TÜRKİYE’ye Ortadoğu’da AKTİF ROL Turkish American Newspaper Year 7 Issue 135 February 25, 2011 Semi monthly $ 1.00
Yıllarca sırtını döndüğü Ortadoğu’nun sorunlarıyla yakından ilgilenen, bu uğurda gerektiğinde ABD’yi ve Avrupa Birliği ülkelerini de karşısına almaktan çekinmeyen Türkiye, yakın geçmişte Suriye ile İsrail arasında yaptığı arabulucukla da dikkatleri üzerinde toplamıştı. Ayrıca Brezilya ile birlikte başlattığı diplomatik atakla İran’ı nükleer varlığı konusunda müzakere Yıllarca Arap dünyasının tartışmasız lideri olarak kabul edilen masasına oturmaya razı etmişti. Her ne kadar Batı dünyası Mısır artık yıllarca siyasi ve ekonomik çalkantılarla uğraşmaya kendi kontrolleri dışında ortaya çıkan bu yoldan gitmeyi redaday. Irak, savaşın izlerini silmek için uğraşırken, İran kendi eliyle detse de, bu girişim Türkiye’nin bir diplomatik başarısı olarak başına sardığı nükleer krizden ve iç siyasi gerginliklerden kurtulahafızalara kazındı. Ekonomik gücü, Arap dünyasının toplam bilmek için uğraşıyor. Libya ve Tunus’un mevcut perişanlığı, ekonomik gücünün yarısından daha fazla olan Türkiye artık, Suriye, Ürdün ve Cezayir’deki yönetimlerin de her an bir isyan Arap ülkeleri liderlerinin de yarı kıskançlık yarı hayranlıkla dalgası tehlikesi ile karşı karşıya bulunması nedeniyle Ortadoğu’da tek etkili güç olarak Türkiye kalıyor. izlediği bir ülke.
Türkiye, bulunduğu coğrafyada etkisini uzun yıllar sürdürebilecek tarihinin en önemli fırsatlarından birini yakalamış durumda. Savaşlar, isyanlar ve tüm dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizin perişan ettiği Ortadoğu’da ekonomik ve siyasi istikrar sahibi tek ülke Türkiye.
Haberin devamı
7.
sayfada
www.forumgazetem.com
Haber
3
Amerika’da Yaşayan Türkler Üzerine Dil ve Kültür Araştırması
Tilburg Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Kutlay Yağmur ve Gazi Üniversitesi'nden Yard. Doç. Dr. Gülcan Çolak Bostancı, Amerika'da yaşayan Türklerin “etnik kimlik ve kültür dünyalarını, dil seçimlerini ve yaklaşımlarını ölçmeye ve anlamaya yönelik bir araştırma” yürütüyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Gülcan Çolak Bostancı, bu araştırma sonucunda, Amerika'da yaşayan Türklerin etnik ve kültürel dünyalarına, dil kullanımlarına ve seçimlerine yönelik bir profil vermenin ve ortaya çıkan verileri tartışmanın mümkün olabileceğini söyledi. 2010-2011 döneminde, söz konusu araştırmayı uygulamak amacıyla Princeton Üniversitesi, "Near Eastern Studies - Yakın Doğu Çalışmaları" bölümüne misafir araştırmacı olarak atanan Gülcan Çolak Bostancı, bu süre içinde Amerika’nın farklı eyaletlerinde yaşayan Türklere ulaşmaya çalıştıklarını dile getirdi. En az 5 yıldır Amerika’da yaşayan soydaşlarımızı http://ls0169.uvt.nl/ky/form.html linkinden anket formunu doldurarak araştırmaya destek olmaya davet eden Çolakçı, katkıda bulunacak tüm soydaşlarımıza şimdiden teşekkür etti.
4
Amerika Haberleri
Amerikalı çocuklar Türkçe şarkılar ve danslarla coşturdu ABD'nin Teksas eyaletinde düzenlenen 5'inci Türkçe Olimpiyatları Güneybatı Amerika Finalleri'nde Türkiye'de yaşamış kadar Türkçe şarkı ve dans performansı gösteren Amerikalı çocuklar, Türk dili ve kültürünü öğrenmekten büyük mutluluk duyduklarını söylediler. Merkezi Houston kentinde olan Raindrop Türkevi tarafından bu yıl 5'incisi düzenlenen Türkçe Olimpiyatları, Houston'un önemli merkezlerinden Hobi Gösteri Sanatları Merkezi'nde yapıldı. Türk ve Amerikalı öğrenciler ile ailelerinin doldurduğu salonda programın sunuculuğunu, Anadolu'nun yöresel kıyafetleriyle FOX TV spikeri üstlendi. HOUSTON - Programa, AK Parti İzmir milletvekili İbrahim Hasgür, AK Parti İstanbul milletvekili İdris Güllüce, AK Parti Konya milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, AK Parti Samsun milletvekili Ahmet Yeni ve AK Parti Van milletvekili İkram Dinçer'den oluşan milletvekili heyetinin yanısıra, Türkiye'nin Houston Başkonsolosu Akil Öktem, ABD Kongre üyesi Sheila Jackson Lee ile çok sayıda davetli katıldı. Raindrop Türkevi Başkanı Mehmet Okumuş'un açılış konuşması ve konukları takdim etmesinin ardından programa geçildi. Programda konuşan Temsilciler Meclisi Demokrat Parti Teksas milletvekili Sheila Jackson Lee, Türk ve Amerikan toplumlarının bu tür etkinlikler yoluyla birbirlerinin kültürlerini paylaşmalarından duyduğu mutluluğu dile getirerek, Raindrop Türkevi'ne kültürlerin kaynaşması ve dünya barışının desteklenmesi yolunda verdiği çabalar için de teşekkür etti. "TÜRKİYE, ORTADOĞU'DA DEMOKRASİ KONUSUNDA İLHAM KAYNAĞI" Çok güzel vakit geçirdiği Türkiye'ye bir kez daha gitmeyi arzuladığını belirten Lee, Türkiye'nin, "çalkantılı dönemden geçen Ortadoğu'da demokrasi konusunda ilham kaynağı olduğunu" söyledi. Lee, konuşmasının ardından, Raindrop Türkevi Başkanı Mehmet Okumuş'a, üstün çabalarından dolayı Kongre Takdir Sertifikası sundu. Törende konuşan AK Parti milletvekili Hasgür de, salondaki gençlere seslenerek, "Sizlerin aranızda bulunmaktan son derece mutluyuz. Gerek Türk-Amerikan dostluğu, gerekse tüm dünya barışı ve insanlığın huzuru için çok önemli görev yerine getiriyorsunuz" dedi. Temsilciler Meclisi'nin Demokrat Partili Teksas milletvekili Al Green, Raindrop Türkevi'ne Özel Kongre Takdir Sertifikası gönderdi. Cumhuriyetçi Parti Teksas Senatörü John Cornyn de, mesajında, Türkçe Olimpiyatının Türk dilini öğrenme ve kültürel çeşitliliğe katkı sağlama çabalarını gurur verici başarı olarak gördüğünü kaydetti. Programda, Amerikalı Kongre üyesi Ted Poe'ya, TürkAmerikan ilişkilerine olan katkıları ve desteğinden ötürü "Turkuvaz Ödülü" verildi. Açılış konuşmalarının ardından performanslarını sergileyen öğrenciler, birbirinden güzel Türkçe şarkıları Türkiye'de yaşamış kadar söyleyip, Anadolu'da büyümüş gibi halk oyunları oynadılar. İzleyenler ve aileleri de, Türk ve ABD bayrakları sallayarak ve ritm tutarak öğrencilere destek verdi. Özellikle, öğrencilerin sergilediği, kemençe eşliğindeki Karadeniz havaları izleyicilerden büyük destek alırken, Türk halk ve pop müziğini kendi danslarıyla birleştiren Amerikalı öğrencilerin potpori gösterisi büyük ilgi uyandırdı. Olimpiyatların solo şarkılar bölümde de Amerikalı öğrencilerin akıcı Türkçesi ve şarkıları yaşayarak söylemesi dikkati çekti. Phillip Munoz adlı öğrencinin Türkçe, İngilizce ve İspanyolca Aşık Veysel'in "Uzun İnce Bir Yol" türküsünü seslendirmesi de programa renk kattı. AA
Yorum
5
Bu Başkanın Tiryaki'si olunur Ne yalan söyleyeyim, yaklaşık 2 hafta önce posta kutuma Türkiye'den bir mektup düşünce detaylara girmeden hızlıca gelen iletiye göz attım ve iyi bir "PR" çalışması deyip geçtim. O günden bugüne aynı kaynaktan 3-4 ayrı ileti daha geldi.
Yüzsüzlere gün doğdu
Bir kaç gün önce cnn.com sitesinde gezinirken gözüme çarptı. Wake Forest Üniversitesi araştırmacıları bildiğimiz standard "inkjet" yazıcıların kartuşlarından ilham alarak "skin printing system - deri baskı sistemi" geliştirmişler. Uzmanlar ilk denemelerden olumlu sonuç alınca çalışmalarını daha da hızlandırmışlar... Bununla da kalmamış, Amerika'da bazı başka üniversiteler insanların hastalıklı organlarını da benzer yöntemle onarma konusunda çalışmalar yapmış... Deri baskı sisteminin savaşta yaralanıp cildi zarar gören ve yanan askerlerin dışında siviller için de kullanılması öngörülüyor ve proje için Amerika Savunma Bakanlığı 50 milyon dolar bütçe ayırmış. Wake Forest Enstitüsü Direktörlerinden Dr. Anthony Atala tipik bir masaüstü yazıcısının kartuşundan yola çıkarak mürekkep yerine deri hücreleri koyarak bir deney yaptıklarını ve ilk çalışmalarının oldukça olumlu sonuçlar verdiğini söylüyor. Önümüzdeki beş yıl içinde tamamlanması öngörülen proje ile örselenen ve yanan cildin yeniden onarılabileceğini dile getiren Atala, bir kaç aşamadan oluşan tedavide önce hastadan yaklaşık yarım pul büyüklüğünde deri alarak bunu kimyasal solüsyonlarla özel ortamda kopyalayarak çoğalttıklarını ve çoğaltılan hücreleri kartuşa koyarak hastaların hasarlı bölgelerine yazıcı ile dokuyabildiklerini anlatıyor. Uzmanlar yapılacak işlemin hastanın durumuna göre bir kaç dakika ile bir kaç saat arasında değişebileceğini söylüyorlar... Haberin tamamını okumak isteyenler www.cnn.com/2011/TECH/ innovation/02/19/bioprinting.wounded.soldiers/index.html adresini ziyaret edebilir. Haberi okuyunca "Amerika'lılar her zamanki gibi boş (!) şeylerle uğraşıyorlar. Oturdukları yerden, bizim gibi hükümet kurup devirmek varken, niye halen insanlığa faydalı olma gayretindeler." diye düşündüm...
Ankara Altındağ Belediyesi adına gelen iletilerde 22 Şubat - 4 Mart 2011 tarihleri arasında Birleşmiş Milletler tarafından New York’ta düzenlenecek “Kadının Statüsü Komisyonu 55. Oturumu” toplantısına kadınlara yönelik yaptığı başarılı çalışmaları ile Türkiye’yi temsilen Altındağ Belediyesi'nin katılacağı bildiriliyordu. İleti ile gönderilen görsellere ve yazılı açıklamalara bakınca gözlerim faltaşı gibi açıldı... Yok artık dedim, bu kadarı da olmaz dedim... Okudukça daha fazla ilgimi çekti. 29. sayfamızı okursanız sizin de mutlaka ilginizi çeker... Ankara Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki'nin göreve geldiği günden buyana yaptığı çalışmaları bir bilseniz eminim sizde hem şaşırır, hem de gurur duyarsınız... Neler mi yapmış? 6 yılda 22 farklı mahallede Hanımlar Eğitim ve Kültür Merkezleri açmış... Bu merkezler aracılığı ile Altındağlı kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik yaşama katılmasını sağlamış... Tam 35,000 Altındağlı kadının katıldığı kurslarda Okuma-Yazma, Bilgisayar, İngilizce, Diksiyon, Anne Çocuk Eğitimi, Hamilelik Eğitimi, Cilt Bakımı, Resim, Yağlı Boya, Ahşap Boyama, Halk Oyunları, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Keman, Ud, Kanun, Bağlama, Gitar gibi alanlarda eğitim verdirmiş...
Sonra aslında yapılanın fena bir çalışma olmadığını, hem burada, hem anavatanda yüzsüzlerin, iki yüzlülerin patlama yaptığı bir dönemde bu buluşun yüzsüzlere yeni yüzler üretmede yardımcı olacağını düşündüm...
Verilen eğitim kurslarında 5,221 kadın okuma yazma öğrenmiş, 19,400 kişi meslek edindirme kurslarına katılmış, bunlar arasından bazıları kendi iş yerini açmış, bazıları da meslek sahibi olup iş bulmuş...
Kimler mi onlar? Etrafınıza ve ekranlarınıza dikkatlice baktığınızda sizler de göreceksiniz...
Evde boş oturan teyzeleri, anaları, bacıları Ankara başta
FORUM The Turkish-American Newspaper Publisher Murat Yeşil, Ph.D. Editor-in-Chief Ural Yeşil Assistant Editors Sevinç Özbek Fatih Yeşil Marketing Director Necmi Bahçe
Advertising Manager Sevinç Kalay Representatives Cahit Oktay - New York Yıldız Gündoğmuş - Ankara Oya Eren - Ankara Hayrettin Turan - İstanbul Feramiz Gökdemir - İstanbul Forum, The Turkish American Newspaper does not in way, shape or endorse, condone, or is responsible for any opinions, advertisements, misprints, typos and/or publication errors.
FORUM - The Turkish-American Newspaper is published twice a month (24 issues each year) by FORUM Newspaper LLC at 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011. Application to mail at periodicals postage rate at Clifton, N.J., 070159998. POSTMASTER - Please send address changes to FORUM Newspaper LLC, 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011 Tel: 973 - 727 - 6647 & 973 - 454 - 0996 Fax: 973 - 218 - 8440
olmak üzere Türkiye'nin değişik şehirlerindeki tarihi mekanlara ve müzelere götürtmüş... Yetmemiş her hafta sonu tiyatro ve sinemaya götürtmüş... Ve bütün bu hizmetler için vatandaştan beş kuruş para alınmamış... İnanılır gibi değil... Görsellere bakıyorum, yaşlı teyzelerimiz, annelerimiz, bacılarımız görünüyor... Herbiri hangi kursu isterse orada eğitim görüyor... Görsellerde bir kişi yok, o da Belediye Başkanı Veysel Tiryaki... Yapılan çalışmaları belgeleyen ve bize iletilen tam on resim içinde Başkan Tiryaki bir karede bile yok... Bu kadar mütevaziliğe de pes doğrusu... Baktım olmadı, derviş google'a sordum Veysel Tiryaki'yi... Necidir, başka bir gezegenden mi gelmiştir, hangi partidendir öğrendim tek tek... Yan sütundaki resmini de Belediye'nin web sitesinden aşırdım... Başkan Veysel Tiryaki iletiye eklenmiş yazılı açıklamasında "Bugün geldiğimiz nokta gösteriyor ki, doğru işler yapıyoruz. Yaptığımız işler, Birleşmiş Milletler tarafından bile fark edildi. Gururlu olduğumuz kadar da heyecanlıyız. Çünkü Altındağlı kadınlara farklı bir yaşamın kapılarını açan Altındağ Belediyesi Kadınlar Eğitim ve Kültür Merkezleri, Birleşmiş Milletler'de tüm dünyaya ‘örnek proje’ olarak tanıtılacak." diyor...
Ankara Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki...
mayacaktık... Hiç kimse takdir etmese o teyzelerin, anaların ve bacıların hayır duaları yeter size... Şimdi iki kelam da Amerika'da dernekçilik oyunu oynayanlar için edelim... Gerçekten halka hizmet eden iki elin parmakları sayısındaki derneklerimizi tenzih ederim ama dernek yöneticiliğini Federasyon seçimlerinde oy kullanmak sananların, bir kaç yıllık koltuk uğruna birbirlerini satanların, senede yaptıkları bir kaç "vur patlasın, çal oynasın" aktivite ile vatandaşlara hizmet götürdüklerine kendini inandıranların, yukarıdaki çalışmaları okuduktan sonra ne düşüneceklerini inanın çok merak ediyorum...
Evet Başkanım... Doğru işler yaptığınızdan hiç şüpheniz olmasın... BM sizi fark edip davet etmese yaptıklarınızdan biz de haberdar ol-
FORUM GAZETESİ REKLAM & İLAN SERVİSİ
973 - 727 - 6647 973 - 573 - 0313 973 - 454 - 0996 info@forumgazetem.com ilan@forumgazetem.com 1199 Main Avenue Clifton, NJ 07011
6
Yorum Ortadoğu’da kurulacak yeni denge Türkiye’siz olmaz
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki dikta rejimlere karşı başlayan isyan dalgası ilk olarak Tunus’da başarıya ulaştı. Çeyrek asırı aşkın bir zamandır Tunus’un yönetimini elinde tutan Bin Ali ülkeyi terketmek zorunda kaldı. Hemen arkasından Mısır’a uzanan bu dalga 1970’li yılların başındanberi ülkeyi demir yumrukla yöneten Hüsnü Mübarek’i de söktü çiviyle çakıldığı koltuktan... Sırada Cezayir, Libya, Fas, Yemen var... Belki de Ürdün, körfez ülkeleri ve diğerleri... Bu ülkelerde sülale boyu saltanat süren belli aşiretler, Osmanlı’nın bölgeden ayrılması sonucu İngiliz siyasetinin birer kalıcı ürünü olmuş durumdalar. Osmanlıdan sonra bu topraklarda Arap ülkelerinin bölge siyasetinde oynayacakları roller de o zaman belirlenmişti. Bu sistem son zamanlara kadar üç aşağı beş yukarı istenilen doğrultuda çalıştı... Arap ülkeleri, dünyada değişen güç dengeleri doğultusunda kısmen ABD, kısmen de Sovyetler Birliği etkisinde kaldı. Ancak Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ABD, bu bölgede etkisini arttırdı. Ancak dünyada bugüne kadar insanoğlu tarafından kurulup ta günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş bir sistem yok... Bundan sonra da olmayacak... Bu hayat böyle bir şey... Biri yapar, biri bozar... Tunus ile başlayan ve Mısır ile devam eden
değişim rüzgarının daha hangi ülkeleri etkisi altına alacağı ve nerede duracağını tahmin etmek ş i m d i l i k mümkün değil. Ama bu rüzgar estiği sürece bölge coğrafyasında dengelerin değişeceği ve yeni güç odaklarının ortaya çıkacağı da bir gerçek. Türkiye’nin de içinde bulunduğu bu bölgede şimdi bir diplomatik savaş yaşanacak... Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da bozulan güç dengesinin kendi kontrolünde yeniden kurulmasını isteyen her ülke bu savaşın içinde yeralmak zorunda. Göründüğü kadarıyla bu diplomatik savaşın muhtemel başaktörleri ABD ve Avrupa Birliği üyesi ülkeleri ile Rusya olacak... Bölgedeki gelişmeleri büyük bir endişe ile izleyen İsrail de boş durmayacak ve elinden geldiğince ABD’yi kullanmaya çalışacak. Ancak göründüğü kadarıyla Obama yönetimi İsrail’in isteklerini yerine getirmede Bush yönetimi kadar gönüllü değil... Peki, diyeceksiniz! Türkiye, hemen yanıbaşında sürecek bir güç dengesi mücadelesinde seyirci mi kalacak? Bu mümkün değil... Son yıllarda sadece kendi bölgesinde değil, aynı zamanda tüm dünyada etkisini arttıran Türkiye, bölgede yeni kurulacak denge içinde hakettiği yeri almak için bu mücadelenin tam ortasında olacak... Türkiye’nin son yıllarda ekonomik alanda gösterdiği başarıyı biraz hayranlık, biraz da kıskançlıkla izleyen Arap ülkeleri, artık Türkiye ile her alanda işbirliği yapmak için yarışıyor. Arap ülkeleri ekono-misinin
toplam gücünün yarısından daha büyük bir güce ulaşan Türkiye, artık Avrupa’nın hasta adamı değil, bölgenin en güçlü aktörü... Bu bakımdan Ortadoğu’da dengeler yeniden kurulurken Türkiye, mutlaka oyuna dahil edilecek. Aksi halde yapılacak tüm denge hesapları bölgeye gerginlik ve huzusuzluktan başka bir şey getirmeyecek...
Çapsız programcılar Hepimiz Türk televizyon yayınlarının Amerika’ya gelmesini istiyorduk... Gelince de sevindik... O zamanlar internet de bu kadar gelişmiş değildi. Bu yüzden anayurttaki gelişmeleri Türk TV kanallarından seyretmek güzel bir şey olacaktı.. Oldu da... Artık gurbettte anayurttan habersiz kalmıyoruz... Çocuklarımız Türkçelerini geliştirecek, gençlerimiz Türk kültürünün ürünü kaliteli programları izleyerek kendilerini geliştirecek diyorduk. Bu oldu mu? Elbette ki hayır! Televizyon kanallarında çapsız programcıların çektikleri belli bölgelerin belli sorunlarını hiç durmadan irdeleyen, çapsız dizilerin izeyicisi olduk. Gençlerimiz kendi kültürlerini değil, sokak kültürünü, toplumun normal ahlak standartlarının çok altında yaşayan insanların hayat hikayelerini çok normal bir şeymiş gibi seyreder olduk. Ömrü payyonlarda, barlarda geçmiş, Türk toplumuna cinsellik sergilemekten başka örnek olabilecek hiç bir yeteneği bulunmayan, ciğeri beş para etmez çapsız insanların hayatlarını konu alan programları merakla izler olduk... Kadınları eğitmek amacıyla yapıldığı ileri sürülen ancak, bunun tam tersini yaparak aile hayatının en mahrem yanlarını hiç utanmadan sergileyen ve bunu da çok nor-
Turkishsuperpages.com
mal bir şeymiş gibi tekrar tekrar ekrana getiren çapsız programların, çapsız sunucularının seyiricisi olduk... Türk insanı, Türk kültürünün düşmanı bu programları haketmiyor...
Sanal gazeteciler Gelelim Internet medyasına... Sanal ortamın bir anda tüm dünyada herkesin at oynatabildiği bir medyatik alan haline gelmesinden bu yana mantar gibi türeyen onbinlerce sitede yapılan yayınların çoğunluğu toplumun tüm ahlak değerlerini hiçe sayarak yapabildiği her tür rezilliği yaparak, toplumun ahlak temellerini dinamitlemeye devam ediyor. Herkes kendi ilgi alanında olanları takibediyor... Aldığımız eğitim ve tecrübemiz ve de işimiz gazetecilik olduğu için biz de ister istemez internet’de yayın yapan gazete ve dergileri takibediyoruz... Bir gün bile bir gazetede çalışmayan, bir saatlik olsun gazetecilik eğitimi almayan yüzlerce kişi sanal ortamda haber siteleri yayınlıyor. Bir paragraf yazı kaleme alamayanlar, “kopyalama yapıştırma” gazeteciliği yapıyor... Böyle olunca da tabii ki, etik kuralları bir yana itiliyor. Daha çok tık alabilmek için her yola başvuruluyor. Kendilerini haber sitesi olarak tanıtan yüzlerce site, elinde belge, bilgi olmadan ona buna çamur atmaktan çekinmiyor. En büyük rating silahları da baldır bacak resimleri... Ve bunun adına da gazetecilik diyorlar... Ömrümün 30 yılını gazeteciliğe verdim... Lisans üstü ve doktora eğitimlerimi bu alanda tamamladım... Ulusal bir gazetede uzun yıllar üst düzey yöneticilik yaptım, yıllardır düzenli olarak elinizde tuttuğunuz Forum Gazetesi'ni hazırlıyorum... Bu adamlar gazeteci ise ben değilim...
- Türk Amerikan İş Rehberi
Önemli Telefonlar T.C. Washington Büyükelçiliği T.C. Birleşmiş Milletler Temsilciliği T.C. New York Başkonsolosluğu T.C. New York Eğitim Ataşeliği T.C. N.Y. Kültür ve Turizm Ataşeliği T.C. New York Ticaret Ataşeliği T.C. New York Ekonomi Ataşeliği T.C. New York Sağlık Ataşeliği T.C. N.Y. Din ve Sosyal Hizmetler Ataşeliği T.C. New York Basın Müşavirliği T.C. KKTC- BM Temsilciliği T.C. Washington Askeri Ataşeliği T.C. Washington Basın Müşavirliği T.C. Washington Eğitim Müşavirliği T.C. Washington Ekonomi Müşavirliği T.C. Washington Ticaret Müşavirliği T.C. Washington Gümrük Müşavirliği T.C. Washington Kültür ve Turizm Müşavirliği T.C. Washington Büyükelçiliği Konsolosluk Şubesi T.C. Chicago Başkonsolosluğu T.C. Houston Başkonsolosluğu T.C. Los Angeles Başkonsolosluğu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu - TADF Türk Amerikan Dernekleri Asemblesi - ATAA Türk Hava Yolları New York Ofisi T.C. Ziraat Bankası -New York Şubesi T.C. Vakıflar Bankası -New York Şubesi T.C. Ottawa Büyükelçiliği Kanada Türk Dernekleri Federasyonu New York Fatih Camii Rochester Hamidiye Camii New Jersey Paterson Ulu Camii New Jersey Karaçay Türkleri Camii FORUM Gazetesi
(202) 612-6700 (212) 949-0150 (212) 949-0160 (212) 687-8395 (212) 687-2194 (212) 687-1530 (212) 661-7494 (212) 450-9164 (212) 661-1039 (212) 867-9023 (212) 687-2350 (202) 612-6770 (202) 612-6807 (202) 612-6810 (202) 612-6790 (202) 612-6780 (202) 612-6794 (202) 612-6800 (202) 612-6740 (312) 263-0644 (713) 622-5849 (323) 655-8832 (212) 682-7688 (202) 483-9090 (800) 874-8875 (212) 557-5612 (212) 621-9400 (613) 789-4044 (647)-230-9397 (718) 438-6919 (716) 482-4210 (973) 345-6584 (973) 345-1083 (973) 727-6647
Haber - Yorum
7
Türkiye’ye Ortadoğu’da aktif rol
Kadir Topbaş: Önümüzde felaket yüzyılı var Birleşmiş Milletler’in bahçesinde inşa edilen geçici genel merkezin genel kurul salonu yarı yarıya dolu. 192 üye ülke temsilcilerin yarısı, dünya halklarına kabuslu rüyalar geçiren bir oturuma katılıyorlar. Konunun başlığı ‘Risk Altındaki Kentler: Afet Riskle-rine Karşı Birlikte Hareket.’ Katılımcılar beş kıtaya yaygın irili, ufaklı belediyelerin başkanları ve diplomatlar. Çoğunluğu dolaylı-dolaysız afet felaketine uğrayan ülkelerden geliyor. Amaçları tsunami, deprem, sel gibi felaketlere karşı korunma, erken ikaz sistemlerine yönelik küresel işbirliği oluşturmak. 11 yıl önce İstanbul depremini Yeşilköy’de yaşadığım için oturumla şahsen ilgiliyim. Genel Kurul salonunda kıpırdanmalar oluyor, aramızdaki mesafeye rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı seçiyorum çevresindeki kalabalık ortasında. Uzun panel masasındaki yerine oturmadan önce yabancı tanıdıklarıyla, BM Genel Kurul Başkanı Joseph Deiss ile el sıkışıyor. Oturumu yöneten Zeynep Badawi, katılımcılara, “UCLG’nin başkanı Kadir Topbaş da aramızda” diye takdim ediyor. UCLG, Dünya Yerel Yönetimler Birliği’nin kısaltılmışı. Beş kıtada 3.5 milyar insanın yaşadığı belediyeleri temsil ediyor. İlk konuşmacı UCLG’nin tepesindeki Topbaş. Başkan, kurulu plak gibi konuşuyor teklemeden, duraksamadan. Panelin önüne, yanına bakıyorum. Devlet başkanları (Obama dahil), artistlerin konuşmasında önüne iri harfli kelimeler çıkartan teleprompter yok. İrticalen konuşuyor, yazılı kağıtları da okumaya gerek görmeden. Topbaş son 10 yılda her yıl ortalama 78 bin kişinin afetler nedeniyle öldüğünü, bu rakamın 2010’da 296 bine katlandığını söylerken dinleyenlerin gözüne bakıp, “Demek ki önümüzde bir felaket yüzyılı var” diyor. Yanımda Avrupalı bir belediyeci var, çehresinde kaygı okunuyor: “Haiti’de depremden 250 bin kişi öldü. Çin’de 88 bin kişi. Burma tsunamisinde 100 bine yakın. Pakistan’ın 5’te biri seller altında. Tibet depreminde 2 bini aşkın kayıp. Hepsi son 5 yılda. Kim, nasıl durduracak bu doğal afetleri? Herkes korku içinde yaşıyor.” Topbaş da felaket örnekleri sıralıyor, salona hakim kaygıları umursamadan. Hazırlıklı gelmiş Birleşmiş Milletler’e. “Afet Riskini Azaltmak için Dünya Forumu kurmalıyız. Hem de ‘acil’ koduyla” diye Yerküre’nin en büyük siyasal sosyal forumunda 200’ü aşkın ülkeye çağrıda bulunuyor. Arkadan İstanbul ve Türkiye’den örnekler geliyor: “İstanbul tarihinde büyük depremler yaşandı. Dep-remle birlikte yaşamak kentimizin bir gerçeği oldu. Japon ve İtalyan bilim adamlarıyla Marmara’da bulunan fay hattında ortak çalışmalar yaptık, 13 bilimsel harita oluşturuldu. Deprem İzleme ve Kayıt İstasyonları kuruldu. Son teknoloji ürünü 110 milyon dolarlık 228 itfaiye ve afet müdahale aracı satın aldık. Telsiz Haberleşme Sistemi İstanbul’un yüzde 95’i kapsar hale geldi. Kamuya ait konut şirketi TOKİ kamu kaynağı kullanmadan 471 bin konut üretti.” Yabancı lisan eğitimi olmadığı halde bol rakamlı teknik bilgi, yatırım listelerini, gerçekleştirilen projeleri aksamadan sıralayan Kadir Topbaş’ı CLG’nin zirvesinin liderliğine boşuna getirme-mişler. Deniz kirliliğine karşı romantik bir örnek veriyor: “Yaşam alanları Meksika Körfezi olan yılan balıkları üreme döneminde Atlantik Okyanusunu aşıp Akdeniz ve Ege’ye uğruyor, Marmara kıyısında Dalyan Gölü’ne yöneliyor. Kum tepeciklerini aşarak Dalyan’a yumurtalarını bırakan yılan balıkları tekrar Meksika Körfezi’ne dönüyor. Görenleri şaşırtan bu ilginç yolculuk doğa bilimcilerinin en çok ilgi duyduğu araştırma konularından biri. Bu nedenle Meksika Körfezi’ndeki petrol felaketi binlerce kilometre uzaktaki İstanbul’u derinden etkiliyor.” Oysa temel soru hala yanıt bekliyor: “Kim durduracak doğa afetlerini?”
Türkiye, bulunduğu coğrafyada etkisini uzun yıllar sürdürebilecek tarihinin en önemli fırsatlarından birini yakalamış durumda. Savaşlar, isyanlar ve tüm dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizin perişan ettiği Ortadoğu’da ekonomik ve siyasi istikrar sahibi tek ülke Türkiye. Yıllarca Arap dünyasının tartışmasız lideri olarak kabul edilen Mısır artık yıllarca siyasi ve ekonomik çalkantılarla uğraşmaya aday. Irak, savaşın izlerini silmek için uğraşırken, İran kendi eliyle başına sardığı nükleer krizden ve iç siyasi gerginliklerden kurtulabilmek için uğraşıyor. Libya ve Tunus’un mevcut perişanlığı, Suriye, Ürdün ve Cezayir’deki yönetimlerin de her an bir isyan dalgası tehlikesi ile karşı karşıya bulunması nedeniyle Ortadoğu’da tek etkili güç olarak Türkiye kalıyor. Yıllarca sırtını döndüğü Ortadoğu’nun sorunlarıyla yakından ilgilenen, bu uğurda gerektiğinde ABD’yi ve Avrupa Birliği ülkelerini de karşısına almaktan çekinmeyen Türkiye, yakın geçmişte Suriye ile İsrail arasında yaptığı arabulucukla da dikkatleri üzerinde toplamıştı. Ayrıca Brezilya ile birlikte başlattığı diplomatik atakla İran’ı nükleer varlığı konusunda müzakere masasına oturmaya razı etmişti. Her ne kadar Batı dünyası kendi kontrolleri dışında ortaya çıkan bu yoldan gitmeyi reddetse de, bu girişim Türkiye’nin bir diplomatik başarısı olarak hafızalara kazındı. Ekonomik gücü, Arap dünyasının toplam ekonomik gücünün yarısından daha fazla olan Türkiye artık, Arap ülkeleri liderlerinin de yarı kıskançlık yarı hayranlıkla izlediği bir ülke. Türkiye’nin Filistin davasına verdiği güçlü destek, Arap dünyasında Türkiye’yi büyüttükçe büyüttü. Arap kamuoyunda en fazla güvenilen lider tartışmasız olarak Başbakan Erdoğan. Türkiye’ye karşı duyulan bu sempati, Türk kültürünün de Arap dünyasında kısa bir zaman içinde çok etkili bir biçimde yayılmasına yol açtı. Türk TV dizilerinin Arap ülkeleri televizyonları tarafından kapışılması da bunun açık bir delili. Bütün bu olumlu gelişmeler, Türkiye’nin Ortadoğu’daki siyasi ağırlığını arttırıyor. Türkiye’ye karşı duyulan bu güven, Ankara’nın elini güçlendiriyor. Son Lübnan siyasi krizinde olduğu gibi, Ortadoğu’da çıkacak her tür anlaşmazlıklarda Türkiye artık, güçlü bir aktör olarak masadaki yerini alacak. Bu konuda hemen her gün farklı yayın organlarında yer alan yorumlarda Türkiye’nin artık Ortadoğu’da aktif rol üslenecek bir güç odağı haline geldiği ifade ediliyor. Bu bağlamda Brandeis Üniversitesine bağlı Crown Ortadoğu Çalışmaları Merkezi ve German Marshall Fund uzmanı Joshua Walker, "Türkiye’nin, Ortadoğu’nun kendi kendine atanmış kilit aktörü ve uluslararası oyuncu" olduğunu belirterek, "Ortadoğu’da en büyük ve en hızlı büyüyen ekonomi olarak Türkiye’nin, benzersiz bir şekilde, (yaşanan son gelişmelerle
birlikte) bölgede yeni ortaya çıkmakta olan hükümetler için alternatif modeller sunmada belirleyici rol oynayabileceğini" kaydetti. Walker, Foreign Policy Dergisi’nde "Türklerin Ortadoğu’nun Kilit Aktörü Olarak Dönüşü" başlıklı yazı kaleme aldı. Genel olarak Türklerin, Türk diplomasisinin faydacı, iş bilen doğasını memnuniyetle karşılayan Arap devletleri ve hakları tarafından kabul gördüğünü, hem Avrupa hem de ABD’ye açılan bir kapı olarak Türkiye’nin bölgenin aktörleri açısından, kendini önemli bir oyuncu olarak kabul ettirdiğini" kaydetti. "Arap dünyasında Erdoğan ve Türkiye’nin popülerliğinin, AK Parti’ye, geleneksel Türk dış politikasını, handikap olmaktan ziyade, gücünü Ortadoğu komşularıyla olan ortak tarih ve mirastan alan bir şekle dönüştürmesine izin verdiğini" ifade eden Walker, "AK Parti yönetimindeki Türk dış politikasının, tüm komşularıyla ilişkilerini geliştirmek için bir vizyon ortaya koyduğunu" kaydetti. Walker, bu vizyonun özellikle, "serbest ticaret bölgesi ve nihayetinde bir Ortadoğu Birliğinin tartışmasının yapıldığı Lübnan, Ürdün, İran, Irak ve Suriye gibi Ortadoğu’da eski Osmanlı sınırları içerisinde yer alan bölgeye öncelik verdiğini" ifade etti. Diğer taraftan Amerikan CNN televizyonunun internet sitesinde yayımlanan yazıda, Türkiye’nin Arap dünyasına bir demokrasi modeli olabileceği belirtilerek, “Birçok Arap, giderek artan biçimde, AK Parti’nin iktidarda olduğu, çoğulcu idealleri besleyen modern, demokratik ve Müslüman bir ülke olarak kuzeydeki komşuları Türkiye’ye bakıyor. ABD, Türkiye’nin bölgede giderek artan değerini zorluk olarak görmek yerine, fırsat olarak görmeli” ifadesi kullanıldı. Yazıda, “Sahip olduğu, Çin düzeyinde bir büyüme gösteren serbest piyasa ekonomisinden, uyumlu ideallerine kadar, Türk modelinin desteklenmesi ABD’nin ulusal çıkarına. Türkiye, militan gruplara, Müslüman toplumun içinden onlara meydan okuyarak etkili şekilde karşı koyarken, Batı ile Müslüman dünyası arasında da önemli bir köprüyü temsil ediyor” ifadesi kullanıldı. İngiliz Reuters haber ajansı da Arap dünyasının tartışmasız lideri olan Mısır’ın 21’inci yüzyılda kan kaybederek Ortadoğu’daki liderlik vasfını bölgede giderek daha fazla aktif rol oynayan Türkiye'ye kaptırdığı yorumunda bulundu. Mısır’ın neden gücünü yitirdiğine dair hazırladığı haberde 1950 ve 1960’larda Cemal Abdül Nasır yönetiminde Arap dünyasının tartışmasız gücü olan Mısır’ın 21. yüzyılda “sesinin kısıldığı” ifade edildi. Bölge politikasında giderek daha fazla ağırlık kazanan Türkiye’nin Mısır’ı siyasi ve ekonomik alanda geride bıraktığına dikkat çekildi. Merkezi Brüksel’de bulunan Uluslararası Kriz Grubu uzmanı, Hugh Pope da yayınladığı bir yazı da “1950 ve 1960’larda Arap kitlelerini sürükleyen ses Mısır’dı. Şimdi, Türkiye Arap ülkesi olmamasına rağmen kitleleri sürükleyen Erdoğan’ın sesi” yorumunda bulundu. ANA - American News Agency
8
Amerika Haberleri
Çavuşoğlu: Yasalarla Olmaz Zihinler Değişmeli Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı, AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa'nın son dönemlerde cinsiyet eşitliğini sağlamak için kapsamlı yasal bir çerçeve oluşturmada dikkate değer bir ilerleme kaydettiğini, ancak yasalarda yazılanlarla gerçekte yaşananlar arasında hala büyük bir fark olduğunu bildirdi.
El Kaide’nin suskunluğu ne anlama geliyor Tunus’la başlayan ve Mısır’la devam eden Ortadoğu ve Arap dünyasındaki değişim rüzgarının ABD’nin güvenlik algılamalarıyla yakından alakalı olduğunu en başından beri iddia ediyorum. ABD bilindiği gibi kendi siyasi sistemi içinde her zaman demokrasiyi, insan haklarını, basın ve ifade özgürlüğünü yüceltirken, gerek Ortadoğu’da, gerek Afrika’da gerekse Latin Amerika’da jeopolitik çıkarlarına aykırı olmaları durumunda, seçilmiş hükümetleri askeri darbelerle devirip, baskıcı ve hiç bir meşruiyeti olmayan cuntaları destekleyebildi yıllarca. 11 Eylül ABD’nin özellikle kendisine yönelen ‘terör’ tehtidini yeniden değerlendirmesine neden oldu. Amerikalı aydınlar, akademisyenler, askerler ve ve istihbarat uzmanları kendilerine yönelen bu nefret dalgasını analiz etmeye başladılar. ABD’li güvenlik uzmanları El Kaide terörünün arkasında, yıllarca Ortadoğu’da baskıcı rejimlerin desteklenmesi, müslüman halkların ezilmesine göz yumulması ve Filistin meselesinde hep İsrail yanlısı bir politikanın izlenmesinin baş faktör olduğunu analiz ettiler... Büyük Ortadoğu Projesi aslında bu nefret dalgasını yok etmeyi hedefliyordu ama Bush yönetimin Irak politikası bu projenin hayata geçmesini geciktirdi. Obama’nın 2009’da Mısır’da ve Türkiye’de gerçekleştirdiği tarihi konuşmalar Müslüman dünyada ABD ile ilişkiler açısından yeni bir döneme kapı araladı. İlginçtir ki, 2007 yılında yazılmış kimi Wikileaks belgelerinden de anladığımız kadarıyla Mısır’daki demokratikleşme çabaları Obama yönetiminden önce de gündemdeymiş ve dönemin Mısır Büyükelçisi, şimdiki Ankara Büyükelçisi Ricciardione de bu değişimi başarıyla sürdüremediği için eleştirisi konusu olmuş ABD’de. Ortadoğu’da halklarından kopuk olan baskıcı yönetimlerin devrilmesi El Kaide’yi ve şiddet yanlısı retoriğini nasıl etkileyecektir? Mevcut dünya sisteminin Demokrasi ile barışık bir İslam algısından yana olmasının geçtiğimiz on yılda 2 ana hedefi olmuştur: Birincisi sekülerist ulus devletler. İkincisi demokrasiyi şeytani bir sistem olarak gören ve İslam’ı aynı zamanda bir yönetim biçimi, siyasal bir sistem olarak gören klasik İslamcı retorik. Bu bakımdan, 2003 yılında gerçekleşen HSBC ve Sinagog baskınlarında Ergenekon-El Kaide işbirliğini görmek şaşırtıcı değildir. 28 Şubat Türkiye’deki İslamcı elitin bir İslam devleti kurma arzusunu terketmesi ile sonuçlanmıştır. 28 Şubat’ın aslında post modern bir Amerikan darbesi olduğunu anımsamak önemlidir. AK Parti’nin değişen algısıyla ortaya çıkması 28 Şubat sürecinin bir sonucudur! Soru şudur. Acaba Mısır’daki İhvan hareketi, yani Müslüman Kardeşler’de de bu algı değişimi yaşanacak mıdır? İhvan’da da İslam devletini savunan gelenekçilerle, demokrasi ile uzlaşan genç ve ılımlı ekip arasında bir ayrışma yaşanacak mıdır? El Kaide bu baskıcı rejeimlerin yıkılmasından hoşnut mudur, yoksa retoriğinin zayıflayacak olmasından ötürü rahatsız mıdır? Yakında göreceğiz...
Çavuşoğlu, BM'de Kadının Statüsü Komisyonu 55. Oturumu çerçevesinde, Parlamentolararası Birlik tarafından düzenlenen yıllık parlamenter toplantısının açılışında, ''Eğitimde Ayrımcılık Yapmama ve Cinsiyet Temelindeki Önyargılarla Mücadele'' konulu konuşma yaptı. Dünyanın her yerinde kız çocuklarının her gün okula gitmekte engellerle karşılaştığını, ihmal edildiğini, kötü muameleye maruz kaldıklarını, çocuk yaşta ya da zorla evlendirildiklerini ve haklarının ihlal edildiğini belirten Çavuşoğlu, bu manzaranın sadece dünyanın daha geri kalmış bir bölgesinde yaşanmadığını, bu gerçeğin bugünlerde Avrupa'da binlerce kızın kaderi olduğunu söyledi. Avrupa'nın son dönemlerde cinsiyet eşitliğini sağlama amacıyla kapsamlı yasal bir çerçeve oluşturduğunu, ancak yasalardaki düzenlemelerle gerçekte yaşananlar arasında maalesef büyük bir fark olduğunu vurguladı. AKPM'nin bu konuda hazırladığı raporlardaki ''endişe verici'' hususlara dikkat çeken Çavuşoğlu, Balkanlar, Orta ve Doğu Avrupa'da kimi ülkelerde okuldan ayrılan kız öğrencilerin sayısında artış olduğunu, özellikle ortaöğretimde kız öğrencilerin sayısının azaldığına dikkat çekti. Avrupa'da yoksulluğun yaşandığı ve sosyoekonomik koşulların zor olduğu kırsal bölgelerde, kız çocuklarının sadece zorunlu eğitimin bir kısmına katılabildikleri belirten Çavuşoğlu, tüm çocuklarını okula gönderemeyen ebeveynlerin, okula göndermede erkek çocuklarına, kız çocuklarına göre öncelik verdiklerini ifade etti. Bunda kız çocuklarının ev işleri yapmasının önemli rol oynadığını anlatan Çavuşoğlu, kız çocuklarının okula gitmemesinin, hem insan kaynaklarının kaybedilmesine yol açtığını, hem de kızların gelişimlerini ve toplumda güçlenmelerini ciddi şekilde etkilediğine dikkat çekti. ''Peki kız çocukları ve kadınların eğitime katılmalarının önündeki engelleri ortadan kaldırmada politikacılar olarak bizler ne yapabiliriz?'' diye konuşan Çavuşoğlu, AKPM'nin son dönemde kabul ettiği bir kararda bu konuda bir dizi somut önlem ortaya koyduğunu belirtti. Çavuşoğlu, bu kapsamda eğitimin, hem sorunun bir parçası, hem de çözümün
bir parçası olduğunu kaydederek söz konusu tavsiyeleri şu şekilde sıraladı: ''Kız çocuklarının erkeklerle eşit oranda okula gönderilmesinin sağlanması için devletin okul masraflarını üstlenmesi, okullarda görevli personel arasında da cinsiyet eşitliğinin sağlanması, okul personelinin cinsiyet eşitliği konusunda eğitim almaları, öğretmenlerin davranışlarının cinsiyet ayrımcılığına dayalı olmaması, öğretmenlerin göçmen ailelerin kız çocuklarının yaşadıkları bazı zorlukların farkında olmaları, okul kitapları ve yöntemlerinin ayrımcılık unsurlarından temizlenmesi, okul burslarında cinsiyet eşitliğine dikkat edilmesi gerekiyor.'' Mevlüt Çavuşoğlu, ebeveynlerin, ev işlerini kız çocuklarının üzerine yüklememesi, kız çocuklarının kişisel değerlerinin farkına varmaları ve kız çocuklarına da erkek çocuklarına olduğu kadar kişisel gelişimleri için zaman vermeleri ve anne babaların bu konularda aydınlatılmaları gerektiğine dikkat çekti. Tüm bunların sadece kurumsal yollarla olamayacağının altını çizen Çavuşoğlu, bu süreçte insan faktörünün son derece önemli olduğunu ifade etti. Mevlüt Çavuşoğlu sözlerinin sonunda ''Bugünün kızlarının yarının kadınları olduğunu, bugünün kızlarının yarının liderleri de olduğunu unutmayalım. O yüzden onlara toplumlarımıza, ekonomilerimize, hükümetlerimize ileride değerli katkılarda bulunabilmelerini sağlayacak etkili ortamı şimdi sağlayalım'' dedi. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (A.A) - Özlem Şahin Şakar
AKBA Gençlerinden örnek yardım kampanyası Amerika Karaçay Türkleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (AKBA) gençleri ülke çapında yapılan gençler için kot pantolon yardımı kampanyasına destek vererek az giyilmiş ve yıpranmamış kot pantolonlarını ihtiyaç sahipleri ile paylaştı. Aeropostale ile dosomething.org organizasyonlarının ülke çapında düzenlediği kampanya için elele veren gençler, evlerinde bulunan, çok yıpranmamış ve kendilerinin ihtiyaç duymadığı kot pantolonlarını ihtiyaç sahiplerine verilmek üzere Paramus Mall Park'daki Aeropostale Mağazasına teslim etti. AKBA Derneği yöneticileri tarafından önerilen yardım kampanyasına yoğun katılım gösteren gençler hem dayanışma örneği sergilerken, hem de kendi akranları arasından bu malzemelere ihtiyaç duyan gençleri sevindirmiş oldular. Yardım kampanyası yetkilileri de bu duyarlı davranışlarlarından dolayı AKBA üyelerine teşekkür etti.
Amerika Haberleri
9
ABD’de Lobicilik Genç Kuşağa Emanet ABD’deki Türk kuruluş ve derneklerini bünyesinde barındıran iki büyük çatı kuruluşu, TADF (Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu) ve Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) kuruluş tarih-lerinin en büyük ortak organizasyonunu, ABD’de yaşayan Türk gençlerini lobicilikte etkinleştirmek ve liderliğe özendirmek için Washington’da düzenlenecek Ulusal Liderlik Konferansında gerçekleştirecek.
Washington’da 17-19 Mart’ta gerçekleştirilecek, Ulusal Liderlik Konferansında ABD’de yaşayan Türk gençleri, Türkiye ve ABD’nin politika, diplomasi, akademi, iş, sanat ve medya dünyasının ünlü simaları ile bir araya gelecek. Ulusal Liderlik Konferansına Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ta katılacak. Washington Büyükelçisi Namık Tan, TADF Başkanı Kaya Boztepe ve ATAA Başkanı Günay Evinch'in organizasyonun mükemmel olması için yoğun çaba harcadığı Ulusal Liderlik Konferansına, Türkiye-
ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Suat Kınıklıoğlu, ABD Kongresi Türk Dostluk Gurubu Eş Başkanı Virginia Fox ve çok sayıda Amerikalı kongre üyesi, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da katılacak. ABD’nin en başarılı Türkleri arasında yer alan Doktor Mehmet Öz, Coca Cola’nın CEO’su Muhtar Kent, Amerikan MSNBC televizyonunu yıldızı giderek parlayan Türk sunucusu Cenk Uygur gençlere başarıya ve liderliğe giden yolda yaşadıkları tecrübelerini aktaracaklar. ABD'DE ÇOK SEVİLEN BÜYÜKELÇİ TAN, TÜRKLERİ BİRLEŞTİRDİ ABD’de yaşayan Türkleri birleştirici çabaları ve mütevazi davranışlarıyla ülkede yaşayan Türk vatandaşlarının takdirini kaza-
nan Washington Büyükelçisi, Namık Tan’ın önderliğinde bir araya gelen iki çatı kuruluşu, TADF ve ATAA başta 1915 Ermeni iddiaları olmak üzere, ABD’de bir çok ulusal konuda ortak hareket etme kararı almışlardı. "GENÇLERİN TECRÜBELERİMİZDEN FAYDALANMALARINI SAĞLAMALIYIZ" Washington'da düzenlenecek Ulusal Liderlik Konferansı'yla ilgili ANKA'ya bilgi veren TADF Başkanı Boztepe şöyle konuştu: "Amerika'nın en büyük iki çatı kuruluşunun ilk defa böylesine büyük bir organizasyon için bir araya gelmesi son derece önemlidir. Dünya coğrafyası, Ortadoğu, Türkiye'ye yakın ve komşu ülkeler böylesine karışıkken, Amerika'da doğan büyüyen çocuklarımızın, gençlerimizin kültürlerini, tarihlerini ve özellikle Laik Cumhuriyetin
temellerini oluşturan değerleri, Cumhuriyet tarihini bilmelerinin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Kendi konularımıza vakıf olmazsak başkalarına hiç anlatamayız. Üniversite okuyacak gençlerimizin hangi konulara eğilmeleri gereği, burs imkanlarını, iş imkanlarını bilmeleri gerekir. İleride yüksek makamlara ulaşmalarını istediğimiz gençlerimizin dayanışmaları, birlik içinde olmaları, Amerika'da lobicilik, tanıtım ve bizleri ilgilendiren her konuda bilinçli olmaları için onları yetiştirmeli, örnek olmalı, tecrübelerimizden faydalanmalarını sağlamalıyız. Amerikan Kongresinin önemli isimleriyle bir araya geleceğimiz bu faaliyetimizde, gerek Türkiye, gerek Amerika'dan aramıza katılacak tanınmış ve önemli iş adamları, başarılı meslek sahipleri, diplomatlar, tv programcıları, gazeteciler ve toplum liderleri gençlerimize örnek olacak." ANKA
Amerika Haberleri
10
Twitter ve Facebook Devrimleri - II
Prizma
ŝ ŚƐ ĂŶŝ Ɛ ŝ ŬΛĨ Žƌ ƵŵŐĂnj Ğƚ Ğŵ͘ ĐŽŵ
Teknoloji ve Demokrasi - I Tunus ve Mısır’da yarım asırdır çektikleri zulumleri ancak kendi arasında fısıldaşabilen sessiz yığınlar ilerleyen teknolojinin verdiği imkanlarla günden güne cesaretlendiler, seslendiler, haberleştiler, örgütlendiler ve korku devletlerinin sonunu getirdiler. Bu demokratik uyanış bir yerde küreselleşme ve teknolojik ilerlerlemelerin bir eseridir. Hatırlanırsa, dünyanın küreselleşmesi üç safhada gerçekleşti. 1492-1800 yılları arasında devletler, 1800-2000 yılları arasında şirketler, 2000 yılından bu yana da kişiler küreselleşti. İlk safha büyük dünyayı orta boy, ikincisi orta boy dünyayı küçük boy, üçüncüsü de küçük dünyayı ufacık bir köy yaptı. Kişiler bu yeni dünya düzeninde artık büyük devletler ve şirketler gibi küresel birer oyuncu haline geldiler. Bıyıkları yeni terleyen bir delikanlının kurduğu Facebook adlı site bugün 500 milyon kulllanıcısıyla “evrensel bir ülke” oldu. Renk, dil, din ve ırk gözetmeyen bu gibi sosyal platformlarda, sıradan insanlar “hayranlarıyla” ve “kamuoyuyla” fotoğraflarını, mesajlarını ve videolarını paylaşmakta ve bir zamanlar sadece devletlere, medya organlarına, şirketlere ve şöhretlere mahsus propaganda, örgütlenme ve haberleşme imtiyazlarına kavuşmaktadır. Teknolojiyle güçlenen özel ve sivil güçler, artık dünyanın her yerinde otoriter devletlerin baskısına sismik direnişler göstermektedir. İletişimin demokratikleşmesi zamanla dünyanın demokratikleşmesini getirmektedir. Citi Bank’ın eski genel müdürü Walter Wriston “Bilgi teknolojileri zaman ve mesafe tanımamaktadır. Artık devlet babanın vatandaşları gözetlediği kadar, vatandaşlar da devlet babayı gözetlemektedir. Söndürmesi zor özgürlük ateşi iletişim ağlarıyla bugün bütün dünyayı sarmaktadır.” Dünyada halihazırda 5 milyar cep telefonu, 2 milyar internet kullanıcısı bulunmaktadır. Cep telefonu, mesajlaşma, internet ve sosyal paylaşım siteleri gibi iletişim teknolojisindeki gelişmeler vatandaşların birbirleriyle ve dış dünyayla fikir teatisinde bulunmasına, sınırların ve sınırlamaların önemini yitirmesine neden olmaktadır. Otoriter devletlerin bekası bir anlamda bilgi ve propaganda cihazlarına egemen olmalarına bağlı olduğundan, teknolojiyle gece sanal alemde olgunlaşan fikirler ve güçlenen bireyler sabah gerçek alemde “efendilerine” beklenmedik sürprizler yapabilmektedir.
ATCOM’un Teknoloji Atılımları
Vatandaşların haberleşme ve organize olma kabiliyetleri arttıkça, otoriter yönetimlerin bir ahtapot gibi toplumları sımsıkı saran kolları gittikçe cözülmektedir. Son yıllarda bunun örneğini her coğrafyada görmekteyiz. Örneğin, 2001 yılında Filipinler’de protestocular birbirlerine text mesajlar göndererek organize olmuşlar ve şiddetli gösterilerle otokratik Devlet Başkanı Joseph Estrada’yı koltuğundan etmişlerdir. Aynı şekilde, 2004 yılında Ukrayna’lı muhalif lider Viktor Yushchenko taraftarlarının cep telefonlarına gönderdiği mesajlarla kitlesel yürüyüşler düzenlemiş ve anti-demokratik güçleri
alaşağı eden Portokal Devrimine imza atmıştır. 2005 yılında, eletronik posta ve telefon mesajlarıyla örgütlenen 1 milyon Lübnan’lı yaptıkları protestolarla 30 yıldır ülkelerinde bulunan Suriye ordusunun çekilmesine sağlamışlardır. Değişik bir vaka da 2008 yılında Kolombiya’da gerçekleşmiştir. Bu kez isyan devlete değil, bir terör örgütünedir. Oscar Morales adında işsiz bir mühendis Facebook ve Skype hizmetlerini kullanarak Devrimci Silahlı Güçler adlı terör örgütüne karşı kitle protestoları düzenlemiştir. Bu gösteriler, bir terör örgütüne karşı tarihte düzenlenen en büyük gösteriler olmuş ve terör
örgütünün mukavemetini o tarihe kadar hiç bir devlet başkanının yapamadığı bir şekilde kırmıştır. 2009 yılında Moldovo’da yapılan hileli seçimler sonrasında kızgın ve işsiz gençler başkent Chisanau sokaklarını akın ettiler. Twitter sayesinde mesajlarını dünyaya duyurdular. Bunun sonunda artan uluslararası baskı nedeniyle, hileli seçimler yenilendi ve halk 50 yıldır ülkeyi yöneten kominist yönetimden kurtuldu. Benzer şekilde, Burma, Zimbabwe ve İran’da halk kendilerine yapılan haksızlıkları dış dünyaya iletmek için sık sık YouTube, Twitter ve Facebook gibi siteleri kullanmaktadır.
Kötülerin Elindeki Teknoloji - III Teknolojik imkanlar hürriyet milislerine açık olduğu gibi, otoriter rejimlerini sürdürmek isteyen hürriyet karşıtlarına da açıktır. Ancak, ilahi adalet gereği, hakla batıl mücadelesinde kazanan er veya geç hak olmaktadır. Mesela Çin, interneti kendi propagandası için kullanmaktadır. Belli sitelere erişimi yasaklamakta, Google’a araştırma kalemlerinde etki etmeye çalışmakta, rejim muhaliflerini sanal ortamda takip etmekte, 50 Kuruş Partisi dediği gönüllülere Kominist Partisinin sanal propogandasını yapmaları şartıyla ödemeler yapmaktadır. Ancak bu tür kısıtlamalar kısmen fayda etmektedir. Zira, yanlışın propogandası kamuoyunda destek bulmaz. O yüzden her direniş devrim
demek değildir. Arkasında haklı bir mücadele yatmalıdır. Google Hong Kong üzerinden yönlendirme yaparak kullanıcılarına istedikleri sitelere serbest erişim sağlamaktadır. Temmuz 2009’da Uygur Türkleri'nin gösterileri dünyanın dikkatini çekince Çin otoriteleri bölgede internet erişimini engellediler. Ancak, Uygur Türkleri yine de sosyal networkler ve mikrobloglar sayesinde seslerini ve olup bitenleri yurt dışındaki Uygur diyasporası ve dostlarına ulaştırmayı başardılar. Mısır devleti Tunus’ta olup bitenleri yakından bildiğinden, gösteriler tırmanınca halkın Twitter ve Facebook’a erişimi kaldırdı. Ancak Google Mısır’lılara telefonla erişim olanağı sağlayarak mesajla-
rının Twitter’a ulaşmasına aracı oldu. Mısır hükümeti ayrıca gösterileri yerinden canlı yayınlayan El-Cezire kanalına kızıp Kahire bürosunu kapattı. Bununla da kalmadı olaylar; kanalın büroları kimliği bilinmeyen saldırganlar tarafından ertesi gün ateşe verildi. Ancak El-Cezire yine vazgeçmedi, Mısırlı göstericilerden çektikleri resim ve videoları göndermelerini ve kanal için gönüllü muhabirlik yapmalarını istedi. El-Cezire bununla da kalmayıp, Mısırlı muhalif İslam Alimi Yusuf ElKardawi’ye kapılarını açtı. Kardawi yaptığı programlarda göstericileri Hürriyet Meydanında direnmeye davet etti ve zalimlerin sonu için dua ettiğini duyurdu.
En Büyük Antiseptik Güneş Işıklarıdır - IV İnternet ortamında artık duvarların da kilitlerin de pek bir önemi kalmadı.
Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) teknik imkanlardan faydalanarak mesajlarını ve haberlerini kamuoyuna daha iyi duyurabilmek için 3 günlük bir çalıştay yaptı. Bu çalıştaya ATCOM Teknoloji Komitesi Başkanı Erhan Yılmaz, Medya Sorumlusu Ural Yeşil, Genel Sekreter Mehmet Kılıç ve Finans Direktörü Emre Gürel
katıldı. Çalıştay sonucunda ATCOM sitesi tepeden tırnağa yenilendi, üyelik paketi hazırlandı, Twitter ve Facebook’ta kurumsal hesaplar açıldı, haberler için üye ve dostlar listesi oluşturuldu ve profesyonel e-posta formatı geliştirildi. ATCOM www.atcomus.org sitesinden şimdi dostlarına güvenle ve heyecanla gülümsüyor…
Financial Times’ta çıkan bir habere göre, Bahreyn 2006 yılında ilginç bir olaya şahit oldu. İran Körfezinde küçücük bir ada olan Bahreyn’de muhalifler kısıtlı toprakların adil paylaştırılmadığından, kral ve ailesinin adanın en az %80’ini işgal ettiğinden şikayet ediyordu. Ancak kimse saray duvarlarının ötesini göremediğinden iddiaları teyit etmek mümkün değildi. Ta ki Google Earth çıkıncaya dek. Muhalifler Google Earth’le uydudan çekilmiş adanın fotoğraflarını halka dağıttılar. Bu resimlerde, bazı kraliyet saraylarının etraflarındaki 4 köyden daha fazla yer işgal ettiği, balıkçıların denize erişimlerini engellediği görüldü. Bu gelişmeler hiç bir şeye değilse, 2006’da yapılan
seçimlerde demokrasi yanlıların ülkede önemli mevziler kazanmasına vesile oldu. Meşhur bir söz vardır. En büyük anti-septik güneş ışıklarıdır. Wikileaks gibi sitelerin devlet sırlarını ortaya sermesi, artık seyircilerin sadece sahnelenen oyunları değil, bu oyunların perde arkasını da görmesine vesile oluyor.
Bütün bunlar şunu gösteriyor aslında. Gizliyi de açığı da bilen Yaratan’dan hiç bir kötülüğün saklanamayacağı gibi, artık kullarından da saklanmıyor. Halkın ve Hak’kın mahkemesinde zalimlerin sonu belli. En iyisi emredildiğimiz gibi baştan dosdoğru olmak!
11
Amerika Haberleri hhhh
Devletimizin yürütme organının başındaki liderimiz geçenlerde şöyle dua etmiş: “Allah’ım bu kız ilk kez danslı bir davete gidecek. Ben kızımı ilk dansına doğru giderken gördüğümde bana sabırlar ihsan et Yarabbi. O davette mutlaka erkek çocuklar da olacak. Bizim kız oraya varana dek yol boyunca giydiği eteğin boyu da uzasın inşallah...” Devlet büyüğümüzün en çok yaptığı üç dua sorulduğunda şöyle demiş; Mücadele edenler için dua ediyorum. Mücadelelerinde onlara daha çok yardım edebilmek yolunda Allah’ın bana kolaylıklar göstermesini niyaz ediyorum. İkinci olarak “Tevazu” diyorum… Karım sağ olsun, Allah bu duamı kabul etmiş olsa gerek ki, etrafı toplamaya yardım etmeyecek olsam uyarıyor, Pazar günü üçüncü maçı seyretmeye kalkışacak olsam işin gücün yok mu senin diye çıkışıyor. Bu ortamda da kibir pek barınamıyor zaten. Ve Allah’ın yolunda giderken ona daha yakın gelebilmenin yolunu açmasına ve bunu hayattaki en önemli ve öncelikli ödevim kılmasına dua ediyorum. Yani mesela sabah uyandığımda yataktan kalkmadan önce bekliyor, Allah’a yöneliyor, ülkem ve halkım için en doğrusunu yapmak adına bana güç vermesini diliyorum. Ve akşam yattığımda uyumadan önce bekliyor, Allah’a yöneliyor ve günahlarımı affetmesi, ailemi ve Amerikan halkını esirgemesi için dua ediyor ve beni iradesinin icrasına aracı etmesini diliyorum… Ne oldu, Amerikan halkı deyince şaşırdınız mı? Siz benim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan bahsettiğimi sandınız herhalde? Neyse yüreklerinize su serpeyim. Söz konusu bizim başbakanımız değil. ABD başkanı Obama.. Korkmayın bizim ülkemizde rejimin temel direklerini çatırdacak bu cinsten dua yapamaz liderlerimiz... Yapsa da bir kahvaltı programında ballandıra ballandıra anlatamaz. Biz ABD başkanı kadar gerici olamayız, Allah korusun… Şey, kosmos korusun mu deseydim acaba?... Yok yok, ben bu Amerika’nın neden gerilediğini anladım arkadaşlar. Bunların en tepedeki adamı bile işi gücü bırakıp sadece dua ediyorsa… İşi Allah’a kalmış bunların. Neymiş efendim, 12 yaşındaki kızı ilk defa
danslı bir partiye katılacakmış da, etek boyu uzasın diye dua ediyormuş. Bu ne gericilik. Bi defa etek boyu ne kadar kısa ise modernite o kadar fazladır! Neymiş? Tevazu ile, karısına ev toplamada yardımcı olan adama kılıbık derler bi defa. Bir de lider olacak, dünyayı yönetecek. Bizim memlekette olsa istifa eder bi daha sokakta yürüyemez… Neymiş! Allah’a yakınlaşma imiş. Sankim sanırsınız Teke Tek’te Cübbeli Ahmet Hoca seyrü süluk’ta fenafillah’a erişebilmemin vaazını veriyor. Zaten ben bu Fatih Altaylı’dan da şüphelenmeye başladım. Eskiden gizli Mason diyorlardı. Şimdi Cübbeli’nin gizli müridi diyorlar. Aklına giren de o sakallı tarihçi yok mu, neydi şu kendi programında tanbur çalıp ilahi söyleyen adamın adı? Ha, Murat Bardakçı imiş. Teke tek’te işlenen konulara bakın, konuklar da hep hacı hoca, badem bıyık, süklüm sakal… Zaten geçen programlarında “Muhteşem Yüzyıl” gibi “muhteşem” bir diziyi de övüyor gibi yapıp eleştirdiler. Neymiş, Kanuni'nin kale kuşatmalarında sadece borazancılarının sayısı binleri geçiyormuş. Bu borazanlar vuvuzela misali kalenin içindeki askerlerin psikolojisini bozup teslim olmaya mecbur ediyormuş. Bak işte kendileri itiraf ediyorlar, savaşmadan, hile ile kalelere gol atmışlar. Hep tribüne oynamışlar. Bence Balkan devletleri bugün yaşayan bütün psikolojik rahatsızlığı olanlar için Kanuni’den tazminat istemeli. Hem bence dizide savaş sahnelerinin çok uzun ve kalabalık gösterilmemesi daha doğru, yoksa 'yurtta barış cihanda barış' ilkemize ters düşebilir, komşularımız bizim eski fetih günlerine dönmek istediğimizi sanabilirler mazallah, tövbe estağfirullah... Bence dizi hep haremde geçsin, hem halk bunu istiyor. Daha modern görünüyor. Bu arada takdir ettim, 16. asırda saray kadınları dekolteleri ile devrin liderlerinin eşlerine “ders” verir gibiydi. Bak ‘süklüm’ ağaya, Hürrem’le nerede ise hamama bile girecek yakınlıkta. Sizin anlayacağınız şimdi uygulanan haremlik selamlık, Osmanlı’nın hareminde bile yokmuş meğersem. Şu diziler de olmasa tarihin gerçeklerini öğrenemeyeceğiz efendim... Dizide enterasan teknikler geliştirmiş yönetmen. Mesela son bölümde Haziran ayında geçen bir sahne canlandırılırken Valide Sultan’ın ağzından nasıl duman çıkıyordu bir türlü anlayamadım. Bence bu görüntü
Duanız bol olsun... yönetmeni çok kabiliyetli. Bir ara bu oyuncular sahne aralarında nargile mi çekiyorlar da bu sıcakta bu kadar dumanı havaya püskürtebiliyorlar diye düşündüm. Efektler çok etkili anlıyacağınız. Hem o Budin kalesinin alınmasındaki savaş sahneleri, “300 Ispartalı”yı aratmıyordu hani… Ne diyorduk efendim, Obama her güne dualarla başlıyormuş. Bakın böyle şeyler çok zararlı, tiz zamanda bize de sıçrar, siyasilerimizi, entellektüellerimizi, yönetmen ve senaristlerimizi etkileyebilir. Gözümden kaçmadı. Şu Muhteşem yatak odası, şey pardon Muhteşem Yüzyıl dizisinde koca Devletü Aliyi Osmani’nin başındaki Kanuni de habire dua ediyor, her sabah annesinin hayır duasını almaya gidiyor efendim… Olmaz ki efendim, devletin işleri aksıyor. Şükür ki senarist bu hatasını anladı, son bölümlerde Kanuni artık bu hatasına bir son verdi. Bu moda çok tehlikeli efendim. Mesela bu sene sevgililer günü ile Mevlid Kandili aynı güne denk gelmiş! Nasıl olacak şimdi. Lüks bir restoranda, sevgilinizle karşı karşıya, masada kırmızı güller, mum ışığı loşluğunda, siz kemancıyı masaya çağırıyorsunuz seranat yapıyor. O esnada yan masadaki hacı amca da imamı çağırıp münacaat yaptırmak
istiyor. E hakkıdır efendim, madem demokrasi, özgürlük.. Hem barasıynan değil mi? Sen Karacaahmet’te parayı bastırıp bilmediğin duaları imam efendiye ettirtirken iyiydi… Demedi demeyin. Bakın bu modaya bizim Türk Amerikan toplumunun liderleri de uyarsa nice olur halimiz. Zaten ortada faaliyet falan kalmadı. Sonra hesap günü geldiğinde ne yaptınız açın bakalım defteleri dediğimiz de, günde üç öğün dua ettik derlerse? Kimden hesap soracağız sonra? Zaten tek yaptığımız iş son gece e-mail atmak, telefon etmek. Eee dua etmek daha masrafsız, bütçemiz olmadığı için yatmadan önce herkesi dua etmeye çağırdık diye bir cevap alabilirsiniz. Hem atılan e-maillerin sayısı ortaya çıkıyor. Hoş bizimkilerde telefonların sayısını ölçme teknolojisi de var sanırım. Ama kaç kişi dua etti diye hesap soramazsınız. Ancak kıyamete… O zamana da kim öle kim kala efendim... Her şeyin bir yeri var canım. Dua nerde yapılır, cenazede, mezarlıkta, ha bide köpek kovalayınca, bi de ecinni görünce… Ne diyordu Adile Naşit; “Elemtere fiş, kem gözlere şiş… tü tü tü tü…” Tek geçerim… Duanız bol olsun efendim…
Amerika Haberleri
12
İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş NY Belediye Başkanı Bloomberg ile buluştu İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı (UCLG) Başkanı Kadir Topbaş, Amerika temasları çerçvesinde New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg ile görüştü. Topbaş, New York belediye binasında heyetler eşliğindeki görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, görüşmede UCLG Başkanı olarak bu kenti ilk kez ziyaret ettiğini ve New York Belediyesi'ni UCLG bünyesinde görmek istediklerini dile getirdiğini kaydetti. Topbaş, Bloomberg'in de yardımcısına bu konuyla ilgili çalışma yapmasını söylediğini anlattı.
Görüşmede iki şehir arasında bir işbirliği anlaşması yapılması konusunun gündeme geldiği söyleyen Topbaş, iki şehrin başta trafik olmak üzere benzer sorunları olduğunu, bunların çözümleri alanında bilgi alışverişi yapılmasının gündeme geldiğini ifade etti. Bloomberg ile olumlu geçen görüşmesinde kendisini İstanbul'a davet ettiğini söyleyen Topbaş, Bloomberg'in de 8 yıl önce İstanbul'u ziyaret ettiğini ve uygun olduğunda yeniden görmek istediğini dile getirdiğini kaydetti. Görüşmede, New York 'ta 2013'ten itibaren kullanılacak taksiler için açılan ihalede Türk şirketi Karsan'ın finale kalmasının da gündeme geldiğini anlatan Topbaş, şöyle konuştu: "New York taksisi ile ilgili çalışmaları takip ettiğimizi, aynı şekilde İstanbul için de bizim çalışmalarımız olduğunu ve bu konuda buradaki değerlendirmeleri takip ettiğimizi, bir Türk firmasının burada iyi bir derece aldığını ve başarılı olduğunu gördüğümüzü, bunu İstanbul'da yapmak istediğimiz çalış-
malarda örnek aldığımızı ifade ettim. Bir Türk firmasının dizaynını beğendiğimiz ve şartlara uygun olarak hazırlıkları yapmış oldukları bir üretimini, New York'ta görmekten mutluluk duyacağımızı da özellikle belirttik." İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ayrıca Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı UCLG Başkanı sıfatıyla Birleşmiş Milletler’de (BM) konuştu. İlk kez Türkiye’den bir belediye başkanının konuşmacı olduğu BM’de düzenlenen ve BM Genel Kurul Başkanı Joseph Deiss’in açılışını yaptığı “Risk Altında Kentler: Kentsel Yerleşimlerde Afet Risklerine Karşı Hareket Etmek” başlıklı panelde konuşan Topbaş, kentler gibi yaşam alanlarının doğru planlanmasının önemine değindi. Sel baskınları, depremler ve kasırgalar gibi doğal afetlerin yanı sıra iklim değişikliğinin, doğayı doğru kullanmayan kentlerde sorunlar ortaya çıkardığını kaydeden Topbaş, sanayileşme sürecine girdikten sonra şehirler hızla gelişirken bir plansızlığın da baş gösterdiğini söyledi. Ülkelerde
kalkınma planları yapılırken bu alanda ulusal planların yapılmadığını belirten Topbaş, bu yoğunluğun getirdiği sorunları çözmede zengin ülkeler birtakım tedbirler alma fırsatı yakalarken fakir ülkelerin bunların üstesinden gelme imkanı olmadığını ifade etti. Doğal afetler ortaya çıktığında bundan en çok etkilenin şehirlerde yaşayan insanlar olduğunu vurgulayan Kadir Topbaş, insanların yoğun olarak yaşadığı şehirlerde yerleşim alanları doğru alanlar değilse, yapı türleri bölgenin risklerine karşı düzenlenmemişse birtakım risklerin kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Mevcut yerleşim alanlarının rehabilite edilmesi ve risklerin azaltılması ile yeni yerleşim alanları oluştururken dikkate alınacak kriterlerin belirlenmesi konusunun önem taşıdığına dikkati çeken Topbaş, "Biz mimarlar şöyle düşünürüz; her zeminde yapı yapmak mümkündür, ama maliyetleri farklıdır. Eğer o maliyetlere katlanırsanız her yerde yapı yapabilirsiniz. O halde doğru yerler şeçip, doğru yöntemlerle yapı alanları oluşturmak lazım?" diye konuştu. İnsanoğlunun yeryüzünün davranış biçimlerini geçmişteki deneyimler ışığında bildiğini, buna karşı tedbirlerin de alınması gerektiğini bildiren Topbaş, bu yüzyılda daha çok ticari kaygılarla birtakım risklerin dikkate alınmadığını ve göz ardı edildiğini söyledi.
Bu tip doğal afetlerde mutlaka bütün ülkelerde halkın ve yetkililerin paralel hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Topbaş, “Hükümetlerin bu konuda hassasiyetlerini tam olarak ortaya koymaları gerekiyor. Yerel yönetimler yerleşim alanları tespitlerinde değerlendirmelerini ona göre yapmaları gerekiyor” dedi. Kadir Topbaş, konuşmasında, İstanbul’un bir deprem kuşağında yer aldığına işaret ederek şunları söyledi: “Biz iki şey önemsedik. Dünyanın birçok yerindeki kentsel dönüşümleri dikkate alarak, halkı katarak yürümek istedik ama burada maalesef siyaset ve bazı baskılar karşısında bu düşündüğümüz projeyi hayata geçirmede ciddi şekilde zorlandık. Bu yıl itibariyle başlattığımız ve halktan çok ciddi destek aldığımız, siyasilerin de desteklemek zorunda kaldıkları halka fırsatlar verecek kararlar koymak suretiyle onların kendi yapı alanlarını iyileştirme yapmasının önünü açtık. Böylece 270 hektarlık bir alanda bu yenileme sürecinin başlayacağı plan kararlarını meclisimizden geçirdik.” Topbaş, “Başkanı olduğum, yaklaşık 3 milyar insanı yöneten yerel yönetimlerin üye olduğu UCLG’nin de BM ile paralel çalışmak suretiyle afet ve risk azaltımı konusunda hazır olduğunu özellikle ifade etmek istiyorum” diye konuştu. (A.A) - Nevbahar Kabaklı
Devlet Bakanı Yazıcı: ABD’deki Türk kuruluşlar birlikte hareket etmeli Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Washington’daki temasları kapsamında ABD’deki Türk kuruluşların temsilcileriyle biraraya gelerek, kurulma amaçları ve ilgi alanları farklı olsa da ortak paydaları çerçevesinde ortak program ve hedeflere yönelmelerini istedi.
Devlet bakanı Hayati Yazıcı, “Gücünüzü birleştirir, bütünleştirirseniz daha etkili sonuçlar alırsınız. Nitekim bunun ilk uygulaması olarak, geçen aralık ayında Ermeni tasarısının çıkmasının önlenmesi noktasında, birlikte hareket etmenizin çok büyük payı var. Bu konfederasyonların biraraya gelmesi, birlikte
bir program çerçevesinde hareket etmelerinde Büyükelçimizin de öncülüğü var, kendisine teşekkür ediyorum” dedi. Bakan Yazıcı, ayrıca Maryland eyaletinde yapımı devam eden kültür merkezini ziyaret ettiklerini ve projeyle ilgili bilgi aldıklarını, projeye desteklerinin devam ettiğini ifade etti.
Amerika Haberleri
Yunus Emre eserleri ile anıldı Türk halk şairlerinin öncüsü olan ve Türk'ün İslam'a bakışını Türk dilinin tüm sadeliği ve güzelliği ile ortaya koyan Yunus Emre, New Jersey edebiyat akşamları programında eserleri ile anıldı. lanarak mesajlarını yüzyıllar öncesinden bugünlere taşıdığını söyledi. Konuşmasında Yunus Emre'nin özlü sözlerinden bir kısmını katılımcılarla paylaşan Tunceroğlu, Yunus'un sermayesinin sevgi olduğunu ve dünyasını sevgi üzerine kurduğunu anlattı. Yunus Emre'nin gönül adamı bir şair olduğunu dile getiren Gazeteci Tunceroğlu onun söze sonsuz değer verdiğini, belki de bunun için hep şiir yazdığını ifade etti.
New Jersey Ant Kitabevi’nde düzenlenen ve Gazeteci Yazar Ayşe Göktürk Tunceroğlu ile Edebiyatçı Sacit Arvasi'nin konuşmacı olarak katıldığı gecede Kanun'da İmran Baysal, Gitar'da Vedia Bayraktar ve Gazeteci Yazar Cahit Oktay okudukları Yunus Emre ilahileri ile misafirlere unutulmaz anlar yaşattılar. Yaklaşık elli edebiyatseverin izlediği programda Yunus Emre'nin sevgi dünyasına dair bir konuşma yapan Gazeteci Ayşe Göktürk Tunceroğlu, Yunus Emre'nin Türkçe'ye itibarın az ve zahmetli olduğu dönemde Türkçe'yi kul-
Edebiyatçı Sacid Arvasi de "Yaratılanı sev yaradandan ötürü" diyen Yunus Emre'nin insanın ağzında şeker gibi dağılan nefis Türkçe ile yazdığı dizelerin 700 yıldan beri dillerde olduğunu, bu sözlerin hala kalplere nur ve ilham vermeye devam ettiğini anlattı. Yunus Emre'nin bir hikmet çeşmesi olduğunu söyleyen Arvasi, Yunus Emre'yi anlamak için onu tekrar tekrar okumamız gerekiyor diye konuştu. Konuşmaların ardından Yunus Emre'nin ilahiler tüm katılımcılar tarafından hep bir ağızdan söylenirken, İmran Baysal, Vedia Bayraktar ve Cahit Oktay'dan oluşan ilahi grubu izleyicilerden tebrik ve alkış topladı. American News Agency - ANA
13
Amerika Haberleri
14
EKOPAZAR AMERİKA Başlıyor Uzun zamandan beri ATV’de, 9 Ocak 2011den itibaren ise ATV AVRUPA’da yayınlanan EKOPAZAR programı artık Amerika bölümüyle de Amerika’da yaşayan Türklerin sesi olmak için yeni bir formatta yayına hazırlanıyor.
DEVLET BAKANI FARUK ÇELİK: " YURT DIŞI VATANDAŞLAR DANIŞMA KURULU İÇİN 55 İSİM ARIYORUZ" Kurul, Türk vatandaşlarının bulundukları ülkelerin sosyal ve ekonomik yaşamlarına eşit katılımlarını sağlayacak öneriler geliştirme, Türkiye Cumhuriyeti tarafından karşılanması gereken ihtiyaçları ve yapılması gereken kanuni ve idari düzenlemeleri belirleme, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık gibi ayrımcı akımlara karşı duyarlılığın artırılarak uluslararası kamuoyunda yapılması gerekenleri etkinlik önerilerini görüşme, görev alanına giren her türlü etkinliğe katılmak ve diğer kurum ve kuruluşlarla iletişim sağlamak gibi konularla ilgilenecek.
Yıllardır ekranların en çok izlenen ekonomi programlarindan biri olan Ekopazar, ATV Avrupa ekranı ile Anadolu’dan Avrupa’ya, Balkanlardan, Orta Asya’ya, Kuzey Afrika’dan Rusya’ya kadar uzanan geniş coğrafya, 57 ülkede milyonlarca kişi tarafından izleniyor. EKOPAZAR, ülke kalkınmasında temel taşlardan biri olan Yerel yönetimlerin ve belediyelerin hizmetlerinin kamuoyuna tanıtılmasında önemli bir rol üstleniyor. Bugüne kadar Türkiye’de ve Avrupa'da Türklerin başarı öykülerini ekrana yansıtan programda, artık Amerika'lı Türklerin de başarı hikayeleri EKOPAZAR AMERİKA’da seyirciyle bulaşacak. EKOPAZAR, Amerika bölümüyle burada yaşayan başarılı Türklerin hayat ve kariyer öyküleri bu program sayesinde ekrana taşınmış olacak. Bugüne kadar Türkiye dışında Balkan ülkeleri, Orta asya Türk Cumhuriyetleri, Rusya, Kuzey Afrika ülkeleri ile Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Danimarka, İsveç, İsviçre ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinde yaşayan ve sanat, spor, ekonomi, sağlık, emlak ve politika alanlarında başarı kazanan Türkleri programına dahil eden "EKOPAZAR" programı içinde artık özel bir bölüm olarak "Eko Pazar Amerika" yayınlanacak. Bu bölümde sadece Amerika’da başarılı işadamları ve Türk firmalarının tanıtımları da yer alacak. "Ekopazar AMERİKA", Amerika’da yaşayan Türk iş adamları ve firmalar, dernekler ve başarılı olmuş müteşebbis kişilerin yaşamları bir belgesel tadında anlatılacak. "EKOPAZAR Amerika" programın Amerika Koordinatörlüğünü tecrübeli gazeteci ve televizyoncu Niyazi Hancı üstleniyor. Programın Amerika Temsilciliğini ise uzun yıllar Türkiye’de ulusal kanallarda çalışan ve daha sonra mesleğini Amerika’da sürdüren Sinan Özkan yapıyor.
New York'ta ''Sevmek-To Love'' oyunu sahnelendi Türk Amerikan Repertuar ve Eğlence Tiyatrosu (TARTE), New York'ta ''Sevmek-To Love'' isimli oyunu sahneledi. Manhattan'da Broadway caddesinde bulunan ''Symphony Space'' adlı sanat merkezinde sahnelenen ve büyük beğeni toplayan oyunu başta Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan, New York Başkonsolosu Mehmet Samsar ve eşi Feruze Samsar olmak üzere, çok sayıda Türk ve Amerikalı seyirci izledi. Danslarla zenginlik kazanan oyun İngilizce sahnelendi. TARTE'nin kurucusu ve sanat yönetmeni, ''Sevmek'' oyununun yazarı Ayşe Eldek yaptığı açıklamada, oyunda Büyükada'da yaşayan Ermeni bir kızın Atatürk'e olan aşkını sahnelemeye çalıştığını anlattı. Ayşe Eldek şöyle konuştu: ''Bu oyunu Gazi'nin Hüzünlü Aşığı isimli kitaptan esinlenerek yazdım. İstanbul Büyükada'da yaşayan ve Ermeni olan bir kızın Atatürk'e olan aşkı ve ona ulaşmak için gösterdiği çabaları yansıtmaya çalıştım. Oyunun içine bir kaç tane de ekstra karakter koydum ve ilginç bir hale getirmek için de arkadaşım Sevin Çeviker ile beraber danslar ilave ettik. Neden böyle bir konuyu seçtim diye sorarsanız, annem ve anneannemden de hatırlıyorum, İstanbul'un o kozmopolitan zamanlarında, (sen şusun, busun) demeden insanların birbirini nasıl sevdiğini, birbirlerine nasıl bağlı olduklarını duyardım. Bunları bir araya getirerek bir oyun çıkartmak istedim. Bu, o sakladığımız sevgiyi ortaya çıkartmak için küçücük bir hatırlatma projesiydi. İnşallah bu projeyi daha güzel imkanlarla hem Avrupa'ya, hem Türkiye'ye, hem de değişik yerlere götürmeyi planlıyoruz.'' Türk ve Amerikalı oyuncuların ve dansçıların yer aldığı oyunun yönetmenliğini Zishan Uğurlu, koreografisini Sevin Çeviker yaptı. Oyunun ardından Ahmet Bodur ve Burçin Verekdal'ın sunduğu tango gösterisi de izleyiciler tarafından ilgiyle takip edildi. (A.A)
Devlet Bakanı Faruk Çelik, Bakanlığına bağlı Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı bünyesinde oluşturulacak "Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Kurulu" için 55 isim aradıklarını söyledi. Faruk Çelik yaptığı açıklamada, "Yurt dışında yaşayan ve sorunlarını ve çözüm önerilerini bizimle paylaşmak isteyen 55 adet gönüllü üyeye ihtiyacımız var" dedi. Devlet Bakanı Faruk Çelik'e bağlı Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı bünyesinde kurulacak danışma kurulu, yurt dışında yaşa-yan Türk vatandaşlarının sorunları-nın tespiti ve yapılacak çalışmaların koordinasyonu ile ilgili olarak tavsiyelerde bulunacak.
Kurulun kuruluşu ile ilgili açıklama yapan Devlet Bakanı Faruk Çelik, danışma kuruluna 19 farklı ülke ve bölgede yaşayan vatandaşlarımızdan 55 temsilci seçileceğini belirterek, "Bu kurulda yer alan Türkiye Cumhuriyet vatandaşları ve kaybettirme halleri dışındaki vatandaşlıktan çıkmış olanlar, 18 devlet kurumunun üst düzey yetkilileri ile birlikte çalışacaklar. Problemleri tespit edip çözüm önerilerini belirleyecekler" dedi. Çelik, üyelerin her tür masrafının Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı tarafından karşılana-cağını da belirtti. Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Kurulu'na yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları veya kaybettirme halleri dışında vatandaşlıktan çıkanlardan üye seçilecek.
BAŞVURU ŞARTLARI 1- Başvuru yapacağı ülkede, Türk vatandaşlarının yararlanacağı sosyal sorumluluk projeleri, toplumsal uyum, eğitim ve benzeri çalışmalarda görev almış olmak. 2- Başvuru yapacağı ülkede, eğitim ve turizm amaçlı geçirilen süreler hariç, en az beş yıldır yasal olarak ikamet ediyor olmak. 3- İşsizlik sigortası veya sosyal yardımdan faydalanmıyor olmak. 4- Başvuru yapacağı ülkenin resmi dilini, birden fazla resmi dili olan ülkeler için en az birini, iyi derecede bilmek. 5- Devletin şahsiyetine karşı ve yüz kızartıcı suç işlememiş ve taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hapis cezası almamış olmak. 6- Kurul üyeliğinin gerektirdiği eğitim, temsil kabiliyeti, ilgi ve sorumluluğa sahip olmak. 7- En az lise mezunu olmak. 8- 25 yaşında veya daha büyük olmak. 9- Askerlik hizmetini yapmış, tecilli veya muaf olmak. Üyelik için başvurular, 25.03.2011 tarihine kadar yurt dışındaki Türkiye Cumhuriyeti temsilciliklerine veya Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'na şahsen, posta veya eposta yolu ile yapılabilecek. ABD’den 4 üyenin seçileceği kurul ile ilgli bilgileri ve başvuruları info@ytb.gov.tr adresinden yapabilirsiniz.
Haberler
15
Yeşil... İstanbul gezisi.. Kısa, hafta sonu eğlencesi... Çok zorlarsam tam tarihi de bulur çıkarırım... Ama şimdi önemi yok... Turşu suyu içmek için İstiklal civarında bir dükkandayız... İçeri elele bir çift girdi... Göz ucuyla bakıp kafayı çevirmem gerekirken çeviremedim... Kız, babamın en çok güldüğü, onu kahkahalara boğan Defne... Aramızda dört adım ya var, ya yok... Sadece gülümsedik karşılıklı. Turşularını alıp çıktılar bugünlerde eşi olduğunu öğrendiğim adamla... Sonra biz de yorumlar yaptık... Ne kadar genç duruyor, ekrandakinden daha bilmem ne, ekranda daha şöyle, daha böyle vs., vs… Sonra bir gün, Defne hayata veda etti... Bir arkadaşının evinde, eğlendiği bir gecenin ardından.. Duyar duymaz aklıma oğlu geldi. Tüm annelerin hele hele çocukları henüz çok küçük olan annelerin kaderidir. Başlarına en ufak bir şey gelse çocukları düşünülür. Grip olsalar “aman küçücük çocuğu var” denir. Böyle genç bir anne öldüğünde ise ondan daha çok çocuğu için ağlanır. Sanırım ilk başta ben de öyle yaptım. Sonra içim içimi yemeye başladı.. Eyvah dedim kızcağız bir arkadaşının evinde öldü, hem de erkek arkadaşı… “Allahım ne olur bununla ilgili yazılıp çizilmesin, en azından ölen genç bir annenin ardından bu yapılmasın” dedim. Maalesef olan oldu, cenazesi bile kalkmadan yorumlar başladı. Hadsiz, cüretkar, saygısız, insaniyetten uzak, haysiyetsiz ellerden, ağızlardan binlerce değersiz kelime! Yazıklar olsun deyip geçilmiyor ki… Öyle çabuk, öyle insafsız, öyle gelişine yazılmış, söylenmiş ki… Geçilmiyor. Ne oluyor da bu insanlar bir an bile olsa düşünmüyor... Bir an da olsa sormuyor. Sadece bir saniye duraklamıyor, durmuyor! Sadece konuşuyor… Defne’nin ne kadar suçlu olduğunu tartışma hakkını buluyor. Kocasına acıyıp, çocuğunu kucaklıyor... Defne’nin kocası isyan etmiş, beni aldattığına inanmıyorum demiş… Biliyor ki aksi için muhatabı yok, sorularına sevgili eşi nasıl cevap versin. İstese de nasıl açıklasın... Öyle çok senaryo yazılabilir ki Defne’nin o gece ne yaptığıyla ilgili.. Hiçbiri umurumda değil fakat bunların nasıl düşünülmek istenmediğini anlamıyor, kavrayamıyorum. Ben mi ahmağım diyorum. Defne yüzlerce sebep yüzünden o gece orada, o evde ölmüş olabilir. Peki acaba burada bunun bir önemi var mı, neden bir insan ölümünde rahat bırakılmaz, neden ahlaksızca suçlanır? Neden geride bıraktıklarına da bu acıyı yaşama hakkı verilmez. Gözü yaşlı annesinin acısına acı katılır. Eşinin onun için üzülmesi bile neredeyse bıyık altından, küçümsenir.. Neden? Bir insanı ne bu hale getirir? Arkadaşının sonraki ifadesine hiç girmek bile istemiyorum. “Aramızda duygusal bir yakınlaşma oldu, vs..” Acaba sadece sende mi oldu bu yakınlaşma diyesim geliyor? Evet Defne içki içmiş, evet eğlendikleri mekandan çıkıp bekar bir adamın evine gelmiş... Gelmiş işte, bir sebepten gelmiş, ama Defne yok bu sebebi izah etmek için… Geçerli sebebi var ya da yok… Ama daha önemlisi Defne yok. Şimdi büyük(!) gazetelerin, büyük yazarları(!) zehirlerini dillerinden, kalemlerinden akıtıyor, kim bilir kimin gözüne girmek, kime yaranabilmek için, biraz daha yanaşabilmek için.. Defne üzerinden, bir ölüm üzerinden, bir aile üzerinden biraz daha ekmek yiyebiliyorlar, ne güzel.. Ne güzel ki yazarak ebedileştirdiler “pis” kararmış, çürümüş beyinlerinin nasıl çalıştığını… Tarih, cahillere ve zalimlere hiç insaf göstermedi şimdiye kadar. Bir gün Defne değil, onlar lekeli sayfalarda yer alacak. Defne de ismi gibi, yaz-kış yeşil kalacak...
www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi
Amerika Haberleri
16
MÜSİAD Başkan Yardımcısı yatırım için Amerika'da Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM), Amerika’ya yatırım için gelen MÜSİAD’ın on üç sektöründen sorumlu başkan yardımcısı Hikmet Köse ve ihracat müdürü Hakan Karataş’ı kurumun genel merkezinde misafir etti.
Doktorumuz Nermi Onat, yoğun iş ve eğitim programı nedeniyle yazılarına bir süre ara verecektir. Senelerdir köşesinde sizlere günlük hayatta sık sık karşılaşılan sağlık problemleri ve yapılan araştırmalar hakkında bilgiler sunan yazarımız, yaz aylarının sonlarına doğru tekrar sizlere sağlık reçetelerini sunmaya devam edecektir. Okuyucularımıza saygılarımızla duyururuz...
Havalandırma kanalları imalatı ve bu cihazları üreten makinaları yapan Hikmet Köse’nin 1998’de kurduğu Flexiva firması, 35 ayrı ülkeye ihracat yapmakta. Bu ülkeler arasında İngiltere, İspanya, İsviçre, İtalya ve Portekiz gibi Avrupa ülkelerinin yanında bir çok Ortadoğu ve Afrika ülkesi de var. Amerika’ya ilgilerinin fuarlara katılmakla başladığını bildiren Köse, zamanla kendilerinin Amerika’da da iş yapabileceklerine kanaat getirdiklerini, çünkü bu alanda bir çok inovasyona ve patente sahip olduklarını dile getirdi.
USAR LAW GROUP, P.C.
718.392.4447 Danışma Hİzmetİ Ücretsİzdİr. Fax: 718.392.4448
Faruk Usar, ESQ Attorney at Law
BOŞANMA DIVORCE PRENUPTIAL AGREEMENTS CHILD SUPPORT SPOUSAL SUPPORT
Bu yatırım kararına yardımcı olmak için ATCOM, misafir heyeti New Jersey’li yetkililerle görüştürdü. İlk önce, 37 belediyeden oluşan Camden County’nin yatırım ajansı mensupları Türk yatırımcılarla ATCOM genel merkezinde bölgenin yatırım, finansman ve vergi teşvikleri konusunda bilgi verdiler. Daha sonra misafir heyet, eyelet çapında yatırım fırsatlarını öğrenmek için New Jersey’nin başkenti Trenton’da valilik yetkilileri ile bir görüşme yaptılar. Bu görüşme esnasında, eyelet yetkilileri Flexiva’ya A’dan Z’ye her aşamada yardım ve teşvik sözü verdiler. Misafir heyet bilahere Güney New Jersey’de bulunan Liberty Diner’da yerel iş adamları ile beraber bir iş yemeğinde buluştu. Bankacı, muhasebeci, ithalatçı, inşaatçı, mimar, pazarlamacı, avukat ve emlakçı ATCOM üyesi profesyonel danışmanlar yatırımcılara Amerika’daki iş hayatı hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Misafir heyet daha sonra New York yakininda bulunan Toros Restoran’da Ticaret Ataşesi Ahmet Canlı ve New Jersey ve New York’lu ATCOM üyesi işadamlarıyla beraber bir istişare yemeğine katıldı.
Göçmenlİk Green Card - ÇaliŞma İznİ Alinmasinda Deneyİmlİ
- H1-B ve Yatirimci Vİzelerİ - Vıolence Agaınst Women - Vatandaşlik
Mİras
Emlak alim-satim Alkollü real estate closings Araç Kullanma Davalari
Şİrketler Hukuku, Trafİk ve İş Kazaları Tazmİnat Davalari Kuruluş - Devİr BANKRUPTCY-İFLAS İşlemlerİ FREE CREDIT REPAIR
47-20 Greenpoint Ave. Suite 3 Sunnyside, NY 11104 7 trenİ İle times square’den 10 dk.
www.usarlaw.com
Yemekte bir konuşma yapan Köse, 3 yıldır ABD’de kendi alanlarında yapılan fuarlara katıldıktan sonra cesaretlenip dünyanın en büyük pazarına göz diktiklerini dile getirdi. Kalitelerinin bir çok Amerika’lı firmadan daha iyi olduğunu farkettiklerini anlatan Köse, Amerika pazarında da iyi bir yer edinmeyi hedeflediklerini söyledi. Teknolojilerini kendilerinin ürettiğini, patentlerine sahip oldukları ürünlerin Amerika pazarından da olumlu ilgi gördüğünü söyleyen MÜSİAD Başkan Yardımcısı Köse, bunu avantaja ve ticarete çevirmek için çalışmalarına hız vereceklerini ifade etti. ATCOM Başkanı İhsan Işık da, ATCOM’un Türk yatırımcıları profesyonel bir şekilde ağırlamak için uzun zamandır hazırlandığını ve bu tür ziyaretlerin artarak devam edeceğini bildirdi. New York Ticaret Ataşesi Ahmet Canlı da, burada yatırım yapmak isteyen tüm Türk müteşebbislere Ticaret Ataşeliği olarak destek olduklarını ifade etti ve Flexiva firmasının ABD pazarına açılma kararını sevinçle karşıladıklarını söyledi. Emre Gürel - NJ
Yemek Zevki
Zeytinyağlı Kereviz Türlüsü
17
Malzemeler
* 2 adet kereviz * 1/2 paket (250 gram) dondurulmuş garnitür * 7-8 adet arpacık soğan * 1 adet portakal * 1 adet limon * 1 tatlı kaşığı şeker * tuz * zeytinyağı
Hazırlanışı * Kerevizler soyulup küp küp doğranır. * Portakal ve limon suyu sıkılır. * Arpacık soğanlar soyulup zeytinyağında rengi şeffaflaşana kadar kavrulur. * Kereviz, kereviz sapları ve garnitürler eklenip
bir dakika kadar kavrulur. * Portakal ve limon suyu eklenip, üzerini geçmeyecek kadar da normal su ilave edilir. * Şeker ve tuz konulduktan sonra yaklaşık 25 dakika kısık ateşte pişirilir.
SEVİNÇ ÖZBEK Merhaba Hanımlar, Bu sayımızda size Zeytinyağlı Kereviz Türlüsü tarifini veriyoruz. Sizler de yemek tariflerinizi bizimle ve okurlarımızla paylaşabilirsiniz. Yeni sayımızda yeni tariflerimizle buluşmak üzere ...
18
Amerika Haberleri
New Jersey’de Türkülerle Türkiye gecesi Amerika Türk İslam Ülkü Ocakları Derneği tarafından düzenlenen Türkü ve şiir gecesi çoşkulu anlara sahne oldu. Seacacus La Quinta Inn’de düzenlenen geceye büyük katılım gerçekleşirken gecede Amerika ve Türkiye’den sürpriz konuklar da yeraldı. Amerika Türk İslam Ülkü Ocakları Derneği tarafından düzenlenen Türkü ve şiir gecesi çoşkulu anlara sahne oldu. Seacacus La Quinta Inn’de düzenlenen geceye büyük katılım gerçekleşirken gecede Amerika ve Türkiye’den sürpriz konuklar da yeraldı.
duygu yoğunluğu yaşanan gecenin sürpriz konukları arasında Merhum siyasi lider Alparslan Türkeş’in kızı Çağrı Türkeş hanımefendi de vardı.
Dernek başkanı Ziya Erdemir’in açılış konuşmasını yaptığı gecede ATCOM Başkanı Prof. İhsan Işık, TADF Başkanı Kaya Bozptepe ve Prof. Ömer Turan’da duygularını dile getirdi.
Gecede dernek yararına bir de çekiliş yapılırken, talihli konuklara büyüklü küçüklü hediyeler dağıtıldı. Final bölümünde TRT İstanbul Radyosu sanatçılarından Yavuz Değirmenci türküleri ile herkesi coşturuken sanatçıya Aytekin Şenyaylar ve saz arkadaşları eşlik etti.
Zaman zaman okunan şiirler ile de
Haber ve fotoğraflar: Cahit Oktay
20
Amerika Haberleri
EMİNE ERDOĞAN TÜRKEVİ'NDE SERGİ AÇTI Foto: Orhan Akkurt
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, New York'ta Türkevi'nde düzenlenen iki etkinliğe katıldı. Emine Erdoğan Türkevi'nde önce ressam Ahmet Yeşil'in ''Görsel Dokunuşlar'' adlı sergisinin açılışını yaptı.
Foto: Tolga Adanalı - AA
Resepsiyona Emine Erdoğan ile kızı Sümeyye Erdoğan, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Güldal Akşit, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı ve Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, AK Parti milletvekilleri Alev Dedegil, Fatma Şahin, Öznur Çalık, Aşkın Asan da katıldı. Resepsiyonda Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan, ressam Ahmet Yeşil'den sergiyle ilgili detaylı bilgi aldı ve resimleri tek tek inceledi. Yeşil de Emine Erdoğan'a serginin kitabını imzalayarak hediye etti. Emine Erdoğan ve beraberindeki heyet daha sonra yine Türkevi'nde düzenlenen BM Kadının Statüsü Komisyonuna bağlı Sivil Toplum Kuruluşları Komitesinin düzenlediği resepsiyona katıldı. Erdoğan resepsiyonda İtalya Eşit Fırsatlar Bakanı Mara Carfagna ile görüştü. Görüşmeye, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Güldal Akşit de katıldı.
Foto: Orhan Akkurt
Özlem Şahin Şakar NEW YORK (A.A)
ARAÇ SİGORTASI ALIŞVERİŞİNE Mİ ÇIKTINIZ? ÖNCE BENİ ARAYIN. ORTALAMA YILLIK TASARRUF:
348
DİĞER ŞİRKETLERDEN ALLSTATE'E GEÇEN SÜRÜCÜLERİN SAĞLADIKLARI TASARRUF:
Geico
'dan geçenler ortalama $468 tasarruf sağladı
Progressive
'den geçenler ortalama $472 tasarruf sağladı
State Farm
'dan geçenler ortalama $227 tasarruf sağladı
Allstate ile her zamankinden fazla tasarruf sağlayın. Allstate’e geçen sürücüler yılda ortalama $348 tasarruf elde etti. İşte bu yüzden, araç sigortası satın almak istiyorsanız önce beni arayın. Tasarruf edeceğiniz tutara şaşırmanız mümkün. Neil J. Greco, CLTC (973) 364-8046
Michael J. Kiel (973) 364-8046
Fatma Balci, LSP (973) 364-8046
12 Eisenhower Parkway Roseland njgreco@allstate.com
12 Eisenhower Parkway Roseland mjkiel@allstate.com
12 Eisenhower Parkway Roseland fatma@allstate.com
Yıllık tasarruflar yeni Allstate araç müşterileri tarafından verilen 2009 yılı poliçelerine ilişkin bilgilere dayanmaktadır. Esas tasarrufların farklılık göstermesi mümkündür. Allstate New Jersey Property and Casualty Insurance Company: Bridgewater, NJ. © 2010 Allstate Insurance Company
22
AOL Huffington Post’u 315 milyon dolara satın aldı
Time Warner'dan 2009'da ayrılan internet portalı AOL, Amerikan internet gazetesi Huffington Post'u 315 milyon dolara satın aldı. AOL'den yapılan açıklamada, ayda 25 milyon kullanıcının ziyaret ettiği Huffington Post online haber sitesinin satışına iki şirketin yönetim kurulları ve hissedarlarının onay verdiği belirtilerek, Amerikan makamlarının da satışa onay vermesinin ardından yılın ikinci yarısından önce satışın resmileşmesinin beklendiği kaydedildi. Anlaşma çerçevesinde sitenin kurucu ve genel yayın yönetmeni Arianna Huffington, Huffington Post Media Grubu'nun genel yayın yönetmeni kalacak. AOL İcra Kurulu Başkanı Tim Armstrong, bu anlaşmanın, içerik, sosyal ağ ve tüketici deneyimlerini içinde toplayan yeni bir Amerikan medyası oluşturacağını kaydetti. Huffington Post, AOL'in Time Warner'dan ayrılmasından bu yana satın aldığı en büyük şirket oldu.
Amerika Haberleri Sony Ericsson, playstation telefonunu tanıttı Sony Mobile, playstation telefonu olarak nitelendirilen yeni oyun odaklı telefonu: Sony Ericsson Xperia Play’i duyurdu. Kayar kapaklı bir tasarıma sahip Sony Ericsson Xperia Play’in alt kısmında oyun oynamaya yönelik oyun tuşları, telefona PSP havası katmış. 4 inç FWVGA 480 x 854 pixel dokunmatik ekran, 5 megapixel kamera, 3D oyunlarda 60 fps oyun oynama imkanı sağlayan Adreno GPU Sony Ericsson Xperia Play’in öne çıkan bazı teknik özellikleri. Sony Ericsson Xperia Play’in çıkış tarihi Mart 2011 olarak açıklanırken, Amerika’da Nisan 2011′de satışa sunulacak.
Amerika Haberleri
24
MÜSİAD Enerji Sektörü Başkanı Albayrak: “ATCOM Büyük Bir Fırsat” Beraberinde bir heyetle ATCOM Genel Merkezini ziyaret eden Mustafa Albayrak ATCOM yönetimine sektör olarak yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Albayrak “inşallah ATCOM’la ortak çalışıp önemli projelere imza atmak amacındayız.” diye konuştu.
Mustafa Albayrak, “ATCOM Türkiye ve bizler için büyük bir fırsat. Haziran 2010’da ATCOM’un büyük açılışı için buradaydım. Benim ve arkadaşlarım için unutulmaz bir gezi olmuştu. O günden beri ATCOM’la ilişkilerimizi nasıl pekiştirir ve iki taraf için nasıl faydalı hale getiririz diye yoğun fikri mesai yapıyoruz. Bu amaçla ATCOM’u daha sık ziyaret etme kararı aldık. Her sene belli sektörler olarak ziyaretlere devam edeceğiz. Türkiye’nin en parlayan sektörlerinden birisi enerji. İki ülke arasında bu konuda bir çok iş birliği fırsatı var. Bizim hem Türkiye’de hem de komşu ülkelerde büyük bir ilişki ağımız var. Sektörümüzle ilgili konularda 8,000 ayrı kişi ve kuruluşa hitap ediyoruz. Bu altyapıyı ATCOM üyelerine ve onların aracı olacağı Amerikan firmalarına açabiliriz. Aynı şekilde Türkiye’den Amerika’ya ilgi duyan üyelerimize ve dostlarımıza ATCOM işadamları ağını sunmak istiyoruz. Bu konuda inşallah ATCOM’la ortak çalışıp önemli projelere imza atmak amacındayız.” ATCOM başkanı İhsan Işık da ziyaret konusunda, “ATCOM için her şey daha yeni başlıyor. ATCOM’un dostları günden güne artıyor. Artık yanlız değiliz. Dostlar arasında bu tür iş ziyaretleri çok önemli. Bu vesileyle birbirimizin ihtiyaçlarını öğreniyoruz. Birbirimize ev ödevleri ve şevk veriyoruz. Ayrıca aramızdaki dostluk ve güven bağı pekişiyor. MÜSİAD’ın Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu bağı çok güçlü. İnşallah bu networku ATCOM üyelerine ve dostlarına açmak istiyoruz. Bu bağlamda Mustafa Beyin teklif ettiği “karşılıklı kurumsal promosyon” projesi çok anlamlı. Bu konuda inşallah beraberce daha yakından calışacağız” dedi. Emre Gürel - NJ
Yorum
25 Arap halkı isyanda
ŚĂLJƌĞƫŶƚƵƌĂŶΛĨŽƌƵŵŐĂnjĞƚĞŵ͘ ĐŽŵ
Geçtiğimiz bir ay boyunca bütün dünya, Arap dünyasında yaşanan 'Yasemin' isyanlarını takip etti. Bu ülkeler arasında en çok gittiğim Tunus, şimdiye kadar en istikrarlı ülke olarak göze çarpıyordu. Ne var ki ülkedeki bu sükûnetin ardında neler olduğunu kimse bilmek istemiyordu. Ancak insan hakları örgütleri ülkedeki siyasi tutukluların sayısının artmasını, baskıları, medyanın susturulmuş olduğunu sık sık gündeme getiriyordu. Ülkenin aydınlarına da gözdağı verilmiş, kimileri Fransa'ya kaçmış ve ancak orada görüşlerini yayma fırsatı bulmuşlardı. Tatilciler ülkesi olarak Tunus; dışa karşı demokratik bir çehre takınan, ama içinde parçalanmış ve baskıcı, totaliter yapılanmaları barındıran ülkeler arasında gösteriliyordu. Kuzu postuna bürünmüş kurt misali Tunus'taki yönetim, ülkenin ağır sosyal ve ekonomik problemlerini ya küçümsedi, ya da uzun süre görmezden geldi. Sonunda gerçekleşen şiddet dalgası, işte bu sahte yüzün maskesini alaşağı etti. Sadece Mısır'da değil, Yemen, Ürdün ve Cezayir'de de Tunus örneği halkı sokağa döktü. Bölgedeki liderler halkları önünde "dokunulmaz" olduklarını düşünüyordu. Bu sebeple Tunus Devlet Başkanı Bin Ali'nin devrilmesi, Arap dünyasında bir dönüm noktası oldu. Halkın öfkesinin, beton gibi kök salmış rejimleri bile sallayabileceği ortaya çıktı. Bin Ali; iktidarını garantide görüyordu, ailesi, ülke ekonomisinin kanını emiyordu. Benzer olumsuz
değerlendirmeleri bölgedeki diğer devlet başkanları da yapıyordu. Kendileri yolsuzluk yapmasa bile, aile çevreleri ya da bakanları yapıyordu. Bin Ali'nin ve Mübarek'in devrilmesi, bölgedeki diğer otokratlar için ciddi bir uyarı! Artık reformlara gitmeleri şart. Birçok Arap ülkesinin başkentlerinde alarm zilleri çalıyor. Giderek yaşlanan ama makamlarını bırakmayan veya yerlerine geçecek isimleri belirlemeyi başaramayan rejimler, şimdi sarsılıyor. Libya'da Kaddafi 1969, Suriye'de Esad ailesi 1970, Yemen'de Salih 1978'den beri iktidarda. Bu liderlerin hepsi farklı ölçülerde bir miktar çoğulculuğa izin verdi ama özgürlükleri tanımadı. Çünkü elitler; toplumu küçük görüyor, halkın özgür seçimlerde yanlış karar vereceğini düşünüyor. Bu ülkeler küreselleşmenin gücünü hesaba katmadılar. Küreselleşme, ordunun itibarını ve gücünü azalttı. Küçük bir kesimin, çoğunluğun sırtından hayasızca zenginleşmesi; twitter, facebook gibi yaygın internet paylaşımının hakim olduğu bugünün dünyasında artık saklı kalmıyor. Halk, internet ortamında bilgileri hızlıca payşıyor, birbirleriyle kolayca organize olabiliyor artık... Artık diktatörlükten yorulmuş halk, özgürlük ve daha iyi bir hayat istiyor. Dikkat edilirse gösterilerde özellikle gençler ve belli bir inancın veya grubun güdümünde olmayan kişiler yer alıyor. Görünen o ki bu gençler; küreselleşen dünyanın özgürlükçü akımlarından etkilenmişler, daha çok demokrasi, daha fazla hürriyet istiyorlar. Çoğunlukla da işsiz oldukları için iktisadi hayatta kendilerine yer bulmak istiyorlar.
AK Parti ipi göğüsleyecek ve Başbakan Erdoğan'ın 12 sene boyunca Türkiye'yi yönetmesi söz konusu olacak...Aradaki farkı Arap dünyası liderlerinin iyi görmesi lazım... Bir tarafta diktatörlükle, baskıyla 10 yılları aşan hükümetler söz konusu. Diğer tarafta ise ülkesini ve milletini her anlamda kalkındıran, halkın güvenini kazanmış 10 yıllık bir iktidar... Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 80 yılda yapılmamış hizmetleri 8 seneye sığdırdı. Bugün Türkiye'nin üniversitesiz şehri kalmadı. Edirne'den Ağrı'ya, Hakkari'ye, her yere uçakla, duble karayollarıyla ulaşmak mümkün hale geldi. Yüzbinlerce konut yapılarak her kesimden insanın ev sahibi olması sağlandı. Türkiye'de yardıma muhtaç insanlar, sosyal devletin şefkatiyle yalnız bırakılmadı. Yakacak, gıda yardımları, okuyan öğrencilere harçlık ve barınma imkânları, Anadolu'nun dört bir yanında vatandaşın hep yanında oldu. Kimse ırkından, inancından dolayı dışlanmadı. Herkese aynı mesafede yaklaşıdı. Bütün bunlar Osmanlı Devleti'nin sosyal devlet anlayışının bir yansıması gibiydi... Müslüman bir ülke olan Türkiye, "halka hizmet, sosyal devlet, demokrasi ve özgürlükler, ekonomik kalkınma" prensibinden taviz vermedi ve bütün bunları başarıyla yürüttü. Üstelik bunları, modern dünyanın değerleriyle harmanlamayı da başardı.
Bu noktada başta Arap dünyası ve Orta Doğu başta olmak üzere, son 8 yılda bütün dünyada etkinliğini hızla artıran Türkiye'ye dönüp bakmak lazım...
İşte Müslüman Arap ülkeleri de bunu başarmalı. Oradaki liderler diktatörlükle değil, halkı kendilerine "aşık" ederek 10 yıllarca iktidarda kalma yoluna gitmeli.
Türkiye'de de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 8 yıldır tek başına iktidar... Yapılan anketler de gösteriyor ki; önümüzdeki seçimlerde de büyük ihtimalle
Arap liderler, Başbakan Erdoğan'ın "Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geldik" sözünü iyi anlamalı...
Fast Income Tax Returns
UNIQUE GALAXY TRAVEL
HOCUR Photo & Video Inc.
Kişisel Income Tax Return’leriniz 25 Yıllık Tecrübeli ekibimiz tarafından en kısa ve uygun şartlarda hazırlanır.
Türkiye ve Dünya’nın her yerine, her türlü tatil ve iş gezisi organizasyonlarınız için profesyonel kadromuzla hizmetinizdeyiz.
Tüm özel günlerinizde profesyonel video ve fotoğraf çekimleri ile hizmetinizdeyiz. Bize aşağıdaki numaralarımızdan ulaşabilirsiniz.
973-772-1777 Satılık Türk Market / Kasap
Florence, NJ’de çalışır vaziyette satılık Türk Market / Kasap Call Ergin:
609 - 458 - 1628 BEST PLUMBING Her tür sıhhi tesisat, tamirat işleriniz itina ile yapılır.
201-854-3990 Eleman Aranıyor
Kuyumcu dükkanında full time / part time çalışacak satış tecrübesi olan, İngilizce bilen (tercihen bayan) bir elaman alınacaktır.
Döner-Kebab Ustası Aranıyor White Plain- Westchester’deki restaurantımızda çalıştırılmak üzere döner ve kebab ustası ahçı ile 1 bay garson aranıyor. Kalacak yer temin edilir/ gösterilir.
201- 873 - 6062
914-683-6111 Cep: 914- 216- 5353
İSTİKBAL
Havaalanı Servisi
Türkiye'nin en kaliteli markası tarafından üretilen geniş ürün yelpazemizle hizmetinizdeyiz.
Türkiye seyehatlerinizde, İstanbul ve Ankara hava alanlarından diğer şehirlere özel yolcu taşıma servisimizle hizmetinizdeyiz. Rezervasyon için geç kalmayın.
angalbay@gmail.com
Sonbahar kampanyalarımızı ve ürünlerimizi görmeden alışverişinizi tamamlamayın.
Malik Can- Plumber
862 - 242 -0641
İstikbal Mobilya 973 - 772 - 8500
Email: airportes@gmail.com New Jersey: 973 896 9817 Türkiye: 01190 542 256 7346
Bayan Roommate
Kiralık Ofis ve Depolar
AVUKAT TİMUR AKPINAR
Türk marketlerine yakın, New York’a 35 dakika uzaklıktaki evime bayan oda arkadaşı arıyorum. Büyük oda, $ 600. 369 Knickerbocker Avenue Paterson, NJ 07503
Paterson’da Main Street ve Pazar yerine yürüme mesafesinde kiralık ofis ve depolar
Trafik kazaları, iş kazaları, Veraset ve vasiyet, Kayıp düşme kazaları, Yanlış Tıbbi Müdahale ve bir çok konuda New York ve New Jersey'de hizmetinizdeyiz.
973 - 517 -0918
718 - 224 - 9824
973-341-4630 SARAL12345@aol.com
KİRALIK SALON
Her türlü düğün, nişan, doğum günü partileriniz ile iş ve özel toplantılarınız için 200 kişilik salonumuzla Paterson, New Jersey’de hizmetinizdeyiz.
973-219-4078 www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi Tıkla, yeni bir güne yerel haberlerle başla...
www.ForumGazetem.com
631 -838- 3870 & 631- 922- 4996
Acentalar aranıyor WESTERN UNION ACENTASI OLMAK İSTER MİSİNİZ? Ek gelir elde etmek ve yeni müşteri kazanmak istiyorsanız, Dünyanın Lider Para Transfer şirketi olan Western Union'ın acentası olmak için 201-263-5018 no’lu telefonu hemen arayınız. ULUDAĞ RESTAURANT
İnegöl Köftecisi Cevdet Usta, artık 391 Crooks Avenue, Paterson,New Jersey ’deki adresinde hizmetinizde... (Ulu Cami karşısında) Piyaz, İnegöl Köfte, Döner,İskender ve Izgara çeşitleriyle sizlere ser vis vermekten gurur duyarız...
Pişirilmeye hazır, paketlenmiş köfte siparişi alınır Dışarıya paket ser visimiz vardır. 391 Crooks Avenue, Paterson, NJ 07503
862 - 262 - 0672
TOP DISCOUNT LIMOUSINE & CAR SERVICE
En güzel araçlarımızla ve uygun fiyatlarımızla sizleri evinizden New York ve diğer eyaletlerdeki havaalanlarına veya gitmek istediğiniz her yere ulaştırıyoruz. Güleryüzlü Türk şöförlerimiz ve geniş filomuzla hizmetinizdeyiz. Reservasyonlarınız için
1-866-890-1215 / 973-830-9636 570-242-5284
Amerika Haberleri
27
Amerikalı tarihçi McCarthy, “Osmanlının çöküşü sırasında en büyük acılara Türkler maruz kaldı” WASHINGTON - Turkish Coalition of America (TCA), tarihçi Prof. Justin McCarthy ile tarih kitaplarında pek yer verilmeyen Osmanlı topraklarındaki 5 milyon Müslümanın acı göç hikayesini, harita olarak yayımladı.
TADF ve ATAA Temsilcileri, Kongre Üyesi Holt'u Ziyaret Etti New Jersey 12. Bölge Temsilcisi Kongre Üyesi Rush Holt, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı Kaya Boztepe, eski Başkanlardan Değer Tunç, Başkan Yardımcısı Can Kaplan ve ATAA Doğu Yakası Başkan Yardımcısı Ali Çınar ile biraraya geldi. 12 yıldır Kongrede görev yapan Holt,kendi bölgesindeki Türklerin çok başarılı olduklarını ve Amerika için güzel bir örnek olduğunu dile getirdi. Türk-Amerikan ilişkilerinin onemine de değinen Holt, İsrail ve Türkiye'nin geçici anlaşmazlıkları olsa da, eski bağlarının kopmasının mümkün olmadığını dile getirdi. TADF Başkanı Kaya Boztepe, Kongre Üyesi Holt'u 28 Mayıs günü yapılacak Türk Günü Yürüyüşüne davet ederken ayrıca ATAA ile birlikte yapacakları Ulusal Liderlik Konferansına da beklediklerini dile getirdi. Boztepe,Türk-Amerikan ilişkilerinin iyi gittiğini ifade ederek kongre üyesine kendi bölgesindeki birçok Türkün ihtiyaçlarına daha iyi karşılık verirse, güçlü desteğin artabileceğini söyledi. Eski TADF Başkanlarından Değer Tunç da,sözde Ermeni soykırımı konusunda Kongre Üyesine kısa bir sunum yaparken, Amerikan Temsilciler Meclisi'nin bu konu ile artık uğraşmaması gerektiğini dile getirdi. TADF Başkan Yardımcısı Can Kaplan ve ATAA Doğu Yakası Başkan Yardımcısı Ali Çınar'da grassroot çalışmaları hakkında bilgi verirken, kendisi ile yakinen çalışmak istediklerini belirterek,Türk Dostluk grubu içinde aktif olmasını rica ettiler.
TCA, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış döneminde yaşanan ama Batılı tarihçiler tarafından genellikle sadece Osmanlı'daki Hıristiyanlara odaklanılarak tek taraflı anlatılan göç konusunda madalyonun öteki yüzüne de dikkati çeken bir çalışmayı ortaya koydu. Louisville Üniversitesi'nde tarih profesörü olan ve Osmanlı İmparatorluğu hakkında ayrıntılı demografik çalışmalarda bulunan Prof. McCarthy tarafından hazırlanan "Osmanlı İmparatorluğu'nda Zorunlu Göç ve ÖlümlerAçıklamalı Harita"da, Osmanlı topraklarında, 1770-1923 yıllarında göç eden 5 milyon Müslüman tebanın yaşadığı göç gösteriliyor. Böylece, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinin Ermeniler gibi sadece Hıristiyan nüfusu etkilemediğine, milyonlarca insanın acı ve zorluklar yaşadığına vurgu yapılıyor. Ayrıca, Osmanlı topraklarında göçe zorlananların 5 milyonunun Müslüman, 1.9 milyonunun Hıristiyan olduğuna işaret eden harita, böylece savaş ve iç çatışmaların acılarını, düşünüldüğünün aksine, daha çok Müslümanların yaşadığını gözler önüne seriyor. ÖLEN MÜSLÜMAN SAYISI HRISTİYANLARIN 4 KATI Harita, 1864-1922 yıllarında yaşanan savaş ve iç çatışmalar sırasında hayatlarını kaybeden Müslümanların sayısının, Hıristiyanlarınkine oranla 4 katı fazla olduğunu da gösteriyor.
Harita, aynı zamanda, 1864-1922 yılları arasında, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması sürecinde ölen 5 milyon Osmanlı Müslüman'a yönelik bir kayıt anlamına da geliyor. Prof. McCarthy, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Osmanlı topraklarında yaşayan değişik kimliklere mensup tüm grupların acı çektiğini ifade etti. Ancak, Müslümanların, özellikle de Türklerin en büyük acılara maruz kalan kesim olduğuna dikkati çeken McCarthy, "Haritanın, tüm bu insanların felaketlerle dolu kaderlerini göz önüne sereceğini umuyorum" dedi. "IRKÇI VE BAĞNAZ ZİHNİYETE BİLİMSEL CEVAPTIR" TCA Başkanı Lincoln McCurdy de kurum olarak bu yayını desteklemiş olmaktan gurur duyduklarını belirtti. Prof. McCarthy'ye, "tarihin sayfalarında neredeyse hiç yer almayan Müslüman Osmanlı halkları hakkında bıkmadan ve yılmadan yaptığı kapsamlı araştırmaları dolayısıyla" teşekkür eden McCurdy, şunları kaydetti: "Çok az Türk aile vardır ki büyükannesi veya büyükbabası, Yunanistan, Bulgar-
istan, Makedonya, Kırım veya Kafkasya'dan gelmiş olmasın. Ya da Anadolu'da yaşanan savaslardan dolayı yaşadığı iç göçe dair acı bir hikayesi bulunmasın. Ancak, modern Türkiye'nin kurucuları, genç Cumhuriyetin, bir varoluş mücadelesinden çıkmış halkını, geçmiş yerine geleceğe bakmaya yönlendirmiş ve eski düşmanlarıyla barış felsefesini benimsemistir. Ne yazık ki, başka toplumlar, yaşadıkları trajedileri Türklere karşı nesilden nesile aktarılan düşmanlığa dönüştürdü. Bu harita çalışması, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılışı sürecinde Müslüman halkların kayıplarını göz ardı ya da inkar eden, geçmiş çağların ırkçı ve bağnaz yaklaşımlarının izlerini taşıyan zihniyete bilimsel bir cevaptır." McCurdy, TCA olarak, bu ve benzeri bilimsel çalışmalarla, halklar arasında doğru tarihsel söylemlere, karşılıklı acıları ve yasları paylaşmaya dayalı bir uzlaşma zemininin oluşturulmasına ve gelecek nesiller için daha barışçıl bir ortam yaratılmasına katkıda bulunmayı amaçladıklarını kaydetti. (A.A) - Barışkan Ünal
Kongre Üyesi Keith Ellison: "Türkiye Kardeşimiz ve Dostumuz” Minnesota 5. bölge Kongre Üyesi Keith Ellison, New York’ta Türkler ile biraraya geldi. Can Kaplan, Ali Çınar ve Turan Ayaz'ın organize ettiği ve işadamı Ekmel Anda'nın ev sahipliğinde “Antalia” restoranda düzenlenen toplantıya, TürkAmerikan toplumu temsilcileri katıldı. Amerikan Kongresinde Kuran'a el basarak yemin eden ilk Müslüman milletvekili olan Ellison, Türkiye ile olan bağlarını güçlendirmek istediğini toplantıda yineledi. Sözde Ermeni soykırımı konusunda tavrının daha önce Türkiye aleyhinde olduğunu, ama geçtiğimiz sene, Başkonsolos Mehmet Samsar ve Türk toplum liderleri ile yaptığı görüşmelerden sonra, kendisine sunulan bilgileri de inceleyerek bu konudaki tavrının tamamen değiştiğini belirten Ellison, “artık geleceğe bakmamız ve Türkiye ile ABD ilişkilerini daha da geliştirmemiz gerekir” dedi. Geçtiğimiz yıl Aralık ayı sonunda "Sözde Soykırım" tasarısının oylanması gündeme geldiğinde, TADF Başkan Yardımcısı Can Kaplan'ın kendisini arayıp
desteğini istediğini ve kendisinin de Nancy Pelosi ve Howard Berman’la görüşüp, bu tasarının oylanmasının ne kadar yanlış olacağını bildirdiğini dile getiren Ellison, "sizin için elimden geleni yaptım, her zaman yanınızdayım" dedi. Kendi bölgesindeki Amerikalı firmalar ile görüşüp, Türkiye ile ortak ticaret anlaşması programları geliştirmek istediklerini söyleyen Ellison, ekonomik anlamda güçlü isbirlikler olursa, Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkileri kimsenin bozamayacağını belirtti. Wisconsin Kongre Üyesi James Sensenbrenner ve Virginia Kongre Üyesi James Moran tarafından sunulan ve Türkiye ile ABD arasında serbest ticaret anlaşması yapılmasına yönelik tasarıya da imza atacağını ifade eden Ellision, TürkAmerikalı işadamları ile tanışmak iste-
diğini söyledi. New York’taki Türk-Amerikalı temsilcilerinden, bölgesindeki Türklerle kendisini biraraya getirmeleri isteğinde bulunan Ellison, güçlü bir iletişim ağının herkes için faydalı olacağını söyledi. Toplantı sonunda kısa bir açıklama yapan Kaplan ve Çınar, Türkiye'nin önemini bilen Kongre Üyeleri ile birlikte durmaksızın çalışmaya devam edecek-
lerini belirtirken, Türkiye ile ABD arasında yapılması öngörülen serbest ticaret anlaşması tasarısı için Türk toplumundan kendi bölgelerindeki milletvekilleri ile görüşüp, bu tasarıyı imzalamalarının sağlanmasını rica ettiler. Türk Dostluk grubundaki Kongre üyelerinin sayını arttırmak için uğraştıklarını belirten Kaplan ve Çınar, yakın zamanda bu sayının artacağına olan inançlarını dile getirdiler.
28
Amerika Haberleri
Fatih Camisinden okul öncesi eğitim atağı Amerika Müslümanlar Birliği Fatih Camii’nin Brooklyn’deki merkez binasında yapımı tamamlanan okul öncesi eğitim ve okul sonrası eğitim programı T.C. New York Başkonsolosu Mehmet Samsar’ın kurdela kestiği açılış merasimi ile hizmete başladı.
Programda açılış konuşmasını yapan Amerika Müslümanlar Birliği Başkanı ve Fatih Cami Başimamı Fatih Demirci, bugüne kadar Fatih Camii'nin ve bağlı kuruluş ile şubelerinin öncülük ettiği okul çağındaki gençlerin eğitimini okul öncesi yaşlara indirgemiş ve böylece küçük yaşlardan itibaren yavrularımızın ihtiyacı olan milli ve manevi şuurla eğitim disiplininin eğlendirici bir ortamda verildiği böyle bir müesseseyi hayata geçirmiş olmaktan Fatih Camii adına mutluluk duyduklarını belirtti. Günlerdir bu müessesenin açılması için geç saatlere kadar elbirliğiyle çalışan hanımlara teşekkür eden Fatih Demirci, yine kendilerini kırmayarak açılış törenine iştirak eden Başkonsolos Mehmet Samsar a da şükranlarını sundu.
Başkonsolos Mehmet Samsar da konuşmasına “Çocuklar geleceğimizdir, onlar için yaşıyor, onlar için çalışıyoruz. Amerikan Türk toplumunda birçok ilkleri hayata geçiren Fatih Camii’nin okul öncesi eğitime de öncelik ettiğini görmekten gurur duyuyor ve başarılarının devamını diliyorum”dedi. Samsar geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın eğitiminin çok önemli olduğunun herkesçe bilinmekle beraber yurtdışında bu önemin daha da arttığına dikkat çekerek, eğitimli bireylerin gelecekte Türk toplumunu, Türkiye’yi ve insanlığı daha iyi noktalara taşıyacağına olan inancını dile getirdi. Daha sonra kalabalığın hepbir ağızdan tekbir getirmesi eşliğinde kurdelayı kesen Mehmet Samsar, 120 kişilik konferans salonu, yemekhane ve mutfak olarak düzenlenen salona geçerek burada bulunan hanımlara da kısa bir konuşma yaptı. Samsar konuşmasında hanımların Türk toplumunda ve ailedeki yerinden bahsederek emeklerini takdir ettiklerini vurguladı. Davetliler daha sonra hep birlikte dersliklerin olduğu bölüme yöneldiler.
Burada sırasıyla lavabolar, oyun odaları, derslikler, veli görüşme odası ve misafir lavabolarının bulunduğu bölümü gezen davetliler, duvarların rengarenk resimler, odaların plazma televizyonlarla donatıldığı, temizlik ve tertibin azami düzeyde tutulduğu böylesine profesyonel bir eğitim müessesenin hayata geçmesinden memnun olduklarını dile getirdiler. Açılış programı yenilen akşam yemeğinin ardından sona erdi.
Programda 4-8 yaş arası çocukların, öğleden sonraları okul öncesi eğitimi, hafızlık kursu ve okul ödevlerinin takibiyle, grup çalışmaları, oyunlar, tiyatro, şiir gibi aktivitelerle sosyal kabiliyetlerinin geliştirilmesi hedefleniyor. Programla ilgili bilgi almak ya da öğrenci kaydettirmek için Fatih Camii’nin 718-4386919 numaralı telefonunu arayabilirsiniz.
29
Amerika Haberleri
Türk öğrenciler New York’ta buluştu
ÇINAR VE KAPLAN’DAN TÜRK TOPLUMUNA ÇAĞRI
Geçtiğimiz yıl ilk defa düzenlenen ve Amerika’daki Türk öğrencilerin biraraya gelmesini amaçlayan kaynaşma gecesinin ikincisi New York Türkevi’nde yapıldı. New York Eğitim Ataşeliği tarafından düzenlenen II. Öğrenci resepsiyonuna katılım yüksek oldu.
Türk Amerikan toplumu Temsilcilerinden Ali Çınar ve Can Kaplan, Türk-Amerikan ilişkilerini geliştirmek için ekonomik anlaşma ve projelerin çok önemli olduğunu dile getirdiler. Yakın zamanda Wisconsin Milletvekili James Sensenbrenner ve Virginia Milletvekili James Moran, Türkiye'nin Amerika'da serbest ticaret anlaşması için bir tasarı sunmaya hazırlandıklarını ve bu tasarıyı Türk Dostu Kongre üyelerine dağıttıklarını belirtti. Çınar ve Kaplan,Türk Amerikan toplumuna seslenerek, kendi bölgelerindeki Kongre Üyeleri ile temasa geçerek bu tasarıya imza atmalarını ve destek vermelerini istediler. Tasarıda Türkiye'nin dünyanın 17. büyük ekonomisine sahip olduğu, OECD ve G20 üyelikleri olduğuna dikkat çekiliyor. Tasarıda ayrıca Türkiye'nin birçok önemli ülke ile 16 serbest ticaret anlaşması imzaladığı ve Avrupa Serbest Kuruluşu üyesi olduğu, Kanada dahil birçok ülke ile de anlaşma imzalamak üzere olduğu da dile getirildi. Amerika'nın yüzde 6 ithalatının Türkiye'den gerçekleştirdiğini hatırlatan tasarıda Türkiye'nin 2000 ile 2009 arasında ihracatını yüzde 158 arttırdığı da dile getirildi. Türkiye'nin demoratik, laik ve en güvenilir ülkelerin başında olduğu belirtilen tasarıda, Amerika'nın Türkiye ile karşılıklı serbest gümrük anlaşması imzalaması gerektiği anlatıldı.
Başkonsolos Mehmet Samsar’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği gecede öğrencilere yemek ikram edilirken yine öğrencilerden oluşan bir gurup müzisyen kanun ve gitar dinletisi sundu. 400’ün üstünde burslu ve kendi imkanları ile okuyan öğrencinin bir araya geldiği yıllık buluşma gecesinde New York Eğitim Ataşesi İbrahim Demirer amaçlarının Amerika’nın değişik eyaletlerindeki Türk öğrencileri buluşturarak birlik beraberlik ve dayanışmayı artırmak olduğunu belirtirken, geçen yıl başlattıkarı bu buluşmanın devam etmesi temennisinde bulundu. Haber ve Fotoğraflar: Cahit Oktay
Wilson: “ABD, Türkiye'de bugünün politikasının altındaki nedenleri daha iyi anlamanın yollarını araştırmalı” siyasi dönüşümler'' olarak sıraladı. Wilson, Türkiye'de son 50 yılda doğudan batıya, kırsal bölgelerden kentlere büyük çaplı göçlerin belirgin hale geldiğine dikkati çekerek, göç edenlerin kentlere kendi kültürlerini de getirdiğini ve kentlerin yapısını etkilediğini belirtti.
WASHINGTON - ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, ''ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin seyrinde vuku bulan tüm hayal kırıklıklarına, taktiksel ve hatta bazı zamanlarda stratejik görüş farklılıklarına rağmen Türkiye, ABD'nin üst düzey dış politika önceliklerinin hemen hemen tamamında yer alıyor'' dedi. Ross Wilson, ''ABD'nin, çok derin ilişki içinde olduğu Türkiye'de bugünün politikasının altındaki nedenleri daha iyi anlamanın yollarını bulması gerektiğini'' belirtti. ABD'nin Atlanta kentindeki Istanbul Center adlı kuruluş tarafından yapılan açıklamaya göre, Atlanta'daki Jimmy Carter Müzesi'nde Istanbul Center'ın düzenlediği konferansta konuşan Wilson, Türkiye'nin temel bir değişimden geçtiğini ancak ABD'de bunun iyi anlaşılmadığını kaydetti. Bu değişimin yine de ABD yönetimi için önemli olduğunu ifade eden Wilson, Türkiye'de üç önemli akım bulunduğunu belirterek, bunları ''göç, radikal düzeyde ekonomik ilerleme ve
Türkiye'de ekonomik alandaki ilerlemelere işaret eden Wilson, 30-40 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında bugünün Türkiye'sinin tanınmaz hale geldiğini ifade etti. Ross Wilson, ekonomik dönüşümün sadece İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde değil Gaziantep ve Kayseri gibi kentlerde de yaşandığını belirtti. Wilson, Türkiye'deki siyasi dönüşümlerin de kısmen sosyal değişimlerin sonucu olduğunu, ''AK Parti'nin de bu dönüşümde dev bir rol oynadığını'' kaydetti. ''AK Parti'nin milliyetçi, çoğu zaman popülist yaklaşımlarla yeni çoğunluğun hislerine hitap ettiğini'' belirten Wilson, ''Türkiye'deki bir önceki siyasi sistemin açık ancak otoriter unsurlar barındırdığı ve toplumun küçük bir katmanı tarafından sahiplenildiği, bugün ise bu durumun çok az düzeyde var olduğu'' yorumunda bulundu. Wilson, tüm bu akımların sonucunda Türkiye'nin bugün yüzlerce yıldır olduğundan daha güçlü olduğunu ve kendisini daha güçlü hissettiğini vurguladı. Türkiye'nin 2008-2009 finansal krizini Avrupa'daki her ülkeden daha iyi savuşturduğunu ifade eden Wilson, buna katkıda bulunan unsurlardan birini ''Türkiye'deki iş dünyası liderlerinin 2000'li yılların başları ve 1990'lı yıllardaki şiddetli ekonomik çalkantılarla başa çıkmada zengin deneyime sahip olması'' olarak tanımladı.
30
Anayurt Haberleri
Türkiye duygulara hitap eden görsellerle tanıtılacak nunda Kültür ve Turizm Bakanlığı yurtdışı teşkilatında görevli 5 temsilciyle Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB), Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED), Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD), Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) ve Turist Rehberleri Birliği (TUREB) yetkilileri, Marmara Üniversitesi Reklamcılık ve Tanıtım Bölümü ile Bilgi Üniversitesi Reklamcılık Bölümünden akademisyenler ve Reklamcılar Derneği temsilcisi gibi farklı pazarları temsil eden üyelerin görev yaptığını bildiren Taşbaşı, kazanan firmaların, ihaleye teklif gönderen dünya çapındaki 31 reklam ajansı arasından seçildiğini kaydetti.
Türkiye'nin yurt dışındaki tanıtım kampanyasında bu yıl kullanılan görsellerde Türkiye'ye özgü seyahat deneyimi vurgulanarak, duygulara hitap eden unsurlar kullanıldı. Termal, sağlık, spor ve kongre turizmini ön plana çıkaran görsellere daha fazla yer verildi. Deniz, kum, güneşin yanı sıra tarihi ve doğal güzellikleri barındıran Kapadokya, Nemrut Dağı, Pamukkale gibi destinasyonlar da kampanyada yer buldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı, yaptığı açıklamada, 26 Eylül-1 Ekim 2010 tarihleri arasında Viyana'da 2011 yılında Türkiye'nin reklam kampanyalarını yürütecek ajansların ihale sonucu belirlendiğini anımsattı. Türkiye'nin tanıtımında katılımı sağlamak ve daha saydam bir ihale süreci ortaya koymak amacıyla ihale komisyo-
Taşbaşı, bu yıl Türkiye'nin rakip ülkelerden farklılığını, ürün üstünlüğünü ve çeşitliliğini vurgulayan bir stratejiyle hareket ettiklerini söyledi. Kampanyada Türkiye'nin sunduğu yaşam tarzının ve eşsiz seyahat deneyiminin ön plana çıkarıldığını anlatan Taşbaşı, her yıl olduğu gibi bu yıl da deniz, kum, güneşin yanı sıra kültür mirasına yönelik görsellere de yer verdiklerini belirtti. ''PAZARLARA YÖNELİK GÖRSELLER SEÇİLDİ'' Yurt dışı tanıtımında bu yıl ''duygulara'' hitap eden bir kampanya hedeflendiğini dile getiren Taşbaşı, görselleri seçerken pazarlara göre hareket edildiğini belirtti. Orta Doğu pazarında tarihi yerler ve aile unsurunun öne çıkarıldığını belirten Taşbaşı, aynı şekilde Uzak Doğu pazarında da kültürel değerlerin vurgulandığını kaydetti. Görsellerde İstanbul'daki tarihi mekanlara da yer verdiklerini ifade eden Taşbaşı, şöyle konuştu:
''Bunların dışında Pamukkale, Kapadokya ve Nemrut Dağı görsellerde yerini aldı. İskandinavya ve İngiltere pazarı için de golf turizmini anlatan görselleri kullandık. Avrupa pazarında kültür ağırlıklı, Rusya'da daha çok aile kavramı, deniz, kum ve güneş görselleri ön planda oldu. Bu yıl termal, spor, sağlık ve kongre turizmini biraz daha fazla kullanacağız. Kampanyamızın başarılı olacağına inanıyorum. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre Türkiye'ye yapılan rezervasyonlarda düşme yok çok iyi gidiyoruz.'' ANKARA (A.A) - Elif Koçak
31
Amerika Haberleri
Altındağlı kadınlar BM’de 22 Şubat -4 Mart 2011 tarihleri arasında Birleşmiş Milletler tarafından New York’ta düzenlenecek “Kadının Statüsü Komisyonu 55.oturumu” toplantısına kadınlara yönelik yaptığı başarılı çalışmaları ile Türkiye’yi temsilen Altındağ Belediyesi katılıyor. yükseltmek için büyük çaba sarfettiklerini söyleyerek hizmete açtıkları Kadınlar Eğitim ve Kültür Merkezleri aracılığı ile Altındağlı kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik yaşama katılmasını sağlamak için çalıştıklarını ifade etti.
Altındağ Belediyesi'nin 6 yılda 22 farklı mahallede açtığı Hanımlar Eğitim ve Kültür Merkezleri’nde yürütülen çalışmalar, dünyaya örnek olacak nitelikte görüldü ve tanıtımının yapılması kabul edildi. Birleşmiş Milletler’deki etkinlikte, Hanımlar Eğitim ve Kültür Merkezleri'nden yararlanan ve böylece hayatları renklenen kadınların hikayeleri anlatılacak. 28 Şubat Pazartesi günü öğle saat 13:15 ile 14:45 arasında Birleşmiş Milletler binasındaki 300 kişilik salonda dünyanın farklı ülkelerinden gelecek temsilcilere Altındağ Belediyesinin uygulamakta olduğu projenin tanıtımı yapılacak. Etkinlik süresince Altındağ Belediyesi’nin 22 farklı mahallede hizmete açtığı ve 35 bin kadının aktif olarak devam ettiği Altındağ Belediyesi Hanımlar Eğitim ve Kültür Merkezleri Projesi dünyaya örnek bir proje olarak tanıtılacak. Sunumu gerçekleştirecek heyet, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, AK Parti Ankara Milletvekili Aşkın Asan, akademisyen ve gazetecilerden oluşuyor. Altındağ Belediyesi’nin gerçekleştirdiği çalışmalar ayrıca New York Türkevi'nde de sergilenecek. Yapılacak programla ilgili yazılı bir açıklama yapan Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, göreve başladığı 2004 yılından buyana Altındağlı kadınların yaşam standardını
6 yılda 22 farklı mahallede Kadınlar Eğitim ve Kültür Merkezleri açtıklarını dile getiren Tiryaki, 35.000 Altındağlı kadının katıldığı kurslarda OkumaYazma, Bilgisayar, İngilizce, Diksiyon, Anne Çocuk Eğitimi, Hamilelik Eğitimi, Cilt Bakımı, Manikür-Pedikür, Kuaförlük, Trikotaj, Ebru, Tezhip, Kırkyama, Mefruşat, İğne Oyası, El Örgüsü, Resim, Yağlı Boya, Ahşap Boyama, Kumaş Boyama, Tel Kırma, Takı Tasarımı, Mum Batik, Vitray, Sabun, Ev aksesuarları, Taş bebek, Gelin aksesuarları, Drama; Halk Oyunları, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Keman, Ud, Kanun, Bağlama, Gitar eğitimi verdiklerini dile getirdi. Verilen eğitim kurslarında 5 yılda 5221 kadının okuma yazma öğrendiğini, bu kadınlardan 254’ünün dışardan ilköğretimi bitirirken, 51 kadının ise lise diploması aldığını ifade eden Başkan Tiryaki, bugüne kadar 19400 kişinin meslek edindirme kurslarına katıldığını, 15250 kadının ise hobi kurslarına devam ettiğini ve bunların arasından 50 kadının kendi iş yerini açtığını, 82 kadının da meslek sahibi olup iş bulduğunu anlattı. Altındağ Belediyesi olarak ayrıca Altındağlı kadınları hem Ankara içinde hem Ankara dışında gezilere götürdüklerini anlatan Belediye Başkanı Veysel Tiryaki bugüne kadar 20000'in üzerinde kadının Etnoğrafya Müzesi, Resim-Heykel Müzesi, Hava Müzesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Atatürk Konut Müzesi, Atatürk Müze Köşkü, Cumhuriyet Devri Müzesi, Kurtuluş Savaşı Müzesi, Gordion Müzesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Köşkü ve Anıtkabir'i ziyaret ettikleri dile getirdi. 5 yıldır devam eden şehir dışı gezilerine ise bugüne kadar 21.103 kadın katılmış. Altındağ Belediyesi, her hafta sonu tiyatro ve sinemaya da götürüyor. Altındağ Belediyesi, 22 Hanımlar Eğitim ve Kültür Merkezi bünyesinde gerçekleştirdiği hiçbir aktiviteden ücret almıyor.
135. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
Y Hazal Kaya
H
P N A H A S E R D O L A İ L S A S I B E K F İ L D K T E M A U Y A N A U Y A İ Ç E R A N A E R E K
H A Z A L K A Y A A N I D A K İ K
Ş A S A R A N K A B İ L O Ş A U M M P A A I E K N A R A Pınar Altuğ L U T A L A U R U K Ğ I A K A B K M E A R A K A L A
ŞİFRE: ORTA DOĞU
Ö
A L A T E N
E M A N E N T U R E G Ü O L N M H A İ N T İ A L M A
A A A T İ F Z A M İ İ A Y L E E T A T Y E N E K İ L A H A D A E M E N N İ T E A Y T Y A K İ N İ K E T İ E N İ R Nurgül Yeşilçay
Haber
32
Obama: Education Cornerstone to Future Job Gains
Mistakes to Avoid in a Lawsuit What happens when you have a society that has lots of laws in place? Well, let's add another element to that. Together with having lots of laws in place, you also have lots of people who read up on the law. The result is that we have lots of lawsuits! The internet has broadened the boundaries of legal knowledge for most people. Everyday, the public discovers new ways in which its rights have been violated in one way or another. And that means many lawsuits flying back and forth. A lawsuit is sort of like a game of chess. You have to do certain things to press your attack against the other side. And you have to do certain things to defend your own forces against the onslaught of the other side's attack. Just as no two games of chess are identical, no two lawsuits are identical. The subject matter can differ. The jurisdictions can differ. There are a million different things on which lawsuits can be based. Some of the more common subjects that come to mind are car accidents, divorces, debt collections, and breaches of contract. Some of the less commonly known ones involve shareholder derivative lawsuits with large corporations, non-competition clause violations between former business associates, or copyright infringement lawsuits between two authors. Whatever the subject matter, there are certain fundamental mistakes that are made in all lawsuits. These can be damaging, or even fatal to a lawsuit in some cases. Let's look at some of the more common mistakes that arise in unsuccessful lawsuits. One of the most fundamental errors is missing applicable deadlines. A major deadline that can be missed is the deadline to bring a lawsuit. This is called the statute of limitations. For instance, in New York State, the statute of limitations to bring a legal action in connection with an automobile accident or a slip and fall case is three years. If the injury victim fails to file an action in court within three years of the date of the accident, he will be forever barred from bringing a legal action. It doesn't make any difference if the injuries are catastrophic or the injuries are superficial. It doesn't make any difference if the victim did everything else properly. A person who misses that three year deadline in an injury case is out of luck. And just as the person prosecuting an action is bound by deadlines such as the statute of limitations, the party defending a lawsuit must also comply with certain timetables. If the defendant is served with a summons and complaint, they need to respond with an answer within a certain number of days. These timetables are governed by the code of civil procedure for the state in which the lawsuit is brought. If a person misses these deadlines, it can be damaging to a lawsuit. Failing to collect witness statements in a timely manner is a fundamental mistake in many lawsuits. If an accident took place and the victim collected names of witnesses, it is important to contact those witnesses and interview them within a reasonably prompt time. If an attorney waits too long, witnesses can move out of state. They can forget what they saw. They can change their minds about testifying. These are a few of the more common mistakes in a lawsuit that can be avoided. In the next issue of Forum, we’ll cover other avoidable mistakes. *** Timur handles lawsuits for car accidents, slip & fall accidents, work accidents, cruise ship accidents, serious personal injury, hospital errors, medical malpractice, dangerous product, pharmaceutical drugs, workplace discrimination, sexual harassment and other areas of law. ▪ www.benimavukatim.com ▪ t.akpinar@verizon.net ▪ 718 224-9824
President Barack Obama says improving math and science education are key to the United States competing for new jobs and industries. Mr. Obama recorded his weekly address during a visit to Intel Corporation in the western United States. He said his administration has made education a top priority and that over the next ten years almost half of all new jobs will require more than a high school education. Mr. Obama said the United States has every-
thing it needs to compete for new jobs and industries. He said the country has bold entrepreneurs, bright new ideas and world class colleges and universities. While Mr. Obama talked jobs, Republican Representative Tom Price praised his party's push to cut $60 billion from the federal budget. He said Republican reforms will focus on getting the country's debt under control while providing health and retirement security for Americans. VOA News
Republicans Vote to Cut $61 Billion In Government Spending Efforts to cut the U.S. federal budget to counter a rising deficit projected at $1.6 trillion this year are now moving to the Democratic Party dominated Senate. The Republican controlled House of Representatives passed a bill early Saturday with about $60 billion in spending cuts. During Saturday’s early morning debate House Speaker John Boehner said the next few months will be the most important Washington has seen in decades. In a vote which ended at four in the morning, lawmakers voted almost entirely along party lines. Most Republicans were in favor of the bill to cut current spending by about 14 percent, while Democrats were in opposition. But Democratic lawmakers in the Senate have promised to remove many of the bill’s cuts. These include eliminating spending to carry out
President Barack Obama’s health care reform law. The cuts also target federal funding for family planning, the government’s ability to enforce environmental regulations, education programs, subsidies for the poor and foreign aid. The bill does include increases, such as a nearly two percent rise for defense spending, despite some internal Republican opposition. The Senate is expected to spend the next few weeks debating and writing its own version of a government funding bill. Senate Democrats say they also want to begin shrinking the deficit, but not the way House Republicans voted for. If no compromise is found by March 4, a U.S. government shutdown becomes a possibility, unless all parties, including Democratic President Obama, can agree on a short-term spending bill. Nico Colombant | Washington | VOA
US News
33
US Urges Arab Governments to Heed Calls for Change The Obama administration says governments across the Middle East should lead the way to reform demanded by demonstrators in Libya, Bahrain and elsewhere. With a rising death toll in Libya, where security forces have fired on protesters, and continuing demonstrations in Bahrain and Yemen, the United States is urging Arab governments to listen to calls for change, rather than repressing them. U.S. Ambassador to the United Nations, Susan Rice spoke on NBC’s Meet The Press program. "What we are encouraging Bahrain and other governments in the region to do is to recognize that this is a yearning for change and reform that is not going to go away, that it needs to be respected, and that they need to get ahead of it by leading rather than being pushed," she said. Ambassador Rice declined to predict the end result of reform movements sweeping the Middle East, but said the status quo in many countries is unsustainable. "There needs to be a process for reform," said Ambassador Rice. "There are conditions that are inherently unstable: a youth bulge, high unemployment, a lack of political openness. And we have pressed publicly and privately for the kind of change that is necessary." The American diplomat denied any inconsistency in the U.S. response to demonstrations in Egypt, Bahrain, and other nations. "The [U.S.] message is the same: no violence," she said. "Respect the universal rights of people to assemble, to protest, to speak, to form political organizations, and get ahead of reform [embrace it]."
Appearing in a pre-recorded interview on ABC’s This Week program, U.S. Secretary of State Hillary Clinton said the United States will continue to advocate freedom and democracy across the globe, but conceded that abrupt change can be perilous and bring unforeseen results. "Americans are in favor of human rights, freedom, democracy," said Clinton. "We know that, ultimately, the most progress that can be made on behalf of human beings anywhere is when those individuals are empowered, when they have governments that are responsive. "That is what we want to see," continued Clinton. "At the same time, we recognize that this process can be hijacked by both outside and inside elements." As an example, Secretary Clinton pointed to the Iranian revolution of the late 1970s, where the people overthrew the totalitarian Shah and saw a totalitarian theocratic regime come to power in its place. She said the goal is not simply for nations to hold an election in which one autocratic ruler is replaced by another, but rather for a democratic process to take root that yields true representative governments. Michael Bowman | Washington | VOA
Tens of Thousands Protest in Wisconsin A group of Tea Party political activists — who support minimal government regulations and spending — have gathered at the capitol of the U.S. state of Wisconsin to show their support for a budget measure that has drawn massive protests. The Tea Party demonstration in favor of the controversial measure began Saturday in Wisconsin's capital city of Madison. But they appeared far outnumbered by tens of thousands who were marching around the Capitol protesting the budget bill. That protest has been growing since Tuesday. The proposal would sharply reduce collective bargaining rights for most state workers. The bill would also increase the amount public employees pay for benefits such as health care and pensions. Protesters say the bill will hobble unions and cost too much for average workers. But Wisconsin Governor Scott Walker says the changes are necessary to help the state overcome a major budget shortfall. He and Republican legislators say the state is “broke” and there are no other options. Democratic state senators have taken the side of the protesters. All fourteen Democrats in the state Senate have been in hiding since Thursday to prevent a vote on the bill. Without at least one democrat present, there are not enough legislators to take a vote. The Democrats say they will not return until the Governor and Republicans agree to negotiate a compromise.
Political Theatre "Life and politics is drama and theatre!" exclaimed George Clooney at the United Nations when he met there on Darfur. "That is why Hollywood stars are active in international affairs, and those who present the best movies and media programs help shape world events and elect politicians!" "Marketing executives and public relations experts run political campaigns!" explained Joseph McGinnis who authored 'The Selling of the President'. "Billions of dollars will be spent in America on a campaign which never stops to attain supreme power in 2012!" "In today's world deceit, deception, and duplicity is a winning strategy where you praise your enemy before you destroy him!" explained Bill Paley, the former Chief of Psychological Warfare for SHAEF. "Invasion plans were concealed from Hitler using deception tactics protected under a bodyguard of lies!" "The Wizard of Oz was a lame brain who used thunder, lightning, smoke, and mirrors to frighten and overwhelm those he feared!" explained Frank Baum of Hollywood at a seminar 'The Media is the Message.' "It took the little dog Toto to pull the curtain and expose the Wizard for what he was!" "Abraham Lincoln said you can fool some of the people all of the time, all of the people some of the time, but you can't fool all of the people all of the time!" Ambassador Susan Rice exclaimed out loud. Someone at the seminar shouted jocularly "Let's collect the names of those you can fool all of the time!"
34
Forum Bulmaca - 135 Ün, nam Bir tür tahta ayakkabı
Üstteki resim Kanun
İki şeyin arasını yarı açmak
4
Göreceli İlgi eki İki atlı kızak Uyku
Maksimum Korunacak eşya Dünyanın uydusu Giysinin alt kenarı
Mesaj Işın Öğrenci indirim belgesi Haksız
Sarmal
Sağlık, esenlik Dolaylı anlatım
Cet, dede Görevden alma
Cüzzamlı
1
Yarı aydınlık 12. ay
Gündelikle çalışan işçi
Kısa zaman
Okyanus Ortadaki resim
3
Lezzet Rüzgâr
Baştan başa Ötürü
Japon para birimi ..... Yeşilçay (alt resim)
Zihin
Hainlik
6 Mezra
Küf ve çürük gibi kokan
Sayı, tane Beddua Kibarca olmayan, bayağı
8
Duyuru Anıt
Etrafı su ile çevrili kara Fazla bön, avanak
Boylam Hükümran, hâkim
Hatıra Evlenmemiş kimse Bir hayvan Sodyumun sembolü Yaz yağmuru Asıl konu, temel motif
5
Dersin bölümleri Bir sayı Büyük, yüce Zayıf, cılız, kuru, sıska
Keçi tüyü Doktor kontrolü
Hadise Tehlikeli, sarp ve zor geçit
Macun
Yağma, çapul Düzenli işleyen
Tibet öküzü Filipinler’in başkenti
Aslı olmayan, uydurma Çaresiz
Valide, anne
İlgi eki
Küçük ve sevimli Son, bitim Zehir Argoda çalma
Halk dilinde işte İşler, işlemler
7
Tarihte bir uygarlık Bir tür yaban mersini
Bakanlar Kurulu
Bir organımız Muhteva
Elma, armut kurusu
Dayanıklı, metanetli Radyumun sembolü Kıta Amaç, gaye, maksat
Yüce, yüksek
2
Mürekkep balığının bir türü
1
ŞİFRE:
2
3
4
5
6
7
8
Hazırlayan: Güven Söztutan guvensoztutan@forumgazetem.com
Röportaj - Yorum
35
Helene Flautre: “Türkiye ile müzakerelerin kilitlenmesi saçmalık
Gücün Somut Ifadesi: Panama Kanalı Önümüzdeki 10 yıl içinde, Panama Kanalı ticari yük gemilerinin üçte biri için dar gelecek. Bunun üstesinden gelmek için, 2007 yılında 5 milyar dolarlık bir genişletme projesine başladı. Bu projenin fiyatı ne kadar büyük gibi gözükse de, aslında mevcut kanal için yüzyıl önce ödenen siyasi, ekonomik ve insani bedelin çok küçük bir kısmına tekabül ediyor. Tropik Orta Amerika ikliminde 20. yüzyıl başında inşa edilen bu mühendislik şaheseri sadece mühendislerin değil aynı zamanda kurnaz siyasetçilerin ve öncü tıp doktorlarının emeği ile başarılmıştır. Kuru çöl ikliminde, kumlu zemini kazarak Süveyş Kanalı’nı inşa eden Fransızlar, 1880 yılında büyük bir hırsla Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanusu birleştirecek kanal inşaatına giriştiler. Ama bu girişim tropik Orta Amerika’nın Ortadoğu’dan çok farklı olduğunu kavrayamamış Fransız ekibine çok pahalıya mal olacaktı. Ardısıra gelen heyelanlar, seller ve özellikle tropik hastalıklardan dolayı 1890’larda iflasın eşiğine geldiler. En sonunda sıtma, sarı humma ve iş kazaları yüzünden 22 bin kişiyi ve yüz milyonlarca doları kaybeden Fransızlar gururu bir kenara bırakıp proje imtiyaz haklarını 40 milyon dolar karşılığında ABD’ye satmak zorunda kaldılar. Fakat, o zamanlar Kolombiya’nın parçası olan Panama’nın kanal bölgesinin toprak egemenliğinden vazgeçmek istemeyen Kolombiya Senatosu bu antlaşmayı onaylamadı. Bunun üzerine Başkan Theodore Roosevelt Panama’daki ayrılıkçılara açıkça destek verdi ve ayaklanan Panamalılar bağımsızlıklarını ilan ettiler. Desteğe diyet borcuda 80 km uzunluğunda ve 15 km genişliğindeki kanal bölgesinin egemenliği ABD’ye bırakılarak ödendi. ABD’nin önündeki tek engel olarak kalan bölgede konuşlanmış Kolombiya askerleri de, kendilerine gönderilen nakit dolarlar sayesinde tek mermi sıkmadan Panama’yı terk ettiler. Bu “bükemediğin eli, satın al” stratejisi tanıdık geliyor değil mi? Yakın tarihte, Rumsfeld sonrası General Petraeus da, Saddam yanlısı direnişçilerin gücünü ve birliğini kırmak için, Irak'lı aşiret reislerini satın alıp ABD’yi Irak bataklığından çıkartmıştı. 1904 yılında mühendis J.F. Wallace liderliğinde inşaata başlayan Amerikalılar, önceleri siyasetçilerin beklentilerine cevap vermek için altyapıyı hazırlamadan sırf işler yürüyor görünsün diye toprak kazmaya başladılar. Fakat çalışmalar sayısız heyelan, her yıl tekrarlanan seller ve amansız sıtma ve sarı humma salgınları yüzünden çok yavaş ilerliyordu. O tarihlerde zemin mekaniği bilimi daha doğmamıştı ve kazı emniyet uygulamaları daha çok geçmişteki deneyimlere dayanıyordu. Zemin mekaniği biliminin kurucusu Terzaghi genç bir mühendis idi ve Robert Kolej’deki (şimdiki Boğaziçi Üniversitesi) çığır açan çalışmalarına başlamasına daha yıllar vardı. Tropik hastalık korkusundan Wallace 1905 yılında istifa etti ve yerine başka bir mühendis J. F. Stevens getirildi. Stevens projenin önündeki üç önemli engelden ikisini (heyelanlar ve seller), Roosevelt’i deniz seviyesinde bir kanal yerine kapaklı-havuzlu bir kanal ve taşan nehirleri dizginleyecek barajların inşasına ikna ederek çare buldu. Tepeleri kazmak yerine, gemiler kapaklı havuzlar ile yükseltilip engebeler aşılacak ve dizginlenen nehirlerin baraj gölleri su yolları oluşturacaktı. Ama asıl sorun önceki Fransız girişiminde on binlerce kişiyi öldüren, Wallace’ı istifa ettiren ve çalışanların ölümcül korkusu sıtma ve sarı humma idi. Tehlikenin farkında olan Stevens inşaat işlerine ara verdi ve sağlık sorumlusu W. C. Gorgas’ın çalışmalarına odaklandı. Gorgas, Küba menşeli tıbbi bir dergideki yazıya dayanarak durgun sularda üreyen sineklerin kökünü kurutmadıkça, salgınlara çözüm bulamayacağını biliyordu. Gorgas ve ekibi aylar süren bir çalışma sonrası, çevredeki tüm bataklıkları ve durgun suları kuruttu, kanalizasyon şebekeleri inşa etti ve binaları tüllerle kaplattı. O tarihe kadar sıhhi bir tedbir kabul edilen ve böcekleri engellemek için yatak bacaklarının altına konulan su dolu tas uygulamasına son verildi. Bu tedbirler sonucu sıtma ve sarı humma salgınlarının önüne geçildi ve Amerikan kanal girişiminin toplam can kaybı, kazalar dahil olmak üzere, 5500 ile sınırlı kaldı. 1914 yılında hizmete açılan Panama Kanalı’na ABD Federal Hükümeti, 10 yıllık inşaat süresince, yıllık bütçesinin yaklaşık %10’unu harcıyordu. 2010 yılı Federal Hükümet bütçesinin 3 trilyon dolar olduğunu düşünürsek, bu girişiminin ne kadar cesur ve pahalı bir girişim olduğunu anlayabiliriz. Panama Kanalı ilk bakışta bir inşaat mühendisliği şaheseri olarak görünse de, aslında büyük bir devletin çökmekte olan İngiliz ve Osmanlı imparatorluklarının boşluğunu doldurmaktaki kararlılığının siyasi, ekonomik ve teknolojik bir ifadesi olarak algılanmalı.
zel Haber
Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre, "Bazı ülkeler iç siyaset sebebiyle Türkiye'nin başlıklarını kilitliyor. Ne kadar saçma ve manasız bir durum" dedi. Hayrettin Turan - İSTANBUL
BAŞLIKLARI KİLİTLEDİLER
Gazetemize özel açıklamada bulunan Fransız politikacı Helene Flautre, "Zamanının büyük bir bölümünü temel özgürlükler ve yargı bağımsızlığını konuşmakla geçiren bir Avrupa Birliği'nin, Türkiye'nin bu konularda ileri gitmesini engellemek için başlıkları kilitlemesi dahil bloke etmesi ne kadar doğrudur. Ne kadar saçma ve manasız bir durum olduğunu onlar da biliyor" diye konuştu.
AB'de bazı ülkelerin iç siyaset sebebiyle Türkiye'nin başlıklarını kilitlediğini söyleyen Flautre, "Zamanının büyük bir bölümünü temel özgürlükler ve yargı bağımsızlığını konuşmakla geçiren bir Avrupa Birliği'nin, Türkiye'nin bu konularda ileri gitmesini engellemek için başlıkları kilitmelemesi dahil bloke etmesi ne kadar doğrudur. Ne kadar saçma ve manasız bir durum olduğunu onlar da biliyor." diye konuştu.
BAŞKA SENARYO PEŞİNDELER
Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre "Çatlak sesler, AB-Türkiye ilişkilerini değiştirmez. Türkiye'siz bir AB hayal edemiyorum. Ancak bazı Avrupa Birliği üyelerinin Türkiye hakkında takındıkları tutum bizi şaşırtıyor. AB'de bazı kişiler başka bir senaryo yazmanın peşindeler. Dikkat edilirse Belçika başkanlığı döneminde hiçbir başlığın açılmamamsı açıkça çok can sıkıcı bir durum. Avrupa yakasında, Nicolas Sarkozy ve Angela Merkel, her ikisi de Türkiye'nin üyeliğine düşmanca bakmalarına rağmen, bu kritik dönemde Türkiye için ortak bir plotform oluşturarak Türkiye'nin destekçileri de ortak bir imzayla yerlerini aldı. Ortak bir çağrı yapan İsveç, İtalya, İngiltere ve Finlandiya'nın Dışişleri Bakanları (Carl Bildt, Franco Frattini, William Hague ve Alexander Stubb tarafından imzalanan ortak bildiride Türkiye'nin genişleme ve katılım sürecine büyük destek verdiler" diye konuştu.
* "Çatlak sesler, AB-Türkiye ilişkilerini değiştirmez. Türkiyesiz bir AB hayal edemiyorum" diyen Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre "Ancak bazı AB üyelerinin Türkiye hakkındaki tutumu bizi şaşırtıyor. AB'de bazı kişiler başka bir senaryo yazmanın peşindeler. Belçika başkanlığı döneminde hiçbir başlığın açılmaması açıkça çok can sıkıcı bir durum" dedi. DIŞ POLİTİKADA BULUNMAZ ŞANS * Türkiye'nin, dünya meselelerinin merkezinde bulunduğunu söyleyen Helene Flautre, "Bu özelliğinden dolayı Türkiye, Avrupa için dış politikasını zenginleştirme adına bir şanstır. Bu, bazı Avrupalıların göremediği bir husus. Mesela Türkiye'nin İran nükleer krizinde izlediği politika, son toplantının İstanbul'da yapılması savaş arayışlarında olan ülkeler için bir alternatif oluşturuyor" ifadesini kullandı. KIBRIS'TA AB SÖZÜNÜ TUTMALI * "Bir yandan Avrupa Birliği, Kuzey Kıbrıs ile doğrudan ticareti için başlatmak için üstlendiği yükümlülüğe uymadı. Diğer yandan, Türkiye, Kıbrıs Rum Kesimine liman ve havaalanlarını açmayı reddediyor" diyen Helene Flautre, "Avrupa Komisyonu Ankara Protokolü'nün uygulanması için Türkiye'ye bu konuda baskı yapmakta haklı sayılabilir. Ancak AB sözünü yerine getirseydi. Türkiye de gerekli adımı atacaktı" dedi. Türkiye'de yaşanan olumlu değişime dikkat çeken Flautre, "Bugünün Türkiyesi, AB'ye aday bir ülke ve gittikçe demokratik ve çoğulcu bir ülke haline geliyor. Avrupa yeniden şekillenirken Türkiye, Avrupa'nın yeni bakış açıları kazanmasına katkı sağlayabilir ve Avrupa, yaşlı, zengin ve beyaz Avrupa, Türkiye'yi kabul ederse bu tecrübede birçok şey kazanacaktır. Bu, Avrupa'nın çok kültürlülüğü kabul ettiğini göstermiş olur" dedi.
"Öncelikle yeni bir anayasa yapılması için sihirli değnek bizim elimizde değil, Türk halkının elinde" diyen Helene Flautre, şöyle devam etti: "Avrupalılar olarak bizim yapmamız gereken en önemli şey, yeni bir anayasa yapılması için bu süreci desteklemek ve Türkiye'deki aktörlerin bu konuda fikir birliğine varmasını sağlamaktır. Türkiye'deki seçim süreci, yeni anayasa yapılması için tüm siyasi aktörlere bir tartışma platformu fırsatı sağlarsa önemlidir." TÜRKLERE VİZE ENGELİ KALKMALI Vize engeli konusunda Avrupa Birliği'nin tavrını eleştiren Helene Flautre, "Vizelerin zorla kabul ettirilmemesi gerekir. Avrupa'nın bu paranoyaklığa varan düşüncelerini değiştirmesi gerekiyor" dedi. Flautre, Türk vatandaşlarının AB'de serbestçe dolaşmasını istediğini söyleyerek şöyle konuştu: "Serbest dolaşım, insanların temel haklarından bir tanesidir" dedi.
Amerika Haberleri
36
Vancouver'ın hala dünyanın en yaşanılası kenti Economist Intelligence Unit'in yaptığı yıllık araştırmada, 2010 Kış Olimpiyatları'na ev sahipliği yapan Kanada'nın Vancouver kenti, istikrar, sağlık, kültür, çevre, eğitim, güvenlik ve altyapı faktörleri göz önünde bulundurulduğunda en yaşanılası şehirler listesinde yüzde 98 oy oranıyla birinciliğe oturdu. 2007 yılından bu yana bu listede birinciliğini koruyan Vancouver'dan sonra Avustralya'nın Melbourne kenti yer aldı. Dünyadaki 140 şehrin bulunduğu listeye, ABD kentlerinden
ilk olarak Pittsburg 29. sıradan girerken, Los Angeles 3 basamak atlayarak 44. sıraya, New York ise 56. sıraya yerleşti. Londra'nın bir basamak yükselerek 53. sıraya çıktığı listede, Paris 16. oldu. Asya'dan Osaka listeye 12. sıradan girerken, Cenevre ile aynı sırada yer aldı, Tokyo'nun ise önüne geçti. Hong Kong'un 31. sıradan girdiği listede dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin'in başkenti Pekin 72. sırada yer alabildi.
THY New York’ta Empire State binasında ofis açıyor NEW YORK - Türk Hava Yolları (THY), New York'un en önemli binalarından ''Empire State'' binasında yeni ofis açıyor. Haftalık ''New York Observer'' gazetesi konuyla ilgili haberinde, New York'a uçuşlarını son aylarda artıran THY'nın dünyanın en ünlü iş yeri binasında ofis açmasının da şaşırtıcı olmadığı yorumu yapıldı. THY'nın Empire State binasının 75. katındaki 545 metrekarelik ofisiyle, binada bulunan ''Air China'' ve ''Lufthansa'' gibi önemli havayolu şirketlerine katıldığı bildirilen haberde, THY'nın Westbury'deki ofisinden bu ay içinde Manhattan'ın 5. Caddesindeki Empire State bi-
nasına taşınacağı kaydedildi. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) Başkanı Kaya Boztepe de konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ''THY'nın, Amerika'da yaşayan yarım milyon vatandaş ve iki milyon soydaşın gözlerini yaşartan gururu olduğunu, THY'nın verdiği servisle, artan kapasitesiyle, başarılı reklam kampanyalarıyla yerel ve yabancı basında isminden sözettiren iddialı bir konuma sahip olduğunu'' belirtti. ''THY, Amerika ve özellikle New York denilince akla ilk gelen Empire State binasında yeni ofisini açarak bu heyecanımıza heyecan kattı'' diyen Boztepe, THY'nın başta yöneticileri olmak üzere tüm THY ekibini tebrik etti. AA
Dünyanın en yaşanılası kentler listesinin ilk 10'u şöyle sıralandı: 1-Vancouver- Kanada 2-Melbourne- Avustralya 3-Viyana- Avusturya 4-Toronto- Kanada 5-Calgary- Kanada 6-Helsinki- Finlandiya
7-Sydney- Avustralya 8-Perth- Avustralya 9-Adelaide - Avustralya 10-Auckland- Yeni Zelanda Listenin son 10'una giren şehirler ise sondan başlayarak sırasıyla şöyle: 1-Harare- Zimbabve
2-Dakka- Bangladeş 3-Port Moresby- Papua Yeni Gine 4-Lagos- Nijerya 5-Cezayir- Cezayir 6-Karaçi- Pakistan 7-Douala- Kamerun 8-Tahran- İran 9-Dakar-Senegal 10-Kolombo- Sri Lanka
Amerika Haberleri
39
ATCOM Üyesinden Camden’a Cesur Yatırım Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) üyesi ve Delran bölgesinin başarılı işletmesi Efes Market’in sahibi Serdar Canpolat ve ortağı Zekeriya Olcay Düz, Camden’a yeni bir işyeri ile anlamlı bir Türk imzası atıyor. İki ortağın güzel çalışması “Gourmet Market” şehrin en işlek caddelerinden Market Street üzerinde bulunuyor. Eyalet çapında bilinen Camden Akvaryum’a yürüme mesafesinde olan Türk marketi bölgede “landmark” olarak bilinen modern Victor Waterfront binasının alt katını büyük ölçüde kapatıyor. Hem bölgenin ziyaretçilerine hem de çalışanlarına hitap edecek markette, Amerikan ürünlerine paralel olarak talebi yüksek Türk ürünleri de teşhir edilecek. Gourmet Market açılış töreninde ATCOM Başkanı Prof. Dr. İhsan Işık, Başkan Yardımcıları Ramazan Küçük, Hacı Köse, Genel Sekreter Mehmet Kılıç, Camden Belediye Başkanı Dana Redd adına Ekonomik Kalkınma direktörü Vincent Basara, Camden Yatırım Ajansı Başkanı David Foster, bina sahibi Carl E. Dranoff ve yerel işadamları hazır bulundu. Emre Gürel - NJ
“Süper Volkan” ABD’yi yaşanmaz hale getirebilir
ABD’de bulunan dünyanın en büyük süper volkanı Yellowstone’un 2004’ten bu yana rekor oranda yükseldiği ve volkanın patlaması halinde ABD’nin üçte ikisinin yaşanmaz duruma gelebileceği belirtiliyor. Uzmanlar bir patlama olması halinde, geçen sene patlayan İzlanda’daki Eyjafjallajökull yanardağının yol açtıklarının, süper volkanınkinin yanında devede kulak kalacağı belirtiyorlar.
Emine Erdoğan New York’da BM Genel Kuruluna Hitap etti:
''TÜRKİYE CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE KADIN VE KIZ ÇOCUKLARIN EĞİTİM HAKLARI ALANINDA ÖNEMLİ YOL ALDI”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, New York'ta BM Kadının Statüsü Komisyonu'nun 55. Oturumu'nun açılışında, onur konuşmacısı olarak BM Genel Kurulu'na hitap etti. Emine Erdoğan, Türkiye'de kadınların, eşitlik mücadelesinde, ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda daha etkin olma mücadelesinde, örnek bir atılım sergilediklerini belirterek, ''Nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan, anayasal ve parlamenter demokrasiyi başarıyla uygulayan, demokratik standartlarını her geçen gün yükselten, Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini yürüten Türkiye, bölgesinde olduğu kadar, küresel ölçekte de etkinliğini artırıyor, dikkatleri üzerine çekiyor'' dedi. Kadının Statüsü Komisyonu 55. Oturumu'nda, ''Kadınlar ve kızların eğitime, meslek içi eğitime, bilime, teknolojiye, tam istihdama ve uygun işlere erişimleri ve katılımlarının desteklenmesi'' konusunun öncelikli tema olarak seçilmesini son derece isabetli bulduğunu ifade eden Emine Erdoğan, Birleşmiş Milletlerde bir Kadın Biriminin (BM Kadın) oluşturulmasını ve faaliyete geçmesini de heyecan verici bulduğunu söyledi. Erdoğan: ''Bugün artık kadınlar, ne ekmek, ne de merhamet istiyorlar. Bugün, dünyanın her yerinde kadınlar, haklarını, en temel insani haklarını, eğitim haklarını, çalışma haklarını, eşitlik haklarını istiyorlar. Kadınlar, hibe değil, sadaka değil, insan onuruna yaraşır bir şekilde var olma hakkı istiyor ve artık çok daha güçlü şekilde bunun için mücadele veriyorlar.'' diye konuştu. Türkiye'nin kadına ve kadın haklarına, kadınların eğitimine ve çalışmasına yönelik tarihi ön yargıları tek tek geride bıraktığını; ''yerel ile evrenseli buluşturan bir anlayışla'' hareket ettiğini söyleyen Emine Erdoğan, şöyle devam eti: ''Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki Türkiye, Bin Yıllık Kalkınma Hedefleri arasında yer alan cinsiyet eşitliği ile kadın ve kız çocuklarının eğitim hakları alanında önemli yol almış, 2015'te ulaşılması gereken hedeflerin çoğuna bugün ulaşmış bir ülkedir.'' BM'nin, küreselleşen dünyanın bir umudu olarak ortaya çıktığının, Kadının Statüsü Komisyonunun da aynı şekilde dünya kadınlarının bir umudu olarak faaliyet gösterdiğinin altını çizen Emine Erdoğan, ''Burada alınacak kararların, yeryüzünün her köşesindeki, ezilmiş, dışlanmış, ayrımcılığa maruz kalmış, şiddete maruz kalmış kadınlara, en azından onların kız çocuklarına umut vermesini canı gönülden temenni ediyoruz. Bu yönde desteğimizi vermeye, tecrübelerimizi sizlerle paylaşmaya her an hazır olacağız'' dedi. ''BM Kadın''ın Başkanı Michelle Bachelet de yaptığı konuşmada, kızların ve kadınların sorunlarından söz ederek, toplumda cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesinin sağlanmasının son derece önemli olduğunu belirtti. ''Kadınların toplumdaki tüm sorunların anahtarı'' olduğunu ifade eden Bachalet, BM Kadının Statüsü Komisyonunun 55. Oturumu'nun, kadın sorunlarının hem ülke, hem de sivil toplum örgütleriyle tartışılacağı önemli bir forum olacağını söyledi. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (A.A) - Özlem Şahin Şakar