6__

Page 1

Y I L : 3 S A Y I : 6

2 0 1 0

Risale-i Nur’un Doğuş Yılları Almanya’da Yaşandı

Entelektüel Biyografi Yedinci Dil Almanca’da.

Ian S. Markham’ın

“Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlama: Bir Diyalog Modeli” Adlı Yeni Kitabı

Said Nursi, Fikirleriyle ve Eserleriyle Dünya Dinler Parlementosu Gündeminde


Geride Kalan 365 Gün ve Bir Demet Hizmet Allah’a hamdolsun güzel hizmetlerle dolu bir seneyi daha geride bıraktık. İnsan bir tarafdan giden ömrü düşünürken bir yandan da istihdam olunan kutsi hizmetlerin manevi süruru ile mütelezziz oluyor. Bu anlamda “nefis cümleden edna vazife cümleden ala” kaziyesi akla geliyor ve “binlerce hamdolsun” dedirtiyor. Evet 2009’da neler oldu İİKV cephesinde? Sene boyunca Perşembe Sohbetleri, Hanımlar Komisyonu çalışmaları ve sohbetleri İngilizce, Arapça ve Türkçe dillerinde gençlere yönelik Risale-i Nur sohbetleri olmak üzere haftada 6 farklı sohbet grubuna ev sahipliği yaptı Rüstempaşa Medresesi. Yine Prof. Dr. Servet Armağan, Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Av. Ahmet Özkılınç, Av. Abdussamed Demir, Yazar İhsan Atasoy, Prof. Dr. Thomas Michel, Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, Yazar Ümit Şimşek ve Av. Mustafa Tuncel’in konuşmacı olarak katıldıkları yoğunlaşmış konu odaklı seminerler yapıldı. Bu faaliyetlerin yani sıra İİKV yurt dışından gelen öğrenci, akademisyen ve bakan düzeyinde siyasilerin akınına uğradı. Elbette İİKV’nin faaliyetleri bunlarla sınırlı değil, Yurt içinde ve yurt dışında bir çok sergi, konferans ve sempozyumun organizasyonunda da rol aldı. Fazla uzatmamak için takvim sırasına göre bu faaliyetleri bir tahdis-i nimet ve dualara vesile olması inancı ile nazarlarınıza arz ediyoruz. 7 Şubat 2009 “Risale-i Nur ve Çağdaş Dini Üslubun Tecdidi”, Sempozyumu, Ezher Üniversitesi, Kahire – Mısır.

14 Şubat 2009 “Rüstempaşa Seminerleri: Risale-i Nur’un Dil Özellikleri, Prof. Dr. Servet Armağan, Rüstempaşa Medresesi - İstanbul. Mart 2009 “Bir Alman üniversite öğrencisi resmi olarak 3 haftalık süreyle vakfımızda staj yaptı”, Rüstempaşa Medresesi - İstanbul.

8 – 23 Nisan 2009 “Malezyalı doktora öğrencileri Risale- i Nurlar üzerine doktora tezi araştırması”, Rüstempaşa Medresesi İstanbul. 23 Mayıs 2009 “Rüstempaşa Seminerleri: Eski Said ve Yeni Said Dönemleri Üzerine Bazı Düşünceler”, Abdussamet Demir, Rüstempaşa Medresesi - İstanbul. 01 - 07 Haziran 2009 “1927 – 1944: Barla ve Kastamonu Yılları Sergisi”, Estergon Kalesi – Ankara.

13 Haziran 2009 “Vefat Yıldönümünde Bekir Berk Fotoğraf Sergisi”, Rüstempaşa Medresesi – İstanbul.

19 Haziran 2009 “İslam Ülkeleri Milli Eğitim Bakanları ziyareti ve İİKV nin tanıtımı”, İstanbul 4 - 15 Temmuz 2009 “Master ve Doktora Öğrencileri’ne Risale-i Nur Metodolojisi Kursu”, Rüstempaşa Medresesi İstanbul. 20 – 21 Temmuz 2009 “Daha İyi Bir Dünyanın İnşasında Adaletin Yeri ve Rolü” Sempozyumu Cagayan De Oro - Filipinler.

23 – 24 Temmuz 2009 “Sosyal Mutabakat ve Barış: Müslüman Uyanışında, Eğitimde ve Dünya Barışında Said Nursi Etkileri”, Sempozyumu Jakarta – Endonezya.

22 Mart – 5 Nisan 2009 “Kastamonu Yılları Sergisi”, Rüstempaşa Medresesi - İstanbul.

2


24 Temmuz 2009 “Ümmetin Sorunlarını Çözmekte Adaletin Rolü”, Sempozyumu, Kuala Lumpur – Malezya

Ekim 2009 “İİKV Kültür Merkezi İnşaatı Temel Atımı”, Fatih, Şehzadebaşı – İstanbul.

26 Temmuz 2009 “Bediüzzaman’a Göre Gençliğin Eğitimi ve Sosyal Mutabakata Katkısı”, Bangka Adası – Endonezya.

5 Kasım 2009 “Rüstempaşa Seminerleri: Mehmed Kırkıncı Hocaefendi’den Risale-i Nur sohbeti”

8 Ağustos 2009 “Almanya Müslüman Gençler Organizasyonu Yaz Kampı (20 Öğrenci)”, Rüstempaşa Medresesi

6 – 7 Kasım 2009 “Avrupa Konseyi destekli Din ve Toplum konulu konferans”, İstanbul

11 Ağustos 2009 “İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Öğrencileri Yaz Kampı (100 Öğrenci)”, Rüstempa-

10 Kasım 2009 “Virginia Theological Seminary Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Roger Ferlo’nun ziyareti”, Rüstempaşa Medresesi

11 – 16 Eylül 2009 “1927 – 1944: Barla ve Kastamonu Yılları Sergisi”, Balıklı Göl – Şanlıurfa.

30 Kasım 2009 “Rüstempaşa Seminerleri: İhlas Risalesi”, Prof. Dr. Thomas Michel, Rüstempaşa Medresesi İstanbul.

Ağustos – Eylül 2009 Rüstempaşa Medresesi Ramazan İftarları İstanbul

3 – 9 Aralık 2009 “Dünya Dinler Parlamentosu’nda Said Nursi Paneli”, Melbourne, Avustralya.

şa Medresesi, İstanbul.

Ekim ve Aralık 2009 “Bediüzzaman Said Nursi Entelektüel Biyografisi’nin Urduca ve Almanca tercümesi çıktı”

13 Ekim 2009 “Rüstempaşa Seminerleri: Bir Dava Adamı: Zübeyir Gündüzalp”, İhsan Atasoy, Rüstempaşa Medresesi-İstanbul.

25 Aralık 2009 –3 Ocak 2010

“1927 – 1944: Barla ve Kastamonu Yılları Sergisi”, Duisburg – Almanya. 29 Aralık 2009 “Ulusal Singapur Üniversitesi’nden 25 öğrenciye Dinlerarası Diyalog Çalışması Programı”, Rüstempaşa Medresesi - İstanbul.

3


Dünya Dinler Parlamentosu’nda Said Nursi Paneli Büyük İlgi Gördü

Parlamento Genel Açılış Gününden Görüntü

Dünya Dinler Parlamentosu Avustralya’nın Melbourne kentinde 3-9 Aralık 2009 tarihlerinde gerçekleştirildi. 5 yılda bir yapılan; farklı dinlerin temsilcileri tarafından büyük önem verilen Dünya Dinler Parlamentosu kalabalık bir din adamı ve akademisyen kadrosunun katılımıyla gerçekleşti. Binlerce uzmanın katıldığı toplantıda 500’ün üzerinde oturum aynı anda 30’u aşkın salonda gerçekleştirildi. Dünya Dinler Parlamentosu’nun bu yılki ana teması şu: “İnsanlar birbirini dinlesin ve yaralar sarılsın”... Program çerçevesinde dünyanın çok farklı din, dil, kültür, medeniyet, mezhep temsilcileri ve kanaat önderleri bu toplantıda kendilerini ifade etme imkânı buluyor, tanıtımlarını yapıyor ve mesajlarını sunuyor. Türkiye’den bu etkinliğe katılan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ile Melbourne’da faaliyet gösteren Word Vision kuruluşu kitap fuarında birlikte stand açtılar. 100 bağımsız kurumun iştirak ettiği kitap fuarında sadece 3 İslamî yayın reyonu mevcuttu. Bunlardan birisi Iran İslam Devlet standı, birisi Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerinin yer aldığı stand, diğeri ise Fountain Bookshop. Kitap fuarında Said Nursi’nin eserlerinin İngilizce, Arapça ve Türkçe tercümeleri ve bu eserler üzerine yazılmış olan kitaplar meraklılarıyla buluştu. Bir hafta süren kitap fuarı ilk üç gün için sadece akredite olan ziyaretçilere, Dünya Dinler Parlamentosu temsilcilerine ve medyaya açık oldu.

Daha sonraki günlerde ise halkın ziyaretine açıldı. Bu fuarda; binlerce ziyaretçi ve dünya görüşleri birbirinden farklı olan pek çok din ve anlayış temsilcisi birbirini tanıma ve birbirleriyle görüş alışverişinde bulunma imkanı buldu. Bu bağlamda dünyaya iman ve barış öncüsü olmaya aday Bediüzzaman Said Nursî’nin eserleri özel bir ilgiye muhatap oldu...

PARLAMENTO KAPSAMINDA DÜZENLENEN SAİD NURSİ PANELİ Dünya Dinler Parlamentosu etkinlikleri çerçevesinde 8 Aralık 2009 tarihinde özel bir oturumda “Said Nursi Paneli” gerçekleştirildi. Panelin konusu “Said Nursi’nin eserleri ışığında MüslümanHıristiyan ünasebetleri” idi. Panelde konuşmacı olarak katılan uzman bilim adamları tebliğlerini sundular. Panelde şu isimler tebliğlerini sundular: Prof. Dr. Thomas Michel (Dinler Arası Diyalog Vatikan Eski Temsilcisi), Avustralya’dan Prof. Dr. Abdullah Said (Melbourne Üniversitesi Öğretim Üyesi), ABD’den Prof. Dr. Yunus Çengel (Nevada Üniversitesi Öğretim Üyesi), İstanbul’dan Prof. Dr. Faris Kaya(İİKV İcra Kurulu Başkanı).

4


Said Nursi Panelinde tebliğlerin sunumunun ardından soru-cevapların yer aldığı müzakere bölümüne geçildi. Panel, Dünya Dinler Parlamentosu’na katılan temsilcilerin büyük ilgi ve alakasına mazhar oldu. Said Nursi Panelinin ana teması şöyle özetlenebilir: Dünyanın en büyük iki semavî dini İslamiyet ve Hıristiyanlıktır. Bu iki dinin öğretisinin ve bu dinleri temsil edenlerin mabeyninde geçmişte yaşanılan birtakım sıkıntıların geride bırakılarak, yeni bir diyalog sürecine ihtiyaç olduğu ortaya konulmuştur. Bu bağlamda Bediüzzaman Said Nursî’nin inananları işbirliğine davet etmesi ve yol göstermesi etkili olmuştur. Özellikle Said Nursî’nin inançsızlığa, ahlaksızlığa, ateizme karşı “İman ve şefkat eksenli işbirliği”ne çok uzun yıllar önce davette bulunduğu vurgulandı. Misal olarak; 1950’li yıllarda İstanbul’da Patrikhaneyi ziyaret etmesi ve dönemin Papasına bir eseri eşliğinde mektup yazarak onları, inançsızlığın tesiri altında büyük bir perişaniyete dûçar olmakla karşı karşıya olan beşeriyeti kurtarmak için işbirliğine davet ettiği dile getirildi. Nursi’nin bu daveti, günümüzde “DİYALOG” olarak adlandırılan çalışmalardan hem çok önce olması, hem de diyaloğun, gündemi belli olan ortaklık esasına dayalı bir yaklaşım olması takdir ve tahsinle karşılanması gereken bir davranış olarak değerlendirildi. Sonuç olarak da ortak bir görüş niteliğinde “Risale-i Nur eserlerinde Nursî, maddeciliğe, dünyevîleşmeye, adaletsizliğe ve ahlâksızlığa karşı mücadele için yeteri kadar örnek model ortaya koymuştur. Bizlere düşen onları okumak ve uygulamaktır.” tespitinde bulunuldu.

Said Nursi Panelinden Bir Görüntü

Dünya Dinler Parlamentosu’nda Nursi Paneli

Ayrıca “Said Nursi’nin manevi değerlere davette din ve ırk farkı gözetmeksizin, bütün insanları kucaklayan bir şefkat anlayışı ile iman esaslı bir hizmet başlattığı ve Kur’ an’ın engin şefkati ile kapsayıcı bir çığır açtığı ifade edildi. Vatikan’ın 1965 yılında düzenlemiş olduğu II. Konsül ile İslam’ı tanıma anlamında bir yaklaşım ortaya koyduğu kabul edilirse; Nursi’nin bu hareketiyle ne kadar geniş fikirli ve ileri görüşlü olduğu ve insanlığa ne büyük hizmet ettiğinin açıkça anlaşılacağı dile getirildi. Bugün gelinen noktada dünyevîleşmenin de etkisi ile çoraklaşan insanlık ilişkilerine, iman ve ahlâk esaslı çözümler sunmak amacıyla Nursi’nin imanın temel esaslarına yapmış olduğu vurgunun, bütün dinlerin ortak değerler etrafında birleşmesine önemli katkıları olmaktadır. Onun üzerinde durduğu temel “imanî değerler” insanlığın ortak ihtiyaçlarını karşılayan diyalog ötesi bir işbirliği zemini oluşturmuştur.

Vakfımızın Katılımıyla Bayraklar Arasına Katılan Türk Bayrağı

5


Vakfımıza Uluslararası İlgi Vakfımız birçok uluslar arası kurum ve kuruluş tarafından ziyaret edilmektedir. İlim adamları, öğrenci grupları ve çeşitli vesilelerle ülkemize gelen önemli şahsiyetler bir fırsatını bulup vakfımızı ziyaret etmekte ve çalışmalarımız hakkında bilgi almaktadırlar. Geçtiğimiz aylarda vakfımızı ziyaret eden bazı grupları siz değerli gönül dostlarımızla paylaşmak istiyoruz.

Endonezya Gontor Medresesi Endonezya’nın çeşitli bölgelerinde 20 den fazla şubesi ve 20,000 civarında öğrencisi bulunan büyük eğitim kurumlarından olan Gontor Medresesi Rektörü, bir grup akademisyenle vakfımızı ziyaret etti. Yapılan yemekli toplantıda, Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur hakkında bilgi veren kısa bir sinevizyon ziyaretçilerimizle birlikte izlendi. Sinevizyonun ardından, misafirlerimize Vakıf faaliyetleri hakkında bilgi verildi. Ayrıca Gontor Medresesi Genel Sekreteri Ahmad Suharto toplantıda bulunanları kendi çalışmaları hakkında bilgilendirdi. Medresenin rektörü Dr. Amal Fathullah Zarkasyi ziyaretten duyduğu memnuniyetini dile getirerek vakfımıza plaket takdim ettiler. Bu ziyaretle birlikte vakfımız ve Gontor Medresesi arasında iyi niyet mektubu imzalanarak çok içten ve samimi dualarda bulunuldu.

Gontor Medresesi Rektörüne Vakfımızın Plaketi Verildi

VTS Temsilcisinin Ziyareti Amerika’da bulunan, Virginia İlahiyat Okulu’nda (VTS) öğretim görevlisi olan Roger Ferlo, VTS’yi temsilen vakfımızda bir dizi toplantı yapmak için Türkiye’ye geldiler. Vakfımızı önceden tanıyan ve faaliyetlerini yakından takip eden Roger Ferlo ile yapılan toplantılar neticesinde, her iki kurum arasında işbirliğine gidilmesi; özellikle öğrenci değişimi programlarının uygulanması kararlaştırıldı. Bilindiği gibi geçen yıl vakfımız tarafından VTS’ye bir öğrenci gönderilmiş ve bir yıl eğitim görmüştü. Bu yıl da VTS tarafından vakfımıza, Bediüzzaman ve Risale-i Nur hareketi hakkında bilgi sahibi olmaları, bu hareketi yakından tanımaları ve araştırmalar yapmaları için 2 öğrenci gönderilmesi kararı alındı.

Gontor Medresesi Öğretim Üyeleri

VTS’de (Hıristiyan Okulu) öğretim görevlisi olan ve öğrencileri içinde birçok papaz adayı olan Ferlo, İstanbul’a yapmış olduğu 1 haftalık ziyaret çerçevesinde hem vakfımızı hem de Nur hareketini daha yakından tanıma fırsatı buldu. Katıldığı bir Risale-i Nur sohbetinde ise, “kalbim maneviyatla doldu ve taşıyor” ifadesini kullanarak memnuniyetini dile getirdi.

Dr. Amal Fathullah Zarkasyi Tarafından Vakfımıza Plaket Verildi

Roger Ferlo (VTS), Bir Risale-i Nur Sohbetinde

6


Singapur’dan Gelen Misafirlerimiz Çeşitli dinlere mensup yirmiyi aşkın öğrenci ve öğretim üyesinden oluşan Singapurlu bir grup misafir, ülkemiz ve kültürümüz hakkında araştırma yapmak üzere İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nı ziyaret ederek vakıf çalışmaları ve Rüstem Paşa Medresesi hakkında bilgi aldılar. 29 Aralık 2009 Salı günü, Vakfımızdaki restorasyon çalışmaları nedeniyle başka bir mekanda, bir akşam yemeği ikram edilen gruba daha sonra vakıf ve çalışmaları hakkında bilgi verildi. Yemek esnasında bir yandan Anadolu mutfağının leziz yemekleri yenilirken bir yandan da güzel sohbetler edildi. Böylece az da olsa mutfak kültürümüzü ve tarihimizi tanımış oldular. Yemekten sonra toplantıya geçilerek İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın öncülük ettiği çalışmalar tanıtıldı ve akabinde soru - cevap faslına geçildi. Böylelikle öğrenciler birçok konuda yeterince bilgilendirilmiş oldu. Rüstempaşa medresesini de ayrıca ziyaret eden misafirlere Rüstem Paşa Medresesi’nin tarihi hakkında kısa bilgi verilerek medrese gezildi.

Misafirler Rüstem Paşa Medresesini Dolaştılar...

Singapur’dan Gelen Öğrenciler ve Öğretim Üyesi Prof.Dr. Farid Alatas

7


Barla ve Kastamonu Yılları Sergİsİ’ne Duisburg’da Büyük İlgİ Çağdaş İslâm âlimlerinden Risale-i Nur Külliyatı Müellifi Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatından 1927-1944 yıllarına ait önemli bir kesiti mercek altına alan ve o günlerden kalma belge ve hatıraları günümüze taşıyan, Risale-i Nur’un doğuş ve neşir yıllarının anlatıldığı “Barla ve Kastamonu Yılları” sergisi 25 Aralık 2009 Cuma günü Duisburg Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Merkezi’nde kalabalık bir ziyaretçi topluluğu huzurunda açıldı. Açılışa Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden Mehmet Fırıncı, İİKV İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya, Duisburg Merkez Camii Başkanı Muhammed Al ve Almanya ve civar ülkelerden gelen çok sayıda ziyaretçi katıldı. Serginin açılış konuşmasını yapan Barla Platformu Koordinatörü Said Yüce, maddi bolluğun insanlığa aradığı huzuru veremediğini dile getirerek “Üstad Bediüzzaman insanlığın en temel problemlerine çözüm getirdi. İnsanlara ebedî bir hayatın saadetini yaşatan eserlerini zor şartlar altında te’lif etti. O eserler yine çok zor şartlar altında elden ele dolaşarak vatan sathına yayıldı. İnsanlığı kıyamete kadar aydınlatacak Risale-i Nur Külliyatı bugün milyonlarca insanın kurtulmasına vesile oluyor. İnsanlık onun eserleri ile ‘La ilahe illallah’ hakikatine muhatab oluyor. Eserleri okuyanlar Peygamber-i Zîşan efendimizi daha iyi tanıyor, Kur’an-ı Azimü’şşân’ı daha iyi anlıyor.” dedi. Risalelerin, yazıldığı ülke olan Türkiye’nin sınırlarını yıllar önce aştığını da vurgulayan Yüce; düşüncelerini “Artık dünyanın dört bir köşesinde Risale-i Nur’lar yayınlanıyor, okunuyor, son dere-

ce nitelikli ilmî çalışmalara konu oluyor. Bu vesile ile bu serginin açılmasında bize kucak açan, ev sahipliği yapan DİTİB Duisburg Merkez camii yönetimine ve başkan Muhammed Al’a, DİTİB yetkili makamlarına ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” sözleriyle ifade etti. Sergide İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya da bir konuşma yaptı. Kaya, Risale-i Nur’un doğuş ve neşir yıllarını dile getirdiği konuşmasında, Müslümanların hal ve davranışlarının, kendilerini ifade etmelerinde çok önemli bir faktör olduğunu dile getirerek “İnsanlığa, Müslümanlığın en güzel yüzünü hal ve davranışlarımızla anlatabiliriz. Bu serginin gerçekleşmesinde emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum” dedi. DİTİB Duisburg Merkez Cami Başkanı Muhammed Al ise böyle bir sergiye ev sahipliği yapmanın mutluluğunu yaşadığını dile getirerek Said Nursî’nin insanlığa hediye ettiği Risale-i Nurların önemini dile getirdi. 8

Duisburg Merkez Cami Başkanı Muhammed Al

Serginin açılışına Bediüzzaman Said Nursî’nin yaşayan talebelerinden Mehmet Fırıncı da katıldı. Böyle bir serginin Avrupa’nın göbeğinde açılmasından büyük sevinç duyduğunu ifade eden Fırıncı, “İnsanımız, zor şartlar altında yazılan bu eserleri anlamalı ve hayatına tatbik etmeli. Bu hem onların hem de Avrupalı komşularının sorunlarına çözüm


getirecek toplumsal uyum ve birlikteliğin mayalanmasına vesile olacaktır.” şeklinde konuştu. Barla Platformu’nun organize ettiği sergide yer alan eserler, Risale-i Nur’un Barla’da te’lif edildiği ilk yıllar olan 1927’lerden başlıyor, Eskişehir hapsi ile Kastamonu’daki sürgün yıllarını da içine alıyor ve Denizli hapsi yıllarına kadar uzanıyor. Sergide o dönem yaşanan olayların anlatımlarıyla beraber, o günlerden kalma eser ve belgeler yer alıyor.

Bu eserler arasında ise en büyük ilgiyi, Denizli hapishanesinde koğuştan koğuşa, kibrit kutuları içinde ve gizlice ulaştırılan mektup ve risalelerin orijinalleri gördü. O dönemleri Bediüzzaman Said Nursi ile birlikte yaşayan ve Risale-i Nur’ların pek çok yerinde adları geçen kahramanlar da sergide ayrıca tanıtıldı. Bu kahramanlardan hayatını Bediüzzaman’ın uğruna feda eden Hafız Ali, Binbaşı Asım Bey ve Hasan Feyzi ile ilgili belge

9

ve bilgiler ise “Üç Şehitler” adlı özel bir bölümde ziyarete açıldı. 3 Ocak 2010 tarihine kadar açık kalan “Barla ve Kastamonu Yılları“ sergisini Almanya’nın çeşitli bölgelerinden gelen binlerce insan ziyaret etti. Bunun yanında Fransa, Avusturya, Belçika, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinden gelen ziyaretçiler, bu serginin kendi ülkelerinde de açılması için ısrarlı taleplerde bulundular.


Duisburg’da Barla ve Kastamonu dershanesi kurmak… Arhan Kardaş (Euro Zaman)

Bir insan vardı… Bin ay yaşadı. Günlük yediği lokmalar parmak sayısını aşmazdı. Uykusu ekseriya iki saat kadardı. Doğduğu yer sarp, yalçın bir kayalık; zemini dardı. Bir insan vardı… Parmakları kalem gibi ince, gözleri zümrüt gibi yeşil, vücudu kırk kilo kadardı. Bakışları heybetli, zalime karşı şiddetli, mazlumla hemdert yaşardı. Tevhidi İbrahim, teslimi Yahya, sabrı Eyyüp, sırrı Hızırİlyas kokardı. Bir insan vardı… Kokusu toprak gibi ‘tefarik’, ruh dokusu, kalp yapısı içi dolu havarik bir neferdi. İmanın gariplik hengâmında yeşerdi. Kardelendi, tek başına bir beşerdi. Bir insan vardı… Düşen yaprağa hüzünlenir, ölen sineği dert eder bir rikkati vardı. Ne tuhaftır ki ‘korku’ onu tanımazdı. Zalimin karşısında anaç bir tavuk gibi şehbalini açardı, Fir’avunlar, Nemrutlar kaçardı. Toprak gibi tevazuu Karunları boğardı. Bir insan vardı, tam bin ay yaşadı, her günü bir kadir gibi… Bir insan vardı… Bizim dünyamızda yaşadı. Zemini çok yamandı. Derdi dünyalar kadar; kocamandı. Vardiyası ahir zamandı. Bu deme eşsiz bir ferd lazımdı. Bu sebepten bir ‘Bediüzzaman’dı. Efendisi’nin (a.s.m) Mekke’sini yaşadı. Ne Fetih gördü, ne Hacc; ne saray gördü ne tac; Bedr’e yetişmeden Uhudlar üstüne abandı. İslam’ın ve İman’ın gurbetini çekerken, vatanında yabandı! Bediüzzaman’dı! Bir insan vardı… Hayatında ne ücret bildi ne maaş; ne makam istedi ne aş; ne sim u zer derdi ne ibrişim bir kumaş; ne derdine derman bir eş… Aczin, fakrın sultanıydı, asrının kâmil insanıydı. Ateşliklerin derdine yandı. Yangından milyonları kurtardı, alem gafletten uyandı. Hiç kuşku yok Bediüzzaman’dı. Kalpler Ona uzanırken incelir, gözler hatırasından yaşlanır, sözünde insan kendini ve Allah’ı tanır. Eseri ne ölür ne yaşlanır. Risale-i Nurlar’dan, Tarihçe-i hayatlardan, Lahika’dan, şahikadan kendisini tanıdığımızı sandığımız bu dev insanı hiç tanımadığını insan bir sergide anlayabilir. Onun meşrep ve hizmetini kaydettiği lahikaları da yeterli olmaz.Onu tanımak için şahitleri dinlenir.Kişi ancak yaşayandan öğrenir. İçi dışı ışık olan Hz. Bediüzzaman’ın Barla ve Kastamonu hayatına ışık tutan bir sergi var Almanya’da. Duisburg şehrinde, DİTİB camisinde. Her gün binlerce insanımızın hatta Almanlar’ın bile iştirak ettiği bir sergi bu. Büyük insan, Nuru’l-İslam, Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Barla ve Kastamonu hayatını konu alan bir sergi. Kitapçıklarını okurken bile, tüylerinizin diken diken olacağı, gözlerinizin hasretle yaşaracağı bir sergi. Hatta benim gibi, nazımdan anlamayan insanlara neredeyse ahenkli sözler ilham edecek bir çalışma. Gül ve bahar devrini göremeden dünyaya veda eden Hazret’e bir vefa olarak çok değil. Hatırasına Hollywood’un, Bollywood’un seri filmler çekmesi gereken Üstadımıza çok değil. Adı gibi eşsiz bir hayat sürmüş, tahrip olan iman kalesini tamire ömrünü vakfetmiş bir Sahip-kıran için mütevazı bir çalışma. Fakat yine onun tabiriyle ‘ihlasla yapılan bir amel, batmanlar sair amellere müreccahtır’. İçini ihlâs ve samimiyetin doldurduğu bir çalışma. Tıpkı 20 metrekarelik Medresetüzzehra gibi. Ne yazık ki bu Pazar son buluyor! Başta organize edenler olmak üzere, tüm ziyaretçilere ve katkıda bulunanlara teşekkür ediyoruz. Duisburg’da bir Barla ve Kastamonu medresesi kurdular. Emirdağ’ı hasretle bekliyoruz.

10


Fırınc

ı Ağab

İhsan Sergiye A

lmanlar d

Atasoy

arını Kitapl

ey Açı

lış Kon

uşmas

ı Yapa

rken

rken

İmzala

a İlgi Gö

sterdi

Sergiyi gezen ziyaretçiler, istemeleri halinde sergi hakkında Almanca ve Türkçe olarak da bilgilendirildiler. Ayrıca sergi esnasında birçok ziyaretçi, açılan hatıra defterlerine duygu dolu satırlarla sergi hakkındaki düşüncelerini yazdılar. 11


12


Ian S. Markham’ın Yeni Kitabı Çıktı Prof. Dr. Ian S. Markham’ın yeni kitabı “Engaging with Bediuzzaman Said Nursi: A Model for Interfaith Dialogue” - Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlama: Bir Diyalog Modeli- adıyla ünlü Amerikan yayınevi Ashgate Books tarafından yayınlandı. Kitapta bulunan birçok güncel başlık, Nursî’nin görüşleri ışığında değerlendirildi.

DİNÎ FARKLILIKLAR, DİYALOG VE BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlama: Bir Diyalog Modeli Son yıllarda, özellikle Amerika’da diyalog üzerine yapılan çalışmalar inanılmaz derecede arttı. Bu çalışmalar ise genellikle teologların kendi dinî perspektiflerinden yola çıkarak dinî çoğulculuğa değişik çözümler sunmaları şeklinde oldu. Bu bakış açısı anlayışla karşılanabilir, fakat bu perspektif çoğu zaman başka dinlerin kaynaklarını anlamayı göz ardı etti. Ian S. Markham’ın kitabı Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlama: Bir Diyalog Modeli, bu açıdan nadir bir eser; çünkü kendisi dinî çoğulculuk için yeni bir model ortaya koymakla beraber, kendi argümanını desteklemek için, bir Hıristiyan olarak, İslam dininin kaynaklarını kullanıyor. (s. 5). Kitap baştan sona bir nevi bir Hıristiyan teolog olan Markham ile İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi arasında bir diyalog örneğini teşkil ediyor.

ayırdığı cehennem anlayışı ile ilgili olarak Markham şöyle diyor: Bir çok Hıristiyan teolog ebediî cehennem azabını ahlâkî açıdan kabul edilemez olarak gördüler, bu bakış açısında bir tehlike var çünkü cehennem fikrini ortadan kaldırmak bizi, bireylerin yaptıklarından sorumlu olmayacağı anlayışa hâkim bir dünya ile karşı karşıya bırakır Prof. Dr. Ian S. Markham (s. 36). Bu noktada, Hıristiyanlar’ın ahiretin kesinlikle var olduğunu ve bireylerin yaptıklarına karşı hesaba çekileceğini savunan Nursi’den ders almaları gerekir. Markham kitabında, dinlerin kendine özgü yön ve doğruluklarının olduğunu inkâr eden ve bu noktada bütün dinlerin doğruluk noktasında eşit olduğunu savunan John Hick ve onun gibi felsefecileri de eleştiriyor. Markham’a göre böyle bir yaklaşım, dindar insanların dinlerinin temel değerlerinden vazgeçmesini gerektirmektedir ve bu da onların kabul etmeyeceği bir şeydir (s. 55). Bunun yerine, diyalog noktasında hem diğer dinlere ve mensuplarına toleranslı, hem de kendi dinine ve dininin kaynaklarına bağlı Said Nursi bir model olabilir (s. 58).

Kitabının ikinci bölümünde Markham, daha çok yeni bir diyalog modeli üzerinde durur. Ona göre, diyalog üzerine yazdıklarıyla ünlü Prof. Leonard Swidler’in Bediüzzaman’ı Batı’da her dindar Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlama: savundukları iyi bir diyalog için Bir Diyalog Modeli insanın maruz kaldığı sorunların elverişli değildir. Örneğin Markham, aynası olarak gören Markham, Swidler’in “hiç kimse kendi dininin sekiz yıldır Bediüzzaman’ı derin bir şekilde anla- diğer dinlere göre mutlak doğru olduğuna inanmaması mak için uğraşıyor. Markham, bu durumu şöyle gerekir” tezini eleştiriyor. (s. 108). Ona göre bu anlayış anlatıyor: “Batıdaki Hıristiyanların yaşadığı gibi, diyalog için elverişli değil, çünkü bu yaklaşım muNursî çok agresif bir sekülerizmle karşı karşıya hafazakâr dindarları dışlıyor; hâlbuki muhafazakâr dinkaldı; biz demokrasi ve bilime taraftar olduğumuz darlar çoğunluğu oluşturuyor. Bunun için de Nursi’nin gibi, Nursi de taraftardı; dinsizlikle mücadele etmek yukarıda belirtilen yaklaşımı daha pratik (s. 110). Nursi için zaruri olduğu gibi bizim için de zaruri idi. Markham’ın ortaya koyduğu bu model, çoğulculuk Kendisi Anglikan bir papaz olan ve aynı zamanda tartışmalarına ciddi bir katkı sağlamakla beraber, onun Amerika’da Virginia Theological Seminary’nin de re- bu görüşünün, haksız bir şekilde, dışlayıcı olduğunu ktörü olan Markham, şimdiye kadar modern diyalog savunanlar da olabilir. Zira dinî çoğulculukla ilgili fikirlçalışmalarının yanlış yönlendirildiğini savunuyor (s. eriyle bilinen Hick de bu dışlayıcı yaklaşıma karşı mü5). Kendi diyalog modelinin temellerini ortaya koymak cadele etmişti. için Said Nursi’nin savunduğu temel ahlâki değerlerin Kayda değer diğer bir nokta da Bediüzzaman’ın henüz kaynaklarını geniş bir şekilde ele aldığı kitabının ilk akademik camiada hak ettiği ilgiyi görmediğidir, bu nokbölümünde Markham, Nursi’nin gelecekte diyalogda tada Markham’ın kitabı İngilizcede Bediüzzaman Said temel referans olacağını iddia ediyor (s. 131) Örneğin Nursi ile ilgili basılan ilk monografi çalışmasıdır. Bediüzzaman’ın, şaheseri olan Risale-i Nur’da geniş yer Salih Sayılgan, Alberta Üniversitesi, Canada

13


Rüstempaşa Seminerleri Kapsamında Prof. Dr. Thomas Michel’in Konuşması

Nur iyi bir eser. Risale-i Nur’un niçin iyi bir eser olduğunu anlaman için bu eserlerin üzerine çalışmalısın.” diye öneride bulundu. Benim esas çalışma alanım İslami araştırmalar. Doktoramı bu alan üzerine aldım. Dolayısıyla Risale-i Nur’u okumaya bir nevi akademik araştırma yaparak başlamıştım. Şimdi ise Risale-i Nur okumalarımı manevî ve ruhi terakkim için yapıyorum. Risale-i Nur’u okuyarak düşünce ufkumu geliştirmeye çalışıyorum. Allah benimle nasıl konuşuyor, bunu anlamaya çalışıyorum.

Rüstempaşa Medresesi’nde yapılmakta olan Perşembe aksamı sohbetlerinden birine iştirak eden Bediüzzaman geri kalmamızın önemli sebeplerinProf. Dr. Thomas Michel’in yapmış olduğu konuşma: den birinin cehalet olduğunu görmüştü. Belki bundan daha mühim olanının ise birlik olamamamız; Esselamu Aleykum; yani ihtilaf olduğunu çok iyi sezmişti. İhtilaf çeşitli Size burada Risale-i Nur hakkında konuşmaktan şekillerde ayrıma sebep oluyor: Ulusları birbirinbiraz utanıyorum; çünkü sizler Risale-i Nur’u ben- den ayırıyor, dinleri birbirinden ayırıyor hatta belli den çok daha iyi biliyorsunuz. Belki şöyle bir şey bir dine mensup olanları birbirinden ayırıyor. Daha yapabilirim: Müslüman olmayan ama Risalelerden ilerisi cemaatleri bile birbirinden ayırabiliyor. Böyleİslam’ı anlamaya çalışan biri olarak kendi görüşle- ce birlik olmamızın önünde en büyük bir engel olarimi söyleyebilirim. Beni bazılarınız tanıyor olabi- rak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle Bediüzzaman, lir; bir Katolik rahibiyim. 1981 yılından 1994 yılına Risale-i Nur okuyanların birlik olmaları üstünde kadar 13 sene Papa John Paul’un Müslümanlarla ısrarla durdu. Bu Risalelerde Bediüzzaman şunu olan ilişkilerini yönetmekle vazifeliydim. 1986’da öğretti bize: “Birliğin sağlanması, ihtilafın bertaraf Ankara Üniversitesiyle Roma’daki bir üniversite edilmesi için bazı kurallar olmalıydı. Bu kurallar arasında imzalanan bir eğitim anlaşması gereği sadece Risale- Nur okuyanlara değil, bütün Müs“Hıristiyanlığa Giriş” dersi vermek üzere Ankara’ya lümanlara, hatta Hıristiyan olarak bizlere de hitap geldim. Ankara Üniversitesi’nden bir hocamız da ediyordu. Örnek olarak şunu gösterebiliriz: “MesRoma’daki Üniversiteye İslam’ı anlatmaya gitti. leğim haktır yahut daha güzeldir diyebilir. Yoksa Risale-i Nur’la tanışmam bu sırada oldu. İlahiyat başkasının mesleğinin haksızlığını veya çirkinliğini Fakültesinde Risale-i Nur Talebesi öğrencilerim ima eden “Hak yalnız benim mesleğimdir” veyahut vardı. Derslerden sonra konuşuyorduk, evime ge- “Güzel benim meşrebimdir.” Diyemez olan insaf liyorlardı. Bana Risale-i Nur okuyup okumadığımı düsturunu rehber etmek.” Bu öğretinin benim gibi sordular. Bana 20-30 sayfalık kitapçıklar halinde bir Hıristiyan’ı bile nasıl etkilediğini görüyorsunuz. İngilizce’ye tercüme edilmiş risaleler verdiler. İlk defa o kitapçıklardan Risale-i Nur’u okuma fırsatı Müslümanlar ve Hıristiyanlar olarak bizim taribuldum. İkinci aşamada Türkiye’de rahiplik yapan himiz pek iç açıcı değil aslında. Şimdiye kadar eski arkadaşım Marovich’e “bu kitaplar hakkında birbirimizi hep düşman olarak gördük; ama tüm bana hangi tavsiyelerde bulunursun” diye sordum. dünyaya şunu göstermeliyiz ki, aynı Allah’a inaMoravic, Risale-i Nur üzerine çalışmam için beni nan insanlar olarak bu dünya için gerekli olan cesaretlendirdi ve “Bunlar çok iyi insanlar, Risale-i şeyi ancak bir olarak, birlik olarak yapabiliriz…

Prof. Dr. Thomas Mischel Konuşma Yaparken

Dün İsveç’ten döndüm, Göteborg’da bir konferans vardı. Konferansın ana teması şuydu: Eğer manevî değerler hayatımıza girecekse, bunu gerçekleştirecek olanlar kimlerdir? Benim dayanak noktam şuydu; bizim sorumluluklarımız var, bunun ötesinde bir dinin mensupları olarak, ümmet olarak sorumluluklarımız var, bunun daha ötesinde inanan insanlar olarak müşterek sorumluluklarımız var bu düşünceleri Said Nursi’den alıntılar yaparak onlara aktardım. İşte Said Nursi bunu ilk fark edenlerdendi. Bundan 98 yıl önce fark etmiş ve bundan bahsetmiştir. Said Nursi’nin vefatından sonra, 1965’te II. Büyük Vatikan Kon14


sülü toplandı ve orada şu karar alındı: “Bütünüyle Müslümanlık-Hıristiyanlık düşmanlığıyla dolu tarihimize rağmen Müslümanlarla ilişkiler geliştirilmeli ve bunun için şu 4 şey gerçekleştirilmeli: “Barış, sosyal adalet, ahlaki değerler ve gerçek insan özgürlüğü.” Bediüzzaman Hazretleri vefatından kısa bir sure önce zamanın Papa’sına bir mektup eşliğinde Risale-i Nur’dan bir kitap gönderdiğini biliyoruz. Papa’da cevaben bir mektup yazmıştı ve teşekkür etmişti. Bilgimiz bu kadarla sınırle. Papa o eserin ne kadarını okudu ve etkilendi bilemiyoruz; ama belki de bu konsül buna bir cevap niteliğini taşıyor olabilir. Asıl ilginç olan ise bu gelişmelerin, onun vefatından kısa bir süre sonra olmasıydı ve Bediüzzaman, Müslüman ve Hıristiyanları aynen bu dört şey için ittifaka çağırmıştı; barış, sosyal adalet, ahlaki değerler ve gerçek insan özgürlüğü… Bu ittifaka çağrının yapılmasından kısa bir süre konsülün toplanıp bu karara varması bir hayli ilginç değil mi? Ben de yılın İlk yarısında İslam’ı batı ülkelerinde anlatıyor ve İslam’a Giriş dersleri veriyorum, diğer yarısında da Türkiye, İran ve Endonezya gibi ülkelerde Hıristiyanlığa Giriş dersleri veriyorum. Böylece kendimce Said Nursi’nin çağrısına cevap verdiğimi düşünüyorum. Bu hareketin materyalizme, ateizme ve ahlaksızlığa bir cevap olduğunu düşünüyorum.

bir sempozyumda farklı dinlerden insanların nasıl Risale-i Nur’a koştuklarını müşahede ettim ve bu, bana Bediüzzaman’ın modern bir yazar olduğu kanaatini verdi. İbn-i Teymiye, Gazalî gibi Klasik düşünürlerin eserleri üzerinde çalışmıştım. Onlar bulundukları çağa hitap ediyorlardı fakat Said Nursi çok farklı; o modern doneme hitap eden bir düşünür. Sual: Genel olarak insanlığın, özel olarak inananların en önemli problemi Sayın Michel’in beyan ettiği pratik ateizmin olduğu görülüyor. Benim acizane kanaatim de öyle. Dini, hayatın içinde yaşayamamak. Bu tüm inananların yaşadığı bir problem. Sanırım Müslümanların da problemi.

Pratik ateizme karşı olarak Risale-i Nur’da ne görüyorsunuz? En çok dikkatinizi çeken çareler nedir? Hıristiyanlığın bu konudaki yaklaşımı nedir?

T.M.: Allah’ın varlığına kayıtsız davranma, varsa Kendisine Sorulan Bazı Soru ve Verdiği Cevaplar: da bana ne, yoksa da bana ne gibi bir yaklaşım -filmlerde çok sık gördüğümüz şey- tam da pratik Sual: Risale-i Nur Talebelerini tanıdıktan ateizm olarak adlandırdığımız şey. Said Nursi’nin sonra hayatınızda ne gibi değişiklik oldu? ortaya koyduğu; Allah’ı hayatımızın merkezinde T.M.: Risale-i Nur’u okumaya başladığımda zaten görmek, Allah’ın yarattıklarını müşahede etmek inanan biriydim. Kendimi bildim bileli Allah hayatı- saçma bir şey değildir. Her Müslüman ve inanamın merkezinde yer alıyor. Risale-i Nur bana şun- nın pratikte göstermesi gereken bir şeydir. Bu ise ları kattı; yeni bir derinlik kattı, yeni sezgiler sağladı pratik ateizme karşı çok önemli bir cevap olacakve bana bir nevi danışmanlık yaptı. Kalp ameliyatı tır. Bazı Hıristiyan teologlar buna benzer bir şey olduğumda Hastalar Risalesini okudum ve manevi yapmışlardı. Aydınlanmanın prensipleri insanları bir temizlik ve operasyon geçirmiş oldum. Çeşitli ateizme değil de inanmaya götürmesi gerekiyorortamlarda ben Risale-i Nur’u tavsiye ediyorum. du mantıki olarak. Makul olan da buydu. İmkaBütün insanların okuması için internet üzerinden ve nım olsaydı doktora tezi olarak bunu incelerdim. sair yollardan ulaştırmaya çalışıyorum. Filipinlerde 15


Entelektüel Biyografinin Yedinci Dili Almanca... Araştırmacı Yazar Şükran Vahide’nin kaleminden “Bediüzzaman Said Nursî Entellektüel Biyografisi” kitabının Almancası, Berlinde bulunan ünlü LIT yayınevinden çıktı. İlk defa, İngilizce olarak “Islam In Modern Turkey: An Intellectual Biography Of Bediuzzaman Said Nursi” ismiyle 2005’de SUNY Press’ten çıkan bu kitap Türkçe, Arapça, Rusça, Endonezyaca ve Urduca dillerine tercüme edilip basılmıştı. Bediüzzaman’ın hayatını ilmi ve akademik bir şekilde konu alan bu kitap, böylelikle toplam yedi dile tercüme edilmiş oldu.

Kitabın arka kapak yazısı ise şöyle: sinin ilgili faaliyetlerini tarihî bağlamlarına yerleştirmektedir. Eldeki kaynaklara ve Nursî’nin kendi eserlerine dayanan bu eser, bu mühim âlimin hayatı ve düşüncesiyle ilgili eksiksiz ve dengeli bir bakış açısı sunmaktadır. “Bu kitabın hayatî bir önemi vardır. Nursî, en muhafazakâr Müslümanların dahi teslim edeceği üzere, sahih bir Müslüman’dı. Onun yazılarında bir sıcaklık ve ruh yüceliği görülür ki bu durum takdire lâyık olduğu gibi, aynı zamanda bunları daha iyi bilmeyi de gerektirir.” Ian S. Markham, A Theology of Engagement’ın yazarı.

Elinizdeki eser, yüzyılımızın büyük mütefekkir ve âlimi Bediüzzaman Said Nursî hakkında İngilizcede hazırlanmış olan en kapsamlı çalışmalardan biridir. Batı ile bir arada ve barış içinde yaşamaya inanmış samimi bir mümin olan Nursî, Türkiye’de İslam’ın tecdit edilmesinde hayatî öneme sahip bir iman hareketine öncülük etmiş olup, bugün bütün dünyada milyonlarca takipçisi bulunmaktadır. Nursî’nin düşünceleri üzerinde ciddi bir analiz yapmış olmasının yanında bu kitap, ilk defa Bediüzzaman’ın fikirleri ve kendi-

16


Yeni Vakıf Merkezimizin İnşaatı Devam Ediyor

18.01.2010 Tarihli Fotoğraf

18.01.2010 Tarihli Fotoğraf

Mülkiyeti vakfımıza ait Şehzadebaşı’ndaki arsa üzerine vakıf merkezi inşaatının temeli Ekim ayında atıldı. Hamdolsun kısa sayılabilecek bir zaman diliminde beton ve duvar işleri de bitti ve ince işlere başlandı. İstanbul’un çok merkezi bir yerinde olan bu bina bir yandan vakfımızın daimi adresli bir merkezi fonksiyonunu görürken diğer yandan farklı kullanım maksatlarına hizmet verecek donanımlara da sahip olacaktır. Binada bodrum katta geniş bir çok amaçlı salon, giriş katta çalışma odaları ve yine çok amaçlı bir salonun, sürgülü kapılarla bodrum katla ortak kullanım maksadına matuf bir özellikte olacaktır. Bir üst katta ise vakıf yönetim odaları ve büyükçe bir salon bulunmaktadır. Bu salon ge-

liştirmeyi düşündüğümüz arşiv ve dokümantasyon kütüphanesi olarak dizayn edilecektir. İkinci ve üçüncü (çatı katı) da 11 adet otel standardında oda bulunmaktadır. Bu odalar hem misafirhane hem de küçük çaplı toplantılarda gelen misafirleri ağırlamak için vakfımıza büyük imkan oluşturacaktır. Bu arada vakıf merkezi durumundaki Rüstempaşa Medresesi’nde yaklaşık 2010 sonuna kadar devam edecek bir restorasyon başlamış durumda ve kullanılamaz halde. Dolayısıyla Şehzadebaşı binasının bir an evvel bitirilip hizmete girmesi gerekmektedir. Bu konuda inşaallah artık şehrin merkezinde hepimizin bir evi ve yurdu olacaktır. Eş dost ve arkadaşlarımızı ağırlamak açısından şimdiye kadar olmayan imkanlara kavuşacağız. Allah’ın izni ile. Vefa Lisesi

Şehzade başı camii

17


ULUSLARARASI SEMPOZYUM DUYURUSU

İnsanlık Onuruna Layık Bir Gelecek İçin İlim, İman ve Ahlâk: Risale-i Nur Yaklaşımı 1-Kapsam ve Amaç İlim adamları ve düşünürler günümüz problemlerinin ahlakî esaslı bozulma ve çözülmeden kaynaklandığını sık sık dile getirirler. İnsanlık bir yandan baş döndürücü hızla bilimsel ve teknolojik gelişmeler kaydederken, diğer yandan varoluşun dayandığı temel prensipleri unuttu ve üzerinde titizlikle durulması gereken insanî değerleri ihmal etti. Sonuç olarak daha çok maddî kazanım, daha çok tüketim hayatın gayesi oldu ve insanın manevî boyutu göz ardı edildi. Evler büyürken içindeki aileler küçülüp dağılmaya başladı. En uzak mesafelere, uzayın derinliklerine seyahatler yapılırken, insanın iç dünyasına giden yol bir türlü bulunamaz oldu. İletişim aletleri gelişti, ancak akraba ve yakın komşularla iletişim bağları koptu. Haber ve bilgi kanalları çoğaldıkça doğruluğu ve güvenilirliği azaldı, hakikatin üstünü örter oldu. Edinilen onca bilgiye ve teknolojik gelişmeye rağmen ruhsal sorunlar, toplumsal dengesizlikler, küresel krizler, ekolojik problemler daha da arttı. Hâlbuki ilimler; insanı, tabiatı ve yaratılış gayesini daha iyi tanıyıp anlamaya ve mükemmele ulaşmaya yardımcı olmalıydı. Acaba ilimlerin algılanmasında, hedeflerinde ve kullanılmasında bir yanlışlık mı yapılmıştı? Bilgi ve imkânlar sadece kişisel menfaatlerin ve maddî ihtiyaçların hizmetinde mi kullanılmıştı? İnsanları sınır tanımayan aşırılıklardan koruyan, iyiye yönelten inanç ve maneviyat eksikliği bu problemlerin kaynağı olabilir mi? İnsanlığın yalnızlığa, mutsuzluğa, vurdumduymazlığa ve hırçınlığa düşmesinin sorumlusu insan hayatından manevî boyutların kaybolması olabilir miydi? Bu konular iyice araştırılmalıydı ve insan layık olduğu şerefle yaşamlıydı.Bu problemleri gidermek icin bir çok sosyal kurum ve kuruluşun çalışma yaptığı biliniyor.. Ancak maneviyat boyutların ihmal edildiği tedbirlerle kısmi faydalar sağlansa da çoğu zaman iş daha da içinden çıkılamaz hale gelmekte. Böylece dünya küçülürken sorunlar büyümekte ve insanlığın maddi-manevî geleceğini tehdit eder boyutlara yaklaşmakta. Bu anlamda Bediüzzaman’ın çağdaş Kur’an tefsiri Risale-i Nur Külliyatı, incelenmesi gereken önemli bir kaynaktır. O’nun yaklaşımı doğru bilgilenme ve bilgiyi doğru maksada yönlendirme, “tahkîkî iman”a vesile kılma ve bu esaslara bağlı ahlak inşasına dayanır. Bu sempozyumda vefatının 50. yılında onun, özelde İslâm toplumu ve genelde bütün insanlığın ebedî huzur ve saadeti yolunda Risale-i Nur’la yaptığı katkı, farklı din, kültür, ülke ve coğrafyadan uzman düşünür ve bilim adamları tarafından araştırılıp sunulacaktır.

18


2-Sempozyumda Risale-i Nur Perspektifinden Sunulabilecek Alt Başlıklar - Modern dünyanın içinde bulunduğu durum - Çağdaş toplumlarda görülen muhtelif krizler ve çözüm önerileri - İlmin mahiyeti ve insanlığın mutluluğu yönünde kullanımı - İlim-iman ilişkisi ve varoluşu anlamlandırmaya katkısı - Pozitivist ilim anlayışına karşı imanı güçlendirmenin önemi - İlim ve imana dayalı ahlak anlayışının boyutları ve nitelikleri - Irkçılık, sosyal adaletsizlik ve toplumsal dengesizlik problemleri ve çözüm önerileri - Şiddet kültürünü besleyen faktörler ve çözümleri - Çok kültürlü ortamda farklıklardan kaynaklanan problemlerin çözümü - Sorumluluk ve hesap verebilirlik duygusun geliştirilmesinde imanın rolü - Bütüncül ahlak anlayışı ve insanlığın geleceği - Problemlerin çözümünde Nursi’nin acz, fakr ve şefkat esaslı hizmet mesleği - Nursi’nin muavenet, şefkat ve yardımlaşma esaslı yaklaşımı - İktisat anlayışının problemlerin çözümüne katkısı - Modernite kaynaklı problemler ve Risale-i Nur’un sunmuş olduğu çözümler - Dünyevîleşmenin getirdiği problemler ve çözüm önerileri - Siyasi problemlerin yönetimine ilişkin çözümler - Tüketim alışkanlıklarının yönetimine ilişkin çözümler - Şefkat ve merhamet duygularının geliştirilmesinde imanın katkısı ve rolü - Dini farklılıklardan kaynaklanan problemlerin çözümü

3. Önemli Notlar 1. Sempozyum 3-5 Ekim 2010 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecektir. 2. Tebliğlerin sempozyum sekreteryasına ulaştırılmasıyla ilgili takvim şöyledir: a) Tebliğ özetleri, 250 kelimeyi aşmayacak şekilde en geç 28 Şubat 2010 tarihine kadar sempozyum sekreteryasına ulaşmalıdır. b) 15 sayfayı aşmayacak uzunluktaki tebliğler, hakemler tarafından değerlendirilmesi için tam metin olarak en geç 30 Haziran 2010 tarihine kadar Sempozyum sekreteryasına ulaşmalıdır. c) Sempozyumda sunulmak üzere kabul edilen tebliğ yazarlarına en geç 31 Temmuz 2010 tarihine kadar bilgi verilecektir. 3. Tebliğler Risale-i Nur Külliyatı ışığında, yukarıdaki başlıklar çerçevesinde hazırlanmalıdır. Bu kapsama uymayan tebliğler kesinlikle dikkate alınmayacaktır. 4. Risale-i Nur Külliyatı ve Nursi üzerine yapılmış akademik çalışmalar www.nursistudies.com www.nuronline.org www.barlaplatformu.org sitelerinde bulunmaktadır. İlave bilgi ve kaynak sempozyum sekreteryasından temin edilebilir. 5. Sempozyum dili Türkçe-İngilizce-Arapça olup simultane tercüme yapılacaktır. 6. İrtibat : İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Rüstempaşa Medresesi Sururi Mah. Medrese Sok. No:2 Eminönü / İstanbul symp2010@iikv.org Tel: 0212 527 8181 Fax: 0212 527 8080

19


Yeni Dönem Faaliyetler 6-11 Mart 2010, Kanada

17-18 Şubat 2010/ Sudan

Hartum Üniversitesi’nde Nursi Konferansı

Kanada’da çeşitli üniversitelerde düzenlenecek Nursi Konferansları ve Toplantıları

Sudan’ın başkenti Hartum’da bulunan Hartum Üniversitesi’nde çeşitli ülkelerden de birçok akademisyen ve konuşmacının katılacağı bir Bediüzzaman konferansı düzenlecektir.

Kanada’nın prestijli üniversitelerinden Alberta Üniversitesi, Kings Üniversitesi ve Calgry Üniversiteleri’nde bir dizi Nursi konferansı düzenlenip, ilim adamları ile çeşitli toplantılar gerçekleştirilecektir.

3-5 Ekim 2010/ İstanbul / 9. sempozyum

Emirdağ Yılları Sergisi Önceki Yıllarda, Rüstempaşa Medresesi’nde düzenlenen ve büyük ilgi gören Bediüzzaman’ın Barla ve Kastamonu Yılları sergileri bu yıl Emirdağ Yılları’nı konu alan sergi ile devam edecektir. Emirdağ Yılları Sergisi ile ilgili çalışmalar ve hazırlıklar devam etmektedir. Yeri ve kesin tarihi ilerleyen günlerde www.barlaplatformu.org adresli web sitemizden duyurulacaktır.

“İnsanlık Onuruna Layık Bir Gelecek İçin İlim, İman veAhlâk: Risale-i Nur Yaklaşımı” Konulu Uluslararası Sempozyum.

Bülten Çalışmaları

Bültenlerimizin tamamını www.barlaplatformu.org web sayfamızdan bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Ayrıca iletişim sayfamızdan adresinize ücretsiz talepte bulunabilirsiniz. İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ YIL:3 SAYI :6 OCAK 2010 ÜCRETSİZDİR. Rüstempaşa Medresesi Sururi Mahallesi Medrese Sokak No:2 34120 Eminönü / İstanbul Tel: 0 212 527 81 81 - Fax: 0 212 527 80 80 www.iikv.org www. barlaplatformu.com www.nursistudies.com www.nuronline.com

20


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.