øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yúj»A øÉé}¼@»A øÁônø@I {
¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
6. SURE
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 1
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
← !↔ξ×Ω⊕Κ7! ↔σ↔ς↔∋
∝Η⊕7! ←ψ™ς←7 ↑φ″Ω↔Ε″7↔!
⎢↔ Ψ∩Ξ7! ↔: ← ≅↔Ω↑ςΠ ∩ 7! ↔υ↔Θ↔% ↔: ↔ ″∗↔ ↵! ↔: ↔ Ψ↑7←Γ″Θ↔< ″ϖ←Ζ←±∀↔Ι←∀ ∼:↑Ι↔Σ↔6 ↔ω<∝Η⊕7! ⊕ϖ↑∃ El hamdu lillâhillezî halakas semâvâti vel arda ve cealez zulumâti ven nûr(nûra), summellezîne keferû bi rabbihim ya’dilûn(ya’dilûne).
Ηαμδ σεμαλαρ⎬ ϖε αρζ⎬ ψαραταν, ζυλμετι ϖε νυρυ ϖαρ εδεν Αλλαη’α μαησυστυρ. Σονρα δα κ®φιρλερ, Ραβ’λερινε (βα⎭κα ⎭εψλερι) ε⎭ κο⎭υψορλαρ. 1
1
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 1
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - el hamdu
:
hamd
2 - li allâhi
:
Allah için, Allah’a mahsus
3 - ellezî
:
ki o
4 - halaka
:
yarattý
5 - es semâvâti
:
semâlar, gökler
6 - ve el arda
:
ve arz, yeryüzü
7 - ve ceale
:
ve kýldý, yaptý, var etti
8 - ez zulumâti
:
zulmetler, karanlýklar
9 - ve en nûra
:
ve nur
10 - summe
:
sonra
11 - ellezîne keferû
:
inkâr eden kimseler, kâfirler
12 - bi rabbi-him
:
Rab’lerine
13 - ya’dilûne
:
adil, eþ, denk tutuyorlar
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Bu âyet, kâfir ayný zamanda müþrik olan kiþilerden bahsediyor. O zamanki kâfirlerin bir kýsmý, ayný zamanda müþriktiler. Birden fazla tanrý kabul ediyorlardý. Allah’ý “Allah” olarak kabul ediyorlardý ama Allah’tan baþka, taþtan yaptýklarý putlarý; onlara da tapýnmak suretiyle bir nevi tanrý ediniyorlardý. Mekke’de kitap sahiplerinin dýþýnda, þeytana, putlara tapan her türlü insan vardý.
2
2
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 2
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢→ ↔%↔! |⊆Ν↔5 ϖ⊕ ↑∃ ↓ω[∝0 ″ω←8 ″ϖ↑Υ↔Τ↔ς↔∋ ∝Η⊕7! ↔ξ↑; ⊕ϖ↑∃ ↑ ↔Γ″Ξ←2 |∪Ω↔Κ↑8 °υ↔%↔! ↔: ↔ :↑Ι↔Β″Ω↔# ″ϖ↑Β″9↔! Huvellezî halakakum min tînin summe kadâ ecelâ(ecelen), ve ecelun musemmen ýndehu summe entum temterûn(temterûne). Σιζι τοπρακταν ψαραταν, σονρα βιρ εχελ (βιρ ηαψατ σ⎫ρεσι) ταψιν εδεν Ο’δυρ. ςε εχελι μ⎫σεμμα (μεκ®ν⎬ ϖε ζαμαν⎬ βελιρλενμι⎭ εχελ) Αλλαη’⎬ν κατ⎬νδαδ⎬ρ. Σονρα δα σιζ, ⎭⎫πηε εδιψορσυνυζ.
1 2 3 4 5 6
3
-
huve ellezî halaka-kum min tînin summe kadâ ecelen
: : : : : :
O’dur, O ki sizi yarattý (özel bir) topraktan sonra takdir etti bir ecel, zaman dilimi, vade
3
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 2
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
7 8 9 10 11 12
-
ve ecelun musemmen ýnde-hu summe entum temterûne
: : : : : :
ve ecel isimlendirilmiþ, belirlenmiþ O’nun katýnda, yanýnda sonra siz þüphe ediyorsunuz
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ isimlendirilmiþ, belirlenmiþ (müsemmen) bir süreden bahsediyor. Ölüm; zaman ve mekân koordinatlarý belirlenmiþ bir özellik taþýr. Allah hangi aný tayin etmiþse (o belirli ölüm anýndan ne bir dakika evvel, ne bir dakika sonra) mutlaka o vakitte öleceðiz. Ýkincisi, mekân koordinatlarý belli olan o noktada öleceðiz. Enlem ve boylamýn, bizim hayatýmýz için kesiþtiði o noktada, orada ve o anda öleceðiz. Uhud Savaþý’nda münafýklar diyor ki: “Eðer kardeþlerimiz Uhud Savaþý’na iþtirak etmeselerdi, ölmeyeceklerdi.” Allahû Tealâ da cevap veriyor: “Hayýr, öyle deðil. Onlar evlerinden alýnýp, sürüklene sürüklene oraya götürülüp, orada, o noktada ve ayný anda öleceklerdi. Eðer savaþa katýlmamýþ olsalardý, baþka bir sebepten ama mutlaka ayný anda ve ayný noktada öleceklerdi.” Öyleyse herkesin ölümünün zamanýn hangi noktasýnda ve nerede olduðu bellidir. Ýþte ecel-i müsemma dediðimiz þey ecelin Allahû Tealâ tarafýndan takdir edilmiþ þeklidir ve kader hücrelerimizde o vardýr. Ölüm gününüz kader hücrelerinizde mevcuttur. Hücreleriniz dünya hayatýnýn sonunu temsil eder. Ve Allahû Tealâ dilediði evliyasýna kader hücrelerini gösterir. Kader hücrelerinin bir kýsmý, (cennete gidecek olanlarýn) illiyyindedir. Yani Allah’ýn katý olan 7. gök katýndadýr. Bir kýsmý ise, (cehenneme gidecek olanlarýn) siccîndedir. Bütün kader hücreleri kýyâmet gününden alýnmýþ ve zamanýn baþlangýç noktasýna geri götürülmüþtür. Rakamlar belli olduðu için cennete gidecek olanlarýnki yedi kat yukarýda, cehenneme gidecek olanlarýnki yedi kat aþaðýda dizayn edilmiþtir. Bu dizayn, kýyâmetten sonra, zaman baþladýðý ana geri döndüðünde vücuda getirilmiþtir ve sonuçlar bellidir.
4
4
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
Χ⎫ζ − 7
ℜψετ − 3
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢← ″∗↔ !↵ |←4 ↔: ← !↔ξ×Ω⊕Κ7! |←4 ↑ψ™ς7! ↔ξ↑; ↔: ↔: ″ϖ6↑ ↔Ι″Ζ↔% ↔: ″ϖ↑6⊕Ι←, ↑ϖ↔ς″Θ↔< ↔ Ψ↑Α←Κ″Υ↔# _↔8 ↑ϖ↔ς″Θ↔< Ve huvellâhu fîs semâvâti ve fîl ard(ardý), ya’lemu sirrakum ve cehrekum ve ya’lemu mâ teksibûn(teksibûne). ςε, γ⎞κλερδε ϖε αρζδα Αλλαη Ο’δυρ. (Ο Αλλαη, γ⎞κλερδε ϖε ψερδεδιρ.) Σιζιν σ⎬ρρ⎬ν⎬ζ⎬ (γιζλεδιðινιζι) ϖε α⎜⎬κλαδ⎬ð⎬ν⎬ζ⎬ ϖε καζαναχαð⎬ν⎬ζ ⎭εψι βιλιρ. 1 2 3 4 5
5
-
ve huve allâhu fî es semâvâti ve fî el ardý ya’lemu sirra-kum
: : : : :
ve O Allah, O Allah göklerde ve arzda, yeryüzünde bilir sizin sýrrýnýzý, gizlinizi, gizlediðinizi
5
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 3
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
6 - ve cehre-kum 7 - ve ya’lemu 8 - mâ teksibûne
: : :
ve açýkladýðýnýzý ve bilir kazanacaðýnýz þeyi
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ her yaptýðýnýzdan haberdardýr. Hem düþüncelerinizi, hem aksiyonlarýnýzý bilir. Aksiyonlarýnýzdan (yaptýðýnýz þeyler) hem Allah için yaptýðýnýz güzel amelleri, hem de suç kesimini bilir. Bunlar, açýkça yaptýklarýnýzdýr. Allahû Tealâ, ayný zamanda gizli olarak, baþka insanlara göstermeden yaptýklarýnýzý da bilir. Öyleyse hem düþüncelerinizi, hem yapýp da gizlediklerinizi, hem de gizlemeden yaptýklarýnýzý bilir. Allahû Tealâ herþeyi bilir. Biliyorsunuz ki; her an ya derecat kaybedersiniz ya da derecat kazanýrsýnýz. Hayatýnýzýn hiçbir saniyesi yoktur ki size bir derecat kazandýrmasýn veya kaybettirmesin. Herhangibir saniye Allah’ýn emrettiði bir þeyi yapýyorsanýz, yasak ettiði bir þeyi iþlememekteyseniz, ikisi de derecat kazanmanýza sebebiyet verir. Ne zaman Allah’ýn bir emrini çiðniyorsanýz ve ne zaman Allah’ýn yasak ettiði bir fiili iþliyorsanýz, o saniyeler boyunca (her saniye) derecat kaybedersiniz. Ýþte bir zikir müessesesi: Zikir yapýyorsanýz, zikir yaptýðýnýz sürede her saniye derecat kazanýrsýnýz. Zikir yapmýyorsanýz, zikir yapmadýðýnýz sürede her saniye derecat kaybedersiniz. Hayatýnýzýn her saniyesinde mutlaka ya kayýp, ya kazanç olarak mutlaka deðiþiklik vardýr. Bu sebeple insanlarýn hayatlarýnýn hiçbir saniyesi bir evvelki saniyeyle eþit olamaz. Burada fizik kazançlardan da bahsetmek söz konusudur. Para ve mal olarak neyi kazanacaðýnýzý da Allah elbette bilir. Burada söz konusu olan, kazandýðýnýz ve kaybettiðiniz dereceler, muktesebatýnýzdýr (âyette “teksubûn” olarak geçen) yani iktisap ettiklerinizdir.
6
6
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 4
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ϖ←Ζ∀←± ∗÷ ← ≅↔<×∼ ″ω←8 }↓ ↔<×∼ ω″ ←8 ″ϖ←Ζ[∝#″≅↔# _↔8 ↔: ↔ω[∝/←Ι″Θ↑8 _↔ΖΞ″ ↔2 ∼Ψ↑9≅↔6 ® ←! Ve mâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu’rýdîn(mu’rýdîne). ςε Ραβ’λερινιν ®ψετλερινδεν βιρ ®ψετ γελμεμι⎭τιρ κι; ονδαν ψ⎫ζ ⎜εϖιρμι⎭ ολμασ⎬νλαρ. 1 2 3 4 5 6 7
-
ve mâ te’tî-him min âyetin min âyâti rabbi-him illâ kânû an-hâ mu’rýdîne
: : : : : : :
ve onlara gelmez (gelmemiþtir) bir âyet, mucize âyetlerden onlarýn Rabbi, Rab’leri ...’den baþka olmadýlar (...olmasýnlar) ondan yüz çeviren kimseler
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Ýnsanlar, hiçbir âyet hariç olmaksýzýn Allah’ýn bütün âyetlerinden yüz çeviriyorlar. Allahû Tealâ’nýn ifadesi açýk ve kesindir.
7
7
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 5
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔ ″Ψ↔Κ↔4 ⎢″ϖ↑;↔ ≥≅↔% _⊕Ω↔7 ←±σ↔Ε″7≅←∀ ∼Ψ↑∀⊕Η↔6 ″φ↔Τ↔4 ↔ ↑®←ϑ″Ζ↔Β″Κ↔< ∝ψ←∀ ∼Ψ↑9≅↔6 _↔8 ÿ!∈Ψ×≥Α″9↔! ÿ″ϖ←Ζ[∝#″≅↔< Fe kad kezzebû bil hakký lemmâ câehum, fe sevfe ye’tîhim enbâû mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne). Β⎞ψλεχε ονλαρα ηακ γελδιðι ζαμαν, ονυ ψαλανλαμ⎬⎭λαρδ⎬. Φακατ, αλαψ ετμι⎭ ολδυκλαρ⎬ ⎭εψιν ηαβερλερι ψακ⎬νδα ονλαρα γελεχεκ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
-
fe kad kezzebû bi el hakký lemmâ câe-hum fe sevfe ye’tî-him enbâû mâ kânû bi-hî yestehziûne
: : : : : : : : : :
böylece yalanlamýþlardý hakký, gerçeði onlara geldiði zaman artýk, fakat pek yakýnda onlara gelecek haberler þey(ler) oldular onunla alay ediyorlar
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Kendilerine Hakk, yani Kur’ân gelen müþrikler O’nu yalanladýlar. Alay ettikleri þey olan kýyâmetten sonra dirilmek ve cehenneme gitmek konusundaki haberler yakýnda onlara gelecek, buyruluyor.
8
8
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 6
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↓ ″Ι↔5 ″ω←8 ″ϖ←Ζ←ς″Α↔5 ″ω←8 _↔Ξ″Υ↔ς″;↔! ″ϖ↔6 ∼″:↔Ι↔< ″ϖ↔7 ↔! ″ϖ↑Υ↔7 ″ωΥ←± ↔Ω↑9 ″ϖ↔7 _↔8 ← ″∗↔ ↵! |←4 ″ϖ↑;≅⊕Ξ⊕Υ↔8 _↔Ξ″ς↔Θ↔% ↔: ⎨∼→∗!↔∗″Γ←8 ″ϖ←Ζ″[↔ς↔2 ↔ ≥≅↔Ω⊕Κ7! _↔Ξ″ς↔,″∗↔! ↔: ″ϖ↑; ≅↔Ξ″Υ↔ς″;↔≅↔4 ″ϖ←Ζ←Β″Ε↔# ″ω←8
∝Ι″Δ↔# ↔ ≅↔Ζ″9↔ ↵!
″ϖ;← ←Γ″Θ↔∀ ″ω←8 _↔9⊂≅↔Λ″9↔! ↔: ″ϖ←Ζ←∀Ψ↑9↑Η←∀ ↔ω<∝Ι↔∋×∼ →_9″Ι↔5 E lem yerev kem ehleknâ min kablihim min karnin mekkennâhum fîl ardý mâ lem numekkin lekum ve erselnes semâe aleyhim midrâren ve cealnâl enhâre tecrî min tahtihim fe ehleknâhum bi zunûbihim ve enþe’nâ min ba’dihim karnen âharîn(âharîne). 9
9
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 6
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Σιζι ψερλε⎭τιρμεδιðιμιζ βιρ ⎭εκιλδε (σιζδεν δαηα ιψι ιμκ®νλαρ ϖερερεκ), ψερψ⎫ζ⎫νδε ψερλε⎭τιρδιðιμιζ κενδιλερινδεν ⎞νχεκι νιχε νεσιλλερι, νασ⎬λ ηελ®κ εττιðιμιζι γ⎞ρμ⎫ψορλαρ μ⎬? Ονλαρα σεμ®ψ⎬ (βυλυτλαρ⎬) βολ ψαðμυρλυ ολαρακ γ⎞νδερδικ. Αλτλαρ⎬νδαν ακαν νεηιρλερ ϖαρ εττικ. Φακατ γ⎫ναηλαρ⎬ σεβεβιψλε ονλαρ⎬ ηελ®κ εττικ. Ονλαρδαν σονρα δα βα⎭κα νεσιλλερ ψαραττ⎬κ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21
-
e lem yerev kem ehleknâ min kabli-him min karnin mekkennâ-hum fî el ardý mâ lem numekkin lekum ve erselnâ es semâe aleyhim midrâren ve cealnâ el enhâre tecrî min tahti-him fe ehleknâ-hum bi zunûbi-him ve enþe’nâ min ba’di-him karnen âharîne
: : : : : : : : : : : : : : : : : : : : :
görmüyorlar mý nice, kaç tane helâk ettik onlardan önce, kendilerinden önce nesillerden onlarý yerleþtirdik arzda, yeryüzünde yerleþtirmediðimiz bir þekilde sizi ve gönderdik semâ, gökyüzü onlara bol yaðmurlu olarak ve kýldýk, yaptýk, var ettik nehirler akar onlarýn altýndan fakat onlarý helâk ettik günahlarý sebebiyle ve inþa ettik, yarattýk onlardan sonra baþka, diðer nesiller
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Ýnsanlýk tarihi boyunca nice kavimler Allah tarafýndan helâk edilmiþlerdir. Önce Allah’ýn büyük lütuflarýna nail olmuþlar ama Allah’a ulaþmayý dilemedikleri gibi, Allah’a asi olmuþlar ve Allah onlarý yok etmiþtir. Onlarýn yerine baþka kavimlerin nesilleri yaratýlmýþtýr.
10
10
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 7
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↑ Ψ↑Κ↔Ω↔ς↔4 ↓ ≅↔0″Ι←5 |∝4 _→∀≅↔Β←6 ↔τ″[↔ς↔2 _↔Ξ″7⊕ϑ↔9 ″ξ↔7 ↔: °ω[∝Α↑8 °η″Ε←, ® ←! ≥∼↔Η×; ″ ←! ∼:≥↑Ι↔Σ↔6 ↔ω<∝Η⊕7! ↔ ≅↔Τ↔7 ″ϖ←Ζ<∝Γ″<↔≅←∀ Ve lev nezzelnâ aleyke kitâben fî kýrtâsin fe le mesûhu bi eydîhim le kâlelezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun). ςε εðερ σανα κ®ð⎬τλαρδα ψαζ⎬λ⎬ ολαρακ κιταπ ινδιρσεψδικ, β⎞ψλεχε ονα γερ⎜εκτεν ελλερι ιλε δοκυνσαλαρ βιλε, κ®φιρ ολανλαρ, μυτλακα: “Βυ ανχακ απα⎜⎬κ βιρ σιηιρδιρ.” δερδι. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
-
ve lev nezzelnâ aleyke kitâben fî kýrtâsin fe le mesûhu bi eydî-him le kâle ellezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubînun
: : : : : : : : :
ve eðer indirseydik sana yazýlý olarak, kitap olarak kâðýtta böylece ona gerçekten deyseler (dokunsalar) elleri ile mutlaka dedi (derdi) inkâr edenler, kâfir olan kimseler bu ancak apaçýk bir sihir
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Hz. Musa’ya tabletleri ýþýnla yazarak teslim eden Allah, Hz. Peygamber’e yazýlý olarak Kur’ân’ý indirseydi, bu kitaba: “Bu ancak bir sihirdir” diyeceklerdi. Elleri ile yazýlý kitaba dokunabilmeleri bile onlarý inkârdan alýkoyamazdý.
11
11
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 8
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
_↔Ξ″7↔ϑ″9↔! ″ξ↔7 ↔: °τ ⎢ ↔ς↔8 ←ψ″[↔ς↔2 ↔ ϑ← ″9↑! ≥ ÷ ″Ψ↔7 ∼Ψ↑7≅↔5 ↔: ↔ :↑Ι↔Π″Ξ↑< ÷ ⊕ϖ↑∃ ↑η″8↔ !↵ ↔|←Ν↑Τ↔7 _→Υς↔ ↔8 Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi melek(melekun), ve lev enzelnâ meleken le kudýyel emru summe lâ yunzarûn(yunzarûne). ςε: “Ονα βιρ μελεκ ινδιριλσεψδι, ολμαζ μ⎬ψδ⎬?” δεδιλερ. ςε ⎭®ψετ βιρ μελεκ ινδιρσεψδικ, μυτλακα ι⎭, ολυπ βιτιριλιρδι. Σονρα ονλαρα μ⎫ηλετ ϖεριλμεζδι. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
-
ve kâlû lev lâ unzile aleyhi melekun ve lev enzelnâ meleken le kudýye el emru summe lâ yunzarûne
: : : : : : : : : : :
ve dediler olmaz mý indirildi ona bir melek ve þâyet biz indirseydik bir melek mutlaka yerine getirilirdi, bitirilirdi emir, iþ sonra inzar edilmez, bekletilmez, mühlet verilmez
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Ona bir melek indirilseydi, biz de o meleði görüp inansaydýk dediler. Þâyet melek indirseydik mutlaka emir kaza edilirdi (yerine getirilirdi). Yaþamalarý için onlara mühlet verilmezdi.
12
12
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 9
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
→ ↑%↔∗ ↑ ≅↔Ξ″ς↔Θ↔Δ↔7 _→Υ↔ς↔8 ↑ ≅↔Ξ″ς↔Θ↔% ξ″ ↔7 ↔: ↔ Ψ↑Κ←Α″ς↔< _↔8 ″ϖΖ← ″[↔ς↔2 _↔Ξ″Κ↔Α↔ς↔7 :↔ Ve lev cealnâhu meleken le cealnâhu raculen ve le lebesnâ aleyhim mâ yelbisûn(yelbisûne). ςε ⎭®ψετ ονυ μελεκ ψαπσαψδ⎬κ, ονυ μυτλακα ερκεκ ολαρακ (ερκεκ συρετινδε) ψαπαρδ⎬κ. ςε ⎭⎫πηε εττικλερι ⎭εψι, μυτλακα ονλαρα (γενε) ⎭⎫πηε εττιριρδικ. 1 2 3 4 5 6 7
-
ve lev cealnâ-hu meleken le cealnâ-hu raculen ve le lebesnâ aleyhim mâ yelbisûne
: : : : : : :
ve onu var etseydik, yapsaydýk bir melek olarak, bir melek mutlaka onu yapardýk bir erkek þeklinde, suretinde ve mutlaka þüphe ettirirdik onlara þüphe ettikleri þey
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ diyor ki: “Meleði de getirirdik ama yine onu erkek kýlardýk. Yeni þüphelere yol açacak olan bir yeni olay vücut bulurdu.” Sonuçta, onlar yine: “Bu apaçýk bir büyüden baþka bir þey deðildir” diyeceklerdir.
13
13
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 10
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔ω<∝Η⊕7≅←∀ ↔ ≅↔Ε↔4 ↔τ←ς″Α↔5 ″ω←8 ↓υ↑,↑Ι←∀ ∉ ←ϑ″Ζ↑Β″,! ←φ↔Τ↔7 ↔: 〉↔ ↑®←ϑ″Ζ↔Β″Κ↔< ∝ψ←∀ ∼Ψ↑9≅↔6 _↔8 ″ϖ↑Ζ″Ξ←8 ∼:↑Ι←Φ↔, Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe hâka billezîne sehýrû minhum mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne). ςε ανδολσυν κι; σενδεν ⎞νχεκι ρεσ⎦λλερλε δε αλαψ εδιλμι⎭τι. Β⎞ψλεχε αλαψ ετμι⎭ ολδυκλαρ⎬ ⎭εψ, ονλαρδαν αλαψ εδενλερι κυ⎭αττ⎬. 1 - ve lekad
:
ve andolsun
2 - istuhzie
:
alay edildi
3 - bi rusulin
:
resûller ile
4 - min kabli-ke
:
senden önce
5 - fe hâka
:
böylece kuþattý
6 - bi ellezîne
:
o kimseleri, onlarý
7 - sehýrû
:
alay ettiler
8 - min-hum
:
onlardan, onlarý
9 - mâ kânû
:
olduklarý þey
10 - bi-hi
:
onunla
:
alay ediyorlar
11 - yestehziûne
14
14
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 10
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ bütün zamanlarda, ne kadar kavim varsa (ara vermeden), mutlaka resûller beas etmiþ: 23/MU’MÝNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu feetba’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), febu’den likavmin lâ yu’minûn(yu’minûne). Sonra Biz resûllerimizi ardarda (arasý kesilmeden, peþpeþe) gönderdik. Hangi kavme resûlü gelse hepsi onu tekzip ettiler (yalanladýlar, reddettiler). O zaman Biz birbiri ardýndan onlarý yok ettik ve onlarý efsane kýldýk. Mü’min olmayan kavim artýk uzak olsun. Onlarý yaþatmýþtýr. Ve resûl öldüðü anda, yerine derhal yenisini tayin etmiþtir. Tarihin hiçbir noktasýnda, hiçbir kavmi resûlsüz býrakmamýþtýr. Ama hangi kavme resûl gönderdiyse, onlarý yalanlamýþlardýr. Yalanlamakla kalmayýp daha da öteye gitmiþlerdir: 2/BAKARA-87: Ve le kad âtaynâ mûsal kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsabne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum rasûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne). Andolsun ki; Biz, Musa’ya kitap verdik ve ondan sonra da, birbiri ardýndan (aralarý kesilmeksizin, peþpeþe) resûller gönderdik. Ve Meryem’in oðlu Ýsa’ya da beyyineler (açýk kanýtlar) verdik ve onu RUH’UL KUDÜS ile destekledik. Her ne zaman size bir resûl; nefslerinizin hoþlanmadýðý bir þeyle (emirle) geldiyse, hemen kibirlendiniz. Bir kýsmýný yalanladýnýz ve bir kýsmýný da öldürdünüz. Tabiatýyla Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in yalanlanmasý, inkâr edilmesi de eþyanýn tabiatýna çok uygundur ve böyle olmasý normaldir.
15
15
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
Χ⎫ζ − 7
ℜψετ − 11
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔ρ″[↔6 ∼:↑Ι↑Π″9! ⊕ϖ↑∃ ← ″∗↔ ↵! |←4 ∼:↑Ι[∝, ″υ↑5 ↔ω[∝∀←±Η↔Υ↑Ω″7! ↑}↔Α←5≅↔2 ↔ ≅↔6 Kul sîrû fîl ardý summenzurû keyfe kâne âkýbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Δε κι: “Ψερψ⎫ζ⎫νδε δολα⎭⎬ν. Σονρα βακ⎬ν, ψαλανλαψανλαρ⎬ν ακ⎬βετι νασ⎬λ ολδυ.”
1 2 3 4 5 6 7
16
-
kul sîrû fî el ardý summe unzurû keyfe kâne âkýbetu el mukezzibîne
: : : : : : :
de, söyle gezin, dolaþýn arzda, yeryüzünde sonra bakýn (görün) nasýl oldu sonu tekzip eden, yalanlayan kimseler
16
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 11
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Ýnsanlýk tarihi boyunca bu dünya, bütün nesillerin barýnaðý olmuþtur. Hiçbir devir olmamýþtýr ki Allah’ýn resûlleri yalanlanmamýþ olsun. Bütün devirlerde, bütün Allah’ýn resûlleri, hangi kavme giderlerse gitsinler, yalanlandýlar, tekzip edildiler. Onlara hakaret edildi, saldýrýldý. Allahû Tealâ da hepsine ceza verdi. Bir kýsmý rüzgârla, bir kýsmý sesle, bir kýsmý gökten yaðan taþlarla ve daha bilmediðimiz, daha tekniðimizin ulaþamadýðý birtakým özel silâhlarla öldüler, yok oldular. Allahû Tealâ’nýn vücuda getirdiði kâinat dizayný içerisinde kimler Allah’ýn resûllerine karþý çýktýysa, onlarýn mutlaka cezalandýrýldýðýný görüyoruz. Bu resûller; ister peygamber olsun, ister olmasýnlar, her kavmin içinde, hepsi ayný akýbete duçar oldu. Hepsi mutlaka büyük çoðunluk tarafýndan reddedildiler. Sadece küçük bir grup insan tarafýndan kabul edildiler. Ve onlar; Allah’ýn kýymetlileri, Allah’ýn katýnda üstün insanlar oldular. Resûllerle birlikte olanlar, o þerefi yaþayanlardýr. Ýþte bundan 14 asýr evvel Peygamber Efendimiz (S.A.V) kâinattaki Son Nebî idi, Son Peygamber’di, Nebî (Peygamber) Resûl’dü. Ve olmadýk hakaretlere maruz kaldý. Taþlandý, üzerine insan pisliði bile atýldý. Ve Allah’ýn yardýmýyla etrafýndaki sahâbeyle beraber O, gâlip geldi.
17
17
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢←ψ™ς←7 ″υ↑5 ⎢← ″∗↔ ↵! ↔: ← !↔ξ×Ω⊕Κ7! |←4 _↔8 ″ω↔Ω←7 ″υ↑5 ″ϖ↑Υ⊕Ξ↔Θ↔Ω″Δ↔[↔7 ⎢↔}↔Ω″&⊕Ι7! ←ψ←Κ″Σ↔9 |×ς↔2 ↔⎯↔Β↔6 ↔ω<∝Η⊕7↔! ⎢←ψ[∝4 ↔⎯″<↔∗ ÷ ←⊥↔Ω×[←Τ″7! ← ″Ψ↔< |×7←! ↔ Ψ↑Ξ←8⊂Ψ↑<
÷ ″ϖ↑Ζ↔4 ″ϖ↑Ζ↔Κ↑Σ″9↔! ∼:≥↑Ι←Κ↔∋
Kul li men mâ fîs semâvâti vel ard(ardý), kul lillâh(lillâhi), ketebe alâ nefsihir rahmeh(rahmete), le yecmeannekum ilâ yevmil kýyâmeti lâ reybe fîhi, ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn(yu’minûne).
Δε κι : “Σεμ®λαρδα ϖε ψερψ⎫ζ⎫νδε ολαν ⎭εψλερ κιμιν?” “Ηεπσι Αλλαη’⎬νδ⎬ρ!” δε. Αλλαη⎦ Τεαλ®, κενδι ⎫ζερινε ραημετι ψαζδ⎬. Ηακκ⎬νδα ⎭⎫πηε ολμαψαν κ⎬ψ®μετ γ⎫ν⎫νδε, σιζλερι μυτλακα τοπλαψαχακ. Ονλαρ κι νεφσλερινι η⎫σρανα δ⎫⎭⎫ρδ⎫λερ, ι⎭τε ονλαρ μ⎫’μιν δεðιλδιρλερ. 18
18
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17
-
kul li men mâ fî es semâvâti ve el ardý kul li allâhi ketebe alâ nefsi-hi er rahmete le yecmea- enne-kum ilâ yevmi el kýyâmeti lâ reybe fî- hi ellezîne hasirû enfuse-hum fe hum lâ yu’minûne
: : : : : : : : : : : : : : : : :
de, söyle kimin semâlarda, göklerde, olan þey(ler) ve arz, yeryüzü Allah için, Allah’ýn yazdý kendi nefsi üzerine, kendi üzerine rahmet sizi mutlaka toplayacak güne kýyâmet onda þüphe yok o kimseler, onlar hüsrana düþürdüler nefslerini, kendilerini iþte onlar mü’min deðildirler
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ, mü’min olmayanlarýn yani nefslerini hüsrana uðratanlarýn düþtükleri durumu gösteriyor. Bu âyetlerde iki özellik görüyoruz: 1- Günahlarýn sevaplardan fazla olmasý. 2- Gidilecek, ebedî kalýnacak yerin cehennem olmasý. Kimin sevaplarý günahlarýndan fazlaysa, cennete girer ve ebediyyen orada kalýr. Cennetten çýkýp cehenneme gitmek diye bir þey söz konusu deðildir. Kimin de günahlarý sevaplarýndan fazla olursa, onlar nefslerini hüsrana düþürenlerdir. Onlarýn gidecekleri yer ise cehennemdir ve ebediyyen cehennemde kalacaklardýr. 23/MU’MÝNÛN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne). Kimin mizaný (sevap tartýlarý) (kýyâmet gününde) hafif gelirse onlar nefsleri hüsranda olanlardýr, onlar cehennemde ebediyyen kalacaklardýr.
19
19
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Allah’a ulaþmayý dilemeyen herkes, günahlarý sevaplarýndan fazla olanlardýr. Sadece Allah’a ulaþmayý dileyen insanlar için sevaplarýný günahlardan daha öteye geçirmek söz konusu olabilir. Aksi halde mümkün deðildir. Âyet-i kerimelerden anlaþýlacaðý gibi, cehenneme gidenlerin oradan bir daha çýkma ümitleri yoktur. Cennete giren kiþinin oradan çýkmayacaðýna dair birçok âyet vardýr. Ama önemli olan, insanlarýn cehenneme bir defa girdikten sonra oradan çýkmalarýnýn mümkün olduðu zannýný önlemektir. Kur’ân-ý Kerim’de bu istikamette 53 tane âyet-i kerime vardýr: 1) 7/A’RÂF-36: Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ ulâike ashabun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karþý kibirlenenler, iþte onlar ateþ ehlidirler, orada ebediyyen kalacaklardýr. 2) 33/AHZÂB-64: Ýnnallahe leanel kâfirîne ve eaddelehum seîrâ(seîran). Muhakkak ki Allah, kâfirleri lanetlemiþ ve onlara çýlgýn bir ateþ hazýrlamýþtýr. 33/AHZÂB-65: Hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden) lâ yecidûne veliyyen ve lâ nasîrâ(nasîrân). Orada ebedi olarak kalýcýdýrlar. Onlar ne bir velî ne bir yardýmcý bulamayacaklardýr. 3) 3/ÂLÝ ÝMRÂN-116: Ýnnellezîne keferû len tuðniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum minallâhi þey’â(þeyen), ve ulâike eshâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). Hiç þüphesiz o kâfirlerin ne mallarý ve ne de evlatlarý, onlara, Allah’tan (gelecek bir cezaya) bir þeye (karþý koymaya) yetmez. Ýþte onlar ateþ ehlidir. Orada devamlý kalacaklardýr. 4) 3/ÂLÝ ÝMRÂN-88: Hâlidîne fîhâ, lâ yuhaffefu anhumul azâbu ve lâ hum yunzarûn(yunzarûne). (O lânetin) içinde de ebedî kalacaklardýr. Onlardan azap hafifletilmeyecek ve onlara nazar edilmeyecektir (bakýlmayacaktýr). 5) 2/BAKARA-39: Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). Ve “(Bizi) inkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar, iþte onlar ateþ halkýdýr ve orada ebedî kalacaklardýr. 6) 2/BAKARA-81: Belâ men kesebe seyyieten ve ehâtat bihî hatîetuhu fe ulâike eshâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
20
20
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Hayýr. (Durum hiç de onlarýn anladýðý ve iddia ettiði gibi deðil.) Kim, günah kazanmýþ da, hatalarý kendisini kuþatmýþsa; iþte onlar, ateþ halkýdýr ve içinde de devamlý kalacaklardýr. 7) 2/BAKARA-86: Ulâikellezîneþteravul hayâted dunyâ bil âhireti, fe lâ yuhaffefu anhumul azâbu ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne). Ýþte onlar öyle kimselerdir ki, dünya hayatýný ahirete karþý satýn almýþlardýr. Bu sebeple azap onlardan hiç hafifletilmeyecek ve onlara yardým da olunmayacaktýr. 8) 2/BAKARA-162: Hâlidîne fîhâ, lâ yuhaffefu anhumul azâbu ve lâ hum yunzarûn(yunzarûne). (Onlar) onun (lânetin) içinde ebediyyen kalacak olanlardýr. Onlardan azap hafifletilmez ve onlara bakýlmaz. 9) 2/BAKARA-167: Ve kâlellezînettebeû lev enne lenâ kerreten fe neteberree minhum kemâ teberreû minnâ kezâlike yurîhimullâhu a’mâlehum haserâtin aleyhim ve mâ hum bi hâricîne minen nâr(nâri). Ve o (Allah’tan baþkasýna) tâbî olanlar dedi ki: “Keþke bizim için (dünyaya) bir kere daha dönüþ olsaydý. O zaman bizden uzaklaþtýklarý gibi, biz de onlardan uzaklaþýrdýk.” Böylece Allah, onlara amellerinin hasara uðradýðýný (hüsrana düþtüklerini) gösterecek. Ve onlar ateþten çýkacak da deðiller. 10) 2/BAKARA-217: Yes’elûneke aniþ þehril harâmi kýtâlin fîh(fîhi) kul kýtâlun fîhi kebir, ve saddun an sebilillâhi ve kufrun bihî vel mescidil harâmi ve ihrâcu ehlihî minhu ekberu indallahi vel fitnetu ekberu minel katl(katli). Ve lâ yezâlûne yukâtilûnekum hattâ yeruddûkum an dînikum inistetâ’û ve men yertedid minkum an dînihî fe yemut ve huve kâfirun fe ulâike habitat a’mâluhum fîd dunyâ vel âhýreh ve ulâike eshâbun nâri hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). Sana haram (hürmetli) aydan ve onun içinde yapýlan savaþtan soruyorlar. De ki: “O ay’ýn içinde (savaþmak) büyük bir (günah)týr. (Fakat insanlarý) Allah yolundan saptýrmak (alýkoymak) ve O’nu inkâr etmek, (mü’minlere) Mescidi Haram’ý (yasaklamak) ve kendi halkýný oradan (Mekke’den sürüp) çýkarmak ise Allah katýnda daha da büyük (günah)týr. Fitne, adam öldürmekten daha da büyük (bir suç ve günah)týr. Eðer onlarýn güçleri yetse (de yapabilseler), sizi dîninizden döndürünceye kadar sizinle savaþmaktan geri kalmazlar. Sizden kim dîninden döner de, (bu halde) ölürse, o kâfir (olarak ölmüþ)tür. O taktirde onlarýn amelleri dünyada ve ahirette bo-
21
21
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
þa gitmiþtir. Ýþte onlar, ateþ halkýdýr ve onlar orada ebedî kalacaklardýr. 11) 2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tagûtu yuhricûnehum minen nûri ilaz zulumât(zulumâti), ulâike eshâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidun(hâlidune). Allah, îmân eden o kimselerin dostu (ve yardýmcýsý)dur. Onlarý (onlarýn nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çýkarýr. O kâfir kimseler ki; onlar da tagutun (þeytanýn) dostlarýdýr. Onlar (onlarýn nefslerinin kalpleri) nurdan zulmete çýkarýlýrlar. Ýþte onlar, ateþ halkýdýr. Onlar orada ebedî kalýcýdýrlar. 12) 2/BAKARA-275: Ellezîne ye’kuluner rýbâ lâ yekumûne illâ kemâ yekûmullezî yetehabbetuhuþ þeytânu minel mess. Zâlike biennehum kâlu innemal bey’u mislur riba, ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ. Fe men câehu mev’ýzatun min rabbihi fentehâ fe lehu mâ selef. Ve emruhu ilallâh(ilallâhi). Ve men âde fe ulâike ashâbun nar(nari), hum fihâ hâlidun(hâlidûne). O kimseler ki; faiz yerler, onlar kabirlerinden ancak þeytan çarpmýþ (deliliðe tutulmuþ) bir kimse gibi kalkarlar. iþte onlarýn bu duruma düþmeleri; “Þüphesiz ki alýþ-veriþ faiz gibidir.’’ demelerindendir. Oysa Allah, alýþ-veriþi helâl, faizi haram kýlmýþtýr. Artýk (bundan böyle) Rabbinden bir öðüt gelir de (ona uyarak) faizden vazgeçerse, artýk geçmiþi kendisine, iþi de Allah’a kalmýþtýr (affeder). Kim de (faize) döner (önceki gibi, faizciliðe devam eder)se; iþte onlar, ateþ ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacaklardýr. 13) 98/BEYYÝNE-6: innellezîne keferû min ehlil kitâbi vel muþrikîne fî nâri cehenneme hâlidîne fîhâ, ulâike hum þerrul beriyye. Muhakkak ki, kitap ehlinden ve müþriklerden inkâr edenler, içinde sürekli kalýcýlar olmak üzere cehennem ateþindedirler. Ýþte onlar, yaratýlmýþlarýn ön kötüleridir. 14) 72/CÝNN-23: Ýllâ belâgan minallâhi ve risâlâtih(risâlâtihi), ve men ya’sýllâhe ve resûlehu fe inne lehu nâre cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden). Allah tarafýndan olan teblið ve O’nun (verdiði) risaleti hariç. Her kim Allah’a ve resûlüne karþý gelirse, isyan ederse, onun cezasý cehennem ateþidir. Orada ebediyyen kalýrlar. 15) 6/EN'ÂM-128: Ve yevme yahþuruhum cemîa(cemîan), yâ ma’þerel cinni kadisteksertum minel ins(insi) ve kâle evliyauhum minel insi rabbenestemtea ba’dunâ biba’dýn ve belagnâ ecelenellezî eccelte lenâ, kâlen nâru mesvâkum hâlidîne fîhâ illâ mâ þâallâhu,
22
22
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
inne rabbeke hakîmun alîm(alîmun). Ve onlarýn hepsini biraraya topladýðý gün (Allahû Tealâ þöyle buyuracaktýr): “Ey cin topluluðu! Ýnsanlarla sayýnýzý artýrdýnýz (tagutlarýn arasýna insanlarý da kattýnýz).” Onlara dost olan insanlardan bir kýsmý þöyle dedi: “Rabbimiz, biz birbirimizden faydalandýk ve Senin bize takdir ettiðin zamanýn bitiþ noktasýna (sonuna) eriþtik.” (Allahû Tealâ): “Allah’ýn dilediði þey (cehennemin yok olma zamaný gelmesi hali) hariç; sizin barýnacaðýnýz yer ateþtir, orada ebedî kalacak olanlarsýnýz.” buyurdu. Muhakkak ki; senin Rabbin, hüküm sahibi ve en iyi bilendir. 16) 21/ENBÝYA-99: Lev kâne hâulâi âliheten mâ veredûhâ ve kullun fîhâ hâlidûn(hâlidûne). Eðer onlar (gerçek) ilâhlar olsalardý, ona girmeyeceklerdi. Onlarýn hepsi orada devamlý kalýcýdýrlar. 17) 25/FURKÂN-65: Vellezîne yekûlûne rabbenasrif annâ azâbe cehenneme inne azâbehâ kâne garâmâ(garâmen). Ve onlar: “Rabbimiz cehennem azabýný bizden uzaklaþtýr. Muhakkak ki onun azabý daimî helâk edicidir.” derler. 18) 25/FURKÂN-69: Yudâaf lehul azâbu yevmel kýyâmeti ve yahlud fîhî muhânâ(muhânen). Kýyâmet günü onun azabý kat kat artar. Ve orada alçaltýlmýþ olarak ebediyyen kalýr. 19) 41/FUSSÝLET-24: Fe in yasbirû fen nâru mesven lehum ve in yesta’tibû fe mâ hum minel mu’tebîn(mu’tebîne). Artýk sabredebilirlerse artýk ateþ onlarýn kalacaklarý yerdir. Ve eðer onlar affedilmek isterlerse, onlar affedilecek olanlardan deðillerdir. 20) 41/FUSSÝLET-28: Zâlike cezâu a’dâillâhin nâr(nârun), lehum fîhâ dârul huld(huldi), cezâen bimâ kânû bi âyâtinâ yechadûn(yechadûne). Ýþte bu Allah’ýn düþmanlarýnýn cezasý ateþtir. Âyetlerimizi bilerek inkâr etmiþ olmalarý sebebiyle ceza olarak, onlar için orada ebedîlik yurdu vardýr. 21) 59/HAÞR-17: Fe kâne âkýbetehumâ ennehumâ fîn nâri hâlideyni fîhâ ve zâlike cezâuz zâlimîn(zâlimîne). Sonunda onlarýn akýbetleri, þüphesiz ateþin içinde ikisinin de süresiz olarak kalýcý olmalarýdýr. Ýþte zalim olanlarýn cezasý budur.
23
23
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
22) 11/HÛD-39: Fe sevfe ta’lemûne men ye’tîhi azâbun yuhzîhi ve yehýllu aleyhi azâbun mukîm(mukîmun). Kendisine alçaltacak bir azap gelecek kimseleri artýk yakýnda bileceksiniz. Ve onun üzerine, kalýcý azap nüfuz edecek. 23) 11/HÛD-107: Hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel ardu illâ maþâe rabbuk(rabbuke), inne rabbeke fe’âlun limâ yurîd(yurîdu). Cehennemde gökler ve yeryüzü durdukça onlar ebediyyen orada kalacaklardýr. Rabbinin dilediði þey (cehennemi yok etmek) hariç. Muhakkak ki Rabbin dilediðini yapandýr. 24) 82/ÝNFÝTÂR-14: Ve innel fuccâre le fî cahîm(cahîmin). Ve muhakkak ki füccar, mutlaka alevli ateþ içindedir. 82/ÝNFÝTÂR-15: Yaslevnehâ yevmed dîn(dîni). Dîn günü ona (alevli ateþe) yaslanýrlar (atýlýrlar). 82/ÝNFÝTÂR-16: Ve mâ hum anhâ bi gâibîn(gâibîne). Ve onlar, ondan (alevli ateþten) gaib olacak (kaybolacak, yanýp bitecek) deðillerdir. 25) 18/KEHF-2: Kayyimen li yunzire be'sen þedîden min ledunhu ve yubeþþirel mu'minînellezîne ya'melûnes sâlihâti enne lehum ecren hasenâ(hasenen). (Kur’ân-ý Kerim), kayyum (kýyâmete kadar devam edecek) olarak, katýndan þiddetli azapla uyarmak ve salih amel yapan mü’minlere en güzel ecrin onlarýn olduðunu müjdelemek için (indirildi). 18/KEHF-3: Mâkisîne fîhi ebedâ(ebeden). Orada ebedî olarak kalýcýdýrlar (kalacaklardýr). 26) 5/MÂÝDE-37: Yurîdûne en yahrucû minen nâri ve mâ hum bi hâricîne minhâ, ve lehum azâbun mukîm(mukîmun). Ateþten çýkmak isterler ama onlar, oradan çýkacak deðillerdir. Onlar için daimî bir azap vardýr. 27) 5/MÂÝDE-80: Terâ kesîran minhum yetevellevnellezîne keferû lebi’se mâ kaddemet lehum enfusuhum en sehýtallâhu aleyhim ve fîl azâbi hum hâlidûn(hâlidûne). Onlardan birçoðunun kâfirlere döndüðünü görürsün. Nefslerinin, kendilerine takdim ettiði þey; ‘‘Allah’ýn onlara öfkelenmesi’’, ne kötü. Onlar azapta ebedî kalýrlar.
24
24
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
28) 58/MUCÂDELE-17: Len tugniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum minallahi þey’â, ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidun(hâlidune). Ne mallarý, ne çocuklarý onlara Allah’a karþý hiçbir þeyle yarar saðlamaz. Onlar, ateþin halkýdýr, içinde süresiz kalacaklardýr. 29) 47/MUHAMMED-15: Meselul cennetilletî vuýdel muttekûn(muttekûne), fîhâ enhârun min mâin gayri âsin, ve enhârun min lebenin lem yetegayyer ta’muhu, ve enhârun min hamrin lezzetin liþ þâribîn, ve enhârun min aselin musaffâ ve lehum fîhâ min kullis semerâti ve magfiretun min rabbihim, kemen huve hâlidun fîn nâri ve sukû mâen hamîmen fe katta’a em’âehum. Takva sahiplerine vaadedilen cennetin misali (þudur): Ýçinde bozulmayan sudan ýrmaklar, tadý deðiþmeyen sütten ýrmaklar, içenler için lezzet veren þaraptan ýrmaklar ve süzme baldan ýrmaklar vardýr ve orada onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rab’lerinden bir maðfiret vardýr. Hiç (böyle mükâfatlanan bir kiþi), ateþin içinde ebedî olarak kalan ve baðýrsaklarýný parça parça koparan kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu? 30) 23/MU’MÝNÛN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne). Kimin mizaný (sevap tartýlarý) (kýyâmet gününde) hafif gelirse onlar nefsleri hüsranda olanlardýr, onlar cehennemde ebediyyen kalacaklardýr. 31) 40/MU’MÝN-76: Udhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne). Ýçinde ebedî kalýcýlar olarak cehennemin kapýlarýndan girin. Artýk mütekebbirlerin konaklama yeri ne kötüdür. 32) 16/NAHL-29: Fedhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ fe lebi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne). Öyleyse içinde ebedî kalýcýlar olarak cehennemin kapýlarýndan girin. Büyüklük taslayanlarýn konaklama yeri ne kötüdür. 33) 78/NEBE-23: Lâbisîne fîhâ ahkâbâ(ahkâben). Bütün zamanlar boyunca orada, cehennemde kalacaklardýr. 34) 4/NÝSÂ-14: Ve men ya’sýllâhe ve resûlehu ve yeteadde hudûdehu yudhýlhu nârân
25
25
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
hâliden fîhâ, ve lehu azâbun muhîn(muhînun). Kim Allah’a ve peygamberine isyan eder ve O’nun sýnýrlarýný aþarsa, daimî kalmak üzere ateþe atýlýr. Onun için alçaltýcý bir azap vardýr. 35) 4/NÝSÂ-93: Ve men yaktul mu’minen muteammiden fe cezâuhu cehennemu hâliden fîhâ ve gadýballâhu aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azâben azîmâ(azîmen). Ve kim, bir mü’mini taammüden (kasdederek) öldürürse, onun cezasý, içinde ebediyen kalacaðý cehennemdir. Ve Allah’ýn gazabý ve lâneti onun üzerinedir. Allah onun için büyük azap hazýrlamýþtýr. 36) 4/NÝSÂ-169: Ýllâ tarîka cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), ve kâne zâlike alallâhi yesîrâ(yesîren). Sadece cehennem yoluna ulaþtýrýr. Onlar orada ebediyyen kalacaklardýr. Ve bu Allah için kolaydýr. 37) 13/RA’D-5: Ve in ta’ceb fe acebun kavluhum e izâ kunnâ turâben e innâ lefî halkýn cedîd(cedîdin), ulâikellezîne keferû birabbihim, ve ulâikel aglâlu fî a’nâkýhim, ve ulâike ashâbun nâri hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). Ve eðer þaþýyorsan onlarýn sözlerine þaþ. “Biz toprak olduktan sonra mý? Yeniden mi yaratýlacaðýz?” Onlar Rab’lerini inkâr edenlerdir. Ve onlar boyunlarýna demir halkalar vurulanlardýr. Onlar ateþin ehlidirler, orada ebediyyen kalacaklardýr. 38) 37/SÂFFÂT-9: Duhûran ve lehum azâbun vâsib(vâsibun). Kovulmuþ olarak, onlar için kesilmeyen sürekli azap vardýr. 39) 34/SEBE-51: Ve lev terâ iz feziû fe lâ fevte ve uhýzû min mekânin karîb(karîbin). Ve onlarý dehþete kapýldýklarý zaman görsen. Artýk kaçýþ (kurtuluþ) yoktur. Ve onlar, (cehenneme) yakýn bir yerden yakalandýlar. 40) 32/SECDE-14: Fe zûkû bi mâ nesîtum likâe yevmikum hâzâ, innâ nesînâkum ve zûkû azâbel huldi bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne). Öyleyse bu "likâe" (Allah’a ulaþma) gününüzü, unutmanýzdan dolayý (azabý) tadýn. Muhakkak ki Biz de sizi unuttuk. Ve yaptýklarýnýz sebebiyle ebedî azabý tadýn. 41) 32/SECDE-20: Ve emmellezîne fesekû fe me’vâhumun nâr(nâru), kulle mâ erâdû en yahrucû minhâ uîdû fîhâ, ve kîle lehum zûkû azâben nârillezî kuntum bihî tukezzibûn(tukezzibûne).
26
26
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ve fakat fasýk olanlar, onlarýn mevasý (barýnaðý) ateþtir. Oradan her çýkmak istediklerinde oraya iade edilirler (geri döndürülürler). Ve onlara: "Ateþin azabýný tadýn! Ki onu tekzip etmiþtiniz (yalanlamýþtýnýz)." denir. 42) 42/ÞÛRÂ-45: Ve terâhum yu’redûne aleyhâ hâþiîneminez zulli yenzurûne min tarfin hafîy(hafîyyin), ve kâlellezîne âmenû innel hâsirînellezîne hasirû enfusehum ve ehlîhim yevmel kýyâmeh(kýyâmeti), e lâ innez zâlimîne fî azâbin mukîm(mukîmin). Ve onlarý zilletten boyun eðmiþ olarak, ona (azaba) arz olunurken, gizli gizli (yan gözle) baktýklarýný görürsün. Âmenû olanlar dediler ki: “Muhakkak ki hüsranda olanlar, kýyâmet günü, kendilerini ve ailelerini hüsrana düþürenlerdir.” Muhakkak ki zalimler, mukîm (devamlý) azabýn içindedirler, deðil mi? 43) 20/TÂHÂ-101: Hâlidîne fîh(fîhi), ve sâe lehum yevmel kýyâmeti hýmlâ(hýmlen). Onlar, onda (o yükün getireceði azabýn içinde) ebedî kalacak olanlardýr. Ve kýyâmet günü yüklendikleri, onlar için ne kötü (yük)tür. 44) 20/TÂHÂ-127: Ve kezâlike neczî men esrefe ve lem yu’min bi âyâti rabbih(rabbihî), ve le azâbul âhýreti eþeddu ve ebkâ. Ýsraf edenleri (haddi aþanlarý) ve Rabbinin âyetlerine inanmayanlarý iþte böyle cezalandýrýrýz. Ve ahiret azabý daha þiddetli ve bâkidir (devamlýdýr). 45) 64/TEGÂBUN-10: Vellezîne keferû ve kezzebû biâyâtinâ ulâike ashâbun nari hâlidîne fîhâ ve bi’sel masîr. Ýnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar içinde sürekli kalýcýlar olmak üzere, ateþ halkýdýrlar. Ne kötü bir dönüþ yeridir o. 46) 9/TEVBE-17: Mâ kâne lil muþrikîne en ya’murû mesâcidallahi þâhidîne alâ enfusihim bil kufri ulâike habitat a’mâlehum ve fîn nârihum hâlidûn(hâlidûne). Þirk koþanlarýn, kendi inkârlarýna bizzat kendileri þahitler iken, Allah’ýn mescidlerini onarmalarýna (hak ve yetkileri) yoktur. iþte bunlar, yaptýklarý boþa gitmiþ olanlardýr. Ve bunlar ateþte süresiz kalacak olanlardýr. 47) 9/TEVBE-63: E lem ya’lemû ennehu men yuhâdidillâhe ve resûlehu fe enne lehu nâre cehenneme hâliden fîhâ, zâlikel hýzyul azîm(azîmu). Allah ve O’nun resûlüne karþý, kim haddi aþarsa artýk onun için mutlaka orada ebediyyen kala-
25
25
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 12
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 129
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
caðý cehennem ateþinin olduðunu bilmiyorlar mý? Ýþte bu büyük rüsvalýktýr (rezilliktir). 48) 9/TEVBE-68: Vaadallâhul munâfikîne vel munâfikâti vel kuffâre nâre cehenneme hâlidîne fîhâ hiye hasbuhum, ve leanehumullâh(leanehumullâhu) ve lehum azâbun mukîm(mukîmun). Allah, münafýk erkeklere ve münafýk kadýnlara ve kâfirlere orada ebedî kalacaklarý cehennem ateþini vaadetti. O (cehennem) onlara yeter ve Allah onlara lânet etti. Ve onlar için ikame edilmiþ olan (devamlý kýlýnan) bir azap vardýr. 49) YÛNUS-27: Vellezîne kesebûs seyyiâti cezâu seyyietin bi mislihâ ve terhekuhum zilleh(zilletun), mâ lehum minallâhi min âsým(âsýmin), ke ennemâ ugþîyet vucûhuhum kýta’an minel leyli muzlimâ(muzlimen), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). Seyyiat kazanan kimselerin seyyiatlerinin cezasý onun misli kadardýr. Ve onlarý bir zillet kaplar. Ve onlarýn Allah’a karþý bir koruyucusu yoktur. Onlarýn yüzleri karanlýk geceden bir parça ile kaplanmýþ gibidir. Ýþte onlar, ateþ halkýdýr. Onlar, orada devamlý kalanlardýr (kalacak olanlardýr). 50) 10/YÛNUS-52: Summe kîle lillezîne zalemû zûkû azâbel huld(huldi), hel tuczevne illâ bimâ kuntum teksibûn(teksibûne). Sonra zulmedenlere: “Ebedî (devamlý) azabý tadýn!” denildi. Kazandýklarýnýzdan baþkasý ile mi cezalandýrýlacaksýnýz? 51) 43/ZUHRUF-74: Ýnnel mucrimîne fî azâbi cehenneme hâlidûn(hâlidûne). Þüphesiz suçlular, cehennem azabý içinde süresiz kalacaklardýr. 52) 39/ZUMER-40: Men ye’tîhi azâbun yuhzîhi ve yahýllu aleyhi azâbun mukîm(mukîmun). Kendisini rezil edecek azap, kime gelecekse (ona ulaþýr) ve mukim (sürekli) azap onun üstüne iner. 53) 39/ZUMER-72: Kýyledhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ fe bi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne). Dediler ki: “içinde ebedî kalýcýlar olarak cehennemin kapýlarýndan (içeri) girin. Büyüklük taslayanlarýn konaklama yeri ne kötüdür.”
26
26
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 13
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢← ≅↔Ζ⊕Ξ7! ↔: ←υ″[⊕7! |←4 ↔ω↔Υ↔, _↔8 ↑ψ↔7 ↔: ↑ϖ[∝ς↔Θ″7! ↑π[∝Ω⊕Κ7! ↔ξ↑; ↔: Ve lehu mâ sekene fîl leyli ven nehâr(nehâri), ve huves semîul alîm(alîmu). ςε, γεχεδε ϖε γ⎫νδ⎫ζδε βυλυναν ηερ⎭εψ Ο’νυνδυρ. ςε Ο, εν ιψι ι⎭ιτενδιρ, εν ιψι βιλενδιρ. 1 2 3 4 5 6 7
-
ve lehu mâ sekene fî el leyli ve en nehâri ve huve es semîu el alîmu
: : : : : : :
ve onun bulunan þey(ler) gecede ve gündüz ve O en iyi iþiten en iyi bilen
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Dünyanýn yarýsý geceyken, yarýsý gündüzdür. Gündüzle gece devamlý yer deðiþtirir. Gecenin ve gündüzün içinde bulunan herþey de Allah’ýndýr. Sadece bu Dünya’da deðil bütün Güneþ sistemlerinde, bütün gecelerde ve bütün gündüzlerde, bütün gezegenlerdeki herþey Allah’ýndýr. Allah yaratmýþtýr, hepsi Allah’a aittir.
27
27
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 14
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
← !↔ξ×Ω⊕Κ7! ←η←0≅↔4 _∪[←7↔: ↑γ←Φ⊕#↔! ←ψ™ς7! ↔η″[↔3 ↔! ″υ↑5 ⎢↑ϖ↔Θ″Ο↑<
÷ ↔: ↑ϖ←Θ″Ο↑< ↔ξ↑; ↔: ← ″∗↔ ↵! ↔:
″ω↔8 ↔ ⊕:↔! ↔ Ψ↑6↔! ″ ↔! ↑ ″Ι←8↑! |≥9∝± ←! ω↔ [∝6←Ι″Λ↑Ω″7! ↔ω←8 ⊕ω↔9Ψ↑Υ↔#
″υ↑5
÷ ↔: ↔ϖ↔ς″,↔!
Kul e gayrallâhi ettehýzu veliyyen fâtýrýs semâvâti vel ardý ve huve yut’ýmu ve lâ yut’am(yut’amu), kul innî umirtu en ekûne evvele men esleme ve lâ tekûnenne minel muþrikîn(muþrikîne). Δε κι: “Σεμαλαρ⎬ ϖε αρζ⎬ ψαραταν Αλλαη’ταν βα⎭κα βιρ ϖελ⎩ (δοστ) εδινιρ μιψιμ? ςε δοψυραν (ψεδιρεν) ϖε κενδισι δοψυρυλμαψαν (ψεδιριλμεψεν) Ο’δυρ.” “Μυηακκακ κι, βεν, τεσλιμ ολανλαρ⎬ν ιλκι ολμακλα ϖε μ⎫⎭ρικλερδεν ολμαμακλα εμρολυνδυμ.” δε. 28
28
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 14
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19
-
kul e gayra allâhi ettehýzu veliyyen fâtýrý es semâvâti ve el ardý ve huve yut’ýmu ve lâ yut’amu kul innî umirtu en ekûne evvele men esleme ve lâ tekûne enne min el muþrikîne
: : : : : : : : : : : : : : : : : : :
de, söyle ...baþka mý? Allah edinirim velî, dost yaratan semâlar, gök katlarý ve arz yeryüzü ve O yedirir, doyurur ve yedirilmez, doyurulmaz de ki muhakkak ki ben emir olundum olmak ilk teslim olan kimse ve olmamak ...’den müþrikler
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Müþriklerin Allah’a teslim olmasý hiçbir zaman mümkün deðildir. Kim Allah’a þirk koþuyorsa kendisine Allah’tan baþka ilâhlar edinmiþtir. O kiþinin kurtuluþu hiçbir þekilde mümkün deðildir. Allah’a þirk koþmak Peygamber Efendimiz (S.A.V) devrinde mevcuttu. Mekke’de putlara tapanlar vardý ve kocaman bir alaný o putlar için tahsis etmiþlerdi. Putlara tapanlar da bu yüzden Mekke’ye sýk sýk gelirler, Mekke’nin para kazanmasýna sebebiyet verirlerdi. Ve putlar, puta tapanlar için tapýlmasý gereken þeylerdi. Allahû Tealâ’dan baþka ilâhlar edinmiþlerdi.
29
29
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 14
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ýþte Allahû Tealâ onlara “müþrik” adýný veriyor. Þirke girenler, Allah’a ortak koþanlar, Allah’tan baþka kendi elleriyle yaptýklarý taþlarý ilâh sayanlar, onlara tapanlar. Peygamber Efendimiz (S.A.V) Mekke’de doðdu. Mekke’nin büyük kýsmý ise müþrikti. Puta tapýyorlardý. Yahudiler ve hristiyanlar azýnlýktaydý. Peygamber Efendimiz (S.A.V) orada ilk teslim olan olsaydý bile ondan evvel Hz. Âdem fizik dünyada Allah’a teslim olmuþ olacaktý. Öyleyse Allahû Tealâ’nýn buradaki “Ben teslim olanlarýn ilkiyim.” dedirtmekten baþka bir muradý var. Allahû Tealâ elest bezminde Hz. Âdem’in sýrtýndan onun çocuklarýný çýkartýyor, onlarýn sýrtlarýndan da onlarýn çocuklarýný çýkartýyor ve huzurunda bütün insanlarý (ilk insan olan Hz. Âdem’den kýyâmet günü yaþayacak son insana kadar) ruh, vech ve nefs olarak topluyor. 7/A’RÂF-172: Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eþhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, þehidnâ, en tekûlû yevmel kýyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne). Ve kýyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoðullarý’nýn sýrtlarýndan onlarýn zürriyetlerini aldýðý zaman, onlarý nefsleri üzerine þahit tuttu. (Allahû Tealâ þöyle buyurdu): “Ben sizin Rabbiniz deðil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen bizim Rabbimizsin), biz þahit olduk.” Herkes kalp gözüyle Allah’ý görüyor, kalp kulaðýyla Allah’ý iþitiyor. Allah’ýn söylediklerini ayný anda o sonsuz sayýdaki milyarlarca kiþilik topluluk duyuyor. Ve yine ayný anda cevap veriyorlar Allahû Tealâ’ya. Allah da onlarý duyuyor. Böylece Allah’a yemin, misak ve ahd veriliyor. Ýþte Allah’ýn bizim üzerimizdeki vasiyeti; yemini, misaki ve ahdi aþýyor, muhtevasýna iradenin teslimini de alýyor. Öyleyse Peygamber Efendimiz (S.A.V) o gün ruhuyla, vechiyle, nefsiyle ve iradesiyle Allah’a teslim olmuþ. Daha dünyaya gelip yaþamadan önce o teslim olanlarýn ilki. Çünkü ne Hz. Âdem var, ne baþka peygamberler, ne de insanlar. Hiçbir þey yok. Dünya henüz ateþ küresi. Böyle bir dizaynda Peygamber Efendimiz (S.A.V) Allah’a ilk teslim olan. Orada, elest bezminde, zaman-ý evvelde Allah’a teslim oluyor. Bu O’nun teslimi ve bu sebeple teslim olanlarýn ilki.
30
30
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 15
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
|∝±∀↔∗ ↑α″[↔Μ↔2 ″ ←! ↑ ≅↔∋↔! |≥9∝± ←! ″υ↑5 ↓ϖ[∝Π↔2 ↓ ″Ψ↔< ↔ !↔Η↔2 Kul innî ehâfu in asaytu rabbî azâbe yevmin azîm(azîmin).
Δε κι: “Μυηακκακ κι βεν, εðερ Ραββιμε ισψαν εδερσεμ, β⎫ψ⎫κ γ⎫ν⎫ν αζ®β⎬νδαν κορκαρ⎬μ.”
31
1 - kul 2 - innî 3 - ehâfu
: : :
de, söyle muhakkak ki ben korkarým
4 - in asaytu
:
eðer, þâyet asi olursam, isyan edersem
31
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 15
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
5 - rabbî
:
Rabbim
6 - azâbe
:
azap
7 - yevmin
:
gün
8 - azîmin
:
büyük
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Allah’a isyan etmesi tabiatýyla hiçbir þekilde mümkün olamaz. Ama sahâbenin ibret almasý ve isyan etmemeleri için Allahû Tealâ, bunu söyletiyor Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e. Peygamber Efendimiz (S.A.V) vasýtasýyla; isyan ederlerse o büyük günde azabýn geleceðini söyleyerek onlara bir iþaret veriyor. Büyük gün; kýyâmet günü. Kýyâmet günü için Allahû Tealâ çeþitli isimler kullanýyor: Yevm’il kýyâmet, yevm’il izin, yevm’il emir... gibi. Burada da yevm’il azîm diyor: “BÜYÜK GÜN” Allahû Tealâ o güne; herþeyin sona ereceði, zamanýn geriye dönmeye baþlayacaðý, insanlarýn cennete veya cehenneme daðýlacaðý, girdikleri yerde ebediyyen kalmaya devam edecekleri, fizik hayatýn bitip, fizik ötesi bir hayatýn baþlayacaðý yeni bir devreye girildiði için “büyük gün” diyor.
32
32
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 16
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢↑ψ↔Ω←&↔∗ φ″ ↔Τ↔4 ↓ γ←∴↔8″Ψ↔< ψ↑ ″Ξ↔2 ″ Ι↔ ″Μ↑< ″ω↔8 ↑ω[∝Α↑Ω″7! ↑ ″Ψ↔Σ″7! τ ↔ ←7×) :↔ Men yusraf anhu yevme izin fe kad rahýmeh(rahýmehu), ve zâlikel fevzul mubîn(mubînu). ⇑ζιν γ⎫ν⎫ (ο γ⎫ν), κιμ ονδαν (αζαπταν) υζακλα⎭τ⎬ρ⎬λ⎬ρσα, ο τακτιρδε ονα (Αλλαη), ραημετ ετμι⎭τιρ. ςε ι⎭τε βυ, απα⎜⎬κ βιρ φεϖζδιρ (κυρτυλυ⎭τυρ). 1 2 3 4 5 6 7 8
-
men yusraf anhu yevme izin fe kad rahýme-hu ve zâlike el fevzu el mubînu
: : : : : : : :
kim ondan uzaklaþtýrýlýr, çevrilir o gün, izin günü o taktirde (o zaman) olmuþtur ona rahmet etti ve iþte bu fevz, kurtuluþ apaçýk, açýkça
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Ýzin günü, cennete gireceklerin, cehennemi gezdikten sonra, Allah’a sonsuz hamd ve þükrederek Allah’ýn izniyle ve rahmetiyle cehennemden çýkarak cennete girecekleri gündür. Bu olay kýyâmet günü cereyan edeceði için Allah kýyâmet gününe “izin günü” demektedir. O gün cennete gireceklerin Allah’ýn rahmetine sahip olacaklarý ve bunun apaçýk bir cehennemden kurtuluþ olduðu ifade ediliyor.
33
33
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 17
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
≥↑ψ↔7 ρ ↔ ←( ≅↔6 ÷↔4 ↓±η↑Ν←∀ ↑ψ™ς7! ↔τ″Κ↔Κ″Ω↔< ″ ←! ↔: ↔ξ↑Ζ↔4 ↓η″[↔Φ←∀ ↔τ″Κ↔Κ″Ω↔< ″ ←! ↔: ⎢↔ξ↑; ® ←! °η<∝Γ↔5 ↓∂″|↔( ←±υ↑6 |×ς↔2 Ve in yemseskellâhu bi durrin fe lâ kâþife lehu illâ huve, ve in yemseske bi hayrýn fe huve alâ kulli þey’in kadîr(kadîrun).
ςε εðερ, Αλλαη σανα βιρ ζαραρ δοκυνδυρσα, ο τακτιρδε ονυ, Ο’νδαν βα⎭κα γιδερεχεκ ψοκτυρ ϖε σανα βιρ ηαψ⎬ρ δοκυνδυρσα δα. ⇑⎭τε Ο, ηερ⎭εψε κααδιρδιρ.
1 2 3 4 5 6
34
-
ve in yemses-ke allâhu bi durrin fe lâ kâþife lehu illâ huve
: : : : : :
ve eðer, ...ise, ...olsa sana dokundurur Allah bir darlýðý, zararý o taktirde onu açacak, giderecek yoktur ondan baþka
34
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 17
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
7 8 9 10 11 12
-
ve in yemses-ke bi hayrýn fe huve alâ kulli þey’in kadîrun
: : : : : :
ve eðer sana dokundurur bir hayýr iþte o herþeye kaadirdir
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Allah, size bir þerr dokundurursa, bu ellerinizle kazandýðýnýzýn sonucudur.” Kendi davranýþlarýnýz ve nefsinizin yaptýðý yanlýþlýklar sebebiyle þerri haketmeniz, size þerrin dokunmasýný icap ettirir. Öyleyse, “Hayýr Allah’tandýr, þerr sizin nefsinizdendir.” ifadenin aslý budur. “Hayýr da, þerr de Allah’tandýr” ifadesi birtakým âyetlere dayalý olarak, fakat aslý ne yazýk ki araþtýrýlmadan, insanlar tarafýndan kabul edilmiþtir. Allahû Tealâ “Allah, sana bir hayýr dokundurursa” ve “Allah, sana bir zarar dokundurursa” diyerek hayrý ve zararý dikkate almýþtýr. Darlýk, zarar demektir. Kim darlýða ulaþmýþsa o darlýðý hakettiði içindir. Kim hayra ulaþmýþsa o hayrý hakettiði içindir. Öyleyse hayrýn ulaþmasý, hayrý haketmek halinde, þerrin ulaþmasý þerri haketmek halinde geçerlidir. Allahû Tealâ eðer hayrý verirse elbette o, Allah’ýn ni’metindendir. Þerri verirse kesinlikle bilelim ki biz onu haketmiþizdir. Çünkü hayra kimse sýzlanmaz. Ýnsanlar hayrý ve þerri; “hoþlarýna giden ve gitmeyen” olarak parsellemiþlerdir. Hangi olay hoþumuza gitmiþse o hayýrdýr, hangi olay hoþumuza gitmemiþse o þerrdir. Allah’a göre ise hayýr, derecat kazandýðýmýz olaylarýn hepsidir. Bizim tarafýmýzdan veya baþka biri tarafýndan yapýlmýþ olan o olay bize derecat kazandýrmýþsa o bir hayýrdýr. O olay,
35
35
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 17
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
üzülünecek de, sevinilecek de olsa hayýrdýr. Bir olaya sevinebiliriz veya üzülebiliriz. Ama o olay derecat kaybetmemize sebebiyet vermiþse, o bir þerrdir. Öyleyse insanlarýn hayrý, þerri birbirinden ayýrmalarý, asýrlarca, “Eðer bir olay bizi sevindiriyorsa o hayýrdýr, üzüyorsa þerrdir.” diye mütâlea edilmiþtir. Ama doðrusu Kur’ân-ý Kerim’dedir. 2/BAKARA-216: Kutibe aleykumul kýtâlu ve huve kurhun lekum, ve asâ en tekrehû þey’en ve huve hayrun lekum, ve asâ en tuhýbbû þey’en ve huve þerrun lekum vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn(ta’lemûne). Ve savaþ; o sizin için kerih olsa da (hoþunuza gitmese de) üzerinize farz kýlýndý. Hoþlanmayacaðýnýz bir þey, olur ki, o sizin için bir hayýrdýr. Seveceðiniz bir þey olur ki, o sizin için bir þerrdir. Ve (bütün bunlarý) Allah bilir, siz bilmezsiniz. Þerr sadece ve sadece bizim nefsimizden kaynaklanabilir. 4/NÝSÂ-79: Mâ esâbeke min hasenetin feminallâh(feminallâhi), ve mâ esâbeke min seyyietin femin nefsik(nefsike), ve erselnâke linnâsi resûlâ(resûlen), ve kefâ billâhi þehîdâ(þehîden). Sana ne iyilik isabet ederse, Allah’tandýr. Sana ne kötülük isabet ederse, kendi nefsindendir. (Eðer derecat kaybedecek bir þey yapmýþ olsaydýn.) Ve seni insanlar için resûl olarak gönderdik ve Allah þahit olarak yeter. Biz bir olayda derecat kaybediyorsak, bunun bizden baþka bir müsebbibinin olmasý mümkün deðildir. Yani Allah’ýn kanunlarýna göre, bizim irademizin dýþýnda hiçbir iradenin (Allah’ýn iradesi de dahil), bize derecat kaybettirmesi mümkün deðildir. Olaylar, derecat kazanmamýza ve kaybetmemize göre; üzerimizde hayýr ya da þerr olarak tecelli eder. Bu istikametlerde ikisi birden mümkün deðildir. Allah’ýn vücuda getirdiði bir olay hiçbir þekilde bize derecat kaybettirmez. Derecat kaybettirecek olaylarý sadece biz kendi irademizle iþleyebiliriz. O halde þerrin yani derecat kaybettirici bir olayýn, Allah’tan gelmesi mümkün deðildir.
36
36
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 18
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢∝ ←(≅↔Α←2 ↔ ″Ψ↔4 ↑η←;≅↔Τ″7! ↔ξ↑; ↔: ↑η[∝Α↔Φ″7! ↑ϖ[∝Υ↔Ε″7! ↔ξ↑; ↔: Ve huvel kâhiru fevka ýbâdih(ýbâdihî), ve huvel hakîmul habîr(habîru).
ςε Ο, κυλλαρ⎬ν⎬ν ⎫ζερινδε Καηηαρ’δ⎬ρ (γ®λιπτιρ), ϖε Ο, Ηακ⎩μ’διρ (η⎫κ⎫μ ϖε ηικμετ σαηιβιδιρ), (ηερ⎭εψδεν) ηαβερδαρ ολανδ⎬ρ.
37
1 - ve huve
:
ve O
2 - el kâhiru
:
kahhar, kahredici, yegâne gâlip
3 - fevka
:
üstünde
37
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 18
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 130
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
4 5 6 7
-
ýbâdi-hî ve huve el hakîmu el habîru
: : : :
onun kullarý ve o hakimdir, hükmün ve hikmet sahibidir haberdar olan
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ, emrini hangi þartlar içinde olursa olsun yaptýrandýr. Savaþlarda gâlibi ve maðlubu tayin edendir. Ýnsanlar hep zannederler ki, kaba kuvvet her zaman savaþlarda duruma hakimdir. Oysa ki hiç öyle olmamýþtýr. Çok küçük bir topluluk, Allah’ýn yardýmýyla çok büyük bir topluluðu (kendisinin 3 katý, 4 katý, 5 katý büyük) tarumar edebilmiþtir. Mü’minleri oluþturanlara, Allah’ýn yardýmý mutlaka gelir. Bedir Savaþý’nda 5000 tane melekle Allahû Tealâ, bir avuç Ýslâm mücahidine yardým ediyor ve zaferi kazanýyorlar. Allahû Tealâ: “5000 niþanlý melekle size yardým ettik.” buyuruyor. Ve zafer Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve sahâbenin oluyor. Onlar savaþtan kaçmamýþlar. Oysa ki; onlardan asýrlarca önce Hz. Musa’nýn baþlarýnda olduðu bir grup musevi, Allahû Tealâ’nýn, “Bu þehre savaþarak girin.” emrine, “Hayýr biz o kiþilerle savaþmayýz, bu savaþa iþtirak etmiyoruz. Ey Musa, sen ve Allah’ýn, ikiniz gidin onlarla siz savaþýn!” demiþlerdir. Bu yüzden bu kavim, 40 sene Konya Ovasý kadar bir ovada devamlý dolaþtýrýlmýþtýr. Onlardan hiçbiri (Hz. Harun hariç), Þeria Nehri’nin öbür yakasýna geçememiþ, sadece yolda doðanlar geçebilmiþtir.
38
38
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 19
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
°φ[∝Ζ↔− ↑ψ™ς7! ←υ↑5 ⎢→ ↔(≅↔Ζ↔( ↑η↔Α″6↔! ↓∂″|↔( ∩ ↔! ″υ↑5 ↑ ×∼″Ι↑Τ″7! ∼↔Η×; ⊕|↔7←! ↔|←&:↑! ↔: ″ϖ↑Υ↔Ξ″[↔∀ ↔: |∝Ξ″[↔∀ ″ϖ↑Υ⊕Ξ←= ↔! ⎢↔θ↔ς↔∀ ″ω↔8 ↔: ∝ψ←∀ ″ϖ↑6↔∗←Η″9⇔← ″υ↑5 ⎢ ×Ι″∋↑! →}↔Ζ←7×∼ ←ψ™ς7! ↔π↔8 ⊕ ↔! ↔ :↑Γ↔Ζ″Λ↔Β↔7 °φ←&!↔: °ψ×7←! ↔ξ↑; _↔Ω9⊕ ←! ″υ↑5 ⎣↑φ↔Ζ″(↔! ≥ ÷ ⎡↔ Ψ↑6←Ι″Λ↑# _⊕Ω←8 ° |≥∝Ι↔∀ |∝Ξ⊕9←! ↔ : 39
39
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 19
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Kul eyyu þey’in ekberu þehâdeh(þehâdeten), kulillâhu þehîdun, beynî ve beynekum ve ûhiye ileyye hâzâl kur’ânu li unzirekum bihî ve men belag(belaga), e innekum le teþhedûne enne meallâhi âliheten uhrâ, kul lâ eþhed(eþhedu), kul innemâ huve ilâhun vâhidun ve innenî berîun mimmâ tuþrikûn(tuþrikûne).
“Ηανγι ⎭εψ ⎭αηιτ ολαρακ εν β⎫ψ⎫κτ⎫ρ?” δε. “Βενιμλε σιζιν αραν⎬ζδα Αλλαη ⎭αηιττιρ. ςε βυ Κυρ’®ν βανα, Ο’νυνλα, σιζι ϖε κιμε υλα⎭⎬ρσα, ονυ υψαρμαμ ι⎜ιν ϖαηψολυνδυ. Σιζ, μυηακκακ Αλλαη ιλε βεραβερ βα⎭κα ιλ®ηλαρ⎬ν ολδυðυνα γερ⎜εκτεν ⎭αηιτλικ εδιψορ μυσυνυζ? Βεν ⎭αηιτλικ ψαπμαμ.”δε.“Ο, σαδεχε τεκ βιρ ⇑λ®η’τ⎬ρ. Μυηακκακ κι βεν, σιζιν ⎭ιρκ κο⎭τυκλαρ⎬ν⎬ζδαν υζαð⎬μ.” δε.
1 - kul
:
de, söyle
2 - eyyu þey’in
:
hangi þey
3 - ekberu
:
en büyük, daha büyük
4 - þehâdeten
:
þahit olarak
5 - kul
:
de, söyle
6 - allâhu þehîdun
:
Allah þahittir
7 - beynî
:
benim aram
40
40
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 19
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
8 - ve beyne-kum
:
ve sizin aranýz
9 - ve ûhiye
:
ve vahyolundu
10 - ileyye
:
bana
11 - hâzâ el kur’ânu
:
bu Kur’ân
12 - li unzire-kum
:
sizi uyarmam için
13 - bi-hî
:
onunla
14 - ve men belaga
:
ve kim eriþti, ulaþtý
15 - e inne-kum
:
siz muhakkak .....mýsýnýz?
16 - le teþhedûne
:
gerçekten þahitlik ediyorsunuz
17 - enne mea
:
beraber olduðuna
18 - allâhi
:
Allah
19 - âliheten uhrâ
:
baþka ilâhlar
20 - kul lâ eþhedu
:
de, söyle ben þahitlik yapmam
21 - kul innemâ
:
de, söyle sadece
22 - huve ilâhun
:
o ilâhtýr
23 - vâhidun
:
tek
24 - ve inne-nî
:
ve muhakkak ki ben
25 - berîun
:
berî, uzak
26 - mimmâ (min mâ)
:
þeylerden
27 - tuþrikûne
:
siz þirk (ortak) koþuyorsunuz
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ þirkten bahsediyor. Allah’ýn tek bir Ýlâh olduðu ve Allah’a þirk koþanlarýn varlýðý, açýk bir þekilde bildirilmiþtir.
41
41
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 20
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
_↔Ω↔6 ↑ψ↔9Ψ↑4←Ι″Θ↔< ↔ ≅↔Β←Υ″7! ↑ϖ↑;≅↔Ξ″[↔#×∼ ↔ω<∝Η⊕7↔! ∼:≥↑Ι←Κ↔∋ ↔ω<∝Η⊕7↔! 〉↔ Ψ↑Ξ←8⊂Ψ↑<
⎡″ϖ↑; ↔ ≥≅↔Ξ″∀↔! ↔ Ψ↑4←Ι″Θ↔<
÷ ″ϖ↑Ζ↔4 ″ϖ↑Ζ↔Κ↑Σ″9↔!
Ellezîne âteynâhumul kitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn(yu’minûne).
Κενδιλερινε κιταπ ϖερδιðιμιζ κιμσελερ, ονυ κενδι οðυλλαρ⎬ν⎬ ταν⎬ρ γιβι ταν⎬ρλαρ. Ονλαρ νεφσλερινι η⎫σρανα δ⎫⎭⎫ρδ⎫λερ. Αρτ⎬κ ονλαρ ⎩μ®ν ετμεζλερ.
42
42
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 20
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - ellezîne
:
o kimseler, onlar
2 - âteynâ-hum
:
onlara verdik
3 - el kitâbe
:
kitap
4 - ya’rifûne-hu
:
ona ariftirler, onu tanýrlar
5 - kemâ ya’rifûne
:
...gibi tanýrlar
6 - ebnâe-hum
:
kendi oðullarý
7 - ellezîne
:
o kimseler, onlar
8 - hasirû
:
hüsrana düþtüler (düþürdüler)
9 - enfuse-hum
:
kendi nefsleri, kendileri
10 - ve fe hum
:
ve artýk onlar
11 - lâ yu’minûne
:
iman etmezler
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Ýsrailoðullarýnýn da, hristiyanlarýn da çoðu, kendilerine indirilen kitaplara inanmýþlar, ama asýllarýný unutmuþlardýr. Nitekim hem musevilerin, hem hristiyanlarýn arasýnda %10’dan daha az, küçük bir kitle Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve sahâbenin yaþadýðý hayatý yaþamakta, Kur’ân-ý Kerim’e de, kesin olarak inanmaktadýrlar. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de, o devrin imamý olduðunu, kesin olarak bilmektedirler. Musevilerin, hristiyanlarýn çok büyük bir çoðunluðu ve putperestlerin hepsi Peygamber Efendimiz (S.A.V) ile anlaþmazlýk halinde olup onu inkâr etmektedirler. Tevrat’ta da, Zebur’da da Kur’ân-ý Kerim’in indirileceði ve Peygamberimiz, açýk bir þekilde ifade buyrulmuþtur.
43
43
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 21
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
_→∀←Η↔6 ←ψ™ς7! |↔ς↔2 ×Ι↔Β″4! ω← ⊕Ω←8 ↑ϖ↔ς″1↔! ″ω↔8 ↔: ÷ ↑ψ⊕9←! ⎢∝ψ←#≅↔<×≅←∀ ↔ ⊕Η↔6 ″ ↔! ↔ Ψ↑Ω←7≅⊕Π7! δ↑ ←ς″Σ↑< Ve men azlemu mimmenifterâ alâllâhi keziben ev kezzebe bi âyatihî innehu lâ yuflihuz zâlimûn(zâlimûne). ςε Αλλαη’α καρ⎭⎬ ψαλανλα ιφτιρα εδεν ϖεψα ονυν ®ψετλερινι ψαλανλαψαν κιμσελερδεν δαηα ζ®λιμ κιμ ϖαρδ⎬ρ? Μυηακκακ κι Ο, ζ®λιμλερι φελ®ηα υλα⎭τ⎬ρμαζ (κυρτυλυ⎭α ερεμεζλερ). 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
44
-
ve men azlemu mimmen (min men) ifterâ alâ allâhi keziben ev kezzebe bi âyâti-hî inne-hu lâ yuflihu ez zâlimûne
: : : : : : : : : : :
ve kim (ler) daha zalim kimse(ler)den iftira etti Allah’a karþý yalan olarak, yalanla veya yalanladý O’nun âyetlerini muhakkak ki o felâha ulaþtýrmaz (kurtuluþa eremezler) zâlimler
44
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 21
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allah’a karþý iftira eden, Allah’ýn âyetlerini tekzip eden iki grup insan görüyoruz. Bu, âyetleri ya tekzip etmek (yalanlamak) ya da ketmetmek (gizlemek) þeklinde teþekkül etmektedir. 2/BAKARA-159: Ýnnellezîne yektumûne mâ enzelnâ minel beyyinâti vel hudâ min ba’di mâ beyyennâhu linnâsi fil kitâbi ulâike yel’anuhumullâhu ve yel’anuhumul lâýnûn(lâýnûne). Ýndirdiðimiz o beyyinelerden olan þeyleri ve hidayeti (ölmeden evvel ruhun Allah’a ulaþtýrýlmasýný) kitapta Allah insanlara açýkladýktan sonra gizleyenler (var ya); onlara, hem Allah lânet eder, hem de lânet ediciler lânet eder. 18/KEHF-4: Ve yunzirellezîne kâlûttehazellâhu veledâ(veleden). (Bu Kur’ân) “Allah çocuk edindi.” diyenleri uyarýp, korkutur. 18/KEHF-5: Mâ lehum bihi min ilmin ve lâ li âbâihim, keburet kelimeten tahrucu min efvâhihim, in yekûlûne illâ kezibâ(keziben). Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarýnýn hiç bir bilgisi yoktur. Aðýzlarýndan çýkan söz ne (kadar) büyük. Onlar yalandan baþkasýný söylemiyorlar (sadece yalan söylüyorlar). 7/A’RÂF-147: Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ ve likâil ahýreti habitat a’mâluhum, hel yuczevne illâ mâ kânû ya’melûn (ya’melûne). Ve âyetlerimizi ve ahirete ulaþmayý (hayatta iken ruhun Allâh’a ulaþmasýný) inkâr eden kimselerin amelleri hebâ oldu (boþa gitti). Onlara yaptýklarýndan baþka bir þeyle mi cezalandýrýlýr (karþýlýk verilir)? Burada gerek “Birden fazla Allah vardýr.” diye Allah’a karþý yalan söyleyenler, gerek Allah’ýn âyetlerini tekzip edenler (yalanlayanlar) için, Allah: “Onlar zalimlerdir.” diyor. Neden? Nefslerine zulmettikleri için. Ve onlar için bir kurtuluþun olmadýðýný, cennet saadetini onlara asla vermeyeceðini buyuruyor.
45
45
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 22
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
∼Ψ≥↑6↔Ι″−↔! ↔ω<∝Ης⊕ ←7 ↑ Ψ↑Τ↔9 ⊕ϖ↑∃ _→Θ[∝Ω↔% ″ϖ↑;↑Ι↑Λ″Ε↔9 ↔ ″Ψ↔< ↔: ↔ Ψ↑Ω↑2″ϑ↔# ″ϖ↑Β″Ξ↑6 ↔ω<∝Η⊕7! ↑ϖ↑6↑®ÿ≥≅↔6↔Ι↑− ↔ω″<↔! Ve yevme nahþuruhum cemîan summe nekûlu lillezîne eþrakû eyne þurekâukumullezîne kuntum tez’umûn(tez’umûne). ςε ο γ⎫ν ηεπσινι ηα⎭ρεδεχεðιζ σονρα ορτακ κο⎭ανλαρα: “Ζανδα βυλυνμυ⎭ ολδυðυνυζ ορτακλαρ⎬ν⎬ζ νερεδε?” διψεχεðιζ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
-
ve yevme nahþuru-hum cemîan summe nekûlu li ellezîne eþrakû eyne þurekâu-kum ellezîne kuntum tez’umûne
: : : : : : : : : : :
ve o gün onlarý haþredeceðiz hepsini sonra diyeceðiz o kimselere, onlara þirk koþtular, ortak koþtular sizin ortaklarýnýz nerede o kimseler oldunuz, idiniz zanda bulunuyorsunuz
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Kýyâmet günü Allah var, Allah’tan baþka hiçbir ilâh yok. Ve Allahû Tealâ soracak o ortak koþanlara: “Allahlar var diyordunuz, Allah’tan baþka ilâhlarýn da var olduðunu iddia ediyordunuz, hadi bakalým, gösterin. Neredeyse onlar, görelim?”
46
46
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
Χ⎫ζ − 7
ℜψετ − 23
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
←ψ™ς7! ↔: ∼Ψ↑7≅↔5 ″ ↔! ≥® ←! ″ϖ↑Ζ↑Β↔Ξ″Β←4 ″ω↑Υ↔# ″ϖ↔7 ⊕ϖ↑∃ ↔ω[∝6←Ι″Λ↑8 _⊕Ξ↑6 _↔8 _↔Ξ←±∀∗÷ Summe lem tekun fitnetuhum illâ en kâlû vallâhi rabbinâ mâ kunnâ muþrikîn(muþrikîne).
Σονρα ονλαρ⎬ν: “ςαλλαηι Ραββιμιζ, βιζ μ⎫⎭ρικλερ ολμαδ⎬κ.” δεμεκτεν βα⎭κα φιτνεσι ολμαψαχακ.
47
1 - summe
:
sonra
2 - lem tekun
:
olmadý, olmayacak
3 - fitnetu-hum
:
onlarýn fitnesi
4 - illâ en kâlû
:
demekten baþka
5 - vallâhi (ve allâhi)
:
vallahi, Allah’a yemin olsun
6 - rabbi-nâ
:
Rabbimiz
7 - mâ kunnâ
:
biz olmadýk
8 - muþrikîne
:
müþrikler, þirk koþanlar
47
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 23
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Fitne müessesesini Allahû Tealâ, insanlarýn arasýna nifak sokmak, Allah’a þirk koþmak, insanlarý Allah’ýn yolundan uzaklaþtýrmak standartlarýnda bir bütünle bütünlemiþ. Ýnsanlarýn arasýna anlaþmazlýklar koymak, insanlarý birbirine düþürmek þeytanýn baþ görevi. Þeytan bundan hiç vazgeçmez. Ýnsanlýk tarihi boyunca hep insanlarý fitneye düþürmeye çalýþmýþtýr. Bunu onlarý ayrý gruplara ayýrmaya ve birbirlerine düþman kýlmaya çalýþarak yapar. Þeytanýn istediði tek bir þey vardýr. Bütün insanlar birbirlerine düþman olsunlar. Herkes birbirinden nefret etsin. Herkes birbirine nasýl kötülük yapacaðýný düþünsün. Allah’ýn istediði de bunun tamamen tersidir. Herkes Allah’ýn tekliði konusunda bir olsun. Fitne kalmasýn. Bütün insanlar birbirlerine yardým etsinler, yardýmcý olsunlar. Bütün güzellikleri birlikte yaþasýnlar. Böyle bir dizaynda kim baþka insanlarýn Allah’a ulaþmayý dilemesine mani oluyorsa orada fitne vardýr. Kim insanlara þirki öðretiyorsa, Allah’tan baþka ilâhlar olduðunu öðretiyorsa orada fitne vardýr. Kim Kur’ân-ý Kerim’i Allah’ýn öðrettiði gibi deðil de, nefsinin istediði gibi yoruma tâbî tutuyorsa orada fitne vardýr. Ve insanlar kýyâmete kadar bu fitneyle haþýr neþir olacaklardýr. “Ancak kýyâmet günü bütün fitneler bitmiþ olacak.” diyor Allahû Tealâ. Ýnsanlar arasýna nifak sokma iþlemi þeytanýn iþidir. Bunu insanlarý mutsuz etmek için özel olarak yapar. Ne zaman insanlar mutsuz olursa o memnun olur. Cehenneme gidiþini Âdem (A.S)’a baðlýyor. “Âdem (A.S) yaratýlmasaydý ben cehenneme gitmeyecektim.” diyor iblis. Âdem (A.S)’ýn zürriyetinden (soyundan) gelen herkes iblisin düþmaný. Hepimiz onun düþmanýyýz. Ýstediði þey bütün insanlarýn mutsuz olmasý. Allah’ýn da istediði þey bütün insanlarýn mutlu olmasý. Þeytan hep bu düþmanlýðý körüklemekle, insanlarýn arasýna fitne sokmakla, böylece birbirine düþman gruplar oluþturmakla, birbirinden farklý þeyler söyleyen, iddialarda bulunan ve karþý taraf iddiasýný kabul etmediði için onlara düþman olan insanlar kýlmak gayretinin sahibidir.
48
48
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 24
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⊕υ↔/ ↔: ″ϖ←Ζ←Κ↑Σ″9↔! |⊆ς↔2 ∼Ψ↑∀↔Η↔6 ↔ρ″[↔6 ″η↑Π″9↑! ↔ :↑Ι↔Β″Σ↔< ∼Ψ↑9≅↔6 _↔8 ″ϖ↑Ζ″Ξ↔2 Unzur keyfe kezebû alâ enfusihim ve dalle anhum, mâ kânû yefterûn(yefterûne). Βακ! Κενδιλερινε καρ⎭⎬ νασ⎬λ ψαλαν σ⎞ψλεδιλερ. ςε ιφτιρα ετμι⎭ ολδυκλαρ⎬ ⎭εψ, ονλαρδαν σαπ⎬π γιττι (υζακλα⎭τ⎬). 1 2 3 4 5 6 7 8
-
unzur keyfe kezebû alâ enfusi-him ve dalle an-hum mâ kânû yefterûne
: : : : : : : :
bak nasýl yalan söylediler nefslerine, kendilerine karþý ve saptý, uzaklaþtý, gitti onlardan olduklarý þey(ler) iftira ediyorlar
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm “Kýyâmet günü, orada, sadece Biz olacaðýz.” diyor Allahû Tealâ. Sadece Allah var. Allahû Tealâ onlara orada diyor ki: “Hadi bakalým, siz, baþka ilâhlar da var diyordunuz. Bize ortak koþtuðunuz, bizim ortaklarýmýz, o ilâhlar nerede? Gösterin bakalým!” Baþka ilâh olmadýðý için hiçbir þeyin gösterilmesi mümkün deðildir. Ýþte o ilâh zannettikleri, ilâh olarak taptýklarý putlar, böylece onlardan uzaklaþmýþ, sapmýþ olurlar.
49
49
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 25
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ϖ←Ζ←∀Ψ↑ς↑5 |×ς↔2 _↔Ξ″ς↔Θ↔% ↔: ⎣↔τ″[↔7←! ↑π←Ω↔Β″Κ↔< ″ω↔8 ″ϖ↑Ζ″Ξ←8 ↔:
″ ←! ↔: ⎢∼→Ι″5↔: ″ϖ←Ζ←9!↔)×∼ |≥∝4 ↔: ↑ Ψ↑Ζ↔Τ″Σ↔< ″ ↔! →}⊕Ξ←6↔! ↔ ↑®≥≅↔% ∼↔)←! |⊆±Β&÷ ⎢_↔Ζ←∀ ∼Ψ↑Ξ←8⊂Ψ↑< ÷ ↓}↔<×∼ ⊕υ↑6 ∼″:↔Ι↔< ″ ←! ∼:≥↑Ι↔Σ↔6 ↔ω<∝Η⊕7! ↑ Ψ↑Τ↔< ↔τ↔9Ψ↑7←(≅↔Δ↑< ↔ω[∝7⊕:↔ ↵! ↑η[∝0≅↔,↔! ≥® ←! ≥∼↔Η×; Ve minhum men yestemiu ileyk(ileyke), ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minû bihâ, hattâ izâ câuke yucâdilûneke yekûlullezîne keferû in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne). 50
50
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 25
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
ςε ονλαρδαν κιμ σενι δινλερσε, ονυ φ⎬κ⎬η ετμελερινε (ανλαμαλαρ⎬να) καρ⎭⎬ (ενγελ ολμακ ι⎜ιν) καλπλερινιν ⎫ζερινε εκιννετ κοψδυκ ϖε κυλακλαρ⎬νδα ϖακρα (αð⎬ρλ⎬κ) ϖαρδ⎬ρ. ςε ονλαρ β⎫τ⎫ν ®ψετλερι γ⎞ρσελερ, ονα ιμαν ετμεζλερ. Ηαττα σανα γελδικλερι ζαμαν, σενινλε μ⎫χ®δελε εδερλερ (ταρτ⎬⎭⎬ρλαρ). Κ®φιρ ολανλαρ: “Βυ ανχακ εϖϖελκιλεριν μασαλλαρ⎬νδαν βα⎭κα βιρ ⎭εψ δεðιλδιρ.” δερλερ.
1 - ve min-hum
:
ve onlardan
2 - men
:
kim(ler)
3 - yestemiu
:
dînler, iþitir
4 - ileyke
:
seni
5 - ve cealnâ
:
ve yaptýk, koyduk
6 - alâ kulûbi-him
:
onlarýn kalplerinin üzerine
7 - ekinneten
:
ekinnet, fýkýh etmeyi engelleyen bir sistem
8 - en yefkahû-hu
:
onu fýkýh etmeleri, anlamalarýna ( karþý)
9 - ve fî âzâni-him
:
ve onlarýn kulaklarýnda vardýr
10 - vakran
:
vakra, iþitmeyi engelleyen bir sistem, aðýrlýk
11 - ve in yerev
:
ve eðer görseler
12 - kulle âyetin
:
bütün âyetleri
13 - lâ yu’minû
:
îmân etmezler
14 - bi-hâ
:
ona
15 - hattâ izâ câu-ke
:
hatta sana geldikleri zaman
51
51
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 25
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
16 - yucâdilûne-ke
:
seninle mücâdele ederler, tartýþýrlar
17 - yekûlu
:
derler
18 - ellezîne keferû
:
kâfir olan kimseler
19 - in hâzâ illâ
:
bu ancak, ...’den baþka deðil
20 - esâtîru
:
satýrlar, eskilerin yazdýðý þeyler, masallar
21 - el evvelîne
:
evvelkiler, öncekiler
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Ýnsanlar, gözlerindeki gizli perde (hicab-ý mesture) sebebiyle, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’i sýradan bir insan olarak düþünürler, öyle kabul ederler. Bu sebeple söyledikleri, onlarýn o güne kadarki düþünce standartlarýna ters düþtüðü için de ondan nefret ederler. Ýþte ekinnet, vakra bu standartlarda geçerlidir. 17/ÝSRÂ-45: Ve izâ kara’telkur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bilâhýreti hicâben mestûrâ(mestûren). Sen Kur’ân’ý okuduðun (onlara anlattýðýn) zaman seninle onlarýn arasýna, ki onlar ahirete inanmazlar, gizli (örtülü) bir perde koyarýz (hicab-ý mesture). 17/ÝSRÂ-46: Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakren), ve izâ zekerte rabbeke fîlkur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).
52
52
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 25
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Onlarýn kalpleri üzerine ekinnet koyarýz ki onu Kur’ân’ý (senin söylediklerini) anlamasýnlar (idrak, fýkýh edemesinler). Ve onlarýn kulaklarýna vakra (isminde bir engel) koyarýz (seni iþitmelerine mani oluruz). Sen Kur’ân’da Rabbinin tekliðini zikrettiðin zaman onlar nefretle arkalarýný dönerler. Ekinnet, insanlarýn idrakine mani olan ilâhi bir bilgisayardýr. Kulaklar duyar, ama iþitmezler. Kulak duyduðu sesin mânâsýný anlamak yetkisinin sahibi deðildir. Görevi, duyduðu sesi zihne ulaþtýrmaktýr. Zihin (akýl) kendisine ulaþan sesi þekillendirir, mânâsýna varmaya çalýþýr. Sonra o iþittiðini kalbe indirir. Kalpte daha ötede bir anlama, idrak olayý söz konusudur. Kiþi, idrak ettiði þeyin karþýtý olan bir iddia ile karþýlaþtýðý zaman kendisine maletmiþ olduðu þeyi müdafaa etmek mecburiyetini duyar. Ýþte o zaman anlaþýlýr ki, o kiþi onu idrak etmiþ, yani kendine mâletmiþtir. Onun derin olan mânâsýna varmýþtýr. Demek ki; kulaklar duyar, zihin iþitir, mânâya varýr ama idrak edemez. Ýdrak için kalbe indirir, kalpte idrak müessesesi oluþur. Bu idrak, Allah’ýn ilâhi kompüteri ile gerçekleþir. Bu ilâhi kompüter, Allahû Tealâ tarafýndan dizayn edilmiþtir ve bu dizaynla herþey en güzel standartta oluþmuþtur. Allahû Tealâ’nýn bütün insanlarýn kalplerine koyduðu ekinnet, o insanlarýn idrakine kesin bir þekilde mani olur. Ne zaman ki biz Allah’a ulaþmayý dileriz, o zaman Allahû Tealâ kalbimizdeki ekinneti alýr, yerine idraki saðlayan yeni bir ilâhi bilgisayar koyar, adý ihbattýr. Ekinnetle ihbatý deðiþtirir. Nefsimizin kalbine konan yeni bilgisayarla idrak etmeye baþlarýz. Hicab-ý mesture, bu insanlarda var olduðu için Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Allah’ýn Resûl’ü olduðunu, daha da ötede Allah’ýn Nebî’si olduðunu idrak edemezler ve O’nunla boþu boþuna tartýþýrlar. Ýþte Ýsra Suresinin 45 ve 46. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ’nýn bahsettiði ekinnet ve vakra bu âyette bir defa daha geçmektedir.
53
53
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 26
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ ←! ↔: ⎣↑ψ″Ξ↔2 ↔ ″Ψ↔ ″Ξ↔< ↔: ↑ψ″Ξ↔2 ↔ ″Ψ↔Ζ″Ξ↔< ″ϖ↑; ↔: ↔ :↑Ι↑Θ″Λ↔< _↔8 ↔: ″ϖ↑Ζ↔Κ↑Σ″9↔! ≥® ←! ↔ Ψ↑Υ←ς″Ζ↑< Ve hum yenhevne anhu ve yen’evne anhu, ve in yuhlikûne illâ enfusehum ve mâ yeþ’urûn(yeþ’urûne). ςε ονλαρ, ονδαν (Αλλαη’α υλα⎭μαψ⎬ διλεμεκτεν) νεηψεδερλερ (μεν εδερλερ, ψασακλαρλαρ) ϖε (κενδιλερι δε) ονδαν υζακ δυρυρλαρ (ψ⎫ζ ⎜εϖιριρλερ). ςε ονλαρ σαδεχε κενδιλερινι ηελ®κ εδερλερ ϖε φαρκ⎬νδα ολμαζλαρ.
1 - ve hum
:
ve onlar
2 - yenhevne
:
nehyederler, yasaklar, men ederler
3 - an-hu
:
ondan
4 - ve yen’evne
:
ve uzak dururlar (yüz çevirirler)
54
54
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 26
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
5 - an-hu
:
ondan
6 7 8 9
: : : :
ve eðer helâk ederlerse ancak, sadece kendi nefsleri, kendileri ve farkýnda olmazlar (þuurunda deðiller)
-
ve in yuhlikûne illâ enfuse-hum ve mâ yeþ’urûne
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Hidayette olmayan bütün insanlar dalâlettedirler. Bu durum, Kur’ân-ý Kerim’de “uzak dalâlet” ve “hidayete yaklaþmakta olanlar” olarak iki kýsýmda mütâlea ediliyor. Kim Allah’a ulaþmayý dilemezse onlar dalâlettedirler. Allah’a ulaþmayý dilemedikleri için hep dalâlette kalacaklardýr. 4/NÝSÂ-167: Ýnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi kad dallû dalâlen baîdâ(baîden). Onlar ki kâfirlerdir ve Allah’ýn yolundan saptýrýrlar (kendileri de Allah’ýn yolunda deðillerdir). Andolsun ki; onlar uzak bir dalâlet içindedirler (mürþidlerine ulaþmamýþ ve yola girmemiþ olduklarý için). Ama kim Allah’a ulaþmayý dilerse, o kiþinin dalâleti sona erecek, hidayete adým atacak, hidayet üzere olacaktýr. Ama hidayete ermiþ olmayacaktýr. Hidayete ermesi için ruhun 7 tane gök katýný aþmasý, Allah’ýn Zat’ýna ulaþmasý söz konusudur.
55
55
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 27
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
_↔Ξ↔Β″[↔7 _↔< ∼Ψ↑7≅↔Τ↔4 ← ≅⊕Ξ7! |↔ς↔2 ∼Ψ↑Σ←5↑: ″ ←! _↔Ξ←±∀∗÷ ← ≅↔<×≅←∀ ↔ ←±Η↔Υ↑9
⊆Ι↔# ″ξ↔7 ↔:
÷ ↔: ∩ ↔Ι↑9
↔ω[∝Ξ←8⊂Ψ↑Ω″7! ↔ω←8 ↔ Ψ↑Υ↔9 ↔: Ve lev terâ iz vukýfû alen nâri fe kâlû yâ leytenâ nureddu ve lâ nukezzibe bi âyâti rabbinâ ve nekûne minel mu’minîn(mu’minîne).
ςε ατε⎭ιν ⎫ζερινδε δυρδυρυλδυκλαρ⎬ ζαμαν ονλαρ⎬ γ⎞ρσεψδιν. Ο ζαμαν, “Κε⎭κε βιζ γερι δ⎞νδ⎫ρ⎫λσεψδικ, Ραββιμιζιν ®ψετλερινι ψαλανλαμαζδ⎬κ ϖε μ⎫’μινλερδεν ολυρδυκ.” δεδιλερ. 1 - ve lev terâ
:
ve görsen (görseydin)
2 - iz vukýfû
:
durdurulduklarý zaman
3 - alâ en nâri
:
ateþin üzerinde
4 - fe kâlû
:
o zaman dediler
56
56
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 27
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 131
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
5 - yâ leyte-nâ
:
keþke biz olsaydýk
6 - nureddu
:
geri çevriliriz, döndürülürüz
7 - ve lâ nukezzibe
:
ve yalanlamayýz
8 - bi âyâti
:
âyetleri
9 - rabbi-nâ
:
Rabbimiz
10 - ve nekûne
:
ve biz oluruz
11 - min
:
...’den
12 - el mu’minîne
:
mü’minler
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Ýnsanlar Allah’ýn âyetlerini yalanlýyorlar, inkâr ediyorlar, gizliyorlar, Allah’ýn âyetlerine küfrediyorlar. Ýblis onlara (çoðunun farkýna bile varmadýðý bir standart içinde) Allah’ýn doðrularý yerine kendi verilerini öðretiyor ve kabul ettiriyor. Asýrlardan beri insanlara yazdýrdýðý (yazýlmasýna da ön ayak olduðu) emaniyye kitaplarla dînin bütün standartlarý, Allah’ýn emrettiði standartlarýn tamamen dýþýna çýkmýþ durumdadýr. Ve Allah’ýn son indirdiði kitapla bütün safhalarýný A’dan Z’ye açýkladýðý dîn, kâinatýn yegâne dîni, Allah’a teslim olma dîni, insanlar tarafýndan dejenere edilmiþ, mahvedilmiþtir. Ýnsanlarýn cennet saadetine ulaþmasýný temin edecek olan bütün unsurlar Kur’ân-ý Kerim’de var olmasýna raðmen, sahâbe onlarý tatbik etmesine raðmen, Kur’ân-ý Kerim sahâbenin onlarý kesin olarak tatbik ettiðini ispat etmesine raðmen yok edilmiþ, tatbikattan çýkarýlmýþtýr.
57
57
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 28
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢↑υ″Α↔5 ″ω←8 ↔ Ψ↑Σ″Φ↑< ∼Ψ↑9≅↔6 _↔8 ″ϖ↑Ζ↔7 ∼↔Γ↔∀ ″υ↔∀ ↑ψ″Ξ↔2 ∼Ψ↑Ζ↑9 _↔Ω←7 ∼:↑(≅↔Θ↔7 ∼:∩(↑∗ ″ξ7↔ ↔: ↔ Ψ↑∀←)≅↔Υ↔7 ″ϖ↑Ζ⊕9←! ↔: Bel bedâ lehum mâ kânû yuhfûne min kabl(kablu), ve lev ruddû le âdû li mâ nuhû anhu ve innehum le kâzibûn(kâzibûne). Ηαψ⎬ρ, δαηα ⎞νχε γιζλεμι⎭ ολδυκλαρ⎬ ⎭εψλερ ονλαρα α⎜⎬κλανδ⎬. ςε ⎭αψετ γερι δ⎞νδ⎫ρ⎫λσελερδι, μεν εδιλδικλερι ⎭εψλερε μυτλακα γερι δ⎞νερλερδι. ςε μυηακκακ κι ονλαρ, γερ⎜εκτεν ψαλανχ⎬δ⎬ρλαρ. 1 2 3 4 5 6 7
58
-
bel bedâ lehum mâ kânû yuhfûne min kablu ve lev ruddû le âdû
: : : : : : :
hayýr onlara açýklandý olduklarý þey gizliyorlar daha önceden ve þâyet reddedilseler, geri döndürülseler mutlaka geri dönerler
58
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 28
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
8 9 10 11 12
-
li mâ nuhû an-hu ve inne-hum le kâzibûne
: : : : :
þeye nehyedildiler, yasaklandýlar ondan ve muhakkak onlar elbette, gerçekten yalancýlar
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ, dostlarýna emir veriyor: “Hakikatlerimi açýklayýn.” diyor. Allah’ýn dostlarý hakikatleri açýklýyorlar, Allah’a çaðýrýyorlar ama onlara birçok kiþi düþman oluyor. Ýblis onlarýn, insanlarý cehenneme götürecek olan þeyleri, baþka insanlara, doðruymuþ gibi söylemelerine sebep oluyor. Her devirde mutlak olarak iblisin tuzaðý vardýr. Peygamberlerin yaþadýðý devrelerde de, insanlarýn %90’dan fazlasý gene peygamberlerin söylediklerinin dýþýnda hareket etmiþlerdir. Ýblis, herkesle ayrý ayrý meþgul olur. Her insanýn zaaf unsuru olan tarafýný yakýndan bilir. Ve onlarý kullanarak insanlarý Allah’ýn yolundan devamlý saptýrmaya uðraþýr, uðraþýsý budur. Ve iþte bunun tabii neticesi olarak Allahû Tealâ diyor ki: “Hayýr bunlarýn hepsini onlara hayattayken dostlarýmýz vasýtasýyla, kendilerine bilgileri ulaþtýrdýðýmýz kiþiler vasýtasýyla açýkladýk. Açýklamýþ olmamýza raðmen, onlarý kabul etmediler.” Her zaman böyle olmuþ, Allah’ýn dostlarý hep reddedilmiþtir. Hiç istisnasý olmamýþtýr. 23/MU’MÝNÛN-44: “Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu feetba’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), febu’den likavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).” Sonra Biz resûllerimizi ardarda (arasý kesilmeden, peþpeþe) gönderdik. Hangi kavme resûlü gelse hepsi onu tekzip ettiler (yalanladýlar, reddettiler). O zaman Biz birbiri ardýndan onlarý yok ettik ve onlarý efsane kýldýk. Mü’min olmayan kavim artýk uzak olsun.
59
59
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 29
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
_↔[″9∩Γ7! _↔Ξ↑#≅↔[↔& ® ←! ↔|←; ″ ←! ∼Ψ≥↑7≅↔5 ↔: ↔ω[∝∃Ψ↑Θ″Α↔Ω←∀ ↑ω″Ε↔9 _↔8 ↔: Ve kâlû in hiye illâ hayatuned dunyâ ve mâ nahnu bi meb’ûsîn(meb’ûsîne). ςε βιζιμ ηαψατ⎬μ⎬ζ, δ⎫νψα (ηαψατ⎬νδαν) βα⎭κα βιρ ⎭εψ δεðιλδιρ. ςε: “Βιζ βεασ εδιλεχεκ (ψενιδεν, τεκραρ διριλτιλεχεκ) δεðιλιζ.” δεδιλερ. 1 2 3 4 5 6 7
-
ve kâlû in hiye illâ hayatu-nâ ed dunyâ ve mâ nahnu bi meb’ûsîne
: : : : : : :
ve dediler o ancak ...’den baþka deðil bizim hayatýmýz dünya ve biz deðiliz beas edilecek (diriltilecek) olanlar
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Ýnsanlar bu istikamette düþünüyorlar. “Bizim için kýyâmet günü ölümden sonra yeniden dirilmek diye bir þey söz konusu deðildir.” diyorlar.
60
60
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 30
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔ϕ″[↔7 ↔! ↔ ≅↔5 ⎢″ϖ←Ζ←±∀∗÷ |×ς↔2 ∼Ψ↑Σ←5↑: ″ ←!
⊆Ι↔# ″ξ↔7 ↔:
↔ ≅↔5 ⎢_↔Ξ←±∀∗÷ ↔: |×ς↔∀ ∼Ψ↑7≅↔5 ⎢←±σ↔Ε″7≅←∀ ∼↔Η×; 〉↔ :↑Ι↑Σ″Υ↔# ″ϖ↑Β″Ξ↑6 _↔Ω←∀ ↔ !↔Η↔Θ″7! ∼Ψ↑5:↑Η↔4 Ve lev terâ iz vukýfû alâ rabbihim, kâle e leyse hâzâ bil hakk(hakký), kâlû belâ ve rabbinâ, kâle fe zûkûl azâbe bimâ kuntum tekfurûn(tekfurûne).
ςε Ραβ’λερινιν ηυζυρυνδα δυρδυρυλδυκλαρ⎬ ζαμαν ονλαρ⎬ γ⎞ρσεψδιν. (Αλλαη⎦ Τεαλ®) “Βυ ηακ δεðιλ μι?” δεδι. “Εϖετ, Ραββιμιζε ανδολσυν.” δεδιλερ. Αλλαη⎦ Τεαλ®: “Ο ηαλδε ινκ®ρ εττιðινιζδεν δολαψ⎬ αζαβ⎬ ταδ⎬ν.” δεδι. 61
61
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 30
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - ve lev terâ
:
ve görsen (görseydin)
2 - iz vukýfû
:
durdurulduklarý zaman
3 - alâ rabbi-him
:
Rab’lerinin huzurunda
4 - kâle
:
dedi, buyurdu
5 - e leyse hâzâ
:
bu deðil mi
6 - bi el hakký
:
gerçek, hak
7 - kâlû belâ
dediler, evet, doðrudur
8 - ve rabbi-nâ
:
Rabbimize andolsun
9 - kâle
:
dedi
10 - fe zûkû
:
o halde tadýn
11 - el azâbe
:
azap
12 - bimâ kuntum
:
olduðunuzdan dolayý
13 - tekfurûne
:
inkâr ediyorsunuz
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allah kýyâmet günü cehenneme girecekleri hayat filmlerini seyrettikleri zaman kesinleþen kiþilere: “Bu hak deðil mi?” diye soruyor. Ýki hayat filminde de kaybettikleri dereceler fazla çýkan kiþiler: “Evet, Rabbimize andolsun ki hak.” diyecekler. Onlar: “Öyleyse inkâr ettiðiniz cihetle azabý tadýn” hitabýyla ebediyyen kalmak üzere cehenneme gireceklerdir.
62
62
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 31
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
∼↔)←! |⊆±Β&÷ ⎢←ψ™ς7! ← ≥≅↔Τ←ς←∀ ∼Ψ↑∀⊕Η↔6 ↔ω<∝Η⊕7! ↔η←Κ↔∋ ″φ↔5 _↔Ξ↔#↔Ι″Κ↔& _↔< ∼Ψ↑7≅↔5 →}↔Β″Ρ↔∀ ↑}↔2≅⊕Κ7! ↑ϖ↑Ζ″#↔ ≥≅↔% ↔ Ψ↑ς←Ω″Ε↔< ″ϖ↑; ↔: _↔Ζ[∝4 _↔Ξ″0⊕Ι↔4 _↔8 |×ς↔2 ÷ ↔! ⎢″ϖ←;←∗Ψ↑Ζ↑1 |×ς↔2 ″ϖ↑;↔∗!↔+″:↔! ↔ :↑∗←ϑ↔< _↔8 ↔ ≥≅↔, Kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâh(likâillâhi) hattâ izâ câethumus sâatu bagteten kâlû yâ hasretenâ alâ mâ farratnâ fîhâ ve hum yahmilûne evzârehum alâ zuhûrihim, e lâ sâe mâ yezirûn(yezirûne).
63
63
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 31
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Αλλαη’α μ⎫λ®κι ολμαψ⎬ (⎞λμεδεν εϖϖελ, δ⎫νψα ηαψατ⎬ν⎬ ψα⎭αρκεν ρυηυνυ Αλλαη’α υλα⎭τ⎬ρμαψ⎬) ψαλανλαψαν κιμσελερ η⎫σρανα δ⎫⎭τ⎫λερ. √ψλε κι, ο σαατ ανιδεν ονλαρα γελινχε, σ⎬ρτλαρ⎬νδα ψ⎫κλερινι (καψβεττικλερι δερεχελερι) τα⎭⎬ψαρακ: “Οραδα (δ⎫νψα− δα) α⎭⎬ρ⎬ γιττιðιμιζ ⎭εψλερ ⎫ζερινε (γ⎫ναηλαρ σεβεβιψλε) βιζε ψαζ⎬κλαρ ολσυν.” δεδιλερ. Ψ⎫κλενδικλερι ⎭εψ νε κ⎞τ⎫, (⎞ψλε) δεðιλ μι?
1 2 3 4
-
kad hasire ellezîne kezzebû bi likâi allâhi
: : : :
5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19
-
hattâ, izâ câet-hum es sâatu bagteten kâlû yâ hasrete-nâ alâ mâ farratnâ fî hâ ve hum yahmilûne evzâre-hum alâ zuhûri-him e lâ sâe mâ yezirûne
: : : : : : : : : : : : : : :
64
hüsrana düþtüler o kimseler yalanladýlar Allah’a mülâki olmayý (ölmeden evvel, dünya hayatýný yaþarken ruhunu Allah’a ulaþtýrmayý) hatta, öyle ki onlara geldiði zaman o saat, o vakit aniden, ansýzýn dediler bize yazýklar olsun þey üzerine günah iþledik, aþýrý gittik orada ve onlar taþýrlar (onlarýn) yükleri, (kendi aðýrlýklarý, günahlarý) sýrtlarýnda ne kötü deðil mi yüklendikleri þey
64
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 31
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ burada Kur’ân-ý Kerim’in en önemli konusuna dokunuyor. Bu, insaný cehennemden mutlak olarak kurtaracak ve Allah’ýn evliyasý kýlacak bir konu: Allah’a mülâki olmayý, yani; ruhu ölmeden evvel Allah’a ulaþtýrmayý dilemek. Nankörlük ve cehalet nefsin iki afetini temsil eder. Ruhunuz sizde bir emanettir. Allahû Tealâ emaneti teklif ettiði zaman nefs ve fizik vücut biraradaydý. 33/AHZÂB-72: Ýnnâ aradnelemânete ales semâvâti velardý vel cibâli feebeyne en yahmilnehâ ve eþfakne minhâ ve hamelehalinsân(hamelehalinsânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen). Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve daðlara teklif ettik de bunu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Onu insan yüklendi. Çünkü o zalim ve cahildir. Allahû Tealâ insaný yaratmýþ ve ondan sonra emaneti teklif etmiþ. Ýnsan emaneti yüklenmiþ yani ona Allahû Tealâ ruhundan üfürmüþ. 32/SECDE-9: Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(ef’ideten), kalîlen mâ teþkurûn(teþkurûne). Sonra (Allah) onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve onu (onun ruhunun kalbine) sem’i (kalbin iþitme hassasý) basar (kalbin görme hassasý) ve fuad (kalbin idrak etme hassasý) hassalarýna (sahip) kýldý. Ne kadar az þükrediyorsunuz. Ruhunuzu hayattayken Allah’a ulaþtýrmayý dilemek ve ulaþtýrmak üzerinize 12 defa farz kýlýnmýþtýr.
65
65
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 31
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn. Allah’a dön (ruhunu Allah’a ulaþtýr) ve (böylece) Allah’a teslim ol, üzerine azap (kabir azabý) gelmeden önce (ölümden önce). Yoksa sonra yardým olunmazsýn. 30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmus salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne). O’na (Allah’a) dön (Allah’a ulaþ) ve O’na (Allah’a karþý) takva sahibi ol ve namaz kýl ve müþriklerden olma. 89/FECR-28: Ýrciî ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh(mardýyyeten). Allah’tan razý olarak ve Allah’ýn rýzasýný kazanarak, (ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaþ. 31/LOKMÂN-15: Ve in câhedâke alâ en tuþrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutý’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyy (ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn (ta’melûne). Ve bilgin olmayan bir þey hakkýnda, þirk koþman için seninle mücâdele ederlerse, ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol. Bana yönelenlerin (ruhunu Allah'a ulaþtýrmayý dileyenlerin) yoluna tâbî ol. Sonra dönüþünüz Banadýr. O zaman yaptýðýnýz þeyleri size haber vereceðim. 10/YÛNUS-25: Vallâhu yed’û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeþâu ilâ sýrâtýn mustekîm(mustekîmin). Ve Allah teslim (Selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna ulaþtýrmayý) dilediði kimseyi Sýratý Mustakîm’e ulaþtýrýr.
66
66
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 31
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
4/NÝSÂ-175: Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe seyudhýluhum fî rahmetin minhu ve fadlýn ve yehdîhim ileyhi sýrâtan mustekîmâ(mustekîmen). Kim Allah’a (ulaþmayý dilerse) âmenû olursa ve Allah’a sarýlmayý dilerse Allah onu kendinden bir rahmetin ve fazlýn içine koyar ve onu kendisine ulaþtýran Sýratý Mustakîm’e iletir. 73/MUZEMMÝL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen). Rabbinin (Allah’ýn) ismiyle zikret ve herþeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön (ulaþ, vasýl ol). 13/RA’D-21: Vellezîne yasýlûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahþevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi). Ve onlar Allah’ýn (ölümden evvel) Allah’a ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi (ruhlarýný) O’na (Allah’a) ulaþtýrýrlar. Ve Rab’lerine karþý huþû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar. 42/ÞÛRÂ-47: Ýstecîbû li rabbikum min kabli en ye’tiye yevmun lâ meredde lehu minallâh(minallâhi), mâ lekum min melcein yevme izin ve mâ lekum min nekîr(nekîrin). Allah tarafýndan geri çevrilmesine çare olmayan (ölüm) günü gelmeden evvel Rabbinizin davetine icabet edin. Ecel günü (geldiði zaman) sizin için baþka (kaçýp sýðýnacaðýnýz) bir sýðýnak yoktur ve onu inkâr da edemezsiniz. 5/MÂÝDE-7: Vezkurû ni’metallâhi aleykum ve mîsâkahullezî ve esekakum bihî iz kultum semi’nâ ve eta’nâ vettekullâh, innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri). Allah’ýn üzerinizdeki ni’metini zikredin ki ve O’na verdiðiniz misakinizi zikredin ki O, misakinizle sizleri baðlamýþtý (yeminlerinizi üzerinize farz kýlmýþtý). O zaman (Elestu bi rabbikum günü) “Ýþittik ve itaat ettik.” demiþtiniz. Ve Allah’a takva sahibi olun, muhakkak ki; Allah sinelerdekini bilir.
67
67
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 31
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
2/4/NÝSÂ-58: Ýnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynennâsi en tahkumû bil’adl(bil’adli), innallâhe ni’immâ yaizukum bih(bihi), innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran). Allah emanetleri sahibine teslim etmenizi emreder. Ýnsanlar arasýnda hakemlik ettiðiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki; Allah bununla size bir ni’met veriyor. Ve Allah iþiten ve bilendir. Allahû Tealâ “Allah’ýn davetine icabet edin.” diyor (Þura-47). Davetin Allah’ýn Zat’ýna olduðunu görüyoruz (Yunus-25). Allahû Tealâ: “O gün elest bezminde dediniz ki iþittik ve itaat ettik Allah da üzerinize vasiyetini yükledi.” diyor. Ve Allahû Tealâ’ya yemin, misak, ahd veriyoruz. Allah’ýn emirlerine itaat edersek, ruhumuz Allah’a iki defa ulaþacak. Hem ölümden evvel, hem de ölümden sonra. BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alel hâþiîn(hâþiîne). (Allah’tan) sabýrla ve namazla yardým (istiane) isteyin. Fakat muhakkak ki; bu, (hacet namazý ile kiþiyi Allah’a ulaþtýran mürþidi sormak) huþû sahibi olanlardan baþkasýna elbette aðýr gelir. 2/BAKARA-46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâku rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne). O (huþû sahipleri) ki; onlar, Rab’lerine (dünya hayatýnda) muhakkak mülâki olacaklarýný ve (sonunda ölümle) mutlaka O’na döneceklerini bilirler. (Yakîn derecesinde inanýrlar). Allahû Tealâ zamanýmýzdaki dîn adamlarýna seslenerek ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmayý dilemeyen, Allah’ýn âyetlerinden gâfil olanlarýn gidecekleri yerin cehennem olduðunu söylüyor.
68
68
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 31
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
10/YÛNUS-7: Ýnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid unyâvatme’ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne). Ýnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme’ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne). Muhakkak ki; onlar, Bize ulaþmayý (hayatta iken ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmayý) dilemezler. Dünya hayatýndan razý olmuþlardýr ve onunla doyuma ulaþmýþlardýr ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardýr. 10/YÛNUS-8: Ulâike me’vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne). Ýþte onlarýn kazandýklarý (dereceler) gereðince varacaklarý yer ateþtir (cehennemdir). Sahâbeye baktýðýmýzda hepsi ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmýþlar. 39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle feyettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ûlul elbâb(elbâbi). Onlar (sahâbe) sözleri iþitirler ve onlarýn (sözlerin) ahsen olanýna (Peygamber Efendimiz (S.A.V) tarafýndan söylenilenine) tâbî olurlar. Ýþte onlar hidayete erenlerdir (ruhlarýný ölmeden evvel Allah’a ulaþtýranlardýr). Ve onlar ulûl’elbabtýr (daimî zikrin sahipleridir). Bütün sahâbe hidayete ermiþler. Bütün sahâbe vechlerini de Allah’a teslim etmiþler. 3/ÂLÝ ÝMRÂN-20: Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne eeslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belag(belagu), vallâhu basîrun bil ýbâd(ýbâdi). Eðer, seninle tartýþmaya kalkarlarsa, o zaman de ki: “Ben ve bana tâbî olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah’a teslim ettik.” O kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: “Siz de (fizik vücudunuzu Allah’a) teslim ettiniz mi?” Eðer teslim ettilerse; o zaman (onlar) andolsun ki hidayete ermiþlerdir. Eðer yüz çevirirlerse, o zaman sana düþen (görev) ancak tebliðdir. Allah kullarýný Basir’dir (görendir). Öyleyse bundan 14 asýr evvel onlar, üzerlerine düþeni canla baþla yerine getirenlerdi. Bugün Allah’ýn bütün bu güzellikleri unutulmuþ vaziyettedir.
69
69
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 32
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢°ξ″Ζ↔7 :↔ °⎯←Θ↔7 ® !← _≥↔[″9∩Γ7! ↑ ξ×[↔Ε″7! _↔8 ↔: ↔ω<∝Η⊕ς←7 °η″[↔∋ ↑ ↔Ι←∋× ↵! ↑ !⊕Γς↔7 ↔: ↔ Ψ↑ς←Τ″Θ↔# ↔4÷ ↔! ⎢↔ Ψ↑ΤΒ⊕ ↔< Ve mâl hayâtud dunyâ illâ leibun ve lehv(lehvun), ve led dârul âhiretu hayrun lillezîne yettekûn(yettekûne), e fe lâ ta’kýlûn(ta’kýlûne).
Δ⎫νψα ηαψατ⎬ βιρ οψυν ϖε εðλενχεδεν βα⎭κα βιρ ⎭εψ δεðιλδιρ. ςε ®ηιρετ ψυρδυ, τακϖα σαηιπλερι ι⎜ιν ελβεττε δαηα ηαψ⎬ρλ⎬δ⎬ρ. Η®λ® ακ⎬λ ετμεζ μισινιζ?
1 2 3 4
70
-
ve mâ el hayâtu ed dunyâ illâ leibun
: : : :
ve deðil dünya hayatý ancak, ...’den baþka bir oyun
70
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 32
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
5 - ve lehvun
:
ve bir oyalanma, bir eðlenme
6 - ve le
:
ve elbette
7 - ed dâru el âhiretu
:
ahiret diyarý, ahiret yurdu
8 - hayrun
:
daha hayýrlý
9 - li ellezîne
:
o kimseler için
10 - yettekûne
:
takva sahibi olurlar
11 - e fe lâ ta’kýlûne
:
hâlâ akýl etmez misiniz
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Bu dünyada aldýðýnýz puanlara göre cennet veya cehennem hayatý size ulaþacaktýr. Derecat kazandýðýnýz her iþleminiz bir hayýrdýr. Her kaybettiðiniz derece bir þerrdir. Hayýr, þerrden daha fazla ise gideceðiniz yer Allah’ýn cennetidir. Bir baþka ifadeyle eðer Allah’a ulaþmayý dilerseniz, ulaþamadan evvel ölseniz bile gideceðiniz yer mutlaka Allah’ýn cennetidir. Cennet hayatý, sonsuz bir hayattýr. Þu dünya hayatýnda 200 sene yaþasanýz (imkânsýz ama) onun sonsuz katý bir cennet veya bir cehennem hayatý söz konusudur. Bu dünya bir imtihan dünyasýdýr. Her olayla imtihan edilmiþsinizdir. Þunu rahatlýkla söyleyebiliriz ki; hayatýnýzýn her saniyesinde ya derecat kazanýrsýnýz ya da kaybedersiniz. Kazanýlanlar hayýrdýr, kaybedilenler þerrdir. Sonsuz ve bütün mutluluklarýn sinesine toplandýðý bir cennet hayatý elbette bu dünyanýn sýkýntýlý hayatýndan çok daha güzeldir. Sonsuz güzellikleri sinesinde barýndýrýr. Mukayese yaptýðýmýz zaman Allahû Tealâ: “Elbette cennet hayatý dünya
71
71
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 32
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
hayatýndan çok daha hayýrlýdýr.” buyuruyor. Dünya hayatýnda insanlar eðlenirler, zevk edinirler ve Allah’ýn temel emirlerini unuturlar. Allah’a ulaþmayý dilemezler. Dilemezlerse, ne yaparlarsa yapsýnlar gidecekleri yer cehennemdir. Allahû Tealâ âyetin sonunda: “Hâlâ akletmez misiniz?” diye bir sual soruyor. Bu çok önemli bir konudur. Akletmek; mânâya varmak ve idrak etmek demektir. Sadece Allah’a ulaþmayý dileyenler akledebilirler. Ondan evvel Allahû Tealâ akletmenizi saðlayacak olan gözlerinizdeki hicab-ý mestureyi, kulaklarýnýzdaki vakrayý, kalbinizdeki ekinneti almaz. Allah’a ulaþmayý dilemediðiniz sürece akledemezsiniz. Öyleyse açýklamanýn bel kemiðini “Hâlâ akletmeyecek misiniz?” ifadesi kapsýyor. Yani Allahû Tealâ: “Hâlâ Allah’a ulaþmayý dilemeyecek misiniz?” diyor. Dileseydik, yalnýz bakmayacak, görecektik. Ýrþad makamýný, irþad makamý olarak deðerlendirebilecektik. Hem kulaklarýmýz duyacak, hem de aklýmýz mânâya varacaktý. Ve vardýðý mânâyý kalbe indirecekti. Kalbimizdeki ekinneti Allahû Tealâ almýþ, yerine ihbat koymuþ, idrak edebilecek olan bir noktaya gelmiþiz. Buradaki ifadeyle akledeceðiz. Akledersek davete icabet edeceðiz. Yani evvelâ Allah’a ulaþma davetine icabet edeceðiz, Allah’a ulaþmayý dileyeceðiz, sonra da ruhumuzu Allah’a ulaþtýracaðýz. Öyleyse kurtuluþun baþýnda akletmek keyfiyetini saðlayan iþlev, bizim Allah’a ulaþmayý dilememizdir. Eðer Allah’a ulaþmayý diliyorsak, ancak o taktirde cennete girebiliriz. Bu noktadan itibaren baþlayan cennet mutluluðunun garantisini, mürþidimize ulaþtýðýmýz zaman 2. kat cenneti, Allah’a ruhumuzu ulaþtýrdýðýmýz zaman 3. kat cenneti ve dünya saadetinin yarýsýný, fizik vücudumuzu Allah’a teslim ettiðimiz zaman 4. kat cenneti ve dünya saadetinin %90’ýný, nefsimizi de Allah’a teslim ettiðimiz zaman 5. kat cenneti ve dünya saadetinin de %100’ünü, irþada ulaþtýðýmýz yerde 6. kat cennet ve bihakkýn takvaya ulaþtýðýmýz yerde 7. kat cenneti elde ederiz. Öyleyse akletmek, Allah’a göre son derece önemli bir keyfiyettir.
72
72
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 33
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔ Ψ↑7Ψ↑Τ↔<
∝Η⊕7↔! ↔τ↑9↑ϑ″Ε↔[↔7 ↑ψ⊕9←! ↑ϖ↔ς″Θ↔9 ″φ↔5
↔ω[∝Ω←7≅⊕Π7! ⊕ω←Υ×7 ↔: ↔τ↔9Ψ↑∀±←Η↔Υ↑<
÷ ″ϖ↑Ζ⊕9←≅↔4
↔ :↑Γ↔Ε″Δ↔< ←ψ™ς7! ← ≅↔<×≅←∀ Kad na’lemu, innehu le yahzunukellezî yekûlûne fe innehum lâ yukezzibûneke ve lâkinnez zâlimîne bi âyâtillâhi yechadûn(yechadûne).
Ονλαρ⎬ν σ⎞ψλεδικλερινιν, μυτλακα σενι μαηζυν εττιðινι βιλιψορδυκ. Φακατ μυηακκακ κι ονλαρ, σενι ψαλανλαμ⎬ψορλαρ. ςε λ®κιν ζ®λιμλερ, Αλλαη’⎬ν ®ψετλερι ιλε χιηαδ εδιψορλαρ.
73
1 - kad na’lemu
:
biliyorduk
2 - inne-hu
:
mutlaka o
73
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 33
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
3 - le yahzunu-ke
:
elbette seni üzüyor, mahzun ediyor
4 - ellezî yekûlûne
:
onlarýn söyledikleri
5 - fe inne- hum
:
fakat, muhakkak ki onlar
6 - lâ yukezzibûne-ke
:
seni yalanlamýyorlar
7 - ve lâkinne
:
ve lâkin, fakat
8 - ez zâlimîne
:
zâlimler
9 - bi âyâti allâhi
:
Allah’ýn âyetleri ile
:
cihad ediyorlar
10 - yechadûne
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Peygamber Efendimiz (S.A.V), Allah’ýn inkâr edenleri cezalandýracaðýný biliyor. O insanlara acýyor. Bir taraftan da kabul etmemelerinin onlarýn cehenneme gitmelerine sebep olmasý O’nu hüzünlendiriyor. O, Allah’tan aldýðý için herþeyden emindir. Ötekiler bilmedikleri için söylediklerini kabul etmiyorlar. Allah’ýn âyetlerini yalanlýyorlar. Allahû Tealâ da O’nun üzülmesini istemiyor. Diyor ki: “Üzülme! Onlarýn seninle ilgili bir konusu yok. Onlar senin söylediklerini yalanlamýyorlar, Bizim âyetlerimizi yalanlýyorlar. Onlara karþý savaþ veriyorlar. Sen sadece onlarla Benim aramda olansýn. Onlar Bana karþý savaþ veriyorlar.” diyor. Kim Allah’ýn âyetlerini yalanlarsa Allah’a karþý savaþ açandýr.
74
74
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 34
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
|×ς↔2 ∼:↑Ι↔Α↔Μ↔4 ↔τ←ς″Α↔5 ″ω←8 °υ↑,↑∗ ″α↔∀±←Η↑6 ″φ↔Τ↔7 ↔: ⎣_↔9↑Ι″Μ↔9 ″ϖ↑Ζ[×#↔! |⊆±Β& ÷ ∼:↑):↑! ↔: ∼Ψ↑∀←±Η↑6 _↔8 ″φ↔Τ↔7 ↔: ⎣←ψ™ς7! ← ≅↔Ω←ς↔Υ←7 ↔ ←±Γ↔Α↑8
÷ ↔:
↔ω[∝ς↔,″Ι↑Ω″7! ÿ← _↔Α↔9 ″ω←8 ↔ ↔ ≥≅↔% Ve lekad kuzzibet rusulun min kablike fe saberû alâ mâ kuzzibû ve ûzû hattâ etâhum nasrunâ, ve lâ mubeddile li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), ve lekad câeke min nebeil murselîn(murselîne).
ςε ανδολσυν κι, σενδεν ⎞νχεκι ρεσ⎦λλερ δε ψαλανλανδ⎬. Φακατ ονλαρα ψαρδ⎬μ⎬μ⎬ζ γελινχεψε καδαρ ψαλανλανδ⎬κλαρ⎬ ⎭εψλερε ϖε υðραδ⎬κλαρ⎬ εζιψετλερε σαβρεττιλερ. ςε Αλλαη’⎬ν κελιμελερινι δεðι⎭τιρεχεκ ψοκτυρ. ςε ανδολσυν, γ⎞νδεριλμι⎭ ρεσ⎦λλεριν ηαβερλερινδεν (βιρ κ⎬σμ⎬) σανα γελδι. 75
75
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 34
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17
-
ve lekad kuzzibet rusulun min kabli-ke fe saberû alâ mâ kuzzibû ve ûzû hattâ etâ-hum nasru-nâ ve lâ mubeddile li kelimâti allâhi ve lekad câe-ke min nebei el murselîne
: : : : : : : : : : : : : : : : :
ve andolsun yalanlandý resûller senden önce fakat, o zaman, sabrettiler yalanlandýklarý þey(ler)e ve eziyet edildiler, eziyete uðradýlar oluncaya kadar onlara geldi yardýmýmýz ve deðiþtirecek kimse yoktur kelimeleri Allah ve andolsun sana geldi haberinden (haberlerinden) murseller, elçiler, gönderilmiþ resûller
AÇIKLAMA _______________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ, hangi kavme resûl göndermiþse bütün kavimler Allah’ýn kendilerine ard arda gönderdiði resûlleri yalanlamýþlar, bir kýsmýný öldürmüþlerdir. 23/MU’MÝNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu feetba’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), febu’den likavmin lâ yu’minûn(yu’minûne). Sonra Biz resûllerimizi ardarda (arasý kesilmeden, peþpeþe) gönderdik. Hangi kavme resûlü
76
76
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 34
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
gelse hepsi onu tekzip ettiler (yalanladýlar, reddettiler). O zaman Biz birbiri ardýndan onlarý yok ettik ve onlarý efsane kýldýk. Mü’min olmayan kavim artýk uzak olsun. 2/BAKARA-87: Ve le kad âtaynâ mûsal kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsabne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum rasûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne). Andolsun ki; Biz, Musa’ya kitap verdik ve ondan sonra da, birbiri ardýndan (aralarý kesilmeksizin, peþpeþe) resûller gönderdik. Ve Meryem’in oðlu Ýsa’ya da beyyineler (açýk kanýtlar) verdik ve onu RUH’UL KUDÜS ile destekledik. Her ne zaman size bir resûl; nefslerinizin hoþlanmadýðý bir þeyle (emirle) geldiyse, hemen kibirlendiniz. Bir kýsmýný yalanladýnýz ve bir kýsmýný da öldürdünüz. Bütün devirlerde ayný þey olmuþtur. Bugün de bütün kavimlerde ayný þey olmaktadýr. Allahû Tealâ’nýn buradaki dizaynýna dikkatle bakýn ki; zamanýmýzda insanlar artýk risalet ve nübüvvet farklýlýklarýný kaybetmiþlerdir. Akaidin temel kaidesi, bütün resûller nebîdir (peygamberdir) þeklindedir. Ama bütün resûller nebî deðildir. Her nebî, her peygamber ayný zamanda resûldür, risaletle görevlidir. Ama her resûl peygamber deðildir. Allahû Tealâ birçok açýdan her resûlün peygamber olmadýðýný Kur’ân-ý Kerim’de kesin þekilde ispat etmiþtir. Ama insanlar resûlleri de nebî olarak kabul etmiþlerdir. Kur’ân-ý Kerim’de alelâde, mü’min bile olmayan bir haberci, bir ulak “resûl” adýyla anýlmaktadýr. 12/YÛSUF-50: Ve kâlelmeliku’tûnî bih(bihî), fe lemmâ câehurresûlu kâlerci’ ilâ rabbike fes’elhu mâ bâlun nisvetilletî katta’ne eydiyehunn(eydiyehunne), inne rabbî bi keydihinne alîm(alîmun). Ve melik (firavun) dedi ki: “Onu bana getirin.” Resûl (haberci, ulak) (Yusuf’a) geldiði zaman dedi ki; “Efendine dön, kadýnlar niçin ellerini kestiler.” diye sor. Muhakkak ki; Allah onlarýn hilelerini bilir.
77
77
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 34
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Herhalde onun bir peygamber olduðunu kimse iddia edemez. Allahû Tealâ Kur’ân-ý Kerim’de melek resûllerden bahsetmektedir. Meleklerden hiç peygamber olmamýþtýr. Cin resûllerden bahsetmektedir. Cinlerden hiç peygamber olmamýþtýr. Bütün kavimlerde de þu anda resûller hayattadýrlar. Ama nebîlerin bulunduklarý devirde kâinat için sadece bir tek nebî vardýr. Allahû Tealâ’nýn resûlleri arasýnda tasarruf rýzasýna ulaþmamýþ resûller vardýr. Ama nebîlerin arasýnda tasarruf rýzasýna ulaþamamýþ olanlar mevcut deðildir. 72/CÝNN-27: Ýllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî resadâ(resaden). Ancak resûllerden rýzaya (Tasarruf rýzasý) ulaþanlar müstesna. Öyleyse muhakkak ki; O (Allah) onlarýn önünden ve ardýndan muhafýz gönderir. Nebîler arasýnda fetret devirleri vardýr. Son iki nebîyi alalým. Hz. Ýsa’dan Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e kadar 600 yýl, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den bu tarafa kadar 1400 yýl peygambersiz geçmiþtir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra kýyâmete kadar peygamber gelmesi mümkün deðildir. Bütün kavimlerde peygamber yoktur ama Allah’ýn resûlleri vardýr. Peygamber olmayan resûllerin görevi 4 tanedir: Allah’ýn âyetlerini okumak, nefsleri tezkiye etmek, kitap öðretmek, hikmet öðretmek. Ama nebîlerin 5. görevi de vardýr: Hikmetin de ötesindeki þeyleri öðretmek. Ayrýca akaidin Kur’ân-ý Kerim’e uygun olmayan baþka bir iddiasý daha vardýr: “Nebîler kendilerine kitap verilmeyen, resûller kitap verilen peygamberlerdir.” Evvelâ bütün resûller peygamber olmadýðý için resûller için söylenen peygamber sözü doðru deðildir. Bütün nebîlere kitap verildiði için, nebîlere kitap verilmediði iddiasý Kur’ân-ý Kerim’e tamamen ters düþmektedir. Asýrlar sonra, Kur’ân-ý Kerim’in muhtevasý unutulmuþtur. Zalimler artýk Kur’ân-ý Kerim’in hakikatlerinden bahsetmez olmuþlardýr. Kitaplar ne yazmýþlarsa, insanlara onlarý söyler, öðretir olmuþlardýr. Görülüyor ki her resûl, peygamber deðildir.
78
78
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 35
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔α″Θ↔Ο↔Β″,! ← ←≅↔4 ″ϖ↑Ζ↑/!↔Ι″2←! ↔τ″[↔ς↔2 ↔η↑Α↔6 ↔ ≅↔6 ″ ←! ↔:
_→Ω⊕ς↑, ″ ↔! ← ″∗↔ ↵! |←4 _→Τ↔Σ↔9 ↔|←Ρ↔Β″Α↔# ″ ↔! ″ξ↔7 ↔: ⎢↓}↔<×≅←∀ ″ϖ↑Ζ↔[←#″≅↔Β↔4 ← ≥≅↔Ω⊕Κ7! |←4 ×Γ↑Ζ″7! |↔ς↔2 ″ϖ↑Ζ↔Θ↔Ω↔Δ↔7 ↑ψ™ς7! ↔ ≥≅↔( ↔ω[∝ς←;≅↔Δ″7! ↔ω←8 ⊕ω↔9Ψ↑Υ↔# ÷↔4 Ve in kâne kebure aleyke i’râduhum fe inisteta’te en tebtegýye nefekan fîl ardý ev sullemen fîs semâi fe te’tiyehum bi âyeh(âyetin), ve lev þâallâhu le cemeahum alel hudâ fe lâ tekûnenne minel câhilîn(câhilîne). ςε ονλαρ⎬ν ψ⎫ζ ⎜εϖιρμελερι, σανα αð⎬ρ γελδιψσε, ο τακτιρδε, εðερ ψεριν ι⎜ινε βιρ τ⎫νελ αραμαψα ϖεψα σεμ®ψα βιρ μερδιϖεν κυρμαψα γ⎫χ⎫ν ψετερσε, ο ζαμαν ονλαρα βιρ ®ψετ (μυχιζε) γετιρ. ςε ⎭®ψετ Αλλαη διλεσεψδι, ελβεττε ονλαρ⎬ ηιδαψετ ⎫ζερινδε τοπλαρδ⎬. Αρτ⎬κ σακ⎬ν χαηιλλερδεν ολμα! 79
79
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 35
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - ve in kâne
:
ve eðer oldu ise
2 - kebure
:
zor, aðýr geldi
3 - aleyke
:
sana
4 - i’râdu-hum
:
onlarýn yüz çevirmeleri
5 - fe inisteta’te
:
o taktirde gücün yeterse
6 - en tebtegýye
:
istemeye, aramaya
7 - nefekan
:
bir tünel
8 - fî el ardý
:
yerin içine
9 - ev sullemen
:
veya bir merdiven
10 - fî es semâi
:
semâya, gökyüzüne
11 - fe te’tiye-hum bi
:
böylece, o zaman onlara getir
12 - âyetin
:
bir âyet, mucize
13 - ve lev þâe
:
ve þâyet dilerse, dileseydi
14 - allâhu
:
Allah
15 - le cemea-hum
:
elbette onlarý toplar
16 - alâ el hudâ
:
hidayet üzere
17 - fe lâ tekûnenne
:
artýk sakýn olma
18 - min el câhilîne
:
cahillerden
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allah’ýn sözlerini anlamayan birçok insan “Allahû Tealâ bir kýsým insanlarýn hidayete ermesini istiyor, onlar hidayete eriyorlar. Bir kýsým insanlarýn hidayete ermesini istemiyor, onlar da hidayete ermiyorlar.” diye düþünecekler. Ama öyle deðildir. Allahû Tealâ kiþinin hidayete ermesi konusunda, onun iradesinin mutlaka devreye girmesini ister. Eðer Allah dilediðini
80
80
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 35
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 132
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
hidayete lâyýk olmadýðý halde hidayete erdirseydi ve Allah dilediðini hidayete lâyýk olduðu halde hidayete erdirmeseydi, Allah’ýn El Adl ve El Hakk esmalarýna ters düþerdi. Çünkü hak, haklýnýndýr. Öyleyse hak, hak edenindir. Böyle bir dizaynda Allahû Tealâ ne “adalet” esmasýný çiðneyebilir, ne “hak” esmasýný çiðneyebilir. Adalet objektif, hak subjektif bir kavramdýr. Öyleyse kim cenneti hakederse, Allah onu cennetine, kim cehennemi hakederse cehennemine gönderir. Burada kiþisel iradeyi Allahû Tealâ kesinlikle devreye sokar. Ýsteseydi gerçekten insanlarýn iradelerine müracaat etmezdi, herkesi cennetine alýrdý. Kendi iradesiyle insanlarý kullanýrdý. Böylece hepsi hidayete ermiþ olurdu. Allah insanlarý ikiye ayýrýr. “Cehenneme girenler, cennete girenler.” Ve ayýracý söylüyor, cennetin kapýsýný açan anahtarý veriyor: “Kim Bana ulaþmayý dilerse o mutlaka cennetime girer.” Allahû Tealâ insanlarýn iradesinden bir iþaret bekler. Kim Allah’a ulaþmayý dilerse bu kiþi Allah’tan arka arkaya 12 tane ihsan alýr. Allah onu mürþidine ulaþtýrýr. Ulaþýp da tövbe ettiði zaman 7 tane de ni’met alýr. Bundan sonra Allah’ýn yardýmýyla ruhunu Allah’a ulaþtýrýr, teslim eder. Fizik vücudunu teslim eder, nefsini teslim eder ve neticede iradesini Allah’a teslim eder. Allah’ýn yardýmýyla, ama hakettiði taktirde yardým gelir. Kiþi kendi iradesiyle Allah’a ulaþmayý istemedikçe yardýmlardan hiçbirisi o kiþiye gelmez. O kiþi muhakkak cehenneme gider. Öyleyse “Allah dileseydi hepsini hidayet üzerine toplardý.” sözünden Allahû Tealâ’nýn muradý budur. Ýnsanlar, Allah’ýn onlarý cennetine koymak istemesine raðmen, Allah’ýn emrettiði þeyi gerçekleþtirmiyorlar. Allah’a ulaþmayý dilemiyorlar. O zaman da Allah’ýn cennetine girmelerini kendi elleriyle önlemektedirler. Ve böylece ne yazýk ki; insanlarýn çoðu (%90’dan fazlasý) cehenneme gidecektir. Allahû Tealâ’nýn kurduðu kesin bir kanun ve insanlýða çok büyük bir kolaylýktýr. Allahû Tealâ herkesin kurtulmasýný ister. Ýnsan Allahû Tealâ tarafýndan kâinatýn en üst, en büyük yardýmýný alan mahlûkudur. Allah’a ulaþmayý dilemesi, Allah’ýn cennetine girmesi için yeterlidir.
81
81
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 36
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
|×#″Ψ↔Ω″7!↔: ⎢↔ Ψ↑Θ↔Ω″Κ↔< ↔ω<∝Η⊕7! ↑⎯[∝Δ↔Β″Κ↔< _↔Ω⊕9←! ↔ Ψ↑Θ↔%″Ι↑< ←ψ″[↔7←! ⊕ϖ↑∃ ↑ψ™ς7! ↑ϖ↑Ζ↑Χ↔Θ″Α↔< Ýnnemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne), vel mevtâ yeb’asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne).
(Δαϖετε) ανχακ ι⎭ιτενλερ ιχαβετ εδερ. ςε Αλλαη, ⎞λ⎫λερι (⎞λ⎫ ολαν κυλακλαρδακι ι⎭ιτμε ηασσασ⎬ν⎬, ⎞λ⎫ ολαν καλπλερδεκι φυαδ ηασσασ⎬ν⎬, ⎞λ⎫ ολαν γ⎞ζλερδεκι γ⎞ρμε ηασσασ⎬ν⎬) διριλτιρ. Σονρα ονα δ⎞νδ⎫ρ⎫λ⎫ρλερ. (Ηαψαττα ικεν, ρυηυ μ⎫ρ⎭ιδ ελιψλε Αλλαη’α δ⎞νδ⎫ρ⎫λ⎫ρ.) 1 - innemâ
:
ancak, sadece
2 - yestecîbu
:
icabet eder
3 - ellezîne
:
o kimseler ki, onlar, ...olanlar
82
82
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 36
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
4 - yesmeûne
:
iþitirler
5 - ve el mevtâ
:
ve ölüler
6 - yeb’asu-hum
:
onlarý diriltir
7 - allâhu
:
Allah
8 - summe
:
sonra
9 - ileyhi
:
O’na
:
döndürülecekler, döndürülürler
10 - yurceûne
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Burada Allah’ýn ölü olan insanlarý diriltmesi söz konusudur. Eðer canlýlýk açýsýndan meseleye bakarsak; insanlar hayattadýr, ölü deðillerdir. Allah ile olan iliþkileri açýsýndan bakarsak; ölü insanlardýr. Gözlerinde gizli bir perde vardýr: Hicab-ý mesture. Devrin Peygamberi’ne, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e bakarlar. O’nu Peygamber olarak görmezler. Alelâde bir insan olarak görürler. Bu bakýmdan bakarlar ama gerçeði göremezler. Kulaklarýnda vakra vardýr. Duyar ama mânâya varamaz, iþitemezler. Kalplerinde ekinnet vardýr. Duyduklarýný ve gördüklerini idrak edemezler, mânâsýna varamazlar. Bütün insanlarýn gözlerinde hicab-ý mesture, kulaklarýnda vakra, kalplerinde ekinnet vardýr. Göremezler, mânâya varamazlar (iþitemezler) ve idrak edemezler. Ve böylece bir sonuçla karþý karþýyayýz: Allahû Tealâ bu insanlara “ölü” diyor.
83
83
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 36
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Bakýyorlar, o kiþinin manevi þahsiyetini farkedemiyorlar. Bakýyorlar ama göremiyorlar. Ýrþada müteallik söylediklerini kulaklarý iþitiyor, kulaklarý duyuyor ama zihin iþitemiyor, mânâya varamýyor. Kalbindeki ekinnet sebebiyle kalbi de kendisine mal edemiyor. Öyleyse bu insan, bakan ama görmeyen, duyan ama iþitmeyen, kalbi mânâya açýk ama oradaki ekinnet sebebiyle mânâyý idrak edemeyen bir özelliðin sahibidir. Bu yüzden Allahû Tealâ onlara “ölüler” diyor. Ve Allah kulaklarýndaki vakrayý, gözlerindeki hicab-ý mestureyi, kalplerindeki ekinneti aldýðý noktadan itibaren insanlar bakarlar, ayný zamanda görürler. Kulaklarý duyar, zihinleri de iþitir, mânâya varýr ve idrak etmeye baþlarlar. Görmeye baþlamýþlardýr, duymaya baþlamýþlardýr, idrak etmeye baþlamýþlardýr. Bu insanlar artýk dirilmiþlerdir. Allahû Tealâ insanlarý böylece canlandýrýyor. Dikkat edin, insanlar burada; Allah, kulaklarýndaki vakrayý almadýkça, kalplerindeki ekinneti almadýkça, gözlerindeki hicab-ý mestureyi almadýkça Allahû Tealâ tarafýndan ölü ve kör, saðýr, dilsiz olarak kabul ediliyor. Daha ötede daimî zikre ulaþýnca kiþinin kalp gözünün açýlmasý, kalp kulaðýnýn açýlmasý ve kalbindeki idrak (fýkýh) hassasýnýn fuade çevrilmesi söz konusu oluyor. Ve o kiþi o noktada kalp gözüyle görmeye, kalp kulaðýyla iþitmeye ve gerçek anlamda kalbiyle idrak etmeye baþlýyor. Öyleyse baþlangýç seviyesinde kalp açýsýndan Allahû Tealâ ekinneti alýp ihbatý koyuyor. Kiþi idrak etmeye baþlýyor. Ama bu idrakin, kalp gözü ve kalp kulaðý açýldýktan sonraki adý artýk “fuad”dýr. O kiþinin kalbinde artýk fuad vardýr. Kalp gözüne ve kalp kulaðýna dayalý üst seviyede bir idrak vardýr. Bu nokta, fiziðin ötesini yaþamak için dirilme noktasýdýr.
84
84
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 37
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢∝ψ←±∀∗÷ ″ω←8 °}↔<×∼ ←ψ″[↔ς↔2 ↔ ±←ϑ↑9
÷ ″Ψ↔7 ∼Ψ↑7≅↔5 ↔:
→}↔<×∼ ↔ ←±ϑ↔Ξ↑< ″ ↔! |⊆ς↔2 ° ←(≅↔5 ↔ψ™ς7! ⊕ ←! ″υ↑5 ↔ Ψ↑Ω↔ς″Θ↔<
÷ ″ϖ↑;↔Ι↔Χ″6↔! ⊕ω←Υ×7 ↔:
Ve kâlû lev lâ nuzzile aleyhi âyetun min rabbihî, kul innallâhe kâdirun alâ en yunezzile âyeten ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
ςε “Ονα Ραββινδεν βιρ ®ψετ (μυχιζε) ινδιριλσε, ολμαζ μ⎬?” δεδιλερ. “Μυηακκακ κι, Αλλαη, βιρ ®ψετ (μυχιζε) ινδιρμεψε κααδιρδιρ.” δε. ςε λ®κιν ονλαρ⎬ν ⎜οðυ βιλμεζλερ.
85
85
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 37
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - ve kâlû
:
ve dediler
2 - lev lâ
:
olsaydý, olmaz mý
3 - nuzzile
:
indirildi
4 - aleyhi
:
ona
5 - âyetun
:
bir âyet, mucize
6 - min rabbi-hî
:
onun Rabbinden
7 - kul
:
de, söyle
8 - inne allâhe
:
muhakkak ki Allah
9 - kâdirun
:
kaadir olan, kudret sahibi
10 - alâ en yunezzile
:
indirmeye
11 - âyeten
:
bir âyet, bir mucize
12 - ve lâkinne
:
ve lâkin, fakat
13 - eksere-hum
:
onlarýn çoðu
14 - lâ ya’lemûne
:
bilmiyorlar, bilmezler
AÇIKLAMA ________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ inanmayanlarýn ortaya koyduklarý bahaneleri söylüyor. “Hep böyle þeyler olur. Allahû Tealâ onlara bir mucize indirdiði zaman, muhakkak ki; bir sihirdir deyip iþin içinden çýkarlar.” diyor.
86
86
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 38
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↑η[∝Ο↔< ↓η←=≥≅↔0
÷ ↔: ← ″∗↔ ↵! |←4 ↓}⊕∀!≥↔( ″ω←8 _↔8 ↔:
_↔Ξ″0⊕Ι↔4 _↔8 ⎢″ϖ↑Υ↑7≅↔Χ″8↔! °ϖ↔8↑! ≥® ←! ←ψ″[↔&≅↔Ξ↔Δ←∀ |×7←! ⊕ϖ↑∃ ↓∂″|↔(
″ω←8
← ≅↔Β←Υ″7! |←4
↔ :↑Ι↔Λ″Ε↑< ″ϖ←Ζ←±∀∗÷ Ve mâ min dâbbetin fîl ardý ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min þey’in summe ilâ rabbihim yuhþerûn(yuhþerûne). ςε ψερψ⎫ζ⎫νδε ψ⎫ρ⎫ψεν ηαψϖανλαρδαν ϖε ικι καναδ⎬ψλα υ⎜αν κυ⎭λαρδαν ηι⎜βιρ ηαψϖαν ϖε ηι⎜βιρ κυ⎭ ψοκτυρ κι, σιζιν γιβι ⎫μμετ ολμασ⎬νλαρ. Βιζ κιταπτα ηι⎜βιρ ⎭εψι εκσικ β⎬ρακμαδ⎬κ. Σονρα Ραβ’λερινε ηα⎭ρολυναχακλαρ (ηυζυρυνδα τοπλαναχακλαρ). 87
87
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 38
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
-
ve mâ min dâbbetin fî el ardý ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlu-kum mâ farratnâ fî el kitâbi min þey’in summe ilâ rabbi-him yuhþerûne
: : : : : : : : : : : : : :
ve deðil yürüyen hayvandan arzda, yeryüzünde ve kuþ yoktur uçar iki kanadý ile ümmet olmasýn sizin gibi eksik býrakmadýk Kitap’ta bir þeyi (bir þeyden) sonra Rab’lerine haþrolunacaklar, huzurunda toplanacaklar
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Baþka bir âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ: “Hiçbir hayvan veya kuþ topluluðu yoktur ki, onlarýn da aralarýnda bir baþkanlarý, bir idarecileri, bir reisleri olmasýn.” diyor. Burada çok açýk bir þekilde hayvanlarýn da cemaatlerden oluþtuðu, aralarýnda konuþtuklarý, emirler alýnýp, emirlere itaat edildiði açýk bir þekilde ifade edilmiþ olmaktadýr. Hangi hayvandan bahsederseniz bahsedin, mutlaka onlar da cemaat halinde yaþamaktadýrlar. Kur’ân-ý Kerim mükemmel bir kitaptýr, tamamlanmýþ bir kitaptýr, eksiði yoktur. Sonra da Rab’lerinin katýnda toplanacaklar, biraraya geleceklerdir.
88
88
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 39
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
°ϖ″Υ↑∀ ↔: ⊇ϖ↑. _↔Ξ←#≅↔<×≅←∀ ∼Ψ↑∀⊕Η↔6 ↔ω<∝Η⊕7! ↔: ⎢↑ψ″ς←ς″Ν↑< ↑ψ™ς7! _↔←℘ Λ↔< |×ς↔2
″ω↔8 ⎢← ≅↔Ω↑ς∩Π7! |←4
↑ψ″ς↔Θ″Δ↔< ⊂ _↔Λ↔< ″ ω↔8 ↔: ↓ϖ[∝Τ↔Β″Κ↑8 ↓ !↔Ι←.
Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ summun ve bukmun fîz zulumât(zulumâti), men yeþâillâhu yudlilhu, ve men yeþe’ yec’alhu alâ sýrâtýn mustakîm(mustakîmin).
ℜψετλεριμιζι ψαλανλαψανλαρ, καρανλ⎬κλαρ ι⎜ινδε σαð⎬ρδ⎬ρλαρ ϖε διλσιζδιρλερ. Αλλαη κιμι διλερσε, ονυ δαλ®λεττε β⎬ρακ⎬ρ. ςε κιμι διλερσε ονυ, Σ⎬ρατ⎬ Μυστακ⎩μ (Αλλαη’α υλα⎭τ⎬ραν ψολ) ⎫ζερινδε κ⎬λαρ.
89
89
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 39
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
-
ve ellezîne kezzebû bi âyâti-nâ summun ve bukmun fî ez zulumâti men yeþâi allâhu yudlil-hu ve men yeþe’ yec’al-hu alâ sýrâtýn mustakîmin
: : : : : : : : : : : : : :
ve o kimseler, onlar, ...olanlar yalanladýlar âyetlerimizi saðýrdýr ve dilsizdir karanlýklar içinde kim(i) dilerse Allah onu dalâlette býrakýr ve kim(i) dilerse onu kýlar, yapar üzerinde Sýratý Mustakîm (Allah’a ulaþtýran yol)
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Burada açýk bir hüviyette iki tür insan görüyoruz: Dalâlette olanlar, hidayette olanlar. Dalâlette olanlar, kör, saðýr ve dilsiz olanlardýr. Allahû Tealâ, gözlerinde hicab-ý mesture olup o gizli perde sebebiyle göremeyen, kulaklarý normal olarak duyduðu halde vakra sebebiyle iþitemeyen insanlardan bahsetmektedir. Onlar irþada müteallik hususlarý iþitemez, mânâsýna varamazlar. Mürþide (Allah’ýn Resûl’üne) baktýklarý zaman, o Resûl’ü, Resûl olarak kabul etmezler. Kendileri gibi alelâde bir insan olarak kabul ederler. Hatta ona hakaret ederler, her türlü kötülüðü yapmaya her zaman hazýrlardýr. Öyleyse onlar, saðýrlar, dilsizler, körler... Ve bunlarýn müþterek vasýflarý olan ölüler... Allahû Tealâ, ölülerin iþitemeyeceðini, davete sadece iþitenlerin icabet edeceðini, iþitemeyenlerin de ölüler olduðunu buyuruyor.
90
90
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 39
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
6/EN’ÂM-36: Ýnnemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne) vel mevtâ yeb’asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne). (Davete) ancak iþitenler icabet eder. Ve Allah ölüleri (ölü olan kulaklardaki iþitme hassasýný, ölü olan kalplerdeki fuad hassasýný, ölü olan gözlerdeki görme hassasýný) diriltir. Sonra O’na döndürülürler. (Hayatta iken, ruhu mürþid eliyle Allah’a döndürülür). Bunlar gözlerinde hicab-ý mesture, kulaklarýnda vakra, kalplerinde ekinnet olanlardýr. Kim Allah’a ulaþmayý dilerse Allah derhal onu iþitir, bilir ve görür. Derhal o kiþinin gözündeki hicabý mestureyi alýr; o kiþi mürþidi, “mürþid” olarak görmeye baþlar. Kulaklarýndaki vakrayý alýr; o kiþi irþada müteallik olan þeyleri iþitir ve bir an evvel tâbî olmak için Allah’ýn mürþidine ulaþmaya çalýþýr. Allahû Tealâ kalbindeki ekinneti alýr, yerine ihbat koyar. Kiþi irþad makamýnýn söylediði, irþada müteallik þeyleri sadece iþitip mânâsýna varmakla kalmaz, kalbine indirir ve onlarý idrak eder. O zaman kiþi artýk dirilmiþtir. (En’am-36 ile Casiye-23 arasýnda illiyet rabýtasý vardýr.) 45/CÂSÝYE-23: Efereeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ýhî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gýþâveh(gýþâveten), fe men yehdîhi min ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne). Hevalarýný (nefslerini) kendilerine ilâh edinenleri görmedin mi (habibim), Allah onlarý bir ilim üzere dalâlette býrakýr, onlarýn kalplerindeki sem’i (iþitme) hassasýný ve kalplerini (kalpteki idrak hassasýný) mühürler ve onlarýn kalplerindeki basar (görme) hassasýnýn üzerine gýþavet (isimli bir perde) çeker. Öyleyse (artýk) Allah’tan sonra kim bu kiþiyi hidayete erdirebilir? Hâlâ düþünmez misiniz? (En’am-36 ve 39 ile Ýsra-45 ve 46 arasýnda da illiyet rabýtasý vardýr.) 17/ÝSRÂ-45: Ve izâ kara’telkur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bilâhýreti hicâben mestûrâ(mestûrân). Sen Kur’ân’ý okuduðun (onlara anlattýðýn) zaman seninle onlarýn arasýna, ki onlar ahirete inanmazlar, gizli (örtülü) bir perde koyarýz (hicab-ý mesture).
91
91
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 39
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
17/ÝSRÂ-46: Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakren), ve izâ zekerte rabbeke fîlkur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren). Onlarýn kalpleri üzerine ekinnet koyarýz ki onu Kur’ân’ý (senin söylediklerini) anlamasýnlar (idrak, fýkýh edemesinler). Ve onlarýn kulaklarýna vakra (isminde bir engel) koyarýz (seni iþitmelerine mani oluruz). Sen Kur’ân’da Rabbinin tekliðini zikrettiðin zaman onlar nefretle arkalarýný dönerler. Her âyet, bir baþka cepheden yeni bir þey ilâve eder ve daha baþka cephelerden de olayýn görülmesini saðlar. Allah kimi dilerse onu dalâlette býrakýr. Onlar ölüdürler, ölüler aynen ölü olarak kalýrlar. Ama Allah kimi de dilerse onu Sýratý Mustakîm’e ulaþtýrýr, ruhunu Allah’a ulaþtýrýr, onu ölü olmaktan kurtarýp hayata getirir. Bu, Allah’ýn yolundaki bir hayatýn baþlangýcýdýr. “Ölü olmak”, ruhun vücuttan ayrýlmasýyla noktalanýr. Burada yeni bir hayat baþlar ve devam eder. Öyleyse kimler dalâlettedir? Kör, saðýr ve dilsizlerin hepsi dalâlettedir. Kimler hidayettedir? Kalp gözlerindeki hicab-ý mestureyi, kulaklarýndaki vakrayý, kalplerindeki ekinneti Allah kimlerden alýrsa iþte onlar hidayet üzere olanlardýr. Ve Allahû Tealâ’nýn verdiði 12 ihsanla kiþi kör, saðýr ve dilsiz olmaktan kurtulur; görmeye, iþitmeye, idrak etmeye baþlar ve konuþtuðu zaman da “Allah’ýn dili” olarak vasýflandýrdýðý insanlarýn konuþtuklarý gibi konuþur. Ýnsanlar, Allahû Tealâ “Allah kimi dilerse”yi ne zaman kullanýrsa, “Allahû Tealâ’ya ulaþmayacak bir kiþi de olsa Allah onun Kendisine ulaþmasýný istediði için o kiþi mutlaka Allah’a ulaþacaktýr.” þeklinde düþünürler. “Allah’a ulaþacak bir talebin sahibi bile olsa kiþi Allah istemezse o kiþi asla Allah’a ulaþmayacaktýr.” diye farklý bir yoruma gidenler de vardýr. Dikkat edin Allahû Tealâ kiþilerin kendi iradelerinden bekler sonuçlarý. Eðer bir insan Allah’a ulaþmayý dilemezse onun gideceði yer cehennemdir. 10/YÛNUS-7: Ýnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid unyâvatme’ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne). Ýnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme’ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
92
92
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 39
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Muhakkak ki; onlar, Bize ulaþmayý (hayatta iken ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmayý) dilemezler. Dünya hayatýndan razý olmuþlardýr ve onunla doyuma ulaþmýþlardýr ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardýr. 10/YÛNUS-8: Ulâike me’vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne). Ýþte onlarýn kazandýklarý (dereceler) gereðince varacaklarý yer ateþtir (cehennemdir). Eðer bir kiþi Allah’a ulaþmayý dilerse, Allah onu Kendisine ulaþtýrmayý garanti ediyorsa, kiþisel irade (cüz’i irade) ile Allah’ýn iradesi arasýnda mutlak bir beraberlik söz konusudur. Kim Allah’a ulaþmayý dilerse, Allah’ýn verdiði bir söz var; onu mutlaka Kendisine ve cennetine ulaþtýracak. Öyleyse Allahû Tealâ sadece Allah’a ulaþmayý dileyen kiþiyi cennetine ulaþtýrýr ve sadece bu insaný dalâletten hidayete alýr. Dilemeyen bir kiþiyi, “O dilemese de ben onu cennetime alýrým.” diye, Allahû Tealâ cennetine almaz. Aksine onu cehenneme göndereceðine dair kesin iþaretler koymuþtur Kur’ân-ý Kerim’e. Öyleyse kulun talebini Allahû Tealâ Kur’ân-ý Kerim’de temel veri olarak kabul eder ve talep varsa kiþisel yardýmýný onun üzerine odaklar. Allah’ýn iradi yapýsý, Allah’a ulaþmayý dileyen bir kul için mutlaka onu Kendisine ulaþtýracak þekilde tecelli eder. Allah’a ulaþmayý dilemeyen herkes için, onu Kendisine ulaþtýrmayacak þekilde oluþur ve bu sebeple insanlar kendi diledikleri ile cehenneme girerler. Kim Allah’a ulaþmayý dilerse, Allah onun yardýmcýsýdýr, mutlaka onu Kendisine ve cennetine ulaþtýrýr. Kim de Allah’a ulaþmayý dilemezse, Allah ondan razý deðildir, onun yardýmcýsý da deðildir. Ayrýca, mürþidler de yardýmcýsý deðildir ve onu kurtarabilecek kimse yoktur. Kiþi Allah’a ulaþmayý dilemedikçe hiç kimse onu kurtaramaz, Allah kurtarabilecek durumdadýr, ancak koyduðu kanunlar gereðince O da kurtarmaz. Allah’ýn bir adý “El Adl”, bir adý “El Hakk” týr. Hak ve adalet Allah’ýn birer terazisiyse, o teraziye göre Allah’a ulaþmayý dilemeyen insanlarý kurtarmasý mümkün deðildir. Öyleyse “Kimi dilerse onu dalâlette býrakýr.” sözündeki “dalâletteki insanlar”, Allah’a ulaþmayý dilemeyenlerdir. Dilemedikleri için mürþidlerine hiçbir zaman ulaþamayacak olanlardýr. Allahû Tealâ, 10 tane âyet-i kerime ile “Allah’a ulaþmayý dilemeyenlerin mürþidlerine ulaþmasý hiçbir zaman söz konusu olamayacaðý için, herhangibir mürþide ulaþsalar da, ihsan-
93
93
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 39
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
la ulaþmýþ olmadýklarý için kurtuluþlarýnýn mümkün olmamasý hasebiyle, insanlarýn dalâlette kaldýðýný” söylüyor. 1) 28/KASAS-50: Fein lem yestecîbû leke fa’lem ennemâ yettebiûne ehvâehum, ve men edallu mimmenittebea hevâhu bigayri huden minallâh(minallâhi), innallâhe lâ yehdîlkavmez zâlimîn(zâlimîne). Eðer sana (senin hidayete erdirme davetine) icabet etmezlerse (uymazlarsa), o zaman bil ki onlar hevalarýna (nefslerine) tâbî olmuþlardýr. Allah’tan (Allah’ýn tayin ettiði) hidayetçiye deðil de hevasýna (nefsine) tâbî olan kiþiden daha çok dalâlette olan kim vardýr? Muhakkak ki; Allah zalim kavimleri hidayete erdirmez. 2) 20/TÂHÂ-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dýn aduvv(aduvvun), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe mennittebea hudâye fe lâ yadýllu ve lâ yeþkâ. Birbirinize düþman olarak oradan hepiniz aþaðý inin. Benden size yaþadýðýnýz devrede hidayetim geldiði zaman, kim hidayetçime tâbî olursa o dalâlette kalmaz ve þâkî de olmaz. 3) 18/KEHF-17: Ve tereþ þemse izâ talaat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrýduhum zâteþ þimâli ve hum fî fecvetin minhu, zâlike min âyâtillah(âyâtillahi), men yehdillâhu fe huvel muhted, ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murþidâ (murþiden). Ve güneþ doðduðu zaman onlarýn maðaralarýnýn sað tarafýndan yöneldiðini (dönüp uzaklaþtýðýný), güneþ battýðý zaman onlarýn kenarýndan geçtiðini görürsün. Ve onlar, onun (maðaranýn) avlusunda (geniþ bir alanda) bulunuyorlardý. Bu Allah’ýn âyetlerindendir. Allah kimi kendisine hidayet etmiþse (kimin ruhunu kendisine ulaþtýrmýþsa) o muhakkak ki; hidayete ermiþtir. Kim de dalâlete düþmüþse onun için bir velî mürþid bulunmaz. 4) 45/CÂSÝYE-23: Efereeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ýhî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gýþâveh(gýþâveten), fe men yehdîhi min ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).
94
94
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 39
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Hevalarýný (nefslerini) kendilerine ilâh edinenleri görmedin mi (habibim), Allah onlarý bir ilim üzere dalâlette býrakýr, onlarýn kalplerindeki sem’i (iþitme) hassasýný ve kalplerini (kalpteki idrak hassasýný) mühürler ve onlarýn kalplerindeki basar (görme) hassasýnýn üzerine gýþavet (isimli bir perde) çeker. Öyleyse (artýk) Allah’tan sonra kim bu kiþiyi hidayete erdirebilir? Hâlâ düþünmez misiniz? 5) 62/CUMA-2: Huvellezî bease fîl ummiyîne resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin). Onlara onlarýn içinde Allah’ýn âyetlerini okusun, onlarý tezkiye etsin ve onlara kitap ve hikmeti öðretsin diye, ümmîler için onlarýn aralarýndan resûl beas eden (vazifeli kýlan, hayata getiren) O Allah’týr. Ondan evvel (bu resûle tâbî olmadan evvel) onlar açýk bir dalâlet içinde idiler. 6) 3/ÂLÝ ÝMRÂN-164: Le kad mennallâhu alel mu’minîne iz bease fîhim resûlen min enfusihim yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn. Andolsun ki mü’minlerin (baþlarýnýn) üzerine (resûllerin ruhlarý) bir ni’met olmak üzere kendi zamanlarýnda, kendi içlerinden bir resûl beas ederiz, onlarýn aralarýnda (her kavmin içinde) onlara Allah’ýn âyetlerini tilâvet eder, onlarý tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öðretir. Ondan evvel (bu mürþid resûllere tâbî olmadan evvel) onlar açýk bir dalâlet içinde idiler. 7) 46/AHKÂF-32: Ve men lâ yucib dâýyallahi feleyse bimu’cizin fîl’ardý ve leyse lehu min dûnihî evliyâ(evliyâu), ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin). Allah’a davet edene icabet etmeyen (tâbî olmayan) kiþi dünya üzerinde Allah’ý aciz býrakacak deðildir. Ve onun Allah’tan baþka dostu da yoktur. Onlar (Allah’ýn davetçisine tâbî olmayanlar) açýk bir dalâlet içindedirler. 8) 16/NAHL-36: Ve lekad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budullâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fesîrû fîl ardý fanzurû keyfe kâne âkýbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
95
95
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 39
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ve andolsun ki Biz bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûller beas ettik, (hayata getirdik, vazifeli kýldýk) taguttan kurtulsunlar ve Allah’a kul olsunlar diye. Onlardan bir kýsmý hidayete erdi ve bir kýsmýnýn üzerine dalâlet hak oldu. (Resûllere tâbî olanlar hidayete erdi, tâbî olmayanlarýn ise üzerine dalâlet hak oldu). Yeryüzünde gezin, yalanlayanlarýn akýbetinin nasýl olduðunu görün. 9) 39/ZUMER-23: Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteþâbihen mesâniye takþaýrru minhu culûdullezîne yahþevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâh(zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeþa’(yeþau), ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin). Allah ihdas ettiði (nurlarýn) ahsen olanlarýný ikiþer ikiþer (rahmet-fazl ve rahmet-salâvât) Kitab’a müteþabih (benzer) olarak indirir. Bu (nurlar)dan insanlarýn derileri (tüyleri) ürperir ve Rab’lerine karþý huþû sahibi olurlar, sonra Allah’ýn zikri ile (bu nurlar) kiþinin derilerini (vücudunu) ve (nefsinin) kalbini yumuþatýr (titretir, aydýnlatýr, tezkiye eder ve böylece kiþinin ruhunu Allah’a ulaþtýrýr ve onu hidayete erdirir). Ýþte bu Allah’ýn hidayetidir ki; Allah dilediði kiþiyi (nefsini Allah’ýn nurlarýyla tezkiye ederek ve böylece Zat’ýna ulaþtýrarak) hidayete erdirir (3 hidayete de erdirir). Kimi de dalâlette býrakýrsa, onun için bir hidayetçi yoktur. 10) 7/A’RÂF-186: Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye leh(lehu), ve yezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne). Allah kimi dalâlette býrakýrsa, artýk onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur. Ve onlarý azgýnlýklarý (isyanlarý) içinde þaþkýn (bir halde) terkeder (býrakýr). Ve Allahû Tealâ, Sýratý Mustakîm’in üzerinde olanlarýn dalâlette olmayanlar olduðunu buyuruyor. Fatiha Suresinde: “Bizi mürþidimize ulaþtýracak olan yardýmý yalnýz Senden dileriz. Bize mürþidimizi göstererek, ona tâbî olmamýzý temin et ve bizi böylece Sýratý Mustakîm’e ulaþtýr. O yol ki baþlarýnýn üzerinde ni’met olanlarýn yoludur. Kendilerine gadap duyulan insanlar ve dalâlette olanlar da Sýratý Mustakîm’in üzerinde bulunamazlar.” diyoruz. 1/FÂTÝHA-5: Ýyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu). Allah’ým! Yalnýz Sana kulluk eder ve yalnýz Sen’den ÝSTÝANE isteriz.
96
96
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 39
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1/FÂTÝHA-6: Ýhdinas sýratel mustakîm(mustakîme). (Bu istiane’n ile) bizi: SIRATI MUSTAKÎM’e hidayet et (ulaþtýr). 1/FÂTÝHA-7: Sýrâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim velad dâllîn(velad dâllîne). O (SIRATI MUSTAKÎM) ki; üzerlerine ni’met verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuþlarýn ve dalâlette kalmýþlarýn (mürþidlerine ulaþamayanlarýn) yolu deðil. Allahû Tealâ, insanlarýn baþlarýnýn üzerinde oluþan devrin imamýnýn ruhu olan, bu ni’meti nasýl verdiðini açýklýyor. 58/MUCÂDELE-22: Lâ tecidu kavmen yu’minûne billâhi velyevmilâhýri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ev ebnâehum ev ihvânehum ev aþîretehum, ulâike ketebe fi kulûbihimul îmâne ve eyyedehum birûhin minh(minhu), ve yudhýluhum cennâtin tecrî min tahtihelenhâru hâlidîne fîhâ, radýyallâhu anhum ve radû anh(anhu), ulâike hýzbullah(hýzbullahi), elâ inne hýzballâhi humul muflihûn(muflihûne). Allah’a ve ahiret gününe (ölmeden evvel Allah’a ulaþmaya) îmân eden kavmi Allah’a ve resûlüne karþý gelenlerle seviþir bulamazsýn, velev ki onlar babalarý veya oðullarý veya kardeþleri veya ayný aþiretten olsun. Onlarýn kalplerine îmân yazýlýr ve onlar Allah’ýn katýndan (orada eðitilmiþ olan) bir ruhla (devrin imamýnýn ruhunun baþlarýnýn üzerine yerleþmesi ile) desteklenirler ve altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere konurlar, orada ebediyyen kalacaklardýr. Allah onlardan razýdýr, onlar da Allah’tan razýdýrlar. Ýþte onlar Allah taraftarýdýrlar. Ve muhakkak ki; Allah taraftarlarý kurtuluþa (felâha) erenlerdir. Dalâlette olanlarýn Sýratý Mustakîm’in üzerinde bulunmadýðý bu âyette de kesinlik kazanmaktadýr. Ýki ayrý grup insan: 1- Dalâlette olanlar, gidecekleri yer cehennem olanlar. 2- Sýratý Mustakîm’in üzerinde olanlar, gidecekleri yer Allah’ýn cenneti olanlar.
97
97
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 40
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ ↔! ←ψ™ς7! ↑ !↔Η↔2 ″ϖ↑Υ×#↔! ″ ←! ″ϖ↑Υ↔Β″<↔!↔∗ ↔! ″υ↑5 ⎣↔ Ψ↑2″Γ↔# ψ™ς7! ↔η″[↔3 ↔! ↑}↔2≅⊕Κ7! ↑ϖ↑Υ″Β↔#↔! ↔ω[∝5←(≅↔. ″ϖ↑Β″Ξ↑6 ″ ←! Kul e raeytekum in etâkum azâbullâhi ev etetkumus sâatu e gayrallâhi ted’ûn(ted’ûne), in kuntum sâdýkîn(sâdýkîne). (Ψ® Μυηαμμεδ μ⎫⎭ρικλερε) δε κι: “Σιζ (ηερβιρινιζ) κενδινιζι γ⎞ρδ⎫ν⎫ζ μ⎫ (αχζινιζι ανλαδ⎬ν⎬ζ μ⎬)? (Αλλαη’⎬ν ®ψετλερινι ινκ®ρ εδενλερ καρανλ⎬κτα καλμ⎬⎭ σαð⎬ρ ϖε διλσιζ αχιζλερδιρ.) Εðερ Αλλαη’⎬ν αζαβ⎬ ϖεψα ο σαατ (κ⎬ψ®μετ ϖακτι) σιζε γελσε, εðερ σιζ σαδ⎬κλαρσαν⎬ζ (δοðρυ σ⎞ψλεψενλερ ισενιζ), Αλλαη’ταν βα⎭κασ⎬να μ⎬ δυα εδερσινιζ?” 98
98
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 40
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - kul
:
de, söyle
2 - e raeyte-kum
:
siz (herbiriniz) kendinizi gördünüz mü? Sen sizi, (halinizi) gördün mü? (aczinizi anladýn mý)
3 - in etâ-kum
:
eðer size gelse
4 - azâbu allâhi
:
Allah’ýn azabý
5 - ev etet-kum
:
veya size gelse
6 - es sâatu
:
o saat
7 - e gayre allâhi
:
Allah’tan baþkasýna mý
8 - ted’ûne
:
dua edersiniz, yalvarýrsýnýz
9 - in kuntum
:
eðer siz ... iseniz
:
sadýklar, doðru söyleyenler
10 - sâdýkîne
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ, kýyâmet gününe ait tabloyu çizerek, yaþamakta olup da Allah’a ulaþmayý dilemeyenlere ve bu sebeple dalâlette kalmýþ olanlara oradan sesleniyor. Kýyâmet gününde Allah orada, siz de oradasýnýz. Sizi kurtarsýn diye Allah’a dua edeceksiniz. Cehenneme veya cennete gitmeniz söz konusu. Cehenneme gidecek olanlar o gün Allah’tan baþka kime yalvarýrlar? Açýk bir hükümle karþý karþýyayýz. Baþka kimse yok, sadece Allah var. Öyleyse yardýmlar sadece Allah’tan gelebilir.
99
99
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 41
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
←ψ″[↔7←! ↔ Ψ↑2″Γ↔# _↔8 ↑ρ←Λ″Υ↔[↔4 ↔ Ψ↑2″Γ↔# ↑ ≅⊕<←! ″υ↔∀ 〉↔ Ψ↑6←Ι″Λ↑# _↔8 ↔ ″Ψ↔Κ″Ξ↔# ↔: ↔ ≥≅↔( ″ ←! Bel iyyâhu ted’ûne fe yekþifu mâ ted’ûne ileyhi in þâe ve tensevne mâ tuþrikûn(tuþrikûne).
Ηαψ⎬ρ (βιλ®κισ), σαδεχε Ο’να δυα εδερσινιζ (ψαλϖαρ⎬ρσ⎬ν⎬ζ). Αρτ⎬κ Ο διλερσε, ονα δυα εττιðινιζ ⎭εψι γιδεριρ. ςε ⎭ιρκ (ορτακ) κο⎭τυðυνυζ ⎭εψλερι υνυτυρσυνυζ.
1 - bel
:
hayýr (bilâkis)
2 - iyyâ-hu
:
sadece, yalnýzca O’na
3 - ted’ûne
:
dua edersiniz, yalvarýrsýnýz
100
100
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 41
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
4 - fe yekþifu
:
artýk, o giderir (açar)
5 - mâ ted’ûne
:
dua ettiðiniz þey
6 - ileyhi
:
ona
7 - in þâe
:
eðer dilerse
8 - ve tensevne
:
ve unutursunuz
9 - mâ tuþrikûne
:
þirk (ortak) koþtuðunuz þeyler
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Ýnsanlar elleriyle taþlarý oymuþlar, insan gibi heykeller, putlar yapmýþlar ve onlara tapmýþlardýr. Kýyâmet günü o putlardan hiçbirinin orada olmasý da, onlara yardým etmesi de söz konusu deðildir. Ýþte Allahû Tealâ da bu âyette: “Kýyâmet günü Allah’tan baþkasýna dua etmek diye bir þey olmayacaktýr.” buyuruyor. Sadece O’na dua edilecektir. Hz. Ýbrâhîm, bir gece eline balyozu alýp gitmiþ. Ne kadar put varsa o kocaman salonda hepsini parça parça etmiþ ve sadece iri yarý, büyük bir tane putu býrakmýþ. Ertesi gün Hz.
101
101
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 41
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ýbrâhîm’i kýrdýðý putlarýn yanýna götürmüþler. “Bunlarý senin yaptýðýný biliyoruz.” demiþler. O da kýrmadýðý büyük putu göstererek: “Hayýr ben yapmadým, yapsa yapsa bu yapmýþtýr.” demiþ. Onlar da: “O bir put, hiç onlarý kýrabilir mi?” demiþler. Hz. Ýbrâhîm de fýrsatý yakalamýþ ve onlara demiþ ki: “Bu putlarý bile kýrmak yetkisi, imkâný olmayan, kendi elinizle yaptýðýnýz bir zavallý taþ parçasýna siz tapýyorsunuz. Bakýn, kendi aðzýnýzla söylüyorsunuz ki o, o putlarý bile kýramaz. Hiçbir þey yapamaz. Ama böyle olmasýna raðmen ona tapýyorsunuz.” Bunlar putperestlerdir. Allah’ýn emrini dinlemeyenler, Allah’a ulaþmayý dilemeyenlerdir. Bir evvelki âyet-i kerimeye göre dalâlette olanlar, Allah’ýn yoluna girmeyenler, Allah’ýn yoluna girmeyi zul sayanlardýr. Onun için Kur’ân-ý Kerim bu açýdan bir bütünü içerir. Dalâlette olanlar ve hidayette olanlar, bütün insanlarý oluþtururlar. Allah’a ulaþmayý dilemeyen herkes dalâlettedir. Ondan sonra kalan süre sadece kiþinin Allah’ýn kendisine gösterdiði mürþide ulaþmasýyla alâkalýdýr. O mürþid de uzaklarda deðil, onun mutlaka ulaþabileceði bir yerdedir. Kiþi Allahû Tealâ’nýn verdiði 12 ihsanla, hemen dalâletten hidayete doðru adým atar. Bütün bunlar, birkaç dakika içinde gerçekleþir. Allahû Tealâ, o kiþiye Allah’a ulaþmayý dilediði andan itibaren, 8 tane ihsanýný ardarda verir. Kiþi biraz zikir yapýnca huþû sahibi olur ve hacet namazýný kýldýðý zaman Allah ona mürþidini gösterir.
102
102
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 42
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ϖ↑;≅↔9″Η↔∋↔≅↔4 ↔τ←ς″Α↔5 ″ω←8 ↓ϖ↔8↑! |⊆7←! ≥_↔Ξ″ς↔,″∗↔! ″φ↔Τ↔7 ↔: ↔ Ψ↑2⊕Ι↔Ν↔Β↔< ″ϖ↑Ζ⊕ς↔Θ↔7 ← ≥!⊕Ι⊕Ν7! ↔: ← ≥≅↔,⊂≅↔Α″7≅←∀ Ve lekad erselnâ ilâ umemin min kablike fe ehaznâhum bil be’sâi ved darrâi leallehum yetedarraûn(yetedarraûne). ςε ανδολσυν κι, Βιζ σενδεν ⎞νχε δε ⎫μμετλερε (ρεσ⎦λλερ) γ⎞νδερδικ. Ο ζαμαν ονλαρ⎬ δα σ⎬κ⎬ντ⎬ψα ϖε δαρλ⎬ðα υðραττ⎬κ, υμυλυρ κι β⎞ψλεχε ονλαρ ψαλϖαρ⎬ρλαρ διψε. 1 - ve lekad
:
ve andolsun
2 - erselnâ
:
Biz gönderdik
3 - ilâ umemin
:
ümmetlere
4 - min kabli-ke
:
senden önce
5 - fe ehaznâ-hum
:
o zaman Biz onlarý yakaladýk, uðrattýk
6 - bi el be’sâi
:
azap, fakirliðe, sýkýntýya
7 - ve ed darrâi
:
ve zarar, darlýk
8 - lealle-hum
:
umulur ki böylece onlar
9 - yetedarraûne
:
yalvarýrlar, talepte bulunurlar
103
103
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 42
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ burada, “resûl” kelimesinin “gönderilmiþ” mânâsýna geldiðini söylüyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V), Araplar arasýndan bir Nebî idi ve bütün kâinat için vazifelendirilmiþti. Ama O yaþarken, ayný anda bütün kavimlerde de resûller vardý. 23/MU’MÝNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu feetba’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), febu’den likavmin lâ yu’minûn(yu’minûne). Sonra Biz resûllerimizi ardarda (arasý kesilmeden, peþpeþe) gönderdik. Hangi kavme resûlü gelse hepsi onu tekzip ettiler (yalanladýlar, reddettiler). O zaman Biz birbiri ardýndan onlarý yok ettik ve onlarý efsane kýldýk. Mü’min olmayan kavim artýk uzak olsun. Allahû Tealâ, o resûllerin daha evvel de bütün zaman parçalarýnda mevcut olduklarýný ifade etmektedir. 17/ÝSRÂ-15: Menihtedâ feinnemâ yehtedî linefsih(linefsihi), ve men dalle feinnemâ yadýllu aleyhâ, ve lâ teziru vâziretun vizra uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb’ase resûlâ(resûlân). Kim hidayete ererse kendi nefsi için hidayete erer, kim de dalâlette ise dalâlette olmak onun aleyhinedir. Nezirin (ikaz edenin) nezrettiðini (ikazýný, uyarýsýný) yerine getirmeyenlerin (bu sebeple günah yüklenenlerin) günahlarýný baþkalarý yüklenmez. Bir resûl göndermedikçe (hiçbir kavme, hiç kimseye) azap etmeyiz. Çünkü diyor ki: “Biz bir resûl göndermedikçe hiçbir kavme azap etmeyiz.” O resûllerini bütün kavimlere gönderdiðine de kesinlik kazandýrmaktadýr.
104
104
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 43
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ω←Υ×7 ↔: ∼Ψ↑2Ι⊕ ↔Ν↔# _↔Ξ↑,⊂≅↔∀ ″ϖ↑;↔ ≥≅↔% ″ ←! ≥ ÷ ″Ψ↔ς↔4 ↑ ≅↔Ο″[⊕Λ7! ↑ϖ↑Ζ↔7 ↔ω⊕<↔+ ↔: ″ϖ↑Ζ↑∀Ψ↑ς↑5 ″α↔Κ↔5 ↔ Ψ↑ς↔Ω″Θ↔< ∼Ψ↑9≅↔6 _↔8 Fe lev lâ iz câehum be’sunâ tedarraû ve lâkin kaset kulûbuhum ve zeyyene lehumuþ þeytânu mâ kânû ya’melûn(ya’melûne). Β⎞ψλεχε ονλαρα αζαβ⎬μ⎬ζ (δαρλ⎬ð⎬μ⎬ζ) γελδιðι ζαμαν ψαλϖαρσαλαρδ⎬ ολμαζ μ⎬ψδ⎬? Φακατ ονλαρ⎬ν καλπλερι κασιψετ βαðλαδ⎬ (κατ⎬λα⎭τ⎬). ςε ⎭εψταν, ονλαρα ψαπμ⎬⎭ ολδυκλαρ⎬ ⎭εψλερι σ⎫σλεδι (γ⎫ζελ γ⎞στερδι).
105
105
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 43
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12
-
fe lev lâ iz câe-hum be’su-nâ tedarraû ve lâkin kaset kulûbu-hum ve zeyyene lehum eþ þeytânu mâ kânû ya’melûne
: : : : : : : : : : : :
böylece olmaz mýydý onlara geldiði zaman azâbýmýz, darlýðýmýz, sýkýntýmýz yalvarýp yakarýrsýnýz ve lâkin, fakat katýlaþtý, kasiyet baðladý onlarýn kalpleri ve süsledi, güzel gösterdi onlara þeytan olduklarý þey yapýyorlar
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ bazý kavimlere yardým ederken, birtakým kavimleri de cezalandýrýr. Burada Allah’ýn istediði, bütün insanlarýn Allah’ýn direktiflerine uygun hareket etmeleri, birbirleriyle dost olmalarý, herkesin birbirine yardým etmesi, baþkalarýnýn varlýðýndan huzur duymalarý, mutluluk duymalarýdýr. Baþkalarýna yardým ederek, mutluluðu, huzuru yaþamalarýdýr. Eðer insanlar bunlarý yapmazlarsa, aksine davranýrlarsa, zalim insanlar olmuþlarsa, baþkalarýný üzüyorlarsa, baþkalarý için bir mutluluk kaynaðý deðil de, bir üzüntü kaynaðý oluyorlarsa, iþte o zaman Allahû Tealâ onlarý fakirlikle, darlýkla cezalandýrýr. Ama Allahû Tealâ “yalvarsalardý” diyor. O zaman belki de onlarý affederdi ve onlar kurtulurlardý. Ama diyor ki: “Onlarýn kalpleri kasiyet baðladý.” Kiþi Allah’ý zikretmediði taktirde, o
106
106
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 43
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
insanýn kalbi mutlaka kasiyet baðlar. Öyleyse, insanýn kalbinin kasiyet baðladýðý bir devre var. Kiþi eðer Allahû Tealâ’nýn yoluna girmezse, nefs tezkiyesi yapmasý mümkün olmayacaðý için kalbi mutlaka kasiyet baðlayacaktýr, kararacaktýr ve sertleþecektir. Kalbin kasiyet baðlamasý iki faktörü beraber getirir: 1- Kalp kararýr. 2- Kalp sertleþir. Kalbin yumuþamasýnýn ilâcý zikirdir; Allahû Tealâ’nýn ismini, “Allah, Allah, Allah, Allah” diye zikretmek. Eðer zikrederseniz, kalbiniz mutlaka hem yumuþayacaktýr, hem de aydýnlanacaktýr. Böylece kalbiniz mutmain olacaktýr. 89/FECR-28: Ýrciî ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh(mardýyyeten). Allah’tan razý olarak ve Allah’ýn rýzasýný kazanarak, (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaþ. 13/RA’D-28: Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi), elâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu). Onlar âmenûdurlar ve kalpleri Allah’ý zikretmekle mutmain olmuþtur. Kalpler ancak Allah’ý zikretmekle mutmain olur, öyle deðil mi? Öyleyse kimdir kalpleri kasiyet baðlamýþ insanlar? Allah’ýn yoluna girmeyenler, zikir yapmayanlardýr. O zaman bu insanlarýn nefslerindeki afetlerin hepsi ayaktadýr ve afetler, birçok yanlýþ þeyi ardarda yaptýrýr. Bu sebeple hem derecat kaybederler, hem de yaptýklarýnýn karþýlýðýný Allahû Tealâ onlara iki kat azap olarak mutlaka ödettiði için devamlý huzursuz ve sýkýntýlýdýrlar. Þeytan da devamlý o insanlara yaptýklarý kötü þeyleri bir marifetmiþ gibi gösterir, süsler.
107
107
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 44
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ϖ←Ζ″[↔ς↔2 _↔Ξ″Ε↔Β↔4 ∝ψ←∀ ∼:↑Ι←±6↑) _↔8 ∼Ψ↑Κ↔9 _⊕Ω↔ς↔4 ∼Ψ≥↑#:↑! ≥_↔Ω←∀ ∼Ψ↑&←Ι↔4 ∼↔)←! |±Β⊆ &÷ ⎢↓∂″|↔( ←±υ↑6 ↔ !↔Ψ″∀↔! ↔ Ψ↑Κ←ς″Α↑8 ″ϖ↑; ∼↔)←≅↔4 →}↔Β″Ρ↔∀ ″ϖ↑;≅↔9″Η↔∋↔! Fe lemmâ nesû mâ zukkirû bihî fetahnâ aleyhim ebvâbe kulli þey’(þey’in), hattâ izâ ferihû bimâ ûtû, ehaznâhum bagteten fe izâhum mublisûn(mublisûne). Fakat, hατ⎬ρλατ⎬λδ⎬κλαρ⎬ (ονυνλα υψαρ⎬λδ⎬κλαρ⎬) ⎭εψλερι υνυττυκλαρ⎬
ζαμαν, ϖεριλεν ⎭εψλερλε φεραηλαψ⎬νχαψα (σεϖινινχεψε) καδαρ ηερ⎭εψιν καπ⎬σ⎬ν⎬ ονλαρα α⎜τ⎬κ. Ανσ⎬ζ⎬ν ονλαρ⎬ ψακαλαδ⎬ð⎬μ⎬ζ (αλδ⎬ð⎬μ⎬ζ) ζαμαν, αρτ⎬κ ονλαρ ⎫μιτλερινι κεστιλερ.
108
108
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 44
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - fe lemmâ
:
fakat ..... olduðu zaman
2 - nesû
:
unuttular
3 - mâ zukkirû bi-hî
:
onunla hatýrlatýldýklarý (uyarýldýklarý) þeyi
4 - fetahnâ
:
biz açtýk
5 - aleyhim
:
onlara
6 - ebvâbe
:
kapýlar
7 - kulli þey’in
:
herþey
8 - hattâ
:
oluncaya kadar
9 - izâ ferihû
:
ferahladýklarý zaman, ferahlayýnca, sevinince
10 - bimâ ûtû
:
verildikleri þey(ler) ile
11 - ehaznâ-hum
:
onlarý yakaladýk (aldýk)
12 - bagteten
:
ansýzýn, aniden
13 - fe izâ-hum
:
artýk, o zaman onlar
14 - mublisûne
:
ümitlerini kesen kimseler oldular, ümitlerini kestiler
109
109
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 44
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 133
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Bütün kavimler bir þeylerle uyarýlmýþlardýr. Allah’ýn resûlleri insanlara: “Eðer Allah’a ulaþmayý dilemezseniz gideceðiniz yer cehennemdir. Eðer Allah’a ulaþmayý dilerseniz gideceðiniz yer mutlaka Allah’ýn cennetidir. Bundan daha kolay bir þey var mý?” demektedirler. Ýþte bu bir uyarmadýr. Birtakým insanlar da onlara: “Hayýr, Allah’a ulaþmayý dilemek diye bir þey yoktur. Siz Ýslâm’ýn 5 tane þartýný yerine getirin, gerisine karýþmayýn. Allah sizi cennetine götürür.” diyerek insanlarýn uyarýldýklarý þeyleri unutmalarýna sebep olmaktadýrlar. Allahû Tealâ diyor ki: “Allah sizin için kolaylýk diler, güçlük dilemez.” Ýnsanlar sadece Allah’a ulaþmayý dileyecekler. Diledikleri an iþlem artýk onlarla Allah arasýndadýr. Kim Allah’a ulaþmayý dilerse, Allahû Tealâ anýnda bu dileði iþitir, görür, bilir. Derhal onun üzerine yardým elini uzatýp, on tane ihsanla onu mükâfatlandýrýr. Ve o kiþi mutlaka Allah’ýn cennetine girer. Allahû Tealâ, insanlara mühlet verir. Bu mühletin boyutlarýnda Allahû Tealâ’nýn dizayný vardýr. Eðer Allah’ýn yolundalarsa yardýma hazýrdýr. Ve bu insanlar eðer þeytanýn yolundalarsa, o zaman da cezaya hazýrdýr. Ýnsanlar eðer Allah’ýn yolunda deðillerse Allahû Tealâ tarafýndan manevî açýdan devamlý cezalandýrýlýrlar, mutsuz olurlar.
110
110
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 45
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢∼Ψ↑Ω↔ς↔1 ↔ω<∝Η⊕7! ← ″Ψ↔Τ″7! ↑η←∀!↔( ↔π←Ο↑Τ↔4 ↔ω[∝Ω↔7≅↔Θ″7! ←± ↔∗ ←ψ™ς←7 ↑φ″Ω↔Ε″7! ↔: Fe kutia dâbirul kavmillezîne zalemû, vel hamdu lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne).
Β⎞ψλεχε ζυλμεδεν (ζαλιμ) καϖμιν αρκασ⎬ κεσιλδι. Ηαμδ, ®λεμλεριν Ραββι ολαν Αλλαη’αδ⎬ρ. 1 - fe kutia
:
böylece kesildi, kurutuldu
2 - dâbiru
:
ardý, gerisi
3 - el kavmi
:
kavim, topluluk
4 - ellezîne
:
onlar ki
5 - zalemû
:
zulmettiler
6 - ve el hamdu
:
ve hamd
7 - li allâhi
:
Allah’adýr
8 - rabbi
:
Rab
9 - el âlemîne
:
âlemler
111
111
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 45
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ burada bizlere de, onlara da sesleniyor. Onlar Allah’a hamdetmemiþler, þükretmemiþler kuvvetin kendilerinde olduðunu zannetmiþlerdir. Her devirde, her kavimde olduðu gibi bugün de bütün kavimlerde kuvvetin kendilerinde olduðunu zanneden birtakým insanlar yaþamaktadýr. Bunlar Allah’ý yok farzederler. Ama sonra cezalarý ansýzýn gelir. Ve bir anda ölüm onlarý yakalayýverir. O zaman kuvvetin kendilerinde deðil Allah’ta olduðunu farkederler. Ama artýk iþ iþten geçmiþtir. Allah’a hamdetmedikleri, þükretmedikleri, Allah’ý saymadýklarý, O yokmuþ gibi davrandýklarý için, “Allah bize yardým etmeden de biz bu iþi hallederiz.” diye düþündükleri ve Allah’ýn dostlarýna düþman olduklarý için, cehenneme doðru yol almaktadýrlar. Allah’a hamd ve þükür borçluyuz. Allah’ýn bize verdiði; maddi ni’metler için Allah’a þükredeceðiz. Allah’ýn bize verdiði, bu âlemin dýþýndan bize ulaþan, manevi ni’metler için de Allah’a hamdedeceðiz.
112
112
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 46
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ϖ↑6↔∗≅↔Μ″∀↔! :↔ ″ϖ↑Υ↔Θ″Ω↔, ↑ψ™ς7! ↔γ↔∋↔! ″ ←! ″ϖ↑Β″<↔!↔∗ ↔! ″υ↑5 ←ψ™ς7! ↑η″[↔3 °ψ×7←! ″ω↔8 ″ϖ↑Υ←∀Ψ↑ς↑5 |×ς↔2 ↔ϖ↔Β↔∋ ↔: ↑ ←±Ι↔Μ↑9 ↔ρ″[↔6 ″η↑Π″9↑! ⎢∝ψ←∀ ″ϖ↑Υ[∝#″≅↔< ↔ Ψ↑4←Γ″Μ↔< ″ϖ↑; ⊕ϖ↑∃ ← ≅↔<× ↵! Kul e raeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bihî, unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum yasdifûn(yasdifûne). (Ψ® Μυηαμμεδ μ⎫⎭ρικλερε) δε κι: “(Ηαλινιζι) γ⎞ρδ⎫ν⎫ζ μ⎫ (αχζινιζι ανλαδ⎬ν⎬ζ μ⎬)? ⇒®ψετ Αλλαη σιζιν ι⎭ιτμε ηασσαν⎬ζ⎬ ϖε γ⎞ρμε ηασσαν⎬ζ⎬ αλσα ϖε σιζιν καλπλερινιζι μ⎫η⎫ρλεσε, Αλλαη’ταν βα⎭κα ηανγι ιλ®η ονλαρ⎬ σιζε (γερι) γετιριρ?” Βακ, ®ψετλερι νασ⎬λ α⎜⎬κλ⎬ψορυζ! Σονρα ονλαρ ψ⎫ζ ⎜εϖιριψορλαρ.
113
113
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 46
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - kul
:
de, söyle
2 - e raeytum
:
gördünüz mü, (aczinizi) anladýnýz mý?
3 - in ehaze
:
eðer alsa
4 - allâhu
:
Allah
5 - sem’a-kum
:
sizin iþitme hassanýzý
6 - ve ebsâra-kum
:
ve sizin görme hassanýzý
7 - ve hateme
:
ve mühürledi
8 - alâ kulûbi-kum
:
sizin kalplerinizin üzerini
9 - men
:
kim, hangi
10 - ilâhun
:
ilâh
11 - gayru allâhi
:
Allah’tan baþka
12 - ye’tî-kum bi-hî
:
onu size getirir
13 - unzur
:
bak
14 - keyfe
:
nasýl
15 - nusarrifu
:
açýklýyoruz
16 - el âyâti
:
âyetler
17 - summe hum
:
sonra onlar
18 - yasdifûne
:
yüz çeviriyorlar
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Baþlangýçta bütün insanlarýn nefslerinin kalplerinde görme özelliði; basar ve iþitme özelliði; sem’î vardýr. Bütün insanlarýn baþ gözlerinde bakma özelliði, kulaklarýnda duyma özelliði, kalplerinde idrak edememe özelliði vardýr. Ýnsanlar yaþarlar, hayattadýrlar ama Allahû Tealâ onlara “ölü” diyor. Çünkü baþ gözleriyle bakarlar ama görmezler. Karþýlarýnda gördükleri kiþi Allah ile nasýl bir iliþki içindedir, onu göremezler. Görmek imkânýnýn sahibi deðiller çünkü göz-
114
114
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 46
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
lerinde hicab-ý mesture adlý bir gizli perde var. Kalpleri mühürlü, kalplerinin içinde ekinnet var. Ekinnet, idraki önleyen bir ilâhi bilgisayardýr. Kalplerinde ekinnet var ve idrak edemezler. Kulaklarýnda vakra var, engel var. Kulaklarý duyar ama iþitemezler, irþada müteallik söylenen sözlerin mânâsýna varamazlar. Bu, kiþinin baþlangýç noktasýndaki durumudur. Eðer kiþi Allah’a ulaþmayý hiç dilemezse ömür boyu böyle kalýr. Ölü olarak kalýr. Ama eðer Allah’a ulaþmayý dilerse, bu gerçek bir dilekse Allahû Tealâ derhal onu kiþinin kalbinde görür, iþitir ve bilir. Allahû Tealâ önce hicab-ý mestureyi alýr. Kiþi irþad sahibi olaný baþkalarýndan ayýrt etmeye baþlar. Gözleri sadece bakmaz, görür. Ýrþad açýsýndan mürþidi seçebilir. Vakra alýndýðý için kulaklarý sadece duymaz, zihin artýk kulaklara ulaþanýn mânâsýný, irþada müteallik þeylerin mânâsýný anlamaya baþlar. Allah onun kalbindeki ekinneti alýp yerine ihbat koyduðu için kiþi, anladýðýný kalbine indirdiði zaman kalbinde idrak müessesesi oluþur. Kiþi idrak eder, Allah’ýn güzelliklerini kendisine mal eder. Allah’ýn söylediklerini anlamaya, hangi istikamette hareket etmesi lâzým geldiðini kesinlikle tespit etmeye ve o istikamette gayret etmeye baþlar. Kiþi gayret edince Allahû Tealâ da zaten ona Allah’a ulaþmayý dilediði an, ardarda on iki tane ihsan verir ve kiþi mürþidine ulaþýr. Dalâletten kurtulup, hidayete adým atar. Ondan sonra Allah’tan aldýðý yedi tane ni’metle Allahû Tealâ kalbin içindeki mührü açar, küfür kelimesini dýþarý alýr onun yerine kalbin içine îmân kelimesini yazar. Kiþi mü’min olur. Üç hidayete birden baþlar. Fizik vücut þeytana kul olmaktan kurtulmaya baþlar. Nefs afetlerden kurtulmaya, hasletlerle ve faziletlerle donanmaya baþlar. Ruh vücuttan ayrýlýr, Allah’a doðru yola çýkar. Kiþinin hidayete erdiði noktaya baktýðýmýzda ruhu Allah’a ulaþýr, Allah onu Kendisine ulaþtýrýr. Sonuç; ruhun Allah’a ulaþmasý, kiþinin de üçüncü evliyalýk makamýna ulaþmasýdýr. Kiþi ruhunu Allah’a ulaþtýrdýktan sonra irþad makamýndan þüphe duyduðu andan itibaren Allah derhal o þüpheyi görür, iþitir ve bilir. Bundan sonra düþme baþlar. Ve kalpte yapýlan herþey eski haline geri döndürülür. Kiþi irþad makamýndan þüphe duyarsa, þüphe duyduðu
115
115
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 46
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
andan itibaren Allahû Tealâ derhal verdiklerini geri alýr. Kiþinin kalbindeki îmân kelimesini alýr, küfür kelimesini tekrar yazar. Kalbin mührünü kapatýr, kalbi mühürler. Kiþinin kalbinin içinde artýk küfür kelimesi vardýr. Devrin imamýnýn ruhunu kiþinin baþýnýn üzerinden geri alýr. Kiþiye kendi ruhunu iade eder. Göðsünden kalbine açtýðý yolu kapatýr. Allah’ýn tarafýna döndürülen nur kapýsýný tekrar þeytan tarafýna döndürür. Ýhbatý alýr, onun yerine kalbin içine ekinnet koyar. Tekrar kiþinin gözlerine hicab-ý mestureyi, kulaklarýna vakrayý koyar ve herþey baþlangýç noktasýna geri döner. Ýþte âyet-i kerimede Allahû Tealâ bu noktadan bahsediyor, “Allah sizin iþitme, görme hassanýzý alsa, hangi ilâh onlarý size geri getirebilir?” diye soruyor. Allahû Tealâ burada bunlarý kendisinin yaptýðýný kesin ve net olarak açýklýyor ve “Allah sem’î hassanýzý, basiret hassanýzý alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese” diyor. Vuslata ulaþtýktan sonraki safhadan geri dönüþü anlatýyor. Burada bir dizi iþlem Allahû Tealâ tarafýndan yapýlýr. Allah ruhumuzu Kendi Zat’ýna ulaþtýrýncaya kadar bize devamlý yardým eder, bunu mutlaka gerçekleþtirir. Eðer biz Allah’a ulaþmayý diliyorsak baþka bir alternatif yoktur. Allah bizi mutlaka oraya ulaþtýracaktýr. Allah’a ulaþmayý dilemedikçe hiçbir zaman Allah’tan bu istikamette yardým alamayýz. On iki tane ihsaný vermez ve ruhumuzu kendisine ulaþtýrmaz. Ama eðer ulaþmayý dilerseniz, siz ruhunuzu Allah’a ulaþtýrmazsýnýz, Allah ulaþtýrýr. Allahû Teala burada âyetlerini açýklýyor: “Onlarýn kalpleri mühürlüdür, ekinnet, vakra, hicab-ý mesture vardýr.” diyor. 2/BAKARA-6: Ýnnellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne). Onlar muhakkak ki kâfirdirler. Onlarý ikaz etsen de, etmesen de (onlar için) eþittir (birdir). Îmân etmezler (mü’min olmazlar).
116
116
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 46
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
2/BAKARA-7: Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ semýhim ve alâ ebsârihim gýþâveh(gýþâvehun), ve lehum azâbun azîm(azîmun). Allah onlarýn kalpleri üzerine (kalplerindeki rahmet kapýsýnýn üzerine) ve (kalplerindeki) iþitme (sem’i) hassasýnýn üzerine mühür vurdu (mühürledi). (Ve kalplerindeki) görme (basar) hassasýnýn üzerine GIÞAVET (adlý) bir perde (çekti). Onlar için azîm (büyük) bir azap (var). 17/ÝSRÂ-45: Ve izâ kara’telkur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bilâhýreti hicâben mestûrâ(mestûrân). Sen Kur’ân’ý okuduðun (onlara anlattýðýn) zaman seninle onlarýn arasýna, ki onlar ahirete inanmazlar, gizli (örtülü) bir perde koyarýz (hicab-ý mesture). 17/ÝSRÂ-46: Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakren), ve izâ zekerte rabbeke fîlkur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren). Onlarýn kalpleri üzerine ekinnet koyarýz ki onu Kur’ân’ý (senin söylediklerini) anlamasýnlar (idrak, fýkýh edemesinler). Ve onlarýn kulaklarýna vakra (isminde bir engel) koyarýz (seni iþitmelerine mani oluruz). Sen Kur’ân’da Rabbinin tekliðini zikrettiðin zaman onlar nefretle arkalarýný dönerler. Allahû Tealâ burada da kalplerin açýlmasýndan bahsediyor. Allah tarafýndan kalpler açýlýr ve Allah mutlaka onu velâyet hedefine ulaþtýrýr. Hiçbir kuvvet buna engel olamaz. Ama kiþi liyakatini kaybederse, o noktadan itibaren herþey deðiþir. Allahû Tealâ’nýn indinde böyle bir sonuca baktýðýmýz zaman kalbimizin mührünü açan, içindeki küfür kelimesini dýþarý alan ve içine îmâný yazan Allah’ýn ters iþlemleri de yaptýðýný görüyoruz. Ýþte burada Allah: “Ýþitme, görme hassanýzý alýrým ve kalbinizi tekrar mühürlerim, sizi baþlangýç noktasýna geri döndürürüm.” diyor. Bu, kiþi irþad makamýna ulaþtýktan, ruhunu Allah’a ulaþtýrdýktan sonra bir geriye dönüþ olayýdýr. Herkesin ayaklarý o noktada, tehlikeli bir kayma noktasýndadýr. Þeytan o kademede insanlarý þüpheye düþürmek için elinden gelen herþeyi yapar.
117
117
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 47
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ ↔! →}↔Β″Ρ↔∀ ←ψ™ς7! ↑ !↔Η↔2 ″ϖ↑Υ[×#↔! ″ ←! ″ϖ↑Υ↔Β″<↔!↔∗ ↔! ″υ↑5 ↔ Ψ↑Ω←7≅⊕Π7! ↑ ″Ψ↔Τ″7! ® ←! ↑τ↔ς″Ζ↑< ″υ↔; → ↔Ι″Ζ↔% Kul e raeytekum in etâkum azâbullâhi bagteten ev cehreten hel yuhleku illel kavmuz zâlimûn(zâlimûne).
(Ψ® Μυηαμμεδ μ⎫⎭ρικλερε) δε κι: “Σιζ (ηερβιρινιζ) κενδινιζι γ⎞ρδ⎫ν⎫ζ μ⎫ (αχιζλιðινιζι ανλαδ⎬ν⎬ζ μ⎬)? Εðερ Αλλαη’⎬ν αζαβ⎬ ανσ⎬ζ⎬ν ϖεψα α⎜⎬κ⎜α γελσε, ζαλιμλερ καϖμινδεν βα⎭κασ⎬ μ⎬ ηελ®κ εδιλιρ?”
1 - kul
:
de, söyle
2 - e raeyte-kum
:
siz (herbiriniz) kendinizi gördünüz mü, sen sizi (halinizi) gördün mü? (aczinizi anladýn mý?)
3 - in etâ-kum
:
eðer size gelse
4 - azâbu allâhi
:
Allah’ýn azabý
5 - bagteten
:
ansýzýn, aniden
118
118
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 47
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
6 - ev cehreten
:
veya açýkça
7 - hel
:
...mý?
8 - yuhleku
:
helâk edilir
9 - illâ el kavmu
:
kavimden baþkasý
:
zâlimler
10 - ez zâlimûne
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ zalimlere zaman veriyor. Onlar zulümlerini devam ettiriyorlar. Her devirde böyle olmuþtur. Sonra bir gün ansýzýn zulüm biter. Allahû Tealâ zalimleri mutlaka cezalandýrýr. Ani gelen ölümlerle onlarýn öldüklerini görürsünüz. Zulüm bir gün mutlaka sona erer. Nerede, hangi kavimde kuvvetin sahipleri, o kuvvetlerinin arkasýna saklanarak kendilerini hak sahibi zannederlerse, “Madem ki kuvvetli benim, öyleyse hak benim! Adalet de benim elimde, hak da benim elimde.” diye düþünen zavallý zalimler, sonunda mutlaka Allahû Tealâ’nýn cezasýna uðrayacaklardýr. Allahû Tealâ iki türlü ceza oluþturur. Ya ansýzýn ceza verir ya da göstererek, birer birer verir. Aralarýndan birilerine ansýzýn sebepsiz ölümler gelmeye baþlar. Ve onlar bundan gerekli dersi almazlarsa Allahû Tealâ afetler göndermeye baþlar, sel felâketi, zelzele gibi. Ondan da ders almazlarsa harpler ve baþka sebeplerle Allahû Tealâ zalimleri mutlaka cezalandýrýr. Bütün devirlerde bunlar birer birer oluþmuþtur. Her devirde oluþacaktýr, bu devirde de oluþacaktýr. Burada herþey çok açýk bir hüviyette görülüyor. Allah’ýn dizayný iþte böyle bir dizayndýr.
119
119
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 48
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔ω<∝Ι←±Λ↔Α↑8 ® ←! ↔ω[∝ς↔,″Ι↑Ω″7! ↑υ←,″Ι↑9 _↔8 ↔: ÷↔4 ↔δ↔ς″.↔! ↔: ↔ω↔8×∼ ″ω↔Ω↔4 ⎣↔ω<∝∗←Η″Ξ↑8 ↔: ↔ Ψ↑9↔ϑ″Ε↔< ″ϖ↑;
÷ ↔: ″ϖ←Ζ″[↔ς↔2 ° ″Ψ↔∋
Ve mâ nursilul murselîne illâ mubeþþirîne ve munzirîn(munzirîne), fe men âmene ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Βιζ ρεσ⎦λλερι “μ⎫ϕδελεψιχιλερ ϖε υψαρ⎬χ⎬λαρ” ολμακταν βα⎭κα (βιρ ⎭εψ ι⎜ιν) γ⎞νδερμεψιζ. Αρτ⎬κ κιμ ®μεν⎦ ολυρ (Αλλαη’α υλα⎭μαψ⎬ διλερσε) ϖε ⎬σλ®η ολυρσα (νεφσ τεζκιψεσι ϖε τασφιψεσι ψαπαρσα) αρτ⎬κ ονλαρα κορκυ ψοκτυρ ϖε ονλαρ μαηζυν ολμαζλαρ.
120
120
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 48
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 2 3 4 5
-
ve mâ nursilu el murselîne illâ mubeþþirîne ve munzirîne fe men âmene
: : : : :
6 7 8 9 10
-
ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûne
: : : : :
ve göndermeyiz elçiler, resûller, gönderilen kiþiler müjdeleyiciler olmaktan baþka ve uyaran kiþiler, uyarýcýlar artýk kim îmân etti, âmenû oldu (mürþidin Allah’a davetine uydu) ve ýslâh oldu (nefs tezkiyesi yaptý) artýk korku yoktur onlara ve onlar olmazlar mahzun olurlar
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Resûllerin görevi uyarmak ve müjdelemektir. Ýnsanlar “hafýza-i beþer nisyanla malûldur (insanlarýn hafýzasý, belleði unutmakla hastadýr)” sözünün gereði olarak asýrlar geçince, Allahû Tealâ’nýn söylediklerini unuturlar. Ýþte onun için Allahû Tealâ: “Biz resûllerimizi sadece uyarýcýlar ve müjdeleyiciler olarak göndeririz.” diyor. Resûller geçen yüzyýllar boyunca unutulanlarý, yapýlmasý lâzým gelenleri, nelerin yanlýþ olduðunu teker teker açýklarlar. Devrimizde de, bütün kavimlerde þu an resûller açýklamalarda bulunmaktadýrlar. Ýnsanlar Allah’ýn söylediklerini unutmuþlar, asýrlar boyunca asýl dîni unutarak kendilerine bir dîn icat etmiþlerdir. Allah’ýn kurtarýcý hükümlerini iblis yok etmeyi baþarmýþtýr. Ýnsanlar artýk Allah’a ulaþmayý dilememektedir ve hedefe gitmeleri de hiçbir þekilde mümkün deðildir. Allah’a ulaþmayý dilemediði için kiþi mürþidine ulaþamaz, hiçbir zaman ruhunu Allah’a ulaþtýramaz, fizik vücudunu, nefsini ve iradesini Allah’a teslim edemez. Kurtuluþ bu insanlar için mümkün deðildir. Herþeyi insanlar unutmuþlardýr. Ýþte onlara hatýrlatmak, cezalarýný ve mükâfatlarýný söylemek o resûllerin görevidir. Kim o resûle inanýr, tâbî olur ve ýslâha ulaþýrsa onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.
121
121
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
Χ⎫ζ − 7
ℜψετ − 49
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↑ !↔Η↔Θ″7! ↑ϖ↑Ζ∩Κ↔Ω↔< _↔Ξ←#≅↔<×≅←∀ ∼Ψ↑∀⊕Η↔6 ↔ω<∝Η⊕7! ↔: ↔ Ψ↑Τ↑Κ″Σ↔< ∼Ψ↑9≅↔6 _↔Ω←∀ Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ yemessuhumul azâbu bimâ kânû yefsukûn(yefsukûne).
ςε ®ψετλεριμιζι ψαλανλαψαν κιμσελερε, φασ⎬κ ολμαλαρ⎬νδαν δολαψ⎬ αζαπ δοκυναχακτ⎬ρ.
1 2 3 4 5 6 7
122
-
ve ellezîne kezzebû bi âyâti-nâ yemessu-hum el azâbu bi mâ kânû yefsukûne
: : : : : : :
ve o kimseler, ...olanlar yalanladýlar âyetlerimizi onlara dokunacak azap olmalarý sebebiyle, dolayýsýyla fâsýklar, fýskta olanlar
122
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 49
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ burada fýsktan bahsediyor. Fýsk bütün insanlarýn müþterek hastalýðýdýr. Bütün insanlar doðuþlarýndan itibaren fýsktadýr, dalâlettedir, küfürdedir. Fýsk, insaný doðuþundan itibaren kapsayan, kaplayan bir niteliktir, bir vasýftýr. Allahû Tealâ (Mehdi Resûl’ü kastederek); bütün nebîlerden sonra bir Resûl’ün dünya üzerinde bulunacaðýný, o Resûl’e bütün nebîlerin îman edeceðini ve yardým edeceðini garanti altýna alýyor. 3/ÂLÝ ÝMRÂN-81: Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu’minunne bihî ve le tensurun neh(nehu), kâle e akrertum ve ehaztum alâ zâlikum ýsrî, kâlû ekrarnâ, kâle feþhedû ve ene meakum mineþ þâhidîn(þâhidîne). Hani o zaman ki; Allah Nebîlerin (Peygamberlerin) MÝSAK’ini (yeminini) almýþtý: “Andolsun ki; size kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunaný (Allah’ýn sizlere verdiði kitaplarý) tasdik eden Resûl gelince, O’na mutlaka îmân edecek ve O’na mutlaka yardým edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi, bu aðýr ahdimi üzerinize aldýnýz mý?” “Ýkrar ettik.” dediler. “Öyle ise þahit olun. Ben de sizinle beraber þahitlerdenim.” buyurdu. Ve “Bu Resûl kendisini beyan ettikten sonra kim ona tâbî olmazsa, onlarýn hepsi fýsktadýr.” diyor. 3/ÂLÝ ÝMRÂN-82: Fe men tevellâ ba’de zâlike fe ulâike humul fâsikûn(fâsikûne). Artýk bundan sonra, (Allah 81. âyetteki resûlden bahsettikten sonra) kim yüz çevirirse (nebîlerden sonra gelecek olan bu resûlü inkâr ederse) iþte onlar, onlar FASIKLARDIR.
123
123
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 49
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
“Biz bütün kavimlere ard arda (arkasý kesilmeksizin) resûller göndeririz. Hangi kavme resûl gönderdiysek bütün kavimler resûllerini yalanladýlar, inkâr ettiler.” 23/MU’MÝNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu feetba’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), febu’den likavmin lâ yu’minûn(yu’minûne). Sonra Biz resûllerimizi ardarda (arasý kesilmeden, peþpeþe) gönderdik. Hangi kavme resûlü gelse hepsi onu tekzip ettiler (yalanladýlar, reddettiler). O zaman Biz birbiri ardýndan onlarý yok ettik ve onlarý efsane kýldýk. Mü’min olmayan kavim artýk uzak olsun. Þu anda da bütün kavimlerde Allah’ýn resûlleri yaþamaktadýr. Onlardan birisi öldüðü zaman yerine derhal yenisi tayin edilir, hiçbir resûlsüz devre býrakýlmaz. Allah’ýn Resûl’ü olmayan bir kavmin bulunmasý mümkün deðildir. Allahû Tealâ diyor ki: “Hiçbir insan topluluðu yoktur ki, eðer hakikatlerimizi unutmuþlarsa, biz onlardan birine hakikatleri öðretmeyelim.” Afrika’da pigme kabilesi arasýnda, dîn bilen hiç kimse yoksa Allahû Tealâ mutlaka oradan birisine dîni öðretmeye baþlar. Allahû Tealâ kendi kavimlerindeki Resûl’e tâbî olmayanlarýn hepsinin fýskta olduðunu söylüyor. Ahir zamanda da Devrin Ýmamý’na tâbiiyet þarttýr. Bu tâbiiyet direkt olarak ona yapýlmaz. Herkesin kendi çevresinde bulunan mürþidlere tâbiiyeti asýldýr. O mürþidler kendi resûllerine baðlý, resûller de Devrin Ýmamý’na baðlýdýr. Öyleyse tâbiiyet þart, kim tâbiiyetin dýþýndaysa Allahû Tealâ onlara “fýskta olanlar” diyor. Demek ki bütün insanlar baþlangýçta fýsktadýr. Eðer bir insan fýsktan kurtulmak isterse, birinci þart Allah’a ulaþmayý dilemektir. Dilediði zaman Allahû Tealâ ona 12 tane ihsanda bulunur. 1- Rahmân esmasýyla tecelliye baþlar. 2- Gözlerindeki hicab-ý mestureyi alýr.
124
124
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 49
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
3- Gýþaveti alýr. 4- Kulaklarýndaki vakrayý alýr. 5- Kalbindeki ekinneti alýr. 6- Ýþitme hassasýndaki mührü alýr. 7- Kalbindeki fýkýh etmeye mani mührü alýr ve yerine ihbatý koyar. 8- Kiþinin kalbine ulaþýr. 9- Kalbinin nur kapýsýný Allah’a çevirir. 10- Göðsünden kalbine nur yolu açar. 11- Kiþiyi huþû sahibi yapar. 12- Kiþiye mürþidini gösterir. Kiþi, bu 12 tane ihsaný aldýðý zaman mürþide ulaþmaya hazýr hale gelmiþtir. Allah’ýn gösterdiði mürþide ulaþýp, önünde diz çöküp tövbe ederek, el öper. Bu noktada tâbî olur, tâbî olduðu anda fýsktan kurtulur. Bu sefer de Allahû Tealâ’dan 7 tane ni’met alýr. Allahû Tealâ o kiþiye hayat vermiþse, Allah onu öldürmemiþse, Allah’a ulaþmayý dileyen, Allah’tan 12 tane ihsan alan, Allah’ýn, kendisine 12. ihsanýnda mürþidini gösterdiði kiþi, mutlaka mürþidine ulaþýr. Arkadan da kiþinin ruhu, hangi þart altýnda olursa olsun (þeytan da dahil hiçbir kuvvet ona mani olamaz), mutlaka Allah’a ulaþacaktýr. Allahû Tealâ söz vermiþ: “Kim bana ulaþmayý dilerse mutlaka onu Kendime ulaþtýrýrým.” diyor. Kiþi deðil, Allah ulaþtýracak. Ulaþýncaya kadar bu kiþi için hiçbir tehlike yoktur. Ruh Allah’a ulaþtýktan sonra Allah’ýn sözü tamamlanýr. Kiþiye düþen Allah’a ulaþmayý dilemektir. Birinci adýmýna karþýlýk mükâfatý 12 tane ihsan. Ýkinci adým Allah’ýn 12. ihsanda gösterdiði mürþidine ulaþýp, tâbî olmaktýr. Allah’ýn ihsaný 7 tane ni’met. Ve kiþi, nefs tezkiyesine baþlar. Nefs tezkiyesiyle beraber ruh Allah’a doðru yola çýkar. Nefs-i emmare, levvame, mülhime, mutmainne, radiye, mardiyye ve tezkiye. Hedef bu 7 tezkiye kademesinde 7 tane gök katýnýn aþýlmasý, ruhun Allah’a ulaþmasý ve Allah’ýn Zat’ýnda kaybolmasý, böylece kiþinin Allah’ýn ermiþ evliyasý olmasýdýr. Ýþte bundan sonra tehlike baþlar. Þeytan bütün gücüyle bu
125
125
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ −449
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
noktaya ulaþan kiþiyi, irþad makamýndan þüpheye düþürmeye çalýþýr. Herþeyini dikkatle izletir ve kiþi kendi kafasýndan, “Acaba nerede bir yanlýþý olabilir?” diye yorumlar yapar. Ve öyle bir noktaya gelinir ki insanlardan, belki binde biri, ne yazýk ki Allahû Tealâ’nýn irþad makamýndan þüpheye düþerler. Düþtükleri anda Allahû Tealâ derhal kalplerinde olaný bildiði için, þüpheyi bilir, iþitir ve görür. Gördüðü anda herþeyi eski haline çevirir. Derhal o kiþinin baþýnýn üzerindeki devrin imamýnýn ruhunu alýr. Kiþinin kalbini yeniden açar, kalbindeki îmân kelimesini alýr. “Îmân” kelimesini aldýðý için, biriken % 50’yi aþan faziletler nefsin kalbini terkederler. Çünkü onlarý tutacak olan güç kalmamýþtýr. Karanlýklar kalbe hücum ettikleri zaman, bulunduklarý mevkiden onlarý derhal kovarlar ve o kiþinin kalbi yeniden kapkaranlýk olur. Yetmez, Allahû Tealâ kalbinin içine tekrar küfür kelimesini yazar ve kalbi tekrar mühürler. Baþlangýç noktasýna geri dönülür. Allahû Tealâ tekrar ihbatý alýr, yerine ekinneti koyar. Kiþinin kulaklarýna tekrar vakrayý koyar, gözlerine tekrar hicab-ý mestureyi koyar. Kiþi Allah’a ulaþmayý dilemeden önceki haline aynen iade edilir. Ýþte bu insan ikinci defa fasýk olmuþtur. Baþlangýçta herkes fýsktadýr. Ama bu noktadaki kiþi hidayetten sonra fýska düþmüþtür. Bu fýska düþen, arkasýndan da yaptýðý büyük hatayý idrak edebilen insanlar, tekrar Allah’a ulaþmak için Allah’a yalvarmaya baþlarlar. Allahû Tealâ talebi mutlaka kabul eder. Mürþidlerine ulaþtýklarýnda herþey yeniden baþlar. Allah’a ulaþmayý dilemeleri ve mürþidlerine ulaþmalarý ve arkasýndan tekrar Allah’a ulaþmalarý mümkün olur ve ikinci defa hidayete ererler. Þeytan tekrar onlarý fýska düþürmeye çalýþýr, eðer yapabilirse bundan sonra insanlarýn kurtuluþu söz konusu deðildir. Kiþi o zaman üçüncü defa fasýk olur yani ikinci defa fýska düþer. Bir insan aslýnda baþlangýçta fýsktadýr; birinci fýsk. Hidayete erdikten sonra yeniden fýska düþünce; ikinci fýsk. Ýkinci defa hidayete erdikten sonra ikinci defa fýska düþerse; üçüncü fýsk olur. Üçüncü fýsk, Kur’ân-ý Kerim’de son fýsktýr. Bundan sonra o kiþinin kurtulmasý mümkün deðildir. Allahû Tealâ burada “Âyetlerimizi yalanlayanlara, fasýk olmalarýndan dolayý azap dokunacaktýr.” buyuruyor. Âyetleri yalanlayanlar, Allah’a ulaþmayý dilemeyi yalanlayanlardýr. Bunu yalanladýklarý andan itibaren zaten fýsk tamamlanmýþtýr. Geri kalanlarýn da hepsini yalanlýyor-
126
126
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 49
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
lar ama, yalnýz baþýna bu yeter. Çünkü kim Allah’a ulaþmayý dilemezse, Allahû Tealâ onun âyetlerden habersiz olduðunu, âyetlerini yalanladýklarýný söylüyor. Bu insanlar sadece Allah’a ulaþmayý dilemeyi yalanlamýyorlar, mürþidi de yalanlýyorlar. “Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra mürþid gelmeyecektir.” diyorlar. Ruhun hayattayken Allah’a ulaþýp, Allah’a teslim olmasýný yalanlýyorlar ve “Ýnsana ruh hayat verir.” diyorlar. Sonra daha öteye geçerek “Fizik vücudun, nefsin falan öyle ayrý ayrý teslimleri söz konusu deðildir, Ýslâm’ýn beþ tane þartýný yerine getiren herkes Allah’a teslim olmuþtur.” sonucu ile iþi bitiriyorlar. Allah’ýn âyetlerini yalanlayan insanlar için netice korkunçtur. Allahû Tealâ “Onlar ki Allah’ýn âyetlerini ve Allah’a mülâki olmayý inkâr ederler, onlarýn amelleri boþa gitmiþtir.” buyuruyor. 18/KEHF-105: Ulâikellezîne keferû biâyâti rabbihim ve likâihî fehabitat a’mâluhum felâ nukîmu lehum yevmelkýyâmeti veznâ(veznân). Onlar ki Rab’lerinin âyetlerini ve O’na (Allah’a) mülâki olmayý (ölmeden evvel ruhunu Allah’a ulaþtýrmayý) örttüler (inkâr ettiler) ve o zaman amelleri boþa gitti. O kiþiler için kýyâmet günü mizan tutulmaz. 7/A’RÂF-147: Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ ve likâil âhireti habitat a’mâluhum, hel yuczevne illâ mâ kânû ya’melûn (ya’melûne). Ve âyetlerimizi ve ahirete ulaþmayý (hayatta iken ruhun Allah’a ulaþmasýný) inkâr eden kimselerin amelleri heba oldu (boþa gitti). Onlar yaptýklarýndan baþka bir þeyle mi cezalandýrýlýr (karþýlýk verilir)? Amellerin boþa gitmesi kiþinin ömrü boyunca yaptýðý bütün gayretlerden hiçbir pozitif derecat kazanamamasý halidir. Ve kiþinin gideceði yer kesinlikle cehennemdir.
127
127
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 50
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
≥ ÷ ↔: ←ψ™ς7! ↑ω←=≥!↔ϑ↔∋
∝Γ″Ξ←2 ″ϖ↑Υ↔7 ↑ Ψ↑5↔! ≥ ÷ ″υ↑5
⎣°τ↔ς↔8 |∝±9←! ″ϖ↑Υ↔7 ↑ Ψ↑5↔! ≥ ÷ ↔: ↔⎯″[↔Ρ″7! ↑ϖ↔ς″2↔! ″υ↔; ″υ↑5 ⎢⊕|↔7←! |⊆&Ψ↑< _↔8 ⊕ ←! ↑π←Α⊕#↔! ″ ←! ⎢↑η[∝Μ↔Α″7! ↔: |×Ω″2↔ ↵! 〉↔ :↑Ι⊕Υ↔Σ↔Β↔#
←Ψ↔Β″Κ↔< ÷↔4 ↔!
Kul lâ ekûlu lekum indî hazâinullâhi ve lâ a’lemul gaybe ve lâ ekûlu lekum innî melek(melekun), in ettebiu illâ mâ yûhâ ileyy(ileyye), kul hel yestevîl a’mâ vel basîr(basîru), e fe lâ tetefekkerûn(tetefekkerûne). Δε κι: “Βεν σιζε “Αλλαη’⎬ν ηαζινελερι βενιμ ψαν⎬μδαδ⎬ρ” δεμιψορυμ. ςε βεν γαψβ⎬ βιλμιψορυμ. ςε σιζε, γερ⎜εκτε βεν βιρ μελεðιμ δεμιψορυμ. Βεν ανχακ, σαδεχε βανα ϖαηψεδιλενε τ®β⎩ ολυρυμ.” “Βασιρετλε γ⎞ρεν ϖε γ⎞ρμεψεν βιρ ολυρ μυ, η®λ® τεφεκκ⎫ρ ετμιψορ μυσυνυζ?” δε. 128
128
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 50
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
-
kul lâ ekûlu lekum indî hazâinu allâhi ve lâ a’lemu el gaybe ve lâ ekûlu lekum innî melekun in ettebiu illâ mâ yuhâ ileyye kul hel yestevî el a’mâ ve el basîru e fe lâ tetefekkerûne
: : : : : : : : : : : : : : : : : :
de, söyle size demiyorum, söylemiyorum benim yanýmda Allah’ýn hazineleri ve ben bilmiyorum gayb, bilinmeyen ve demiyorum, söylemiyorum size gerçekte, mutlaka ben bir meleðim ben ancak tâbî olurum (eðer tâbî olursam) sadece vahyedilen þeye bana de, söyle eþit, bir olur mu? görmeyen, kör, âmâ ve basiretle gören hâlâ, ...mý? tefekkür etmiyorsunuz
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e ne demesi lâzýmgeldiðini bütün boyutlarýyla anlatýyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in söylediði þey sadece Allah’ýn kendisine emrettiði gerçeklerdir. Vahiy aldýðýný söylüyor, onun ötesinde kim kendisine bir þey izafe ediyorsa, hepsini reddediyor ve “Ben bir melek deðilim, ben gaybý bilmem.” diyor. Aslýnda bu olay peygam-
129
129
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 50
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
berliðinin baþlangýç yýllarý için geçerlidir. Çünkü Allahû Tealâ, diyor ki: “Allah gaybý bilir, kimseye söylemez ama resûllerinden rýzaya ulaþan hariç.” 72/CÝNN-26: Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehadâ(ehaden). Gaybý bilen Allah, gaybý kimseye açýklamaz. 72/CÝNN-27: Ýllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî resadâ(resaden). Ancak resûllerden rýzaya (Tasarruf rýzasý) ulaþanlar müstesna. Öyleyse muhakkak ki; O (Allah) onlarýn önünden ve ardýndan muhafýz gönderir. Bu rýzaya dikkat edin! Allahû Tealâ’nýn hiç rýzaya ulaþmamýþ resûlü olur mu? Allahû Tealâ 7 tane rýzadan yedincisine ulaþamamýþ olanlardan bahsediyor. Tasarruf rýzasý sadece devrin imamýndadýr, sadece bir kiþi tasarrufa ehil olur. O, devrin imamýdýr. Peygamber Efendimiz (S.A.V) de tabiatýyla devrin asaleten imamýydý. Peygamberlerin olmadýðý devirlerde de devrin imamlarý vardýr. Allahû Tealâ her kavimdeki resûllerden birisini devrin imamý, huzur namazýnýn imamý olarak tayin eder. Ama o kiþi bir nebî, bir peygamber deðildir, bir resûldür. Ama nebî resûl deðildir, velî resûldür. Ve huzur namazýnýn imamlýðý da o kiþi için bir vekâlet müessesesini ifade eder. Ýþte onlar, huzur namazýnýn imamlarý; ister nebî resûl olsunlar, asaleten o görevi alsýnlar, ister velî resûller olsunlar, vekâleten görev alsýnlar, her halükârda tasarruf rýzasýnýn sahibidirler. Allahû Tealâ daha sonra Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e gaybý göstermekle kalmadý, Kendi Zat’ýný da gösterdi. Biliyorsunuz ki Peygamber Efendimiz (S.A.V) hayattayken miraç’a, Allah’ýn Zat’ýna ulaþtý. Ve Allahû Tealâ, Kur’ân’da þöyle yazýyor: “Kalbi gördüklerini tekzip etmedi.” Allahû Tealâ gaybý, bütün gök katlarýný ve Zat’ýný O’na evvelce göstermiþti. Öyleyse miraca davet olunduðu, miraca gittiði zaman Peygamber Efendimiz (S.A.V) gaybý zaten biliyordu. Ama bu âyet indiði zaman henüz Allahû Tealâ ona gaybý göstermemiþti. Allahû Tealâ: “Ve hakikati söyle onlara.” diyor.
130
130
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 51
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
|×7←! ∼:≥↑Ι↔Λ″Ε↑< ″ ↔! ↔ Ψ↑4≅↔Φ↔< ↔ω<∝Η⊕7! ←ψ←∀ ″ ←Η″9↔! ↔: ⊇|←7↔: ∝ψ←9:↑( ″ω←8 ″ϖ↑Ζ↔7 ↔ϕ″[↔7 ″ϖ←Ζ←±∀∗÷ ↔ Ψ↑Τ⊕Β↔< ″ϖ↑Ζ⊕ς↔Θ↔7 °π[∝Σ↔(
÷ ↔:
Ve enzir bihillezîne yehâfûne en yuhþerû ilâ rabbihim leyse lehum min dûnihî veliyyun ve lâ þefîun leallehum yettekûn(yettekûne). ςε Ραβ’λερινε ηα⎭ρολυνμακταν κορκαν κιμσελερι, ονυνλα υψαρ. Ονλαρ⎬ν, Ο’νδαν (Αλλαη’ταν) βα⎭κα βιρ δοστυ ϖε ⎭εφαατ εδενι ψοκτυρ. Υμυλυρ κι β⎞ψλεχε ονλαρ τακϖα σαηιβι ολυρλαρ. 1 - ve enzir
:
ve uyar, ikaz et
2 - bi-hi
:
onunla
3 - ellezîne yehâfûne
:
korkan kimseler
4 - en yuhþerû
:
haþrolmak
5 - ilâ rabbi-him
:
Rab’lerine
6 - leyse lehum
:
onlarýn yoktur
7 - min dûni-hî
:
O’ndan baþka
131
131
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 51
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
8 - veliyyun
:
bir dost
9 - ve lâ þefîun
:
ve þefaat eden yoktur
10 - lealle-hum
:
umulur ki böylece onlar
11 - yettekûne
:
takva sahibi olurlar
AÇIKLAMA __________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ burada þefaat müessesesinden bahsediyor. Ýnsanlar arasýnda “Biz Hz. Muhammed (S.A.V)’in ümmetiyiz. Kýyâmet günü hepimize þefaat edecek, biz de O’nun ümmeti olduðumuz için doðru cennete gireceðiz.” þeklinde bir görüþ vardýr. Bu tamamen Ýblisin bir palavrasýdýr. Ýnsanlar da o günde kendilerine gerçekten þefaat edileceðini ve cenneti haketmedikleri halde cennete gireceklerini düþünürler. Allahû Tealâ, “kýyâmet günü hiç kimseden hiç kimseye þefaatin bir fayda vermeyeceðini” söylüyor. Þefaat; Allahû Tealâ’nýn, sahâbenin talebi üzerine onlarýn günahlarýný affetmesi, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in talebi üzerine günahlarýný bir defa daha affetmesi, yani sevaba çevirmesidir. Günahlarýnýn sevaba çevrilmesi, Allahû Tealâ’nýn onlara maðfiret etmesidir. 4/NÝSÂ-64: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi), ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfere lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen). Biz, resûlleri ancak Allah’ýn izniyle, kendilerine itaat edilsin diye göndeririz. Onlar, nefslerine zulmettikleri zaman eðer sana gelselerdi ve Allah’tan maðfiret dileselerdi, Resûl de onlar için maðfiret dileseydi; Allah’ý tövbeleri (her iki tarafýn maðfiretini, tövbesini) kabul eden ve rahmet gönderici olarak bulurlardý.
132
132
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 51
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Kim Allah’a ulaþmak üzere bir mürþidin önünde tövbe ederse ve nefs tezkiyesine (amilüssalihata) baþlarsa, Allah onun günahlarýný sevaba çevirir. 25/FURKÂN-70: Ýllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen). Ancak kim (mürþidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazýlýp, îmâný artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde iþte onlarýn, Allah seyyiatlerini (günahlarýný) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahlarý sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet gönderendir). Ýþte bu Allahû Tealâ’nýn maðfiret etmesidir. Allah’la sahâbe arasýnda ve Allah’la Peygamber Efendimiz (S.A.V) arasýnda maðfiret; sahâbe ile Peygamber Efendimiz (S.A.V) arasýnda þefaat söz konusudur. Peygamber Efendimiz (S.A.V) onlarýn günahlarýnýn affýný dilediðinde, bu dileme iþleminin adýna Kur’ân-ý Kerim “þefaat” diyor. Þefaat, günahlarýn affedilmesi konusunda Allahû Tealâ’dan talepte bulunmaktýr.
Her
devirde devrin imamý bunu yapar. 40/MU'MÝN-7: Ellezîne yahmilûnel arþa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle þey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke ve kýhim azâbel cahîm(cahîmi). Arþý tutan melekler ve onun etrafýndaki kiþi (devrin imamý), Rab’lerini hamd ile tesbih ederler ve ona îmân ederler. Ve âmenû olanlar için (Allah’tan) maðfiret dilerler: “Rabbimiz, Sen herþeyi rahmetle (rahmetinle) ve ilimle (ilminle) kuþattýn. Böylece (mürþidin önünde) tövbe edenleri ve senin yoluna (Sýratý Mustakîm’e) tâbî olanlarý maðfiret et (günahlarýný sevaba çevir). Ve onlarý cehennem azabýndan koru!”
133
133
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 51
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Peygamber Efendimiz (S.A.V) de zaten Devrin Ýmamý’ydý, üstelik de asaleten imamýydý. Öyleyse peygamberlerin bulunmadýðý devirlerde vekâleten de olsa arþý tutan meleklerle beraber bulunan Huzur Namazý’nýn Ýmamý, Allah’ýn indinde görev yaparken Allahû Tealâ’dan hep talepte bulunur. Bu þefaattir. Ve tövbe eden kiþi hayattayken gerçekleþir. Þefaat, kýyâmet günü için geçerli deðildir. Ýþte Allahû Tealâ’nýn da bütün insanlar için talebi, hayattayken kendilerine þefaat edilmesidir. Ama bunun vasýtalý olarak gelmesi lâzýmdýr: 1- Kiþinin Allah’a ulaþmayý dilemesi lâzýmdýr. 2- 12 tane ihsanla mürþidine ulaþmasý lâzýmdýr. Böylece orada hazýr bulunan devrin imamýyla beraber diðer 6 þahitle (Allah da dahil olmak üzere), Allahû Tealâ’nýn dizayný içerisinde, kiþi tâbiiyeti gerçekleþtirdiði an, devrin imamýnýn þefaati söz konusu olur ve Allah onlarýn bütün günahlarýný sevaba çevirir. Ayný zamanda Allahû Tealâ’nýn orada, tövbe merasiminin yapýldýðý anda bir de velîsi vardýr. O mutlaka evliyadýr. Kim tövbeye muhatapsa irþad makamýna Allahû Tealâ’nýn getireceði veya getirdiði birisidir. Ama zaten onun ruhu tâbî olanýn baþýna gelmeyecektir. Kiþinin baþýnýn üzerine gelecek olan devrin imamýnýn ruhudur. Burada Allahû Tealâ bir de takvadan söz etmektedir. Kur’ân-ý Kerim 7 grup takvadan bahsetmektedir. 3. basamakta kim Allahû Tealâ’ya ulaþmayý dilerse, âmenû olanlarýn (Allah’a ulaþmayý dileyenlerin) takvasýna ulaþýr, âmenûlar takvasýnýn sahibi olur. Ne zaman mürþidine ulaþýrsa, kalbine îmân yazýldýðý için 14. basamakta tâbiiyet takvasýnýn sahibi olur. 21. basamakta ruhu Allah’a ulaþýr ve kiþi evvab takvanýn sahibi olur (Ruhu Allah’ýn Zat’ýnda ifna olduðu için). 25. basamakta fizik vücudunu Allah’a teslim eder, muhsinler takvasýnýn sahibi, 26. basamakta nefsinin kalbindeki bütün afetler yok olduðu için ulûl’elbab takvasýnýn sahibi olur, 27. basamakta irþada ulaþarak irþad (muhlisler) takvasýnýn, 28. basamaðýn 4. kademesinde iradesini de Allah’a telim ederek bihakkýn takvanýn sahibi olur. Ve hemen ardýndan 28. basamaðýn 5. kademesinde irþada memur ve mezun kýlýnýr. Ve Devrin Ýmamý ise tasarruf takvasýnýn sahibidir.
134
134
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 52
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
← ×Γ↔Ρ″7≅←∀ ″ϖ↑Ζ⊕∀↔∗ ↔ Ψ↑2″Γ↔< ↔ω<∝Η⊕7! ← ↑Ι″Ο↔#
÷ ↔:
″ω←8 ↔τ″[↔ς↔2 _↔8 ⎢↑ψ↔Ζ″%↔: ↔ :↑Γ<∝Ι↑< ←±|←Λ↔Θ″7! ↔: ↔τ←∀≅↔Κ←& ″ω←8 _↔8 ↔: ↓∂″|↔( ″ω←8 ″ϖ←Ζ←∀≅↔Κ←& ″ϖ↑;↔(↑Ι″Ο↔Β↔4 ↓∂″|↔( ″ω←8 ″ϖ←Ζ″[↔ς↔2 ↔ω[∝Ω←7≅⊕Π7! ↔ω←8 ↔ Ψ↑Υ↔Β↔4 Ve lâ tatrudillezîne yed’ûne rabbehum bil gadâti vel aþiyyi yurîdûne vechehu, mâ aleyke min hýsâbihim min þey’in ve mâ min hýsâbike aleyhim min þey’in fe tatrudehum fe tekûne minez zâlimîn(zâlimîne).
135
135
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 52
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
ςε σαβαη ακ⎭αμ, Ραβ’λερινιν Ζατ’⎬ν⎬ διλεψερεκ δυα εδενλερι κοϖμα. Ονλαρ⎬ν ηεσαβ⎬νδαν σενιν ⎫ζερινε, σενιν ηεσαβ⎬νδαν ονλαρ⎬ν ⎫ζερινε βιρ ⎭εψ ψοκτυρ. Αρτ⎬κ ονλαρ⎬ κοϖαρσαν, ο ζαμαν σεν ζ®λιμλερδεν ολυρσυν.
1 - ve
:
ve
2 - lâ tatrudi
:
kovma
3 - ellezîne
:
o kimseler, onlar
4 - yed’ûne
:
dua ederler
5 - rabbe-hum
:
Rab’lerine
6 - bi el gadâti
:
sabah ile, sabah vakti
7 - ve el aþiyyi
:
ve akþam
8 - yurîdûne
:
dilerler
9 - veche-hu
:
O’nun vechini, Zat’ýný
10 - mâ aleyke
:
senin üstüne deðil, yoktur
11 - min hýsâbi-him
:
onlarýn hesaplarýndan
12 - min þey’in
:
bir þey
13 - ve mâ
:
ve yoktur
14 - min hýsâbi-ke
:
senin hesabýndan
15 - aleyhim
:
onlarýn üzerine
16 - min þey’in
:
bir þey
17 - fe tatrude-hum
:
artýk onlarý kovarsan
18 - fe tekûne
:
o zaman sen olursun
19 - min ez zâlimîne
:
zâlimlerden
136
136
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 52
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA __________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Burada Allahû Tealâ’nýn bir dizayný söz konusudur. Bu âyet-i kerime sabah akþam, günün her vaktinde Allah’ýn Vech’ini, Zat’ýný dileyenlerden bahsetmektedir. Bu bize hemen Rad Suresinin 20,21,22. âyetleriyle illiyet rabýtasýný kurdurmalýdýr. 13/RA’D-20: Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka). Onlar, Allah’ýn ahdini ifa ederler (ruhlarýný, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim ederler). Ve misaklerini (diðer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah’a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar. 13/RA’D-21: Vellezîne yasýlûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahþevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi). Ve onlar Allah’ýn (ölümden evvel), Allah’a ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi (ruhlarýný), O’na (Allah’a) ulaþtýrýrlar. Ve Rab’lerine karþý huþû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar. 13/RA’D-22: Vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim ve ekâmûs salâte ve enfekû mimmâ rezaknâhum sirren ve alâniyeten ve yedreûne bil hasenetis seyyiete ulâike lehum ukbed dâr(dâri). Onlar, sabýrla Rab’lerinin vechini (Zat’ýný, Zat’a ulaþmayý ve Allah’ýn Zat’ýný görmeyi) dileyenler ve namazý ikame edenler, onlarý rýzýklandýrdýðýmýz þeylerden gizli ve açýkça infâk edenlerdir. Ve
137
137
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 52
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 134
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
seyyiati, hasenat ile (iyilikle) savan kimselerdir. Ýþte onlar için, bu dünyanýn (güzel bir) akýbeti (sonucu) vardýr. 13/RA’D-23: Cennâtu adnin yedhulûnehâ ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim vel melâiketu yedhulûne aleyhim min kulli bâb(bâbin). Adn cennetleri (vardýr). Onlarýn babalarýndan ve eþlerinden ve zürriyyetlerinden salâha ulaþan kimseler, ona (adn cennetlerine) girerler. Ve her kapýdan melekler, onlarýn yanlarýna girerler.
“Allah’a ulaþmak yoktur, ruhun Allah’a ulaþmasý mümkün olamaz. Çünkü insana hayat veren ruhtur, ruhunuz vücudunuzdan ayrýldýðý an ölürsünüz.” safsatasýna Allahû Tealâ burada cevap vermektedir. Allahû Tealâ bu âyette “yuridûne vechehu” kullanmýþ: “Allah’ýn Zat’ýný dileyerek dua edenler.” Rad Suresinin 22. âyetinde “vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim” kullanmýþ, “Onlar sabýrla Allah’ýn Zat’ýný ibtiga ederler, isterler, dilerler.” “Yuridûne” de ayný þeyi ifade eder: “Dilemek, irade etmek.” “Ýbtiga etmek” de dilemek, istemek anlamýna gelir. Üstelik Allahû Tealâ “vechi” demekle çok büyük bir ölçüyü devreye almýþtýr. Evvela Allah’ýn Zat’ýný dilemek, Allah’ýn Zat’ýna ulaþmayý dilemektir. 21. basamakta ruh Allah’a ulaþýr ama “Allah’ýn Zat’ýný görmek” deyince bu, 28. basamaðýn 5. 6. 7. mertebelerini iþaret eder ve insaný; insaný kâmil yapan ve kemâlâtýn en üst noktasýna ulaþtýran bir özellik taþýr. Kiþiyi adn cennetinin sahibi yapar. Allahû Tealâ burada her iki standardý da ifade etmektedir. Allah’ýn Zat’ýný dilemek yani Allah’ýn Zat’ýný irade etmek. Rad22’de hem Zat’a ulaþmayý, hem Zat’ý görmeyi dilemek istikametinde kullanýlmýþtýr. En’am Suresinin 52. âyet-i kerimesi Rad Suresinin 22. ve 23. âyetleriyle paralel bir anlam taþýmaktadýr.
138
138
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 53
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
∼Ψ≥↑7Ψ↑Τ↔[←7 ↓μ″Θ↔Α←∀ ″ϖ↑Ζ↔Ν″Θ↔∀ _⊕Ξ↔Β↔4 ↔τ←7×Η↔6 ↔: ⎢_↔Ξ←Ξ″[↔∀ ″ω←8 ″ϖ←Ζ″[↔ς↔2 ↑ψ™ς7! ⊕ω↔8 ← ≥ ÷ÿ∈Ψ⊆; ↔! ↔ω<∝Ι6←≅⊕Λ7≅∀← ↔ϖ↔ς″2↔≅← ∀ ↑ψ™ς7! ↔ϕ″[↔7 ↔! Ve kezâlike fetennâ ba’dahum bi ba’din li yekûlû e hâulâi mennallâhu aleyhim min beyninâ, e leysallâhu bi a’leme biþ þâkirîn(þâkirîne). ςε “Αλλαη’⎬ν, αραμ⎬ζδαν νι’μετλενδιρδικλερι βυνλαρ μ⎬?” δερλερ διψε, ονλαρ⎬ βιρβιρλερι ιλε ι⎭τε β⎞ψλε ιμτιηαν εττικ. Αλλαη, ⎭ακιρλερι (⎭⎫κρεδενλερι) εν ιψι βιλιρ, ⎞ψλε δεðιλ μι? 1 2 3 4 5
ve kezâlike fetennâ ba’da-hum bi ba’din ba’da-hum bi ba’din 6 - li yekûlû 7 - e hâulâi 8 - menne allâhu
139
-
: : : : : : : : :
ve iþte böyle, böylece biz imtihan ettik onlarýn bazýsýný bazýlarý ile onlarý birbirleri ile derler diye bunlar mý Allah ni’metlendirdi, ni’met verdi
139
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 53
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
9 10 11 12 13 14
-
aleyhim min beyni-nâ e leyse allâhu bi a’leme bi eþ þâkirîne
: : : : : :
onlara aramýzdan deðil mi, öyle deðil mi Allah en iyi bilir þükredenleri
AÇIKLAMA __________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ þakirlerden bahsetmektedir. Ýnsanlar vardýr, Allah’ýn ni’metine muhatap olurlar. Ýnsanlar vardýr, Allah’ýn ni’metine muhatap olamazlar. Kim Allah’a ulaþmayý dilerse, sadece onlar ni’mete muhatap olabilirler. Ni’metin habercisi 12 tane ihsandýr. Kim Allah’a ulaþmayý dileyerek 12 tane ihsanýn sahibi olmuþsa, onlar 12. ihsandan sonra tövbe ettikleri anda 7 tane ni’metin sahibi olurlar. Bundan sonra Allah’ýn onlara vereceði herþey ni’met hüviyetindedir. Öyleyse Allahû Tealâ’nýn dizaynýnda bir “ni’met” müessesesi vardýr. Allahû Tealâ, Allah’a ulaþmayý dileyen insanlar için ni’metin sahibidir. Allahû Tealâ 12 tane ihsandan sonra, mürþidlerine ulaþtýklarý andan itibaren onlara ni’met vermeye baþlar. O güne kadar 1’e 10 olan ihsanlarý, 1’e 100 olarak ni’mete dönüþür. Ve bu 1’e 100, 1’e 200, 300, 400, 500, 600 ve 700 kata kadar çýkar. Peygamber Efendimiz (S.A.V) sahâbeye diyor ki: “Ruhunuzu ölmeden evvel Allah’a ulaþtýrýn, ölmeden evvel ölün ki Allah size 1’e 700 ni’met versin.” “Ölmeden evvel ölmek” ruhun Allah’a ulaþmasýdýr. Vücudumuzdan ayrýlan ruhumuz nefs-i emmare’deyken birinci kata çýkana kadar hep 1’e 100 verilir. Ýkinci katta 200, üçüncü, dördüncü, beþinci, altýncý ve yedinci katlarda 1’e 700’e kadar yükselir. Kiþi Allah’ýn evliyasý olunca artýk 1’e 700 ni’met alan birisidir.
140
140
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 54
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
° ,↔÷ ″υ↑Τ↔4 _↔Ξ←#≅↔<≅× ←∀ ↔ Ψ↑Ξ←8⊂Ψ↑< ↔ω<∝Η⊕7! ↔ ↔ ≥≅↔% ∼↔)←! :↔ ↔}↔Ω″&⊕Ι7! ←ψ←Κ″Σ↔9 |×ς↔2 ″ϖ↑Υ∩∀↔∗ ↔⎯↔Β↔6 ″ϖ↑Υ″[↔ς↔2 ↔ ≅↔# ⊕ϖ↑∃ ↓}↔7≅↔Ζ↔Δ←∀ !→ ≥Ψ↑, ″ϖ↑Υ″Ξ←8 ↔υ←Ω↔2 ″ω↔8 ↑ψ⊕9↔! °ϖ[∝&↔∗ ° Ψ↑Σ↔3 ↑ψ⊕9↔≅↔4 ↔δ↔ς″.↔! ↔: ∝ ←Γ″Θ∀↔ ″ω8← Ve izâ câekellezîne yu’minûne bi âyâtinâ fe kul selâmun aleykum ketebe rabbukum alâ nefsihir rahmete ennehu men amile minkum sûen bi cehâletin summe tâbe min ba’dihî ve asleha fe ennehu gafûrun rahîm(rahîmun). ςε, ®ψετλεριμιζε ⎩μ®ν εδεν κιμσελερ σανα γελδιðι ζαμαν, ονλαρα ⎭⎞ψλε δε: “Σελ®μ ⎫ζερινιζε ολσυν. Ραββινιζ, κενδι ⎫ζερινε “ραημετι” ψαζδ⎬. √ψλε κι; σιζδεν, κιμ χαηιλλικλε βιρ κ⎞τ⎫λ⎫κ ψαπαρ, σονρα ονυ ψαπτ⎬κταν σονρα (μ⎫ρ⎭ιδιν ⎞ν⎫νδε) τ⎞ϖβε εδερ ϖε ⎬σλ®η ολυρσα (νεφσ τεζκιψεσι ψαπαρσα), ο τακτιρδε μυηακκακ κι Ο (Αλλαη), Γαφυρ’δυρ (μαðφιρετ εδενδιρ), Ραη⎩μ’διρ (ραημετ νυρυνυ γ⎞νδερενδιρ).” 141
141
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 54
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - ve izâ
:
ve olduðu zaman
2 - câe-ke
:
sana geldi
3 - ellezîne yu’minûne
:
îmân eden kimseler
4 - bi âyâti-nâ
:
âyetlerimize
5 - fe kul
:
o zaman söyle
6 - selâmun aleykum
:
selâm üzerinize olsun
7 - ketebe
:
yazdý
8 - rabbu-kum
:
sizin Rabbiniz
9 - alâ nefsi-hi
:
kendi üzerine
10 - er rahmete
:
rahmet
11 - enne-hu
:
muhakkak ki O, öyle ki
12 - men amile
:
kim yapar
13 - min-kum
:
sizden
14 - sûen
:
bir kötülük
15 - bi cehâletin
:
cahillikle
16 - summe
:
sonra
17 - tâbe
:
tövbe etti (mürþidin önünde)
18 - min ba’di-hî
:
ondan sonra
19 - ve asleha
:
ve ýslâh oldu
20 - fe enne-hu
:
o taktirde, muhakkak ki o
21 - gafûrun
:
gafur, maðfiret edendir
22 - rahîmun
:
rahîm, rahmet nurunu gönderen
142
142
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 54
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA __________________________________________________________________
Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ bir kötülükten sonra kiþinin tövbe etmesini ve ýslâh olmasýný ele almýþtýr. Her kötülükten sonra bir insan tövbe edebilir. Bu, Allahû Tealâ’nýn bir dizaynýdýr. Fakat bir tövbe müessesesi ýslâhla son buluyorsa, o alelâde bir tövbe olamaz. Islâhla biten bir tövbe için kiþinin kendi kendisine “Yarabbim benim günahýmý affet” demesi yetmez. Kiþi bir günahýnýn affedilmesi için Allahû Tealâ’dan tövbe dilediði zaman, onun için mesele bitmez; bu bir çözüm ve bir sonuç deðildir. Allahû Tealâ o günahý ya affeder ya affetmez. Ama bu âyette ýslâhla noktalanan bir tövbe müessesesi vardýr. Anlýyoruz ki; bu tövbe mürþidin önünde yapýlan bir tövbedir. Kiþiyi, Allahû Tealâ seçmiþtir. O kiþi Allah’a ulaþmayý dilemiþtir. O kiþi Allah’a yönelmiþ, mürþidine ulaþmýþ, önünde diz çöküp tövbe etmiþtir. Baþlangýç için dalâlette olan bu kiþi, önce hidayet üzere olmuþ, sonra mürþidin önünde tövbe etmiþ ve 2. seviye hidayette olmuþtur. Allah’a ulaþmayý dileyince dalâlet bitmiþtir. Sonra ruhunu Allah’a ulaþtýrmýþ, böylece ruhunu Allah’a teslim etmiþtir. Sonra fizik vücudunu ve daha sonra nefsini de Allah’a teslim etmiþtir. Sonra iradesini de Allah’a teslim etmiþtir. Ve böylece bütün teslimleri yerine getirmiþtir. Allahû Tealâ, bir insanýn cahillikle yaptýðý iþlerden sonra sahâbe gibi ýslâh olabileceðini ifade ediyor. Sahâbenin arasýnda kan davalarý vardý, kanlý katillerdi. Ama sonra ýslâh oldular. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in önünde, irþad makamýnýn önünde günahlarýnýn affýný dilemiþ, tövbe etmiþlerdi.
143
143
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 54
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
4/NÝSÂ-64: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi), ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfere lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen). Biz, resûlleri ancak Allah’ýn izniyle, kendilerine itaat edilsin diye göndeririz. Onlar, nefslerine zulmettikleri zaman eðer sana gelselerdi ve Allah’tan maðfiret dileselerdi, Resûl de onlar için maðfiret dileseydi; Allah’ý tövbeleri (her iki tarafýn maðfiretini, tövbesini) kabul eden ve rahmet gönderici olarak bulurlardý.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) de Allahû Tealâ’dan onlarýn günahlarýnýn affýný dilemiþti. Ve böylece iki taraf da Allahû Tealâ’dan günahlarýnýn affýný dilemiþ oldu. Allahû Tealâ da sahâbenin talebi üzerine, sahâbenin günahlarýný affetmiþ ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in sahâbe hakkýndaki talebi üzerine de onlarýn günahlarýný bir defa daha affetmiþtir. Onlarýn günahlarýný sevaba çevirmiþtir.
25/ FURKÂN-70: Ýllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen). Ancak kim (mürþidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazýlýp, îmâný artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde iþte onlarýn, Allah seyyiatlerini (günahlarýný) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahlarý sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet gönderendir). Bir insan ancak mürþidin önünde yapýlan bir tövbeyle, ihsanla tâbî olabildiði taktirde,
144
144
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 54
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
mü’min olabilir, Allah’a ulaþmayý dileyerek... Kiþi Allah’a ulaþmayý diler ve Allah’a yönelir. Allah ona 12 tane ihsan verir, mürþidine ulaþtýrýr. Bu, ýslâhýn baþlama noktasýdýr. Kim mürþidine ulaþýrsa, ulaþtýðý an ýslâh; nefs tezkiyesi baþlamýþtýr. Nefsin kalbindeki afetler adým adým yok olur. Ruhun hasletleri faziletler olarak nefste yerleþir. Ve ýslâh olma fiili baþlar. Islâh olma müessesesi sadece bu açýdan geçerlidir. Islâhat yani ýslâh olma söz konusudur. Islâh olmanýn bütün insanlara göre son noktasý, bihakkýn takvanýn sahibi olmaktýr, iradeyi de Allah’a teslim etmektir. Bir tek istisnasýyla; devrin imamý bihakkýn takvanýn da ötesine geçerek, tasarruf rýzasýnýn ve tasarruf takvasýnýn sahibi olur. Kiþi tövbe ettiði sýrada Allah maðfiret eder. Sonra, ayný zamanda da rahmetini göndererek, nefsin ýslâhýna bununla baþlar. Allahû Tealâ, Allah’a ulaþmayý dileyen bir insaný derhal iþitir, bilir ve görür. Ve Rahmân esmasýyla ona tesir etmeye baþlar. Bu, Allah’ýn Rahmân esmasýný kullanmasý iþlevidir. Rahmân esmasý kiþiye, mürþidine ulaþmasýný saðlar. Ulaþtýðý anda Allah kiþinin o güne kadar olan bütün günahlarýný, kiþinin talebi üzerine affeder. Devrin imamýnýn talebi üzerine de bir defa daha affeder. Ve iki defa af, maðfireti ifade eder. Kiþinin ýslâh olmasý, nefsindeki bütün afetleri daimî zikir yoluyla yok etmesi, yerine ruhun bütün hasletlerini getirip nefsin kalbine yerleþtirebilmesidir. Ýþte bu, ýslâhattýr, nefsin ýslâh olmasýdýr. Hiç kimse ruhun ýslâhýndan bahsedemez. Çünkü ruh, ýslâhýn en üst noktasýna göre dizayn edilmiþtir. Ama nefs ýslâhtan eser olmayan bir standartta kiþiye verilir. Kiþi hayata baþlar. Bütün kötülükleri iþleyecek olan 19 tane afet kiþinin nefsindedir. Nefs %100 afetlerle doludur. Bütün güzellikleri iþleyecek olan 19 tane haslet ruhun kalbindedir. Ve eþit þartlarla kulvara girilir. Hayýrlarda yarýþ orada baþlar. Bu, yarýþýn baþlangýç noktasýdýr. Ama hayýrlarda yarýþmanýn gerçekleþtiði yer, kiþinin daimî zikre ulaþtýðý ve nefsinin kalbinde hiç afet kalmadýðý noktadýr. Burasý ulûl’elbab makamýdýr.
145
145
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 55
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
ω↔ [∝ΑΒ↔ Κ ″ Β↔ ←7 ↔: ← ≅↔<× ↵! ↑υ±Μ←↔Σ↑9 ↔τ←7×Η↔6 ↔: 〉↔ω[∝8Ι← ″Δ↑Ω″7! ↑υ[∝Α↔, Ve kezâlike nufassýlul âyâti ve li testebîne sebîlul mucrimîn(mucrimîne).
ςε ι⎭τε β⎞ψλεχε ®ψετλερι αψρ⎬ αψρ⎬ α⎜⎬κλ⎬ψορυζ, μ⎫χριμλεριν (συ⎜λυλαρ⎬ν) ψολυ βελλι ολσυν διψε.
1 - ve kezâlike
:
ve iþte böylece
2 - nufassýlu
:
ayrý ayrý açýklýyoruz
146
146
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 55
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
3 - el âyâti
:
âyetler
4 - ve li
:
ve, için, ...diye
5 - testebîne
:
tespit olsun, belli olsun, açýða çýksýn
6 - sebîlu
:
sebî, yol
7 - el mucrimîne
:
mücrimler, suçlular
AÇIKLAMA __________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allah burada mücrimlerin yolundan (sýratý cehîm) bahsediyor. Bu suçlu insanlar cehenneme gideceklerdir. Onlarýn yoluna Nisa-169’da (tariki cehenneme) adý veriliyor. 4/NÝSÂ-169: Ýllâ tarîka cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), ve kâne zâlike alallâhi yesîrâ(yesîren). Sadece cehennem yoluna ulaþtýrýr. Onlar orada ebediyyen kalacaklardýr. Ve bu, Allah için kolaydýr.
147
147
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 56
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
ω″ 8← ↔ Ψ↑2″Γ↔# ↔ω<∝Η⊕7! ↔φ↑Α″2↔! ″ ↔! ↑α[∝Ζ↑9 |∝±9!← ″υ↑5 ″φ↔5 ″ϖ↑6↔ ≥!↔Ψ″;↔! ↑π←Α⊕#↔! ≥ ÷ ″υ↑5 ⎢ ψ← ™ς7! ← :↑( ↔ω<∝Γ↔Β″Ζ↑Ω″7! ↔ω8← ÿ_↔9↔! ≥_↔8 ↔: ∼→)←! ↑α″ς↔ς↔/ Kul innî nuhîtu en a’budellezîne ted’ûne min dûnillâh(dûnillâhi), kul lâ ettebiu ehvâekum kad dalaltu izen ve mâ ene minel muhtedîn(muhtedîne). Δε κι: “Μυηακκακ κι βεν, δυα εττιðινιζ Αλλαη’ταν βα⎭κα ⎭εψλερε κυλ ολμακταν μεν εδιλδιμ.” Δε κι: “Σιζιν ηεϖεσλερινιζε (νεφσινιζιν αφετλερινιν διλεκλερινε) υψμαμ, (εðερ σιζε υψαρσαμ) ο ζαμαν δαλ®λεττε ολμυ⎭ ολυρυμ ϖε ηιδαψετε ερενλερδεν ολμαμ.”
148
148
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 56
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - kul
:
de, söyle
2 - innî
:
muhakkak ki ben
3 - nuhîtu
:
nehyolundum, men edildim
4 - en a’bude
:
kul olmak, benim kulluk etmem
5 - ellezîne
:
onlar, onlara
6 - ted’ûne
:
siz dua ediyorsunuz
7 - min
:
...’dan
8 - dûni
:
baþka
9 - allâhi
:
Allah
10 - kul
:
de, söyle
11 - lâ ettebiu
:
ben tâbî olmam
12 - ehvâe-kum
:
sizin hevesleriniz
13 - kad dalaltu
:
dalâlette olmuþ olurum
14 - izen
:
öyle olursa, o taktirde, o zaman
15 - ve mâ ene
:
ve ben olmam
16 - min el muhtedîne
:
hidayete erenlerden
AÇIKLAMA __________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hidayete erdiði kesindir. Ruhunu, vechini, nefsini, iradesini, aklýný herþeyini Allah’a teslim etmiþtir. Tasarruf altýna girmiþtir. Teslimlerin en üst seviyesindedir. Putperestler; puta tapan müþrikler Allah’tan baþkasýna, puta tapanlardýr. Allah’a da tapýyorlar, Allah’tan baþka putlarý da tanrý edinmiþler, onlara da tapýyorlar. Peygamber Efendimiz (S.A.V), putperestlerin bir þeyler talep ettikleri ve taptýklarý o þeylere, tapmaktan men olunmuþtur. Heva, nefsin afetlerinin arzusuna tâbî olmaktýr. Ýnsanlarýn birtakým heva ve heveslere uyduklarýný ve bunlar sebebiyle Allah’ýn yolundan saptýklarýný görmekteyiz.
149
149
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 57
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢∝ψ←∀ ″ϖ↑Β″∀⊕Η↔6 ↔: |∝±∀↔∗ ″ω←8 ↓}↔Ξ←±[↔∀ |×ς↔2 |∝±9←! ″υ↑5 ↑ϖ″Υ↑Ε″7! ← ←! ⎢∝ψ←∀ ↔ Ψ↑ς←Δ″Θ↔Β″Κ↔# _↔8
∝Γ″Ξ←2 _↔8
↔ξ↑; ↔: ⊕σ↔Ε″7! ∩λ↑Τ↔< ⎢←ψ™ς←7 ® ←! ↔ω[∝ς←.≅↔Σ″7! ↑η″[↔∋ Kul innî alâ beyyinetin min rabbî ve kezzebtum bihî, mâ indî mâ testa’cilûne bihî, inil hukmu illâ lillâh(lillâhi), yakussul hakka ve huve hayrul fâsýlîn(fâsýlîne). Δε κι: “Μυηακκακ κι βεν, Ραββιμδεν βιρ βεψψινε (δελιλ) ⎫ζερινδεψιμ, ϖε σιζ ονυ ψαλανλαδ⎬ν⎬ζ. Σιζιν αχελε εττιðινιζ ⎭εψ, βενιμ ψαν⎬μδα δεðιλ. Η⎫κ⎫μ ανχακ Αλλαη’⎬νδ⎬ρ. Ο, ηακκ⎬ ανλατ⎬ρ. ςε Ο (ηακκ⎬ β®τ⎬λδαν), φασ⎬λ φασ⎬λ αψ⎬ρανλαρ⎬ν εν ηαψ⎬ρλ⎬σ⎬δ⎬ρ.” 150
150
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 57
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - kul
:
de, söyle
2 - innî
:
muhakkak ki ben
3 - alâ beyyinetin
:
bir delil üzerinde
4 - min rabbî
:
Rabbimden
5 - ve kezzebtum
:
ve siz yalanladýnýz
6 - bi-hî
:
onu
7 - mâ indî
:
benim indimde (yanýmda) deðil
8 - mâ testa’cilûne
:
sizin acele ettiðiniz þey
9 - bi-hî
:
onu
10 - in el hukmu
:
ancak hüküm
11 - illâ li allâhi
:
sadece Allah’ýndýr
12 - yakussu
:
o kýssa eder, anlatýr,
13 - el hakka
:
hakký, doðruyu, gerçeði
14 - ve huve
:
ve O
15 - hayru
:
en hayýrlý
16 - el fâsýlîne
:
(hakký bâtýldan) fasýl fasýl ayýranlar
AÇIKLAMA __________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Peygamber Efendimiz (S.A.V): “Muhakkak ki ben Rabbimden bir beyine, kesin belge, açýk delil, ispat vasýtasý üzerineyim. Allah bana Kur’ân-ý Kerim’i indirdi. Ben Allah’ýn o mukaddes delili üzerineyim. O Kur’ân bana Allahû Tealâ tarafýndan indirildi ve ben onun Allahû Tealâ tarafýndan sahibi kýlýndým. Ve siz onu yalanladýnýz. Ona varmak için acele ettiðiniz þey,acele istediðiniz þey benim yanýmda deðil. Benim bilgimin içinde öyle bir þey söz konusu deðil ve sadece hüküm Allah içindir. Allah’a aittir. O hakký anlatýr, kýssa eder. Fasledenlerin, fasýl fasýl ayýranlarýn, muhakkak ki O en hayýrlýsýdýr.” diyor.
151
151
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 58
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
∝ψ←∀ ↔ Ψ↑ς←Δ″Θ↔Β″Κ↔# _↔8
∝Γ″Ξ←2 ⊕ ↔! ″ξ↔7 ″υ↑5
⎢″ϖ↑Υ↔Ξ″[↔∀ ↔: |∝Ξ″[↔∀ ↑η″8↔ ↵! ↔|←Ν↑Τ↔7 ↔ω[∝Ω←7≅⊕Π7≅←∀ ↑ϖ↔ς″2↔! ↑ψ™ς7! ↔: Kul lev enne indî mâ testa’cilûne bihî le kudýyel emru beynî ve beynekum, vallâhu a’lemu biz zâlimîn(zâlimîne).
Δε κι: “Εðερ σιζιν αχελε εττιðινιζ ο ⎭εψ, γερ⎜εκτεν βενιμ ψαν⎬μδα ολσαψδ⎬, βενιμλε σιζιν αραν⎬ζδα ι⎭ ελβεττε ψερινε γετιριλμι⎭ (βιτιριλμι⎭) ολυρδυ. ςε Αλλαη, ζ®λιμλερι εν ιψι βιλιρ.” 152
152
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 58
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - kul
:
de, söyle
2 - lev
:
eðer, þâyet, ise, olsa
3 - enne
:
gerçekten, mutlaka
4 - indî
:
benim yanýmda
5 - mâ
:
þey
6 - testa’cilûne
:
siz acele ediyorsunuz
7 - bi-hî
:
onu
8 - le kudýye
:
elbette yerine getirilmiþ olurdu
9 - el emru
:
emir, iþ
10 - beynî
:
benim aram
11 - ve beyne-kum
:
ve sizin aranýz
:
(benimle sizin aranýzda)
12 - ve allâhu
:
ve Allah
13 - a’lemu
:
en iyi bilir
14 - bi ez zâlimîn
:
zâlimleri
(beynî ve beyne-kum)
AÇIKLAMA _________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Peygamber Efendimiz (S.A.V) “Acele ettiðiniz þey benim yanýmda olsaydý emir kaza edilmiþ (ifa edilmiþ, yerine getirilmiþ) olurdu.” buyuruyor. Kaza, hükmün yerine getirilmesi demektir. Peygamber Efendimiz (S.A.V) burada herþeyin Allah’ýn elinde olduðunu, kendisinin bir vasýta olduðunu ve kâfirlerin zalimler olduðunu ifade ediyor.
153
153
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 59
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢↔ξ↑; ® ←! ≥_↔Ζ↑Ω↔ς″Θ↔< ÷ ←⎯″[↔Ρ″7! ↑δ←#≅↔Σ↔8 ↑ ↔Γ″Ξ←2 ↔: ↑ν↑Τ″Κ↔# _↔8 ↔: ⎢←η″Ε↔Α″7! ↔: ±←η↔Α″7! |←4 _↔8 ↑ϖ↔ς″Θ↔< ↔: |∝4 ↓}⊕Α↔& ÷ ↔: _↔Ζ↑Ω↔ς″Θ↔< ⊕ ←! ↓}↔5↔∗↔: ″ω←8 ÷ ↔: ↓⎯″0↔∗ ÷ ↔: ← ″∗↔ ↵! ← ≅↔Ω↑ς↑1 ↓ω[∝Α↑8 ↓ ≅↔Β←6 |∝4 ® ←! ↓ϕ←∀≅↔< Ve indehu mefâtihul gaybi lâ ya’lemuhâ illâ huve, ve ya’lemu mâ fîl berri vel bahr(bahri), ve mâ teskutu min varakatin illâ ya’lemuhâ ve lâ habbetin fî zulumâtil ardý ve lâ ratbin ve lâ yâbisin illâ fî kitâbin mubîn(mubînin). 154
154
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 59
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
ςε γαψβ⎬ν αναηταρλαρ⎬, ονυν ψαν⎬νδαδ⎬ρ. Ονυ, Ο’νδαν βα⎭κασ⎬ βιλμεζ. ςε, δενιζδε ϖε καραδα νε ϖαρσα βιλιρ. Ο’νυν βιλγισι ολμαδαν, βιρ ψαπρακ δαηι δ⎫⎭μεζ. Ψεριν καρανλ⎬κλαρ⎬ ι⎜ινδε ηι⎜βιρ ψα⎭ ϖε κυρυ δανε ψοκτυρ κι, “Κιταβ−⎬ Μ⎫β⎩ν”δε βυλυνμασ⎬ν.
1 - ve inde-hu
:
ve onun yanýnda
2 - mefâtihu
:
anahtarlar
3 - el gaybi
:
gayb, bilinmeyen
4 - lâ ya’lemu-hâ
:
onu bilmez
5 - illâ huve
:
ondan baþka
6 - ve ya’lemu
:
ve o bilir
7 - mâ fî
:
var olan þey
8 - el berri ve el bahri
:
kara ve deniz
9 - ve mâ teskutu
:
ve düþmez
10 - min varakatin
:
bir yaprak(tan)
11 - illâ
:
hariç, dýþýnda, ancak, olmaksýzýn
12 - ya’lemu-hâ
:
onu bilir
13 - ve lâ habbetin
:
ve bir tane, bir habbe yoktur, olmaz
14 - fî zulumâti
:
karanlýklar içinde
15 - el ardý
:
arz, yeryüzü
16 - ve lâ ratbin
:
ve yaþ, nemli, rutubetli (bir þey) yoktur
155
155
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 59
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 135
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
17 - ve lâ yâbisin
:
ve kuru (bir þey) yoktur
18 - illâ fî
:
içinde olmasýn, bulunmasýn
19 - kitâbin mubînin
:
Kitab-ý Mübîn, açýklanmýþ kitap, herþeyin yazýlý olduðu kitap
AÇIKLAMA __________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm “Kitab-ý Mübîn” apaçýk kitap demektir. Hem Kur’ân’ý Kerim, hem Lehv-i Mahfuz, hem de Lehv-i Mahfuz’daki Ümmül Kitap kastedilmektedir. Bu âyet Cinn Suresinin 26 ve 27. âyetleriyle bir illiyet rabýtasý içindedir. 72/CÝNN-26: Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehaden. O (Allah), gaybý bilendir. Fakat O, gaybýný hiç kimseye zahir etmez (bildirmez). 72/CÝNN-27: Ýllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî rasadan. Resûllerden razý olduklarý (tasarruf rýzasýna ulaþmýþ olanlarý) hariç! O taktirde, muhakkak ki O (Allah), onlarýn önünden ve arkasýndan gözetenler sevkeder ki.
156
156
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 60
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
_↔8 ↑ϖ↔ς″Θ↔< ↔: ←υ″[⊕7≅←∀ ″ϖ↑Υ[×±4↔Ψ↔Β↔<
∝Η⊕7! ↔ξ↑; ↔:
|⊆Ν″Τ↑[←7 ←ψ[∝4 ″ϖ↑Υ↑Χ↔Θ″Α↔< ⊕ϖ↑∃ ← ≅↔Ζ⊕Ξ7≅←∀ ″ϖ↑Β″&↔Ι↔% ″ϖ↑Υ↑Θ←%″Ι↔8 ←ψ″[↔7←! ⊕ϖ↑∃ ⎣|∪Ω↔Κ↑8 °υ↔%↔! 〉↔ Ψ↑ς↔Ω″Θ↔# ″ϖ↑Β″Ξ↑6 _↔Ω←∀ ″ϖ↑Υ↑∴←±Α↔Ξ↑< ⊕ϖ↑∃ Ve huvellezî yeteveffâkum bil leyli ve ya’lemu mâ cerahtum bin nehâri summe yeb’asukum fîhi li yukdâ ecelun musemmâ(musemmen), summe ileyhi merci’ukum summe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
157
157
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 60
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
ςε γεχελεψιν σιζι ϖεφατ εττιρεν (υψκυψα δαλδ⎬ραν), γ⎫νδ⎫ζλερι νε καζανδ⎬ð⎬ν⎬ζ⎬ βιλεν, σονρα “εχελ−ι μ⎫σεμμαν⎬ν” (βελιρλενμι⎭ ζαμαν⎬ν, ⎞μρ⎫ν) ταμαμλανμασ⎬ ι⎜ιν γ⎫νδ⎫ζ⎫ν ι⎜ινδε σιζι βεασ εδεν (τεκραρ γερι γ⎞νδερεν) Ο’δυρ. Σονρα δα, σιζιν δ⎞ν⎫⎭⎫ν⎫ζ Ο’ναδ⎬ρ. Σονρα σιζε, ψαπμ⎬⎭ ολδυκλαρ⎬ν⎬ζ⎬ ηαβερ ϖερεχεκ. 1 - ve huve
:
ve O
2 - ellezî
:
o ki
3 - yeteveffâ-kum
:
sizi vefat ettirir
4 - bi el leyli
:
geceleyin
5 - ve ya’lemu
:
ve bilir
6 - mâ cerahtum
:
kazandýðýnýz þeyler
7 - bi en nehâri
:
gündüzleyin
8 - summe
:
sonra
9 - yeb’asu-kum
:
sizi beas eder, diriltir, gönderir
10 - fî hi
:
onun içinde
11 - li yukdâ
:
olmasý için, takdir edilenin tamamlanmasý için
12 - ecelun
:
bir zaman, ömür
13 - musemmâ
:
isimlendirilmiþ, belirlenmiþ
14 - summe
:
sonra
15 - ileyhi
:
ona
16 - merciu’-kum
:
sizin merciiniz, dönüþ yeriniz, dönüþünüz
17 - summe
:
sonra
18 - yunebbiu-kum
:
size haber verecek
19 - bi-mâ
:
o þeyi
158
158
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 60
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
20 - kuntum
:
siz ...oldunuz
21 - ta’melûne
:
yapýyorsunuz
AÇIKLAMA __________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Burada önemli bir nokta var. Nerede “vefat” kelimesi geçerse o, bir ölüm kabul ediliyor. Oysa ki Allahû Tealâ burada “uyku” için kullanmaktadýr. Bir sonraki âyet-i kerimede ise “ölüm” anlamýnda kullanmýþtýr. Arapça’da vefa, sadýk kalmak, iade etmek, yerine getirmek demektir. Ahde vefa, verdiðiniz sözü yerine getirmek anlamýna gelir. Türkçe’de ise, kendine düþenleri yerine getirmeyen kiþiler için “vefasýz” derler. Ahde vefa etmeyenler; ahdini yerine getirmeyenler, sözünü tutmayanlar için kullanýlýr. Allahû Tealâ bu konuda: “Allah ile olan ahdlerinizi ifa edin, yerine getirin, ahdinize vefa edin.” diyor. 6/EN’ÂM-152: Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eþuddehu, ve evfûl keyle vel mîzâne bil kýst(kýstý), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dýlû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne). Yetimin malýna, o en kuvvetli çaðýna gelinceye kadar, en güzel þekliyle olmadýkça yaklaþmayýn. Ölçü ve tartýyý adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dýþýnda (bir þey ile) sorumlu tutmayýz. Söylediðiniz zaman, yakýnýnýz olsa bile, artýk adaletle söyleyin. Allah’ýn ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) iþte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti. “Ýfa” kelimesi de, “yerine getirmek” kelimesi de ayný kökten gelir (vefa: ifa, ifa etmek, yerine getirmek). Eðer Türkçe’deki “vefat etme” kelimesi istikametinde kullanýlmýþ olsaydý, “geceleri sizi öldürür” tarzýnda Türkçeleþtirmemiz gerekirdi.
159
159
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 60
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Bu âyette çok önemli bir kelime geçiyor. Allahû Tealâ ‘yeteveffâkum’, sonra da ‘beas’ kullanýyor. Biri genel anlamda “öldürmek”, vefat ettirmek, diðeri de genel anlamda “diriltmek” oluyor. Oysa ki Allahû Tealâ, bu âyette bu kelimeyi “uykuya sokmak” ve “uykudan uyandýrmak” þeklinde ifade etmektedir. Ölüm ve dirilme kelimeleri gerçekten Kur’ân-ý Kerim boyunca kullanýlan iki kelimedir. Hristiyanlarla Ýslâm arasýnda hep bir anlaþmazlýk söz konusudur. Hristiyanlar Hz. Ýsa’nýn asýldýðýný, çarmýha gerildiðini, çarmýha gerildikten sonra öldüðünü, öldükten sonra da Allah’ýn katýna ref edildiðini söylerler. Oysa ki Allahû Tealâ, Kur’ân-ý Kerim’de “Romalý askerler geldiði zaman biz, ihanet eden 13. havarinin yüzünü Hz. Ýsa’nýn yüzüne çevirdik. Hz. Ýsa’yý da göðe aldýk, ref ettik.” diyor. Gene bu ‘muteveffâ’ kelimesini kullanmýþ. Romalý askerler de, yüzü Hz. Ýsa’ya çevrilen kiþiyi götürmüþler ve çarmýha germiþler. Çarmýha gerilip ölen Hz. Ýsa deðil, 13. havaridir. Allahû Tealâ’nýn kullandýðý ifade, Hz. Ýsa’nýn ölmeden Allah’ýn katýna ref edilmiþ olmasýdýr. Orada ‘muteveffâ’, vefa kökünden gelen kelime kullanýldýðý için, Kur’ân-ý Kerim tefsirlerinin birçoklarýnda “Allahû Tealâ, Hz. Ýsa’yý öldürdü ve katýna aldý.” deniyor. Hayýr öldürmedi. Bu tarzda bir uyku haline sokarak onu katýna aldý. Bir ölüm söz konusu olmamýþtýr. Öyleyse konunun doðrusunu ispat edici âyet-i kerimeleri En’am Suresinin 60 ve 61. âyetleridir. Allahû Tealâ, “vefat ettirmeyi” 61. âyet-i kerimede “ölüm” için kullanmaktadýr. Oysa ayný kelimeyi 60. âyet-i kerimede uyku için kullanmýþtýr. Vefa; “ödedi, yerine getirdi, ifa etti” anlamýndadýr. Yeteveffa; tam olarak “iade eder, geriye çevirir, geriye gönderir, ifa eder” anlamýndadýr. Burada Allahû Tealâ bu kelimeyi kullanarak ‘muteveffâ’, ‘yeteveffâ’ kelimesinin sadece ölüm deðil, ölümün dýþýnda bir mânâ içerdiðini göstermektedir; nefsin bedenden ayrýlmasýný ifade eden bir anlamý söz konusudur. Allahû Tealâ, ölüm haline girmeyi de, uyku haline girmeyi de bu kelimeyle ifade etmektedir. Kelimelerin geldiði köklerle, ifade ettiði mânanýn ne kadar deðiþik sonuçlara ulaþtýðýný bu iki âyet-i kerime çok açýk bir þekilde göstermektedir.
160
160
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 61
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ϖ↑Υ″[↔ς↔2 ↑υ←,″Ι↑< ↔: ∝ ←(≅↔Α←2 ↔ ″Ψ↔4 ↑η←;≅↔Τ″7! ↔ξ↑; ↔: ↑ ″Ψ↔Ω″7! ↑ϖ↑6↔Γ↔&↔! ↔ ≥≅↔% ∼↔)←! |⊆±Β&÷ ⎢→}Π ↔ Σ↔ &↔ ↔ Ψ↑0±←Ι↔Σ↑< ÷ ″ϖ↑; ↔: _↔Ξ↑ς↑,↑∗ ↑ψ″Β⊕4↔Ψ↔# Ve huvel kâhiru fevka ibâdihî ve yursilu aleykum hafazah(hafazaten), hattâ izâ câe ehadekumul mevtu teveffethu rusulunâ ve hum lâ yuferritûn(yuferritûne).
ςε Ο, κυλλαρ⎬ν⎬ν ⎫στ⎫νδε καηηαρδ⎬ρ (κυϖϖετ ϖε γ⎫⎜ σαηιβιδιρ). ςε, ⎫ζερινιζε μυηαφαζα εδιχι (κορυψυχυ) γ⎞νδεριρ. Σιζδεν βιρινιζε ⎞λ⎫μ γελινχε, ονυ ελ⎜ιλεριμιζ ϖεφατ εττιριρ. Ονλαρ (βυνυ ψαπαρκεν) κυσυρ ετμεζλερ.
161
161
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 61
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - ve huve
:
ve O
2 - el kâhiru
:
kahhar, yakalayan, kuvvet ve güç sahibi
3 - fevka
:
üzerinde
4 - ibâdi-hî
:
(O’nun) kullarý
5 - ve yursilu
:
ve gönderir
6 - aleykum
:
sizin üzerinize
7 - hafazaten
:
muhafaza edici (koruyucu olarak)
8 - hattâ
:
...oluncaya kadar
9 - izâ câe
:
geldiði zaman
10 - ehade-kum
:
sizden birisi
11 - el mevtu
:
ölüm
12 - teveffet-hu
:
onu vefat ettirir
13 - rusulu-nâ
:
bizim elçilerimiz
14 - ve hum
:
ve onlar
15 -
:
kusur etmezler
lâ yuferritûne
AÇIKLAMA __________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ, “teveffethu; onu vefat ettirir” diyor. Buradaki vefatýn, ölüm olduðunu görüyoruz. Ayný kelime, 60. âyet-i kerimede uykuya giriþ, bu âyette ölmek anlamýný taþýmaktadýr. Görülüyor ki kelime yapýsýndan hareket edildiði zaman ayný kelimeler baþka baþka âyetlerde ayný mânâyý vermemektedir. Allahû Tealâ’nýn ayný kelimelerden hareketle ayný kökten gelen kelimeleri kullanmak suretiyle hangi mânâyý vermek istediðini, Allah’ýn ne demek istediðini anlamak, en doðru þekilde Allah’tan öðrenmekle mümkündür.
162
162
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 61
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Bu iki âyet-i kerimede kalýn çizgilerle olaylar çok bellidir. Allahû Tealâ bizleri ecelimiz tamamlandýðý zaman öldürür. Ecel, vade demektir. Vademiz tamamlandýðý zaman ölüm vuku bulmaktadýr. Münafýklar diyorlar ki: “Kardeþlerimiz Uhud Savaþý’na iþtirak etmeselerdi ölmeyeceklerdi.” Bu þayia yayýlýr yayýlmaz, Allahû Tealâ âyetini indirir; “Hayýr öyle deðil! Onlar sürüklene, sürüklene evlerinden alýnýp o öldükleri noktaya getirileceklerdi ve orada ve o an öleceklerdi.” Öyleyse ölüm, hem zaman koordinatý olan; yýlýn, ayýn, günün, saatin, dakikanýn, saniyenin belli olduðu ve kesinleþtiði, hem de mekân koordinatý olan paralel ve meridyenin belli olduðu bir koordinatlar sistemidir. Ölümün hangi paralel ve meridyenin kesiþme noktasýnda, hangi ülkenin, hangi þehrinin, hangi mahallesinin, hangi sokaðýnda olduðu, hem dikey ordinatý (meridyen), hem de yatay ordinatý (paralel) belli bir noktayý oluþturur. Bütün dizaynlarda ölüm, hem zaman açýsýndan, hem de mekân açýsýndan bize mutlaka koordinatlarý verir. Öyleyse ölüm dediðimiz zaman, Allahû Tealâ’nýn bir “ecel-i müsemmasý” var. Ýsmi konulmuþ ve vadesi tayin edilmiþ olan bir muhtevadýr. Bir evvelki âyet-i kerimede ecel-i müsemmayý (vadesi konulmuþ) gördük. Hem zaman konusundan, hem mekân konusundan koordinatlarý tayin edilmiþ, ismi konulmuþ. Ecel-i müsemma, bu açýdan kesin bir olgudur. Baþka bir âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki: “Ne bir dakika evvele alýnýr, ne bir dakika geriye alýnýr.” O kiþinin vadesi dolduðu zaman o dakika, o saniyede koordinatlarý belli olan, enlem ve boylamý belli olan yerde, kiþi orada, o anda ölecektir. Âyette geçen “üzerinize muhafaza edici, koruyucu gönderir” demekle devrin imamýnýn ruhunu ifade ediyor.
163
163
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 61
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
40/MU'MÝN-15: Refîud derecâti zul arþ(arþi), yulkýr rûha min emrihî alâ men yeþâu min ýbâdihî li yunzire yevmet telâk(telâký). Dereceleri yükselten ve arþýn sahibi olan Allah, kullarýndan (Kendisine ulaþtýrmayý) dilediði kiþinin (Allah’a ulaþmayý dilediði için Allah’ýn da Kendisine ulaþtýrmayý dilediði kiþinin) üzerine (baþýnýn üzerine) Allah’a ulaþma gününün geldiðini (o kiþinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah’ýn emrini teblið edecek) bir ruh (devrin imamýnýn ruhunu) ulaþtýrýr.
58/MUCÂDELE-22: Lâ tecidu kavmen yu’minûne billâhi vel yevmil âhýri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ev ebnâehum ev ihvânehum ev aþîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minhu, ve yudhýluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ, radýyallâhu anhum ve radû anhu, ulâike hýzbullâh(hýzbullâhi), e lâ inne hýzballâhi humul muflihûn(muflihûne). Allah’a ve âhiret gününe (ölmeden önce Allah’a ulaþmaya) îmân eden bir kavmi, Allah’a ve O’nun Resûl’üne karþý gelenlere muhabbet duyar bulamazsýn. Ve onlarýn babalarý, oðullarý, kardeþleri veya kendi aþiretleri olsa bile. Ýþte onlar ki, (Allah) onlarýn kalplerinin içine îmâný yazdý. Ve onlarý, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eðitilmiþ olan, devrin imamýnýn ruhu onlarýn baþlarýnýn üzerine yerleþir). Ve onlarý, altýndan nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardýr. Allah, onlardan razý oldu. Ve onlar da O’ndan (Allah’tan) razý oldular. Ýþte onlar, Allah’ýn taraftarlarýdýr. Gerçekten Allah’ýn taraftarlarý, onlar, felâha erenler deðil mi?
164
164
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 62
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
÷ ↔! ⎢←±σ↔Ε″7! ↑ϖ↑Ζ[×7″Ψ↔8 ←ψ™ς7! |↔7←! ∼≥:∩(↑∗ ⊕ϖ↑∃ ↔ω[∝Α←,≅↔Ε″7! ↑ ↔Ι″,↔! ↔ξ↑; ↔: ↑ϖ″Υ↑Ε″7! ↑ψ↔7 Summe ruddû ilâllâhi mevlâhumul hakk(hakký), e lâ lehul hukmu ve huve esraul hâsibîn(hâsibîne).
Σονρα Αλλαη’α δ⎞νδ⎫ρ⎫λ⎫ρλερ. Ονλαρ⎬ν μεϖλ®σ⎬ Ηακκ’τ⎬ρ. Η⎫κ⎫μ Ο’νυν δεðιλ μι? ςε Ο, ηεσαπ γ⎞ρενλεριν εν η⎬ζλ⎬σ⎬δ⎬ρ. 1 - summe
:
sonra
2 - ruddû
:
reddedilirler, iade edilirler döndürülürler
3 - ilâ allâhi
:
Allah’a
4 - mevlâ-hum
:
onlarýn mevlâsý, velîsi, dostu
5 - el hakký
:
Hakk
6 - e lâ
:
(öyle) deðil mi
7 - lehu
:
onun
8 - el hukmu
:
hüküm
165
165
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 62
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
9 - ve huve
:
ve o
10 - esrau
:
en seri, en hýzlý
11 - el hâsibîne
:
hesap görenler
AÇIKLAMA __________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ’nýn bu âyet-i kerimede ifade ettiði iki unsur birden var. Peygamber Efendimiz (S.A.V): “Bütün insanlarýn küçük kýyâmeti, ölüm günüdür.” diyor. Büyük kýyâmet ise bütün insanlar için geçerlidir. Küçük kýyâmet her insan için onun öldüðü gün tahakkuk eder, ama büyük kýyâmet bütün insanlarýn öldürüleceði gündür. Artýk yeryüzü kalmayacaktýr, kýyâmet kopacaktýr. O gün zaman tersine çalýþacaktýr. Allahû Tealâ kiramen kâtibin melekleriyle hayatýmýzýn her saniyesini filme alýr. Bir kameraman, bir de rakamlarý yazan þahit vardýr. Hepiniz için söz konusu olan bu kiramen kâtibin melekleri hem düþünce bazýnda, hem de aksiyon platformunda, yaptýðýnýz iþlemler itibariyle, hayat filminizi alýrlar. Bu hayat filminizin her saniyesi derhal hesap görülür. Güzel bir iþlem yaptýysanýz her saniye yaptýðýnýz güzel iþlemin karþýlýðýný pozitif derecat olarak alýrsýnýz. Kötü bir iþlem yaptýysanýz her saniye yaptýðýnýz kötülük için negatif puan alýrsýnýz. Allah’ýn bir emrini yerine getiriyorsanýz pozitif puan alýrsýnýz, pozitif derecat kazanýrsýnýz, zait derecat kazanýrsýnýz. Eðer Allah’ýn emrine itaat etmediyseniz, yasak ettiði fiili iþlemiþseniz negatif derecat kazanýrsýnýz, nâkýs derecat kazanýrsýnýz. Öyleyse hayatýnýzýn her saniyesinde Allahû Tealâ hesap görür, hesap anýnda ödenir. O,
166
166
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 62
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
hesap görenlerin en süratlisidir. Çünkü, ayný anda hesabýnýz derhal ödenmiþtir. Kime hangi zararý vermiþseniz onun negatif derecesi anýnda sizin hesabýnýza yazýlýr. Kul hakký doðduðu için o kiþiye bu zararý ödersiniz. Onun hesabýna ayný rakam pozitif derecat olarak, zâit derecat olarak yazýlýr. Allahû Tealâ bir defa daha anýnda hesabý ödemiþtir. Eðer, “Ben þu anda hiç kimseye bir kötülük etmiyorum ama ibadet de etmiyorum, öyleyse derecat kazanmýyorum, ama kimseye bir kötülüðüm olmadýðýna göre derecat da kaybetmiyorum.” diye düþünüyorsanýz, muhakeme yanlýþ ve eksiktir. Sizler daimî zikirle emrolundunuz! Hepiniz daimî zikrin sahipleri olmaya doðru yürümek mecburiyetindesiniz. Gayret ederseniz mutlaka Allah’ýn yardýmýný alacaksýnýz. Nasýl bütün sahâbe daimî zikrin sahibi olmuþlarsa sizler de olacaksýnýz. Öyleyse bu dizayn içerisinde Allahû Tealâ size zikri farz kýlmýþ, çok zikri, günün yarýsýndan daha fazla zikri farz kýlmýþ, daimî zikri de farz kýlmýþ. Eðer þu anda siz zikretmiyorsanýz veya Allah’ýn zikir sohbetini dinlemiyorsanýz derecat kaybetmektesiniz. Sohbeti yapan da, dinleyen de derecat kazanýr. Bunlar da zikir hükmündedir. Kur’ân-ý Kerim okuyan kiþi derecat kazanýr, Allah’tan bahseden kiþi de derecat kazanýr, dinleyenler de derecat kazanýr. Ancak bu sýrada zikir de yaparsanýz, zikrin de derecatýný kazanýrsýnýz. Eðer hiçbir þey yapmýyorsanýz ve yapmadýðýnýz için derecat kaybetmeyeceðinizi zannederseniz, yanýlýrsýnýz. Her saniye Allah’ý zikretmekle vazifeli kýlýndýðýnýz için, o zikri gerçekleþtirmediðiniz sürece hep derecat kaybedersiniz. Allahû Tealâ’nýn vazifeli kýldýðý kiramen kâtibin melekleri sürekli olarak hem düþüncelerinizin, hem de hayatýnýzýn filmini çeker. Mizanlar her saniye oraya mutlaka ya negatif, ya pozitif bir dereceyi yazmak mecburiyetindedir. Öyleyse her saniye ya derecat kazanýrsýnýz, ya da derecat kaybedersiniz ve Allah fiillerle derecat arasýndaki hesabý her saniye sýfýrlar.
167
167
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 63
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
←η″Ε↔Α″7!↔: ←±η↔Α″7! ← ≅↔Ω↑ς↑1 ″ω←8 ″ϖ↑Υ[∝±Δ↔Ξ↑< ″ω↔8 ″υ↑5 _↔Ξ[×Δ″9↔! ″ω←∴↔7 ⎣→}↔[″Σ↑∋ ↔: _→2∩Ι↔Ν↔# ↑ψ↔9Ψ↑2″Γ↔# ↔ω<∝Ι←6≅⊕Λ7! ↔ω←8 ⊕ω↔9Ψ↑Υ↔Ξ↔7 ∝ ←Η×; ″ω←8 Kul men yuneccîkum min zulumâtil berri vel bahri ted’ûnehu tedarruan ve hufyeh(hufyeten), le in encânâ min hâzihî le nekûnenne mineþ þâkirîn(þâkirîne). “Σιζι καραν⎬ν ϖε δενιζιν καρανλ⎬κλαρ⎬νδαν κιμ κυρταρ⎬ρ?” δε. Γιζλιχε ονα ψαλϖαραρακ: “Εðερ βιζι βυνδαν κυρταρ⎬ρσαν βιζ μυτλακα ⎭⎫κρεδενλερδεν ολυρυζ.” διψε δυα εδερσινιζ. 1 - kul
:
de, söyle
2 - men
:
kim
3 - yuneccî-kum
:
sizi kurtarýr
168
168
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 63
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
4 - min zulumâti
:
karanlýklardan
5 - el berri ve el bahri
:
kara ve deniz
6 - ted’ûne-hu
:
ona dua edersiniz
7 - tedarruan
:
yalvararak
8 - ve hufyeten
:
ve gizli olarak, gizlice
9 - le in
:
elbette, mutlaka
10 - in
:
þâyet olursa
11 - encâ-nâ
:
bizi kurtar
12 - min hâzihî
:
bundan
13 - le nekûne enne
:
biz mutlaka oluruz
14 - min
:
...’den
15 - eþ þâkirîne
:
þükredenler
AÇIKLAMA _________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ burada karanýn ve denizin karanlýklarýndan bahsediyor. Yani nefsimizin afetleri ve vechimizin (fizik vücudumuzun) yanlýþ davranýþlarýndan bahsediyor. Hidayete ermek konusunda da Allah ayný karanlýklardan ve mürþidleri temsil eden yýldýzlardan bahsediyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hadîsi de bu minval üzere: “Benim sahâbem yýldýzlar gibidir. Kim onlara tâbî olursa hidayete erer.” buyurmaktadýr.
169
169
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 64
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↓ ″Ι↔6 ←±υ↑6 ″ω←8 ↔: _↔Ζ″Ξ←8 ″ϖ↑Υ[±∝Δ↔Ξ↑< ↑ψ™ς7! ←υ↑5 ↔ Ψ↑6←Ι″Λ↑# ″ϖ↑Β″9↔! ⊕ϖ↑∃ Kulillâhu yuneccîkum minhâ ve min kulli kerbin summe entum tuþrikûn(tuþrikûne).
Δε κι: “Ονδαν ϖε β⎫τ⎫ν σ⎬κ⎬ντ⎬λαρδαν σιζι Αλλαη κυρταρ⎬ρ. Σονρα σιζ (Ο’να) ορτακ κο⎭υψορσυνυζ.”
1 - kul
:
de, söyle
2 - allâhu
:
Allah
3 - yuneccî-kum
:
sizi kurtarýr
4 - min-hâ
:
ondan
5 - ve min
:
ve, ...den
6 - kulli
:
hepsi, tüm, bütün
170
170
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 64
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
7 - kerbin
:
sýkýntý, keder
8 - summe
:
sonra
9 - entum
:
siz
:
siz þirk (ortak) koþuyorsunuz
10 - tuþrikûne
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ, Mekke’deki müþriklere hitap ediyor. Onlar taþtan putlar yapýp onlara tapýyorlardý. “Bunlarý siz kendiniz yapýyorsunuz ve bunlara tapýyorsunuz. Böyle saçmalýk olur mu?” diye soranlara, “Biz Allah’la bizi birbirimize yaklaþtýrsýnlar diye put yaparýz, onlara onun için taparýz.” diyorlardý. Hz. Ýbrâhîm eline balyozu alýp bütün putlarý kýrmýþ. Tek bir put býrakmýþ. Hz. Ýbrâhîm’i yakalayýp: “Sen bizim putlarýmýzý nasýl kýrarsýn, seni asacaðýz, keseceðiz.” dedikleri zaman demiþ ki: “Hayýr ben kýrmadým. Bu var ya, bu büyük put, bu kýrmýþtýr muhakkak.” Onlar da demiþler ki: “Hadi caným sende o put, öteki putlarý kýrabilir mi hiç?” Hz. Ýbrâhîm de cevap vermiþ: “Baþka putlarý bile kýramayacak olan bir þeyi, bir taþ parçasýný kendinize tanrý edinmiþsiniz, ona tapýyorsunuz. Kendi aðzýnýzla itiraf ettiniz; ki bir putu bile kýrmaktan aciz olan, kendi elinizle yaptýðýnýz bir taþ parçasý...” Ne yazýk ki o devirde olduðu gibi, bugün de hâlâ dünya üzerinde putlara tapanlar vardýr.
171
171
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 65
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ω←8 _→∀!↔Η↔2 ″ϖ↑Υ″[↔ς↔2 ↔β↔Θ″Α↔< ″ ↔! |⊆ς↔2 ↑ ←(≅↔Τ″7! ξ↔ ;↑ ″υ↑5
″ϖ↑Υ↔Κ←Α″ς↔< ″ ↔! ″ϖ↑Υ←ς↑%″∗↔! ←α″Ε↔# ″ω←8 ″ ↔! ″ϖ↑Υ←5″Ψ↔4 ″η↑Π″9↑! ⎢↓μ″Θ↔∀ ↔ ⊂≅↔∀ ″ϖ↑Υ↔Ν″Θ↔∀ ↔σ<∝Η↑< ↔: _→Θ↔[←− ↔ Ψ↑Ζ↔Τ″Σ↔< ″ϖ↑Ζ⊕ς↔Θ↔7 ← ≅↔<× ↵! ↑ ←±Ι↔Μ↑9 ρ ↔ [″ 6↔ Kul huvel kâdiru alâ en yeb’ase aleykum azâben min fevkýkum ev min tahti erculikum ev yelbisekum þiyean ve yuzîka ba’dakum be’se ba’d(ba’dýn), unzur keyfe nusarrýful âyâti leallehum yefkahûn(yefkahûne).
172
172
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 65
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Δε κι: ‘‘Ο, σιζιν ⎫στ⎫ν⎫ζδεν ϖεψα αψακλαρ⎬ν⎬ζ⎬ν αλτ⎬νδαν ⎫ζερινιζε βιρ αζαπ γ⎞νδερμεψε ϖεψα σιζι β⎞λ⎫κ β⎞λ⎫κ βιρβιρινιζε κατ⎬π (δ⎫⎭μαν εδιπ), σιζιν βιρ κ⎬σμ⎬ν⎬ζ⎬ν ⎭ιδδετινι, βιρ κ⎬σμ⎬ν⎬ζα ταττ⎬ρμαψα κααδιρδιρ.’’ Βακ, ®ψετλεριμιζι νασ⎬λ α⎜⎬κλ⎬ψορυζ. Υμυλυρ κι β⎞ψλεχε ονλαρ φ⎬κ⎬η εδερλερ.
1 - kul
:
de, söyle
2 - huve
:
o
3 - el kâdiru
:
kaadir, muktedir, gücü yeter
4 - alâ
:
üzerine, ...e
5 - en yeb’ase
:
göndermeye
6 - aleykum
:
sizin üzerinize
7 - azâben
:
bir azap
8 - min fevký-kum
:
sizin üstünüzden
9 - ev min tahti
:
veya altýndan
10 - erculi-kum
:
sizin ayaklarýnýz
11 - ev yelbise-kum
:
veya sizi (birbirinize) katar
12 - þiyean
:
kýsým kýsým, bölük bölük
13 - ve yuzîka
:
ve tattýrýr
14 - ba’da-kum
:
sizin bir kýsmýnýz
15 - be’se
:
þiddet, hýnç
16 - ba’dýn
:
bazý, bir kýsmý
17 - unzur
:
bak
18 - keyfe
:
nasýl
173
173
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 65
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
19 - nusarrýfu
:
açýklýyoruz
20 - âyâti
:
âyetler
21 - lealle-hum
:
umulur ki böylece onlar
22 - yefkahûne
:
fýkýh ederler, idrak ederler
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ ister ayaklarýmýzýn altýndan (zelzele, sel), ister üzerimizden (fýrtýna vs.) bize azabý dilediði an getirebilir. Ýnsanlarýn birbirine düþman olmasýna, düþman gruplar oluþturmasýna, þiddet gösterisinde bulunmalarýna ve insanlara þiddetle acý çektirmelerine müsaade eder veya istemezse etmez. Öyleyse Allahû Tealâ insanlarý birbiriyle imtihan eder ve hesaplaþmaya götürür. Dünya üzerinde düþmanlýklar her an, ölümle neticelenen savaþlara yol açar. Bir kýsým insan bir baþka gruba þiddet gösterir, onlara her türlü kötülüðü yapar ve insanlar böylece Allahû Tealâ’nýn müsaadesiyle birbirlerine þiddet gösterisinde bulunurlar. Allahû Tealâ buna müsaade ettiði taktirde þiddet gösterebilirler yoksa yapamazlar. Hz. Musa zamanýnda firavun, Hz. Musa ve kavmini takip ediyor.
Allahû Tealâ
“Kýzýldeniz’e girin, karþýya kadar yürüyün.” diyor ve giriyorlar. Denizi açmýþ Allahû Tealâ, Hz. Musa ve arkadaþlarý karþýya doðru yürüyorlar. Firavun arkalarýndan yetiþiyor, o da atýyla, askerleriyle beraber Kýzýldeniz’in içine dalýyor. Ancak Hz. Musa ve arkadaþlarý karþý sahile ulaþtýklarý zaman Allahû Tealâ denizi, firavun ve ordusunun üzerine kapatýyor ve onlarý suda boðarak, o insanlara, gücünün buna yettiðini ispat ediyor.
174
174
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 66
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢∩σ↔Ε″7! ↔ξ↑; ↔: ↔τ↑8″Ψ↔5 ∝ψ←∀ ↔ ⊕Η↔6 ↔: ⎢↓υ[∝6↔Ψ←∀
″ϖ↑Υ″[↔ς↔2 ↑α″Κ↔7 ″υ↑5
Ve kezzebe bihî kavmuke ve huvel hakk(hakku), kul lestu aleykum bi vekîl(vekîlin).
ςε ο ηακ ολδυðυ ηαλδε, σενιν καϖμιν ονυ ψαλανλαδ⎬. ‘‘Βεν σιζιν ⎫ζερινιζε ϖεκιλ δεðιλιμ.” δε.
1 - ve kezzebe
:
ve yalanladý
2 - bi-hî
:
onu
3 - kavmu-ke
:
senin kavmin
4 - ve huve
:
ve O
175
175
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 66
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
5 - el hakku
:
hak, gerçek
6 - kul
:
de, söyle
7 - lestu
:
ben deðilim
8 - aleykum
:
sizin üzerinize
9 - bi vekîlin
:
bir vekil
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Bütün kavimler nasýl resûllerini inkâr etmiþlerse (Mu’minun-44), Arap kavmi de peygamber Efendimiz (S.A.V)’i inkâr etmiþ. 23/MU'MÝNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne). Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arasý kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiði zaman, her defasýnda onu yalanladýlar. Biz de onlarý birbiri arkasýndan (helâk ettik). Ve onlarý efsane kýldýk. Artýk mü’min olmayan kavim (Allah’ýn rahmetinden) uzak olsun.
176
176
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 67
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔: ⎧⊇η↔Τ↔Β″Κ↑8 ↔ Ψ↑Ω↔ς″Θ↔#
ÿ↓_℘↔Α↔9
←±υ↑Υ←7
↔ Ψ″ ,↔
Likulli nebein mustekar(mustekarrun), ve sevfe ta’lemûn(ta’lemûne). Ηερ ηαβερ ι⎜ιν καραρλα⎭τ⎬ρ⎬λμ⎬⎭ βιρ ζαμαν ϖαρδ⎬ρ. ςε ψακ⎬νδα βιλεχεκσινιζ. 1 2 3 4 5
-
li kulli nebein mustekarrun ve sevfe ta’lemûne
: : : : :
hepsi için, herbiri için vardýr haber kararlaþtýrýlmýþ (zaman) ve yakýnda bileceksiniz
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ burada, Kur’ân-ý Kerim’in birtakým haberler taþýdýðýný, bu haberlerin zamaný geldikçe bir bir gerçekleþtirileceðini söylüyor. Kur’ân-ý Kerim sabikûn-el evvelînden bahseder.
177
177
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 67
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ýhsânin radýyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu). O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayýrlarda yarýþanlardan salâh makamýnda iradesini Allah'a teslim ederek irþada memur ve mezun kýlýnanlar): Onlarýn bir kýsmý muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kýsmý ensardan (Medine'deki yardýmcýlardan) ve bir kýsmý da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandý. (Sahâbe irþad makamýna sahip olduklarý için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razý ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razýdýr. Onlara Allah, altlarýndan ýrmaklar akan cennetler hazýrladý ve orada ebediyyen kalacaklardýr. Ýþte bu, en büyük (azîm) mükâfattýr. Onlarýn sahâbe olduðunu görüyoruz. Ensar ve muhacirîn ile onlara ihsanla tâbî olan, tâbiinden oluþan sabikûn-el evvelîn. Kur’ân-ý Kerim, sabikûn-el ahirînden de bahsediyor. Sabikûn-el âhirînin devri daha yeni gelmektedir. Öyleyse her haber Kur’ân-ý Kerim’de yer almýþtýr. Ama hepsinin bir vadesi vardýr. Allahû Tealâ, Kur’ân-ý Kerim’de ne demiþse hepsi birer birer gerçekleþmiþtir veya zamaný geldiðinde gerçekleþecektir. Allah’ýn söylediklerine dikkatle bakýn! O Allah, geleceði de, geçmiþi de bilir. Zaman Allah için geçerli deðildir. Çünkü O, zamaný sýfýrlayabilen sonsuz hýzýn sahibidir. Ýnsanlar da Allah’ýn kendilerine verdiði düþünce yapýsý itibariyle, sonsuz hýzýn sahibidirler. Düþünceleri sonsuz hýzla hareket eder. Ama zamaný kullanmak mecburiyetindedirler. Bütün insanlar için zaman, onlarýn bir boyutudur. Hýz da bir baþka boyutudur. Böylece insanlar, yükseklik, geniþlik ve derinlik olan, üç boyutun ötesinde, hýz ve zaman adlý iki boyutun daha sahibidir. Allah ise bu boyutlarýn hepsinden münezzehtir. Allah’ýn boyutu söz konusu deðildir. Ama görünmeyi dilediði zaman, iki boyut kullanýr. Allahû Tealâ’nýn Kur’ân-ý Kerim’deki hakikatlerinin bir bir zamaný gelir. Ve geçmiþte olanlar, bugün vücuda gelenler ve yarýn olacaklar, hepsi Kur’ân-ý Kerim’de mevcuttur.
178
178
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 68
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ ←Ι″2↔≅↔4 _↔Ξ←#≅↔<×∼ |≥∝4 ↔ Ψ↑/Ψ↑Φ↔< ↔ω<∝Η⊕7! α ↔ ″<↔!↔∗ ∼↔)←! ↔:
_⊕8←! ↔: ⎢∝ ←Ι″[↔3 ↓β<∝Γ↔& |∝4 ∼Ψ↑/Ψ↑Φ↔< |×Β± &÷ ″ϖ↑Ζ″Ξ↔2 ×Ι″6←±Η7! ↔φ″Θ↔∀ ″φ↑Θ″Τ↔#
4÷↔ ↑ ≅↔Ο″[⊕Λ7! ↔τ⊕Ξ↔[←Κ″Ξ↑<
↔ω[∝Ω←7≅⊕Π7! ← ″Ψ↔Τ″7
↔π↔8
Ve izâ raeytellezîne yahûdûne fî âyâtinâ fe a’rýd anhum hattâ yahûdû fî hadîsin gayrihî, ve immâ yunsiyennekeþ þeytânu fe lâ tak’ud ba’dez zikrâ meal kavmiz zâlimîn(zâlimîne). ℜψετλεριμιζ ηακκ⎬νδα (αλαψλ⎬) κονυ⎭μαψα δαλανλαρ⎬ γ⎞ρδ⎫ð⎫ν ζαμαν, ονδαν βα⎭κα βιρ σ⎞ζε γε⎜ινχεψε καδαρ αρτ⎬κ ονλαρδαν ψ⎫ζ ⎜εϖιρ. Αμα ⎭εψταν σανα υνυττυρυρσα, ηατ⎬ρλαδ⎬κταν σονρα αρτ⎬κ ο ζαλιμλερ τοπλυλυðυψλα βεραβερ οτυρμα.
179
179
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 68
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 136
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - ve izâ
:
ve olduðu zaman
2 - raeyte
:
sen gördün
3 - ellezîne
:
o kimseler, onlar
4 - yahûdûne
:
(konuþmaya) dalarlar
5 - fî âyâti-nâ
:
âyetlerimiz hakkýnda
6 - fe a’rýd
:
artýk yüz çevir
7 - an-hum
:
onlardan
8 - hattâ
:
oluncaya kadar
9 - yahûdû fî hadîsin
:
söze dalarlar (söze geçerler)
10 - gayri-hî
:
ondan baþka
11 - ve imma
:
ve amma
12 - yunsiyenne-ke
:
sana unutturur
13 - eþ þeytânu
:
þeytan
14 - fe lâ tak’ud
:
artýk oturma
15 - ba’de
:
sonra
16 - ez zikrâ
:
zikir, hatýrlama
17 - mea el kavmi
:
kavim ile, topluluk ile beraber
18 - ez zâlimîne
:
zalimler
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Âyet-i kerimede ne zaman Allah’ýn âyetleri ile alay edenleri görürseniz, onlarla beraber oturmayýn, onlara ortak olmayýn buyurulmaktadýr. Allahû Tealâ, “Zamanýnýzý boþa harcamayýn, Allahû Tealâ’nýn güzelliklerini onlara anlatmak için orada bulunun ve anlatmaya çalýþýn. Eðer sizi dinlemiyorlarsa, onlarla beraber oturmayýn.” buyuruyor.
180
180
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 69
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
″ω←8 ″ϖ←Ζ←∀≅↔Κ←& ″ω←8 ↔ Ψ↑Τ⊕Β↔< ω<∝Η⊕7! |↔ς↔2 _↔8 ↔: ↔ Ψ↑Τ⊕Β↔< ″ϖ↑Ζ⊕ς↔Θ↔7
×Ι″6←) ″ω←Υ×7 ↔: ↓∂″|↔−
Ve mâ alellezîne yettekûne min hýsâbihim min þey’in ve lâkin zikrâ leallehum yettekûn(yettekûne). ςε τακϖα σαηιβι ολαν κιμσελερε, ονλαρ⎬ν ηεσαβ⎬νδαν βιρ ⎭εψ (σορυμλυλυκ) ψοκτυρ. Λ®κιν ηατ⎬ρλατμαλ⎬δ⎬ρ (ζικρετμελερι γερεκτιðι σ⎞ψλενμελιδιρ). Υμυλυρ κι β⎞ψλεχε ονλαρ, τακϖα σαηιβι ολυρλαρ. 1 - ve mâ
:
ve olmaz, yoktur
2 - alâ
:
üzerine
3 - ellezîne
:
o kimseler
4 - yettekûne
:
takva sahibi olurlar
5 - min hisâbi-him
:
onlarýn hesabýndan
6 - min þey’in
:
bir þey
7 - ve lâkin
:
ve lâkin, fakat
8 - zikrâ
:
zikir, hatýrlatma
9 - lealle-hum
:
umulur ki böylece onlar
10 - yettekûne
:
takva sahibi olurlar
181
181
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 69
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Bu âyet hem zikri, hem takvayý anlatmaktadýr. Zikirsiz takva sahibi olabilmek mümkün deðildir. Birinci mânâsý hatýrlatma, ikinci mânâsý zikirdir. Takvanýn fikir platformunda olduðu 1. takva; âmenûlar takvasý zikrin de düþünce platformunda olduðu bir standart gösterir. Ne zaman ki kiþi mürþidine ulaþýrsa, bu noktadan itibaren zikir baþlar. Ve kiþiler artýk zikirlerini daha çok, daha çok artýrarak takva sahibi olurlar. Eðer zikir yoksa, takva yoktur. “Kur’ân-ý Kerim takvadan ibarettir.” diyebilirsiniz. Kur’ân-ý Kerim’i yaþamak isteyen insan, takva sahibi olacaktýr. Takva deyince insanlar sadece “Allah’tan korkmak, Allah’tan sakýnmak” muhtevasýný ele alýrlar. Gerçekten takva; korkmak, sakýnmak, çekinmek anlamýna gelir. Lügat mânâsý budur. Lügat mânâsýndan ele alýndýðýnda, yedi takvanýn yedisinde de; Allah’tan korkmak, sakýnmak, çekinmek diye ele alýnýr. Oysa ki takva; Kur’ân-ý Kerim’de 3. basamaktan baþlayarak, 28. basamaða kadar cennete giden insanlarýn hepsini muhtevidir. Sadece ilk iki basamaktaki insanlar, takvanýn dýþýnda kalýrlar; olaylarý yaþayanlar ve deðerlendirenler. Bunlardan Allah’a ulaþmayý dilemeyenler, hiçbir zaman takva sahibi olamazlar. Hangi ölçüde dîni yaþadýklarýný zannederlerse zannetsinler; namaz kýlsalar, oruç tutsalar, zekât verseler, hacca gitseler, kelime-i þehadet getirseler de Allah’a ulaþmayý dilemedikçe kurtulmalarý mümkün deðildir. Allah’ýn “evliya” adýný verdiði dostlarýnýn hepsi, en alt seviyede ölmeden evvel ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmayý dileyenlerdir. 3. basamakta Allah’a ulaþmayý dileyen kiþi 21. basamakta ruhunu Allah’a ulaþtýrýr ve ermiþ evliya olur. Bu sebeple Türkçemizde “evliya” kelimesi, “ermiþ” kelimesi ile ifade edilir. Nereye ermiþ? Allah’a ermiþ. Nesiyle ermiþ? Ruhuyla ermiþ, ruhunu ölmeden evvel ulaþtýrmýþ. Allah’ýn evliyasý olmak þerefine ermiþ. Ýnsanlýk tarihi boyunca bu olay, hep yaþanmýþtýr. Ýnsanlarýn küçük bir kýsmý tarafýndan yaþanabilmiþtir. Kýyâmete kadar da var olacaktýr. Ne yazýk ki gene insanlarýn küçük bir kýsmý tarafýndan yaþanacaktýr. Ama eðer
182
182
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 69
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
adýna kurtuluþ diyorsanýz, saadet diyorsanýz, dünya saadeti diyorsanýz, cennet saadeti diyorsanýz, bu hedeflere, takva sahibi olmadan ulaþamazsýnýz. Öyleyse takva sahibi olmanýn bazlarýna baktýðýmýz zaman temelinde, Allah’a ulaþma talebinin var olduðunu görürüz. 1- Âmenûlar Takvasý Ýlk takva, 3. basamakta, Allah’a ulaþmayý dilemekle gerçekleþir. Âmenûlar takvasý: Âmenû oldunuz. Bu noktadan itibaren Allah’ýn yardýmý süratle gelir. Allah Rahmân esmasý ile tecelli eder. Gözlerdeki hicab-ý mestureyi alýr. Kiþi mürþide sadece bakmaz, görmeye baþlar. Kulaklardaki vakrayý alýnca, irþad makamýnýn sözlerini iþitmeye baþlar. Kur’ân-ý Kerim’de Allah’a insan ruhunun ulaþtýrýlmasý diye bir emir olduðunu iþitirsiniz. Ve Allah kalbinizdeki ekinneti alýp da yerine ihbat koyduðu zaman, idraki önleyen deðil, idraki saðlayan bir ilâhi bilgisayar sistemiyle mücehhez oldunuz; 7. basamaktasýnýz. Allah ile ünsiyet peydah etmenin standartlarýný, Allah’a yaklaþým yollarýný, Allah’a ruhun nasýl ulaþacaðýný idrak edersiniz. 8. basamakta Allah, nefsin kalbine ulaþýr. Nefsin kalbinin nur kapýsýný kendine çevirir; 9. basamaktasýnýz. Göðsünüzden kalbinize nur yolu açar; 10. basamaktasýnýz. 11. basamakta zikre baþlýyorsunuz. Ve nefsinizin kalbinde % 2 nispetinde huþû oluþur, 12. basamaktasýnýz, huþû sahibisiniz. Allah mürþidinizi gösterir, 13. basamaktasýnýz. Herkesin devrin imamýna ulaþmasý mümkün olmadýðý için, Allah’a ulaþmaya bir vesile, bir mürþid sizin ulaþabileceðiniz bir yerde her zaman vardýr. 5/MÂÝDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne). Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaþmayý, teslim olmayý dileyenler)! Allah’a karþý takva sahibi olun ve O’na ulaþtýracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz.
183
183
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 69
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
2- Tâbiiyet Takvasý Ýþte mürþidinize ulaþtýnýz ve o andan itibaren, Allah’tan 7 tane ni’met alacaksýnýz. 1. ni’met: Baþýnýzýn üzerine devrin imamýnýn ruhu gelir. 2. ni’met: Kalbinizin içine îmân kelimesini yazar. 3. ni’met; günahlarýn sevaba çevrilmesi ve derecat sisteminin 1’e 10’dan 1’e 100 vermesi ve 1’e 700’e kadar çýkaracak olmasýdýr. 4. ni’met; ruhun Allah’a doðru sizden ayrýlýp yola çýkmasý. 5. si, nefs tezkiyesine baþlamanýz. 6’ýncýsý, fizik vücudunuzun þeytana kul olmaktan kurtulmaya, Allah’a kul olmaya baþlamasý. 7. ni’met; nefs tezkiyesine baþlamanýza paralel olarak iradenizin de güçlenmeye baþlamasýdýr Mürþidinize ulaþtýðýnýz noktada kalbinize îmân yazýldýðý için, mü’min olursunuz. Bir baþka deyiþle îmâný artan mü’min olursunuz. 3- Evvablar Takvasý Ruhun Allah’a Teslimi Üçüncü safhada nefs tezkiyesine baþlanýr. Nefsin kalbinde Allah’ýn nurlarý birikmeye baþlar. Nefs-i Emmare; %7 nur birikimi; ruhunuz 1. gök katýndadýr. Nefs-i Levvame; ikinci defa %7 nur birikimi, ruhunuz 2. gök katýndadýr. Nefs-i Mülhime; Allah’tan ilham almaya baþlarsýnýz. Üçüncü defa %7 nur birikimi; ruhunuz 3. gök katýndadýr. Nefs-i Mutmainne’desiniz. Doyuma ulaþýrsýnýz. Ruhunuz 4. katta. %7 nur birikimi. Nefs-i Radiye; Allah’tan razý olursunuz. Ruhunuz 5. kattadýr. Nefs-i Mardiyye; Allah da sizden razý olur. Ruhunuz 6. kattadýr. Ve Nefs-i Tezkiye; nefsinizi tezkiye etmiþ olursunuz. Ruhunuz da 7. gök katýný aþarak Allah’a ulaþýr ve teslim olur. Ruhunuz Allah’ýn Zat’ýnda ifna olduðu için; bu ifna müessesesi sebebiyle, Allah’ýn bir sýðýnak olan, meab olan Zat’ýna ulaþmanýz sebebiyle, “evvab” adýný alýyorsunuz. Bu meaba sýðýnmýþlarýn, sýðýnaða sýðýnmýþlarýn evvab takvasýdýr. Sonra fenâ makamýnýn sahibi olursunuz.
184
184
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 69
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ruhunuz Allah’ýn Zat’ýnda yok olmuþtur. Allahû Tealâ’nýn evliyasý oldunuz. Artýk 7 tane evliyalýk kademesini geçeceksiniz. 4- Muhsinler Takvasý Vechin (Fizik Vücudun) Allah’a Teslimi Fenâ makamýndan sonra beka makamýnýn sahibi olursunuz. Sonra zühd makamýnýn sahibi olursunuz. Sonra muhsinler makamýnda fizik vücudunuzu teslim edersiniz. Muhsinler takvasýnýn sahibi olursunuz. 5- Muhlisler Takvasý (Ulûl’elbab Takvasý) Nefsin Allah’a Teslimi Daimî zikir sahibisiniz, ulûl’elbab makamýndasýnýz. Ýhlâs makamýnda ise nefsinizi de ahsen kýldýðýnýz için, nefsiniz Allah’ýn emirlerine %100 itaat eden, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemeyen bir hüviyete geldiði için ahsen takvanýn sahibisiniz. 6- Ýrþad (Muhlisler) Takvasý Allah size göðün 7 katýný gösterir. Yedinci katýn son âlemini gösterdiði anda, Tövbe-i Nasuh’a davet edilirsiniz. 7- Bihakkýn Takva Tövbe-i Nasuh’la salâh makamýna ulaþýrsýnýz. Allah günahlarýnýzý örter, size salâh nuru verir. Arkasýndan günahlarýnýzý sevaba çevirir. Salâhýn 4. mertebesinde iradenizi Allah’a teslim edersiniz ve bütün teslimlerinizi yerine getirdiðiniz için bihakkýn takvanýn sahibi olursunuz. Allah’a köle olmayý dilersiniz. Allah sizi köleliðine kabul eder. Bütün insanlarýn ulaþabileceði son takva... Devrin imamý ise Tasarruf Takvasý’ndadýr.
185
185
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 70
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔: ∼→Ψ″Ζ↔7 ↔: _→Α←Θ↔7 ″ϖ↑Ζ↔Ξ<∝( ∼:↑Η↔Φ⊕#! ↔ω<∝Η⊕7! ← ↔) ↔: ↔υ↔Κ″Α↑# ″ ↔! ≥∝ψ←∀ ″η←±6↔) ↔: _↔[″9∩Γ7! ↑ ξ×[↔Ε″7! ↑ϖ↑Ζ″#⊕Ι↔3 ←ψ™ς7! ← :↑( ″ω←8 _↔Ζ↔7 ↔ϕ″[↔7 ⎩″α↔Α↔Κ↔6 _↔Ω←∀ °ϕ″Σ↔9 ⊕υ↑6 ″ ←Γ″Θ↔# ″ ←! ↔: ⎣°π[∝Σ↔(
÷ ↔: ⊇|←7↔:
↔ω<∝Η⊕7! ↔τ←∴⊆7ÿ:↑! ⎢_↔Ζ″Ξ←8 ″γ∋↔ ⊂Ψ↑<
÷ ↓ ″Γ↔2
° !↔Ι↔(
″ϖ↑Ζ↔7 ⎣∼Ψ↑Α↔Κ↔6 _↔Ω←∀ ∼Ψ↑ς←Κ″∀↑!
°ϖ[∝7↔! ° !↔Η↔2 ↔: ↓ϖ[∝Ω↔& ″ω←8 ↔ :↑Ι↑Σ″Υ↔< ∼Ψ↑9≅↔6 186
_↔Ω←∀ 186
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 70
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ve zerillezînettehazû dînehum leiben ve lehven ve garrethumul hayâtud dunyâ ve zekkir bihî en tubsele nefsun bimâ kesebet, leyse lehâ min dûnillâhi veliyyun ve lâ þefî’(þefîun), ve in ta’dil kulle adlin lâ yu’haz minhâ, ulâikellezîne ubsilû bimâ kesebû, lehum þarâbun min hamîmin ve azâbun elîmun bimâ kânû yekfurûn(yekfurûne).
ςε κενδι δ⎩νλερινι βιρ οψυν ϖε βιρ εðλενχε εδινενλερι β⎬ρακ. ςε ονλαρ⎬ δ⎫νψα ηαψατ⎬ αλδαττ⎬. ςε δε καζανδ⎬κλαρ⎬νδαν (καζανδ⎬κλαρ⎬ ν®κ⎬σ δερεχελερδεν) δολαψ⎬ νεφσιν ηελ®κ ολαχαð⎬ν⎬, ονυνλα ηατ⎬ρλατ. Ονυν ι⎜ιν Αλλαη’ταν βα⎭κα βιρ δοστ ϖε βιρ ⎭εφαατ⎜ι ψοκτυρ. Ο, β⎫τ⎫ν φιδψελερι ϖερσε δε ονδαν αλ⎬νμαζ (καβυλ εδιλμεζ). ⇑⎭τε ονλαρ καζανδ⎬κλαρ⎬νδαν δολαψ⎬ ηελ®κ ολμυ⎭ κιμσελερδιρ. ⇑νκ®ρ ετμι⎭ ολδυκλαρ⎬ ⎭εψλερδεν δολαψ⎬, ονλαρ ι⎜ιν καψναρ συδαν βιρ ι⎜εχεκ ϖε “ελ⎩μ αζαπ” ϖαρδ⎬ρ. 187
187
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 70
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - ve zere
:
ve býrak, terket
2 - ellezîne
:
o kimseler
3 - ittehazû
:
edindiler
4 - dîne-hum
:
onlarýn dini, kendilerinin dînini, kendi dînleri
5 - leiben
:
oyun
6 - ve lehven
:
ve eðlence
7 - garret-hum
:
onlarý aldattý
8 - el hayâtu
:
hayat
9 - ed dunyâ
:
dunya
10 - ve zekkir
:
ve hatýrlat
11 - bi-hî
:
onunla
12 - en tubsele
:
helâk olmak (olmasý)
13 - nefsun
:
nefs
14 - bi mâ
:
sebebiyle, dolayýsýyla, sebebiyle
15 - kesebet
:
kazandý
16 - leyse lehâ
:
onun yoktur
17 - min dûni allâhi
:
Allah’tan baþka
18 - veliyyun
:
bir veli, bir dost
19 - ve lâ þefîun
:
ve bir þefaatçi yoktur
20 - ve in
:
ve eðer, ise
21 - ta’dil
:
adaletle öder, verir
22 - kulle adlin
:
bütün fidyeler (fidyelerin hepsi)
23 - lâ yu’haz
:
188
188
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 70
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
24 - min-hâ
:
ondan
25 - ulâike
:
iþte onlar
26 - ellezîne
:
o kimseler, onlar
27 - ubsilû
:
helâk oldular
28 - bi mâ
:
dolayý
29 - kesebû
:
kazandýlar
30 - lehum
:
onlar için vardýr
31 - þarâbun
:
içecek (içilen þey)
32 - min hamîmin
:
kaynar sudan
33 - ve azâbun elîmun
:
ve (elîm) acý azap
34 - bi mâ
:
...’den dolayý
35 - kânû
:
oldular
36 - yekfurûne
:
inkâr ediyorlar
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Hayatýmýz boyunca kirâmen katibîn melekleri bütün düþündüklerimizi ve fiillerimizi üç boyutlu olarak filme alýrlar. Bu filmde her saniye ya derecat kazanýrýz (zâit derecat) ya da derecat kaybederiz (nâkýs derecat). Kimin nâkýs dereceleri fazlaysa onlarýn gidecekleri yer cehennemdir. Kimin zâit dereceleri fazlaysa onlarýn gidecekleri yer cennettir.
189
189
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 71
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
÷ :↔ _↔Ξ↑Θ↔Σ″Ξ↔< ÷ _↔8 ←ψ™ς7! ← :↑( ″ω←8 ∼Ψ↑2″Γ↔9 ↔! ″υ↑5 ↑ψ™ς7! _↔Ξ<×Γ↔; ″ ←! ↔φ″Θ↔∀ _↔Ξ←∀≅↔Τ″2↔! |⊆ς↔2 ∩ ↔Ι↑9 ↔: _↔9∩Ι↑Ν↔< ⎨↔ !↔Ι″[↔& ← ″∗ ÷↵! |←4 ↑ω[∝0≅↔[⊕Λ7! ↑ψ″#↔Ψ″Ζ↔Β″,!
⎢_↔Ξ←Β″=! ↔Γ↑Ζ″7! |↔7←!
←Η⊕7≅↔6
≥↑ψ↔9Ψ↑2″Γ↔< ° ≅↔Ε″.↔! ≥↑ψ↔7
⎢ ×Γ↑Ζ″7! ↔ξ↑; ←ψ™ς7!
↔Γ↑; ⊕ ←! ″υ↑5
↔ω[∝Ω↔7≅↔Θ″7! ←± ±↔Ι←7 ↔ϖ←ς″Κ↑Ξ←7 _↔9″Ι←8↑! ↔: Kul e ned’û min dûnillâhi mâ lâ yenfeunâ ve lâ yadurrunâ ve nureddu alâ a’kâbinâ ba’de iz hedânâllâhu kellezîstehvethuþ þeyâtînu fîl ardý hayrâne lehû ashâbun yed’ûnehû ilel hude’tinâ, kul inne hudallâhi huvel hudâ, ve umirnâ li nuslime li rabbil âlemîn(âlemîne). 190
190
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 71
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Δε κι: “Βιζε φαψδα ϖε ζαραρ ϖερμεψεν Αλλαη’ταν βα⎭κα ⎭εψλερε μι δυα εδελιμ? Αλλαη’⎬ν βιζι ηιδαψετε ερδιρμεσινδεν σονρα, ψερψ⎫ζ⎫νδε ⎭εψτανλαρ⎬ν κανδ⎬ρ⎬π, ⎭α⎭κ⎬ν β⎬ρακτ⎬ð⎬, αρκαδα⎭λαρ⎬ν⎬ν “βιζε ηιδαψετε γελ” διψε ⎜αð⎬ρδ⎬ð⎬ κιμσε γιβι, τοπυκλαρ⎬μ⎬ζ⎬ν ⎫ζερινδε γεριψε μι δ⎞νδ⎫ρ⎫λελιμ?” Δε κι: “Μυηακκακ κι Αλλαη’α υλα⎭μακ, ο ηιδαψεττιρ ϖε βιζ ®λεμλεριν Ραββινε τεσλιμ ολμακλα εμρολυνδυκ.”
1 - kul
:
de, söyle
2 - e ned’û
:
dua mý edelim
3 - min dûni allâhi
:
Allah’tan baþka
4 - mâ
:
þey (þeyler)
5 - lâ yenfeu-nâ
:
bize fayda vermez
6 - ve lâ yadurru-nâ
:
ve bize zarar vermez
7 - ve nureddu
:
ve döndürülürüz
8 - alâ a’kâbi-nâ
:
topuklarýmýzýn üzerinde
9 - ba’de
:
sonra
10 - iz hedâ-nâ allâh
:
Allah bizi hidayete erdirmiþti
11 - ke ellezî istehvet-hu
:
kandýrdýðý kimse gibi
12 - eþ þeyâtînu
:
þeytanlar
13 - fî el ardý
:
yeryüzünde
14 - hayrâne
:
þaþkýn
15 - lehû
:
onun
191
191
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 71
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
16 - ashâbun
:
arkadaþlar
17 - yed’ûne-hû
:
onu çaðýrýrlar
18 - ilâ el hudâ
:
hidayete
19 - i’ti-nâ
:
bize gel
20 - kul inne
:
de ki, muhakkak ki
21 - hudâ allâhi
:
Allah’ýn hidayet (Allah’a ulaþmak)
22 - huve el hudâ
:
o hidayettir
23 - ve umir-nâ
:
ve biz emrolunduk
24 - li nuslime
:
teslim olmamýzla (teslim olmakla)
25 - rabbi el âlemîne
:
âlemlerin Rabbine
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Burada iki grup insan görülmektedir: Bir, þeytanlarýn davet ettikleri, putlara tapmaya icbar ettikleri, putlara taptýrmayý baþardýklarý insanlar; bir de Allah yolunda olan, hidayete ermiþ insanlar. Þeytan hiçbir zaman insanlarla uðraþmaktan vazgeçmez. Allahû Tealâ burada “bize hiçbir faydasý ve zararý olmayan” ifadesiyle çok açýk bir þekilde putlardan bahsetmektedir. Bu âyetin en önemli unsuru ise hidayetten bahsetmesidir. 2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
192
192
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 71
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Sen onlarýn dînine tâbî olmadýkça (uymadýkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razý olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaþmak (var ya) iþte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eðer onlarýn hevalarýna uyarsan andolsun ki; Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardýmcý olur. 3/ÂLÝ ÝMRÂN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeþâ’(yeþâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun). Ve sizin dîninize tâbî olandan baþka kimseye inanmayýn. (Habibim) de ki: “Hiç þüphesiz HÝDAYET, Allah’ýn (Kendisine) ulaþtýrmasýdýr. (Ýnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaþmasýdýr.) Size verilenin bir benzerinin baþka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katýnda (sizlerle) tartýþacaklarý için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç þüphesiz fazl, Allah’ýn elindedir. Onu dilediðine verir.” Ve Allah, Vâsi’un Alîm’dir. (Allah herþeyi kuþatan ve herþeyi bilendir.) Herþeyin en güzel standartlarda olduðu Kur’ân dizaynýnda 4 tane hidayet vardýr. 1- Ruhumuzun biz ölmeden Allah’a ulaþmasý ruhumuzun hidayetidir. 2- Fizik vücudumuzun Allah’ýn bütün emirlerini yerine getirdiði, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemediði nokta, fizik vücudumuzun hidayete erdiði noktadýr. 3- Nefsimizin Allah’ýn bütün emirlerini yerine getirdiði, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemediði nokta, nefsimizin hidaye te ermesidir. 4- Ýrademizin Allah’a teslim olduðu nokta, irademizin hidayete ermesidir. Bunlarýn, hepsi kendilerine ait olan Sýratý Mustakîmler üzerinde hidayete ererler. Kim Allah’tan 12 tane ihsan aldýktan sonra mürþidine tâbî olursa; tâbî olduðu andan itibaren devrin imamýnýn ruhu baþýnýn üzerine geldiði an, ruhu vücudundan ayrýlýr, Sýratý Mustakîm’e ulaþýr. Ruh artýk hidayet
193
193
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 71
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
üzerindedir. Ve bu yol üzerinden, adýna seyr-i sülûk dediðimiz bir yolculukla Allah’ýn Zat’ýna ulaþýr. Ýþte burada adý geçen hidayet budur, Allah’a ruhen ulaþmaktýr. Ruhumuz Allah’a ulaþýr ve Allah’ýn Zat’ýnda yok olur. Bu âyette bir baþka güzellik daha vardýr. Allahû Tealâ diyor ki: “De ki: “Muhakkak ki; Allah’a ulaþmak var ya, iþte o, hidayettir. Ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.” Böylece iþaret edilen yani ruhun Allah’a ulaþmasý ve teslimi ilk hidayettir. Allahû Tealâ burada: “Ruhunuzu Allah’a ulaþtýrdýðýnýz zaman ilk hidayete erersiniz; ama daha sonra baþka hidayetler de var.” diyor. Ruhun vücudumuzdan ayrýldýktan sonraki Sýratý Mustakîm yolculuðu 14. basamakta baþlar, 21. basamakta sona erer. Fizik vücudun da bir Sýratý Mustakîm’i vardýr. Fizik vücudun hidayet yolculuðu da, normal bir yolculuk olarak deðil, kemâl derecelerinde olgunlaþma olarak cereyan eder, 25. basamakta tamamlanýr. Bu noktada fizik vücudumuz, Allah’a teslim olmuþ yani Allah’ýn bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemeyen bir özelliðin sahibi olmuþtur. Bu hidayet 14. basamaktan 25. basamaða kadar devam eder. 21. basamakta ruhumuz Allah’a ulaþýp hidayete erdikten sonra da fizik vücudun hidayeti devam eder. Nefsin hidayetine gelince, onunki de 14. basamakta baþlar ve teslimi de 26. basamakta gerçekleþir. Öyleyse 14. basamakta baþlayan bir hidayetler zinciri 21. basamakta ruh, 25. basamakta fizik vücut, 26. basamakta nefs için herbirinin Allah’a teslimiyle sona erer. Böylece 3 vücudumuz da hidayete erer. Daha sonra 28. basamaðýn 4. mertebesinde bihakkýn takvanýn sahibi olduðumuzda irademiz de Allah’a teslim olur. Onun da Sýratý Mustakîm’i tamamlanýr ve hidayete erer. Ýrademizin Allah’a teslim olduðu yerde ise Allah’ýn iradesine baðlanmasý söz konusudur. Artýk irademizin sadece Allah’tan aldýðý emirleri yerine getiren bir irade hüviyetine girmesi söz konusudur.
194
194
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 71
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Bu âyet, ruhun hidayete ermesi açýsýndan Al-i Ýmran-73 ve Bakara-120 ile ayný paralelde özellikler taþýmaktadýr. Diðer taraftan teslimi de emrettiði için teslim âyetleriyle de alâkasý vardýr. 39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne). Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaþtýrmayý dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). Sonra yardým olunmazsýnýz. 4/NÝSÂ-58: Ýnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli), innallâhe niýmmâ yeýzukum bih(bihî), innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran). Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi emreder. Ýnsanlar arasýnda hakemlik ettiðiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, bununla size ne güzel öðüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, iþiten ve görendir. 2/BAKARA-208: Yâ eyyuhellezîne âmenûdhulû fîs silmi kâffeh(kâffeten), ve lâ tettebiû hutuvâtiþ þeytân(þeytâni), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun). Ey âmenû olanlar! Hepiniz SÝLM’e dahil olun (teslim olma dairesi içine girin). Ve þeytanýn adýmlarýna (izlerine) tâbî olmayýn. Muhakkak ki o, size apaçýk düþmandýr. Bu âyet-i kerime, hidayetin teslimle kesin bir iliþki içerisinde olduðunu göstermek açýsýndan da ibretamiz bir âyet-i kerimedir.
195
195
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 72
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢↑ Ψ↑Τ⊕#! ↔: ↔ ξ×ς⊕Μ7! ∼Ψ↑Ω[∝5↔! ″ ↔! ↔: ↔ :↑Ι↔Λ″Ε↑# ←ψ″[↔7←!
≥∝Η⊕7! ↔ξ↑; ↔:
Ve en ekîmûs salâte vettekûhu, ve huvellezî ileyhi tuhþerûn(tuhþerûne).
ςε ναμαζ⎬ ικαμε ετμεκ (ιλε δε εμρολυνδυκ). ςε ονα καρ⎭⎬ τακϖα σαηιβι ολυν. ςε Ζατ’⎬να ηα⎭ρολυναχαð⎬ν⎬ζ, Ο’δυρ.
1 - ve en ekîmû
:
ve ikame etmek
2 - es salâte
:
namaz
3 - ve ittekû-hu
:
ona karþý takva sahibi olun
4 - ve huve ellezî
:
ve ... olan O’dur
5 - ileyhi
:
ona
6 - tuhþerûne
:
haþrolunacaksýnýz
196
196
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 72
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ bu âyet-i kerimede bir evvelki âyeti kerimeye emirler ekliyor. Allahû Tealâ, bir evvelki âyeti kerimedeki teslimlere ilâveten burada da teslimlerin, neticesine ulaþtýðý cihetle “takva sahibi olun” diyor. 3. basamakta Allah’a ulaþmayý dileyerek; âmenûlar takvasýnýn, 14. basamakta mürþide ulaþýp, on ihsanla tâbî olarak; tâbiiyet takvasýnýn, 21. basamakta ruhu Allah’a teslim ederek; evvab takvasýnýn, 25. basamakta fizik vücudu Allah’a teslim ederek; muhsinler takvanýn, 26. basamakta nefsi Allah’a teslim ederek; muhlisler takvasýnýn (ulûl’elbab takvasý), 27. basamakta irþad olarak irþad (muhlisler) takvasýnýn 28. basamaðýn 4. mertebesinde Allah’a iradeyi de teslim ederek; bihakkýn takvanýn sahibi oluruz. Bihakkýn takva, bütün insanlar için farz olan son takvadýr. Bu takva, devrin imamý için söz konusu olan Tasarruf Takvasýndan, bir evvelki takvadýr. Allahû Tealâ hidayeti her zaman bütün olarak ele alýr. 71. âyette “Allah’a ulaþmak hidayettir. Teslim olmakla emrolunduðunu söyle.” diyen Allahû Tealâ, bunun nihaî iskeletini bu âyette vermiþ, takva sahibi olmayý da emrettiðini kesinleþtirmiþtir. Görülüyor ki; Allahû, Tealâ kiþileri bütün teslimlere ulaþtýrmak istemektedir.
197
197
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 73
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔ ″∗ ÷↵! ↔: ← !↔ξ×Ω⊕Κ7! ↔σ↔ς↔∋ ⎢↑ Ψ↑Υ↔[↔4 ″ω↑6
∝Η⊕7! ↔ξ↑; ↔:
↑ Ψ↑Τ↔< ↔ ″Ψ↔< ↔: ⎢←±σ↔Ε″7≅←∀
↑ε↔Σ″Ξ↑< ↔ ″Ψ↔< ↑τ″ς↑Ω″7! ↑ψ↔7 ↔: ⎢∩σ↔Ε″7! ↑ψ↑7″Ψ↔5 ⎢ ↔≠(≅↔Ζ⊕Λ7! ↔: ←⎯″[↔Ρ″7! ↑ϖ7≠≅↔2 ⎢← Ψ∩Μ7! |←4 ↑η[∝Α↔Φ″7!
↑ϖ[∝Υ↔Ε″7! ↔ξ↑; ↔:
Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda bil hakk(hakký), ve yevme yekûlu kun fe yekûn(yekûnu), kavluhul hakk(hakku) ve lehul mulku yevme yunfehu fîs sûr(sûri), âlimul gaybi veþ þehâdeh(þehâdeti), ve huvel hakîmul habîr(habîru).
198
198
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 73
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
ςε σεμ®λαρ⎬ ϖε αρζ⎬ (ψερψ⎫ζ⎫ν⎫) ηακ ιλε ψαραταν Ο’δυρ. ςε “Ολ!” δεδιðι γ⎫ν δερηαλ (ηερ⎭εψ) ολυρ. Ο’νυν σ⎞ζ⎫ ηακτ⎬ρ, μ⎫λκ Ο’νυνδυρ. Ο γ⎫ν συρ’α ⎫φ⎫ρ⎫λ⎫ρ (συρ’α ⎫φ⎫ρ⎫λδ⎫ð⎫ γ⎫ν η⎫κ⎫μρανλ⎬κ Ο’νυνδυρ) Βιλινενι (γ⎞ρ⎫νενι) ϖε βιλινμεψενι (γαψβ⎬) βιλεν Ο’δυρ. ςε Ο, η⎫κ⎫μ σαηιβιδιρ, ηαβερδαρ ολανδ⎬ρ.
1 - ve huve
:
ve o
2 - ellezî halaka
:
ki o yaratandýr
3 - es semâvâti
:
semâlar, gökler
4 - ve el arda
:
ve arz, yeryüzü
5 - bi el hakký
:
ve hak ile
6 - ve yevme
:
ve gün
7 - yekûlu
:
der
8 - kun
:
ol
9 - fe yekûn
:
hemen, derhal olur
10 - kavlu-hu el hakku
:
onun sözü haktýr
11 - ve lehu el mulku
:
ve mülk (hükümranlýk) onundur
12 - yevme
:
gün
13 - yunfehu
:
üfürülür
14 - fî es sûri
:
sur’a
15 - âlimu el gaybi
:
gaybý bilen
16 - ve eþ þehâdeti
:
ve müþahede edilen, görünen
17 - ve huve
:
ve o
18 - el hakîmu
:
hâkim, hüküm, hikmet sahibi olan
19 - el habîru
:
haberdar olan
199
199
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 73
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 137
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ burada yaratýþ kanunlarýndan bahsetmektedir. “Ol” demesinin, herþeyin olmasý için yeterli olduðunu, sözünün hak olduðunu, mülkün tamamýnýn Allah’a ait olduðunu, sur’a üfürüldüðü gün hükümranlýðýn O’nun olduðunu söylemektedir. O gün insanlarýn hepsi Allahû Tealâ’yý ve O’nun adaletinin tam ve eksiksiz olduðunu, hiç kimseye en ufak bir zulüm yapmadýðýný mutlaka göreceklerdir. Burada Allah’ýn gaybý da, müþahade edileni de gördüðü ifade edilmektedir. Ve Allahû Tealâ, El Hakîm’dir, hüküm sahibidir. Allahû Tealâ, insanlarý da hüküm sahibi yapabilir. Kimdir hüküm sahibi? Hikmet sahibi olandýr. Hikmet sahibi olmak, kiþiyi üç ayrý açýdan hüküm sahibi kýlar. Hikmet sahibi olan kiþi, hükmün, hayrýn, tezekkürün sahibidir. Allahû Tealâ “Ol” dediði gün, herþeyin olduðunu söylüyor. Allah’ýn nice vasýflarý vardýr ki, bir kýsmý bu âyette görülmektedir. Allahû Tealâ gaybý, sadece bilen deðil, ayný zamanda yaratandýr. Bütün gökler ve bütün yerler Allah tarafýndan yaratýlmýþtýr. Üç asýl, üç onlarýn zýddý olan altý âlem yaratmýþtýr. Yedinci âlem de “yokluktur”. Zahiri âlemi, gayb âlemi ve emr âlemini yaratmýþtýr. Zahiri âlem ve gayb âleminin karþýtlarý ve emr aleminin karþýtý olan zulmanî âlemle tam 6 tane âlem oluþturmuþtur. Yedinci âlemden bahsetmememizin sebebi de yedinci âlemin yaratýlmamasý, “Yokluk” adýný almasýdýr. Yaratýlsaydý aslý ve zýddýyla mutlaka 8 âlem olacaktý. Çünkü; Allahû Tealâ: “Biz herþeyi zýddýyla kaim kýlarak çift yarattýk.” (Zariyat-49) buyuruyor. 51/ZÂRÝYÂT-49:
Ve
min
kulli
þey’in
halaknâ
zevceynî
leallekum
tezekkerûn(tezekkerûne). Ve Biz, herþeyden (zýddýyla kaim kýlarak) çift yarattýk. Umulur ki böylece siz tezekkür edersiniz.
200
200
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 74
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
_→8≅↔Ξ″.↔! ↑γ←Φ⊕Β↔#↔! ↔ ↔+×∼ ←ψ[∝∀↔ ≠ ↑ϖ[∝;×Ι″∀←! ↔ ≅↔5 ″ ←! ↔: ⎢↓ω[∝Α↑8 ↓ ÷↔/ |∝4 ↔τ↔8″Ψ↔5 ↔: ↔ !↔∗↔! |≥∝±9←! ⎣→}↔Ζ←7×∼ Ve iz kâle ibrâhîmu li ebîhi âzere, e tettehizu esnâmen âliheh(âliheten), innî erâke ve kavmeke fî dalâlin mubîn(mubînin). ςε ⇑βρ®η⎩μ, βαβασ⎬ Αζερ’ε ⎭⎞ψλε δεμι⎭τι: “Σεν πυτλαρ⎬ ιλ®ηλαρ μ⎬ εδινιψορσυν? Μυηακκακ κι βεν, σενι ϖε καϖμινι απα⎜⎬κ δαλ®λεττε γ⎞ρ⎫ψορυμ.” 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12
201
-
ve iz kâle ibrâhîmu li ebî-hi âzere e tettehizu esnâmen âliheten in-nî erâ-ke ve kavme-ke fî dalâlin mubînin
: : : : : : : : : : : :
demiþti Ýbrâhîm (A.S) babasýna Azer ediniyor musun? putlar ilâhlar muhakkak ki ben seni görüyorum ve senin kavmini dalâlette apaçýk, açýkça
201
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 74
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Dalâlet, hidayetin zýddýdýr. Bütün insanlar hidayet üzerinde olmadan evvel, ruh, nefs ve fizik vücut açýsýndan dalâlettedir. Ruhun hidayeti: 3/ÂLÝ ÝMRÂN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeþâ’(yeþâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun). Ve sizin dîninize tâbî olandan baþka kimseye inanmayýn. (Habibim) de ki: “Hiç þüphesiz HÝDAYET, Allah’ýn (Kendisine) ulaþtýrmasýdýr. (Ýnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaþmasýdýr.) Size verilenin bir benzerinin baþka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katýnda (sizlerle) tartýþacaklarý için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç þüphesiz fazl, Allah’ýn elindedir. Onu dilediðine verir.” Ve Allah, Vâsi’un Alîm’dir. (Allah herþeyi kuþatan ve herþeyi bilendir.) 6/EN'ÂM-71: Kul e ned’û min dûnillâhi mâ lâ yenfeunâ ve lâ yadurrunâ ve nureddu alâ a’kâbinâ ba’de iz hedânâllâhu kellezîstehvethuþ þeyâtînu fîl ardý hayrâne lehû ashâbun yed’ûnehû ilel hude’tinâ, kul inne hudallâhi huvel hudâ, ve umirnâ li nuslime li rabbil âlemîn(âlemîne). De ki: “Bize fayda ve zarar vermeyen Allah’tan baþka þeylere mi dua edelim? Bizi Allah’ýn hidayete erdirmesinden sonra, yeryüzünde þeytanlarýn kandýrýp, þaþkýn býraktýðý arkadaþlarýnýn “bize hidayete gel” diye çaðýrdýðý kimse gibi topuklarýmýzýn üzerinde geriye mi döndürülelim?” De ki: “Muhakkak ki; Allah’a ulaþmak, o, hidayettir ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.” Fizik vücudun hidayeti: 16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardý fanzurû keyfe kâne âkýbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
202
202
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 74
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kýldýk). (Allah’a ulaþmayý dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin þeytanlardan) içtinap etsinler (sakýnýp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kýsmýný, (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaþmayý dileyenleri) Allah hidayete erdirdi ve bir kýsmýnýn (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artýk yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanlarýn akýbetinin, nasýl olduðuna bakýn (görün). Nefsin hidayeti: 5/MÂÝDE-105: Yâ eyyuhellezîne âmenû aleykum enfusekum, lâ yadurrukum men dalle izehtedeytum ilâllâhi merciukum cemîân fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne). Ey âmenû olanlar! Nefsleriniz, üzerinizedir (bir borçtur, nefsinizin sorumluluðu üzerinizedir). Siz hidayette iseniz, dalâletteki bir kimse size bir zarar veremez. Hepinizin dönüþü Allah’adýr. O zaman yapmýþ olduðunuz þeyleri, size haber verecektir. Allah’a ulaþmayý dilemeyenler, Allah’ýn, Allah’a ulaþmayý dileme davetine icabet etmeyenler, hevalarýna tâbî olanlardýr. Allah’a ulaþmayý dilemedikleri için dalâlette kalmýþlardýr. Dalâlette kalanlarýnsa kalpleri mühürlüdür ve hevalarýný kendilerine ilâh edinmiþlerdir. Allahû Tealâ, isyan edenleri, Allah’a ulaþmayý dilemeyenleri, insanlar arasýna nifak sokanlarý, Allah’ýn yolundan insanlarý menedenleri dalâlette ve isyanlarý içerisinde þaþkýn býrakýr. Allah’a ulaþmayý dilemeyen herkes dalâlettedir ve mürþidine ulaþamayan hiç kimse ise ruhunu Allah’a ulaþtýracak olan Sýratý Mustakîm üzerinde olamaz. 1/FÂTÝHA-7: Sýrâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne). O (SIRATI MUSTAKÎM) ki; (baþlarýnýn) üzerlerine (Devrin Ýmamý’nýn ruhunu) ni’met olarak verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuþlarýn ve dalâlette kalmýþlarýn (Allah’a ulaþmayý dilemeyenlerin) yolu deðil. Allahû Tealâ, Allah’a ulaþmayý dileyenlerin mutlaka Allahû Tealâ tarafýndan ruhlarýnýn Allah’a ulaþtýrýlacaðýný garanti etmiþ.
203
203
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 74
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
42/ÞÛRÂ-13: Þerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muþrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeþâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu). (Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiði (farz kýldýðý) þeyi (þeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fýrkalara ayrýlmayýn.” diye Hz. Ýbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. Ýsa’ya vasiyet ettiðimiz þeyi sana da vahyederek, size de þeriat kýldý. Senin onlarý, kendisine çaðýrdýðýn þey (Allah’a ulaþmayý dileme) müþriklere zor geldi. Allah, dilediðini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaþtýrýr (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaþtýrýr). Ve ruhumuzu devrin imamýnýn dergâhýna ulaþtýrmakla görevli mürþidler tayin etmiþtir. 1) 28/KASAS-50: Fe in lem yestecîbû leke fa’lem ennemâ yettebiûne ehvâehum, ve men edallu mimmenittebea hevâhu bi gayri huden minallâh(minallâhi), innallâhe lâ yehdil kavmez zâlimîn(zâlimîne). Bundan sonra eðer sana icabet etmezlerse (senin hidayete erdirme davetine uymazlarsa), bil ki onlar heveslerine tâbîdirler. Allah’tan bir hidayetçi olmaksýzýn (hidayetçiye deðil de) kendi heveslerine tâbî olandan daha çok dalâlette kim vardýr? Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez. 2) 20/TÂHÂ-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dýn aduvv(aduvvun), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadýllu ve lâ yeþkâ. (Allahû Tealâ þöyle) dedi: “Ýkiniz oradan (aþaðý) inin! Hepiniz (þeytan ve siz), birbirinize düþman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetçime tâbî olursa artýk o, dalâlette kalmaz ve þâkî olmaz.” 3) 18/KEHF-17: Ve tereþ þemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrýduhum zâteþ þimâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murþidâ(murþiden).
204
204
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 74
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ve güneþin doðduðu zaman maðaralarýnýn sað tarafýndan geldiðini ve battýðý zaman sol taraftan onlarýn yanlarýndan geçtiðini görürsün. Ve onlar, onun (maðaranýn) geniþ sahasý içinde bulunuyorlardý. Ýþte bu, Allah’ýn âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaþtýrýrsa, iþte o hidayete ermiþtir. Ve kimi dalâlette býrakýrsa (kim Allah’a ulaþmayý dilemezse) artýk onun için velî mürþid (irþad eden evliya) bulunmaz. 4) 45/CÂSÝYE-23: E fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gýþâveh(gýþâveten), fe men yehdîhi min ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne). Hevasýný kendisine ilâh edinen kiþiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun faydasýz ilmi) üzere dalâlette býraktý. Ve onun iþitme hassasýný ve kalbini mühürledi. Ve onun basar (görme) hassasýnýn üzerine gýþavet (perde) kýldý (çekti). Bu durumda Allah’tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz? 5) 62/CUMA-2: Huvellezî bease fîl ummiyyîne resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin). Ümmîler arasýnda, kendilerinden bir resûl beas eden (görevlendiren) O’dur. Onlara, O’nun (Allah’ýn) âyetlerini okur, onlarý tezkiye eder (nefslerini temizler), onlara Kitab’ý (Kur’ân-ý Kerim’i) ve hikmeti öðretir. Ve daha önce (resûle tâbî olmadan evvel) elbette onlar, sadece açýk bir dalâlet içinde idiler. 6) 3/ÂLÝ ÝMRÂN-164: Le kad mennallâhu alel mu’minîne iz bease fîhim resûlen min enfusihim yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin). Andolsun ki mü’minlerin (baþlarýnýn) üzerine (devrin imamýnýn ruhu) bir ni’met olmak üzere kendi zamanlarýnda, kendi içlerinden bir resûl beas ederiz, onlarýn aralarýnda (kendi kavminin içinde) onlara Allah’ýn âyetlerini tilâvet eder, onlarý tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öðretir. Ondan evvel (resûle tâbî olmadan evvel) onlar açýk bir dalâlet içinde idiler.
205
205
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 74
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
7) 46/AHKÂF-32: Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardý ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin). Ve Allah’ýn davetçisine icabet etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah’ý) aciz býrakacak deðildir. Ve onun Allah’tan baþka dostlarý yoktur. Ýþte onlar apaçýk dalâlet içindedirler. 39/ZUMER-23: Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteþâbihen mesâniye takþaýrru minhu culûdullezîne yahþevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâh(zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeþâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin). Allah, ihdas ettiði (nurlarýn) ahsen olanlarýný (rahmet, fazl ve salâvâtý), ikiþer ikiþer (rahmet-fazl ve rahmet-salâvât), Kitab’a müteþabih (benzer) olarak indirdi. Rab’lerinden huþû duyanlarýn ciltleri ondan ürperir. Sonra onlarýn ciltleri ve kalpleri Allah’ýn zikriyle yumuþar, sukûnet bulur (yatýþýr). Ýþte bu, Allah’ýn hidayetidir, dilediðini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalâlette býrakýrsa artýk onun için bir hidayetçi yoktur. 9) 7/A'RÂF-186: Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye leh(lehu), ve yezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne). Allah kimi dalâlette býrakýrsa, artýk onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur. Ve onlarý azgýnlýklarý (isyanlarý) içinde þaþkýn (bir halde) terkeder (býrakýr). 10) 16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardý fanzurû keyfe kâne âkýbetul mukezzibîn(mukezzibîne). Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kýldýk). (Allah’a ulaþmayý dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin þeytanlardan) içtinap etsinler (sakýnýp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kýsmýný, (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaþmayý dileyenleri) Allah hidayete erdirdi ve bir kýsmýnýn (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artýk yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanlarýn akýbetinin, nasýl olduðuna bakýn (görün).
206
206
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 75
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
← !↔ξ×Ω⊕Κ7! ↔ Ψ↑Υ↔ς↔8
↔ϖ[∝;×Ι″∀←!
≥∝Ι↑9 ↔τ←7×Η↔6 ↔:
↔ω[∝Ξ←5Ψ↑Ω″7! ↔ω←8 ↔ Ψ↑Υ↔[←7 ↔: ← ″∗↔ ↵! ↔: Ve kezâlike nurî ibrâhîme melekûtes semâvâti vel ardý ve li yekûne minel mûkýnîn(mûkýnîne).
ςε β⎞ψλεχε Βιζ, ⇑βρ®η⎩μ’ε ονυν μ⎦κ⎬ν⎩ν ολανλαρδαν (ψακ⎩ν ηασ⎬λ εδενλερδεν) ολμασ⎬ ι⎜ιν, ψεριν ϖε γ⎞κλεριν (σεμαλαρ⎬ν) μελεκ⎦τυνυ γ⎞στεριψορυζ (γ⎞στεριψορδυκ).
207
207
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 75
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - ve kezâlike
:
ve böylece
2 - nurî
:
biz gösteriyoruz
3 - ibrâhîme
:
Ýbrâhîm (A.S)
4 - melekûte
:
melekût
5 - es semâvâti
:
semâlar, gökler
6 - ve el ardý
:
veyer, yeryüzü
7 - ve li yekûne
:
ve olmasý için
8 - min el mûkýnîne
:
yakîn hasýl edenlerden
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Zemin katta; ana mescid, ana dergâh (devrin imamýnýn dergâhý) ve Sýratý Mustakîm’e açýlan kapý. Gök katlarýna gelince, birinci katta secde mahalli, ikinci katta suvarýlma havuzlarý, üçüncü katta iki katlý bir mescid ve üçüncü katý dördüncü kata baðlayan “mihenk menfezi” isimli üçüncü kattan baþlayan dördüncü kata kadar uzayan içi boþ bir silindir, dördüncü katta Mescid-i Aksa, beþinci katta Mescid-i Haram, altýncý katta sýbgatullah nurlarý ve yedinci katta 7 tane âlem ve her katta özellikler vardýr. Bunlarýn hepsi Allah’ýn sýrlarýdýr. Bunlar “melekût” adýný alýrlar ve yakîn hasýl edenler, kalp gözleriyle bu melekûtu görenlerdir.
208
208
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 76
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔ ≅↔5
⎣_→Α↔6″Ψ↔6 ×!↔∗ ↑υ″[⊕7! ←ψ″[↔ς↔2 ⊕ω↔% _⊕Ω↔ς↔4
↔ω[∝ς←4× ↵! ∩⎯←&↑! ≥ ÷ ↔ ≅↔5 ↔υ↔4↔! ≥_⊕Ω↔ς↔4 ⎣|∝±∀↔∗ ∼≥↔Η×; Fe lemmâ cenne aleyhil leylu raâ kevkebâ(kevkeben), kâle hâzâ rabbî, fe lemmâ efele kâle lâ uhýbbul âfilîn(âfilîne).
Γεχε ονυν ⎫ζερινι ⎞ρτ⎫νχε, (γεχε ολυνχα) βιρ ψ⎬λδ⎬ζ γ⎞ρδ⎫: “(⇑⎭τε) βυ βενιμ Ραββιμ.” δεδι. Φακατ καψβολυνχα: “Καψβολυπ γιδενλερι σεϖμεμ.” δεδι.
209
209
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 76
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - fe lemmâ
:
olduðu zaman
2 - cenne
:
örttü, bürüdü
3 - aleyhi el leylu
:
gece onun üzerini
4 - raâ
:
gördü
5 - kevkeben
:
bir yýldýz
6 - kâle
:
dedi
7 - hâzâ
:
bu
8 - rabbî
:
benim Rabbim
9 - fe lemmâ
:
fakat olduðu zaman
10 - efele
:
kaybolup gitti, battý
11 - kâle
:
dedi
12 - lâ uhibbu
:
ben sevmem
13 - el âfilîne
:
kaybolup giden
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Hz. Ýbrâhîm bir arama içerisinde olup, Rabbini arýyor ve yýldýzý gördüðü zaman: “Tamam, bu bizim buradaki dünyamýzdaki bir þeye benzemiyor, mutlaka bu yýldýz benim Rabbimdir.” Ama yýldýz kaybolunca: “Kaybolup gidenleri sevmem. Kaybolup giden bir þey benim Rabbim olamaz.” diyor. Hz. Ýbrâhîm, yýldýz var olduðu sürece bunun zevkiyle yaþýyor. Burada önemli olan Hz. Ýbrâhîm’in Rab arayýþý içinde, kendisini yaratan bir Allah’ýn varlýðýný hissetmesi ve O’nun arayýþý içerisine girmesidir.
210
210
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 77
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎣|∝±∀↔∗ ∼↔Η×; ↔ ≅↔5 _→3←+≅↔∀ ↔η↔Ω↔Τ″7! ↔!↔∗ _⊕Ω↔ς↔4 |∝9←Γ″Ζ↔< ″ϖ↔7 ″ω←∴↔7 ↔ ≅↔5 ↔υ↔4↔! ≥_⊕Ω↔ς↔4 ω↔ [∝±7≥≅⊕Ν7! ← ″Ψ↔Τ″7! ↔ω←8 ⊕ω↔9Ψ↑6↔ ÷ |∝∀± ∗↔ Fe lemmâ rael kamere bâzigan kâle hâzâ rabbî, fe lemmâ efele kâle le in lem yehdinî rabbî le ekûnenne minel kavmid dâllîn(dâllîne).
Αψ’⎬ δοðαρκεν γ⎞ρ⎫νχε: “(⇑⎭τε) βυ βενιμ Ραββιμ.” δεδι. Φακατ καψβολυνχα: “Εðερ Ραββιμ βενι γερ⎜εκτεν ηιδαψετε ερδιρμεζσε, μυτλακα “δαλ®λεττε ολαν καϖιμ” δεν ολυρυμ.” δεδι.
1 - fe lemmâ
:
olduðu zaman, olunca
2 - rae el kamere
:
ay’ý gördü
3 - bâzigan
:
doðarken
211
211
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 77
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
4 - kâle
:
dedi
5 - hâzâ
:
bu
6 - rabbî
:
benim Rabbim
7 - fe lemmâ
:
fakat olduðu zaman, olunca
8 - efele
:
kaybolup battý
9 - kâle
:
dedi
10 - le in
:
gerçekten eðer (ise)
11 - lem yehdi-nî
:
beni hidayete erdirmez
12 - rabbî
:
Rabbim
13 - le ekûne enne
:
ben mutlaka olurum
14 - min el kavmi ed dâllîne
:
dalâlette olan kavimden
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Burada Hz. Ýbrâhîm’de bir hidayet mefhumunun varlýðý görülmektedir. Allahû Tealâ’nýn Kur’ân-ý Kerim’de söylediði þey, Hz. Ýbrâhîm’e hidayeti öðrettiðidir. Hz. Ýbrâhîm hanif dîninin yani hidayet, yani Allah’a teslim olma dîninin sahibiydi. Hanif dîni; tek Allah’a inanmaktýr, Allah açýsýndan vahdettir. Bütün toplumun, inanç ve Allah ile olan iliþkilerde tek vücut oluþu, vahdetidir. Ve Allah’a teslim olmak standartlarýný kaplar. Hz. Ýbrâhîm, hanif dîninin, Ýslâm dîninin, kâinatýn tek dîninin sahibiydi. Tek Allah’a inanýyordu ve bütün kavmini de kendisiyle beraber Allah’a inanan, hidayete ermiþlerden yapmak istiyordu. Allah’a ruhuyla, vechiyle, nefsiyle ve iradesiyle (yani teslimi küllî ile) teslim olmak onun temel hedefiydi. Bu âyet Hz. Ýbrâhîm’in, hidayetin, ne olduðunu bildiðini kesin olarak göstermektedir.
212
212
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 77
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ruh açýsýndan hidayet, ruhun Allah’a ulaþmasý ve teslim olmasýdýr. Fizik beden açýsýndan, fizik bedenin Allah’a teslim olan, Allah’ýn bütün emirlerini mutlaka yerine getiren, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemeyen bir özelliðe kavuþmasýdýr. Nefs açýsýndan, nefsin Allah’a teslim olmasý, Allah’ýn bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemeyen bir özelliðe ulaþmasýdýr. Ýrade açýsýndan, Allah’ýn iradesine baðlanmasý ve Allah’ýn vereceði emirlere tamamen uygun hareket etmesi, iradenin hidayete ermesi yani iradenin Allah’a teslimidir. Öyleyse Hz. Ýbrâhîm ay’ý, yýldýzlarý, güneþi gördüðü noktadan itibaren hidayeti idrak etmiþti. Hz. Ýbrâhîm: “Rabbim beni hidayete erdirmezse dalâlette olan kavimlerden olurum.” diyor. Dalâlet; hidayete adým atamamak, hidayetin tamamen dýþýnda kalmaktýr. Kiþinin ruhu, vechi ve nefsinin hidayete baþlamadýðý noktadýr. Bir insan Allah’a ulaþmayý dilemediði sürece gideceði yer cehennemdir. Allah’a ulaþmayý dileyen kiþi cennete ehil olur ve dalâletten kurtulur. Allah’a ulaþmayý dilemektedir. Bu noktada hidayet üzere olmuþtur. Çok kýsa bir zaman parçasý içinde 12 ihsaný Allahû Tealâ ona ard arda verecektir. Ve arkasýndan kiþi mürþidine tâbî olduðu an (ikinci safha) hidayete adým atacaktýr. Ruhun hidayeti, ruhun Allah’a doðru yola çýkmasý ve Allah’a ulaþmasýdýr. Hidayete ermesi için yedi kademede nefsini tezkiye etmesi, ruhunun da Allah’a doðru yaptýðý yolculukta yedi tane gök katýný aþýp Allah’a ulaþmasý lâzýmdýr. Böylece Allah’a ulaþan bir ruh ile kiþi bir özelliðin sahibi olur. Ruh Allah’a ulaþmýþtýr, hidayete ermiþtir, Allah’a teslim olmuþtur. Bütün hidayetler teslimle noktalanýr. Hidayetin baþladýðý nokta teslimin de baþlangýç noktasýdýr. Hidayetin tamamlandýðý nokta teslime ulaþtýðýmýz noktadýr. Ne zaman kiþi Allah’a ulaþmayý dilerse fizik vücut þeytana kul olmaktan kurtulup, Allah’a kul olur.
213
213
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 77
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buþrâ, fe beþþir ýbâd(ýbâdi). Onlar ki; taguta (insan ve cin þeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçýndýlar, kendilerini kurtardýlar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaþmayý dilediler). Onlara müjdeler vardýr. Öyleyse kullarýmý müjdele! Murþidine tâbî olup, amilüssalihat (zikir) yapmaya baþlayýnca nefsin afetlerinden kurtulmaya, afetlerin yerine faziletleri nefsin kalbinde biriktirmeye baþlar. Henüz hiçbiri hidayete ermemiþtir (Ruhumuz, fizik vücudumuz, nefsimiz ve irademiz). 14. basamaktan itibaren ruh, nefs, fizik vücut için hidayet baþlar. 21. basamakta ruh Allah’ýn Zat’ýna ulaþýr, hidayete erer. Allah’ýn Zat’ýna teslim olur. 25. basamakta Allah’ýn bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemeyen fizik vücut hidayete erer. 26. basamakta nefs ayný standartlarýn sahibi olur. O da hidayete erer. Üçünün de hidayeti görüldüðü gibi ayrý ayrý noktalardadýr. Hidayete ermeleri, Allah’a teslim olmalarý ayný özellikleri taþýr. Hidayetle teslim, ayný zamanda Allah’a kul olmanýn ve takvanýn da iþaretlerini taþýr. 28. basamaðýn 4. kademesinde de irademizi Allah’a teslim ederiz. 28 basamaklýk bir dizayn içerisinde dalâletten kurtulduðumuz nokta, 3. basamakta Allah’a ulaþmayý dilediðimiz noktadýr. Mürþidimize ulaþtýðýmýz zaman 2. safha hidayette oluruz. Ruhu Allah’a ulaþtýrdýðýmýz zaman ruhun hidayeti, fizik vücudu Allah’a teslim ettiðimiz zaman fizik vücudun hidayeti, nefsi Allah’a teslim ettiðimiz zaman nefsin hidayeti, iradeyi Allah’a teslim ettiðimiz zaman iradenin hidayeti gerçekleþir. Öyleyse her açýdan hidayet söz konusudur.
214
214
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 78
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
|∝∀± ↔∗ ∼↔Η×; ↔ ≅↔5 →}↔3←+≅↔∀ ↔ϕ″Ω⊕Λ7! ↔!↔∗ _⊕Ω↔ς↔4 ← ″Ψ↔5 _↔< ↔ ≅↔5 ″α↔ς↔4↔! ≥_⊕Ω↔ς↔4 ⎣↑η↔Α″6↔! ∼≥↔Η×; ↔ Ψ↑6←Ι″Λ↑#
_⊕Ω←8
° |≥∝Ι↔∀ |∝±9←!
Fe lemmâ raeþ þemse bâzigaten kâle hâzâ rabbî, hâzâ ekber(ekberu), fe lemmâ efelet kâle yâ kavmî innî berîun mimmâ tuþrikûn(tuþrikûne).
Γ⎫νε⎭ι δοðαρκεν γ⎞ρ⎫νχε: “(⇑⎭τε) βυ βενιμ Ραββιμ. Βυ, δαηα β⎫ψ⎫κ.” δεδι. Φακατ καψβολυπ γιδινχε: “Εψ καϖμιμ βεν σιζιν ορτακ κο⎭τυðυνυζ ⎭εψλερδεν υζαð⎬μ.” δεδι.
215
215
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 78
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 - fe lemmâ
:
sonra olduðu zaman, olunca
2 - rae eþ þemse
:
güneþi gördü
3 - bâzigaten
:
doðarken
4 - kâle hâzâ
:
dedi, bu
5 - rabbî
:
benim Rabbim
6 - hâzâ
:
bu
7 - ekberu
:
daha büyük, en büyük
8 - fe lemmâ
:
fakat olduðu zaman, olunca
9 - efelet
:
kaybolup gitti, battý
10 - kâle
:
dedi
11 - yâ kavmî
:
ey kavmim
12 - innî
:
muhakkak ki ben
13 - berîun
:
uzak
14 - min mâ tuþrikûne
:
sizin þirk (ortak) koþtuðunuz þeylerden
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Birçok kavim güneþe tapmýþtýr. Hz. Ýbrâhîm’in kavmi de putlara tapýyordu. Hz. Ýbrâhîm: “Her gece güneþ baþka bir tesirin altýnda kayboluyor. Öyleyse Allah olamaz.” diyordu. Hz. Ýbrâhîm güneþin kaybolmasýyla þirk arasýnda bir iliþki kuruyor ve kavmine: “Ben Allah’tan baþkasýna tapmam, ibadet etmem. Ben sizin Allah’a ortak koþtuðunuz þeylerden uzaðým, berîyim. Onlardan kurtulmuþ olan birisiyim.” diyor.
216
216
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 79
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
← !↔ξ×Ω⊕Κ7! ↔η↔Ο↔4
∝Ης⊕ ←7 ↔|←Ζ″%↔: ↑α″Ζ⊕%↔: |∝±9←!
⎣ ↔ω[∝6←Ι″Λ↑Ω″7! ↔ω←8 ÿ_↔9↔! ≥_↔8 ↔: _→Σ[∝Ξ↔& ↔ ″∗ ÷↵!↔: Ýnnî veccehtu vechiye lillezî fatares semâvâti vel arda hanîfen ve mâ ene minel muþrikîn(muþrikîne).
Μυηακκακ κι βεν, ηανιφ ολαρακ ψ⎫ζ⎫μ⎫, ψερι ϖε σεμ®λαρ⎬ ψαρατανα (Αλλαη’⎬ν Ζατ’⎬να) δ⎞νδ⎫ρδ⎫μ. ςε βεν, μ⎫⎭ρικλερδεν δεðιλιμ.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
217
-
innî veccehtu vechiye li ellezî fatare es semâvâti ve el arda hanîfen ve mâ ene min el muþrikîne
: : : : : : : : :
muhakkak ki ben döndüm yüzümü ki ona semâlarý (gökleri) yarattý ve arz, yeryüzü hanif olarak (tek Allah’a inanan olarak) ve ben deðilim müþriklerden
217
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 79
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Hanif fýtratý, Allah’ýn katýnda tek dîn olan hanif dînini yaþayabilmemiz için gerekli bütün özellikleri taþýyan fýtrattýr. Allah, bütün insanlarý hanif dînini yaþayabilecek standartta, hanif fýtratý ile yaratmýþtýr. Evvelki âyetlerle birleþtirdiðiniz zaman ortaya hanif fýtratýnýn gerçek vechesi çýkar. Hanif olmanýn üç cephesi vardýr. 1- Tevhid: Allah’a þirk koþmamak, tek Allah’a inanmaktýr. 2- Vahdet: Allah’a ulaþmayý dileyenlerin oluþturduðu tek bir fýrka (fýrka-i naciye) üzerinde olmak yani fýrkalarý ayrýlmamaktýr. 3- Teslim: 28 basamakta, 7 safhada 4 teslimi (ruh, fizik vücut, nefs, irade) yerine getirmektir. En üst seviyede hanif, dalâletten kurtulmuþ olan, Allah’a ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini teslim etmiþ kiþidir. Hz. Ýbrâhîm, Peygamberimiz (S.A.V) ve bütün peygamberlerin hepsi hanifti. Bütün peygamberlere gerçek anlamda ihsanla tâbî olanlarýn hepsi hanifti. Ýþte burada hanif olmanýn gerçek anlamýný görüyoruz. Hz. Ýbrâhîm hidayetten, dalâletten ve þirkten bahsediyor. Þirk içinde olanlarýn hepsi dalâlettedir. Bir insan birden fazla Allah’a inanýyorsa hanif olamaz. Allah’a ruhunu ulaþtýrmasý da hiçbir zaman söz konusu deðildir. Allah’a fizik vücudunu, nefsini, iradesini teslim etmesi de söz konusu deðildir. Birden fazla Allah’a inanan insan bu istikamette bir problemin sahibidir. Hiçbir zaman hanif ve Ýslâm olamaz. Allah’a teslim olmasý söz konusu deðildir. Kiþi iki, üç, dört tane Allah kabul ederse, güneþe, yýldýzlara, yaptýðý taþlara tapýyorsa, ama Allah’a da tapýyorsa o kiþi þirk içindedir. Hiç kimseyi Allah’tan öteye geçiremezsiniz! En önde daima sadece Allah vardýr. Tabiatýnýz icabý, tabiatýnýzda meknuz olan temel þartlar muvacehesinde Allah’tan daha çok hiç kimseyi sevemezsiniz. Allah’ýn size verdiði standartlar buna göre dizayn edilmiþtir. Farkýna varsanýz da, varmasanýz da iç dünyanýzda ruhunuz en çok Allah’ý sevmektedir. Ruhunuzun sevgi hasleti birinci plânda Allah’ý temel faktör olarak kabul eder. Herkes, herþey, bütün
218
218
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 79
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
nebîler, bütün resûller O’ndan sonra gelir. Sahibi olduðunuz ruh baþka bir þeyi olgunlaþtýrmaz. Yanlýþlýklarýn hepsi nefsinize aittir ama sevgi, ruhunuza ait bir faktör olduðu cihetle asýldan ayrý olmasý mümkün deðildir. En çok Allah’ý sever, doðruyu bilir, Rabbini bilir, Rabbinden gelmiþtir, tekrar Rabbine döneceðini kesin olarak bilir. Nefs onun gereklerini yerine getirmediði sürece devamlý nefsi, Allahû Tealâ ile birlikte cezalandýrýr. Allah bizim fizik vücudumuzu, ruh ise nefsimizi cezalandýrýr. Öyleyse görülüyor ki Hz. Ýbrâhîm’in dizayný, Kur’ân-ý Kerim’in yine bütününü kaplýyor. Allahû Tealâ, burada Allah’a dönmek diye bir olgudan bahsediyor. 89/FECR-28: Ýrciî ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh(mardýyyeten). Allah’tan razý ol ve Allah’ýn rýzasýný kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaþ. Allahû Tealâ ruhumuza emir veriyor. Ancak teslim emri sadece ruhumuza ait deðildir. Fizik vücudumuza, nefsimize de aittir. Hatta irademize de aittir. Allah’ýn insanlara olan vasiyeti, ruhu, vechi, nefsi, iradeyi Allah’a teslim etmeyi içerir. Ama Allah’ýn bizden aldýðý yemin, misak ve ahd ruhumuzu, vechimizi ve nefsimizi kaplar. Ayrýca Allahû Tealâ insanlardan iradelerinin teslimi istikametinde de misak almýþtýr. Ama Allah’ýn vasiyeti iradenin teslimini de ihtiva edecek þekilde dört teslimi de ifade eder. Hanif fýtratý, Allah’a herþeyimizi teslim etmek, tabiaten bizde meknuz olan bir özelliktir. Fýtraten, yaratýlýþ olarak Allahû Tealâ bizi hanif fýtratýyla, hanif yaratýlýþýyla yaratmýþtýr. Herkes, hanif olmanýn bütün özelliklerine sahip olarak yaratýlmýþtýr ve hanif olmanýn bütün standartlarýnýn da sahibidir. Onlarý kullandýðýmýz taktirde hanif olabiliriz. Ruhumuzu da, vechimizi de, nefsimizi de, irademizi de Allah’a teslim edebiliriz. Kim hanifse o müþrik olamaz, onun temel hedefi Allah’a ulaþmaktýr. Çünkü hanif, tek Allah’a tapan bir insandýr. Sadece þu küçücük dünyamýzda deðil, bütün kâinatta hanif dîninden baþka bir dîn hiç olmamýþtýr! Hanif dîni, Allah’a teslim olma dînidir. Allah’ýn tekliðini kabul etme dînidir. Sadece Allah’a teslim olmayý muhtevasýna alýr.
219
219
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 80
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
←ψ™ς7! |←4 |∝±9≥Ψ∩%≥≅↔Ε↑# ↔! ↔ ≅↔5 ⎢↑ψ↑8″Ψ↔5 ↑ψ⊕%≥≅↔& ↔: ↔ Ψ↑6←Ι″Λ↑# _↔8 ↑ ≅↔∋↔! ≥ ÷ ↔: ⎢← !↔Γ↔; ″φ↔5 ↔: ⎢→_ ″[↔− |∝±∀↔∗
↔ ≥≅↔Λ↔<
″ ↔! ≥® ←! ≥∝ψ←∀
⎢_→Ω″ς←2 ↓″|↔− ⊕υ↑6 |∝±∀↔∗ ↔π←,↔: ↔ :↑Ι⊕6↔Η↔Β↔#
↔÷4 ↔!
Ve hâccehu kavmuhu, kâle e tuhâccûnnî fîllâhi ve kad hedâni, ve lâ ehâfu mâ tuþrýkûne bihî illâ en yeþâe rabbî þey’â(þeyen), vesia rabbî kulle þey’in ilmâ(ilmen), e fe lâ tetezekkerûn(tetezekkerûne). ςε καϖμι ονυνλα ταρτ⎬⎭τ⎬. “(Ραββιμ) βενι ηιδαψετε ερδιρμι⎭κεν, Αλλαη ηακκ⎬νδα βενιμλε ταρτ⎬⎭⎬ψορ μυσυνυζ? Ονα ορτακ κο⎭τυκλαρ⎬ν⎬ζδαν, Ραββιμιν βιρ ⎭εψι διλεμεσι ηαρι⎜ βεν κορκμαμ. Ραββιμ ιλμιψλε ηερ⎭εψι κυ⎭ατμ⎬⎭τ⎬ρ. Η®λ® τεζεκκ⎫ρ ετμεζ μισινιζ?” δεδι. 220
220
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 80
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
-
ve hâcce-hu kavmu-hu kâle e tuhâccûn-nî fî allâhi ve kad hedâ-ni ve lâ ehâfu mâ tuþrikûne bi-hî illâ en yeþâe rabbî þey’en vesia rabbî kulle þey’in ilmen e fe lâ tetezekkerûne
: : : : : : : : : : : : : : : : : :
ve onunla tartýþtý onun kavmi dedi benimle tartýþýyor musunuz Allah hakkýnda ve beni hidayete erdirmiþti ve ben korkmuyorum, korkmam þirk koþtuklarýnýz (þirk koþtuðunuz þeyler) O’na baþka, hariç, ancak onun dilemesi benim Rabbim bir þey kuþattý, kuþatmýþtýr Rabbim herþeyi ilim olarak, ilim ile hâlâ tezekkür etmez misiniz
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Hz. Ýbrâhîm’in “Rabbim beni hidayete erdirmiþken, Allah hakkýnda benimle tartýþýyor musunuz?” demesi “Benim ruhum Allah’tayken, Allah’a hidayet olmuþken, hidayete ermek konusunda, ruhun Allah’ýn Zat’ýna geri dönmesi konusunda benimle tartýþýyor musunuz?” anlamýndadýr. Ve Hz. Ýbrâhîm devam ediyor: “Ona þirk koþmanýzdan ben hiç korkmam ama Rabbim benim korkmamý dilerse, o zaman neyi dilerse hangi istikamette dilerse ondan korkarým. Rabbimin ilmi herþeyi kuþatmýþtýr.”
221
221
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 81
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔ :↑ ≅↔Φ↔#
÷ ↔: ″ϖ↑Β″6↔Ι″−↔! ≥≅↔8 ↑ ≅↔∋↔! ↔ρ″[↔6↔:
ψ∝ ←∀ ″ ±←ϑ↔Ξ↑< ″ϖ↔7 ≅↔8 ←ψς™ 7≅←∀ ″ϖ↑Β″6↔Ι″−↔! ″ϖ↑Υ⊕9↔! ←ω″[↔Τ<∝Ι↔Σ″7! ∩ ↔≅↔4 ⎢_→9≅↔Ο″ς↑, ″ϖ↑Υ″[↔ς↔2 ⎡↔ Ψ↑Ω↔ς″Θ↔# ″ϖ↑Β″Ξ↑6 ″ ←! ←⎣ω″8↔ ↵≅←∀ ∩σ↔&↔! Ve keyfe ehâfu mâ eþrektum ve lâ tehâfûne ennekum eþrektum billâhi mâ lem yunezzýl bihî aleykum sultânâ(sultânen), fe eyyul ferîkayni ehakku bil emn(emni), in kuntum ta’melûn(ta’melûne).
222
222
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 81
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
ςε, σιζε ηακκ⎬νδα βιρ δελιλ (συλταν) ινδιριλμεψεν ⎭εψλερλε Αλλαη’α ⎭ιρκ κο⎭μακταν, σιζ κορκμαδ⎬ð⎬ν⎬ζ ηαλδε, βεν σιζιν ορτακ κο⎭τυðυνυζ ⎭εψλερδεν (πυτλαρδαν) νασ⎬λ κορκαρ⎬μ. Εðερ βιλιψορσαν⎬ζ, αρτ⎬κ ικι φ⎬ρκαδαν ηανγισι εμιν ολμαψ⎬ δαηα ⎜οκ ηακεδιψορ?
1 - ve keyfe
:
ve nasýl
2 - ehâfu
:
korkarým
3 - mâ eþrektum
:
sizin þirk koþtuðunuz þeyler
4 - ve lâ tehâfûne
:
ve siz korkmuyorsunuz
5 - enne-kum eþrektum
:
siz þirk koþtunuz
6 - bi allâhi
:
Allah’a
7 - mâ lem yunezzil
:
bir þey indirmedi
8 - bi-hî
:
onun hakkýnda
9 - aleykum
:
size
10 - sultânen
:
bir delil, sultan
11 - fe eyyu el ferîkayni
:
artýk, iki fýrkadan, taraftan hangisi
12 - ehakku
:
daha çok haklý (hakediyor)
13 - bi el emni
:
emin olma, güvenilir olma
14 - in kuntum
:
eðer siz, ...iseniz
15 - ta’lemûne
:
biliyorsunuz
223
223
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 81
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 138
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Mukayeseye dikkat edin; bir tarafta putlar var, bir tarafta Allah var. Hz. Ýbrâhîm’in kavmi putlara tapýyor ve Allah’tan korkmuyorlar. Hz. Ýbrâhîm diyor ki: “Ben Allah’ýn dostuyum ve Allah’ýn korumasý altýndayým. Allah benim dostumken, bana bir fayda ya da zarar veremeyecek putlardan neden korkayým? Asýl korkmasý lâzým gelen sizlersiniz. Siz, hem putlara tapýyorsunuz, hem de en kuvvetli olan, size herþeyi yapabilecek olan yetkinin sahibi olan Allah’tan korkmuyorsunuz! Siz putlarýn dostusunuz ama putlar sizi koruyamaz. Hem putlara taptýðýnýz için, hem de Allah’ý o putlar sebebiyle hiçe saydýðýnýz için Allah’a karþý geliyorsunuz. Eðer putlar bana bir þey yapamýyorsa, (size yapamadýðý gibi), ama Allah herþeyi yapýyorsa, ben de Allah’ýn dostuysam, acaba hangimiz emniyetteyiz?” Burada Yunus’u hatýrlayýn: “Allah bana dost oldu. Neden artýk O’ndan korkayým?” diyordu. Ýþte, emin olma noktasý, Allah’tan korkmanýn sona erdiði yerdir. Allah’ýn güzelliklerini yaþama noktasýdýr. Ýki ayrý grup var, birisi Hz. Ýbrâhîm, diðeri kavmi. Hz. Ýbrâhîm, Allah’ýn dostu ve Hz. Ýbrâhîm Allah’ýn dostu olduðu için, kuvvetli olan da Allah olduðu için, onlarýn putlarýndan korkmuyor. Ve Hz. Ýbrâhîm onlara serzeniþte bulunuyor.
224
224
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 82
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↓ϖ″ς↑Π←∀ ″ϖ↑Ζ↔9≅↔Ω<∝! ∼Ψ≥Κ↑ ←Α″ς↔< ″ϖ↔7 ↔: ∼Ψ↑Ξ↔8×∼ ↔ω<∝Η⊕7↔! ↔ :↑Γ↔Β″Ζ↑8 ″ϖ↑; ↔: ↑ω″8↔ ↵! ↑ϖ↑Ζ↔7 ↔τ←∴⊆7ÿ:↑! Ellezîne âmenû ve lem yelbisû îmanehum bi zulmin ulâike lehumul emnu ve hum muhtedûn(muhtedûne).
ℜμεν⎦ ολαν κιμσελερ ϖε ⎩μ®νλαρ⎬ν⎬ ζυλ⎫μλε καρ⎬⎭τ⎬ρμαψανλαρ, ι⎭τε ονλαρ (κορκυδαν) εμινδιρλερ. ςε ονλαρ ηιδαψετε ερενλερδιρ.
1 2 3 4 5 6 7 8
225
-
ellezîne âmenû ve lem yelbisû îmane-hum bi zulmin ulâike lehum el emnu ve hum muhtedûne
: : : : : : : :
âmenû olan kimseler ve karýþtýrmazlar îmânlarýný zulümle iþte onlar onlar emindirler ve onlar hidayete eren (kimse)lerdir
225
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 82
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Buradaki “emniyet” müessesesi, “korkudan emin olmak” deðildir, onun çok daha ötesindedir. Allah’a ulaþmayý dileriz ve âmenû oluruz. Burada birinci takvanýn, birinci kulluðun sahibi oluruz ve Allah’a ulaþmayý dileyenlerin takvasýna ulaþýrýz (3. basamak). Allah’tan 12 tane ihsan alýrýz ve mürþidimize ulaþýrýz; diz çökeriz, tövbe ederiz önünde, o zaman îmâný artan mü’min oluruz (14. basamak). Allahû Tealâ’dan 7 tane ni’met alýrýz. Ve tâbiiyet takvasýnýn sahibi oluruz. Bu, ikinci defa âmenû olmaktýr. Ruhun, vechin, nefsin de hidayete fizik olarak baþladýðý noktadýr. Allah’a kul olmanýn ikinci safhasýdýr. Takvanýn ikinci kademesidir. 21. basamakta ruh Allah’a ulaþýr, üçüncü defa âmenû oluruz. Burasý evvablar kulluðu, evvablar takvasý, ruhun Allah’a teslim noktasýdýr. Burada Allahû Tealâ, o insanlarý 3. kat cennetine ulaþtýracaktýr. 22. basamak kiþi Allah’ýn ermiþ evliyasý olmuþtur. 25. basamakta dördüncü defa âmenû oluruz. Fizik vücudumuzu Allah’a teslim ederiz. Bu, ruhumuzdan sonra, ikinci teslimdir. Ýkinci kulluk; fizik vücudun, Allah’a kul olmasýdýr. Muhsinler takvasý, takvanýn dördüncü seviyesidir. Teslimlerin (fizik teslimlerin) ikincisidir. Nefsin kalbinde hâlâ %19 karanlýklar vardýr. Ama fizik vücudumuz Allah’ýn bütün emirlerini yerine getirir, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemez. Ne zaman ki nefsimizi Allah’a teslim ederiz, o zaman 26. basamaktayýz. Burasý beþinci takva, ulûl’elbab takvasýdýr. Kiþi daimî zikre ulaþmýþtýr. Bu sebeple nefsinin kalbinde afet kalmamýþtýr. Nefsin kalbi ahsen olmuþtur. Bütün afetlerden kurtulmuþtur. Burasý beþinci kulluk noktasýdýr, reel standarttaki teslimlerin üçüncüsüdür. Nefsin teslim noktasýdýr.
226
226
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 82
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Eðer cehennemden emin olmak söz konusuysa, bu emniyet âmenû olduðumuz üçüncü basamaktan itibaren mevcuttur. Ama Allahû Tealâ’nýn burada söylemek istediði “emin olma” müessesesi; bihakkýn takvada oluþur. Kim bihakkýn takvaya ulaþýrsa, o iradesini Allah’ýn iradesine baðlamýþ olan birisidir, Allah’ýn irþad makamýna tayin ettiði birisidir veya herhangibir kavimde resûl tayin ettiði bir kiþidir. Burasý o kiþi için; emin olma noktasýdýr. Ulûl’elbab takvasýndan itibaren insanlar îmânlarýna zulüm karýþtýrmazlar. Çünkü daimî zikre ulaþmýþlardýr. Ve hiçbir zaman nefsleri artýk, onlarýn zulüm yapmasýna dair bir isteðin sahibi deðildir. Burasý zulüm müessesesinin tamamen yok olduðu bir noktadýr. Allahû Tealâ, emin olmayý bu noktadan itibaren kabul eder. Îmânlarýna artýk hiç zulüm karýþtýrmadýklarý için onlar emindirler. Bu emniyetleri kademe kademe deðiþir. Tasarruf noktasýndaki kiþinin (devrin imamýnýn), durumu ise bu emin olmalarýn hepsinin ötesindedir. O bilir ki; aklýný Allah’a teslim ettiði için, ne yaptýrýrsa Allah yaptýrýr, ne söyletirse Allah söyletir. O zaman; O, Allah’ýn kendisi için her zaman, en iyiyi yapacaðýndan emindir. Eðer Allahû Tealâ’dan bir dileði olacaksa, Allah O’na bu dileði yaptýracaðý için, mutlaka yerine gelecektir. Allah’ýn O’na yaptýrdýðý bütün emirler için ayný þey söz konusudur. Baþkalarýnýn Allah’a ulaþtýrdýðý talepler için, ayný þey söz konusu deðildir. Orada Allahû Tealâ baþkalarýnýn kendisine ulaþtýrdýðý herþeyin, O’nun vasýtasýyla Allah’a ulaþmasýný uygun görmüþtür. O, baþkalarýnýn talebine sadece tercüman olur. Allahû Tealâ dilerse kabul eder, dilemezse kabul etmez. Allah’ýn yaptýrdýklarýyla kiþilerden gelen taleplerin Allah’a ulaþtýrýlmasý; ayrý iki safha, ayrý iki cephedir. Bir kýsmýnýn kabulü, bir kýsmýnýn kabul edilmemesi söz konusudur. Eðer Allah kendisinden (baþka birinden gelen bir talep olarak deðil) gelen bir talebi “talep” olarak Allah’a ulaþtýrmasýný istemiþse; Allah O’na o talebi yaptýrmýþsa, bunun mânâsý: Allahû Tealâ’nýn mutlaka o talebi kabul edeceðidir. Ýþte onlar bu açýdan, kesin olarak emin olan-
227
227
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 82
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
lardýr. Allahû Tealâ: “Hidayete, onlar ermiþlerdir.” diyor. Teslimler açýsýndan baktýðýmýzda 4 teslime paralel 4 hidayet vardýr. Birinci hidayet, ruhun Allah’a teslimidir. Ýkinci hidayet, fizik vücudun Allah’a teslimidir. Üçüncü hidayet, nefsin Allah’a teslimidir. Dördüncü hidayet, iradenin Allah’a teslimidir. Allah’ýn bize olan vasiyetinde, dördü de vardýr. Dikkat edin ki! Allah tavsiye etmez, vasiyet eder. Dilediði þey, bizden istediði þey, daima bir farz olarak devreye girer. Öyleyse, îmânlarýna zulüm karýþtýrmayanlar; en az dört hidayetin sahibi, hidayetini tamamlamýþ olan, bihakkýn takva ile takva sahibi olanlardýr. Onlar için artýk îmânlarýna zulüm karýþmasý hiçbir zaman mümkün deðildir. O insanlarýn nefslerinde afetler bütün boyutlarýyla yok olduðu için, onlarýn bu hidayet basamaðýnýn sonunda ulaþtýklarý yer, bir muhteþem muhteva taþýr. Ama emin olmanýn gerçek anlamda oluþtuðu nokta; bütün bu emin olmalarýn ötesinde, Allah’tan yapýlan talebin mutlaka gerçekleþeceði nokta; bundan sonraki takva kademesidir. Îmâna zulüm karýþmasýnýn mümkün olmadýðý, Allah’ýn tasarrufunda olan kiþinin emin olmasý halidir. Allah’tan istenen þeyi kiþi istemez. Allah O’na istetir. Kendisi için veya O’ndan gelen bir talebi Allahû Tealâ baþkalarý için düþünebilir, o kavim için düþünebilir. Ama talebin yapýlmasýný isteyen, talebi yaptýran, bizatihi Allah’týr. Allah’ýn yaptýrdýðý talep, gene Allah tarafýndan mutlaka yerine getirilir. Kiþi sadece talebi söze çeviren bir vasýtadýr. Talep Allah’a aittir. Yerine getirmek yine Allah’a aittir. Çünkü, her devirde devrin imamý Allah’ýn tasarrufundadýr. Kendiliðinden bir þey yapamaz, kendiliðinden bir söz söyleyemez. Burasý hidayetin sonudur. Doruk noktasýdýr. Burasý tasarruf hidayetidir. Aklýn da Allah’a teslim edildiði son teslim mahallidir. Artýk kiþi Allah’ýn, yapýlmasý lâzýmgeleni yaptýrdýðý, söylenmesi lâzýmgeleni söylettiði, bir hüviyet kazanýr.
228
228
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 83
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢∝ψ←8″Ψ↔5 |×ς↔2 ↔ϖ[∝;×Ι″∀←! ≥_↔;≅↔Ξ″[↔#×∼ ≥_↔Ξ↑Β⊕Δ↑& ↔τ″ς←# ↔: ⊕ ←! ⎢↑ ≥≅↔Λ↔9 ″ω↔8 ↓ ≅↔%↔∗↔( ↑π↔4″Ι↔9 °ϖ[∝ς↔2 °ϖ[∝Υ↔& ↔τ⊕∀↔∗ Ve tilke huccetunâ âteynâhâ ibrâhîme alâ kavmihî, nerfeu derecâtin men neþâu, inne rabbeke hakîmun alîm(alîmun).
ςε ι⎭τε βυνλαρ, ⇑βρ®η⎩μ (Α.Σ)’α, καϖμινε καρ⎭⎬ ϖερδιðιμιζ δελιλλεριμιζδιρ. Διλεδιðιμιζ κιμσελεριν δερεχελερινι αρττ⎬ρ⎬ρ⎬ζ. Μυηακκακ κι σενιν Ραββιν Ηακ⎩μ’διρ (η⎫κμ⎫ν ϖε ηικμετιν σαηιβιδιρ), Αλ⎩μ’διρ (εν ιψι βιλενδιρ). 1 2 3 4
229
-
ve tilke huccetu-nâ âteynâ-hâ ibrâhîme
: : : :
ve iþte bu, bunlar bizim kuvvetli delilimiz, delillerimiz ona verdik Ýbrâhîm
229
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 83
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
5 6 7 8 9 10 11 12
-
alâ kavmi-hî nerfeu derecâtin men neþâu inne rabbe-ke hakîmun alîmun
: : : : : : : :
onun kavmine karþý yükseltiriz dereceler dilediðimiz kimse(ler) muhakkak ki senin Rabbin hakim, hüküm ve hikmet sahibi en iyi bilendir
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allah kiþinin derecelerini þöyle arttýrýr. Kim Allah’a ulaþmayý dilerse Allah’ýn o kiþinin mutluluða yönelik hayatýný düzenleyici yardýmý, sadece o insanlara gelir. On iki tane ihsan verir ve mürþidine ulaþtýrýr. Kim Allah’a ulaþmayý dilerse, onun derecelerini arttýrmayý diler. Allah’ýn indinde iki nev’i insan vardýr: 1- Allah’a ulaþmayý dilemeyenler; Allah’ýn pozitif yardýmý bu insanlara gelmez. 2- Allah’a ulaþmayý dileyenler, Allah’ýn pozitif yardýmý bu insanlara gelir. Kiþi kendine düþen birinci adýmý atar; Allah’a ulaþmayý diler. Ýkinci adýmý atýp, mürþidine ulaþtýðý zaman, Allah ona, 7 tane de ni’met verir. Bu ni’metlerden bir tanesi o kiþinin bütün günahlarýný sevaba çevirmektir. 25/FURKÂN-70: Ýllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen). Ancak kim (mürþidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazýlýp, îmâný artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde iþte onlarýn, Allah seyyiatlerini
230
230
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 83
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
(günahlarýný) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahlarý sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet gönderendir). Sahâbenin talebi üzerine, Allahû Tealâ sahâbenin günahlarýný affediyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in talebi üzerine; sahâbenin günahlarýný bir defa daha affediyor. 4/NÝSÂ-64: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi), ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfere lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen). Biz, resûlleri ancak Allah’ýn izniyle, kendilerine itaat edilsin diye göndeririz. Onlar, nefslerine zulmettikleri zaman eðer sana gelselerdi ve Allah’tan maðfiret dileselerdi, Resûl de onlar için maðfiret dileseydi; Allah’ý tövbeleri (her iki tarafýn maðfiretini, tövbesini) kabul eden ve rahmet gönderici olarak bulurlardý. Ýki defa affediyor. Birincisinde affediyor, sýfýrlýyor. Ýkincisinde günahý kadar, sýfýrýn üstüne çýkartýyor. Bu bir kuyunun, bir cami minaresine döndürülmesi gibidir. Günahlarýn sevaba çevrilmesi sýfýrdan bir o kadar daha yukarý çýkmasýyla; Allah dereceleri artýrýyor. Bu kadar da deðildir. Baþlangýçta Allahû Tealâ dereceleri arttýrýr. Bir insan, bir derecelik, bir pozitif derecat kazanýrsa; Allah ona mutlaka on katýný verir, bu herkes için geçerlidir. Herkesin bu on kata hakký olduðunu düþünür, dereceleri arttýrmayý dilediði herkesin derecelerini arttýrýr. Ne zaman kiþi mürþidine ulaþýrsa o güne kadar o kulun iþlediði bütün günahlarý da, sevaba çevirir. Böylece o kiþinin günahlarý sýfýrlanýr, sevaplarý zaten duruyordur. Bir de günahlarýnýn sevaba çevrilmesiyle, baþtan aþaðý sevabý olan bir insan olur; hiç günahý olmayan bir insan olur. O noktada Allahû Tealâ onun emanetini alýrsa, o kiþi sýfýr günahlý bir insan olarak cennetin ikinci katýna mutlaka ulaþýr. Ancak Allahû Tealâ bununla da yetinmez.
231
231
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 83
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ne zaman Allah’a ulaþmayý dileyen bir insan on iki tane ihsan aldýktan sonra, mürþidine ulaþýp da ona tâbî olursa, Allahû Tealâ’nýn bire on verdiði dizayn, bire yüze dönüþür ve bire yedi yüze kadar da yükselir. 2/BAKARA-261: Meselullezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi ke meseli habbetin enbetet seb’a senâbile fî kulli sunbuletin mietu habbeh(habbetin), vallâhu yudâifu li men yeþâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun). Mallarýný Allah yolunda harcayanlarýn durumu, her sünbülünde (baþaðýnda) yüz adet tane (tohum) olmak üzere, yedi sünbül (baþak) veren bir tek tohumun durumu gibidir. Allah, dilediði kimse için (onun rýzkýný) kat kat artýrýp verir. Ve Allah Vâsi’dir, Alîm’dir. Allah bunun için iki þart koþuyor: 1- “Fî sebîlillâh olmak”, ruhu vücudundan ayrýlýp Allah’a doðru yola çýkmýþ olmak. 2- Allah’ýn kendisi için vermiþ olduðu rýzýklardan infâkta bulunmak. Kiþi Allah’ýn ermiþ evliyasý olduðu zaman; herbir kazandýðý derecatýn karþýlýðýnýn yedi yüz katýný alýr. Ýþte Allah böyle derecatý arttýrýr. Burada da bitmez; çünkü kiþi mürþidine ulaþtýktan sonra da, ne yazýk ki günahlar iþlemeye devam eder. Ulaþtýðý anda, nefsindeki afetler bütünüyle durduðu için, nefs ona çok yanlýþlýklar yaptýrmaya devam eder. Kiþinin zikri daimî zikre doðru arttýkça, yavaþ yavaþ günahlarý çok azalýr, kazandýðý sevaplarý büyür, artar. Sonra kiþi bir gün salâha ulaþýr. Salâhýn birinci mertebesinde Allah o kiþinin günahlarýný örter. Günahlar negatif derecelerken örtülmüþtür, sýfýrlanmýþtýr. Salâhýn üçüncü mertebesinde ise Allahû Tealâ kiþinin, mürþidine ulaþtýktan sonra iþlediði günahlarýný da sevaba çevirir. Ýþte yeniden derecelerin artmasý söz konusudur. Bu, salâh makamýnýn üçüncü mertebesinde gerçekleþir. Bir insan ancak bundan sonra iradesini de Allah’a teslim edip irþada ulaþabilir. Görülüyor ki; Allahû Tealâ, dilediðinin günahlarýný devamlý, dilediðinin de pozitif (zâit) derecelerini devamlý arttýrýr.
232
232
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 84
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
_↔Ξ″<↔Γ↔; ∏ ↑6 ⎢↔ Ψ↑Τ″Θ↔< ↔: ↔σ×Ε″,←! ≥↑ψ↔7 _↔Ξ″Α↔;↔: ↔: ψ∝ ←Β⊕<±←∗↑) ″ω←8 ↔: ↑υ″Α↔5 ″ω←8 _↔Ξ″<↔Γ↔; ⎣_→&Ψ↑9 ↔: ↔ρ↑,Ψ↑< ↔: ↔ Ψ∩<↔! ↔: ↔ω×Ω″[↔ς↑, ↔: ↔ ↑:!↔( ↔τ←7×Η↔6 ↔: ⎢↔ :↑η×; ↔: |×,Ψ↑8 ↔: ↔ω[∝Ξ←Κ″Ε↑Ω″7!
←ϑ″Δ↔9
Ve vehebnâ lehû ishâka ve ya’kûb(ya’kûbe), kullen hedeynâ ve nûhâ(nûhan) hedeynâ min kablu ve min zurriyyetihî dâvude ve suleymâne ve eyyûbe ve yûsufe ve mûsâ ve hârûn(hârûne) ve kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne). 233
233
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 84
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
ςε ονα ⇑σηακ (Α.Σ) ϖε Ψ®κυβ (Α.Σ)’⎬ βαð⎬⎭λαδ⎬κ. Ηεπσινι ηιδαψετε ερδιρδικ. ςε δαηα ⎞νχε Νυη (Α.Σ)’⎬ ηιδαψετε ερδιρδικ ϖε ονυν ζ⎫ρριψετινδεν Δαϖυδ (Α.Σ), Σ⎫λεψμαν (Α.Σ), Εψψυβ (Α.Σ), Ψυσυφ (Α.Σ), Μ⎦σ®(Α.Σ) ϖε Η®ρυν (Α.Σ)’⎬ δα ηιδαψετε ερδιρδικ. ςε ι⎭τε β⎞ψλεχε, μυησινλερι μ⎫κ®φατλανδ⎬ρ⎬ρ⎬ζ. 1 - ve vehebnâ
:
ve biz hibe ettik (ihsanda bulunduk) baðýþladýk
2 - lehu
:
ona
3 - ishâka
:
Ýshak (A.S)
4 - ve ya’kûbe
:
ve Yâkub (A.S)
5 - kullen
:
hepsi
6 - hedeynâ
:
hidayete erdirdik
7 - ve nûhan
:
ve Nuh (A.S)
8 - hedeynâ
:
biz hidayete erdirdik
9 - min kablu
:
önceden
10 - ve min zurriyyeti-hî
:
ve onun soyundan, zürriyetinden
11 - dâvude
:
Davud (A.S)
12 - ve suleymâne
:
ve Süleyman (A.S)
13 - ve eyyûbe
:
ve Eyyub (A.S)
14 - ve yûsufe
:
ve Yusuf (A.S)
15 - ve mûsâ
:
ve Mûsâ (A.S)
16 - ve hârûn
:
ve Hârun (A.S)
234
234
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 84
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
17 - ve kezâlike
:
ve iþte böylece
18 - neczî el muhsinîne
:
muhsinleri mükâfatlandýrýrýz
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ her kavimdeki resûllerine ve özellikle nebîlerin olduðu devirlerde var olan nebîlerine, karþýlýksýz ni’met verir. Onlar onu kesbetmeden, haketmeden verir. Resûl, kendi gayretinin sonunda onu hakederek, daimî zikrin sahibi olmamýþtýr. Allah onu daimî zikre kendisi vehbî olarak ulaþtýrmýþtýr. Ama bütün evliyanýn daimî zikre ulaþmasý kesbîdir. Hepsi iktisap etmiþlerdir, hak kazanmýþlardýr. Kendi gayretleriyle, adým adým zorlayarak, daimî zikre kadar ulaþmýþlardýr. Hz. Nuh ve Hz. Âdem birbirlerine çok benzerler. Ýkisi de bir baþlangýçtýr. Hz. Nuh, kendisinden sonra gelen bütün insanlarýn kurtarýcýsýdýr. Bir tek gemiyle, belki bir transatlantikten daha büyük bir gemiyle; kimler onunla beraber gelebilmiþlerse, dünyada sað kalanlar sadece onlardýr. Bütün günahkârlarýn öldüðü, yok olduðu; yerlerine Allah’a baðlý olanlarýn, hidayete erenlerin getirildiði, yeni bir devir baþlamýþtýr. Vehbî olan bir iþlemle, kesbî olan bir iþlem birbirinin ayný deðildir. Allahû Tealâ vehbî iþlemlerde haketmeden verir, hakettiðinin ötesinde verir, kendiliðinden baðýþ yapar (hibe eder). Allahû Tealâ’nýn resûller veya nebîleri (âyette adý geçenlerin hepsi nebîdir) muhsinler, ahsene ulaþanlar, nefslerindeki afetler yok olmuþ, onun ötesine de geçmiþlerdir. Sadece ruhlarýný, nefslerini, vechlerini deðil, iradelerini de Allah’a teslim etmiþlerdir. Devrin imamlarý ise düþünce sistemlerini de, akýllarýný da Allah’a teslim etmiþlerdir. Allahû Tealâ, muhsinleri de böyle mükâfatlandýrdýðýný söylüyor.
235
235
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 85
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢↔ ≅↔[″7←! ↔: |×Κ[∝2 ↔: |×[″Ε↔< ↔: _⊕<←Ι↔6↔+ ↔: ↔ω[∝Ε←7≅⊕Μ7! ↔ω←8 ⊇υ↑6 Ve zekeriyyâ ve yahyâ ve îsâ ve ilyâs(ilyâse), kullun mines sâlihîn(sâlihîne). ςε Ζεκεριψα (Α.Σ), Ψαηψα (Α.Σ), ⇑σ® (Α.Σ) ϖε ⇑λψασ (Α.Σ), ηεπσι σαλιηλερδενδιρ. 1 2 3 4 5 6
-
ve zekeriyyâ ve yahyâ ve îsâ ve ilyâs kullun min es sâlihîne
: : : : : :
ve Zekeriya (A.S) ve Yahya (A.S) ve Ýsâ (A.S) ve Ýlyas (A.S) hepsi salihlerden
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Sadece evvelki âyette isimleri verilenler deðil, Hz. Zekeriya, Hz. Ýlyas, Hz. Ýsa da muhsinlerdendir ve salihlerdendir. Ve bir evvelki âyetin standartlarýna girmektedirler. Allahû Tealâ burada “muhsin” deyince, fizik vücutlarýný Allah’a teslim edenleri kastetmiyor. Burada onun çok ötesinde salâha ulaþmýþ bir muhsin tarifi var. Allahû Tealâ vehbî ve kesbî kavramlarýný açýklýða kavuþturduktan sonra; peygamberlere ni’metlerinin vehbî olarak verildiðini açýk bir þekilde ifade ediyor. Bunlar devrin imamlarýný da, bütün ülkelerdeki resûlleri de kapsar. Hepsi Allahû Tealâ’dan vehbî olarak ni’met alýrlar.
236
236
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 86
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎢_→0Ψ↑7 ↔: ↔ϕ↑9Ψ↑< ↔: ↔π↔Κ↔[″7! ↔: ↔υ[∝Θ×Ω″,←! ↔: ↔ω[∝Ω↔7≅↔Θ″7! |↔ς↔2 _↔Ξ″ς⊕Ν↔4
∏↑6 ↔:
Ve ismâîle velyesea ve yûnuse ve lûtâ(lûtan), ve kullen faddalnâ alel âlemîn(âlemîne). ςε ⇑σμαιλ (Α.Σ) ϖε ⇑λψεσεα (Α.Σ) ϖε Ψυνυσ (Α.Σ) ϖε Λυτ (Α.Σ), ηεπσινι ®λεμλερε ⎫στ⎫ν κ⎬λδ⎬κ. 1 2 3 4 5 6 7
-
ve ismâîle ve ilyesea ve yûnuse ve lûtan ve kullen faddalnâ alâ el âlemîne
: : : : : : :
ve Ýsmâîl (A.S) ve Ýlyasea (A.S) ve Yunus (A.S) ve Lut (A.S) ve hepsini üstün kýldýk âlemlere
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Bundan evvelki âyetlerde Allahû Tealâ diðer peygamberleri sayýyordu. Onlara hidayet verdiðini, hepsinin Allah’ýn hidayetinin sahibi olduklarýný, hepsini âlemlere üstün kýldýðýný söylüyordu. Burada da, diðer peygamber isimlerini vermiþ ve yine, hepsini âlemlere üstün kýldýðýný söylüyor. Hepsi için söylediði þeyler, onlarýn üstün olduðunu kesinleþtirmektedir.
237
237
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 87
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
⎣″ϖ←Ζ←9!↔Ψ∋″ ←! ↔: ″ϖ←Ζ←#≅⊕<←±∗↑) ↔: ″ϖ←Ζ←=≥≅↔∀×∼ ″ω←8 ↔: ↓ϖ[∝Τ↔Β″Κ↑8 ↓ !↔Ι←. |×7←! ″ϖ↑;≅↔Ξ″<↔Γ↔; ↔: ϖ↑; ≅↔Ξ[″ Α↔ Β↔ %″ !:↔ Ve min âbâihim ve zurriyyâtihim ve ihvânihim, vectebeynâhum ve hedeynâhum ilâ sýrâtýn mustekîm(mustekîmin). ςε ονλαρ⎬ν βαβαλαρ⎬νδαν, ζ⎫ρριψετλερινδεν (νεσιλλερινδεν) ϖε καρδε⎭λερινδεν ονλαρ⎬ σε⎜τικ. ςε ονλαρ⎬ Σ⎬ρατ⎬ Μυστακ⎩μ’ε ηιδαψετ εττικ (υλα⎭τ⎬ρδ⎬κ). 1 2 3 4 5 6
-
ve min âbâi-him ve zurriyyâti-him ve ihvâni-him ve ictebeynâ-hum ve hedeynâ-hum ilâ sýrâtýn mustekîmin
: : : : : :
ve onlarýn babalarýndan, atalarýndan ve onlarýn zürriyetlerinden, nesillerinden ve onlarýn kardeþlerinden ve onlarý seçtik ve onlarý hidayet ettik, ulaþtýrdýk Sýratý Mustakîm’e
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Allahû Tealâ, evvelki âyetlerde önce peygamberlerden bahsetti, hepsinin hidayete erdiðini söyledi (hepsi tasarruf takvasýna ulaþmýþlardý). Burada da peygamberlerin babalarýndan, onlarýn zürriyetlerinden, gelecek nesillerinden, kardeþlerinden bir kýsmýný seçerek, Sýratý Mustakîm’e ulaþtýrdýðýný söylemektedir.
238
238
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 88
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
ω″ ←8 ↑ ≥≅↔Λ↔< ″ω↔8 ∝ψ←∀
∝Γ″Ζ↔< ←ψ™ς7!
↔Γ↑; ↔τ←7×)
″ϖ↑Ζ″Ξ↔2 ↔ν←Α↔Ε↔7 ∼Ψ↑6↔Ι″−↔! ″ξ↔7 ↔: ⎢∝ ←(≅↔Α←2 ↔ Ψ↑ς↔Ω″Θ↔< ∼Ψ↑9≅↔6 _↔8 Zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeþâu min ýbâdihî ve lev eþrekû le habita anhum mâ kânû ya’melûn(ya’melûne). ⇑⎭τε βυ Αλλαη’⎬ν ηιδαψετιδιρ. Κυλλαρ⎬νδαν διλεδιðινι ονυνλα ηιδαψετε ερδιριρ. ςε εðερ ⎭ιρκ κο⎭σαλαρδ⎬, ελβεττε ψαπμ⎬⎭ ολδυκλαρ⎬ ⎭εψλερ ηεβα ολυρδυ (βο⎭α γιδερδι)..
1 2 3 4 5 6 7 8 9
239
-
zâlike hudâ allâhi yehdî bi-hî men yeþâu min ibâdi-hî ve lev eþrekû le habita
: : : : : : : : :
iþte bu Allah’ýn hidayeti hidayete erdirir onunla kimi dilerse, dilediðini kullarýndan ve eðer, ...olsa þirk koþtular elbette boþa gitti, heba oldu
239
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 88
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
10 - an-hum 11 - mâ kânû 12 - ya’melûne
: : :
onlardan olduklarý þey(ler) yapýyorlar
AÇIKLAMA________________________________________________________________ Bismillâhirrahmânirrahîm Bu âyet, Sýratý Mustakîm konusundaki en önemli bir kaç âyetten bir tanesidir. Çünkü bu âyettete, Sýratý Mustakîm’in vasfý verilmekte ve tarifi tamamlanmaktadýr. Sýratý Mustakîm, insanlarýn ruhlarýný Allah’a ulaþtýran yoldur. Allahû Tealâ kullarýndan dilediðini, Sýratý Mustakîm’le hidayete erdirir; Sýratý Mustakîm üzerinden yapýlacak bir yolculukla, insanlar Allah’a ulaþýr. Sýratý Mustakîm: Ruh için, Allah’a ulaþtýran yolun adýdýr. Fizik vücut için, Allah’a fizik vücudu teslim etmeye vasýta olan yolun adýdýr. Nefs için, Allah’a nefsi teslim etmeye vasýta olan yolun adýdýr. Ýrade için, Allah’a iradeyi teslim etmeye vasýta olan yolun adýdýr. Allahû Tealâ’nýn Kur’ân-ý Kerim’de bir kavramý var: “Allah’a teslim olmak” Allah’ýn vasiyeti, eðer peygamberleri de dahil ederseniz, beþ tane teslimi içerir. Allahû Tealâ bize ruhumuzu, vechimizi, nefsimizi, irademizi teslim etmemizi emretmiþtir. Allahû Tealâ bizden yemin, misak ve ahd almýþtýr. Ýradenin ve aklýn teslim edilmesine dair herhangibir yemin almamýþtýr. Bunlar ekstrem kavramlar ve otomatik olgulardýr. Bir insan daimî zikre ulaþtýktan sonra nefsinin kalbi adým adým saflaþýr, saf olur. Allah’ýn yasak ettiði fiilleri iþlemez, emrettiklerini mutlaka yapar. Öyle bir gün gelir ki, düþmanlarýný da sevmeye baþlar. Ýþte o zaman, kalbi müzeyyen olur. Allahû Tealâ peygamberlerin olmadýðý devirlerde resûllerinden kimi devrin imamlýðý’na tayin ederse o kiþi aklýný da Allah’a teslim etmiþtir. Seçtiði kiþiyi, otomatik olarak iradî kontrolüne alýr, tasarrufuna alýr. O kiþi, Allah’ýn söylediklerini söyleyebilir, Allah’ýn yaptýrdýklarýný yapabilir, kendiliðinde bir þey yapma veya söyleme imkâný yoktur. Bu sebeple yaptýklarýndan sorumlu deðildir. Ezelde Allahû Tealâ ruhumuzdan, vechimizden, nefsimizden yemin, misak ve ahd almýþtýr.
240
240
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 88
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
7/A'RÂF-172: Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eþhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, þehidnâ, en tekûlû yevmel kýyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne). Ve kýyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoðullarýnýn sýrtlarýndan onlarýn zürriyetlerini aldýðý zaman onlarý, nefsleri üzerine þahit tuttu. (Allahû Tealâ þöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz deðil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz þahit olduk.” Bunlara ilâve olarak irademizden de misak almýþtýr. 5/MÂÝDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri). Allah’ýn, sizin üzerinizdeki ni’metini ve “iþittik ve itaat ettik” dediðiniz zaman, onunla sizi baðladýðý misakinizi hatýrlayýn. Allah’a karþý takva sahibi olun. Çünkü; O, göðüslerde (sinelerde) olaný bilir. Ve bunlarýn mutlaka yerine getirilmesini ister. Her birinin yerine getirilmesi bir Sýratý Mustakîm’le gerçekleþir. Allah’a ulaþtýran Sýratý Mustakîm’in vasfý, hidayete erdirmesidir. Ruhumuzun hidayete ermesi; Allah’a teslimi, fizik vücudumuzun hidayete ermesi; Allah’a teslimi, nefsimizin hidayete ermesi; yani Allah’a teslimi, irademizin hidayete ermesi, irademizin Allah’a teslimi söz konusudur. Hepsinin hidayeti vardýr. Sýratý Mustakîm hidayete erdiren yol ise ruhun hidayeti Allah’a ulaþmak, Allah’ta yok olmaktýr. 2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve le initteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin). Sen onlarýn dînine tâbî olmadýkça (uymadýkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden asla razý olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaþmak (var ya) iþte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eðer onlarýn hevalarýna uyarsan andolsun ki; Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardýmcý olur.
241
241
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 88
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
3/ÂLÝ ÝMRÂN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeþâ’(yeþâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun). Ve sizin dîninize tâbî olandan baþka kimseye inanmayýn. (Habibim) de ki: “Hiç þüphesiz HÝDAYET, Allah’ýn (Kendisine) ulaþtýrmasýdýr. (Ýnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaþmasýdýr.) Size verilenin bir benzerinin baþka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katýnda (sizlerle) tartýþacaklarý için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç þüphesiz fazl, Allah’ýn elindedir. Onu dilediðine verir.” Ve Allah, Vâsi’un Alîm’dir. (Allah herþeyi kuþatan ve herþeyi bilendir.) 6/EN'ÂM-71: Kul e ned’û min dûnillâhi mâ lâ yenfeunâ ve lâ yadurrunâ ve nureddu alâ a’kâbinâ ba’de iz hedânâllâhu kellezîstehvethuþ þeyâtînu fîl ardý hayrâne lehû ashâbun yed’ûnehû ilel hude’tinâ, kul inne hudallâhi huvel hudâ, ve umirnâ li nuslime li rabbil âlemîn(âlemîne). De ki: “Bize fayda ve zarar vermeyen Allah’tan baþka þeylere mi dua edelim? Bizi Allah’ýn hidayete erdirmesinden sonra, yeryüzünde þeytanlarýn kandýrýp, þaþkýn býraktýðý arkadaþlarýnýn “bize hidayete gel” diye çaðýrdýðý kimse gibi topuklarýmýzýn üzerinde geriye mi döndürülelim?” De ki: “Muhakkak ki; Allah’a ulaþmak, o, hidayettir ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.” 4/NÝSÂ-175: “Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe seyudhýluhum fî rahmetin minhu ve fadlýn ve yehdîhim ileyhi sýrâtan mustekîmâ(mustekîmen).” Kim Allah’a (ulaþmayý dilerse) âmenû olursa ve Allah’a sarýlmayý dilerse Allah onu kendinden bir rahmetin ve fazlýn içine koyar ve onu kendisine ulaþtýran Sýratý Mustakîm’e iletir. Allah’a ruh olarak misak vermiþiz, ruhumuzu Allah’a ulaþtýrýp teslim edeceðiz. Fizik vücudun hidayeti, þeytana kul olmaktan kurtulup, Allah’a kul olmaktýr. 16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardý fanzurû keyfe kâne âkýbetul mukezzibîn(mukezzibîne). Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata
242
242
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 88
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
getirdik, vazifeli kýldýk). (Allah’a ulaþmayý dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin þeytanlardan) içtinap etsinler (sakýnýp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kýsmýný, (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaþmayý dileyenleri) Allah hidayete erdirdi ve bir kýsmýnýn (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artýk yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanlarýn akýbetinin, nasýl olduðuna bakýn (görün). Fizik vücudun Sýratý Mustakîm’i, Allah’a verdiði ahdin yerine getirilmesidir. 36/YÂSÎN-60: E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûþ þeytân(þeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun). Ey Âdemoðullarý! Ben, sizlerden þeytana kul olmayacaðýnýza dair ahd almadým mý? Muhakkak ki; o (þeytan), size apaçýk bir düþmandýr. 36/YÂSÎN-61: Ve eni’budûnî, hâzâ sýrâtun mustekîm(mustekîmun). Ve Ben, sizden Bana kul olmanýza (dair ahd almadým mý?) Bu da Sýratý Mustakîm (üzerinde bulunmak)týr. Allah’a verilen ahd, fizik vücudu Allah’a teslim etmektir. Allah’ýn bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemeyen bir fizik vücudun sahibi olmaktýr. Bu noktaya ulaþtýðýmýz zaman, fizik vücudumuz da fizik vücut olarak, insan-ý kâmil olarak, kemâl derecelerinde öyle bir hale gelir ki; ulaþtýran yol, Sýratý Mustakîm’dir. Nefsin hidayeti, tezkiyesi ve tasfiyesidir. 5/MÂÝDE-105: Yâ eyyuhellezîne âmenû aleykum enfusekum, lâ yadurrukum men dalle izehtedeytum ilâllâhi merciukum cemîân fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne). Ey âmenû olanlar! Nefsleriniz, üzerinizedir (bir borçtur, nefsinizin sorumluluðu üzerinizedir). Siz hidayette iseniz, dalâletteki bir kimse size bir zarar veremez. Hepinizin dönüþü Allah’adýr. O zaman yapmýþ olduðunuz þeyleri, size haber verecektir. Nefs, tezkiyeye baþladýðý anda hidayet üzere olur. Bütün afetler yok olduðu zaman, 26. basamaktadýr. Nefsin de, Sýratý Mustakîm’le bir hidayeti vardýr.
243
243
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 88
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
6/EN'ÂM-152: Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eþuddeh(eþuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kýst(kýstý), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne). Yetimin malýna, o en kuvvetli çaðýna gelinceye kadar, en güzel þekliyle olmadýkça yaklaþmayýn. Ölçü ve tartýyý adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dýþýnda (bir þey ile) sorumlu tutmayýz. Söylediðiniz zaman, yakýnýnýz olsa bile, artýk adaletle söyleyin. Allah’ýn ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) iþte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti. Ne zaman daimî zikre ulaþarak nefsimiz de, bütün afetlerden kurtularak, kemâl derecelerinin sonuna ulaþýrsa, Allah’ýn bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemeyen bir özelliði kazanýrsa; ahsen olmasýna sebebiyet verecek olan nefsini de Allah’a teslim eden, bir insan-ý kâmil olur. Ve nefsin tesliminin de bir Sýratý Mustakîm’i vardýr. Allah’ýn bizden aldýðý yeminler, ruhun misaki, fizik vücudun ahdi, nefsin yemini iradenin misaki olmak üzere 4 safhayý oluþturur; ruhun, fizik vücudun, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi... Onlarýn ötesi, aklýn da Allah’a teslimini ihtiva eder. Allahû Tealâ aklýmýzýn Allah’a teslimi konusunda, üzerimize vasiyet ettiði halde, sadece özel kiþilere has olduðu için, bir yemin, misak ve ahd almamýþtýr. Kim Allah’a iradesini teslim edecekse, nasuh tövbesini yaptýktan sonra yaþarsa, otomatik olarak o noktaya gelir, kendisi Allah’a köle olur. 66/TAHRÝM-8: Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhýlekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meahu, nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfirlenâ, inneke alâ kulli þey'in kadîr(kadîrun). Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaþmayý dileyenler)! Allah’a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarýnýzý örter ve sizi altýndan nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O’nunla beraber olanlarý rezil etmez. Onlarýn nurlarý, önlerinde ve saðlarýnda koþar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize maðfiret et (günahlarýmýzý sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herþeye kaadirsin.” derler.
244
244
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 88
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
Ýradesini de Allah’ýn iradesine baðlar. Bu onun elinde olan bir þey deðildir. Daha sonraki kademede, aklýn teslimi ise; eðer resûllerinden birini Allahû Tealâ devrin imamý, (Huzur Namazý’nýn Ýmamý) yapacaksa, o hakký O’na Allah verir, o kiþi kazanmaz. Ve aldýðý yemini, misaki ve ahdi, “Allah ile ahdimiz” diye bize takdim eder. Bizim cephemizden “yeminimiz”, “misakimiz”, “ahdimiz”, “misakimiz” var. Allah cephesinden her dördüne birden “ahd” kelimesi kullanýlmýþtýr. Allah’ýn vasiyetinden (Mâide-7) de bahsedilmektedir. “Allah ile olan ahdinizi yerine getirin” emri Allah cephesinden, “ruhunuzu da, vechinizi de, nefsinizi de, iradenizi de Allah’a teslim edin!” demektir. Öyleyse bu da diðer iki Sýratý Mustakîm’in ötesindeki, son Sýratý Mustakîm’dir. Sýratý Mustakîmler’in hepsini ifade eden bir Sýratý Mustakîm. Ruhumuzu Allah’a ulaþtýran Sýratý Mustakîm, fizik vücudumuzu Allah’a teslim eden Sýratý Mustakîm, nefsimizi Allah’a teslim kýlan Sýratý Mustakîm. 78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen þâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben). Ýþte o gün (mürþidin eli Hakk'a ulaþmak üzere öpüldüðü ve ona tâbî olunduðu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaþmayý dileyen) kiþi, kendisini Rabbine ulaþtýran (yolu, Sýratý Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaþan kiþiye Allah), meab (sýðýnak, melce) olur. Kim nefsini tezkiye ederse kendi nefsi için tezkiye etmiþ olur ve Allah’a ulaþýr, ruhu Sýratý Mustakîm üzerinden Allah’a ulaþýp, teslim olur. Böyle bir dizaynda Allah’a ulaþmayý dileyen birisi, on iki tane ihsan alarak, mürþidine ulaþýr (14. basamak). Allah ona yedi tane ni’met verir. Bu ni’metlerden dört, beþ, altý ve yedincisi ruhun Allah’ýn Sýratý Mustakîmi’ne ulaþmasý, fizik vücudun Sýratý Mustakîm’e ulaþmasý, nefsin Sýratý Mustakîm’e ulaþmasý, iradenin Sýratý Mustakîm’e ulaþmasý (güçlenmeye baþlamasý)dýr. Bir baþka ifadeyle, ruhun da, fizik vücudun da, nefsin de iradenin de hidayete baþlamasýdýr. Nefs tezkiye olmaya baþlar, hidayete baþlar. Nefsin kalbindeki afetler % 1, %1 azalýr. Ne zaman kalpteki nur birikimi %7 olursa, Allah’a doðru yola çýkan ve mürþide tâbî olan; orada bekleyen ruh oradan ayrýlýr, ana dergâha ulaþýr. Sýratý Mustakîm üzerinden, yaptýðý yolculukta altýn kapýdan çýkarak, birinci kata kadar çýkabilir. Bundan sonra her %7 nur birikiminde, nefs
245
245
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 88
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
tezkiye olmaya devam eder. Emmare, levvame, mülhime, mutmainne, radiye, mardiyye ve tezkiye kademelerinde %7, %7 aklanarak; ruhumuz da bu aklanma boyunca, göðün 1,2,3,4,5,6 ve 7. katlarýnda seyr-i sülûk yapar, Allah’a doðru yükselir. Ve fizik vücut nefsin afetlerden kurtulmasý oranýnda, þeytana kul olmaktan kurtularak, Allah’a kul olur. Böylece bundan yedi basamak sonra ruh, Allah’a ulaþýr; fizik vücut þeytana kul olmaktan daha çok, Allah’a kul olur. %51 nura kavuþmakla, þeytanýn hakimiyet alaný %100’den %49’a düþmüþtür. Þeytana olan köleliði %100’den, %50’nin altýna düþmüþtür. Yarýdan fazla nurlara tâbî olmuþtur, Allah’a tâbî olmuþtur, hidayetin yarýsýný tamamlamýþtýr. Nefs de afetlerin %51’ini yok ederek %51 nura sahip olmuþtur. Ruhumuzun Allah’a teslim olduðu, Sýratý Mustakîm’in bittiði yer burasýdýr. Bu noktaya kadar tezkiye olmakta devam eden nefsin kalbi, bundan sonra fenâ makamýnda, beka makamýnda, zühd makamýnda, muhsinler makamýnda nurlar kazanarak; %91 oranýnda nura ulaþýr. %19 karanlýk kalýr. Bu nokta fizik vücudun Sýratý Mustakîm’inin sona erdiði noktadýr. Çünkü; fizik vücudumuz burada Allah’ýn emrettiði bütün emirleri yerine getiren, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemeyen bir özellikte olur, Sýratý Mustakîm’ini tamamlar ve Allah’a teslim olur. Nefsimizin Sýratý Mustakîm’i burada bitmez. Daimî zikre baþlar. Kiþi ulûl’elbab olur, nefsin kalbindeki bütün afetler yok olur. Bu noktadan itibaren nefs de, Allah’a teslim olmuþ ve hidayeti sona ermiþ, Sýratý Mustakîm’i tamamlanmýþtýr. Dört Sýratý Mustakîm de 14. basamakta baþlar. Ruhumuzunki 21. basamakta biterek, Allah’a ulaþýr, teslim olur. Fizik vücudumuzunki 25, nefsimizinki 26. basamakta biter. Ýrademizinki 28. basamaðýn 4. kademesinde biter. Dört ayrý Sýratý Mustakîm, dört ayrý teslim, iþte Allahû Tealâ’nýn Sýratý Mustakîmleri... Ýnsanoðlunun Allah ile olan ahdi, bu dört emanetin de Allah’a teslimini emreder. Ve teslimler Sýratý Mustakîmlerle gerçekleþir. Sýratý Mustakîm’e, “doðru yol” dediðiniz zaman, herkes kendisini Sýratý Mustakîm’de kabul etmektedir. “Ben Ýslâm’ýn beþ tane þartýný yerine getiriyorum, öyleyse ben Sýratý Mustakîm’in üzerindeyim.” demektedir. Oysa ki; Sýratý Mustakîm, Allah’a ulaþmayý dilemek suretiyle dalâletten kurtulup hidayet üzere olduðu noktadan itibaren, baþlayan bir vetiredir ve üç vücuda ve iradeye göre ayrý bitiþ devreleri söz konusudur.
246
246
} øÁÎ@Yìj»A øÅ}Àô@Yj»A ú øɼ@é »A øÁônø@I {
ℜψετ − 89
Χ⎫ζ − 7
Σαψφα − 139
(6) En’âm Suresi ¡âb Ȥã üa ¢ñ ‰ì¢
↔ϖ″Υ↑Ε″7! ↔: ↔ ≅↔Β←Υ″7! ↑ϖ↑;≅↔Ξ″[↔#×∼ ↔ω<∝Η⊕7! ↔τ←∴⊆7ÿ:↑! ″φ↔Τ↔4 ← ≥ ÷ÿ∈Ψ⊆; _↔Ζ←∀ ″η↑Σ″Υ↔< ″ ←≅↔4 ⎣↔ ⊕Ψ↑Α∩Ξ7!↔: ↔ω<∝Ι←4≅↔Υ←∀ _↔Ζ←∀ ∼Ψ↑Κ″[↔7 _→8″Ψ↔5 _↔Ζ←∀ _↔Ξ″ς⊕6↔: Ulâikellezîne âteynâhumul kitâbe vel hukme ven nubuvveh(nubuvvete), fe in yekfur bihâ hâulâi fe kad vekkelnâ bihâ kavmen leysû bihâ bi kâfirîn(kâfirîne). ⇑⎭τε ονλαρ, κενδιλερινε κιταπ, ηικμετ ϖε πεψγαμβερλικ ϖερδιðιμιζ κιμσελερδιρ. Βυνδαν σονρα εðερ βυνλαρ, ονυ ινκ®ρ εδερλερσε ο τακτιρδε ονυ ινκ®ρ ετμεψεχεκ βιρ καϖμι ονα ϖεκιλ ετμι⎭ ολυρδυκ.
1 2 3 4 5
247
-
ulâike ellezîne âteynâ-hum el kitâbe ve el hukme ve en nubuvvete fe in
: : : : :
iþte onlar onlara, kendilerine kitap verdik ve hikmet ve nebîlik, peygamberlik bundan sonra, eðer, ise
247