Işık Okul Dergisi - Nisan Sayısı

Page 1

YIL:1 SAYI:3

MERKEZ İLKÖĞRETİM OKULU

NİSAN


MERKEZ İO IŞIK DERGİSİ YIL:1 SAYI:3 NİSANS 2012 İmtiyaz Sahibi Uzm.Öğrt.Haluk KIRCI Okul Müdürü Yayımcı(Editör) Neslihan KOÇAK Türkçe Öğretmeni Yayın Kurulu Damla AKSOY 6//A Sinem TÜRKMEN 6/B Rabia SENDAŞ 6/B Yağmur AKSOY 7/B Kübra AVCI 7/B Burcu AKYOL 7/B İnceleme Kurulu Neşenur ZENGİN 7/B Hacer VAYNİ 8/A Serap ŞENER 8/A Tülin VAROL 8/A Dergimiz 31.10.2005 tarih 25699 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Sosyal Etkinlik Yönetmeliği”ne göre hazırlanmıştır. Dergimizin yayınlanmasında emeği geçen idareci öğretmen ve öğrencilerimize teşekkür ediyoruz. Ümidimiz gönül sesimizin sevenlere ve sevilenlere her zaman ulaşması ve yankı bulması dileğiyle.

BİR ÖĞRENCİ NEDEN KİTAP OKUMALIDIR?

· James Hawel, “Dünyayı yöneten ; kalem, mürekkep ve kağıttır.” diyor. Haksız da değil. Unutulmamalıdır ki, kişi hangi mesleği seçerse seçsin, çalıştığı kurumda bir numara olmalıdır. Balzac “Bilginin efendisi olmak için, çalışmanın kölesi olmalısınız .”der. Kişinin hayatında bir numara olması demek, bir çok konuda genel bilgilere sahip olması demektir. İşte bir numara olmanın ilk şartı: Okumak, okumak, okumak.... · Başarılı olabilmenin en önemli şartlarından biri de geçmişteki insanların tecrübelerinden yararlanarak onların düştüğü hataları tekrarlamamak ve başlanan işe onların tecrübeleri ile başlamaktır. Diyelim ki bilgisayar mühendisi olacaksınız , bu işle 20 sene uğraşmış birisinin yazdığı kitabı güzelce okusanız, o işe 20 yıllık tecrübe ile başlamış olursunuz. Unutulmamalıdır ki okuduğumuz her kitabın sayfaları yıllar süren tecrübenin ürünüdür. Bunun manası şudur: HER KİTAP BİR ÖMÜRDÜR. DÜNYADAKİ KÖTÜLÜKLERİN TEMEL SEBEBİ CEHALETTİR. İNSANIN BAŞ DÜŞMANI CEHALETE KARŞI SAVAŞ AÇMALI DEVAMLI KİTAP OKUMALIYIZ !...


KİTAP ŞENLİĞİ

Öğrencilerimiz Ordu 1. Karadeniz Kitap Fuarı etkinliğine katıldı. Gerçekleşen etkinlikte öğrencilerimiz ünlü yazarlarla tanışıp, el sanatları ve resim sergilerini gezme ve inceleme fırsatı bulmuşlardır. Ayrıca Murat TUNALI'nın verdiği "Kitap Okuma Alışkanlığı ve Hızlı Okuma Semineri"ne katılmışlardır. Gülyalı Kaymakamlığı SYDV'nin katkıları ile desteklenen fuar ziyaretinde öğrencilerimiz, kendilerine çeşitli kitaplar edinme fırsatına sahip olmuştur. Farklı bir deneyim yaşayan öğrencilerimiz zamanın nasıl geçtiğini anlayamadıklarını ve Ordu ilinde gerçekleştirilen etkinliklerine katılımın ne kadar önemli olduğunu ifade ettiler. .


18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ve ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ANMA GÜNÜ

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Töreni ilçemizde düzenlenen program ile gerçekleştirildi. Gülyalı Belediye Meydanında gerçekleştirilen Çelenk Sunma töreninden sonra,Salon programı saat:10:00'da Merkez İlköğretim Okulu öğrencilerinin hazırladığı etkinlikler ile konuklara sunuldu. Programa Sayın Kaymakamımız Yemen Bayrak, İlçe Garnizon Komutanı Kazım Ceylan, İlçe Belediye Başkanı Talip Şen ve daire amirlerinin katılımı ile gerçekleştirildi.


İLÇE GARNİZON KOMUTANLIĞINA ZİYARET

18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Töreni münasebeti ile Okulumuz Merkez İlköğretim Çok Amaçlı Salonunda gerçekleştirilen tören sonunda, İlçe Garnizon Komutanlığını ziyaret ettik. İlçe Garnizon Komutanı Sayın Kazım CEYLAN'ın konuğu olarak gerçekleştirilen ziyarette, öğrencilerimiz Garnizon Komutanlığını gezip hatıra fotoğrafı çektirdi. Gezi esnasında ikramlarda bulunan Garnizon Komutanlığı yetkililerine teşekkür ederiz.


BAŞARILARIMIZ

Okulumuz Gülyalı Merkez İlköğretim 4.cüsü gerçekleştirilen Okulistik Deneme sınavında başarılı olan öğrencilere, Okul Müdürü tarafından Başarı belgeleri verilmiştir. Deneme sınavında Ordu İl 2.cisi ve Gülyalı 1.cisi olan öğrencimiz Selin KESKİN'i tebrik eder, sınavda başarı gösteren diğer öğrencilerimizi de ayrı ayrı tebrik ederiz. 1. Selin KESKİN

494

2. Celal ŞAFFAK

488

Gülyalı 2'si

3. Burhan TURHAL

469

Gülyalı 3'sü

4. Berkant ŞAHİN

468

5. Hasan CEBECİ 6. Erhan Yazar

468 464,5

7. Batuhan YÜCE

464

8. Ece KÜÇÜK

458

Ordu İl 2.cisi ve Gülyalı 1.cisi


SİNEMA GÜNCESİ

Öğrenciler sınıf öğretmenleriyle "Fetih 1453" isimli sinema filmine gittiler. O dönemin yaşam koşullarınını, kültürünü görerek zihinlerinde daha iyi canlandıran öğrenciler İstanbul'un fethini büyük bir ilgi ile seyrettiler. Bu toprakların kazanılması için gerçekleştirilen savaşları ve o dönemden izler taşıyan "Fetih 1453 " adlı filmi hayranlıkla seyreden öğrencilerimiz, sinema sonrası çekilen hatıra fotoğraflarıyla okula döndüler.


HYGIENE CAMPAIGN

6-A ve 6-B sınıfı öğrencileri İngilizce öğretmenleri Sinan ŞANLITÜRK ve Gökşen Güzelhan KOKOÇ ile "Personel Hygiene (Kişisel Hijyen)" isimli ünite kapsamında hijyen kampanyası düzenlediler. Öğrenciler önceden yaptıkları resimleri afişlere yapıştırırlar ve afişlerin üzerine kişisel temizlikte yapılması gerekenleri yazarak afişleri okulun duvarlarına astılar. Öğrenciler temizliğin önemini vurgulayarak diğer öğrencilerde de kişisel temizlik bilincini kazandırmayı hedeflemişlerdir.

SATRANÇTA BAŞARILARIMIZ DEVAM EDİYOR

İlk kez katıldığımız Türkiye Çocuk ve Yıldızlar Ligi Ordu grubunda okulumuz, Ordu genelinde, Haki Yener İlköğretim Okulu, Şehit Doğan Gökbulut İlköğretim Okulu, Öceli İlköğretim Okullarını yenmiş olup; Ayrıca Karşıyaka İlköğretim Okulu, Metod Dershanaleri ile berabere kalmıştır. Turnuvayı Ordu Genelinde 6. sıra ile bitiren öğrencilerimize daha sonraki turnuvalarda başarılar dileriz.


VELİ ZİYARETLERİMİZ DEVAM EDİYOR Bu ziyaretlerin amacı, öğrencilerin özgüven kazanmaları ve okulda—evde yaptıkları çalışmalarda daha fazla motive olmalarını sağlamaktır.

YANGIN TATBİKATI Okulumuz Merkez İlköğretimde, Sivil Savunma Haftası Etkinlikleri çerçevesinde Yangın Tatbikatı gerçekleştirildi. Tatbikat Yangın Siren sesinin çalması ve öğrencilerin okulumuz bahçesinde toplanması ile başladı Okulumuz bahçesinde temsili olarak tutuşturulan kağıt parçaları Yangın tüpü aracılığı


KARIŞ KARIŞ ANADOLU Merhaba arkadaşlar,Türkiye’yi gezmeye ne dersiniz?İlkönce kahvaltımızı yapalım.Rize’den çay,Gemlik’ten zeytin alalım.Canınız elma çektiyse Amasya’nın kıpkırmızı elmalarından yiyelim.Sonra İzmir’e gidip Narenciye!Narenciye! diye bağıran tezgahtardan portakal alalım.Sıcaktan bunaldıysanız da Maraş’tan dondurma alalım.Ama alırken dikkatli olalım dondurmacının oyununa kanmayalım.Dondurmamızı yerken Sütçü İmam’ı ziyaret edelim.Eğer tarihe meraklıysanız Nene Hatun’un yanına gidelim.Belki bize savaş hatıralarını anlatır.Yolumuz Akşehir’e düşerse Nasrettin Hoca’nın fıkralarından birini dinleyelim.Gezimizi nerdeyse yarıladık.Çukurova’ya gidip pamuk toplayalım,oradan Bursa’ya gidip efsanesini dinleyelim.Sarıköy’e gidip halk şairimiz Yunus Emre’nin ellerinden öpelim.Ve son olarak da Konya’ya gidip Mevlana’yı ziyaret edelim.Daha gezilecek çok yer var ama bugünlük bu kadar.Hoşça kalın. Büşra CEYLAN

DENİZ Sana hasretler var, İç Anadolu’da. Sana aşıklar var Güneydoğu’da.

Kim istemez ki oturup karşında , Bir sohbet bir yakarış Kızarsın bazen onlara Karşında üzülmüş,ağlamış. Niceler var karşında Değerini bilmiyorlar. Hasretini çekenler , Onları sevmiyorlar. Gemilere yol oldun Balıklarınla doyurdun. Kokunla huzur oldun Sevginle güç oldun. Gökçe AKKAYA

ÇOCUKLUĞUM Sabah kalktığımda, heyecanlanır kalbim , Kahvaltı yapayım da oynamaya gideyim , Bütün gün eğleneyim , Dağ,taş,dere gezeyim Karpuzdan bir topum var, Çok güzel oyunlarım, Yeşil yeşil çimenlerim var, Bir de iyi kalpli dostlarım… Sevgi içinde kalbim, Hiç yoktur benim derdim, Oyun bilirim, kuşları bilirim ,arkadaşlığı bilirim, Akşam olunca hemen dönerim… Gökçe AKKAYA


Neşe , yabancı bir ülkede yaşayan mektup arkadaşına Fatih Sultan Mehmet’i tanıtıyor. Merhaba Bob, Nasılsın,iyi misin?Sana bu mektubumda İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’ten bahsedeceğim.İstanbul’u hangi zorluklarla aldığını yazacağım.Fatih Sultan Mehmet çok sabırlı ve iradeli bir insandı.İstanbul’u fethederken çok şiddetli çarpışmalar olur.Bizanslılar şehri koruyan surların zarar gören yerlerini hemen tamir eder.Kara ordusu sıkışır,donanmanın hemen devreye girmesi gerekmektedir.Fakat donanma devreye sokulamaz çünkü Haliç’e zincir gerilmiştir.Haliç’e girilmesi imkansızdır.Fatih Sultan Mehmet pes etmez,direnir ,donanma mutlaka denize inmelidir.Aklına bir fikir gelir.Gemileri karadan denize indirmeye karar verir.Kurmaylarıyla konuşur bazıları olur der ,bazıları olmaz der.Hemen kızaklar yağlanır gemiler yavaş yavaş çekilmeye başlar.Fatih Sultan Mehmet asla umudunu yitirmeyerek olmazı oldurmuş,gemileri karadan yürüterek denize indirmiştir.Birçok insanın pes edeceği durumda direnmiş ve kazanmış.İstanbul’u fethetmiştir. Ben de bu azmi örnek alıyorum,umarım sen de örnek alırsın.Görüşmek üzere… Neşenur ZENGİN

O GÜN ORADA GENCECİK BİR PADİŞAH ÖNCE İMKANSIZLIĞI YENDİ,SONRA BİZANS’I .

KEŞKE BİR GÜVERCİN OLSAM Keşke bir güvercin olsam Diyar diyar dolansam. Keşke bir güvercin olsam Her yere huzur dağıtsam. Keşke bir güvercin olsam Daldan dala konsam. Kucak kucak barış dağıtsam Keşke bir güvercin olsam. Yağmur AKSOY


AĞANIN ATLARI Zengin bir köy ağası vefat eder. Vasiyeti açılır. Mallarının yarısını(1/2) büyük oğluna, dörtte birini(1/4) ortanca oğluna ve beşte birini(1/5) küçük oğluna bırakmıştır. Bütün mallar paylaşılır ancak Ortada 19 tane de "at" vardır. 19'u ne ikiye, ne dörde, ne de beşe bölmek mümkündür. Köyün en akıllı adamına gidip akıl danışırlar. Adam da onlara yardımcı olabileceğini söyler. Der ki: -"Benim de bir atım var. Alın bunu size veriyorum. Oldu mu 20 at? Yarısını sen al bakalım (10). Dörtte birini de (5) ortanca kardeşin alsın. Beşte birini de (4) en küçüğünüze verelim. On, beş daha onbeş. Dört daha ondokuz. Verin bakalım şu bizim geriye kalan düldülü...!

HESABI KUVVETLİ OLANIN BEYNİNDE GRİ MADDE FAZLA Bilim adamları bazı çocuklarının matematikte daha başarılı olmasının nedenini ortaya çıkardı. Araştırmaya göre matematik zekası, beyindeki gri hücrelerin miktarına bağlı. Londra'daki bir tıp merkezinde yapılan bir araştırmaya göre matematik problemlerini çözmekte zorlanan çocukların beyinlerinin sol yarısında, beyin merkezinin sol yarısında gri maddenin normalden daha az olduğu görüldü. İngilizce yayınlanan "Brain" (Beyin ) dergisinde yer alan araştırmanın sonuçları, matematik zekasıyla "beyin korteksinde sinir hücrelerinden meydana gelen doku" olarak tanımlanan "gri madde" arasında ilişki olduğunu kanıtladı.Bilim adamları, beynin sol bölümünde yer alan anatomik anormallikleri incelemek için erken doğmuş 80 çocuğun beyin tomografilerini çekti. Görüntüler hesap yapma konusunda başarılı ve başarısız olan çocukların beynindeki "gri madde"de farklılık olduğunu ortaya koydu. Matematiği iyi olmayan çocukların beyinlerinin sol yarısında daha az "gri madde" olduğu saptandı.


Some Short Jokes 1. Mother: "Did you enjoy your first day at school?" Girl: "First day? Do you mean I have to go back tomorrow? J 2. Headmaster: I've had complaints about you, Johnny, from all your teachers. What have you been doing? Johnny: Nothing, sir. Headmaster: Exactly. J 3. PUPIL: "Would you punish me for something I didn`t do?" TEACHER:" Of course not." PUPIL: "Good, because I haven`t done my homework." J 4. Teacher: Did you father help you with your homework? Student: No, he did it all by himself. J


TARİHTE BUGÜN: 1 Mart 1935 – Atatürk dördüncü kez Cumhurbaşkanlığına seçildi. 8 Mart 2001 – AB Bakanlar Konseyi, Türkiye için Katılım Ortaklığı Belgesi’ni kabul etti. 12 Mart 1921 – İstiklal Marşı milli marş olarak kabul edildi. 18 Mart 1915 – Çanakkale Zaferi kazanıldı. 18 Mart 1965 – İnsanoğlu ilk kez uzayda yürüdü. Sovyet kozmonot AlexeiLeonov, Dünya'dan 2177 km yükseklikte, Voskhod II (Gündoğumu) adlı uzay aracından çıkarak 20 dakika boşlukta kaldı. 18 Mart 1949 - Kuzey Atlantik Antlaşma Örgütü (NATO) kuruldu (1949). 8 Mart -Dünya kadınlar günü 3 Mart 1924: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Hilafetin kaldırılması kararlaştırıldı Son Halife Abdülmecid Efendi, aynı gece sabaha karşı Çatalca istasyonundan trene bindirilerek yurt dışına gönderildi.

SEYİD ONBAŞI’NIN HAYATI Seyid onbaşı 1889′da Balıkesir’e bağlı Havran ilçesinin Çamlık köyünde dünyaya geldi. 1909′ da vatani vazifesini yapmak üzere askere giden Koca Seyid, üç senelik asker iken Balkan harbi patlak verince, birliğiyle birlikte savaşa katıldı. 1913′te Balkan savaşı sona erdi fakat o terhis edilmedi. 1914′te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale’de topçu eri olarak vazife aldı ve burada tek başına destan yazdı… Seyid onbaşının 215 okkalık (275 kg) gülleyi bir başına kaldırıp, ağzına sürdüğü topla Ocean zırhlı gemisini boğazın kanlı sularına gömmesi, Çanakkale savaşının dönüm noktasıdır. Düşman saldırısı sırasında kısa bir süre baygınlık geçiren Koca Seyid, kendine geldiği zaman, etrafındaki bütün askerlerin şehit düştüğünü gördü. Düşman donanmasının boğazı geçmek üzere olduğunu görünce kendini toparladı ve tarif edilemez bir kuvvetle, top güllesini sırtladı! Daha önce top mermisi kullanmayan Koca Seyid’in ilk iki hamlesi boşa gitti ama üçüncü top, Ocean zırhlısını delip geçmeye ve düşman askerlerinin, karşılarında koca bir ordu durduğuna inanıp kaçışmalarına yetti. Tek başına koca ordu kadar korku saçan Koca Seyid’in bu kahramanlığı dillere destan oldu. Seyid Onbaşı, savaşın ardından Balıkesir’deki köyüne döndü ve burada mütevazı bir hayat yaşadı. Ömrünün sonuna kadar bir fabrikada hamallık yapan, devletin vermek istediği maaşı kabul etmeyen Seyid Onbaşı, 1939 yılında zatürreden öldüğünde, geriye, “mertlik, iyilik” bıraktı. Havran ilçesindeki Çamlık Köyü’nün adı, artık Kocaseyit Köyü. Seyid Onbaşı’nın burada, halen bir kızı ve 250′ye yakın torunu ikamet ediyor.


KIZILDERİLİ ÖYKÜSÜ YAŞADIKLARIMDAN NELER ÖĞRENDİM?

YAŞ 5 Anne ve babamın birbirine bağırmalarının beni korkuttuğunu öğrendim. 7 Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim. 12 Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim. 13 Annemle babamın el ele tutuşmalarının beni daima mutlu ettiğini öğrendim. 15 Bazen hayvanların, kalbimi insanlardan daha fazla ısıttığını öğrendim. 18 İlk gençlik yıllarımın keder, şaşkınlık, ıstırap ve aşktan ibaret olduğunu öğrendim. 24 Aşkın kalbimi kırabileceğini, ama buna değer olabi-leceğini öğrendim. 33 Bir arkadaşı kaybetmek için en kolay yolun ona ödünç para vermek olduğunu düşündüm. 36 Önemli olanın başkalarının benim için ne düşündükleri değil, benim kendim hakkında ne düşündüğüm olduğunu öğrendim. 38 Eşimin beni hala sevdiğini, tabakta iki elma kaldı-ğında küçüğünü almasından anlayabileceğimi anladım. 41 Bir insanın kendine olan güveninin başarısını büyük oranda belirlediğini öğrendim. 44 Annemin beni görmekten her seferinde sonsuz mutluluk duyduğunu öğrendim. 46 Yalnızca minik bir kart göndererek bile birinin gününü aydınlatabileceğimi öğrendim. 49 Herhangi bir işi yaptığımdan daha iyi yapmaya çalıştığımda, o işin yaratıcılığa döndüğünü gördüm. 50 Sevgi evde öğretilmemişse, başka yerde öğrenmenin çok güç olabileceğini öğrendim. 53 İnsanların bana izin verdiğim ölçüde davrandıklarını öğrendim. 55 Küçük kararları aklımda, büyük kararları kalbimde almam gerektiğini öğrendim. 64 Mutluluğun parfüm gibi olduğunu, kendime bulaştırmadan başkalarına veremeyeceğimi öğrendim. 70 İyi kalpli ve sevecen olmanın, mükemmel olmaktan daha önemli olduğunu öğrendim. 82 Sancılar içinde kıvransam bile, başkalarına başağrısı olmamam gerektiğini öğrendim. 90 Kiminle evleneceğin kararının, hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.

Kızılderili ile torunu evin önünde oturmuş, biraz ötede boğuşan biri siyah diğeri beyaz iki köpeği seyrediyorlardı. Torun sordu: -Neden iki tane köpek besliyorsun? -Onlar benim için iki simgedir evlat. İyilik ve kötülüğün simgesi… İyilik ve kötülük de içimizde böyle sürekli mücadele eder durur. -Peki sence hangisi kazanır mücadeleyi? Bilge Reis derin derin gülümsedi: -Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem o… NASIL BAKARSAN ÖYLE GÖRÜRSÜN Fransa’da, ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündük-lerini incelemek üzere araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir. Görevli, ilk işçiye yaklaşır ve sorar: “Ne yapıyorsun?” “Nesin sen, kör mü?” diye öfkeyle bağırır işçi. “Bu parçalanması imkansız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem sıcağında kan ter içinde kalıyorum. Bu çok ağır bir iş, ölümden beter.” Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır. Aynı soruyu sorar: “Ne yapıyorsun?” İşçi cevap verir: “Kayaları mimari plana uygun şekilde yerleştirilebil-meleri için, kullanılabilir şekle getirmeye çalışıyorum. Bu ağır ve bazen de monoton bir iş, ama karım ve ço-cuklarım için para gerekli; sonuçta bir işim var. Daha kötü de olabilirdi.” Biraz cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler. “Ya sen ne yapıyorsun?” diye sorar. “Görmüyor musun?” der işçi kollarını gökyüzüne kaldırarak. “Bir katedral yapıyorum.” Bu hikayenin enteresan tarafı her üç işçinin de aynı işi yapıyor olmaları. Görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutu-munuza bağlıdır. Bugün hava biraz bulutlu mu yoksa biraz güneşli mi? Güllerin dikeni mi vardır, dikenli dalların gülleri mi? Bardağın yarısı boş mudur, yarısı dolu mu? Yoksa bardak olması gerekenin iki katı büyüklükte midir? Seçim size ait....


Sevimli hayvanlarımız kilerin yolunu bir türlü bulamıyorlar!..

Küçük tavşan kaybolmuş, annesi onu arıyor.. Bulmasına yardım eder misiniz?...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.