İStanbul İlim ve Kültür Vakfı Bülteni

Page 1

10. Bediüzzaman Sempozyumunun Ardından

“Hakikat arayışında, Peygamber ışığı”

(

Prof. Dr. MEHMET GÖRMEZ, Diyanet İşleri Başkanı

(

... Bediüzzaman Said Nursi Kur’an’ın doğru anlaşılması ve sünnetin doğru yaşanması için bütün hayatı boyunca mücadele etmiştir...

Dr. KADİR TOPBAŞ, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı

(

BEKİR BOZDAĞ, Başbakan Yardımcısı

(

(

...Sempozyumun bireysel, toplumsal, evrensel sorunlarımıza nübüvvet ve risalet penceresinden Resul-u Ekrem’in yolundan, sünnetinden bize çözümler üretmesini niyaz ediyorum...

Doç. Dr. HÜSEYİN ÇELİK, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı

(

(

... Bediüzzaman Hazretleri şöyle ifade ediyor: “Nev-i beşerde nübüvvet, beşerdeki hayır ve kemâlâtın fezlekesi ve esasıdır.” Peygamberler olmasaydı medeniyetler olmazdı. Peygamberlerin mucizeleri ilmin nihai hudutlarıdır...

(

...Bu kalabalığa bu muhteşem görüntüye benim de söyleyebileceğim en güzel ifade “Henîen lekum”dur...

MAYIS 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

www.iikv.org

1


Yıl: 5, Sayı: 20, Kasım 2013 Editör Hakan GÜLERCE ... Fotoğraf Editörü N.YILDIRIM ... Grafik - Dizgi Melik YALÇİN ... Katkıda Bulunanlar Yücel YARAY Rasim SOYLU Selahattin AVCI Raif ÖZTÜRK ...

Tel: 0212 527 81 81 www.vakifyayinlari.com ... Adres İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Kalenderhane Mh. Dedeefendi Cd. Cüceçeşmesi Sk. No: 6 Vefa Fatih / İSTANBUL Tel: +90 212 527 81 81 Faks: +90 212 527 80 80 ... e-mail iikv@iikv.org ... web www.iikv.org … Baskı- Cilt Mega Basım Cihangir Mah. Güvercin Cad. Baha İş Mrk. A Blok No:3/1 Kat.2 Haramidere Avcılar / İSTANBUL Tel: 0212 412 17 00 İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Bülteni kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

@iikvorg

2

/iikvorg

/iikv

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • MAYIS 2013

/iikv

Açılış Konuşması

06

Başbakan Yardımcısı Bekir BOZDAĞ’ın Açılış Konuşması

içindekiler

İ S TA NBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI

03

10

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ’in Açılış Konuşması

16

İBB Başkanı Dr. Kadir TOPBAŞ’ın Açılış Konuşması

18

İstanbul Valisi Hüseyin Avni MUTLU’nun Açılış Konuşması

10

Ağabeylerin Açılış Konuşmaları

20

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin ÇELİK’in Açılış Konuşması

22

Ödül Töreni

26

Selamlama Konuşmaları

29

Rahibe Dr. Shannon Ledbetter, Said Nursi’nin Felsefesi

34

İlmi Oturumlar

40

Sempozyumda Sunulan Tebliğler

44

Ağabeyler Oturumu

46

Medyada (Gazete-İnternet-TV) Çıkan Sempozyum Haberleri

54

İntibalar

62

Tebliğ Videoları


AÇILIŞ KONUŞMASI olarak benimsemiştir. İlk uluslararası sempozyum

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı

Kıymetli Başbakan Yardımcım, muhterem Diyanet İşleri Başkanım, kıymetli bakanlarım ve milletvekillerim, kıymetli Valim, kıymetli Büyükşehir Belediye Başkanım, kıymetli büyüklerim, Bediüzzaman Hazretlerinin pek kıymetli talebeleri, değerli ağabeylerimiz, medyamızın değerli mensupları, dünyanın birçok ülkesinden gelen kıymetli akademisyenler ve ilim insanları, değerli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler ve bizleri canlı olarak dünyanın farklı köşelerinde izleyen aziz gönül dostları! İİKV olarak düzenlemekte olduğumuz HAKİKAT ARAYIŞINDA NÜBÜVVETİN YERİ VE ROLÜ: RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİ konulu bu uluslararası sempozyumun açılışına hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Daha önceki sempozyumlarda olduğu gibi bunda da beşeriyetin dünyevi ve uhrevi saadetini ilgilendiren temel bir konu ele alındı: NÜBÜVVET: HAKİKAT ARAYIŞINDA PEYGAMBER IŞIĞI. Allah’a hamd olsun! Yine hayırlı bir hizmetle huzurlarınızdayız. Allah kabul buyursun. İİKV kurulduğu 1979 yılından beri insanlığın dünyevi ve uhrevi saadetine Risale-i Nur perspektifinden çözüm arayışına yönelik faaliyetleri misyon olarak benimsedi. Başta Risaleleri diğer dünya dillerine tercüme olmak üzere, onlarca konferans, sempozyum ve ilmi-akademik faaliyetlerle insanlığın en büyük problemi olan cehaletle mücadeleyi temel bir misyon

Öyle ki mesela Avustralya’da Melbourne Üniversitesi’nde iki defa, Filipinler’de çok sayıda, yine Malezya ve Endonezya’da yirmiye yakın sempozyum yapıldı. Hindistan, Pakistan, İran, Fas, Cezayir, Tunus, Sudan, Almanya, İngiltere, ABD ve Kanada olmak üzere dünyanın 50’ye yakın ülkesinde yüze yakın uluslararası katımlı ilmi toplantılar yapıldı. Bu asrın problemlerine Kur’anî çözümler mahiyetinde olan Risale-i Nur bilhassa üniversite camiasında büyük ilgi gördü. SUNY PRESS, OXFORD PRESS, ASHGATE PRESS gibi dünyanın önde gelen yayınevleri tarafından insanlığın temel meselelerine yönelik kitaplar yayınlandı. Birçok dünya üniversitesinde Bediüzzaman ve Risaleler tez konusu olarak ele alındı. Öyle ki sadece master ve doktora öğrencilerinin iştirak ettiği 5 tane Uluslararası Genç Akademisyenler Konferansı vakfımızca organize edildi. Tespitlerimize göre halen dünyada 150 kadar genç yüksek lisans çalışması yapmakta. Örnek olarak bu Nübüvvet Sempozyumuna doktorasını Risaleler üzerine yapmış 10 akademisyen tebliğleriyle iştirak ediyor. Bunlar Avustralya, Malezya, Endonezya, Mısır, İngiltere, Irak, Nijer, Fas ve ABD gibi farklı ülkelerin önde gelen üniversitelerinde doktoralarını yaptılar ve şimdi de öğretim üyesi olarak hizmet ediyorlar. Açılışı yapılan bu sempozyumun oturumlar kısmı yarın ve bir sonraki gün WOW Oteli’nde olacaktır. NÜBÜVVET konusunu Risale-i Nur eserleri çerçevesinde ele alan tebliğler, farklı din, kültür ve coğrafyadan gelen 300 kadar ilim ehlinin iştirak edeceği oturumlarda sunulacak. Türkçe, İngilizce ve Arapça simultane tercüme hizmeti verilecek olan oturumlara zamanı olanları bekliyoruz.

Youtube

Prof. Dr. Faris KAYA

1991 yılında yapıldı. Daha sonra, İslam düşüncesinin yeniden yapılanması, insan, Kur’an-ı Kerim, çok kültürlü bir dünyada birlikte yaşama pratiği, daha iyi bir dünyanın inşasında adaletin yeri ve rolü, ve insanlığın dünyevi ve uhrevi geleceğinde ilmin ve imanın yeri gibi insanlığın ortak meselesi olan konular Risale-i Nur perspektifinden ele alındı ve incelendi. Bu sempozyumlara dünyanın birçok ülkesinden farklı din ve kültürden her defasında onlarca akademisyen iştirak etti. Ülkelerine döndüklerinde benzer sempozyumları kendi üniversitelerinde yaptılar.

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

3


Bu sempozyumun duyurusu bundan 1,5 yıl kadar önce yapıldı. 530 adet tebliğ özeti geldi ve nihayet 96 tebliğ sunum için seçildi. Bu seçim yer, imkân ve zaman sınırlamasından dolayı yapıldı. İşte, 18 ayı aşkın bir zamandan beri bütün dünyada hummalı bir çalışma yapıldı. Burada, tebliğleri sunum için seçilmeyenler de dâhil bu sempozyumun yapılmasında emeği geçen herkese vakıf adına teşekkür ediyorum. Başta bu salonun tahsisini yaparak sempozyumun böylesine nezih bir mekânda yapılmasına imkân veren ŞEHR EMİNİMİZ Sayın Dr. Kadir Topbaş Bey olmak üzere, uzaktan yakından tebliğle iştirak eden akademisyenlere, sponsorlarımıza ve gecesini gündüzüne katan görünmez kahramanlara ve bizleri dualarıyla destekleyen herkese teşekkür ediyoruz. Nübüvvet hakikati genel manada Risale-i Nur’un ruhuna yerleşmiş olmakla birlikte, bilhassa, 19. Söz’de, 30. Söz’de, 31. Söz’de, 19. Mektup’ta, Ayetü’l-Kübrâ risalesinde ve 11. Lem’a’da geniş ve kapsamlı olarak ele alınmıştır. Bediüzzaman Hazretleri nübüvveti, kâinatla, varlıkla hülasa insanla Allah arasında halktan HAKKA-HAKTAN halka bir buluşma–görüşme, temsil manası olarak ifade eder. 4

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

Tebliğler Risalelerde yer alan başlıca şu başlıklar altında ele alınmıştır: -YARATILIŞ VE VARLIK ÂLEMİ Kâinata bakınca; MUHTEŞEM eserlerle süslü bir saray gibidir. Bu kadar nizamlı, intizamlı bir saray elbette bir rehber ister, ta ki seyrin adabını biz ziyaretçilere öğretsin. Yine kâinat büyük ve hikmetli bir kitap gibidir. Elbette o kitabı ders verecek bir muallim ister, ta ki o kitabın doğru okunması muhataplarına talim edilsin. İşte dünyadaki hayat serüveninde beşere doğruyu ve hakikati gösteren, karanlığı ışığıyla aydınlatan peygamberler (as) o rehberlerdir. Malum ilk insan Adem (as) ilk peygamberdir. Bütün bu yaratılışa ait delilleri Bediüzzaman şu cümle ile özetlemiştir: “Karıncayı emirsiz, arıyı ya’subsuz bırakmayan Kudret-i Ezeliyye; elbette beşeri nebisiz bırakmaz.” -TEVHİDİ BAKIŞ Bediüzzaman kâinat ve insanın yaratılış gayesinin Allah’ı bilmek, bulmak ve tanımak olduğunu Kur’anî delillerle ifade eder. O “Rabbimizi bize tarif eden üç külli muarrif vardır” der. Bunlar: Kâinat kitabı, genelde vahiy özelde Kur’an-ı Kerim ve konuşan delil olarak tavsif ettiği Nübüvvet müessesesidir.


-ÖRNEK İNSAN-ÖRNEK KUL Kâinat bir tarif edici, bir teşrifatçı gerektirdiği gibi Allah’ın bizden neler istediğini ve rızasını nasıl kazanabileceğimizi bizlere anlatan semavi kitaplar da birer muallim ister. İşte O’nun ifadesiyle peygamberler ümmetlerine birer muallim, semavi kitapları hayatlarıyla yaşayarak bizler için örnek, tabiri caiz ise birer REHBER olmuşlardır. Ta ki seyrin adabını, mübaşeretin doğru yolunu bizlere öğretsinler diye. -HİKMET REHBERLERİ Yine şu dünya yolculuğunda beşerin aklını meşgul eden, “Necisin?, Nereden geliyorsun? ve Nereye gidiyorsun?” suallerine makul, mukni ve hakikatli cevap veren yine peygamberlerdir. Kâinatın, dünyanın ve insaniyetin kemalini ancak nübüvvet hakikatiyle bulabileceğini ifade etmiştir. -MADDİ PİŞDARLAR Bediüzzaman, peygamberlerin sadece manevi bakımdan değil aynı zamanda dünyevi yani maddi gelişme ve kalkınma bakımından da birer rehber, birer pişdar olduğunu geniş örnekleriyle anlatır. Özetle O’na göre kâinat nübüvvet hakikati ile ayakta durmaktadır. Bediüzzaman nübüvvetin temel misyonunu eserlerinde işlerken aklın önemini, inkâr etmez. Nübüvvetin nuruyla aydınlanan ve hakiki manasını bulan varlık âleminin ve bilhassa insanlığın hakiki saadetinin ancak akl-ı selim olarak tarif edilen vahiyakıl beraberliği ile olabileceğini söyler.

Bu manaları bir daha hatırlamak ve hatırlatmak anlamında bu sempozyumu Cenab-ı ALLAH’a bir dua olarak takdim ediyoruz ki, insanoğlunun HAK VE HAKİKAT arayışına bir ışık olsun, nur olsun, insanlığın kemalatına, dünya ve ahiret saadetine vesile olsun, hizmet etsin. Bilhassa bu günlerde çok ihtiyaç duyulan akan kanların durmasına ve sulhu umuminin yeniden tesisine bir vesile olsun. Bediüzzaman, kâinatın nübüvvet hakikatiyle ayakta durduğuna işaret eder ve der ki; “Eğer kâinattan risalet-i Muhammediye’nin (asm) nuru çıksa, gitse, kâinat vefat edecek. Eğer Kur’ân gitse, kâinat divane olacak ve küre-i arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz kalmış olan başını bir seyyareye çarpacak, bir kıyameti koparacak.” O peygamberimizin (sav) hakkaniyetini anlattığı bir risalenin başında İmam-ı Rabbani’ye ait şu ifadeyi kullanır: “Ben Muhammed Aleyhisselatü Vesselâm’ın vasıflarını sözlerimle övüp güzelleştiremedim. Aksine Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın vasıfları benim sözlerimi güzelleştirdi.” Biz de vakıf olarak diyoruz ki bu sempozyumu düzenlemekle genelde peygamberleri (as), özellikle Hz. Muhammed’i (asm) güzel anlatamadık, ancak onların güzel vasıfları bu sempozyumla vakfımızı güzelleştirdi ve şeref kattı. Katılımınız için hepinize teşekkür ederiz.

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

5


Bekir BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı

Saygıdeğer Diyanet İşleri Başkanımız, çok kıymetli genel başkan yardımcımız, saygıdeğer milletvekilleri, eski bakanlar, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin saygıdeğer talebeleri, dünyanın farklı ülkelerinden İstanbulumuza teşrif eden kıymetli ilim insanları, saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler, ‘Hakikat Arayışında Nübüvvetin Yeri ve Rolü: Risale-i Nur Perspektifi’ konulu 10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’nun başlangıcında aranızda bulunmayı nasip ettiği için, sizlere hitap etme fırsatını nasip ettiği için Yüce Allah’a hamd ediyor, hepinizi şahsım, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi ve hükümetimiz adına sevgi, saygı ve Yüce Allah’ın selamı ile selamlıyorum. Saygıdeğer katılımcılar! Bugün burada büyük bir İslam âliminin, büyük bir iman ve dava insanının nübüvvet anlayışını sunulacak tebliğler ve yapılacak müzakerelerle uluslararası bir katılımla değerlendirmek, bu tebliğ ve müzakerelerden istifade etmek maksadıyla toplandık. Eminim ki çok başarılı ve verimli bir sempozyum olacaktır. Bu vesile ile öncelikle bu sempozyumu düzenleyen İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın saygıdeğer başkan ve yöneticilerine böylesi bir sempozyumu tertip ettikleri için teşekkür ediyorum. Katılanlara, tebliğ

6

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

sunacaklara ve müzakere yapacaklara teşekkür ediyorum. Sempozyumun başarılı geçmesini gönülden temenni ediyorum. Değerli misafirler! Bediüzzaman Said Nursi büyük bir alimdir, büyük bir düşünürdür, büyük bir irfan sahibidir, büyük bir iman ve dava adamıdır. Onun imanı ve davası sadece sözden ve yazdığı eserlerden ibaret değildir. Onun esas davası, söylediği gibi yazdığı gibi hâsılı inandığı gibi yaşamak ve başkalarının da aynı iman ve şuurla yaşamasını temin etmektir. Bediüzzaman, imanının, fikirlerinin ve ilminin gereğini her zaman yaşantısıyla hem sözleriyle hem de eserleriyle yerine getirmiştir. O, yapmadığınızı niçin söylüyorsunuz, yapmadığınızı söylemek Allah katında büyük günahtır emr-i İlahisini rehber edinmiş, hayatının her anında inandıklarının gereğini yapmış, yaşadığını ve yaptığını yazıp söylemiştir. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri imanından, amelinden, ilminden, irfanından, ahlakından, onurundan, haysiyetinden, davasından, hâsılı insanlığından ve Müslümanlığından hayatının hiçbir anında asla taviz vermemiştir. Bu nedenle, yaşamı boyunca pek çok çile, sıkıntı ve meşakkate maruz bırakılmıştır. İnandığı gibi konuştuğu, yazdığı ve yaşadığı için zindandan zindana gönderilmiş. Sürgün cezaları ile cezalandırılmış, hayatının her anı gözetçilerle, denetçilerle çevrelenmiş. Gelenler, gidenler fişlenmiş. Adeta her tarafını, etrafa buradan Nur yayılmasın diye karanlık duvarlarla ören karanlık bir zihniyetle beraber yaşamıştır. Ama onun sahip olduğu iman, sahip olduğu ilim, gerçekleştirdiği amel ve davası, bu karanlık duvarları yıkmayı başarmış. Oradan Türkiyemizin dört bir yanına ve bugün bu salonu şereflendiren dünyanın dört bir yanından gelen ilim insanlarında olduğu gibi her tarafa bu aydınlık ulaşmıştır. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine ‘kanunun neresinden ceza verelim’ diye bakanlar, ‘onu nasıl yakalarız, nasıl cezalandırırız’ diye gece gündüz düşünenler, bütün dertleri ona dair olan her şeyi milletin gözünden gönlünden uzak tutmak için uğraşanlar, ona ceza verenler, zindanda bekleyenler, sürgüne gönderenler, sürgünde olanları bugün hatırlayanlar yok. Onlar kimdir, adları nedir bilen yok.


Ama Bediüzzaman Hazretlerini bu salon gibi nice salonlar, yeryüzünde milyonlar hatırlıyor, milyonlar seviyor. Zira bir insanı Allah sevdi mi kullarına sevdirir. Bu kadar insanın farklı diyarlardan gelip böylesi büyük bir insana muhabbet duymalarının ana nedeni, Bediüzzaman’a karşı Cenab-ı Allah’ın muhabbetinin de bir nişanesidir. O’nun sevdiğini kimseler yok edemez, O’nun sevdiklerinin fikirlerini kimseler ademe mahkum edemez. O’nun sevdiklerinin etrafa yaydıkları nuru hiç kimseler, hiçbir güç ve kudret sahibi asla ve asla söndüremez.

ru anlamaya, doğru anlatmaya, onların yaşadıkları gibi doğru yaşamaya ihtiyacımız var. Ben bu vesile ile bugüne kadar Allah’ın mesajlarını insanlara ulaştıran başta Hz. Adem aleyhisselamdan başlamak üzere bütün peygamberlerimize, Hatem-ül Enbiya olan Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize bir kez daha şükranlarımı ifade ediyor, onları rahmetle, minnetle, şükran ve dua ile yad ediyor, Rabbim onların şefaatinden bizleri mahrum etmesin diliyorum. Aynı şekilde, başta Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri olmak üzere, onun gibi kendilerine Allah’ın Resulü’nü örnek alan ve O’nun gibi yaşamak, O’nun gibi olmak için her türlü zorluğa göğüs geren âlimleri, evliyaları, Allah dostlarını da burada bir kez daha rahmetle, minBediüzzaman Hazretleri, Allah’ın Resulü’nü bu çağda örnek alan büyük bir liderdir. Büyük bir dava adamıdır. Büyük bir iman adamıdır.

Youtube

Allah Resulü hayatı boyunca yaptığı mücadele çerçevesi içerisinde baktığınız zaman o nuru yok etmek isteyenleri görürsünüz. Peygamber Efendimizi yok etmek isteyenleri görürsünüz. Etrafındakileri yok etmek isteyenleri görürsünüz ve onlara dünyayı zindan edenleri görürsünüz. Abluka altına alanları, işkenceye maruz bırakılanları, öldürülenleri, şehit edilenleri, sürgüne gidenleri, hicret etmek zorunda kalanları görürsünüz. Bütün zulüm yolları netice vermeyince o zaman dünyayı istiyorsan sana gel dünyalık verelim, eğer zenginlik istiyorsan zenginlik verelim, başka şeyler istiyorsan insanların istediklerini, insanların uğruna pek çok şeyi feda edecekleri her ne varsa onu ona teklif eden, imanını, davasını satın almak isteyen o zaman da insanlar vardı. Şimdi de vardır. Ama bakın Allah’ın Resulü bunlar karşısında güneşi sağ elime ayı da sol elime koysalar, Allah beni öldürünceye ya da muzaffer oluncaya kadar ben bu yoldan asla vazgeçmem, demişti. İşte, iman insanı, dava insanı, Allah’a hakkıyla ruhuyla her şeyiyle teslim olmuş insanın en önemli özelliklerinden birini Cenab-ı Allah, Peygamber Efendimizin hayatında gösteriyor ve onu da bütün Müslümanlara örnek olarak gösteriyor. İşte, asrımızda imanını, fikrini, amelini, davasını, dünyanın nimetleriyle, güzellikleriyle, makamla, şöhretle, parayla, başka başka türlü imkânlarla değişmeyen, bunun yerine zindanları, bunun yerine sürgünleri, bunun yerine her türlü murakabeyi kabul edip imanına sahip çıkan Bediüzzaman Hazretleri, Allah’ın Resulü’nü bu çağda örnek alan büyük bir liderdir. Büyük bir dava adamıdır. Büyük bir iman adamıdır. İşte, burada değerli konuşmacıların da ifade ettiği gibi hepimizin böylesi büyük iman ve dava adamlarını doğ-

netle, şükranla ve dua ile yad ediyorum. Saygıdeğer kardeşlerim! Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri eserlerinde nübüvvet konusunu işlerken genelde peygamberlik müessesesini özelde ise Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin peygamberliğini ele almıştır. Hakikat arayıcılarının sorularına en iyi ve en makbul cevabı peygamberler verir. Nitekim Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bir sözünde, “sual-i azim olan “Necisin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun?” suallerine mukni, makbul cevap verir” diyor, peygamberler için. Yine, “Rabbimizi bize tarif eden üç büyük küllî muarrif var. Birisi şu kitâb-ı kâinattır… Birisi şu kitâb-ı kebirin âyet-i kübrâsı olan Hâtemü’l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmdır; biri de Kur’ân-ı Azîmüşşandır” diyor. İslam âlimlerinin, Allah dostlarının, her tür ilimle meşgul olan ilim insanlarının, mezhep kurucusu ve takipçisi âlimlerinin görüşleri ve eserleri bizim Rabbimiz Yüce Allah’ı, onun gönderdiği son kitap olan Kur’an-ı Kerim’i ve onun gönderdiği son peygamber olan Hz. Muhammed’i doğru anlamak için birer rehberdir, birer ışıktır. Veda Hutbesi’nde Allah Resulü buyuruyor ki “Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız.” O emanetler, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, fikirleri, eserleri, yaşantısı, ahlakı ve pek çok güzel hasletleriyle hayatı boyunca Peygamberimizin Kur’an ve sünnet emanetine sımsıkı sarılmış, ümmetin Kur’an ve sünneti doğru anlayıp yaşaması için gecesini gündüzüne katmış, büyük zorluk ve çilelere göğüs germiş büyük bir âlim, büyük bir insan, büyük bir veli, büyük bir dava ve büyük bir iman insanı Müslümandır.

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

7


Değerli kardeşlerim! Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamanın tek yolu vardır: O da Kur’an’a ilk muhatap olan İslam peygamberi Hz. Muhammed’i, Kur’an’ın ilk müfessiri olan, sözleriyle ve yaşantısıyla Kur’an’ın gerçek tefsirini yapan Hz. Muhammed Mustafa’yı, doğru anlamaktır. Eğer biz Kur’an’ı doğru anlamazsak, onun müfessiri olan Allah Resulü’nü doğru anlamazsak, Kur’an’la, Peygamberle, İslam’la hiçbir ilgisi olmayan nice batıl şeyleri, nice hurafeleri, nice yanlışlıkları, İslam yerine, Kur’an yerine, Peygamberin sünneti yerine ikame eden anlayışlar dört bir yanda yeşerir ve bütün insanlar bundan zarar görür.

İşte, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bu anlamda Kur’an’ın doğru anlaşılması, yine sünnetin doğru anlaşılması için bütün hayatı boyunca mücadele etmiştir. Esasında insanlığın peygamberlere ihtiyacı tartışılmaz. Bunun üzerinde söz söylemeye gerek yok. Ama bugün başkanımızın da benden önceki konuşmacıların da ifade ettiği gibi hepimizin ihtiyacı olan ana şeylerden birisi, belki birincisi, peygamberi ve Kur’an’ı hepimizin doğru anlama, doğru öğrenme ve gereklerini doğru yapma ihtiyacıdır. Bu nedenledir ki bugün baktığınızda İslam coğrafyasının dört bir yanında birbirinden farklı pek çok anlayışlar, pek çok yapılar ortaya çıkıyor ve bundan Müslümanlar, insanlar zarar görüyor. Ama hep beraber bir şeye bakmak lazım. Kimin söylediği o kadar önemli değil. Söylenen Kur’an’a, söylenen Allah’ın Resulü’ne aykırı bir sözse, onu red etmeyi imanının esası kabul eden Müslümanlar dünyanın her yerinde olduğu zaman, haksızlığı, Kur’an ve iman hakikatini ters yüz eden anlayışları red eden yaklaşımları her yerde ikame edildiği zaman bu karanlıklar etrafı kuşatamayacaktır. Ama bunu yapmayı başaramadığımız zaman, işte o zaman büyük sıkıntıları yaşayacağız. Bakın, değerli kardeşlerim. Son zamanlarda Kur’an bize yeter diyenler, bunun için kitap yazanlar, sünnete ilişkin ileri geri konuşanlar var. Bilmemiz gerekir ki âlimlerin kitaplarından okuduğum kadarıyla diyorum, benim görüşüm değil, onların görüşü. Ben de inanıyorum ona. Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerinden esinlenerek söylüyorum. Onlara inandığım için bunu 8

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

burada ifade etmeyi de bir borç biliyorum. Allah Resulü olmadan Kur’an’ı hiç kimse doğru anlayamaz ve anlatamaz. Kur’an-ı Azimüşşan olmadan da ne peygamberlik müessesini ne de Allah’ın Resulü Hz. Muhammed’i sallallahu aleyhi ve sellemi doğru anlama, doğru anlatma şansımız vardır. Kur’an’la sünnet arasına duvar örmek isteyenler, taşeronlardır. Art niyetli insanlardır. Onlar, Allah’ın ve Resulü’nün yolundan değil, Allah’ın ve Resulü’nün lanetlediklerinin yolundan giden bir anlayışı temsil ederler. O nedenle, Kur’an’la sünnet arasına hiç ama hiçbir duvar örmemeliyiz, örülmesine de, örmek isteyenlere de asla ve asla izin vermemeliyiz. Değerli kardeşlerim! İslam öldürmeyi değil yaşatmayı emreder. İnsanın ölümünü âlemin ölümü kabul eder. İslam’ın üstünlük ölçüsü, insanların rengi değildir. İnsanların dili değildir. İnsanların cinsiyeti değildir. İnsanların ailesi, soyu, zenginliği, doğduğu yeri, yaşadığı yeri, makamı, gücü asla değildir. Üstünlüğün yegâne ölçüsü, takvadır. Takva ölçüsünü, tartısını bilen ve kullanan yegâne güç sahibi de Cenab-ı Allah’tır. Bu terazi, bu ölçü kimsenin elinde asla değildir. Nebevi ve İlahi mesajı bilen ve buna hakkıyla iman eden bir Müslümanın bu gerçeklerin aksine hareket etmesi, ırkçılık için, renk için, dil için, mezhep için ölmeye ve öldürmeye gitmesi düşünülebilir mi? Canlı bomba olup masum insanların ortasında kendini patlatması kabul edilebilir mi? İslam’ın adını, Allah’ın Resulü’nün barış dinini, terörle şiddetle anılması için uğraş vermesi kabul edilebilir mi? Asla kabul edilemez. Kim ki bunları yapıyorsa o zaman Kur’an’dan ve o Kur’an’ın ilk ve gerçek müfessiri Hz. Muhammed’den nasibini almamış demektir. Onu kendine rehber ve önder edinmemiş demektir. Asrımızın ve hepimizin en büyük ihtiyacı, Kur’an’ı ve Allah’ın Resulü’nü gerçek rehber edinmektir. İşte Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bu anlamda Kur’an’ı ve onun tebliğcisi, ilk müfessiri Hz. Muhammed’i doğru anlama, doğru anlatma ve onun gereklerini doğru yaşama ve yaşatma konusunda önümüze büyük bir birikim ve büyük bir imkân sunuyor. Ben inanıyorum ki iki gün boyunca sürecek bu sempozyum, sunulacak tebliğlerle, yapılacak müzakerelerle asrımızın insanının nübüvveti ve nübüvvetin mesajlarını doğru anlama ve doğru algılama konusunda hepimize büyük katkılar sunacaktır. Büyük yararlar olacaktır. Buradan yayılan ışık dünyanın dört bir yanında karşılık bulacaktır. Bu vesile ile tekrar tekrar bu sempozyumu tertip eden vakfa, onun başkanına, yöneticilerine, emeği geçen herkese şahsım adına, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi adına ayrı ayrı teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla Allah’a emanet ediyorum.


Hafız Mahmud Elsayed ELTOUKHY - MISIR

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

9


Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ Diyanet İşleri Başkanı

Bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar eden ve bütün insanlığı nübüvvet silsilesinin ilk halkası olan Hz. Adem’in çocukları olarak halk eden Yüce Rabbimize sonsuz hamdu senalar olsun. Karıncayı emirsiz, arıları ya’subsuz, beşeriyeti nebisiz bırakmayan Yüce Rabbimize hamdu senalar olsun. Nübüvetin rahmet ve hakikat silsilesinin tamamına, Adem safiyullaha, Nuh nebiyullaha, İbrahim halilullaha, İsmail zebihullaha, Davut huccetullaha, Yusuf sıddıkullaha, Musa kelimullaha, İsa ruhullaha başta olmak üzere insanlığın yolunu aydınlatan bütün peygamberlere, nübüvvet silsilesinin bütün halkalarına saygı ve tazimlerimi bildiriyorum. Hasseten, ‘biz peygamberler arasında ayrım yapmayız’ ayetini bir Miraç hediyesi olarak insanlığa getiren efendimize Resul-ü Ekrem’e,

10

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

en büyük muallim en mükemmel üstad, üstad-ül beşer, şaşırmaz ve şaşırtmaz doğru rehber Rasulullah, Habibullah, Hatem-i divan-ı nübüvvet, hatem ül enbiya Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’e sonsuz salat u selam olsun. Salat u selam, tahiyyatu ikram, her türlü ihtiram ona, onun aline, ashabına ve etbaına olsun. Saygıdeğer başbakan yardımcımız, sayın valimiz, sayın milletvekilleri ve dünyanın dört bucağından ülkemize teşrif eden değerli ilim adamları, fikir ve düşünce insanları, değerli akademisyenler, hanımefendiler, beyefendiler! Sözlerime başlarken hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbet ile selamlıyorum. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, feyzi, fazileti, afiyeti, atifeti hepinizin üzerine olsun. Sözlerimin başında, ‘Nübüvvet beşerdeki hayır ve kemalatın fezlekesi ve esasıdır. Hak ve hakikat nübüvvet içindedir ve nebiler elindedir’ diyen Bediüzzaman Said Nursi başta olmak üzere nübüvvet-i mutlakanın ve nübüvvet-i Muhammediyenin bütün gerçek mirasçılarını bir kere daha rahmetle, minnetle, şükranla yad etmeyi yerine getirilmesi gereken bir vazife addediyorum. Saygıdeğer ilim ve fikir adamları, değerli katılımcılar! Her şeyden önce hakikat arayışında nübüvvetin yeri ve rolü, genelde nübüvvet ve risaletin mahiyeti, nübüvvet-i mutlaka özelde ise Hazreti Peygamberin risaleti, nübüvvet-i Muhammediye bilinip tespit edilmeden anlaşılmaz. Nübüvvet, İlahi hakikatin bir parçasıdır. Nübüvvet varlık âleminin kâinatın ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla nübüvvet insanın var olmayı anlamlandırmasını sağlayan, varlıkla olan ilişkisini yeniden kuran İlahi bir kaynaktır. Yüce Rabbimiz Al-i İmran suresi 164. ayette şöyle buyuruyor:


Youtube

‘And olsun ki Allah müminlere kendi için abahleyin uyandığında yastığının altında yazılı levhaları bulabilirdi. Sayısız yollarla vahyini bize bildirme imkânı vardı Rabbimizin. Ama bunların içerisinden en hikmetli yolu seçti; çünkü o Hakim. Beşerden birisini seçti. İnsanlardan bir insanı seçerek ona kendi mesajını iletmeyi sünnetullah kabul etti. Zira biz öyle bir rehbere muhtacız ki hem örnek alınabilsin hem de daima Rabbimiz ile ilişkide olsun, daima Rabbimiz ile iletişim içerisinde olsun. Her ferdin aklı, adaleti idrak etmekten aciz olduğundan külli bir akla ihtiyaç vardır ki fertler o külli akıldan istifade etsinler. İnsanlık bu anlamda yolunu Allah’ın nurunun sürekli aydınlattığı bir peygambere muhtaçtır. Nitekim Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri şöyle der: “Madem yapan bilir, elbette bilen konuşur. Madem konuşacak; elbette zîşuur ve zîfikir ve konuşmasını bilenlerle konuşacak. Madem zîfikirle konuşacak; elbette zîşuurun içinde en cemiyetli ve şuuru küllî olan insan neviyle konuşacaktır. Madem insan neviyle konuşacak; elbette insanlar içinde kabil-i hitap ve mükemmel insan olanlarla konuşacak. Madem en mükemmel ve istidadı en yüksek ve ahlâkı ulvî ve nev-i beşere muktedâ olacak olanlarla konuşacaktır. Elbette, dost ve düşmanın ittifakıyla, en yüksek istidatta ve en âli ahlâkta ve nev-i beşerin humsu ona iktidâ etmiş ve nısf-ı arz onun hükm-ü mânevîsi altına girmiş ve istikbal onun getirdiği nurun ziyasıyla bin üç yüz sene ışıklanmış ve beşerin nuranî kısmı ve ehl-i imanı mütemadiyen günde beş defa onunla tecdid-i biat edip ona dua-yı rahmet ve saadet edip ona medih ve muhabbet etmiş olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ile konuşacak ve konuşmuş; ve resul yapacak ve yapmış; ve sair nev-i beşere rehber yapacak ve yapmıştır.” Allah sonsuz kemal ve cemal sahibidir; ancak

peygamberler vasıtasıyla kendini tanıtmaktadır. Allah, kâinatı saray şeklinde yaratmıştır. Bu sarayı tanıtmak ve anlatmak peygamberlerin vazifesi olmuştur. Her bir mevcut, her bir varlık Allah’ı bildirmektedir. Bunu ancak peygamberlerle bilebiliriz. Kâinat, Allah’ın isim ve sıfatlarını bildirmesi noktasında kitap gibidir. Bu kitabı insanlara ders olarak anlatacak peygamberlere ihtiyaç vardır. Rabbi, insanlara sonsuz nimet bahşetmiştir. İnsanların Rablerine karşı nasıl şükredeceklerini öğrenmesi ancak peygamberin gönderilmesi ile mümkündür. Saygıdeğer misafirler! Bediüzzaman Said Nursi’ye göre; Rabbimizi bizlere tanıtan ve öğreten muallim ve muarrif 3 büyük öğretmen vardır, 3 büyük muallim vardır: Birincisi; Kitab-ı kebir-i kâinattır. İkincisi; kâinatın tercümeyi ezelisi olan Kur’an-ı Azimüşşandır. Üçüncüsü; burhan-ı bahir olan, apaçık bir bürhan olan nebi enbiyadır. Ve hiç şüphesiz bu muallimlerin en büyüğü Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’dır. “Evet, o bürhanın şahs-ı mânevîsine bak: [Şu kâinat tasavvuruna lütfen kulak kesilelim], Sath-ı arz bir mescid, [çünkü Resul-u Ekrem, yeryüzü bana mescid kılındı buyuruyor], Mekke bir mihrab, Medîne bir minber; o bürhan-ı bâhir olan Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bütün ehl-i imâna imam, bütün insanlara hatip, bütün enbiyâya reis, bütün evliyâya seyyid, bütün enbiyâ ve evliyâdan bütün enbiyâ hayattar kökleri, bütün evliyâ tarâvettar semereleri bir şecere-i nurâniyedir ki, herbir dâvâsını, mu’cizâtlarına istinad eden bütün enbiyâ ve kerâmetlerine itimad eden bütün evliyâ tasdik edip imza ediyorlar. Zîrâ, o “La İlahe İllâllah” der, dâvâ eder. Bütün sağ ve sol, yani mâzi ve müstakbel taraflarında saf tutan o nurânî zâkirler, aynı kelimeyi tekrar ederek,

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

11


icmâ ile mânen “Sadakte ve bil hakkı Netakte” derler. Hangi vehmin haddi var ki, böyle hesapsız imzalarla teyid edilen bir müddeâya parmak karıştırsın.” Varlığa bir kitap olarak bakan ve bize sürekli onu büyük bir kitap gibi okumamızı tavsiye eden Bediüzzaman, Resul-u Ekrem Efendimizi bu büyük kitabı yazan Katib-i Ezeli’nin kalemindeki mürekkebe benzetir. Mesnevi-i Nuriye’nin Habbe risalesinde bu hususu son derece veciz bir şekilde ifade eder: “İ’lem eyyühe’l-aziz! Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, nur-u Muhammedî (a.s.m.) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir. Eğer o âlem-i kebir bir şecere tahayyül edilirse, nur-u Muhammedî hem çekirdeği, hem semeresi olur. Eğer dünya mücessem bir zîhayat farz edilirse, o nur onun ruhu olur. Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı olur. Eğer pek güzel şaşaalı bir cennet bahçesi tahayyül edilirse, nur-u Muhammedî onun andelîbi olur.” Saygıdeğer dinleyenler! Nübüvvet ve risaletin mahiyetini doğru olarak anlamak için peygamberlerin peygamberlik ve beşer nitelikleri arasındaki ince dengeye ve onu korumaya dikkat etmek gerekir. Bu dengeyi koruyamayanlar ya Hazreti Peygamberi ve peygamberleri ilahlaştırma yoluna sapmış, insanüstü görerek örnek alınmaktan uzaklaştırmış ya da onu sadece vahyi nakleden bir nâkil konumuna düşürerek rehber olmaktan çıkarmışlardır. Oysa Kur’an-ı Kerim’e göre örnek ve rehber olmaları için hem beşer insan olmaları hem de vazifelerinin vahyi nakletmekten ibaret olmaması gerekmektedir. Rabbimiz şu hususu şöyle ifade etmektedir:

‘Deki ben de ancak sizin gibi bir insanım. Ne var ki bana sizin ilahınız ancak bir tek ilahtır. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın, salih bir amel işlesin ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın diye bana vahye diliyor.’ Ancak hemen belirtelim ki bu beşer sıradan bir beşer değildir. Beşerin içinden süzülerek seçilmiş Mustafa ve Müçteba bir beşerdir. Bütün insanlığa nümuneyi imtisal, örnek olarak gönderilmiştir. Üsveyi hasene olarak Rabbimiz tarafından in12

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

sanlığa takdim edilmiştir. Hz. Ayşe’nin ifadesiyle onun ahlakı Kur’an’dır. Bediüzzaman bunu şöyle izah eder: “Kur’ân’ın beyan ettiği mehâsin-i ahlâkın misali, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Ve o mehâsini en ziyade imtisal eden ve fıtraten o mehâsin üstünde yaratılan odur.”

ayetini hatırlamak lazım.

“İşte böyle bir zâtın ef’al, ahval, akval ve harekâtının her birisi nev-i beşere birer örnek hükmüne geçmeye lâyık iken, ona imân eden ve ümmetinden olan gafillerin ne kadar bedbaht olduğunu divaneler de anlar.” Saygıdeğer ilim adamları! Vahye iman etmiş insanlar için Hz. Peygamberin onu yaşanan hayata dönüştürürken Kur’an’ı, vahyi yaşanan bir hayata dönüştürürken sergilediği örnek hayatta kıyamete kadar rehberlik edecek sayısız ilkeler ve prensipler vardır. Bu ilkelerin biricik kaynağı Kur’an-ı Kerim, sonra Hazreti Peygamber ve elbette onun sünnet-i seniyesidir. Çağlar üstü örnekliğidir. Hz. Peygamberi tanımak sadece onun siretini ve şemailini tanımak değildir. Aslolan bir medeniyet tesis ederken ona rehberlik eden ilkeleri ve esasları tanımaktır. Üstad’ın ‘zira bugün Resulü Ekrem’in binler belki yüz binler delail-i nübüvveti vardır’ ifadesi altı çizilmesi gereken bir cümledir. Bana hem bir hadis talebesi olarak, 20 sene üniversitede Resul-u Ekrem’in hadislerini okutan bir kardeşiniz olarak sorsanız ve deseniz ki Resul-u Ekrem’in en büyük mucizesi nedir diye. Âcizane kanaatim, Üstad Bediüzzaman’ın eserlerini incelediğinizde görülecektir ki Resul-u Ekrem’in en büyük mucizesi yeryüzünün en bereketsiz topraklarında, yeryüzünün bedevi toplumundan belki de en bedavet içerisindeki bedevi bir toplumdan medeni bir toplumu inşa etmiş olmasıdır. Şöyle der: “O Zat, ümmiliğiyle beraber, bir kuvvete malik değildi. Ne onun ve ne de ecdadının bir hakimiyetleri sebkat etmemişti; [Nitekim ashabına, ‘ben kral değilim, ben Mekke’de kadid, kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum’ buyurmuşlardır] ... Böyle bir vaziyette iken, mühim bir makamda, tehlikeli bir mevkide, kemal-i vüsuk ve itmi’nan ile büyük bir işe teşebbüs etti, bütün efkar-ı ammeye galebe çaldı, bütün ruhlara kendisini sevdirdi, bütün tabiatların üstüne çıktı, kalblerden bütün vahşet adetlerini, çirkin ahlakları kaldırarak pek yüksek adat ve güzel ahlakı tesis etti, vahşetin çöllerinde sönmüş olan kalblerdeki kasaveti ince hissiyatla tebdil ettirdi ve cevher-i insaniyeti izhar etti.” Değerli dinleyenler! Sözlerimi bitirirken gerek nübüvvet-i mutlaka gerek nübüvvet-i Muhammediye ve


gerekse nübüvvet-i Muhammediyenin en büyük eseri olan sünnet-i seniye ile ilgili birkaç tespitimi paylaşarak bitirmek istiyorum. Şüphesiz Kuran-ı Kerim Resul-u Ekrem (s.a.s)’i her konuda örnek almamızı, ona itaat etmemizi, onu rehber edinmemizi emretmiştir:

‘Habibim de ki eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun Allah da sizi sevsin’ buyurmuşlardır. Ancak bugün alem-i İslam büyük bir problemle karşı karşıyadır. Asıl problem Hz. Peygamberin nübüvvetini, risaletini ve sünnetinin varlığını kabul etmede değil, Resul-u Ekrem’in örnekliğini, rehberliğini ve onun sünnetini bu çağa, çağımıza, bugünün insanlarına, bugünün gençlerine taşımaktadır. Belki ilim adamlarımızın üzerinde en çok durması gereken husus biz neden Resul-u Ekrem’in örnekliğini bu çağa taşımıyoruz. Pakistan’ın büyük şairi ve filozofu Muhammed İkbal der ki Resul-u Ekrem, iki büyük dünyanın, eski dünya ile yeni dünyanın ortasında bir yerde duruyor. O getirdiği mesajın kaynağı bakımından eski dünyaya aittir. Fakat o getirdiği mesajın ruhu bakımından atiye, geleceğe, istikbale aittir. Mühim olan o geleceğe, Resul-u Ekrem’in geleceğe yönelik olan mesajının ruhunu bu çağa bu asra taşımaktır. Nitekim Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de bütün hayatını bununla geçirmiştir.

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

13


Bütün ilim adamlarımızın bu konu üzerinde duracaklarına olan inancımı ifade etmek istiyorum. Onun davranışlarını ve bazı bedensel hareketlerini temsil eden sünnetleri tatbik mevkiine koyabiliyoruz. Ancak vahye muhatap olmuş bu nebevi kalbin sünnetlerini bugün kalplerimize taşıyabiliyor muyuz? Hz. Peygamberin tasavvur ve düşünce dünyasını oluşturan sünnetlerinin Müslümanların fikir dünyasına yeterince taşındığını ve bunda başarılı olduğumuzu söyleyebilir miyiz? Şah veliyullah Dehlevi’nin ifadesiyle sünnetleri şekil itibari ile hayatımıza taşıdığımız kısmen söylenebilir ancak sünnetin çağlar üstü ruhunu gelecek çağlara taşındığını rahatlıkla söyleyebilir miyiz? Örnek alınsın diye yaptığı yüzlerce sünnetleri vardır. Ancak onun yolunun sünnetlerini yolumuza, sokaklarının sünnetlerini sokaklarımıza, mahallesinin sünnetlerini mahallelerimize taşımakta başarılı olduğumuzu söyleyebilir miyiz. Dahası Yesrib köyünü Medine yapan sünnetleri şehirle-

rimize metropollerimize megapollerimize taşımakta başarılı olduğumuzu iddia edebilir miyiz? Eğer bizim Müslümanlığımız en büyük cahiliye adeti olarak kabul edilen ırkçılığı ortadan kaldırmıyorsa, eğer bizim mü’minliğimiz mezhepçiliği, taifeciliği, fırkacılığı ortadan kaldırmıyorsa, eğer bizim sünnet anlayışımız İslam dünyasında zulmü, zalimi ve diktatörlükleri ortadan kaldırmıyorsa, eğer ilim ve medeniyet coğrafyası olan İslam coğrafyası bugün bir zulüm ve mazlumiyet coğrafyasına dönüşüyorsa, eğer savaş, katliam, işgal, ölüm, fakirlik, açlık, kıtlık, mahrumiyet, terör, cehalet gibi bütün bu olumsuzluklar ortadan kalkmıyorsa demek ki bizim yeniden nübüvvet ve risalet üzerinde Hz. Peygamberin örnekliği ve sünneti üzerinde düşünmek gibi bir mecburiyetimiz vardır. Bugün biz Müslümanlar Süneni hüdanın, hidayetimizi ilgilendiren sünnetin hidayet ilkelerini çağımıza taşıma hususunda ciddi sorunlar taşıyoruz.

14

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

Bunun için özellikle pek çok ülkeden ilim adamlarımızı burada görmüş iken medreselerimizi üniversitelerimizi âlim yetiştirme düzeneklerimizi müfredatlarımızı programlarımızı bu açılardan gözden geçirmek zorundayız. Son olarak, Kur’an-ı Kerim, ‘içinizden bir grup bulunsun emr-i bil maruf nehy-i anil münker yapsın’ diyerek adeta risalet görevini ümmetin topyekûn vicdanına bırakmıştır. Bu anlamıyla peygamberî misyon her daim hem ümmet hem de insanlık için müminler üzerinde en önemli vazifelerdendir. Bugün başta İslam coğrafyası olmak üzere tüm insanlık vahiyle teşkil edilen bilgiye ve hikmete muhtaç durumdadır. Peygamberimizin son nebi olması bu mesajın insanlığın kurtuluşu için sadece o döneme ait son bir reçete olduğu anlamında değildir. Nübüvvetin ömrü nebinin ömrü ile mukayyet olmamıştır. Bilhassa Resul-u Ekrem’in nübüvvetinin ömrü nebinin ömrü ile mukayyet değildir. Nübüvvetin hükmü getirmiş olduğu semerelerle bugün de caridir. Nübüvvetle insanlık bilgisine ulaşan İlahi rehberliğe her zaman muhtaç olacağız. Bu konuda enbiyaya varis olan ulemaya yakışan da enbiyanın mesleğine suluk etmektir. Her çağa ve döneme ait olmak üzere peygamberî mesaj verecek ve çağın lisanca bu mesajı insanlığa tekrar iletecek toplum önderleri ve bilginleri ve âlimleri var olacaktır. Dün nasıl İmam Gazaliler, İmam Rabbaniler, Mevlanalar olduysa bu çağımızda da Saidler, Akifler, İkballer ve daha nice alimler olacaktır. Bu gün bunlar, peygamberlerin dünyevi hırs ve çıkar peşinde olmaksızın insanlığı zulmetten nura çıkarmak için verdiği mücadeleye benzer mücadeleler verecektir. Bilgiye, hikmete, hidayete, ahlaka, uhuvvete, meşverete, adalete ve saadete çağrı yapacaklardır. Ben tekrar hem bir hadis talebesi olarak hem de diyanet işleri başkanı olarak bu toplantıyı düzenleyenlere en kalbi şükranlarımı arz ediyorum. Sempozyumun bireysel, toplumsal, evrensel sorunlarımıza nübüvvet ve risalet penceresinden Resul-u Ekrem’in yolundan, sünnetinden bize çözümler üretmesini niyaz ediyorum. Hepinize sevgiler ve saygılar sunuyorum.


KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

15


anlayış göstermek, takdir beklemeden takdir etmek, yardım beklemeden yardım etmek… Bu ulvi hasletlerin kaynağını arayınız. Herkese sorun. Tüm kayıtlara bakın. Bütün işaretler sizi tek bir noktaya yöneltecek: vahiy ve nübüvvet. İşte bu yüzden bugünkü sempozyumun konusu çok önemli ve anlamlı. Başta Faris Kaya olmak üzere sempozyumda emeği geçenlerin her birini kutluyor, takdirlerimi arz ediyorum.

Youtube

Dr. Kadir TOPBAŞ İBB Başkanı

Saygıdeğer başbakan yardımcım, saygıdeğer genel başkan yardımcım, saygıdeğer diyanet işleri başkanımız, bakanlarımız, milletvekillerimiz, Said Nursi Hazretlerinin değerli öğrencileri, talebeleri, yurtdışından gelen misafirler, STK temsilcileri, akademisyenler, beraber olduğumuz aziz İstanbullular, saygıdeğer hanım efendiler, bey efendiler! Bugün bu anlamlı sempozyumda sizlerle birlikte olduğum için mutluluğumu ifade ediyor, her birinize ayrı ayrı saygılarımı arz ediyorum. Dünyamız teknolojik imkânların en ileri olduğu bir dönem yaşıyor. Maddi gelişmişlik ve sanayi geçmiş yüzyıllara göre daha ileride. Teknoloji gelişti, zenginlik arttı ama insanlar mutsuz. Dünyada acı var, gözyaşı var, zulüm var, dünya menfaat dünyası olmuş, ülkeler, şirketler, topluluklar, bireyler yarışmıyor adeta savaşıyor günümüzde. Yaşatmak için yaşamak ideali nerede? Sevgi beklemeden sevmek, anlayış beklemeden

16

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

İnsan yaratılmışların en şereflisi. Vazifesi kulluk. Bütün nimetler insanın emrinde. Allah yeryüzündeki halifesi insana mesajlarını gönderiyor. Bunu peygamberleri vasıtasıyla yapıyor. Çok büyük rahmet bu. Varoluşun anlamı nedir, neden var olduk, neden yaşıyoruz, nereye gideceğiz, sonumuz ne olacak? İşte bu sarsıcı soruların yanıtları o kutlu peygamberin getirdiği mesajlarda var. Vahiy olmadan akıl doğrulara ulaşamaz. İnsanlığın gelişimi ancak nebilerin eliyle mümkün olmuştur. Onlar insanların en hayırlıları, en faziletlileriydi. Bediüzzaman Hazretleri şöyle ifade ediyor: “Nev-i beşerde nübüvvet, beşerdeki hayır ve kemâlâtın fezlekesi ve esasıdır.” Peygamberler olmasaydı medeniyetler olmazdı. Peygamberlerin mucizeleri ilmin nihai hudutlarıdır. Her peygamber bir mesleğin piridir. Kur’an’da açıkça belirtiliyor, Peygamber Efendimiz son peygamber, ondan sonra peygamber gelmeyecek. Yani kıyamete kadar onun öğrettiklerine muhtacız. İşte bu yüzden bu sempozyumda sunulacak tebliğler çok önemli. Bu tebliğlerin nübüvvetin ve İlahi vahyin anlaşılmasında çok kıymetli ışıklar yakacağına inanıyorum. Barışın, kardeşliğin, hak ve adaletin hâkim olduğu bir dünyaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Dünyayı saran karanlıkların İlahi vahyin ve nübüvvetin ışıklarıyla aydınlanması ümidi ve duasıyla hepinize tekrar saygılarımı arz ediyorum.


KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

17


Youtube

Hüseyin Avni MUTLU İstanbul Valisi

Sayın Başbakan Yardımcım, bakanlarım, saygıdeğer diyanet işleri başkanımız, milletvekillerimiz, değerli valim, bu güzel sempozyumun tertip edilmesi için büyük emekler sarf eden İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın çok değerli başkan ve yöneticileri, çok kıymetli hocalarımız, muhterem konuklar, kıymetli katılımcılar, sizleri Yüce Allah’ın selamı ile içten saygılarımı ve sevgilerimi ifade ederek selamlıyorum. Hepinize hoş geldiniz diyorum. Bugün güzel şehrimiz, beldemiz İstanbulumuzda fevkalade değerli bir sempozyum vesilesiyle bir aradayız. Öncelikle böylesine güzel bir vesileyle bizleri bir araya getiren bu sempozyumu 10. kez tertip eden heyeti şükranla saygıyla selamlıyorum ve kendilerine teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Bu sempozyumun konusunu teşkil eden nübüvvet, hepimiz için mutlak surette üzerinde düşünülmesi, değerlendirilmesi, idrak edilmesi ve yaşanması gerekli olan önemli mesajları ihtiva ediyor. Şu anda hepimizin, bütün insanlığın ihtiyacı olan nübüvvet mesajının bu sempozyum vesilesiyle oluşacak nur halkaları içerisinde bütün gönüllere nakış nakış işlenebilmesi ve buradan bereketli sonuçlar çıkarabilmesi için yapılan çalışmaların hayırlı olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Emeği geçenlere ve katkı sunacak tebliğcilere de buradan teşekkürlerimi hususan ifade ediyorum. Değerli dostlar! İki taş arasında öğütülmeden buğday un olmaz diyerek taşlar arasında öğütülmeyi, çileyi, yoğrulmayı bir iman meselesi olarak değerlendiren ve imanın mayasını hazırlamak için her türlü çileye göğüs gerenleri öncelikle bu sempozyumda anmak ve onlara buradan kalbi şükranlarımızı ve rahmet dileklerimizi iletmek istiyorum. Gerçekten çekilen çileler Abdullah 18

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

Yeğin Ağabeyimizin de ifade ettiği gibi katlanılan ızdıraplar olmasa ve ortaya bir iman mayası çıkartılmamış olsaydı bugün böylesine güçlü bir nübüvvet mesajını verebilecek Nur kandillerini her yerde görebilmek mümkün olmayabilirdi. Ve biz bugünleri görebilmek ve her insana bu iman nurunu aktarabilmek için çile çekmeye hazırız diyenlerin hazırladıkları mesajlar, bugün güçlü mayalar olarak her yere ulaşmış ve onların güçlü ışıklarını insanlık bugün feyz feyz hissetmeye ve tatmaya başlamıştır. Bu nuru her biri birer kandil olup o kandilin içerisinde yanmaya hazırlanarak tutuşturanları da buradan saygıyla ve hürmetle selamlıyorum. Aramızda bulunan ve bulunmayan bu ışığın bütün temsilcilerini saygıyla ve minnetle anıyorum. İnşallah bu ışık, bu nur halkaları bu aktarılmak istenen iman dersi bütün gönüllere ulaşacak ve insanlığın bugün için ihtiyaç duyduğu başta barış olmak üzere bütün mesajlar yerini bulacaktır diye düşünüyorum. İnsanlık daha dün Birleşmiş Milletler’de Dünya Barış Günü’nü kutladı. Keşke bugün dünyada kutlayabileceğimiz bir barış olsaydı ve Birleşmiş Milletler bu barışı hakkıyla o mecliste insanlık meclisinde kutlayabilseydi. Fakat inanıyoruz ki bu kutlu yolda Resulullah Efendimizin sancağı altında bu mübarek ve çileli ıstırap ama mutlaka sabır gerektiren bu yolun temsilcileri Mü’minler, Müslüman kardeşlerimiz, inananlar insanlığın ihtiyacı olan bu güzel barışı 7 milyar insanın gönlüne aktarabilmek için hiçbir ayrım gözetmeksizin tek tek çalışarak gerçekleri anlatmaya devam edeceklerdir.

Bugün başlatılmış olan bu sempozyumla sunulacak tebliğlerde elbette ki buna ilişkinde pek çok değer ortaya çıkacak ve bizler bundan istifade edeceğiz. Bu vesileyle sempozyumun hayırlı olmasını yürekten diliyorum. Hizmeti geçenleri tebrik ediyorum ve özellikle iki taş arasında öğütülmeden buğday un olmaz diyerek öğütülen ve bugün iman mayasının bütün dünyaya yayılması için hizmet eden muhterem ağabeylerimizi ve değerli talebeleri bir kez daha şükranla saygıyla selamlıyorum. Hepinize hayırlı günler diliyorum.


AĞABEYLERİN AÇILIŞ KONUŞMALARI Abdullah YEĞİN Ağabey Bediüzzaman’ın Talebesi Ne vermiş ise Cenâb-ı Hak vermiş. Biz âciz insanlarız. Azîz, fakir, şefkat ve tefekkür sahibi olmak istiyoruz. Buraya kadar geldiğimiz için kusura bakmayın. Bizim methedilecek bi tarafımız yok, sadece kusurlarımız var. Ben güzel konuşamadığım için daha güzel konuşan Üstad BEDİÜZZAMAN’dan birkaç cümle nakledeceğim: Küfrü mutlak üzerinde Risale-i Nur bir derece muvaffak oluyorsa bunun sırrı işte budur: Said yoktur, Said’in kudret ve ehemmiyeti de yoktur, “Konuşan yalnız hakikattir, hakikati imaniyedir.”...

Mehmet FIRINCI Ağabey Bediüzzaman’ın Talebesi Çok muhterem hazırun, hoş sefa geldiniz! Böyle hakikaten insanlığın saadetini mevzu alan NÜBÜVVET SEMPOZYUMUNA hoşgeldiniz. Bütün cemaate teşekkürler… Gerçekten çok saadetli bir gün ve zaman içindeyiz. Bununla beraber İslam dünyasında gelişen bazı üzücü hadiseleri de Cenab-ı Hak bu toplantıyı bir dua kabul ederek onları söndürsün izale etsin. Allah razı olsun. Esselamu aleykum…

Said ÖZDEMİR Ağabey Bediüzzaman’ın Talebesi Azîz kardeşlerim! Hepinizi bu mübarek yere gelmekle tebrik ediyorum, selam ve hürmetlerimi arz ediyorum. Konuşmama dua ile devam etmek istiyorum: Merhum ve muazzez Üstadımız BEDİÜZZAMAN Said Nursi Hazretlerinin makamını âli eyle, rahmet ve rızana mazhar eyle, davasını daim eyle, dualarını kabul eyle, bizi onun talebeliğine lâyık eyle ve himmetine nail eyle! Son nefesimize kadar hizmet-i Kur’âniyi imaniyede ihlâs ile istihdam eyle… Amin.

Salih ÖZCAN Ağabey Bediüzzaman’ın Talebesi Benim söyleyecek bir şeyim yoktur. Yalnız, şunu söyleyebilirim ki Üstad ne söylediyse hepsi çıktı. Bana dedi ki: “Ben Urfa’da Hz. İbrahim halilullahın makamının yanında ölmek arzu ediyorum.” Cenâb-ı Hak onun arzusunu yerine getirdi. Cenâb-ı Hak Bediüzzaman Hazretlerine rahmet eylesin, talebelerine de uzun ömürler versin. Sağolasınız, bütün gelenlere hürmetler ederim.

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

19


Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK AK Parti Genel Başkan Yardımcısı

Çok değerli Başbakan Yardımcımız, saygıdeğer Diyanet İşleri Başkanımız, sayın Valimiz, değerli eski bakanlarımız, milletvekillerimiz, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin varisleri olarak bugün aramızda bulunan değerli ağabeylerimiz, belediye başkanlarımız, kaymakamlarımız özetle protokol erkânı, saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler ve dünyanın dört bir yanından 7 kıtadan gelerek bu gün İstanbul’da bu muhteşem atmosferi bizimle paylaşan çok saygıdeğer fikir ve ilim adamları, hanımefendiler, beyefendiler! Bugün aranızda olmaktan Bediüzzaman Said Nursi’nin özellikle fikirlerinin ele alındığı, tartışıldığı 10. Uluslararası Bediüzzaman sempozyumunda sizlere hitap etme şerefine nail olmaktan dolayı büyük bir bahtiyarlık duyduğumu ifade etmek isterim. Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun. Hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla ile selamlıyorum. Değerli dostlar! Bildiğiniz gibi Cumhuriyetin ilk yıllarında merhum Kazım Karabekir Paşa tarafından kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası tüzüğünde “efkâr ve itikad-ı diniyeye hürmetkârdır” ifadesi yer aldığı için kapatıldı. Yani bu parti ‘dini inanç ve fikirlere saygılıdır’ ifadesini tüzüğünde bulundurduğu için kapatıldı. Bırakın dini yaşamayı veya yaşatmayı, dini değerlere, dini duygulara, dini fikirlere hürmetkâr olmayı bile yasaklayan Tek Parti diktatörlüğü, Şeyh Said meselesini bahane ederek Takrir-i Sükûn Kanunu diye bir kanun çıkardı. Başta Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri olmak üzere birçok âlimi ve kanaat önderini maalesef sürgünlere gönderdi. Bediüzzaman Hazretlerini Barla’ya sürgüne gönderen o günkü ceberrut devlet anlayışı, Bediüzzaman’ın kimsesiz ha-

20

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

misiz tek başına orada unutulup ölmesini arzu ediyordu. Bediüzzaman Said Nursi Barla’da tıpkı toprağa, toprağın karanlığına tevdi edilen bir tohum gibi Barla’dan yeşerdi. Kendi ifadesi ile neşv ü nema buldu ve büyüyen çınarın dalları 7 kıtayı bütün dünyayı kapladı. İşte bu tablo onun bir göstergesidir. Saygıdeğer dostlar! Bugün fevkalade bahtiyarım. Bahtiyarlığımın sebebi şudur: Eskiden, valiler, Bediüzzaman Said Nursi ve talebelerini zulmettiği ölçüde merkezi hükümetten tebrik ve terfi alırdı. Hükümetler, geçmiş hükümetler, Bediüzzaman hayatta iken ona nerede zindan, nerede işkencehane ve zulmedilecek mekân bulabileceklerinin hesaplarını yaparlardı. Ama bugün Allah’a hamd olsun, Diyanet İşleri Başkanımızın 9. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’nda bugün bile hala dinlediğim zaman büyük bir duygu seline heyecan seline kapıldığım “henîen lekum” mesajını burada bir paylaşması vardı, hatırlarsınız onu. Bediüzzaman manevi bir telgrafla kardeşlerim ‘Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim. Sizler cennetasa bir baharda geleceksiniz’ yani sizler cennet gibi bir baharda geleceksiniz diyordu ve Türkiye’yi bu cennet gibi atmosfere taşıyan bu hizmetin cefakâr vefakâr mensuplarını tebrik ediyordu. Ve henîen lekum diyordu. Bu kalabalığa bu muhteşem görüntüye benim de söyleyebileceğim en güzel ifade “Henîen lekum”dur. Tebrikler olsun. Şundan dolayı bahtiyarım. Kendi halkının inançlarıyla alay eden, kendi halkının dini değerlerini rencide eden, kendi dinini yaşamaktan öteye bir arzusu ve gayreti olmayan insanları inim inim inleten bir hükümet ve devlet anlayışından, bugün halkının değerlerini paylaşan, bugün halkının duygularıyla aynı duyguları yaşayan, aynı duyguları ve atmosferi paylaşan hükümet ve devlet anlayışına ulaşılmıştır. İşte o gün Bediüzzaman’a zindan arayan valiler yerine bugün Bediüzzaman’ın talebelerini ve onun mesajını dünyaya yaymak üzere bir araya gelen ve bir sempozyum gerçekleştiren bu muhteşem organizasyona ev sahipliği yapan bir İstanbul valisi var. Bundan daha güzel bir görüntü olabilir mi? Biraz sonra sizlere hükümet adına hitap edecek olan değerli kardeşim Başbakan Yardımcımız Bekir Bozdağ Bey sizlere hitap edecektir. Bugün hükümet burada, bugün büyükşehir belediye başkanı ev sahibi olarak buradaydı, sizlere hitap etti. Bitlis valisi burada. Devleti ile milleti ile devlet-millet kaynaşması var burada. Hükümet ile millet kaynaşması var burada. Devlet, artık kendisini ev sahibi, milletini kiracı gibi gören bir anlayıştan kurtulmuştur ve artık devletin milleti değil milletin devleti vardır. Değerli dostlarım, milletin devleti var artık.


21

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

çen tüm dostları gerçekten tebrik ediyoruz. Şunun çok iyi bilmesi gerekiyor. Bediüzzaman bakın saltanat döneminde meşrutiyeti müdafaa etti. Bediüzzaman istibdat döneminde hürriyeti müdafaa etti. Bediüzzaman cumhuriyet döneminde laikliği dinsizlik olarak anlayan ve uygulayanlara karşı demokratik cumhuriyeti müdafaa etti. Halkının emrinde olan, halkının hizmetinde olan bir cumhuriyetin özlemini çekti ve hayatının sonuna kadar da bunu vurguladı. Bugün dediğim gibi bu bulutlar, kara bulutlar dağılmıştır. Emirdağ’da Emirdağ Belediyesi, Bediüzzaman Evi açmıştır. Gördünüz mü bilmiyorum, Bediüzzaman Müzesi açıldı. O unutulsun diye Bediüzzaman Hazretlerinin sürgüne gönderildiği Barla tıpkı kendisinin işaret ettiği gibi Türkiye’nin en cazip noktalarından biri haline gelmiştir. Bugün Isparta’da gül ve Nur koyun koyuna yaşamaktadır. Bugün Kastamonu’da Nasrullah Camii’nin şadırvanının musluklarından Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin aziz hatıraları akmaktadır. Türkiye böyle bir atmosfere girmiştir ama İslam coğrafyası kanıyor. İslam coğrafyası büyük bir kargaşa içerisindedir. Dünyanın dört bir yanından buraya gelen değerli âlimler elbette Bediüzzaman Said Nursi’nin şiddete asla prim vermeyen, kaba kuvveti insanlığın dışında gören, terörü lanetleyen ama zilletle yaşamaktansa izzetle ölmeye tercih eden metodunu yöntemini inanıyorum ki buradan dünyanın dört bir yanına götüreceklerdir. Bugün Türkiye Allah’a hamd olsun bu güzel günleri yaşıyorsa Bediüzzaman Said Nursi gibi manevi büyüklerin açtığı yol ve istikametin bu ülkede geniş kitleler tarafından paylaşılmış olmasının çok büyük bir payı vardır. Bu sempozyumlar, bu organizasyonlar Bediüzzaman’ı Bediüzzaman’ın misyonunu, en önemlisi yöntemini, hizmet metodunu anlamamız açısından çok büyük hayırlara vesile olacaktır. Ben yurdun dört bir yanından gelen Bediüzzaman’ın nuruna koşan bu güzelliğe koşan siz değerli dinleyicilerimizi de siz değerli katılımcıları da tebrik ediyorum, güzellikler bizimle olsun. Bugün dünden çok daha iyi durumdayız. Ümit var olunuz, yarın, bugünden çok daha iyi olacağız. Bir kez daha şahsım ve AK Parti camiası adına seçkin heyetinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun diyorum. Allah’a ısmarladık. Allah’a emanet olun. Youtube

Ben bu protokol konuşması çerçevesinde Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Risale-i Nur Külliyatı’ndan birkaç damla da olsa bu pınardan birkaç damla da olsa içmiş birisi olarak huzurunuzda Hazreti Bediüzzaman perspektifinden nübüvveti anlatacak değilim. Burada başta Diyanet İşleri Başkanımız olmak üzeri bu işin uzmanları var. Burada ulema var. Elbette onlardan dinleyeceğiz. Burada haddimi aşmak istemem ancak biraz önce de ifade edildiği gibi karıncaları reissiz, lidersiz, yol göstericisiz; arıları, lidersiz bırakmayan Cenab-ı Hak, bu kâinatın ahsen-i takvim suretinde yaratılan misafiri olan insanı ve bu insana gönderilen kitabı kitapları elbette muallimsiz, elbette öğretmensiz bırakmaz. İşte peygamberler başta peygamberimiz (a.s.) olmak üzere işte onlar büyük insan olan kâinatı bize ders veren Kur’an-ı Azimüşşanı bize ders vermek üzere gönderilen peygamberlerdir. Ve Bediüzzaman Hazretleri en ikna edici akli ve nakli delillerle nübüvvetin yani peygamberliğin beşeriyet için zaruret olduğunu muhtelif eserlerde ortaya koymaktadır. Burada bu tebliğlerde bunlar en öz biçimde tabii ki sizlere aktarılacaktır. Değerli dostlar! Bu yıllarda, son yıllarda, bugünlerde biraz önce ifade edildiği gibi kendisini bu memleketin sahibi, bizi sizi bizleri ve milletin kahir ekseriyetini sığınmacı gibi gören, kendini mülk sahibi gören zihniyetin bir sancısı var. Bu sancı nedir biliyor musunuz? Bu sancı bürokratik cumhuriyetin demokratik cumhuriyete dönüşme sancısıdır. Yani özetle yani tırtıl kelebeğe dönüşüyor. Bütün kelebekler tırtıldan çıkar. Bürokratik cumhuriyet tırtıl kadar tiksindirici ve iticidir ama demokratik cumhuriyet, kelebek kadar munistir ve bürokratik cumhuriyet yerini demokratik cumhuriyete bırakıyor. Sayın Başbakanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan liderliğinde halkıyla birlikte yürüyen, halkının yüreğine dokunan, halka şefkat devleti nedir bunu hissettiren bir yönetim anlayışı var. İşte büyük Üstad’ın sözünü ettiği cennetasa baharın bu olması gerekiyor. Buraya gelişte emeği olan herkese şükranlarımı ve tebriklerimi sunuyorum. Değerli dostlar! Bu muazzam organizasyonu 1991’den beri İstanbul İlim ve Kültür Vakfı yüklenmiş götürüyor. Elbette bunun arkasında büyük emekler var. Bunun maddi külfetini yüklenen değerli tüccarımız, esnafımız, ağabeylerimiz var. Ve 1991’den beri bunun onuncusunu gerçekten büyük bir maharetle, marifetle, başarı ile gerçekleştiriyorlar. Biz onları da tebrik ediyoruz. Başta icra kurulu başkanı sayın Faris Kaya olmak üzere, mütevelli heyet üyelerini ve bu organizasyonda emeği ge-

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

21


ÖDÜL TÖRENİ

FOTOGRAF YOK

Necmettin Şahiner, Araştırmacı Yazar, TÜRKİYE “Son Şahitler” ve “Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman” gibi bir çok eserin yazarı.

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü, HOLLANDA “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti” isimli eserin yazarı.

22

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


ÖDÜL TÖRENİ Prof. Dr. Colin Turner, İNGİLTERE Oxford Yayınlarından çıkan “Makers of Islamic Civilizations; Said Nursi” ve Almanya Gerlach Press’den çıkan “The Qur’an Revealed: A Critical Analysis of Said Nursi’s Epistles of Light” kitaplarının yazarı.

Dr. Faruq Rasul Yahya, IRAK Risale-i Nur Külliyatı’nı Kürtçenin Sorani Lehçesine tercüme eden mütercim.

Prof. Dr. Ammar Djidal, CEZAYİR Arapça olarak yayımlanan ve akademik bir dergi olan Ennur dergisinin editörü.

FOTO YOK

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

23


Kırkıncı Hocaefendi Röportaj Verirken

Salih Özcan Ağabey ve Prof. Dr. Seyyid Nebil Bass

MEDYADA ORADAYDI

24

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


Said TAKTAK

Sempozyum Sunucuları

Mustafa ÇALIŞAN

Sempozyum Gönüllülerimiz KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

25


SELAMLAMA KONUŞMALARI

Dr. Kristin Johnston Largen, Gettysburg Lutheran İlahiyat Okulu, ABD Şunu belirtmek isterim ki; katılımcıların arasında kadınları görmek, özellikle de genç kadınlar, beni çok mutlu etti. Bu bize güzel bir geleceğin olacağını haber veriyor ve gerçekten burada olmaktan dolayı mutluyum. Geçtiğimiz yıldan beri Risale-i Nur okuyorum ve Nursi’nin geleceğe dair güzel umutları beni çok etkiliyor. Özellikle bir Hıristiyan olarak, Nursi’nin geleceğe dair müsbet olarak bahsettiği Hıristiyan ve İslam ilişkileri beni bu konuda çalışmaya teşvik etti. Bu husus günümüz dünya şartlarında en çok ihtiyaç hissettiğimiz şeydir. Burada sizin aranızda bulunma şansını bana tanıdığı için vakfa çok teşekkür ediyorum. Yeni şeyler öğrenmek için sabırsızlıkla bekliyorum. Burada olmaktan feyiz alıyoruz ve bu deneyim sayesinde başkalarının da bizden istifade edeceğini ümit ediyorum. Teşekkür ederim.

Şeyh Mahmud Hasayni, SURİYE Ris a l e - i N u r’ u d i kkatl e o ku ya n kainatı bir zikir h a lk a s ı o l a r a k h i ssed e r ve te fe kkür eder . Bu zik ir h a l k a s ı n ın b a şı ne b i l e r n e bisi M uham m ed (S. A . V. ) ’ d i r . O nu n e trafın d a i se bütün peygam b e rl e r v e i n s a n l ık i çi n se çi l mi ş kim seler var dır . Ris a l e - i N u r i ma n ha ki katl eri n i n der inlikler ini güçlü bir üslupla, benzer siz bi r ş e k i l d e t e s p i t e tmi şti r. İn sa n l ar onu diğer yollar dan daha iyi anlam ışlar dır . Be d i ü z z a m a n’ ın h i çbi r za man ke ndi şahsi der di olm am ıştır . Onu sür günler v e h a p i s h a n e l e r yıl dırma mıştır. H ap ishane ve sür günler i sabır ve sebatla kür s üle r s a y a r a k v a’ z ve i rşa tta bu l un m uştur . Ve or alar ı bir er M edr ese- i Nur iye v e M e d r e s e - i Yusu fi ye’ ye d ö n ü ştü rmüştür . 26

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


SELAMLAMA KONUŞMALARI

Prof. Dr. Valentino Cottini, Arapça ve İslam Çalışmaları Papalık Enstitüsü, VATİKAN Vatikan Arapça ve İslam Çalışmaları Enstitüsü’nün Rektörü olarak Papalık Konseyi başkanı kardinal Jean-Louis Tauran’ın selamlarını ve iyi dileklerini iletmek istiyorum. Bu sempozyuma verilen mana ve önemi bildiğim için Türkiye Büyükelçisi Sayın Prof. Dr. Kenan Gürsoy bana davet mektubu yollayınca hiç tereddüt etmeden hemen kabul ettim. Bir Hıristiyan rahibi olarak buraya Hıristiyanların peygamberlik anlayışını anlatmaya geldim. Fakat bundan daha ziyade dinlemeye ve yeni şeyler öğrenmeye geldim. Dinlemek ve öğrenmek aslında bizim hakikati arayışımızdır. Hakikat arayışı da bu sempozyumun ana teması zaten. Hepimiz de hakikati arayan yolcularız. Said Nursi’nin bu olağanüstü büyük çalışması beni iki yönden çok etkiledi. Birincisi, o bir inanç adamı ve hayatın manasını anlamak için her türlü soruyu cevaplıyor. İkincisi, birlikte yaşayabilmenin sosyal, siyasi ve dini yol ve yordamını bizlere çok güzel anlatıyor. Bu da gösteriyor ki gerçek iman edenler herkesle birlikte yaşama hoşgörüsüne, barış ve insani değerlere sahiptirler. Barış insanlardan önce Allah’ın istediği bir arzudur. Bu sempozyum Said Nursi’nin misyonunun hala ayakta olduğunu gösteriyor. Onun misyonu bu yolda çabalayan talebeleri ve aynı prensipleri ders almış kişiler tarafından devam ettiriliyor. Şimdi kadınlar ve erkekler olarak dünyayı değiştirmek için inançlarımıza sarılmamız gerekir. Müslüman ve Hıristiyanlar olarak bunu takip etmek ve maneviyatını hissetmek için mükemmel örneklerimiz var. Bütün bu nedenlerden dolayı Said Nursi’den öğrendiğim iki kavram var: “hayat” ve “çalışma”. Said Nursi’nin öğrettiklerini takip etmeniz için ve daha fazla feyiz almanız için size uzun bir hayat diliyorum.

Prof. Dr. Aslam Islahi, Jawaharlal Nehru Üniversitesi, HİNDİSTAN Bugün burada bulunmak Hindistan gibi bir ülkede yaşayan bizleri Risale-i Nur’un yayılması için aktif olmaya teşvik etmektedir. Nur talebeleri ile bir görüşmemizde dedim ki: Sizin yanınızda bir nur var. Bu nur belirli bir mekânla sınırlı değildir. Şüphesiz bu nur her yere yayılacaktır. Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu gibi: “Allah göklerin ve yerin nurudur.” Şüphesiz bu Nur Hindistan gibi ülkelere de yayılacaktır. Ve Risale-i Nur dünyanın her köşesine ulaşacaktır.

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

27


SELAMLAMA KONUŞMALARI

Prof. Dr. David Law, Manchester Üniversitesi, İNGİLTERE Geçtiğimiz yıllarda Said Nursi’nin fikirleri Batı dünyasında dikkat çekmeye hızla devam etti. Bu ilgi düşünürlerin çalışmalarını sınırlamaktan ziyade İslami çalışmalara, özellikle Hıristiyan Müslüman ilişiklerine, dikkati çekti ve bir araştırmacı olarak ben de dinler arası ilişkileri araştırmaya başladım. Bu perspektiften bakarsak modern düşüncesi ve hadiselere açık yaklaşımı bakımından Said Nursi çok önemli bir yere sahip. Bir Hıristiyan olarak Said Nursi’nin iki tane temel düşüncesi ilgimi çok çekiyor. Birincisi; fen bilimlerinin aynı zamanda dini bilgiyi de içine aldığını söylüyor. Bu hem Müslümanların hem de Hıristiyanların sahip çıkması gereken bir fikirdir ki yeni ve modern bilginin inancı da içine alarak “iman” ve “vahyin” sağlam temellerle açıklanmasını gerektirir. Bu iki inanç aynı zamanda toplum içinde yayılan ateizm ve dinsizlik tehlikesine karşı birlikte peygambervari bir yolla mücadele etmelidir. İkincisi; Said Nursi’nin fikirleri önemlidir çünkü Hıristiyan ve Müslüman işbirliği ve ilişkilerinden bahsediyor. Maalesef bugün her yerde, bu iki din arasındaki farklılıklar vurgulanıyor özellikle de medyada. Elbette farklılıklar var fakat sağlıklı karşılıklı iletişim bunu düzeltir ve saygın hale getirir. Aynı zamanda birçok ortak yönlerimiz de bulunmaktadır. Bu ortak yönlerimizden bir tanesi NÜBÜVVETTİR ve bu ortak sayılan en önemli konuda bana konferansa katılmam için şans verildiğinden dolayı çok memnunum. Şu kısa cümle ile bitirmek istiyorum: “İstanbul’da olmaktan onur duyuyorum, herkese güzel bir sempozyum diliyorum.”

Prof. Dr. Abdulhakim El Enis, BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

İstanbul’da nurun, kuvvetin ve parlaklığın daha da arttığını görüyoruz. İstanbul yeni, manevi bir başkent olmuştur. Bu İstanbul’u böyle kimin yaptığını biliyor musunuz? Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur. Bu saflara baktığınızda benim sözümün doğruluğunu görürsünüz. Ey büyük Üstad! Ulubatlı Hasan bayrağı İstanbul’un surlarına dikmişti ve sen de bir kez daha bu bayrağı manevi olarak surlara diktin. Ulubatlı Has an v e B e d i ü z z a m a n’ ın d i kti kl eri sa n ca k inşallah düşm eyecektir . 28

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


Rahibe Dr. Shannon Ledbetter, Community Canon, Blackburn Cathedral Said Nursi’nin Felsefesi: Barışın Sağlanmasına Yönelik Pratik Uygulamalar İçin Fevkalade Bir Ortak met teşkilatlarının çoğunu kuran, ayrıca söz konusu teşkilatlarda gönüllü olan, teknik konularda destek veren, ağır işlere zamanını ayırarak okullar ve evler inşa eden, hasta ve yaralıların bakımında yardımcı olan da Batıdır. 2013 Bediüzzaman Said Nursi Sempozyumuna gözlemci olarak davet edildiğim için müteşekkirim. Katılımcıların çokluğu ve samimiyeti beni duygulandırdı. Diyalog ve birlikte huzur içinde yaşamaya yönelik bir yolun bulunabilmesi adına herkeste somut bir ümit hissi vardı. Nursi’nin diyalog anlayışının temelini teşkil eden ve öncelik verilmesi gerektiğini düşündüğü değerler şunlardır: Kuvvete bedel Hakikat; şahsi menfaate bedel fazilet ve rıza–i İlahi; çatışmaya bedel karşılıklı yardımlaşma; ırkçılık ve menfi milliyete bedel sınıf, vatan ve dine dayalı birlik bağları. Bu değerler, farklı kültürlere mensup insanların şüpheden arındırılmış olarak karşılıklı saygıya dayalı olarak bir araya gelmelerini mümkün kılar. Olumsuz bir başlangıç yerine olumlu bir başlangıç (yapmalarını) sağlar. Bana göre, Nursi’nin, insanlığın üç düşmanı diye tarif ettiği ‘cehalet, fakirlik ve ihtilaf’ tarifi meselenin özünü oluşturuyor. Su ve güvenli bir ev gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında ve eğitim, ekonomi ve sağlık hizmetleri alanlarında toplumun çoğunlukla merhamet ve adaletten yoksun olmasının yanı sıra, fertlerin hayat kalitelerini yükseltme umutlarının azalması ihtilafı doğurmaktadır. Nursi, siyasi olanla dini olan şeyleri birleştirmekten çekinmiyor. Fakat bu tevhidi insanların zaruri ve manevi ihtiyaçlarını kucaklamasına bağlı olarak yapıyor. Zaruri ihtiyaçlar yerine nefsani hevesleri ve zaruri olmayan ihtiyaçları teşvik etmek, Nursi’nin ifade ettiği gibi, insanlığın %20’si için sun’i bir mutluluk sağlarken %80’ini sıkıntı ve yoksulluğa sürüklemiştir. Nursi, batı felsefesinin bu menfi değerlerini eleştirir, fakat şunu hatırlamalıyız ki zamanın başlangıcından bu yana her toplumun iyi ve kötü yanları olmuştur. Milyarlarca dolar yardım yapan, demokrasiyi geliştiren ve dünyadaki yardım ve hiz-

İşbirliği ruhuyla, hem insani hem maddi yönden kaynaklarını acıları dindirmeye adayan, herkesin kendi dini ve milletinde birçok STK, yardım kuruluşu ve hayırsever insanlar vardır. Said Nursi, eylemin güçlü bir imanla kuşatılmış olması gerektiğine inanmıştır. Günümüz dünyasında, Said Nursi’nin son derece İslami ve manevi olan, ancak diğer dinlerle hoşgörü ve işbirliği içinde olunmasını savunan düşüncesiyle hareket etmek hepimize iyilik getirecektir. Ehl-i Kitap’ın kendi inançlarına sahip olması hakkına saygı gösterdi. Nursi, ibadet ve tefekkür ile Allah’ı daha iyi anlamaya doğru yol almak ve iman temelleri üzerine, Hıristiyanlığı ve Hz. İsa’yı hatırlatan, uyumlu bir sosyal ahlak projesi sunmuştur. Bu ahlak sisteminin iyi bir açıklaması, Ian Markham’ın Engagement with Bediuzzaman Said Nursi: A Model of Interfaith Dialogue adlı eserinde bulunabilir. Bu eserde Nursi’nin “Hakikat Çekirdekleri”ndeki vecizelerinden iktibaslar yer alır. Onun sosyal öğretisini tanımlayan vecize şöyledir: “Bilcümle ihtilâlât, bütün herc ü fesadât, hem asıl, hem mâdeni, rezâil ve seyyiât, bütün fâsid hasletler, Muharrik ve menbaı iki kelimedir tek, yahut iki kelâmdır. Birincisi şudur ki: Ben tok olsam, başkalar acından ölse, neme lâzım. İkincisi: Rahatım için zahmet çek. Sen çalış, ben yiyeyim. Benden yemek, senden emekler.” Hakiki bir muhavere için bu meseleleri konuşmak üzere bir araya gelmemiz gerektiğine inanıyorum. Fa r k l ı l ı k l a r ı m ı z v e a n l a ş m a z l ı k l a r ı m ı z l a yüzleşmekten korkmamalı, dünyamızı en derinden etkileyen meseleleri ele almalıyız. Birbirimizin dini ve sosyal öğretilerinden bir şeyler öğrenebilir, insanlığın ihyası adına acıları dindirecek ve adaletsizliği önleyecek yapıcı metodlar bulabiliriz. KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

29


30

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

31


32

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

33


İLMİ OTURUMLAR

Prof. Dr. I a i n B e nson, Th e Fre e State Ü n i ve rs i te s i , GÜ NE Y A F R İK A - Pro f. Dr. M ar ianne Kup i n, Co m m uni t y Colleg e of Al legh eny Count y, A B D - Pro f. D r. Va l e nti n o Co tti n i, Arap ça ve İslam Çalı şm alar ı Pap alı k Enst it üsü, VATİK A N - R ober t S cott, Tr ini t y Wa l l St re e t, AB D - Pro f. D r. D av i d L aw, M anc hester Ü niver sitesi , İNGİLTER E

Dr. Hasa n H or k uç, D ur h a m Ü n i ve rs i te s i , İN G İLTE RE - D r. S er han B in Ham i s, B at na Ü ni ver sitesi , C EZ AYİR - Pro f. Dr. S er vet Ar mağa n, İ st a nb ul Ü n i ve rs i te s i , TÜ RKİYE - N u r h i d ayaht i M d M i har ja, Singap ur M i lli Ü ni ver sitesi , SİNGA PUR - D oç. Dr. M u h am m e d M e si hür ra h m a n , Al i ye Ü n i ve rs i te s i , H İNDİSTA N -

Prof. Dr. Wi l he l mus Va l k e n b e rg, Am e r i k a K ato l i k Üni ver sitesi , A B D - S ali h S ay ılgan, Am er i k a K ato lik Ü ni vers ites i, ABD Prof. Dr. Sye d Fa r i d Al ata s, Si n g a pu r M i l l i Ü n i ve rsi tesi , SİNGA PU R - Pro f. Dr. Hüsey i n Yaşar, D o k uz Ey lül Ünivers ites i, TÜRKİYE - Prof. D r. Leo Le fe b u re, G e o rg e tow n Ü n iver sitesi , A B D

P r o f . D r. Yu n u s Ç e n g e l , A d n a n M e n d e r e s Ü n i v e r s i t e s i , T Ü R K İ Y E - D r. K o n a t i S a l i f , N i j e r İ s l a m Ü n i v e r s i t e s i , N İ J E R - R o b e r t S c o t t , Tr i n i t y W a l l S t r e e t , A B D - D o ç . D r. A h s e n H a ş y e , 8 M a y ı s Ü n i v e r s i t e s i , C E Z AY İ R - P r o f . D r. S e r v e t Armağan, İstanbul Üniversitesi, TÜRKİYE

34

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


İLMİ OTURUMLAR

Dr. Yahya Dahi Şatnavi, Yermük Üniversitesi, ÜRDÜN - Prof. Dr. Rabah Bin Dafrur, Cezayir Edrer Üniversitesi, CEZAYİR - Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, Konya Necmeddin Erbakan Üniversitesi, TÜRKİYE - Doç. Dr. İsmail Abdullah, Uluslararası İslam Üniversitesi, MALEZYA - Prof. Dr. Abdultavvab Seyyid Muhammed İbrahim Jad, Ezher Üniversitesi, MISIR

Dr. Usa m a Ab ul Ab b a s Ş a hva n , Ze g a z i g Ü n i ve rs i te si, M ISIR - D r. M uz af f ar Alam , EF L Ü ni ver sitesi , HİND İSTAN - Prof. Dr. Abdal Ca l e l Assa l e m, Tu n u s Ze y tu n a Ü n i ve rs i te s i, TU NU S - Pro f. D r. M uham m ed B i n İ yadi , M uham m ed Bin Abdu llah Ün iver s i te si , FA S - D r. Ah m e d Abd u l ce l i l e l - N e z i r, Fo r um R ö nesans ve Kült ürel İ let işi m , SU DA N

Prof. Dr. Kanibek Kakisov, Cusup Balasagin Kırgızistan Milli Üniversitesi, KIRGIZİSTAN - Prof. Dr. Andi Bakti, Jakarta İslami Devlet Üniversitesi, ENDONEZYA - Dr. Denny Clark, The College of Idaho, ABD - Prof. Dr. Ziyad Khalil Al Dagamin, Ali Beyt Üniversitesi, ÜRDÜN - Doç. Dr. Cavid Qasimli, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi, AZERBAYCAN

D r. M u h a m m e d E s S i s i , Fa s M e k n e s M ü f t ü l ü ğ ü , FA S - P r o f . D r. A s l a m I s l a h i , J a w a h a r l a l N e h r u Ü n i v e r s i t e s i , H İ N D İ S TA N - D r. Ta r i k A b d u l v a h h a b , S ü v e y s Ü n i v e r s i t e s i , M I S I R - D r. İ s m a i l İ b r a h i m E l M e ş h e d a n i , M u s u l Ü n i versitesi, IRAK KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

35


İLMİ OTURUMLAR

Dr. Coli n Tur ne r, D ur h a m Ü n i ve rs i te s i , İN G İLTE RE - M ahsheed Ansar i, M o nash Ü ni ver sitesi , AV U STU R A LYA - Prof. Dr. David L aw, M a nc he ste r Ü n i ve rs i te s i , İN G İLT E RE - Pro f. D r. B ahauddeen M uham m ed Nadwi, Dar ul Hüda İslam Ünivers itesi, HİND İ S TA N - D oç. D r. As ya Şi k i re b, E m i r Abd ulk adi r İslam Ü niver sitesi , C EZ AYİR

D r . W a s i u l H a q u e , B a h r e y n K o n s o l o s l u ğ u , H İ N D İ S TA N - P r o f . D r . E ş r e f A b d u l r a f i , M o n o f i y e Ü n i v e r s i t e s i , M I S I R - P r o f . D r . A l p a r s l a n A ç ı k g e n ç , Y ı l d ı z Te k n i k Ü n i v e r s i t e s i , T Ü R K İ Y E - D r . M e h m e t E m i n U l u d a ğ , D i c l e Üniversitesi, TÜRKİYE

D r. D e n n y C l a r k , T h e C o l l e g e o f I d a h o , A B D - D r. K r i s t i n J o h n s t o n L a r g e n , G e t t y s b u r g L u t h e r a n İ l a h i y a t O k u l u , A B D - D r. C o l i n Tu r n e r, D u r h a m Ü n i v e r s i t e s i , İ N G İ LT E R E - P r o f . D r. V a l e n t i n o C o t t i n i , A r a p ç a v e İ s l a m Ç a l ı ş m a l a r ı P a p a l ı k E n s t i t ü s ü , VAT İ K A N - D o ç . D r. H a d i R ı d v a n , K ü r d i s t a n Ü n i v e r s i t e s i , İ R A N

S h u m a i l a M a j e e d , P u n j a b Ü n i v e r s i t e s i , PA K İ S TA N - D r. A m j a d W a h e e d , PA K İ S TA N - P r o f . D r. A b d u l h a k i m E l E n i s , B A E - D r. B e t a n i a K a r t i k a M u f l i h , U l u s l a r a r a s ı İ s l a m Ü n i v e r s i t e s i , M A L E Z YA - P r o f . D r. Fa u z a n S a l e h , S TA I N K e d i r i , E N D O N A Z YA

36

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


İLMİ OTURUMLAR

Dr. Hamadi Duvib, Sfaks Üniversitesi, TUNUS - Prof. Dr. Saad Abdullah Hassan Aşur, Gazze İslam Üniversitesi, FİLİSTİN - Dr. Hamadi Duvib, Sfaks Üniversitesi, TUNUS - Prof. Dr. Hamid Eşraf Hamadani, Punjab Üniversitesi, PAKİSTAN - Yrd. Doç. Dr. Hasan Abdullah, Sudan İlim ve Teknoloji Üniversitesi, SUDAN

Prof. Dr. Aslam Islahi, Jawaharlal Nehru Üniversitesi, HİNDİSTAN - Prof. Dr. Ammar Djidal, Cezayir Üniversitesi, CEZAYİR - Prof. Dr. Bahauddeen Muhammed Nadwi, Darul Huda İslam Üniversitesi, HİNDİSTAN - Prof. Dr. Necib Abdullah Suudi, Taz Üniversitesi, YEMEN - Doç. Dr. Ahlam Mahmud Matalka, Yermük Üniversitesi, ÜRDÜN

D oç. Dr. R osse ni D i n, M a l e z ya D e v l e t Ü n i ve rs i te s i, MA L EZ YA - Pro f. Dr. Am al M uham m ed K am i l, B enha Ünivers ites i, M IS IR - Prof. D r. Al i Pan d a , M i n d a n a o D e vl e t Ü n i ver si tesi , F İL İPİNL ER - Pro f. Dr. M er van İ b rahi m El K aysi , Yer mü k Üniver sitesi , Ü R D Ü N

R asim S oyl u, Yı l d ı z Te k n i k Ü n i ve rs i te s i , TÜ RKİYE - D o ç. Dr. J et t u Ham dam in Sm ail Hur m uz yar i , S elahat t in Ünivers ites i, IR A K - Dr. Mamoun Jarrar, Ürdün Üniversitesi, Ürdün - Dr. M uham m ed B udeb an, Em ir Ab dulk adi r Ü ni ver sites i, CEZAYİ R Prof. Dr. G e orge G r i go re, B ü k re ş Ü n i ve rs i te s i , R O MA NYA KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

37


İLMİ OTURUMLAR

Dr. Muhbib Abdul Wahab, Şerif Hidayetullah Steate Universty, Endonezya - Prof. Dr. David Scott, Virjinya İlahiyat Okulu, ABD P r o f. D r. E ş r e f A b d u l r a f i , M o n o f i y e Ü n i v e r s i t e s i , M I S I R - Dr. İman Abdulhamid Debbag, Musul Üniversitesi, IRAK - Doç. Dr. Asya Şikireb, Emir Abdulkadir İslam Üniversitesi, CEZAYİR - Dr. Mamoun Jarrar, Ürdün Üniversitesi, Ürdün

Prof. Dr. Al i Pa nd a , M i n d a n a o D e v l e t Ü n i ve rs i te s i, F İL İPİNL ER - D r. Z ap r ul K han, St age Co llege fo r Islamic Stu dies, EN DON E ZYA - Prof. D r. G e o rg e G r i g o re, B ü k re ş Ü n iver sitesi , R OMA NYA - Dr. M ujeeb ur R ahm an, J awahar lal Nehru Üniver sites i , H İ N D İ S TA N - D r. S a l i m H a s a n D i ba n , R i s a le - i Nur Araşt ı r m a M er kez i, SU DA N

D r. A b d u l h a m i d A h m e d A b d u l G a n i , E z h e r Ü n i v e r s i t e s i , M I S I R - P r o f. D r. A m m a r D j i d a l , C e z a y i r Ü n i v e r s i t e s i , C E Z AY İ R - D o ç . D r. B i l q e y s H ü s e y n k ı z ı M e m m e d o v a , A z e r b a y c a n M i l l i B i l i m l e r A k a d e m i s i , A Z E R B AYC A N - P r o f. D r. Eşref Abdulrafi, Monofiye Üniversitesi, MISIR

38

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

39


SEMPOZYUMDA SUNULAN TEBLİĞLER

Risale-i Nur’da Nübüvvetin Yeri ve Önemi (Ar) Prof. Dr. Ammar Djidal, Cezayir Üniversitesi, CEZAYİR Nübüvvet Kavramının Anlamı ve Önemi: Risale-i Nur Yaklaşımı (Ar) Prof. Dr. Necib Abdullah Suudi, Taz Üniversitesi, YEMEN Nursi’nin Düşüncesinde Esma-i Hüsna’nın Tecellileri Yoluyla İmanın Takviyesinde Nübüvvetin Rolü (Ar) Doç. Dr. Ahlam Mahmud Matalka, Yermük Üniversitesi, ÜRDÜN Nübüvvet Gölgesinde Said Nursi (İng) Prof. Dr. Aslam Islahi, Jawaharlal Nehru Üniversitesi, HİNDİSTAN Risale-i Nur’a Göre Nübüvvet: Manası, Gerekliliği ve Rolü (Ar) Prof. Dr. Saad Abdullah Hassan Aşur, Gazze İslam Üniversitesi, FİLİSTİN İmam Nursi’ye Göre Nübüvvetin Önemi ve Vazifeleri (Ar) Dr. Hamadi Duvib, Sfaks Üniversitesi, TUNUS Risale-i Nur Perspektifinden Nübüvvet Kavramı ve Beşeriyet için Gerekliliği (Ar) Prof. Dr. Hamid Eşraf Hamadani, Punjab Üniversitesi, PAKİSTAN Toplumsal Krizlerin Çözümünde Nebevi Bir Metod Olarak Nursi’nin Metodu: Bir Model Olarak “İhlas” (Ar) Yrd. Doç. Dr. Hasan Abdullah, Sudan İlim ve Teknoloji Üniversitesi, SUDAN Peygamberleri Nasıl Anlamalıyız? (Ar) Prof. Dr. İmaduddin Khalil, Musul Üniversitesi, IRAK Ehl-i Beytin Azameti ve Risale-i Nur’a Göre Onlara Karşı Takınılacak Tavır (İng) Doç. Dr. Rosseni Din, Malezya Devlet Üniversitesi, MALEZYA Dünyevi ve Uhrevi Saadetin Temininde Sünnet-i Seniyyenin Rolü (Ar) Prof. Dr. Mervan İbrahim El Kaysi, Yermük Üniversitesi, ÜRDÜN Risaletin Esasları ve Muhtevası (Ar) Prof. Dr. Amal Muhammed Kamil, Benha Üniversitesi, MISIR Peygamberlerin Kevnî ve Temel Mesajı (Ar) Prof. Dr. Eşref Abdulrafi, Monofiye Üniversitesi, MISIR İnsanlar Peygamberlerin Yol Göstermesine Niçin Muhtaçtır? (İng) Dr. Wasiul Haque, Bahreyn Konsolosluğu, HİNDİSTAN Hakikati Anlamada Bir Metod Olan Peygamber Kıssalarının Kur’anî Tarzla Yeniden Risale-i Nur’a Yansımaları (Tr) Dr. Mehmet Emin Uludağ, Dicle Üniversitesi, TÜRKİYE Nübüvvetin İnsan Hayatındaki Yeri ve Önemi (Ar) Prof. Dr. Süleyman Aşrati, Vahran Üniversitesi, CEZAYİR İ’caz-ı Kur’an’ın Bazı Küllî Vecihleri Bakımından Nübüvvet Delilleri: Said Nursî’nin Yorumu (İng) Dr. Şükran Vahide, Durham Üniversitesi, İNGİLTERE

40

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

Risale-i Nur’da Peygamberimizin Nübüvvet Delilleri: Kritik Bir Analiz (Ar) Doç. Dr. Abdussemi El Enis, Sharjah Üniversitesi, BAE Nübüvvetin İspatında Fıtrat Metodu: Risale-i Nur Örneği (Ar) Dr. Muhammed Rüşdi Ubeyd, Erbil Üniversitesi, IRAK Akli Deliller ve Kişisel Örnekler ile Nübüvvetin İspatı (Ar) Prof. Dr. Ali Bin Hüseyin Musa, Kral Halid Üniversitesi, SUUDİ ARABİSTAN Vahiy Kavramı: Nursi’nin Yaklaşımı (İng) Dr. Colin Turner, Durham Üniversitesi, İNGİLTERE Nursi ve İkbal’in Nübüvvet Müessesine Dair Görüşleri (İng) Mahsheed Ansari, Monash Üniversitesi, AVUSTURALYA Risale-i Nur Perspektifinden Nübüvvetin Tahkikinde, Nursi’nin Felsefeciler, Teologlar ve Mutasavvıflar Karşısındaki Konumu (Ar) Doç. Dr. Asya Şikireb, Emir Abdulkadir İslam Üniversitesi, CEZAYİR Nübüvvet-i Muhammediye: Nursi ve Dehlevi’nin Bakış Açıları (Ar) Prof. Dr. Bahauddeen Muhammed Nadwi, Darul Hüda İslam Üniversitesi, HİNDİSTAN Nübüvvetin Tevhide Delaleti: Risale-i Nur Perspektifi (Ar) Doç. Dr. Hadi Rıdvan, Kürdistan Üniversitesi, İRAN Allah’ın Yaratıcı Faaliyetlerinde Peygamberliğin Yeri (İng) Dr. Denny Clark, The College of Idaho, ABD Hz. İsa’nın Peygamber Kimliğini Nursi Sayesinde Tekrar Hatırlamak: Geleceğe Dair Ümit (İng) Dr. Kristin Johnston Largen, Gettysburg Lutheran İlahiyat Okulu, ABD Hıristiyanlara Göre Peygamber ve Peygamberlik (Fr) Prof. Dr. Valentino Cottini, Arapça ve İslam Çalışmaları Papalık Enstitüsü, VATİKAN Risale-i Nur’da Peygamberlerin Vahiylerine Sarılmanın Boyutları ve Said Nursi’nin Davasındaki Etkisi (Ar) Dr. Muhammed Budeban, Emir Abdulkadir Üniversitesi, CEZAYİR Risale-i Nur Perspektifinden Mutlu Bir Ailenin Tesisinde Nebevî Metod (Ar) Doç. Dr. Jettu Hamdamin Smail Hurmuzyari, Selahattin Üniversitesi, IRAK Nursi’nin Yazılarında, Yaratıcı ve Yaratılan Arasında Bulunan Muhabbetin Bir İfadesi Olarak Bülbül ve Gül! (Ar) Prof. Dr. George Grigore, Bükreş Üniversitesi, ROMANYA Güzel Sanatlar ve Nübüvvet (Tr) Rasim Soylu, Yıldız Teknik Üniversitesi, TÜRKİYE Hz. Muhammed ve Hz. İsa’nın Vahyi Yorumlamaları: Mukayeseli Bir Çalışma (İng) Prof. Dr. Wilhelmus Valkenberg, Amerika Katolik Üniversitesi, ABD Kutsal – Dünyevi İkilemini Aşmak: Said Nursi’nin

Sünnet Vurgusu (İng) Salih Sayılgan, Amerika Katolik Üniversitesi, ABD Risale-i Nur Perspektifinden Uluhiyetin Beşeriyetle Münasebeti: Nübüvvet (Tr) Prof. Dr. Hüseyin Yaşar, Dokuz Eylül Üniversitesi, TÜRKİYE Hikmet, Peygamberlik ve İnsanlığın İrşadı: Papa John XXIII ve Bediüzzaman Said Nursi (İng) Prof. Dr. Leo Lefebure, Georgetown Üniversitesi, ABD Kainat Kitabının Okunmasında Birer Rehber Olarak Peygamberler: Risale-i Nur Perspektifi (Ar) Prof. Dr. Ziyad Khalil Al Dagamin, Ali Beyt Üniversitesi, ÜRDÜN Peygamberlerin İletişim Stratejileri: Risale-i Nur Perspektifi (İng) Prof. Dr. Andi Bakti, Jakarta İslami Devlet Üniversitesi, ENDONEZYA Tarih Boyunca Batı Dünyasında Olumsuz Hz. Muhammed ve İslam Algıları ve Bu Algıların Çürütülmesinde Risale-i Nur (Tr) Doç. Dr. Cavid Qasimli, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi, AZERBAYCAN Bediüzzaman Said Nursi’nin Eserlerindeki Allah’ın Varlığını İspatlayan Muhammed (sav)’in Manevi Gücü (Tr) Prof. Dr. Kanibek Kakisov, Cusup Balasagin Kırgızistan Milli Üniversitesi, KIRGIZİSTAN Peygamberlerin (a.s.) Mucizeleri Aracılığıyla İnsanlara Öğrettikleri ve Hz. Peygamberin (a.s.m.) Hayatımıza Getirdiği Bazı Yenilikler (Tr) Prof. Dr. Servet Armağan, İstanbul Üniversitesi, TÜRKİYE Peygamber Mucizelerinden Öğrenmemiz Gereken Hususlar (Ar) Dr. Konati Salif, Nijer İslam Üniversitesi, NİJER Peygamber Mucizelerinde Hayatın İnşasına Yönelik Örnekler (Ar) Doç. Dr. Ahsen Haşye, 8 Mayıs Üniversitesi, CEZAYİR Risale-i Nur Işığında Fizik Kanunları – Mucize İkilemi (Tr) Prof. Dr. Yunus Çengel, Adnan Menderes Üniversitesi, TÜRKİYE Peygamberliğin Delillerine Dair Bir Çalışma: Nursi ve Abdul Haqq Muhaddith’in Bakış Açıları (İng) Dr. Ubeydullah Fahad, Aligarh Müslim Üniversitesi, HİNDİSTAN Miraç Mucizesi Hakkında Nursi ve İkbal’in Görüşleri (İng) Shumaila Majeed, Punjab Üniversitesi, PAKİSTAN Hakiki Medeniyetin İnşasında Peygamberliğin Rolü: Farabi, İbn Sina ve Said Nursi’nin Bakış Açıları (İng) Elmira Akhmetova, Uluslararası İslam Çalışmaları Enstitüsü, MALEZYA Peygamberliğin Lüzumuna Dair Said Nursi ve Bazı Filozofların Çelişen Görüşleri (İng) Prof. Dr. Fauzan Saleh, STAIN Kediri, ENDONAZYA Risale-i Nur’a Göre Nübüvvetin Hakikat


SEMPOZYUMDA SUNULAN TEBLİĞLER

Arayışındaki Yeri ve Rolü (Ar) Dr. Maani Hasan Muhtar Gansuri, Kur’an Ümmeti Cemiyeti, BURKİNA FASO Tarihi ve Beşeri Yönleri ile Peygamberlerin Risalet Vazifeleri (Ar) Dr. Muhammed Es Sisi, Fas Meknes Müftülüğü, FAS Nübüvvet ve Kainat Kitabı: Nursi’nin Bakış Açısı (Ar) Dr. İsmail İbrahim El Meşhedani, Musul Üniversitesi, IRAK Peygamberlerin Önderlik Rolü ve Vazifeleriyle İlgili Nursi’nin Görüşleri (Ar) Dr. Tarik Abdulvahhab, Süveys Üniversitesi, MISIR Dünyevî İşlerin Tanziminde Peygamberlerin Rolü (Ar) Doç. Dr. Muhammed Mesihürrahman, Aliye Üniversitesi, HİNDİSTAN Said Nursi, Nübüvvet Geleneği ve Sosyolojik Teoloji (İng) Nurhidayahti Md Miharja, Singapur Milli Üniversitesi, SİNGAPUR Risale-i Nur’da Nübüvvet Mirası (Ar) Dr. Serhan Bin Hamis, Batna Üniversitesi, CEZAYİR Said Nursi ve İslam’ın Evrensel Mesajı (İng) Dr. Hasan Horkuç, Durham Üniversitesi, İNGİLTERE Hz. İsa (a.s.)’ın Nübüvveti ve HıristiyanMüslüman Diyalogu: Risale-i Nur Perspektifi (İng) Prof. Dr. David Law, Manchester Üniversitesi, İNGİLTERE Bir Peygamber Olarak Hz. İsa: Dinlerarası Yaklaşım (İng) Robert Scott, Trinity Wall Street, ABD Said Nursi ve John Courtney Murray’e Göre Katoliklik ve İslamiyet’te Dini Çoğulculuk (İng) Prof. Dr. Iain Benson, The Free State Üniversitesi, GÜNEY AFRİKA Hz. İsa ve Peygamberlik: Risale-i Nur Üzerinden Yeni Bir Okuma (İng) Prof. Dr. Marianne Kupin, Community College of Allegheny County, ABD Said Nursi ve İmam-ı Rabbani’nin Düşüncesinde Nübüvvet Müessesinin Mukayeseli İncelenmesi (Ar) Dr. Usama Abul Abbas Şahvan, Zegazig Üniversitesi, MISIR Risale-i Nur Perspektifinden Peygamberler ve Toplum Tabakaları (İng) Dr. Muzaffar Alam, EFL Üniversitesi, HİNDİSTAN Risale-i Nur’a Göre Dini ve Felsefi Gelenekte Nübüvvet, Vahiy ve İrşad Kavramları (Ar) Prof. Dr. Muhammed Bin İyadi, Muhammed Bin Abdullah Üniversitesi, FAS Risale-i Nur Işığında Peygamberlerin İnsanlığa Katkıları (Ar) Dr. Ahmed Abdulcelil el-Nezir, Forum Rönesans ve Kültürel İletişim, SUDAN Said Nursi’nin Düşüncesinde Peygamberlerin Tebliğ Usulleri ve İlkeleri (Ar) Dr. Abdulhamid Ahmed AbdulGani, Ezher Üniversitesi, MISIR

Nebevi Hidayet ve Nübüvvetin Varisleri (Ar) Prof. Dr. Muhyiddin Afifi, Ezher Üniversitesi, MISIR Risale-i Nur Perspektifinden Nebevi Hidayet ve Nübüvvetin Varisleri (Ar) Dr. Abdulgani Akuridi Abdulhamid, Hikmet Üniversitesi, NİJERYA Nübüvvet Misyonunun Tevhit İnancıyla İlişkisi Nasıl Kurulur? (Tr) Doç. Dr. Bilqeys Hüseyn kızı Memmedova, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi, AZERBAYCAN Nursi’nin Düşüncesinde Nübüvvet, Ehl-i Beyt ve Mükemmellik İdeali (İng) Prof. Dr. Syed Farid Alatas, Singapur Milli Üniversitesi, SİNGAPUR Hz. Muhammed’in Şemaili ve Hayata Tatbikindeki Tesiri: Risale-i Nur’da “Mânevî Güneş” Kavramının İncelenmesi (Ar) Dr. Ferhad İbrahim Akbar Al Şavani, Selahattin Üniversitesi, IRAK Nübüvvetin Tarifi, Gerekliliği, Misyonu ve Faydaları (Tr) Tağı Tağıyev, Öğretmen, AZERBAYCAN Peygamberlikte ve Hz. Peygamberde Tefekkür (Ar) Edib İbrahim Debbağ, Akademi İstanbul, IRAK Risale-i Nur Perspektifinden Sünnetin Hayata Tatbiki (Ar) Prof. Dr. Abdultavvab Seyyid Muhammed İbrahim Jad, Ezher Üniversitesi, MISIR Kur’an-ı Kerim’in Pratikteki Tezahürü Olarak Sünnet-i Seniyye: Nursi’nin Yaklaşımı (İng) Doç. Dr. İsmail Abdullah, Uluslararası İslam Üniversitesi, MALEZYA Sünnet-i Seniyyenin Hayatımıza Uygulamasına Yönelik Kurallar (Ar) Prof. Dr. Rabah Bin Dafrur, Cezayir Edrer Üniversitesi, CEZAYİR Risale-i Nur Perspektifinden Sünnetin Hayata Tatbikinde Uyulması Gerekli Kaideler (Ar) Dr. Yahya Dahi Şatnavi, Yermük Üniversitesi, ÜRDÜN Nebevi Geleneğin Modern Çağda Sunduğu Çözümler (Ar) Prof. Dr. Muhammed Hüseyn Musa Al Gazali, Ezher Üniversitesi, MISIR Modern Asrın Problemlerine Nursi’ye Göre Nebevi Çözüm Yolları (Ar) Dr. Mohamed Hamedi Kinane Maiga, Sultan Şerif Üniversitesi, BRUNEİ İnsanlık Niçin Peygamberlere Muhtaçtır? (Ar) Dr. Mamoun Jarrar, Ürdün Üniversitesi, Ürdün Modern Asrın Sorunlarına Risale-i Nur Işığında Nebevi Çözümler (Ar) Dr. İman Abdulhamid Debbag, Musul Üniversitesi, IRAK Post-modern Şüphecilere ve Arayış İçinde Olanlara Hz. Muhammed’in Mesajı: Said Nursi’nin Ayetü’l Kübra’sı Üzerine Bir İnceleme (İng) Prof. Dr. David Scott, Virjinya İlahiyat Okulu, ABD Said Nursi’nin Düşüncesine Göre Nübüvvetin İslam Birliğindeki Rolü (İng) Prof. Dr. Ali Panda, Mindanao Devlet

Üniversitesi, FİLİPİNLER Modern İnsanlar için Sünnet-i Seniyyenin Önemi: Said Nursi’nin Bakış Açısı (İng) Dr. Zaprul Khan, Stage College for Islamic Studies, ENDONEZYA Risale-i Nur’a Göre Nübüvvet Güzel Ahlakın Tesisinde Nübüvvetin Statik ve Dinamik Boyutu (İng) Dr. Mujeebur Rahman, Jawaharlal Nehru Üniversitesi, HİNDİSTAN Nursi’de Sünnet-i Nebeviyyenin İhtilafların Tedavisindeki Yeri ve Rolü (Ar) Dr. Salim Hasan Diban, Risale-i Nur Araştırma Merkezi, SUDAN Nursi, İbn Haldun ve Sosyal Bilimler Perspektifinden Peygamberlik (İng) Prof. Dr. Mahmoud Dhaouadi, Emekli Öğretim Üyesi, TUNUS Bediüzzaman Said Nursi: Ene’ye (Ben’e) Bakışta Nübüvvet Nurundan Feylosofları Tenkid (Tr) Doç. Dr. Ebulfez Ezimli, Nahçıvan Devlet Üniversitesi, AZERBAYCAN İbn-i Sina ve Bediüzzaman Said Nursi’de Nübüvvet Sistemi (Tr) Prof. Dr. Bünyamin Duran, Celal Bayar Üniversitesi, TÜRKİYE Risale-i Nur Işığında Felsefeciler, Teologlar ve Mutasavvıfların Nübüvvetle İlgili Görüşlerinin Değerlendirilmesi (Ar) Prof. Dr. Akhdar Şarit, Cezayir Üniversitesi, CEZAYİR “İki Kültürü Aşmak” Mümkün mü? (Tr) Doç. Dr. Kadir Canatan, Yıldız Teknik Üniversitesi, TÜRKİYE Küreselleşme, Peygamberlik ve Bediüzzaman Said Nursi (İng) Prof. Dr. Iqtidar Mohammad Khan, Jamia Millia Islamia, HİNDİSTAN Yaratıcı’nın İnsanlarla İletişimi Açıısndan Hz. Muhammed’in Peygamberliği ve Kur’an-ı Kerim (İng) Prince Rajiv Sarangani, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, FİLİPİNLER Risale-i Nur Perspektifinden Peygamberlerin Ferdi, Ailevi ve Sosyal Hayatta Yönlendirici Rolleri (Ar) Dr. Amin Muhammed Selam, Müte Üniversitesi, ÜRDÜN Nursi’nin Eserleri Işığında Kur’an’daki Peygamber Kıssalarının Önemine Yeniden Bakış (Tr) Prof. Dr. Zeki Sarıtoprak, John Carroll Üniversitesi, ABD Hz. Süleyman’ın (AS) Hayatından Örnekler: Risale-i Nur Işığında Kur’ânî Bir Bakış (Ar) Doç. Dr. Ümid Necmuddin El Mufti, Selahattin Üniversitesi, IRAK Kur’ani Kıssaların İmanın İnkişafına Etkisi: Said Nursi’nin Yaklaşımı (İng) Dr. Betania Kartika Muflih, Uluslararası İslam Üniversitesi, MALEZYA Kutsal Kitaplarda Peygamber Kıssaları: Risale-i Nur Yaklaşımı (Ar) Dr. Nebil Cemil Şandar, Lübnan Üniversitesi, LÜBNAN

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

41


42

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

43


OTURUM U

44

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


OTURUM U

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

45


MEDYADA SEMPOZYUM HABERLERİ

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

----------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------------

----------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------46 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MEDYADA SEMPOZYUM HABERLERİ

-----------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 47


--------------------------------------------------------------------------

MEDYADA SEMPOZYUM HABERLERİ

48

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


TV HABERLERİ

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

49


İNTERNET HABERLERİ

50

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


İNTERNET HABERLERİ

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

51


52

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

53


İNTİBALAR tt Prof. Dr. Andi Bakti, Jakarta İslami Devlet Üniversitesi, ENDONEZYA Bu sempozyum bence çok harika çünkü farklı çevrelerden farklı ilim adamlarının bir araya gelmesini sağlıyor. Bu ilim adamları sosyal bilimler, din bilimleri ve benim alanım olan iletişim bilimleri gibi konularda uzmanlar. Birbirimizi anlamamız, iletişim kurabilmemiz ve gelecekte, önümüzdeki sene Nisan ayında Jakarta’da gerçekleştirilecek konferans gibi organizasyonlar düzenleyebilmemiz için çok iyi bir imkan bu. Nursi büyük bir âlim. Onu 20 sene öncesine kadar tanımıyorduk çünkü hakkında bir şeyler yazan yoktu. Türkiye dışında Said Nursi bilinmiyordu. Fakat son on beş yılda, Türkiyeliler sayesinde, Nursi hakkında yazılmış pek çok kitap olduğunu, onun hakkında konferanslar verildiğini ve tüm dünyada 140 tane dersane kurulduğunu öğrendik. Onun çalışmalarının tercümeleri ve dağıtımı, Malayca konuşan milyonlarca insana yarar sağlıyor.

Prof. Dr. Wilhelmus Valkenberg, Amerika Katolik Üniversitesi, ABD Farklı çevrelerden pek çok insanın burada bir araya geldiğini gördüğümde çok şaşırdım. Bence Vakıf bu gibi organizasyonlar düzenlemekle harika iş yapıyor. Bunu görmek çok güzel. Sempozyum sayesinde Türkiye’den, diğer İslam ülkelerinden ve başka ülkelerden ilim adamları bir araya geliyor. Bu gibi şeyler günümüzde çok sık yapılan şeyler değil. Burada gerçekten bir şeyler öğrenmek isteyen ve sizleri soru yağmuruna tutan pek çok genç de var. Bu, insanların sınırların ötesine gitmek istediğini gösteriyor. Ve bu sempozyum bunu sağlıyor. Bence Nursi, kültürel şartlar değişse bile İslam kültürünü ve inancını devam ettirme kabiliyetini simgeleyen en önemli kişilerden birisidir. Dini kimliğimize nasıl sadık kalacağımızı ondan öğrenebileceğimizi düşünüyorum. Hıristiyanlar da bu konuda ondan çok şeyler öğrenebilirler.

t Dr. Kristin Johnston Largen, Gettysburg Lutheran İlahiyat Okulu, ABD Nübüvvet sempozyumu akademik hayatımda katıldığım en heyecan verici bilimsel toplantı oldu. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı bizleri çok güzel ağırladı. Diğer katılımcılardan çok şey öğrendim. Özellikle Müslüman ve Hıristiyanların bir arada karşılıklı hoşgörü ve barış içinde yaşayabileceklerine olan inancım arttı. Risale-i Nur’un bakış açısı gelecek için daha ümitvar olmama çok büyük katkı sağladı.

54

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


İNTİBALAR Dr. Betania Kartika Muflih, Uluslararası İslam Üniversitesi, MALEZYA Sempozyumun açılış töreninde binlerce dinleyiciyi büyük bir coşku içinde görünce göz yaşlarımı tutamadım. Çünkü bu tablo bir araya hakikat arayışı için toplanmış Allah rızasından başka gayesi olmayan dünyadaki Risale-i Nur talebelerinin bir fihristesi gibiydi. Üstad’ın yıllar önce tohumlarını ektiği Risale-i Nur ağacının ihlaslı meyveleri her yerde artık var.

t Prof. Dr. Kanibek Kakisov, Cusup Balasagin Kırgızistan Milli Üni., KIRGIZİSTAN Nübüvvet sempozyumu boyunca İstanbul dünyanın maddi ve manevi kalbinin attığı yer oldu. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v) alemlere rahmet olması cihetiyle sadece ibadete ve ahirete müteallik meselelerle ilgili değil aynı zamanda maddi alemin işleyişine, atomların dönüşüne varıncaya kadar bütün maddi alemle de alakalıdır. Varlık aleminin O’nun (s.a.v.) yüzü suyu hürmetine yaratılması nur-u Muhammedi’nin de maddi ve manevi bütün alemle alakadar olmasını netice vermiştir.

Dr. Mujeebur Rahman, Jawaharlal Nehru Üniversitesi, HİNDİSTAN Sempozyum boyunca muhabbetin, uhuvvetin ve ihlasın muşahhas emsallerini gördüm. Türkiye’de sempozyum dolayısıyla bulunduğumuz zamanlarda karşılaştığımız misafirperverlik ancak iman nuru ve ruhu ile izah edilebilir. Sempozyumda birçok değerli ilim adamı ile tanışma ve fikir alışverişinde bulunma imkanımız oldu. Bu Üstad’ın gayretlerinin bize olan bereketidir. Bizler de bu bereketi Hindistan topraklarına taşımak için çalışacağız.

t Prof. Dr. David Law, Manchester Üniversitesi, İNGİLTERE Nübüvvet sempozyumuna katıldığım için çok mutlu oldum. Risale-i Nur ve Üstad Said Nursi hakkındaki bilgilerimi arttırma imkanı sunduğunuz, misafirperverliğiniz ve başarılı organizasyon için teşekkür ederim. KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

55


İNTİBALAR t Dr. Denny Clark, The College of Idaho, ABD Nübüvvet sempozyumuna katılmak bir ayrıcalık, büyük bir onur ve mutluluk. Dinleyicilerin alakası, merakları ve olağanüstü misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederim. Kanaatimce Said Nursi’nin Risale-i Nur eserlerinde yazdıklarını okumak, o metinlerde geleceğe ışık tutan vizyonu gerçekleştirmeye çalışmak bu ve benzeri sempozyumlarla ve akademik çalışmalarla mümkün olacaktır. Sempozyumun sunduğu uluslararası çeşitlilik ve tebliğlerdeki zenginlik şahsen çok faydalandığım bir kaynak oldu. Daha önceden tanımadığım Amerika’dan ve diğer ülkelerden akademisyenlerle tanışma fırsatı elde ettim. Burada öğrendiğim etkili bir iletişim yöntemi olan ve bu düşüncenin esas gücünü oluşturan birebir iletişim tekniği ile Amerika’ya dönünce bu sempozyumda öğrendiklerimi meslektaşlarıma ve dostlarıma anlatacağım.

Doç. Dr. Bilqeys Hüseyn kızı Memmedova, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi, AZERBAYCAN Mükemmel organizasyon ve misafirperverliğiniz için tebrikler ve teşekkürler. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın düzenlediği Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu dünya ölçeğinde Risale-i Nur’u yaygınlaştırmak suretiyle farklı alanlardan, farklı dinlere mensup bilim adamlarını bir araya getirmekle, görüş ve düşüncelerini rahatça paylaştıkları bir hizmet zemini oluşturdukları için organizasyonu tebrik ediyorum. Allah (cc) onlardan razı olsun. Bu çağın Hüccetül-İslamı olan Bediüzzaman Said Nursi’nin bilim ve dini birleştiren Risaleleri teröre karşı dünya barışına ışık tutan insanlar yetiştiriyor. Risale-i Nur Kur’an’ı anlamada çağdaş bir yaklaşım örneğidir. Ülkeme döndükten sonra, sempozyum süresince samimiyet, ihlas, sevgi ve kardeşlik duygularının yaşandığı hoş anları ailemle ve arkadaşlarımla paylaşıyorum. Said Nursi’nin parlak fikirlerinin bütün insanlığı aydınlatmaya devam ettirilmesi için gelecekte böyle toplantıların devamını diliyorum. Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’ye Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyor, Nur talebelerinin başarıları için halis dualar ediyorum.

t Tağı Tağıyev, Öğretmen, AZERBAYCAN O, hak taraftarları olanları kendi arkasına alarak imamlık yapıyor ve umumun düşmanı olan küfr-ü mutlaka karşı mübareze ediyor ve Allah’ın izni ile hak ehlini ebedi saadete doğru götürüyor. Ben isterdim ki, böyle muhteşem bir toplantı bizim ülkede, yani Azerbaycan`da da gerçekleşsin ve bizim insanları da hakka uyandırsın. Cenab-ı Hak bu uğurda bizlere ve sizlere yardımcı olsun… Amin!

56

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


İNTİBALAR Prof. Dr. Leo Lefebure, Georgetown Üniversitesi, ABD Katolik bir rahip ve Georgetown Üniversitesi’nde ilahiyat eğitimi veren bir ilahiyatçı olarak İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın desteğiyle İstanbul’da düzenlediğiniz Nübüvvet sempozyumunda aranızda olmak benim için büyük bir onurdur. Dünyanın değişik yerlerinden farklı din ve kültürlerden gelen birçok bilim insanı Risale-i Nur bakış açısıyla peygamberlik müessesesini ve insanlığın peygamberlere olan ihtiyacını, onların açtığı yolun getirdiği aydınlığı tebliğlerinde tartıştılar. Bu sempozyumun en büyük faydası farklı dil, din ve kültürlere sahip katılımcılara ortak bir platformda ve temada bilgi alış-veriş imkanı sunmasıdır. Temennim bu platformun gelecek yıllarda da sürmesi ve hayırlara vesile olmasıdır.

t Dr. Şükran Vahide, Durham Üniversitesi, İNGİLTERE Bu sempozyum 10. Bediüzzaman Sempozyumu oluyor. Kırk ülkeden ilim adamlarının bu sempozyuma katılıp Üstad’ın nübüvvet hakkındaki fikirlerini ortaya koyması, katılım sağlayan insanların nübüvvet hakkında bilgi sahibi olmalarını ve bu konuda aydınlanmalarını sağlamaktadır. Bu sempozyumu tertip edenlerden ve katılım gösterenlerden Allah razı olsun.

Doç. Dr. Cavid Qasimli, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi, AZERBAYCAN Ben böyle sempozyumlara çok iştirak ettim, lakin bu sempozyum beni çok etkiledi. Neden? Çünkü çok fazla ülkeden, dinden ve kültürden katılımcının iştirak etmesi burada temsil edilmesi beni memnun etti. Aslında Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerini sadece Türkiye’ye ya da başka bir bölgeye hapis etmeye çalışmak yanlıştır. Bediüzzaman Said Nursi büyük bir âlim olmakla birlikte bütün dünyanın problemlerini çözmeye kadir bir insan olarak takdim edilmelidir. Said Nursi sadece Müslümanlara hitap etmiyor; Budistlere, Hıristiyanlara vs. bütün insanlığa hitap ediyor. Said Nursi eserlerinin genel amacı insanlığı felaketten korumaktır. Bana göre de böyle çalışmaların gayesi Said Nursi’yi bütün dünyaya taşımak yani Said Nursi’nin ilminden bütün insanların faydalanmasını sağlamak lazımdır. Sadece Türkiye’nin değil bütün insanlığın faydalanması gerekmektedir. Ben inanıyorum ki ileride yapılacak çalışmalar o yönde olacaktır.

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

57


İNTİBALAR t Rasim Soylu,

Yıldız Teknik Üniversitesi, TÜRKİYE Bediüzzaman Said Nursi’nin ortaya koyduğu Risale-i Nur eserlerinin bütün dünya tarafından okunması ve araştırılması bilhassa akademik ortamlarda tezler ortaya koyularak böyle sempozyumlarda paylaşılması çok önemli ve bunun üç dilde; hem Türkçe hem Arapça hem de İngilizce olarak bütün dünya gündemine kazandırılması çok faydalı bir çalışmanın ortaya çıkmasını sağladı. Bu sempozyumun bildirileri, internet üzerinden şu anda bütün dünyanın paylaşımına açıldı. Bu sempozyumu çok başarılı bir organizasyon olarak görüyorum.

t Doç. Dr. Ahlam Mahmud Matalka, Yermük Üniversitesi, ÜRDÜN İİKV’nin tek bir beden gibi ve istekli bir şekilde çalıştığını hissediyorum. Bu iki şey de başarı için gerekli olan mühim iki şeydir. Bu sempozyumların 10.suna ulaşabilmesinin sırrı da budur. Samimi bir şekilde Allah için karşılıksız ve istekli bir şekilde çalışmak.

Prof. Dr. Necib Abdullah Suudi, Taz Üniversitesi, YEMEN Bu sempozyuma katılmak bireylerin ufuklarını açar, aynı zamanda araştırmacılara fikir alışverişinde bulunma, fikirleri aktarma ve her konu hakkında tartışma yapma fırsatı sağlar. Sempozyum çok önemlidir çünkü çok fazla aklın burada tartışması sadece bir aklın düşünmesinden daha faydalıdır. Nübüvvet olmazsa insanlık helak olur. Nübüvvet beşeriyetin esasıdır. Nübüvvet bir kurtuluştur. Bugün dünyada olan sıkıntılar, savaşlar, musibetler insanların nübüvvetten uzaklaşmalarından kaynaklanmaktadır. İnsanların; nübüvvetten ve dinden uzaklaştırılan felsefeye, modern ilimlere ve pratik ilimlere uymalarından kaynaklanmaktadır. Esas olarak beşeriyet ikisinde birleşir, tıpkı Üstad’ın dediği gibi. Beşeriyette; felsefe ve pratik ilimler ile din ve nübüvvet arasında birleşme olur. Bu ilimler birleştiği zaman beşeriyet için refah ve mutluluk gerçekleşirken, bu ilimler ayrıldığında beşeriyet için sıkıntılar başlar ve insan kendisini kaybeder.

58

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


İNTİBALAR t Dr. Eşref Abdulrafi, Monofiye Üniversitesi, MISIR Günümüzde çatışmalar özellikle medeniyetler çatışması dini ideolojileri etkilemektedir. Esasen bu sempozyum tam da vaktinde gerçekleşmiştir. Bu sempozyumla tespit edilmiştir ki bütün peygamberlerin aslı birdir ve dinler arasında çatışma yoktur. Bilakis bir tamamlama vardır. Son peygamber kendisinden önce gelen bütün peygamberlerin nübüvvetini tamamlamak için gelmiştir. Düşmanlık ve çatışmak için değil, bir peygambere tâbi olanı diğer bir peygambere tâbi olana güçlü kılmak için değil. Ve biz biliyoruz ki bütün nebiler beşeriyetin liderleridirler ve insanları doğru yola iletirler. Allah’ın hidayetine, zikrine, teşbihine ve insanların haşri anlamalarına yol gösterici olurlar ve oranın başka bir dünya olduğunu anlamalarını sağlarlar.

Dr. Yahya Dahi Şatnavi, Yermük Üniversitesi, ÜRDÜN Sempozyumun büyük bir önemi de; Bediüzzaman düşüncesini bütün dünyaya ulaştırmasıdır. Sempozyuma gayr-i Müslümlerin katılmasına çok mutlu oldum. Gayr-i Müslimlerin sempozyuma katılması bize bir pencere açar, Müslümanlar onlarla fikir alışverişinde bulunurlar; böylece iddia edildiği gibi Müslümanların terörist ve kapalı bir toplum olmadıkları görülür.Peygamberler insanları karanlıktan aydınlığa ulaştırmak için geldiler. Bu yola kendi gayretlerimiz ile ulaştığımızı söylemek mümkün değil, peygamberlerin bize açıklamasıyla ulaştık. Alimlerin rolü işte burada, Kur’an ve sünnetin anlaşılmasında büyük önem kazanmaktadır.

t Dr. Mamoun Jarrar, Ürdün Üniversitesi, Ürdün İİKV; Risale-i Nur ve Bediüzzaman’la ilgili faaliyetleri Türkiye’den ve yurtdışından çeşitli fakültelerdeki akademisyenlerle beraber yürüten, bu faaliyetler için kurulmuş bir kurumdur. Bu sempozyum büyük bir düğün gibidir. Çünkü üç yılda bir yapılıyor ve dünyanın her yerinden birçok araştırmacının katılmasıyla gerçekleştiriliyor. Bu müessese Risalelerin tüm dünyaya duyurulması, Risaleleri hoca ve öğrencilere tanıtma görevini yapıyor.

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

59


İNTİBALAR t Prof. Dr. Ammar Djidal, Cezayir Üniversitesi, CEZAYİR Tüm Risale-i Nur araştırmacılarının sadece araştırmacı olarak kalmamalarını ve Risale-i Nur talebesi olmaları için de çaba göstermelerini temenni ediyorum. Çünkü Risale-i Nur’un sadece akli olarak akademik bir şekilde okunması istenilen şeyin gerçekleşmesinde yeterli değildir. Aklı ve kalbi de Risale-i Nur’a açarak risaleleri araştıracağız. Risalelerden iktibaslarla beraber kalbimize ve hayatımıza tesirini de sağlayacağız. Sadece Risale-i Nur araştırmacısı değil aynı zamanda Risale-i Nur talebesi olacağız.

Prof. Dr. George Grigore, Bükreş Üniversitesi, ROMANYA S e m pozyum g e rçe kte n çok g ü zel. Ö n c e lik le d ü n y a n ı n h e r köşesi nden insa n ları öze llikle de İ s la m’ı b ile n in s a n l a rı kapsayan b ir semp o zyu mdur. Öz e llik le A ra p ç a u z ma n ı ol ar ak ban a göre bu semp o zy u m a lt ı n b ir f ı rs a t t ı r v e aynı zam anda dünya n ın her köşe s in d e n g e le n b ü y ü k a l i m ler l e ve se mp o zyu ma katıla n in s a n la rla t a n ı ş ma k iç in d e bir fır sattır . B en B e d iüzzama n ’ın k it a p la rı n a ç o k u z u n s ü reden ber i aşığ ım diyebilirim. 20 se n e ö n c e o n u n k it a p l a rı yla tanıştım. 2000 yılında yani r is a le le rle t a n ı ş t ı k t a n 5 s ene sonr a o n u n kita p larına ö n e m v e re n İ İ K V ile t a n ı ş t ı m. Ris a le le ri ö n c e Üs t a d İ h s a n Kasım ’ın te rcü mesiyle A ra p ça o la ra k o k u d u m v e o k a d a r b e ğ e n d im k i S ö z l e r ’ d e n b i r kısm ını Rome n ceye çevird im. A çı k ç a s ı ilt if a t e t me d e n s ö y lü y o ru m k i T ü rk iy e ’ d e o l d u ğ um için çok mutluyu m. B en Tü rk iy e ’y i s e v iy o ru m ç ü n k ü T ü rk iy e h a lk ı ç o k ak t i f b i r h a l ktır . İnsanl arın ın her ye rde b ü tün g a y re t le riy le s ı k ı b ir ş e k ild e ç a lı ş t ı ğ ı n ı g ö rüy o r u z . Bu çok güzel b ir şey ve b ö yle bir man z a ra d ü n y a n ı n ç o ğ u y e rin d e y o k t u r. İ k in c i o l a r a k d a : Si zdeki bu iman… İn sanla rın b u z a ma n d a t e rk e t t ik le ri d in i, İ s la m’ı n t e me lle r i n i , d i n i n asl ını ve diğ e r şe yle ri b iz Türkiye’d e b u ld u k . İ ma n ı n o n u rlu t e me lle rin e b a ğ lı l a r . B u ş e y l er beni çok mutlu e d iyo r. 60

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


İNTİBALAR

Shumaila Majeed, Punjab Üniversitesi, PAKİSTAN Bu sempozyum, talebeler ve ilim adamlarının birbirleriyle kaynaşması için büyük bir fırsat. Vakıf harika işler yapıyor. İnşaAllah bizim ülkemizde de bunun gibi sempozyumlar gerçekleştirilir. Pakistan’da bu konu hakkında araştırma yaparken konuyla ilgili uzmanlar bulamıyorum. Orada Risale-i Nur’u çalışırken çok zorluklar çektim. Fakat burada Risaleler hakkındaki sorularımı sorabileceğim birçok kimse var. Bu yüzden sempozyumların Nursi konusunda çalışan talebeler için büyük fırsat olduğunu düşünüyorum. Üstad Nursi hakkında araştırma yaparken onun hâlâ yaşadığını hissediyorum. Uzun zaman önce vefat etmiş olsa da onun ilminin günümüze de tatbik edilebilir olduğunu düşünüyorum.

t Prof. Dr. Syed Farid Alatas, Singapur Milli Üniversitesi, SİNGAPUR Vakıf, Said Nursi’nin düşüncelerini insanlığa tanıtmakta çok önemli bir rol oynuyor bence. Bu yılki sempozyum konusu çok önemli: Nübüvvet. Önemli çünkü Müslüman toplumunu yeniden ve düzgün bir şekilde inşa edebilmek için bu gibi organizasyonlar düzenlemek zaruridir. Bu sempozyumda Peygamber’in ve onun ailesinin hayatı hakkında müzakereler yaptık. Müslüman toplumlar gelişmek ve kalkınmak istiyorsa Peygamber ve ailesinin yolunda gitmelidirler. Said Nursi’nin nübüvvet, Hz. Muhammed ve ehl-i beyt hakkındaki görüşlerine dikkat çekmek bence çok önemli çünkü bu görüşler insanların daha da bilinçli olmasını sağlıyor.

Dr. Shannon Ledbetter, Blackburn Katedrali, İngiltere Bu organizasyonun, Hıristiyanlar ve Müslümanlar’ın iletişim kurabilmeleri ve birlikte yaşamayı öğrenmeleri adına çok önemli bir program olduğunu düşünüyorum. Dünyanın bu gibi sempozyumlara ihtiyacı var. Nursi’nin çok dindar bir insan olduğuna ve birlik içinde yaşama hakkındaki görüşlerinin peygamberlerin görüşlerine benzediğine inanıyorum. Nursi’nin de dediği gibi, insanlık olarak hep birlikte mutluluk içinde yaşamak ve benzerliklerimizin yanında farklılıklarımızı da kabul etmeyi öğrenmek istiyorsak yalnızca diyaloğu değil, işbirliğini de öğrenmeliyiz.

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

61


Tüm Tebliğ Videolarını YOUTUBE (www.youtube.com/iikv)

Kanalımızdan İzleyebilirsiniz.

62

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


Sponsorlarımıza Sonsuz Teşekkür Ederiz.

63

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013

KASIM 2013 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ

63


64

www.iikv.org | www.nuronline.com | www.nursistudies.org | www.iikvmedia.com İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • KASIM 2013


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.