HYPE 3. Sayı (Nisan 2019)

Page 1

BİR TREND OLARAK ÇEKİP GİTMEK EN İYİ OYUN DİZÜSTÜLERİ SON 100 YILA DAMGA VURAN YİYECEKLER #003 - nisan’19

hypedergi.com

bahar alerjisinden ‘designer kurtul bebekler’ gerçek oluyor Neden oluyor, temizlik ve bakım rehberi, doğal çözümler

Doğmamış bebeğe DNA biçen Çinli bilimci haklı mı?

EN İYİ ELEKTRİKLİ DİŞ FIRÇALARI LENS NASIL SEÇİLİR SAHTE GÜZELLİK EFSANELERİ OTOMOBİL KLİMASI BAKIMI PİKAP DÜNYASINA GİRİŞ AYAKKABILARINA ALAN YARAT NÖROPAZARLAMA HAKKINDA HER ŞEY 40+ ÜRÜN


C A E U F D N L Y L L N Y P G F K U O M

G U P S D T E X B Y R L P Q W I Ş N A G B M H Y P E F H D K D N V Y W L M D H F K F K D D Y G Ö D J I M N S E Y H I I I O E R C İ K Ş W N R Z X W P O L Y W Ğ A S N D V C Z E K A O Q W W P R O I W T G M N B F S N M C Z N X C Y E N İ G L İ O E J L D Ü N Y A B N K V T İ B V I O N D F M B N G R Y U W M N F E R A U N T Y S S V Y L P X K V H S L A K I L L I M F N B D E Y A Ş A M I E W T R N D C S S B V J P S H E J F K W V Z L İ A R T H V C U Ş


E

D

İ

T Ö R

Kaos git diyorsa...

Aytun Çelebi

O kadar karışık bir zamanda yaşıyoruz ki, İlk Çağ bilgeleri burada olsalardı, bu kaosun içinde belki de hiç konuşmamayı yeğlerlerdi. Biz de bu karmaşanın bir parçası olarak, bu sayıda bir yandan geleceğe ışık tutacak, sürdürülebilir uzay yolculuğunu yazarken, diğer yandan şehirden, işten, sevgiliden, hatta ülkeden, belki de gezegenden çekip gitme trendinin arkasındakilere sardık. İlk Çağ bilgeleri kaçırdı ama son 100 yılın yemek trendleri de bu sayının ilgi çekici yazıları arasında. Ancak asıl el emeği göz nurumuz ise Çinli bilimcilerin DNA modifikasyonu üzerine çalışmalarının etik ve geleceğe dönük yansımalarını işlediğimiz kapak konumuz. Genetik modifikasyonu hastaları yeryüzünden silmek için mi kullanmaya eğilimli olacağız, yoksa tasarım bebekler yaratmak için mi, bu tartışmaya varmak için can atarken, şu anı da unutmayalım. Baharın getirdiği, neşe ve biraz ruhumuzun ısınması kadar, polenler ve alerjenler: Güzel güneşli günleri eziyete çevirmemek için bilmeniz gerekenler, ilaçsız çözümler de içeride sizi bekliyor. Sonraki sayıda görüşene kadar hoşçakalın...

HYPE #003

YIL: 1 SAYI: 3, NİSAN 2019, ISSN: 2667-6192 HYPE, TC Basın Yayın yasalarına uygun olarak yayımlanır. İsim hakkı Linkmedya’ya aittir Dergideki içerikler izinsiz kopyalanamaz, başka yerde kaynak göstermeden yayımlanamaz. İmzalı yazılardaki görüşler, yazarların kendisine aittir.

KÜNYE

Katkıda Bulunanlar Aykut Göker, Bora Balar, Naci Doruk Çakmak, Pelin Gülen

İmtiyaz Sahibi Linkmedya Genel Yayın Yönetmeni Aytun Çelebi aytun@hypedergi.com

Yayın Adresi Gazi Refik Sok. No:7/9 Beşiktaş/İstanbul 0(212) 909 92 42

Yazı İşleri A. Erhan Acar, Hasan Selman, Kaan Kayar

Reklam reklam@hypedergi.com

Görsel Tasarım Oğuz Taşdan

Yayın Türü Yaygın, süreli yayın (Aylık)

3


26 ALERJİSİZ BAHAR 6

YENİLER&İYİLER

91 72

GELECEK

SÜRDÜRÜLEBİLİR UZAY YOLCULUĞU İPUCU

LENS SEÇME TÜYOLARI

EN İYİ OYUN DİZÜSTÜLERİ

OYUN

77 56

APPLE ARCADE

4


66 46

24

34

BİR TREND OLARAK ÇEKİP GİTMEK

İ

Ç

İ

N

DEKORASYON

AYAKKABILARA YER AÇIN 5

E

K

İ

L

E

R

HI-FI

PİKAP 101 EV ALETLERİ

ELEKTRİKLİ DİŞ FIRÇALARI KİŞİSEL BAKIM

SAHTE CİLT EFSANELERİ

GEN MODİFİKASYONU ‘TASARIMCI BEBEKLER’

43

D

39

58

MUTFAK

SON 100 YILIN TRENDLERİ


Y E N İ L E R &

İ Y İ L E R

Bizi bu ay en çok heyecanlandıran ürünler, konseptler ve daha fazlası...


Eve gitmeyi unutturacak AUDI AI:ME Konsept ürün | audi.com.tr Şangay Otomobil Fuarı’nda görücüye çıkan Audi AI:ME isimli elektrikli ve otonom araç konsepti, uzak geleceğin devasa şehirlerinde yaşayacak insanların sürecekleri yaşamlara dair ilginç öngörülerden esinlenilerek tasarlanmış. 125 beygir güç üreten bir elektrik motoruyla donatılan AI:ME’nin dış tasarımı her ne kadar bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi görünse de, içerisine baktığında günümüz lounge’larının dingin esintilerini görebilirsin. AI:ME, dört kişiye kadar yolcu taşıyabiliyor ve yolcular oturma düzenlerini gönüllerine göre özelleştirebiliyorlar. Otomobilde, gizlenmiş ve istenilen durumlarda ortaya çıkabilen bir direksiyon bulunuyor. Yolcular AI:ME’nin iç alanında yer alan tüm bilgi ve eğlence sistemlerini sesle, göz hareketleriyle veya dokunmatik ekranlardan kontrol edebilecek. Şirketin vizyonerlerine göre, otonom sürüş sırasında yolcular araç içinde iyi bir yemek yemek, VR başlıklarıyla video izlemek, bir konser salonu kalitesinde müzik dinlemek, meditasyon yapmak gibi aktivitelerle zaman geçirecekler. Tüm bunları neden insan gibi otomobilden indikten sonra yapmıyoruz ki diye düşünmeden edemiyoruz. Ancak geleceğin dünyasının bizim için getireceği tek çılgınlığın bu olmayacağına da bir o kadar eminiz…

7


Y E N İ L E R & İ Y İ L E R

Keskin nişancılar HUAWEI P30 SERİSİ 5.699 TL (P30), 6.999 TL'den başlıyor (P30 Pro) | huawei.com.tr Huawei’nin bu yıl için geliştirdiği yeni amiral gemileri raflardaki yerini aldı. Bir önceki neslin tasarım çizgilerini taşıyan P30 ve P30 Pro, kasalarının altında birçok yenilik ve iyileştirme saklıyor. Telefonların arkasında bulunan üçlü kamera sistemi, Huawei için yılın temasının ne olduğunu ilan ediyor. Ağabeyi P30 Pro ile ön kameralarında aynı çentiği ve optik ekran üstü parmak izi okuyucusuna sahip olan P30, her ne kadar Pro modelin ihtişamını yakalayamasa da bir mobil fotoğrafçının isteyebileceği en kabiliyetli kameralardan birisine ev sahipliği yapıyor. 40 MP’lik ana kamerası, P30 Pro’nun düşük ışık özelliklerine sahipken, ISO derecelerinde abisinin gölgesinde kalıyor. Diğer kameraları ise 16 MP’lik geniş açılı ve 8 MP telefotodan oluşuyor; 5x melez zum (3’ü optik) yapabiliyor. Gül cemalin için tasarlanan ön kamerası ise 32 MP. P30’u Pro modelden ayıran başlıca özelliği ise 6,1 inçlik HD10 ekranının düz köşelere sahip olması. 8 çekirdekli Kirin 980 işlemci ve 6 GB bellek serilik açısından beklentilerini karşılayacakken, 128 GB’lık depolama alanına istediğin kadar değerli değersizi doldurabilirsin. P30, Bluetooth devrimine ayak uyduramayanlar için 3,5 mm bir kulaklık girişine de sahip.

KAMERAYA PRO GÜCÜ

P30’da bulunmayıp, Pro’da olan 3D ToF lensi, akıllı telefonun portre modu kabiliyetlerini zenginleştiriyor.


Y E N İ L E R & İ Y İ L E R

9


Y E N İ L E R & İ Y İ L E R

Çaya ruh katıyor TEPLO 59 USD | teplotea.com Bir bardak çaya hayır diyemeyenlerdensen, demin önemini de kavradığına eminiz. İnternete bağlanabilen Teplo adlı bu demlik, nabız, gürültü gibi verileri toplayan algılayıcılarla sen ve çevren hakkında bilgi topluyor. Korkma, demliğin verilerini satmayacak ama demleme algoritmasını yeniden ayarlayarak özel bir deneyim sunacak. Yorgun olduğunu düşünürse daha yüksek ısıda pişirip kafein seviyesini artıracak ve hop, enerji dolacaksın. Aslında bir kitle fonlama projesi olarak başlayan Teplo, 150 bin dolar toplayarak bu aşamayı geçmiş ve yorgunluk çayı içecekleri bekliyor.


Y E N İ L E R & İ Y İ L E R

Zamanın ruhu tasarımda ZINVO BLADE PHANTOM 289 USD | zinvowatches.com Pilot saati kavramına aşina değilseniz bile basınç değişimlerine, irtifaya dayanıklı olması bir şey ifade ediyor olmalı. Zinvo, Blade Phantom adlı saatiyle işi uç noktaya taşımış. İçinde tek kol bulunduran saat, diğer kol yerine her saniye dönen titanyum türbin diskini saatin ortasına yerleştirmiş. Neredeyse tamamı mat siyah olan bu kara güzel, saat ve dakika göstergelerindeki çarpıcı kırmızı tonlar ile zamanı söylüyor. Kalbinde ise Miyota 8214 otomatik mekanik hareket sistemi yer alıyor.

TERSİNE GİTMEK

Genelde saatlerin içinde dönen mekanizma yerine kolları görürüz. Zinvo'da ise ortadaki titanyum gövbek dönüyor.

11


A

J A

N

D A

12


EN RENKLİ, EN EĞLENCELİ FESTİVAL BAŞLIYOR

Deneyim alanları, tasarım ürünler, ücretsiz atölyeler ve tüm gün süren canlı sahne performanslarıyla “lezzetli bir eğlence” deneyimi sunacak olan Sokak Festivali, dijital sanat-teknoloji deneyim alanlarıyla da geçmiş ve geleceği buluşturacak. İstanbul KüçükÇiftlik Park'ta düzenlenen festical, 27-28 Nisan'da gerçekleştirilecek.

S

okak Festivali, bu yıl da canlı sahne ve dans performansları, deneyim alanları, ücretsiz atölyeler ve sınırsız eğlence ile misafirlerini buluşturacak. Nostalji ve geleceği bir arada yaşatacak olan festivalin sahne programında Türkiye’de ilk defa denenecek özel bir konserle Selda Bağcan, ilk yarı akustik, ikinci yarı dünyaca ünlü DJ’ler Acid Pauli, Cafi ve İpek İpekçioğlu eşliğinde elektronik bir performansla sahne alacak. Türk pop tarihinin en kült albümüne sahip Göksel de nostaljik sesi, kendine özgü sahnesi ve sürprizleriyle eski günlere götürecek. Anadolu müziğini saykodelik ve folk acid tarzıyla birleştiren multi-enstrümantalist Cem Yıldız, ‘Hayvanlar’ albümüyle tanınan ve alternatif müziğin önemli isimlerinden Yasemin Mori, akıp giden şarkılarıyla Ekin Beril, elektronik müziğin rüzgarıyla Monality, duru sesiyle Selin Sümbültepe, 1920 ve 1930’ların caz-blues esintilerini taşıyan Uninvited Jazz Band, canlı performanslarıyla festivale renk katacak. Sanatçıların sahne performanslarına özel hazırlanan “Digital Art Technology” uygulamaları, eğlenceyi ikiye katlayacak. “Korkarım Çok Eğleneceğiz” retro partisi ve sürpriz birçok performansın sergileneceği Sokak Festivali benzersiz bir deneyim yaşatmaya hazır.

dijital sanat-teknoloji deneyim alanları, “Doğa Yılmaz ile 3D Painting”, disco deneyim alanı ve dijital yeni medya projeleri gibi temalara sahip olan etkinlikler de düzenlenecek.

HERKESE HİTAP EDECEK ATÖLYELER

Festival alanı misafirleri rahat hissettirmek için sokak sokak düzenlendi. En ilgi çekecek alanlardan birinin ise atölye alanı olması bekleniyor. Özenle seçilen deneyim alanlarında 7’den 70’e herkes aradığını bulacak. Perküsyon, kına ve KAFA Dergisi’nin “Ne demek ben kartpostal atmam” atölyesi, biraz zorlayacak ama aynı zamanda eğlendirecek Cup Cake ve Kağıt Hamuru atölyeleri hatta çok daha fazlası festival gibi festival dedirtecek. Müziğin ateşle dansı profesyonel sanatçılar tarafından festival alanında görsel bir şov yaratacak. Body Marbling, yani vücut boyama atölyeleri ile festival katılımcıları ebru sanatını vücutlarına yaptırıp kendilerini görsel şovun bir parçası haline getirebilecek.

ÇOCUKLA UNUTULMADI

estival alanında bu yıl çocukların eğlenceli vakit geçireceği oyun ve deneyim alanları da var. Sadece oyun alanları değil, sokak lezzetlerinin bir bölümü de çocuklar için düzenlendi. Çocuklar oyun alanlarında keyifli vakit geçirirken onlara özel yiyecekler festivalde satışta olacak. “Destekliyoruz” kampanyası kapsamında festivalde, alandaki tüm yiyecekler gönüllü ekipler tarafından ayrıştırılarak, sokak hayvanlarına ulaştırılacak. Ayrıca alanda yer alacak dernekler ile ihtiyacı olan çocuklara destek verilecek.

DİJİTAL SANATLARLA GÖRSEL ŞÖLEN

New York ve Miami’de özel sanat uygulamaları yapan Media Art Artist Sali Ferad küratörlüğünde, sahne performanslarında görsel şölen yaşanacak. “Digital Art Technology” ile nostalji ve teknolojiyi buluşturacak olan festivalde, 13


M

E

D Y A

SÖR, ACI GERÇEKLERLE DÖNDÜ Yıllardır BBC için seslendirdiği belgesellerle birçoklarına doğa sevgisini aşılayan Sör David Attenborough, bu sefer de Netflix için özel çekilen Our Planet’te kadife sesini acı gerçekleri suratına vurmak için kullanıyor.

N

etflix tarafından nisan ayının başında yayınlanan Our Planet, 2006 yapımı Planet Earth’ün ruhanî devamı niteliğindeki 8 bölümlük bir belgesel serisi. İngiltere’nin ulusal hazinelerinden birisi sayılan ve 1985’te şövalye ilan edilen doğa bilimci Sör David Attenborough tarafından seslendirilen seri, Attenborough tarafından yazılan ve seslendirilen önceki belgesellerin klasik elementlerini taşıyor ve bu sefer insanların doğaya ve iklim değişikliğine etkilerini dillendirirken hiç olmadığı kadar direkt bir tutum sergiliyor. Our Planet, iklim değişikliği felaketini ve onun doğaya yıkıcı etkilerini konu alıyor. Belgeselde göreceğin büyüleyici ve müthiş canlıların her birine, bilerek ya da bilmeyerek yaşattığımız felaketleri tüm çıplaklığıyla görmeye hazır ol. Ancak bu, Our Planet’in acılar ve dramlarla dolu bir belgesel olduğu anlamına gelmiyor. Attenborough’nun önceki işlerinde de olduğu gibi, her bir bölümde Dünya’mıza yeniden aşık olacaksın; ancak bu sefer eskisinden daha fazla suçluluk hissedeceksin.

92 yaşındaki Attenborough, bu yıl Uluslararası Para Fonu’nda yaptığı bir konuşmada, Our Planet’in ana fikrini oluşturan düşüncelerini şu şekilde açıklıyordu: “Bu konunun üzerine gitmek için ne kadar beklersek, sorunu çözmemiz de o kadar zorlaşacak. Sorunu çözemezsek, bunun kaotik sonuçları olacak.” Our Planet, Attenborough için politik bir milat özelliği taşıyor. Daha önce belgesellerinde doğanın güzelliklerine ve doğal işleyişine odaklanan bilim insanı, bu sefer daha net bir dille radikal önerilerde bulunuyor. Belgeselde sık sık duyacağın bu önerilerden bir tanesi de, Dünya’daki sığ suların üçte birini doğal koruma

14


alanı ilan etmek ve muhafaza etmek. Savaş sanayisine harcanan bütçeler göz önünde bulundurulduğunda, bunun hiç de olanaksız bir öneri olmadığı aşikâr. Our Planet, doğayı takdiri ve insana uyarıları tek bir potada ustaca eritiyor. Attenborough, “50 yıl önce sorunun ne olduğunu bile bilmiyorduk. 30 yıl kadar önce küresel ısınmayı fark ettik ancak hakkında pek bir şey bilmiyorduk ve etkilerinin uzak gelecekte ortaya çıkacağını düşünüyorduk. Şimdiyse felaketin hemen köşe başında olduğunu biliyoruz.” diyor.

15


K Ü

L T Ü

R

S A

N

A T

SAKLI YETENEKLERİN ESERLERİ

16


2013 yılından bu yana keşfedilmemiş sanatçıların eserlerini koleksiyonerlere ulaştıran Mamut Art Project, bu yıl 3-7 Nisan tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşti.

H

er yıl yeni sanatçıların üretimleriyle gelişen Mamut Art Project, farklı alanlarda uzman isimlerden oluşan ve her yıl değişen jüri üyeleri tarafından başvurular arasından seçilen sanatçılara disiplinler arası bir paylaşım ve sergileme imkânı sağlıyor. Sadece son 2 yılda 35 bin kişi tarafından ziyaret edilen Mamut Art Project, bu yılki ayağında seçilen 50 sanatçının 600’den fazla eserini sanatseverlerle

17

buluşturdu. Mamut Art’ın yedinci edisyonunda; fotoğraftan kolaja, enstalasyondan heykele, videodan resme, illüstrasyondan dijital ve tekstil sanatına kadar çeşitli dallarda üretimler yer aldı. Muhtelif konuları ele alarak birçok malzeme ile çalışan Mamut Art sanatçıları; çalışmalarını kendilerine sunulan kişisel alanlarda sergiledi. İşte o sanatçılar arasından dikkat çeken isimler ve eserlerden birkaçı...


K Ü

L T Ü

R

S A

N

A T

Özüm Koşar | Parçalanmış Beden Heykel dalında dikkat çeken bir isim olan Özüm Koşar, ‘Corps Morcelé’ (Parçalanmış Beden) adını verdiği sergisinde bireyin; fiziksel uyumsuzluk algısını bir fanteziye çevirmekten esinleniyor. Eserlerinde vücut olumlamayı betimleyen Koşar, “Bu anın çağrıştırdığı endişe, bireyin güvenli bir bedensel benliğe sahip olma arzusunu ateşler. Kendi görüntüsüyle girdiği bu karmaşık ilişki insanda belirgin komplekslerin oluşumunu tetikler” diyor.

Çağan Okuyan | Kebab Project Kültürler arası etkileşim bu zamana kadar birçok esere konu oldu. Onlar arasında gösterilebilecek bir isim de Mamut Art’ta bu yıl eserlerini sergileyen Çağan Okuyan. ‘Kebab Project’ ismini verdiği ilüstrasyonları ile öne çıkıyor. Okuyan, eserlerini kendi ifadesiyle “Avrupa’ya göç etmiş ve şekil değiştirmiş döner kültürünü sanatçıların gözünden” anlatıyor. Kendisi de bir gurbetçi olan Okuyan, “Avrupalı döner ile 2002 yılında Fransa’ya göç ettiğimizde tanıştım. Gürcistan göçmeni olan dedem ve dayım, döneri 28’den fazla ülkede tanıttı. Dedem şimdi 80 yaşında ve dönerciliğe devam ediyor. Bu proje yeni bir akım ve dönerin şekil değiştirmiş halidir” diyor. 18


Gabriel Vorbon | Objects for the Bodies Gabriel Vorbon, sergideki fotoğraflarını çekebilmek için üç dansçı ile çalışmış. Vorbon, dansçıların yüzlerini göstermediği eserlerinde, sanatçıların yalnızca figürlerine ve bu ahenge odaklandığını söylüyor. İspanya’nın Barselona şehrinde çekilen fotoğraflarda, sanatçı kendine seçtiği arka planlarla da dikkat çekiyor.

Can Kılcıoğlu | 2007-2017 Video işleri arasında özgün işlerden birine imza atan Can Kılcıoğlu, çocukluğu ve samimiyeti ile yine kendisinin yüzleştiği o anları videoya aldı. Hepimizin o yaşlarda akıl etmek istediği şeyi yapan ve içsel yolculuğa üreticinin gözünden tanık olan eserde herkes bir şeyler bulacak.

Emin Berk | Günübirlik İlhamını barıştan aldığını belirten Emin Berk, sakin bir deniz kasabasının huzurunu gözler önüne seriyor. Berk, eserlerini, “Burası 20 yıldır ailemle yaz aylarında günübirlik ziyaret ettiğim Kumcağız Köyü. Dört yıl önce, çocukluğumda babamın benim fotoğraflarımı ürettiği makineyi aldım ve sahili belgelemeye başladım. Bu fotoğraflar, günübirlik çocukluk anılarımı yeniden ürettiğim fotoğraflar” sözleriyle anlatıyor. 19


K Ü

L T Ü

R

S A

N

A T

BİR GARİP YOLCULUK Midvil, her genç yetişkinin aklının bir köşesinde dönüp duran, kimi zaman içinde çıkılamaz gibi görünen soruları irdeliyor.

B

RÖPORTAJ: HASAN SELMAN

undan 5 yıl önce, 2014’te İstanbul’da kurulan Midvil, kökeni 60’ların saykodelik rock ekolüne uzanan Heavy Psych türünde müzik icra eden ve deneysellikten çekinmeyen bir grup. Bas gitarda Doğan Demircioğlu, davulda Buğra Yılmaz ve tuşlularda Ahmet Özgür Özdil’in boy gösterdiği grup, ilk albümleri olan Great Journey’yi ise 2017 yılında çıkardı. En kısa şarkısı 14 dakika, en uzunu ise 22 dakika süren Midvil, şarkılarında her ne kadar bilinmeyen derinliklere dalsa da, grup kapalı bir kutu olmaktan çok uzak. Yılmaz, Midvil’in kolektif bir üretim sürecine sahip olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Konuştuğumuz, görüştüğümüz herkes bestelerimizin üretim sürecine ve hikâyelerinin oluşmasına şöyle ya da böyle katkı sağlıyor”. Grup yegâne amacını ise “Müziğimizi uzun yıllar sonra dinleyen insanlara da geçerli mesajlar verebilmek.” şeklinde açıklıyor.

Journey, insanlığın kâinattaki sonsuz cevap arayışını yorumlarken, “Ben neyim, nedenim?” gibi zor soruları irdelemekten çekinmiyor. Grubun üzerinde çalıştığı ve bu yıl yayınlamayı planladığı Rungokna isimli yeni albümleri ise bu serüveni ilginç bir şekilde zaman-mekân düzleminden ayırmayı ve yeni bir boyuta taşımayı hedefliyor.Özdil, ilk albümdeki uzay temasını astrofizik ezgileriyle zenginleştirdiklerini, Rungokna’da ise daha ruhani ve ritüelistik ezgilerin hâkim olacağını belirtiyor. Grubun ilginç özelliklerinin başında, albümlerinin birbirleri arasında bir hikâye örgüsüne sahip olması. Great Journey’de zaman ve mekâna meydan okuyan üçlü, Rungokna’da ise olgun bir kabulleniş fikri ortaya koymaya hazırlanıyor. Grubun müzikseverlere mesajı ise Midvil bestelerini bir bütün olarak değerlendirmeleri.

HERKES İÇIN YENI BIR SOLUK

Midvil’in serüvenini ilginç kılan yalnızca besteleri ve tarzları değil. Grup kurulmadan önce üyelerinin hepsi başka enstrümanlarda ve tarzlarda ustalaşıyormuş. 2013 yılında

BU ADAMLAR NE ANLATIYOR?

Midvil üyeleri kendilerini hikâye anlatıcıları olarak tanımlıyor. Grubun ilk albümü Great 20


çalışmalara başlayan Demircioğlu ve Yılmaz, yalnızca bas gitar ve davuldan oluşacak bir grup hayali kurmuş olsalar da, ilk bestelerde hissettikleri boşluk Özdil’in klavye çalmayı öğrenerek gruba dâhil olmasını sağlamış. “Daha önce bu tarz bir müziği ne duymuş ne de icra etmiştim.” diyen Özdil, şöyle devam ediyor: “Gruba başladığımızda hiçbirimiz şu an çaldığımız enstrümanları çalmıyorduk. Bunu başardığımız ve bu müziği yapma şansı yakaladığımız için kendimizi şanslı hissediyoruz.”

iyi bir yolu”. Grubun kurucularından bas gitarist ve vokal Demircioğlu, Midvil’in ilk gününden bu yana uzun şarkılar yapmak istiyormuş. Diğer ikili buna ilk başta şüpheci yaklaşsalar da, şimdi “iyi ki” diyorlar ve grubun üretim süreçlerinin her birinin yaşam tarzında çok önemli bir rol oynadığına dikkat çekiyorlar.

SIRADA NE VAR?

Grup boş zamanlarında yakın çevrelerinden insanlarla bir araya geliyor ve ambiyans müzikler yapıyor. Bu besteleri herhangi bir Midvil konserinin öncesinde canlı dinlemek mümkün. Midvil için sıradaki adımın ne olduğu sorulduğunda, Demircioğlu durumdan memnun bir tavırla “Bunu yapmaya devam etmek istiyoruz. Yaptığımız müziğin sınırsız potansiyele sahip olduğuna ve Rungokna’nın bizi bir sonraki seviyeye taşıyacağına inanıyoruz.” diyor.

“YAŞAMANIN İYI BIR YOLU”

Daha önce uzun şarkılar bile dinleyemezken şimdi bunları icra ettiklerini söyleyen Yılmaz ise Midvil’in başarısını ortaya koydukları kolektif enerji ve dayanışmaya bağlıyor: “Midvil, birlikte iyi vakit geçirme üzerine başlattığımız bir inisiyatifti. Ortaya koyduklarımız ise aramızdaki bağın somut bir meyvesi ve hayatı yaşamanın

21


K Ü

L T Ü

R

S A

N

A T

HIRSIZ VAR 27 Nisan Cumartesi, 19:00 Zeytinburnu KSM, İstanbul Absürt komedi, 75 dk., tek perde

Birbirini tanımayan iki hırsız aynı eve girerse, ne olur? Jale ve Erdem çifti, maskeli baloya katılmak üzere evden çıkar. Kısa süre sonra birbirini tanımayan iki hırsız sessizce Jale ve Erdem’in evine girer. Birbirlerini ev sahibi zanneden ikili arasında gelişen komik durumların ardından son anına kadar sürprizlerle dolu bir curcuna başlar. Aykut Göker’in yazıp yönettiği, oyuncu kadrosunda Sergen Deveci, Reyhan Nur Çalıkoğlu, Ekin Bulut, Nagihan Yıldız ve Eren Akova’nın yer aldığı oyun, 27 Nisan Cumartesi akşamı Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinde seyirciyle buluşacak. Maaile gidilebilecek bu şaşırtıcı ve keyifli güldürüyü kaçırmayın. 22


BAVUL 20 Nisan Cumartesi, 20:00 Tuzla Sahil Sahnesi, İstanbul Komedi, 120 dk., iki perde

Bavullar da karıştı, hayatlar da...

Çağdaş bir “Suç ve Ceza” hikayesi

Birbirine taban tabana zıt iki kişinin bavulları karışır ve bu durum onları hiç ummadıkları bir ilişkinin içine sürükler... Amerikalı yazar Sam Bobrick’in kaleme aldığı Bavul’u usta oyuncu Levent Tülek yönetiyor. Çiçek Dilligil, Bekir Aksoy, Yasemin Hadivent ve Mert Asutay’dan oluşan oyuncu kadrosuyla dikkat çeken Bavul, 20 Nisan Cumartesi akşamı Tuzla Sahil Sahnesinde meraklılarıyla buluşacak. Eğlence dolu 2 saat için Bavul’u tercih edebilirsiniz.

Bir babanın sapkın bir cinayete kurban giden oğlunun ardından yaşadıklarını konu alan Yüzleşme, İngiliz yazar Graham Farrow imzasını taşıyor. Başrollerinde Emre Kınay ve Esra Kızıldoğan’ın yer aldığı oyunun yönetmen koltuğunda da başarılı oyuncu Emre Kınay oturuyor. Çarpıcı hikayesi ve oyunculuklarıyla dikkat çeken Yüzleşme’yi, 18 Nisan Perşembe akşamı Sabancı Üniversitesi’nde izleyebilirsiniz.

YÜZLEŞME 18 Nisan Perşembe, 20:00 Sabancı Ü. Gösteri Merk., İstanbul Dram, 60 dk, tek perde

23


N

E Ş

R İ

Y A T

24


BİR TREND OLARAK ÇEKİP GİTMEK NACİ DORUK ÇAKMAK Uzm. Klinik Psikolog

“Sevdiğin işi yaparsan, bir gün bile çalışmış sayılmazsın!” 21. Yüzyıl Avrupa toplumu iş ve oyun sayılacak etkinliklerin ayrımı konusunda çok net. İş bir gereklilik; oyun ise bir ödüldür. Günümüz düzeninde ‘kalifiye’ bir insan olabilmek için okullarda erken yaşlardan başlayarak öğreniriz bunu. Oyun zamanı gelene kadar çalışırız sonra işin başına geri döneriz. Şu an 25 yaş üstü olan çalışanlar bu arayı teneffüs diye bilirler, sözlük karşılığı olarak temiz hava almak için verilen ara… Böyle söylersek işin nasıl bir şey olduğunu ima ediyoruz? “Mutluluk nedir?” Terapi kültürünün kurucusu Freud da kendinden önceki büyük düşünürlerden uzağa düşmeyecek bir cevap veriyor: “Sevmek ve çalışmak, çalışmak ve sevmek”. Freud’un aktarımı bize mutluluğun bir döngü olduğunu söylüyor. Dışarıdaki hayata tutunabilecek kadar bir şeyleri sevdiğimiz müddetçe hayatlarımız devam eder. Peki ya işimizi ya da çalışmayı sevmiyorsak ve temiz hava almak için verilen teneffüs denilen ara gelmiyorsa? Günümüzün en trend isyanı başını alıp gitme, köye kasabaya yerleşme, organik tarıma başlama ve hayatını bu sadelikte sürdürme arzusu… Çekip gitme planlarımız bir suni teneffüs işlemi görüyor olabilir mi? 2006 yapımı Devil Wears Prada’da Emily karakterinin yoğun iş programı karşısında yüklü bir stresle bilgisayar ekranına bakarak “İşimi seviyorum, işimi seviyorum!” diye kendini telkin etmesi hepimize tanıdık gelecek bir andır. Eski alışkanlıklarımızı terk etmek oldukça güç. Dış dünyayla tanıştığımız ilk an olan okul deneyimimizin formatı bugünkü iş hayatlarımıza bakışımızı şekillendiren asıl yerdir. Dünün temiz hava soluyabileceğimiz araların vaadiyle çalışmaya ikna olmuş öğrencileriyiz. O nedenle belki de asıl derdimiz çalışmayla değildir; bize vaad edilip öğretilenin bize ulaşmamasınadır karşı tepkimiz ve gitme talebimiz.

25


K

A

P A

K

K O

N

U

S

U

ALERJİSİZ BİR BAHAR SENİ BEKLİYOR 26


Mevsimsel alerjiler artık hiç olmadıkları kadar etkililer ancak burnun akmaya mahkûm değil. Bu baharda polenler sana vız gelecek.

B

ugünlerde burnunda ya da boğazında ufak bir gıdıklanma hissediyor olabilirsin. Daha önce hiç alerji olmamışsan bile, baharla birlikte ortaya saçılan polenler seni gafil avlayabilir. Neyse ki bu ufak canavarların vücuduna etkisinden korunmak için yapabileceğin birçok şey var. Mevsimsel alerjiler tıp dünyasında “rinit” olarak adlandırılır ve en bariz belirtileri gözde sulanma, kaşıntı, burun tıkanıklığı ve akıntısı, kaşıntı, öksürük ve solunum zorluğu şeklinde ortaya çıkar. Alerjinin yaşanmasının sebebi ise alerjik insanların bağışıklık sisteminin havada bulunan polenlere ve küf sporlarına karşı aşırı tepki göstermesi. Ancak vücudunun aksine senin bu duruma daha mantıklı yaklaşman gerek. Polenler dengeni bozduğunda, vücudun diğer uyarıcılara karşı daha fazla hassaslaşır. Örneğin keskin bir parfüm kokusu, sana katlanılmaz ve boğucu gelebilir. Öte yandan günlük şehir yaşantımızın olmazsa olmazı benzin, evlerimizdeki yemekler ve çamaşır suları da polen alerjisiyle birlikte burnuna daha bir keskin kokar.

27


K

A

P A

K

K O

N

U

S

U

MEVSİMSEL ALERJİLER YÜKSELİŞTE Uzmanlar, mevsimsel alerjilerin son dönemde artış gösterdiğine dikkat çekerken, başlıca sebebin iklim değişikliği olduğunu söylüyorlar. İklim değişikliği, sıcaklıkların, nemin ve dışarıdaki karbondioksit oranının artırarak, polen sezonunun süresini uzatıyor ve bitkiler yüzde 90’a kadar daha fazla polen üretiyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 2008-2013 yılları arasında yüzde 8 oranında artan hava kirliliği de mevsimsel alerjilerin etkilerini artıran faktörlerin başında geliyor. Yaşadığın yerde hava kirliliğine sebep olan enerji santralleri, inşaat sahaları, kalabalık yollar ve yangınların bulunması, polen alerjisinin seni daha ciddi şekilde 28

etkilemesine sebep olur. Farkındaysan, mevsimsel alerjilerin artışında insan eliyle yarattıklarımızın birinci elden etkisi var. Bundan en çok biz insanların etkilenmesi de adil görünüyor. Ancak seni bu rahatsızlıkla başbaşa bırakmak niyetinde değiliz. Mevsimsel alerjilerin etkilerini azaltacak ve seni biraz olsun rahatlatacak ipuçlarımız var.


“Eve girer girmez kıyafetlerini çıkar ve kirliye at. Polenlerin yapıştığı kıyafetler alerjiyi evine taşır.”

29


K

A

P A

K

K O

N

U

S

U

“Çılgın bir temizliğe rağmen alerji yakanı bırakmıyorsa, bir profesyonele danışmanın vakti gelmiş olabilir.”

30


ALERJENLERDEN KURTULMAK İÇİN TEMİZLİK İPUÇLARI Polenlerin içeri sızma ihtimaline karşı sık toz almalı ve evini süpürmelisin. Bunları yaparken bir maske takmanı tavsiye ederiz; aksi takdirde alerjin azabilir. Öte yandan, HEPA filtreli elektrikli süpürgeler alerjenleri avlar. Uzmanlar ayrıca temizlik ürünleri seçerken, sert kokulu ürünlerden kaçınılmasını öneriyor. Polen üretiminin hat safhaya ulaştığı şu günlerde,

pencereleri açmak yerine klimanı kullanabilirsin. Klima havayı filtreleyerek evini polenlerden korur ancak sürekli açık bırakmak soğuk algınlığına sebep olabilir. Klimanın bakımını yaptırmak ve temiz tutmak ise çevreye yaptığın negatif etkiyi biraz da olsa azaltacaktır. Dışarıdan eve girdiğinde ilk işin üstünü başını değiştirmek olsun. Kıyafetlerini 31

değiştirmemek, dışarıda üzerine yapışan alerjenlerin evine girmesine sebep olur. Öte yandan, yatmadan önce duş almak da, yatağının polenlerden korunmasına hizmet eder. Evine gelen misafirlerden üzerlerindeki kıyafetleri değiştirmelerini isteyemeyeceğin için, toplaşma hâlini evin belirli bölgeleriyle sınırlamanı tavsiye ederiz.


K

A

P A

K

K O

N

U

S

U

NE ZAMAN DOKTORA GÖRÜNMELİ? Evini çılgınca temizlemene rağmen alerji hâlâ yakanı bırakmıyorsa doktora görünmenin vakti gelmiş demektir. Ancak durumu büyütmediğinden emin ol. Alerjiyi psikolojik bir sorun haline getirme. Polen alerjisi insanların yaşam kalitesini yorgunluk, kaşıntı ve sinüs enfeksiyonlarıyla düşürebilir. Şayet durum bu raddeye gelirse, işte o zaman doktora gitmenin vakti gelmiştir. Bu konuda uzman bir doktora gitmen, henüz bilmediğin ancak vücudunun alerjik reaksiyon gösterdiği diğer alerjenleri de keşfetmeni sağlayabilir.

ALERJİYE DOĞAL ÇÖZÜMLER İlk seçenek burnunu tuzlu suyla temizlemek. Bunun için bir bardak ılık suya bir çay kaşığının yarısı kadar tuz ekle. Şebeke suyu yerine arıtılmış su ya da içme suyu kullan ve burnunu tahriş edebilecek içerikten kurtul. Neti kabı olarak da bilinen burun yıkama kaplarını kullanmak da işi kolaylaştırır. Bir diğer çözüm de Akdeniz diyeti. Omega 3 ve anti oksidan içeriği yüksek bir beslenme tarzı, bağışıklığını güçlendirerek dolaylı yoldan seni korur. Süt ürünü, alkol ve sigara tüketimini azaltmak da işe yarayacaktır. 32


K

İ Ş

İ S

E

L

B A

K

I

KANDIRILDIK!.. GERÇEK OLMAYAN GÜZELLİK SIRLARI

Konu kişisel bakım olduğunda neyin işe yaradığını, neyin gereksiz alışkanlıklar olduğunu bilmek gerekir. Çocukluğundan bu yana sana öğretilen güzellik ve bakım sırlarından bazıları da gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan mitlerden ibaret. Gerçeklerle yüzleşmeye hazırlan… 33

M


K

İ Ş

İ S

E

L

B A

K

I

M

kendisine gereken oksijeni alır. Bu konuda asıl dikkat etmen gereken, makyajını iyi temizlemektir. İyi temizlenmeyen makyaj, cilt gözeneklerinin tıkanmasına, siyah noktalar ve sivilceler ortaya çıkmasına sebep olur.

DİŞ MACUNU CİLT LEKELERİNİ ÇIKARTIR

DÜZENLİ TARAMA SAÇLARI UZATIR

Diş macunlarının içeriği cilt lekelerini kurutur; kırmızılıkların ve iltihabın daha hızlı hafiflemesini sağlar. Ancak bu aşırı müdahale cildine aynı ölçüde zarar verir ve yeni lekelere davetiye çıkarabilir.

Yalnızca düzenli tarayarak saçlarının beline kadar uzamasını sağlayamazsın. Saçlarını düzenli taraman, saçında oluşan kırıkları da toparlar ve daha sağlıklı görünen saçlara sahip olmanı sağlar.

YIPRANMIŞ SAÇLAR İYİLEŞTİRİLEBİLİR

MAKYAJ CİLDİNİN “NEFES ALMASINI” ÖNLER

Cildinin nefes almasını sağlamak için makyaj yapmaktan kaçınıyorsan sana kötü bir haberimiz var… Öncelikle, cildinin en üst tabakası zaten ölüdür ve altta kalan katmanları da kan dolaşımından faydalanarak

engellerken, kolejenleri yakan ışınlara karşı savunmasız kalırlar. Cildini güneşin olumsuz etkilerinden korumak için sadece bu malzemelere güvenemezsin. Öte yandan güneşten koruyacağına emin olacağın miktarda makyaj yapmak da senin için zulüm olacaktır. Bıu yüzden makyajla uyumlu güneş kremlerini tercih et.

KESİLEN TÜYLER DAHA GÜR ÇIKAR

Jiletler tüyleri açılı olarak keser ve tüyün ucunu keskinleştirir. Kestiğin tüylerin gözüne daha siyah ve kalın görünmesine sebep olan budur. Vücut kıllarının uzaması, hormonlarımızla alakalıdır ve eğer gerçekten sıra dışı şekilde hızlı uzadıklarını düşünüyorsan, bir doktora görünmen daha iyi olur.

SP FONDÖTEN CİLDİNİ KORUMAYA YETER

Güneşe karşı koruyan (SP) fondötenler harikalar, ancak cildi yakan güneş ışınlarını 34

Yıpranmış saçları tamir etmek için kremler, macunlar, çok çeşitli ürünler sunan dev bir pazar var. Ancak bize soracak olursan yıpranmış saçların için yapabileceğin en iyi şey onları kestirmektir. Bu rahatsız edici yıpranmış teller, boyalardaki kimyasallardan ve saçlarına uyguladığın ısıl işlemler nedeniyle meydana gelir.


Işıl ışıl bir cilt için

Shiseido White Lucent Brightening Gel Cream 590 TL | shiseido.com.tr Japonya’nın kiraz çiçeklerinden ilhamla bu krem, ferahlatan bir nemlendirici olmayı hedefliyor. Cilt duyularının nörobilimine odaklanan kremde, Reneura Teknoloji+ ile iç duyusal sinyalleri, cilt bakımının yaşa meydan okuyan faydalarına cildin en iyi şekilde yanıt vermesini sağlıyor. Cilde yoğun bir aydınlık kazandırırken, koyu lekelerin görünümünü ve cilt tonundaki eşitsizliği azaltıyor, nemlendirirken çizgileri yumuşatıyor ve tam bir aydınlık sağlıyor.

Peeling’i ikiye katlıyor

Lierac Supra Radiance Mask 344 TL | lierac.com.tr

Ton eşitleme ve solgunluk giderme için ışıltı sağlayan bu maskeyi tercih edebilirsin. İçindeki karaısırgan otu ile cilt kalitesini artırırken, hyalu-3 konsantresi ile yaşlanma karşıtı etki yaratıyor, AHA’lar ile de cildi pürüzsüzleştirmeye yardımcı oluyor. Maskenin içindeki aktif içerikler ve mikro kristaller ise çift peeling etkisi yaratıyor.

Özgür ruhlara özel Sephora 2019 ruhj serisi

49,90 TL'den başlıyor | sephora.com.tr Yeni ruj serisinde mat, saten, parlak ve ultra yoğun görünümlere ağırlık veren Sephora, modern ve zarif bir tasarıma sahip yeni görünümüyle de ilham veren, özgür ruhlu, kendini kısıtlamayan, cesur kadınları hedefliyor. Serideki holografik etkili rujlar ufak bir fiyat farkına sahip olsa da, pırıltılı lavanta ve sedefli şeftali ile dudaklara ekstra parlaklık kazandıracak. 35


M

O

D A

Armani Exchange 2020s 465 TL | armani.com

Lacoste 193s

1200 TL | lacoste.com.tr

Michael Kors 1026

705 TL | michaelkors.globalcom.tr

Dolce & Gabbana 2166

825 TL | dolcegabbana.com

36


PİLOTLAR GERİ DÖNDÜ!

Eskiden bunlardan bir tanesini takabilmek için onlarca tonluk bir ölüm makinesini kullanman gerekiyordu. Şimdiyse bu ikonik çerçeveler için iki gözün olması yeterli.

Tom Ford FT0447

1200 TL | tomford.com

Ray-Ban 3581n

675 TL | ray-ban.com/turkey

Burberry 3092q

788 TL | tr.burberry.com

37


M

O

D A

Dönüşü muhteşem oldu Eastpak Springer serisi

159 TL'den başlıyor | eastpak.com 80’lerin fonksiyonel ve çok sevilen aksesuarı, 90’larda ‘out’ olurken, iş taşıyanların iflah olmaz bir zevksizlikle suçlanmasına kadar gitti. Ancak moda dünyasında her şeyin geri döndüğü gibi, bel çantaları da tabii ki yeniden hip oldu. Eastpak’in şehirli ve aktif yaşam tarzına uygun tarzındaki modeller de farklı kombinlerle kullanılıbilirken, eldeki avuçtaki taşınması dert malzemeleri de bir araya toplayarak hayatı kolaylaştırıyor.

Justin’li ikinci sezon başladı Levi’s® x Justin Timberlake İlkbahar 2019 Fresh Leaves 529,90 TL (pantolon), 599,90 TL (mont) | levis.com.tr Rock&Roll, R&B ve cazın en has tınılarının çıktığı Memphis’li JustinTimberlake ile ikinci koleksiyonu hazırlayan Levi’s, şehirdeki kaykay parkından, lunapark trenine ve şehrin basketbol takımına atıfta bulunan bir koleksiyon hazırlamış. Hip-hop, rock ve sokak giyim tarzını sevenler kaçırmasın. 38


M

U

T

F A

K

SON 100 YILDA YİYECEKLER NASIL DEĞİŞTİ?

İnsanoğlu hayatta kalmak için avlanmak zorunda kalmayalı bir hayli uzun süre geçti. Doğal kaynaklara hükmettikçe diyetini zenginleştiren bizler, geride kalan yüzyılda iştahımızı nelerle bastırdık dersin?

DEV SANDVİÇLER

1920

İşlenmiş yumuşak ekmeklerin 1921’de raflara çıkmasıyla, öncesinde daha mütevazı bir öğün olan sandviçlerin altın çağı da başlamış oldu. İnsanlar buldukları her şeyi iki ekmeğin arasına sıkıştırmaya başlarken, havayolları şirketleri ise dev sandviçleri menülerine ekledi. İçerisine peynir, baharatlı etler ya da ton balıkları konan, krem peynirle de kek süsü verilen bu sandviçler, 1928 yılında ilk dilimli ekmeklerin market raflarına çıkmasına kadarki en iyi şeydi.

JÖLELİ SALATALAR Medeniyetin karşı karşıya kaldığı en büyük ekonomik krizlerden birisini yaşayan şanssız kuşak, gıda jelatini içerisinde servis edilen meyveler, sebzeler, etler ve hatta deniz mahsulleriyle ağzını tatlandırdı. Renkli ve farklı lezzetlerdeki bu jöleler, uygun fiyatları ve leziz olmalarıyla o dönem yayınlanan yemek kitaplarındaki tariflerin üçte birinde kendine yer buldu. Dev sandviçlerin aksine, bu sıra dışı lezzetin popülerliği sürekli bir düşüş gösterdi.

1930 39


M

U

T

F A

K

KONSERVE ZAMANI İkinci Dünya Savaşı sırasında devletler tüm kaynaklarını savaşa harcıyordu ve yiyeceklerin bir şekilde tasarruflu tüketilmesi gerekiyordu. ABD bu dönemde et, süt ürünleri ve sebzelerin tüketimini yönetebilmek için yoğunlaştırılmış konservelere sarıldı. Konservelerin savaşın yakıp yıktığı dünyanın dört bir yanındaki mutfakların vazgeçilmesine dönüşmesi de çok sürmedi.

1940

HAZIR & HIZLI BESİNLER

1950

Uzay Yarışı, teknolojinin birçok alanda hızlı bir ilerleme ivmesi yakalamasını sağlarken, insanların evrendeki konumlarını daha iyi kavramasının önünü açtı. Böylece bir acelecilik furyası başladı ve gıda sektörü her şeyin hazır ve hızlı hallerini üretmeye koyuldu. Toz içecek Tang, şişelenmiş soslar ve kurutulmuş patates gibi ürünler ilk kez bu dönem ortaya çıktı ve popülerleşti.

TROPİK LEZZETLER Elvis Presley’nin 1961 tarihli Blue Hawaii filmi, dünyanın tropik lezzetlere karşı olan iştahını kabarttı. Pasifik adalarında geleneksel olarak ziyaretçilerin boynuna takılan Polinezya çelengi, tahta kadehlerde meyvelerle ve minik şemsiyelerle süslenen kokteyller, soya soslu kaburga ve ananaslı kek gibi lezzetler, doğal coğrafyalarından çıkarak dünyaya ulaştı. 40

1960


HİPPİLER VE ORGANİK FURYASI Dönemin aykırı ruhları hippiler, ebeveynlerinin yediği işlenmiş yiyecekleri ağızlarına sürmeyi reddediyordu. Bunun yerine tahıl gibi organik üretilen yiyeceklere yöneldiler. Ancak hippilerin yemek yapma konusunda pek kabiliyetli olmamaları nedeniyle, pişmiş kabuklu yemiş ve mantarlı karışımları, tohumlu sandviçler ve keçiboynuzlu kek gibi garip yiyeceklere talim ettiler.

1970

MİKRODALGA ÇAĞI

1980

Mikrodalga fırın 1945’te icat edildi ancak bu teknolojinin evlere girmesi için 1980’lere kadar beklenmesi gerekti. Yemek kültürünün, teknolojiyle hızlanan hayatın temposuna ayak uydurmasıyla birlikte, mikrodalgalar şehir insanlarının olmazsa olmazları arasına girdi. Şirketler, bu yeni ve hızlı araç için besinler geliştirmek için birbirleriyle yarışmaya başladı. Bunlar arasında, 1981 yılında General Mills tarafından patentlenen dünyanın ilk mikrodalga için tasarlanmış paketlenmiş patlamış mısırı da yer alıyordu.

YAĞSIZLIK ÖZLEMİ

1990

80’lerin sonunda tüketiciler yağlı ürünlerden soğudu ve 90’ların başında bu yiyeceklere karşı net bir olumsuz kanı tüm dünyaya hâkim olmuştu. Az yağlı kurabiyeler ve poğaçalar ilk kez bu dönemde ortaya çıktı. 98’de Lays ve Doritos tarafından piyasaya sürülen Wow cipsleri, bu akımın zirvesiydi. 41


M

U

T

F A

K

HER ŞEYE BİRAZ TUZ Milenyumun garip olacağını herkes hissediyordu ve öyle de oldu: Artık tatlılarımıza bile tuz eklemeye başlamıştık. 99’da San Francisco’da üretilen çikolata kaplı tuzlu karamelli kekler, kısa sürede dünyanın dört bir yanındaki pasta şeflerinin ilgisini çekti. Sonrasında ise tuz tüm yiyeceklerin vazgeçilmezine ve insanların bağımlılığına dönüştü.

2010

2000

PARLAK FİKİRLER 2010’da Instagram’ın kullanıma sunulmasıyla, insanlar yemeklerinin tadından ziyade, nasıl göründükleriyle daha fazla ilgilenmeye başladı. Gıda sektörü de kısa sürede bu akıma ayak uydurarak, Instagram’da güzel görünen yiyeceklerin daha fazla satacağını keşfetti. İçi karmakarışık tostlar, rengârenk unlu mamuller, #Saltbae, karışık çorba kaseleri derken, sağ salim günümüze kadar gelmeyi başardık. Öyle zor günler geçirdik ki, bir dönem Pazar kahvaltısını sosyal medyada paylaşmayanı dövüyorlardı.

SIRADA NE VAR? Gelecekte mutfaklarımıza girmesi kuvvetle muhtemel olan dört yenilik METAL PİPETLER

bekleniyor. Bu çiçeği ayrıca Geleceğin çevre dostu Prens Harry ve Meghan mutfağında plastik pipetlere Markle’ın düğün pastasından yer olmayacak. Nasıl ki plastik da hatırlayabilirsin. poşetler yerine kese kâğıtları ve kumaş çantaları benimsedik, ZATAR pipetler de yerlerini metal Orta Doğu’dan çıkan bir lezzet varyasyonlarına bırakacak. olan Zatar, daha şimdiden dünyanın dört bir yanındaki MÜRVER ÇİÇEĞİ ŞURUBU mutfaklarda kendine yer Şarap ve likör yapımında buluyor. Sumak, güveyi otu, kullanılan bir çiçek olan kekik ve susamla yapılan bu mürverden üretilen yağ baharat karışımı, humus ve ve şurupların yakında salatalara müthiş bir lezzet ev mutfaklarına girmesi katıyor. 42

LAB. YAPIMI ETLER

Geçtiğimiz sayıda detaylıca incelediğimiz konulardan birisi olan vejetaryen etler, günümüz teknolojisiyle öncekine kıyasla daha uygun maliyetlerle üretilebiliyor. Ancak henüz insanların çoğu vejetaryen hamburgere başına 600 dolar ödeme lüksüne sahip olmadığından, laboratuvar üretimi etlerin mutfaklarımıza girmesi için bilimcilerin bu konuda ellerini daha çabuk tutmaları gerekecek.


D

E

K O

R

A S Y O

N

AYAKKABILAR İÇİN DÜZEN VAKTİ

Bir türlü yeni ayakkabı almaktan vazgeçemiyor musun? Her yeni çiftte bu son diyor, bir ay sonra yeminini bozuyor musun? Biz de öyle düşünmüştük… Ayakkabı yığınını düzenlemek için bu çözümleri uygula ve yeni çiftler için daha fazla yer aç.

1

FAVORİLERİNİ AYIR

En sık giydiğin ayakkabıları en kolay ulaşılabilir ve mümkünse açık raflara koy. Hane halkının kendilerine ait özel sıralara ya da bölmelere sahip olduğundan emin ol. Bu sayede herkes favori

ayakkabılarını kolaylıkla bulabilir. Ayakkabılığını evin dekorasyonuna uyum sağlaması için zenginleştir; üstüne vazolar, çiçekler; etrafına ise tablolar, süs bitkileri, şemsiyelik ve askılık gibi öğeler koyabilirsin.

2

EK RAF ÇIK

Birkaç katlı bodur ayakkabı rafları, ufak ve işlevsel araçlardır. Bunları gardırop ya da portmantondaki boş yüzeylere koyarak, daha fazla ayakkabı depolayabilirsin. Her ikisini de yapacağım dersen, her tarzın için bir favori seç ve onları gardırobuna koy; diğerlerini portmantoya gönder. 43


D

E

K O

R

A S Y O

3

N

ORTALIĞI KİRLETME

Ayakkabılığın ve yerlerin kirlenmemesi için o dönem sık giydiğin ayakkabılar için kapının hemen girişine lastik bir paspas yerleştir. Ayakkabılara basıp düşmemek için üzerine ufak bir oturak ya da bank koyabilirsin. Böylece ayakkabılarını giyerken ve çıkarırken oturabileceğin bir alanın da olur.

4

DİKEY ALANLARI DEĞERLENDİR

Gardırobundaki dikey boşlukları, bez ve plastik çeşitleri bulunan ayakkabı askılıklarıyla doldur. Buraya çok sık giymediğin ayakkabılarını yerleştirebilirsin. Öte yandan, portmantoda tüm ev halkının kullanabileceği ortak ayakkabı rafları da işine yarayacaktır. Evdeki tüm ayakkabı bölmeleri dolduktan sonra, yeni bir çift almadan önce eski bir tanesini bağışlamayı ya da tamir ettirmeyi düşünebilirsin. 44


Akıllı aydınlatma Panasonic Life Solutions lstr.panasonic.com Thea IQ Akıllı Bina Sistemi içinde kullanılabilen aydınlatma otomasyonu özelliği ile şimdi tüm binalara geleneksel aydınlatma kontrolü yöntemleriyle daha önce sahip olmadıkları esneklik ve işlevsellik kazandırılabiliyor. Hem ev içi hem de bahçe ve teras aydınlatmaları bir tek noktadan yönetilebiliyor. Thea IQ aydınlatma otomasyonu teknolojisi, ışığı algılıyor ve ona göre çözümler geliştiriyor. Örneğin, gün ışığı varken bahçe ve teras gibi dış alanlarda aydınlatma sistemini devre dışı bırakarak enerji verimliliği sağlıyor. Öte yandan, hava karardığında istediğin noktalardaki aydınlatma sistemini otomatik şekilde devreye sokarak, hayat konforunu yükselttiği gibi sen evde yokken de güvenlik sağlıyor.

ENERJİ TASARRUFU

Hava kararınca devreye giren otomatik sistem, saate göre de programlanarak enerji tüketimini azaltıyor.

Bahçeni süsle Tekzen The Mia DKR0128 772 TL | tekzen.com.tr Bir bahçen olacak kadar şanslıysan, onu mutlaka süslemeli, bakmalı ve terk edilmiş görüntüsünden kurtarmalısın. Böyle bir arzun, dileğin varsa, Tekzen’in The Mia ürün ailesindeki dekoratif fenerleri de değerlendirebilirsin. 60x45 cm ebatlarındaki ürünler, ahşap ve roze altın renklerinin yanı sıra, 55 ve 40 cm’lik gümüş tonda bir seçeneğe (769,90 TL | DKR0130) daha sahip.

GÜNDÜZ SÜS, GECE İŞLEVSEL

İç mekanda aydınlatma odanın ruhunu nasıl belirliyorsa, bu durum dış mekanda da geçerli. 45


E

V

A

L

E

T

L

E

R İ

DİŞLERİN İÇİN EN İYİ ELEKTRİKLİLER Diş bakımı için doğru fırça kişisel tercihlere göre değişir. Eskiden asıl tercih faktörü yumuşak veya sert uçlu olmalarıyken, artık dişlerini senin için temizleyen elektrikli modeller revaçta. Üstelik yalnızca kolunun yorulmamasını değil, kısa sürede ve üstün körü bakım gibi kötü fırçalama alışkanlıklarından da kurtulması sağlıyorlar. İşte ağzına sokmak isteyeceğin tek makine çeşidinin en iyi alternatiflerinden bazıları…

Tek şarjla bir yıl

Beyaz & sağlıklı Philips Sonicare DiamondClean 2185 TL | philips.com.tr

Foreo ISSA 2

Sonik titreşimler kullanan bir diğer model olan Sonicare DiamondClean, dişlerini dakikada 31.000 fırça darbesiyle temizliyor. Fırça başlığının hareketleri, ağzındaki ulaşılması zor yerleri ve dişlerinin arasındaki dar alanları temizleyebilecek şekilde tasarlanmış. Kutusundan iki farklı orta sertlikle fırça başlığı çıkan bu makinenin, bir haftada daha beyaz dişlere ve iki haftada daha sağlıklı diş etlerine sahip olmanı sağlamak gibi büyük bir iddiası var.

169 USD | foreo.com/tr ISSA 2, çoğu elektrikli diş fırçasından farklı olarak sert fırça başlığı yerine PBT polimer ve yumuşak silikon melezi bir fırça başlığını sonik titreşimlerle çalıştırıyor. Dakikada 11.000 yüksek yoğunluklu titreşimle yönlendirilen yumuşak fırça, dişlerini nazikçe ve etkili bir biçimde temizler. Silikon ve PBT polimer materyalleri doğal özellikleriyle klasik fırça başlıklarına kıyasla yüzde 35 daha hijyenik bir alternatif sunuyor. ISSA 2, 365 gün boyunca şarj edilmeye ihtiyaç duymuyor.

46


Disiplinli fırça

Plak düşmanı

Oral-B Pro 1000 Power

Jetpik Jp210 Solo Power

950 TL | oralb.com

630 TL | jetpik.com

Diş yüzeyini dairesel hareketlerle temizleyen Pro 1000 Power, dişlerini yarım yamalak fırçalamanı engellemek için bir zamanlayıcıya sahip. Her 30 saniyede bir sinyal gönderen zamanlayıcı, sana ağzının başka bir bölümüne geçmeni hatırlatıyor. Böylece gerçekten yalnızca 2 dakikada dişlerini verimli şekilde fırçalayabiliyorsun. Öte yandan fırçada bulunan baskı sensörü, dişlerini gereğinden sert fırçaladığında seni uyarıyor ve dişlerine zarar vermeni engelliyor.

Fırçalamakla yetinmek istemiyor ve diş ipiyle temizliği de otomatiğe bağlayalım diyorsan, Jp210 tam olarak bunu yapıyor. Bir haftada daha sağlıklı ve daha temiz dişler vadeden bu makinenin, kullanıldığı alanlarda diş plağını yüzde 99’a kadar giderdiği klinik olarak kanıtlanmış. Bu paketin içerisinde, sonik diş fırçası sisteminin yanı sıra, elektrikli diş ipi ve sulu temizleyici de bulunuyor. Ayrıca protezlerde de güvenle kullanılabiliyor.

İster bileğine ister enerjiye güven, dişini sağlıklı fırçalamak için şunlara dikkat et: Fırça sertliği diş hassasiyetine uygun olmalı ki, acı vermemeli. Fırçayı çok bastırma ama uçları da diş aralarına girebilsin. Ayrıca, daire hareketiyle masaj yaparak fırçalamayı unutma.

Hesaplı temizlik

Ses var gürültü yok

Colgate 360 Optik Beyaz

Xiaomi Mijia

95 lira | colgate.com/tr-tr

299 lira | mi.com/tr

Bu diş fırçası, uygun fiyata senin elinle yapacağın işi mekanik olarak hakkıyla yerine getiriyor. Elden kaymayan, rahat tutulabilen bir sapa ve çift hareketli fırça başına sahip 360 Optik Beyaz, diş yüzeyindeki lekeleri çıkararak 1 hafta gibi bir sürede daha beyaz dişlere sahip olmanı sağlayacağını iddia ediyor. Değiştirilebilir fırça başlığında ayrıca dil ve yanak temizleyicisi de bulunuyor.

Akıllı telefonlarıyla tanınan Çinli Xiaomi’nin Mijia isimli fırçası, dakikada 31 binyüksek frekanslı ses dalgasıyla diş temizliği yapıyor. Üç farklı temizleme moduna sahip olan fırçada, standart mod günlük temizlik ihtiyacını karşılarken, nazik mod diş etlerini gözetiyor. Son olarak kişisel mod ise Bluetooth ile telefonuna bağlanarak mobil uygulama üzerinden ayarları özelleştirmene olanak tanıyor. Mijia tam şarjla 18 gün boyunca kullanılabiliyor. 47


E

V

A

L

E

T

L

E

R İ

TORBASIZ SÜPÜRGENİN MUCİDİ TÜRKİYE’DE

İngiliz ev elektroniği şirketi Dyson, V11 kablosuz süpürge, Pure Hot+Cool hava temizleyici ve Airwrap saç şekillendirici ürünlerini tanıttığı İstanbul’daki lansmanda, ülkemizdeki operasyonlarını başlattığını da resmen duyurdu.

D

yson, üç yeni ürününü Türkiye pazarına sundu. 1995 yılından beri ülkemizde ürünlerini satan şirket, yeni teknolojilerini Türk tüketicilerle buluşturmak amacıyla 2018 sonu itibariyle Türkiye ofisini kurarak ülkemizdeki operasyonlarını genişletti. Dyson’ın yeni ürünlerinin tanıtımına ev sahipliği yapan, Dyson Floor Care ve Robotik Başkan Yardımcısı John Churchill, “Türkiye’deki operasyonlarımızı genişletmek ve geleceğin teknolojisini Türk tüketicilerle buluşturmak bizim için çok heyecan verici.

DYSON PURE HOT+COOL

Türkiye, potansiyeli çok yüksek ve Dyson için oldukça önemli bir pazar” dedi.

60 MILYON INSAN KIRLI HAVA SOLUYOR

Türkiye’de yaşayan en az 60 milyon insan (TMMOB, 2019) kirli hava soluyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre kirli havada bulunan parçacıklar; inme, akciğer kanseri ve kalp hastalığı gibi hastalıklar nedeniyle gerçekleşen ölümlerin üçte birine sebep olabiliyor. Hayatımızın yüzde 93’ü kapalı mekânlarda geçiyor. Bu nedenle iç mekân hava kalitesi de, dışarıdaki hava kalitesi kadar büyük önem taşıyor. Mikroskobik parçacıklar insan gözüyle görülemediği ancak ciğerlerimize nüfuz edebildiği için iç mekândaki hava kirliliğini tespit etmek her zaman daha zor oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2018 yılında yaptığı araştırma sonucuna göre dünyada her 10 kişiden 9’u kirli hava soluyor (World Health Organization, 2018). Çocuklar ve yaşlılar gibi 48

zayıf bağışıklık sistemine sahip olanlarsa daha yüksek risk altında olduğundan, iç mekân hava kalitesini korumak ve havayı temiz tutmak daha büyük önem taşıyor. Dyson V11 kablosuz süpürge; toz, alerjen ve bakterileri yok ederken Dyson Pure Hot+Cool hava temizleyici de alerjen ve zararlı maddeleri tespit ederek 0.1 mikron küçüklüğündeki zararlı partiküllerin yüzde 99,95’ini hapsediyor.

10 YIL VE 32 BİN 500 PROTOTİP

Dyson V11; 315 mühendis, 32.500’den fazla prototip ve on yıldan uzun süren geliştirme

çalışmalarının sonucu tasarlanan kablosuz süpürge ve dijital motorun bir sonucu olarak ortaya çıktı. Süpürgede bulunan sistem, hücre kapasitesini ölçüyor ve zamanla ne kadar kullanıldığının algoritmasını hafızasında tutuyor. Zemin tipini, temizlik modunu ve


başlığı hesaplayarak geri kalan çalışma süresini kendisi buluyor. Churchill, “Yapmanız gereken tek şey makineyi çalıştırmak ve temizlemeye başlamak. Dyson V11, kullanıldıkça öğreniyor ve gerekli ayarlamaları kendi yapıyor. Bu sayede sizin ekstra bir şey yapmanıza gerek kalmıyor.” diyor.

Saç bakım teknolojisinin geleceği, saçı fazla ısıya maruz bırakmadan yalnızca hava kullanarak şekillendirmek. Dyson mühendisleri, geliştirmesi gereken başlıca noktaların

ısının yaratabileceği zararlardan koruyarak şekillendirme imkânı sağlıyor. İçerisinde kendi tasarımı V9 motor kullanan Dyson Airwrap’in kutusundan da üç farklı şekillendirme aparatı çıkıyor. Bunları kullanarak, saçları aşırı ısıya maruz bırakmadan ıslak saçları dahi kıvırabilir, dalgalandırabilir veya düzleştirebilirsin.

N V11

başa

KIŞIN SICAK ç ı k ı l a m a y a n YAZIN SERİN TUTAR hava akışından

Yeni Dyson Pure Hot+Cool hava temizleyici, tüm yıl boyunca evlerde kış aylarında hızlı ve eşit sıcaklıkta ısıtma, yaz aylarındaysa güçlü ve özel soğutma sağlıyor. Ürün, kışın uzun süreli ısı dağılımı ve yazın serin hava akışı için, Air Multiplier teknolojisi ve termostat ısı kontrolünü kullanarak otomatik olarak odayı hedef sıcaklıkta tutuyor. Temizlenen havanın yayılımı için güçlü bir hava akışı yaratıyor.

kaynaklanan dolanma ve yüksek ısı hasarı olduğu görüşünde. Araştırmalara göre kadınlar hacim ve canlı saçlara sahip olmak, saçlarının kırılmasını ve güçsüzleşmesini önlemek istiyor. Airwrap saç şekillendiricisi, yoğun ısı hasarına çözüm bulabilmek için Coanda etkisi adı verilen bir aerodinamik olguyu kullanarak havayı ısı ile birleştiriyor ve saçları yüksek 49

DYSON AIRWRAP

DY S O

ISI HASARINA SON


O Y U

N

429 TL | PS4

Days Gone

Yola çıkmış arıyorum... Bend Studio’nun PlayStation 4 için özel olarak geliştirdiği ve 26 Nisan’da satışa sunulmak üzere ön siparişe sunduğu Days Gone, zombi kıyametinin pençesindeki devasa bir açık dünyada geçiyor.

B

HASAN SELMAN

tıpkı bir karakter gibi motosikletine de seviye atlattırabileceksin.

ilinçaltımızda zombi kıyametinin gelmesini istediğimiz şeklinde çarpık bir fantezimiz olduğuna iyiden iyiye ikna olmaya başlıyoruz. Bu kurgu son yıllarda öyle çok işlendi ki, The Walking Dead tutkunu bakkal çırağı yarının kıyamet sonrası komünlerine liderlik edecek teorik bilgiyle donanmış durumda. Days Gone, çırağa karşı başlatacağın başkaldırı için yeteneklerini sınayabileceğin farklı bir hayatta kalma temalı macera oyunu olarak ilgi çekiyor. Devasa bir açık dünya aksiyon macera oyunu olarak kurgulanan Days Gone, oyuncuları eski motosiklet çetesi üyesi olan Deacon St. John’un yerine geçiriyor. Değerli eşya ve silah üretmek için ekipman ararken, yerleşkeleri yağmalarken, ticaret yaparken, aynı zamanda Daecon’un dramatik hikayesine şahit olacaksın. Tahmin edebileceğin gibi bu macerada en büyük enstrümanın olacak ‘Başıboş’ isimli motosikletin sana hızlı seyahat etme şansı sunacak. Ayrıca

BILDIĞIN ZOMBILERDEN DEĞILIM… Days Gone, birçok tek kişilik hayatta kalma oyununun düştüğü kendini tekrarlama bataklığının etrafından dolaşmak için ilginç bölgelerden oluşan dev bir harita ve dinamik hava koşullarıyla donatılmış. Ormanlardan çayırlara, karlı düzlüklerden volkanik dağlara ve lav sahalarına kadar birçok farklı bölgede, saldırgan insanlar ve Kaçıklar kol geziyor. Her yeni zombi kurgusu gibi, Days Gone da zombilere kendine özgü bir isim vermekten geri kalmıyor. Oyunun yönetmeni Jeff Ross, oyuncuları sık sık zor duruma düşürecek olan kaçıkların zombilerden farkını şöyle açıklıyor: “Aralarındaki benzerlikleri reddetmiyoruz, ancak bu yaratıklar daha çok hayvan gibiler; en başta ölü değil canlılar. Zombiler gece kalacakları 50


yerlerde yuva yapmazlar, önceden belirledikleri yerde yiyecek aramaya çıkmazlar ve göç etmezler. Kaçıklar ise içgüdülere ve belleklere sahipler.”

2016’DAN GÜNÜMÜZE İlk kez 2016’daki E3 Fuarı’nda gösterilen Days Gone, oyunu parlatmak için bir dizi ertelemenin ardından, nihayet 26 Nisan’da oyuncuları ABD’nin Oregon eyaletinin kıyamet sonrası halinde heyecanlı ve yer yer hüzünlü bir maceraya çıkarmaya hazırlanıyor. Oyunun ilk gösteriminden bugüne kadar geçen süreçte bir hayli geliştirildiği görülürken, karakterleri destekleyen derin hikayesi, kaçık sürüleriyle uğraşmak ve rol yapma mekanikleri de bir hayli iyileşmiş. 51


O Y U

N

289 TL | PC, PS4, Xbox One

Sekiro: Shadows Die Twice

Ölmeye, ölmeye, ölmeye geldik! Gamescom 2018’de “En İyi Oyun” ve “En İyi Aksiyon Oyunu” ödüllerine layık görülen Sekiro: Shadows Die Twice, Bloodborne ve Dark Souls gibi zorluk dereceleriyle oyuncuları kanser eden efsanevî yapımlara imza atan FromSoftware’in en yeni incisi. 14. yy. sonlarında Sengoku döneminde geçen oyun, gözden düşmüş tek kollu bir kurt olan Sekiro’nun birbirinden zorlu düşmanları alt etmesini gerektiren intikam yolundaki maceralarını konu alıyor.

52


99 TL | PC, Mac, Linux, PS4, Xbox One

Tropico 6

Karayipler hizmete doyacak En popüler inşaat ve yönetim simülasyonlarından Tropico’nun yeni oyunu da raflardaki yerini aldı. Oyunda yapacağın icraatlerle ister korkulan bir diktatör, istersen de demokrat bir devlet adamı olman mümkün. Karayipler’deki bir ada ve bahtsız sakinlerinin geleceği ellerine teslim ediliyor. Oyun, serinin önceki yapımlarında olduğu gibi seni İngiliz sömürgesi bir adanın valisi olarak başlatıyor ve modern zamanlara kadar yaşananları şekillendirmene şans tanıyor. Halkının ihtiyaçlarına yanıt mı verecksin, yoksa İsviçre’deki banka hesabını mı şişireceksin? 53


O Y U

N

44 TL | PC, PS4, Xbox One

Final Fantasy XV: Episode Ardyn

Bir fantezinin daha sonu Final Fantasy XV’in en son genişleme paketi Episode Ardyn, 26 Mart’ta serinin tutkunları için yayınlandı. 2016 çıkan oyunda işlenen hikayenin öncesini konu alan ek paketin ana kahramanı ise finalde ortaya çıkan Ifrit isimli peri. FFXV için daha fazla ek paket planlanmış ancak oyunun yönetmeni Hajime Tabata’nın Square Enix’ten ayrılması nedeniyle, Episode Ardyn’den sonra çıkması planlanan üç ek paket projesi rafa kaldırılmıştı. Yine de FFXV’in tek kişilik bir rol yapma oyunu olarak etkileyici bir ömre sahip olduğunu belirtmek gerek. 54


O Y U

N

Mac, PS4, Xbox One, Android, iOS

HearthStone: Rise of Shadows

Kötü çocuklar dehşet saçmaya geldi TEK KIŞILIK HIKÂYE DE YOLDA

Blizzard, Hearthstone için geliştirdiği 11. genişleme paketini tüm dünyadaki oyuncular için yayınladı. Rise of Shadows, 135 yeni kötücül kart ile Madame Lazul isimli alternatif kahramanı oyuna dâhil ediyor. Azeroth’un en azılı düşmanları güçlerini birleştirdi ve uçan şehir Dalaran üzerindeki korkunç emellerini gerçekleştirmek üzere harekete geçti. Blizzard’ın ücretsiz dijital kart oyunu Hearthstone’un yeni güncelleme paketi Rise of Shadows, yeni kartlar ve kahramanın yanı sıra, rekabetleri yeni bir boyuta taşıyacak farklı mekanikler de getiriyor. Baş Kötü Rafaam’ın liderliğinde bir araya gelen belalılar çetesi kendilerine The League of E.V.I.L adını veriyor ve şimdiye kadar onlara kök söktüren Azeroth’un gözü pek kahramanlarından intikam almaya can atıyorlar. Hedeflerine ulaşmak için her türlü entrikaya (schemes) – bu kartlar elde tutuldukları tur kadar güç kazanır – başvurup, ne kadar yardakçıları (lackeys) – güçlü Battlecry’ları olan 1/1’lik minionlar - varsa sahaya sürüyor. Defenders of Dalaran adlı gizemli grup, şehirlerini ne pahasına olursa olsun korumaya kararlılar. Twinspells adı verilen özel büyüleri ilk kez kullanıldıklarında bir kopyasını oyuncunun eline geri veriyor ve karşı tarafa hiç beklenmedik zararlar verebiliyorlar.

Entrikalardan hoşlanan oyuncular mayıs ayında yayınlanması planlanan bir sonraki Hearthstone tek oyunculu moduna şimdiden geri saymaya başlayabilirler. Bu devasa tek kişilik macera, Hearthstone’un şimdiye kadar gördüğü en kapsamlı hikâye olup, ilki ücretsiz toplam beş bölümden oluşacak. Oyuncular tamamladıkları her solo macera bölümünden 3 adet Rise of Shadows kart paketi kazanacaklar. 5 hikâyeyi de başarıyla tamamlayan oyuncular ise sürpriz hediyeler kazanacak. 9 Temmuz tarihine kadar Hearthstone’a giren tüm oyuncular, bilge ve güçlü Kirin Tor lideri Archmage Vargoth’un bir kopyasına sahip olma fırsatı elde ediyorlar. Dört mana’lık bu efsanevi minion, tur sonunda oyuncunun bir büyüsünü gelişigüzel bir hedef üzerine yeniden atıyor. Windows ve Mac’in yanı sıra, iOS ve Android’li cihazlardan da oynanabilen Rise of Shadows oyun paketleri, oyun içi mağaza üzerinden diğer Hearhstone deste paketleriyle aynı fiyata satın alınabiliyor. Rise of Shadows kart paketleri Arena modunda kazanılabildiği gibi, oyun içi görevleri tamamlayarak ya da istenmeyen kartları birleştirerek elde edilen Arcane Dust kullanılarak da elde edilebiliyor. 55


O Y U

N

Apple, ‘Arcade’ dedi Apple, yıllardır Apple App Store üzerinden ekmeğini yediği oyun alanına kendi ekosistemindeki birçok cihaz segmentlerini kapsayan Apple, Arcade servisiyle gerçek anlamda ilk elden giriş yapıyor.

B

u sonbaharda faaliyete geçeceği duyurulan Apple Arcade, en basit anlatımla abonelik sistemiyle çalışan bir dijital oyun servisi. Mobil cihazlardaki ücretsiz ve reklam destekli oyunlara alternatif olmasının yanı sıra, iPhone’da oynadığın bir oyundaki ilerlemeni kaybetmeden iPad, Mac ve Apple TV üzerinden devam edebilmene olanak tanıyacak. Apple Arcade’in can alıcı özelliği ise oyun kataloğunun başka hiçbir platformda oynayamayacağın bazı yapımlara ev sahipliği yapacak olması. Ayrıca Apple Arcade üyeliğini ailenden 6 kişiyle paylaşabileceksin. Apple, Arcade ürününü iki ana temel üzerine kuruyor: Sadelik ve özel yapımlar. 150 bölgedeki Apple kullanıcılarına sunulacak olan oyun servisi, AAA

oyunlar sunan platformlara bir rakip olmaktan ziyade, iOS, macOS ve tvOS işletim sistemleriyle çalışan cihazların değişken sistem yeterliliklerini göz önünde bulunduran oyunlar sunacak. Henüz hangi Apple cihazlarının Apple Arcade’den faydalanabileceğine dair net bir açıklama yokken, servisin duyuru videosunda yer verilen “Uyumlu donanım ve yazılım gereklidir” ibaresi, Apple’ın yıllardır sürdürdüğü yazılım dağıtım politikalarından bu serviste de vazgeçmeyeceğine işaret ediyor.

HANGI OYUNLARI OYNATACAK? Apple, tıpkı App Store’da olduğu gibi Arcade’deki tüm içeriklerin de kürasyonunu üstlenecek. Hâlihazırda 56


Sega, Annapurna, Klei, Konami ve Lego gibi birçok irili ufaklı popüler stüdyo, Apple Arcade için oyun geliştirecekler listesine katıldı. Apple, bu stüdyolarla çalışarak, servis için geliştirilecek oyunlar için doğrudan yönergeler sağlayacak. Servisin sonbahardaki başlangıcında hazır bulunacak oyun arşivinde 100’den fazla yapım oyunseverlere sunulacak. Apple, Arcade’de yer alacak oyunlarda reklam ve uygulama içi satın almaların yer almayacağının da altını çiziyor. Apple Arcade’de yer alacağı onaylanan yapımların birçok farklı türe yayıldığı görülüyor ve hepsinin güçlü sanat tarzlarına sahip. Katalog da birkaç artırılmış gerçeklik oyunu da kendine yer bulmuş. Bu çeşitlilik, Apple’ın bir ailedeki herkesi cezbedecek oyunlar sunmaya çalışmasının bir göstergesi olabilir. Oyunların çoğu Apple Arcade için özel olarak geliştirilecekken, örneğin Giant Squid Studio’nun PS4 ve PC için geliştirdiği macera oyunu The Pathless gibi güçlü yapımlar da Arcade kataloğuna kazandırılıyor.

MAC VE APPLE TV IÇIN YENI BIR EŞIK Apple Arcade şüphesiz oyun dünyasının üvey evlatları Mac kullanıcıları için ayrı bir önem taşıyor. Geliştiriciler genelde oyunlarını MacOS’a uyarlamazken, Mac kullanıcıları oyun oynamak için BootCamp aracılığıyla cihazlarına Windows kurmak zorunda kalıyor. Oyun konusundaki kısırlık Apple TV kullanıcılarının da sorunlarından. Platformun oyun alanındaki son büyük atılımı Minecraft’ın tvOS’e uyarlanmasıydı ancak buna gösterilen ilgi pek de fazla değildi. Mac kullanıcılarının Apple Arcade dışında bir de web tarayıcısı üzerinden Google Stadia’yı kullanarak oyun oynayabilecekler. Fakat bu servisin vadedildiği gibi tarayıcıdan sorunsuz oyun oynatıp oynatmayacağı hâlâ bir sır. Ancak bu iki servis karşılaştırıldığında, Apple Arcade’in indirilen oyunları çevrimdışı da oynatacak olması büyük bir avantaj. Abonelik ücreti hakkındaki sır perdesi ise hâlâ korunuyor.

57


K

A

P A

K

K O

N

U

S

U

GENETİĞİN SON MUCİZESİ TA S A R I M BEBEKLER Bir Çinli bilimcinin doğmamış ikiz bebeklerin DNA’sıyla oynayarak, onları AIDS’e karşı bağışık yaptığını açıklaması bilim dünyasını karıştırdı. Genetik modifikasyon çağımızın sessiz gelişmesi olmaktan çıkarken, tartışma da büyüdü: Gen düzenleme, insan haklarının eşitlik prensibini bozarak zenginlerin üstün çocuklar üreteceği bir düzen mi sağlayacak, yoksa belirli hastalıklardan kurtularak ömrümüzü mü uzatacak? 58


59


K

A

P A

K

K O

N

U

S

U

60


Tartışma, Prof. He Jiankui’nin doğmadan genlerini düzenlediği ikiz bebeklerin AIDS’e karşı bağışıklık kazandığını iddia etmesiyle başladı.

Çin resmî haber ajansı Xinhua’nın kasımda geçtiği haberle, tüm dünya He Jiankui adlı Çinli bir bilimcinin, AIDS’e karşı bağışıklık kazanmaları için Lulu ve Nana kod adlı ikizlerin, onlar henüz embriyo aşamasındayken DNA’larında değişiklik yaptığını öğrendi. Normalde süpervizyon ile sürdürülen bilimsel çalışmaların aksine, Jiankui, çalışmasını kimseye danışmadan, bildirmeden gerçekleştirdiği için tartışma büyüdü. Zira hem yaptığı hem de nasıl yaptığı değerlendiriliyordu. 29 Kasım’da Güney Şenzen Üniversitesi’ndeki tüm araştırma görevlerinden azledilmesi üniversitenin adının tartışmalardan silinmesine yetmemiş olacak ki. 21 Ocak’ta

He Jiankiu’nin kovulduğu açıkladı.

ABD’LI PROSEFÖR ZAN ALTINDA

DE

İşin etik kısmındaki bu tartışmalara, aylar sonrasında bir ABD’li bilimci olan Stephen Quake de dahil oldu. Stanford’ın yıldız profesörlerinden birisi olarak görülen Quake, biyomühendis, mucit ve ayrıca Jiankui’nin eski akademik danışmanı. Quake’in buluşları, hamilikte Down sendromunun kan testiyle tespitinden organ naklinin reddini önlemeye kadar çeşitlilik gösteriyor. Bir diğer enteresan konu ise, Quake’İn Facebook’un kurucusu Mark 61

Zuckerberg ve eşi Priscilla C h a n’ i n kurduğu bir enstitünün eş başkanı olması. Olay, Prof. He’nin Çin’deki üniversitesinin Stanford rektörüne bu çalışmada Quake’in danışmanlık verdiğini yazmasıyla ortaya çıktı. Elbette duyulmasından sonra Quake’e jet hızıyla bir soruşturma açıldı. Quake’in sürece katkısını haberleştiren New York Times, profesörün deneyin hazırlanması, uygulanması, makalenin hazırlanması, tanıtılması ve haberin yayılımı sonrası strateji konusunda yardımcı olduğunu iddia etti. Her ne kadar Prof. Quake, iddiaları tamamen reddetse de, soruşturma henüz


K

A

P A

K

K O

N

U

S

U

sonuçlanmadı. Gelelim fasulyenin “zararlarına”... Katılımcıların gerçekleştirilen olayın riskini anladıklarından emin olmadığımız gibi, diğer genleri etkileme ve DNA’daki değişimin sonraki nesillere aktarılma riski bulunması bu işi tehlikeli kılıyor. Her ne kadar sonuçlar konusunda sağlıklı bilgiye sahip olmasak da, Çinli yetkililer durumu doğruluyor. Xinhua’nın haberine göre, ikizler hükümetin sağlık departmanları tarafından belirli aralıklarla ziyaret edilerek tıbbî gözlem altında tutulacak.

Genetik değişiklik, modern araçlar ile embriyo düzeyinde yapılabiliyor. 62


GEN DÜZENLEMESİ NASIL YAPILIYOR? Dünyanın dört bir yanındaki birçok bilimci tarafından kullanılan CRISPR, bu alanın en popüler aracı. Öncüllerine göre çok daha kolay, ucuz ve çok yönlü olan CRISPR-Cas9, medikal ve temel araştırmalarda çığır açtı desek, yalan olmaz. Ancak bu araç, çok normal olarak mükemmel değil, bazı kısıtlamaları var. Bunları aşmak için de Argonaut ve NgAgo gibi alternatif araçlar geliştirildi ve geliştirilmeye devam ediyor. Aslında CRISPR’ın yaptığı çok basit. Temelde, bir grup molekül DNA’da tıpkı GDO’da olduğu gibi bir düzenleme yapıyor. Bu molekülleri dilediğiniz DNA bölümünü düzenlemek için ayarlayabiliyorsun. Daha sonra moleküller DNA’nın bu bölümünü kesip, yerine istenen DNA bloğunu yerleştiriyor.

63


K

A

P A

K

K O

N

U

S

U

GEN DEĞİŞTİRME İLE NE MÜMKÜN? Akla ilk insanlarla ilgili konular geldiği için, bunu sona bırakalım ve başka neler yapılabilirden bahsedelim istedik. Tarım alanında besleyiciliği yüksek ya da daha iyi tat veren tohumlar yaratmakta kullanmak mümkün. Yer fıstığındaki alerjen maddeleri yok etmekten tutun da muzların ölümcül bir mantar

hastalığından kurtuluşuna kadar çeşitli çalışmalar konuşulurken, boynuzsuz inekler yaratma konusu da tartışılıyor. Monsanto ve DuPont gibi şirketlerin yeni GDO çalışmalarında da, özellikle hastalıklı mahsul tespitindeki hızı sebebiyle CRISPR kullanımına geçmeleri 64

bekleniyor. İlaçlardaki kullanım da insan ömrünün tarih boyunca uzama eğilimini sürdürmesi açısından önemli. Geçen sayıda kapakta da yer verdiğimiz antibiyotik direnci meselesine, belirli bakterileri yok etmekte geleneksel ilaçlardan daha etkili sonuçlar veren CRISPR fayda


sağlayabilir. Bu bakterilere karşı genel yayılımın nasıl sağlanacağı haricinde, iş kolay.

ÖNCEDEN DENENMİŞTİ

İnsandaki kullanım alanlarının başında gen terapisi geliyor. İdeal bir gen terapisi kusurlu gen çiftlerinin normal gen çifti ile değiştirilmesi anlamına geliyor. TALEN adlı teknolojiyle yapılan ilk uygulama 2015 yılında 11 aylık bir çocuğun lösemi hastalığının tedavisinde uygulandı. Ancak bu durumda geni değiştirilen hücreler sonradan vücuda enjekte edildi. İlk vücut içi gen düzenleme işlemi ise bu yılın şubat ayında gerçekleştirildi. Hunter Sendromlu hastanın DNA’sında kalıcı değişiklik yapıldı. Bir diğer kullanım alanı ise gen terapisindeki gibi bireye dönük tedaviden ziyade, hastalıkları tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamak. Örneğin sıtma, zika gibi virüsleri önlemek için hayvanlarda yapılacak gen değişiklikleri ile geniş kapsamlı

antibiyotiklere göre daha yüksek verim elde edilebilir. Ocak ayında Çin’deki başka bir çalışma, genleri düzenlenmiş beş klon makak maymunuyla, He Jiankui’nin yaptığının benzerini gerçekleştirdi. Ancak bu çalışmada bir hastalığı tedavi etmek ya da ona karşı bağışıklık kazanmaktan çok, klonlanan maymunda kapatılan bir genin yaratacağı rahatsızlığın diğerlerinde de görülüp görülmeyeceği denendi. Bir diğer etik dışı çalışma olmasına karşın, Çin Bilim Akademisi, Şanghay Belediyesi Bilim Teknoloji Bürpsu ve Çin Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’nca para desteği yapıldı.

KENDİ ÇILGINLIĞIMIZIN ÖNÜNDEKİ ENGEL NE?

Son olarak, yazının başlığında da yer verdiğimiz estetik mucizesinin sırrı da gen değişikliği teknolojisinde yatıyor olabilir. Eski hastalıkları tamamen silebilir, ortaya çıkan yenileriyle mücadele edebiliriz, 65

belki vücutlarımıza yeni yetenekler de kazandırabiliriz ama mükemmel burunlar, uzun bacaklar, sarışın mavi gözlü çocuklar ya da estetik olarak o dönemde ne bize uygun geliyorsa bunu yapmamızın önündeki engel nedir? Ya da sadece belirli bir cinsiyette çocuklar ortaya çıkarmamızı kim durduracak? Farkındaysanız sorun yine teknolojide değil, insanda. O yüzden bir adım daha ileri gidelim, bu teknolojinin yanlış ellerde bir kitle imha silahı olmayacağının garantisi ne? Irksal ya da belirli kişisel özellikleri gen düzeyinde hedef alabilmek son derece basit. Bunları bir biyolojik silaha dönüştürmek de...Böyle bir teknoloji ile kötü niyetle tasarlanan bir toplumda en ufak bir bozukluğa, hataya tahammül de ortadan kalkacaktır. Her konuda olduğu gibi, bu teknolojilere bakarken de ne dilediğimize dikkat ettiğimiz günler görmek dileğiyle...


H

I - F

I

PİKAP 101 Bu bir satın alma rehberi değil, bu satın aldıktan sonra ilk notayı duymadan, analog “eargasm” dünyasına adım atmadan yapman gerekenlerin rehberi A. ERHAN ACAR

B

luetooth bir hoparlöre bağlanıp bir müzik servisinden gelen yayını oraya aktarmak ile pikaptan müzik dinlemek, aynı iş birbirinden ne kadar uzak, iki farklı şekilde yapılabilir sorusunun cevabı. Pikaplar, büyük çoğunlukla “Plug&Play” cihazlar değiller. Birinden en iyi sonucu elde etmek için, doğru şekilde kurulmasına büyük özen gösterilmesi gerekir. “Doğru” ve “özen” sözcükleri aynı cümlede kullanılınca, artık gözümüzü korkutur oldu ama sen çekinme: Bu hayal ettiğin kadar zor bir süreç değil ve sana yardımcı olmak için varım.

1. HER IŞIN BAŞI DENGE

Herhangi bir ayarlama işine girişmeden önce, pikabın düz, yani yere tam paralel konumda olduğundan emin olmalısın. İğneyi olukta tutan yegane şey yer çekiminden başkası değil ve herhangi bir dengesizlik, iğne üzerindeki aşağı doğru kuvvetin plağa tam dik olarak uygulanmadığı anlamına gelir ki, bu da iğnenin değmesi gereken yüzeye tam temas etmemesine neden olur. Pikapların ve plakların çok hassas olduklarını aklınızdan çıkarmayın. Pikabının %100 dengede olması, hem ses kalitesi hem de hazinelerinin sağlığı için çok önemli. Birçok pikap, ayarlanabilir ayaklarla donatılmıştır ve doğru yerleşim, basit bir su terazisi yardımıyla kolayca yapılabilir. Teraziyi döner tabla üzerine yerleştirip, hem ön kenara hem de sağ ya da sol kenara paralel konumdayken dengelemelisin. Bu işlemlerden sonra teraziyi, iğnenin plağa değdiği nokta ile plak çaların merkezini birleştirecek bir hatta yerleştirip işi tamamlayabilirsin.

66


67


H

I - F

I

1 2. KONTROLLÜ GÜÇ

Pikap kafasının üreticinin talimatlarına göre takılı olduğunu varsayarsak (hatta saymalıyız, zira plak kafası montajı ve ayarı bir bu kadar yazıyı tek başına çıkartır), sonraki adım kolun ve dolayısıyla iğnenin plak üzerine uygulayacağı kuvveti/basıncı ayarlamaktır. Pikap kafasını takarken, iğne koruyucunun takılı olmasını tavsiye ediyoruz fakat ağırlık

ayarına gelince koruyucuyu mutlaka çıkartmalısın. Nahoş bir kazaya sebep vermemek adına, bu ayarlamalar esnasında pikabın elektriğe bağlı olmaması da, yerinde bir karar olur. Pikabın takip (tracking) kuvvetini ayarlamak için öncelikle kolun tam bir dengede olması, yani hiçbir temas olmadan pikabın yüzeyine tam paralel durabiliyor olması şart. Bunun için kolun bitiminde duran denge ağırlığını hareket

2

68

ettirerek kusursuz dengeyi sağla. Yapacağın işlem, eski tip bir kantarla ağırlık ölçmekle prensipte aynı.

3. AĞIRLIĞA DİKKAT

Ağırlıklar tarafında, üzerinde rakamlar olan bir ikinci bir ayar kadranı bulunur. Bu kadran, iğnenin plağa uygulayacağı kuvveti gram cinsinden gösterir. Kol yüzeye tam paralel ve dengede dururken, kolu yuvasına oturtup sabitle. Daha sonra, ince ayar kadranını tam sıfıra getir. Bu şekilde, kolu kalibre etmiş oluyoruz. Her pikap için gereken doğru kuvveti, pikap kafasının üreticisi belirler ve bu genelde sabit bir değer değil, bir aralıktır. Başlangıç için bu aralığın tam orta noktasını referans alarak başlayabilirsin. Diyelim ki bu orta nokta 2 gram; ağırlığının ön tarafındaki kadranı 0’dan 2’ye getirdiğin zaman, iğnenin plağa uygulayacağı


kuvveti de 2 grama getirmiş olursun. Unutma, kol tam paralel ve dengeye geldikten sonra ağırlığın pozisyonunu kesinlikle değiştirmemelisin, denge anından sonraki tek muhatabını numaralı kadran olmalı. Bu noktadan sonra bir iğne tartısı ile ayarın sağlamasını yapmakta fayda var. Bu ürünler 80 TL’den 1500 TL’ye kadar değişen geniş bir fiyat aralığına sahip, çok abartmana gerek yok.

3

4. İSTENMEYEN KAYMA

Plak döndükçe kol ve iğnenin plağın merkezine doğru gitme eğilimi oluşur, buna kayma (skating) denir. Bu durumu önlemek için plak çalarlar üzerinde Anti-Skate ayar kadranları bulunur. Teoride, bu ayarı iğne basıncının ayarıyla aynı değere getirmek, kayma sorununu ortadan kaldırır ama teori, her zaman pratikte karşılık bulmayabilir.wBenim tavsiyem, bu ayarı ağırlık ayarı ile aynı yaptıktan sonra, kayma olup olmadığını dinleyerek tespit edip, ufak rötuşlarla ideal ayara ulaşman. Özellikle tiz seslerde sağda ya da solda, diğer tarafta duyulmayan bozulmalar iğnenin oluk yüzeylerinden birine olması gerekenden daha çok temas ettiğini ele verebilir.

4

AYAR YAPAN KAZANIR

Her şeyin ayarlı olduğunu iddia eden pikapları satın alsan da, analog dünyanın hakkını vermek için dizginleri kendi elinde sıkıca tutman gerekir. Biraz zahmetli görünse de, anlattığım tüm bu işlemleri bu deneyimin bir parçası, harika bir hobinin olmazsa olmazı olarak gördükten sonra, aldığın keyfin katlanarak artacağından emin olabilirsin. 69


H

I - F

I

İnanmak güç olsa da... B&O Beoplay P6

2499 TL | bang-olufsen.com Bang & Olufsen Beoplay P6 bir taşınabilir hoparlör. Bunu açıklığa kavuşturmak istedik çünkü o kadar güzel görünüyor ki, onun özel tasarım bir çanta olduğunu düşünebilirsin. Tam şarjla 16 saate kadar zengin ve güçlü sesler çıkarabilen bu şık cihaz, Danimarkalı tasarımcı Cecilie Manz imzası taşıyor. Güç, Blueooth ve ses açma-kapatma tuşlarının yanı sıra, istediğin fonksiyonlara programlayabileceğin akıllı bir de tuşu bulunuyor.

Dışarıdan çıt yok Sony WH-1000XM3

2699 TL | sony.com.tr Sony’nin yeni kablosuz kulaklığı, şehirdeki karşılaşabileceğin farklı durumlara ayak uydurman için farklı özelliklere sahip. Aktif gürültü önleme sistemi, yalnızca araçların değil, insan seslerini de engellerken; farklı ortamların değişik seviyelerdeki gürültülerine göre dinamik engelleme sağlıyor. Tanıdık birini gördüğünde müziği anında durdurmak için tek yapman gereken ise sağ kulaklığı avcunla kapatmak. 70


Kusursuz siyah

LG OLED55C8PLA

11.999 TL | lg.com/tr 55 inçten başlayan bu dev OLED 4K TV, kendi parlaklığını ayrı olarak kontrol edebilen 8 milyondan fazla kendinden aydınlatmalı piksel ile sana en önemli renk olan siyahı kusursuz şekilde gösterme iddiasında. Birçok HDR formatını destekleyen TV, Dolby Atmos ve Vision teknolojileriyle sinema kalitesinde bir seyir deneyimi sunuyor.

Herkes Einstein mı olacak? Pioneer UDP-LX500

999 dolar (yurt dışı fiyatı) | pioneer.eu Japon elektronik üreticisi Pioneer’ın yeni 4K oynatıcısı, müthiş görüntü ve ses kalitesi karşılığında cebinden bir deste Benjamin istiyor. Dolby Vision ve HDR10+ desteği, CD çalma özelliği ve amiral gemisi klasmanındaki kalitesi onu cezbedici kılarken; içerisinde dâhili bir müzik ve video akışı servisi gibi akıllı özelliklerinin bulunmaması hevesini kursağında bırakabilir.

71


F O

T O

Ğ

R

A

F

DOĞRU LENS İÇİN...

Hangi marka tercih edersen et, bir DSLR satın almakla, mesele çözülmüyor. Görsel kaliteyi en derinden etkileyen ekipman, lenstir. BORA BALAR

H

angi marka tercih edersen et, bir DSLR satın almakla, mesele çözülmüyor. Görsel kaliteyi en derinden etkileyen ekipman, lenstir. Optik kalitesi ne kadar yüksek ise, sağlanacak olan keskinlik, duyarlılık ve diğer faktörler daha tatminkar olacaktır. Başka bir deyişle, diyafram aralığı, yani ışığa karşı duyarlılığı ne kadar yüksek ise bir lensin; elde edeceğin sonuçlar o kadar iyi olacaktır.

Daha karanlık alanlarda lensinin sana sunduğu 1, 1.2, 1.4, 1.8, 2, 2.4, 2.8 gibi diyafram değerleri sayesinde çok daha düzgün sonuçlar alabilirsin. Tabii diyafram ne kadar duyarlı ise, alan derinliği de o kadar yüksek olacaktır. (Bu da ayrı bir yazı konusu, ama değinmeden geçemedim.) Şimdi, öncelikle amacını çok doğru belirlemen gerekiyor. “Ya ben sadece tatilde elime fotoğraf makinamı alıyorum. En fazla bir iki manzara 72


çekerim” diyorsan, çok çılgınca bütçeler ayırmana gerek yok! Diyaframın ne kadar açık ise, ödeyeceğin fatura da yükselir. Çok amatör amaçların varsa, giriş seviyesi ve ışığa daha az duyarlı olan 4-4.55.6 gibi aralıklardaki lensleri tercih edebilrsin. Ama şu noktayı da sakın unutmamalısın, giriş seviyesi lensler, ucuzdur ama gelecek için umut vermez. Eğer ki, 18 MP civarında bir giriş seviyesi makinayı, set halinde almayı tercih etmişsen, zaten yanında ucuz seri bir lense sahip olmuşsun demektir. Bir süre işini görür. Ama görüş açını, vizyonunu ve hayallerini ilerlettikçe, giriş serisi setler yetersiz kalacaktır.

fantastik sonuçlar balık gözü lenslerle, çok geniş açılara çıkabilirsin. Yani, bu işin bolca para harcamaya gelip dayanıyor. Dikkatli olman da fayda var. Tekrar tekrar hatırlatıyorum ama, profesyonel değilsen, yani bu işten para kazanmıyorsan, bir çantaya 15-20 bin Dolarlık ekipmanı doldurmanın hiçbir mantığı yok. FX, yani full frame destekleyen lensleri tercih etmelisin. Çünkü, DX, yani daha küçük boyutları destekleyen lesnlerin devri kapanıyor. Bir sonraki makinanı satın alırken, DX lensin işlevsiz kalabilir. FX’e öncelik vermen mantıklı olacaktır. Makinanın sensörü, daha düşük çözünürlük sunuyorsa, FX formatlı lensi yine de kullanabilirsin. Sorun olmaz... Ama full frame çekerken, DX formatlı lensin yarattığı siyah alanlar çektiğin karede kendini gösterebilir.

BAŞLANGIÇTA SERVET HARCAMA

Amatörlükten yarı amatörlüğe, yarı amatörlükten de profesyonelliğe adım atacağın ana kadar idare etmeni sağlayacaktır. Ama fotoğrafçılığa yapılacak yatırımın hiçbir zaman haddi hesabı da yok. Daha ilk günden çılgınca paralar saçmamalısın. 24-70 mm ve 2.8 bir lens, 1600 USD civarında bir maliyete sahip... Vergisi, ıvırı zıvırı derken, bütçedeki kara delik büyür. “İdeal bir sete sahip olmak istiyorum. Portre de çekeceğim, manzara da... Geniş açım da olsun, telem de...” diyorsan, işler ciddiye bindi demektir. Çünkü bu durumda, portre için 50 mm, 85 mm, 105 mm gibi lenslere ihtiyacın olacak demektir. Manzara için, hem tele objektif, hem de geniş açılara ihtiyacın var... Eğlenceli deformasyonlarla

STÜDYOYA KADAR MOBİL

Mobil cihazlardaki kamera savaşları iyice kızıştı. Dolayısıyla hepimizin cebinde birer akıllı telefon var. DSLR’ı omuzumuza asıp gezemediğimiz anlarda da telefonlarımız yanımızda. Ama mobil cihazların o keskinliği, çözünürlüğü ve hareket özgürlüğünü sağlayabilmesine daha çok zaman var. O güne kadar özellikle de moda, ürün, portre ve diğer ciddi prodüksiyonlar için; stüdyo ışık setleriyle de uyumlu çalışabilecek DSLR makinalara muhtacız. Keşke, stüdyo ışıklarının (Monoblok ya da paraflaş olarak da anılır) cebe sığabilecek

ODAK ARALIĞINA GÖRE LENSLER: 0-20 mm Ultra geniş açı, 21-35 mm Geniş açı, 35-70 mm Normal, 80-135 mm Medium Telefoto, 135-300 mm Telefoto, 300 mm ve üzeri Süper telefoto 73


F O

T O

Ğ

R

A

F

versiyonları olsa... İşimiz fena halde kolaylaşırdı. Çok uzun yıllardır tercihim, bir 50 mm 1.2, 24-70 mm 2.8, 10.5 mm balık gözü 2.8, 70-200 mm 2.8, 105 mm mikro 2.8’lik bir set oldu. Zaman zaman 50500 mm 4.5 gibi biraz yavaş ve duyarsız yan sanayi lensler de kullandım. Ancak, her daim en keyif aldığım seçimlerim, doğrudan kullandığım makinanın markasındaki lensler oldu. Ara seriler ve yan sanayi markalardan hep uzak durmaya çalıştım. Zamanla bazı seçimler yapman gerekecek. O seçimler de, senin hangi yöne evrildiğinin birer göstergesi olacak aslında. Neyse, ders modundan çıkıp, hemen normal akışıma geri döneyim.

ÇEKİME GÖRE SEÇ

Zaman zaman makro çekimler yapman da gerekebilir. Yani, bir çiçeğin, böceğin, evcil dostunun çok yakın detayını çekmen gerekebilir. Doğada özellikle basit yöntemlerle hazırlanmış ışıklandırma ile muhteşem mikro çekimler yapabilirsin. Mikro = makro... Kafan karışmasın sakın... Motor sporları çekimleri en keyifli işlerdendir. Motokros ya da off road yarışlarında fotoğraf çekmenin keyfi bambaşkadır. Ama bazı noktalarda takip için konuna çok yaklaşamayabilirsin. Bu durumda bir tele objektif kullanıp, hızla geçen araçları yakalaman gerekebilir. Yani, hem VR, sarsıntı önleyici; hem de hızlı tepki verip netlik yapabilen lensleri tercih etmen gerekecek. Çünkü bazı yerlerde önünden 250 km hızla bir motosikler geçip gidecek. Sadece bir iki saniye içinde olay bitecek. Elin de deklanşörün de çabuk olmalı dolayısıyla, 2.8 diyaframa sahip

bir tele objektif, mesela 70-200 mm, yaklaşık 2-2.5 kg ağırlığa sahiptir. Makinana taktığın zaman, en önemli tavsiyem şu: Bayonet, yani lens ile makinanın birbirine kenetlendiği bölüm en kabaca anlatımla, zorlanır. Bir düşün, birkaç saat boyunca o ağırlık bayoneti sürekli zorluyor. Aylar sonra da bayonette bazı gevşemeler oluşuyor. Bu tür bir sorunla karşılaşmamak için ise yapman gereken her zaman için tele lensi destekleyerek makinayı taşımak. 74

Parayı bastırıp lensini ya da lens setini aldıktan sonra da işler bitmiyor tabii... Objektifini tozdan, kirden, darbeden, sudan koruman gerekiyor. Filtreler de bu konuda en büyük yardımcın. Öncelikle bir UV filtre alarak, güneş ışığının yarattıp çiğ etkiyi yok edebilrsin. Hem de lensini korumuş olursun. Optik kağıt, sıvı ve puar (hani şu sıktırınca hava üfüren alet) ile temizliğini yapabilirsin. Sıvı lekesi bırakmadan, lensini ya da filtreni çizmeden, dairesel hareketlerle lekeleri temizlemelisin.


Çok yönlü aynasız Panasonic Lumix G90

1199 USD'den başlıyor | panasonic.com Fotoğraf makineniz odaklayamadı diye belki hayatta bir kez karşınıza çıkabilecek bir fırsatı mı kaçırdınız? Neyse ki bu tip talihsizlikleri A6400 ile yaşamanız zor, tabii makineyi çantadan çıkartmadıysanız, o başka. Sony, aynasız E-mount destekli serisine 24 MP’lik eklentisiyle, dünyanın en hızlı otomatik odaklamasını yaptığını iddia ediyor. Buna yüksek hızlı ve performanslı bir takip sistemi, 0,02 saniyede keskinlik ayarı yapan BIONZ X görüntü işlemci ekleyin. Gerçek zamanlı takip işlevini tıpkı telefonlardaki gibi yapay zeka destekli obje tanıma ile yapan cihaz, 4K video da çekebiliyor.

Herkesin aksiyonu kendine Sony RX0 II

4699 lira | sony.com.tr Aksiyon kameraları bir zamanlar yalnızca hayatını tehlikeye atmaktan hoşlanan çılgınlara yönelik tasarlanırdı. Sony’nin minik RXO II’si ise yalnızca hafta sonu yamaç paraşütü yapmak isteyenlere değil, güzel bir geç kahvaltının tadını çıkarmak isteyenleri de kucaklıyor. Ancak bu onun dayanıksız olduğu anlamına gelmiyor. 10 metreye kadar su geçirmiyor; 2 metreden düşmeye, 200 kilo altında kalmaya kadar dayanıklı. Öte yandan öz çekimler ve portre modu için cilt düzeltme ve otomatik odaklanma gibi özellikleri var. Geniş açılı Zeiss lensinin arkasında bulunan 15,3 MP Exmor RS CMOS sensör, 4K video ve SD kalitede 1000 fps yavaşlatılmış çekim kayıtlar yapabiliyor.

75


C A E U F D N L Y L L N Y P G F K U O M

G U P S D T E X B Y R L P Q W I Ş N A G B M H Y P E F H D K D N V Y W L M D H F K F K D D Y G Ö D J I M N S E Y H I I I O E R C İ K Ş W N R Z X W P O L Y W Ğ A S N D V C Z E K A O Q W W P R O I W T G M N B F S N M C Z N X C Y E N İ G L İ O E J L D Ü N Y A B N K V T İ B V I O N D F M B N G R Y U W M N F E R A U N T Y S S V Y L P X K V H S L A K I L L I M F N B D E Y A Ş A M I E W T R N D C S S B V J P S H E J F K W V Z L İ A R T H V C U Ş


T

E

K

N

O

L O J

İ

Oyunları dize getiren canavarlar

Evvel zaman içinde, takvimler 90’ları gösterdiğinde, favori oyunlarını yanında taşımak gerçekten meşakkatli bir işti. Hatta öyle ki, bir nesil kol kaslarını LAN partilerine taşıdığı kasalara borçlu olduğu sırrıyla yaşamakta. Şimdilerdeyse masaüstü bir bilgisayarın performansını ve vadettiği potansiyel eğlenceyi çantana atıp, şehrin dört bir yanını dolaşman mümkün. Teknoloji ne harika şey!

G

ünümüzde gittiğin her yerde krallar gibi oyun oynamanı sağlayacak onlarca dizüstü seçeneği var. Ancak bunlardan yalnızca bazıları performans, estetik ve ergonomi üçlüsünü aynı anda tutturmayı başarıyor.

Türkiye’deki bir oyuncunun önündeki dizüstü oyun canavarları alternatiflerini keşfetmek için kolları sıvadık ve sektörün en iddialı üreticilerinin en iyi modellerini test merkezimizde (nam-ı diğer er meydanı) mercek altına aldık. 77


T

E

K

N

O

L O J

İ

Bir konsept kadar uçarı Acer Predator Triton 700 17.999 TL | acer.com.tr

TEKNİK: Intel Core i7-7700HQ işlemci NVIDIA GeForce GTX1080 ekran kartı 15,6 inç, 1080p ekran 32 GB bellek 1 TB SSD depolama

B

u canavar bakmaya doyamayacağın kadar güzel. Hatta öyle ki, bunlardan bir tanesini satın almak mümkün olmasa, Predator Triton 700’ün cüretkâr bir konseptten ibaret olduğuna bahse girebilirdik. Nvidia Max Q sayesinde onca gücü 18,99 mm’ye sığdırıyor ve yalnızca 2,4 kg. Ona canavar dememizin ardında ise Intel Core i7-770HQ işlemci, 32 GB bellek ve GeForce GTX 1080 grafik kartı üçlemesi yatıyor.

soğutucunun görülebilmesi gayet şık bir detay. Kullanması çok keyifli klavyesinde ise her bir tuşa ayrı bir mekanik aksam düşüyor ve hepsi ayrı ayrı renklendirilebiliyor. Touchpad her ne kadar harika görünse de, dizüstünü faresiz kullanmayı zorlaştırıyor, fakat bir oyuncu olarak bu ergonomi endişemizi paylaşmamanı bir hayli normal karşılıyoruz. 15,6 inçlik ekran, 120 Hz tazeleme oranıyla 1080p (Full HD) çözünürlüğe sahip.

BANA BİR MASAL ANLAT...

HİÇBİR AŞK KUSURSUZ DEĞİLDİR

İçerisinde sürprizler ve yepyeni yaklaşımlar olsun. Sıra dışı şekilde klavyenin üst bölümünde konumlandırılan touchpad, akıllı telefon ekranlarından hatırlayacağın dayanıklı cam Gorilla Glass’tan üretilmiş. Saydam touchpad’in altından

Acer Predator Triton 700, bir oyun dizüstü bilgisayarı yerine konsept bir otomobil olsaydı, onu gördüğün an ağzın açık kalırdı ve rüyalarına girerdi. Ancak bu, her çılgın projede olduğu gibi Triton 700’ü de son görüşün olurdu. Acer, gerçekten Triton 700 gibi göz alıcı ve yenilikçi bir bilgisayarı üretme cesaretini göstermiş. Performansı ve mekanik klavyesi harika, ekranı ise yalnızca 1080p çözünürlükte olmasına karşın gayet başarılı. Oyuncuların pek touchpad’e ihtiyaç duymadıkları varsayımıyla tasarlanan Triton 700, varsayım her ne kadar doğru olsa da, onunla oyun oynamak dışında başka bir şey yapmayı bir hayli zor hale getiriyor. Bol sıfırlı fiyatı, yüksek performans verirken ısınması ve yanına fare almayı unuttuğunda yaşayacakların seni çok da endişelendirmiyorsa, hayatının aşkını bulmuş olabilirsin!

Touchpad biraz sinirlerini bozabilir, tabii fareyi elden bırakırsan... 78


Yanar döner ihtiyar Dell Alienware 13 (R2) dell.com.tr

TEKNİK: Intel Core i7-6500U işlemci Nvidia GeForce GTX 960M ekran kartı 13 inç, 1080p ekran 16 GB bellek 256 GB SSD depolama

D

ell’deki dostlarımızdan test merkezimize iddialı bir uzaylı icadı göndermelerini istediğimizde, içten içe AlienWare M15 gibi listedeki diğer canavarlarla kafa kafaya mücadele edebilecek bir cihaz bekliyorduk. Onlar ise 2015 üretimi olan ve artık resmî kanallar aracılığıyla satın alamayacağın GTX 960’lı yaşlı canavarın mücadele için yeterince iyi olduğunu düşünmüş olacaklar ki, şampiyonları olarak AlienWare 13’ü (R2) gönderdiler. Peki, bu ışıklı çocuk gerçekten de günümüzün daha yeni modellerine dişli bir rakip olabilir mi? 13 inç boyutuyla listedeki en küçük ekranlı model olan R2, Nvidia GTX 960 grafik kartı ve Intel Core i7 işlemciye sahip. Bu özellikleri ve alternatif kanallardaki 5.000 TL civarı fiyatıyla, AlienWare 13’ün aşırı taşınabilir ve ulaşılabilir bir alternatif

olduğunu belirtmek gerek. Ancak hem donanımı hem de bazı kronik problemleri, onun diğerlerine dişli bir rakip olmasını imkânsız kılıyor. Modeli ne olursa olsun, AlienWare Command Center üzerinden bu bilgisayarların ışıklandırmalarını özelleştirmek müthiş bir his. Her ne kadar performans açısından listenin geri kalanına kıyasla çağ dışı kalsa da, parlamayan ve capcanlı renkler sunan ekranı, güçlü hoparlörleri onu başarılı bir multimedya cihazı yapıyor.

SORUN BENDE DEĞİL, SENDE...

Yıl 2015 olsaydı, AlienWare 13 R2’yi GeForce 970M ekran kartı olmadığı için eleştirebilirdik. Ancak test ettiğimiz dizüstünün günümüze uzanan daha büyük sorunları var. Bunların başında, elimize ulaşan ürünün ekranında sürekli titremelerin olması. Birkaç gün boyunca mümkün olan her güncellemeyi uygulamamıza karşın bu, aynı modelin birçok kullanıcısının da karşılaştığı sorunu gideremedik. Bunun dışında, AlienWare 13 R2 oyun oynandığı esnasında çok fazla ısınıyor ve fanları çok gürültülü çalışıyor. Pil ömrünün de bu testte deneyimlediğimiz diğer oyun canavarları yanında kabul edilebilir seviyede olmadığını belirtmekte fayda var. İnce, hafif ve müthiş tasarımı, bozulmadığı zamanlarda gösterdiği kristal netliğindeki görüntüler ve müthiş ses kalitesi, bu ürünü zamansız bir efsane yapıyor olabilir. Ancak biz bu efsaneyi kullanmaktansa, onu anmayı ve hatıralarda yaşatmayı yeğleriz.

Sıradan bir dizüstüden kalın ama oyun dizüstü standartlarına göre gayet iyi. 79


T

E

K

N

O

L O J

İ

Mütevazı lejyoner Lenovo Legion Y530 9.489 TL | lenovo.com.tr

TEKNİK: Intel Core i7-8750H işlemci Nvidia GeForce GTX 1050Ti ekran kartı 15 inç, 1080p ekran 16 GB bellek 2 TB HDD, 256 GB SSD depolama

B

ir oyun bilgisayarı almak istediğinde Lenovo’nun akla gelen ilk üretici olmadığını farkındayız. Ancak istikrarlı şekilde geliştirilen Legion serisi bu algıyı değiştirebilir. Legion Y530 fiyatı, kolay taşınabilir kasası, müthiş performansı ve başarılı klavyesiyle gönlünü çalmasına şaşırmayız. Ancak gülü seven dikenine katlanır; ortalama kalitedeki IPS ekranına, yer yer kalitesiz hissettiren plastik yapısına, oyun oynatırken ısınmasına ve fanlarının gürültülü çalışmasına katlanman gerekecek. Legion Y530’un, Intel Core i5 işlemcili daha uygun modelleri de bulunuyor. Ancak bizim inceleme şansı bulduğumuz, Core i7 işlemci ve GTX 1050Ti ikilisini bir araya getiren sürümüydü. Bu özellikler, bilgisayarla bugün ve önümüzdeki birkaç yılda satışa sunulacak en yeni yapımları

Bu fanlar çalışmaya kulaklığını takmış olmalısın.

oynamanı garanti ediyor. Ancak grafik özelliklerini sonuna kadar kökleyemeyeceğini belirtmekte fayda var. Oyun deneyimini bir sonraki deneyime çıkarmak istiyorsan, GTX 1060 grafik kartı seçenekli Legion Y730’a bir göz atabilirsin.

İŞ BAŞKA, OYUN BAŞKA

Legion Y530’un en cezbedici yanı, oyunlarda olduğu kadar bir dizüstü bilgisayarla yapmak isteyebileceğin neredeyse tüm işlemlere hakkıyla yanıt verebilmesi. Basit ve hatta kurumsal tasarımı, onu bir toplantı masasına çıkardığında çok da garipsenmemesini sağlayacaktır. İyi tasarlanmış klavyesi, yazı yazmak için birebir ve bir hayli sessiz. Günlük kullanımda teklemeden gösterdiği başarılı performans ve sessiz çalışan fanları da takdire şayan. Böylesine çok yönlü bir bilgisayardan daha iyi görüntüleme açıları sunan bir IPS ekran beklerdik ancak bu beklentimiz boşa çıktı. Öte yandan, yukarıda bahsettiğimiz işlemleri yaparken kullanmak isteyebileceğin touchpad pek işlevsel değil ve bilgisayar bu zamana kadar gördüğümüz en garip web kamerası konumlandırmalarından birisine ev sahipliği yapıyor. Sonuç olarak, Lenovo Legion Y530, birçok ihtiyacına tek bir cihaz arayanlar için lükslerden arınmış ve uygun fiyat seçenekleri olan bir bilgisayar. Geçtiğimiz yılki Y520’nin renkli ve göz alıcı çizgilerden uzak durma geleneğini sürdüren bilgisayar, ortalığı panayıra başladığında, çevirmeden de oyun oynanabileceğini gösteriyor. 80


Oyunlarda Ümit Millî tadı Monster Abra A7 (v10.1.3) 6.399 TL | monster.com.tr

TEKNİK: Intel Core i7-8750H işlemci Nvidia GeForce GTX 1050 ekran kartı 17,3 inç, 1080p ekran 8 GB bellek 256 GB SSD depolama açtığında arka aydınlatmalarının ışık gösterisi başlıyor. Üstelik Abra’nın nasıl renkleneceğini, Monster Kontrol Merkezi isimli uygulamayla özelleştirebiliyorsun. Önyüklü uygulamalardan bahsetmişken, Abra A7, Free Dos işletim sistemiyle satılıyor. Böylece listedeki birçok diğer makineden farklı olarak, bilgisayarı şişiren önyüklü uygulamalara maruz kalmıyorsun. Ancak bir Windows lisansı fiyatını da bütçene eklemen gerekiyor.

Y

erli oyun bilgisayarları üreticisi Monster, Abra A7 ile tasarım ve fiyat/performans konusunda kendini aşmışa benziyor. 17 inçlik canavarın ekran çerçeveleri yalnızca 5 mm kalınlığında ve dev gibi olmasının faydasını da masaüstü monitör ihtiyacını ortadan kaldırarak gösteriyor. İçerisindeki 8. nesil Core i7 işlemci ve GeForce GTX 1050 ekran kartıyla er meydanında mahçup değil ama yalnızca 8 GB bellek ve 1080p çözünürlük sunması, performansını mütevazı bir seviyeye çekiyor. Yine de en yeni oyunları orta seviyede oynatabiliyor. Abra A7’nin dışı başka, içi başka bir şey anlatıyor. Metal alaşımdan üretilen gövdesi kaliteli hissettirirken, tasarımının sadelik ilkesi gözetilerek yapıldığı belli oluyor. Ancak o bir “yere bakan yürek yakan”; kapağını

ROKETLERI ÇALIŞTIR

Bilgisayar, oyun oynamak gibi ağır işlemler yapmadığın sürece çıtını bile çıkarmıyor. Eğer çok ısındığını hissedersen, klavyenin üst bölümünde bulunan tuşuna basarak, fanların ekstra güçle çalışmasını sağlayabiliyorsun. Bu modu devreye aldığında fanların sessiz bir elektrikli süpürgenin gürültüsünü andırdığını söyleyebiliriz. Geniş touchpad’i bir oyun bilgisayarından beklenemeyecek kadar iyi çalışırken, mekanik klavyesi oyun oynamak dışındaki tüm işlemler için gereğinden fazla gürültülü. Şaşırtıcı derecede ince ve cüssesine göre hafif olan Abra A7’nin mat ekranı ise vasatın üstünde canlı renkler ve 170 derecelik kabul edilebilir görüş açıları sunuyor. Ancak istersen aynı anda üç monitörü bilgisayara bağlayabiliyorsun. Sound Blaster Cinema 5’in çevresel ses desteğiyle kulaklık olmadan da sanal savaş alanlarına hâkim olabilirsin. Tabii ki bu teknolojinin nimetlerinden diğer medya Bu renk cümbüşünü Monster Kontrol tüketiminde de yararlanabilirsin.

Merkezi yazılımıyla yönetebilirsin.

81


T

E

K

N

O

L O J

İ

Apple, TV+ servisiyle orijinal program ve filmler yapacak

Apple yazılım odaklı etkinliğinde sonbaharda kullanıma sokacağı yeni Apple TV+ servisini ve yeni Apple TV uygulamasını tanıttı.

A

APPLE TV+

pple TV+, yalnızca Apple özel içeriklerinin yer alacağı bir abonelik servisi. Akla ilk gelen Netflix ve Amazon Prime gibi servislerin aksine, TV+ lisanslı içeriklerden oluşan bir katalog sunmayacak ve buradaki içerikler başka platformlarda yayınlanmayacak. Apple yeni servisi için ayrı bir uygulama geliştirmek yerine, TV+’ı yakında daha fazla cihazı desteklemeye başlayacak olan Apple TV uygulaması üzerinden sunacak Apple TV, mayıs ayından itibaren ücretli bir abonelik modeli başlatacak ve kullanıcılar bu üyelik sayesinde HBO ve Showtime gibi kanalların programlarını, dizilerini ve filmlerini üçüncü taraf bir video servisine ihtiyaç duymadan seyredebilecek. Tüm bu “TV”ler gözüne karmaşık görünebilir. Söz konusu bu iki servis, bir ürün olan Apple TV’den tamamen ayrı. Tabii Apple’a soracak olursa, tüm bunları deneyimlemenin en iyi yolu bu ürünü satın almak olacaktır. Kafa karışıklığını gidermek için, Apple TV+ ve yeni Apple TV uygulamasını ne olup, ne olmadığına detaylıca bakalım.

TV+, Apple’ın artan orijinal programları ve filmlerini izleyebileceğin bir abonelik servisi. Sonbaharda kullanıma sunulacağı açıklanan servis için Apple, yetenekli yıldızlara bir çuval para harcıyor. Bu serviste Oprah Winfrey de program yapacak. Apple TV+, kendine ait ayrı bir uygulama ya da deneyim sunmayacak. Bunun yerine iOS, Mac ve diğer platformlardaki Apple TV uygulaması aracılığıyla kullanılacak. Büyük ihtimalle TV+ bu uygulama içerisinde kendine has bir bölüme sahip olacak.Ücretli ve reklamsız bir servis olacak Apple TV+, ilk etapta 100’den fazla ülkede kullanıma sunulacak.Apple henüz TV+’ın ücretlendirmesi ve detayları hakkındaki spesifik detayları yakında açıklayacağını duyurdu. Bu nedenle henüz TV+’ın aylık sana ne kadara patlayacağına dair herhangi bir fikrimiz yok.

YENİ APPLE TV UYGULAMASI

Apple TV uygulama ilk kez Ekim 2016’da 82


duyurulmuş ve dördüncü nesil Apple TV ve iOS cihazlarıyla birlikte kullanıma sunulmuştu. Şimdiyse tüm iPhone, iPad ve Apple TV’lerde önyüklü geliyor. Apple, bu uygulamayı modern bir TV rehberi olarak tanımlıyor. Uygulama, Apple içeriklerinin yanı sıra farklı servislerden popüler videoları da izleyicilere sunuyor. Mayıs ayıyla birlikte, Apple TV uygulaması dizi ve filmler için de bir satın alma noktasına dönüşecek. Apple TV uygulaması ücretsiz olarak kullanılabiliyor ancak TV+ ve TV Channel gibi servisler ücretli abonelik sistemiyle çalıyor.

kullanıcıları doğrudan Apple TV uygulamasından video seyredebilecek. Ancak bu yalnızca Apple TV Channels isimli, televizyon kanallarını kapsayan üründe mümkün olacak. Apple gelecekte Amazon’un Prime Video Channels servisi gibi üçüncü taraf video servislerine Apple TV uygulaması üzerinden abonelik alınmasına olanak tanıyacak. Hâlihazırda iOS cihazındaki Apple TV uygulamasından farklı multimedya ağlarına üye olabiliyorsun ancak yeni Apple TV uygulamasıyla bunu yapmanın bazı avantajları olacak olsa gerek.

NE İŞE YARAYACAK?

Apple TV uygulaması şu an Apple TV cihazlarında (4. nesil ve ötesi), iPhone, iPad ve iPod Touch’larda kullanılabiliyor. Bu sonbaharda uygulama MacOS için de indirilmeye sunulacak. Ayrıca uygulama gelecekte Samsung, Sony, LG ve diğer üreticilerin akıllı TV’lerine de gelecek. En son, Amazon Fire TV ve Roku da Apple TV uygulamasına kavuşacak.

HANGI CİHAZLARDA KULLANILACAK?

Apple TV uygulaması, izleyecek bir şeyler bulmak için iyi bir rehber ancak bugüne kadar servis izleyicileri üçüncü taraf servislere yönlendirmek üzerine kuruluydu. Örneğin Game of Thrones izlemek istediğinde, “Oynat” tuşuna bastığında HBO servislerine gidiyorsun. Artık Apple

“ROBOTLARDAN KORKMAYIN” Turkcell’in 10.'sunu düzenlediği Teknoloji Zirvesi’nin ana konuşmacısı, MIT Profesörü Rodney Brooks, yapay zekânın hayatın her alanında yer alacağını ama filmlerdeki gibi dünyayı ele geçirmeyeceğini söyledi.

Z

genç nüfus nedeniyle yaşlılara bakacak kişilerin azalmasıyla, yapay zekanın insan bakımında dahi kullanıldığını görmeye başlayacağız.” “Yapay zekanın hayatımızın hemen her alanına girecek olması, bunun filmlerde gördüklerimize benzeyeceği anlamına gelmiyor. Robotlar filmlerdekiler gibi dünyayı ele geçirmeyecekler, hatta bize benzemeyecekler bile. Üzgünüm, ama uçan arabalar da söz konusu olmayacak. Sürücüsüz araçlar, evet olacak ama zaman alacak.”

irvede, yapay zekanın geleceğiyle ilgili konuşan Brooks, şunları söyledi: “Yapay zekanın gelişimi, örneklerle kendini geliştirebilen bir sistem olan derin öğrenme ile son yıllarda hızlandı ve hayatımızın her alanına girmeye başladı. Yakın gelecekte yapay zekayı tüm sektörlere entegre olmuş şekilde göreceğiz. Örneğin iklim değişikliği nedeniyle sistemi değişmek zorunda olan tarım sektöründe ve dünyada azalmaya başlayan 83


T

E

K

N

O

L O J

İ

KARARLARIMIZIN ALTINDAKİ GİZLİ SEBEP: NÖROBİLİM

Oyunlarda, uygulamalarda, web'de kullanılan nöropazarlamanın detaylarını NeuroByte Kurucu Ortağı Sinem Eyive Başev ile konuştuk. Nöropazarlama nedir? Beyin aynı parmak izi gibi eşsizdir, nöropazarlama da beyin biliminin pazarlama amaçlı kullanılmasıdır. Böylece bizim duymak istediğimiz, düşündüğümüz şeylerin söylenmesinin sonu gelmiş ve gerçek araştırma başlamıştır.

Neurobyte’ın verdiği hizmetler nelerdir? Verdiğimiz hizmetleri üç ana başlıkta toplayabiliriz. Nöro Danışmanlık hizmetimizde bilimi, pazarlama zekamızla birleştirerek müşterilerimizin hedeflerine en kısa ve en doğru şekilde ulaşmalarını sağlıyoruz. Nöro Eğitim hizmetimizde çok yönlü ve geniş bir eğitim yelpazemiz var. Kısa ve uzun dönem eğitimlerimiz olduğu gibi günlük workshoplarda düzenliyoruz. Nöro Araştırma

Nöropazarlama serüveniniz nasıl başladı? Londra’da 2006 yılında MBA yaparken başladı, daha sonra Türkiye’ye döndüm ve akademiye başladım. 2009'da konu üzerinde çalışmaya başladım; 2010 yılında ise nerdeseyse parmakla gösterilen belli başlı firmaların hepsine araştırma yaptım. Geçmişe dayalı harika bir dostluğum olan Özen Gedik Elgin ile güçlerimizi birleştirdik ve Neurobyte'ı kurduk. Özen, gazetecilik döneminin ardından mesleki kariyerine iletişim danışmanı olarak devam etti. Kendi kurduğu The Campaign Idea şirketinde marka ve iletişim danışmanlığına devam ederken, tek olma hedefi ile Neurobyte’ı kurduk ve yolumuza devam ediyoruz. 84


hizmetimizde, web sitesi, dijital algı, görüntü, reklam, shopper marketing, marka, VR göz izleme, oyun, logo ve ambalaj, kapalı alan, algı analizleri yapıyoruz.

göz önüne alındığında duyduklarını hissettiklerini objektif olarak tasvir etmesi beklenemez. Nörobilim enstrümanları ise, tam tersine, her türlü duygu, iç gözlem ya da egodan arınmıştır. Nöropazarlamanın gücü, anketler gibi geleneksel pazarlama tekniklerinin keşfedemediği bilinçaltını da açığa çıkarabilmesindedir.

Bu alanda çocuklarla da çalışılabiliyor mu? Elbette, toplam 44 çocuğun katıldığı bir çalışmamda 5 farklı çikolata reklamının etkinliğini geleneksel ve yeni bir modeli geliştirip uygulayarak (göz

Nöropazarlama araştırması nasıl yapılıyor? Bize gelen brief doğrultusunda, önce deney tasarısını oluşturuyoruz ve bu tasarı özelinde tek tek ilerliyoruz. Örneğin, Teknosa bizden Turuncu İndirim broşürleri ile ilgili bir araştırma talep etmişti. Reklam ajansı, indirime girecek ürünlerin yer aldığı 6 tane tasarım hazırladı. Tasarımlara tek tek göz izleme yöntemi kullanılarak bir test grubuna incelettik ve sonrasında her bir broşür için yazı karakterlerinden tutun, görsellere kadar detaylı raporlar hazırladık ve bunun doğrultusunda, en iyi broşür belirlendi. Sonuç inanılmazdı, aynı ürünler

izleme ve EEG'yi aynı anda kullanarak) test ettim. Çıkan sonuç son derece etkileyiciydi. Çocukların hissettikleri, söyledikleri ve seçtikleri ürünler bambaşkaydı. Örneğin beyin Eti Canga reklamını beğenirken dili Laviva diyebiliyor ama yemek için Dido'yu seçebiliyordu. Nöropazarlama verilerini kullanmak ne sağlar? Pazarlama, tüketiciyi anlama ve çözümleme sanatıdır. Bu nedenle beynin ve gözün nasıl karar verdiğini, süreçlerini ve nasıl çalıştığını, beyni ve gözü etkileyenlerin neler olduğunu bilmek, satış ve pazarlamaya, kısacası insana daha çok yaklaşmaya ve onu çözümlemeye olanak sağlar.

yeniden şekillendirilmiş tasarımlarla daha fazla satmıştı. Hepsiburada.com‘a yapılan çalışmada ise kullanıcının hedeflerine ulaşmakta ne kadar başarılı ve verimli olduğu ve kullanım esnasında ve sonrasında ne kadar memnun kaldığı tespit ettik. Böylece kullanıcı arayüzlerinin tasarım süreci esnasında kullanılabilecek kullanım kolaylığını arttırıcı yöntemler geliştirildi.

Geleneksel yöntemlerden farkı nedir? Geleneksel araştırma yöntemlerinde en kararlı deneğin bile kendisin doğru ifade etmesi ihtimali oldukça düşüktür. Bununla birlikte, bir araştırmanın müşteri tercihleri ve kararlarının altında yatan duygusal sebepleri bulması oldukça güçtür. Yani pazarlama etkilerinin yarattığı önyargı 85


O

T O

M

O

B

İ

L

KLİMADAN GELEN PİS KOKULARA SON!

Harika bir gün; güneş kemiklerini ısıtıyor, kuşlar cıvıldıyor, çocuklar çıldırıyor… Müthiş planların var, sabah erkenden otomobiline atladın ve klimayı çalıştırdın. Birkaç saniye geçti ki, burnun iğrenç bir kokuyla irkildi. Ciğerlerine dolan bu katlanılmaz koku, bir bakteri medeniyetine ev sahipliği yapan klimandan geliyor…

O

KENDİ İŞİNİ KENDİN GÖR

tomobilinin kliması düzenli olarak bakıma ihtiyaç duyar. Geç kalırsan, baharın ilk sıcak günlerinde leş gibi kokular eşliğinde yolculuk etmek zorunda kalabilirsin. Klimanı nasıl temizleyeceğini ve bakterilerden arındıracağını öğren, eşe dosta mahcup olma. Nemli ve sıcak otomobil kliman, küf, bakteri ve mikroorganizmalar için ideal yaşama ve üreme ortamını sağlar. Ancak bakım yaptırmaman yalnızca bu kokuya sebep olmuyor; öte yandan klima sisteminde yenilenmesi gereken soğutucu kimyasalların yüzde 15’e kadarının sızarak yok olması da söz konusu. Uzmanlar, otomobil klimalarının bakımının ideal olarak iki yılda bir yapılmasını öneriyor. Bu bakımı es geçtiğinde, sızan soğutucu kimyasallar doğaya karışıyor ve ozon tabakasının tabutuna bir çivi daha çakmış oluyorsun.

Eğer profesyonel bakım servislerine yüzlerce lira ödemek istemiyorsan, otomobil klimanı kendin de temizleyebilirsin. Her ne kadar yapacağın iş, profesyonel bakımın yerini tutmayacak ve klimanın çevreye etkisini azaltmayacak olsa da, en azından küf, mantar ve bakteri kaynaklı kötü kokuların oluşmasını önleyebilirsin. Klimanın hava kanallarını, borularını ve filtresini temizlemek için özel sprey ya da köpükler kullanılır. Seçeceğin ürüne göre, kutusunu 20 liradan başlayan fiyatlarla bulabilirsin. Ancak spreyler ve köpüklerin uygulanışı farklıdır. Köpüğü kaputun altındaki uzun boru aracılığıyla doğrudan buharlaştırıcı hava kanalına uygulaman gerekir. Bunu yaptıktan yarım saat sonra; motoru çalıştır, klimayı son seviyeye getir, aracın içerisindeki tüm hava kanallarını aç ve köpüğün içindeki aktif bileşenin tüm sisteme yayılması için zaman tanı. 86


HAZIR ÜRÜNLERLE İŞİN ÇOK ZOR DEĞİL

Daha basit bir çözüm arıyorsan temizleyici spreyleri tercih etmelisin. Spreyler, köpüklerden farklı olarak aracın içerisinden uygulanır: Sprey kutusunu iyice çalkala, motoru çalıştır, klimayı soğutma moduna al ve en yüksek seviyeye çıkar, pervanelerin de en hızlı şekilde çalışması ve içerideki havanın araçta dolaşmasını sağlamak için konsolundaki ilgili tuşlara bas. Şimdi spreyi bardak boşluğuna yerleştir, tuşuna bas ve 15 dakika civarı bir süre boşalmasına müsaade et. Tüm camları kapat ve araçtan çık. Sprey bittikten sonra tüm camları aç ve aracı iyice havalandır. Tebrikler, otomobilin artık güzel bir kokuya sahip! Doğrudan klimanın içerisine yapılan uygulamalar, kötü kokunun kaynağını ortadan kaldırdığı için daha etkili olsa da, spreyler buna daha uygun fiyatlı ve zahmetsiz bir alternatif sunuyor.

ELLERİNİ KİRLETMEK İSTER MİSİN?

Dezenfekte işleminin yanı sıra, kabi hava filtresinin de değiştirilmesi iyi olacaktır. ne yazık ki, iç filtrenin değiştirilmesi pek de kolay bir iş değil. Çünkü genelde motor kompartımanın arkasında ve zor ulaşılabilir bir yerde bulunuyor. Ancak biraz kabiliyet ve sabırla, bunun da üstesinden gelebilirsin. Karbon hava filtrelerini yenilemek istersen, fiyatları 100 ile 200 TL arasında değişiyor. Bu filtreler, geleneksel polen filtrelerine kıyasla çok daha verimlidir; otomobil egzozunun ürettiği nitrojen dioksiti yüzde 92 oranında filtreler, senin ve sevdiklerinin bu zehirli gaza maruz kalmamanı sağlar.

87


O

T O

M

O

B

İ

L

Yeni Mercedes-Benz B Serisi

235.000 liradan başlıyor | mercedes-benz.com.tr

DAHA GENİŞ, DAHA DİNAMİK

S

ARTIK DAHA BÜYÜK

portif yeni bir görünüm ve teknolojik oyuncaklarla donatılan üçüncü nesil B Serisi, 235 bin liradan başlayan fiyatlarla satışa sunuldu. Mercedes-Benz, kompakt MPV modeli B-Serisi’nin yeni neslini ülkemizde satışa sundu. Bir önceki modeline kıyasla daha dinamik ve sportif görünen yeni B-Serisi, 0.24 Cd’lik rüzgâr sürtünme katsayısıyla son derece aerodinamik bir yapı sergiliyor. Optimize edilen detaylar sayesinde rüzgâr sesi azaltılan otomobil, çok daha sessiz ve dingin bir sürüş deneyimi vadediyor. Yeni B-Serisi, öğrenme yeteneğine sahip bir yapay zekâ üzerine kurulan bilgi ve eğlence sistemi MBUX - Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi ile çalışıyor. Otomobille “Hey Mercedes” sesli komutu aracılığıyla iletişim kurulabiliyor. Yeni B-Serisi’nin her modelinde dokunmatik ekran standart olarak sunuluyor. Bu oyuncakların yanı sıra, otomobil daha geniş iç mekân ve yüksek verimlilikle çalışan motorlar gibi yeniliklerle donatılmış.

Akıcı bir şekilde A sütunu ile birleşen dinamik tasarımlı ön bölüm kadar, kaslı omuz çizgisi de B-Serisi’nin sportif karakterini destekliyor. Yeni B-Serisi’nde standart olarak LED gündüz farları bulunuyor. İsteğe bağlı olarak alabileceğin ve yol şartlarına göre aydınlatma gücünü otomatik olarak ayarlayan MULTIBEAM LED ön farlarla ise araca daha agresif bir görünüm kazandırabilmek mümkün. İki parçalı arka aydınlatma grubu, arka tamponun alt kısmını dolduran siyah difüzör görünümlü eklenti ve krom kaplamalı süslemeyle birlikte daha geniş ve olgun bir görünümü beraberinde getiriyor. Büyük tavan spoyleri ve arka camın yan tarafındaki parlak siyah spoyler sportif görünümü desteklerken, aynı zamanda aerodinamiğe de katkı sağlıyor. 26 mm’lik artış ile 4.419 mm’lik uzunluğa ulaşan B-Serisi, kısa ön ve arka uzantılara sahip gövdesinde selefinden 30 mm daha uzun olan 2.729 mm’lik dingil mesafesi sunarak daha 88


geniş bir iç mekân sunuyor. İyileştirilen oturma geometrisi ve alçalan omuz çizgisi sayesinde alan hissi artarken A-Serisi’ne kıyasla 90 mm daha yüksekte oturan sürücü, seyir esnasında çevresine daha hâkim oluyor.

TEKNOLOJİK OYUNCAKLAR

A-Serisi’nden sonra B-Serisi de yeni bilgi ve eğlence sistemi MBUX Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi’ne kavuştu. Kişiselleştirilebilen MBUX, kendini kullanıcıya uyarlıyor, böylece otomobil ile sürücü ve yolcular arasında duyusal bir bağ kuruyor. Standart olarak sunulan dokunmatik ekran ve donanım seviyesine bağlı olarak sunulan yüksek çözünürlüklü tamamen dijital 10,25 inç gösterge paneli ve “Hey Mercedes” komutu ile etkinleşen ve günlük konuşma dilini anlayan akıllı sesli komut sistemi gibi özellikler otomobili kullanmayı daha da keyifli hale geliyor.

olduğu gibi B-Serisi’nde de yeni nesil ön konsol; iki adet 7 inçlik ekran, bir adet 7 inçlik ve bir adet 10,25 inçlik ekran ve son olarak iki adet 10,25 inçlik ekran olmak üzere üç farklı seçenek ile sunuluyor. Türkiye pazarına Style ve Progressive donanım paketleriyle sunulan yeni Mercedes-Benz B-Serisi’nde orta konsol dokunmatik yüzeyli bir kumanda paneline ev sahipliği yapıyor. Otomobilin iç mekân ışıklandırmasında 64 renk seçeneğinden istediğini, istediğin zaman kullanabiliyorsun. Genellikle daha üst sınıf araçlarda kullanıma sunulan havalandırmalı ve masaj fonksiyonlu koltuklar yeni B-Serisi’nde isteğe bağlı donanım olarak sunuluyor. Yeni ENERGIZING konfor sistemi vücudu destekleme noktasında ortopedik bir çözüm sunuyor. Düzenlik olarak oturma minderi ve koltuk sırtlığının açısını ayarlayan sistem, vücudu destekleyerek ortopedik açıdan mümkün olan en iyi oturma pozisyonunu oluşturuyor. Genişliği artan otomobil 1,456 mm (+33 mm) ön koltuk dirsek mesafesiyle orta sınıf boyutlarına ulaşıyor. Ayarlanabilir koltuklar sayesinde kabin içi kullanım amacına göre şekillendirilebiliyor. Arka koltuk sırtlığı standart olarak 40:20:40 oranında üç parça halinde katlanabiliyor.

KISMÎ OTONOM SÜRÜŞ

Bünyesinde S-Serisi’nden transfer edilen bazı özellikler de barındıran B-Serisi, güncel sürüş yardım sistemleri ile aktif güvenlik sağlıyor. Sahip olduğu radar ve kamera sistemleri sürüş yönünü 500 metreye kadar tararken, B-Serisi ilk defa kısmen otonom sürüş gerçekleştirebiliyor. Yeni B-Serisi’nde standart olarak sunulan Aktif Fren Yardımcısı, yavaş ilerleyen, durmak üzere olan ve duran araçlar dışında yoldan karşıya geçen yaya veya bisikletlilerle olası çarpışmanın şiddetini azaltıyor veya tamamen önlüyor.

İKİ FARKLI DONANIM PAKETİ

Yeni B-Serisi’nin iç tasarımı, yapısal olarak kardeşi A-Serisi ile ortaklık gösteriyor. A-Serisi’nde

BENZİNLİ VE DİZEL MOTOR SEÇENEĞİ

Euro 6d-TEMP emisyon normunu karşılayan tüm motor seçeneklerinde 7G-DCT çift kavramalı otomatik şanzıman bulunuyor. Benzinli motor seçeneğini M 282 kodlu 1,33 litre hacimli motoruyla B 180 oluşturuyor. 136 HP güç ve 200 Nm tork değerleri üreten motor ile Mercedes-Benz B 180’in karma yakıt tüketimi 5,6 5,4 lt/100 km ve karma CO2 emisyon salınımı 128-124 gr/km arasında. Yeni serinin dizel motor seçeneğinin adı ise B 180 d. 116 HP güç ve 260 Nm tork değerleri üreten motor ile Mercedes-Benz B 180 d’nin karma yakıt tüketimi 4,4 4,1 lt/100 km ve karma karbon emisyon salınımı 115-109 gr/km arasında. 89


O

T O

M

O

B

İ

L

Dört çeker minibüs Volkswagen Caravelle Highline

281.000 lira | vw.com.tr

Volkswagen, Caravelle Highline ismini verdiği minibüsüyle, sınıfının ilk dört çeker taşıtını satışa sundu. Arka dingille bütünleştirilen 4Motion sistemi ile arka ve ön dingil arasında güç verimli şekilde aktararak, zorlu arazi şartlarında dahi işlerin üstesinden kolayca geliyor.

Sahip olduğu 2.0 litrelik TDI motoru ile 199 beygir güç ve 450 Nm tork üretebilen yeni Caravelle Highline'da standart paket olarak 7 ileri DSG şanzıman ve 8,5 litre birleşik yakıt tüketimi özellikleri yer alıyor.

Daha havalı bir Cayenne Porsche Cayenne Coupe

84.000 euro'dan başlıyor (yurt dışı fiyatı) | porsche.com/turkey/tr Lüks SUV'nin sportif sürümü olan Cayenne Coupe, arkaya doğru alçalan tavan çizgisiyle üreticinin Panamera modelinden esintiler taşıyor. Standart olarak cam, isteğe bağlı ise karbon tavanlı tercih edilebilen otomobilin spoyleri, 90 km/sa üzerinde hızlarda otomatik olarak devreye giriyor ve 135

mm’ye kadar uzayabiliyor. Yeni Cayanne Coupe, her ikisi de benzinli iki farklı motor seçeneği sunuyor. Tek turbolu 3.0 litrelik motor 340 beygir gücü, 450 Nm tork, çift turbo destekli 4.0 litre V8 motor ise 550 beygir gücü ve 770 Nm tork üretiyor. Otomobil mayıs ayında galerilerdeki yerini alacak.

90


G

E

L

E C

E

K

Sürdürülebilir uzay yolculuğu İnsanlığın Güneş Sistemi ve ötesine yolculukları için en büyük eksiğimiz yakıt ve solunabilen oksijen. Bu engeli nasıl aşacağız? KAAN KAYAR

Y

akın zamanda yayımlanan yeni bir bilimsel makale, uzaydayken oksijen (nefes almak için) ve hidrojen (uzay aracı yakıtı için) üretmenin yeni bir yolunu önerdi. Çalışma, bunun uzay aracına alınacak büyük miktarda su (H2O), yarıiletken bir malzeme ve Güneş ışığıyla mümkün olabileceğini iddia ediyor.

Uzun süreli uzay yolculuğu için su, hidrojen ve oksijen gibi üç hayatî unsurun sürdürülebilir şekilde oluşturulup kullanılabileceği fikri, heyecan verici. Tek sorunumuzsa çıkan kabarcıklara ne olacağı. Yerden 130 metre yüksekliğindeki bir düşüş kulesinden aşağı doğru düzenlenen bir deneyde, uzayda fotokatalizin olabilirliği test edildi. Serbest düşüş esnasındaki bir nesne, yerçekimininden müstesnadır ve deneyin, uzay dışında da yapılabilmesini sağlar. Bu düşüş sırasında araştırmacılar suyu ayrıştırmanın mümkün olduğunu kanıtladılar, ancak kabarcıklarla ilgili bir sorun çıktı.

SUYU ATOMLARA AYIRMA

Temelde elektrik akımını kullanarak su moleküllerini bileşen atomlarına bölerek işleyen sistem, su moleküllerini iki şekilde ayrıştırıyor: Elektroliz olarak bilinen ilk yolda, bir elektrik akımı, çözünür elektrolit içeren bir su numunesinden geçiriliyor. Suyu farklı elektrotlarda toplayarak hidrojen ve oksijeni ayıran yöntemi teorik olarak uzay seyahatinde kullanmak mümkün olsa da, henüz uygun bir ekipman yok.

BASİT İŞLEMLERDEN BÜYÜK SONUÇLARA...

Normalde Dünya’da oluşturulduğunda, yerçekimi otomatik olarak baloncukların en yukarı çıkmasını ve dağılmasını sağlıyor. Uzayda ise kabarcıklar suyun içinde ne yöne hareket edeceklerini şaşırmışa benziyor. Üstelik katalizöre yapışmaları, sonraki kabarcık için gereken boş alanı yok ediyor.

Uzay yolculuğu için daha uygun olduğu kanıtlanan yöntem ise “fotokatalitik su ayrıştırma” adlı bir işlem. Bu metotta suya sokulan bir yarıiletken fotonları emiyor ve üzerindeki elektrona sıçrama için gereken enerjiyi veriyor. Bu serbest elektron, daha sonra hidrojen oluşturmak için protonlarla etkileşime girer ve sıçradığı noktada açılan delik ise proton ve oksijen oluşturmak için sudaki elektronları emer. Bu işlem aynı zamanda tersine çevrilebilir ve Güneş enerjisi döndüren bir yakıt hücresinde su oluşturmak için moleküller yeniden birleştirilebilir.

Araştırmacılar bu sorunu kabarcıkların katalizörden kolayca salınabileceği piramit şekilli bölgeler oluşturarak hâllettiler. Yine de kabarcıkların sıvıdan atılma yöntemi işlemedi. Bu metodun uygulanabilirliğinin kanıtlanabilmesi için sudaki kabarcıkların tahliyesinde ihtiyaç duyulan kuvveti yapay bir yerçekimi sağlayabilir. 91


C A E U F D N L Y L L N Y P G F K U O M

G U P S D T E X B Y R L P Q W I Ş N A G B M H Y P E F H D K D N V Y W L M D H F K F K D D Y G Ö D J I M N S E Y H I I I O E R C İ K Ş W N R Z X W P O L Y W Ğ A S N D V C Z E K A O Q W W P R O I W T G M N B F S N M C Z N X C Y E N İ G L İ O E J L D Ü N Y A B N K V T İ B V I O N D F M B N G R Y U W M N F E R A U N T Y S S V Y L P X K V H S L A K I L L I M F N B D E Y A Ş A M I E W T R N D C S S B V J P S H E J F K W V Z L İ A R T H V C U Ş


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.