LİMAK LİMAK’IN İLK E-DERGİSİ
GURME SAYI 12 ARALIK 2009
M.UĞUR UMAY RESİM SERGİSİ
HALİL USTA CHRISTMAS VE YILBAŞI MENÜ ÖRNEKLERİ
ĠÇĠNDEKĠLER
2
EDĠTÖRDEN
3
2009 YILI GETĠRDĠKLERĠ VE GÖTÜRDÜKLERĠ 2009 Yılı ,başlangıcından bitişine kadar hayatımızdan unutamayacağımız bir yıl olarak kaldığını düşünüyorum. Sevdiklerimize kavuştu bazılarımız,sevdiklerini kaybetti bazılarımız.Acılarımız ve sevinçlerimiz bir arada yaşandı.Ülke üzerine ve dünyayı etkisine alan ekonomik kriz bizleri de (teğet mi geçti) orasını bilemiyorum ama bazılarımızın üzerinde etkisini hissettirdi. Şirketimiz büyümeye devam ediyor ,her geçen gün aramıza yeni insanları alıyoruz,aile içerisinde sayımız artıyor.Yöneticisinden en alt kademeye kadar kimseyi ayırt etmeden ,herkese aynı oranda davranan ve diğer şirketler ile arasından ki farkı en belirgin bu özelliği ile taşıyan bir şirket,LİMAK. 2010 senesi içerisinde ilk Yiyecek ve İçecek departmanını ilgilendiren ve oldukça ciddi bir uygulama olacağı planlanan „Mutfak Eğitimi „ Limra Hotel‟imizde Mutfak okulu olarak başlayacak ve sezon içerisinde bizlere personel istihdamı sağlayacaktır.İlerleyen günlerde Servis ve H/K Departmanları içinde bu tarz projeler faaliyete geçirilecektir. Yeni açılan ve açılacak otellerimiz bizlerin vizyonunda gelişmeler sergileyeceğini düşünüyorum. 2010 yılı hepimiz adına umuyorum ki daha ,kazançlı,mutlulukların arttığı,üzüntülerin azaldığı ,heyecanlı bir yıl olmasını temenni ediyorum. Ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK; Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir . Bu bizlerin parolasıdır. Allah hiçbirimizi utandırmasın. Saygılarımla. ALP KAVRA
TURĠZM HABERLERĠ
4
Turistler de mutasyona uğruyor Salına salına süzülen kurĢuni sonbahar yaprakları bir sezonun daha sona erdiğinin teyidi olarak içimizde bir burukluk yaratırken, henüz yapraklar yere ulaĢmadan 'ya gelecek sezon?' sorusu kurcalamaya baĢladı turizmcilerin aklını...
Bir yandan 'krizi başarıyla atlattık' nidaları, diğer yandan'turist var kazanç yok' serzenişleri, iyi mi kötü mü geçtiği bir türlü belli olmayan bir sezon sonrası dağılan bulutların arasından güneşini bulmaya çalışıyor Türk turizmi. Güneş, tatil tercihinin en önemli belirleyicisi olarak başroldeki yerini iyice pekiştirirken, 'güneş garantisi', 'turist garantisine' dönüşüyor adeta. Güneş ülkelerinin kızışan rekabetinde, mutasyona uğrayan turistin taleplerine yaratıcı, pratik ve çabuk çözüm üreten ülkeler sahadan galip ayrılıyorlar. Türkiye'nin en büyük avantajı bence burada yatıyor. Güneşimizle birleştirdiğimiz pratik çözümler, her ülkeden her kesime hitap ediyor. En önemli örneğini çocukların tatil kararlarındaki etkisini zamanında tespit ederek, çocuklu ailelere sunulan sınırsız alternatifler ile dedelerinin aklına bile getiremedikleri 'Türkiye tatilini' torunların hafızalarına yerleştirilmesinde görebiliriz. Ağır ve hantal Avrupa, Türkiye'nin kıvraklığına ayak uyduramıyor. Turizmin her alanında karşısına Türkiye örneği çıkıyor. Doğal ve Kültürel kaynakları ile zaten bir adım önde olan Türkiye, çok yabancı olduğu konularda kendini geliştiriyor. Antalya'nın ortasına kurulan Noel Pazarı ile Avrupalılara, Gaziantep'teki Bakırcılar çarşısı ile Suriyeli turistlere çekim merkezleri yaratıyor. Binlerce genç Rusça, Almanca öğreniyor. Ülkeye gelen turist sayısı son 23 yılda 23 milyon artarken Türk turizmi yaşadığı ve atlattığı onlarca krizden çok şey öğrenerek çıkıyor. Tartışarak olgunlaşan ve hayata geçen fikirler, sektöre büyük katkı sağlıyor. Turizm, ülkenin eleştiriye en tahammüllü sektörü haline geliyor. Yapraklar toprağa yolculuğunu ağır ağır alırken, endişeniz olmasın, kısa sürede turizm dünyasında dikkatleri çekerek hakkı ile adından söz ettiren ve geçtiğimiz yıl turist sayısında dünya 7'nciliğine yerleşen, uğruna bıyıklarımızı feda ettiğimiz turizmimiz, yaratıcılığı ile yükselmesini sürdürecektir.
Recep Yavuz / Öger Tur Genel Müdürü
TURĠZM HABERLERĠ
5
LAEPPLE: 2010‟DAN FAZLA BĠRġEY BEKLEMEYĠN, FĠYATLAR YĠNE BELĠRLEYĠCĠ UNSUR OLACAK
Mısır‟daki 59. DRV Genel Kurulu‟nda konuĢan Alman Seyahat Birliği (DRV) BaĢkanı Klaus Laepple, 2010‟da daha fazla kayıp yaĢanmayacağını, ancak çok büyük bir toparlanma ve yükseliĢ de beklemediklerini belirtti
Alman Seyahat Birliği DRV‟nin Mısır‟ın yeni turizm merkezi Port Galip‟teki 59. Olağan Genel Kurulu‟nda konuşan DRV Başkanı Klaus Laepple, Almanya‟da tur operatörlerinin fiyatları düşürmeleri sonucu müşteri sayısı aynı kalmasına karşın ciro kaybı yaşandığını söyledi. Seyahat acentelerinin ciro kaybının ortalama yüzde 7 civarında olduğuna işaret eden Laepple, özellikle en büyük gerilemenin yaşandığı iş seyahatleri alanında ise ciro kaybının yüzde 25‟i bulduğunu ifade etti. 2009‟da müşteri sayısı 2008 ile aynı düzeyde kalmasına karşın fiyatların düşürülmesi nedeniyle acente cirolarının azaldığına dikkat çeken Laepple, Almanya‟da toplam acente cirolarının yaklaşık yüzde 7 gerileyerek 19 milyar avro seviyesinde gerçekleştiğini, tur operatörlerinin cirolarının ise yüzde 34‟lük bir azalma ile 20,7 milyar avro olduğunu kaydetti. Klaus Laepple, kış satışlarının da beklendiği gibi başlamadığını ve geçen yılın gerisinde kaldığını belirterek, Almanya‟daki kış satışlarının iki haneli ekside olduğuna işaret etti. 2010‟da önemli kayıplar yaşanmasını beklemediklerini belirten Klaus Laepple, ancak çok büyük bir toparlanma ve yükseliş de beklemediklerini dile getirdi. Alman tatilcilerin ekonomik buhran dönemlerinde de tatile büyük önem verdiklerinin altını çizen Laepple, ancak fiyatların 2010‟da da tercihlerde en belirleyici unsur olarak öne çıkacağını vurguladı.
AĢk ateĢ AteĢ kırmızı AĢk Ģarap ġarap kırmızı AĢk güneĢ GüneĢ kırmızı DüĢ aĢk ateĢine Yan kıpkırmızı
F&B EĞĠTĠM
7
CHARTREUSE Charthusian papazları Fransa‟dan İspanya‟nın Tarrogona şehrine gitmeden önce 1607 den 1901 yılına kadar Fransa yakınlarında Grand Chartreuse manastırında dünyaca ünlü likörü imal etmekteydiler. Sarı ve yeşil iki çeşidi bulunan chartreuse 1901 yılından sonra patenti satıp taklit şişeli likör imal etmeye başladılar,etiketlerin sol tarafında Liht yazılı idi.Orjinal etiket de ise Alier etiketi çizen ressamın adıdır.
BENEDICTINE 1510 yılında keşiş Bernardo Vincelli dağ başındaki küçük kulübe etrafında kendi kendine yetişen otlar ve çiçekler den rastlantı eseri bu likörü yapmış ve zindelik verici bir özelliğinden dolayı Tanrıya şükranlarını belirten Deo Optimo Maximo sözünü dile getirmiştir. Halen sır gibi saklanan likörün tam olarak reçetesi bilinmemektedir. Ülkemizde de Beyendik adı altında benzer likör üretimi yapılmaktadır D.O.M:Deo Optima Maximo Tanrımıza Şükürler Olsun anlamını taşımaktadır.
F&B EĞĠTĠM
8
BAILEYS Yetmişli yıllarda üretilmeye başlanan, çikolata rayihalı, taze krema ve viski ile yapılan bir İrlanda Likörü. Bailey & Co. tarafından İrlanda, Dublin'de üretilmekte olup, hacmen %17 alkol içermektedir. Baileys İrlanda viskisinin, krema ve kahve aromaları ile harmanlanmasıyla üretilmektedir. İçki badem ve fındık aromasıyla, zengin, pürüzsüz ve tatlı bir tada sahiptir. Baileys daha çok bayanların içtiği bir likör olarak bilinmektedir. Baileys Irish Cream (tescilli marka üstten virgül içermemektedir) likör tabanlı bir İrlanda viskisi ve kremasıdır.
R. J. Bailey & Co. tarafından İrlanda, Dublin'de üretilmekte olup, hacmen %17 alkol içermektedir. 200 ml'lik Baileys Irish Cream şişesiBaileys, "Uluslararası Damıtıcı ve Şarap Tüccarları" (İngilizce: International Distillers and Vintners) ve bir yeni ürün geliştirme firması olan I&D mensubu bir topluluk tarafından yaratılmıştır. Baileys'in arkasındaki esas isimler, Tom Jago ve David Gluckman, halen Jago's Cream Liqueur gibi başarılı içecekler yaratmaktadır. Baileys İrlanda viskisinin, krema ve kahve aromaları ile harmanlanmasıyla üretilmektedir. İçkinin badem ve fındık aromasıyla, zengin, pürüzsüz ve tatlı bir tadı vardır. Baileys'in isim hakkı günümüzde Diageo firmasına aittir. 26 Kasım 1974'de piyasaya sürülen Baileys'in, ilk kremalı likör olduğu iddia edilmektedir. Bu iddiaya karşı çıkanların sayısı çoktur, ama içki piyasaya çıkar çıkmaz birçok taklidinin yapıldığı da bir gerçektir. 2003'te, Bailey & Co., Baileys Glide adlı daha az tatlı ve hacmen %4 alkol içeren bir ürünü, sıkılıkla içki tüketen kişiler pazarını hedefleyerek, piyasaya sürdü. 2005'te, orijinalindeki gibi hacmen %17 alkol içeren çikolata aromalı Baileys çeşidi piyasaya sürüldü. 2006'de, krem karamel aromalı Baileys çeşidi piyasaya sürüldü.
F&B EĞĠTĠM
9
GRAND MARNIER Tanınmış bir Fransız likörü olan Grand Marnier'nin yapımına 1870/71 Alman-Fransız savaşları neden olmuş.. Grand Marnier'nin yaratıcısı olan Jean Baptiste Lapostolle 1820 li yıllarda Paris yakınlarında bir damıtım evi işletirken, Paris in işgal edilmesiyle birlikte Cognac kentine göç eder. Cognac da yaşadığı süre boyunca kaliteli konyakları satın alıp zengin bir kav oluşturur. Savaş bitip de evine döndüğünde, damadıyla birlikte konyakla ilgili deneyler yapar. Dönem egzotik olan her şeyin moda olduğu bir dönemdir. Bu moda akımına uyarak Karaib kökenli olan acı portaGrand Marnier, sek olarak içildiği gibi kalı da deneylerinde kullanır. değişik kokteyllerin de ana içkisini Grand Marnier'nin formülünü bulana oluşturur. Pastaların yapımında da kadar kaç deney yaptıkları bilinmez ama; kullanılan Grand Marnier, nefis lezzetlerin yaratılmasında baş rolü oy- o günden bugüne gelinceye kadar likörün ne formülünde, ne şişesinde, ne etiketinnar. de ne de orijinalliğini sağlayan kırmızı mühüründe hiç bir değişiklik olmadan üretildiği kesin bilgiler arasındadır.
SHERIDANS
Benzersiz tada ve orijinal ambalaja sahip bir çeşit İrlanda likörüdür. Şişesi 2 kısımdan oluşur; 2/3 ü kahve likörü ve İrlanda viskisinden, 1/3 ü vanilya kreması karışımlı likörden oluşur. Bu özelliği ile Sheridans dünyada iki kısımlı şişe şeklinde satışa sunulan ilk markadır. Alkol oranı yüzde 18.5 dir. İçim sırasında krema likörü kahve likörünün üstünde kalır ve iki likör de karışımda doğru oranlarda bulunur. Yeni deneyimlere açık, trendleri belirleyen insanların içkisi olduğu söylenebilir.
ÇAY DĠYARI
10
ÇAY Çay, yapraklarını, işlendikten sonra kaynatıp içtiğimiz yeşil renkli, çalı görünümünde, bodur bir bitkidir. Çay bitkisi yağışın bol, bağıl nem oranın en az yüzde yetmiş olduğu sıcak veya ılıman iklimin bulunduğu yerlerde yetişmektedir. Çay, dünyada sudan sonra en çok tüketilen sıvıdır. Günümüzde otuz civarında ülke çay yetiştirmekte ve dünya nüfusunun üçte ikilik bir kısmının çay içtiği bilinmektedir. İnsan vücudu ve psikolojisi üzerinde pek çok faydası olan çayın, hem hazırlanması hem de içilmesi özellikle uzak doğuda bir sanat olarak görülmektedir.
ÇAYIN TARĠHÇESĠ
Bulunuşu günümüzden 5000 yıl öncesine kadar giden çay, ilk önce tıbbi sebeplerden ötürü içilmiş ve her derde deva olan bir ilaç gibi görülmüştür. Çayın bulunuşu hakkında pek çok hikaye olduğu halde en bilinen efsaneler şunlardır: Çin imparatorlarından biri, sıcak su ve etkileri hakkında bilgi toplamaya çalışmaktadır. Bir gün imparator suyu kaynatırken, bu suyun içerisine ağaçtan yapraklar düşer ve bu yapraklar suya enfes bir koku ve tat verir. Bu yapraklar aslında çay ağacından düşmüş ve o günden itibaren çay bir tören edasıyla hazırlanıp içilmeye başlanmıştır. Japon mitine göre, bir Budist rahip kendisini uyumadan meditasyona adamış. Ancak bir gün uyuyakalınca göz kapaklarını kesip toprağa gömmüş ve oradan uyku halini azaltıcı etkisi bilinen çay bitkisi yeşermiş. Çay hakkında Hindistan‟daki efsane ise, yine uyumadan meditasyon yapan bir rahibe dayanır. Bu rahip bir gün çok uykusu gelince yanındaki bitkiden bir yaprak koparıp bunu çiğnemeye başlamış ve uykusunun açıldığını fark etmiş. Bu aslında çay bitkisiymiş ve çay Hindistan‟da bu şekilde doğmuş
ÇAY DĠYARI
11
Her ne kadar Türkler çayla oldukça geç tanışmış olsalar da, çay yaşantımızın önemli bir parçasıdır. Türk örf ve adetlerine göre bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olabilir, ama bu kırk yıl boyunca bizler için su kadar ihtiyaç duyulan tek içecek çaydır. Her kültürde farklı şekillerde hazırlanan çay, ülkemizde çaydanlıkta demlenir ve ince belli cam bardak ile içilir. Çayın yapıldığı çay ocakları ve kahvehaneler; günün her saatinde çay tiryakilerinin buluştuğu, çay kadar vazgeçilmez yerlerdir. Bizler çayı günün her saatinde içine şekerden başka bir şey ilave etmeden içeriz. İngilizler ise, çayı özellikle akşam üstü saat 5‟te, sütle incelterek içmeleriyle tanınırlar. Çin ve Japonya‟da yeşil çay daha çok tercih edilir ve hazırlanması neredeyse bizdeki sünnet merasimi kadar ciddi bir iştir. Orta doğuda limonlu çay ve Kuzey Afrika‟da naneli çay sevilir. Amerikalılar çayı soğuk severler. Hindistan, Çin, Japonya, Sri Lanka, Kenya, Endonezya çayın üretiminin en çok yapıldığı ülkelerdir. Dünyadaki toplam kuru çay üretimi iki milyon altı yüz bin tondur. KiĢi baĢı çay tüketiminin en fazla olduğu ilk beĢ ülke sırasıyla; Ġrlanda, Kuveyt, Ġngiltere, Türkiye ve Katardır.
Dünyadaki çayın; %75‟i “siyah çay” olarak bilinen tam fermente edilmiş, %25‟i ise fermente edilmeden üretilen “yeĢil çay” olarak tüketilmektedir. Buna karşın çok az üretilebilen ve fiyatı oldukça pahalı olan “beyaz çay” en yüksek düzeyde antioksidan ihtiva eden çay olarak bilinmektedir.Beyaz çay büyük bir ferahlatma özelliğine sahiptir. Müthiş bir aroması olan, çok hafif ve tatlımsı bir çaydır. Beyaz çay birkaç defa demlenebilir ve her seferinde değişik bir tat ortaya çıkar. Çin‟de çokça tüketilen Oolong çayı ise, yarı fermente edilmiş kahverengimsi bir çaydır.
TURĠZM KÜLTÜR
12
GORDION MÜZESĠ
1963 yılında bugün Yassıhöyük olarak tanınan 500 nüfuslu küçük bir köyün yanında kuruldu. Bugün Gordion Müzesi‟nde kronolojik bir sergileme sunulmakta, her dönem karakteristik örneklerle temsil edilmektedir. Üç vitrinde Eski Tunç Devri eserleri, bunu takiben Kral Midas ile son bulan Erken Frig Dönemine ait eserler yer almaktadır. Bu eserler içinde Erken Demir Çağı‟na ait el yapımı çanakçömlekler, Erken Frig Çağına ait demir aletler, tekstil üretim aletleri sergilenmektedir. Yeni sergi salonunda panoramik vitrin içinde M.Ö. 700 yıllarına tarihlenen tahrip katına ait tipik bir yapı sergilenmektedir. Yeni salonun geri kalan kısmında M.Ö. 6- M.S. 4. yüzyıla ait ithal edilmiş Yunan seramiği, Helenistik Çağ ve Roma Dönemine ait malzemeler sergilenmektedir. Son bölümde ziyaretçiler Gordion‟da ele geçen mühür ve sikke örneklerini izleme imkanı bulacaklardır.
MÜZENĠN GELĠġĠMĠ Son yıllarda Gordion Müzesi‟nin ziyaretçi sayısındaki büyük artış, burada yeni düzenlemeler yapılmasını gündeme getirmiştir. Bu çalışmalar içinde 180 m2‟lik yeni depo binası, 150 m2‟lik ek teşhir salonu, 30 m2‟lik laboratuar ve 35 m2‟lik görüntü ile bilgilendirme salonu, 5000 m2‟lik yeni açıkhava teşhir alanı yapılanların belli başlıları arasında sayılabilir. Yeni kazılan alan Friglerin mobilya yapımında kullandıkları sedir, kokulu ardıç, şimşir, sarıçam, ceviz ve porsuk fidanlarıyla ağaçlandırıldı. Bu yeni alana nakledilen Roma mozaiği ve Galat Mezarı yapılan işlerin bir bölümü olarak sayılabilir. FRĠG TÜMÜLÜSLERĠ Gordion çevresi geniş bir alan üzerinde M.Ö. 8. asrın son çeyreği ile M.Ö. 6. asrın ortalarına kadar uzanan bir zaman dilimine tarihlenen çeşitli ölçülerdeki tümülüslerle kaplıdır. Tümülüsler Frig soyluları ve ileri gelen kişilerin mezarlarıdır. Bu tümülüslerin içinde 300 m.‟lik çapı 55 m.‟lik yüksekliği ile Midas Tümülüsü olarak tanınanı muhteşem bir görüntüye sahiptir. Midas Tümülüsü‟nün kazısı 1957 yılında gerçekleştirilmiştir. 1960‟lı yılların başlarında Türk mühendisliğinin şaheseri beton destek konstrüksiyonunun tamamlanması sonucu halkın ziyaretine açılmıştır.
AYIN KOKTEYLLĠ
Uzun İçecek Yemek Öncesi
AMERICANO 3 cl Campari 3 cl Vermut Rosso 5 cl Soda
Bardak: Longdrink Materyal: Bardak Garni: Portakal dilimi
14
Uzun İçecek Yemek sonrası
APRICOT SOUR 3 cl Kayısı Likörü 3 cl Limon Suyu 2 cl Portakal Suyu
Bardak: Longdrink Materyal: Shaker Garni: Portakal dilim
USTANIN KÖġESĠ
16
USTANIN KÖġESĠ
17
NOEL MENÜ Christmas Tavuk Ciğeri Terine Salad voldorf ile ******** Conseme Rau Maj Çoban Yıldız ( İsanın doğumuna gelen. 3 yabancı zengine verilen isim) ******** Karide au Graten Betlehem(İsanın doğduğu yer.) ******** DoldurulmuĢ Hindi filoto Enginar Göbeği Betlehem,Patates Nauzet. Közde kestane.ile ******** Falambe ġeftali Fındık Parfe.,Movileks Kestaneli Bisküvi ile
USTANIN KÖġESĠ
18
YILBAŞI MENÜ YENI YIL TABAĞI Somon Fume.Avokado.Emmantel peynir.jumbo karides, beyaz peynir. ***** ARA SICAK Kıymalı saray katmeri (Hollendes soslu) ****** SALATA İce berg salata limon sos ve kızarmış kestane taneleri ile ... ***** ANA YEMEK Mantarlı kekik sos ile lezzetlendirilmiş Dana sırtı provansal. (Bademli pilav ve Akdeniz sebzeleri ile ) ***** TATLI Ayva Tatlısı (Cream brüle üzerinde vanilye parfeit ile). ***** Meyva ***** Mercimek çorbası İşkembe Çorbası
USTANIN KÖġESĠ
19
USTANIN KÖġESĠ
20
YILBAġI SOFRASINDA EġLĠKÇĠ PASTIRMALI BRÜKSEL LAHANASI MALZEMELER 1 paket bürüksel lahanası 6 dilim çemensiz pastırma 1 çay bardağı kabuğu ayıklanmış tuzsuz iç badem 10-15 adet arpacık soğan 4 diş sarımsak ince kıyılmış Yarım çay bardağı zeytinyağı Tuz
YAPILIŞI Lahanaları yıkayıp bir taşım kaynatın. Suyunu süzüp, bir tencerede soğan ve ince kıyılmış sarımsakları zeytinyağında hafifçe terletin. Badem içlerini ekleyip, ikiye kestiğiniz pastırmaları da tencereye ekleyip birkaç tur çevirin. Lahanaları ekleyip yarım su bardağı kadar su ekleyip, en küçük ocakta, kısık ateşte 40-45 dakika pişirin.
USTANIN KÖġESĠ
21
YILBAġI HĠNDĠSĠ MALZEMELER 4 adet hindi but (Kişi başı bir but hesap edin) Yarım çay bardağı pekmez Yarım çay bardağı soya sosu 3 çorba kaşığı zeytinyağı
YAPILIŞI Hindi butlarını yıkayıp tencerede haşlayın. Yaklaşık 20 dakika haşladıktan sonra butları fırın tepsisine alın. Bir karıştırma kabında soya sosu, pekmez ve zeytinyağını karıştırıp hindilerin üzerine gezdirin. Sosun tamamını hindilerin üzerine döktükten sonra, hindinin haşlama suyundan bir çay bardağı kadarını fırın tepsisine yayıp, 150 derecede 80 dakika fırınlayın. Ara ara fırın tepsisindeki sosu kaşıkla hindinin üzerine gezdirerek pişirme işlemini tamamlayın.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
22
"ATA"
LAFINI SEVMEZDI "Ataturk" hitabini ilk kez donemin Turk Dil Kurumu Baskani bir konusmasinda kullanmis, Mustafa Kemal de cok begenerek soyadi olarak almisti.Kendisine Ata" diye hitap edilmesinden hic hoslanmazdi. EN SEVDIGI YEMEK Manastir Askeri Lisesi yillarindan kalan bir aliskanlikla hayati boyunca en sevdigi yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldi. Tatliya duskun degildi ama cani istediginde cok sevdigi gul recelini tercih ederdi. EN BUYUK HAYALĠ DUNYA TURUNA CIKMAKTI Ömrü yetseydi bir dünya turuna cikip ,Türk dili ve tarihi uzerindeki calismalarini genisletmek en buyuk hayaliydi. BAġUCU KITABI "CALIKUġU" Binlerce kitabi vardi.Ama bunlarin arasinda bir tanesini hayati boyunca hatta cephede bile basucundan ayirmadi. Resat Nuri Guntekin'in unlu Çalikusu" romanini hep yaninda tasir, her gun rastgele bir yerinden acar, birkac sayfa okurdu. KABUL SALONUNDAKI AT YAVRUSU Atlardan sonra en sevdigi hayvan kopekti. "Fox" adini verdigi kopegi, Gazi`nin yataginin ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara duskunlugu o dereceydi ki bir gun misafirlerinin de gorebilmesi icin yeni dogmus bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmisti. TAM BIR SALON ADAMI En sevdigi dans valsti. Muzik zevki cesitlilik gosteriyordu.Klasik Bati muzigi disinda Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi. GÖMLEKLERĠNĠN TÜMÜ BEYAZDI Gomleklerinin hepsi beyazdi. Bu gömlekler ilk yillarda Isvicre`de ozel olarak dikilirken sonra yerli mali kullanma kampanyasina öncülük edebilmek icin Beyoglu`nda bir terziye diktirilmeye baslanmisti. ÖLÇÜLERI Boyu 1.74 idi.Hayatinin son donemlerine kadar 76 olan kilosu hastaliginin ilerlemeye baslamasiyla 46'ya kadar dusmustu. 43 numara siyah rugan ayakkabi giyerdi. RUMELĠ ġĠVESĠ Ozenli ve temiz bir Turkce konusurdu. Ancak bazi kelimeleri Rumeli sivesiyle telaffuz ederdi.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
23
HAZĠN BĠR HĠKAYE Hayatinda bir donem cok onemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden sonra hayatina trajik bir sekilde son veren Fikriye Hanim`in mezarinin nerede oldugu bilinmiyor. CUMHURBASKANLIGINDAN SIKILIYORDU Hayatinin cogunu gecirdigi savas cephelerinden sonra Cumhurbaskani olarak gecirdigi yillar ona bir tecrit yasantisi gibi geliyor, cok sevdigi halkindan ve sade bir vatandas yasamindan uzaklastigini dusunuyordu. KENDĠSĠ TIRAġ OLMAZDI Sabah kahvaltilariyla arasi hic hos degildi.Yataktan kalkar kalkmaz odasindaki divanin uzerine bagdas kurarak oturur, gunun ilk kahvesini sigarasini icerdi.Bir ozelligi de kendi kendine tiras olmamasiydi. DÜZEN TAKINTISI VARDI Evinde ,cevresinde hatta konuk oldugu evlerde bile egri duran esyalari duzeltmeden rahat edemezdi. HOġGÖRÜLÜ LĠDER Koylunun birinin gazete kagidina sardigi tutunu icmeye calisirken eli yanmis,"Alin bunu kendi icsin" diyerek Ataturk`e kufretmisti.Mahkemeye cikarilacakti. Ataturk olayi dinledikten sonra "Onu mahkemeye vereceginize dogru durust sigara icmesini temin edin" dedi. ."BU NASIL HALKCILIK?" Bir sabah milletvekilleri ile trene binmisti.Kondüktörün milletvekillerinden bilet parasi almamasina sasirmis nedenini sormustu.Trenin milletvekillerine bedava oldugunu öğrenince epey sinirlenmis, "Ne de guzel halkcılık ama" demisti. ."LAĠKLĠK ADAM OLMAKTIR!" Ilk mecliste bir oturum sirasinda uyelerden biri laikligin ne manaya geldigini anlamadigini soyleyince Gazi cok sinirlenmis ve elini kursuye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermisti: "Adam olmak demektir hocam,adam olmak!" YABANCI DILE MERAKI Askeri lisede öğrenmeye basladigi FransIzca'yI sonraki yillarda gelistirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardi. Konusurken araya Fransizca sozcukler de eklerdi.
KĠġĠSEL GELĠġĠM
24
ÖFKE KRĠZĠYLE BAġ ETMENĠN YOLLARI Uzmanlara göre öfke krizi daha çok karar mekanizmasında söz hakkı olanlarda görülüyor. Öfke patlamasının yarattığı ruh hali, tüm organizasyona yayılıp verimi düşürüyor. Öfke patlamalarının sık yaşandığı işyerlerinde çalışanlar sürekli stres halinde oldukları için iş üretmek ve kaliteyi artırmaktan çok, endişe ve öfke duygusu ile açıklarını kapatmaya çalışıyor, bu da hem verimi, hem de çalışan memnuniyetini düşürüyor. Psikolog Ferahim Yeşilyurt işyerinde öfke patlamasını, "Artan stres karşısında çalışanın kendisini kontrol edememesi, saldırgan tepkiler göstermesi ve normalde yapmayacağı davranışlarda bulunması" şeklinde özetliyor. Uzmanlara göre, işyerinde buz gibi hava estiren, çalışma enerjisini negatife çeviren öfke krizinin pek çok nedeni var. AġIRI SORUMLULUK VE MOBBĠNG Yeşilyurt, bu nedenleri işyerinden kaynaklanan ve kişinin kendisiyle ilgili olanlar diye iki grupta topluyor. "Yoğun çalışma saatleri, mobbing, taktir eksikliği, görev tanımlarının net olmaması, işten çıkarılmalar veya ücretlerin zamanında ödenmemesi gibi nedenler işyeri kaynaklı öfke nedenleri arasındadır. Aşırı sorumluluk alma, işleri bitirmek için sürekli fazla mesai yapma, engellenme eşiğinin düşük olması, iş dışı hobilerin olmaması, kendisine haksızlık yapıldığını düşünme gibi etkenler bireysel kaynaklı nedenlerdir." DAHA ÇOK KĠMLERDE GÖRÜLÜR? Klinik Psikolog Sinem Demir‟e göre, öfke krizi genelikle karar verme mekanizmasındaki kişilerde görülüyor, söz sahibi kişi özellikle narsist yapıdaysa, öfkelenmek için hata fırsatı kollamak rutine dönüşebiliyor. Demir‟in görüşleri: "Bu kişiler, ellerindeki maddi, fiziksel ve mevkîye dayalı gücü, kendi kişiliklerindeki ‟güç‟ olarak görmeye başlayabilir ve narsistleşebilirler. Narsizm işyerine, kişinin kendisini süper güçlü ve başarılı görmesi şeklinde yansıyabilir. Bu algı ile diğerlerine istediği şekilde davranabileceğini, basit nezaket kurallarının karşısındakiler için geçerli olmadığını düşünebilir. İşyerindeki her olumlu ve olumsuz durumun, „kendi güç‟leri ile ilgili olacağına inandıkları için de sürekli ayrıntıları tararlar, ufak hataları abartırlar, adeta güçlerini göstermek ve öfke geçirmek için hata fırsatı kollamayı rutin haline getirirler.
KĠġĠSEL GELĠġĠM
25
EGO ZAYIFLIĞININ ĠġARETĠ MĠ? Öfkenin sıklıkla krize dönmesi, kişinin benlik duygusunda yani egoda olgunlaşmamışlığa veya zayıflamaya işaret edebilir. Bu durum, ergenlik ve genç yetişkinlik yıllarında değişebilir, psikoterapi ile güçlendirilebilir. Ancak 50‟li yaşlarda kişilik kemikleşir. Hala değişim olasılığı vardır ama kişi, bu durumu bir sorun olarak görmüyorsa ve suçu hep başkalarında arıyorsa, yardım isteme olasılığı düşüktür." Demir, öfke krizi geçiren kişinin sorun çözme becerilerinin azaldığını, öfkelendiği durumları değiştiremeyeceğini düşündüğünde ise çaresizlik hissinin arttığını söylüyor. "İş yerinin ortalama stres düzeyinin yüksek olmamasına rağmen bir elemanın sıklıkla öfke krizi geçirmesi, kişinin engellenme eşiğinin düşük, strese karşı dayanaksız olduğunu düşündürür. Bu elemanın öfke krizleri, diğer çalışanlara da yayılıyorsa iş yerindeki genel atmosfer olumsuzlaşabilir." ÖFKE BĠRĠNCĠL DUYGU DEĞĠL, SONUÇTUR Uzmanlar işyerinde duyguların iyi yönetilmesi gerektiği konusunda aynı görüşte. Öfke patlaması yaşamamak için kişinin öncelikle ilk duygularını anlamaya çalışması gerekiyor. Çünkü öfke birincil duygu değil, yaşanan duyguların bir sonucu. Peki duygusallığa yer olmayan profesyonel iş yaşamında öfke patlamalarına ve sonuçlarına maruz kalmamak için neler yapılabilir? Ferahim Yeşilyurt‟un önerileri: "Öncelikle işyerinde güven ve adalet sağlanmalı. Maaşlarını zamanında alacağını bilen ve yönetimin adil davrandığını düşünen çalışanlar daha rahat olacaklardır. Görev ve sorumlulukların belirgin biçimde pay edilmesi, işten çıkarma tehtidlerinin hissettirilmemesi öfke krizlerini azaltır. DEĞĠġTĠRME GAYRETĠNDEN UZAK DURUN Çalışanların sizin gibi düşünmelerini ve davranmalarını istediğinizde, onları kendinize benzetmeye çalıştığınızda sıklıkla öfkelenmeye başlarsınız. Kabul etmemiz gereken, herkesin kendine has bireysel özelliklere sahip olduğudur. Bu düşünceyi kabul ettikçe onları daha az değiştirmeye çalışırsınız.
KĠġĠSEL GELĠġĠM
26
EMPATĠ DUYGUNUZU GELĠġTĠRĠN Empati becerilerinizi geliştirdikçe daha az kızgınlık ve öfke hissetmeye başlarsınız. Başkalarını daha iyi anlamaya çalışanlar daha az öfke yaşarlar. Birbirini anlayamayanlar ise sorunlarını çözmek için kavgayı tercih ederler. Eğer işyerindekileri daha iyi anlayabilir, kendinizi onların yerine koyarak düşünebilirseniz, onlara daha az kızdığınızı göreceksiniz. MĠZAHI DEVREYE SOKUN Mizah öfkenin azaltılmasında kullanılabilecek iyi bir yöntemdir. En zor durumlarda bile gülebilmek gerilimi azaltır. Mizah, dikkatinizi durumun üzücü yanından uzaklaştırıp, başka türlü yorumlama fırsatı sunar. İlişkilerde mizahı kullanabilmeniz daha az öfke yaşamanıza yardımcı olacaktır. GEVġEME EGZERSĠZLERĠNDEN YARARLANIN Öfke anında bedenimizde birtakım değişimler meydana gelir. Kas gerginliğinin artması, kalp atışının hızlanması, kesik kesik solunumun gibi. Bunlar aslında hayatta kalmanızı sağlayacak mekanizmaların ürünüdür. Sizi tehdit eden bir durumla karşılaştığınızda kendinizi korumak için gereken enerjiyi bu mekanizma sağlar. Gerginlik sonucu oluşan belirtileri, solunum ve gevşeme egzersizleri ile azaltabilirsiniz. AĞLAMA DA ÖFKE KRĠZĠDĠR Öfke‟nin „kriz‟ olması için, o sosyal duruma uygun olmayan duygu ve davranışları içermesi gerekir. Karşısındaki kişiye sözel veya fiziksel boyutta saldırıda bulunması, yetkilerini o kişinin aleyhine kullanması, konuşmasında tehdit, hakaret, küçük görme gibi içeriklerin gözlenmesi gerekir. Öfke krizi her zaman yüksek sesle hakaret, bağırma ve azarlama şeklinde olmayabilir. Kişinin ağlaması, kendinden geçmesi, bayılması da öfke krizidir."
KĠġĠSEL GELĠġĠM
27
Çocuklarınızı iyi yetiĢtirin. Doğruları söyletin. Canı istemediği için çalışmadığında elektrikler kesikti demesin. Vazoyu kim kırdı dediğinizde ben kırdım diyebilsin. Sorumluluk almayı öğretin. Sadece kendi üzerine düşeni yapıp kenara çekilmemesi gerektiğini; her zaman her yerde her şeyden sorumlu olduğunu öğretin. Birini ezmeden de yukarılara çıkabileceğini hatta bazen yukarılar denilen şeyin çıkılmasa da olur bir yer olduğunu öğretin. İlla birini örnek alsın diyorsanız Mustafa Kemal'i öğretin. Kızlarınızı iyi yetiĢtirin. Kendi kendilerine yetmeyi öğretin. Namuslu olmanın yürekten geçtiğini öğretin. Evden çıkar çıkmaz ilk köşede eteğinin boyunu kısaltmasına gerek olmadığını öğretin. İstediğini giymeyi öğretin . İnsanın ahlakının sadece kendi beyninde olduğunu öğretin. Kıskanılmanın sevilmeyle aynı olmadığını öğretin. Kıskanılmanın güzel, saygısızlığın kötü olduğunu öğretin. Beni çok kıskanır, dışarı çıkarmaz, şunu bunu giydirmez diyen adamla gurur duymamayı bunun aslında kendine hakaret olduğunu öğretin. Arayıp neredesin ; kiminlesin vs. diyen adama seni tanımadan önce nasıl davranacağımı bilmiyor muydum haddini bil demeyi öğretin. Eşlerini aldatan erkeklerin yanındaki ikinci kadın olmamayı öğretin. Erkeklerle sadece arkadaş olunabileceğini çünkü onlarında sadece insan olduklarını öğretin. Oğullarınızı iyi yetiĢtirin. Karşı cinse saygı duymayı öğretin. Gece yarısı evine dönen kadının "aranmadığını" öğretin. Bir kadının omzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin. Dokunmaktan korkmamasını öğretin. Sevmenin değer verme olduğunu öğretin. Sahip çıkmayla sahibi olmanın farklı olduğunu öğretin. Bulunmaz Hint kumaşı olmadıklarını; olsalar bile burun silinen mendillerinde kumaştan yapıldığını; hiç kimseyi küçük görmemeyi öğretin. Ama bunları önce kendi içinizdeki çocuğa öğretin.
AYIN KOKTEYLLĠ
Kısa İçecek Yemek Öncesi
BACARDI COCKTAIL 3 cl Campari 2 cl Vermut Rosso 1 cl Soda
Bardak: Cocktail Materyal: Shaker Garni: yok
28
Kısa İçecek Yemek sonrası
B&B COCKTAIL 2 cl Kayısı Likörü 2 cl Limon Suyu
Bardak: Cognac bardak Materyal: Bardak Garni: yok
AYIN KOKTEYLLĠ
Kısa İçecek Yemek sonrası
29
Uzun İçecek Zindelik verici
BLACK RUSSIAN
BLOODY MARY
4 cl Vodka 2 cl Kahlua
4 cl Vodka 1 cl Limon Suyu 6 cl Domates Suyu Tuz,Karabiber,Tobasco
Bardak: Coktail Materyal: Mixinglass Garni: yok
Bardak: Long drink Materyal: Mixinglass Garni: Domates,Salatalık
KÜLTÜR SANAT
30
ĠÇĠMĠZDEN BĠRĠ M.Uğur UMAY Kimdir? Bahseder misiniz? Ankaralıyım. 2001 yılında Antalya‟ ya geçici olarak hem tatil hem iş maksatlı gelmiştim. Fakat kendimi bir anda Turizm Sektöründe buldum. Ceylan Intercontinental, Dedeman Hotels, Marco Polo, Limak Arcadia tesislerinde kasiyer, veznedar, gelirler, krediler şefi gibi görevlerde bulundum. 2008 yılı başlarında bitirdiğim askerlik hizmetimden sonra Limak Limra Hotel‟imizde Krediler Şefi olarak çalışmaya başladım. Limak Otellerinin Sektördeki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kısaca açıklamak gerekirse; “Güçlü ve istikrarlı”. Her geçen gün büyüyen ve yeni yatırımlar yapan bir gurup. Özellikle oteller gurubumuz sektörde söz sahibi ve markalaşmış.
ĠĢ Hayatınız DıĢında Yoğun Bir ġekilde Fotoğraf ile Ġlgileniyorsunuz. Biraz Bahseder misiniz? Tamamıyla bir hayal dünyasında yaşıyorum. Bu hayal dünyasında „fotoğrafın‟ çok uzun zaman önce yer edindiği söylenemez. Çocukluğumdan beri müzik ve karakalem çizimlerle uğraştım. Çizmek hayatımda önemli bir yer kaplıyordu. Fakat bir gün yeni bir silah keşfettim ve çizmeye ara verip fotoğraf çekmeye başladım. Hayal dünyamdaki izdüşümleri çizerek değil, çekerek ölümsüzleştirmeye başladım. Çektiğiniz Fotoğraflarda Hangi Konulara Yer Vermeye ÇalıĢıyorsunuz? Belirli bir sınırlama yapmıyorum. Ama yoğun olarak manzara ve panoramik fotoğraflar çekmeyi seviyorum. Bunun dışında kurgu, portre ve an fotoğrafları da çekiyorum.
KÜLTÜR SANAT
31
Fotoğraflarınızda Dijital Düzenleme Yapıyor musunuz? Fotoğrafçı çevrem beni “Dijital Kurnaz” olarak bilirler. Dijital uygulamalar işin biraz kurnazlığına kaçmak. Düzeyli bir şekilde uygulama yaptıktan sonra bu tür müdahalelerin fotoğrafta güzel bir etki yarattığını düşünüyorum. Kafamdaki farklı yaklaşımları fotoğraflarım üzerinde yaptığım Photoshop uygulamaları ile hayata geçiriyorum. Bu bir tercih meselesidir. Kimisi olduğu gibi bırakmayı sever, kimisi kurcalamayı ve farklı şekil vermeyi. Fotoğrafla Ġlgili Ne Gibi Faaliyetlerde Bulunuyorsunuz? Antalya‟ da faaliyet gösteren ANFOK (Antalya Fotoğraf Kulübü) isimli bir topluluğumuz var. ANFOK Başkan yardımcılığı görevini yürütmekteyim. 1,5 senedir her ay farklı noktalara fotoğraf gezileri düzenliyoruz. Bunun dışında haftalık yaptığımız toplantılarda, söyleşiler, fotoğraf gösterileri, eğitimler ve benzeri faaliyetler yer alıyor. 14 Şubat 2008 tarihinde Sevgiler Gününe özel olarak hazırladığımız sergimizi Muratpaşa Belediyesi Sergi Salonunda gerçekleştirdik. Bunun dışında Altınportakal Kültür ve Sanat Günlerinde çok değerli bir arkadaşımla birlikte fotoğraf sergisi düzenledim.
Limak Ailesinden Fotoğrafla Ġlgilenen veya Ġlgilenmek Ġsteyenlere Ne Gibi Tavsiyelerde Bulursunuz? Fotoğraf sizin hayata bakışınızdır. Eğer sadece özel günlerde anı fotoğrafı çekiyorsanız bir gün makinanızı güzel bir manzaraya doğrultun ve o güzelliği ölümsüzleştirin. Konunun genelini fotoğraflamak yerine detaylarını deneyin. Mesala kapının bütününü çekmek yerine, kapının kolunu ve üzerindeki eskimiş dokuyu çekin. Bu Güzel Röportaj Ġçin Size Çok TeĢekkür Ederiz Bende tüm Limak Hotels ailesine bu güzel dergiyi hazırladığınız ve sunduğunuz için teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın
KÜLTÜR SANAT
M.UĞUR UMAY FOTOĞRAF SERGĠSĠ
32
KÜLTÜR SANAT
33
KÜLTÜR SANAT
34
KÜLTÜR SANAT
35