TADF: “27 Nisan'da Times Meydanındayız” Üye Derneklerimizden Young Turks - Genç Türkler Derneği'mizin New York'ta düzenlediği "Ermeni Yalanlarına Son ve Şehit Diplomatlarımızı Anma " mitingimizin 9'uncusunu bu yıl 27 Nisan 2013 Cumartesi günü 13:00 - 16:00 saatleri arasında New York Times Square'de, 42'nci sokak ve 7'nci cadde arasındaki alanda gerçekleştirilecektir.
Turkish American Newspaper Year 10
Issue 157
April 08, 2013
Semi monthly
$ 1.00
Haberi
28.
sayfada
4.
sayfada
Ay Yıldızlı bayrağımız, TİKA’nın yardımları sayesinde 106 ülkede dalgalanıyor
“İMDAT!” diyenin
YARDIMINA KOŞUYORUZ Türkiye'nin yardımlarını başlangıçta Orta Asya ülkelerine götüren TİKA, şimdi 5 kıtada ve toplam 35 ofiste yardım hizmeti veriyor. TİKA halen 106 ülkede projeler gerçekleştiriyor. Sudan'da katarakt ameliyatı yapan, Haiti'de deprem olduğunda yardıma koşan, Kırgızistan'da okul inşa eden, Afrika'da çok sayıda insanı su ile buluşturan, Afganistan'da anne çocuk sağlığını korumak için çalışan bir kuruluş haline gelen TİKA, hiç boş durmuyor.
Ayrıntılı haber
Koru: “Etkili diplomatlara ihtiyacımız var” Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru, ''Özel sektör ve akademi, toplum ve halk arasında farklı aktörlerin birleşimini kurabilen etkili diplomatlara ihtiyacımız var'' dedi. Koru, Dışişleri Bakanlığı tarafından bu yıl 19'uncusu düzenlenen ''Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı''nın Ankara Palas'ta düzenlenen açılışında yaptığı konuşmada, 1992'den bugüne 5 kıtadan 100'ün üzerindeki ülkeden yaklaşık 900 diplomatın programa katıldığını bildirdi. Koru, katılımcıların program süresince Türkiye'nin değişik bölgelerinde tarihi ve kültürel mekanları da gezme imkanı bulacağını anlatarak, ''Bu çabalarınızın bilgi ve deneyimlerinizi zenginleştirerek, gelecekte diplomatik kariyerinize katkı sağlayacağından eminim'' şeklinde konuştu. Geniş haber
Çağlayan’dan Amerikalı iş adamlarına:
27.
sayfada
“İlişkimiz karşılıksız aşka benziyor”
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Amerikalı iş adamlarına hitaben, ''İlişkimiz karşılıksız aşka benziyor'' dedi. Bakan Çağlayan Houston'da, Teksas Türk Amerikan Ticaret Odası (TTACC), Houston Ticaret Odası (GHP) ve Ekonomi Bakanlığının ortaklaşa düzenlediği, Türk Amerikan İş Forumu'na katıldı. Forumda konuşan Çağlayan, ABD'li iş adamlarına, ''Amerika ile aramızda 50 yıldan fazla bir müttefiklik var. Dünya barış ve huzurunun sağlanması için birlikte hareket ediyoruz. Maalesef ticarette istenilen seviyede değiliz. İlişkimiz karşılıksız aşka benziyor'' değerlendirmesinde bulundu. Detaylı Haber
22.
sayfada
4
Özel Haber / Röportaj Ay Yıldızlı bayrağımız, TİKA’nın yardımları sayesinde 106 ülkede dalgalanıyor
“İMDAT!” diyenin
YARDIMINA KOŞUYORUZ Türkiye'nin yardımlarını başlangıçta Orta Asya ülkelerine götüren TİKA, şimdi 5 kıtada ve toplam 35 ofiste yardım için hizmet veriyor. TİKA halen 106 ülkede projeler gerçekleştiriyor. Sudan'da katarakt ameliyatı yapan, Haiti'de deprem olduğunda yardıma koşan, Kırgızistan'da okul inşa eden, Afrika'da çok sayıda insanı su ile buluşturan, Afganistan'da anne çocuk sağlığını korumak için çalışan bir kuruluş haline gelen TİKA, hiç boş durmuyor.
Hayrettin Turan (Özel Haber) - Türkiye'nin dış yardımlarını organize eden Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), 1992'de Dışişleri Bakanlığı'na bağlı olarak kuruldu, 1999'da ise Başbakanlık'a bağlandı. Türkiye'nin yardımlarını başlangıçta Orta Asya ülkelerine götüren TİKA, şimdi 5 kıtada ve toplam 35 ofiste yardım için hizmet veriyor. TİKA halen 106 ülkede projeler gerçekleştiriyor. Sudan'da katarakt ameliyatı yapan, Haiti'de deprem olduğunda yardıma koşan, Makedonya'da, Mısır'da ecdad yadigarı eserlerin restorasyonunu yapan, Kırgızistan'da okul inşa eden, Afrika'da çok sayıda insanı su ile buluşturan, Afganistan'da anne çocuk sağlığını korumak için çalışan bir kuruluş haline gelen TİKA, hiç boş durmuyor. Biten bir projenin ardından bir diğeri başlatılıyor. TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam, “TİKA'nın göründüğü her yerde akla hemen Türkiye geliyor” diyor. Faaliyetlerini gazetemize açıklayan Çam, şöyle konuştu: “Biz gitmiş olduğumuz ülkelere Türkiye'nin adını, bayrağını da götürmüş oluyoruz. Her yerde bir mutluluk, büyük bir teşekkürle karşılaşıyoruz. Ve bunu karşılık beklemeden yapıyoruz. Onun için de seviliyoruz. 'Türkler bizden karşılık beklemiyor' diyorlar. Yardım isteyenin her zaman yanında olduk, yanında olmaya da devam edeceğiz. Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan ve pek çok Balkan ülkesinde yoğun bir şekilde Osmanlı eserlerinin restorasyon çalışmalarını yürütüyoruz.” “Son iki yılda Arap Baharı, Afrika'da yaşanan kuraklıklar sebebiyle ofis sayımızı genişlettik” diyen Çam, “Ofis dışında da çalışmalarımız var. G.Kore'deki kültür merkezini yapıyoruz. Güney Amerika'da, Latin Amerika'da, Brezilya'da kültür merkezleri ve cami çalışmamız var. Komor Adaları'nda bile stadyum projemiz bitti. Osmanlı onları birkaç defa işgallerden korumuş. İlginç olan şu ki, Fransız büyükelçiliğinin karşısına arazilerini açmışlar bekletiyorlar. Türkiye gelecek buraya elçilik açacak diye...” şeklinde konuştu. Yurt dışında gerçekleştirilen projelerle Türkiye'nin gücünün dolaylı yollarla ortaya konulduğunu ifade eden Dr. Serdar Çam, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün Etiyopya'da, Somali'de hizmet üretiyoruz. Küçük projelerimiz de var. Sağlık ocağı, jeneratör gibi. Geçen yıl 1650 tane proje yaptık. Küçük de olsa projeler yaparak bayrağımızı dikiyoruz.” Kızılay ve Sağlık Bakanlığı ile de projeler yürüttüklerini ifade eden Çam, sözlerini şöyle tamamladı: “Pakistan'da selden sonra çok sayıda çalışma başlattık. Afganistan'da birçok hastane, sağlık merkezi, okul inşa ettik, halen de yollar yapıyoruz. Gazze'de ise 10 bin metrekarelik bir hastane yapıyoruz. Yaklaşık 50 milyon dolar tutarında olacak. Ramallah'ta da büyük bir hastane yapıyoruz. Bölgede başlattığımız okulun inşasını tamamladık.”
5
Merhaba larına aldırmış ve bugün 3000’den fazla bir nüfusa ulaşmış bulunuyorlar. Rochester’daki Türk toplumunun Rochester Türk Cemiyeti adlı bir dernekleri, camileri ve yerel yayın yapan radyoları var (İyi terziyseniz toplayın bavulu yolculuk ABD'ye, 2004, March 18).” “Rochester’da yerleşen Türklerin, dinlerini, dillerini ve dolayısıyla kimliklerini koruyabildikleri sürece Amerikalılaşmaya bir itirazları olmamış.
“Amerika’daki Türk diyasporası”nın oluşum süreci.. Türkler, 1890’lı yılların başlarından itibaren önceleri birer ikişer kişi, sonraları küçük gruplar halinde büyük umutlarla yüklü olarak Amerika’nın yolunu tutmaya başlamışlar (Ahmed, 1993; Karpat, 1996; Akın, 1996). Bugün bile ardı arkası kesilmeyen bu yolculuk süreci neticede Anadolu nüfusunun çok küçük bir kısmını ABD’nin engin coğrafyası içinde dağıtmış. Araştırmacıların 3 ayrı dalgaya bölerek incelediği Türkiye’den ABD’ye göçler, tahmini rakamlarla 300-400 bin civarında bir Türk nüfus oluşturmuş yeni dünya tabir edilen Amerika topraklarında (Karpat, 2006; Kaya, 2006). Birinci dalga olarak adlandırılan ilk göçmenler Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ABD’ye giriş yapmış. Osmanlı pasaportu taşıyan her göçmen ABD’ye girişte Türk olarak kaydedilmiş. Oysa birinci dalga göçmenlerinin büyük çoğunluğu Osmanlı vatandaşı Ermeni, Rum, Yahudi ve Suriyeli hıristiyanlardan meydana geliyordu. (Ahmed, 1993;Karpat, 2006; Kaya, 2006;Ipek & Caglayan, 2006).Bu grup içinde Türklerin sayısı en iyimser tahminle 15,000-20,000 kadardı. Birinci dalga Türk göçmenlerinin zaman içinde yüzde 90’nına yakın bir bölümünün Türkiye’ye dönmüş olması, bu gruptaki Türklerin, Amerika’da bir Türk toplumu olma yolunda yaptıkları etkinliklerin, kurdukları cemiyetlerin, derneklerin ve medya organlarının izlerinin silinip gitmesine veya bir başka ifadeyle bu izlerin üstlerinin kalın bir toz tabakasıyla örtülmesine neden olmuştur denilebilir. Elde olan bilgi ve belgelerin sınırlı olması bu tür bir sonucu akla getiriyor. Bu konuda ilk önemli araştırma birinci dalga Türk göçmenlerden birisi tarafından kaleme alınmıştır (Ahmed, 1993). Kitap olarak yayınlanan bu geniş çaplı araştırma kendi alanında en güvenilir kaynaklardan biri sayılabilir. Çünkü araştırmacı yazar Frank Ahmed, o dönemi acısıyla, tatlısıyla kısacası her yönüyle yaşayan insanlardan bir Türk göçmen ailenin çocuğu. O dönemde Amerika’ya gelen Türklerin eğitim düzeylerinin düşük, hemen tamamının dil bilmemesi ve bir de nüfuslarının az olmasının Amerika’da kendi kimliklerini korumada, ikinci ve üçüncü dalga ile Amerika’ya göç eden Türklere göre çok daha şanssız olduğunu anlatan Ahmed şöyle bir tesbitte bulunuyor:
“O dönem göçmen Türklerin, kendi din ve kültür miraslarını koruma girişimlerinin başarısızlığa uğraması kaçınılmazdı. Bunun nedeni de bu küçük Türk nüfus üzerindeki Amerikan kültürünün hakim baskısı idi. Bu gerçeği bilen bu Türk grup sadece en önemli olduğuna inandıkları değerleri koruma yolunu seçtiler (Ahmed, 1993, p.83). Veysi Akın’ın 2004 tarihli araştırması o döneme ait bazı önemli bilgiler içeriyor. Bu araştırmaya göre gerek toplumun bireyleri, gerekse Türkiye hükümeti ve gerekse Amerikan siyaset adamlarınca Türk Amerikan toplumunun en etkili çatı teşkilatı olarak kabul edilen Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu “TADF”ın temeli o dönemde Türk Teavün Cemiyeti’nin kurulmasıyla atılmış oldu. Bu cemiyet, birinci dalga Türk göçmenlerinin New York’a yerleşen bir grup tarafından kurulduğu ve Zekeriye Sertel ve karısı Sabiha Sertel tarafından yönetildiği biliniyor. Haftalık 20 dolar ücretle fabrikalarda çalışan bu gruba mensup Türkler,büyük fedakarlıklarla 1920 yılında bu cemiyeti kurmuş ve hatta bu imkansızlıklarına rağmen o sırada devam etmekte olan İstiklal Savaşı’na destek olmak için o zamana göre çok büyük bir meblağ sayılabilecek 110 bin dolarlık bir yardım toplayarak Ankara hükümetine göndermişler(Akın, 2004). Türklerin ABD’ye göç hareketinde ikinci dalga ise 1950-1980 tarihlerinde gerçekleşmiştir. (Karpat, 2006; Kaya, 2006). İkinci dalga Türk göçmenler, kendilerinden önce gelen gruba göre farklı özellikler taşıyorlardı. Toplam sayıları 27 binin üzerinde bulunan bu grubu 3 ayrı alt grupta incelemek mümkün. Bunlardan birincisi olan 10-15 bin civarında çoğunluğu doktor, mühendis ve benzeri meslek sahibi yüksek tahsil görmüş profesyoneller olan bu kişiler, Türkiye’de yıllardır tartışılan, üzerinde araştırmalar yapılan Türk beyin göçünü başlatan kişiler olarak bilinmektedir (Kurtuluş, 1999). Kaya’nın 2006 tarihli araştırmasında eğitim düzeyi yüksek bu kişilerin Amerikalı bayanlarla evlenerek entegre olma yolunda hızlı bir süreç yaşadıklarını ifade ediliyor. Karpat,(2006) Amerika’nın farklı bölgelerinde küçük gruplar halinde yerleşen yüksek tahsilli bu kişilerin gerçek anlamda Türk toplumları kuramadıklarını ancak kurdukları derneklerin bugünkü Türk derneklerinin çekirdeğini oluşturduğunu, New York’ta her yıl düzenlenen Türk Günü Yürüyüşünün onların çabasıyla başlatıldığını belirtmektedir. Bu nedenle onların başlattıkları dernekçilik faaliyetleri Amerika’daki Türk diyasporasına giden yolda ilk önemli aşamadır denilebilir. İkinci dalga Türk göçmen grubunun ikinci alt grubunu ise New York eyaletinin Rochester şehrine yerleşen “terziler” teşkil ediyor. Bulundukları bu bölgede Hickey Freeman adında bir konfeksiyon fabrikasının Türkiye’den getirttiği terziler burada bir Türk kolonisi meydana getirmiş (Bereket, n.d.).
“1950’lerin ikinci yarısından itibaren Rochester’a gelmeye başlayan Türk terziler, zamanla ailelerini akraba ve arkadaşlarını da yan-
Bu yüzden çocuklarının kendi dil ve kültürlerini, dinlerini öğrenmeleri için 1970 yılında çok eski, harabe haline gelmiş bir okul bina yanındaki kulübe benzeri iki binayı satın almışlar, işten arta kalan zamanlarında bu binaları elbirliğiyle tamir ederek toplumun gurur kaynağı olan bir İslam Merkezi ve Cami haline getirmişler (Ahmed, 1993, p.86). Rochester’da yaşayan Türkler,Türk Amerikan toplumunun, New York’ta her yıl düzenlenen Türk Günü Yürüyüşü gibi genel etkinliklerine de faal olarak katılıyorlar. Karaçaylar: New Jersey’nin ilk Türk kolonisi İkinci dalga Türk göçmenlerinin üçüncü alt grubunu da Karaçay ve Tatar Türkleri oluşturuyor. Literatürde Karaçay ve Tatar Türklerinin Amerika’ya gelişleri ve burdakai yaşamlarıyla ile ilgili yeterli bilgi bulunmuyor. Ancak yerel medyada yeralan bazı haberlerin taranması ve yapılan mülakatlar sonunda bazı önemli bulgulara ulaşılıyor: *ABD’de, eski Sovyetler Birliği ve onun Doğu Avrupalı müttefiklerinin oluşturduğu Doğu bloku(Demirperde) sınırları dahilinde doğmuş bulunan kişilere Amerika’ya göç hakkı veren kanunun kabul edilmesinden sonra bu ülkeye göç etmeye başlayan Karaçay’lar, New Jersey’e bağlı Paterson ve Clifton şehirlerine, Tatarlar da New York’a yerleşmiş bulunuyor(Yeşil,2003). *Karaçay ve Tatarlar’ın, yüksek tahsilli gruptan en önemli farkı, dini inançlarına bağlı kişiler. Çünkü bu insanların Rus işgali altında bulunan vatan topraklarından kaçıp Türkiye’ye sığınmalarında en başta gelen nedenlerden birisi de dinlerini ve koruyabilme ve yaşatabilme isteği idi. *Bu nedenle Karaçaylar, 1965 yılında bölgenin ilk camisi olan Karaçay Türkleri Mosque’u faaliyete geçirmişler(Toturgul, 2003). Daha sonra, 1978 yılında şu anda civarın en büyük camisi olan United İslamic Center’ı açmışlar (Özbek, H, 2003). Her iki cami de açıldığından bu yana civarda yaşayan Türkler için hem ibadet edilen, hem Türk dili ve İslami bilgilerin öğretildiği hem de her tür sosyal ve kültürel faaliyetlerin yapıldığı birer kültür merkezi olmuştur(Gegre, 2010).Türk Amerikan toplumunun tüm faaliyetlerine aktif olarak katılan Karaçayların 1989 yılında kurdukları ve çocuklara Türkçe ve İslamiyet dersleri veren ve Kafkas milli oyunları kursları düzenleyen AKBA adında bir kültür ve yardımlaşma dernekleri bulunuyor (Başçı, 2008). Üçüncü dalga Türk göçmenlerini teşkil eden gruplar içinde Green Card Lottery ile gelenler önemli bir yer tutmaktadır. Her yıl yapılan çekilişler sonucunda 3,500 civarında aile Amerika’ya göç etme ve green card alma hakkı kazanmaktadır. Bunun yanında yasal olmayan yollarla Amerika’ya giren Türkler, genellikle gemilere tayfa olarak işe başlamakta ve Amerika liman şehirlerinden birine uğradığında da gemiden ayrılarak şehre girmekte ve bir daha da geri dönmemektedir(Kaya, 2006). Son gelenler, yani üçüncü göç dalgası Türk göçmenleri, kendilerinden öncekilerden farklı bir Türkiye’de doğup büyüyen, kendilerinden önceki kuşaklara göre dinine, kültürüne ve geçmiş tarihine daha saygılı bir Türkiye’de eğitim gören kişiler olarak tasvir edilmektedir. Bir kısmı gerçekten de iyi eğitim görmüş, yetenekli kimselerden oluşan son göç dalgası mensuplarının büyük bir bölümü, eğitim düzeyi düşük ve bir sanat sahibi olmayan kişilerden oluşuyor ancak bu kişiler Amerika’da yaşayan aynı eğitim düzeyindeki diğer göçmenler gibi ABD’ye gelir gelmez hızla çalışmaya ve küçük esnaflık gibi işlere atmaya ve farklı bir çıkış noktası olan Türk Amerikan kimliği ile kendi toplumlarını kurmaya başladılar (Karpat, 2006).” Türk Amerikan toplumundan “Amerika’daki Türk diyasporası”na.. Amerika Birleşik Devletleri’nde Türk toplumunun bugünkü yapısına ulaşması kolay olmadı. Geniş bir coğrafya boyunca dağılan Türk göçmenler, yıllar boyu birbirinden habersiz yaşadı. “Yabancı bir ülkede azınlık olarak yaşamanın ne kadar güç bir şey olduğunu kelimelerle anlatmak mümkün değildir.” diyor Mehmet.. Kendisi yaklaşık 20 yıldır Amerika’da yaşıyor, “Bunu anlamak için yaşamak lazım. Kimse sana şunu yap bunu yap, demez.. Şöyle durma öyle dur, demez.. Sokaktaki Amerikalı seni durdurup: Sen yabancısın.. Ne işin var benim memleketimde? Demez. Ama benliğinde hissedirsin yabancılığını.. Kendi memleketindeki gibi rahat hareket edemezsin.. Kimse sana bir şey söylemese de sen yabancılık duygusundan kurtaramazsın kendini (2012).” Türkiye’nin farklı bölgelerinin farklı sosyal kesitlerinden gelen göçmenler, yukarıdaki satırlarda da bahsedildiği gibi “Amerika’daki Türk diyasporası” olarak anılan statüye ulaşma yolunda en önemli desteğini 1981 yılında kazandı. Türk ulusal gazetelerinin, ardından, ulusal TV kanalları yayınlarının Amerika’ya gelmeye başlamaları ve yerel medya organlarının devreye girmesi Amerika’daki Türk diyasporasına giden yolda ikinci önemli aşama olarak kabul edilebilir. O güne gelinceye kadar, aynı ülke Amerika içinde ama gibi geniş coğrafyanın farklı bölgelerinde küçük koloniler halinde yaşayan Türkler, kendi içinde “Türk Amerikan toplumu” olma adına sınırlı faaliyetler yapabiliyor ancak bölge kolonilerinin bir diğerinin yaptığı herhangi bir etkinlikten haberi olmuy-
ordu. Türk gazetelerinin önce uçakla Almanya’nın Frankfurt şehrinden New York’a gelmeye, bir süre sonra da New York’ta basılıp Türk toplumuna servis edilmeye başlanması sonucunda Amerika’nın farklı bölgelerindeki Türk kolonilerinin birbirinden haberdar olması sağlanmış oldu. “Artık New York’taki Türklerin yaptıkları bir etkinlik haberi uçakla 6 saat uzaklıkta bulunan California’da yaşayan Türklere gazeteler vasıtasıyla ulaşıyordu. Onların yaptıkları her tür etkinlik te aynı şekilde New York’taki Türklerin evlerine kadar geliyordu. Türk ulusal TV kanallarının da sisteme katılmasıyla birlikte artık toplumun bütün bireyleri yüzlerce mil uzakta yaşasalar da yapılan her toplumsal etkinlikten anında haberdar olmaya başladılar(Çınar, 2012).” Birbirine yüzlerce mil hatta daha uzaktaki bölgelerde yaşayan insanlar gazeteler ve TV kanallarının kurduğu görünmez bir haber köprüsü ile birbirlerine bağlanmaya başladı. Bir devrin kapanıp yeni bir devrin açılması anlamına gelen bu gelişmeler, Türk toplumunun Amerika’daki göçmenlik tarihinde de farklı bir sayfanın açılmasına neden olmuştu. Özellikle Türk ulusal TV kanallarının yayınlarının Amerika’ya gelmesi tam bir tarihi olaydı. Artık Türk TV kanallarını Amerika’da evinde izlemeye başlayanlar, arkadaşlarına ve dostlarına da tavsiye etmeye başlamış ve TV yayınlarının girdiği Türk evlerinin sayısı giderek artmıştı. Amerika’da yaşayan Türk toplumunun gündemi artık genellikle anavatan gündemiyle eşitlenmiş gibiydi. Kendi ülkesinin TV yayınlarını bir yabancı ülkede izlemek bu insanlar için bir mutluluk kaynağıydı. Türk gazetelerinin yanına TV kanallarının yayınlarının da eklenmesiyle “anavatan”, artık binlerce mil uzaklıkta bir hayal değil, TV kumandasının “Aç” tuşu kadar yakında bir nesne olmuştu. Tuşa bir dokunuşla memleket ekrana çıkıyordu.
“Toplumu gündemi bir anda inanılmaz bir şekilde değişmeye başladı. Kahvehaneye gidiyorsunuz. Televizyon da ya bir futbol maçı yayını görüyorsunuz veya bir Türk dizisi oynuyor ya da bir Türk haber kanalı dinleniyor. Masalarda oturanlar kulak veriyorsunuz.. Ya haberlerde verilen bir olayı tartışıyorlar ya da bir siyasi parti liderinin yaptığı açıklamalarla ilgili detayları paylaşıyorlar.. Sanki artık biz Amerika’da değil de Türkiye’de yaşıyoruz (Batmaz, 2009).” Internet teknolojisinin gelişmesiyle birlikte haberleşmenin kolaylaşması, Amerika’nın dört bir tarafında dağınık durumda yaşayan Türk Amerikan toplumunun sanal olarak birbirine ve anavatana bağlanması ise Amerika’daki Türk diyasporasına giden yolda üçüncü ve son aşamanın hızla geçilmesini sağladı.
“Haberleşme, ulaşım ve Internet teknolojilerinde meydana gelen hızlı gelişme dünün dağınık toplumunu fiziki olmasa da sanal alanda biraraya getirmeye başladı. Türk dernekleri ve onların bağlı bulunduğu çatı kuruluşlar olan federasyonlar güç ve prestij kazanmaya toplumdan daha çok destek almaya başladılar. Toplumun desteğini arkasında hisseden, yaptığı tüm faaliyetleri ülkenin dört bir tarafında yaşayan Türk toplumuna duyurma imkanına kavuşan federasyonlar da Amerika’da, Türk kimliğini tanıtmada daha başarılı olmaya ve toplum adına sevindirici etkinliklere imza atmaya başladı(Çınar, 2012).“ Artık Türklerin Amerika’da bütün kurumlarıyla düzenli bir etnik toplum olma süreci anahatlarıyla olumlu sonuca ulaşmıştı. Sonuç: Araştırma sonucu elde edilen bulgular, Türklerin, ABD’den dört bir tarafında dağınık yaşasalar da bugün ortak milli, dini ve kültürel değerlerine sıkı sıkıya sarılı dört dörtlük olmasa da dernekleri, federasyonları, esnafları ve işadamlarıyla, sivil toplum kuruluşları ve medya organlarıyla tam teşkilatlı bir toplum, yani düzenli bir diyaspora haline gelmiş olduğunu doğrular nitlelikte görülüyor. Tartışma bölümünde üzerinde durulduğu gibi Türk Amerikan toplumunun, hem kendi içinde uyumlu hem de yaşanılan yabancı ülke ABD halkına, hem de diğer etnik gruplara saygılı,tüm kurumlarıyla düzenli bir “diyaspora” haline gelme sürecinde üç önemli aşamadan geçti. * Birinci aşama, ikinci göç dalgasının yüksek tahsilli grubunun diyasporik toplumların temel taşlarından olan dernekçillik hareketini başlatmasıyla aşıldı, aynı göç dalgası ile gelen Karaçay ve Tatarlar ile üçüncü dalga göçmenler, yüksek tahsilliler grubunun kuru milliyetçilik söylemi ile eksik bıraktıkları, kimlik tarifine “din ve kültürel değerler” kurumlarını da katarak Amerika’daki Türk diyasporasının oluşumunda önemli bir rol oynadılar. Ancak hala bir büyük eksiklik vardı. Toplumu hem kendi içinde birbirinden haberdar ederek aynı ideallere hizmet eden ortak bir kimlik üzerinde biraraya toplayacak hem yaşanılan yabancı ülke ABD’de hem halka hem de Amerikan medya organlarına yeni doğmakta olan Türk diyasporasını tanıtacak Türk medya organları henüz ortada yoktu. * Türk ulusal gazetelerinin ve TV kanallarının ABD’ye gelmeye ve yerel medya organlarının yayınlarına başlamasıyla Türk Amerikan toplumu uzun yıllardır eksikliğini hissettiği medya desteğine kavuştu. Bu gelişme ile Amerika’daki Türk diyasporasına giden yolda ikinci önemli aşama da geçilmiş oldu. * Internet teknolojisinin hızla gelişmesiyle birlikte haberleşmenin kolaylaşması, Amerika’nın dört bir tarafında dağınık durumda yaşayan Türk Amerikan toplumunun sanal ortamda birbirine ve anavatana bağlanma imkanına kavuşmasıyla birlikte üçüncü önemli aşamadan da geçmiş oldu. Bu üç önemli aşama Türklerin güçlü ve düzenli bir etnik toplum, bu ülkede yaşayan diğer etnik grupları imrendirecek saygın bir diyaspora haline gelmesi sürecinin önünü açmıştır denilebilir.
NOT: Kaynaklar listesi yer darlığı sebebiyle web sitemizde verilmiştir.
KADIN ve AİLE HABERLERİ
6
İstatistiklerin dilinden Türk kadını!.. İstatistiklerle Kadın 2012 araştırmasına göre, işsizlik oranı, kadınlarda yüzde 10,8 düzeyinde bulunuyor. 15-24 yaş grubundaki kadınlarda işsizlik oranı yüzde 19,9'a çıkıyor. TÜİK, İstatistiklerle Kadın 2012 araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Buna göre, kadın nüfus, Türkiye nüfusunun yüzde 49,8'ini oluşturuyor. Türkiye 75 milyon 627 bin 384 olan nüfusunda kadınların sayısı 37 milyon 671 bin 216'ya karşılık geliyor.
Kadın nüfusun yüzde 24,4'nü 0-14, yüzde 16,3'ünü 15-24, yüzde 31'ini 25-44, yüzde 19,8'ini 45-64, yüzde 8,5'ini 65 ve daha yukarı yaş grubundakiler oluşturuyor. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2012 sonuçlarına göre, Türkiye'de 30,1 olan ortanca yaş, kadınlar için 30,6, erkekler için 29,5 seviyesinde yer alıyor. Kadın nüfusun doğuşta beklenen yaşam süresi erkek nüfustan daha yüksek düzeyde bulunuyor. Doğuşta beklenen yaşam süresinin 2013 yılında kadınlar için 79,2, erkekler için 74,7 yıl olması tahmin ediliyor. Düzenli olarak artan doğuşta beklenen yaşam süresinin 2023 yılında, kadınlar için 80,2, erkekler için ise 75,8 çıkması öngörülüyor.
Memnuniyet oranı yüzde 70 Araştırmaya göre, çalışan kadınların yaklaşık üçte biri ücretsiz aile işçisi durumunda bulunuyor. İşgücüne katılım oranı, 2012 yılında kadınlarda yüzde 29,5 iken, erkeklerde bu oran yüzde 71'e çıkıyor. İstihdam edilen kadın nüfus oranı yüzde 26,3'te kalırken, erkek nüfus oranı ise yüzde 65'e çıkıyor. Ücretli veya yevmiyeli olarak çalışan kadınların oranı yüzde 54,3 iken, kendi hesabına çalışan kadınların oranı yüzde 10,8 seviyesinde bulunuyor. Ücretli veya yevmiyeli olarak çalışan erkeklerin oranı yüzde 66,5, kendi hesabına çalışan erkeklerin oranı ise yüzde 22,3 ile kadınları geride bırakıyor. İşsizlik oranı, kadınlarda yüzde 10,8, erkeklerde ise yüzde 8,5 seviyesinde yer alıyor. 15-24 yaş grubundaki genç nüfusta işsizlik oranı ise kadınlar
için yüzde 19,9'a, erkeklerde ise yüzde 16,3'e yükseliyor. Çalışan kadınların yüzde 70,1'i, erkeklerin ise yüzde 71,2'si çalıştığı işten memnun olduğunu belirtiyor. 0-5 yaş grubunda çocukların yaşadığı hanelerde çocuk bakımını yüzde 89,6 oranında anneler, yüzde 1,5'ini babalar üstleniyor. Çocukların yüzde 2,4'ünün bakımı kreşler tarafından sağlanıyor. Kadınlar siyasette geride Kadınlar siyasi alana erkeklere göre çok daha az katılım sağlıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki kadın milletvekili oranı 1935 yılında yüzde 4,5 iken, 2012 yılında bu oran yüzde 14,4'e yükseldi. Kadın bakan sayısı ise 1.
İlk evliliğini 2011 yılında yapmış kadınların ortalama ilk evlenme yaşı 23,3 iken, bu yaş erkeklerde 26,6'ya çıkıyor. Boşanma verilerine bakıldığında 2011 yılında 120 bin 117 çiftin boşandığı görülüyor. Boşanma nedenlerine bakıldığında, eşlerin sorumsuz ve ilgisiz davranması yüzde 26,6'lık oranla ilk sırada geliyor. Bu nedeni sırasıyla yüzde 23,4'le diğer nedenler, yüzde 20,8'le şiddet ve yüzde 16,8'le aldatma izliyor. Evli çiftlerin ilk evlilikleri göz önüne alındığında, çiftlerin yüzde 93,7'sinin hem resmi hem de dini nikahla, yüzde 3'ünün ise sadece dini nikahla evlendiği görülüyor. Akraba evliliği yapanların oranı yüzde 23,3, görücü usulüyle, kendi görüşü sorulmadan aile kararıyla evlenenlerin oranı ise yüzde 9,4 seviyesinde bulunuyor. Eğitim seviyelerine göre okullaşma oranlarında kadın ve erkekler arasında önemli bir fark gözlenmiyor.
AMERİKA HABERLERİ
7
Türk Günü Yürüyüş ve Festival ayı hazırlıkları aralıksız devam ediyor. Türkiye dışında, dünyanın en büyük ‘Türk Kültür Festivali ve Yürüyüşü’nü organize eden Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Mayıs ayında yapılacak etkinliklere yoğun bir şekilde hazırlanıyor. Amerika’nın en eski ve en köklü Türk Amerikan çatı kuruluşu olan Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı Ali Çınar, bu seneki yürüyüş ve festivale çok ciddi bir talebin olduğunu belirtti. Mayıs ayının ilk haftası başlayacak olan Türk Festivali’nin Mayıs’ın son haftasına kadar devam edeceğini söyleyen Başkan Çınar, Türkiye’de vizyona yeni girmiş filmlerin gösterimi dışında, 1 haftalık ‘Türk Restoranı’ haftası yapacaklarını da açıkladı.
Türk Günü Yürüyüş ve Festivali hazırlık çalışmaları devam ediyor NEW YORK - TADF Başkanı Çınar, Türk Dünyası ile ilgili Mayıs ayında iki ayrı program olacağını belirtirken, Columbia Üniversitesi’nde yapılacak panelin konusunun “Sürgündeki Türkler” olduğunu söyledi. 14 MAYIS KAPALI ÇARŞI, GRAND CENTRAL’A GELİYOR Dünyanın en çok turist çeken 6’ncı yeri olan Grand Central istasyonunda 14 Mayıs’ta Türk Festivali organize edeceklerini söyleyen Çınar, ünlü sanatçı Tulayhan Uğurlu başta olmak üzere birçok dans gösterisinin de gün boyu yapılacağını belirtti. 16 MAYIS BROOKLYN BELEDİYE SARAYI’NDA TÜRK FESTİVALİ 16 Mayıs günü Wall Street’te Türk Bayrağı’nın göndere çekilme töreni olacağını söyleyen Çınar, New York’un önemli şehirlerinden olan Brooklyn’de, Belediye Sarayı’nda Türkiye tanıtımının yapılacağı bir festival düzenleyeceklerini söyledi.
TÜRK GÜNÜ YÜRÜYÜŞ VE FESTİVALİNDE SÜRPRiZ SANATÇI: SERDAR ORTAÇ 17 Mayıs günü Türk Günü Yürüyüş ve Festivali resepsiyonu yapacaklarını belirten TADF Başkanı Çınar 18 Mayıs günü Türk Günü Yürüyüşü’nün Madison Caddesi üzerinde başlayıp, Birleşmiş Milletler Binası’nın karşısındaki Dag Hammarskjold Parkı’ndaki düzenlenecek festivalle devam edeceğini söyledi. Ünlü sanatçı Serdar Ortaç’ın bu yıl Türk Günü Yürüyüşü için New York’a geleceğini belirten Çınar, Türkiye’den ve Amerika’dan çok büyük dans gruplarının da festivale katılacağı müjdesini verdi. Çınar, ‘her yeri kırmızı beyaz yaparak, hem toplumumuzu bir araya getirmek için hem de ulkemiizn tanıtımına katkıda bulunmak için’ Türk Günü Yürüyüş ve Festivali’nin çok önemli olduğunun altını çizdi. Çocuklara yönelik faaliyetlerin de olacağını söyleyen Çınar, ‘tüm Türk Dünyası’nı ve soy-
Uzun ve sık konuşma başdönmesi nedeni
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Bolayır, halk arasında baş dönmesi olarak bilinen vertigonun, her yaş grubunda görülebileceğini belirtti. Bolayır, şunları kaydetti: ''Telefon ve diğer cihazlardan çıkan radyasyon, vertigoya yol açabiliyor. Cep telefonu sinyali, beyin hücreleri üzerinde depresyon etkisi yaşatıyor. Cep telefonunun yaydığı radyasyon, vertigo ataklarına neden oluyor. Gereksiz ve uzun görüşmelerden kaçınmalıyız. B12 vitamini eksikliği, folik asit yetmezliği ve anemi sonucu da baş dönmesi gelişebilir.'' Bolayır, tedavi edilmeyen basit vertigo atağının, kronikleşerek başka sistemlere de etki edebileceğini vurguladı. Hastalığın kesinlikle önemsenmesi gerektiğini belirten Bolayır, ''Hastalığın kronikleşmesi vertigo ataklarını sıklaştırır, yaşam kalitesini düşürür'' dedi. Baş dönmesinin çocuklarda da görülebildiğine işaret eden Bolayır, günlük yaşamdaki yoğun stres, teknolojik gelişme, gürültü ve hava kirliliğinin bu duruma yol açtığını sözlerine ekledi.
daşlarımızı festivale bekliyoruz. Festivalin kalabalıklığı, Amerika’daki gücümüzü göstermemiz açısından önemli bir fırsat’ dedi. TADF Başkanı Çınar Mayıs ayı içinde birçok program daha düzenleyeceklerini belirterek, detaylı takvimin kamuoyu ile yakın zamanda paylaşılacağını dile getirdi. Çok güçlü bir ekiple birlikte hazırlıklara devam edildiğini söyleyen Çınar, ‘bu faaliyetler ulkemizin tanitim içinde yapılıyor.’ diye konuştu 32. Türk Günü Yürüyüş ve Festivalinin teması "New York City goes Turkish" olarak anket sonucu belirlendiğini belirten Çınar, sanatçı seçiminde de yine anket usulü halkımızın çoğunlukla istediği sanatçılar arasından seçildiğini dile getirdi. TADF Başkanı Çınar Mayıs ayı içinde birçok program daha düzenleyeceklerini ve ana sponsorlari da açıklayarak detaylı takvimin kamuoyu ile yakın zamanda paylaşılacağını dile getirdi.
Önemli Telefonlar Rehberi T.C. Washington Büyükelçiliği T.C. Birleşmiş Milletler Temsilciliği T.C. New York Başkonsolosluğu T.C. New York Eğitim Ataşeliği T.C. New York Kültür ve Turizm Ataşeliği T.C. New York Ticaret Ataşeliği T.C. New York Ekonomi Ataşeliği T.C. New York Sağlık Ataşeliği T.C. New York Din ve Sosyal Hizmetler Ataşeliği T.C. New York Basın Müşavirliği KKTC - BM Temsilciliği T.C. Washington Büyükelçiliği T.C. Washington Silahlı Kuvvetler Ataşeliği T.C. Washington Basın Müşavirliği T.C. Washington Eğitim Müşavirliği T.C. Washington Ekonomi Müşavirliği T.C. Washington Ticaret Müşavirliği T.C. Washington Gümrük Müşavirliği T.C. Washington Kültür Tanıtma Müşavirliği T.C. Washington Büyükelçiliği Konsolosluk Şubesi T.C. Chicago Başkonsolosluğu T.C. Houston Başkonsolosluğu T.C. Los Angeles Başkonsolosluğu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu - TADF Türk Amerikan Dernekleri Asemblesi - ATAA Türk Hava Yolları New York Ofisi T.C. Ziraat Bankası -New York Şubesi T.C. Vakıflar Bankası -New York Şubesi T.C. Ottawa Büyükelçiliği Kanada Türk Dernekleri Federasyonu New York Fatih Camii Rochester Hamidiye Camii New Jersey Paterson Ulu Camii New Jersey Karaçay Türkleri Camii
(202) 612-6700 (212) 949-0150 (212) 949-0160 (212) 687-8395 (212) 687-2194 (212) 687-1530 (212) 661-7494 (212) 450-9164 (212) 661-1039 (212) 867-9023 (212) 687-2350 (202) 612-6700 (202) 612-6770 (202) 612-6807 (202) 612-6810 (202) 612-6790 (202) 612-6780 (202) 612-6794 (202) 612-6800 (202) 612-6740 (312) 263-0644 (713) 622-5849 (323) 655-8832 (212) 682-7688 (202) 483-9090 (800) 874-8875 (212) 557-5612 (212) 621-9400 (613) 789-4044 (647)-230-9397 (718) 438-6919 (716) 482-4210 (973) 345-6584 (973) 345-1083
8
AMERİKA HABERLERİ AVRUPA- Üniversiteleri
Yeni YÖK yasası ile yabancı üniversitelerin Türkiye’ye gelme şansları nelerdir Yeni YÖK yasa taslağının daha çok eksikleri var.Bu şekilde geçeceğine inanmak güçtür. YÖK'ün kendini yenilemesi lazım.Bunun için 200ün üstünde üniversitenin üyesi olduğu Alman Üniversiteler Üst Kurumu ‘’Deutsche Hochschulverband’’ 'ın yapısı Türkiye'ye uyarlanabilir. Yabancı Üniversiteler Türkiye’ye gelir mi? Yabancı Üniversitelerin Türkiye'de fakülte, enstitü, konservatuar ve meslek yüksekokulu açmaları önemli bir konu.Bu konuda adımlar atılması Türkiye'deki eğitimin kalitesini arttırır.Gelmek isteyen ülkeler konusunda Devlet Üniversitelerinin yani Almanya ve Fransa gibi ülkelerin gelip başka bir ülkede üniversite/fakülte açma konumları yok. Hepsi bağımsız kuruluşlardır. Ancak kendi kentlerindeki üniversiteleri nezlinde bir yatırım yapabilir ve ancak kendi ülkelerinde faaliyet gösterebilirler.Fakat yabancı üniversiteler buradaki üniversitelere belirli bir şekilde partner olup çifte diploma verebilirler.
Kurmayı düşündüğümüz Avrupa Üniversitesi'nin konumunda Deutsche Sporthochschule Köln / Spor Bilimleri Fakültesi; Folkwang Universität der Künste Essen / Güzel Sanatlar Fakültesi; Hochschule der Wirtschaft für Management Mannheim; Rheinische Friendrich-Wilhelms-Universität Bonn / Politik Bilimler Fakültesi; Ruhr-Universität Bochum / Hukuk ve Avrupa Hukuku Fakültesi; Technische Universität Dortmund / Medya ve Kitle Iletisim Bölümünde; Universität Duisburg-Essen / Medya ve Kitle Iletisim Bölümünde• Universität Witten-Herdecke / Politik Bilimler Fakültesi; Westfälische Wilhelms-Universität Münster / Politik Bilimler Fakültesi olmak üzere dokuzu Almanya'da diğer üçü Avusturya'da Viyana Üniversitesi; Isviçre'de Zürich Üniversitesi ve Hollanda'da Maastricht Üniversitesi olmak üzere 12 üniversite ile böyle bir model uyguluyoruz. Özel Üniversiteler Gelebilir Türkiye’ye gelmek isteyenlerin ancak ülkelerdeki özel üniversiteler olacağından hareket edilebilir. Isviçre'de Türklerden çok para kazanan özel üniversitelerin yanında Avusturya ve Ingiltere'den de gelenler olabilir. Tabii bu konuda ABD Türkiye'deki öğrencilere büyük ilgiyle bakıyor. Buraya gelip yatırım yapabilir.Fakat kaliteli Devlet Üniversitelerinin gelememesi Türkiye için sorundur. Şirketler ve yeni Üniversiteler Şirketler özel üniversite kurulmasını zaten bir çok Vakıf Üniversitesi indirekt olarak gerçekleştirdi.Iş dünyasının önemli insanları veya dershaneler bu konuda vakıflarını neredeyse şirket konumuna getirdiler. Türkiye'de artık niteliği fazla olmayan vakıf üniversitelerinin öğrenci bulması güçleştiği için bu konuda çok atılım olacağına inanmıyorum. Vakıf Üniversitelerinin sorunları artıyor Böyle bir işlevi olan veya kurmak isteyen kuruluşlar özellikle bilinmiyor. Bu yıl vakıf üniversitelerinin doyma noktasına gelmesi ve bir çok kontenjanın açıkta kalması yeni yatırımcıları korkutuyor. Özel Üniversiteler için yatırımın en az 40% nakit olma şartı ve diğer şartlar önemli ve ciddi şartlardır. Bunun yapısını oluşturacak şirketlerin Türkiye'de ortaya çıkması güç. Bir çok şirket sahibi veya özel müteşebbis 15 Milyonluk vakıf Üniversitesi ödentisi ile üniversitelerini kurdu.Bir Üniversite yatırımının takriben en az 50 ila 70 Milyon TL'nin altında olmaması lazım. Bunun altındaki kuruluşlar ciddiye alınamaz. YÖK yasasının bu şekilde geçeceğini tahmin etmek güçtür daha bir çok rötuş ile karşı karşıya kalacağız. Türkiye'de özel sektörün artık Üniversitelere ilgi duyacağına inanmak güçtür. Yabancılardan hangi özel Üniversitelerin geleceğini beklemek lazım. Avrupa’da bu konuda bir girişim yoktur Yasanın çok kısa zamanda geçemeyeceğinden hareket edilebilir. Bu yıl yaz dönemine kadar bunun geçme şansı yok. Ekimden sonra Türkiye'de Başkanlık sistemi ve diğer konularında çok güncel hale geleceği ve mahalli seçimler, bunun yanında cumhurbaşkanı seçimlerine gidileceği için bu yasa daha belirli süre gerçekleşmeyecektir.
Evdeki tartışmalar bebeğin beynini etkiliyor Oregon Üniversitesi'nden bilim adamlarının yaptığı araştırma, bebeklerin uyurken bile tartışmalardan haberdar olduğunu ve ''sinirli ses tonundan'' etkilendiğini gösterdi. 6-12 aylık 20 bebek, uyku saatlerinde laboratuvara getirildi. Uyurken bebeklere çok sinirli, sinirli, mutlu ve nötr tonda anlamsız cümleler dinletildi, beyin görüntüleri incelendi. Tona bağlı olarak bebeklerin beyin faaliyetlerinin değiştiği görüldü. Çok sinirli tonu duyan bebeklerin, stres ve duygu denetimiyle ilgili beyin bölgesinde fazla hareketlilik belirlendi. Daha önce hayvanlar üzerinde yapılan araştırma, beynin bu bölgelerinin, erken dönemdeki stresten etkilediğini göstermişti. Araştırmacılar, sonuçların çocuklarda da benzer durumun varlığını gösterdiğini belirterek, bebeklerin anne ve babanın tartışmalarından habersiz olmadığını vurguladı. Araştırma, ''Psychological Science'' dergisinde yayımlandı.
Sanat Dünyası
9
Boston Türk Film Festivali'nde Erden Kıral'a 'Mükemmellik Ödülü' verildi Boston Türk Film Festivali, ''Türk Sinemasında Mükemmellik Ödülü''nün bu yılki sahibi Erden Kıral oldu. Yönetmene ödülü, Boston Güzel Sanatlar Müzesi'nde düzenlenen törenle verildi. Çok sayıda davetlinin katıldığı gecede önce Erden Kıral'ın son filmi ''Yük''ün uluslararası ilk gösterimi yapıldı. Seyircilerin beğenisini kazanan filmden sonra usta yönetmen seyircilerle bir de söyleşi yaptı.
Gösterimden sonra ünlü yönetmen Erden Kıral'a Türk sinemasına katkılarından dolayı, ''Türk Sinemasında Mükemmellik Ödülü'' verildi. Erden Kıral konuşmasında, ödüle layık görülmekten dolayı büyük mutluluk duyduğunu, meslek hayatında aldığı en önemli ödüllerden biri olduğunu, son filmi ''Yük''ün uluslararası ilk gösterimini Boston'da yapmaktan da ayrıca gurur duyduğunu ifade etti. Sinemacıların da tıpkı maden isçileri gibi gerçeği bul-
mak için sürekli kazdıklarını ve derinlere indiklerini belirten Kıral, sinema hayatı boyunca filmlerinde ahlak anlayışını sorgulayan ve seyirciyi de bunu düşünmeye sevkeden filmler yapmayı hedeflediğini söyledi. Ödül töreninde konuşan Festival Direktörü Erkut Gömülü de Türk yönetmenlerin başarılarının çağdaş Türkiye'nin ve sinemasının tanıtımına çok önemli katkılarda bulunduğunu kaydetti. Gömülü, bu yıl 12'ncisi düzenlenen Boston Türk Film Festivali ile çağdaş Türk sinemasının seçkin örneklerini
Türk doktor kanser tedavisi için umut olabilir ABD’nin Massachusetts Genel Hastanesi (MGH) ve Harvard Tıp Okulu’nda cerrah olan Türk bilim insanı Dr. Mehmet Toner, MGH bünyesindeki araştırma ekibiyle üzerinde çalıştığı kanser tedavisiyle Time dergisine konu oldu. Nisan sayısının kapağını Toner’in dahil olduğu ekibin araştırmasına ayıran Time, ‘kanserin yenilebileceği’ düşüncesine değindi. Hiçbir zaman tek bir kişinin ‘Ben kanseri yendim’ diyerek ortaya çıkmayacağını savunan dergi, aralarında Türk bilim adamı Mehmet Toner’in de bulunduğu birçok uzmanın ortak çabasıyla kanserin yenilebileceğini kaydetti.
bütçeyle yapılan araştırmalarda en öne çıkan bilim adamları topluluğu ‘Kansere karşı ayağa kalk’ (Stand up to cancer-SU2C) hareketi.
Kanser, birçok kişi tarafından tek bir hastalık olarak bilinir. Oysa ki akciğer kanseriyle pankreas kanseri ya da karaciğer kanseri arasında nezleyle suçiçeği hastalığı kadar büyük fark var. Her bir kanser türü ayrı bir hastalıktır. MIT Uzmanı Philip Sharp, ‘Kanser karmaşık bir hastalık’ diyerek buradaki zorluğun altını çiziyor.
Mehmet Toner’in geliştirdiği çipin üzerinde 78 bin mikroskobik levha bulunuyor. Kanda kanseri yayan hücreye rastlandığında levhalar o hücreyi ayırıyor.
Uzmanlar bu yüzyılın hastalığını tanımlarken ilginç bir benzetme kullanıyor: Kanser bir hırsızdır. Ya da biyolojik bir dolandırıcı. Hücreyi kendi istediği şekilde çoğalması konusunda kandırır. İşte dünyanın dört bir yanındaki uzmanların verdiği mücadelede bu hırsızlık ya da kandırma durumunu ortadan kaldırmaya çalışmak. Bu alanda her yıl milyarlarca dolar
HEDEF İLAÇLAR Gen mutasyonlarını önlemek için şimdiye dek 800’den fazla ilaç geliştirildi. Bu alanda biraraya gelen enstitüler mutasyonlara karşı daha hızlı ilaç geliştirebiliyor.
Kanserli hücrenin gelişimini durdurmak için bazı genlerin ‘kapatılması’ işe yaradı. Bazı ilaçlarla da ‘kapatılan’ kanserli hücredeki faydalı genler yeniden işliyor. Kanser türleri hakkında araştırma yapan uzmanların gen mutasyonları sonuçları havuzda toplanıyor. Böylece hangi yöntemin etkili olduğu görülebiliyor. Uzmanlar araştırmada kendisini öne çıkarmak için çalışmaları paylaşmıyor. Grup halinde finansman olanağı bilim adamlarını takım çalışmasına yöneltiyor.
ve yönetmenlerini Amerikalı sinemaseverlere tanıtmaktan ve paylaşmaktan büyük mutluluk duyduklarını da ifade etti. 2007 yılından beri Boston Türk Film Festivali tarafından her yıl bir yönetmene Türk sinemasına olan katkılarından dolayı verilen ödülün geçmiş yıllardaki sahipleri Zeki Demirkubuz, Reha Erdem, Nuri Bilge Ceylan, Yeşim Ustaoğlu, Derviş Zaim ve Tayfun Pirselimoğlu olmuştu. (AA)
AMERİKA HABERLERİ
10
İişte Facebook'un merakla beklenen telefonu Facebook telefonu söylentilerinin gerçek olup olmadığı belli oldu. Şirketin Kaliforniya Menlo Park'daki merkezinde düzenlenen etkinlikte 'Facebook Home' arayüzü ve HTC First telefonları tanıtıldı. Facebook kurucusu Zuckerberg "Size ihtiyacınız olan herşeye telefonunuz ile ulaşabileceğiniz bir deneyim yaşatmak istiyoruz. Telefonunuzu nasıl bir Facebook telefonuna dönüştürebileceğinizi konuşacağız dedi." Zuckerberg neden Android'i seçtiklerini anlatıyor. Android ile sistemin neredeyse her bölümünün güncellenebileceğini belirtiyor. Zuckerberg bu etkinlikte telefonun ana ekranı hakkında konuşacaklarını , telefonu açınca ilk görülen kısım olan ana ekranın telefonun ruhu olduğunu belirtti. Zuckerberg'in bahsettiği 'Facebook Home' adı verilen uygulama Andoid cihazlar altında çalışabilecek. Zuckerberg, bir mesaj alındığında bu mesajın tüm uygulamaların üstüne çıkacağını belirtti. 'Chat heads' ası verilen bu özelliğin, ekranın herhangi bir yerine süreklenebileceğini, işiniz bitince kapatılabileceğini söyledi. Sahne alan Facebook Home'un tasarımcısı Joey Flynn, 'Chat heads'in telefonun hangi bölümünde olursanız olun arkdaşlarınızla konuşabileceğiniz bir şekilde dizayn edildiğini söyledi. Bir mesaj geldiği zaman mesajı yollayan kişinin yüzü ekranın bir köşesinde beliriyor. Facebook Home 12 Nisan'dan itibaren kullanıcılar tarafından indirilebilecek.
www.TurkTurist.com Türkiye’nin gezi portalı
www.GlobalMediaLinks.com Türk ve dış dünya medyasına linkler
FORUM The Turkish-American Newspaper
Advertising Manager
Mehmet Kachar mehmetkachar@forumgazetem.com
Publisher Murat Yeşil, Ph.D. Editor-in-Chief İsmail Yeşil Editor Fatih Yeşil Assistant Editor Sevinç Özbek Marketing Director Necmi Bahçe
973-445-6552 New York Advertising Director
Sinan Gegre 973-464-8987
FORUM GAZETESİ REKLAM & İLAN SERVİSİ
mehmetkachar@forumgazetem.com
973 - 445 - 6552
862 -262 -2497 201 - 204 - 9256 info@forumgazetem.com ilan@forumgazetem.com 1199 Main Avenue Clifton, NJ 07011
Representatives
Yıldız Gündoğmuş - Ankara Hayrettin Turan - İstanbul Feramiz Gökdemir - İstanbul Forum, The Turkish American Newspaper does not in way, shape or endorse, condone, or is responsible for any opinions, advertisements, misprints, typos and/or publication errors.
FORUM - The Turkish-American Newspaper is published twice a month (24 issues each year) by FORUM Newspaper LLC at 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011. Application to mail at periodicals postage rate at Clifton, N.J., 07015-9998. POSTMASTER - Please send address changes to FORUM Newspaper LLC, 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011 Tel: 862-262-2497 & Fax: 973 - 218 - 8440
New York'un nüfusu 8,3 milyonu geçti
NEW YORK (A.A) - New York'ta nüfusun 8,3 milyonu aştığı belirtildi. New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg'in yaptığı açıklamaya göre, istatistikler, şehirde yaşayan nüfusun ilk kez bu kadar yüksek olduğunu gösterdi. New York'a taşınanların sayısının, şehri terk edenlerden daha fazla olduğuna işaret eden Bloomberg, 2010 yılından 2012'ye kadar 160 binin üzerinde kişinin NewYork'a yerleştiğini belirtti. New York'ta nüfusun en yoğun artış gösterdiği semtin Brooklyn olduğu bildirildi. Muhabir: Neslihan Doğan
AMERİKA HABERLERİ
13
Washington’da 3.Türki Amerikan Kongresi ABD'de Türk toplumunu temsil eden 6 federasyon ile 200'ün üzerinde derneğin çatı kuruluşu Türki Amerikan Birliği (TAA) ile Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Federasyonunun (TUSKON) ortaklaşa düzenlediği 3. Türki Amerikan Kongresi, ABD siyasetini de bir araya getirdi. Şiddet ve kanın durmadığı Suriye de kongrenin gündemindeydi. Washington’da 12-13 Mart’ta, Türk toplumunu temsil eden en güçlü kuruluşlardan Türki Amerikan Birliği (TAA) ile Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Federasyonu’nun (TUSKON) desteğiyle 3. Türki Amerikan Kongresi düzenlendi. 6 federasyon ve 240 derneğin çatı kuruluşu olan Türki Amerikan Birliği, ABD’de Azeriler, Arnavutlar ve Boşnaklar dahil yaklaşık 2.5 milyon kişiyi temsil ediyor. TAA Başkanı Faruk Taban, bu yılki toplantı gündemini ”Enerji, Ticaret ve Kalkınma” olarak seçtiklerini ifade etti. Toplantıya, Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Kadir TOPBAŞ, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa AKAYDIN, iş adamları, iş kadınları ve sivil toplum kuruluşları katıldı.. ABD'de Türk toplumunu temsil eden 6 federasyon ile 200'ün üzerinde derneğin çatı kuruluşu Türki Amerikan Birliği (TAA) ile Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Federasyonunun (TUSKON) ortaklaşa düzenlediği 3. Türki Amerikan Kongresi, ABD siyasetini de bir araya getirdi. Şiddet ve kanın durmadığı Suriye de kongrenin gündemindeydi. Obama yönetimi, Suriye'ye müdahaleden uzak dururken, muhaliflere yönelik "ölümcül olmayan" yardımlar dışında, silah yardımlarına hala sıcak bakmıyor. TAA'nın kongresine katılan bazı ABD Kongresi üyeleri de ABD yönetimiyle benzer yaklaşım sergiliyor. Demokrat milletvekili Rush Holt, Suriye konusunda, özellikle binlerce sığınmacı nedeniyle Türkiye'nin önemli bir yükün altında olduğunu belirtti. Türkiye'nin Suriye'deki şiddetin sona ermesini istediğini dile getiren Holt, ancak "ABD'nin de güçlerinin sınırlı olduğunu" savundu. Holt, ABD için Irak savaşının kötü deneyimlerini hatırlatarak, "Bir diktatörü yerinden etmek istedik ama sonuç, bunun uzaktan ne kadar zor olduğunu gösterdi" dedi. California milletvekili Dana Rohrabacher'a göre de Suriye ABD'nin çok uzağında bir ülke. Rohrabacher, "Bence biz dışarıda durmalıyız ama Türkiye'nin de bu işin içine girmesinden mutluyum. Çünkü Türkiye'nin karışması bana bu konunun iyi bir şekilde sonuçlanacağı konusunda umut veriyor. Biz, bu konularda yerel ve bölgesel ülkelerin önderliği yürütmesine izin vermeliyiz" ifadesini kullandı. Muhabir: Barışkan Ünal - Yayıncı: Tarkan Demir - WASHINGTON
14
YORUM TERÖRÜN AĞIR EKONOMİK SONUÇLARI Terörizm bu dört kanal üzerine makroekonomik değişkenler üzerinde kalıcı etkilere neden olur. Terör eylemleri günlük hayatta oluşturduğu güvensizlik nedeniyle hayatı belirsizleştirir ve yaşam dahil beklentileri kısıtlar. Hükümet güvenlik ihlallerini azaltmak için bir kamu malı olan güvenlik hizmetlerini artırdığında savunma giderlerinin kamu harcamaları içindeki payı artar ve bu durum uzun dönem üretim düzeyinin azalmasına yol açar. Yapılan ampirik çalışmalarda gelişmekte olan ülkelerde terör eylemlerinin üretim kayıpları üzerinde etkili olduğu görülür. GÜNDELİK HAYATA ETKİLERİ
Terörün ekonomik maliyeti gözardı edildi Türkiye uzun süredir etnik ve ideolojik temelli terör eylemlerinin hedefi oldu. Bu eylemlerin yol açtığı insani kayıplardan duyulan acılar daha çok ön plana çıktı. Terörün ekonomik maliyeti ise çok kaba rakamlar telaffuz edilerek dile getirildi. Terörizmim siyasi boyutu gündemi doldururken, ekonomik boyutunun detaylı bir analizi çoğu zaman göz ardı edildi. Oysa 1980'lerin sonunda Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından komünizmin tehdit olmaktan çıkması küresel anlamda barış ve güven ortamının oluşmasına neden olmuştu. Bu durum sınırlı kaynaklarla ülkeyi yöneten iktidarların savunma harcamalarını azaltmasına ve diğer alanlara yönlendirmesine yol açmıştı. Barış ortamı birçok ülkenin kaynak dağılımını yeniden yapmasına ve dolayısıyla refahın artışına şahitlik etmişti. Türkiye, literatürde barış payı (peace dividend) olarak ifade edilen bu durumdan yeterince faydalanamadı. Çünkü Sovyetlerin tehdit olmaktan çıktığı bu dönemde, Türkiye tüm enerjisini terörle mücadele için harcamak zorunda kaldı. Kürt sorunun çözümüne yönelik bugünlerde atılan adımlar, Türkiye'nin barış payından gecikmeli de olsa yararlanması için bir fırsattır. MAKRO EKONOMİK ZARAR BÜYÜK Terörizm ile ekonominin etkileşimi iki şekilde olabilir. İlki, makroekonomik dengesizliklerin terörizmin kaynağı olması durumudur. Özellikle yoksulluğun yaygınlığı, gelir dağılımındaki eşitsizliğin büyüklüğü, işsizlik ve enflasyon oranlarının yüksekliği ile ekonomik performansın (büyüme oranının) düşüklüğünün terörizme neden olup olmadığı tartışmasıdır. Ancak ampirik çalışmalar ekonomik yapının / performansın terörizm üzerinde belirleyici bir rol oynamadığını ortaya koymaktadır. Terör ile ekonomi arasında ikinci etkileşim kanalı daha çok sonuçlara odaklanır. Belirli siyasal amaçlar için mevcut durumu gayr-ı meşru yollarla değiştirmeyi hedefleyen şiddet eylemlerinin örgütlü, sistemli ve sürekli bir yöntem olarak benimsenmesi anlamına gelen terörizm, sadece beşeri ve fiziki tahribata sebep olmakla sınırlı kalmayıp, ekonomik aktörlerin (birey, firma, devlet ve dış âlem) davranışlarını ve geleceğe ilişkin beklentileri değiştirir ve ekonomik sonuçlar doğurur. Terörün neden olduğu belirsizlik, risk ve korkunun sebep olduğu bu beklenti ve davranış değişikliği ülkelerin makroekonomik yapısallarını olumsuz etkiler. Terörizmin ekonomi üzerindeki etkileri, dört temel mekanizma aracılığıyla ortaya çıkar. Terörist eylemler öncelikle, hedef ülkenin beşeri ve fiziki sermaye stokuna doğrudan zarar verir. İkinci olarak terörizm, belirsizliği arttırdığından ekonomik birimlerin tasarruf, yatırım ve tüketim davranışlarında değişiklikler yaratarak kaynak dağılımını bozar. Üçüncü olarak terörist saldırılar, yabancı kaynakları, etkilenen ülkeden diğer ülkelere doğru kaydırır. Son olarak da, terörizm nedeniyle artan güvenlik önlemleri işlem maliyetlerini arttırır ve kaynakların daha verimli olduğu alanlarda değerlendirilmesini engeller.
Terörizm, bireylerin tüketim ve tasarruf kararlarını da olumsuz etkiler. Şiddet, varlıklar üzerindeki yasal hakların tehlikeye girmesine veya bireylerin varlıklarını harcamaktan kaçınmalarına veya ertelemelerine yol açar. Ayrıca terörizm bireylerin harcamalarının bileşenini de bozar. Terör eylemlerinden zarar görmesi muhtemel tüketim malları yerine daha güvenli alanlara yöneltmelerine neden olur. Terörden kaynaklanan ekonomik ve siyasal belirsizlik yatırım kararlarını da etkilemektedir. Yatırımlar üzerindeki bu olumsuz etki iki ayrı kanaldan ortaya çıkar. Birincisi, terör eylemleri mevcut fiziki sermayeyi doğrudan tahrip ederek sermaye stokunu azaltır. Özellikle altyapı yatırımları bu eylemlerden çok büyük zarar görür. İkincisi, ekonomik atmosferdeki belirsizliği artıran şiddet ve çatışma, finansal varlıkların yurtiçinde ve yurtdışındaki değerlendirilen miktarını etkilet. Çünkü terör veya iç savaş, üretimdeki faktörlerin verimliliklerini azaltarak ve aşınma payını (depreciation rate) artırarak yurtiçi yatırımların getiri oranını düşürür. Bu etkiler, yatırım portföyünün bileşimini değiştirmekte ve yurtdışı yatırımların yurtiçi yatırımlarla ikame edilmesine yol açmaktadır. KÜRESEL ZARARLAR Terörizm dışa açık küresel bir ekonomik yapının sürdürülebilirliğini iki açıdan tehlikeye atar. Birincisi, terörizm neden olduğu artan güvensizliğe paralel olarak iş yapmanın maliyetini artırmaktadır. Çünkü terörizme tepki olarak geliştirilen güvenlik önlemleri, işlem maliyetleriniinsanların, araçların, malların daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve kısıtlayıcı göç düzenlemeleri- arttırmaktadır. ABD'de yaşanan 11 Eylül olayları sonrası süreçte ABD ve diğer birçok ülkeye seyahat etmek bile oldukça zorlaştı. Yapılan tahminlere göre, terörizm uluslararası işlem maliyetlerini yüzde 0,5 ile yüzde 3 oranı arasında artırdı. İkincisi, terörizm ticarete konu olan malların tahrip edilme veya doğrudan yok edilme riskini artırır. Örneğin, Irak'ta Saddam Hüseyin'in devrilmesinin ardından petrol boru hatlarına düzenlenen saldırıları ve Yemen açıklarında tankerlere ve yük gemilerine yönelik korsan saldırıları bu bağlamda değerlendirmek mümkündür. Terörizm, firmaların diğer ülkelerdeki doğrudan yatırım kararlarını etkiler. Yabancı yatırımlar teröristler için açık hedef olmakta ve buralara yönelen saldırılar bu firmaların fiziki varlıklarında önemli kayıplara yol açmaktadır. Böylesi bir terör riskinin varlığı, rasyonel gerekçelerle hareket eden yabancı yatırımların diğer ülkelere yönelmesine neden olur. KAYIP SADECE İNSANİ DEĞİL Terörizm, hem vergi geliri kaynaklarını azaltarak hem de kamu giderlerinde artışa sebep olarak kamu finansmanı dengesine bozucu etkide bulunur. Terörizm, ekonomik faaliyetlerin kesintiye uğramasına, vergi tabanının erimesine ve vergi yönetiminin etkinliğinin azalmasına yol açtığı için kamu harcamalarının bileşimini değiştirir. Ayrıca savunma harcamalarındaki artış, dışlama etkisi nedeniyle özel sektörün kullanabileceği kaynakları azaltabilir. Kamunun kullanabileceği kaynaklar sınırlı olduğundan güvenlik hizmetinin sunumu için yapılan harcamaların bir alternatif maliyeti vardır. Güvenlik amaçlı yüksek harcamalar, eğitim, sağlık ve diğer verimli amaçlar için kullanılacak kaynakların azalmasına neden olur. Terör eylemleri, özellikle sermaye piyasası üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Terörist saldırılar, sermaye piyasalarında (borsalarda) iki tür etki yaratmaktadır: Birincisi, eğer güvenlik önlemleri, iş yapma ve üretim maliyetlerini arttırırsa ve tüketicilerin korkuları talebi azaltırsa (havayolu endüstrisinde olduğu gibi) beklenen karlılık düşmektedir. İkincisi, terörizm firmaların gelecekteki piyasa değerini belirsizleştirdiği ölçüde risk primlerinin artmasına yol açmaktadır. TERÖRÜN MALİYETİ İNCELENMELİ Bir ülkenin belirli bir coğrafyasında yoğun olarak görülen terör eylemleri, bölgedeki ekonomik hayatı doğrudan ve derinden etkiler. Özellikle bir ülkenin belli bir coğrafi bölgesinde yoğunlaşan terör, yatırımların bölgede yapılmamasına veya var olan yatırımların bu bölgeden kaçmasına neden olur. İlaveten, bu nitelikteki terör saldırıları, altyapı yatırımlarını doğrudan tahrip eder veya yok eder. Terör eylemleri sadece kamu yatırımlarına yönelmez, birçok durumda bölgedeki özel yatırımları da hedef alınır. Gerek kamu yatırımlarının gerekse özel yatırımların bölgeden kaç(ın)ması ise, bölgenin geri kalmasına yol açar. Ayrıca bölgesel nitelikli terör, yarattığı güvenlik sorunu ve keyfilik nedeniyle bölgenin turizm potansiyelinin kullanılmasını da engeller. Türkiye'de terörizmin etkilerinin ve terörle mücadele kapsamında alınan önlemlerin ekonomik sonuçlarının literatürdeki tartışmalar bağlamında detaylı bir şekilde bilimsel yöntemlerle ampirik olarak incelenmesi elzemdir. Terör sorunun neden olduğu refah kaybının tüm yönleriyle bilimsel yöntemlerle ortaya konulması, diğer bir ifadeyle Kürt sorunun çözülmesi halinde ortaya çıkacak refah artışının büyüklüğünün simülasyonlar yoluyla belirlenmesi, çözüm sürecine verilen toplumsal desteği daha da güçlendirecektir.
''Germenicia'' Antik Kenti, arkeopark olacak
New York’da Dünya Çiçek Fuarı düzenlendi Javits Center'daki fuara 25 ülkeden 89 firma katıldı. Halka açık olmayan, sadece sektörden seçkin davetlilerin alındığı fuarda, yüzlerce çiçek çeşidi sergileniyor. Fuarda, üretici firmaların özel yöntemlerle geliştirdikleri mavi orkide, gökkuşağı gülü, çilek gülü ve leucospermum çeşitleri yoğun ilgi gördü. Davetlilere çiçek düzenleme konusunda uygulamalı eğitimlerin de verildiği fuarda, firmaların tercih ettikleri stant düzenlemeleri de dikkat çekiyor. Fuarın yarın sona ereceği bildirildi. Muhabir: Bilgin Şaşmaz Yayıncı: Tarkan Demir
KAHRAMANMARAŞ (AA) - Kahramanmaraş'taki Germenicia Antik Kenti'nin çevresinin düzenlenerek, arkeopark haline getirileceği bildirildi. Dulkadiroğlu Mahallesi'nde, 2007'de ev tadilatları ve kaçak kazılar sonrası tesadüfen bulunan Germenicia Antik Kenti'nde, kazı çalışmalarının bir bölümü tamamlanarak koruma altına alındı. Çalışmalarda, 3 mahallede farklı 23 noktadaki taban mozaiklerinin gün yüzüne çıkartılması için kamulaştırmaya hız verildi. Vali Kocatepe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dulkadiroğlu, Bağlarbaşı, Namık Kemal mahallelerinde yaklaşık 170 hektarlık alanda çıkan mozaikleri yerinde sergileyerek kenti turizm alanında cazibe merkezi yapmayı hedeflediklerini söyledi. Her yıl yeni kazı alanı oluşturulduğunu belirten Kocatepe, şunları kaydetti: ''Mozaik alanlarını genişletiyoruz. Germenicia Antik Kenti'ni arkeopark şeklinde düzenleyerek Kahramanmaraş'ı Türkiye'nin üç önemli mozaik kentinden biri yapmayı amaçlıyoruz. Mozaikleri müzede değil bulunduğu alanda sergilemeyi planlıyoruz. Bu kapsamda, mozaiklerin bulunduğu alanın çevresini turistlerin ihtiyaçlarına uygun tesislere donatarak güzel bir alan oluşturmak istiyoruz. 3 mahallemizde yaklaşık 170 hektarlık bir alanda mozaik var. Bu bölgedeki 146 dönüm arazi Adana Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından 2010 yılında 3. derece SİT alanı kapsamına alındı.''
18
AMERİKA HABERLERİ
Nilgün Belgün, ilk defa geldiği ABD'de ''Aşk ve Komedi'' adlı oyununu sahneledi Tiyatro sanatçısı Nilgün Belgün, ''Aşk ve Komedi'' adlı tek kişilik oyununu ABD'de sahneye koydu. New York'ta faaliyet gösteren Amerika Türk Kadınlar Birliği'nin (ATKB) bünyesindeki eğitim çalışmalarına kaynak sağlamak amacıyla düzenlediği etkinlikte ''Aşk ve Komedi'' isimli oyununu sahneleyen Belgün, ''Amerika'ya ilk gelişimde sahneye çıkmak büyük mutluluk'' diye konuştu. NEW YORK (A.A) - İlk defa 1973'te Devekuşu Kabare ile profesyonel tiyatro sahnesine adım atan sanatçı Belgün, 5 yıl önce yazdığı ''Hayat Sen Benimsin'' isimli kitabından uyarladığı gösterisinde, çocukluk anılarından, ilk tiyatro heyecanına, aile geçmişinden evlilik tecrübelerine kadar bütün hayatının en önemli anlarını akıcı bir dille özetlerken, yaptığı espriler, söylediği şarkılar ve dansları ile seyirciden büyük alkış aldı. Belgün oyundan sonra, ''Çok güzel bir seyirciyle karşılaştım. Salon doluydu. Aynı zamanda sevildiğimi de gördüm. Müthiş bir reaksiyon aldım. Her esprim karşılık buldu. Bu da beni çok mutlu etti'' dedi. ATKB Başkanı Sermin Özçilingir de Belgün'e sağladığı katkıdan dolayı teşekkür plaketi takdim etti. Birliğin New York'ta Türk-Amerikan toplumuna ait en eski kuruluşlardan biri olduğunu belirten Özçilingir, ''Bünyemizde 42 yıldır Atatürk Okulu bulunmaktadır. Biz özellikle okulumuza gelir sağlayan ve faaliyetlerini destekleyen etkinlikler yapmaktayız'' dedi. Belgün daha sonra kitaplarını imzaladı ve hayranlarıyla fotoğraf çektirdi. Muhabir: Mücahit Oktay Yayıncı: Şermin Coşkun
İskilipli Atıf Hoca için ''Anıt Mezar ve Külliye Kitabı'' ÇORUM (AA) - İskilip Belediyesi tarafından ''İskilipli Atıf Hoca Anıt Mezar ve Külliyesi Kitabı'' basıldığı bildirildi. İskilip Belediyesi'nden yapılan açıklamada, kitabın içeriğinde, külliyenin mimari özelliklerinin yanında emekli vaiz ve araştırmacı yazar Ahmet Hamdi Ertekin ile İskilipli Atıf Hoca'nın torunu Ahmet Faruk İmal'in değerlendirmelerinin bulunduğu ifade edildi. İskilipli Atıf Hoca'nın memleketinden çıkan ilk yayın olması dolayısıyla da özel önem taşıdığı belirtilen kitabın tasarımı, zengin içeriği ve baskısı ile büyük ilgi gördüğü vurgulandı. Bugüne kadar yayınlanmamış, aileden temin edilen belge ve fotoğrafların da yer aldığı kitabın İskilip Belediyesi'nden ücretsiz temin edilebileceği kaydedildi. Muhabir: Gazi Nogay Yayıncı: İsmail Çimen
Dallaslı Türk kadınlardan anlamlı etkinlik
ABD'nin Texas eyaletinde yaşayan Dallaslı Türk hanımlar, yaptıkları yemekleri Amerikalı kadınların da davet edildiği ev toplantılarında satarak Mehmetçik Vakffna bağışta bulunuyor. Şaduman Gürbüz ve Candan Kalkanlı'nın başını çektiği grup, mayıs ayında çıkacak yemek kitabı için posta ve internet yolu ile yemek tarifi topluyor. Teksas eyaletinin büyük kentlerinden olan Dallas'ta yaşayan bir grup Türk kadını boş zamanlarını Mehmetçik Vakfı yararına yemek günü düzenlemek için ayırdı. Amerikalı ev ve iş kadınların da davet edildiği ev etkinliklerinde, yemekler bağış karşılığı satılarak toplanan para Mehmetçik Vakffna gönderiliyor. Gönüllü kadın grubuna öncülük eden Şaduman Gürbüz, AA muhabirine şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye'de vatan savunması için birçok askerimiz şehit oluyor, onların aileleri ve çocuklarına yardım etmek adına Türk hanımlar adına böyle bir faaliyet yapmaya karar verdik. Boş zamanlarımızı evde oturarak geçirmek yerine bunu faydalı bir etkinliğe dönüştürelim istedik. İnternet üzerinden yaptığımız bir duyuru ile Türk yemek tariflerini topluyoruz. Tarif gönderenlerin anne, anneanne veya babaannelerinin yemek tariflerini kendi isimleri ile kitabımıza basacağımızı söyledik, ilgiden memnunuz." Gürbüz, mayıs ayında dağıtımı başlayacak kitaptan elde edilecek gelirin de yine tamamının Mehmetçik Vakffna gönderileceğini duyurdu. -Bütün malzemeleri kendi paraları ile alıp yemekleri hazırlıyorlar"Dallas FW Cooking Class" adı altında 7 aydır bu çalışmayı sürdürdüklerini belirten Candan Kalkanlı ise, aynı isimle internette açtıkları bir sosyal paylaşım sayfasında da duyuru yaptıkları belirtti. Her ay için, tamamen Türk yemeklerinden oluşan farklı bir menü seçtiklerini söyleyen Kalkanlı, hem Türk yemeklerini tanıttıklarını hem de Mehmetçik Vakffna katkı sağladıklarını söyledi. -Anneannelerin tarifleri yemek kitabında kendi isimleri ile yer alacak Amerikalı ev hanımlarının da ilgi gösterdiği aşçılık derslerini her seferinde ayrı bir evde ayrı menü çerçevesinde gerçekleştirdiklerini belirten Türk hanımlar, Amerikalı hemcinslerine yufka açmaktan, yaprak sarmaya kadar birbirinden lezzetli Türk yemeklerini ders başına 30 dolar bağış karşılığında öğretiyor. Türk kadınları 7 aylık süreçte bu yolla Mehmetçik Vakffna 5 bin dolar bağış gönderdiklerini belirtiyor. Muhabir: Mücahit Oktay Yayıncı: Ogün Duru
Annelik ''Anne Üniversitesi''nde öğretilecek
www.Travidition.com InternationalTravel Magazine
www.turkturist.com İşte gezi derginiz..
Gazi Üniversitesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi'nce hayata geçirilecek ''Anne Üniversitesi'' kadınlara annelik eğitimi verecek. ''Anne Üniversitesi'', sağlam toplumların oluşmasında yetiştirdikleri nesillerle en önemli görevi üstlenen annelerin kendilerini geliştirmeleri için kapılarını açacak. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin işbirliğiyle hayata geçecek ''Anne Üniversitesi''nde okuma yazma bilen herkes eğitime katılabilecek, 9 haftalık eğitimden sonra anneler sertifikalı olacak. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Akyol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eğitimlerle, annenin kendini tanıması, kendini geliştirmesi ve bu yolla çocuklarına daha bilinçli şekilde yardımcı olmasını sağlamaya çalışacaklarını kaydetti. Gazi Üniversitesi Rektörlüğü ile Ankara Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanacak protokolle ''Anne Üniversitesi''nin hayata geçeceğini bildiren Akyol, masrafları belediye tarafından karşılanacak program kapsamındaki derslerin Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde verileceğini söyledi.
TURİZM HABERLERİ
21
Alternatif turizmin yeni adresi Kaçkarlar
Nadir bulunan bitki türleri, ormanları, yaban hayatı ve buzul gölleri ile 51 bin 500 hektar alanı kapsayan Kaçkar Dağlar Milli Parkı alternatif tatil arayanlara eşsiz güzellikler sunuyor. Doğu Karadeniz sahili boyunca uzanan, büyük bölümü Rize'nin Çamlıhemşin, geri kalanı Artvin'in Yusufeli ilçesi sınırlarında yer alan, 3937 rakımlı Kaçkar Dağıları'nda yer alan Kaçkar Dağları Milli Parkı, zengin faunasının yanı sıra dört mevsim karlı zirveleri, buzulları, buzul gölleri, çayırları ve sık ormanlarıyla tatilciler ve doğa tutkunlarının uğrak yerlerinin başında geliyor.
Yörede heliski (helikopterli kayak), dağcılık, kaya tırmanışı, doğa yürüyüşü ve rafting tatilcilerin en çok ilgisini çeken spor türleri arasında yer alıyor. Bitki ile kelebek türleri, yaban hayatı ve eşsiz doğal güzellikleri görmek isteyenler, dünyanın dört bir yanından yöreye akın ediyor. Milli parkı ziyaret edenler arasında doğu tutkunları ve dağcılar başı çekiyor. Son yıllarda yöreye alternatif turizm arayanların büyük ilgi gösterdiği görülüyor. Deniz, kum ve güneş turizminin dışında farklı arayışlara girenler, özellikle de Arap turistler, bölgenin ziyaretçileri arasında yer alıyor. Kaçkar Dağlarının batısındaki Fırtına Deresi ile doğusundaki Hemşin Deresi zengin bir florası ile ilgi çekiyor. Gerek alt flora gerekse üst flora endemik türleri içinde barındırıyor. Kaçkarlar, Türkiye'de orman güllerinin 3 bin metre rakımda yetişebildiği tek yer olarak karşımıza çıkıyor. Kaçkarlar, buzul gölleri ile birlikte ''yüzen ada'' zenginliğine de sahip. Yedigöller bölgesi ve Koçdüzü yay-
lasında bulunan yüzen adacıklar ziyaretçilerin büyük ilgisini çekiyor. Fauna açısından da zengin olan Kaçkarlar, kurt, ayı, domuz, tilki, karaca, yaban keçisi, geyik, sansar, dağ horozu, Kafkas semenderi gibi türleri barındırıyor. Yaylacılık faaliyetinin de yapıldığı Kaçkar Dağları'nda, eskiye nazaran azalsa da yayla yaşam kültürü ve sosyal yaşantısı turizme değer katıyor. Kaçkar Dağları, batıda Verçenik Dağı ve çevre zirveler, merkezde Kaçkar-Kavron Dağları, doğuda ise Altıparmak Dağları olmak üzere başlıca üç gruba ayrılıyor. Uygun hava şartlarında dağlar, özellikle hafta sonları yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. Tatilcilerin en uğrak yerleri arasında Çat vadisinden araçlar ile gidilebilen Elevit, Trovit ve Palovit yaylaları geliyor. Öte yandan, Ayder Yaylasını takiben ulaşılan Ağusor ve Kavrun yaylaları da günübirlik ziyaretçilerin akınına uğruyor. Yüksek kesimlere çıkılınca insan kendisini adeta bulutların
üzerinde hissediyor. Palovit Yaylası'nda hayvancılıkla uğraşan Zehra Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada yaylacılık geleneğin bitme noktasına geldiğini belirterek, ''Yeni nesil hayvancılığa ilgi duymuyor ancak gezmeyi seviyorlar. Eskiden çok sayıda hayvan bakarken, şimdi iki taneyi ancak bakabiliyoruz. Aldığımız sütü hesaplayamazdık, nerede o günler. Yaylacılık bitti, yaylalar tatilcilere kaldı'' dedi. Ömer Ferah ise geçmişte yaylacılığın çok daha geniş kitlelerce yapıldığını vurgulayarak, ''Yaylalarda kimse kalmadı. Sadece iki üç kişi var. Turistler daha fazla ziyaret ediyor, yaylacılık geleneği bitti. Eskiden yaylalarda evlilikler olurdu, yuvalar kurulurdu. Şimdi bu eşsiz güzelliğin tadını turistler çıkarıyor'' diye konuştu. (AA) - Ali Kemal Atik Yayıncı: Murat Kaban
22
AMERİKA HABERLERİ
Çağlayan’dan Amerikalı iş adamlarına: ''İlişkimiz karşılıksız aşka benziyor'' Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Amerikalı iş adamlarına hitaben, ''İlişkimiz karşılıksız aşka benziyor'' dedi. Bakan Çağlayan Houston'da, Teksas Türk Amerikan Ticaret Odası (TTACC), Houston Ticaret Odası (GHP) ve Ekonomi Bakanlığının ortaklaşa düzenlediği, Türk Amerikan İş Forumu'na katıldı. Forumda konuşan Çağlayan, ABD'li iş adamlarına, ''Amerika ile aramızda 50 yıldan fazla bir müttefiklik var. Dünya barış ve huzurunun sağlanması için birlikte hareket ediyoruz. Maalesef ticarette istenilen seviyede değiliz. İlişkimiz karşılıksız aşka benziyor'' değerlendirmesinde bulundu. Çağlayan, ''Teksas ile Türkiye'yi havadan bağladık ama zaten gönülden bağlıydık. Bir de şimdi denizden bağlanmamız gerekiyor. Hiçbir şekilde açık kapı bırakmayacağız, ticaret yapılmaması için bahane kalmayacak'' diye konuştu. THY'nin nisan ayı itibariyle Houston'ı da destinasyon rotasına eklemesi ile yeni bir boyut kazanan Teksas - Türkiye ilişkilerinin masaya yatırıldığı Türk Amerikan İş Forumu'na, Tuscon Başkanı İsmail Hakkı Kısacık, Türkiye İhracatçılar Birliği (TİM) Başkan Yardımcısı Mustafa Çıkrıkçıoğlu, Başbakanlık Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı Teksas Kamu Hesapları Başmurakıbı Susan Combs ve Houston Ticaret Odası Başkanı Robert W. Harvey katıldı. Başmurakıp Susan Combs konuşmasında, global enerji pazarında Teksas ve Türkiye'nin baş rol oyuncuları olduğunu, beraber
çalışılması durumunda iki tarafın da ekonomilerinin önemli bir mesafe alacağına inandığını söyledi. Öte yandan, program sonunda iki anlaşma imzalandı. Bakan Çağlayan, ABD ziyaretinin üçüncü gününde temaslarına Teksas'ın başkenti Austin'de devam edecek. Bu arada Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan Çağlayan, ABD'nin Houston kentindeki temasları çerçevesinde, Türk Hava Yolları Seferlerinin başlaması dolayısıyla Houston Havalimanı yönetimi tarafından verilen yemekli davete katıldı. Çağalayan daha sonra, Borusan'ın Houston'da kuracağı tesisin temel atma törenine ve Teksas Türk Amerikan Ticaret Odası (TTACC) ile Turkuaz Konseyi ofis açılışına katıldı. Muhabir: Mücahit Oktay Yayıncı: İbrahim Uyar
OPINION
23
Joint Statement by Turkish American National Organizations
My Dream Business Many nine-to-five employees dream of someday running their own businesses, having the power to take vacations when they please or close the office down for an afternoon of golf when things are slow. And on the other side of the coin, many selfemployed business owners secretly long for the security of working for a large company or government agency, enjoying the security of a weekly paycheck and not chasing down leads that might generate business. Maybe the grass is always greener on the other side. But for those who yearn to open their dream business someday, the appeal can be a powerful one. You make the rules. You hire the people. You don’t need permission to leave early. You get to name your company. And that last element might be one of the proudest aspects of small business ownership. What will I name my company? Good question. Creative types might ponder this element more than the nuts and bolts of their business. A small business owner may choose to name her company pretty much anything she wants, within reason, so long as it doesn’t trespass on the territory of names used by other established businesses. And this can be a touchy area. If you choose a name for a business that is identical to that of another business whose name is protected by registration, that could lead to a lawsuit from the original owner based on trademark infringement. The idea behind the legal protection here is that the original holder of the name holds certain rights that come with recognition of the company name in the marketplace. Sometimes, a name can also lead to problems if it is too similar to that of an established and trademarked brand. This can lead to a lawsuit based on trademark dilution. This can arise even if your business is in a completely different line of goods than that of the original trademark registrant. It’s basically a matter of the original name holder seeking to protect the brand recognition of their name. They don’t want other companies out there with similar names being confused with their brand, thus diluting the power of having the public recognize their brand. This can be a hotly contested area of law. It’s not only names that can lead to legal action. Sometimes, companies will bring legal action against competitors who use a similar color scheme or lettering style in their signs. Naturally, it can depend upon the conduct of the company protecting its name. Some companies aggressively challenge any business that even dares to use a similar sounding name. And from the millions of small storefront businesses out there, we see that the matter isn’t always worth pursuing for the corporate giant. A related issue can arise in this area of law, which is called trade dress. This can occur if you set out to manufacture or sell a product that is similar in appearance to that of a distinct line of goods, whether they are purses, shoes, watches, auto accessories, or computers. Naturally, it may come down to a court making the call on whether a small business has violated trademark laws. And in an age where the Internet has made entrepreneurs out of many people who once only entertained a dream of running their own business, large companies can be aggressive in protecting their turf. Timur handles lawsuits for car accidents, slip & fall accidents, work accidents, cruise ship accidents, serious personal injury, hospital errors, medical malpractice, dangerous product, pharmaceutical drugs, workplace discrimination, sexual harassment and other areas of law. www.benimavukatim.com * t.akpinar@verizon.net 718 224-9824
We, Turkish Americans, express our deepest concern regarding a misleading and malicious campaign ad sponsored by the so-called American Freedom Defense Initiative (AFDI). This ad, which has appeared in the public transportation systems of some major American cities, is a part of an ill-conceived campaign that juxtaposes the Prime Minister of Turkey with international terrorists, among them Osama Bin Laden. The sponsor, AFDI, is an extremist organization that seeks to radicalize Americans to despise Islam and U.S. allies, such as Turkey. It lacks any academic or policy-making pedigree and is listed by the Southern Poverty Law Center (SPLC) as an “Anti-Muslim Hate Group”. AFDI’s insults drive wedges between Americans, whether by mischaracterizing their faith, ethnicity or national origin. This explains why many prominent American organizations have distanced themselves from AFDI. So we too, today, are speaking out for civility and calling upon our fellow Americans to reject AFDI, reject its message of hate, and ensure the dignity and safety of Turkish Americans, as well as all Americans. The United States and Turkey, as two secular democracies and long-standing NATO Allies, together uphold universal values and freedoms, which others fear and seek to destroy. The two countries have both faced the scourge of terrorism from groups such as Al Qaeda, and have long joined forces to combat terrorism and violent extremism on a global scale. This joint effort continues to produce real results, keeping Americans and Turks safe from harm. Numbering over 700,000 and representing a broad spectrum of cultures, beliefs and professions, Turkish and Turkic Americans are an important and integral part of American society. As Americans, we cherish our civil rights, especially the freedom of expression. However, when this right is used to cast hateful rhetorical grenades, which appear to be the sole mission of AFDI, negative consequences abound. While AFDI’s ads are constitutionally protected speech, we urge all public transit authorities of jurisdictions where these campaign ads run, to ensure that appropriate and sufficiently visible disclaimers -- no less than 25% of the ad space -- are published, lest the general public be misled into believing that AFDI’s extremist views have been endorsed by local authorities. Finally, we condemn AFDI and its act of diluting the meaning of terrorism, as well as for honoring actual terrorists and their hateful discourse by including in the same ad campaign, the Prime Minister of Turkey who is a friend to the American people, and the leader of a key NATO ally and partner of the United States. Ergun Kirlikovali President, ATAA Ali Cinar President, FTAA Adem Buyukacar Secretary General, TACC Faruk Taban President, TAA
OPINION
24
Neutron Bombs: The Ultimate Capitalist Weapon "We will see America burning and its cities destroyed!" laughed the North Korean leaders as America flies nuclear-armed B-52s over the Korean Peninsula. "Are they serious or are they making mad jokes?" wondered defense specialist Denis Weaver, "Or are they suicidal?" Enter now the Twilight Zone: "A neutron thermonuclear bomb exploded over Pyongyang or Tehran would send deadly x-ray particles called neutrons through buildings and underground bunkers while leaving ports and oil facilities intact. These are the ultimate capitalist weapons!" the defense weapons specialist told me at military institute proceedings in Annapolis Maryland.
"These thermonuclear neutron bombs have the added benefit of leaving no radiation fallout to contaminate the land, sky, and sea!" I told him he was either delusional or lying to himself as well as to me. Not so fast he said: "Small theate neutron bombs were developed during the Cold War to defeat conventional armies of Soviet tanks poised to attack Europe. Neutron bombs exploded overhead would kill the tank crews and troops by destroying their internal nervous systems wholesale bigtime!" he said with glee. "You're talking about normalizing the use of atomic weapons as part of conventional warfare!" I stated, he responding: "If we had invaded Cuba in 1963 the Soviets were prepared to use nuclear weapons to defend Castro!" I was entering deeper into the Twilight Zone of Death & Destruction as Dr. Weaver said: "Vladimir Putin himself had declared in Beijing at a Meeting of the Shanghai Cooperative Organization that he would pre-emptively nuke any nation which threatened Russia with nuclear destruction. Don't you think he was indirectly warning Iran?" "You are suggesting Russia as well as America have neutron bombs capable of destroying Tehran and all
the leaders in a quick clean airstrike!" he saying, "Yes! And we can eliminate the Axis of Evil regimes in North Korea and Iran!" He sounded like George W Bush flying a F-16. I then realized he was a technocrat so emerged in WMD programs that he lost his humanity "In the 1950's the American Strategic Air Command(SAC) kept 30% of its superbombers airborn ready to destroy Russia which Presdient Ronald Reagan later called 'The Evil Empire.'" he said; "It was a military necessity!" I was in an insane asylum among madmen who thought they were normal: "Hiroshima and Nagasaki were crude primitive operations with disturbing visual results. With neutron thermonuclear bombs the buildings will remain intact while the people inside disintegrate and turn to dust!" Weaver said: "It's not we who are insane. It is they who are insane, and their elimination will be quick and humane!" I exited the Twilight Zone and took Amtrack back to New York. There just outside the United Nations General Assemby chamber I touched the religious statue rescued from the ruins of Nagasaki. I then bowed my head - and prayed.
www.Fo rumGaz etem.co m GlobalMediaLinks. com Türk ve Dünya medyasına link sayfanız..
Türkiye’nin gezi portalı
TurkTurist.com Göç tersine döndü.. Artık Avrupalılar Türkiye’de iş bulmaya çalışıyor.. Avrupalılar için İstanbul her zaman çekici olmuştu. Ancak son yıllarda ekonomik olarak kıtada yaşananlar Avrupalı profesyonelleri yeni çalışma alanları arayışına itince İstanbul ve Türkiye daha da öne çıktı. Fransız 'Equance' şirketinin araştırmasına göre, Türkiye'de yaşamayı tercih eden Avrupalıların sayısında yüzde 11'lik bir artış söz konusu. Araştırmanın detayları, Avrupalıların bu tercihinde ekonomik nedenlerin ağır bastığını ortaya koyuyor.
Türkiye'den başta Almanya olmak üzere Avrupa'ya yönelen göç hareketleri tersine dönüyor. Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip dinamik bir toplum olması da yabancıları Türkiye'ye çeken unsurlar arasında yer alıyor. Türkiye'ye öğrenci değişim programları ile gelen genç Avrupalılar arasında Türkiye'de yaşamayı tercih edenler bulunuyor. İstanbul'da Fransızca dersleri veren Sophieu da İstanbul'a yerleşenlerden. Sophieu, iletişim alanında eğitim alsa da İstanbul'da Fransızca dersleri vererek hayatını kazanabiliyor. İstanbul, Avrupa'dan gelen göçmenler için dinamik bir kent görüntüsü ile dikkat çekici olabiliyor. Yvonne Godfrey, kırsal Fransa'dan büyük bir şehre gelmek istediğini, bu yüzden de İstanbul'u tercih ettiğini belirtiyor. Godfrey, İstanbul'un diğer Avrupa şehirlerine göre daha kaotik olduğunu ama şehirle ilgili iyi izlenimleri olduğunu söylüyor. Türkiye'nin Avrupalı göçmenler için çekim noktalarından biri haline gelmesinde Avrupalı şirketlerin Türkiye'de yaptıkları yatırımların da büyük önemi bulunuyor. Bu şirketlerin Türkiye'de yaptıkları yatırımlarının büyümesi ile Avrupa'daki profesyoneller, bu şirketlerin Türkiye'deki ofislerinde daha çok görev alıyor.Borç krizinin ardından Türklerin büyük bölümü Avrupa hayalinden vazgeçmiş görünüyor. Avrupa'yla ilgili tersine göç eğilimlerini sergileyen bir başka unsur ise Türklerin Avrupa'ya göç hayalinden yavaş yavaş vazgeçmesi. Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi'nin (MireKoç) Avrupa'daki 10 üniversite ile birlikte gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Türkiye'den Avrupa'ya göç etmek isteyenlerin oranının, Türkiye'nin AB'ye üye olması durumunda yüzde 40'lardan, yüzde 10-15 seviyelerine düşmesi öngörülüyor.
AMERİKA HABERLERİ
25
Washington’da “Turkish Coffee Chats with Future Leaders” Etkinliği Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) olarak başlattığımız ve ABD toplumunun genç nesil üyeleriyle etkileşimi kuvvetlendirmek amacıyla hayata geçireceğimiz “Turkish Coffee Chats with Future Leaders” temalı etkinliklerin ilki Georgetown Üniversitesinde yapıldı. Sözkonusu faaliyetlerde geleceğin kanaat önderleri olan öğrencilerle kahve eşliğinde Türkiye'nin modern dünyadaki yeri üzerine sohbet etmeyi ve zengin kültürümüzü aktarırken hedef kitleyle sıcak bir iletişim kurmayı hedeflediklerini söyleyen TADF Washington Temsilcisi Gizem Salcigil White, ilk etkinligimizin konuğu Türk Dostluk Grubu Başkanı Ed Whitfield oldu."dedi. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği faaliyete, TÜSiAD Vaşington Temsilcisi Barış Ornarli, Turkish Coalition of America Proje Direktörü Zeynep Güven, American Turkish Council'dan Ambassador James Holmes ve Büyükelçiliğimiz temsilcileri de katıldı. Kongre Üyesi Ed Whitfield etkinlik boyunca öğrencilerle Türkiye hakkında görüş ve tecrübelerini paylaşarak karşılıklı Türk kahvesi içtiler. Kongre üyesine etkinlik sonunda TADF tarafından Türk Kahvesi seti hediye edildi.İlaveten, öğrencilere TADF hakkında detaylı bilgi aktarıldı. Program. GUTSA öğrenci derneği,Türk Amerikan Dernekleri Kurulu ( ATAA) ve Institute of Turkish Studies ile beraber gerçekleştirildi.
Yunanistan'dan Türkler'e çağrı:“Kapanan fabrikalarımız keşke siz çalıştırsanız” Papanicolaou, zamanla iki toplum arasındaki önyargıların ortadan kalmaya başladığını ve bu yeni durumun ekonomik yansımasının da olması gerektiğine dikkati çekti. Türkiye'nin, Yunanistan'dan yatırımlara kapısını açtığını ve Yunanistan'ın doğrudan yatırımının 7 milyar dolara ulaştığını dile getiren Papanicolaou, buna karşın Yunanistan'da Türk yatırımlarının az olduğunu, ülkesinde daha fazla Türk yatırımı görmek istediklerini anlattı. Papanicolaou, ''Her gün Yunanistan'da 1.000 kişi işini kaybediyor. Kapanan fabrikaları keşke gelip çalıştırsanız. Sadece fabrikalar değil, diğer ticarethaneler, dükkanlar da kapılarına kilit vuruyor. Özellikle inşaat sektörüne hizmet eden fabrikaların durumu hiç iyi değil. Türk işadamlarının bu fabrikalarla ilgilemesinden memnuniyet duyarız'' diye konuştu. Aynı zamanda Neon Enerji Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olan Papanicolaou, Türkiye'den enerji şirketlerini Hellenic Petroleum'daki devlet hisselerinin özelleştirmesi ihalelerine katılmaya davet etti. AA
Yunan-Türk İş Konseyi Başkanı Dimitris Papanicolaou, Yunanistan'da derinleşen ekonomik krizin etkisiyle fabrikaların kapılarına birer birer kilit vurulduğunu belirterek, ''Kapanan fabrikaları keşke gelip çalıştırsanız'' dedi
FORUM Bulmaca - 157
26
Üstteki resim Yoksul, fakir
Platinin sembolü Çok acıklı olay
Anahtar Suçu bağışlamak
Gelecek .... Namal (alttaki resim)
Komşu bir ülke
Dinamo, jeneratör Bir organımız
5
Gecikme İkiyüzlülük Varsayım Uzaklık belirten söz
Radyumu n sembolü
Boks yapılan alan Ağırlık yitimi
Bahçe çevirmesi Özgü Bırakma, ayrılma Ezgi, nağme
Aykırı, ters Su düzeyindeki sıra kayalar
Kalsiyumun sembolü
8
Devlet Zulmeden kimse
Az sözle çok şey anlatma Utanma
3
İnatçı, hırçın, huysuz
2
Aşama, safha, merhale
Kavuşma
Az tavlı toprak
Aklama Güçlü ve hareketli, aktif
Acele Görme engelli Notada durak işareti Boyut
Çinkonun sembolü Yıldız Nane kokusu
Alınan bir şeyi geri verme
Oyma ağaç kap
İki şeyi ayıran açıklık Bir ilimiz
Karşı çıkış Dingil
Önder, lider
Bir hayvan Alt alta yazılmış şeylerin tümü
Tellürün
Senli benli, teklifsiz
Bir nota
7
sembolü Dağ kırlangıcı Ufak leke,
Mesaj
nokta, puan
9
Köy zengini Utanması olmayan,
Gözenekli
1
Köpek Akarsu yatağı
Bir meyve
4
Emanet olarak Akıl Kulluk Kural
Tantalın sembolü ..... Çöpdemir (Alt resim) Yüz, çehre
Eserler Erişmiş, ele geçirmiş, Koruyucu ulaşmış Baston
Bir renk Aşama (spor)
Bey, emir Dünyanın uydusu
Pişmanlık
6
Çanakkale ’nin bir ilçesi
Damarlard a dolaşan sıvı
Dolap gözü
Muhteva Genişlik Yalın, gösterişsiz Cilveli, nazlı
İlgi eki
Tayin etmek
10
1
2
3
Ölümlü, gelip geçici
4
5
6
7
8
9
ŞİFRE: Hazırlayan: Güven Söztutan guvensoztutan@forumgazetem.com
10
TÜRKİYE HABERLERİ
Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru 'Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı''nda konuştu:
27
“Etkili diplomatlara ihtiyacımız var”
Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru, ''Özel sektör ve akademi, toplum ve halk arasında farklı aktörlerin birleşimini kurabilen etkili diplomatlara ihtiyacımız var'' dedi. Koru, Dışişleri Bakanlığı tarafından bu yıl 19'uncusu düzenlenen ''Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı''nın Ankara Palas'ta düzenlenen açılışında yaptığı konuşmada, 1992'den bugüne 5 kıtadan 100'ün üzerindeki ülkeden yaklaşık 900 diplomatın programa katıldığını bildirdi. ANKARA (A.A) - Katılımcıların program süresince Türkiye, dış politika, bölgesel ve küresel politikalar konusunda bilgilerini artıracaklarını umduklarını dile getiren Koru, bu faaliyetin genç diplomatların birbirleriyle deneyim ve bilgilerini paylaşması açısından da önemli olduğuna işaret etti. Koru, katılımcıların program süresince Türkiye'nin değişik bölgelerinde tarihi ve kültürel mekanları da gezme imkanı bulacağını anlatarak, ''Bu çabalarınızın bilgi ve deneyimlerinizi zenginleştirerek, gelecekte diplomatik kariyerinize katkı sağlayacağından eminim'' dedi. Koru, dünyanın son 20 yılda hızlı ve inanılmaz bir şekilde değiştiğini, küçük bir "köy" haline geldiğinin altını çizerek, günümüzde diplo-
masinin küresel konular, uluslararası güvenlik, finansal krizler ve uluslararası terörizm gibi sorunlarla mücadele ettiğini kaydetti. Gelişme, ticaret ve iş dünyası için yeni fırsatlar oluşturan ''yeni vizyon diplomatlara'' gereksinim duyulduğunu söyleyen Koru, ''Özel sektör ve akademi, toplum ve halk arasında farklı aktörlerin birleşimini kurabilen etkili diplomatlara ihtiyacımız var'' diye konuştu. Dünyanın tarihi bir dönüşümüne tanıklık ettiğini kaydeden Koru, Ortadoğu'nun, Kuzey Afrika'nın daha fazla demokrasi, özgürlük ve itibar mücadelesi verdiğini dile getirdi. Koru, Türkiye'nin güçlü ve dayanıklı bir demokrasiye sahip olduğunu ifade ederek, ''Yükselen bir güç ve en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olarak Türkiye, Cumhuriyet'in 100. yılında dünyanın en büyük 10
ekonomisi arasında yerini alacaktır. Ekonomik ve politik dönüşüm Türkiye'yi daha aktif ve dinamik bir dış politika uygulamasına imkan sağlıyor'' ifadelerini kullandı. Türkiye'nin Afrika, Asya ve Latin Amerika ile ilişkilerini de yoğunlaştırdığını belirten Koru, 2009'dan bu yana sadece Afrika'da 22 yeni büyükelçilik açıldığına dikkat çekti. Türkiye'ye 67 ülkeden gelen 67 genç diplomat; diplomasi alanında eğitim, bilgi, tecrübe paylaşımı, etkileşim ve öğrenim imkanı sağlamak amacıyla ''Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı'' kapsamında 24 Nisan'a kadar Ankara, Nevşehir, İstanbul ve Konya'da konuk edilecek. Muhabir: Sultan Çoğalan / Yayıncı: Ogün Duru
'İngiltere'ye Türk Kökenli Başbakan mı?' İngiltere'nin başkenti Londra'nın Türk asıllı Belediye Başkanı Boris Johnson'ın İngiltere'ye Başbakan olması olasılığı İngiltere'de medya ve kamuoyu gündemine oturdu. Türk kökenli Boris Johnson'in ismi gelecek dönem İngiltere Başbakanlığı için en favori aday olarak gösteriliyor. Dönemin Osmanlı İmparatorlu'ğunda İçişleri Bakanlığı yapan Ali Kemal'in torunu olarak bilinen ve aile kökenleri Çankırı'ya dayanan Londra Belediye Başkanı Boris Johson ilk kez İngiltere'nin Başbakanlığına aday olabileceğini açıkladı.
Geçtiğimiz yıl Haziran ayında 2012 Londra Yaz Olimpiyatlarından hemen önce düzenlenen bir törende " Vizesiz Avrupa Hareketi " Kurucu- Başkanı Rizeli Turizmci Mehmet Okumuş ile biraraya gelen Johson, Mehmet Okumuş'un kendisine hediye ettiği kemençeyi zevkle çalarak kameralara poz vermiş, ardından Okumuş'un Başbakan Erdoğan'ı hatırlatarak " Bu kemençe Başbakanlar şehri Rize'den geliyor, Ülkemizin başarılı Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Rize'lidir,bu kemençeyi çalanlar Başbakan oluyor. " esprisiyle karşılaşmıştı. Geçtiğimiz yıl yapılan yerel seçimlerle yeniden Londra Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı
koltuğuna oturan Türk asıllı Boris Johson'ın ismi bu seçimlerden sonra İngiltere Başbakanı David Cameron'un yerine geçmeye başlamıştı. David Cameron'un kamuoyu nezdinde beklenen heyacanı oluşturamadığını öne süren partiye yakın çevreler, halkla ilişkilerde çok iyi olan Boris Johson'un liderlik koltuğunu hak ettiği görüşünde birleştiler. Londra Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na ikinci kez seçilen Johson'un halka yakınlığı, samimiyeti ve açık sözlülüğü ile biliniyor. İşine bisikletle gidip gelmekle ünlenen Boris Johson evinden işine, tüm toplantılarına bisikletle gidip geldiyor. Koruma veya şoför kullanmıyor.
Makam sahibi kadınlar daha az konuşuyor Yale Üniversitesi araştırdı: Makam sahibi kadınlar daha az konuşuyor! Yale Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden Victoria Brescoll tarafından yapılan bir araştırma, makam sahibi kadınların, işyerinde çok konuşkan görünmenin negatif etkilerinden endişelendiğini, bu nedenle, kendisiyle aynı seviyedeki erkeklere kıyasla daha az konuştuğunu ortaya koydu.
Administrative Science Quarterly dergisinde yayımlanan araştırmayı yürüten Brescoll, makam sahibi kadın ve erkeklerin konuşurken harcadığı zamanı inceledi. Sonuçlar, güçlü konumdaki erkeklerin, alt seviyelerdeki erkeklere göre daha çok konuştuğunu; buna karşın kadınlar arasında böyle bir farkın olmadığını saptadı. KADINLAR KONUŞMA SÜRESİNİ AZALTIYOR Brescoll, "Erkekler çok konuştuğunda ve mevki sahibi olduğunda, insanlar onları işe almak, oy vermek, daha çok sorumluluk yüklemek istiyor. Ne var ki kadınlar çok konuştuğunda, dediğim dedik ve kendinden fazla emin olarak algılanıyor. Bunu anlayan kadınlar, konuşma sürelerini azaltıyor." dedi. Brescoll, iş dünyasından 206 kişiyle gerçekleştirdiği araştırmada; katılımcılara, şirketlerindeki en güçlü veya en düşük pozisyondaki kişilerden biri olduklarını düşünmelerini söyledi. Daha sonra hepsine, konuşma süresini ve kapsamını ölçen bir dizi soru yöneltti. GÜÇLÜ ERKEKLER, GÜÇLÜ KADINLAR ANALİZİ Güçlü konumda olan erkekler alt konumdaki erkeklerden daha çok konuşacaklarını ifade ederken, güçlü konumdaki kadınlar alt seviyedeki kadın ve erkeklerle aynı oranlarda konuşacaklarını belirtti. Analizler, kadın ların sevilmemenin yanı sıra, "konudan sapan konuşmalar yapıyor" ve "fazla kontrolcü" gibi sıfatlar almaktan çekindiği için, konuşma sürelerine dikkat ettiğini ortaya koydu.
AMERİKA HABERLERİ
28
27 Nisan'da Times Meydanındayız (Ermeni Yalanlarına Son ve Şehit Diplomatlarımızı Anma Mitingi)
TADF Duyurusu
Üye Derneklerimizden Young Turks - Genç Türkler Derneği'mizin New York'ta düzenlediği "Ermeni Yalanlarına Son ve Şehit Diplomatlarımızı Anma " mitingimizin 9'uncusunu bu yıl 27 Nisan 2013 Cumartesi günü 13:00 - 16:00 saatleri arasında New York şehrinin dünyaca ünlü meydanı Times Square'de, 42'nci sokak ve 7'nci cadde arasındaki alanda gerçekleştirilecektir. ABD'deki Türk toplumumuzun birlik ve beraberlik içinde Ermeni yalan ve iftiralarına hayır diyerek, ulusal davasına sahip çıkması gerekmektedir. Gerçekleri tüm dünya kamuoyunun bilmesi şarttır. 27 Nisan günü; Şanlı Türk bayrağımız altında toplanıp, tek yürek ve tek yumruk olarak beraberce hareket etme günüdür. Tek ses olup, haklı davamızı dosta ve düşmana haykırma günüdür. Ermeni ve Rum lobilerinin tüm engellemelerine karşı, uzun uğraşlardan sonra New York Polis Teşkilatı'ndan miting iznimizi almamız haklı mücadelemizin büyük bir kazanımıdır. Son yıllarda davamıza daha iyi organize olup sahip çıkmamız ve Amerikan medyası ve kamuoyuna haklılığımızı ispat etme çabalarımızın sonuç vermeye başladığının görülmesi üzerine, örnek olarak Hocalı Katliamı'nin tanınması için bir ay gibi kısa bir sürede Başkan Obama'ya 130 Binin üzerinde imza gönderilmesi, 2015 öncesi Ermeni lobisinde paniğe yol açmış ve daha da saldırganlaştırmıştır. Sözde soykırım masalından yola çıkarak, önce " Kırmızı Köpek Havlıyor " oyunu ve şimdi de " Genex " filmiyle nefret propagandalarını arttirmışlardir. Bizler de, Young Turks Derneği olarak, iki yıllık bir planlama yaparak, mitingler, konferanslar, seminerler, sergiler, belgesel film gösterimleri ve tiyatro oyunu ile Türk tarafı olarak yanıt vereceğiz. Hocalı Katliamı'nı protesto mitinglerinde, nasıl Azerbaycanlı kardeşlerimizle omuz omuza beraberce haykirdiysak, haklı davamızı savunacagimiz "Ermeni Yalanlarına Son" mitingimizde de başta Azerbaycanlı, Türkistanlı, Uygur, Özbekistanlı, Türkmenistanlı, Ahıskalı, Boşnak, Kırımlı, Çeçen ve Karaçay Türklerinin de vereceği destek ve katılım gücümüze güç katacaktır. Ermenilerin tarih boyunca Türklere, Azerilere ve genelde Müslümanlara yaptığı soykırımı, katliamları ve insanlık dışı zulmü en ince ayrıntısına kadar Amerikan kamuoyuna göstereceğiz. Ayrıca Ermeni terör örgütü Asala tarafından katledilen diplomatlarımızı ve yakınlarını saygıyla hatırlayıp, rahmetle anacağız. Din görevlisi büyüğümüz tarafından şehitlerimizin ruhlarına fatiha okunacaktır.
Üye Derneklerimizden Young Turks - Genç Türkler Derneği'mizin New York'ta düzenlediği "Ermeni Yalanlarına Son ve Şehit Diplomatlarımızı Anma " mitingimizin 9'uncusunu bu yıl 27 Nisan 2013 Cumartesi günü 13:00 - 16:00 saatleri arasında New York şehrinin dünyaca ünlü meydanı Times Square'de, 42'nci sokak ve 7'nci cadde arasındaki alanda gerçekleştirilecektir. Her sene olduğu gibi, bu seneki mitingimize de aralarında eski Amerika başkan danışmanlarının da bulunduğu, tarihçi - araştırmacı - yazar bir çok Amerikalı profesorde konuşmacı olarak katılacaktır. Ayrıca Türk Dostluk grubunda bulunan Kongre ve Senato üyelerine de davetiyelerimizi gönderdik ve katılımlarını sağlamaya çalışıyoruz. Mitingimize, TADF ve bağlı derneklerden TASFO, NY Azerbaycan Derneği ve Amerika Azerbaycan Derneği, ayrıca Amerika Şehit ve Gazi Yakınları Derneği, TAUDA ve Türk - Azerbeycan Kardeşlik Grubu da destek verecektir. Mitingimize, TADF ve bağlı derneklerden TASFO, NY Azerbaycan Derneği ve Amerika Azerbaycan Derneği, ayrıca Amerika Şehit ve Gazi Yakınları Derneği, TAUDA ve Türk - Azerbeycan Kardeşlik Grubu da destek verecektir.
SATILIK EV Upstate New York’ta Johnson City’de nezih bir mahallede 1.3 acres arsa üzerinde 2 yatak odalı, 2 garajlı, tamir gerekli 1 ailelik ev satılıktır. NOT: Alımsatım işleminden hemen sonra evin arsası altından doğalgaz boru hattı geçmesi için bölgede sondaj faaliyetleri yapmakta olan
doğalgaz şirketlerine kiraya verme imkanı vardır. Fiyat: $
30,000
İlgilenenler: 862-262-2497
Çok renkli ve anlamlı bir çok flama ve poster, Amerika'nin en önemli meydanı olan Times Square'de açılacaktır. Bu yolla vermek istediğimiz mesaj oradan geçen binlerce kişi tarafından görülecektir. Bu sene katılımın daha yüksek olması amacıyla, New York'un dışından mitinge katılmak isteyenler için New Jersey, Connecticut, Pennsylvania ve Washington, DC.'den otobüsler kaldırılacaktır. Bu bölgelerde yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın, düzenleme komitesindeki arkadaşları telefonla arayıp isimlerini listelere yazdirmalari rica olunur. Mitinge katılacak herkese bedava t-shirt dağıtılacaktır. Gelin birlik olalım, gelin Ermeni yalanlarına hayır diyelim, gelin Şehitlerimizi hep beraber analım. Herşey daha güzel bir toplum için, herşey daha güçlü bir Türkiye için. Şehidine sahip çıkmak, Vatanına sahip çıkmaktır. Tulga Tekman Young Turks - Genç Türkler Derneği Başkanı
Young Turks Miting Düzenleme komitesi : Tulga Tekman : 203-212-2892 Cenk Coktosun : 347-884-4500 Fatih Ozonur : 914-774-6325 Kenan Fatih Çınar : 203-747-0666 Yusuf Öner : 718-633-6332 TADF Ersoy Özdamar : 212-682-7688
AMERİKA HABERLERİ
29
ABD'deki Türk öğrenciler 'Kariyer Günü'nde buluştu NEW YORK (A.A) - Amerika'da okuyan Türk öğrenciler, 'Kariyer Günü'nde buluştu. Türk Amerikan Ticaret ve Sanayi Odası (TACCI) ve Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) tarafından ilk kez düzenlenen ortak etkinlik New York'taki Türkevi'nde gerçekleştirildi. Amerika'daki Türk öğrencilerin okul sonrası iş başvuruları esnasında yaşadığı problemleri çözme amaçlı bilgilerin verildiği programa çok sayıda öğrenci, akademisyen, şirket ve kurum yetkilisi katıldı. Etkinliğin organizatörlerinden insan kaynakları uzmanı Tuğba Temurcan Pal, yaptıkları araştırmada, üniversitelerden mezun olan öğrencilerin iş başvurusu aşamasında ciddi sıkıntılar yaşadıklarını tespit ettiklerini, etkinliğin amacının da öğrencilere bu süreç hakkında bilgi vermek olduğunu söyledi. Toplantıya ABD'nin doğu yakasında öğrenim gören üniversite öğrencileri ilgi gösterirken, katılımcı şirket ve kurumlar, öğrencilerden ücret talep etmedi. Etkinlik kapsamında öğrencilere
özgeçmiş yazma, mülakat teknikleri, vize sorunları ve çeşitleri hakkında uzmanlar tarafından bilgi aktarıldı. TADF Başkanı Ali Çınar da bu profesyonel eğitimin tamamen gönüllüler tarafından verildiğini ve amaçlarının işsizliğin yüksek olduğu Amerika'da Türk öğrencilerin iş bulma şanslarını artırmak olduğunun altını çizdi. Muhabir: Cem Özdel/Mücahit Oktay / Yayıncı: Erdem Gültekin
www .Travid ition. com Rehberlerin kaleminden turizm haberleri, gezi günlükleri..
157. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
M Burçin Terzioğlu
B U R Ç İ N T E R Z İ O Ğ L U
P H T A A F İ T L A F E İ A R V R E A N
ŞİFRE: JENERASYON
A İ Ç R A R A R İ N Y C A Z A A A L İ A M
T H T E R A R E S A K S İ B Ş E F N S Kadir M E N T L Çöpdemir R A A N A J U R U E M İ T B U D İ A K A K A S A R N A İ L M H A M İ İ Ç E R S A D E A T A N A Z E N İ N F
A Ü Ö T A R Z İ Y E G A T Ü L K E İ Ç K S İ A T A V V E D İ A E S T E A A B İ L A L E T E N T T A A D İ R P
E B E A N Y E K S İ K M A K A N İ
Özgü Namal
AMERİKA HABERLERİ
30
Tuluyhan Uğurlu'dan ''Grand Bazaar to Grand Central'' Projesi Piyanist Tuluyhan Uğurlu, 14 Nisan'da gerçekleştireceği Kapalıçarşı konserinden bir ay sonra New York Grand Central Gar Binası'nda sahne alacak. Uğurlu, geleneksel Kapalıçarşı konserini, 14 Nisan Pazar günü saat 16.00'da çarşının en geniş caddesi Kalpakçılar'da verecek. Kapalıçarşı 2013 konseri, Uğurlu'nun ''Grand Bazaar to Grand Central'' projesinin ilk halkasını oluşturacak. Uğurlu, bu konserden bir ay sonra 14 Mayıs Salı günü New York Grand Central Gar Binası'nda sahneye çıkacak. Kapalıçarşı Esnafları Derneği ve Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu'nun (TADF) ortak projesinin ABD konserinde Uğurlu, müzik ve görüntülerle İstanbul ve Kapalıçarşı'yı anlatacak. New York Gar Binası Vanderbilt Hall bölümü, Türkiye'yi ve İstanbul'u tanıtmak için özel olarak dekore edilecek. Kapalıçarşı esnaflarının da halı ve mücevher tasarımlarını sergileyeceği etkinlik, 07.00'de başlayıp 22.00'de sona erecek, Uğurlu da gün boyu aralıklarla sahneye çıkacak. Tuluyhan Uğurlu'nun Kapalıçarşı 2013 konserinde, ''İstanbul ve bahar'' teması işlenecek. Konser için pazar günü Kapalıçarşı özel olarak açılacak ve lalelerle süslenecek.
Yurtdışı Türkler Başkanlığı 2013 Mali Destek Programlarını Açıkladı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, 2013 Yılı Mali Destek Programlarını açıkladı. 4 başlık altında duyurulan Mali Destekler için başvurular 01.11.2013 tarihine kadar yapılabilecek. Başkanlık bu süre içerisinde, Uluslararası Öğrencilere Mesleki ve Akademik Rehberlik Mali Destek Programı, Yurtdışındaki Vatandaşlarımız İçin Eğitim Mali Destek Programı, STK Kapasite Geliştirme Mali Destek Programı ve Doğrudan Proje Desteği Mali Destek Programı olmak üzere dört farklı başlık altında sunulan projeleri değerlendirecek. Başkanlık tarafından sağlanacak destekler, dönemsel olarak hazırlanan doğrudan proje desteği programı ya da çağrı programlarına bağlı olarak verilebilmektedir. Yurtdışında çocuklarına el konulan ailelerin yaşadığı sorunlar dolayısıyla gündeme gelen Gençlik Daireleri de proje kapsamına alındı. Bu kapsamda, Yurtdışında yaşayan Türk ailelerin yapısının güçlendirilmesi ve Gençlik Daireleri ile ilgili farkındalığın artırılması, hedef kitlenin Türkiye ile kültürel ve sosyal bağlarını güçlendirecek kültürel işbirliği ve değişim programları uygulanması gibi konularda çalışma yapacak kuruluşlara destek verilecek. Mali Destek Programları hakkında geniş bilgiye www.ytb.gov.tr/index.php/mali-destekler.html adresinden ulaşıla-
bilir.
SATILIK DÖNER MAKİNA VE ŞARJLI KESME BIÇAKLARI
AMERİKA İÇİ VE TÜRKİYE KARGO TAŞIMACILIĞI
Tümü kaynaklı, paslanmaz çelik, 4 petek, en az 40 pound et kapasiteli, İtalyan güvenlik vanalı, tüm pişirme peteklerinde alev söndüğünde gaz akımını otomatik kesen güvenlik sistemi, Amerikan sistemine uyan elektrik ve gaz sistemli.
Amerika içi yada Türkiye kargolarınız için en uygun fiyat.
İRTİBAT İÇİN : HAKAN MURSALOĞLU
Tel: 908-418-5865
TEL :
Arayın görüşelim: Pınar, Kadir Gold Cup Logistics
1.413.209.01.47
HELP WANTED
NY TÜRK SANAT MÜZİĞİ KOROSU 27 NİSAN CUMARTESİ 19:30 BİLETLER www.nytmac.org SİBEL ÖZDEMİR
Please call 908-812-1856 and leave a message or send a text message.
718-830-3363
SATILIK EVLER / New Jersey - Clifton New Jersey, Cliftoton’da iki müstakil ev satılıktır. Evler ikişer katlı. 2 banyo ve 2 tuvalet. Biri 3 diğeri 2 yatak odalı. Geniş mutfak,. 3 arabalık beton zeminli driveway. Geniş deck. Okullara çok yakın. New York’a giden otobüslerin durağına yakın. Daha fazla bilgi için:
619 LEXINGTON AVE. (54th St) NYC
SATILIK KUYUMCU DÜKKANI
Emlak Alım & Satım
Orlanda (Florida)nın en nezih semtinde 20 senelik
Bütün gayrimenkul alım satım ve kiralama işleriniz için uzman isim.
mazisi olan kuyumcu ve hediyelik iş yeri.
Müracaat Meli : 1- 407 - 435 -7395
1- 407 - 740 - 6771
Salih Okdemir 973 - 703 - 4721
BAKICI ARANIYOR
Kiralık Ofis ve Depolar
AVUKAT TİMUR AKPINAR
Güney New Jersey’de evimizde çocuk bakacak yatılı bayan aranıyor. Özel oda, banyo, yemek artı maaş. İlgilenenler:
Paterson’da Main Street ve Pazar yerine yürüme mesafesinde kiralık ofis ve depolar
Trafik kazaları, iş kazaları, Veraset ve vasiyet, Kayıp düşme kazaları, Yanlış Tıbbi Müdahale ve bir çok konuda New York ve New Jersey'de hizmetinizdeyiz.
973 - 517 -0918
718 - 224 - 9824
856 - 340 - 3984
İşlek bir cadde üzerindeki modern berber/kuaför salonumuzda çalışmak veya ortak olmak isteyen mesleğinde tecrübeli berber veya kuaförler aranıor.
Kareem: (973) 699-3620
www.goldcuplogistics.com
NYC TÜRK SANAT MÜZİĞİ KONSERİ
Looking for receptionist for medical office in Clifton. Criteria: speak Turkish and English, know how to use a computer, answer phones, schedule appointments, friendly manner.
BERRBER/ KUAFÖR ARANIYOR
862-262-2497
SATILIK EV Upstate New York’ta Johnson City’de nezih bir mahallede 1.3 acres arsa üzerinde 2 yatak odalı, 2 garajlı, tamir gerekli 1 ailelik ev satılıktır. NOT: Alımsatım işleminden hemen sonra evin arsası altından doğalgaz boru hattı geçmesi için bölgede sondaj faaliyetleri yapmakta olan
doğalgaz şirketlerine kiraya verme imkanı vardır. Fiyat: $
30,000
İlgilenenler: 862-262-2497 TOP DISCOUNT LIMOUSINE & CAR SERVICE
En güzel araçlarımızla ve uygun fiyatlarımızla sizleri evinizden New York ve diğer eyaletlerdeki havaalanlarına veya gitmek istediğiniz her yere ulaştırıyoruz. Güleryüzlü Türk şöförlerimiz ve geniş filomuzla hizmetinizdeyiz. Reservasyonlarınız için
1-866-890-1215 / 973-830-9636 570-242-5284
32
TARİH-ARAŞTIRMA
99 yıllık tarihi skandal!.. Kanada, Türkleri toplama kampına almış Çalışmak için 1900’lü yılların başında Kanada’ya giden 205 Türk’ün 1. Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından evlerinden alınarak esir kamplarına götürüldüğü ortaya çıktı. Esir toplamayı yasalaştıran Kanada hükümeti, Osmanlı vatandaşı Ermeni ve Rumlar’a dokunmazken, Türkler’i ve Kürtler’i tehcir etti. 3’ü öldü, 2’si aklını kaybetti. Ekmek parası için 1900'lü yılların başında Kanada'ya giden 205 Türk, 1. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla esir kamplarına atıldı. İngiltere'nin talimatıyla Kanadalı askerlerce bir gecede evlerinden toplanan Türkler'in sonu bugüne kadar öğrenilemedi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında çalışmak amacıyla eşlerini, evlatlarını ve vatanlarını bırakıp Kanada'ya giden tamamı erkek 205 Türk'ün 1914'te esir kamplarına alındığı ortaya çıktı. 5 GÜN SONRA TALİMAT VERDİ Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasından kısa bir süre sonra İngiltere 5 Kasım 1914'te Osmanlı'ya savaş açtı. Bu gelişmeden sadece 5 gün sonra 10 Kasım 1914'te İngiltere'nin talimatıyla Kanada'da yaşayan aralarında Kürtler'in de bulunduğu çoğu Türk 98 Osmanlı vatandaşı bir gecede evlerinden toplandı. 'Savaş Halinde Tedbir Kanunu' çıkarıp esir toplamayı yasal hale getiren Kanada hükümeti, Osmanlı vatandaşı Ermeni ve Rumlar'a dokunmadı. Sadece Türk ve Kürtler'i tehcir ederek Kingston kentindeki Fort Henry esir kampına götürdü.
Alex Hasan olarak geçti. Esir kampında ölen Hasan'ın cenazesi Brantford şehrine götürülerek bir kilise bahçesine gömüldü. Sebepsiz yere esir alınan masum Osmanlı vatandaşlarından ikisi de akli dengesini yitirdi. İki vatandaşının şuurunu yitirdiğini öğrenen Osmanlı, Kanada hükümetinden iki vatandaşının iade edilmesi talebinde bulundu. Ancak Osmanlı'ya konuyla ilgili hiçbir cevap verilmedi. ÇİT VE BARAKALARINI TÜRKLER KENDİ YAPTI Türkler'in tehcir edilmesine Kanada basını tepki gösterirken halkın destek verdiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Işıl Acehan şöyle konuştu: "Fort Henry'de Osmanlı vatandaşlarının kaldığı baraka ve çitler Türklere yaptırıldı. Savaş sonrası bu insanlar hayata adapte olamadı. Akıl sağlıkları bozuldu. Maddi tüm birikimleri yok oldu. Bu insanların daha sonra ne yaptıklarına dair bir bilgi yok."
KARA KIŞTA 1000 KİLOMETRE Esir Türkler, birkaç ay sonra Fort Henry kampından yaklaşık 1000 kilometre uzaklıktaki Kapuskasing kampına götürüldü. Eksi 25 derecede trenlerin gidemediği yerlerde günlerce yürütülen Türkler, çok daha kötü şartlardaki Kapuskasing'de tam anlamıyla işkence gördü. Türkler ile birlikte Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'ndan Kanada'ya göç eden Ukraynalılar da tehdit unsuru olarak toplama kampına alındı. Savaş süresince tehcir edilen Türk sayısı 205'e çıktı. VATANDAŞINI TEHLİKELİ GÖRDÜ Esir kamplarına götürülen Türkler, Kanada'da fabrikalarda en kötü ve en ağır işlerde çalışıyordu. Bazıları Kanada vatandaşlığını da elde etti. Tehcir edilen Türkler arasında 10 yıldır Kanada vatandaşı olanlar da vardı. Kampta esirlere sadece ekmek ve su verilmesinden dolayı Türkler açlık grevi yaptılar. MEKTUP YAZMAYA BİLE İZİN YOK Esir Türkler'in ailelerinin de yaşananlardan haberdar olmadığı belirlendi. Kamplardaki Türkler'in memleketlerine mektup göndermesine bile izin verilmedi. Savaş süresince tehcir edilen Türkler'in akıbetleri veya savaştan sonra ne yaptıklarına dair kesin bilgi bulunamadı. Bazılarının Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Osmanlı'ya, kimisinin de Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra ülkesine döndüğü öne sürüldü. ADI KAYITLARA ALEX HASAN DİYE GEÇTİ Yrd. Doç. Dr. Işıl Acehan'ın tespitlerine göre ağır kamp koşulları ve yetersiz beslenmeden dolayı en az 3 Türk öldü. Birinin adı kayıtlara
Acehan, Ukrayna vatandaşlarından da birçok kişinin kamplarda öldüğünü, Ukraynalılar'ın ölen vatandaşları için Kanada'da anıt yaptırdıklarını kaydetti. Acehan,"Türklerin böyle bir anıtı hiç olmadı, çünkü tehcir unutuldu" ifadelerini kullandı. İNGİLİZCE BİLEN ERMENİLER'DEN YARDIM ELİ Osmanlı'dan kaçak olarak Kanada'ya çalışmak için gidenlerin çoğunluğunu Harputlular oluşturuyordu. Doğu Anadolu'da Protestan okulunda eğitim görmüş İngilizce bilen Ermeniler, Osmanlı göçmenlerine yardım etti. Harput'tan Samsun'a oradan da Marsilya limanı üzerinden New York'a ve sonra da Kanada'ya geçtikleri anlaşıldı. KANADALI ARAŞTIRMACILAR ARADI Kanada'da 1. Dünya Savaşı sırasında etkisiz hale getirilen yabancılar konusunda çalışmalar yapan İpek Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Işıl Acehan, ABD'ye Harput'dan göç eden Osmanlılar hakkında proje hazırlamaya başladı. Bu projeden haberdar olan Kanadalı araştırmacılar, 1900'lerin başında ülkelerinde de Türkler'in yaşadığını belirterek 2010 yılında Acehan ile iletişime geçtiler. Acehan, bu araştırmacılardan elde ettiği belgelerin yanı sıra Amerika'daki arşivlerde ABD'deki göçmen Türkler'in, Kanada'da tutsak edilen Türkleri 2 avukat tutarak Amerika'ya getirmeye çalıştıklarını öğrendi. Bu yönde araştırmalarını derinleştiren Acehan, 1914'te Türk ve Kürtler'den oluşan Osmanlı vatandaşlarının da esir kamplarında nasıl tutulduklarını ortaya çıkardı. İRFAN DUMLU - BUGÜN GAZETESİ
Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Duyurusu " TÜRK AMERİKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU II.GELENEKSEL “23 NİSAN RESİM YARIŞMASI "
Ulu Önder Atatürk’un bütün dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısı ile, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu bu yıl ikinci olarak “23 Nisanı Resimle Anlat” yarışması düzenleme kararı almıştır.
İkinciye ; 250 Dolar, Üçüncüye ; 100 Dolar para hediyesi verilecektir.
Bu bağlamda, Amerika çapında 19 Nisan 2013 tarihine kadar bizlere ulaştırılacak resimler arasında ilk 3 dereceye girenlere
Resimleri, TADF, 821 United Nations, 2ci Kat, New York, NY, 10017 adresimize posta yolu ile ulaştırabilirsiniz. Daha detaylı bilgi almak için email yolu ile executivedirector@tadf.org veya telefon ile 212-682-7688 ulaşabilirsiniz.
Birinciye ; Türk Hava Yollari’ndan 1 adet gidiş dönüş uçak bileti verilecek.
Kurallar: 1) 5-14 yaş arası çocuklar yarışmaya katılabilir,
2) Yapılacak eserlerde ölçü sınırlaması yoktur, 3) Resimlerde kullanılacak teknik serbesttir, 4) Her çocuk bir resim ile katılabilir, 5) Yarışmaya katılacak eserlerin 21 Nisan 2013 tarihinde TADF adresinde olacak şekilde postaya verilmesi gerekmektedir, 6) Yarışmaya katılacak eserlerin tüm hakları TADF'a ait olacaktır, 7) Eser sahiplerine iade edilmeyecektir. 8) Yarışma Amerika Birleşik Devletleri içinde yapılmakla birlikte, ABD dışında ülkelerden resim kabul edilmeyecektir.