8__

Page 1

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı

The İstanbul Foundation for Science and Culture


AÇILIŞ KONUŞMASI

Ahiret Merkezli Ahlak Anlayışı Prof. Dr. Faris Kaya İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı İnsanlık bir yandan baş döndürücü hızla bilimsel ve teknolojik gelişmeler kaydederken, diğer yandan da varoluşun dayandığı temel prensipleri unuttu ve üzerinde titizlikle durulması gereken insanî değerleri ihmal etti. Sonuç olarak daha çok kazanma, daha çok tüketim hayatın gayesi oldu ve insanın manevi boyutu unutuldu. Evler büyürken içindeki aileler küçülüp dağılmaya başladı. En uzak mesafelere, uzayın derinliklerine seyahatler yapılırken insanın iç dünyasına giden yol bir türlü bulunamaz oldu. İletişim aletleri gelişti ancak akraba ve yakın komşularla iletişim bağları koptu. Haber ve bilgi kanalları çoğaldıkça, doğruluğu ve güvenilirliği azaldı ve hakikatin üstünü örter oldu. Edinilen onca bilgiye ve teknolojik gelişmeye rağmen ruhsal sorunlar, toplumsal dengesizlikler, küresel krizler ve ekolojik problemler daha da arttı. Bilimsel gelişmeler ve ona paralel teknolojik keşifler beklenilenin aksine bireysel ve kitlesel olarak beşeri daha da mutsuz kıldı. İlmin yanlış algılanması ve yanlış yollarda kullanılmasıyla daha çok insan öldüren silahlar geliştirildi ve büyük felaketlere yol açtı. Bu gerçekler sanki Bakara suresinde Rabbimizin meleklerle olan muhaveresinde, meleklerin insanlara atfettiklerini hatırlatıyor. Rabbimizin insanlara isimlerini öğrettiğini söyleyince, meleklerin ikna olduklarını biliriz. İşte burada insanın üstünlüğünün Allah’ı bilmesinde, tanımasında, daha doğrusu Allah’ı doğru bilmesinde ve tanımasında olduğunu öğreniyoruz. İlmin esas maksadı Allah’ı bilmek ve onun istekleri doğrultusunda yaşamak iken maalesef bu ihmal edilmiş. Bu sempozyumun ana teması; “Nasıl bir ilim?” “Bu ilme dayanan nasıl bir iman?” “Bu imanın netice verdigi nasıl bir ahlak?” “Bu ahlak, beşerin dünyevi ve uhrevi saadetine nasıl hizmet eder?” “Bu hususlar Kur’an’ın bu asra bakan bir tefsiri olan Risalelerde nasıl ele alınmış ve nasıl islenmiştir?” şeklinde olacaktır. Bütün ömrünü insanlığın saadeti için kâinat kitabını doğru okumayı ve İLME doğru bakmayı tahkiki İMAN ve bunlara dayalı Allah ve ahiret merkezli bir AHLAK anlayışının tesisine adayan, hatta bu uğurda meşru lezzetleri dahi terk eden, başkalarının iman selameti için gerekirse ebedi saadeti dahi feda edebileceğini ifade eden Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin düşünce sistemi bu anlamda mercek altına alınacaktır. Farklı din, kültür ve coğrafyalardan gelen ilim ve fikir insanları Risalelerdeki bu hakikatleri farklı dinlere mensup düşünürlerin ve filozofların görüşleriyle mukayeseli olarak, özellikle uygulamaya yönelik, ele alacaklardır. Bu husus sempozyumun seviyesini yükseltmiş ve ona evrensel bir boyut kazandırmıştır. Eminiz bu sempozyumla dünyanın dört bir yanından gelen değerli akademisyenlerin gayretleriyle dünyanın dikkati bu hakikatlere çekilmiş olacaktır. Özellikle, ilimlere bakış, kâinata bakış, hayatın-var oluşun gayesi ve tahkîkî iman esasları ve bunların beşerin dünyevi-uhrevi saadetine giden yolu oluşturan evrensel ahlakın tesisindeki rolü dünya gündemine gelmiş olacaktır. Bu sempozyuma gönderilen 245 (210’u ilk defa) tebliğ arasından ancak 105 (90’ı yeni) tebliğ sempozyum programına alınabildi. Bu salonda, çoğu gözlemci 350 kadar yurt dışından gelen misafir akademisyen bulunmaktadır. Uzun, titiz ve yorucu gayretler ile tebliğ hazırlayan ve tebliğ sunmak üzere veya gözlemci olarak sempozyumu takip etmek için buraya kadar zahmet edip gelen ilim ehlini insanlık adına takdirle, tebrikle ve şükranla karşılıyoruz. 2


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mesajı İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın Değerli Temsilcileri, Değerli katılımcılar, Öncelikle, Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’na başarılar diliyor, tüm dostlarımızı en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum. “İnsanlık Onuruna Layık Bir Gelecek İçin İlim, İman ve Ahlak” başlığı altında düzenlenen bu anlamlı organizasyonun, Bediüzzaman Said Nursî’nin fikirlerinin, eserlerinin, hayatının ve mücadelesinin anlaşılması açısından çok değerli katkılar sunacağı inancındayım. Bediüzzaman Said Nursî’nin Hakk’ın rahmetine kavuşarak ebedi aleme göç etmesinden bu yana tam yarım asır geçti. Ancak onun nurlu fikirleri, o fikirlerin vefakâr ve fedakâr takipçileri sayesinde dalga dalga yayılıyor, zaman geçtikçe daha da güçlü parlayan bir meşale gibi toplumumuzun ruhunu aydınlatmaya ve manevi köklerini beslemeye devam ediyor. Bediüzzaman Said Nursî salt bir din rehberi veya bir din alimi değildi. O, tüm bunların ötesinde gönülleri fetheden kuşatıcı bir kanaat önderiydi. Bu toprakların en müşkül, en buhranlı yıllarında çileli bir hayat yaşayan Said Nursî, ömrünü Kur’an’ın ışığında eserler üretmeye, iman hakikatlerini ders vererek milletimizin manevi değerlerini güçlendirmeye adadı. Bediüzzaman’ın maneviyat hareketi, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne önemli katkılar yaptı. Said Nursî, tüm hayatı boyunca, maddeci Batı ile maneviyatı sarsılmış Doğu ikilemi arasında sıkışıp kalan, dağılmakta, parçalanmakta, ayrışmakta olan insanları fikirleriyle ve eserleriyle birleştirmek, özgün düşünce ve yorumlarıyla toplumdaki ahlaki değerleri yeniden inşa etmek için çalıştı. Şimdi, vefatından sonra geriye dönüp baktığımızda, Bediüzzaman’ın hayatının hepimiz için ne kadar ibretlerle dolu olduğunu, eserlerindeki mesajların nasıl çağlarüstü bir nitelik arz ettiğini daha iyi anlama imkanı buluyoruz. Türkiye’nin yıllardır en çok satan temel eserleri arasında bulunan Risale-i Nur Külliyatı ile birlikte geride bıraktığı nice eserlerin hepimiz için ne kadar kıymetli bir miras olduğunu günümüzde daha güçlü bir şekilde yeniden idrak ediyoruz. İnanıyorum ki, 3-5 Ekim 2010 tarihleri arasında yapılacak olan bu sempozyuma katılan değerli ilim adamlarımızın sunduğu tebliğler, Said Nursî’nin mesajlarının daha sarih biçimde anlaşılmasına vesile olacaktır. Bu düşüncelerle, Bediüzzaman Said Nursî’yi rahmetle anıyor, sempozyumun başarılı geçmesini diliyor, tüm katılımcıları, konukları sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. RECEP TAYYİP ERDOĞAN Başbakan

3


Sinan Erdem Spor Salonu

Sempozyum Alanı Giriş Kapılarında Uzun Kuyruklar Oluştu

Misafirlerin Karşılanması

105 Akademisyenin Tebliğ Sunduğu Sempozyuma, Yaklaşık 300 Akademisyen de Gözlemci Olarak Katıldı

4


5


Bediüzzaman Bir Özgürlük Aşığıdır deniyet” inşa etmeyi başarmıştır. Bediüzzaman’ın, Nurs köyünde toprağa ektiği, İstanbul’da yeşerttiği, hapislerde, sürgünlerde büyük bir çınara dönüştürmeyi başardığı düşünce dünyası, bugün dünyanın bütün coğrafyalarına kök salmıştır. Bütün düşünce adamları, ilim-irfan sahipleri, toplum liderleri ve kanaat önderleri bizim yüreğimizde müstesna yere sahiptirler. Hepsinin kendilerini sıradan insanlardan ayırt eden olağan üstü özellikleri ve güzellikleri vardır. Bizim topraklarımızda geçmişten bu günlere kadar yetişmiş, fikirleri ile öğretileri ile topluma örnek olmuş tüm büyüklerimizi büyük bir sevgi ile yüreklerimizde taşıyoruz.

Bülent Arınç

Gökteki her yıldızın yeryüzünden görünüşü muhteşemdir. Hepsi gökyüzünün sönmeyen kandilleri gibidir. Ancak bazıları gözümüze daha bir başka gözükür. Onların ziyaları daha parıltılı, yaydıkları ışık daha bir farklıdır. İşte Said Nursi Hazretleri de böyledir.

Başbakan Yardımcısı Değerli gönül dostları, Hepinizi saygı ile selamlıyorum.

Saltanat, Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Çokpartili dönemleri idrak etmiş, çağının tanıklığını yapmış, çağlarüstü mesajı, modern zamanlarda yeniden hatırlatmış çilekeş bir bilge, kutlu bir insan Bediüzzüman Said Nursi Hazretlerini anma, onun fikirlerini derinlemesine öğrenme, analiz etme ve yeni nesillere aktarma amacıyla düzenlenen bu sempozyumun şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyorum.

İlk bakışta insanın yürek yangını ateşleyen İlahi bir sevda gibidir. Bir anda esir-i aşkı olursunuz. Bediüzzan Hazretleri insanın akıl ve gönül dünyasına aynı anda nüfuz eder. İnsanların vicdanlarında yer bulur. Çünkü planlı bir şekilde yok edilmeye çalışılan bu toprakların vicdanın sesidir dahası vicdanın ta kendisidir. ‘Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam’ diyen bir özgürlük savaşçısıdır. Kendisini ziyarete gelenlere yol ücretlerini takdim edecek, bakkaldan getirilen ekmeği açıkta getirildiği için göz hakkı olur kaygısıyla yiyemeyecek, dağlarda, kırlarda talebeleriyle gezinirken, yaban meyvelerinden yemek isteyen öğrencilerine, ‘onlar, dağlarda yaşayan hayvanların rızkıdır, sakın yemeyiniz, bizim rızkımız, şehirdeki bağ ve bahçelerdedir’ diyecek kadar varlığın hukukunu korumuş bir “adalet aşığıdır.”

Böylesine önemli sempozyumların aksatılmadan düzenlenmesinden dolayı da memnuniyet duyuyor ve emeği geçen gönül dostlarını da kutluyorum. Bu sempozyum boyunca, Said Nursi Hazretlerinin hayatı, eserleri, düşünceleri, konunun uzmanları, akademisyenler, O’na hayatında talebelik yapmış, yol arkadaşlığı, kader arkadaşlığı yapmış dostları tarafından etraflıca değerlendirilecektir. Hep beraber bu toplantıyı izleyip bundan istifade etmeye çalışacağız.

Kendisine eziyet eden, hukuk dışı uygulamaSaid Nursi Hazretleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun larla hayatını zindana çeviren, keyfi ve cebri dağılmaya yüz tuttuğu dönemlerde, küçük bir Ana- bir istibdatla yaşamını dayanılmaz kılanlara dolu şehrinin küçük bir köyünde dünyaya gelmiş- beddua etmek bir yana, ıslahları için dua edetir. İmkânsızlıklar içerisinde başladığı dünya haya- cek kadar bir “merhamet abidesi”dir. tı ömrünün sonuna kadar yine büyük zorluklar ve Said Nursi Hazretleri her şeyden önce bir ilim insameşakkatler içerisinde devam etmiştir. nı, bir irfan erbabıdır. İlmi ile de irfanı ile de hedeAncak o imkansızlıkların hakim olduğu bir hayat- finde insan vardır. İnsanın kurtuluşunun, hakikate tan, dünyanın düşünce hayatına yön veren bir “me- ulaşmasının işaretlerini aramış, insanlığın kurtu6


luşu için bu işaretleri şerh etmiş, rehberlik etmeye çalışmıştır. Tanrısız, materyalist batılı düşüncelere karşı, Allah inancını ve İslam irfanını savunmuş, insanlığın ancak “Bir Allah”a iman etmek ile huzur bulacağını tezini işlemiştir. Bunun da “bilim ve akıl” süzgecinden geçirerek başarılabileceğini ortaya koymuştur. “akıl” melekesini cesurca kullanmış, Aklı, hakikate ulaşmada güvenilir bir araç olarak görmüştür.

ülkesine, tüm insanlığa duymuş olduğu derin ve tarifsiz sevgi karşısında her türlü komplo çaresiz kalmıştır. Çünkü O’nun tüm insanlık için “sözleri” ve düşünceleri vardı. Dahası dünyanın da O’nun “sözleri”ne ihtiyacı vardı. O evrensel bir huzur ortamından, insanlığın top yekun kurtuluşundan bahsediyor, tüm dünya için bir huzur reçetesi hazırlıyordu. O yalnızca, haktan, hukuktan, özgürlüklerden, inanç ve düşünce özgürlüğünden bahsediyor, herkesin inandığı gibi yaşamasını istiyordu. Kimsenin inancına ve düşüncesine pranga vurulamayacağını savunuyordu. Taassubun karşısına aklı, inkarın karşısına inancı, cehaletin karşısına bilimi, umutsuzluğun karşısına idealizmi, miskinliğin yerine çalışmayı, ilerlemeyi, teknolojiyi ve fenni koyuyordu. Ülkenin de insanlığın da, hür ve özgür ortamlarda inkişaf edeceğini düşünüyordu.

Modern bilime karşı durmamış bizzat bilim ve fen yolu ile insanlığa hizmet edileceğine işaret etmiştir. “Bizler bürhana tabi oluyoruz. Akıl ve fikir ve kalbimizle hakaik-ı imaniye giriyoruz” diyerek, bilim, düşünce ve teknolojinin önemine vurgu yapmıştır.

Said Nursi Hazretleri, neşrettiği kitapları ve düşünceleri ile dünyanın en çok eser vermiş ilim adamları arasındadır. Ancak O, bir özelliği ile ilim adamları içerisinde bir istisnadır. O, yüreğine, düşüncelerine ve bileğine pranga vurulamayacak bir “ÖzgürSaid Nursi lük Aşığıdır.” Zalim ve zulme asla Hazretleri her boyun eğmedi. Haksızlık eden kenşeyden önce di din kardeşi bile olsa karşısına cesurca dikildi. “Adam aldırmada geç bir ilim insanı, git” demedi. Hep aldırdı. Nereden bir irfan bir acı feryat geldi ise ona kulak keerbabıdır. İlmi sildi, nerede hakikatin önüne bir bariyer konuldu ise hep üstüne üstüile de irfanı ile ne gitti. Bundan dolayı da bir ömrü, de hedefinde sürekli sürgünler, tecritler, hapisler, insan vardır. gözaltında işkenceler ile geçti.

Bugün, insan hak ve özgürlüklerini kendisine ilke edinmiş, katılımcı, çoğulcu ve hakiki bir demokrasinin inşası için harekete geçmiş ülkemizde ve insanımızdaki özgürlük ve demokrasi sevdasında, Said Nursi Hazeretleri’nin mücadelesinin ve düşüncelerinin büyük katkıları olmuştur. Etnik, dini, siyasi ve kültürel açıdan çoğulcu bir demokratik yapının inşasında, O’nun özellikle Meşrutiyet döneminde serdettiği düşünceler büyük katkı sağlamıştır.

Ölümünün üzerinden yılların geçmeCumhuriyet düşüncesinin en tutsine rağmen, medeniyetimizin evrenkulu savunucularından birisi olmasına rağmen, sel mesajını, zengin bir dil ile yeniden ifade eden tek parti CHP’sinin zulmünden kurtulamadı. O’nu Bediüzzaman’ın düşüncelerinin değeri her geçen kendi dar dünyalarında mahkum ettiler. Bugün dil- gün artmaktadır. Bu düşünceler insanlık için de delerinden düşürmedikleri ezberlerini ilk kez O’nun ğerli ve önemlidir. İslam’ın çatışmacı ve dışlayıcı şahsında icra ettiler. Bir tek gün bile ne dediğini değil, aksine, birleyici ve bütünleştirici olduğunudinlemeden, “ne söylüyor acaba” diye anlamaya nu, O’nun tefekkürü tüm dünyaya yeniden hatırlatçalışmadan, O’nu rejim düşmanı, laiklik karşıtı, ir- maktadır. Bugün dinlerarası diyalog arayışlarının ticacı olarak ilan ettiler. Üstad Necip Fazıl kitabın- ilhamını O’nun düşünce iklimi oluşturmuştur. da, Said Nursi’nin cumhuriyet sevdasını, hapiste, kendisine getirilen çorbanın suyunu içerek tanele- Evrensel bir hidayet çağrısı olarak İslam’ın, morini hücresindeki karıncalara ikram ettiğini ve ne- dernliğin ürettiği sorulara verdiği cevapları, biz, deni sorulduğunda, ‘onlar hem çalışkan hem de Said Nursi’nin Risalelerinden öğrenebiliyoruz. benim gibi Cumhuriyetçidirler, dayanışmacıdırlar’ Said Nursi’yi, bugün bizim için değerli kılan nediyerek anlatmıştır. denler arasında, O’nun sadece konuşan değil aynı zamanda inandığı ve ifade ettiği düşünceleBu tutumuna rağmen dönemin iktidarı tarafından ri ahlaki bir çerçevede yaşaması da sayılmalıdır. tümüyle bir karalama kampanyasına tabi tutul- Düşünce-eylem bütünlüğününe sahip, düşündüğü muş, aleyhindeki propaganda ile halkın gözünde gibi yaşayan ve davranan, geleneksel ifadesiyle değersizleştirilmek istenmiştir. Ancak milletine, ‘ihlas’ın en sağlam sütunlarından birisiydi. Hiçbir 7


dünyevi ve uhrevi çıkar gözetmeksizin, Horasan dervişleri gibi ‘Halka hizmeti Hakk’a hizmet’ olarak gören bir bilgedir Said Nursi. ‘Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete, düşmanlığa vaktimiz yoktur’ diyen bir gönül insanıdır. Bu toprakları birlik ve beraberlik ve sevgi duyguları ile mayalayan Şeyh Edebali, Hacı Bektaş-ı Veli, Hz. Mevlana, Yunus Emre, Ahmed Yesevi gibi, bir hikmet, marifet ve muhabbet kutbudur.

Sezai Karakoç’un deyişiyle, ‘yeni bir Anadolu rönesansının’ başlamasına yol açmıştır.

Çocukluğundan, ebedi istirahatgahına göç ettiği güne kadar, esaretler, hapisler, tecritler, işkenceler ve sürgünler ile yaşayan Said Nursi Hazretleri, tıpkı gök yüzündeki güneş gibi, yıldızlar gibi, cehaletin karartmaya çalıştığı dünyamıza ve insanlığa ışık tutacak kutlu eserler bırakmıştır. 6 bin sayfadan oluşan külliyatını aşk ile telif etmiştir. Sağır Hikmetin, insanlığın yitiği olduğundan hareketle ve karanlık duvarların ardında telif ettiği bu şagerçekleştirdiği bu anlamlı inşanın meyvelerini heserler şimdi dünyanın dört bir yanında insanlığı bugün toplum olarak birlikte devşiriyoruz. İnsanın, aydınlatmaya devam etmektedir. Yüce kitabımız kendine ve ötekine acı vermeden yaşayabilmesi Kur’an-ı Kerim sevdalısı olan Bediüzzaman Haziçin toplumsal ve ahlaki bir ideali olmalıdır. Said retleri, tüm eserlerinde yalnızca kutsal kitabımızNursi için Eşref Edib’in niteledaki ilahi mesajları insanlık için mesini hatırlayalım: ‘Sokrates yorumlamaya çalışmıştır. İman neden bu kadar büyüktür? Bir hakikatlerini akla yaklaştırarak, Çabası, tüm fikir uğruna hayatı hiçe sayakli deliller ile izah etmeye çakaranlıklar için dığı için değil mi?’ İşte Said lışmıştır. Akla hitap ederken de Nursi de, toplumsal ve ahlaki bir kıvılcım kalbi hiçbir zaman ihmal etmeidealleri uğruna, şahsi hayaoluşturmaktan ibaret- miştir. Bir demokrasi ve özgürlük tını adamış bir alim bir ideal aşığı, bir Hakikat sevdalısı, nihati. 35 yıllık hapis ve insanıdır. yet bir kul ve insan olarak Said sürgün hayatına, tüm Nursi’nin sadece bu topraklara “Bin canım olsa iman ve ahimahrumiyete rağmen değil, bu topraklardan başlamak rete feda etmeye hazırım” üzere, dalga dalga, bütün dünbunu da başardı. diyerek, doğruluk uğruna, yaya yayılan sevgi ve ilim çağHem de bunları izzet rısına artık daha samimi biçimde hak uğruna, inanılan değerler uğruna bir değil bin tane ile, insanlık onurunu kulak vermenin zamanıdır. candan vazgeçmek için bile hep yüksekte tutarak bir an tereddüt etmeyen O’nun zengin medeniyet tasavyaptı. Bediüzzaman Hazretleri, bir vuru bugün hepimize örnek olsavunmasında da, “Artık malıdır. Kinden, nefretten, kısyeter! Tahammül kalmadı. kançlıktan uzak, merhamet ve Bana dünyayı zindan ettiniz. Ben de ahiretin sevgi dolu yüreğinden hepimiz için alınacak derskapısını çaldım. Rahmet-i İlahiyye açtı” sözleri ler olduğuna inanıyorum. O’nun memleket ve milile bugün binlerce insanın sıkı sıkıya sarıldığı let sevdası, ayrım gözetmeksizin bütün milletine dünya ve dünya nimetlerine karşı ne kadar ka- duyduğu sonsuz sevginin bugün, kamplaşan, kuyıtsız olduğunu ortaya koymaktadır. tuplaşan, birbirini düşman gibi gören, bir diğerini ötekileştiren siyaset anlayışına ve siyasetçileri için Dünyadan kolayca vazgeçtiğini gösterdiği bu söz- anlatacağı büyük şeyler olduğunu düşünüyorum. leri aynı zamanda, bu bilge insana, yaşatılanların ne kadar ağır ve şiddetli olduğunu da gösterir. Ama O bırakın sevdiklerine karşı kıskançlık, kin ve nefo, bütün zulme, bütün kötülüğe rağmen her zaman ret duyguları beslemeyi, kendisini yok etmeye çavakur bir şekilde ama isyan etmeden, metanetle, lışanlara bile engin merhamet, sevgi ve hoşgörü ‘insanlar zulmeder, kader ise adalet eder’ diyerek, taşımaktaydı. Sözlerime O’nun sözleri ile son vesabır ve tevekkülle, insanlığa hizmeti sürdürmüş- riyorum: “İşte benim bütün hayatım böyle zahtür. Kendisini karanlığa atarak hayatını karartmak met ve meşakkatle, felaket ve musibetle geçti. isteyenlere, gönül çırasından oluşturduğu, kut- Cemiyetin imanı, saadet ve selameti yolunda lu eserler telif ederek, tüm dünya ve insanlığı da nefsimi, dünyamı feda ettim. Helal olsun. Onaydınlatacak “nurlu bir meşale” armağan etmiştir. lara beddua bile etmiyorum.” ‘Kırk yıldır dünya lezzeti adına bir şey bilmiyorum’ dediği günlerde, mahrumiyetlerle dolu hayatında, Hepinizi tekrar sevgi ve saygı ile selamlıyorum. bir karınca sabrıyla inşa ettiği tefekkürü, Bilge Şair 8


9


Bediüzzaman’ı Dinleselerdi...

Doç. Dr. Hüseyin Çelik

Milli Eğitim Eski Bakanı,Van Milletvekili

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ve misyonuyla ilgili olarak 9.su düzenlenen bu uluslararası sempozyumda sizlerle birlikte olmaktan, bu nezih ortamda bu anlamlı mekanda sizlere hitap etme fırsatı bulmaktan dolayı fevkalade memnun ve mesrurum. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri büyük İslam mütefekkiri, alimi ve büyük müceddid insan, menfi milliyetçilik dediği etnik milliyetçiliğe hayatın hiçbir safhasında zerre kadar yer vermediği halde ve bütün hayatı menfi milliyetçilik dediği ırkçılıkla mücedeleyle geçtiği halde statüko sıkılmadan kendisine Kürtçülük izafe etti, kendisini Kürtçülükle itham etti. Hayatının hiçbir safhasında şiddete, kaba kuvvete kesinlikle tevessül ve tenezzül etmediği halde, bütün talebelerini şiddetle bundan men ettiği halde müspet hareket dediği hareket tarzını yani demokrasi içersinde fikir mücadelesi esasına dayanan ve İslam aleminde sivil itaatsizliğin sembolü olan kendi davası, misyonu ve hayatını hepimiz biliyoruz ve eserleriyle tavrıyla ortaya koymuştur. Buna rağmen statüko tek parti diktatörlüğü kendisine sürgünleri, ceza evlerini, işkenceyi ve tecrid edilmeyi reva gördü. Bütün bunlar maalesef yaşandı. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine hayatında tahammül edemeyenler O’nun mezarına bile tehammül edemediler. Darbeci zihniyet 60 darbesinden sonra Şanlıurfa’daki mezarının parçalayarak oradaki naaşını bir meçhule götürdü. Belki de Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin bir mezara ihtiyacı yoktu. Çünkü o zaten mü’minlerin gönlünde müstesna bir makam edinmişti. Bundan dolayı bir mezara ihtiyacı yoktu.

Tarih boyunca önemli insanlar ve değerli insanlar gelmiştir. Genel kaide şudur önemli insanlar her zaman değerli insanlara hayatı zindan etmişlerdir. Merhum Osman Yüksel Serdengeçti, Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri ili ilgili olarak yazdığı bir tahlilde der ki: ‘Sokrat niçin bu kadar büyüktür? Bir dava uğruna hayatı hakir gördüğü için değil midir? Neydi Sokrat’ın suçu? Sokrat beş yüz çeşit tanrısı olan Yunan toplumuna Yaratıcı bir tanedir çünkü kainatta milimetrik bir düzen vardır. Sizin Apollo’dan Zeus’a kadar beş yüz çeşit tanrınız vardır böyle saçmalık olmaz!’ dediği için. Atina’da beş yüz bir kişilik jüri tarafından yargılandı ve baldıran zehri içirilerek ölüme mahkum edildi. Zehri çekeceği sırada Sokrat kalabalığın içinde bir hanımın ağladığını işitiyor dönüp bakıyor ki kendi hanımı. Diyor ki: ‘Hanım niçin ağlıyorsun?’ ‘Ben ağlamayayım da kimler ağlasın?’ diyor. ‘Seni haksız yere öldürüyorlar.’ Sokrat şunu söylüyor, diyor ki: ‘Hanım beni haklı yere öldürseler daha mı iyi olurdu? Sen bir mücrimin, suçlunun karısı olmak ister miydin?’ Ve Sokrat’ın talebelerine verdiği son ders şudur: ‘Ben ne ilkim ne de sonuncu olacağım. Hak ve hakikati günlük hayat kaygılarının üstünde tutan bir çok insanın akıbeti benimkini kovalayacak. Ama beni ölüme mahkum eden beş yüz bir kişilik mahkeme heyeti tarihin nisyan bulutlarına, unutulmuşluk bulutlarına gömülecek!’ diyor. Gerçekten Sokrat bütün görkemiyle yaşıyor. O’nu gammazlayan O’nu şikayet eden Meletus’un da adını sanını kimse bilmiyor, o beş yüz bir kişilik Atina site devletinin jürisinin de adı sanı yer yüzünde yoktur. Niye? Çünkü Sokrat değerli bir adamdı o beş yüz bir kişi önemli adamdı. Önemli adamların önemi, makamı, mevkisi, rütbesi, parası pulu olduğu sürecedir. Onlar bittikten sonra önemli adam diye bir şey yoktur. Ama değerli insanlar yaşadıkları zamanın, zeminin merhametsizliğine uğrasalar bile onlar yaşadıkları dönemde anlaşılmasalar bile onlar Bediüzzaman Said Nursi örneğinde olduğu gibi sürgünlere gönderilseler, hapishanelere, zindanlara atılsalar bile diğer insanlardan tecrid edilseler bile zehirlenseler bile işkence görseler bile onlar gömülen bir hazine gibi her zaman kendi değerlerini ve kıymetlerini muhafaza ederler işte bu görüntü bunun bir ispatıdır. Kendisine zulmeden devlet görevlilerinin tüyü bitmemiş çocuklarını gördüğü zaman onların hatırına onları affeden bir şefkat kahramanıdır. Hayatına sevgiyi hakim kılmıştır. Biraz önce de10


ğerli belediye başkanımız okudu. ‘Biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yoktur.’ diyor. Ama O’na eziyet eden önemli adamlar vardı. Onlar tarihin çöplüğüne gömülmüştür. Kimse adını, sanını bilmez.

imanının kurtulması uğruna adeta bir kenara bırakan bu büyük insanın çok daha iyi anlaşılması gerekiyor. İşte bu sempozyumlar, bu toplantılar, inanıyorum ki bu amaca hizmet edecektir. Birbirimizi daha iyi anlamamıza sevgi, hoşgörü, ekseninde bir toplum olmamıza büyük çapta hizmet 1995’te yine İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından edecektir. Türkiye’de dini ne olursa olsun, anadili düzenlenen bir uluslararası sempozyuma akade- ne olursa olsun, mezhebi ne olursa olsun, bölgesi misyen olarak bir tebliğ sunmuştum. Milli Eğitim ne olursa olsun, hiçbir insanımızın tek bir ferdimiBakanlığım esnasında 2005’te Paris’te UNESCO zin bile öteki kabul edilmediği hiç kimsenin kimsegenel konferansında Türkiye’yi temsilen bulunu- ye hayat tarzını dayatmadığı insanlara hayatlarını yordum. Türkiye’nin büyük gazetelerinden birisi tanzim etme biçimlerinden dolayı farklı muameben Paris’teyken manşet attı: ‘Milli Eğitim Baka- lelerin yapılmadığı bir toplum oluşturmak için genı Hüseyin Çelik’in şöyle dediği ortaya çıktı.’ Ben cemizi gündüzümüze katıyoruz. Elimizden geleni ne demişim? Demişim ki: ‘Cumhuriyetin başın- yapıyoruz. Sizler bize bu konuda destek oldukça, da Cumhuriyeti kuranlar eğer Bediüzzamanı güveninizi sürdürdükçe ben inanıyorum ki Türkiye dinleselerdi, Bediüzzaman yeteri kadar anla- çok çok daha aydınlık, çok çok daha parlak günşılsaydı, bugün Doğudaki Kürt gençler içeri- lere kavuşacaktır. sindeki Kürtçülük; batıdaki Türk gençler içerisinde TürkBir hatırayı naklederek huzurçülük gibi bir ırkçılık hareketi larınızdan ayrılacağım. BediBediüzzaman olmazdı.’ Bugün de aynı şeyi üzzaman Said Nursi’nin Erek söylüyorum. Bediüzzaman dağındaki inzivası esnasında Said Nursi Said Nursi ortak değerlerde buyanında bulunan bir Hamit ortak değerlerde luşmanın ortak değerler eksehocamız vardı: Hamit Ekinci. buluşmanın, ortak nindeki kardeşliğimizin sembol Şunu söylerdi: “Bir gün ben bir manevi mimarlarından birisidir. değerler ekseninde- yılan öldürdüm, getirdim. ÜsBugün Bediüzzaman fikirlerine tad bana çok kızdı. Dedi ki: ‘Buki kardeşliğimizin çok daha fazla ihtiyaç vardır. nun rızkını sen mi veriyorsun sembol manevi ki sen bunu öldürdün?” Yılanın mimarlarından Özellikle bölünme senoryalabile öldürülmesine tahammül rının yapıldığı kardeşliğimize etmeyen, büyük bir tepkiyle birisidir. gölge düşürülmeye çalışıldığı bir insandan bahBugün Bediüzzaman karşılayan bu yıllarda bu zamanda Bedisediyoruz. Osman Bey, oğlu fikirlerine çok daha üzzamanı daha yakından anOrhan Bey’e altı maddelik bir lamaya daha fazla ihtiyacımız vasiyetname bırakmış. Arapça fazla ihtiyaç vardır. vardır. Bu gazete bu manşeti bir vasiyetnamedir ve birinci attıktan sonra bir gazeteci beni maddesi ‘şefkat ala hulkillah’ telefonla aradı: ‘Sayın Bakan’ dedi. ‘Sizinle şu diye başlar. Yani Allah’ın yarattığı her şeye karşı Bediüzzaman konusunu bir görüşmek istiyorum, şefkatli olun diyor. Sadece insanlara karşı değil bir mülakat yapmak istiyorum’ dedi bana. Ben de bütün canlılara, tabiata, dağa, taşa, denize kar‘Hay hay. Yalnız benim size sorum var siz Bediüz- şı da şefkatli olun. İşte Bediüzzaman Said Nurzaman Said Nursi’nin herhangi bir eserini okudu- si bu peygamber ahlakını kendi şahsında yaşanuz mu?’ ‘Hayır, okumadım’ dedi. ‘Yüz otuz küsur yan, gösteren ve bunu talebelerine ders veren ve parça risalesi var bunlardan bir tek tanesini bile bunu misyon edinmiş olan bir insandı. O’nu anlaokumadınız mı?’ ‘Hayır, okumadım.’ dedi. Dedim mayanları O’nu anlamaya davet ediyoruz. O’nun ki: ‘Benim sizinle Bediüzzaman konusunu konuş- bilmeyenleri O’nu bilmeye davet ediyoruz. Peşin mam, alfabe bilmeyen bir çocukla tabiat felsefesi- hükümlerle ideolojik saplantılarla O’na yaklaşanni tartışmaya benzer.’ lara da bu peşin hükümlerden ve ideolojik saplantılardan lütfen sıyrılın diyoruz. Saygıdeğer misafirler işte bu ve benzeri sempozyumlar hem Türkiye’de hem bütün dünyada Bu duygu ve düşüncelerle sempozyumun başarıbu büyük dava insanının bu büyük fedakarlık ve larla geçmesini ve hayırlı sonuçlara vesile olmaferagat insanının kendini cemiyete adamış olan sını diliyor ve bu vesileyle tekrar hepinize en derin ve özellikle şahsi hayatını ve zevklerini gençlerin sevgilerimi saygılarımı sunuyorum. 11


12


Ödül Töreni

Hayatlarını Risale-i Nur’u İngilizce ve Arapçaya tercüme etmeye adayan Şükran Vahide ve İhsan Kasım Salihi’ye bu hizmetlerinden dolayı plaket ve hediyeler verildi.

13


Henien Lekum zar taşı denilen ve kemiklerimizi misafir eden ve Horhor toprağının kapıcısı olan kalenin başına takınız. Kapıcıya tembih edeceğiz. Bizi çağırınız. Mezarımızdan “henîen lekum, henîen lekum” mesajını işiteceksiniz. İnsanlığı konuşmak, insanlığın onurunu konuşmak; insanlık onuruna layık bir geleceği konuşmak, insanlık onuruna layık bir geleceği inşa etmeyi konuşmak, ve gelecekte imanı konuşmak, bilgiyi, hikmeti konuşmak, ahlakı konuşmak elbette çok önemlidir. Bütün bunları konuşmak için Prof. Dr. Mehmet Görmez bu sempozyumda ele alınacak bütün konuları bir Diyanet İşleri Başkanı cümlede bana özetleyiniz derseniz ben sadece bir cümle ile şöyle derim: “Nev-i beşerdeki hikmet-i Sözlerimin başında Efendimiz’in âlim ile alem ezeliyenin sırlarını ilan etmek.” arasında kurduğu muhteşem ilişkinin 20. asırdaki en büyük mümessillerinden Üstad Bediuzzaman Üstad Bediüzzaman, varlığı ve evreni, kâinatı öğSaid Nursi’yi minnetle, şükranla, rahmetle yad rencinin önlerine ve rahlelerinin üstüne koyarak ediyorum. okudukları bir kitap haline getirmiş ve bunun asıl amacının tahkikî iman olduğunu ifade etmiştir. Arapça’da “Henîen lekum” diye çok hoş bir ifa- Kendisine kulak verenlere evren, her zerresiyde vardır. “Henîen lekum”; kutlu olsun, müba- le Allah’ı anlatır. Risaleler okunduğunda varlığın rek olsun, gönülden tebrik ediyorum demektir. adeta satır satır Allah adına okunduğuna şahit Henîen lekum, aynı zamanda Bediüzzaman Said olunur. Denizin köpük köpük dalgalarında “Ya CeNursi’nin, kendisinden üç yüz sene sonra yaşa- lil, ya Cebbar, ya Rahim, ya Kerim”, kedinin mıryacak Müslüman gençlere gönderdiği bir telgrafın mırlarında “ya Rahim” sesini denizin köpük köpük son cümlesidir. Üç yüz sene değil, yüz yıl dahi dalgalarında “Ya Celil, Ya Cebbar” zikrini duyar. geçmedi ama; bu salonu dolduranların, dünya- Gecenin karanlıklarında kulak verdiği ağaçların nın dört yanından gelen ilim ve fikir adamla- yapraklarından çıkan hışırtılar, gökte bize göz kırrının tebrik mesajını; henîen lekum mesajını pan yıldızlar, tane tane düşen kar ve yağmurlar, hak ettiklerine inanıyorum. Bu mesaj, bu teb- gökte bir lamba gibi parlayan güneş, yerde yüzürik mesajı mazi derelerinden telsiz telgrafla nü Rahman’ın yüzüne çeviren nazenin çiçek ve gelen müstesna bir mesajdır. Şimdi gelin hep tüm canlılar hepsi birden tek bir şeyi, tek bir hakibirlikte bu tebrik mesajını okuyalım, telgrafın öbür katı haykırırlar. O da “Allah”tır. ucundaki sese can kulağı verelim. “Ey üç yüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş Üstad, onları ilzam ederek mevcut sistemin ekve sâkitane (susarak) Nur’un sözünü dinleyen ve siklerini onlara göstermek ve onları uyarmak isbir nazar-ı hafiyy-i gaybî ile bizi temaşa eden Sa- temiştir. O, kurmayı düşlediği üniversite ile bir idler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Tahirler, Yu- taraftan geri kalmış İslam dünyasını ihya etmeyi suflar ve saireler!.. Sizlere hitap ediyorum: Başla- hedeflerken, diğer taraftan da ateizmin ve bolşerınızı kaldırınız ve ‘sadakte’ deyiniz. Böyle demek vizmin istilasının önünü kesmeyi düşünmüştür. sizlere borç olsun. Şu muasırlarım varsınlar beni Ona göre okullarımızda din ilimleriyle beraber fen dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden ve sosyal bilimler birlikte okunursa din-bilim çasizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla tışması ortadan kalkacak ve gençler imansız yekonuşuyorum. Ne yapayım? Acele ettim; kışta tişmeyeceklerdir. Bu durumu şu veciz sözleriyle geldim. Sizler cennet-âsâ bir baharda gelecek- ne kadar güzel dile getirir: “Kalbin ziyası ulum-u siniz. Şimdi ekilen tohumlar sizin zemininizde çi- diniyedir. Aklın nûru fünun-u medeniyedir. İkisinin çekler açacaktır. Biz bu hizmetimizin ücreti olarak imtizacından hakikat tevellüd eder. Ayrılmalarınsizden şunu bekliyoruz ki; mazi kıtasına geçmek dan ise birinden taassub, birisinden inkâr doğar.” için geldiğinizde mezarımıza uğrayınız. O bahar hediyelerinden birkaç tanesini medresemin me- Bediüzzaman Said Nursi, iman ile ahlakın ayrıl14


maz bir bütün olduğunu, iman ehlinin aynı zaman- mek için Diyanet İşleri Başkanlığı’na müracatları da güzel ahlak sahibi kimseler olmaları gerektiği- olmuştur. Bu toplantı vesilesiyle bu arşiv belgeni söyler. Talebelerinin bu özelliklerini mahkeme lerini temin etmeme yardımcı oldukları için burasavunmalarında dile getirirken bugüne kadar da bulunan hâzırûna şükranlarımı arz ediyorum. ögrencilerimden anarşiye katılan, bozgunculuk Ancak, on yedi tarihi belgeyi okuduktan sonra yapan veya memleketin asayişini ihlal eden hiç mahkemelere Türkiye’nin büyük mahkemelerine kimse çıkmamıştır der. Gerçekten de hep müs- Diyanet işleri Başkanlarınca heyet-i müşavere pet hareket etmeye ve sürekli ihtilaf ve kavgadan âzâlarınca bazen il müftülerince takdim edilen tauzak durmaya teşvik ettiği öğrencilerinin ülke ba- rihi belgeleri okuduktan sonra iç dünyamda olurışında oynadıkları rol her türlü şan coşkuyu sizlerle paylaşizahın üzerindedir. Bizzat kenmak istiyorum. disi ma’ruz kaldığı her türlü muBediüzzaman ameleye rağmen müspet haEn zor zamanlarda, Said Nursi, iman ile reketten asla geri durmamıştır. Türkiye’nin en zor zaDevletin ve milletin aleyhinde ahlakın ayrılmaz bir manlarında Diyanet İşleri hiçbir teşebbüse ne fiili ne de bütün olduğunu, iman Başkanlığı’nca bu mahkedüşünsel olarak katılmamıştır. melere verilen on yedi ayrı ehlinin aynı zamanda “Eğer biz ahlak-i İslamiye’nin ve bilirkişi raporunda Risalegüzel ahlak sahibi hakaik-i imaniyenin kemalatını lerle ilgili menfi birtek keef’alimizle izhar edersek sair limenin olmayışının, başkimseler olmaları dinlerin tâbileri elbette cemaatkanlığın tarihine şerefle gerektiğini söyler. lerle İslamiyet’e gireceklerdir. yazılması gereken bir tarihi Belki küre-i arzın bazı kıtaları belge olarak kaydedilmesi ve devletleri de İslamiyet’e degerektiğini düşünüyorum. halet edeceklerdir.” der. Rize müftüsu merhum Yusuf Karaali’den Diyanet İşleri Başkanlığı’nı yirmi beş yıl sırtında taşıyan, Diyanet İşleri Başkanlığımızın tarihi ile ilgili bir ar- omuzunda taşıyan, emek veren Ahmet Hamdi şiv bilgisini sizlerle paylaşarak huzurunuzdan ay- Akseki merhuma kadar, Ali Rıza Hakses’e kadar rılmak istiyorum. Mâlum olduğunuz gibi az önce heyet-i müşavere içerisinde yer alan bu büyük sayın bakanımız da ifade ettiler, Risale-i Nur alimlerin her birisi sizce “Henîen lekum. Henîen külliyatı ülkemizin tarihinde muhtelif dönemlerde lekum” mesajını hak etmiyorlar mı? mahkemelerde yargılanmıştır. Bu mahkemelerde zaman zaman bilirkişi raporları desteğini alabil- Hepinize saygılar sunuyorum.

15


Medya da Oradaydı...

Sempozyum Sunucuları: Said Taktak ve Mustafa Çalışan

Dr. Seyyid Nebil Bas Sempozyuma Gözlemci Olarak Katıldı.

Açılış Sonrası Hatıra Fotoğrafı...

16


Biz Muhabbet Fedaileriyiz ğın sorunlarına çare aramaya adadı, vakfetti. Her türlü zorluğa göğüs gerdi. Önüne çıkan engellerde kenara çekilmek ve onu bahane etmek yerine, engelleri ortadan kaldırmak ve geleceğe ışık tutmak istedi ve kendisini buna adadı. İlim konusunda daha da derinleşti. Ardında bıraktığı Risale-i Nur külliyatının bu denli etkili olması boşuna değildir. Çünkü bu külliyatın kaynağında azim, fedakarlık, iman ve derin bir hikmet bulunmaktadır. Bunu külliyatın her satırında görmek mümkündür. O din, dil ve ırk gözetmeksizin bütün insanlığı etkiledi ve aydınlattı. Onun fikirleri insanlığı kucakDr. Kadir Topbaş layan bir medeniyet algısının ürünüydü. Hikmetli İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sözleriyle kültürümüzün zenginliğini temsil etti, insanlığın gönlünde taht kurdu. Sadece kendi Bediüzzaman Said Nursi hazretlerini anmak ve çağına değil; kendinden sonraki çağlara da ışık fikirlerini idrak etme adına önemli bir fırsat olan tuttu. Cemil Meriç şöyle diyor: “Said Nursi bir müsempozyumun hayırlara vesile olmasını diliyor, cadele adamı... Yalçın bir irade... Taviz vermeyen bir mizaç... Tefekkürden çok iman...” İnanıyorum hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. ki onun fikirleri her çağda taze ve öncü olacaktır. Teknolojik gelişmelerin hızlandığı globalleşen İşte bu gün burada tertiplenen sempozyum özeldünyamızda dünya nüfusunun yüzde 65’i şehir- likle bu fikirler çerçevesinde insanlığın geleceğini lerde yaşamakta. Şehirlerdeki yaşam maalesef şekillendirme adına insanlığa önemli mesajlar veinsani değerlerden uzaklaşıyor. Teknolojik buluş- recektir. malarla farklı güzergah üzerinde insanların seyrettiğini gördüğümüz dünyamızda birileri çıkarak İktisadi eşitsizlikler dinler ve medeniyetler arabuna “dur” deyip insanlığın aslî değerlerine sahip sında çatışma teorileriyle küresel terör insanlığı çıkmalarını ve yaşamlarına geçirmelerini haykır- ciddi anlamda tehdit etmekte. Bu devasa sorunların çözümünde Bediüzzaman’ın çözümü bizlere ması gerekiyor. çok şey anlatıyor. O diyor ki: “Bizim düşmanımız İnsani değerlerden biri olan gelecek için ilim, ir- cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karfan, iman gibi, ahlak gibi önemli değerlerin hisse- şı sanat, marifet, ittifak silahlarıyla mücadele edeceğiz.” Ve devam ediyor: “Biz muhabbet dilmesi ve yaşanması hepimizin arzusu. fedaileriyiz; husumete vaktimiz yoktur.” diyor. Kültür ve medeniyetimizi yoğuran aslî değerleri İşte evrensel barışa muazzam bir katkıda bulunifadede Bediüzzaman’ın önemini biliyoruz. Asırla- mak için en etkili yol inanıyorum ki bu sempozra yayılan bu gür seda sevgi ve hikmet dolu his- yumda Said Nursi’nin başlattığı ihya ve teceddüd lerimizin tercümanı olarak bizim dünyaya yayılan hareketinin çok daha iyi anlaşılmasına hizmet sesimiz olmuştur -ki buraya katılan, kırka yakın edecektir. Ve yüzyılımızın en büyük barış proülkeden yüzü aşkın akademisyenin ve binlerce jesi olan “medeniyetler ittifakı”nın sembol şehri değerli konuğun katılımı bunun en büyük şahidi- İstanbul’dan dünyaya verilecek barış ve hoşgörü mesajı çok daha anlamlı olacaktır. dir. Bediüzzaman’ın engin dehası, derin fikirleri, yüksek bir şahsiyeti vardı. O, eşsiz sevgi ve hoşgörü sahibi bir insandı. Böyle bir insan toplumların karşı karşıya olduğu sorunlara duyarsız kalamazdı. O da kendinden bekleneni yaptı; hayatını insanlı17

Bu büyük buluşmanın hayırlara vesile olmasını diliyor, tüm insanlığa verilecek bir kurtuluş reçetesini işaret etmesi adına başarılar diliyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.


İnsanlık Onuru

GELEC

İlim, İman

18


una Layık Bir

CEK İçin

n, Ahlak

19


Selamlama Konuşmaları Dr. Vaffi Sheriff Usmanu Danfodio Üniversitesi, NİJERYA Nursi’nin Kur’an anlayışı gerçekçi ve mübalağadan uzak bir yorumdur. O insanlığın istikrarının ancak iman ve hakikatle elde edilebileceğini öngördü. İmanı olmayan bir mahluk perişan bir mahluktur. Bu yüzden iman insanlık için bir denge unsurudur. Bu Kur’an’ın cadde-i kübrası olarak anılır ve bu da sahabelerin hayatından ışığını alır. Said Nursi insanlığın ancak kimliğinin rehberliğiyle hayatta kalıyor olacağını belirtir. Çünkü kimliği olmayan bir millet kayıp bir toplum ya da kayıp bir millettir. Prof. Dr. Dimitri Vasilyev Rusya Bilimler Akademisi, RUSYA Bugün Avrasya ideolojisi çerçevesinde çok farklı siyasal ve manevi akımlar mevcuttur. Bunlar içinde Said Nursi’nin manevi mirası en önemli bir yer almaktadır. Asıl nokta Said Nursi’nin fikirleri, bugünkü hayatın birçok olup bitenlerinin daha derin ve etraflı bir şekilde anlaşılması ve değerlendirilmesi için imkan vermektedir. Sonuçta dünya toplumunun önüne çıkan en güncel görevlerin çözülmesi ve bu topluca gelişme yollarının seçilmesi gerçekçi bir şekilde etkilenebilir. Prof. Dr. Munira Mohammad Hail Üniversitesi, SUUDİ ARABİSTAN Mekke ve Medine topraklarından Suudi Arabistan’dan, bu güzel mekânda, bu büyük ülkeye, bu eşsiz medeniyet ülkesine en içten selâm ve muhabbetlerimi takdim ediyorum. Biz bu sempozyumda insanlığın en önemli problemi olan Allah’a iman zafiyetini ele alacağız. Ele alırken de, İmam Bediüzzaman Nursî’nin gittiği yol olan Habib-i Mustafa’nın (s.a.v.) gösterdiği yolu takip edeceğiz. Zira o bütün gayret ve himmetini bu asır insanını kötü akıbetten kurtarmak için sarf ederken, onu bütün şekilleriyle rahmet ve merhamete davet etti. Başpiskopos Lazar Puhalo Kanada Ortadoks Kilisesi, KANADA Bilirsiniz ki gece ne kadar karanlıksa yıldızlar da o kadar parlak görünürler. Dünyanın karanlık çağında ve özellikle manevi karanlıklar döneminde Bediüzzaman Said Nursi, görünen yıldızlar arasında en parlağı olarak bizi aydınlatmaktadır. Nursi’nin manevi gücünü ve insanlığa sunmuş olduğu hizmetinin büyüklüğünü anlamak için bu salonu dolduran gençlere bakmak lazım. Said Nursi moderniteden korkmamış, Kur’an’ın manevi derinliklerine dalmış ve gençler için hayata anlam katacak manalar sunmuştur. Zamanımızın alimlerinin çoğu teknolojiden ve moderniteden korkmuş, modern zamanın problemlerine eski zamanın anlayışı ile çözüm üretmeye çalışmışlardır. Said Nursi ise modern ilimlerin ışığında, gençlerin imanını kuvvetlendirmek ve kurtarmak için cesaretle bir çığır açmıştır. Said Nursi gençlere ideal yaşama anlayışını ve iman hakikatlerini sunmuştur. Onun anlattıkları hikmetli evrensel değerlerdir ve bütün insanlık için geçerli ebedi hakikatlerdir. İşte bu sebeple bütün insanlık olarak ona şükran borçluyuz. 20


Prof. Dr. Zeynep Afifi Münüfiye Üniversitesi, MISIR Bütün hayatını İslâm davasının müdafaasına, Müslümanların birlik ve beraberliğine adamış olan ve elimize yaklaşık 5 bin sayfalık 130 risale veren, Külliyatıyla, Sözleriyle, Lem’alarıyla, İşârâtü’l-İ’câzıyla, Şualarıyla hastalıkları teşhis edip ilâcını gösteren böyle büyük bir mütefekkirden özet bir şekilde nasıl bahsedeyim. Hakikaten kendimi çok zor bir durumda hissediyorum.

Prof. Dr. Şener Dilek İnönü Üniversitesi, TÜRKİYE Mana-yi harfî, mana-yi ismî, niyet ve nazar... Beşer tarihi tetkik edildiğinde görülür ki, insanlar hayat felsefelerini, bakış ufuklarını, tercih ve kabullerini, inkâr ve ifsatlarını, eğitim ve öğretim anlayışlarını, iman ve amellerini, tahrip ve dalaletlerini, himmet ve hamiyetlerini, yıkım ve tahribatlarını hep bu dört kelimenin yüklendiği manalar üzerine inşa etmişlerdir. Belki denilebilir ki, ebedi hayatın kazanç ve kaybında, bu dört kelime birer şifre hükmünü taşımıştır. Bu şifreleri çözenler hikmet-i âlemin tılsımını ve hilkat-ı insanın muammasını anlamışlardır. Prof. Dr. Nabila Lubis ENDONEZYA Nur Risaleleri sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın malı hâline gelmiştir. Mesela, biz Endonezya’da onlardan istifade ediyor ve bir çok yazıda onları kaynak olarak istihdam ediyoruz. Said Nursî ve Risale-i Nur hakkında Endonezya üniversitelerinde 16 sempozyum ve konferans düzenlendi. Risaleler Endonezya diline tercüme edildi. Bizzat ben de Tarihçe-i Hayat’ın son bölümünü Arapçadan Endonezya diline tercüme ettim. Prof. Dr. Juvanni Yahya Caballero Asya Akademi Üniversitesi, FİLİPİNLER Size söylemeliyim ki ben yeni bir Müslümanım. Ve bizim ülkemizde yeni bir Müslüman olmak çok zordur. Özellikle size rehberlik edecek ve ilham verecek hiç kimse yoksa. Gerçekten Allah’a hadsiz şükrediyorum ve O’nu takdis ediyorum ki beni Risale-i Nurları okumaya sevketti. Ve bana imanlı kardeşleri ve bacıları görmemi nasip etti. Dershanelerdeki “abiler” ve “ablalar” bizlere ideal Müslümanın karakterini gösteriyorlar. Eğer siz Mindanao’da sadece kendilerini Müslüman olarak tanımlayan yerel insanlarca tatbik edilen İslam’a bakarsanız bazen şevkiniz kırılabilir. Yerel kültürü ortaya koyan ya da yerel kültürü İslam’ın safi tebliği ile karıştıranlar; onlar İslam’ı yaşama fikrini tadacaklardır. Eğer ben Risale-i Nurlar ile tanıştırılmamış olsaydım bugün belki de ya inançsız ya da radikal biri olacaktım. Ben Allah’ın bana Üstad Bediüzzaman Said Nursi’yi tanıtmasından dolayı kendimi çok bahtiyar addediyorum. 21


OTURUMLAR

Prof. Dr. Norton Mezvinsky, Connecticut Üniversitesi, ABD, Prof. Dr. Nagi Abdalbasit Hadhoud, Zeqaziq Ünv., MISIR, Dr. Wilhelmus Valkenberg, Loyola Ünv., ABD, İman Ali Lagha, Jinan Üniversitesi, LÜBNAN, Tubanur Yeşilhark, Durham Üniversitesi, İNGİLTERE

Dr. Najib Ali Abdallah al-Sudi, Taiz Ünv. Filoloji Fak., YEMEN, Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, Ahlia Üniversitesi, BAHREYN, Prof. Dr. Thomas Michel, Georgetown Üniversitesi, ABD, Prof. Dr. Şener DİLEK, İnönü Üniversitesi, TÜRKİYE

Arş. Maher Alhendi, El-Fethu’l-İslami Enstitüsü, SURİYE, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Rotterdam İslam Ünv., HOLLANDA, Prof. Dr. Moneera Mohammed Al-Moreb, Hâil Üniversitesi, SUUDİ ARABİSTAN, Dr. Abdelhaadi Dahhani, Şuayb ed-Dukkalî Ünv. Edebiyat Fakültesi, FAS

22


4 - 5 EKİM 2010, WOW OTEL

Prof. Dr. Andi Faisal Bakti, Syarif Hidayatullah İslamî Ünv., ENDONEZYA, Prof. Dr. Mozahem Allawi Şahiri, Lahay Üniversitesi Tarih Araştırmaları Bölümü, IRAK, Dr. Hasan Horkuc, Durham Üniversitesi, Doç. Dr. Hatice Arpaguş, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, TÜRKİYE

Dr. Khadija Muhammed Aljizani, Ümmü’l-Kurâ Ünv. İslamî Eğitim Fak., SUUDİ ARABİSTAN, Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, Ahlia Üniversitesi, BAHREYN, Dr. Benaouda Bensaid, Malezya Uluslararası İslam Ünv., MALEZYA, Prof. Dr. Ammar Djidal, Cezayir Ünv., CEZAYİR, Prof. Dr. Andi Faisal Bakti, Syarif Hidayatullah İslamî Ünv., ENDONEZYA

Prof. Dr. İbrahim Coşkun, Dicle Ünv. İlahiyat Fak., TÜRKİYE, Prof. Dr. Dimitri Vasilyev, Rusya Bilimler Akademisi, RUSYA, Halil Köprücüoğlu, TÜRKİYE, Prof. Dr. Servet Armağan, İstanbul Üniversitesi TÜRKİYE, Dr. Abdurrahim Budlal, I. Muhammed Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi, FAS, Dr. Muhammed Arraougi, V. Muhammed Üniversitesi, FAS

23


OTURUMLAR

Prof. Dr. Syed Farid ALATAS, Singapur Milli Ünv., SİNGAPUR, Dr. Abdellah Eljihad, II. Hasan Ünv. Edebiyat ve Sosyal Bilimler Fak., FASElmira Akhmetova, IAIS, MALEZYA, Dr. Jalal Jalalizadeh, Tahran Ünv. İlahiyat Fakültesi, İRAN, Dr. Emad Abdallah Sharifeen, Yermuk Ünv. Şeriat Fak., ÜRDÜN

Dr. Eron Manusov, Florida State Üniv. , ABD, Dr. Furkan Aydıner, Florida State Üniv. Nöroiktisat ve Mutluluk Araştırmaları Merk., ABD, Dr. Yahya Dâhi eş-Shatnawi, Yermuk Üniversitesi Şeriat Fak., ÜRDÜN, Doç. Dr. Laila Mohammad Ali Jumuah, Musul Ünv. Edebiyat Fakültesi, IRAK, Doç. Dr. Abdulrehman Omar Mohamad, Suran Üniversitesi, IRAK

Genç Akademisyenler Oturumu

Elmira Akhmetova, IAIS, MALEZYA, Salih Sayılgan, Alberta Üniversitesi, KANADA, Prof. Dr. David J. Goa, Alberta Üniversitesi, KANADA, Zeyneb Sayılgan, Georgetown Üniversitesi, ABD, Norshahril Bin Saat, Singapur Milli Üniversitesi, SİNGAPUR

24


4 - 5 EKİM 2010, WOW OTEL Genç Akademisyenler Oturumu

Dusmamat Karimov, Durham Üniversitesi, İNGİLTERE, Tubanur Yeşilhark, Durham Üniversitesi, İNGİLTERE, Dr. Lina Stas, Fethi İslami Üniversitesi, SURİYE, Prof. Dr. David J. Goa, Alberta Üniversitesi, KANADA, Suendam Birinci, Harford Seminary, ABD, Hüseyin KURT, Hartford Seminary, ABD

Dr. Asror Yusuf, Kediri Eyalet İslam Üniversitesi, ENDONEZYA, Dr. Mohammad Ebrahim Roushanzamir, Razavi İslami İlimler Üniversitesi, İRAN, Prof. Dr. Moneera Mohammed Moreb, Hail Üniversitesi, SUUDİ ARABİSTAN, Prof. Dr. Neşet Toku, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, TÜRKİYE, Dr. Fares Abdallah Bader Al-Ruhawi, Irak Eğitim Enstitüsü, IRAK, Dr. Hamid Samir, II.Hasan Ünv. Edebiyat ve Sosyal BilimlerFak., FAS, Doç. Dr. Mohsen Nouraei, Razavi İslami İlimler Üniversitesi, İRAN

Prof. Dr. Mervan Al-Qaisy, Yermük Üniv. Şeriat Fakültesi, ÜRDÜN, Dr. Mohamed Hamadikinane Maiga, İslam Üniversitesi, NİJER, Dr. Mohamed Jakib, Şuayb ed-Dukkalî Ünv., FAS

25


OTURUMLAR

Hamza Koçak, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Van Meslek Yüksekokulu, TÜRKİYE, Juvanni Yahya A. Caballero, Mindanao Eyalet Ünv. Iligan Teknoloji Enst., FİLİPİNLER, Dr. İyad Fevzi Hamdan, Sudan Ünv. SUDAN, Prof. Dr. Yahya Al-Cheikh Saleh, Kosantine Üniversitesi, CEZAYİR, Dr. Muzaffer Iqbal, İslam ve Bilim Merkezi, KANADA, Suendam Birinci, Hartford Seminary, ABD

Dr. Tariq Awrahim, Salahuddin Ünv. Edebiyat Fakültesi, IRAK, Norshahril Bin Saat, Singapur Milli Üniversitesi, SİNGAPUR, Dr. Sayed Abdul Muneem Pasha, Milli İslami Ünv., HİNDİSTAN, Dr. İyad Fevzi Hamdan, Sudan Ünv. İslamî Araştırmalar Enstitüsü, SUDAN, Dr. Zubair Hudawi, Jawaharlal Nehru Üniversitesi, HİNDİSTAN, Arş. Ossama Abou Elabbas Abdel Halim Shahwan, MISIR

Prof. Dr. David J. Goa, Alberta Üniversitesi, KANADA, Prof. Dr. Mohammad el-Benayadi, Sidi Mohammed bin Abdillah Üniversitesi, FAS, Dr. Abderrahman Eladraoui, Mevlâ Süleyman Ünv., FAS, Dr. Said Al-Ghazawi, FAS, Doç. Dr. Laila Mohammad Ali Jumuah, Musul Üniversitesi, IRAK


AĞABEYLER ÖZEL OTURUMU

Mehmet Fırıncı, Said Özdemir, Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Salih Özcan ve Abdulkadir Badıllı Ağabeyler

Sempozyumun Finalinde Ağabeyler Oturumunu Binlerce Kişi İzledi

Oturumlara Yoğun İlgi

İzleyiciler, Oturum Aralarında Akademisyenlerle Görüşme İmkanı Buldular

Prof. Dr. Colin Turner

27

Sempozyum Alanından Canlı Yayın

Prof. Dr. İbrahim Abu Rabi


Medyada Sempozyum Haberlerİ

28


29


TV HABERLERİ

30


İNTERNET HABERLERİ

31


Yabancı Medyada Haberler Endonezya’nın ikinci büyük gazetesi olan Republika Gazetesi’nin Cuma Ekinde bir sayfa sempozyumdan bahsedildi. Yazı “Mengenang Said Nursi” (Said Nursi’yi Anma) başlığını taşıyor. Manila Times / Filipinler (Akademisyen Yazar, NERIC ACOSTA’nın Köşe Yazısı) İstanbul, medeniyetler diyalogu gibi geçen Said Nursi Sempozyumu’nun düzenleneceği en iyi şehir değil midir sizce de? İslam alimleri, dini liderler, cemaat önderleri, dünyanın dört bir tarafından gelmiş gözlemciler... ve tartışmaların, müzakerelerin,fikir teatilerinin tam merkezinde bir İslam alimi, Bediuzzaman Said Nursi (1876-1960) ve O’nun Risale-i Nur’u etrafında dönen bir dizi söylev...Bir kelam alimi olan Nursi’nin yazmış olduğu Risale-i Nur 6000 sahifeyi aşan bir Kur’an tefsiri. Fakat öyle bir tefsir ki şu anda 40’tan fazla ülkede, akademisyenlerin, barış severlerin, dini grup liderlerinin ve politikacıların hayatlarına tesir eden bir rehber konumunda...

Habere göre sempozyumun dünyanın bir çok ülkesinden gelen binlerce kişi tarafından takip edildiğini belirtiyor. Prof. Faris Kaya ile yapılan röportaja istinaden sempozyumun tertip edilmesindeki gaye Said Nursi’nin fikirlerinin bütün dünyaya tanıtılması. Çünkü bu fikirler dünya barışına ulaşılmasında önemli rol oynayabilecek özellikte. Sempozyuma 245 kişinin tebliğ gönderdiği ve bunlar arasından 105 tebliğin seçildiği haberler arasındaydı. Endonezya’dan da 2 tebliğcinin katıldığı belirtilip Prof. Andi Faisal’a göre Said Nursi’nin davet metotlarından biri lisan-ı hal olduğu vurgulanmış. Devlet erkanından başbakan yardımcısı Bülent Arınç ile Ak Parti genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik’in de birer konuşma yaptığı belirtilen yazıda Said Nursi ve Risale-i Nurları tanıtan 3 paragraflık malumat ile yazıya son verilmiş.

Rusya’nın önde gelen İslami web sitelerinden www.islam.ru sitesinde Abdullah Renat Muhametov tarafından Rusça olarak kaleme alınmış uzunca bir makale. Makaleye aşağıdaki web adresinden ulaşabilirsiniz. http://www.islam.ru/pressclub/tema/otnurqrus/

32


Sempozyum Sonrası İNTİBALAR

Dr. Michael J. Lenaghan Miami Dade College, MIAMI, ABD Sempozyumda Bediüzzaman’ın fikirlerinin yaydığı ilham ve feyizle, geleceğe ümitle bakmak için ne müthiş rüyaların, hayallerin gerçekleşebileceğine şahit oldum. Kendimi şereflenmiş, onurlanmış ve büyük enerji dolmuş hissediyorum. Bu sempozyumun bana vermiş olduğu Risale-i Nur’un vizyonu ile; Bediüzzaman’ın bu ülkedeki insanları ve yaşantılarını İslam’la ne ölçüde etkilediğini daha güzel tanıma firsatı bulmuş oldum. Sempozyum vesilesi ile tanışmış olduğum kimselerle mektuplaşmaya ve ortak değerleri paylaşmaya başladım bile. Sempozyum intibalarımı hem mahalli ve hem de ABD ölçeğinde yayınlamayı düşünüyorum. Yine intibalarımı kendi okulum Dade Üniversitesi’ndeki arkadaşlarımla da paylaşacağım. Prof. Dr. David Goa Alberta Üniversitesi, KANADA Sempozyuma katılarak dünyanın birçok ülkesinden gelen ve bizimle aynı idealleri paylaştıklarına inandığım insanlarla tanışmama fırsat verdiğiniz için çok memnun oldum ve bundan ötürü sizlere teşekkür ederim. Kalbim İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın yapmakta olduğu çalışmalarla lezzet almakta. Lütfen teşekkür, tebrik ve takdirlerimi vakfın etrafındaki insanlara iletiniz. Sempozyumla alakalı olarak ve daha önce Said Nursi hakkında Kanada’da düzenlemiş olduğumuz sempozyumdan öğrendiklerimle, aşağıdaki hususlari not etmeme müsaade ediniz: • İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, Said Nursi’nin İslam anlayışının İslam dünyasında ve İslam dışı dünyada büyük ilgi odağı olup takdir topladığının farkında olarak Risale-i Nur’u dünyaya tanıtmaya devam etmektedir. • Sempozyumda şahit olduğum konu, Risale-i Nurların binlerce gencin kalbindeki yeri ki onların maneviyatla olan bağlarını kurmuş ve geleceğe yönelik sürdürülebilir bir manevi atmosfer oluşturmuş; gençler imandan aldıkları güçle farklı inanca sahip insanlarla korkusuzca ve tereddütsüzce münasebet kurabilmekte, oturup konuşabilmekte ve iletişim kurabilmekteler. • İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın Risale-i Nur’u yaygınlaştırmak suretiyle ilme dayalı tahkiki iman esaslı bir zemin oluşturarak akademisyenlerin, farklı dine mensup insanların dünya ölçeğinde görüş ve düşüncelerini rahatça paylaştıkları bir hizmet zemini oluşturmaktadır. Vakfın bu durumuna imreniyorum ve sizleri tebrik ediyorum. Allah emeğinizi bereketlendirsin. 33


Sempozyum Sonrası İNTİBALAR Elmira Akhmetova, IIUM, MALEZYA Artık Uluslararası Nursi sempozyumları dünya ölçeğinde farklı alanlardan ilim ehlinin, her yaştan akademisyenlerin ve dünyanın dört bir yanından Risale-i Nur okurlarının bir araya geldiği, fikir alışverişinde bulunduğu bir platform oldu. Bunun en güzel örneğini 9. Sempozyumda gördük. Hakikaten yeni simalarla tanıştık ve bu sempozyuma ilk defa katılmasına rağmen Risalelere ne kadar derinliğine nüfuz ettiklerini dinledik, Nursi’nin daha önceleri duymadığımız ve bilmediğimiz vasıflarını öğrenmiş olduk. Bu sempozyumun en önemli özelliği olan çok çeşitli konulara ilişkin tebliğlere ancak MAŞAALLAH ile mukabele edebiliyorum. Özellikle gençlerin rol aldığı paneller de kaydedilmesi gereken önemli yeniliklerdendi. Nursi çalışmalarında bir genç akademisyen olarak sempozyumu çok faydalı buldum ve çok istifade ettim. Organizasyonu tebrik ediyorum ve Said Nursi’nin parlak fikirlerinin bütün insanlığı gelecekte bu ve benzeri toplantılarla aydınlatmaya devam etmesi için dua ediyorum. ve arkadaşlarımla paylaşıyorum. Benim değerlendirmeme göre bu toplantı sıradan bir sempozyum veya konferansdan öte ihlas, samimiyet, sevgi ve kardeşlik duygularının hep birlikte yaşandığı manevi atmosferi yüksek bir buluşma idi. Toplantı büyüleyiciydi. Burada sadece Nursi’ye ait yeni fikir ve düşünceleri öğrenmekle kalmadık; gerçek hayatın temel taşlarını oluşturan ihlas, kardeşlik ve mutluluğa giden yolun anahtarlarını da keşfettik. Organizasyon heyeti büyük iş başardı. Allah onlardan razı olsun. Emeği geçenleri tebrik ediyorum. Özellikle akşama doğru yorulduklarını gözlemliDr. Benaouda Bensaid Uluslararası İslam Üniversitesi, yordum fakat bizim isteklerimizi yerine getirirken ve yardımcı olurken tebessümü asla yüzlerinden MALEZYA eksik etmediler. Malezya’ya döndüm ve işime başladım. Allah sizleri bu dünyada ve öte dünyada mükafatSempozyum süresince yaşamış olduğum landırsın diye dua ediyorum. o fevkalade ve harika manzaraları ailemle 34


Sempozyum Sonrası İNTİBALAR Prof. Dr. Bilal Kuşpınar Ahlia Üniversitesi, bahreyn Söylemeye hiç hacet yok; her zaman olduğu gibi bu sempozyumda da, hem tebliğimi hazırlarken hem de orada tebliğleri dinlerken azami ölçüde istifade etmeye çalıştım. Bediüzzaman hazretlerinin himmeti de zaten bu uğraşımızın nuru. Mevlam bu ilim yolunda bizlerin ferasetini, izan ve hikmetini artırsın ki genç öğrenci kardeşlerimize hakkıyla rehberlik edebilelim. Hürmet, muhabbet ve dua ile...

Norshahril Bin Saat Singapur Milli Üniversitesi, SİNGAPUR Hamd olsun Singapur’a döndüm. Sizleri bu denli başarılı bir sempozyum organize ettiğiniz için tebrik ediyorum. Ben gerçekten yapılan konuşmalardan ve sunulan tebliğlerden çok ama çok istifade ettim. Bu istifade benim çalışmalarımı daha ileriye götürmem için itici bir güç olacaktır. Özellikle David Goa yönetiminde yapılan ve benim de içinde bulunduğum GENÇLER PANELİ beni çok etkiledi. Bildiğim kadarıyla böylesi toplantılarda gençlere pek yer verilmezdi. Bu ve benzeri gençlerin rol aldığı oturumların devamını diliyorum.

Dr. İyad Fevzi Hamdan Sudan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, SUDAN Nasıl ki Osmanlı sultanları halifelik döneminde ülkeleri fethedip onlara ve dünyanın ileri gelenlerine boyun eğdirmiştir; Üstad Nursî ve onun mübarek talebeleri de kültür, ırk ve din ihtilaflarını aşarak milyonların kalplerini esir almış, o kalplerdeki ahlâkî değerlerin, manevî, ruhî ve imanî boyutların kapılarını açmaya başlamışlardır. Bu vesileyle Üstad Nursi’ye Aliy ve Kadîr olan Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyor, talebelerinin istikamet ve başarıları için hâlis dualar ediyorum.

35


İnsanlık Onuruna Layık Bir

2013 yılında 10. Sempozyum’da İçin buluşmak ümidiyle... İlim, İman, Ahlak

GELECEK

www.sempozyum2010.com www.barlaplatformu.com

36


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.