Gıda 2019

Page 1

GIDA Londra Gazete

Ukay Catering: Sos üretiminde uluslararası lezzetin adresi

Page 04 Gıda güvenliğinizi Ada Group’a emanet edin

Page 16

SPONSOR

2019

Expo, 2019’da da gıda sektörüne yön vermeye devam ediyor

Page 06 Holland Bazaar gıda sektörün parlayan yıldızı olmaya devam ediyor

Page 20

Her damak tadına uygun mezeler Mr. Dips’te

Page 08 FoodArt büyümeye devam ediyor

Page 25


L G GIDA 2019

2

GIDA 2019 özel ekimizle başarılı iş insanlarımızı ve firmalarını siz okuyucularımızla buluşturduk

L

ondra Gazete ekibi olarak, belirli aralıklarla hazırladığımızı özel eklerimize ‘Gıda 2019’u dahil etmenin sevincini ve gururunu yaşıyoruz. Gıda 2019 özel ekimizde, İngiltere gıda sektöründe yer alan Türkçe konuşan toplumumuzun sektöre yaptığı katkılar, gıda sektöründeki aktif faaliyetleri ve hedefleriyle ilgili bilgilere yer verdik. Kıbrıs ve Türkiye kökenli iş insanları, İngiltere’de yaptıkları faaliyetler ve elde ettikleri başarılarla yıllar içerisinde büyüyerek dünya çapında ulusal firmalarla rekabet edebilir konuma geldiler. Uluslararası alanda boy gösteren firmalarımız, geleneksel tatlarımızı ve yemeklerimizi tün dünyaya tanıtma konusunda öncülük ediyor. İngiltere’de gıda sektörü içerisinde faaliyet gösteren süpermarketler, restoranlar ve gıda toptancıları; et, sos, baharat, meze ve

bir çok geleneksel gıda ürünlerini dünyaya tanıtmaları yanı sıra İngiltere’de toplum üyelerimizle ve burada yaşayan insanlarla buluşturuyor. Özel ekimiz içerisinde, bu başarılı iş insanlarımızı ve firmalarını tanıtarak, siz okuyucularımızla buluşturduk. İngiltere’de gıda sektörüne yön veren Türkçe konuşan toplum içerisinde yer alan süpermarket ve toptancı firmalarının sayısı günden güne artarken, firmalarımızın ve işletmelerimizin istihdama etkisi de göz ardı edilemeyecek konuma gelmiş durumda. Gıda 2019 özel ekimizde, İngiltere’de gıda sektöründe başarılı bir şekilde faaliyet gösteren firmalarımız yanı sıra; genel anlamda gıdalarla ilgili

özel bilgiler, geleneksel mutfak kültürümüz, genel değerlendirmeler, İngiltere’de Brexit süreciyle gıda sektöründe yaşanan bazı gelişmeler, güncel konular ve

sağlıklı beslenmeye dair de bilgiler bulabilirsiniz. Londra Gazete Gıda 2019 özel sektör ekinin yayınlanmasında sponsor olarak destek

sağlayan başta Holland Bazaar olmak üzere, reklam veren tüm firmalara teşekkürü borç biliriz.

İÇİNDEKİLER Ukay Catering: Sos üretiminde uluslararası lezzetin adresi

04

Balık tüketmemiz için 12 önemli neden!

24

Expo, 2019’da da gıda sektörüne yön vermeye devam ediyor

06

FoodArt büyümeye devam ediyor

25

Her damak tadına uygun mezeler Mr. Dips’te 08

Hangi vitamin hangi besinde?

26

Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk konuştu:

10

Renklerine göre besinlerin faydaları

26

Mevsime göre sebze ve meyve tüketimi neden önemlidir?

11

Tadına doyum olmayan çorbalar

28

Sofraların süsü: Meze

11

Atıştırmalıkların vazgeçilmezi: Kuruyemiş

28

Tüm dünyanın tanıdığı lezzet: Döner kebap

14

Maden suyu zararlı mı?

30

Çay demlemenin püf noktaları!

14

Sağlığınız için faydalı çaylar

30

Gıda güvenliğinizi Ada Group’a emanet edin

16

AB’den gıda ithali sekteye uğrayabilir

32

Anadolu mutfağında kullanılan baharatlar

18

Donmuş sebze ürünlerinde, ‘listeria’ hastalığına dikkat!

32

Holland Bazaar gıda sektörün parlayan yıldızı olmaya devam ediyor 20

İngiltere’de ‘artık gıda’ satan süpermarket açıldı

32

Hangi yiyecekler tarihi geçince de yenebilir?

22

Coca-Cola İngiltere’de şekeri azalttı

32

Sağlıklı yaşamın sırrı bol karbonhidrat ve az protein mi?

22

1 milyon yıllık mangal tutkusu

34

Havuç neden turuncudur?

22

Gıda teknolojisi nedir?

36

Yataktan kalkmak için iyi bir neden: Kahvaltı

23

Türk kahvesi kültürü ve geleneği

38

Çok su içmek cildi güzelleştirir mi?

23

Besin değerini düşüren 12 hatalı alışkanlık

39

Cansu Yarışan, Nafiya Horozoğlu Cihan Şenlik Tasarım: EODESIGN by Emre Özcan Editör:

GIDA EKİ www.londragazete.com

Published by: Londra Gazete Ltd.

Email: news@londragazete.com Tel: +44 (20) 8889 5025 177 Green Lanes, Palmers Green, London N13 4UR


L G GIDA 2019

3

SUPPORTING CATERING BUSINESSES FOR A SUSTAINABLE FUTURE SUPPORTED BY DIGITAL SOFTWARES

Accounting Professionals, Business Consultants.

Follow us on social media for free business advice and regular updates

293 Green Lanes, Palmers Green, London, N13 4XS Tel: +44 (0) 208 886 9222 Email: info@accountingdirectplus.com Website: accountingdirectplus.com


L G GIDA 2019

4

Ukay Catering: Sos üretiminde uluslararası lezzetin adresi isteği doğrultusunda özel etiketleme yaparak ürünlerini tüketicisiyle buluşturuyor. Böylece kaliteden ödün verilmeden gıda toptancılarının kendi markalarını oluşturma fırsatı sunuluyor.

U

zun yıllardır gıda sektöründeki başarıları ile istikrarlı bir şekilde büyüyen bir sos markası haline gelen Ukay Catering, 1970 yılında domates sosu üretimiyle giriş yaptığı gıda piyasasına, tüketicilerin bir tercih odağı haline geldi. Ukay Catering’in kurucusu ve yöneticisi olan Işık Vedat, bugün ketçap çeşitlerinin yanı sıra kahverengi sos (Brown Sauce), barbekü sos, hardal (mustard) ve sirke çeşitleri gibi değişik sahip olan bu firma ile birlikte uluslararası taleplere cevap olma yolunda adım adım ilerlemekte.

Ukay Catering markası ile piyasaya sürülen ürünlerin yapım aşamasından pazarlamasına kadar Işık Vedat’ın oğlu Alper ve Işın Vedat’ın da yer aldığı büyük bir çalışma kadrosu kaliteli bir hizmet sunuyor. İngiltere genelinde büyük gıda toptancıları ve binlerce işletmenin sos ihtiyacını karşılayarak milyonlarca kişinin damaklarında lezzet bırakan Ukay Catering, yıllardır ürettiği ürünleri uluslararası bir pazara taşıyarak Fransa, İtalya, Belçika, Yunanistan başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde yüzbinlerce insanın severek tükettiği bir

lezzet haline getirmiş. Perakende sektörü için 450ml, 650ml ve 900 ml ketçap, brown ve barbekü sos imal eden firma, 1 ila 4 litre arasında değişen sos çeşitlerini de takeaway, restoran, kafe ve diğer gıda işletmelerinin kullanımına sunuyor. Ukay Catering müşterilerine, 300ml’den 1 tona kadar çeşitlilik gösteren toptan alım imkanı da sağlıyor. MÜŞTERİLERE MARKA OLMA FIRSATI TANIYOR Yaklaşık 50 yıldır geleneksel tarifini bozmadan beş farklı tatta ketçap üreten firma, müşterilerinin

KETÇAPTA RAKİPSİZ Ürettikleri ketçap ile Birleşik Krallık’ın tamamında sevilen bir lezzeti yakaladıklarını belirten firma yöneticisi Işık Vedat, başından geçen bir hadiseyi bizimle de paylaştı. “Bir gün çat kapı gelen bir kişi sekreterimize benimle görüşmek istediğini söyledi; ben ise görüşmeyi kabul ettim ve gelen kişinin ketçap piyasasındaki en büyük rakibimizin satış uzmanı olduğunu öğrendim. Randevu almadan gelen bu kişi uzun zamandır müşterilerimize ketçap satmaya çalışıyordu. Gelen adam ziyaretinin sebebini şöyle açıkladı: “Rakibiniz olarak müşterilerinizi ziyaret ediyor onlara mayonez başta olmak üzere çeşitli sos ürünleri satıyorum fakat şimdiye kadar sizin ketçabınızı kullanan hiçbir kimseye değil ürün satmak, onlara ürün örneği verme konusunda bile ikna edemedim. Başarınızın sırrını öğrenmek için böyle bir ziyaret gerçekleştirdim.” Başından geçen olayı anlatan Vedat, ketçap üretiminde ve satışında rakiplerinin olmadığını ifade etti. FİRMALAR BİZİM KETÇAPIMIZLA SOS ÜRETİYOR Başarılı işadamı Işık Vedat konuşmasının devamında bazı müşterilerinin kendi soslarını üretmek için Ukay Catering ürünü ketçap kullandığını dile getirerek şunları ifade etti: “İnsanların ağız tatları yaşadıkları bölgeye ve kültürlerine göre değişiyor; mesela Türkiye’de ketçaplar daha çok salçaya yakın çünkü insanımız yemeklerine salça katıyor. Mesela İspanya’da tattığım ketçaplar daha tuzluydu; İspanyol ağız tadına göre üretilen ketçapların tuzlu olması ise ürünün maliyetini düşürüyor. Biz İngiltere genelinin ağız tadına hitap eden bir ketçap üretmeye çalıştık. Elde ettiğimiz başarının ardından bizden acılı ketçap talep edenler oldu fakat biz bunu kabul etmedik ve onlar da yine bizden vazgeçmeyip kendi acılı soslarını bizim ketçabımızı kullanarak yaptılar ve halen üretiyorlar.” İNSANLAR HEİNZ’E KARŞI BİZİ TERCİH EDİYOR McDonald’s ile İngiltere gıda sektörüne giren Heinz’ın ürünlerini fazla şekerli ve asitli olarak değerlendiren Vedat, “Ürünümü-

zün kalitesi ve lezzetinden çok eminiz. Öyle ki İngiltere’nin önde gelen gıda toptancılarından (Cash and Carry) birinde yaptığımız anketlerde insanların Heinz’e karşı bizi tercih ettiklerini gördük. Tatlı olması için daha fazla şeker katılan ketçaplar insanlar tarafından artık istenmiyor ve şekerin insan bünyesine zararından dolayı tercih edilmiyor. Ankete katılan bir kadın, farkında olmadan çocuğuna şeker yedirdiğini dile getirdi ve artık bizim soslarımızı tüketeceğini söyledi.” SOS MALİYETİ DEĞİL MEMNUNİYETİ ARTIRIR Günümüzde birçok işletme yöneticisinin “Sosu ücretsiz veriyorum, maliyeti a rtırıyor.” gibi yanlış düşüncelere kapıldığını dile getiren tecrübeli iş adamı Vedat, “Bazı müşterilerim ketçap için müşteriden para almadığını söyleyip, “Bana en ucuzunu getir” diyor, bense onlara en ucuz eti veya patatesi bile kaliteli ketçapla lezzetli kılabileceklerini anlatıyorum. Burger içine konulan soğandan para alınmıyor ve hiçbir mekan sahibi “Soğan için ekstra para almıyorum, o halde en ucuz soğanı kullanayım.” demiyor. En kaliteli eti, patatesi ve diğer ürünleri kullanarak lezzetli yemekler hazırlayan bazı restoranların ise maliyeti düşüreceğini inanarak ucuz sos kullandıklarını ve tüm emeklerini bir anda çöpe atıklarına şahit oluyoruz. Yanlış yapılan hesaplar nedeni ile mekan yöneticileri sos kullanımının maliyetleri artırdığını düşünüyor ama öyle değil; ketçabın maliyeti devede kulak kadar az.” dedi. TOPLUMSAL SORUMLULUK BİLİNCİ TAŞIYORUZ Ukay Catering bir yandan ürünleri ile tüketiciye en sağlıklı sosları sunarken bir yandan ise üstlendiği sosyal sorumluluk bilinciyle topluma maddi ve manevi destekler vererek toplumsal sorumluluk bilinci taşıyor. Her türlü kültürel, sanatsal ve toplumsal olarak katkı sağlamaya özen gösteren şirket yönetimi, topraklarından kilometrelerce uzakta yaşayan toplum üyelerimizin yanında yer alamaya devam edeceklerini belirtiyor. İLETİŞİME GEÇİN Sos üretiminde kalite arayan firmalar 020 8520 5999 numaralı telefondan ya da www.ukaycatering.co.uk internet adresinden Ukay Catering’e ulaşıp ayrıntılı bilgi edinebilirler.


L G GIDA 2019

5


L G GIDA 2019

6

Expo, 2019’da da gıda sektörüne yön vermeye devam ediyor

D

oğu Avrupa menşeili gıda ürünlerinin İngiltere genelinde dağıtımı konusunda uzman olan Expo Foods Limited, kurumsal şirket yapısı ve çalışan kalitesiyle de sektörüne yön veriyor. 2019 yılında ürün gamını geliştirerek faaliyetlerine devam eden Expo Foods Limited, 2003 yılından beri İngiltere marketinde yer alıyor. Ağırlıkla Doğu Avrupa olmak üzere 20’ye yakın ülkeden getirdiği sayısız çeşitte gıda ürününü İngiltere geneline dağıtma başarısı gösteren Expo Foods Limited, kurumsal yapısıyla da sektöre öncülük eden firmalar arasında yer alıyor. Genel Direktör İrfan Değirmendereli yönetiminde, İngiltere’deki birçok etnik kökene hitap eden geleneksel gıda ürünlerini market ve süpermarketlere hızlı ve sorunsuz biçimde servis eden Expo Foods; başta Türkiye, Uzakdoğu ve Ortadoğu Avrupa’ya ait Tadım, Gazi, Mare, 7 Days, Argetta ve Balkan Malları gibi market lideri büyük markalarla ortak çalışıyor. Uzakdoğu ve Orta Avrupa ülkelerinden de ürün tedarik eden Expo Foods Limited, İngiltere’de Ocak 2008’de faaliyete girdi. Fakat Exsa UK Ltd. ismiyle Aralık 2003’te, Türkiye’nin en büyük holdinglerinden Sabancı Holding ile yapılan işbirliği

dört yıl boyunca İngiltere gıda sektöründe farklı açılımlar yarattı. “MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ EN ÜST DÜZEYDE” İnsan sağlığının ön planda olduğu gıda sektörünün özüne uygun çok hassas ve titiz bir çalışma sistemi uyguladıklarını, müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tuttuklarını anlatan Expo Foods Limited Genel Direktörü İrfan Değirmendereli, değişen sektör dinamiklerine uygun düzenli ve kurumsal bir çalışma sistemini de hayata geçirdiklerini kaydetti. “Yaptığımız iş hiç de kolay değil. Yoğun bir rekabet var. Piyasadaki bu rekabet haklı olduğu müddetçe bizi daha dinamik olmaya zorluyor. Nihayetinde bizim yarışımız; bir gün önceki bizle… Biz sistemimizi yıllar öncesinden kurduğumuz için sorunsuz bir şekilde yolumuza devam ediyoruz” diyen Değirmendereli, uzman oldukları Doğu Avrupa menşeili gıda ürünlerinin tedarik ve dağıtımında lider konumda bulunduklarının altını çizdi. HIZLI DAĞITIM, ÜST DÜZEY KALİTE İrfan Değirmendereli, “İngiltere’de etnik gıda ürünlerini, o ülkelerin kendi toptancılarından bile daha hızlı ve titiz dağıtabilme becerisine sahibiz. Girişimci ve kurumsal yapımız nedeniyle her

zaman adımızdan övgüyle söz ettiriyor ve ilerisi için stratejilerimizi sağlıklı bir şekilde ortaya koyabiliyoruz. Bu şekilde sektöre ivme kazandırıyoruz. Hatta yeniliklerimiz sektöre yön veriyor. Biz ise sadece kendi işimize konsantre olarak, ‘Nasıl daha iyi hizmet verebiliriz?’ sorusunun yanıtını arıyoruz. Sadece ürün çeşitliliği ve hızlı servis alanında değil, oluşturduğumuz kurumsal şirket yapısı ve çalışan insan kalitesiyle de fark yaratıyoruz. Expo Foods Limited’in en temel prensiplerinden birisi; ‘Mutlu Çalışan, Mutlu Müşteri’dir. Biz müşterilerimiz ve çalışanlarımızla mutlu, büyük bir aileyiz” dedi. GELİŞİME AYAK UYDURAN ŞİRKET YAPISI Enfield bölgesinde bulunan, kendisine ait 3.500 metrekare büyüklüğündeki deposunda 60’a yakın çalışanıyla hizmetine devam eden Expo Foods Limited, gıda sektöründeki müthiş gelişime ayak uydurmak için her daim dinamik olan bir şirket. Değirmendereli bu durumu şöyle özetliyor: “ Sektördeki hızlı gelişim karşısında yerinizde durmak gibi bir durum söz konusu değil. Zaten iş hayatının genel yapısında da bu var. Önemli olan sabırdır. Biz de aceleci davranmıyoruz. Sektörde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kalıcı olmak istiyoruz. Her kesime hitap edecek ürün gruplarında çalışmalarımız var.” “2019 YILI HEDEFİMİZ YERİMİZİ KORUMAK” 2019 yılında İngiltere marketi içerisindeki yerlerini korumak ve Brexit’ten kaynaklanan belirsizlikleri en hasarsız şekilde atlatmak olduğunu kaydeden Değirmendereli, “2019 hedeflerimizde olabildiğince bulunduğumuz bulvarı korumak var. Daha sonra ise olabildiğince kayıpsız bir yıl geçirmek. Her yıl büyüme hızımızı belli oranlarda koruyabilmek adına hem ürün gamımızda ne gibi yenilikler yapabiliriz diye kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bunun yanı sıra markette yerimizi koruyup bize sağlanmış olan güveni devam ettirebilmek adına sunmuş olduğumuz servis kalitesini ve ürün çeşidini dikkate alarak takip etmeye özen gösteriyoruz. Bu yıl Brexit nedeniyle İngiltere’de yaşanan belirsizlikler iş alanında faaliyet gösteren tüm insanlara

olumsuz şekilde yansıdı. Bu süreçte sağlam olanların yoluna devam edeceğini düşünüyorum. Bu yalnız gıda sektörü için değil, tüm alanlar için geçerli bir durum. Biz de Expo Foods Limited olarak çok dikkatli davranarak hareket etmeye ve çalışıyoruz. Bu konuyu oldukça önemsiyoruz” şeklinde konuştu. “BALKAN ÜRÜNLERİNİN MARKETTEKİ YERİNİ DEVAM ETTİRECEĞİZ” 2018’de hayata geçirmiş oldukları İngiltere’de Balkan ürünlerinin marketinin devamına 2019 yılında da özen göstererek devam edeceklerini ifade eden Değirmendereli, “2019’da da Balkan ürünlerinin

İngiltere marketindeki yerini aynı şekilde devam ettirmek en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor” dedi. “SÜREKLİ YENİ TALEPLER VAR” Düzenli ve kurumsal bir yapıda çalıştıkları için Expo’ya sürekli olarak üreticilerden, “İngiltere piyasasına sizinle girmek istiyoruz” talepleri geldiğini belirten Değirmendereli, onay verdikleri özel ürünleri tüketiciyle buluşturduklarını da sözlerine ekledi. 9 Morson Road, Enfield, London, EN3 4NQ adresinde faaliyetlerini sürdüren Expo Foods’a 020 8531 9416 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.


L G GIDA 2019

7

Your Partner in the World of Taste

Polish Products

Your Partner in the World of Taste...

Your Partner in the World of Taste

Polish Dairy & Fish

Your Partner in the World of Taste

Hungarian & Bulgarian Products

Your Partner in the World of Taste

HUN. PALINKAIRSAI OLIVER (Grape)

HUN. PALINKAALMA (Apple)

Code: 7190 | Pack Size:6x0.5L

Code: 7191 | Pack Size:6x0.5L

Code: 7187 | Pack Size:6x0.5L

HUN. PALINKABIRS (Quince)

HUN. PAL. VILMOSKORTE (PEAR)

HUN. PALINKAOSZIBARACK (Peach)

Code: 7188 | Pack Size:6x0.5L

Code: 7189 | Pack Size:6x0.5L

Code: 7192 | Pack Size:6x0.5L

Your Partner in the World of Taste

7 Days

Your Partner in the World of Taste

Penguen

HUN. PALINKA O SZILVA (Plum)

Slovakian Products

Your Partner in the World of Tastein the World of Taste Your Partner

Your Partner in the World of Taste

Polish Products

Oil & Olives

Hungarian Products

Your Partner in the World of Taste

Sokolow & Morliny

Your Partner in the World of Taste

Kosarom

Your Partner in the World of Taste

KOSAROM RULOU DE PORC

KOSAROM MUSCHI DE PORC

KOSAROM CARNATi CU BUSUIOC

KOSAROM PIEPT DE PORC

Code: | Pack Size: kg

Code: | Pack Size: kg

Code: | Pack Size: kg

Code: | Pack Size: kg

Drinks & Beverages

Your Partner in the World of Taste

Krakus Gulasz Angielski Tin 300gr

Krakus Turystyczna Luksus 300gr

TADIM

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk KOSAROM Smoked Chicken Wings

PALERMO BLEND 80/20OIL

Code:1472 | Pack Size: 6X300gr

Krakus Lopatka Wieprzowa 300gr

Code: | Pack Size: kg

Code:1489 | Pack Size: 6X300gr

KRAKUS KARCZEK WIEPRZOWY 300g

80

Your Partner in the World of Taste

Your Partner in the World of Taste Your Partner in the World of Taste

Egetürk & Efepaşa

Code:1488 | Pack Size: 6X300gr

Code:1473 | Pack Size: 6X300gr

KRAKUS GOLONKOWA 300g

Sokolow

Your Partner in the World of Taste

Gazi

Your Partner in the World of Taste

Polish Dairy Telephone: &020Fish 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk EFEPASA EBRU CHICKEN SALAMI

Egetürk & Efepaşa

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk

EFEPASA IMREN BEEF Salami

Code:1756 | Pack Size:6X1LT Code:1471 | Pack Size: 6X300gr

72

77

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk

131

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk Expo Foods Part 3.pdf 51

136 Expo Foods Part 3.pdf 56

Code: 506 | Pack Size: 10x500GR

18/11/2015 14:53

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk

52

18/11/2015 14:53

Code: 505 | Pack Size: 10x500GR

EFEPASA YORE SLICED BEEF SALAM

45

EFEPASA ETAP SLICED BEEF HOT

EFEPASA ZEYBEK SLICED CHICKEN

EFE ARZUM SLICED CHICKEN

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk

020 8531 9416

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk

63

Expo Foods Part 3.pdf 34

E: info@expofoods.co.uk • W: www.expofoods.co.uk Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 37080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk Gazi Fresh Labne Cheese 600g

Code: 504 | Pack Size: 12x200GR

Code: 502 | Pack Size: 12x200GR

EFEPASA YONCA PARMAK SUCUK

80 EFEPASA PASA KANGAL SUCUK

Code: 501 | Pack Size: 12x200GR

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk

Code: | Pack Size:

Telephone: 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk

Code: 503 | Pack Size: 12x200GR

Palermo CAESAR S.DRESSING

Telephone: 106 020 8531 9416 | Free Order Line: 080 0085 3972 | www.expofoods.co.uk | info@expofoods.co.uk

EFEPASA PASAM PARMAK SUCUK

New!

EFEPASA GUVEN DILIM SUCUK

New!


L G GIDA 2019

8

Her damak tadına uygun mezeler Mr. Dips’te

İ

ngiltere’de ‘meze’ denince akla gelen ilk markalardan olan Mr. Dips, damaklarda iz bırakan tadıyla yiyenlere özledikleri lezzeti sunuyor. Hasan Erdin’in öncülüğünde alanında uzman kadrosuyla ürün yelpazesini genişletmeye devam eden Mr. Dips, gıda sektöründeki yerini farklı kılıyor. Başarılı işadamı Hasan Erdin’in 15 yıllık mesleki tecrübesiyle üretilen ve satışa sunulan Mr. Dips, uluslararası kalite yönetim sistemiyle de tescilli bir marka. Meze sektöründeki tecrübesini ‘Mr. Dips’ ismiyle kurduğu şirketine aktaran ve bu alanda yıllardır başarılı çalışmalara imza atan Kıbrıslı genç işadamı Hasan Erdin, İngiltere’de süpermarketler, oteller, gıda toptancıları, catering şirketleri ve restoranlar ağırlıklı olmak üzere, meze ihtiyacı bulunan her kesimin gittiği ilk adres olma özelliğini sürdürüyor. Başta; humus, cacık, tarama salata ve falafel olmak üzere geniş bir kesim tarafından beğenilen mezelerine, sürekli yenilerini ekleyen Hasan Erdin’in genel direktörlüğündeki Mr. Dips, Londra’da bir ilke imza attı. Lezzeti dilden dile dolanan mezeler üreten Mr. Dips, kendi yoğurdunu üretip satıyor. İngiltere’deki birçok markette bulunan ve en çok tercih edilen meze markası olarak adını duyurmaya devam eden Mr. Dips, tüm mezeseverleri memnun etmeye devam ediyor. Kalite-

si,

geniş ürün yelpazesi ve uygun fiyatlarıyla her damak tadına uygun mezeler üreten firma, müşteri memnuniyeti ve müşteri isteklerine yanıt vererek, İngiltere’de meze denince akla gelen en iyi firmalar arasındaki yerini koruyor. Her geçen gün ürünlerine yenisini ekleyerek ve kalitesinden ödün vermeden üretime devam eden Mr. Dips, market reyonlarını süsleyerek, kaliteli ve en lezzetli mezelerini müşterileriyle buluşturuyor. EN YENİ ÜRÜN ‘YOĞURT’ Şirkette Direktör olarak görev yapan Hatik Erdin ile birlikte Mr. Dips’in meze yelpazesini genişleten başarılı işadamı, kendi yoğurtlarını üretip satmaya başladıklarını ve müşterilerine yeni

ve farklı ürünler sunacaklarını duyurdu. Hemen hemen tüm dünyada en fazla tercih edilen ve her öğünde aranılan bir meze olan yoğurt üretimini en kaliteli ve lezzetli şekilde yaparak müşterilerine sunan firma, ürün yelpazesine yenilikler eklemekten oldukça memnun. Ürün yelpazesine yoğurdu eklemesinin ardından müşterilerinden çok olumlu geri dönüşler aldığını ifade eden genç işadamı Hasan Erdin, tüm ürünlerini modern bir şekilde ürettiklerinin altını çizdi. Hem ürün çeşidini hem de hitap ettikleri müşteri kitlesini genişletmek için durmaksızın çalıştıklarını ve toplumun beğenisini kazanan yeni tatlar keşfettiklerini anlatan Hasan Erdin, “İngiltere’de ‘meze’ denince akla gelen ilk isim olmaktan dolayı gurur duyuyoruz.” dedi. Hasan Erdin, “Mr. Dips olarak tüm ürünlerimizi modern bir şekilde üretiyor ve gıda sektöründe çalıştığımız tedarikçiler vasıtasıyla toplumun beğenisine, damak tadına sunuyoruz. Ürünlerimizde en yüksek kaliteyi sağlamak için gıda sektöründe gerekli olan HACCP ve ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemini uyguluyoruz. Mezelerimizde kullandığımız tüm malzemeler, yüksek kalite standartlarımızı karşılamak için özel olarak tedarik ediliyor veya ithal ediliyor. Süpermarketler, oteller, gıda toptancıları, catering şirketleri ve restoranlar başta olmak üzere tüm tüketicilere büyük çeşitlilik sunuyoruz. Meze sektöründeki 15 yıllık tecrübemi, müşterilerimi-

zin ihtiyacını karşılamak amacıyla ürünlerimizi ve hizmetimizi sürekli iyileştirmek yönünde kullanıyorum.” dedi. SAĞLIK İÇİN MEZE Besin değeri açısından değerlendirildiğinde, mezelerinde kullandıkları malzemelerin diğer pek çok atıştırmalık ve aperatife göre daha sağlıklı olduğunun altını çizen Hasan Erdin, mezelerin hemen hemen her öğünde tercih edilebileceğini ve beğenilerek tüketilebieceğini söyledi. GELENEKSEL LEZZETLERİMİZİ TANITIYORUZ Özellikle geleneksel lezzetlerimizin İngiltere’de diğer etnik toplumlara da tanıtılması konusunda firmalarının önemli bir yol kat ettiğini ifade eden Hasan Erdin, bu amaç doğrultusunda her geçen gün geleneksel tatlarımızı ürün yelpazelerine katarak, ürün yelpazelerini genişleterek yollarına devam edeceklerini dile getirdi. HER DAMAK TADINA UYGUN FARKLI MEZELER Her damak tadına uygun, kaliteli ve birçok farklı çeşidiyle market reyonlarında yer alan ve meze sektörünün lider işletmeleri arasında yer alan Mr. Dips’in ürün yelpazesinde yer alan ürünlerden bazıları şöyle: Humus çeşitleri, Falafel, Tarama Salata, Tzatziki, Tahin, Cacık, Yoğurt, Kızarmış Kırmızı Biber ve Beyaz Peynir, Karışık Zeytin Salata-

sı, Nohut Salatası, Karışık Fasulye Salatası, Kuskus Salatası. GÖSTERİLEN İLGİ VE VERİLEN DESTEKTEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDİYORUM 15 yıllık mesleki tecrübesini hem şirketini geliştirmek hem de topluma daha farklı mezeler üretmek için kullandığını ifade eden Hasan Erdin, bugüne kadar kendilerine gösterilen ilgi ve verilen destekten dolayı müşterilerine ve topluma teşekkürlerini ileterek şöyle devam etti: “Yaklaşık 15 yıllık mesleki tecrübemi hem şirketimizi geliştirmek hem de topluma daha farklı mezeler üretmek için kullanıyorum. Bugüne kadar bize gösterilen ilgi ve verilen destekten dolayı müşterilerimize, toplumumuza teşekkür ederim. Mr. Dips ekibi olarak, aldığımız bu büyük destekten dolayı ilk günkü heyecanla işimizi yapıyoruz. Ürünlerimiz sadece Türkiyeli ve Kıbrıslı Türk toplumu tarafından değil İngiltere’deki bütün etnik kökenlerden ilgi görüyor. Geleneksel lezzetlerimizi diğer toplumlara yansıtmak anlamında da kültürel bir misyonumuz var. Bu misyon doğrultusunda çalışmalarımızı uluslararası kalite standartlarından taviz vermeden sürdürüyoruz.” diye konuştu. MR DİPS LONDRA’DA Londra’da faaliyet gösteren Mr Dips Ltd’ye 61/B Uplands Business Park, Blackhorse Lane, London E17 5QJ adresinden ve 020 3225 1007 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.


L G GIDA 2019

9


L G GIDA 2019

10

Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk konuştu:

“KKTC, Birleşik Krallık pazarındaki payını artırmak için fırsatları değerlendiriyor” rının sebep olduğu engeller ortadan kalkmış olacaktır. Uluslararası tanınmışlığı bulunmayan ülkemizin Birleşik Krallık makamlarına uluslararası ticaret hukuku enstrümanları ile idari seviyede yapacağı girişimler bu pazarda yer edinebileceğimizi öngörmekteyiz.

K

ıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, KKTC’nin İngiltere’ye gıda ihracatı hakkında Londra Gazete’ye konuştu. İngiltere’de yaşanan Brexit sürecini KKTC açısından değerlendiren Avunduk, KKTC sanayicilerinin Brexit olsa da olmasa da Birleşik Krallık pazarına artan bir şekilde ürün sunabilmek için yeteneklerini, standartlarını, ürünlerini geliştirmeye, artırmaya ve ortaya çıkabilecek herhangi bir fırsatı kollama anlayışını benimsemiş durumda olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

“BREXİT OLSA DA OLMASA DA KKTC’Lİ SANAYİCİLER İNGİLTERE PAZARI İÇİN FIRSAT KOLLUYOR” ‘Brexit sayesinde, KKTC’li sanayicilerin İngiltere pazarına girişi daha kolay olacak mı?’ noktasında özellikle Brexit’in nasıl ve hangi koşullarda gerçekleşeceği çok önemli olacaktır. Tüm dünya gözlerinde önünde yaklaşık 2 yıldır yaşanan ve tabiri caizse bir yılan hikayesine dönen, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden nasıl ayrılacağı mevzusu özellikle son günlerde çok önemli gelişmeler olduğunu görmekteyiz. Parlamentonun Başbakan May’in geri çekilme antlaşmasını 2. kez reddetmesi ve bunun akabinde antlaşmasınız Brexit ihtimalinin parlamento tarafından ortadan kaldırılması ve Brexit’in ertelenmesine dair parlamentonun May hükümetini AB Komisyonu ile müzakere etmesini talep etmesinin sonucunda, Brexit’in çok büyük ihtimalle erteleneceği durumu ortaya

çıkmıştır. Hatta, bunun ötesinde Birleşik Krallık ana muhalefet partisi içerisinde ikinci bir referanduma gidilmesi doğrultusundaki hareketin momentum kazanması ile akıllara daha evvel gelmeyen ama ihtimali beliren, Brexit’in hiç gerçekleşmeme durumu bile söz konusu olabileceğini tüm dünya yanında bizlerde gözlemlemekteyiz. Tüm bu gelişmeler ışığında, ülkemiz sanayicileri Brexit olsa da olmasa da Birleşik Krallık pazarına artan bir şekilde ürün sunabilmek için yeteneklerini, standartlarını, ürünlerinin geliştirmeye, artırmaya ve ortaya çıkabilecek herhangi bir fırsatı kollama anlayışını benimsemiş durumdadır. “İNGİLTERE’NİN GÜMRÜK BİRLİĞİ’NDEN AYRILMASI AVANTAJ SAĞLAYACAK” Evet, Brexit’in gerçekleşmesi ile şu an AB üyesi olan ve AB’nin 3. ülkelere karşı kendi endüstrilerini koruma amaçlı olarak pek çok alanda yüksek tuttuğu gümrük bariyerlerinin, Birleşik Krallık’ın gıda arz güvenliğinin sağlanması bağlamında düşürülmesi ve özellikle İngiltere’de üretimi olmayan ülkemize has Hellim veya diğer niş gıda ürünlerinde gümrüklerin düşmesinden mütevellit fırsatlar ortaya çıkacaktır. Özellikle, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması sonrasında AB’ye Gümrük Birliği ile bağlı kalmaması durumunda Birleşik Krallık bu konuda çok daha güçlü inisiyatif alabilir pozisyonda olacaktır. Bu minvalde, AB üyesi olmayan Birleşik Krallık’a üretimimizin güçlü olduğu ülkemize has hayvansal gıdaların satılabilmesi önündeki ABAD kararla-

“BİRLEŞİK KRALLIK PAZARINA GİRMEMİZ EKONOMİK ANLAMDA GETİRİ SAĞLAYACAK” Yukarıda bahsetmiş olduğum hususlar ışığında, Birleşik Krallık pazarına etkili bir şekilde girmemiz sonucunda, KKTC’de üretilen ürünlerin ihracat pazarları çeşitlenecek, kazançlı Birleşik Krallık pazarında çok daha fazla ekonomik getiri elde edilmesi sağlanacaktır. Bu noktada, Birleşik Krallık’ta resmi olmayan rakamlar göre yaşayan 320,000 soydaşımızın ülkemiz ürünlerine göstereceği ilgi ve talep kritik rol oynayacaktır. Bu durum sonucunca, ülkemiz üretici ve ihracatçılarına pazar güvenliği sağlayacak ve artan ihracat ve talep ile birlikte, ülkedeki üretimlerin artırılması için yeni yatırımlar hızlı bir şekilde yapılabilecektir. Diğer bir deyişle, Birleşik Krallık pazarına artan oranlarda sunulacak ürünlerimiz ile ülke ekonomisine ihracat geliri, istihdam, yatırım anlamında kan pompalanacaktır. “GEÇEN YILA GÖRE 2018’DE GIDA İHRACATI GETİRİSİ 2 KATINA ÇIKTI” İngiltere pazarında, birincil ihraç ürünümüz konfeksiyondur. Gıda ürünleri anlamında ise, portakal, nar, meşrubatlar, buz küpleri öne çıkan ürünlerdendir. Nispeten daha az miktarlarda olup devamlı bir şekilde ihracatı yapılan diğer gıda ürünleri ise molohiya, kolakas, turşular, macunlar, Türk kahvesi, reçeller, harnup pekmezi, tahin, zeytin, limonata ve diğer sebze ürünleri. Özellikle, Birleşik Krallık’ta düzenlenen fuarlara odamız aracılığı ile yapılan katılımların yukarıda bahsedilen ihracatların artırılması noktasında önemli katkıları olduğunu gönül rahatlığı ile ifade edebiliriz. Bu durum ihracat rakamlarından da görülebilmektedir. 2017 yılında, Birleşik Krallık’a 224 bin USD seviyesinde olan gıda ihracatımız, 2018 yılında 2 katının biraz üzerinde olan 570 bin USD seviyene getirilmiştir. Evet, rakam-

ların çok ciddi seviyelerde olmadığı aşikardır, bu pazarda bulunmaya dair yapılacak en küçük bir girişimin bile ülke firmalarımızın ihracatını artırma ile sonuçlanacağının göstergesidir. Bu bilinç doğrultusunda, ileriki dönemde oda olarak Avrupalı Türk İşadamları Derneği üyeleri gibi İngiltere ve AB pazarında önemli ekonomik ölçek ve ticaret ağına sahip firmalar ile işbirlikleri oluşturulması doğrultusunda çalışacağız. Londra’da son olarak 2017 yılında yapmış olduğumuz fuar katılımıma yine 2019 sonbahar dönemi ve 2020 döneminde bulunan uluslararası organizasyonları katılma eklemeyi değerlendirmekteyiz. “KKTC EKONOMİ VE ENERJİ BAKANLIĞIMIZIN DESTEĞİNE İHTİYAÇ VAR” Bu noktada, özelikle KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanlığımızın bahsettiğim hedefler doğrultusunda inisiyatiflerimizin gerçekleştirilmesine yönelik güçlü desteklerine ihtiyaç duyulmaktadır. İşadamlarımızın, yurtdışı fuar katılımları, Pazar araştırma ve geliştirme amaçlı birebir firma ziyaretlerini içeren masrafları desteklenmesi bu girişimlerin gönül rahatlığı ile yapılması noktasında teşvik edici olacaktır. “EN ÖNEMLİ SORUN CİDDİ GÜMRÜK VERGİLERİ” İngiltere pazarına gıda ihracatları konusunda en öne çıkan sorunlar hayvansal ürünlerimizin AB ülkelerine satılamaması ve ABAD kararları sonrasında ülkemizden gönderilen ürünlerin üçüncü ülke statüsünde sayılması sonucu karşılaşılan ciddi gümrük vergileridir. Sevinerek ifade etmem gerekir ki, yıllar içerisinde ülkemizde gerek ari süt çiftliklerinin AB destekleri ile ciddi bir rakama ulaşması ve hayvansal ürünlerin sağlık durumlarına yönelik sertifikaları hazırlayan yerel kuruluşların uluslararası akreditasyona sahip olması ile ürünlerimizin Birleşik Krallık ve AB pazarına sunulması noktasında elimiz güçlenmiştir. “HELLİM İLE İLGİLİ OLUMLU KABUL EDEBİLECEĞİMİZ GELİŞMELER OLDU” Yine yakın dönemde, Birleşik Krallık pazarına sunabileceğimiz bir numaralı ürünümüz olan Hellim ile ilgili de olumlu kabul edebileceğimiz

gelişmeler olmuştur. Kamuoyunun da bilgisine Aralık 2018 tarihinde gelen ve 2002 yılından beridir Rum Ticaret Bakanlığı’nın sahibi olduğu “Halloumi”nin Birleşik Krallıktaki ticari marka tescili, yine sahibinin Kıbrıslı Rum orijinli Britanya vatandaşı olduğu bir firma tarafından açılan itiraz davası sonucunda kaybedildiği ortaya çıkmıştır. Bu gelişme itibariyle, Birleşik Krallık sınırları içerisinde “Halloumi” isminin ticari marka tescili herhangi bir firma veya kurumu artık ait değildir. An itibari ile yine Rum Ticaret Bakanlığı’nın AB genelinde sahip olduğu ticari marka tescili burada geçerliliğini sürdürmektedir ve Brexit sonrasında bu marka tescilinin Birleşik Krallık’ta geçerli olması için düzenlemelerin yapılması beklenmektedir. Fakat, yine Rum Ticaret Bakanlığına ait AB genelini kapsayan marka tescilinin iptaline yönelik bir Kıbrıslı Rum tarafından geçtiğimiz aylarda açılan davanın bu durumu ortadan kaldırma ihtimali vardır. Söz konusu davanın, davacı lehine olumlu sonuçlanması durumunda, Birleşik Krallık pazarına ülkemiz üreticileri tarafından giriş yapıldığında Rumların marka tescili odaklı engellemeleri söz konusu olmayacaktır. Diğer bir yandan ise, marka tescilinin üzerinde bir koruma yöntemi olan coğrafi işaret tescili noktasında ülkemiz üreticilerinin haklarının korunması en önemli konu olarak önümüzde durmaktadır. Bilindiği üzere, Rum Yönetimi tarafından Hellim/Halloumi ürünün Kıbrıs adasına özgü bir ürün olduğu ve sadece ve sadece Kıbrıs’ta üretilebileceği hükmedecek olan AB geneli coğrafi işaret tescili başvurusu 2014 yılında yapılmıştır. Bu başvurunun akabinde, odamız önderliğinde ülkemiz üreticilerimizin AB Komisyonu nezdinde ilgili başvurunun Kıbrıslı Türk üreticilerin bundan nasıl yararlanacağı noktasında yapmış oldukları itirazların lehimize sonuçlandırılması ülkemiz için hayati öneme sahiptir. Önümüzdeki dönemde, bu doğrultuda gerek lobi gerek hukuksal mücadelenin yükseltilmesi kaçınılmaz olacaktır. Ülkemiz üreticilerinin haklarının güvenceye alınması, ülke ekonomisi için kritik öneme haiz olan Hellim ürünümüzün Birleşik Krallık pazarında yer alması noktasında dolaylı ama etkili bir şekilde olası kılacaktır.


L G GIDA 2019

11

Mevsime göre sebze ve meyve tüketimi neden önemlidir?

G

eçmişte, meyve ve sebzeleri şimdiki gibi her an bulabilmek pek mümkün değildi. Her birinin bir mevsimi vardı. Artık hemen her meyve ve sebze, her mevsim tezgahlarda bulunabiliyor. Mevsiminde yetişen sebze ve meyveler hem daha lezzetli, hem daha sağlıklıdır. Doğal olarak yetiştirildiği ve doğal yolla olgunlaştıkları için vitamin ve mineral açısından zengindirler ve daha lezzetli olurlar. Ayrıca, fiyat olarak da daha ekonomiktirler. Mevsiminde yetişen sebze ve meyveler besin değerleri açısından daha zengindir ve besleyici özellikleri daha yüksektir. Örneğin; kışın toplanan ıspanakla yazın toplanan arasında C vitamini içeriği açısından üç kat fark saptanmıştır. Öte

yandan, yerel ürünler uzaklardan gelenlerden hem daha taze hem daha diridirler. Unutulmamalı ki her mevsimde toprak, hava ve değişen iklim koşullarına göre bedenimizin farklı ihtiyaçları doğuyor, bu yüzden doğanın mükemmel uyumuna karşı çıkmamak gerekiyor. İpucu: Sebze ve meyveleri mevsiminde konserve yapabilir ya da derin dondurucuda saklayabilirsiniz. Bu sayede, mevsiminde yetişmiş sebze ve meyveleri istediğiniz zaman tüketebilirsiniz. KIŞ MEYVE VE SEBZELERİ ARALIK Sebzeler: Karalahana, Havuç, Karnabahar, Bal Kabağı, Ispanak, Yerelması, Brüksel Lahanası, Pazı,

Kereviz, Pırasa, Brokoli Meyveler: Elma, Portakal, Mandalina, Ayva, Nar, Greyfurt, Muz, Trabzon Hurması, Kivi, Kestane OCAK Sebzeler: Lahana, Brüksel Lahanası, Pazı, Kereviz, Havuç, Karnabahar, Pırasa, Bal Kabağı, Pancar, Ispanak, Kara Turp, Kırmızı Turp, Brokoli Meyveler: Elma, Muz, Portakal, Mandalina, Ayva, Nar, Greyfurt, Kestane ŞUBAT Sebzeler: Hindibağ, Frenk Soğanı, Pırasa, Kırmızı Turp, Kereviz, Lahana, Brüksel Lahanası, Pazı, Havuç, Karnabahar, Bal Kabağı, Pancar, Ispanak, Turp, Brokoli Meyveler: Elma, Muz, Portakal, Mandalina, Ayva, Nar, Greyfurt, Kestane

Sofraların süsü: Meze

S

ofralarda küçük porsiyonlarla sunulan, lezzetli başlangıçlar şeklinde tanımlanan ancak bir kaç kelimelik bir tanımdan daha fazlasını hak eder ‘meze’ Anadolu mutfağında. Meze demek sohbet demektir, karın doyurmak için bir araç değil, sofraya oturmak için bir amaçtır. Aman soğumasın diye telaşla yediğimiz yemeklerin aksine ilgi, alaka ve sakinlik bekler bizden. Hem lezzet hem de görüntü olarak sohbetlerimize eşlik etmek ister. Tadına vararak yemesi ise ayrı bir ustalıktır. Meyhane kültürünün temelidir ve bir adabı vardır. Masa başındakilerin nabzına göre sırayla, azar azar verilir. Meze demek illaki çetrefilli tarifler demek değildir. Zeytinyağı

mesela, tek başına bile bir meze olarak sayılabilir. Aslında meze değil de altlık denir, sofranın mide yumuşatıcı başlangıçlarına. Zeytinyağlılar, yoğurtlu mezeler, lakerda, uskumru gibi balık mezeleri var sonra… MEZENİN TARİHİ İlk mezenin kimler tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir, fakat zeytinyağını ilk bulanlar Giritliler olduğu söylenmektedir. Soğuk mezeler de genellikle zeytinyağı ile yapıldığından, ilk mezenin de Giritliler tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Zeytin ağacına ilişkin mevcut en eski veri, Ege Denizi’ndeki Santorini Adası’nda yapılan arkeolojik çalışmalarda ortaya çıkarılan 39 bin yıllık zeytin yaprağı fosilleridir. Tarih, zeytinyağı üretimine ilişkin

en belirgin izlerin Akdeniz’in tam ortasındaki Girit Medeniyeti’ne M.Ö 4.500 yıllarına dek uzandığını göstermektedir. Zeytinyağı kültürünün Akdeniz’deki diğer kavimlere yayılmasında en önemli rolü Giritliler oynamıştır. Zeytinyağının bulunuşu ile yemek kültüründe de değişiklikler oldu. Zeytinyağının aromasıyla yemekler daha lezzetli ve koruma özelliği ile de daha dayanıklı hale geldi. OSMANLI SARAY MUTFAĞI Osmanlı Saray mutfağında da zeytinyağlı yemekler mevcuttu fakat İslam dinine göre içki haram olduğu için, meze bir yemek kültürü olarak fazla gelişmedi. Fakat, İstanbul çevresinde yaşayan gayrimüslimler

İLKBAHAR MEYVE VE SEBZELERİ MART Sebzeler: Pancar, Havuç, Kuşkonmaz, Turp, Ispanak, Brokoli, Marul, Roka, Biberiye, Nane, Maydanoz, Tere Meyveler: Muz, Elma, Limon, Mandalina NİSAN Sebzeler: Kuşkonmaz, Enginar, Bezelye, Bakla, Havuç, Roka, Taze Sarımsak, Biberiye, Nane, Maydanoz, Tere, Taze Kekik, Taze Soğan Meyveler: Limon, Çağla MAYIS Sebzeler: Kuşkonmaz, Bezelye, Enginar, Bakla, Semizotu, Madımak, Ebegümeci, Arpacık Soğanı, Marul, Roka, Soğan, Sarımsak, Biberiye, Nane, Maydanoz, Tere Meyveler: Yeşil Erik, Çilek, Dut

Meyveler: Kiraz, Vişne, Şeftali, Karpuz, Kavun, Sarı Erik, Karpuz, Ahududu, Kayısı, Mürdüm Eriği AĞUSTOS Sebzeler: Kabak, Semizotu, Salatalık, Taze Fasulye, Yeşil Biber, Patlıcan, Dolmalık Biber, Domates, Börülce, Bamya, Kırmızı Biber, Mısır, İç Bakla, Soğan, Sarımsak, Dereotu, Fesleğen Meyveler: Vişne, Şeftali, Karpuz, Kavun, Mısır, Üzüm, Mürdüm Eriği, Dut, Böğürtlen, İncir, Kırmızı Erik

YAZ MEYVE VE SEBZELERİ HAZİRAN Sebzeler: Enginar, Bezelye, Bakla, Semizotu, Salatalık, Taze Patates, Taze Fasulye, Yeşil Biber, Patlıcan, Dolmalık Biber, Domates, Kabak, Rezene, Sivri Biber, Üzüm Yaprağı, Çalı Fasulyesi, Marul, Soğan, Sarımsak, Dereotu, Fesleğen, Biberiye, Nane, Maydanoz, Tere Meyveler: Yeşil Erik, Çilek, Kiraz, Kayısı, Şeftali, Dut, Vişne, Mürdüm Eriği TEMMUZ Sebzeler: Kabak, Semizotu, Salatalık, Patates, Taze Fasulye, Yeşil Biber, Patlıcan, Dolmalık Biber, Domates, Börülce, Bezelye, Sivri biber, Taze Sarımsak, Mısır, Soğan, Sarımsak, Dereotu, Fesleğen, Biberiye, Nane, Maydanoz, Tere

SONBAHAR MEYVE VE SEBZELERİ EYLÜL Sebzeler: Havuç, Salatalık, Taze Fasulye, Yeşil Biber, Patlıcan, Dolmalık Biber, Domates, Börülce, Bamya, Kırmızı Biber, Mantar, Mısır, Kabak, Soğan, Dereotu, Fesleğen, Biberiye, Nane, Maydanoz, Tere Meyveler: Şeftali, Karpuz, Kavun, Üzüm, Mürdüm Eriği, İncir, Kızılcık Kuruyemişler: Taze Ceviz, Fındık EKİM Sebzeler: Havuç, Salatalık, Yeşil Biber, Patlıcan, Domates, Kırmızı Biber, Mantar, Yerelması, Lahana, Pırasa, Karnabahar Meyveler: Nar, Üzüm, İncir, Kızılcık, Armut, Kestane Kuruyemişler: Fındık, Ceviz KASIM Sebzeler: Lahana, Kereviz, Havuç, Karnabahar, Pırasa, Ispanak, Balkabağı, Yerelması, Pazı, Marul, Roka, Soğan, Biberiye, Nane, Maydanoz, Tere Meyveler: Portakal, Ayva, Nar, Greyfurt, Armut, Trabzon Hurması, Muz, Kivi, Mandalina, Kestane

tarafından meze bir kültür olarak benimsenmiş ve geliştirilmiştir. Özellikle İstanbul’un Yenikapı, Karaköy, Galata, Kumkapı, Balat, Şişli, Kurtuluş, Adalar, Üsküdar ve

Kadıköy çevresinde yaşayan gayrimüslimlerin açtıkları meyhaneler ve şarküteriler, meze kültürünün yaygınlaşmasına ve çeşitliliğin artmasına önemli katkı sağladı.


12

L G GIDA 2019


L G GIDA 2019

13


L G GIDA 2019

14

Tüm dünyanın tanıdığı lezzet: Döner kebap pişirmek Tatar arasında şarttır.” Osmanlı dönemi seyahatnamelerinde adı geçen dönerin, son halini 19’uncu yüzyılda aldığına inanılıyor. Bu leziz kebabın, Erzurum’daki cağ kebap ile aynı kaynaktan geldiği düşünülmektedir. Döner kebap; geleneksel olarak ekmek arasında değil, tabaklarda pirinç pilavı ve acılı ezme ile sunulur. İstanbul’da yaklaşık 1960 yılından beri döner kebap satılmaktadır. Türkiye’de yapılan dönerlerin büyük bir çoğunluğunda kuzu eti kullanılmaktadır. Ayrıca tavuk eti de sıklıkla kullanılır.

O

rta Asya’da lüle kebap olarak sofralardaki yerini alan döner, bugünkü şekline Anadolu’da kavuşmuş. Ünlü Türk gezgini Evliya Çelebi de ‘Seyahatname’sinde bu lezzetin pişirilme şeklini uzun uzun anlatıyor. İngiltere’de de Anadolu geleneğiyle yapılan birbirinden lezzetli döner kebabına rağbet çok. İngiltere’de Anadolu mutfak geleneğiyle döner kebabı yapan birçok restoran bulunuyor ve İngiltere’de en fazla tercih edilen yemekler arasında yer alıyor. Anadolu mutfak geleneği İngiltere’de ve tüm dünyadaki etnik toplumlara en lezzetli şekilleriyle

tanıtılıyor. Türklerde et işleme sanatı 2 bin 500 yıllık bir geçmişe sahip. Türk mutfağının ayrılmaz bir parçasını oluşturan döner kebabın ilk izlerinin Orta Asya’da lüle kebap ismiyle görüldüğü ve bugünkü şekline Anadolu’da kavuştuğu varsayılıyor. Türk döneri; Araplar’ın aynı şekilde dikey vaziyette dönen bir şişle kızartılan şavarma’sı veya Yunanların Gyros’u ile karıştırılsa da hem pişirme tekniği, hem de kullanılan malzeme bakımından farklılıklar gösterir. DÜNYADA BÖYLE BİR KEBAP YOK Türk gezgini Evliya Çelebi, ‘Seya-

hatname’sinde bu geleneksel Türk lezzetine uzun uzun yer verir. Kırım Türklerinin mutfağında dönerin önemli bir yeri olduğunu söyleyen ünlü gezgin, kitabında konuyla ilgili şöyle bilgi verir: “Kuzu kurban edip dilim dilim edip bir demir kebap şişine eti geçirip iki başları ince ortası kalın, eti düzgünce dizerler. Sonra bir araba tekerleğini kırıp kebap altını yavaş yavaş yakarak ateş edip bir çeşit kebap pişirirler ki sanki ilik olur. Tatarlar arasında böyle pişmiş kebabı yemiş ve 100 okka boza içmiş olan çoktur. İşte bu derece hoş, yumuşak ve taze kebap pişirirler ki yeryüzünde öyle kebap pişmesi ihtimali yoktur. Araba tekerleğiyle

Çay demlemenin püf noktaları! Kahvaltıların olmazsa olmazı çay gün içindeki molaların da vazgeçilmezi. Kimimiz güne çay içmeden başlayamıyoruz, kimimiz de akşam arkadaşlarımız ya da ailemizle vakit geçirirken çay olmadan yapamıyoruz. Peki, çayı daha lezzetli hale getirmek için neler yapabilirsiniz? • Lezzetli bir çay içmek için ilk dikkat etmeniz gereken, şüphesiz çay seçimi. Marketlerden çay alırken, seçeceğiniz markalar arasında büyük farklar olacaktır. Damak tadınıza uygun olan çayı bulup, doğru demleme teknikleri ile çayınızı demleyin. • Siyah çayı demlerken bazı püf noktalarına dikkat edin. Öncelikle, demleyeceğiniz çayın temiz olmasına özen gösterin. Çayı demliğe almadan birkaç kez yıkamanız, çayın tozundan arınmasını sağlar.

• Çay demlerken kullanabileceğiniz tekniklerden biri çayı demlikte kaynatmaktır. Çayı demliğe aldıktan sonra, demliği ocağa koyun ve kaynama aşamasına gelmeden bir süre bekletin. Daha sonra demliği bir kenara alın ve 1-2 dakika beklettikten sonra demlenmesi için ocağa alın. • Çayın tamamen suyun dibine çökmesi de tadının daha yoğun olması için önemlidir. Bu nedenle demlikteki çayı karıştırın ve yüzeydeki çayları suyun dibine doğru itin. • Çayın demlenme süresi de tadını etkileyen faktörlerden biridir. Suyunuz kaynadıktan sonra ocağın altını kısığa alın ve 15-20 dakika kadar bekleyin. Eğer demlenme süresini çok uzatırsanız, çayın tadı acılaşmaya başlar. • Suyun çok kaynar olması çayın

tadını kaçırır. Bu nedenle, çay demlemek için kullanacağınız bir diğer teknikte suyu kaynattıktan sonra hemen demliğe dökmeyin. Suyun soğumasını bekleyin ve daha sonra çayı kaynattığınız suyun içine ekleyin. • Çayınıza bazı aroma vericiler ekleyin. Karanfil, çaya daha farklı bir tat verir. Karanfili, çayın demlenme aşamasında demliğe atın, kokusunu salmasını bekleyin. Eğer karanfil seven biriyseniz, birkaç karanfil tanesini rahatlıkla atabilirsiniz. • Karanfilin yanı sıra, tarçın ya da vanilya da çay demlerken kullanabileceğiniz aroma vericilerdendir. Özellikle kış mevsiminde içinizi ısıtacak aromatik çaylar yapmak isterseniz, kendinize özel tarifler yaratabilirsiniz. • Farklı çay çeşitlerini deneyin.

İL İL DÖNER ÇEŞİTLERİ Türkiye’deki pek çok il, ‘En iyi döneri biz yaparız’ iddiasında bulunur. Kimisi kullandığı eti, kimisi baharatını, kimisi ustalığını över. Tüketicilerden haklı beğeni almış ve o şehre gidildiğinde özellikle

Siyah çay yerine; yeşil çay, papatya çayı, hatmi çayı, kuşburnu çayı, rezene, ıhlamur, adaçayı, yasemin çayı, mısır püskülü çayı, ısırgan otu çayı, biberiye çayı, melisa çayı, kekik çayı gibi değişik bitki çaylarını tek başlarına ya da birbirleri ile karıştırarak içebilirsiniz. Bu çaylara limon, nane, ayva, tarçın, karanfil, vanilya, portakal kabuğu gibi aroma vericileri de ekleyip lezzetli çaylar yapabilirsiniz. • Farklı çay demleme tekniklerine de açık olun. Çayı metal çaydanlığınızda demleyebileceğiniz gibi, porselen demlik de tercih edebilirsiniz. • Bir diğer çay demleme tekniği french press de denen demleme aparatını kullanmaktır. Bu aparatın içine çayınızı koyduktan sonra

yemek için gözlerin aradığı döner konusunda bazı bölge ve illeri şöyle sıralayabiliriz: Bursa: Döner denilince akla ilk gelen Bursa, şu anda dönerden çok yoğurtlu kebabı yani iskenderi ile ön planda. Trabzon: Trabzonlular döneri yaparken etlerine güveniyor, yer yer danakuzu karışımları da kullanılıyor. Erzincan-Kelkit: Kekik kokulu yaylalarda yetişen hayvanların etinden elde edilen dönerin özelliği yaprak olması. Dönerin terbiyesi için; tuz, süt ve yoğurt dışında baharat tercih edilmiyor. Erzurum: Erzurum’un, yatık döner olan cağ kebabını bilmeyen yoktur. Afyon: Sucuk döneri ile büyük sükse yapan Afyon, dönerde yenilikçi ilimiz olarak öne çıkıyor.

süzgecini bastırarak bardağınıza doldurun. Hem iş hayatınızda hem de evde pratik olarak çay demlemek isterseniz, bardağın içine konabilen ağzı kapalı süzgeçle çay demlemeyi seçebilirsiniz. Çayı süzgecin içerisine koyduktan sonra süzgeci ağzı kapalı bir şekilde bardağınıza yerleştirin ve yarım dakikada bir sallayarak demlenmesini sağlayın.


L G GIDA 2019

15


L G GIDA 2019

16

Gıda güvenliğinizi Ada Group’a emanet edin

İ

ngiltere’de yıllardır Gıda Güvenliği ve Denetimi alanında hizmet vermekte olan Ada Group, tecrübeli ve uzman çalışma kadrosu ile işletmelere verdikleri eğitim ve hizmetlerle “Food Hygiene Rating” siteminde beş yıldızlı olmalarını sağlıyor. Londra’da 11 yılı aşkın bir süredir profesyonel bir kadro ile Gıda Güvenliği ve Hijyen Sertifikası veren Ada Group, İngiltere’deki işletmelere diledikleri yerde ve zamanda bireysel veya grup eğitimleriyle Türkçe ve İngilizce kurs hizmeti veriyor. Özellikle Seviye 2 ve Seviye 3 Gıda Güvenliği ve Hijyen Kursu alanında verdikleri kurs eğitimiyle; restoranlar, kafeler, barlar, oteller, süpermarketler ve takeaway yapan işletmelerdeki iş sahiplerinin ve personellerin denetimlerden rahat bir şekilde geçmelerine yardımcı olarak, gıda güvenliği ve hijyenik

olma konusunda bilinçlendiriyor. Ada Group, özellikle Gıda Güvenliği ve Hijyen Sertifikaları alanında verilen eğitimler için Gıda Güvenliği Eğitmeni Şehriban Suyur ve Gıda Mühendisi Bektaş Uzun’un yer aldığı ekip ile profesyonel bir hizmet sunuyor. Ada Group’ta Gıda Güvenliği Eğitmeni olan Şehriban Suyur, gıda güvenliği ve hijyen sertifikalarının öneminden bahsederek, özellikle Seviye 2 alanında alınan sertifikaların içeriğinde, gıdanın hazırlanmasından sunumuna kadar olan işleyişi kapsadığını, özellikle şeflerin ve garsonların alması gereken bir sertifika olduğunu belirtti. BU KURSLAR KİŞİYE ÖZEL OLARAK HAZIRLANIYOR Gıda Güvenliği ve Hijyen Sertifikası kurslarından alınan sertifikaların kişiye özel olarak hazırlandığını belirten Suyur, “Bu sertifika, işletme-

den bağımsız bir şekilde kişiye özel olarak hazırlanır. Geçerlilik süresi üç yıldır ve her üç yılda bir yenilenmesi gerekir. Aynı zamanda iş değişikliği yapıldığı taktirde geçerlilik süresi aynen devam eder” dedi. Suyur, ayrıca işletme sahiplerinin de aynı şekilde sertifikalarını almaları ve yeni çalışmaya başlayacak olan personeli de sertifika almaya teşvik etmeleri gerektiğini vurguladı. İNGİLTERE’DEKİ GIDA ZEHİRLENMELERİ VE GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR YÜZDE 20 CİVARINDA Gıda Güvenliği Eğitmeni Suyur, İngiltere genelinde edindikleri istatistiklere göre gıda zehirlenmeleri ve gıda kaynaklı hastalıkların yüzde 20 civarında olduğu ifade ederek, devletin bu istatistiksel verileri göz önünde bulundurarak ciddiye aldığını ve gıda güvenliğindeki hassasiyeti ve hijyenik olmasını çeşitli

yasalarla kontrol etmekte olduğunu belirtti. Bu iş kategorisinde çalışanların eğitimden sonra alacakları bu sertifikanın önemini vurgulayan Suyur, “Bu alanda insan hayatı söz konusu, gıdayı hazırlayan ve sunumu yapanların bu noktada dikkatli olmaları gerekir. Aksi taktirde hem kendilerini hem de tüketiciyi riske edeceklerdir”dedi. HEM TÜRKÇE HEM İNGİLİZCE EĞİTİM VERİYORUZ Londra ve dışına verdikleri eğitimin Türkçe ve İngilizce olduğunu aktaran Suyur, “Verdiğimiz kursların daha verimli olabilmesi için hem Türkçe hem İngilizce eğitim veriyoruz. Aynı zamanda işletmelere verdiğimiz kayıt dosyalarında da Türkçe yönlendirmelere yer vererek kolaylık sağlıyoruz. Kurslarımızın yeri ve tarihi müşterilerimizin taleplerine göre belirleniyor. Kurslarda, gıdanın tarladan masamıza kadar olan işleyişinin nasıl olması gerektiğini bir bir anlatıyoruz” şeklinde konuştu. İŞLETMELERE, GIDA VE HİJYEN KONTROL MEMURU GİBİ YAKAŞIYORUZ Gıda ve Hijyen Eğitmeni Şehriban Suyur, hizmet verdikleri işletmelere her zaman bir Gıda ve Hijyen Kontrol Memuru gibi yaklaştıklarını ve işyerlerini denetime ve kontrole karşı her zaman hazır tuttuklarını belirterek bu sayede işletmelerin denetimden sorunsuz bir şekilde geçmelerini sağladıklarını ifade etti. KENDİNİZİ RİSKE ATMAYIN Ada Group’ta yöneticilik yapan Gıda Mühendisi Bektaş Uzun, bu eğitimlerin ve sertifikaların yasal gerekliliğine değinerek, olabilecek herhangi bir denetimde Gıda Güvenliği ve Hijyen Sertifikalarına sahip olunmaması durumunda çok büyük yaptırımlara maruz kalınabileceğini belirtti. İşletme sahiplerini bu konuda uyaran Uzun, çalışanları ve işletmeyi riske atmamalarını önerdi. Uzun, “Herhangi bir gıda

zehirlenmesi yaşayan müşterinizin şikayeti üzerine müfettişler, iş yerinizi kapatmakla kalmaz aynı zamanda hapis ve para cezası alabilirsiniz. Bunun yanında böyle ciddi suçların sicilinize işlenmesi halinde gıda işletmeciliğinden men edilme gibi çok kötü sonuçlar doğurabilir” dedi. İşletmecilere bu durumun ne kadar elzem olduğunun anlatılması gerektiğini belirten Uzun, denetimin gelmesini beklemeden bu yasal gerekliliklerin yerine getirilmesi gerektiğini vurguladı. İŞLETMEDEKİ BİR KİŞİNİN BU SERTİFİKAYA SAHİP OLMASI YETERLİ DEĞİL Gıda mühendisi Uzun, bir işletmedeki şeften tutun, garsona veya depoda ambalaj yapan bir personelin bu sertifikaya sahip olması gerektiğine dikkat çekerek, işletmede sadece bir kişinin bu sertifikaya sahip olmasının yeterli olmadığını belirtti. Uzun, bunun yasal bir gereklilik olduğunun bilincinde olunması gerektiğine işaret ederek, “Bu alanda halk sağlığı öne çıkıyor. Yediğimiz şeylerin nerede ve nasıl hazırlanması gerektiğini önemsememiz lazım. Bu işi yapanlar ne kadar dikkatli ve hijyenik olursa olsun gıdanın herhangi bir kimyasala temas etmesi bile bir çok riski beraberinde getiriyor” dedi. ADA GROUP’TAKİ FARKLI HİZMETLER Gıda Güvenliği ve Hijyen Eğitimi sertifikalarının dışında da hizmet veren Ada Group, işletme ve alkol ruhsatı, imar izinleri, mimari proje çizimleri ve 3D Design gibi işlerinizde de profesyonel bir hizmet sunarak ihtiyaçlarınıza cevap oluyor. İLETİŞİME GEÇİN Ada Group’a ihtiyaç duymanız halinde 453 West Green Road N15 3PW adresini ziyaret edebilir, 0207 193 83 93 numaralı telefondan veya www.adagroup.org.uk web adresinden iletişim kurabilirsiniz.


L G GIDA 2019

17


L G GIDA 2019

18

Anadolu mutfağında kullanılan baharatlar

A

nadolu’nun vazgeçilmez lezzetlerine kaynaklık eden baharatların ne kadarını tanıyoruz? Bu zengin baharat çeşitliliğinin nelerden üretildiğine ve yoğun olarak kullanım alanlarına hep birlikte bakalım. Acı Kırmızı Biber: Acı veya tatlı taze biberlerin kurutulup, dövülmesiyle birlikte kavrularak ya da kavrulmadan yapılır. En popüler baharatlar arasındadır. Acı kırmızıbiber C vitamini açısından zengindir. Adaçayı: Ballıbabagiller ailesinden kokulu bir bitkidir. Adaçayı çayı uyarıcıdır. Baharat olarak özellikle Avrupa ülkelerinde kızarmış patateslerin ve hamurlara eklenen yağların kokulandırılmasında, salamuralarda, etlerin terbiyelenerek dinlendirilmesinde kullanılır. Kokusu böcekleri ve parazitleri rahatsız ederek uzaklaştırmaktadır. Adaçayı eski tarihlerde zirai ilaç yerine kullanılmıştır. Adaçayı doğal bir böcek kovucudur. Anason: Anason, maydanozgillerden bir bitkinin küçük ve yeşilimsi bir tohumudur. Çöreklerde, gevreklerde, rakı gibi içeceklerde kullanılır. Ardıç: Etlerin terbiye edilmesinde kullanılır. Beyaz Toz Biber: Karabiberin dış kabuğu alınmış ve dövülmüş olanıdır. Karabiberden daha keskin kokusu vardır, tat olarak karabibere göre hafiftir. Biberiye: Taze ve kurutulmuş olarak tüm yemeklerde kullanılır. Pek çok şifası vardır. Biberiye yağı kokusunun insanı rahatlattığı ve performansını arttırdığı bilinir. Baharatlar arasında önemli bir yere sahiptir. Çemenotu: Sert, kahverengi-sarımsı renkli bir tohumdur. Öğütülmüş halde çeşitli sos, turşu, çorba ve yemeklerde kullanılır. Türkiye’de oldukça popüler baharatlar arasındadır. Cevz-i Bevva: Endonezya civarlarında yetişir ve Muskat yada Hint Cevizi olarak da bilinir. İçindeki çekirdeği rendelenebilir, beşamel sos ve çeşitli yemeklerde kullanılır. Mace Baharatı’da bu bitkiden elde edilir. Çörekotu: Kullanım alanı çok geniştir ve geleneksel ilaç olarak

kullanıldığı gibi çeşitli tuzlu pastaların ve ekmeklerin üzerine dökülür. Kahvesi yapılır. Defne: Her tür et yemeklerinde, soslarda, konserve ve turşularda kullanılır. Dereotu: Sindirimi kolaylaştıran bir bitkidir. Pek çok salata ve yemekte kullanılır. Dolmalık Fıstık (Çam Fıstığı): Değerli bir bitkidir. Pastacılıkta ve yemek sanayisinde kullanılır Frenk fesleğeni: Nanegiller ailesinde tropik kökenli bir bitkidir. Domatesle uyumlu olup, patlıcanlı, biberli yemeklerle önerilir. Sarmısakla pişirildiğinde biber lezzeti kazanır. Hardal: Hardal bitkisinin tohumları öğütülür ve sirkeyle karıştırılarak macunumsu bir kıvam bir kazanır Izgara etlerde ve bazı soslarda kullanılır. Hardal Tohumları cinsel isteği uyandıran bir etkiye sahiptir. Haşhaş Tohumu: Haşhaş bitkisinin tohumu olup mavi, siyah veya beyaz renklerde olabilir. Hamur işi fırın ürünlerinde kullanılır.Aynı zamanda kavrulmuş haşhaş tohumları salata, meze ve sebze yemeklerine de katılır. Haşhaş ezmesi de çeşni ve kahvaltılık olarak kullanılır Karabiber: Kuru ve siyah renkli

tane biçiminde baharlı ve acı bir tadı vardır. Genelde toz halinde, tüm yemeklerde kullanılabilir. Kakule: Sıcak iklimlerde yetişir. Kakule tohumları küçük ve beyazımsı renge sahiptir. İştah açıcıdır ve mide sorunlarına iyi geldiği söylenir. Karanfil: Kompostolarda, tatlılarda, şerbetlerde, çaylarda, keklerde, dondurmalarda, soğanla birlikte bazı yemeklerde kullanılır. Elma ile değişik bir tat kazanır. Kerbel: Bir tür maydanozdur ve genelde salatalarda kullanılır. Kereviz: Kökleri ve yaprakları yemeklerde kullanılır. Kekik: Et ve ızgara yemeklerinde, çorbalarda sıkça kullanılır. Antiseptik özelliği vardır. Kimyon: Genel olarak toz halinde kullanılmaktadır. Türk mutfağında, köftelerde, bazı et yemeklerinde ve sucuk yapımında kullanılır. Kişniş: Kişniş genel olarak şuruplara ve likörler katılmaktadır. Kişniş pastalara ve et yemeklerinde kullanılır. Bitkinin yaprak ve filizleri ise çorba ve salatalara doğranır. Köfte baharı karışımının ağırlıklı oranı kişnişten oluşur. Köri: Kimyon, kişniş, biber, kakule, zencefil, karanfil, hintcevizi, acı kırmızı biber ve demirhindi

baharatlarından oluşan bir karışımdır. Soslarda ve et yemeklerinde kullanılır. Kuşüzümü: Pilav, dolma içi ve bazı tür tatlılarda kullanılır. Maydanoz: Her türlü salata ve yemeğin vazgeçilmezi olan, dünyanın en çok tüketilen yeşilliği. Melisotu, Melisa otu: Salata veya taze meyvelerde kullanıldığı gibi çayı çok meşhurdur. Melisa Çayı, hafif bir antidepresan ve uyku verici çaydır. Mercanköşk: Kekiğe çok benzer. Salatalarda, et yemeklerinde ve sebzelerle kullanılır. Yemeğin pişmesine az bir zaman kala eklenir. Genelde av etlerinin yumuşaması için kullanılır. Miskotu: Av hayvanları, balık gibi yağlı yiyeceklerde ve yemeklerde kullanılır. Vermut tipi bir kısım şarapların yapımında kullanılır. Nane: Nane, çorbalardan sebzelere ve et yemeklerine kadar birçok yemekte kullanılır. Salatalarda tüketilir ve çayı da yapılır. Pembebiber: Özellikle soslarda, et ve balık yemeklerinde kullanılır. Pimpinel: Bir anason türü olup genelde çorba, sebze ve balık yemeklerine eklenebilir. Pul Kırmızı Biber: Acı taze biberlerin kurutulup pul görünümü kazandırılması ile yapılır. Rezene: Anason kokulu bir ot. Yaprakları dereotuna benzeyen, kökü de sümbül soğanını andıran bu bitkinin yemeği ve salatası yapılır. Roka: Salata olarak veya ızgarada ve tavada pişirilmiş

balık yemekleriyle yenir. Safran: Safran, kullanıldığı yemeğe sarı renk verir. Keskin kokulu ve acımsı bir tada sahiptir. Safran pilavı meşhurdur. Bazı deniz mahsulleri yahnilerinde ve balık yemeklerinde, çeşitli sütlü tatlılarda kullanılır. Zerde tatlısına safran konur. Hakiki safran pahalı baharatlar arasındadır. Sumak: Toz halinde kullanılmaktadır. Ekşimsi bir tada sahiptir. Kebaplarda ve bazı salatalarda limona alternatif veya limonla birlikte ekşilik vermek için kullanılır. Susam: Simit gibi çeşitli hamurlu yiyeceklerde ve tahin yapımında kullanılır. Tarçın: Bazı hamur işlerinde ve sütlü tatlılarda ayrıca salep ve boza gibi içeceklere serpilerek tatlandırıcı olarak kullanılır. Tarhun: Bazı soslarda, et yemeklerinde ve salatalarda kullanılır. Tere: Tere yaprakları genelde salata olarak yenir. Vanilya: Meksika kökenli bir baharattır. Pastacılıkta ve çeşitli meyveli ve sütlü tatlılara kendine has lezzet vermesi için kullanılır. Sakinleştirici, mutluluk verici etkisi vardır. Ayrıca parfümlere konulmaktadır. Vanilya dünyanın en pahalı baharatlar arasında ilk sıralardadır. Zencefil: Çeşitli şerbet, meşrubat, likör gibi içecek yapımında kullanılmaktadır. Zerdeçal: Aroma arttırıcı olarak kullanılmaktadır. Genelde tozu kullanılır. Karaciğer hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. En popüler baharatlar arasındadır.


L G GIDA 2019

19


L G GIDA 2019

20

Holland Bazaar gıda sektörün parlayan yıldızı olmaya devam ediyor

U

zun yıllardır Londra merkezli yürüttüğü çalışmalarıyla pek çok başarıya ve ilke imza atan Holland Bazaar, İngiltere gıda sektörünün parlayan yıldızı olmaya devam ediyor. Başarılı işadamı Ali Matur ve Managing Direktör Mert Uçar yaş meyve ve sebzenin kalbi olarak bilenen New Spitalfields Market’te uzun yıllardır edindikleri tecrübe ve birikimleri ile İngiltere’nin 24 saat açık ilk cash & carry işletmesi Holland Bazaar’ı 2014 yılında açarak hizmete soktu. Bugün Edmonton ve Croydon’da hizmetlerine devam eden firma başta restoran sektörü olmak üzere market, cafe ve take-away işletmelerinin, ayrıca yeme-içme ile ilgili tüm alanların ve toplumun A‘dan Z’ye en büyük gıda tedarikçisi olma özelliğini taşıyor. EN BÜYÜK GIDA İŞLETMELERİNDEN BİRİ Londra’nın en büyük gıda işletmelerinden biri olan Holland Bazaar, uzun yıllardır gelişim ve değişimini sürdürmenin yanı sıra sağlam kurumsal yapısıyla da diğer işletmelere örnek teşkil ediyor.

Edmonton ve Croydon şubelerinde ortaya koyduğu sorunsuz hizmet ve müşterilerine sunduğu binlerce çeşit uygun fiyatlı gıda ürünüyle toplumun büyük ilgisini çeken Holland Bazaar, toptan alışveriş alışkanlığını da komple değiştirdi. Holland Bazaar, 24 saat açık olmanın getirdiği avantajla her kesimden müşteri çekmeyi başarıyor. DİNAMİK İŞLETME Sadece restoranların değil market, cafe ve yeme-içme ile ilgili tüm sektörlerin bir numaralı gıda toptancısı olan Holland Bazaar, dinamik işletme yapısıyla da övgü alıyor. Başarılı girişimci Ali Matur ile Managing Direktör Mert Uçar’ın gelişim haritasını çizdiği dev firma, Güney Londra’nın Croydon bölgesinde açtığı şubesinde

de kısa ve orta vadeli hedeflerini yakalamanın gururunu yaşıyor. Croydon Şube Sorumlusu genç işadamı Cem Matur, uzun vadede bölgenin en büyük gıda toptancısı olma hedefine her gün biraz daha yaklaşıyor. Birleşik Krallık’taki gıda toptancılığı sektörüne reform niteliğinde bir yenilik getiren Holland Bazaar, Kuzey Londra’da haftanın yedi günü 24 saat boyunca verdiği hizmetle, Londra civarından gelen müşterilerinin yanısıra İngiltere genelinde müşterilerinin de ihtiyaçlarına cevap verebiliyorlar. SATIŞ VE DEPO ALANI GENİŞLİYOR Edmonton’da Eley sitesinin içinde 70,000 m2 kapalı alanda kurulu olan Holland Bazaar; süt ve süt ürünleri ile dondurulmuş gıdaların bu-

lunduğu geniş soğuk hava depoları, onlarca ülkeden tedarik edilen taze sebze-meyve çeşitleri, şekerleme ve gazlı içecekler ile meşrubatlar, catering malzemeleri, ev eşyaları gibi binlerce ürün çeşidinin yer

aldığı reyonları kapsıyor. Soğuk hava depolarından satış noktalarına, ofislerden TIR’lar için ayrı giriş noktalarına kadar en ince detay dahi düşünülerek tasarlanan bu dev komplekste, 200 araçlık özel otoparkıyla da müşterilerine ayrı bir


L G GIDA 2019

kolaylık sağlayan Holland Bazaar, bütün bu özellikleriyle İngiltere’de her ölçekten işletmenin uğrak kapısı haline geldi. A’dan Z’ye herşeyi tek çatı altında toplamayı hedef eden Holland Bazaar, en taze ve en lezzetli ürünleri tüketici ile buluşturmaya devam ediyor. Holland Bazaar geniş ürün yelpazasiyle birlikte kendi ürünlerini de sunuyor; Eleni hellim ve meze çeşitler, Eleni ayçiçek yağı, salça, Lider ayran, turşu, baharatlar gibi ürünler Holland Bazaar’ın kendi ürünleri olarak tüm müşterilerin beğenisine sunuluyor. CROYDON’DAN GÜNEY İNGİLTERE’YE Birleşik Krallık’taki gıda toptancılığı sektörüne reform niteliğinde bir yenilik getiren Holland

21

Bazaar, Kuzey Londra’da verdiği 7/24 hizmetini Mayıs 2016’da Güney Londra’nın Croydon bölgesinde sürdürüyor. Croydon şubesiyle ilgili bilgi veren Holland Bazaar kurucusu Ali Matur ve Managing Direktör Mert Uçar, 15 yıldır hizmet sundukları müşteri kitlesinin artmasını, büyük bir başarı olarak nitelendirdi. Holland Bazaar olarak her geçen gün büyümeye devam ettiklerini ifade eden Matur ve Uçar, kurumsallaşma ile birlikte Britanya gıda sektörüne getirecekleri yeniliklerin artacağını da vurguladılar. Genç işadamı Cem Matur yönetimindeki Croydon şubesi, Holland Bazaar’ın Güney İngiltere’ye açılan kapısı niteliğini taşıyor. Yakın veya uzak fark etmeden tüm Güney İngiltere’yi kaplayan servis ve teslimat ağı firmanın gıda sektöründeki yerini yukarılara taşıyor.

GIDA TOPTANCILIĞINA YENİ BAKIŞ AÇISI Holland Bazaar’ın kurulduğu ilk günden bugüne, toptan gıda ticaretini gelenekselin dışına çıkardığını anlatan Mert Uçar, “Aldığımız ödül kadar sürekli yükselen satış ve müşteri grafiğimiz, ticaret modelimizin gıda sektöründe önemli bir ihtiyaca çözüm oluşturduğunu gösteriyor. Müşterilerimize binlerce çeşit üründe önemli fiyat avantajları sağlıyoruz. Dolayısıyla küçük ve orta ölçekli işletmelere, dev zincirlerle rekabet şansı yaratıyoruz.Birçok yerde bulunmayan ürünü Hollan Bazaar’da bulunduruyoruz.

Sadece zengin ürün yalpazesi değil; piyasa değerlerini karşılaştırdığınızda kaliteli ve tercih edilen markaları indirimli fiyatlarla küçük ve orta ölçekli işletmelere hizmet veriyoruz” dedi. 2007 yılından bu yana kurulan Holland Bazaar, geleneksel toptan gıda satış algısını değiştirdiklerini dile getiren Mert Uçar “Cash & Carry olarak bilinen algısını toptan gıda sektöründe işletmelerin ihtiyaç duyduğu A’dan Z’ye her şeyi tek çatı altında toplama hedefimizi başarıyla gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum” dedi. Müşterilere yükleme konusunda da kolaylık sağlaması açısından her

türlü detayın düşünüldüğü Holland Bazaar’da tırlar için bile ayrı giriş noktaları oluşturulmuş. Holland Bazaar, verdiği 7/24 hizmeti ile tüm müşterlerine kolaylık sağlıyor. HOLLAND BAZAAR EMONTON Tel: 020 8887 9999 Adres: Unit 15 A&B Eley Estate, Eley Road, Edmonton, London N18 3BB HOLLAND BAZAAR CROYDON Tel: 020 2321 22152 Adres: Beddington Cross, Beddington Farm Road, Croydon CR0 4XH Email: info@hollandbazaar.co.uk


L G GIDA 2019

22

Hangi yiyecekler tarihi geçince de yenebilir? PEKİ BURADA NE TÜR YİYECEKLER SATILABİLİR? "Tortilla cipslerini son kullanma tarihinden bir ay sonra da yeseniz, sizi hasta etmez." diyor Gunders. "Ama tadı biraz bayat gelebilir." Bunları yağlayıp fırına sürerek yeniden çıtır hale getirebilirsiniz. Kapalı bir kapta saklayıp nemlenmesini önleyerek daha fazla dayanmasını sağlayabilirsiniz. YOĞURDUN ASIL ÖMRÜ DAHA UZUN Gunders, yoğurdun ömrünün de altı haftadan fazla olduğunu ve üzerinde oluşan küf tabakasının atılarak yenilebileceğini söyleyerek, "Ben son kullanma tarihinin üzerinden aylar geçmiş yoğurtlar yiyorum; şimdiye kadar hiçbir sorunla karşılaşmadım." diyor. ABD'NİN Boston kentinde sadece tarihi geçmiş yiyecekler satan bir süpermarket açılacak. ABD'de satın alınan yiyeceklerin yüzde 40'ı çöpe atılıyor. Bunun nedenlerinden biri yiyecekler üzerinde-

ki son kullanma tarihleri. Tarihi geçmiş birçok gıdanın yenebilir olduğuna dair bir rapor hazırlayan Doğal Gıdaları Savunma Konseyi (NRDC) Gıda Uzmanı Dana Gunders, bazı son kullanma tarihle-

rinin sağlık için değil, tat açısından önem taşıdığını söylüyor. Önümüzdeki yılbaşlarında iş adamı Doug Rauch, sadece tarihi geçmiş yiyecekler satan bir süpermarket ile bir restoran açacağını açıkladı.

ÇİKOLATA OLDUKÇA DAYANIKLI Gunders, çikolatanın da oldukça dayanıklı olduğunu belirtiyor. Çikolatanın hava ile teması sonu-

cunda üzerinde oluşabilecek beyaz tabakanın küf olmadığını, eriyip yüzeye çıkan zararsız yağ olduğunu belirtiyor. YUMURTA 3-5 HAFTA TAZELİĞİNİ KORUYOR Yumurtaların da gereğinden çok daha erken çöpe atılmasından şikayet eden Gunders, yumurtanın 3-5 hafta tazeliğini koruyabileceğini ifade ediyor. Ancak Minnesota Üniversitesi'nde gıda bilimi profesörü Ted Labuza, Salmonella bakterisinin ürememesi için yumurtaların 5 santigrat derecenin altında saklanmasını tavsiye ediyor. SÜTÜ BUZDOLABINDA SAKLAYIN Bozulan sütün kötü koku ve tat ile kendisini belli edeceğini ifade eden Labuza, sütün oda sıcaklığında saklanmaması, havadaki mikropların sütü bozacağını, bu nedenle derhal kapağının kapatılıp 2 derece civarında, buzdolabında saklanması gerektiğini söylüyor.

tein oranının (10:1) yüksekliği oldu. En önemli karbonhidrat kaynağı ise tatlı patates.

Sağlıklı yaşamın sırrı bol karbonhidrat ve az protein mi?

A

raştırmalar, 10/1 oranında karbonhidrat ve protein içeren bir diyetin vücudu yaşlanmanın etkilerinden koruyabileceğini gösteren verilere dikkat çekiyor. İnsanlar yüzyıllardır "gençlik iksirini" bulmak için uğraşıyor. Son dönemlerde araştırmalar Japonya'nın Okinawa adası üzerinde yoğunlaştı. Zira bu adanın sakinleri dünyada en uzun ve sağlıklı ömür sürenlerin başında geliyor.

Adadaki her 100 bin kişinin 68'i 100 yaşını aşkın. Bu oran ABD'dekinin üç katı. Okinawalıların 100 yaşına ulaşma şansı Japonya'nın diğer bölgelerinde yaşayanlara kıyasla da yüzde 40 daha fazla. Bu nedenle araştırmacılar yıllardır bu ada sakinlerinin uzun ve sağlıklı ömür sürmesinin sırlarını hem onların genlerinde hem de yaşam tarzında arıyor. Son dönemlerde dikkat çeken faktörlerden biri de Okinawalıların beslenmesinde karbonhidrat - pro-

10 BİRİM KARBONHİDRAT 1 BİRİM PROTEİN Son dönemlerde popüler olan Atkins ve Paleo diyetleri yüksek protein ve düşük karbonhidrat tavsiye ediyor. Oysa yüksek protein diyetinin uzun vadeli yararları odluğunu gösteren pek veri bulunmuyor. Peki "10:1 Okinawa Oranı", yani 10 birim karbonhidrata karşı 1 birim proteine dayanan diyet uzun ve sağlıklı yaşamın sırrı olabilir mi? Yaşam tarzında bu yönde değişiklikler yapmayı önermek için henüz çok erken olmakla birlikte, son veriler bu teorinin ciddiye alınıp üzerinde durulması gerektiğine işaret ediyor. Bu bulgulara göre, düşük protein-yüksek karbonhidratlı diyet, kanser, kalp ve damar hastalıkları ve Alzheimer da dahil olmak üzere yaşlanmaya bağlı birçok hastalığa karşı vücudun koruyucu fizyolojik tepkiler vermesini sağlıyor. Okinawa'da 100 yaşını aşmış bin kişi incelenmiş ve bunlarda normal yaşlanma etkilerinin birçoğunun geciktiği görülmüştü. Yaklaşık üçte ikisi 97 yaşına dek bağımsız bir yaşam sürüyordu. Damarların çeperinde birikme sonucu sertleşme olmamış, böylece kalp ve damar hastalıkları belirtileri de ortaya çıkmamıştı. Bu insanlarda ayrıca kanser, diyabet, demans oranları başka yerlere kıyasla çok daha düşüktü.

Havuç neden turuncudur?

B

ugün kök olarak tüketilen turuncu renkli havuç, aslında bir zamanlar uzaktan akrabası olan maydanoz ve kişniş gibi yaprakları ve tohumları için yetiştirilen beyaz bir kök bitkisiydi. The Economist dergisinde yayınlanan bir makalede, havucun yaşadığı dönüşümün nedenleri ve tarihçesi mercek altına alındı. Makaleye göre, ilk olarak bugünkü İran ve Afganistan'ı kapsayan bölgede yetiştirilen havuçta yaklaşık 32 bin gen bulunuyor. Bunların iki tanesi de farklı renklerin oluşumuna neden oluyor.

Bilim insanları, avcı-toplayıcılıktan tarıma geçişle birlikte, istemsizce renkli havuçlar yetiştirildiğini düşünüyor. İlerleyen dönemlerde ise yabani türleri, diğerlerinden ayırabilmek için farklı renklerde havuç üretimine bu kez kasten devam edildiği sanılıyor. Makalede, 1100 yıl kadar önce ilk etapta mor, arkasından da sarı havuç türlerinin ortaya çıktığı ve bundan 600 yıl sonra da seçici üretme tekniklerinin gelişmesiyle birlikte A vitamini açısından zengin olan bugün alışık olduğumuz turuncu havuçları üretmeyi tercih ettiği belirtildi.


L G GIDA 2019

23

Yataktan kalkmak için iyi bir neden: Kahvaltı

K

ültürlere göre farklılık gösteren bir öğün olan kahvaltı, zengin ve köklü bir geçmişe

sahiptir. Kahvaltı, “Kahve altı” sözünden türeyen bir sözcüktür ve günün ilk öğünü olma özelliğini taşır. Aç karnına günün ilk kahvesini içmeden önce yenilen bir öğün olması sebebiyle bu isimle anılır. Osmanlı mutfak kültüründe, bilinen iki ana öğünün dışında, kahve içmeden önce yapılan küçük atıştırmaların, mutfaklardaki yerini alması 20. yüzyılın başlarına dayanır. Kahvaltı, sabahları mideyi rahatlatmak amacı ile genellikle çorba, ekmek, peynir ve reçel tüketilerek yapılır ve ardından günün ilk kahvesi içilirdi. 19. yüzyıl sonlarına doğru ana öğün olarak tanımlanmaya başlayan kahvaltı, her ülkenin geleneklerine göre farklı şekillerde uygulandı. Türkiye’nin zengin bir coğrafi yapıya sahip olması, her bölgeye göre değişen zengin bir kahvaltı kültürü yarattı. Çay içimiyle bütünleşen Türk kahvaltısı çeşitliliği ile de yörelere göre değişiklik gösterir. Beyaz peynir, kaşar peyniri, lor peyniri, tulum peyniri, dil peyniri, sucuk, pastırma, tereyağı, siyah zeytin, yeşil zeytin, pekmez, petek balı, süzme bal, yumurta çeşitleri ve reçeller, Türk kahvaltısında öne çıkan lezzetler arasındadır. Ekmek, simit, börek

çeşitleri ve hamur işleri de kahvaltıda tüketilen yiyeceklerdendir. Anadolu kahvaltı kültürünü diğer mutfaklardan ayıran en önemli lezzetlerin başında peynir, zeytin, taze sebzeler ve hamur işleri gelir. Ezine ve Edirne’nin koyun peyniri, İzmir’in tulum peyniri, Kars’ın kaşar, gravyer ve çeçil peyniri, Erzincan’ın şavak tulum peyniri, Van’ın otlu peyniri, Konya’nın küflü peyniri, Kayseri’nin çömlek peyniri, Balıkesir ve İzmir’in sepet peyniri, Erzurum’un çivil peyniri, Düzce ve Hendek yöresinde üretilen isli Çerkez peyniri ve Antep’in sıkma peynirinin yanı sıra Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında yetişen zeytin çeşitleri Türk kahvaltı kültürünün geleneksel değerleridir.

MASANIN OLMAZSA OLMAZI YUMURTA Kahvaltının vazgeçilmezlerinden biri olan diğer bir lezzet de yumurta. Rafadan ya da menemen geleneği ise yine Türk kahvaltısına özgü. Hele bir de taze acı biber kattıysanız içine. Benzersiz olur. Bu arada daha kallavi bir yumurta isteyenler için, pastırmalı ve sucuklu yumurtayı ihmal etmeyelim. Kış sabahlarında emsalsiz bir tatmin sağlarlar. Sahanda yumurta yerine yumurtayı benzeri ancak daha hafif biri lezzet olsun derseniz, Osmanlı mutfağı buna da bir çare bulmuş. İki kaşık sıcak su içinde pişen bir nevi çılbır. Üzerine zeytinyağı, tabii ki sızma zeytinyağı, gezdirildi mi bundan daha zarif ve hafif bir yumurta çeşidi yok.

Çok su içmek cildi güzelleştirir mi?

B

ol su içmenin cildi güzelleştirdiği söylenir. Bu iddiayı destekleyen bilimsel veriler var mı? Pürüzsüz, ışıldayan bir cilde sahip olmak isteyenlerin çoğu, bol bol su içilmesi tavsiyesini duymuştur. Suyun vücudu toksinlerden arındırarak, cildi güzelleştirdiği söylenir. Bu tavsiyede bulunanların içilmesini önerdikleri su miktarı farklılık gösteriyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde günde sekiz bardak su içilmesi tavsiye ediliyor. Daha sıcak iklimlerde ise daha fazla terleme nedeniyle daha çok su içilmesi öneriliyor. Fakat önerilen miktar ne olursa olsun bu tavsiyenin temelinde, fazladan su tüketmenin, cildi nemli tutacağı düşüncesi yatıyor. Yani suyun içeriden dışarı doğru etki eden bir nemlendirici işlevi gördüğü düşüncesi. Bu o kadar yaygın bir görüş ki, bunu destekleyecek bir verinin olmaması sizi şaşırtabilir. Biri bütün gün su yudumlayan, diğeri de nor-

mal miktarda su içen insanlardan oluşan gruplarla yapılmış pek çok araştırmanın olduğunu düşünebilirsiniz. Bir ayın sonunda, bütün gün su içen gruptakilerin cildinin ne kadar güzelleştiğinin ölçüldüğünü sanabilirsiniz. DENEY SORUNU Bu tür araştırmalar çok nadir. Çünkü su, patenti alınan bir ürün değil. Sonunda satılabilecek bir ilaç ya da kozmetik ürün ortaya çıkmayacağı için, böyle bir araştırmayı destekleyecek mali kaynak bulmak

zor. İsrail'deki Kaplan Tıp Merkezi'nden cilt uzmanı Ronne Wolf, uzun süre su tüketmenin cilde etkilerini araştırdı. Araştırma sonunda yaygın inanışa tezat oluşturacak bulgular ortaya çıktı. Dört hafta boyunca fazladan kaynak suyu içenlerin deri yoğunluğunun azaldığı görüldü. Bazıları, yoğunluk arttıkça derinin nem tutma oranının da arttığını düşünüyor. Aynı araştırmada, çeşme suyu içenlerinse deri yoğunluğunun arttığı görüldü. Ancak cinsi ne olursa olsun, suyun cildin kırışıklığı ya da pürüzsüzlüğü üzerinde fark yaratmadığı ortaya çıktı. Fakat bu sonuç, vücudun susuz kalmasının cilt üzerinde hiçbir etkisi olmadığı

RUHUMUZA DİRİLİK KATIYOR Sadece çay değil, kahvaltı sofrasındaki çeşitlerin bir Türk tipi kahvaltı için ne denli önemli olduğunu unutmayalım. Öncelikle taze tatlar Türk kahvaltısının şanındandır, yani domates, biber, salatalık, hatta karpuz ve kavun... Ünlü İngiliz kahvaltısında da domates vardır, ama tadımlık gibi, o da bir şekilde pişmiş olarak... Akdeniz ikliminin avantajını yaşamak şansına sahip olmak kahvaltımıza da yansıyor kuşkusuz. Kahvaltı alışkanlığın içinde tükettiğimiz sebzeleri taze taze yemek alışkanlığımız hem sağlık için hem de görsellikleriyle ruhumuza dirilik ve tazelik katmalarıyla önemli.

arzunuz? Diyarbakır örgülü, Muğla keçi sütünden Yörük peyniri, vs. Lor derseniz bal ve reçel için en latif taze bir süt ürünü. İyice yağdan muaf bir süt ürünü ise çökelek. Ancak çökeleği “çingen pilavı” halinde yemeniz gerekir, lezzette tam isabet için... Çingen pilavı her ne kadar arzuya göre hazırlanabilirse de mutlaka konması gereken incecik doğranmış taze ya da kuru soğan, yeşil acı biber ile zeytinyağıdır. Çörek otu ya da rayihalı otlar da konulur.

YÖRESEL PEYNİRLER BİR KÜLTÜR MİRASI Kahvaltının diğer olmazsa olmazı kuşkusuz peynir, ama birinci sırada oturan peynir çeşidi beyaz peynir. Tuzluca tadı kişinin iştahını açar. Hele birde yanında karpuz olunca. Yemek kuralları içinde çok önemsenen tatlı tuzlu dengesinin doğal şartlarda yakalanışıdır bu ikilinin birlikteliği. Beyaz peyniri klasik eşi kuşkusuz yine domates söğüş. Kaşar peynirini atlamayalım. Eski yani bekletilirken, biberli bir lezzet kazanan kaşar peyniri de bir diğer klasik çeşididir Türk kahvaltısının. Daha zengin bir peynirler geçidi mi

REÇELLER SOFRANIN ŞAHİKASI Reçellere gelince mutlaka evde yapılanı daha hoşa gider. Bunun da nedeni var. Ev reçelinin ağdasını daha hafif yapmak elimizdedir. Böylece meyvenin tadı da daha çok alınır. Tavsiyem kendi reçelininiz kendiniz yapın ya da bildik bir yerden alın. Bir reçeli bir sene tutmak gerekmez. Kısa sürede tüketerek her mevsimin sunduğu meyvelerden reçel yapıp tüm mevsimsel meyvelerden tat almak gibi bir avantaj sağlar bu. Reçellerin arasına pekmezi de görmek isterim. Türk mutfak geleneğinin bir uzantısı olan, yerel halkın mutlaka her üzüm mevsiminde yaptığı pekmez, sağlıklı olduğu kadar yanık tadıyla da kahvaltı sofrasında kendine özel bir yer edinecektir.

anlamına gelmiyor. Bunun etkisini derinin şişkinliği üzerinden ölçmek mümkün. Bunun için derinizi çimdikler gibi, parmak uçlarınızla tutup kaldırın ve bir süre sonra bırakın. Derinizin ne kadar süre içinde eski haline döndüğüne bakın. Eğer cildiniz susuz kalmışsa eski şeklini alması biraz daha fazla zaman alacaktır. Ama bu, az su içmenin cilt için kötü olduğu, ortalamanın üstünde su içmek gerektiği anlamına da gelmiyor. Şöyle bir örnek vermek mümkün: Evet, yetersiz beslenme zafiyete yol açar. Ama bu çok fazla yemek yemenin iyi bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Ronne Wolf, "Bu, 'arabanın benzine ihtiyacı var. O yüzden çok fazla benzin iyidir' demeye benziyor' diyor. Çok fazla su içince vücudun bunu depolayacağına inanılır. Bu da bir başka yaygın inanıştır. Ama bu, suyu ne kadar çabuk içtiğinize bağlı.15 dakika içinde birkaç bardak su içerseniz, fazladan idrar olarak atılır. Ama aynı miktardaki suyu iki saat içinde içerseniz, vücudunuz daha fazla su tutar.

KAYNAĞI BELLİ OLMAYAN İDDİA Bir araştırma, yarım litre su içmenin deri altındaki kılcal damarlar vasıtasıyla, kan dolaşımını hızlandırdığına işaret ediyor. Fakat bu araştırmada, suyun etkisi yarım saat sonra değerlendirilmiş ve cildi güzelleştirip güzelleştirmediğine bakılmamış. Bir karşı görüşe göre deri, kapasitesinin yüzde 30'una kadar su tutabiliyor. Bu da cildin canlı görünmesini sağlıyor. Ama cildin genç görünmesini tayin eden, genetik, güneşe maruz kalma ve sigara tüketimi gibi başka faktörler var. Yani, sekiz bardak su içmenin cilt güzelliği için iyi olduğu tavsiyesinin neye dayandığı bilinmiyor. Resmi kurumların yayımladığı tavsiyelerin çoğunda suyla cilt sağlığı arasında bağlantı kurulmuyor. Su şüphesiz vücut için en önemli besin kaynağı ve su tüketmenin birçok yararı var. Birkaç gün susuz kalsak ölürüz. 2010'da yayımlanan bir araştırma su içmenin böbrek taşı olanlarda yeni taş oluşumunu azalttığını gösteriyor. Ancak suyun başka yararlarına ilişkin bulgular bu kadar güçlü değil.


L G GIDA 2019

24

toenoik) ve DHA (dokosaheksaenoik asit) sayesinde özellikle kötü kolesterol LDL’nin düşmesini sağlayarak, damarlarda pıhtı oluşmasını ve buna bağlı gelişen felç riskini önlüyor.

Balık tüketmemiz için 12 önemli neden!

S

açları güçlendirmekten, kalbi korumaya… İşte balık yemenin sağlığınıza 12 faydası! Cildin erken yaşlanmasını, saçların kurumasını ve yıpranmasını önlüyor… Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Zihni açarak unutkanlığa karşı etkili oluyor… Keskin gözler için de birebir. Lezzetiyle kış sofralarının vazgeçilmezleri arasında yer alan balık, sağlığımız ve güzelliğimiz üzerinde de birçok fayda sağlıyor. Bu nedenle uzmanlar her fırsatta haftada en az 300-350 gram yağlı balık tüketmemiz gerektiğine dikkat çekiyor! Vücudun solunum ile sindirim gibi yaşamsal faaliyetlerinin devamlılığını sağlayan proteinden zengin olan balık, bağışıklık sistemini destekleyen ve göz sağlığını koruyan A vitamini, kalsiyumun kemiklere yerleşmesini sağlayan D vitamini ile kanın pıhtılaşmasında görevli K vitamini de içeriyor. Balık bu vitaminlere ek olarak B gurubu vitaminleri B6 ve B12 yönünden de zengin. Ayrıca iyot, selenyum, magnezyum, fosfor ve çinko mineralleri açısından iyi bir kaynak olarak biliniyor. Ancak balığı bu kadar değerli yapan sadece protein, vitamin ve minerallerden zengin oluşu değil. Balık aynı zamanda omega 3 yağ asitlerinin en önemli kaynağı. Uzmanlar bu zengin içeriği nedeniyle balığı soframızdan eksik etmememiz gerektiğine dikkat çe-

kerek, “Ancak balığı kızartmak hem besin değerinin azalmasına hem de kanserojen maddelerin oluşmasına neden olacağı için ızgara, fırında veya buharda pişirerek tüketmenizde fayda var” diyor. Uzmanlar balığın sağlığımız ve güzelliğimiz üzerindeki 12 önemli faydasını anlattı. 1- BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİYOR İçeriğindeki çoklu doymamış yağ asitleri kolon, prostat ve meme kanseri gibi kanser türlerine karşı koruyucu etki gösteriyor. Omega 3’ler antiinflamatuar özelliğe sahip oluyor. Yani vücudun virüs, bakteri, parazit gibi enfeksiyonlara karşı direncini arttırarak bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Dolayısıyla kış mevsiminde gripten korunmada da etkili oluyor. 2- CİLDİN YAŞLANMASINI GECİKTİRİYOR Balık protein açısından oldukça zengin bir kaynak. İçerdiği protein sayesinde cilde esneklik sağlayan kollajen dokusunu destekleyerek yaşlanmaya karşı direnci arttırıyor. Hem kollajen dokusunu desteklemesi hem de hücre yapısını koruması sayesinde kırışıkların oluşumunu azaltmaya ve cildin yaşlanmasını geciktirmeye yardımcı oluyor. Bunun yanı sıra güneşin zararlı ışınlarına karşı cildin bağışıklık sistemini destekleyerek UV

ışınlarına karşı koruyucu kalkan oluşturuyor. 3- SAÇLARIN CANLANMASINI SAĞLIYOR Balık hem içerdiği protein hem vitamin ile mineraller sayesinde saçların uzamasını kolaylaştırıyor ve saçları güçlendiriyor. Ayrıca içerdiği omega 3 yağ asitleri sayesinde saçların kurumasını ve yıpranmasını önleyerek canlı ve parlak görünüme sahip olmalarını sağlıyor.

6- UNUTKANLIĞI ÖNLEMEDE YARDIMCI OLUYOR Beyin yapısının yüzde 60’ı yağlardan oluşuyor. Balık beynin gri bölgesinde bulunan yağ asidi olan dokosaheksaenoik asit (DHA) kaynağı. DHA beyin sinyallerinin iletimi için gerekli olan beyin hücre zarları için yaşamsal önem taşıyor. Omega 3 yağ asitleri özellikle DHA beyin hücreleri arasındaki iletişimi artırıyor. Bu şekilde unutkanlık, bunama ve diğer nörolojik hastalıklara karşı koruyucu olabiliyor. Ayrıca balıkta bulunan DHA sayesinde özellikle çocuklarda dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu gibi durumların giderildiği, okuma becerilerinde de artış sağlandığı belirtiliyor. 7- DEPRESYONDAN KORUNMADA ETKİLİ OLUYOR Vücudumuzdaki tüm hücre zarlarının yapısı yağ asitlerinden oluşuyor. Bu yağ asitlerinin büyük çoğunluğu ise omega 3 yağ asitleridir. Serotonin, dopamin, noradrenalin gibi kimyasallar beyindeki sinir hücreleri arasındaki iletişimden sorumlu maddeler. Eğer iki sinir hücresinin birbiriyle bağlantı kurduğu noktada sinir iletiminde bozukluk yaşanırsa kişinin duygusal durumunda da bozulmalar meydana gelebiliyor. Bu kimyasalların dengesindeki bozulmanın, özellikle de serotonin azalmasının depresyon belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olduğu düşünülüyor. Çoklu doymamış yağ asitleri vücuttaki diğer

4- DİYABET RİSKİNİ DÜŞÜRÜYOR Balık içeriğindeki çoklu doymamış yağ asitleri sayesinde, diyabeti olmayan kişilerde insülin direncini azaltarak diyabet görülme riskini azaltıyor. Uzmanlar balığın diyabet hastalarında da inflamasyon (iltihap) görülme olasılığını düşürdüğüne dikkat çekiyor. 5- KALP VE DAMAR HASTALIKLARINA KARŞI KORUYOR Yapılan çalışmalar balık tüketimindeki her 20 gramlık artışın kalp damar hastalıklarının oluşma riskini yüzde 7 oranında azalttığını gösteriyor. İçerdiği EPA (eikosapan-

hücre zarlarının yapısında olduğu gibi, beyin hücre zarlarının yapısında da bulunuyor. Bu yüzden eksikliği de hücre membran (zar) yapısında bozulmalara neden olarak, sinir iletiminde aksamalara sebebiyet verebiliyor. Depresyondan korunmada haftada

2-3 gün balık tüketmek oldukça önem taşıyor. 8- BAĞIRSAK SAĞLIĞINI KORUYOR Omega 3’ün özellikle kalın bağırsak kanserine karşı koruyucu olduğu tespit edilmiş. Ayrıca yapılan bir çalışmada yeterli omega 3 tüketen kişilerde kalın bağırsak kanserine bağlı ölüm riskinin yüzde 59 oranında azaldığı ortaya konmuş. Uzmanlar bunların yanı sıra omege 3’ün ülseratif kolit ve chron hastalığı gibi bağırsak hastalıklarına karşı koruyucu etkiye sahip olduğunu ve bağırsakta enflamasyon, bir başka deyişle iltihap görülme sıklığını azalttığını belirtiyor. 9- GÖZ SAĞLIĞINI DESTEKLİYOR Omega 3 yağ asitlerinin görsel gelişim ve retina sağlığı açısından önemli olduğu biliniyor. Özellikle retinanın bozulması ve görüşün bulanıklaşmasına neden olabilecek göz hastalıklarına karşı koruyucu etki gösteriyor. Araştırmalar, yeterli balık ve omega-3 yağ asitleri tüketen kişilerde göz hastalığı oluşma riskinin balık tüketmeyenlere göre daha az olduğunu gösteriyor. 10- EGZAMA RİSKİNİ AZALTIYOR Yapılan bazı çalışmalar balığın sedef hastalığı ve egzama gibi deri hastalıklarının da önlenmesine yardımcı olabileceğini gösteriyor. 11- EKLEM HASTALIKLARINDAN KORUYOR Balık tüketimi özellikle iltihaplı eklem hastalıklarına karşı koruyucu etki gösteriyor. Balık içerdiği omega 3 yağ asitleri sayesinde antienflamuar özelliğe sahip ve bağışıklık sistemini destekleyerek vücutta inflamasyon (iltihap) oluşumunu önlüyor. Bu sayede de romatoid artrit, osteoartrit gibi eklem hastalıklarının görülme sıklığını azaltıyor. 12- AKCİĞERLERİ GÜÇLENDİRİYOR Yapılan birkaç çalışmada balık tüketiminin akciğerleri korumaya yardımcı olabileceği kaydedilmiş. Özellikle çocuklarda astım belirtilerinde azalmasının yanı sıra astımın önlenmesinde de yardımcı olabileceğine dair bulgular saptanmış. Yeterli miktarda balık tüketen kişilerde yeterli miktarda balık tüketmeyenlere nazaran yaşlandıkça akciğerlerin daha sağlıklı ve güçlü olduğu kanıtlanmış.


L G GIDA 2019

25

FoodArt büyümeye devam ediyor

Gıda sektöründeki yerini gittikçe sağlamlaştıran FoodArt, her geçen gün büyümeye devam ediyor. FoodArt’ın sürdürülebilir büyümesini; kesintisiz hizmet anlayışı, kaliteli ürünleri ve uygun fiyatları sağlıyor. Birleşik Krallık’ta ikamet eden milyonlarca Doğu Avrupalının damak tatlarına ve kültürlerine uygun olarak ithal edilen ürünler, FoodArt güvencesiyle tüketiciyle buluşuyor. DOĞU AVRUPA ÜRÜNLERİNİ GETİRİYOR 2006 yılında kurulan firmayı başarılı iş insanı Emrah Şahbaz yönetiyor. Başta Polonya, Romanya ve Bulgaristan olmak üzere diğer Doğu Avrupa ülkelerinden özenle seçilen gıda ürünleri en taze halleri ile Birleşik Krallık gıda pazarındaki yerini alıyor. Firma önümüzdeki birkaç ay içerisinde Türk gıda malları konusunda da ciddi bir ürün yelpazesine sahip olacak. Türkiye menşeili gıda ürünlerinin Nisan ayı gibi depoda olması bekleniyor.

STOKLAR TAM FİYATLAR DÜŞÜK Hizmetleri hakkında bilgi veren Emrah Şahbaz, tüketicilerin FoodArt’ı seçmesini şöyle özetliyor: “Bildiğiniz üzere çok geniş bir piyasa ve pek çok kişinin ticari girişimleri oluyor. Mesela van sahibi bir kişi bizim getirdiğimiz ürünleri gidip o ülkelerin iç piyasalarından toplayıp

Emrah Şahbaz

getirerek burada satmaya çalışıyor. Bu girişimciler birkaç hafta başarılı olsa da ürünlerin tedarikini devamlı sağlayamıyorlar. FoodArt’ı rakipsiz yapan şey kaliteli ürünleri uygun fiyata ve devamlı olarak tüketiciye sunabilmesidir. Raf ömrü kısa olsun ya da uzun olsun hiçbir üründe stok sorunu yaşamıyoruz.” Şahbaz, başarılı bir firma profiline sahip FoodArt’ın yakaladığı ivmeyi değişken piyasa karşısında esnekliğe ve her zaman yedek bir planı olmasına bağlıyor: “Piyasanın ihtiyaçlarını iyi okuyup, mevsimi ve zamanı takip ederek alanında uzman kadromuzla gıda sektörünün değişimlerine ayak uyduruyoruz. 10 yıl önce farklı bir gıda sektörü vardı şimdi ise daha farklı bir piyasadan söz ediyoruz. Brexit’in ardından gıda sektörünün yeniden farklı bir hal alacağını göreceğiz. Bu da işletmelerin B planına sahip olmasını gerektiriyor. Değişen piyasaya ayak uydurabilmemiz başarımızı etkili

kılıyor.” Teknolojiyi her alanda yakından takip eden firma, müşterilerini mutlu edecek her türlü yeniliğe açık olmasıyla da farkını ortaya koyuyor. BRİTANYA GENELİNE TESLİMAT Müşteri portföyü oldukça geniş olan FoodArt sadece Londra içine değil, Britanya’nın her köşesine ürün gönderme kapasitesine sahip. Firmanın ulaşım ağı M25 karayolu içi ve dışı diye ikiye ayrılıyor. M25

karayolu içinde kalan kısmı Londra olarak kabul ettiklerini belirten Şahbaz, çemberin dışında kalan tüm bölgeler dahil olmak üzere ürün teslimatlarını nasıl gerçekleştirdiklerini şu sözlerle anlatıyor: “Londra içi ve yakın bölgelerde kalan pek çok şehre kendi araçlarımızla teslimat yapıyoruz. Çok uzak mesafelerde ise taşıma firmaları aracılığı ile teslimat gerçekleştiriyoruz. Bu da bize İskoçya’nın kuzeyi dahil Birleşik Krallık’taki tüketiciye ulaşma imkanı sağlıyor.”


L G GIDA 2019

26

Hangi vitamin hangi besinde? Yaşamımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmemiz için A, B, C, D, E ve K vitaminlerine ihtiyacımız var. Hangi vitaminin hangi besinde bulunduğunu hazırladığımız listeden öğrenebilirsiniz. A vitamini hangi besinlerde bulunur? Domates, marul, kuşkonmaz, havuç, ıspanak, maydanoz, kereviz, portakal, erik, kayısı. B1 vitamini hangi besinlerde bulunur? Koyun ve sığır eti, balık, süt, yumurta, kepek, buğday, bira mayası, taze sebze ve meyveler.

B2 vitamini hangi besinlerde bulunur? Yer fıstığı, fındık, mercimek, havuç, kepek, buğday unu, patates, böbrek, kırmızı et, karaciğer, yumurta, süt, peynir, yeşil sebzeler. B3 vitamini hangi besinlerde bulunur? Kırmızı et, balık, sakatat, un, süt, yumurta, kabak, limon, buğday, kepek, bira mayası, yer fıstığı, baklagiller, portakal, hurma, incir.

mızı et, ıspanak, marul, yumurta, ekmek, portakal, muz

ğer, kırmızı et, yumurta, sebzeler. Ayrıca güneş D vitamini kaynağıdır.

B5 vitamini hangi besinlerde bulunur? Ekmek, yumurta, sebzeler, tavuk, kırmızı et, karaciğer.

B12 vitamini hangi besinlerde bulunur? Peynir, yumurta, süt, tavuk, balık, böbrek, yürek, karaciğer, kırmızı et.

B6 vitamini hangi besinlerde bulunur? Balık, kırmızı et, böbrek, karaciğer, ekmek, sebzeler, yumurta.

C vitamini hangi besinlerde bulunur? Siyah üzüm, kavun, karpuz, çilek, narenciye, maydanoz, yeşil biber, bezelye, havuç, brokoli, soğan.

E vitamini hangi besinlerde bulunur? Buğday, yulaf, tohumlu besinler, marul, kereviz, ıspanak, soya fasulyesi yağı, mısır yağı, ceviz, arı sütü, tere, mısır, maydanoz, lahana.

B11 vitamini hangi besinlerde bulunur? Karaciğer, böbrek, kır-

Renklerine göre besinlerin faydaları

D

engeli beslenmek ve sağlıklı besinler tüketmek bağışıklık sistemi için çok önemli. Meyve ve sebzeleri tüketirken çeşitlilik yaratmak gerekir. Çünkü, farklı renklerde besinlerden alacağınız vitamin ve mineraller de farklı olur. Yapılan araştırmalar, besinlerin renklerine göre fayda sağladığı konuların değiştiğini gösterdi. Sebze ve meyveler içerdikleri vitamin ve mineral sayesinde, kanserden yaşlanmaya pek çok konuda fayda sağlıyor. Ayrıca günlük tükettiğiniz besinlerin renklerindeki çeşitlilik sağlıklı yaşam için büyük önem taşır. KIRMIZI RENKLİ MEYVE VE SEBZELER Bitkisel kimyasal olan flavonoidleri içeren kırmızı renkli besinler, sindirim, solunum sistemi, kalp hastalıkları, nörolojik hastalıklar ve bazı kanser türleri üzerinde faydalı etkilere sahiptir. Kırmızı pancar, kırmızı lahana bu bileşiklerin en fazla olduğu besinlerdir. Domates, nar, kuşburnu, böğürtlen, ahududu, vişne, çilek, karpuz C vitamini bakı-

mından zengin olanlardır.Bu besinler, bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyonlara karşı direnmenize yardımcıdır, kansere karşı korur. Aynı zamanda güçlü antioksidanlardır. C vitamini, demir kalsiyum gibi mineralleri ve B1 vitaminin vücutta kullanımını artırır. Domates, kuşburnu ve karpuz likopen içerir. Likopen, kanser ve kalp-damar hastalıklarını önler. Kırmızı erik, kırmızı elma gibi meyveler ise potasyum açısından zengindir. MOR RENKLİ MEYVE VE SEBZELER Mor renkli besinler, yaşlanma karşıtıdır ve enerji verir. Böğürtlen, patlıcan, üzüm, erik ve yaban mersini gibi mor renkli besinler, cilde ışıltı verir ve yaşlanmayı geciktirici özelliğe sahip besinlerdir. Aynı zamanda hafızayı güçlendirirler ve kalp hastalıkları riskini azaltırlar. YEŞİL RENKLİ MEYVE VE SEBZELER Yeşil renkli besinler, C vitamini, posa, uçucu yağlar içerirler. Ispanak, pazı, maydanoz, marul, nane, tere, roka, asma yaprağı, yeşil biber

C vitamini ve diyet posası açısından zengin olan yeşil besinlerdir. Uçucu yağlar içeren yeşil besinler ise, nane, kekik, adaçayı, maydanoz, dereotu, rezene gibi bitkilerdir. Yüksek tansiyon, solunum-sindirim sistemi rahatsızlıkları, kalp hastalıkları ve bazı kanser türlerinin oluşumu için son derece faydalıdırlar. Zengin vitamin, mineral ve posa içerdikleri için yeşil meyve ve sebzeleri sofralarınızdan eksik etmeyin. SARI VE TURUNCU RENKLİ MEYVE VE SEBZELER Sarı ve turuncu renkli besinler, A vitamini bakımından son derece zengindir. Havuç, kayısı, bal kabağı, turunçgiller bu besinlerin başında gelir. A vitamini, görme duyusu için çok önemli bir vitamindir. Aynı zamanda, bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyonlara karşı direnci artırır ve kansere karşı koruyucudur. Özellikle kış aylarında rahatça bulunabilen turuncu besinleri sık sık tüketmenin sağlığa çok faydası vardır. Portakal, mandalina ve greyfurt gibi turunçgilleri meyve olarak mutlaka tüketmek gerekir. Ayrıca, bu turunçgillerin içerdiği yoğun

D vitamini hangi besinlerde bulunur? Balık, balık yağı, tereyağı, karaci-

posadan yararlanmak istiyorsanız, suyunu sıkmak yerine meyvenin kendisini yemelisiniz. Böylece bağırsak sağlığınızı korur ve kabızlık sorununun önüne geçmiş olursunuz. Havuç ve bal kabağı da, şeker kullanılmadan tüketildiği takdirde, içerdikleri vitamin ve mineraller sağlığınıza katkıda bulunur. BEYAZ RENKLİ MEYVE VE SEBZELER Sarımsak, soğan, turp, kereviz, lahana, karnabahar beyaz renkli sebzelerdendir. Beyaz renkli sebzeler, kükürtlü bileşikler içerir. Bu bileşikler, mide kanseri başta olmak üzere birçok kanserin oluşma riski-

K vitamini hangi besinlerde bulunur? Marul, ıspanak, yeşil biber, kabak, yeşil domates, mısır, karaciğer, kırmızı et, pirinç, inek sütü, peynir, tereyağı, yumurta, çilek, şeftali, muz.

ni azaltır, gastrit, ülser gibi mide rahatsızlıklarına iyi gelir, vücuda zarar veren maddeleri etkisiz hale getirir, yüksek tansiyonu ve kan kolesterolünü dengeler, bağışıklık sistemini güçlendirir. Meyve olarak beyaz üzüm, içerisinde bulunan madde sayesinde, antibakteriyel, antiviral, antioksidan özelliğe sahiptir. Aynı zamanda, kansere karşı koruyucudur ve yaşlanmayı geciktirir. Beyaz besinlerin çoğunu kış aylarında tüketmek mümkün. Bu besinleri tüketirken sağlıklı pişirme teknikleri tercih etmelisiniz. Kızartma yerine haşlama veya ızgara tercih ederseniz, besin değerlerini korumuş olursunuz.


L G GIDA 2019

27


L G GIDA 2019

28

Tadına doyum olmayan çorbalar

A

nadolu mutfağının en önemli zenginliklerinden biri de tadına doyum olmayan çorbalarıdır. Anadolu'nun her köşesine farklı malzemelerle hazırlanan çorbalar, yöreden yöreye bambaşka şekillere girse de değişmeyen tek şey sofralardaki yeridir. Birçok ülkede çorbalar bol miktarda malzemeyle yapılır ve çok yoğun kıvamlı olur. Bu yüzden çorba içmek yerine "çorba yemek" terimi kullanılır. Oysaki Anadolu mutfağına özgü çorbalar sulu, az taneli ve daha az parçacıklıdır. Bu nedenle bizim çorbalarımız kaşık kaşık, afiyetle içilir. Çorbanın Anadolu kültüründe ve Türklerde folklorik önemi çok büyüktür. Türklerin bütün hayatları boyunca yani çocukluktan ölünceye kadar vazgeçemedikleri bir gıdadır. Batı’da sadece iştah açıcı olarak tüketilen çorba, bizim kültürümüzde yemek olarak yer almaktadır. Sofranın temsilcisi ve yöneticisi olan bir yemek türü olarak ifade edilebilir. Bir zamanlar Orta Çağ’da Orta Asya’da yaşayan göçebeler arasında çok yaygın olan ve tahıllardan yapılan sulu lapamsı yiyeceklerin Osmanlı döneminde ve günümüzde Türkiye’nin her yerinde iştahla tüketilen çeşitli

besleyici çorba, habersiz gelen misafirinin karnını doyurmak için evdeki tüm malzemeleri karıştıran “Ezo gelin”in maharetli ellerinden çıkmıştır. İçmelere doyum olmayan ezogelin çorbasının içerisinde et suyu ile birlikte kırmızı mercimek, pirinç, bulgurla birlikte salçalar, soğan, sarımsak ve baharatlar bulunur.

çorbalara dönüştürüldüğü söylenebilir. Türkler, Anadolu’ya geçtikten sonra geleneksel beslenme kültürlerinin bir parçası olan çorba içme alışkanlığını sürdürmüş ve zenginleştirmişlerdir. Osmanlı sofrasında başyemeklerden olan çorbanın geçmişi çok eskidir. Çorbaların geleneksel bir yiyecek olması dışında besleyici ve ekonomik oluşunun toplumun tüm kesimleri arasında yayılmasının bir nedeni olduğu açıktır. İmparatorluğun her yerinde halkın en alt kesimlerinden padişaha kadar herkesin akşam yemeğinde hatta sabah kahvaltılarında bile çorba içtiği kaynaklara geçmiştir. Osmanlı Mutfağında pişen çorbaların malzeme zenginliği ve çeşitliliği oldukça geniştir.

1. TARİHİ EN ESKİLERE DAYANAN VAZGEÇİLMEZİMİZ: MERCİMEK ÇORBASI Sofralarımızın vazgeçilmezi olan mercimek çorbasının aynı zamanda Türk mutfağının en eski çorbası olduğunu biliyor muydun? Mercimek bizim için o kadar önemli bir besindir ki! Göçebe zamanlarda bize aş olmuş, Orta Asya’dan beri mutfağımızda yerini almış bu özel lezzet, geleneksel olarak soğan, sarımsak ve et suyu ile hazırlanır. 2. ANADOLU'NUN TÜM ZENGİNLİKLERİNİ İÇİNDE BARINDIRAN BİR LEZZET: EZOGELİN ÇORBASI Bir rivayete göre bu zengin ve

Atıştırmalıkların vazgeçilmezi: Kuruyemiş

G

eçmişte, özel günler ve misafir ikramı olarak tüketilen kuruyemiş artık televizyon başında, akşam keyiflerinde, ara öğünlerde en fazla tercih edilen atıştırmalıklar arasında bulunuyor. Ramazan sofralarının, bayram sofralarının ve yılbaşı sofralarının vazgeçilmezi arasına giren kuruyemiş tüketiminin sağlık açısında da önemli olduğu uzmanlar tarafından belirtiliyor, ancak tabi ki her şeyin olduğu gibi kuruyemişin de fazla tüketilmemesi gerekiyor. Protein, karbonhidrat, vitamin ve mineral açısından zengin olan kuruyemişler, vücut direncinin artmasına yardımcı oluyor. Özellikle ‘sürekli yorgunluk’ ve ‘odaklanma güçlüğü’ çekenlerin günlük enerji desteği almaları gerekiyor. Kuruyemiş ve doğal kurutulmuş meyveler bunu destekleyen önemli gıdalar arasında yer alıyor. Lezzetli ve pratik bir çözüm olan kuruyemişler, bize sağlıklı enerji verirken, pek çok derde de deva oluyor.

Dünyada, pek çok konuda olduğu gibi gıda tüketim alışkanlıklarında eskiye dönüş yaşanıyor. Toplumlar bilinçlendikçe, beslenme alışkanlıkları da değişiyor. Çocuklar da ebeveynleri gibi sağlıklı gıdalara ilgi göstermeye başlıyor. İçeriğindeki “sağlığa zararlı katkı maddeleri” ile gündeme gelen gıdalara olan ilgi hızla azalıyor. Sağlıklı atıştırmalıkların başında gelen kuruyemişler, yeniden değer kazanıyor. Kuruyemiş tüketiminde görülen hızlı artış, bunun en önemli kanıtı.

ÖLÜM RİSKİNİ YARI YARIYA AZALTIYOR İngiliz bilim adamlarına göre; her gün bir avuç kuru yemiş tüketmek kalp rahatsızlığı riskini yüzde 30, diyabet riskini yüzde 40, kanser riskini yüzde 15 ve erken ölüm riskini de yüzde 22 azaltıyor. Londra’da yapılan araştırma, kuruyemiş tüketiminin solunum yolları hastalıklarından kaynaklanan ölüm riskini yarı yarıya azalttığını ortaya çıkardı. “BMC Medicine Journal” dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, her gün bir avuç yani yaklaşık 20 gram kuruyemiş tüketmek gerekiyor. Ve bu tüketim size hiç beklemediğiniz olumlu değişiklikleri beraberinde getirecek. Sağlık açısından önemli olan ve beslenme uzmanları tarafından yapılan sıralamada ilk sırada yer alan kuruyemiş listesi ise şöyle: BADEM Beden ve zihin yorgunluğunu giderir. Böbrek ve mesane yollarındaki iltihaplara iyi gelir. Baş

3. DÜNYA LİTERATÜRLERİNE GİREN BİR TAT: TARHANA ÇORBASI Türklerin dünya mutfak kültürüne kattıkları en önemli ürünlerden olan tarhana çorbası, hamur işi çorbaların göz bebeğidir. Saklanma şekli ile uluslararası mutfaklara yeni bir teknik kazandırmıştır. Çok besleyici olan tarhana, yörelere göre farklılık gösterse de tüm çeşitleri güneşin lezzetini kış sofralarına taşımayı başarır. 4. KARADENİZ'İN ADINA YAKIŞAN BİR ZİYAFET: KARALAHANA ÇORBASI İnsanlarının kendine has tavrı mutfağına da yansıyan Karadeniz’in damakları şenlendiren karalahanası, bazı yörelerde “pancar” olarak da isimlendirilir. Bakliyat, fasulye, mısır, salça ve unun karalahanayla mükemmel şekilde

ağrısı karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir. FINDIK Vücuda kuvvet verir. Kalp rahatsızlıklarının en önemli nedeni olan yüksek kolesterolün düşürülmesinde en önemli ilaçtır. İnsan vücuduna yaralı kalsiyum, demir, karbonhidrat, yağ ve çinko ile metabolizmayı düzenler, kemiklerin gelişmesini sağlar. E vitamini açısından zengindir. Kansızlığa karşı koruyucu etki yapar. Kanser yapıcı etmenlerin oluşmasını önler. BEYAZ LEBLEBİ Mide suyunu çekmede ve zayıflamak isteyenler için açlıklarını bastırmada önemli bir işleme sahiptir. SARI LEBLEBİ Hammaddesi nohuttur. Vücudu kuvvetlendirir. Anne sütünü artırır. ANTEP FISTIĞI Antep fıstığında kolesterol yoktur. Kandaki kolesterol seviyesini düşürür. Kroner kalp hastalığı riskini azaltır. Antep fıstığı, protein yönünden 2 kat, fosfor yönünden 4 kat etten daha üstündür. İnce bağırsakta glikoz emilimini azaltır ve kan

dengelendiği bu özel lezzetin tadı, birlikte yenilen “badik” biberle bir üst seviyeye çıkar. Yanına mısır ekmeği yapmazsan çorbanın eksik kalacağını da hatırlatalım. 5. KUTLAMA SOFRALARININ GÖZDESİ : DÜĞÜN ÇORBASI Biz özellikle düğünlerde misafirlerini en iyi şekilde ağırlamaktan gurur duyan bir milletiz. Bunu kaburganın enfes etiyle süslediğimiz bir çorbadan daha iyi ne gösterebilir! Kavrulan unun, haşlanmış etin limon ve yumurtayla terbiye edildiği bu özel çorba önemli günlerin menüsüne son derece yakışır. 6. SAKATATIN DEĞERİNİ BİLENLERİN TERCİHİ: İŞKEMBE ÇORBASI Türk kültüründe sakatatla yapılan çorbalar dünya mutfakları arasında farklı bir yerdedir. İmparatorluk mutfağından günümüze kadar gelen en güzel örnek de işkembe çorbasıdır. Bu çorbaya mesafeli yaklaşıyorsan hatırlatalım! Tarih öncesi zamanlarda avın iç organları çok değerli kabul edilir ve ödül olarak bu değerli et avcıya saklanırdı. O yıllardan gelen bir geleneğe göre, sakatat özel bir ödülle gelen ayrıcalığı belirtir.

şekerinin yükselmesini önler. YER FISTIĞI Vücudun gelişmesini sağlar. Beden ve zihin gücünü artırır. Göğsü yumuşatır. Öksürük söktürür. KABUKLU YER FISTIĞI İçeriğinde sabit yağ ve proteinli maddeler vardır. Böbrek ve safra kesesi ağrılarını hafifletir. AY ÇEKİRDEĞİ Ay çekirdeğinin içeriğindeki yağ, damar sertliğini giderir. Kalp, sinir hastalıklarını önler. Bol E vitamini ve protein içerir. Cinsel gücü artırır. İktidarsızlığı önler. KABAK ÇEKİRDEĞİ Günde çocuklarda 10-15 adet, büyüklerde 20-30 adet kabak çekirdeği yenmelidir. Tenya solucanlarını gidermek için de kabak çekirdeği iyi bir ilaçtır. MISIR Yüzde 18.3 gibi yüksek oranda lif içerir. Mısırın içeriğindeki yüksek karbonhidrat enerji seviyesini yükseltir. İçinde protein, kalsiyum, demir, fosfor ve A vitamini bulunur.


L G GIDA 2019

29

Truly Integrated Online Solutions

A Truly Integrated Epos Software

OUR STATE-OF-THE-ART E-COMMERCE PLATFORM Our State-of-the-Art E-commerce Platform will likely look to increase sales whereas our focus is to help you to ease your work load. Our ecommerce platform integrates with IKA EpoS so that all the online orders and reservations will directly upload to till systems.

Online Sales

Website

Mobile/Tablet

You will never miss business opportunities anymore.

Takeaway Sales

Chip and Pin

Delivery Sales Restaurant Sales

Find out why successful restaurants are choosing our integrated online solutions.

Fully integrated with IKA EPoS This will enable you to update your price list on your till and your website will be updated seamlessly. Online Ordering Online reservation Full responsive websites Payment gateway integration Native mobile applications Loyalty programs

Simple Table Management Customised Delivery and Take Away Order Integrated Menu with your Website and Online/Mobile Ordering. Tableside ordering with Orderman/ Android and iPad Tablets. Integration with Contactless Chip and Pin terminals. Stock Control and Simple Automated Reporting. Remote Access to your Epos and Reports from anywhere anytime.

Ishtar Restaurant London W1

Misya Restaurant Stevenage Herts

Aspera Restaurant Benfleet Essex

Ishtah Restaurant London Finchley

Izgara Restaurant Hatch End Middx.

Bogaz Restaurant Chelmsford Essex

Kibele London W1

Haz Restaurant London

Unit B, Watkins House, Pegamoid Road, London N18 2NG Email: sales@ikaonline.co.uk

www.ikaonline.co.uk

0333 800 2212

Email: sales@ikaepos.com

www.ikaepos.com


L G GIDA 2019

30

Maden suyu zararlı mı?

F

azla maden suyu içmenin mideye, kemiklere ve dişlere zararlı olabileceği yönündeki uyarıların doğruluk payı var mıdır? Gazoz türü tatlı asitli içecekleri fazla tüketmemek gerektiğini artık çoğu insan biliyor. Bu içeceklerdeki aşırı şekere bir de karbonizasyon yoluyla asit eklenince daha da sağlığa zararlı hale geliyor. Bir bardak kola içine bir bozuk para atıp birkaç saat bekletince paranın nasıl temizlendiği görülür. Bunun nedeni, koladaki fosforik asitin

para üzerindeki oksit kaplamayı eritmesidir. Bu şekilde zararlı asitli içecekler yerine en sağlıklı olanı su içmektir. Ama normal su mu maden suyu mu? Bazıları maden suyunun da zararlı olduğunu iddia ediyor. Bunun doğruluk payı var mı? MİDEYE ZARARLI MI? Önce mideden başlayalım. Maden suyu, suya basınçlı bir şekilde karbondioksit eklenmesi yoluyla oluşur. Böylece suya hafif bir asit olan karbonik asit eklenmiş olur. Peki bu asit mide için zararlı mıdır? Fazla maden suyu içtiğinizde şişkinlik hissedebilirsiniz. Fakat Japon araştırmacılar bu yan etkinin avantaja dönüştürülebileceği kanısında. Gece boyu aç bırakılan

bir grup kadından sabah normal su ya da maden suyu içmeleri istenmiş. 250 ml alan bir büyük bardak suyun 900 ml gaz ürettiği görülmüş. Bu kadınlar yemek yememiş olmalarına rağmen midelerinin dolu olduğu hissine kapılmış. Ayrıca bu gaz rahatsız edici de değil. Yani midede doluluk hissi yarattığı için aşırı yemeyi önlemede çözüm olarak kullanılabilir. KEMİK SORUNLARI Maden suyunun kusma, ishal, aşırı alkol gibi durumlarda vücudun susuz kalmasını önlemede kullanılabileceğine inananlar da var. Fakat bu içeceklerde, su kaybını giderme maksadıyla özel hazırlanmış emülsiyonlardaki tuz ve şeker oranı söz konusu olmadığı için aynı etkiyi göstermesi zordur. Peki, maden suyu mideyi rahatsız etmediği halde kemiklere zarar vermesi mümkün mü? Bunu gösteren herhangi bir veri yok. 2006’da yapılan bir araştırmada kemik yoğunluğu ile asitli içecekler arasında herhangi bir bağ olup olmadığını inceleyen bir araştırma yapılmış. Kola türü asitli içecekleri içen kadınlarda kemik yoğunluğu-

Sağlığınız için faydalı çaylar

C

ay hiç kuşkusuz dünyanın en çok tercih edilen içecekleri arasında. Kısa bir zaman öncesinde kadar ülkemizde siyah çay haricinde farklı çaylar içilmezken, şimdi hemen her yerde yeni ve faydalı çaylar duyuyoruz. Fazla tüketilmediği taktirde sağlığa olumlu etkileri de bulunan bu bitki çaylarını araştırdık... YEŞİL ÇAY Yeşil çay, çay yapraklarının oksitlenme sürecine bırakılmadan yaprakların kurutulmasıyla hazırlanıyor. Siyah çay gibi fazla işlemden geçmediğinden antioksidan oranı açısından daha zengin. Motivasyon ve odaklanma sorunu yaşıyorsanız yeşil çay içebilirsiniz. Çünkü yeşil çayın içinde bulunan kafein zihinsel uyanıklığa yardımcı oluyor. Ayrıca kalp ve şeker hastalıklarına yakalanmamak için de bir fincan yeşil çay tüketebilirsiniz. Yapılan birtakım çalışmalar yeşil çayın kanseri riskini azaltabileceği yönünde bilgiler sunsa da Ulusal Kanser Enstitüsü bu araştırmalardan tam olarak istenen sonuçların alınmadığını söylüyor.

OOLONG ÇAYI Oolong çayının hazırlanışı siyah ve yeşil çaydan farklı. Çay bitkisi toplandıktan sonra yapraklar siyah çaya göre daha az oksitleniyor. Oolong çayının içinde bulunan çeşitli karışımlar bağırsak sağlığından kemik ve kalp rahatsızlıklarına, ağız ve diş sağlığından kilo vermeye yardımcı birçok etkiyi barındırıyor. BEYAZ ÇAY Çay yaprakları olgunlaşmadan, tam açılmadan toplanıyor. Genç çay

yaprakları ve tomurcukları kurutularak beyaz çay hazırlanıyor. Yapraklar toplanırken, üzerleri beyaz tüylerle kaplı olduğundan bu çaya beyaz çay adı veriliyor. Yeşil çayın içeriğine çok benzeyen beyaz çay da çok faydalı çaylar arasında. MATCHA Matcha, yeşil toz halinde bir çay çeşidi olduğu için yeşil çaya çok

nun biraz daha düşük olduğu görülmüş. Ancak bunun nedeni koladaki fosforik aside ve kafeine bağlanıyor, fakat bu maddeler maden suyunda bulunmuyor. Bunların kemiklerin güçlenmesini sağlayan kalsiyumun emilimini azaltmış olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. DİŞ MİNESİNİ ERİTİR Mİ? Yani mide ve kemikler açısından maden suyunun zararlı olabileceğini gösteren herhangi bir veri yok. Peki, diş minesi üzerinde etkisi var mı? Bu konuda da fazla bir araştırma bulunmuyor. Özellikle maden suyu üzerinde yapılmamış olsa da 2007’de yapılan bir çalışmada farklı asitli içeceklerin diş minesine zararı değerlendirilmiş. En fazla asit içeren içecekler bakımından kola, diyet kola ve kahvenin başı çektiği görülmüş. Burada sadece içecekte bulunan ve asit-baz dengesini gösteren pH oranı değil, asitin ağızdaki tükürük ve diğer besinlerle birleştiğinde yarattığı etki de önemlidir. Meyve içermeyen kola türü karbonatlı içecekler bu konuda da başı çekiyor. Ardından diyet kola, meyvalı asitli içecekler, meyve suları ve kahve geliyor. Yani bazı asitli içecekler diş minesinin erimesine yol açabiliyor. 2009’da yayımlanan bir makalede 25 yaşındaki bir banka memurunun yıllar boyunca her gün şişeler dolu-

benziyor. Yeşil çay gibi içerisinde antioksidan bileşikler bulunuyor. Çok az matchayı sıcak suyla çırparak içime hazırlıyorsunuz. Matcha tek başına tüketildiği gibi latte ve smoothielerde de kullanıyor. Bu tarz kullanımlarda şeker oranı artacağından dikkat etmeniz fayda var. ROOIBOS Rooibos, Güney Afrika bölgesinde yetiştirilen ve baklagil ailesinden gelen bir bitki türü. Kırmızı çay adıyla da bilinen rooibos’un içinde kafein bulunmuyor. Antioksidan bakımından ise son derece zengin. Yapılan klinik bir çalışma rooibos çayının kandaki antioksidan oranını yükselttiğini, kolesterolü ise düşürdüğünü ortaya koyuyor.

su kola içmesi sonucu ön dişlerinin nasıl aşındığı anlatılıyordu. Ancak içilen asitli içeceğin miktarı kadar ne şekilde içildiği, ağızda ne kadar tutulduğu da önemli. Bu içecekler ağızda uzun süre kaldığında asit oranı yükseliyor. Ama içerken pipet kullanıp içeceğin doğrudan boğaza gitmesini sağlayarak zararı asgariye indirmeniz mümkündür. Peki maden suları? Birmingham Üniversitesi’nde yapılan bir deneyde, çekilmiş sağlam dişler meyve aromalı maden suyu dolu kaplarda yarım saat bekletilmiş. Dişlerin bir kısmına cila sürülmüş, bir kısmı ise doğal haliyle bırakılmış. Bu suyun, diş minesini yumuşattığı bilinen portakal suyu ile aynı etkiyi bıraktığı görülmüş. Limon ve greyfurt en asitli meyveler ve suyu tatlandırmak için kullanılan sitrik asit (limon tuzu) bu aşınmanın nedeni olabilir. Aroma katılmamış maden sularıyla yapılan deneyeler daha az. Fakat aynı şekilde yapılan deneylerde bu suların normal sudan daha asidik bir ortama sahip olduğu, ancak diş minesine zarar verme bakımından diğer asitli içeceklere kıyasla 100 kat daha az etkili olduğu görülmüş. Yani maden suyunda diş minesine zarar verecek kadar güçlü bir asit yok denebilir. Ama maden suyunuzu gönül rahatlığıyla içmek istiyorsanız yanında bir de pipet alabilirsiniz.

PAPATYA Papatya çayı halk arasında kaygı bozukluğu ve uyku problemleri için kullanılan adeta geleneksel bir ilaçtır. Siniri bozulan veya gergin bir kişiye rahatlaması için yapılır. Papatya çayı, papatya bitkisinin ufak çiçeklerinden yapılıyor. Papatya çayı ayrıca mide rahatsızlıklarıyla ishale iyi gelir. Stresinizi azaltacak ve rahatlamanızı sağlayacak bir fincan papatya çayına ne dersiniz? BİTKİ NANE Kışın şifayı kapanların çok yakından bildiği, hemen herkesin tattığı nanenin çayı da yapılıyor. Nane kurtarıcı bir bitki adeta. Çayı ise kış aylarında vücut ısısını artırırken, yaz aylarında ise düşürüyor. Nane çayını hem sıcak hem de soğuk ve buzlu tüketmek mümkün. Nane yapraklarında bulunan yağ; mide bulantısı, hazımsızlık ve hassas bağırsak sendromu denen sosyal hayatı olumsuz etkileyen bağırsak rahatsızlığını iyi geliyor.


L G GIDA 2019

31


L G GIDA 2019

32

Donmuş sebze ürünlerinde, ‘listeria’ hastalığına dikkat!

Brexit’in olası etkisi:

AB’den gıda ithali sekteye uğrayabilir

İ

ngiltere ile Avrupa Birliği arasında "anlaşmasız bir ayrılık" yaşanma ihtimalinin artması üzerine birçok uzman ve iş lideri ekonomik bir facianın yaşanabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Sayıları giderek artan insanlar, anlaşmasız ayrılığın yaratacağı kaos nedeniyle evlerine ilaç ve gıda stoklamaya başladı. İngiliz hükümeti tarafından hazırlanan, "İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkışının iş dünyası ve ticaret üzerindeki etkileri" adlı raporda, ülkenin birlikten anlaşma olmaksızın 29 Mart tarihinde ayrılması halinde uygulanacak gümrük kontrollerinin iş dünyasına yıllık yaklaşık 13 milyar sterlin değerinde ek maliyet getirebileceği belirtildi. Raporda anlaşmasız ayrılık halinde gıda fiyatlarının yükselmesinin beklendiği belirtilir-

ken, İngiltere'nin en görünür şekilde etkilenebileceği alanın, Manş denizi üzerinde gelen ürünlerde gecikmenin olması, olabileceği ifade edildi ve raporda İngiltere'nin gıda ihtiyacının yüzde 30'unun bu kanal üzerinden AB'den geldiği belirtildi. İngiltere'nin AB'den anlaşmasız ayrılmasının tüketicilerin davranışlarını da değiştirebileceği, bazı gıdaların tedariğinde sıkıntı yaşanabileceğinin vurgulandığı raporda, anlaşmasız ayrılık halinde İngiliz ekonomisinin gelecek 15 yıl içerisinde hükümetin beklentilerinden yüzde 6 ile yüzde 9 arasında daha küçük olabileceği bildirildi. Raporda, İngiliz hükümetinin bu zamana kadar hedeflediği 40 ticaret anlaşmasından sadece 6'sı üzerinde anlaşmaya vardığı kaydedildi.

Listeria isimli hastalık yapıcı mikroorganizmayı taşıdığı belirlenen donmuş sebze ürünü, geçen yılın Kasım ayında İngiltere’de 9 kişinin ölümüne neden oldu. Söz konusu ürünün Tesco, Aldi, Waitrose, Iceland, Lidl, Aldi gibi büyük perakende zincirlerinde satıldığı ve geri çağrıldığı bildirildi. İngiliz tüketiciler bu ürünleri satın almamak ve başta yaşlılar olmak üzere yakınlarına konuyla ilgili bilgi vermek amacıyla uyarıldı. İşte Listeria Nedir? Hangi ürünler de Listeria riski bulunmaktadır? sorularının cevapları. DONMUŞ SEBZE ÜRÜNLERİ GERİ ÇAĞRILDI Ülkenin gıda güvenliğinden sorumlu kuruluşu Food Standard Agency, insanları korumak amacıyla risk taşıyan ürünlerin marka ve parti bilgilerini paylaştı. Listeria isimli hastalık yapıcı mikroorganizmayı taşıdığı belirlenen ürünler arasında donmuş mısır, havuç, brokoli gibi birçok donmuş sebze ürünü yer alıyor. Listede adı geçen tüm ürünler geri çağrıldı. FSA : “LİSTEDEKİ ÜRÜNLERDE LISTERIA OLABİLİR” Food Standards Agency tarafından hazırlanan listedeki ürünlere Listeria monocytogenes bulaşmış olabileceği bildiriliyor.

LISTERIA NEDİR? NASIL BULAŞIR? İnsanlara L. monocytogenes geçişinde gıdalar önemli rol oynamaktadır. Gıda kaynaklı ilk salgın 1953 yılında L. monocytogenes içeren süt tüketimi sonucu şekillenmiştir. Birçok gıdanın bu etken yönünden risk taşıdığı bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda Listeria monocytogenes’e en çok tüketime hazır gıdalarda rastlanmakta, peynir, çiğ ve pastörize süt, kıyma ve sebzelerin bu etkenle çeşitli düzeylerde kontamine olduğu bildirilmektedir. Listeria belirtileri çoğu zaman griple karıştırılabiliyor. Yüksek ateş, kas ağrısı, ishal ve üşüme gibi belirtiler hissedilebiliyor. FOOD STANDARDS AGENCY Food Standards Agency (Gıda Standartları Kurumu) İngiltere’de gıda güvenliği ve gıda hijyeninden sorumlu yapı olarak faaliyet gösteriyor. Kurum, Bakanlığa bağlı olmadan faaliyet gösteriyor ve halk sağlığını koruma görevini üstleniyor.

İngiltere’de ‘artık gıda’ satan süpermarket açıldı İngiltere'de süpermarketlerin reyonlardan indirip çöpe attığı ancak hâlâ son kullanma tarihi geçmemiş gıdalar yeni açılan bir gıda marketinde tekrar satışa sunuluyor. Ürünlerin fiyatını ise müşteri belirliyor. 'Real Junk Food Project' (Gerçek Çöp Gıda Projesi) süpermarketlerde satılamayan gıdaları Leeds kentindeki bir depoda topladı.

İngiliz Independent gazetesi özellikle ailesinin gıda ihtiyacını karşılayamayanların yeni açılan ve artık gıda satan marketten faydalanacağını yazdı. Artık gıda marketleri ilk olarak Danimarka'da açılmıştı. Yeni marketler sayesinde ülkede gıda artığı son 5 yılda yaklaşık yüzde 25 azaldı.

Coca-Cola İngiltere’de şekeri azalttı İngiltere'de meşrubatların içerdiği şeker miktarına göre içecek üreticilerinden vergi alınması uygulaması 6 Nisan 2018’de başladı. İngiliz kamuoyunda ‘şeker vergisi' olarak adlandırılan yasa, 100 mililitre meşrubatın içerdiği şekerin 5 gramı aşması halinde, litre başına 18 peni vergi alınmasını öngörüyor. 100 mililitre meşrubatta kullanılan şeker miktarının 8 gramı aşması halinde ise litre başına 24 peni vergi alınacak. İngiliz hükümeti şeker vergisi kararını 2016 yılının Mart ayında almış, ancak üreticilere gereken değişikliğin yapılması için iki yıl süre tanımıştı. Şeker vergisi, meşrubatlardaki şeker miktarının azaltılmasını, böylelikle şişmanlık ve obezite ile mücadele edilmesini hedefliyor. Almanya'da gıdaların sağlığı alanında

faaliyet gösteren tüketiciyi koruma derneği Foodwatch, yasa yürürlüğe girmeden önce İngiltere'deki birçok içecek üreticisinin ürünlerindeki şeker miktarını azalttığını açıkladı. Buna göre, dünyanın en önemli içecek üreticilerinden Coca-Cola, İngiltere'de üretilen iki ürününde kullanılan şeker miktarını azalttı. Sprite'ın 100 mililitresindeki şeker miktarı, 6,9 gramdan 4,6 grama indirildi. Fanta'nın 100 mililitresindeki şeker miktarının da 6,6 gramdan 3,3 grama indirildiği belirtildi. İngiltere'deki uygulamayı memnuniyetle karşılayan Foodwatch, ancak birçok üreticinin içeceklerde şeker yerine tatlandırıcı kullanmasını ise eleştirdi. Derneğin açıklamasında, genç ve çocuklardaki şeker alışkanlığı ile mücadele için şeker tadının da azaltılması gerektiğine dikkat çekildi.


L G GIDA 2019

33


L G GIDA 2019

34

1 milyon yıllık mangal tutkusu

M

angala karşı inanılmaz bir tutkumuz var. Ufacık ya da dört tarafı caddelerle çevrili olması fark etmez, her yeşil alan mangal yapmaya elverişli gelir bize. Önlenemez bir arzudur bu bizim için. Taşındığımız evin balkonunda barbekü varsa mangal lafları dolanmaya başlar hemen. Barbekü, balkondan daha önemlidir bazen. “Nedir bu tutku?” demeyin, çok özgür, çok sade ve her bakımdan tatmin edici bir tecrübedir mangal yapmak. Hazırlarken ateşiyle ısınırız, çıtır çıtır sesini duyarız. Etler konduktan sonra çıtırtılar cızırdamalara bırakır yerini. Hem acıktıran, hem doyuran nefis bir koku yayılır... Aslında mangalla tanışmamız daha doğrusu mangal yapmaya başlamamız yaklaşık 1 milyon yıl öncesine dayanıyor. Bundan 1 milyon öncesine kadar diğer büyük maymunlardan çok bir farkımız yoktu. Türümüz 100 milyon tarihi boyunca ot, kök, yemiş, meyve, çiğ et vs. tüketerek geçirmişti. Beyinlerimiz de o dönemde şimdiki kadar büyük ve gelişmiş yeteneklere sahip değildi. Ortalama bir maymundan biraz daha akıllı ve yetenekliydik. Yaklaşık 1 milyon yıl önce ise aniden bir şey oldu ve çok daha akıllı hale geldik, daha becerikli ve daha kalabalık olduk. Çünkü artık ateşi kontrol edebiliyor ve istediğimiz gibi kullanabiliyorduk. Ateşimiz vardı, o dönemde bolca av hayvanı yani et de vardı. Etleri ve diğer yiyeceklerimizi pişirmeye başladık. Tencere tava kapkacak olmadığı için tabi ki etleri doğrudan ateşte pişiriyorduk. Yani mangal yapıyorduk. Mangal yapmak bizim ilk ve o zamanlar için ve sonrasında çok uzun bir dönem boyunca tek pişirme tekniğimizdi. Etleri pişirdikçe ateşe damlayan yağlardan ortamlara o bildiğimiz kokular yayılmaya başladı. Etleri pişirdikçe onları yememiz ve sindirmemiz kolaylaştı. Artık yediklerimizden daha iyi faydalanabiliyorduk. Böylece daha iyi beslenebiliyor ve hayatta kalıp üreyebiliyorduk. Kısaca söylemek gerekirse yiyeceklerimizi pişirmemiz hayatta kalmamız ve bugünkü halimize gelmemizde büyük bir rol oynadı. Bu süreçte mangalın kokusu ve mangalda pişmiş etin tadı beynimize kazındı. İşte geldik işin evrimsel açıklamasına. Mangalı sevmemizde evrimin çok önemli bir numarası devreye giriyor. Evrim hayatta kalmamızı kolaylaştıran bazı şeyleri “güzel” bulmamızı sağlar. Zararlı şeyler ise korkutucu, tiksinç ya da kötü ver kaçınılması gereken şeylerdir. Örneğin yüksekten düşme korkumuz

genetiktir. Yani yükseklik korkusunu edinmek için yüksekten düşmeyi deneyimlememiz gerekmez. Leş kokusunu da kötü ve tiksindirici buluruz çünkü çürüyen et potansiyel hastalık kaynağıdır ve ondan kaçınmamız gerekir. Ama bebeklerimizi severiz, eşlerimize düşkünüz, şekerli yiyecekleri sevmemiz de -en azından o dönemler için- şekerin süper bir besin ve enerji kaynağı olmasındandır. Mangalla ilişkimiz de böyledir. Mangalda pişmiş etlere düşkünüz çünkü insani özelliklerimizi kazandığımız 1 milyon yıl boyunca mangal yaparak beslendik ve hayatta kaldık. Mangal besinleri sindirebilmemiz için çok önemliydi. Etlerini pişirenler daha iyi beslendi ve hayata daha iyi tutundu. Biz aslında etlerini pişirerek yiyen binlerce neslin mirasçıyız. Pişen et ve köze damlayan yağlardan yükselen o koku bizim için hayatta kalmanın anahtarıydı. Yüksekten düşmek nasıl bilinçaltımızda korkutucu bir durum olarak kodlanmışsa pişmiş etin lezzeti ve kokusu da bilinçaltımızda güzel-faydalı-doyurucu olarak kodlanmıştır. Her piknikte mangal yakmaya heveslenmemizin, ocak başlarından vazgeçmeyişimizin, dünyanın neresinde olursak olalım kor ateşin üzerine bir balık ya da pirzola atmak isteyişimizin nedeni bu işte. MANGAL YAPMANIN PÜF NOKTALARI 1. Mangalda önce sebzeler, ardından sırası ile tavuk, pirzola, antrikot, köfte ve sucuk yapabilirsiniz. 2. Mangala etleri ve sebzeleri sıralamadan önce mangal ateşinin biraz geçmiş olması gerekir. Yoksa etler ve sebzeler henüz pişmemişken yanabilir. 3. Kırmızı biberin eti sulandırdığını unutmayın, tercih size kalmış… 4. Tuzu, eti mangaldan aldığınız

anda atarsanız etlerin sertleşmesini önlemiş olursunuz. 5. Tam kıvamında bir etin pişirme süresi her iki taraf için de 2-3 dakikadır. Pirzola için bu süre 5 dakikaya kadar çıkabilir. 6. Dövülmüş et her zaman daha lezzetli olur. 7. Et fazla kurutulmamalıdır. Hafif ıslak olan et daha lezzetli ve yumuşak olacaktır. 8. Mangalda tavuk pişirecekseniz; kırmızı biber, zeytinyağı, soğan suyu ve sarımsak ile yaptığınız sos ile marine edin. Sonuç enfes olacaktır. 9. Tavuk etten daha geç pişer ve ne kadar çok çevrilirse o kadar lezzetli olur. Unutmayın; tavuk eti yanarsa tadında acılık olabilir. 10. Mangalda en son köfteler pişirilmelidir. Köfte yapıyorsanız, az

harlı ateşte sık sık çevirerek pişirmelisiniz. Köfteler nar gibi kızardıktan sonra ateşte bekletmemelisiniz. 11. Mangal için seçtiğiniz etler dinlenmiş olmalı. Damak zevkinize göre hafif yağlı et de tercih edebilirsiniz. 12. Sebzeler ilk sırada, sucuk en son yapılmalıdır. 13. Mangalda en pratik ve en güzel pişecek et antrikot ve pirzoladır. Mangal partinizi lezzetli tatlılar ile tamamlamaya ne dersiniz. MigrosTV’de yer alan kolay tatlı tarifleri bir tık uzağınızda. 14. Kömür mangala eşit olarak yayılmalı ve ızgaranız tertemiz olmalıdır. Izgarayı bir parça soğanla temizleyebilirsiniz. Başarılı bir mangalın sırrı iyi ettir. İyi et iyi gelecek demektir. Migros güvencesiyle sunulan iyi etin nasıl üretildiğini ve uzman kasaplar tarafından nasıl hazırlandığı mutlaka izlemelisiniz:

15. Mangalda domates pişirirken kesik taraflarını alta getirmelisiniz. 16. Eti az pişmiş seviyorsanız etlerin her iki tarafını birer kere pişirmelisiniz. Çok pişmiş et sevenler için ise ikişer tur pişirmek şart. 17. Unutmayın; mangal ateşinin hazır olduğu, kömürlerin tamamen kıpkırmızı olmasından anlaşılır. 18. Mangal gazla veya çalı çırpı ile de yakılabilir fakat mangalı yakmanın en kolay yolu tüptür. 19. Mangal yaparken zemin seçimi de ideal bir mangal keyfi için önemlidir. Bunun için düz bir zemin seçmeli, rüzgarı sırtınıza almalısınız. Rüzgarı sırtınıza alırsanız mangalınız daha iyi yanar ve etrafa da zarar verme riskiniz azalır. 20. Çok alevli yanan bir mangalın harını almak için üzerine biraz kül veya kalın tuz serpebilirsiniz. 21. Harlı ateşte en kolay pişen et tavuk etidir.


L G GIDA 2019

35


L G GIDA 2019

36

Gıda teknolojisi nedir? Teknolojideki ilerlemeden gıda da nasibini almış durumda. Peki gıda teknolojisi nedir? İşte gıda teknolojisi hakkında merak edilenler.

G

ıda teknolojisi gıda biliminin yiyecek ve içeceklerin üretim sürecini ele alan bir dalıdır. Gıda teknolojisi ilk başlarda yiyeceklerin ömrünü uzatmaya odaklanmış, 1800’lerin başında, Nicola Appert’in konserve işleminin geliştirmesi ile yükselişe geçmiştir. Devamında Louis Pasteur’ün şarap ve sütün bozulması üzerine yaptığı çalışmalar, 1880’lerde pastörizasyon işleminin geliştirilmesini sağlamıştır. O zamandan bu yana gıda teknolojisi alanında kaydedilen gelişmeler, kelimenin tam anlamıyla dünyamızı değiştirmiştir. Gıda üretimine yönelik teknoloji geliştirme çalışmaları ilk meyvelerini 1800’lü yıllarda verdi. Gıdaların ömrünü uzatmaya yönelik çalışmalar, ısıl işlem uygulamaları ile hızlandı. Konserve işlemi ile başlayan, pastörizasyon ile devam eden gelişmeler; süttozunun, hazır granül kahvelerin, uzun ömürlü sütlerin ve daha birçoklarının yapımının önünü açmıştır. TÜKETİCİLER TEKNOLOJİYE ŞÜPHEYLE YAKLAŞIYOR Eski zamanlarda tüketiciler gıda teknolojisi konularına fazla eğilmezken, günümüzde bilgi akışının da hız kazanması ile birlikte gıda üretim süreçlerine daha bilinçli yaklaşmaya başlamıştır. Yine de başlı başına bir bilim olan gıda üretim süreci, bu konuda eğitim almamış kişilere oldukça karışık gelebilecek ögelerle doludur. İnsanların kendilerine karmaşık ve anlaşılmaz gelen şeylerden kaçınma alışkanlığının bir sonucu olarak, yenilikçi gıda teknolojisi uygulamaları giderek

daha fazla şüpheyle karşılanmaya başlamıştır. Kullanımı alışılagelmiş hale gelen pastörizasyon işlemi günümüzde çoğu kişinin aklında soru işareti uyandırmazken, daha yeni teknolojilerden olan yüksek basınç uygulaması riskli olarak algılanabilmektedir. Tüketicilerin bu şüpheleri, çıkar çevreleri tarafından da körüklenerek politik ya da ekonomik amaçlarla kullanılabilmektedir. Bu durum gıda teknolojisi uygulamalarında inovasyonun önündeki en önemli engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. YENİLİKLERİN YAYILIMI TEORİSİ İletişim bilimleri konusunda uzman sosyolog Prof. Everett M. Rogers tarafından ortaya atılan “Yeniliklerin Yayılımı” teorisi bu duruma açıklık getiriyor. Rogers’a göre yeni teknolojilerin tüketici tarafından kabul edilmesi 5 temel kritere dayanıyor: • Yeniliğin mevcut duruma göre avantaj sağlaması • Yeniliğin mevcut sisteme uyumlu olması • Yeniliğin basit ve öğrenilmesinin kolay olması • Yeniliğin denenebilir ya da test edilebilir olması • Yeniliğin etkilerinin gözlemlenebilir olması Yeni gıda teknolojisi uygulamalarının kabul edilebilirliğinin geliştirilmesi, bu yeni teknolojiler hakkında tarafsız, özlü bilgilerin tüketicilere sağlanması ile mümkündür. Ayrıca araştırmalar bu bilgilerin yazılı olarak verilmesinin, görsel ve sesli olarak verilmesinden

daha fazla etki gösterdiğini ortaya koymuştur. GIDA TEKNOLOJİSİ EĞİTİMİ Gıda bilimi ve teknolojisi temel olarak aynı eğitim basamaklarını içermektedir. Gıda bilimcisi biyoloji, mühendislik ve fen bilimlerini kullanarak gıdaların nasıl üretildiği ve bozulduğu konularını incelerken, gıda teknikeri benzer bilgileri kullanarak gıda sanayisinin karşılaştığı sorunları çözmeye odaklanır. Bu sorunlar arasında gıdaların korunması, ambalajlanması, etiketlenmesi, nakliyesi, depolanması gibi başlıklar yer alır.

GIDA TEKNİKERİ NE İŞ YAPAR? Gıda Teknolojisi programlarının amacı “öğrencilere, sektörün talep ve gelişmelerine cevap verecek şekilde gıda biliminde bilgili, imalat işlemlerinde becerili, teknolojik ilkelere bağlı olarak üretim hattında çalışabilecek, gıda yönetmelik ve mevzuatını uygulayabilecek, gıda laboratuvarlarında kalite ve kontrol yapabilecek nitelikte teorik bilgi ve beceri kazandırmaktır” şeklinde ifade edilmektedir. Gıda teknikerleri, gıda sanayi ile ilgili kamu ve özel sektör kuruluşlarında (su ürünleri ile sebze ve meyve ürünlerinin işlendiği ve depolandığı işletmeler, içme, kullanma, sanayi sularının, et, süt ürünleri, şekerli ve unlu gıda ürünlerinin üretildiği işletmelerin kalite kontrol merkezlerinde, çevre koruma laboratuvarları ve ilaç işletmelerinde) ara teknik eleman olarak çalışabilmektedir.

GIDA TEKNOLOJİSİ DERSLERİ Gıda Teknolojisi programlarında üniversiteden üniversiteye değişmekle birlikte genel matematik, kimya, mikrobiyoloji gibi dersler yanında; organik ve analitik kimya, gıda kimyası, gıda biyokimyası, gıda mikrobiyolojisi, laboratuvar teknikleri, gıda analizleri, gıda katkı maddeleri ve toksikoloji, gıda ambalajlama ve depolama, beslenme, gıda işletmeleri ekonomisi, kalite kontrol ve mevzuat gibi teknik dersler verilmektedir. Bunların yanında öğrencilere farklı alanlarda bilgi kazandırmak üzere; süt, su ürünleri, fermantasyon, et, enzim, hazır yemek, yağ, hububat, meyve sebze, peynir, şekerli ürünler teknolojileri; hijyen ve sanitasyon, gıda güvenliği, tüketici davranışları, işletme yönetimi, istatistik, pazarlama gibi konularda da eğitimler verilmektedir.


L G GIDA 2019

37


L G GIDA 2019

38

Türk kahvesi kültürü ve geleneği

T

ürk kahvesi kültürü ve geleneği, kahvenin İstanbul’da kahvehanelerde servis edilmeye başlandığı 16. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Geleneğin, tadını eşsiz yapan ve sosyalleşmeye katkıda bulunan, iki ünlü yönü vardır. Bir içecek türü olarak, Türk kahvesinin, özel hazırlama teknikleri vardır ve yıllar öncesine dayanan bu teknikler günümüzde hala kullanılmaktadır. Kahve hazırlamada kullanılan geleneksel yöntemler, sanatsal değeri olan, cezve, fincan, havanlar gibi özel araçların ve gümüş takımlarının gelişimine yol açmıştır. Zaman gerektiren hazırlama teknikleri sayesinde, Türk kahvesi damağınızda uzun süre tadını ve tazeliğini bırakır. Diğer çeşit kahvelerden daha yumuşak, aromalı ve yoğundur. Türk kahvesini kendine özgü olan aroması, telvesi ve köpüğüyle diğer kahvelerden ayırmak oldukça kolaydır. SOSYALLEŞMEK İÇİN TOPLUMSAL BİR ÇALIŞMA Türk kahvesi sadece bir içecek değil aynı zamanda, sosyalleşmek için kültürel boşlukları, toplumsal değerleri ve inançları bir araya getiren toplumsal bir çalışmadır. Türk kahvesinin sosyalleştirme rolü, İstanbul’da, dikkat çeken dekorasyonlarıyla, ilk kahvehanelerin açılmasına dayanmaktadır. Kahvehaneler o zamanlarda ve hala, insanların kahve içtiği, sohbet ettiği, haber paylaştığı, kitap okuduğu ve sosyalleştiği yerlerdir. Gelenek başlı başına misafirperverlik, arkadaşlık, nezaket ve eğlence sembolüdür. Tüm bunlar ünlü Türk atasözü ‘bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.’ ile belirtilmiştir. Bu söz, kahvenin, Türk kültüründe ne kadar önemli olduğunu ve Türk kültürünün ne kadar içine işlemiş olduğunu göstermektedir.

TÜRK HAYAT TARZININ BİR SEMBOLÜ Türk kahvesi kültürü, Türkiye’de toplumun her bir üyesi tarafından uygulanmaktadır; özelikle aileler, kap kacak üreticileri, kahvehanelerdeki usta-çıraklar, işçiler, kahve telvesi satıcıları bu gelenekle ilgilenmektedir. Ayrıca ülkemizi ziyaret eden turistler bu geleneği Türk hayat tarzının bir sembolü olarak görmektedir. Bu gelenek bütün Türk toplumu tarafından kültür mirasının bir parçası olarak görülüp, her kültür ve kültürlerarası seviyeden birey tarafından paylaşılmaktadır. 16. yüzyılda Türk toplumuna tanıtıldığından beri kahveha-

neler, en küçük yerleşim yerlerinde bile açılmıştır. Bu, Türk kahvesinin geçmişten günümüze artarak devam eden talebin bir kanıtıdır. Bir ya da daha fazla kahve takımı olmayan bir Türk evini hayal etmek neredeyse imkânsızdır. Aslında diğer içeceklerden farklı olarak Türk kahvesi, kahve içenlerin ve geleneği uygulayanların kahve içme isteğinden ziyade Türk hayat tarzının bir sembolü olarak algılanmaktadır. Bu nedenle, Türk kahvesi ve geleneği, Türk toplumunun her seviyesinden bireyler arasında güçlü bir sosyal etkileşim sağlamaktadır. Türk kahvesi kültürü ve geleneğine ilişkin bilgi, yetenek, uzmanlık ve törenler, ailenin tüm üyeleri tarafından ağızdan ağza anlatılarak, gözlemleme ve katılım yoluyla, gayrı resmi bir şekilde korunur. Bir Türk ailesinde doğan biri, önceki nesillerden Türk kahvesi hazırlama yollarını doğal bir şekilde öğrenip, bunu Türk hayat tarzının bir unsuru olarak benimser. PROFESYONEL OLARAK AKTARILAN ORTAM: KAHVEHANELER Ailenin yanı sıra, kültürel mesafe olarak kahvehaneler bu geleneğin profesyonel olarak aktarıldığı bir ortam hazırlar. Tarihsel olarak kahvehaneler kahvenin evlerdeki yurtiçi tüketiminden önde geldiğinden, kahvehaneler bu gelenek için vazgeçilmezdir. Kahvenin asıl hazırlanma şekli birçok ve oldukça detaylı adım ve yetenek gerektirir. Öncelikle, taze kavrulmuş kaliteli kahve çekirdekleri (isteğe göre) toz haline gelen kadar, havan veya öğütücü içinde öğütülür. Sonra, isteğe bağlı olarak, kahve, soğuk su ve şeker cezveye koyulur. Kahve ocağın üzerine yerleştirilip, yüzeyde köpük oluşacak şekilde pişirilir. Son olarak, bir bardak su ve Türk lokumuyla servis edilir. Güzel bir tada ulaşmak, kahvenin kavrulma şekli ve derecesi gibi bazı yetenekler gerektirir. Bütün kahve çekirdeklerini eşit bir şekilde kavurup biraz beklemek çok önemlidir. Türk kahvesi hazırlama usulü, genel tüketimin ve kültürel değerin işareti olan, belirli bir tanıtım stratejisi olmadan, aileler ve kahvehaneler tarafından öğrenilir ve sürdürülür. MİSAFİRPERVERLİK VE ARKADAŞLIĞIN İŞARETİ Türk hayat tarzındaki derin etkisiyle Türk kahvesi, misafirperverlik ve arkadaşlığın işareti olarak kültürde merkezi bir rol oynar. Özel konuklara, saygılarını göstermek

için, günlük hayatta kullanılanlardan daha özenli ve özel fincanlarla kahve sevisi yapılır. Gelenek, her kesimden insana nüfuz eder ve ‘Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane‘ Türk atasözünde de ifade edildiği gibi daha önceden var olan sosyal ilişkilere bahane olarak adlandırılır. Kahve içmek için arkadaşları davet etmek, samimi bir sohbet ya da günlük olayları paylaşma ihtiyacının bir göstergesidir. Yaygın bir gelenek olarak, kahveyi içtikten sonra, fincan ters çevrilir, bir dilek tutulur, fincan tabağının üzerine ters bir şekilde koyulur ve kurumaya bırakılır. Bir eğlence aracı olarak, kahve fincanının içindeki anlaşılır şekiller falcılık ‘kurallara’ göre yorumlanır. SOSYAL OLAYLARIN HER ZAMAN VAZGEÇİLMEZ BİR PARÇASI Türk kahvesi, nişanlanma törenleri, tatiller, sosyalleşme toplantıları gibi bazı sosyal olayların her zaman vazgeçilmez bir parçasıdır. Ekonomik kriz nedeniyle yokluk döneminde bile kahve tüketimi, Türk kahvesi

geleneği vazgeçilemez ve derin bir kültürel alışkanlık olduğu için, kahve çekirdeğinin yeri nohut, yabani fıstık, tohum gibi sahte tahıl türleriyle değiştirilerek aynı kalmıştır. Türk kahvesinin edebiyat üzerinde muazzam bir etkisi vardır; bu nedenle bu geleneğe ilişkin işlevleri ve duyguları tarif etmek için sayısız şiir ve şarkı yazılmıştır. Gelenek aynı zamanda tasavvuf şiirlerinde, dinsel törenlerde, minyatür el sanatları ve resimlerde yer almaktadır. Bu nedenle gelenek Türk kültüründeki toplulukların ve grupların kimlik ve süreklilik duygularını destekler. Türk kahvesi içmek veya servis etmek her zaman diğer bireylerle bir sosyal etkileşim şeklidir. Türk kahvesinin belli bir tarzının olması, her nerede ve her ne zaman olursa olsun kişi Türk kahvesi içerken diğer insanlarla geçirdiği mutlu anları her zaman hatırladığından, Türk kahvesini özgün ve diğer içeceklerden farklı yapar. Kahvehanelerin açılmasıyla insanlar kahveyi tanımaya başlamıştır. Kahvehaneler sadece kahve içmek için bir yer değil aynı zamanda yazarlar, şairler, ressamlar

dahil, farklı kültürel, sosyal, meslek dallarından gelen insanların sohbet ettiği, dertlerini paylaştığı, gazete okuduğu, sosyal ve politik sorunları tartıştığı, şiirlerini, edebiyatlarını, sanat eserlerini sergilediği ya da boş zamanlarında satranç veya tavla oynadığı, kültürel mesafe olarak da işlev görür. Kahvehaneler bilgi paylaşımının, sosyalleşme ve iletişimin desteklendiği yerler olarak sürdürülmüş ve devam ettirilmiştir. ÖZGÜN SANAT ESERLERİ OLUŞTURMAYA YARDIMCI Türk kahvesi kültürü ve geleneği, geleneği kuşatan değerler ve törenler tüm bireylere açık olduğu için kültürel çeşitlilik ve insanın yaratıcılığını desteklemektedir. Gelenek, insanın yaratıcılığı için verimli bir zemin hazırlar ve Türk kahvesi yapımında kullanılan özel araç gereçlerin yapıldığı sanatçılık geleneği çevresinde insan potansiyeli oluşturur. Kahve öğütücü, kahve fincanları, tepsiler, soğutucular, havanlar, el değirmenleri, cezve, kahve çömleği, özel kaplar gibi birçok araç gümüş gibi değerli materyallerden yapıldığı için sanatsal değeri farklı kılmakta ve özgün sanat eserleri oluşturmaktadır ve insanlar bunları antika adı altında özel koleksiyonlarında sergilemeyi tercih etmektedir. Yazılar kahveyi, kahvehaneleri ve kahve sanatını; edebiyat, el sanatı, şarkı sözleri vb. için ilham kaynağı haline getirmekte ve kahvehanelere kültürel çeşitlilik ve insan yaratıcılığı için eşsiz yerler olarak değer katmaktadır. Türk kahvesi kültürü ve geleneği 2013 yılı itibariyle ülkemiz adına UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine kaydedilmiştir.


L G GIDA 2019

39

Besin değerini düşüren 12 hatalı alışkanlık Besinlerin değerini düşürmemek için neler yapmalı, nelerden kaçınmalıyız? HATA 1: ETİ VE BALIĞI YÜKSEK ISIDA PİŞİRMEK Doğrusu: Etlerde doğal olarak bulunan kimyasal bileşikler (AGEler) kızartma ve kavurma gibi yöntemlerle yüksek ısıda pişirildiklerinde artıyor. Bu kimyasalların yüksek miktarda alınmaları vücutta yaşlanmayı hızlandıran ve bizi hastalıklara açık hale getiren kronik inflamasyona, diğer bir deyişle yangıya sebep oluyor. Etleri ve balığı yüksek ısıda hızlı pişirmek aynı zamanda proteinlerin bozulmalarına da neden oluyor. Bunların yanı sıra balıkları yüksek ısıda pişirmek proteinin yanında sağlığımız için kritik öneme sahip olan omega 3 yağ asitlerinin de bozulmasına yol açıyor. Etleri orta-düşük ısıda, ızgara, fırın veya haşlama yöntemiyle pişirdiğinizde besin değerlerini büyük ölçüde koruyabilirsiniz. HATA 2: YUMURTAYI KIZGIN YAĞDA PİŞİRMEK/UZUN SÜRE HAŞLAMAK Doğrusu: Yağda yumurta kahvaltı sofralarının adeta baş tacı. Ancak dikkat! Yumurtayı kızgın yağda pişirmek proteinlerin bozulmasına yol açıyor. Bunun yanı sıra yumurtayı özellikle sarısının çevresinde yeşil renkte demir sülfür halkası oluşacak kadar uzun süre haşlamak da bir başka hatalı alışkanlık. Ancak yumurtayı besin güvenliği ve biotin vitaminin iyi emilimi için çiğ olarak tüketmekten de kaçınmalısınız. Yumurtayı ideal olarak 4-7 dakika haşlamanız uygun olacaktır. HATA 3: SEBZELERİ ÇOK İNCE DOĞRAMAK Doğrusu: Besin kaybına neden olan üç faktör var; oksijen, ışık, ısı. Meyve ve sebzelerin iç kısımları oksijen ve ışıktan korunuyor, ancak kesildiklerinde oksijen ve ışığa maruz kalmasıyla vitamin ve mineral içerikleri de azalmaya başlıyor. Bu nedenle ince doğramak yerine iri parçalar halinde ezmeden doğramak besin kaybını azaltıyor. Ayrıca kesilmiş meyve ve sebzeleri taze olarak tüketerek ya da serin ve kapalı bir kap içinde muhafaza ederek kaybı en aza indirebilirsiniz. Bunun dışında sebze ve meyveleri kör bıçak ile kesmek kalsiyum ve potasyum sızıntısına sebep olabileceği için keskin bıçak tercih etmenizde fayda var. HATA 4: ETİ, YOĞURT VE PEYNİRLE TÜKETMEK Doğrusu: “Kalsiyum kaynağı

yoğurt ve peynir gibi besinler demir emilimini nispeten azaltacakları için etlerle beraber tüketmemekte fayda var” uyarısında bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilan Eker sözlerine şöyle devam ediyor: “İyi bir demir kaynağı olan etleri biber, yeşillikler ve limon gibi C vitamini kaynağı besinlerle yemeniz demir mineralinden en fazla fayda sağlamanıza yardımcı oluyor. Etleri aynı zamanda turunçgil suyu veya domates suyu ile marine ederseniz hem lezzetini hem de besin değerini artırabilirsiniz”. HATA 5: KURUBAKLAGİLLERİN PİŞİRME SUYUNU DÖKMEK Doğrusu: Bitkisel protein kaynakları kuru fasulye, nohut ve mercimek gibi kurubaklagiller aynı zamanda vitamin ve mineral açısından da oldukça zenginler. Kurubaklagiller iyi pişirildiklerinde protein değerleri artıyor. Ancak haşlama sularının dökülmesi vitamin ve mineral kaybına yol açıyor. Kurubaklagilleri, pişirme suyunu dökmeden, az suyla pişirmeniz besin değerini koruyan en doğru yöntem. HATA 6: SÜTÜ UZUN SÜRE KAYNATMAK Doğrusu: Süt uzun süre kaynatılırsa protein ve vitamin değerleri kayba uğruyor. Ancak patojen bakteriler içerebileceği için çiğ süt tüketiminden de kaçınmanız gerekiyor. Pastörizasyon, sütte besin değerinin büyük ölçüde korunduğu ve mikropların yok edildiği bir yöntem. Pastörize süt, sütün 12-16 saniye süre ile 72-80 °C arasında ısıl işlem yapılıp aniden soğutulmasıyla elde ediliyor. Evde belli ekipman ve kurallarla süt pastörize edebilir yada marketlerden pastörize günlük sütler satın alabilirsiniz.

HATA 7: BUZDOLABINDA İDEAL SÜREDEN FAZLA TUTMAK Doğrusu: Dalından koparıldıkları anda besin kaybına uğramaya başladıkları için sebze ve meyveleri mümkün olduğunca taze tüketmenizde fayda var. Besinlerde bozulmayı geciktirmek ve tazeliği korumak içinse buzdolabının sıcaklığı +4.5°C üzerinde olmamalı. HATA 8: ŞİDDETLİ AKAN SU ALTINDA YIKAMAK Doğrusu: Çilek, böğürtlen, ıspanak ve roka gibi ince zarlı sebze/ meyveler şiddetli akan su altında yıkandıklarında ya da suda uzun süre bekletildiklerinde vitamin ve mineral kaybına uğruyorlar. Bu nedenle nazikçe yıkamak gerekiyor.

HATA 9: SERT KABUKLU MEYVELERİN KABUKLARINI SOYMAK Doğrusu: Birçok meyve ve sebzenin en besleyici kısımları kabuğu ve kabuğa yakın iç kısımlarıdır. Bunun yanında tarımda kullanılan zirai ilaçlar da kabukta birikiyor. İyi haber; meyve ve sebzeleri bol suyla iyi yıkamak, hatta sert kabukluları sebze fırçaları ile fırçalamak bu kimyasallardan büyük ölçüde kurtulmanızı sağlıyor. Kabuğu yenilebilen meyve ve sebzeleri kabuğuyla ya da en azından kabuğunu ince soyarak tüketmeniz daha fazla vitamin ve posa almanıza katkı sağlıyor. HATA 10: MEYVE VE SEBZE SUYUNU BEKLETMEK Doğrusu: Sebze ve meyvelerin sularını sıktıktan sonra ışık ve oksijenle temasları artacağı için vitamin içerikleri kayba uğruyor. Aynı zamanda meyvenin posasını atarak birçok faydasında da vazgeçmiş oluyorsunuz. Bu nedenle meyvenin kendisini bütün olarak tüketmek en besleyici yoldur. Meyve suyu içecekseniz de sıkıldıktan sonra hemen tüketmeye çalışın ya da serin ve kapalı bir kap içinde muhafaza edin. HATA 11: ZEYTİNYAĞINI YÜKSEK ISIYA MARUZ BIRAKMAK Doğrusu: Zeytinyağı, kalp-damar ve beyin sağlığını geliştiren omega 3 ve omega 6 gibi sağlıklı yağ asitlerini içeriyor. Ancak zeytinyağı düşük dumanlanma noktasına

sahip olduğu için yüksek ısıda pişirmek için uygun değil. Unutmayın, zeytinyağı, ceviz, badem gibi sağlıklı yağ kaynaklarını yüksek ısıya maruz bırakmak faydalı yağ asitlerinin bozulmalarına sebep oluyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilan Eker “Bu nedenle zeytinyağını yemekler piştikten sonra eklemeli ya da soğuk olarak tüketmelisiniz. Ayrıca sıvı yağları güneş ışığından ve ısıdan korumanız, pencere önlerinde ve ocağın hemen yanında tutmamanız besin değeri açısından önemli” diyor. HATA 12: SEBZELERİ UZUN SÜRE VE BOL SUDA HAŞLAMAK Doğrusu: Sebzelerde bulunan C ve B grubu vitaminleri ısıyla kolayca kayba uğrayabiliyor. Dolayısıyla sindirim sorununuz yoksa çiğ yenilebilen sebzeleri öncelikli olarak çiğ tüketmeye çalışın. Eğer pişiriyorsanız sebzelerin pişme sürelerine göre en fazla 10 ile 20 dakika arasında, diriliklerini koruyacak şekilde pişirin. Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilan Eker sebzeler bol suda haşlanır ve haşlama suları dökülürse vitamin ile mineral içeriğinin kayba uğrayacağını belirterek,“Bu yüzden sebzeleri bol suyla haşlamak yerine az suda, düşük sıcaklıkta, buharda veya kendi suyu ile sote ederek pişirin. Kızartmalardan ise uzak durun. Sebzelerdeki yağda çözünen A, D,E, K vitaminlerinden faydalanmak için tercihen sızma zeytinyağı ile birlikte tüketin” diyor.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.