Forum Gazetesi 136. Sayi e-FORUM

Page 1

FRANSA’YA DİPLOMASİ DERSİ BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararın hemen ardından kendisini bu operasyonun lideri ilan eden Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Türkiye’nin yoğun diplomatik temasları sonucu geri çekilmek zorunda kaldı. Türkiye'nin kararlı tutumu sonucu BM kararını oldu bittiye getirerek operasyonun liderliğine soyunan Fransa kaybetti; Türkiye'nin tüm talepleri karşılanarak komutanın NATO'ya devrine karar verildi.

Haberin devamı

16.

sayfada

Eskişehirlilerin büyük buluşması Geçtiğimiz sene içinde faaliyetlerine başlayan ve ilk buluşmasını Brooklyn'de gerçekleştiren Eskişehirspor USA Derneği, üyelerini bu kez de New Jersey'de düzenlediği balo ile biraraya getirdi. La Quinta Oteli salonunu dolduran davetliler gece boyunca çeşitli yörelere ait oyunlarla ve danslarla eğlendiler. Çekilişle büyük ödüllerin dağıtıldığı gecede ayrıca çocuklar için de ayrı bir salonda palyaço şovu yapıldı.

Turkish American Newspaper Year 7 Issue 136 April 01, 2011 Semi monthly $ 1.00

BADAWİ: ARABULUCULUK TÜRKİYE’NİN TARİHİ MİSYONU Malezya eski Başbakanı Abdullah Badawi, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Badawi, Türkiye'nin ekonomik yönden büyük bir patlama yaparak gelişme sağladığını belirterek, Türkiye'nin diğer ülkelere ve özellikle İslam ülkelerine model bir ülke olduğunu söyledi.

Malezya 5. Başbakanı Abdullah Badawi, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. İstanbul Temsilcimiz Hayrettin Turan’ın sorularını cevaplandıran Badawi, “Türkiye’nin barış, diyalog ve arabuluculuk misyonu var.” dedi.

Haberin devamı

11.

sayfada

Cliffside Park Türk Camisine kavuşuyor

Türkiye'de Avrupa-Asya, doğu-batı ve İslamın bir arada olduğunu söyleyen Badawi, Türkiye'nin benzersiz ve önemli bir jeostratejik konumu olduğunu, barış, diyalog ve arabuluculuk misyonu olduğunu sözlerine ekledi.

Hayrettin Turan’ın röportajı

28.

sayfada

Ayrıntılı haberler

5. ve 30.

sayfalarda



Haber

3

Alparslan Türkeş Mevlid-i Şerif ile anılıyor

Milliyetçi Hareket Partisi Kurucusu ve önderi Merhum Alparslan Türkeş, vefatının 14. yılında Amerika'da sevenleri tarafından düzenlenecek bir Mevlid-i Şerif ile anılacak. Amerika Türk İslam Ülkü ocaklarının düzenleyeceği mevlid-i şerif 3 Nisan 2011 Pazar günü, ikindi namazının ardından Paterson Ulu Camii'nde okunacak. Dernek yöneticikeri Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ ve şehitlerimiz için okunacak mevlid-i şerife tüm soydaşlarımızı davet etti.

Antstore’da Çanakkale Şehitleri ve Mehmet Akif Ersoy anılacak Öte yandan AntStore'da da New Jersey Edebiyat Akşamlarında, 2 Nisan günü Çanakkale şehitleri ve vatan şairi Mehmet Akif Ersoy rahmetle anılacak. Akşam saat 8:00'de başlayacak programda gazeteci yazar Ayşe Göktürk Tunceroğlu Vatan şairi Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkale Şehitleri için yazdığı Çanakkale şiirini ve anlamını katılımcılarla paylaşacak. Edebiyatçı Sacid Arvasi ise Çanakkale gezisi sırasında edindiği izlenimleri misafirlere aktaracak. Programda ayrıca Yavuz Aydın, Cahit Oktay ve Turan Çardak'dan oluşan sanat ekibi Çanakkale destanı üzerine yazılan bir çok eseri katılımcılarla paylaşacak.


4

Amerika Haberleri

New York'dan TBMM Başkanı geçti Geçen hafta bazı temaslarda bulunmak için Amerika'ya gelen TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ve beraberindeki heyet , toplumun çeşitli kesimleri ile görüşmeler yaptı. Şahin'e görüşmelerde, AK Parti Çankırı Milletvekili ve TBMM Türkiye-ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Suat Kınıklıoğlu, Washington Büyükelçisi Namık Tan ve New York Başkonsolosu Mehmet Samsar da eşlik etti. New York Türkevi’nde New York ve çevresindeki eyaletlerde yaşayan Ahıska Türkleri ve Süryani vatandaşların temsilcileriyle buluşan TBMM Başkanı Şahin daha sonra Washington Büyükelçisi Namık Tan tarafından onuruna verilen resepsiyonda, TürkAmerikan toplumu mensuplarıyla bir araya geldi. Görüşme öncesi Amerika'da faaliyet gösteren ticaret odalarının temsilcileri ile buluşan Şahin kurum temsilcilerinden yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Ertesi gün BM Genel Kurulunda, ”Uluslararası Nevruz Günü” dolayısıyla Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) tarafından organize edilen Nevruz kutlamasına katılan TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, 192 ülkenin temsil edildiği BM Genel Kurulunda Nevruz etkinliğini izlemeye gelenlere hitaben yaptığı konuşmada, burada bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti. Bu kültürel etkin-

liğin, BM Genel Kurulunun 21 Mart tarihini her yıl ”Uluslararası Nevruz Günü” olarak ilan eden kararının birinci yıldönümünde düzenlenmesini anlamlı bulduğunu belirten Şahin, başta ”Nevruz Bayramı”nı kutlayan ülkelerin temsilcileri ve vatandaşları olmak üzere herkesin ”Nevruz Bayramı”nı kutladı ve herkese Türkiye’den selamlar getirdiğini belirtti. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin aynı akşam New York’ta Türk Kültür Merkezi ve Türk Amerikan Dernekleri Konseyi tarafından düzenlenen ”4. Geleneksel Dostluk Yemeğine” onur konuğu olarak katıldı. Türkiye ve ABD’nin çok geniş bir coğrafyada, kritik önem taşıyan konularda, kapsamlı bir işbirliği yürüten iki dost ve müttefik ülke olduğunu belirten Şahin, New York’ta kaldığı sürede, ABD’de Türk toplumunun temsilcisi durumundaki

dernekler, çatı kuruluşları ve onların yöneticileriyle bir araya gelme imkanını elde ettiğini, derneklerin faaliyetlerinden ve çalışmalarından büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Türkiye ve ABD’nin birbirleri için son derece değerli iki ülke olduğunun altını çizen Şahin, ABD ile işbirliğinin sadece ikili ilişkiler açısından değil, küresel ve bölgesel açıdan da büyük önem arzettiğini ifade etti. Türkiye’nin dünyanın en sorunlu bölgesinde yeraldığını, bu bölgede ve yakın çevresinde çatışmaların hiç eksik olmadığını vurgulayan Şahin, Türkiye-ABD işbirliğinin en önemli konularından birinin de terörle mücadeledeki ortaklık çabaları olduğunu kaydetti. Türkiye’nin terörizmin her türlüsünü insanlığın en büyük düşmanı olarak gördüğünü belirten Şahin, terörle mücadelede uluslararası işbirliğinin şart

olduğunu söyledi. ABD’deki Türkler’in son yıllarda ivme kazanan örgütlenme faaliyetlerini büyük memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Şahin, özellikle ABD’de faaliyet yapan 3 Türk çatı kuruluşunun çok önemli konularda biraraya gelerek ”birlikten kuvvet doğar, bir elin nesi var, iki elin sesi var” atasözünü ispat etmelerinin son derece önemli olduğunu kaydetti. ABD’deki Türk toplumunun siyasi alanda da örgütlenmesine ihtiyaç olduğunu düşündüğünü vurgulayan Şahin, ABD’de yaşayan 300 bine yakın Türk’ün, Amerikan toplum yaşamının her alanına önemli katkılarda bulunduğunu, bunu yaparken de milli vasıflarından taviz vermemesi, Türk dilini, tarihini, kültürünü yaşatması ve bu değerleri gelecek nesillere aktarması gerektiğini belirtti. AA


Yorum

5

Şimdi elimizi cebimize atma zamanı

Vatandaşa verilen değer

Yıllar önce Başbakan recep Tayyip Erdoğan New York Marriot Marquis otelinde halka hitap ediyor. Hükümet olarak yaptıkları çalışmaları anlattıktan sonra ekliyor. "Sizler burada bizim gözümüz kulağımızsınız. Her biriniz burada ülkemizi temsil ediyorsunuz. Burada yaşayan vatandaşlarımızı hükümet olarak çok önemsiyoruz ve yaptığınız çalışmaları yakından izliyoruz. Aramızdaki bağları daha da güçlendirmek ve birbirimizi daha iyi anlamak için Amerika'ya her gelişimde sizlerle biraraya geliyorum. Bütün bakanlarıma söyledim, ne zaman buraya gelirseler sizlerle görüşecekler. Sizlerin taleplerini dinleyecek, çözüm önerilerini sunacaklar. Sizler ilk elden vekillerinizle buluşacaksınız." O gün bugündür çark aynen Başbakanın dediği gibi dönüyor. Türkiye'den gelen bütün bakanlar ve heyetler, ilgi alanlarına göre buradaki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile biraraya geliyor. Bunun istisnası yok. Dahası, hükümete bağlı diğer kurumların yöneticileri de buraya geldiklerinde yerine göre işadamları ile, yerine göre ticaret odaları temsilcileri ile kah New York'da, kah Washington D.C.'de buluşuyor... En son geçen hafta New York'a gelen T.B.M.M Başkanı Mehmet Ali Şahin de Başbakan Erdoğan'ın başlattığı bu güzel geleneği devam ettirdi. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini dinleyen Başkan Şahin, daha sonra da kendisini görmeye gelen halkla kaynaştı. Washington Büyükelçimiz Namık Tan'ın evsahipliği yaptığı gecede istek ve önerilerini birinci ağızdan Meclis Başkanına ileten soydaşlarımız geceden oldukça mutlu ayrıldı. Burada bir parantez de Washington Büyükelçimiz için açmamız gerekiyor. Kendi içinde problemler üreten soydaşlarımızın birlik ve beraberlik içinde hareket etmesine yönelik çalışmalarda elde ettiği başarı gerçekten takdire şayan nitelikte... Halkından kopuk ve habersiz, onlara değer vermeyen politikacıların ardından halkıyla bütünleşmeyi görev bilen politikacılara kavuşmak gerçekten insanı mutlu ediyor. Muhalefet görevini sadece hükümetin yaptıklarını eleştirmekle bir gören zihniyetin bir de fotoğrafa bu açıdan bakması gerekiyor...

Amerika'da yaşam gerçekten zor... Kendi insanlarımızdan, kendi kültürümüzden, kendi dilimizden uzakta yaşam mücadelesi vermekteyiz. Şartlar her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Son iki yıldır Amerika'da başlayıp bütün dünyayı kasıp kavuran ekonomik sorunlar herbirimizin yakasından sıkıyor... Bütün bunlar hayatımızın gerçekleri...

yaşayan soydaşlarımızın ve din görevlilerimizin yoğun gayretleri ile bu bölgede cami ve kültür merkezi arama çalışmaları başlamıştı. Geçen ay sonu itibariyle, pazarlık yapılarak, son derece uygun sayılabilecek şartlarda bir binanın cami ve kültür merkezi olarak toplumumuza kazandırılması için tüm izinler alındı ve çalışmalar başladı.

Ama burada yaşamayı göze aldığımıza göre, yarınlarımızın umutları çocuklarımız için ülkemizde yaşayan insanlarımızdan daha fazla fedakarlık yapmak da boynumuzun borcu... Amerika çapında sayıları yüzü aşan derneklerimiz ve çatı kuruluşlarımız mevcut. Bu kurumlar bu ülkede yaşayan vatandaşlarımıza hizmette elbette önemli görevler üstleniyor ama dilimiz ve kültürümüzle birlikte bu ülkede dinimizi de muhafaza etmek için camilerimize çok ihtiyacımız var...

İlk etapta geçici yönetim kurulunda yer alan üyelerin ve bazı duyarlı soydaşlarımızın katkıları ile peşinatı tamamlanan merkez için şimdi hepimizin elimizi cebimize atma zamanı...

Yaklaşık bir buçuk yıl önce Cliffside Park bölgesinde

The Turkish-American Newspaper Publisher Murat Yeşil, Ph.D. Editor-in-Chief Ural Yeşil Assistant Editors Sevinç Özbek Fatih Yeşil Marketing Director Necmi Bahçe

Advertising Manager Sevinç Kalay Representatives Cahit Oktay - New York Yıldız Gündoğmuş - Ankara Oya Eren - Ankara Hayrettin Turan - İstanbul Feramiz Gökdemir - İstanbul Forum, The Turkish American Newspaper does not in way, shape or endorse, condone, or is responsible for any opinions, advertisements, misprints, typos and/or publication errors.

Caminin toplam kalan borcu 800,000 dolar civarında... Toplum olarak şöyle bir silkelenirsek bunun büyük bir kısmını çıkarabiliriz. Kalanı için de yetkililerden yardım istiyoruz. Türkevi'nde Başkonsolosluğumuz himayesinde bir çok etkinlikler düzenleniyor... Düzenlenmeli de... Başkonsolosumuzdan bu projeye de hem destek olmasını, hem de yetkililere ulaşarak gerekli desteği sağlamasını bekliyoruz... Yöneticiler halkımıza 3 Nisan sabahı bir kahvaltı ikramı ile hem alınan yeri gösterecek, hem de desteklerini isteyecek... Yardımlarınızı ayrıca www.bergencamii.com adresine bağlanarak yapabilirsiniz... Bu yatırımın hem kendiniz, hem geleceğimiz için yaptığınız en iyi yatırım olduğunu unutmayın...

Yolunuz ve bahtınız açık olsun Anavatan'da artık herkes seçime odaklanmış durumda. İnsanlarımız seçimle yatıp seçimle kalkıyor... Kimine göre şu anda görevde olan hükümet şahane işler yapıyor, kimine göre ülkeyi kötü yönetiyor. Açıkçası ben birinci gruptakiler arasındayım. Ufak tefek hatalar dışında yapılan onca hizmeti inkar edemem... Bu seçimlerde yakın dostlardan ikisi de hizmete aday... Derya Staffing'in sahibi Derya Taşkın AK Parti Afyon, eski New York Eğitim Ataşelerinden Ali Gürsel ise MHP Gaziantep aday adayı... İkisi de adaylık için kendi memleketlerini tercih etti. Her ikisine de çıktıkları yolda başarılar diliyorum...

Yoksa Kayahan'dan "Ben Nerde Yanlış Yaptım" şarkısını senelerce dinlemeye mahkum olurlar...

FORUM

Camiye yardım için illa o bölgede yaşamak gerekmiyor. Bu mabet alınırsa hepimizin olacak. Amerika'daki çocuklarımıza dil ve din dersi verecek bir cami ve kültür merkezine daha kavuşacağız. T.C. Diyanet Vakfı Amerika şubesine bağlı olarak hizmet edecek bu mabet için az çok demeyerek katkılarımızı sunmalıyız... Bergen Camii ve Kültür Merkezi projesi ile

ilgili 30. sayfadaki haberimizi mutlaka okuyunuz... Geleceğimize bundan daha iyi yatırım olmaz...

FORUM - The Turkish-American Newspaper is published twice a month (24 issues each year) by FORUM Newspaper LLC at 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011. Application to mail at periodicals postage rate at Clifton, N.J., 070159998. POSTMASTER - Please send address changes to FORUM Newspaper LLC, 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011 Tel: 973 - 727 - 6647 & 973 - 454 - 0996 Fax: 973 - 218 - 8440

FORUM GAZETESİ REKLAM & İLAN SERVİSİ

973 - 727 - 6647 973 - 573 - 0313 973 - 454 - 0996 info@forumgazetem.com ilan@forumgazetem.com 1199 Main Avenue Clifton, NJ 07011


6

Yorum Sarkozy’nin ucuz kahramanlık denemesi destekler duruma getirdi ve bir oldu bitti ile sözde “Libya halkının yanında olan” bir sözde kahraman lider rolünü oynamaya başladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, yıllardır gözünü diktiği Libya petrollerinin üstüne konma fırsatı bulduğunu sanıyor… Bu öyle bir fırsat ki yanında bir de “Fransa Cumhurbaşkanlığı”na yeniden seçilebilme 'bonus'u var… Aç tavuk kendini buğday anbarında hayal edermiş… Sarkozy’nin hayali de işte öyle bir şey... Ekonomik krizin kasıp kavurduğu Avrupa’da, ülkesinin giderek bozulan ekonomisine bir can suyu olarak gördüğü Libya petrolleri Sarkozy’nin aklını başından almış olmalı ki, BM Güvenlik Konseyi’nin Libya hava sahasının uçuşa yasak bölge haline getirilmesi kararı çıkar çıkmaz nefes almadan Fransız jetlerini Libya’ya gönderdi ve kararı kendi istediği gibi değiştirerek Libya hedeflerine ateş açma emrini verdi.

Sadece AB üyesi ülkeleri değil aynı zamanda NATO’yu da yine aynı ayak oyunları ile peşine takmak istedi. Ama hesaplayamadığı bir şey vardı. O da Paris zirvesine davet etmediği Türkiye’nin bu konuda neler düşündüğüydü. Sarkozy’nin hesaplarının daha ilk günden boşa çıkacağı belli olmuştu. Asker, sivil gözetmeksizin, en iyimser ifade ile “dikkatsizce” bombalanan hedeflerde çok sayıda sivilin katledildiği haberleri medya organlarında yayınlanmaya başlamıştı. Libya halkının yardımına koştuklarını söyleyen koalisyon ülkeleri uçaklarının yaptığı bombardımanlarda içlerinde bebeklerin de bulunduğu 100’den fazla kişinin öldürüldüğü haberleri onları sıkıntıya sokacaktı.

Güvenlik Konseyi kararı, Libya’yı işgal için değil bu ülke hava sahasını uçuşa yasak bölge haline getirerek çılgın Kaddafi’nin kendi halkını bombalamasını önlemek için verilmişti.

Bunun için koalisyona daha fazla ülkenin destek vermesini istiyorlardı. Bu yüzden “NATO devreye girsin” dediler ama Fransa’nın kuyruğunda... Oysa NATO, Türkiye’nin onayı olmadan harekete geçemezdi. Ve Türkiye, NATO’nun Fransa’nın liderliğinde bir koalisyon gücüne “payanda” olmasını asla kabul etmiyordu.

Kararın hemen ardından jetlerini Libya’ya gönderen Sarkozy, ABD’nin de operasyon konusunda isteksizliğinden faydalanarak liderliğe soyundu. Alelacele topladığı Paris zirvesi ile Avrupalıları da kendi liderliğini

Acemi ama o derecede de hırslı oyuncu olan Sarkozy’ye, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cevabı tokat gibi olmuştu: “NATO, Libya konusunda devreye girecekse Türkiye’nin de bazı şartları ola-

cak. NATO, Libya’nın Libya’lılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir. Yer altı kaynaklarının, zenginliklerinin birilerine dağıtımı için değil.” Öteden beri, Türkiye’yi öteleyen Sarkozy, ülkesinin Avrupa’da giderek prestij kaybettiğini iyi biliyor. Üstüne üstlük geçen günlerde yapılan seçimlerde de partisinin büyük oy kaybına uğraması Sarkozy’yi çıldırtmış olmalı.. Hırsın nedeni bu… Amerika’dan rol çalarak dünya liderliğine soyunan Sarkozy, Kaddafi’den çok daha tehlikeli bir adam. Libya’da bebeklerin üzerine bomba yağdırtan bu adamı dünya çok iyi tanımalı. Asla fırsat verilmemeli… Aksi halde tüm dünyanın bu kendini beğenmiş adamdan çekeceği çok şey var. Daha yakın bir zaman önce Kaddafi’yi Fransa’ya davet ederek, onunla kol kola giren bu adamın, Libya halkına 42 yıldır acı çektiren Kaddafi’ye bugün can düşmanı kesilivermesi manidar değil mi? Onun gönlünde yatan, fırsat bu fırsattır diyerek bir müslüman ülke olan Libya’da taş üstünde taş bırakmayarak bu ülkeyi bir harabeye çevirmek ve Libya muhalefeti de iktidar olunca utanıp sıkılmadan kendi yakıp yıktığı alt yapıyı ve sanayi tesislerini yeniden inşaya talip olmak ve Libya petrolünün sudan ucuz fiyata Fransa’ya akışını sağlamaktı. Burnu büyük bu adama bir siyaset dersi vermenin de zamanı gelmişti artık. Her fırsatta Türk düşmanlığını ortaya koyan Sarkozy çok kısa bir süre içinde içinde Başbakan Erdoğan ve dış politika alanında tüm dünyada haklı bir ün sahibi olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Hoca’dan ömrü boyunca unutamayacağı bir dış politika dersi alacaktı. Ankara’nın Washington, Londra ekseninde

Turkishsuperpages.com

sürdürdüğü yoğun bir telefon diplomasisi sonunda Türkiye bütün isteklerini kabul ettirerek, Libya operasyonunda komutanın NATO’ya geçmesini sağladı. Sarkozy’nin dünya liderliği hayalleri de daha başlamadan bitmiş oldu. Bu arada, dünya kamuoyunun gözü Libya operasyonunda... Libya üzerine yapılan bütün uçuşlar dünya medyasının merceği altında... Libya’yı bir çılgından kurtarmak için harekete geçen BM Güvenlik Konseyi de aldığı bu kararın sıkı takipçisi olmalı ve devam etmekte olan operasyonun Libya’yı enkaza çevirecek uluslararası bir savaş haline getirilmesine izin vermemelidir. Aksi halde bu operasyonda ölecek sivillerin kanlarının hesabını ne BM Genel Sekreteri Ban ki Mun, ne Güvenlik Konseyi üyeleri verebilir... HACI MURAT BERK Türkiye’de yapılacak genel seçimlerde AK Parti’den milletvekili aday adayı olan bir hemşehrimiz var ki, ismini burada zikretmeden geçemeyeceğim. Dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile Eskişehir halkının sempatisini kazanan Hacı Murat Berk , ticari alanda sağladığı başarıyı, ülkemize hizmet alanında da sağlayabilecek, iyi eğitim görmüş bir hemşehrimiz. İnanıyoruz ki, kendisine imkan verilirse Hacı Murat Berk, Eskişehir’e her tür hizmetin getirilmesinde faydalı olacak. Hacı Murat Berk, içimizden biri... Her Eskişehir'linin çekinmeden kapısını çalıp derdini anlatabileceği bir halk adamı... Yine biz inanıyoruz ki, hemşehrilerimiz Eskişehir’de doğup büyümüş, Eskişehir’in sorunlarını çok iyi bilen Hacı Murat Berk’e hakettiği desteği vererek onu Meclis’e gönderecektir. Bir sonraki sayıda görüşebilmek dileğiyle...

- Türk Amerikan İş Rehberi

Önemli Telefonlar T.C. Washington Büyükelçiliği T.C. Birleşmiş Milletler Temsilciliği T.C. New York Başkonsolosluğu T.C. New York Eğitim Ataşeliği T.C. N.Y. Kültür ve Turizm Ataşeliği T.C. New York Ticaret Ataşeliği T.C. New York Ekonomi Ataşeliği T.C. New York Sağlık Ataşeliği T.C. N.Y. Din ve Sosyal Hizmetler Ataşeliği T.C. New York Basın Müşavirliği T.C. KKTC- BM Temsilciliği T.C. Washington Askeri Ataşeliği T.C. Washington Basın Müşavirliği T.C. Washington Eğitim Müşavirliği T.C. Washington Ekonomi Müşavirliği T.C. Washington Ticaret Müşavirliği T.C. Washington Gümrük Müşavirliği T.C. Washington Kültür ve Turizm Müşavirliği T.C. Washington Büyükelçiliği Konsolosluk Şubesi T.C. Chicago Başkonsolosluğu T.C. Houston Başkonsolosluğu T.C. Los Angeles Başkonsolosluğu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu - TADF Türk Amerikan Dernekleri Asemblesi - ATAA Türk Hava Yolları New York Ofisi T.C. Ziraat Bankası -New York Şubesi T.C. Vakıflar Bankası -New York Şubesi T.C. Ottawa Büyükelçiliği Kanada Türk Dernekleri Federasyonu New York Fatih Camii Rochester Hamidiye Camii New Jersey Paterson Ulu Camii New Jersey Karaçay Türkleri Camii FORUM Gazetesi

(202) 612-6700 (212) 949-0150 (212) 949-0160 (212) 687-8395 (212) 687-2194 (212) 687-1530 (212) 661-7494 (212) 450-9164 (212) 661-1039 (212) 867-9023 (212) 687-2350 (202) 612-6770 (202) 612-6807 (202) 612-6810 (202) 612-6790 (202) 612-6780 (202) 612-6794 (202) 612-6800 (202) 612-6740 (312) 263-0644 (713) 622-5849 (323) 655-8832 (212) 682-7688 (202) 483-9090 (800) 874-8875 (212) 557-5612 (212) 621-9400 (613) 789-4044 (647)-230-9397 (718) 438-6919 (716) 482-4210 (973) 345-6584 (973) 345-1083 (973) 727-6647


Amerika Haberleri

7

GEORGETOWN UNİVERSİTESİ’NDE NEVRUZ PANELİ Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY); ABD’nin başkenti Washington DC’de bulunan Georgetown Üniversitesi’nde Nevruz Paneli düzenledi.

New York'ta bir Türk mahallesi kurabiliriz Kim ne derse desin, memlekette ekonominin iyiye gittiğine eminim. Eskiden New York’a gezmeye gelenlerin Türklerin alışveriş listesinde Levi’s blucinlerinin 501 numaralısı, Brooks Brothers’den lacivert ceket beyaz gömlek, iki set iç çamaşırı, Church’den bir ömür boyu eskimeyecek sert derili ayakkabılar vardı. Ama zaman geçtikçe siparişler zerafete bürünmeye başladı. İlkin anavatandan gelen dostların seçeneklerinin ‘marka’landığını gözlemledim. Mağazalarda Dolce and Gabbana, YSL, Armani, Ralph Lauren, Calvin Klein, Donna Karan isimleri telaffuz edilerek sipariş verildi. Brioni butiğinde 800 dolar yazılı blucinden bir süre gözümü alamadım. Sarışın tezgahtar ölçüme uygun olanı getireceğini söyleyince kurtuluşu arkadaşları gösterip, “Sen onlara yardım et, benim acelem yok” demekte buldum. Sonraları New York’a artık aşina olmuş tanıdıkların alış gücünün arttığını farkettim. Giyim, kuşam yanı sıra özellikle saatlere merak saldıklarını tesbit ettim. Ama ilgi odakları Timex’ler değil Rolex, Cartier’ler idi, üstelik minik pırlantalarla çevrilmiş cinsten. Bir kaç hafta önce varlıklı bir tanıdığım, “Ay sonunda geliyoruz, bize bir gün ayırırsan çok seviniriz” dedi. Geldikleri günün akşamında, “Fırında ördek yiyelim mi?” deyince bir Çin lokantasına gittik. Garson daha masamıza su getirmeden içini döktü: “Sen bu şehri iyibilirsin. Merkez yerde güvenli bir semtte daire almak istiyoruz. 1.5-2 milyon (dolar)arasında. Çok beğenirsek rakamın üstüne çıkarız. Ne tavsiye edersin?” İş adamı çorap-gömlek istiyor olsa yarım saatte hallederiz. Her yerde şahsi ihtiyaçları karşılayacak mağazalar var. Oysa konu apartman. “New York’ta ev-apartman almışlığım yok” diye söze başlıyorum. Aklıma daha önce burada mülk almış Türkler geliyor. Manhattan’ın ortasında gördüğüm dayalı-döşeli, mutfağında tabak çanak olan satılık apart otel dairelerinden bahsediyorum. Okula gidecek büyük kızı için daire almak istediğini açıklıyor. Amerika’nın en büyük emlakçısının adını, telefonunu veriyorum. “Orada tanıdığım yok, beni de tanıyan yok” diyerek geri çekiliyorum. Komisyonculuğa soyunacak değiliz. Manhattan demek New York demek. 2 milyon nüfuslu minik adanın uzunluğu 21.6 km. En geniş yerde eni 3.7 km. Kendini beğenmiş, kibirli, karmaşık toplumlu New York’lular küçük adayı isimlerle parsellemişler. Bir uçta zenci ve hispanik Harlemleri, öbür uçta Çin, İtalyan mahalleleri. Enlem-boylamlarıyla East Side, West Side, Uptown, Down Town diye adlandırılmış. Adanın güneyi son 30 yılda yapılandırılmaya uğradı, ezik büzük binalar yenilendi, et kesim yerleri ve depolar taşındı. TriBeCa, LoBro, SoHo, NoHo, Chelsea, Carnegie Hill gibi adları kulağa hoş gelen mahalleler ortaya çıktı. Kendisi, ailesi için emlak almaya gelen Türklerin önemli kısmı gelmeden ev ödevlerini yapmışlar. Hangi kesimde, stüdyodan dublekse emlak fiyatları hakkında aşağı yukarı bilgileri var. Cadde sokakta, bakkalda dükkanda her gün Türkçe konuşan insanlarla karşılaşıyoruz. Yalnızca bir kısmı turist bunların. Diğerleri New York’ta yerleşik Türkler. Aralarında ev sahibi olanların da sayısı az olmasa gerek. Amerika’ya en yoğun Türk göçmenlerinin geldiği yıl 1914. Birinci Dünya Harbi’nde Almanların verdiği Gülcemal vapuruyla gelmişler. O yıllarda Amerikan Göçmen Dairesi’nin yaptığı araştırmaya göre Osmanlı uyruklu göçmenlerin sayısı 291,435. Eğer bu Osmanlılar dağılıp kaybolmayıp New York’a yerleşmiş olsalardı bugün Amerikan Kongresi’nde rahatça 10 Türk’ü görmek mümkün olurdu. Hayıflanmaya kalkışmayalım, eğer New York’ta mekan edinme trendi sürerse hiç olmazsa Manhattan’da bir Türk mahallesi kurabiliriz..

Panelin moderatörlüğünü Georgetown Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sylvia Onder yaparken, TÜRKSOY Genel Sekreteri Dusen Kaseinov, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Kalpaklı ve Georgetown Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ercüment Akman birer konuşma yaptılar. New York’ta BM Genel Kurul Salonunda düzenlenen Nevruz konseri ve Boston’daki Harvard Üniversitesindeki Nevruz panelinden sonra Nevruz etkinliklerini Washington’a taşımaktan büyük mutluluk duyduğunu kaydeden TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov, Nevruz’un barışı ve kardeşliği simgelediğini ifade etti. TÜRKSOY’un kuruluşu ve çalışmaları hakkında da bilgi veren Kaseinov, ABD’nin en prestijli ü n ive r s i te l e r i n i n Türk kültürüne gösterdiği ilginin memnuniyet verici olduğunu söyledi. Konuşmasında Nevruz’un tarihsel gelişimi ve Türk dünyası için anlamını anlatan Prof. Dr. Kalpaklı ise Nevruz’un dünyanın farklı yerlerinde farklı isimlerle kutlandığının altını çizdi. Osmanlı dönemindeki Nevruz kutlamalarına da değinen Kalpaklı, bu kutlamaların dönemin edebiyatına yansımalarından örnekler sundu. Zati’nin kasidelerinden alıntılar yapan Kalpaklı; Sultan Bayezid’in Nevruz dönemlerinde şairlerden şiir yazmalarını istediğini ve bu şiirlerin ödüllendirildiğini belirtti. Prof. Ercüment Akman da Nevruz’un doğa ile olan ilişkisini aktardıktan sonra, Şaman geleneklerinde Nevruz’un yerine değindi. Nevruzun etnik ve kültürel yansımalarından da bahseden Akman, ateş yakmanın Nevruz’un en önemli ritüellerinden biri olduğunun altını

çizdi. Akman Atatürk’ün 1922 yılında katıldığı Nevruz kutlamalarından fotoğraflar ile sunumunu sona erdirdi. Prof. Dr. Sylvia Önder de konuşmasında Nevruz’un Türk dünyasındaki önemine değindi. Çeşitli kutlamalardan örnekler sunan Önder, Nevruz’un resmi kutlamalarla karşılandığını hatırlattı. Nedim ve Şeyhi gibi şairlerin eserlerinde yer alan Nevruz anlatımlarından da örnekler veren Önder, Nevruz’un renkliliğini ve canlılığını gösteren kostümlerden de örnekler sundu. Konuşmaların ardından müzik dinletisine geçildi. Başkurdistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Azerbaycan’dan gelen sanatçılar, yöresel ezgilerden derledikleri performanslarıyla dinleyenleri büyülediler. Sanatçıların yöresel kostümlerinin de ilgiyle karşılandığı müzik dinletisi sonunda dinleyiciler dakikalarca ayakta alkışladılar. Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY); 24 Mart 2011 tarihinde BM Genel Kurul Salonunda 11 ülkeden 120 sanatçının katılımıyla gerçekleşen görkemli bir Nevruz kutlaması düzenlemişti. TÜRKSOY’un ABD’deki Nevruz kutlama programı New York ve Boston’un ardından Washington DC’deki konser ve panellerle 29 Mart 2011 tarihinde sona erdi.

”Ermeni Yalanlarına Son ve Şehitlerimizi Anma Mitingi”, 30 Nisan’da New York’da yapılacak New York’ta bu yıl 7′ncisi düzenlenecek ”Ermeni Yalanlarına Son ve Şehitlerimizi Anma Mitingi”, 30 Nisan’da yapılacak. New York merkezli ”Young Turks-Genç Türkler” tarafından yapılan açıklamada, bu yılki mitingin her yıl olduğu gibi Times Meydanı’nda, 42. sokak ve 7. Cadde arasında, büyük bir katılımla yapılacağı bildirildi. Tulga Tekman’ın başkanlığını yaptığı Genç Türkler Derneğinin, açıklamasında şunlar kaydedildi: ”Amerika’daki Türk toplumumuzun birlik ve beraberlik içinde ‘Ermeni yalanlarına hayır!’ diyerek ulusal davasına sahip çıkması gerekmektedir. Gerçekleri tüm dünya kamuoyunun bilmesi şarttır. 30 Nisan günü, şanlı Türk Bayrağımız altında toplanıp, tek yürek ve tek yumruk olarak beraberce hareket etme günüdür. Tek ses olup, haklı davamızı dosta ve düşmana haykırma günüdür.”

Açıklamada, ”Son yıllarda davamıza daha fazla sahip çıkmamız ve Amerikalılar’a haklılığımızı ispat etme çabalarımızın sonuç vermeye başladığının görülmesi üzerine, Ermeni lobisinde panik başlamış ve bunun sonucu olarak bu sene daha fazla kalabalık toplamak için miting günü olarak 1 Mayıs’ı seçmişlerdir. Bunun üzerine biz de Young Turks Miting Komitesi olarak, onları bastırmak ve etkilerini azaltmak için onlardan bir gün önce, 30 Nisan için miting iznini aldık” ifadeleri kullanıldı. Mitingde ”Ermeniler’in tarih boyunca Türklere ve Azerilere yaptığı insanlık dışı zulmün ve katliamların, tüm Amerikan kamuoyuna gösterileceği” belirtildi. Bu sene katılımın daha yüksek olması amacıyla New York’un dışından mitinge katılmak isteyenler için Washington, Pennsylvania, New Jersey ve Connecticut eyaletlerinden de otobüsler kaldırılacağı bildirildi. (A.A)


Amerika Haberleri

8

Amerika'dan tanıdık isimler siyaset sahnesinde Son günlerde sadece seçim gündemi ile yatıp kalkan anavatanda Haziran ayında yapılacak yarışa Amerika'dan tanıdık isimler de katılıyor. New Jersey'de iş ve yatırım danışmanlığı yapan Derya Taşkın AK Parti'den aday adayı olurken, Türk Amerikan toplumunun yakından tanıdığı isimlerden eski Eğitim Ataşesi Dr. Ali Gürsel de MHP'den aday adaylığı için başvuru yaptı.

Tatlıses operasyonunu hangi polis yapıyor İbrahim Tatlıses’e yapılan silahlı saldırı sonrasında İstanbul Terörle Mücadele ekiplerinin dudak uçuklatan bir hızla saldırının ardındaki isimleri tek tek orataya çıkarması , üstelik bir de PKK bağlantısını aydınlatması alkışlanacak bir başarı değil mi? Polis önce saldırı esnasında kullanılan otomobilin kaçış güzergahını 'GPS' cihazı sayesinde belirliyor, ardından aracın Ömerli Barajı yakınlarında bir müddet bekleme yaptığını saptıyor. Kurtköy'deki bir eve yapılan baskında ele geçirilen Kalaşnikof marka tüfeğin 'temiz' olduğunun anlaşılması sonucunda, otomobilin durduğu yere odaklanıyorlar. Ardından saldırıda kullanılan tüfeği uzun aramalar sonucunda barajda buluyor polis ekipleri. Olay gecesi saat 01.07 sıralarında tüfeğin baraja atıldığı anlaşılıyor. Kriminal incelemesi yapılan silahın olayda kullanıldığı kesin olarak tespit ediliyor. Polis, saldırıda kullanılan Kalaşnikof marka uzun namlulu tüfeğin, terör örgütü PKK'dan temin edildiği yönündeki iddiayı araştırıyor. Polis Tatlıses'e saldırı olayında yakalanan Abdullah Uçmak ve adamlarında ele geçirilen SIM kartları inceliyor ve numaraların PKK'lılara ait olduğunu belirliyor. Telefonları dinlemeye alan ekipler, ünlü türkücüyü hastanede öldürmek için plan yapıldığını belirleyince 7 PKK'lıyı gözaltına alıyor.

Şu ana kadar AK Parti'den 6,000, CHP'den ise 4,000 başvuru yapıldı. MHP'den başvuru sayısı konusunda resmi bir açıklama yapılmadı ancak yoğun talep alan partide başvuru sayısının anamuhalefet partisine yakın olduğu konuşuluyor.

İbrahim Tatlıses'e suikast girişimini tüm yönleriyle araştıran polis, saldırının arkasındaki isimlere tek tek ulaşıyor. İstanbul Terörle Mücadele ekipleri, suikasti Abdullah Uçmak ve adamlarına PKK'lıların ihale ettiğini kısa sürede belirliyor. Olayla bağlantılı 7 örgüt üyesini gözaltına alınıyor. Uçmak ve adamları ilk pusuda başarısız olunca PKK'lıların Tatlıses'i hastanede öldürmek için ikinci bir plan yaptığı belirleniyor. Bunlar benim Tatlıses operasyonunda aklımda kalan detaylar. İddia ediyorum dünyanın hiç bir yerinde Polis bu kadar hızlı çalışmıyordur.

Uğradığı saldırı sonuca ağır yaralanan İbrahim Tatlıses'in aday adaylığını açıkladığı AK Parti'den başvuru yapan Derya Taşkın, aday adaylığı için memleketi Afyonu seçti. Amerika'daki genç kuşağın başarılı temsilcilerinden olan Taşkın, burada kazandığı tecrübeleri anavatana taşımak için yola çıktığını söylüyor. Genç kuşağın da mecliste yeterince temsil edilmesi gerektiğine inanan Derya Taşkın, hem Afyon'a hem

O halde şu soruyu sormak zorundayız. Ergenekon operasyonunu da yapan aslında yine aynı polis ekipleri değil mi? Konunun siyasi boyutları olunca, hemen F Tipi yakıştırması yapılırken, neden Tatlıses operasyonu gibi olaylarda bu yakıştırma yapılmıyor? Polis aynı polis değil mi? Üzerinde düşünmek gerekiyor!

Türkiye'ye hizmet için bir adım öne çıktığını ifade ediyor. Geçtiğimiz yıllarda önce New York Başkonsolosluğu’nda Eğitim Ataşeliği’nde görev alan, daha sonra da Washington Büyükelçiliği’nde Eğitim Müşaviri Yardımcılığı görevini yürüten Dr. Ali Gürsel'in tercihi ise Milliyetçi Hareket partisi oldu. Taşkın gibi Gürsel de kendi memleketi Gaziantep'den aday adaylığını açıkladı. Görevi süresince sıcak ilişkileri ve aktif performansı ile kendinden sıkça söz ettiren Dr. Ali Gürsel’in siyaset sürecini www.aligursel.com sitesinden takip edebilirsiniz. ANA - American News Agency

ABD seçmenlerinin yarısına yakını Libya’ya müdahaleye karşı

*** Libya’daki olaylar, Tunus’la başlayıp, Mısır’la devam eden ve en son Libya’da Batılı devletlerin askeri müdehalesi ile zirveye ulaşan süreci, filmi başa sararak tekrar incelememiz gerekiyor. Wikileaks belgelerinin orataya çıkışı, sosyal medyanın ayaklanmalardaki rolü, Batılı istihbarat örgütlerinin bu ayaklanmalardaki dile getirilmeyen olası etkisini yeniden ele almamız gerekmiyor mu? *** Taraf’ın Wikileaks belgelerinin Türkiye ile ilgili bölümünü yayınlaması konusunda dikkatimi çeken bir şey oldu. Bilindiği gibi, bu belgelerde yazılanlar ABD’li diplomatların haber kaynakları ile yaptığı görüşmelerden edindiği bilgiler sadece. Yani hiç bir kesinliği olmayan dedikodu mahiyetinde olan bilgiler. Örneğin söz konusu belgelerde işin ucu Hükümet üyelerine ya da muhafazakar kesimden bir gazeteciye, örneğin Fehmi Koru’ya gidiyorsa, bu belgelere itibar edilmemesi gerektiği yorumları yapılıyor. Ama işin ucu Fatih Altaylı’ya ya da Sedat Ergin’e gidiyorsa, ‘hadi açıklama yapın, itiraf edin’ havasına giriyoruz. Ya da ABD’li diplomatların AK Partinin üst düzey yöneticilerinden biriyle ilgili ‘irtibatımız’ şeklindeki ifadesini görmezden gelebiliyoruz. Bize yapılmasını istemeyeciğimiz bir kötülüğü görüşlerine katılmadığımız insanlara da yapılmasını asla kabul etmemeliyiz. Konu ideolojik değil ilkesel olarak ele alınmalı.

WASHINGTON – ABD’de yapılan bir araştırma, seçmenlerin yarısına yakınının ülkelerinin Libya’ya müdahalesine karşı olduğunu ortaya koydu. Quinnipiac Üniversitesinin araştırmasında, seçmenlerin yüzde 47’sinin ABD’nin Libya’ya müdahalesine karşı olduğu, yüzde 41’inin de bunu onayladığı görülüyor. Libya’nın hava savunma sistemlerine uzun menzilli füzelerle saldırılmasına yüzde 53’lük bir kesimin onay verdiğini, katılımcıların yüzde

33’ünün de buna karşı çıktığını ortaya koyan araştırmaya göre, ABD’nin Albay Muammer Kaddafi’yi ”zorla” devirmemesi gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 48, bunun aksini düşünenlerin oranı ise yüzde 41. Ayrıca seçmenlerin yüzde 58’inin ABD Başkanı Barack Obama’nın konuşmasında ABD’nin Libya’daki hedeflerini yeterince iyi açıklamadığını düşündüğünü gösteren araştırma, seçmenlerin yüzde 50’sinin Obama’nın yeniden seçilmeyi hak etmediği fikrinde olduğunu ortaya koyuyor. (A.A)


Amerika Haberleri

9 Dersimiz Japonya

Yan sütunda size aktardıklarımı ilk okuduğumda bana biraz edebiyat kokmuştu. Ta ki son deprem ve Tsunami faciasında Japon insanının o şoklanmış ruhu ile yakından tanışıncaya kadar. Dedim ki; İşte o milli şok bugünler içinmiş. Deprem anını gösteren kayıtları seyredin. Japon insanının iplik gibi sallanan gökdelenlere bakarken bırakın kaçmayı yüzlerinde abartı bir korku ifadesi bile yoktu. Nedeni basit. Çünkü o mühendisine güveniyor binaların yıkılmayacağına inancı sağlamdı. Bir supermarket çalışanı deprem anında raflardan düşen ürünleri tekrar rafa koyma derdindeydi. Bir işyerinde kadın çalışan 9 şiddetindeki depremin geçmesini sandalyesinde oturarak bekliyordu. Sırf bu görüntülerden yola çıkarak sosyolojik bir kitap yazarsınız. Siz bu görüntülerin ardından zihninizde 7.3 richter

Milli şoklama

Japonlar Türk eğitim sistemini incelerler ve devrin lideri merhum Özal’ın huzuruna çıkarlar. Tesbitine göre Türk “Milli” Eğitiminde milli ruh yoktur. Peki siz bunu nasıl temin ediyorsunuz diye sorar Özal. Derler ki; biz milli şoklama yöntemi kullanırız. Okula başlayan çocuklarımızı ilk önce alır, en hızlı trenlerimize bindirir, en gelişmiş fabrikalarımızı gezdirir onlara teknolojimizi ve gücümüzü gösteririz. Çocuklarımız büyük bir şok yaşarlar. Sonra da onlara Hiroşima’yı gösteririz. Bu da bir diğer şoktur. Onlara deriz ki, ya bizim gibi çalışır bu teknolojik gücümüzü daha da ileriye götürürsünüz. Ya da işte Hiroşima’da olduğu gibi sonunuz bir felaket olur. Ve artık çocuklarımız bu milli şok içinde kendi yollarını tayin etmiş olurlar. Bunun üzerine hazır bulunan bürokratımız; “ama bizim Hiroşimamız yok ki” diyecek olur. Japon yetkilinin verdiği cevap benim için milli bir şok değerindedir; “Efendim siz Türklerin Çanakkalesi 10 Hiroşima’ya bedeldir!” Görünen o ki, biz hala Çanakkale’den gerekli dersi çıkaramamışız. Görünen o ki Çanakkale’de ne olup bittiğini anlayamamışız. Hatta şunu sormak lazım. Kaçımız gidip Çanakkaleyi görmüşüzdür. Evet Çanakkale on Hiroşimaya belki fazlasına bedeldir. Teşbihte hata olmazsa, orası Türk’ün küllerinden yeniden doğduğu Kerbela’sıdır. Canımızın son yongasının şehit bedenlerinden akan kanla tekrar yeşerdiği yerdir. Ancak bunu anlayabilmek için Çanakkale'ye biraz vakit ayırmak lazım gelir. Geçtiğimiz günlerde Türkevi'nde bir Çanakkale gecesi düzenlendi. Katılımcı sayısını ne siz sorun, ne de ben söyleyim… Bu ayıp hepimize yeter…

öngörülemeyen ve dalgakıranları aşarak felakete yolaçan Tsunami vurdu.

değerindeki Gölcük depremini ve sonrasında meydana çıkan insan ve yıkım manzaralarını gözönüne getirin.

Bir yardım görüntüsü içeren haber yine ibretlikti. Dağıtılacak yardımlar için Japon köylüler sakin bir şekilde sırada bekliyordu. Bırakın itişip kakışmayı, yüksek bir ses bile çıkmıyordu. İnsan ister istemez bu görüntüleri Endonezya ve en son Pakistan'daki sel felaketi sonrası yardım dağıtma görüntüleri ile kıyaslıyor.

Velhasıl, Japon insanı yaptığı gökdelenlerden ve makinelerden daha sağlam olduğunu bütün dünyaya ispatladı. Ben şunu da anlamış oldum, ancak ruhu sağlam milletler sağlam bir devlete, sağlam bir teknolojiye sahip olabilir. Dünyanın en gelişmiş robotlarının Japonlar tarafından üretilmesi, en tercih edilen arabalaların yine Japon ve Alman arabaları olmasının temelinde de o insanların sağlam ve ülkesine, milletine adanmış ruhları yatıyor demektir bu… Adanmışlığa bakın ki, bazı mühendisler depremde sızma yapan radyasyonlu nükleer tesiste ölümü göze alarak çalışmayı kabul ediyor...

Aradaki fark milli şoklama yöntemi ile çelikleşmiş Japon ruhunda olmalıydı. Öyle ya, başlarına Hiroşima’dan daha da kötüsü gelemez di ya. Dahası kıyamet değil miydi? Çünkü onlar küçük bir kıyametin ardından Japon devini ayağa kaldırmışlardı. Japon insanının o milli şokla çelikleşmiş ruhu önünde saygıyla eğiliyorum…

Nitekim, Japonya’yı deprem değil, bu kadar yükselebileceği

Ali kaptan ve Leventleri Çanakkale savaşından 16 sene önce... 1889 yılında süvari Ali Bey, Sultan II. Abdülhamit'in Japon Kral'ına iade-i ziyaret icin göndereceği gemiye kaptan tayin edilir. Elimizde Milli yapım olan tek gemimiz, hem buharlı hem yelkenli gemi olan Ertuğrul fırkateyni olduğu için, 11 yıldır Haliç’te yatan bu gemi tamir edilip yola çıkılır. Daha büyük ve sağlam gemilerimiz de vardır, ama ne acı ki, kömürümüz yoktur. 8 buçuk ay sonra Japonya’ya ulaşan bu gemiyi gören Japonlar hayret içinde kalırlar. Bu iç deniz gemisinin okyanusu nasıl aştığını anlayamazlar. Ertuğrul Fırkateyninin hikayesi çok uzundur ama bizim ders alacağımız kısmı Ali Kaptan’ın geri dönüş kararı aldığı gündür. Japonlar fırtınalı iki ayın geçmesini beklemeleri gerektiğinde ısrar etseler de, 600 Leventin iaşesini karşılayacak para yoktur. Koca Osmanlı Padişahı’nın Kaptanı Leventleri için erzak dilenecek değildir ya. Geminin batma ihtimali bile daha göze alınır bir neticedir. Nitekim Kaptan Ali Bey Yokohama Limanında Leventlerini güvertede toplar ve o tarihi konuşmasını yapar. “Leventlerim, durumumuz budur. Çıkacağımız yolun sonu görünmemektedir. Sizi zorla ölüme götüremem, isteyen kalsın, benimle yola çıkacaklar bir adım öne çıksın.” Manzara müthiştir. Bütün Leventler tereddütsüz bir adım öne çıkmıştır. Ali Kaptan’ın gözleri yaşarır. 16 Eylül 1890, geri dönüşün dördüncü gününde Uşimi adası açıklarında büyük bir fırtınaya yakalandı Ertuğrul. Mücadele edebildiği kadar etti Leventler. Ve Kaptan Ali bey, yiğitlerim dedi, Ertuğrul'dan buraya kadar… Zira geminin mirgan direği yıkılmış, bundan sonrası an meselesi idi. Uşimi adasının ışıkları henüz görünüyordu.

Dönseler kurtulacaklar. Ama dönmek olur muydu. Aynen Çanakkale cephelerinde olduğu gibi. Siperden çıktığın an ölmek an meselesidir, ama yine de durulmaz o siperde. Çünkü yiğitler bir defa ölür, korkaklar bin defa… Ali bey çok özel günlerde giyilen sırmalı Kaptan elbisesini giymişti. Gemide kefen bezini nereden bulsun. Leventler bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlardı. 600 Leventden Uşimi adası kıyısına sadece 69’u ulaşabildi… Ertuğrul ise hala o derin ve serin sularda, koynunda Ali Kaptan ile birlikte büyük Türk ruhunun bir gurur abidesi olarak yatmakta… O Leventlerin çocukları da bugün Çanakkale'de yatmakta. Bizim milletimiz babasında gördüğü kahramanlığı hep bir adım ileri taşıyarak tamamlamış bayrak yarışını… İşte Çanakkale, işte ardında kurtuluş savaşımız… Sonra ne oldu ise bir şeyler oldu bize... Nerden nereye... İşte 'Milli Eğitim-sizliğimiz'in bizi getirdigi nokta… İşte Çanakkale bunun için önemli. Orada yaşananlar, ecdadımızın kahramanlıkları bunun için çocuklarımıza anlatılmalı. Ertuğrul gemisinde yaşananlar bunun için Oscarlık bir filmde anlatılmalı yeni nesillere… Japonya depreminde sadece bir kişinin deprem anında bir binaın camından atladığı geçti kayıtlara… Bilin bakalım kimdir o... Milli şok yaşamak isteyenlere duyurulur…

ATAA Başkanı Günay Evinch, “Türk Amerikan toplumu dayanışma içinde olmalı” Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) Başkanı Günay Evinch, Türk-Amerikan toplumundan, dayanışma içinde olmasını, derneklere aktif katılmasını ve gençlerin de süreçte yer almasını istediklerini belirterek, "Diyoruz ki; bırakın bilgisayardan e-posta yollayarak vatanı kurtarmayı, gelin çalışın, paranızı Türk-Amerikan toplumunun geleceğine yatırın, Kongre üyelerinizle görüşün, siyasi konuları sevmiyorsanız da kültürümüzü tanıtın" dedi.

Washington'da düzenlenen Türk-Amerikan Ulusal Liderlik Konferansında konuşan Evinch, ilk defa ABD'deki iki büyük Türk çatı kuruluşu olan ATAA ve Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) tarafından birlikte böylesine bir konferans düzenlendiğine dikkati çekti. Evinch, ABD'nin dört bir tarafındaki okullardan öğrencilerin ve öğrenci birlikleri başkanlarının da katılımının, konferansın çok önemli bir diğer boyutunu oluşturduğunu kaydetti. ATAA ve TADF olarak, bu konferansla TürkAmerikan toplumuna, dayanışma içinde olmaları, derneklerde aktif olarak rol almaları ve gençlerin katılımının sağlanması olmak üzere üç ana mesaj vermek istediklerini ifade eden Evinch şunları söyledi: "Toplumumuza şunu öneriyoruz; bırakın diz üstü bilgisayardan e-posta yollayarak vatanı kurtarmaya, gelin çalışın, paranızı TürkAmerikan toplumunun geleceğine yatırın,

Kongre üyelerinizle görüşün, mektup yazın, aktif olun, eğer lobicilik, siyasi konuları sevmiyorsanız kültürümüzü tanıtın. Evde oturup bilgisayarda birbirinizle dertleşmek yerine çalışın. Liderler gelir gider, önemli olan kurumlardır. Bu kurumların mirasçıları gençlerimiz ve bu kurumlarda onların da olmalarını ve kurumları yüksek seviyelere götürmelerini istiyoruz. Bu, hem Türk-Amerikan toplumunun güçlenmesi, hem de Türkiye-ABD ilişkilerinin güçlü biçimde devam etmesi için gerekli. Gelecek için çok umutluyuz. Her şey çok güzel olacak." Türk-Amerikan toplumunun Ermeni veya Rum lobilerine göre ABD'de yeni yeni kendini göstermeye başladığını belirten Evinch, "Bizim onların hızına yetişebilmemiz için çok büyük fedakarlıklar yapmamız gerekiyor. Bu noktada hedefimiz, kişisel politikayı bir yana bırakarak, işbirliği yoluna gitmek ve beraber çalışmak olmalı. Böylece diğer toplumları çok daha çabuk

yakalayabiliriz" dedi. Evinch, 2005 yılından itibaren Türk-Amerikan toplumunda "uyanmanın" başladığını ve 2007'den itibaren Amerikalı Türklerin politikada, kendilerine yakın siyasetçilerin seçilmesi için "muazzam paralar harcama" yoluna gittiğini ifade etti. Liderlik Konferansını bundan sonra her yıl yapılmasını ve ABD'deki tüm çatı kuruluşlarını kapsamasını istediklerini ifade eden Evinch, "Toplumumuz için hep beraber çalışalım, hep beraber öğrenelim, çünkü benzer taraflarımız farklılıklarımızdan çok daha fazla" dedi. Evinch, konferansla ilgili Türk-Amerikan toplumundan çok olumlu tepkiler aldıklarını kaydederek, bunun da kendilerini çok mutlu ettiğini sözlerine ekledi. (A.A) - Mehmet Toroğlu-Barışkan Ünal


Amerika Haberleri

10

Finansçılar Günah Çıkarıyor - III

Merkez Bankası Konferansından Notlar - I Geçtiğimiz günlerde, Merkez Bankası (TCMB) ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) İstanbul’da ortaklaşa önemli bir konferansa imza attı. Bu uluslararası konferansta, şu an dünyada bir çok yerel ve uluslararası kuruluşun ana gündemlerinden birisi haline gelen “finansal eğitim ve finansal farkındalık” meselesi tartışıldı. Yerel ve yabancı uzmanlar kendi ülkelerinin tecrübelerini birbirleriyle ve politika yapıcılarıyla iki gün süren oturumlar çerçevesinde paylaşma fırsatı buldu. Finans eğitimcisi olarak 12, konunun uzmanı olarak 3 senedir biriktirdiğim bilgi ve tecrübelerimin bir kısmını “finansal eğitim programlarının etkinliğinin temini: sorunlar ve öneriler” adlı bir tebliğle katılımcılara sundum. Hem akademiyi, hem kamu birimlerini, hem de politikacıları bir araya getiren bu konferans fevkalade verimli oldu. Böylesine önemli, anlamlı ve zamanlı bir konuyu gündemlerine aldıkları ve hayata geçirmeye başladıkları için bu iki güzide mali kuruluşumuzu tebrik etmek gerek. Uluslarası otoriteler küresel krizin arka planında büyük bir “finansal cehaletin” yattığını düşünmektedir. Bir çok bireyin anlamadığı karmaşık ve riskli kontratlara imza atması sonucu ortaya çıktığını düşündükleri son küresel hasarı tamir için dünyada toplam 7 trilyon dolar para harcanmıştır. Finansal eğitim, sade vatandaşların gittikçe karmaşıklaşan finansal ürünler ve piyasalar konusunda karşılaştıkları sıkıntıları gidermek için bilgi ve tecrübe edinmelerine, edindikleri bu bilgi ve tecrübeleri hayata geçirmelerine yardımcı olmaktır. Finansal eğitim bir yerde toplumda bir “finansal okur-yazarlık seferberliğidir”. Bu girişimler, devlet birimleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından, mali kurumlar ve halk arasındaki [son yıllarda oldukça şiddetlenen] “asimetrik savaşta” halka strateji, lojistik ve istihbarat sağlayarak sosyo-ekonomik hasarları hafifletme çabasıdır. Yaygın temel kanı, bilmeyen insanların mikro bazda bireysel hatalara, artan bireysel hataların da makro bazda finansal istikrarsızlığa yol açtığıdır.

Tıp Doktoru Olmak İsterken Finans Doktoru Oldum İlk gün konferansın son oturumunun son konuşmacısı bendim. Sabah 8’de başlayan maratonun akşam 6’daki son konuşmacısı olmak önemli bir handikaptı. Yorgunluktan ve yoğunluktan gözleri süzülmeye başlayan dinleyicilerin dikkatlerini toplamak için “doktorluk” aklıma geldi. “Sevgili yabancı misafirler” dedim, “her Türk bir doktor olarak doğar. Bazıları doktor kalır, bazıları da benim gibi sonradan meslek değiştirir.” Biraz dinleyicilerin kulak kabarttığını hissedince, devam ettim: “Çoğumuzun annesi babası, erken yaşlardan beri ‘oğlum, kızım ne olur doktor ol, hastalanınca, yaşlanınca bize ve akrabalara bakarsın’ der. Ben de bu uğurda edebiyat lisesi mezunu olduğum halde üniversite sınavlarının son ayına kadar tıbba girmek için çalıştım. Ancak son anda bir arkadaşın “yoldan çıkarmasıyla” işletme fakültesine girdim. Sonra masterimi ve doktoramı alıp üniversite hocası oldum. Sonunda doktor oldum ama finans doktoru

oldum. Öğrencilere finans dersleri öğretirken ve meslek edinmelerine yardımcı olurken gerçekten çok zevk aldım. Ancak, yaptıklarımızın halkın ivedi sorunlarına direk faydasını görmek ilk bakışta biraz zordu. Benim gibi bir finansal ekonomist, ancak verdiği emeklerin kurumların ve piyasaların sağlıklı işleyişine hizmetinden mütevellit bir takım makroekonomik faydaların uzun dönemde en alttaki kişilere yansımalarıyla belki bir haz alabilirdi. Böyle bir makro faydaya da onbinlerce kişi emek verdiğinden, bir kişinin hissesi deryada bir damla gibidir. Son zamanlarda krizlerle beraber bir çok insan ekonomik felakete maruz kalınca, “finans doktorlarına” ihtiyaç doğdu. İnsanları potansiyel mali hastalıklara karşı koruyucu hekimlikle eğitmek ve bu hastalıklara yakalandıktan sonra da klinik doktorluğu yaparak tedavi etmek önemli bir hizmet haline geldi. Finans doktorluğunun bir tıp doktorluğu gibi insanlara direk faydasını görmek bu mesleğe saygıyı artırdı. Artık yoldan çıktığımı, anne babamı üzdüğümü düşünmüyorum!”

Finans dünyası, yüz yıllardır, holdingler, şirketler, varlıklılar, devletler ve mali kurum ve piyasalar gibi güçlü ekonomik birimlerin mali sorunlarına odaklıydı. Kişilerin veya küçük işletmelerin mali sorunları üzerine direk bir uzmanlaşma yoktu. Tabiri caizse, 1950’lere kadar bireyler ne finans kurumlarının ne de akademisyenlerin ‘umurundaydı’. Kişiler sayı olarak çok, işlem hacimleri olarak çok küçük, şirketlere ve devletlere göre çok riskli bir kategoriydi. Zira, borçları bitmeden işlerinden olabilirler, boşanabilirler, taşınabilirler, en kötüsü her an ölebilirlerdi! Bu yüzden kişilere finans hizmeti vermek çok riskli ve pahalıydı. Bin kişiye mali hizmet götürmekle uğraşana kadar bir firma ile çalışmak bir banka için daha kârlıydı. Ancak zamanla piyasalar gelişti. Büyük ve itibarlı şirketler bankaları atlayarak direk mali piyasalardan finansman ihtiyaçlarını gidermeye başladı. Şirket ve devlet finansmanı piyasasında rekabet şiddetlenmeye, kâr marjları jilet gibi incelmeye yüz

tuttu. Büyükleri piyasalara kaybetmeye başlayan bankalar, daha önce hiç yüzlerine bakmadıkları küçüklerin peşine düştü. Teknolojideki gelişmeler de milyonlarca küçük hesaba kârlı hizmet etmeyi kolaylaştırdı. Şirketlerin ve devletlerin bir çok alternatifi olduğundan pazarlık güçleri vardı. Ancak bireylerin bankadan başka pek alternatifi yoktu. Dolayısıyle, ikinci dünya savaşından sonra tüketici kredilerinde bir patlama oldu. Artık, bankaların en hızlı büyüyen kredi çeşidi bireysel kredilerdi. Bugün bir çok bankanın kârlarının yarısına yakını bireysel bankacılıktan gelmektedir. Bankalar yeni bir maden bulmuş, bireyleri keşfetmişti. Kâr hırsıyla halkayı genişlete genişlete zamanla en riskli halk kitlelerine kadar ulaştılar. Bu yoksul ve riskli kişilere bin bir hokkabazlıkla finansal ürünler sattılar, sonra da bu “çürük malları” kredi değerlendirme şirketlerinin yardımıyla paketleyip, yaldızlayıp, süsleyip üçüncü kişilere -bir kaç defa- satıp aradan çekildiler. Finansal

mühendislikle, yapay türev ürünlerle suçlarını kamufle etmek için yeryüzünün en zeki matematikçilerini tuttular. En iyi beyinler artık uzay mühendisliğine değil, milyonlar ödeyen “finans mühendisliğine” yönelmeye başladı. Bırakın normal vatandaşları, finans doktoralı kişilerin bile bir kaç günde ancak anlayabileceği ürünler icat edilip sade vatandaşlara pazarlandı. Amerika’da insanların % 40’ının araştırmadan ev kredisi aldığı iddia ediliyor. Araştırsalar da bu insanların bu karmaşık kredinin şartlarını anlayabildikleri ve karşılaştırma yapabildikleri şüphelidir. Bir finans profesörü anlatıyor: “Mortgage kredisi alırken belki 10 banka ile görüştüm. Ancak bir krediyi diğerine kıyaslamanın imkanı yoktu. Birisi düşük faiz ama onlarca değişik komisyon; diğeri az komisyon ama yüksek faiz öneriyordu. İşin içinden çıkamayacağımı anlayınca, karşılaştırma için bütün değişkenleri içine alan bir finans programı yazdım. Ancak o zaman bir krediyi diğeri ile karşılaştırabildim ve doğru kararı verebildim!”

Finansal Doktorluk Geleceğin Mesleği - IV Gittikçe karmaşıklaşan piyasalar ve ürünler finans eğitimin önemini artırıyor. Bugün Amerika’da velilerin ısrarlı isteği üzerine gözde üniversiteler her branşa “finansa giriş” dersi mecburiyeti koymaya başladı. Üyesi olduğum Rowan Üniversitesi, eski bir mezunun mali yardımıyla vatandaşları finans konusunda eğitmek için bir “kişisel finans merkezi” kurmayı planlıyor. Dünyada bir çok merkez bankası, sermaye piyasası kurulu, hazinesi, kalkınma bankaları, uluslararası mali ve siyasi kuruluşları ve STK’leri bireyleri “finansal okur yazar” yapmak için seferber olmuş durumda. İstanbul’daki finansal eğitim konferansına katılan Devlet Bakanı Ali Babacan, “YÖK’le geçmişte iyi bir iletişim kuramadıklarını ve bunun ülkeye çok büyük maliyetlerinin olduğunu” itiraf etti. “Ekonomiler çok hızla değişiyorlar” dedi ve “bugün Türk üniversitelerinde verilen bir çok diplomanın modern bir ekonomide karşılığının kalmadığını, ancak diplomalı iş-

sizler yetiştirmeye sebep olduğunu” vurguladı. Üniversite sistemimizi modern ekonominin gereksinimlerine göre yeniden yapılandırılması kaçınılmaz. Bu süreçte finans dünyasındaki yeni gelişmeler de mutlaka göz önüne alınmalı. Kanımca “finansal doktorluk” geleceğin meslekleri arasına girecek. Milyonlarca kişiyi kim finansal okur yazar yapacak? Amerika’da hukuk sistemi karmaşıklaştıkça, avukatların önemi arttı ve doktorlarla beraber en fazla kazanan meslekler arasına girdi. Bugün bireyler gelişmiş toplumlarda hemen hemen her kontratı avukat gözetiminde imzalıyor. Bir çok kişinin “aile doktoru” olduğu gibi, “aile avukatı” da mevcut. Zannımca, finans piyasaları ve ürünleri karmaşıklaştıkça, “aile finansçılarına” ihtiyaç olacak. Artık bir çok finansal kontrat “finans doktoru” gözetiminde imzananacak ve alınıp satılacak. Bir çok mali hastalık “finans doktorları” tarafından tedavi edilecek.

Devletin Liberal Baba Olarak Geri Dönüşü mü? - V Finansal eğitim konusunda kamu kuruluşlarına çok iş düştüğü aşikar. Ancak hiç bir zaman finansal eğitim programlarını tüketicileri koruma, mali suçlarla mücadele, mali şeffaflık kanunlarına bir alternatif olarak düşünmemelidir. Eğitim programları olsa olsa bu kanunların tamamlayıcısı olabilir. Herkesi “finans hocası” yapamayacağımıza göre, belki çözüm finans ürünlerini basitleştirmekdir. Bizim geleneğimizde, kontratlar her iki tarafa da açık ve anlaşılır olmalıdır. Kimseye şartlarını anlamadığı bir ürün pazarlanmamalıdır. Dolayısıyla, ortalama vatandaşın finansal eğitimini artırmaya çalışırken, finans kurumlarının da karmaşık ürünleri basit ve anlaşılır hale getirmesi yönünde kanuni çalışmalar yapılmalıdır. Finans dahileri ile, finans cahilleri arasındaki “savaşın” galibi bellidir. Bunun sonucu finansal krizdir. “Cahil halktan” ziyade, “dahi finansçıların” krize

katkısı da yadsınamaz. Dolayısıyle, belki de zayıfları güçlülere karşı korumak için bir takım tedbirler alınmalıdır. Şikago Üniversitesinden Rick Thaler ve Cass Sunstein, 2008’de Ekonomist dergisinin yılın kitabı seçtiği “Dokunuş: Sağlık, Varlık ve Mutluluk Kararlarını İyileştirme” adlı bir kitap yazdı. “Liberal babalık” denen bu akıma göre, devletler bireylerin özgür seçimlerine mani olmadan belki doğru kararları almalarına yardımcı olabilirler. Mesela, sağlıklı yiyecekler okul kafetaryalarında göz hizasında bir yere yerleştirilirken, sağlıksız yiyecekler gözden uzak yerlere konabilir. Bu bireylerin istediği yiyeceği yeme özgürlüğüne mani olmadan, doğru kararlar almaya yönlendirme çabasıdır. Finansal eğitim çabalarının amacı bireyleri doğru davranışlara yönlendirmektir. Ancak bazen bireyler doğruyu öğrenseler de, eski alışkanlıklarını devam et-

tirebilmektedir. Mesela, Amerika’da işçilerin % 20’sinin hiç bir emeklilik planı yoktur. Belki bu kişiler, bir emeklilik planına otomatikmen konabilir, ancak istedikleri an çıkmalarına izin verilebilir. Böylece bireyleri tasarruf yapmaya özendirilirken, istediğini yapma özgürlüğü de kısıtlanmamış olur. İsveç’te yapılan denemeler, bireylerin bir emeklilik planına kaydedildikten sonra % 90 çıkmadıklarını gözlemlemiştir. Anlaşılan bazı kişilerin doğru karar alması için “şefkatli bir baba dokunuşuna” ihtiyacı var. Krizler gösteriyor ki, rasyonel teorilerin aksine insanlar bazı hataları müteaddit defalar tekrarlıyor. Bu da ufukta dikte etmeyen ama doğruya yönlendiren bir devlet baba çağrıştırıyor. Böyle şefkatli, makul ve liberal bir baba herkese nimet. Ancak baba gaddarlaşır, ahmaklaşır ve despotlaşırsa ne olacak?


Amerika Haberleri

11

Eskişehirlilerden büyük buluşma Geçtiğimiz sene içinde faaliyetlerine başlayan ve ilk buluşmasını Brooklyn'de gerçekleştiren Eskişehirspor USA Derneği, üyelerini bu kez de New Jersey'de düzenlediği eğlence gecesi ile biraraya getirdi. La Quinta Oteli salonunu dolduran davetliler gece boyunca çeşitli yörelere ait oyunlarla ve danslarla eğlendiler. Çekilişle büyük ödüllerin dağıtıldığı gecede ayrıca çocuklar için de ayrı bir salonda palyaço şovu yapıldı. gibi görmeyi arzuladıklarını, bu sene de İstanbul'un iki büyük takımı Galatasaray ve Beşiktaş'ın üzerinde 6. sırada olmasından dolayı kutladığını söyledi.

Gecenin açılış konuşmasını yapan Eskişehirspor USA Başkanı İrfan Takıl, geceye katılan tüm hemşehrilerine teşekkür ederek yönetim kurulundaki arkadaşlarının isimlerini de tek tek okuyarak katılımcılara tanıttı. Yeni dostlar ve yeni üyelerle daha büyük organizasyonlara imza atmayı hedeflediklerini söyleyen Takıl, Eskişehir ve Eskişehirspor'a bugüne kadar emeği geçen herkese şükranlarını sundu. Geceye katılan New York Başkonsolosu Mehmet Samsar Amerika'nın en kalabalık topluluklarından birini oluşturan Eskişehir'lilerin buluşma gecesini kutlarken tüm seyircilere Eskişehirspor için tezahurat yaptırdı. Başkonsolos Yardımcısı Ümit Alparslan Kılıç da Eskişehirspor'u yine eski günlerde olduğu

Geceye katılan Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı Kaya Boztepe Eskişehirspor'un gücünün taraftarından geldiğini ifade ederek, geceyi düzenleyen EskişehirUSA derneği yönetimini bu kadar insanı biraraya getirdiği için kutladı. Derneğin bu gece için hazırladığı dergiyi de çok güzel bir çalışma olarak nitelendiren Boztepe, Federasyon olarak kendilerinin daha bu kalitede bir dergi hazırlayamadıklarını dile getirdi. İstikbal Mobilya Amerika Başkanı işadamı Mehmet Bilici de yıllar önce bir elin parmakları kadar olan Eskişehirlilerin artık Amerika'daki Türk toplumunun en büyük parçalarından birisi olmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi. Gecede çekilişle THY'den 2 adet, Club America'dan 1 adet olmak üzere toplam 3 Türkiye gidiş dönüş bileti talihli katılımcılara verilirken ayrıca başta İstikbal Mobilya'dan Oturma Grubu ve Sarar'dan takım elbise olmak üzere çok sayıda hediyeler dağıtıldı. American News Agency - ANA Fotoğraflar: Cahit Oktay

Ustalarından taze hıçınlar

Eskişehirspor USA gecesinde misafirlere Karaçay Türkleri'nin geleneksel yemeklerinden Patatesli börek "Gardoş Hıçın" ikram edildi. Eskişehir Mantı ve Börekçisi adıyla ünle-

nen Habibe Kulaksız ve Asiye Acı tarafından hazırlanan börekler misafirler tarafından kısa sürede beğeni ile tüketildi. Belli günlerde Eskişehir yöresine ait yemekleri yaparak müş-

terilerin beğenisine sunduklarını söyleyen Habibe Kulaksız, sipariş vermek isteyenlerin kendilerine 973-9797883 no'lu telefondan ulaşabileceklerini söyledi.


12

Amerika Haberleri

Çanakkale şehitleri dualarla yad edildi Amerika Müslümanlar Birliği her yıl düzenlediği geleneksel Çanakkale Şehitlerini Anma Programını, bu yıl da Birliğin Brooklyn'de bulunan merkezi Fatih Camii'nde düzenledi. Minik öğrencilerin okudukları şiir ve sergiledikleri piyes gösterisiyle izleyicilerin tarihi hafızalarının tazelendiği programa New York Konsolosu Ümit Alpaslan Kılıç, Amerika Müslümanlar Birliği'nin Eski Başkanı ve Başimamı Burhan Satar ile birlikte 500'ü aşkın misafir katıldı.

Okul sonrası talebelerinin İstiklal marşının ilk iki kıtasını hep bir ağızdan okumaları ile başlayan programda Amerika Müslümanlar Birliği Başkanı ve Başimamı Fatih Demirci yaptığı açılış konuşmasında tarihi gerçeklerden bahsetti. Demirci, özellikle Kurtuluş mücadelesinin vatanın dört bir cephesinde verildiği anlarda devletin içinde bulunduğu maddi ve manevi sıkıntıların şiddetini vurguladı. Demirci, Osmanlı İmparatorluğu'nun nüfusunun 1914 yılında 18 milyon civarında iken İstiklal Savaşı'nın başladığı tarihte Türkiye nüfusunun sadece 13 milyon olduğunu belirterek bu tarihi gerçekler çerçevesinde verilen bağımsızlık mücadelesi esnasında vermiş olduğumuz kayıbın bütün dünyayı hayrete düşürdüğünü sözlerine ekledi. Başkan Demirci, birlik ve beraberlik için, barış için, vatan, din ve namusu için göz-

lerini kırpmadan canlarını feda eden başta Çanakale Şehitlerimiz olmak üzere yurtdışında vazifeleri başında can veren 42 diplomat ve vatani görevlerini ifa ederken feda-i can eyleyen aziz şehitlerimizi de hayırlarla yad ettiklerini söyledi. Daha sonra T.C.N.Y. Konsoloslarından Ümit Alpaslan Kılıç yaptığı konuşmasında Çanakkale savaşından herkesin alması gereken çok önemli ve tarihi dersler olduğunu, bu gerçekleri hem yaşamak, hem de sonraki nesillere yaşamaları için aşılamanın hepimizin en önemli görevlerimizden bir olduğunu söyledi. Kılıç, bunun için gençlerin ve çocukların şehit kanı ile sulanmış topraklara götürülmesi gerektiğine değindi. Son olarak mikrofona gelen Amerika Müslümanlar Birliği'nin Eski Başkanı ve Başimamı Burhan Satar tarihi gerçeklerin noksansız ve en doğru biçimde bilinmesi gerektiğini, aksi taktirde bizlere bu vatanı emanet eden ecdadımızı derinden üzeceğimizi vurguladı. Devlet-i Aliyeyi Os-

maniyenin dış güçlere karşı bir kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi verirken malesef daha ciddi bir mücadeleyi de kendi içinde verdiğini anlatan Satar, devletin bünyesinde türeyen bir takım grupların dış güçlerin emrinde şiddetli ve yıkıcı faaliyetlerde bulunmuşlarsa da muvaffak olamadıklarını söyledi. Satar "Eğer bizler bugun bu gercekleri iyi anlar ve özümseyerek yavrularımıza aşılarsak bu mücadelede ebediyyen muvaffak oluruz. İşte bu yüzden Din-i Celili İslam için vatanı ve namusu için canlarını veren mübarek şehitlerimizi huzurlarınızda dualarla ve hayırla yad ediyor, Yüce Mevladan her birerlerimiz adına bu manevi dereceye ulaşarak huzuruna varabilmeyi niyaz ediyorum." diye sözlerini tamamladı. Programın kapanış bölümünde minik talebelerin hazırladıkları ''Oğlum vatana kurban olsun'' piyesinin yanısıra çanakkale destanı şiirini ezbere okumaları salonda duygusal anlar yaşattı.Göz yaşlarını tutamayan izleyenler minikleri dakikalarca ayakta alkışladılar. Gece Amerika Müslümanlar Birliği Başkanı ve Başimamı Fatih Demirci'nin Konsolos Ümit Alpaslan Kılıç ve Amerika Müslümanlar Birliği Eski Başkanı ve Başimamı Burhan Satar'a hediye takdimi ile sona erdi.

Çanakkale şehitleri anıldı

Bir yıldan bu yana New Jersey'de düzenlenen edebiyat akşamları, bu kez Pennsylvania Türk Kültür Merkezi'ne taşındı. 18 Mart Çanakkale şehitlerini anma programına bölgede yaşayan Türkler katıldı. Gazeteci Yazar Ayşe Göktürk Tunceroğlu gecede Nusret Mayın gemisinin ve personelinin kahramanlık öyküsünü anlattı. Çanakkale’de sayfalar dolusu destan olduğunu söyleyen Tunceroğlu, bu zaferin hayal ile değil, canla ve kanla yazıldığını dile getirdi. O yıllarda bütün dünya liderlerinin gözünün İstanbul'da olduğunu ve İstanbul'u ele geçirerek Osmanlı'yı ortadan kaldırma hayalleri kurduğunu anlatan Yazar Ayşe Göktürk Tunceroğlu, düşman güçlerin 14 gün içinde Çanakkale Boğazını geçip İstanbul'u ele geçirmeyi hesapladıklarını ama Nus-

ret Mayın gemisinin 17 Mart Gecesi donanmada kalan son 26 mayını kullanarak yaptığı mayınlama ile düşmanların hevesini kursağında bıraktığını söyledi. Edebiyatçı Sacid Arvasi de Çanakkale gezisinde yaptığı gözlemleri katılımcılarla paylaşırken hepimizin ama özellikle de gençlerimizin Çanakkale’yi görip tanıması gerektiğini dile getirdi. Çanakkale savaşlarının yapıldığı 250 kilometrelik alanda metre kareye iki ölü ve altı bin merminin düştüğünü dile getiren Arvasi, savaş anında onca yokluğa rağmen ülkenin her yerinden askerlerimizin kahramanca savaşarak bizlere bu vatanı emanet ettiğini söyledi. Katılımcılardan Ali Evren Küpeli'nin okuduğu Anzak'lı Ömer'in hikayesi herkesi duygulandırırken, Yavuz Aydın, Cahit Oktay, Turan Çardak ve Muhammed Eşsiz'den oluşan sanat ekibi de gecede Çanakkale destanı üzerine yazılan bir çok eseri seslendirerek katılımcılarla paylaştı. American News Agency - ANA


Amerika Haberleri

13

Yağlı güreş fotoğraflarıyla ABD'nin en iyi fotoğrafçılarından biri seçildi Tüm dünyada dijital çılgınlık yaşanmasına rağmen Dukovic hâlâ klasik yöntemlerle çalışıyor. Film kullanıyor, fotoğraflarının banyo ve baskı işlerini kendisi yapıyor. Her bir kare için bir gün harcadığını anlatan Dukovic'in fotoğraflarının farklı olmasının nedeni kullandığı makinede gizli. 20 yıl önce çok popüler olan plastik kutu makinelerden Yashica T4'ü kullanan Dukovic, ''Büyük makineler insanları korkutuyor fakat T4 küçük plastik bir makine. İnsanlara istediğim kadar yaklaşıyor fakat dikkat çekmiyorum.'' diyor. Fotoğrafik olarak Anadolu coğrafyasının daha çok anlatılması gerektiğini söyleyen Dukovic, Kırkpınar'ın 650 yıldır devam etmesine rağmen ABD'de tanınmamasına anlam veremediğini anlatıyor ve bu kültürü yansıtmak için Kırkpınar törenlerini daha sıkı takip etmeyi planlıyor. Çevresindeki birçok kişinin kendisinden doktor ya mühendis olmayı beklediğini anlatan Dukovic, ''Fotoğraf beni mutlu eden yegane kavramdı. Çok başarılı bir lise öğrencisiydim. Herkes, doktor ya da mühendis olacağımı düşünüyordu ama ben fotoğrafı seçtim. Etrafımda, 'Fo-

toğraf için dört sene okunur mu?' diyenler bile oldu.'' diyor ve fotoğraf tarzına dair detayları şu şekilde anlatıyor: ''Modadan, yemek fotoğrafına her şeyi çektim ama ben bir belgesel fotoğrafçısıyım. Arada farklı tarzlara kaysam da fotoğrafa başladığım noktaya yeniden geldim diyebilirim. Yani 9 yaşında fotoğrafa başladığım ilk güne. Edinburg Dükü, ben 9 yaşındayken Patrikhane'yi ziyaret etmişti. Müthiş kalabalığı yararak ayinin ortasında hiçbir şeye aldırış etmeden 5 dakika uğraşıp fotoğraf çekmiş, herkesi biraz kendime güldürmüş ama güzel bir fotoğraf çekmiştim. Patrikhane, o fotoğrafı Düke hediye etti. Tabii bu an benim fotoğrafik algılayışımın başlangıcı oldu. Yani hayatı belgelemek." Dukovic, günümüzün tek tipleşen dünyasında, bireysel yeteneklerimizi kullanarak kültürümüzü korumanın, hepimizin görevi olduğunu düşünüyor. Kırkpınar güreşlerini görüntüleyerek oluşturduğu fotoğraf koleksiyonunun gelecekte geçmişe ışık tutacak nitelikte görsel bir tarihi belge olmasını umuyor. Mehmet Demirci - New York

İstanbullu fotoğrafçı Pari Dukovic, profesyonel fotoğraf endüstrisinin en önemli yayın organlarından "Photo District News" 2011 yılı PDN-30 listesine girerek önemli bir başarıya imza attı. 9 yaşında fotoğraf çekmeye başlayan Dukovic, lise öğrencisiyken İstanbul'da vahşi doğa fotoğraflarından oluşan sergisiyle Zaman Gazetesi'ne haber olmuş. The New York Times, Marie Claire, Photo District News, Cent Magazine, Blend, Euroman ve Skylife gibi birçok saygın yayın organında fotoğrafları yayınlanan genç yetenek, sıra dışı tarzıyla yüzlerce aday arasından PDN-30 listesine seçildi. "Anadolu kültürünün daha çok görünür olması için fotoğraf çekiyorum." diyen Dukovic, ABD'nin önemli fotoğraf okullarından Rochester Institute of Techno-logy'den mezun...


Amerika Haberleri

14 Reuters / IPSOS anketinine göre Amerika yanlış yolda… Reuters haber ajansı ile Ipsos adlı araştırma kuruluşunca düzenlenen bir ankete göre, ABD'nin yanlış yolda olduğunu düşünen Amerikalıların sayısı, ABD Başkanı Barack Obama'nın göreve başladığı Ocak 2009'dan bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

WASHINGTON - Ankete göre, ülkenin doğru yolda olduğunu düşünen Amerikalıların sayısı, son bir ayda yüzde 7 oranında azalarak yüzde 31'e gerilerken, yanlış yolda olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 64'e yükseldi. Ipsos yetkilisi Cliff Young, bu oranların, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki olaylar nedeniyle son haftalarda keskin yükselişe geçen benzin fiyatlarının doğrudan bir sonucu olduğu yorumunda bulundu. Ankete göre, Obama'nın icraatlarını onaylayanların oranı geçen aya göre yüzde 51'lik orandan yüzde 49'a düşerken Obama'nın 2012'de yeniden seçilebilmek için oylarına ihtiyaç duyacağı bağımsız seçmenler arasındaki destek oranı ise yüzde 47'den yüzde 37'ye geriledi. Ankette, Amerikalılara, 2012 başkanlık seçimlerinde adları Cumhuriyetçi Partinin adayları arasında geçen bazı isimlere ilişkin görüşleri de soruldu. Ankete katılanların yüzde 36'sı olası adaylardan, Massachusetts'in eski valisi Mitt Romney hakkında olumlu görüş bildirirken yüzde 59'luk kesim, eski Minnesota Valisi Tim Pawlenty hakkında "ne düşündüklerini bilmediklerini" belirtti. Anket, en fazla tanınan olası başkan adayının ise Temsilciler Meclisinin eski başkanlarından Newt Gingrich olduğunu ortaya koyarken katılımcıların sadece yüzde 26'sı Gingrich'i "bilmediklerini" ifade etti. Washington'daki bütçe tartışmalarıyla ilgili olarak da ankete katılanların yüzde 59'u var olan programlarda kesintiye gidilmesi yönünde görüş bildirirken yüzde 30'luk kesim ise bütçe açığını azaltmak için vergilerin artırılmasını tercih ettiklerini kaydetti. AA

Finans Network’den önemli buluşma Finans Network New York ekibi uzun ve zorlu geçen kışın ardından üyelerini bahar toplantısında buluşturuyor.

9 Nisan Cumartesi akşamı AnTalia Restaurant’ta bir araya gelecek olan finans ve ekonomi uzmanları Economist dergisinin Intelligent Unit Bölümü Editörü Robert Powell’la tanışma fırsatı yakalayacaklar. Orta Doğu konusunda uzman olan Powell, bu bölgede son zamanlarda oluşan kargaşa ve bu kargaşanın muhtemel sonuçları hakkındaki düşüncelerini paylaşacak. Konuşmadan sonra akşam yemeği ve networking’le devam edecek olan gece hakkında daha fazla bilgi için http://www.finansnetwork.org/events/view/20 sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

ATCOM Üyeleri Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı yetkilileri ile buluştu Amerika Türk Ticaret Odası (ATCOM) üyeleri Türkiye'ye yönelik yatırım çalışmaları için Amerika'ya gelen Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı, Proje Direktörleri Arda Ermut ve Veyis Toprak ile New York Türkevi'nde biraraya geldi. Başkonsolos Mehmet Samsar ve Ticaret Ataşeleri Serhat Kara ve Ahmet Tatlı'nın da katıldığı toplantıda kurum olarak yaptıkları çalışmaları anlatan Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı, özellikle son yıllarda Türkiye'ye yabancı yatırım çekme konusunda alınan yolu rakamlarla anlattı. Türkiye'de güven ortamının tesis edilmesinin etkileri ile yabancıların yatırım için daha rahat hareket ettiğini söyleyen Başkan Aycı, "Türkiye dışarıdan hiç ihtiyaç olmadan her zaman kendi krizlerini kendi çıkaran bir ülke konumundayken, şimdi başkalarının çıkardığı global krizi kendi içinde başarı ile yöneten bir ülke haline gelmiştir." diye konuştu. Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın 5 yıl önce Başbakanlığa direk bağlı olarak Türkiye'ye yabancı yatırım çekmek amacı ile kurulduğunu anlatan Aycı, bu kısa süre içinde çok önemli yatırımların ülkemize kazandırılmasını sağladıklarını dile getirdi. 2002 yılına kadar olan sürede 30 yıl içinde Türkiye'ye yabancı yatırımın 17 milyar dolar civarında

kaldığını söyleyen Başkan Aycı, 20022010 yıllarında ise bu miktarın 94.5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini söyledi. Türkiye'nin önemli bir süreçten geçtiğini ifade eden Aycı, "Sürekli kendi kendimizle yarıştayız. Bütün ülkeler harıl harıl kendi ülkelerine yatırım çekmek için çalışıyorlar. Yabancı yatırım pazarında yıllık 1.3 trilyon dolarlık bir pasta var. Biz de rakiplerimizden daha çok çalışarak, yabancı yatırımcılara daha iyi imkanlar sunarak bu pastadan mümkün olan en iyi payı almayı hedefliyoruz" şeklinde konuştu. Amerika'da faaliyet gösteren Türk Ticaret Odalarının çalışmalarını fevkalade önemsediklerini söyleyen Aycı, "ATCOM gibi kurumların burada yaptığı çalışmalar bizim elimizi güçlendiriyor. Ayrıca bize rehberlik de etmiş oluyorsunuz. Daha çok görüşerek bu sinerjiyi maksimum noktaya taşımalıyız" diye konuştu. ATCOM Kurumunun kuruluşundan

bugüne kadar yaptığı çalışmaları kısaca anlatan Başkan Prof. Dr. İhsan Işık da ATCOM üyelerinin Amerika'dan ülkemize mümkün olan en yüksek seviyede katkıyı sağlamak için özverili bir şekilde toplantıya katıldığını ve kurum olarak ellerinden gelen her türlü desteği her zaman vermeye hazır olduklarını dile getirdi. ATCOM'un Amerika'ya gelen çeşitli Türk işadamı gruplarına Amerika pazarına adım atmak için rehberlik ettiğini anlatan Işık, Çin ve Hindistan'ın büyümesinde dışarıdaki diyasporalarının büyük katkısı olduğunu ifade ederek, Amerika'da yaşayan işadamlarının ve ATCOM gibi kurumların da Türkiye'nin tanıtılmasında ve yatırım imkanlarının yabancılara aktarılmasında aracı olduğunu dile getirdi. Toplantıya katılan üyeler de Amerika'da yaptıkları çalışmalar ve ticari faaliyetler hakkında Başkan ve üyelere kısaca bilgi verdiler. ANA - American News Agency


Amerika Haberleri

15

Dr. Savaş Alpay: İKÖ Ülkeleri Birbiriyle Daha Çok Ticaret Yapmalı

Japonya'nın nükleer imtihanı Japon halkı hala 11 Mart 2011’de meydana gelen 9 şiddetindeki depremin yaralarını sarmaya çalışıyor. Sendai’nin 120 km doğusunda “Ateş Çemberi” diye anılan fay hattında meydana gelen dev deprem sadece yer sarsıntılarına değil tsunamilerede yol açtı. Pasifik plakasının, Japonya’nın üzerinde oturduğu plakanın altına kayması ile meydana gelen deprem, deniz tabanını yukarı kaldırdı ve yüksekliği 7 ila 8 metreye ulaşan tsunamilere yol açtı. Tsunami terimini dünya literatürüne kazandıran Japonlar depreme karşı en hazırlıklı milletlerden biri olmalarına rağmen, tsunami yüzünden umulmadık bir tehlike ile karşı karşıya kaldılar. Depremin hemen sonrasında Fukushima’daki nükleer tesisler Japon halkının 1945’teki Hiroshima ve Nagasaki facialarından sonra imtihan edildiği üçüncü nükleer belanın adı olacaktı. Deniz kıyısında kurulu Fukushima Daiichi nükleer santralinin soğutma sistemi deprem sonrası güç yokluğundan devre dışı kaldı ve reaktördeki basınç ve sıcaklık normal seviyenin üstüne çıktı. Böyle bir durumda devreye girmesi gereken yedek jeneratörler, tsunami yüzünden su baskınına uğradıkları için çalıştırılamadı. Soğutulamayan reaktördeki basınç ve sıcaklığın yükselmesi, nükleer yakıt çubuklarının kısmi yada tamamen erimesine (partial or full meltdown) neden olacağı için, Japonlar riskli önlemler almak zorunda kaldılar. Basıncın düşürülmesi için radyoaktif buhar atmosfere kontrollü olarak bırakıldı ve soğutma için deniz suyu reaktör çekirdeğine pompalanmaya başlandı. Bu yazı yazılırken, bu riskli önlemlerin ne kadar başarılı olduğu ve reaktörlerdeki zararın boyutu tam olarak bilinmiyordu veya saklanıyordu. Bazı reaktörlerde kısmi erimenin meydana geldiği bildirildi basın yayın organlarında. Umarım yanılıyorumdur ama Daiichi, Three Mile Island (1979, Pennsylvania) ve Çernobil (1986, Ukrayna)’den sonra tarihin en ciddi üçüncü sivil nükleer kazası olarak tarihe geçecek gibi gözüküyor. Mühendisler yapıların önemine göre analiz yaparlar, güvenlik tedbirleri alırlar ve emniyet katsayıları uygularlar. Yani aynı yüklere maruz ve aynı arazide yapılan iki yapı önemine göre birbirinden farklı tasarlanır. Bir acil hastane binası ile ofis binası şeklen birbirine benzeselerde, yapı taşıma sistemi ve emniyet tedbirleri bakımından faklıdırlar. Deprem anında hastane binasının çok az hasar görmesi ve deprem sonrası işler halde kalması gerekirken ofis binası kullanılamaz hale gelse de, yıkılmaması yeterli sayılır. Bu bağlamda nükleer santraller ve barajlar en yüksek emniyet katsayılarının uygulandığı yapıları oluştururlar. Bunu gözönüne alırsak, Japon Hükümetine sorulması gereken bazı sorular var. Gökdelenleri depreme dayanıklı inşa edebilen Japon inşaat mühendisleri, eminim ki (umarım yanılmıyorumdur!) Fukushima Daiichi nükler reaktörlerinin yapısını da depreme dayanıklı yapmışlardır. Zaten şu anki raporlar (eğer saklamıyorlarsa!) bunu gösteriyor. Fakat deniz kıyısına kurulan Daiichi nükleer santralinin, yedek jeneratörlerinin tsunami sonrası su altında kalabileceğini nasıl düşünemediler? Tsunami kelimesini icat eden, son derece aktif fay hattları üzerinde yaşayan bir milletin mühendisleri bu olasılığı nasıl gözardı edebilirler? Deprem mühendisliğinin öncüsü Japonya bile böyle bir ihmalde bulunabilmişse, acaba insana pek değer vermeyen eski SSCB teknolojisi ile yapılmış nükleer tesislere nasıl güvenebiliriz? Çernobil faciası ve etkilerini unutmadık. Ama şu an Kars’ın doğusunda Ermenistan’da hepimizi Metsamor isimli başka bir nükleer facia bekliyor. 1970’lerde SSCB tarafından inşa edilmiş Metsamor nükleer santralının, özellikle deprem açısından, emniyeti şüphelidir. Unutmayalım ki 1988’deki Leninakan depremi sonrası Metsamor zarar görmüş ve kapatılmıştı, ama Ermenistan sonradan tekrar çalıştırmaya başladı bu santrali. Ermenistan, 100 sene önceki acıları kaşımayı marifet sayacağı yerde, Türkiye Ermenistan’ı gelecekte büyük acılara yol açabilecek Metsamor için sıkıştırmalı...

Merkezi Ankara’da bulunan ve Asya’dan Güney Amerika’ya İslam Konferansı Örgütü’ne bağlı 57 ülkeye yönelik ekonomik ve sosyal araştırmalar yapan ve eğitim programları düzenleyen SESRIC’in Başkanı Dr. Savaş Alpay Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM)’un misafiri oldu. Dr. Alpay, SESRIC’in çalışmaları hakkında ilk elden bilgi sundu ve ortak çalışma fırsatlarını değerlendirdi. Dr. Savaş Alpay, yaptığı sunumda, İslam ülkelerinin tabi kaynaklar yönünden çok zengin olduğunu ancak bu zenginliğin fırsata dönüştürülmesi gerektiğini bildirdi. Petrol ve doğal gaz gibi dünya enerji kaynaklarının yarıdan fazlasına sahip olan ve birçok tarımsal ürünlerin üretiminde dünyanın önde gelenleri arasında yer alan İKÖ üyesi ülkelerin, genellikle hammadde ihracatçısı olduğunu, sanayilerinin bu yüzden çok derinleşemediğini ve üretim zincirinde en az kar payını aldıklarını vurguladı. Alpay ayrıca, İslam ülkelerinin kendi aralarında yaptıkları ticaretin toplam ticaretlerinin %16’sına tekabül ettiğini ve üye ülkeler arasında ticaretin ciddi bir şekilde artırılmasına yönelik tedbirlerin en kısa zamanda hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Bir diğer nokta olarak, İKÖ’ye bağlı ülkelerde bilimsel çalışmaların desteklenmesi ve geliştirilmesinin önem taşıdığını söyleyen Başkan Alpay, ekonomik kalkınmanın bilim ve teknoloji alanındaki atılımlarla çok yakın bağlantıları olduğunun altını çizdi. Alpay bu konuyla ilgili olarak da 57 ülkenin 2009 yılında yayınlamış olduğu toplam bilimsel yayın sayısının bazı gelişmiş ülkelerdeki yıllık yayın sayısından daha az olduğunu ve bu durumun vakit kaybetmeden düzeltilmesi için bilimsel çalışmalara gereken desteğin verilmesinin önemini vurguladı. Türkiye’nin son bir kaç yılda bilimsel çalış-

malarda ciddi atılımlar yaptığını vurgulayan Dr. Alpay, uygulanan politikaların diğer ülkeler için de örnek teşkil ettiğini ve bunların yaygın olarak uygulanması için Merkez olarak gerekli girişimlerde bulunduklarını belirtti. Başkan Savaş Alpay İKÖ üyesi ülkelerin hem gelişmiş ve hem de gelişmekte olan ülkelere göre çok daha genç bir nüfusa sahip olduğunu ve bu gençlerin iyi eğitilmesi ve yönlendirilmesi ile İslam ülkelerinin dinamizm kazanacağını ve gelişmiş ülkelerle mesafeyi hızla kapatabileceğine inandığını bildirdi. Konferans sonunda ATCOM Başkanı Prof. İhsan Işık, Dr. Savaş Alpay’a ziyaretinden dolayı teşekkür etti ve beraber çalışmaktan mutluluk duyacaklarını dile getirdi. Dr. Işık, ATCOM’un International Business Forum (IBF) çerçevesinde İKÖ üyesi ülkelerin Amerika’da yapacakları ticaret faaliyetlerine katkı sağlamaya hazır olduklarını ve bu çerçevede İKÖ üyesi ülkelere verdikleri önem nedeniyle ATCOM Bünyesinde “İKÖ Devlet ve İşadamları Komitesi” kurduklarını belirtti. Konferans toplu hatıra fotoğrafı çekilmesi ile sona erdi. Emre Gürel, New Jersey

www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi


16

Politika

FRANSA’YA DİPLOMASİ DERSİ BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararın hemen ardından kendisini bu operasyonun lideri ilan eden Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Türkiye’nin yoğun diplomatik temasları sonucu geri çekilmek zorunda kaldı. Türkiye'nin kararlı tutum sonucu BM kararını oldu bittiye getirerek operasyonun liderliğine soyunan Fransa kaybetti; Türkiye'nin tüm talepleri karşılanarak komutanın NATO'ya devrine karar verildi. Birleşmiş Milletler kararının sınırlarını aşarak Libya'yı harabeye çevirmeye başlayan Fransa öncülüğündeki savaş koalisyonu Türkiye duvarına çarptı. Operasyonun meşruiyetini sorgulanmaya başlanınca, sivillerin korunması ve Libya'nın toprak bütünlüğü için diplomasi savaşı veren Ankara'nın dediği oldu. Başbakan Erdoğan’ın ABD Başkanı Obama ile yaptığı telefon görüşmesi ve buna paralel olarak Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, ABD Dışişleri Bakanı Clinton, İngiltere Dışişleri Bakanı Hague ve Fransa Dışişleri Bakanı Jupe ile yaptığı görüşmelerde operasyonun Güvenlik Konseyi kararları dışına çıkılarak işin savaş boyutuna taşınmasına izin verilmeyeceğine, Fransa’nın liderliğine kesinlikle karşı olunduğu açıkça ifade edildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin bütün taleplerinin kabul edildiğini ve operasyonun

komutasının NATO'ya devredileceğini duyurdu. Davutoğlu, Ankara'da gazetecilere açıklama yaptı. Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague ve Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe ile telekonferans üzerinden dört bakanın da katıldığı bir müzakere gerçekleştirdiklerini söyledi. Ankara’nın yoğun Libya diplomasisi sonuç verdi. Türkiye’nin talepleri karşılandı, operasyon NATO’ya devrediliyor. NATO harekatının Birleşmiş Milletler kararı çerçevesinde kalacağını belirten Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin, insani yardım ve silah ambargosunun denizden uygulanması yönünde katkı sağlayacağını söyledi. Davutoğlu, Libya’da görev yapan NATO deniz gücünde TSK deniz unsurlarının yer almasını öngören tezkerenin Meclis Genel Kurulu’nda kabulünün ardından Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa Dışişleri Bakanları ile telekonferans üzerinden dört bakanın da katıldığı bir müzakere gerçekleştirdiklerini ve prensipte mutabakata varıldığını belirterek, “Londra Konferansı'nda da bu mutabakatın karar altına aalındığını ve artık Libya operayonunda komutanın resmen NATO'ya geçtiğini söyledi.

ANA - American News Agency


Yemek Zevki

Kırmızı Biberli Et Sote

17

Malzemeler

• 250 gram kuşbaşı et • 1 adet dolmalık kırmızı biber • 3 adet arpacık soğan • 1 adet orta boy domates • Soya sos • zeytinyağı

Hazırlanışı 1. Kuşbaşı etler yarım saat Heinz Worcestershire sosta bekletilir. 2. Zeytinyağında etler kavrulup bir tabağa alınır. 3. Halka halka doğranmış kırmızı biberler ve arpacık soğanlar kavrulur.

4. Etler ve küp küp doğranmış domatesler ilave edilerek suyunu çekene kadar pişirilir. Not: Etleri harlı ateşte kavurursanız daha yumuşak olur.

SEVİNÇ ÖZBEK Merhaba Hanımlar, Bu sayımızda size Kırmızı Biberli Et Sote tarifini veriyoruz. Sizler de yemek tariflerinizi bizimle ve okurlarımızla paylaşabilirsiniz.

Yeni sayımızda yeni tariflerimizle buluşmak üzere ...


18

Amerika Haberleri

New York'da Nevruz coşkusu Azerbaycan New York Cemiyeti'nin geleneksel Nevruz Balosu Brooklyn Bakü Palas'ta seçkin bir davetli topluluğunun katılımı ile coşku içerisinde kutlandı. Gecenin açılış konuşmasını yapan dernek başkanı Ercan Yerdelenli, New York Azerbaycan Cemiyeti adına geceye katılan konuklar ve dünyada yaşayan 55 milyon Azerbaycan Türkünün bayramını tebrik ettikten sonra ve asıl bayramın Karabağ'ın esaretten kurtulduğu gün kutlanacağını söyledi.

Geceye Azerbaycan ve Türkiye Birleşmiş Milletler daimi temsilciliklerinden davetliler ve T.C.N.Y. Başkonsolos Yardımcısı Ayşe Uzer, Brooklyn Boro Başkanı Marty Markowitz'in özel temsilcisi Igor Oberman, Güney Azerbaycan'dan kalabalık bir davetli grubu, NY çevresindeki Türk derneklerinin başkanları ile NY ve çevresinde yaşayan soydaşlarımız katıldı. BM nezdinde Azerbaycan daimi temsilciliği adına konuşan Tofiq Musayev, 2010 yılında BM Azerbaycan daimi temsilciliğinin önderliğinde diğer Türk Cumhuriyetleriyle birlikte, Afganistan, İran ve Tacikistan'ın da işbirliği ile Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Nevruzun uluslararası, barış ve kültürü bayramı olarak dünya çapında resmen tanındığını ve uluslararası takvime alındığını söyledi. NY Başkonsolos Yardımcısı Ayşe Uzer de Türkiye ve Azerbaycan'ın tarihi dostluğunun günümüzde artan bir dayanışma ve kardeşlik içerisinde devam ettiğini söyledi. Brooklyn Boro Başkanı Marty Markowitz'in özel temsilcisi İgor Oberman dernek başkanı Ercan Yerdelenli'ye Brooklyn'de yaşayan Azerbaycanlılardan övgüyle bahseden resmi bir kutlama beyannamesi sundu. Geceye mahsus özel orkestra programı eşliğinde davetliler yöresel oyunlarını doyasıya oynadılar ve folklor gösterilerini izlediler.



20

Amerika Haberleri

TBMM Başkanı ATCOM üyelerini kabul etti

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, New York’ta, ATCOM başta olmak üzere Türk Ticaret Odalarının yöneticileri ile biraraya geldi. Marriott Marquis Oteli’nde yapılan görüşmede ticaret odalarının temsilcilerinden yaptıkları faaliyetler hakkında bilgi alan Şahin, T.C. Meclis Başkanı olarak bu konuda her türlü desteği vermeye hazır olduklarını dile getirdi. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’in ATCOM üyeleri ile yaptığı görüşmeye AK Parti Çankırı Milletvekili ve TBMM Türkiye-ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Suat Kınıklıoğlu, Washington Büyükelçisi Namık Tan, New York Başkonsolosu Mehmet Samsar ile Başkonsolos Yardımcıları ve Ticaret Ataşeleri katıldı. Şahin, ATCOM üyeleri ile yaptığı görüşmede kurumun bugüne kadar yaptığı faaliyetler ve çalışmalar hakkında Medya’dan sorumlu başkan yardımcısı Ural Yeşil’den bilgi aldı. 2008 yılında kurulduklarını ve geçen üç sene içinde bir çok başarılı faaliyete imza attıklarını

söyleyen Yeşil, Amerika ile ileri derecede olan siyasi ve askeri ilişkileri ekonomi alanında da geliştirmek için kurulduklarını anlattı. Dünya pazarının dörtte birine hükmeden Amerika’yı Türk müteşebbislerin çeşitli sebeplerle yıllardır boş bıraktığını ifade eden Başkan Yardımcısı Yeşil, bu pastadan ülkemizin de yeterince pay alması için ATCOM olarak işadamlarımıza yol göstermeyi amaçladığını ifade etti. ATCOM Merkez ofisinin New York ile Washington’un tam ortasında yer alan Philedelphia bölgesinde olduğunu ifade eden Ural Yeşil, burada da işadamlarımız için değişik konularda seminerler düzenlendiğini ifade etti. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de 3 yıllık kısa süre içinde yapılan çalışmaların takdire şayan olduğunu dile getirerek meclis olarak eğer gerekli ise yasal düzenlemeler de yapabileceklerini anlatan Şahin, ayrıca burada Türk işadamlarının şirketleri ve çalışanları ile ilgili detaylı profillerin çıkarılmasını çok önemsediklerini söyledi. (ANA – American News Agency)



22

Amerika Haberleri

Modacı Mehmet Köymen’den ''Sultan'ın Koleksiyonu'' defilesi Modacı Mehmet Köymen New York'taki Metropolitan Pavilion'da ''Sultan'ın Koleksiyonu'' isimli bir defile düzenledi.

Amerika Türk Kadınlar Birliği'nce düzenlenen defileye, Başkonsolos Mehmet Samsar ve eşi başta olmak üzere New York ve New Jersey bölgesinde yaşayan Türk toplumunun önde gelenleri ile Amerikalı davetliler katıldı. Defileden elde edilen gelir, New York Başkonsolosluğu'nda Cumartesi günleri faaliyet gösteren Atatürk Okulu'na verilecek. ''Sultan'ın Koleksiyonu'' isimli defileyi Cumhuriyet kadınları adına yaptıklarını söyleyen Köymen, ''Bu ilk defilemizdi. Başarılı olursak bir dahaki sene de gerçekleştireceğiz. Bu sene ünlü mankenimiz Fatma Yaman'ı getirdik. Önümüzdeki yıl tam kadro Türk mankenlerle yapmayı istiyoruz'' dedi. Defileden elde edilecek gelirin ABD'deki Türklerin çocuklarının okuduğu Atatürk Okulu'nda kullanılacak olmasından da ayrı bir gurur duyduklarını söyleyen modacı Mehmet Köymen, Manhattan'da defile yapmanın da kendisine büyük mutluluk verdiğini ve defile öncesi heyecan duyduğunu belirtti. (A.A) - Tolga Adanalı



Amerika Haberleri

24

Türk Sanatçılar eserlerini sergiledi Amerika'da yaşayan Türk Sanatçılar Alev necile Dinç ve Ayperi Başoğlu çeşitli eserlerini Ridgewood The Stable müzesinde sanatseverelerin beğenisine sundu. Serginin açılış törenine Türk ve Amerika'lı konuklar katılırken, katılımcılar için Nur ve Nasip Çağar kardeşler de bir violin rezitali sundular.

Mart ayı boyunca sanatseverler tarafından ziyaret edilen The Stable Müzesinde yağlıboya çalışmalarını sergileyen Alev Necile Dinç'in eserleri katılımcıların büyük beğenisini kazandı. Sergi'nin açılış törenine Türk ve Amerika'lı konuklar katılırken, katılımcılar için Nur ve Nasip Çağar kardeşler de bir violin rezitali verdiler. Uzun yıllardır Amerika'da yaşayan Dinç'in eserleri bundan önce de bir çok sanat kurumu, galeri ve müzelerde sergilendi. Değişik kurumlarda moda tasarımcılığı, tekstil ve grafik tasarımcılığı konusunda eğitim alan Alev Necile Dinç, uzun senelerdir de bu alanda dersler ve seminerler veriyor. Çalışmaları bir çok gazetede ve televizyon kanallarında yer bulan Dinç, özellikle renklerle oynayarak ortaya çıkardığı fantezi eserleri ile büyük ilgi topluyor. Dinç'in ayrıca Hayatın Yankıları isimli bir şiir kitabı var. Aynı sergide hazırladığı takı koleksiyonunu katılımcılarla paylaşan Ayperi Başoğlu da çocukluğundan bu yana şiir ve el sanatlarına ilgisi olduğunu söylerek 2003 yılında Türkçe eserlerinden oluşan Fısıltı adlı şiir kitabının basıldığını söyledi. İşlenmiş tahtalara figürleri yarı yakarak Osmanlı resimleri ve karakalem çalışmaları yaptığını söyleyen Başoğlu, ayrıca ipek gömlekler üzerine boya işlemeler ve araba süslerine ilgisi olduğunu anlattı. American News Agency - ANA


Amerika Haberleri

ABD Ordusu Twitter ve Facebook’da Amerikan propogandası yapacak

25 TÜRK FESTİVALİ WASHINGTON’IN EN İYİ FESTİVAL SEÇİLDİ her yıl ekim ayında düzenlenen Washington Türk Festivali Türk kültürünü tanıtmak adına düzenlenen en büyük etkinliklerden biri olup Türk Amerikan toplumunu her yıl Washington’un merkezinde bir araya getirmektedir.

ABD ordusu tarafından geliştirilmekte olan bir bilgisayar yazılımı ile, Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinde ve elektronik posta ile internet güncelerinde sanal kimlikler oluşturularak ABD yanlısı propaganda yapılacak.

İngiliz Guardian gazetesinin haberine göre yazılım, oluşturduğu sanal kimlik, kişiliklerle, sosyal paylaşım sitelerindeki diyaloglara, yazışmalara katılarak etkilemeyi amaçlıyor. ABD ordusunun Orta Asya ve Orta Doğu'daki operasyonlarının bağlı olduğu Merkez Komutanlığı'nın (Centcom) ihalesi sonucu bir Kaliforniya firmasınca geliştirilecek ''online kişi yönetim servisi'' yazılımıyla, bir Amerikalı

görevli, sosyal paylaşım ağlarında veya çeşitli internet sitelerinde oluşturulmuş ve dünyanın çeşitli yerlerinden katılıyor izlenimi verilmiş birbirinden bağımsız 10 sanal kimliği kontrol edebilecek. Proje, uzmanlarca Çin'in, internetteki ifade özgürlüğünü kısıtlama ve kontrol altına alma çabalarına benzetiliyor. Programı eleştirenlere göre Amerikan ordusu bu sayede internette belirli bir konu üzerinde sahte kamuoyu görüşü oluşturulmasını, kendi amaçlarına uygun olmayan haber veya yorumlara karşı tepkiler gelmesini sağlayabilecek. Yazılımla diğer ülkelerin hükümetlerinin, özel firmaların ve hükümetler dışı örgütlerin de ABD çıkarları yönün-

de hareket etmesi sağlanabilecek. Şartname gereği yazılım, örneğin Facebook'ta sahte bir kimlik oluştururken, bu sanal kişinin ikna edici, beğenilecek bir profile sahip olmasını sağlayacak. Yazılım, kendisini kullanan 50 kadar görevliyi, oluşturulan sahte kimlikler üzerinden operasyon yaptıkları sırada, en gelişmiş karşı sistemlerle bile hiç bir şekilde yakalanma, açığa çıkarılma, etkisizleştirilme riski altına sokmayacak. Aşırıların ABD karşıtı propagandalarına karşı geliştirilmekte olan yazılım, böyle bir teknolojiyle Amerikalı internet kullanıcılarına müdahale etmek yasa dışı olacağı için, daha çok ABD dışına yönelik kullanılacak. Aynı gerekçeyle İngilizce'nin de kullanılmayacağı bu internet operasyonları daha çok Arapça, Farsça, Urduca ve Peştu dilleriyle olacak. (A.A)

2010 yılında 25,000’den fazla ziyaretçinin katıldığı Festival’de ayrıca bir ilke imza atılmış ve Dünyanın En Uzun Şiş Kebabı hazırlanarak Guinness Dünya Rekoru kırılmıştı. Washington City Paper gazetesinin geçtiğimiz ay başlattığı ‘Washington’un en popülerleri’ temalı oylama sonucuna göre Washington Türk Festivali, Sanat ve Eğlence kategorisinde en iyi festival seçildi. Okuyucuların internet üzerinden yaptığı

oylamanın sonuçları bugün açıklandı ve Türk Festivali’nin, Washington Kısa Film Festivali ve Kiraz Çiçeği Festivali’nin de önüne geçerek birinci sırada yer aldığı bildirildi.

Tamamı gönüllü bir ekipten oluşan ATADC Yönetim Kurulu ve Festival Komitesi Üyeleri bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek festivalin hazırlık çalışmalarına bu hafta başlıyor.

Washington Türk Amerikan Derneği (ATA-DC) tarafından

2011 Türk Festivali 2 Ekim Pazar günü gerçekleşecek.


Fast Income Tax Returns

UNIQUE GALAXY TRAVEL

HOCUR Photo & Video Inc.

Kişisel Income Tax Return’leriniz 25 Yıllık Tecrübeli ekibimiz tarafından en kısa ve uygun şartlarda hazırlanır.

Türkiye ve Dünya’nın her yerine, her türlü tatil ve iş gezisi organizasyonlarınız için profesyonel kadromuzla hizmetinizdeyiz.

Tüm özel günlerinizde profesyonel video ve fotoğraf çekimleri ile hizmetinizdeyiz. Bize aşağıdaki numaralarımızdan ulaşabilirsiniz.

973-772-1777 Satılık Türk Market / Kasap

Florence, NJ’de çalışır vaziyette satılık Türk Market / Kasap Call Ergin:

609 - 458 - 1628 BEST PLUMBING Her tür sıhhi tesisat, tamirat işleriniz itina ile yapılır.

201-854-3990 Eleman Aranıyor

Kuyumcu dükkanında full time / part time çalışacak satış tecrübesi olan, İngilizce bilen (tercihen bayan) bir elaman alınacaktır.

Döner-Kebab Ustası Aranıyor White Plain- Westchester’deki restaurantımızda çalıştırılmak üzere döner ve kebab ustası ahçı ile 1 bay garson aranıyor. Kalacak yer temin edilir/ gösterilir.

201- 873 - 6062

914-683-6111 Cep: 914- 216- 5353

İSTİKBAL

Havaalanı Servisi

Türkiye'nin en kaliteli markası tarafından üretilen geniş ürün yelpazemizle hizmetinizdeyiz.

Türkiye seyehatlerinizde, İstanbul ve Ankara hava alanlarından diğer şehirlere özel yolcu taşıma servisimizle hizmetinizdeyiz. Rezervasyon için geç kalmayın.

angalbay@gmail.com

Sonbahar kampanyalarımızı ve ürünlerimizi görmeden alışverişinizi tamamlamayın.

Malik Can- Plumber

862 - 242 -0641

İstikbal Mobilya 973 - 772 - 8500

Email: airportes@gmail.com New Jersey: 973 896 9817 Türkiye: 01190 542 256 7346

BAKICI ARANIYOR

Kiralık Ofis ve Depolar

AVUKAT TİMUR AKPINAR

Güney New Jersey’de evimizde çocuk bakacak yatılı bayan aranıyor. Özel oda, banyo, yemek artı maaş. İlgilenenler:

Paterson’da Main Street ve Pazar yerine yürüme mesafesinde kiralık ofis ve depolar

Trafik kazaları, iş kazaları, Veraset ve vasiyet, Kayıp düşme kazaları, Yanlış Tıbbi Müdahale ve bir çok konuda New York ve New Jersey'de hizmetinizdeyiz.

973 - 517 -0918

718 - 224 - 9824

856-340-3984 KİRALIK SALON

Her türlü düğün, nişan, doğum günü partileriniz ile iş ve özel toplantılarınız için 200 kişilik salonumuzla Paterson, New Jersey’de hizmetinizdeyiz.

973-219-4078 www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi Tıkla, yeni bir güne yerel haberlerle başla...

www.ForumGazetem.com

631 -838- 3870 & 631- 922- 4996

Acentalar aranıyor WESTERN UNION ACENTASI OLMAK İSTER MİSİNİZ? Ek gelir elde etmek ve yeni müşteri kazanmak istiyorsanız, Dünyanın Lider Para Transfer şirketi olan Western Union'ın acentası olmak için 201-263-5018 no’lu telefonu hemen arayınız. ULUDAĞ RESTAURANT

İnegöl Köftecisi Cevdet Usta, artık 391 Crooks Avenue, Paterson,New Jersey ’deki adresinde hizmetinizde... (Ulu Cami karşısında) Piyaz, İnegöl Köfte, Döner,İskender ve Izgara çeşitleriyle sizlere ser vis vermekten gurur duyarız...

Pişirilmeye hazır, paketlenmiş köfte siparişi alınır Dışarıya paket ser visimiz vardır. 391 Crooks Avenue, Paterson, NJ 07503

862 - 262 - 0672

TOP DISCOUNT LIMOUSINE & CAR SERVICE

En güzel araçlarımızla ve uygun fiyatlarımızla sizleri evinizden New York ve diğer eyaletlerdeki havaalanlarına veya gitmek istediğiniz her yere ulaştırıyoruz. Güleryüzlü Türk şöförlerimiz ve geniş filomuzla hizmetinizdeyiz. Reservasyonlarınız için

1-866-890-1215 / 973-830-9636 570-242-5284


Amerika Haberleri

27

Çanakkale Şehitleri Washington’da törenle anıldı 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü dolayısıyla Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğinde tören düzenlendi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın da katıldığı törende, Bağış ve Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın, Atatürk büstünün önüne çelenk bırakmalarının ardından bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.

Devlet Bakanı Bağış, törende yaptığı konuşmada, Türk-Amerikan toplumuyla Türk şehitlerini anmanın kendisini çok duygulandırdığını söyledi. Türkiye'yi yurtdışında temsil ederken hayatlarını kaybeden Türk diplomatların da ortak bir hedef uğruna katledildiklerini kaydeden Bağış, o şehitlerin tek suçunun Türkiye'yi seven insanlar olmaları olduğunu ifade etti. Bağış, sözlerine şöyle devam etti: ''Çanakkale'de büyük bir askeri deha ortaya koyan Mustafa Kemal Atatürk, daha sonra orada birlikte savaştığı düşmanlarının annelerine, 'uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar;

gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır' diyebilmiştir. Biz böyle bir geleneğin, böyle bir anlayışın evlatları olduğumuzu hiçbir zaman unutmayacağız. Tarihimizin bize verdiği hoşgörü kültürü sadece İstanbul'da değil, Mardin'de de, Hatay'da da, Urfa'da da, Mersin'de de, Türkiye'nin dört bir yanında camilerin, kiliselerin, havraların birlikte insanlığa yüzyıllardır huzur vermiş olması bizi farklı kılan en önemli özelliğimizdir. Bazen bizi ayıran özellikler, böyle hassas noktalarda şehitlerimizi andığımız zaman,

acı günler yaşadığımız zaman, ne kadar basit olduklarını da ortaya koyuyorlar. Onun için ülkesi uğruna gözünü kırpmadan şehadet şerbeti içenleri rahmetle anıyorum. Mekanları cennet olsun.'' Bağış, ABD'deki üç büyük Türk çatı kuruluşunun yöneticilerinin de törene birlikte katılmasını çok önemsediğini belirterek, ''İşte biz bu anlayış ve kararlılıkla önümüzdeki tüm engelleri teker teker aşacağız ve inşallah 2023'te ülkemiz sadece dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmakla kalmayacak, AB standartlarında çağdaş ve bütün dünyanın ilham aldığı bir ülke olmaya devam edecek'' diye konuştu. Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan da, konuşmasında, vazife başında, vatanları için yaşamlarını yitiren aziz şehitleri anmak üzere biraraya geldiklerini belirterek, ''Şehadet milletimiz için kutsal bir mertebedir. Tarihimiz görevi başında canlarını veren vatan evlatlarının hatıralarıyla bezenmiş, şehitlerimiz milletimizin gönlünde müstesna bir yer edinmişlerdir'' dedi.

Tan, şunları kaydetti: ''Silah arkadaşlarını görev başında yitiren bir Türk askeri veya güvenlik görevlisi için şehadet nasıl özel bir anlam ifade ediyorsa, daha önce iki kez görev yaptığım ABD'de meslektaşlarını teröre kurban veren bir Dışişleri mensubu olarak benim için de ayrı bir mana taşımaktadır. Diplomatların asli görevi barışın idamesidir. Vatan kavramını kutsal sayan Türk milleti barışın önemini gayet iyi bilmektedir. Gençliğinin büyük bölümünü savaşlar ve vatan mücadelesinde geçiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' vecizesinin taşıdığı önem tesadüfi değildir. Bu topraklarda milletimizin barış ve huzur içinde yaşaması için canlarını feda eden şehitlerimizin hatırası hepimizin yürek ve zihinlerinde hala canlıdır. Bu vesileyle Çanakkale'den Sarıkamış'a, Amerika'dan Avrupa'ya ve Ortadoğu'ya kadar yurt içi ve yurt dışında vatan hizmeti ifa ederken yaşamlarını yitiren şehitlerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.'' (A.A)

Büyükelçi Tan: Türkiye ve ABD'nin aynı değerleri, idealleri ve ortak vizyonu paylaşan iki yakın dost Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin günümüzde önemli hale geldiğini belirterek, Amerikalı Türklerin de bu kritik önemdeki ilişkilerin doğal öğesini oluşturduğunu söyledi.

Washington Büyükelçisi Namık Tan Amerikalı öğrencilere Türkiye’yi anlattı WASHINGTON - Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, ABD Senatosu Gençlik Programı kapsamında 50 eyaletten başkent Washington'a gelen 104 başarılı öğrenciye Türkiye'yi anlattı. Mayflower Oteli'nde düzenlenen etkinlikte öğrencilerle bir araya gelen Büyükelçi Tan, tarihi zenginlikleri ve modern Türkiye'nin bölgesinde oynadığı önemli rolü anlattı. Tan, Türkiye'nin ABD'de daha iyi tanıtılması konusunda gençler arasındaki karşılıklı iletişimin taşıdığı önemin de altını çizdi. Etkinliğe katılan öğrencilere Türk mutfağından yemekler ikram edildi. Senato'nun 1962 yılında aldığı kararla hayata geçirilen sözkonusu program kapsamında, her yıl ABD'nin her eyaletinden özel olarak seçilen başarılı öğrenciler bir hafta süreyle Washington'a gelerek ABD Başkanı, bakanlar, senatörler ve milletvekilleriyle bir araya geliyor. Programın onursal başkanlığını ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden üstleniyor. (A.A)

Tan, ABD'deki iki Türk çatı kuruluşu Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) ile Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) tarafından ortaklaşa düzenlenen, ''Türk-Amerikan Ulusal Liderlik Konferansı''nın açılışında konuştu. Ko n u ş m a s ı n d a Türk-Amerikan ilişkilerine değinen Tan, Türkiye ve ABD'nin aynı değerleri, idealleri ve ortak vizyonu paylaşan iki yakın dost olduğunu kaydetti. ABD Başkanı Barack Obama'nın sözüne atıfta bulunarak, karmaşık düzeydeki uluslararası sorunların olduğu bir zamanda Türk-Amerikan ortaklığının önemli hale geldiğini ifade eden Tan, ''Dolayısıyla, bu modelin daha da geliştirilmesi, bizim üzerimizdeki bir yükümlülük'' dedi. ''Amerikalı Türkler, bu kritik ilişkinin doğal bir ögesi'' diyen Tan, bugün Amerikalı Türklerin sayısının yüz binleri geçtiğini ifade etti. Tan, Washington'da daha önce de iki kez görev yapmış bir kişi olarak, Türk-Amerikan toplumunun gelişmesine yakından tanık olduğunu belirtti. Türk-Amerikan toplumunun ulaştığı olgunluk düzeyinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Tan, ABD'de üç büyük örgüt

çatısı altında ülkenin dört bir tarafında kurulu 300'den fazla Türk-Amerikan derneği olduğunu söyledi. Tan, hayatın her kademesinde çok önemli bir rol oynayan Amerikalı Türklerin seçim yarışlarında da galip gelmeye başladıklarını gözlemlemekten çok mutlu olduğunu belirtti. Büyükelçi Tan, ''Liderlik Konferansı'nın, Amerikalı Türkleri seçimlerde yarışmaya daha da motive edeceğine ve aralarındaki birlik ve bütünlüğü daha da güçlendireceğine inanıyorum'' diye konuştu. Göreve başladığı günden bu yana, Amerikalı Türklerin genç nesline ulaşmayı öncelikleri arasına aldığını anlatan Tan, üç günlük Liderlik Konferansı'nın bir tam gününün gençlere ay r ı l m a s ı n ı n çok akıllıca bir karar olduğunu söyledi. Konferansta konuşan ATAA Başkanı Günay Evinch ve TADF Başkanı Kaya Boztepe de, ABD'deki Türk toplumunun birlik ve dayanışma içinde olması ve sorunlarını birlikte çözme gayretini yürütmesinin önemini vurgulayan mesajlar verdi. Amerikalı Türklerin ABD'deki siyasi hayata katılmalarının da çok önemli olduğunun altını çizen Evinch ve Boztepe, özellikle genç nesle çok önem verdiklerini ifade etti. Konferansa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da birer mesaj gönderdi. - A.A


28

Röportaj - Özel Haber

Malezya eski Başbakanı Abdullah Badawi: “Arabuluculuk Türkiye’nin tarihi misyonu” "Türkiye, ilişkilerimizi en fazla geliştirmek istediğimiz ülkelerin başında geliyor. Çünkü Türkiye bizim için çok önemli bir dost ve müttefik. Her zaman güvenebileceğimiz ülkelerden bir tanesi'' diyen Malezya 5. Başbakanı Abdullah Badawi, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Badawi , Türkiye'nin ekonomik yönden büyük bir patlama yaparak gelişme sağladığını belirterek, Türkiye'nin diğer ülkelere ve özellikle İslam ülkelerine model bir ülke olduğunu söyledi. Türkiye'de Avrupa-Asya, doğu-batı ve İslamın bir arada olduğunu söyleyen Badawi, Türkiye'nin benzersiz ve önemli bir jeostratejik konumu olduğunu, barış, diyalog ve arabuluculuk misyonu olduğunu sözlerine ekledi. Türkiye'nin potansiyelinin her geçen gün büyüdüğünü söyleyen eski Başbakan

Badawi, "Çok büyük bir tarihiniz, çok güçlü bir ulus duygunuz, inançlı ve kendine güvenen bir ulusunuz, iyi eğitimli bir gençliğiniz ve patlama gösteren iyi durumda bir ekonominiz var." diyerek ülkemize övgü yağdırdı. Badawi Değişim Liderleri zirvesi hakkında ise şunları söyledi:" İlerlemek isteyen her ülkenin eğitimin kalitesini iyileştirmesi gerekiyor. Bazı ülkeler gücü elinde tutma ve kararları kendilerinin vermesini istemesi sebebiyle seçim istemiyorlar. Değişim farklı şeylerden gelebilir.De ğişim, tek bir kaynaktan gelmez. Adalet ve refahın eşit dağılımı bizim dikkatle incelememiz gereken konuları oluşturuyor'' diye konuştu. Hayrettin Turan - İSTANBUL

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, Japonya’daki nükleer felaketten sonraki gelişmeleri arkadaşımız Hayrettin Turan’a değerlendirdi...

Dünya artık kalkınma modelini yeniden tesbit etmeli Bugün dünyada çok iyi bir denge kurulduğunun söylenemeyeceğini ifade eden Yıldız, ''New York'un nüfusu 19,5 milyon ve kullandığı enerji, Güney Afrika'yı hariç tutarsak, Afrika sahrasının 790 milyon nüfusunun kullandığı enerjiye denktir ve hala 1,4 milyar insan enerjiyle tanışmamıştır, elektrik nedir bilmemektedir.

Gelişen teknolojiler ile çevre şartları arasındaki ilişkinin yeniden incelenmesinin zorunlu hale geldiğini belirten Bakan Yıldız, sanayileşmenin ve kalkınmanın yan tesirlerinin, dünyadaki çevre kirliliği ile alakalı geldiği noktanın aslında ortak bir problemin büyümesi olduğunu ifade etti. Bakan Yıldız, deprem ve tsunami felaketinin vurduğu, teknoloji ve enerji alanında gelişmiş bir ülke olan Japonya'yı örnek göstererek , dünyada kalkınma modelinin yeniden incelenmesi gerektiğini söyledi. Gelişen teknolojiler ile çevre şartları arasındaki ilişkinin yeniden incelenmesinin zorunlu hale geldiğini belirten Bakan Yıldız, sanayileşmenin ve kalkınmanın yan tesirlerinin, dünyadaki çevre kirliliği ile alakalı geldiği noktanın aslında ortak bir problemin büyümesi olduğunu ifade etti. Enerji sektörünün, nükleer güç santralleriyle getirilmeye çalışılan refah seviyesinin en önemli odak noktalarından birisi haline geldiğini belirten Yıldız, "Bütün bunlar gelişen teknolojiyle çevre şartları arasındaki ilişkinin yeniden incelenmesini zorunlu hale getirmiştir. Sanayileşmenin kalkınmasının yan tesirlerinin dünyanın çevre kirliliği ile alakalı ve kükürt oranlarıyla alakalı geldiği nokta, aslında ortak bir problemin büyümesi haline getirilmiştir." dedi. Bugün dünyada çok iyi bir denge kurulduğunun söylenemeyeceğini ifade eden Yıldız, ''New York'un

nüfusu 19,5 milyon ve kullandığı enerji, Güney Afrika'yı hariç tutarsak, Afrika sahrasının 790 milyon nüfusunun kullandığı enerjiye denktir ve hala 1,4 milyar insan enerjiyle tanışmamıştır, elektrik nedir bilmemektedir. O yüzden bunlarla alakalı dengenin sağlanabilmesi, hem kendi ülkelerinde sağlanan siyasi istikrarla beraber hem de uluslararası arenadaki yeterlilikle doğru orantılıdır'' şeklinde konuştu.

ile beraber bir iş yapmak zorundasınızdır. Yani kalkınmışlık düzeyleri aslında dünyada globalleşen ekonominin en temel sonuç odaklı girdilerinden bir tanesidir. Ve bunu direkt hissedersiniz." dedi. Enerjinin gelişmişlik safhasını en fazla etkileyen ve insanlar üzerinde en fazla iz bırakan sektörlerden biri olduğunu kaydeden Yıldız, "O açıdan dünyadaki uluslararası hareketlerin en fazla tartışılan sektörlerden biri yine enerjidir." diye ekledi.

Bugün dünya nüfusunun her yıl Türkiye kadar arttığını, her saniye içerisinde 3 kişinin doğduğunu belirten Yıldız, ''Bu büyümeyi karşılayabilecek ve kalkınmışlık düzeyini, bırakın ilerlemeyi, sabit tutabilecek yapıyı sağlamak aslında son derece önemli'' dedi.

Taner Yıldız, "Ekonomiler gelişmiştir ama refah seviyeleri daima ulusal kalmıştır. O yüzden bunun aşılmasıyla alakalı yine dünya ve uluslararası sermayenin gelişmiş ülkelerle gelişmemiş olanlar arasındaki farkı kaldıracak transferler yine enerji sektöründe yaşanmaktadır. O yüzden genç nüfusun yoğun olduğu, büyümenin ve gelişmenin en çok hissedildiği yerler enerji rezervleriyle yapılandığı ortamlardır." ifadelerini kullandı.

En önemli paradokslardan bir tanesinin daima vatandaşların pahalı bulduğu ama kalkınma düzeylerinin ucuz bulduğu bir yapılanma sürecinde olduğunu kaydeden Yıldız, enerji sektörünün de bunu çok fazla hissetmekte olduğunu kaydetti. Bakan Yıldız, "Bir ülkenin büyüme rakamları, bir önceki tasarruf miktarlarına göre daima büyük olmuştur. O zaman siz mutlaka uluslararası sermaye

Yıldız, bu yüzden de kalkınmanın model açısından da tekrar incelenmesi ve irdelenmesi gerekmekte olduğunu belirtti. Yıldız son olarak paranın zihniyetten daha hızlı büyüdüğü yerlerde bir kısım açmazlar doğmuş olduğuna dikkat çekti. Hayrettin Turan - İSTANBUL


29

Amerika Haberleri

Putnam Science'dan tarihi başarı

New York Türkevi'nde Hakikatin Soykırımı paneli

Amerika'daki tek Türk-Amerikan erkek yatılı okulu olan ve Connecticut eyaletinde bulunan Putnam Science Academy (PSA), eyalet olimpiyatlarındaki ana kategorilerde hem 1.'lik, hem de 2.'lik kazanarak tarihi bir başarıya imza attı. Connecticut eyaletinin Putnam şehrinde bulunan Putnam Science Academy'nin (PSA) öğrencileri, 133 okuldan 589 projenin katıldığı Connecticut Proje Olimpiyatı Finali'nde mutlu sona ulaştı. Ödül töreninin açılış konuşmasını yapan Connecticut Eyalet Valisi Dannel P. Malloy, finalist öğrencilerin hepsini tebrik etti ve Proje Olimpiyatı ve benzeri yarışmaların eğitimdeki öneminden söz etti. Malloy ayrıca öğrencilerin her birinin gelecekte dünyamızı bekleyen önemli sorunları çözebilecek kapasitede olduklarını ve bunu da törende ödül alarak ispatladıklarını söyledi. Malloy ayrıca günümüzün en büyük sorunları olan çevre kirliliği, enerji problemlerinin çözümü adına öğrencileri ve projeleri görünce bir kez daha ümitlendiğini ifade etti. PSA öğrencileri olimpiyattaki iki ana kategorinin birinde 1.'lik diğerinde ise 2.'lik elde ederek iki ana kategoride birden dereceye girmiş oldu. PSA ayrıca 2011 yılında eyalette kazandığı 7 kupa ve 9 madalya ile en göze çarpan okullar listesine girmeyi de başardı. PSA öğrencileri Doğa Bilimleri (Physical Sciences) ana kategorisinde 1.'lik elde ederken Canlı

Bilimler ana kategorisinde de 2.'liği kazanarak unutulmayacak bir başarıya imza attılar. Öte yandan Doğa Bilimleri ana kategorisinde 1. olan Yusuf Yılmaz, Abdurrahman Cam ve Fadıl Şencan'ın hazırladıkları proje, Teksas'ın Houston şehrinde düzenlenecek 4. ISWEEP Uluslararası Proje Olimpiyatı'nda Connecticut eyaletini ve ABD'yi temsil edecek. PSA'in başarısını değerlendiren okul müdürü Tufan Aydın, öğrencilerini aldıkları başarıdan dolayı tebrik ederek, "Açıkçası, bu gelişme bizim için çok sürpriz olmadı. Çünkü öğrencilerimizin öğretmenleriyle birlikte olimpiyatlar için aylarca çok yoğun tempoda çalıştıklarına şahit oldum. Bu başarıda, okulumuzda verilen kaliteli ve istikrarlı eğitimden taviz vermeyen anlayışımızın en önemli etken olduğunu düşünüyorum. Emeği geçen herkesi kutluyorum ve bu başarıların önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini ümit ediyorum." dedi.

Derviş Zaim’e Türk Sinemasında Mükemmelik Ödülü

İngilizce yayınlanan "The Genocide of Truth" (Hakikatin Soykırımı) ve "The Genocide of the Truth Continues but Facts Tell the Real Story" (Hakikatin Soykırımı Sürüyor Fakat Olaylar Hakikatleri Anlatıyor) isimli iki kitabın yazarı Şükrü Server Aya, New York ve Washington'da düzenleyeceği konferanslarla Türk Amerikan toplumunu Ermeni iddialarına ve gerçek tarihe ilişkin olarak bilgilendirecek. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu'nun himasinde Türk Amerikan Gençlik Derneği tarafından organize edilecek programda tarihçi yazar Şükrü Server Aya, kitaplarından sunacağı belgelerle sözde Ermeni soykırımı iddialarını değerlendirecek. Dernek yetkilileri 5 Nisan 2011 tarihinde New York Türkevi 8. katta 18:30'da verilecek kokteylin ardından 19:00'da düzenlenecek konferansa tüm Türk-Amerikan toplumunu davet ediyor.

New York Şehir Basın Birliği’nden Zaman’a üç ödül

2007 yılından bu yana her yıl bir yönetmene Türk sinemasına olan katkılarından dolayı verilen ödülün geçmiş yıllardaki sahipleri Zeki Demirkubuz, Reha Erdem, Nuri Bilge Ceylan ve Yeşim Ustaoğlu. Törende Türk Sinemasında Mükemmelik Ödülü’nü Derviş Zaim’e takdim eden Festival Direktörü Erkut Gömülü genç kuşak Türk yönetmenlerinin uluslararası alanda kazandıkları başarıların Türk sinemasının dünyada görünürlük ve saygınlık kazanmasında önemli bir rol oynadığını belirtti. 2001 yılında başlayan, her yıl biraz daha büyüyen ve bu yıl onuncusu düzenlenen Boston Türk Film Festivali ile çağdaş Türk sinemasının seçkin örneklerini ve genç yönetmenlerini ABD'li sinemaseverlerle buluşturmaktan gurur duyduklarını söyledi.

Boston Türk Film Festivali’nin “Türk Sinemasında Mükemmellik Ödülü – Excellence in Turkish Cinema Award” Türk sinemasına katkılarından dolayı bu yıl Derviş Zaim’e Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde düzenlenen bir törenle verildi.

Çok sayıda davetlinin katıldığı ödül töreninden sonra Zaim’in “Cenneti Beklerken” filminin gösterimi yapıldı. Seyircilerin büyük beğenisini kazanan film, gösteriminin sonunda da büyük bir alkış aldı. Yönetmen Derviş Zaim filmden sonra seyircilerle bir de söyleşi yaptı.

Festivalin ana sponsorluğunu Turkish Cultural Foundation (Türk Kültür Vakfı), New York Kültür ve Turizm Ataşeliği ve Türk Hava Yolları yapıyor.

Festival hakkında daha fazla bilgi için: BostonTurkishFilmFestival.org

New York Şehir Basın Birliği (New York Community Media Alliance) tarafından bu yıl 9’uncu kez düzenlenen Ippies Basın Ödülleri 2011 gecesinde Zaman gazetesi, üç ayrı dalda ödüle layık görüldü. Tasarım ve fotoğraf dalında birincilik, multimedya dalında ikincilik alan Zaman, yarışma tarihinde ilk kez üç ayrı dalda ödül alan gazete olarak tarihe geçti. Yarışmada en iyi tasarım ödülünü Zaman Gazetesi New York Temsilcisi İlhan Ekşi alırken, 2010 New York Müslüman Yürüyüşü’nde çektiği fotoğrafla en iyi fotoğraf ödülünü New York muhabiri Mehmet Demirci aldı. New York’ta bisiklet taksi süren Türk öğrencilerin

hikayesini anlatan video haberle Necla Demirci ise en iyi multimedya dalında ikincilik ödülüne layık görüldü. Manhattan World Yacht Marina’da düzenlenen törene New York’un bir sonraki belediye başkanı adayları arasında ismi zikredilen şehir defterdarı John Liu ile birlikte birçok şehir yöneticisi ve 100’ün üzerinde gazeteci katıldı. New York Şehir Basın Birliği tarafından her yıl 10 farklı dalda verilen Ippies basın ödülleri bir göçmen şehiri olan New York’ta etnik medyaya yönelik tek yarışma olarak biliniyor. Haftalık 350, günlük 26 farklı dilde gazetenin yayın yaptığı New York’ta etnik medya 1.8 milyon okuyucuya hitap ediyor.


30

Amerika Haberleri

Cliffside Park’da Türk Camisi yardımlarınızı bekliyor

New Jersey, Cliffside Park'da Türk toplumunun talip olduğu binanın Camii ve Kültür Merkezi’ne dönüştürme projesi belediye tarafından uzun uğraşlar sonunda nihai kararla onaylandı. Manhattan adasının tam karşısında kalan bölgede yeralan bina, gerekli paranın bulunması durumunda Bergen County’deki ilk Türk camisi olma özelliğini taşıyacak. Toplam maliyeti 960 bin dolar olan binanın satın alma işleminin tamamlanması için ilk yapılan yardım kampanyasında bölge esnafı tarafından 100 bin doların üzerinde para toplandı. Ancak geri kalan eksiği kapatmak için gereken para 800 bin dolar civarında. T.C. Diyanet Vakfı Amerika şubesine bağlı olarak hizmet edecek olan binanın adı ise Diyanet Vakfı Bergen Camii ve Kültür Merkezi olarak kararlaştırıldı. Yardım çalışmaları ile ilgili faaliyetleri sürdüren yönetim kurulu üyesi Levent Sertbaş, gerekli miktarı sadece bir hayırseverden almaları durumunda camiye o kişinin ismini verebileceklerini söylerken, büyük oranda yardım yapanların binanın bazı bölümlerine isminin verilebileceğini de belirtti. Yaklaşık bir buçuk yıl önce dönemin Din ve Sosyal Hizmetler Ataşesi Dr. Gazi Erdem ve Paterson Ulu Camii imamı Dr. Özcan Güngör öncülüğünde harekete geçip cami için yer bakmaya başladıklarını belirten Levent Sertbaş, yer bulma, izin alma, peşinat ödemeleri gibi zor kısımların geride kaldığını, şimdi asıl meselenin hayırsever vatandaşlarımıza ulaşıp gerekli miktarın bir an önce toplanması olduğunu söyledi. İki ay gibi kısa bir sürede 800 bin doların bulunması gerekliliği ise para toplama kampanyasının aciliyetini arzeden bir durum. Başkonsolos Mehmet Samsar ile Din ve Sosyal Hizmetler Ataşesi Süleyman Duman’ın da katılımları ile destek verdiği toplantılarla start alan yardım kampanyasının duyurulması için bütün duyarlı

vatandaşları kampanyaya iştirak etmeye çağıran Sertbaş, yönetim kurulunun tamamen bölgedeki Türk işadamı, esnaf ve yöneticilerden oluştuğunu, hiç bir grup veya cemaate üye olmayıp, herkese eşit mesafede bulunduklarını, hizmete girecek olan caminin de zaten Diyanet Vakfına devredileceğinin altını çizdi. New Jersey eyaletinin Clifside Park şehrinde bulunan caminin kullanım alanı 10 bin square feet olarak hesaplanırken, üç katlı hizmet binasının geniş bir avlusu da bulunuyor. Özellikle Cuma günleri yaşanacak park problemi için ise yolun tam karşısında kalan kilisenin otoparkının kullanılması konusunda pozitif ilişkiler kurulmuş. Bina, cami vazifesinin dışında, yoksullar için aşevi, çocuklarımız için Türkçe, sosyal bilgiler vb. derslerin verileceği bir hafta sonu okulu ve çeşitli faaliyetlerin yapılabileceği bir kültür merkezi olma özelliklerini de taşıyacak. Yardım çekleriniz için www.bergencamii.com veya www.diyanetcamii.com sitelerinden iletişime geçebilir veya şu numaraları arayabilirsiniz…

Levent Sertbaş: 201 790 2675 Tunç Özlü: 201 981 1935 Tevfik Aşkın: 201 658 2314 Duran Özcan: 201 682 5639 İsmail Uslu: 201 647 0914 Mustafa Karyağdı: 201 993 1452 Korkmaz Öz: 201 725 4448 Numan Okuyan: 862 242 6494 Vedat Gasko: 201 893 1757 Ünal Kelleci: 973 652 7868 Emin Kahyaoğlu: 201 376 7108 Sezgin Özgen: 201 388 1328 Feyzullah İncekara: 917 602 0134 Cemil Özyurt: 201 893 9100 Cahit Oktay: 347 417 0683

Büyük Buluşma 3 Nisan’da Camiye yardım etmek ve yerini görmek isteyen vatandaşlarımız için 3 Nisan günü bir program düzenleyeceklerini söyleyen cami yöneticileri, tüm soydaşlarımızı programa katılmaya ve camiye destek olmaya davet etti. 240 Knox Avenue, Cliffside Park, NJ 07010 adresinde saat 10:00'da kahvaltı ile başlayacak programa aileleri ve özellikle çocukları beklediklerini söyleyen yöneticiler, kahvaltının ardından himmet ve bağışların toplanacağını duyurdu.


31

Turizm Haberleri

''Görmeniz Gereken 501 Ada'' ada ve deniz tutkunlarını büyüleyecek Seyahat etmeyi seven, konusunda uzman 9 yazarın keşifleri esnasında kaleme aldıkları notların derlenmesiyle oluşan ''Görmeniz Gereken 501 Ada'', ada ve deniz tutkunlarını büyüleyecek. Kitapta, adalar hakkında bilgi verilirken doğal güzelliklerini yansıtan fotoğraflar da kullanılıyor. Adaların Amerika ve Karayipler, Avrupa, Afrika ve Basra Körfezi, Hint Okyanusu, Asya ve Okyanusya şeklinde kategorize edilerek anlatıldığı kitap, okura o bölgeyle ilgili bilgiler de veriyor. Bu bölgelere yolculuğa çıkmadan önce gerekebilecek nüfus, ne zaman ve nasıl gidileceği, adanın dikkat çeken yönleri ve oraya ilişkin bilinmesi gerekenler gibi önbilgiler için kaynak niteliğinde olan kitap aynı zamanda okuyucuların ilgi duyabilecekleri özel konuları da göz önüne bulunduruyor.

ABD'yi geçen yıl 60 milyon turist ziyaret etti ABD Ticaret Bakanlığı'nın verilerine göre, ülkeye en son 11 Eylül saldırılarından önce rekor düzeyde turist gelmişti. Ülkeyi ziyaret eden yabancı sayısı geçen yıl 11 Eylül öncesine göre yüzde 17 oranında artış kaydetti. Ülkeye gelen turist sayısı geçen yıl bir önceki yıla göre ise yüzde 12 oranında arttı. Turistler, ülkeyi ziyaretleri sırasında 134 milyar dolardan fazla para harcadı.

-Güney Amerika'daki Ilha de Marajo adasında köylerin ve kasabaların çevresinde gezinirken ziyaretçiler kapalı ayakkabılarını giymeli. Çünkü bu çevrede yaşayan pireler insanların derilerinin içine girip saklanırlar. -Fransa'nın Ile de Re adasındaki kale 19. yüzyıl ortalarından 2. Dünya Savaşına kadar St Martin'deki kolonilere sevk edilmek üzere yola çıkarılan mahkumların kapatıldığı yer olarak kullanıldı. Mahkumlardan pek çoğunun sonu çabuk geldi. Henri Charriere, namı diğer Papillon, 13 yıllık sürgünün ardından bir çuval dolusu hindistan cevizi üzerinde kaleden kaçmayı başardı ve bu konuda çok satanlar arasına giren bir kitap yazdı. Annie Proux'un ''The Shipping News'' adlı kitabı ve Kevin Spacey'in de oynadığı aynı isimli sinema filminin geçtiği Newfoundland, Rudyard Kipling'in ''Beyaz Fok'' isimli öyküsüne konu olan Pribilof, dünyaca ünlü yönetmen John Ford'un hayatı boyunca tatillerini geçirdiği Peaks, avangard şair Frank O'Hara'nın bir fayton kazası geçirerek hayatını kaybettiği Fire, Steven Spielberg'ün Jaws filmini çektiği Martha's Vineyard, efsane aktris Marilyn Monroe'nin ilk kocasıyla birlikte yaşadığı Channel adaları geçmişin izlerini sürmek isteyen kültür sanat tutkunları için de ideal bir tatil seçeneği oluşturabilecek nitelikte. Kitapta, gemi enkazlarıyla ilgilenmek isteyenlere Kuzey Amerika'daki Manitou Adaları, yat yarışları için Yeni Zelanda yakınlarındaki Whitsunday Adaları, av meraklıları için Kanada'daki Fogo adası, korsan sevenler için Fenwick adası, tatlı düşkünleri için ideal bir yer olan Mackinac adası gibi farklı seçenekler de sunuluyor. Kitapta adalara ilişkin verilen ilginç özelliklerden bazıları şunlar: -Güney Amerika'daki Galapagos adalarına gelecek ziyaretçilerin yanında ruhsat alması zorunlu.

-Yunanistan'daki Delos adası M.Ö. 3'ten kalma harabelere ev sahipliği yapar. -İtalya'daki Aeolian adaları takımada jeolojisi ve volkan bilimine katkıları sebebiyle UNESCO Dünya Mirası Sit Alanları içinde yer alır. -İtalya'nın 110 nüfuslu San Giulio adasında ince doğranmış eşek eti yerel bir yemektir ama yemek dışarıdan gelen misafirlere verilen menülerde asla bu isimle yer almaz! -Güneydoğu Asya'da bulunan Yeni Gine adasında binlerce endemik hayvan ve bitki türü yaşamaktadır ve binlerce tür de henüz keşfedilmemiştir. Yeni Gine ayrıca dünya üzerindeki mercanların yüzde 75'ine ev sahipliği yapmaktadır. -Hawaii'de bulunan Maui adası bağımsız seyahat dergisi Conde Nast Traveller tarafından 'dünyanın en güzel adası' seçilmiştir. -Charles Darwin'in mercan adaları oluşumları üzerine kuramını Tahiti'de bir dağın üzerinde Okyanusya'daki bir yüksek sosyete yeri olan Moorea adasını incelerken bulmuştur. Editörlüğünü Pelly Manguel'in yaptığı kitap, Fügen Yavuz ile Begüm Kovulmaz tarafından Türkçeye kazandırıldı. (A.A)

ABD'ye gelen turistlerin büyük çoğunluğu Fransa, Brezilya, Güney Kore, Avustralya, İtalya, Çin ve Hindistan'dan geliyor. ABD Ticaret Bakanlığı'na bağlı Turizm Bürosu'nda uzman Dick Champley, geçen yıl en çok Çinli turist sayısında artış olduğuna dikkat çekerek, geçen yıl ülkeyi ziyaret eden Çinli turistlerin sayısının bir önceki yıla göre yüzde 53 oranında arttığını ve 810 bin 738 Çinlinin ülkeyi ziyaret ettiğini belirtti. ABD'ye geçen yıl 1,1 milyon Güney Kore-

li'nin, 1,2 milyon Brezilyalı'nın geldiğini ifade eden Champley, Güney Koreli turist sayısının geçen yıl 2009'a göre yüzde 49, Brezilyalıların sayısının ise yüzde 34 arttığını kaydetti. Turizm sektörünün ülkenin ekonomik toparlanmasında önemli bir rol oynadığı belirtiliyor. Seyahat ve turizm sektörünün ekonomik büyüklüğünün yaklaşık 1 trilyon 300 milyar dolar olduğu ifade ediliyor. Sektör, yaklaşık 7,8 milyon kişiye istihdam sağlıyor. AA

136. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

Ali Sunal

K B A N B A A İ T K A R H A Z S İ J E K F O

B E R R A K T Ü Z Ü N A T A Ç

P A L A İ T O A C A İ Z Z F R İ A N Y A L L A R L A Z Y I A

U A İ S U N H U A A L İ K N L A E D E R T T A T İ F E Z Berrak A Tüzünataç A U A T İ F L A A A A K M E T A M A N N M E A L A Y

ŞİFRE: MÜCADELE

A K S M A

P L A T O N İ K

Ü R İ A Y A E D İ İ T K İ M Z A T

İ A T İ Z D E M İ O N L E N A K İ T M L İ A K M D U R U E T E Ç A T İ İ N N N N E A B İ S L A N E R E N M E T A Timuçin Esen


US News

32

US Lawmakers Told Muslims Face Increased Discrimination

Mistakes to Avoid in a Lawsuit - Part II In the last issue of Forum, I discussed some of the more common mistakes made in lawsuits. These included missing deadlines and failing to collect witness statements. These are easy mistakes to make since we’re all human. Sometimes a person isn’t even sure if he will bring a lawsuit at the outset of a matter. By the time he makes up his mind, valuable time can be lost. But there are other mistakes worth avoiding in a lawsuit. A fundamental mistake is failing to properly identify all evidence that needs to be gathered. A good attorney must have the foresight to distinguish between facts that make for good arguments and facts that will just get in the way. A good attorney appreciates that a jury will want to see accident reports, investigator’s reports, and ballistics tests when they’re being asked to decide if someone is guilty or not guilty. Think of a crime scene. That’s a very complex setting where evidence is crucial. If an attorney is defending a suspect accused of breaking into a bank vault at night, she will review everything gathered by investigators. Were fingerprints taken? Were there samples of explosives residue? Were there statements from people who swore the suspect was at a party with them at the time of the crime? What about the bank’s own surveillance camera showing someone who didn’t physically resemble the suspect? A good attorney must treat evidence meticulously. If a trial is going to take place two years down the road, evidence must be preserved for safekeeping. Just the same, a good attorney must think about what evidence the opposition has so that she can formulate an opposing strategy. And if the jurisdiction is an unfamiliar one, it is important to review the rules of evidence to ensure knowledge of what is or isn’t admissible. Sloppiness is a serious error in any lawsuit, whether it involves a civil matter or a criminal matter. Lawsuits can be long protracted affairs that last for years. A good attorney will maintain an orderly file in which documents can be readily retrieved. He will inventory his evidence. He will maintain phone logs. Logs of e-mails are also important. Although it’s one thing to have the law on your side, having organized records is an important part of the formula. When appearing before a judge to argue a case, this will avoid fumbling for copies of letters or reports. Juries are favorably impressed when they see a judge treat an attorney with respect. Another mistake is to make assumptions about the opposition. This arises in both small law firms and large ones. I hear seasoned attorneys say things like, "Oh, I'm not going to worry about the opposing attorney demanding to see my client’s phone logs. I’m not going to worry about her demanding to have a physician examine my client. I've been up against that law firm before. They're pretty lazy. They're not going to bother with those items." That's an example of a bad assumption. If you walk through a local salt marsh everyday for ten years and never get bitten by the local alligator who calls the marsh home, that doesn't mean he can't bite you the hundredth time you walk through. Don't make assumptions. All attorneys have their own war stories from which they can add to these blunders. But time has taught me that these are mistakes that often arise in lawsuits, and they are avoidable. This isn’t only important for attorneys. I’ve guided some of Forum Newspaper’s readers who have called me to ask for guidance on lawsuits they themselves were handling. Timur handles lawsuits for car accidents, slip & fall accidents, work accidents, cruise ship accidents, serious personal injury, hospital errors, medical malpractice, dangerous product, pharmaceutical drugs, workplace discrimination, sexual harassment and other areas of law. ▪ www.benimavukatim.com ▪ t.akpinar@verizon.net ▪ 718 224-9824

The Obama administration says Muslim-Americans continue to be prime targets for hate, abuse and discrimination, a situation that requires proactive efforts by authorities to combat. Safeguarding the rights of Muslims in the United States was the focus of a hearing on Capitol Hill. Nearly 10 years after the September 11, 2001, terrorist attacks in the United States, the incidents may no longer be fresh in America's collective consciousness, but the fallout for the nation's Muslim community remains all too real. Assistant Attorney General for Civil Rights Thomas Perez testified before the Senate Judiciary Subcommittee on Civil Rights. "Regrettably, we continue to see a steady stream of violence and discrimination targeting Muslim, Arab, Sikh, and South Asian communities," said Perez. "In each city and town where I have met with [Muslim and other minority] leaders, I have been struck by the sense of fear that pervades their lives: fear of violence, bigotry, hate, discrimination." Perez says the abuse is particularly acute and painful for U.S.-born Muslim children. "I consistently hear complaints that children face harassment in schools, that they are called terrorists and told to go home, even though this [the United States] is their home," added Perez. Federal statistics show a substantial increase in hate crimes targeting Muslim-Americans since 2001. Democratic Senator Richard Durbin of Illinois placed part of the blame on political and religious figures in the United States who denigrate Islam. "A leading member of Congress stated bluntly: 'There are too many mosques in this country.' And even a prominent religious leader said Islam is 'wicked and evil.' Such inflammatory speech from prominent public figures creates a fertile climate for discrimination," said Durbin. Along with freedom of worship, freedom of speech is a cherished American civil right, even

when words are used in objectionable ways. The balance of rights and responsibilities in a free society was the focus of comments by South Carolina Republican Senator Lindsey Graham, who decried intolerance while stressing what he sees as a prime responsibility of Muslim-American citizens. Specifically, he called on Muslims to battle the spread of radical Islam. "To the American Muslim community, I will stand with you as you practice your religion and you exercise your rights under the Constitution," said Graham. "But I am asking you to get in this fight as a community, and let it be known to your young people that there are lines you will not cross. And there are radical messages being spread by people who would kill every moderate Muslim, Jew, Gentile and agnostic alike. That we are all in this together." Last year saw a domestic terror plot to bomb New York's Times Square foiled thanks to a vigilant Muslim who alerted authorities, a fact that Senator Durbin was quick to highlight. "Since 9/11, we have worked to combat terrorism," said Durbin. "We continue to solicit and receive the support of many Muslim-Americans who love this nation and work with our government to protect it." A 2010 study funded by the National Institute of Justice concluded that, although MuslimAmericans continue to be victims of bias and discrimination, the community has adopted self-policing practices to guard against radical ideology, and that the proportion of radicalized Muslim-Americans is extremely small. Michael Bowman | Capitol Hill | VOA


US News

33

Obama Calls for One-Third Cut in US Oil Imports by 2025 President Barack Obama on Wednesday called for the United States to cut its imports of oil by onethird by 2025. That is one of several goals in the president's national energy policy. The president said his goal of slashing oil imports is reasonable, achievable and necessary for protecting U.S. economic security. "When I was elected to this office, America imported 11 million barrels of oil a day," said Obama. "By a little more than a decade from now, we will have cut that by one-third."

of biofuels, including ethanol, switchgrass, wood chips and biomass. He said the U.S. Air Force is working to obtain half of its domestic jet fuel from alternative sources by 2016.

Obama said two conditions must be met to reach that goal.

In addition, Mr. Obama is calling on American automakers to build more fuel-efficient cars and trucks, including those that run on electricity. During his first year in office, he set a goal to have 1 million electric vehicles on U.S. roads by 2015.

"Meeting the goal of cutting our oil dependence depends largely on two things. First, finding and producing more oil at home," he added. "Second, reducing our overall dependence on oil with cleaner alternative fuels and greater efficiency." The president responded to critics who say his administration is not doing enough to encourage domestic oil production. He said production must be increased, but with the lessons of last year's massive Gulf of Mexico oil spill in mind. "We are also exploring and assessing new frontiers for oil and gas development - from Alaska to the Mid- and South Atlantic states because producing more oil in America can help lower oil prices, can help create jobs and can enhance our energy security," Obama added. "But we have got to do it in the right way." Mr. Obama is looking for ways to stimulate the production and use of natural gas as an alternative to oil. The president also wants to encourage the use

In his State of the Union address in January, the president called for doubling the percentage of U.S. electricity that comes from clean energy sources to 80 percent by 2035. Despite the nuclear power plant disaster in Japan, Mr. Obama said atomic energy has important potential for generating electricity without adding carbon dioxide to the atmosphere. He has asked the Nuclear Regulatory Commission to make sure that all existing U.S. nuclear plants are safe. "And we are going to incorporate those conclusions and lessons from Japan in the design and the building of the next generation of plants. But we cannot simply take it off the table," Obama noted. As Congress continues to debate this year's government budget, the president warned that other areas must be cut to pay for federal incentives to advance his energy program. Kent Klein - VOA

Chinese President Criticizes France About Libya Bombing Speaking at a press conference with visiting French President Nicolas Sarkozy Wednesday, Hu also said violence would not resolve the armed political stand-off in Libya.

Chinese President Hu Jintao has warned that coalition airstrikes on Libya could violate the spirit of the UN resolution on the North African country if civilians are killed in the process.

Rebels in eastern Libya are fighting to end Libyan leader Moammar Gadhafi's 41-year hold on power. Sarkozy is a strong backer of the coalition operation against Gadhafi that aims to destroy the Libyan leader's air and land defenses, and prevent him from attacking his own people. But China's state news agency reported that Hu said if the military action were to "bring disaster" to civilians, then the operation would run counter to the intent of the United Nations resolution. Hu also said China disapproved of the use of military force in international affairs. Sarkozy was in China at a meeting of the Group of 20 top world economies. China abstained from the UN Security Council vote on Libya, but did not veto the resolution. VOA

Turkish Outreach in a Troubled World "Hudreds of thousands of underage American girls on drugs are exploited each year!" explained Stephen Wagner of Renewable Forum at an Iraqi-government sponsored 'Womens Empowerment' gathering at the U.N.Dining Room. "Various clinics throughout America facilitate the pimps controlling these juveniles by terminating any 'products' resulting from these illegal acts." Mr. Wagner had directed the Human Trafficking Program for the U.S.Department of Human Services. As I sipped tomato juice I engaged in conversation Iraqiborn Professor Alon Ben-Meir of NYU's Global Forum Program and learned he would interview the next evening H.E. Ertuğrul Apakan, Turkey's United Nations Ambassador. The next evening there I was. Ambassador Apakan emphasized "the importance of the relationship between America and Turkey" this reminding me of TAFTA - theTurkish American Free Trade Association which, I confess, I believe is a concept now dormant which needs reviving. He explained Turkey's East-West-NorthSouth tailored foreign policy with "increased diplomatic openings to Africa and Latin America." Professor Ben-Meir impressed me as a forceful international consultant and governmental adviser who, I learned, authored a powerful article in the Jerusalem Post challenging the attitudes and policies of every governing Israeli politician and official across the political spectrum. "Who is this man?" I asked myself with awe since he seems unafraid to militantly seek peace and reconciliation in the face of dangerous and contradictory trends in Syria which has been accused of aiding Khadafy with military aircraft. The Syrians deny this. "In Syria the Board of Governors of the U.N. International Atomic energy Agency(IAEA) is threatening an intrusive 'Special Inspection' at a suspected nuclear al Kibar site known as the Dair Alzour site in the IAEA Report!" explained Colonel Chuck Lutes who had served as CounterProliferation Director at the White House National Security Council. "If the Syrians reject the Special Invetigation request the IAEA could refer the matter to the U.N.Security Council and place Syria in the same category as North Korea and Iran!" "Cyberspace has no borders!" explained former CIA Director General Michael Hayden. "Software which both fabricates and hides fake personal identities and IP addresses are used in the social media to influence events!" More: "We must be on guard against insidious ideas aimed at our brains!" He reminded me of the comic book character detective 'Fearless Fosdick' in whose head criminals placed a minature electronic device while he was undergoing brain surgery. Using transmitters the criminal cartel could misdirect and control his efforts to apprehend them. Perhaps this explains the buzz in my head telling me to go left while experience tells me to go right?

www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi


34

Forum Bulmaca - 136

Yayla Üstteki oyuncu

Yol, yöntem, tarz Hainlik

Karşılıksız, tek taraflı aşk Bir renk

Kıta

Görevden alma İşaret

Piston İnce, keskin ses Bir nota

7

Yüksek okul Mesaj

Ceylan Eğik yazı

Bin kiloluk ağırlık birimi Elindeki ile yetinme Çocuğu olan erkek

Bir sayı Ortadaki Gücü yetoyuncu mez olan, güçsüz

Genişlik Bir işi yapmaya hazır

Kement Fiyat, paha, değer Yetersiz

Kurtuluş Açık, göze çarpan, belirgin

Afrika’da bir nehir

Peşin para Fas’ın plaka işareti

5

3

Lityumun sembolü Saka kuşu

Genelge, sirküler Boru sesi Uzay

Sunma Verme, ödeme

Alttaki oyuncu

Akarsu yatağı

Dönem sonu sınavı

Geri çevirme

Jeneratör, dinamo

Temiz, berrak İkiyüzlülük

Demirin sembolü Demiryolu Bir cins iri at

6

Bunalım, buhran Yeryüzü parçası

Gelecek Kendisine inanılan kimse

Dini tören, ritüel

4

Uyurken görülür Hoşlanma, zevk

Büyük anne

Cet, dede Bir tür büyük kayık

Küçük

Şaka Dili tutulmuş, dilsiz Alçalma, düşkünlük Büyük zoka

Okyanusla -rın çok derin yeri Güven Bir nota Uygun bulan, kabul eden

2

8

Hakça Tayin Bir geyik cinsi Mal, ticaret malı

Sözleşme İlaç, merhem Tepkili uçak

Neonun sembolü Hava basıncı birimi

Kısa zaman Kısa çizme

Belirti, iz, nişan Yankı

Hangi kişi Üflemeli bir çalgı Vakit Hayret sözü

1 Kuzu sesi

Bir orman ağacı İzmir’in bir ilçesi

Açık artırma ile satış Bir kimse ile eğlenme

1

ŞİFRE:

2

3

Uzaklık belirten söz

4

5

6

7

8 Hazırlayan: Güven Söztutan guvensoztutan@forumgazetem.com


Amerika Haberleri

35

Eski Kongre Üyesi Delahunt: "Türk-Amerikan toplumu ABD'nin bir parçası haline geldi" ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen Türk-Amerikan Ulusal Liderlik Konferansının gala yemeğine katılan Delahunt, Türk-Amerikan ilişkilerinin önemine değinerek, Türkiye ve ABD'nin uzun yıllardır müttefik iki ülke olduğunu, Afganistan'da, Kore'de birlikte savaştıklarını hatırlattı. Delahunt, ABD'deki Türk toplumunun daha aktif hale gelmesiyle geçen yıl Aralık ayında 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarının Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'na gelmesinin önlendiğini belirterek, Amerikan-Türk toplumunun aktifliğinin önemine dikkati çekti. Böyle bir konferans düzenlemenin de bu bağlamda çok önemli ve anlamlı olduğunu kaydeden Delahunt, organizasyon için Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) ve Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu'nu (TADF) tebrik etti.

Yıllar içinde etkinliğini artırarak ABD'nin bir parçası haline gelen Türk-Amerikan toplumunun ülkeye önemli katkılarda bulunduğunu söyleyen Delahunt, Türkiye ile ABD arasında ticari ilişkilerin de askeri ve siyasi ilişkilerin seviyesini yakalaması gerektiğini sözlerine ekledi. Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan da Amerikalı Türklerin Türkiye ile ABD arasındaki çok önemli ilişkinin doğal öğesi olduğunu vurgulayarak, ABD'deki Türk toplumunun hayatın her kademesinde her geçen gün başarılarına yeni başarılar eklemesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi.

ABD'deki Türklerin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin önemine işaret eden Tan, Türk-Amerikan Ulusal Liderlik Konferansının da Türk-Amerikan toplumunda bu birlik-beraberlik ruhunu güçlendireceğine inandığını kaydetti. Tan, Washington'da daha önce iki kez art arda görev yapmış bir diplomat olarak, Türk-Amerikan toplumunun katettiği gelişmeyi ve ulaştığı olgunluk seviyesini bizzat gözlemleme imkanı bulduğunu söyledi. Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğinin gelecek hafta Türk öğrenciler, akademisyenler ve Türk dernekleri için veri bankası oluşturma kampanyası başlatacağını da açıklayan Tan, bu vesileyle tüm öğrenciler, akademisyenler ve TürkAmerikan derneklerinin yöneticilerinden, Türk Büyükelçiliğinin internet sitesini ziyaret ederek temas bilgilerini girmelerini istedi. Tan, bu kampanyayla Türk-Amerikan toplumu ile aralarındaki iletişimi daha da artırmayı umduklarını ifade etti. MSNBC televizyonu ve Young Turks adlı

Senatör Kerry, “ Türkiye, Ortadoğu'daki dönüşüm sürecinde kilit rol oynama yeteneğine sahip” ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı, Demokrat Parti Massachusetts Senatörü John Kerry, Türkiye'nin Ortadoğu'daki dönüşüm sürecinde kilit rol oynama yeteneğine sahip olduğunu düşündüğünü ifade ederek, "Dolayısıyla Türkiye'yi ve liderlerini çok dikkatle dinliyorum. Bu süreci etkin kılmaya yardım etmek için Türklerle çok yakından çalışmamız gerekiyor" dedi. Carnegie Endowment for International Peace adlı düşünce kuruluşunda "ABD'nin Ortadoğu Politikası" başlıklı konferans veren Kerry, "Türkiye'nin, Ortadoğu ülkelerine demokrasi getirilmesine yardım etmede nasıl bir rol oynayabileceğine" dair bir soruyu yanıtladı. "Türkiye'nin, ilerlemenin muazzam bir örneği olduğunu" ifade eden Kerry, "Türkiye ve Mısır 1950'lı yıllarda aynı konumdaydı, muhtemelen gayrisafi milli hasılaları ve kişi başına düşen gelirleri de birbirine çok yakındı. Bugünse iki ülke arasında büyük bir uçurum var, Türkiye üst seviyede, Mısır ve Arap dünyasının geri kalanı ise alt seviyelerde" diye konuştu. Kerry, dolayısıyla Türkiye'nin, demokratik süreci ve güçlü ekonomiyi işletmede, Batı'ya açılmada ve çok yapıcı bir ortak olarak çalışmada harikulade bir yol izleyerek, geleceği yakaladığını kaydetti.

Birkaç ay önce Türkiye'yi ziyaretinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile uzun bir görüşme yaptığını söyleyen Kerry, sözkonusu ziyaretinde biraraya geldiği Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da uluslararası arenada çok akıllı ve yetenekli bir muhatap olduğunu ifade etti. Kerry, "Türkiye'nin, Ortadoğu barış sürecinde olduğu kadar, Ortadoğu'daki bu dönüşümde de kilit rollerden birini oynama yeteneğine sahip olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Türkiye'yi, liderlerini çok dikkatle dinliyorum. Bu süreci etkin kılmaya yardım etmek için önümüzdeki aylarda Türklerle çok yakından çalışmamız gerekiyor" diye konuştu. (A.A)

programın ünlü sunucusu Cenk Uygur da konuşmasında, ABD'deki Türk toplumunun birçok meslek grubunda kaydettiği başarılara ve çok sayıda Amerikalı Türk'ün üst düzey mevkilere ulaşmasına işaret etti. Türkiye'nin son yıllarda gösterdiği büyük ilerlemelerden çok etkilendiğini kaydeden Uygur, "20 yıl önce bana Türkiye'nin bu konuma ulaşacağını söyleseler, çok şaşırırdım" dedi. Uygur, Türkiye'nin çok başarılı bir dış politika yürüttüğünü belirterek, Ortadoğu'daki bütün ülkelerin Türkiye'ye güvendiğini ve saygı duyduğunu söyledi. Ekonomik alanda da Türkiye'nin büyük başarılar gösterdiğini kaydeden Uygur, ekonomi çevrelerinden programına katılan birçok kişinin, yatırım fırsatları açısından şu anda Türkiye'nin dünyada bir numaralı konumda olduğunu söylediğini anlattı. Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin demokrasiye sahip olamayacağını savunan kesimleri eleştiren Uygur, Türki-

ye'nin, nüfusunun yüzde 99'unu Müslüman olmasına rağmen dünyanın en büyük demokrasilerinden biri olmayı başararak, bu kesimlerin fikirlerini çürüttüğünü söyledi. ABD'nin, eski başkanı George W. Bush zamanında başlattığı Irak savaşına eleştirilerini yineleyen Uygur, Türkiye'nin o dönemde savaşa karşı çıkan tavrından gurur duyduğunu, güçlü müttefiklerin bile her konuda anlaşmasının şart olmadığını, bazen birbirlerine "gidilen yolun yanlış olduğu" yönünde telkinlerde bulunabileceğini belirtti. Hyatt Regency Oteli'nde düzenlenen yemeğe Türk-Amerikan toplumu yoğun ilgi gösterdi. Renkli görüntülere sahne olan galada, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan ve eşi Fügen Tan dans ederken, gecenin ilerleyen saatlerinde Amerika'da yaşayan Türkler, sanatçı İlhan Özulu'dan Türk halk ve sanat müziği eserleri dinleyerek Türkiye özlemlerini giderdiler. AA


Turizm Haberleri

36

Kapadokya'ya gelen turist sayısında büyük artış var Türkiye'nin peribacaları ile ünlü önemli turizm merkezi Kapadokya'ya gelen turist sayısı Şubat ayında, geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 45 arttı. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, Kapadokya'daki tarihi ve turistik merkezleri Şubat ayı boyunca 60 bin 200'ü yabancı, 18 bin 114'ü yerli olmak üzere toplam 78 bin 314 turist ziyaret etti. Geçen yıl Şubat ayında bölgeyi 44 bin 624'ü yabancı, 10 bin 323'ü yerli olmak üzere toplam 54 bin 946 turist ziyaret etmişti. Böylece, geçen yılın aynı dönemine göre turist sayısında yaklaşık yüzde 45 oranında artış meydana geldi. Kapadokya bölgesinde, Nevşehir Müzesi, Ürgüp Müzesi, Hacıbektaş Veli Müzesi, Hacıbektaş Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Hacıbektaş Atatürk Evi Müzesi, Göreme Açık Hava Müzesi, Kaymaklı Yeraltı şehri, Derinkuyu Yeraltı Şehri, Çavuşin Kilisesi, Zelve Ören Yeri, Özkonak Yeraltı Şehri, Açıksaray Ören Yeri, St. Jean Kilisesi, Mazı Yeraltı Şehri, Tatlarin Yeraltı Şehri, Karanlık Kilise, El Nazar Kilisesi ve Mustafapaşa Ören Yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turistlerin ziyaretine açık bulunduruluyor. Bölgeyi yılda ortalama 2 milyon yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor. Yet-

kililer, turist sayısının bu şekilde devam etmesi halinde, bu yıl Kapadokya'nın 2 milyon ziyaretçi sayısını aşabileceğini belirtti. KAPADOKYA'NIN EN BÜYÜK PERİ BACASI TURİZME KAZANDIRILACAK Öte yandan Kapadokya'nın en büyük peri bacası Ortahisar Kalesi'nin turist ziyaretlerine açılması için ilk adım atılarak, restorasyon projesinin ihale söz-leşmesi imzalandı. Nevşehir'in Ürgüp ilçesine bağlı Ortahisar beldesinde bulunan ve yaklaşık 8 yıldır turist ziyaretine kapalı olan bölgenin en büyük peri bacası Ortahisar Kalesi'ni yeniden turist ziyaretlerine açmak için Ortahisar Belediye Başkanı İhsan Özendi ile mimar Evren Küçükdoğan ihale sözleşmesini düzenlenen törenle imzaladı. AA




TCCC Başkanı Hakan Toprak: “Kanada gözardı edilecek bir ülke değil”

Türk iş adamlarına seslenen Türkiye-Kanada Ticaret Odası (TCCC) Başkanı Hakan Toprak, Kanada’nın her alandaki potansiyeli ile adeta fırsatlar ülkesi olduğunu söyledi. Toprak, ”İki ülke arasındaki buzların erimesi, karşılıklı ziyaretlerin artırılmasına bağlı. Türkiye’deki ticaret erbabı arkadaşlarımı Kanada’da iş yapmaya çağırıyorum. Biz de oda olarak kendilerine her türlü hizmeti vermeye hazırız.” diye konuştu.

Devlet Bakanı Bağış, onuruna düzenlenen programa katıldı

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, New Jersey'in Newark kentinde, ''Amerika Müslümanları Ticaret Odası'' ile merhum İmam W.D. Muhammed'in liderliğindeki ''Kuzey Doğu Bölgesi Müslüman Topluluğu'' tarafından kendi onuruna düzenlenen yemeğe katıldı ve burada topluluk üyelerinden ödüller aldı. Bakan Bağış, düzenlenen program ve verilen ödüllerle ilgili olarak, ''Buradaki bu kardeşlerimizin Türkiye'ye olan muhabbeti, sevgisi, saygısı, Türkiye'nin artık uluslararası alanda gördüğü saygının, geldiği noktanın neticesidir'' dedi. Bağış programda yaptığı konuşmada, Amerikalı Müslüman topluluğa seslenerek, tanımaktan onur duyduğu W.D. Muhammed'i 2007 yılında Türkiye'ye davet ettiklerini, Muhammed'in Türkiye'de dönemin dışişleri bakanı olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile tanıştığını ve Gül'ün Muhammed onuruna yemek verdiğini anlattı. O yemekte ilginç bir diyaloğun yaşandığını aktaran Bağış, W. D. Muhammed'in, Barack Obama'nın ilerde ABD'nin liderlerinden biri olacağını söylediğini, kendisinin o dönemde buna pek ihtimal vermediğini, oysa W. D. Muhammed'in vizyonunun son derece geniş olduğunun görüldüğünü anlattı. Aynı yemekte, Atlantic Records'un kurucusu merhum Ahmet Ertegün'ün babası Büyükelçi Minur Ertegün'ün, 1930'larda Türkiye'nin Washington Büyükelçisi olduğu dönemde, siyahi Amerikalıların Türk Büyükelçiliğine ''arka kapıdan değil de ön kapıdan'' girdikleri için epey eleştirildiğini, ama Minur Ertegün'ün tavrını hiçbir şekilde değiştirmediğinin de konuşulduğunu aktaran Bağış, ''insanların kim olduğunun derilerinin rengine değil, hayatta ne gibi tercihler yaptıklarına bağlı olduğunu'' belirterek, ''Hayatta doğru şeyleri yapmak isteyip istemememiz, muhtaç olanlara yardım edip etmememiz, yardıma ihtiyacı olanların yanında olup olmamamız bizi biz yapar'' diye konuştu. İnsanları birleştiren özelliklerin birbirinden ayıran özelliklerinden çok daha fazla olduğunu vurgulayan Bağış'ın sözleri salonda epey alkışlandı. Bağış konuşmasının sonunda, merhum W.D. Muhammed'in Türkiye ziyareti sırasında kendisiyle birlikte çekilmiş ve çerçevelenmiş büyük bir fotoğrafını da Amerikalı Müslüman topluluğa hediye etti. Toplumun liderleri de Bağış'ı aralarında görmekten son derece memnun olduklarını, W.D. Muhammed'in Türkiye'de son derece iyi ağırlandığını ve Türkiye'nin dost ve güçlü bir ülke olduğunu ifade ettiler. Amerikalı Müslüman toplumun üyelerinin Bakan Bağış'a çeşitli ödüller takdim ettikleri gecede Bağış, topluluk üyeleriyle toplu ve ayrı ayrı fotoğraflar da çektirdi, küçük çocuklarla sohbet edip ilgilendi. (A.A) - Özlem Şahin Şakar

Fotoğraflar: (A.A) - Basri Şahin



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.