ISSN 1309 - 1670
Madencilik ve Yer Bilimleri Dergisi
Fiyat 7 TL | 01 Eylül 2013 | Yıl 5 | Sayı 33 | www.madencilik-turkiye.com
Krom Zenginleştirmede Türk Gelişimi ve Son Trendler
Madencilik Projeleri ve Çevresel Veri Toplama Çalışmaları Kentsel Dönüşüm ve Mega Projelerin Madencilik Sektörüne Etkileri
içindekiler 4 6 24 32
EDİTÖRDEN TÜRKİYE’DEN HABERLER DÜNYADAN HABERLER ŞİRKET HABERLERİ
34
RÖPORTAJ Santral Madencilik, Kıbrıs’ta Çalışmalara Başladı
40 42 50 52
68 74 80
TANITIM Güçlü ve Aşındırıcı Malzemeler! İşi Uzmanına Bırakın… PUTZMEISTER Solid Pumps Delici Takımlarda Aradığınız Çözümler Bizimle! Yeni Sandvik Alpha 330 KAPAK KONUSU Krom Zenginleştirmede Türk Gelişimi ve Son Trendler DEĞERLENDİRME Delme Patlatmada Yüksek Verimlilik ve Maliyet Analizi Madencilik Projeleri ve Çevresel Veri Toplama Çalışmaları
Bu Ay Çelik endüstrisinde krom cevheri, paslanmaz çelik yapımında kullanılan ferrokrom üretiminde kullanılmaktadır. Kütle olarak en az %10,5 kroma sahip olan bir çelik alaşımı, paslanmaz (Fransızca karşılığı inox olan) çelik olarak tanımlanır. Dolayısıyla bir çeliğin paslanmaz olma özelliği ferrokromdan, yani krom cevherinden gelir.
Madencilik ve
ISSN 1309 - 1670
38
60
Yer Bilimleri Dergisi
Fiyat 7 TL | 01
Eylül 2013 | Yıl
om dencilik-turkiye.c
5 | Sayı 33 | www.ma
irmede Türk Krom Zenginleşt Trendler Gelişimi ve Son
ri ve Çevresel Madencilik Projele Çalışmaları Veri Toplama rin ve Mega Projele Kentsel Dönüşüm ne Etkileri Madencilik Sektörü
Kentsel Dönüşüm ve Mega Projelerin Madencilik Sektörüne Etkileri 2013 1. Yarı Baz Metal Fiyat Analizi Madenci KİT’lerin 2012 Kar/Zarar Değerlendirmesi MAKALE Kömürlerin Kuru Zenginleştirilmesinde Graviteye Dayalı Yöntemler ve Uygulamaları
86
İŞ GÜVENLİĞİ İş Sağlığı ve Güvenliği Köşesi
90
İNOVASYON DOÇ. DR. SEAN DESSUREAULT - M. MUSTAFA KAHRAMAN FARA ve İnovasyon
94
MADEN HUKUKU AV. CEMAL YEŞİLYURT İşletme Dönemi İşlemleri
100 101 102 104
EKONOMİ - MADEN FİYATLARI BİST’TE İŞLEM GÖREN ŞİRKETLER ETKİNLİK TAKVİMİ SERİ İLANLAR - REKLAM İNDEKSİ
Madencilik Türkiye Dergisi’nde yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına; reklam ve ilanların sorumluluğu da reklam ve ilan sahiplerine aittir. Dergide yayınlanan yazılar için yazarlara ücret ödenmez. Madencilik ile ilişkili tüm alanlarda (maden arama, işletme, jeoloji jeofizik, harita, çevre, sondaj, makine, ekipman, iş güvenliği ve işçi sağlığı, teknoloji, yazılım, donanım, danışmanlık, finans, sigorta vb.) yazılan yazılar dergide yayınlanabilir. Yazılar özgün veya derleme popüler bilim makalesi şeklinde olabilir. Ancak daha önce başka bir yayın organında (dergi, kitap, internet vs) yayınlanan yazılar Madencilik Türkiye’de yayınlanmaz. Dergide yayınlanan yazılar, Madencilik Türkiye Dergisi’nden yazılı izin alınmak şartıyla, kaynak gösterilerek kullanılabilir. İzinsiz kullanılan yazılar hakkında yasal işlem başlatılacaktır. Yazılar word formatında, ilgili resimler ve çizimler yazıdan ayrı bir şekilde, yüksek çözünürlükte (minimum 300 dpi) jpg, bmp, tiff resim formatlarında gönderilecektir. Yazılar e-posta aracılığı ile info@madencilik-turkiye.com adresine veya CD ile yayın idare merkezi adresine gönderilebilir. Gerekli görüldüğü takdirde yazılarda düzeltme istenebilir. Bu durumda yazar ile iletişime geçilecektir. Posta ile gönderilen yazılar dergide yayınlansın ya da yayınlanmasın yazarına iade edilmez. Dergimiz Basın ve Meslek İlkelerine uymayı taahhüt eder.
Editörden www.madencilik-turkiye.com
Amaç Maden Aramalarını Durdurmak mı? Onur Aydın | onur@madencilik-turkiye.com | twitter.com/OnurMadenTR Madencilik sektörü, 16 Haziran 2012 tarihli Başbakanlık Genelgesi’nin olumsuzluklarını yaşamaya devam ederken ne yazık ki geçtiğimiz günlerde ikinci bir önemli olumsuzluk ile karşı karşıya kaldı. Çevre Mühendisleri Odası tarafından açılan idari bir davada Danıştay tarafından Yürütmeyi Durdurma Kararı verilmesiyle, maden arama faaliyetlerinde ÇED raporu hazırlanması gerekliliğinin önü açıldı. Daha önce 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nda yapılan değişiklikte, “Petrol, jeotermal ve maden arama faaliyetleri Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır” ibaresi getirilmiş ancak söz konusu düzenleme Anayasa Mahkemesinin ilgili kararı ile iptal edilmişti. Bu iptal kararının ardından 2009 yılında, o zamanki Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği‘nde değişiklik yapılarak maden aramalarına ÇED muafiyeti yeniden sağlanmıştı. Çevre Mühendisleri Odası tarafından açılan yeni bir dava sonrasında sağlanan bu muafiyetin de iptal edilmesinin ardından, 2011 yılında ÇED Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle yine petrol, jeotermal ve maden aramalarına muafiyet sağlanmıştı. Alınan son muafiyet kararının ardından yine Çevre Mühendisleri Odası tarafından açılan davanın geçtiğimiz günlerde sonuçlanması ile yeniden yer altı kaynaklarının aranmasının ÇED kapsamına alınmasının önü açılmış oldu. 2011 yılında, Çevre Bakanlığı tarafından yapılan düzenleme ile madencilerin mağdur olmaması için “Arama Faaliyetleri İçin Hazırlanan Arama Faaliyeti Eleme-Kontrol Formu” adında bir formun Bakanlığa verilmesi halinde, 1 haftalık sürede ÇED açısından arama izni alınması mümkün hale getirilmişti. Ancak 13.08.2013 tarihi itibariyle bu düzenleme de, Çevre Mühendisleri Odasının açtığı dava sonucunda Danıştay tarafından iptal edildi. İptal kararının sonrasında uygulamaya geçilmesi için 30 günlük bir süre bulunuyor. Bu sürenin sonuna yani 13.09.2013 tarihine kadar bir değişiklik olmazsa artık tüm maden aramaları ÇED’e tabi olacak. Bu da arama yapabilmek için her bir saha için ayrı ayrı ve yoğun bir ÇED sürecinden geçilmesi gerektiği anlamına geliyor. Çevre Mühendisleri Odası tarafından; “Maden Arama Faaliyetlerine ÇED Muafiyetini Durdurduk!”, “ÇED Olmadan Kimse Maden Araması Yapamaz!”, “Kaz Dağları’ndaki Maden Arama Faaliyetleri Hukukun Gereği, Doğanın Gereği Durdurulmalıdır!” başlıkları ile duyurulan iptal kararının Başbakanlık Genelgesi ile birleşmesiyle, ülkemizde maden aramalarının durma noktasına gelmesi neredeyse kaçınılmaz olacak. Ülkemizdeki bürokratik işleyiş düşünüldüğünde, arama faaliyetlerine ÇED zorunluluğu getirilmesi halinde sektörü oldukça zorlu günler bekliyor. Maden aramalarında son zamanlarda yaşanan bu aksaklıkların en kısa sürede giderilmemesi halinde yakın gelecekte maden üretimimiz de yavaş yavaş azalacaktır. Şu an için mevcut üreticiler tam kapasite üretim yapıyor olsalar bile gelecekte üretim yapılacak saha bulunamadığında, bugünlere bakıp dizlerimizi döveceğimiz kesin. Ülke ekonomisine ve madencilik sektörüne yıllar kaybettirecek bu süreçten bir an önce çıkılması için hükümetin duruma el koymasını ve sektörün önündeki engelleri kaldırmasını temenni ediyorum.
Derginin Adı Madencilik Türkiye İmtiyaz Sahibi MAYEB Madencilik ve Yer Bilimleri Basım Yayın Dağıtım Ltd. Şti. Genel Koordinatör - Editör Onur Aydın onur@madencilik-turkiye.com Yazı İşleri Md - Dış İlişkiler O. Çağım Tuğ cagim@madencilik-turkiye.com İdari İşler Volkan Okyay volkan@madencilik-turkiye.com Grafik Tasarım - Uygulama M. Anıl Tuğ anil@madencilik-turkiye.com Arzuhan Adıgüzel arzuhan@ideakup.com İnternet Teknolojileri Bilgin B. Yılmaz bilgin@madencilik-turkiye.com Redaksiyon Duygu Yiğit duygu@madencilik-turkiye.com Abonelik İletişim abonelik@madencilik-turkiye.com Reklam İletişim reklam@madencilik-turkiye.com Ruhsat Bülteni İletişim ruhsat@madencilik-turkiye.com Hukuk Danışmanı Av. Evrim İnal evrim@madencilik-turkiye.com Akademik Editörler Baş Editör Doç. Dr. Kerim Küçük (DEÜ, Maden Müh. Böl.) Editörler Prof. Dr. C. Okay Aksoy (DEÜ, Maden Müh. Böl.) Prof. Dr. Erol Kaya (DEÜ, Maden Müh. Böl.) Doç. Dr. Ali Sarıışık (AKÜ, Maden Müh. Böl.) Doç. Dr. M. Emin Candansayar (AÜ, Jeofizik Müh. Böl.) Doç. Dr. Hakan Başarır (İNÜ, Maden Müh. Böl.) Doç. Dr. Melih Geniş (BEÜ, Maden Müh. Böl.) Doç. Dr. Melih Iphar (ESOGÜ, Maden Müh. Böl.) Doç. Dr. Niyazi Bilim (SÜ, Maden Müh. Böl.) Doç. Dr. Nuray Demirel (ODTÜ, Maden Müh. Böl.) Doç. Dr. Talip Güngör (DEÜ, Jeoloji Müh. Böl.) Dr. Mete Kun (DEÜ, Maden Müh. Böl.) Yayın İdare Merkezi 1042. Cd. (Eski 4. Cd.) 1335. Sk. (Eski 19. Sk.) Vadi Köşk Apt. No: 6/8 A. Öveçler ANK. Tel : +90 (312) 482 18 60 Fax : +90 (312) 482 18 61 info@madencilik-turkiye.com Baskı Başak Matbaacılık ve Tanıtım Hiz. Ltd. Şti. Macun Mah. Anadolu Bulv. No: 5/15 Yenimahalle - ANKARA Tel: +90 (312) 379 16 17 Yerel Süreli Yayın Tiraj 3750 / ISSN 1309-1670 Ulusal Hakemli Dergidir
4
1 Eylül 2013
Türkiye’den Haberler www.madencilik-turkiye.com
Arslanlı, 2014 Yılında Kapasite Artışına Gidecek Kalsit ocaklarında günlük 400 ton kalsit üreten Arslanlı Alçı, 2014 yılı itibarıyla kapasite artışına gitmeyi planladığını açıkladı. Kobiden’in haberine göre; ürettiği kalsitin tamamını yapı sektörüne satan firma, rezervi yüksek olan ocaklarından daha fazla kalsit üretmek için makineye yatırım yapmaya hazırlanıyor. Arslanlı Alçı ve Hammaddeleri Yönetim Kurulu Üyesi Asilhan Arslan, bugün itibarıyla tam kapasiteyle üretim yaptıklarını ve ürünlerini Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile Doğu Karadeniz’e gönderdiklerini aktardı. 2014 yılı başında makine yatırımı yaparak, günlük üretim kapasitelerini artırmak istediklerinin altını çizen Arslan, Türkiye’de inşaat sektörünün hızla büyümesi ve çalıştıkları firma-
Ağustos 2013
ların da bundan olumlu etkilenmesi sonucunda yatırım kararı aldıklarını aktardı. Firmalarının düşük miktarda da olsa ihracat yaptığını ifade eden Asilhan Arslan, şu anda Azerbaycan’a mal satarak, üretimlerinin % 5’ini ihraç ettiklerini anlattı. 2014 yılında ise kapasite artışı sonrası artacak üretimlerle yeni pazarlara yönelecekleri bilgisini veren Arslan, Türkmenistan, Nahçıvan ve Irak’la görüşmelerinin sürdüğünü ifade etti. İhracatın yanı sıra ürün geliştirmek için de makinelerini yenilemek istediklerini aktaran Arslan, şu anda ürün gamlarında en küçük 40 mikronluk kalsitin bulunduğunu, bu oranı 1 mikrona çekmek için proje ürettiklerini açıkladı.
Stratex’ten Ülkemizdeki Projeleri İçin Durum Değerlendirmesi Ağustos 2013
Stratex International PLC, Altıntepe ve Muratdere projeleri hakkında elde edilen yeni bilgileri kamuoyuyla paylaştı. Altıntepe Projesi Karadeniz bölgesinde yer alan Altıntepe projesinde üretime geçilmesi için çalışmalar devam ederken, ÇED raporu için onay alındığı açıklandı. Bununla birlikte projede Stratex ile ortak olan Bahar Madencilik, projenin % 55 hissesinin sahibi oldu. Projede yapılacak inşaat çalışmaları için de Orman İzni başvurusu yapılırken, Başbakanlıktan onay için bekleme sürecine geçildiği öğrenildi. Projede 40 aylık bir periyotta 1,34 g/t Au tenörlü 3 milyon ton cevher ile 0,35 g/t Au tenörlü yarım milyon ton cevherin işlenmesi öngörülüyor. Üretimle birlikte devam eden aramalarda bulunacak yeni rezervlerin bu üretime eklenmesi bekleniyor. Muratdere Projesi Stratex International PLC’ nin porfiri bakır-molibden-altın projesi olan Muratdere’de, Lodos Maden Yatırımları AŞ % 51 hisse karşılığında Stratex’e 1,7 milyon dolar ödeme gerçekleştirmiş ve projede ortaklık sağlamışlardı. Lodos Maden Yatırımları AŞ, yapılan anlaşmaya göre projede yapacağı ek ödemeler ve çalışmalar ile hissesini % 70’e kadar çıkarma hakkına da sahipti. Bu kapsamda ilk adım olarak; Lodos tarafından yapılan 3.000 metre karotlu sondaj ve Stratex’e yapılan 500 bin dolar ödemenin ardından Lodos’un projedeki hisse oranı % 61’e ulaştı. Lodos şimdi % 70 hisseye sahip olabilmek için projenin fizibilite çalışmalarını yürütecek. Proje’de Mart 2012’den beri yapılan 7.900 metrelik karotlu sondaj
6
1 Eylül 2013
çalışmalarından elde edilen önemli sonuçlar ise şu şekilde gerçekleşti: MDD-61 kuyusunda 73,20 m’de % 1,33 Cu ve 35,70 m’de % 0,71 Cu MDD-71 kuyusunda 20,20 m’de % 1,58 Cu ve 48,30 m’de % 0,57 Cu MDD-75 kuyusunda 26,05 m’de % 0,78 Cu ve 123,20 m’de % 0,48 Cu MDD-77 kuyusunda 15,10 m’de % 0,90 Cu ve 73,60 m’de % 0,44 Cu MDD-81 kuyusunda 19,50 m’de % 1,15 Cu ve 33,50 m’de % 0,92 Cu MDD-82 kuyusunda 20,00 m’de % 0,82 Cu MDD-83 kuyusunda 17,50 m’de % 1,00 Cu ve 47,50 m’de % 0,63 Cu Hasançelebi ve Altunhisar Projeleri Stratex, Malatya ili sınırları içerisinde kalan Hasançelebi Altın - Gümüş Projesinde gerçekleştirilen jeofizik ve sondaj çalışmalarının ardından projedeki ortak Teck Resources’ın mineralizasyonu yeterli bulmayarak, projeye daha fazla ilgili göstermeme kararı aldığını açıkladı. Bu kararın ardından Stratex proje kapsamında farklı şirketler ile görüşmelerin sürdüğünü belirtiyor. Centerra Gold tarafından finanse edilen Altunhisar Projesi’nin arama çalışmaları kapsamında; Karanlıkdere ve Balcı Alterasyon zonlarında yapılan toprak ve kaya numunelemeleri ve yapılan sondajlar ışığında önemli bir mineralizasyon bulunamadığı ve sahada daha fazla çalışma yapılmayacağı aktarıldı. Bu projelerin dışında Stratex, Antofagasta ve Centerra ile bakır ve altın arama programlarının sürdüğünü, Karaağaç Projesi kapsamında da bazı yerli şirketlerle görüşmelerin devam ettiğini, zamanı geldiğinde önemli gelişmelerden kamuoyunu haberdar edeceğini aktardı.
Hattat Holding, Amasra’daki Taşkömürü Madeni İçin Çinliler İle Anlaşma İmzaladı Temmuz2013
Hattat Holding, Amasra - Bartın’da 2.640 MW gücünde enerjiye sahip olacak termik santral için gerekli kömürü, yine kendisine ait aynı bölgede bulunan taşkömürü madeninden çıkartmak için Çinli China Coal Construction şirketi ile anlaşma imzaladı. Yer altındaki kömürlerin Avrupa ve Çin’den getirilecek yer altı - yer üstü makine ve teçhizatlarıyla birlikte çıkartılması öngörülürken, madenden ilk yıllarda 5 milyon ton/yıl, ilerleyen yıllarda 10 milyon ton/yıl taş kömürü elde edilmesi hedefleniyor. 10 yıl içerisinde tamamlanması planlanan bu projenin toplam yatırım tutarı
700 milyon doları bulurken, 11 bin kişinin de istihdam edilmesi öngörülüyor. Hattat Holding tarafından Amasra - Bartın Taşkömürü Projesine bugüne kadar 310 milyon dolar yatırım yapıldı. Çinli Datong firması, 180 personeli ile proje çerçevesinde 3 adet - 750 metreye kadar 8 metre çapında derin kuyular ve toplamda 11 km’yi bulan galeriler açarken, proje sonunda toplam galeri desandre uzunluğu 24 km olarak planlanmakta.
Koza Altın’ın 2013 1. Yarıyılda Üretimi Azaldı Koza Altın İşletmeleri tarafından yayınlanan 2013 yılı 1. Yarıyıl faaliyet raporuna göre şirketin altın üretimi, 2013 yılının ilk altı aylık döneminde % 16,7 düşüşle 153.836 ons olarak gerçekleşti. Üretilen altına karşılık şirket 411,8 milyon lira gelir elde ederken, bu rakamlar 2012’nin aynı döneminde 184.666 ons ve 556,9 milyon lira şeklindeydi. 2013 yılı altı aylık dönemde gerçekleştirilen toplam altın üretiminde ortalama tenör 5,74 g/t iken 2012 yılı altı aylık dönemde üretilen altının tenörü ise 6,75 g/t’du. Üretim miktarını etkileyen ortalama tenördeki bu azalmanın, Ovacık ve Mastra altın tesislerinde işlenen cevherin ortalama tenöründeki dönemsel azalmadan kaynaklandığı belirtildi. Şirketin gelirindeki % 26,1’lik azalma ise üretimdeki azalma ile birlikte altının ons fiyatındaki düşüşten de kaynaklandı. 2012 ilk altı aylık dönemde 2.971,73 lira (1.655,00 dolar) olan ortalama ons başına altın satış fiyatının 2013 ilk altı aylık dönemde 2.755,12 lira (1.525,08 dolar) olarak gerçekleşti. Buna ek olarak şirketin, 2013 ilk yarı üretiminden 6.648 ons satılmaya hazır altını stoklarında bulundurması da geliri etkiledi. Şirket 2013 altı aylık dönemde; Ovacık Tesisi’nde 64.734 ons altın
Maden İhracatı Yükselişte İstanbul Maden İhracatçılar Birliği, maden ihracatının 2013 yılının ilk yedi ayında, geçen yılın aynı dönemine göre % 27,95 artış göstererek 2 milyar 953 milyon dolara ulaştığını açıkladı. 2013 Ocak - Temmuz döneminin en fazla maden ihracatı yapılan 5 ülkesi ise sırasıyla Çin, ABD, Irak, İtalya ve Belçika oldu. Geçtiğimiz yıla kıyasla bu yıl % 56 artarak 1 milyar 458 milyon dolara ulaşan Çin’e yapılan ihracat, sektörün toplam ihracatının % 50’sini oluştururken, değer bazında Çin’e en fazla ihracat gerçekleştiren ilk 3 ürün grubu blok mermer, traverten ve krom cevheri oldu. Çin’den sonra gelen Bulgaristan’a yapılan ihracat, 2012 yılının aynı dönemine kıyasla % 173 artarak 61 milyon 108 bin dolarla ikinci sırada yer aldı. Türkiye madencilik sektörünün de en önemli alt sektörlerinden biri olan doğal taşta ihracat % 22 artarak 1 milyar 263 milyon dolara ulaştı ve Temmuz ayında 200 milyon doların üzerinde ihracat gerçekleştirildi. Doğal taş sektöründe en fazla ihracat yapan
8
1 Eylül 2013
Temmuz2013
(5,02 g/t Au tenörlü), 26.875 ons gümüş (3,10 g/t Ag tenörlü), Mastra Tesisi’nde, 2013 altı aylık dönemde 35.047 ons altın (4,77 g/t Au tenörlü) ve 13.157 ons gümüş (4,18 g/t Ag tenörlü), Kaymaz Tesisi’nde 54.055 ons altın (7,98 g/t Au tenörlü), 35.533 ons gümüş (6,52 g/t Ag tenörlü) üretimi gerçekleştirdi. Bu arada şirketin farklı sahalardaki çalışmaları da sürüyor. Şirketin, Balıkesir’in Balya ilçesine bağlı Gökmusa köyü civarında yapılması planlanan “Altın-Gümüş-Bakır Açık Ocak Madencilik” projesi ile ilgili olarak hazırlanan ÇED Raporu, İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunca yeterli bulunarak nihai kabul edildi. Projede ÇED alanı olarak belirlenen 73 hektarlık bölümde, açık ocak yöntemi ile yaklaşık 1,05 milyon ton altın-gümüş-bakır cevheri üretimi gerçekleştirilmesi planlanıyor. Sahadaki altın tenörü 1,1 g/t, gümüş tenörü 3,54 g/t olarak tespit edildi. Üretilen cevher yine şirkete ait Ovacık İşletmesi’ne nakledilecek. Rapora göre proje kapsamında arazi hazırlık çalışmaları yaklaşık 3 ay sürecek. Arazinin hazırlanmasının ardından açık ocak yöntemi ile 24 ay üretim yapılması planlanıyor. Üretim faaliyeti sona erdiğinde maden kapama dönemi ve rehabilitasyon çalışmaları için ise 6 aylık bir dönem öngörülüyor.
Ağustos 2013
ilk beş ülke ise sırasıyla Çin, ABD, Irak, Suudi Arabistan ve Fransa oldu. Gerçekleştirilen doğal taş ihracatında, Rusya’ya yapılan ihracat % 54 artışla 22 milyon 504 bin dolar olurken aynı dönemde Libya’ya yapılan ihracat % 106 artışla 23 milyon 820 bin dolara ulaştı. Türkmenistan’a ise % 146 artışla 14 milyon 22 bin dolarlık ihracat yapıldı. Geçtiğimiz yılın ilk yedi ayına kıyasla % 40 artış gerçekleştirilen metalik cevher ihracatı, 1 milyar 74 milyon dolara yükseldi. Metalik mineraller ihracatında, ihracatı en fazla gerçekleşen ürünler ise sırasıyla bakır, krom ve kıymetli metaller oldu. İhracat rakamlarını açıklayan İMİB Başkanı Mehmet Özer, Temmuz ayı ihracat rakamlarının yılın ikinci yarısında gerçekleşecek ihracat verilerinin de müjdecisi olduğunun altını çizdi. Ülkemizin madencilik sektörünün, tarihi bir rekora ilerlediğini vurgulayan Özer, 2013 yılı ihracat hedefi olan 4,5 milyar doların çok üstünde ihracatı hayata geçirmeyi planladıklarını açıkladı.
Yıldırım Grup, Rus Mechel’in Krom Varlıklarını Satın Aldı
Ağustos 2013
Dünya krom piyasalarının en önemli oyuncularından olan Yıldırım Grup, Rus Mechel’in krom birimini satın aldığını duyurdu. Teklif veren sekiz şirket arasında büyük bir satın alma yarışına sahne olan uluslararası ihalenin ardından Yıldırım Grup, Mechel Krom’un varlıklarından Kazakistan’da bulunan Voskhod Maden Tesisi (Voskhod) ile Rusya’da bulunan Tikhvin Ferroalyaj Tesisi (TFP) ’nin sahibi oldu. Kazakistan’ın kuzeybatısında bulunan ve üretime Temmuz 2009’da başlayan Voskhod krom madeni ile krom konsantre tesisi, son teknoloji bir yer altı madeni ve bir cevher işleme tesisini kapsıyor. Madenin toplam 21 milyon tonluk krom cevheri rezervi bulunuyor. Voskhod’un krom cevheri, 3,5 - 3,8 seviyesindeki krom/demir (Cr/Fe) oranı ile dünyanın en yüksek krom/demir oranlarından birine sahip. Voskhod, pazara krom konsantresi temin ettiği gibi aynı zamanda TFP’ye de hammadde sağlıyor. Tesis, yıllık 1 milyon ton cevher zenginleştirme kapasitesine sahip ve bu kapasite 1,5 milyon ton mertebesine arttırılabilecek konumda. Öte yandan St. Petersburg şehrinin 200 km güneydoğusunda bulunan Tikhvin’de yer alan TFP, % 69,5’lik krom içeriğiyle Rusya’nın en büyük yüksek karbonlu ferrokrom (HC FeCr) üreticilerinden olup, ülkenin üretim hacminin % 22’sini oluşturuyor. Nisan 2007’de üretime başlayan ve yeni sayılabilecek bir tesis olan TFP, aynı zamanda Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT) en modern ferroalyaj tesisi oluşuyla da biliniyor. Tesiste gaz temizleme sistemi, briketleme hattı ve cüruf işleme ünitesi gibi gelişmiş olanaklar bulunmakla birlikte aynı zamanda BDT’deki, yüksek karbonlu ferrokrom üretiminde ton başına enerji kullanımında en
düşük oranlardan biri kaydediliyor. Bir arada değerlendirildiğinde Voskhod ve TFP, Rusya, Avrupa, ABD, Çin ve Uzakdoğu’daki ferrokrom, alaşım çeliği, krom kimyasalları, dökümhane ve paslanmaz çelik piyasalarına krom konsantresi ve yüksek karbonlu ferrokrom sağlıyor. Yıldırım Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Yüksel Yıldırım konuyla ilgili olarak; “Mechel’in krom biriminin satın alınmasının ardından Yıldırım Grubu; Türkiye, İsveç ve Rusya’da yüksek kaliteli yüksek karbonlu ferrokrom (HC FeCr) üretiminde konsolide 520.000 tonluk bir kapasiteye erişmiştir. Böylelikle Grubumuz, dünya çapındaki uzun vadeli paslanmaz çelik müşterileri için, politik, ekonomik ve diğer risklere karşı önlem almak amacıyla, üç farklı ülkede yüksek karbonlu ferrokrom üreten tek küresel oyuncu konumuna gelmiştir. Bunun yanı sıra Yıldırım Grup’un toplam yıllık krom cevheri üretim kapasitesi, kendi dahili gereksinimi ve krom cevheri ihracatı için, Türkiye ve Kazakistan’da 2,5 milyon ton seviyesine ulaşacaktır” sözlerini aktardı. Elazığ’da bulunan Eti Krom AŞ’nin ve İsveç’in Vargön şehrinde bulunan Vargön Alloys AB’nin sahibi olan Yıldırım Grubu, hali hazırda dünyanın en büyük yüksek tenörlü, sert, parça tipi krom cevheri üreticisi ve aynı zamanda Eurasian Natural Resources Corporation (ENRC)’den sonra en büyük yüksek kaliteli, yüksek karbonlu ferrokrom üreticisi konumunda. Grup ayrıca limancılık, denizcilik ve gemi inşa, gübre üretimi ve ticareti, kömür ve kok ithalatı, gayrimenkul geliştirme, enerji ve girişim sermayesi alanlarında da faaliyet gösteriyor.
Meskan İsmet Ölmez’den Hakkari’ye 6,5 Milyon Dolarlık Yatırım
Ağustos 2013
Hakkari - Çukurca karayolu üzerinde bulunan Ulgunlar köyünde 1999 yılında kurulan, ancak faaliyetine 2005 yılında başlayabilen Meskan İsmet Ölmez Madencilik’in, yaklaşık 6,5 milyon dolarlık çinko zenginleştirme tesisinin kurulumunda sona gelindiği, kısa süre içerisinde de üretime geçilmesinin planlandığı öğrenildi. İHA’nın haberine göre 250 kişiye iş imkanı sağlayan ve 30’a yakın iş makinesinin çalıştığı maden ocaklarında şu ana kadar yurt dışına yaklaşık 350 bin ton maden ihracatı yapılırken, kurulan yeni tesisle hem daha fazla istihdam oluşturmak hem de bölge ihracatının artması hedefleniyor. Kurduğu maden tesisiyle bölge ihracatında önemli bir yer edindiklerini ifade eden Meskan İsmet Ölmez Madencilik sahibi İsmet
Ölmez, doğu bölgesinde terör nedeniyle bugüne kadar sanayinin gelişmediğini belirterek en çok göç veren bölge olduklarını hatırlattı. Ölmez, bölgenin zengin çinko ve kurşun yataklarına sahip olduğuna vurgu yaparak, kurdukları tesisin yaklaşık 6,5 milyon dolara mal olduğunu, tesisin kısa süre içerisinde üretime başlayacağını aktardı. Şirketin bölgedeki farklı sahalarında Akkaya Masif Metalik Giper Karbonatlı Çinko, Meskan Metalik Çinko, Meskan Oksitli Çinko ve Diyarbakır Metalik Çinko olmak üzere 4 çeşit çinko cevheri üretiliyor. Yapılan jeolojik etütlerde, şirketin ruhsat sahalarında görünür çinko rezervinin 5 milyon ton civarında olduğu hesaplanırken, ilave sondajlar ile bu rezervin artacağı belirtiliyor.
Küre’de Yeni Rezerv Tespit Edildi Eti Bakır AŞ’ye ait, Kastamonu’nun Küre ilçesindeki bakır işletmelerinde 25 milyon tonluk yeni bakır rezervi tespit edildiği öğrenildi. Anadolu Ajansı’nın haberine göre, konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Kastamonu Valisi Erdoğan Bektaş, Küre’de yeni keşfedilen 25 milyon tonluk rezervin, Türkiye’nin bakıra çok ihtiyacı olduğu için oldukça önemli olduğunu aktardı.
10
1 Eylül 2013
Ağustos 2013
Yapılacak çalışmalarla rezervin 30 milyon tona ulaşmasını ümit ettikleri aktaran Eti Bakır AŞ Küre Genel Müdürü Ahmet Tezcan ise 3 - 4 yıldır gerçekleştirilen arama faaliyetleri neticesinde yeni rezervler keşfetmeye başladıklarını, 2014 - 2015 yıllarında kesin rezerv rakamlarını ortaya çıkarmayı, 2015 yılından itibaren Türkiye’nin en büyük ve en derin kuyusunda cevher üretimine başlamayı hedeflediklerini açıkladı.
Maden Kazalarına Robotlarla Müdahale Edilecek Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün tarafından yapılan açıklamada TÜBİTAK ve Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu arasında bir protokol imzalandığı ve bundan sonra maden kazalarının ardından gerçekleştirilen arama-kurtarma çalışmalarında uzaktan kontrollü robotların kullanılacağı aktarıldı. Kazalarda yaşanan kayıpları asgari seviyeye indirmek için kazalara hızlı müdahale edilmesi gerekmesinden yola çıkarak TÜBİTAK tarafından geliştirilen robotların can kaybını azaltması bekleniyor. Maden kazalarından sonra, maden galerilerinin kazadan sonraki mevcut durumunun belirlenememesinin can kaybı riskini arttırdığına dikkat çeken Bakan Ergün, “Arama-kurtarma ekipleri doğrudan madene girip olası gaz sızıntısı tehlikesine karşın elle-
Ağustos 2013
rindeki gaz dedektörleri ile ölçüm yapıyor. Ancak ölçülen gaz seviyesi tehlikeli değerlere ulaştığında arama-kurtarma ekibi kendini doğrudan tehlikenin içinde buluyor. Robotla müdahale ile bu risklerin en aza indirilmesi hedefleniyor” dedi. Ergün üretilen robotun Ekim ayı itibariyle kullanılmaya başlanacağını, robotun olası göçük, yangın ve gaz sızıntısında arama-kurtarma ekibinden önce madene gönderilerek üzerindeki video ekipmanları ve sensörler sayesinde kaza bölgesindeki mevcut durumu gösteren verileri arama-kurtarma ekibine aktaracağını, kurtarma ekiplerinin de robotlardan gelen bilgilere göre kaza yerine ulaşıp müdahale edeceğini bildirdi.
Pilot Gold, TV Tower Projesi’nde Arka Arkaya Pozitif Sonuçlar Alıyor Temmuz2013
Pilot Gold Inc., Çanakkale - Biga Yarımadası’nda yürüttüğü TV Tower Projesi’nde arka arkaya pozitif sonuçlar alıyor. Şirket tarafından yapılan son duyuruda, KCD - 142 kuyusunda 45,2 metrelik aralıkta 15,3 g/t altın değeri elde edildiği bildirildi. Bu aralık içindeki 1,5 metrede ise tespit edilen değer 386 g/t altın şeklinde. KCD - 142, geçtiğimiz ocak ayında 12 metrelik aralıkta 227 g/t altın değeri elde edilen KCD - 50 kuyusunun 120 metre kuzeyinde yer alıyor. KDC - 142’deki yüksek tenörlü aralık, KCD - 50’deki gözle görülebilen altın damarlarını da içeren yüksek tenörlü aralık ile
aynı jeolojik yapıda görünüyor. Elde edilen yeni sonuçlar, projedeki altın zonunun kuzeybatı bölümünde, yüksek tenörlü altın mineralizasyonunu devam ettiğini gösteriyor. Şirketin 15.000 metrelik 2013 KCD sondaj programında 55 kuyuda 14.000 metre sondaj tamamlandı. Şu ana kadar delinen kuyulardan 13 tanesinin analiz sonuçları bekleniyor. Elde edilen son değerler, şirketin yakında hazırlayacağı kaynak tahmin raporunu önemli ölçüde etkileyecek.
Eti Maden, Dünya Pazar Payı ile Rio Tinto’nun Önüne Geçerek Birinci Oldu Temmuz2013
Bor alanında katma değeri yüksek ürünlerin üretimine ağırlık veren Eti Maden İşletmeleri, ürettiği 16 bor ürününü 84 ülkeye pazarlayarak, dünya bor pazarında bugüne kadar söz sahibi olan ABD’li Rio Tinto’nun tahtından indirdi. Eti Maden’in son birkaç yılda dünya piyasasına ağırlığını koymasıyla Rio Tinto’nun pazar payı 2012 itibariyle % 23’lere kadar gerilerken, Eti Maden % 46 pazar payına ulaştı. Nerdeyse rakibini ikiye katlayan Eti Maden İşletmelerinin Genel Müdürü Orhan Yılmaz, 2005 yılında dünya bor pazarının % 40’ının maden devi Rio Tinto firmasına ait olduğunu hatırlatarak, Rio Tinto karşısında pazar paylarını Ar-Ge’ye önem vererek büyüttüklerini söyledi.
Son dönemde ise yaklaşık 5 yıllık bir çalışmanın sonucunda bordan yeni bir ürün elde ettiklerini de aktaran Yılmaz, söz konusu ürünün demir-çelik sektöründe büyük talep gördüğünü ifade etti. Pazara 3 ay önce sundukları bu ürünün şuan 9 demir çelik firması tarafından alındığını vurgulayan Yılmaz, ürünün çelik kalitesini arttırırken, ark ocaklarından çıkan atıkların depolama maliyetlerini önemli ölçüde azalttığını bildirdi. Eti Maden’in büyük bir araç parkına da sahip olduğunu da anlatan Yılmaz, yılda 100 milyon ton toprağın yerini değiştiren bir faaliyet yürüttüklerini kaydetti. Yılmaz, bu çerçevede 2008 yılında bir karar alarak yerli ekipman kullanmaya başladıklarını ve 5 yıl içinde 32 milyon liranın kasalarında kaldığını ifade etti.
Çöpler’de Altın Kaynağı 8,5 Milyon Onsa Yükseldi Erzincan - İliç’te bulunan ve Alacer Gold - Lidya Madencilik ortaklığı ile işletilen Çöpler Altın Madeni’nde, yapılan son değerlendirmeler sonrasında toplam kaynağın 8,5 milyon onsa yükseldiği açıklandı. Şirket tarafından yapılan açıklamaya göre 30 Haziran 2013 tarihi itibariyle Çöpler’deki ölçülmüş (mesured) + belirlenmiş (indicated) altın kaynağı, rezervler dahil, 1,4 g/t tenörde 194,2 milyon tona ulaştı (8,5 milyon ons Au). Çöpler’de 2012 Aralık ayında hazırlanan oksit - sülfit toplam kay-
12
1 Eylül 2013
Temmuz 2013
nak raporuna göre pozitif değişim yaşandığını dile getiren Alacer Gold Başkanı ve CEO’su David Quinlivan, bu kaynak tahminlerinin, devam eden sülfit ve oksit üretimlerinin güncelleştirilmesinin de temelini oluşturacağını aktardı. Quinlivan yükselen kaynak miktarına, yakın zamanda Çöpler bölgesindeki arama çalışmalarını arttırmalarının neden olduğunu belirterek, arama faaliyetlerinin önemine de vurgu yaptı.
Avusturyalı RHI, Cihan Grubun Manyezit İşletmesini Satın Alıyor Avusturya’nın önemli refrakter malzeme üreticisi RHI AG yetkilileri, Kocaeli merkezli Cihan Grup şirketlerinden Turkmag’a ait manyezit işletmesini ve maden haklarını satın almak üzere görüşmeler yürüttüğünü duyurdu. Resmi sürecin devam ettiği aktarılan açıklamada, Erzurum’un Aşkale ilçesinde yer alan 85 milyon ton rezerve
Ağustos 2013
sahip ve yıllık üretim kapasitesi 120 milyon ton olan işletme için 36 milyon avro değer biçildiği de bildirilenler arasında. Avusturyalı refrakter üreticisinin açıklamasında şirketin, satın almalar yoluyla hammadde tedarik zincirini genişletmeyi hedeflediği belirtiliyor.
Başkanlar Konseyi Birliğinden, Başbakanlık Genelgesi İçin Sektörel Muafiyet Talebi 16 Haziran 2012 tarih ve 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nden kaynaklanan, sektörel olumsuzluklar halen devam ederken, sektörün en önemli birliği olan “Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği - MSBKB” bugüne kadar Genelge kapsamında yaptığı çalışmalara bir yenisini daha ekledi. Birlik, geçtiğimiz Mart ayında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) tanınan Genelge muafiyetine benzer şekilde, madencilik sektörünün de 2012/15 sayılı Genelge’den muaf tutulması için Başbakanlığa resmi bir başvuruda bulundu. Birliğin Başkanı İsmet Kasapoğlu’ndan alınan bilgilere göre; geçtiğimiz Mart ayında Başbakanlığın, EPDK tarafından verilecek izin işlemlerinin 2012/15 sayılı Genelge kapsamından muaf tutulması yazısına istinaden, enerji sektörüne tanınan bu muafiyetin benzerinin madencilik faaliyetleriyle ilgili izinlere de tanınması için, Başbakanlık Makamından muafiyet talebinde bulunuldu. Başbakanlığa iletilen talep yazısında sektörde yaşanan sıkıntılar aktarılırken, Başbakanlık Genelgesi’nin kapsamının, mevcut hukuki mevzuata göre madencilik faaliyetleri açısından yeniden değerlendirilmesi, EPDK tarafından lisans verilen tüzel kişiler lehine verilen ön izin, kullanma izni ve irtifak izni için 2012/15 sayılı Genelge’ ye ilişkin Başbakanlık tarafından tanınan muafiyetin benzerinin, madencilik faaliyetleri ile ilgili orman, mera tahsis değişikliği, hazine
arazileri ve maden arama ruhsatı verilmesine dair izinlere de tanınması istendi. Başbakanlığa yapılan başvurunun sonucu merakla beklenirken, başvuru dilekçesinde aktarılan sorunlar ise aşağıdaki şekilde oldu; “16 Haziran 2012 tarih ve 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin madenciliğe uygulanması ile Madencilik yatırımları için gerekli izinlerin ve maden arama ruhsatlarının alınması Başbakanlığın onayına tabi tutuldu. Başbakanlıkta yapılan incelemelerle izin alma süresinin uzaması nedeniyle, maden işletme izni için gerekli olan izinlerin alınmasında, 3213 sayılı maden Yasası’nda öngörülen 3 yıllık süre aşıldığı için bazı maden işletme ruhsatları iptal edilmiş, bazıları da halen iptal edilme tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. İzinlerin alınmasındaki gecikmeler nedeniyle, mevcut arama ve işletme ruhsatlarında planlanmış olan arama yatırımları olumsuz yönde etkilenmiş ve diğer birçok arama çalışması 2012 yılı çalışma mevsiminde gerçekleştirilmemiştir. Öte yandan yeni maden üretim alanları açılamamış ve üretim hedeflerine erişilememiştir. Madencilik sektörü, katma değeri yüksek bir sektör olduğu içinde, yaşanan olumsuzluklardan sektörün sadece kendisi değil; jeoloji, jeofizik, sondaj, laboratuvar, harita, çevre teknoloji konularında hizmet veren ve sektöre makine-ekipman sağlayan çok sayıda şirket de etkilendi.”
Atamalar/Görev Değişiklikleri Soner Koldaş, Ağustos ayı itibariyle The Capital Group’a bağlı ICHTurchrome şirketine CEO olarak transfer oldu. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümünden mezun olan Koldaş, Witwatersrand Üniversitesi’nde Kaya Mekaniği konusunda yüksek lisans eğitimini tamamladı. Meslek yaşamına 1990 yılında Güney Afrika da Goldfields of SA şirketinde başlayıp altın madenlerindeki tüm üretim kademelerinde bulundu. 2002 yılında Türkiye’ye dönerek sırası ile Newmont, Sandvik, Omya, Demir Export ve Manhattan Corporation gibi birçok ulusal ve uluslararası maden şirketlerinde yöneticilik pozisyonlarında bulunmuş ve son olarak Galata Madencilik (Ariana Resources)’te Technical Director ve Zenit Madencilik’te Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yaparken, The Capital Group’a bağlı ICHTurchrome şirketine CEO olarak transfer oldu.
14
1 Eylül 2013
Temmuz 2013
Ağustos 2013
Sedat Orhan, Ereğli Demir Çelik AŞ’ye Genel Müdür olarak atandı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği bölümü mezunu olan Sedat Orhan, geçmişte sırasıyla Bolu Çimento’da Bakım Mühendisi, aynı şirkette Bakım Şefi ve Proje Müdürü olarak görev yaptı. Daha sonra Ünye Çimento Genel Müdür Yardımcılığı’nı üstlenen Orhan, aynı şirkette bir dönem Genel Müdürlük görevini de yerine getirdi. Daha sonra Elazığ Çimento Genel Müdürlüğü görevini devralan Orhan, 12 Ekim 2006’dan bu yana Erdemir Madencilik Genel Müdürlüğü görevinde bulunuyordu. Orhan, Ağustos ayı itibariyle yeni görevine başladı.
Eurasian Minerals, Balya Hakkında Bilgilendirdi Eurasian Minerals, Balıkesir - Balya’da Dedeman Madencilik’in sahibi ve yöneticisi olduğu projede gerçekleştirilen sondajlardan elde edilen bazı önemli sonuçları kamuoyuyla paylaştı. Dedeman Madencilik tarafından Eurasian Minerals’tan 2006 yılında satın alınan ve Eurasian’ın % 4 net izabe geliri hakkının bulunduğu projede, Hastanetepe zonunda açılan bir sondaj kuyusunda 85 metre derinlikte, 13,3 metre boyunca ortalama % 3,54 kurşun, % 4,62 çinko ve 45,35 gr/ton gümüş varlığı tespit ettiğini açıklandı. Buna ek olarak Hastanetepe’nin 200 metre güneyinde açılan bir keşif kuyusunda da, kurşun - çinko - gümüş mineralizasyonunun yer aldığı yeni bir böl-
Temmuz2013
genin keşfedildiği aktarıldı. Bu yeni keşfin, projenin genişlemesi için önemli olduğu vurgulandı. Dedeman Madencilik tarafından sahada yapılan son çalışmalarda, araştırmaların odak noktası olan Hastanetepe’de 2.200 metrelik toplam 11 sondajın yapıldığı belirtirken, elde edilen son önemli değerlerin yanı sıra 200 metre güneydeki yeni bölgenin keşfedildiği de aktarıldı. Keşfedilen yeni bölgede 235 metre derinlikte 23,2 metre boyunca ortalama % 0,69 kurşun, % 2,33 çinko ve 23,45 gr/ton gümüşün varlığı tespit edilirken, yeni mineralizasyonun çeşitli yönlere uzama potansiyelinin bulunduğu da dikkat çekilen noktalardan.
Kombassan Holding’ten Kalsit Alanında Önemli Çalışmalar
Temmuz2013
Kombassan Holding kuruluşlarından mikronize kalsit üretimi yapan Hisar Madencilik, bu yıl da kapasite artırımına yönelik yatırımlarına devam ediyor. Geçen yıl Aksaray ve Aydın fabrikalarında kapasite artırmaya ve modernizasyon sağlamaya yönelik 2 milyon liralık yatırımla kapasitelerini % 20 oranında yükseltildiği bilinen şirketin bu yıl da mevcut ürünleri için kapasite artırmaya yönelik çalışmalarına devam ettiği öğrenildi. Aksaray ve Aydın fabrikalarımızın 2012 yılı toplam üretimi 98 bin ton olan şirketin 2012 yılı üretim planlamalarının % 9 üzerine çıktığı belirtiliyor. 2010 yılında Aksaray fabrikalarının hammadde kaynağı olan
Niğde’de de bir tesis yatırımı kararı alan şirketin yasal izinlerin geç tamamlanması nedeniyle yatırımı geçici bir süreliğine durdurduğu biliniyor. Şirket bu dönemde yatırım ağırlığını Aydın ve Aksaray fabrikalarının kapasite artışı ve modernizasyonuna kaydırdı. Öte yandan Holding iştiraki diğer bir şirket olan Adaçal Endüstriyel Mineraller’in, sentetik kalsit olarak da bilinen çöktürülmüş kalsiyum karbonat üretimine başladığı öğrenildi. Çöktürülmüş kalsiyum karbonatın endüstride birçok sektörde fonksiyonel dolgu malzemesi olarak kullanımının her yıl artış gösterdiği belirtilirken şirket, ürünü global pazarda tanınır hale getirmeye çalışıyor.
Dedeman Madencilik, Büyüme Stratejisinde Azınlık Hissesine Ortak Alabilecek Temmuz2013
Dedeman Grubu, önemli iş kollarından birisi olan madencilik alanında yeni yatırımlar yapma, halka arz ve azınlık hissesine ortak alma stratejileri ile büyümeyi planladığını açıkladı. Ekonomist’ten Levent Gökmen’in haberine göre ülke madenciliğinin önde gelen gruplarından birisi olan Dedeman Grubu, önümüzdeki dönemde Balıkesir - Balya’da yer alan kurşun - çinko sahasında ve Adana’da yer alan krom sahasında yeni yatırımlar yapmayı planlıyor. Bunun yanında önümüzdeki üç yılda bahsedilen yatırımları bitirerek Dedeman Madencilik’in ülkemiz ya da yurt dışı borsalarında halka ar-
zını planladıklarını belirten Grup yöneticilerinden Rıfat Dedeman, madencilik şirketinin büyüme hedeflerine ulaşmasına know-how olarak katkı sağlayabilecek stratejik ortaklıklara, azınlık hisse verilmesi koşuluyla açık olduklarını aktardı. 66 yıllık şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Murat Dedeman geçtiğimiz Ocak ayında, 2013 yılı için 130 milyon dolar ciro hedeflediklerini, 100 milyon doları madencilik, 20 milyon doları da turizm alanında olmak üzere 120 milyon dolar da yatırım yapmayı planladıklarını açıklamıştı.
MTA, Sinop - Durağan’da Altın Arama Sondajlarına Başladı Sinop’un Durağan ilçesinde yer alan Çayağzı köyü Ağuluk boğazı mevkiinde önemli altın yataklarının bulunabileceğine dair çeşitli bulgulara ulaşan MTA tarafından 2010 yılında başlatılan araştırmalarda, sondaj çalışmalarına başlandığı öğrenildi. Durağanlı bir araştırmacı olan Ziraat Mühendisi İbrahim Irmak tarafından geçtiğimiz yıllarda gündeme getirilen ‘Antik Arsenik Maden Ocağı’ MTA tarafından mercek altına alınmış ve yöredeki arsenik varlığından yola çıkılarak bölgenin altın potansiyeli araştırılmaya başlanmıştı. İbrahim Irmak tarafından; antik çağın ünlü coğrafyacısı Amasyalı Strabon’un bir eserinde bahsi geçen
16
1 Eylül 2013
Temmuz2013
‘Kırmızı Zırnık Dağı’nın (Sandarakurgion) söz konusu alan olduğu yönünde kuvvetli deliller bulunduğu iddia edilirken, Strabon’un eserlerinde bahsedilen maden yataklarında kölelerin çalıştırıldığını ve yatakların karşısında ‘Tmolisa Kalesi’ adlı bir kaleden bahsedildiği aktarılıyor. Bölgenin yakınlarındaki Terelek’te bu kalenin kalıntılarının bulunduğu, yine civardaki yol yapım çalışmalarında da ayaklarında pranga bulunan iki insan iskeletinin bulunması Irmağın iddialarını güçlendirirken, günümüz jeolojik bilgisi kapsamında arseniğin, altının varlığını işaret ettiğini bilinmesi, bölgede yapılan çalışmaları destekliyor.
İSO 500 içerisindeki Maden Üreticileri Belli Oldu Temmuz 2013
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından 45 yıldır hazırlanan ve her yıl merakla beklenen “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2012” raporu açıklandı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu İçerisinde Yer Alan Maden Üreten Şirketler - 2012 TÜRKİYE GENELİ İLK 100’E GİREN MADENCİLİK ve MADENCİLİKLE İLİŞKİLİ FİRMALAR 2012 Sıra No
Kuruluşlar
Üretimden Net Satışlar (TL)
Bahçıvan yapılan basın toplantısında, bundan 30 yıl önce sanayinin bel kemiğini oluşturan sektörlerin bugün gerilere düştüğüne, geçmişte daha alt sıralarda yer alan sektörlerin de bugün sanayinin lokomotifi konumuna geldiğine işaret etti. Madencilik sektörü de, Bahçıvan’ın açıklamasını doğrular nitelikte bu yıl da yükseliş gösterdi. İSO 500 Raporu’nda yer alan maden üreticilerinin 2012 ciroları aşağıdaki listede yer almaktadır:
15
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu
2.886.203.748
241
Eti Gümüş A.Ş.
348.220.692
41
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü
1.487.462.707
284
Adana Çimento Sanayii T.A.Ş.
287.034.089
67
Tüprag Metal Madencilik San. ve Tic. A.Ş.
1.085.155.678
290
Çimentaş İzmir Çimento Fabrikası T.A.Ş.
283.878.625
72
Koza Altın İşletmeleri A.Ş.
1.041.141.929
295
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.
281.483.223
75
Akçansa Çimento San. ve Tic. A.Ş.
992.214.050
302
Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü
274.618.593
81
Soda Sanayii A.Ş.
844.690.081
311
BATIÇİM Batı Anadolu Çimento Sanayii A.Ş.
262.497.945
88
Çimsa Çimento San. ve Tic. A.Ş.
799.027.860
339
Seranit Granit Seramik San. ve Tic. A.Ş.
241.744.020
108
Eti Bakır A.Ş.
684.731.587
346
Konya Çimento Sanayii A.Ş.
235.685.873
119
Kaleseramik Çanakkale Kalebodur Seramik A.Ş.
598.072.049
356
Ünye Çimento San. ve Tic. A.Ş.
231.117.088
155
Limak Çimento San. ve Tic. A.Ş.
496.166.768
364
Park Elektrik Üretim Madencilik San. ve Tic. A.Ş.
225.534.896
157
Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş.
495.019.529
402
Mardin Çimento San. ve Tic. A.Ş.
206.067.889
160
Erdemir Madencilik San. ve Tic. A.Ş.
481.032.377
408
GÖLTAŞ Göller Bölgesi Çimento San. ve Tic. A.Ş.
203.142.486
168
Aşkale Çimento Sanayii T.A.Ş.
468.812.357
426
Eti Krom A.Ş.
195.537.016
169
Nuh Çimento Sanayi A.Ş.
468.522.565
427
Traçim Çimento San. ve Tic. A.Ş.
194.933.831
199
Limak Batı Çimento San. ve Tic. A.Ş.
404.392.102
432
Adoçim Çimento Beton San. ve Tic. A.Ş.
193.605.284
200
Çimko Çimento ve Beton San. Tic. A.Ş.
402.802.831
434
Bolu Çimento Sanayii A.Ş.
193.361.258
201
Eti Soda Üretim Pazarlama A.Ş.
402.785.357
447
KÇS Kahramanmaraş Çimento Sanayi A.Ş.
189.138.966
208
As Çimento San. ve Tic. A.Ş.
390.120.573
453
Denizli Çimento Sanayii T.A.Ş.
188.265.728
222
Esan Eczacıbaşı Endüstriyel Hammaddeler A.Ş.
372.937.609
476
Demir Export A.Ş.
178.070.546
Park Elektrik’in 2013 Yılı 1. Yarıyıl Değerlendirmesi Ciner Grubu şirketlerinden Park Elektrik Madencilik, 2013 yılının ilk altı ayında 123.644.553 lira net satış geliri elde ettiğini açıkladı. Şirketin borsaya yaptığı açıklamada bu rakamın 106.754.580 lirasını bakır, 16.276.262 lirasını asfaltit, 613.711 lirasını ise diğer satışların oluşturduğu belirtildi. Geçen yılın aynı döneminde gerçekleştirilen 144.682.771 lira tutarındaki toplam hasılata göre ise şirketin altı aylık gelirinde yaklaşık % 15 düşüş meydana geldi. Bakır madeninde geçen yılın ilk yarısında 46.852 WMT olarak gerçekleştirilen üretim bu yıl % 7 artarak aynı dönemde 50.021 WMT olurken, konsantre bakır satışı ise % 23’lük artışla 38.488 DMT’den 47,473 DMT’ye yükseldi. Geçen yıl satış hasılatında yer alan 2.521 ton katot satışı ile birlikte düşünüldüğünde (katot bakırın konsantre bakır içeriği göz önüne alındığında) toplam bakır ürünü satışının geçen yılın aynı dönemine göre düşük kaldığı belirtiliyor. Şirket tarafından verilen bilgiye göre, 2013 ilk altı ayında katot bakır üretim ve satışı yapılmadı.
18
1 Eylül 2013
Ağustos 2013
Geçen yıl ilk yarıda 122.594 ton olarak gerçekleştirilen asfaltit üretim ve satışı da bu yıl aynı dönemde Silopi Elektrik AŞ’nin talebine bağlı olarak % 29 artış göstererek 158.687 ton olarak gerçekleşti. Şirketin net, brüt ve esas faaliyet karlılık oranları ise geçen yılın aynı dönemine göre düşük gerçekleşti. Şirket tarafından, bakır fiyatlarında yaşanan düşüş ile şirketin kapalı ocaktan açık ocağa geçmesi sırasında stoklarda yer alan düşük tenörlü cevherin kullanılmasının, maliyetleri yükselterek karlılık oranının düşmesinde önemli rol oynadığı belirtildi. Şirketin karlılık rakamları ise şu şekilde açıklandı: 30 Haziran 2012’de % 46 olan net karlılık, 30 Haziran 2013’de % 29 olarak kaydedildi. Ürün bazında karlılığa bakıldığında konsantre bakırda 30 Haziran 2013 itibariyle % 38 karlılık kaydedilirken, asfaltitte aynı tarih itibariyle % 13 karlılık açıklandı.
Maden Aramalarına ÇED geliyor!
Madencilik sektörü ne yazık ki Başbakanlık Genelgesi’nin olumsuzluklarını yaşamaya devam ederken bir ikinci önemli olumsuzluk ile karşı karşıya kaldı. Çevre Mühendisleri Odası tarafından “Arama Faaliyeti Eleme-Kontrol Formu” uygulaması aleyhine açılan idari davada Danıştay tarafından Yürütmeyi Durdurma Kararı verilmesiyle, maden arama faaliyetlerinde ÇED raporu hazırlanması gerekliliğinin önü açıldı. Bilindiği üzere, daha önce Danıştay tarafından ÇED Yönetmeliğinde yer alan “belirli bir limitin altındaki maden arama faaliyetlerinin ÇED sürecinden muafiyeti” hükmü iptal edilmişti. O dönemde madencilerin mağdur olmaması için Çevre Bakanlığı tarafından yeni bir düzenleme yapılmış ve “Arama Faaliyetleri İçin Hazırlanan Arama Faaliyeti Eleme-Kontrol Formu” adında bir formun Bakanlığa verilmesi halinde 1 haftalık sürede ÇED açısından arama izni
Ağustos 2013
alınmasını mümkün hale getirmişti. Ancak 13.08.2013 tarihi itibariyle bu düzenleme de, Çevre Mühendisleri Odasının açtığı yeni bir dava neticesinde Danıştay tarafından iptal edildi. İptal kararının sonrasında uygulamaya geçilmesi için 30 günlük bir süre bulunuyor. Bu sürenin sonuna yani 13.09.2013 tarihine kadar bir değişiklik olmazsa artık tüm maden aramaları ÇED’e tabi olacak. Bu da arama yapabilmek için her bir saha için ayrı ayrı ve yoğun bir ÇED sürecinden geçilmesi gerektiği anlamına geliyor. Çevre Mühendisleri Odası’nın tarafından; “Maden Arama Faaliyetlerine “ÇED” Muafiyetini Durdurduk!” başlığı ile duyurulan, madencilikte eşi benzeri bulunmayan bu uygulamanın Başbakanlık Genelgesi ile birleşmesi ile ülkemiz maden arama sektörünün olumsuz şekilde etkilenmesi bekleniyor.
Yabancı Sermayeli Şirketlerin 2013 Yılı 1. Yarıyıl Değerlendirmeleri Ağustos 2013
First Quantum Minerals - Çayeli Bakır İşletmeleri Ülkemizin önemli maden işletmelerinden biri olan ve First Quantum Minerals tarafından yönetilen Çayeli Bakır İşletmeleri’nde Çayeli’nde 2013 yılının ilk altı ayı boyunca 15.962 ton bakır, 21.914 ton çinko üretimi gerçekleştirildi. Çayeli Bakır İşletmeleri’nde satışlardan ilk altı ayda 121,6 milyon dolar gelir elde edildi. Alacer Gold - Çöpler Altın Madeni % 20 Lidya Madencilik ortaklığında üretimin devam ettiği Çöpler Altın Madeninde, 2013 yılının ilk altı ayında 122.799 onsluk altın üretimi gerçekleştirildiği açıklandı. Ocak ayında yaşanan aşırı soğuk hava ve kar yağışları nedeniyle üretimde aksaklıklar yaşansa da şirket, geçen yılın aynı döneminde ulaşılan üretim rakamını
% 28 (2012 yılı ilk altı ay - 95.776 ons) arttırmayı başardı. Şirket Çöpler’de ilk altı ayda üretilen altının satışlarından 180 milyon 165 bin dolar gelir elde etti. Eldorado Gold - Kışladağ - Efemçukuru Altın Madenleri Eldorado Gold, ülkemizdeki iki işletmesinden 2013 yılının ilk altı ayında toplam 193.101 ons altın üretimi gerçekleştirirken, bu üretimin 146.956 onsunu Uşak - Kışladağ İşletmesi’nden, 46.145 onsunu da İzmir - Efemçukuru İşletmesi’nden sağlandı. Şirket 2013 altı aylık dönemde Kışladağ İşletmesi’ndeki satışlardan 223,1 milyon dolar, Efemçukuru İşletmesi’ndeki satışlardan ise 112,7 milyon dolar gelir etti.
Türkiye’nin İlk Paslanmaz Çelik Üretim Tesisi Açıldı
Kocaeli’nde, otomobillerde de kullanılan paslanmaz çelik üretimi gerçekleştirecek fabrika, dünyanın dördüncü büyük çelik üreticisi Güney Koreli Posco ile Kibar Holding ve Daewoo International ortaklığıyla üretime geçti. 200 bin ton/yıl üretim kapasitesine sahip fabrika Kocaeli’nin Alikahya bölgesinde yer alırken, doğrudan 400 kişiye iş imkanı sağlayacak. Tesisin açılış törenine Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Asım Kibar, Posco Başkanı Joon Yang Chung, Posco Assan TST Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar ve Daewoo International adına Başkan Yardımcısı Dong Hee Lee katılırken, Bakan Ergün açılış konuşmasında tesisin Türkiye’nin ilk paslanmaz çelik tesisi olmasının önemine dikkat çekti. Ergün, ülkemizin yıllık paslanmaz çelik tüketiminin 325 bin ton seviyesinde olduğunu ve tüketimin neredeyse tamamının ithalat yoluyla karşılandığını aktarırken, bu yeni fabrikayla ülkemizin çok önemli bir ihtiyacının da karşılanacağını sözlerine ekledi. Posco Assan TST Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar da açılış töreninde yaptığı konuşmada, fabrikanın başlangıçta 200 bin ton/
20
1 Eylül 2013
Ağustos 2013
yıl üretim kapasitesiyle kurulduğunu ve tesisin Türkiye’nin ilk soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik üreticisi olarak üretime geçtiğini belirtti. Kibar, fabrikanın üretim kapasitesinin bir sonraki etapta 400 bin ton/yıla ve daha sonraki dönemlerde ise 1 milyon ton/yıl seviyesine çıkaracak şekilde iş planlamasının yapıldığını da sözlerine ekledi. Kurulacak tesis için gerekli hammadde ihtiyacı ülke kaynaklarından sağlandığı takdirde, maden sektörü açısından da büyük bir pazarın ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.
:BZMBD‘L ,ÚZà "ǵBǘ‘ ±BL‘MMBS .FWLJJ /JMà GFS #634" 5FM 'BY XXX TPO NBL DPN US JOGP!TPO NBL DPN US
LEVENT 2002
®
MJD Akademi - Porfiri Maden Yatakları ve Spektral Jeoloji Seminerleri Gerçekleştirildi Ağustos 2013
Maden Jeologları Derneği tarafından, MJD Akademi Eğitim Programları kapsamında organize edilen Dr. Richard Tosdal - “A Practical Guide to Porphyry Cu Deposits” semineri, 27 Temmuz’da Ankara - Swiss Hotel’de gerçekleştirildi. Porfiri bakır yatakları üzerine gerçekleştirilen seminer özelikle dernek üyeleri tarafından yoğun ilgiyle karşılanırken, dernek üyesi olmayanların katılımına da imkan sağlandı. Porfiri tanımıyla başlayan seminerde, magma kimyası, yatak ve
damar yapısı, alterasyonlar, porfiri evrimi, dünyadan porfiri yatak örnekleri gibi pek çok konu hakkında bilgi aktarıldı. 29 Ağustos’ta gerçekleştirilen diğer bir seminer ise Phoebe L. Hauff tarafından “Spektral Jeoloji - Spektrometre ile Mineral Tayini” başlığında gerçekleştirildi. Bir günlük eğitimde spektroskopi temeli, spektrometre detayları, uygulamaları, yazılımın kullanılması ve spektrometre ile hassas mineral tayini konularını içerdi.
Çaldağ’da “Proje Değişikliği ve Ek Üniteler” ÇED Süreci Başladı Manisa - Turgutlu’da Çaldağ Nikel Madencilik tarafından yapılması planlanan “Çaldağ Kompleks Madeni (Nikel-Kobalt-Demir) Proje Değişikliği ve Ek Üniteler” projesi ile ilgili ÇED süreci başladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, Proje ile ilgili olarak Bakanlığa sunulan ÇED Başvuru Dosyası’nın, Yönetmeliğin 8. Maddesi doğrultusunda incelendiği ve uygun bulunarak projeye ilişkin ÇED sürecinin başladığı aktarıldı.
Çaldağ Kompleks Madeni’nde, Proje’nin eski sahibi European Nickel şirketi tarafından yapılan çalışmaların ardından 2006 yılında, halen geçerliliği süren ÇED olumlu kararı alınmıştı. Projenin 2011 yılında VTG Holding tarafından satın alınmasından sonra geçen süreçte proje detayları üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda ise projenin yıllık kapasitesinde, uygulama şekli ve proses birimlerinin yerleşim yerlerinde, iyileştirme amaçlı bazı değişikliklerin yapılması ihtiyacı doğdu. Bu amaçla hazırlanan revizyon projesinin ÇED süreci 25 Temmuz 2013’te başlamış oldu.
Kangal Termik Santrali İçin Sözleşme İmzalandı
Şubat 2013’de ihalesi sonuçlanan ve Konya Şeker Sanayi ve Ticaret AŞ - Siyah Kalem Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Ortak Girişim Grubu’nun % 51, Anadolu Birlik Holding bünyesindeki Çobanyıldızı Elektrik’in % 49 oranında ortak olduğu Kangal Termik Santral Elektrik Üretim AŞ, 985 milyon dolarlık sözleşmesini imzaladı. İmza töreninde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Türkiye’de her 5 birim ürettiğimiz elektriğin 1 tanesi kömürden. Biz, bunu 3’te 1’e çıkarmak istiyoruz. Bu şekilde Adana, Kütahya, Manisa, Eskişehir ve Konya’da bu yerli kömürlerimize daha fazla yer vermiş olacağız” dedi.
22
1 Eylül 2013
Ağustos 2013
Kangal Termik Santral Elektrik Üretim AŞ ihalesini ilk etapta Konya Şeker Sanayi ve Ticaret AŞ - Siyah Kalem Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Ortak Girişim Grubu kazanırken, ihaleyi kazanan konsorsiyum daha sonra ortaklık yapısını değiştirmişti. Ortak Girişim Grubu, yeni ortaklık yapısında da firma üzerindeki hakim hissesini % 51 ile korurken, Siyah Kalem’in ortaklık payı azaldı. Anadolu Birlik Holding bünyesindeki Çobanyıldızı Elektrik % 49 hisseyle üçüncü şirket olarak konsorsiyuma dahil oldu. Santrale verilecek üretim lisansı 49 yıllığına geçerli olacak.
Türkiye Delme Patlatma Sendikası Kuruluş Çalışmaları 2011 yılında sektördeki sivil toplum örgütlenmesinin eksikliğini gidermek ve sektör çalışanlarına hizmet etmek amacıyla “Ateşçiler Birliği Dayanışma Platformu” adı altında faaliyetlerine başlayan birlik, 2013 yılı içerisinde sendikalaşma yolunda ilerliyor. Delme patlatma çalışanlarının meslek sorunları ve özlük haklarının korunmasını amaç edinen birlik ayrıca mesleki eğitim ve iş bulma gibi bir çok alanda da hizmetler yürütüyor. Çalışmalarının kısa zamanda yoğun ilgi görmesi ve üye aidatı gibi herhangi bir ödenek toplanmaması tamamen yönetim kurulu-
Temmuz2013
Ağustos 2013
nun gayret ve destekleriyle gerçekleşirken, yapılan çalışmalara istisnasız sektörde çalışan bütün bireyler katılabiliyor ve katkı sağlayabiliyor. İlerleyen dönemlerde delme patlatma sektörünün genel sorunlarına ilişkin yapacağı çalışmalarla, çalışanların daha iyi koşullara sahip olmasına katkı sağlayacağını taahhüt eden birlik, ülke ve insanımız için taşıdığı önemin farkında olarak sendikalaşma yolunda faaliyetlerine devam etmektedir. Detaylar için www.atescilerbirligi.com
Dünya’dan Haberler www.madencilik-turkiye.com
Romanya’nın Gözü, Gecikmiş Altın Madeni Projesinin Gelirlerinde Temmuz 2013
Romanya Hükümeti, Gabriel Resources tarafından geliştirilen ve Avrupa’nın en büyük açık işletmelerinden biri olacak olan Rosia Montana Projesi’nin başlaması için, uzayan süreci bir an önce sonlandırmak adına Eylül ayında firma ile görüşmelere başlayacağını duyurdu. Romanya’nın, bu projenin gelirinin % 78’ine sahip olmayı istediği belirtiliyor. Gabriel Resources, Karpat Dağları’nın eteklerinde yer alan projedeki 314 ton altın ve 1.600 ton gümüşü elde etmeyi planlıyor. Firma, projenin sahibi Rosia Montana Gold Corp.’un % 80’ini elinde bulundururken, Romanya Hükümeti de bu firmanın % 20’sine sahip. Yıllardır çevre izni için bekleyen 14 yıllık projeye başlanabilmesi için Başbakan Victor Ponta, sonbaharda kabinesinin mecliste
oylama yapılması için istekte bulunacağının ve projeye yeşil ışık yakılacağının sözünü verdi. 11 Temmuz’da Romanya’nın doğal kaynaklarıyla ilgili açıklama yapan Ulusal Altyapı Bakanlığı da, altın kaynaklarından daha yüksek hisseler ve devlet hakkı alarak daha büyük kazanımlar elde etmek istediklerini açıkladı. Açıklamaya göre Hükümet yetkilileri, Romanya’nın Rosia Montana projesinden en yüksek kazancı almak için projeyi yeniden müzakere edeceklerini, proje gelirlerinden % 78 paya sahip olabilmek için ne gerekiyorsa yapacaklarını ifade etti. 2007 yılında yapılan son fizibilite çalışmasıyla projenin herşey dahil maliyeti ons başına 900 dolar olarak hesaplanırken, projenin toplam değeri 7,5 milyar dolar olarak belirtilmişti.
Rio Tinto 2. Çeyrek Demir Cevheri, Bakır ve Kok Kömürü Üretimi Temmuz 2013
Dünyanın birçok yerinde madencilik faaliyetleri yürüten Rio Tinto, 2013 yılının ikinci çeyreğinde gerçekleştirdikleri üretimlerin geçtiğimiz yılın ikinci çeyreğine kıyasla arttığını bildirdi. Şirket, ilk çeyrekte de rekor demir cevheri üretimi ve sevkiyatı bildirmişti. Yılın ikinci çeyreğinde ise Pilbara’daki aşırı yağışlara ve toplam 5 adet olan gemi yükleyicilerinden birisinde yaşanan kayış kırılmasından ötürü yaşanan 3 haftalık gecikmeye rağmen, ikinci çeyrek için demir cevheri üretiminin 66 milyon tona ulaşıp, % 7 arttığı ifade edildi. Pilbara’daki geliştirme çalışmaları sonrası yılın ilk yarısındaki demir cevheri üretiminin 120 milyon tona ulaşması, üretimin büyüdüğünü gösterdi. Rio Tinto CEO’su Sam Walsh 16 Temmuz’da hazırladıkları bir raporun ışığında yaptığı açıklamada, Pilbara’daki zorlu hava koşullarına rağmen şirketin, 290 milyon ton yıllık demir cevheri üretimi projesinin başarıyla devam ettiğini söyledi. Bu yılki he-
defin 3. çeyrek sonunda yakalanabileceğini de sözlerine ekledi. Walsh, ikinci çeyrekte bakır üretiminin de % 10 artarak 146.200 ton seviyelerine ulaştığını aktardı. Bu artışın Kennecott Utah projesindeki yüksek tenörlü üretime ve Escondida’daki üretimin % 3 artmış olmasına bağlı olduğunu belirten Walsh, Moğolistan’daki Oyu Tolgoi Bakır - Atın Projesi’nden Çin’e ilk bakır konsantresinin sevkiyatının yapılmasının Moğolistan için yeni bir kilometre taşı olduğunu not etti. Hazırlanan rapora göre titanyum dioksit hammadde üretimi % 25 düşüşle 461.000 ton kadar iken, alüminyum üretimi % 7 artarak 901.000 tona ulaştı. Şirketin Temmuz ayında başlayan Kestrel Projesi’nden ise 2014 yılı sonuna kadar tam kapasiteye ulaşıp, 20 yıl içinde ortalama 5,7 milyon ton kömür üretmesi bekleniyor. Yarı yumuşak kok kömürü ve termal kömür üretimi ise bir önceki yılın aynı dönemine göre % 23 artışla 7,12 milyon ton seviyelerine ulaştı.
Hindistan, Altın Politikasını Değiştirmeye Çalışıyor Altın fiyatlarının Mayıs ayında başlayan düşüşünün devam etmesindeki en önemli etkenlerden biri olarak, Hindistan Merkez Bankası (RBI)’nın, çıkardığı yeni yasa ile altın ithalatını azaltması görülüyordu. RBI’ın hazırladığı yeni yasa ile altın alan yatırımcılar ve bankalar, aldıkları altının en az % 20’sini ihraç etmek zorunda olacaklardı. Bu yeni düzenleme nedeniyle Haziran ayında Hindistan’ın en büyük altın alıcısı olan bankalar, altın ithalatını durdurdular. Bu dönemde özellikle Hindistan Maliye Bakanı P. Chidambaram yaptığı açıklamalarda ülkenin altın ithalatının, Nisan - Eylül ayları arasında 38,7 milyar dolar seviyelerinde olan cari açığın oluşmasında çok önemli bir payı olduğunu (yaklaşık % 5) ve Hükümetin altın fiyatlarını yükseltmekten başka bir ça-
24
1 Eylül 2013
Ağustos 2013
resi olmadığını söyledi. Chidambaram, alıcılara da daha az altın alınması için uyarılarda bulundu. Tüm bu açıklamalara rağmen, ülkenin bayram ve düğün sezonuna girmesi öncesi altın alımları arttı. Yeni yasanın daha iyi anlaşılması ve altın alım sezonunun da gelmesi nedeniyle bankalar tekrar alımlara başladılar ve Temmuz ayında ithalatın arttığı belirtildi. Altın alımlarını durduramayan Hindistan Maliye Bakanı Chidambaram da altın ithalatındaki vergiyi % 8’den % 10’a çıkardı ve yabancı ticaret birimlerinden lisansı olmayan kişilerin altın satışını yasakladı. Hindistan Hükümetinin önümüzdeki dönemde de yeni yasalarla yüksek altın ithalatını kontrol altında tutmaya çalışacağı verilen bilgiler arasında.
Eldorado Gold, Yunanistan ve Romanya Projelerini Erteledi Temmuz 2013
Eldorado Gold adına İcra Kurulu Başkanı Paul N. Wright’ın imzasıyla 16 Temmuz’da yayınlanan basın bülteninde, güncel altın fiyatlarının (1.250 dolar/ons) ışığında şirketin büyüme devamlılığını sürdürebilmesi için, şirket faaliyet planında bir revizyon gerçekleştirildiği aktarıldı. Yapılan duyuruda, şirket harcamalarında % 35’lik kesintiye gitmek için üç önemli Avrupa projesini en az bir yıl süreyle erteleneceğini aktarılırken, Yunanistan’da yerel ve çevreci muhalif grupların yoğun olduğu Perama ve Skouries’de çalışmalarını bir süre askıya alındığı bildirdi. Yapılan açıklamada ayrıca, 2015 yılında üretime başlaması planlanan Skouries ve Perama projelerinin 2016’da, yine 2015’te üretime geçmesi gereken Certej projesinin (Romanya) de 2016 - 2017 yıllarına ötelendiği kamuoyuna duyuruldu. Gerçekleştirilen yeni yapılanmaya göre şirket, önceden planlanan 2013 yılı arama bütçesini 98,5 milyon dolardan, 51 mil-
yon dolara çekti. 2014 arama harcamalarının ise 2013 yılı harcamaları civarında ya da altında olması öngörülüyor. Şirket daha önce, 2013 yılında gerçekleştireceği tüm operasyonlar için 670 milyon dolar harcama yapmayı planlarken, altın fiyatlarındaki düşük seyir nedeniyle, toplam harcama tutarını 430 milyon dolar olarak revize etti. Türkiye’de Kışladağ Projesi’ni yürüten şirket, metal fiyatları yükselene kadar bu projenin geliştirme çalışmalarının da geciktirileceğini açıkladı. Kışladağ Projesi’nde hedeflenen büyümeyi sağlayabilmek için ÇED’in tamamlanması beklenirken, planlanan ertelemelerin açık işletme masraflarını korumaya katkıda bulunacağı ifade ediliyor. Yeni yapılanmada ayrıca şirketin kar dağıtım politikası, maden arama, geliştirme projesi programı ve sermaye giderlerini azaltma konularında da revizyona gittiği görülüyor.
Centerra Gold, Kumtor Madeni’ndeki Hisselerini Arttırmaya Çalışıyor Ağustos 2013
Kanada Merkezli Centerra Gold tarafından 23 Ağustos’ta yapılan açıklamada, Kırgız yetkililerle, şirketin amiral gemisi projesi olarak belirtilen Kırgızistan’daki Kumtor Madeni’nin 10 Eylül’de son bulacak ruhsatı için görüşmelerin devam ettiği açıklandı. Şirket hissedarlarını uyaran Centerra, görüşmelerin halen devam ettiğini ve henüz sonuca varılmadığını belirtti. Kırgız yetkililerin, Kumtor’un % 67 hissesine sahip olmak istediklerini söyleyerek başladıkları görüşmelerde bu rakamın % 52’ye kadar düştüğü belirtiliyor. Fakat anlaşmanın ilk olarak, yolsuzlukla suçlanıp görevinden alınan Kumtor Madeni Kurmanbek Bakiyev zamanında ya-
pılmış olması ve bir yıldır yapılan anlaşmanın yeniden görüşülüyor olması, Centerra için bir belirsizlik yaratıyor. 10 Eylül’e kadar kararını açıklaması gereken Kırgız Parlamentosu’nun anlaşmayı yenileyeceği mi yoksa tüm izinleri iptal mi edeceği büyük merak konusu. Kanadalı maden firması, Kırgız ekonomisinin temel direklerinden biri ve Kumtor Altın Madeni şirketten verilen bilgilere göre ülkenin endüstriyel üretiminin % 60’ını karşılıyor. Bu maden aynı zamanda batılı bir firma tarafından işletilen, Merkez Asya’daki en büyük altın madeni konumunda.
Peabody Energy, Avustralya’daki Kömür Üretimini Arttırmayı Hedefliyor Ağustos 2013
Dünyanın en büyük kömür üreticisi özel şirketi olan Peabody Energy, yaklaşık 18 milyon dolarlık yatırımla, New South West eyaletindeki Wilpinjong Kömür Madeni’ni büyütmeyi planladıklarını açıkladı. Madene 70 hektarlık bir alan daha eklenerek, üretimde artış sağlanması hedefleniyor. Bu genişleme, Wilpinjong Madeni’nin 2006 yılında Excel Coal’dan alınmasından sonra yaşanan beşinci genişleme
26
1 Eylül 2013
olacak. Madende Peabody tarafından yapılan son genişleme çalışması da bu yılın ilk yarısında tamamlanmıştı. Şirket aynı zamanda mevcut kömür hazırlama tesisini de iyileştirerek, kömür zenginleştirme oranını yıllık 9 milyon tona çıkarmak niyetinde. Şu an 2800 hektarlık alana yayılmış olan madenden 2012 yılında, 12,5 milyon ton termal kömür üretilmişti.
Barrick Gold, Avustralya’daki Altın Madenlerini Elden Çıkarmaya Başladı Ağustos 2013
Dünyanın en büyük altın üreticisi konumundaki Toronto merkezli Barrick Gold, özellikle Mayıs ve Haziran aylarında yaşanan altın fiyatlarındaki sert düşüşler nedeniyle, çoğunlukla Avustralya’da bulunan yüksek maliyetli altın madenlerinde üretimi durdurma kararı aldığını açıklamıştı. 22 Ağustos tarihli yeni habere göre de altın üreticisi firma, bu kıtadaki altın madenlerini satma çalışmalarına başladığını duyurdu. Şirket tarafından yapılan açıklamaya göre Batı Avustralya’da yer alan yaklaşık 300 milyon dolar değerindeki Yilgarn South sahaları, Güney
Afrikalı Gold Fields’a satılacak. Granny Smith, Lawlers ve Darlot altın madenlerini içeren bu sahalar, Barrick’in 2012 üretiminin yaklaşık % 6’lık kısmını karşılamaktaydı. Şirketin 31 Aralık 2012 tarihine kadar kanıtlanmış ve muhtemel rezervlerinin de % 2’sini oluşturuyordu. Satın alma sonunda Gold Fields’ın yıllık üretimi 452.000 ons artacak ve üretimin herşey dahil sürdürülebilir maliyeti de 1.137 dolar olacak. Bu projeler sayesinde Gold Fields’ın en önemli üretim merkezi, % 42 ile bu bölge olacak. Anlaşmanın Ekim ayında sonlanması bekleniyor.
Glencore Xstrata, Peru’daki Las Bambas Madeni’ni Satıyor Ağustos 2013
Madencilik sektöründeki gelmiş geçmiş en büyük birleşmelerden biri olarak gösterilen Glencore ve Xstrata firmalarının Mayıs ayındaki birleşmesinin ardından şirket, Çinli yetkililerle yapılan anlaşmalar nedeniyle, Ağustos 2014 tarihinden önce Las Bambas Madeni’ni elden çıkarmak için teklifleri kabul etmeye başladı. Kabulun ardından şuana kadar sadece Çin madencilik firmaları teklif vermiş durumda. Dünyanın en büyük bakır ithalatçısı olan Asya ülkesi, şu an ithalatının sadece üçte birini yerli firmalar aracılığı ile karşılarken, bu oranı yükseltmeyi hedeflemekte. Reuters tarafından verilen bilgiye göre Çin’in en büyük bakır üreticisi olan Jiangxi Bakır şirketi, 5,2 milyar dolar değerindeki Las Bambas projesi ile ilgilendiğini duyurdu. Peru’daki projeyle ilgilenen diğer firmaların Chinalco Mining ve MMG olduğu belirtiliyor. Bloomberg’in 23 Ağustos tarihli haberine göre ise eski Barrick CEO’su Aaron Regent’in yatırım firması Magris Resources da bu önemli proje ile ilgilendiğini duyurdu. Magris, projede yer alan önemli oranlarda altın, gümüş ve molibdeni yan ürün olarak üretmeyi hedefliyor.
Las Bambas Madeni’nde 3 açık işletmenin 2014’ün sonunda açılması ile birlikte yıllık 400.000 ton bakır üretilmesi hedefleniyor. Bu satış, Glencore Xstrata firmasının ikinci çeyrekteki 7,7 milyar dolarlık zararını da büyük ölçüde kapatacak.
Las Bambas madeninde proje devam ederken ağaçlandırma çalışmaları da yapılıyor
Amplats, Güney Afrika’da Yaklaşık 7.000 Kişiyi İşten Çıkaracağını Açıkladı Dünyanın en büyük platin üreticisi Anglo American Platinum (Amplats), yeniden yapılanma stratejileri nedeniyle Güney Afrika’da yaklaşık 7.000 kişiyi işten çıkaracağını duyurdu. Maden Kaynakları Departmanı ve tanınmış sendikalar ile yapılan görüşmeler sonunda, dünya çapında 100.000 çalışanı olan maden devi şirket, 6.000 çalışanı ve 900 yöneticiyi işten çıkarma kararı aldığını açıkladı. Amplats ilk olarak 2012 yılında 14.000 işçiyi işten çıkarma kararı aldığını açıklamış, sendikalar ve hükümetten gelen baskı sonucu bu rakamı 6.000’e çekmişti. Ulusal Maden İşçileri Sendikası tarafından verilen beyanda, Amplats’ın son işten çıkarma kararının sendika tarafından desteklemediği açıklandı. Sendika, Amplats’ın açıklamasından bir hafta kadar önce yapılan anlaşmada, en başta gönüllü olan-
28
1 Eylül 2013
Ağustos 2013
ların işten çıkarılması koşuluyla, 3.000 kişinin görevlerine son verilebileceği konusunda anlaştıklarını ve bu son açıklamaların tam bir ihanet olduğunu belirtti. Amplats’ın açıklamalarından bir gün sonra ise yaklaşık 2.000 işçi, işten çıkarma kararını protesto etmek için toplandılar. Güney Afrika’nın en yoğun protestolarının yaşandığı bir dönemden geçiyor olması ve geçen sene Lonmin Madeni’ndeki işten çıkarmaları protesto eden işçilerden 34’ünün çatışmalarda hayatlarını kaybetmiş olmaları nedeniyle, yeniden gerilen ortamın nasıl yatışacağı merak konusu. Amplats tarafında ise geçen yılki olaylarda grev ve protestolar sonunda 21.000 kişinin işine son verilmiş olması nedeniyle, platin üreticisi şirketin geri adım atması pek olası gözükmüyor.
Innovative solutions and
proven experience
As a One Source supplier, FLSmidth integrates testing, detailed design engineering, global procurement, expert process control and localised services to ensure customised total packages. Our Lorem ipsum dolordeliver sit amet, tempor incidunt ut labore et dive mi tailored solutions streamlined project schedules, maximize quis nostrud excerci commodo consequat. Duis autesse molestaie performance and increase recoveries. con consequat, accusam et justo odio dugnissim molestais exceptur We offer the experience and know-how meet even theaccusam toughest modo consequat. Duis autesse molestaieto con consequat,
standards in providing for enhancing performance and et justo odio dugnissimsolutions nisi ut nostrud odio excerci aliquatum. increasing energy efficiency and safety, while also helping to reduce emissions anddolor operating costs. Lorem ipsum sit amet, tempor incidunt ut labore et dive niami quis nostrud excerci. Duis autesse molestaie con conse quat, acRecognised as a world leader in the mining industry, FLSmidth cusam et justo odio dugnissim molestais commodo consequat. Duis brings you leading brand names, along with an aggressive product autesse molestaie con consequat, accusam et justo odio dugnissim development program for mineral processing and material handling exceptur sint occaeca aliquam erat volupat. products and services. For moreainformation, visit us at www.flsmidth.com Ut enim suscipt laboris aliqmuatum www.flsmidth.com
Duyuru: ODTÜ İSG Semineri Madencilik Türkiye Dergisi’nin MTEtkinlik hizmeti çatısı altında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü’nün ev sahipliğinde, 26 Eylül 2013 tarihinde 14.30-17.30 saatleri arasında, Dr. Güner Gürtunca tarafından `İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri’ konulu bir seminer verilecektir. Son dönemlerde ABD ve diğer ülkelerde popüler bir konu haline gelen, İş sağlığı ve Güvenliği (İSG), birçok kuruluş tarafından değerlendirmeye alınarak, güvenli bir organizasyon için sistemler geliştirmektedir. Bu bağlamda Dr. Güner Gürtunca, İSG
Ağustos 2013
yönetim sistemi modelini sunacak ve sistemin çeşitli bileşenlerini tarif edecektir. Başarılı bir İSG sistemi kurmak için takip edilmesi gereken uygulama adımları da aktarılacak ve tartışılacaktır. Seminer kapsamında İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Tanımı, İSG Modeli, İSG Stratejik Unsurları, İSG Önemli Etkinlikleri, Bir Madencilik Organizasyonunda İSG uygulanması ve Güvenlik Kültürü konularına yer verilecektir. İletişim için etkinlik@madencilik-turkiye.com
BHP Billiton Kanada’da Potas Madenine 2,6 Milyar Dolar Yatıracak Ağustos 2013
Avustralya merkezli çok uluslu madencilik devi BHP Billiton, Kanada’daki Jansen Potas Projesi’ne 2,6 milyar dolar yatırım yapmayı planladığını duyurdu. Saskatchewan Bölgesi’nin orta-doğusunda yer alan proje bir yer altı üretim projesi olacak. Bugüne kadar 1,2 milyar dolar yatırım yapıldığı söylenen projenin hedeflenen ilk üretim tarihi de 2015. Yapılacak büyük yatırımlar sonunda 2020 yılında da projenin büyük ölçekli üretim rakamlarına ulaşması bekleniyor. Ancak BHP hissedarları ise bu karara kuşku ile yaklaşıyorlar. Hissedarlar, bu kadar parayı, uzun vadeli ve üretimi kesin
olmayan bu projeye yatırmak yerine, daha güvenli birkaç projeye bölme fikrine daha sıcak bakıyorlar. Bu yılın başında BHP CEO’su olan Andrew Mackenzie ise Jansen Projesi’ne bu ölçekte yatırım yapmanın zor bir karar olduğu, fakat önümüzdeki dönemde bu projenin çok ciddi üretim rakamlarına ulaşacağı görüşünde. Jansen Projesi tam kapasiteye ulaştığında yıllık 8 milyon tona üretim rakamına çıkarak, dünyanın en önemli potas madenlerinden biri olacak. Artan potas talebi de göz önüne alındığında Mackenzie’ye göre bu proje şirkete büyük kazanç sağlayacak.
Avustralyalı Madencilik Firması, Botswana Hükümetini Dava Edecek Ağustos 2013
Avustralyalı Mount Burgess, Mineral Enerji ve Su kaynakları Bakanlığı tarafından çinko ve gümüş projelerinin ruhsatları yenilemeyince, Botswana Hükümetini dava edeceğini açıkladı. Şirket 2012 yılının Mart ayında, ülkenin kuzeybatısında bulunan Ngamiland şehrindeki Kihabe projesi için, 1980’lerde alınmış ruhsatına iki yıllık ek süre talebinde bulunmuş, bu talep 2013’ün Mayıs ayında reddedilmişti. Avustralyalı şirketin davada öne süreceği konu Bakanlığın kötü yönetiliyor olması, çün-
kü geçen 14 aylık dönemde şirket projeye 1,2 milyon Avustralya doları yatırım yaptığını belirtiyor. Hükümet ise firmayı, 2010 ve 2012 yılları arasındaki arama çalışmalarında yeterli çalışma ve yatırım yapmamakla suçluyor. Bakanlıkla anlaşma çalışmaları sonuçlanmayan Mount Burgess, son olarak ülkenin Başbakan Yardımcısından da alınan olumsuz cevap sonrası Hükümeti dava edeceğini belirtiyor.
Alamos Gold, Esperanza Resources’ı Aldığını Duyurdu Temmuz 2013
New York Menkul Kıymetler Borsası ve Toronto Menkul Kıymetler Borsası’na kote Alamos Gold, 15 Temmuz’da yaptığı açıklamada, junior maden arama firması Esperanza Resources’ı dosthane bir anlaşma sonunda satın aldığını duyurdu. Ülkemizdeki iştiraki Kuzey Biga Madencilik ile Çanakkale’de yer alan Ağı Dağı ve Kirazlı projelerinde üretime geçmek için çalışmalarını sürdüren firma bu sayede Meksika’da önemli sayılacak bir altın - gümüş projesinin de sahibi olmuş oldu. Alamos Gold, Esperanza’yı devralmak için ödenen miktarın, Esperanza’nın son 30 günlük hacim ağırlıklı ortalama fiyatının
30
1 Eylül 2013
% 38’ini temsil ettiğini ifade etti. Firma ile aynı ismi taşıyan Esperanza Altın Projesi’nde kaynak değerleri 1,5 milyon ons altın ve 16 milyon ons gümüş şeklinde. Projede üretim başladığında yılda 100.000 onstan fazla altın üretimi yapılması beklenirken, ons başına herşey dahil maliyet 900 dolar olarak belirtiliyor. Alamos CEO’su John Riley yaptığı açıklamada, bu işlem sonunda Meksika’daki üretimlerinin % 50 oranında büyüme potansiyeli bulunurken, aynı zamanda bu işlemin kendi piyasa değerlerinin %5’inden azını temsil ettiğini belirtti.
Şirket Haberleri www.madencilik-turkiye.com
Bir Pompadan İsteyebileceğiniz
Her Şey: CALIO KSB’nin, yüksek verimli yeni nesil sirkülasyon pompası CALIO; kullanıcıların ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanarak 2013 yılının Mart ayında sektör temsilcilerine tanıtıldı. Entegre frekans kontrol ünitesi, kompakt yapısı ve yüksek verimlilik değerleri ile öne çıkan CALIO; ilk aşamada 10W ila 175W motor gücü aralığında ve 13m3/h debi ve maksimum 10mSS basma yüksekliği değerlerinde çalışabilmektedir. t t t t t t t
t t t
En önemli özellikleri ve avantajları arasında; Üzerine entegre edilmiş frekans kontrol ünitesi Devir kontrolüne ilişkin yüksek verimli teknoloji sayesinde işletme giderlerinden maksimum tasarruf İşletim modunu gösteren semboller ile kolayca görülebilen entegre ekran ile kullanıcı arayüzü Standart entegre Modbus haberleşme modülü Yeni nesil “Eco Mode” (*) “Dual” seçeneği ile herhangi bir arıza durumunda ve/veya zaman kontrolü gerektiren pompa değişiminlerinde de otomatik geçiş yapabilme özelliği -10 °C ila +110 °C arasında akışkan sıcaklıkları, bu yeni pompa serisinin farklı uygulamalar için uygun olması Isı yalıtımıyla standart olarak imalat Kompakt tasarım ile vida veya flanşlı bağlantı sayesinde, dar alanlarda bile montaj kolaylığı
32
1 Eylül 2013
t
t
Maksimum enerji verimliliği sayesinde gelecek garantisi; ayrıca ErP 2015 ve 5 yıllık imalatçı marka garantisi gibi gelecekte olması muhtemel verimlilik yönetmeliklerini fazlasıyla yerine getirme ‘Her şey dahil’ konseptiyle yatırım ve devreye alma giderlerinden tasarruf etme olarak sıralanabilir.
(*) CALIO’nun alışılmışın dışında ‘Eco Mode’ adı verilen seçeneğinde ise; entegre bir enerji tasarruf fonksiyonu içeren yeni geliştirilmiş işletim yazılımı ile kullanıcının önemli işletim maliyetlerinden de tasarruf etmesi sağlanmaktadır. Ayrıca sabit basınç kontrolü, oransal basınç kontrolü ve açık-çevrim kontrol çalışma modları da bulunmaktadır. CALIO’nu kullanım alanları, t t t t t t t t
Isıtma ve havalandırma sistemleri, endüstriyel tesisler Tekli ve ikili boru sistemleri Zemin ısıtma sistemleri Kazan veya birincil devre Depolama şarj devresi Güneş enerjisi sistemleri Isı pompaları Soğutma suyu resirkülasyonu olarak sayılabilir.
CALIO, tüm bu özellikleri ile bütün ihtiyaçlarınıza cevap vermek amacıyla sizlerin kullanımına sunulmuştur. www.ksb.com
Röportaj www.madencilik-turkiye.com
Santral Madencilik, Kıbrıs’ta Çalışmalara Başladı
Madencilik Türkiye Dergisi bilgi@madencilik-turkiye.com
Dergimizin 15 Temmuz 2013 tarihli 32. sayısında, bir Güriş Holding iştiraki olan Santral Madencilik’in, KKTC Bakanlar Kurulu Kararı ile Kuzey Kıbrıs’ın belirlenen bir bölgesinde maden araması ve yörede bulunan geçmişten kalan maden atıklarının bertaraf edilmesi konusunda çalışmalar yapacağı haberini yayınlamıştık. Haberimizin ardından, konuyla ilgili olarak biraz daha detaylı bilgi edinebilmek adına Santral Madencilik AŞ Yönetim Kurulu Üyesi Oral Sönmez’i yerinde ziyaret ederek sorularımızı aktardık. Madencilik Türkiye (MT): Santral Madencilik’in kuruluşu hakkında bilgi verebilir misiniz? Oral Sönmez (OS): Güriş Holding iştiraki olan Santral Madencilik AŞ, yer altı kaynaklarının aranması, çıkarılması ve işletilmesi amacıyla 2012 yılında kurulmuştur. Şirket, sahip olduğu teknoloji ve lojistik ile Türkiye’de ve dünyada, metal madenlerin ve endüstriyel minerallerin kazanımı için yapacağı yatırımlarla verimlilik, büyüme ve sürdürülebilirliği hedeflemektedir. MT: Kıbrıs’ta maden arama faaliyetinde bulunuyorsunuz. Detayları öğrenebilir miyiz? OS: K.K. Santral Madencilik Ltd. Şti. olarak KKTC Bakanlar Kurulu’nun K(11) 860-2013 sayı ve 22.04.2013 tarihli Kararı uyarınca KKTC’nin batı bölKuzey Kıbrıs’ta gelerini kapsayan 272 km2’lik alan içerisinde, metalik maden yatırım ve oluşumlarının belirlenmesi istihdam amacıyla amacı ile arama ve envanter oluşturulmasına yönelik izin yer alıyoruz. alınmıştır. Aynı zamanda bahse konu araştırma alanı içerisinde konuşlandırılmış askeri bölgelerde de şirketimiz tarafından arama faaliyetlerinin mümkün olduğuna dair Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri (KTBK) Komutanlığı’nca izin verilmiştir.
MT: Adada hangi madenler için çalışmayı planlıyorsunuz? OS: KKTC Bakanlar Kurulu Kararı’na göre şirketimiz, imtiyaz alanlarındaki metalik ya da metalik olmayan her türlü maden araştırmasını yapabilecek durumda. Biz metalik madenlere, özellikle bakıra odaklanmayı planlıyoruz.
MT: Çalışmalarda son durum nedir?
34
1 Eylül 2013
OS: Proje kapsamındaki 1. faz çalışmalarda uzaktan algılama yapıldı. Jeokimyasal örnek alımları devam ediyor. Sonraki fazda detay maden jeolojisi haritası çıkartılacak. Jeofizik ve arama sondajları yapılacak. Bu çalışmalar sırasında gerekli görülmesi halinde kuyu ve yarma çalışmalarının da yapılması planlanıyor Halen süren ön arama çalışmalarını Nisan - Mayıs 2014 tarihinde tamamlamayı planlamaktayız. Öncelikli çalışma alanımız
Lefke’nin güneyinde ve batısında yer alan cevherleşme kuşağı içindeki bölgeyi kapsamaktadır. Bu bölge Yeşilırmak’tan başlayarak, Güzelyurt’un doğu sınırı olarak kabul edilen Akdeniz köyü bölgesine kadar ulaşıyor. Söz konusu çalışmalarımız akabinde elde edeceğimiz verilere göre kesin rezervin belirlenmesi amacıyla ayrı bir program oluşturulacaktır. Olumlu sonuçların alınması halinde işletme projesinin hazırlanması ve cevher üretim faaliyetlerine geçilmesi düşünülmektedir. Kuzey Kıbrıs’ta yatırım ve istihdam amacıyla yer alıyoruz. Sahada emareler mevcut ama her şeyden önce rezervi ortaya çıkarmamız lazım. Bu proje kapsamında Kuzey Kıbrıs’a çok ciddi yatırım yapılabilir.
MT: Bir de yöredeki atıklarla ilgili bir çalışmanızın olacağını biliyoruz. Bu konunun da detaylarını paylaşabilir misiniz?
OS: Madencilik faaliyetleri imtiyaz alanlarımızda yer alan CMC (Cyprus Mining Company) adıyla bilinen şirketin 1974 yılı öncesinde ortaya çıkardığı maden pasası-cüruf gibi stoklanmış yığınların kaldırılmasına yönelik yoğun talepler aldık. Bu talepler şirketimiz tarafından olumlu değerlendirmiş olup konuyla ilgili araştırmalara başlanmıştır. Araştırma sonucunda olumlu neticelerin alınması halinde, işletme faaliyetleri ile birlikte oluşacak ekonomik katkının yanı sıra, yöredeki atık sorununa da köklü bir çözüm üretilebilecektir. Buradaki amacımız, ileri madencilik araştırmalarının yapılması ile tespit edilecek rezervlerin işletilmesinden önce, mevcut maden atıklarının bertaraf edilmesi ve sahada kendi üretimimizden ortaya çıkıp birikecek yeni bir atık probleminin oluşmasına meydan vermemektedir. İmtiyaz alanlarımızda yatırım yapılabilir bir maden rezervi bulabilmek için araştırmalarımızı sürdürürken, geçmişten kalan maden atıklarının bertaraf edilmesi için çalışmalarımızı da yürütmekteyiz. Atıkların bertarafı ile birlikte kendi rezervimizi de işleteceğiz.
36
1 Eylül 2013
Tanıtım www.madencilik-turkiye.com
Güçlü ve Aşındırıcı Malzemeler !
İşi Uzmanına Bırakın… PUTZMEISTER Solid Pumps
P
utzmeister Solid Pumps, aşındırıcı katı maddeler içeren malzemenin hidrolik taşınması ve depolanması için işçilik ve enerji maliyetlerini düşüren, aşınmalara karşı dirençliliği ile yedek parça ihtiyacını minimize eden, çevreye karşı duyarlı, mikserleri, pompaları ve iletim hatlarıyla siz değerli müşterilerimize komple sistem çözümleri sunmaktadır. Putzmeister Solid Pumps, Yüksek Yoğunluklu Katı Pompaları, 10 - 500 m³/saat kapasiteler ve 15 Mpa kadar çıkış basıncı ile yüksek - basınç çift - piston pompalarını, % 80 - 85 katı içeriklerine kadar en güçlü ve aşındırıcı malzemelerin transferi ve nakledilmesi için müşterilerinin hizmetine sunmaktadır.
PUTZMEISTER Solid Pumps Yüksek Yoğunluklu Katı Pompaları PUTZMEISTER, bütün kritik noktalara yayılmış olan en modern montaj ve üretim tesislerine sahip dinamik bir global şirket olup ana tesisleri Stuttgart yakınlarındaki Aichtal’da hizmet vermektedir. Putzmeister Solid Pump GmbH (PSP), dünya çapındaki geniş müşterileri için katı taşıma problemlerine ait başarılı, talebe özgü üretilen sistem çözümleri sunmaktadır.
Bu bir reklamdır.
Dünya çapındaki satış ve servis ofisleri ve bayileri ile müşteriye en yakın noktalardan hızlı çözümler üretmek ve en güçlü desteği vermek PUTZMEISTER markasının altında yatan anlamdır. Türkiye`de yükselişe geçen madencilik ve ağır endüstri sektörlerinde yer almak, servis ve bakım hizmetleri ile müşteri memnuniyetini en üst noktalara çıkarmak için Türkiye`deki birçok referansıyla PUTZMEISTER TÜRKİYE Firması adı altında PUTZMEISTER SOLID PUMPS TÜRKİYE Satış ve Servis Ofisi’ni açmış bulunmaktadır.
38
1 Eylül 2013
Bazı Seçkin Müşterilerimiz ve Uygulamalarına Özel Olarak Faaliyet Gösteren PSP Pompa Sistemleri ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ (FIRST QUANTUM MINERALS) PSP - 1 HSP 2180 HP + 1 HA 160 E + 1 HPD 200/750 Demir Sülfür Filtre Çamuru Geri Beslemesi TÜPRAG METAL MADENCİLİK (ELDORADO GOLD) PSP - HSP 2180 Duplex + HA 132 E + PCF JT 5000 Çimentolanmış Altın Maden Atığı Geri Beslemesi ETİ BAKIR A.Ş. (CENGİZ HOLDİNG) PSP - 1 x HSP 2180 HPS + 1 x HA 315 E SP + 1 x PCF Çimentolanmış Bakır Atığı Geri Beslemesi EREN ENERJİ (EREN HOLDİNG) PSP - 1 KOS 2180 + 1 HA 250 E-SP + 1 JT 7000 / Uçucu ve Taban Dibi Kül Transferi (Resim-1) ÇİMENTAŞ (ÇİMENTAŞ GROUP) PSP - KOS 1050 HP + THS 532 LIB + HA 55 CI / Tehlikeli Atık ve Endüstriyel Çamurun Kalsinatöre Beslenmesi BUMERANG ATIK Bertaraf Geri Kazanım San. Tic. Ltd. Şti. PSP – KOS 1040 P + HA 11 CE + SEP 11 P Tehlikeli Atık ve Endüstriyel Çamurun Kalsinatöre Beslenmesi
Özetle Neden Yüksek Yoğunluklu Katılar için PSP Piston Pompaları? - Maden yapılarının artan istikrarı - İletim hatlarında daha güvenli ve temiz transfer - Pompalanabilir çamur max. katı içerikleri % 80 - 85 - Pompalanabilir çamur max. parçacık boyutları 100mm - Max. 150 bar işletme basınçları - Pompa verim ve performansları en yüksek pompalar - Düşük spesifik enerji tüketimleri - Minimum yedek parça ihtiyacı
Yüksek Kapasite ve Mesafeler için Yüksek Basınç Piston Pompaları KOS Pompaları _ “S - Transfer Tüpü” ile Hidrolik Yağlamalı Çift Pistonlu Pompalar KOS Pompaları, özellikle yüksek viskoziteli çamur ve yüksek oranda iri taneli malzemeler ile diğer malzemelerin taşınması ve nakledilmesi için en uygun pompadır. - 500 m³/saat ‘e kadar kapasite - 150 bar’a kadar çıkış basıncı - Düşük yürüyen aksam nedeniyle düşük bakım ve aşınma
- KOV Pompaları ”Küresel Vanalı” Hidrolik Yağlamalı Çift Pistonlu Pompalar - EKO Pompaları ”Tek Pistonlu” Hidrolik Yağlamalı Pompalar - Silo Teknolojileri - Helezon Konveyörler - Yabancı Madde Seperatörleri - Besleme Hat Boruları - Enjeksiyon Sistemleri
Eren Enerji tarafından kullanılan pompa sistemi
HSP Pompaları ”Çift Valfli” Hidrolik Yağlamalı Çift Pistonlu Pompalar HSP Pompaları, ağır hizmet pompası olarak kullanılır. HSP Pompaları, macun dolgu ve düşük oranlarda yabancı ve küçük parçacık boyutlarında düşük oranda malzeme içeren yüksek viskoziteli malzemeler ile kullanılır. (<15mm) - 400m³/saat’e kadar kapasite - 160 bar’a kadar çıkış basıncı - Yüksek basınçta ters akım olmaması - Yüksek oranda hava içeren malzeme ile daha çok verimlilik ve PUTZMEISTER Solid Pump Türkiye Servis Ekibi ile doğru, güvenilir, ekonomik ve hızlı çözümler…
İLETİŞİM Erhan HAKAN – Türkiye Satış Müdürü Adres: Hastane Mah. Turgut Özal Cad. No.62 Arnavutköy/İstanbul/TÜRKİYE Tel: +90 (212) 771 55 00 Faks: +90 (212) 771 55 09 Cep: +90 (533) 167 39 11 E-mail: hakane@putzmeister.com.tr Web sitesi: www.pmsolid.com
1 Eylül 2013
39
Tanıtım www.madencilik-turkiye.com
Delici Takımlarda Aradığınız Çözümler
Bizimle!
Yeni Sandvik Alpha 330
G
Alpha 330 İle Büyük Başarılara İmza Atın! ünümüz kaya delici tabancaları ile üretilen yüksek darbe güçleri, bu güçleri kontrol altına alarak kayaca mümkün olan en etkili, en hassas ve en ekonomik şekilde iletebilmek görevini üstlenmiş olan delici takımları bir kez daha delik delmede önemli noktalara taşımıştır. Üstün delici takım performansı ve üretkenlik için en iyi çözümü sunma çabasında olan Sandvik için, Alpha 330 takım sistemini geliştirmeye devam etmek kaçınılmaz olmuştur.
ile düzgün olmayan yüzeylerde bile, bom sabitleme işleminde yüksek doğruluk sağlanabilmektedir.
Yeni Alpha 330 serisi, tij ve bit bağlantısını yepyeni bir diş dizaynı ile gerçekleştirirken, performansı kanıtlanmış olan Hex35 tij gövdesi ile shank ucunda T38 diş bağlantısı sunmaktadır.
Bu bir reklamdır.
Günümüz modern tabancalarından elde edilen yüksek enerjilerin kayaca iletimi için en verimli çözümü sunan Alpha 330 takımlar, daha az kayıp ile ilettikleri enerjinin yanı sıra, daha hassas bom sabitleme, daha düz delikler ve daha hızlı delim ile % 30 ile % 80 arası daha uzun tij ömrü elde etmenizi sağlar. Tij ile bit bağlantı dişlerindeki yeni kısa dizayn ile, dişler üzerine binen bükülme streslerinin tij ve bit gövdesi üzerinde sönümlenmesi sağlanarak, çok daha dirençli, mükemmel enerji iletimine sahip bir delici takım elde edilmiştir. Tij üzerindeki dişli kısmı tamamen içerisine alan bit tasarımı
40
1 Eylül 2013
Devrim Niteliğindeki Kısa Diş Yapısı İle Üstün Stres Azaltımı Bu tasarımda diş bağlantısını tamamen kapatan bit gövdesi, dişleri kumlanma etkisinden koruyarak korozyon yorgunluğu riskini azaltmaktadır. Yüksek güçlü kaya delici tabancaların enerji çıkışlarını karşılayabilmek adına, yeni Alpha 330 serisi takımlar, yaygın olarak kullanılan R32- 45mm sistemin yerine geçmek üzere tasarlanmış ve 43 ile 64mm çaplar için kullanıma uygun hale getirilmiştir.
Gelişmiş FEM yazılımları ile, tasarımlar üzerinde yapılan simülasyon çalışmaları ile çözümler, kayaca temas etmeden, çok daha kısa sürelerde bulunmuştur.
Ve ayrıca; t Yüksek penetrasyon oranı, t Aynaya sabitleme işleminde yüksek doğruluk, t Üstün delme hassasiyeti, t Daha hızlı bit sökme ve takma, t Makinanın devre dışı kaldığı sürenin kısalması.
Enerji iletimini arttırırken, dişler üzerine binen stresleri azaltan bir tij – bit bağlantısı elde edebilmek için çeşitli tasarımlar üzerinde kritik bükülme stresleri simüle edilmiş ve bu stres noktalarının belirlenmesi için ileri analizlerden yararlanılmıştır.
Metre Başı Delim Maliyetlerini Azaltan Yeni Bir Dizayn! Yeni diş yapısı ve çapı, R32 sistemine kıyasla daha fazla çelik içeren ve en az % 30 daha uzun hizmet veren bir tij yaratmaktadır. Yüksek yorgunluk direnci elde edebilmek amacıyla daha fazla çelik kullanılarak tasarlanan Alpha 330 takımlar, R32 sistemine kıyasla daha az bükülme gösterir ve daha düz delikler delmenize olanak sağlar.
Peki Ya Kullananlar Ne Düşünüyor? Dünya genelinde, madencilik ve inşaat uygulama alanlarında kullanılan Sandvik Alpha 330 delici takım sistemlerinin avantajları şu şekilde sıralanıyor : t En az % 30 daha uzun tij ömrü t Daha uzun shank adaptörü ömrü t Daha uzun kaplin ömrü Bu tüm özellikler bir sistem içerisinde değerlendirildiğinde, toplam delme maliyetini % 20 oranında azaltmaktadır.
Alpha 330 Sizi Üst Sıralara Taşır… t t t t
t
Yeni kısa dişli altıgen tijler ile , 43mm ile 64mm arası çapları en verimli şekilde delin. Yeni kısa diş dizaynı ile aynaya sabitlemede yüksek hassasiyet sağlayın. Rijit delici takımlar ile daha düzgün delikler, daha yüksek delik hassasiyetleri ve daha yüksek delim hızları elde edin. Yüksek doğrulukta aynaya sabitleme ile daha az kırılma / bükülme ve daha düşük metre başı birim maliyet ile verimli delikler delin. Makinanın devre dışı kaldığı sürelerdeki azalma ile elde edilen verimlilik ile daha iyi zaman planlaması yapın.
Madenciliğin Geleceğine…Bizimle! Sandvik Madencilik Türkiye Email: info.mining@sandvik.com Web sitesi: mining.sandvik.com sandvik.com/alpha330
1 Eylül 2013
41
Kapak Konusu www.madencilik-turkiye.com
Krom Zenginleştirmede Barış Elçi Proje Müdürü Yıldırım Şirketler Grubu baris.elci@yildirimgroup.com Dr. Alp Malazgirt CEO, Metal ve Madencilik Yıldırım Şirketler Grubu
Türk Gelişimi ve Son Trendler Maden işçiliği süreç, tasarım ve teknolojisinin özellikle son yıllar içinde gelişmesiyle birlikte Türkiye, krom cevheri zenginleştirmesinde hızlı bir ilerleme kaydetmiştir. Bu 10 yılda emtia fiyatlarında kaydedilen etkileyici gelişim sayesinde yerli ve yabancı, köklü ve girişimci şirketler Türkiye’ye akın etmiş, saygın Türk üniversitelerinde kurulan cevher hazırlama bölümlerinin de yardımıyla yerel olarak üretilen işleme makinelerini mükemmelleştirmek üzere kademeli bir yol izlenmiştir. Cevher tenörlerinin düşüşü, masrafları azaltmanın ana hedef oluşu ve yenilikçi izabe teknolojilerinin artık ince tanelerin kullanımını sağlayabilmesi sebepleriyle bu durum, güç kaybetmeden devam edecektir. Bu makale, bu son zamanlara ait başarı öyküsünü detaylı bir şekilde ortaya koymaktadır.
İ
nsanoğlunun en iyi buluşlarından biri şüphesiz ki yer altında bulunan değerli madenleri keşfetme ve tanımlama, bunları çıkarma, değerli kısımlarını ayıklama ve atıklardan kurtulma yeteneği olmuştur. Yüksek fırında dökme demir üretiminden, kimyasallar kullanarak bakır flotasyonu gerçekleştirmeye kadar etkinleştirici teknolojilerin birçoğu, modern yaşantımızı biçimlendirmede yararlı olmuştur. Bu etki, arz ve talep gibi ekonomik esaslara dayalı emtia fiyatlarındaki aşırı dalgalanmaların ışığında bile güç kaybetmeden devam edecektir. Bu bağlamda madencilik ve maden işletmeciliği, giderek artan bir oranla modern dünyamızın en önemli ekonomik ve endüstriyel faaliyetlerini oluşturmaktadır. İnsan popülasyonu arttıkça ve muazzam bir şehirleşme gerçekleştikçe, bu da öngörülebilecek bir şekilde cep telefonu yapımında kullanılmak üzere lityum, köprülerde ve inşaatta kullanılmak üzere çelik üretilmesine, ayrıca kromun demir ve nikele eklenerek bu yeni Türk şehirleşen kitle tamühendislerin rafından kullanılacak paslanmaz çelik önderliğinde mutfak gereçleri ürecevher tilmesine talep oluşhazırlamada turmaktadır.
yeni bir devir başlamıştır
Oysa 1970’lerde Roma Kulübü (The Club of Rome) tarafından yayımlanan “Büyümenin Sınırları” (“The Limits to Growth”) adlı etkili raporda yapılan acil öngörü, o günlerdeki en son akım ve verilerin, düşük tenörlerle de olsa bolca maden kaynağı bulunduğunu, bu madenlerin ise metal ve madenlerin tedarik zincirinde cevher zenginleştirmesini kritik bir
42
1 Eylül 2013
unsur kıldığını belirtmiş olmasıydı. Örneğin paslanmaz çelik yapımında vazgeçilmez bir unsur olan ve az çok bu makalenin ilham noktasını teşkil eden kromun, dünya çapında toplam 4,72 milyar tonluk rezervlerinden takriben yalnızca üçte biri zengin tenörlü olarak adlandırılabilir ki bu da cevher hazırlamayı kaçınılmaz kılmaktadır.
Zenginleştirme Ne için kullanılır? Krom zenginleştirme veya işleme, düşük tenörlü olan ve piyasa koşullarında satışı ekonomik olmayan cevherlere değer katılması için gereklidir. Güncel piyasada % 30 tenörlü krom cevheri oldukça düşük bir fiyata (100 - 120 USD/t’luk FOB’lik dalgalanmayla beraber) kabul edilmektedir. Dolayısıyla düşük tenörlü krom cevheri kullanımında en akılcı metot, beslemede yeterli tenörlü krom sağlamak ve bunu verimli üretim için uygun
Ayrıca, her ne kadar Türkiye’nin şimdilik AC fırınlarla parça cevherler üretmeyi sürdürmek için yeterli kaynakları olsa da gelecekte, azalan rezervler ve düşen tenörler sebebiyle işlenmiş, yani zenginleştirilmiş düşük tenörlü cevherler, ferrokrom üretiminde kullanılan tek kaynak olacaktır.
Konsantre Pazarı Son yıllarda, konsantre talepleriyle birlikte fiyatlar da yükseldi. Çin daha fazla DC fırın kurduğundan beri konsantre satın alımları da gözle görülür şekilde arttı. Spesifikasyonlara uygun şekilde gönderim yapmayı öğrenmelerinin ardından konsantre piyasasındaki yükselişten faydalandılar. Sonuç olarak konsantre üretimi oldukça önemli hale geldi. olan bir şekilde, örneğin AC ocaklara kıyasla gitgide rağbet gören ve ferrokrom yapımında kullanılan DC ark ocaklarındaki gibi, yapmaktır. Bu yüzden madencilik sektörünün tedarik zinciri içerisinde cevher veya maden zenginleştirmesi, dünyanın yer altı kaynakları ile müşteri tarafından doğrudan kullanılabilecek satılabilir bir malzeme arasındaki vazgeçilmez bağ haline gelmektedir.
Neden gereklidir? Bu, aslında maden işlemeciliğinin en temel ilkesine, yani atık malzemelerin taşınmamasına dayanır. Cevher düşük tenörlü olunca değerli kısmının atıktan ayrılabilmesi, ayrıca piyasa ve/ veya daha fazla işlenme değerine sahip olabilmesi için mümkün olan en kısa mesafede zenginleştirilmesi gerekmektedir. Elbette aklıselime göre zenginleştirmeye olan ihtiyaç, cevherin tenörü düştükçe ve son ürünü ortaya çıkarmak için daha çok enerji gerektikçe artış gösterir. Ancak maden işleme metotlarında yapılan kademeli gelişmeler, zenginleştirme aletlerinin tasarımının iyileştirilmesi ve sürdürülebilirlik ilkelerine olan bağlılıklarına uymak için maden endüstrisinden gelen baskı ile bunun etkisi olarak planlamada, araştırmada-geliştirmede ve zenginleştirmenin tasarım ile kurgulamasında daha fazla zaman ve para harcanması, piyasanın giderek artan taleplerine yardımcı olmaktadır.
PGM üreticilerinin keşfettiği şey, platin çıkarıldıktan sonra cevher artığında bulunan kromun aslında krom cevheri olarak satılabileceğidir. Bunlar, platinin bulunabileceği UG2 Bushveld oluşumu cevherleridir. Birçok Güney Afrikalı şirket, içinde üretime hazır öğütülmüş krom bulunan cevher artıklarını attı. Durumun farkına vardıklarında ise bu cevheri çıkarmaya başladılar. Hatta krom konsantresi üretimi maliyetleri neredeyse sıfırdaydı. Sermayeleri ve toplam işletme maliyetleri yalnızca birkaç pompa ve spiralden ibaretti. “Neredeyse bedava” olan UG2 kaynaklı krom cevherleriyle rekabet etmek için Türkiye’nin yerel teknolojisini ilerletip krom konsantresinin birim başına düşen maliyetleri azaltması gerekir. Dünyadaki diğer konsantre üreticileriyle rekabet ederken Türk şirketlerinin kesinlikle ihtiyacı olan şey, devlet desteği veya sponsorluktur. Gerçek şudur ki devlet, şirketlerin yükünü azalttığında, sektör gelişir. Hindistan ve Umman, böyle bir devlet sponsorluğunun konsantre üretim şirketlerine destek olması konusunda iyi birer örnektir. Türkiye ‘de Parça ve Konsantre Krom Fiyatları
* 2011’in sonundan beri fiyatlarda görülen hareketlilik, yüksek tenörlü krom konsantresine olan talebin arttığını göstermektedir.
Çelik endüstrisinde krom cevheri, paslanmaz çelik yapımında kullanılan ferrokrom üretiminde kullanılmaktadır. Kütle olarak en az %10,5 kroma sahip olan bir çelik alaşımı, paslanmaz (Fransızca karşılığı inox olan) çelik olarak tanımlanır. Dolayısıyla bir çeliğin paslanmaz olma özelliği ferrokromdan, yani krom cevherinden gelir. Genelde -1mm’lik krom parçacıklarına öğütülen konsantre, ferrokrom üretimi için kullanılan AC fırınlarda doğrudan kullanılamaz. Son teknoloji DC fırınlarının yardımıyla kaliteli krom, en az %48’lik yüksek bir tenöre sahip olduğu sürece kullanılabilir. Bu tür bir işlemi mümkün kılan, krom cevheri konsantresinin genel olarak ortalama öğütme boyutlarında daha yüksek tenör vermesidir. Bu, sadece yüksek karbonlu ferrokromda geçerli bir durum değildir; aksine, yüksek tenörlü krom konsantresi, düşük karbonlu ferrokrom üretiminde daha da elzemdir.
Oc ak -1 1 Şu ba t11 Ma rt 1 1 Nis an -1 1 Ma yıs -1 1 Ha zir an Te mm 11 uz -1 Ağ 1 us tos -1 1 Ey lül -1 1 Ek im -1 1 Ka sım -1 1 Ar alı k11 Oc ak -1 2 Şu ba t12 Ma rt Nis 12 an -1 2 Ma yıs -1 Ha 2 zir an Te mm 12 uz -1 Ağ 2 us tos -1 2 Ey lül -1 2 Ek im -1 2 Ka sım -1 2 Ar alı k12 Oc ak -1 3 Şu ba t13 Ma rt 1 3 Nis an -1 3
Krom konsantresi nerelerde kullanılır?
Kaynak : Asian Metal
Krom , %48 , Konsantre
Krom , %42, Parça
Şekil 1 - Parça krom cevheri ve krom konsantresi arasındaki fiyat farkı artıyor
Krom Madenciliği Ülkede 70’in üzerinde aktif olarak madenden çıkarılan hammadde olmasına rağmen Türkiye, halen büyük ölçüde bakir durumdadır ve sayıları gittikçe artan küresel madencilik şirketlerine büyük bir kaynak potansiyeli sunmaktadır. Ülkenin madencilik endüstrisi, geçmişte üretim endüstrisinin gerisinde kalmış ve Türkiye’nin toplam GSYH’sine çok az katkıda bulunmuştur. Akabinde 1 Eylül 2013
43
zemenin hareketini yavaşlatmak için su kullanılır. Kısaca, “Krom, suda gösterdiği davranışa göre pasasından ayrıştırılır.” Krom işlenmesi, cevhere uygulanan serbestleşme testlerine bağlı olarak tanımlanan serbestleşme boyutlarının uygun olmasını gerektirmektedir. Tanecik sayma, ağır ortam testleri vb. birkaç deney mevcuttur. Uygun boyut belirlendiğinde zenginleştirmenin devam edebilmesi için besleme öğütülerek o boyuta getirilir. Sonrasında jigler, girdaplar, koniler, spiraller, sallantılı masalar ve santrifüj konsantratörler, öğütülmüş karışımdan kromu geri kazanmak için kullanılır. Gravite ile zenginleştirmede işlemin verimliliği, mineral taştan serbestleştirildiği ve çok ince öğütme olmadığı sürece parçacıkların boyutuna bağlı değildir. Gravite ile zenginleştirmenin bir başka avantajı da hiçbir pahalı reaktif eklenmeden su kullanılmasıdır. Konsantre fabrikasını bir dağın yamacına kurmak, gerekli ivmenin yanı sıra tesisi 3, 4 veya 5 kademede tasarlama kolaylığı da sağlar. Kısaca gravite ile zenginleştirme, uygun maliyetli, karmaşık olmayan, oldukça verimli ve kurulumu diğer yöntemlere nazaran kolay bir işlemdir. Gravite ile zenginleştirme tesislerindeki yeniden doğuş ise tüm bu sebeplere dayanmaktadır.
Türkiye’de Cevher Hazırlama
Türk hükümeti madenciliğin önemini fark ederek, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023’te GSYH’nin % 5’ini sağlaması için bir hedef belirlemiştir. Dolayısıyla ülke, özel yatırımcılar ve devlet ile birlikte Türkiye’yi hareketli bir madencilik ülkesi yapmaya hazırlanıyor. Bordan sonra krom Türkiye’nin en büyük metal ürünüdür. Ardından ise altın, boksit ve ana metaller gelir. 2009’daki ekonomik kriz sırasında Türkiye’nin madencilik sektörü ciddi bir darbe almış, 2010 ve 2011 yıllarında ise küresel toparlanmanın yanı sıra özellikle de Çin’den ve diğer büyüme piyasalarından artarak gelen talep ile yavaşça iyileşme kaydetmiştir.
Krom Zenginleştirme Madencilik şirketlerince kullanılabilen flotasyon, manyetik ayırma vb. maden işleme teknikleri şüphesiz ki mevcuttur ancak en çok kullanılanı ve eski madencilerin bir kısmının Türk tipi krom cevherlerine en uygun olduğunu savundukları yöntem, gravite ile zenginleştirmedir. Muhtemelen 2.000 yıllık bu metot, şimdilerde, krom cevheri tenörü düştükçe ve işlem görecek miktar büyüdükçe, mineral ve madencilik endüstrisinin cevher hazırlama ve zenginleştirmeye odaklanmasından ötürü bir tür yeniden doğuş yaşıyor. Gravite ile zenginleştirme, hem cevhere, hem de atıklara uygulanan doğal g kuvvetini kullanır. Yer çekimine bağlı olarak mal-
44
1 Eylül 2013
Türkiye, Alpin tipi masif yüksek tenörlü kromun mevcut olduğu bir ülkedir. Ancak kaynakların giderek azalması sebebiyle düşük tenörlü cevherlerin işlenmesi ve girdi olarak ince tanelerin tüketildiği sistemlerin kullanılmaya başlanması kaçınılmaz olmuştur. Her ne kadar bu senaryonun gerçekleşmesine henüz vakit olsa da bu neticeye şimdiden hazırlanmak şarttır. Dolayısıyla düşük tenörlü cevherlerin zenginleştirilmesi ile krom cevherinin zenginleştirilmesinin ardındaki bilim ve uygulama, Türkiye’de önemli bir konuma gelmiştir. Daha önceden, % 20 tenörlü krom bile işlenmeye değmezken şimdi, % 5 tenörlü besleme bile işlenmek için yeterince zengin kabul ediliyor. Artık % 20 tenörlü beslemeden 2,81:1 oranında (beslemenin % 34,88’i konsantre olmak üzere) % 48 tenörlü konsantre ve (bugünün besleme tenörü ile) % 5 atık elde etmek mümkün. Öte yandan bugünün % 5 tenörlü beslemesi, yalnızca 13,28:1 oranında (beslemenin % 7,53’ü), ürünün % 48 ve atıkların %1,5 olduğu bir konsantre sağlar. Tesis koşullarında elde edilmesi çok zor olan %1,5 gibi bir atık tenörü, sürekli olarak zenginleştirme ortamını monitör ve kontrol etmek için kullanılan gelişmiş aletleri de zorunlu kılmaktadır.
Örnek Model: Kef Düşük tenörlü cevherlerin zenginleştirilmesi, daha erkenden kabul edilmiştir. En iyi örneklerinden biri ise Elazığ’ın Kef bölgesinde kurulan 84 t/s kapasitesi olan modern konsantrasyon tesisidir. Fabrika, kuru işleme tesisi doğru işlemediği için 1991’de kurulmuştu. Tesis, baştan aşağı Finlandiyalı bir şirket tarafından tasarlanmış ve kurulmuştu. Türk ekibin bir kısmı, ana şirketin yurtdışındaki fabrikasında yalnızca birkaç gün eğitim gördükten sonra çalışmaya başladı. Operasyonların başlangıcı sırasında bolca problem yaşandı. Bunların sebebi, tesis operatörlerinin
about.me/ufukozden
ͽ͵ͽΎ
export
soruml u l u k
tecrübe
benefit
deneyim local product
kalite SUPPORT
YERLI ÜRETIM
ne yapacaklarını ve tesisi besleme tenörlerindeki dalgalanmalara göre nasıl adapte edeceklerini bilmemeleriydi. Aslında özelleştirmeden önce, her şeyin başladığı ve tesisin kurulumu için en önemli aşama olan numune alma aşamasında, besleme cevheri numunesi yıkanıp parlatılarak Finlandiya’ya gönderilmek suretiyle, bir anlamda “Türkiye’nin düşük tenörünün dahi çok düşük olmadığı” gösterişi yapılmıştır. (Numune alımının, işlenecek cevherlerin toplam kütlesini temsil edebilmek için doğru bir biçimde yapılması şarttır. Numuneyi herhangi bir analize sokmadan önce temizlemek için hiçbir sebep yoktur. Aksine, numuneyi temizlemek, numune alımının amacına aykırı düşer). Proje parametrelerine baktığınız zaman ortalama beklenen besleme tenörünün yaklaşık % 32 olduğunu görürsünüz ki bu da tesisin % 32’den düşük tenörleri etkin bir biçimde işleyemeyeceğini gösterir. Konsantre tenörü % 42’ye hedeflenmişti. Eski tesislerin atıkları ise % 20 civarındadır. Geri kazanım hesaplandığında % 71 civarında bir değer görülebilir ki bu kulağa hoş gelir. Ancak işin doğrusu çok farklıdır. Ortalama besleme tenörleri % 25’in üzerine çıkmayınca geri kazanım, % 49’a hatta daha da düşük seviyelere kadar düşmüştür. Fabrikayla ilgili ana sorunlardan biri, şirketin geldiği ülkede hâlihazırda çalışan ve düz arazi üzerinde bulunan tesislere benzer olarak yapılmış olmasıydı. Yukarıda belirtilen en eski ayrıştırma gücünü, yani yerçekimini kullanmak yerine yamacı düzleştirmek üzere aşırı miktarda dekupaj yapıldı. Bu doğal eğim kullanılabilmiş olsa, 30 civarında pompa yerine 9-10 civarında pompa yeterli olabilirdi. Ancak tersinin olması, işletme maliyetlerinde yersiz bir artışa sebep oldu.
Şekil 2 – Eti Krom’un yıllık konsantre üretimi. Kayseri ve İskenderun’da 2014 yılında tamamlanacak projeler ve 2015’te üretime başlayacak olan Adana Projesi sebebiyle rakamlarda değişiklik olması beklenmektedir.
Eti Krom AŞ’nin özelleştirilmesinden sonra yalnızca günlük operasyonlarda dönüşümsel değişiklik yapılmamış, aynı zamanda bütün tesisin su ve elektrik tesisatları, beslemenin, doğanın ve mevcut mühendislik birikiminin getirdiklerine göre adapte edilerek yeniden yapılmıştır. Sonuç olarak gözle görülür neticeler elde edilmiş ve düzeltmeler fark edilebilir hale gelmiştir. Örneğin en az % 11 tenörlü besleme fabrikada kullanılabilirken geri kazanım oranı % 66’ya yükselmişti. Bir yandan Kef üzerinde yaklaşık %75’lik bir optimizasyon devam ederken öte yandan Adana Aladağ projesi, yaklaşık % 48’lik bir tenör elde eden daha ince tane-
46
1 Eylül 2013
lere odaklanmış durumdadır. Ancak piyasa talebi ve kısıtlamaları, üretim miktarları açısından önemlidir.
Türkiye’de Bilgi 2000’lerde emtia fiyatlarındaki çarpıcı yükselişle ve Türk devletinin özel sektöre verdiği imtiyaz haklarında gösterdiği liberal tutumla birlikte hem yerli, hem yabancı madencilik şirketlerinin çoğu, Türkiye’de araştırma, madencilik ve inşaat konusunda hevesli duruma gelmişlerdir. Yalnızca cevher zenginleştirmesindeki uzmanlık değil, ekipman tedarikçilerinin, otomasyon mühendislerinin, cevher hazırlama mühendislerinin, güvenlik ve çevre mühendislerinin de uzmanlığı gelişmiştir. Türkiye’de kurulan iki tür konsantre fabrikası vardır: baştan savma yapılmışlar ile altyapısı usulüne uygun kurulmuş olanlar. Girişimcilik coşkusu küçükten büyüğe şirketleri sarmış, madencilerle birlikte madenci olmayanlar bile kendi konsantre fabrikalarını kurmuştur. Bu fabrikaların birçoğu, Bursa - Orhaneli, Adana - Aladağ, Eskişehir - Kavak ve Elazığ - Guleman gibi oldukça bilindik bölgelerde kurulmuştur. Türk şirketleri artık kendi bünyelerindeki veya anlaşmalı oldukları mühendis ekipleriyle kendi işleme tesislerini tasarlıyor ve kurabiliyorlar. Cevher hazırlama mühendisliği kendi başına bir alt branş bile olmuş, aralarında İstanbul Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’nin de bulunduğu bazı üniversitelerde kurulan özel departmanlardaki araştırma kadroları, yerel madencilik şirketlerinin birçoğuna hizmet veren gerçek dünya standartlarında araştırmalar yapar hale gelmişlerdir. Birçok cevher hazırlama mühendisi, madencilik mühendisliği pazarına girmiş; tüm fabrikayı ve zenginleştirme sürecinin akışını planlamayı becerebiliyorlar. Kadınlar dahil olmak üzere hepsi şu an bütün vardiyalarda çalışıp fabrika işletebiliyorlar. Değerlendirmelere göre Türkiye’deki maden zenginliğinin sadece % 40’ı şimdiye kadar ve/veya halen aktif olarak çıkarılmakta olduğuna göre Türkiye’de mineral işlemenin yükselişi, gelecekte de uzun yıllar devam edecek.
Türk Malı Sadece krom zenginleştirmesi için kullanılan ekipmanda değil, cevher hazırlamanın tüm bölgelerinde yalnızca 10 yıl öncesine kıyasla yerel tedarikçilerde muazzam bir artış kaydedilmiştir. Bu şirketlerden çoğu küçük ölçekli olmakla beraber bazı sayılı büyükler, endüstriler için özelleştirilmiş donanım üretiyor ve çoğunlukla
Zamanla Yarışırken,
Hayata Güvenle Bağlanın.
Dräger X-am 2500 Çoklu Gaz Dedektörü
Dräger X-am 5000/5600 Çoklu Gaz Dedektörü
Dräger Oxy 3000/6000 Ferdi Kaçış Maskeleri
Dräger X-plore Toz Maskeleri
Draeger acil durum kaçış ekipmanı, toz maskeleri gibi pek çok farklı kişisel koruyucu ekipman ve gaz algılama dedektörleri, temel prensibimiz olan güvenilirlik, kalite ve kolay kullanım ilkeleri göz önüne alınarak tasarlanmış, kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmiş ve en son teknoloji ile üretilmiştir.
AYRINTILI BİLGİ İÇİN: WWW.DRAEGER.COM.TR Draeger Safety Korunma Teknolojileri Ltd. Şti. İlkbahar Mahallesi, Konrad Adenauer Caddesi No: 54/A‐B Yıldız 06550 Çankaya ‐ Ankara / Türkiye Tel : (0312) 491 06 66 • Faks : (0312) 490 13 14
Dräger. Yaşam için Teknoloji.
da madencilik bölgelerine yakın daha büyük şehirlerdeki Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) yer alıyor. Yıldırım-Bursa, Çayırova-Kocaeli, Tuzla-İstanbul, Mecidiyeköy-İstanbul ve Ostim-Ankara şirketleri, birçok cevher hazırlama ekipmanının yanı sıra çubuklu değirmenler, bilyalı değirmenler, elekler, poliüretan yedek parçalar, pompalar, pompa astarları, değirmen astarları, hidrosiklonlar, sallantılı masalar, spiraller ve daha pek çok yedek parçalarını üretiyorlar. Bu yerel seçenekler mevcut olduğunda cevher hazırlama tesislerinin kurulum ve makine maliyetleri ciddi anlamda azalabilir. Örneğin bir cevher hazırlama tesisi için verilen 110 milyon € civarındaki fiyat teklifi, Türk bir şirketle kolaylıkla 60 milyon €’ya inebilir. Bir yanlış anlaşılma olmaması adına şunu da belirtmek gerekir ki bu şirketler çalışma şartları kötü olan iş yerleri değil, Türkiye’nin öncüleridir.
Gravite Zenginleştirme Teknolojileri Bugünün krom işleme teknolojisi yeni değildir ve minerali pasadan ayırmak için yer çekimi kullanımına dayanan göreceli akımı kullanır. Ekipmanın temel tasarımı ve akım şeması, uzun yıllardır dikkate değer bir değişim geçirmemiştir, ancak konsantrasyon süreçlerinin daha iyi ve ölçülebilir bir şekilde anlaşılması, hızlanan değişikliklere yol açmıştır. Bu alana girişlerin artması, hızlı bir öğrenim ortamı yaratarak bir prototipin yaratılması, ardından cevher deneylerinin tekrarlanarak ve değiştirilerek uygulanması, bunu takiben ise iyi bilinen tekrarlamalı inovasyon döngüsü ile son ürünün ortaya çıkarılmasını sağlamıştır. Yine de yeni sayılabilecek ekipmanlar mevcuttur. Aşağıda örneklenen bu ürünler ülkemizde mevcuttur ve Türk cevher hazırlama fabrikalarında kromu geri kazanmak için kullanılmaktadır. MGS (Multi Gravite Separatörü): Bu ekipman, sallantılı masa örnek alınarak tasarlanmıştır. Sallantılı masa, yalnızca doğal olarak cevheri aşağı, yere doğru çekebilen g kuvvetini kullanabilir. Ancak sallantılı masayı kendi üzerinde yuvarlayarak sonlarını yapıştırınca elde ettiğiniz bir multi gravite separatörüdür. Bu silindir, santrifüjlü bir kuvvet oluşturacak hızda döner ve bu da farklı bir g kuvvetini oluşturur. Dönüş hızı, sallantılı masada sabit duran kuvveti kişinin kontrol edebilmesini sağlar. MGS, 200µ ile 10µ arasındaki ebatlardaki ince taneler için maksimum %55’lik bir geri dönüşüm performansı ile kullanılabilir. -10µ’dan kurtulmak için MGS, hidrosiklon bir grupla (genellikle mantar tipi) kullanılmalıdır. Santrifüjlü Konsantratörler: Bu yarı-devamlı (toplu) konsantratör, özel tasarlanmış, akışkan hale getirilmiş santrifüjü ile altın
48
1 Eylül 2013
ve platin gibi ağır metalleri, kuvars ve benzeri arka plan materyallerinden ayırmak için kullanılır. Malzeme uygun bir boyuta öğütülerek suyla karıştırılmalı ve ardından makineye beslenmelidir. Ekipman genel olarak geri kazanılması gereken ağır bileşenin, total mineralin çok küçük bir bölümü olması durumunda kullanılır. Çoğu ana uygulamada ağır materyalin tenörü 500 gram/ton’dan az olacaktır (ağırlığa göre %0,05). Santrifüj Jig: Bu da bir başka santrifüjlü konsantratördür, ancak burada yuvarlanan, jig makinesidir. Bu, (genellikle uygun yoğunluğa sahip) suni katman malzemelerini toplamak üzere bir elek ile beraber kullanılmaktadır. Zenginleştirme, 10µ seviyesine kadar inebilmektedir. Bu yeni sayılabilecek teknolojilerin yanı sıra Türkiye’de birçok modifiye edilmiş sallantılı masa (örneğin zig-zag) ve farklı cevher türleri için kullanılan birçok farklı çeşit spiral, tamamen yerli şirketler tarafından kullanılmakta ve üretilmektedir. Ayrıca bazı konsantratörler, kendi ihtiyaçlarına tam uyarlanmış şekilde kendi ekipmanlarını üretebilmektedirler.
Sonuç Türkiye, yakın zamanda oldukça iyi performans göstermiş ve cevher hazırlama ve krom konsantrasyonu dalında sivrilmiştir. Çoğunlukla inovasyon modellerinde görülen tekrarlayıcı metot sayesinde tasarım, mühendislik ve ekipmanlar konusundaki bilgi birikimi de muazzam bir şekilde gelişmiştir. %7’lik besleme tenörünü 4.000 x 2 olarak toplamda 8.000 t/gün işleyebilen konsantratörler bulunmaktadır. Türk üniversiteleri, cevher hazırlama konusunda tahsil yapmış mühendisler mezun etmektedir. Ülkenin toplam GSYH’sinde madenciliğin payının arttırılmasını sağlamak üzere hükümetin bu konuya odaklanması, daha fazla araştırma ve analizin yanı sıra hem yerleşmiş, hem de girişimci şirketleri özellikle de krom alanında madencilik girişimlerinde bulunmak için teşvik etmektedir. Birçok yerli şirket, artık yurtdışındaki rakipleriyle yarışabilecek yüksek kaliteli ürün üretmektedir. “Türk mühendislerin önderliğinde cevher hazırlamada yeni bir devir başlamıştır…” Referanslar 1. Eti Krom Araştırma, Yıldırım Şirketler Grubu 2. Aydın, M, 2001, ETİBANK GULEMAN KEF KONSANTRATÖR TESİSİ ARTIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ, Diyarbakır. 3. http://www.knelsongravitysolutions.com/page352.htm 4. http://en.wikipedia.org/wiki/Sepro_Mineral_Systems 5. http://mertamakina.com/ 6. http://www.remas.com.tr/en/profil.htm 7. http://www.ersel.com/sayfa/2/anasayfa
Dünya doğal kaynaklarının Kullanımı Cevher hazırlama ve metal işleme teknolojisinin küresel lideri olan Outotec, on yıllardır devrim niteliğinde teknolojiler geliştirmektedir. Firma aynı zamanda kimya endüstrisi, endüstriyel su arıtma ve alternatif enerji kaynaklarının kullanımı konularında yenilikçi çözümler sunmaktadır. www.outotec.com
Değerlendirme www.madencilik-turkiye.com
Fatih Mehmet Yıldız Delpa Grup Genel Koordinatörü info@delpagrup.com
Delme Patlatmada Yüksek
Verimlilik ve Maliyet Analizi
D
elme patlatma faaliyetleri, çalışma yapılacak sahanın formasyon analizinden, delici ekipmanına/ sarf malzemesine, kullanılacak patlayıcı madde ve aksesuarından, patlatma dizaynına kadar bir çok unsuru içinde barındırır. Delme patlatma faaliyetleri içerisinde birçok unsur bulundurmasından dolayı maliyet kontrolünün yapılabilmesi ve verimlilik artışının sağlanabilmesi zordur. Yapılan birçok çalışmada kulaktan dolma bilgi ve duyumlara göre uygulamalar yapılması hem maliyetleri yükseltmekte hem de toplam verimliliği azaltmaktadır. Düşük maliyetle yüksek verimlilik elde edilebilmesi için bütün unsurların iyi analiz edilmesi ve uygulamanın yapıldığı sahanın şartlarına göre seçilmesi gerekir. Buradaki püf nokta, her doğrunun her çalışmada geçerli olmaması, her çalışmaya göre unsurların değişkenlik göstermesidir. Özellikle ürün ve hizmet temininde bulunan bir çok firmanın, delme patlatmanın sadece belirli bir unsurunda uzman olması ve diğer alanlarına hakim olamaması, sahalardaki uygulamalarda sıkıntılar ortaya çıkarmaktadır. Delici makine ekipmanı konusunda bilgi ve makine sahibi olmak, delme patlatma uygulaması yapmak adına yeterli görülmekte, bu da olumsuz sonuçlara neden olmaktadır. Makine ve patlayıcı teminindeki hatalar bir nebze de olsa telafi edilse de hizmet alanında oluşan hataların telafisi çok zor olmaktadır. Bu yüzden yüksek maliyetlerle, çok düşük verimlilikte sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Ülkemizdeki çalışmaların birçoğu yenilenen teknolojiden, gelişen uygulama prensiplerinden uzak, tamamen personelin ve tedarikçinin inisiyatifi ve bilgi birikimiyle sınırlı kalmaktadır. Özellikle sektörel iletişimin zayıf olması, yüksek rekabetten dolayı bilgi ve teknoloji paylaşımının eksik olması, bu sorunu kronik hale getirmiştir. Sektörel bilgi aktarımı çoğunlukla üretici veya tedarikçi firmaların eğitimlerinden ibaret olup, bu eğitimler de
50
1 Eylül 2013
daha çok ürün yönlendirmesi şeklinde yapılmaktadır. Uygulama kararlarını her unsur kendi avantajıyla yorumlamakta ve toplam maliyet verimliliği gözetmemektedir. Sektörel iletişimin zayıflığının bir diğer zararı ise; olumsuz çalışmalarda bulunan şirket ve şahısların, farklı isim ve markalarla, aslı olmayan referans listeleriyle tüketicileri ikna etmesi, ürün ve hizmet temininde bulunmasıdır. Bu konuda ürün ve hizmet alacak firma/şahısların çok dikkatli olması, isim ve şirketleri araştırıp referanslarıyla iletişime geçmesinde çok büyük faydalar vardır. Günümüz teknolojisi göz önünde bulundurulduğunda artık çalışma yaptığımız sahalarda öngörülerde bulunmak hiç de zor değildir. Belirlenen formasyona göre delme ve patlatma faaliyetlerini yapmak mümkündür. Özellikle jeofiziksel yöntemlerle saha analizleri yapılabilmektedir. Bu da maliyet te çok ciddi azalmalara neden olmaktadır. Jeofiziğin delme patlatmadaki önemi; sahalarda maliyet yükselten ve genel
performansı olumsuz etkileyen unsurlar tespit edilerek giderilebileceğinin öngörülmesidir. Jeofizik çalışmalar ile; t Özdirençten doğan formasyon farklılıkları (yoğunluk), t Faylanmalar (kırıklar, çatlaklar), t Yer altı suları, t Karstik boşluklar (galeri), tespit edilebilmektedir. Bu çalışmalar ile delme patlatma faaliyetleri sırasında, kaç metrede ne ile karşılaşılacağı % 80 - 90 oranlarında öngörülebilmektedir. Bunun sonucunda sahada hangi oranda hangi tür anfonun kullanılacağı, delici makinenin hangi bölgelerde karstikle ve fayla karşılaşacağı, hangi metrelerde yoğunluk farkının değişeceği öngörülebilmekte, çalışmalarda nasıl bir yol izlenebileceğine karar verilebilmektedir. Sonuç olarak sürpriz maliyetler asgariye indirgenebilmektedir. Delme patlatmada yapılan jeofizik uygulamalar sayesinde yüksek verimlilik elde edilmektedir. Nedeni ise sahanın yer altı yapısının önceden modellenmesi ve ona göre yapılacak çalışmaların planlanmasıdır. Değinilmesi gereken bir diğer konu ise maliyetlerle ilgili ilk başta göz önünde bulundurulan küçük avantajların toplam verimlilikte büyük kayıplara neden olmasıdır. Uygun fiyat ve vade seçenekleri avantaj gibi gözükse de kullanılan malzeme ve hizmetin kalitesinde ki düşüklük oluşan avantajdan kat kat fazla zarara neden olmaktadır. Gelişen lojistik imkânları sayesinde istenilen nitelikte ve kalitede patlayıcı malzemesi sahaya sevk edilebilmektedir. Yani doğru ürün ve hizmetle yüksek verimlilik alınarak birim maliyetleri orta ve uzun vadede düşürülebilir karlılık arttırılabilir. Delme patlatma sahalarında ki en ciddi sorunlardan bir tanesi de gerçekleştirilen hizmet ve ürün alımlarının çoğu projede ve sahada düşük miktarlarda olması ve birim fiyatlarının yüksek olmasıdır. Oysa ülke genelinde hizmet ve ürün temin eden firmalarımız bütün çalışmalarında kullanılmak üzere yüksek miktarlarda tedarikler gerçekleştirmekte, birim fiyatlarının da müşterilerine bölgesel birim fiyatlarından daha düşük fiyatlara hizmetler verebilmektedir. Ülkemizde patlayıcı veya makine sunan firmaların bölgesel olması, geçmiş yıllardaki çalışmalarda belirleyici olmuştur. Fakat sektörel gelişmeleri analiz edersek artık makine ve patlayıcı temin eden şirketler yerini, ülke genelinde hizmet veren profesyonel hizmet şirketlerine bırakmaktadır. Birçok patlayıcı üreticisi ve depo satıcısı da makine temini ve mühendislik hizmetiyle hizmet alanına ağırlık vermektedir. Bu öngörüler ışığında yapılacak çözüm arayışların içerisinde hiç şüphesiz en kolay ve pratik olan, uzman kişi ve kuruluşlardan bu konuda danışmanlık ve hizmet sağlamaktır. Bu ölçekte maliyetleri olan bir alanda hem kurumsal çıkarlarımız hem de ülkemize kattığımız değer göz önünde bulundurulursa daha dikkatli ve profesyonel davranmak gerekmektedir.
Değerlendirme www.madencilik-turkiye.com
Can Serdar Hastürk Çevre Mühendisi canserdarhasturk@gmail.com
Madencilik Projeleri ve
Çevresel Veri Toplama Çalışmaları Çözüm için sonuca ulaştıracak adımlar yöntem ve uygulanış olarak birbirine benzese de, madencilik projeleri gibi kapsamlı projelerde karşılaşılan sorunların çözümü, sahanın özelliklerine oldukça bağlı ve genellikle de projeye özgüdür. Bu sorunlar, genel olarak kullanılan çözüm yöntemlerini proje koşullarına uygun bir şekilde adapte etmek veya akılcı bir şekilde yeni ve özgün çözüm yolları geliştirmek ile giderilebilir.
M
adenciliğin sorunları denildiğinde, bulunduğunuz konum itibariyle işinizde yaşadığınız bir çok sıkıntı aklınıza gelebilir: Finansal problemler, tedarik sıkıntısı, takvimin gerisinde kalma, prosesin bir şekilde istenilen seviyede çalışmaması gibi. Bir çevre mühendisi olarak benim aklıma ilk etapta gelenler; bir projenin yer aldığı ekosistem ile etkileşimi nedeniyle projeden kaynaklanması muhtemel ekolojik problemler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sosyolojik sıkıntılardır. Bir problemi gidermenin en akılcı Baseline yolu, onu oluşturan etkenleri iyi yöneterek problemin hiç oluşmaçalışmaları masını sağlamaktır. Bu nedenle neticesinde çevresel problemleri tanımlamakta, elde edilecek anlamakta ve gidermekte kullandıveriler projenin ğımız çok önemi bir proje bileşeni, “çevresel veri toplama çalışmalarını” paha biçilemez gündeme getirmek istedim. Çevresel veri toplama çalışmaları, uzmanbileşenleridir lık gerektiren birçok konuyu içinde barındırır ve daha projenin başında büyük resmi görerek iyi bir şekilde kurgulanmalıdır. Bu kurguyu ortaya koyarken projenin küçükten büyüğe bütün bileşenlerinin neden olabileceği çevresel etkiler göz önüne alınmalı ve toplanılması gereken veriler, bu etkiler göz önüne alınarak belirlenmelidir. Kimi zaman bir noktadan sıklıkla numune almayı gerektirecek çevresel veri toplama çalışmaları, bazen sadece görsel olarak gerçekleştirilecek değerlendirmeleri bile içerebilir. Bir projeye başlarken, daha arama aşamasında sahaya ilk adım attığımızda saha ekosisteminin önemli bir paydaşı oluyoruz. Saha jeolojisi hakkında ilk etapta çok genel bilgilere sahip oluyoruz ve saha çalışmalarımız sahaya özgü bilgilerimizi derinleştiriyor. Peki ya çevresel anlamda? Çevresel bilgilerimizin de sahaya özgü çalışmalar neticesinde derinleşmesi gereklidir. Madencilik projelerindeki çevresel veri toplama çalışmalarını en temel hali ile operasyon öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırmak mümkündür. Operasyonel faaliyet öncesi çevresel veri toplama çalışmaları daha çok proje alanının çevresel özelliklerini betimlemeye yöneliktir ve operasyona geçiş sonrasında gerçekleştirilecek çevresel veri toplama çalışmaları için de (izleme/örnekleme) bir
52
1 Eylül 2013
temel oluşturur. Baseline çalışmaları olarak da adlandırılan bu çalışmalar proje alanındaki su, toprak ve hava kalitesi gibi çevresel unsurları direkt olarak tanımlamaya çalışan saha çalışmalarını içerebileceği gibi planlanan madencilik operasyonuna hazırlık teşkil edecek ve izinler sürecinde kullanılacak bazı bilgileri üreten Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama (Remote Sensing, RS) tabanlı işler gibi masabaşı çalışmalar da içerebilir. Baseline çalışmaları neticesinde elde edilecek veriler projenin paha biçilemez bileşenleridir çünkü zamanında yapılmayan çalışmalar için, sahayı temsil yeteneği açısından geri dönüş çoğu zaman mümkün olmaz. Şu da bir gerçek ki; bir sahada ne kadar çalışma yapılırsa yapılsın, her zaman daha iyisini ve daha kapsamlısını yapmak mümkündür. Bu işin bir bütçe ve zaman işi olduğu dikkate alınarak planlamalar yapılmalı ve bu nedenle zaman efektif kullanılmalı; yapılacak çalışmaların, projenin çevresel unsurlarını temsil yeteneğinin, işin asıl önemli olan kısmı olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bu çalışmaların bir kısmı o işin uzmanı olmayı gerektirmese de (bir noktadan veri okuyup düzenli bir şekilde kaydetmek vb. gibi) çevresel veri toplama çalışmaları genelde işin uzmanlarının aktif
Faaliyet alanı civarındaki bir dereden numune alma çalışması
olarak yer almasını gerektiren çalışmalardır (flora-fauna türlerini belirleme, jeokimyasal karakterizasyon için numune seçimi çalışmaları gibi). Bu nedenle çevresel baseline çalışmalarının bir ekip işi olduğunu söyleyebiliriz. Bu ekibin ilgili projeyi tüm unsurları ile iyi anlamış konularında uzman kişilerden oluşması gereklidir. Bu baseline çalışmaları dünyada artık anıldığı şekli ile Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi çalışmalarına altlık oluşturması bakımından sosyolojik çalışmaları da içerebilir. Bununla birlikte verilerin toplanılmasında dikkate alınması gereken bir husus da verilerin ne sıklıkta toplanacağıdır. İlgili parametrenin meteorolojik veya başka çevresel faktörlere göre hassasiyeti ve hatta kimi zaman projenin genel zamanlaması da dikkate alınarak kısa dönemli baseline çalışmaları yapılabileceği gibi uzun yıllara yayılmış baseline çalışmaları da gerçekleştirilebilir. Bu çalışmalarda önemli olan çok sayıda lokasyondan çok fazla veri toplayarak veri kalabalığı yaratmak değil, anlam ifade eden verilere yoğunlaşarak proje sahasını çevresel anlamda daha iyi tanımlayabilmektir.
belirlemekte kullanılacak araç olan çevresel modellemelerin meteorolojik veri setleri elde edilebilir. Bütün bunlara ek olarak bünyesinde atık depolama tesisi bulunduran bütün projeler için 27533 sayılı ve 26 Mart 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik ile işletmecinin sahaya özgü meteorolojik parametreleri takip etmesi zorunlu kılınmıştır. Bunun yanı sıra madencilik projeleri bir çok unsuru ile akiferleri etkileme ihtimali olan projelerdir. Yapılan tek bir sondaj bile projenin başka bir büyük paydaşı olan yerel halkın kullandığı bir su kaynağını etkileyebilir veya su kaynaklarının etkilendiği iddia konusu olabilir. Veya kurmayı planladığınız açık ocak bölgedeki yeraltı su seviyelerinin zemine yakınlığı nedeniyle susuzlaştırma yapılmasını gerektiriyor olabilir. Proje alanınızda yer alan su havzalarınızın sınır koşullarını ortaya koymak, yer altı su seviyelerini belirlemek, proje alanında yer altı, yüzey ve kaynak gibi türleri ile ne kadar su olduğunu ve bu suların kimyasal,
Tipik bir madencilik projesinde çevresel veri toplama çalışmaları
Çevresel veri toplama çalışmaları sonucunda elde edilen veriler kalitatif değerlendirme yanında kantitatif değerlendirme yapılabilmesini de sağlar. Kantitatif değerlendirmeler kalitatif değerlendirmelere göre daha objektiftir. Proje sahanızı çevresel olarak tanımlamakta kullanılacak en önemli araçlardan biri meteorolojik veri toplama çalışmaları sayesinde elde edilecek sahaya özgü meteorolojik verilerdir. Proje sahanız civarında yetkili devlet kurumu tarafından uzun yıllar boyunca hizmet vermiş meteoroloji istasyonları, proje alanınızı çok da temsil etmiyor olabilir. Sahaya özgü meterolojik parametrelerin toplanması ilerleyen zamanda prosesinizi şekillendirebileceği gibi (buharlaşma, yağış, rüzgar, sıcaklık vb) civardaki mevcut istasyonlardan uzun yıllar boyunca elde edilmiş meteorolojik veriler ile korelasyonu sonrasında çevresel etkileri
Kış döneminde gerçekleştirilen bir örnekleme çalışmasından
fiziksel ve biyolojik olarak özelliklerini bilmek projenin ilerleyen aşamalarında yine maden tasarımınıza yön verebileceği gibi maden projenizin ömrü boyunca referans kabul edeceğiniz bir veri seti de oluşturacaktır. Ayrıca, çevresel anlamda sağladığı faydaların yanısıra her zaman güvenilir bir su kaynağına sahip olamayan proje paydaşı yerel halkın kullanım sularının iyileştirilmesi gibi sosyal projeler, bu çalışmaların verileri ışığında şekillenebilir. Ayrıca madencilik faaliyetleri, -özellikle işletme aşamasındadoğası gereği büyük miktarlarda emisyonlara neden olan faaliyetlerdir. Bu emisyonlar genellikle cevher ve pasa nakliyesinden kaynaklı toz emisyonları iken, prosesinizde yer alan kimyasal bir reaktör, başka türlerden gaz emisyonuna neden olabilir. Madencilik projelerinde gerçekleştirilen çevresel toz ölçümleri genellikle dört yönlü ölçerler ile tozun geldiği yönü belirleyen toz akışı ölçümleri veya dikey toz ölçerler ile gerçekleştirilen çöken toz ölçümleridir. Gaz şeklindeki emisyonların da kirleticinin cinsine bağlı olarak değişen kendine özgü ölçüm yöntemleri vardır. İşletmenizdeki ekipmanlarda kullanılacak dizel yakıt, yanma gazları olan SO2 ve NO2 gibi emisyonlara neden olacaktır. Bu nedenle projenin ilerleyen safhalarında özellikle de duyarlı alıcıların bulunduğu bölgelerde aktif veya pasif örneklemeler yardımıyla bölgenin hava kalitesi ile ilgili olarak referans kabul edilebilecek verilere sahip olmak son derece önemlidir. Çünkü projenin ilerleyen zamanlarında duyarlı bir alıcıda neden olacağınız etki algısı o noktanın kirletici fon değeri ve gerçek etkinizin (Etkiniz – etki azaltım tedbirleriniz) toplamı olacaktır. Bu değerlendirmeyi kantitatif hale getirmek her zaman ve her koşulda kabul görecek gerçek bilimsel yoldur. 1 Eylül 2013
53
Kullanılan makine - ekipman kaynaklı gürültü ise yukardaki denklemdeki hava kalitesine olan etkiler gibi değerlendirilebilir. Amacına uygun yani çevresel gürültü seviyelerini belirlemeye yönelik gürültü ölçerler ile yapılacak çevresel gürültü ölçümleri ile duyarlı alıcılardaki fon gürültü seviyeleri belirlenmelidir. Elde edilecek fon değerler, Çevresel Etki Değerlendirmesi çalışmaları arasından gürültü etkisini belirlemeye yönelik çalışmalara da altlık teşkil edecektir. Operasyonel faaliyetlere geçişten itibaren yapacağınız izleme çalışmalarınızın referans değerleriniz ile birlikte değerlendirilmesi etkinizi minimum seviyede tutmanız için önemlidir. Toprakla ilgili olarak da benzer bir yaklaşımla referans noktaları örnekleyerek herhangi bir etkinizin olup olmadığını, etkiniz var ise ne seviyede olduğunu gözlemleyebilirsiniz ve etkinizin istenmeyen sonuçlarını gidermek için yapılacak çalışmaları örnekleme sonuçlarınıza göre planlayabilirsiniz. Sondaj faaliyetlerinde elde edilen karot numuneleri sayesinde saha litolojisi de kendini belli edecektir. Maden planlama çalışmaları sonuçlarını da göz önünde bulundurarak asit üretim veya nötralizasyon potansiyeli olan kayaç tiplerinden örneklemeler ile işletme esnasında veya sonrasında sahada asit kaya drenajı gibi bir sorunla karşılaşıp karşılaşmayacağınız önceden yapacağınız bir takım jeokimyasal testler ile anlaşılabilir. Test sonuçlarına göre planlar oluşturarak asit kaya drenajı gibi çevresel anlamda ciddi bir problemi baştan itibaren sorunsuz bir şekilde yönetebilmek mümkündür. Projelerimizde her zaman aklımızda tutmamız gereken birşey de sahanın sahibi değil, kapatma/rehabilitasyon fazı sonrasına kadar kiracısı olduğumuzdur. Sahanın gerçek sahipleri olan, yani ilgili habitatı doğal yaşam alanı olarak kullanan bitki ve hayvan türlerinin envanterinin tam bir şekilde oluşturulması ve bu türlere özgü etki azaltım çalışmalarında bulunmak ve yönetim planları ortaya koymak madencinin asli görevlerindendir. Endemik bir bitki türünün veya koruma altında olan bir hayvan türünün doğal yaşam alanını geri döndürülemez bir şekilde değiştirmek bu tip hassas türler için bir felaketle sonuçlanabilir. Sürdürülebilirliğin sağlanması için, türler ve ihtiyaçları hassasiyetle incelenmelidir ve projemizin aynı habitatı paylaştığımız canlı türlerine minimum etki seviyesinde ilerlediğinden emin olmamız gereklidir. Projenin operasyonel faza geçmesinden sonra proje kaynaklı çevresel etkilerin ortaya çıkması muhtemeldir. Çevresel etkilerin azaltılması için bir takım kontrol tedbirleri operasyonel süreçte devreye girmelidir. Duyarlı alıcılardaki proje kaynaklı etki seviyesinin ne olduğu, kabul edilebilir bir seviyede olup olmadığı operasyonel faaliyete geçiş sonrasındaki çevresel izlemeler ve örneklemeler ile anlaşılır ve böylece çevresel veri toplama çalışmaları da devam ettirilmiş olur. Çevresel izlemeler genellikle sahada kullanacağımız çeşitli ekipmanlar ile hızlı bir şekilde elde edebileceğimiz verilerin toplanması işidir. Örnekleme çalışmaları ise incelenecek unsurla ilgili numuneler almayı gerektirir ve bu numunler de genellikle ilgili laboratuvarlara gönderilerek analiz sonuçları elde edilir. Örnekleme veri setleri
54
1 Eylül 2013
Saha parametrelerini belirlemeye yönelik bir izleme çalışmasından
bu analiz sonuçlarının bir araya getirilmesi ile oluşur. Bütün bu verileri toplarken dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerden bir tanesi de topladığınız verilerin güvenilirliği ve savunulabilirliğidir. Çevresel veri toplama çalışmaları sonucunda ortaya çıkan veri setlerine ait zaman-parametre grafiklerindeki seri gidişatına aykırı değerler her zaman sorgulanması ve anlamlandırılması gereken unsurlardır. Bununla birlikte aynı ekipmanı kullansalar da farklı yöntem, kabul ve yaklaşımlarından ötürü iki kişinin sahadaki ölçüm sonuçları birbirinden farklı çıkabilir. Bu nedenle çevresel veri toplama çalışmalarında standart işletim prosedürleri (Standard Operation Procedures, SOPs) geliştirmek ve ölçümler esnasında SOP gerekliliklerini eksiksiz yerine getirmek oldukça önemlidir. İzlemeler ve örneklemeler esnasında kullanılan cihazların kalibrasyonları da belli zaman aralıklarında kontrol edilmelidir. Kalibrasyon için Ulusal Metroloji Enstitüsü gibi bir kuruma gönderilmesi gereken cihazların yedeklerinin el altında bulundurulması elde edilen verilerin devamlılığı yani aralarında boşluk oluşmaması için önemlidir. Toplanan verilerin devamlılığı oldukça önemli bir husustur. Veri serisi içindeki kopukluklar verileri anlamlandırmakta sıkıntılar yaratabilir. Böyle veri kopukluklarına neden olabilecek etkenler önceden belirlenerek veri kopukluğuna karşı zamanında önlem almak gereklidir. Ayrıca mümkün ise sahadaki ölçümlerin hem iş güvenliği ilkelerine uygun bir şekilde devam edebilmesi hem de işin kaliteli bir şekilde yürütülebilmesi için işin mahiyetine göre de değişmekle birlikte en az iki kişi görevlendirilmeli; o iki kişiden birinin yokluğunda diğer kişinin gerçekleştirilecek saha çalışmalarını aynı kalitede yürütebilecek seviyede olması sağlanmalıdır. Bir diğer dikkat edilmesi gereken husus da
Seri gidişatına aykırı değerler her zaman sorgulanmalı ve anlamlandırılmalıdır
izlemelerin ve örneklemelerin gereken hassasiyette yapılması, numunelerin kontamine edilmeden yani kirletilmeden toplanmasıdır. Kontaminasyon dışardan gelebilecek bir etken nedeniyle olabileceği gibi, bir lokasyonda kullanılan bir ekipmanın yeterince temizlenilmeden diğer bir lokasyonda tekrar kullanılması sonucunda kontaminasyona sebebiyet verecek önceki numunenin kalıntıları nedeniyle de olabilir. Çapraz kontaminasyon (cross contamination) da denilen bu kontaminasyon mutlak surette kaçınılması gereken bir durumdur. Numuneler toplanırken, laboratuvara sadece bizim bildiğimiz bir noktadan çifte (duplike) numune göndermek (ve bazen de içinde kirletici içermediğinden emin olduğumuz kör (blank) numuneler kullanmak) suretiyle laboratuvarın ölçüm hassasiyeti ve başarısı da istatistiki yöntemler kullanılarak kontrol edilebilir. İyi yapılmış bir örnekleme çalışmasının hassas çalışmayan bir laboratuvar tarafından analiz edilmesi, yapılan çalışmayı ve harcanan eforu da anlamsızlaştıracaktır. Doğru ekipman ve laboratuvarlarla doğru detay seviyesinde çalışmak da oldukça önemlidir. Laboratuvarların ölçüm yapabildiği aralıklar dikkate alınarak doğru metod seçilmeli ve ihtiyaç duyulan hassasiyette veri elde edilmelidir. Bununla birlikte zaman zaman toplanan verileri geriye dönük tartışmaya açıp sorgulayarak veya veriler toplanırken basit kalite güvence ve kalite kontrol (QA/QC) prosedürleri kullanarak verilerinizin güvenilirliğinden de emin olabilirsiniz. Verilerin kolaylıkla ulaşılabilir ve güvenilir bir data ortamında saklanması (hem fiziksel saha notları şeklinde, hem de dijital olarak) önemli diğer bir husustur. Çalışmalarda yer alan bütün kişilerin aynı koordinat sisteminde çalışması da daha sonradan ortaya çıkabilecek bir takım problemleri önceden önlemeye yardımcı olacaktır. Toplanan veriler belirli aralıklarla mutlak surette görselleştirilmelidir. Çeşitli sayılardan oluşan bir veri yığınına bakmak yerine grafiklere dökülmüş seriler veya harita üzerinde görselleştirilmiş veriler bizim için daha anlaşılabilirdir. Ulusal veya uluslararası limit değerleri de içeren hazır şablonlar yaratılabilir ve her seferinde yeni grafikler oluşturmak yerine bu şablonlardaki değerler değiştirilerek izleme sonuçlarını takip etmek daha kullanışlı olabilir. Lokasyonlar arasında memba-mansap ilişkilerini kurmak etkileri anlamaya daha da yardımcı olur. Ancak kimi zaman karmaşık jeolojik yapıların bulunduğu bölgelerde (örneğin karstik bir bölgede yer alan yeraltı su kuyularının birbiri ile ilişkisi) tam anlamıyla memba - mansap ilişkisi Havadaki solunabilir partiküllerin (PM10) ölçümü kurulamayabilir.
56
1 Eylül 2013
Bu tip yapılarda bir noktadaki akifer birden fazla lokasyondan besleniyor olabilir. Bu nedenle böyle bir lokasyondaki olası bir kontaminasyon, memba - mansap ilişkisi yerine o lokasyondaki kronolojik verilerin (historic data) değerlendirilmesi ile ortaya çıkacaktır. Bu da bizi baseline çalışmalarının sonuçlarına kadar geri götürebilir. Diğer büyük projelerde olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de çok önemli bir aşama Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecidir. ÇED süreçlerinde uzmanlar madencilik faaliyetlerimizden kaynaklanacak etkileri ortaya koyar, bu etkilerin duyarlı alıcılarda minimum seviyeye inmesi için yapılması gerekli olanların ne olduğunu belirler ve yatırımcının bu konuda taahhütleri bu süreç içinde ortaya çıkar. Hatta ÇED sürecinde işletmecinin izlemesi gereken parametreler de belirlenerek raporda yerini alır. Etkilerin ne olduğunun kestirimi baştan itibaren çok zor değil iken, bu etkilerin şiddeti kurulacak çevresel modeller sonucunda ortaya çıkacaktır. Etki kabul edilebilir bir seviyede mi, yoksa aktif bir şekilde etki kontrol mekanizmalarının devreye sokulması mı gerekli, yine bu modellerin çıktılarının değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkacaktır. Bu modelleri kurarken bazı temel bilgilere ihtiyaç duyulur ki, proje öncesinde gerçekleştirilen çevresel veri toplama çalışmaları bu modellerin etkiyi belirleyebilmesi için çok önemli giriş bileşenleridir. Böylece ÇED sürecinde şiddeti ortaya çıkarılmış olan etkilerinizin, projenin gerçekleşmesi durumunda ne seviyede olduğunun anlaşılması yine çevresel veri toplama çalışmalarının devamı niteliğindeki izleme çalışmaları sonucunda ortaya çıkar. Yani etki azaltım tedbirlerinizin etkinliğini çevresel veri toplama çalışmalarında elde edilmiş referans değerler ve operasyonel faaliyete geçiş sonrasındaki izleme çalışmalarınızın sonuçları ile birlikte değerlendirerek anlamlandırabilir ve ölçebilirsiniz. Baseline çalışmaları sonrasında gerçekleştireceğiniz çevresel izleme çalışmaları kurduğunuz sistemlerin ve etki azaltım tedbirlerinizin etkinliğinin kontrol mekanizmalarıdır. Çevresel izleme çalışmaları sadece faaliyet boyunca değil, rehabilite edilmiş sahaların rehabilitasyonunun doğru yapıldığından emin olmak için de çok uzun yıllara yayılarak devam ettirilir. Bu zaman aralığı yetkili karar mekanizmasının belirlediği bir süre olabileceği gibi, çevresel etkilerinizin uzmanlarca değerlendirilmeleri sonucunda ortaya çıkarılmış süreler de olabilir. Bu tip çevresel izlemeler terkedilmiş maden ünitelerinin stabilitesini kontrol etmek olabileceği gibi, doğaya yeniden kazandırma işlemlerinin taahhütlere uygun ilerleyip ilerlemediği ve asit maden drenajının oluşup oluşmadığını gözlemlemek için de yapılabilir. Doğaya yeninden kazandırma esnasında herhangi bir çevresel problemle karşılaşılması durumunda yeraltı suyunun arıtılması gibi ileri arıtım teknikleri gerektirecek uygulamalara da gidilmesi söz konusu olabilir. Bu dönemdeki çevresel izlemeler bir sorunla karşılaşılması durumunda bize neyi nasıl yapmamız gerektiği konusunda bilgi verecektir. Çevresel veri toplama çalışmaları etkin bir şekilde etki kontrolü sağlamaya yönelik veri setleri oluşturmasının yanında, madencilik projelerinde sürdürülebilirliği teşkil edebilmek için de kullanılacak çok önemli çalışmalardır.
MADENCİLİĞİN GELECEĞİNE BİZİMLE!
www.mining.sandvik.com info.mining@sandvik.com Tel: +90 (312) 551 49 00 Madenciliğin Geleceğine doğru: Bizimle! - This Way! : sandvik.com/thisway
Değerlendirme www.madencilik-turkiye.com
Kentsel Dönüşüm ve
Onur Aydın Jeoloji Mühendisi Madencilik Türkiye Dergisi onur@madencilik-turkiye.com
Mega Projelerin
Madencilik Sektörüne Etkileri
S
on yıllarda, kentsel dönüşüm ve bazı mega ölçekli gelişim projeleri ülke gündemini oldukça meşgul ediyor. Şimdilik ağırlıklı olarak Marmara Bölgesi’nde yer alan 3. Köprü, Kanal İstanbul, 3. Havaalanı, Körfez Geçişi, Kuzey Marmara Otoyolu gibi mega projeler, ülke genelindeki kentsel dönüşüm çalışmaları ile birleşince ortaya muazzam bir hammadde ihtiyacı çıkıyor. Hükümetin önemle üzerinde durduğu kentsel dönüşüm ve diğer mega projelerin gerçekleştirilmesi için agrega ihtiyacının en az dört kat artması bekleniyor. Taş devrinden bugüne değin insan hayatında devamlı kullanılan tek şeyin taş olduğu düşünülürse agrega, ekonomiyi büyütmek, ülkede refahı arttırmak Kentsel ve modern yaşam için çok önemdönüşüm ve li bir kaynak olarak ortaya çıkıyor. mega projeler, Agrega yanında çimento, doğal taş, mermer, demir çelik, cam gibi her türlü yapı ürünlerinin de yaygın olarak hammaddeye kullanıldığı modernleşen dünyada, artan nüfus ve hızlı kentleşmeye olan ihtiyacı paralel olarak yer kabuğundan elde arttıracak edilen ürünlere olan ihtiyaç da hızla artıyor. Kentsel dönüşüm ve başta Marmara Bölgesi olmak üzere ülke genelinde yer alan mega ölçekli projeler, tüm bu anılan malzemelere ve dolayısıyla bu malzemelerin üretildiği hammaddelere olan ihtiyacı önümüzdeki dönemlerde arttıracak. Bu yüzden hammadde üreticilerinin, tüm bu projeleri detaylıca çalışarak uzun vadeli üretim planları oluşturmaları ve/veya planlarını gözden geçirmeleri, önümüzdeki yıllarda hammadde üretiminden büyük kazançlar sağlamalarına neden olacaktır.
60
1 Eylül 2013
Kentsel Dönüşüm Kentsel dönüşüm; dar sokakların, ısınmayan konutların, altyapısı yetersiz olan şehirlerin, otoparkı olmayan alanların, afet riski altındaki evlerin, modern ve ferah bir yaşam alanı haline dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir. Amacı, insanın yaşam standartlarının iyileştirilmesi olan kentsel dönüşüm uygulamaları, zamanında ve yerinde uygulanamazsa, kentler yaşanması oldukça güç yerler haline dönüşmektedir. Mayıs 2012 tarihli ve 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” Türkiye’de bir kentsel dönüşüm seferberliği başlattı. Türkiye genelinde 6,5 milyon konutun yıkılıp yeniden yapılacağı kentsel dönüşüm seferberliğinde, Temmuz 2013 itibariyle 24.038 başvuru yapıldığı belirtiliyor. Dönüşüm için en fazla talebin İstanbul’dan geldiği, Başkent’in ise ikinci sırada yer aldığı bildiriliyor. Büyükşehirlerde İstanbul ve Ankara’nın ardından en fazla talep ise Eskişehir, İzmir, Diyarbakır, Kayseri ve Samsun’dan geldi. Anadolu’dan da en fazla talep Hatay’dan gerçekleşirken, Hatay’ı Mardin ve Balıkesir takip ediyor. Çanakkale, Van, Kocaeli ve Malatya da kentsel dönüşümün ilgi gördüğü iller arasında bulunuyor.
6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar ülkemizin kanayan yarası olan gecekondulaşma ve çarpık kentlerin sorunlarına çözüm üreterek çağdaş ve marka şehir olma yolunda uygulanan bir reform olarak nitelendiriliyor. 6306 sayılı Kanun ile ülkemizde afet riski altındaki alanlarda ve riskli yapılarda dayanıklı, sağlıklı, güvenli, enerji tasarrufu sağlayan, ulaşılabilir kentler oluşturulması hedefleniyor. Riskli yapılardan güçlendirilebilecek durumda bulunan yapıların güçlendirilmesinin desteklenmesi, riskli alanlarında yer alan yapıların afet önlemleri kapsamında irdelenerek yaşam alanları oluşturulması, rezerv alanlarda ise nitelikli yaşam alanları oluşturularak atıl ve dayanıksız durumda bulunan taşınmazların yenilenmesi planlanıyor. 400 milyar dolarlık bir ekonomi yaratması beklenen kentsel dönüşüm çalışmalarında 7 milyon konutun dönüşümünün yanı sıra, eski binaların yıkılması nedeniyle ortaya çıkan moloz ve hafriyat da önemli bir ekonomik kaynak oluşturacak. Çevre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentsel dönüşüm kapsamında yaklaşık 7 milyon konutun doğaya hiçbir şekilde atık bırakmayacak şekilde dönüştürülmesinin üzerinde çalışıyor. Yaklaşık 600 - 700 milyon m3 inşaat atığı oluşacağını hesaplayan Bakanlık, yıkımdan sonra ortaya çıkan moloz ve betonun uygun şekilde kazanılarak yeniden kullanılması planlıyor. Ancak moloz ve hafriyatın geri dönüşümünün, sıfırdan üretilecek agrega miktarını sınırlayacağı göz ardı edilmemeli.
İstanbul Üçüncü Havalimanı İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanı aslında tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Havalimanı’nın tam kapasite çalışmasıyla dünya hava ulaşımı trafiğindeki tüm dengelerin değişeceği ve dünya üzerindeki ‘hub’ (hava trafiğinde toplama ve aktarma merkezi) haritasının yeniden oluşturulacağı öngörülüyor. Tamamlandığında 150 milyon yolcu trafiğinin oluşmasının beklendiği üçüncü havalimanı için gerçekleştirilen ihale bu açıdan Türkiye kadar dünya genelinde de ilgilileri tarafından büyük merakla izlendi. İstanbul’da yapılacak yeni havalimanı projesinin ihalesini 22,1 milyar avroluk rekor bir rakamla ve eşit payla bir konsorsiyum kazandı. Yaklaşık 11 milyar avro yatırım bedeli olması beklenen yeni havalimanı bilindiği gibi birkaç etaptan oluşacak. İlk etapta 90 milyon yolcu kapasitesine sahip havalimanında yolcuların kullanımına yönelik her türlü donanıma sahip 680 bin metrekare büyüklüğünde ana terminal, 170 bin metrekare büyüklüğünde ikinci terminal veya uydu terminal olmak üzere iki terminal binası olacak. Ayrıca terminallerde toplam 88 yolcu köprüsü, 12 bin araçlık kapalı otopark, birbirinden bağımsız uluslararası
ölçülere uygun büyük gövdeli uçakların da rahatlıkla inip kalkabileceği 3 pist, 8 paralel taksi yolu, yaklaşık 4 milyon metrekarelik apron, 3 teknik blok, bir kule, şeref salonu, kargo ve genel havacılık terminalleri inşa edilecek. Projenin ikinci etapta bir pist, 3 paralel taksi yolu, üçüncü etapta ise deniz tarafına 500 bin m2 büyüklüğünde ve yıllık 30 milyon yolcu kapasiteli terminal binası, paralel taksi yolları, ilave apronla birlikte bir ilave pist daha yapılacak. Dördüncü etaba gelindiğinde 340 bin m2 büyüklüğünde 30 milyon yolcu kapasiteli yeni bir terminalin inşasıyla terminal alanı 1 milyon 400 bin m2 ’ye ulaşacak. Son etapta ayrıca paralel taksi yolları, ilave apronla birlikte bir ilave pist de devreye alınacak. Tüm etaplar tamamlandığında İstanbul’un üçüncü havalimanı, yaklaşık 1,5 milyon metrekarelik kapalı alanı olan, yıllık 150 milyon yolcu kapasiteli bir havalimanı olacak. İnşaatı 42 ay sürecek ilk etabında çalışan sayısının 5 bin kişinin altına düşmeyeceği, hafriyat süresinin yaklaşık olarak 2 yılı bulacağı düşünülüyor. Bu mega projede kullanılacak malzemelere gelince; uzmanlar tarafından yapılan ilk tahminlere göre projede yaklaşık 500 milyon avro değerinde olan 10 milyon m3 beton kullanılacak. Ayrıca 5 milyon ton çimento, 1 milyon ton inşaat demiri ve yapısal çelik, 15 milyon ton asfalt, 5 milyon m2 mermer, ahşap, seramik, pvc ve halı gibi zemin kaplama kullanılacak. 3,5 milyon m2 tavan kaplama ürünleri kullanırken, duvar kaplama için 6 milyon m2, cephe kaplama için 4 milyon m2, alüminyum cepheler için ise 30 bin ton malzemeye ihtiyaç olacak. Sözü edilen bu rakamlar, havalimanı ile havalimanı aksında yapılacak iki ayrı ‘airport şehri’nin öncelikli yapıları için kullanılacak malzemeleri de kapsıyor. Projenin can alıcı bir bölümü de proje alanının zemininin doldurulması işlemi. Geçmişte kömür havzası olarak kullanılan proje alanı, oldukça gevşek bir yapıya da sahip. Gevşek yapıdan dolayı da milyarlarca metreküp dolgu malzemesine ihtiyaç duyulacak. Projede oldukça büyük miktarda kazı, dolgu ve zemin ıslahı yapılacak ve yüzlerce taş ocağı işletmesine gelir kapısı olacak. Ayrıca dolgu için inşaat çalışmalarına ek bir çimento ihtiyacı da doğacak.
Üçüncü Boğaz Köprüsü Üçüncü boğaz köprüsü de dev bir hamle olarak Türkiye’deki ulusal ve uluslararası karayolu trafiğinin en büyük altyapı projesi olarak tanımlanıyor. Üzerinde raylı sistemin de yer aldığı proje, bu özelliğiyle İstanbul’un diğer iki boğaz köprüsünden ayrılıyor. Ayrıca yeni köprü diğer iki köprüden daha uzun ve daha geniş olacak (1408 metre uzunluğunda ve 60 metre genişliğinde olacak). Kamuoyunda süregelen İstanbul Boğazı’na dönük üçüncü köprü tartışmaları kısa süre önce sona erdi. İstanbul Boğazı’na inşa edilecek 3. Köprü’nün yapımını da içeren ‘Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin Odayeri - Paşaköy (3. Boğaz Köprüsü dahil) Kesimi’nin ihalesini yine bir ortaklık kazandı. 1 Eylül 2013
61
Tabliye tabir edilen köprü zeminini denizden yukarı doğru kaldırmak üzere iki adet çok özel vinç imalatı gerçekleştirilecek. Türkiye’nin bu alandaki teknolojisinin yeterli olduğu, fiyat konusunda mutabık kalındığı taktirde başta bu sözünü ettiğimiz vinçler dahil olmak üzere tüm ekipmanın yerli ürün olacağına vurgu yapılıyor. Köprü tabliyelerinin her biri 24 metre uzunluğunda ve 60 metre genişliğinde olacak. 58 tabliye zeminden vinçlerle köprü ayaklarına çıkarılacak ve orada özel işlemlerle kaynak yapılacak.
ulaştığı belirtilirken, I. fazın 2015 yılında, II. fazın ise sözleşmenin yedi yıllık yapım süresi içerisinde tamamlanmasının hedeflendiği öğrenildi.
Üç yılda tamamlanacak köprünün 2015’te faaliyete geçirilmesi planlanıyor. İstanbul Boğazı’na yapılacak en uzun köprü olması planlanan köprüde yer alacak raylı sistemin Marmaray ile entegre edilmesi ve Atatürk Havalimanı ile Sabiha Gökçen Havalimanı’nın birbirine bağlanması da planlar arasında.
384 kilometre otoyol ve 43 kilometre bağlantı yolu olmak üzere toplam 427 kilometre uzunluğunda olan proje kapsamında; yaklaşık 3 kilometre uzunluğunda bir asma köprü, toplam 18,212 metre uzunluğunda 29 adet viyadük, toplam 5 bin 142 m uzunluğunda 2 adet tünel, 199 adet köprü, 20 adet gişe alanı, 25 adet kavşak, 6 adet otoyol bakım ve işletme merkezi, 2 adet tünel bakım ve işletme merkezi, 18 adet çift taraflı servis alanı (2 adet A tipi, 4 adet B tipi, 5 adet C tipi ve 7 adet D tipi) inşaa edilecek.
3. Köprü inşaatında ankraj bloğundan, yaklaşım plağına, yaklaşım viyadüğünden çelik tabliye kısmına kadar uzanan bölümde 230 bin m2 beton kullanılacak. Ayrıca 50 bin ton inşaat demiri, 57 bin ton yapısal çelik ve 28 bin ton kablo kullanılacak. İstanbul’daki transit trafik yükünü hafifletmek üzere planlanan köprü projesinin ihalesinin yapılmasının ardından başlanan çalışmalarla birlikte betondan demir çeliğe, çimentodan asfalta kadar birçok sektöre kan pompalaması bekleniyor.
Körfez Geçiş Projesi
Otoyol inşaatında yoğun şekilde çimento, inşaat demiri, bitüm, çelik, kırma taş gibi temel inşaat malzemeleri kullanılacak. Şu ana kadar yaklaşık 250 bin m3’lük beton ve 50 bin ton inşaat demiri kullanılmış durumda.
Kanal İstanbul
İstanbul Boğazı’ndan 60 kilometre ileride yer alan ve İstanbul İzmir Karayolu’nu birbirine bağlayacak bu proje de bölgeyi birkaç yıl boyunca tam bir inşaat alanına çevirecek. Projede inşaat geçtiğimiz Mart ayında tüm hızıyla başladı.
Karadeniz ve Marmara’nın yapay bir boğazla birbirine bağlama fikri 16. yüzyıldan bu yana 6 kez gündeme gelmiştir. Osmanlı’dan beri hayali kurulan projede bugüne kadar ortaya atılan çeşitli planların ışığında proje, Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında kendine yer buldu.
1970’li yıllardan beri Türkiye’nin gündeminde olan, defalarca yapımı için girişiminde bulunulan ancak başarılamayan İzmit Körfez Geçiş Projesi, 9 Nisan 2009 tarihinde ihale edildi. Bir ortak girişim tarafından kazanılan ihalenin 15 Temmuz 2035 tarihine kadar sürecek sözleşmesinde imzalar atıldı.
Marmara Denizi ile Karadeniz’i bağlayacak projenin, mevcut Boğaz’ın gemi trafiğini rahatlatması öngörülüyor. Kanal İstanbul için resmi süreç Nisan 2013’te çıkan Yüksek Planlama Kurulu kararı ile başladı. Yakın bir zamanda yapılacağını açıklanan ihale için kesin tarih henüz belli değil.
Temeli 28 Ekim 2010’da atılan proje, İstanbul, İzmit, Yalova, Bursa, Balıkesir ve İzmir’i birbirine daha da yakınlaştıracak, İzmir ile İstanbul’u 3 saate, Bursa ile İstanbul’u ise 1 saatin altına indirecek. Toplam yatırım tutarı 10 milyar 51 milyon lirayı (yaklaşık 4 milyar avro) bulacak olan İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ilk fazını Gebze - Orhangazi bölümü oluşturuyor. İkinci fazda ise; Orhangazi - Bursa, Bursa - Susurluk, Susurluk - Balıkesir, Balıkesir - Kırkağaç, Kırkağaç - Manisa ve Manisa - İzmir bölümleri yer alıyor. Bugün itibariyle projenin fiziksel gerçekleşme oranının I. Faz olarak tariflenen ve çalışmaların yoğun olarak devam ettiği Gebze - İznik güney kavşağı arası kesimde, yaklaşık % 20’lere
62
1 Eylül 2013
yıldır üretiyoruz
Zitron Maden Makineleri ve Havalandırma Sistemleri Kandilli Göksu Caddesi No.1 Anadoluhisarı İstanbul T: 0216 460 1515 F: 0216 460 2535
Yaklaşık 20 milyar liraya mal olması beklenen kanalın uzunluğunun 40 - 45 km arasında olacağı tahmin ediliyor. Projeye ilişkin sekiz yıllık bir imalat süreci öngörülüyor. Su derinliği yaklaşık 25 metre olacak kanaldan günde 150 - 160 geminin geçmesi bekleniyor. Yapılan hesaplamalara göre, düz bir zemin olduğu varsayıldığında proje kapsamında 152 milyon m3 hafriyat ortaya çıkıyor. Kanalın kaba inşaatının yapımı için 7 milyon 875 bin m3 beton, 1 milyon 395 bin ton demir kullanılacağı öngörülüyor. Bu projede de muazzam bir hafriyat malzemesi ortaya çıkıyor. Bu hafriyatın, diğer mega projelerin alt yapısında kullanılması bekleniyor. Bu noktada yine sıfırdan ortaya çıkacak hammadde ihtiyacının iyi hesaplanması, hammadde üreticileri için önemli bir nokta.
Pozitif Etkilenecek Sektörler Bu projelerin dışında yurdun dört bir yanında çok çeşitli büyük projeler de yer alıyor. Bu dev projelerin altyapı inşaatları, üst yapı, iç donanım olmak üzere A’dan Z’ye tüm aşamalarında yer altı kaynaklarımız oldukça yoğun şekilde kullanılacak. İlgili projelerde kullanılacak malzemelere kısaca göz atmak gerekirse;
Bütün bu inşaat işlemleri için 1 milyon tonluk inşaat demiri ve yapısal çelik kullanılacağı tahmin ediliyor. 3’üncü Köprü Projesi’nde ise 50 bin ton inşaat demiri ve 57 bin ton yapısal çelik kullanılacak. Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, “Sadece bu projelerin sektörümüze artı olarak % 3’lük bir büyüme ivmesi yaratacağını tahmin ediyoruz. Bu rakam bizim için müthiş bir rakam. Bu yılki büyüme tahminimiz % 7’ydi. Ama projelerin gelişimlerine paralel olarak yılın ilerleyen dönemlerinde bu hedefimizi revize edeceğiz” diyor.
Agrega Beton üretiminde kullanılan kum, çakıl, kırmataş gibi malzemeler, beton içinde hacimsel olarak % 60 - 75 civarında yer işgal eden önemli bir bileşenlerdir. Özellikle üçüncü havalimanı için Türkiye’nin açık ara en büyük kazı, dolgu ve zemin ıslahı yapılacak. Bu proje için deniz dolgusunun da yapılacağını biliniyor. Hazırlanan raporlara göre yaklaşık 2,5 milyar m3 dolgu işlemi gerçekleşecek. Kömür ocaklarının oluşturduğu boşluklar ve zemin kaymalarının yanı sıra gevşek bir toprak yapısına sahip olması çok geniş bir alanda çalışma yapılmasına neden olacak. Yol yapımından konutlara hayatımızın her alanına beton içeren
C
M
Demir - Çelik
Y
Yukarıda bahsedilen projelerde yoğun şekilde inşaat demiri, yapısal çelik ve büyük profiller kullanılacağından dolayı, hammaddesi madenler olan demir çelik sektörü önemli oranda kazanç sağlayacak. Buna bağlı olarak sektöre hammadde sağlayan demir cevheri üreticilerini de yoğun günler bekliyor.
CM
MY
CY
CMY
K
ürünlerde kullanılan agrega, Türkiye’de yılda 320 milyon tonluk bir tüketim rakamına ulaşıyor. Üçüncü Köprü, Üçüncü Havalimanı ve Körfez Geçiş projeleri kapsamında çok ciddi bir büyüme göstermesi beklenen sektörün büyüme oranı tam olarak kestirilemiyor. Ancak bu sektörün milyonlarca tonluk hammaddeye ihtiyaç duyacağı kesin. Bu noktada mevcut ocakların yanı sıra yeni taş ocaklarının açılması gereksinimi bu alandaki girişimcilere çok ciddi bir olanak sağlayabilir. Körfez Geçiş Projesi’nin bugüne kadar gerçekleşen kısmında 50 bin tonluk inşaat demiri kullanıldığı, proje tamamlandığında ise bu rakamın 500 bin tonu bulacağı tahmin ediliyor. Tam kapasiteye ulaştığında yıllık 150 milyon yolcuya hizmet verecek olan 3. havalimanı projesinde de demir - çelik malzemeler önem kazanacak. Dünyanın en büyük uçaklarının inebileceği 6 adet paralel pist, iki terminal binası, 4 milyon metrekare apron, 8 adet paralel taksi yolu, 3 adet teknik blok, uçuş kulesi, 88 yolcu köprüsü, 12 bin araçlık kapalı otopark, hastane, kongre merkezi, ibadethane, kuvvet santralı, çöp imha tesisi VIP salonları ve daha birçok üniteden oluşacak olan projede, eş zamanlı olarak metro ve karayolu bağlantıları da gerçekleştirilecek.
64
1 Eylül 2013
Asfalt Havalimanları ve otoyollarda kullanılan asfaltların Türkiye’deki yıllık tüketim miktarı 10 milyon tona ulaşıyor. Üçüncü havalimanında ise tek başına 15 milyon ton asfalt ihtiyacı olacak. Tabii bu rakamı dünyanın en büyük havalimanın dört etabının bittiği tarih itibariyle ifade etmek gerektiği belirtiliyor. Yani tüm proje tamamlandığında 15 milyon tonluk bir asfalt kullanımı gerçekleşecek. Körfez geçişi ve otoyol projesi de çok önemli bir asfalt talebi taşıyor. Bu konuda şu ayrıntı verilebilir. Bu projede üst yapı imalatında kullanılmak üzere (soğuk karışım) 7,8 milyon m3 ürüne ihtiyaç duyulacak. Ayrıca 3,3 milyon m3 de sıcak karışımın üst yapı imalatı gerçekleşecek.
Uzmanlar bu noktada asfaltın ağırlıklı olarak petrol ürünü olması dolayısıyla ciddi bir ithal ürüne ihtiyaç duyulacağını belirtiyor. Yol inşaatı uzmanlarına göre asfalt yerine beton tercihi yapılması maliyeti ilk etapta yükseltmekle birlikte orta vadede ciddi bir emek ve değer tasarrufunu getirecek. Ancak yine de rahatlıkla söyleyebiliriz ki yeni asfalt tesislerine ciddi oranda ihtiyaç duyulacak.
Çimento - Beton Özellikle 2012 yılında kapasite fazlası bulunan ve durgunluğa girdiği görülen çimento ve beton sektörü, 2012 yılı ortalarında kentsel dönüşümle birlikte can suyunu aldı. Sektör, doğacak her türlü talebi karşılayabilecek durumda olmasına karşın, mega projelerle birlikte çimento - beton alanında yeni yatımların yapılmaya başlandığı biliniyor.
Tuğla - Kiremit - Bims Tuğla - Kiremit sektöründe ise özellikle kentsel dönüşüm çalışmalarıyla birlikte teknoloji ve kapasite artırım yatırımlarına başlandı. Son dönemlerde kapasitelerini tam olarak kullanamayan sektörde asıl hareketliliğin 2013’ün ikinci çeyreğinden sonra başlayacağı öngörülüyor. Ancak fabrikalarda hazırlıklar çoktan başladı ve birçok tesis gelecek talebe yanıt vermek üzere stok üretimi yapıyor. Bims (pomza), inşaat sektöründe genellikle aranılan birçok teknolojik özelliklere sahip olması nedeniyle, yapı malzemesi olarak tercih edilen ve kullanılan doğal bir malzeme olarak biliniyor. Bims, agregalardan üretilen hafif beton elemanlarına göre, ısı yalıtımı ve ısısal konfor açısından son derece avantajlı değerlere sahip olduğu için özellikle kentsel dönüşümde kendisine yoğun yer bulacak.
Mermer ve Doğal Taş İnşaat sektörünün gelişmeye başladığı 2004 yılından beri konut ve her türlü inşaat projesinde mermer kullanımının arttığı biliniyor. İnşaat sektöründeki durgunluk dönemlerini ise ilk olarak çimento, demir ve beton sektörü, en son ise mermer - doğal taş sektörü hissediyor. İnşaat sektörü hareketlenince de 1 -2 yıl sonra mermerciler etkisini görmeye başlıyor. 2012 yılında inşaat sektöründe yaşanan durgunluk mermer satışlarına da yansımıştı. Özellikle kentsel dönüşüm projelerinin başlamasıyla birlikte konutlara mermer satışının artmaya başladı. Kentsel dönüşüm projelerinin başlamasıyla birlikte özellikle TOKİ projelerinde mermer ihtiyacının çokça gündeme geldiği ve gelmeye devam edeceği belirtiliyor. TOKİ konutlarında bej mermer kullanımının yoğun olduğu, bu tür konutlarda tezgahlar, sahanlıklar, merdivenler, kaplamalarda mermer tercih edildiği, bir üst segmentte ise evin holünde de mermer kullanımının yaygın olduğu aktarılıyor.
Lüks konutlardaki mermer kullanımının özellikle 2008 yılından itibaren arttığını vurgulanırken, müteahhitlerin inşa ettikleri konutlarda malzeme kalitesini arttırdığını bunun da mermer satışlarına etki ettiği görülüyor. Üçüncü havaalanı gibi prestijli projelerde de yoğun bir mermerdoğal taş kullanımı olması bekleniyor. Bu da sektörü pozitif etkileyecek.
Cam Cam ürünleri sektöründe kentsel dönüşümün satışlara olumlu etkilerinin yansıdığı görülmeye başlanmış durumda. Cam üretiminde kullanılan en önemli girdiler kum, soda, dolomit, kuvars maddeleri… Ülkemizin bu kaynaklar açısından zengin olması nedeniyle Türk cam sanayinde % 98 oranında yerli hammadde kullanılıyor. Özellikle kentsel dönüşümle birlikte mevcut cam talebinin önemli oranda artacağı öngörülüyor.
Sonuçlar Kentsel dönüşümün ve mega projeler olan Üçüncü Havalimanı, Üçüncü Köprü ve Körfez Geçiş Projesi’nin, inşaat ve inşaatı besleyen sektörlerde çok önemli bir harekete neden olacağı açık ve net bir şekilde görülüyor. Kentsel dönüşüm ve dev projeler inşaat sektörüne, dolayısıyla madencilik sektörüne de önemli katkılar sağlayacak. Demir çelikten çimentoya, agregadan doğal taşlara pek çok alanda hammadde üreticilerini yoğun günlerin beklediğini söyleyebiliriz. Tüm bu projelere baktığımızda genel olarak her türlü agrega, demir, soda, kuvars, doğal taş, mermer, pomza, kil, alçıtaşı, kireçtaşı gibi pek çok hammaddeye olan talebin artacağı kolaylıkla öngörülebilir. Hammadde üreticilerinin, yukarıda yer alan ve bu yazıda yer verilemeyen tüm projeleri değerlendirerek, uzun vadeli üretim planları oluşturmaları, şirket ve ülke ekonomisi açısından oldukça önemlidir. Yapımlarında kullanılacak pek çok ürün ve bu ürünlerin hammaddesi yerli girdiden oluştuğu için bu projelerin, özellikle ülke ekonomisine çok önemli katkıları olacağı aşikardır.
Kaynaklar t Agrega Üreticileri Birliği, www.agub.org.tr t Demir Çelik Üreticileri Birliği, www.dcud.org.tr t 40 Milyarlık Doping, Ekonomist Dergisi, Sayı 2013/19, Mayıs 2013 t Çimento Müstahsilleri Birliği, www.tcma.org.tr t Bims Üreticileri Derneği, www.bimsader.org.tr
66
1 Eylül 2013
Değerlendirme www.madencilik-turkiye.com
Volkan Okyay Maden Mühendisi Madencilik Türkiye Dergisi volkan@madencilik-turkiye.com
2013 1. Yarı Baz Metal
Fiyat Analizi
E
mtia piyasaları, 2013 yılının başından bugüne kadar pek de parlak bir yıl geçirmedi. Tahminlerin ötesinde fiyat düşüşlerinin yaşandığı yılda, global ekonomik belirsizliklerin de büyük etkileri oldu. Özellikle Çin gibi, dünyanın en büyük emtia tedarikçisi ve tüketicisi bir ülkenin, iç tüketiminin azalmasıyla artan emtia stoklarını dünya piyasalarına sunması, emtia fiyatlarında daha büyük şokların yaşanmasına neden olabilecek bir durum olarak karşımıza çıkıyor. İngiliz finans şirketi Barclays Temmuz ayı sonunda, Çin’in büyümesinin üç yıl içerisinde % 3 seviyesine gerilemesinin emtia fiyatlarına etkisini içeren bir senaryo yayınladı. Çin ekonomisinin emtia fiyatları Emtia üzerindeki olası etkisini göstermesi açısından önemli olan bu senaryoya fiyatlarında göre, iç tüketimi yüksek olan bakır, daha büyük çinko, kömür, petrol gibi ürünlerde şoklar fiyatların düşmesinin kaçınılmaz olacağı vurgulanıyor. Böyle bir durumla yaşanabilir karşı karşıya kalındığında, azalan dünya ticareti nedeniyle dünya ekonomisi üzerindeki yavaşlama riski artacak, öncelikle emtia fiyatları düşecek, sonra da büyüme endişeleri tekrar gündeme taşınacaktır. Çin kaynaklı olası bir zayıflamanın ilk etkisi, Ortadoğu’nun geneli, Brezilya ve Rusya gibi emtia üreticisi ülkelerde ortaya çıkabilecek, ekonomik yavaşlamanın bu ülkelere sıçraması durumunda ise işsizlik oranlarında artış ve dış ticaret dengesinde bozulma görülmesi kaçınılmaz olacaktır. Nordea Markets Makro Petrol Analisti ve Küresel Emtia Stratejisti Thina Margrethe Saltvedt, Asya Pasifik bölgesinde önemli bir etkisi bulunan Çin ekonomisinin yavaşlaması halinde, bunun petrol fiyatları üzerindeki potansiyel etkilerine yönelik yaptıkları araştırmada, Barclays’in Çin’e yönelik yaptığı araştırmaya benzer sonuçlara ulaştıklarını kaydetti.
68
1 Eylül 2013
Saltvedt, yaptıkları düşük fiyatlı senaryo araştırmasında, Asya Pasifik Bölgesi’nde % 2 büyümeyi öngörürken, Çin büyümesinin kendi standartlarına göre durgunluk seviyesi olan % 4’e düşeceğini öngördüklerini belirtti. Çin’in küresel petrol talebinin yaklaşık % 11’ini oluşturduğundan beri, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın diğer emtia ürünleri üzerinde çok daha büyük etkiye sahip olduğunu, bu etkinin, bakır, çinko, alüminyum, nikel, çelik gibi endüstriyel metaller ya da baz metallerde % 30 - 40 arasında değiştiğini ifade etti. ABD’de yaşanan pozitif ekonomik hareketlilik emtia piyasalarında biraz olsun Çin’den gelen olumsuz verilerin önüne set çekerken, aşağı yönlü hareketlerinde daha güçlü olmasının önüne geçiyor. Genel olarak göz attığımız emtia piyasalarına, baz metaller açısından daha yakından göz atmak için aşağıdaki başlıkları takip edebilirsiniz:
Bakır 2012 yılında global bakır tüketimi 2011 yılına göre % 5 büyüdü. 2012 yılında talep özellikle BRIC ülkeleri gibi ekonomik gelişim gösteren ülkelerde artış kaydederken (Çin ve Brezilya’da % 8, Rusya ve Hindistan’da % 4’lük artış), 2013 yılında talebin ABD ve Euro bölgesinde artacağı tahmin edilmekteydi. 2012 yılında global üretim ise Brezilya ve Peru’nun desteği ile tahminlerin % 2 üzerinde gerçekleşti. 2013 yılında da bakır üretiminin % 6 artacağı öngörülürken, Ocak 2013’den Şubat 2013’e kadarki 1 aylık süreçte Londra Metal Borsası (LME) stoklarında % 10’luk bir artış gerçekleşti. Bakır tüketiminde % 40’lık pay ile dünyanın en büyük bakır tüketicisi konumunda olan Çin’in, 2012 yılının dördüncü çeyreğinde büyüme rakamlarının yüksek olma beklentisi ile bakır fiyatlarında yukarı doğru bir hareketlenme görülse de (8.100 dolar/ton), 2013 yılbaşından bu yana değer kaybından kurtulamadı ve ibre tekrar aşağıya döndü. Özellikle 2013 Şubat ayı ortalarından itibaren yaşanan büyük düşüşler (son 18 ayın en düşük rakamı) ile bakır fiyatları Nisan ayı içinde 6.800 dolar/ton rakamlarını buldu.
Çin’de bakır ihracatının ve ithalatının, Nisan ayında tahminlerin üzerinde seyretmesinden sonra bakır fiyatları son üç haftanın en yüksek seviyesine çıkarak 7.400 dolar/ton rakamını gördü. Mayıs ayı sonuna kadar 7.500 dolar/ton seviyelerinde hareket eden bakır fiyatları, ABD ve Çin’den gelen ekonomik yavaşlama işaretlerinin talebin düşeceği endişelerini arttırması sonucu tekrar düşüş eğilimine girdi. Düşüş, Haziran ayı sonlarına doğru 6.700 dolar/ton seviyelerine kadar devam etti. Temmuz ayı başlarında bakır stoklarında üst üste, altı gün boyunca gerçekleşen düşüşler ile bakır fiyatlarında yukarı yönlü bir hareketlenme oldu. Eldeki stokların sınırlı olması, bakır fiyatlarını 7.000 dolar/ton seviyelerinin üstüne tırmandırması için bir ivme kazandırdı.
durumun sebebi olarak ise, Çin’den gelen ekonomik verilerin belirsizliği olarak gösterilebilir. Ekonomi Bakanlığının, Dünya Bankası verilerinden hazırladığı “Enerji Dışı Emtia Piyasaları” araştırmasında alüminyum ile ilgili en dikkat çeken konulardan biri de, 2012 - 2025 arası dönemde alüminyum fiyatlarında yıllık bazda yüzde 43,4 artış beklentisi. Bu da alüminyum fiyatlarında yaşanan düşüşlerin anlık tepkiler ile ortaya çıktığını göstermekte, uzun vadede önemli fiyat artışlarının yaşanabileceği beklentisini ortaya çıkarmaktadır.
Haziran ayı sonundan Temmuz ayı sonuna kadar inişli çıkışlı bir grafik ortaya koyan bakır fiyatları, Ağustos ayı ile birlikte 7.000 dolar/ ton seviyelerini kırarak 7.200 dolar/ton seviyelerinin üstüne çıktı. 2013 yılı başında bakır fiyatları için yapılan tahminlerde; yukarı yönlü maksimum % 2 seviyelerine, aşağı yönlü % 7 seviyelerine kadar gelebileceği ön görülmüştü. Bakır fiyatları için bu tahminlere şimdi baktığımızda ikinci şıkkın yani düşük bir ortalama satış fiyatı ile 2013 yılını kapatacağını düşünmemek hiç de zor olmasa gerek.
Alüminyum Ekonomi Bakanlığının, Dünya Bankası verilerinden hazırladığı “Enerji Dışı Emtia Piyasaları” araştırması alüminyumun, demirden sonra dünyanın en fazla tükettiği ikinci metal konumunda olduğunu göstermektedir. Araştırmaya göre, 2000 yılında ortalama 1.550 dolar/ton seviyesinde olan alüminyum fiyatları, küresel krize kadar artış eğilimi gösterirken, 2008 yılı Temmuz ayında 3.050 dolar/ton ile tüm zamanların en yüksek düzeyine ulaştı. Kriz sürecinde keskin bir şekilde düşen fiyatlar 2012 yılı ikinci yarısında küresel ekonomideki dalgalı toparlanmaya paralel olarak alüminyum, geçen yılın Aralık ayında 2.100 dolar/ton seviyesine geldi. Alüminyum Haziran ayı (2013) başında 1.950 dolar/ton seviyelerinden 13 gün boyunca son 26 yılın en uzun süreli düşüşünü yaşayarak 1.750 dolar/ton seviyelerinin altına düştü. Bu düşüşün hemen ardından toparlanarak % 1,1’lik bir artışla ton başına 1.787 dolara kadar çıktı. 2013 Haziran ayı sonundan Temmuz ayı sonuna kadar geçen sürede 1.750 - 1.800 dolar/ton aralığında seyreden alüminyum fiyatları bir süre daha bu seviyelerde devam edecek gibi gözüküyor. Bu
70
1 Eylül 2013
Çinko Dünyada miktar olarak en fazla tüketilen beşinci demir dışı metal olan çinkonun üretimi, yeni yataklara yatırımların azalmasıyla düşmeye devam etmektedir. Düşen üretim miktarları ile birlikte stoklarda yaşanan azalma, uzun vade de çinko fiyatlarında arz yönlü yükselen bir trend oluşturmaktadır. Dünyanın en büyük Çinko üreticisi % 40 oran ile Çin iken, dünya rafine çinko talebinin % 60’tan fazlası, yoğun otomotiv üretimleri nedeniyle Japonya ve Güney Kore tarafından yaratılmaktadır. Fiyatları belirleyen unsurun arz ve talep dengesi olmasının yanı sıra Çinko’nun pres döküm alaşımları, pirinç ve bronz alaşımları ve otomotiv sektörü başta olmak üzere reel sektördeki yoğun kullanımı ekonomik aktivitenin ve küresel büyümenin yönü açısından da dikkatle izlenmektedir. Londra Metal Borsası’nda (LME), 2012 yılı sonunda 1.825 dolar/ton seviyesinden başladığı hareket ile 2.200 dolar/ton seviyesini test eden Çinko, İtalya’daki seçimler sonrasında (Nisan 2013) yaşanan politik huzursuzluk ve Güney Kıbrıs’ta yaşanan sorunların ardından küresel ekonomide toparlanmanın zaman alacağı endişeleri ve LME’de 1994 yılından bu yana ilk kez çinko stoklarının 1 milyon ton seviyesinin üzerine çıkması fiyatın 1.850 dolar/ton seviyelerine dönmesine neden oldu. 2013’ün Şubat ayında ton başına 2.150 dolar seviyelerini gören çinko fiyatları, Nisan ayına kadar yaptığı düşüşle 1.800 dolar/ton rakamlarını gördü. Nisan 2013’ten Temmuz ayı sonuna kadar 1.800 - 1.900 dolar/ton aralığında dalgalanmalar yaşayan çinko fiyatları bu bölümde istikrarlı bir satış rakamı izledi. Kur savaşlarının ticaret savaşlarına dönüşmesi ve küresel ticaret hacminde görülebilecek bir düşüş Çinko fiyatları üzerindeki en büyük tehdit olarak görülse de Euro bölgesine yönelik endişelerin yatışması ve ABD’de mali uçurum korkularının giderilmesi ekonomik aktiviteyi canlandırarak çinko talebinin artmasını sağlayabilir.
Ancak çinko fiyatları ve diğer tüm emtialar üzerindeki Çin baskısı da göz ardı edilemez boyuttadır. Çin’in iç tüketiminde yaşanan azalmanın da tüm emtia piyasaları üzerinde yarattığı baskı yadsınamaz. Çin’de yaşanacak ekonomik bir sallantının tüm emtia piyasalarında depreme neden olabileceği unutulmamalıdır.
Şubat ayında RBC Capital Markets Ltd tarafından hazırlanan bir raporda; küresel talepler için bekleyişlerin yumuşadığı ve bir bütün olarak beklentilerin zayıfladığı belirtildi. Bu durumunda da, piyasayı, uzun dönemli hareketli ortalama seviyelere doğru düşüşlere duyarlı hale getirdiği değerlendirmesinde bulundu. Raporda, nikelin metallerdeki düşüşe öncülük ettiği ve tüm emtia grubunun kırmızıda olduğu da belirtildi.
Kurşun Kurşun fiyatları 2013 yılına, dünyanın en büyük kurşun tüketicisi olan Çin’in özellikle akü endüstrisindeki artış beklentisi ve üretimin de tüketime paralel olarak Peru ve İtalya’nın etkisi ile % 4 artacağı beklentisi ile girdi. Kurşun fiyatları 2013 yılına 2012 yılına göre ortalama % 10’luk bir artış beklentisiyle girmişti. Stok değerlerinde yaşanan % 10’luk azalmada bu senaryoyu destekler nitelikteydi. Kurşun fiyatları 2013 yılına 2.400 dolar/ton seviyelerinde girdi. Şubat ayında düşmeye başlayan fiyatlar Mart ayına doğru sene başına göre 400 dolarlık bir kayıpla 2.000 dolar/ton seviyelerine kadar geriledi. Mart ayından Temmuz ayı sonuna kadar 2.000 - 2.200 dolar/ton aralığında seyreden fiyatlar istikrarlı bir grafik çizdi. Ancak yılın üçüncü çeyreğinde olduğumuz bu zaman zarfında, 2013 yılını ortalama % 10 artışla kapatacağı tahmin edilen kurşun fiyatlarında beklentiler tutmuş değil. Beklentilerin gerçeklememesinin en büyük sebebi ise kurşunun dünyadaki en büyük tüketicisi, Çin’in ekonomik verilerinde yaşanan belirsizlikler ve Çin’in iç tüketiminin azalıyor olması gösterilebilir.
Kalay 2012 yılında kalay fiyatlarında yaşanan % 20’lik düşüş, kalay üreticilerinin kapasitelerini azaltmasına sebep oldu. 2013 yılında bu dengenin tekrar sağlanması için sene başında kalay fiyatlarında 2013 yılı için ortalama % 6’lık bir artış ön görülmekteydi. Bu artışa Çin’in elektronik endüstrisindeki pozitif etkisi ile tüketimdeki % 4 artış ve üretim de ise fiyat artış beklentisinin etkisi ile % 7’lik bir yükselmenin sebep olacağı tahmin edilmekteydi. Kalay fiyatları 2013 yılına 24.000 dolar/ton seviyelerinin biraz üstünde giriş yaparken, Şubat ayı ortalarına doğru az da olsa yükselişini sürdürdü. Şubat ayından itibaren azalmaya başlayan fiyatlar, Temmuz sonlarına kadar devam etti. Bu dönemde 20.000 dolar/ ton seviyelerinin de altına inen kalay fiyatları, Ağustos ayının başlarına doğru tekrar yukarı yönlü bir ivme kazanarak 22.000 dolar/ton seviyelerinin üstüne çıkmayı başardı. Temmuz ayı sonlarına kadar 2013 yılı beklentilerinin altında kalacağı izlenimi veren kalay fiyatları, Ağustos ayı başındaki yukarı yönlü ivmelenme ile 2013 yılı beklentilerini yakalamak için bir umut ışığı yakaladı.
Nikel Nikel fiyatları, 2013 Şubat ayında Fed’in (Amerikan Merkez Bankası) ABD’de ekonomik teşvikleri yavaşlatacağı endişeleri ve Çin’in emlak piyasasında artan fiyatları durdurmaya yönelik çabalarının ardından, Londra’da, bu yılın en düşük seviyelerine indi. Nikel fiyatları 27 Kasım 2012’den bu yana en düşük seviyesine geriledikten sonra, yüzde 2,7 düşerek ton başına 16,700 dolara kadar geriledi. Nikel fiyatları 2013 yılına 17.500 dolar/ton seviyelerinde giriş yaparken, Şubat ayı başında 18.000 dolar/ton rakamının üstüne çıktı. Şubat ayı ortalarında yıl içinde gördüğü en yüksek rakam olan 18.000 dolar/ton seviyelerinden düşüşe geçmeye başlayan nikel, Temmuz ayı sonlarında 14.000 dolar/ton seviyelerinin de altını gördü.
72
1 Eylül 2013
Kaynaklar 1. www.paraanaliz.com/portal/articles/1117/aluminyum-fiyatlari 2. www.emtiagundem.com/tepki-yukselisleri-2.html 3. www.paraanaliz.com/portal/articles/242/cinko-da-ayi-trendine-dikkat 4. www.satinalmadergisi.com/2013/03/20/degerli-satinalma-profesyonelleri/ 5. www.bloomberght.com/haberler/haber/1307911-bakir-ve-nikel-fed-sonrasi-sert-dustu 6. www.paraborsa.net/i/bakir-fiyatlari-08-05-2013/ 7. www.paraanaliz.com/portal/articles/648/bakir-fiyatlari-dusuyor 8. www.paraborsa.net/i/bakir-fiyatlari-06-06-2013/ 9. www.bloomberght.com/haberler/haber/1387111-bakir-fiyatlari-dusen-stoklardan-destek-buluyor 10. www.dunya.com/emtia-fiyatlarini-cin-carpacak-199618h.htm 11. www.bloomberght.com/haberler/haber/1406989-bakir-dalgali-seyrediyor 12. www.infomine.com/investment/metal-prices/
(&-&$&, Ƽ±Ƽ/ 7"3*; 5FLOPMPKJ Hà Dà Nà [MF Uà N JIUJZBÃ&#x17D;MBSÂ&#x2018;OÂ&#x2018;[ JÃ&#x17D;JO CVSBEBZÂ&#x2018;[ .BEFO UFTJTMFSJOJ[EF TJ[J CBÇ©BSÂ&#x2018;ZB HÃ&#x161;Uà SFDFL BSÂ&#x2018;UNB NBLJOFMFSJ WF FLJQNBOMBSÂ&#x2018; à SFUJNJOEF V[NBO ,FUNBL QSPKFMFOEJSNFEFO CBÇ©MBZBO LFTJOUJTJ[ IJ[NFUJZMF IFS [BNBO ZBOÂ&#x2018;OÂ&#x2018;[EB
XXX LFUNBL DPN
Değerlendirme www.madencilik-turkiye.com
Madenci KİT’lerin 2012 Madencilik Türkiye Dergisi bilgi@madencilik-turkiye.com
Kar/ZararDeğerlendirmesi
E
konomik alanda faaliyet gösteren devlet kuruluşu yani ‘’Kamu İktisadi Teşekkülü’’ (KİT) olup da madencilik faaliyetlerinde bulunan kuruluşlarımızın 2012 performansları genel anlamda oldukça tatmin edici oldu. Özellikle Eti Maden İşletmeleri (Eti Maden), karlılık oranının (İthalattan arındırılmış gelir olarak brüt 779 milyon lira) yüksekliği dışında dünya bor piyasasında lider olmasıyla da göz dolduruyor. Bir diğer madenci KİT olan Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) de 2012 yılını brüt 860 milyon lira gibi yüksek bir kar oranıyla kapatarak kendi rekorunu kırmış oldu. Üçüncü madenci KİT olan TürkiMadencilik ye Taşkömürü Kurumu (TTK) ise alanında faaliyet maalesef 2012’de de zarar etdevam etti. 2012 zararını gösteren KİT’ler, meye 529 milyon lira olarak açıklayan genel olarak Kurum’da, üretimi arttırmak ve zararı azaltmak için mekanizasperformansları yon sistemine geçiş için çalışmaile göz lar yapıldığı belirtiliyor. Geçmişte yapılan hataların da tekrar edildolduruyor. memesi için çeşitli çalışmaların yapıldığı Kurum’da, TKİ benzeri bir sistemin uygulanmaya çalışılıyor olması (sahaların rödovans karşılığı özel sektörce işletilmesi) ve mekanizasyon uygulamaları, kurumun Hazineye olan yükünü bir miktar hafifletebilir. Yukarıdaki rakamlardan anlaşıldığı üzere, geçmiş yıllara kıyasla artık madencilik sektöründe faaliyet gösteren devlete ait kurumlarımızın da ülke ekonomisine büyük katkıları olmaya başladı. 2012 yılında Eti Maden ve TKİ, karlılıkları ile ülke ekonomisinin büyümesine önemli katkı sağladılar. TTK’nın da ekonomiye katkı sağlamasına yönelik çalışmalar hızla sürüyor. Ancak TTK’nın çalışma şartlarının, Eti Maden ve TKİ’ye nazaran daha zorlu olduğu da unutulmamalı.
74
1 Eylül 2013
Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) 1957 yılında Etibank’tan ayrılarak bir KİT olarak faaliyetlerini sürdürmeye başlayan kurum, yarım asırdan uzun süredir ülkemizin enerji ihtiyacını karşılamak üzere linyit, asfaltit, bitümlü şist, turba gibi enerji hammaddelerini en etkin şekilde üretip kullanımlarını sağlıyor. Sahip olduğu yüksek üretim kapasitesiyle enerji sektöründe önemli bir yeri olan, istihdama katkısı ve ekonomiye sağladığı katma değer yönünden de ülkemizin nadide kamu kuruluşlarından birisi olarak yer alıyor. 2012 sonu itibariyle Türkiye’nin 14,1 milyar ton olarak bilinen kömür rezervinin 2,6 milyar tonu ve ülkemizin yıllık kömür üretiminin yaklaşık % 40’ı kuruma ait.
Özellikle 1978 yılından sonra yatırımlarını gittikçe artıran TKİ, “Devletçe İşletilecek Madenler Hakkında Kanun”un yayımlanmasıyla; Orhaneli, Keles, Tunçbilek, Ömerler, Seyitömer, Işıklar, Eynez, Darkale, Tınaz - Bağyaka, Kangal, Çayırhan ve Afşin - Elbistan gibi önemli yatırım projelerini hızla devreye alarak,
1990’lı yılların başlarına kadar üretim kapasitesini yıllık 60 milyon ton seviyelerine çıkardı. 1990’lı yıllardan itibaren, ekonomideki kamu payının azaltılarak Hazine üzerindeki yükün azaltılması, kaynakların daha etkin kullanımı ve serbestçe oluşan fiyatlarla rekabet piyasasının oluşturulması yönünde alınan kararların ardından; 1989 yılında Sivas - Kangal Linyitleri İşletmesi, 1995 yılında Afşin - Elbistan Linyitleri İşletmesi, 2000 yılında Çayırhan Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi ve en son olarak da Ekim 2012’de Kütahya Seyitömer Linyitleri İşletmesi, EÜAŞ’a devredildi. Ruhsatları TKİ’ye ait olup, Kurum’ca işletilmesi planlanmayan sahaların tamamı, büyük bir bölümü MİGEM’e olmak üzere, değişik kamu kurum ve kuruluşlarına devredildi. Öte yandan, verimli çalıştırılması mümkün olmayan ve zararları her yıl artan, rezerv ve üretim yönünden TKİ içinde çok küçük bir paya sahip olan işletmeler ise özel sektör yatırımlarına açıldı. TKİ; dekapaj, üretim, kömür ayıklama ve temizleme başta olmak üzere birçok işlerini, kendi imkanlarının yanı sıra özel sektörün bu alandaki imkanlarından da yararlanmak suretiyle hiçbir ek yatırıma gerek duymadan daha ucuza ve nitelikli olarak yaptırırken, aynı zamanda yeni iş olanakları sağlayarak istihdama da önemli katkılarda bulunuyor. Ülkemizin linyit üretiminin büyük bir kısmı ve elektrik enerjisi
kurulu gücünün de % 14,5’lik kısmı, TKİ’nin hayata geçirdiği ve halen bir kısmı TKİ dışında faaliyetlerini sürdüren projelerden sağlanan kömürlerle beslenen termik santrallerden karşılanıyor. Rezerv ve yüksek üretim miktarı yönünden enerji sektöründe ağırlıklı bir yeri olan ve ürettiği kömürün her yıl yaklaşık % 80’ini termik santrallere veren Kurum, artan talebi yerli kaynaklardan karşılamada büyük görev üstleniyor. Bu amaçla, kömür sahalarını özel sektör yatırımlarına açan TKİ, ülkemizin elektrik ihtiyacının da karşılanması yönünde ihalelere santral kurma şartı getiriyor. Bu kapsamda değerlendirilmek üzere bugüne kadar birçok sahada santral kurma şartlı ihaleler yapılıp, bu sahaların bir kısmında ise santral kurma ve kömür üretimine yönelik proje çalışmalarına başlandı. Yaklaşık 5 - 6 yıllık sürede tamamlanarak devreye alınması hedeflenen bu projeler sayesinde, yaklaşık 800 milyon tona yakın kömür rezervi değerlendirilerek ülkemizin elektrik üretim kapasitesinde önemli bir artış sağlanacak. Bu genel yaklaşımların ışığında Kurum 2012 yılında 42 milyon ton tüvenan kömür üretimi gerçekleştirdiğini açıkladı. Özellikle, rödovans karşılığı ve hizmet alımı şeklinde yüklenici firmalara yaptırılan yer altı tüvenan kömür üretim miktarlarında önemli artışlar sağlayan kurum 2004 yılında 1 milyon ton civarında olan yer altı üretimini her yıl arttırarak 2012 yılında % 56‘sı rödovans karşılığı, % 41‘i hizmet alımı, % 3 ‘ü ise kendi imkanlarıyla
1 Eylül 2013
75
olmak üzere toplam 11 milyon ton seviyelerine yükseltti. Kurum yer altı üretimlerini Ege ve Garp Linyitleri Müesseselerinde gerçekleştiriyor. Kurum 2012 yılında 25,9 milyon ton kömürü santrallere sağladı. Isınma ve sanayi sektörüne sağlanan kömürün miktarı ise 7,6 milyon ton olarak kayıtlara geçti. Kurum’un finansal bilançoları incelendiğinde son dönemlerde büyük bir karlılık içine girdiği görülmektedir. Özellikle kendisine ait olan sahaları ihale yoluyla özel şirketlere devrederek, çıkarılan kömürü satın alma yoluyla çok daha ucuz şekilde üretimini gerçekleştiren Kurum, geçmişte kendi çalıştırdığı sahalarda, şuan satın aldığı fiyatların çok daha üstünde maliyetlerle üretim gerçekleştiriyordu. Bu da kurumun az kar etmesi ya da zarar ederek yılı kapatması anlamına geliyordu. Gelinen noktada TKİ, başarılı ve ülke ekonomisine büyük katkılar sağlayan bir kurum konumundadır. 2012 yılında ulaştığı 860 milyon lira brüt kar ile KİT’ler arasında en çok kar eden kuruluşlardan birisi olmuştur.
madencilik sektörünün gelişmesinde ve kurumsal bir kimlik kazanmasında önemli bir rol aldı. Bor minerallerinin verimli ve karlı bir şekilde işletilmesi ve ülke ekonomisine yüksek gelir sağlanması amacıyla, 2840 sayılı Kanun’la bor tuzlarının aranması ve işletilmesinin Devlet eliyle yapılması sağlanmış ve işletme imtiyazı Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğüne verildi. Tespit edilmiş dünya toplam bor rezervinin % 73,5’i ülkemizde bulunuyor. Devam eden arama çalışmaları sonucunda, bu oranın daha da artış göstermesi bekleniyor. Bor mineralleri, yapılarında farklı oranlarda bor oksit (B2O3) içeren doğal bileşiklerdir. Türkiye’de yaygın olarak tinkal, kolemanit ve üleksit mineralleri bulunmaktadır. Bu mineraller fiziksel işleme tabi tutularak zenginleştirilmekte ve konsantre bor üretilmekte, daha sonra rafine edilerek çeşitli bor kimyasallarına dönüştürülmektedir. Eti Maden, bor minerallerini ve üretiminde elde ettiği konsantre borun önemli bir bölümünü kimyasal işlemlerden geçirerek değişik kimyasallar üretmekte ve ülkemiz için en yüksek katma değeri elde etmektedir.
Yıllar
Kar
2000
2001
2002
2003
2004
10,9
4,5
125,1
87,7
118,7
2005 28,5
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
39,5
18,3
196,0
424,0
340,1
513,8
860,0
Tablo 1: TKİ 2012 Kar - Zarar Tablosu (brüt, milyon TL)
Net karı 690,6 milyon lira olarak hesaplanan Kurum’un 2012 yılında rödovanstan elde ettiği gelir ise 73,8 milyon lira oldu (Bu rakam 2011’de 75,1 milyon lira idi). Kurum 2012 yılında, inşaat, muhtelif işler, etütler ve diğer tüm alanlarda 64,5 milyon lira yatırım harcaması yaptı. TKİ’nin müesseseler bazındaki kar/zarar durumu ise aşağıdaki tabloda görülebilir.
Genel Müdürlük Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi
2011
2012
6.067.559
7.511.124
120.302.116
286.174.352
Çan Linyitleri İşletmesi
11.550.168
40.145.546
Garp Linyitleri İşletmesi Müessesesi
35.927.386
94.894.392
Bursa Linyitleri İşletmesi Ilgın Linyitleri İşletmesi Güney Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi
258.504
2.042.567
–2.857.342
-4.453.795
60.996.834
77.953.963
Yeniköy Linyitleri İşletmesi
122.256.978
228.821.889
Seyitömer Linyitleri İşletmesi *
159.305.055
126.925.757
Genel Toplam
513.807.258
860.015.795
Tablo 2: Kuruma Ait Müesseselerdeki Kar/Zarar Durumları (TL) * Seyitömer Linyitleri İşletmesi 2012 yılında EÜAŞ’a devredildiğinden, kar/zararı ilk 10 aya aittir.
Eti Maden İşletmeleri 1935 yılında Etibank adıyla kurulan, 1998 yılında Eti Holding AŞ, 2004 yılında ise Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü adıyla yeniden teşkilatlandırılan kuruluş, tarihi süreçte ülkemizin
76
1 Eylül 2013
Tüm dünyanın ihtiyacı olan borun yaklaşık % 70’i sadece Eti Maden ve US Borax (Rio Tinto) tarafından karşılanmaktadır. Eti Maden, yaklaşık 80 yılda sahip olduğu endüstriyel yetkinliği, ürün yelpazesi ve kalitesi, Ar-Ge faaliyetleri, üretim ve yatırım politikaları, pazarlama anlayışı, sermayesi, güçlü organizasyonu ve insan kaynağıyla birçok farklı disiplini, teknik süreçlerini, hedeflerini ve risklerini başarıyla yöneterek 2005 yılından itibaren “Dünya Bor Sektöründe Lider” konumuna geldi. 2011 verilerine göre dünya bor pazarının 4,3 milyon ton tüketim hacmi bulunmaktadır. Eti Madenin pazar payı 2010 yılında % 42 iken, 2011 yılında % 46’ya yükselmiştir. Dünyadaki ekonomik durgunluğa bağlı olarak 2012 yılındaki pazar payı %46 seviyesinde kalarak yine de oldukça başarılı bir çizgi seyretmiştir. Eti Maden’in bu özel konuma gelmesinde, uç ürün elde edilmesine dönük yapılan Ar-Ge çalışmalarının da büyük önemi vardır. Uç ürünlerin üretilmesi, her geçen gün artan üretim kapasiteleri, Eti Maden’in önümüzdeki dönemlerde ciro konusunda daha büyük rekorlar kıracağının kanıtı olarak gösterilebilir. Kurum’un 2000 yılında 570 bin ton olan bor kimyasalları ve eşdeğeri ürün üretim kapasitesi, 2,13 milyon tona yükseltildi. 2012 yılında bor kimyasalları ve eşdeğeri ürün üretimi 1,8 milyon ton, konsantre bor üretimi ise 2,2 milyon ton olarak gerçekleştirildi.
Tedarikçi
2000
Eti Maden
% 31
2005 % 36 (Dünya Lideri)
2010
2012
% 42 (Dünya Lideri)
% 46 (Dünya Lideri)
Rio Tinto
33
35
25
23
Rusya, Çin, G. Amerika)
36
29
33
31
Türkiye Taşkömürü Kurumu
Tablo 3: Dünya Bor Pazarı, Pazar Payı Değişimleri (Miktar –mton Bazında)
Eti Maden, kamu kurumları sıralamasında 2012 yılında en çok kar eden KİT’lerden birisi olarak göze çarpmaktadır. Kurum 2012 yılında 1,8 milyon ton olan bor ürünleri satışı karşılığında 822 milyon dolar gelir elde etmiş, ihracat tutarı ise 796 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 2012 yılında, ithalattan arındırılmış gelir olarak 779 milyon lira kar elde etmiştir.
Yıllar 2000 Kar
2001
2002
2003
2004
8 Kasım 1829 günü Bahriye erlerinden Uzun Mehmet tarafından, Karadeniz Ereğlisi Köseağzı Değirmeni Viranderesi boyunda taşkömürü mostrasının bulunması sonucunda devrin Padişahı II. Mahmut tarafından ödüllendirilmiştir. Bu keşif bugünkü kömür işletmeciliğinin temelini oluşturmaktadır.
2005
73
153
137
115
102
53,9
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
193
214,8
292,9
315,7
439,4
841,5
779,0
18. asır sonlarında sanayi dallarının duyduğu ihtiyacı karşılamak amacıyla yurt içinde bulunmayan taşkömürünün ithali yoluna gidilmekteydi. Özellikle donanma, devrin teknolojik gelişmesine ayak uydurmaya çalışırken, Tophane, Darphane ve Tersane’de taşkömürü talebi artmış, Hazinenin ödemelerde çektiği zorluklar yanında ithalin gerektirdiği mali külfetler hızla yükselmiş, nihayetinde karşılanamaz olmuştur. Bu durum karşısında “Tersane Ümaresi” tarafından ihtiyacın yurtiçinde yapılacak araştırmalar sonucu bulunacak kömür kaynakları ile giderilebileceği düşünülmüş ve arama faaliyetine geçilmiştir. Devletin bütün kademelerine konu ile ilgili yazı ve taşkömürü örnekleri gönderilmek suretiyle, bu gibi taşlardan buldukları takdirde İhsan-ı Şahaneye mahzar olacakları bildirilmiştir.
Tablo 4: Eti Maden 2012 Kar - Zarar Tablosu (brüt milyon TL)
Eti Maden 2013 yılında dünya bor pazarının %51’ine hakim olmayı amaçlıyor. Kurum’un 2013’te bor kimyasalları üretim kapasitesinin 2,1 milyon ton, satış gelirinin 1 milyar dolar, 2023’te bor kimyasalları üretim kapasitesinin 5,5 milyon ton, satış gelirinin ise 2,5 milyar dolar olması hedefleniyor.
Bulunuşundan 1983 yılına kadar çok çeşitli şekillerde üretim yapılan sahada 1983 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü kurularak bugünkü sisteme geçilmiştir. Kurum, Zonguldak ve Bartın il sınırları içinde olmak üzere 5 müessesesi ile taşkömürü üretim faaliyetlerini sürdürmektedir.
NING Conf MI
15
year
CHIN A
Premier International Mining Conference & Exhibition
and E x ition
the
hib
ence er
November 02 – 05, 2013 Tianjin Meijiang Convention Center Hosted by Ministry of Land & Resources, China Tianjin Municipal Government, China China Mining Association Investment – Cooperation – Trade 6000+ Delegates 430+ Exhibitors 300+ Speakers 44 Breakout sessions 60+ Countries and regions 20+ Foreign country delegation Thousands of investment opportunities of hot mining destinations. Event covering the whole value chain including geological surveying, exploration development, mining rights and minerals trading, mining investment & financing, smelting & processing, technique & equipment, mining services and many more.
Thanks to our 2013 Confirmed Sponsors
Contact: Tel: +86-10-64466855 Fax: +86-10-58857006 Email: info@china-mining.org Web: www.china-mining.org/en
Yıllar
Zarar
2000
2001
2002
2003
2004
2005
368
216
217
321
268
259
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
246
324
317
457
488
505
529
Tablo 5: Türkiye Taşkömürü Kurumu 2012 Zarar Tablosu (net, milyon TL)
Kurumun 2012 dönemi net zararı 529.356.141,18 lira olarak kayıtlara geçmiştir. Geçmiş yılların zararları ile birlikte toplam zarar bakiyesinin 4.736.196.737,15 lira olduğu hesaplanmaktadır Zonguldak Havzası’nda yapılan arama çalışmalarında, -1200 m derinliğe kadar tespit edilmiş toplam rezerv 1,31 milyar ton olup, bunun %39’u görünür rezerv olarak kabul edilmektedir. Kömür ithalatının ivme kazanmaya başladığı 1980’li yılların başında ülke toplam taşkömürü tüketiminin % 80’i, sonlarına doğru ise % 45’i yerli kaynaklardan karşılanırken, 2009 yılında 23.698.000 ton olarak gerçekleşen taşkömürü tüketiminin sadece % 12,2’si yerli kaynaklardan (TTK ve havza üretiminden) karşılanmıştır. Son yıllarda derin kuyu projelerinin hayata geçirilmesi ile “rezervlere erişim” konusunda önemli adımlar atılmaktadır. Gecikmiş ana kat hazırlıklarının müteahhit firma eliyle sürdürülmesi uygulamasının başlatılması ile ele alınan rezervler kısa süre içerisinde üretime alınabilecektir. Üretim artırma çalışmalarına paralel olarak yürütülen kömür hazırlama tesisleri ile ilgili çalışmaların hayata geçirilmesi ile başta demir-çelik sektörü olmak üzere, taşkömürü kullanıcılarının aradıkları niteliklerde kömür yıkamak mümkün olacaktır. TTK’nın, yeni kömür yıkama modelini de hizmet alımı yoluyla gerçekleştireceği bilinmektedir. TTK’nın yüksek ticari maliyeti içerisindeki en önemli payın işçilik giderlerine ait olması (2012 için 570 lira olan ton başına üretim maliyetinin, 368 lirası işçilik), zararın azaltılması çalışmalarında işçilik verimlerinin arttırılması ve Kurum’un asli görevi olan kömür üretimi dışındaki faaliyetlerde hizmet alımı uygulamasının yaygınlaştırılması oldukça önemli. Ancak bölgenin jeolojik yapısından kaynaklanan sıkıntılar (özellikle dike yakın olan ve kırıklı damarlar), cevherin üretimi için derinlerde yapılan madencilik çalışmaları, kömürün doğası gereği oluşan metan, hepsi Kurum’un madencilik faaliyetlerinin zorluk katsayısını arttırdığı gibi maliyetleri de yükseltmekte, üstüne üstlük yapılan yanlış istihdam politikaları da kurumun ekonomik olarak yıllardan beri zarar açıklamasına sebep olmaktadır. TTK’da, 2012 yılında toplam 2.441.270 ton tüvenan taşkömürü üretimi yapılmıştır. Kurumun 2012 yılı işletme bütçesinde; 1.960.020 ton taşkömürünün satışından 376.511.095 lira hasılat edilmesi planlanmış ancak faaliyet yılı sonunda 1.408.668 ton taşkömürünün satışından 274.618.592,54 lira hasılat gerçekleşmiştir. Kurumumun 2012 yılı işletme bütçesinde tüm giderleri, faaliyet dönemi sonunda 854.993.496,16 lira olarak gerçekleşmiştir.
78
1 Eylül 2013
Yukarıdaki tablodan da görüldüğü gibi TTK her geçen yıl artan şekilde zarar etmeye devam etmektedir. Bu zararın önüne geçilmesi için özellikle mekanizasyona önem vermeye başlayan kurum, çeşitli ülkelerdeki Zonguldak Havzası ile benzer jeolojik yapıdaki sahalarda başarıyla uygulanan mekanizasyon projelerini inceleyerek, teknoloji transferi yapmaya çalışıyor. Mekanizasyonun arttırılması ile oldukça yüksek olan işçilik maliyetinin azaltılması, ilk etapta kurumun zararını azaltacak gibi görünüyor. Ancak Maden Mühendisleri Odasının 2010 yılında hazırladığı Taşkömürü Raporu’nda, 1990 yılı öncesinde kurumda bulunan çalışan sayısının 45.000 civarında olduğu, 1990 yılından itibaren uygulanan politikalarla bu sayının her yıl 1.500 - 2.000 kişinin emekliye ayrılması ile azaltıldığı aktarılmaktadır (Kurum’un 2012 yılı toplam işçi sayısı 10.500). Ancak buna rağmen zararın her yıl artıyor olması, konunun istihdam sayısı ile çok da ilgili olmadığının bir göstergesi. Özellikle son yıllarda TTK’nın bazı sahalardan çekilerek rödovans işletmeciliğine yönelmesi ve bazı işlerini hizmet alımı yoluyla yaptırması ile bölgede yeni istihdam alanları oluşturulmakta ve kurumun yaşadığı zararın önüne geçilmeye çalışılmaktadır. 2010 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumu ile ilgili olarak ‘’Madencilik Sektöründeki Sorunların Araştırılarak, Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu”nda şu sonuçlara varılmıştır: ‘’Türkiye’de taş kömürü arama ve üretim tekelini elinde bulunduran TTK sürekli zarar eden bir yapıdadır. TTK’ya her yıl Hazine tarafından zararlarını, personel ve cari giderlerini karşılamak amacıyla 300 - 400 milyon lira civarında sermaye transferi yapılmaktadır. Süreklilik arz eden bu durum, Hazineye yıllar itibarıyla kümülatif olarak milyarlarca liraya varan ciddi ve ağır mali yükler getirmektedir. Siyasi mülahazalar sonucu oluşan aşırı istihdam yükü, istihdam çarpıklığı, olumsuz jeolojik şartlar, mekanizasyona uygun olmayan tektonik yapı ve buna bağlı emek, yoğun çalışma zorunluluğu ve diğer yapısal sorunlar TTK’yi mevcut durumda Türkiye ekonomisi ve kamu maliyesi üzerinde bir kambur haline getirmiştir. Bu yapının acilen değiştirilmesi ve TTK’nin zarar eden yapısına son verilmesini teminen, Kurumun halen yürütülen yeniden yapılandırma çalışmalarına hız verilmesinde ve bir an önce gerekli tedbirlerin alınmasında fayda görülmektedir.’’ Kaynaklar 1. Türkiye Kömür İşletmeleri, 2012 Faaliyet Raporu 2. Türkiye Taşkömürü Kurumu, 2012 Faaliyet Raporu 3. Eti Maden İşletmeleri, 2012 Faaliyet Raporu 4. ‘Madencilik Sektöründeki Sorunların Araştırılarak, Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu, TBMM 2010 5. Taşkömürü Raporu, Maden Mühendisleri Odası, 2010
Makale www.madencilik-turkiye.com
Kömürlerin Kuru Zenginleştirilmesinde
Doç. Dr. Haluk Çelik haluk.celik@usak.edu.tr Doç. Dr. Selçuk Samanlı, Yrd. Doç. Dr. Yaşar Can Uşak Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü
Graviteye Dayalı
Yöntemler ve Uygulamaları
Büyük hacimli atık havuzlarına gereksinim duyulması, su sıkıntısının yaşandığı bölgelerde tesis kurulumundaki güçlükler ve kış aylarında suyun donmasından kaynaklanan işletme sorunları vb. gibi dezavantajlara sahip olan yaş kömür zenginleştirme yöntemleri yerine, dünya genelinde kuru kömür zenginleştirme yöntemleri üzerinde çalışmaların hız kazandığı görülmektedir. Yapılan çalışmalarda ya yeni metotlar ortaya konulmakta ya da düşük ayırma yoğunluğu, düşük ayırma verimliliği gibi dezavantajlara sahip eski cihazlar geliştirilmektedir. Bu çalışmada, gravite ayırımına dayalı kömür zenginleştirme sistemlerinden olan karma kuru kömür zenginleştiriciler, havalı masalar, havalı jigler ve havalı ağır ortam aygıtları tanıtılmıştır.
T
Kuru Kömür Zenginleştirme Yöntemlerinin Önemi üvenan kömür, kömür içeriği yanında, kömür kalitesini olumsuz yönde etkileyen, kömürle iç içe bulunan primer bitkisel kaynaklı veya sekonder kömürleşme esnasında veya sonrasında kömüre karışmış kil mineralleri, karbonatlar, sülfür ve oksit mineralleri gibi mineral maddeler ve kömürün kazanılması sırasında karışan yabancı maddeler (yan kayaç, tahta, demir vs. parçaları) de içerebilmektedir. Tüvenan kömür karışımında bulunan bu maddelerden bir kısmını kömürden ayırarak düşük küllü, yüksek ısı değerli yakıt elde etmeyi amaçlayan kömür zenginleştirme işlemlerinde optik, mekanik ve yapısal, yoğunluk, elektriksel ve yüzey özelliği farklılığına dayalı bir takım yöntemlerden yararlanılmaktadır19,20,21,24,15. Kömür yıkama yöntemleri kömürün tane boyutuna göre iri tane boyutlu (+20 mm), orta ve ince tane boyutlu (20 - 2 mm ve 2 - 0,5 mm) ve toz kömürlere (-0,5 mm) uygulanan yöntemler olmak üzere gruplandırıldığı gibi; ayrıca yaş (hidrolik ve ağır ortam esaslı yıkama aygıtları) ve kuru yöntemler olmak üzere iki Linyitlerimizin ayrı grupta sınıflandırmak % 80’inin elektrik da mümkündür19.
üretimi amaçlı tüketildiği düşünülürse, termik santral verimini arttırmak için kuru kömür zenginleştirme yöntemlerinin önemi daha da artmaktadır
t
Kuru ve yaş kömür yıkama yöntemlerini birbirlerine göre karşılaştırdığımızda sahip oldukları avantaj ve dezavantajları şu şekilde sıralayabiliriz8,13. t Kül oranındaki düşüşe bağlı ısıl değer artışının büyük bir kısmı yaş yöntemlerde yüzey nemi
artışı ile kaybedilmektedir, Kuru yöntemlerde önemli bir maliyet unsuru olan tesis atık sularının neden olduğu atık problemleri oluşmamakta, büyük hacimli atık havuzlarına gereksinim duyulmamaktadır,
80
1 Eylül 2013
t
t t t
t t
Yaş yöntemlerde özellikle çevresel açıdan sıkı deşarj limitlerinin uygulandığı bölgelerde, oluşan atık sulara karşı ilave tedbirlerin alınması mecburidir, Kuru yöntemler su sıkıntısının yaşandığı bölgelerde tesis kurulmasına imkân sağlamaktadır, Kış aylarında suyun donması yaş yöntemlerin önemli dezavantajları arasında gösterilebilir, Bazı düşük dereceli kömürlere yaş yıkama yöntemi uygulandığında ufalanmakta, nem ve aşırı ince tanelerden kaynaklı problemler oluşabilmektedir, Kuru yöntemler daha az tesis binası ve işletme gideri gerektirmektedir, Kuru yöntemler düşük ayırma yoğunluğu, düşük ayırma verimliliği, bazen ön kurutma yapılması mecburiyeti ve toz sorunu gibi dezavantajlara sahip bulunmaktadır.
Ülkemizdeki kömürlerin büyük çoğunluğu düşük ısı değerli (% 80’i <2500 kcal/kg), yüksek oranda nem içeren ve oluşum olarak kömürleşme derecesi düşük genç kömürler olduğundan, çoğunlukla yan taş olarak kil içeren kömürlerimizin yaş yöntemle yıkanmasında birtakım problemler oluşmaktadır. Termik santrallere beslenilen kömürleri, kazan dizayn değerlerine göre çok düşük kül oranlarına yıkamaya gerek olmadığından, kömürün içerisindeki serbest haldeki yan taşları atmak yeterli olabilmektedir. Bu durumda performansı düşük olan kuru kömür zenginleştirme yöntemleri, önemli bir alternatif olarak ortaya çıkmaktadır8. Yukarıda değinilen avantajlar ve özellikle küresel ısınmaya bağlı su sorunu sebebiyle, dünyada olduğu gibi ülkemizde de kuru kömür yıkama yöntem ve cihazlarının geliştirilmesine yönelik çalışmaların hız kazandığı görülmektedir. Özellikle yoğunluk farkı esasına dayalı ayırma yapan kuru zenginleştirme cihazları üzerinde çalışmalar yoğunlaşmış durumdadır. t t t
Havalı masalar10,18,25 Havalı jigler (Airflow ve Allair jigi)27,28 Akışkan yataklı kuru ağır ortamlı cihazlar11,17,26
t t
Spiral ayırıcılar (Pardee spirali) 17 FGX cihazı14,23,29,13 ile yapılan araştırmalar örnek olarak verilebilir.
Kömür kül oranının azaltılmasına yönelik manyetik ayırma yöntemleri (MagMill prosesi), kömür ve yan taşın elektriksel özellik farklılığına dayalı yöntemler (triboelektrostatik ayırıcı) vb. gibi metodlarla ilgili detaylı bilgiler belirtilen kaynaklardan edinilebilir8,13.
Gravite Ayırım Esasına Dayalı Kuru Kömür Zenginleştirme Yöntemleri Karma Kuru Kömür Zenginleştiriciler Patenti Tangshan Shenzhou Manufacturing (TSM) şirketine (Hebei, Çin) ait olan ve yoğunluk farklılığı esasına göre ayırım yapan FGX kuru kömür zenginleştirme cihazında temiz kömür, ara ürün ve yan taş olmak üzere 3 ürün alınmaktadır. Tüvenan kömürün kırılması esnasında ayrılan ince kömür tanelerinin kullanıldığı otojen ağır ortam ve geleneksel masalı ayırıcı olmak üzere iki ayrı ayırma mekanizmasının entegresi olan bir zenginleştiricidir. Sistem delikli bir tabla, vibrasyon mekanizması, basınçlı hava bölmesi ve askı mekanizmasından oluşmaktadır. Sahip olduğu iki toz tutma sistemi (Şekil 1) sayesinde toz problemi ortadan kaldırılan cihazın FGX-1, 2, 3, 6, 9, 12, 18A, 24, 24A ve 48A modelleri mevcut olup, ayırıcılar 10-480 ton/saat kapasite değerleri ve 24,12-1298,68 KW gücüne sahiptirler. FGX-1 ve 2 modelleri için besleme boyutu 60-0 mm iken, diğer modeller için 80 - 0 mm’dir. Şirket ayrıca, linyitler gibi düşük kömürleşme derecesine sahip kömürler için, içinde önce kurutma sistemi sonrasında kuru kömür zenginleştiricisi olan bütünleşik bir sistem de geliştirmiştir1. FGX cihazı ayırma veriminin <6 mm boyutlarında düştüğü belirtilmektedir15.
kısmında maksimuma yakın, ara ürün kısmında az ve artık bölmesinde minimum düzeyde olacak şekilde ayarlanmaktadır. Tabla üzerinde kömürü arka plakalara doğru yönlendirecek şekilde yerleştirilmiş çıtalar mevcuttur. Tablanın genişliği ise besleme tarafından yan taş çıkış tarafına doğru azalmaktadır. Tabla üzerine besleme yapıldığında tabla üzerinde belirli kalınlıkta yatak oluşmakta, oluşan yatağın tabanına yakın olan taneler sallantılı tabla ile doğrudan temas etmekte ve tablanın titreşim hareketi etkisi ile boşaltım plakalarından arka plakalara doğru hareket etmektedir. Arka plakaya çarpan taneler önce yatağın yukarısına doğru, sonrasında ise tablanın boşaltım tarafına doğru hareketlenmektedir. Daha hafif olan kömür taneleri daha yoğun olanlara göre arka plakalarda daha fazla yukarıya taşınıp, tabla üzerinde oluşan tabakaların en üstünde hareket etmekte ve tablanın uzun ekseninden toplanmaktadır. Yeterli yoğunluğa sahip taneler tabladaki otojen ortamda çökerek masa üzerine toplanırlar. Bu yoğun taneler, tablanın titreşim hareketi ve yeni beslenen malzemenin birlikte etkisinde spiral yörüngeli bir taşınma hareketi ile tablanın daralan tarafına doğru hareketlenip oradan alınmaktadır (Şekil 2). FGX teknolojisinin geliştirildiği ülke olan Çin, aynı zamanda yöntemin en büyük uygulayıcısı durumundadır. Yüksek ayırma verimi ve düşük ayırma maliyetinden dolayı Çin’de geniş çaplı uygulama alanı bulmuştur. Son yıllarda Çin’de 25 bölgede 611 kuru kömür zenginleştirme tesisi kurulmuş ve toplam kurulu kapasite 170 milyon ton/yıl miktarına ulaşmış durumdadır. Ayrıca; ABD, Rusya, G.Afrika, Kore, Endonezya, Ukrayna, Moğolistan, Filipinler, Brezilya, Kazakistan, Avustralya ve Vietnam gibi bazı ülkelerde de sanayi ölçekte kullanımları mevcuttur. Ülkemizde ise Soma/Manisa bölgesinde özel bir kömür işletmesinde kullanılmakta olup, toplamda 1500’ den fazla FGX kuru kömür zenginleştirme sisteminin uygulamasının mevcut olduğu belirtilmektedir14,2. Sanayi ölçeğinde 3 farklı Çin menşeli kömür (50 x 6 mm) üzerinde uygulanan FGX cihazına ait ayırma yoğunluğu (SG50) değeri 1,82 - 2,12 ve Ep değeri 0,15 - 0,25 arasında olup, % 97 (ağ.) civarında verim değerleri elde edilebildiği belirtilmektedir16.
Şekil 1. FGX kuru kömür zenginleştirme sistemi16
Önce besleme silosuna, sonra silo altında bunan elektromanyetik besleyici ile kontrollü bir şekilde FGX cihazına beslenen tüvenan kömür taneleri tabla üzerinde; a-Titreşim hareketi, b-Yukarı yönlü akışkanlaştırıcı basınçlı hava ve c- Yerçekimi kuvveti olmak üzere 3 kuvvetin etkisinde kalmaktadır. Cihaza beslenen kömür tanelerini akışkan hale getirmek için tablanın altından verilen basınçlı havanın miktarı besleme
Şekil 2. FGX tabla sistemi (a) ve tabla üzerinde tabaka oluşumu (b)3
Şekil 3’te verilen Akaflow kuru kömür zenginleştirme cihazı AKW Apparate Verfahren GmbH (Almanya) şirketine aittir. FGX cihazına benzer şekilde vibrasyon ve otojen ortam etkisinden yararlanılmaktadır. En uygun çalışma tane iriliğinin <3 mm olduğu ve taneler arasında yoğunluk farkının 0,3 gr/cm3 den daha az olması durumunda bile iyi ayırım sonuçlarının alınabildiği ifade edilen cihazda, 1,2 m masa genişliğinde kapasite 5 - 25 ton/saat miktarına ulaşabilmektedir. 1 Eylül 2013
81
Kömür, feldspat / kuvars, barit, ilmenit, sahil kumlarından ağır minerallerin kazanımı vb. gibi uygulamalarda başarılı sonuçlar alındığı belirtilmektedir5.
Şekil 3. Akaflow kuru kömür zenginleştirme cihazı5
Havalı Masalar İlk olarak 1924’lerin başında New Mexico ve Oklahoma’da Suton, Sutton ve Steele masası (3-S) olarak kurulmuş olan ve hava ile çalışan gravite ayırım esaslı yöntemlerin bir diğeri havalı masalardır. Şekil 4’de verilmiş olan 3-S masası şekil ve çalışma prensibi olarak Deister masalarına benzemekle birlikte, farkı su yerine hava kullanılmasıdır8. Havalı masaların diğer bilinen tipleri APS, Saxson Cleaner ve Berry masası olup; kapasiteleri 12 - 60 ton/saat, besleme boyutları ise 2 - 4 mm’den 5 - 10 cm’ye kadar değişebilmektedir13.
Havalı Jigler Şekil 5’te verilen eğimli, titreşimli, elek şeklinde bir yüzeyden oluşan ve havalı jiglerin ilki sayılabilecek “Stump AirFlow Jigi” 1932’de Earl Stump tarafından geliştirilmiştir. Ayırıcıya basınçlı hava delikli yüzeye alttan verilmekte ve altta yoğunluğu yüksek taş, üstte hafif olan kömür taneleri olmak üzere tabakalaşma meydana gelmektedir. Artık malzeme elek yüzeyi boyunca yerleştirilmiş üç boşaltma ünitesinden alınırken, ara ürün için elek yüzeyinin sonunda dördüncü bir boşaltma sistemi yerleştirilmiştir. Çok sayıda taş çıkış düzeneği olması, yatak kalınlığının ve artık içeriğinin az olmasına neden olduğundan, besleme ve çıkış bölgeleri arasında direnç farklılıkları meydana geldiği için, elek yüzeyi altına seramik toplar konularak havanın kısa devre yapması engellenmeye çalışılmaktadır. Seramik topların oluşturduğu tabakanın kalınlığı besleme tarafından, çıkış tarafına doğru artmaktadır8. Havalı jiglerin gelişmiş bir modeli olan AllAir jigi Allmineral Aufbereitungstechnik GmbH (Almanya) şirketince geliştirilmiş6 olup, Şekil 6’da görülen jigde hava tüm jig yüzeyinde dengeli dağılmakta ve ürün çıkışları sadece jig sonundaki tek noktadan gerçekleşmektedir. Tabakalaşmanın daha düzenli olmasını sağlanmak maksadıyla hava biri sabit diğeri pulsasyonlu olmak üzere iki farklı şekilde verilmekte, böylelikle hassas ayırımın gerçekleşmesi sağlanmaktadır. Ayırıcıda 1 - 50 mm iriliğindeki kömür zenginleştirilebilmekte olup, cihaz 20 - 100 ton/saat kapasite değerine sahiptir. Jig eleğinin ürün çıkış kısmına radyometrik yoğunluk ölçer yerleştirilerek elektronik sensörler aracılığı ile ağır tane çıkış miktarı kayıt edilebilmektedir. Şekil 7’de Kuzey Dakota’da (ABD) kurulu 5 ton/saat kapasiteli portatif AllAir jig kuru kömür zenginleştirme tesisi görülmektedir. Tesiste % 28,03 küllü tüvenan kömürden % 15,05 küllü iri temiz kömür % 63,4 ağırlıkça verim değeri ile elde edilebilmektedir7.
Ayrımı yapılacak tüvenan kömür, elek şeklindeki iki yöne eğimli delikli masa üzerine masanın dar tarafından beslenmektedir. Masanın altından verilen düşük basınçlı hava ile malzeme akışkanlaşmakta ve terminal hızlarındaki farklılığa göre tabakalaşmaktadır. Elek yüzeyine temas eden daha ağır yan taş, masanın vibrasyon hareketli yüzeyi üzerinde çıtalar arasında taşınarak masanın en uç noktasından uzaklaştırılırken, hafif olan kömür taneleri hava ile yukarı kaldırılmakta, çıtalar üzerinden aşarak masayı terk etmektedir. Şekil 5. Stump AirFlow jigi12
Şekil 4. Havalı masa 8
82
Şekil 6. AllAir jigi6
1 Eylül 2013
Ülkemizde üretilen linyitlerin % 80’lik bölümünün elektrik üretimi amaçlı tüketildiğini4 düşünecek olursak, termik santral verimini arttırma açısından işletme giderlerinin daha az ve tesisin çalıştırılmasının daha kolay olduğu kuru kömür zenginleştirme yöntemlerinin ülkemiz açısından önemi daha da artmaktadır.
Şekil 7. 5 ton/saat kapasiteli AllAir jig tesisi7
Havalı Ağır Ortam Aygıtları Bu cihazlarda basınçlı havanın yanında ayırma ortamının yoğunluğu kum, manyetit, hematit gibi ağır ortam oluşturucu mikronize boyutlu (-38µm) malzemeler kullanılarak 1,3 - 2 g/cm3 değerine yükseltilmektedir. Böylelikle ortam yoğunluğu ayırımı yapılacak malzemelerin yoğunlukları arasında ayarlanarak; ağır tanelerin oluşan akışkan yatak içinde çökmesi, hafif tanelerin ise ortam üzerinde hareket etmesi sağlanmaktadır. Şekil 8’de Çin’de geliştirilmiş, laboratuar ölçeğinde 50 x 6 mm kömür için 50 ton/ saat kapasiteye kadar çalışabilen ve 1,3’ten 2 g/cm3 ayırma yoğunluğuna kadar % 85 verimle çalıştığı belirtilen kuru havalı ağır ortam ayırıcısı gösterilmektedir.
Şekil 8. Havalı ağır ortam ayırıcı9
Sonuç Kömürlerin yıkanmasında kullanılan yaş yöntemler; yüzey nemi artışına bağlı ısıl değer kaybı, artan çevre bilinci ile özellikle atık suların neden olduğu problemlere dayalı yüksek maliyetli atık havuzlarına gereksinim duyulması, su sıkıntısının yaşandığı bölgelerde tesis kurulumundaki güçlükler ve kış aylarında suyun donmasından kaynaklanan işletimsel sorunlar vb. gibi dezavantajlara sahip bulunduğundan, dünya genelinde kuru kömür zenginleştiriciler üzerinde çalışmalar hız kazanmış durumdadır. Bilindiği üzere termik santrallerde yakılacak kömürde çok yüksek oranda ısı değerlerine ulaşılması istenmemekte, sabit bir kalori değerinde, sistemde aşınmalara neden olan sert yan taşı azaltılmış ve nispeten daha kuru bir kömür talep edilmektedir. Yatırım ve işletme maliyetleri daha düşük olan kuru yöntemle kömür zenginleştirme yaş yöntemlere göre, özellikle termik santrallerde değerlendirilecek kömürlerin iyileştirilmesinde önemli bir alternatif olarak ortaya çıkmaktadır.
84
1 Eylül 2013
Bu makale, 23 - 25 Mayıs 2013 tarihleri arasında Maden Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen 4. Maden Makinaları Sempozyumu’nda sunulan, yine yazarlara ait “Gravite Ayırım Esaslı Kuru Kömür Zenginleştirme Yöntemlerinin Tanıtılması” isimli bildiriden değiştirilerek yazarlar tarafından hazırlanmıştır.
Kaynaklar 1. Anon-a, 2013. Tangshan Shenzhou Manufacturing, (TSM), http://www.tsshenzhou.com 2. Anon-b, 2013. FGX Dry Coal Processing. http://www.fgxseptech.com/img/FGX_Brochure.pdf. 3. Anon-c, 2013. China Coal Research Institute, Coal Preparation Branch, FX and FGX Dry Coal Seperator, http://www.coalpreparation.cn 4. Anon-d, 2012. Kömür Sektör Raporu (Linyit), Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Mayıs 2012. http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Sektor_Raporu_TKI_2011.pdf 5. Anon-e, 2013. AKW Apparate Verfahren GmbH http://www.akwauv.com 6. Anon-f, 2013. Allmineral Aufbereitungstechnik GmbH. http://www.allmineral.com/ 7. Anon-g, 2013. http://www.allmineral.com/de/download/newsletter/Newsletter_dt_0605.pdf 8. Arslan, V. 2006. Kuru Kömür Hazırlama Yöntemleri, Madencilik, Cilt 45, Sayı 3, Sayfa 9-18, Eylül 2006. 9. Chen, Q. ve Yang, Y., 2003. “Development of Dry Beneficiation of Coal in China”, Coal Preparation 23, 3–12. 10. Çiçek, T. 2008. Dry Cleaning of Turkish Coal, Energy Sources Part A: Recovery, Utilization, and Environmental Effects, 30:593-605. 11. Fan, M., Chen, Q., Zhao, Y., Luo, Z. ve Guan, Y., 2003. Fundamentals of a Magnetically Stabilized Fluidized Bed for Coal Separation, Coal Preparation, 23, 47–55. 12. Frankland, S. C., 1995. ‘‘Dry beneficiation of coal.’’ DTI Coal R & D Programme Contractors Report No. Coal R063, ETSU, Harwell, Oxfordshire, UK. 13. Hacıfazlıoğlu, H. 2012. Kuru Kömür Zenginleştirme Yöntemlerinin Tanıtılması ve Bazı Türk Kömürlerinin Temizlenmesi İçin FGX Cihazının Denenmesi, Madencilik, Cilt 51, Sayı 2-3, Sayfa 29-42, Haziran-Eylül 2012. 14. Hacıfazlıoğlu, H. ve Buyurgan, S. 2009. FGX Cihazı ile Soma Kömürlerinin Temizlenmesi, Türkiye 21. Uluslar arası Madencilik Kongresi ve Sergisi, 6-8 Mayıs 2009, Antalya. 15. Hanumantha, K.R. ve Dwari, R.K. 2007. Dry Beneficiation of Coal:A Review. Mineral Processing & Extractive Metall. Rev., 28: 177–234, 2007 16. Honaker, R.Q. 2007. Principal Investigator: Development of an Advanced Deshaling Technology To Improve The Energy Effıcıency Of Coal Handling, Processing, And Utilization Operations, Final Technıcal Report U. S. Department of Energy Industrial Technologies Program, Mining of the Future ID Number: DE-FC26-05NT42501. 17. Houwelingen, Jan A.V. ve De Jong, T.P.R. 2004. Dry Cleanıng of Coal: Review, Fundamentals and Opportunities, Geologıca Belgica, V.7/3-4, pp.335-343. 18. Kademli, M. ve Gülsoy, Ö.Y. 2011. Ülkemiz Kömür Yataklarının Kuru Zenginleştirilmesine Yönelik Havalı Ayırıcı Tasarımı, Tübav Bilim Dergisi, Cilt:4, Sayı:2, Sayfa:82-91. 19. Kemal, M. ve Arslan, V. 2010. Kömür Teknolojisi (Genişletilmiş 5. Baskı), 9 Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yayınları No:033, İzmir.Klima, M.S., Arnold, B.J., and Bethell, P.J. 2012. (Edited) Challenges in Fine Coal Processing, Dewatering, and Disposal, Published by Society for Mining, Metallurgy, and Exploration. 20. Leonard, J.W. ve Hardinge, B.C. 1991. Coal Preparation. Fifth Edition. Society for Mining, Metalurgy and Exploration, Inc. Littleton, Colarado. 21. Li, G. ve Yang, Y. 2006. Application of Compound Dry Cleaning Technique in China. Coal Preparation in China, No.5, p.29-32. 22. Orhan, E.C., Ergün, L. ve Altıparmak, B. 2010. Application of the FGX Separator in the Enrichment of Catalagzi Coal: A Simulation Study, Int. Coal Preparation Congress, Honaker R.Q. (Ed.), SME, XVI ICPC 2010. 23. Osborne, D, G. 1988. Coal Preparation Technology Volume:1 Graham & Trotman Limited. A member of the Kluwer Academic Publishers Group. London. 24. Patil, D.P. ve Parekh, B.K 2011. Beneficiation of Fine Coal Using The Air Table, International Journal of Coal Preparation and Utilization, 31: 203-222, 2011. 25. Sahu, A.K., Tripathy, A., Biswal, S.K. and Paridastability, A. 2011. Study of An Air Dense Medium Fluidized Bed Separator For Beneficiatıon of High-Ash Indian Coal, International Journal of Coal Preparation and Utilization, 31: 127–148, 2011. 26. Weinstein, R. ve Snoby, R. 2007. Advances in dry jigging improves coal quality, Mining Engineering, January 2007. 27. Yang, X., Zhao, Y., Luo, Z., Song, S., Duan, C., Dong, L. 2013. Fine coal dry cleaning using a vibrated gas-fluidized bed, Fuel Processing Technology, V.106, pp.338-343. 28. Zhang, B., Akbari, H., Yang, F., Mohanty, M.K. ve Hirschi J. 2011. Performance Optimizatıon Of The FGX Dry Separator For Cleaning High-Sulfur Coal, International Journal of Coal Preparation and Utilization, 31: 161–186, 2011.
İş Güvenliği www.madencilik-turkiye.com
Ebru Şimşek İnsan Kaynakları Yöneticisi ebrusimsek@outlook.com
İş Sağlığı ve
Güvenliği Köşesi
Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
1
5.05.2013 tarihli Resmi Gazete ile yayımlanan “Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” kapsamında çalışanların işyerinde ortaya çıkabilecek riskler dahilinde iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verilmesi, değerlendirilmeAcil durumları sinin yapılması ve uygulanbelirlemek ve masına dair yapılacak dügerekli tedbirleri zenlemeler yer almaktadır.
almak işverenin görevidir
İşveren, çalışanlarına Şekil 1’de belirtilen konuları içerecek şekilde iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini vermeli, işyerinde ortaya çıkabilecek risklere göre de ayrıca eğitim vermelidir. Çalışanların bu eğitimlere mutlaka katılımı sağlanmalıdır.
mekle birlikte 4 saat ve katları olacak şekilde işyerinde vardiya ve benzeri iş programlarına göre farklı zaman dilimlerinde de uygulanabilecektir. Belirtilen eğitimler işyerinde görevli iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimleri tarafından, işçi, işveren ve kamu görevlileri kuruluşları veya bu kuruluşlarca kurulan eğitim vakıfları ve ortaklaşa oluşturdukları eğitim merkezleri, üniversiteler, kamu kurumlarının eğitim birimleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile bakanlıkça yetkilendirilmiş eğitim kurumları ve ortak sağlık güvenlik birimleri tarafından verilecektir. Eğitim sonunda katılanlar için katılım/eğitim belgeleri düzenlenmeli ve çalışanların özlük dosyalarında saklanmalıdır. Bu
Verilen eğitimler; çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yılda en az bir defa, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 2 yılda en az bir defa, az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 3 yılda en az bir defa tekrarlanmalıdır. İş kazası, meslek hastalığı geçirenlere, herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgi yenileme eğitimi verilmelidir. Verilen eğitim süreleri çalışma saatleri süresinden sayılacak olup, maliyeti çalışanlara yansıtılmamalıdır. Çalışanlara verilecek eğitimler, çalışanların işe girişlerinde ve işin devamı süresince belirlenen periyotlar içinde; az tehlikeli işyerleri için en az 8 saat, tehlikeli işyerleri için en az 12 saat, çok tehlikeli işyerleri için en az 16 saat olarak her çalışan için düzenlenmelidir. Bu eğitim süreleri bütün olarak değerlendiril-
86
1 Eylül 2013
Şekil 1: İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimleri
belgede eğitime katılan kişinin adı, soyadı, görev unvanı, eğitimin konusu, süresi, eğitimi verenin adı, soyadı, görev unvanı, imzası ve eğitimin tarihi yer alır. Dışarıdan bir kurum bu eğitimi veriyor ise kurum unvanı da belirtilir. Yıllık eğitim planlaması yapılmalı ve işverene onaylatılmalıdır. Eğitim planlamasında eğitimlerin konusu, hangi tarihlerde düzenleneceği, eğitimin süresi, eğitime kimlerin katılacağı, eğitimin hedefi ve amacı yer almalıdır. Asıl-alt işveren ilişkisi kurulan işyerlerinde ise asıl işveren de alt işveren ile birlikte bu eğitimlerin verilmesinden sorumlu olacaktır. Ayrıca; tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, çalışanlar işe başlatılmamalıdır.
İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik 18.06.2013 tarihinde “İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik” yayınlanmış olup, bu yönetmelik İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 11., 12. ve 30. maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır. Bu yönetmeliğin amacı işyerlerinin tamamında veya bir kısmında meydana gelebilecek yangın, patlama, doğal afet, sabotaj vb. acil durumlara karşı; bu durumlar oluşmadan öncesinde alınabilecek olan gerekli önlemleri, alınması gereken tedbirleri, görevlendirilecek çalışanları vb. belirlemek; süreci etkin bir şekilde yönetebilmektir. Yönetmelik kapsamında işverenin yükümlülükleri; acil durumları belirlemek, gerekli tedbirleri almak, ölçüm ve değerlendir-
meleri yapmak, acil durum planı oluşturmak, tatbikatları yaptırmak, ilgili kişileri görevlendirmek, olumsuz durumları devre dışı bırakmak ve de çalışanları ve varsa alt işvereni bilgilendirmektir. Acil tir. 1. 2. 3. 4. 5.
t t t t
durum planında olması gerekenler aşağıda belirtilmişAcil durumlar belirlenmelidir. Önleyici sınırlayıcı tedbirler alınmalı ve belirtilmelidir. Görevli kişiler belirlenmelidir. Acil durum müdahale ve tahliye yöntemleri belirlenmeli ve yazılı hale getirilmelidir. Acil durum planı, yukarıdaki 4 maddeyi ve de aşağıdaki durumları kapsayacak şekilde dokümante edilmeli, her sayfası numaralandırılıp, paraflanıp imzalanmalıdır. İşyeri unvanı, adresi, işverenin adı Hazırlayanın adı soyadı unvanı, Hazırlandığı tarih, geçerlilik tarihi, İşyerini ve bölümlerini gösteren kroki (Acil durum ekipmanlarının bulunduğu yerler, kaçış yolları, toplanma yeri, işyeri dışındaki kurumların irtibat numaraları vb. bilgiler yer almalıdır.) Kroki bina içerisinde kolayca görülebilecek bir yere asılmalıdır.
Acil durum tatbikatları yılda 1 defa yapılacaktır. Tatbikat sonunda tatbikat raporu olmalı, içerisinde görülen eksiklikler, bu eksiklikler doğrultusunda yapılacak düzenlemeler yer almalıdır. Acil durum planları; işyerinde, belirlenmiş olan acil durumları etkileyebilecek veya yeni acil durumların ortaya çıkmasına neden olacak değişikliklerin meydana gelmesi durumunda kısmen ya da tamamen yenilenecektir. Aksi durumda, acil durum planları tehlike sınıfına göre çok tehlikeli, tehlikeli
1 Eylül 2013
87
ve az tehlikeli işyerlerinde sırasıyla en geç iki, dört ve altı yılda bir yenilenir. Tüm çalışanlar acil durum planları hakkında bilgilendirilmeli; acil durum ile ilgili özel görevlendirilenler özel olarak eğitilmelidir. Hazırlanan acil durum planları yönetmeliğe göre gözden geçirilip bir yıl içerisinde revize edilmelidir. Ekiplerin eğitimleri de 1 yıl içerisinde tamamlanmalıdır.
Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik 13.07.2013 tarihinde resmi gazetede yayınlanan yönetmeliğin amacı tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalışanların mesleki eğitimlerinin usul ve esaslarını düzenlemektir. Yönetmelik iş sağlığı ve güvenliği kanununun 17. ve 30. maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır. Yönetmelikte tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işler tablo halinde belirtilmiştir. Bu kapsamda değerlendirilecek işler; arama ve sondaj işleri, metalurji sanayi ile ilgili işler, taş toprak sanayi, metal ve metalden mamul eşya sanayi, yapı işleri, iplik dokuma ve giyim sanayi, kağıt ve selüloz sanayi, gıda sanayi, tütün sanayi, enerji üretimi, nakli ve dağıtımı ile ilgili işler, tarım ve hayvancılık işleridir. Bu işlerin alt ana başlıkları yönetmelikte belirtilmektedir. Bu işlerde çalışacak olan kişilere işe başlamadan önce mesleki eğitim aldırılmalıdır. Çalışanlar 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’na göre alınan belgeler, Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliğine göre alınan belgeler, Millî Eğitim Bakanlığı veya Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yetkilendirilen kurumlarca verilen belgeler, ilgili kanunlarca yetkilendirilmiş kamu kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenen eğitim faaliyetleri sonucunda verilen belgeler veya meslekî Yeterlilik, Sınav ve Belgelendirme Yönetmeliği kapsamında verilen meslekî yeterlilik belgelerinden birine sahip olmalıdır. Çalışılan işe uygun mesleki eğitim belgesine sahip olma durumu ise bakanlık iş müfettişleri tarafından denetlenecektir. İşveren mesleki eğitim belgelerinin bir örneğini özlük dosyalarında saklamalıdır.
Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedi Buçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik 16.07.2013 tarihinde yayınlanan yönetmelik ile belirli işlerde çalışanların kendi sağlık ve güvenliklerini tehlikeye sokmayacak şekilde azami olarak çalışabileceği çalışma sürelerini düzenlenmiştir. Günde yedi buçuk saat çalışılabilecek işler; kurşun ve arsenik işleri, cam, civa, alüminyum, demir çelik, çimento, bakır sanayi işleri, kok fabrikalarıyla termik santrallerdeki işler, döküm sanayi işleri, kaplamacılık, karpit sanayi, asit sanayi işleri, akümülatör sanayi işleri, kaynak işleri, madenlere su verme, kauçuk işlenmesi, yeraltı işleri, radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işler, gürültülü işler, su altında basınçlı hava içinde çalışmayı
88
1 Eylül 2013
gerektiren işler, pnömokonyoz yapan tozlu işler ve tarım ilaçlarıdır. Bu işlerin alt ana başlıkları da yönetmelikte belirtilmiştir. Çalışanın yedi buçuk saatten daha az çalıştırılması gereken işlerle, her birinde en çok kaçar saat çalıştırılacağı da yönetmelikte yer almaktadır. Bu işlerde çalışan kişiler bu işleri akabinde başka herhangi bir işte çalıştırılamaz ve fazla mesai yapamazlar. Bu işleri sürekli olarak yapan işverenler yaptıkları işin niteliklerini, yapılma zamanlarını ve kadın erkek çalışma sayılarını işe başlamadan önce Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne yazılı olarak bildirmelidirler.
İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik 20.07.2013 tarihinde “İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik” yayınlanmış olup, bu yönetmelik İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde görev alacak işyeri hekimleri ve diğer sağlık personellerinin eğitim, çalışma usulleri, görev, yetki ve sorumlukları hakkında bilgi vermektedir. Yönetmelik kapsamında işyerleri tehlike sınıfı ve çalışan sayısına göre işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirmelidir. Bu hizmeti dışarıdan ya da ortak sağlık güvenlik birimlerinden alabilir. Tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde ise, sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu değildir. İşveren işyeri hekiminin görevlerini yerine getirebilmesi için ona uygun bir yer belirlemeli ve gerekli donanımı sağlamalıdır. İşyeri hekimleri çalışanların ve çalışma ortamının gözetimi ile ilgili işverene rehberlik yapmalı ve risk analizleri doğrultusunda alınması gereken önlemlerle ilgili önerilerde bulunmalıdır. Çalışanlara bulaşıcı hastalıklar ve hijyen ile ilgili eğitim vermeli, çalışanların işe giriş ve periyodik muayenelerini gerçekleştirmelidir. Periyodik muayeneler az tehlikeli sınıftaki işyerlerinde en geç beş yılda bir, tehlikeli sınıftaki işyerlerinde en geç üç yılda bir, çok tehlikeli sınıftaki işyerlerinde ise en geç yılda bir tekrarlanmalıdır. İşyeri hekiminin gerek görmesi durumunda ise bu süreler azaltılabilir. Yıllık bazda işyeri hekimi iş güvenliği uzmanı ile koordineli olarak yıllık değerlendirme raporu ve yıllık çalışma planı hazırlamalıdır. İşyeri hekimleri, az tehlikeli sınıfta yer alanlarda, çalışan başına ayda en az 4 dakika; tehlikeli sınıfta yer alanlarda, çalışan başına ayda en az 6 dakika; çok tehlikeli sınıfta yer alanlarda, çalışan başına ayda en az 8 dakika görev yapmalıdır. 10’dan az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalışan başına yılda en az 25 dakika çalışma saati ayarlanmalıdır. Diğer sağlık personeli ise; az tehlikeli sınıfta yer alanlarda çalışan başına ayda en az 6 dakika; tehlikeli sınıfta yer alanlarda, çalışan başına ayda en az 9 dakika; çok tehlikeli sınıfta yer alanlarda çalışan başına ayda en az 12 dakika; 10’dan az çalışanı olan ve az tehlikeli veya tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise çalışan başına yılda en az 35 dakika görev yapmalıdır.
İnovasyon www.madencilik-turkiye.com
M. Mustafa Kahraman Arizona Üniversitesi kahraman@email.arizona.edu
FARA ve İnovasyon
Doç. Dr. Sean Dessureault Arizona Üniversitesi sdessure@email.arizona.edu
Geçtiğimiz sene Haziran sayısında, Kuzey Amerika’daki en büyük kömür madeninin genel müdürü olan bir arkadaşımın “teknoloji ve güvenlik” üzerine hazırladığı bir yazıyı bu köşeden paylaşmıştık. Yazıyı özetlemek gerekirse: yaşadıkları bir maden kazasından yola çıkarak maden ekipman tedarikçilerini ve madencilerin yeni teknolojilerden korkmamalarını, bilakis bunları kendi proseslerine entegre etmelerini önermekteydi. Örnek olarak da o zaman 4 yaşında olan çocuğunun i-pad kullanabilmesini vermişti. Halen yeni teknoloEğer jiyle donatılmış birçok maden ekipmanı aslında tasarlanıralanımızda lider ken çoğunlukla madenciliği olmak istiyorsak bilmeyen veya az bilen kimseler (yazılımcı, mühendis vs) inovasyonu tarafından tasarlanmakta ve ve değişimi bu sebeple kullanım esnakucaklamamız sında pek çok verimsizlikler ortaya çıkmaktadır. Ekipman gerekmektedir. firmaları bunun farkına son yıllarda varmış olacaklar ki; son dönemlerde hiç olmadığı kadar ürün geliştirdikleri sektörden uzmanları da bünyelerine katmışlardır. Ama bu değişikliğin sonuçları orta ve uzun vadede ortaya çıkacaktır. Son dönemlerde maden ocaklarına hiç olmadığı kadar çok yeni teknoloji ürünleri ulaşmaktadır. En basit anlamda her mobil ekipmanın, kendi kullanıcı ara yüzü bulunmakta ancak kullanılan madendeki filo yönetim sisteminin ekranının da eklenmesiyle operatörün önünde 2 tane 10 inçlik ekran ve kabininde en az bir kaç tane farklı amaçlar için kullanılan bilgisayar bulunmaktadır. Birlikte çalıştığımız birçok madende, 3. ekranın veya bilgisayarın bir kabinde bulunduğunu bile yaygın bir biçimde gördüğümüzü de söylemeliyim. Çoğu
90
1 Eylül 2013
defa operatör bu ekranlardan yalnızca birini kullanmakta, zaten çalıştığı vardiya boyunca da sadece o ekranla iletişim kurmaktadır. Bu ekranların her birinin bulunma amacı farklı olabilir. Biri zamanın nasıl değerlendirildiğini kaydederken, bir diğeri ise üretim ve GPS lokasyonunu takip ediyordur. Bir diğer ekran ise sadece ekipmanın sağlık durumunu takip etmektedir. Bunca ekran insanları aldatmasın, daha fazla ekran daha başarılı çalışılacağı anlamına ebetteki gelmemektedir. Aslında buradaki verimsizlik temelde operatörün etrafını ekranlarla sarmak yerine, bu ekranların entegre edilip, operatörün çalışma şartlarını kolaylaştırmak olmalıdır. Daha önce
çalıştığımız birçok projede bunca farklı sistemde kaydedilen verinin sürekli entegrasyonunu sağlayan sistemler kurduk ve yöneticilerin / mühendislerin yönetim ve karar proseslerini kolaylaştırdık. Ama ebetteki bu entegrasyonun başlangıçta yapılmış olması daha yerinde olacaktır. Endüstride bugün en yaygın sorunlardan biri de verilerin sistematik ve sağlam bir biçimde kayıt altına alınmasıdır. Mesela bir yönetim veya ERP sisteminin olmadığı her madende birçok veri manuel olarak kayıt altına alınmaktadır. Bu durum
genellikle veri tabanları ve Excel gibi ofis programları dışında, özellikle yoğun bir biçimde kağıt üzerinde yapılmaktadır. Dürüst olmak gerekirse kağıt ile kayıt altına alınan bir veri eğer bir bilgisayarda kayıt altına alınmazsa, muhtemelen istatistiklere geçmeyecektir ve bu veri kullanılmazsa operasyona veya kuruma sağlayacağı fayda tartışılabilir. Örneğin, iş güvenliği amacıyla yapılan rutin gözlemlerin / denetimlerin sürekli olarak kağıda dökülmesi sonucunda sadece 1 yıl sonunda bile okunması gerekecek binlerce sayfalık klasörler oluşabilir. Böyle bir durumda bu verilerden istatistiki analiz veya sonuç çıkarmak da oldukça güç olacaktır. Bu sebeple birçok maden şirketi, emniyet, üretim ve bakım gibi bir çok veriyi önce kağıda kaydettirmekte ve sonrasında ise bir sekreter vb bir eleman tutarak bu verilerin bilgisayara girişini sağlamaktadır. Ancak bu durumda da verilerin girişi en az iki defa yapılmakta ve çoğu kez yanlış kodlama veya yazının okunamaması gibi sorunlar yaşanabilmektedir. Bu sıkıntıyı gidermek için danışmanlık yaptığımız şirketlerden ikisinin desteğiyle veri girişini standart hale getirecek ve tek elden girilen verilerin veri tabanlarına ve raporlara ulaşmasını sağlayacak bir uygulama geliştirdik. MISOM FARA (Field Analysis & Reporting Application) adını verdiğimiz bu uygulama IOS ve android tabanlı tablet veya akıllı telefonlarda, masaüstü bilgisayarlarda çalışacak şekilde tasarlandı ve kullanıma sunuldu.
1 Eylül 2013
91
Bu uygulama, yüklenmesi ve kullanımı en kolay olacak şekilde tasarlandı. Örneğin i-pad’i olan herhangi bir kimse MISOM FARA uygulamasını Appstore’dan ücretsiz olarak indirebilir. FARA’nın masaüstü bileşeninden oluşturulacak olan standart formları, yine masaüstü bileşeninden oluşturulacak kullanıcı adı ve şifresiyle doldurmaya başlanabilir. Bu yazılım, native bir uygulama olduğu için maden şartlarına uygun olacak şekilde, internetin olmadığı zamanlarda da verileri kaydetmekte ve internete bağlandığı zaman verileri senkronize etmektedir. FARA uygulaması tabletlerin Geotag, fotoğraf veya video çekme gibi özelliklerini de kullanabilmektedir. Örneğin gerçekleşmiş olan bir iş kazasının raporunu FARA üzerinden yazan bir çalışan belki de sayfalarca anlatması gerekecek bir durumu yazacağı bir kaç cümlenin yanına ekleyeceği bir kaç fotoğrafla veya video kaydıyla özetleyebilecektir. Aynı zamanda tabletlerin Geotag özelliği sayesinde kazanın tam olarak
nerede olduğunu da çektiği fotoğraflar sayesinde işaretlemiş olacaktır ve bu da veri tabanında koordinatsal olarak kaydedilecektir. Bir başka avantajı ise operatörlerin vardiya başında ekipman kontrollerini ve üretim bilgilerini, formenlerin rutin kontrol listelerini ve emniyet denetimlerini bu uygulama ile çok daha kısa sürede yapabilmesi ve bu işlemler sonunda bir başka kimsenin bu verileri tekrar tekrar girmesine gerek kalmamasıdır. Birlikte çalıştığımız madenlerde son dönemlerde yöneticiler bu tabletleri, standart raporları ve üretimi canlı takip etme amacıyla da kullanmaktadırlar. Açıkçası zaman geçtikçe bu teknolojinin daha farklı kullanım amaçlarını da keşfetmekteyiz. Örneğin bir iş ortağımız, rutin çevresel denetlemelerinde uygulamayı kullanmak isteyince, doldurdukları formları FARA’ya yükledik ve bunun sonucunda yeni bir alanda daha kullanılabileceğini tescil etmiş olduk. Yakın gelecekte Kanada’da yer alan orta büyüklükteki bir madende FARA FMS (FARA filo yönetim) sistemini yüklemeyi planlamaktayız. Bu sistem klasik filo yönetim sistemlerinden çok daha basit bir mantıkla ve her ekipmana yerleştirilecek bir tablet bilgisayar üzerinden çalışacak olsa da, işlevsel olarak ihtiyaç duyulan tüm bilgileri kaydedecek ve fiyat anlamında çok daha ucuz olacaktır. Bugün teknolojinin geldiği noktada maden sektörü de iş akışını, teknolojideki gelişimleri takip ederek ve lehine kullanarak dönüştürmelidir. Özellikle hammadde fiyatlarının bu kadar hassas olduğu bir dönemde doğru yönetim ve verimlilik normalden çok daha kritik bir öneme sahiptir. Verimlilik ancak doğru yönetimle mümkündür. İyi bir yönetim için ise ölçme ve analiz bugün vazgeçilmez iki temel araçtır. Doğru kararlar verebilmek için iyi bir analizin yapılması şarttır. İyi bir analizin yapılabilmesi içinse ölçümün eksiksiz ve doğru bir biçimde yapılması gerekmektedir. Maden sektöründe de yakın geleceği, geleneksel kağıt kalemden çok, bilgilere çok daha hızlı ve kolay ulaşım sağlayacak FARA gibi inovatif uygulamalar ve akıllı cihazlar kuşatacaktır. Geçen seneki yazıyı Keith şöyle bitirmişti: “Eğer alanımızda lider olmak istiyorsak inovasyonu ve değişimi kucaklamamız gerekmektedir.”. Aynı cümle bu yazının kapanışı için de gayet uygundur.
92
1 Eylül 2013
www.ayik.com.tr
KONVEYÖR BANT VULKANİZ ASYON SERVİSİ
HAKKINDA
HER ŞEY
Dunlop Konveyör Bantları
Kauçuk ve Seramik Tambur Kaplama Malzemeleri (Almex ve Dunlop)
Beltsiflex Z Tipi Elevatör Bantlar
Inbi Sıyırıcıları Argonics Yeşil Ördek Etek Lastikleri
Almex Konveyör Bant Ekleme Presleri
Dunlop Enerkol Soğuk Vulkanize Yapıştırıcılar
Almex Tamir Macunu
Monobloc Inbi Esnek Rulolar
Inbi Merkezleme Ruloları
İMES Sanayi Sitesi, 103. Sokak, No: 14, Yukarı Dudullu / İstanbul T: +90 216 590 00 90 l +90 216 365 10 66 l +90 216 365 10 67 l F: +90 216 314 34 55 l bilgi@ayik.com.tr
Maden Hukuku www.madencilik-turkiye.com
İşletme Dönemi
Av. Cemal Yeşilyurt hukuk@madencilik-turkiye.com
İşlemleri
Hukuk Soru Cevap Köşesi Avukat Cemal Yeşilyurt, her sayıda Maden Kanunu ve Uyglama Yönetmeliği ile ilgili olarak sizlerle paylaştığı görüşlerinin yanında, madencilik sektörüyle ilişkili olarak karşılaştığınız hukuksal sorunların çözümüne yol göstermek amacıyla bu sayfadan sorularınıza da cevap verecektir. İlgili sorularınızı hukuk@madencilik-turkiye.com adresine gönderebilirsiniz.
Maden işletme faaliyetleri Maden Yasası’nın 29’uncu Maddesinde kural altına alınmış, Uygulama Yönetmeliği’nin 34 - 42 Maddelerinde de işletme dönemi işlemlerinin nasıl yapılacağı düzenleme konusu edilmiştir.
Projeye Uygun Faaliyette Bulunulması İşletme faaliyetleri idareye sunulan ve idarece kabul gören işletme projesine göre yürütülecektir. Bilindiği üzere işletme projesinin idareye sunulması ve idarece kabul görmesi, üretim faaliyetleri için tek başına yeterli olmamakta, Yasa’nın zorunlu kıldığı izinlerin alınması sonrası düzenlenecek işletme izni ile maden üretim faaliyetlerinde bulunmak mümkün hale gelmektedir. Birlikte işletilmesi zorunlu olan madenler bir proje kapsamında işletilecektir. Bu durumun projede yer alması lazımdır. Eğer birlikte işletilmesi zorunlu olan madenler işletme projesinde yer almamışsa bu durumun revize bir proje ile idareye bildirilmesi gerekecektir. Faaliyet sürdürülürken ya da tamamlandıktan sonra çevre ile uyum planı uygulanacaktır. Üretim faaliyetlerinde, açık işletme veya yer altı işletmesine geçişler ile üretim yöntemiyle ilgili değişikliklerin uygulamaya geçilmesinden önce, durumun revize bir proje ile Maden İşleri Genel Müdürlüğüne bildirilmesi ve Genel Müdürlükçe revize projenin onaylanması zorunludur. Aksi takdirde faaliyetler durdurulacaktır. Yalnız, can ve mal güvenliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalar devam edecektir. Maden İşleri Genel Müdürlüğünden izin alınmadan, göl ve denizin doğal yüzeyini değiştirecek şekilde havuz, kanal ve sondaj gibi işlemler III. Grup madenlerin üretilmesinde yapılamaz. İzin alınmadan bu faaliyetlerin yapıldığının tespiti halinde gerekli izin alınana kadar faaliyet durdurulacağı gibi ruhsat teminatı da irad kaydedilecektir. Doğal yüzeyi değiştirilecek alanlarda gerekli tedbirlerin alınması, Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından uygun görüldüğü takdirde, ruhsat sahibince yapılacaktır.
94
1 Eylül 2013
İşletmelerde, hazırlık ya da üretim faaliyetleri sürdürülürken; şev açısı, basamak yüksekliği, basamak genişliği, heyelan, göçük, tahkimat, alt yapı gibi nedenlerle can ve mal güvenliği açısından tehlikeli bir durumun oluştuğunun tespiti halinde, gerekli önlemlerin alınması ve çalışmaların yapılabilmesi için ruhsat sahibine altı aya kadar süre verilebilecek, bu süre mücbir sebepler dışında uzatılmayacaktır. Yer altı işletmelerinde, üretim çalışmaları sürdürülürken işletme projesine aykırı olarak; yer altındaki üretim faaliyetlerinin sürdürüldüğü alanların yerüstüne veya diğer kotlara iki ayrı yolla bağlanmadığı, panolarda havalandırmanın birbirinden bağımsız olarak gerçekleştirilmediği, yanıcı veya patlayıcı gaz geliri olabilecek ocaklarda yeterli cebri havalandırmanın yapılmadığı, havalandırmanın projeye uygun tesis edilmediğinin tespit edilmesi halinde, can ve mal güvenliği ile faaliyetlerin projeye uygun hale getirilmesi yönündeki faaliyetler dışındaki üretim faaliyetleri durdurulacaktır. Üretim faaliyetleri, durdurulan sahalarda faaliyet durdurma nedenine yönelik gerekli tedbirler alındığında, durum Maden İşleri Genel Müdürlüğüne bildirilecek, Genel Müdürlük tedbirlerin alınıp alınmadığı konusunda yerinde tetkikte bulunacak, tedbirlerin alındığı yolunda heyet raporu tespitinden sonra üretim faaliyetlerinin devamına izin verilecektir.
Çevre İle Uyum Teminatı Çevre ile uyum teminatı konusuna, dergimizin Ocak 2011 tarihli ve 12 sayılı yazısında değinilmişti. O günden bu yana idare uygulamaları da dikkate alınarak konuya detaylı bir şekilde yer vermek gerektiğine inanıyorum. 10.06.2010 günlü ve 5995 sayılı Yasa’nın 7’nci maddesiyle mali bir mükellefiyet olan Çevre ili Uyum Teminatı (ÇUT) Maden Yasası’na alınmış, 24.06.2010 gün 27621 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlük kazanmıştır. Ayrı bir madde ve başlık altında yer almayan bu yükümlülük, Yasa’nın 13’üncü Maddesinin ilk fıkrasına sıkıştırılmıştır. Madde’de; “Arama dönemi üretim izni ve üretim için işletme izni talep edildiğinde çevre ile uyum teminatı alınır. Bu teminat, özel kanunlarında belirtilen hükümler hariç yıllık işletme ruhsat harç bedeli kadar her yıl Haziran ayının son günü mesai saati bitimine kadar yatırılır. Bu teminatın süresi sonuna kadar yatırılmaması halinde, ruhsat teminatı irad kaydedilir. Faaliyet sonrası sahanın çevre ile uyumlu hale getirilmesini müteakip, çevre uyum teminatı iade edilir.”, denilmiştir. Yasa 24 Haziran 2010 günü yürürlük kazanmış, maden ruhsat sahiplerine ise Haziran 2010 tarihine kadar 6 günlük süre kalmıştır. Ayrıca, Yasa hükmünde geçen, “Arama dönemi üretim izni ve üretim için işletme izni talep edildiğinde çevre ile uyum teminatı alınır.”, şeklindeki ifade ruhsat sahipleri açısından oldukça yanıltıcıdır. Arama dönemi üretim izin belgesi ve işletme izni bulunan ruhsat sahiplerinin en azından 30 Haziran 2010 tarihi itibarıyla bu teminatı yatırmayabilecekleri anlamı da kuralın lafzından çıkmaktadır. Yine, Yasa hükmündeki, “Bu teminatın süresi sonuna kadar yatırılmaması halinde, ruhsat teminatı irad kaydedilir.”, hükmü idare tarafından eksik yatırılması halinde de
ruhsat teminatı irad kaydedilir, şeklinde uygulama alanı bulmuştur. Kanımca, Yasa hükmü konuyu açıklamaktan çok uzaktır ve eksiktir. Kuralın, “Arama dönemi üretim izin belgesi ve işletme izni verilmesini müteakiben çevre ile uyum teminatı alınır ve bu teminat söz konusu izinler yürürlükte kaldığı sürece her yıl Haziran ayı son gününe kadar ödenir.” şeklinde olması gerekirdi. Arama dönemi üretim izin belgesi ve üretim için izin belgesi talep edildiğinde, bu talebin idare tarafından belli sürede yerine getirileceği de garanti olmadığından, talebin uzunca bir süre yerine getirilmemesi halinde, ÇUT’un her yıl ödenmesi ya da ödenmemesi de gündeme gelecektir. Böylesi bir sakıncanın yaşanmaması için sözü edilen Yasa kuralının öncelikle yeniden düzenlenmesi, dahası adil olmadığı için Maden Yasası’ndan fikrimizce çıkarılması uygundur. Bir diğer hukuka aykırı durum, ÇUT’un ödenmemesi halinde yatırılacak ya da yatırılmış, ÇUT’un irad kaydedilmesi yerine ruhsat teminatının irad kaydedilecek olmasıdır. Uygulama yönetmeliğinin 35. Maddesi, Yasa’nın 13’üncü Maddesiyle oldukça farklı olarak düzenlenmiştir. Yasa hükmünde yer alan, “Arama dönemi üretim izni ve üretim için işletme izni talep edildiğinde çevre ile uyum teminatı alınır.” kuralı, “Arama dönemi üretim izni ve işletme izni düzenlenmiş sahalarda çevre ile uyum teminatı alınır”, şekline getirilmiştir. Az yukarıda açıkladığımız sakınca burada giderilmiştir. Fakat, Yasa metninde geçen, “Bu teminatın süresi içinde yatırılmaması halinde ruhsat teminatı irad kaydedilir.”, cümlesi, Yönetmelikte, “Bu teminatın süresi sonuna kadar yatırılmaması ya da eksik yatırılması halinde ruhsat teminatı irad kaydedilir.”, şeklinde Yasa hükmünde öngörülmeyen bir şekilde düzenlenmiştir.
Satış,Satış, Rödovans ve Ortaklıklar Rödovans ve Ortaklıklar İçin İçin Maden Sahaları Maden Sahaları
Tanıtım Bülteni Tanıtım Bülteni Detaylar: www.madencilik-turkiye.com/mtbulten 1 Eylül 2013
95
ÇUT’un eksik yatırılması Yasa’nın 10’uncu Maddesi 1. ve 4. fıkralarına, yatırılmaması ise Yasa’nın 13’üncü Maddesine tabi iken, Yönetmelik, Yasa’nın 10’uncu Maddesine aykırı olarak düzenlenmiştir. Ruhsat sahibi çok küçük bir teminat yatırarak Yasa’nın 13’üncü Maddesinin uygulanmasını geciktirebilir, şeklinde bir savunma da kabul edilemez. Zira, yatırılacak en az teminat bedeli Yasa’da öngörülmüştür. Örneğin, 40 yıllık bir işletme ruhsat sahibi ÇUT’u 10 yıllık işletme ruhsat harcı kadar öderse, Genel Müdürlük, mali bir beyan niteliğinde olan bu durumu Yasa’nın 10’uncu Maddesine göre izleyip, bu miktarı iki ay içinde tamamlamasını ruhsat sahibinden isteyecektir. ÇUT’un tam olarak yatırılmasını müteakip arama dönemi üretim izni veya işletme izni düzenlenecektir. Burada, ÇUT’un tam olarak yatırılmasını istemenin bir sakıncası yoktur. Nedeni ise daha gerekli izinler verilmediğinden doğacak ruhsat teminat iradından söz edilemez. Uygulama Yönetmeliği 35’inci Maddesinin, 3. fıkrasının son cümlesini anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu cümlede, “Ancak, ruhsat sahasında faaliyet gösterilen alanın taksir edilmesi ve bu alanın çevre ile uyumlu hale getirildiğinin tespit edilmesi halinde yatırılan toplam çevre ile uyum teminatının yarısı iade edilir.”, denilmiştir. Bir ruhsat sahasının faaliyet gösterilen küçük bir bölümünün çevre ile uyumlu hale getirilip küçültüldüğünü düşündüğümüzde, küçültmenin yapıldığı tarihe kadar yatırılan tüm çevre ile uyum teminatının yarısı ruhsat sahibine iade edilecektir. Küçültmenin dışında kalan alanın, kalan çevre uyum teminatı ile uyumlu hale getirileceğini, sanırım bu düzenlemeyi Yönetmelik Maddesine koyanlar ancak bilebilir. 5995 sayılı Yasa’nın yürürlüğü ile alınmaya başlanılan ÇUT’un ileriki tarihlerde her yıl yatırılması ile büyüyeceğinden düzenleme istismara müsaittir. Bu nedenle, Yönetmeliğin 35/3’üncü Maddesinin son cümlesi hatalı olmuş ve Yasa’nın açık hükmüne aykırı düzenlenmiştir. Yasa hükmünde, Faaliyet sonrası sahanın çevre ile uyumlu hale getirilmesini müteakip, çevre uyum teminatı iade edilir, denilmektedir. Dikkat edildiğinde, “sahanın” denilerek ruhsatın bütünü kastedilmiştir. Sahanın belli bir kısmının çevre ile uyumlu hale getirilmesinde teminatın yarısının iade edileceği ise öngörülmemiştir. Bilindiği üzere Anayasa hükmü gereği, mali mükellefiyetler Yasa ile konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Yönetmeliğin bu düzenlemesi Yasaya aykırı olduğu gibi Anayasa’ya da aykırıdır. ÇUT, ruhsat bazında alınacaktır. Yani bir ruhsat sahasında birden fazla madenin üretimi yapılıyor ise tek ÇUT ödenmesi yeterlidir.
İşletme Faaliyeti Belgeleri Her yıl Nisan ayı sonuna kadar ruhsat sahibi, İşletme Faaliyeti Bilgi ve Satış Bilgi Formu ile birlikte; Geçmiş yıllara ait üretim, bir önceki yıl içinde yapılan üretim ile bir sonraki yıl için planlanan üretimleri gösteren imalat haritasını, uygun ölçekli kesitleri, yeraltı işletmeleri için havalandırma bilgilerini içeren havalandırma planını,
96
1 Eylül 2013
İşletme sahasında arama yapılmış ise faaliyetin niteliğine uygun kaynak / rezerv raporunu, Maden İşleri Genel Müdürlüğüne verecektir. Projede değişiklik yapılmış ise; İşletme ruhsatı ve iznindeki koordinatlara göre uygun ölçekle çizilmiş ocak, yarma, kuyu ve galeri gibi faaliyetlerin son durumunu gösteren haritalar, Yeraltı işletme yöntemi ile faaliyet gösteren ocaklarda can ve mal güvenliği ile ilgili havalandırma bilgilerini içeren havalandırma planı, su tahliyesi, nakliye gibi hususların en son durumunu gösteren uygun ölçekli çizimler, Yerüstü bina, tesis, kantar, silo, trafo, yol vs. gibi son durumu gösterir vaziyet planı, Gazlar ile göl, deniz ve kaynak sularına ait işletmeler için her yıl çöktürme, arıtma, üretim havuzları, bina, rezervuar besleme alanı ve havzanın tabii dengesini bozmayacak, kapasitesini aşmayacak işleme tesisleri gibi yerüstü veya yeraltı tesislerinin en son durumunu gösterir uygun ölçekli haritalar, idareye verilecektir. Haritalar uygun ölçekte istenmektedir. Uygun ölçek ise; yapılan bir haritanın incelenmesine ve değerlendirilmesine olanak verecek ayrıntının harita üzerinde görülebilir olmasının sağlanması şeklinde ifade edilebilir. Çok küçük bir üretime 1/1000 ölçekli harita yapılamayacağı gibi çok büyük bir üretim için de 1/500 ölçekli harita istemek uygun düşmez. Ayrıca, Yerüstü tesislerinin haritada yer almasının istenmesi uygun olmakla birlikte, bunların Yönetmelikte tek tek sayılarak ruhsat sahibinden istenmesi gereksizdir. Baktığımız bir davada, projede trafo yerinin belirtilmediği 2006 yılında eksiklik olarak müvekkile bildirilmiştir. Şu anda bile sözü edilen sahada elektrik bulunmamaktadır. Bunun için ruhsat sahasında yerüstü tesislerinde eksiklik bulunduğu ancak, yerinde tetkik ile mümkündür ve tespitten sonra bunların istenmesi daha uygun olur. Satış bilgi formu, faaliyet bilgi formu ve üretim yapılmış ise imalat haritasının Maden İşleri Genel Müdürlüğüne verilmemesi halinde teminat irad kaydedilecek, bu belgeler tamamlanıncaya kadar da faaliyet durdurulacaktır. İşletme sahasında arama faaliyeti yapılmış ise arama dönemi yeterlilik kıstaslarına uygun bilgiler ile Yönetmeliğin 35. Maddesindeki diğer eksiklikler Yasa’nın 10’uncu Maddesi kapsamındaki hata ve noksanlıklar kabul edilip tamamlattırılacaktır. İşletme faaliyetinde bulunulmaması halinde, ruhsat sahibi gerekçesini yazılı olarak Genel Müdürlüğe bildirecek, bu durumda Yasa’nın 29’uncu Maddesinde belirtilen belgelerden sadece satış bilgi formunun verilmesi yeterli olacaktır. Üretim yapılan ruhsat sahalarında faaliyet bilgi formu ve imalat haritasının, üretim yapıldığı dönemde atanmış veya bu belgelerin Genel Müdürlüğe verildiği tarihte atanmış olan teknik nezaretçi tarafından imzalanması gereklidir. Teknik nezaretçi imzasını taşımayan bu belgeler geçersiz sayılacaktır.
1 Eylül 2013
97
Üretim Yapılmayan İşletme Ruhsat Sahaları 3213 sayılı Yasa’nın 5995 sayılı Yasa ile değişik 24’üncü Maddesi, 12. fıkrasında; Beş yıllık sürede mücbir sebepler ve beklenmeyen haller dışında üç yıldan fazla üretim yapılmayan ruhsatlar, teminatları irad kaydedilerek iptal edilir. Bu üç yıllık süre içerisinde yapılan toplam üretimin projede beyan edilen bir yıllık üretim miktarının % 10’undan az olması halinde de bu hüküm uygulanır.”, denilmiştir. Yasa metni tam açık değildir. İlk cümlesinde, “üç yıldan fazla”, denilmesine rağmen, ikinci cümlede “üç yıllık süre içerisinde” denilmiştir. Üç yıldan fazla ile üç yıl içerisinde ifadeleri birbirinden çok farklıdır. Uygulama Yönetmeliğinin 37. Maddesi ilk fıkrası Yasa metninin tıpkısıdır. İşletme ruhsatının yürürlükte olduğu süre içinde, işletme izinli olarak tespit yapıldığı tarihten geriye doğru son beş yılda üç yıldan fazla bir süre mücbir sebep veya beklemeyen hal olmadığı halde üretim yapılmadığının tespit edilmesi veya bu üç yıllık işletme izinli olarak geçen süre içerisinde yapılan toplam üretimin projede beyan edilen bir yıllık üretim miktarının % 10’undan az olduğunun belirlenmesi hallerinde, teminat irad kaydedilip ruhsat iptal edilecektir. Konuyu ikiye ayırarak incelemek gerekir. İlki üç yıldan fazla üretim yapılmayan işletme ruhsatları, ikincisi ise üç yıllık üretimin projede beyan edilen bir yıllık üretim miktarının %10’unu bulmaması halidir. i-Üç yıldan fazla üretim yapılmaması hali İşletme ruhsatı işletme iznine bağlandı ise işletme izninin verildiği tarihten geriye doğru son beş yıl değerlendirme konusu yapılacaktır. Bilindiği üzere, işletme ruhsatı tek başına üretim hakkı vermemekte, Yasa’nın zorunlu kıldığı izinlerin alınması sonrası verilen işletme izni madenlerde üretim için olanak sağlamaktadır. İşletme izni verilmesinden itibaren geriye üç yıl işletilmemekte beş yıl beklenmektedir. Burada, ruhsat sahibinin bazı yılları üretim yaparak bazı yılları üretim yapmayarak geçirmesi sonucu üç yıl şartının bazı hallerde gerçekleşmemesi halidir. ii-Üç yıllık üretimin bir yıllık projede beyan edilen bir yıllık üretim miktarının % 10’unu bulmaması hali Projede beyan edilen yıllık üretimin, üç yıl içinde % 10’u gerçekleştirilmez ise ruhsat iptal edilecektir. Böyle bir durumda beş yıl süresi çalışmayacak üç yıllık süreler esas alınacaktır. Bu itibarla ruhsat sahiplerinin, 5995 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden sonra projede belirttikleri yıllık üretim miktarını revize etmelerini öneririz. İşletme ruhsat sahibi işletme iznini aldıktan sonra üç yıl hiç çalışmaz ya da üç yıllık üretimi proje beyanının % 10’unu karşılamaz ise ne olacaktır? Bu durumda beş yıl beklenmeyecek,
98
1 Eylül 2013
Yasanın 24’üncü Maddesi 12. fıkrası son cümlesi uyarınca ruhsatı iptal edilecektir. Üç ya da beş yıllık sürenin istisnaları Yönetmeliğin 37. Maddesi 2. fıkrası; (b), (c), (ç), (d) ve (e) bentlerinde düzenlenmiştir. İşletme izni alındıktan sonra geçici tatil istenmesi ve bu istemin Genel Müdürlükçe kabul görmesi halinde, geçici tatil süreleri, beş yılda üç yıldan fazla sürede üretim yapılmaması halinde ruhsat iptalini önleyecektir. Geçici tatilin kabulü halinde, geçici tatilin müracaat tarihi sürelerde esas alınacak, geçici tatilin Genel Müdürlükçe kabul edilmemesi ve konunun yargıya intikal etmesi durumunda da idare işlemini iptal eden mahkeme kararının Bakanlığa tebliğ tarihi esas alınacaktır. İşletme izinli ruhsat sahasında, mücbir sebep ve beklenmeyen hal durumu olursa, mücbir sebep ve beklenmeyen halin geçerli olduğu alan dışında ve işletme izni içerisinde üretim yapılabilecek başka alan ya da alanların olması mücbir sebep ve beklenmeyen hal kapsamında değerlendirilmeyecek ve bu durumda geçici tatil verilmeyecektir. İşletme izinli bir sahada işletme izni alınmasına dayanak olan zorunlu izinlerden birinin iptali, işletme izninin de iptali sonucunu doğuracaktır. Örneğin işletme izinli alanın sit alanı olması ya da verilen orman izninin iptal edilmesi halinde yaşanacak durum budur. Yasa’da beklenmeyen hal olarak nitelenen böyle bir durumda, ruhsat sahibinin bir kusurunun olup olmadığı araştırılacak, gerekirse ilgili kurumlardan görüş alınarak beklenmeyen halin olup olmadığı Genel Müdürlükçe araştırılacaktır. Ruhsat sahibinin izin alınmasında kusuru varsa beklenmeyen hal kapsamında değerlendirilmeyecek, geçici tatil istemi kabul edilmeyecektir. Ruhsat sahiplerinin, mücbir sebep veya beklenmeyen hal olmasına rağmen geçici tatil istememeleri halinde; üç ya da beş yıllık sürede üretim yapmamalarının yaptırımı konusunda, Genel Müdürlük mücbir sebep veya beklenmeyen halin somut belgelerle gerçekleşip gerçekleşmediğini araştıracak, mücbir sebep veya beklenmeyen hal varsa bu süreleri üretim yapılmayan sürelerden düşecektir. Bu düzenleme idarece re’sen uygulanamaz. Nihayetinde, Yasa’nın 24’üncü Maddesi 12. fıkrası uyarınca ruhsat iptali gündeme geldiğinde, ruhsat sahibinin mücbir sebep veya beklenmeyen halin varlığını somut belgelerle ileri sürmesi ve bu Maddenin sahasına uygulanması istemesi gerekecektir. Ancak, mücbir sebep olarak bir deprem meydana geldiğinde, artık idarenin re’sen bu maddeyi uygulaması gerekir. İşletme ruhsat süreleri genel 10 yıl olarak belirlenmekte, ruhsat sahibi tarafından uzatma istendiğinde idarece gereken belgelerin verilmesi ve uygun bulunması halinde ruhsat süresi uzatılmaktadır. Beş yıllık sürede mücbir sebepler ve beklemeyen haller dışında, üç yıldan fazla üretim yapılmayan ruhsatlar, ruhsat süresi uzatılsa da kesintisiz olarak işleme tabi tutulacak ve ruhsat iptali yine gündeme gelecektir.
www.icpc2013.com
XVII.
INTERNATIONAL
COAL PREPARATION
CONGRESS &EXHIBITION ISTANBUL 1-6 OCTOBER 2013
GRAND CEVAHÄ°R HOTEL
pg r u p
Ekonomi www.madencilik-turkiye.com
Temel Maden Fiyatları DEĞERLİ METALLER (PRECIOUS METALS)
Değişim %
Yıl Sonu Fiy. (31.Ara.12)
Birim
Tarih
Metal
-20,30
1659,30
USD / tr. oz
26.Haz.13
Lantanyum Metal ≥ 99%
15,00
-46,43
28,00
USD / kg
21,56
-28,18
30,02
USD / tr. oz
26.Haz.13 Lantanyum Oksit ≥ 99.5%
7,20
-44,62
13,00
USD / kg
Platinyum
1503,00
-2,47
1541,00
USD / tr. oz
19.Ağu.13
Rodyum
1125,00
-6,25
1200,00
19.Ağu.13
Palladyum
742,00
7,54
690,00
Metal
Son Fiyat
19.Ağu.13
Altın
1322,40
19.Ağu.13
Gümüş
19.Ağu.13
CME Group
Yıl Sonu Fiyatı (31.Aralık.2012)
Tarih
Değişim %
NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ (RARE EARTH ELEMENTS)
15,00
-40,00
25,00
USD / kg
USD / tr. oz
26.Haz.13
Seryum Oksit ≥ 99.5%
7,10
-40,83
12,00
USD / kg
USD / tr. oz
26.Haz.13 Praseodmiyum Metal ≥ 99% Praseodmiyum Oksit ≥ 26.Haz.13 99.5% 26.Haz.13 Neodmiyum Metal ≥ 99.5%
105,00
-12,50
120,00
USD / kg
77,00
-18,95
95,00
USD / kg
98,00
-14,78
115,00
USD / kg
26.Haz.13 Neodmiyum Oksit ≥ 99.5%
70,00
-9,09
77,00
USD / kg
26.Haz.13 Samaryum Metal ≥ 99.9%
40,00
-27,27
55,00
USD / kg
2050,00
-4,65
2150,00
USD / kg
5.Tem.12 Gadolinyum Metal ≥ 99.9%
210,00
0,00
210,00
USD / kg
26.Haz.13 Gadolinyum Oksit ≥ 99.5%
65,00
-13,33
75,00
USD / kg
-10,05
2045,00
USD / ton
7281,00
-6,39
7778,00
USD / ton
Çinko
1904,50
-7,28
2054,00
USD / ton
19.Ağu.13
Kalay
22050,00
-4,94
23195,00
USD / ton
19.Ağu.13
Kurşun
2178,00
-5,22
2298,00
USD / ton
19.Ağu.13
Nikel
14735,00
-13,37
17010,00
USD / ton
19.Ağu.13
Aluminyum
1839,50
19.Ağu.13
Bakır
19.Ağu.13
Değişim %
London Metal Exchange
Birim
Son Fiyat
Terbiyum Metal ≥ 99.9%
2100,00
-16,00
2500,00
USD / kg
26.Haz.13
Terbiyum Oksit ≥ 99.5%
1450,00
-17,14
1750,00
USD / kg
26.Haz.13 Disporsiyum Metal ≥ 99%
1100,00
0,00
1100,00
Son Fiyat
Değişim %
USD / kg
26.Haz.13 Disporsiyum Oksit ≥ 99.5%
875,00
-10,26
975,00
USD / kg
5.Tem.12
Erbiyum Metal ≥ 99.9%
275,00
0,00
275,00
USD / kg
26.Haz.13
Erbiyum Oksit ≥ 99.5%
49,00
-36,36
77,00
USD / kg
26.Haz.13
İtriyum Metal ≥ 99.9%
68,00
-43,33
120,00
14.Ağu.13
Antimuan
10000,00
14.Ağu.13
Bizmut
8,25
15.May.13 14.Ağu.13 14.Ağu.13 14.Ağu.13
1850,00
USD / kg
26.Haz.13
İtriyum Oksit ≥ 99.99%
45,00
-10,00
50,00
İridyum
825,00
USD / kg
USD / lb.
26.Haz.13 Skandiyum Metal ≥ 99.9%
15500,00
3,33
15000,00
Kadmiyum
1,00
USD / kg
USD / lb.
26.Haz.13 Skandiyum Oksit ≥ 99.95%
7100,00
-1,39
7200,00
Kobalt Antimuan
13,75
USD / kg
USD / ton
26.Haz.13
12,00
-29,41
17,00
25300,00
USD / kg
Birim
-19,03
12350,00
USD / ton
-4,62
8,65
USD / lb.
0,00
1850,00
-19,51
1025,00
9,89
0,91
27,31
10,80
-1,75
25750,00
USD /şişe USD / tr. oz
Manganez
2300,00
-13,70
2665,00
USD / ton
Magnezyum
2700,00
-18,80
3325,00
USD / ton
14.Ağu.13
Rutenyum
80,00
0,00
80,00
USD / tr. oz
Selenyum
29,00
-35,56
45,00
USD / lb.
Uranyum
35,75
-17,82
43,50
USD / lb.
14.Ağu.13
Tungsten
430,00
28,36
335,00
USD / ton
27.Haz.13
Tantal
125,00
0,00
125,00
USD / lb.
14.Ağu.13
Vanadyum
5,50
4,76
5,25
USD / lb.
TÜRKİYE KROM - MANGAN CEVHER FİYATLARI Fiyat
Metal
Tarih UXC
14.Ağu.13 12.Ağu.13
Mixed Metal ≥ 99%
19.Ağu.13
Krom cevheri (CIF - Çin)
% 46 - 48 Konsantre
19.Ağu.13
Manganez cev. (CIF - Çin)
% 40 - 42 parça
19.Ağu.13
Demir cev. (CIF - Çin)
% 65
Birim
290-300
USD / dmt
4,3
USD / dmtu
116-118
USD / dmtu
FerroAlloyNet.com
14.Ağu.13 14.Ağu.13
LME
21.May.13
Civa
Yıl Sonu Fiyatı (31.Aralık.2012)
NorthernMiner
Metal
Europyum Oksit ≥ 99.5%
26.Haz.13
AZ BULUNAN METALLER (MINOR METALS) Tarih
26.Haz.13
HEFA Rare earth
Seryum Metal ≥ 99%
Yıl Sonu Fiyatı (31.Aralık.2012)
Metal
Birim
26.Haz.13
DEMİR DIŞI METALLER (NONFERROUS METALS) Tarih
Son Fiyat
TÜRKİYE - TAŞ KÖMÜRÜ (FOB) TÜRKİYE LİNYİT KÖMÜRÜ (FOB)
Tarih
Maden
Fiyat (TL/ Ton-KDV Hariç)
Yer
Kalori (kcal/kg)
Ağu. 2013
Orhaneli18-100mmyıkanmış
175
BLİ
3.792
Ağu. 2013
Keles krible +40 mm
130
KLİ
2.766
Ağu. 2013
18/150 PARÇA (DÖKME)
360
KA. MÜ. (ÇATALAĞZI) LAV.
6650
Ağu. 2013
Tunçbilek yıkanmış +18 mm
265
Kütahya - Tavşanlı (GLİ)
5.280
Ağu. 2013
18/150 PARÇA (DÖKME)
370
ARMUTÇUK MÜ. LAVUARI
6650
Ağu. 2013
Ilgın Parça
110
ILİ
2.970
Ağu. 2013
18/150 PARÇA (DÖKME)
340
AMASRA MÜ. LAVUARI
6000
Ağu. 2013
S.Kısrakd. yıkanmış +18 mm
265
Manisa - Soma ( ELİ )
4.872
Ağu. 2013
Kısrakdere krible +20 mm
300
Manisa - Soma ( ELİ )
4.775
Ağu. 2013
SomaDenişyıkanmış+18mm
202
Manisa - Soma ( ELİ )
3.991
Ağu. 2013
Çan krible +30 mm (torbalı)
202
ÇLİ
4.537
Ağu. 2013
Yatağan krible +30 mm
106
Muğla - Yatağan ( GELİ )
2.701
Ağu. 2013
Milas Parça
102
Muğla - Yatağan ( GELİ )
2.860
100
Ağu. 2013
18/150 PARÇA (DÖKME)
360
ÜZÜLMEZ MÜ. LAVUARI
6650
Ağu. 2013
18/150 PARÇA (DÖKME)
360
KOZLU MÜ. LAVUARI
6650
dmt: (dry metric tonne) kuru bazda metrik ton dmtu: kuru bazda metrik ton ünite USD: ABD Doları
1 Eylül 2013
TTK
Maden
ton = 1000 kilogram lb: libre = pound = 0,453 kilogram tr. oz: (troy ons) = 31,1 gram. şişe: 76 pound = 34,47 kilogram
Yer
Kalori (kcal/kg)
TKİ
Tarih
Fiyat (TL/Ton)
BİST’te İşlem Gören Madencilikle İlişkili Şirketler Hisse Kodu
Kapanış 31.12.2012
26.08.2013
Değişim %
Şirket Adı
Hisse Kodu
Kapanış 31.12.2012
26.08.2013
Değişim %
Şirket Adı
ADANA
3,78
3,81
0,79
ADANA ÇİMENTO SANAYİİ T.AŞ
IHLAS
1,05
0,79
-24,76
İHLAS HOLDİNG AŞ
ADBGR
2,72
2,66
-2,21
ADANA ÇİMENTO SANAYİİ T.AŞ
IHMAD
2,98
9,12
206,04
BAYINDIR MADENCİLİK VE TİCARET AŞ
ADNAC
0,71
0,59
-16,90
ADANA ÇİMENTO SANAYİİ T.AŞ
IPEKE
3,39
4,32
27,43
AFYON
84,00
45,2
-46,19
AFYON ÇİMENTO SANAYİ T.AŞ
IZMDC
5,24
1,96
-62,60
İZMİR DEMİR ÇELİK SANAYİ AŞ İZOCAM AŞ
İPEK DOĞAL ENERJİ KAY. ARAŞ. VE ÜR.AŞ
AKCNS
7,56
10,2
34,92
AKÇANSA ÇİMENTO SANAYİ VE TİC.AŞ
IZOCM
40,10
29,7
-25,94
ALKIM
6,50
10,45
60,77
ALKİM ALKALİ KİMYA AŞ
KCHOL
6,02
8,34
38,54
ANACM
2,77
2,36
-14,80
ANADOLU CAM SANAYİİ AŞ
KONYA
322,00
244
-24,22
ASLAN
53,25
31,9
-40,09
ASLAN ÇİMENTO AŞ
KOZAA
3,20
3,59
12,19
BOLUC
1,42
2,12
49,30
BOLU ÇİMENTO SANAYİİ AŞ
KOZAL
34,30
31,6
-7,87
KOZA ALTIN İŞLETMELERİ AŞ
BSOKE
1,43
1,41
-1,40
BATISÖKE ÇİMENTO SANAYİİ T.AŞ
KRDMA
1,15
1,51
31,30
KARDEM.KARAB.DEM.ÇEL.SAN.VE TİC.AŞ
KOÇ HOLDİNG AŞ KONYA ÇİMENTO SANAYİİ AŞ KOZA ANADOLU MET.MADEN.İŞLETM. AŞ
BTCIM
6,70
6,62
-1,19
BATIÇİM BATI ANADOLU ÇİMENTO SAN.AŞ
KRDMB
1,75
3,5
100,00
KARDEM.KARAB.DEM.ÇEL.SAN.VE TİC.AŞ
BUCIM
4,85
4,43
-8,66
BURSA ÇİMENTO FABRİKASI AŞ
KRDMD
0,91
1,07
17,58
KARDEM.KARAB.DEM.ÇEL.SAN.VE TİC.AŞ KÜTAHYA PORSELEN SANAYİİ AŞ
BURCE
7,28
4,14
-43,13
BURÇELİK BURSA ÇELİK DÖKÜM SAN.AŞ
KUTPO
2,28
2,19
-3,95
CEMAS
1,31
0,7
-46,56
ÇEMAŞ DÖKÜM SANAYİ AŞ
METRO
0,57
0,5
-12,28
METRO TİCARİ VE MALİ YATIRIM.HOLD.AŞ
CEMTS
1,20
1,15
-4,17
ÇEMTAŞ ÇELİK MAKİNA SANAYİ VE TİC.AŞ
MRDIN
6,26
4,05
-35,30
MARDİN ÇİMENTO SANAYİİ VE TİCARET AŞ
CIMSA
7,76
10,6
36,60
ÇİMSA ÇİMENTO SANAYİ VE TİCARET AŞ
NUHCM
10,06
10,55
4,87
CMBTN
53,75
37,9
-29,49
ÇİMBET.H.BT.VE PRE.Y.ELEM.SAN.VE TİC.AŞ
PRKME
5,44
5
-8,09
CMENT
8,10
6,18
-23,70
ÇİMENTAŞ İZMİR ÇİMENTO FABRİKASI T.AŞ
SARKY
5,00
2,93
-41,40
DENCM
9,58
7,16
-25,26
DENİZLİ CAM SANAYİİ VE TİCARET AŞ
SISE
2,77
2,8
1,08
EGSER
1,77
2,05
15,82
EGE SERAMİK AŞ
SODA
3,17
2,34
-26,18
NUH ÇİMENTO SANAYİ AŞ PARK ELEKT.MADENC.TEKS.SAN. VE TİC.AŞ SARKUYSAN ELEKTRO.BAK.SAN.VE TİC.AŞ T.ŞİŞE VE CAM FABRİKALARI AŞ SODA SANAYİİ AŞ
EREGL
2,11
2,19
3,79
EREĞLİ DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI T.AŞ
TRKCM
2,39
2,28
-4,60
TRAKYA CAM SANAYİİ AŞ
GOLTS
60,75
48,1
-20,82
GÖLTAŞ GÖLLER BÖLG.ÇİM.SAN. VE TİC. AŞ
UNYEC
4,19
4,85
15,75
ÜNYE ÇİMENTO SANAYİ VE TİCARET AŞ
HZNDR
4,06
4,06
0,00
HAZNEDAR REFRAKTER SANAYİİ AŞ
USAK
1,44
0,94
-34,72
UŞAK SERAMİK SANAYİİ AŞ
YASAL UYARI: Burada yer alan veriler BİST resmi kayıtlarına dayanmaktadır. Verilen hisse senedi bilgileri herhangi bir alım-satım tavsiyesi değildir. Rakamlar yalnızca bilgilendirme amaçlıdır
III. Uluslararası “Akdeniz Kömür Pazarları Konferansı” 16-17 Eylül’de İstanbul’da, Türkiye, MENA Bölgesi, Avrupa, Rusya ve Ukraynalı kömür üreticileri ve tüketicilerini buluşturmak için yapılacak. Akdeniz Kömür Pazarı 2013’ün Hedefleri: • Akdeniz ülkelerinde kömür – bölgenin ticaret dinamikleri • Akdeniz ülkelerinin kilit ihracatçıları: Kolombiya, SAR, USA ve Rusya • Akdeniz tüketicileri için alternatif pazarlar (Endonezya ve Kanada) • Akdenizdeki termal kömür yakan santraller: Fas, İtalya, Iberya and Israil • Çimento endüstrisinin kömür tüketimi • Türkiye’nin Akdeniz pazarındaki rolü • Akdeniz ülkelerindeki linyit ve küçük parça kömürün arz ve talep dengesi
Kimler gelmeli: • Uluslararası linyit tüketicileri ve üreticileri • Kok kömürü tedarikçileri ve pazarlama müdürleri • Linyit yakan santraller • Çimento firmaları • Enerji ticareti ile uğraşanlar • Kömür ithalat ve ihracatçıları • Liman işletmecileri • Gemi işletmecileri, taşımacılık yapanlar • Madencilik ekipmanları • Finans kuruluşları ve bankalar Daha fazla detay için web sitemizi ziyaret ediniz... Regarding the participation, please contact: Darya Botchenko d.botchenko@b-forum.ru +380567943394(ext.205)
Etkinlik Takvimi www.madencilik-turkiye.com
Yerli Etkinlikler 3 - 6 Eylül Uluslararası Gözenekli ve Toz Malzemeler Sempozyumu ve Sergisi PPM 2013 (International Porous and Powder Materials Symposium and Exhibition), İzmir www.ppm2013.org 16 - 17 Eylül Akdeniz Taşkömürü Pazarı (Mediterranean Steam Coal Markets), İstanbul www.b-forum.com 1 - 6 Ekim 17. Uluslararası Kömür Hazırlama Kongresi, İstanbul www.icpc2013.com 24 - 25 Ekim EIF 2013 - Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı, Ankara www.energy-congress.com
2014 14 - 18 Nisan 67. Türkiye Jeoloji Kurultayı, Ankara www.jmo.org.tr 21 - 22 Nisan 3. Avrasya Mena Madencilik Zirvesi, İstanbul www.ebysummits.com 7 - 9 Mayıs KAYAMEK’2014, XI. Bölgesel Kaya Mekaniği Sempozyumu, Afyon www.kayamek.org
7 - 8 Kasım VII. Delme - Patlatma Sempozyumu, Eskişehir www.maden.org.tr/etkinlikler/delpat
21 - 23 Mayıs Türkiye 19. Kömür Kongresi, Zonguldak www.maden.org.tr
8 - 10 Kasım Uluslararası Çevresel Etki Değerlendirmesi Kongresi 2013, İstanbul www.ced2013istanbul.org
21 - 25 Mayıs Ankomak 20. Uluslararası İş Makinaları Fuarı, İstanbul www.ite-turkey.com/ver3/fairs/ankomak
21 - 22 Kasım Maden İşletmelerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu, Adana www.maden.org.tr/etkinlikler/isguvenligi
23 - 24 Mayıs Expo Geothermal 2014 Jeotermal Enerji Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı, Denizli www.maden.org.tr
25 - 27 Kasım Türkiye 20. Uluslararası Jeofizik Kongre ve Sergisi, Antalya igcturkey.com
14 - 17 Mayıs VI. Uluslararası Katılımlı Jeokimya Sempozyumu, Mersin jeokimyasemp.mersin.edu.tr
29 - 30 Kasım 3. Ulaşımda Yeraltı Kazıları Sempozyumu, İstanbul www.uyak2013.org 4 - 6 Aralık 2. Tıbbi Jeoloji Çalıştayı, Antalya www.tibbijeoloji.com 9-11 Aralık 2. Sondaj Sempozyumu, Ankara www.jmo.org.tr/etkinlikler/etkinlik_detay.php?kod=6464&sube=0
Yabancı Etkinlikler 4 - 6 Eylül Çin Uluslararası Madencilik Fuarı 2013 (China International Mining Expo 2013), Beijing, Çin www.bjminexpo.com 8 - 9 Eylül Metal ve Mineral Yatırımları Konferansı (Metals & Minerals Investment Conference), Chicago, ABD www.metalsandmineralsevents.com 11 - 12 Eylül EuroMining 2013, Tampere, Finlandiya www.euromining.fi 18 - 21 Eylül bauma Africa 2013 Johannesburg, Güney Afrika www.bauma-africa.com 23 - 25 Eylül Yığın Liçi (Heap Leach), Vancouver, Kanada www.heapleach2013.com 25 - 27 Eylül Uluslararası Açık İşletmelerde Şeyv Duraylılığı ve İnşaat Mühendisliği Sempozyumu (International Symposium on Slope Stability in Open Pit Mining and Civil Engineering), Brisbane, Avustralya www.slopestability2013.com 26 - 27 Eylül Turkey Mining Investment & Finance, Londra www.ebysummits.com 26 - 29 Eylül Dünya Altın Konferansı 2013 (World Gold Conference 2013), Brisbane, Avustralya www.ausimm.com.au/worldgold2013 30 Eylül - 2 Ekim 2. AusIMM Uluslararası Jeometalurji Konferansı 2013 (The Second AusIMM International Geometallurgy Conference 2013) Perth, Western Australia, Avustralya www.ausimm.com.au/geomet2013 1 - 3 Ekim MINEX Rusya 2013 (MINEX Russia 2013), Moskova, Rusya www.minexforum.com/en/forthcoming-events/minex-russia-2013 3 - 4 Ekim CIEMC 1. Kongo Uluslararası Madencilik Konferansı ve Sergisi (CIEMC - 1st Congo International Mining Conference & Exhibition) Brazzaville, Kongo ciemcongo.com 14 - 19 Ekim 22. Uluslararası Maden Planlama ve Ekipman Seçimi Sempozyumu MPES 2013 (22nd International Symposium on Mine Planning and Equipment Selection MPES 2013), Dresden, Almanya mpes2013.com
102
1 Eylül 2013
04 - 07 Haziran Natural Stone - 11. Uluslararası Mermer, Doğal Taş Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı, İstanbul www.cnrnaturalstoneturkey.com 22 - 25 Ekim Globalstone 2014, Dünya Doğaltaş Kongresi, Antalya www.globalstone2014.org 27 - 14 Kasım Tüyap Maden Türkiye 2014, 6. Madencilik, Maden Makine ve Ekipmanları, İş Makineleri Fuarı, İstanbul www.tuyap.com.tr
16 - 19 Ekim 45. Uluslararası Madencilik ve Metalurji Konferensı (45th International October Conference on Mining and Metallurgy), Sırbistan www.ioc.tf.bor.ac.rs 22 - 25 Ekim Çin Kömür ve Madencilik Fuarı (China Coal & Mining Expo), Beijing, Çin www.chinaminingcoal.com 24 Ekim 3. Dünya Demir Cevheri Forumu (3rd World Iron Ore Forum), Toronto, Kanada www.worldironoreforum.com/2013 18 - 21 Kasım Flotasyon 2013 (Flotation 2013) Cape Town, Güney Afrika www.min-eng.com/flotation13/index.html 25 - 26 Kasım Metaller ve Mineraller Yatırım Konferansı (Metals & Minerals Investment Conference) San Francisco, ABD www.metalsandmineralsevents.com 26 - 28 Kasım Madencilikte Su 2013 (Water in Mining 2013), Brisbane, Avustralya www.ausimm.com.au/waterinmining2013 27 - 29 Kasım Uluslararası Ağır Mineraller Konferansı 2013 (International Heavy Minerals Conference 2013), Cape Town, Güney Afrika www.meai.org
2014 7 - 10 Nisan Ufalama 2014 (Comminution 2014) Cape Town,Güney Afrika www.min-eng.com/comminution14 11 - 12 Mayıs Geominetech 14. Yıllık Sempozyum (Geominetech 14th Annual Symposium) Bhubaneswar, Hindistan www.geominetech.webs. com 9 - 11 Haziran Biohidrometalurji 2014 (Biohydrometallurgy ‘14) Cornwall, İngiltere www.min-eng.com/biohydromet14 13 - 14 Kasım Turkey Mining Investment & Finance, Brisbane www.ebysummits.com
Seri İlanlar
Maden Sahaları Tanıtım Bülteni
Satılık Suunto PM-5/360 PC Clinometre’ler ve Suunto PM-5/1520 P Hypsometre’ler. www.sahibinden.com üzerinden 105349851 numaralı ilandan detayları görebilirsiniz.
www.madencilik-turkiye.com/mtbulten
www.madencilik-turkiye.com
R
eklam ezervasyon
Madencilik Türkiye Dergisi Aşağı Öveçler 1042 Cad. (Eski 4. Cad.) 1335. Sok. (Eski 19. Sok.) Vadi Köşk Apt. 6 / 8 Çankaya ANKARA / TÜRKİYE Tel : +90 (312) 482 18 60 Faks : +90 (312) 482 18 61 reklam@madencilik-turkiye.com
İletişim: klinometre@gmail.com
Reklam İndeksi Sayfa Firma
Sayfa Firma
49 Outotec / outotec.com
85 Altınbilek / abms.com.tr
47 Draeger / draeger.com.tr
71 Pena Maden / penamaden.com
17 Anadolu Flygt / anadoluflygt.com.tr
35 Esit Elektronik / esit.com.tr
45 Anişmak / anismak.com
29 FLSmidth / flsmidth.com
27 Putzmeister / putzmeister.com.tr
37 Ant Group / antgroup.com.tr
91 Gemcom / gemcomsoftware.com
33 Ridgid / ridgid.eu
83 Atalay Makine / atalaysondajmak.com
79 GroundProbe / groundprobe.com
57 Sandvik / sandvik.com
6 Atf Forvarderlik / atfturkey.com.tr 69 Atlas Copco / atlascopco.com.tr
99 Icpc / icpc2013.com 73 Ketmak / ketmak.com 103 Avrasya Mena Zirvesi / ebyintl.com
93 Ayıkband / ayik.com.tr 5, 9, 58, 59 Barkom / barkomltd.com 19 Bes Mühendislik / besmuhendislik.com.tr A. Kapak İçi Bilgi Mühendislik / bilgimuhendislik.com.tr 77 China Mining / china-mining.org/en 65 Çayeli Bakır / first-quantum.com 51 Delpa Grup / delpagrup.com
104
Sayfa Firma
13 Doğanak Koll. Şti. / doganak.com
101 Akdeniz Kömür Paz. Konf. / b-forum.ru
1 Eylül 2013
A. Kapak Mapek / mapek.com
3 Pozitif Sondaj / pozitifsondaj.com.tr
89 Soma Holding / somaholding.com 21, 67 Son-mak / son-mak.com.tr 1 Spektra Jeotek / spektra.com.tr 97 Teksomak / teksomak.com
23 MC Plastik Kalıp / mcfiltre.com
15 Vtg Holding / vtg.com.tr
55 Metrans / metrans.com.tr
25 Yavaşçalar / yavascalar.com.tr
11 Metso / metso.com
63 Zitron / zitron.com
31 Netcad / netcad.com.tr Ön Kapak İçi Ortadoğu Sondaj / ortadogusondaj.com
7 Weir Minerals / weirminerals.com 75 Wisdom / wisdom.hk
www.tsurumipompa.com
6.9 &.13&/:& &-."4 ."5,"1-"3 6-53"."53*9 (»¦MFOEJSJMNJÑ .BUSJT 'PSN»M» 'PSN»M» CBÑUBO BÑBÈÊ ZFOJMFOFO 6.9 TFSJTJ NBULBQMBS EBIB JSJ FMNBT UBOFMFSJ WF H»¦MFOEJSJMNJÑ NBUSJT ZBQÊTÊ JMF V[VO NBULBQ µNS» WF Z»LTFL EFMHJ IÊ[Ê IFEFGMFOFSFL »SFUJMNFLUFEJS 4POEBK TFLUµS»OEF ZFOJMJLMFSJO µOD»T» PMBO #PBSU -POHZFBSçÊO "NFSJLB "S (F UFTJTMFSJOEF HFMJÑUJSJMFO 6.9 TFSJTJ 6MUSB.BSUJY FNQSFOZF FMNBT NBULBQMBS GBSLMÊ TFSUMJLMFSEFLJ GPSNBTZPO HF¦JÑMFSJOEF CJMF FO »TU»O QFSGPSNBOTÊ TBÈMBZBDBL ÑFLJMEF UBTBSMBONÊÑUÊS
."1&, .BLJOF WF 4BOBZJ -UE ÐUJ 7JB 5PXFS ÉÑ .FSLF[J /FSHJ[ 4PL /P 4µÈ»Uµ[» "OLBSB 5FMFGPO 'BLT XXX NBQFL DPN NBQFL!NBQFL DPN