Sinemaskop dergi sayı 4

Page 1

Sayı 4 27 Mart 2015

Haftanın filmi Danny Colllins

Haftanın yönetmeni Tony Gatlif

Bir afiş & bir hikaye Küçük Hanımefendi

Özel dosya 100 yılın en iyi 10 Türk filmi

Sine Haber 6. Altın Kestane Ödülleri

SineStar Al Pacino


Hayat覺n覺z filmse, rehberiniz burada!

www. filmrehberiniz.com


Editörden... Sadece sinema aşkı... Bu haftaya imza atan iki film var. Eski bir rock yıldızının hayatını anlatan ve büyük oyuncu Al Pacino’nun hayat verdiği Danny Collins, bir diğeri ise çingenelerin hayatını işleyen ve filmleri ile bilinen, film müzikleri ile öne çıkan Tony Gatlif’in Geronimo’su. Dany Collins hafanın filmi ve başrol oyuncusu Al Pacino SineStar olurken bu sayımızda, Tony Gatlif’de haftanın yönetmeni koltuğuna oturdu. Bir afiş & bir hikaye’de bu hafta, sinema tarihimize bir dönem imza sını atan büyük oyuncular Ayhan Işık ve Belgin Doruk’un oynadığı Küçük Hanımefendi konuğumuz. 47. SİYAD ödül töreninde açıklanan, sinema otoritereleri tarafından seçilen 100 Yılın En İyi 10 Türk Filmi, bu haftanın özel dosyası. Akıllardan silinmeyen, Türk sinema tarihine senaryoları, yönetmenleri, oyuncuları ve kendi dönemlerinin sosyal ve siyasi olaylarına köprü olmaları ile tarihe geçen filmler. Mutlaka bu filmleri bilmeli ve seyretmelisin bir sinema sever olarak. Bu sene de Arka Pencere Dergisi’nin seçtiği 6. Altın Kestane Ödülleri sahiplerini buldu. Bu hafta 2014’ün en fenalarına bir göz attık SineHaber bölümümüzde.

İyi seyirler…

web|medya grup www.webmedyagrup.com info@webmedyagrup.com Genel yayın yönetmeni Yayına hazırlayan Mahir Gülcan mahirgulcan@sinemaskopdergi.com Reklam ve pazarlama Serap Torun seraptorun@sinemaskopdergi.com İletişim info@sinemaskopdergi.com

Mahir Gülcan Genel yayın yönetmeni mahirgulcan@sinemaskopdergi.com

www.sinemaskopdergi.com Dergide yayınlanan yazılar izin alınmadan kullanılamaz. Her hakkı web| medya grup’a aittir. Haftalık süreli yayın


SineAfiş

Haftanın filmleri

Haftanın yönetmeni

Haftanın filmi

SineHaber

Haftanın filmi


Sinemaskop dergi Sayı 2

Gelecek program

13 Mart 2015

Haftanın filmleri

sayfa 6

Dany Collins Şeytanın Kapısında (At the Devill’s Door) Bizim Hikaye

Evim (Home) Geronimo İçimdeki İnsan Güvercin Uçuverdi

Bir afiş & bir hikaye

sayfa 14

Küçük Hanımefendi

Haftanın filmi

sayfa 16

Danny Collins

Haftanın yönetmeni

sayfa 20

Tony Gadlif

Özel dosya

sayfa 22

100 Yılın Eniy 10 Türk Filmi

Gelecek program

Özel Dosya

sayfa 28

Hızlı ve Öfkeli 7 (Furious 7)

SineDVD

sayfa 29

Pek Yakında

SineKitap

sayfa 29

Ve Sinema

SineHaber

sayfa 30

6. Altın Kestane Ödülleri

SineStar

sayfa 32

Al Pacino

Box office 27 Mart 2015

sayfa 34


HAFTANIN FILMLERI Bu hafta ikisi yerli yedi film vizyöna girdi

Dany Collins / Şeytanın Kapısında (At the Devill’s Door) / Bizim Hikaye / Evim (Home) / Geronimo /

İçimdeki İnsan / Güvercin Uçuverdi


Haftanın filmi

Danny Colllins

Film Turu: Kömedi, Dram Orjinal Adı: Danny Cöllins Yönetmen: Dan Fögelman Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015 Film Suresi: 106 dk Senaryö: Dan Fögelman Yapımcı: Jessie Nelsön Muzik: Theödöre Shapirö Göruntu Yönetmeni: Steve Yedlin. Oyuncular: Al Pacinö, Annette Bening, Böbby Cannavale, Jennifer Garner, Christöpher Plummer, Jösh Peck, Melissa Benöist, Giselle Eisenberg Yapım yılı: 2015 Ülke: ABD Dagıtım: Pinema

7

0´li yıllarda epey popüler ve yetenekli bir rock yıldızı olarak nam salan Danny, oldukça çılgın bir hayat yaşamış, kendisine sunulan bu hayatın tüm olanaklarını sonuna kadar kullanmış ancak artık bütün o parıltılı ve albenili günleri geride bırakmıştır. Menajeri John Lennon tarafından kendisine tam 40 yıl önce yazılmış olan bir mektup eline ulaştığı gün, son kez beste yapmaya ve geçmişte hem yapmay fırsat bulamadığı hem de yapmaktan pişmanlık duyduğu şeyleri telafi etmeye karar verir. Bir yandan ailesiyle arasında gevşeyen bağları güçlendirmeyi hedefleyen Danny, diğer yandan da kaldığı oteldeki görevliyle yakınlaşmaya başlar.

Orta yaşlarını geçmiş ölan dunyaca unlu muzisyenin, gerçek hayat hikayesinden yöla çıkılarak öluşturulmuş öykusunu perdeye aktaran film; Danny adındaki bir röck yıldızının geçmişi ile ölan samimi yuzleşmesini könu alıyör.


Şeytanın Kapısında

Film Turu: Körku Orjinal Adı: At The Devil's Döör Yönetmen: Nichölas McCarthy Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015 Film Suresi: 91 dk Senaryö: Nichölas McCarthy Yapımcılar: Sönny Mallhi Muzik: Rönen Landa Göruntu Yönetmeni : Bridger Nielsön Oyuncular: Naya Rivera, Catalina Sandinö Mörenö, Ashley Rickards, Nick Eversman Yapım yılı: 2014 Ülke: ABD Dagıtım: M3 Film

H

ırslı bir emlak danışmanı olan Leigh, lanetli olduğu iddia edilen eski bir evin satışını üstlenir. Leigh, satacağı bu eski evi kontrol etmek için ziyaret ettiğinde, ev sahibinin gizemli bir şekilde ortadan kaybolan kızı Hannah'yı görür. Genç kadın başından geçen bu olayı kız kardeşi Vera ile paylaşır. Fakat bu sır kendilerini büyük bir dehşetin kucağına düşürecektir. Ruh (The Pact) filmi ile dikkatleri üzerine çeken yönetmen Nicolas McCarthy, korku - gerilim severleri bir kere daha metafizik bir kabusun içine çekmeyi planlıyor. Yönetmenin merakla beklenen filmi yine ölümcül sırlara ev sahipliği yapan, yüksek temposuyla nefes kesen bir gerilim örneği olma iddiası taşıyor.

Filmin başröllerindeyse gençlerin gözdesi “Glee” dizisinin yıldızı Naya Rivera ve “Che” filmleriyle tanınan Catalina Sandinö Mörenö yer alıyör.


Bizim Hikaye

Film Turu: Dram Orjinal Adı: Bizim Hikaye Yönetmen: Yasin Üslu Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015 Film Suresi: 97 dk Senaryö: Seda Altaylı Turgutlu Yapımcılar: Cem Ozay Muzik: Mustafa Ceceli Göruntu Yönetmeni : Olcay Oguz, Huseyin Devrim. Oyuncular: Cansel Elcin, Haluk Piyes, Sera Tökdemir, Naz Elmas, Burcu Kıratlı, Çigdem Batur Guzel, Ibrahim Kendirci, Erdinç Gulener Yapım yılı: 2015 Ülke: Turkiye Dagıtım: Chantier

İ

smail; yazdığı bir kitaptan dolayı 12 Eylül 1980 döneminde cezaevine düşer. Karısı Nimet hamiledir ve iki çocuğuyla dışarıda ve kimsesiz kalmıştır. Üç sene sonra kocasının ölümü onu iyice yalnızlaştırır. Üç çocuğunu büyütür ve okutur. Avukat olan büyük oğlu Ahmet babasının haksız yere yattığını ve hiçbir suçu olmadığını söyleyerek dava açıp babasının günlüğünü alır ve iade-i itibar davası açar. Ahmet’in hayatını, yarınını belirleyecek olan bu davadır. Artık günlük Ahmet’in elindedir. Babasının yaşadığı cezaevindeki üç seneyi onun gözünden yaşamaktadır. Artık babası ona herkesten yakındır.

Film, yazdıgı bir kitaptan dölayı 80 döneminde hapis yatan babasının iade-i itibar davası hakkı için mucadele eden bir adamın dramını anlatmakta.


Evim

Film Turu: Animasyön, kömedi, macera Orjinal Adı: Höme Yönetmen: Tim Jöhnsön Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015 Film Suresi: 94 dk Senaryö: Töm J. Astle, Matt Ember Yapımcılar: Christöpher Jenkins, Suzanne Buirgy, Mireille Söria. Muzik: Lörne Balfe, Stargate Göruntu Yönetmeni : Betsy Nöfsinger. Orijinal Sesler: Jim Parsöns, Rihanna, Steve Martin, Jennifer Löpez, Matt L. Jönes, April Winchell, Brian Stepanek, Stephen Kearin Yapım yılı: 2015 Ülke: ABD Dagıtım: Möments Ent.

K

endi halkı tarafından kovalanan ve peşindeki düşmanlardan kurtulabilmek için Dünya'da bir yerlerde saklanmaya karar veren Of, bu gezegende güvende olacağına inanmaktadır. Fakat Of, peşindeki düşmanlara yanlışıkla saklandıkları yeri ifşa edince büyük bir karmaşa başlar ve sevimli uzaylı dostumuz tek çareyi bir genç kızdan yardım almakta bulur. Şimdi her ikisini de, dünyanın etrafında dolaşacakları son derece eğlenceli ve renkli bir yolculuk beklemektedir.Hem Of hem de kısa sürede kendisiyle dostluk kuran Lüle;farklı olmanın ve hatalar yapmanın insanlığın bir parçası olduğunu anlayacaklardır. Her ikisi de kendi dünyalarına ait olmayan yabancılar konumuna düştükten sonra, kendilerini biraz daha tanıma ve yüzleşme fırsatı bulurlar.

Filmin örijinal seslendirme kadrösunda Jennifer Löpez, Rihanna, Jim Parsöns, Jennifer Löpez ve Steve Martin gibi unlu isimler bulunuyör.


Geronimo

Film Turu: Dram, Muzik Orjinal Adı: Gerönimö Yönetmen: Töny Gatlif Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015 Film Suresi: 107 dk Senaryö: Töny Gatlif Yapımcılar: Delphine Mantöulet Muzik: Delphine Mantöulet, Valentin Dahmani Göruntu Yönetmeni : Patrick Ghiringhelli Oyuncular: Celine Sallette, Rachid Yöus, David Murgia, Nailia Harzöune, Vincent Heneine, Adrien Ruiz, Aksel Üstun, Tim Seyf Yapım yılı: 2014 Ülke: Fransa Dagıtım: M3 Film

Fransa’nın güneyinde yer alan St. Pierre mahallesi kavganın ve gürültünün hiç bir zaman eksik olmadığı, oldukça hararetli bir kasabadır. Sosyal eğitmenlik görevini üstlenen Geronimo, boğucu bir Ağustos güneşi altında, St. Pierre mahallesinde gençler arasında aniden patlak veren gergin durumları yumuşatmaya çalışmaktadır. Türk kökenli genç bir kız olan Nil ise Çingene bir sevgilisi olan ama başka bir adamla zorla evlendirilmek istenen Türk kökenli bir genç kadındır. Evlendirilmekten kaçan Nil, Çingene sevgilisine sığınıp birlikte kaçmaya karar verdiklerinde yaşadıkları mahalledeki ufak gerginlik, bir anda aileler arası çatışmaya dönüşür. Müzik savaşlarının yanı sıra tepkiler de yükselince, huzuru yeniden sağlamak Geronimo'ya düşer.

Cezayir dögumlu Fransız usta yönetmen Töny Gatlif'in kendi geçmişinde de izler taşıyan filmi bölca muzik, yaşam enerjisi ve aşk içeriyör.


İçimdeki İnsan

Film Turu: Dram Orjinal Adı:I çimdeki Insan Yönetmen: Aydın Sayman Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015 Senaryö: Atay Sözer Yapımcılar: Aydın Sayman Muzik: Can Atilla Göruntu Yönetmeni : Eyup Böz Oyuncular: Vedat Erincin, Suavi Eren, Şebnem Bözöklu, Macit Köper, Menderes Samancılar, Melek Şahin, Murat Karasu, Rıza Sönmez Yapım yılı: 2014 Ülke: Turkiye Dagıtım: M3 Film

G

azeteci-yazar Nuri'nin, uzun yılların ardından doğup büyüdüğü taşra kentine geri dönmesini konu alan öykü, yazarın eski dostu sabri ile buluşmasının aldından oldukça karanlık bir hal almaya başlar. Tek amacı babasından kalan bir bahçeyi satarak yeniden İstanbul’a geri dönmek olan Nuri, Kentte eski dostu Sabri ile karşılaştıktan sonra ilginç bir hesaplaşma içine girerler. Sabri ise çalıştığı devlet dairesinde geçirdiği ani psiko-travma sebebiyle şefinin kafasını parçaladıktan sonra işler daha da içinden çıkılmaz bir hal almaya başlar. Nuri İstanbul’a dönmeye hazırlanırken, dostu Sabri’nin tutuklandığı hapishanede intihar ettiği haberini alır. Artık Nuri'nin de bir amacı vardır. Eski dostu Sabri’nin işlediği esrarengiz cinayetin ve intiharının ardındaki nedenlerini bulmaya karar verir.

Irfan Yalçın’ın “Fareyi Oldurmek” adlı römanından yöla çıkılarak senaryölaştırılan film, Aydın Sayman tarafından beyazperdeye aktarılıyör.


Güvercin Uçuverdi

Film Turu: Kömedi Orjinal Adı: Guvercin Üçuverdi Yönetmen: Selami Genli, Onur Köçal Vizyön Tarihi:2 7 Mart 2015 Senaryö: Selami Genli, Onur Köçal. Yapımcılar: Fikret Sögancı, Barış Abacıgil Muzik: Ender Akay, Sunay Ozgur Göruntu Yönetmeni: Mukö Tırmık Oyuncular: Atalay Demirci, Gökhan Yıkılkan, Ali Erkazan, Salih Kalyön, Zerrin Sumer, Ayşen Gruda, Erdal Tösun, Tuvana Turkay, Gökçe Ozyöl Yapım yılı: 2014 Ülke: Turkiye Dagıtım: Mars Dagıtım

"

Güvercin Uçuverdi", hayatı boyunca pilot olmak istemiş, ancak bunu bir türlü başaramamış bir halk otobüsü şoförü olan Yüksel Güvercin´in hikayesidir. Yüksel Güvercin, yıllar önce geçirdiği bir kaza sonucu kör olan annesiyle birlikte yaşamaktadır. Annesi oğlunun pilot olduğunu zannetmektedir ve en büyük arzusu gözleri açıldığında oğlunun uçağında uçabilmektir. Yüksel ise annesine söylemek zorunda kaldığı bu beyaz yalanı temizlemek için bir an önce pilot olmalıdır. Çünkü annesinin göz ameliyatına sayılı günler kalmıştır. Yüksel´in bir diğer sorunu ise ilk ve son aşkı olan Sema’yla evlenebilmektir. Ancak bu aşkın önünde büyük engeller vardır. Sema´nın babası, Yüksel Güvercin´e kızını vermek istememektedir. Onun yerine Yüksel´in ezeli rakibi, yıllardır ikinci pilot olan Turgut´u damadı yapmak istemektedir. Bu mücadele Yüksel’i sürprizlerle dolu, komik bir maceranın içine sürükleyecektir

Pilöt ölmak için yanıp tutuşan bir halk ötöbusu şöförunun kömedi, aşk ve macera dölu hikayesi .


Bir afiş & bir hikaye Küçük Hanımefendi Lütfi Akad, Ayhan Işık’ın “Küçük Hanımefendi” serisindeki oyunculuğuyla ilgili olarak şunları söylemiştir: “Ayhan, yalnızca tatlı, güzel, hafif, duygusal, komedi filmlerinde çok güzel oynadı. Belgin Doruk’la birlikte oynadığı güldürüye yaklaşan tarzı ona çok yakışıyordu. Tipi ve yüz mimikleri o tarza daha uygundu. Ayhan seyirciden işte bu filmlerinde daha çok karşılık bulmuştur.”

F

ilmde, birbirlerini tanımadan evlenmeye mecbur kalan bir çiftin aşk hikâyesi anlatılır. Ömer, lüks bir hayat sürdürdüğü konağı ve beraberindeki tüm mal varlığını kaybeder. Kendisini bu müşkül durumdan kurtarması için Avukat Feridun Bey’den yardım ister. Neriman’ın üvey annesi Fehime kocasının mirasına sahip olmak için Neriman’ı akıl hastanesine göndermeye niyetlidir. Bu nedenle Neriman da üvey annesi Fehime’den kurtulmak için Avukat Feridun’a başvurur. Bunun üzerine Feridun Bey, Neriman’la Ömer’i evlendirmenin ikisi içinde tek çıkış yolu olduğuna karar verir. Ömer bu anlaşmaya itiraz etse de annesi ve dayısının ısrarıyla evlenmeye razı olur. Neriman’ı bakımsız ve eski kıyafetler içinde beğenmeyen Ömer evden ayrılır. Ömer’e karşı hem sevgi hem de öfke duyan Neriman, ona bir oyun oynamaya karar verir.

Filmin künyesi Yönetmen: Nejat Saydam Senaryo: Nejat Saydam Yapımcı: Nüzhet Özdemir , Özdemir Birsel Müzik: Metin Bükey Görüntü Yönetmeni: Mike Rafaelyan Eser: Muazzez Tahsin Berkant Vizyona Giriş Tarihi: 02 Ocak 1962 Tür: Dram, Duygusal, Komedi Özellikler: Siyah Beyaz Ülke: Türkiye


Murat Kaptan UK2911 3D


Haftanın filmi Danny Collins

B

irkaç yıl önce, yazar, yapımcı ve yönetmen Dan Fogelman dikkatini çeken sıra dışı bir hikâye duydu ve bunu aklından bir türlü çıkaramadı. 1971 yılında, acemi folk müzisyeni ve şarkı yazarı Steve Tilston’ın başarılı ilk albümü “An Acoustic Confusion”ı çıkardığını öğrendi. Küçük bir müzik dergisi olan Zig Zag’deki bir röportaj sırasında, bir muhabir Tilston’ın müzik dünyasının en büyük ismi olacağı görüşünü ortaya atmış. Tilston şöyle diyor: “Bana, hayallerimin ötesinde bir zenginliğe ve şöhrete kavuşmamın, şarkı yazarlığımı etkileyip etkilemeyeceği sorulmuştu. Ben de kasıntı, iddialı bir yeni yetme şarkı yazarı olduğum için etkileyeceğini söylemiştim. Bunun çok kötü bir etkisi olurdu. Haber çıktı, ben de bunu bir daha düşünmedim.” Takip eden 40 yılda Tilston, beğenilen bir şarkı yazarı ve müzisyen oldu, modern folk müziği camiasının demirbaşı hâline geldi. Fogelman şöyle diyor: “Biletleri satıldı ama o kendini satmadı. Kendini bozmadı.” Daha sonra 2005 yılında Tilston, Steve Tilston’a yazılmış bir mektup satın alan ve bunu doğrulatmak isteyen Amerikalı bir anı koleksiyoneriyle inanılmaz bir görüşme yapmış. Mektup, Tilston’ın kahramanlarından biri olan eski The Beatles üyesi John Lennon tarafından yazılmıştı. Lennon görünüşe göre Zig Zag’deki makaleyi okumuştu ve Tilston’a şöyle diyerek, kişinin hem zengin hem de ünlü olup hem de kendini bozmayabileceğine temin etmişti: “Zengin olmak insanın düşünceleri açısından tecrübelerini değiştirmez.” Tilston anlatıyor: “Çok dostane bir mektup. Böyle duygular beslediğim için beni kesinlikle hor görmüyor. Hatta mektubun son cümlesinde bana ‘bu konuyla ilgili ne düşünüyorsun’ demiş ve ev telefonu numarasını da yazmış.” Fogelman, Tilston ve Lennon irtibata geçseydi, Tilston’ın kariyerinde ne gibi şeyler değişirdi diye düşünmüş ve Tilston’ı bulup, bu soruyla ilgili müzisyenin görüşünü almaya karar vermiş. Tilston şimdi “kim bile-

bilir ki” diyor. “Hayat ‘acaba’larla dolu. Onunla tanışmak muhteşem olurdu. Çok iyi anlaşabilirdik. Ya da Lennon benden hiç hoşlanmaz ve bana hemen kapıyı gösterirdi.” Yine de Fogelman, hayal gücü yüzünden neler olabileceğini merak etmiş. Şöyle diyor: “Olaylar farklı geliştiği takdirde neler olabileceğini düşünmeden edemedim. Ya çok ünlü, çok zengin ama çok mutsuz olsaydı? Yazdıkça, Fogelman’ın zihninde Danny rolünü kimin canlandıracağına dair çok belirgin bir görüntü oluşmuş. Şöyle anlatıyor: “Her zaman Al Pacino’yu hayal ettim. Ona senaryoyu göndermem ve onun bunu okuması bana gerçek dışı geliyordu. Broadway’deki ‘Venedik Taciri’nde oynuyordu. Onunla tanışmak için kulise gittik. Bir anda Al Pacino’yla takılmaya başlamıştım, daha önce hiç yönetmenlik yapmamış olsam da yönetmenlik konusunda bana güvenmesini rica ediyordum. Ona karşı doğru hamleler yapmam gerektiğini biliyordum ve bu çok stresliydi.” Pacino, Fogelman’ın teklifine hem çok memnun olmuş hem de bu onun kafasını karıştırmış. Pacino şöyle diyor: “Bu rol için beni istiyordu, buna inanabiliyor musunuz? Bu rolü oynaması için pek çok kişiyi bulabilirdi ama Dan beni istedi ve bir yönetmen benden beklenmedik bir rolü canlandırmamı istemişse benim zaten çoktan tamam demem gerekir. Baba filminde bunu yapmıştım. Francis Ford Coppola, benden Michael Corleone’yi oynamamı istemişti. Hâlbuki hiç kimse, ben bile kendimi bu role uygun görmemiştim. İşte şimdi de Dan benim bu rolde başarılı olacağıma dair bende bir şey gördü ve ben ona sonsuza dek minnettar olacağım. Pacino, Fogelman’ın senaryo yazma becerilerine Tangled, Crazy, Stupid, Love ve Last Vegas filmlerinden aşinaydı. “Onun harika bir yazar olduğunu biliyordum,” diyor oyuncu. “Yönetmenlik yapabildiğini de öğrenmiş oldum.



Ben harika yönetmenlerle çalıştım. İlk kez yönetmenlik yapacaklara karşı biraz temkinliyimdir çünkü kendilerini kanıtlamamışlardır ama ona çok güveniyordum. Başından beri inancı vardı, bu yüzden ben de inandım.” Senaryo da onu hayal kırıklığına uğratmamış. Oyuncu şöyle diyor: “Çok yürekli bir şekilde yazılmıştı. İlk okuduğumda gördüğüm şey buydu. Dan’i tanıyorsanız, senaryonun niye böyle olduğunu anlarsınız. Durum komik ve tuhaf – ki bunları ben de yaşadım. Darbe alıp alkışlanmak sonra tekrar darbe almak nasıldır bilirim. İnsan kendini bir masa tenisi maçında, masa tenisi topuymuş gibi hissediyor.” Pacino’nun Danny’yi canlandıracağı kesinleşince, Fogelman rolü biraz daha değiştirmiş. Fogelman anlatıyor: “Al kabul ettikten sonra rolü biraz daha ona özgü bir şekilde düzenledim. Büyük oyuncular için mutlaka onlara uygun düzenlemeler yapılmalı. Yazılalı belli bir zaman geçmiş bir senaryonuz var, bu yeni bir araba almak gibi. İnsan ‘bu arabanın bunu yapabileceğini fark etmemiştim’ diyor.” Yazar ve yönetmene göre hayatının en sinir bozucu anı, Al

Pacino’ya Danny Collins’i izlettiği günmüş. “Ona bir söz vermiştim ve tutmak için de elimden geleni yaptım ama birinin neyi seveceğini asla bilemezsiniz. Al, filmin bitmiş hâlini sinemada tek başına izlemeyi seviyor. Orada bir tek o vardı. Beklemek acı veriyordu. Daha sonra ondan çok güzel bir e-posta aldım. Bana abuk subuk şeyler söyleyebilirdi ama kendi filmlerini izlerken ilk kez bir final sahnesinde ağladığını söylemiş.” Fogelman, Danny Collins için hedeflerinden birinin de kendinin de izlemekten hoşlanacağı bir film yapmak olduğunu söylüyor. Şöyle diyor: “Bu film yetişkinler için. Sizi hem güldürecek hem de biraz ağlatacak. Her sahnede, en ağır sahnelerde bile biraz mizah var. İnsan hikâyelerini, karakterler, konuşmalar ve aileyle ilgili olan hikâyeleri severim. İnsanların ikinci bir fırsat elde ettiğini görmeyi severim. Artık bu filmlerden gitgide daha az yapıyoruz. Aynı zamanda insanların bu filmi sinema salonlarında da izlemesini umuyorum. Ben bunu, benim sevdiğim türde, arkadaşlarımla artık yapılmadığı için şikayet ettiğimiz türde filmleri seven, sofistike bir yetişkin seyirci


topluluğu için yazdım. Birinden alabileceğim en güzel iltifat bana ‘filmi çok sevdim’ demesi olur. Başka bir şey istemiyorum. Sinema salonunda geçirdikleri iki saatten çok keyif aldıklarını söylesinler, yeter.”

bir şeylere başladı. Çılgın Hollywood yemeklerinde neler olduğunu mu merak ediyorsunuz? Shakespeare konuşuluyor.”

Fogelman için Al Pacino ile çalışmak İlk etapta efsanevi Pacino’nun yönetmenliğini Dany aile buluyor yapacağı için biraz gözü korkan Fogelman, çok Fogelman, ilk kez yönetmenlik yapan birine gö- geçmeden oyuncunun başka bir yanını tanıma re kıskanılacak bir konuma sahip. Oyuncu kad- fırsatı bulmuş. “O efsanevi biri ama aynı zamanrosunda iki Oscar® sahibi, iki kez Oscar’a aday da çok kibar, nazik biri. Filmdeki karakterin de olmuş biri, Altın Küre® sahibi ve iki kez Emmy® efsanevi özellikleri var ve Al buna tam oturuyor. adayı olmuş biri var. Şöyle diyor Fogelman: Üstünde şık takım elbisesiyle küçük bir kasaba“Kadromuz ağırsıklet. Al Pacino, Annette Bedaki otele gidiyor, herkes fotoğraf çekiyor. Kaning, Christopher Plummer, Jennifer Garner ve rakter çok popüler ve ünlü olsa da kendisi alçak Bobby Cannavale. Bu çok fazla. Onlar aynı za- gönüllü. Buradaki “Yaralı Yüz”deki Al değil. Bu manda tanıdığım en kibar insanlardan. Oyunçok daha sakin bir Al.” Al Pacino ve Chris Plumculuklarının zirvesinde olan ve birlikte vakit gemer birlikte oynadığı ikinci film. Plummer şöyle çirmekten keyif aldığım beş kişiyi filmimde oydiyor: “The Insider filminde birlikte çalışmıştık. natma fırsatı buldum.” Prodüksiyonun başlarınBence bu müthiş ve önemli bir filmdi. Al’i kameda Fogelman, oyuncu kadrosunun ortak bir ilgi ralar dışında da yıllardır tanıyorum ve bana karşı alanında birleştiğini gördüğüne çok sevinmiş. müthiş davranıyor. Broadway’de yer aldığım Şöyle anlatıyor: “Hepsi tiyatro delisi. Birlikte akpek çok oyunu izledi ve son derece sadık oldu. şam yemeklerine çıkıp masada tiyatrodan bah- Ben ona hayran olmak dışında onun için hiçbir settik. Al , Chris, Annette ve Bobby sürekli tiyatro şey yapmadım. Ona harika bir oyuncu diyorum yapıyor zaten. Jen de New York Tiyatrosu’nda çünkü o bunu hem tiyatroda hem sinemada


Haftanın yönetmeni Tony Gatlif Bu hafta Geronimo ile vizyona giren Tony Gatlif', 1981'den beri Çingenelerle ilgili film çekiyor. En önemli yapıtları olarak Latcho Drom ve 2004 Cannes Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülünü aldığı Exils filmi gösterilir.

F

ilmlerinin genel temasını çingene azınlıkların oluşturduğu ve asıl adı Michel Dahmani olan Fransız Yönetmen Tony Gatlif, 10 Eylül 1948 günü Cezayir'de doğdu. Sinema alanında yönetmenlik dışında senaryo yazarlığı, oyunculuk ve yapımcılık işleriyle de uğraşmaktadır. Kabiliyetli bir babanın ve Çingene bir annenin çocuğu olan Tony Gatlif, Cezayir'de geçen çocukluğunun ardından 1960'ta, Cezayir Bağımsızlık Savaşı sırasında Fransa'ya geldi. 1966'da aktör Michel Simon ile tanıştı. Ardından piyeslerde rol aldı ve 1975'te La Tête en ruine filmi ile ilk yönetmenlik çalışmasını gerçekleştirdi. 1981'den beri Çingenelerle ilgili film çeken Tony Gatlif'in 2002 yapımı Swing (Salınca)k filminin senaryosu ve müziği kendisine aittir, yönetmenliğini de üslenmiştir. Filmde müzik aşkı anlatılmaktadır. En önemli yapıtları olarak Latcho Drom ve 2004 Cannes Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülünü aldığı Exils filmi gösteri-

lir. 2008 İstanbul Film Festivali bünyesinde davetli olduğu İstanbul'da, çingenelerin yoğunlukla ikâmet ettikleri Sulukule semtini ziyaret etmiştir. Tony Gatlif’in 2009 tarihli yapıtı Korkoro (Özgürlük), çingene soykırımı üzerine yapılan ilk film. Fransız James Thierrée hariç filmde tümü Romanya, Arnavutluk, Sırbistan ve Gürcistanlı çingeneler rol almıştır. II. Dünya Savaşı öncesi sayıları 2 milyon olan Avrupa Çingenelerinin yaklaşık yarım milyonu Nazilerce katledildi. Tony Gatlif, Özgürlük filminde bu Çingenelerden 15 kişilik bir ailenin öyküsünü etkili biçimde anlatıyor. Film en çok karakterlerin doğaya, yaşama ve masumiyetlerine olan inancı üzerinde duruyor. Çingenelerin müzik sevgisi, bazen çok yakın bazen de panoramik sahnelerle iyi vurgulanıyor. Tony Gatlif için müzik çok önemlidir. Filmlerinin de en önemli öğelerinden biri müziktir. Latcho Drom, Gadjo Dilo, Vengo, Swing adlı filmlerin müziklerini de kendisi bestelemiştir.


Yönetmen son filmi Geroimo ile ilgili şunları söylüyor: “Geronimo önceki filmlerime göre farklı bir film. Daha özgür hissettim. Setlerde hiç duvar ve araba istemedim. Tüm bariyerlerden kurtulmak istedim böylece kamera hiçbir yere çarpmadan gidip gelebilecekti. Kapalı alanlar, Saint-Etienne’e yakın bir katedralin iki katı büyüklüğünde eski terk edilmiş bir metal işleme fabrikasında bir alanda çekildi. Filmde açık mekanlar her yer. Yönetmenliği kısıtlayacak hiçbir şey yoktu. Sahne ne olursa olsun, sürekli 360°’de çekim yaparak oyuncuyu her şekilde izleyebiliyorduk. Kameranın ayağı yoktu, görüntü yönetmeni Patrick Ghiringhelli’nin sürekli omzunda olan bir el kamerasıydı. Orta yakınlığı çekerken ve ileri geri gitmek zorunda kaldığımızda, hep anlık oluyordu. Bunu daha önce hiç filmlerimde yapmamıştım, bu demek oluyor ki hiçbir zaman bir oyuncuyla veya duyguyla yavaşlamak zorunda kalmadım. “ “O bir Apaçi’ydi, ailesinin onların öcünü almaya geldiğinde kendilerini korumak için ‘Aziz Geronimo’ diye bağıran Meksikalılar tarafından katledildiğini görmüştü. Bu yüzden bu adı benimsemişti. Geronimo ruhunun, toprağının ve insanlarının kendisinden çalındığı bir kişinin sembolüdür: ihanet edilen bir kişinin. Ayrıca bu hemen hemen karaktere bir azizin adını vermek gibiydi tıpkı birine Pierre ismini vermek istemeniz gibi. Bir kadına bir Kızılderili’nin ismini vermek zaten biraz asiydi. “

Filmografi La Terre au ventre (1978) Corre gitano (1981) Canta gitano (1981) Les Princes (1982) Rue du départ (1985) Pleure pas my love (1989) Gaspard et Robinson (1990) Latcho Drom (1992) Mondo (1995) Gadjo dilo (1997) Je suis né d'une cigogne (1998) Vengo (2000) Swing (2001) Exils (2004) Transylvania (2006) Korkoro (2009) Indignados (2012) Geronimo (2014)


Ozel dösya 100 yılın en iyi 10 Türk Filmi Mahir Gülcan mahirgulcan@sinemaskopdergi.com

47. kez düzenlenen SİYAD ödülleri 11 Mart günü düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu. Özge Özberk'in sunuculuğu yaptığı gecede ''100 Yılın En İyi Türk Filmleri'' de belirlendi. Belirlenen 10 Türk filmi arasında Umut-Yılmaz Güney, Yol - Şerif Gören, Sevmek Zamanı - Metin Erksan, Anayurt Oteli - Ömer Kavur, Vesikalı Yarim - Ömer Lütfi Akad, Muhsin Bey - Yavuz Turgul, Sürü – Zeki Ökten, Selvi Boylum Al Yazmalım – Atıf Yılmaz, Masumiyet - Zeki Demirkubuz ve Bir Zamanlar Anadolu’da - Nuri Bilge Ceylan var. Sinema Eleştirmenleri Derneği'ne (SİYAD) göre 100 yılın en iyi 10 Türk filmini sizler için yazdık.


Umut (1970), senaristliğini, yönetmenliğini, yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu Yılmaz Güney'in yaptığı filmdir. Filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Tuncel Kurtiz, Osman Alyanak ve Enver Dönmez yer almaktadır. Filmde, atının araba çarpması sonucu ölmesi ve geçimini bu ata bağlamış olan meçhul bir definenin peşinden koşan faytoncunun öyküsü anlatılmaktadır. Sansür Kurulu, filmde yer alan faytoncunun giyimi ve kuşamının, fakirliğin bir sembolü olarak ele alınmasını, zengin otomobil sahibi hakkında takibat yapılamayacağı kanaati verilmesini, faytoncunun iş ararken zengin-fakir ayrımı yapılmasını, Cabbar'ın (Yılmaz Güney) Amerikalı zenciyi soymasını, sabah namazının güneş doğarken kılınmasını sakıncalı bularak, filmi yasakladı. Yılmaz Güney'in Umut adlı filmi, Türk sinemasında bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Sonraki yıllarda, özellikle Yılmaz Güney tarafından peş peşe çevrilecek siyasal filmlerin öncüsüdür. Kullanılan sinema tekniğiyle ve diliyle de hem Yılmaz Güney'in önceki filmlerinden ayrılır, hem de sonrasında başka yönetmenleri etkiler.

Yol, senaryosu Yılmaz Güney tarafından yazılan, Şerif Gören tarafından yönetilen 1981 yılı yapımı Türk filmidir. Filmin senaryo aşamasındaki adı Bayram'dı. 1982 Cannes Film Festival'inde büyük ödül Altın Palmiye'yi kazanmıştır. Şerif Gören'den önce "Bayram" adıyla Erden Kıral tarafından çekilmeye başlanmıştır. Yılmaz Güney bilinmeyen bir nedenden dolayı, filmi daha sonra Erden Kıral'dan alıp Şerif Gören'e teklif etmiştir. Gören filmi, önceki ekipten bir tek Tarık Akan'ı tutarak ve Yılmaz Güney'in senaryosundaki 12 karakteri beşe indirerek yeni bir ekiple çekmiştir. Filmin çekilen ham görüntüleri yurtdışına kaçırılarak Yılmaz Güney'in başında bulunduğu bir ekip tarafından kurgulanmıştır. Sıkı yönetimin en acılı günlerinde İmralı Adası Yarı Açık Cezaevi'nden verilen izinle köylerine, evlerine gitmek isteyen beş mahkûmun yolda yaşadıkları zorluklar ve insan hayatlarının dramı sunuluyor. Film, 1999 yılında Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Vakfı ve Fatoş Güney'in çabalarıyla İmaj Stüdyoları tarafından restore edilmiş, aynı yılın Şubat ayında gösterime girmiştir.


Sevmek Zamanı, 1965 yapımı siyah-beyaz Metin Erksan filmi. Filmin teması surete aşık olmadır. Boyamaya girdiği bir evin duvarında asılı kadın resmine aşık olan boyacı Halil'in ve resmin sahibi Meral'in öyküsü anlatılır. Film, çekildiği dönemde, alışılagelmişin dışındaki sinema anlayışı, konusu ve konuyu ele alma biçimi nedeniyle dağıtımcı bulamadığından gösterime girememiştir. Ancak, aynı dönemin Avrupa sinemasına paralel ve yenilikçi sinema dili nedeniyle seyretme imkânı bulanlarca çok beğenilmiş, zamanla kült statüsü edinmiştir. Halil (Müşfik Kenter), adada ustası Mustafa'yla (Fadıl Garan) birlikte boyacılık yapmaktadır. Bir gün boyamaya girdiği boş köşklerden birinin üst katında, duvarda asılı bir kadın resmi görür ve resme aşık olur. Bir yıl boyunca her gün köşke girer ve resmi seyreder. Ancak, bir gün, köşkün sahibinin kızı olan resimdeki Meral (Sema Özcan), iki arkadaşıyla köşke gelir ve Halil'i resmini seyrederken görür. Meral, Halil'in kendisine aşık olduğuna inanarak bu aşka karşılık verir. Oysa Halil, Meral'e değil, onun resmine aşıktır.

Anayurt Oteli, yönetmenliğini Ömer Kavur'un yaptığı, başrollerinde Macit Koper, Şahika Te kand, Orhan Çağman ve Serra Yılmaz'ın rol aldığı 1986 yapımı bir filmdir. Film Yusuf Atılgan'ın aynı adlı eserine dayanılarak Ömer Kavur tarafından senaryolaştırılmıştır. Çekimleri Nazilli'de yapılan Anayurt Oteli,1980 yılında gerçekleşen 12 Eylül Darbesi'nin Türk sinemasında yaptığı büyük değişikle siyasal toplumcu sinema ortadan kalkmış, yerini bireyi anlatan edebiyat uyarlamaları almıştı. Anayurt Oteli bu öncü 'karakter çalışması" filmlerinin ilki ve en önemlisidir. Zebercet, eski bir otelde müdürlük yapan sıradan bir adamdır. Görünürde hiçbir sorunu olmayan bu adamın içinde fırtınalar kopuyordur aslında. Her gün kendisiyle ve hayatla savaşır gizliden gizliye. Takıntılar edinmiştir bu yüzden Zebercet. Bir gün otelin kapısından giren güzel bir kadın, Zebercet'in en büyük tutkusu, en büyük saplantısı olur. Kadın otelden ayrılır ve bir hafta sonra tekrar geleceğini söyler. Bir hafta boyunca bekler adam, kadının kaldığı odaya müşteri almaz, titizlikle düzenler. Geleceği gün heyecanla bekleyen Zebercet düş kırıklığına uğrar, kadın gelmemiştir.


Vesikalı Yarim, 1968 yapımı siyah-beyaz Lütfi Akad filmi. Hüzünlü bir aşk hikâyesini anlatan film, özgün sinema diliyle, Türk sinemasının klasiklerinden sayılmaktadır. Film, manav Halil'le pavyon şarkıcısı Sabiha'nın aşk öyküsünü doğal ve çarpıcı diyaloglarla anlatır. Dönemin diğer Türk filmlerine göre karakterler ve olaylar, gerçeğe daha yakındır. Film, Türkân Şoray'ın 1958 de başladığı sinema hayatında 1967 yılında çevirdiği Ana filmiyle aldığı ödülden sonraki ikinci büyük ödül aldığı filmdir ve oyuncunun gelecekte hem Türk sinemasının en iyi oyuncularından biri, hem geniş hayran kitlesine sahip bir yıldız olacağının işaretlerini taşır. Filmin akılda kalıcı unsurlarından biri de, Şükran Ay'ın seslendirdiği şarkılardır. Özellikle, finalde çalan Kalbimi Kıra Kıra şarkısı, filmle özdeşleşmiştir. Önemli özelliklerinden biri güçlü diyalogları olan filmin kimi replikleri de klasikleşmiştir. Bunların belki de en bilineni, Sabiha'nın Halil'e söylediği ve ilişkilerinin imkânsızlığını vurgulayan, "Çok eskiden rastlaşacaktık." cümlesidir.

Muhsin Bey, 1987 yapımı, Yavuz Turgul'un yazıp yönettiği film. Oyuncular Şener Şen ve Uğur Yücel, sinema çevrelerine göre bu film ile oyunculuklarının zirvesine çıkmışlardır. Film yine birçok otoriteye göre Türk sinema tarihinin en başarılı filmlerindendir. Film, prensiplerine bağlı eski bir müzik yapımcısı olan Muhsin Bey ve şöhret olmak isteyen Ali Nazik ismindeki saf delikanlının basit macerası olarak başlayıp, Muhsin Bey'in yaşam ve onur mücadelesine dönüşen olayları konu almaktadır. Ali Nazik türkücü olmak için organizatör Muhsin Bey'den yardım ister. Oysa Muhsin taş plaklardaki Safiye Aylalara, Müzeyyen Senar' lara, eski Türk müziğine hastadır. Arabeske ise karşıdır. Film boyunca süren çatışmaları, dostlukları beklenmedik olaylara yol açar. Muhsin, yardım ettiği Urfalı uğruna dolandırıcılık suçuyla hapse girerken Ali Nazik ünlü bir türkücü olmuş, tutkunu olduğu kapı komşusu şarkıcı Sevda'yı da elinden almıştır. Popüler güldürü sinemasının unutulmaz örneklerinden. Film St. Sebastian Film Festivali’nde 1988 St. Sebastian Ödülü, Antalya Altın Portakal Film Festivali ‘de En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, İstanbul Film Festivali Özel Jüri Ödülü’nü almıştır.


Sürü, yönetmen Zeki Ökten tarafından 1978'de çekilmiş bir filmdir. Filmin senaryosu, o yıllar cezaevinde bulunan Yılmaz Güney tarafından yazılmış, oyunca kadrosunda ise Tarık Akan, Melike Demirağ, Erol Demiröz, Levent İnanır, Soner Kökkaya, Tuncel Kurtiz, Meral Niron ve Yaman Okay gibi ismler yer almaktadır. Zülfi KLivaneli filmin müziklerini yapmıştır. Türkiye sinema tarihimizde bir başyapıt olarak literatüre geçen "Sürü" filminde, feodal sorunlar beyazperde'ye başarılı bir gerçekçilik ile yansıtılıyor. Hamo (Tuncel Kurtiz) geçimleri hayvancılık üzerine kurulu, göçer bir ailenin reisidir. Hamo’nun oğlu Şivan (Tarık Akan), kaderin bir cilvesi olarak, aralarında kan davası olan düşman bir aşiretin kızı Berivan’la (Melike Demirağ) evlidir. Hamo, oğlundan olan üç çocuğu da yaşamadığı için Berivan’a bir türlü ısınamamaktadır. Berivan, Hamo’nun aşireti için uğursuz ve lanetlenmiş bir gelindir. Hamo, sürekli oğlunun aklını çelmek istemektedir. Şivan’ın Berivan’dan boşanmasını ister. Şıvan ise, babasının baskılarına karşı, yalnız ve çaresiz Berivan’i terketmez. Bu yüzden baba oğul surekli kavgalıdırlar.

Selvi Boylum Al Yazmalım, Atıf Yılmaz tarafından yönetilen, başrollerindeKadir İnanır ve Türkân Şoray'ın oynadığı, 1977 tarihli film. Türk sinemasının başyapıtlarından biri olarak sayılmaktadır. Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un 1970 yılında yayımlanan aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Filmin özgün müziğini Cahit Berkay bestelemiştir. "Selvi Boylum Al Yazmalım" 1978 Uluslararası 15. Antalya Sanat Şenliği'nde ikinci en iyi film seçilmişti. Kamyon şoförü İlyas, İstanbul'dan Asya'nın kaldığı köye gelir. Birbirlerine aşık olup evlenirler. Çocuklarının adını Samet koyarlar. İlyas, kamyoncu olduğu için sık sık yollara çıkar ve Asya, Samet'le yalnız kalır. Bir gün yine yola çıkan İlyas, eve dönmez. Asya, bu acıya dayanamaz ve oğluyla birlikte yollara düşer. Yolda Cemşit adında bir adamla karşılaşırlar. Cemşit onlara kol kanat gerer. Birlikte yaşamaya başlarlar. Bir gün İlyas karşılarına çıkar. Asya, artık bir seçim yapmak zorundadır. Yıllarca Türk halkının en sevdiği filmlerin başında gelen Selvi Boylum Al Yazmalım, 2010 yılında restore edilmiş haliyle yeniden vizyona girdi.


Masumiyet, 1997 yılı yapımı bir Zeki Demirkubuz filmi. Zeki Demirkubuz’u filmde senarist ve yapımcı olarak da görmekteyiz. Namus cinayeti nedeniyle girdiği hapishaneden çıkan Yusuf amaçsız bir hayata sahiptir artık. İzbe bir pansiyon köşesinde yolu Bekir ve Uğur’la kesiştikten sonra hikayedeki tüm kişilerin hayatlarını derdinden sarsan hadiseler yaşanacak, herkes kendi masumiyetinin peşinden gidecek; bu seçimler de hepsinde derin yaralar açacaktır. Uğur güçlü bir hayat kadınıdır, Bekir ise ona saplantılı bir adam. Fakat Uğur'un gönlünde Zagor vardır... Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz’un, izlendikten sonra hafızalardan uzun bir süre silinmeyen etkileyici filminin başrollerinde Derya Alabora, Güven Kıraç ve unutulmaz tiradıyla hafızalara kazınan Haluk Bilginer var. Yapım vizyona girdiği yıl ayrıca Antalya Film Festivali’nde 4 Altın Portakal ve Altın Koza Film Festivali’nde de dört ödüle layık görülmüştü.

Bir Zamanlar Anadolu'da, Nuri Bilge Ceylan'ın senaryosunu yazdığı ve yönettiği 2010 yapımı filmin başrollerini Muhammet Uzuner, Yılmaz Erdoğan ve Taner Birsel'in paylaştığı film, bir doktor ile cinayet soruşturması yürüten bir savcının 12 saatlik gerilimli hikayesini konu almaktadır. On bir hafta süren filmin çekimleri Kırıkkale'nin Keskin ilçesinde gerçekleşti. Senaryoda Ebru ve Nuri Bilge Ceylan'ın yanı sıra Ercan Kesal'ın da imzası var. Yolların tek düzeliği ve kasabanın insana yeni bir şey sunmamasının sıradanlığını fona alan Bir Zamanlar Anadolu'da adıyla da klasiklere gönderme taşıyor. TRT'nin de katkısıyla, Bosna-Hersek ve Türkiye'nin ortak yapımı olan film11-22 Mayıs 2011 tarihleri arasında gerçekleşen 64. Cannes Film Festivali'nde büyük ödül Altın Palmiye için yarışan film, Nuri Bilge Ceylan'a Uzak ve Üç Maymun zaferlerinden sonra Cannes'da Büyük Jüri Ödülü'nü de kazandırdı.


Gelecek program Hızlı ve Öfkeli 7 (Furious 7 )

Yönetmen: James Wan Oyuncular: Vin Diesel, Paul Walker, Dwayne Johnson, Michelle Rodriguez, Jordana Brewster, Tyrese Gibson, Kurt Russell Konu: Serinin son bölümünde Hızlı ve Öfkeli ekibi bu kez İngiltere'den gelen bir intikam planından habersizlerdir. Shaw kardeşi Owen'ın hesabını sormakta ve onu yaralayanların karşısına çıkmaktadır. Shaw kibin Toretto evini havaya uçurduktan sonra Dom yetkili bir devlet ajanından yardım ister. Böylece ekip bir kez daha harekete geçer. Bu kez ABD hükümeti için yaptırılan bir takip cihazını ele geçirmek zorundadırlar.


Yazar: Gül Yaşartürk Yayınevi: Doruk Yayınları Dili: Türkçe Baskı Yılı: 2013 Sayfa Sayısı: 304

V

e Sinema; 1990 sonrası çekilen Türk filmlerinin farklı disiplinlerden yazarlar tarafından seçilerek ve yazarların kendi uzmanlık alanları perspektifinde kalarak analiz ettikleri metinlerle, Türk Sineması'nın dönemsel olarak incelenmesine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Kitap, sinemamızın resim, tiyatro, müzik, edebiyat, mimari, fotoğraf, felsefe, psikanaliz, sosyoloji, tarih ve çağdaş sanatlarla ilişkisini Cenneti Beklerken, Kosmos, Vizontele Tuuba, Yeraltı, Yusuf Üçlemesi, Çamur, Uzak, Kıskanmak, ‹stanbul Kanatlarımın Altında ve Oyun gibi, ağırlıklı olarak son döneme ait örnekler üzerinden inceleyen on bir makaleyi, Bülent Diken'in sunuş yazısı eşliğinde bir araya getirirken alana dair verimli bir tartışma zemini sunuyor.

Yönetmen: Cem Yılmaz Senaryo: Cem Yılmaz Oyuncular: Cem Yılmaz, Zafer Algöz, Ozan Güven, Özkan Uğur Görüntü Yönetmeni: Gökhan Atılmış Ülke: Türkiye Tür: Komedi Yapım yılı: 2015

DVD Özellikleri: Orijinal Dil: Türkçe Altyazı: Almanca, Flemenkçe, Fransızca, İngilizce Süre: 128 dk. Konu: Eski bir figüran olan Zafer'in kanunsuz işlerinden tövbe edip, ailesini ve hayatını geri kazanmak için 1970'lerden beri çekilememiş fantastik bir film senaryosu olan "ŞahikalarKötülüğün Sonu" isimli projeyi hayata geçirmeye çalışmasını anlatır. Arzu, Zafer'den ayrılmak istediğini söylediğinde Zafer artık hayatını düzene sokacağına birlikte mutlu olacaklarına söz verir. Eski sinemacılardan tanıdığı arkadaşlarını projeye katarak film çekmeye karar veren Zafer'i hem film çekmenin zorluklarıyla hem de eski hayatının sebep olduğu sorunlarla mücadele ederken görürüz. Korsan DVD işinden gelen Zafer, gizlice yapımcısı olduğu filmde hem karısı Arzu'yu hem de ünü memleket sınırlarını aşmış sevilen dizi yıldızı Boğaç Boray'ı oynatacaktır. Detaylar: Yönetmenliği ve senaryosu Cem Yılmaz'a ait olan yapımda Yılmaz'ın yanı sıra Tülin Özen, Zafer Algöz, Özkan Uğur, Ozan Güven, Çağlar Çorumlu, Cengiz Bozkurt, Zerrin Tekindor, Hare Sürel, Ayşen Gruda ve Ülkü Duru gibi pek çok önemli isim yer alıyor.


*

Gulyabani fırlıyor, fakat film bir türlü dikiş tutturamayıp tam manasıyla çuvallıyordu. Diyalogların Arka Pencere dergisinin ve Gulyabani imajının alabildiğine yapay kaçtıduzenledigi “2014'ün En ğı filmde “Süt Kardeşler”den 39 yıl sonra varılan Fenaları - 6. Altın Kestane sonuç bu olmamalı, korku-komedi çekeceğim derken ‘komik’ duruma düşülmemeliydi. CüÖdülleri” sahiplerini buldu. neyt Arkın, Perihan Savaş, Mustafa Üstündağ Deniz Ügur'un öynadıgı gibi isimleri de barındıran kadroda başrolleri 'Gulyabani' yılın en fena filmi üstlenen Deniz Uğur, Melike Öcalan, Ceyda Ateş, Didem Balçın’ın da ‘içlerindeki korku’yla seçildi. değil, oyunculuk sanatıyla yüzleşmiş olmalarını Festivaller, Altın Küre’ler, Oscar’lar, SİYAD Ödül- diliyoruz. “Sabit Kanca 2”, “İncir Reçeli 2”, leri geride kalırken, Altın Kestaneler de nihayet “Recep İvedik 4”, “Seni Seviyorum Adamım”, çiçek açtı. Arka Pencere’nin, “Yalnız havyarla “D@bbe: Zehr-i Cin” gibi rakiplerinin arasından yaşanmaz!” anlayışından yola çıkarak yarattığı biraz zorlanarak da olsa sıyrılan “Gulyabani”, bu ayrıksı ödül kurumu, altı yaşında. Sinemamız Hüseyin Rahmi Gürpınar kaynaklı, Türk sinemasıaçısından önceki yılın ‘en fena’larının yedi kate- nın istisnai özgün korku karakterini heba etmegoride değerlendirildiği Altın Kestane Ödülleri siyle Altın Kestane sahibi oldu, ödül tarihine adıbir kez daha sahiplerini buldu. Sinemamızın 100. nı altın harflerle yazdırmayı başardı. yaşına bastığı 2014 yılı boyunca ticari gösterime EN FENA YÖNETMEN: BİRAY DALKIRAN (SENİ giren 108 yerli yapımın, Altın Kestane Ödülleri SEVİYORUM ADAMIM + PERİ MASALI) Büyük Jürisi’ni oluşturan 43 eleştirmen ve kültür2014’ün hızlı yönetmenlerindendi Biray Dalkısanat gazetecisi tarafından ‘ayıklanmasıyla’ ran… Yeşilçam dönemi rejisörlerini akla getirirortaya çıktı. cesine üç filmiyle, “Seni Seviyorum Adamım”, EN FENA FİLM: GULYABANİ (ORÇUN BENLİ) “Peri Masalı” ve “Meleklerin Mucizesi”yle çıktı 2012’de çektiği “Bu Son Olsun”la ilk yönetmen- seyircinin karşısına. Eleştirmenler kadar, sinemalik çalışmasını gerçekleştirerek, neresinden bakıl- severlerden de “Daha kötüsü yapılana kadar, sa politik-komedi türünde ‘enteresan’ bir 12 en kötüsü bu” türünden yorumlar alan “Seni Eylül öyküsü anlatmış olan Orçun Benli, bu kez Seviyorum Adamım”, yönetim, senaryo, kurgu, korku-komedi için kolları sıvadı ama ‘enteresan’ oyunculuk ve yapım açısından gerçek bir fiyasolmayı bile başaramadı. Dört güzel kadın, korku koya karşılık geliyordu. Kıbrıs’ta inzivaya çekilen filmi senaryosu yazmak için ormandaki bir eve yorgun müzik yapımcısının hayatının aşkıyla karkapanıyorlar, falcı kadının korku hikayelerini şılaşmasını öyküleyen filmin temel iddiası doğruldinliyorlar, köylülerle ‘musallat’ ilişkisi yaşıyorlar. tusunda aşk ve müzik, öylesine ‘iç içe geçmiş’ti Derken bahçedeki kuyunun kapağı açılıyor, ki ayırmak mümkün olmadı.


6. Altın Kestane Ödülleri, Yılın En Fenaları En Fena Film: Gulyabani (Orçun Benli) En Fena Yönetmen: Biray Dalkıran (Seni Seviyörum Adamım ve Peri Masalı filmleri ile) En Fena Kadın Oyuncu: Azra Akın (Çilek) En Fena Erkek Oyuncu: Peker Açıkalın (Gulcemal) Alarm Zili Odulu: Murat Şeker (Çakallarla Dans 3: Sıfır Sıkıntı ve Hayat Sana Guzel filmleri ile) Altın Çıngırak Odulu: Engin Ardıç Juri Ozel Odulu ise bu yıla maalesef damgasını vuran "Sansurcu Zihniyet"e gitti. Yönetmenin bir diğer filmi, hüzünlü, acılı bir romantizm vaat eden, onulmaz hastalık ve aşk öyküsü anlatan “Peri Masalı” da benzer tepkiler aldı. Nicel açıdan üretkenliğine karşın aceleyle yazan ve aceleyle çeken yönetmen sıfatıyla anılmaya başlanan Dalkıran, rol verdiği genç ve çoğunlukla tanınmamış oyuncuları da ya kurban etmekte, ya da onların kurbanı olmakta.

Altın Kestane adaylığını kıl payıyla kaçırdı… Ama başrol oyuncusu Peker Açıkalın, Tolga Çevik (Patron Mutlu Son İstiyor) ve Halil Sezai (İncir Reçeli 2) gibi rakiplerini birkaç oy farkıyla geride bırakarak Altın Kestane’ye uzanmayı bildi. Deneyimli oyuncu, tek başına yaşadığı vahşi doğada gayet mutluyken hiç tanımadığı babasından kalan mirası almak için İstanbul’a gitmek zorunda kalan adamın öyküsünde, tartışmasız biçimde kendi kariyerinin de en fena çalışmasını sergiledi. Filme film demeye, Açıkalın’a oyuncu demeye dilimiz varmadı “Gülcemal”de. ALARM ZİLİ ÖDÜLÜ: MURAT ŞEKER (ÇAKALLARLA DANS 3: SIFIR SIKINTI + HAYAT SANA GÜZEL)

Murat Şeker, 2005’te “2 Süper Film Birden”le başladığı yönetmenlik yaşamında genellikle popüler güldürülere imza attı ve çıtayı hiç düşürmemesiyle dikkat çekti. “Aşk Tutulması”, “Plajda”, “Çakallarla Dans” gibi çalışmaları seyirciden geniş ilgi, eleştirmenlerden de genel kabul gördü. Ve fakat 2014’teki “Çakallarla EN FENA KADIN OYUNCU: AZRA AKIN (ÇİLEK) Dans 3: Sıfır Sıkıntı” ve iki aylık ömrü kalmış ada10 yıl önce “Anlat İstanbul” gibi kalburüstü bir mın hikayesini anlatan Şevket Çoruh’lu “Hayat filmde Pamuk Prenses’i canlandırarak sinemaya Sana Güzel” adlı filmleri, alarm zilinin onun için adım atan Azra Akın, Halil Sezai’nin yapımcılıçalmasını kaçınılmaz kıldı. İyi top sürmesiyle tanığında, Günhan Emrah Sönmez’in yönetmenlinan Murat Şeker’den, ceza sahasında kusurlu ğinde gerçekleştirilen yol-suç-mizah-gerilim serü- hareketler! Aman dikkat… veni “Çilek”te zarafetinin altında ezilen oyuncuALTIN ÇINGIRAK ÖDÜLÜ: ENGİN ARDIÇ luğuyla dikkat çekti ve bize sorarsanız TarantiKöşesinde, “Nuh: Büyük Tufan” (Noah) filminden no’yla çalışma şansını tümüyle yitirdi. Kasabanın söz ederken, yıllardır kadın yönetmen zannettiği en güzel kızıyken İstanbul’a giderek, kendisine Ang Lee’nin “Pi’nin Yaşamı” (Life Of Pi) filmi ile âşık delikanlıyla birlikte hayallerinin peşine düDarren Aronofsky’nin “Pi”sini karıştıran Hıncal şen, fakat belalısı bar sahibiyle ve polisle başı Uluç, geçen altı yılda olduğu gibi gene Altın derde giren genç kız rolü, Akın’ın üstüne hiç mi Çıngırak’ın en güçlü adayıydı fakat son anda hiç oturmamıştı. Bu kez olmadı, bu gidişle olması sağ kulvardan kopup gelen Engin Ardıç’a kayda zor ama dileriz ki manken Azra Akın, beyazbetti. 13 Kasım 2014 tarihli yazısında sinemamızın perde hayallerini bir gün gerçekleştirme fırsatı 100. yılını, “Sayın bana Türk sinemasının ‘dişe bulur. dokunur’ filmlerini: Üç Arkadaş (son sekansı çöAzra Akın’ın geride bıraktığı rakipleri arasında pe atılmak şartıyla), Kırık Çanaklar, Susuz Yaz… en iddialı isimlerin Derya Alabora (Deliha) ve Başka? Başka da sayamazsınız. (Gurbet Kuşları, Pelin Batu (Bir Don Juan Öldürmek) olduğunu Visconti’nin Rocco ve Kardeşleri’nin adaptasyoda belirtmeden geçmeyelim. nudur ve pek sayılmaz)” diyerek ‘kutlayan’ ArEN FENA ERKEK OYUNCU: PEKER AÇIKALIN dıç, hem Türk sinema tarihinden bihaberdi hem (GÜLCEMAL) de herkesten şişmandı. Ödülü, oy çokluğuyla 2008’de Tuğçe Kazaz ve Engin Altan DüzyaUluç’tan kapmayı bildi. Sonuna kadar hak ettiği tan’lı “Cin Geçidi” filmiyle yönetmenlik kariyerini Altın Kestane’sini kıvançla takdim ediyoruz Arbaşlatan Özgür Selvi’nin ikinci filmi “Gülcemal”, dıç’a.

*Kaynak: Arka Pencere Dergisi


SineStar Al Pacino Üç Oscar ödulune sahip ABD'li sinema ve tiyatrö öyuncusudur

U

zun süren sinema kariyeri boyunca, Hollywood'un baş aktörlerinden biri olarak görülen Al Pacino, 25 Nisan 1940'ta New York, Doğu Harlem'de dünyaya geldi. Oyunculuk dersleri alan Pacino, zaman zaman çıktığı gösterilerde oyunculuğunu geliştirdi. 1966 yılında Actors Studio'da eğitim için hak kazandı. Daha sonra James Earl Jones ile çalıştığı The Place Creep'de rol aldı. 1967-68 tiyatro sezonunda zalim bir sokak serserisini oynadığı The Indian Wants the Bronx ile Obie Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı. Al Pacino'nun Broadway'de sahneye çıktığı ilk oyun Does the Tiger Wear a Necktie?'dır. Her ne kadar oyun kırk gösterimden sonra kaldırıldı ise de Pacino, topluma uyum sağlayamayan bir uyuşturucu bağımlısını canlandırdığı rolüyle Tony Ödülü'nün sahibi oldu. Al Pacino'nun kariyerindeki ilk filmi, 1969 yılında çevirdiği Me, Natalie' dir. Buradaki başarısıyla, yapımcılığınıParamount'un üstlendiği, Francis Ford Coppola'nın The Godfather (Baba) filminde Michael Corleone rolünü oynamaya hak kazanacaktır. Bu filmdeki perfor-

mansı ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ına aday gösterildi. Çareyi Broadway oyunlarına dönmekte buldu ve başrolünü oynadığı The Basic Training of Pavlo Hummel ile ikinci kez Tony ödülünün sahibi oldu. Pacino'nun daha sonra rol aldığı filmleri, homoseksüel bir seri katilin peşinde olan bir polis memurunu canlandırdığıCruising, ve Author Author adlı komedi iş yapmadı. 1983 yılında Brian De Palma'nın yönettigi, şiddeti bol Scarface (Yaralı Yüz) ise ilk gösterildiğinde sinemanın kült filmleri arasındaki yerini aldı. Fakat başarının arkasından tekrar başarısızlık geldi ve Pacino tarihsel epik Revolution (Devrim)'dan sonra gözlerden uzaklaştı. Bu arada The Local Stigmatic filmiyle yönetmenliği denedi. Bu filmi piyasaya sürmeme kararı almıştır. Al Pacino'nun dönüşü, 1989'da çekilen Sea of Love (Aşk Denizi) filmi ile oldu. Film büyük sükse yaptı. Pacino yeniden bir stardı! 1990'da gösterişli bir gangsteri oynadığı Dick Tracy ile altıncı kez Oscar'a aday olan Pacino, aynı yıl çevrilen, üçlemenin üçüncü ayağı "The Godfather Part III" (Baba 3)'de yer aldı Ertesi yıl çevirdiği romantik komedi Frankie and Johnny ve ardından gelen Glengarry Glen Ross, sevilen filmleriydi. Uzun süren sessizliğin ardından Scent of a Woman (Kadın Kokusu)'ndaki oyunculuğu ile nihayet Oscar ödülüne kavuş-

mayı başardı. 1993'te Brian De Palma ile tekrar çalıştığı Carlito's Way ve 1995'te Michael Mann'in yazıp yönettiği, ve Robert De Niro'nun canlandırdığı bir hırsızın peşindeki polisi oynadığı Heat ile kariyerine devam eden Pacino, 1996'da politik bir dram olan City Hall'da rol aldı. Fakat o sene dikkatleri daha çok yazıp yönettiği ve rol aldığı Looking for Richard ile çekti. 1997 senesinde genç Hollywood starları ile çevirdiği filmler gündemdeydi. Önce Johnny Depp ile Donnie Brasco ve sonraKeanu Reeves ile The Devil's Advocate (Şeytanın Avukatı)... Al Pacino, 1999 yapımı The Insider (Köstebek) ile sinemaseverlerin karşısında. Başrolü Russell Crowe ile paylaşan Pacino, sigara şirketlerinin halktan gizlediği sırların anlatıldığı ve yayın aşamasında kıyametin koptuğu "60 Dakika" adlı programın yapımcısı Lowell Bergman'ı canlandırdı. 2000 yılında yönetmenliğini Oliver Stone'un üstlendiği ve başrollerinde Cameron Diaz, James Woods ve Dennis Quaid gibi deneyimli oyuncuların yer aldığı Any Given Sunday (Kazanma Hırsı) adlı filmde oynayan aktör, Tony D'Amato adında futbol aşığı bir koçu canlandırdı. 2002 yılında cover Andrew Niccol'ün yönettiği, Rachel Roberts'in S1M0NE karakterini canlandırdığı S1M0NE adlı eserde Al Pacino Hollywood yıldızlarının kaprislerine karşı tesadüfen eline geçen bir fır-


satla tepki göstermeyi amaçlayan bir yönetmen olan Viktor Taransky'yi canlandırdı. 2003 yılında genç yıldızlardan olan Colin Farrell ile Çaylak isimli filmde oynadı. 2003 yılında rol aldığı Angels in America adlı mini dizi 12 dalda emmy ödülü aldı, Al Pacino da bu dizi ile ilk emmy ödülünü almış oldu. Aynı yıl Venedik Taciri ismli filminde yahudi tefeci Shylokcu oynadı. 2005 yılında Kirli Para adlı pek beğenilmeyen filimde rol aldı. 2007 yılında ise Jon Avnet'in yönetmenliğini yaptığı 88 Minutes isimli filmde başrolü oynadı. Bu filmde geçmişte kendisinin tespitleri sonucu yakalanan ve idama mahkûm edilen bir cinayet zanlısının suçunu kaldırmak isteyenler tarafından tehdit edilen bir cinayet psikiyatristi ve üniversite hocasını canlandırdı. Diğer taraftan en son 1995 yılında Michael Mann tarfından yönetilen "Heat" filminde usta oyuncu Robert De Niro ile bir araya gelen Al Pacino, bu kez Jon Avnet'in yönetmenliğini üstlendiği Righteous Kill filminde başrolü paylaştılar, film 2008 yılında gösterime girmiştir. 2011 yılında “Jack ve Jill” filmi ile En Kötü Yardımcı Erkek Oyuncu Altın Ahududu Ödülü ve En kötü çift/Ensemble için Altın Ahududu Ödülü’ ne de, bu kadar sayısız başarılardan sonra, layıl görüldü. “Wilde Salome “ filminde 2011 yılında direktör, oyuncu, ve senarist olarak görev aldı. “Despicable Me 2 “ filminde Gru's nemesis‘ e sesi ile hata verdi.


20 Mart 2015 ❶

Kocan Kadar Konuş

Çarşı Pazar

Son Mektup

Kingsman: Gizli Servis

Selam: Bahara Yolculuk

Fokus

Kuralsız

Sevimli Ejderha: Kokonat

Cindirella

Bana Adını Sor


uygulamalar覺 ile

Sinemaskop dergi her yerde!

www.sinemaskopdergi.com



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.