Obama ABD’nin 4 yeminli ikinci Başkanı Obama ikinci dönem başkanlık görevi için yeminini anayasa gereği 20 Ocak günü Beyaz Saray’da etti. 20 Ocak gününün Pazar gününe denk gelmesi nedeniyle halka açık tören 21 Ocak günü yapıldı. Obama ilk kez başkanlığa seçildiğinde de iki kez yemin etmişti. 2009 yılındaki törende Anayasa Mahkemesi Başkanı John Roberts, yemin töreni sırasında şaşırınca, ertesi gün yemin töreni Beyaz Saray’da özel bir törende tekrarlanmıştı. Obama, ilk siyah başkan, ikinci kez seçilen siyah başkan ve dört kez yemin eden başkan olarak da tarihe geçti. Amerikan tarihinde dört kez yemin eden tek diğer başkan Franklin Delano Roosevelt (FDR) olmuştu.
Obama’dan dünyaya 2. dönemin ilk mesajı:
''Asya'dan Afrika'ya, Amerika'dan Ortadoğu'ya demokrasiyi destekleyeceğiz.“ Detaylı haber
25.
sayfada
Göçmen Ailelere Müjde: Beklenilen Göçmenlik Yasası Kabul Edildi Turkish American Newspaper Year 10
Issue 155
January 26, 2013
Semi monthly
Detaylı haber
$ 1.00
28.
sayfada
TADF Başkanı Ali Çınar’dan Türk Amerikan toplumuna birlik ve beraberlik mesajı Saygıdeğer Türk Amerikan Toplumuna.. Makam ve mevkilerin geçici, ancak hizmetlerin kalıcı olduğu bilinci ile 2012 yılındaki çalışmalarımızı, vatan ve bayrak sevgimiz ile sizlere en iyi şekilde hizmet etme prensibini göz önünde bulundurarak tamamladık.
Detaylı haber
30.
sayfada
Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu olarak Amerika’daki Türk toplumumuzun daha çok güçlenmesi ve Türk’ün sesini daha çok duyurmak amacıyla aşağıdaki çalışmaları sizler ve gelecek nesillerimiz için hizmete sunduk..
Mali, Afrika’nın “Bilim Merkezi”idi.. Afrika kıtasındaki bütün ülkelerin Avrupa'dan kaynaklanan acı bir tarihinin olduğu bilinen bir gerçektir. Fransa'nın askeri müdahalesiyle son günlerde dünya gündemine gelen Mali'nin ise pek dile getirilmeyen bir diğer yüzü var. Mali, daha 9. yüzyılda kurularak günümüze kadar gelen üniversiteleri, 13 ve 15. yüzyıla ait tıp, tarih, ilahiyat, dilbilgisi, coğrafya gibi konularda yazılmış ve dünya bilimine ışık tutmuş el yazmalarıyla, Afrika'nın vahşi bir kıta değil, ilim bölgesi olduğunu gösteren eserlerle dolu. Tarihe şahitlik eden bu Arapça eserler, şimdi yok olma tehlikesiyle karşı
karşıya. Deve derisi üzerine yazılı el yazmaları; Afrika'nın yüzlerce yıllık tarihine ışık tutan birer hazine. Her türlü tahribattan kurtularak günümüze kadar ulaşan bu belgeler 13 ve 15. yüzyıla ait. Kıtanın en önemli kültür hazinelerini korumak için İslam dünyasının konuya el atması isteniyor. Afrika'nın batısında bulunan ve Mali'nin en önemli şehirlerinden biri olan Timbuktu, BM Dünya Mirasları Koruma listesinde bulunuyor. Dünya Mirasları Merkezinden Lazare Eloundou, ülkesindeki savaşın bir trajedi olduğunu belirtiyor ve "Bu Afrika için bir dram, çünkü bu miras, Afrika'nın tarihini yazmasına imkan tanıyordu. Bu saldırılar kabul edilemez" diyor. Hayrettin Turan’ın Özel Haberi
9.
sayfada
ABD'de Türk öğrencilere "en iyi robot teknolojisi tasarımı" ödülü
ABD'nin New Jersey Eyaleti'nde Pioneer Academy of Science Lisesi 3. sınıf öğrencileri, tasarladıkları robot için çizdikleri 3 boyutlu proje ile en iyi tasarım ödülünü kazandı. Bu yıl altıncısı düzenlenen FTC (First Tech Challange) robot yarışmasında, ABD'nin New Jersey Eyaleti'nden özel Türk okulu Pioneer Academy of Science Lisesi 3. sınıf öğrencileri Sinan Şahin, Ali Sinan Çiftçi, Bünyamin Yusuf Konuk, Hilal Bulur, Hilal Tekin, Mücteba Gürcanlı ve Zeynep Hale Teke, eyalet elemelerini geçerek finallere katılmaya hak kazanırken, tasarladıkları robot için çizdikleri 3 boyutlu proje tasarımı da en iyi tasarım ödülünü kazandı. PİOTEC grubundaki robot projesinin 3 boyutlu tasarımını çizen Sinan Şahin, 15 günlük geceli gündüzlü çalışmanın sonucu bu başarıyı elde ettiklerini söyledi. Şahin, "New Jersey'de faaliyet gösteren ve bu yarışmaya katılmak için hazırlık yapan 95 lise arasından Türk öğrenciler olarak böyle bir sıralamada üst sıralara çıkmamız çok güzel bir duygu" diye konuştu. New Jersey'nin farklı bölgelerinde son bir ay içerisinde hemen hemen her hafta gerçekleştirilen yarışmalar hakkında bilgi veren Şahin şunları söyledi: "Bir tür robot yarışması olan FTC, Amerika ve dünyanın birçok ülkesinden lise ve dengi okulların katılımı ile gerçekleşen bir organizasyon. Bu yarışmada hedef, takımların tasarladıkları robotlarla yarışma komitesinin belirlediği kaidelere göre istenilen sürede, istenilen yerlere materyalleri taşımasıdır. Yarışmaya katılan robotlarda uzaktan kumanda, bluetooth, wi-fi gibi kablosuz bağlantı kontrol mecburiyeti olduğu için, tasarladığınız robotla bir anlamda teknolojinizi ve gelişiminizi de yarıştırmış oluyorsunuz." Basri Şahin- AA- New York
Merhaba
5
FORUM Gazetesi arşivine bir gözatmak TADF konusuna ne kadar önem verdiğimizi anlatmaya yeter. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu “TADF”ın faaliyetlerine önem vermemizin nedeni çok açıkır.
TADF, Türk Amerikan Toplumunun geleceğine hizmet ediyor.. Bu sayımızda manşet haber olarak verilen Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu “TADF” Başkanı Ali Çınar’ın mesajı satır aralıklarıyla okunması gereken bir açıklama olarak göze çarpıyor. Gerek Türk Amerikan toplumunun bir ferdi ve gerekse bir gazeteci olarak uzun yıllar gözlemlediğim TADF’ın geçmiş dönemleri ilgili detaylı bilgimiz var. 1993 yılından bu tarafa gelip geçen başkan ve yöneticileri tanıyoruz. Hepsi de kendi alanlarında kıymeti inkar edilemez insanlar. İnancımız odur ki, bu arkadaşlarımızın hepsi kendi kapasiteleri ölçüsünde Türk Amerikan toplumuna hizmet vermeye çalışmıştır. Mesleğimizin bir gereği olarak bu arkadaşlarımızı hata yaptıklarında eleştirmiş, gayretli çalışmalarını da takdir eden yorumlar yapmışızdır. Yayın hayatına başladığımız ilk günlerden itibaren Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu “TADF”ın faaliyetlerini yakından takibetmiş, haber ve yorumlarımızda hep bu güzide kuruluşumuza öncelik vermişizdir.
Yabancı bir ülke topraklarında yaşayan azınlıkların milli kimliklerini koruyabilmeleri için kendi sivil toplum kuruluşlarını kurmaları gereklidir. Yetişen genç kuşağın zamanla içinde yaşadıkları yabancı ülkenin kültürü etkisi altında kalacağı ve en kısa zamanda kendi milli kimliklerini kaybedecekleri açık bir gerçektir. Bu yüzden Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu “TADF” ve ona bağlı derneklerimiz Türk Amerikan toplumunun geleceğini şekillendirmede son derece etkili rol oynayabilecek kuruluşlardır. Toplumumuzun dernekler ve bu derneklerimizin çatı kuruluşlarından birisi olan Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu “TADF”ın değerini bilmesi gerekir. Onların yaptığı faaliyetlere madden destek vermek ve her tür etkinliklerine bizzat katılmak toplumun geleceğine yönelik bir yatırım ve ondan da öte çok önemli bir hizmettir. Ali Çınar ve ekibinin göreve başlamasından bu tarafa Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu TADF”ın faaliyetlerinde hemen herkesin izlediği gibi bir canlılık yaşanıyor. Dur durak bilmeden yapılan etkinlikler dikkatten kaçmıyor. Çınar yönetiminin farkı yaptığı her icraatın her etkinliğin hesabını vermesi. Yani şeffaf bir yönetim tarzı sergilemesi. Ve en önemlisi kendilerini bulundukları makamla özdeşleştirmemeleri. Çınar’ın mesajında belirttiği “mevki ve makam-
www.TurkTurist.com Türkiye’nin gezi portalı
www.GlobalMediaLinks.com Türk ve dış dünya medyasına linkler
FORUM The Turkish-American Newspaper
Advertising Manager
Mehmet Kachar mehmetkachar@forumgazetem.com
Publisher Murat Yeşil, Ph.D. Editor-in-Chief İsmail Yeşil Editor Fatih Yeşil Assistant Editor Sevinç Özbek Marketing Director Necmi Bahçe
973-445-6552 New York Advertising Director
Sinan Gegre 973-464-8987
ların geçici olduğu” ifadesi de onların koltuk merakıyla veya bu koltuktan Türkiye’deki daha yüksek koltuklara sıçrama gayesiyle bu göreve talip olmadıklarını ve amaçlarının sadece Türk Amerikan toplumuna hizmet olduğunu gerçeğini dile getiriyor. Toplumumuzun ve genelde Türk milletinin bu düşünce yapısındaki insanlara ihtiyacı var. Umarız sonraki yönetimler de aynı çizgide bu önemli görevi başarıyla sürdürürler. Etnik toplumların yabancı diyarlarda devam eden “kimliğini koruma ve yüceltme” mücadelesinde dernekler kadar medyanın da çok önemli görevleri var. Amerika’da yaşayan etnik toplumlar içinde uzun yıllar kendisine ait bir yerel medya organı olmayan hemen hemen tek toplum olan Türk Amerikan toplumu 10 yıl önce yayın hayatına başlayan FORUM Gazetesi ile medya dünyasında sesini duyurmaya başladı. Daha sonra açılıp kapanan gazeteler dışında sanal dünyada yeni yayınlara da kavuştu. Ancak FORUM Gazetesi’nin yeri hep farklı oldu. Mesleği gazetecilik olan bir profesyonel ekip tarafından hazırlanan tek yerel gazete olan FORUM, hem gerçek gazete hem de Internet gazetesi olarak hizmette 10 yıl gibi bir rekora ulaşmanın haklı mutluluğunu yaşıyor. Kurucu ekibin fedekarlığından başka hiç bir yerden tek kuruş destek almadan yoluna devam etmeye çalışan FORUM’un varlığı Türk Amerikan toplumu için bir prestij kaynağıdır. Büyük gazetelerin ile dayanamadığı ekonomik krize rağmen varlığını sürdüren FORUM Gazetesi, Türk medya tarihine geçecek bir örnek yayıncılık anlayışı sergiliyor. Bir sonraki sayımızda buluşabilmek ümidiyle.
FORUM GAZETESİ REKLAM & İLAN SERVİSİ
mehmetkachar@forumgazetem.com
973 - 445 - 6552
862 -262 -2497 201 - 204 - 9256 info@forumgazetem.com ilan@forumgazetem.com 1199 Main Avenue Clifton, NJ 07011
Representatives
Yıldız Gündoğmuş - Ankara Hayrettin Turan - İstanbul Feramiz Gökdemir - İstanbul Forum, The Turkish American Newspaper does not in way, shape or endorse, condone, or is responsible for any opinions, advertisements, misprints, typos and/or publication errors.
FORUM - The Turkish-American Newspaper is published twice a month (24 issues each year) by FORUM Newspaper LLC at 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011. Application to mail at periodicals postage rate at Clifton, N.J., 07015-9998. POSTMASTER - Please send address changes to FORUM Newspaper LLC, 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011 Tel: 862-262-2497 & Fax: 973 - 218 - 8440
6
AMERİKA HABERLERİ
Obama, silah kontrolü konusunda ilk önemli adımı attı ABD Başkanı Barack Obama, Kongre'nin onayına gerek olmayan 23 ''başkanlık emrini'' onayladı, Kongre'ye de askeri tarzdaki silahların satışının yasaklanması ve silah alımında kişilerin evrensel standartlarda geçmiş araştırmasının yapılması gibi konularda düzenleme yapması için çağrı yaptı. Obama Beyaz Saray'da, silah şiddeti mağdurları, aileleri, 20'si çocuk 26 kişinin hayatını kaybettiği Newton'tan gelen aileler, silah kontrolüyle ilgili çalışan sivil toplum örgütleri, sporcular, bazı yönetim ve Kongre üyelerinin katılımıyla basın toplantısı düzenledi. Obama'nın konuştuğu kürsünün yanına da Obama'ya silah kontrolü konusunda mektup yazan 4 küçük öğrenci oturdu. Obama, konuşmasında, çocukları korumanın ayrılıklar yaratan bir sorun olmaması gerektiğini belirterek, toplum olarak çocukları korumanın birinci görevleri olduğunu ve buna göre yargılanacaklarını söyledi. Yanında oturan 4 öğrencinin kendisine yazdığı mektuplardan bölümler okuyan Obama, ''Onların sesi bizi değişime çağırıyor'' dedi. WASHINGTON-Newton'daki saldırıdan şu ana kadar, bir ay içinde ABD'de 900 kişinin silahlı şiddet nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkati çeken Obama, bu nedenle şimdi harekete geçme zamanı olduğunu ve bu konuda kendi üzerine düşeni yapacağını söyledi. Obama, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden başkanlığında 1 ay süren araştırmalar sonucunda hazırlanan öneriler doğrultusunda, silah kontrolünü sağlamak için 23 ayrı ''başkanlık emrini'' açıkladı. Obama, bu emirlerinin güvenlik güçleri ve akıl hastalığı merkezlerine ihtiyaç duydukları araçları sağlayacağını kaydetti. ''Başkanlık Emirleri'' arasında, silah alımında kişilerin geçmiş araştırmalarına yönelik mevcut sistemde iyileştirilmeler yapılması, silah şiddetine yönelik federal araştırmaların yapılmasının sağlanması ve bu konudaki engellerin kaldırılması, okullara daha fazla danışman atanması, zihin sağlığı merkezlerine erişim imkanlarının güçlendirilmesi gibi maddeler yer alıyor. Söz konusu planın, 500 milyon dolarlık, 20 yıla aşkın süredir silah kontrolü konusunda yapılan en kapsamlı plan olduğu belirtiliyor. Kongre'ye çağrı.. Obama, kalıcı ve gerçek bir değişim yaratmak için bazı konularda Kongre'nin harekete geçme zorunluluğu bulunduğunu belirterek, Kongre'ye de bir dizi çağrıda bulundu. ABD'de silah alan kişilerin yüzde 40'ının herhangi bir geçmiş araştırması yapılmadan silah sahibi olduğuna işaret eden Obama, Kongre'den, silah fuarlarında satılanlar dahil, silah alımında, kişilere geçmiş araştırmasının yapılmasının zorunlu tutulması konusunda düzenleme yapmasını istedi.
Obama, askeri tarzdaki silah ve mühimmatların satışının yasaklanması konusunda da Kongre'ye çağrı yaparak, ''Savaşlar için dizayn edilen bu silahlar sinema salonuna girmemeli'' dedi. Amerikan halkına çağrı.. Obama, anayasanın silah alımını kişisel özgürlük olarak gören ikinci maddesine karşı olmadığını ifade ederek, silah sahipliği geleneğine, spor amaçlı silahların kullanılmasına saygı duyduğunu da söyledi. Silah kontrolü konusundaki tüm düzenlemelerin hayata geçmesinin zorlu bir süreç olduğunu belirten Obama, Kongre ve vatandaşları silah lobileri ve çıkar gruplarının propagandalarına karşı uyardı. Obama, yine de şu anki dönemin diğerlerinden farklı olduğunu ve konuya karşı Amerikan halkının bugüne kadar hiç olmadığı kadar duyarlı olduğunu hatırlattı. Amerikan halkına seslenen Obama, ''Değişimin tek yolu Amerikan halkının bunu talep etmesi. Bunu Amerikan halkı talep etmeden yapamayız'' dedi. Obama, vatandaşlardan Kongre üyeleriyle temasa geçmelerini isteyerek, Kongre üyelerine, silah lobilerinden ''A'' derecede puan ve seçim kampanyalarına destek almanın mı yoksa bir çocuğun hayatta kalmasının mı daha önemli olduğunu sormalarını istedi. Obama, Newton'da hayatını kaybeden Grace adlı öğrencinin yaptığı resmi de Oval Ofis'teki özel çalışma bölümünün duvarına astığını söylerken, Grace'in ailesi gözyaşlarını tutamadı. Obama, konuşmasının ardından 23 başkanlık emrini imzalayarak, yürürlüğe koydu. Muhabir: Barışkan Ünal / Mehmet Toroğlu - AAYayıncı: İbrahim Uyar
ANAYURT HABERLERİ
7
Akıllı kimlik kartları pasaport gibi kullanılacak Bolu İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürü Orhan Aslan, akıllı kimlik kartları sayesinde vize istemeyen ülkelere pasaportsuz gidilebileceğini söyledi. Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, akıllı kimlik kartı uygulamasının 2008 yılının eylül ayında Bolu'da başladığını, pilot uygulamanın TÜBİTAK tarafından yürütüldüğünü anlattı. 1 Kasım 2011'de tamamlanan pilot uygulamada il genelinde 220 bin akıllıkimlik kartı dağıtıldığını dile getiren Aslan, ''Bu kart ilimizde hastanelerde ve eczanelerde kısmen kullanıldı ve şuanda da hastanelerde ve kütüphanelerde kullanılıyor. 'Arkasında kimlik kartı olarak kullanılmaz' yazılmış olsa da ilimizde nüfus müdürlüğü tarafından verilmiş olduğu için sıkıntı yaratmıyor ve kullanılabiliyor'' diye konuştu. BOLU (A.A) - Akıllı kimlik kartlarının Türkiye'de 2013'ün 2. yarısında uygulanmaya başlanacağını kaydeden Aslan, uygulamanın çok sayıda avantajının bulunduğunu vurguladı. Kartta bulunan 1 GB'lık çipe çok sayıda bilgi depolanabileceğine dikkati çeken Aslan, şöyle konuştu: ''Kartların üzerinde güvenlik duvarları var. İçinde bir çip var, güvenlik şifreleri mevcut. Vatandaşlarımız şuan bu kartın içinde banka hesap numaraları, ehliyet bilgileri, sağlık ve maaş bilgileri olacak sanıyor ama bunlar olmayacak. Bunlar yapılamaz olarak algılanmasın, tabii ki yapılabilir ama buna gerek yok. Üzerinde 1 GB'ye kadar veri depolayabilen çip var. Bu da demek oluyor ki, A4 kağıdı boyutunda 900 bin sayfa
bilgiyi depolayabilirsiniz ama bunun çeşitli sakıncaları olabilir. Tek kartta bu bilgileri taşımak vatandaşımıza kolaylık gibi gelebilir ama her kurumun her bilgiyi görmesine gerek yok.'' -Pasaport olarak kullanabileceğizAkıllı kimlik kartlarının en büyük avantajlarından birinin bazı durumlarda pasaport ihtiyacını ortadan kaldıracak olmasını anlatan Aslan, ''Vize istemeyen ülkelere kimliğimizi göstererek geçebileceğiz, yani pasaport uygulamasına gerek kalmayacak. Akıllı kimlik kartları sayesinde vizesiz gidilen bir ülkeye geçmek istediğimiz zaman pasaport çıkartmak zorunda kalmayacağız'' şeklinde konuştu.
Aslan, sözlerini şöyle tamamladı: ''Kimlik kartının verilmesi ile ilgili yani bu kartın üzerinde hangi bilgilerin olması gerektiğiyle ilgili yasa henüz çıkmadı. 26 maddelik yasa çıkarılacak, içeriği ve üzerinde hangi bilginin bulunması konusunda olacak bu yasalar. Genel müdürlüğümüzden aldığımız bilgiye göre uygulama 15 ilde başlatılacak ve buralarda test aşaması gibi devam edecek. Daha sonra diğer illere de hızlı şekilde dağıtımı sağlanacak. Test çalışması yapılacak 15 il seçildi. Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu'dan iller var. Ankara, İzmir, İstanbul gibi iller de var.'' Muhabir: Abdülhamid Hoşbaş Emin Gürbüz Yayıncı: Kemal Kaymak
Rauf Denktaş New York'ta anıldı
NEW YORK (A.A) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, ölümünün birinci yılında, New York'ta Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) ve KKTC Temsilciliği'nin ortaklaşa düzenlediği törenle anıldı. Türkevi'nde gerçekleşen programda konuşan Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik, Rauf Denktaş'ın Kıbrıs davasının hem savunucusu hem de önderi olduğunu söyledi. Büyükelçi Çevik, ''Sayın Denktaş'ın getirdiği ilkeler bundan sonra da Kıbrıs davasında sürdüreceğimiz mücadelenin mihenk taşlarıdır. Kıbrıs sorunu bir gün çözümlenecektir. Denktaş Bey'in ve Fazıl Küçük'ün getirdiği ilkler çerçevesinde tabiki çözümlenecektir. Bu vesile ile Denktaş beyi saygıyla anıyoruz'' dedi. KKTC Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Dana da yaptığı konuşmada ''Cumhurbaşkanımız Denktaş, Kıbrıs müzakerelerinde Türk halkının eşit egemenliğini, siyasi eşitliğini, kendi kendini yönetme hakkını ve Anavatan Türkiye'nin garantisini her zaman ön planda tutmuştur" diye konuştu. TADF Başkanı Ali Çınar da Rauf Denktaş'ın Kıbrıs'ın KKTC olması yolunda verdiği mücadeleyi anlattı. Muhabir: Basri Şahin / Yayıncı:Ömer Erim Baştimar
Önemli Telefonlar Rehberi T.C. Washington Büyükelçiliği T.C. Birleşmiş Milletler Temsilciliği T.C. New York Başkonsolosluğu T.C. New York Eğitim Ataşeliği T.C. New York Kültür ve Turizm Ataşeliği T.C. New York Ticaret Ataşeliği T.C. New York Ekonomi Ataşeliği T.C. New York Sağlık Ataşeliği T.C. New York Din ve Sosyal Hizmetler Ataşeliği T.C. New York Basın Müşavirliği KKTC - BM Temsilciliği T.C. Washington Büyükelçiliği T.C. Washington Silahlı Kuvvetler Ataşeliği T.C. Washington Basın Müşavirliği T.C. Washington Eğitim Müşavirliği T.C. Washington Ekonomi Müşavirliği T.C. Washington Ticaret Müşavirliği T.C. Washington Gümrük Müşavirliği T.C. Washington Kültür Tanıtma Müşavirliği T.C. Washington Büyükelçiliği Konsolosluk Şubesi T.C. Chicago Başkonsolosluğu T.C. Houston Başkonsolosluğu T.C. Los Angeles Başkonsolosluğu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu - TADF Türk Amerikan Dernekleri Asemblesi - ATAA Türk Hava Yolları New York Ofisi T.C. Ziraat Bankası -New York Şubesi T.C. Vakıflar Bankası -New York Şubesi T.C. Ottawa Büyükelçiliği Kanada Türk Dernekleri Federasyonu New York Fatih Camii Rochester Hamidiye Camii New Jersey Paterson Ulu Camii New Jersey Karaçay Türkleri Camii
(202) 612-6700 (212) 949-0150 (212) 949-0160 (212) 687-8395 (212) 687-2194 (212) 687-1530 (212) 661-7494 (212) 450-9164 (212) 661-1039 (212) 867-9023 (212) 687-2350 (202) 612-6700 (202) 612-6770 (202) 612-6807 (202) 612-6810 (202) 612-6790 (202) 612-6780 (202) 612-6794 (202) 612-6800 (202) 612-6740 (312) 263-0644 (713) 622-5849 (323) 655-8832 (212) 682-7688 (202) 483-9090 (800) 874-8875 (212) 557-5612 (212) 621-9400 (613) 789-4044 (647)-230-9397 (718) 438-6919 (716) 482-4210 (973) 345-6584 (973) 345-1083
8
AMERİKA HABERLERİ
Türkiye'nin yükselen gücü Washington’da tartışıldı ABD'nin başkenti Washington'da, yakın dönemde Ankara'da görev yapmış iki eski ABD Büyükelçisi'nin de katıldığı panelde, Türkiye'nin yükselen gücü masaya yatırıldı. ABD'deki düşünce kuruluşu Washington Institute'da, ABD'nin eski Ankara büyükelçileri Ross Wilson ve James Jeffrey ile Washington Institute Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay'ın konuşmacı olduğu, ''Yükselen Türkiye: (ABD) Yeni Yönetim İçin Zorluklar ve Beklentiler'' başlıklı panel düzenlendi. Çağaptay, Türkiye'nin AK Parti iktidarında siyasi dönüşüm geçirerek post-Kemalist aşamaya girdiğini, bu aşamanın da iki ögeden oluştuğunu ifade ederek, ''birinci olarak, Türkiye'de AK Parti döneminde Avrupa tarzı laiklik modelinin büyük oranda ortadan kalkarak, din, devlet ve eğitimin birbirinden kesin ayrımını öngören düzenin tersine çevrildiğini, ikinci olarak da Türkiye'nin kendisini kazara Ortadoğu'da konumlanmış bir Avrupa ülkesi olarak görmekten, kendisini Avrupa ülkesi ama Müslüman Ortadoğu'yla yan yana ülke olarak gören bir perspektife yöneldiğini'' savundu. WASHINGTON- Çağaptay, ''yeni Türkiye'nin'', kendisini bulunduğu bölgenin parçası olarak gören, ekonomik açıdan bölgedeki en baskın güç olan ve önemli oranda da siyasi güç inşa eden, ancak ''yumuşak gücü''ne karşılık gelecek, bölgesel güç olabilme emellerine ulaşabilmesi için gereken ''sert gücü'' henüz oluşturamayan ''Latin Amerika'nın Brezilyası'' olabileceğini belirtti. Türkiye'nin bölgesel güç olmak ve Batılı ortakları tarafından da böyle görülmek istediğine dikkat çeken Çağaptay, bu yolda atılması gereken en önemli adımlardan birinin, liberal ve demokratik bir yeni Anayasa'nın hazırlanması olduğunu dile getirdi. Çağaptay, ''Türkiye bölgesel güç olmak ve böyle görülmek istiyorsa toplumun tüm katmanları için geniş özgürlükleri içeren liberal bir Anayasa yazmalı. Yeni anayasa dini özgürlüğü ve aynı zamanda da dinden özgürlüğü sağlamalı, tüm dinlerin mensuplarına liberal yaklaşmalı, azınlıkları da korumalı'' dedi. Çağaptay, ''yeni Türkiye'nin biraz laik, biraz İslamcı, biraz muhafazakar, biraz liberal, biraz Batılı, biraz Ortadoğulu ve biraz da Avrupalı olduğunu'' savunarak, bölgesel güç olmak için tüm bu kesimleri bir arada tutacak bir Anayasa'nın yazılması gerektiğini dile getirdi. Çağaptay, Türkiye'nin bölgesel güç olarak yükselmek için, aynı zamanda ekonomik büyümesini de devam ettirmesi, Batı yönelimini sürdürmesi ve bunun yanında da Suriye'deki krizin kendi sınırlarının içerisine taşması ve olası zararlı etkilerini asgariye indirmesi gerektiğinin altını çizdi. Sahip olduğu ekonomik güç ve büyüyen ekonomisine rağmen Türkiye'nin Ortadoğu'yu tek başına idare edebilecek imkanlara sahip olmadığını Arap Baharı ve özellikle de Suriye krizinin gösterdiği değerlendirmesinde bulunan Çağaptay, Suriye krizinin Türkiye'deki istikrarı bozabilme potansiyelinin, Türkiye'nin ABD ve NATO'ya yönelmesindeki önemli faktör olduğunu söyledi. Çağaptay, AK Parti'nin yaklaşan yerel seçimlerde zafer elde etmesi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da ''halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olma hayaline'' ulaşabilmesinin, ekonomik büyümenin devam etmesine ve Suriye'deki iç savaşın zararlı etkilerini asgariye indirmekten geçtiğini, bu durumun da Türkiye'nin Suriye konusunda tek taraflı eyleme girişme seçeneğini devre dışı bıraktığını savundu. Türkiye'nin ekonomide 10 yılda çok önemli atılımlar atarak ''Türk mucizesi'' yarattığını belirten Çağaptay, Suriye'deki karışıklığın Türkiye'nin sınırları içerisine taşması ve Esed'in iktidara tutunmaya devam etmesi halinde, bunun ekonomideki ''Türk mucizesinin'' sonu anlamına gelebileceği, PKK terörünün artabileceği, dış yatırımların zarar görebileceği uyarısında bulundu. Dolayısıyla Suriye'nin önümüzdeki yılda TürkAmerikan ilişkileri açısından bir ''gerilim testi'' olacağını söyleyen Çağaptay, Türkiye'nin Suriye konusunda ABD ve NATO ile çalışması gerektiğinin farkında olduğunu, Türkiye'den ABD'ye bu yıl, Suriye konusunda daha fazla
adım atması yönündeki taleplerin artacağı görüşünü dile getirdi. Çağaptay, son olarak Türkiye'nin, bölgesel güç olabilmek için, Suriye muhalefetinin tüm unsurlarıyla bağlarını güçlendirmesi, İsrail ile de ilişkilerini tekrar normalleştirmesi gerektiği görüşünü dile getirdi. -''Türkiye ve ABD'nin birbirine aynı oranda ihtiyacı var''Ross Wilson da Türkiye'nin dev boyutta ekonomik dönüşümden geçtiğini, bunun ülkeyi demografik ve sosyal olarak da dönüştürdüğünü söyledi. Kürt meselesinin de artık ulusal bir hal aldığını, dünyadaki en büyük Kürt kentinin İstanbul olduğunu, ülkenin farklı kesimlerinde Kürtlerin yoğun nüfusa sahip olduğu kentlerin bulunduğunu ifade eden Wilson, bu türden ekonomik ve sosyal dönüşümlerin kilit siyasi neticeleri olacağını, Türkiye'de de bu ekonomik ve sosyal dönüşümlerden başarıyla istifade etmeyi başaran tek partinin AK Parti olduğunu söyledi. Wilson, işsizlik oranlarının AK Parti iktidarında çok değişmediğini, acilen eğitim reformuna ihtiyaç duyulduğunu, Kürt meselesinin, kadınların toplumdaki statüsüyle alakalı meselelerin devam ettiğine dikkat çekti. Wilson, Türk-Amerikan ilişkilerinin bugün içinde bulunduğu durumu da ''tarihte hiç olmadığı kadar iyi ve yakın'' şeklinde niteleyerek, ''2005'te Türkiye'de büyükelçilik görevine başladığımda ilişkiler zor bir dönemden geçiyordu, karşılıklı güvensizlik vardı. Ben Türkiye'deyken, en üst olmasa da üst düzeylerde Türk ve Amerikalı yetkililer arasında siyasi konularda diyalog oluşturmak çok zordu, adeta 'Türkiye'ye gelin, yaptıklarımız hakkında Türklerle görüşün' diye yalvarmak zorunda kalıyordum. Şimdi bu değişti, ilişkiler her düzeyde yakınlaştı. Bu, eskiden varolan sadece askeri odaklı ilişkiler yerine, daha olgun ve modern bir ilişki inşa etme adına dev bir değişim'' dedi. Türkiye'nin de ABD'nin de birbirine aynı oranda ihtiyaç duyduğuna dikkati çeken Wilson, ABD'nin Türklerle Suriye, İran, Irak gibi, iki ülke çıkarlarını ilgilendiren önemli konularda yakın istişare içerisinde olması gerektiğini vurguladı. Bir soru üzerine, AK Parti'nin bir koalisyon ve bu koalisyonu bir arada tutan ''tutkalın'' da Başbakan Erdoğan olduğunu belirten Wilson, bu koalisyonu ya da farklı özellikteki seçmen kitlelerini bir arada tutabilecek başka bir AK Parti liderinin olup olmadığının büyük bir soru işareti olduğunu kaydetti. Wilson, bir başka soru üzerine de Erdoğan'ın bir pragmatist olduğu görüşünü dile getirerek, ''Bazen çok keskin şeyler söylüyor, ancak neticede politikalar genellikle çok pragmatik bir prizmadan geçiyor'' dedi. Muhabir: Mehmet Toroğlu – AA - Yayıncı: Eyüphan Kılıç
Özel Haber / Röportaj
9
Afrika kıtasındaki bütün ülkelerin Avrupa'dan kaynaklanan acı bir tarihinin olduğu bilinen bir gerçektir. Fransa'nın askeri müdahalesiyle son günlerde dünya gündemine gelen Mali'nin ise pek dile getirilmeyen bir diğer yüzü var. Mali, daha 9. yüzyılda kurularak günümüze kadar gelen üniversiteleri, 13 ve 15. yüzyıla ait tıp, tarih, ilahiyat, dilbilgisi, coğrafya gibi konularda yazılmış ve dünya bilimine ışık tutmuş el yazmalarıyla, Afrika'nın vahşi bir kıta değil, ilim bölgesi olduğunu gösteren eserlerle dolu. Tarihe şahitlik eden bu Arapça eserler, şimdi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Deve derisi üzerine yazılı el yazmaları; Afrika'nın yüzlerce yıllık tarihine ışık tutan birer hazine. Her türlü tahribattan kurtularak günümüze kadar ulaşan bu belgeler 13 ve 15. yüzyıla ait. Kıtanın en önemli kültür hazinelerini korumak için İslam dünyasının konuya el atması isteniyor. Afrika'nın batısında bulunan ve Mali'nin en önemli şehirlerinden biri olan Timbuktu, BM Dünya Mirasları Koruma listesinde bulunuyor. Dünya Mirasları Merkezinden Lazare Eloundou, ülkesindeki savaşın bir trajedi olduğunu belirtiyor ve "Bu Afrika için bir dram, çünkü bu miras, Afrika'nın tarihini yazmasına imkan tanıyordu. Bu saldırılar kabul edilemez" diyor. Timbuktu'da, türbelerin yanı sıra, 60 özel kütüphanede 700 bin dolayında çok eski el yazması bulunuyor. Kütüphanede koruma altına alınan yüzlerce yıllık el yazmalarının büyük çoğunluğu, Müslüman alimler tarafından yazılan Arapça eserler. Ancak aralarında farklı mahalli dillerde yazılmış olanlar da var. El yazmalarından bazıları sosyal ve ekonomik meselelere İslami bir bakış açısıyla çözümler ortaya koyarken, bazıları farklı hastalıklara bitkisel tedaviler öneriyor. 13. asırdan kalma bir belgede ise doğum sancısı çeken kadınlar için bitkisel ilaçlar yer alıyor. Yeni kurulan bir enstitü, el yazması belgelerin düzenlenmesinden sonra tercüme etmeyi ve sergiler hazırlamayı hedefliyor. Arapça el yazmalarını yıllardır korumaya çalışan ülkedeki bilim adamları ise "Afrika, beyaz adam gelene kadar vahşi değildi, işte bu eserler de bu tezimizin delili" diyor. Timbuktu, daha 1500'lerde ünlü bir üniversite kenti olarak isim yaparken, bir yandan da "Afrika'da sadece sözlü bir kültür" olduğu fikrini çürütüyor. Modern anlamda üniversitelerin dikkate değer eserleri arasında Afrika İslam Üniversiteleri'nin makaleleri oldukça ön planda yer alıyor. 9 yüzyılda Sankore University ve
Jingaray Ber University inşa edildi. Bununla birlikte söz konusu üniversitelerin akademik başarıları, uluslararası toplumun da dikkatinden kaçmadı. Timbuktu'da kurulan bu üniversitelerin diğer bir özelliği de tek merkezde toplanmayıp, kendisinden bağımsız birkaç kampüs açarak farklı seçenekler sunmayı başarmış olmaları. Mali'ye İslam, kuzey Afrikalı tüccarlar vasıtasıyla ulaştı. Mali'nin kuzeyindeki İslam dünyasının en önemli şehirlerinden olan Timbuktu yüzyıllardır İslam ilim geleneğine yüzlerce âlim yetiştirmiş. Timbuktu'daki kütüphanelerde 1 milyon civarında el yazması eser bulunuyor. Şehir, İslami eğitimin yanında ticaretin de merkezi olmuş. Mansa Musa bu şehri ele geçirdiği zaman İslam mirasının büyüklüğüne şaşırdı. Hatta buraya getirdiği Arap âlimlerin, Timbuktu'nun siyah Afrikalı alimlerinden daha az ilme sahip olduklarını görünce şaşkınlığı arttı. 1324 yılında Mansa Musa'nın Hacc ziyareti Mali'yi bütün dünyada bilinir kıldı. Mansa Musa'nın yanındaki 60 bin adamı 180 ton altın taşıyıp getirmişlerdi. Yılda 50 ton altın çıkarılıyor bir altınları bile yok! Mali'de ekonomik krizden dolayı 19931994 yılında bütün okullar tatildi. Kimse eğitim alamadı. Öğretmenlerin maaşlarını Kanada ödüyordu. Bunun sebebi de şu idi: Mali'de yılda 50 ton altın çıkıyor. Bu altını çıkaran üç devlet var. Güney Afrika, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri. Kanada'nın bu altınları aldıktan sonra öğretmenlere 250 dolar maaş ödemesi zor olmasa gerekti! Mali'nin başkenti Bamako'da kuyumcu yok, bunun üzerine bir okul müdürü meslek lisesi açmaya karar veriyor. Okul açılıyor ama okulda öğrencilere gösterecek bir altın bile bulunamıyor. İşte sömürgecilik bu! Kaynak sizin gibi görünebilir ama aslında siz onun yalnızca bekçiliğini yapıyorsunuz.
Emniyet kemerini kadınlar daha çok kullanıyor Amasya Emniyet Müdürlüğü'nce hazırlanan 'Emniyet Kemeri İle Hayata Bağlanın' Projesi kapsamında yapılan çalışmada, emniyet kemeri takma oranının erkeklerde yüzde 8, kadınlarda ise yüzde 26 olduğu tespit edildi. AMASYA - Söz konusu proje kapsamında önce Amasya Üniversitesi işbirliğinde çeşitli araştırmalar yapıldığını belirten Bayazıt, şöyle devam etti: ''Erkek ve kadın sürücülerin emniyet kemeri takma oranlarıyla ilgili bir çalışma yapıldı. Yapılan sayımda 2 bin 951 erkek sürücü kontrol edilmiş, bunlardan 251'inin emniyet kemeri taktığı, erkeklerde emniyet kemeri takma oranının yüzde 8 olduğu belirlenmiştir. 61 kadın sürücü kontrolünde ise 16'sının emniyet kemeri taktığı, bunun oranının ise yüzde 26 olduğu tespit edilmiştir. Toplamda 3 bin 12 sürücü kontrol edilmiş, 267 sürücünün kemer taktığı, genel emniyet kemeri takma oranının
yüzde 8,8 olduğu ortaya konmuştur.'' Proje kapsamında eğitim ve denetim çalışmalarının belli aralıklarla sürdüğünü dile getiren Bayazıt, ''Amacımız araç kullanırken ve araç içinde yolcu olarak bulunurken emniyet kemeri klanımının alışkanlık haline gelmesi. Projeyle özellikle aile büyüklerinin, çocuklara ve gençlere emniyet kemeri konusunda örnek olacak davranışlar sergilemesini sağlayarak, emniyet kemeri takma alışkanlığının yeni bir yaşam biçimi haline dönüştürülmesi hedeflenmektedir'' diye konuştu. (AA) - Fatih Mehmet Kürkçü / Yayıncı: Orhan Topal
YORUM
10
2. ABD ile olan ilişkilerimiz ABD‘deki seçimlerde Obamanın seçilmesi Türkiye için olumlu olarak algılanırken Amerika‘nın yeni Savunma Bakanının Türkiye‘ye yakın bir kişi olması buna karşılık yeni Dışişleri Bakanının Ermeni lobisiyle belirli dirsek teması olması Obama‘nin yönetimine nasıl yansayacak göreceğiz. Özellikle son günlerde ABD‘nin Kuzey Irak ve Türkiye‘nin ekonomik yaklaşmasına soğuk bakması da ilginç bir gelişmeyi beraberinde getiriyor. 3. Türkiye‘nin en sorunlu olduğu bölgelerin başında Suriye gelmektedir
2013’de Dış Poltika Açısından Güç Bir Yılla Karşı Karşıyayız 2013‘e girerken Türkiye dış politika açısından oldukça yoğun ve zorlu bir yıl yaşayacak. AB‘den yeni ABD hükumetine, Suriye‘den Ermenistan‘a kadar birçok konuda Türkiye yeni çatışma alanlarında yeni sorunlarla karşı karşıya kalacak. Bu sorunları belirli başlıklarda toplamamiz mümkün: 1. AB ile olan ilişkilerimiz Türkiye son iki yıldır AB ile ilişkilerinde çok büyük sıkıntılar yaşadı. Özellikle 2012 yılının ikinci yarısında Güney Kıbrıs‘ın dönem başkanlığı sürecinde Türkiye AB ilişkileri donma noktasına geldi. 2013’ün ilk döneminde Irlanda‘nın dönem başkanı olmasıyla Türkiye belirli ölçüde ümitli bir tabloya bakmak itsiyor. 4,8 milyonluk Irlanda‘yla Türkiye’nin hiç bir sorunu olmaması ve Irlanda‘nın Türkiye‘nin tam üyeliğine sıcak bakması çerçevesinde bu süre zarfında bir bölümün açılması ve bir bölümün kapanması Türkiye tarafından bekleniyor. Hrvatistan tam üyelik görüşmeleri 2005‘de başlayıp çok kısa sürede tamamlanmasının çerçevesinde Türkiye‘nin hala hangi başlıklar açılacak, hangi başlıklar kapanacak tartışması içine girmesi kısır bir döngünün getirisi olarak ortaya çıkıyor. Tüm bu gelişmeler çerçevesinde Türk halkının da AB‘den her geçen gün daha soğuduğunu görüyoruz. Türkiye Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı TAVAK‘ın 2012 yılında yaptığı son araştırmada Türkiye‘nin AB üyeliğine sıcak bakanların oranı %17‘ye düştüğünü görüyoruz. Aynı vakfın 2011 yaptığı araştırmada bu %34‘tü. 2013 yılında nasıl bir sonuç çıkacağını şimdiden tahmin etmek güç ama çok büyük olumlu bir gelişim beklenmiyor. AB‘den gelen tek olumlu değişim Almanya‘nın Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle‘nin Türkiye‘nin AB için önemini görüp bu konuda Türkiye‘nin tam üyeliğine destek vermesine yönelik. Eski Başbakan Gerhard Schröder‘den sonra ilk defa bir Alman bakanı Türkiye‘nin tam üyeliğine sıcak bakıyor.
877 km sınırımız olan Suriye ciddi bir iç savaş yaşamaktadır. Her ne kadar bunun Suriye özgürlük savaşçılarının Baas Rejimi‘ne karşı bir baş kaldırışı olarak görmek istesek de, burada ciddi bir …. Çalışması olduğu ortaya çıkmaktadır. Bugünki Suriye hükumetinin kısa sürede gitmeyeceğinden hareket edebiliriz. Her ne kadar Rusya‘nin desteği yavaşlasada Iran ve Cin‘i arkasına alan Suriye bölgede bu ülkeler için bir denge unsurudur. Bu açıdan Amerika‘nin bile yavaş yavaş yumuşak bakmaya başladığı Suriye‘deki bugünkü yönetimine Avrupa Birliği ülkelerinden olumsuz sinyal çok az gelmektedir. Tek olumsuz sinyalin Fransa‘dan geldiğinden hareket edebiliriz. Bu açıdan bu konuya ciddi bir şekilde angaje olan Türkiye‘nin sorunu büyüktür. Suriye‘yi de turizm ve dış ticaretteki kayıplarımız büyük boyutlari erişmiş ve bölgedeki insanlarımız büyük ölçüde etkilemektedir. Önümüzdeki aylarda Türkiye‘nin Suriye hükumetinden yumuşamaya geçmesi beklenebilir. Bu konuda Assad‘ın Türkiye‘ye yönelik çok akıllı adımlar atması lazımdır. 4. Irak Irak artık ikili bir yönetim tarafından yönlendirilmektedir. Bir tarafta Kuzey Irak .... bağımsızlığa doğru gidip Türkiye’ye yaklaşırken, Irak resmi hükumetinde Maliki’nin Türkiye’ye tepkisi her geçen gün artmaktadır. Maliki’nin merkezi hükumette tam bir dayanağı yoktur. Bunun önümüzdeki günlerde nasil gelişeceğini beklemekte yarar vardır. Türkiye Irak çatışması Türkiye’nin alehine gelişen bir unsurdur. Kuzey Irak’da ki bugünkü yönetimin Türkiye’ye yönelik yaklaşımı nasıl ilerleyeceğini bilmek çok güç bir durumdur. 5. Iran Iran 1500 Osmanlının Çavdaran savaşından sonra Osmanlıya ve daha sonrada Türkiye’ye sıcak bakmayan bir ülke konumundadır. Bu Şah Rejiminde de böyle olmuş daha sonraki rejimlerde de büyük bir değişim olmamıştır. Ahmedinejad hükumeti tavşana kaç tazıya suç politikasını izlemekte. Ahmedinejad Türkiye’ye yakın bir politika izlerken yanındaki çalışanlarının Türkiye’ye düşmanlık saçtığını görmekteyiz. Iran Türkiye’ye ekonomik olarak 4 bölümde zarar vermektedir. Ilk olarak Iran hükumeti TAV’a yaptırdığı Tahran hava alanını işleme sokmamış. İkinci olarak Türkcell’le yaptığı iletişim anlaşmasını . Üçüncü olarak da Tahran hükumeti Türk charta uçaklarının direk Tahran veya İran’ın başka bölgelerinden Antalya gibi turistik bölgelere gitmesine izin vermeyerek İran’dan Türkiye’ye gidecek turistlere büyük ölçüde balta vurmaktadır. Türkiye bugüne kadar İran’ın atom enerji politikasını ... avrupa nezdinde müdafaa etmiş olsa bunun karşılığını İrandan hiç bir şekilde görmemiştir. Suriye konusunda da Türkiye’ye ters bir tavır izleyen İranla ilişkilerimiz 2013 yılında daha da kötüleşebilir. 7. Kafkasya, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan Azerbaycan hükumeti Türkiye’ye karşı dostça bir tutum izlerken diğer tarfata da Türkiye karşıtlığını sürdürmektedir. Özellikle Ermenistan’la yakınlaşmamızı önleyen Azerbaycan hükumeti bu tutumunu ne kadar sürdürebileceğini ve Aliyev’in ne kadar daha iktidarda kalacağını beklemekte yarar var. Gürcistan’a gelirsek. Gürcistan’da Sarkaşvili, Amerika, Rusya çatışması tam anlamıyla devam etmektedir. Türkiye bu konuda Gürcistan’a yakın bir politika izlemesine rağmen Batum’da hava alanı ve oraya giden çok sayıda Türkün konumu Batum başta olmak üzere Türkiye karşıtlığını körüklemektedir. Bugün artık bölünme noktasına gelen Gürcistan da Türkiye ekonomik çıkarlarını savunmak ve ilişkilerini geliştirmekte güçlük çekecek bir konuma gelmiş bulunmaktadır. Ezeli bir sorun olan Ermenistan’a gelince. Ermenistan’ın 4 yıl evvel başlayan yumuşama hareketleri Azerbaycan’ın etkisiyle geri sert bir politikaya dönüşmüştür. Bu konuda Ermenistan Türkiye’ye yakınlaşma politikasını izlemekte güçlük çekmektedir. Bir taraftan kara suların açılması konusu büyük bir sorun olurken hava sınırımız açık bir durumdadır. İstanbul Erivan arasında günde karşılıklı iki uçak seferi yapılmaktadır. Ve 40 bin kadar Ermeni’de Türkiye’de çalışmaktadır. Diaspora’nın bu konudaki Türkiye’ye negatif tutumu ne kadar süreceğini beklemekte yarar vardır. 2013 yılında Türkiye’nin kara sınırını açması ve Ermenista’nın Türkiye‘ye 1920 anlaşmasından kaynaklanan sınırları tanıması iki ülkenin yakınlaşmasını beraberinde getirebilir. 8. Batı komşularımız Batı komşularımızdan Yunanistan kendi iç sorunlarıyla mücadele ettiği için türkiye karşı hiç bir politika izleyememektedir. Buna karşılık ... her an gündeme getirmekte ısrarlı bir tutum içindedir. Ayrıca Yunanistan Batı Trakya da yaşayan 150 bin Türke baskıyı azaltsada bu baskı devam etmektedir. Yunanistan Kıbrıs politikasındaki bağnaz tutumu Türkiye için ciddi bir sorundur. Bulgaristan ile sorunlarımız şu anda minumum düzeydedir. Buna karşılık Bulgaristan tır taşımacılarımıza büyük ölçüde ... bir tutum izlemekte. Bunun en büyük nedenlerinin başında da AB’nin para veremediği Bulgaristan’a tır taşımacılıarınmda taviz vermesi isteminden kaynaklanmaktadır. Bulgaristan şu anda sorunsuz olduğumuz tek ülke olarak nitelendirilebilir. 9. Kıbrıs Kıbrıs konusunda 2013’te somut adımların atılması beklenmemelidir. 2004 yılında AB’nin Kıbrıs hükumetine verdiği hiç bir güvenceyi yerine getirmemiş bulunmaktadır. Kıbrıs için önümüzdeki yıllarda da sorunun devam edeceğini Türkiye Kırbrıs ve Türkiye Yunanistan çatışmasının bu konuda azalmaycağınıdan hareket edebiliriz Sonuç Türkiye 2013 yılına 0 çatışma politikası izleyen bir ülke niteliğinden çıkmış, Bulgaristan haricinde her komşusu ile sorunu olan bir ülke konumuna girmiştir. Bu 2013’te Türkiye için olumlu gelişme, ancak AB ile olan ilişkilerin yumuşaması, ABD ile Türkiye’nin daha ciddi bir ilişki içine girmesine bağlıdır. Güç bir yıl geçirecek olan Türkiye sorunlarını çözdükten sonra dış sorunlarda atak yapabilir.
TADF’den İki İsim YTB Danışma Kuruluna Seçildi Başbakanlığa bağlı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nin ülke dışında yaşayan Türk vatandaşlarının sorunlarına yerinde çözümler üretmek ve daha verimli çalışma ortamı oluşturmak için oluşturduğu Yurtdışı Danışma Kurulu'nun üyeleri belirlendi. Amerika Birleşik Devletlerinden sekiz kişi kurula girer iken, Türk Amerikan Dernerkleri Federasyonundan TADF Başkanı Ali Çınar ve Başkan Yardımcılarından Mehmet Durmuş'un da seçildiği açıklandı. Coca Cola Ceo’su Muhtar Kentin de onur üyesi olarak seçildiği “10 kişilik Onur Üyeleri “ dışında Kurulda; Almanya'dan 18, ABD'den 8, Avusturya'dan 3, Balkan ülkelerinden 4, Belçika'dan 3, Danirmarka ve Finlandiya'dan 1, Fransa'dan 6, Hollanda'dan 4, İngiltere'den 3, İsveç ve İsviçre'den 2, İtalya'dan 1, Kanada'dan 2, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden ve Norveç'ten 1, Ortadoğu ve Afrika üyelerinden 3 ve Orta Asya ülkelerinden 3 olmak üzere toplam 69 üye bulunuyor. ABD Danışma Kurulunda isim sırası ile yer alan kişiler ise şu şekilde oldu : Adem Büyükacar,Ali Çınar, Faruk Taban,Haluk Ünal,Ergun Kirlikovali,Mehmet Çelebi,Mehmet Durmuş ve Sevil Özışık. Danışma kurulu, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının sorunlarını tespit edecek ve yapılacak çalışmaların koordinasyonu ile ilgili tavsiyelerde bulunacak. Kurul ayrıca oluşturulacak alt komisyonlarla sorunların çözümü için çalışmalar da yapacak. Sözkonusu kurulun görevleri arasında; Türkiye Cumhuriyeti tarafından karşılanması gereken ihtiyaçları ve yapılması gereken kanuni ve idari düzenlemeleri belirlemek, görev alanına giren her türlü etkinliğe katılmak ve diğer kurum ve kuruluşlarla iletişim sağlamak, Türk vatandaşlarının bulundukları ülkelerin sosyal ve ekonomik yaşamlarına eşit katılımlarını sağlayacak önerilerde bulunmak, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa karşı mücadelede gerçekleştirilecek etkinliklere katılmak yer alıyor. Yurtdışı Danışma Kurulu'nun 2013 yılı itibariyle aktif olarak göreve başlayacağı belirtilirken, kurulun çalışmalarıyla kamu kurumu temsilcileri ile vatandaş temsilcileri buluşturarak sorunları kısa zaman çözümlemesi hedefleniyor.
EĞİTİM HABERLERİ
13
En iyi 500'de 10 Türk üniversitesi ODTÜ, İstanbul, Hacettepe, Ankara, Ege, İTÜ, Bilkent, Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri en iyi 500 üniversite arasına girdi. Değişik ülkelerin 2012'de açıkladığı ''en iyi dünya üniversiteler'' sıralamasına göre, ilk 500'de ODTÜ, İstanbul, Hacettepe, Ankara, Ege, İTÜ, Bilkent, Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri yer aldı. ODTÜ Enformatik Enstitüsü URAP Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut tarafından, 2012'de dünyada 8 kuruluşun açıkladığı ''en iyi dünya üniversiteleri listesi''nin karşılaştırmalı raporu yayımlandı. Sabancı Üniversitesi geçen yıl 1 sıralama sisteminde (QS) ilk 500'de yer aldığı halde bu yıl 501-1.000 arasına girdi. Dünya sıralamalarından en az birinde 501-1.000 arasına giren 16 üniversite ikinci grupta yer aldı. En az bir sıralamada 1.0011.500 arasında bulunan 28 üniversite üçüncü grubu oluşturdu. Dördüncü gruptaki 24 üniversite, en az bir sıralamada 1.5012.000 arasında kendine yer buldu. Böylece, ilk 4 gruptaki toplam 78 Türk üniversitesi dünyanın en iyi yüzde 10'luk diliminde yer alma başarısını gösterdi. Sıralamalarda ilk yüzde 10'luk dilimde bulunmayan 75 Türk üniversitesi ise 2.001-20.000 arasında olduğu için beşinci grubu oluşturdu. İlk 4 gruptaki üniversitelerin kendi içindeki sırası, kendi gruplarında kaç sıralamada yer aldığına göre belirlendi. Rapora göre, dünyadaki 8 sıralama sisteminden en az birinde ilk 500'e giren üniversiteler 1-500 grubunda yer aldı. İlk 500'de yer alan 10 Türk üniversitesi, ODTÜ, İstanbul, Hacettepe, Ankara, Ege, İTÜ, İ.D. Bilkent, Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri oldu. Bu üniversitelerin kendi içlerindeki sırası, kaç kez ilk 500'de yer aldığına göre belirlendi. ODTÜ, 8 sıralama sisteminden 5'inde ilk 500'e girerken İstanbul Üniversitesi 4 sıralama sisteminde ilk 500'de yer aldı. Böylece ilk kez ODTÜ, 5 farklı dünya sıralamasında ilk 500'e girmiş oldu. İstanbul Üniversitesi, bu yıl da Çin'de Jiao Tong (ARWU) sıralamasında ilk 500'de yer alan tek Türk üniversitesi oldu. Hacettepe ve Ankara üniversiteleri 3 sıralama sisteminde, Ege, İTÜ, İ.D. Bilkent üniversiteleri 2 sıralama sisteminde ilk 500'e gidi. Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri ise 1 sıralama sisteminde ilk 500'de yer aldı.
Sıralama tablolarına göre, ODTÜ bu yıl 2 ayrı sıralama sisteminde dünyanın en iyi ilk 300 üniversitesi arasına girdi. Ayrıca İTÜ, İ.D. Bilkent, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri de 1 sıralama sisteminde (Times) ilk 300'de yer alma başarısını gösterdi. ODTÜ Enformatik Enstitüsü URAP Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut, rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, kurumların kullandığı kriterlerin, sıraladıkları üniversite sayılarının ve sıralamaların açıklandığı tarihlerin birbirinden farklı olması nedeniyle üniversitelerin dünya sıralamalarındaki yerini anlamanın güç olduğuna işaret etti. Hazırlanan raporun dünya sıralamalarında yer alan üniversitelerin güncel durumunu özetlediğini ifade eden Akbulut, geçen yıl 143 üniversitenin dünya sıralamalarında yer aldığını anımsattı. Akbulut, bu yıl dünya sıralamalarında 153 üniver-
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın Duyurusu Yurtdışı Genç Liderler Programı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, yurtdışında yaşayan gençlerimize yönelik hizmetleri kapsamında yeni bir proje başlatmıştır. Yurtdışı Genç Liderler Projesi, her sene farklı ülkelerden öğrencilerin katılımıyla kültürlerarası iletişim, kişisel gelişim, kültür ve tarih konularında gençlerin bulundukları toplumlarda başarılı bireyler olarak yetişmesini hedeflemektedir. Eğitim programlarından kültür gezilerine, staj programlarından dil kamplarına kadar farklı içeriği ile Genç Liderler programı, yurtdışında yaşayan gençlerimizin sosyal ve kültürel hayatta başarılarını desteklemek maksadıyla hayata geçirilmiştir. Program içeriği ve başvuru hakkında bilgileri internet adresimizden öğrenebilirsiniz: http://gelecek.ytb.gov.tr Sorularınız için: gelecek@ytb.gov.tr
sitenin en az bir listeye girdiğini bildirdi. Türk üniversitelerinin bu yıl yapılan dünya sıralamalarına geçen yıllara göre daha başarılı olduklarını vurgulayan Akbulut, şunları kaydetti: ''Çok sayıda üniversitemiz üst sıralara yükseldi. Ancak üniversitelerimiz hakkında bir değerlendirme yapabilmek için dünya üniversite sıralamaları tek kriter olarak görülmemelidir. Sıralama sistemleri farklı kriterler kullandığı için üniversitelerin sıralamalardaki yeri çok farklı olabiliyor. Özellikle sosyal bilimler ve güzel sanatlar gibi alanlar için bu sıralamalar yeterince aydınlatıcı olmayabilir. Bazı üniversiteler, sıralamalarda geride olsa bile bazı fakülte ve bölümleri çok güçlü olabiliyor. Bu nedenle öğrencilerin, ilgilendikleri üniversiteler hakkında diğer bilgileri edindikten sonra bu rapordan yararlanmaları daha doğru olur.'' Dünya üniversitelerini ilk kez 2003'te Nobel Ödülü alma ağırlıklı değerlendirme yapan Çin'de Jiao Tong (ARWU) sıraladı. İspanya'da, üniversitelerin sitelerine odaklanan Webometrics sıralaması 2004'te yayımlandı. Aynı yıl İngiliz Times dergisi ve QS (Quacquarelli Symonds) firması, anket ağırlıklı ''En İyi Üniversiteler'' listesini ilan etti. İki kurum, 2010'da ayrılınca THE ve QS adlı iki ayrı sıralama çıktı. Tayvan'da HEEACT, bilimsel çıktılara dayanan sıralamayı 2007'de yayımladı. Hollanda'nın Leiden Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Çalışmaları Merkezi, yayın kalitesine dayalı sıralamayı 2008'de yayımladı. İspanya'daki Scimago, 2009'da bilimsel çıktılara göre bir sıralama yayımladı. ODTÜ Enformatik Enstitüsü URAP Araştırma Laboratuvarı, 2010'da akademik performansa dayalı dünya üniversiteleri sıralamasını ilan etti. Kaynak: Netgazete
YORUM
14
AVRUPA HALA KRİZDE Geldiğimiz nokta itibariyle, Avro Bölgesinin dağılma riskinin azalmasına rağmen, borç krizi hala çözülebilmiş değil. AB kurumsal yapısının hantallığı ve karar alma süreçlerinin etkinsizliğinden dolayı, Yunanistan'da başlayan yangını söndürmedi. Aksine ateşe körükle giderek, yangını tüm Güney ülkelerine yaydı. Çözüm önerisi ise, IMF, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası$ndan oluşan Troyka marifetiyle sağlanmaya çalışıldı. Troyka'nın krizden çıkış reçetesi ise, IMF'in yıllardır uygulaya geldiği istikrar programlarının bir benzeriydi. Bozulan mali dengeleri yerine getirmek için kemer sıkma politikaları uygulanmalıydı. Ancak ülkelerin bağımsız para birimleri olmadığı için ulusal paranın değer kaybetmesi ve rekabetçiliğin yeniden kazanılması seçeneği tek para politikası uygulamasından dolayı mümkün olmadı. Ayrıca krizin baş gösterdiği ülkelerdeki siyasi parçalanmışlık ve istikrarsızlık, yapısal reformların yapılmasını engelledi. Sonuçta mali konsolidasyona dayanan ama büyüme ayağı eksik bir program bu ülkelerde uygulanmaya konuldu.
IMF de paradigma değiştiriyor IMF'nin mevcut paradigmasının Avro Bölgesini borç krizinden çıkaramayacağı artık belli oldu. IMF bugüne kadar bozulan mali dengeleri yerine getirmek için kemer sıkma politikaları izledi. Ancak bu model başarılı olmadı. IMF'nin krizden çıkış için büyümeyi gündeme alması köklü bir paradigma değişimidir. IMF'nin kıdemli iktisatçılarından Oliver Blanchard'ın Daniel Leigh ile birlikte yayınladığı 'Büyüme Tahmini Hataları ve Mali Çarpanlar (Growth Forecast Errors and Fiscal Multipliers)' (IMF, Ocak 2013, WP/13/1) adlı yeni çalışmaları Avrupa'da uygulanan istikrar politikalarını tartışmaya açtığı için geniş yankı uyandırıyor. Blanchard ve Leigh, IMF'in kamu harcamalarında kesintiler ve vergi oranlarında artışlar öngören kemer sıkma politikasının etkisini daha hafif tahmin ettiğini, ancak gerçek etkinin daha derin ve büyük olduğunu ileri sürmektedirler. Diğer bir ifadeyle, IMF'in istikrar programlarının ekonomik ve siyasi sonuçları tahmin edilenden daha ağırdır. Yazarların çalışmalarındaki görüşlerin 'kendilerinin şahsi görüşü' olduğu ve 'IMF'in görüşünü' yansıtmadığı şeklindeki rezervlerine rağmen, dünyanın en meşhur üniversitelerindeki doktora programlarında ders kitapları okutulan ve 2008 yılından itibaren IMF'nin en kıdemli ekonomistlerinden biri olan Oliver Blanchard'dan böylesi bir çalışmanın gelmesi yabana atılmayacak bir bilgidir. Antalya, futbol turizminin de ''incisi'' ANKARA (AA) - Halil İbrahim Avşar - Yaz aylarınında turistlerin akın ettiği ''Akdeniz'in incisi'' Antalya, devre arasında da futbol takımlarının ilk tercihi oldu. WOW Hotelleri Spor Direktörü Süreyya Ertuğrul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, devre arasında 3 bin futbol takımın seyahat ettiğini ve bunlardan bin 300'ünün Antalya'da kamp yaptığını belirtti. Ertuğrul, ''Antalya, futbol turizminde yüzde 45'lik paya sahip'' dedi. Ertuğrul, dünyada televizyon izleyicilerinin en
Borç krizi ile mücadele için kemer sıkma politikalarını benimseyen ülkelerin durumu iyileşmedi. Büyüme olmayınca, bütçe açığı ve kamu borcunun gelire oranlarının azalması bir yana artmaya başladı. Nitekim 2012 yılında AB'nin yüzde 0.3 oranında daralması bekleniyor. Birliğin büyük ekonomilerinden Almanya yüzde 0.8 ve Fransa yüzde 0.2 büyürken, İngiltere ise yüzde 0.3 daralması beklenmektedir. Büyüme açısından bu yıl da fazla iyimser olmak zor. 2013 yılında Birliğin yüzde 0.4 ve Avro Bölgesinin ise yüzde 0.1 oranında büyümesi tahmin ediliyor. Ancak 2014 yılında beklentiler biraz daha yüksek ve yüzde 1.6 civarındadır. Büyümedeki daralmaya ve yavaşlamaya paralel olarak, işsizlik rakamları ise çok yüksek seviyelere çıktı. 2012 yılı Kasım ayı işsizlik oranı, Avro Bölgesi için yüzde 11.8 seviyesindedir. Ancak İrlanda'da yüzde 14.6, İspanya'da yüzde 26.6, Portekiz'de yüzde 16.3 ve Yunanistan'da yüzde 26 civarında gerçekleşmiştir.
KEMER SIKMA BİTİYOR Öyle anlaşılıyor ki, IMF'in 'öğretilmiş reflekslerle' uyguladığı kemer sıkma politikaları kendini kuranlarında canını yakmaya başlamış. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından oluşturulan dünya ekonomik düzeninin önemli ayaklarından biri olan ve savaşı kazananların menfaatleri doğrultusunda hizmet vermek üzere örgütlenmiş olan IMF, daha çok diğer ülkelerin sorunlarıyla ilgileniyordu. Bu yolda çok canlar yaktı. Otoriter ve demokratik olmayan siyasal rejimlerde uygulanan kemer sıkma politikalarına kimse karşı da koyamadı. IMF uyguladığı istikrar (kemer sıkma) politikalarının ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçları nedeniyle birçok ülkede hayırla yâd edilmez. Zaten IMF'in reçeteleri ile ayağa kalkmış ülke sayısı yok denecek kadar azdır. 2001 yılında Türkiye'nin krize girmesinden de IMF bizzat sorumludur. IMF gözetiminde enflasyonu kontrol altına alma programı uygulanırken ülke krize girdi. Türkiye'nin IMF istikrar politikasını 'katı bir şekilde uygulaması' yönündeki uyarılar hala hatıralarımızda canlı. Ancak bugün gelinen noktada Avrupa'da uygulanan kemer sıkma politikalarının fazla 'acı' verdiğini ve 'gevşetilmesini' gerektiğine yönelik seslerin yükselmeye başladığı anlaşılıyor. Oliver Blanchard ve arkadaşının çalışmasını da bu şekilde okumak gerekir. Düne kadar IMF'in diğer ülkelerde uyguladığı ve 'çok canlar yaktığı' politikaları konusunda suskun kalanların bugün konu kendileri olunca nasıl 'yan çizmeye' hazırlandıklarına şahitlik ediyoruz. Başkalarına 'çuvaldızı' batırmaktan geri durmayanlar 'iğne' kendilerine batınca nasıl da 'günah çıkarmaya /özür dilemeye' hazırlandıklarını görüyoruz. Avrupa'nın kendine özgü örgütlenme yapısı, ekonomik bütünleşmişlik ve siyasal bölünmüşlük paradoksunu (kavramsallaştırma Ziya Öniş'e ait) aşmada yetersiz kalıyor. IMF, borç krizinden çıkış için daha önceki tecrübesinden yola çıkıyor. Avrupa Merkez Bankasının ise hem tecrübesi yok hem de krize müdahale etmede araç ve kaynak sıkıntısı çekiyor. Avrupa Komisyonu ise, karar alamadığı için sorunları ötelemekten başka bir şey yapamıyor. Bu parçalı durum, Troyka'nın neden kemer sıkma politikasında ısrarcı olduğunu açıklıyor. Kemer sıkma politikaları, borç krizinin başladığı ülkeler başta olmak üzere tüm AB'nde daralmaya ve en iyi ihtimalle durgunluğa neden olmuş durumdadır.
PARADİGMA DEĞİŞİYOR MU? AB, 17 ülkenin tek para (Avro) kullandığı 27 üyeli bir bloktur. IMF'in tek bir bağımsız ülke için önerdiği kemer sıkma politikasının bu blokta da aynı şekilde çalışacağını beklemek safdilliktir. Nitekim gelinen noktada hala krizden çıkılabilmiş değildir. IMF, Avrupa'nın bünyesine uygun modeli geliştiremediği için de 'bildiğini okumaya devam' etti. Ancak büyüme ve işsizlik rakamları bu yolun çıkmaz sokak olduğunu ortaya koyuyor ve alternatif çözüm önerilerinin geliştirilmesinin gerektiğini söylüyor. Oliver Blanchard'ın 'kemer sıkma politikalarının Avrupa için caiz olmadığı yönündeki bu fetvasını' yeni arayışlara meşruiyet oluşturma olarak değerlendirmek lazımdır. IMF Başkanı Christine Lagarde'de Avrupa'nın krizden çıkış için sık sık büyüme ayağının eksikliğine vurgu yapması boşuna değildir. Öyle anlaşılıyor ki, IMF Avrupa'yı krizden çıkaracak bir yeni yaklaşım/paradigma üzerinde çalışıyor. Ancak bunun temel parametrelerinin hangi ilkeler üzerine bina edilebileceğini tam anlamıyla kestirmek zordur. Asıl sorun ise, IMF'in 'can (Avrupa)' için geliştirdiği yeni paradigmayı 'canandan (gelişmekte olan ülkeler)' esirgeyip esirgemeyeceğidir. Malumunuz, IMF'in Avrupa sevgisi doğuştan gelir!
çok futbol içerikli programları izlediğini ifade ederek, futbol turizminin ülke tanıtımı için önemine dikkati çekti. Devre arasında kamp yapan takımlar sayesinde otellerin kışın da açık kaldığını vurgulayan Ertuğrul, ölü sezonun değerlendirildiğini ve işten çıkarılmaların da önüne geçildiğini dile getirdi. Ertuğrul, İskandinav, Arap ve tüm Avrupa ülkelerinin yanı sıra Çin, Rusya, Kore, Japonya, Güney Afrika, Kanada, Arjantin ve Brezilya'dan takımların ikinci yarı hazırlıkları için Antalya'ya geldiğini söyledi. Süreyya Ertuğrul, Antalya'da kamp yapan takım-
lar arasında Werder Bremen, Shakhtar Donetsk, CSKA Moskova, Lokomotiv Moskova, Rubin Kazan, Zenit Petersburg, Dinamo Moskova, Spartak Moskova, Dinamo Kiev, Schalke 04, FC Köln, PSV, Ajax, Feyenoord, AZ Alkmaar, Club Brugge, Genk, Anderlecht, Austria Wien, Rapid Wien ve Red bull Salzburg'un yer aldığını anlattı. Antalya'daki futbol tesislerinde drenaj sisteminin bulunduğuna işaret eden Ertuğrul, sahaların FIFA standartlarına ve yağmurlu havalara uygun olduğunu aktardı. Yayıncı: Hüseyin Doğru
''Aşırı meyve tüketimi karaciğere zarar verebilir'' İSTANBUL (A.A) - Memorial Ataşehir Hastanesi Endokrinoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Gökhan Özışık, aşırı meyve tüketiminin karaciğer sağlığını olumsuz etkilediğini belirtti. Özışık, yaptığı yazılı açıklamada, taze ve kuru meyveleri bol miktarda tüketmenin zararsız gibi görünmesine rağmen, meyvelerin yüksek miktarda şeker içermeleri nedeniyle tehlikeli olabildiğini aktardı. Meyvelerin içindeki şeker oranına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Özışık, şöyle devam etti: ''Meyvelerin içindeki şeker, karaciğeri yağ depolama durumuna geçirerek, bu hayati organın yağlanmasına neden olur. Zamanla karaciğer hücreleri artık insüline uymamakta, yağ taşıyıcı proteinlerin üretim ile geri dönüşümü de sekteye uğramaktadır. Durum, insülin direnci ve kolesterol yüksekliğine kadar varabilmektedir. Bir erişkinin sağlıklı beslenmesi için günde 4-5 porsiyon meyve-sebze yemesi gerekmektedir. Bu öneriden meyve ve sebzenin besin değeri olarak aynı olduğu sonucuna varmak doğru değildir. Aralarındaki fark, enerjileri yani taşıdıkları kalori miktarıdır. Genel olarak, selülöz ve nişasta gibi kompleks karbonhidrat içeren sebzelerin fruktoz ve glukoz gibi basit karbonhidrat içeren meyvelere göre 'besin-enerji' oranı daha yüksektir. Yani, nispeten daha az şeker içermeleri sebzelerin daha değerli bir besin olarak kabul görmesini sağlar.'' Yayıncı: Nurettin Coşkun
18
SAĞLIK HABERLERİ
Fast food çocuklarda astım, egzama ve burun iltihabı riskini artırabiliyor Ayaküstü beslenme şeklinin çocuklarda astım, egzama ve burun iltihabı rahatsızlıklarıyla bağlantılı olduğu belirlendi. Bilim adamları, 51 ülkede 13-14 yaş grubundaki 319 bin çocuk ile 31 ülkede 6-7 yaş grubundaki 181 bin çocuğun sağlık durumuna ilişkin verileri inceledi. Çocukların her hafta ne yedikleri, astım, burun iltihabı ve egzama belirtileri olup olmadığı ebeveynlere soruldu. Haftada 3 ya da daha fazla kez ayaküstü beslenen ilk gruptaki çocukların astım, burun iltihabı ve egzama riskinin yüzde 39, diğer gruptakilerin yüzde 27 olduğu görüldü. Haftada 3 ya da daha fazla porsiyon meyve yiyen ilk gruptakilerde hastalık belirtilerinin yüzde 11, ikinci gruptakilerde yüzde 14 azaldığı saptandı. Ayaküstü yenen besinlerin fazla doymuş yağ ve trans yağ asitleri içerdiğini belirten bilim adamları, bu yağların ve asitlerin bağışıklık sistemini etkilediğine dikkati çekti. Araştırma, ''Thorax'' dergisinde yayımlandı. Muhabir: Şeyma Tahan Yayıncı: Tarkan Demir
Yörük kültürünü yaşatıyorlar
MUĞLA (AA) - Muğla Yörük Obaları Derneği tarafından Yörük kültürünün yaşatılıp gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla İzmir Devlet Türk Dünyası Dans Müzik Topluluğu katkılarıyla program düzenlendi. Anadolu'da bin yıldır yaşayan, ancak yerleşik düzene geçenlerin artmasıyla sayıları azalan Yörükler, atalarından kendilerine miras kalan kültürlerini yaşatmaya devam ediyor. Muğla Yörük Obaları Derneği Başkanı Orhan Akcan, burada yaptığı konuşmada, amaçlarının Yörük kültürünü tanıtarak gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamak olduğunu söyledi. Akcan, düzenlenen etkinliklerle örf ve adetleri gelecek nesillere aktarmayı hedeflediklerini belirterek, ''Bu tür etkinliklerin yaşatılması lazım. Muğla'da Yörük kültürünün yaklaşık 400 yıllık bir geçmişi var. Bu kültürü mutlaka gelecek nesillere aktarmalıyız. Bu kültürel değerlerin yaşatılması hayati önem taşıyor'' dedi. Konuşmaların ardından İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu Şefi Mehmet Ali Gevrek yönetimindeki koro, Türk Halk Müziği eserlerinin yanı sıra Ege türküleri de seslendirdi. Koroya Zeybekler de eşlik etti. Programa AK Parti Muğla Milletvekili Yüksel Özden, CHP Amasya Milletvekili Ramis Topal, Muğla Vali Yardımcısı Mestan Yayman, Belediye Başkanı Osman Gürün, daire müdürleri, ilçe ve belde belediye başkanları ile Antalya, Konya, Aydın, Burdur ve Denizli'den gelen Yörükler katıldı. Muhabir: Durmuş Genç / Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu
"Gezici Türk Kahvesi Evi", Avrupa turuna çıkıyor ABD'ye Türk kültürünü tanıtmak, Türk kahvesini tattırmak için yola çıkan ve Amerikalıların yoğun ilgisini çeken "Gezici Türk Kahvesi Evi", ısrarlar üzerine Almanya, Hollanda ve Belçika'yı kapsayacak şekilde Avrupa turuna çıkıyor. Kahve evi, Avrupa turundan önce 17 Ocak'ta memkeleti Türkiye'ye uğrayıp İstanbullularla da buluşacak. "Gezici Türk Kahvesi Evi", kendisini ülkesine ve kültürüne adayan ve Türkiye'nin ABD'de daha çok tanınmasını isteyen Türk-Amerikalı genç gönüllülerin ortaya çıkardığı bir proje. Turkayfe.org ve Vaşington Türk Amerikan Derneği gönüllüleri tarafından dünyada ilk defa hayata geçirilen "Türk Kahvesi Kültürü Tanıtım Turu" kapsamında, geçen yıl, başkent Washington, Baltimore, New York, New Haven ve Boston olmak üzere ABD'nin 5 önemli kentini dolaşan "Gezici Türk Kahvesi", Harvard, Yale, George Washington gibi seçkin üniversiteleri de ziyaret etti. Kurukahveci Mehmet Efendi'nin desteğiyle toplamda yaklaşık 10 bin Amerikalı'ya kahve ikramı yapan ve Amerikalıları Türk kahvesine aşık eden "Gezici Türk Kahve Evi", şimdi de Avrupa turuna çıkıyor. Mayıs ayında "Türk Kahvesi-500 Yıldır Dostluğun Tadı" sloganıyla yola çıkacak kahve evi, Hollanda, Belçika ve Almanya'yı gezecek. "Gezici Türk Kahvesi", Avrupa turuna çıkmadan önce ise memleketinde, kahve ve Boğaz keyfinin bütünleştiği İstanbul'da görücüye çıkacak. İstanbul'da 17 Ocak'ta düzenlenecek "Marka Türkiye" konferansında boy gösterecek "Gezici Türk Kahvesi Evi", 18-19 Ocak tarihlerinde kentin çeşitli noktalarında kahve servisleri yapacak. Yayıncı: Ogün Duru –AA- Barışkan Ünal
Bazı migren türleri kadınlarda kalpdamar hastalıkları riskini artırabilir
www.Travidition.com InternationalTravel Magazine
www.turkturist.com İşte gezi derginiz..
WASHINGTON (A.A) - Bazı migren türlerinin kadınlarda kalp-damar hastalıkları riskini artırabileceği bildirildi. Fransız Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırmalar Kurumu'ndan (Inserm) bilim adamları, görme sorunlarına yol açan bazı migren türlerinden mustarip kadınların kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskinin 3 kat fazla olabileceği sonucuna vardı. Dr. Tobias Kurth ve ekibi, ABD'de 15 yıl boyunca sağlık durumları incelenen 27 bin 860 kadından bin 435'inin auralı migreni olduğunu, bu süreçte bin 30 kalp krizi, felç ve ölüm vakasına rastlandığını belirledi. Migreni olan kadınların kalp krizi ve felç geçirme riskinin diğerlerinden 3,27 kat fazla (yılda binde 7,9 vaka) olduğu görüldü. Kurth, yüksek tansiyondan sonra auralı migrenin, kalp krizi ve felcin ikinci büyük nedeni (şeker hastalığı, sigara kullanımı ve obeziteden sonra) olduğunu vurguladı. Dr. Tobias Kurth, yüksek tansiyon ve kilo kontrol altında tutularak, düzenli spor yaparak riskin azaltılabileceğine de dikkati çekti. Araştırma, ''American Academy of Neurologie'' dergisinde yayımlandı. Muhabir: Şeyma Tahan / AFP Yayıncı: Murat Taydaş
AMERİKA HABERLERİ
22
Connecticut’taki vatandaşlar ile buluşma New York Başkonsolosu M.Levent Bilgen ve Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Heyeti, Connecticut’taki vatandaşlar ile görüştü. Önce New Haven bölgesindeki dört dernek ( SNETACA, Mevlana Cami, Diyanet İşleri Camii ve TCC Connecticut) başkan ve temsilcileri ile Saray Restorant'da toplantı yapan New York Başkonsolosu Bilgen ve TADF Başkanı Ali Çınar, toplumun sorunları ve bu sorunların çözümleri konusunda fikir alışverişinde bulundu. Connecticut eyaletinin Boston Başkonsolosluğu’na bağlanması konusunda bazı bilgiler veren Başkonsolos Bilgen, ‘vatandaşlarımızın rahat şekilde işlemlerini yapabilmesi için her türlü kolaylığı sağlıyoruz’ dedi. Bu konuda detaylı bilgilendirmeyi yakın zamanda yapacağını söyleyen Bilgen, New York Başkonsolosluğu’nun, Amerika içinde en çok yoğunluğu olan temsilcilik olduğunu söyledi. ‘Yerel Yönetimlerdeki resmi temsilciler ile görüşmeler yapın ve Amerikalılar ile daha yakın iletişimde olun’ diyen Bilgen, yetişen Türk neslinin geleceği için daha çok çalışılması gerektiğini vurguladı. TADF Başkanı Ali Çınar da, Amerika’nın en eski ve en büyük çatı kuruluşlarından biri olan Türk Amerikan Dernekleri Federasy-
‘Milli konulara daha çok özen göstermenizi bekliyorum’ diyen Başkonsolos Levent Bilgen, ‘1915 Olayları’ konusunda yapılan çalışmalara destek verilmesi gerektiğini ve sebepler göstererek faaliyetlere katılınmamasının hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu belirtti. TADF Hukuk İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ayhan Öğmen de göçmenlik konusunda çıkarılan yeni düzenlemeler ile ilgili bilgiler verirken, vatandaşların özel hukuki sorularını da cevapladı. Türk Amerikan Giresunlular Derneği Başkanı Cevdet Özdemir de, bölgede Giresun nüfusunun fazla olduğunu dile getirerek, derneğin bir şubesinin açılması için çalışmalar yapacaklarını bildirdi. Ayrıca, toplantılar öncesi, TADF Heyetinden Başkan Ali Çınar, Başkan Yardımcıları Cavit Öncül, Cahit Oktay ve Ayhan Öğmen bölgedeki cami ve es-
nafları dolaşarak, ziyaretlerde bulundu. KONGRE ÜYESİ ROSA DELAURO İLE GÖRÜŞME Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nun aracılığı ile geçen hafta West Haven’da tüm dernek Başkanları ile görüşen Kongre Üyesi Rosa DeLauro’nun bölgesindeki Türklerle yakın zamanda buluşacağı belirtildi. TADF Başkan Yardımcılarından Cavit Öncül ve Dr. Hakan Karalok'un da olduğu toplantıda, Türk toplumunun sorunları ve milli davalardaki tutumları ele alındı. Ayrıca Federasyon Heyeti, Kongre Üyesinin Türk Dostluk Grubuna girmesi için de bir öneri mektubu sundu. Bölgedeki Dernek Başkanları da aralarında birkaç temsilci seçerek, Kongre Üyesi DeLauro ile daha yakın bir ilişkide olmak için harekete geçme kararı aldıklarını açıkladı. Fotoğraflar: Cahit Oktay
onu’nun 24 saatlik acil vatandaş hattı olduğunu ve başta hukuk seminerleri olmak üzere birçok hizmeti Connecticut’a getirme sözünü verdi. Derneklerin öğretmen ve okul kitapları konusundaki ihtiyaçları hakkında gerekli merciler ile temas edeceklerini söyleyen Çınar, Connecticut eyaletindeki Türk nüfusunun artmasından dolayı memnuniyet duyduğunu belirtti. Daha sonra heyet, West Haven'da bulunan Türk kahvehanesine gelerek vatandaşlar ile sohbet toplantısı yaptı. Eğitim, göçmenlik, ticaretin geliştirilmesi ve ekonomik hayatın vatandaşlarımıza üzerindeki etkisi konularında sorular soran vatandaşlara, konusuna göre hem Başkonsolos hem de TADF Heyeti cevap verdi.
OPINION
23
Barack Obama'yı Başkan Adayı olarak seçen ilk Türk Delegesine ziyaret Is the Law Black and White… or is it Grey Sometimes? When it comes to the law, we’re used to seeing things as being either legal or illegal. It’s somewhat black and white in terms of acceptable conduct versus conduct that can lead to trouble. Were you going above 55 mph on the highway? Then you broke the law and opened the door for a speeding ticket. Did you provide a safe workplace in terms of protective equipment and proper scaffolding for employees? If not, the consequences could be fines from government agencies for OSHA violations. Did you provide fire escapes on multi-family residences as required by state law? Did you dispose of those solvents from manufacturing operations properly in accordance with EPA, DEC, and DEP regulations? If not, then there could be questions to answer from regulatory agencies. But sometimes it isn’t always black and white. There are often “grey” areas, where complying with the law turns upon ethical considerations. By ethical considerations, I mean whether something is right or wrong, regardless of whether those issues are directly addressed by the myriad of statutes, regulations, and codes out there. This often arises in environmental cases, where someone is faced with disposal or machinery or waste products in a region where regulations are very strict and costly to comply with. If the owner of the equipment decides to send it to a region where disposal regulations are lax, does that create a problem? The owner might argue, “There is nothing wrong being done here. I sent it to a vendor in another state or another country that accepted my product as scrap material and is dealing with it.” Opponents could argue that this is an attempt to get around regulations aimed at protecting the environment and workers. They could argue, “Just because the law doesn’t forbid it, it doesn’t mean that the operation is right.” This is an example of how the law can sometimes be grey. Just because there’s no law against what’s being done, it doesn’t necessarily make it right. And such arguments constantly arise in complex cases. Someone might do something that seems to go against their obligations to protect a person with whom they have a special relationship, sometimes considered a “fiduciary relationship” in the eyes of the law. The person committing a wrongful act might not be breaking the law, although they might be breaching the trust and loyalty owed to the wronged party. In other cases, conflicts can arise where the wrongdoer is compromising his role as a professional bound to certain ethical standards. If he is supposed to represent or protect the interests of one person exclusively, he could undermine those by committing acts that are in conflict with his duties. If someone is supposed to act as a referee or executor in a matter, but conducts business in a manner that betrays the trust placed in him by someone, it could create a conflict in the eyes of the law. This idea of doing the right thing is sometimes expressed as the difference between acting within the letter of the law, but not within the spirit of the law. In other words, a person could pat himself on the back and say, “I’m complying with the law here. Nothing is wrong.” However, such situations could be second guessed by courts that would deem that while the conduct wasn’t unlawful per se, it violated the spirit of the law, in that it wasn’t what the lawmakers had in mind. It can sometimes be a difficult call about whether conduct that is lawful manages to pass the test for whether it is right or wrong. Timur handles lawsuits for car accidents, slip & fall accidents, work accidents, cruise ship accidents, serious personal injury, hospital errors, medical malpractice, dangerous product, pharmaceutical drugs, workplace discrimination, sexual harassment and other areas of law. ▪ www.benimavukatim.com ▪ t.akpinar@verizon.net 718 224-9824
Demokrat Parti'den Barack Obama'yı Başkan Adayı olarak seçen ilk Türk Delegesi Murat Güzel'den, 2013 Mayıs Türk Günü Yürüyüşü ve Festivali'ne destek sözü. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Türk toplumunu her ortamda temsil eden isimlerle bir araya gelmeye devam ediyor. TADF Başkan Yardımcısı Cemil Özyurt, Demokrat Parti'nin Pensilvanya eyaletinin Bethlehem bölgesindeki dört delegesinden biri olan ve ABD Başkanı Barack Obama'nın Demokrat Parti'den başkan adayı olması için oy veren ilk Türk delege işadamı Murat Güzel'i ziyaret etti. Aynı zamanda organik meyve suyu Smart Juice markasının da sahibi olan Güzel, ABD genelinde 2500 markette ürünlerini satıyor. Amerikan pazarına daha fazla Türk girişimcinin yönelmesinin büyük önem taşıdığını söyledi. Etnik pazar ile sınırlı kalarak belli bir oranda büyüme gösterilebileceğini kaydeden Güzel, ShopRite, Whole Foods, Fresh Market, A&P gibi mağazalara girdiklerini, ABD genelinde 7 depolarından mal sevkiyatı yaptıklarını kaydetti. Güzel, organik içeceğin yanı sıra şekerleme alanında da Yumy Yumy ürünü ile perakende sektörüne satış yapıyor. ABD'nin Doğu yakasında 81 şubesi ile büyük süpermarketlerden biri olan Bethlehem'deki Wegmans'ın raflarında da yer alan Smart Juice, etnik gıda ürünlerinin satıldığı bölüme Türk bayrağı asılmasına da vesile olmuş. Pensilvanya eyalet senatörü Bob Casey'in referansı ile Demokrat Parti delegesi seçilen Güzel, Hacettepe Üniversitesi Elektronik mühendisliği bölümü mezunu. Master ve doktorasını ABD'de yapan Güzel, 1986 yılından beri Bethlehem'de yaşıyor. 2000 yılından beri de Nimeks şirketi ile Türkiye'den ithalat yapıyor.
KİRALIK EV Clifton’in nezih bölgesinde iki ailelik bahçeli evin 2. katı 1 Ocak’tan itibaren kiralıktır. 3 yatak odası, salon, büyük mutfak ve banyo. Bulaşık makinesi, çamaşır & kurutma makinesi mevcuttur. NY otobüs durağına ve ilkokula iki blok mesafede. (Valley Road’a yakın) Aylık kira: $1,300 + gaz & elektrik İlgilenenler (862) 262 -2497’yi arayabilirler
24
SAĞLIK HABERLERİ
Eş seçimi sağlığı etkiliyor Kişilerin, sosyoekonomik durumuna denk eşler seçtiği ve bu durumun sağlığı etkilediği belirlendi. ANKARA (A.A) - Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden Sara Marie Nilsen ve ekibinin yaptığı araştırma, eşlerin genellikle benzer tutum, davranış ve eğitim düzeyine sahip olduğunu, bu eğilimin sağlık konusunda sosyal eşitsizliği artırabileceğini gösterdi. Yaklaşık 19 bin Norveçli çiftin katıldığı araştırmada, eğitim düzeyindeki farklılıkların önemi ve bu durumun kişinin genel sağlık algısıyla ilişkisi incelendi. Nilsen, sonuçların çiftlerin sağlık algısının benzerliğini gösterdiğini, eğitim düzeyinin eşitliğinin bunda etkili olabileceğini gösterdiğini belirtti. Araştırmacılar, eğitim düzeyi yüksek olanların genellikle daha sağlıklı
GlobalMediaLinks. com Türk ve Dünya medyasına link sayfanız..
olduğu sonuca vardı. Sosyoekonomik durum konusunda eğitimi ölçüt alan araştırmada, kişinin sağlığının doğrudan eşin eğitim düzeyinden etkilendiği de ortaya çıktı. Eğitim düzeyi düşük olanların, eğitim düzeyi yüksek kişilerle yaşadıklarında daha sağlıklı hissettikleri görüldü. Araştırmacılar, gelir, meslek ve eğitim gibi etkenlerin kalp-damar hastalıkları, kanser ve kronik hastalıklara yakalanma riskini de belirleyebileceğini kaydetti. Konuya ilişkin makale, ''Science Daily'' dergisinin internet sitesinde yer alıyor. Muhabir: Şeyma Tahan Yayıncı: Murat Taydaş
Türkiye’nin gezi portalı
TurkTurist.com
AMERİKA HABERLERİ
25
Obama ABD’nin 4 yeminli ikinci Başkanı Obama ikinci dönem başkanlık görevi için yeminini anayasa gereği 20 Ocak günü Beyaz Saray’da etti. 20 Ocak gününün Pazar gününe denk gelmesi nedeniyle halka açık tören 21 Ocak günü yapıldı. 21 Ocak aynı zamanda Amerika’da medeni haklar hareketinin öncüsü Martin Luther King’i anma günü. Bu nedenle de devlet daireleri,okullar ve bazı işyerleri tatildi. Obama ilk kez başkanlığa seçildiğinde de iki kez yemin etmişti. 2009 yılındaki törende Anayasa Mahkemesi Başkanı John Roberts, yemin töreni sırasında şaşırınca, ertesi gün yemin töreni Beyaz Saray’da özel bir törende tekrarlandı. Obama, ilk siyah başkan, ikinci kez seçilen siyah başkan ve dört kez yemin eden başkan olarak da tarihe geçiyor. Amerikan tarihinde dört kez yemin eden tek diğer başkan Franklin Delano Roosevelt (FDR) oldu. Roosevelt dört kez başkan seçilmişti. Roosevelt’in seçimleri 1932, 1936, 1940 ve 1944 yıllarında dört kez kazanmasından sonra, başkanlık iki dönemle kısıtlandı. Obama bugünkü yemin töreni sırasında sol elini iki İncil’e birden koyacak. Başkan 2009 yılındaki yemin töreni sırasında İç savaşı sona erdiren ve köleliği kaldıran Başkan Abraham Lincoln’e ait olan İncil’i kullanmıştı. Bu yılki törende ise hem Lincoln’e ait İncil’i hem de medeni haklar lideri Martin Luther Kinge’e ait İncil’i kullanıyor. İncilleri First Lady Michelle Obama tutacak. Obama Pazar günkü resmi yemin töreninde eşinin ailesine ait bir İncil’e el basarak yemin etti. Obama dünkü törende yine Anayasa Mahkemesi Başkanı John Roberts önünde yemin etti. Yardımcısı Joe Biden de, Anayasa Mahkemesi’ne ilk seçilen Latin Amerika kökenli kadın yargıç Sonia Sotomayor önünde yemin etti. Sotomayor, bir başkan yardımcısına yemin ettiren ilk Latin Amerika kökenli yargıç oldu.
Türk bilim adamı, ABD'de meslektaşlarına seslenecek ESKİŞEHİR (AA) - Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Görenek, Amerikan Kardiyoloji Koleji'nin 9-11 Mart'ta ABD'nin San Francisco kentinde gerçekleştireceği kongreye konuşmacı olarak davet edildi. ABD ve dünyanın en seçkin kardiyoloji kongrelerinden biri olan ABD Kardiyoloji Kongresi'ne davet edilen Avrupa Kardiyoloji Derneği Eğitim Komitesi üyesi de olan Prof. Dr. Görenek, kongrede yetişkinlerdeki en yaygın çarpıntı türü olan atriyum fibrilasyonunda inme gelişimi hakkındaki deneyimlerini
meslektaşlarıyla paylaşacak. Yayıncı: Deniz Açık
Obama’dan dünyaya 2. dönemin ilk mesajı:
''Asya'dan Afrika'ya, Amerika'dan Ortadoğu'ya demokrasiyi destekleyeceğiz.“ WASHINGTON - ABD Başkanı Barack Obama, Amerikalılara savundukları değerler konusunda birlikte hareket etme çağrısında bulunarak, ''Günümüzün tartışmalarını, sadece kullandığımız oylarla değil, en köklü değerlerimiz ve kalıcı ideallerimizi savunmak için sesimizi yükseltmekle şekillendirmemiz gerekiyor'' dedi. Kongre bahçesinde yüz binlerce Amerikalının şahitliğinde yemin etmesinin ardından Amerikalılara seslenen Obama, tüm konuşmasında geleceğe karşı olumlu tablo çizdi ve tüm Amerikalılara birliktelik mesajı verdi. Obama, ''Günümüzün tartışmalarını, sadece kullandığımız oylarla değil, en köklü değerlerimiz ve kalıcı ideallerimizi savunmak için sesimizi yükseltmekle şekillendirmemiz gerekiyor'' dedi. Obama, ''Özgürlük Tanrı'nın bir armağanı olsa da bunun dünyadaki insanlar tarafından korunması gerektiğini'' vurguladı. Amerikalının sadece çok az kişinin çok iyi yaşayıp diğerlerinin zorluk içinde olmasıyla gelişemeyeceğini ifade eden
Obama, seçim kampanyasında olduğu gibi yine orta sınıfa vurgu yaptı. Obama, vergi kodlarının düzenlenmesi, okulların kalitesinin artırılması ve halkın yatırım yapılması gibi konuların iyileştirilmesi ihtiyacına dikkati çekerek, şöyle konuştu: ''Ancak araçlar değişecek olsa da maksadımız kalıcıdır: Her bir Amerikalı'nın çabasını ve kararlılığını ödüllendiren bir ülke. Bu anın gerektirdiği budur. İnancımıza gerçek anlam katacak olan budur.'' Obama, ''Asya'dan Afrika'ya, Amerika'dan Ortadoğu'ya demokrasiyi destekleyeceğiz. Çünkü çıkarlarımız ve vicdanımız özgürlük arzulayanlar için hareket etmeye bizi zorluyor ve biz yoksullara, hastalara, dışlanmış kesimlere, ön yargıların kurbanı olanlara umudun kaynağı olmalıyız. Bu sadece bir hayırseverlik olarak değil, zamanımızda barışın ortak inancın tanımladığı hoşgörü ve fırsatlar, insan haysiyeti ve adalet gibi prensiplerin geliştirilmesini gerekli kılıyor'' dedi. Muhabir: Barışkan Ünal - Mehmet Toroğlu / Yayıncı: İbrahim Uyar- AA-
FORUM Bulmaca - 155
26
Yararlanm a Üstteki resim
Sevgili Açık artırma ile satış
Ölecek kadar Bayındırlık
Kısırlık, verimsizlik
Gece bekçisi (tarih)
Kamufle etmek Bir nota Rubidyumun sembolü
3
Samsun’u n bir ilçesi Sır
Bir nehrimiz
2
Kurul Kavga, dalaş Arseniğin sembolü Ilımlılık, ölçülülük
6 Onursal Gül bahçesi (eski) Seçiciler kurulu
Yabancı
G ne in y n İncelik, batt naziklik Duman lekesi
Babası ölmüş çocuk
Dizayn Alt alta yazılmış şeylerin tümü
Yer, bulunulan yer Eksiksiz Aşırı milliyetçilik akımı
Gerçek
9
Sporda hile Şifre Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz
4 Bir sayı
Tutsaklık
Aşırı sevgi ve bağlılık Kareli bir cins kumaş
Hadise, olay
8
Tropikal bir Sonra, bitki sonradan, daha Eski dilde sonra su
..... Karahan (Alttaki resim)
Radyumun sembolü Şahit Uzun kamyon Branş
Kudret, iktidar Funda .... (orta resim)
Işık, aydınlık Korunacak eşya
5
Rutubet Kalın biçilmiş uzun tahta
Hayvanlarda semizlik Alışılmış, alışılan
7
Bir besin
Sayıların işareti Bir geyik cinsi
Çekicilik Beddua Ad çekme Değerli bir yün kumaş Yemek (eski dil)
İnandırma, kandırma Güven
İlaç, çare
Sürdürme, devam ettirme Duyuru
Bir peygambe r adı
Naz, işve
Suni polyester ipliği Bizmutun sembolü
1
Yalın, gösterişsiz Türk müziğinde bir makam Seçkin
Ürün kaldırma
1
2
3
4
Bir nota
5
6
7
8
ŞİFRE: Hazırlayan: Güven Söztutan guvensoztutan@forumgazetem.com
9
Lezzet
BELENME - GIDA HABERLERİ
27
Kış aylarının doğal antibiyotiği ''Kızılcık Tarhanası'' Uşak'ta kızılcıktan üretilen ve içerisinde biber, domates, soğan ve yoğurt gibi malzemelerin bulunduğu kızılcık tarhanası, kış aylarında soğuk algınlığı ve grip vakalarına karşı başvurulan gıdaların başında geliyor. Uşak'ta tarhana üretimi yapan İsmail Yeldanlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kızılcık tarhanasının özellikle çocuklar ve yaşlılar tarafından tüketilmesi gerektiğini belirterek, bağışıklık sistemini güçlendiren tarhananın doğal antibiyotik özelliğinin bulunduğunu kaydetti. Yılda yaklaşık 1 ton kızılcık tarhanası ürettiklerini, talebin her geçen yıl arttığını anlatan Yeldanlı, şöyle konuştu: ''Yaz aylarında doğada kendiliğinden yetişen kızılcık ağacının meyvelerini toplatıyoruz. Daha sonra bu meyveler yıkanıyor ve kaynatılıyor. Çekirdekleri ayrılan meyvenin posası ile un karıştırılarak 5 gün kadar bekletiliyor. İçerisine domates, biber, soğan yoğurt gibi malzemeler ilave ediliyor. Kurumaya alınan tarhana, sonra makinelerle ufalanıyor ve pişirmeye hazır hale geliyor. Tadı mayhoşumsu olan Kızılcık tarhanası, doğal bir antibiyotik. Grip ve soğuk algın-
lığının tedavisinde etkili.'' Yeldanlı, okul yaşındaki çocukların sabahları evden kahvaltı etmeden çıkmaması gerektiğini, tarhana çorbasının sabah kahvaltısı için çok önemli bir besin olduğuna işaret ederek, tarhana çorbasının haftada iki üç kez tüketilmesi gerektiğini ifade etti. Fast food tarzı beslenmenin sağlığa zararlarının uzmanlarca sıkça dile getirildiğini belirten Yeldanlı, tarhana çorbasının sağlıklı beslenme programlarının vazgeçilmez ürünü olması gerektiğini bildirdi.
Yeldanlı, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Tarhana bin yıllık bir besin kaynağımız. Özellikle sağlıklı nesiller için çocukların tarhana içmesi gerektiğini söylüyoruz. Anneler özellikle kış aylarında çocuklarına her gün mutlaka tarhana çorbası içirsin. Çocuklarının bağışıklık sisteminin güçlendiğini görecekler. Tarhana, protein, kalsiyum, demir, A, C, B1 ve B2 vitaminleri içerir. Tarhana çorbasının sinir sistemine, baş ve mide ağrılarına iyi gelir.'' Muhabir: Soner Kılınç Yayıncı: Murat Paksoy
Eşi işten çıkarıldı, Miyase Abla kredi çekip kendi çay ocağını kurdu OSMANİYE (A.A) -İl Sağlık Müdürlüğü'ne çaycılık yapmaya başladığını, daha sonra kendi çay ocağını kurduğunu belirten Demiray, şunları söyledi:
Eşi işten çıkarıldığı için çaycılık yapmaya başlayan ev hanımı, kredi çekip kendi çay ocağını kurdu. Ailesinin geçimini sağlayabilmek için kurdukları çay ocağını işleten Miyase Demiray (44), AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 3 yıl önce eşi Arif Demiray'ın işten çıkarıldığını, bu nedenle ailenin geçimini sağlamak için çaycılık yapmaya başladığını anlattı.
''Adana'da bir fabrikada işçi olarak çalışan eşim, 3 yıl önce fabrikanın el değiştirmesiyle emekliliğine bir yıl kala işten çıkarıldı. Uzun süre iş aradıktan sonra eşim, Osmaniye'de bir fabrikada iş buldu. Ben de, İl Sağlık Müdürlüğü'nde çaycılık yapmaya başladım. Oğlum liseye başlayınca maddi sıkıntılar yaşamaya başladık. Bu sırada eşim emekli de oldu. Masrafların altından kalkabilmek için uzun süre alternatif yollar aradık. Daha sonra kendi çay ocağımızı kurmaya karar verdik.'' Banka kredisiyle çay ocağı kurduklarını, kredi borcunu ödeyebilmek için de işin başına geçtiğini ifade eden Demiray, eşinin demlediği çayları kendisinin
dağıttığını kaydetti. Yaklaşık 10 aydır, eşiyle birlikte kendi çay ocaklarında çalıştıklarını bildiren Demiray, şöyle devam etti: ''Eşimin damar tıkanıklığı nedeniyle sağlık sorunları var. Fazla ayakta durmaması gerekiyor. Kredi çekip açtığımız çay ocağında eleman çalıştırsak, masrafımızı bile kurtaramayacağız. O nedenle, benim çalışmamın daha iyi uygun olacağını düşündük. Eşim saat 5 buçukta gelip çay demliyor. Ben de gün boyu eşimin demlediği çayları dağıtıyorum. “Evin geçimini eşim sağlasın bende keyfini süreyim” demedim. İnsanın kendi ayakları üzerinde durması gibi bir keyif yok. Çalışmaktan gocunmam. Kendi işimizi yapıyoruz. Hayatın yükünü birlikte omuzluyoruz. Kimseye muhtaç olmuyoruz.'' Muhabir: Tuğba Temir Yayıncı: Tevfik Işık
TADF’den İki İsim YTB Danışma Kuruluna Seçildi Başbakanlığa bağlı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nin ülke dışında yaşayan Türk vatandaşlarının sorunlarına yerinde çözümler üretmek ve daha verimli çalışma ortamı oluşturmak için oluşturduğu Yurtdışı Danışma Kurulu'nun üyeleri belirlendi. Amerika Birleşik Devletlerinden sekiz kişi kurula girer iken, Türk Amerikan Dernerkleri Federasyonundan TADF Başkanı Ali Çınar ve Başkan Yardımcılarından Mehmet Durmuş'un da seçildiği açıklandı. Coca Cola Ceosu Muhtar Kentin de onur üyesi olarak seçildiği “10 kişilik Onur Üyeleri “ dışında Kurulda; Almanya'dan 18, ABD'den 8, Avusturya'dan 3, Balkan ülkelerinden 4, Belçika'dan 3, Danirmarka ve Finlandiya'dan 1, Fransa'dan 6, Hollanda'dan 4, İngiltere'den 3, İsveç ve İsviçre'den 2, İtalya'dan 1, Kanada'dan 2, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden ve Norveç'ten 1, Ortadoğu ve Afrika üyelerinden 3 ve Orta Asya ülkelerinden 3 olmak üzere toplam 69 üye bulunuyor. ABD Danışma Kurulunda isim sırası ile yer alan kişiler ise şu şekilde oldu : Adem Büyükacar,Ali Çınar, Faruk Taban,Haluk Ünal,Ergun Kirlikovali,Mehmet Çelebi,Mehmet
Durmuş ve Sevil Özışık. Danışma kurulu, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının sorunlarını tespit edecek ve yapılacak çalışmaların koordinasyonu ile ilgili tavsiyelerde bulunacak. Kurul ayrıca oluşturulacak alt komisyonlarla sorunların çözümü için çalışmalar da yapacak. Sözkonusu kurulun görevleri arasında; Türkiye Cumhuriyeti tarafından karşılanması gereken ihtiyaçları ve yapılması gereken kanuni ve idari düzenlemeleri belirlemek, görev alanına giren her türlü etkinliğe katılmak ve diğer kurum ve kuruluşlarla iletişim sağlamak, Türk vatandaşlarının bulundukları ülkelerin sosyal ve ekonomik yaşamlarına eşit katılımlarını sağlayacak önerilerde bulunmak, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa karşı mücadelede gerçekleştirilecek etkinliklere katılmak yer alıyor. Yurtdışı Danışma Kurulu'nun 2013 yılı itibariyle aktif olarak göreve başlayacağı belirtilirken, kurulun çalışmalarıyla kamu kurumu temsilcileri ile vatandaş temsilcileri buluşturarak sorunları kısa zaman çözümlemesi hedefleniyor. Tam liste: http://www.ytb.gov.tr/Files/Document/Yurtdisi-Vatandaslar-Danisma-Kurulu-Uyeleri.pdf
HABER / YORUM
28
''Özgürlük İçin 10 Milyon İmza Kampanyası''na büyük ilgi.. Memur-Sen tarafından kamuda kılık-kıyafet serbestisi tanınması amacıyla başlatılan ''Özgürlük İçin 10 Milyon İmza Kampanyası'' çerçevesinde Ankara'da ikinci stant açıldı. Sağlık-Sen tarafından Güvenpark'ta kurulan stantta, imza alınmaya başlandı. Vatandaşların yoğun iligisi ile karşılanan bu kampanyanın kısa süre içinde istenen imza sayısına ulaşacağı ifade edildi. ANKARA (A.A) - Başbakanlığa sunulmak üzere ''Kamuda Kılık-Kıyafet Özgürlüğü İçin 10 milyon İmza'' toplama kararı aldıklarını belirten Memiş, ''Okullardaki kılık kıyafet özgürlüğü takdir ettiğimiz ve desteklediğimiz bir uygulamadır. Okula ve derse özgürlük tanıyan anlayış bireyi görmezden gelmemeli, özgürlüğün herkese tanınması beklentisine karşılık vermelidir'' dedi. Kamuda kadınların kategorize edildiğini ve kadınlar arası ayrımcılık uygulandığını, buna bir an önce son verilmesi gerektiğini savunan Memiş, darbe döneminin iklimini yansıtan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışanların Kılık ve Kıyafet Yönetmeliği'nin daha fazla gecikmeden tedavülden kaldırılması gerektiğini söyledi. Memiş'in konuşmasının ardından balon uçurularak, stantta imza alınmaya başlandı. Muhabir: Fevzi Çakır / Yayıncı: Eda Ay
Göçmen Ailelere Müjde: Beklenilen Göçmenlik Yasası Kabul Edildi Ocak 2, 2013 itibari ile Amerikan Göçmenlik Dairesi, Amerikan vatandaşlarının birinci derece yakınlarının Amerika dışına çıkmadan, yasadışı kaldıkları sürelerinin af edilebilmesi için yapmaları gereken af başvurularını Amerika içinde iken yapabilmeleri için bir düzenleme getirdi. Bu sayede bu kişiler af başvurularını Amerika yı terk etmeden yapabilicekler ve olumlu sonucu aldıktan sonra ülke dışına çıkıp Amerikan Konsolosluk'undan göçmen vize görüşmesine girebilicekler. Başvurular 04 Mart 2013 de yapılmaya başlanacak. Aşağıdaki Örnek Durum Size Uygunsa, Bu Düzenleme Sizi Ilgilendiriyor? Amerika ya vizesiz yada yasadışı yollar ile girdiyseniz, Amerikan Vatandaşı ile evliyseniz.. Eğer yeşil kart alamazsanız yada ülke dışına gönderilirseniz, eşiniz yada annebabanız'ın çok aşırı zarara uğruyacağını gösterebilirseniz. Bu Düzenleme ile Amerikan Vatandaşlarının Ailelerinden Ayrı Kalmasını Engellenmek Hedefleniyor: Bu düzenleme ile Amerikan Göçmenlik Dairesi, Amerikan vatandaşlarının birinci derece yakınlarından uzun süre ayrı kalmasını durdurmak istiyor. Göçmenlik dairesi tarafından onaylanmış af başvurusu, Amerikan Konsolosluklarının da herhangi bir gecikmeye yol açmadan göçmenlik vizesini onaylamalarına yol açacak. Kimler Bu Düzenlemeden Faydalanabilicek: Bu düzenlemeden faydalabiliceklerin aşağidaki şartları taşıması gerekiyor: Amerika da fiziki olarak bulunuyor olmak, Başvuru sırasında en az 17 yaşında olmak, Amerikan vatandaşı olan birinci derece yakınları tarafından sponsor olunan Göçmenlik Vize hakları onaylanmış olanlar, U.S. Department of State de başvuru üçreti ödenmiş olan vize dosyası beklemede olanlar, Amerikan Konsolosluğunda yapılıcak olan Göçmen Vize görüşmesi sırasında, daha önce Amerika da yaşadışı bulunduğunuz süreç den dolayı Amerika ya tekrar kabul edilmeyeceğini düşünenler yada edilmiyecek olanlar, Bu yeni düzenlenen af başvurusunda istenen bütün şartları biraraya getirenler. TADF Hukuk Işlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Avukat Ayhan Öğmen, bu af başvurularına uygun olanların, Avukat aracılığı ile şartlara uygun olup-olmadıklarına keşinleştirmeleri konusunda uyardı ve TADF olarak halkımız icin Ücretsiz Bilgilendirme seminerlerine devam ediceklerinin haberini verdi.
AMERİKA HABERLERİ
29
Somali Devlet Başkanı Mahmud: “Türkiye her türlü övgüyü hakediyor” Somali Devlet Başkanı Hasan Şeyh Mahmud, Türklerin, uluslararası sivil toplum örgütleri mensuplarının bile Somali'de kalmadığı bir zamanda Somali'de bulunduğunu belirterek, ''Türkiye'nin Somali'de büyükelçilik, askeri ataşelikleri var. Türkler Somali'de çalışıyor, yaşıyor, öğretiyor, inşaatlar yapıyor. Somut projeler ortaya koyuyorlar. Türkiye her türlü övgüyü hak ediyor'' dedi. Mahmud, Washington'daki düşünce kuruluşu Center for Strategic & International Studies'te (CSIS) düzenlenen forumda konuştu. WASHINGTON (A.A) - Sorular bölümünde Somalili bir izleyici, yazar Marry Harper'in ''Türkiye ve Türk halkı, ABD ve diğer uluslararası toplumun 20 yılda yaptığını 1 yılda yaptı, olağanüstü bir iş yaptı'' ifadesini hatırlatarak, ''ABD ve uluslararası toplumun da Türk modelini kullanmaları hakkında düşünceniz nedir- Çünkü bu çok başarılı bir model'' yorumunda bulundu. Mahmud da izleyicinin yorumuna katıldığını belirterek, Türkiye'nin Somali'de yapmak istediğini söylediği her şeyi gelip yaptığını ve bunlar için de birçok batılı ülke gibi kısıtlamalar koymadığını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi başta olmak üzere Türk liderlerin, hiç kimsenin gelmediği Somali'yi bizzat ziyaret ettiğini belirten Mahmud, Türk Hükümeti'nden bakanların da düzenli şekilde Somali'yi ziyaret edip,
Türkiye'nin yürüttüğü projelerin gelişimini takip ettiğini dile getirdi. Mahmud, ''Somut projeler ortaya koyuyorlar. Afrika'daki en modern hastanelerden birini inşa ediyorlar, içinde tüm gerekli malzemeler ve araç-gereçlerle 200 yataklı bir hastane olacak, yine 100 yataklı çocuk hastanesi, engelliler için de 100 yataklı hastane yapıyorlar, okul ve yollar inşa ediyorlar. Bunlar bahsettiğim bazı projeler, birçok projeleri var'' dedi.
kullanıyorlar, inşaatlar yapıyorlar, orada yaşıyorlar, büyükelçilikleri, askeri ateşelikleri orada. 2 yılda sadece 1 Türk iş adamının gidilmemesi gereken yerde bulunduğu için öldürülmesi vakası dışında Türklerin başına hiçbir kaza gelmedi'' dedi. Başkent Mogadişu cadde ve sokaklarının da Türkiye'nin sağladığı destekler dolayısıyla artık daha temiz olduğunu anlatan Mahmud, izleyicinin yorumunu ima ederek, ''Evet doğru, Türkiye bu övgüyü fazlasıyla hak ediyor'' dedi.
Türklerin, uluslararası sivil toplum örgütleri mensuplarının bile Somali'de olmadığı bir dönemde Somali'de bulunduklarını ve orada yaşadıklarını dile getiren Mahmud, TİKA'nın çalışmalarından bahsetti ve ''Türkler Somali'deler ve orada çalışıyorlar, öğretiyorlar, kendi arabalarını
Muhabir: Barışkan Ünal / Mehmet Toroğlu Yayıncı: Tarkan Demir
ATCOM’dan “Türk Amerikan ilişkilerinde Rolümüz” Seminerleri 155. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
İ G 26 Ocak'ta New York ve New Jersey'de New York ve New Jersey'de Seminerler .. Türk toplumunun yakından tanıdığı ünlü activist Lydia Borland, Paterson Türk Amerikan Toplumu Derneği, Karaçay Türk Camiisi ve Kültür Derneği, Türk Amerikan Giresunlular Derneği ve New York Giresun Dernekler merkezlerinde, 26 Ocak 2013 günü üç ayri seminer verecektir. Konu : Türk Amerikan ilişkilerinde Rolümüz Tarih: 26 Ocak 2013 İlk Seminer : * Paterson Türk Amerikan Toplumu Derneği & Karaçay Türk Camiisi ve Kültür Derneği * Adres: 32Chestnut Street Paterson New Jersey, 07501 Saat : 13.00 İkinci Seminer *Türk Amerikan Giresunlular Derneği * Adres : 4313 Route 130 South Unit:B - 9 Edgewater Park, New Jersey 08010 Saat : 17.00 Üçüncü Seminer * New York Giresun Derneği * Adres: 952 Little East Neck Rd North, West Babylon, New York Saat :20.30
İsmail YK
G J Ü L A Ş E A N A B İ İ L A A H A A R E
B R İ K K A T D A L Ş A L
İ S T A O S N A R T I A M N İ M K U T B A İ T
İ S T İ F A D E
ŞİFRE: DEMOKRASİ
Y Ö M A İ L E R M E Z A S A H R İ T I Y R E E
E S A Funda Arar R D İ E E R K T A V N R A K A R A A E R İ L E N S A D H A S A
A A Y K L A A R A S A M B L E E A S E T İ M L T A M Ş İ K E K O D K V A K A P E L İ N N N T İ M A T Z İ Y A E M E T M A N E T Pelin Karahan
HABER / YORUM
30
TADF Başkanı Ali Çınar’dan Türk Amerikan toplumuna birlik ve beraberlik mesajı Saygıdeğer Türk Amerikan Toplumuna.. Makam ve mevkilerin geçici, ancak hizmetlerin kalıcı olduğu bilinci ile 2012 yılındaki çalışmalarımızı, vatan ve bayrak sevgimiz ile sizlere en iyi şekilde hizmet etme prensibini göz önünde bulundurarak tamamladık. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu olarak Amerika’daki Türk toplumumuzun daha çok güçlenmesi ve Türk’ün sesini daha çok duyurmak amacıyla aşağıdaki çalışmaları sizler ve gelecek nesillerimiz için hizmete sunduk. Bu çalışmalar arasında;
İletişim Ağının Güçlendirilmesi : 7/24 Acil Vatandaş hattı, Sosyal Medya’da Federasyonumuzun güçlenmesi, web sitemizin sürekli güncellenmesi, Benimde Bir Önerim Var kampanyasi ve birçok eyalette yapılan halk ve dernek ziyaretleri mix. Toplumsal Sorunlar ve Çözümleri:Toplumumuzu ilgilendiren eğitim, hukuk ve sağlık konularında çözüm getirici çalışmalar, bu anlamda düzenlenmiş seminerler Örnek: Hukuk,Liderlik seminerleri gibi. Sandy Kasırgası nedeni ile mağdur vatandaşlarımıza elimizden gelen desteğin verilmesi ve ortak hareket edilerek diğer kuruluşlar ile vatandaşlarımıza en iyi şekilde yardım yapılmaya çalışılması. Milli Konulara Gösterdiğimiz Hassasiyet: Hem Amerikan Kongresi hem de Amerikan Senatosu olsun ortak çatı kuruluşları ile Türkiye aleyhine karşı gelebilecek tasarılara karşı anında müdahale edilmesi,Türk Dostluk Grubu sayısının artırılmasına çalışılması, Dallas’taki kadın temsilcilerimiz ile Mehmetçik Vakfı kampanyası düzenlenmesi. Amerikan Kuruluşları ile İletişim: Amerika’nın önemli Sivil Toplum Kuruluşları ile yakın ilişkiye girilmesi ve ortak projeler konusunda çalışılmaya başlanılması. Uluslararası Plafform’da TADFnin Tanınması: Belirli konularda Avrupa’daki konferanslara katılımcı olarak davet edilen TADF temsilcilerinin, diğer etnik sivil toplum kuruluşları ile ortak çalışmalara imza atması. Türk Dünyasının Güçlendirilmesi: Balkanlar ve Türki Cumhuriyetler olmak üzere tüm soydaşlarımızı kucaklayıcı ve birlikte ortak kültürel etkinlikler yapılması ve iletişimin güçlenmesi için yapılan çalışmalar. Milli Günlerin Düzenli Kutlanılması : Ülkemiz için önemli
olan milli günlerin hepsi düzenli olarak kutlanmış, hatta çocuklarımızın milli günlerin önemini daha da iyi kavraması için şiir ve resim yarışmaları düzenlenmesi. Ayrıca hem Belediye Başkanları hem de Kongre Üyelerinin milli günlerin önemini belirten kutlama bildirileri veya o günü Türkiye günü ilan edilen projelere imza atılması. Türk Günü Yürüyüş ve Festivalleri: Çevre eyaletlerdeki Türk Günü Yürüyüş ve Festivallerine destek vermek dışında, Amerikalı dostların da ilgisini çekecek bir New York Türk Günü Yürüyüş ve Festivali’nin 19 Mayıs 2012′de gerçekleştirilmesi. Kırmızı beyaz renklere bürünen yürüyüş ve festival alanındaki yeniliklerle vatandaşlarımızın daha rahat şekilde festivali kutlaması için gereken çabanın gösterilmesi. Özel Projeler: Türk Bayraklı ve Anitkabir resimli Amerika’da kullanabilecek posta pullarının hizmete sunulması.Ayrıca, ülkemizin tanıtımı amacı ile Manhattan’daki sokak fuarlarına katılım gerçekleştirilmesi gibi çalışmalar bulunmaktadır. TADF Başkanı olarak 2013 yılında Türk Amerikan toplumu için farklılık yaratacak,damga vuracak çok özel projeleri yakında açıklayacağımızı belirtirken,bizlere olan güven ve desteğiniz için teşekkürlerimi iletmek istiyorum. TADF bu yıl ne gibi etkinliklere imza atacak? Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu, Mayıs ayını 1 aylık Türk Kültür Festival ayı olarak ilan edecek. Hakikaten birçok yenilik ile farklı bir Mayıs ayı hedefliyoruz. Tum yıl boyunca, milli ve dini günlerde düzenlediğimiz programlara aralıksız devam eder iken, bu programlarda şiir ve resim yarışmalarıyla çocuklarımızı ödüllendirmeye devam edeceğiz. Halkımız ile iletişimi daha da güçlendirmek için teknolojik yatırımlara ağırlık vermeye başladık. Mart ayı içinde TADF
App iphone ve ipad’de mümkün olacak. Ayrıca SMS kampanyasına başlıyoruz. Bu kampanya ile vatandaşlarımıza acil durumlarda daha kolay ulaşmak için bu çalışma yakında hayata geçiyor. Amerikan kongre ve senato üyeleri ile milli konulardaki çalışmalarımız aralıksız devam edecektir. Üye derneklerimize destek vererek, milli konulardaki çalışmalara öncü olmaya devam edecegiz. Toplumsal ziyaretlerimize devam eder iken, sağlık taraması projesinde hayata geçireceğiz. Work & Travel konusunda çok ciddi adımlar attık ve bunu Ankara da çok iyi şekilde değerlendirdi. 2013 yazında gelecek öğrencilerimize özel bir rehber kitapçık hazırlığı devam eder iken, 24 saatlik Work &Travel Masa Hattımız tekrar Mayıs sonunda hizmete girecek. Son olarak öğrencilerimizin ihtiyacını göz önüne alarak bir büyük Kariyer Fuarı için Türk Amerikan Ticaret ve Sanayi Odası ile çalışmalar devam etmektedir. Amerikan medyası ile de ilişkileri daha da geliştirmek için büyük bir Amerikan Medyası ile buluşma resepsiyonu organize edeceğiz. Tabiî ki kardeş kuruluşlarımızdan ATAA ile de farklı projeler ve faaliyetlerde 2013’de çalışmaya devam edeceğiz. Ve son olarak Türk Dünyası. “Kuzey Amerika Türk Dünyası Liderler Sempozyumu” için şu anda düğmeye basılmış durumda. Amerika’daki Türk Dünyası diasporasının güçlenmesi ve daha sağlam adımlar atılması için çalışmalar başlamış durumda. Benim en büyük mesajım “Birlik Ve Beraberlik”tir. Toplum içinde birbirini sevmeyen kişiler olabilir ama vatan, millet ve bayrak sevgisi ile bir olmak zorundayız. Olmak istemeyenlerin de içimizde yeri olmamalı. “Sevgi paylaştıkça büyür” prensibi ile Amerika’daki genç neslimizin önünün açılması ve başarılı olması için kenetlenerek çok ama çok çalışmamız gerekiyor. TADF Başkanı Ali Çınar
SATILIK DÖNER MAKİNA VE ŞARJLI KESME BIÇAKLARI
NATIONAL THRIFT STORE
SATILIK HAIR SALON
Tümü kaynaklı, paslanmaz çelik, 4 petek, en az 40 pound et kapasiteli, İtalyan güvenlik vanalı, tüm pişirme peteklerinde alev söndüğünde gaz akımını otomatik kesen güvenlik sistemi, Amerikan sistemine uyan elektrik ve gaz sistemli.
400 metrekare mağazamız ile ikinci el giyside New Jersey’deki adresiniz. 50 Cent’ten başlayan fiyatlarla! Tüm tanınmış markalar ve designer clothing! Kaliteyi ucuza alın! 7 gün açığız. Toptan ve parekende satışlarımızla hizmetinizdeyiz.
Clifton'da Crooks Avenue üzerinde işlek bir yerde tam teşkilatli ve calışır durumda modern HAIR SALON satılıktır. Fiyat $75,000. Daha çok bilgi ve yeri görmek için şu numarayı arayın. 973-445-6552
İRTİBAT İÇİN : HAKAN MURSALOĞLU TEL :
818 Main Ave. Passaic, NJ 07055
1.413.209.01.47
TEL: 973 - 510- 4943
HELP WANTED
Kuaför Zuhal şimdi Kareem's Hair Salon’unda
Looking for receptionist for medical office in Clifton. Criteria: speak Turkish and English, know how to use a computer, answer phones, schedule appointments, friendly manner. Please call 908-812-1856 and leave a message or send a text message.
"Ben Zuhal. Samir'de calışıyordum ve şimdi yeni salondayım. Kareem's Hair Salonu’nda sizleri görmek ve hizmet etmek istiyorum. İlgilenenlere duyurulur. Saç, gelin başı, her türlü toplama modeli ve kaş almada uzmanlık. 353 Crooks Avenue, Clifton, NJ 07011
Call Zuhal: 973-928-6555
SATILIK KUYUMCU DÜKKANI
Emlak Alım & Satım
Orlanda (Florida)nın en nezih semtinde 20 senelik
Bütün gayrimenkul alım satım ve kiralama işleriniz için uzman isim.
mazisi olan kuyumcu ve hediyelik iş yeri.
Müracaat Meli : 1- 407 - 435 -7395
1- 407 - 740 - 6771
Salih Okdemir 973 - 703 - 4721
BAKICI ARANIYOR
Kiralık Ofis ve Depolar
AVUKAT TİMUR AKPINAR
Güney New Jersey’de evimizde çocuk bakacak yatılı bayan aranıyor. Özel oda, banyo, yemek artı maaş. İlgilenenler:
Paterson’da Main Street ve Pazar yerine yürüme mesafesinde kiralık ofis ve depolar
Trafik kazaları, iş kazaları, Veraset ve vasiyet, Kayıp düşme kazaları, Yanlış Tıbbi Müdahale ve bir çok konuda New York ve New Jersey'de hizmetinizdeyiz.
973 - 517 -0918
718 - 224 - 9824
856 - 340 - 3984
KİRALIK EV Clifton’in nezih bölgesinde iki ailelik bahçeli evin 2. katı 1 Ocak’tan itibaren itibaren kiralıktır. 3 yatak odası, salon, büyük mutfak ve banyo. Bulaşık makinesi, çamaşır & kurutma makinesi mevcuttur. NY otobüs durağına ve ilkokula iki blok mesafede. (Valley Road’a yakın) Aylık kira: $1,300 + gaz & elektrik İlgilenenler (862) 262 -2497’yi arayabilirler TOP DISCOUNT LIMOUSINE & CAR SERVICE
En güzel araçlarımızla ve uygun fiyatlarımızla sizleri evinizden New York ve diğer eyaletlerdeki havaalanlarına veya gitmek istediğiniz her yere ulaştırıyoruz. Güleryüzlü Türk şöförlerimiz ve geniş filomuzla hizmetinizdeyiz. Reservasyonlarınız için
1-866-890-1215 / 973-830-9636 570-242-5284
32
YURTTAN ve DÜNYADAN
Maliye Bakanı Şimşek New York'ta:
''Amacımız Türkiye'ye uzun vadeli, stabil kaynak çekmek'' Bu yıl 13'üncüsü düzenlenen bu toplantıların önemli bir kısmına katıldığını dile getiren Şimşek, ''Amacımız Türkiye'ye uzun vadeli, stabil kaynak çekmek. Türkiye'nin güçlü, sürdürülebilir büyümesi açısından dış kaynağa ihtiyacımız var. Türkiye'de yatırımlar için, istihdamın artırılması için hem Türkiye'deki hem de küresel düzeydeki kaynakları biz sürekli bir şekilde harekete geçirme çabası içindeyiz'' diye konuştu. NEW YORK (A.A) - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'ye uzun vadeli, stabil kaynak çekmeyi amaçladıklarını söyledi. Şimşek, Bank of Amerika Merrill Lynch'in organize ettiği ve yaklaşık 400 yatırımcı ve fon yöneticisinin katıldığı toplantıların ardından New York'taki Türkevi'nde basın toplantısı düzenledi. Londra ve New York'ta 4 gündür 400 fon yöneticisiyle birebir ya da gruplar halinde görüşmeler gerçekleştirdiğini kaydeden Şimşek, ''Bu fonlar Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 10 trilyon dolarlık kaynağı yönetiyorlar'' dedi. Konferansa 30'a yakın Türk firmasının da katıldığını dile getiren Şimşek, bu yıl Türkiye'ye ilginin öncekilerine göre çok daha fazla olduğunu kaydetti. Şimşek, ''Geçen seneye göre yatırımcı ilgisi yüzde 40 daha fazlaydı. Dört binin üzerinde toplantı talebi vardı Türk şirketleri ve bizlerle. Bunun ancak 3 bini gerçekleşebildi'' ifadesini kullandı. Bu ilgide Türkiye'nin kredi notunun artışının etkili olmuş olabileceğini anlatan Şimşek, ''Yatırımcılar bize 'Türkiye'de çok iyi bir gidişat ve performans var, bunu neler raydan çıkarabilir' diye sordular'' dedi.
Türkiye, New York Times Travel Show'da Jacob Javits Kongre Merkezi'nde 19-20 Ocak gunleri düzenlenen New York Times Travel Show’da Türkiye'de büyük bir katılım ile temsil etti. NY Kültür ve Turizm Ateşeliği’nin dışında, Türk Hava Yolları ve bazı Türk acentalarının da yer aldığı fuar, New York’ta yapılan tek turizm fuarı olma özelliği taşıyor.
NEW YORK- New York Kültür ve Turizm Ateşesi Ebru Ejder, fuarlarda; katılan halk veya tur operatörlerine Türkiye’yi en iyi şekilde anlatma imkanı doğduğunu belirterek, Türkiye’den fuara katılan tur operatörlerinin, Amerika’daki tur operatörleri ile işbirliği imkanı da doğduğunu belirtti. Türk Hava Yolları Temsilcileri de " Standımızı ziyaret eden müşterilerimize her sene yeni ve değişik bilgiler vermek bizi heyecanlandırıyor. Turizm Bakanlığı destekli fuar sonunda yapılacak çekilişte 2 talihliye Türkiye gidiş dönüş bileti vereceğiz." dediler. TADF’den Destek
Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı Ali Çınar ve Başkan Yardımcilarindan Dr Hakan Karalok ve Engin Ikiz'de fuarın ilk günkü açılışına giderek destek verdi. Amerikalılar’ın Türkiye’yi daha iyi tanıması ve turizm hareketlerinin artması konusunda, TADF’nin yaptığı etkinliklerde bu faktorün de dikkate alınacağını belirten Çınar, Mayıs ayında gerçekleştirilecek olan Türk Günü Yürüyüşü ve Festivali’nde Amerikan medyasına da reklam vereceklerini söyledi. TADF Yetkilileri ayrıca Balıkesir ve Çanakkale Heyetleri ile görüşerek, Türk Günü Yürüyüş ve Festivaline katılma çağrısında bulundu. ANA- American News Agency
-''Avrupa'daki krize rağmen ihracat arttı''Toplantıda Avrupa Birliği'ndeki kriz, petrol fiyatlarının etkisi, bölgedeki jeopolitik gerginliklerin etkisinin gündeme geldiğini ifade eden Şimşek, Türkiye'ye güvenin oldukça yüksek, yatırımcıların da iyimser olduğunu dile getirdi.
Antalya, futbol turizminin de ''incisi''
Şimşek, Türkiye'nin geçen yıl cari açığı kendi politikalarıyla yönetme dirayeti gösterdiğini belirterek, ''İlk defa Türkiye çok yüksek bir cari açığı kendi aldığı tedbirlerle kontrol altına aldı ve bir resesyon yaşamadan, ekonomide bir daralma yaşamadan kontrol altına alma başarısını gösterdi'' diye konuştu. AK Parti hükümetleri döneminde gerçekleştirilen yapısal reformların yabancı yatırımcılar tarafından takdir edildiğini kaydeden Şimşek, 2014'e ilişkin soruların da geldiğini ancak kendilerine Türkiye'de siyasi istikrarın güçlü olduğunu, hükümetin kamuoyu nezdindeki desteğinin artarak devam ettiğini anlattığını söyledi. Şimşek, Türkiye'nin AB'deki krize rağmen ihracatını çeşitlendirerek artırmasının takdir edildiğini de dile getirerek, yatırımcılara Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin ihracatındaki payının yüzde 57-59 seviyelerinden yüzde 38'lere kadar zaten indiğini anlattığını belirtti. Toplantılarda yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin politikalardan, nükleer santrallerden, tasarrufu teşvik tedbirlerinden bahsettiklerini ifade eden Şimşek, bazı fonların Türkiye'den faaliyet gösterme noktasında niyetlerini beyan ettiklerini, ileride İstanbul'un finans merkezi haline gelmesi için ilgi olabileceğini söyledi. Şimşek, son yıllardaki mali disiplin, borç azaltmada gösterilen başarı ve Türkiye'ye olan güvenin bir göstergesi olarak bütçeye ilişkin neredeyse hiç soruya muhatap olmadıklarını anlattı. Muhabir: Mustafa Keleş Yayıncı: Tarkan Demir
ANKARA (AA) - Halil İbrahim Avşar - Yaz aylarınında turistlerin akın ettiği ''Akdeniz'in incisi'' Antalya, devre arasında da futbol takımlarının ilk tercihi oldu. WOW Hotelleri Spor Direktörü Süreyya Ertuğrul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, devre arasında 3 bin futbol takımın seyahat ettiğini ve bunlardan bin 300'ünün Antalya'da kamp yaptığını belirtti. Ertuğrul, ''Antalya, futbol turizminde yüzde 45'lik paya sahip'' dedi. Ertuğrul, dünyada televizyon izleyicilerinin en çok futbol içerikli programları izlediğini ifade ederek, futbol turizminin ülke tanıtımı için önemine dikkati çekti. Devre arasında kamp yapan takımlar sayesinde otellerin kışın da açık kaldığını vurgulayan Ertuğrul, ölü sezonun değerlendirildiğini ve işten çıkarılmaların da önüne geçildiğini dile getirdi. Ertuğrul, İskandinav, Arap ve tüm Avrupa ülkelerinin yanı sıra Çin, Rusya, Kore, Japonya, Güney Afrika, Kanada, Arjantin ve Brezilya'dan takımların ikinci yarı hazırlıkları için Antalya'ya geldiğini söyledi. Süreyya Ertuğrul, Antalya'da kamp yapan takımlar arasında Werder Bremen, Shakhtar Donetsk, CSKA Moskova, Lokomotiv Moskova, Rubin Kazan, Zenit Petersburg, Dinamo Moskova, Spartak Moskova, Dinamo Kiev, Schalke 04, FC Köln, PSV, Ajax, Feyenoord, AZ Alkmaar, Club Brugge, Genk, Anderlecht, Austria Wien, Rapid Wien ve Red bull Salzburg'un yer aldığını anlattı.
2. Los Angeles Türk Film Festivali 9 kısa film finalde yarışacak
WASHINGTON (AA) - ABD'nin California eyaletinde yapılacak 2. Los Angeles Türk Film Festivali'nde, kısa film dalında yarışanlardan finale kalanlar belli oldu. Festival, bu yıl 28 Şubat-3 Mart tarihleri arasında Hollywood'daki tarihi Mısır Sineması'nda yapılacak. Festivale başvuran 164 kısa filmden finale kalmaya hak kazanan
9 film, Mısır Sineması'nda etkinlik boyunca gösterilecek ve filmlerin yönetmenleri de Los Angeles'ta ağırlanacak. Festivalin tek seçicisi Los Angeles Sanat Müzesi film küratörü Elvis Mitchell tarafından final için belirlenen 9 kısa film şöyle: ''Bir Dilim Hayat (Aysel Pınar Necef), Bir Kurabiye Masalı (İlkyaz Kocatepe), Buhar (Abdur-
rahman Öner), Here's Johnny (Tekin Girgin), Kadife Çoraplar (Baturay Tavkul), Mesut (Hakan Hücum), Sonra (Nazlı Durlu), Tepki (Emrah Örnek) ve Upside Down (Tuğçe Özdemir).'' Muhabir: Barışkan Ünal Yayıncı: Tarkan Demir