Forum Newspaper 13nd. Issue

Page 1

Turkish American Newspaper Year 7

Issue 132

November 15, 2010

Semi monthly

$ 1.00

TÜRKİYE DIŞ POLİTİKADA GÜÇLÜ AKTÖR OLMA YOLUNDA

TIME Dergisinin “"2010 Time Yılın Adamı" anketinde Başbakan Erdoğan birinci

Time dergisinin, bir çok alanda düzenlediği internet anketinde, "2010 Time Yılın Adamı" kategorisinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan birinci durumda. Time dergisi bu kategoride okuyucuya 25 aday isim sundu.

Bu isimler arasında bu yıl, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da yeraldı. Her yıl yapılan Time anketinde sanattan iş dünyasına, bilimden spora 18 alan yer alıyor ve her bir alanın altında onlarca kategori bulunuyor.

Haberin devamı

19.

sayfada

THY New York Müdürü İhsan Baytan: THY’nin kapsama alanı genişledi

Ortadoğu uzmanı olan Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Akif Kireççi, Türkiye'nin dış politikasının son 10 yılını Forum Gazetesine değerlendirdi. Columbia Üniversitesi başta olmak üzere Amerika'nın değişik bölgelerinde bir dizi konferanslar vermek üzere New York'a gelen Akif Kireççi, New York Temsilcimiz Cahit Oktay ile Türkiye'nin dış politikası üzerine yaptığı söyleşide "Türkiye bölgeye yaklaşımlarında batıdan kopma iddialarının tam tersine, Batı’nın değerlerini bölgeye aktarıyor. Ancak bunu yaparken emreden, zorlayan, tehdit eden bir dil değil, bölge dinamiklerinin içinden gelen bir dil kullanmayı tercih ediyor. Türkiye Avrupa’ya başka alternatifleri de olduğunu gösteriyor ve kapının önünde çaresiz beklemek istemediğini ifade ediyor. Burada bir eksen kayması yok, tam tersine kendi pozisyonunu güçlendirme var." diye konuştu. Doç. Dr. Akif Kireççi'ye göre Türkiye İsrail ilişkilerinin düzelmesi, bölge ve barış için en kritik denge unsuru. Türkiye'nin İran olmayacağını ama İran'ın Türkiye olabileceğini ifade eden Kireççi, "Türkiye sadece İslam Dünyasına açılmadı; Türkiye hem Ortadoğu’ya, hem Güney Amerika’ya, hem de Afrika’ya açıldı." şeklinde konuştu. New York Türkevi'nde düzenlenen bir panelde de katılımcılara Türkiye'nin dış politikası ile ilgili görüşlerini aktaran Kireççi, Türkiye'nin soğuk savaş sonrası dünyaya yeniden güçlü bir aktör olarak dönmek istediğini ve uyguladığı politikalarla bu yolda emin adımlarla ilerlediğini kaydetti.

Birbiri ardına açılan yeni uçuş noktaları ve Avrupa’nın en hızlı büyüyen dördüncü hava yolu şirketi olan Türk Hava Yolları (THY), ABD’deki uçuş noktalarına iki yeni merkezi daha ekliyor. Geçtiğimiz günlerde başkent Washington D.C.’ye direk seferlere

başlayan THY, önümüzdeki yılın Mart ayında ise Los Angeles’a kanat açacak. THY’nin ABD’deki atılımlarını hızla sürdüreceğini anlatan New York Müdürü İhsan Baytan, THY’nin Amerika’daki kapsama alanının her geçen gün genişlemeye devam edeceğini söyledi.

Haberin devamı

13.

sayfada

Hakim Karahan’ın ilginç hayat hikayesi

Haberin devamı Cahit Oktay’ın röportajı

38.

sayfada

20.

sayfada

www.forumgazetem.com


Dost ve müşterilerimizin Kurban Bayramını kutluyoruz.

Dost ve müşterilerimizin Kurban Bayramını tebrik ediyor, sağlık ve mutluluklar diliyoruz.


Haber

3

İngiltere'de en popüler erkek ismi "Muhammed"

İngiliz Ulusal İstatistik Kurumu, "Muhammed" isminin, farklı yazılışları dikkate alındığında ülkedeki en popüler erkek ismi olduğunu bildirdi. Kurumdan yapılan açıklamaya göre, İngiltere'de geçen yıl 6,255 bebeğe "Muhammed" ismi verildi. En popüler erkek isimleri listesinde Mohammed 16., Muhammed 36., Mohammad ise 62. sırada yer alıyor. Bu ismin tüm farklı yazılış şekilleri toplandığında ise Muhammed ismi listede birinci sıradaki "Oliver" isminin yerini alıyor. "Jack" isminin ise yerini 14 yıldan sonra Oliver'a kaptırdığı belirtilirken, ülkedeki en popüler erkek isimlerinin şunlar olduğu kaydedildi: Oliver, Jack, Harry, Alfie, Joshua, Thomas, Charlie, William, James, Daniel. Popüler kız isimleri olaraksa Olivia, Ruby, Chloe, Emily, Sophie, Jessica, Grace, Lily, Amelia, Evie öne çıktı. (A.A)

Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun


4

Amerika Haberleri

Ulu Önder Atatürk, New York ve Washington'da Yapılan Törenlerle Anıldı Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, aramızdan ayrılışının 72. yılında New York Türkevi'nde düzenlenen törende anıldı. New York'a aynı gün gelen Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun da katıldığı, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) tarafından düzenlenen 10 Kasım Atatürk'ü Anma Programına yoğun ilgi oldu. Büyük Önder Atatürk için Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nde de anma töreni düzenlendi. Törene resmi ziyaret çerçevesinde Washington'da bulunan TBMM Kanser Araştırma Komisyonu Başkanı AK Parti Gümüşhane milletvekili Kemalettin Aydın başkanlığındaki TBMM heyeti, Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği mensupları ve KKTC'nin Washington Temsilcisi Hilmi Akil ve eşi katıldı.

Türkiye Büyükelçiliği'nin Büyük Önder Atatürk'ü anma programı çerçevesinde, Amerikalı askeri tarihçi Dr. Edward Erickson, Büyükelçilik kançılaryasında, ''Mustafa Kemal: Bir Askeri Tarihçinin Değerlendirmesi'' başlıklı konferans verdi. Mustafa Kemal'in, ''hem bir devlet adamı hem de bir asker olmayı'' çok iyi başardığını ifade eden Erickson, konuşmasında Mustafa Kemal'in imza attığı askeri başarılara değinerek, bunların ''tarihi değiştiren'' başarılar olduğuna dikkati çekti. NEW YORK / WASHINGTON - New York’taki törene Atatürk ve silah arkadaşları anısına bir dakikalık saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlandı. Çevre ve Orman Bakanı Bakan Eroğlu anma programında yaptığı konuşmada, 10 Kasım'da başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatan ve bayrak için canlarını feda eden tüm şehitleri rahmetle ve minnetle andıklarını belirterek "Bu topraklar kolay kazanılmadı, bu Cumhuriyet kolay kazanılmadı" dedi. Bu anlamlı günde New York'taki Türk toplumuyla beraber olmaktan memnuniyet duyduğunu belirten Eroğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye Cumhuriyeti, başı dış siyasette dik, ekonomik açıdan güçlü bir ülke. 2023 yılında da bu güzel ülkeyi inşallah dünyada 10 büyük ekonomi arasına yerleştirmek için büyük bir gayret içindeyiz, bunu da başaracağımıza inanıyoruz. Çünkü Mustafa Kemal Paşa'nın gösterdiği büyük bir hedef var, muasır medeniyeti yakalamak, hatta onu da aşmak, bu bizim en büyük hedefimizdir." Daha sonra mikrofana gelen Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan, Bakan Eroğlu'na New York'a geldikten hemen sonra anma programına katılmasından dolayı teşekkür etti. Konuşmasında Atatürk'ün Türkiye'nin kurtuluşu için verdiği mücadeleyi tarihsel

boyutuyla anlatan Apakan, Atatürk'ün büyük bir lider ve komutan olarak ulusu harekete geçirerek toplu seferberlik sağladığını söyledi. New York Başkonsolosu Mehmet Samsar da konuşmasında, Atatürk'ün tarihe ve insanlığa mal olmuş kişiliğiyle gurur duyduklarını belirtti. Samsar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Atatürk, düşünceleri, başarıları, eserleri, ilke ve devrimiyle çağı aşan büyük bir liderdir. 10 Kasım, Türk milleti için büyük kurtarıcısını anma günü olduğu kadar, sahip olduklarının değerini bilerek Cumhuriyet'in erdemlerine sadakatini, ve Atatürk'ün ideallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığını gösterme

Fotoğraflar: Basri Şahin - AA

günüdür. 10 Kasım, Atatürk'ü anlama günüdür, Atatürk'ü anlamak, Cumhuriyet'e, onun laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan yapısına sahip çıkmak demektir." TADF Başkanı Kaya Boztepe de konuşmasında, Nazım Hikmet'in ünlü "Kuvayı Milliye Destanı"'nı çizgi-romana dönüştüren karikatürist Nuri Kurtcebe ile ABD'de pek çok eyaleti dolaşarak Türk çocuklarına, gençlerine Atatürk'ü ve Cumhuriyet'i anlattıklarını söyledi. Boztepe, "Atatürk'ü aşalım, buna katılıyorum, fakat önce Atatürk'e bir yaklaşalım, bugün bile bizim 200 sene ötemizde olan bir ulu önder" dedi. AA

Dost ve müşterilerimizin Kurban Bayramını tebrik ediyor, sağlık ve mutluluklar diliyoruz.


Dost ve müşterilerimizin Kurban Bayramını Tebrik Ediyoruz.

Kurban Bayramınızı Kutluyoruz.


6

Amerika Haberleri

New York Waldorf Astoria Otelinde Cumhuriyet Resepsiyonu yoğun ilgi gördü Başkonsolos Samsar ve eşi Feruze Samsar’ın ev sahipliği yaptığı resepsiyona, Türk ve yabancı diplomatlar, gazeteciler, idari ve mülki amirler, dernek ve sivil toplum kuruluşları yetkilileri olmak üzere, Türk-Amerikan toplumu üyeleri ve Amerikalılardan oluşan kalabalık bir davetli topluluğu katıldı. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan, ABD Temsilciler Meclisi üyeleri Donald Payne ve Ed Towns, Brooklyn Belediye Başkanı Marty Markowitz, Beşiktaş Klübü Başkanı Yıldırım Demirören, Amerika’nın doğusundaki Süryanilerin başpiskoposu Cyril Aphrem Karim, merhum müzik adamı Ahmet Ertegün’ün eşi Mica Ertegün’ün de katıldığı resepsiyonun başında İstiklal Marşı ve ABD’nin ulusal marşı okundu.

Türkiye’nin New York Başkonsolosu Mehmet Samsar himayesinde Waldorf Astoria Otelinde düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna yoğun katılım oldu.

Başkonsolos Samsar, gecenin açılışında yaptığı konuşmada, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni 87 yıl önce kurmasının ardından yaptığı reformlarla ülkede siyasi, yasal, sosyo-ekonomik alanlar başta olmak üzere muazzam bir dönüşüm süreci başlattığını, Atatürk’ün liderliğinde Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden çıkıp modern bir ülkeye dönüştüğünü anlattı. Türkiye’nin genç ve dinamik bir nüfusa sahip çoğulcu, laik bir demokrasi olduğunu ve ekonomisinin dünyanın 17. büyük ekonomisi olduğunu vurgulayan Samsar, Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesini kendine rehber edinen ve çok boyutlu bir dış politikaya sahip olan Türkiye’nin, bölgesine ve dünyaya istikrar, barış, güvenlik ve refah getirmek için aktif rol oynadığını ifade etti. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin siyasi ve askeri alanların ötesine geçtiğini, dostluk ve karşılıklı güvene, ortak vizyona ve uzun dönemli ortak çıkarlara dayandığını belirten Samsar, iki ülke arasındaki ilişkilerin ABD Başkanı Barack Obama tarafından da geçen yıl Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında “model ortaklık” olarak tanımlandığını, Türkiye’nin ABD’nin güçlü ve güvenilir bir müttefiki olduğunu ve her zaman böyle kalacağını belirtti. ABD’de yaşayan Türk toplumu ile Türkiye’nin Amerikalı dostlarının, iki ülke arasındaki dostluk köprüsünü güçlendirmede anahtar rol oynadığını ifade eden Samsar, kendisinin de TürkAmerikan ilişkilerinin daha da gelişmesi için elinden geleni yapacağını belirtti. Samsar, sözlerini “Ne Mutlu Türküm” diyerek

tamamladı ve salondan büyük alkış aldı. Daha sonra Samsar’ın kürsüye davet ettiği “Türk dostu” olarak bilinen Brooklyn Belediye Başkanı Marty Markowitz, Türkçe “Merhaba Arkadaşlar” diyerek salondakileri selamladı. ABD’deki Türk toplumunun başkentinin Brooklyn olduğunu ifade eden Markowitz, Başkonsolos Samsar ve ABD’deki Türk toplumuna kendisini resepsiyona davet ettikleri için teşekkür etti. BÜYÜKELÇİ APAKAN TÜRKEVİ’NDE RESEPSİYON VERDİ Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan da, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 87. yıl dönümü nedeniyle Türkevi'nde resepsiyon verdi. Büyükelçi Apakan ve eşi Lale Apakan tarafından verilen resepsiyona, BM'ye üye 192 ülkenin daimi temsilciliklerinin başta büyükelçileri olmak üzere üst düzey diplomatları ve askeri ataşeleri, BM yetkilileri, Türk ve yabancı gazeteciler katıldı. Yoğun ilgi gören resepsiyona BM'nin barışı koruma operasyonlarından sorumlu en üst düzey yetkilisi Alain Le Roy, ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice, İran'ın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Muhammed Khazaei, sinema oyuncusu Pelin Batu da katıldı. (A.A)

Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.


Amerika Haberleri

7 10 bin aç çocuk için 10 bin boş tabak

İspanya’da siesta yarışması

Dünya Gıda Günü'nde Eyfel Kulesi anlamlı bir eyleme tanık oldu. Açlıkla Mücadele Örgütü üyeleri, dünyada her gün açlıktan ölen 10 bin çocuk için 10 bin boş tabaklı sofra kurdu. 2009 yılındaki mali kriz sonrasında 1 milyar insan açılkla boğuşurken bu rakam 2010'da 925 milyona geriledi.

İspanya’da modern yaşam yüzünden yok olma tehdidi altındaki siesta geleneğini canlandırmak için düzenlenen bir yarışmayı, kalabalık bir alışveriş merkezinde 17 dakika şekerleme yapan işsiz Ekvadorlu kazandı.

Türk okulu Pinnacle Academy öğrencileri Beyaz Saray’da Bilim Fuarına katıldı ABD'nin başkenti Washington'daki Türk okulu Pinnacle Academy öğrencileri, Washington DC bölgesinde birincilik kazanan projeleriyle, Beyaz Saray'da düzenlenen bilim fuarına katılarak, ABD Başkanı Barack Obama ile görüştü.

WASHINGTON - Okulun öğrencileri Selin Altıntaş, Zehra Yılmaz, Nurbanu Şimşek ve Madina Khurishanova, bu yılın Şubat ayında katıldıkları Ulusal Mühendislik Haftası "Geleceğin Şehri" yarışmasında "Yeshilist" isimli projeleriyle Washington DC bölgesinde birinciliği kazanarak, Beyaz Saray'daki bilim fuarına katılmayı hak etmişlerdi. Proje, olası bir depremde evlerini kaybeden insanların uzun vadeli yerleşim alanı ihtiyacını karşılayacak "Yeshilist" sanal kentinin dijital versiyonu ve üç boyutlu maketini içeriyordu. Öğrenciler, bu başarılı projeleriyle Beyaz Saray'da yapılan bilim fuarına katıldı. Başkan Obama'nın da gezerek projeleri incelediği fuarda, Türk öğrenciler de Obama ile görüşüp, kendi çalışmaları aktarma imkanı buldu. Obama, öğrencileri çalışmalarından dolayı tebrik ederek, onlara teknoloji ve mühendisliğin önemini anlattı. Okul yetkilileri de böylesine önemli bir etkinlikte yer almanın hem öğrencileri, hem de okulları açısından büyük onur olduğunu belirtti. Yetkililer, "Bu etkinlik, Pinnacle Academy'nin, matematik, bilim ve teknoloji üzerinde duran kaliteli eğitimi sunma hedefinde nasıl başarılı olduğunu gözler önüne seriyor. Pinnacle Academy olarak bu başarıların üzerine inşa etmek istiyoruz" dedi. Obama, fuarda yaptığı konuşmasında da spor müsabakalarında şampiyon takımlara gösterilen yoğun ilginin aynısının bilim fuarlarında birincilik kazananlara da gösterilmesi gerektiğini belirterek, birçok açıdan insanlığın geleceğinin, bu tür fuarlarda başarı gösteren gençlere bağlı olduğunu söyledi. Obama, "Bu ortamlarda yetenekler keşfediliyor, geleceğin bilim adamları, mühendisleri, mucitleri, girişimcileri doğuyor. Gençlerin bu çalışmaları, gelecek yüzyılda başarılı olmamıza, geleceğin teknolojisi, iş dünyası ve sanayisini geliştirmede dünyaya öncülük etmemize katkı sağlayacak" dedi. Başkent Washington'da Türk işadamları tarafından kurulan Pinnacle Academy, 2008 yılı Ağustos ayında 90 öğrenci ile eğitim ve öğretime başladı. Okul, ilkokul ve orta okul öğrencilerine hitap eden matematik, fen, teknoloji ve dil ağırlıklı bir okul olarak hizmet veriyor ve okul öncesi çağdan sekizinci sınıfa kadar 14 farklı milletten 120 öğrenci barındırıyor. Okul öğrencileri, Kuzey Virginia bölgesel ve Virginia eyaletindeki matematik ve fen olimpiyatlarında da 4 altın, 10 gümüş ve bronz madalya almıştı. (A.A) - Mehmet Toroğlu

Kurban Bayramınız Kutlu Olsun.

Vücudu çıplak gösteren X-ray cihazı, JFK Havaalanında kullanılmaya başladı ABD Ulaşım Güvenlik Dairesi (TSA), yüksek teknolojili vücut tarayıcıları, Uluslararası Kennedy Havaalanı'nda kullanmaya başladı. "Geri saçılım" X-ray adı verilen geliştirilmiş görüntüleme teknolojisine sahip tarayıcılar, yolcuların kıyafetlerinin altındaki silahların görünmesini sağlıyor. NEW YORK - Yeni cihazın düşük dozda radyasyon yaydığını ve yolcunun vücudunun görüntülerinin bilgisayara aktarılmasını sağladığını söyleyen Ulusal Güvenlik Sekreteri Janet Napolitane, "Teröristlerin saldırılarını önlemek için yeni teknolojiye ihtyaç duyuyoruz. Saldırılarda metal silah kullanılmaması ve bunların da cihazlarda görüntülenememesi sebebiyle çalışmalarımız devam ediyor. Bu sebeple 'geri saçılım' X-ray adını verdiğimiz bir tarayıcıyı havaalanlarında kullanmaya başladık. Yolcuların, bu yeni X-ray cihazından geçmeme hakkı bulunuyor. Bu durumda elle, detaylı ve derinlemesine arama yapılacak" dedi. ABD Ulaşım Güvenlik Dairesi, 2011 sonuna kadar, bine yakın 'geri saçılım' X-ray cihazının kullanılmasını hedefliyor.

Şoförsüz iki araç, İtalya'dan Çin'e gitti PEKİN -OZEL- İtalyan mühendisleri, dünyanın en uzun süreli şoförsüz aracını test etti. Üç ay süren ve 13 bin kilometre yapan elektrikli araçlar şoförsüz olarak İtalya'dan Çin'e gitti.

Alberto Broggi, "Bizim yapmak istediğimiz, gerçek ortamda, hava şartlarında, trafikte ve araçların önüne atlayan çılgın insanların da dahil olduğu bir çerçevede sistemimizde neler neler olabileceğini görmek" dedi.

Lazer kameralar ve tarayıcılarla donatılmış portakal rengindeki iki araç, birbirleriyle iletişim içinde seyahat etti. Moskova trafiğini, Sibirya'daki yaz sıcaklığını ve Gobi Çölü'ndeki soğuğa rağmen araçlar tahmin edilen tarihten önce Çin'in Şangay bölgesine ulaştı. Projenin liderlerinden

Seyahate çıkan iki şoförsüz araç, teknisyenlerin ve arıza durumunda acil müdahale ekipleri tarafından takip edildi. Şoförsüz araçlardan arkada gideni önde giden araçtan ipuçları alarak yoluna devam ediyor. Ancak ortaya çıkan tehlike ve engellere karşı bağımsız hareket edebiliyor.


8

Kültür ve Sanat

12. New York Türk Film Festivali Aralık ayında sinemaseverlerle buluşacak

Merkezi New York'ta bulunan "Amerikan Türk Cemiyeti" (American Turkish Society-ATS) ve "Moon and Stars Project" tarafından düzenlenen festivaldeki filmler, bu yıl 3-5 ve 10-12 Aralık tarihlerinde "School of Visual Arts Theatre"da izlenebilecek. ATS ve Moon and Stars Project tarafından yapılan basın açıklamasında, 12 yıldır 300'ü aşkın klasik ve çağdaş dönem uzun metraj, belgesel ve kısa filmi gösterime sokarak 8 binin üzerinde New York seyircisine Türkiye sinemasını tanıtan festivalin, bu yılki programında 10 uzun metrajlı, 2 belgesel ve 9 kısa filmin yeraldığı bildirildi. "Moon and Stars Project"in Başkanı Kaan Nazlı festivalle ilgili yaptığı açıklamada, "Türk Kültür Vakfı'nın (Turkish Cultural Foundation) değerli katkısı sayesinde, Türk sanatının tanıtımında önemli bir yer tutan bu festivali, ATS ile birlikte New York dışındaki sinemaseverlere de ulaştırabiliyor olmaktan memnunuz. Programlarımızın etkisinin katlanarak büyümesi için bu tür ulusal işbirlikleri büyük önem taşıyor" dedi. ATS Direktörü Selen Uçak da yaptığı açıklamada, "Bağışçılarımızın, sponsorlarımızın, reklam verenlerimizin, üyelerimiz ve dostlarımızın cömert destekleriyle Türkiye'nin yükselen ulusal film endüstrisinin en iyi örneklerini ABD'de yaşayan Türk ve Amerikalı film sevenlerimiz ile buluşturabilmenin heyecanı ve mutluluğu içindeyiz. Buna ilaveten, Film Society of Lincoln Center ile işbirliği içinde önümüzdeki sene Kasım ayında gerçekleştirmeyi düşündüğümüz "The Space Between: A History of Turkish Cinema" adlı eşi gorülmemiş bir film retrospektif projesinin hazırlıklarına başlamış bulunuyoruz" ifadelerin kullandı. New York Türk Kültür ve Turizm Ataşeliği'nin de destek verdiği festivalde, "11'e 10 Kala", "Kosmos", "Başka Dilde Aşk", "İki Dil Bir Bavul", "Absürdistan", "Bahar", "Bornova Bornova", "Chiennes D'Historie", "Fotojeni", "Güven Bana", "Min Dit", "Mutlu Bir Pazar Gününde Islak Borular", "Kıskanmak", "Ses", "Sürü", "Tülay German: Kor ve Ateş Yılları", "Unutma", "Üçte Bir", "Vavien", "Yüksek İhtimal" ve "Zu Vermieten" adlı filmler gösterilecek. Bu yılki festivalde yeralan kimi filmlerin Madison Türk Öğrenci Derneği, Milwaukee Türk Amerikan Derneği, Washington Eyaleti Türk Amerikan Kültür Derneği ve Cornell Üniversitesi Türk Öğrenci Derneği tarafından da gösterileceği bildirildi. (A.A)

www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi Tıkla, yeni bir güne yerel haberlerle başla...

www.ForumGazetem.com

Kurban Bayramınızı Kutlarız


Dost ve müşterilerimizin Kurban Bayramını Tebrik Ediyoruz.


Dost ve müşterilerimizin Kurban Bayramını tebrik ediyor, sağlık ve mutluluklar diliyoruz.


Amerika Haberleri

11

THY Washington seferlerine başladı Türk Hava Yolları'nın (THY), uzun süredir beklenen Washington-İstanbul seferleri görkemli bir açılışla başladı. THY, ilk seferinde yolculardan tam not aldı. Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, aralarında William Delahunt ve Jean Schmidt'in de bulunduğu 7 Kongre üyesi ile Turkish Coalition of America'nın organizasyonuyla çeşitli temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye gelen 20 civarındaki Amerikan yerli lideri ve çok sayıdaki Türk ve Amerikan yolcu, THY'nin Washington'dan kalkan ilk seferine katılmanın ayrıcalığını yaşadı. başlattık. Daha sonra inşallah haftada 7 sefere çıkacağız, ama yakın tarihte günde 2 sefer yapmayı da umut ediyoruz'' diye konuştu. İlk sefer ayrıcalığı, Washington Dulles Uluslararası Havalimanında verilen resepsiyonla başladı. Burada konuşma yapan THY Genel Müdürü Temel Kotil, seferlerin işadamları ve siyasetçiler ile iki ülke halkının birbirine daha kolay ulaşmasını sağlayacağını, bu seferi başlatmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan da ''tarihi bir gün'' nitelemesinde bulunarak, Kongre üyelerinin kendisiyle birlikte, bu güzel seyahati yapmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bu seferlerin iki ülke arasında gerek ticaret gerek siyaset alanındaki ilişkilere önemli katkı sağlayacağı belirten Tan, THY'yi tebrik etti. Kongre Üyesi Delahunt da, Türkiye'yi ''içinde barındırdığı bir çok kültürle olağanüstü güzel bir ülke'' olarak tanımlayarak, Türkiye ile ABD arasındaki eskiye dayanan güçlü ilişkilere değindi. Delahunt, bu seferlerin iki ülke arasındaki bağların geliştirilmesine katkı sağlayacağını belirtti. THY Genel Müdürü Temel Kotil, bu seferin uzun zamandır beklendiğini, ancak ciddi anlamdaki yoğunlukları nedeniyle ancak bu seferi başlatabildiklerini söyledi. Washington-İstanbul arasındaki doğrudan seferlerin hem ticari hem de siyasi bağların güçlenmesine katkıda bulunmasını umduklarını belirten Kotil, ilk seferlere olan talebin çok yüksek olduğunu kaydetti. Kotil, ''İlk etapta buraya haftada 4 sefer

THY Genel Müdürü Temel Kotil, Washington'dan İstanbul'a hareket eden ilk uçak seferinde yerlerini almak için kapıya gelen yolculara, kendi eliyle içinde çikolata bulunan mini hediyeler verdi. Sürpriz hediyeler karşısında şaşıran yolcuların bazıları, gördükleri ilgiden memnun olduklarını söyledi. Daha sonra, uçakta yerini alan yolculara, bu kez kırmızı ve beyaz güllerle sürpriz yapıldı ve THY'yi seçtikleri için teşekkür edildi. Yolcuları şaşırtan son jest ise, 8 saat 15 dakika süren seyahatin ardından geldi. THY görevlileri, yolculara, bu anlamlı günü her daim hatırlamaları için ''İlk Sefer Sertifitası'' takdim etti. Uçakta, THY'nin servis ve hizmet kalitesini yaşayan yolcular, çıkışta seyahatlerinden çok memnun ayrıldıklarını belirttiler. Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, THY'nin Washington-İstanbul seferlerinin başlamasının iki ülke ilişkileri açısından da çok önemli olduğunu belirterek, ''Siyasi merkezine ulaşamadığınız bir ülkenin, diğer yerlerine de kolay ulaşamazsınız, bu açıdan da çok önemliydi'' dedi. Her iki ülkede de birbiri hakkında bilgi eksikliği bulunduğunu hatırlatan Tan, ''Dolayısıyla bu uçuşlar, bu bilgi eksikliğinin, bu boşluğun giderilmesine yardımcı olacak. Çünkü insani temasları artıracak'' dedi. Bunun yanında, ABD'deki birçok iş adamı, bürokrat ve akademisyenlerin Türkiye'ye daha kolay gelme imkanı bulacağını belirten Tan, Washington'un

''ABD'nin siyasi kalbi'' olduğuna dikkati çekerek, ''İki taraf da gidişlerden tereddüt duyuyordu, aktarmalardan dolayı. Şimdi artık 8, 8 buçuk saatte İstanbul'a gelmek mümkün. Bu herkes için son derece iyi bir gelişme'' diye konuştu. Büyükelçi Tan, ''Halkın öğrenmesi, bilmesi lazım ki Türkiye'ye gelsin. Özellikle dini ve tarihi merkezler çok ilgilerini çekiyor. Türkiye'ye baktığınızda arkasında binlerce yıllık tarih var. Bu seferler ilgiyi artıracaktır. Sonuçta, bu uçaktakiler inip, gidip eşine, dostuna anlatacak. Aynı durum Türkiye için de söz konusu. Türkler de daha fazla ABD'ye seyahat edecek. Bu da bilgiyi artıracak, önyargılar gidecek, yanlış anlamaların giderilmesine yardımcı olacak. O nedenle ülkeler arasındaki uçuşlar çok çok önemli.'' diye konuştu. Tan, doğrudan uçuşların iki ülkedeki politikacılar arasındaki karşılıklı ziyaretleri de artıracağını söyledi. Büyükelçi Tan, ABD Kongresi üyelerini Türkiye'ye gelmeleri için artık daha kolay ikna edebileceklerini belirterek, ''Seferler bizim onlara yaptığımız davetleri daha anlamlı kılacak'' dedi. Doğrudan uçuşların iki ülkeye ticaret alanında da önemli katkılar sağlayacağını ifade eden Tan, ''Bence, ABDTürkiye Ekonomik ve Ticari Stratejik İşbirliği Anlaşması'nın en önemli unsurlarından biri buydu. Siyasi merkezine ulaşamadığınız bir ülkenin diğer yerlerine de kolay ulaşamazsınız, bu o açıdan da çok önemliydi. Hatta böyle bir uçuşu gerçekleştirmede geç bile kalındı'' ifadesini kullandı. Uçağı çok beğendiğini, çok rahat bir yolculuk geçirdiğini belirten Tan, uçuşun yorucu geçmemesinin kendisini çok memnun ettiğini söyledi. Tan, THY'nin dünyada en iyi servis sunan uçaklardan biri olduğunu sözlerine ekledi. - (AA)



Yorum

13

Herşey var, ticaret yok

Komik oluyorsunuz beyler

Time Dergisi her yıl olduğu bu yıl da değişik alanlarda dünyaya yön verenler listelerini oluşturmak için çalışmalarını başlatmış durumda. "Yılın Adamı" kategorisindeki 25 kişilik listede T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da var. Dahası, internet üzerinden okurların oylamasına sunulan listede Başbakan Erdoğan önemli bir oy oranı ile birinci sırada... Anadolu Ajansı bu konu üzerine bir haber hazırlamış. 19. sayfamızda bu haberin detaylarını okuyabilirsiniz. Başbakanımızın listede katılımcılardan aldığı oy sayısı ve oranı haberin içinde verilmiş. Pazar günü bazı önemli sitelere bakıyorum, haber Anadolu Ajansı’nın haberi, ama haberin içine kendileri tarafından emek verilerek (!) eklemeler yapılmış. Mesela okur trafiği çok yüksek bir haber sitesi Anadolu Ajansı'nın sunduğu haberin satır aralarına “AK Parti yandaşlarının da oylamaya yüksek oranda katılması ile” ve “Facebook ve e-posta gruplarının da katkılarıyla” gibi ifadeleri sıkıştırmış... Akıllarınca anketin güvenilirliğine vurgu yapıyorlar... Onlardan ilham alan bazı dar görüşlüler de sanal ortamlarda benzer söylemleri yayıyor... Bu nasıl bir eziklik duygusudur? Nasıl bir zavallılıktır? Ülkemizin Başbakanı’nın listede olması neden bazılarımızı bu kadar çok rahatsız ediyor? Yoksa Time Dergisini de yandaşlar mı satın aldı? Yoksa "Yılın Adamı" listesini de yandaş medya gruplarından birinde çalışan bir basın mensubu mu hazırladı? Dünya liderlerinin saygı duyduğu, dünyanın en etkili basın yayın organlarının icraatlarına şapka çıkardığı Başbakan Tayyip Erdoğan’ı çekememezlik krizinin sebebi nedir Allah aşkına? Hiç birimiz kusursuz değiliz, muhakkak icraatlarından bazılarını beğenmeyebilirsiniz, ama nedir bu önyargılı yaklaşım? Çok değil 10 sene önce bacak bacak üstüne atan Amerika Başkanları karşısında süklüm püklüm büzülen liderlerimizin yerine böyle bir lider geldiği için mi tüm rahatsızlığınız? Yoksa Time Dergisi de korkutulup, sindirilip listeye Başbakanın ismi zorla mı ekletildi.. Gerçekten komiksiniz...

FORUM The Turkish-American Newspaper Publisher Murat Yeşil, Ph.D. Editor-in-Chief Ural Yeşil Assistant Editors Sevinç Özbek Fatih Yeşil Marketing Director Necmi Bahçe

Advertising Manager Sevinç Kalay Representatives Cahit Oktay - New York Yıldız Gündoğmuş - Ankara Oya Eren - Ankara Hayrettin Turan - İstanbul Feramiz Gökdemir - İstanbul Forum, The Turkish American Newspaper does not in way, shape or endorse, condone, or is responsible for any opinions, advertisements, misprints, typos and/or publication errors.

Amerika ile Türkiye arasındaki ilişkilerin çok eskilere dayandığı yazılır çizilir.. Doğrudur, çok eskilerden beri dost ve müttefik iki ülke olarak bir çok konularda birlikte çalışmışız... Çalışmaktan da öte, yeri gelmiş birlikte savaşmışız... Bazen çok uyumlu, bazen biraz gergin eksende sürmüş ilişkilerimiz... İlişkilerimizde bizim açımızdan en zayıf halka ise şüphesiz ticaret olmuş... Son yıllarda yapılan girişimleri saymazsak dünyanın dörtte birlik ekonomisini tek başına elinde bulunduran Amerika ile ticari ilişkilerimiz bir arpa boyu yol almamış... Bunda geçmiş zaman hükümetlerinin bu pazara gereken önemi vermemesinin payı oldukça büyük... İki ülke liderleri biraraya geldiklerinde bir çok konuda işbirliği anlaşmalarına imza atıyor. Türkiye tarafı son yıllardaki görüşmelerde ticaret alanındaki zayıf işbirliğine kuvvetli vurgu yapıyor ve yakın gelecekte neticelerini görmeye başlayabileceğimiz projelere yelken açıyor... Türkiye'nin ekonomiden sorumlu bakanları sıklıkla bu ülkeye gelerek resmi ve özel temaslar yapıyor... Geçtiğimiz haftalarda dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da kurmayları ile birlikte Amerika'da hükümet ve özel kanattan temsilciler ile temaslarda bulundu. Bakan Çağlayan ve ekibi programların ardından Türkevi'nde Amerika'da faaliyet gösteren Türk Amerikan Ticaret Odaları'ndan ATCOM, TABID ve TACCI yöneticileri ile ayrı ayrı biraraya geldi. Sanayinin içinden gelen Bakan Çağlayan Amerika ile ticaret hacminin genişletilmesi için yapılan çalışmalardan söz etti. Türkiye'nin dünya ekonomisinde daha üst basamaklarda yer alması için gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Bakan, "En büyük hedeflerimizden biri Cumhuriyetimizin kuru-

luşunun 100. yıldönümünde Türkiye ekonomisini dünyada 10. sıraya taşımak. Bu yolda emin adımlarla ilerliyoruz. Türkiye'de son sekiz yıldır Türkiye'nin derdini anlayan bir hükümet var. İki dönemdir iktidar olmamızın sebebi budur. Milletimiz istikrardan yanadır. Geçmiş hükümetler de bizim gösterdiğimiz çabayı gösterse Türkiye bugün çok daha iyi yerlerde olurdu" diye dert yandı. Bakan Çağlayan, Türk Hava Yolları örneğini de dile getirerek, "8 yıl önce batma noktasına gelen bir kurum, bugün hem filosunu büyüterek dev bir kurum haline geldi, hem de rekor karlar yapmaya basladı. Biz de bizden öncekiler gibi har vurup harman savursaydık, THY bugün batık bir kurum olurdu. Biz işi ehil ellere teslim ettik ve kurum bugün dünyanın parlayan bir yıldızı haline geldi." diye konuştu. Amerika ile olan ticaretin gelişmesi için bu ülkede faaliyet gösteren Türk Ticaret Odalarına önemli görevler düştüğünü söyleyen Çağlayan, "Aynı derenin balıklarıyız, birbirimizi iyi anlarız. Her zaman birlikte ve koordinasyonlu olarak çalıştığımızda başaramayacağımız hiç bir şey yok. Türkiye'den bu ülkeye iş yapmak isteyen tüm şirketlerimize sizler burada aracı kurumlar olarak yardımcı olmalısınız. Bu konuda bizden istediğiniz her türlü desteği vermeye hazırız." şeklinde konuştu. Gerçekten de son yıllarda Amerika ile ticaret ilişkilerinin üst seviyelere çıkarılması için Türk hükümeti kanadından yapılan çalışmalar mutluluk ve umut verici. Bu ülkede kurulu ticaret odaları da bu işe katkı sağlamak için elinden gelenin en iyisini yapmalı. Bu ülkede iş yapan tüm işadamlarımız da ticaret odaları çatısı altında bir ağ oluşturmalı... Yazımın başında da bahsettiğim gibi komik miktarlarda olan ticari ilişkilerimizi zirveye taşımanın zamanı geldi de geçiyor...

Bayram sevinci Bir Kurban Bayramına daha kavuştuk... Bayramlar barış, paylaşma ve sevinç günlerimiz... Allah'a şükür anavatanımızda ve burada bizler bu mutluluğu yaşıyoruz... Ama bizim gibi mutlu olamayanlar var... Kardeş ülke Pakistan başta olmak üzere bir çok islam ülkesi bayramı mahzun geçirecek...

FORUM - The Turkish-American Newspaper is published twice a month (24 issues each year) by FORUM Newspaper LLC at 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011. Application to mail at periodicals postage rate at Clifton, N.J., 070159998. POSTMASTER - Please send address changes to FORUM Newspaper LLC, 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011 Tel: 973 - 727 - 6647 & 973 - 454 - 0996 Fax: 973 - 218 - 8440

Dedim ya, bayramlar paylaşma günüdür diye... Sevinci paylaşmak kadar üzüntüyü paylaşmak da görevimiz... Ve dahi yediklerimizi, kurbanlarımızı paylaşmak... Bayramı yaşarken onları da unutmayalım ki bizim ihtiyacımız olduğunda dostlarımız da bizi unutmasın...

FORUM GAZETESİ REKLAM & İLAN SERVİSİ

973 - 727 - 6647 973 - 573 - 0313 973 - 454 - 0996 info@forumgazetem.com ilan@forumgazetem.com 1199 Main Avenue Clifton, NJ 07011


Yorum

14

FORUM’dan sizlere... zevkle okuduğu güvenilir bir gazete haline gelmiştir.

Bir Kurban Bayramı sayımızla daha karşınızdayız. “Yıllar önce” diye söze başlarsak herhalde abartmış olmayız. Dile kolay FORUM Gazetesi tam 7 yıldır Türk Amerikan toplumuna hizmet veriyor.. Evet... Yıllar önce Türk toplumuna yerel bir medya organı olarak hizmet vermeye başladığımızda bize takdir dolu gözlerle bakanlar da olmuştu, alaycı tavırlar sergileyenler de... Gazetecilik çok farklı bir duygu... Özellikle de bir gazete yayınlamak... Bir gönül meselesi bu... Bunda kazanç manevidir, maddi değil... Onun için olsa gerek bu işe büyük paralar kazanmak amacıyla girenler hep hüsrana uğrar... Ya da... Bu kısmını da varın siz tahmin edin... İşte bu gönül meselesi bizi Amerika’da zaman zaman bazı kişi ve kuruluşlarca denenen ama devamı getirilemeyen bir yerel gazete yayınlama sevdasına götürdü. Biz, “Bir de biz deneyelim!” diye işe başlamadık... “Allah’ın izniyle biz bu işi yapabiliriz..” dedik. Ve “Bismillah” diyerek çıktık yola...

Bize dudak bükerek bakanlar, gazetenin aldığı reklamları kuruş kuruş hesaplayarak bu işe fiyat biçenler oldu. “Bedava gazete de olur muymuş hiç!” diyenler de oldu. Ama bunlar bize engel değil teşvik oldu. Ve zahmetli ama bir okadar da zevkli yolculuğu, 7 yıldır sürdürüyoruz. Allah sağlık verdiği sürece de bu ülkede yaşayan soydaşlarımızın yaptığı güzel çalışmaları, değişik alanlarda kazandıkları başarıları, Türkiye’mizin kültürünü, gelenek ve göreneklerini, turistik zenginliklerini ve ekonomik imkanlarını Amerika’da tanıtmaya devam edeceğiz. "Amerika’da kimsenin yapamadığını biz yaptık" iddiasında değiliz. Ancak bu büyük ülkenin dört bir tarafına dağılmış durumda bulunan Türk ailelerini birbirinden haberdar eden, bir yerel haber kaynağı ortaya çıkardığımızı ve bu kaynak aracılığıyla önemli bir kültür ve eğitim hizmeti yaptığımızı söylüyoruz. 7 yıllık bir geçmişi olan FORUM Gazetesi, izlediği tarafsız yayın politikası sebebiyle toplumun tüm kesimleri tarafından sevilen ve hemen her Türk ailesinin

Kültür ve eğitim hizmetin yanısıra, ticaretle uğraşan yurttaşlarımızın ürettiği ürün ve hizmetlerin tanıtımı alanında da piyasada önemli bir boşluğu doldurmuş olduğumuzu düşünüyoruz. FORUM Gazetesi’nde yer alan her ilan veya her bir tanıtım yazısı, 150’den fazla dağıtım noktasından Amerika Birleşik Devletleri’nin dörtbir tarafına ulaşmaktadır. Bu hizmeti görmezden gelmek mümkün mü? FORUM Gazetesi, sadece bir haber organı değil aynı zamanda insanımıza Amerika’nın çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren Türk işyerlerini, onların ürünlerini tanıtan bir rehber niteliğindendir. İşte bu nedenle bir ürün ve hizmet sektörü tanıtımının FORUM Gazetesi’nde yeralması onun için bir ayrıcalıktır. FORUM Gazetesi, web alanında da oldukça başarılı bir yayın hayatı sürdürmektedir. www.forumgazetem.com adresinde yayında olan web sitemizde yerel haberlerin yanısıra Türkiye’de ve dünyada meydana gelen olaylara yer verilmektedir. www.forumgazetem.com yurdumuzun kültürünü ve turistik zenginliklerini tüm dünyaya yaymada oldukça etkin bir web sitesi olarak kabul edilmektedir. Gerek kullandığı en son teknoloji, gerekse içerik olarak dünya gazeteleri ile yarışacak bir kalitede olan FORUM Gazetesi web sitesi www.forumgazetem.com, sadece Amerika ve Türkiye’de

değil aynı zamanda dünyada Türklerin yaşadığı tüm ülkelerden ziyaretçileri olan popüler bir web sitesi haline gelmiştir. FORUM Gazetesi tarafından yayınlanan “Turkish American Business Directory” adlı rehberimiz ise bir başka hizmetimiz. Geçen yıl bastırıp Amerika çapında ücretsiz olarak dağıttığımız bu rehber, şimdiye kadar bu alanda yayınlanmış en ciddi ve kaliteli eser olarak kabul ediliyor. Süper lüks parlak kuşe kağıda bastırdığımız “Turkish American Business Directory” şu an hemen tüm Türk Amerikan işyerlerinde kullanılan çok faydalı bir iş rehberi olarak göze çarpıyor. Amacımız sadece bir defa bir rehber bastırıp dağıtmak değildi. Bu işi sürekliliği olacak kurumsal yayın etkinliği olarak düşündüğümüz için profesyonel bir ekibe hazırlattığımız www.turkishsuperpages.com sitesi her ay onbinlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Zamanı geldikçe yeni rehberler yayınlamaya devam etme niyetindeyiz... FORUM Gazetesi’nin Internet alanındaki hizmetlerinden birisi de dünya medyasına tek bir sayfadan ulaşabilme imkanı sağlayan www.globalmedialinks.com web sitesidir. Dünyanın dört bir tarafından binlerce kişinin kullandığı bu site, medya link siteleri arasında iyi bir takib edilme oranına sahiptir. Yayıncılık alanında yaptığımız çalışmalara en son eklenen Travidition International Travel

Turkishsuperpages.com

Magazine’in ilk sayısı geçtiğimiz aylarda piyasaya çıktı. İkinci sayımızı da kısmet olursa Ocak ayı içinde yayınlamayı planlıyoruz. Tamamı İngilizce olarak yayınlanan bu dergi adından da anlaşılacağı gibi bir seyahat dergisi. Amerika başta olmak üzere, Almanya, Belçika, İngiltere, Rusya ve Türkiye’deki turizm ve seyahat alanındaki tüm sektörlere dağıtımı yapılan Travidition, 100 sayfayı aşkın, lüks kuşe kağıdına baskısı yapılan bir dergi. Travidition, Amerikalı ve Avrupalı seyahat yazarları tarafından kaleme alınan dünyanın önemli turizm destinasyonları ile ilgili haber, gezi günlükleri ve tanıtım yazılarının yayınlandığı, turizm alanında kendine iyi bir yer edinmeyi hedef alan kaliteli bir dergi. Travidition International Travel Magazine’in web sitesi www.travidition.com sadece 6 aydır Internet yayın hayatına başlamasına rağmen daha şimdiden hergün binlerce kişi tarafından ziyaret edilen bir site haline geldi. Dünyanın tüm turizm destinasyonlarına linklerin bulunduğu sitede 100’den fazla turizm destinasyonlarını tanıtıcı video yeralıyor. Sitede ücretsiz paylaşım forumları ve blogları hizmeti de veriliyor. Türkiye’de, Amerika’da ve dünyanın her yerinde yaşayan yurttaşlarımızın ve İslam dünyasının mübarek Kurban Bayramını tebrik ediyor, Yüce Rabbimden sağlık ve mutluluklar diliyorum. Bir sonraki sayımızda buluşabilmek ümidi ile...

- Türk Amerikan İş Rehberi

Önemli Telefonlar T.C. Washington Büyükelçiliği T.C. Birleşmiş Milletler Temsilciliği T.C. New York Başkonsolosluğu T.C. New York Eğitim Ataşeliği T.C. N.Y. Kültür ve Turizm Ataşeliği T.C. New York Ticaret Ataşeliği T.C. New York Ekonomi Ataşeliği T.C. New York Sağlık Ataşeliği T.C. N.Y. Din ve Sosyal Hizmetler Ataşeliği T.C. New York Basın Müşavirliği T.C. KKTC- BM Temsilciliği T.C. Washington Askeri Ataşeliği T.C. Washington Basın Müşavirliği T.C. Washington Eğitim Müşavirliği T.C. Washington Ekonomi Müşavirliği T.C. Washington Ticaret Müşavirliği T.C. Washington Kültür ve Turizm Müşavirliği T.C. Washington Büyükelçiliği Konsolosluk Şubesi T.C. Chicago Başkonsolosluğu T.C. Houston Başkonsolosluğu T.C. Los Angeles Başkonsolosluğu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu - TADF Türk Amerikan Dernekleri Asemblesi - ATAA Türk Hava Yolları New York Ofisi T.C. Ziraat Bankası -New York Şubesi T.C. Vakıflar Bankası -New York Şubesi T.C. Ottawa Büyükelçiliği Kanada Türk Dernekleri Federasyonu New York Fatih Camii Rochester Hamidiye Camii New Jersey Paterson Ulu Camii New Jersey Karaçay Türkleri Camii FORUM Gazetesi

(202) 612-6700 (212) 949-0150 (212) 949-0160 (212) 687-8395 (212) 687-2194 (212) 687-1530 (212) 661-7494 (212) 450-9164 (212) 661-1039 (212) 867-9023 (212) 687-2350 (202) 612-6770 (202) 612-6807 (202) 612-6810 (202) 612-6790 (202) 612-6780 (202) 612-6800 (202) 612-6740 (312) 263-0644 (713) 622-5849 (323) 655-8832 (212) 682-7688 (202) 483-9090 (800) 874-8875 (212) 557-5612 (212) 621-9400 (613) 789-4044 (647)-230-9397 (718) 438-6919 (716) 482-4210 (973) 345-6584 (973) 345-1083 (973) 727-6647


Amerika Haberleri

15

Kongre Üyesi Andrews’tan ATCOM’a Tebrik Ziyareti

Kadın, kumar yerine 'Yaşamaz'lara servet harcadı Julius Erwing, Denver Nuggets'li iki defans oyuncunun arasından sıyrılarak potaya yaklaştı, çift elle 'dunk' için baskete sıçradı. NY Knicks'in azman center'ı dirsekleri pota hizasında iken Nuggets'ın kendisi gibi iri oyuncusu Mutombo ile havada karşı karşıya geldi. 2.15 metre boyundaki Nuggets'li topu bir şamarla uzaklaştırdı. Ayakları yere bastığında sporseverlerin ''Başımın üstünden dunk'a müsaade etmem.'' anlamı verdiği parmak sallamayı bir kez daha sergiledi. Dikembe Mutombo Mplonda Mukamba Jean-Jacques Wamutombo (kısacası DM) Amerikan ligi (NBA)ndeki en ilginç basketbolculardan biri. 44 yaşında, 9 lisan konuşan Mutombo aslen en yoksul ülkelerden biri olan Kongo'lu. 10 çocuklu öğretmen ailede doğan Mutombo 20'li yaşların başında Washington'a gelip Georgetown Üniversitesine giriyor. Amacı daha önceden Amerika'ya göç eden kuzeni Dr. Luis Kanda gibi kalp cerrahı olmak. Oysa koç'luk yaptığı kolejleri şampiyonluğa taşıyan John Thompson jimnastikhanede izlediği DM'nin 110 kilosu, 2.15 'lik boyuna rağmen sergilediği sürate hayran kaldı. Yardımcısına ''Bu çocuk laboratuara değil, basket potasına yaraşır. Yarın antrenmana getir.'' talimatına verdi. Dikembe eğitimle sporu bir arada götürmeyi başardı, okulunu şampiyonluğa taşıdı. Mutombo 1991'de Denver Nuggets'da profesyonel basketbol yaşamına başladı. İlk yıl için aldığı para iki milyon dolar idi. Sonra Atlanta Hawks, Philadelphia 76ers, New Jersey Nets'in üniformalarını giydi, transfer ücretleri 16 milyon dolara yükseldi. 18 yıl süren basketbol kariyerinde kazancı 145 milyon dolara ulaştı. Center ve forvet oyuncusu Dikembe 8 kez NBA'de yılın en iyisi takımına seçildi, dört defa yılın en iyi defans oyuncusu ilan edildi. Şut önlemede 3,289 blok ile NBA tarihinde Olajuwon'un ardından ikinci oldu.

New Jersey Kongre Üyesi Robert Andrews, Cherry Hill, New Jersey’de bulunan ATCOM Genel Merkezini ziyaret etti. Çok sıcak bir ortamda geçen görüşmede, Andrews ATCOM yönetimini yeni genel merkezlerinin açılışından dolayı tebrik etti.

İşadamlarına kısa bir konuşma da yapan Robert Andrews, “ATCOM’un kısa bir süre içerisinde aldığı mesafeden çok etkilendiğini; iki sene önce ATCOM yetkililerini ofisinde ağırladığını, bugün gelinen noktanın o an için bir hayal olduğunu; bu fevkalade gelişmeden hem New Jersey’in, hem de Türk Amerikan toplumunun kazançlı çıkacağını” belirtti. Andrews ayrıca “Türk iş adamlarının New Jersey’in uluslararası ticaretten pay almasında kilit bir rol oynayabileceğini ve Türk toplumunun varlığının bölge için çok önemli bir zenginlik olduğunu” dile getirdi.

Dikembe, Georgetown mezunu NBA'in yıldız oyuncuları Erwing, Mourning ile çok yakın arkadaş ilişkisi içindeydi. Amerika'ya gelmeden önce basketbol bilgi ve tecrübesi olmayan Kongo'lu oyuncuya okul arkadaşları çok yardım ettiler.

Peki Mutombo'yu en mutlu eden nedir?: ''Kongo'lu çocukların yüzde 20'si beş yaşına gelmeden ölüyor. Yaz ortasında hastanemizde doğan 400 gr.lık bir bebeğin yaşamayacağı söylendi, anında ihtimamlı bakıma alındı. Bir ay içinde topaç gibi oldu. Uğraşılarımızın yorgunluğu bu çocuğu düşününce kayboluyor. Doktorlarımız birçok çocuğu ölümden kurtardı.''

Emre Gürel, Philadelphia

www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi

Basketbol dışında yaşamı Atlanta'da eşi ve 7 çocuğuyla geçen DM, spor aleminde en hayırsever oyuncu olarak tanınıyor. Basketbola veda etmeden önce doğup büyüdüğü Kinshasa'da (Kongo'nun başkenti) bir hastane yapmayı planlayan oyuncu 10 yıl bu proje üstünde çalıştı. Vefat eden annesi Biamba Marie Mutombo adıyla 3 yıl önce açılan hastaneye ünlü oyuncu kendi parasından 23 milyon dolar verdi. Kongo hükümetinden de yardım istemeyen DM, bir vakıf kurup ülkesi dışından bağış toplamaya başladı. Kazancını kumar masaları, klüplerde anadan uryan kızlara, 10 bin dolarlık şaraplara harcayan diğer oyuncuların aksine yoksul vatandaşlarına sağlık hizmeti verecek sağlık kampanyasına yöneltti. Sürdürdüğü kampanya ile kısa sürede milyonlarca dolar toplayan Dikembe ''140 yataklı hastanemizde 360 personel, 26 full-time doktor var. İki hafta önce yeni röntgen sistemleri getirdik. Yıllık işletme masrafımız 3.5 milyon dolar. Yarısını hastalar ödüyor, geri kalanı bağışlardan karşılıyoruz. Açıldığından bu yana geçen 35 haftada şehrin en yoksul semtinde açtığımız hastanemiz 50 bin hastaya hizmet verdi. Şimdi hedef yatak sayısının 300'e çıkarmak, kadınlar ve çocuklar için bölüm eklemek. Aynı zamanda sıtma ve zatürreeyle mücadele kampanyası başlatmak.'' diyor.

KOBİ’lerle ilgili federal ve eyalet yönetiminin çok önemli destek ve kredi programlarının olduğunu dile getiren Andrews, ATCOM üyelerini bu konularda bilgilendirmek için Ticaret Bakanlığıyla beraber Washington’da ağırlayabileceğini dile getirdi. Ayrıca, Genç ATCOM’a da destek sözü veren Andrews, gençleri gelecek seçim çalışmalarında aktif göreve davet etti. ATCOM Başkanı Prof. Dr. İhsan Işık da yaptığı konuşmada, “ATCOM’un bölge için büyük bir fırsat olduğunu ve Rob Andrews’tan Türkiye’den misafir ettikleri devlet ve iş adamlarının ağırlanmasında ve isteklerinin karşılanmasında yardımını” istedi. Kongrede bütçe, eğitim, iş, sağlık ve silahlı kuvvetler komitesi üyesi olan Andrews, New Jersey tarihinde en yüksek oyu alan milletvekili ünvanına sahip. 12. defa seçim kazanan Andrews’un adı kongrede sık sık Amerikan başkanlığı için geçiyor.

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun.


Amerika Haberleri

16

Peki Nasıl Yapalım! - II

Biraz Da Ticaret Yapalım! - I

İlk önce tüm Forum Gazetesi okuyucularının ve Türk Amerikan toplumunun Kurban Bayramını tebrik ediyor, ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için huzur, barış ve esenlik getirmesini diliyorum. Bu yazımda sizinle bayram haftasında biraz sohbet etmek istiyorum. Son aylarda neler oldu ve bu olaylar nasıl yorumlamak lazım. Öncelikle Ekim ayı benim için çok hareketli bir ay oldu. Ekim ayının ilk haftası İstanbul’da geçti. International Business Forum (IBF) ve MÜSİAD’in ortaklaşa düzenlediği çok başarılı bir kongre ve fuara katıldım. Bu tecrübelerimi bir önceki yazımda sizlerle paylaşmıştım. İstanbul’dan döner dönmez de, 17-20 Ekim arasında Washington’da Amerikan Türk Konseyi (ATC)’nin toplantılarına iştirak ettim. Bu sene 29’uncusu yapılan ATC toplantısı aslında bir telafi toplantısı oldu. İlk başta toplantının Nisan’da yapılacağı duyuruldu ancak Sözde Ermeni Soykırımı meselesinden dolayı Türkiye ile Amerika arasında siyasi gerilim tırmanınca, program iptal edildi. Bu yüzden Ekim ikmal toplantısı daha önceki senelere göre biraz düşük katılımlı oldu. Ancak ben ATC toplantılarını çok başarılı buluyorum. Bu yüzden ATC toplantılarına 3 senedir ATCOM İdari Başkan Yardımcısı Ramazan Küçük beyle mutlaka katılıyorum. Bu toplantı bizim yıllık iznimiz gibi oldu. Önemine binaen, bir sene öncesinden hazırlık yapıyor, hanımlardan nasıl izin alacağımızı planlıyoruz. Dönüşte -tek başımıza onların gözünde tatile çıktığımız için- hesabı pahalı ödüyoruz. ATC toplantısı bize oteli, kayıt ücreti, hanımlara hediyeleri ile baya bir yeküne patlıyor. Ancak, bu yüksek seviyeli toplantının bütün bu zahmet ve ücretlere değdiğini düşünüyorum. Bu aktivite bir kere Türkiye Amerika arasında benim katıldığım en yüksel profilli toplantı. Eskiden daha çok askeri ve siyasi bir zirve iken, şimdi üçüncü ayak olarak ticaret de eklendi. Bu sene bir çok işadamı ve bürokratın yanında, Türkiye’den üç bakan vardı: Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Başbakan Yardımcısı ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül. Amerikan cephesinden de Savunma Bakanı Robert Gates. Türkiye’den katılan iki bakanın faaliyet alanı, iki ülke arasında eksik olan ticaret bağına verilen önemi gösteriyor. İlişkilerin askeri ve siyasi eksenden, biraz da ticarete kayması sevindirici. Senelerdir Amerika’lılarla dünyanın bir çok yöresinde cephe arkadaşlığı yaptık. Dostlar beraber sadece savaş yapmaz, alış veriş de yapar. Savaşta beraberlik tamam da, barışta beraber ne yapacağız?

ATC toplantılarının ikinci günü ticaret tartışmaları ağırlıklıydı. Katılımcılar iki ülke arasındaki bu eksik ilişkinin durumunu ve geleceğini konuştular. Başbakan Erdoğan’ın en son Washington ziyaretinde, iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri artırmak için bir resmi komisyon kurulmuştu. Bu komisyonda Türkiye tarafını Devlet Bakanları Zafer Çağlayan ve Ali Babacan, Amerika tarafını ise Ticaret Bakanı Gary Locke ve ABD Ticaret Temsilcisi Ron Kirk temsil ediyordu. ATC toplantılarının ilk günü, bu komisyon Washington’da ilk resmi buluşmasını yaptı. Bu oluşum, ticari ilişkilerin ilerlemesini bir temenni olmaktan çıkarıyor, fiiliyata döküyordu. Artık, bu konuda kendilerine hesap sorulacak bir muhatap vardı. İki taraf da rehberlik ve destek için kendi ülkelerindeki çeşitli firma ve kuruluşlardan müteşekkil bir danışma kurulu oluşturacaktı. Amerikan tarafı danışman firmalarını belirlemiş, Türkiye’de belirlemek üzereydi. ATC katılımcıları arasında Türk iş dünyasını temsil eden bir çok merci bu danışma kurulunda genellikle kimin olacağını merak ediyordu. Bu konuda anlaşılan arka planda bir çok kulis dönüyordu. Ancak, benim hissettiğim ticari konulardaki eksikliğin herkesi rahatsız ettiğiydi. Ticareti artırmak için herkesin bir görüşü vardı. Kimi kesimler, bu işi devlet, kimileri ise özel kesim yapabilir diyordu. Yani bir makro, bir mikro görüş vardı. Makro görüş taraftarları, Amerikan hükümetinden tavizler kurtarmak peşindeydi. Amerika’nın fakir ve gelişmekte olan ülkelere uyguladığı ayrıcalıklı ticaret politikalarına talipti. Ancak, Türkiye’nin hızla yükselişi, bu konuda biraz sıkıntı oluşturuyor. Zira, Türkiye artık kimilerine göre gelişmiş bir ülke. Fakir edebiyatı yapması ve ayrıcalık istemesi sırıtıyor. Mikro görüşe göre ise, bu devlet üzerinden halledilebilecek bir iş değil. Sahaya inmek gerek.

Bu tartışmaların yaşandığı toplantıda ben de söz aldım: “Türkiye’ye gittiğimizde dostlarımız bize hep şunu soruyor: Türkiye Amerika’dan nasıl görünüyor? Ben de Türkiye Amerika’dan görünmüyor diyorum. Türkiye’den bakanlar koskocaman bir Amerika’yı görüyor, Amerika’dan bakanlar ise 200 tane ülkeyi. Amerika’nın dikkatini çekmek isteyen yüzlerce ülke var. Türkiye’deki arkadaşlar, bütün işlerin Washington’dan halledilebileceğini düşünüyorlar. Başkanı, bakanları ikna edersek yeter kanısındalar. Ancak yanılıyorlar. Washington’da konuşulan Washington’da kalıyor. Burada alınan kararları, yapılan ziyaretleri New Jersey’deki, Texas’taki kişiler bilmiyor. Türkiye’de gördüğüm her şeyin Ankara’dan dönmesi. Haftada 4 gününü Ankara’da geçiren ticaret odası başkanları var. Ancak Amerika bu kadar merkeziyetçi değil. Washington’un eyaletler üzerinde, şirketler üzerinde mutlak bir ağırlığı yok. Burası hür teşebbüs ülkesi. İşler bireysel ve rasyonel bazda hallediliyor. Ticari girişimler bu yüzden eyalet bazında yapılması lazım. Belki de devletten devlete ilişkilere ek olarak, ticaret odalarından ticaret odalarına, şehirlerden şehirlere, kurumlardan kurumlara ilişkiler kurulmalı. Bu işin tarafları artırılmalı. Bu mesele, bir mercinin değil, bir çok mercinin sorunu haline getirilmeli. Türk devlet ve işadamları eyalet deyince dudak büküyorlar. Halbuki, New York eyaleti 1.2 trilyon dolarlık ekonomisiyle Türkiye’nin neredeyse iki katı büyüklüğünde!” Bu sözlerden sonra salonda büyük bir sessizlik oldu. Yorumuma yorum yapan olmadı. Sükût ikrardan gelir de, derin sükutu neye yormak lazım?

New Jersey’siz Olur mu? - III Amerika’da eyalet bazında çalışmaya karar veren Dış Ticaret Müsteşarlığı doğru yolda. Ancak hedef olarak seçtiği 6 eyalet (Georgia, Illinois, Florida, New York, California, Texas) içerisinde New Jersey’in olmaması büyük bir noksanlık. New Jersey yarım trilyon dolarlık ekonomisiyle, Amerika’nın 7’inci büyük eyaleti. 2008 verileriyle, bu ekonomik büyüklük Türkiye ekonomisinin yaklaşık üçte ikisine tekabül ediyor. New Jersey’in önemi, ekonomik büyüklüğünden çok, ABD’deki en büyük Türk nüfusunu barındırmasından kaynaklanıyor. Amerika’da yaşayan Türklerin yaklaşık 3’te biri bu eyalette yaşıyor. New Jersey bu haliyle Türklerin Amerika’daki Chinatown’u. New Jersey’de kazara bir benzin istasyonuna uğrasanız, “merhaba” deyip yol sorabilir, ‘Diner’ denen restoranlara uğrasanız “selamun aleyküm” deseniz, muhtemelen karşı sıcak bir selam alırsınız. Eyalette bir çok Türk avukata, doktora, muhasebeciye, emlakçıya, üniversite hocasına, inşaatçıya, boyacıya, camiye, kültür merkezine, kahveye, derneğe rastlamak mümkün. Bu, ABD’yle ticaret yapmak isteyen Türk firmaları için büyük bir fırsat.

Burada yaşayan Türkler hem hazır müşteri, hem de diğer Amerikalı müşterilere ulaşmak için önemli bir aracı olabilir. İstikbal Mobilya, New Jersey’deki bu potansiyelle Amerika’ya açıldı. Hakeza Turkon, Koza... Türkiye’nin bugün en büyük ticaret ortağının Almanya olmasının ana sebebi gurbetçilerimizdir. New Jersey Türk firmalarının Amerika’ya girmesi için bir üs olabilir. Buraya giren firmalar zamanla Amerikan pazarını öğrenir, ticaret ağlarını geliştirir ve öbür eyaletlere sıçrayabilirler. New Jersey’de yaşayan Türkler bu süreçte aktif rol alabilir. Burada kurulan firmalar ve ticaret odaları daha sonra gelecekler için rehber olabilir. Türkler hem ortak, hem idareci, hem işçi olarak düşünülebilir. New Jersey eyaleti, New York ve Washington arasındaki ideal konumuyla, 15 trilyonluk bu dev pazarın hem ticari hem de idari merkezinin tam ortasında. Buradan nereye uzanmak istersen uzan. Fakat, rehbersiz, yoldaşsız, soydaşsız, New Jersey’siz devle ticaret olur mu?


Amerika Haberleri

17 Cumhuriyetimiz 87 yaşında

TADF muamması Uzun zamandır Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’ndan bir ses çıkmıyordu. Buna aslında yaprak kımıldamıyordu demek daha doğru olur. Böyle durumlarda iki ihtimal vardır. Ya işler rayına girmiştir. Ya da fırtına öncesi sessizlik yaşanmaktadır. Ortada pek de fazla yapılan iş olmadığına göre insanın aklına acaba!!! ile başlayan sorular geliyor. Son zamanlarda bir takım fısıltılar başlamış durumda. Geçtiğimiz gün basın mensuplarına gönderilen istifa mektubu, dolaylı olarak, bundan sonraki sürecin bir başlangıcı olabilir. Muhalefet kanadı bu sefer işe erken sarılma niyetinde galiba. Bilindiği üzre son seçimlerde Kaya Boztepe’nin karşısına ciddi bir rakip çıkamamış ve seçimlere tek kişi giren Boztepe, ikinci kez başkanlık koltuğuna oturmuştu. Kulağıma geldiğine göre bir sonraki seçimi artık son ana bırakmak istemeyen alternatif grup çalışmalara çoktan başladı. Hatta bu işe önce derneklerden başlandı. Yakın zamanda gerçekleşen bir dernek seçiminden sonra, TADF çevresinde tanınan iki kişi arasında şöyle bir konuşma geçiyor; Birinci kişi ‘hiç alakası olmadığı halde’ seçimde oy kullanan diğerine “Ne yaptınız hallettiniz mi o işi?” diye soruyor. Diğeri “hallettik” şeklinde cevaplıyor. Birinci kişi tekrar “Peki 'aliler veliler' kime oy verdi?” şeklinde detayları da sorarak, safları netleştirme merakını ifşa ediyor. İkinci kişi cevaplıyor. "Boşver Aliyi Veliyi kalan sağlar bizimdir." Zaten zihniyet bu. Üç kişi olsun, ama dernek bizim olsun.

Cumhuriyetimizin 87. Yıldönümünü Başkonsolosumuz Mehmet Samsar'ın himayesinde, Waldorf Astoria gibi dünyaca ünlü bir otelde hep beraber kutladık. Katılım ve kalite Cumhuriyete yaraşır ve

yakışır bir vaziyette idi. Ancak yer yıl aklıma gelen yine aklıma geldi. Genel anlamda kutlamalarımızda bir şey eksik. Ben de tam bilmiyorum. Ama eksikliği farkediyorum. Belki de bahsettiğim şey, işin ruhu ve altyapısını oluşturacak olan değerler mekanizması…

Cliffside Park'da Türk toplumu kurumsallaşıyor

Eee tabi, yılların emeği ile ortak bir birikim sağlanmış, iş yapar haldeki üç beş dernekte bu yolla heder edilmiş, emekler ‘dostluklar’, akla gelmez iğrenç yalanlarla harcanmış önemli değil. Önemli olan derneklerin iki yıl yatıp seçim günü kullanacağı 5 oy... Bu zihniyetin düşüncesi şu: TADF genel anlamda kan kaybediyor. İkinci dönemini yaşayan ve yıpranan yönetime mevcut üye derneklerden alternatif bir hareket geliştirilmeli, bu da dernek seçimlerinde sözümüzü geçirebileceğimiz kişi ve yönetimleri desteklemek kaydı ile sağlanmalı... Teşhis doğru olabilir ama, çözüm doğru mu? Seçim kazanmak için aşağılık entrikalara ve iftiralara başvurarak kendi derneğini parçalayan bu zihniyet, üyesi olduğu kurum başkanının politikalarının dernekleri böldüğünü söylüyor. Tamam bu tesbit yanlış olmayabilir ama, herkes de önce kendine bir baksın. Ne ektin ki, ne biçmeyi bekliyorsun... İşte bu zihniyet değişmedikçe, Ne derneklerimizden ne de TADF’den ne köy olur ne de kasaba. Yıllarca anlatmaya çalıştığımız şey bu. Naylon derneklerin oy kullanma hakkının elinden alınması gereği. Bugün bir çok dernek yönetim kurulunu toplamak için yeterli sayıyı bulamamakta. Aslında alınan kararlar da da bunun için illegallik söz konusu. Hatta toplanma derdi olmayan da bir çok derneğimiz var. Göstermelik faaliyet yapan, yapar gibi gözüken dernekler de buna dahildir. Bu sistem değiştirilmeli, TADF üye dernekler üzerinde ciddi bir teftiş uygulamalı ve çürük elmaları ayıklamalıdır. Yoksa seçim günü ortalığı kokutan işte bu çürük elmalardır. Ve bu sistem TADF yönetiminin ‘zamanında’ malesef kendi eli ile kurduğu bir sistemdir. İş yapılmamak üzere kurulan bir derneğin temelindeki zihniyet budur. Her gelen başkan, oy kapma telaşı ile bu çürümüş sisteme göz yummakta ve kendi sonunu da baştan hazırlamaktadır. Bu sorun çözülmezse her gelen aynı sistemsizliğin dönencesinde dönüşünü tamamlayıp gidecek, ama TADF 50 değil 100 yıllık bile olsa, bırakın meyve vermeyi, dikili bir ağaca bile sahip olamayacaktır. Ben bir gazeteci olarak, bundan böyle bu soruna daha işlevsel olarak eğilerek Türk-Amerikan toplumunu bilgilendireceğim. Ve öyle tahmin ediyorum ki, yakın zaman içerisinde TADF mefhumunda tarihinde olmamış gelişmeler olacak. Ben de incilerimi bu gelişmeler ışığında tek tek dökeceğim satırlarıma, zamanı geldikçe…

New Jersey deyince Türklerin aklına önce Paterson ve Clifton gelir. Ancak Manhattan’ı tam karşısına alan tepelik bölgede hiç te azımsanmayacak bir Türk topluluğu yaşamakta. Bu topluluk yavaş yavaş bir topluma dönüşerek, kimlik kazanma yolunda hızla hareket ediyor. Son zamanlara kadar sadece Türk marketleri ve restorantları ile adına duyuran Türkler, HUTACA derneğinden sonra şimdi aynı zamanda mescid vazifesi de görecek bir Kültür Merkezinin alımını gerçekleştirdi. Ufak tefek resmi işlemlerinin tamamlanması beklenen Bergen County’deki Türk kültür

merkezi çevresindeki lobi ve kültür faaliyetlerinin yürütülmesi adına bir merkez olacağa benziyor. Geçtiğimiz günlerde Başkonsolosumuz Mehmet Samsar’ın da katıldığı Toros Restoran’daki bir toplantıda 107 bin dolar toplanan dernek binası için toplamda gereken para 1 milyon dolar civarında... Elde var 1, kaldı 9. Haydi beyler bayanlar pamuk eller cebe... Bu arada işin en ağır yükünü çeken Levent bey'e de teşekkür etmeden geçemeyeceğim...

Seni Amerika’da andık Ey, Yahya Kemal Bir süredir çok değerli üyeleri barındıran bir grup edebiyatsever ile birlikte New Jersey’de edebiyat akşamları düzenliyoruz. Ebedi konuşmalar, şiirler ve şarkılar eşliğinde. Her seferinde tadı damağımızda kalıyor. Amerika’da en eksik yanlarımızdan biri. Dilimize, tarihimize, edebiyatımıza ayırdığımız zaman ve mekan. Son programımız Türk Edebiyatını sayısız katkıda bulunmuş olan şair ve yazarımız Yahya Kemal Beyatlı idi. Şiire ve edebiyata susayan herkesi

bu edebiyat akşamlarına bekleriz. Forum Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ural bey de en başından beri bu programların moderatörlüğünü yürütüyor. Edebiyat akşamları daha farklı ve büyük mekanlarda daha fazla takipçisi olmayı fazlası ile hakediyor. 4 Aralık akşamı saat 7'de düzenleyeceğimiz bir sonraki programımızda vatan şairimiz, istiklal marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'u anacağız. Bize ev sahipliği yapan Antstore yetkililerine ve tüm edebiyat severlere selam olsun...


Yorum

18

Mehmet Eymür, Mehmet Ali Ağca ve Papa Süikasti

Söylediklerinin doğru olup olmadığı tartışılır. Ama bütün dünyanın röpörtaj yapabilmek için peşinde koştuğu Mehmet Ali Ağca’nın bir televizyon programına çıkıp da gerçekleştirdiği Papa Suikasti ile ilgili ilk defa isim vererek konuşması elbette habercilik başarısıdır. Kıskanmadım desem yalan olur. Ama böylesine başarılı bir habercilik olayını kıskanmış olmam bu röpörtajı takdir etmememi gerektirmiyor.

Rıdvan Memi, ‘gidin pazarda limon satın’ demek yerine, yazılıp çizilenleri çok fazla umursamamalı. Ama şimdi Memi’yi de zor bir süreç bekliyor. Bundan sonra bu tür özel röpörtajarla izleyicilerini zinde tutmayı başarabilmeli. Memi, bu tür özel röpörtajlar için mutlaka danışmanlık almaktan da çekinmemeli. Ben ‘niye bunları da sormadın’ demektense, 'ben olsam şunları da sorardım' demeyi yeğlerim.

Hatta Ağca’nın söylediklerine, ASALA OPERASYONLARI adlı kitabımla (TİMAŞ önümüzdeki ay genişletilmiş baskısını yeniden basıyor.) o döneme 18 farklı röpörtajla ışık tutmaya çalışmış bir gazeteci olarak bazı eklemelerim hatta itirazlarım da olabilir.

Mesela, Papa Suikasti sonrasında MİT adına olayı araştırmakla görevli Mehmet Eymür’ün iddalarını ve hatta bu konuyla ilgili yazdığı rapordan sonra, nasıl bir Suikastle ortadan kaldırılmak istendiğini ve de yanlışlıkla kendisine çok benzeyen İdari Ataşe Bora Süelkan’ın öldürüldüğü konusunu da mutlaka gündeme getirirdim.

Ama ‘niye şunu sormadı, niye bunu da sormadı’ suçlamalarıyla röpörtajın yok sayılmak, başarısız gösterilmek istenmesini objektif değerlendirmelerden uzak buluyorum. Merkez medyanın genel tavrı budur. Dışardan birilerinin habercilik başarıları her zaman gölgelenmek istenmiş, yok sayılmıştır.

Mehmet Eymür 1. MİT raporu dolayısıyla Kutlu Savaş’a verdiği ifadede 1980 yılında yurtdışına bir demir perde ülkesine gönderildiğini, oradaki görevlerinden bir tanesinin Türkiye’ye ideolojik kaçakçılık faaliyetlerini izlemek

olduğunu, burada Oflu İsmail denilen İsmail Hacısüleymanoğlu ve onunla ilişkili bazı Türk ve Ermeni kaçakçılarının içlerine sızıp bellerinde silahları, altlarında lüks otomobilleri, körpe yaştaki Bulgar ve Rus sevgilileri ile lüks otellerde ve villalarda yaşayan bu kişilerle zaman zaman ıssız yerlere gittiğini ve öğrendiği bilgileri karargâhına aktardığını söylemişti. O tarihlerde ‘Papa’ya suikastın da gerçekleştirildiğini söyleyen Eymür, Oflu İsmail'in kendisine Kenan isimli arkadaşının Kızıltugaylarla irtibatının bulunduğunu, Ağca’yı yönlendiren ve silahını veren kişinin Kenan olduğunu söylediğini ifadesinde anlatmıştı. Şimdi dönemin konjonktürünü analiz edelim. Dünya, Soğuk Savaş dönemini yaşamaktadır. Sovyet bloğu ile Batı bloğunun Türkiye üzerindeki nüfuz, savaşı devam etmektedir. Eymür burada Rus gizli servisini açıkça rahatsız edecek faaliyetleri yürütmüştür. Şimdi kendi internet sitesinde yine o dönemde Bulgaristan’da bulunan Abuzer Uğurlu ile ilgili MİT Müsteşarlığına yazdığı değerlendirmeleri okuyalım: “Bugün bütün dünyanın adından bahsettiği Abuzer Uğurlu, 19741979 yılları arasında teşkilatımızca (İstanbul) kullanılmıştır. Bir dublaj operasyonu diyebileceğimiz bu faaliyetin zamanla aleyhimize geliştiği bugün apaçık ortadadır. Bildiğim kadarıyla

Abuzer Uğurlu ile resmi ilişkinin kesilmesinden sonra da bazı kişisel temaslar devam etmiştir. Kanaatime göre Abuzer Uğurlu, Ruslar ve Bulgarlar tarafından Türkiye’de bir ‘baş ajan’ şeklinde kullanılmış, Abuzer ve Bekir Çelenk vasıtasıyla MHP ve Ülkücülere hulul edilmiş, Türkiye’de İpekçi cinayeti, Bahçelievler cinayeti, Adana Emniyet Müdürü cinayeti gibi provokatif ve halkın güven duygusunu kaçıran, nefret yaratan ve güvenlik güçlerini sağ mihraklar üzerine teksif eden operasyonlar planlanmıştır. Ağca, Papa suikastında muvaffak olsaydı hem Hıristiyan alemi Türkiye’ye cephe alacak hem de yurtdışında bulunan Ülkücüler Batı güvenlik güçlerinin bir numaralı hedefi haline getirilecekti.” Bu değerlendirmeler bence son derece makul değerlendirmelerdir. Şimdi renkli kişiliği ile bildiğimiz emekli bayan konsolos Bilge Erol’un 16.2.1988 tarihinde Milliyet Gazetesi’ne verdiği demece bir göz atalım: “Bir müddet sonra M. Alp Eymür, Bulgaristan’a tayin oldu. Ve Türk basınının hatırladığı gibi Burgaz’da bir idare memuru arkadaşımız öldürüldü ve o cephede dolaşan şayiaya göre, Mehmet Alp Eymür’ün aşırı derecede gece hayatına düşkün olması bu idare memuru arkadaşın ölümünde büyük menfi rol oynamıştı.”

Normal çalışan bir beyin bu iki olgu arasında bir irtibat kurmak zorundadır. Yani Mehmet Eymür’ün gece hayatı ile Bora Süelkan’ın öldürülmesi arasında nasıl bir bağlantı olabilir? Mesele şudur: Mehmet Eymür, Papa Suikastini çözmek için Bulgaristan’da mafya içerisine sızdırılan bir MİT ajanıdır ve elbette tıpkı diğerleri gibi gece hayatının içinde olacaktır. Burada aslında şu denmek isteniyor: Mehmet Eymür, Bora Süelkan’ı zaman zaman yanında bulundurmuş ve çeşitli işlerde değerlendirmiştir. Ama Ruslar, Mehmet Eymür’a aşırı benzerliğinden ötürü yanlışlıkla ASALA üzerinden, İdari Ataşe Bora Süelkan’ı öldürmüştür. Mehmet Eymür diyor ki: “Papa olayı, Bekir Çelenk, hepsi aslında Rus-Bulgar faaliyetiydi.” Ve Papa davasını izleyen devlet görevlisi Gökberk Ergenekon da ASALA’nın hedefi olmuştur. İlginç değil mi? Rusların mafya üzerinden Türk devleti içerisine sızma faaliyetlerini çözen Eymür, Rusların hedefi olmuş ama yanlışlıkla fizyonomik benzerlik nedeniyle Bora Süelkan şehit olmuştur. Rıdvan Memi’nin röpörtajı son derece önemli ve başarılı bir röpörtajdır. Ben olsam bu konuları da gündeme getirir, Mehmet Eymür’e de mikrofon tutardım.

Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun


Amerika Haberleri

19

TIME Dergisinin "2010 Time Yılın Adamı" anketinde Başbakan Erdoğan birinci durumda Time dergisinin, bir çok alanda düzenlediği internet anketinde, "2010 Time Yılın Adamı" kategorisinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan birinci durumda. Time dergisi bu kategoride okuyucuya 25 aday isim sundu. Bu isimler arasında bu yıl, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da yeraldı. Her yıl yapılan Time anketinde sanattan iş dünyasına, bilimden spora 18 alan yer alıyor ve her bir alanın altında onlarca kategori bulunuyor. "Dünya" başlığı altındaki "2010 Time Yılın Adamı" kategorisinde

ABD Başkanı Barack Obama'dan popüler sanatçı Lady Gaga'ya ve "İşsiz Amerikan Vatandaşı"na değin 25 aday arasında, Erdoğan için, 14 kasım itibariyle 66.333 kişi oy kullandı. Ankate katılanlar, bir aday için, "0, en az etkili'den, 100 en etkili"ye kadar puan veriyor. Bu puanlama sistemiyle Başbakan Erdoğan'a, ortalama olarak 91 puan verilmiş durumda. Bu puanla birinciliğini sürdüren Erdoğan'ı 80 puanla Lady Gaga izliyor. Barack Obama, 10.792 kişinin kullandığı oylarla ve 63 puanla 6'ıncı durumda. Yeraltında mahsur kalan ve başarılı bir operasyonla kurtarılan Şilili madenciler ise 51

puanla 10'uncu durumda. Nihai sıralamayı, bu anket sonuçlarını da dikkate alarak Time editörleri yapacak. Time internet sayfasında, her aday için tanıtım yazıları da kondu. Başbakan Erdoğan ile ilgili olarak Dan Fastenberg tarafından 10 kasım 2010'da kaleme alınan tanıtım yazısı, "Aktivistlerin Gazze'ye yardım götürmeye çalıştığı filoya İsrail'in düzenlediği baskın uluslararası düzeyde feryatlara yol açarken, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da söyleyecek bir sözü vardı" denildi. Erdoğan'ın, Brezilya Cumhurbaşkanı Lula da Silva ile birlikte

İran nükleer programına ilişkin sundukları takas anlaşmasına da değinilen yazıda, Erdoğan yönetiminde Türkiye'de girişimcilikte bir patlama yaşandığı ifade edildi. Yazıda ayrıca, "Erdoğan, Türkiye'nin çalkantılı Orta Doğu'da artık ağırlığını koymaktan geri durmayacağını ortaya koydu" denildi. Başbakan Erdoğan ile ilgili tanıtım yazısının yer aldığı Time internet sayfası da, yayıma konmasının 5'inci günü itibariyle sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta, 10.229 kez paylaşılarak, en çok paylaşılan sayfalar arasında yeralıyor. (A.A)

ATAA, Kızıldereliler heyeti ile Ankara'da ATAA Başkanı Günay Evinch ,25 Kızılderi Kabile lideri ile, Amerika Türk Koalisyonu'nun organize ettiği, Hacettepe Üniversitesi'nde düzenlenen “Kızılderililer” Konferansına katıldı. Programda konuşan Delege Lideri Elder Patricia Whitefoot, “Bu zamana kadar biz hiç Türk insanı tarafından onurlandırılmamıştık. Bu sıcaklığı, sevgiyi ve misafirperverliği unutmamız mümkün değil. Bugün, Türk öğrencilerin kendi ülkeleri ile gururu ve sevdası beni çok duygulandırdı. Bu sevginin bizim çocuklarımızda da olmasını diliyorum." diye konuştu.

Amerikan Kızılderiler Milli Konferans Koordinatörü Margo Proctor ise Kızılderili gençlerinin eğitim ve imkanlarının kısıtlı olduğunu gözyaşlarını tutamayarak dile getirirken, 10 tane öğrencilerinin Hacettepe’de burs almalarından dolayı çok mutlu olduklarını söyledi. Crown Milli Ekonomik Gelişme Direktoreu Shawn Realbirdi ise Atatürk'ün Türk toplumunun batı standartlarına taşıyan ve toplumuna bağımsızlık ve özgürlük veren bir lider olduğunu belirterek, "keşke bizim de bir atamız olsaydı." diye konuştu. Realbird, ATAA

Başkanına da "Benim kardeşim Günay, doğum günlerimiz çok yakın. Senin ismin “Ay Günü Gururu”. Senin kızının ismi Lara yani su ve oğlunun ismi Arda yani kara. Bizler kardeşiz. Bizler biriz." dedi. ATAA Başkanı Günay Evinc de, Kızılderiler ile yakınlaşmanın devam ettiğini belirterek, kültür değişim programları yapacaklarını söyleyerek kabile liderlerine tek tek teşekkür etti ve aramızdaki sevgi ve kardeşliğin daha da güçleneceğine inancının tam olduğunu söyledi.

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun


Amerika Haberleri

20 İAÜ'den Amerika'daki Öğretim Üyelerine Çağrı Türkiye'nin en büyük ikinci Vakıf Üniversitesi olan İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ), Amerika'daki çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda, Portland eyaletindeki akademik çevreler ile görüşen İAÜ Dış Akademik İlişkiler Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haydar Özpınar, üniversitelerinin çok hızlı bir şekilde geliştiğini ve birçok yatırımların devam ettiğini dile getirdi. Prof. Özpınar, Amerika'daki öğretim üyelerini üniversitelerine davet ederken, PhD mezunu genç akademisyere kapılarının açık olduğunu ifade etti. Amerika dahil olmak üzere, yurtdışındaki öğrencilere yüzde 50'lik bir indirim ya-

Türk asıllı Amerikalı Hakim Karahan’ın ilginç hayat hikayesi ABD'de düzenlenen ara seçimlerde Houston kentinin Harris ilçesi 8'inci mahkeme başyargıçlığına büyük oy farkıyla yeniden seçilen Türk asıllı Amerikalı Jay Karahan, Türkiye'deki anayasa reformu konusunda bilgisine başvurulursa "seve seve katkıda bulunabileceğini" söyledi. Florida eyaletinin Tampa kentinde doğup büyüdüğünü ve 1948 yılında Mersin'den ABD'ye göç eden, halen Antalya'da yaşayan Necmettin Karahan'ın oğlu olduğunu belirten Jay Karahan, babasının cebinde 20 dolar parayla hem kendisi, hem de Mersin'de kalan ailesi için daha iyi bir hayat kurabileceği hayaliyle ABD'ye geldiğini anlattı.

parak, uluslarası eğitime önem verdiklerini belirten Özpınar, üniversite ve programları ile ilgili detaylı bilgilere www.aydın.edu.tr sitesinden ulaşabileceklerini söyledi. Daha önceki aylarda da Üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı ve Kurucusu Mustafa Aydın ve ekibi Amerika’ya gelerek, önemli üniversiteler ile ikili görüşmeler ve çeşitli kampüs çalışmaları yapmışlardı.

Wikileaks internet sitesinin kurucusu, Julian Assange:

“İsviçre'ye iltica başvurusunda bulunabilirim”

CENEVRE-Hükümetlerin ve diğer kuruluşların görev suistimallerine ilişkin sızan belgeleri kamuoyuna duyuran ve son yıllarda yayınladığı ABD'nin Irak ve Afganistan savaşıyla ilgili gizli belgelerle ses getiren Wikileaks internet sitesinin kurucusu, Avustralya doğumlu Julian Assange, İsviçre'ye iltica başvurusunda bulunabileceğini bildirdi. İsviçre'nin geçen ay ikamet izni başvurusunu reddettiği Assange, bir toplantı için bulunduğu Cenevre'de gazetecilere yaptığı açıklamada, İsviçre'ye iltica başvurusu için hala belgelerin incelendiğini çünkü ''İsviçre'nin köklü bir bağımsızlık tarihi olduğunu'' söyledi. Assange, kendisinin ve iş arkadaşlarının son aylarda ABD hükümeti ve diğerlerinin artan baskısıyla karşı karşıya olduğunu yineledi. Wikileaks, 2006 yılından bu yana diğer dosyalarla birlikte ABD'nin Irak ve Afganistan savaşıyla ilgili sızan gizli yaklaşık 50 bin belgesini yayınladı. (AA)

Karahan, ABD'ye yerleştikten sonra babasının bakmakla yükümlü olduğu Mersin'deki üç kız kardeşi, bir ağabeyi ve annesine para gönderdiğini, New York'ta aşçılık, odacılık ve satış elemanlığı gibi işlerde çalıştığını, ayrıca boksörlük yaptığını söyledi. Babasının 1940'lı yıllarda Türkiye'de tanınmış bir boksör olduğunu kaydeden Karahan, şöyle devam etti: "Babam, ABD'ye geldikten sonra çok çalıştı, para biriktirdi ve New York'ta, şu anda hayatta olmayan annemle tanıştı. Annem Amerikalı idi. Daha sonra babam boksu bıraktı ve Amerikan güreşçisi oldu, tüm ABD'yi dolaştı. Takma adı 'Ali Baba-Çılgın Türk'tü. Teksas'tayken annem bana hamile kalmış. O yıl annemle babam, biriktirdikleri paraları değerlendirmek için Florida-Tampa'ya giderek iş kurmaya karar vermişler. 6 ay sonra Tampa'da ben doğmuşum. Tampa'da devlet okullarına devam ettim ve tüm okul hayatım boyunca takdir öğrencisi oldum. Liseyi 750 öğrenci arasında 30'unculukla bitirdim ve Florida eyalet üniversitesine yazıldım. Lisans diplomamı oradan aldım. Mezun olduktan sonra öğrenimime bir yıl ara verdim ve bölge savcısının yanında işe girdim, oradayken hukuk okumaya ve avukat olmaya karar verdim. Babam bu kararımdan çok gurur duydu.Houston'da 1979-1983 yılları arasında hukuk fakültesine devam ettim. Okul bitince Tampa'ya geri dönerim diye düşünürken, Houston'daki bölge savcısının ofisinden iş teklifi geldi. Houston'daki okul hayatım süresince bölge savcısının yanında staj yaptım, mezun olunca da işe aldılar. Daha sonra 4 yıl süreyle savcılık yaptım. Bunun ardından da Adalet Bakanlığında işe başladım ve 4 yıl orada çalıştım. Onu takiben, Cooper Industries'in hukuk dairesinde işe girdim ve 4 yıl orada görev yaptım. Şirket, daha sonraları küçülme kararı alınca ayrıldım ve kendi adımı taşıyan hukuk büromu açtım. Bu belki de Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiğinde sahip olduğu sırla aynı. İnsanlarla kendime has bir diyaloğum var. Belki seçimlerdeki rakibim tarafından küçümsenmiş olabilirim. Türk toplumuyla iyi ilişkiler kurdum, bana sessiz, ama çok güçlü bir destek verdiler. Bu o kadar sessiz bir destekti ki, rakibim ne olduğunu bile farkına varamadı. Sadece Türk-Amerikan toplumu değil, tüm azınlık toplumlarıyla diyalog geliştirdim, onlara ulaşmada çekingen bir tavır asla izlemedim. Hispanik'i, Afrikalı Amerikalısı, Pakistanlısı, Hintlisi, herkesle diyalog kurdum. Politikacıların gittiği klasik yerler yerine, insanların beni görmeyi beklemediği yerlere bile gittim. Bu 'Türk

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun

usülü' bir yöntemdi. Tabanda çok çalıştım, birçok kişiyle bağlar kurdum, yazıştım, felsefemi, amaçlarımı anlattım ve işte bugünlere geldim. Türkiye'nin Houston Başkonsolosu Akil Öktem çok iyi arkadaşım, Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA), Türk Amerikan İşadamları Derneği (TABB) gibi kuruluşlarla yakın ilişkiler kurdum." Yargıçlık görevine ilk başladığı 2003 yılındaki yemin törenine, o dönemki Houston başkonsolosunun da katılarak kendisine Washington'daki Türk büyükelçilisinin takdir belgesini sunduğunu, babasının bu gelişme karşısında mutluluktan ağladığını anlatan Karahan, "Eminim bunu gören birçok Türk de babamın mutluluğunun aynısını yaşamıştır. Türklük geçmişimden çok gurur duyuyorum" dedi. Karahan, Türk-Amerikan toplumunu siyasette aktif olmaya çağırdığını belirterek, "Bundan çok fazla yarar sağlayacaklar. Bu süreçte çok iyimserim" ifadesini kullandı. Kongrede gelecek 2 ila 6 yılda bir Türk asıllı üyeyi görme beklentisini dile getiren Karahan, "Bu gayet mümkün, ama bugünden başlamak üzere sıkı bir çalışmayı gerektiriyor. Siyaset, son dakikada oynanan bir oyun değil, seçimler biter bitmez, insanlar çalışmaya koyulmalı" diye konuştu. Karahan, bir soru üzerine, ABD'deki gelişmelerle ilgilenmekten ve mahkemedeki işine aşırı yoğunlaşmaktan dolayı Türkiye'deki gelişmeleri çok yakından takip edemediğini, ancak bunu yapmayı çok arzuladığını söyledi. "Türkiye'deki gelişmeleri daha fazla öğrenmek istiyorum" diyen Karahan, Türkiye'nin önemli bir dönemden geçtiğini farkında olduğunu kaydetti. Türkiye'nin tarihiyle ilgili kapsamlı bir kitap okuma isteğini dile getiren Karahan, "54 yaşındayım, ama öğrenmeye hala çok açığım, her zaman için öğrenci olmaya devam edeceğim" dedi. Babasının halen Antalya'da yaşadığını belirten Karahan, gelecek yıl Mayısta Türkiye'ye gideceğine dair babasına söz verdiğini, yakında 85 yaşına girecek olan babasıyla daha fazla zaman geçirmek istediğini sözlerine ekledi. (A.A) - Mehmet Toroğlu


Sağlık Haberleri

21

Yeme isteğinizi durdurmak elinizde Su içmek kendinizi tok hissetmeniz açısından önemli. Ayrıca vücudunuz susuz kaldığında çoğu zaman açlık hissine benzeyen sinyaller gönderiyor.

Değerli okurlar,

Bol su içmek, bedeninizin su istediği zamanlarda yemeğe yönelmenizi engelleyecektir.

Kurban bayramınızı kutlayarak sağlık recetelerimize devam ediyoruz

Tansiyonunuzu, diyetinizi düzenleyerek de kontrol altında tutabilirsiniz Yiyecekler bazen tansiyonunuzda önemli değişikliklere yol açabilir. Hepinizin bildiği gibi tuz önemli bir faktör olmakla birlikte diyetinizde yapacağınız değişiklikler tansiyonunuzu en az tuzu azaltmak kadar etkiler. Meyve, sebze, az yağlı süt ürünleri, kuru yemiş, bakliyat, bitkisel yağlar ve yulaf, çavdar gibi posası yüksek tahıllar tansiyon üzerine önemli etki gösterirler. Bu konuda tek bir mucize yiyecek yerine iyi bir yemek yeme disiplini geliştirilmesi gerekmektedir. Günümüzde 65 milyon Amerikalı'nın yarısı yüksek tansiyondan muzdariptir. Sinsi olan yüksek tansiyon çoğunlukla bulgu vermemekte, sadece sinirlilik, baş ağrısı, yorgunluk gibi genel bulgular vermektedir. Buna karşılık yüksek tansiyon Amerika'da bir numaralı felç sebebidir. Bir çok kalp krizi ve kalp yetmezliğine zemin oluştururken, böbrek yetmezliğine, görme bozukluğuna, unutkanlığa ve cinsel sıkıntalara yol açar; yani uzun lafın kısası ömrünüzden sağlıklı geçirebileceğiniz yılları çalar. İdeal tansiyon 12 (sistolik, yani kalbin kasılması sırasındaki basınç)’ye 8 (diyastolik yani kalbin gevşemesi sırasındaki basınç) iken bu değerlerin üzerindeki değerler seviyesine bağlı olarak yukarıda sözü geçen sorunlara zemin hazırlar. Tansiyonu başarı ile kontrol altında tutan bir çok ilaç olmasına karşın bu ilaçlar her zaman altta yatan sebebi düzeltmezler. Sağlıklı bir diyet tansiyonu kontrol altında tutmak için ilk emniyet çemberidir. Haziran ayının ilk yarısında New England Journal of Medicine dergisinde yayınlanan bir makalede özetle şu tavsiyelerde bulunulmaktadır; - Bol tavuk, balık, kuru yemiş ve bakliyat tüketirken kırmızı eti azaltın. - Süt ve süt ürünlerini az yağlı olarak tüketin. - Şekerli ve tuzlu hamur işleri yerine sebze ve meyve tercih edin. - Beyaz un yerine posadan zengin posalı unları tercih edin. - Meyve suyu yerine meyvenin kendisini yemeye dikkat edin. - Tereyağ, palmiye yağı gibi satüre yağlar yerine zeytinyağı (bence en ideali), kanola ya da soya yağı tüketin. - Konserve ya da işlenmiş hazır yiyecekler yerine taze ya da dondurulmuş yiyecekleri tercih edin. - Yiyeceklerinizi mümkün olduğu kadar tuz yerine baharat, sirke, nane gibi lezzetlerle tatlandırın. - O gün atlamayın, mümkünse günlük kalori ihtiyacınızın üçte birini kahvaltıda alın.

Eğer siz de iştahınıza hakim olamadığınızı, sürekli bir şeyler yeme arzusu duyduğunuzu düşünüyorsanız, önerilerimize kulak verin. Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmemize yol açan kimyasal maddeler salgılıyor. Bunun sonucu doğal olarak biz de yeme gereği hissediyoruz. Ancak beynimizin bu kimyasal maddeleri salgılayan kısmı, aynı zamanda duyguları da kontrol ediyor. İşte, sıkıldığımız veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi bu. Örneğin, yemek sonrasında canınız tatlı vitrininde duran o dondurma kasesinden çekiyorsa, bunun nedeni kesinlikle aç olmanız değil, kontrolden çıkan yeme isteğinizdir. Eğer bunu aklınızdan çıkarmazsanız, tokken yediğiniz yemek miktarını en aza indirmiş olursunuz. Atıştırma krizlerinden kurtulun! Gün içinde sık ve az öğünler yemek, iştahınızın kontrolden çıkmasını önlemenin en kolay yolu. Belki yine arada bir şeyler atıştırmak isteyebilirsiniz, ama bu sefer yiyeceğiniz miktarlar az olacaktır. Böyle bir durumda

atıştırmak için sağlıklı karbonhidratlara yönelin, çünkü bu besin türü sindirim sisteminde daha uzun süre kalıyor ve şeker seviyenizi yavaşça yükselterek daha uzun süreli bir tokluk hissi sağlıyor. Tat alma duyunuzu uyarın! Yapılan araştırmalara göre, tat alma duyusunu değişik tatlarla tatmin etmek, daha az miktarlarla yetinmeyi sağlıyor. Sürekli aynı yemeği yemek de, özellikle tadı hoşunuza gitmiyorsa, bir süre sonra tat alma mekanizmanızın iptal olmasına yol açıyor. Ve bu nedenle de kendinizi sanki hiç yemek yememiş gibi hissedebiliyorsunuz. Böyle bir durumu engellemek için öğünlerinizi taze otlarla ve baharatlarla tatlandırabilirsiniz. Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına geliyor. Üstelik bu şekilde tat alma duyusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor. Fazla yemekten kaynaklanan sindirim sorunlarından kurtulmanız da ayrı bir avantaj! (CRI)

Gece geç saatlerde yemek, kandaki yağ oranını yükseltiyor Gece geç saatlerde yemek yeme alışkanlığı, kandaki yağ oranının yükselmesine neden oluyor. Uzmanlara göre İnsan vücudundaki kolasterolün oluşumu esas olarak gece tamamlanır. Gece geç saatlerde yenen yemekler, karaciğerdeki kan kolesterolü düzeyinin gözle görülür şekilde artmasına neden olmanın yanı sıra, metabolizmayı da altüst eder. Kandaki yağ oranının yükselmesi, atardamarların sertleş-

mesine yol açan önemli unsurlardan biri haline gelebilir. Bunun yanı sıra gece yenen yemekler insülin salgısını da artırır. Bu da kandaki şeker ve yağ oranlarının anormalleşmesine yol açar. Bu nedenlerden dolayı, gece geç saatlerde yemek yemek yalnızca bir alışkanlıksa, bundan vazgeçilmesi gerekir. Eğer gece geç saatlere kadar çalış-

Çok oturuyorsanız ömrünüzü kısaltıyorsunuz Uzun süredir aktiviteden uzak yaşam tarzı ile kalp hastalıkları, şeker hastalığı, kanser, kemik erimesi hatta anksiyete ve depresyon arasındaki ilişki bilinmektedir. Ancak her gün toplam oturma süresi ile erken ölüm arasında direkt bir ilişki olduğu, bu konuda çok ciddi bir araştırmayı da beraberinde getirmiştir. American Journal of Epidemiology dergisinin Ağustos 15 2010 tarihli sayısında yayınlanan ve American Cancer Society tarafından yapılan bir araştırmaya göre 14 yıl boyunca ortalama 100,000 kadın ve erkeği takip etmişler sonuçta diğer risk faktörleri eşitlendikten sonra günde ortalama 6 saat ya da daha uzun süre oturan kadınlar 3 saat ve daha az oturan kadınlara göre % 37 daha fazla ölmüşler. Aktivite de gözönüne alındığında en uzun süre oturup en az aktif olanlar, en kısa oturup en çok egzersiz yapanlara göre iki kat daha fazla ölmüşler. Buna benzer bir araştırmada Avustralya da yapılmış ve Exercise and Sports Science dergisinin Temmuz 2010 sayısında özetlenmiş. Buna göre de televizyon karşısında uzun süre zaman geçirenlerin tansiyonu ve açlık kan şekeri seviyeleri yükselmekte, aynı şekilde toplam yağ miktarı ve bel çeperi artmakta ve kalbi koruyan bir kolesterol cinsi olan HDL (high density lipoprotein) seviyesi düşmekte. Bu araştırmada ilginç nokta eğer televizyon seyreden kişi sık aralıklarla ara verip aktivitede bulunursa, yukarıda adı geçen bulgular çok daha az görülmekte. Sonuçta uzun süre oturmayın ve her fırsatta aktif olmaya çalışın. Bu sayıda da bu kadar. Bir dahaki sayıya kadar sağlıklı günler dileğiyle...

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun

mak zorunda kalıyorsanız, o zaman bir bardak yağsız süt ya da soya sütü, bir kâse lapa, bir-iki dilim kepekli ekmek ve uygun miktarda meyve daha sağlıklı bir seçim olacaktır. Uzmanlar, kandaki yağ oranı yüksek olanların, mümkün olduğu kadar yağlı etler, sakatat, midyeler, pulsuz balıklar ve kalamardan uzak durmasını tavsiye ediyor. (CRI)


Amerika Haberleri

22

ABD’ye Açılmak İsteyen Bursalı İşadamları ATCOM’da Merkezi New Jersey’de bulunan Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM), Ekim ayında İstanbul’da katıldığı IBF-MUSIAD fuarının meyvelerini almaya başladı. İnegöl Mobilya Tanıtım Gurubu Başkanlığını yapan ve ayrıca NdesigN Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı olan Ahmet Güleç başkanlığındaki 13 Bursalı işadamı ATCOM’a geçtigimiz günlerde misafir oldu. ATCOM yönetimi ile tanışmak üzere genel merkeze gelen misafirleri, ATCOM başkanı Prof. Dr. İhsan Işık, Başkan Yardımcıları Ramazan Küçük, Hacı Köse, Ural Yeşil ve yönetim kurulu üyeleri karşıladı. Genellikle mobilya sektörü ağırlıklı heyette, Walmart, Target ve K-Mart gibi büyük zincirlere mal veren tekstilciler de yer aldı. Türkiye mobilyasının %30’unu üreten ve 100’ün

üzerinde ülkeye mobilya satan İnegol’ün başarılı mobilyacıları, şimdi hedeflerinin dünyanın en büyük pazarı olan Amerika’ya girmek olduğunu dile getirdiler. İşadamları heyeti North Carolina’da 3 günlüğüne büyük bir fuara katıldıklarını ve yakında Las Vegas’ta düzenlenecek fuara da iştirak edeceklerini bildirdiler. ATCOM üyeleri ile ortak iş yapma projelerini de değerlendiren heyet, bunun için daha yoğun ziyaretler yapacaklarını söylediler. İşbirliği görüşmelerinin ardından, heyet başkanı Ahmet Güleç, ATCOM Başkanı Prof. Dr. İhsan Işık’a bir İznik çinisi hediye etti. Ortak bir hatıra fotoğrafı alındıktan sonra, heyet öğlen yemeğinde ATCOM Başkan Yardımcısı ve 130 Diner sahibi Şaban Özdemir’in misafiri oldular. Emre Gürel, Philadelphia

Marcel Line Hair Gallery Kuaför Salonu Clifton’da hizmete açıldı New Jersey eyaletinin Clifton şehrinde yaşayan Türk toplumu, modern bir kuaför salonuna kavuşuyor. 247 Crooks Avenue adresinde faaliyete başlayan Marcel Line Hair Gallery, tecrübeli kuaförleri ile hem bay, hem de bayanlara hizmet veriyor.

Marcel Line Hair Gallery Kuaför Salonunu hizmete açan Mazhar Saylam, Türk Amerikan toplumunun hiç de yabancısı olmadığı bir isim. Yıllarca Paterson ve Clifton’da açtığı kuaför salonlarında hizmet veren Saylam, Avrupa’da kuaförlük eğitimi almış, Amerika’ya gelmeden önce Hollanda ve İngiltere’de kuaförlük yapmış, uluslararası tecrübeye sahip bir kişi. Saylam, “Aynı anda 10 müşteriye servis verebilecek modern salonumuzda dünyadaki en son moda saç kesimleri ve kendi geliştirdiğimiz özel saç kesimlerimiz ile müşterilerimize hizmet vermekteyiz” diyor. Marcel Line Hair Gallery’de kuaförlüğün yanısıra altın alım satımı ve diamond kesimi hizmeti de veriliyor. Bu hizmetler ile ilgili olarak daha detaylı bilgi almak isteyenler, 862-249-4414 ve 201-8734000 no’lu telefonları arayabilirler.

Kurban Bayramınız Kutlu Olsun


Yemek Zevki

23

Hazırlanışı: Tavuk yıkanıp iyice kurulanır. Limon iyice yıkandıktan sonra bıçak saplanarak 4-5 adet delik açılır. Sarımsaklar soyulur. Limon ve sarımsak tavuğun içine bütün olarak yerleştirilir. Mutfak ipi ile ayakları bağlanıp sırt üstü içine tabak konulmuş dökme demir tencereye alınır. Biberiye dalları tencerenin içine atılır. Tabağın yüksekliğini geçmeyecek şekilde tencereye su konulur. Kısık ateşte 30 dakika tavuk kapağı kapalı şekilde buharda pişirilir. Bu arada tuz, toz kırmızı biber ve zeytinyağı karıştırılır. Buharda pişen tavuğun üzerine bu karışım her yerine gelecek şekilde dökülür. Soslanan tavuk 200 dereceye getirilmiş fırında kapağı açık şekilde üzeri kızarıp çıtırlaşana kadar yaklaşık 30 dakika daha pişirilir. Servis kabına alınan tavuğun üzerine tencerenin dibinde kalan zeytinyağlı tavuk suyu gezdirilir.

Buharda ve Fırında Pişen Tavuk Malzemeler * 1 adet tavuk

* 1 adet limon

* 2 diş sarımsak * 3-4 dal taze biberiye

* 1 yemek kaşığı toz kır mızı biber

* 1 çay bardağı zeytinyağı * Tuz

Merhaba Hanımlar, Bu sayımızda size Buharda ve Fırında Pişen Tavuk, Peynirli İrmik Helvası ve Kızılcık Tarhana Çorbası tariflerini veriyoruz. Sizler de yemek tariflerinizi bizimle ve okurlarımızla paylaşabilirsiniz. Yeni sayımızda yeni tariflerimizle buluşmak üzere hepinizin Kurban Bayramını tebrik ediyorum...

Hazırlanışı:

Hazırlanışı:

* İrmiği rengi dönene kadar tereyağında kavurun. * Şekeri ilave edip karamelize edin. * Soğuk suyu ekleyip, kısık ateşte kapağı kapalı şekilde suyunu çekene kadar pişirin. * Ocağı kapatıp liflere ayrılmış dil peynirini ekleyip karıştırın. * 10 dakika kadar dinlendikten sonra sıcak sıcak servis edin.

* Soğanı rendeleyip, sıvıyağda salçayla beraber kavurun. * Üzerine tarhanayı ve suyu ek leyip koyulaşıncaya kadar pişirin.

Notlar

Peynirli İrmik Helvası

Dil peyniri yerine, tuzsuz Antep peyniri, mozerella peyniri ya da kaşar peyniri kullanabilirsiniz. Üzerine isterseniz tarçın ya da ceviz serperek servis yapabilirsiniz. Şekeri karamelize etmek yerine suda erittikten sonra irmiğe eklemek de mümkün. Yukarıdaki şekilde yapıldığında rengi biraz daha koyu olacaktır.

Kızılcık Tarhana Çorbası Malzemeler ( 2 kişilik)

Malzemeler * 1 su bardağı irmik * 1 su bardağı şeker

Notlar Üzerine kızgın tereyağı ve biber yakılırsa süper olur.

* 1,5 su bardağı su * 2 – 3 yemek kaşığı tereyağ, 50 gram dil eyniri

* 2 yemek kaşığı kızılcık tarhanası * 1 yemek kaşığı domates salçası

Dost ve müşterilerimizin Kurban Bayramını tebrik ediyor, sağlık ve mutluluklar diliyoruz.

* 1 adet soğan * sıvıyağ * su Kaynak: Devletsah.com


Amerika Haberleri

24

KKTC 27 Yaşında

New York'da kahkaha tufanı New York'da 20 kişilik bir oyuncu kadrosu ile 27 Kasım akşamı sergilenecek olan "Güleceğiz Ağlanacak Hallerimize" adlı müzikli tiyatro oyunu oyuncuları, kahkaha dolu bir gece geçirmek isteyen sanatseverleri programlarına davet ediyor.

KKTC'nin New York Temsilcisi Büyükelçi Kemal Gökeri, eşi Figen Gökeri ile birlikte KKTC'nin 27. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla New York'ta Türkevi'nde resepsiyon verdi. Resepsiyona New York'ta temaslarda bulunan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, kızı Hale Eroğlu, Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan ve eşi Lale Apakan, BM Daimi Temsilci Yardımcısı Fazlı Çorman ve eşi Gülhan Çorman, New York Başkonsolosu Mehmet Samsar ve eşi Feruze Samsar, İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) New York Temsilcisi Ufuk Gökçen, New York'ta yaşayan Kıbrıs Türk toplumu üyeleri, yabancı ve Türk diplomatlar, gazeteciler katıldı. Bakan Eroğlu resepsiyonda gazetecilere yaptığı açıklamada, iklim değişikliği toplantısına katılmak ve ormancılık konularında temaslarda bulunmak üzere geldiği New York'ta, KKTC'nin kuruluş yıl dönümü kutlamasına katılmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Eroğlu, güzel bir haber vermek istediğini belirterek şöyle konuştu: ''KKTC'ye su götürmek için yılda 75 milyon metreküp içme ve su-

lama suyu temini maksadıyla şu an hükümetimiz tarafından, Sayın Başbakanımızın talimatıyla düğmeye basıldı. Bu günde bu müjdeyi vermenin de mutluluğunu yaşıyorum. Anadolu'dan Kuzey Kıbrıs'taki Girne civarına yapılacak Geçitköy Barajı'na yılda 75 milyon metreküp su akıtılacak.'' KKTC'nin New York Temsilcisi Büyükelçi Kemal Gökeri de yaptığı açıklamada, KKTC'nin 27. kuruluş yıl dönümü olması ve resepsiyona kalabalık bir davetli topluluğunun gelmesi dolayısıyla son derece mutlu olduklarını söyledi. Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu'nun resepsiyona katılmasının günü daha da anlamlı hale getirdiğini ifade eden Büyükelçi Gökeri, birkaç gün önce Roma'daki KKTC Temsilciliğindeki kuruluş resepsiyonuna da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun orada temaslarda bulunması nedeniyle katıldığını kaydetti. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu başkanlığındaki heyetin 17 Kasım'da New York'a geleceğini bildiren Gökeri, 18 Kasım'da BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas arasında üçlü görüşmenin yapılacağını belirtti. - AA

Türkiye'deki değişik kanallarda yayınlanan yarışma ve eğlence programlarını esprili bir dille kaleme alan oyunun yazarı, usta tiyatrocu Uğur Uğural, Türk televizyon kanallarında sayıları onları bulan bir çok programın toplumun gelişimine hiç bir katkı sağlamadığını düşündüğünü söyleyerek, oyunlarını izlemeye gelen sanatseverlerle bu programlar hakkındaki düşüncelerini iğneleyici bir tonda paylaşacaklarını dile getirdi. Bu programların kültürümüze ve yeni nesil gençliğe çok zararlar verdiğine inandığını ifade eden Uğural, 8 skeçten oluşan komedi dozajı yüksek, müzikler ve danslarla süslü bir oyun kaleme aldıklarını söyledi. Oyunda 20 yetenekli oyuncunun rol alacağını anlatan tiyatrocu Uğur Uğural, programın Müziklerinin Hasan Işakkut, Koreografi ve Dansların ise Burçin Verekdal tarafından hazır-

landığını dile getirdi. "Güleceğiz Ağlanacak Hallerimize" adlı oyunu 27 Kasım Cumartesi akşamı saat 7:00'de Hunter College, The Kaye Playhouse'da sergileyeceklerini söyleyen Uğural, bilet rezervasyon ve bilgi için kendilerine 917-650-2624 ve 646-6262629 no'lu telefondan ulaşılabileceğini söyledi. Tüm sanatseverleri oyuna davet eden usta tiyatrocu, gelmeyenlerin güzel ve çok eğlenceli bir geceyi kaçıracaklarını iddia etti.

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun



26

Amerika Haberleri

Türk bayrağı bir ay boyunca Amerika semalarında New Jersey’in Lyndhurst şehrinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle Türk bayrağı göndere çekildi. Bayrağımız 1 ay boyunca Lyndhurst Belediye Binasının önünde dalgalanacak.

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun AmerikaliTurk.com’un girişimiyle düzenlenen bayrak çekme törenine, New York Başkonsolos Yardımcısı Ümit Alpaslan Kılıç, Lyndhurst Belediye meclisi üyesi Brian Haggerty, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcıları Üzeyir Şahin ve Beril Sakmar ile yaklaşık 50 vatandaşımız katıldı. AmerikaliTurk.com’un kurucusu Deniz Çelik, Lyndhurst’te ilk defa yapılan bu törenden ötürü son derece duygulandığını ve gurur duyduğunu söyleyerek, Lyndhurst belediyesine bayrak çekme töreninde kendilerine verdiği destekten dolayı teşekkür etti. Daha sonra kürsüye gelen New York T.C. Başkonsolos Yardımcısı Ümit Alpaslan Kılıç da Cumhuriyet Bayramı’nın önemine değinerek 87. kuruluş yıl dönümünde Türk Bayrağının göndere çekilmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi ve bunun geleneksel hale getirilmesini umduğunu söyledi. Lyndhurst Belediye Meclisi Üyesi Brian Haggerty de belediye olarak 29 Ekim gününü Cumhuriyet bayramı olarak ilan ettiklerini ifade etti ve hazırlanan bildiriyi Başkonsolos Yardımcısı Kılıç’a takdim etti.

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun


Yorum

27

Cumhurbaşkanı Gül 2016 yılında BM Genel Sekreteri olabilir

Bu sütunlarda daha önceki bir makalemizde, "Biz neden kimseyi aday göstermiyoruz. NATO'nun gelecek dönemlerde yeni Genel Sekreteri neden bir Türk olmasın?"diye sormuş ve yazının sonunu da “Türkiye'nin her konuda uluslararası rekabete layık bir birinci lig ülkesi olduğuna inanıyorum. Gelecek dönemlerde NATO Genel Sekreterliği için hüküme-tin tarafsız, güvenilir bir devlet adamını, tercihen Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü aday gösterebilir. Bekleyelim, görelim." şeklinde tamamlamıştım. Makalemize nihayet en önemli örgütten cevap geldi. İslam Konferansı Örgütü'nün BM Büyükelçiliği tarafından ABD merkezli saygın dış politika dergilerinden Foreign Policy'de yayınlanan bir makalede, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği için aday olması gerektiği önerisi dile getirildi.

Makalede Türkiye'nin Birleşmiş Milletler 65. Genel Kurul toplantısında güçlendirdiği imajından bahsedilirken "Hiçbir ülkenin sesinin Türkiye kadar güçlü çıkmadığı" yönündeki ifadesi hatırlatılarak, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından şekillendirilen yeni Türk dış politikasının, Abdullah Gül'ün BM Genel Sekreteri olması halinde daha etkin bir şekilde uygulamaya konulabileceği yazıldı. Davutoğlu'nun başarılı dış politika anlayışı dolayısıyla Türkiye içinde ve uluslararası alanda kazandığı üne vurgu yapan Foreign Policy, "Eğer Türkiye'nin yeni diplomatik nüfuzu kurumsallaştırılmak isteniyorsa, Davuğlu'nun ötesinde bir isim geliştirilmeli" diye yazdı.

olduğunu yazan Foreign Policy, Abdullah Gül'ün bu göreve gelmesi halinde Türkiye'nin sadece BM'de değil, BM'nin temsil edildiği bütün dünya başkentlerinde güçlü lobi olanaklarına ulaşacağı yorumunu yaptı. Türkiye'nin "komşularla sıfır problem" parolasıyla takip ettiği çok yönlü dış politikanın muhtemelen AK Parti hükümetinden sonra devam ettirilmeyeceğini yazan Foreign Policy, Davutoğlu'nun dış politika anlayışının Abdullah Gül'ün BM Genel Sekreterliği ile kalıcı hale geleceğini, zira bir arabulucu olarak öne çıkacak olan Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi üyelerinin benimsediği çizgiye yaklaşacağını ve duygusal hareket etmekten kaçınacağına dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Gül'ün BM Genel Sekreterliği adaylığı konusunun tüm Türkiye'nin üzerinde mutabakata vararak destekleyebileceği ortak bir amaç olacağına dikkat çekildi. Foreign Policy, "Cumhurbaşkanı Gül'ün 2016 yılında BM Genel Sekreteri olması, aynı zamanda Türk dış politikasını modernize edecek ve dış politikada yeni bir gelenek oluşturacaktır." diye yazdı.

Türkiye'nin benimsediği çevik ve barışçıl dış politika anlayışının, dünyada Türk diplomasisine duyulan güveni ileri düzeylere taşıyacağına vatandaş olarak güvenim çok yüksek. Nitekim BM Genel sekreteri Ban Ki-moon ile İstanbul’da yaptığımız görüşme de bizzat Genel Sekreter Türkiye'nin uluslararası toplumda artan etkisinden övgü ile bahsetmişti. Ki-moon "Barış ve güvenlik alanlarında, mali yardım konusunda, Ortadoğu'dan Afrika görevlerine kadar Türkiye'nin BM'ye muazzam katkısı var" demişti...

Birleşmiş Milletler'in gündem maddelerinin neredeyse tamamıyla içli dışlı olan bir ülkenin Dışişleri Bakanı, Başbakanı ve Cumhurbaşkanı olarak görev yapmış olan Abdullah Gül'ün mükemmel bir Genel Sekreter adayı

Doğru söze ne denir?...

İngiliz kadınlar müslüman oluyor medya tartışıyor İngiltere eski başbakanı Tony Blair’in baldızının müslüman olduğunu açıklamasının ardından İngiliz basını “Neden modern ve kariyer sahibi kadınlar İslam’a dönüyor?” diye sormaya başladı. İngiliz medyası, son dönemde müslüman olduklarını açıklayan, çoğu ünlü ve kariyer sahibi İngiliz kadınları ve İslam’ı seçme nedenlerini araştırdı. İngiliz Daily Telegraph ve Daily Mail gazeteleri, kısa zaman önce müslümanlığı kabul etmiş kadınlarla, “Neden birçok modern, kariyer sahibi kadın İslam’a

dönüyor” başlıklı haberde konuştu. Haberde, şimdi 43 yaşında olan dünyaca tanınmış müzik kanalı MTV’nin müslüman olan ünlü spikeri Kristiane Backer’in açıklamalarına yer verildi. MTV televizyonu kurulduğunda beyin takımı arasında yer alan Backer, “İşim gereği müslüman inancını araştırdım. Çünkü dünyanın dört bir tarafına seyahat ediyordum ve birçok ünlü kişiyle mülakatlar yapıyordum. İslam’ın değer sistemleri Batı ülkelerinden çok farklıydı. Stresten uzak her şeyi Allah için yapmak gerektiği

benim için çok önemliydi” diye konuştu. Pakistanlı ünlü kriketçi İmran Khan’la fikir tartışmasının ardından İslamiyeti yakından tanıma fırsatı bulduğunu belirten Backer, işinden ayrıldı ve şimdi “MTV’den Mekke’ye” isimli kendi yazdığı bir kitabı piyasaya sürdü. “Batıda bizler yüzeysel şeyler için endişeleniyoruz. İslam’da ise herkes daha yüce bir amaç için çalışıyor, herşey Allah’ı memnun etmek için yapılıyor. Tamamen farklı bir değerler sistemi var” diyen Backer, “hayat tarzıma rağmen içimde bir boşluk vardı ve Müslüman olmanın ne kadar özgürleşitirici

olduğunu farkettim” ifadesini kullandı. Müslüman olan ünlü kadınlar arasında yer alan eski DJ Lynne Ali, şimdi 5 vakit namazını kaçırmıyor. Müslüman olmadan önce katıldığı tüm lüks eğlence ve partilerde her zaman hayatında bir şeylerin eksik olduğunu düşündüğünü belirten eski DJ, aydınlanmayı İslamiyette bulduğunu belirtti. Lynne Ali “Çok sayıda ilginç hayat ve karşılaşmalar beni etkiledi, benim bir parçam oldu. Ancak bunlar geçmişte kaldı” dedi. Anlayana sivrisinek saz...

132. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

Kurban Bayramınızı Kutluyoruz.

D G Ü Þ Engin Akyürek A K T Ü B E R E N R E T M A N Ý V N K O Z E M K A Ç A Ç A K A L B U N Y A L A K N K A G A F Y A L A H A K Ý K H Ü R K U L A K

L U T R

E S A R E T

ÞÝFRE: Fatmagül’ün Suçu Ne

O

Ý T Ý S N E L A F Ý R

Ý Y Ý S Ý M Ý

Beren Saat

K A L A M A R

K E L A S M A N E T T H A D Ý L A T

T A Ý E N G Ý N R S O V A L Ý R E T C Ý A D Ü S F Ý T L M O A U L U B A T S A K Ý N L A A H H A V A L Ý E M Ý N S E M Ý Z E Z E R S M A T A R A N L A V H Ý S A E K A L Ý F E Buðra Gülsoy


Eleman(lar) aranıyor

WHY BUY NEW

HOCUR Photo & Video Inc.

Pennsylvania eyaletindeki Pizza dükkanında mutfakta ve delivery işinde çalışacak elemanlar aranıyor. İşi öğrenmeye hevesli, pratik, çalışkan elemanlar için ideal. NJ’e 125 mil mesafede, evli çiftler için de çalışma imkanı...

All kinds of used restaurant equipments and office furnitures at very reasonable prices. Wide selection at the lowest price you can find in the market. 190 Gould Avenue, Paterson, NJ (973) 517 - 0918

Tüm özel günlerinizde profesyonel video ve fotoğraf çekimleri ile hizmetinizdeyiz. Bize aşağıdaki numaralarımızdan ulaşabilirsiniz.

570-574-5186 Century21 Emlak Ofisi

Kasiyer ve Garson

Gayrimenkul alım satım ve kiralama işlerinizde geniş kadromuzla hizmetinizdeyiz.

East Rutherford’daki restoranımızda çalışmak üzere bayan garson ve kasiyer alınacaktır.

973-916-9900

201-726-2239

Kiralık Ofis ve Depolar

İSTİKBAL

Havaalanı Servisi

Paterson’da Main Street ve Pazar yerine yürüme mesafesinde kiralık ofis ve depolar

Türkiye'nin en kaliteli markası tarafından üretilen geniş ürün yelpazemizle hizmetinizdeyiz.

İstanbul ve Ankara hava alanlarından

Tahsin

Sonbahar kampanyalarımızı ve ürünlerimizi görmeden alışverişinizi tamamlamayın.

DİŞ DOKTORU ŞEFİK YAVUZ

Diş Hekimliğinin tüm alanlarında hizmetinizdeyiz. Sigortaların büyük bir çoğunluğu kabul edilir.

631 - 595 - 2400

diğer şehirlere özel yolcu taşıma servisimizle hizmetinizdeyiz. Rezervasyon için geç kalmayın. Email: airportes@gmail.com Türkiye: 01190 542 256 7346

NY CitEX

TERCÜME

AVUKAT TİMUR AKPINAR

İngilizce’den Türkçe’ye, Türkçe’den İngilizce’ye evrak tercümeleriniz için bizi arayabilirsiniz.

Trafik kazaları, iş kazaları, Veraset ve vasiyet, Kayıp düşme kazaları, Yanlış Tıbbi Müdahale ve bir çok konuda New York ve New Jersey'de hizmetinizdeyiz.

973-454-0996

WESTERN UNION ACENTASI OLMAK İSTER MİSİNİZ? Ek gelir elde etmek ve yeni müşteri kazanmak istiyorsanız, Dünyanın Lider Para Transfer şirketi olan Western Union'ın acentası olmak için 201-263-5018 no’lu telefonu hemen arayınız.

Türkiye seyehatlerinizde,

973 - 517 -0918

Tercümelerimiz Noter tasdiklidir.

Acentalar aranıyor

ULUDAĞ RESTAURANT

İstikbal Mobilya 973 - 772 - 8500

NYCitEx ile kargo göndermek kolay, güvenilir ve çok hesaplı... 1-866-NYCITEX www.nycitex.com

631 -838- 3870 & 631- 922- 4996

İnegöl Köftecisi Cevdet Usta, artık 391 Crooks Avenue, Paterson,New Jersey ’deki adresinde hizmetinizde... (Ulu Cami karşısında)

New Jersey: 973 896 9817

718 - 224 - 9824

Piyaz, İnegöl Köfte, Döner,İskender ve Izgara çeşitleriyle sizlere ser vis vermekten gurur duyarız...

Pişirilmeye hazır, paketlenmiş köfte siparişi alınır Dışarıya paket ser visimiz vardır. 391 Crooks Avenue, Paterson, NJ 07503

862 - 262 - 0672

UNIQUE GALAXY TRAVEL

TOP DISCOUNT LIMOUSINE & CAR SERVICE

Türkiye ve Dünya’nın her yerine, her türlü tatil ve iş gezisi organizasyonlarınız için profesyonel kadromuzla hizmetinizdeyiz.

201-854-3990

En güzel araçlarımızla ve uygun fiyatlarımızla sizleri evinizden New York ve diğer eyaletlerdeki havaalanlarına veya gitmek istediğiniz her yere ulaştırıyoruz.

www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi

Güleryüzlü Türk şöförlerimiz ve geniş filomuzla hizmetinizdeyiz. Reservasyonlarınız için

Tıkla, yeni bir güne yerel haberlerle başla...

www.ForumGazetem.com

1-866-890-1215 973-830-9636 570-242-5284


Amerika Haberleri

29

İhsan Baytan: THY’nin kapsama alanı genişledi Birbiri ardına açılan yeni uçuş noktaları ve Avrupa’nın en hızlı büyüyen dördüncü hava yolu şirketi Türk Hava Yolları (THY), ABD’deki uçuş noktalarına iki yeni noktayı daha ekliyor. Geçtiğimiz günlerde başkent Washington DC’ye direk seferlere başlayan THY, Mart 2011’de ise Los Angeles’a kanat açacak. 2010’un ilk altı ayındaki yolcu sayısını geçen yıla kıyasla yüzde 45 artırarak 50 bin kişiyi İstanbul’a taşıdıklarını anlatan THY New York Müdürü İhsan Baytan, "Önümüzdeki Mayıs ayında Boeing'ten alacağımız uçakların teslim planına göre İstanbul - New York günlük sefer sayısını ikiye çıkaracağız. Yılın 365 günü karşılıklı iki sefer yapılacak. Bu konudaki çalışmalarda son aşamaya gelindi. Seferlerden birinin New Jersey'deki Newark havalimanın yapılması fikrini de ciddi şekilde değerlendiriyoruz.'' dedi. Mehmet Demirci, New York Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin her geçen gün arttığını fakat 94’ten bu yana sefer sayısında bir değişiklik olmadığını kaydeden Baytan, iki yıldır kriz nedeniyle ertelenen seyahat planlarının bu yıl itibariyle hayata geçirildiğini söyledi. THY’nin taşıdığı müşteri potansiyelinde de köklü bir değişiklik olduğunun da altını çizen Baytan, ‘‘Türk yolcu dışında taşıdığımız yolcu sayısında yoğun bir artış var. Onlarca farklı milletten insan THY’yi tercih eder hale geldi. THY’nin açtığı yeni seferler direk olarak New York ofisimizi de etkiledi. THY’nin uçtuğu yer sayısı her geçen gün çoğalıyor. Mesela, İstanbul - Etiyopya arasında başlatılan uçak seferleri Amerika'yı da etkiliyor. Bu durum bizim Amerika’daki Etiyopya toplumuna da hitap etmemiz anlamına geliyor. Aşağı yukarı her sene 5-6 yeni uçuş noktası açıyoruz. Yeni hattımız Washington DC’de de sadece Türk toplumunun değil diğer etnik toplum, uluslararası kurum ve kuruluşlarınn ve hatta diplomatik camianın da seyahat taleplerine talibiz. Filomuzdaki uçak sayısı 2003’ten 2010'a % 120 artarak 145’e ulaştı. Öte yandan, filodaki uçak sayısı ve uçulan nokta sayısındaki artışa paralel olarak taşınan yolcu sayısı da 2003’ten 2010 yılına % 187 oranında bir artış gösterdi. Bugün THY yılda taşıdığı 30 milyon yolcu sayısıyla dünyanın en büyük 22. büyük havayolu şirketidir. THY’nin kapsama alanı genişledi ve uçulan nokta sayısı itibarıyla da dünya 8.sidir. Bu anlamda bakıldığında THY’nin artık global havayolu şirketi olduğunu söylemek çok doğru bir tespittir. Tüm bunlar THY’nin başarısı gibi görünse de bu başarıda tabii ki ülkemizin içinde bulunduğu istikrar ortamının ve etkin dış politikanın çok büyük payı olmuştur. Sonuçta, tüm bunlar birbirine bağlı veya birbirini tetikleyen gelişmeler.’’ dedi. “NEREYE GİTSEK HOUSTON’A UÇUP UÇMAYACAĞIMIZ SORULUYOR” 2011 yılı sonuna kadar filoya 12'si Boeing 777 ve 6 ‘sı Airbus 330 olmak üzere toplam 18 adet geniş gövdeli uçak ilave edileceğini ve bu ilavelerle THY’nin özellikle uzun mesafeli hatlarda çok daha iddialı bir konuma yükseleceğini kaydeden Baytan, Amerika’nın muhtelif eyaletlerinde yaşayan Türklerden kendi eyaletlerine sefer başlatılması yönünde teklifler aldıklarını söyledi. Baytan özellikle Houston, Texas bölgesinde yaşayan Türkler tarafından e-mail grupları kurulduğunu ve çok organize bir çalışmayla THY’nin Texas’a uçması için faaliyet gösterildiğini de söyledi. İhsan Baytan, ‘‘O kadar ki, geçtiğimiz yaz Türkiye’de iken gittiğimiz bir ev gezmesinde bile “Houston’a ne zaman uçacaksınız?’ diye sorulunca ben işin ne kadar ciddi olarak ele alındığını daha iyi anladım.” diyor ve ekliyor “THY olarak bir yere uçacağımız zaman bir yıllık uzun soluklu bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışmaların sonucunda potansiyel ve karlılık kriterleri gözönünde bulundurularak karar netleştirilir. Şu an Amerika kıtasında uçulabilecek noktalar arasında Houston da var görünüyor fakat doluluk oranlarının biraz daha yükselmesi lazım. Malum, uçaklar dolmaz ise zarar gündeme gelebilir ve bizler THY olarak zarar edecek bir hattın uçuş listemize eklenmesini istemeyiz’’ diye konuştu.

“ETLERİMİZ YÜZDE YÜZ HELAL” İkram konusunda THY’nin birinci sınıf bir hizmet sunduğunu kaydeden Baytan, müslüman yolcuların hassasiyetine son derece önem verdiklerini kaydederek, “Helal et konusunda yolcularımızın zerre kadar şüphe etmesine gerek yok.” dedi. THY’nin İstanbul’da DO.CO adlı uluslararası yemek servisi firmasına ortak olduğunu, yemek servisindeki kalitesini artırdığını ifade eden Baytan, ‘‘THY, ikram konusunda bir kalite patlaması yaptı. Yolcularımızın Helal et konusunda zerre kadar şüphe duymasına gerek yok. Herşey en hassas şekilde denetleniyor. Etlerin saklandığı yerden, kesilmesinde kullanılan bıçağa kadar her daim hassasiyet gözetiliyor. Eskiden önce helal olmayan bir ürün piştiği ızgara temizlenir ardından helal et pişirilirdi. Biz bunu istemedik. Tamamen herşeyin ayrılmasını talep ettik. Şimdi herşey tamamen ayrı, etlerin depolanmasından, pişirilmesine kadar hiçbir şüphe kalmadı. Çalıştığımız firma dünyanın neresinde olursa olsun bu standartları THY için sağlamak zorunda.’’ diye konuştu. “FİYATLARIMIZ KESİNLİKLE PAHALI DEĞİL” Fiyat konusunda zaman zaman THY’nin pahalı olduğuna dair dedikoduların kulaklarına geldiğini anlatan Baytan, ‘‘Kesinlikle pahalı bir havayolu şirketi değiliz. Her şeyin bir maliyeti olduğu gibi New Yorkİstanbul seferindeki bir koltuğun da maliyeti var. Havacılık çok pahalı bir sektördür. Özellikle son yıllarda artan yakıt fiyatları ile tüm dengeler alt üst oldu. Tek bir koltuğun sadece yakıt bazındaki masrafı bugün 750 dolar civarındadır. Uçağın yüksek leasing ödemeleri, uçak içi ikram giderleri, personel giderleri, operasyonel giderler, rota üzerindeki ülkelere ödenen üst geçiş giderleri vs. derken yolcudan alınan paranın neredeyse tamamı masraflara gidiyor. Biz hesabımızı doğru yaptığımızı düşünüyoruz ve maliyetimizin altına satıp diğer başka şirketler gibi zarar etmiyoruz. Zarar eden şirketlerin ayakta kalabilmesi mümkün değil.” dedi.

“THY, ABD’de TÜRK VARLIĞINA HİZMET EDEN BİR KURUM” Baytan, “ABD’de gerçekleştirilen birçok etkinliğe sponsor olan THY, bu tür sponsorluklarda her zaman ve sadece ticari amaç gütmüyor, yeri geldiğinde Amerika’daki Türk toplumunun çeşitli ihtiyaçlarını adeta bir sorumluluk kapsamında değerlendirip imkanlar ölçüsünde cevap vermeye çalışıyor. Mesela bu ülkede hayatını kaybeden ve son vasiyeti Türkiye’de gömülmek olan birçok Türk vatandaşının da cenazesini Türkiye’ye taşıyor. En son geçtiğimiz günlerde bu tarz bir olay yaşadık. Zor duruma düşmüş vatandaşlarımızın cenazelerinin taşınmasını milletimize karşı olan sorumluluğumuzun bir parçası olarak görüyoruz. THY aynı zamanda ABD’de Türk varlığına hizmet bir kurumdur. Genel müdürümüz Sayın Temel Kotil de bu ülkede uzun yıllar gurbet hayatı yaşayan bir kişi olarak bu konuda son derece hassas bir kimsedir’ diye konuştu. Barcelona, Manchester United gibi dünyanın en önemli takımlarına sponsor olan THY’nin, futbol takımlarına sponsor olmasının ABD’de çok etkili olmadığını çünkü futbolun ABD’de gerektiği kadar ilgi görmediğini kaydeden İhsan Baytan, THY’nin bu sponsorluklar sayesinde marka değerinin yükseldiğini, geçmişte Kevin Costner’lı reklamların da tüm dünyada yankı gördüğünü belirtti.

“12 BİN DOLARLIK KOLTUKALARIN YÜZDE 50’DEN FAZLASINI REKLAMSIZ SATTIK” THY’nin Haziran ayı itibariyle yıl bazındaki doluluk oranın yüzde 80’in üzerinde olduğunu belirten Baytan, yolcularına üç ayrı kabin seçeneği sunduklarını söyledi. First Class diye tabir edilen bölümdeki gidişgeliş bir koltuk fiyatının 12 bin 500 dolar olduğunu, bu koltukların yıl bazındaki ortalama doluluk oranının % 50’nin üstünde olduğunu kaydetti. Business Class bilet fiyatlarının 5 ile 7 bin dolara arasında değiştiğini anlatan İhsan Baytan, ‘Business Class’taki doluluk oranımız yüzde 90. Bu koltukların satışında krizle ters orantılı bir durum yaşandı. Krize rağmen işadamları, Business Class’ı daha fazla tercih eder hale geldi. Tabi bu durumda; THY’nin hitap ettiği müşteri potansiyelindeki değişikliğin etkisi var. Türkiye’nin son dönemdeki dışa dönük açılımları, gerek siyasi, gerek ekonomik çabaları THY’nin müşteri potansiyelini de etkiledi.

“UÇAK YAKITINI KOKLAYAN BAŞKA BİR İŞ YAPAMAZ” Beş yıldır THY New York ofisini yöneten İhsan Baytan, evli ve iki kız çocuğu babası. İhsan Baytan, ‘Eğer uçak yakıtını kokladıysanız bu işten başka bir iş yapamazsınız’ diyecek kadar da mesleğine aşık. İşletme üzerine yüksek linsansı bulunan Baytan, yıllar önce mezuniyetinin ardından, ‘Allahım bana öyle bir iş nasip etki; bir ayağım ABD’de diğer ayağım Türkiye’de olsun’ diye dua ettiğini ve THY’nin New York müdürlüğüne atanmasıyla birlikte bu duasının kabul edildiğini hissettiğini söylüyor.


30

Amerika Haberleri

Ara Seçimlerden ATCOM Kazançlı Çıktı

2 Kasım ara seçimlerinde New Jersey üçüncü seçim bölgesi kıyasıya bir rekabete sahne oldu. Kongre Üyesi Demokrat John Adler sandalyesini korumak için Cumhuriyetçi aday Jon Runyan’a karşı mücadele verdi. İki aday arasındaki bu çetin yarış, gözlemcilere göre, bu seçimlerde New Jersey’deki en pahalı, en yakından izlenen ve en rekabetçi yarıştı. Bunun bir nedeni, iki aday da kariyerlerinde isim yapmış yıldız isimlerdi. Demokrat aday Adler, Harvard mezunu bir avukat, Cumhuriyetçi aday Runyan ise eski bir Amerikan futbolcusu. Adler’in geçmişinde, Kongrenin en prestijli komitelerinden olan Finansal Hizmetler Komitesi üyeliği ve 17 yıllık eyelet senatörlüğü ünvanı var. Runyan ise güçlü futbol takımlarından Philadelphia Eagles’a transfer olduğun-

da aldığı $ 30 milyon transfer ücreti ile NFL tarihinde en fazla kazanan hücum futbolcusu ünvanına sahip. Adler Kongredeki ilk döneminde aslında çok başarılı oldu. Dolayısıyla Runyan kampanyası onun kongre geçmişine değil, ancak eyalet meclisindeki performansına yüklenebildi. Runyan tarafı ayrıca Adler’e bu seçimlerde günah keçisi haline getirilen Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nancy Pelosi’nin ahbabı yakıştırması yapmış, onu “gizli sosyalist” olmakla suçlamıştır. Adler da Runyan’a karakter saldırısı yaptı, vergi indiriminden yararlanmak için şehir ortasındaki malikanesini içinde 4 eşek besleyerek çiftlik göstermekle suçladı. Türk işadamlarının bölgedeki başarılı girişimi Amerikan Türk Ticaret Odası

T.C. NEW YORK BAŞKONSOLOSLUĞU

(ATCOM), Politik Eylem Komitesi (PAC)’nden Jon Runyan ile tanışma teklifi alınca bir durum değerlendirmesi yaparak çevresindeki siyasi ve ekonomik birimlerle yakın işbirliği amacı güttüğünden, bu seçimde taraf olmak yerine, her iki adaya da eşit mesafede durmaya karar verdi. Seçim yarışının çok yakın geçmesinin beklenmesi de bu kararda önemli rol oynadı. Türk toplumunun Amerikan siyasetinde katı tercihleri olmadığından, ATCOM her iki adayı da Türk Amerikan işadamları ve toplumuyla buluşturmdu. Demokratların bu seçimde ülke nezdindeki eriyişi, Cumhuriyetçi aday Runyan’a da yaradı ve seçimleri % 2 oy farkıyla kazandı. Amerikan siyasetinde genelde yeni adayların başarılı olması oldukça zordur. Bunun bir nedeni yeni adayların aşması gereken seçmen nezdindeki “tanınırlık bariyeridir”. Ancak futbolculuk şöhreti Runyan için bu bariyeri anlamsız kıldı. İki adaydan da seçildiklerinde destek sözü alan ATCOM, sadece kazanması kesin gözüyle bakılan güçlü Adler’le değil, ilk bakışta daha az avantajlı görünen Runyan ile de sıcak ilişkiler kurmuş ve Türk toplumu adına önemli kazançlar elde etmiştir. Runyan’ın, Washington’da yemin ettikten sonra, ilk resmi ziyaretlerinden birisini ATCOM’a yapması beklenmektedir. Haber . Analiz: Yasemin Özkan, NJ

PASAPORT SÜRELERİ VE E-PASAPORT HAKKINDA ÖNEMLİ DUYURU Bilindiği üzere, 1 Haziran 2010 tarihi itibarıyla, ICAO mev-zuatı uyarınca e-pasaport uygulamasına geçilmiş ve yeni tip pasaportlar verilmeye başlanmıştır. İçişleri Bakanlığımızın talimatları doğrultusunda, süreleri şimdiye kadar uzatılabilen eski tip pasaportların 31.12.2010 tarihinden itibaren uzatılması ve refakat hanesine çocuk kaydı yapılması da mümkün olamayacaktır. Bununla birlikte, eski tip pasaportların geçerlilik sürelerinin sonuna kadar kullanılabilecektir. Vatandaşlarımızın mağdur olmamaları için süresi sona ermiş pasaportlarını 31.12.2010 tarihine kadar uzatmaları veya yeni tip pasaport için müracaat etmeleri önem arzetmektedir. Başkonsolosluğumuz tarafından resmi tatil günleri hariç, hafta içi hergün 09:30-17:00 saatleri arasında düzenlenen yeni tip pasaportlara müracaat randevu ile gerçekleşmekte olup, randevular www.epasaport.gov.tr internet adresi üzerinden alınabilmektedir. Pasaportlarla ilgili ayrıntılı ilave bilgi, anılan adreste bulunmaktadır. Saygıyla duyurulur.

Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.


Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun


US News

32

Obama Tells Lawmakers to Curb Spending on Personal Projects U.S. President Barack Obama says to support economic growth, the government has to be willing to cut spending. He says lawmakers should lead by cutting back federal spending on local projects. President Obama's weekly address to the nation comes as he concludes a trip to Asia aimed at opening up new, fast-growing markets for American products. He notes that the economic competition is fierce.

Why is our Legal System so Complex? When I’m not in court and I’m just catching up on paperwork in the office, I answer many calls from people with questions about the law. “Well, isn’t that what lawyers do!”, you ask. It is, and giving guidance to people can be one of the more satisfying aspects of the profession. In general, I find that my callers fall into two categories. The first is people who are thinking of doing something and want legal advice before they start. This is the entrepreneur who wants to know if a corporation is a better way to open a business than a partnership. The second group of callers involves something bad happening. This includes people who were fined for a building code violation, or people who had been hit by a car and want to know more about their rights. Sometimes they need to take immediate action to preserve their rights, or to avoid stiff regulatory penalties. Although every caller is different, they have one thing in common. Before calling me, many of them had started to do a couple of internet searches to learn more about their situation. They wanted to learn about the laws that apply to them. And by the time they called me, they sometimes found the laws to be complicated and confusing. I listen to so many complaints in this vein that I feel like a legal sounding board for the public. But when I think about the complexity of our legal system, I can understand the frustration. There are laws out there that confuse lawyers, leave alone the public at large! A reason that people are sometimes confused by our legal system is that we have so many laws on the books. And it keeps growing every year. Gone are the good old days when life was simple and people started their car engines with a hand crank. Well, maybe that’s going back too far! But to understand why things are complicated, let’s think about all the different sources of law. Laws come from constitutions, which includes the U.S. Constitution on a federal level as well as state constitutions. Although the U.S. Constitution dates back to the eighteenth century, some of its amendments are in a constant state of interpretation. And then we have decisions of the courts, which is imposing, when you consider it includes federal courts AND state courts. Every day, as thousands of cases are decided across the nation, those verdicts and decisions become part of the law. The more prominent ones are referred to in the future when attorneys disagree on an issue in court, such as whether or not a certain piece of evidence should be admissible in a trial.

"But as I've said many times, America doesn't play for second place," said President Obama. "The future we're fighting for isn't as the world's largest importer, consuming products made elsewhere, but as the world's largest manufacturer of ideas and goods sold around the world." The U.S. president says in order to make the most of economic growth, the U.S. must reduce its budget deficit and cut spending. The Republican opposition has repeatedly accused the administration of overspending. That message helped Republicans trounce President Obama's Democratic Party in recent Congressional elections. Now, the President says he is calling on Democratic and Republican lawmakers to show they are serious about reform, and to stop funding projects in their own local districts through so-called "earmarks" inserted into federal spending bills. "Earmarks like these represent a relatively small part of overall federal spending," added President Obama. "But when it comes to signaling our commitment to fiscal responsibility, addressing them would have an important impact."

In the Republican weekly address, Representative Greg Walden promised to reform the way business is done in Congress when Republicans take control of the House of Representatives in January. Walden, who leads the Republican transition team, emphasized that many of the incoming Republicans are Washington outsiders. "The incoming republican freshman class, well, it's no ordinary group," said Walden. "Nearly half of its roughly 80 members have never served in elective office before. So they bring a fresh perspective and a lot of the energy, intelligence and experience that we want to incorporate into how we implement reforms that give the government back to the people." Walden outlined a number of ways Republicans plan to make the House of Representatives more transparent, including installing public cameras in the Rules Committee, where lawmakers decide which bills and amendments will come to a vote. Gabe Joselow | Washington | VOA

We can add to this mix the tons of laws that come out of Congress every year. And don’t forget the congresses of the fifty states. All year long, legislators in Washington, D.C. and state capitals draft new laws or seek modifications of existing laws. As if all this isn’t enough, we can add the regulations of government organizations to the fray. This may help explain why our legal system is so complicated. When we try to figure out what we can or cannot legally do, we may be faced with so many different sources of law. It doesn’t get any easier when you introduce disputes that involve people from different states. Then you have to figure out which state’s laws to apply. These are just some aspects of our legal system that may help explain why the law can seem confusing at times. *** Timur handles lawsuits for car accidents, slip & fall accidents, work accidents, cruise ship accidents, serious personal injury, hospital errors, medical malpractice, dangerous product, pharmaceutical drugs, workplace discrimination, sexual harassment and other areas of law. ▪ www.benimavukatim.com ▪ t.akpinar@verizon.net ▪ 718 224-9824

Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.


US News

33

Obama Presses for US-Russia Nuclear Pact President Obama met with Russian President Dmitry Medvedev on the sidelines of the just-concluded AsiaPacific economic summit in Japan. Earlier this year, the two men signed the new Strategic Arms Reduction Treaty, which would cut nuclear weapons stockpiles by as much as a third. Mr. Obama promised an energetic lobbying effort to secure ratification of the pact. "I reiterated my commitment to get the START treaty done during the lame duck session and I have communicated to Congress that it is a top priority," he said. The U.S. constitution mandates the Senate must ratify foreign treaties before they go into effect. Beginning next year, Democrats will have a greatly-reduced majority in the Senate, which could complicate ratification, unless the treaty is approved in the final weeks of this year. Appearing on ABC's This Week program, South Carolina Republican Senator Lindsey Graham was asked if he intends to vote for ratification. "In its current condition, no. You have two impediments," Modernization - not only do we need a START treaty, we need to modernize our nuclear force, the weapons that are left to make sure they continue to be a deterrent.

And we need to make sure we can deploy missile-defense systems that are apart from START. So there are two stumbling blocks." In a bid to remove at least one stumbling block, administration officials say they would consider additional funds to maintain and modernize the existing U.S. nuclear arsenal. Also appearing on This Week, former U.S. Secretary of State Madeleine Albright said the New START treaty must not be allowed to languish. "First of all, it is a good treaty. We remember [former] President [Ronald] Reagan saying 'trust but verify'. And what has happened is that the verification procedures have not been in place for almost a year," she said. "So we need the treaty for that [verification]. Plus, the relationship with the Russians is very important. They have been very helpful on Iran. And I hope very much that the lame-duck session [of Congress] recognizes the importance of the treaty."

Michael Bowman|Washington|VOA

Karzai: US Should Reduce Afghan Military Operations In an interview Sunday in The Washington Post, Hamid Karzai said he wants the U.S. to stop night raids, which he says aggravate Afghans and could incite people to join the Taliban insurgency. The newspaper reported the Afghan president is seeking veto power over those nighttime operations, saying the time has come to “reduce the intrusiveness into daily Afghan life.” In an interview Sunday in The Washington Post, Hamid Karzai said he wants the U.S. to stop night raids, which he says aggravate Afghans and could incite people to join the Taliban insurgency. The newspaper reported the Afghan president is seeking veto power over those nighttime operations, saying the time has come to “reduce the intrusiveness into daily Afghan life.” The Washington Post story says Mr. Karzai’s comments come as U.S. officials are stressing that the combat mission in Afghanistan will not end until 2014. The newspaper says U.S. officials are “playing down” the importance of July 2011, the date U.S. President Barack Obama has set to begin withdrawing U.S. troops from Afghanistan. Comments Sunday by the U.S. Special Representative for Afghanistan and Pakistan seemed to support that strategy. Richard Holbrooke said “substantial combat forces” will not be phased out in Afghanistan until 2014. AP, AFP & Reuters

India, Indonesia, & Gibbs Sore Foot "In an open global market the American worker cannot compete with the wages paid to Asian workers!" a businessman in President Barack Obama's trade mission to India exclaimed to me; he was calling from a New Delhi public phone. A loose coconut from a Palm tree had fallen on his head and he was somewhat dazed: "We must both lower the wages of American workers and raise the wages of Asian workers until they meet!" At the Indian Parliment President Obama proclaimed: "From out of the distant past many many paths led to this moment in time which brought me here. I now say that from now on we all together will travel the same road into the future!" Later on he and his entourage of 250 businessmen said the same things in Indonesia where an erupting volcano cut their visit short. "Things are not the same here as I remember when a child!" Obama remarked. "Disguised in military clothing and insignia a group of terrorists fooled the gate guards and entered the grounds of the Parliament in New Delhi!" an elderly Indian journalist told me years ago. "They then made a mistake and went to the rear of the Parliament where they were apprehended. Their purpose was to trigger a war between Hindus and Moslems!" he speculated. "But my government didn't take the bait!" "Both the Iranians and Pakistanis fear Indian hegemony in Afghanistan!" another journalist told me more recently. "The foreign minister of Russia Sergei Lavrov has openly said 'Iran must be part of a political solution' to the conflict in Afghanistan!" Meanwhile the Government of Japan decided to give an elderly 112 year-old pensioner an Award For Longevity, but the family would not let the government representative see the man. The police were called and discovered the pensioner had been dead some 30 years. All this while Presidential Spokesman Robert Gibbs nurses a sore foot. Indian security tried to close the door to Parliament and deny him and eight American journalists entry. He put his foot in the door and they pushed and pushed. He yelled and yelled. They all got in, but the price of entry was Gibbs Crunched Foot.

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun


34

Forum Bulmaca - 132 Hazırlayan: Güven Söztutan guvensoztutan@forumgazetem.com

Aþýrý baðlý, tutkun Buðra ..... (Alt resim)

Yapýlacak olanýn en doðrusu

Tutsaklýk Su samuru

Üçe çýkarma, üçleme

6

..... Akyürek (üst resim)

2

Iþýn Kadýn oyuncu

Direnme, ayak direme Acele

Alan korkusu

Kalýtým Özen

Düz ve geniþ arazi Ýtalya’nýn eski para birimi

3

Tahta çýkma Ezgi, naðme ..... Saat (orta resim)

Bir geyik cinsi

Müstahsil Ahlakla ilgili

7 Ýsim Bir iç salgý bezi, özden Elçi

Geri çevirme Kaldýraç

Ödeþme Karþý koyma, dayanýrlýk Afrika’da bir nehir

Sesle ilgili

Molibdeni n sembolü Þehzade eðitmeni

10

5

Çürüyerek içi boþalmýþ Akla uygun, akýllýca

1

Kurnaz, cin fikirli

Ýlgi eki Göz çukuru Anahtar Bir yaban Kastamohayvaný nu’nun bir ilçesi

Durgun, dingin Bir nota

14

Kýþ sporlarýndan

Yöre Güvenilir Zehir, aðý Ezanla ilgili Eti, yaðý çok olan, tavlý

Alýþveriþte durgunluk Sadist Metal olmayan element

Radyumun sembolü

11

Askerin su kabý Kötü, korkulan Para birimimiz

Gerçek

Savunulan düþünce, iddia

8

Kalýn biçilmiþ uzun tahta Benek

Yersiz söz, pot

Beddua Deniz generali

13

Mürekkep balýðýnýn bir türü Sýkýntý Dalkavuk

Tahlil

12

Bursa’da bir göl

Yergi

Lezzet

Yeþile çalan toprak rengi

4

Belirti, iz, niþan Ceylan

Yanardað püskürüðü Yayvan sepet

15

Duygu Liste baþý Kabaca evet Rusçada evet

Suçu baðýþlama k

9

Özgür Ýþitme organý

Kökten

16 Þaka

1

ÞÝFRE:

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16


Amerika Haberleri

35

Dünyanın yolsuzluk karnesinde Türkiye 56. sırada Uluslararası Şeffaflık Örgütü'ne göre, yolsuzluk en fazla savaşların yaşandığı ülkelerde yaygın. Merkezi Berlin'de bulunan örgütün 178 ülkede yaptığı anketlere dayanarak oluşturulan listeye göre, yolsuzlukta başı Somali çekiyor. Bu ülkeyi Birmanya, Afganistan ve Irak izliyor.

ARC Tünelinin Katili: Trenton Hudson Nehri altında en son inşa edilen demiryolu tünelinin üzerinden 100 yıldan fazla bir zaman ve on milyonlarca yolcu geçti. Bu geçen asır içinde New Jersey, büyük New York Metropolünün dinamik bir parçası haline gelirken demiryolu bağlantılarının yanına Holland ve Lincoln tünelleri ile George Washington koprüsünü de ekledi. Ama sabah ve akşam saatlerinde Hudson Nehrini geçmeye çalışan ben ve benim gibiler, mevcut köprü ve tünellerin ihtiyaca artık cevap veremediğine her gün tanık olmakta. Bu yıl New Jersey Transit, sadece mevcut demiryolu ağı ile Manhattan Penn istasyonuna 46 milyon yolcu taşıyacağını hesaplıyor. Bu son 10 yılda % 150’lik bir artışa ve mevcut kapasitenin % 100 olarak kullanılmasına tekabül ediyor. Yani bundan daha fazlasını mevcut demiryolu ağı ile taşımak mümkün değil. Mevcudun yeterli olmayacağını yıllar evvel tahmin eden planlamacılar, 1995’den beri kuzey New Jersey’i doğrudan Manhattan’a bağlayacak ve tren sayısını ikiye katlayacak bir demiryolu tüneli projesi (ingilizce ismi ile, Access to the Region’s Core, ARC) tasarladılar. ARC projesi, North Bergen ile Manhattan Penn istasyonu arasında Hudson Nehri’nin 30 metre kadar altına inecek, 5.6 km uzunluğunda bir tüneli, mevcut Penn istasyonunun büyütülmesini ve bunlara bağlı diğer destek mühendislik yapılarının inşaasını içermekte. Hudson üzerinde yapılacak bu önemli altyapı tünel projesine görevde oldukları sırada hem eski cumhuriyetçi Vali C. Whitman hemde demokrat Valiler J. McGreevey ve J. Corzine destek vermiştiler. Yaklaşık 9 milyar dolara malolması planlanan projenin yolcu kapasitesini ikiye katlaması ve kuzey New Jersey’li yolcuların Manhattan seyahatlerini her iki yönde en az 15 dakika kısaltması öngörülüyordu. Projenin toplam maliyetinin 3 milyar dolarını Federal Hükümet, 3 milyar dolarını ise Port Authority of NY/NJ ve geri kalan kısmınıda New Jersey eyaleti üstlenmişti.

Listeye göre, Danimarka, Yeni Zelanda ve Singapur, yolsuzluğun en az olduğu ülkeler sıralamasında ilk üçü paylaşıyor. Türkiye ise listede 56. sırada. Liste en iyiden en kötüye doğru sıralanıyor. 154'üncü sırada bulunan Rusya, yolsuzluğun en yaygın olduğu ülkeler arasında bulunurken 67'inci sıradaki İtalya, Ruanda'nın gerisine düştü. Çin, listede 78'inci sırada yer aldı. 'Faturayı yoksullar ödüyor' Uluslararası Şeffaflık Örgütü'ne göre, yolsuzluğun faturasını en fazla yoksullar ödüyor. Örgütün Başkanı Huguette Labelle, yolsuzluğun azaltıması için mevcut yasa ve kuralların uygulanmasının sağlanması gerektiğini vurguladı. Labelle, "Bu durum, küresel çapta yönetişimin güçlendirilmesi için daha fazla çaba harcanması gerek-

tiğine işaret ediyor. Birçok kişinin geçimi tehdit altındayken, hükümetlerin şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele yolunda verdiği sözleri hayata geçirecek adımlar atmaları gerekiyor" dedi. Listede Şili ve Uruguay Latin Amerika'da yolsuzluğun en az olduğu ülkeler. Orta Doğu'da Katar, Afrika'da ise Botswana diğer ülkelerden daha iyi durumda. Uluslararası Şeffaflık Örgütü'ne göre geçen yıl içinde Çek Cumhuriyeti, Macaristan, İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yolsuzluk arttı. ABD listede 22'nci sırada yer alıyor. Kaynak: BBC Türkçe Yayınları

Proje inşaatı Haziran 2009’da North Bergen’da müteahhit firmanın kazılması zor, sert diabaz kayasına (Palisades geologic formation) kazma vurması ile başladı, ama 15 ay sonra (Ekim 2010’da) çok daha sert ve zor bir kayaya, Vali Chris Christie’ye (Trenton politician formation) çarparak durmak zorunda kaldı. Vali Christie projenin öngörüldüğü gibi 9 milyar dolara değil de 12 ila 14 milyar dolara malobileceğini ve bu maliyetteki artışı New Jersey’in karşılayacak durumda olmadığı için veto ettiğini söyledi. Aslında görünürde Vali Christie’nin projeyi iptal etmesi “ayağını yorganına göre uzat” prensibine dayandığı için doğru gibi gözüküyor. Karşılığı yoksa harcamamalıyız, olsa bile sarhoş kovboy gibi boş şeylere savurmamalıyız ve savursak da bütçemize denk savurmalıyız. Ama New Jersey eyaletinin hali bunun tam tersi. Eyalet bütçesi çok uzun yıllardır beceriksiz politikacılar, sonu olmayan sosyal programlar, neye hizmet ettiği belli olmayan yatırımlar, verimsiz çalışan eyalet görevlileri ve onların “ballı” emeklilik hakları yüzünden her geçen yıl daha fazla açık vermekte. Peki kangrene dönüşen bu bütçe açığı yarasına cerrahi müdahale yapamayan Trenton’lı politikacılar, faydası rakamlarla ispat edilmiş, 6,000 kişiye 10 yıl boyunca iş sağlayacak ve milyonlarca yolcuya hizmet edecek bu projeyi nasıl oluyorda bir çırpıda kesip atabiliyorlar? Ayağını yorganına göre uzatalım ama unutmayalım ki “aza tamah çok ziyan getirir” diye bir atasözümüz vardır. Projenin öngörülen maliyetinin üzerine çıkması halinde, New Jersey eyaleti belki 3 milyar dolar daha fazla bir borcun sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalabilir ama projenin iptal olması ile neleri kaybedeceğini göz önüne almalı. Bize Lincoln ve Holland tünellerini bırakan nesillerin aksine gelecek nesillere sadece gittikçe yetersiz kalacak bir ulaşım ağı ve onun sorunlarını ve İphone’larımızı bırakacağız. Onlar da bizden “hayır” dualarını esirgemeyeceklerdir. Ama hepsinden önemlisi Federal Hükümetin ve Port Authority’nin karşılıksız vermeyi taahhüt ettiği 6 milyar dolardan olacağımızz. Yani ilerde hakikaten bu projeyi gerçekleştirmek zorunda olduğumuzun bilincine varırsak, bu sefer çocuklarımız maliyetin bir kısmını değil, tümünü (9 ila 12 milyar dolar) ve inşaat için gereken 10 yıllık bir zamanı bulmak zorunda kalacaklar. Tabii bu rakamlar ekonominin durgun olduğu ve inşaat sektörünün fiyat kırdığı bugünkü durumu yansıtan fiyatlar. On behalf all tax-payers who were forced to bail-out corrupt banks, that gambled on mortgage derivatives and useless car companies that manufactured junk cars for decades, I ask Governor Christie to restore ARC tunnel project and fiscal sanity. The Governor is on the right track by trying to be fiscal conservative. However, the fiscal health cannot be achieved by eliminating an essential infrastructure project and losing 6 billion dollar free money, but by reducing unnecessary government expenses and scaling down state employee benefits. P.S. The writer has not been involved with any part of the ARC tunnel project.

Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.


Amerika Haberleri

36

ATAA Başkanı Günay Evinch: “Amerikan Kongresi’nde Türkiye’ye İsrail baskısı olabilir” Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) Başkanı Günay Evinch (Övünç), ABD'deki ara seçimlerin ardından Kongrede büyük güç kazanan Cumhuriyetçilerin, bu dönemde Türkiye'nin İsrail ve İran ile ilişkilerini daha fazla gündeme getirebileceği uyarısında bulunarak, "Kendilerini Türkiye'yi ya da İsrail'i seçmek zorunda kalmış gibi hissederlerse tabandan gelen baskıyla İsrail'i seçerler" dedi. WASHINGTON - Seçim sonuçlarının TürkAmerikan ilişkilerine olası yansımaları konusunda AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Evinch, Kongredeki koltuklarını büyük ölçüde artıran ve Temsilciler Meclisinde çoğunluğu elde eden Cumhuriyetçilerin, İsrail konusunda geleneksel olarak çok hassas davrandığına ve ülkelere, "İsrail'i seviyor mu sevmiyor mu" şeklinde "siyah-beyaz" bir tarzda baktığına dikkati çekti. "Cumhuriyetçilerin Türkiye'ye duyduğu sevgi ile İsrail'e duyduğu sevginin çakıştığını" ifade eden Evinch, "Kendilerini Türkiye'yi ya da İsrail'i seçmek zorunda kalmış gibi hissederlerse, tabandan gelen baskıyla İsrail'i seçerler" dedi. Bu bakımdan Cumhuriyetçilerin, İsrail ve bununla bağlantılı olarak İran konularındaki hassasiyetleri göz önüne alındığında, bu konuları Kongrede daha fazla gündeme getirebileceğini ifade eden Evinch, yeni dönemde Kongreden İsrail ile ilişkileri düzeltmesi yönünde Türkiye'ye baskıların artabileceğini söyledi. Evinch, "Ancak nihayetinde Amerikan çıkarlarının üstün gelerek, Türkiye-İsrail ilişkilerinin zaten yumuşama döneminden geçmekte olması nedeniyle sağduyunun hakim çıkması ve bu baskının çok da yüksek düzeylere ulaşmamasını bekliyorum" diye konuştu. Evinch, daha önceki başkanlar döneminde de Kongrede büyük değişimler olduğunda TürkAmerikan ilişkilerine dair bazı endişelerin dile

getirildiğini, ancak sonuçta Türkiye söz konusu olunca ABD'nin her zaman ulusal çıkarları doğrultusunda davrandığını ve bazı durumlarda yönetim birimlerinin Kongreye gerekli uyarılarda bulunduğunu belirtti. ABD Temsilciler Meclisi üyeleri nezdinde etkin lobi çalışmaları yürüten isimlerden biri olan ATAA Başkan Yardımcısı Ali Çınar da "daha askeri ve milliyetçi" olarak değerlendirdiği Cumhuriyetçilerin Türkiye'ye ihtiyacı bulunduğunu söyledi. "Zaten Cumhuriyetçiler her zaman Türkiye'ye, Demokratlara göre daha yakın bir parti" diyen Çınar şunları kaydetti: "Cumhuriyetçilerin Kongrede daha çoğunlukta olması bizim lehimize. Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komite Başkanı olacak olan Ileana-Ros Lehtinen, Ermeni tasarısına karşı çıkan ve Türkiye'yi savunan bir milletvekili. O bakımdan olumlu görüyorum bu değişikliği." Çınar, son 2-3 ay içinde görüştükleri 30'u aşkın Demokrat ve Cumhuriyetçi milletvekilinin kendilerine ilk İran ve İsrail konularını sorduğuna dikkati çekerek, "Türk Dostluk Grubunda olanlar da dahil olmak üzere bu konuda ciddi sorun var. Lehtinen de bu konuda karşı tarafı tutuyor. Türkiye'nin, 'sıfır sorun' politikası izleyeceğini daha iyi anlatması gerekir. Türk-Amerikan ilişkilerinin yönünü belirleme açısından gelecek yıl Ermeni tasarısından ziyade, en baştaki konular İran ve İsrail olacak" dedi. (A.A) - Mehmet Toroğlu

ATAA Başkanı Evinch TASAM Türk Dünyası Forumunda ATAA Başkanı Günay Evinch, İstanbul'da düzenlenen ve dünyanın birçok farklı ülkesinden gelen yaklaşık 300 kişinin katıldığı Türk Dünyası Forumuna katıldı. Evinc, Türk Dünyasının güçlenmesi, lobicilik çalışmaları ve halkla ilişkilerin güçlenmesi için yapılan programda Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Avrupa'daki Türk diasporasına örnek olan model toplum yapısının Amerika'daki Türk toplumu olduğunu belirterek, ATAA'nın yaptığı ilkeli projeleri, karşılıklı diyalog ve grassroot çalışmaları ile örnek bir kuruluş olduğunun altını çizdi. Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezinin düzenlediği programda Amerika'daki Türk toplumunu temsil eden Günay Evinch, programa Kazakistan'dan Belçika'ya, Kuzey ırak'taki

Türkmenlerden Uygurlar'a birçok soydaşın katılmasının olumlu olduğunu söyledi. Konuşmasında, Türk Amerikan toplumunun faaliyetlerini anlatan Evinch, lobicilik, kampanya finansmanı ve yargı sisteminde haklarımız konularında da bilgi verdi. Günay Evinch ayrıca ikinci panelde de sözde Ermeni soykırımı konusunda yapılan çalışmalar ve neler yapılması konusunda detaylı bilgiler sundu. ATAA Başkanı Günay Evinch kongrenin aslında Mardin'de planlandığını ancak son haftada programın İstanbul'a alındığını dile getirdi. Mardin Valisi Hasan Duruer ile de görüşen Evinc, gelecek senelerde yapılacak programın Türkiye'nin zengin kültüre sahip illerinden Mardin'de yapılmasını dilediğini söyledi.


Kurban Bayram覺n覺z覺 Tebrik Ediyoruz.


Amerika Haberleri

38

TÜRKİYE DIŞ POLİTİKADA GÜÇLÜ AKTÖR OLMA YOLUNDA Ortadoğu uzmanı olan Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Akif Kireççi, Türkiye'nin dış politikasının son 10 yılını Forum Gazetesine değerlendirdi. Doç. Dr. Akif Kireççi'ye göre Türkiye İsrail ilişkilerinin düzelmesi, bölge ve barış için en kritik denge unsuru. Türkiye'nin İran olmayacağını ama İran'ın Türkiye olabileceğini ifade eden Kireççi, "Türkiye sadece İslam Dünyasına açılmadı; Türkiye hem Ortadoğu’ya, hem Güney Amerika’ya, hem de Afrika’ya açıldı." şeklinde konuştu. Cahit Oktay: Türk Dış Politikası Geleneği değişiyor mu? Doç. Dr. Akif Kireççi: Değişimi tarafsız bir kelime olarak alırsak sanırım evet. Türk Dış Politikası, son on yılda daha aktif ve dinamik bir performans gösteriyor. Dünyada olup bitenleri daha yakından izliyor. Sadece Türkiye etrafındaki sorunlara değil, dünyadaki sorunlara da angaje ve sorun çözücü bir yaklaşım geliştirmeye çalışıyor. Dolayısı ile geleneksel Türk dış politikası olarak bilinen; batı kampı içerisinde kimseyi rahatsız etmeden ortalama bir politika yürütme tarzı yerine, Türkiye daha aktif, batı ile beraber kendini de önceleyen bir politika yansıtıyor. C.O.: Peki neden böyle bir değişime ihtiyaç duyuldu? A.K.: Türkiye bildiğiniz gibi, Atatürk dönemini ayrı tutarsak, modern cumhuriyet tarihinde üç dönemde aktif dış politika izlemiştir. Bunlar; Adnan Menderes ile NATO'ya girdiğimiz yıllar, Turgut Özal döneminde karma ekonomiden serbest ekonomiye geçtiğimiz süreçte takip edilen dış politika, bir de sayın Erdoğan döneminde takip edilen dış politikalardır. Erdoğan dönemi bunlar arasında en farklı olanı kabul edilebilir. Çünkü, soğuk savaş sonrası dünyaya Özal ile bir giriş yapmayı deneyen Türkiye, onun vefatından sonra kısmen geriye çekildi. Ülkemiz soğuk savaş döneminin sona ermesine asıl ve kalıcı tepkileri son yıllarda göstermeye başladı. Kısacası bu değişimlerle Türkiye soğuk savaş sonrası dünyaya yeniden güçlü bir aktör olarak dönmek istiyor. C.O.: Bu dönüşüm süreci nasıl başladı? A.K.: Bildiğiniz gibi Türkiye 2002 seçimlerine kadar ekonomik krizler ile boğuşan bir ülkeydi. AK Parti iktidarından önce ülkenin gelirleri giderlerini karşılamıyor, hatta gelirler borçların faiz ödemelerine bile yetmiyordu. 60 milyondan fazla nüfusu olan bir ülke GSMH olarak ancak 250 milyar dolar civarında bir rakama ulaşabiliyordu. Bu rakam Toyota'nın global yıllık satışlarından bile daha düşük bir rakam. Yeni hükümetin ekonomide gerçekleştirdiği ciddi yapısal reformlar ile Türkiye ekonomisi çok süratli bir şekilde dinamik girişimciler sayesinde performansını sekiz yıl gibi kısa bir sürede üçe katladı. Ekonomik istikrar, tek parti iktidarı ve tabi bunların da ötesinde dünyaya ver Türkiye’ye yeni bir bakış açısı bu dinamizmin itici güçleri olarak ortaya çıkmıştır. C.O.: Dış politikadaki dönüşüm Türkiye’ye bir şey kazandırdı mı? A.K.: Türkiye'nin kendi etrafına ve dış politikamızın yıllarca çözüm bekleyen sorunlarına değişik bir açıdan bakmak, sorunları çözmek isteyen taraf olarak dünya kamuoyunda kabul edilmek, tabii ki bizim gibi sorunlu coğrafyalarda yaşayan ülkeler için önemli bir açılım.

C.O.: Bunlara somut örnekler verecek olursak? A.K.: Gerçi 2002'de AK Parti çok ciddi bir kriz ile, Irak savaşıyla ilgili olarak gündeme gelen, Amerikan ordularının Türkiye’de konuşlanmasına izin veren tezkere krizi ile dünya gündemine oturdu. O dönemde ABD ile ilişkilerimizin gerilmesine neden olan bu sorun yeni hükümetin dış polita açılımlarını sınırlamadı. Ve belki onları daha da teşvik etti. Türkiye ilk ciddi atağını Kıbrıs konusunda Annan Planı’nın kabul edilmesi ile ilgili koyduğu tavırla dünyaya gösterdi. Annan Planı’nın KKTC tarafından kabul edilip Rum kesimi tarafından kabul edilmemesi Türkiye ve Kıbrıs’lı Türklere pratik bir kazanç sağlamadı ama, dünyaya sorunu çözmek istemeyen tarafın Kıbrıs Rumları olduğunu gayet net bir şekilde gösterdi. Tabi ki Kıbrıslı Türklerin referandumda Annan Planı’na evet demelerine rağmen Avrupa Topluluğu tarafından cezalandırılmaları, kısıtlamaların kaldırılmaması Kıbrıs Türklerinin değil Avrupa topluluğunun ayıbıdır. C.O.: Dış politikada kullanılan ‘Yeni Dil’i biraz tanımlar mısınız? A.K.: Türkiye'nin dış politikada geliştirdiği yeni dil, batıdan kopan bir politikanın dili değil. Belki bazı noktalarda Batıya mihmandarlığını yaptığı değerleri hatırlatan bir dil. Avrupa Topluluğu Türkiye’ye tam üyelik perspektifi verdikten sonra TBMM kısa sürede Kopenhag Kriterlerine hazırlanmak üzere yüzlerce kanun geçirdi. Türkiye Avrupa Topluluğu'nun kendisinden istediği hukuki altyapıyı hızla gerçekleştirdi. AK Parti iktidarının ilk yıllardaki Avrupa'ya yönelik bu hızlı değişimi hem Avrupalıları, hem de dünyayı şaşırttı. Türkiye’nin bu işte ne kadar ciddi olduğunu göstermesi çok önemlidir ve bu politikalarda bir değişiklik yoktur kanaatindeyim. Ancak; burada hızla frene basan taraf Avrupa Topluluğu oldu. Kriterlerin parçası olan Chapter'lerin bir kaç yıldan beri açılmaması çok etkili oldu. Geriye çekilen, fren olan tarafın Türkiye olmadığı açıktır. Türkiye bu frenleme karşısında ilk defa, kapının önünde oturup bekleyen bir ülke olmak yerine dış politika seçeneklerini geliştirmeyi ve çeşitlendirmeyi hedefledi ve bunda başarılı oldu. Şimdi Türkiye Avrupa’ya başka alternatifleri olduğunu da gösteriyor ve kapının önünde çaresiz beklemek istemediğini ifade ediyor. Burada bir eksen kayması yok, tam tersine kendi pozisyonunu güçlendirme var. C.O.: Başka alternatiflerden kastınız İslam Dünyasına açılmak mı? A.K.: Hayır. Türkiye sadece İslam Dünyasına açılmadı; Türkiye hem Ortadoğu’ya hem Güney Amerika’ya hem de Afrika’ya açıldı. Avrupalıların kibirli tavırları artık Türkiye’yi bıktırdı ve Türkiye’nin

Müslüman ülkelerin de ötesinde dünyaya yeni bir bakış açısı gelişrtirmesine vesile oldu. Tabi bu açılımlar, Avrupa’ya bir reaksiyon olarak ortaya çıkmış değil. Dışişleri bakanımız Ahmet Davutoğlu'nun da ifade ettiği gibi; Türkiye hem Ortaduğu’ya, hem Balkanlara tarihi ve kültürel bağlarla kenetlenmiş bir kültürü temsil ediyor. Bu perspektif şimdiye kadar gündeme getirilmemişti.

TÜRKİYE İRAN OLMUYOR AMA İRAN TÜRKİYE OLABİLİR! C.O.: Bu geniş perspektif içerisinde “Türkiye İran mı oluyor” sorusunu nasıl cevaplıyorsunuz ? A.K.: Türkiye İran olmuyor ama İran yakında Türkiye olabilir... Türk Dış Politikasındaki açılımların temel dinamiklerinden bir tanesi bölgenin serbest ekonomi ile rahata kavuşması ve bölgeye daha fazla demokrasinin gelmesidir. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız özellikle Ortadoğu ziyaretlerinde dile getirdikleri en önemli konulardan bir tanesi, demokrasinin hayata geçirilimesi ile ilgili. Dolayısı ile Türkiye bölgeye yaklaşımlarında batıdan kopma iddialarının tam tersine, Batı’nın değerlerini bölgeye aktarıyor. Ama bunu yaparken emreden, zorlayan, tehdit eden bir dil değil, bölge dinamiklerinin içinden gelen bir dil kullanmayı tercih ediyor. Bölgede demokrasi ve modernite isteyen kesimler için böyle bir dilin var olması çok önemli. Demokratik değerlerin içselleştirilmesi ve açık toplum, kadın hakları gibi konuların öne çıkarılması Türkiye'nin savunduğu prensipler. Dolayısı ile Türkiye Batı’yı, kendi değerlerinden kopmadan bölgeye taşıyan bir aktör durumunda. C.O.: Bu yeni konsept Türkiye İsrail ilişkilerini nasıl bir sürece götürüyor? A.K.: Türkiye’nin Filistin halkının durumunu seslendiren, dünyada nerede ise tek ülke olması tabii ki İsrail ile olan ilişkileri geriyor. Türkiye bölgede İsrail-Filistin barışının gerçekleşmesini, Filistinlilerin de bir devlete kavuşmasını çok önemsiyor. Başbakanın eleştirileri ve çıkışları sanırım bu konuya duyduğu insani ilginin de bir yansıması. Türkiye’den yola çıkan yardım gemilerine uluslararası sularda yapılan saldırı ve 10 kişinin ölümü ile sonuçlanması iki ülke arasındaki bu gerilimi aşılması zor bir boyuta taşıdı. Türkiye İsrail’den bu konuda özür ve tazminat bekliyor. Sanırım İsrail de bu noktada Türkiye’nin dostluğuna önem verdiğini bir biçimde ifade etmek durumunda. Eğer bu sağlanırsa ilişkiler eski haline dönmese de hızla normalleşme sürecine girecektir. Türkiye İsrail ilişkilerinin düzelmesi bölge ve barış için en kritik denge unsurudur. Röportaj: Cahit Oktay

Doçent Doktor Akif Kireççi yaklaşık 12 senelik Amerika tecrübesi yaşamış, bu süre zarfında UPEN’de Ortadoğu üzerine doktorasını tamamlayarak akabinde Stevens Institute of Technology’de Türkiye ve Ortadoğu üzerine öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. İki yıl önce Bilkent Ünivesitesi’nden aldığı teklif üzerine Türkiye’ye dönen Kireççi, halen aynı üniversitede Ortadoğu üzerine dersler vermektedir. Alanında bir çok Türkçe ve İngilizce makaleleri yayınlanan ve geçtiğimiz günlerde bir takım konferanslar için Amerika’ya gelen Kireççi ile Türk Dış Politikasında son dönem yaşanan değişiklikler üzerine bir söyleşi yaptık. Bir solukta okuyacağınızı düşündüğüm bu analizde; dış politikamızda ‘dil’ değişiminin gerekçelerini, eksen kayma iddialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığının cevaplarını ve Avrupa Topluluğu ile ilgili üyelik sürecimizdeki uygulanan politik manevraların açıklamalarını bulacaksınız. (C.O.)


Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz

Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.


Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun.


Amerika Haberleri

41

Genç Türk Piyanist Seda Röder, “İstanbul’u Dinliyorum” konseriyle Boston’u büyüledi 15. Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali’nde, genç piyanist Seda Röder, ”İstanbul’u Dinliyorum” konseri verdi. Festival Direktörü Erkut Gömülü tarafından yapılan açıklamada, piyanist Seda Röder’in, ”İstanbul’u Dinliyorum” konserinin, ”Dünya Prömiyeri”nin yapıldığı bildirildi. 29 Ekim-8 Aralık tarihleri arasında yer alan 15’inci geleneksel Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali çerçevesinde düzenlenen konser İstanbul’un 2010’da Avrupa Kültür Başkenti olması nedeniyle İstanbul’a ithaf edildi. BOSTON- 5. Boston Türk Festivali’nde genç piyanist Seda Röder’in “İstanbul’u Dinliyorum” adlı konser projesinin “Dünya Prömiyeri” yapıldı. Konser programı Boston’lu müzikseverleri büyüledi.

Brahms ve Berg üzerine araştırmalarına devam eden genç piyanistin gerek Amerika çapında gerekse dünyanın birçok yerinde verdigi resital ve konserler büyük ilgi çekiyor.

Ünlü şair Orhan Veli’nin “İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı” dizelerinden esinlenen ve Boston Goethe Enstitüsü’nde yer alan konserde piyanist Seda Röder, Orhan Veli’den yaklaşık yarım asır sonra, İstanbul’un seslerini bu kez farklı bir boyuttan ve çağdaş Türk bestecileri Turgut Erçetin, Zeynep Gedizlioğlu, Özkan Manav, Tolga Tüzün, Murat Yakın ve Tolga Yayalar’ın eserleriyle dile getirdi. Genç besteci Tolga Yayalar da salonda konseri dinleyenler arasındaydı.

“İstanbul’u Dinliyorum” projesini çeşitli ülkelerde vereceği konserlerle dünya çapında tanıtacak olan Seda Röder, aynı adlı bir sonraki konserini İstanbul’da, 17 Aralık’da, Beyoğlu’ndaki Akbank Sanat’ta seslendirecek. Proje hakkında daha fazla bilgiye www.newmusicistanbul.com adresindeki web sitesinden de ulaşmak mümkün.

29 Ekim-8 Aralık tarihleri arasında yer alan 15’inci geleneksel Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali çerçevesinde düzenlenen konser İstanbul’un 2010’da Avrupa Kültür Başkenti olması nedeniyle İstanbul’a ithaf edildi. Müzik öğrenimini Avusturya’nın Salzburg kentindeki saygın müzik okulu Mozarteum’da yapan Seda Röder, dünyaca ünlü Beethoven ve Brahms uzmanı Gerhard Oppitz’le de Münih Müzik Okulu’nda çalışmalar yaptı. Halen Harvard Üniversitesi’nde Mozart,

1996’dan bu yana her yıl yapılan Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali ise “Anadolu’nun Renkleri” temalı festival programıyla sergiler, konserler, film yarışması, Türk yemek ve şaraplarının tanıtımı gibi çok geniş bir yelpazede yer alıyor. Boston Türk Festivali, Kuzey Amerika’daki bir ayı aşan ilk Türk kültür ve sanat festivali olma niteliğini de taşıyor. Festivalin ana sponsorları arasında Türk Kültür Vakfı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türk Hava Yolları bulunuyor. Boston Türk Festivali’ne ilişkin daha fazla bilgi festival web sitesinde yer alıyor: http://www.BostonTurkishFestival.org

Kurban Bayramınızı Kutluyoruz


Kurban Bayramınız Kutlu Olsun.

Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.


Amerika Haberleri

TURANT Cumhuriyet Bayramı ve TurkFest ile coşturdu

Uzun bir hazırlık döneminden sonra TURANT, başarılı bir Cumhuriyet Bayramı Balosu ve Türk Festivali yaşadı. Cumhuriyet Balosu’nda Houston Başkonsolosu Akıl Öktem, Rowlett şehri Belediye Başkanı Dr. John Harper ve Çankaya Belediyesi Başkan Vekili Fazıl Güleken ile meclis üyeleri hazır bulundular.

Büyük bir katılım ve yoğun bir programla gerçekleşen TURANT Cumhuriyet Balosunda sanatçı Gülşen sahne aldı. HOY-TUR Halk Dansları topluluğu, TURANT Çocuk Folklor grubunun muhteşem gösterileri, Düriye ve Orkestrasının Caz performansı ve New York’tan katılan Mike, şarkıları ile geceye büyük renk kattı. Ayrıca baloda gece boyu Atatürk’le ilgili slayt gösterileri yapıldı. TURANT Derneği yönetimi bu sene, Türk toplumuna uzun yıllar sağladıkları katkılardan dolayı Oğuzhan Alay ve Baki & Şükriye Sulanc’a Houston Başkonsolosu Akıl Öktem'in elinden birer plaket verdi. Gecede ayrıca TURANT’a katkılarından dolayı sanatçı Gülşen, HOY-TUR ve Trabzon il Turizm ve Kültür Müdürü

İsmail Kansız’a da birer plaket verildi. TURANT’ın TurkFest için Türkiye’den davet ettigi dünya gösteri şampiyonu Çankaya Belediyesi HOY-TUR Folklor grubu, festival başlamadan evvel ABC/WFAA Channel 8 tarafından gösteri yapmak üzere canlı yayına davet edildi ve canlı yayında muhteşem bir gösteri sundu. Programı sunan spiker de hızını alamayarak kendini bir anda folklor ekibinin arasında horon oynarken buldu. Ayrıca Kanal 33 Televizyonu da festivalden önce TURANT'ın faaliyetleri ve festivalde sunacağı yemeklerle ilgili bilgileri bir RC Project programında sundu ve bu amaçla programda TURANT Derneği görevlilerini ağırladı. Haber ve resimler: TURANT

43


Amerika Haberleri

44

Şoförsüz iki araç, İtalya'dan Çin'e gitti Üç ay süren ve 13 bin kilometre yapan elektrikli araçlar şoförsüz olarak İtalya'dan Çin'e gitti. Haberi 7. sayfada

“Zombi Yürüyüşü”nde korkunç kostümler birbirleriyle yarıştı WASHINGTON - Cadılar Bayramı dolayısıyla birbirinden ürkütücü ve ”kanlı” kostümleriyle zombiye dönüşen Amerikalılar, başkent Washington’un caddelerinde ”insan avı”na çıktı. Cadılar Bayramı dolayısıyla ABD’nin başkenti Washington’da dolunayın olduğu gece ”Zombi Yürüyüşü” düzenlendi. 7′den 77′ye birçok Amerikalının katıldığı etkinlikte, korkunç kostümler birbirleriyle yarıştı. Mezardan çıkmış eli kanlı gelinlerden beyin yiyen zombilere kadar ilginç ve ”kanlı” kıyafetlere bürünen Amerikalılar, meraklı bakışlar altında restoranların bulunduğu caddelerde yürüdü. Film karelerini aratmayacak sahneler yaratan ”zombi Amerikalılar” bazı arabaları durdurup ‘’saldırdı”, restoranların camlarına vurarak insanları ”korkuttu”, birbirleriyle ”zombi kavgası” yaptı. ”Zombi avcıları” zaman zaman zombilere müdahale etse de kalabalığa üstün gelemedi. Amerikalılardan ilgi gören zombilerle bol bol fotoğraf çektirildiği görüldü. Bazı çocukların korkarak annelerine sarıldığı, bazı Amerikalıların meraklı bakışlarla grubu izlediği dikkati çekti. (A.A) - Barışkan Ünal/Mehmet Toroğlu

Kurban Bayramınızı Kutluyoruz.

Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.

KKTC 27 yaşında KKTC'nin New York Temsilcisi Büyükelçi Kemal Gökeri, eşi Figen Gökeri ile birlikte KKTC'nin 27. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla New York'ta Türkevi'nde resepsiyon verdi. Haberi 24. sayfada


Amerika Haberleri

45

Ali Çınar En Başarılı 10 Genç Arasında Ulusarası Genç Liderler ve Girişimciler derneği Junior Chamber International (JCI), Türkiye şubesinin düzenlediği en kapsamlı çalışmada Türkiye'nin en başarılı on genci arasında, Amerika'da toplum ve dernekler konusunda aktif çalışmalara imza atan ATAA Başkan Yardımcısı Ali Çınar da yer aldı. 2010 yılı "Siyaset, Hukuk ve Kamu Yönetimi" kategorisinde birinci seçilen Çınar, Kadir Has Üniversitesi'nde düzenlenen ödül törenine katıldı. 10 farklı kategoride düzenlenen TOYP (Ten Outstanding Young Persons) programının Türkiye ayağı için düzenlenen ödül törenine siyaset, hukuk, sanat ve bilim alanlarında birçok ünlü konuk katıldı. Her kategoriden önde gelen isimlerin yer aldığı jüri değerlendirmesinde birincilik elde eden TOYP finalistleri önümüzdeki sene düzenlenecek dünya finallerine katılarak ülkemizi temsil edecek. Çalıştığı alanda çığır açan, yenilikçi ve başarılı gençleri topluma tanıtarak yeni nesillere ilham vermeyi amaçlayan "Ten Outstanding Young Persons of the World" programı Türkiyede bu yıl 16. kez yapıldı.

TOYP Jüri komitesinin 42 üyesi değişik kategorilerde birincileri belirlerken, jüri üyeleri arasında Yalova Milletvekili Muharrem İnce, eski Devlet Bakanlarından Ayfer Yılmaz, TEMA Başkanı Prof. Dr. Lütfü Baş, ressam Bedri Baykam, İTO Genel Sekreteri Dr. Cengiz Ersun gibi isimler de yer aldı. Programa katılarak ödülünü alan Ali Çınar, böyle değerli bir ödüle layık görülmesinden dolayı mutlu olduğunu belirterek "Dünyanın neresinde olursak olalım, Atatürk'ün gösterdiği yolda, 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' ilkesi ile ülkemiz için en iyi şekilde çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

JCI Nedir? Dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşlarından birisi olan Dünya Genç Liderler ve Girişimciler Federasyonu (Junior Chamber International) 200,000’i aşkın üyesi ile 123 ülkede faaliyet göstermektedir. JCI, dünya üzerindeki toplumlarda pozitif değişime ve gelişime katkıda bulunmak için gençlerin liderlik ve girişimcilik becerilerini, sosyal sorumluluklarını, ulusal ve uluslararası dostluklarını geliştirmeyi misyon olarak benimsemiştir. JCI, Birleşmiş Milletler, UNICEF, ECOSOC, PAHO ve Avrupa Konseyi gibi kuruluşlar ile partner olarak ortak projelerde çalışıyor.

Kurban Bayramınızı Tebrik Ediyoruz.

TOYP 2010'da kategorilere göre ödül alan isimler : Siyaset, Hukuk ve Kamu Yönetimi: Ali Çınar Kültürel Başarı: Ayşe Ören İnsanlığa ve Gönüllü Kuruluşlara Hizmet: Ece Ercel İş Dünyası Ekonomi & Girişimcilik: Emre Sokullu Kişisel Başarı: Ekrem Şenol Balcıoğlu Bilimsel Önderlik: Ender Suvacı Çevre Korumacılığı ve Ahlaki Önderlik: Kaan Sarı Tıbbi Yenilik ve Buluşlar: Rıfat Raiser İnsan Haklarına, Çocuklara ve Dünya Barışına Katkı: Şafak Pavey Fen ve Teknik Gelişme: Erkan Aktakka JCI Türkiye Özel Ödülü: Itır Erhart JCI Senato Özel Ödülü: Sıla Eser


46

Amerika Haberleri

Buffalo’da Türk çeşmesi

Buffalo ile Bursa Yıldırım Belediyeleri bu yıl başında yapılan karşılıklı görüşmelerle kardeş şehir ilan edildi. Amerika ve Türkiye arasında köprü kurulmasını sağlayan bu proje geçtiğimiz salı günü Buffalo’da açılışı gerçekleşen Türk çeşmesi ile daha da sağlamlaştı. Buffalo Belediye Başkanı Byron W. Brown ve Bursa Yıldırım Belediyesi Başkanı Özgen Keskin’in birlikte açılışını gerçekleştirdiği Türk çeşmesi yerli halk tarafından da büyük ilgi gördü. Açılışta Buffalo Sanat Komisyonu Başkanı Kathryn Gillesby, Buffalo Belediye Meclis Başkanı David Franczyk ve Buffalo Türk Kültür Merkezi Müdürü Mehmet Erdoğdu birer konuşma yaptılar. Buffalo Belediye Başkanı Byron Brown, Bursa Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin’in kendilerini ikinci kez ziyaret ettiğini ve Keskin’i ağırlamaktan büyük mut-

luluk duyduğunu ifade etti. Brown ayrıca kurulan Türk çeşmesi ile iki ülke arasındaki dostluğun daha da pekiştiğini belirterek, 9 Kasım gününü Buffalo’da ‘Bursa Şehri Günü’ ilan ettiklerini de sözlerine ekledi. Brown kendisinin de en kısa zamanda Türkiye’yi ziyaret etmek istediğini ifade etti. Özgen Keskin ise konuşmasında kültürler arası diyaloğun önemine değinerek, bu konuda en etkin rolü kardeş şehirlerin oynadığını belirtti. Buffalo’yu ilk ziyaretlerinde Bursaspor’un şampiyonluğa oynadığını ve bundan Brown’a sözettiğini söyleyen Keskin, Brown’un kendisine eğer Bursaspor şampiyon olursa Türkiye’ye gelme sözü verdiğini ifade etti. Keskin, Brown’u en kısa zamanda Türkiye’ye beklediklerini de sözlerine ilave etti. Açılışın ardından Belediye binasında günün anısına bir resepsiyon verildi.

www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi Tıkla, yeni bir güne yerel haberlerle başla...

www.ForumGazetem.com

Kurban Bayramınızı tebrik ediyoruz.

Kurban Bayramınızı Kutluyoruz.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.