wvw
SAYI: 3 MART | NİSAN 2016
MODA Yeni Sezon Heyecanı New York ve Milano’dan Haberler MaviBahçe ile Moda Canlı Saçlar için 20 Öneri
PORTRE
İzmirli Modacı ZEYNEP MAYRUK GÜNCEL Baharı Karşılayan Antik Rotalar Sanatın Dekorasyon Dokunuşu
DÜ NYA NIN
BAHAR MO DA S I
Drone’ların Evrimi
DOSYA
İzmir, Bisikletim ve Ben
HER SAYI İZMİR CEMİYET ÖZEL
SÖYLEŞİ Karşıyaka Belediye Başkanı HÜSEYİN MUTLU AKPINAR “İftarlık Gazoz” Filminin Yönetmeni YÜKSEL AKSU
KÜLTÜR / SANAT AJANDASI HANDE KAZANOVA’DAN BURÇ YORUMLARI
SAYI: 3
MART | NİSAN 2016 MAVİBAHÇE ALIŞVERİŞ MERKEZİ’NİN ÜCRETSİZ YAYINIDIR ISSN 2149-8911
/mavibahce
MaviBahçe’de Baharı Karşılamak MaviBahçe’nin İzmirlilerle tanışması daha çok yeni. Bu kısa zamanda ziyaretçilerimizle aramızda güçlü bir bağ oluşturduğumuzu görüyoruz. Gerek gerçekleştirdiğimiz etkinliklerde gerekse ziyaretçilerimizin MaviBahçe’de geçirdiği zamanlarda gördüğümüz memnuniyet bizi daha iyisi için motive ediyor. MaviBahçe’de kışın son günleri çok sıcak geçti diyebiliriz. Özellikle 13-14 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen Sevgililer Günü etkinlikleri kapsamında ziyaretçilerimiz özel anlar yaşadı. MaviBahçe kent meydanında başlayan miniklerin dans atölyesi, büyüklerin de dâhil olmasıyla renkli bir dans festivaline dönüştü. Çeşitli enstrümanlar eşliğinde birbirinden keyifli melodiler ile kent meydanını turlayan müzisyenler ziyaretçilere eşlik ederek MaviBahçe’deki bu sevgi festivaline renk kattı. MaviBahçe’de etkinlere sosyal yardım kuruluşlarının da dâhil olması gelenek haline geldi. Ege Orman Vakfı, Ege Hayvan Hakları Federasyonu, LÖSEV, Atatürkçü Düşünce Derneği, İzmir Karikatürcüler Derneği ve Karşıyaka Kadın Kolları Kooperatifi gibi kuruluşlar Sevgililer Günü konseptli ürünleri ile sevgi şenliğinde yerlerini aldılar. Bu Sevgililer Günü’nde MaviBahçe’ye gelen ziyaretçiler kelimenin tam anlamıyla aşka geldiler. MaviBahçe çocuklar için de bir çekim merkezi... Yarı yıl tatili boyunca, 22 Ocak8 Şubat tarihleri arasında, minik ziyaretçiler için özel tasarlanan çocuk katında Devr-i Alem etkinliği gerçekleşti. Katılımcıların deneyim yolu ile keşfetmelerini sağlayan bu etkinlikte, minikler adeta bir dünya turu attı. Birbirinden renkli oyunlar ve rehberler eşliğinde yolculuğa çıkan minikler bulundukları kıtaların iklimini, kültürünü ve canlılarını tanıdılar. Afrika’daki vahşi doğanın canlılarını tüylerine ve derilerine dokunarak tanıyan; ayrıca geleneksel çalgıları olan Bango’yu çalarak bir günde Devr-i Alem’in tadını çıkaran minik ziyaretçiler, son olarak içinde Eyfel Kulesi’nin maketi bulunan Antarktika’nın kar küresinde fotoğraf çektirirken, doyasıya eğlendiler. Keyifli ve eğlenceli etkinliklerle herkese hitap eden MaviBahçe yapılacak pek çok spor aktivitesinin ilki olan pilatesle ziyaretçilerine sağlık dolu ve neşeli bir gün yaşattı. Sağlıklı yaşamı amaçlayanlar, 20 Şubat Cumartesi günü MaviBahçe’nin yemyeşil kent meydanında, Club Sportiva işbirliğiyle gerçekleşen pilates aktivitemize katıldılar. Ardından 28 Şubat’ta da spinning etkinliğimiz vardı. Spor eğitmenleri eşliğinde gerçekleşen aktivitede yapılan egzersizler ile ziyaretçiler tüm stres ve yorgunluklarını üzerlerinden atarak bahara hazırlık yapmaya başladılar. Önümüzdeki dönemde de bu tür sağlıklı etkinlilerle sizlerle birlikte olacağız. MaviBahçe, İzmirlilerin günlük hayatında önemli bir buluşma noktası haline gelirken, bizler dergimizin de bir buluşma ve iletişim noktası haline gelmesini istiyoruz. İzmir’de gerçekleşen etkinlikler, İzmirlilerin ilgi alanları neyse bunu dergimize taşıyor İzmirlilerle bire bir yaptığımız söyleşilerle onların kendilerini ifade etmesini sağlıyoruz. Bu sayımızın İzmirli konuklarının başında Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar var. Kendisiyle Karşıyaka, özel projeleri ve günlük hayatı üzerine çok güzel bir söyleşi gerçekleştirdik. Bir diğer konuğumuz Ege kültürünü Türkiye’ye tanıtan yönetmen Yüksel Aksu. Son filmi İftarlık Gazoz’un galasını da MaviBahçe’de yapan Yüksel Aksu dergimize özel açıklamalar yaptı. Bahar aylarının en güzel etkinliklerinden biri bisiklet. Bu sayıda hazırladığımız geniş bisiklet dosyamızda İzmir’de kurulan birçok özel bisiklet grubu ile söyleşiler yaptık. Dünya Kadınlar Günü konumuzun konuğu da Ege İş Kadınları Dernek Başkanı Betül Elmasoğlu oldu. Dergimizdeki diğer konular da moda, teknoloji, yemek, sağlık gibi konularda önemli öneriler içeriyor. Severek okuyacağınızı umuyoruz. İzmirlileri MaviBahçe’nin huzurlu, cıvıl cıvıl ortamında baharı karşılamaya bekliyoruz...
MART / NİSAN 2016 SAYI: 3 ISSN 2149-8911
YÖ NE TİM
Mavibahçe Alışveriş Merkezi Mavi Bahçe AVM Müdürü
M. Ozan Canbolat Reklam Rezervasyon
Ece Boyacı, Gizem Barutoğlu Yönetim Adresi
Mavi Bahçe Alışveriş Merkezi Aziz Nesin Bulvarı 2400/3 Sk, Karşıyaka-İZMİR Tel: 0232 600 04 44 Yayın Türü
Yerel Süreli Yayın
YAYIN
Tüzel Kişi Temsilcisi
Oktay Uludağ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Tülay Özgür Kreatif Direktör
Ümit Kurt Grafik Tasarım
Özgür Çakır Editör
Erdem Kabadayı Katkıda Bulunanlar
Afgan Karahan, Ayşegül Uluç, Berrin G. Güloğlu, Ebru Çeliktuğ, Naime Tercan Bilgi ve Danışma
info@omaoma.com.tr Baskı
Vatan Ofset Yayıncılık ve Matbaacılık A.Ş. Sanayi Mah. 1650. Sokak No:2 Esenyurt / İstanbul Tel: 0212 622 19 00 Faks: 0212 622 19 59 Dergimizin Dijital Versiyonunu www.mavibahce.com.tr/dergi adresinden takip edebilirsiniz. © Mavibahçe dergisi T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Dergide yayımlanan yazı ile görseller izinsiz kullanılamaz ve alıntı yapılamaz.
İ Çİ N D EK İ L ER HER SAYI
92 KÜLTÜR-SANAT AJANDASI İzmir'in Konser, Tiyatro ve Festival Etkinlik Takvimi.
10
MAVİBAHÇE İLE MODADAN İLHAM ALIN
88 SİNEMA Vizyona giren yerli-yabancı filmler.
96
TEKNOLOJİ
68 DEKORASYON Evinize renk katacak öneriler.
16
YENİ SEZON HEYECANI 4
102 ASTROLOJİ Hande Kazanova'dan burç yorumları.
6
KADIN STİL
84
RÖPORTAJ: ZEYNEP MAYRUK
32
İZMİR, BİSİKLETİM VE BEN
8
46
ERKEK STİL
26
MODA HAFTASI
GÜZELLİK 52
BEBEK HAZIRLIĞI
62
ANTİK ROTALAR
5
STİL KADIN
BAHARIN KODLARI
KIŞ AYLARININ KASVETİ SONA ERİYOR. GÜMÜŞ VE GOLD IŞILTILAR YENİ SEZONDA STİLİNİZE ZARAFET KATACAK. BU GEÇİŞ MEVSİMİNDE İNCE KUMAŞTAN TRENÇKOTLAR KURTARICINIZ ROLÜNDE. ZARİF STILETTO’LAR İSE STİLİNİZİ BÜTÜNLEYECEK. 6
1 .Tr e n ç k o t _ FA B R I K A 2 . G ü n e ş g ö z l ü ğ ü _ M A N G O 3 . E l b i s e _ F O R E V E R N E W 4 . B i l e z i k _ H & M 5 . S a a t _ T O R Y B U R C H / S A AT & S A AT 6 . C e k e t _ G U S T O 7 . E t e k _ M A R K S & S P E N C E R 8 . Ko l s u z u z u n c e k e t _ İ P E K Y O L 9 . B o o t i e _ D I VA R E S E 1 0 . D e r i p a l t o _ D E R İ M O D 1 1 . P a r f ü m _ F L O W E R B O M B / V I C T O R & R O L F
1 4
2 3
5
6 7
8
10
11
9
7
STİL ERKEK
GRİ VE SİYAH
FAVORİ İKİ RENGİ KOMBİNLEMEYE NE DERSİNİZ? GRİ VE SİYAH PARÇALARI BİRBİRİYLE KULLANARAK SPOR-ŞIK BİR STİL ELDE EDEBİLİRSİNİZ. METALİK FORMDAKİ AKSESUARLAR DA YARATTIĞINIZ ETKİYİ GÜÇLENDİRECEK. 8
1 . K a z a k _ FA B R I K A 2 . S a a t _ Z E N I T H 3 . C e k e t _ N E T W O R K 4 . G ü n e ş g ö z l ü ğ ü _ B U R B E R R Y 5 . G ö m l e k _ L C WA I K I K I 6 . J e a n _ C O L I N ’ S 7 .T i ş ö r t _ B E YM E N C L U B 8 . J e a n _ M AV İ 9 . Ay a k k a b ı _ D I VA R E S E 1 0 . P a r f ü m _ F L O R E N T I N E I R I S / E R M E N E G I L D O Z E G N A 1 1 . Ç a n t a _ M AV İ
1 2 4
3
5 8
6
7
10
11
9
9
Çizgi oyunları
Y
A L I N , rahat ve bir o kadar da enerjik bir yazı karşılamaya sayılı günler kala Fabrika, 2016 İlkbahar-Yaz koleksiyonu ile stilize kadınların gardırobunun baş tacı oluyor. Fabrika kadınının rafine ve özgün stilinin konuşulacağı yeni sezon koleksiyonunda, çizgi oyunlarının olduğu etek, ceket, pantolon modernist ve akıllıca kullanılmış yeni kesimlerle anahtar parçalar arasında ilk sırada yer alıyor. Geçen sezon gardıroplara giren jakarlara, baharda monokrom ve multicolor yaprak desenler eşlik ediyor.
10
D
INAMIK YAZ
Şifon ya da transparan görüntülü bluzlar, uçuş uçuş dökümlü elbiseler, monokrom geometrik desenli dış giyim pardösü, yüksek bel yeni kalıp pantolonlar, gömlek elbiseler, cupro görünümlü dökümlü kumaşlardan yapılmış, üst ve alt gruplar kendinden emin bir şekilde Fabrika’nın 2016 İlkbahar-Yaz koleksiyonunda. Dinamik bir yazın müjdesini veren Fabrika’nın yeni sezon koleksiyonunda, lacivert, mavi, beyaz ve saks özgürlüğe yelken açarken, sarı, lila ve ekru elegan stillere rehberlik ediyor.
Romantik stil
K
OTO N , romantik ama iddialı bir şehir kadınını hayal ederek hazırladığı 2016 İlkbahar/Yaz Koleksiyonu ile göz alıcı bir stil vaat ediyor. Özgür ve iyimser bir hava estiren tasarımlar, "An Optimist Spring Escape’’ teması ile moda severler ile buluşuyor. Koton 2016 İlkbahar-Yaz Kadın Koleksiyonu, bu sezon özgür, iyimser ve romantik tasarımları ile mutlu bir ilkbahar kaçamağı sunuyor ve yepyeni bir tarz öneriyor.
dikkat çeken detayları arasında ise ince piliseler, pon-ponlar, brodeler, iri püsküller, fırfırlar, atletik denimler, uçuşan ipekliler ve doğal kotonlar göze çarpıyor.
UÇUŞAN ELBISELER Koleksiyonun anahtar parçaları arasında çiçek ve kır desenli uçuşan elbiseler, gypsy bluzlar, omuz yırtmaçlı bluz ve elbiseler, kontrast dikiş detaylı mini etekler, yüksek belli şortlar, volanlı kol detaylı gömlekler, beyaz brode elbiseler, boyun kurdelesi detaylı a-kesim elbiseler ve atletik tavırlı pantolonlar yer alıyor. Koleksiyonun ana renklerini de beyaz, lacivert, adaçayı, aqua, gül, gökyüzü mavisi, şeftali, karamel ve terracotta tonları oluşturuyor. Koleksiyonun
11
Yağmurlara hazırız
Y
A Ğ M U R mevsimi başladı. Rengarenk Crocs yağmur botlarıyla bahar yağmurlarında hayatınıza renkli bir dokunuş katmanın şimdi tam zamanı! Patentli Croslite malzemesiyle üretilen, su geçirmeyen Crocs yağmur botları; rahat, şık ve cıvıl cıvıl renkleri ile ön plana çıkıyor. Eğlenceli tasarımı ve indirimli fiyatlarıyla da dikkat çeken Crocs yağmur botları, ilkbahar gardırobunuzun vazgeçilmezleri arasında yer almaya şimdiden aday!
HAFIF VE RAHAT Bildiğiniz ağır ve sert yağmur botlarını unutun! Crocs Rainfloe Boot; yumuşak malzemesiyle tüm gün rahat
12
bir kullanım imkanı sunuyor. Esnek dış malzemesi sayesinde katlanarak dolabınızda daha az yer kaplayan Rainfloe Boot; iç astarı sayesinde de ayağınızı sıcacık tutuyor.
25.yıl sürprizleri
B
U YI L 25. yaşına giren ve 2016 boyunca kutlamalarına devam edecek olan Mavi, ilk sürprizi olarak moda dünyasının yeni jenerasyon idollerini #denimgeneration konseptiyle bir araya getirdi. Türkiye’nin lider markası, İlkbahar/ Yaz Global moda çekimlerini, moda dünyasında “platin yıldız” olarak tanınan model Lucky Blue Smith ile gerçekleştirdi. Teen Vogue dergisi tarafından “Model of the Moment” seçilen modanın 17 yaşındaki yeni idolü, geçtiğimiz haftalarda Milano Fashion Week’te izdihama yol açtı. Dünyaca ünlü markaların son gözdesi Lucky Blue’nun Mavi ile gerçekleştirdiği çekimler, moda dünyasında heyecan yarattı.
KEŞIF HIKAYESI Lucky Blue Smith, 10 yaşında keşfedildikten kısa süre sonra üne ka-
vuştu ve Instagram’da milyonlarca takipçiye ulaşarak “en çok takip edilen erkek model” oldu. En son Tom Ford’un yaz kampanyasının yüzü olan Lucky Blue, kız kardeşleriyle birlikte kurduğu müzik grubu The Atomics’le ilk albümünü hazırlıyor. Aynı zamanda, kendisi için yazılan ve bu yaz gösterime girecek “Love Everlasting” filmiyle de oyunculuğa adım atıyor. İlkbahar/Yaz çekimlerinde bir araya gelen, #denimgeneration’ın diğer üyeleri ise, Lucky Blue Smith’in kız kardeşi Daisy Clementine Smith, Francisco Lachowski ve Frida Gustavsson. Mavi global kampanyalarında bugüne kadar; Adriana Lima, Barbara Palvin, Sara Sampaio, Francisco Lachowski, Jon Kortajarena ve Adam Senn gibi dünyaca ünlü modellerle işbirliği yaptı. Mavi'nin İlkbahar/Yaz koleksiyonu da doğal renkleri ve dokularıyla radarımızda.
13
Işıltılı dünya
S
WA R OVSKI ’ N I N İlkbahar/Yaz 2016 koleksiyonu yine ışıltısıyla büyülüyor. Markanın tüm dünyada satışa sunacağı aktivite takip bilekliği koleksiyonu ile artık modern ve aktif kadınlar form tutarken de stil sahibi olacak. Koleksiyonun kalbinde yenilikçi, aktivite izleme teknolojisine sahip Activity Crystal yer alıyor. Görkemi ve kadınsılığı giyilebilir teknolojiyle benzersiz bir şekilde bir araya getiren koleksiyon modern ve çok yönlü kadınlar tarafından büyük ilgi göreceğe benziyor.
KUSURSUZ AKSESUAR Koleksiyonun merkezinde yer alan Activity Crystal’e gün ve gece boyu fiziksel hareketliliği kaydeden, uzman bir izleme teknolojisi yerleştirildi. Hafifliği ve yumuşak dokunuşuyla Swarovski Aktivite Takip Bilekliği fitness hedeflerinizi kaydederek sizin
14
bitiş noktasına odaklanmanıza en iyi şekilde yardımcı oluyor. Hareketliliğinizi izlemek için kristali akıllı telefonunuzla kablosuz olarak senkronize ettikten sonra, kendinize hedefler belirleyebilir, beslenme günlüğü tutabilir ve elde ettiğiniz ilerlemeyi arkadaşlarınızla paylaşarak onların da sağlıklı ve güzel bir yaşam tarzı sürmelerine yardımcı olabilirsiniz. 50 metreye kadar suya dayanıklı Swarovski Activity Tracking Takıları günümüzün hareketli kadınları için mükemmel bir aksesuar. Kristale dokunduğunuzda yanan ışıklar hem zamanı hem de ne kadar hareket etmiş olduğunuzu gösteriyor. Daha sağlıklı ve zinde bir yaşam sürmek isteyen, bedenine özen gösteren kadınlar için şık ve akıllıca bir çözüm. Activity Crystal, çok çeşitli yararlı fonksiyonlarının yanı sıra, gün boyunca ışıltılı şıklık kazandırıyor.
Bol pigmentli devrim
2
0 0 0 ’L I YI L L A RI N makyaj devrimi olan Juicy Tubes’dan sonra Lancôme, eğlenceli yenilikleriyle oluşturduğu tüm makyaj kodlarını sarsacak, oldukça kural bozucu bir dudak kokteyli olan Juicy Shaker’ı yarattı. Juicy Shaker’ın sahip olduğu benzersiz özellikleri neler mi dersiniz? Daha önce görülmemiş bir yöntem olan sallandıktan sonra uygulanması, dudak bakım yağlarıyla birleşen bol pigmentli çift fazlı formülü, oldukça yumuşak uygulama aplikatörü… Tüm bu eşsiz özelliklere ek olarak, çift fazlı ve pigmentli yapısı sayesinde yoğunluğu istenilen şekilde ayarlanıyor. Ve tüm bu özellikler süper yumuşak ve yapışkan olmayan saten bir parlaklık sağlıyor. Lancôme, bağımlılık yaratacak yeni bir his oluşturan Juıcy Shaker’ı, asla kullanmaktan sıkılmayacağınız muhteşem bir aksesuara dönüştürerek kadınla-
rın bir dudak yağından beklentilerini oldukça yükseltti.
İLHAM KAYNAĞI Juicy Shaker çıkış noktası olarak iki ilham noktasına sahip. Bunlardan bir tanesi, markanın kurucu lideri olan Armand Petitjean tarafından hayal edilen Shaker adlı büyüleyici rujlar. 1946 yılında yaratılan bu dudak balm'ları sayesinde avangard ve seksi semboller uzun süre birçok yaratıcıya ilham kaynağı oldu. 2000’li yıllara geldiğimizde ise Juicy Tubes sayesinde o yılın ve ilerleyen yılların makyaj kuralları baştan sona değişmiş olacaktı. Juicy Tubes’un eğlenceli ruhu ve kolay kullanımı başta Juıcy Shaker olmak üzere bundan sonra yaratılacak olan tüm Lancôme ürünlerine ilham verdi. Dudaklarınızda pürüzsüz bir parlaklık yaratmak için bu ürünle tanışın.
13
M ODA TREND RAPORU
yeni sezon heyecanı MODA, GÜZELLİK VE ALIŞVERİŞLE İLGİLİ SON YENİLİKLERİ BİZİMLE KEŞFETMEYE NE DERSİNİZ? İLK BAHAR/YAZ 2016 SEZONU AÇILIYOR. BİRBİRİNDEN İDDİALI KOLEKSİYONLAR MAĞAZALARIN VİTRİNLERİNDEKİ YERLERİNİ ALIYOR. SEÇİMLERİMİZE GÖZ ATIN. YAZI: D E R YA K I R I M
1
aşk hikayesi
CH LOE Portakal çiçeğinin esansı, fresh ve çiçeksi çiğ kokusuyla harmanlanıyor. Kiraz çiçeği; tamamen rafine edilmiş, taze floral bir akort ile renklendirilmiş etkileyici yeşil yüzünü açığa çıkarıyor. Daha masum, daha floral, daha duyusal Chloe Love Story edt, Anne Flipo tarafından yaratılmış yeni bir aşk hikayesi; kayıtsız kalamayacaksınız.
16
2
Marilyn Monroe farkı
MAX FAC TOR Max Factor Marilyn Monroe Ruj Koleksiyonu ile kadınlar artık kendileri için yaratılan kırmızılarla hem özgüvenli hem göz kamaştırıcı hissedecek. Marilyn Monroe’nun imzası olan ‘Yakut Kırmızısı’ rengindeki dudakları Max Factor’ün yeni koleksiyonuna ilham oldu. Dört farklı kırmızı tondan oluşan ruj koleksiyonu ile kadınların dudakları evrim geçirecek. Renk teknolojisi kullanarak uzmanlar tarafından oluşturulan bu dört ton arasında her kadına uyacak en az bir kırmızı yer alıyor. Aynı zamanda bu renkler farklı cilt tonlarıyla da uyum sağlıyor. Turuncu, mavi ve mor alt tonları kullanılarak oluşturulan bu renkler, kırmızının her kadında kendini göstermesi ve göz kamaştırıcı bir dönüşüm yaratması amacıyla tasarlanmış.
3
auranızı parlatın
ATASAY Şımartılmayı seven, kendini trendy ve şık hissetmek isteyen eğlenceli kadınlar için birbirinden farklı ve şık tasarımlar sunan Jou Atasay, Aura koleksiyonuyla toprak, hava, ateş ve su elementlerinin enerjisini mücevher tasarımlarına taşıyor. Hayat; kadim bilgiye ve eski simya ilmine göre toprak, ateş, hava ve su ile simgelenen dört
farklı enerjiden oluşur. Toprak bizi bir araya getiren elementtir, ateş ise harekettir, liderliktir. Hava ise içimize hayatı üfler. Zekayı ve iletişimi simgeler. Su duyguların, hislerin elementidir. İyileştirir ve besler. Her anınız mutluluk ve şansla dolsun diye tüm bu sembollerin enerjisi, şimdi Atasay’ın Jou Aura koleksiyonunda hayat buluyor.
17
4
pembenin tonları
L’OR ÉAL L’Oréal Paris Color Riche ailesi; ikonik hale gelen özel renk koleksiyonlarına kırmızı ve nude tonlardan sonra pembe güllerden esinlenen La Vie En Rose serisinden iki özel pembe tonu katarak; büyülemeye devam ediyor.
5
eğlenceli çantalar
ACCESSORIZE Accessorize’ın koleksiyonundaki çantalar bohem stilinizi mükemmel şekilde tamamlayacak. Bu ilkbahar ve yaz sezonunda puantiyeli, çiçekli desenli olanları yükselişe geçiyor. Hem rahat hem de şık bir alternatif olacak.
18
6
pürüzsüz ten mümkün
NARS Nars Cosmetics’in son buluşu Velvet Matte Skin Tint SPF 30, cilde yumuşak ve mat bir mükemmellik getirirken güçlü bir koruma sağlıyor. Yağ içermeyen özel formülü; cildi nemlendirirken gün boyu yağlanmasını ve aşırı parlamasını engelliyor. Markanın yenilikçi Velvet Illusion Complex teknolojisi, soft-focus etkisi (yani ışığı yansıtarak, cilde pürüzsüz bir görünüm) ve yumuşak bir doku veriyor. Şeffaf pudra tanecikleri, cilt tonunu düzenlerken kusurları flulaştırarak cildi anında pürüzsüz gösteriyor ve maskelemeden doğal olarak boyutlandırıyor. Şeffaf pudra tanecikleri eşsiz küresel formları sayesinde, uygulama sırasında kadifemsi his ve yüksek düzeyde konfor sağlarken, gül meyvesi özü gözeneklerin görünümünü azaltıyor ve parlamayı kontrol altına alıyor.
7
mücevherde trendlerin izinde
TEMİZOCAK 2016 yılının en moda renkleri ve göz kamaştırıcı tasarımlarıyla Temizocak 2016 koleksiyonu, İzmirli mücevher severler tarafından büyük ilgi görüyor. Bu yıl rose gold (pembe altın) ve beyaz altın kombinasyonları mücevherde öne çıkıyor. Özellikle modern tasarımlı mücevherlerde, pırlantanın rengine ve parlaklığına değişik bir efekt veren
kolye, küpe ve yüzükler, mücevher tutkunlarının radarında. Mavişehir’in yükselen değeri MaviBahçe Yaşam Merkezi’ndeki yeni mağazası ve birbirinden özel konseptleri ile Temizocak, her yaştan her zevke hitap ediyor. Sevdiklerinizi ve kendinizi şımartacak Temizocak 2016 koleksiyonu için MaviBahçe’yi ziyaret edebilirsiniz.
19
8
gizemli iz
YVES ROCHER Yaratıcıları Marie Salamagne ve Olivier Cresp, yarattıkları yeni Yves Rocher parfümünü; “Değerli odunsu notalar ile yumuşak balsamların tutkulu buluşması çok çarpıcı. Bu koku, paçuli esansı ile vanilya özünün bağımlılık yaratan birleşimini ortaya çıkarıyor. Değerli ve yoğun süsen çiçeği ise bu karışıma sıra dışı bir asalet katı-
yor” sözleriyle tanımlıyor. Vanilya özü, parfüme çekici bir dolgunluk ve muhteşem bir ahenk içinde, sütlü, karamelli, ballı, odunsu, baharatlı boyutlar katarken; paçuli esansı, hem odunsu, hem otsu, hafif topraksı ve acı, zengin kokusu ile parfümde kendini yavaş yavaş göstererek, ona, güç ve derinlik katıyor.
9
güçlü marka
K R YOL AN Kryolan, güzellik, moda, tiyatro, sinema, televizyon, vücut boyama, özel efekt endüstrilerine 70 yıldır ürün sağlayan güçlü bir marka. Markayı diğerlerinden ayıran en önemli özelliği; 18 binin üzerinde yüksek kalitedeki ürün çeşitliliği ile makyaj dünyasında her isteğe cevap verebilmesi. Kendi laboratuvarlarında formüle edip, kendi fabrikasında ürettiği tüm ürünleri, cilde uyumluluğunu ve hassas ciltlerde dahi kullanılabileceğini belgeleyen Ecarf sertifikasına sahip. Markanın yeni sezona ait renklerini mutlaka keşfedin. 20
10
özel tasarımlar
KİĞILI
Kiğılı Smokin ve Damatlık koleksiyonu, evlilik hazırlığı yapanları bekliyor. Kiğılı smokin ve damatlıklar, tasarımlarındaki zevkli ayrıntılar ve modern çizgisiyle titizlikle hazırlanıyor. Bu özel günde şıklığın yanında nefes aldıran
özel kumaşlarla tasarlanan damatlık modelleri, klasik veya slimfit bedenlerde sunuluyor. Smokinlerde uygulanan klasik ve fit kalıplar, sivri yaka, şal yaka ve mono yaka alternatifleri de damat adayları için yeniden yorumlanıyor.
11
deniz kabuğunun serüveni
SO CHIC Napoli Körfezi’nde, aşık bir adamın sevdiği kadının olağanüstü güzelliğini ve ona beslediği sevgiyi bir deniz kabuğuna işlemesiyle doğan büyüleyici Cameo geleneği, So Chic… mağazalarında kadın siluetinin eşsiz ve zarif duruşlarıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için en özel simgelerinden biri oluyor. Deniz kabuklarının istenilen figür ortaya çıkana kadar ince ince oyularak işlenen ve gümüş ile çerçevelenen cameo’lar kadınların güzelliğine güzellik katıyor. Mücevherler, küpelerden gerdanlıklara, yüzüklerden broşlara kadar çok çeşitli tarzlarda karşımıza çıkıyor.
12 özel çantalar
GAR N IE R Sinem Kobal, güzellik elçisi olduğu Garnier ile birlikte Garnier BB’den ilham aldı ve üç farklı temadan yola çıkarak, bir çanta koleksiyonu hazırladı. “Kusursuzluk”, “Aşk” ve “Güzellik” konseptleriyle özel hazırlanan çantaları, Garnier BB Krem’i 1 numaraya taşıyan kullanıcılara ithaf ediliyor. İlk kez tasarım yapan güzel oyuncu, ta-
sarımın her aşamasında çok keyif aldığını ve hayal ettiklerini tasarımlara yansıtmanın kendisine çok güzel duygular yaşattığını belirtiyor. Garnier ile bir ilk yaşayan Sinem Kobal’ın üç farklı konseptte hazırladığı çantalar; bu ay itibariyle seçkin parfümerilerde ve kişisel bakım marketlerinde sizlerle buluşacak.
13
aşkın gücünü hissedin
FAVORİ
Favori, aşkın hipnozuna girmek isteyen ve bitmesini istemeyenler için yeni pırlanta serisi Hipnoz’u tasarladı. Hipnoz Koleksiyonu’nun küpe, yüzük ve kolyeleri; yarattığı etkiyle bakanları etkisi altına alıyor. Favori’nin birer sanat eserini andıran bu ürünleri AB ve TSE standartlarına uygun olarak ömür boyu ayar ve kalite garantisi ile satılıyor. Aşkınızın bir bakışını, bir dokunuşunu kısacası sizi hipnoz eden halini Favori Hipnoz serisindeki pırlantalarıyla siz de hissedebilirsiniz.
21
AKTÜEL RÖPORTA J
"Küçük Dokunuşlarla Büyük Mutluluklar Yaratacağız."
KARŞIYAKA BELEDİYE BAŞKANI HÜSEYİN MUTLU AKPINAR
22
Belediye Başkanı olduğu günden bugüne Karşıyakalıların sevgisini kazanan Hüseyin Mutlu Akpınar ile makamında dergimize özel röportaj gerçekleştirdik. Merak ettiğimiz sorularımızı içtenlikle yanıtlayan Akpınar; “Karşıyaka’da nefes alıp veren her canlı için var gücümüzle çalışıyoruz.” demeyi ihmal etmedi. RÖPORTAJ: B E R R İ N G Ü L O Ğ L U B A Ş
İki yıldır Karşıyaka Belediye Başkanlığı görevini sürdürüyorsunuz. Bu süre içerisinde ne gibi değişiklikler oldu? Karşıyaka Belediyesi, Türkiye’nin kurumsallaşmış en iyi belediyelerinden biri. 1980’den sonra, Nevzat Çobanoğlu’yla başlayan belediyeciliğin en iyisini yapmaya çalışmış arkadaşlarımız. Ben de devir aldığım günden beri Karşıyaka’nın marka değerini arttıracak işler yaparak sadece Türkiye’ye değil, dünyaya ismini duyurmak için çaba sarf ediyorum. İki yıldan bu yana da Türkiye’de hiç yapılmamış işleri yapıyorum. Projelerinizin içerisinde neler var? Sosyal projelerimiz Türkiye’de bugüne kadar uygulanmamış projeler… Türkiye’nin ve Avrupa’nın dikkatini çekerek bugün Karşıyaka’nın Filizlerini Geleceğe Hazırlıyoruz. Her Apartman ile Bir Öğrenci Okutuyoruz projesiyle Avrupa’nın en prestijli ödüllerinden bir tanesini aldık. 2015 yılının uygulanabilir en iyi sosyal sorumluluk projesi seçildi. Bunun en önemli nedenlerinden biri de 266 özel projenin içerisinde kabul edilen tek kamu projesiydi. Bunların arasından seçilmesi de bizim için çok anlamlı oldu. Türkiye’nin saygın sanatçıları, edebiyatçıları, sporcuları bu sosyal so-
rumluluk projesine destek vererek bizleri onurlandırdılar. Bu desteklerinden dolayı onlara da tek tek teşekkür ediyorum. Karşıyakalıların sizi tanıması ve sevmesi çok kısa sürdü. Bunu nasıl sağladınız? Ben insanları ve yaşadığım, hizmet ettiğim kenti seviyorum. Kendimi buraya ait hissediyorum. Bu aidiyet duygusu da sonuçta daha başarılı olmamızı sağlıyor. Çalışıp üretmek için aşk yeter diyorum. İşimi büyük bir aşkla yapıyorum. İnsanlara hizmet etmeyi en kutsal görev olarak görüyorum. 30 Mart yerel seçimlerinde Belediye Başkanı seçildim ve 3 Nisan günü de mazbatamı alarak Belediye Başkanlığı koltuğuma oturdum. 3 Nisan benim doğum günüm, o gün doğdum. Bana en büyük doğum günü hediyesini de Karşıyaka halkı verdi. Ben de bu armağanı en güzel şekilde muhafaza ediyorum ve daha da değer katmak için uğraşıyorum. O gün en güzel şekilde yöneteceğim bu kenti diye söz vermiştim. Çocukları çok seviyorum. Çocuklara hizmet etmekten büyük bir mutluluk duyuyorum çünkü bir kentin geleceği çocuklardır. Vatandaşla aramıza hiçbir engel koymadan hayatın her alanında birbirimizle kucaklaşarak
hayatımızı devam ettiriyoruz. Çünkü ben yerel yöneticiliğin makamda değil sokakta yapılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla ben makamın değil sokağın belediye başkanıyım. Başkanım çocuklardan bahsetmişken bu yıl 24. kez Uluslararası Karşıyaka Çocuk Festivali gerçekleşecek. Nasıl bir çalışma olacak, ne gibi yenilikler var? Dünyada çocuklara armağan edilen tek bayram 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı… Ulu Önderimiz çocuklara olan sevgisini, inancını, güvenini onlara bir bayram hediye ederek göstermiştir. Biz özellikle Karşıyaka’da kutlamaları önce Ege’deki çocukların kardeş olması gerektiğine inanarak Ege’nin köylerinden hiç Karşıyaka’ya gelmemiş, İzmir’i görmemiş çocuklarımızı Karşıyaka’ya getirerek burada yeni arkadaşlıklar ve yeni kardeşlikler oluşmasını sağlıyoruz. Anadolu’nun bir çok ilçesinden köyünden çocuklarımızı Karşıyaka’mıza getirerek hem Karşıyakalı çocuklarla hem de Avrupa’dan ve özellikle Türki Cumhuriyetlerden gelen çocuklarla kaynaştırmak istiyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş çocuk oyunlarıyla onları buluşturmak, hoşça bir bayram geçirmelerini istiyoruz.
23
AKTÜEL RÖPORTA J
Başkanım nasıl bir Karşıyaka hayal ediyorsunuz? Bu hayalleri gerçekleştirmek için nasıl adımlar attınız? Kenti doğru planlamak gerekiyor. Deniz kıyısında olan kentler karadan değil denizden planlanır. Bugün İzmir ne yazık ki bunun acısını çekiyor. Denizden değil karadan planlanan bir kentte sadece Karşıyaka’mızda değil İzmir’imizin birçok köşesinde ve ilçesinde ne yazık ki bu karmaşayı görüyoruz. Zor bir iş ancak yapılmayacak bir iş değil. Benim bu dö-
nem içerisinde Karşıyaka’ya yapacağım şey sosyal ve kültürel hizmetlerin dışında iyi bir kent planlaması olacak. Alaybey, Bostanlı, Cumhuriyet, İnönü ve Latife Hanım Mahalleleri ivedilikle doğru planlanıp, kentte yaşayan insanların yaşamını kolaylaştıran bir hal almasını sağlayacak. Özellikle komşuluk ilişkilerini ortadan kaldırmadan ada bazında planlamanın çok daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz. Yoğunluğunuz ailenizle aranızda bir sorun yaratıyor mu? Ben bu işe bugün başlamadım, 20 yıldan bu yana İzmir siyasetinde CHP’nin değişik kademelerinde görev yaptım. Görev aldığım süre içerisinde aldığım görevi en iyi şekilde yerine getirdim. Ailem de benim yaptığım işe saygı duyduğu için de bu konuda hiç sorun yaşamadık daha çok bana destek oluyorlar. Her zaman havalı ve şık giyiniyorsunuz. Sizi yönlendiren birisi var mı, kombinlerinizi kendiniz mi yapıyorsunuz?
24
Göz önünde bir insan olarak giyimime dikkat etmem gerektiğini düşünüyorum. Genel olarak da siyasetin içinde olmadığım zaman da çok dikkat ediyorum. Alışverişimi kendim yapıyorum ve kendim kombinliyorum, bir moda danışmanım yok. Kendi dolabımı kendim hazırlıyorum. Hatta ütümü bile kendim yaparım. Marka takıntım yoktur bana yakışanı seçerim. Elbiselerimi 20 yıldır diken bir yer var ve hiç değiştirmiyorum.
Karşıyaka’nın en çok nesini seviyorsunuz? Bize “Karşıyaka’yı birkaç kelimeyle ifade edin” desek neler söylemek istersiniz? Karşıyaka’nın insanlarının yaşadıkları kenti çok sevmelerini seviyorum. Karşıyaka’nın insanları buraya aşkla bağlılar. Karşıyaka; sevginin, hareketin, coşkunun, mutluluğun, barışın ve özgürlüğün kenti. MaviBahçe projesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Benim dönemimde başlayan bir proje değil ancak benim dönemimde tamamlanan bir proje. İçerisinde çok şık mekanlar bulunuyor. Özellikle dışarıdan bakıldığında hayal edemeyeceğiniz ortamı içeri girdiğinizde şık bir düzenleme eşliğinde yakalıyorsunuz. Karşıyaka Belediyesi’nin kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla projeleri oluyor. Bu konunun hassasiyeti üzerinde durmanız çok önemli bir nokta. Konuyla ilgili
nasıl bir çalışma içerisindesiniz? Karşıyaka Belediyesi olarak sivil toplum örgütleri ve kadın dernekleriyle birlikte çok önemli bir çalıştay gerçekleştirdik. Karşıyaka Belediyesi çok uluslu bir belediye. Önümüzdeki aylarda mor bayrak uygulaması nedeniyle belediyemiz binasının önüne mor bayrağımızı dikeceğiz. Çalışanımızla kentte yaşayan insanlarımızla kadına şiddet uygulanmasının veya kadının sosyal yaşamdan koparılmasının önüne geçecek hizmetler yapıyoruz. Özellikle Üretici Kadın Kooperatifini oluşturarak kadınlarımızın evlerinde oturmayıp, kendi ürünlerini üreterek hem ev ekonomisine katkıda bulunmasını hem de sosyal yaşama daha fazla katılmasını sağlamaya çalışıyoruz. MaviBahçe'de 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle stant uygulaması gerçekleştirmişti. Orada Karşıyaka Belediyesi üretici kadın kooperatifine de bir stant vererek destek olmuştu. Son olarak şu an Karşıyakalılar için ne gibi hizmetleriniz var? Çocuk Kulübümüz var. Çocuklarımızın orada eğlenceli vakit geçirmeleri için eğlenceli matematik, satranç, müzik, sportif faaliyetler, keyifli etkinlikler düzenliyoruz. Göreve geldiğimde bir tane olan anaokulu şimdi yedi tane oldu. Anaokulu sayısını arttırmak için çaba sarfediyoruz. Uzman kadromuzla çocuklarımızın ilköğretime başlarken en iyi eğitimi alarak başlamalarını sağlıyoruz. Yaz spor okullarımızda yaklaşık 5000 çocuk gelip eğitim alıyor. Kargem Dersanemiz TEOG ve üniversite sınavlarına hazırlanan Karşıyakamız’ın çocuklarına destek oluyor. Burs veriyoruz. Engelli yurttaşlarımızın yaşamını kolaylaştırmak için elimizden geleni yapıyoruz. Hatta görme engelli vatandaşlarımızla rahatça ilgilenmek için belediyeye gelmeden telefonda tek tuşla bağlanmalarını sağlıyoruz. İşitme engelli vatandaşlarımızın sorunlarını anlayabilmek için personelimize işaret dili kursu veriyoruz. Sokakta da engelli yurttaşlarımızın, sağlıklı yurttaşlarımızın kaldırımlarda rahat rahat yürüyebilmeleri için çalışma yapıyoruz. Esnaf arkadaşlarımızın da aynı hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz. Hayvan dostu belediyeyiz. Karşıyaka’da nefes alıp veren her canlı için var gücümüzle çalışıyoruz. Özellikle göreve geldiğimiz günden beri sokak hayvanlarını korumak için parklarda oluşturduğumuz yuvaların Türkiye’ye örnek olarak İzmir’in diğer ilçelerinde de uygulanmaya başlamasının gururunu yaşıyoruz. Yani Karşıyaka için küçük dokunuşlarla büyük mutluluklar yaratacağız.
LİSELERARASI MÜZİK YARIŞMASI BÜYÜK FİNAL 20 MART'TA
Karşıyaka Belediyesi tarafından düzenlenen ve sponsorları arasında MaviBahçe’nin de yer aldığı Liselerarası Müzik Yarışması’nda büyük final için geri sayım başladı. Final gösterileri, 20 Mart’ta Bostanlı Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu’nda yapılacak. Finale tüm ziyaretçilerimiz ve İzmirliler davetli. Gençlerin kültür, sanat ve spor etkinliklerine yönelmesi için özendirici çalışmalar yürüten Karşıyaka Belediyesi, “Liselerarası Müzik Yarışması” düzenledi. İlki geçtiğimiz yıl yapılan ve büyük ilgi gören yarışma, bu yıl da yoğun katılımla gerçekleşti. Büyük organizasyona, Kemalpaşa’dan Güzelbahçe’ye, Bayraklı’dan Menderes’e kadar İzmir’in dört bir yanından 42 okul katıldı. Yarışmanın elemeleri 10, 11 ve 12 Şubat tarihlerinde Bostanlı Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu’nda yapıldı. YETENEKLERİNİ SERGİLEDİLER Liselerarası Müzik Yarışması’na katılan liseli müzik grupları; besteci, piyanist ve orkestra şefi Sabri Tuluğ Tırpan, yapımcı Oğuz Kaplangı, yorumcu Evrim Özkaynak, yorumcu Esen Şeyda Özkulalı ile opera sanatçısı ve Karşıyaka Belediyesi Hikmet Şimşek Sanat Merkezi Genel
Sanat Yönetmeni Teyfik Rodos’tan oluşan jüri ve izleyiciler karşısında yeteneklerini sergiledi. Çoğu ilk kez sahne tecrübesi yaşayan genç yıldızlar, performanslarıyla büyük beğeni topladı. MUHTEŞEM FİNAL Yarışmanın 20 Şubat’ta yapılması planlanan büyük finali, Ankara’da gerçekleşen saldırı ve terör olayları nedeniyle 20 Mart’a ertelendi. Bostanlı Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu’nda sunulacak final gösterileri, saat 15.00’te başlayacak. Elemeleri geçen 10 müzik grubu tek tek sahneye çıkacak. Saat 18.00’de de ödül törenine geçilecek. Birinci olmaya hak kazanan grup 8 bin TL, ikinci 5 bin TL ve üçüncü de 3 bin TL para ödülünün sahibi olacak. Muhteşem finalde, sevilen müzik grubu Çirkef de bir konser verecek. Yarışmaya tüm İzmirliler davetli.
FİNALE KALAN OKULLAR Bornova Özel Işıkkent Anadolu Lisesi Bayraklı Mustafa Kemal Anadolu Lisesi Büyük Çili Anadolu Lisesi Güzelbahçe Özel Kent Anadolu Lisesi Özel Çili Çakabey Lisesi Karşıyaka Necip Demir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Karabalar Şehit Erkan Özcan Anadolu Lisesi Konak Özel Ege Aktif Temel Lisesi Cihat Kora Anadolu Lisesi Güzelbahçe Bahçeşehir Koleji * Okullar yarışmaya giriş sırasına göre listelenmiştir.
25
BLOG NEW YORK - M ILANO
N E W YO R K V E
M İL A N O ’D A N HABERLER
26
NEW YORK VE MİLANO MODA HAFTALARINA KATILIP EN ÜNLÜ DEFİLELERİ İZLEYEN MODA BLOGGER’I AYŞEGÜL ULUÇ ( @ STYLISHTIMES), DEFİLELERDE TESPİT ETTİĞİ TRENDLERİ, İZLENİMLERİNİ, İLKBAHAR/YAZ 2016 SEZONUNDA NELER GİYECEĞİMİZİ MAVİBAHÇE OKURLARI İÇİN KALEME ALDI.
N
EW YORK’A varışımın ertesi sabahı, Lacoste defilesi için Spring Studio’nun yolunu tuttum. Avrupa’daki defile mekanlarının genelde tek katlı veya zemin kat olmasının aksine burada uzunca bir asansör kuyruğu biz davetlileri bekliyordu. Stüdyoya ulaştığımda defile mekanının çeşitli şeritlerle süslendiğini ve çoğu davetlinin çoktan yerini aldığını görüyordum. Lacoste, koleksiyonunda alışılagelmiş spor parçalarının yanı sıra, spor ürünleri ile uçuşan kumaşları birleştirdiği tasarımlarıyla 2016 İlkbahar-Yaz’ında spor şıklığa damgasını vuracak gibi görünüyor. Amerika’nın en meşhur tasarımcılarından Michael Kors’un defilesine gideceğim gün ayrı bir heyecan içindeydim. Önce defileyi izleyecek, defileden sadece 4 saat sonra ise, Michael Kors firmasının merkez ofisinde, defilede sergiledikleri koleksiyonu yakından inceleyecektim. Sabah 10’daki defile için saat 9’da otelden çıkmama rağmen, trafiğin azizliği sebebiyle
neredeyse şovu kaçıracaktım. Özellikle defilenin farklı web sitelerinden online yayını olduğunu öğrenince iyice panikledim zira geçen sene Londra Moda Haftası’ndaki Burberry Prorsum defilesi öncesi biz davetlilere, dünyaya canlı yayın yapılacağı için kapıların defile saatinden önce kapanacağı uyarısı yapılmış ve defile gerçekten de tam saatinde başlamıştı. Neyse ki New York bu konu çok daha esnekti ve ben, o şehrin dev sokaklarında yaklaşık 5 cadde boyunca yürüme ve koşma arası bir performans sergileyerek defilenin yapılacağı stüdyoya ulaştığımda, daha defile alanı tam dolmamıştı bile. Tasarımcı Michael Kors ve şehir New York olunca ortalık ünlüden geçilmiyordu elbet. Birçok oyuncu, şarkıcı ve sima olarak tanıyıp “bu kimdi” diye düşündüğüm isim oradaydı. Moda sektöründen Miroslava Duma, Camila Coelho, Helena Bordon gibi önemli editör ve blogger’lar da defilede yerlerini almıştı. Michael Kors’un 2016 Sonbahar-Kış defilesinde bir “look” oldukça romantik ve
MICHAEL KORS
27
MODA
MILANO MODA HAFTASI
MICHAEL KORS
feminenken bir sonraki oldukça maskülen çizgilerdeydi. Bazı tasarımlar ve styling ise ikisinin karışımı gibiydi, örneğin Kendall Jenner’ın sergilediği atletik çizgiler taşıyan bluz ve eteği gibi. Kardashian ailesinin ünlü kızlarının annesi Kris Jenner ile eski olimpiyat şampiyonu Bruce Jenner’ın (cinsiyet değiştirdiği için artık Caitylen Jenner) kızı olan Kendall, şu an modellik kariyerinde zirvede. Genç yaşına ve aslında bu işe başlayalı çok olmamasına rağmen ailesinden gelen şöhret ve güzelliği sayesinde neredeyse her derginin kapağını süslüyor. Ben de kendisini ilk kez podyumda izledim ve yakından da ne kadar güzel olduğunu görme imkanı buldum.
NEW YOR K VE
MİLA NO’D AN HAB ERL ER
New York Moda Haftası yorgunluğumu üzerimden atamadan Milano Moda Haftası’na katılmak üzere, Milano’ya hareket ettim. İlk defilem olan Fendi için New York’dan aşık olarak aldığım tüylü eteğim ile Stuart Weitzman diz üstü çizmelerimi giyip Via Solari’nin yolunu tuttum. Mekana girdiğimde, defile alanı dekorasyonunun davetiyedekiyle uyumlu şekilde gri duvarlar üzerinde üç boyutlu şekillerle süslendiğini gördüm. Defilede benim oturduğum bölümde, ön ve arka sıram dünyaca ünlü bloggerlar ile sarılmış durumdaydı. Kristina Bazan’dan PeacelovesShea’ya tüm bu global bloggerlar ile aynı sırada defileyi izlemek beni ayrı bir mutlu etmişti, özellikle ülkemi temsil ediyor olmam açısından. Defile başladığında Karl Lagerfeld’in ustalığını konuşturduğu yine harika bir koleksiyon ile karşı karşıyaydık. Özellikle deri ile yapmış olduğu tasarımlar ve bu tasarımlardaki ince işçilik, podyumdan belli oluyordu. Ertesi gün koleksiyonu yakından incelemek üzere Fendi showroom’una gittiğimde, koleksiyondaki işçilik detaylarına gerçekten hayran kaldım. Fendi’nin 2016 İlkbahar-Yaz koleksiyonunda bolca örgü detayı göreceğiz. Bu örgüler kimi zaman deri ile kimi zaman ise kumaş ile yapılmış oldukça detaylı çalışma-
YAZIN TRENDLERI Defile sonrası Michael Kors ofisinde, podyumda sergilenen kıyafetleri incelerken, tasarımlardaki detaylardan oldukça etkilendim. Organzadan yapılmış çiçekler ile süslenen elbiseler ve etek ceket takımlar önümüzdeki yaz Michael Kors’un en popüler tasarımları olacak, bu çok açık. Koleksiyonda ince işçilik ile üretilmiş, neredeyse couture diyeceğimiz parçaların yanı sıra, şehirli kadını anlayan ve ihtiyaçlara yönelik tasarlanmış birçok pratik tasarım da mevcut. Özellikle maskülen ceketler ile kombinlenmiş parçalı etekler, İlkbahar’dan itibaren bolca göreceğimiz bir look olacak. Haki, mavi, siyah ve beyazın hakim olduğu renk paleti ise şehirli kadının kendisini ön plana çıkarıp, tasarımdaki ustalığın detaylarda gizlendiğini vurguluyor.
28
FENDI
lar. Bazı ürünlerde belde, bazılarında ise etek uçlarında kullanışmış bu detay. Göze çarpan bir diğer detay ise aksesuarlarda. Fendi önümüzdeki yaz çanta konusunda devrim yapmaya hazırlanıyor. Söylemleri şöyle “Çanta ile çantanın sapı farklı olmalı.” Bundan yola çıkarak hazırladıkları çanta koleksiyonunda bol bol farklı desende saplar kullanılmış ve bazı tasarımlarda bu saplar değiştirilebiliyor bile. Bir diğer özellik ise bolca çiçek kullanılması. Üstelik bu çiçekler baskı veya desen değil, üç boyutlu deriden yapılma çiçekler.
PRADA’NIN ETKILEYICI DEFILESI Aynı günün akşamında merakla beklediğim Prada defilesi vardı ve ben bu beni her sezon çok heyecanlandıran defile öncesi, otele dönüp nubuk püsküllü pelerin-ceketimi giydim ve Jimmy Choo ayakkabılarımla işin içine biraz baharat katarak Prada
PRADA
showroom’u için yola çıktım. Yola çıktım çıkmasına ancak normalde 15-20 dakika süren yolu 45 dakika olmasına rağmen yarılayamamıştım bile. Defilenin başlama saatine yaklaştıkça geç kalacağım telaşı ile daha da hızlı çarpan kalbim beynimi ele geçirdi ve taksiden inip koşmam için şahsıma komut verdi. Defile mekanına geldiğimde halen aheste şekilde içeri girmekte olan davetlileri görüp derin bir nefes aldım ve salonda oturacağım yeri buldum. Prada, her sezon bambaşka bir şov yaptığı için her seferinde bizi neyin beklediğini düşünüp heyecanlanırım. Öyle ki, davetiyeyi dahi hep merak ederim zira davetiye, bizi defile mekanında neyin beklediğine dair ufak bir ipucu oluyor her defasında. Metalik ve sarı pleksilerle bizi karşılayan defile alanında, defile başladığında ilk gözüme çarpan styling oldu açıkçası. Saç ve makyajdaki farklı dokunuşlardan kıyafet ve aksesuarlara uzanan bu harika yolculukta bir yandan koleksiyonu incelemeye bir yandan da İlkbahar’da bizlere sunulacak bu tasarımları sizlere en iyi şekilde fotoğraflamaya çalıştım. Yaz için, layering dediğimiz giyimde farklı katlar kullanmak Prada’nın verdiği ilk mesaj belki de. Bir diğeri ise üç boyutlu tasarımlar. Küpeler ve kıyafetlerdeki üç boyut anlayışı ve farklı kumaş türlerini bir arada kombinlemek koleksiyonda öne çıkan mesajlar… İlkba-
29
MODA
NEW YOR K VE
MİLA NO’D AN HAB ERL ER
PRADA
FENDI
MISSONI
30
PRADA
FENDI
MISSONI
har’da nasıl kat kat giyineceğiz diye düşünüyorsanız bunun cevabını, ertesi gün koleksiyonu yakından incelemek için davetli olduğum re-see etkinliğinde buldum. Görmüş olduğunuz tüvit kumaşlar inanılmaz derecede hafif ve ince. Bundan dolayı da layering yani kat kat kombinlenmeye oldukça müsait. Kıyafetlerde ve çantalarda öne çıkan özelliklerden biri çizgiler. Çizgi derken sadece desenden bahsetmiyorum elbet. Ne demiştik? Üç boyut. Farklı derileri parça parça keserek bir araya getirilen ceketlerdeki işçilik ve çantalardaki çizgi teması bize önümüzdeki yaz bolca dikey çizgi göreceğimizi anlatıyor. Prada’nın en çok beğenilen tasarımlarından biri de taş, payet ve broşları üzerinde toplayan etek ceket takım oldu. Size işçiliği göstermek amacıyla yakından fotoğrafladığım bu takım, gerçekten bir sanat eseri. Milano
JIMMY CHOO PINKO
Moda Haftası kapsamında gerçekleşen, Pinko’nun Italia Independent ile ortak gerçekleştirdiği davete, Pinko’nun bana özel olarak göndermiş olduğu kıyafet ile katıldım ve bu lansman, şimdiye kadar katıldığım en kalabalık Pinko davetiydi gerçekten. Gözlükler de davet kadar güzeldi ve herkes resim çektirmek için birbiriyle yarışıyordu. Moda maratonumun son durağı Missoni defilesiydi. Missoni, benim her zaman çok severek kullandığım bir marka ancak plaj kıyafetleri ve mayoları dünyada en çok rağbet gören ürünleri olduğu için, İlkbahar-Yaz koleksiyonları da ayrı bir hevesle bekleniyor gerçekten. 2016 İlkbahar-Yaz defilesi, Missoni’nin genelde alışık olduğumuz romantik havasına zıt şekilde rock-chic konseptindeki styling ve müzikler ile gerçekten oldukça farklı idi. Gerek New York gerek Milano’daki koleksiyonlarının bize, 2016 İlkbahar-Yaz sezonu için verdiği mesajları özetlemem gerekirse, farklı kumaşların birlikteliği, tasarımlarda ve styling’de üç boyutluluk, çantalarda farklı renk deriler ve çizgiler ile gerek aksesuarlarda gerek ise kıyafetlerde çiçek temasının üç boyutlu varoluşu öne çıkan önemli detaylardı.
31
S P OR İZ Mİ R ÖZ EL
İZMİR, BİSİKLETİM VE BEN İZMİR’DE YAŞIYORSANIZ VE BİSİKLETE BİNMİYORSANIZ ÇOK ŞEY KAÇIRIYORSUNUZ DEMEKTİR! BU GÜZEL ŞEHİR, EĞİMİN NEREDEYSE OLMADIĞI COĞRAFYASI, MAVİYLE YEŞİLİN KAYNAŞTIĞI SAHİLLERİ, KENDİ İÇİNDEN ÇIKARTTIĞI BİSİKLET SEVDALISI KİŞİ VE GRUPLARIYLA PEDAL ÇEVİRMENİN EN KEYİFLİ OLDUĞU KENTLERİN BAŞINDA GELİR. LÜFTEN KENDİNİZE BİR İYİLİK YAPIN VE BİR İKİ TEKER ALIP YOLLARA ÇIKIN. BU YAZI DA REHBERİNİZ OLSUN! YAZI: E R D E M K A B A D AY I
32
Ç
ocukluğunuzu hatırlayın; o en çok mutlu olduğunuz günleri… Ve o günler arasından en çok keyif aldığınız anları düşünün. Bir doğum günü partisi, top oynama coşkusu, Anneler Günü’nde annenize sarılışınız, karne heyecanı, bitmek bilmeyen yaz tatili… Bisiklete bindiğiniz, iki tekerin üzerinde, saçlarınız rüzgarla uçuşurken pedallara bastığınız günleri hatırlatırsak fikriniz değişir mi? En mutlu, huzurlu, keyifli, en önemlisi de kendinizi en özgür hissettiğiniz an bisiklete bindiğiniz an değil miydi? Bu özgürlüğü neden yeniden yakalamayasınız ki? Bu sadece size kalmış bir şey! Yetişkinler için bisiklet, nedense ve ne hikmetse çocukların bir aktivitesidir. Çok güzeldir, çok eğlencelidir, ne de tatlıdır ama hep çocuklar içindir. Neden? Özellikle Avrupa’da düzenlenen bisiklet yarışlarına bakınca bu düşüncenin yanlışlığı ortaya çıkar. O yarışlarda yol kenarına dizilenlerin çoğu orta yaşlarını süren yetişkinlerdir. Çılgıncasına alkışlarlar, çığlıklar atar, bisikletçilere tempo vermeye çalışırlar. Dikkatli bakarsanız birçoğunun da bulundukları yere bisikletleriyle geldiklerini görürsünüz. O yerlerin bazıları Alpler, Pireneler, Dolomitler olsa bile! Bisikletin çocuklukla ilişkisi öğrenmeyle olmalı, o birliktelik bir hayat boyu devam etmeli. Bisiklet yetişkinliğinizde hayatınıza girerse, emin olun çıkmayacak ve size çok fazla şey kazandıracak. Bisiklet hem spor hem de ulaşım amaçlı kullanılabilen bir alet. Günümüzde Türkiye’de ve dünyada birçok büyükşehirde insanlar trafik sıkışıklığına takılmamak, hava kirliliğine neden olmamak ve formda kalabilmek için her gün işiyle evi arasında pedal çeviriyor. Tabii bunun için özellikle toplu taşıma duraklarında güvenilir bisiklet park yerleri olması şart. Ayrıca bisikletini park etmek istemeyip yola devam etmeyi tercih edenlere toplu taşıma araçlarında kolaylıklar sağlanmalı. Almanya’nın bisiklet otoyolu projesi, Kopenhag’ın bisiklet parklı trenleri, Amsterdam’ın birinci öncelikli geçiş haklı bisikletlileri kıskanılmayacak gibi değil. İzmir ve Türkiye bu konuda henüz emekleme aşamasına geçmeye çalışıyor.
BISIKLET: EN İYI EGZERSIZ Oysa bisiklet modern kent insanı için olabilecek en iyi egzersiz biçimi. Ağırlıkla masa başında çalışanlar günde en az yarım saat ayırarak bulundukları yerlerdeki uygun yollarda pedal çevirip form tutabilir. Bisiklet öncelikle kardiyovasküler sistemi geliştiriyor. Yani kalp, damar ve solunum sistemlerinizi… Kanın oksijen taşıma kapasitesini artırıyor, bedeni güçlendiriyor, daha geç yorulmayı sağlıyor. Bacaklar, kalça ve bel bölgesi de bisikletin nimetlerinden faydalanıyor. Ayrıca ayakta bisiklete binerken kollarınız ve omuzlarınız da güçlenir. Bisiklet; sindirim sistemini düzenler, cildi ve kişiyi gençleştirir, vücudun hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlar, yağ yaktırır, kilo almanızı engeller, kilo vermenizi sağlar. Bunun için en az yarım saat, dakikada 60’dan az olmamak üzere devirde pedal çevirmeniz yeterli. Tüm bunların dışında insanın hayatını düzene sokması açısından da bisiklet harika bir araç. Spor amacıyla bisiklete binerseniz, yediklerinize, içtiklerinize, dinlenmenize ve uykunuza daha çok dikkat edersiniz. Bir de bakmışsınız ki kendinizi “Yarın sabah bisiklete bineceğim” diyerek daha erken yatmaya başlarken bulmuşsunuz! HER BISIKLETLI BIR GÜN DÜŞER! Muhtemelen eşiniz ve anneniz bu yaştan sonra kendinizi bisikletle yollara vurmanızdan rahatsız olacaktır. Bisikletlileri pek önemsemeyen sürücüler, sürüsüne bereket vasıtalar, trafik kurallarından bihaber yayalar, bir türlü pürüzsüz olamayan yollar, aşırı hız, dikkatsizlik, yorgunluk nedeniyle oluşabilecek kazalar ister istemez onları tedirgin edecektir. Gelin onları biraz rahatlatalım: Her bisikletli bir gün düşer; başı ve elleri korumak şart. İster şehir içi yollarda ister şehir dışında sürün, kasksız ve eldivensiz yola çıkmayın. Yola çıkmadan önce lastiklerinizin havasını, frenlerinizin performansını, vitesinizin durumunu kontrol edin. Arkaya kırmızı, öne beyaz ışık takın; kendiniz de görünür olmak için gündüz sarı, turuncu, kırmızı; geceleri de beyaz ve fosforlu kıyafetler giyin. Her an, her yerden bir yaya, araç, kedi ya da köpek çıkabilir. Bu yüzden önünüze baktığınız kadar park etmiş araçlara ve bulunduğunuz yola çıkan yollara bakın, olası
33
S İK
L E Tİ M
BEN
İ Z Mİ
V
E
R,
Bİ
tehlikeleri öngörmeye çalışın. Kulaklar da göz kadar tehlikeleri fark etmede önemlidir. Arkanızdaki bir motor sesi, bir bağırış işinizi kolaylaştırabilir. Bu yüzden bir yandan pedal çevirip bir yandan müzik dinlemeyi bir kenara bırakın. Yolun sağından gidin ama araçların kapılarının açılabileceğini de unutmayın. Park etmiş araçların yaklaşık 1,5 metre açığından gidin; arkadaki araç korna çalarsa çalsın, umursamayın! Özellikle inişlerde yolu ortalayıp arabaların arasına girmek, en sağda gidip kapıya ya da bir canlıya çarpmaktan çok daha güvenlidir. Dönüşlerde kolunuzla döneceğiniz yolu göstererek “sinyal” verin. Ağır araçların arkasından seyretmek, toplu taşıma araçlarının yolcularının iniş biniş ya-
pacağı sağından geçmek de tek kelimeyle sakıncalı. Bisiklete binmek güzeldir. İster düz yolda pedallayın, ister inişin heyecanına kapılın… Hatta forma girdikçe o aşılmaz tepeleri aşarken yokuşlarda canınıza burnunuza takmak bile fazlasıyla hoşunuza gidecek. Diğer bisikletlilerle yollarda ve sosyal medya üzerinde kurulacak dostluklar, hafta sonları doğanın koynunda yapılacak uzun turlar, trafik sıkışıklığında somurtanların yanından hızla geçip gitmek ve bir şeyleri başarmanın hazzını yakalamak bisikletin kazandırdıkları. Ve önemlisi bu güzel alet size çocukluğunuz geri getirecek. Hem de bu güzel şehirde...
PE K İ A M A H A N Gİ B İ S İ KL ET ? TÜM BU YAZDIKLARIMIZLA SIZI BISIKLETLE ALMAYA IKNA ETTIYSEK O ZAMAN MUHTEMELEN ŞU SORUYU SORACAKSINIZ: “BISIKLET ALIRKEN NELERE DIKKAT ETMEYELIM?” HEMEN YARDIMCI OLALIM… ÖNCELIKLE bisikleti nerede ve ne amaçla süreceğinizi netleştirin. Asfalt yollarda sportif bir amaç peşindeyseniz yol bisikleti, kır bayır dolaşma niyetindeyseniz dağ bisikleti, daha çok ulaşım ve gezi amacınız varsa şehir bisikleti veya hibrit bisikletleri tercih etmelisiniz. PERFORMANS üretmek için istiyorsanız karbon ya da alüminyum kadrolu hafif bir bisiklet tercih edebilirsiniz. Karbon kadrolar daha pahalıdır; hafiftirler, yoldan gelen titreşimi emerler. Fiyat-performans değerlendirmesi yapıp kötü bir karbon kadro yerine, iyi bir alüminyum kadro tercih edilebilirsiniz. Bu arada kadro, bisikletin gövdesidir. Tekerlekler, sele, vites, dişliler, frenler, maşa gibi diğer parçalar hep sonradan toplanabilir, yani eklenebilir. BOYUNUZA uygun bir kadroya sahip bisiklet almazsanız zamanla omurilik sancıları
34
çekebilirsiniz, düşerseniz, bir süre sonra bisiklete binmemeye başlarsınız. Beğendiğiniz bisikletin size uygun kadrosu yoksa bir üst ya da alt boyu almayın. Bekleyin ya da alternatiflere bakın. KADRO boyu gibi gidon ebadı, gidon boğazının uzunluğu, selenin ölçüleri ve nerede durduğu iyi bir sürüş için çok önemli. Kendi ölçülerinizi öğrenip bisiklet mağazalarındaki uzmanlardan yardım isteyin. KADRONUN ardından jant setinin seçimi gelir. Unutmayın sizi yolda kadro ve tekerlekler götürüyor. İyi bir jant seti olan bisikleti tercih edin.
VITES tercihinizi yaparken yokuşlarda mı, düz yolda mı daha çok bisiklete bineceğinizi de hesaplamalısınız. Uygun aynakol ve ruble tercihi yapın. LASTIK tercihinde de genel olarak sürüş yapacağınız yolların kalitesi, hava durumu gibi etkenler söz konusu. Temiz bir asfaltta gidecekseniz ince, bozuk yollarda sürecekseniz daha kalın tekerleklere ihtiyacınız var demektir. Unutmayın hızlı git-
mek için sürtünmeyi azaltan, bozuk yolda güvenlik için tutuşu artıran lastikler işinizi görür. BISIKLETI almadan önce mutlaka deneme sürüşü yapın. Üzerinde rahat mısınız, hızlanması veya durması size uygun mu, keyifli bir sürüş yapabiliyor musunuz, hatta baktığınızda onu beğeniyor musunuz gibi sorulara samimi yanıtlar verin. EĞER uygun fiyatlar vermesiyle ünlü bir mağazada değilseniz ya da kampanya dönemine denk gelmediyseniz, peşin para vererek indirim talep edin. Geri çevrilmezsiniz! SÜPER marketlerden değil, satış öncesi ve sonrası hizmet de veren, güvenilir olduğu bisikletçiler tarafından onaylanmış mağazalardan alışveriş yapın. Market görevlileri sizi bir daha görmeyeceklerinden emindir ama bisiklet mağazaları sizinle uzun süreli bir ilişki kurmayı umar.
L E Tİ M
V
BEN
İ Z Mİ
S İK
E
R,
Bİ
İZMİRLİ BLOG: BİSİKLETİZM VE PINAR PİNTUZİ BISIKLETIZM.COM KURUCUSU PINAR PINTUZI, 23 NISAN’DA ÇOCUKLAR IÇIN MASAL KAHRAMANLARI KOSTÜMLERIYLE İZMIR BIKE PARTY ORGANIZE EDIYOR. PINTUZI’YLE HEM BISIKLETI HEM DE İZMIR’I KONUŞTUK. Pınar Pinzuti kimdir, bisiklet hikayesi ne zaman, nasıl başladı ve bugünlere nasıl geldi? İzmir Bornova Anadolu Lisesinden mezun olduktan sonra üniversitede filoloji ve ardından pedagoji eğitimi aldım. Almanya ve İtalya’da toplam 10 sene yaşadıktan sonra 2011 yılında İzmir’e döndüm. Üniversitede kampüse gidip gelmek üzere kullandığım bisikletle hafta sonları turlar yapmaya başlamıştım ve her seferinde parkuru biraz daha uzatıyordum. 2007 yılında eşimle balayımızı Almanya-İsviçre sınırında 500 kilometrelik bir bisiklet turu şeklinde yaptık ve sonrasında tüm boş zamanımızı bisiklet turları için rota seçip tatillerimizde farklı ülkeleri bisikletle keşfetmek için harcadık. 25 ülkede pedal çevirdim ve günlük hayatımda ulaşım aracı olarak bisiklet kullanmaya devam ediyorum. Bisikletizm’i ne zaman, hangi amaçla kurdunuz? Zaman içinde nasıl değişti? Bisikletizm.com, bisiklet turlarımızda gördüklerimi ve yaşadığım tecrübeleri paylaşmak üzere bir gezi blogu olarak doğdu. Şehirde bisikletle ulaşımı anlatmaya başladım. Bisikletin, günlük hayatın bir parçası olabileceğini, evimizden sadece 10 kilometre uzaklıkta doğanın içinde olabilmenin pazartesi sendromunu yok edebileceğini ve bisikletle yapılan her yolculuğun bize etrafımıza seyyah gözüyle bakmamızı sağladığını anlatan yazılar paylaşmaya başladım. Bisikletizm.com bugün Türkiye’de bisikletli ulaşım konusunda zengin içeriklere sahip olan bir platforma dönüştü. Bisikletizm’i okuyanlarla nasıl iletişim kuruyorsunuz? Bisikletizm üzerinden oluşan gruplar var mı? Okuyucular, blog üzerinden yazılarıma yorum yapıyor, Facebook sayfamdan mesaj göndererek sorularını soruyorlar,
reasyon amaçlı kullanım için. Şehir merkezine farklı semtlerden erişimi sağlayacak bisiklet yollarının yapımı ile bisiklet kullanımının daha çok yaygınlaşacağına inanıyorum. Otomobil, otobüs ve taksi şoförlerinin yoldaki en hassas yolcuyu, yani bisikletliyi fark etmesi ve bisikletlilerin de trafiğin bir parçası olduğunu kabul ederek saygı göstermesi gerekiyor. Bisikletli kadın da bisikletli erkek gibi dikkatsiz motorlu taşıt sürücülerinin hataları yüzünden tehlike yaşıyor. e-posta atarak yurtdışında tur yapmakla ilgili merak ettikleri konuları iletiyorlar. Bana ulaşan herkese dönüş yapmaya çalışıyorum. İlkbahar ve sonbaharda Kent Ormanı, Kültürpark, Bostanlı gibi açık alanlarda herkese açık ücretsiz BisikletYoga dersleri veriyorum. Düzenli aralıklarla bisikletle gezdiğim ülkelerle ilgili kültür merkezlerinde sunumlar yapıyorum. Bu şekilde okuyucularımla tanışma fırsatım oluyor. İzmirlilerin bisiklete yaklaşımını nasıl yorumluyorsunuz? İzmir, coğrafi özellikleri ve iklimi açısından bisiklet kullanımı için çok elverişli şartlara sahip. Bisikletin metroya saat sınırı olmadan ücretsiz olarak alınması uzak mesafeler için bile bisiklet kullanımının tercih edilmesini sağladı. Hafta içi işe bisikletle giden, hafta sonu ailecek bisiklet turları yapan ailelerin sayısı her geçen gün artarak devam ediyor. Bir bisikletli İzmir’de bisiklete binerken en çok nelerle karşılaşır? Bisikletli kadın olunca işler ne kadar değişiyor? Bisiklet kullanıcısı olarak şehrimizdeki en büyük sıkıntının yol güvenliği olduğunu düşünüyorum. Bisiklet yolları için altyapı çalışmaları devam ediyor ancak mevcut yollar şimdilik sadece kıyı şeridinde ve rek-
Size göre İzmir bisiklet için nasıl bir şehir? Hangi özellikleri bisiklete uygun/uygun değil? İzmir neler yapalabilir? İzmir’in “Bisikletin Başkenti” olma iddiası devam ediyor ancak sloganlar bunun gerçekleşmesi için yeterli değil. Ulaşım, şehirlerdeki yaşam kalitesini çok büyük ölçüde etkileyen bir faktör. Hava ve gürültü kirliliği ancak sürdürülebilir ulaşım seçeneklerinin artıştı ile azaltılabilir. Avrupa şehirleri kent merkezlerini insan odaklı olarak yeniden tasarlıyorlar. Otomobillerin kapladığı alanlar, kent halkının yeşil alanlarını işgal ediyor. Şehirler, insanlar için; otomobiller için değildir. Yaya, bisiklet ve toplu taşıma için daha hızlı yenilikçi çözümler hayata geçirilmeli ve sürdürülebilir ulaşım alternatifleri cazip hale getirilmeli. Bisikletli piknikler, trafiğe kapatılan caddelerde bisiklet sürüşleri organizasyonları, şehir insanının bisikletin ne kadar eğlenceli bir araç olduğunu hatırlaması için önemli organizasyonlar. Ben, 23 Nisan Cumartesi günü Konak Saat Kulesi’nde saat 14:00’de binlerce İzmirli ile buluşabileceğimiz, masal kahramanları kostümleri ile yapacağımız bir bisiklet sürüşü organize ediyorum. Parkur sadece birkaç kilometre uzunlukta. Çocuklar için düzenlediğim bu etkinliğe katılımın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Tüm İzmirlileri İzmir Bike Party’ye bekliyorum.
35
L E Tİ M
V
BEN
İ Z Mİ
S İK
E
R,
Bİ
SÜSLÜ KADINLAR YOLA İZMİR’DEN ÇIKTI SÜSLÜ KADINLAR VE BIZIKLETIZM, MAVIBAHÇE’DE 5-8 MART TARIHLERI ARASINDA BISIKLET KULLANMAYI BILMEYEN KADINLARA BISIKLET SÜRME DENEYIMI YAŞATACAK. TÜRKIYE’NIN EN MERAK EDILEN TOPLULUKLARINDAN OLAN SÜSLÜ KADINLAR BISIKLET TURU’NUN KURUCUSU SEMA GÜR’E MAVIBAHÇE OKURLARI IÇIN SORDUK. Süslü Kadınlar ne zaman, hangi fikirlerle ve kimler tarafından kuruldu? Organizasyonda kimler, hangi görevleri üstleniyor? Süslü Kadınlar Bisiklet Turu, yılda bir yapılmasını planladığımız bir bisiklet ve kadın etkinliğidir. Tur bir dikkat çekme eylemidir. İlk turu 22 Eylül 2013 Pazar, ikincisi 21 Eylül 2014’te üçüncüsünü 20 Eylül 2015’te yaptık. Bu yıl da 25 Eylül 2016 Pazar günü yapacağız. Ben 38 yaşımda bisiklete binmeyi öğrendim. İlk başladığım zamanlarda bana yardımcı olan yakın arkadaşlarım olmasaydı cesaret edip de bisikletimle yollara çıkamazdım. Ben de İzmir kadınlarına cesaret vermek istedim. Çoğu insandan duyduğum ise, bisikletlerinin balkonda, bodrumda çürümüş olduğuydu... Beni cesaretlendiren arkadaşlarım vardı, o zaman evlerinden
Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nun üçüncüsü 20 Eylül 2015'te İzmir’de yapıldı. Tura katılanlar "yollar egzoz yerine parfüm koksun" diyor. Fotoğraf: Diafo İzmir
36
bisikletlerini çıkarıp kadınları yollara dökecek bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. Bisiklete binmeyi az bilen kadınlar da var olan turların erkek egemen tavrından yakınıyordu. Onları cesaretlendirecek bir hareket yapabileceğimi düşündüm. Daha sonra bisikletli gezgin, bisikletizm.com’un blog yazarı Pınar Pinzuti etkinliğin organizasyonuna destek verdi. Onun destek vermesiyle tur daha tanınır hale geldi. Yazışmalar, sosyal medya ile ilgili tüm işler Pınar Pinzuti’nin desteği ile ayakta duruyor. Pınar ayrıca şirketler ve belediye ile de koordinasyonu sağlıyor. Tuğba Laçiner de grafik tasarımcısı bir bisiklet gönüllüsü. O da turun logosunu gönüllü olarak hazırladı. Afiş çalışmalarını yürütüyor ve her türlü desteği veriyor.
Bisiklet dünyasındaki erkek egemen tavır tam olarak nedir? Süslü Kadınlar sonrasında bu yönde algıda bir değişiklik yaratılabildi mi? Genellikle bisiklet gruplarında erkek çoğunluğu var. Kararları genellikle erkekler alıyor. Kadınlar ayak uydurabildikleri sürece turlara katılabiliyor. Örneğin turda ne giyip ne giyemeyeceğimiz konusunda erkeklerin müdahil olduğunu görebiliyoruz. “Bisiklete etekle mi bineceksin?”, “Kadınlar turu yavaşlatıyor”, “Uzun turlara gelebilen gelsin. Ben rotayı kendime göre yaparım”, “Sen hep turun sonundan mı geleceksin? O zaman gelmeseydin! Arabaya bin bari tur gitmiyor!”, “MTB’ye (dağ bisikleti) kurdele mi bağladın? Çok komik!”, “Şu kadar kilometreyi bu kadar
Süslü Kadınlar Bisiklet Turu'nun dördüncüsü bu yıl 25 Eylül'de yapılacak. Tura İzmirli ve Türkiye'deki tüm kadınlar davetli. Fotoğraf: PAOLO PINZUTI
Fotoğraf: DIAFO İZMIR
Fotoğraf: UNES PHOTOGRAPHY
hızda gittim!”, “Kaskını tak” gibi cümleleri şahsen duydum. Süslü Kadınlar Bisiklet Turu ilk algılamada içi boş bir eylem gibi algılanabilir. Ancak içi dolu bir eylem. Erkek egemen tavra karşı da bir duruş. Turdan sonra birçok erkek tura destek olmak istedi. Bisikletin günlük yaşamın bir parçası olma fikri kadınlar arasında da yayılıyor. Günlük kıyafetlerle de bisiklete binilebileceği algısını geliştirdiğimizi düşünüyorum. Eylül 2013’teki ilk etkinliğin ardından 2015’te birçok şehirde aynı anda Süslü Kadınlar sürüşü yapıldı. O ilk etkinlikten bu seviyeye, bu kadar hızlı bir şekilde gelmeyi nasıl başardınız? Sanırım kadınların beklentisi vardı. Sanki evlerinde kilitli bisikletleri için bir eylem bekliyorlardı. Bu bisiklet için aslında naif bir etkinlik. Kısa mesafe ve yavaş bir sürüş. O yüzden evinde oturan kadın “Aa bu uzun bir tur değil, tam bana göre, zorlamaz beni” diyor. Erkeklerin çoğunlukta olduğu turlar; bisiklete az binen kadınlar için ürkütücü olabiliyor. Turun eğlenceli olması da bir diğer faktör. Kadınların yavaş ve süslü bir şekilde bisiklete binmeleri teşvik edici oldu. Medyanın gücü çok etkili oldu. Televizyon ve gazeteler yani yazılı basın dışında sosyal medya çok güçlü bir araç oldu. Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nda neler yaşanıyor? O günün detayları neler? Öncelikle herkesin çok heyecanlı olduğundan eminiz. Turdan bir saat önce Göztepe tarafından gelecek olanlarla buluşuyoruz. Herkes kendi grubunu oluşturuyor ve Konak Meydanı’nda toplanıyoruz. Önce basın açıklaması yapıyoruz. Daha sonra Saat Kulesi’nde birkaç tur atıp Konak Köprüsü’nden geçip Alsancak yönüne hareket ediyoruz. Sürüş çok yavaş oluyor çoğu zaman basının isteği nedeniyle yürüyoruz.
2015 yılında ana caddeleri kapattırdık ve sürüşümüzü güvenli bir şekilde gerçekleştirdik. Turun arkasından da ambulans desteği geldi. Gündoğdu Meydanı’nda tur sona eriyor. Bir katılımcımız bize “Bu aşık olmak kadar heyecanlı bir şey” dedi. Çok güzel bir tanımlamaydı. Bir başka bisikletli kadın da “Kendi düğünümde bu kadar heyecanlı hazırlanmamıştım” dedi! Bisikletle ve Süslü Kadınlarla alakası olmayan insanlar Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’na denk gelince nasıl tepki gösteriyor? Bu yönde unutamadığınız anlar var mı? Tanınana kadar insanlar için çok şaşırtıcı bir eylemdi. Genellikle donup kalıyorlar. Alkış alıyoruz. “Bunlar Türk mü?” diyenler var. “Hello madam” diyenler var. Olumlu tepkiler çoğunlukta. “Yoldan çekilin Süslüler geliyoooorrr” diyenler de oldu! Tabii arada “Onca derdimiz varken süslenip bisiklete binmişler” diye kızan küçük bir azınlık da vardı. İzmir bisiklete binmek için en kolay şehirlerden biri. Daha açık fikirli ve rahat bir şehir diğer şehirlere göre. Bisiklet yollarının olması (tüm sorunlarına rağmen) biraz daha güvenli bir sürüş sağlıyor. Ancak tabii ki bu ülkenin bir gerçeği olarak dilediğimiz her saatte bisiklete binemeyebiliyoruz. Sahil şeridi dışında gece bisiklete
binmek bir kadın için ürkütücü. Her an bir erkek tarafından sözlü tacize uğrayabilirsiniz. Geçen yıl Konak bisiklet yolunda bir grup genç erkek tarafından akşam saatlerinde durduruldum. “Yanağından makas almadan bırakmayız” dediler. Ben de etrafa baktım ve hiç kimse yoktu. Şükürler olsun ki yanağımdan makas aldılar ve beni bıraktılar. Daha ciddi bir durumla da karşılaşabilirdim. İzmir mevcut yapısıyla bir bisiklet şehri olmaya ne kadar yakın ya da uzak? Bu yönde neler yapılmalı? Sizlerin ya da başka bisiklet topluluklarının bu yönde yerel yöneticilerle kurabildiği işbirlikleri var mı? İzmir bunu politika haline getirirse bisiklet şehri olabilir. Ancak sadece sahil şeridine bisiklet yolu yapmak bisiklet şehri olmak için yeterli değil. Arka semtlerde güvenli bir şekilde bisiklete binmeniz çok zor. Örneğin Buca, Gaziemir, Bornova’dan merkeze ulaşmanız çok zor. Çok cesur ve iyi bisikletçiler binebilir. Bisiklet yolları cesur kararlarla çoğaltılmalı. Belediye bu yıl bisikletlilerle işbirliği yapıyor. Bisikletlilerin fikirlerini almaya başladı. Toplantılara bisiklet gruplarının temsilcilerini çağırıyor. Ayrıca İzban ve metrolara bisikletin saat sınırı olmadan ve ücretsiz olarak alınması çok iyi bir gelişme oldu.
37
L E Tİ M
V
BEN
İ Z Mİ
S İK
E
R,
Bİ
ÇARŞAMBA AKŞAMI BİSİKLETÇİLERİ İZMIR’DEKI BISIKLET GRUPLARINDAN BIRI DE ÇARŞAMBA AKŞAMI BISIKLETÇILERI. ÇARŞAMBA AKŞAMLARI YAPILAN ŞEHIRIÇI TURLARI HER TÜRDEN BISIKLET SÜRÜCÜSÜNE UYGUN. GRUPTAN HÜSEYIN TEKELI HEM GRUPLARI HEM DE KENDI BISIKLET SERÜVENINI ANLATTI. Çarşamba Akşamı Bisikletçileri 2009 yılı sonlarında birkaç bisikletçi arkadaşımız tarafından Bornova›da kuruldu. 2008’de Türkiye›de ilk kez akşam bisiklet turları Perşembe Akşamı Bisikletçileri (PAB) tarafından başlatılmıştı. Bu turların toplanma noktası olan Göztepe, Bornova›ya çok uzak kaldığı İçin Bornova›da da akşam turları için ayrı bir gün düşünülmüş, perşembe günü çıkan zaten bir grup var olduğundan çarşamba günü seçilmiş. Amacımız bisikletlerimizle pedallamak, bisikletin şehir içinde kullanımını yaygınlaştırmak, şehir içinde herkesin bisiklet sürebileceğini kanıtlamak ve bisikletin bir ulaşım aracı olduğunu herkese göstermek. Ben 2010’da gruba katıldım. Öncesinde hafta sonları kısa mesafelerde kendi kendime biniyordum. Grupla 20-30 kilometre yol yapabildiğimi fark ettim. Zamanla gru-
Çarşamba Akşamı Bisikletçileri, cumartesi sabahları Bornova’da buluşup 605 metre rakımlı Kayadibi köyüne pedal çeviriyor. Yol sekiz kilometre ama tamamı yokuş. Ortalama yüzde 7'lik eğimden rota oldukça zorlu.
38
ba katılan yüzlerce kişi de bu farkındalığı yaşadı. Şu anda grup öncüsüyüm. Son yıllarda da Bornova’daki evimden Alsancak’taki işime aşağı yukarı her gün bisikletimle gidip geliyorum. Bu anlamda bisikletin ulaşım aracı olduğunun vurgusunu artırmak ve farkındalığını yaratmak için arkadaşlarımla “İzmir’de Bisikletle İşe Gidenler” isminde bir grup daha oluşturduk. Farklı turlar yapıyoruz. Örneğin çarşamba akşamları yaptığımız şehiriçi turumuz her türden bisiklet sürücüsüne uygun, ilk kez bisiklete binenin dahi tamamlayabileceği şekilde. Bornova Atatürk Parkı’nda akşam sekizde toplanıyoruz; aynı yerde 23.30’da turumuz sona eriyor. Tur boyunca Mavişehir, Konak, Üçkuyular, İnciraltı, Sasalı, Sahilevleri, Göztepe gibi yerlerden geçiyoruz. Cumartesi sabahları
8 kilometrelik tırmanış turumuz var. Kışın sabah 8, yazın 7, hatta 6’da Bornova merkezde toplanıp Homeros Vadisi’nin en üst noktasındaki Kayadi Köyü’ne tırmandığımız, performans gerektiren doğa ve spor turudur. Burada İzmir manzarası eşliğinde kahvaltımız yapıp aşağı ineriz. Bunun dışında pazartesi akşamları performans sürüşü yaptığımız, düz ama yüksek tempolu uzun yol turlarımız olabiliyor. İzmir bisiklet kullanımı için çok uygun bir kent. Şehrin neredeyse dörtte üçü düz alanda; sadece çeyreklik bölümü tepeye kurulu. Bu anlamda bisiklet yolu ağı artırılarak ve özellikle banliyölere bisiklet yolu yapılarak bisikletli ulaşım İzmir’in birinci ulaşım şekli olabilir. Bisiklet bir ulaşım aracıdır. Avrupa ülkelerinin milletvekilleri, bakanları bile işyerleri olan parlamento-
ya bisikletle gidiyor. Bisiklet yolu özellikle şehrin arka mahalleleriyle orada oturanların iş yerleri arasında yapılmalı. Çünkü o insanlar asgari ücretli. Bisiklet kullanarak işine gitmesi halinde en azından ayda 200 liraya yakın para cebinde kalacak. Hollanda nasıl bisiklet ülkesi oldu? Önce bisiklet yoları yapıldı, insanların bisiklete güvenle binilmesi sağlandı. Bilimsel bir araştırmaya Hollanda›daki yaşam süresinin diğer ülkelere göre yaklaşık yüzde10 fazla olduğunu ortaya çıkardı. Bunun nedeni çocuk yaştan itibaren bisikletin ulaşım aracı olarak kullanılmasıdır. Öncelikle spor yapıyorsunuz, her gün yapıyorsunuz, çevreyi kirletmiyorsunuz, para harcamıyorsunuz, otopark derdi çekmiyorsunuz, işyerinize her zaman aynı sürede ulaşıyorsunuz. Bu nedenle bisikleti hayatın her alanında kullanmak mantıklı ve akıllıca...
S İK
L E Tİ M
V
BEN
İ Z Mİ
R,
Bİ
E
Karşıyaka - Sasalı Kuş Cenneti arası bisiklet yolunda ve Alsancak sahilden İnciraltı arasında kalan rotada bisiklete binmeyi çok seviyorum. Bu rotalarda hem bisiklet yolunda olmanın güveni, hem doğa, hem deniz, hem de kuşlar var! Uzun bir rota olarak da Karşıyaka veya Bornova’dan Urla veya Seferihisar ile Sığacık’a pedal çevirmeyi öneririm.”
İzmir Pedalşörleri şehir dışını daha çok seviyor. Karagöl (üstte) ve Bornova'daki Homeros Vadisi sık sık ziyaret ettikleri yerler arasında.
İZMİR PEDALŞÖRLERİ SOSYAL MEDYA İZMIRLI BISIKLETÇILERIN BULUŞMASINDA ÇOK ETKILI. İZMIR PEDALŞÖRLERI FACEBOOK SAYFASI KURUCUSU ERCAN ULUDERE MAVIBAHÇE OKURLARI IÇIN YAZDI.
Her çarşamba Bornova'dan yola çıkan grup Bostanlı-Üçkuyular arasındaki feribotun da sıklıkla yolcusu oluyor.
Bisikleti çok sevdiğim için arkadaşlar arasında birbirimize hep “pedalşör” diye sesleniriz. İzmir pedalşörleri facebook sayfasını bir gruptan ziyade tüm bisiklet gruplarının aktivitelerini yayınlayabileceği bir paylaşım sayfası olarak açtım . Amacım tüm bisiklet severleri tek bir çatı altında toplamaktı. Ben ve grubum genel olarak geçmişimizde doğa sporları ile ilgilendiğimiz için bunu bir basamak daha yukarı çıkararak dağ bisikleti kullanmaya karar verdik. Genellikle rakımı 500 metrenin üstünde olan dağlara tırmanış yapıyoruz veya sahil kesimlerine gidiyoruz. Yolun asfalttan ziyade toprak yol olması bu spora çok daha fazla bir keyif veriyor. İzmir bisiklet sporu için ideal bir şehir.
Kışın dağlara zirvelere giderken, yazın denize gidip kamp atıyoruz. Kış mevsiminde Yamanlar dağı, Nif dağı, Efemçukuru, Manisa’daki Spil dağını seçerken yaz aylarında da Urla, Seferihisar, Çandarlı, Çeşme gibi sahil kesimlerini tercih ediyoruz. Bisiklete yeni başlayan arkadaşlara önereceğim en güzel rota Bostanlı’dan Sasalı’ya kadar olan bisiklet yoludur. Son derece güzel, doğa ile iç içe, mavi ve yeşili (denizi ve ormanı) bir arada bulacağınız, trafikten uzak, güvenli bir rotadır. Uzun bir rota isteyen arkadaşlar için ise Buca- Kaynaklar – Gürlek Şelalesi –Nif Dağı – Kemalpaşa –Bornova güzergahını öneririm.
39
GÜNCEL KADIN HAKLARI
8 MART
ÇALIŞAN KADININ GURUR GÜNÜ Kadınlar için hayat zordur. Bir yandan hayat tarafından onlara yüklenen ev işleri ve çocuk bakımıyla uğraşırlar, bir yandan da erkek egemen iş dünyasında var olmaya çalışırlar. Her ikisini de başarabilmeleriyle erkeklerden daha “kalifiye” oldukları aşikâr! Buna rağmen çalışma hayatında büyük mücadeleler vermek zorunda kaldılar. 8 Mart, o günlerin anısına kutlanıyor. YAZI: E R D E M K A B A D AY I
40
T
ÜRKIYE’NIN büyük gazetelerinden birinden bir haber: “Dünyanın en büyük arama motoru Google, Dünya Kadınlar Günü’nü unutmadı. Google ana sayfasında özel bir doodle hazırladı ve Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı.” Bu haberi bir kenara koyun ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde çalışan kadınlara ofislerinde yapılan hoşlukları düşünün. Masalarına bırakılan çiçekler, çikolata kutuları, hediye paketleri, insan kaynakları ya da büyük bir çoğunluğu erkek olan patronlardan gelen kutlama mesajları… Hepsi çok şirin değil mi? Kuşkusuz bunlar kulağa (ya da okuduğunuza göre gözlere) hoş geliyor olabilir ama işte tam da bu yüzden kadınların özel bir günle hatırlandıklarını, hatırlanmak zorunda kaldıklarını söylemek mümkün. Erkek egemen dünya düzeni, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde kadınları ancak özel günlerde sırtını sıvazlayacak bir tür olarak görüyor olsa gerek ki böyle hoşluklar yapmayı çok anlamlı sanıyor. Sanırsınız 23 Nisan kutlanıyor! Zaten en başta bir düzeltme yapmak gerekiyor. Bugünün gerçek adı 8 Mart Dünya Çalışan Kadınlar Günü’dür. Arkasında kan, ter ve gözyaşıyla örülü bir geçmiş barındırıyor. Aslında bu gün, yine kadınlar tarafından
erkeklere zorla kabul ettirilmiş bir gündür. Belki bugün gazetelerin “doodle” hoşluklarını haber yapması, işverenin gülleriyle şirinlik muskası haline dönüştürülüyor hatta kadının iş yaşamında “ötekileştirilmesinin” yolunu yapmaya devam ediyor ama her şeyin başı çalışan kadınların “Artık yeter!” diyerek ayaklanması var. Bugün 8 Mart’ın tarihiyle anlatılanlarda trajik olaylar yer alır. 8 Mart’ın kadınlar için özel bir gün olarak kabul edilmesinin temelindeki bu hikayelerin hepsi doğrudur ama hiçbiri tek başına yeterli bir temel değildir. Yaşananların hepsi kadınların çalışma hayatında fark edilmesini sağladı. Bu uzun ve acılı bir süreçti.
8 MART’IN TARIHI Sanayi devrimi başlayıp fabrikadaki çarklar insanlık için dönmeye başladığı gün işçi-işveren ayrımı ortaya çıktı. Bir tarafta patronlar, öbür tarafta işçiler vardı. Parası olan patron daha çok kazanmak için işçileri kullanıyordu. Uzun çalışma saatleri, iş güvenliğinin olmaması, düşük gelir, sağlıksız koşullar işçileri zorlarken en büyük sıkıntıyı kadınlar çekiyordu. Zira evin geçimini erkeğin sağladığına inanan ve insanları inandıran düzen kadınların eve “ek gelir” getirdiği inancını topluma yerleştirmişti. Diğer taraftan kadınların fiziksel olarak erkeklere göre daha az iş üre-
41
G Ü N CEL KA D I N
Kadınlar tarih boyunca haklarını aramak için renkli eylemler yaptı. Kadınların hak arama mücadelesinde Alman Clara Zetkin'in 1900'lerin başında yaptığı çalışmalar önemli yer tutuyor.
tebileceği inancı ve bedensel handikapları da ön plana çıkarılarak kadın çalışanlara daha düşük gelir sunuyordu. Günün şartlarında kötü niyetli ve acımasız şeflere karşı bir kadının özgüvenli ve dirayetli bir şekilde ayakta durması, itiraz edebilmesi, gereğinde “yumruğunu masaya vurması” da pek mümkün olmadığından kadınlar, iş hayatında alabildiğine eziliyordu. Üstelik bunun bir de eve gidip temizlik yapmak, yemek pişirmek, çocuk bakmak gibi başka bir dünyası daha vardı. Durum böyle olunca kadın çalışanların yaptıkları grevler bile yine “müsamere” gibi kabul gördü. Öyle ki 8 Mart 1908’de New York’taki bir tekstil fabrikasında kadın işçilerin yaptığı grevde patronlar, çalışanların dışarıdan destek almasını engellemek üzere kapıları onların üzerine kilitleyecek cesareti gösterebildiler. Erkek işçilerin grevinden taşlı sopalı kavgalar yapılırken, kadınlar cezalı çocuk muamelesi görmüştü. O kilitli kapılar bir şekilde (hangi şekil-
42
de olduğu da bilinmiyor) çıkan yangınla tam 129 kadının hayatını kaybetmesine sebep oldu. Bu olaydan 51 yıl önce, yine aynı kentte ve sektörde büyük bir kadın işçi grevi yapılmıştı. Tekstil işçisi kadınlar 16 saatlik iş gününün (evet günün üçte ikisi!) 10 saate indirilmesini ve ücretlerine iyileştirme talep etmişti. O grev başka grevleri tetiklemiş, tekstil ve tütün patronları zor günler geçirmişti. Ama yapılan “iyileştirmeler” pek bir işe yaramamıştı ki 1908’deki olayın yaşanmasına sebep olacak başka bir grev yapılması zorunlu hale gelmişti. Her iki grevin kadınların hayatında önemli bir yeri olduğu ortada ve birileri işçi kadınların çalışma hayatında yaşadıkları sorunların farkındaydı. Tabii onlar da kadındı! Clara Zetkin 1889’da Paris’te Kuruluş Kongresi yapan II. Enternasyonal’le Alman Kadın İşçiler Birliği temsilcisi olarak katıldı ve “Kadının Kurtuluşu İçin!” başlıklı raporuyla durumu dünyaya ilan etti. Aynı dö-
nemde burjuva sınıfı içinde de bir kadın hareketi vardı ancak Zetkin ve arkadaşlarının düşünceleriyle tamamen zıttı. Burjuva kadınlar toplum içinde daha çok serbestlik talep ediyordu; ekonomik yönden zaten çok daha avantajlı durumda oldukları için o yöne pek kafa yormuyorlardı. Hatta kadınların çalıştırılmamasını bile talep ediyorlardı. “Burjuva kadın hareketi, kurtuluş özlemi çeken tüm kadınların çıkarlarının temsilcisi, onların öncüsü değildir. O, emekçi kadınları yanıltıcı hayallerle erkek kardeşleriyle birlikte devrimci mücadele vermekten alıkoyarak emperyalist kapitalizmin yardımına koşmaktadır” diyen Zetkin’in önerisiyle kongrede kadınların çalışmasının yasaklanmasına karşı çıkıldı ve çalışan kadınların işçi sınıfının mücadele saflarına katılması gerekliliği vurgulandı.
EŞIT POLITIK HAKLARLA, BIRLIKTE ÇALIŞMAK! Zetkin, yakın dostu Rosa Luxemburg ve arkadaşlarının tek yaptıkları bu değildi. “Biz
erkekle eşit politik hakları, bu toplumu devirmek, parçalamak için; yasal engellerle engellenmeden birlikte çalışmak için talep ediyoruz” sözleriyle 1906 dönemin Almanya’nın Komünist, bugünün Sosyal Demokrat Parti kongresinde kadınlara oy hakkı verilmesi gerekliliğini söylüyordu. 17 Ağustos 1907’de Stuttgart’ta toplanan Birinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda kadının ekonomik ve sosyal hayatta eşitliğinin sağlanması birincil öncelik olarak kabul edildi. Üç yıl sonra bu kez Kopenhag’da ikincisi düzenlenen konferansta kadın işçilere günde sekiz saatlik çalışma süresi talebi, hamile kadın işçilere doğumdan önce 8 haftalık doğum izni talebi, emziren kadınlara süt izni, 12 yaşından küçük çocukların çalıştırılmasının yasaklanması, işsiz kadınlara sosyal güvenlik talepleri gündeme alındı. Bu toplantı ayrıca Zetkin’in önerisiyle sosyalist kadınların uluslararası düzeyde bir gün düzenlemesini de gündeme getirdi. “Her ülkenin sosyalist kadınları, kendi ülkelerinde proletaryanın sınıf bilincine sahip
politik ve sendikal örgütleriyle mutabakat içinde, esas olarak kadınlara oy hakkının ajitasyon ve propagandasına hizmet etmek üzere, her yıl bir kadınlar günü düzenler. Bu talep, sosyalist anlayışın kadın sorununa yaklaşımına uygun olarak gündeme getirilmelidir. Kadınlar günü uluslararası bir karakter taşımalı ve özenle hazırlanmalıdır.” 19 Mart 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, İsviçre gibi ülkelerde Kadınlar Günü kutlandı. Çalışan kadınlar eşit işe eşit ücret, hamilelik ve doğum izinleri, analık hakları ve sekiz saatlik mesai için yürüyüşler düzenlediler. 18 Mart 1848 Berlin’de hayatını kaybeden devrimci kadınlar ile 19 Mart 1871’deki Paris Komünü’nün anısıyla birleşince mart ayı emekçiler ve kadınlar için ayrı bir öneme sahip oldu. Moskova’da 1921’de yapılan II. Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı’nda Şubat Devrimi’ne ithafen kutlama gününün 8 Mart olması kararlaştırıldı. Çarlık Rusya’sı takvimine göre 23 Şubat olan
tarih, bugünün takviminde 8 Mart’a denk geliyordu ve o gün Petrogradlı tekstil işçisi kadınların yaptığı grev ve direniş de emekçi tarihinin köşe taşlarından biriydi. Çalışan kadınlar o günü unutmak ve unutturmak istemiyordu. Artık kadınlar çalışma hayatının her pozisyonunda kendilerine yer bulabiliyorlar. Fakat her şeyin de toz pembe olduğunu söylemek çok zor. Gazetelerin “sevimli” haberleri ya da patronların yılda bir masaya bıraktıkları güller, kadınların iş dünyasında hâlâ “ikincil” durumda olduklarını ortaya koyuyor. Bu iyi niyetli yaklaşımlar işler ciddiye binince bir anda terse dönebiliyor. Zaten kadınlar da bu yüzden kendilerine bir gün seçtiler. Bu işi de erkeklerin yapıp kendilerine lütfetmesini beklemediler. Aralarında bir fark olmadığını biliyorlardı ve haklarını talep ettiler. Dünya döndükçe de mücadeleleri devam edecek. 8 Mart Dünya Çalışan Kadınlar Günü mü? Tabii ki kutlu olsun!
43
GÜNCEL KADIN
“CESUR OLUN, HAYALLERİNİZİN PEŞİNDEN GİDİN...” EGE İŞ KADINLARI DERNEK BAŞKANI BETÜL ELMASOĞLU EGİKAD’tan bize biraz bahseder misiniz? Ege İş Kadınları (EGİKAD) 2008’de 15 kurucu iş kadını üyenin imzası ile kuruldu. EGİKAD, projeleri ve işbirlikleri ile ön plana çıkan bir dernek olma özelliğiyle başta İzmir ve Ege Bölgesi olmak üzere iş kadınlarının iş hayatında hak ettikleri yerleri alarak görünür olmalarını sağlamak, iş kadınlarının kendi aralarında yaratacakları işbirlikleri ve sinerjiyi yükseltmek ve iş hayatına yeni atılan genç kızlarımıza ve girişimci kadınlarımıza rol model olmak amacı ile kuruldu. Gerek iş yaşamında , gerek sosyal alanda ciddi birikimlere sahip üyelerimizi topluma ve kadına yararlı etkinliklerde buluşturmak amaçlarımız arasında. Bu bağlamda çeşitli eğitim projeleri, sosyal sorumluluk projeleri ve girişimcilik projelerine odaklanıyoruz. Belediyeler, üniversiteler, odalar ve diğer STK’larla devamlı işbirliği içinde projeler üretmeye çalışıyoruz. Benim dernekle 2013’te tanıştım. 2014 yılında da genel kurulda başkanlığı devir aldım.
Ege İş Kadınları Derneği (EGİKAD) 2008’den beridir iş hayatına yeni atılan ve yeni iş kuracak kadınlara destek olmak amacıyla İzmir’de ve Ege Bölgesi’nde faaliyet gösteriyor, diğer kadın dernekleriyle birlikte başarılı projelere imza atıyor. Dernek başkanı Betül Elmasoğlu’yla MaviBahçe okurları için hem kadın sorunlarını hem de İzmir’i konuştuk. RÖPORTAJ: B E R R I N B . G Ü L O Ğ L U
44
İş hayatında kadın olarak yer almanın zorlukları var mı sizce? İş hayatında kadın olmanın zorlukları, tabi ki var. Kadın hem iş hayatında var olma mücadelesi veriyor hem de ev işleri, annelik, büyüklerin bakımı gibi aile işlerini yürütmeye çalışıyor. Bu şartlarda iş hayatında var olabilmek, kolay değil. Sosyal hizmetler, ülkemizde ne yazık ki yetersiz! Röportajlarınızda hep kadınların hayallerinin peşinden gitmesi gerektiğinin vurgusunu yapıyorsunuz. Şu anki sosyo-politik düzende Türkiye’de kadınların konumlandırılmasını nasıl buluyorsunuz? Bir ülkenin , ileri medeniyetler düzeyine erişmesi için, kadın ve erkeğin her alanda (iş yaşamında, politikada, kamuda) eşit oranlarda temsil edilmesi gerekiyor. Türkiye’de kadınların ne yazık ki sadece yüzde 27’si çalışma hayatı içinde. Oysa nüfusumuzun yarısı kadın. Bizlerde, iş kadınları dernekleri olarak her platformda, bunu dile getiriyor, dikkat çekmeye çalışıyoruz.
Girişimcilik atılımında bulunan bir kadının izlemesi gereken yollar nedir? Kadınlarımızın önce bir fikirleri olacak, onu hayata geçirmek için gerekli eğitimleri alacaklar, KOSGEB gibi kurumların açmış olduğu eğitim kurslarını takip edip, sertifikalarını alacaklar. Bu kurslarda geri ödemeli ve geri ödemesiz hibeler var, onları da kullanabilecekler. Bizim gibi sivil toplum kuruluşlarını, eğitimlerini takip edecekler. Hayal edip, cesur olacaklar. İzmir’de kadın olmak… Kadın için ayrıcalıklı bir şehir mi sizce? İzmir çok medeni bir Avrupa şehri bence. Kadın için daha avantajlı. Demokratik ve özgür bir şehir. İş kapasitesi açısından maalesef bir Marmara, İstanbul değil tabi ki. Kurumsal şirketlerimiz çok az, o yüzden gençlerimiz, İzmir dışına yerleşmekte. Daha çok yatırım, İzmir’e ve çevresine çekilirse gençler, kadınlar için çalışma alanları genişleyecektir. Gelecekte ne gibi projeleriniz var? Birkaçını bizimle paylaşır mısınız? EGİKAD olarak bu yıl İzmir Üniversitesi ve Dokuz Eylül Rotary Kulübü ile birlikte girişimci kadınlara yönelik “En İyi İş Fikri” yarışması düzenliyoruz. Katılım şartlarını geçen projelerden birine 5 bin TL ödül verecek, ücretsiz web sitesi yapımı ve ayda 1-2 kez olmak üzere 6 aylık danışmanlık hizmeti vereceğiz. Birinci aşamayı geçen proje sahipleri 27-28 Şubat tarihlerinde iki günlük eğitim programını İzmir Üniversitesi’nden alıp, başarı belgesi alacaklar. Toplumsal cinsiyet kavramı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin Türkiye’deki izdüşümleri, takım ruhu, liderlik, kurumsallaşmada ilk adımlar alacakları eğitim başlıklarından bazıları. 2 Mart’ta ise ödül töreni ve yarışmamızın finali var. Bu projemizin, her yıl devam etmesini arzu etmekteyiz. 8 Mart’taki panelimiz başlığı “Toplumun gelişmesinde kadının dönüştürücü rolü, barışçıl kadın”. Onun hazırlıkları içindeyiz. Umarız biz ve diğer kadın STK’ları, çalışmalarımızla kadın girişimciliğini özendirip, topluma katkıda bulunuruz.
HEM ÜRETİYORLAR HEM SATIYORLAR ÜRETİCİ KADIN KOOPERATİFİ
Kadına yönelik çalışmaları ile dikkat çeken Karşıyaka Belediyesi, kadınların sosyal ve ekonomik yaşamına katkı sunmak için kurduğu “Üretici Kadın Kooperatifi”ni kazanç kapısına dönüştürdü. El emeği göz nuru ile hem üreten hem de satış yapan 200’ün üzerinde kadın; yaş, eğitim gibi engellere takılmadan para kazanma ve aile ekonomilerine katkıda bulunma imkanına kavuştu.
BAŞKANIN İKRAMLARI KADIN KOOPERATIFINDEN Karşıyaka Belediyesi tarafından geçtiğimiz mart ayında kurulan Üretici Kadın Kooperatifi, kısa sürede her yaştan ve her eğitim düzeyinden 200’ün üzerinde üyeye ulaştı. Demirköprü Mahallesi’ndeki belediyeye ait müstakil binada faaliyetlerini sürdüren kadınlar; gıda, takı tasarımı, file örgü, ahşap boyama ve çini gibi alanlarda üretim ve satış yapmaya başladı. Belediyenin “Hoş Geldin Bebek” projesi ile ailelere hediye edilecek 2 bin patiğin üretimini tamamlayan kadınlar, Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar’ın ve belediye etkinliklerinin ikramlarını da -gıda üretim atölyesindekendi elleriyle üretmeye başladı. Belediye Meclisi için hazırlanan ikramlar da kadınların el emeğini taşıyor.
KADINLARA İŞKUR DESTEĞI Kooperatif üyesi kadınlar, İŞKUR’la yapılması planlanan işbirliği kapsamında aşçılık, çocuk ve hasta bakımı gibi eğitimlere
katılarak, istedikleri alanlarda uzmanlaşma şansını yakalayacak. Anahtarlık, biblo, yastık gibi üretimlerin de yapılacağı kooperatifte, Karşıyaka’nın simge yapı ve heykelleri özel tasarımlarla markalaştırılacak. Çeşitli festival, kermes ve etkinliklerde ürünlerini satma imkanı bulan Karşıyakalı kadınlar, internet sitesi üzerinden sipariş almaya da başladı.
“GÜÇLÜ KADIN, GÜÇLÜ TOPLUM” Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar; “Kadınlarımızın yaşamın her aşamasında etkin rol alması, engellerle karşılaşmadan hem sosyal hem de ekonomik olarak güçlü olması, toplumun güçlü olması demektir. Bu anlayışla, kadınlarımızı üretime teşvik etmek için kurduğumuz kooperatifimiz, kısa sürede güzel işler yapmaya başladı.” dedi. Üretici Kadın Kooferatifi, 13-14 Şubat'ta MaviBahçe'de Sevgililer Günü kapsamında düzenlenen şenlikte de ziyaretçilerimizle buluştu.
Üretici Kadın Kooferatifi, kadınlara meslek edindirmenin yanı sıra ürettiklerini çeşitli festival, kermes ve etkinliklerde satma imkanı da sağlıyor.
45
TREND RAPORU GÜZELLİK
CANLI VE PARLAK SAÇLAR İÇİN 20 ÖNERİ UZUN VE SOĞUK BİR KIŞ MEVSİMİNİ GERİDE BIRAKIYORUZ. SAÇLARINIZ DA SOĞUK VE KURU HAVANIN ETKİSİYLE CANLILIĞINI YİTİRDİ, YIPRANDI VE ADETA SAVAŞTAN ÇIKMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR. PEKİ, BU DURUMDA NE YAPMALI? SİZİN İÇİN UZMANLARDAN DERLEYEREK HAZIRLADIĞIMIZ 20 PRATİK ÖNERİYLE SAÇLARINIZIN HACİMLİ VE PARLAK GÖRÜNMESİNİ SAĞLAYABİLİRSİNİZ. YAZI: D E R YA K I R I M
46
1
GENÇLIK PINARI: KERATIN Saç telinin dış yüzeyi tamamen keratin ağıyla örülmüştür. Keratinin yapısında bulanan kükürt, saçın dayanıklılığını artırır. Saçın yapısında da bulunan keratini besinler aracılığıyla da alabiliriz. Özellikle kuru fasulye, nohut, barbunya vb. bitkisel gıdalar yiyerek saç yapınızın kuvvetlenmesini sağlayabilirsiniz.
3
ACIL KURTARMA SERISI
Schwarzkopf Professional, saçları yenileyerek eski sağlığına kavuşturmak için Biyomimetik Saç Onarım Teknolojisi’ni kullanan BC Acil Kurtarma Serisi ile öne çıkıyor. Durulanmayan Sprey Krem, BC Acil Kurtarma Serisi’nin yeni kahraman ürünlerinden. Saç bakımınızı tamamlayan BC Acil Kurtarma Durulanmayan Sprey Kremi, sprey formatında olduğu için son derece pratik bir kullanım sunuyor. Durulanmama özelliği ile saç bakımını gün boyunca devam ettiriyor. Kusursuz ve sağlıklı bir saç yüzeyi için saçı ağırlaştırmadan yatıştırıyor ve yoğun onarım sağlıyor.
2
UÇUŞAN TELLERE KARŞI SAÇ SPREYI Saçlarınız elektriklenip, havada uçuşuyorsa saç spreyi kullanabilirsiniz. Saç spreyini direkt saçınıza uygulamak yerine ellerinize sıkın, daha sonra ellerinizle saçınızın elektriklenen bölgesine yedirin. Saçlarınızın düzleştiğini göreceksiniz.
SAÇLARINIZI MASAJ YAPARAK YIKAYIN! Parlak saçların ilk şartı doğru yıkama biçimi. Özellikle çok sıcak suyla yıkanmak, saçın renginin matlaşmasına sebep oluyor. Bu nedenle saçınızı ılık suyla mümkün olduğu kadar az şampuanla yıkamalısınız. Saçınızı şampuanladıktan sonra saçınızdan gıcır gıcır sesler gelene kadar iyice durulamalısınız. Banyoda saçınızın suyunu ellerinizle sıkın ve havluya emdirin.
4
JÖLE ILE PARLAK SAÇLAR Eğer saçlarınız dalgalıysa ve mat görünüyorsa, saçlarınıza jöle sürebilirsiniz. Jöle, saçınıza hem hacim hem de parlaklık kazandıracak.
5
6
YAĞLI SAÇLARA ACIL ÇÖZÜM: PUDRA
Yağlı bir saç yapısına sahipseniz ve acilen bir davete gitmek zorunda kaldıysanız, üzülmeyin. Çözümü var. Saçlarınızı öne doğru eğin ve elinize biraz talk pudrası sürün. Ellerinizdeki pudrayı saç diplerinize yedirin. Böylece saçlarınız daha kuru ve mat görünecek. Ya da kuru şampuan işinizi görecektir.
AÇIK RENKLI KAKÜLLER SAÇA DOLGUNLUK KAZANDIRIYOR Saçınızın ön kısmındaki kaküllerinizin rengi, ana saç renginizden bir ton daha açık olursa, saçınız daha hacimli görünür. Kuaförünüzden saçınızın üst kısmına ve kaküllerinize saç renginizin bir ton açığını uygulamasını söyleyin. Böylece saçınız olduğundan daha hacimli görünecek.
47
T R END RA PO RU G Ü Z EL LİK
7
YAĞ DESTEĞI
SAÇ BOYASI SAÇA HACIM VERIYOR
Saç boyası saç derisinin üzerindeki dış yüzeyi kaldırır. Bu, saç tellerinin daha sıkı durmasına sebep olur. Böylece boyalı saçlar, doğal saçlara göre daha hacimli görünür. Biraz değişiklik yapmak için yaz aylarıyla beraber saç renginizi hafif açmaya ne dersiniz?
8
MUCIZEVI HACIM MASAJI
Saçlarınızı öne eğin. Kafa derinize arkadan başlayıp, arkadan öne, alnınıza doğru 10-15 dakika masaj yapın. Daha sonra saç diplerinize saç spreyi sıkın. Saçınızın daha hacimli olduğunu göreceksiniz.
10
9 11 LIMONLA PARILDAYIN!
İki limonun suyunu sıkın ve bir litre suya katın. Banyo yaparken saçınızı yıkama işlemini bitirdikten sonra bir de bu suyla durulayın. Banyodan sonra saçlarınızın parladığını göreceksiniz.
48
SAÇLARDA ÇIÇEK MODASI Yaz aylarında kıyafetlerde olduğu kadar saçlarımızda da çiçek modasını yaşayacağız. Hacimli çiçekli tokalar ve taçlar yaz aylarının canlılılığını saçlarınıza taşıyacak. Renklerde ise özellikle pembe ve turuncular ağırlıklı.
TARAK SEÇIMI ÖNEMLI Doğru tarak kullanımı, saç sağlığını doğrudan etkiliyor. Orta boy yuvarlak bir saç fırçası ve ince dişli bir fırça, her kadının evinde bulunmalı. İnce dişli fırçayla banyodan sonra saçlarınızı tarayabilirsiniz. Orta boy yuvarlak fırçayı ise saçlarınıza hacim kazandırmak ve fön çekmek için kullanabilirsiniz.
12
Kadınların ipeksi ve parlak saçlarından ilham alan L’Oréal Professionnel, efsanevi bir ürün yarattı. Avokado ve üzüm çekirdeği yağlarının eşsiz birleşiminden oluşan Mythic Oil Efsane Yağ, saça göz alıcı parlaklık kazandırırken derinlemesine besliyor, profesyonel bakım sunuyor. Her saç türü için uygun olan bu ürün, saçlara ipeksi yumuşaklık ve göz alıcı parlaklık kazandırıyor. Profesyonellerin de en büyük yardımcısı olan Mythic Oil Efsane Yağ, beş farklı şekilde kullanılabiliyor. Kolay tarama etkisi için ıslak saça; bakım yapmak için saçları yıkamadan önce; dayanıklı fön için fön öncesi kuru saça; kusursuz görünüm için fön sonrası kullanmak mümkün.
İNCE SAÇLARA KIL MASKESI Eğer saç tellerinizin çok ince olduğundan ve kolayca kırıldığından şikayetçiyseniz, saçlarınızı biraz güçlendirmeniz gerekebilir. Evde saçlarınıza kil maskesi uygulayarak saçlarınızı güçlendirebilirsiniz. Bunun için yarım fincan kil ve bir yemek kaşığı zeytinyağına ihtiyacınız var. Derin bir kapta, kili ve yağı birbirine karıştırın, daha sonra yarım su bardağı kadar su ekleyin. Ellerinizle çamur haline getirdiğiniz karışımı saçlarınıza uygulayın ve 10 dakika bekleyip, durulayın. Saç tellerinizin güç kazandığını göreceksiniz. Bu kürü iki haftada bir tekrarlayabilirisiniz.
SAÇINIZI YIKARKEN NELERE DIKKAT ETMELISINIZ?
SERUM DESTEĞI
Saçınızı yıkamadan önce başınızı öne eğip fırçalayın. Saçınızı şampuanlamadan önce iyice ıslatın. Şampuanı parmak uçlarınızla masaj yaparak uygulayın.
Saç kremini saçınızda bir, iki dakika bekletin. Böylece saçınıza daha iyi nüfuz etmiş olur. Islak saçlarınızı tararken, geniş dişli tarak kullanın. Çünkü saçınız ıslakken
daha dayanıksızdır. Saç kurutma makinesini kullanırken, makineyi saçınıza çok yakın tutmayın. Makineyi çok sıcak ve kuvvetli çalıştırmayın.
13 15 14 SAÇ KÖPÜĞÜ DESTEĞI Sabahları saçınıza kolayca şekil vermek istiyorsanız, saç diplerinizi nemlendirin. Daha sonra saç köpüğünü saçlarınızın diplerine yedirin. Saçınızın üst kısmından seçeceğiniz üç-beş tutamı bigudiyle sarın. Daha sonra saç kurutma makinesini bu tutamların üzerine beş dakika süreyle tutun. Bigudileri açın ve parmaklarınızla saçlarınızı karıştırın. İşte şimdi özel bir geceye hazırsınız.
Kérastase, içerdiği bitkisel kök hücrelerle saç köklerine etki ederek saçı hiç olmadığı kadar güzel, parlak ve güçlü hale getiren ilk saç bakım serumu Initialiste’i sunuyor Initialiste, sahip olduğu Complexe Régénérateur ile kök hücre ortamını korur ve saç kalitesini optimize ederek saç tellerini güçlendirir. Serumun sahip olduğu özel Complexe Régénérateur kök hücre ortamını koruyarak saçın kaynağından itibaren kaliteli ve güzel büyümesini sağlar. Cilt serumlarına benzer geliştirilen bu özel formül, saç folikülünün yenileyici kapasitesini ortaya çıkartır ve optimize eder.
SAÇ DÖKÜLMESINE PROFESYONEL ÇÖZÜM
SAÇ MASKENIZIN ETKISINI ARTIRIN!
Saç maskenizi saç diplerinden uçlarına doğru kalın dişli bir tarak ile yedirmelisiniz. Daha sonra maskenin etkisini artırmak için saçınızı örün ve alüminyum folyoyla sıkıca sarın. Bu, bakımın daha etkili olmasını sağlayacak.
Eğer saçlarınızın dökülmesinden şikayetçiyseniz, profesyonel bakımlar da uygulayabilirsiniz. Saç dökülmesine karşı etkili olan ürünler saç derisinde canlandırıcı ve yumuşak bir etki sağlıyor. Serum, kan dolaşımını artırıyor ve saç köklerinin beslenmesini sağlıyor. İçeriğindeki H vitamini (biyotin) ise saçları güçlendiriyor.
16 17 18 19 20 SAÇINIZIN UÇLARINI KESTIRIN!
Uçları kırık saç telleri bakımsız görünür. Ayrıca bu şekilde yıpranmış saçlara şekil vermek de çok zor olur. Sağlıklı saçlar için en az ayda bir kez saçlarınızın uçlarını kestirin. Bu işlem, saçlarınızın daha sağlıklı uzamasını sağlayacak.
ACIL ÇÖZÜM: SIYAH TOKALAR
Eğer bigudiniz ya da maşanız yoksa üzülmeyin. Siyah saç tokalarıyla da saçınızı sarıp tutturabilirsiniz. Bunun için saçınızı ince tutamlar halinde ayırın ve sarıp siyah tokalarla tutturun. Ardından saç kurutma makinesini tutamların üstüne tutun. Son olarak da saçınıza saç spreyi sıkın ve tokaları çıkarın.
MAŞADAN ÖNCE SAÇINIZI KURUTUN
Maşa ya da düzleştirici gibi şekil veren elektrikli aletler kullanmadan önce saçınızın tamamen kuru olduğundan emin olun. Bu uygulamalardan önce saçlarınızı bölüm bölüm ayırın ve ılık modda iyice kurutun. Çünkü bu tür aletler ıslak saçın daha çabuk kırılmasına ve yıpranmasına sebep olur.
SAÇ KREMI KULLANIN!
SERUM MUCIZESI
Banyodan sonra saç kremi kullanarak saçınıza yumuşaklık kazandırabilirsiniz. Böylece saçınız kolayca taranır ve ışıltı kazanır. Ayrıca saç kremi kullanarak saçınıza kaybettiği nemi de kazandırabilirisiniz.
Serumlarla kuru saçlarınızdaki elektriklenmeyi alabilirsiniz. Serum, saçınıza ısı, güneş ve çevre kirliliğinden korur. Ayrıca saçınıza protein ve nem sağlar.
49
YA Ş A M
10 MADDEDE Mutluluğun Formülü
Bu mevsim geçişi döneminde işleriniz yoğunsa ve mutlu olmak için sebepler arıyorsanız yazımızı okuyun. Doğru beslenip spor yaparak mutluluğu garantileyebilirsiniz. Dr. Mehmet Yavuz’un önerilerine kulak verin.
1
Önceliği stresten arınmaya verin
Olumlu düşünün
Yaşam kalitemizi büyük ölçüde ve olumsuz etkileyen stresten arınarak ruhumuzu canlandırmamız ve yaşam kalitemizi yükseltmemiz mümkün. Uygulayabileceğiniz bazı ufak değişiklikler hayatınızda önemli değişimler yaratabilir.
Olaylara çok yönlü bakmaya çalışmak, olumlu düşünmek, nedenlere takılmadan çözüm odaklı düşünmeye çalışmak ve yaşanan her olaydan bir ders çıkarmak, stresten arınmanıza yardımcı olacaktır.
3
4
Hobiler stresten arınmaya yardımcı olur
Sevdiğiniz işlerle, hobilerle uğraşmak, stresi azaltmanıza yardımcı olur. Nelerden hoşlandığınıza karar verin ve bunları düzenli yapmaya çalışın. Daha önce düzenli egzersiz yapmadıysanız başlayabilir, zamanla seviyesini artırabilirsiniz.
50
2
Günlük hayatınıza egzersiz katın
Egzersize, arabanızı gideceğiniz yerin uzağına park etmekle, ofiste asansör yerine merdivenleri kullanmakla başlayabilirsiniz. Ayrıca bahar aylarında bisiklete binmek de çok yararlı ve eğlenceli bir aktivite olacakır.
5
Derin nefes alarak rahatlayın
Derin nefes alarak, psikolojik ve fizyolojik olarak gevşeyip rahatlayabilirsiniz. Sırtınız dik şekilde oturarak veya ayakta durarak, yavaş ve derin derin nefes alın. Havanın vücudunuza dolması ile birlikte karnınız şişecektir. İçinizi mümkün olduğunca havayla doldurduktan sonra birkaç saniye süreyle nefesinizi tutun, sonra hızla geri verin.
7
En önemli öğünü atlamayın
Güne başlarken mutlaka kahvaltı yapın. Gün içinde öğün atlamayın, ara öğünlerle günlük öğün sayınızı artırın. Bol bol su için. Mümkünse diyetisyenden yardımı alın. İhtiyacınız olan uykunuzu almaya özen gösterin.
9
Ofiste hareket edin
Özellikle masa başı işiniz varsa arada yerinizden kalkıp ofisi dolaşın, gün içinde vücudunuzu hareketsiz bırakmayın. Uzun saatler aynı pozisyonda kalmak, bel, sırt ve boyun ağrılarına sebep olabiliyor.
6
Fazla kilolardan kurtulun
Olumsuz hayat şartları, alınan kilolar gibi birçok sebep ile ortaya çıkabilen depresyon, kişilerin yaşam konforunu tehdit eder. Alınan kiloları doğru beslenme alışkanlığıyla vermek ve düzenli egzersiz alışkanlığı kazanmak, depresyonu engeller.
8
Egzersizi düzenli yapmaya özen gösterin
Sporu hayatınıza dahil edin. Egzersize vakit bulamadığınız takdirde ise günlük hayatınızı daha enerjik ve aktif hale getirebilecek ufak detaylar katın. Açık hava yürüyüşlerini ve oksijenin yoğun olduğu yerleri tercih edin.
10
Suyun gücünden yararlanın
Her gün mutlaka duş alın. Önce sıcak, sonra soğuk geçişlerde vücudunuza jimnastik yaptırın. Suyun terapi etkisini unutmayın. Canlandırıcı duş jelleri, banyo keyfinizi daha da artıracaktır.
51
YA Ş A M
HEYECANLI HAZIRLIK Geri sayım başladı, bebeğiniz yakında aranıza katılacak. Bebek alışverişi için birkaç tüyoya ne dersiniz?
52
BEBEK IÇIN IHTIYAÇ LISTESI
H
amile olduğunuzu öğrendiğiniz gün daha dün gibi ve evet, zaman çabucacık geçiverdi. Bebeğinizi kucağınıza almanıza az bir zaman kaldı. Çoğu anne-baba, bebek alışverişini son 3 aylık döneme bırakır. Ancak bu konuda çok da geç kalmamakta yarar vardır çünkü özellikle de 8-9. aylar anne adaylarının iyice ağırlaştığı dönemlerdir ve hareketler kısıtlanır. Dolayısıyla en geç 7. ay itibariyle alışverişi tamamlamakta yarar vardır. İstenmeyen bir durum da olsa, erken doğum ihtimali için de bu süreyi geçirmemek, iç rahatlatıcı olacaktır. ÖNCELIKLE BIR LISTE YAPIN Hazırlık aşaması heyecanlı ama biraz da karışıktır. Kafa karışıklığını azaltmanın en ideal yolu, bir liste hazırlamaktır. Listede bebeğinizin ihtiyacı olabilecek büyüklü küçüklü her şeyi not etmenizde yarar var. Böylece her alışverişten sonra üzerlerine tik atarak ve yanlarına adetlerini yazarak bu süreci daha pratik hale getirebilirsiniz. Liste yapmanız, aşırıya kaçmamak için de avantaj sağlar. Çünkü gereksiz alışveriş, hem ekonominizi sarsabilir hem de yerleştirme açısından sıkıntı yaratabilir. Bu özel süreçte bebekler için olduğu kadar annelerin de bazı ihtiyaçları var elbette. Hem doğum süreci hem de sonrası için annelerin konforunu artıracak bu ihtiyaçları da listeye eklemeyi unutmayın. Pratiklik sağlaması açısından bebek ve anne için gerekenler listesinde, ikisini de ayrı bölümler halinde hazırlamanızda yarar var.
Büyük Parçalar • Bebek odası (Mobilya, tekstil, halı, perde, lamba, sticker) • Küçük beşik (İlk 2-3 ay annenin yatağının yanında duracak güvenli bir beşik seçilmeli) • Bebek arabası/Puset (Ağırlık, sırt ayarı, fren sistemi, katlanma pratikliği gibi noktalara dikkat edin) • Oto koltuk (Güvenlik sertifikalarına ve bebekle temas eden yüzeylerinin sağlıklı kumaştan yapılmış olmasına dikkat edin) • Ana kucağı (Keyfidir ama anne-babanın işini kolaylaştırır) • Bebek telsizi (Kameralı olanlar çok pratiktir) • Banyo küveti • Bebek çantası (Bebekle çıkılan gezintilerde bez, body vb. eşyalarını koymak için pratik bir çanta tercih edilmeli. Bol gözü olan çantalar pratiklik sağlar) • Ateş ölçer • Kanguru
Küçük Parçalar • Hastane çıkış seti • Eldivenler (Bebeğin dokunma duyusunun gelişimi açısından mecbur kaldıkça kullanılmamalı.) • Bere/Şapka (Mevsime göre penye, örgü veya kalın kumaştan…) • Penye önlükler (Emzirirken taşan anne sütünü emer ve bebeğin fazla tükürük salgıladığı diş çıkarma dönemlerinde çok kullanılır.) • Yelek ve hırka (Mevsime göre penye, örgü veya kalın kumaştan…) • Patik (Mevsime göre penye, örgü veya kalın kumaştan…)
• Çorap • Ağız mendilleri • Biberon (Anne memesine en yakın tasarlanmış biberon uçlarını tercih edin.) • Emzik (2 aydan önce kullanmamaya özen gösterin. Bebeği her ağladığında rahatlatmak için değil de, sadece uykuya geçerken rahatlaması için kullandırmaya dikkat edin. Uykuya dalınca ağzından yavaşça çıkarın.) • Bebek bezi • Şampuan (Hassas ciltler için uygun olan, kimyasal madde içermeyen ve dermatolojik testlerden geçirilmiş bebek şampuanlarını tercih edin.) • Bebe yağı (1 aydan sonra bebeğinize yumuşak hareketlerle masaj yapabilirsiniz, rahatsız olduğunu hissettiğinde bırakın.) • Pişik kremi • Alt silme pamuğu (Özellikle ilk aylarında bebeğinizin altını bu pamukları ılık su ile ıslatarak kullanabilirsiniz.) • Islak mendil (Bebeklerin hassas cildine özel olmasına dikkat edilmeli.) • Toz sabun (Çamaşırlarını toz sabunla yıkarsanız, hassas cildinin tahriş olmasını engelleyebilirsiniz.) • İç body (Terletmeyecek, özellikle koton kumaştan olmalı. Mevsimine göre kol uzunluğuna dikkat edin. Bebeğinizin karnınızdaki gelişimine göre uygun bir boy alın. 0-3 aylık 4.5 kg’lık ve 6.5 kg’lık seçeneklerden ayrı ayrı alın.) • Tulum (Body alırken dikkat ettiklerinize tulumda da dikkat edin. Özellikle sonbahar ve kışın doğan bebekler için ilk 3 ay ayaklı olanlarını tercih ederseniz, minik ayaklarından çorabı çıktı-çıkmadı, üşüdü üşümedi derdiyle uğraşmazsınız.) • Banyo havlusu (En az 2 adet) • Banyo küveti filesi (2 adet - Küvetin büyüklüğüne göre seçim yapın.) • Saç fırçası ve tarağı • Tırnak makası • Burun aspiratörü • Alt açma örtüsü • Yan yatma yastığı • Reflü yastığı • Battaniye • Diş kaşıyıcılar • Çıngıraklar • Ateş düşürücü ilaç (Doktor önerisiyle alınmalıdır. Kenarda bulunmasında yarar vardır)
53
YAŞAM
ANNE IÇIN IHTIYAÇ LISTESI • Süt sağma pompası (Motor gücüne dikkat edin.) • Meme ucu kremi (Alerji olasılığına karşı organik olanlarını tercih etmelisiniz.) • Göğüs pedi • Meme kalkanı (Meme ucu çevresinde yaralar oluşan anneler kullanabilir. İhtiyaca göre doğumdan sonra da alınabilir.) • Kadın pedi (kalın olsun) veya hasta bezi (yoğun akıntılı dönem için) • Gecelik-pijama-sabahlık takımı • Külot (Sıkmayan, rahat model olsun.) • Emzirme sütyeni (Göğüsler hamileliğin ilk 3 ayı büyürler, dolayısıyla hamileliğin ilk aylarından itibaren alıp kullanabilirsiniz.) • Emzirme yastığı (Şart değil, küçük bir yastık da kullanabilirsiniz.)
DOĞUM ÇANTASI İÇİN Anne için ihtiyaç listesindekilerin yanı sıra; • Çorap • Hırka • Terlik • Toka • Makyaj malzemesi Kişisel temizlik ürünleri (Diş fırçası, diş macunu, sabun, şampuan, saç kremi, havlu, tarak, deodorant, kolonya vb, küçük el aynası, kirli çamaşır torbası, 1 paket peçete veya rulo havlu) • Saç kurutma makinesi (Hastanede yoksa) • Elbise (Hastaneden çıkarken giyilecek rahat bir elbise)
54
DIĞER IHTIYAÇLAR • Bebek odası için süslemeler • Loğusa şerbeti için bardaklar • Ziyaretçilere vermek için bebek süsleri veya çikolata • Fotoğraf makinesi ve kamera • Anı defteri • Ziyaretçiler ve baba için çay, kahve, içecek, atıştırmalık, vb.
BEBEK ODASI HAZIRLIĞI Öncelikle nasıl bir tarz istediğinizi belirlemelisiniz. Mobilyaların malzeme ve tasarımında güvenliği ön planda tutmalısınız. Duvarlar boyanacaksa, boya kokusunun uçması açısından bu işi en geç ikinci 3 aylık dönemde halletmelisiniz. İşte size birkaç öneri: • Karyolanın korkulukları yuvarlak hatlı olmalı, karyoladaki mekanizmalar bebek tarafından kolayca sökülmemeli, bu kısımlar ara sıra kontrol edilmeli. • Büyük karyola tercih etmek avantajlıdır, çünkü 5-6 yaşa kadar rahatlıkla kullanılabilir. • Karyola içine alınacak yatak; antibakteriyel ve doğal kauçuktan imal edilmiş lateks ya da orta sertlikte yarı ortopedik olmalı. • Bebeğin kendini rahat ve huzurlu hissetmesi için odada soft renkler tercih edilmeli. • Duvar kağıdı veya duvar boyası fark etmez, ama duvarlardan en azından birinin hava alır olması gerekir. Boyalar su bazlı olmalı. • Duvardan duvara halıdan kaçınılmalı. Anti-alerjik halılar tercih edilmeli. • Bebeğin odasına mümkün olduğunca bol güneş ışığı girmeli. • Direkt ışık almasını engelleyen koyu renk perdeler kullanılmalı. • Odanın ışıklandırma sistemi, bebeğin gözünü rahatsız edecek derecede olmamalı. • Emzirme koltuğu rahat olmalı. Sallananlar tercih edilebilir. • Karyolanın üzerine konulacak tekstil ürünleri, bebeğin korkuluklara başını çarpıp acıtmasına engel olacak şekilde yumuşak dolgu malzemeden yapılmış olmalı. • Korkulukları farklı kademeli ve kolay monte olabilen karyolalar tercih edilebilir. Hatta karyolaların alt çekmeceli olanları, fonksiyoneldir.
55
DOĞAL LE ZZET
56
EGE'NİN YABANİ BAHÇESİ BİR EGELİYLE TANIŞIRSANIZ KISA BİR SÜRE SONRA ONUN SİZE ANLATACAĞI OTLARI DİNLEMEYE BAŞLARSINIZ. KİMİNİ DUYMUŞSUNUZDUR, KİMİYSE SİZE UZAYDAN GELMİŞ BİR ŞEYLE KARŞILAŞMIŞ GİBİ BİR ETKİ YAPAR! BU OTLARIN BAZILARI BAŞKA YÖRELERDE DE VAR; KİMİ MUTFAKLARA DA GİRER ÇIKAR, KİMİSİ YOL KENARLARINDA HEBA OLUR. EMİN OLUN KİMSE ONLARI EGELİLER KADAR İNCE DEĞERLENDİREMEZ. YAZI: E R D E M K A B A D AY I
B
IR HIKAYE VARDIR, bilirsiniz; bilmeyenler için biz anlatalım. Bir inek, otlarla dolu bir tarlaya girer; arkasından da bir Giritli. Görenler hemen tarla sahibine koştururlar. “Tarlana bir inekle, bir Giritli girdi. Koş yetiş!” derler. Adam panikle yanıt verir: “İneği bırakın, Giritliyi kovalayın!” Belki bir şehir efsanesi, belki bir yakıştırma, belki gerçekten yaşanmış ve bölgenin hafızasına girmiş bir anı… Merak etmeyin kimse bu hikayeden alınmaz. Giritliler değil midir “Keçinin yediği her otu yeriz!” diyenler. Keçinin ot sevdasını nasıl olduğunu bilirsiniz. Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’na “En azından üç dil bileceksin, en azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin” mısralarının olduğu şiirinde bir de “Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini; İnsanın insanı sömürmesini; Rezilliğin dik alası demesini; Ne demesi be! Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin” mısralarını yazdırmış bir sevdadır bu. Giritlininki de işte o hesap! Giritli, keçi ve ot birbirinden ayrılmaz bir üçlü olmuş. Giritli icabında keçiyi de yer
tabii! Otları toplarlar, haşlarlar, zeytinyağı ve limonla soslarlar, oğlak etiyle yaptıkları yemeğin yanında bir güzel yerler. Bazısını oğlak ya da kuzu etiyle aynı tencereye de sokar. Kısacası otları da keçiyi de mundar etmezler. Bu ot sevgisi bugünün Ege insanına ve mutfağına ölümsüz bir damga vurmuştur. Ege insanının ot sevdasını anlatmaya bir yerden başlamak gerekiyordu, biz Giritlilerden başladık. Çünkü hikayenin başında onlar ve Türkiye’ye bu adadan gelenler var. 1897 yılında Yunanistan’ın Girit Adası’nı işgal etmesiyle başlayan süreçte, adanın yaklaşık yüzde onluk nüfusunu oluşturan Müslümanlar Anadolu’ya göç etmek zorunda kalıyorlar. Cumhuriyetin ilanıyla Türk hükümeti mübadillerin zor durumda kalmaması ve mübadelenin düzenli bir şekilde yapılabilmesi için “Mübadele İmar ve İskân Vekaleti”ni kuruyor. Anadolu topraklarına ayak basan Girit göçmenleri, çeşitli bölgelere yerleştiriliyorlar. Yunan hükümetiyle imzalanan “Nüfus Mübadele Protokolü” gereği mübadillerin sadece taşıyabilecekleri kadar eşya almalarına izin
57
D OĞ A L L E Z Z ET
veriliyor. Ama onların eşyalardan öte yanlarında getirdikleri en değerli şeylerden biri de yemek kültürü. Özellikle Anadolu, Yunanistan, adalar ve Nil havzasından kolayca ulaşılabilen, farklı kültürlerden etkilenebilen, ama buna rağmen kendini tanımlarken “Ben Giritliyim” cümlesini tercih eden Girit halkı doğanın kendisine verdiği hiçbir güzelliği geri çevirmemeyi öğrenmişti. Yüksek dağların ve bereketli ovaları vardı. Denizden hem balık ve diğerlerini avlayarak faydalanıyor, hem de denizden gelen esintilerle zeytin ve üzüm başta olmak üzere birçok sebze ve meyveyi yetiştiriyorlardı. Toprakları o kadar bereketliydi ki tarla ve bahçelerde yetiştirdikleri ürünleri topladıktan sonra kendiliğinden türeyen otlar bile mutfaklarda başköşeye oturacak kalitede lezzetteydi. Bu otlar sadece tarla ve bahçelerde değil, yol kenarlarında, kayalıkların aralarında,
58
ormanlık alanların köşe bucaklarında yetişebiliyordu. Belki birçok yerde vardılar ama en çok Girit’te değer buldular. Bugün “Akdeniz diyeti” diye bilinen yeme biçimi en çok Girit’te kendisini göstermişti. Böylece nesiller boyunca dinç, gürbüz ve hastalanmayan bir ada halkı ortaya çıktı. Öyle ki Osmanlı sarayından Girit’e gönderilen bir doktorun “Burada hiç hasta yok. Boşuna oturuyorum. İstanbul’a geri dönüp işimi yapayım” diye saraya yalvardığı bile yine anlatılanlar arasındadır. İşte bu Girit’ten isteyerek ya da zorla kopup Anadolu’ya ayak basanlar genellikle İzmir ve çevresine yerleştirilmişti. Giritliler, İzmir ve çevresinde de bereketli ovalar ve yüksek dağlar buldular. Ege Denizi de onları yalnız bırakmıyordu. Hem doğup büyüdükleri adalarına olan özlemleri, hem de damak tatları onları tadını çok iyi bildikleri otlarını aramaya koyulmalarını sağladı. İzmir ve civarında geçmişte hiç bilinmeyen
ya da çok az tanınan otlar Giritlilerin dağ tepe demeden dolaşıp onları toplaması, yemesi ve pazara getirip satmasıyla bilinir oldu. Giritliler otları çok seviyor ve bol bol tüketiyor, özellikle İstanbullular bu durumla kendilerince alay ediyordu. Giritlilerin yanıtıysa “İstanbullular gördükleri her çaya dere, her ota da tere der!” diyerek karşılık veriyordu. Giritliler, İzmir ve çevresinde kendi adalarında olmayan ısırgan otunu da buldular, tattılar ve sevdiler. Buna karşılık hediyeyi de enginarla verdiler. O dönemde İstanbul dışında pek bilinmeyen enginar, Giritlilerin bu bitkiyi yetiştirmeye başlamasıyla bir İzmir ve Ege lezzetine dönüşüverdi. Zamanında son derece hesaplı ve lüks bir yiyecek olarak görülen enginar, bol bol üretilince yöre halkının sofralarında kendine rahatça yer bulmaya başladı. Bu otların mutfaklara girip sofralara servis
edilmesi sadece damak tadı olarak değil, sağlık açısından da oldukça önemli. Giritliler sadece faydalı ve lezzetli otları tanıtmakla kalmadı; onların besin değerlerini yok etmeyen pişirme yöntemleriyle Ege’ye bir armağan verdi. Otların su oranları, A ve C vitaminleri yüksek, karbonhidratları ve yağı düşüktür. Ama özellikle vitaminlerin korunabilmesi en çok pişirme yöntemiyle sağlanır. Otlar kaynayan suya atılır, tencerenin kapağı bir süre kapalı tutulur, ardından su tekrar kaynayınca ağzı açılır. Haşlama işi bitip otlar tabaklara alındıktan sonra üzerlerine zeytinyağı ve limon, arzu edene göre dövülmüş ya da incecik kıyılmış sarımsak dökülür. Bu sayede zeytinyağın trans yağa dönüşmesi engellenir.
olarak kullanılanlar da var. Ayrıca birkaç farklı ot bir araya getirilip kavurularak da tüketiliyor. Hanya usulü çipohorta yapmak için arapsaçı, ebegümeci, yabani semizotu, kabak çiçeği, yabani pırasa, gelincik, dağ ıspanağı, tilkikuyruğu gibi
otlarla birlikte Girit kabağı, taze soğan, maydanoz, dereotu, patates ve domates gibi bildik tatlar bir arada pişirilir. Bu otları tanımak ve pişirmek tecrübe işidir; belki biraz fayda sağlar diyerek birkaç tanesini tanıtmaya çalışalım.
Otlar farklı biçimlerde masaya gelebiliyor. Kimi haşlanıp soslanıp salata olarak kendine sofrada yer bulurken kimi zeytinyağlı yemek olarak tabaklara konuyor. Bazıları kuzu veya oğlak etiyle pişiriyor. Börek içi
59
D OĞ A L L E Z Z ET
CİBES OTU
Lahana ve karnabaharlar tarlalardan toplandıktan sonra toprakta kalan köklerinden farklı bir bitki ortaya çıkar: Küllerinden doğan bu ot cibes otudur. Aslen turpgiller familyasının bir üyesidir ama tipi marulu andırır. Tadı biraz baharatlı, hafif tatlı ama alabildiğine iştah açıcıdır. Salatası yapılır, zeytinyağlı yemeği pişirilir.
EGE OTLARI lar onun yeri ve yurdudur. Şevketi bostanı yemek istiyorsanız köklerini ve köklerine yakın taze yapraklı dikenlerden arındırmalısınız. Sonrasında yaprakları haşlayıp zeytinyağıyla onu muhteşem bir salataya dönüştürebilirsiniz. Tabii köklerinden de kuzu veya oğlak etli bir yemek yapma şansınız da var! Aralık ayından itibaren özellikle, ilkbahar aylarından nisan ve mayıs sonlarına kadar yetişir. Son yıllarda daha çok tanınıp tüketilmeye başlanmasıyla doğal ortamda nerede ise yok olma tehlikesi nedeniyle, kültür ortamında yetiştirilmeye başlanmıştır.
bir üyesiydi; artık yörenin medarı iftiharı bir salata malzemesi kıvamında. Üstelik akciğer kanserine, şeker hastalığına, kuyruk sokumu iltihabına, kepeğe, romatizmaya iyi geldiği ve saçlara parlaklık kazandırdığı da iyi biliniyor.
DAĞLAMA (KOYUNGÖZÜ, ALAGÖMEÇ)
ve şişmanlığı önlemek için rezene yermiş. Rezenin yabanisi, yani arapsaçı da İzmir’in gözbebeğidir. Kökleri ve yaprakları kuzu etli yemeklere konur. Yumurtalı ve yumurtasız kavurması yapılır. Zeytinyağlısı, böreği, kavurması… Kısacası her türlü tencereye, ocağa, fırına girer çıkar!
Bu tek yıllık bahar bitkisi krizanteme benzer çiçekler açtığı gibi taze sürgünleriyle de sofraları şenlendirir. Zeytinyağlı salatası, karışık ot kavurmalarına katkısı, börek ve gözlemelerdeki gizli rolüyle İzmir’de pek sevilir.
RADİKA
ARAPSAÇI (YABANİ REZENE, SIRALIK)
DEVE TABANI (SIĞIR KULAĞI, ENGEREK OTU)
Salatasıyla en çok balık sofralarına şenlendiren radikaya, hindiba da deniyor. Bahar aylarında sarı çiçekler açan bitki karışık ot kavurmalarının da aranan elemanlarından biridir.
HARDAL OTU TURP OTU
Meyve bahçeleri, tarlalar, sebzelikler, kırlar ve yol kenarlarında hayata tutunabilen bu otsu bitki sonbahardan ilkbahara kadar boy gösterir. Yaprakları kalındır, hafif tüylüdür; çiçekleri beyaz renklidir. Haşlanır, limon ve zeytinyağıyla süslenip balığa yarenlik eder. Bazıları farklı otlarla da onu kavurup mideye indirmeye bayılır!
Şevketi bostan gibi sarı çiçekleri vardır ama onun gibi çok yıllık değil, tek yıllık bir bitkidir. Bir yandan da turp otuna benzer; hardal otunun yaprakları çok daha incedir. Deli hardal diye bilinen “amcaoğlu”nun acılığına değil, tatlı bir aromaya sahiptir. Ondan yemek yapmak isterseniz filizlerini toplayacak, yumurtalı ya da yumurtasız şekilde kavuracaksınız. Haşlayıp zeytinyağlı ve limonlu salatasını yapmak da elinizde. Böreklere de girer çıkar.
ŞEVKETİ BOSTAN
Ege ve Akdeniz’in medar-ı iftiharı, dikenli yapısına rağmen birçoklarının vazgeçemediği bir güzelliktir. Nemli alanlar, yol kenarları, nadasa bırakılmış tarla-
60
TAZE ISIRGAN
Giritliler, İzmir’e gelene kadar sadece yakıcı tüyleri nedeniyle “uzak durulması gereken bitkiler” listesinin
Tezgâhlar arasında dolaşırken rastlayabileceğiniz yüzlerce çeşit ottan biri de arapsaçı. Sadece bahar aylarında bulabileceğiniz bu bitki rezene olarak da biliniyor. Dereotunu andıran, baskın anason tadına sahip arapsaçı genellikle kuzu ve tavuk etiyle pişirilerek sofraları süslüyor. Mitolojiye göre Prometheus, tanrılardan çaldığı ateşi, dev bir rezenenin içinde getirmiş. Romalılar, gladyatörlerinin güçlü ve haşin olması için yemeklerine rezene katar; savaşçılar ölürse çelenklerine rezene takarmış. Dönemin insanı sağlığını korumak
Engerek otu deyince biraz korktunuz değil mi? Belki de tüylü geniş yapraklı ona bu ismin verilmesine sebep oldu. Yol kenarlarında, kayalık yamaçlarda, çimenliklerde, tarım alanlarda üreyen deve tabanı kavurmalarda, böreklerde, gözlemelerde başrollerden rol çalacak lezzettedir.
TİRŞİK OTU (YILAN YASTIĞI, YILAN BAŞI, TİRŞİK PANCARI)
Yapraklarından etli dolma yapılan bu çok isimli otun nohutlu çorbası da meşhurdur. Haşlaması ve
kavurması sarımsaklı yoğurtla da yenir. Aman dikkat! Pişirmeden önce tuzla ovup bekletin ve haşlayıp suyunu dökün. Yoksa biraz zehirlenme riskiniz vardır. Neden ona yılan otu dendiğini düşünüyordunuz ki?
VE DİĞERLERİ
Eşşek helvası, deli kereviz, körmen, iğnelik, tilkişan, yabani marul Ege’nin sayısız yabani lezzetlerinden sadece birkaçı. Eşşek helvası limonlu ve zeytinyağlı salatalarda gittiği gibi soğanla kavrulup yemek olarak da sofralara girer. Deli kereviz de hem salata, hem kavurma, hem de zeytinyağlı yemek olarak tüketilir. Yumurtalı kavurmasıyla meşhur körmen aslında yabani sarımsaktır ve soslara lezzet katar; tabii salatalara da konur. Onu kumsallarda bile bulmak mümkündür! Baharda özellikle nemli alanlarda ortaya çıkan iğnelik, börek ve gözlemelere lezzet katar. Yine salatası ve diğer otlarla kavurmasıyla da yenir. Sert sapları ayıklanarak yumurtalı ve yumurtasız kavurması yapılan tilkişan çalıya benzer, dikkat etmeyen onu görmeden gelip geçer. Süt otu da denen yabani marulsa dikenli tüylerle bezelidir ama limonlu ve zeytinyağlı salatası pek lezzetlidir.
ALAÇATI OT FESTİVALİ
A
OTLARIN RÜZGÂRLI ÖYKÜSÜ
LAÇATI, “otların rüzgârlı öyküsünü” anlatmaya, Alaçatı Ot Festivali’ne hazırlanıyor. Antikçağda İonia olarak adlandırılan İzmir’in güneyinden başlayıp Menderes Nehri’ne kadar uzanan bölgenin tam merkezinde yer alan Alaçatı, 2010’dan beridir Ot Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Festival ilk düzenlendiği tarihten itibaren yerel bir etkinlik olmanın ötesine geçti ve ününü tüm Türkiye’ye duyurdu. Bu yıl 09-10 Nisan tarihlerinde Çeşme Belediyesi tarafından düzenlenecek festival yine doğal yaşam meraklısı gurme ziyaretçilerini ağırlamak için şimdiden hazırlıklara başladı. “Efsaneye göre Alaçatı’da bin bir çeşit ot yetişirmiş. Bin bir çeşit ot toplamayı başaran ölümsüz olacakmış. Ancak bu otları kimse tek başına toplayamamış… Bu efsane gerçek mi? Bunu öğrenmenin yolu da yarışmaktan geçiyor” diyor festivali düzenleyenler. İşte bu efsaneden yola çıkarak Çeşme Belediyesi’nin düzenlediği festival, başta İzmir olmak üzere çevre
illerden gelen ziyaretçilerin eşliğinde kutlanıyor. Festival kapsamında meydanda kurulan tezgâhlarda yine çevre köylerden toplanmış otlar satılacak. Festivalin programı henüz kesinleşmedi ama ot toplama ve ot yemeği yapma yarışmalarının da bu yıl yine düzenleneceği düşünülüyor. Ege yemek kültüründen bahsederken otlardan bahsetmemek mümkün değil. Ve bu kültürün oluşmasında Girit mübadillerinin büyük etkisi var. Mübadillerin eşyalarından öte yanlarında getirdikleri en değerli şeylerden biri de yemek kültürü. Girit usulü radika salatası, otlu tepsi böreği, gelincik ot salatası, arapsaçlı tuzda kaburga, ısırgan köftesi, çalkalama, karışık otlu muska böreği, ebegümeci sarması, enginar dolması... Bunlar “ot aşı” yarışmasına katılan yarışmacılar tarafından festival zamanı sergileniyor. Eğer tezgâhlarda sergilenen otlara yabancıysanız yanınızda bir not defteri ve kalem taşımanızda fayda var. Çünkü her bir otun farklı özellikleri ve pişirme teknikleri mevcut. Alaçatı’da her otun ve otlardan yapılan her yemeğin bir
öyküsü var. Söylencelerde ya yiyecek, ya ilaç olarak mutlaka otların bahsi geçiyor. Festival kapsamında yapılan etkinliklerin en ilgi çekenlerinden bir de “ot toplama yarışması”. Yarışmada bahar aylarında bitkiler çiçeklenmeden bulunan otlardan en fazla toplayan kazanıyor. Bu zorlu uğraş gerçekten beceri istiyor. Birçok tur şirketinin yurtiçi ve yurtdışından festivale tur düzenlediğini kaydeden Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç “Hem yöre halkı hem de ziyaretçiler için unutulmaz bir festival olacak. Alaçatı’nın dar sokaklarında dolaşırken, güler yüzlü, güzel insanlarla bu güzellikleri paylaşmak, tanımadığınız insanlarla sohbet edip, ağız dolusu kahkahalar atmak ‘O an Alaçatı’daydım’ diyebilmek için herkesi bu festivali paylaşmaya çağırıyorum” diyor. İnsanların doğadan uzaklaştığı, doğaya ve dolayısıyla birbirlerine karşı yabancılaştığı bir çağda Alaçatı’da hâlâ otlardan medet uman insanların bulunması, bir Ot Festivali’nin düzenleniyor olması adeta bir mucize.
61
S EYA H AT EG E
BAHARI K A R Ş I L AYA N
ANTİK
ROTALAR
62
İZMIR VE ÇEVRESI BINLERCE YIL BIRÇOK UYGARLIĞA EV SAHIPLIĞI YAPTI. BU UYGARLIKLAR YAŞADIKLARI COĞRAFYAYI GÖRKEMLI ANITLARLA DONATTI. BAHAR HEM DOĞANIN UYANIŞINA TANIKLIK ETMEK HEM DE ANTIK KENTLERI GEZMEK IÇIN EN UYGUN MEVSIM.
BERGAMA
Adı dönemin yerel Anadolu dilinde kale, korunaklı yer anlamına gelen Pergamon, Hellenistik dönemde Attalos hanedanlığının başkentiydi. Kent siyasi olduğu kadar kültürel bir merkezdi; kitaplığında 60 bin eser bulunuyordu. Mısır’ın kâğıt ambargosu üzerine kendi kâğıtlarını, parşömeni icat etmişlerdi. Lucius Ampelius’un kitabında dünyanın harikaları arasında gösterdiği Zeus Sunağı da bu dönemde yapıldı. Berlin Pergamon Müzesi’ndeki sunağın kabartmalarında Gigantlar ve Olympos Tanrıları arasındaki mücadele işlenmişti. “Dünyanın en eski sosyalist ayaklanması” olarak da tanımlanan Aristonikos Ayaklanması egemenlerin buyruklarıyla ezilen yoksul sınıflar tarafından krallığın Roma’ya bırakılması üzerine burada başlatıldı. Hellenistik kent Roma döneminde giderek daha görkemli bir hal aldı. Antikçağda olduğu gibi bugün de kente yaklaşan her ziyaretçinin gözüne ilk Traian Tapınağı çarpar. Roma dönemde kente kazandırılan etkileyici yapılardan yalnızca biridir o.
ASKLEPIEION
Bergama’nın merkezinden sonra Asklepieion tabelasını takip ederseniz yaklaşık üç kilometre sonra asklepieionun girişine varırsınız. Asklepieion levhası, bazilikaya varmadan önce solda görülüyor. Girişte her iki tarafı sütunlu taş yoldan geçerek ana meydana giriliyor. Via Tecta’da (Pazar Yolu) yürümek gerçekten heyecan verici. Bu, sağlık merkezine ulaşan anayol aynı zamanda. Ana meydanda da birçok mermer sütun bulunuyor. Meydanın tam ortasındaki antik çeşmeden akan su ve yanındaki ağaç sıcaktan bunalanlar için kurtuluş noktası. Asklepieion kutsal alanı, antikçağın önemli sağlık merkezilerinden biriydi. Geçmişi İÖ 4. yüzyıla kadar uzanıyor; İS 5. yüzyıla kadar kullanıldığı biliniyor, yani yaklaşık 900 yıl sağlık dağıtan bir merkez olmuş burası. Burası aynı zamanda dönemin
ünlü hekimlerinin yetiştiği önemli bir tıp okulu ve dünyanın ilk psikiyatri hastanesi. Yüzyıllar önce buradaki hekimler hastalarını çamur banyoları, meditasyon, aromaterapi, su ve müzikle tedavi ediyordu. Asklepieion, ismini Apollon’un oğlu Sağlık Tanrısı Asklepios’tan alıyor. Apollon’un âşık olduğu Koronis, karnında Apollon’un çocuğunu taşımasına rağmen Arkadialı İshkys ile evlenir. Apollon çok sinirlenir ve ikisinin de yakılarak öldürülmesini söyler. Apollon, Koronis’i henüz ölmeden ateşten alır ve karnını yararak oğlunu, yani Asklepios’u dışarı çıkarır. Oğlunu yetiştirmesi için yarı insan, yarı at olan Khrion’a verir. Khrion, Asklepios’u yıllarca sağlık konusunda yetiştirir. Asklepios o kadar ilerler ki umutsuz hastaları bile iyileştirmeye başlar. Bu başarısı, “Sağlık Tanrısı” olarak ünlenmesine yol açar.
63
S EYA H AT
AIGAI
Manisa’nın, Yunusemre ilçesine bağlı Yuntdağıköseler köyünün 2 kilometre güneyindeki Gün Dağı›nın üzerinde, kısmen ayaktaki görkemli harabeleri ile dikkati çeken Aigai kentinim adı kimi araştırmacılara göre “Toprak Ananın Yeri” anlamına, kimilerine göre ise “meşe” anlamına gelir. Herodotos Aigai’yi 12 Aiolis kentinden biri olarak sayıyor. Pers işgalinden etkilenmediğinden, birçok eşzamanlı kentten farklı olarak arkaik dönem kalıntıları açısından zengindir. Hellenistik dönemde, İÖ 218’de Pergamon Krallığı, daha sonra da Roma egemenliğine giren kent, bölgedeki diğer yerleşmeler gibi İS 17’de depremle sarsıldı. Bu yıkımın ardından İmparator Tiberius’un yardımlarıyla yeniden inşa edildi. Gün Dağı’ndaki erişilmesi güç yerleşme, arazinin yapısına uygun şekilde teraslar üzerinde kurulmuş ve sur duvarlarıyla çevrelenmişti. Kentte üç katlı agora, sütunlu galeri, tiyatro, gymnasion, meclis yapısıyla İÖ 2. yüzyıla ait Demeter’e adanan ve İÖ 48’de Prokonsül Servilius İsauricus’un Apollon Khesterios için yaptırdığı tapınak kalıntıları görülebilir.
SARDES
Manisa’nın Salihli ilçesi, Sart beldesi sınırları içerisinde yer alan Sardes antik kenti, görkemli kalıntılarıyla ünlü. Batı Anadolu’nun büyük bir kesimini İÖ 7 ve 6. yüzyıllarda Lydia Krallığı kontrol ediyordu. Krallık topraklarındaki altın ve gümüş kaynakları sayesinde antik dünyanın en zengin krallıklarından biri olarak var oldu. Adı Lydia uygarlığıyla özdeşleşen Sardes kenti bu krallığın başkentiydi. Manisa’nın Salihli ilçesi yakınında Boz Dağlar’ın (Tmolos) kuzey eteklerinde kurulu kent, çevresindeki doğal kaynaklar sayesinde her dönem güçlü, büyük bir yer oldu. Lydialılar döneminde başkent, Pers döneminde satraplık, Roma döneminde metropolis, Hıristiyanlık döneminde piskoposluk merkeziydi. Lydia dönemine ait kerpiç, taş ve kumtaşı bloklardan anıtsal surlar; İÖ 4. yüzyılda inşasına başlanmış ancak tamamen bitirilememiş Artemis Tapınağı ve Roma dönemine ait, sonradan antikçağın en büyük sinagoguna dönüştürülen hamam kompleksi kentin farklı dönemlerinden geriye kalan belli başlı yapılar.
64
ILDIRI (ERYTHRAİ)
Alaçatı’ya yaklaşık 20 kilometre mesafedeki Ildırı köyü, doğası ve tarihi kalıntılarıyla günübirlik ziyaret için ideal bir yer. Ildırı, Erythrai antik kentinin üzerinde bulunuyor. Giritlilerin kurduğu, Lykialıların, Karialıların ve Pamphylialıların da yaşadığı, Ionia Birliği’ne bağlı 12 kentten birisi Erythrai’den geride kalanlar burada. Athena Tapınağı kalıntıları, kilise, tiyatro, devlet agorası, tapınak biçimli mezar anıtı, Hellenistik devir villası, Roma villası, megaron biçimli evler, Herakles tapınak yeri, kent duvarları, Erythrol Tiyatrosu’nun iskeleti hâlâ görkemli. Antik tiyatronun da bulunduğu tepeden Gerence Körfezi’ndeki irili ufaklı adacıklar ve Sakız Adası manzarası mükemmel. Bir balıkçı köyü olan Ildırı’da balık fiyatları eskisi kadar mütevazı değil.
TEOS
İzmir’in Seferihisar ilçesi, Sığacık Mahallesi’nde yer alan antik liman kenti Teos, İzmir’in yaklaşık 60 km güneybatısında. Ionia Bölgesi’nin oniki kentinden biri olan Teos antik kenti, Isthmos adı verilen küçük bir yarımada üzerinde kurulmuş ve gelişmiş. Yarımadanın ortasında yer alan Kocakır Tepe üzerinde kentin akropolü yükseliyor. Akropolün kuzey ve güneyinde birer limanı bulunan Teos, akropol ile güney liman arasında gelişmiş. Bu alanı, çok iyi korunmuş durumda olan ve yaklaşık 6 kilometre uzunluğundaki Hellenistik Dönem kent suru çevreliyor. Hellenistik Dönem kent suru dışında kalan akropolün kuzeybatısındaki sırtlar Geometrik ve Arkaik Dönem; güney ve güneybatısındaki sırtlar ise Hellenistik ve Roma Dönemi nekropol (mezarlık) alanı olarak kullanılmış. Antik kent Teos’ta Dionysos Tapınağı, agora, odeon, surlar ve liman kalıntılarının yanı sıra antik taş ve mermer ocağının bulunduğu Karagöl bulunur. Bu mermerlerin antik limandan tüm Akdeniz’e hatta Roma’ya ihraç edildiği düşünülüyor.
65
S EYA H AT
METROPOLİS
İzmir’den yaklaşık 45 kilometre sonra, yolun sol tarafını işaret eden tabela sizi Yeniköy ve Özbey köyleri arasında Küçük Menderes Ovası’na hâkim bir tepeye çıkartır. Bu tepeye yayılan Metropolis antik kenti, Efes’e de 30 kilometre uzaklıktadır. Kent, İzmir’in Torbalı ilçesi yakınlarında Kaystros Ovası’na hâkim bir konumda kurulmuştu. İlk yerleşim İÖ 3. binyılın başlarında gerçekleşmişti. Kent adını beş kilometre uzaklıktaki Meter Galesia isimli Anatanrıçanın kutsal mağarasından alıyordu. Meyveciliğe dayalı tarım ile mermer yataklarına yakınlığı kent için önemli gelir kaynakları oluşturuyordu. Strabon, Ege Bölgesi’ndeki ünlü şarap merkezleri arasında Metropolis’i de sayar. Bu durum Metropolis’e ticari hayatta bir üstünlük kazandırmıştı ki bir yazıtta adı geçen Hegesias isimli banker gibi zengin insanların yaşadığı bir yer haline gelmişti. Kent İÖ 2. yüzyılda, Hellenistik dönemde oldukça gelişti. Bu dönemde üstü kapalı sütunlu galeri, tiyatro ve meclis binası gibi anıtsal kamu binaları yapıldı. İÖ 150 yıllarında yapılan tiyatrosu Anadolu’da türünün en erken taş örneklerinden.
KLAROS
İzmir’in Menderes ilçesi sınırları içinde kalan Klaros Cumaovası’nın güneyinde, ovayı güneydeki Kuşadası Körfezi’ne bağlayan Ahmetbeyli Vadisi’nin taban düzlüğünde yer alır. Apollon’a ait bir bilicilik merkeziydi Klaros. Mitolojik anlatıma göre Thebaialı kâhin Manto tarafından kuruldu. Klaros’ta ele geçen en eski keramikler İÖ 10. yüzyıla tarihleniyor. Antik yazarlar buradaki kâhinden kehanet istemeye gidildiğinde, kâhinin mağaraya gidip kutsal kaynaktan su içtiğini ve sonra ziyaretçinin aklındaki soruyu ona sormadan yanıtladığını anlatıyorlar. Fakat bu suyu içenlerin ömrünün kısaldığını da bildiriyor. Bir deprem sonucu yıkılan Klaros yanından akan çayın suları altında kaldı. Beş yılda bir Apollon için bayramların kutlandığı bilicilik merkezinde bir Apollon Tapınağı ve hemen yanında da kardeşi Artemis için daha küçük bir tapınak bulunuyor. Anıtsal bir kapıdan giriliyor tapınağa. Kazılarda yaklaşık sekiz metre yüksekliğinde oturan bir Apollon ve onun iki yanında kız kardeşi Artemis ile annesi Leto’nun heykelleri bulundu.
66
EFES
Sadece İzmir’in değil Türkiye’nin de en ünlü antik kenti Efes (Ephesos). Bir liman kenti olarak İÖ 10. yüzyılda kurulan Ephesos Hellenistik ve Roma dönemlerinde görkemli zamanlarını yaşadı. Nüfusu 200 bin kişiye ulaşan kent Roma döneminde Asia eyaletinin başkenti oldu. Dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen, İÖ 6. yüzyıla ait Artemis Tapınağı, İÖ 356 yılında adını tarihe geçirmek isteyen Herostratos tarafından yakıldı ve aynı yüzyılda yeniden inşa edildi. Mozaikleri, duvar freskleri ile korunan çok katlı zengin evlerinin bulunduğu Yamaç Evler bugün çatı koruması altında. Roma dönemi Ephesos’u, döneminin tüm kentsel donanımlarını doğal çevresine uydurulmuş, kendine has planı ile birlikte görürüz. Celcus Kütüphanesi, Traianus Çeşmesi gibi özel yapıların yanı sıra Ephesos’un çevresinde Hz. Meryem adına inşa edilen ilk kiliseden St. Jean Kilisesi ve İsabey Camii’ne kadar çok sayıda yapı bulunuyor.
PRİENE
Antikçağ’ın iki ünlü coğrafyacısı Strabon ve Pausanias’a göre Latmos Körfezi’nin kuzey kıyısında İÖ 1000 yıllarında kurulmuştu Priene; İÖ 350 yıllarında ise Maiandros (Büyük Menderes) Nehri’nin ağzında Dilek Yarımadası boyunca uzanan Samsun Dağları üzerine taşındı. Kentin daha önceki yeri henüz tespit edilemedi. Günümüzde ise Söke’ye bağlı Güllübahçe Mahallesi’nde yer alır. Kent eski şehir planlamacılığının seçkin örneklerinden biridir; Miletoslu mimar Hippodamus’un geliştirdiği, birbirini dik kesen cadde ve sokakların oluşturduğu ızgara plana sahiptir. Küçük ama zengin bir kent görünümündeki Priene’nin resmi ve halka açık diğer binaları çoğunlukla bir bloğun tamamını kapsar ve şehir merkezinde yer alır. Bunlar arasında oldukça iyi durumda korunagelen yapılar Athena Tapınağı, tiyatro, agora, Zeus Olympos Tapınağı, Meclis Binası, iki gymnasion ve Demeter Kutsal Alanı’dır.
67
İ L HA M A L IN D EKORA SYO N
S A N AT I N
DEKORASYON DOKUNUŞU
68
SANAT ESERLERİ BİR MEKANIN DEKORASYONUNA KARAKTER KAZANDIRAN ÖNEMLİ UNSURLARIN BAŞINDA GELİYOR. EV YA DA OFİSİNİZİN ÖZGÜN BİR MEKANA DÖNÜŞMESİNİ İSTİYORSANIZ SANATIN GÜCÜNDEN FAYDALANIN. DUVARA ASACAĞINIZ ORİJİNAL TABLOLAR ANINDA MEKANA FARKLI BİR GÖRÜNÜM VE KİŞİLİK KAZANDIRACAK. ORTA YA DA DAHA KÜÇÜK ÖLÇEKLİ SANAT ESERLERİ YERİNE BÜYÜK BOYUTTA TEK BİR ÇALIŞMA TERCİH EDEREK MEKANIN GENELİNDE DAHA ETKİLİ BİR GÖRSELLİK YAKALAMANIZ MÜMKÜN. YAZI: N A İ M E T E R C A N
SANAT AKIMLARI VE DEKORASYON Belli bir tarihsel süreçte aynı sanat anlayışına sahip sanatçıların duyuş, anlayış bakımından ortaya koydukları yeniliklerle farklılık gösteren hareket “sanat akımı” olarak adlandırılıyor. Sanat akımları, dönemsel olarak yaşamın içinde farklı yerlerde etkilerini gösterir. Dekorasyon da görsel bir olgu olarak sanat akımlarından yararlanan ilk noktalardan biridir. Sıklıkla karşılaştıklarımıza bir göz atalım.
Vintage şekerlik; Art Deko tarzında dekore edilmiş bir mutfakta değerlendirmek için en uygun objelerden.
ART DEKO Art Deko 1920’lerde ilk olarak Fransa’da ortaya çıktı. Sanayi ürünleri etkileri taşıyan akım, özellikle mimari alanda büyük etkiler yaratmıştır. Gotik akımdan etkilenen Art Deko’da geometrik desenler kendini hissettirir. Art Deko anlayışıyla dekore edeceğiniz alanda kullanacağınız renklerin yüksek kontrastlı koyu renkler olmasına dikkat edin. Banyo ve mutfaklar için siyah- beyaz tercihi Art Deko anlayışını rahatlıkla temsil edebilir. Diğer yaşam alanları için de koyu renklerden faydalanabilirsiniz. Işık dengesini sağlamak için parlak yüzeylerden ve aynalardan destek alınabilir. 69
D EKORA SYO N
ART NOUVEAU
Art Nouveau, 1800’lerin sonuna doğru Fransa ve Avrupa’da doğan bir akım. Kullanılan çizgiler süslüdür. Tarzın ilham kaynağı doğadır. Mimari alanda bu tarzın en önemli temsilcisi olarak Antoni Gaudi kabul ediliyor. Akımın dekorasyondaki en önemli detaylarından biri cam süslemeler ve ışıktır. Mobilya tasarımcısı Carlo Bugatti de akım sanatçılarındandır.
Mimari alanda Art Nouveau tarzının en önemli temsilcisi Antoni Gaudi’nin Batllo ailesi için tasarladığı Casa Batllo’nun yapımı 1906’da tamamlanmış. Gaudi eserlerinde alışılmış düz çizgilerden uzak duran bir mimar. Binanın dış cephesi dönemine uygun olarak mozaiklerle süslü.
BOHEM
Artistik ve geleneklerden uzak bir tarzdır. Birbiriyle uyumsuz desenler sıklıkla kullanılır. Bohem tarz; farklı dönem ve bu dönemlerin stillerini sanatsal şekilde birbiriyle harmanlar. Bohem tarzda bir ev döşeyecekseniz; farklı desen ve dokudaki kumaşları harmanlamalı, kontrast renkler tercih etmeli, doğal ile moderni birbirine yakıştırmalısınız. 70
MID CENTURY MODERN (Yüzyıl Ortası Modern Tarz)
1940’lardan 60’lara kadar olan dönemi kapsayan popüler bir terim. Sade hatlar, açık renkli perdahlar, aerodinamik ya da hiç bulunmayan süsleme bu tarzın özelliklerinden. İşlevsellik son derece önemli. Mimari alanda Heywood-Wakefield ve Knoll ile tasarımcı olarak Charles ve Ray Eames, Aero Saarinen ve Russel Wrigt öncüleri olarak sayılabilir. 71
D EKORA SYO N
VERILERLE TÜRKIYE’DE SANAT Türkiye’de son beş yıl içinde 223 milyon dolar civarında sanat eseri, koleksiyon eşyası ve antika ithal edilmiş. Kişisel zevkin, manevi doyumun ve aynı zamanda yatırımın da adresi olan sanat eserleri, son yıllarda yükselen bir ivmeyle Türk sanatseverler tarafından tercih ediliyor. Son yıllarda sanat eserleri müzayedelerine rağbet de artmış durumda. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2011’de 41,5 milyon dolarlık ithalat yapan Türkiye, 2012’de 40,8, 2013’te 50, 2014’te 55, 2015’te 35,6 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Böylece beş yılda gerçekleştirilen toplam ithalat 223 milyon dolara ulaştığı belirtiliyor.
TABLOLARA RAĞBET BÜYÜK
İthal sanat eserlerinin alt kalemleri incelendiğinde geçen yıl gerçekleştirilen 35,6 milyon dolarlık ithalat içinde tamamen elle yapılmış tablo ve resimler 17,5 milyon dolarla ilk sırada yer alıyor. Orijinal heykel ve yontu eserler 10,1 milyon dolar ile ikinci sırayı alırken, eskiliği yüz yılı aşmış antikalar için ise dört milyon dolar ödendiği görülüyor.
UZMANIN DILINDEN
Sanatseverlerin sanatçılarla rahatlıkla buluşmalarını sağlamak amacıyla açtığı sitesi sanat.360 ile sanatın günlük hayata dahil olmasına destek veren küratör ve sanat danışmanı Selver Taşdelen’in evdeki sanatla ilgili fikirleri, aydınlatıcı bilgiler içeriyor. Sanat eserlerinin dekorasyon içinde yeri nedir? Yaşam alanlarımızın özgün olması için sanata ihtiyacımız var. Sanat eserleri ile mekanlara ruh kazandırılabilir. Sanatın mutlu edici, iyileştirici ve birleştirici özelliklerinden yola çıkarak, yaşadığınız mekanları özgünleştirebilirsiniz. Yeni alınacak eserlerin seçiminde nelere dikkat edilmeli? Sanat eseri alırken sevdiğiniz, bakmaktan keyif duyduğunuz eserleri seçip, takip ettiğiniz isimlerin eserlerini dekorasyonunuzun önemli bir parçası olarak belirleyebilirsiniz. Evinde sanat eserine yer vermek isteyenler bunlara nasıl ulaşabilirler? Güncel sergileri ve fuarları takip etmenin yanı sıra, ülkemizde de artık yaygınlaşmaya başlayan online kanalları da takip ede-
72
Ömer Faruk Kılıç / aMoRpHoUs foEtuS, spot lamba gövdesi, vernikli kil, müzik kolon gövdesi, hareketli anten aydınlatma fenerleri, gövde manda boynuzu ve otomobil parçası.
rek beğendikleri bir sanatçıların eserlerine rahatlıkla ulaşabilirler. Hangi etkili sanat akımlarından bahsedilebilir? Her dönemde ve her toplumda, sanat farklı görünümlerde ortaya çıkmış. Her sanat akımı bir önceki akıma tepki olarak doğmuş. Rönesans da denge, sadelik önemliymiş. Her şey matematikle anlatılıyormuş, kompozisyonlar bile matematiksel kurallara bağlıymış. Yeni bir dünya görüşüyle birlikte Barok bu kuralcılığa bir tepki olarak doğmuş. Hareketlilik ve derinlik ortaya çıkmış, Rönesans resmindeki simetri bozulmuş. Realizm’den önceki sanatlarda konular, şekiller seçilir en gösterişli şekilde yansıtılırmış. Doğayı olduğu gibi vermek, gerçekçi olarak canlandırmak için Realizm ortaya çıkmış. Empresyonizmin ortaya çıkmasında sanayileşmenin, kent yaşamının büyük etkisi olmuş, kendilerini doğaya atan ressamlar güneş ışığını keşfetmişler, güneş ışığının renkler üzerinde yaptığı farklılıkları tuvallerine aktarmışlar. I. ve II. Dünya Savaşı sonrasında ressamlar tepkilerini yeni sanat akımları ile ortaya koymuşlar, gerçek dünyanın baskılarından bunalıp yaşadıkları kötü görüntülerden hayal dünyasına sığınmışlardır. Sürrealizm’in (gerçeküstücülüğün) ortaya çıkışı da böyle başlamıştır.
Çiğdem Çörek / Figür, tuval üzeri yağlıboya, 2011.
Demir Kardaş / Hiç, 1/1, krome karton üzerine tek baskı linol.
Gülce Baycık / 4 Mediums of a Sundae 2, kağıt üzeri dijital fotomontaj.
73
İ L H A M A L IN D EKORA SYO N
Dünya Burada Özgün mağazacılık anlayışı ile dünyanın pek çok noktasından farklı ürünü aynı çatı altında toplayan Mudo Concept, müşterilerine iç ve dış mekan mobilyadan, aydınlatmaya, banyo, mutfak ürünlerinden, dekoratif ve kişisel aksesuarlara kadar uzanan binlerce çeşitle hizmet veriyor. Evinizi yenilemek, arkadaşınızı sevindirmek ya da kendinizi şımartmak için aradığınız her şeyi Mudo Concept’te bulabilirsiniz.
Doğaya Saygı
Yeniye Davet Tepe Home, sevdikleriniz için karar vermekte zorlanacağınız yüzlerce hediye alternatifini seçiminize sunuyor. Klasik, modern ve country kategorilerindeki ürün seçenekleriyle, sevdiklerinizin tarzına uygun hediyelerle onları gülümsetip mutlu etmek artık hem daha keyifli hem daha kolay.
74
“Doğaya saygı” anlayışıyla yepyeni bir sosyal sorumluluk projesine imza atan Bernardo, WWF Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ile beraber nesli tehdit altında bulunan türleri tanıtacak özel bir koleksiyon hazırladı. Türkiye’nin giderek yok olan eşsiz kelebekleri bundan böyle Bernardo’nun “Kaybolan Kelebekler” koleksiyonunda özgürleşecek ve yok olmaya yüz tutan çiçekler “Kaybolan Çiçekler” Koleksiyonunda yaşayacak. Bu proje kapsamında Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN)’nin Kırmızı Listesi’nde yer alan, nesli küresel ölçekte tükenme riski taşıyan sekiz çiçek ve kelebek türü ürünlere resmedildi. Bernardo, Kaybolan Çiçekler ve Kelebekler Koleksiyonu’nun satışından elde edilen gelirin bir kısmını WWF Türkiye’ye aktarıyor.
Kahvaltı Sofralarına Özel Geniş ürün yelpazesiyle mutfak ve sofraların sevilen markası Jumbo, günün en keyifli öğünü kahvaltı sofraları için Java çatal-kaşık-bıçak setini hazırladı. Jumbo kış koleksiyonunun parçalarından biri olan Java, yuvarlak hatlarıyla dikkat çekerken ahşap görünümlü detayıyla kahvaltı sofralarına hareket getiriyor. 24 parçadan oluşan altı kişilik kahvaltı seti, kahverengi veya siyah görünümlü sap tasarımıyla beğeninize sunuluyor.
Evinizin Süsü Her zevke hitap eden yüzlerce alternatifin yer aldığı Linens perde koleksiyonuyla, birbirinden şık renk ve desenleri evinize taşıyabilirsiniz. Linens; sezon trendlerini yansıtan perde koleksiyonuyla yatak odasından oturma odasına, salona ve mutfağa kadar evinizin tüm alanlarına özel seçenekler hazırlıyor. Fon, tül ve stor grupları bulunan Linens perdelerde pudra, ekru, gri gibi renk tonları ön plana çıkıyor.
Pera Müzesi Koleksiyonu Özgün, modern, ve yenilikçi yapıya sahip sofra ve mutfak eşyaları zinciri Paşabahçe Mağazaları, Pera Müzesi’nin 10’uncu yılına özel altı ürüne imzasını attı. Kuruluşundan günümüze gerçekleştirdiği etkinliklerle Türkiye’nin öncü ve sevilen müzelerinden biri haline gelen Pera Müzesi, bu yıl 10. yılına özel koleksiyonu için Paşabahçe Mağazaları’nı tercih etti. Ortak teması Pera Müzesi’nde sergilenen tablolar ve seramik desenleri olan Pera koleksiyonu, altı kalem üründen oluşuyor. Bir adet bardak altlığı, iki adet kağıt ağırlığı ve üç el aynasından oluşan ürünler Paşabahçe Mağazaları’nda ve Pera Müzesi’nde satışta olacak. Ürünler arasında Kütahya seramiklerinin desenlerinden oluşan ay yıldızlı kupalar, 2’li kahve fincanı setleri, dekoratif kutu, yazı seti ve eskiz defterleri de bulunuyor.
75
A K T Ü EL S İ N EMA
İftarlık Gazoz’un İzmir galası 28 Ocak’ta MaviBahçe'de yapıldı. Ekiple MaviBahçe’de selfie yapan Yüksel Aksu, ziyaretçilerimizin yoğun ilgisiyle karşılaştı.
76
BİR EGE HİKAYESİ İFTARLIK GAZOZ’UN İZMİR GALASI FİLMİN YÖNETMENİ YÜKSEL AKSU, BAŞROL OYUNCUSU CEM YILMAZ VE DİĞER OYUNCULARIN KATILIMIYLA 28 OCAK’TA MAVİBAHÇE, CİNEMAXIMUM’DA YAPILDI. İZMİRLİLERİN BÜYÜK İLGİ GÖSTERDİĞİ FİLMİN YÖNETMENİ VE SENARİSTİ YÜKSEL AKSU’YLA MAVİBAHÇE OKURLARI İÇİN HEM SİNEMASINI HEM DE EGE’Yİ KONUŞTUK. RÖPORTAJ: E B R U Ç E L İ K T U Ğ
Ortak coğrafyada, Ege Bölgesi’nde geçmeleri bir yana, her filminiz adeta birbirini tamamlıyor ve bir “Yüksel Aksu Sineması” keskin hatlarıyla ortaya çıkıyor. “Dondurmam Gaymak”, “Entelköy Efeköy’e Karşı” ve şimdi de “İftarlık Gazoz” ile bir üçlemeye imza attığınızı söyleyebilir miyiz? Ben üçleme olarak görmüyorum, birbirine akraba filmler üçü de ama devam filmi değil. Ege coğrafyasını, bildiğim tanıdığım bölge olması itibariyle görsel olarak kullanmaktan zevk alıyorum. Ama üç filmim de Türkiye’nin her bölgesine uyarlanabilir, Anadolu’nun neresine giderseniz gidin öykülerdeki sahiciliğin bir karşılığını bulabilirsiniz. Üçünün de yeri bende farklı ama İftarlık Gazoz’u olgunluk filmim olarak görüyorum ve şu an benim için çok kıymetli. Filmlerim yerelden evrensele uzandığı için birbirini tamamlıyor ve üçleme algısı oluşturuyor herhâlde. Filmin hikâyesi nasıl ortaya çıktı? Bir gazete kupüründe Anadolu’da ayakta tutunmaya çalışan gazozcu haberi okudum. Haberi de gazoz koleksiyoncusu bir arkadaşımız yapmış. Bir dostumuz da bana “Bu konuyla ilgili bir şey yapsana.” dedi. Dondurmam Gaymak’ın rüzgârı yeni bitmişti o zaman, konu öyle kaldı aklımın bir köşesinde. Sonra o yaz memlekete gitti-
ğimde ramazandı, yaz mevsimi, bir taraftan da sıcak. Dolayısıyla dondurma, gazoz gibi gıdalara yöneliyor insan. Dondurma ve gazoz gibi mamul maddeler arzuyu çok kamçılayan maddelerdir. Modernite meta üretimi arzuyu kamçılar. Dondurma, gazoz gibi ürünler kapitalizmle yaşıt şeylerdir. Ve pazardır. Şerbet değildir, yani mesela annen yapamaz dolayısıyla erişime uzak şeylerdir. Para ilişkisi vardır. Para bulacaksın, erik satacaksın, bir şeyler yapacaksın, uğraşacaksın dolayısıyla bizim gibi 70ler’de büyümüş çocukların arzusunun nesnesidir. Derken aklımda şekilleniyor yavaş yavaş ve Dondurmam Gaymak’tan da eksiklik hissediyordum biraz. Orda hep ustayı anlattım hiç çocuğu anlatamamıştım. Bir de çocuğun düzleminden kasabayı, olayları görsek nasıl olur diyordum. Çocukken bir gün oruç tutmuştum o aklıma geldi. Sonra da üniversite yıllarında açlık grevi eylemlerine katılmıştım. Orda çok komik olaylar da başıma geldi çok trajik olaylar da. Bunların hepsini kafamda harmanladım, düşündüm. Ve bu coğrafyada nerden nerelere, bu insanların ne şekilde hangi mukadderatlarla savrulabileceği ilgimi çekti ve yazmaya başladım. Hem derdi olan, politik ve genel anlamda entelektüel temaları işleyen bir film çekmek hem de konvansiyonel sinemadan
uzaklaşmamak konusunda da başarılısınız. Bu başarıyı neye borçlusunuz? Yaşamsal gerçekliği, sinemasal gerçekliğe dönüştürme kısmında, özdeşlik kurma, atmosfer yaratma ve katarsis kavramına dikkat etmeye çalışıyorum. Her karakterimin bir derdi var, baktığınızda küçük ama onun evreninde büyük yer tutan. Bu politikliği beraberinde getiriyor zaten. Küçük esnafın büyük tekellere karşı savaşını esprili bir dille de anlatsanız politik oluyor. Bu yöntemle ilerlediğinizde kitlelere ulaşabiliyorsunuz. Çünkü herkesin kendi hikâyesi ya da tanıdığı biri oluyor o kahraman. Bunu başarı olarak addediyorsanız ne mutlu. Cem Yılmaz ve çocuk oyuncu Berat Efe Parlak ile çalışmak nasıldı, biraz bahseder misiniz? Berat Efe oyuncu olarak doğmuş inanılmaz yetenekli bir çocuk. Benim hayalimdeki Âdem fotoğrafı o değildi aslında, daha kavruk, zayıf, bir amele çocuk peşindeydim ki onu bulabilmek için filmi 1 yıl erteledim. Ama Berat Efe’yle ilk görüşmemizde onun ışıl ışıl gözlerindeki pırıltı bir anda tüm düşüncemi değiştirdi. Beni hiç yormayan, enerjisi bitmek bilmeyen olağanüstü bir yetenek. Cem zaten işinin ehli bir oyuncu. Rolü çok sevdi, senaryodaki karaktere bin katıp sundu önüme. Filmin tüm aşamalarında desteğini de gördüm. Usta çırak ilişkisini
77
S İ NEMA
iki oyuncu layıkıyla yerine getirdi. Yönetmen olarak çok memnun ayrıldım setten. Şimdi neticeye baktığımda ne kadar doğru bir kararmış diye düşünüyorum. Muğla’nın Ula ilçesinde doğduğunuz, filmde kendi çocukluğunuzdan neler var? Film bir nevi benim biyografim diyebilirim. Çoğu yerde de benden izler taşıyor. Sokaklarda gazoz da sattım dondurma da. Dondurmacılık yaparken bir gün oruç tutmaya niyet ettim ve gerçekten de o gün oruç bozmanın kefaretinin 61 gün olduğunu öğrendim. Zaten ondan sonra iflahım kesildi çünkü ben “Tutamam herhalde bozarım” diye düşünmüştüm, öğrendikten sonra canım çıktı ama tuttum. Onun dışında tütün tarlalarında ki keletirlerde az uyuma-
78
dım. Hocaya giderdim her gün. Bize de rol model olan ağabeylerimiz vardı. Onların verdiği romanları, kitapları okuyorduk. Mesela Maksim Gorki’nin Ekmeğimi Kazanırken kitabını bana basın yayın okuyan komşumuz bir abim vermişti. Çocukluğumu tamamen resmetmese de, filme baktığımda çocukluğum canlanıyor zihnimde. Filmin 1970’ler Türkiye’sine bir ağıt olduğunu düşünebilir miyiz? Tam anlamıyla bu. Bir ağıt. Özlediğimiz, hatırlamak istediğimiz, aslında var olan ama göz ardı ettiğimiz duyguların bir harmanı. İnancı, iradeyi, Âdem olmayı, nefs terbiyesini bir çocuğun peşinde giderek anlatmaya çalıştım.
Finale doğru filmin tonu değişiyor ve komedi yerini müthiş bir trajediye bırakıyor. Bu daha önceki filmlerinizde görmediğimiz bir şekilde oluyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Filmin ilk sahnesinde böyle vurucu bir sonu sezdiriyoruz aslında. Tam ipucu olmasa da sonunda bir terslik olma ihtimalini dikkatli gözler seçiyor. Komediyle trajedi birbirine çok yakın duran terimler. Gülmekle ağlamak, ikisi de gözyaşı döktürür, ikisi de vücudu harekete geçirir. Sahildeki yaşlı teyzeye karnınızı tutarak kahkaha atarken, finalde bir annenin feryadında dişlerinizi sıkarak boğazınız düğümlenebiliyor. Ya da çocuk Âdem’in, masum küçük aşkına biriktirdiği gazoz kapaklarını verirken ki tatlı tebessümünüz; finalde genç Berna’nın elin-
den Âdem’e o aynı kapakları teslim edişiyle acıya dönüşebiliyor. Hayat kadar gerçek. Ula’da kurduğunuz Sinema Akademisi’nden bahseder misiniz? Üniversitede sinema okuduğum yıllarda kısa filmler, belgeseller çekerken bana kasabam hep açıkhava platosu gibi gelirdi. Beyaz badanalı, yüksek duvarlı, bembeyaz gövdeleri, kıpkırmızı oluklu kiremitli çatıları, taş döşemeli kıvrım kıvrım yolları, çıkmaz sokakları, geceleri beyaz duvarlara düşen sokak lambaları inanılmaz bir sinematografik tat bırakırdı. Yıllar sonra profesyonel bir yönetmen olarak bölgeye ‘Büyük Yalan’ isimli diziyi çekmeye gitmiştim. Daha sonra oradaki yerel halkın katılımıyla Dondurmam Gaymak filmimi gerçekleştirdim. Bu film
döneminde, insanlarının çok yetenekli olduğunu bir kez daha gördüm ve bu yeteneğin birazcık akademik eğitimle pekiştirmesi gerektiğine inandım. Küçük bütçelerle kısa filmler çeken genç yönetmen adaylarından tutun da, sabah bahçesini çapalayıp ineğini sağıp gelen , “bende ne senaryolar var” diyen 80’lik teyzeye kadar, farklı sınıf ve yaş grubundan çok sayıda öğrencimiz mevcuttu. Her birinin hikâyesi kendi içinde çok değerli… Biriyle tanışıp çok şaşırıyorsunuz, sonra diğeri bir öncekini gölgede bırakıyor. Onların her birini benim filmlerimde görüyorsunuz aslında. Bu tarz atölyeler bilgi tazelemek açısından bir yenilenme getirir vücuda, mutlaka yeni şeyler öğrenirsiniz, farklı bakış açıları ilginizi çeker, sizden sonra gelenin sorularına kulak kabartırsınız.
Bizimki böyle bir atölyeydi. 7'den 70'e ( ki bu eksik bir benzetme, 70 yaş üstü katılımcılarımız bile vardı) her biri şahsına münhasır, sosyal statüleri tamamen farklı ama Ege jargonunda buluşmuş çok güzel insanlarla birlikteydik. İftarlık Gazoz’un İzmir galası MaviBahçe’de yapıldı ve ziyaretçilerimizden yoğun ilgi gördü. Diğer kentlerle karşılaştığınızda İzmirli seyircinin tepkisi nasıldı? İzmir ve İzmir seyircisi benim için çok kıymetli. Onların uğuruna inanırım, uğurlu da geldiler. Her zaman seçicidirler, her şeyi beğendiremezsiniz. Ama o bölgenin filmini yaptık ve sahip çıktılar. Bizi yalnız bırakmadılar, büyük ilgiyle karşıladılar. Onlardan aldığımız enerji bizi çok yüreklendirdi.
79
IŞILTILAR
İZMIR’DE HARIS ALEXIOU RÜZGARI
F
ENER RUM PATRIĞI Bartholomeos’un himayesinde, İzmir Ortodoks Cemaati tarafından düzenlenen “Sevginin ve Birlikteliğin Yolunda İzmir” temalı Haris Alexiou konseri Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezinde şubat ayında yapıldı. Yunanistan’ın sevilen sanatçılarından Haris Alexiou, Grup Takım eşliğinde sahne aldı. Alexiou, “Şarkılarımın Türk sanatçıları tarafından seslendirildiğini duyduğum zaman çok duygulanıyorum” dedi. Alexiou, konserinde Sezen Aksu’nun “Belalım” şarkısını Türkçe söyledi. İzmir’de yaşayan Ortodoks cemaati ve Türkler tarafından yoğun ilgi gösterilen konsere başta Yunanistan’ın Ankara Büyü-
kelçisi Kyriakos Loukakis, Yunanistan İzmir Başkonsolosu Theodor Tsakiris, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Muzaffer Tunçağ, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, İZTO Meclis Başkanı Rebii Akdurak, Selçuk Belediye Başkanı Zeynel Bakıcı, Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Midilli Belediye Başkanı Spiros Galinos, Yunan Adaları Kalkınma Odaları Grubu Başkanı Thrasos Kalogridis olmak üzere çok sayıda davetli katıldı. Bartholomeos
Altan-Yıldız Ünsal
Orhan-Ayşe Maro
80
Sırma-Ahmet Güven
Nazan-Serdar Pedükcoşkun
Hasan-Yıldız Denizkurdu
GIRIŞIMCILIKTE KADIN GÜCÜNÜN ÇEKICI ETKISI
İ
ZMIR TICARET BORSASI, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu ve Amway Türkiye işbirliğinde düzenlenen “Girişimcilikte Kadın Gücünün Çekici Etkisi: 1 Adım Öne Çık” konulu panel TMMOB Mimarlık Merkezi’nde gerçekleştirildi. Panelin açılış konuşmasını yapan TOBB Kadın Girişimciler İcra Kurulu Başkanı Ayşe Öztezel, “Bizler kadın girişimcilerin hayallerini hayata geçirebilmelerinde yol olmak istiyoruz. Kadınlarımız öne
Candan Çorbacıoğlu
çıkarsa ülkemizin gelişmişlik seviyesi artacak, dünyanın en önemli 15 ülkesinin içinde yer alacak. Kadınlarımız bir adım öne çıktıkça ülkemiz toplumsal cinsiyet eşitliğinde 20 adım ileri gidecek, topyekun kalkınma sağlanacak” şeklinde konuştu. İTB Başkanı Işınsu Kestelli, kadın ve genç girişimcilerin desteklenmesini söyleyerek, “Gençlerimizi, ‘hayaller Steve Jobs, gerçekler devlet memurluğu’ sarmalından kurtarmalıyız” dedi.
Zeynep Gül Fersun Ceyhan
Işınsu Kestelli
İnci Özkasnak
Fulya Yemişçi
Aysel Öztezel
81
IŞILTILAR
BEDRI BAYKAM’DAN KORDON’DA
T
ÜRKIYE’NIN EN ÖNEMLI sanatçılarından Bedri Baykam’ın “Kordon’da” adlı sergisi, İzmir Kordon’daki Kedi Kültür Sanat Merkezi’nde (KKSM) açıldı. Ekim ayında Unesco- Dünya Sanat Birlikleri (International Association of Art) Başkanlığı’na dört yıl için seçilen Baykam›ın sergisinin açılış kokteylinde İzmirli sanat severler bir araya geldi. Aktivist sanatçı Bedri Baykam, ayrıca
yine KKSM’de düzenlenen söyleşiye katıldı. Yoğun katılım olan söyleşide İzmir’in çağdaş, aydın bir şehir olduğuna vurgu yapan Baykam, sanatla daha çok iç içe olmalarını gerektiğini söyledi. Türkiye’de sanat ortamının yüzde 90’ınını İstanbul’un taşıdığını dile getirirken, bunun daha orantılı bir şekilde dağılmasının daha normal olacağına değindi.
Nihal Akçura Nesligül Akçura
Bedri Baykam
Ela Dalçam
82
Begüm Şanlı Betül Elmasoğlu
Aslı Kayabaşı
GELECEĞIN İŞ KADINLARI GELIYOR
İ
zmir iş Kadınları Derneği’nin (İZİKAD) bu yıl dördüncüsünü düzenlediği GENÇ İZİKAD eğitim projesinin lansmanı yapıldı. Kendi işini kurmayı ve profesyonel iş yaşamına atılmayı hedefleyen üniversitede öğrenim gören veya mezun olmuş genç kadınları iş yaşamına hazırlayan GENÇ İZİKAD eğitimleri, mentorlar/koçlar eşliğinde yapılıyor. GENÇ İZİKAD 4. dönem projelerini anlatmak için Kedi Kültür Merkezinde düzenlenen kokteylde bir araya geldi. Geleceğin İş Kadınları olmaya hazırlanan üniversiteli genç kızlar projelerini düzenlenen etkinlikte tanıttılar. GENÇ İZKİAD Komitesi Başkanı Meral Kantarcıoğlu; “Geçlerin enerjileri
Merve Koç Gamze Bilgen Torun
Neptün Soyer Betül Elmasoğlu Begün Şanslı
bize de yansıyor, İZİKAD enerji ve projeleri ile büyümeye ve yeni hedeflere koşmaya devam edecek. Eğitimin sonunda ömür boyu geçerli KOSGEB sertifikalarını alacak olan kızlarımız, hayallerindeki işi kurmak için gerekli kaynağa da ulaşmış olacaklar.” dedi. İZİKAD Başkanı Candan Çilingiroğlu da “Yeni nesil düşünüldüğü gibi bilgisiz ve duyarsız değil, tam tersine daha duyarlı ve girişimci. Bizlerin karşılaşabileceğiniz zorluklarda hep yanınızda olduğumuzu ve elimizden gelen desteği size vereceğimize inanın. Yeter ki azim ve cesaretinizi kaybetmeyin. Bizim sloganımız ‘İş’te kadın, güçlü kadın’, bu sözü hiç unutmayın” dedi.
Candan Çilingiroğlu
Hüriye Serter
Sertaç Bilir Engin Özdoğan Serap Özöktem
Özden Erten Mürvet Kocaaslan Canan Arıkbay
83
TA S A R I M P ORT R E
84
“Trendlerle Kendi Tarzımı Birleştiriyorum” Z E Y N E P M AY R U K İZMIR’IN YETIŞTIRDIĞI MODA DÜNYASININ EN ÖNEMLI GENÇ YETENEKLERINDEN ZEYNEP MAYRUK ILE MAVIBAHÇE DERGISINE ÖZEL BIR RÖPORTAJ GERÇEKLEŞTIRDIK. YURTIÇINDE VE YURTDIŞINDA ALDIĞI EĞITIMLERLE TASARIMCI KIMLIĞINI OLUŞTURAN VE DEFILELERLE ÇITASINI EN YÜKSEĞE TAŞIYAN ZEYNEP MAYRUK, ŞIMDILERDE İLKBAHAR-YAZ KOLEKSIYONUNU HAZIRLIYOR.
Öncelikle bize kendinden bahseder misin? 1989 İzmir doğumluyum. İlkokul ve ortaokulu Avni Akyol Lisesi’nde okudum daha sonra lise 2’de Amerika ya gittim ve liseyi orda bitirdim. Türkiye ye dönüp İzmir Ekonomi Üniversitesi Moda Tasarım bölümüne girdim. İzmir’de eğitimimi bitirdikten sonra Londra’ya gittim orada da Central Saint Martin Üniversitesi’nde 7 farklı sertifika programı bitirdim. Londra dönüşünden çok kısa bir süre sonra markamı kurdum. O zamandan beri de çalışmalarımı sürdürüyorum. Bu zamana kadar iki kez Mercedes Benz Fashion Week İstanbul’da defile yaptım. İki yıldır Çeşme Before Sunset Beach Club’da mağazam var. Onun haricinde de Türkiye’nin farklı şehirlerinde seçili designer store’larda ürünlerim satılıyor. Moda aşkınız ne zaman nasıl doğdu? Kendinizi bu şekilde ifade etmeye ne zaman, nasıl başladınız? Bizimle paylaşabileceğiniz çocukluk anılarınız var mı? Yaklaşık üç yaşımdan beri annem beni hiç giydirememiş. Hep kendim dermişim. Annem de beni evden çıkmamıza iki saat
kala kendi başıma giyinmem için odamda yalnız bırakırmış. Ben ters düz ederek kendi başıma giyinirmişim. İlkokuldan beri resme ilgim vardı. Çeşitli yarışmalarda birincilik ve ikinciliklerim oldu. Ama ilk olarak moda isteğimin nasıl ortaya çıktığını annemden öğrendim sonradan çünkü ben hatırlayamıyorum. Ortaokulda iken bir anda anneme gidip “Anne beni Paris’e yollar mısın?” demişim. O zamanlar modanın Paris’te döndüğü nereden öğrenmişim bilemiyorum. Ailede bu alanda çalışan ya da bu işle uğraşan birileri var mı? Hiç kimse yok ama babam eski derici yani oda zanaatkâr, ablam iç mimar. Moda tasarımcısı olmasa da güzel sanatlara yatkın bir aileden geliyorum. Moda dünyasındaki gelişim Türkiye’de bir çok modacının doğmasına neden oldu? Sizi değer tasarımcılardan ayıran en önemli özelliğiniz nedir? Açıkçası bu işin okulunu okumak bence bir ayrıcalık ama okumadan ya da okuyamadan da bu işi hakkıyla kendini geliştirerek yapan çok tasarımcı var. Ancak ben yine
de okulunu okumanın bir ayrıştırıcı etken olduğunu düşünüyorum. Ama en önemli özelliğim diyebilecek kadar iddialı bir insan da değilim. Bence hiçbir alanda hiç kimse, kendisini ayrıştırılmış hissetmemeli. Koleksiyonlarınızın oluşum sürecini anlatır mısınız? Nelerden ilham alırsınız? Açıkçası değişkenlik gösteriyor. Bazen bir konuya, coğrafyaya ya da bir kültüre odaklanıp oradan yola çıkıyorum. Konuma yoğunlaşıp araştırmalarımı yaptıktan sonra eskizlere başlıyorum ve ondan sonra süreç ilerliyor. Bazense sadece bir kumaş görüp o kumaştan ilham alıyorum. Bazen de trendler ile kendi tarzımı birleştiriyorum. Tasarımlarınızda genellikle hangi kumaşları kullanıyorsunuz? Bürümcük en sevdiğim kumaş. Yoğun olarak şifon, krep ve bürümcük kullanıyorum. Sizce bu yılın hitleri neler? Renkler, modeller, parçalar… Hardal, kiremit ve haki en hit renkler. Benimde en sevdiğim renklerdir olduğu için bu sene ki renklerden çok memnunum.
85
P ORT R E Omuzları açıkta bırakan modeller, fırfırlar, kuş tüyleri ve pullar çok öne çıkacak. Aksesuara önem verir misiniz? Tasarımlarınızda kullanır mısınız? Takı anlamında aksesuarlarımı hiç değiştirmem. Ama tasarımlardaki aksesuarları aşırı sevmiyorum. Baskı ve kumaşın kendisi ile yapılan detaylar daha çok hoşuma gidiyor. Zeynep Mayruk denildiğinde insanların aklına ne gelsin istersin? Marka anlamında “giyilebilir şıklık” ama kimlik adım olarak soruyorsanız iyi bir tasarımcı bir o kadar da iyi bir insan olabilir sanırım. Tasarımlarınızı gündüz ve gece olarak tanımlarsak en çok hangi tarz çalışıyorsunuz? Kesinlikle gündüz. Kişiye özel tasarım yapıyor musunuz? Evet yapıyorum ama önümüzdeki kış daha yoğun bir şekilde kişiye özel tasarımlar yapıyor olacağım. Kadınların giyim konusunda yaptığı yanlışlar neler? En büyük birinci yanlış; yaşına uygun giyinmemek, ikinci büyük yanlış ise vücuduna uygun giyinmemek.
86
Tasarım yaparken dönemlerden etkileniyor musunuz? Okul zamanı çok etkilenirdim ancak son zamanlarda çok da etkileniyorum diyemem. Son yıllarda trendlerde kendi içerisinde dönemleri çok barındırıyor, dolaylı olarak zaten dönemleri kullanmış oluyorum. Tecrübe sizin için önemli mi? Tecrübenin tasarımlarınız üzerinde etkisi oluyor mu? Tecrübe çok önemli, hatta her şeyden daha önemli. Tecrübeyle teknikleriniz, kumaş bilginiz, dikiş bilginiz kısacası tekstile dair her şeyiniz gelişiyor. Tasarımlarınızın üzerinde de doğal olarak etkisi görülüyor. Tasarımlarınızla ulaşmak istediğiniz hedef kitle nedir? Tasarımlarınızı kimlerin üzerinde görmek istersiniz? Tasarımlarımı içinde kendini mutlu hisseden kadınların üzerinde görmek istiyorum. Bu işte bilinirlik tasarımlarınız kadar önemli olduğu için oldukça ünlünün giymesi de tabi ki çok önemli. Erkekler için yaz aylarında kaftanlar yapmıştınız. Önümüzdeki yaz için erkeklere özel tasarımlar olacak mı? İlgi ne şekilde? Erkekler hala tedirgin maalesef… Ancak geçen sene plaj pantolonlarına ilgi çok güzeldi o sebepten bu senede erkekler için birkaç ürün tasarlayacağım. Türkiye’de ve İzmir’deki moda kavramını ele alırsan neler söylemek istersiniz? Geleceğini nasıl görüyorsunuz? Artık Türkiye de ki moda anlayışı büyük şehirlerde dünyadan farklı değil bence tabi ki Tokyo, Londra gibi şehirlerin çılgın sokak modası haricinde. Ama ben ilerde İzmir için çok olmasa da İstanbul’da ki gençlerin moda anlayışı geliştikçe kendilerine has bir sokak modası geliştireceğine inanıyorum. Yurt dışı ile ilgili projelerin var mı? Bence her tasarımcının yurtdışına açılma isteği vardır. Tabi ki benimde var. Tasarımlarım için yurt dışındaki en iyi pazarı bulmak ve markamı en iyi şekilde duyurmak tabi ki benim de hayalim. Bu hayal içinde boş durmuyorum. Bakalım.. Tasarımlarına ulaşmak isteyenler size nasıl ulaşabilir? Yazları Before Sunset Beach Club’ta ki mağazama gelebilirler. Bende genelde mağazada oluyorum. Kışın ise satış noktalarım değişiyor ancak sosyal medyada bunun duyurularını yapıyorum. Instagram; @zeynepmayruk, internet sitemse www.zeynepmayruk.com
87
Sİ N EMA
MART & NİSAN 2016’DA MAVİBAHÇE’DE
vizyonda ne var? KOD ADI: LONDRA
Kod Adı: Olympus’la başlayan macera devam ediyor. Tabii ki Amerika başkanının gözden düşen eski koruması Mike Banning olayların yine merkezinde. İlk Yönetmen filmde Banning, bir terörist saldırısının BABAK NAJAFI Oyuncular sonrasında Beyaz Saray’ın içinde kapana GERARD BUTLER, AARON kısılmış bulmuş, başkan Benjamin Asher’ı ECKHART, MORGAN FREEMAN kurtarmaya soyunmuştu. Bu sefer Banning Vizyon Tarihi başkanı global tehditlerden koruyan 4 MART 2016 özel güvenlik şefi görevini üstleniyor ve istikamet Londra. Asher yine saldırıların odağında ve Banning’in koruması altında hayatta kalma mücadelesi verecek.
BABALAR SAVAŞIYOR Yönetmen SEAN ANDERS Oyuncular MARK WAHLBERG, WILL FERRELL, LINDA CARDELLINI Vizyon Tarihi 4 MART 2016
88
Sara ve Dusty Mayron çifti anlaşamadıkları için evliliklerini sonlandırır. Sara bir süre sonra kendi halinde mülayim bir radyo yöneticisi olan Brad Whitaker ile evlenmeye karar verir. Brad, Sara’nın iki çocuğuna dünyanın en iyi üvey babası olmak için büyük bir çaba sarf ederken o saate kadar tamamen vurdumduymaz ve beleşçi bir karaktere sahip olan Dusty bu duruma karşı çıkar. Eve dönen Dusty ile Brad arasında çocuklara daha iyi babalık yapma yarışı başlayacaktır.
UYUMSUZ SERİSİ: YANDAŞ BÖLÜM 1 Yönetmen ROBERT SCHWENTKE Oyuncular SHAILENE WOODLEY, THEO JAMES, ANSEL ELGORT Vizyon Tarihi 11 MART 2016
ROMA’DA AŞK BAŞKADIR Yönetmen ELLA LEMHAGEN Oyuncular SARAH JESSICA PARKER, RAOUL BOVA, ROSIE DAY Vizyon Tarihi 11 MART 2016
Büyük ilgi gören Uyumsuz serisinin üçüncü filminde Tris ve Dört, öncekinden çok daha tehlikeli yeni bir dünyaya gidiyorlar. Uyumsuz’da sistemi alt üst eden bilgileri ortaya çıkardıktan sonra Tris ve Dört’ün, Şikago’yu çevreleyen duvarların dışına kaçması gerekiyor; bu, hayatlarında ilk defa bildikleri tek şehri ve sevdiklerini geride bırakmak zorunda oldukları anlamına geliyor. Tris ve Dört’ün, Şikago duvarlarının arkasında devam eden ve bütün insanlığı tehdit eden savaşta kimden yana olacaklarına hızlı karar vermesi gerekiyor!
New York’lu bekar anne Maggie, sorunlu kızı Summer’la baş başa vakit geçirmek için İtalya’ya tatile gitmeye karar verir. Gençlik yıllarını geçirdiği Toskana’ya vardıklarında ilk aşkı Luca’yla karşılaşan Maggie, Luca’nın evli olmadığını öğrenince heyecanlanır. Luca’nın çılgın annesi Carmen, Roma’daki sevgilisiyle gizlice evlenme planları yaparken, bu tatile zorunlu olarak gelen Summer ise bir an önce New York’a geri dönmek istemektedir. İkisi işbirliği yaparak gizlice Roma’ya kaçar.
89
Sİ N EMA
MART & NİSAN 2016’DA MAVİBAHÇE’DE
KUNG FU PANDA 3 Yönetmen JONATHAN AIBEL, JENNIFER YUH Seslendirenler JACK BLACK, ANGELINA JOLIE, JACKIE CHAN Vizyon Tarihi 18 MART 2016
BATMAN V. SUPERMAN: ADALETİN ŞAFAĞI
Muhteşem maceralarına devam eden Pando Po, bu sefer biri doğaüstü bir güç diğeriyse evine oldukça yakın bir tehlike olan, iki büyük tehditle baş etmek zorunda. Tabii bunu yaparken yine “kung fu parçalayacağından” ve esprileriyle gözlerinizden yaşlar getireceğinden emin olabilirsiniz! Filmin seslendirme kadrosunda Black, Jolie ve Chan dışında Dustin Hoffman, Seth Rogen, Mads Mikkelsen, Lucy Liu, David Cross, James Hong gibi yıldızların da bulunduğunu göze alın.
Superman artık insanoğlunun azılı bir düşmanı haline gelmiş durumdadır. Beraberinde getirdiği umutla dünyada tanrılaşan Superman, neden olduğu savaş ve yıkımla beraber insanlık için tehdit oluşturmaya başlar. Dünya gerçekte ne tür bir kahramana ihtiyaç duyduğuna Yönetmen ZACK SNYDER karar vermek için çabalarken, kontrolsüz Oyuncular hareketlerini sürdüren Superman’in BEN AFFLECK, HENRY CAVILL, karşısına Gotham şehrinin koruyucusu AMY ADAMS Batman çıkar. Superman ile Batman’in Vizyon Tarihi savaşı, aynı zamanda adaleti temel alan bir 25 MART 2016 mücadeleye girişir.
90
DEMOLITION Yönetmen JEAN-MARC VALLEE Oyuncular JAKE GYLLENHAAL, NAOMI WATTS, CHRIS COOPER Vizyon Tarihi 8 NİSAN 2016
Davis Mitchell bir trafik kazasında karısını kaybettikten sonra hayatını devam ettirmekte oldukça zorlanmaya başlamıştır. Bir gün bir otomat makinesi şirketine şikayet mektubu yazar, ardından bu durumu alışkanlığa dönüştürür. Dahası Davis’in mektupları zamanla kişisel itiraf mektupları haline gelmiştir. Bu durum, Davis’in mektuplarını gönderdiği şirkette çalışan Karen Moreno’nun dikkatini çeker. Bir süre sonra ikili arasında alışılmadık bir ilişki başlar.
ZOOLANDER 2
2001 tarihli Zoolander, 15 sene sonra ikinci macerasıyla beyazperdeye geri dönüyor. Aklı bir hayli kıt olan bir model olan Derek Yönetmen Zoolander, bu kez Hansel’le birlikte farklı BEN STİLLER Oyuncular markaların yüzü olmaya soyunarak yepyeni BEN STILLER, OWEN WILSON, bir rekabetin alevini harlamanın peşindedir. PENELOPE CRUZ Fakat rakip firmaların reklam yüzü olan ikili, Vizyon Tarihi bu defa gönülsüz bir rekabetin kucağına 8 NİSAN 2016 düşer. Filmde Benedict Cumberbatch, Milla Jovovich, Will Ferrell, Billy Zane, Justin Bieber ve Jonah Hill gibi isimler de rol alıyor.
91
AJANDA
0 3- 1 9 MA RT 201 6 A HM E D A DN A N S AYGU N S A NAT MERK E Zİ
23. İzmir Avrupa Caz Festivali İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) düzenlediği 23. İzmir Avrupa Caz Festivali, 3-19 Mart 2016 tarihleri arasında yapılacak. Avrupa cazı gibi özel bir alanda 23 yıldır aralıksız düzenlenen festival, 03 Mart 2016 Perşembe günü Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde Ilhan Ersahin’s Istanbul Sessions konseriyle başlayacak. Toplam on konserin yer aldığı 23. İzmir Avrupa Caz Festivali’nde geçen yıl İzmirlilerin geniş katılımıyla yapılan Açık Etkinliklerin sayısı da bu yıl arttırılıyor. Cazseverler için kaçırılmayacak bir festival! 0 3 - 0 6 M A RT 2 01 6 PIER İZMİR
0 3 MA RT 201 6 BOSTA N LI S U AT TA Ş ER T İYAT ROS U
!f İzmir Film Festivali !f Film Festivali 2016 , 3- 6 Mart tarihleri arasında İzmirlilerle bulaşacak. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 15 yıldır 80 bin kişilik izleyici kitlesiyle kültür sanat hayatına yeni bir soluk getiren, dünyanın her yanından farklı bakışları sinemaseverlerle buluşturan ve düzenlediği partiler, atölyeler ve çeşitli etkinliklerle programını zenginleştiren bir oluşum. Festival her yıl filmleri farklı ve güncel temalar altında toplayarak izleyicisine ulaştırıyor.
92
İzmir’de Latin Rüzgarı Ayhan Sicimoğlu Latin All Stars ülke sınırlarını aşan müzik ve şovlarıyla, 3 Mart saat 20.30’da Rodrigo Rodriguez’in de katılımıyla İzmirlilerle buluşuyor. Bolero’lar, Salsa’lar, Caca’lar ve özel sürprizlerle müziğe ve sahne şovlarına doyacağınız bir gece geçirmek için Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosuna davetlisiniz.
0 4 M A RT 2 01 6 İ Z M İ R A R E NA
Electro Deluxe Sahnede Babylon Presents başlıklı konserler serisinde bu kez Fusion’dan hip hop ve nu jazz’a kadar geniş bir repertuar sunan Fransız grup Electro Deluxe sahne alıyor. Funk ve caz müziği elektronik altyapılarla zenginleştiren grup Fransız müzik arenasının en çok rağbet gören altı ismi arasında gösteriliyor. Verdikleri konserlerle dünyayı dolaşmaya ve müziğin sınırlarını genişletmeye devam eden müzisyenlerin performansı 4 Mart Cuma akşamı İzmir Arena sahnesinde saat 20.00’da izlenebilir.
07 MA RT 201 6 T E P EKU LE KÜ LT Ü R V E KON GRE MERK E Zİ
Bütün Kadınların Kafası Karışıktır Ece Temelkuran’ın aynı adlı ilk kitabından esinlenerek yazılan komedi oyunu “Bütün Kadınların Kafası Karışıktır” 7 Mart’ta Tepekule Kültür Merkezi’nde sahneleniyor. Oyunda, her türlü baskı altında verilen yaşam mücadelesi, kadınların kafasındaki “sistemli karışıklık” sorgulanıyor. Kocasından ayrılan, son kitabı yeni yayınlanmış yazar Ebru Uysal, bir buhran geçirip, evinin balkonundan bir intihar girişiminde bulunuyor. Komşuları Perran, ünlü şarkıcı Meltem Kaya ve yardımcısı Aysel cama çıkıp onu durdurmaya çalışırlar. Bir yandan Ebru’nun isyanı devam ederken yüzleşmeler yaşanmaya başlıyor. Kitabın yeni bir yorumu olarak nitelenebilecek oyunda Deniz Çakır, Şebnem Sönmez, Zeynep Kankonde ve İpek Türktan Kaynak alışkın olunan; ama bir o kadar da eğlenceli ve sıra dışı olabilen rollerde karşımıza çıkıyor. Oyunun yönetmenliğini, oyunculuğun yanına bu projeyle yazar ve yönetmenliği de ekleyen Selen Uçer yapıyor.
12 MART 2 016 İZMİ R EVE NT HALL
Güliz Ayla “Olmazsan Olmaz” şarkısıyla hayatımızdaki olmazsa olmazları sorgulatan ve büyük yankı uyandıran Güliz Ayla, 12 Mart’ta İzmir Event Hall sahnesinde saat 21.00’da dinleyicilerle buluşuyor. Genç müzisyenin geçtiğimiz yaz çıkardığı ilk albümünde kendi bestelerinin yanı sıra Sıla Gencoğlu, Efe Bahadır ve Yalın gibi müziğin tecrübeli isimlerinden de parçalar bulunuyor. Bu eğlenceli konseri kaçırmayın.
93
AJANDA
23 MA RT 201 6 A H MED A DN A N S AYG UN S A N AT MERK E Zİ
“Mustafa Kemal’i Gördüm Düşümde!” Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün en sevdiği şarkı ve marşlardan oluşan eşsiz bir repertuvar, Erol Evgin’in güzel yorumuyla birlikte Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde izleyicilerle buluşuyor. Erol Evgin, “Mustafa Kemal’i Gördüm Düşümde” temalı konserinde; unutulmaz şarkılarının yanı sıra Kurtuluş Savaşı’ndan günümüze uzanan döneme müzikal bir yorum getirecek. Konser, barkovizyon gösterileriyle renklenecek. Yaklaşık 90 dakika sürecek konser, 23 Mart tarihinde saat 20.30’da izlenebilir.
2 6 M A RT 2 01 6 İ Z Mİ R A KM Y U NUS E M R E S A LO NU
0 2 N İS A N 201 6 VOLU ME A LS A N C A K
7 Pink Floydlar ve 2 Prenses Pink Floyd hayranları için 7 Pink Floydlar ve 2 Prenses konseri İzmir’e geliyor. “Saygıyla Pink Floyd Çalmak” amacıyla bir araya grup konserlerine 8 yıldır aralıksız devam ediyor. Grubun elemanları, Pink Floyd’a duydukları saygıyı, grubun müziklerini orijinal seslerine yakın şekilde çalmaya gayret ederek gösteriyor. 1 0 N İS A N 201 6 BOSTA N LI S U AT TA Ş ER T İYAT ROS U
Sunay Akın ile Görçek Sunay Akın tek kişilik gösterilerine bir yeni ile devam ediyor. Sanatçı “Sunay Akın ile Görçek”te yine izleyici 26 Mart’ta İzmir E.Ü AKM Yunus Emre Salonu’nda saat 20.30’da sizlerle buluşacak.
94
Niloya Müzikali Çocukların sevgilisi Niloya, bir müzikal olarak sahnelenerek sevenleriyle buluşuyor. Niloya Müzikali, değerli kadrosuyla, özel olarak hazırlanmış eğlenceli şarkıları ve dekoruyla, sürprizlerle dolu sahne maceralarıyla çocuklara muhteşem bir zaman dilimi sunuyor. İzmirliler için 13.00- 15.00 saatlerinde olmak üzere iki sahneleme yapılacaktır. İzmir’in ardından Türkiye turnesine devam edecek.
1 5 N İS A N 201 6 İZMİR BİOS BA R
Son Feci Bisiklet Son Feci Bisiklet, 2011 yazında Arda Kemirgent (vokal, gitar) ve Can Sürmen (davul) tarafından Ankara’da kuruldu. Sanılanın aksine bisiklet sporuyla bir ilgisi bulunmayan ikili, zamanla gruplarına yeni isimler katarak kaydettiği parçalarla gençler arasında popülariteye kavuştu. Bikinisinde Astronomi, Tavuk Korkusu, Uzaydan Geldiğine Göre Yorgun Olmalısın ve Bu Kız gibi en sevilen parçalarını saat 22.00’da İzmirliler için çalacaklar. 30 Nİ SAN 2 016 BOSTANLI SUAT TAŞER Tİ YATROSU
3 Vokal Tek Gitar
1 6 Nİ S A N 2 01 6 İ Z M İ R E V E NT HA LL
Athena İzmir’de Türkiye’de punk ve ska akımının ilk ve başarılı ismi Athena; 1998 yılında ilk albümleri Holigan’ı çıkardı. Albümün adını taşıyan ve adeta futbolseverlerin marşı haline gelen şarkıları Holigan ile ülke çapında büyük başarı kazandı. Ardından 12 Dev Adam için hazırladıkları şarkı ile 7’den 70’e herkesin sevgisi kazanan Athena, İzmir Event Hall’da İzmirlilerle buluşmak için geliyor.
Son Feci Bisiklet, Adamlar ve Yüzyüzeyken Konuşuruz’un vokalleri, “3 Vokal Tek Gitar” projesinde 30 Nisan’da Karşıyaka Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu’nda bir araya geliyor, sırasıyla aynı sahneyi kullanıyorlar. Son Feci Bisiklet’ten Arda Kemirgent, Adamlar grubundan Tolga Akdoğan ve Yüzyüzeyken Konuşuruz’dan Kaan Boşnak... Efsane solistler “3 Vokal Tek Gitar” ile birbirinin peşi sıra sahne alacak ve çok sevilen şarkılarını akustik olarak yorumlayacaklar.
95
T EK NOLOJİ
DRONE'LARIN
EVRİMİ
96
Bugünlerde daha çok eğlence amacına hizmet eden done’ların kulanım alanı gittikçe genişliyor. geçmişten günümüze oldukça büyük değişim geçiren drone’lar, toplumsal olaylardan film prodüksiyonlarına, askeri görevlerden lojistiğe kadar pek çok alanda yakın geleceğe damgasını vuracak. YAZI: A F G A N K A R A H A N
B
irçok yeni teknoloji gibi drone’ların geçmişi de askeri çalışmalara dayanıyor. 1800’lerin sonunda ünlü bilim insanı Nicola Tesla’nın günümüzde her yerde gördüğümüz türden drone’ların fikrini ortaya atmış olmasına rağmen İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana drone’lar keşif, saldırı ya da istihbarat amaçlı kullanılıyor. Kullanıcılara yönelik drone’ların geçmişi yalnızca 7-8 yıl geriye uzanıyor. Ancak aradan geçen kısa sürede gerçek anlamda bir evrim geçirdiklerini söylemek mümkün. Piyasaya sunulan ilk drone’lardan biri olan Easy Star köpükten bir uçaktı. Uzaktan kumandayla kontrol edilebilen bu uçak daireler çizerek uçuyor, hafif ve dayanıklı malzemesinden ötürü darbelerden pek etkilenmiyordu. Aynı dönemde birçok “kendin yap” drone da satışa sunuldu. Kullanıcılar bu yeni nesil oyuncaklarla oynamayı sevdi ama pek fazla şey yapamıyor olmak yeniliklerin de önünü açtı. GoPro kameraların or-
taya çıkmasıyla drone’lar yeni bir döneme girdi. Özel GoPro sabitleyici aksesuarların yanı sıra farklı markalardan GoPro kameralarla uyumlu modeller gelmeye başladı. Havadan video kaydı yapmak işi tamamen farklı bir noktaya taşıdı ama drone’lar küçük bataryalarından ötürü 10-15 dakika gibi süreler boyunca havada kalabiliyordu. Önce bu değişti. Piller büyüdü ve uçuş süreleri uzadı. Ardından sarsıntılı görüntüleri engellemek için drone’lara özel tasarlarmış titreşim engelleyici gimball sistemler ortaya çıktı. Derken hem kameralar hem de titreşim engelleme sistemleri drone’lara entegre hale geldi. Yakın zaman içinde satışa sunulan drone’ların büyük bir bölümü dahili kameraya sahip ve bunların birçoğu Wi-Fi bağlantısı sayesinde çektikleri görüntüyü akıllı telefon ya da tabletlerin ekranından anlık olarak izleme imkanı veriyor. Pili bitmeye yakınken ya da kontrolü kaybettiğinizde bulunduğunuz
97
T EK NOLOJİ
ya da belirlediğiniz konuma otomatik olarak iniş gerçekleştiren ve siz hareket ettikçe istediğiniz konum ve yükseklikten sizi takip eden drone’lar ise yeni trend. Amazon gibi büyük şirketler drone’ları farklı amaçlarla kullanmak için denemeler yürütüyor. Çok yakın bir zaman sonra bazı kargolar ya da günlük alışverişlerimizin bir kısmını drone’lar taşıyor olabilir. Tüm bunlarla birlikte drone’ların yaygınlaşması kimi sorunları da beraberinde getirdi. Askeri tesisler, gizlilik gerektiren kamu bina-
98
ları, özel mülkler drone sahiplerinin hedefi haline geldi. Hem güvenlik hem de ahlaki açıdan sorunlu bir durum ortaya çıkınca hükümetler yasal yaptırımların dozunu artırdı. Birçok ülkede drone’lar için plaka benzeri bir lisans sistemi getirildi. Uçuşa yasak bölgelerden drone’ları uzak tutmak için de farklı türde lazer silahlar geliştiriliyor. İstenmeyen drone’lardan kurtulmak için daha özgün yollar deneyenler de var elbette. Hollanda emniyeti güzel bir örnek. Özel bir firmayla anlaşan kurum, hassas noktalarda drone uçuşları yapılmasını engellemek için yalnızca drone avlamak için eğitilen kartal-
ları kullanmayı planlıyor. Anlayacağınız iş artık bu noktaya varmış durumda! Türkiye'de de geçtiğimiz yaz bir yönetmelik yürürlüğe girdi. Buna göre ağırlığı 500 gramın üzerindeki tüm drone’lar insansız hava aracı olarak kabul ediliyor ve kullanabilmek için özel sigorta, bakım ve lisans şartları gerektiriyor. 500 gramın altındaki drone’lar için bir sorun yok. ancak yönetmelik sıkı bir şekilde drone’ların nerelerde uçurulmayacağının da sınırlarını çiziyor. Bu alanlarda drone’larla eğlenmek başınıza iş açabilir, aklınızda olsun.
PİYASADA ONLARCA ÜRETİCİ VAR ANCAK ÖNE ÇIKAN MARKALAR SON BİRKAÇ YILDIR HEP AYNI: PARROT VE DJI. İKİ MARKA, TEMEL OLARAK AYNI AMACA HİZMET EDEN DRONE’LAR ÜRETİYOR OLSALAR DA HİTAP ETTİKLERİ KULLANICILAR VE MODELLERİNİN SAHİP OLDUĞU YETENEKLER TAMAMIYLA FARKLI. BU İKİ MARKANIN EN POPÜLER MODELLERİYLE İLGİLİ BİLGİLER DRONE TERCİHİ YAPARKEN İŞİNİZE YARAYABİLİR.
PARROT Bebop 2
DJI Phantom 3 Standart
Parrot’ın en yeni ve en gelişmiş drone’u olan Bebop 2; küçük, hafif ve dayanıklı bir gövdeye sahip. En az rüzgar direncine maruz kalacak şekilde tasarlanan gövde üzerinde, herhangi bir yere ya da nesneye temas etmesi halinde otomatik olarak duran esnek ve güvenli pervaneler yer alıyor. Parrot batarya performansını da iyileştirmiş. Bebop 2, 2.700 mAh’lik bataryası sayesinde 25 dakika boyunca kesintisiz olarak havada kalabiliyor.
DJI’ın Phantom serisi, ilk modelinden bu yana drone’lara ilgi duyanların ilk tercihi olmayı başardı. Bunda markanın yaptığı geliştirmelerin payı da oldukça büyük elbette. Standart, Advanced ve Professional adını taşıyan üç farklı modele ev sahipliği yapan Phantom 3 ailesini fiyat performans anlamında piyasanın en iyisi olarak nitelemek mümkün. Ailenin en sade üyesi olan Standart, oldukça akıllı. Komut verdiğiniz anda ya da herhangi bir sebeple iletişimi kaybettiğinizde GPS koordinatlarını takip ederek kalkış yaptığı konuma inebiliyor. Bunun yanında DJI’ın gelişmiş uçuş yazılımı, siz bir şey yapmasanız da drone’u havada tutuyor.
Bebop 2’nin uçuş performansı üst seviye rakipleriyle kıyaslanabilecek kadar iyi. Saniyede 18 metre ilerleyebilen ve 6 metre yükselebilen drone’un sinyal mesafesi 300 metre. Ancak ekstradan, gelişmiş bir aksesuar olan Black Skycontroller’ı satın alırsanız bu mesafeyi 2 kilometreye çıkarmanız mümkün. Bebop 2’nin standart paketinde bir uzaktan kumanda yok. Drone’u akıllı telefon ya da tabletinize indirebileceğiniz uygulamayla kontrol ediyorsunuz. Bir bilgisayar oyunu ekranını andıran arayüz, daha ilk seferde bile Bebop 2’yi zorlanmadan uçurmanızı sağlıyor Bebop 2’nin burun kısmında, daha parlak ve düşük ışık altında dahi daha canlı görüntüler elde etmenizi sağlayan f/2.3 diyaframlı yeni bir balık gözü lens bulunuyor. Bu lensin ait olduğu kamera 14 megapiksellik fotoğraflar çekebiliyor ve saniyede 30 kare hızında Full HD çözünürlükte videolar kaydedebiliyor.
Phantom 3 Standart’ın pervaneleri manyetik bir sistemle çalışıyor. Hiçbir fiziksel temas olmaması sürtünmeyi ve dolayısıyla titreşimi azaltıyor. Dahili üç eksenli bir gimball’a sahip olan kamera, sarsıntılardan etkilenmeden 2,7k çözünürlükte video kaydı yapabiliyor. 25 dakika boyunca havada kalabilen ve maksimum uçuş mesafesi 1 km olan drone’u uzaktan kumandasıyla kontrol edebiliyorsunuz. Kumanda üzerinde akıllı telefonunuzu yerleştirmeniz için bir aparat da mevcut. Bu sayede drone’dan gelen görüntüleri ve drone’un konumunu telefon ekranınızdan görebiliyorsunuz. Phantom 3 Standart, pratik yapmanız için özel bir simülatöre de sahip.
99
T EK NOLOJİ
Fujifilm X-PRO 2
Fujifilm nihayet yıllardan beklenen hamleyi yaptı ve efsanevi X-Pro 1 modelini yeniledi. Fujifilm’in geliştirdiği yeni nesil 24,3 megapiksellik X-Tranz CMOS III sensöre sahip olan makine, 77 odak noktası ve gelişmiş işlemcisi sayesinde 0,06 saniyede otomatik odaklama yapabiliyor. Hem optik hem de elektronik olarak kullanılabilen vizörü, 1/8000 enstantane hızı, yeni ACROS film benzetimi kipi, sıkıştırılmamış RAW çekim yeteneği, çift SD kart yuvası ile toza, su sıçramalarına ve donmaya dayanıklı magnezyum gövdesi X-Pro 2’yi rakipsiz kılıyor. DSLR ayarında bir aynasız arayanlar için daha iyisi yok.
100
Vestel __ Venus V3 5570
Samsung __ Galaxy A7
LG __ PF1000UT Smart Projektör
Akıllı telefon pazarında büyümeye devam eden Vestel, Venus V3 5570’le üst orta seviyeye hitap ediyor. Ödüllü telefon, elmas kesim çerçevesi ve ince metal gövdesiyle yeni nesil bir tasarım çizgisinin izlerini taşıyor. Vestel, telefonun 32 GB’lık dahili depolama alanına ek olarak kullanıcılara bir yıllık 50 GB Vestel Cloud alanı hediye ediyor. V3’te 13 megapiksellik bir ana kamera ve çok daha canlı selfie’ler çekmeye imkan tanıyan 8 megapiksel çözünürlüğünde bir ön kamera yer alıyor. 4,5G şebeke desteğiyle gelen telefon Full HD çözünürlüklü 5,5 inçlik bir ekrana ve 1,5 GHz’lik sekiz çekirdekli bir işlemciye sahip.
Tamamen metal gövdeye sahip ilk Samsung akıllı telefon olma unvanını alan Galaxy A7, karizmatik ve yenilikçi tasarımıyla “ben buradayım” diyor. Yalnızca siyah ve beyazla sınırlı kalmayan renk seçenekleri de telefonu özellikle gençler arasında daha popüler bir tercih haline getiriyor. 5,5 inç büyüklüğündeki Full HD sAMOLED ekranıyla benzerlerinden ayrılan telefon kamera yetenekleriyle de öne çıkıyor. Yeni A7, hiçbir tuşa basmayı gerektirmeden ses ya da avuç içiyle çekim yapabiliyor; grup fotoğrafları için daha geniş bir kadraj sunuyor ve animasyonlu GIF kaydedebilme özelliğiyle selfie’lere yeni bir boyut getiriyor.
LG’nin yeni projektörü, kısa mesafe kavramını tamamen değiştiriyor. Yalnızca ve yalnızca 11 cm uzaktan 60 inç büyüklüğünde bir görüntüyü duvara/perdeye yansıtabiliyor. Mesafeyi 38 cm’ye çıkardığınızda ise görüntü büyüklüğü 100 ince çıkıyor. Mouse gibi kullanılabilen hareket sensörlü uzaktan kumandası, sıradan kumandalardan çok daha kullanışlı. Üstelik ses komutlarıyla içerik aramanıza bile izin veriyor. 1000 lümen parlaklığa ve 150.000:1 kontrast oranına sahip projektörün çözünürlüğü 1080p. LG’nin bu projektörünün bir diğer farkı da Youtube, Tivibu ve Digiturk içeriklerine erişim imkanı sunması.
TAG Heuer Connected
Klasik saatler yerini yavaş yavaş akıllı saatlere bırakıyor ve artık lüks markalar da bu trendi takip ediyor. Lüks saat üreticisi TAG Heuer, Android Wear işletim sistemli yeni saati Connected’la akıllı saat konseptini saat işçiliğinin yüksek standartlarıyla buluşturuyor. Rüzgar ve hava durumu sensörüne sahip olan saat, Google Fit ile de uyumlu. Titanyum ve safir kristal camdan oluşan kasasıyla üst seviye bir kalite sunan Connected, sınıfının en iyi dokunmatik ekran teknolojisine sahip. Android cihazların yanı sıra iOS’li akıllı telefon ve tabletlerle de uyumlu olan saate yüzlerce uygulama yüklenebiliyor.
Asus __ Zenfone 2 Laser
Samsung __ Galaxy View
Alcatel __ OneTouch Watch
Uygun fiyatlı modelleriyle orta segmentte büyük başarı yakalayan Asus, telefonlarını geliştirmeye de devam ediyor. 5, 5,5 ve 6 inç büyüklüğünde ekrana sahip üç farklı modelin bulunduğu yeni Zenfone 2 Laser ailesi, kamera teknolojisiyle öne çıkıyor. 13 megapiksellik PixelMaster kamera f/2.0 diyaframa sahip ve lazer otomatik odaklama teknolojisi ile görüntülerin sabitlenmesini sağlayarak bulanıklığı gideriyor. Piksel birleştirme teknolojisini kullanan düşük ışık modunda ise hiçbir ek ışık kaynağına ihtiyaç duymadan diğer telefonlara kıyasla yüzde 400 daha parlak fotoğraflar çekebiliyorsunuz.
Mevcut tabletlerin ekran büyüklüğü sizin için yeterli gelmiyorsa 18,4 inçlik dev bir ekrana sahip olan Galaxy View’u çok seveceğiniz kesin. Birçok farklı amaç için kullanılabilecek tabletin ekranının çözünürlüğü 1920x1080 piksel. 1,6 GHz hızında 8 çekirdekli bir işlemciye, 2 GB belleğe ve 32 GB dahile hafızaya sahip View’un işletim sistemi Android Lollipop. 2 megapiksellik bir kamerası da bulunan tabletin performans canavarı olduğunu söylemek zor ama büyük ekranın işe yarayacağı kesin. Büyük ekranın tek handikabı ise tabletin 2,5 kilogramın üzerine çıkan ağırlığı. Masaüstünde kullanmak için ideal.
Uzunca bir süredir ortalarda görünmeyen Alcatel, akıllı telefonlarının yanı sıra akıllı saatiyle de tekrar Türkiye’de. 10,5 mm kalınlığında ve 55 gram ağırlığındaki OneTouch Watch, hem Android hem de iOS’li cihazlarla uyumlu. Her türlü hava koşulunda ve ortama dayanıklı olan LCD ekranda tüm bildirimlerinizi görebilmenin yanı sıra gelen çağrılara cevap verebilir ve müziğinizi kontrol edebilirsiniz. Saatin ekranını akıllı telefonunuzla fotoğraf çekerken uzaktan kumanda olarak kullanabilirsiniz. Alcatel şarj kablosu problemini de ortadan kaldırmış. Saatin içindeki USB ucunu bir adaptöre ya da bilgisayara bağlamanız yeterli.
101
ASTROLOJİ
Hande Kazanova’dan Mart-Nisan 2016 Burç Yorumları
KOÇ: 05 Mart’tan sonra iletişiminizde geri çekilmeler oluşabilir. 06 Mart itibarıyla girişim cesaretiniz artmaya başlayacak. 07-08 Mart’ta işinizde yeni fırsatlar karşınıza gelebilir. 09 Mart’ta tam bir güneş tutulması devreye girecek. Bu tutulma sizin kadersel alanınızda gerçekleşiyor. 11-20 Mart günlerinde yaratıcılığınız ve üretkenliğiniz yüksek olabilir. 05 Nisan’da Venüs’ün sizin burcunuza geçmesiyle birlikte; sosyalleşme duygunuz artıyor. İlişkilerinize önem vermeye başlayacaksınız. 12 Nisan’da hayattan alacağınız keyif yüksek olacak. 17 Nisan itibarıyla Mars eğitim, seyahat, yabancılarla yapılacak işler, medya ve ticaret, hukuk alanlarınızda gerilemesine başlıyor. Mayıs sonuna kadar bu konularda harekete geçmekte, tepki vermekte zorlanabilirsiniz.
YENGEÇ: 05 Mart itibarıyla yabancılarla yapılacak konuşmalar ve anlaşmaların artacağı bir zaman dilimine giriyorsunuz. 09 Mart’ta oluşan tutulmada, eğitim ile ilgili faaliyetleriniz hızlanabilir. Dış seyahatler, yabancılarla yapılacak işler gündeme geliyor. Aynı zamanda iletişim, ulaştırma, pazarlama, bilişim gibi sektörlerinden birinde bir işle uğraşıyorsanız önemli gelişmeler kaydedeceksiniz. 16 Mart itibarıyla sevdiğiniz insana yol göstermek, önem kazanıyor. 06 Nisan özel hayatınızda, sevdiğiniz insanla ego sürtüşmelerine açık görünüyorsunuz. 07 Nisan’da oluşan yeniay, kariyerinizle ilgili konularda önemli kararları hayatınıza taşıyabilir. 22 Nisan’da oluşan dolunay, aşk hayatınızı tetikleyecek. Bu dolunayda beklenmedik olaylara da açık olacaksınız.
BOĞA: 01-03 Mart, iş hayatınızda çok güzel anlaşmalar içine gireceğiniz tarihler. 06 Mart’ta önemli bir işe kalkışmayın. 09 Mart’ta tam bir güneş tutulması yaşanıyor. Bu tutulma, sosyal çevrenizde hareketlenmeye sebep olabilir. Sürpriz gelişmelere açık olmalısınız. Yine bu süreçte kariyerinizde yardımı dokunacak insanlarla bir araya gelebilirsiniz. 25 Mart’tan sonra ticari konularda olayları gözden geçireceğiniz bir sürece giriyorsunuz. 06 Nisan’da yabancılarla yapacağınız işlerde problemler söz konusu olabilir. 17 Nisan’da Mars, gerilemeye başlıyor. Ortaklaşa para yatırımlarınıza, para konularınıza, Mars’ın gerilediği bu süreç içinde çok ama çok dikkat etmelisiniz. 22 Nisan’daki dolunay ikili ilişkiler alanlarınızı etkiliyor olacak. Kendinize çok odaklı olduğunuz bu süreçte, özel hayatınızın konu ve olayları hızlanabilir.
ASLAN: 03 Mart tarihinde ya partnerinize ya da size gelecek bir seyahat fırsatı sizi mutlu edebilir. 06 Mart civarında özellikle riskli işlerle uğraşıyorsanız, önemli kararlar almamaya çalışın. 09 Mart’ta oluşan tam güneş tutulması, parasal alanlarınızı etkiliyor. Ortaklaşa işlerinizde sürpriz gelişmelere hazır olmalısınız. 12 Mart’tan sonra para işlerinizde ilişkilerinizi devreye sokabilirsiniz. 06 Nisan’da iş hayatınızda etkili ve güçlü insanlarla anlaşmakta zorlanacaksınız. Birbirinizin üzerinde oluşturacağınız güç çekişmeleri, sürtüşmeler, ego savaşları sizi zorlayabilir. 14 Nisan’da iş hayatınızda çok önemli ve özel bir teklif ayaklarınızı yerden kesebilir. 22 Nisan’da oluşan dolunayla birlikte aile ve yuva konularına daha fazla dikkatinizi verebilirsiniz.
İKIZLER: 05 Mart itibarıyla işinizle ilgili konularda konuşma ve görüşmelerinizi arttıracaksınız. 07 Mart’ta, diğer insanlardan göreceğiniz maddi destekler yüzünüzü güldürecek. 08 Mart tarihinde hem aile hayatınızda hem de işle ilgili konularda güzel gelişmeler altında olacaksınız. 09 Mart’ta kariyer evinizde bir tutulma gerçekleşiyor. Bu tutulmada iş hayatınızda beklenmedik hareketlenmelere açık olacaksınız. 05 Nisan’da sosyal çevrenizin daha fazla hareketlendiğini söylemek mümkün. 14 Nisan; aile hayatınızda şansı, mutluluğu, yakalayabilirsiniz. 17 Nisan’da gerileyen Mars, sizin özel hayatınız ve ikili ilişkiler alanınızı etkileyecek. Özel hayatınızda enerjinizi istediğiniz gibi ortaya koymakta zorlanabilirsiniz. Sevdiğiniz insanla zaman zaman yaşayacağınız sıkıntı ve problemler bu süreçte ortaya çıkabilir.
102
BAŞAK: 01 Mart’ta aile hayatınızda almanız gereken sorumluluklarınızı kolaylıkla organize edebilirsiniz. 07 Mart’ta aşk hayatınızda güçlü ve etkili hareket edeceksiniz. 09 Mart’taki güneş tutulması, ikili ilişkiler alanınızda gerçekleşiyor. Özel ilişkilerinizde sürpriz gelişmeler bu tutulmayla beraber ön plana çıkacak. 22 Mart itibarıyla parasal konuları daha fazla konuşmak ve bu konulara çözüm üretmek anlayışınız önem kazanıyor. 07 Nisan’da oluşan yeniayda, ortaklaşa parasal konularda yeni kararlarınızı uygulamaya koymalısınız. 14 Nisan’da eğitimsel konularda çok güzel teklifler alabilirsiniz. Yabancılarla yapılacak işlerde geleceğinizi ilgilendiren önemli fırsatlar ayağınıza gelmeye başlayacak. 17 Nisan itibarıyla Mars sizin bir ay boyunca ev, aile ve yuva alanlarınızda geriliyor olacak.
TERAZI: Mart ayına olumlu etkilerle başlıyorsunuz. Özellikle 01 Mart’ta sevdiğiniz insanla alacağınız güzel kararlar, aşk hayatınızda sizi sorumlu bir şekilde harekete geçirecek. 09 Mart’ta oluşan tam güneş tutulması sizin iş ve sağlık alanlarınızda gerçekleşecek. İşte bu tarihten sonra işinizle ilgili konularda beklenmedik olaylara, sürpriz gelişmelere gebesiniz. 14 Mart’ta yakın çevrenizle anlaşmak kolay olmayacak. İletişim halinde olduğunuz insanlarla çok çabuk karşı noktaya gelebilirsiniz. 23 Mart’taki ay tutulması, hayat evinizde gerçekleşiyor. Kişisel alanınızda yaşayacağınız bu ay tutulması ile beraber hayatınızla ilgili konularda önemli gelişmeler karşınıza gelecek. 06 Nisan’da partnerinizle aileniz arasında güç çekişmeleri, birtakım ego sürtüşmeleri oluşabilir. 17 Nisan’da Mars sizin yakın çevre, akraba, kardeşler ve iletişimsel alanınızda gerileyecek. Mayıs sonuna kadar akrabalarınızla birtakım sıkıntılar oluşabilir. AKREP: 05 Mart itibarıyla kendinizi aşk hayatınızda göstermek isteyeceksiniz . Öğrenmeye şimdiye kadar fırsat bulamadığınız konular varsa bu konularda kendinizi geliştirmek arzusunda olacaksınız. 09 Mart’ta aşk evinizde tam güneş tutulması gerçekleşiyor. Bu süreçte aşk hayatınızda sürpriz gelişmelerle karşılaşabilirsiniz. 23 Mart’ta oluşan ay tutulmasıyla beraber özellikle sağlığınıza çok dikkat etmeli ve kontrollerinizi düzenli olarak yaptırmalısınız. 09 Nisan’da farklı ilişkilere çekilebilirsiniz. Beklenmedik, sürpriz gelişmeler sizi hareketlendirecek, değişik iş teklifleri bu tarihte karşınıza gelebilir. 17 Nisan’da Mars, sizin para evinizde gerilemesine başlıyor. Bu yüzden parasal konularda adımlarınızı dikkatli atmalısınız. 22 Nisan’daki dolunay, sizin kişisel alanınızda gerçekleşiyor. YAY: 01 Mart’ta yakın çevrenizdeki insanlarla kuracağınız güzel bağlantılar, hayati kararlarınızda sizi destekliyor. 05 Mart itibarıyla geleceğe yönelik planlarınızı devreye sokabilirsiniz. 09 Mart’ta tam güneş tutulması yaşayacaksınız. Bu tutulmada aileyle ilgili konularda beklenmedik olaylar karşınıza gelebilir. 20 Mart’ta aile ilişkilerinize dikkat etmeniz gerekebilir. 05 Nisan itibarıyla aşk hayatınıza, eğlencelere ve hobisel faaliyetlere ilginizi kaydıracaksınız. 07 Nisan itibarıyla bir yeniay gerçekleşecek. Bu yeniay sizin aşk hayatınızda, çocuklarınızla ilgili konularda, eğlence ve sanata yönelik her tür alanda yepyeni adımları barındırıyor. 17 Nisan’da Mars, sizin kişisel evinizde gerilemesine başlıyor.
OĞLAK: 03 Mart’ta ev, aile ve yuvayla ilgili konularda esnek yapınızla ilişkilerinizi çok çabuk toparlayabilirsiniz. 06 Mart’ta yakın çevrenizdeki insanlarla olan bağlantılarınızda birtakım problemler oluşabilir. 09 Mart’ta oluşan tutulma, yakın çevrenizle ilgili konularda sürpriz gelişmelere neden olabilir. 22 Mart itibarıyla, ailenizle daha fazla iletişim haline gireceksiniz. 30 Mart’ta güzel, etkili bir iş görüşmesi karşınıza gelebilir. 07 Nisan’daki yeniay ev, aile alanlarınızda gerçekleşiyor. Bu yeniay ile birlikte evinizle ilgili uygulamak istediğiniz bütün kararları, yeni bir adım olarak atabilirsiniz. 14 Nisan size şans ve fırsatlar getirebilir. Karşınıza gelecek proje sonucunda beklediğiniz bir anlaşmaya imza atabilirsiniz. 17 Nisan’dan sonra Mars’ın gerilemesiyle birlikte yeni girişimler için uygun bir dönemde olmayacaksınız. Bu süreçte yapmanız gereken; şartları çok fazla zorlamak olmamalı. KOVA: 05 Mart itibarıyla parayı idare edebilme ve kazanma beceriniz artabilir. 09 Mart’taki güneş tutulmasıyla beraber parasal konularda beklenmedik olaylar hızlanabilir. Yine bu süreçte elinize yüklü bir miktar para geçebilir. 12 Mart itibarıyla parasal ilişkileriniz önem kazanıyor. Güzel olan her şeye ilginiz artacak. 22 Mart, iletişimsel olarak becerilerinizi ortaya koyacağınız bir süreç. Kafanız iyi çalışacak, kendinizi hem yazılı hem de sözlü bir şekilde ifade edeceksiniz. 05 Nisan’da fikirlerinizi konuşma ve yazma yoluyla insanlara iletmekte başarılı olacaksınız. 17 Nisan itibarıyla hayat enerjimizi temsil eden Mars, sizin sosyal çevre ve arkadaşlık evinizde gerilemesine başlayacak. 27 Mayıs’a kadarki süreçte arkadaşlarınızla olan bağlantılarınızda, sosyal çevre ortamlarınızda birtakım sorunlara açık olacak, enerjinizi istediğiniz gibi ortaya koyamayacaksınız. BALIK: 03 Mart’ta parasal yönden şanslı etkileriniz var. Geri planda tuttuğunuz ilişkileriniz, parayla ilgili konularda tam zamanında devreye girebilir. 07 Mart’ta sosyal çevrenizdeki güçlü insanlarla geleceğinize dair yapacağınız konuşmalar, yönünüzü daha iyi belirlemenize neden olacak. 09 Mart’taki güneş tutulması, kişisel evinizde gerçekleşiyor. Bu tutulma zamanında hayatınızla ilgili beklenmedik sürpriz gelişmelere açık olacaksınız. Özellikle 09 Mart’a yakın günlerde (+,- 3 gün) doğanlar bu etkiden daha fazla nasiplerini alıyor olacaklar. 05 Nisan itibarıyla kişisel anlamda uzun vadeli yatırımlar yapmaya uygun bir döneme giriyorsunuz.
103
M AVİBAHÇE LE ZZET
Steak Meraklılarının İzmir’deki Adresi
Beeves Burger & Steakhouse MaviBahçe’de
Sidar Budak, Beeves Burger & Steakhouse’u “etin en iyi kırmızısı” sloganıyla 2009’da İstanbul’da kurdu. Özel pişirme teknikleriyle kişiye özel hazırlanan etlerin lezzeti kısa sürede popüler oldu. İzmir’de ilk restoranlarını MaviBahçe’de açan Budak’a Beeves Burger & Steakhouse’u sorduk. 104
Beeves Burger & Steakhouse, ne zaman, hangi hedeflerle ve nasıl kuruldu? Beeves Burger & Steakhouse markamı 2009 yılında Türkiye’ye hizmet anlayışıyla ve yeni bir vizyon kazandırmak için kurdum. Yaklaşık 30 yılı aşkın bir süredir hayvancılıkla uğraşıyorum. Bu nedenle özel beslediğim hayvanlarımı kendi steakhouse’larımda satmak da birinci kurulum nedenlerim arasında yer aldı. Ürünlerinizin özellikleri nelerdir? Benzer markalardan nasıl ayrışıyorsunuz? Restoranlarımızda misafirlerimize sunduğumuz ürünlerimizin tamamı kendi üretimhanemizde doğal olarak hazırlanıyor. Etlerimiz Gebze ve Kars’ta bulunan çiftliklerimizde serbest besi yöntemi ile yetiştirilip özel odalarda 28 gün boyunca % 80 nem oranında 0 derecede dry age yöntemi ile dinlendirildikten sonra işleniyor. Ekmeklerimizi günlük olarak glütensiz üretiyoruz. Bizi diğer markalardan ayıran en kuvvetli yanımız üretim gücümüz ve yüksek kalite standart anlayışımız. Sizce Beeves’i Beeves yapan en önemli ürünleriniz neler? Beeves’i Beeves yapan en önemli özelliğimiz ürünlerimizin tamamındaki kalite ve lezzet standardını sürekli yukarı çekmeye çalışmamız. Ama aralarından seçim yapmam gerekirse et olarak sadece süt ve mama ile beslediğim 8 aylık hayvanların sırt kısmından çıkan süt dana sırt etimi, özel olarak yaptığımız soğan halkalarımızı ve kendi üretimimiz olan ve Türkiye’de tek dry age yöntemi kullanılan Beeves Special Sidars Burger’i sayabilirim. Beeves’in İzmir’de ve MaviBahçe’de bir şube açma süreciniz nasıl oldu? İstanbul’da 8, Ankara’da iki şube açtıktan sonra İzmir hedeflerimiz arasındaki ilk şehirdi. İstanbul’da ağırladığımız İzmirli misafirlerimizden de oldukça yoğun talep alıyorduk. İzmir’de uygun lokasyon aramaya başladım. MaviBahçe uzun zamandır takip ettiğim bir alışveriş merkeziydi. Marka kalitemize en uygun AVM olarak MaviBahçe’de yer almaya karar verdim. Açıldıktan sonrada ne kadar doğru bir karar verdiğimizi aldığımız tepkilerle onaylamış olduk.
İzmir’de ilk kez MaviBahçe’de açılan Beeves Burger & Steakhouse’un kurucusu Sidak Budak “bizi diğer markalardan ayıran en kuvvetli yanımız üretim gücümüz ve yüksek kalite anlayışımız” diyor.
cak şubemizde MaviBahçe’deki gibi yüksek performansla servis veriyor. İzmir ve civarında et ürünlerine büyük ilgi vardır ve İzmirliler köfte, çöp şiş gibi yiyecekler hakkında oldukça bilgilidir. Beeves, İzmirlilerden bu yönde nasıl geri dönüşümler alıyor? İnsanlar artık genel olarak Türkiye’de biraz daha farklı olan steak ürünlerine yönelmeye başladı. İnsanlar aslında sossuz ve terbiye edilmeden direk et tadını alabilecekleri kişiye özel pişirme derecesiyle ürün yemeye başladı. İzmir’de de oldukça yoğun bir taleple karşılaştık bundan da oldukça mutluyuz. MaviBahçe'de bulunmakla cadde dükkanı işletmek arasında nasıl farklar var? Alışveriş merkezleri ve sokak mağazaları her zaman farklı zihniyette çalışırlar. Çalışma saatleri dahi farklı olur. AVM’ler yapısına göre hava şartları ile doğru orantılı olarak performans sağlarken sokak mağazaları daha çok lokasyona göre performans gösterir. Şu anda İzmir’de MaviBahçe’de ve sokak mağazası olarak Alsancak da hizmet veriyoruz. Ve iki mağazamızın da gördüğü yoğun talepten dolayı çok mutluyuz.
Müşterileriniz MaviBahçe’de alışveriş yaparken mi sizi görüp masalarınıza oturuyor yoksa size daha önceden tanıyor mu? Sadece Beeves için buraya gelenler var mı? Başlarda MaviBahçe’de gezip bize uğrayacaklarını düşünüyordum ama gördüm ki İzmir halkı Beeves markasını İstanbul’dan beri iyi takip etmiş. Gerek mağaza dekorasyonumuzun foodcourt katına göre farklılık göstermesi gerek lezzetimiz misafirlerin yoğun talebine sebep oldu. MaviBahçe’ye gelenler Beeves’te en çok neleri sipariş ediyor? En çok satılan ürünlerimiz süt dana sırt, Miami burger ve magic mushroom isimli atıştırmalıklarımız. MaviBahçe’de olmak Beeves için neler ifade ediyor? Burası bir burger ve steakhouse mekanı için ne gibi kolaylıklar sağlıyor? Bana göre MaviBahçe İzmir’de oldukça prestijli bir alışveriş merkezi. Dolayısıyla marka çeşitliliği yüksek kalitede. Beeves olarak marka değerimize uygun bize değer katacak yerlerde olmak çok önemli olduğu için misafir profili, lokasyon ve dizayn acısından MaviBahçe gibi bir AVM’de olmak bize değer katıp gurur vermekte. MaviBahçe mimari olarak diğer AVM’lerden farklı bir yapıda inşa edildi. Örneğin açık hava alanları oldukça geniş… Burasının bu farklılıkları hakkında neler düşünüyorsunuz? Mimari açıdan çok beğendiğim bir insani yapısı var. Bence tam İzmirlilere uygun yapıda inşa edilmiş. Açık hava alanlarının çok olması halkın daha çok tercih etmesine kendi yapılarına uygun hissetmelerini sağlamış. Büyük camlı plaza görüntüsündense bu hali daha samimi, yazlık hatta bir Çeşme evi havası uyandırıyor.
İzmirlilerin Beeves’e yaklaşımı nasıl? İzmir halkı Beeves Burger & Steakhouse’u oldukça sıcak, samimi ve güzel bir şekilde karşıladı. İzmirlilerle aramızda güzel ve sıcak bir sinerji oluştu çok olumlu yorumlar, mailler ve tepkiler aldık. Hemen Alsancak’ta ikinci şubemizi açtık. Alsan-
105
MAVIBAHÇE’DE AŞK VARDI! MaviBahçe, 13-14 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen Sevgililer Günü etkinlikleri kapsamında ziyaretçilerine keyifli ve eğlenceli anlar yaşattı. MaviBahçe kent meydanında başlayan miniklerin dans atölyesi, büyüklerin de dâhil olmasıyla renkli bir dans festivaline dönüştü. Çeşitli enstrümanlar eşliğinde birbirinden keyifli melodiler ile kent meydanını turlayan müzisyenler ziyaretçilere eşlik ederek MaviBahçe ’deki bu sevgi festivaline renk kattı. Sevgililer günü etkinlikleri devam ederken, minikler de unutulmadı. Çocuk Kulübü’nün eğitmenler eşliğinde gerçekleştirdiği kırmızı kalp kuklası yapımı atölyesine katılan ve Doğa Koleji’nin sevgi kartları atölyesi ile el becerilerini geliştiren minikler doyasıya eğlendiler. MaviBahçe’ de etkinlere sosyal yardım kuruluşlarının da dâhil olması gelenek haline geldi ve Ege Orman Vakfı, Ege Hayvan Hakları Federasyonu, LÖSEV, Atatürkçü Düşünce Derneği, İzmir Karikatürcüler Derneği ve Karşıyaka Kadın Kolları Kooperatifi gibi kuruluşlar Sevgililer Günü konseptli ürünleri ile sevgi şenliğinde yerlerini aldılar. Bu sevgililer gününde MaviBahçe ’ye gelen ziyaretçiler kelimenin tam anlamıyla aşka geldiler.
106
MAVİBAHÇE’DE SPOR ZAMANI! 20 Şubat Cumartesi günü MaviBahçe’nin yemyeşil kent meydanında, Club Sportiva işbirliğiyle gerçekleşen pilates aktivitesi ziyaretçiler ve sporseverler tarafından yoğun ilgi gördü. Keyifli ve eğlenceli etkinliklerle herkese hitap eden MaviBahçe yapılacak pek çok spor aktivitesinin ilki olan pilatesle ziyaretçilerine sağlık dolu neşeli bir gün yaşattı. Pilates etkinliğimizin ardından 28 Şubat'ta da spinning yaptık. Spor eğitmenleri eşliğinde gerçekleşen aktivitede yapılan egzersizler ile ziyaretçiler tüm stres ve yorgunluklarını üzerlerinden atarak bahara hazırlık yapmaya başladılar.
107
MAVIBAHÇE’DE BIR GÜNDE DEVR-I ALEM! MaviBahçe, 22 Ocak - 8 Şubat tarihleri arasında, minik ziyaretçiler için özel tasarlanan çocuk katında gerçekleşen Devr-i Alem etkinliğiyle yarıyıl tatili boyunca katılımcılarını eğlendirirken öğreten ve deneyim yolu ile keşfetmelerini sağlayan keyifli bir mini dünya turu yaşattı. Birbirinden renkli oyunlar ve rehberler eşliğinde rengârenk boyadıkları taksilerle keyifli bir yolculuğa çıkan minikler bulundukları kıtaların iklimini, kültürünü ve canlılarını tanıdılar. Afrika’daki vahşi doğanın canlılarını tüylerine ve derilerine dokunarak tanıyan; ayrıca geleneksel çalgıları olan Bango’yu çalarak bir günde Devr-i Alem’in tadını çıkaran minik ziyaretçiler, son olarak içinde Eyfel Kulesi’nin maketi bulunan Antarktika’nın kar küresinde fotoğraf çektirirken, doyasıya eğlendiler.
108
MAVİBAHÇE MAĞAZA LİSTESİ MAĞAZA İSIMLERI
MAĞAZA TELEFON
%100 RESTORAN&CAFÉ 0232 502 15 33 06 PASTANESİ 0232 382 06 06 ACCESSORIZE 0232 463 47 96 ADABEYİ 0232 290 96 06 -375 87 28 ADİDAS 0232 502 16 22 ADL ADORE OYUNCAK 0232 502 15 46 ALAÇATI MUHALLEBİCİSİ 0232 502 24 69 ALDO ALIN’S 0232 502 29 99 ALSANCAK UNLU MAMULLERİ 0232 502 15 49 ALTINYILDIZ CLASSICS 0232 328 24 03 ARBY’S 0232 370 38 91 ATASAY 0232 502 17 67 ATASUN 0232 502 16 10 ATELIER REBUL 0232 502 11 69 AVEA 0232 324 45 44 AYAKKABI DÜNYASI B&G 0232 502 15 79 BABYBOOM 0232 502 17 35 BAL KIDS 0232 502 16 62 BAMBİ 0232 324 49 44 BARÇIN 0232 502 17 47 BAYDÖNER 0232 502 15 56 BAYRAM BAL KUAFÖR 0232 502 16 62 BEEVES BURGER&STEAKHOUSE 0232 502 15 50 BERNARDO 0538 407 15 06 BEST COFFEE SHOP 0232 502 17 29 BEYMEN 0232 502 17 45/46 BEYMEN CLUB 0232 502 17 24 BHU 444 42 48 BIG CHEFS 0232 502 15 83 BILSTORE 0232 502 15 75/76 BIEV 0232 502 15 89 BISSE 0530 404 04 53 BLACKSPADE 0232 502 10 44 BREEZE BRASSERIE (BEYMEN CAFE) BURGER KING 0535 869 90 67 CACHAREL 0232 502 17 55 CAMPANOLA CAMPER 0232 502 17 13 CARTER’S 0232 502 16 76 CHAKRA 0232 235 08 77 CINEMAXIMUM COFFEESHOP COMPANY 0232 502 16 60 COLIN’S 0232 502 16 65 COLUMBIA 0232 502 17 54 COQUET CROCS 0232 502 16 93 ÇİFT GEYİK KARACA 0232 324 25 97 D&R 0232 371 14 15 DANTELL 0232 502 24 44
MAĞAZA İSIMLERI DEFACTO DEFNE AĞACI DEMLİK DERİ-İŞ DERİMOD DESA DETAILS DTC DEXTER DIESEL DIVARESE DOGO DORA DÜKKAN LEYLA ECZANE ELİT ÇİKOLATA ELLE EMO OPTİK ENGLISH HOME ESSE EYE FRIEND OPTIK FABRİKA FAVORİ FENERIUM FLORMAR FOREVER NEW FRATELLI LA BUFALA FRIENDS&BURGERS FUN TIME FURLA & VETRINA G-LINGERIE GLORIA JEANS COFFEE GNC GRATIS GUSTO GÜNKUT SAAT H&M HAYAL KAHVESİ HERRY HOTİÇ HUMMEL IMAGINARIUM İKİ SATIR İNCİ İPEKYOL JUMBO KAHVE DURAĞI KARACA KASAP DÖNER KEMAL TANCA KENT OPTİK KEPLER KFC
MAĞAZA TELEFON 0232 501 32 76 0232 324 55 95/0232 324 55 05 0232 502 10 47 0232 502 15 73 0232 324 69 05 0232 502 11 65 0232 502 17 61 0232 502 16 35 0232 330 77 00 0232 362 66 11 0232 502 17 51 0232 502 15 64 0232 434 00 25 0232 502 15 80 0232 502 11 63 0232 453 23 12 0232 502 16 57 0232 502 16 36 0531 104 47 51 0232 502 16 21 / 0530 902 11 62
0232 502 17 78 0232 502 14 48 0232 502 16 77 0502 115 88 91 0232 502 17 76 0232 502 14 43 0232 502 17 50 0232 442 07 07 0232 502 15 53 0232 502 17 98 0232 502 16 19 0533 701 89 86 0232 363 32 16 0232 324 35 84 0232 502 17 84 0232 502 17 42
7
MAVİBAHÇE MAĞAZA LİSTESİ MAĞAZA İSIMLERI KIEHL’S KIRÇİÇEĞİ KİĞILI KİP KOM KONYALI AHMET USTA KOTON KÖFTECİ RAMİZ KRYOLAN LCWAIKIKI LG LINENS L'OCCITANE LTB LUFIAN MAC IMAGINARIUM MACARONI EXPRESS MACRO CENTER MALATYA PAZARI MANGO MARKS&SPENCER MARMARİS BÜFE MAVİ MC DONALD’S MERT OPTİK MIDPOINT MISIRLI MİNİPİCCO MR.KUMPİR MUDO COLLECTION MUDO CONCEPT NARS NETWORK NEW BALANCE NG STYLE NINE WEST NOVAR ESTETİK NSA OPTİK ORTOPEDİA ÖZSÜT PANÇO PAŞABAHÇE PENTİ PİZZA PİZZA POLO GARAGE POPEYE’S PRIVE PUPA QUIKSILVER RELAX MODE
MAĞAZA TELEFON
MAĞAZA İSIMLERI
MAĞAZA TELEFON
0850 221 34 97
ROCKPORT ROMAN ROSSMANN SAAT&SAAT SAMSUNG SARAR SBARRO SCHAFER SEGAFREDO SEVIL SIEMENS SILK&CASHMERE SIR WINSTON TEA SISLEY GLOCAL SİNİ BÖREK SKECHERS SNEAKS CLOUD SO CHIC SOOBE SPORTHINK STARBUCKS SUBWAY SUNGLASS HUT SÜVARİ SWAROVSKI ŞEKERİM TANTITONI TAVUK DÜNYASI TEKNOSA TEMİZOCAK TEPE HOME TOYZZ SHOP TRUNK&CO TURKCELL TÜZÜN TWIST U.S.POLO USTA DÖNERCİ VAKKO BUTİK VAKKORAMA VEPA’62 VICCO VICTORIA’S SECRET VODAFONE W COLLECTION WAFFLE ART WINE&CIGARS WOK TO GO YALI KIDS YARGICI YVES ROCHER
0232 502 11 68 0232 502 15 10 0232 502 16 86 0232 502 15 59 0232 502 15 37 0232 502 16 20 0530 780 90 57 0232 502 16 09
0232 502 18 13 0232 502 15 57 0232 502 16 81 0232 502 17 62 0232 323 46 46 0232 502 15 43 0232 502 18 15 0232 278 78 53 0232 502 17 69/0232 502 17 88 0232 502 16 05 0232 502 16 80 0232 453 97 85 0232 324 78 16 0850 229 28 88 0232 502 14 45 0232 324 03 11 0232 502 15 81 0232 502 15 40 0532 111 63 78 0232 502 18 05 0232 502 15 90 0232 505 22 02 0232 502 15 44 0232 456 07 07 0212 456 07 08/07 0232 502 17 11 0232 502 16 01 0232 502 16 58 0232 502 14 56 0232 375 92 59 0232 290 35 97 0850 206 48 70 0232 502 15 36 0232 502 15 77 0530 828 77 05
0232 502 12 96
0232 251 73 90 0232 324 51 10 0232 275 55 90 0232 502 11 67 0232 502 15 94 0232 502 17 08 0232 324 64 34 0232 453 52 87 0232 324 13 26 0232 363 40 33 0232 290 04 72 0232 502 17 74 0232 502 16 55 0232 502 17 92 0232 502 16 82 0232 324 04 15 0232 502 16 47 0232 502 05 07 0232 502 14 47 0232 502 16 15 0232 502 14 51 0232 241 15 56 0232 329 63 38 0232 241 14 60 0232 505 28 28 0232 502 15 97 0232 502 16 12
/mavibahce
/mavibahce