu coğrafya bizim geleneksel pazarlarımızı oluşturuyor. Sektör olarak gözümüz gelişmiş ülkelerde olsa da geleneksel pazarlarımızda ki büyüme hızımızı sürdürmeliyiz” diye konuştu. 2016 yılında 2,2 milyar dolarlık şekerli mamuller ihracatı gerçekleştirdiklerini ifade eden Kadiroğlu, “2017’ye sektör olarak daha iyi başladık. Ocak ayında sektör ihracatımız yüzde 11 oranında artarak 188,4 milyon dolara yükseldi. Ancak biz bunu yeterli görmüyoruz, ihracat artışında 2017 yılı hedefimizi yüzde 15 olarak belirledik ve bu yönde çalışmalarımızı devam ettireceğiz” dedi. 2017 yılının sektör açısından tanıtım ve pazarlama yılı olacağını da belirten Kadiroğlu şunları söyledi; “200 ülkeye ihracat gerçekleştiren sektörümüz, son yıllarda yapmış olduğu teknolojik yatırımlar ve inovatif ürünler sayesinde her geçen yıl adından daha fazla söz ettiriyor. Biz sözde değil özde inovasyon yapan bir sektörüz. İnovatif olarak ürünler üreten firmalarımız var. Özellikle Ortadoğu ve Afrika’da çok güzel teknolojik yatırımlar oldu. Fuarda İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ve Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu olarak ülkemizi ve sektörü dünyaya daha iyi tanıtabilmek adına çok renkli ve dikkat çekici etkinlikler düzenledik. Fuarın her günü ŞTG standımızda ülkemizin her yanından geleneksel ve modern şekerlemeleri katılımcılara ikram ettik ve şeker şovu gerçekleştirdik. ISM fuarı ile 2017 yılını başarılı bir şekilde açtık,

Her geçen yıl Afrika ve Ortadoğu’dan gelen şekerli mamuller talebinde artış olduğuna değinen İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete, “Orta Doğu ve Afrika ülkeleri bundan on yıl önce dünya şekerleme tüketiminin yüzde 3,5’ini gerçekleştiriyorken 2016 yılında bu oran yüzde 5,5’e ulaştı. Önümüzdeki beş yılda bu oranın daha da artması ve 2021 yılında yüzde 6,5’a yükselmesi bekleniyor. Bahse konu bölge Asya Pasifik’in ardından şekerli mamul tüketimini en kayda değer şekilde arttıran ülkeleri barındırması açısından da bizim için çok büyük önem taşıyor. Sektör olarak sadece Birleşik Arap Emirlikleri’nden 2016 yılında 90 milyon dolarlık bir pay aldık. Yaklaşık 60 milyon doları sadece şekerli mamuller.” dedi. Bu yıl Birlik ve Tanıtım Grubu olarak yaklaşık 25 fuara katılacaklarını ve Türkiye’de çok geniş kapsamlı bir fuar düzenleyeceklerine vurgu yapan Mete, “Fuarlar bacasız sanayi, düşünün 93 bin kişi ziyaret etti, bunun 90 bini yurt dışından gelen ziyaretçiler, Dubai’de ki otellerin neredeyse tamamı dolu. Bizde ülkemizde ilk defa düzenleyeceğimiz CNR Food İstanbul fuarı için yurt dışından katılımı arttırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Ülkemizin ekonomisine gerçekleştireceğimiz fuar ile katkıda bulunmayı umuyoruz. Suudi Arabistan, Fas ve Polonya’dan CNR Food İstanbul fuarına milli katılım gerçekleştirecekler. Diğer ülkeler için çalışmalarımızı da tüm hızıyla sürdürüyoruz. İlk fuar olduğu için yabancı ülkelerden gelecek katılımcılar biraz daha mesafeli yaklaşıyor fakat bir sene sonra katılımın çok daha iyi olacağı kanaatindeyiz. Sektör için sadece fuarlarla da yetinmeyeceğiz. Bu sene alım heyetleri kapsamında en az 10-15 civarında B2B etkinliği düzenlemeyi düşünüyoruz. Özellikle 2017 yılının ikinci yarısında da hedef pazarlarımızdan Kuzey ve Güney Amerika ile Uzak Doğu ülkelerine yönelik ticaret heyetleri düzenlemeyi planlıyoruz” dedi.



makale

Gıdalarda Akrilamid Maddesi ve Kanser İlişkisi Üzerine Açıklama

İ

ngiltere Gıda Standartları Kurumu (FSA) tarafından “ekmek ve patates gibi nişasta içeren yiyeceklerin yüksek sıcaklıkta pişirilmeleri sonrasında bir kimyasal olan “akrilamid” maddesinin açığa çıktığı ve bu maddenin kansere yol açabileceği uyarısı”, hafta başında (23 Ocak Pazartesi) BBC Türkçe tarafından haberleştirilerek kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu haber daha sonra ülkemizdeki çeşitli medya kuruluşlarınca da haber olarak değerlendirilmiş ve çeşitli yayınlarda yer bulmuştur. İnvenura Gıda Analiz ve Denetim Laboratuvarları olarak, gıda güvenliği konusunda son yıllarda yaptığımız çok önemli alt yapı çalışmaları, donanım, uzmanlık ve araştırmalarımıza dayanarak kamuoyunun konuya ilişkin olarak doğru bilgilendirmeyi sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Bu çerçevede bilgilendirmek isteriz ki, Akrilamid Maddesi ilk olarak 2002 yılında tespit edilmiştir. Deney hayvanları üzerinden yapılan çalışmalar sonucunda kanserojen olduğu tespit edilen Akrilamid, Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu (IARC) tarafından “Muhtemel Kanserojen Listesi”ne alınmış, Avrupa Birliği Gıda Otoritesi (EFSA) de Akrilamid riskini onaylayarak, her yaş grubundan bireylerin “Diyet Kaynaklı” olarak risk altında olduğunu bildirmiştir. Akrilamid; gıdaların işlenmesi ya da üretilmesi aşamalarında eklenen bir katkı maddesi değil, gıdaların doğal yapısı gereği, üretilmesi sırasında kendiliğinden oluşan bir maddedir. Akrilamid Nasıl Oluşur?

Şeker ve nişasta içeriği fazla olan gıdaların yüksek sıcaklıkta pişirilmesi sonucu ortaya çıkan Akrilamid, gıda bilimindeki ismi ile “maillard”, halk dilindeki nitelendirilişiyle “kararma” reaksiyonu sonucunda ortaya çıkmaktadır. Kararma reaksiyonunun gerçekleşmesi ise gıdaların doğal yapısında bulunan şekerin, proteinin yapıtaşı olan asparjin ile yüksek sıcaklıkta karşılaşması üzerine tepkimeye girmesiyle oluşmaktadır. Diğer deyişle, yapısında şeker ve protein içeren yüksek sıcaklıkta pişirilmiş tüm gıdalarda Akrilamid oluşabilmektedir ve günlük olarak sıklıkla tüketilen birçok ürün bu sınıfa girmektedir. Her Ürün Grubunda Akrilamid Bulunur Mu? Kavurma, kızartma, fırınlama gibi yüksek derecede yapılan pişirme işlemlerinde (120°c ve daha yüksek) sıcaklığın ve işlem süresinin uzamasının Akrilamid oluşumunu arttırdığı bilinmektedir. Pişirme şeklinin Akrilamid oluşumuna olan etkisine örnek verilmesi gerekirse, patates kızartması riskli ürün grubunda yer alırken haşlanmış patatesin Akrilamid riski içermediği bilinmektedir. Kahve, patates kızartması, cipsler, bisküvi, kraker, ekmek, hamur işleri, kahvaltılık tahıllar gibi ürünler, yapıları ve hazırlanma koşulları gereği yüksek oranda akrilamid içerebilen ürünler grubunda yer almaktadır. Akrilamid, Doğal Bir Sürecin Sonucudur Burada üzerinde durulması gereken nokta, bu reaksiyonun doğal bir sürecin sonucu

olması nedeniyle, evde uygulanan ısıtma işlemi ile ticari işletmelerde uygulanan ısıtma işlemleri arasında herhangi bir fark olmadığıdır. Örneğin ekmeğin ya da herhangi bir hamur işinin evde veya ticari işletmede yapılması Akrilamid oluşumu açısından bir farklılık yaratmamakta, undan yapılan ve yüksek sıcaklıkta pişirilen her ekmek ya da her hamur işi Akrilamid oluşumuna müsait bulunmaktadır. Bilinçli Tüketiciler Olarak Ne Yapılmalıdır? Yukarıda da belirtildiği gibi gıdalarda doğal olarak oluşan Akrilamidi günlük hayattan tamamen çıkarmak mümkün değildir ve bu konudaki risk yönetimi, maruz kalınan dozun kontrolü ile mümkündür. Özellikle Akrilamid oluşumu açısından riskli gıda üreticisi firmalar, üretim süreçlerini, pişirme sıcaklığı ve pişirme sürelerini en uygun seviyede muhafaza ederek Akrilamid oluşma ihtimalini en düşük seviyeye çekmelidirler. Tüketiciler için ise iki farklı alternatif söz konusudur. Birincisi, evde yapılan pişirme işlemlerinde kesinlikle kararmanın önüne geçmektir. İkincisi, dışarıdan satın alınan ürünlerin aşırı pişmiş, kızarmış ve özellikle yanmış olmamasına dikkat etmeleridir. Akrilamid riskini bu şekilde azaltmak mümkündür. Tüketicilerimiz, konuya ilişkin cevap aradıkları her tür sorularını İnvenura’nın resmi sosyal medya hesaplarından bize iletebilirler. Yardımcı olmak kurumsal sosyal sorumluluğumuz gereğidir.

ETİ Hoşbeş’ten Soğuk Kış Günlerine Özel Yepyeni İki Ürün:

“ETİ Hoşbeş Tahinli” ve “ETİ Hoşbeş Sütlü & Ballı”

K

aplamasız Gofret Pazarının Lideri ETİ Hoşbeş, Yepyeni Çeşitleri İle Ezber Bozmaya Devam Ediyor. Her Biri Birbirinden Lezzetli Çeşitleriyle Kendi Hayran Kitlesini Yaratan ETİ Hoşbeş, Sadece Kış Dönemi İçin Hazırladığı 2 Yeni Ürünü Tüketicilerinin Beğenisine Sundu. 92

Piyasa Çıktığı Günden Bu Yana, İnceliği, Kreması Ve Ağızda Eriyen Gofret Yaprağı İle Büyük Beğeni Kazanan ETİ Hoşbeş’in Kışa Özel Yeni Çeşitleri “Hoşbeş Tahin Kremalı Gofret” Ve “Hoşbeş Sütlü Ballı Kremalı Gofret” Dönemsel Olarak Tüketicilerle Buluşmak Üzere Raflardaki Yerini Aldı.



haberler Türk Kuru Meyveleri Dubai’den Ortadoğu’ya Dağılacak

Kuru Meyve Sektörü İhracatında Ortadoğu’nun Payını Yüzde 10’a Çıkarmayı Hedefliyor

T

ürkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu, doğal vitamin deposu; çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı ve Antep fıstığının yurtdışında tanıtımı ve ihracatının arttırılması için faaliyet gösteren Kuru Meyve Tanıtım Grubu (KMTG), 2017 yılında tanıtım atağını sürdürüyor. 2017 yılı tanıtım atağını 6-10 Şubat 2017 tarihlerinde Rusya’da düzenlenen Prodexpo 2017 Fuarı ile başlatan Kuru Meyve Tanıtım Grubu’nun ikinci durağı, Ortadoğu’nun en büyük gıda fuarı olan Dubai Gulfood Gıda Fuarı oldu. KMTG ağırlığı Ortadoğu ülkelerinden gelen katılımcılara Türkiye’nin gururu kuru meyvelerinin tanıtımını ve tadımını yaptırdı. Türkiye’ye yıllık 1.4 milyar dolar döviz kazandırdıklarını bu rakamı 2023 yılında 3 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini belirten Kuru Meyve Tanıtım Grubu Başkanı Osman Öz, 2017 yılında tanıtım atağını Rusya’dan sonra Dubai’de sürdürdüklerini ifade etti. Ortadoğu Ülkelerinde Hedef 300 Milyon Dolar Kuru meyve sektörünün ana ihraç pazarının Avrupa Birliği olduğuna dikkati çeken Öz, “Türkiye’nin ihracatta yeni bir başarı hikayesi yazabilmesi için ihraç pazarlarını 94

çeşitlendirmesi gerekiyor. Ortadoğu ülkeleri kuru meyve sektörümüzün ihracatında şu anda yüzde 4 pay alıyor. Hedefimiz bu oranı yüzde 10’a çıkarmak. 2023 yılı için ortaya koyduğumuz 3 milyar dolar ihracat rakamının 300 milyon dolarının Ortadoğu ülkelerine yapılması” diye konuştu. Türk Kuru Meyve Sektörü’nün 2017 yılında 8 tanesi uluslararası gıda fuarı olmak üzere 10 farklı tanıtım etkinliğine katılarak, Türk kuru meyvelerinin dünya genelindeki pazar payının arttırılması için tanıtım yapmayı programına aldığı bilgisini veren KMTG Başkanı Öz, konuşmasını şöyle tamamladı: “Dünya genelinde sağlıklı ürünlere bir yöneliş var. Bu da Türk kuru meyveleri için bir avantaj. Sağlıklı ürünlere yönelişi değerlendirmek istiyoruz. 2017

yılında Uzakdoğu ağırlıklı bir tanıtım programı oluşturduk. Hindistan, Güney Kore ve Çin’de 7 farklı tanıtım etkinliği gerçekleştireceğiz. Ayrıca, Rusya ve Dubai dışında, Bosna Hersek’te 20. Mostar Uluslararası Fuarı’nda yer alacağız.” Gulfood Gıda Fuarı’nda KMTG’nin standını Türkiye’nin Dubai Başkonsolosu Erdem Ozan ve Ticaret Müşaviri Hasan Önal ziyaret eden isimler arasında yer aldı. Kuru Meyve Tanıtım Grubu’nu ise; KMTG Başkanı Osman Öz, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, Yönetim Kurulu üyeleri Ahmet Bilge Göksan ve Eli Alharal, EİB Sektörel Tanıtım Grupları Şefi Gökçe Tol ve EİB Personeli Ebru Üzülmez temsil etti.



makale

Yöresel Peynirler - İzmir ve Yöresi

Cem KARAGÖZLÜ - DOÇENT Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Süt Teknolojisi Ana Bilim Dalı

P

eynir, soframıza kahvaltıda, bir simit (gevrek) yanında öğün geçiştirirken, pizza veya pidenin içinde, kimi zaman rakı soframızda kavunun yanında, kimi zaman da böreklerin içerisinde ulaşıp damağımıza bir tat olarak yerleşir. Keza peynir kadar geçmişi eski olan şarapın, peynir ile ilişkisini de unutmamak gerekir. İzmir ve yöresindeki bağlardaki üzümlerden mitolojik dönemlerden bu yana şarap elde edilmektedir. Şarap uzmanlarınca da aynı yöreden olan peynir ve şarapların birbirine yakıştığı belirtilmektedir. On bin yıllık İzmir tarihi içinde oluşan sofra ve yemek kültürü ile yöremizin bazı önemli peynir çeşitlerinin en tanınanlarından bu bölümde bahsedeceğiz. Bunların en ünlüsü İzmir Tulum Peyniri, son yıllarda sadece İzmir’de ve çevre illerde değil, özellikle İstanbul ve Ankara’nın peynir pazarında aranır olmuştur. İzmir ve çevresinde İzmir Tulumu’ndan başka Ayvalık Sepet Peyniri, Ayvalık Kirlihanım Peyniri, Kopanisti, Karaburun Keçi Sepet Peyniri, Seferihisar Armola Peynir, Karaburun Lorlu Keçi Tulum Peyniri, Tire Çamur Peyniri, Çökelek yöresel olarak tanınan başlıca peynir çeşitleridir. Peynirin dayanıklı hale gelmesi, ömrünü uzatmak için Orta Asya’dan Balkanlar’a dek tulum, küp, fıçı, torba kullanım geleneği görülmektedir. Tulum peyniri ülkemizde, Erzurum, Erzincan’dan Orta Anadolu’ya, oradan Toroslar’a, Ege kıyılarına kadar yapılır. Ege tulum peynirlerinden İzmir, Bergama, Aydın, Manisa Yunt Dağı Tulumu ilk akla gelenlerdir. İzmir Tulumu: İzmir Tulumu Peyniri yapılış itibariyle Anadolu’daki benzerlerinden farklılık gösterir. Dolayısıyla bu farklılık yapısına ve 96

tadına da yansır. Günümüzde İzmir Tulumu’nun deri olarak üretimi çok az mandırada devam etmektedir. Çoğunda derinin yerini teneke, koyun sütünün yerini inek sütü ile paçal yapılmış koyun keçi sütü almıştır. İzmir Tulum Peyniri gerçekte randımanı yüksek koyun ve inek sütlerinin karışımından yapılır. Geleneksel olarak yapılan tulum peynirlerde süt ısıtılmaz, mandıraya gelen süt tülbentlerle süzülür ve mayalama sıcaklığı olan 28 – 35°C kadar ısıtılır. Maya ilavesinden sonra pıhtılaşma işlemi 45 dakika ile 1 saat 15 dakikada tamamlanır. Pıhtının kırılmasında tahta sopalar kullanılır ve pıhtı nohut büyüklüğüne kadar kırılır. 15 dakika dinlendirilen pıhtının üzerine 40 - 50°C sıcak su dökülür. Cendere bezi ile pıhtı sudan ayrılır. Pıhtıdan suyun tamamen ayrılmasında iki farklı yöntem kullanılır. Birinde pıhtı üzerine ağırlık konur, diğeri ise cendere bezi içindeki pıhtı asılarak suyun ayrılması uygulamasıdır. Kendiliğinden süzme ile gerçekleşen işlemde, bu pıhtıdan yapılan peynir daha serttir. Peynirin içine konacağı, korunacağı ve olgunlaşacağı tulum, çoğunlukla keçi tulumundan yapılır. Keçi tulumu daha yumuşak ve esnektir. Tulumun kılları önce makasla kesilir ve fırça ile su ve sabunla yıkanarak temizlenir. İçindeki bulunan olası delikler kapatılır. Cendere bezinden alınan ham peynir büyük parçalar halinde kesilerek tulumlara bir sıra peynir, bir sıra iri taneli tuz serpilerek yerleştirilir. Tuz miktarı yüzde 7 - 9 civarında tutulur. Doldurulan tulumun ağzı sicim ile bağlanır. Tulum bozulmaması için kesinlikle hava almamalıdır.

1 hafta mandırada kalan peynirler daha sonra olgunlaşması için soğuk hava depolarına gönderilirler. Tulumlar en az ayda bir kez kontrol edilir. Tulumdaki peynir salamurayı bu olgunlaşma sürecinde çeker, bir kısmını tulum dışarı salar. İyi bir tulum peyniri için olgunlaşmanın en az

3 ay sürmesi gerekir. İşte en önemli fark; geleneksel tulum peynirlerinde peynir, tulumun kılsız tarafında olgunlaştırılırken, İzmir ve çevresinde tulumun tıraşlanmış kıllı tarafta olgunlaştırılır ve geleneksel tulum peynirleri tek bir kitle iken İzmir bölgesi tulum peynirleri kalıplar halindedir. İzmir Tulumu beyaz peynire göre daha sert ve tuzludur. Peynirin üzerinde toplu iğne başı büyüklüğünde yeknesak yayılmış gözler olması iyidir. Gözler daha büyük hatta yarıklar varsa kusurlu olarak kabul edilir. Tulum taze peynirlere göre daha uzun ömürlüdür ve olgunlaştırıldığı yer ile ilgili olarak da oldukça lezizdir. Sepet Peyniri Denize yakın Ayvalık, Dikili, Foça, Karaburun’da bulabileceğiniz Sepet Peyniri keçi, koyun ve inek sütünün karıştırılmasıyla yapılır. Genellikle zeytin dallarından örülmüş sepetlere basılarak son şeklini alır. Dokulu yapı kazanmış olanı tercih edilir. Pastörize edilmeyen çiğ koyun sütü hafifçe ısıtıldıktan sonra 28‐32°C’de mayalanır. Soğuk kış aylarında sıcaklık 35°C’ye kadar çıkarılır. Oluşan pıhtı kırılırken üzerine ‘haşlak’ su dökülerek, pıhtının 36‐38°C’de ısıtılması sağlanır. Dibe çöken peynir kitlesi parça parça alınır ve isteğe göre bir, üç ya da beş kiloluk kalıp sepetler içine elle ‘tepilir’, üzerleri düzeltilir ama ağırlık konmaz. Peynirlerin içine konduğu sepetlere ‘kova’ denir. Bu sepetler bataklıklarda yetişen ucu dikenli bir sazdan örülerek yapılırlar. Peynir sepetten süzülmeye başladıktan yaklaşık 15 dakika sonra kalıplar ters çevrilir ve peynir sepetten çıkarılır. Peynirin altı ve üstü elle, ince tuzla tuzlanıp, tekrar sepete konur ve süzülmeye bırakılır. 18 saat sonra artık ‘kendini tutan’ peynir sepetten alınır. Gölge ama pek havadar olmayan bir yerde tahta üzerine dizilir. Tekrar tuzlanıp ovalanır. Tuzlama işlemi çok hassas bir iştir. Hakiki kelle sepet peyniri iki günde bir, toplam on beş gün mutlaka elle tuzlanır. Fazla tuz, peynire kabuk bağlatacağından tuzlama işlemi okşarcasına yapılır. İki günde bir tuzlanan peynirin kabuğu ince olduğundan daha güzel olur. Daha sonra tuzlama işlemine on gün arayla 1 ay süresince devam edilir. Bu sürenin sonunda kelle yağını bırakır, ‘malaş’ (sızma) yapar. Peynir iki ay sonunda yenecek kıvama gelir. Ancak peynirde aroma arayan meraklılar için ‘yüz günden önce yenmez’. Kelleler salamura edildikten sonra serin bir yerde altı ay ile



makale

bir yıl boyunca saklanabilir. Sepet peyniri parafinle kaplanır ya da içinde zeytinyağı bulunan şık bir kapta farklı otlarla çeşitlendirilirse hem salamurada saklamaya gerek kalmaz, hem de temiz taşınıp pazarlanması daha kolay olur. Bu peynir pastörize edilmeyen sütten üretildiği için en az 3 ay salamura olarak kalmalıdır. Brusella mikrobunun ölmesi için bu süre gereklidir. Kopanesti Peyniri Peynir altı suyundan çıkartılan lordan üretilen yöresel peynir çeşitlerine sıklıkla rastlanmaktadır. Bunlardan biri Kopanesti Peyniri’dir. Urla, Çeşme, Karaburun ve Foça’da bulabilirsiniz. Rum kültürü orjinlidir. Daha çok meze olarak tüketilir. Kopanesti, Yunanca “dövülmüş/ezilmiş” anlamındadır. Keçi sütünden yapılan sepet peynirinden arta kalan peynir altı suyu kazana konur ve ısıtılır. İçine beşte bir oranında keçi sütü karıştırılır. Bir süre ısıtılıp soğutulmaya bırakılır. Soğudukça üste pıhtı birikir. Bu pıhtı kepçeler ile alıp tülbentlerde 1-2 gün süzülür. Daha sonra çömleklere alınıp iyice yoğrulur. Sonra depolanır. Depolama süresinde 1-2 günde bir kaşıkla karıştırılır. Tuzlanır. Ağır kokulu ve tuzlu bir peynirdir.

Kirlihanım Peyniri Ayvalık’da ise Kirlihanım Peyniri Kopanesti’ye benzer. Kirlihanım Peyniri de sepet lorundan yapılır. Üzerinde sarı – kahverengi morlu küfler bulunur. Sepet peyniri yapımında kalan peyniraltı suyu kaynatılıp pıhtısı alınır, ince tuzla tuzlanır ve “kovalık” 98

denilen sepetlere basılır. 2-3 haftada kurur. 6-7 ay alt üst edilerek olgunlaştırılır. Üzeri küflenmiş peynirin üzerindeki küfler kesilerek atılıp tüketilir. Armola Peyniri

mek ve kahvaltı sofralarında tüketilen bir peynirdir. Çökelek, yoğurdun önce ayran, sonra da o ayranın ısıtılarak pıhtılaşması sonucu ortaya çıkar. Son zamanlarda tuzlu loru çökelek diye satılmakta aman kandırılmayın.

Seferihisar Armola Peyniri’nin Arnavut kültüründen geldiği söylenir. Koyun veya keçi sütünden yapılır. Eskiden içinde İzmir Tulumu saklanmış keçi tulumları kullanılırdı. Hafif tuzlu ve ekşi tatta, sürülebilir kıvamlı kirli beyaz, sarımtırak renktedir. Orijinal Armola yapımında, İzmir Tulumu konmuş deri peynir bittikten sonra kalan kırıntıların üzerine yoğurt dökülüp birkaç gün bekletilir ve üzerine keçi sütü eklenip açık alanda bir ağaca asılarak 10 – 15 gün bekletilerek yapılırdı. Günümüzde beyaz peynir kırıntıları ve lor karıştırılıp tuluma basılarak yapılmaktadır. Üzerine zeytinyağı, kekik, nane, pul biber eklenerek yenir. Bazı yerlerde şöyle yapılır; çiğ süt bir kapta biriktirilir, içine tuz atılır. Ekşiyen süt pıhtılaşır. Suyu süzülür, tuluma basılır. Tadı tulum yoğurduna benzer.

Köy Peyniri Köyden köye, yöreden yöreye farklılık göstermekle beraber genellikle çiğ sütten yapılırlar. Pıhtılaşan süt bir torbaya alınarak süzülür ve üzerine taş konularak suyunu salması sağlanır. Daha sonra tuzlanıp salamurada bekletilir. Köy peynirleri müstahsil pazarlarında bir haftalık olanına daha olgun olanlarına da rastlanır. Burada çiğ süt kalitesiz, hastalıklı hayvandan sağılmış veya üretim sırasında hastalık yapan mikroorganizma bulaşması en önemli risktir. Başta koliform grubu bakteriler olmak üzere Listeria, Brucella gibi hastalık yapan hatta ölüme kadar görülebilen vakalara rastlanmaktadır. Kaynaklar: 1. Akpınar, A., Uysal, H. Geleneksel Süt Ürünleri. Standart. No:557, S: 26-31, Ekim 2. Kamber, U. Geleneksel Anadolu Peynirleri. Miki Matbaacılık, Ankara. 3. Karagözlü, C. 2001. İzmir Tulumu. İzmir İzmir kent kültürü dergisi. Mart - Nisan 5 (28) 26-27. 4. Karagözlü, C. 2011. Bergama Yöresi Peynirleri. Uluslararası Bergama Sempozyumu 7-9 Nisan 2011. Bergama Belediyesi Yayınları. Bildiriler II. Cilt. 424434. ISBN: 978-605-4597-01-7. Lamineks Matbaacılık. İzmir 5. Kılıç, S., Gönç, S.; Uysal, H.R.; Karagözlü, C. 1998. Geleneksel Yöntemle ve Kültür Kullanarak Yapılan İzmir Tulum Peynirinin Olgunlaşma Sürecinde Meydana Gelen Değişikliklerin Kıyaslanması. V. Süt ve Ürünleri Sempozyumu. Geleneksel Süt Ürünleri. 21 – 22 Mayıs 1998. Trakya Üniversitesi. Tekirdağ Ziraat Fak. Yayınları. Tekirdağ. 6. Üçüncü. M. 2005. Peynir II. Meta Basım, Bornova İzmir. 7. Ünsal, A. 1997. Süt Uyuyunca. Türkiyenin Peynirleri. Yapı Kıred Yayınları. İstanbul. 8. Özen, A.E., Kılıç, M. 2009. Lor Peyniri Üretiminin Kalite Açısından İncelenmesi. Geleneksel gıdalar Sempozyumu . 27 - 29 Mayıs 2009. Van.

Çamur Peyniri Tire’de üretilen Tire Çamur Peyniri ekmeğe sürülebilir özelliktedir. Lor peynirinin olgunlaşmış tulum peyniri salamurasına karıştırılarak elde edilir. Eskiden daha çok koyun, keçi sütünden yapılırken şimdi inek sütü kullanılmaktadır. Çoğunlukla yöre halkı tarafından yapılıp genellikle sabah kahvaltısında tüketilmektedir.

Çökelek Çökelek bir peynir çeşidi olarak Anadolu’da uzun yıllardır üretilen ve çeşitli ye-







haberler

Altuntaş Makina Amatör Ruh Heyecanı ile Çalışıyor

A

ltuntaş Makina Sanayi, sektörde daima yenilikçi bir bakış açısı ile hizmet vermeyi kurulduğu 2003 yılından günümüze kadar benimseyerek bunu kendine misyon edinmiş bulunuyor. Altuntaş Makina genel müdürü İbrahim Altuntaş firması ile ilgili: “Müşterilerimiz ürünlerimizi kullanmaya başladığı anda onlar bizim için daha değerli oluyor, çünkü müşterilerimizden sürekli geri bildirimler alarak ürünlerimize ve ar-ge’lerimize yön veriyoruz. Her müşterimizin bize geri dönüşleri çok değerli. Biz, satış sonrasında da işimizin devam ettiğinin farkındayız. Ürünlerimizi tercih eden firmalarımız ticari faaliyetlerini sürdürdükleri sürece bizde bütün samimiyetimizle onların destekçisiyiz. Samimi yaklaşımımızı, büyük küçük hiçbir işletmemizi ayırmadan aynı derecede tutuyoruz. Bakış açımız profesyonel ruhtadır ama heyecanımız ve samimiyetimiz sürekli amatör ruhtadır. Bilirsiniz ki amatör ruh sürekli heyecanlıdır ve samimidir bizde bunu kaybetmiyoruz” dedi. Altuntaş Makina ürün çeşitliliği açısından oldukça geniş bir yelpazeye sahip bulunuyor. Firma hem köfte formlama makinaları, hem de kurabiye formlama makinaları üretiyor. Her iki sektördeki uzmanlığı, ürün çeşitliliğini arttırıyor. Ayrıca 104

ürünlerinde farklılıklar yapmayı seven firmanın örnek olarak köfte ürünlerinde çok farklı kalıpları bulunuyor. Bu konu ile ilgili olarak İbrahim Altuntaş sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Örneğin sıradan yuvarlak köfte de her kalıbı kullanabilirsiniz, eğer işletmenizde farklılık yapmayı istiyorsanız yıldız şeklindeki kalıbımızı kullanabilirsiniz. Tabi yöresel lezzet haline gelmiş köftelerimizin kalıpları da ürünlerimizde mevcut.” Altuntaş Makina, marka değeri oluşturmak ve kurumsal bütünlüğünü sağlamak için kaliteli üretim standartları neyi gerektiriyorsa her belgeyi her sertifikayı alıyor.

Bunu firma içi disiplini haline getirmiş. Bu durumu tüm çalışanları, tüm mühendisleri benimsemiş. Ar-ge ’ler ve müşterilerinin geri dönüşleri bu çerçevede değerlendiriliyor. Altuntaş, son olarak firması hakkında şunları söyledi:” Bizim işimiz tamamen bir ekip işi. Üretimi yapan çalışanlarımızdan, çizimleri yapan ar-ge çalışanlarımıza kadar, aynı ruha ve heyecana sahibiz. Bunu özellikle belirtmek istiyorum, işletmeler kendi misyon ve vizyonlarını tüm çalışma arkadaşlarına benimsetebilirse başarılı olur. Bizim başarımızın en büyük sebebi de budur. Tüm ekibimiz bu ruhu benimsemiştir.”



106




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.