Değerli kardeşlerim Halil Hoca Ve Abdullah! Tarafıma bildirdiğiniz eleştirileri okudum. Biz Kur’an’ yolunda yürürken bize havlayan her köpeğe “hoşt” diyecek, taş atacak vakte ve lükse sahip değiliz. Ama hatırınız için okudum, değerlendirdim. Kısaca bilgi vereyim. 1- Bakara kıssası yazısı Burada herifin oğlu “Sayın yazar arap gramer kaidelerini kendi belirleyerek "hu" müzekker zamiri ile "he" müennes zamirlerini musa as için kullanmaktadır.Arapları " bizleri babalarımızın bulduğumuz dilden geri çevirmek isteyen bir adam dedirtircesine gramer kurallarını dahi hevası uğruna tahrif etmekten çekinmeyen bir arapça uzmanıdır!!! sayın yazarımız.” diyerek bizim erkek Musa’ya müennes zamiri raci kıldığımızı ileri sürüyor. Bir insan, hele hele Kur’an çalıştığını söyleyen birisi bu kadar öküz ve şerefsiz olur mu? Cümle alem; her okuyan bilir ki , “biba’zıha”nın sonundaki “ha” zamirini biz “cinayete” raci kıldık. Ve tamlamaya “cinayetin vereceği sıkıntı” anlamı verdik. “ba’z”, sözcüğü, “edat” olabileceği gibi “bauza” fiilinin mastarıdır da dedik. Ve biz sözcüğü “bauza” fiilinin mastarı olarak değerlendirdik. Bu öküzler ise her gördükleri sakallıyı babaları sanıyorlar…. Bu vatandaşlar; yazan ve yazdıran, Bakara suresindeki nakledilen olayları, arka arkasına olmuş zannediyor. Halbuki bu olaylar 60-65 sene zarfında gerçekleşmiştir. Mushafa Secavent yapanlar bile, 71. Ayetin sonuna “ayn” işareti koyup, bu herifler gibi öküzlerce, geçmiş bölümle bundan sonraki bölümün karıştırılmamasına dikkat çekmişlerdir. Bu herifçioğulları bunu bile bilememektedir. Ellerindeki herhangi bir mushafın sonundaki “secavet” nonutu okurlarsa orada “ayn” durağı ile ilgili “…. İnneha işaretün ila temam il kıssatı vel mev’ızati (Ayn harfi, kıssa ve mev’ızanin tamamlandığına işarettir)” notunu göreceklerdir. Bir de “racül” kelimesine takılmışlar. Biz, Tebyinde uzun uzun açıkladık. Racül, “erkek” demek değil, “olgun insan; er kişi” demektir. Ve insana sıfattır. Bu gözü dönmüş maskaralar Tebyin’in 5. Cilt, 221, 222. Sayfasından onu da öğrenebilir.
2- Maide 38
Bu konuyla ilgili şu açıklamaları yapmış: Sayın yazarın 38. ayeti mecaz olarak anlaşılması gerektiği yolundaki düşüncesine delil getirdiği kelimelerden biride ayette geçen" eydiyehüma" kelimesidir. Ayette geçen "eydiye" kelimesi "yed" kelimesinin çoğuludur. Burada sayın yazar kur'anda arapça gramer kaidelerine aykırı olarak geçen bazı kelimelerin olduğunu görmezlikten gelerek kelime oyunu ile düşüncesini kabul ettirme yoluna gitmektedir. Bahsettiğimiz, kur'anda arapça kurallarına aykırı bazı kelimelerin olması kur'an düşmanlarının iddia ettiği gibi yazanların yaptığı bir hata değildir. Ayetteki "hüma" iki kişi anlamında tesniye zamiridir "eydiye" kelimesi çoğul bir kelime olduğu için ayetin meali " iki kişinin ellerini" anlamına gelir. Sayın yazar burada ön kabulleri doğrultusunda bir delil bulduğunu zannederek hemen 1