DÜNYA POLİTİKASINA ERZURUM AYARI
Turkish American Newspaper Year 7 Issue 134 January 07, 2011 Semi monthly $ 1.00
Elveda DAVOS Merhaba Palandöken!... * Son yılların dünya liderleri, siyasetçileri , uluslararası şirketlerin patronları, bilim adamları, sanatçılar ve ünlü isimlerini bir araya toplayan İsviçre'nin kış sporlarının yapıldığı Davos kentine Türkiye’den güçlü bir rakip çıkıyor: Palandöken - Erzurum... * Yaklaşık 600 Milyon TL’na mal olan tesisleriyle tam anlamıyla “kış sporları şehri” oluşturulmuş Erzurum’da... *Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük spor yatırımı gerçekleşmiş durumda... * Kısa bir zamanda dünyanın ilgi odağı haline gelen Palandöken kayak merkezi 27 Ocak – 6 Şubat 2011 tarihleri arasında düzenlenecek 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’na ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
* Dünya Üniversiteler Kış oyunlarının yapılacağı Erzurum, Ocak ayı içinde ,uluslararası bir konferansa da ev sahipliği yapacak. * Dışişleri Bakanlığının ev sahipliğinde gerçekleşecek olan Büyükelçiler Konferansı, Palandöken Kayak Merkezi’ni, kış oyunları öncesinde ilk kez dünyanın gündemine getirecek. * Bugün başlayan Konferansa , Başbakan Erdoğan'ın yanısıra Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki moon ile birlikte 150 ülkenin Türkiye büyükelçileri ile Türkiye'den 200 diplomat ile birlikte Ankara'da görev yapan yabancı büyükelçiler katılacak. Toplantının açılış konuşmasını Başbakan Erdoğan yapacak. Erdoğan konuklarıyla birlikte bugün Uluslararası Kış oyunları tesislerini açacak. Hayrettin Turan’ın haberi
7.
sayfada
www.forumgazetem.com
Dost ve müşterilerimizin yeni yılını en içten dileklerimizle kutluyoruz.
Dost ve müşterilerimizin Yeni Yılını kutluyor, sağlık ve mutluluklar diliyoruz.
Haber
3
CNN Arabic, Başbakan Erdoğan’ı “Yılın Adamı” seçti
CİDDE - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dubai merkezli CNN Arabic’in internet sitesinde, okuyucular tarafından yılın adamı seçildi. “http://arabic.cnn.com” adresindeki habere göre, yüzde 74′lük bir çoğunlukla birinci seçilen Erdoğan’ın ardından yüzde 20 oy oranıyla Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad geliyor. Arap dünyasının nabzını yansıtması açısından son derece önemli olan sitenin haberinde, sonuç, Başbakan Erdoğan’ın ve Türk diplomasisinin yükselişinin açık ispatı olarak gösteriliyor. İlgili haberde Erdoğan’ın kariyerine yer verilirken, Mavi Marmara olayı ile Erdoğan’ın diplomasi başarısına değiniliyor. Ayrıca, Türkiye’nin Irak ve Afganistan’da oynadığı rolün önemine de atıfta bulunuluyor. Başbakanın İran ile Batı dünyası arasında Türkiye’nin aracı rolü oymasındaki etkinliğine işaret edilirken ayrıca, Türkiye’nin Suriye ile Lübnan arasında arabuluculuk rolü oynayarak ilişkileri normalleştirmesine dikkat çekiliyor. Erdoğan’ın birinci seçilmesinde en önemli etkenlerinden birisinin ise Davos’taki çıkışı gösteriliyor. Haberde, Başbakan Erdoğan ve siyasetinin Arap ülkeleri arasında ne kadar etkili olduğuna vurgu yapılıyor. (A.A)
Yeni Yılınızı Tebrik Ederiz
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Dost ve müşterilerimizin Yeni Yılını Kutlarız
Dünya Haberleri
5
En mutlu ülke Nijerya, en mutsuz Fransa
LONDRA - Dünyada 53 ülkede yapılan "Umut ve Umutsuzluk" anketinin sonuçlarından Nijerya en mutlu, Fransa ise en mutsuz ülke olarak çıktı.
www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi İngiliz Times gazetesinde yer alan habere göre, Gallup şirketi tarafından yapılan ankette en mutlu ülke Nijerya'yı, Vietnam, Gana, Çin ve Brezilya izliyor. Fransız yazar Victor Hugo'nun kitabından esinlenerek habere "Sefiller" başlığını atan gazete, mutsuz ülkeler sıralamasında Fransa'yı İzlanda, Romanya, Sırbistan ve İngiltere'nin takip ettiğini bildirdi. "Eğer başladığımız bu yıl size ümitsizlik veriyorsa, büyük olasılıkla Fransız ya da Avrupalısınız" denilen haberde, 2011 yılıyla ilgili Nijeryalıların ve Afganların, Amerikalılardan daha umutlu olduklarının ortaya çıktığı kaydedildi. Anketle, gelişmekte olan ülkelerin gelecekle ilgili daha umutlu olduklarının belirlendiği bildirildi. Gazete, Fransız düşünür Pascal Bruckner'in ülkesiyle ilgili "Bu eski kıtanın adeti Fransa'da daha da yaygındır; daha iyi yaşadıkça daha çok şikayet ederiz" değerlendirmesine yer verdi. AA
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Dost ve müşterilerimizin Yeni Yılını Tebrik Ediyoruz
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Dost ve Müşterilerimizin Yeni Yılını Kutlarız
Amerika Haberleri
7
DÜNYA POLİTİKASINA ERZURUM AYARI * Son yılların dünya liderleri, siyasetçileri , uluslararası şirketlerin patronları, bilim adamları, sanatçılar ve ünlü isimlerini bir araya toplayan İsviçre'nin kış sporlarının yapıldığı Davos kentine Türkiye’den güçlü bir rakip çıkıyor: Palandöken - Erzurum... * Yaklaşık 600 Milyon TL’na mal olan tesisleriyle tam anlamıyla “kış sporları şehri” oluşturulmuş Erzurum’da... * Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük spor yatırımı gerçekleşmiş durumda... * Kısa bir zamanda dünyanın ilgi odağı haline gelen Palandöken kayak merkezi 27 Ocak – 6 Şubat 2011 tarihleri arasında düzenlenecek 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’na ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
Türkiye Dişişleri Bakanlığının daha önce gerçekleştirdiği toplantılara Almanya, Japonya, Brezilya Dışişleri Bakanları ve Filistinli Başkan Mahmut Abbas katılmıştı. DAVUTOĞLU, ELÇİLERİN DAHA AKTİF OLMASINI İSTEDİ
* Dünya Üniversiteler Kış oyunlarının yapılacağı Erzurum, Ocak ayı içinde ,uluslararası bir konferansa da ev sahipliği yapacak. * Dışişleri Bakanlığının ev sahipliğinde gerçekleşecek olan Büyükelçiler Konferansı, Palandöken Kayak Merkezi’ni, kış oyunları öncesinde ilk kez dünyanın gündemine getirecek. * Bugün başlayan Konferansa , Başbakan Erdoğan'ın yanısıra Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki moon ile birlikte 150 ülkenin Türkiye büyükelçileri ile Türkiye'den 200 diplomat ile birlikte Ankara'da görev yapan yabancı büyükelçiler katılacak. * Toplantının açılış konuşmasını Başbakan Erdoğan yapacak. Erdoğan konuklarıyla birlikte bugün Uluslararası Kış oyunları tesislerini açacak.
Cumhuriyetin 100. yılında ülkeyi dünyanın 10 büyük ülkesi arasına sokmak isteyen Türkiye, hem siyasi hem de ekonomik olarak yeni yılda atağa geçti. Gerekli olan 2 trilyon dolar GSMH'ya ulaşmanın yollarını arayan Türkiye, Dışişleri Bakanlığı'nın geleneksel hale getirilen "Vizyoner Diplomasi: Türkiye'nin Perspektifinden Küresel ve Bölgesel Düzen" konulu üçüncü büyükelçiler konferansını Erzurum konferansından önce Ankara’da başlattı. Açılış konuşmasını yapan Bakan Davutoğlu, Türkiye'nin iddialı hedeflerini büyükelçilerle paylaştı. Türkiye'nin artık bekleyip, dünyada yeni bir düzen oluştuktan sonra tepki veren bir ülke olamayacağını belirten Bakan Davutoğlu, şunları söyledi: "Eğer yeni bir düzen kurulacaksa, o düzenin temel taşını atan ülkelerin başında geleceğiz. Buna hakkımız var, tecrübemiz var. Türkiye geçmişten gelen köklü devlet geleneğine ve diplomasiye sahip. Artık krizler yaşandıktan sonra tepki veren bir ülke olmaktan çıktık. Krizler çıkmadan önce davranıp, onu önleyecek bir ülke konumuna geldik. Bu dönemde ülkemize biçtiğimiz rol, akil ülke rolüdür. Problemin parçası ya da sebebi değil, çözüm için çalışan akil bir ülke..." Dünya başkentlerinde çalışan büyükelçilerin itfaiye eri gibi çalışması gerektiğini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti: "Nerede kriz varsa onu söndürmeye çalışmalıyız. Hatta yangının çıkmasını engelleyecek planları da yapmak zorundayız. Türkiye, Doğu ile Batı arasında kimlik bunalımı yaşayan bir ülke değil. Batıda batının değerlerini de konuşuruz, doğuda kâdim kültürün sözcüsü de oluruz. Brüksel'de AB değerlerini, Bağdat'ta Bağdat'ın tarihini konuşuruz. Biz her yerdeyiz. Bu topraklar insanlık tarihinin özetini teşkil eder. Bize giydirilmek istenen dar gömleği yırtmak zorundayız. Türkiye'nin dünyanın her yerinde diplomatik misyonu olmalı. Bulunduğunuz merkezde en aktif beş elçiden biri olmazsanız bunu yapamayız. Türkiye'nin bunları yapacak gücü var. Türk milleti büyük düşünen, azla yetinmeyen bir halk. Bu gücü, arkamıza alamıyorsak dünyada başarılı olamayız."
PAPANDREAU DA GELDİ Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu 6 Ocak'ta Başbakan Erdoğan'ın davetlisi olarak Erzurum'a gedi. Bir yıl içinde beşinci görüşmeleri olan iki başbakan , Türk Dışişleri Bakanlığının düzenlediği ve 200 Türk diplomatın katıldığı kurulda bir konuşma yapacak. Türkiye ve Yunanistan diplomatik temsilcileri iki başbakanın Erzurum'da iki ülke arasındaki ilişkilere dair önemli bir açıklamada bulunacaklarını kaydetti.
Elveda DAVOS Merhaba Palandöken!...
İki lider arasındaki bu yeni görüşme ulusal konularda yeni verilerin bulunduğu kritik bir dönemde gerçekleşecek.Görüşmelerde kıta sahanlığı, deniz sınırlarının belirlenmesi konusundaki gelişmeler, iki ülkeyi ilgilendiren çok sayıda anlaşmazlık masaya yatırılacak.
Dost ve müşterilerimizin Yeni Yılını tebrik ediyor, sağlık ve mutluluklar diliyoruz
Amerika Haberleri
9
Kırım Türkleri Meclis Başkanı Mustafa Cemiloğlu Amerikalı Türklerle bir araya geldi
Paterson şehrinde Amerika Türk-İslam Ülkü Ocakları tarafından Manevi lider Mustafa Cemiloğlu onuruna düzenlenen yemekli toplantıda Türk Amerikan toplumunun ileri gelenleri de hazır bulundu.
Türk dünyasında geliştirdiği eğitim metodu ile bir büyük ‘bayrak insanı’ olduğunu belirten Turan, Mustafa Cemiloğlu’nun bu iki insandan sonra bayrağı teslim alarak, zaman zaman tek başına taşıdığını söyledi. Prof. Turan, Cemiloğlu henüz altı aylıkken sürgünü yaşayan, bu uğurda ölüm orucu tutarak dirayetini gösteren, tabiri yerinde ise ölmeden ölen bir liderdir. Kendisi, verdiği özgürlük mücadelesi ile Gaspıralı ve Atatürk’ün devamı olan bir hürriyet fedaisidir diyerek sözlerini tamamladı.
En çok soydaşın Özbekistan’da yaşadığını ifade eden Cemiloğlu bu rakamın 150 bin civarında olduğunu söyledi. Cemiloğlu’nun verdiği bilgiler doğrultusunda Kırım Türkleri şu an Kırım nüfusunun yüzde 13’ünü teşkil ediyor. Yılda 2 bin aile Kırım’a yerleşirken, Ukrayna devleti ev ve iş şartı gibi dönüşü zorlaştıran kararlar almakta. 1960’lı yıllarda ABD’ye gelen Kırım Türklerinin çoğunlukla yaşadığı New York ve New Jersey eyaletlerinde ise sayılarının 1000 aileden fazla olduğu tahmin ediliyor.
Türk Amerikan Dernekleri Başkanı Kaya Boztepe Cemiloğlu’nun dünya Türklerine tek başına örnek olduğunu söylerken Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) Başkanı İhsan Işık, Cemiloğlu’nun liderliğindeki Kırım Türkleri’nin mücadelesine güçleri nisbetince maddi yardımda bulunmak istediklerini dile getirdi.
II. Dünya savaşı sonunda Ruslar tarafından yıkılan okul ve camiler yavaş yavaş yeniden hizmete döndürülüyor. Son 20 yılda Cemiloğlu’nun çabaları ile 15 Türk okulu hizmete açılırken bu okullarda 6 bin çocuk kendi dil ve kültürünü öğrenebilmekte. Ancak bunun dışındaki gençlerin Rus okullarına gitmekte olduğunun altını çizen Cemiloğlu’nun en büyük korkusu bu gençlerin kendi dil ve kültürüne yabancılaşarak asimile olması. Kendi eğitiminden yoksun gençliğin öz benliğini yitirdiğini belirten Cemiloğlu, öncelikli meselelerinin bu olduğunu, Türk hükümetinden ve Türk halkından bu yönde yardım beklediklerini söyledi.
Cahit Oktay – Clifton- NJ Kırım Türkleri’nin acı dolu tarihinden sahnelerin anlatıldığı buluşmada Profesör Dr. Ömer Turan, Gazeteci Yazarlar Murat Yeşil ve Ayşe Tunceroğlu, TADF Başkanı Kaya Boztepe, ATCOM Başkanı İhsan Işık, Karaçaylılar Cami Derneği Başkanı Kadir Taşkın ve Giresunlular Derneği Başkanı Üzeyir Şahin başta olmak üzere Amerika’da yaşayan bazı Kırım Türkleri de hazır bulundu. Ülkü Ocağı Derneği Başkanı Ziya Erdemir yaptığı açılış konuşmasında; “İkinci Dünya Savaşında Ruslar tarafından soykırım ve tehcire maruz kalan Kırım Türkleri, daha dün Azeri Türkleri’ne yapılan soykırım ve Uygur Türkleri’ne yapılmakta olan zulüm devam ederken bizim soykırım ile suçlanmaya çalışmamız ne acıdır” diyerek sözü bu konuda uzman olan ODTÜ Tarih Profesörü Ömer Turan’a devretti. Prof. Ömer Turan, sözlerine ‘Kırım Türkleri’nin mücadelesini üç dönemde toparlayacak olursak bunlardan ilki Kırım Türkleri Hükümdarı Gazi Girayhan, ikincisi Gaspıralı İsmail Üçüncüsü ise Mustafa Cemiloğlu dönemidir.’ diyerek başladı. Aynı zamanda şair ve bestekar olan Girayhan’ın Osmanlı’ya yaptığı askeri yardımlardan bahseden ve Gaspıralı İsmail’in sürgün yıllarında “Fikirde, dilde, işte birlik” sloganı ile yürüttüğü fikri mücadelesini o zor dönemde bile İstanbul, Kahire ve Kazan’da bastırtığını ve
Buluşmaya katılan bir diğer isim Gazeteci Yazar Ayşe Tunceroğlu’da Cemiloğlu ile ilgili bir anısını dinleyenler ile paylaştı. “70’li yılların ikinci yarısında öğrenci iken Mustafa Cemiloğlu’nun ölüm orucu tuttuğunu okurduk. Ve bir gün ölüm orucundaki Cemiloğlu’nun vefat ettiğini haberini aldığımızda çok ağlamıştık. Şimdi ne mutluki kendisi hala hayatta ve ayakta olarak mücadelesine devam ediyor ve bizim ile aynı ortamı paylaşıyor.” “TEK ARZUM HAYATIMIN VATANIMDA SON BULMASI” Toplantının onur konuğu Mustafa Cemiloğlu katılımcılara tek tek teşekkür ederken, Türk devletinin ve Türk toplumunun Kırım Türklerinin haklı mücadelesine verdiği destekten dolayı şükranlarını dile getirdi. Kırım Türkleri’nin yılmaz savunucusu Mustafa Cemiloğlu, “Tek Arzum Kırımın güzel günlerini görerek hayatımın geri kalanını vatanımda tamamlamak” şeklinde konuştu. Mevcut durum hakkında bilgiler veren Cemiloğlu vatansız kalan Kırım Türkleri’nin dünyanın dört bir tarafına dağıldığını, her yıl yapılan Kırım Türkleri Kongresine dünyanın 13 farklı ülkesinden temsilcilerin katıldığını belirtti.
Toplantı da ayrıca Türkiye Ukrayna ticaretinin 3 milyar dolar civarında olduğu ve iki ülkenin bu rakamı 8 milyar dolara çıkarmak istediği belirtilirken Kırım Türklerinin ticari ilişkilerde köprü vazifesi olup olamayacağı konuları istişare edildi. İki kardeş toplumun buluştuğu toplantıda Kırım ile ilgili şiirler ve anılara da yer verildi. Kırımdaki Rus mezalimine şahitlik eden 96 yaşındaki Mehmet Dadalı’nın gözyaşları içinde anlattığı II. Dünya Savaşı anıları herkesi hüzünlendirdi. Toplantı sonunda Ülkü Ocağı Başkanı Ziya Erdemir Manevi Lider Mustafa Cemiloğlu’na bir plaket hediye ederken Cemiloğlu’da Amerika’daki ziyaretinde kendisine her türlü yardımda bulunan Erdemir’e bir Kırım kalpağı hediye etti. Haber ile ilgili fotoğraf galerisi Forum Gazetesi websitesinde. http://forumgazetem.com/efsane-adam-mustafa-cemilkirimlioglu%e2%80%99nu-dinledik/2010/12/
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Yeni Y覺l覺n覺z覺 Tebrik Ediyoruz
Yorum
11
Amerika'lı olabilmek yerine Türk kalabilmek
Harika bir başlangıç Yeni yıl geldi çattı... Ömrümüzden bir sene daha eksildi... Hepimizin yapmayı planladığı bir sürü projesi vardı... Bazılarını yaptık, bazıları bir sonraki yıla kaldı... Kah ağladık, kah güldük... Harika bir yıl geçirenlerimiz de oldu, sararıp solanlarımız da... Her ne olduysa oldu, artık 2010 geride kaldı... Yeni yıl için de hepimizin bir çok planları var... Kimi yeni yılda kariyer değişikliği, kimi memleket değişikliği, kimi nişanlılık, kimi de evlilik planlıyor... Zaman zaman evdeki hesapların çarşıya uymadığını bilsek de bu planları yapmaktan geri kalmayız. Doğrusu da budur zaten... Geçmişte yaşanan hatalardan mutlaka dersler çıkarılmalı, aynı hatalara tekrarlamamalı insan... Ama geçmişe tamamen saplanıp gelecekten ümit kesmeye de hakkımız yok... Neden 2011 hayatımızdaki en harika yıl olmasın? Neden o kurduğumuz harika hayal veya hayaller bu yıl içinde gerçekleşmesin? Hayalinize kötü ihtimalleri düşünüp ümitsiz bir başlangıç yaparsanız maça 1-0 yenik başlarsınız... Oysa yaşantımızda pozitif düşünmenin sağlığımız ve mutluluğumuz üzerindeki olumlu katkıları bilimsel çalışmalarla ispatlanmış durumda... O halde, "nasıl olsa bu yıl da olmaz" modundan "bu yıl kesin olacak" moduna ayarlayın kendinizi... Kariyerinizde sıçrama bekliyorsanız onunla ilgili planlara yoğunlaşın. Bir yerden başka bir yere taşınacaksanız, veya gurbetten ana vatana kesin dönüş yapacaksanız "oraya gidince zorlanırım" düşüncesi yerine "bu değişiklik benim ve sevdiklerim için harika sonuçlar verecek" diye kendinizi mutlu edebilirsiniz. Eğer ajandanızda nişanlanmak veya evlenmek var ise "acaba bu süreç zor geçer mi, daha önce birlikte vakit geçirmediğim biri ile bir yola mı çıkıyorum” demek yerine "dünyadaki en harika insanla ben karşılaştım, benden şanslısı var mı" deyip geçin... Niyetinizin hayırlı olduğunu bildikten sonra akibetinizin de hayırlı olacağını düşünün... Bütün bu yapacaklarınızın size beş kuruş maliyeti yok, ama mutlu ve huzurlu bir seneye bu şekilde adım atarak hayatın güzelliklerini sindire sindire yaşayabilirsiniz... Hulasa-i Kelam iyi bir yıl geçirmek ve mutlu yaşamak biraz da sizin elinizde... 2011 yılı hepimiz için hayırlara vesile olsun... Mutluluk ve huzur yanınızdan hiç ayrılmasın...
FORUM The Turkish-American Newspaper Publisher Murat Yeşil, Ph.D. Editor-in-Chief Ural Yeşil Assistant Editors Sevinç Özbek Fatih Yeşil Marketing Director Necmi Bahçe
Advertising Manager Sevinç Kalay Representatives Cahit Oktay - New York Yıldız Gündoğmuş - Ankara Oya Eren - Ankara Hayrettin Turan - İstanbul Feramiz Gökdemir - İstanbul Forum, The Turkish American Newspaper does not in way, shape or endorse, condone, or is responsible for any opinions, advertisements, misprints, typos and/or publication errors.
Ana vatandan çok uzaklarda yaşıyoruz... Bu topraklara 50 yıl önce gelenimiz de var, iki gün önce uçaktan inenimiz de... Uzun yıllar dilini, dinini, kültürünü, gelenek ve göreneklerini muhafaza edenlerimiz de var, çok kısa sürede ortama adapte olup Amerika'lı olma bahtına(!) erişenimizde... Memleketimizden uzakta bütün bu değerleri korumak gerçekten kolay değil, buna bir itirazım yok. Ama bütün bu güzel değerleri korumak için herhangi bir çaba göstermeyenlerin, çocuklarına Türkçe'den önce İngilizce öğretmek için can atanların, Amerika'ya daha çabuk adapte olmak için buradaki Türklerden uzakta yaşamayı tercih edenlerin sonraki yıllarda ağlanıp sızlanmaya hiç hakları yok... Hayatımın tam yarısını geçirdiğim Amerika'da bütün bunları önemsemeyip sonra dizini döven o kadar çok aile gördüm ki, saymakla bitmez... İçimizi acıtan bu hikayeler yüzlerce ailenin dağılmasına ve birbirinden kopmasına sebep oluyor. Peki toplumumuzda birliği, bütünlüğü, kaynaşmayı sağlamaya yönelik olarak kurulan derneklerimiz bu konuda vatandaşlarımıza yardımcı oluyor mu? Bu soruya yüksek sesle ve gururla "evet" demek pek mümkün değil. Ne hazindir ki Amerika'da kurulu Türk derneklerinin bir çoğu bu işlevini yerine getirmekten aciz. Maalesef toplasanız en fazla elli dernek veya kurum bu konuya yönelik çalışmalar yapıyor.. Onları ve yaptıkları etkinlikleri de zaten gazete sayfalarında görüyorsunuz... Peki kalanı ne yapıyor dersiniz? Bazıları yılda bir balo ve eğlence düzenleyip bunu üyelerine hizmet (!) olarak yutturuyor.. Bir diğer kısmı çatı kuruluşlara üye olup, orada oy sahibi olabilmek için kağıt üzerinde kirli hesap kitap işlerini yürütüyor. Bir kısmının ismi var, kendi ortada hiç yok... Tabela derneği sınıfına dahii girmiyor, çünkü ortada tabelaları bile yok... İşin gülünç tarafı halka hizmet ettiklerini (!) iddia edip gazete sayfalarında kendilerine neden yer ayrılmadığını sorgulayan güruh da bunlar... İyi örnekler yok mu? Olmaz mı... Toplumumuz bugüne kadar bu kutsal değerlerini biraz da olsa muhafaza edebilmişlerse bu kurumların sayesinde olmuştur... Hatta bazıları buradaki imkanları ana vatana taşımak için büyük gayret sarfediyor...
oluşturup büyük bir kitap kampanyası düzenledi... Binlerce kitap oradaki çocuklarımızın eğitimine katkı amaçlı olarak anavatana gönderildi. Keza Texas'da TURANT Derneği geçen sene yine anavatanda yardıma muhtaç köy okulları ve öğrencileri için elbise ve okul gereçleri kampanyası düzenledi... Burada çeşitli eyaletlerde faaliyet gösteren Türk okulları ise burada yaşayan öğrencilerimizin dilini, kültürünü ve diğer tüm değerlerini muhafaza etmesi için büyük çaba sarfediyor... Geçen haftalarda bu ülkeye kısa bir süre önce yerleşen Ahıskalı kardeşlerimizin sürgün yıldönümü dolayısı ile düzenledikleri program da bu bağlamda oldukça anlamlı idi... Onlar da pekâla "hadi geçmişe sünger çekelim, coşalım, içelim, kendimizden geçelim." diyebilirlerdi... Oradan gelen gençler de 3-5 yıl sonra herşeyi unutup Amerika'ya tam uyum (!) sağlamış olurlardı... Ama onlar öyle yapmıyorlar... Genç nesle geçmişini, tarihini, dilini, kültürünü unutturmamak için tüm gayretleri ile çalışıyorlar.. Tarihini ve nereden geldiklerini unutanların bugün ne halde oldukları zaten ortada... Bir hafta önce de AKBA Derneği'nin düzenlediği bir programa katıldım. Amerika'ya 1950'li yıllarda gelen Karaçay Türkleri'nin kurduğu dernekte her yıl onlarca çocuğa atalarının gelenek ve görenekleri, kafkas dansları ve kültürleri öğretilmekte... Bu seferki programları da muhteşemdi... Karaçay Türkleri'nin meşhur yemekleri genç çocuklar tarafından büyüklere ikram edildi... Geçmişten bugüne kafkas oyunlarından figürler yine gençler tarafından misafirlerin göz zevkine sunuldu... Türkiye'deki gelinen köylerin isimlerine kadar bütün incelikler düşünülmüştü. Her hafta zaten öğrencilerin ailelerini bir çatı altında toplayan kurum bu defa diğer aileleri de birbirleri ile buluşturdu... Yemekte birlik, beraberlik ve eğitimin önemine dair konuşmalar yapıldı, şiirler okundu... Aynı gün Ulu Camii'de kadın kolları üyeleri tarafından hazırlanan aşureler Cuma namazına katılan herkese dağıtıldı... Küçükler bir taraftan aşurelerini afiyetle yerken, bir taraftan da büyüklerine bu aşurelerin ne için dağıtıldığını sorup öğrendi... Yeri gelmişken yapanların ellerine sağlık demeden geçemeyeceğim. Hayatımda yediğim en lezzetli aşurelerden biri idi... Diyeceğim, eğitim elbette önemli... Bu ülkede yaşıyorsak bu dili de öğreneceğiz, çocuklarımızın en iyi okullarda eğitim alması için elimizden geleni de yapacağız... Örgütlenip ekonomik alanda olduğu gibi siyasi alanda da yer alacağız... Ama bütün bunları yaparken Türk'lüğümüzü, dilimizi, dinimizi, kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi unutmamız gerekmiyor...
Mesela kısa bir süre önce kurulan Çorumlular Derneği, buradaki çalışmalarının dışında kendi memleketlerine de katkı sağlamak için bir ekip FORUM - The Turkish-American Newspaper is published twice a month (24 issues each year) by FORUM Newspaper LLC at 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011. Application to mail at periodicals postage rate at Clifton, N.J., 07015-9998. POSTMASTER - Please send address changes to FORUM Newspaper LLC, 1199 Main Avenue, Clifton, N.J. 07011 Tel: 973 - 727 - 6647 & 973 - 454 - 0996 Fax: 973 - 218 - 8440
FORUM GAZETESİ REKLAM & İLAN SERVİSİ
973 - 727 - 6647 973 - 573 - 0313 973 - 454 - 0996 info@forumgazetem.com ilan@forumgazetem.com 1199 Main Avenue Clifton, NJ 07011
Yorum
12
Davos’tan Palandöken’e uzanan ince yol
Yeni bir yıl, yeni ümitlere açılan bir kapı demek. Bir başka deyişle Allah’ın bizlere verdiği bir zaman fırsatıdır. Değerlendirebilene ne mutlu!.. İnsanların hayat çizgisinde bir yıl çok büyük bir zaman dilimidir. Bu yüzden onu harcarken son derece planlı hareket edilmeli, bu dünya ve öbür dünya için yapılacak her şey en ince ayrnıtılarına kadar planlanarak yapılmalı… İnsan hayatında önemli olan bir yıllık bir zaman dilimi devletlerin hayat sürecinde de önemlidir ama çok da uzun bir sure değildir. Bu bakımdan devletlerin ülke içinde ve dış dünyada yaptığı icraatlerden bir kaç yıl içinde netice beklemek doğru olmaz. Bir genel kanı olarak, dünyanın hemen her yerinde insanlar, kendilerini yönetecek iktidarların yamalı bohçaya bezeyen iki veya daha fazla partinin biraraya gelmesi ile kurulan koalisyon hükümet-
leri olmasını istemezler.
dreu bir zirvede buluşacaklardı. Özal’ın ziyaretinin asıl sebebi de bu idi.
Bunun nedeni de koalisyon hükümetlerinin uzun ömürlü olmamasıdır. Siyaseten düşman kardeşlerin menfaaten biraraya gelmeleri milleti oyalamak, diğer bir ifadeyle, milletin zamanını çalmaktan başka hiç bir işe yaramaz.
Zürih yakınlarında küçük bir dağ kasabası Davos… Yıllar boyu yapılan kayak yarışmaları ve daha sonraları başlatılan ekonomik forumu toplantıları ile dünyaca meşhur bir kayak ve politika merkezi haline gelen Davos, siyaset ve ekonomi dünyası liderlerini ağırladı. Kimi zaman bir araya gelmesi mümkün olmaz denilen ülke liderlerini buluşturdu. Sözün kısası bu küçük kasaba bir kısa bir süre içinde dünyaca meşhur bir siyaset platformu haline geliverdi.
Yarım asrı aşmış bizim kuşak, koalisyon hükümetlerinin Türkiye’nin hiç bir sorununa çare olamadığını defalarca tecrübe etmiştir. Türkiye, yeni ufuklara yelken açıyor… Avrupa’nın küçük bir ülkesi olan İsviçre, yılllar önce başlattığı bir Davos Ekonomik Forumu ile sessiz sedasız dünya politikasına yön verdi.
Ancak, zirvede olmanın dayanılmaz gücü, Davos Ekonomik Forumu’nu yönetenleri tarafsızlık çizgisinin dışına itti. Ve meşhur “One Minute” olayı gibi tatsız hadiselerin yaşanmasına yolaçtı. Türkiye Başbakanı’nın katıldığı bir foruma Emeni asıllı bir moderatörün konulması afffedillir cinsten bir hata değildi. Sonuçta da olanlar oldu.
Yıllar önce, Rahmetli Turgut Özal’ın Başbakanlığı sırasında Davos Ekonomik Forumu’nu bir basın mensubu olarak izleme imkanı bulmuştum.
Giderek artan ekonomik gücüne paralel olarak dış dünya ile ilişkilerde bölgenin etkili aktörü haline gelen Türkiye, artık kendi ekonomik ve siyasi platformunu kurdu.
Bu forum sırasında Özal ile zamanın Yunanistan Başbakanı Andreas Papan-
Bundan böyle Davos yok Erzurum Palandöken Kış Sporları Merkezi var..
Bugün ilk büyük uluslararası toplantıya ev sahipliği yapacak olan Palandöken Kış Sporları Merkezi, tüm dünyaya adını duyurmaya başlayacak… Bu toplantının ardından Dünya Üniversiteler Kayak Yarışması’na ev sahipliği yapacak Palandöken, 60 civarında ülkeden yüzlerce sporcuyu ve basın mensubunu ağırlayacak. Gelen haberlere göre, bu rekor bir katılım. Hükümetin bütün imkanlarını seferber ederek, inşa ettiği Palandöken Kış Sporları Merkezi, Türkiye’nin yüzakı olacak. 600 milyon TL harcanan bu merkez, Türkiye’ye hem ekonomik olarak fayda sağlayacak hem de büyük prestij kazandıracak. Şimdiden kazandırmaya başladı dersek abartmış olmayız. Yazımızın başlangıcında ifade ettiğimiz gibi Rahmetli Özal, Türkiye Başbakanı olarak zamanın Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu ile görüşmek için Davos’a gitmişti. Şimdi ise Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki moon ve 150 ülkenin Büyükelçileri Palandöken’de toplanıyor. Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle.. Hepinize sağlıklı ve mutlu yıllar...
Turkishsuperpages.com
- Türk Amerikan İş Rehberi
Önemli Telefonlar
Yeni Yılınızı Kutlarız
T.C. Washington Büyükelçiliği T.C. Birleşmiş Milletler Temsilciliği T.C. New York Başkonsolosluğu T.C. New York Eğitim Ataşeliği T.C. N.Y. Kültür ve Turizm Ataşeliği T.C. New York Ticaret Ataşeliği T.C. New York Ekonomi Ataşeliği T.C. New York Sağlık Ataşeliği T.C. N.Y. Din ve Sosyal Hizmetler Ataşeliği T.C. New York Basın Müşavirliği T.C. KKTC- BM Temsilciliği T.C. Washington Askeri Ataşeliği T.C. Washington Basın Müşavirliği T.C. Washington Eğitim Müşavirliği T.C. Washington Ekonomi Müşavirliği T.C. Washington Ticaret Müşavirliği T.C. Washington Kültür ve Turizm Müşavirliği T.C. Washington Büyükelçiliği Konsolosluk Şubesi T.C. Chicago Başkonsolosluğu T.C. Houston Başkonsolosluğu T.C. Los Angeles Başkonsolosluğu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu - TADF Türk Amerikan Dernekleri Asemblesi - ATAA Türk Hava Yolları New York Ofisi T.C. Ziraat Bankası -New York Şubesi T.C. Vakıflar Bankası -New York Şubesi T.C. Ottawa Büyükelçiliği Kanada Türk Dernekleri Federasyonu New York Fatih Camii Rochester Hamidiye Camii New Jersey Paterson Ulu Camii New Jersey Karaçay Türkleri Camii FORUM Gazetesi
(202) 612-6700 (212) 949-0150 (212) 949-0160 (212) 687-8395 (212) 687-2194 (212) 687-1530 (212) 661-7494 (212) 450-9164 (212) 661-1039 (212) 867-9023 (212) 687-2350 (202) 612-6770 (202) 612-6807 (202) 612-6810 (202) 612-6790 (202) 612-6780 (202) 612-6800 (202) 612-6740 (312) 263-0644 (713) 622-5849 (323) 655-8832 (212) 682-7688 (202) 483-9090 (800) 874-8875 (212) 557-5612 (212) 621-9400 (613) 789-4044 (647)-230-9397 (718) 438-6919 (716) 482-4210 (973) 345-6584 (973) 345-1083 (973) 727-6647
Amerika Haberleri
13
Ulu Cami'de İngilizce ve Vatandaşlık Kursları için kayıtlar devam ediyor New Jersey'de yaşayan soydaşlarımıza 5 vakit namaz hizmeti veren ve bu eyaletteki en büyük cami olan Ulu Cami'de son yıllarda olduğu gibi bu yıl da değişik alanlarda verilen kurslara vatandaşlarımız büyük ilgi gösteriyor.
Bu soyluların yaşamına özen duyar mısınız Amerika'lılar soylu kişilere doyumsuz tutku besliyor. Üst düzeye uzandığı ölçüde yoğunlaşıyor bu düşkünlük. Sonradan görmeler hava basmak için eski hanedanlardan kont, baron, dük, prens, prenses kimliklerini yüklü parayla satın alıyorlar. Kartvizit bastırıp isimleri başına geçen bu unvanları yazdırıyorlar. Bulgar, Romen'inden, İngiliz, Alman, İskandinav'ına kadar.. Basında, özellikle İngiltere kraliyet ailesinde evlilik ve boşanmalar, skandallar kendi aile fertleri imişçesine yakından izleniyor. Şimdi sıra Kate Middleton'da. Soylu bir aileden gelen Kate, müstakbel İngiltere'nin müstakbel kralı Prens William'ın nişanlısı. Önümüzdeki aylarda nikahları kıyıldığında Kate prenses unvanına sahip olacak, eşi krallığı üstlendiğinde İngiliz Kraliçe Catherine adıyla taç giyecek. Nikah töreni, atlı arabayla saraya gidiş, kortej boyunca yüz binleri aşkın kalabalığın çehresinde mutluluk görüntüleri iyi hoş ama madalyonun arka yüzü pek iç açıcı değil.
Özellikle İngilizce ve Vatandaşlık İmtihanı için düzenlenen kurslara ilginin yoğun olduğunu söyleyen cami yöneticileri, tüm soydaşlarımızın bu imkanlardan faydalanması için gönüllü öğretmenler nezaretinde 4 ayrı düzeyde İngilizce kursu düzenlediklerini, gelen soydaşlarımızın seviyelerine göre sınıflara ayrılarak eğitimlerinin verildiğini söylüyorlar. Bu ülkede yaşayan soydaşlarımızdan vatandaşlık hakkı kazananların da imtihana en iyi şekilde hazırlanması için Vatandaşlık İmtihanına hazırlık kursu verdiklerini aktaran yöneticiler, soydaşlarımızı bu kurslara katılarak
vatandaşlığa daha kolay geçiş yapmalarını öneriyor. İngilizce kursları hafta içi günlerde akşam 7 ile 9 arası verilirken, vatandaşlık sınavı kursları ise Pazartesi ve Cuma günleri akşam 6 ile 7 arası sunuluyor. Cami yöneticileri ayrıca Cumartesi ve Pazar günleri, saat 10:00 ile 14:30 arasında çocuklar için Kur'an-ı Kerim ve dini bilgiler kursu verdiklerini, yine Cumartesi günü sabah 9:00 ile 12:00 arası ve Pazar günleri öğleden sonra 4:30 ile 6:00 arası bilgisayar kurslarının da devam ettiğini söylediler. Düzenlenen programlar ile ilgili sorularınız ve kayıt bilgileri için Eğitim Komitesi Yöneticileri Yahya Taşpınar'ı (973) 454 - 0487 no'lu telefondan veya Kubilay Özbek'i (973) 572 - 4977 no'lu telefondan arayabilirsiniz.
Geleceğin kralı Prens William'ın annesi Prenses Diana'nın Prens Charles ile evliliği mutlu değildi. Charles çoğu zamanını kendisi gibi evli olan Camilla ile geçiriyordu. Kadınların hayran olduğu Diana Paris'te bir otomobil kazasında ilişki sürdürdüğü Mısır'lı sevgilisi El Fayed'la birlikte can verdi. Londra'da muhabirlik yıllarımda Kraliçe Elizabeth'in de başarılı bir evlilik yapmadığını çok kişiden duydum. Elizabeth, kızkardeşi Prenses Margaret'in aşık olduğu Yüzbaşı Peter Townsend'i boşanmış olduğu gerekçesiyle evliliğini engellemesi iki kardeş arasındaki ilişkilerini bozdu. Margaret daha sonra Lord Snowdon unvanını alan fotoğrafçı Anthony Armstrong Jones ile evlendi. Kraliçe avamdan gelen fotoğrafçının soylu olmadığı için bu evliliğe de sıcak bakmadı. Margaret 'Lord' unvanlı fotoğrafçıdan çocuk sahibi olmasına rağmen evliliği yürümedi. Boşandıktan sonra kendisini içkiye verdi, oğlu yaşındaki bir müzisyenle Mistique adasındaki kaçamakları İngiliz basınında eleştirildi. Vefatında İngiliz halkı, subay sevgilisiyle evlenemeyen Margaret'e ağıt yaktı. Kraliçe Elizabeth'in Prenses Diana'dan boşanmış oğlu Charles'a ilaveten kızı Prenses Anne eşini terkeden evli korumasıyla evlendikten bir süre sonra boşandı. Oğlu Prens Andrew'un delifişek Düşes Fergie de evliliği uzun sürmedi. Fergie'nin çok skandala adı karıştı. İngiliz kraliyet ailesi bireylerine göz attığımızda bu asil soyluların yaşamlarının normal geçmediği açıkça görülüyor.
Yeni Yılınızı Kutluyoruz
Muhabirlik yıllarımda eğlenceli bulduğum bazı temaslarım oldu soylu kraliyet ailesinin bireyleriyle. ''Kralların Ressamı '' diye ün yapmış ressam Rahmi Pehlivanlı ile Buckingham Sarayı'na gittik. Rahmi, ABD Başkanı Kennedy'nin cenaze törenine katılan devlet liderlerini görüntüleyen bir tablo için Prens Philip'in resmini yapacaktı. Görüntüleri tuvale geçirirken Philip'i çalışma odasında fotoğraflarını çekmeye başladım. Yardımcısı ''Sadece Saray Fotoğrafçısı Prens'in resmini çekebilir.''diye mani oldu. Rahmi'yle birlikte itiraz ettik, sonra protesto olarak sarayı terkettik. Radyolar gün boyu Prens'e sırt çevirmemizi haber yaptılar, tabloid Evening Standard olayı kapaktan verdi. Bir başka olay ise Kraliyet Dram Sanatları Akademisi (RADA) nde cereyan etti. Kraliçe Elizabeth'i mezuniyet töreninde okul birincisi olan İzmir'li bir kız öğrenci karşılayıp çiçek verecekti. Elizabeth'in gelişini izledim, resim çektim. Kraliçe sıraya geçmiş, jaketatay denilen siyah takım elbiseli yöneticilerinin elini sıkmaya başladı, sıra bana gelince bakışları kıyafetimde odaklandı. Spor ceket, dik yakalı kazağım diğerleriyle tezat düşüyordu. Gözgöze geldik, uzattığı elini geri çekti. Bir İngiliz arkadaşım aynı akşam bira içerken gülerek ''Dert etme, seni avamdan saydı.'' dedi.
www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi
14
Haber - Yorum
Binlerce Boşnak, Sırplara tazminat davası açtı SARAYBOSNA - Bosna Savaşı (1992-1995) sırasında yakınlarını kaybeden ve toplama kamplarında tutulan binlerce kişi, Bosna Sırp Cumhuriyeti'ne karşı tazminat davası açtı.
Kuvvetten Birlik Doğar Kelimeler, deyimler eskir mi acaba? Kullana kullana bazı sözler aşınır mı? Ya da güzelim kelimeleri ve atasözlerini yanlış ve ehilsiz ağızlarda duyunca gönlümüz geçer mi? Aklım erdiğimden beri sabah akşam duyduğum şeydir, “birlik ve beraberlik”, “huzur ve barış”, “eşitlik ve adalet” gibi dilekler. Genellikle de birilerini bir şeye sevketmek için kullanılır. Özellikle de güven ve esenlik telkin etmek için başvurulur. Bu aslı güzel sözcükler yeter gelmezse, yeşilin veya kırmızının tonu biraz artırılır, yüce ve ulusal değerler devreye sokulur. Bazen kelimeler ve deyimler korsanların ellerine geçer. Üzerlerinden terör estirilir. Kasteden de kastetmeyen de kullandığı için zamanla kafalar karışır. Anarşi doğar. İyiyi kötüden ayırt edemeyen masum insanlar artık kimsenin lafına itimat etmez hale gelir. Özellikle de birlik, beraberlik, kardeşlik diyenlerden korkmaya başlar. Ünlü düşünür Emerson “namuslu olduğunu daima söyleyen insanlardan şüphe ediniz” der. Böyle bir kaosta, riya olarak algılanacağı için, gerçekten bu dileklerin müdafii sağduyulu insanlar zamanla ortalıktan çekilirler. O zaman meydan haramilere kalır. Çoğu zaman bin bir özveriyle oluşturulan birlik ve beraberlikler yanlış ellerde hüsranla sonuçlanır. Ya da istenilenden fazla birlik ve beraberlik oluştuğu için birileri böyle bir gücü tehdit olarak görür. Bizde üst yapı, kendi oluşturmadığı özel birliklere ezelden soğuktur. Bir ve beraber olduğuna pişman ederler insanları bazen. Bu devletçi zihniyet altında, ülkemiz içerde ve dışarda hem sosyal hem de ekonomik olarak yıllarca güdük kalmıştır.
Saraybosnalı Sivil Savaş Mağdurları, Tuzla Savaş Mağdurları ve Toplama Kamplarında Bulunanlar Derneği üyeleri, savaş zamanında işlenen cinayetler, yapılan işkenceler ve bombalanan konutlar için Sırp Cumhuriyeti'nden tazminat alabilmek amacıyla şikayet başvurusunda bulunuyor. Toplama Kamplarında Bulunanlar Derneği'nin 2007 yılında, 12 bin kişinin Sırp Cumhuriyeti'ne açtığı davanın ardından, bir süre önce de Saraybosna'nın kuşatılmasından ve topçu ateşinden dolayı mağdur kaldığını belirten 1400 kişi şikayet dilekçesi verdi. Tuzlalı savaş mağdurları adına da 400 kişi, Tuzla kentinin Kapiya semtine 25 Mayıs 1995 tarihinde açılan topçu ateşinde 70 kişinin öldürülmesi ve 130 kişinin yaralanmasından dolayı Sırp Cumhuriyeti'nden tazminat talebinde bulundu. Toplama Kamplarında Bulunanlar Derneği Başkanı Murat Tahiroviç, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, toplama kamplarında işkenceye maruz kalan dernek üyelerinden 12 bin kişinin, 2007 yılında Sırp Cumhuriyeti'ne karşı
dava açarak, yaklaşık 300 milyon avro tazminat talebinde bulunduğunu söyledi. Sırp Cumhuriyeti yetkililerinin yaklaşık 2 yıl şikayetlerine cevap vermediğini belirten Tahiroviç, ''Daha sonra davacılardan mahkeme masraflarının ödenmesi istendi. Bunun üzerine biz de davaları Federasyondaki mahkemelere taşıdık. Eğer davamız burada da çözülmezse, konuyu uluslararası mahkemelere taşımaya hazırız'' dedi. Toplama kamplarında bulunan kişilerin savaş sonrasında hiçbir haklarının bulunmadığını belirten Tahiroviç, ''Elimizde kalan tek araç Sırp Cumhuriyeti'ne karşı dava açmaktır. Biz de bunu yerine getirdik'' diye konuştu. Açılan davaların kişi bazında olduğunu, tazminat tutarının da tek davaya ve tek şahsın talebine bağlı bulunduğunu belirten Tahiroviç, şöyle konuştu: ''12 bin kişinin açtığı davalarda istenilen tazminatın toplam tutarı 300 milyon avroyu aşıyor. Bu rakam çok daha yüksek olabilir. Bazı davalarımız sonuçlanıyor. Örneğin Mostar'da Federasyon aleyhine dava açan bir üyemiz yaklaşık 20 bin avro tazminat aldı. Fakat savaş sırasında toplama kamplarında bulunan insanların yaşadıkları parayla karşılanamaz.''(A.A)
Amerikan kongresinde sözde Ermeni soykırımı tasarısı tüm aksi uğraşlara rağmen gündeme alınmadı. Emeği geçenlerin alınlarından, yanaklarından öpmek gerek. Cumhurbaşkanının dediği gibi iki müttefik ülkenin ilişkileri bir avuç azınlığın keyfine esir düşmedi. Tabiri caizse, hiç bir şeyden çekmedi Türk milleti bu soykırım ithamından çektiği kadar. Bundan önce, bu mesele bizde neredeyse ince hastalık yapmıştı. Demoklesin kılıcı gibi devamlı tepemizde bir tehdit olarak tutuluyordu. Çoğu zaman kafatasımızda çizik bırakıp kınına sokulan bir kılıçtı bu. Peki devamlı bizim dışımızdaki kozmik dengeler nedeniyle son anda direkten dönmesine rağmen, bu kez ne oldu da bu tasarı daha anne karnına düşmeden önlenebildi? İçeride ve dışarıda bir ve beraber olduğumuz için bu işi başardık demek çok zor. Zira, ABD’de bünyesinde onlarca dernek bulunduran kadim kuruluşlarımızdan birisinin başkanı bir kaç hafta öncesine kadar, (hatta en son çok uzaklardan misafir bir dava büyüğünün huzurunda) Türk Amerikan toplumunun dağınıklığından, perişanlığından, söz dinlemediğinden, hatta otuz saniye dahi memleket meselelerine vakit ayırmadıklarından yakınıyordu. O zaman bir iki haftada toplumumuz bu kırk yıllık yarı-resmi çatılar altında cus-u hurusa geldi de, tasarı kadük mü oldu? Birlikten gerçekten kuvvet doğar. Ancak, bence bu kez kuvvetten birlik doğdu. Türkiye ekonomik ve siyasi olarak şu an daha güçlü bir ülke. Güçlenen bu ülkeyi üzmenin alternatif maliyeti oldukça yükseldi. Bu kez art niyet besleyenler iki kez düşünmek zorunda kaldı. Bunun bir yansıması olarak, cesaretlenen Türk diasporası son yıllarda ciddi bir uyanma yaşıyor. Dışarda hem sayımız, hem niteliğimiz, hem de bilincimiz oldukça arttı. Türk toplumunun yeni bir yüzü oluştu. Avusturyalı ünlü ekonomist Schumpeter’in “yaratıcı yıkım - creative destruction” tabiriyle, yeni ve dinamik oluşumlar eski ve hantal (siyasi ve ekonomik) yapıları serbest piyasa ortamında diskalifiye etti. Güçlenen bu iç ve dış yeni güçler biraz omuz verince şu anki “pembe tablo” oluştu. Başarı ve güç, dost ve itibar kazandırarak caydırıcı hale geliyor. Haklının değil de güçlünün sözünün geçtiği bu nizam-i alem değişene kadar Türkiye’nin her türlü platformda hakkını alması için güçlü olmaktan başka çaresi yok. Eskiden birlikten kuvvet doğardı. Şimdi kuvvetten birlik doğuyor. Neden bütün (çevre) yollar artık İstanbul’a çıkıyor? ***
Prof. Dr. İhsan Işık, Rowan Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ATCOM Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktadır.
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Yorum
15 AĞALARIN OYU N’OLMİŞTİR!
üzere Ermeni tezinin bize (Türk Amerikanlar ve onların önde giden atlıları…) rağmen Meclis’ten (şimdilik) geçmediği gerçeği bir defa daha ortaya çıkmış oldu…
luşa (ATAA- - TADF – CTAA) üye olan toplam dernek sayısına bile ulaşamıyor.
Yani Amerikadaki her bir Türk derneğinden sadece başkanları ve ailesi email atsaydı, daha fazla email sayısı ortaya çıkardı. Şimdi kime sorsanız email attığını Toplumumuzun ‘ileri gidenleri’ söyleyecektir. Allah devletimize zeval vermesin. son bilmem kac gün, yapacağınız tek şey 30 saniyenizi ayırıp bir email atmak diye Hani “Züğürt Ağa” filminde Ağa’nın Ermeni lobisinin Amerikan Meclisi’ne yap- bağırıp çağırdılar. Ermeniler lehine desteklediği partiye sandıktan sadece bir tığı son salvosu da Ankara yetkililerinin sunulan son tasarı Amerikan Meclisi’nden oy çıkınca bütün köylü o bir oyun kendiyakın temas ve markajı ile teğet geçti. geçmesin diye gönderilen email sayısı sine ait olduğunu iddia eder. Ağa rolündeki Şener Şen tokatları peş peşe 500’ü ya buldu ya bulmadı. İş bizim Türk-Amerikan toplumuna yapıştırırken söylenir; “Lo öyleyse kalsaydı nereye nasıl geçerdi bilemiyorum 500 binden fazla olduğumuz şu ülkede Ağanızın oyuna nolmiştir!” … artık. Bir devlet büyüğümüzün ihtar ettiği toplanabilen oy sayısı mevcut üç çatı kuruAMERİKAN RÜYASI KARLAR ALTINDA Eski günlerini aratan Amerika her geçen yıl geçmişini aratıyor. Öyle görülüyor ki, şu meşhur Amerikan rüyası artık rüyalarımızda bile gerçek olmuyor. Hatta son yağan ka rile birlikte bu rüya bir kabusa bile dönüştü. Şu sıralar dünya haber ajansları, Amerika’nın kara teslim olduğu haberlerini geçiyor. Aynen de öyle oldu. sadece bir gece yağan kar (Empire State) İmparatorluk şehri denen New York’ta hayatı gerçek anlamda felç ederken komşu eyelet New Jersey’de de durum ondan pek farklı değil. NPR radyosuna canlı bağlantı yapan vatandaşlar kar yağışının ikinci gününde sokaklarından hala bir kar küreme aracının geçmediğinden yakınıyordu. Bloomberg’in çaresizliği ise “ her şeyi her zaman yapamayız” cümlesinde gizliydi. Bir kar yağışı ile Hava ulaşımını bir tarafa bırakalım bir şehirdeki metro ulaşımı bile
ÇÖKEN SADECE ALTYAPI DEĞİL Karın yağdığı gün bir Türk ailenin bir trafik kazası sonucu hastanede yaşadıkları Amerikan gerçeğini bird aha sorgulama gereği hissettiriyor insanda. New Jersey’de bir ana yolda seyrederken karşı tarafından hatası sonucu arabaları hurdaya dönen dört kişilik bir Türk ailesi hastaneye kaldırılır. Akşama doğru hastane yönetimi Baba ve iki çocuğa gerekli tedavinin yapıldığını söyleyerek taburcu eder. Anne ise kırılan topuğuna platin takılmak üzere ameliyat için alıkonulur. Baba iki küçük çocuğu ile birlikte hastane kapısına geldiğinde kar kıyamet manzara ile karşılaşır. Ne bir taxi be bir otobüs bulmak mümkündür. Hastane yönetiminden ambülans ile kendilerini sadece iki mil uzakta olan evlerine bırakmalarını rica ettiğinde bunun mümkün olmadığı cevabını alır. Polisi arayıp şikayette bulunduğunda ise polisin bu işe karışamayacağı gerçeği ile umutları suya düşer. Bu sefer hastane yönetiminden kendilerini gece misafir etmelerini ister, ancak “şirket kuralları” gereği bu da mümkün değildir. Bari koridorda yatmak üzere bir “mattress”
işlemez hale geliyor, New York City’nin 5 Borough’sunun ana yollarında dahi ulaşım sağlanamıyorsa orada ciddi altyapı sorunu başgöstermiş demektir. İşte yaşlanan Amerikanın resmidir bu. Geçen sene yine bu dönem yağan karın ertesi günü Washington DC’de idim. İnanın durum (Beyaz Saray çevresi de dahil) New York’tan daha kötü idi. Ülkenin diğer taraflarını siz hayalinizde resmedin. Panikleyen vatandaş yine alışverişe hücum ediyor. Ulaşım sorununun daha da büyümesinden korkan vatandaş süpermarketlere hücum edip ne varsa mutfağına taşıma derdinde. Bugün bazı benzin istasyonlarının stoklarının bittiğini gösteren tabelalar asması bu paniğin bir başka göstergesi. Bu durum fırlayan benzin fiyatlarının daha da artacağının erken habercisi…
minder istenir o da mümkün değildir. Çaresiz baba birisinin köprücük kemiği kırık olan iki çocuğu ile birlikte sabaha kadar hastane koridorundaki sandalyelere kuş gibi tünerler. Ertesi gün öğleden sonra baba ve iki oğlunu taburcu olan bir başka hastanın yakınları evlerine bırakırlar. Ameliyat edileceği gerekçesi ile hiç bir şey yedirilip içirilmeyen anne ise doktorun her ne sebepten kayıplara karışması yüzünden ameliayata bir türlü alınamaz, açlıktan tansiyonu düşen kadına en sonunda verilen yemek bu seferde midesini bozar… Benin bu satırlarda sadece özetleyebildiğim bu acı hikayeyi telefonda bir dostuna anlatan baba sinirinden hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır. Hem Amerikan vatandaşı hem de her türlü sigortası olan, maddi durumu gayet yerinde bir ailenin başına bunlar gelebiliyorsa, gerisinin durumunu siz düşünün. Geçtiğimiz haftalarda evimizde misafir kalan bir ablamızın böbrek taşı yüzünden acilde yaşadığı zulümü kendi gözlerimle görmeseydim, yukarıda size aktardıklarıma herhlade ben de inanmazdım…. Amerikan Meclisinde tansiyonların yükselmesine neden olan şu meşhur sağlık reformu yasasındaki yenikiklere eklenmesi gereken daha pek çok şey var
gibi… ABD hastanelerinde bunlar yaşanırken ülkemizin sağlık sistemindeki reformlarla ne kadar gurur duysak azdır.Türkiye’nin bu anlamda ABD’den çok daha sosyal bir devlet olduğunu söyleyebiliriz. KISA KISA MERAKLISINA -ABD nüfusu 300 milyon sınırını aştı, son resmi rakam 308 milyon 745 bin 538. -Obama’nın babaannesi ve amcası Hacca gitti. -Şükran gününde 15 milyon Hindi Tüketildiği açıklandı. Bu rakam 2010 Hac Mevsiminde Mekkede kesilen kurbanlıkların 5 katından fazla… -Türkiye 2010 yılını dünyanın 15. büyük ekonomisi olarak tamamladı. Geçen sayıda sizlerle birlikte olamadım. Bebeğimiz Elif Ayda beklediğimiz tarihten once teşrif edince bütün planlarımızı altüst etti. Bu vesile ile kendisi de sizlere merhaba der ve hepinizin ellerinden öper. Yeni yılın hepimize sağlık mutluluk ve barış getirmesi temennisi ile…
16
Toyota, ABD'ye 32,4 milyon dolar ceza ödeyecek
Yurttan Dünyadan
İpekyolu, Toros Dağlarında yeniden canlandırılacak Çin'den başlayarak Anadolu üzerinden Avrupa'ya kadar uzanan tarihi İpekyolu'nun, Toros Dağlarının yamacındaki Adana'nın Pozantı ilçesinden geçen bölümünün turizme kazandırılması için çalışmalara başlandığı bildirildi. Pozantı Kaymakamlığı, Belediye Başkanlığı ve dağ oteli Pendosis Tatil Köyü'nün öncülüğünde, tarihi yolu turizme kazandırmak amacıyla çalışmalara başlanırken, ilk kez gerçekleştirilen doğa yürüyüşüne yaklaşık 100 kişi katıldı.
Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay, İpekyolu güzergahının ormanlık alanın tam ortasından geçen bölümünde rehabilitasyon çalışmaları yapmak için Orman Bölge Müdürlüğü ile g örüştüklerini bildirdi.
TOYOTA-Japon otomobil şirketi Toyota, ABD'ye 32,4 milyon dolarlık ceza ödemeyi kabul etti. ABD Ulaştırma Bakanlığı, Toyota'ya Nisan ayında da gaz pedalındaki sorunu bildirmekte geciktiği gerekçesiyle 16,4 milyon dolarlık para cezası kesmişti. Öte yandan, Toyota gelecek yıl küresel satışlarını yüzde 3 artırarak 7,7 milyon adete çıkarmayı hedefliyor. ABD Ulaştırma Bakanlığı, Toyota'ya Nisan ayında da gaz pedalındaki sorunu bildirmekte geciktiği gerekçesiyle 16,4 milyon dolarlık para cezası kesmişti. Toyota, geri çağırmalarla ilgili geçmişten gelen bu konuyu çözmekten duyduğu memnuniyeti ifade etti. ABD Ulaştıma Bakanı Ray LaHood da Toyota'nın olası maksimum cezayı ödemeyi kabul etmesinden duyduğu hoşnutluğu dile getirerek, "Toyota'nın gelecekte tüketici güvenliğini sağlayabilmek için işbirliği içinde çalışacağını tahmin ediyorum" dedi. Toyota, ABD Ulusal Otoyolu Trafik Güvenliği İdaresi'nin cezasını ödemeyi kabul ettiklerini, buna karşılık herhangi bir kanun ihlalini üstlenmediklerini belirtti.
İpekyolu'na 150 metre mesafede de Kurtuluş Savaşı yıllarının mevzilerinin bulunduğunu, burayı da aslına uygun olarak restore etmek istediklerini ifade eden Belediye Başkanı Çay, "Tarih kitaplarında 'Toz Tepesi' diye geçen ve Adana ile Pozantı'nın düşman işgalinden kurtarılışında önemli bir yeri olan bu mevzileri canlı tutmak istiyoruz" dedi. Çay, hem İpekyolu'nun rehabilitasyonu, hem de kurtuluş savaşındaki mevzilerin restoresini tek bir proje halinde Çukurova Kalkınma Ajansı'na da götürmeyi planladıklarını ifade ederek, "Buraya turistler geldiğinde çam kokuları soluyarak tarihi İpekyolu'ndan geçip nostalji yaşayacaklar, ardından Toz Tepesi'ndeki Kurtuluş Savaşı mevzilerini görecekler" diye konuştu.
Adana eski müze müdürü İsmet İpek'in gerçekleştirdiği yüzey araştırması sonuç raporuna göre, antik dönemdeki adı "Pendosis" olan Pozantı, yüksek Toros Dağları arasındaki vadide, Çakıt Suyu kenarında kurulmuş bir şehir. Çakıt Suyu'nun yüksek debiyle aktığı devirlerde Pozantı, sazlık ve bataklık hale geldiğinden kervanlar dağın eteğinden, sert zeminlerden yola devam ediyordu. İpekyolu'nun izlerinin en iyi Pozantı-Yanıkhan Yolunda görülmesi bu yerin ovadan yüksekte ve orman alanının içerisinden geçmesinden kaynaklanıyor. Eski Müze Müdürü İpek, araştırmalarından elde ettiği bulgulara yer verdiği raporunda, bu yolun yeniden canlandırılması için yerel yönetimlere ve yöre halkına önemli görevler düştüğüne dikkati çekerek, öncelikle İpekyolu'nun Pozantı'dan geçtiğine dair yol levhaları ve bilgilendirme panoları ile kamuoyunun yönlendirilmesi gerektiğini ifade etti. AA
İnanılmaz bebek bir yaşına girdi COLORADO SPRINGS - ABD'de Colorado Springs kentinde geçtiğimiz sene yılbaşına yakın kalbi duran annesinin karnından sezeryanla alınan bebek 1 yaşına girdi. Bebeğin dünyaya gelmesinin ardından annenin duran kalbi 4 dakika sonra atmaya başlamıştı. ABD'nin Colorado Springs kentinde geçtiğimiz sene yılbaşına yakın yaşanan ve bütün dünya medyasında yer alan "doğum"un üzerinden bir sene geçti. Tracy Hermanstorfer adlı kadın, sezeryan
için getirildiği hastanede kalbinin atmadığı görüldü. Nefes alışverişi duran, nabzı atmayan ve hiçbir hayati belirti göstermeyen Tracy Hermanstorfer, klinik olarak ölü kabul edildi. Halen zayıf bir şekilde olsa da kalp atışları duyulan erkek bebek ise gerçekleştirilen sezaryen ile dünyaya getirildi. Ancak, bebeğin doğumu esnasında ilginç bir olay gerçekleşti ve kalbi dört dakika durduğu açıklanan Tracy Hermanstorfer hayata döndü. Coltyn adı verilen bebeğin, 24 Aralık'ta birinci yaş gününü kutladığı kaydedildi.
Şirket, geçen yıl eylül ayından bu yana 10 milyondan fazla otomobili geri çağırmıştı. Sonuncusu ekim ayında olmak üzere bu yıl 14 geri ça ğırma yapılmıştı. Şirket, geri çağırmalarda, hızlı davranmadığı gerekçesiyle eleştirilerin hedefi olmuştu. Öte yandan, Toyota gelecek yıl küresel satışlarını yüzde 3 artırarak 7,7 milyon adete çıkarmayı hedefliyor. Şirketten yapılan açıklamada, Toyota'nın, artan yurtdışı talebi dengelemek için yurtiçi pazarında daralma yaşayacağının tahmin edildiği belirtildi. Toyota, Japonya pazarında yüzde 17 gerilemeyle 1,3 milyon adet araç, yurtdışı pazarda da yüzde 8 büyümeyle 6,4 milyon araç satmayı hedefliyor. Toyota bu yıl küresel pazarda yüzde 7 büyüyerek 7,48 milyon araç satışına ulaşacağını öngörüyor.
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Turizm Haberleri
17
Sultanahmet-Sirkeci-Beyazıt artık sadece yayalara ait Sultanahmet, Sirkeci ve Beyazıt'ı da içine alan alanda 90 cadde ve sokak 1 Ocak 2011 tarihi itibariyle trafiğe kapatılarak yayalaştırılacak. Bu karar uyarınca, "Fatih ilçesi Ragıp Gümüşpala Caddesi, Prof. Dr. Cemil Bilsel Caddesi, Nuruosmaniye ve Ankara Caddesi arası Yayalaştırma ve Trafik Sirkülasyon Projesi" hazırlanarak, toplam 90 cadde ve sokağın trafiğe kapatılması öngörüldü. Kararda sadece resmi araçlar, vilayet, konsolosluk, zabıta ve polis araçları, PTT ve bankalara ait araçlar, itfaiye ve cankurtaran araçlarının 24 saat giriş-çıkış yapabilmesine imkan tanınırken, yayalara bırakılmış alanlarda park yapılması da yasaklandı. Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Proje tamam. Ancak bazı bürokratik engeller var. Onlara da derdimizi anlattık. Umuyorum onları da aşacağız ve en kısa zamanda önümüzdeki seneye turizm sezonuna onu yetiştireceğiz. Bu Büyükşehir Belediyesinin desteği ve gayretiyle gerçekleşecek bir proje. Toplam 2 milyon TL'lik bir proje. Mayıs ayına yetişir diye ümit ediyorum." Karar uyarınca, 1 Ocak 2011 tarihinde uygulamaya giren yayalaştırma projesi kapsamında trafiğe kapatılacak 90 cadde ve sokak şunlar: "Ağa, Alacahamam, Arifpaşa, Aynacılar, Balkapanı, Bestekar Basri, Bezciler, Büyükbaş, Büyükpostane, Cağaloğlu Hamam, Celal Ferdi Gökçay, Cemal Nadir (bir kısmı), Cömert Türk, Çakmakçılar Yokuşu, Çarkçılar, Çarşıkapı Nuru, Ceridehane, Çökelik, Çuhacıhanı, Çeşnici, Deveoğlu Yokuşu, Direkli Hanı, Fındıkçılar, Fincancılar, Gümüş Haneli, Hanımeli, Hacı Küçük, Hakkı Tarık
Us, Yavaşça Şahin, İmameci, Kadıoğlu, Kalçın, Kaputçular, Katırcıoğlu, Kefeli Han Sokak, Kılıççılar, Kızılhan, Köprücü, Kutlucu, Küçük Yıld ızhan, Limoncu, Lütfullah, Macuncu, Mimar Vedat, Mahmutpaşa Hamamı, Mangalcı, Han Arkası Çıkmazı, Molla Fenari, Mühürdar Emin Paşa, Nargileci, Narlı Bahçe, Necip Efendi, Örücüler Kapısı, Paçacı, Paşa Camii, Rastıkçı, Sabuncu Hanı, Saka Mehmet, Sandalyeciler, Selvili Mescit, Sultan Mektebi, Şeker Ahmet Paşa, Şeyh Davut Hanı, Tahmis, Tarakçılar Hanı, Tasvir, Taşsavaklar, Tesbihci, Teskereci, Tığcılar, Tomruk, Adem Yavuz, Yeşil Dibekli ve Nasuhiye Sokakları, Mercan Camii ÇıkmazıMengene Çıkmazı, Muhmutpaşa Yokuşu, Sultan Mek. Çıkmazı ile Arpacılar, Asmaaltı, Çadırcılar, Hasırcılar, Kutucular, Marpuccular, Tarakçılar, Tahtakale, Uzunçarşı , Yorgancılar, Yalıköşkü ve Hamidiye Caddeleri." Yayalaştırma çalışmalarına ilişkin açıklama yapan Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, çok ciddi turizm potansiyeli olan bu alanda yayalaştırma çalışmalarını sene başından itibaren TÜRSAB ile birlikte ilgili dernek ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yaptıklarını, amaçlarının bu çalışmaların turizm potansiyeline engel olmamasını da sağlamak olduğunu söyledi. Cruise yolcularının çok sınırlı zamanda geldiklerini ve gelince de beş bin kişinin aynı anda geldiğine işaret eden Demir, bu yolcuların kısa zaman içinde hem İstanbul'u görsünler hem uygun zaman geçirsinler hem alışverişlerini yapsınlar diye bunların önünü açmak durumunda olduklarını ve TÜRSAB'ın da talebi üzerine 2010 yılına mahsus olarak cruise yolcularını taşıyan otobüslerin sadece Sultanahmet Meydanı'ndan girip, Ayasofya yönüne dönmeleri için bir yer ayarlandığını kaydetti.
Türk - Amerikan İlişkilerinde 2011 Beklentileri
Koca bir yıl daha geride kaldı. Yeni yıl, her yenide olduğu gibi, umut demek. Gelecek ile ilgili beklentiler iyimser de görünse, karamsarlık ağır da bassa “umutlar” asla kaybolmaz. Rahmetli anneannecim, “Cenabı Hak bugünlerimizi aratmasın” duası ve temennisi ile güne başlamayı ve yarınlara hazırlıklı olmayı alışkanlık edinmişti. Tedbirli olmak, beklenti ve temennilere daha gerçekçi yaklaşmak demek. Dış politikada analiz yaparken, olayları yorumlarken, ileriye dönük projeksiyonlarda bulunurken, sadece duygusal olmak yanıltıcı sonuçlar doğurur. Bu sebeple biz Türk-Amerikan ilişkilerindeki 2011 beklentilerimizi sıralarken ve hatta temennilerimizi dile getirirken bile duygusallıktan, hayalcilikten uzak durmaya gayret edeceğiz. İLİŞKİLER SAĞLAM TEMELE DAYALI Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinin temelini, “tarihsel bağlar”, “dostluk”, “ortaklık”, “ittifak dayanışması”, “örtüşen menfaatler”, “stratejik işbirliği”, “interaktif diyalog” gibi dinamikler oluşturuyor.Bundan dolayı ilişkileri zaman zaman ipotek altına almayı amaçlayan karalayıcı etkenler bile, Türk-Amerikan ilişkilerinin rotasını ve esasını bozmayı başaramıyor. Türk-Amerikan ilişkilerinin sağlamlığı, çok çeşitli testlerden başarıyla geçti. Hatta kriz sayılabilecek görüş ayrılıklarında bile dayanıklılığını, startejik rotasını korudu. Bugün Türkiye ve ABD arasındaki stratejik ilişkiler, son 60 yılın en kritik ve hayati önemine sahip. Başbakan Erdoğan ve Başkan Obama bu durumun çok iyi farkındalar.Türkiye, küresel arenada parlayan bir yıldız. Bölgesel ve küresel bir aktör olarak her uluslararası mesele ve olaya olumlu katkı yapabilecek bir konumda. Türkiye sadece Ortadoğu, Balkanlar, Transatlantik ilişkiler ve İslam dünyası için değil; Avrasya’dan Afrika’ya,
Kafkaslar’dan Latin Amerika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada dikkatle izlenen, sözüne itibar edilen, model alınan bir ülke bugün.. Milli geliri (GSYİH) 1 trilyon dolara yaklaşan, Avrupa’nın altıncı, dünyanın onaltıncı büyük ekonomisi durumunda. Global krizlerde bile ekonomisi büyüyor Türkiye’nin... Softpower-yumuşak güç olarak küresel alanda kendisini hissettiren bir ülke.
lığına soyunmanın, kimseye faydası dokunmuyor. Türk-Amerikan ilişkilerinde gerilim çıkması, işbirliği ivmesinin azalması, ne Yahudi ne de Ermeni ve Yunan lobilerinin menfaatinedir. Özellikle ABD’deki Yahudi lobisi, 2011 yılında her zamankinden daha dikkatli olmak zorunda. Türkiye ile İsrail arasındaki gerginliğin giderilmesinde ve İsrail’in özür borcunu biran önce yerine getirerek ilişkilerin normalleşmesinin sağlanmasında, ABD’deki Yahudi lobilerine ve cemaatlere büyük iş düşüyor. Ne İsrail ne de ABD, ilişkileri kötü etkileyecek Türkiye-İsrail gerginliğini daha fazla taşıyamaz.
İLİŞKİLERİN TİCARET BOYUTU GENİŞLİYOR Bu açıdan bakıldığında 2011 yılında, TürkAmerikan stratejik ilişkilerinde “model ortaklık” olarak nitelenen işbirliği ivmesi, daha da artacak görünüyor. İlişkilerdeki siyasi ve askeri işbirliği ivmesinin, ekonomik ilişkileri de kapsayacak daha geniş bir zemine yayılması, iki ülkenin bu yıldaki en önemli hedeflerinden birisi olacak. Yeni yılda Türk-Amerikan ilişkilerinde, bu ekonomi ve daha fazla ticaret boyutunun, etkisini daha da hisstettirmesi bekleniyor. Başbakan Erdoğan’ın 2009 Aralık ayında Washington’ı ziyareti sırasında kurulan “Ekonomik ve Ticari Stratejik İşbirliği Çerçevesi ETSİÇ” mekanizması, bu yıl daha verimli çalışacak. Mesela 2009’da sadece 11 milyar dolar tutan ikili ticaret hacmi, ETSİÇ mekanizması sayesinde 2010’nun ilk yedi ayında yüzde 35 artış kaydetti. Yeni yılda bunun daha yukarılara çıkacağı hiç de sürpriz olmayacak.
Bundan herkes ama ençok da İsrail zarar görür. Ortadoğu’nun pamuk ipliğine bağlı barış ve istikrarı, onarılması güç yaralar alır. TÜRKİYE’NİN GÜVENİNİ KAZANMAK POZİTİF İMAJ
Unutulmasın; Türkiye uluslararası kamuoyunda, zalim İsrail ve çirkin Amerikalı imajının giderilmesinde en etkili ilaçtır! Başkan Obama’nın ve ABD’nin Okyanus ötesindeki olumlu yüzü Türkiye’dir. Amerikan dış politikalarının küresel ve bölgesel alanlarda adil ve etkili olmasında Türkiye’ye büyük ihtiyaç vardır. CNN Arabi internet sitesinin okuyucuları, yüzde 74 gibi büyük bir çoğunlukla, yılın adamı olarak Başbakan Erdoğan’ı birinci seçmişler. Arap dünyasında Başbakan Erdoğan’ın, Türk diplomasisinin yükselişinin açık bir ifadesidir bu seçim..
OLUMLU GELİŞMELER GÖZARDI EDİLMEMELİ Türk-Amerikan ilişkilerinde maalesef görüş ayrılıkları ve farklı pozisyonlar daha öne çıkarılıyor. Türkiye aleyhtarı lobilerin ve ilişkilere ipotek koymaya çalışan propaganda merkezlerinin ısrarlı faaliyetleri ve karalama kampanyaları, gerçek durumu yansıtmıyor. Olumlu gelişmelerin gözardı edilmesine sebep oluyor. Halbuki bu olumsuzluklara odaklanmanın, sürekli karalama kampanyaları ile felaket tellal-
Öte yandan zihinlerin ve gönüllerin kazanılmasında, Türkiye’nin başarısını ispatlayan bir göstergesidir. Ülkelerin diktatörleriyle iş bitirmek yerine, kamuoylarının nasıl kazanılacağını gösteren bir mesajdır. ABD ve İsrail bu mesajları artık daha çok dikkate almalıdır. Türkiye’nin güvenini kazanmak, uluslararası itibar demektir. Dış politikalara pozitif imajdır. Etkili bir kamu diplomasisidir. Yeni yılda Türkiye’nin hem bölgesel hem de küresel bir güç olarak barış ve istikrara daha büyük
katkılarının olacağı beklenmelidir. Irak, İran, Pakistan, Afganistan, Ortadoğu barışı, Balkanlar, güvenlik, enerji, terörle mücadele gibi konularda Türkiye’nin üstlendiği roller ve katkıların ikamesi yoktur. Umarız yeni yılda Türk-Amerikan stratejik işbirliğindeki bu önemli katkılar ve olumlu çabalar daha ön plana çıkar. Başkan Obama’nın uzun zamandır Senato’da onay bekleyen büyükelçi atamasını, KONGRE’yi by-pass ederek daha fazla geciktirmeden yapmış olması, ilişkilerdeki işbirliği veriminin yeni yılda artacak olduğunun açık göstergesidir. ABD’nin yeni Ankara büyükelçisi Francis Ricciardone, ilişkilerdeki işbirliğini güçlendirecek bir isimdir. Bu yıl Temmuz’da yapılacak genel seçimlerden AK Parti’nin ve Başbakan Erdoğan’ın güçlenerek çıkacağını tahmin eden ABD yönetimi için, büyükelçi Ricciardone çok iyi bir seçimdir. Yeni yılda Ermeni lobisinin yeni soykırım tasarıları ile ilişkileri zehirlemeye devam etmesi beklenen bir gelişmedir. Ancak bu tasarıların, KONGRE’den geçmesi zordur. Ne Başkan Obama ne de Cumhuriyetçi veya Demokrat ABD yönetimlerinin, günümüzde çok daha stratejik önem kazanan Türk-Amerikan ilişkilerinin, Ermeni yalanlarıyla zehirlenmesine fırsat vermeleri beklenmemeli! Öte yandan ABD’deki Türk lobisinin ve toplumlarının giderek daha da güçlü ve etkili hale geldiği unutulmamalı. Güçlü Türkiye lobisine rağmen, karşıt lobilerin ve üçüncü ülkelerin Türk-Amerikan ilişkilerine asalak gibi yapışmaları, ilişkileri zehirlemeleri ve netice almaları giderek daha da zorlaşıyor. Gerçi Ermeni ve Rum lobileri ile bunların ABD KONGRESİ’ndeki birtakım uzantıları, bu durumun farkındalar. Ama netice alamayacaklarını bile bile, hem bu karlı işten nemalanmaktan hem de trübünlere oynamaktan vazgeçmeyecekleri de iyi bilinmeli. Yeni yılın, hem Türk-Amerikan ilişkilerine hem de dünya barışına ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyoruz.
18
Amerika Haberleri
The Guardian: Önümüzdeki yıllarda Türkiye Brezilya ve Polonya güçlenecek LONDRA - İngiliz Guardian gazetesi, internetten ekonomiye, politikadan spora kadar gelecek çeyrek asırda birçok alanda olabilecekler konusunda 20 tahminde bulundu.
ABD'de yatırım ile Yeşil Kart İmkanı "EB-5 kategorisi" Önce EB-5 kategorisi hakkında kısaca bilgi verelim; Amerikan Göçmenlik kanunlarına göre bir yatırımcı $ 1,000,000 yatırım yaparak kendisine ve tüm aile üyelerine yeşil kart alma hakkına sahip. Bu sayede yatırımcı ailesiyle birlikte istediği yerde oturabiliyor ve çocukları eyalet okullarında ücret indiriminden istifade edebiliyor. Yatırım miktarı bazı kırsal kesimlerde veya yüksek işsizlik oranlarının olduğu alanlarda $ 500,000 olarak belirlenmiş durumda. Bu yöntemle her sene 10,000 yatırımcı yeşil kart alabiliyor. 2009 mali yılı içinde bu kategoriden yeşil kart alanların sayısı 4,192 idi. Bu kategoride iki yatırım yöntemi var; birincisi yatırımcının kendisinin idare edeceği bir işe yatırım yapması; yatırım yeni kurulacak bir işe yapılabileceği gibi, halihazırda kurulu bir şirket de satın alınabilir. İkinci yöntem ise regional center diye tabir edilen kurumların projelerine yatırım yapmaktır. Regional Center (bölgesel ticari merkez), ekonomik gelişmeyi, üretimi arttırmayı, iş imkanları oluşturmayı ve yatırım çekmeyi amaçlayan kamu veya özel teşebbüs olarak tanımlanabilir. Bu kurumların faaliyete geçebilmesi icin göçmenlik bürosuna başvurarak onay almaları gerekiyor. Regional center projelerine birkaç örnek vermek gerekirse, mesela bir müze binasının inşası veya çok amaçlı, içinde alışveriş merkezlerinin bulunacağı bir otobüs durağı projesi, veya bir marina inşası, vb... Göçmenlik Bürosu başvuruyu kabul ederse yatırımcıya ve aile üyelerine (eş ve 21 yaşından küçük çocuklar) 2 yıllık “şartlı” green card veriliyor. Bu 2 yıl içinde yatırımcı yeşil kartın verdiği tüm imkanlardan faydalanabiliyor. İkinci yılın sonunda şartların kaldırılması icin göçmenlik bürosuna ayrı bir başvuru yapılıyor. Bu katergoride yeşil kart alabilmenin temel gerekliliği yapılan yatırım sayesinde makul bir zaman icinde en az 10 tane full-time işçi çalışmasına olanak sağlanmasıdır. Eğer Göçmenlik Bürosu bu şartın gerçekleştiğine veya makul bir süre içinde gerçekleşeceğine kanaat getirirse başvuru sahibine ve aile üyelerine normal yeşil kart "green card" gönderiyor. Bu konuyla ilgili olarak ofisimizi 212904-1506 no'lu telefonumuzdan arayarak detaylı bilgi alabilirsiniz.
Jeopolitik konusunda, gelecek 25 yılda "Rakiplerinin ABD'ye karşı büyük riskler alacağını" yazan Guardian, Doğu'nun yükselişinin artarak devam edeceğini belirtti. Dünyanın 2030 yılıyla birlikte mevcut durumundan daha karmaşık hale geleceğini kaydeden gazete, Polonya, Türkiye ve Brezilya'nın artan nüfuslarıyla güçlü olacaklarını bildirdi. "Yine de Amerika, büyük olasılıkla dünyadaki temel güç olmaya devam edecek" denilen makalede, 2010'lu yıllarda ABD'nin finansal problemlerinin süreceği ancak 2020'li yıllarla birlikte bu durumun düzeleceği kaydedildi. İngiltere'de, 2010'lu yıllarda bir başka finansal krizin daha ola-
bileceği tahmininde de bulunulan haberde, "Ancak 2035 ile birlikte, İngiltere artan nüfusuyla (Avrupa'da doğum oranı en yüksek ülke olacak), Avrupa'nın en dinamik ve zengin ülkesi olacak" denildi. Haberde, Çin'deki siyasi çalkantının ve Çin'in ABD ile yaşayacağı sorunların gelecek 25 yılı belirleyeceği kaydedildi. (AA)
FACEBOOK'un değeri 50 milyar dolara yükseldi NEW YORK - Dünyanın en büyük sosyal paylaşım sitesi Facebook, yapılan 500 milyon dolarlık yatırımla değerini yaklaşık 50 milyar dolara çıkardı.
yaklaşık 50 milyar dolara çıkardığı ifade ediliyor. Yeni fonların şirketin halka açılması yönündeki baskıları artırabileceği kaydediliyor.
New York Times gazetesinin haberine göre, Facebook'a ABD'li yatırım bankası Goldman Sachs'ın 450 milyon dolar, Digital Sky Technologies'in ise 50 milyon dolarlık yatırım yaptığı belirtildi. Her üç şirketin yetkilileri konu hakkında yorum yapmaktan kaçınırken, her iki şirketin yatırımlarının Facebook'un şirket değerini
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa komisyonuna göre, popüler sosyal ağ sitelerine özel olarak düzenlenen hisse ticareti olarak bakıyor. Facebook'un dünya genelinde 500 milyon kullanıcısı ve 1400 üzerinde çalışanı bulunuyor. (A.A)
Türk Öğrenciler New York'da buluşuyor Amerika'da eğitim gören Türk öğrencilerin katılımı ile T.C. New York Eğitim Ataşeliği tarafından geçen yıl ilk defa düzenlenen “Öğrenci Resepsiyonu”nun ikincisi de 22 Ocak günü New York Türkevi'nde yapılacak. New York Eğitim Ataşeliği’nden yapılan açıklamada düzenlenecek olan re-
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
sepsiyona tüm üniversite öğrencileri ile üniversite öğrenimi görmek üzere Amerika Birleşik Devletleri'nde lisan eğitimi almakta olan tüm öğrenciler davet edildi. Yapılan açıklamada geçen yıl ilki yapılan “Öğrenci Resepsiyonu”na 400'ün üzerinde öğrencinin katıldığı anımsatılarak bu yıl daha çok Türk öğrencinin buluşturulmasının hedeflendiği söylendi.
New York Eğitim Ateşeliği, 22 Ocak Cumartesi akşamı saat 18:00'de Türkevi, 8. katta yapılacak resepsiyona katılmayı arzu eden öğrencilerimizin isimlerini 14 Ocak 2011 tarihine kadar bilgi@egitimataseliginy.org elektronik posta adresine bildirmelerini istedi. Programla ilgili bilgi için 212 - 687 8395 no'lu telefonu arayabilirsiniz.
Spor - Sağlık
19
Uyku apnesi için yeni tedavi yöntemi deneniyor Bilim adamları, uyku apnesine çözüm bulmak için kalp pili cihazına benzeyen bir cihazın dile takılması üzerinde çalışıyor. Yeni cihaz, uyku sırasında dil ve boğaz kaslarının nefes almayı engelleyen gevşemenin önüne geçecek.
Fenerbahçe Yöneticilerinden New York'a Sürpriz Ziyaret
Horlamaya ya da 10 saniye ve üstü süresince nefessiz kalmaya neden olan uyku hastalığı (uyku apnesi) 12 milyon Amerikalı'nın kâbusu olmaya devam ediyor. Bu konuda çalışmalar devam ederken, bilim adamları kalp pili cihazına benzeyen bir cihazın dile takılması üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Yeni cihazın uyku sırasında dil ve boğaz kaslarının nefes almayı engelleyen gevşemesinin önüne geçeceğini söyleyen Gaylord Hastanesi'nde görevli Dr. Meir Kryger, "Bu tür araştırmalarda, mevcut tedavilerden ufak tefek
değişiklikler elde etmek istemiyoruz. Tamamen tedavi etmek istiyoruz" dedi. Obstruktif uyku apnesi olan 67 yaşındaki hasta Rik Krohn, "Bir saat içinde 35 defa sıçrayarak uyanıyorum. Daha önce beş farklı tedavi denedim. Hepsi başarısız oldu. Bu sebeple yeni uygulama için gönüllü denek oldum" diye konuştu. Minneapolis menşeili Inspire Medical Systems, yeni tedavi yöntemini 100 hasta üzerinde denemeye başladı. Rik Krohn, daha önce Inspire Medical Systems'in sinir kaslarını uyaran cihaz için denek olmuştu.
Altın iğne ile 'gençlik rüyası' Türkiye'de İnsanoğlunun çağlar boyu peşinden koştuğu sonsuz gençlik ve güzellik rüyası, her geçen gün yeni estetik uygulamaları da beraberinde getiriyor. Japon bilim adamlarının uzun yıllar üzerinde çalıştığı, cildi altın iğne ile gençleştiren tedavi yöntemi sayesinde, yüz başta olmak üzere vücudun farklı bölgelerindeki leke ve çatlaklar yok da edilebiliyor.
Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyeleri Mithat Yenigün, Nihat Özdemir ve Nihat Özbağı, New Yorkta FB USA Başkanı Turgay Kadıoğlu, Fahri Başkan Ekmel Anda, Yönetim Kurulu Üyeleri Ali Çınar, Kenan Ordu ve Burak Karavit ile görüştüler. Fenerbahçe taraftarı olan New York Başkonsolosu olan Mehmet Samsar'ında katıldığı yemekli toplantıda, Fenerbahçenin ligdeki son durumuda toplantı gündemini oluşturan maddelerden biri oldu.
Türkiye'de yeni uygulanmaya başlanan "Intracel Fraksiyonel RF Tedavisi" ile ilgili bilgi veren Opr. Dr. Ümit Yaşar Çelemli, yüzdeki kırışıklık ve lekeleri yok etmeye yönelik yaygın yöntemlerin, soğutma sistemleri olsa da cildin alt tabakasına etki ederken yüzeydeki deriye de zarar verme riski bulunduğunu anlattı. Bu yöntemlerin ciltte yanma hissi ya da en azından "yanabileceği"
endişesi doğurduğunu kaydeden Çelemli, "Bu hissin oluşmaması için ısı derece düşük tutulduğunda da istenen doku yenilenmesi sağlanamıyor. Oysa bu yöntemle altın iğnelerle cildin altına etki edildiği için böyle bir risk söz konusu değil" diye konuştu. Bu yöntemde 6 hafta arayla uygulamaların tekrarlanabileceğini, ancak en etkili sonuç ilk uygulamada alındığı için 2. ya da 3. uygulamaya gereksinim duyul-
FB USA Başkanı Turgay Kadıoğlu, Fenerbahçe USA'in yıl içinde yaptıkları faaliyetleri , anlatırken, en büyük etkinliklerinin FB USA Balosu olduğunu ve Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyelerinin baloya katılmalarını rica etti. Futbol dışında, kürek gibi başka dallarda da Fenerbahçe Spor Klübüne desteklerinin devam ettiğini söyleyen Kadıoğlu, FB USA'in her sene daha da güçlendiğini belirtti. Kadıoğlu, FB USA Futbol takımının 2010 yılında çok ciddi başarılara imza attığını belirterek, 2011'de takımın daha da başarılı olacağını söyledi. Fahri Başkan Ekmel Anda da Fenerbahçe Yönetimi ile yakın ilişkilerinin devam edeceğini belirterek, FB USA'in Türk-Amerikan toplumun yaptığı tüm çalışmalara destek olması ile de gurur duyuyoruz, dedi Derneklerden sorumlu FB Yönetim Kurulu Üyesi Mithat Yenigün, FB USA'in çalışmalarını takdirle izlediklerini belirterek, diğer yabancı ülkelerdeki Fenerbahçe derneklerine güzel bir örneksiniz dedi. Fenerbahçe derneklerinin tüm aktivitelerinin takip edildiğini ve rapor haline getirelerek, performanslarına bakıldığını belirten Yenigün, New Yorkta yapılacak baloya gelmek için plan yapacaklarını belirttiler. Ali Çınar-New York
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
madığını belirten Çelemli, "Sistem ciltte bir gençleşme meydana getirdiği gibi minik damarlanmaların, yaşlanma lekelerinin, yara izlerinin, gevşemelerin ve özellikle dudak ve göz çevresindeki sarkma ve kırışıklıkların yok edilmesinde, boyun, dekolte ve el üstlerinde son derece etkili" ifadesini kullandı. Çelemli, koltuk altına yapılan uygulamayla da terlemenin önlenebildiğini bildirdi.
Amerika Haberleri
20
THY Uçaklarına cep telefonu ve internet geliyor İSTANBUL - Türk Hava Yolları (THY) Müdürü Temel Kotil, "Yılbaşı itibariyle 777 tipi uçaklarımızda hem uydudan canlı televizyon yayını olacak, uydu anteni bağlandı, ayarları yapılıyor. Hem cep telefonu kullanacaksınız hem de wifi (kablosuz internet bağlantısı) sistemleri, her türlü bağlantıyı kullanabileceksiniz, bu da teknolojinin son noktası. Ocak itibariyle bu hizmet başlayacak" şeklinde konuştu. Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil, bazı Avrupa ülkelerinde son aylarda ardarda yaşanan ekonomik krizin kendilerini korkutmadığını, aksine bunun THY için pozitif etkileri olacağını söyledi. Amerika'nın çok büyük bir pazar olduğunu, Star Alliance içinde bazı havayollarının Atlantik üzerindeki uçuşlarından çok iyi paralar kazandıklarını, dünya hava trafiğinin de yüzde 66'sinin Doğu Batı koridorunda yaşandığını kaydeden Kotil, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hem Amerika ayağı var hem Avrupa ayağı var. Biz tabii Avrupa ayağını meydana getiriyoruz. THY Atlantik'te çok küçücüktü. Rahmetli Turgut Özal'ın döneminde 1984 yılında ilk New York seferleri başlatıldı. Arkasından Şikago uçuşu geldi ve orada kaldı, hiç ileri gitmedi. Şimdi bu yaz itibariyle New York seferlerini günde ikiye çıkarıyoruz, Daha önce bir sefer yapılıyordu. Chicago haftada dört seferdi, onu günlük hale getirdik, etti günde üç artı sefer. Washington DC'yi başlattık, etti günde 4 sefer. Arkasından Los Angeles'i başlatacağız ve belki arkasından onu San Fransisco'ya da uzatırız, beş sefer. Daha önce Şikago ve New York birlikte günde bir seferdi, günde bir seferlerden beş sefere geldik. Ama burada Star Alliance içinde bazı havayolları var, Atlantik üzerindeki günlük uçuşları 50 ile 100 arasında. Tabii bizim günde 100 sefere ulaşacağımızı söylemek için çok erken olur ancak bizim Atlantik üzerinde günde en az 20-30 sefer yapmamız gerekiyor. Buna gücümüz yeter."
Dünyanın önde gelen müzayede evlerinden Sotheby's, iş adamı Malcolm Forbes'ın oyuncak koleksiyonunu sattı.
NEW YORK - Koleksiyonunda yer alan 1933 yılında Charles Darrow tarafından yapılmış olan elişi Monopoly oyunu, 146 bin 500 dolara satıldı. Dünyanın önde gelen müzayede evlerinden Sotheby's, iş adamı Malcolm Forbes'ın yaklaşık 40 yıl boyunca biriktirdiği ve Forbes Gallery'de sergilenen oyuncak koleksiyonunu sattı. New York'ta düzenlenen müzayedede, Forbes'ın koleksiyonunda yer alan 1933 yılında Charles Darrow tarafından yapılan elişi Monopoly oyunu, 146 bin 500 dolara satıldı. İçinde oyunun nasıl oynanacağını anlatan kurallarının da yer aldığı oyunun 80 bin dolara satılması bekleniyordu. Mail Online'da yer alan bir makaleye göre, Forbes ailesinin en sevdiği oyunlardan olan Monopoly, babalarının kapitalizm aşkı sebebiyle oğulları tarafından satın alındı. 1990 yılında 71 yaşında iken ölen Forbes Magazine'in kurucusu Malcolm Forbes'ın, içinde binlerce küçük botun, yelkenli teknenin, transatlantikin, savaş gemisinin bulunduğu oyuncak koleksiyonu 2.4 milyon dolara satıldı. Malcolm Forbes'ın oğlu ve Forbes Magazine'nin Başkan Yardımcısı Robert, şirketin ofiste yere ihtiyacı bulunması sebebiyle koleksiyonun satılmasına karar verdiğini söyledi.
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Yemek Zevki
21
Merhaba Hanımlar,
Fırında Patatesli Köfte
Bu sayımızda size Fırında Patatesli Köfte ve Balık Çorbası tariflerini veriyoruz. Sizler de yemek tariflerinizi bizimle ve okurlarımızla paylaşabilirsiniz. Yeni sayımızda yeni tariflerimizle buluşmak üzere ... Hazırlanışı:
Malzemeler
1.Palamut iyice temizlenip filetosu çıkarttırılır. 2.Kuyruk ya da kafa tarafından 3-4 parmaklık et ayrılır. 3.Kafası, kılçığı, ayrılan et parçaları, soyulup dilimlenmiş sebze ve baharatlar tencereye konulur. 4.Havuç ve patatesler yumuşayana kadar haşlanır. 5.Balık kılçığı, kafası, etleri ve defne yaprağı tencereden alınır. 6.Kafa ve kılçıktaki etler temizlenir, diğer parçalar da didiklenir. 7.Tencerede kalan sebzeler blendırdan geçirilir. 8.Didiklenen etler tencereye eklenir. 9.Yumurta sarısı, limon suyu, tuz ve ince doğranmış kereviz yaprakları bir kapta karıştırılır. 10.Tencereden bir kepçe sıcak çorba alınıp bu sos ile yavaşça birleştirilir. 11.Sos tencereye karıştırılarak yavaş yavaş eklenir. 12.Sıcak sıcak servis edilir.
Köfte için: •250 gram kıyma •maydanoz •Kimyon •tuz •karabiber •yenibahar Patates topları için: •2 adet patates •50 gram kaşar peynir •tuz Hazırlanışı:
1.Kıymayı baharatlarla karıştırıp yoğurun. 2.Köfte şekilini verip yağlanmış tepsiye dizin. 3.Patatesleri haşlayın. 4.Soyduktan sonra çatalla iyice ezip tuzlayın. 5.Ceviz kadar parçalar kopartıp, içine uzunlamasına kesilmiş kaşar peynir
parçalarını koyup kapatın (İçli köfte gibi). 6.Peynir toplarını da köftelerin üzerine yerleştirin. 7.Önceden 175 dereceye ısıtılmış fırında köfteler pişene kadar tutun. 8.Pişmesine yakınken üzerine rendelenmiş kaşar peynir serpilir. Kaynak: Devletsah.com
Balık Çorbası
Malzemeler ( 2 kişilik) •1 adet palamut (büyük) •1 adet patates •1 adet havuç •1 adet soğan •1 adet kereviz sapı
•1 adet Defne Yaprağı •tane karabiber •5 su bardağı su
Dost ve müşterilerimizin Yeni Yılını tebrik ediyor, sağlık ve mutluluklar diliyoruz
Terbiyesi için •3 yemek kaşığı limon suyu •1 adet yumurta sarısı •4 -5 adet kereviz yaprağı •tuz
Amerika Haberleri
22
AKBA'da Kafkas şöleni
New York'da Ticari Zirve
Merkezi Türklerin yoğun olarak yaşadığı Paterson şehrinde olan Amerika Karaçay Türkleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (AKBA), düzenlediği bir program ile üyelerini biraraya getirdi. Karaçay Türkleri mutfağının leziz örneklerinin misafirlerine sunulduğu gecede gençler de oynadıkları kafkas oyunları ile izleyenleri coşturdu. Gençlerin büyüklere servis yaptıkları gecede misafirlere birbirinden leziz kafkas yemekleri ve tatlıları ikram edildi. Tarihten bugüne değişik kafkas oyunlarının sergilendiği program yapılan çekilişle dağıtılan hediyelerle sona erdi. Ana Vatan Türkiye ve Ata Yurt Kafkasya kültürünü, dilini, adet ve göreneklerini genç nesillere aktarmak amacı ile hizmet veren AKBA, hafta içi gençler için kafkas dansları başta olmak üzere değişik kurslar ve programlar düzenliyor. New York Başkonsolosu Mehmet Samsar başkanlığında Amerika’da faaliyet gösteren Türk Amerikan İşadamları Dernek Başkanları ve bazı yöneticileri New York Türk Evi'nde bir araya geldi. Ticaret Ataşeleri Ahmet Canlı ve Serhan Kara’nın da hazır bulunduğu toplantıya Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) Başkanı Prof. Dr. İhsan Işık, Türk Amerikan İş Geliştirme Konseyi (TABİD) Başkanı Gökhan Özkök ve Türk Amerikan Ticaret ve Sanayi Odası
(TACCİ) Başkanı Celal Seçilmiş ve beraberlerindeki yönetim kurulu üyeleri katıldı. Türkiye ile Amerika arasındaki ticaretin mevcut durumu, siyasi ve ekonomik gelişmeler ile gelecekteki fırsatların ele alındığı zirvede, taraflar arasında Türkiye’nin kuruluşunun 100. yılında yakalamak istediği $ 500 milyar ihracat hedefi için Amerika’nın kilit ülke olduğu ve bunun için de kurumlar arası işbirliği ve istişarenin önemine vurgu yapıldı.
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Amerika Haberleri
23
ATCOM 25 Yıllık Kongre Uzmanını Ağırladı Amerikan kongresinin gündemine soykırım tasarısının alınmaması üzerine Türk Amerikan toplumu adına aktif çalışmalarda bulunan Political Action Committee (PAC)’ye danışmanlık da yapan Lydia Borland, kongredeki Türk Amerikan dostluk grubu üyeleri ile yakın ilişkiler içerisinde. Türklerin son zamanlarda siyasi anlamda önemli atılımlarda bulunduğunu ancak henüz istenilen konuma erişmesi için vaktin olduğunu belirten ve yeni kongrede bir çok yeni temsilcinin olduğunu vurgulayan Borland, bunun büyük bir fırsat olduğunu zira bu yeni üyelerin sabit fikirli olmadığını dile getirdi.
Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) Eğitimi ve Seminer komitesi soykırım tasarısının kongre gündemine girmemesinin rehavetine kapılmadan, hemen ertesi günü önemli bir aktiviteye imza attı. Washington DC'den Uluslararası iş ve Devlet ilişkileri Uzmanı Lydia Borland ATCOM genel merkezinde "Siyasi Aktivizmin Önemi" konulu bir seminer verdi. Alanında 25 yıllık tecrübesi olan Lydia Borland Amerikan Kongre'sinin nasıl çalıştığını ve Türk Amerikan Toplumu'nun kongrede neler yapabileceğini anlattı.
Bütün siyasetin yerel olduğunu dile getiren Borland, o yüzden ATCOM’un New Jersey’de kendilerinden ve Türkiye ve Washington’daki diğer özel ve resmi temsilcilerden daha güçlü olduğunu söyledi. Amerikalı politikacıların iki şeye önem verdiğini, bunun da para ve oy olduğunu söyleyen Lydia Borland, bu bakımdan ATCOM’un son ara seçimlerde
gösterdiği aktif gayretlerden çok memnun olduklarını açıkladı. Borland ayrıca bu çalışmaların devamlılık istediğini hatırlatarak Washington’daki en son sözde soykırım tasarısı konusundaki alınan güzel neticenin kimseyi rehavete düşürmemesi gerektiğini belirtti. Lydia Borland bu ve diğer konularda ilgili aralıklı olarak ATCOM yönetimine Washington’daki gelişmeler konusunda brifing vermeye gönüllü olduğunu da bildirdi. ATCOM yönetiminin katıldığı eğitim seminerinde, Başkan Prof. İhsan Işık, Lydia Borland’dan ayrıca ATCOM’a Washington’da siyasi ilişkiler konusunda destek sözü aldı. Her sene Türkiye’den düzenli bir iş adamı heyetini ağırlayacaklarını söyleyen Prof. Işık, misafirleri kongrede siyasilerle görüştürmek istedikleri söyledi.
Bu sene büyük açılışları için Türkiye’den gelen MÜSİAD heyetinin ticaret ve dış işleri bakanlığındaki görüşmelerinin çok verimli geçtiğini belirten Işık, bu ziyaretlerin Türkiye adına lobicilik faaliyetleri çerçevesinde önem arz ettiğini belirtti. Işık ayrıca lobicilik konusunda kurum olarak bilinçli olduklarını, bunun bir göstergesinin kurulur kurulmaz ilk yaptıkları aktivitenin Genç ATCOM’un başarılı üyelerinden bir genci kongreye staja göndermeleri olduğunu ve Lydia Borland’ın, bunda kilit rolü olduğunu söyledi. Program sonunda ATCOM Başkanı Prof. İhsan Işık, Lydia Borland’a ATCOM’a verdiği desteklerden dolayı bir teşekkür plaketi takdim etti. Emre Gürel, Cherry Hill - NJ
Yeni Yılınız Hayırlı Olsun
Dünya
24
11 yıl sonra üçüz kardeş doğdu İngiltere’de gerçekleşmesi beklenmeyen bir olay herkesi şaşırttı. İkiz kardeşler Bethany ve Megan'ın tam 11 yıl sonra Ryleigh adını verdikleri üçüz kardeşleri doğdu.
İngiltere'de 1994 yılında evlenen Lisa Adrian Shepherd çifti, doğal yollardan çocuk sahibi olamayacaklarını anlayınca tedavi olmaya karar verdi. Tüp bebek yöntemi için Lisa'dan 24 yumurta toplandı ve 14 tanesi döllendi. Bunlardan oluşan 2 embriyo, Lisa'ya nakledildi. 12 tanesi de ise donduruldu. Sonuç başarılıydı. Lisa Shepherd ikizlere hamileydi. Tam 7 ay sonra ikizler Bethany ve Megan dünyaya geldi. Aradan 11 yıl geçti. Shepherd çifti ailelerini büyütmeye karar verdi. Bunun için de daha önce dondurulmuş olan embriyolardan kullanmaya karar verdiler. Ancak çift bu kez sadece tek embriyo transferini kabul etti. Eğer başarısız olursa yeniden bebek sahibi olmaktan vazgeçeceklerdi. Sonuç olumluydu. Lisa yeniden hamile kalmayı başardı ve Reyleigh dünyaya geldi. Reyleigh tıpatıp ablalarına benziyordu. Şaşırtıcı durum karşısında doktorlar, aynı gebelik işlemini gören üç kardeşin, bu kadar yaş farkıyla doğmasının önceden eşine rastlanmamış bir durum olduğunu açıkladı.
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Yorum
25
2010'un öğrettiği ortak ders: Tedbir Euro bölgesi ülkeleri, borç krizi içindeki ortaklarına yardım amacıyla bağımsız yeni bir "Avrupa İstikrar Fonu" üzerinde çalışıyor. Başarılı olacaklar mı bilemiyoruz. Ama Avrupa Birliğini yaşatmak için tedbiri elden bırakmayacakları kesin.
İyisiyle kötüsüyle bir yılı daha geride bıraktık. Yeni umutlar yüklenmiş bildik temennilerle yeni bir senenin kapılarını araladık. Kabul edin veya etmeyin. Her yeni şey, yeni şeylere gebe. Zira, hayat sürekli bir akış halinde. Her geçen sene insanoğluna yeni şeyler öğretiyor. Krizlerin gölgesinde geçen 2010 da dünyaya ortak bir tecrübe öğretti: "Tedbir" Bazı Avrupa Birliği ülkeleri ekonomik kriz sebebiyle iflasın eşiğine geldi. Önce Yunanistan ardından İrlanda ve beraberinde Portekiz, İspanya, Belçika ve İzlanda mali krizin pencesine düştü. Yine milyonlarca kişi 2009'daki gibi işsiz kaldı, evlerini kaybetti.
Birliğin kapısında yeni fasıllar açmak için çabalayan Türkiye ise bu konuda biraz daha rahattı. Başbakan ve ilgili bakanları her ne kadar krizin Türkiye'yi teğet geçtiğini söylese de tedbiri elden bırakmadıklarının üstünde ısrarla durdular. Nitekim, 2001 yılındaki mali kriz, gerek ekonomi yönetimine gerekse vatandaşa çok şeyler öğretti. Mali disiplinle, yapı, ayakları yere basar bir duruma geldi. Tecrübe, dolaylı yoldan Ankara yönetiminin uluslararası arenadaki itibarını da yükseltti.
gözünden kaçmıyor. Internet, 2010 yılının en önemli aktörüydü. Le Monde gazetesi, Wikileaks internet platformunun kurucusu Julian Assange'yi yılın adamı seçti. Time ise sosyal paylaşım sitesi Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg'i. Elektronik devrimin bu iki kahramanı, teknolojinin kişisel ve devletler arası ilişkileri nasıl iyiden kötüye doğru değiştirdiğini gösterdi. Gizli bilgilerin sızdırılması konusunda uzmanlaşan ve bu bilgileri WikiLeaks'e ulaştıran meçhul kişi tam olarak bilinemiyor. Ama bilinen bir şey var ki, o da artık ikili ilişkilerde de temkinli olunması gerektiği. Çünkü Internet çağında gizli kapaklı işler artık tutmuyor. Dünyadaki ekonomik kriz, insanları hayatın anlamını ve mutluluğun formülünü sorgulamaya sevk etti.
Türkiye'nin ekonomik krizden darbe yememesi, bu konudan muzdarip olan ülkeler karşısında hareket kabiliyetini artırdı, hal böyle olunca siyasi manevralar kaçınılmaz hale geldi. Bu durum da ister istemez devlet yönetimini, imparatorluk bakiyesi olmanın gücü ve bilinciyle asli hinterhandına yöneltti.
Yıllar birbiri ardına geçse de, önemli olan çok para ya da mala sahip olunması değil, manevi değerler. Bunlar o kadar anlamlı ki, büyümeye endekslenmiş ekonomik sistemi bile sorguluyor. Mutluluğun gerçek kaynağının ne olduğu yönündeki arayışta, bilindik bir sonuca çıkılıyor: İnsanların eşleri, aileleri, arkadaşları, komşuları ya da dostları ile iyi ilişkilere sahip olmaları, onları mutlu ediyor.
Türkiye'nin büyümesiyle gurur duyan ülkelerin umudu arttı. Bu yükseliş, pek tabi Avrupa'nın da Amerika'nın da
Tüm okurlarımıza sevginin bolca paylaşıldığı, mutlu seneler diliyoruz...
Yunanistan Kamu Düzeni Bakanı Papuçis: "Türk Yunan sınırına tel örgü çekilecek" ATİNA - Yunanistan Kamu Düzeni Bakanı Hristos Papuçis, "Meriç (Evros) bölgesinde kaçak göçmenlerin ülkeye girişini engellemek için, Türk-Yunan sınırında bir set oluşturulacaklarını" söyledi. Papuçis, Atina haber ajansı ANA'ya verdiği demecinde, "Yunanistan'ın, yasadışı göçmen konusunda büyük sorun yaşadığını" ifade ederek, "hükümetin bu sorunla başa çıkabilmek
için, ülkedeki tüm yasadışı göçmenleri sınırdışı ederek, yeni göçmenlerin girişinin engellenmesi için kara sınırlarında bir set oluşturmayı kararlaştırdığını" açıkladı. Yunanistan'dan, ya gönüllü olarak vatanlarına dönecek, ya da zorunlu olarak sınırdışı edilecekler. Bunda kesin olarak kararlıyız" dedi. Papuçis, "Ege'de, kaçak göçmenlerin engellenmesi konusunda Avrupa Dış Sınırlar
Ajansı Frontex'in devreye girmesinin ardından Meriç bölgesindeki kara sınırlarından ülkeye giren yasadışı göçmenlerin sayısında büyük artış kaydedildiğini" söyledi. Yunanistan'ın, ortaya çıkan bu yeni duruma karşı "toplu bir plan oluşturduğunu" ifade eden Papuçis, "Sınırların korunması konusunda Frontex ile işbirliği yapıyoruz. Bunun yanı sıra, Yunan sahil güvenliğinin çağdaşlaştırılıp konumu-
nun yükseltilmesini ve kara sınırlarında da yasadışı göçmenleri caydırmak için bir set oluşturmayı planlıyoruz. Ülkeyi çitle kapatacağız. Buna paralel olarak, insanları ve onların daha iyi bir yaşam için olan ümitlerini ticaret konusu yapan insan tacirlerine kesin bir darbe indirmekte kararlıyız. Papandreu hükümetinin bu konuda kesin olarak niyeti var" diye konuştu.
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Office for Lease & Business for sale
SATILIK DÖNER DÜKKANI
HOCUR Photo & Video Inc.
Office for lease in Paterson, New Jersey
Hartford, Connecticut’da Haftanın 5.5 günü açık olan ve net geliri $ 5,000 ile $ 6,000 arasında değişen döner dükkanı sahibinden satılıktır.
Tüm özel günlerinizde profesyonel video ve fotoğraf çekimleri ile hizmetinizdeyiz. Bize aşağıdaki numaralarımızdan ulaşabilirsiniz.
Call Mostafa at 862-262-6124 Business for sale on Main Street, Paterson, New Jersey
Call Talaat at 973-207-8382
İlgilenenler (860) 796 - 5589 no’lu telefondan bilgi alabilirler.
Century21 Emlak Ofisi
Eleman Aranıyor
Gayrimenkul alım satım ve kiralama işlerinizde geniş kadromuzla hizmetinizdeyiz.
Kuyumcu dükkanında full time / part time çalışacak satış tecrübesi olan, İngilizce bilen (tercihen bayan) bir elaman alınacaktır.
973-916-9900
201-873- 6062
BEST PLUMBING
İSTİKBAL
Havaalanı Servisi
Türkiye'nin en kaliteli markası tarafından üretilen geniş ürün yelpazemizle hizmetinizdeyiz.
Türkiye seyehatlerinizde, İstanbul ve Ankara hava alanlarından diğer şehirlere özel yolcu taşıma servisimizle hizmetinizdeyiz. Rezervasyon için geç kalmayın.
Her tür sıhhi tesisat, tamirat işleriniz itina ile yapılır.
DİŞ DOKTORU ŞEFİK YAVUZ
Diş Hekimliğinin tüm alanlarında hizmetinizdeyiz. Sigortaların büyük bir çoğunluğu kabul edilir.
631 - 595 - 2400
angalbay@gmail.com
Sonbahar kampanyalarımızı ve ürünlerimizi görmeden alışverişinizi tamamlamayın.
Malik Can- Plumber
862 - 242 -0641
İstikbal Mobilya 973 - 772 - 8500
Email: airportes@gmail.com New Jersey: 973 896 9817 Türkiye: 01190 542 256 7346
NY CitEX
Kiralık Ofis ve Depolar
AVUKAT TİMUR AKPINAR
NYCitEx ile kargo göndermek kolay, güvenilir ve çok hesaplı...
Paterson’da Main Street ve Pazar yerine yürüme mesafesinde kiralık ofis ve depolar
Trafik kazaları, iş kazaları, Veraset ve vasiyet, Kayıp düşme kazaları, Yanlış Tıbbi Müdahale ve bir çok konuda New York ve New Jersey'de hizmetinizdeyiz.
973 - 517 -0918
718 - 224 - 9824
1-866-NYCITEX www.nycitex.com
631 -838- 3870 & 631- 922- 4996
Acentalar aranıyor WESTERN UNION ACENTASI OLMAK İSTER MİSİNİZ? Ek gelir elde etmek ve yeni müşteri kazanmak istiyorsanız, Dünyanın Lider Para Transfer şirketi olan Western Union'ın acentası olmak için 201-263-5018 no’lu telefonu hemen arayınız. ULUDAĞ RESTAURANT
İnegöl Köftecisi Cevdet Usta, artık 391 Crooks Avenue, Paterson,New Jersey ’deki adresinde hizmetinizde... (Ulu Cami karşısında) Piyaz, İnegöl Köfte, Döner,İskender ve Izgara çeşitleriyle sizlere ser vis vermekten gurur duyarız...
Pişirilmeye hazır, paketlenmiş köfte siparişi alınır Dışarıya paket ser visimiz vardır. 391 Crooks Avenue, Paterson, NJ 07503
862 - 262 - 0672
KİRALIK SALON
TOP DISCOUNT LIMOUSINE & CAR SERVICE
Her türlü düğün, nişan, doğum günü partileriniz ile iş ve özel toplantılarınız için200 kişilik salonumuzla Paterson, New Jersey’de hizmetinizdeyiz.
En güzel araçlarımızla ve uygun fiyatlarımızla sizleri evinizden New York ve diğer eyaletlerdeki havaalanlarına veya gitmek istediğiniz her yere ulaştırıyoruz.
973-219-4078 www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi Tıkla, yeni bir güne yerel haberlerle başla...
www.ForumGazetem.com
Güleryüzlü Türk şöförlerimiz ve geniş filomuzla hizmetinizdeyiz. Reservasyonlarınız için
1-866-890-1215 / 973-830-9636 570-242-5284
Amerika Haberleri
27
Büyükelçi Tan, Yeniyıl mesajı yayınladı T.C. Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın, Türk Amerikan toplumunun yeni yılını kutladığı mesaj şu şekilde: Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Türk Toplumunun Değerli Üyeleri, Acı ve tatlı anılarıyla 2010’u geride bırakarak, 2011 yılına umut ve mutlulukla giriyoruz.
Ermeni Meselesi “Her Daim” “Ermeni Meselesi-Yeni Sezon”, bu sene de reytingleri alt üst etmeye devam ediyor... Her yıl ilgiyle takip ettiğimiz; Ermeni Diasporası, ABD Temsilciler Meclisi, Ermenistan Hükümetinin açıklamaları, tazminat davaları, “tarihî gerçek” olarak gösterilmeye çalışılan nine-dede öyküleri eşliğindeki “dizimiz” bu sene de gündemdeki yerini koruyor. Aralık ayı da bu anlamda oldukça renkli ve hareketli geçti. Önce, Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan Erivan'daki 1915 olaylarının ele alındığı bir sempozyumda "Kendi suçlarını inkar etmekle yeni suç işlediklerini anlamıyorlar" ifadesini kullandı. Türkiye-Ermenistan protokollerinin üzerinden henüz 1 yıl geçmişken taraf ülkenin devlet başkanının bu ve bunun gibi açıklamalarını çekincesiz sürdürmesi sürece darbe vurmaya devam ediyor. Yine bu ay içinde, ABD’nin California eyaletinde 9 yıl önce kabul edilen ve 1915 olaylarında ölen Ermenilerin mirasçılarına, sigorta şirketlerine karşı dava açma yetkisi veren yasayı geçen yıl iptal eden San Francisco’daki 9. Temyiz Mahkemesi bu kararından çark etti ve 1’i karşı olmak üzere 2 oyla, 1915 olaylarında ölen Ermenilerin mirasçılarının kendilerine ödeme yapılması için sigorta şirketlerine dava açabileceğine hükmetti. Bu karar, başta ABD’deki Türk toplumu olmak üzere hukuki çevrelerce de büyük tepki çekti. Eleştirilerden en önemlisi, adli sürecin tek bir yargıç (Harry Pregerson) tarafından siyasallaştırılması yönünde oldu. Bu dava, sigorta şirketleri ve Ermeni mirasçıları ilgilendirdiğinden Türkiye taraf değil fakat davayı Ermenilerin kazanması durumunda farklı davalarda ve Ermeni iddialarıyla ilgili başka platformlarda Türkiye’nin aleyhine kullanılabilir. Kaldı ki bunun yansımasına da hemen tanık olundu. ABD’de yaşayan Ermeniler Türkiye’ye 63 milyonu aşan arazi davası açtı. ABD'li hukukçular, bu davanın Federal Temyiz Mahkemesi'nin 1915 olaylarıyla ilgili aldığı kararın neticesinde açılabildiğini belirtti. Davayı ilginç kılan en önemli husus ise ABD kuvvetlerinin kullandığı İncirlik Hava Üssü'nün de söz konusu arazinin içinde olması. Ve gelelim sezonun en heyecanlı bölümüne… Her yıl olduğu gibi bu sene de tasarı muamması Türkiye-ABD ilişkilerinin tam ortasına yerleşti. İlk olarak 17 Aralık Cuma günü 252 sayılı Ermeni tasarısının Temsilciler Meclisi’ne gelebileceğine yönelik haberlerin ardından, Çarşamba günü Ermeni lobisinin tüm çabalarına rağmen tasarı gündeme gelmeden oturum kapandı. Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği bu süreçte konuyu yakından takip etti. Büyükelçi Namık Tan, Kongre üyelerini bizzat aradı. Tasarının ilk duyulduğu andan itibaren harekete geçen ABD'deki Türk kuruluşları, çalışmalarını gayretle sürdürdü. “Sözde Ermeni soykırımı” yasa tasarısının Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi tarafından Kongre’de oya sunulmasını engellemek amacıyla başlatılan seferberliğe Azeri topluma da katıldı. Azeri diasporası, destekçilerini, Kongre üyeleriyle temasa geçerek tasarıyı önlemeye çağırdı. Tasarının meclisin gündemine gelmemesi Cumhurbaşkanı Gül ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu tarafından da memnuniyetle karşılandı. Temsilciler Meclisi’nin görev süresi de sona erdiğinden şimdilik rafa kaldırılan tasarı yeni Meclisin Ocak’ta göreve başlamasıyla gündeme gelecektir. Beklenen ise tasarının yeni mecliste yeterli desteği bulmaması… Bundan sonra sırada ne olduğunu maalesef tahmin etmek güç değil. Bu “dizi” ya da “film” diyebileceğimiz Ermeni kurgusu çok az değişikliklerle her yıl aynı formatta ilerliyor. Şimdi sırada, önce ABD’de tasarının yeniden gündeme gelmesi sonra da 24 Nisan sendromu var. Nisan sendromunun da pek çok detayı kapsadığını hatırlatmaya gerek yok. ABD Başkanı “soykırım” der mi, demez mi? Ermenistan’da gösteriler ne boyuta ulaşır, Türkiye'ye yönelik hakaretler ne şekil alır? Bütün bunlar her yıl küçük farklılıklarla izlediğimiz sahnelerden birkaçı.. Bu sahnelerden geriye kalacak olan ise Türkiye-ABD ilişkilerinin üzerinde kara bulut olmaya devam eden kronik Ermeni iddiaları, Türkiye’yi tek taraflı, hukuki ve tarihsel dayanağı olmayan suçlamalarla mahkum ettirmeye çalışan bir ülke olarak Ermenistan, bu ülkenin Güney Kafkasya denen zorlu ve karmaşık bölgedeki yalnızlığını Azerbaycan topraklarını da işgal altında tutma ısrarıyla pekiştirmesi ve çözülmeyi bekleyen sorunlarda Türkiye’nin attığı adımlar ve ortaya koyduğu önerilerin hep aynı yerde tıkanması. Ermeni Meselesi her ne kadar Türkiye’nin başını ağrıtıyor gibi görünse de en fazla zararı kimin gördüğünü de ancak filmi dikkatli izleyen gözler görebilir...
T.C. Vaşington Büyükelçisi olarak göreve başlamam vesilesiyle yaklaşık bir yıl kadar önce yayınladığım mesajımda, başlıca hedefimin Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında köklerini tarihsel bağlardan, dostluk, ortaklık ve ittifak dayanışmasından alan münasebetlerin daha da ilerletilmesi olacağını belirtmiş, bu bağlamda Türk-Amerikan toplumunun desteğinin taşıdığı önemi vurgulamıştım. Geçtiğimiz bir yıla dönüp baktığımda, gerek Türk-Amerikan ilişkilerinin derinleştirilmesi gerek Türk-Amerikan toplumunun ABD sosyal ve kültürel yaşamındaki yerinin pekiştirilmesi konusunda hep birlikte güzel adımlar attığımızı mutlulukla görüyorum. 2010 yılı içinde Türkiye ve ABD arasında yaşanan yoğun ziyaret trafiği ikili ilişkilerin eriştiği seviyenin güzel bir göstergesidir. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımızın Eylül ayında BM Genel Kurulu toplantıları, Sayın Başbakanımızın Nisan ayında Nükleer Güvenlik Zirvesi vesilesiyle yaptıkları ziyaretler, Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Haziran ve Kasım aylarında Vaşington’u ziyaretleriyle diğer Sayın Bakanlarımız ve Sayın Milletvekillerimizin muhtelif temasları çerçevesinde gerçekleşen görüşme ve toplantılar ikili ilişkilerimize ivme katmıştır. Üst düzey resmi temasların yanısıra, Türk ve Amerikan iş, bilim, akademik ve sanat çevreleri arasında yıl içinde düzenlenen çeşitli faaliyetler de yararlı bir etkileşim yaratmıştır. Sayın Başbakanımızın 2009 Aralık ayında Vaşington’u ziyareti sırasında kurulan “Ekonomik ve Ticari Stratejik İşbirliği Çerçevesi-ETSİÇ” mekanizmasının ilk toplantısı 19 Ekim 2010 tarihinde Vaşington’da gerçekleştirilmiştir. Türkiye’den Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan ile Devlet Bakanı Sayın Zafer Çağlayan’ın, ABD’den ise Ticaret Bakanı Gary Locke ile Ticaret Temsilcisi Ron Kirk’ün başkanlığında toplanan ETSİÇ, Türk-Amerikan ilişkilerinin “model ortaklık” temelinde, siyasi ve askeri işbirliğinin ötesini de kapsayacak şekilde, daha geniş bir zeminde farklılaştırılması ve zenginleştirilmesi açısından önem taşımaktadır. 20 Ekim 2010 tarihinde Vaşington’da imzalanan Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Anlaşması da bu bağlamda ehemmiyet arzetmektedir. 2011 yılının ilk yarısında düzenlenmesi öngörülen ETSİÇ bünyesindeki Türk-Amerikan İş Konseyi’nin ilk toplantısı ile ülkemizin evsahipliğinde İstanbul’da yapılacak Uluslararası Girişimcilik Zirvesi bu ilişkileri daha da ileri bir noktaya taşıyacaktır. Köklü tarihinden, zengin kültüründen ve her şeyden önemlisi aziz milletimizden güç alan ülkemizin GSYİH’sı 800 milyar doları aşmış, Türkiye Avrupa’nın altıncı, dünyanın ise onaltıncı büyük ekonomisi haline gelmiştir. Ülkemizin Afganistan’dan Irak’a, Balkanlar ve Kafkaslardan Ortadoğu ve Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada barış, istikrar ve refahın tesisine olan katkıları bölgesinde ve ötesinde takdir edilmektedir. Bizzat Başkan Obama’nın da geçtiğimiz günlerde Türk basınında yayınlanan mülakatında ifade ettiği gibi, dünyanın yüz yüze olduğu, her geçen gün çetrefilleşen zorluklar karşısında, Türk-Amerikan işbirliği hiç olmadığı kadar önem taşımaktadır. Ortak değerlere ve ideallere dayanan bu stratejik işbirliğini daha da ileri taşımak konusunda gerek ülkemize gerek ABD tarafına önemli rol ve sorumluluklar düşmektedir. Türk-Amerikan ilişkilerinin temel taşlarından birini ABD’deki Türk toplumu oluşturmaktadır. Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi ve Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu ile Mayıs ayında kurulan Türk-Amerikan İttifakı’nın çatısı altındaki dernek ve
kuruluşların sayısı 300’e yaklaşmıştır. Derneklerimizin ABD’nin dört bir yanında düzenlediği etkinliklerin başarısı hepimizi mutlu etmektedir. 2 Kasım 2010’da düzenlenen seçimlere katılan toplam beş Türk-Amerikalıdan ikisinin seçilmeleri bizlere büyük gurur vermiştir. Bununla birlikte yapılanların yeterli görülmeyerek, Türk-Amerikan toplumunun birlik ve dayanışma duygusuyla mükemmele doğru her alanda aktif olmaya devam etmesi, sesini daha güçlü bir şekilde duyurması ve toplum yaşamındaki yerini pekiştirmesi fevkalade önem taşımaktadır. TürkAmerikalıların, yerel makamların ardından biran önce federal düzeyde ve özellikle Kongre’de temsil edilmeleri en büyük arzumuz ve beklentimizdir. Bu bağlamda, Türk-Amerikan toplumunun sene başında Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nde 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları konusunda ele alınan 252 sayılı karar tasarısına ilişkin süreçte oynadıkları etkin rolü bir kez daha takdirle anımsıyorum. Malumlarınız olduğu üzere, ülkemizin Ermenistan’la ilişkilerde tarihsel konuların da içinde bulunduğu geniş bir çerçevede uzlaşma tesis edilmesi amacıyla attığı adımlara dikkat çeken ve bu bağlamda ABD Kongresi’ni aklı selime davet eden çağrılarımıza rağmen, iç siyasi saiklerle hareket eden bazı Komite üyelerinin oylarıyla anılan karar tasarısı Mart ayında Komite düzeyinde kabul edilmişti. Bununla birlikte, karar tasarısının Komite’den geçmişteki benzerlerinin aksine sadece bir oy farkla geçebilmiş olmasında, ülkemizin artan önemi ve girişimlerinin yanısıra, Türk-Amerikan toplumunun bu kere, önceki yıllardan çok daha aktif ve organize bir şekilde, birlik ve bütünlük içinde yürüttüğü çalışmaların büyük etkisi olmuştur. Ancak Aralık ayının son günlerinde yaşadığımız gelişmeler her zaman dikkatli olmamızın gerektiğini açık şekilde ortaya koymuştur. 2010 yılının ilk günlerinde olduğu gibi, dar görüşlü bir zihniyetin eseri olan sene sonundaki girişim karşısında da Türk-Amerikan toplumunun sergilediği uyanık ve kararlı duruş takdire şayandır. Bu bağlamda katkıda bulunan Amerikalı dostlarımıza da ayrıca teşekkür etmek istiyorum. 2010 yılında kaydettiğimiz bu başarıların temelinde Türk-Amerikan toplumunun bütünlük içinde, yeknesak bir duruş göstermesi yatmaktadır. Toplumumuzun bu sağlam duruşu dayanışma ruhu içinde 2011 yılında daha da pekiştirerek sergilemeye devam edeceğine olan inancım tamdır. Ben ve çalışma arkadaşlarım, bu bilinç ve anlayışla, Türk-Amerikan toplumunun güvenli ve huzurlu bir gelecek inşa etmeleri yönünde özenle ve inançla mesai yürütmeye devam edeceğiz. Büyükelçiliğimiz ve ülke sathına yayılmış Başkonsolosluklarımız, sizler için her zaman sorunlarınızın dikkatle dinlenerek, çözüme kavuşturulacağı ve beklentilerinizin karşılanacağı sıcak birer yuva teşkil edecektir. E-Konsolosluk, E-Pasaport gibi uygulamalar, 2011 yılında faaliyete geçecek olan Boston Başkonsolosluğumuz ve yıl içinde atacağımız diğer bazı adımlarla sizlerin hayatlarını daha da kolaylaştırmayı amaçlayan çabalarımızı sürdüreceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle hepinize sağlık ve mutluluk dolu bir yıl diliyor, sevgi ve selamlarımı sunuyorum. Namık TAN T.C. Vaşington Büyükelçisi
28
İngiltere'de yapılan yeni bir araştırmada, hem ev hem de işte çalışarak "çifte vardiya" yapan kadınların erkeklere oranla stresin yol açtığı rahatsızlıklardan daha çok mustarip oldukları belirlendi.
Yurttan - Dünyadan Çalışan kadınlarda stresin yolaçtığı rahatsızlıklar erkeklerden daha fazla
Sırpların İşkence karargâhıydı, şimdi Türk okulu oldu
SARAYBOSNA-Bosna'daki savaş zamanında (19921995) Saraybosna'nın Vraça semtinde Çetniklerin karargâh olarak kullandığı ve Boşnaklara işkence uyguladığı bina, şimdi Türk okulu olarak hizmet veriyor.
İngiltere'de yapılan yeni bir araştırmada, hem ev hem de işte çalışarak "çifte vardiya" yapan kadınların erkeklere oranla stresin yol açtığı rahatsızlıklardan daha çok mustarip oldukları belirlendi. Daily Mail'in haberine göre, 4 yıl süren araştırmada, stresin klasik belirtileri olan sırt ve boyun ağrılarının kadınlarda daha şiddetli görüldüğünü ortaya koydu. İsveç'teki Gothenburg Üniversitesinde,
çalışanlar ve öğrenciler olmak üzere iki grup kadın ve erkek üzerinde yapılan araştırmada, öğrenci grubunda kadınlarda erkeklere oranla boyun ağrısının daha çok görüldüğü, çalışanlar arasındaysa, kadınların erkeklere nispeten bel ve boyun ağrısından daha çok mustarip oldukları saptandı. Lancester Üniversitesi'nden Prof. Cary Cooper, hemen her gelişmiş ülkede kadınların "çifte iş" yaptıklarını be-
lirterek, "Bir erkek gibi işe gidiyorlar fakat aynı zamanda evdeki esas işi de onlar yapıyor. Dolayısıyla bu iki görevin baskısını çekiyorlar" dedi. Akademisyenlerden Anna Grimby-Ekman, öğrenci grubundaki sonuçların kendilerini şaşırttığını çünkü böylesine genç bir grupta hem erkek hem de kadınlarda boyun ağrısının eşit olacağını düşündüklerini söyledi. (A.A)
Savaş zamanında kuşatma altındaki Saraybosna'nın Sırp kontrolünde olan Vraça semtinde Çetniklerin karargah olarak kullandığı, Boşnaklara işkence yapılan, hayatı cehenneme çeviren keskin nişancıların konuşlandığı bina, 1997 yılından bu yana Türk okulu olarak hizmet veriyor. Sarayevo Kız Kolejinin lise üçüncü sınıf öğrencisi Hı rvat asıllı Ana Tankosiç, okulda öğrenim gördüğü için çok mutlu olduğunu belirterek, okulda arkadaşları ve öğretmenleriyle çok güzel bir diyalog kurduğunu vurguladı. Berina Sulyiç adlı Boşnak öğrenci ise Türkçeyi ve Türkleri çok sevdiğini ifade ederek, "Okulumuz hakkında en iyi şeyleri söyleyebilirim" dedi. AA
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
30
US News
UN's Ban Favors Expanded Security Council UN Secretary-General Ban Ki-moon says he is in favor of adding more members to the UN Security Council. In an exclusive interview with RFE/RL, Ban says the prevailing view among UN members is that the current format of 15 council countries -- including five permanent veto-wielding members -- needs to be reformed.
Evidence in the Age of Smart Phones and Texting We live in an age where we can always stay “connected”. With our smart phones within arm’s reach, we’re never out of touch with the world. If we’re sitting on a park bench in Central Park and crave a cinnamon roll with a French Vanilla coffee at 10:00 am, no problem! A few keystrokes later, we’re looking at a list of ten coffee houses within 15 minutes walking distance. And if we’re sitting in a dark movie theatre trying to enjoy a film, people around us can use this same wonderful technology to receive and send frivolous text messages throughout the film. Life really HAS gotten good! But from a legal standpoint, electronic communications have raised important legal issues about what kind of material is admissible in a lawsuit. By the word “admissible”, we mean that a piece of information may be offered to the court. The court may consider the relevance of the information. Such information is called “evidence” in a legal proceeding. If a judge decides that certain information would be meaningful to the jury in reaching a verdict, the judge could conclude, “This evidence is admissible I will allow the jury to consider it.” For instance, in a murder trial, admissible evidence could include things such as fingerprints on a gun or the life insurance policy of the victim. The fingerprints are relevant because they connect a shooter’s hand to the weapon. The life insurance policy is relevant because it shows a motive for killing the victim. But in the electronic age, this business of evidence has grown more complex. Nowadays, we no longer limit ourselves to sending only traditional letters through the post office. We don’t use our phones only to make calls. We send text messages. We send e-mails. We send “Tweets” on Twitter. We make online purchases. We upload posts to blogs and social networks. We look things up using search engines. We send letters and spreadsheets as attachments to simple e-mails. It certainly has become an electronic world. But what does all of this mean from a legal standpoint? It means that all these electronic communications can become evidence in a legal proceeding. To illustrate, let’s say we had someone whose business wasn’t going well. They ran a store, but in this tough economy, sales were down. They consider “torching” their business. They figure a few gallons of gasoline and a few “careless” matches might be the answer to their business problems. Let the insurance policy pay for the incinerated inventory, and let life move on. But when insurance investigators enter the picture, they could delve into many electronic aspects of the situation that point to arson. And if it’s an arson job, there will be criminal charges. And there will be no payment from the insurance company.
Ban discussed this and other issues -- including Iran's nuclear program and the recent WikiLeaks disclosures -- with RFE/RL's Yedige Magauin in Astana, ahead of the summit there of the Organization for Security and Cooperation in Europe (OSCE). RFE/RL: Mr. Secretary-General, I'd like to thank you for this opportunity. And I'd like to start with the WikiLeaks disclosures that made a splash around the world. Previously secret U.S. diplomatic cables reveal that the State Department asked American diplomats to gather biometric and other information on you and your senior staff at UN headquarters. Does that concern you? Ban Ki-moon: My spokesperson has issued a statement in this regard. I hope you will refer to that statement, first of all. Basically, I do not believe that anybody would be happy when somebody knows that he or she is under watch by somebody. However, as the secretary-general of the United Nations, I know that my job and my performance is transparent and under constant scrutiny by the international community. The United Nations' activities are transparent and we are doing our best efforts to meet the expectations of the international community. RFE/RL: But does it concern you, the fact itself? Ban: Again, my statement stated that all member states of the United Nations should adhere to existing conventions and treaties respecting and protecting the immunities and privileges of the United Nations. RFE/RL: Now to host country Kazakhstan, who chairs the OSCE now. Many who believe that chairmanship means leading by example question that Kazakhstan -- with its weak record on basic human rights and freedoms -- should even have had this job
to chair a major European security and rights body. What's your opinion on it? How would you evaluate Kazakhstan's chairmanship of the OSCE in the past year? Ban: During the last year as chairman in office of the OSCE, Kazakhstan has been demonstrating its leadership and commitment for peace and stability in Kyrgyzstan and other areas. It's remarkable that they have been working very closely with the members of the OSCE and also United Nations to ensure that there should be peace and stability and human rights in Kyrgyzstan. I sincerely hope that under the leadership of President [Nursultan] Nazarbaev during this OSCE summit meeting the members of the OSCE will be able to address all the issues of common concern, starting from peace and stability, human rights, environmental sustainability, nuclear disarmament. All these are important issues which we need to address. Kazakhstan is one of the important partners of the United Nations and also has been making great social and economic development. I sincerely hope that also Kazakhstan will make good progress in upholding, respecting human rights. This is what I have discussed with the Kazakh leadership and I sincerely hope also that they will fully implement the recommendations of the Human Rights Council. This the excerpt of the interview published in Raıdo Free Europe at http://www.rferl.org/content/ban_ki_moon_interview_security_council_expansion_kazakhstan/2234955.html
When prosecutors and investigators examined the case, they could look to see if the business owner had conducted internet searches to learn about flammable materials to use as accelerants. He might have been trying to figure out which ignition materials would not leave traces in the charred remains of a building. If things weren’t going well, investigators could delve into e-mails between the business owner and his accountant, establishing that things were going badly for a long time. Investigators could probe into the business owner’s internet searches about having a liquidation sale of his inventory. You get the picture. In this day of electronic technology, the body of information that could enter a legal proceeding has become much broader. Depending on a person’s circumstances, this evidence could be helpful or harmful. Timur handles lawsuits for car accidents, slip & fall accidents, work accidents, cruise ship accidents, serious personal injury, hospital errors, medical malpractice, dangerous product, pharmaceutical drugs, workplace discrimination, sexual harassment and other areas of law. * www.benimavukatim.com * t.akpinar@verizon.net * 718 224-9824
Yeni Yılınızı Tebrik Ediyoruz
US News
31
TCA Applauds Appointment of New US Ambassador to Turkey On December 29, 2010, President Obama appointed Frank Ricciardone as the US Ambassador to the Republic of Turkey. This appointment has ended a six month period of time when the position was vacant. The former Ambassador, James Jeffrey, is currently serving as the US Ambassador to Iraq. Following the announcement, G. Lincoln McCurdy, President of the Turkish Coalition of America (TCA) released the following statement: “During his time in Ankara, Ambassador Ricciardone will continue to foster the long-standing commercial and security relationship between the US and Turkey. TCA is confident that Ricciardone brings significant experience and statesmanship to his new posting and will help to accomplish our nations’ mutual goals. We also take this opportunity to congratulate the appointment of Matthew Bryza as Ambassador to Azerbaijan, a nation with which Turkey and the United States share significant ties. We hope that both Ambassadors will work together with the respective governments in their host nations to
Wiki-Leak Conspiracy
end conflicts, bring peace and prosperity to the people of the region, while enhancing the image of the United States." “Turkish Americans and Azeri Americans look forward to a new era under the stewardships of these two fine diplomats. At the same time, we lament that two US Senators chose to hold up the appointment of Ambassador Bryza by adopting the hateful, deceptive rhetoric of a radical Armenian American group. We hope that US foreign policy in the region will cease to be kept hostage by such groups and that in the months ahead we will witness a principled US foreign policy that serves US national interests first and aims to enhance human rights, democracy, regional interdependence and peace in these critical parts of the world."
TCA Announces 2011 Summer Internship Program The Turkish Coalition of America (TCA) is pleased to announce that it is now accepting applications for its 2011 Washington Summer Internship Program. Since its inception in 2007, 56 Turkish Americans have been placed in internships with prestigious Congressional offices and non-profit organizations. This program provides an opportunity for Turkish American students to live and work in Washington D.C., learn about the American political process, and explore career opportunities in public affairs. Designed to enhance Turkish American participation in political life and to cultivate the future generation of Turkish American leaders, the program lasts up to 10 weeks between June-August 2011. Interns will be provided an opportunity to work in congressional offices and select Turkish American non-governmental organizations. A monthly stipend will be provided by TCA. Currently enrolled undergraduate and graduate students, in addition to recent graduates are eligible to apply for this program. Applicants must be U.S. citizens or permanent residents. Applications must be submitted no later than February 4, 2011 via email to Beril Unver at bunver@tcamerica.org.
Completed application packets must contain: * Completed Application Form * Resume * 2 Passport Size Photographs * Completed Short Essays For more information on issues related to USTurkey Relations and Turkish Americans, please visit www.tc-america.org
"If the United States attacks Iran Saudi Arabia will not benefit!" an Arab official of dubious background told me after he read the WikiLeak cables. "Tehran would destroy the Saudi oilfields with thousands of conventional missiles launched from Lebanon and Iran, and the House of Saud would topple. Only Israel would gain!" Surprised by this comment I remarked this viewpoint was quite unconventional. He responded: "As long as Israel has nuclear missiles Syria and Iran would not attack the Zionists from Lebanon!" So I asked him "How would Israel gain if the world economy collapsed when the price of oil more than triples if the Persian Gulf oil fields were destroyed?" "Pro-Zionist George W Bush wants to be President of the oil-rich State of Texas after the United States dissolves just as the Soviet Union dissolved when their economy collapsed!" he answered. I began to imagine he might be an agent of a secret oil consortium so I lured him on: "It's true the remaining oil producers would temporarily benefit if the Saudi and Iranian oil fields were destroyed, but if the world economy collapsed there would be no market for their oil and the oil-rich State of Texas too would collapse!" I told him his way of thinking made no sense since no country would benefit and everyone would suffer if war and waves of terrorism broke out, but he was undeterred: "Israel discovered vast natural gas fields off their coast, will have all electric automobiles with little need for gasoline and oil, and with the mutual destruction of Iran, Saudi Arabia, Lebanon, and Syria its stated enemies would be destroyed!" "So you don't believe the Wiki-Leak "secret" cable report that the Saudi Monarch wants America to "cut off the head of the snake" by America attacking Iran?" I thus challenged him, and he responded: "The Israelis will not attack Iran as they then would become the main target of retaliation. The Zionists are not stupid but the Saudis are!" Now I suspected he was a secret Iranian agent. Either that or a conspiracy nut not to be taken seriously. But perhaps I am just as nutty for reporting this conversation.
32
Forum Bulmaca - 134 Üstteki resim Lekesi olan
..... Saat (alt resim) Bir Uzak Doðu sporu
Güç, derman Yöre
Büyük baba
Duygu
Engel Ýnceleme yazýsý
Belirti, iz, ipucu Büyüklük, yücelik
4
Bir çoðul eki Fert
Ýçten baðlýlýk Sevgili Sanma, saný, zannetme Menteþe
Sorumlu
Kesimevi, mezbaha Asya’da Vasýf, bir göl keyfiyet
Metal olmayan element Korunacak eþya
3
Maddenin yapý taþý Ýþaret Kum falý Neonun sembolü
Çabuk eriyip daðýlan Tüzük
Bir nota Alýþýlmýþ, alýþýlan Saatin altmýþta biri
Yergi Kütahya’ nýn bir ilçesi Uyarma
8
Kirpik boyasý
Temiz, berrak Týp bilgisi
Açýktan açýða Yabancý
1
Çalýþmaya ara verme Mevki Arnavutluk para birimi Þaka
Küçük
Bir cins iri at
Para birimimiz Araba lambasý
Verimli toprak Tuzak, kapan
2
Bir nota Özlenen vatan
Mitolojik bir çalgý Filmin tanýtma yazýsý
Bir hayvan Özgünlük
Bir parça, azýcýk Dilsiz
Ortadaki resim
En kalýn erkek sesi
Demiryolu
5
Karakter Savaþçý kadýn
Gözde Saðlýklý, canlýlýk sýhhatli, salim Bir orman aðacý
Ensiz Mal, ticaret malý
Yaðma Küçük çocuk
Muðla’nýn bir ilçesi Kötü
Diþi deve Letonya’ný n baþkenti
Ege’de antik bir kent Cet, dede
Belli bir süre için, geçici olarak
6
Sivas’ýn bir ilçesi Cilve Birinci çoðul kiþi Fas’ýn plaka iþareti
7
Maçlarda seyirciyi coþturan kiþi
Özen Ýri taneli bezelye
9
Üzme, sýkýntý verme
1
ÞÝFRE:
2
3
4
5
Kýsa zaman
6
7
8
9 Hazırlayan: Güven Söztutan guvensoztutan@forumgazetem.com
Amerika Haberleri
33
"Ricciardone'nin özel yetkiyle atanması Obama'nın Türkiye verdiği önemin göstergesi" ABD Başkanı Barack Obama'nın, ülkesinin Ankara Büyükelçiliğine aday gösterdiği Francis Joseph Ricciardone'yi, Senato'da yasama döneminde verilen arada, özel yetkisini kullanarak Büyükelçiliğe atamasının Türkiye'ye verdiği önemin göstergesi olduğu belirtildi. Pakistan'ın bitmeyen çilesi Nedense İslam dünyası beceriksizleri ödüllendirmek hastalığından 21. yüzyılda bile kurtulamamış. Türkiye adına Pakistan’daki sel felaketi mağdurlarına 3 milyon TL’lik yardım çekini ulaştıran Emine Erdoğan’a “Hilal-i Pakistan” nişanı verdiler diye bizden bi-rileri de Aralık 2010’da Türkiye’yi ziyaret eden Pakistan başbakanı Yusuf Rıza Gilani’ye Cumhuriyet nişanı verdiler. Cumhuriyet nişanına layık görülen Gilani geçen yaz aylarındaki Monsoon yağmurları sonrası meydana gelen sel felaketi ile mağdur olan milyonlarca Pakistan’lıya felaketten 5 ay sonra bile çadır ve ekmek dahi ulaştıramayan bir hükümetin başbakanı. Evet yanlış okumadınız, sel felaketinin üzerinden neredeyse 5 ay geçti ama Pakistan’ın düzlük güney bölgelerinde halen su altında milyonlarca Pakistan'lı kardeşimiz en temel ihtiyaç maddelerine muhtaç durumda suların çekilmesini ve hükümetlerinin “devletlu” şefkatini beklemekte. Pakistan medyası milli sporları kriket'deki rüşvet dedikodularını evire çevire analiz etmekle meşgul iken, BBC ekipleri Aralık 2010 ortalarında Pakistan’ı tekrar ziyaret edip, sel mağdurlarının durumunu yerinde araştırıp haber yaptılar. Durum sanıldığı gibi değilmiş. Ülkenin beşte birini su altında bırakan sel suları ülkenin güneyinde halen çekilmemiş ve milyonlarca mağdur halen en temel yardım malzemelerine (çadır, içilir su, ekmek gibi) muhtaç durumda. Bir bölgenin milletvekili, aynı zamanda toprak ağası imiş, diyor ki “Hükümetten 7 bin çadır istedim, sadece 5 yüz tane gonderdiler”. Kör bir köylü “Çadır istedim gelmedi, ekmek istedim vermediler” diyor. Anlaşılan 6 milyonu yurtlarından eden, 600 bin evi yıkan ve 20 milyon kişiyi etkileyen sel sularının getirdiği ızdırap hala devam etmekte. Kabul etmek mümkün değil. 160 milyonluk nüfusa, balistik füze teknolojisine sahip ve 1998 yılında 5 nükleer deneme gerçekleştirmiş Pakistan, ABD’den milyarlarca dolar yardım almasına rağmen selden 5 ay sonra bile mağdurlarına hala neden çadır ulaştıramıyor?
ANKARA-Diplomatik kaynaklar, Obama'nın, adaylığı uzun süredir Senato tarafından onaylanmadığı için Ankara'daki görevine başlayamayan Ricciardone'nin atamasını, yasama dönemine verilen arada yapmasını olumlu karşıladı. Atamanın, Obama yönetiminin Türkiye'ye verdiği önemin göstergesi olduğuna işaret eden kaynaklar, Türkiye'nin önemle üzerinde durduğu ABD'nin Bakü ve Şam büyükelçilerinin atamasının da yapıldığına dikkati çekti. ABD Anayasasına göre, büyükelçilikler gibi bazı kilit makamlara yapılan atamaların Senato
tarafından onaylanması gerekiyor. Ancak ABD Başkanı, Kongre'nin yasama dönemine ara verdiği zamanlarda geçici olarak, bu makamlara atama yapabiliyor. Ricciardone'nin atamasının da Senato'nun yeni yasama döneminde, bir yıl içinde onaylanması gerekiyor. Ricciardone'nin ataması, önceki yasama döneminde Cumhuriyetçi Parti Kansas senatörü Sam Brownback tarafından engellenmişti. Obama aynı yöntemle, Bakü Büyükelçiliğine aday gösterdiği ancak ataması Kongre'deki Ermeni lobisi tarafından engellenen Matthew Bryza ile Şam Büyükelçiliğine aday gösterdiği Robert Ford'un da atamalarını yaptı. (A.A)
Yurtdışında da Öğrenci Yurtları Açılacak YURTKUR Genel Müdürü Hasan Albayrak, Türkiye dışında da yurt açılmasına ilişkin olarak, ''Londra'da bir öğrenci bana şöyle söylemişti, 'Siz niye buralara yurt açmıyorsunuz?' Öğrencilerle burada yaptığımız toplantı sonrasında yurtdışında da yurt açmak aklımıza yattı'' dedi.
Hükümetin kusurlu olduğuna şüphe yok ama kendilerine adam muamelesi yapmayan politikacılara ve toprak ağalarına isyan etmeyen sessiz çoğunluğun hiç mi suçu yok?
Albayrak, 1000 veya daha fazla öğrenci olan yerlerde yurt kiralanabileceğini, bu konuya ilişkin detayların çıkarılacak yönetmelik ile netleşeceğini söyledi.
Pakistan halkı Türk halkından sadece maddi yardım değil aynı zamanda ders almalı. Aklıma 1999’da deprem bölgelerine ancak 3 gün sonra ulaşabilen Ecevit hükümeti geldi. Sessiz çoğunluk o hükümete cevabı 2002 seçimlerinde Erdoğan’ın partisini tek başına iktidara getirerek vermişti. Umarız Pakistan halkı da kendini unutan, kriket oynayıp İngiliz aksanı ile konuşmayı marifet sayan Pakistan’ın dinozorlaşmış politik hanedanlarını ilk seçimlerde sandığa gömerler.
Yaklaşık 2 yıl önce Londra'ya gittiğinde Oxford Üniversitesi'nde 49 Türk öğrenciyle sohbet ettiğini söyleyen Albayrak, ''Orada bir öğrenci bana şöyle söylemişti, 'Siz niye buralara yurt açmıyorsunuz?' Buralarda öğrenciler perişan oluyor. Sebebi İngiltere'de o zaman 4 bin-5 bin civarında öğrenci vardı'' dedi.
Pakistan’daki felaketin o bölgeye mahsus yerel bir olay olarak kalacağını zannetmeyelim. Cumhuriyetçi politikacıların ciddiye almadıkları küresel ısınmadan kaynaklanan iklim değişikliklerinin dolaylı etkileri bunlar. Güney Asya Monsoon yağmurları Bangladeş, Pakistan ve Hindistan gibi ülkeleri etkileyen ve her yıl tekrarlanan sıradan bir doğa olayı. 50 milyon yıl önce Tibet platosunun Hint plakası ile çarpışıp yükselmesi sonucu oluşturduğu Himalaya sıradağlarını aşarken soğuyan bulutların bıraktığı yağmurlardan oluşur. Jeolojik veriler Monsoon yağmurlarının tahminen 8 milyon yıl önce şimdiki şiddetine yakın bir seviyeye ulaşmış olabileceğini gösteriyorlar. Ama 2010’dakinin bu kadar şiddetli olmasının sebebini son yarım asırdaki küresel ısınmanın azdırdığı “El Nino” etkisine bağlıyor bazı uzmanlar. Yani küresel ısınma devam ettiği sürece doğanın sürprizlerine hazırlıklı olalım.
KKTC'ye de üniversite eğitimi için Türkiye'den çok sayıda öğrencinin gittiğin belirten Albayrak, YURTKUR'un yapısını oraya uygulamak üzere birçok çalıştay düzenlendiğini anımsattı.
Önce New Orleans’ı yıkan Katrina kasırgası, sonra bu yıl Rusya’da yakın tarihin en geniş orman yangınları ve Pakistan’da yüzyılın seli meydana geldi. Bundan sonra Karadeniz’de asrın seli yada Wyoming’de tarihin en şiddetli kar fırtınasının olmaması için hiç bir sebep yok. Yeryüzünü koruyalım ki oda bize insaflı davransın. Bilge Şef Seattle’in 150 yıl önce söylediği “The earth does not belong to us. We belong to the earth” sözü geçerliliğini korumakta...
Kurumun sosyal devlet anlayışını üniversite gençliğine yansıttığını vurgulayan Albayrak, ''Öğren-
ciyi önce evladımız gibi görüyoruz, sonra müşterimiz gibi görüyoruz. Müşteri memnuniyeti kredi yurtlar kurumunda önemlidir'' dedi. Birçok ülkeye gittiklerini ve yurt konusunda bir eksiklik olduğunu gördüklerini ifade eden Albayrak, Londra'daki öğrencilerle yaptığı toplantı sonrasında yurtdışında da yurt açılmasına karar verdiklerini söyledi. Sonrasında bu konuyla ilgili çalışma yaptıklarını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüklerin ve izin aldıklarını anlatan Albayark, ''Sayın Başbakan'ın talimatıyla yapılıyor bu işler. Kendisine anlattım çok hoşuna gitti'' dedi. AA
Anayurt Haberleri
34
Yurt dışından getirilecek televizyon, radyo, video, kamera uydu alıcısı gibi cihazlardan bir defaya mahsus ücret alınacak ANKARA - Bakanlar Kurulu'nca, 2011 yılı için geçerli olmak üzere, ticari ithalat maksadı dışında yurt dışından getirilecek televizyon, radyo, video, kamera uydu alıcısı gibi cihazlardan bir defaya mahsus 10-215 avro arasında ücret alınmasına karar verildi. Bakanlar Kurulu'nun konuya ilişkin kararı, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Karara göre, ticari ithalat maksadı dışında yurt dışından getirilecek renkli televizyon, siyahbeyaz televizyon, radyo, video, televizyon uydu alıcıları, birleşik cihazlar ile bunların dışında kalan radyo, televizyon yayını almaya yarayan her türlü cihazlar için bir defaya mahsus ve 2011 yılı için olmak üzere, değişen tutarlarda ücret alınacak. Bu çerçevede, renkli televizyonlardan 51 ekrana kadar (51 ekran dahil) 55 avro, 51-67 ekran arası (67 ekran dahil) 85 avro, 67-85 ekran arası (85 ekran dahil) 120 avro, 116 ekran
ve yukarı 150 avro, oto televizyonu için de 85 avro alınacak. Siyah-beyaz televizyonlar için 51 ekrana kadar (51 ekran dahil) 25 avro, 51 ekrandan yukarı olanlar ve oto televizyonları için 30 avro, cep tipi radyo alıcıları ile saatli radyo ve radyolu saatler, radyolu cep telefonları, bir müzik aleti (elektronik org gibi) üzerindeki radyolar, oyuncalar üzerindeki radyolar, ışıldaklar ve radyolu vantilatörler için 10 avro istenecek. Oto alıcıları için 15 avro, taşınabilir radyo alıcıları için 25 avro, rack tipi birleşik cihazlardan radyo alıcı kartları ve videolar ve video kamera için de 180 avro ödenecek. Öte yandan tek kanallı televizyon uydu alıcı cihazları için 30 avro, çok kanallı olanlar için 70 avro, birleşik cihazlar için (kombine) de 35 avro ile 180 avro arasında değişen tutarlarda ödeme yapılacak. Söz konusu cihazlar dışında kalan, radyo ve televizyon yayımını almaya yarayan her türlü cihaz için 180 avro ödenmesi gerekiyor. (A.A)
İlk edebiyat müzemiz tarihi bir konakta kuruluyor ADANA - Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 5 ilde kurulacak edebiyat müzelerinin ilki olacak Adana'daki müze için çalışmalar sürüyor. Adana İl Kültür ve Turizm Müdürü Osman Arık, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Adana, İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Erzurum'da kurulması planlanan edebiyat müzelerinden ilkinin Adana'da açılacağını kaydetti.
Türk Amerikan toplumunun Sanal İş Rehberi
www.TurkishSuperPages.com
Müze binasının, merkez Seyhan ilçesi Mestanzade Mahallesi'ndeki, mülkiyeti Adana Büyükşehir Belediyesi'ne ait tarihi Dişçi Ethem Konağı olacağını ifade eden Arık, şöyle devam etti: "Cumhuriyetin ilk yıllarının mimari özelliklerini taşıyan binanın restorasyonu ve içerideki düzenlemeler 5 aydır sürüyor.
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Bitmek üzere olan müze çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi ile Çukurova Üniversitesi'nden gelen teknik ekiplerin katkılarıyla sürüyor. Müzenin, 'Yaşar Kemal Edebiyat Müzesi ve Kütüphanesi' adıyla hizmete açılması planlanıyor. Rahatlıkla zaman geçirilebilmesi ve fonksiyonel olabilmesi için binada kafeterya da bulunacak. Bir yandan da, aralarında Karacaoğlan, Dadaloğlu, Orhan Kemal ve Yaşar Kemal'in de bulunduğu halk ozanı ve edebiyatçılarla ilgili araştırma ve çalışmalar sürüyor. Adana, yazarıyla, edebiyatçısından sinemacısına kadar verimli ve bu konuda bir eser sıkıntısı yok. Hayatta olan Adanalı sanatçıların özel eşyalarını da temin ederek, müzede sergilemek istiyoruz." AA
Anayurt Haberleri Çini ile cam birleşti, yeni bir sanat dalı ortaya çıktı
1,5 ton hamsiyi 1 saatte yiyip bitirdiler
Kütahya'da çinicilik ve cam işleme sanatıyla uğraşan iki arkadaşın, çiniciliği cam ile birleştirerek cam üzerine çini desenlerini işlemesiyle yeni bir sanat anlayışı doğdu.
KÜTAHYA - Çini ustası Kadir Yavaş ve arkadaşı cam işleme sanatçısı Ahmet Altıntaş, güçlerini ve sanat deneyimlerini birleştirerek yeni bir sanat anlayışını ortaya çıkardı. Önce çini altyapısı üzerindeki desenleri camla kaplayıp daha parlak ve canlı renklere sahip, daha dayanıklı bir ürün elde eden iki arkadaş, cami, ev ve köşklerdeki dekorasyonlarda bu cam kaplı karoları kullanmaya başladı. İki arkadaş daha sonra çini desenlerini cama uyguladı. Camda yeni bir boyut kazanan desen ve renklerle ortaya çıkan sonuç, yeni bir sanat anlayışının ilk adımı oldu. Geliştirdikleri ürünü tescil ettiren iki arkadaş, çiniye oranla dış etkenlerden zarar görmeyen, solmayan, yıpranmayan özellikte eserler üretiyor. Çini desenlerini cama uygulamadan önce desenlerin filmlerini hazırladıklarını belirten Altıntaş, şöyle konuştu: ''Çini desenleri önce ışık geçirme özelliği bu-
lunan kağıtlara elle çiziliyor. Daha sonra bu desenleri 1200 derece sıcaklığa dayanıklı çini boyalarıyla boyuyoruz. Bu şekilde yuvarlak, altıgen ya da değişik ölçülerdeki camları dekorluyoruz. Cam nemden etkilenmeyen bir malzemedir. Hazırlamış olduğumuz özel boyalarla camı dekorladığımızda uzun yıllar özelliğini yitirmeyen, renklerini kaybetmeyen, nemden etkilenmeyen bir malzeme elde etmiş oluyoruz. Bunun yanı sıra dekorladığımız kısım camın arkasında kaldığı için kullandığımız boyaların insanlarla ve dış etkenlerle temasını da engellemiş oluyoruz. Bu işlem bittikten sonra füzyon fırına camı yerleştirip 800-850 derece sıcaklığa maruz bırakıyoruz. Böylece serigrafiyle bastığımız boya ile camı birleştirmiş oluyoruz. Fırından çıkardıktan sonra kuvvetli hava vererek camı temizliyoruz. Kullanmış olduğumuz boya ve renkler de camla bütünleşmiş oluyor. Camın sürtünmesi ile hiçbir şekilde desenler kaybolmuyor.''
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
TRABZON - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fatih Eğitim Fakültesinde düzenlenen hamsi şöleninde, 1.5 ton hamsi 1 saat içerisinde tüketildi. Üniversitenin Söğütlü beldesindeki Fatih Kampüsü'nde gerçekleş tirilen şölene, KTÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özen, rektör yardımcıları, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fatih Eğitim Fakültesinde düzenlenen hamsi şöleninde, 1.5 ton hamsi 1 saat içerisinde tüketildi. Üniversitenin Söğütlü beldesindeki Fatih Kampüsü'nde gerçekleş tirilen şölene, KTÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özen, rektör yardımcılar ı, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Sabahın erken saatlerinden itibaren hazırlanan 1.5 ton ızgara hamsi, beraberinde ikram edilen ekmek, turp, soğan, helva ve meyveyle birlikte 1 saatte tüketildi. Ziyafetin ardından öğretim görevlileriyle öğrenciler, yöresel müzik eşliğinde horon oynadı. AA
35
Amerika Haberleri
36
Botta doğdu, 15’ni doldurunca Okyanus’a açıldı Dünya çevresini yelkenliyle tek başına dolaşan en genç insan olma hedefiyle Portekiz'den okyanusa açılan 15 yaşındaki Hollandalı Laura Dekker, amacına bir adım daha yaklaştı. Dünya çevresini yelkenliyle tek başına dolaşan en genç insan olma hedefiyle Portekiz'den okyanusa açılan 15 yaşındaki Hollandalı Laura Dekker, amacına bir adım daha yaklaştı. Ailesinin, dünyanın etrafında dolaştığı sırada, Yeni Zelanda'da bir botta doğan 15 yaşındaki Hollandalı genç kız da ailesinin yolunda ilerliyor. Dekker, yolculuğun en zorlu ve uzun bölümlerinden olan 2 bin 200 deniz millik (4 bin 74 kilometre) kısmını üç haftada tamamlayıp Karayip denizinin kuzey-
Amerikalılar, 2010’da en çok İstanbul'u görmek istemiş
NEW YORK - ABD'nin saygın gazetelerinden New York Times (NYT), okurlarının 2010 yılında en fazla görmek istediği yerin İstanbul olduğunu duyurdu. Gazetenin hafta sonu yayımlanan gezi ekinde yer alan haberde, gazete tarafından tüm dünyadaki okurlarına yöneltilen "2010 yılında en çok nereye gitmek istersiniz?" sorusuna en fazla İstanbul yanıtının verildiği, yapılan oylamada İstanbul'un açık farkla birinci olduğu yazıldı. İstanbul'un 2010 yılında dünyada en çok gidilmek istenen yer olmasında okuyuculara göre, târihî mekânlarının, insanlarının ve kültürünün büyük rol oynadığını yazan gazete, İstanbul'un büyük fark attığı oylamada, görülmek istenen diğer popüler yerler arasında Kolombiya, Seul, Kosta Rica ve New York'un bulunduğunu belirtti. AA
www.TurkishSuperPages.com Türk Amerikan İş Rehberi Tıkla, yeni bir güne yerel haberlerle başla...
www.ForumGazetem.com
doğusunda, Porto Riko'nun 240 kilometre doğusunda yer alan St. Maarten adasına ulaştı. 11.5 metre uzunluğundaki Guppy adlı yelkenlisi ile 21 Ağustos'ta okyanusa açılan 15 yaşındaki genç kız, fırtınanın dinmesi için iki ay Cape Verde Adalarında kaldı. 2 Aralık'ta buradan yola çıkan Dekker, günde bir saat uyuyarak St. Maarten adalarına ulaştı.
Yeni Yılınızı Kutlarız
Anayurt Haberleri
THY`nin yeni yüzü Caroline Wozniacki Tenisin bir numaralı ismi Caroline Wozniacki Türk Hava Yolları`nın business class yüzü seçildi. Türk Hava Yolları`nın Business Class yüzü seçilen Caroline Wozniacki ağırlıklı olarak Avrupa`daki marka iletişiminde tenisseverler ile biraraya gelecek. Polonya asıllı Danimarkalı tenisçi, 3 yıl boyunca reklam filmlerinde ve halkla ilişkiler etkinliklerinde Türk Hava Yolları`nı temsil edecek. En çok gelecek vaadeden tenisçi olarak gösterilen 20 yaşındaki genç tenisçi 2010 yılını birinci olarak tamamladı. 2011 Yılında grand slam ödülünü alması beklenen tenisçi şu ana kadar 12 tane turnuva şampiyonluğu elde etti. Wozniacki Women`s Tennis Association (WTA) tarafından 2008 yılında en iyi yeni tenisçi ödülünün de sahibi olmuştu. Geçtiğimiz günlerde reklam filmi çekimi için Türkiye`ye gelen Caroline Wozniacki Türk basın mensuplarının ilgi odağı oldu. Wozniacki`nin oynayacağı ve Türk Hava Yolları`nın yeni Business Class konseptinin tanıtılacağı reklam filmi Avrupa`daki tüm ülkelerde yayınlanacak. Reklam filmi aynı zamanda uluslararası haber ve spor kanallarında da izleyici ile buluşacak.
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
37
Yurttan - Dünyadan
38
İşte Çin tarafından üretildiği iddia edilen “Hayalet Uçak” PEKİN - Dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden Çin, 4. nesil radara yakalanmayan hayalet savaş uçağı üretti. J-20 savaş uçağının, 5 Ocak günü pistte test edildiği bildirildi.
Kuvvetleri saflarına katılacağı iddiasında bulundu.
Kanada merkezli 'Kanwa Asian Defence' isimli dergide yer alan haberde, J-20 olarak adlandırılan Çin'in 4. nesil savaş uçağının 5 Ocak günü pistte test edildiği bilgisine yer verildi. Çin'in güneyindeki Chengdu kentinde yerel saatle 14:00 sularında yapıldığı bildirilen testin başarılı geçtiği ifade edildi. Güney Kore'de yayınlanan 'Güney Kore Günlüğü' de Çin askeri kaynaklara dayanarak verdiği haberinde, Çin Hava Kuvvetleri'nin J-20 radara takılmayan savaş uçağının pistte en yüksek hız denemesini yaptığı kaydedildi. Haberde hayalet uçağın ilk uçuşunu Ocak ayı ortası yapacağı bildirilirken, en erken 2017 yılında Çin Hava
Çin'in medyası testlerle ilgili yer alan haberleri "söylenti" olarak nitelendirirken, uçağın kapasitesinin de abartıldığını savundu. Çin resmi Shenzhen kanalında konu ile ilgili yer alan haberde, dünyanın en güçlü ülkelerinin hava kuvvetlerinin 4. nesil uçakları artık kullandığı aktarıldı. Ayrıca 1997 yılında ABD yapımı F-22'lerin 4. nesil savaş uçağı olduğu ve ABD Hava Kuvvetleri'nin filosunda bulunduğu bilgisine yer verildi. Çin televizyonundaki programda, '2006 yılında üretilen F-35 savaş uçakları ile birlikte ABD ordusunun 4. nesil savaş uçaklarında olgunluğa ulaştığı' ifadelerine yer veridi.
ÇİN: HABERLER 'SÖYLENTİ'
Aşkını afişe etti, sevdiğine "evet" dedirtti IĞDIR - Iğdır Belediyesinde zabıta olarak çalışan 30 yaşındaki genç, sevdiği kıza evlilik teklifini ilan tahtalarına astırdığı "...Sen benim için daima teksin, hayatım benimle evlenir misin?" yazısının yer aldığı afişle yaptı. 3 ay önce tanıştığı kızın gönlünü bir kez daha çalmayı başaran çılgın aşık, teklifine olumlu cevap aldı. Kentin çeşitli yerlerindeki ilan tahtalarında "Seni tanıdığım günden bu yana anladım ki kimse sana rakip olamaz. Çünkü sen benim için daima teksin. Hayatım benimle evlenir misin?" yazılı gül resimli afişler halk
arasında merak uyandırdı. Çılgınca evlilik teklifi yapan kişinin Iğdır Belediyesinde zabıta olarak çalışan 30 yaşındaki M.Ç. olduğu belirlendi. M.Ç, AA muhabirine, kız arkadaşı 29 yaşındaki Ü.Ö. ile yaklaşık 3 ay önce tanıştığını ve aşık olduğunu belirterek, "Evlilik teklifi yapmak için güzel bir yol aradım. Sonunda afiş astırarak teklif etmenin iyi fikir olacağını düşündüm" dedi. Kız arkadaşı Ü.Ö'nün, bu jest karşısında çok heyecanlandığını, gönlünün prensesinin, evlilik teklifine "evet" yanıtı verdiğini söyledi. Genç aşık, "Bu hafta sonu tanışmak için ailemi sevdiğim kızın evine göndereceğim. Zaten onlar da birlikteliğimizi öğrendiler" dedi.
Yeni Yılınızı Kutluyoruz
Yeni Y覺l覺n覺z Kutlu Olsun
40 Eski ABD Başkanı Carter, kaplumbağayı okyanusa bıraktı
Yurttan - Dünyadan
Ağırlama ve ikram sektörü Antalya'da buluşuyor ANTALYA - Antalya Fuarcılık AŞ (ANFAŞ) tarafından bu yıl 22'incisi düzenlenen ''Uluslararası Konaklama, Ağırlama, İkram Sektörü Ekipmanları ve Dekorasyon İhtisas Fuarı'' 19 Ocakta açılacak. ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çalık, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkan Yardımcısı Güray Parlak, Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Adnan Özsoy, Akdeniz Turistik Otel Yöneticileri Birliği (AKTOB) Başkanı Sururi Çorabatır, Antalya Şefler Birliği Başkanı Fahir Telli, İç Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Hakan Külahçı ile birlikte Dedeman Oteli'nde basın toplantısı düzenledi.
Times Square’e kötü anıları imha makinesi
ANFAŞ Başkanı Çalık, 22. Uluslararası Konaklama, Ağırlama, İkram Sektörü Ekipmanları ve Dekorasyon İhtisas Fuarı'nın otel ekipmanları tedarikçileri için önemli bir alım noktası olmasının yanı sıra, Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetlerden de alıcı ve yatırımcıların fuara olan ilgisinin her geçen yıl arttığını söyledi. Fuara, Suriye'den Şam Ticaret Odası, İran'dan Tahran ve Tebriz Ticaret Odaları, Irak'tan Erbil ve Kerkük Ticaret Odalarından alım heyetlerinin geleceğini belirten Çalık, bu ülkelerden yatırımcılar ve ticaret müşavirlerinin de fuara katılacağını bildirdi. AA
ABD'nin eski başkanlarından Jimmy Carter, tedavi edilen yaklaşık 45 kilogram ağırlığındaki kaplumbağayı taşıyarak Atlas Okyanusu'na bıraktı. Carter, Kaplumbağa Hastanesini gezerek yetkililerden bilgi aldı. ABD'nin eski başkanlarından Jimmy Carter, tedavi edilen kaplumbağayı Atlas Okyanusu'na bıraktı. Yaklaşık üç ay önce yaralı hâlde bulunan ve Danger (tehlike) adı verilen 45 kilogram ağırlığındaki deniz kaplumbağası, Marathon'daki Kaplumbağa Hastanesine getirdi. Tedavisi tamamlanan Danger'ın okyanusa bırakılması için Florida Keys'te tatil yapan Jimmy Carter da davet edildi. Kaplumbağa Hastanesini gezen ve yetkililerden bilgi alan eski başkan Carter, daha sonra görevlilerle birlikte kaplumbağayı denize kadar taşıdı.
Yeni Yılınızı Tebrik Ediyoruz
New York sakinlerine, 2010'un kötü anılarını unutmaları imkanı vermek için "Dünyanın Kavşağı" Times Meydanı'na dev bir kağıt imha makinesi yerleştirildi. "Sıkıntılardan Kurtulma Günü"nde New Yorklular, yılın en kötü hatıralarını bir kağıda yazarak kamyon büyüklüğündeki evrak imha makinesine atarak, bu kötü anılarını sembolik olarak geçmişe gömdü.
Amerika Haberleri
41
Kaymakamlar, Türk Amerikan toplumuyla buluştu Türkiye’den gelen 35 kişilik Kaymakam gurubu Türk-Amerikan Toplumu ile New Jersey’de buluştu. Çoğunluğunu Kaymakamların oluşturduğu, İçişleri Bakanlığı İdari kadro mensuplarının da bulunduğu bir yönetici gurubu YİNE İçişleri Bakanlığınca her yıl düzenlenen bir hizmet içi eğitim semineri çerçevesinde bulundukları Amerika’da Türk-Amerikan toplumunun ileri gelenleri ile birlikte bir yemekte buluştu.
Türkiye’den gelen 35 kişilik Kaymakam gurubu Türk-Amerikan Toplumu ile New Jersey’de buluştu. İşadamı Üzeyir Şahin’in Toros Restaurant’ta verdiği bir yemekte bir araya gelen gurubun üyeleri halihazırda atanmış Kaymakam veya kaymakam adaylarından oluşuyor. Üzeyir Şahin’in hoşgeldin konuşması başlayan toplantıda ODTÜ Tarih Profesörü Ömer Turan’da yönetici kadroya Amerika tecrübelerini aktardı. Kendisine Amerikan Devletinin halkı idare sistemi ile ilgili soruların yöneltildiği Prof. Turan, Amerikan yönetiminin şeffaf, kendini çok fazla hissetirmeyen ama olması gereken her yerde karşınıza çıkan bir yapısının olduğunu kaydetti. Amerika yönetim yapısının birden fazla sacayağına sahip olduğunun altını çizen Turan, Devletin bu ülkede doğrudan değil dolaylı yönetimi tercih
ettiği, dolayısı ile resmi ve gayri resmi bir çok kuruluş ile işbirliği ve idare paylaşımı çerçevesinde yürütme sağladığı, bu tarz bir işleyişin ise devletin manevra kabiliyetini arttırdığını söyledi. Bir ayı aşkın bir süre Amerikan idari yönetimi hakkında yerinde incelemelerde bulunacak olan Kaymakam kadrosu onuruna New York Başkonsolosu Mehmet Samsar’ın da 10 Ocak’ta Türkevinde bir resepsiyon vereceği öğrenildi. Cahit Oktay - Forum Gazetesi - New Jersey
42
Amerika Haberleri Le Monde gazetesi Julian Assange'ı yılın adamı seçti
Apakan: “Türkiye, Afganistan’a her tür yardım yapmaya hazır”
Fransa'da yayımlanan Le Monde gazetesi, ABD dışişleri bakanlığının gizli belgelerini Wikileaks'te yayımlayan Julian Assange'ı ''yılın adamı'' seçti.
Büyükelçi Ertuğrul Apakan, Türkiye’nin, Afganistan’ın istikrarı, sosyal ve siyasi uyumunun gelecekte daha da güçleneceğine inandığını söyledi.
Altın almak isteyenler için özel ATM NEW YORK - Altın fiyatlarındaki iki senedir inanılmaz yükseliş yeni bir piyasa doğurdu: Altın ATM cihazı. Para çekme makinelerine benzeyen "altın çekme makinesi" fikrini geçtiğimiz sene hayata geçiren Alman şirketi Ex Oriente Lux AG, aralarında Almanya, İspanya, İtalya, Abu Dhabi'nin de bulunduğu 15 ülkede ATM'den altın satışı yapıyor. Alman şirketi en son altın ATM cihazını Florida'daki Town Center Alışveriş Merkezi'ne kurdu. Cihazın günlük 20 ile 100 altın verebildiğini söyleyen şirketin CEO'su Thomas Geissler, "Geçtiğimiz sene böyle bir hizmet vermeye başladık. Gold to go adlı makineye para yatırınca külçe altın veriyor" diye konuştu.
Yeni Yılınızı Tebrik Ediyoruz
Yeni Yılınızı Tebrik Ediyoruz
Amerika Haberleri
43
Ehli Beyt, New York’ta Anıldı İslam Tarihinde kara bir leke olarak yer etmiş “Kerbela” hadisesi diye anılan ve Hz. Muhammed`in torunu, Hz. Ali`nin oğulları Hasan ile Hüseyin’in şehit edilmeleri ile sonuçlanan üzücü olay New York’ta Ehli Beyt sevenlerince anıldı. Aşure ayı diye de anılan Kerbela hadisesinin yıldönümünde Hazreti Ali ve onun evlatlarına sevgi besleyenler geleneksel olarak her yıl bu günlerde oruç tutup aşure kaynatıyor. Türk Kültür Merkezi Manhattan Şubesi’nce gerçekleştirilen toplantıda bu gerekçe ile konuklara adak kurbanından yapılan kavurma ve aşure takdim edildi. Bazı Ehli Beyt üyeleri Alevilik ve Bektaşilik mensubu kişilerin yanında sünni vatandaşlarında rağbet gösterdiği gece birlik beraberlik vurgusu adına güzel karelere sahne oldu. Alevi bir ailenin üyeleri saz eşliğinde Ehli Beyt için mersiye okurken, Türk Müziği Derneği Halk Müziği korosu üyelerinden bir gurup müzisyen de Hazreti Hüseyin, oğulları ve torunları ile beraber 72 kişinin Fırat nehri kenarında “Kerbela” diye isimlendirilen bölgede Muaviye’nin oğlu Yezid’in silahlı güçleri tarafından şehit edilmesini konu edinen deyiş ve nefeslerden bir demet sundu.
Gece’de zaman zaman galeyana gelen duygular Dursunali Erzincanlı’nın aynı konuyu ele alan şiirinin slide show eşliğinde dinlendiği sırada doruk noktaya ulaştı. Anma programında konuşma yapmak için Türkiye’den gelen Hitit Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Doktor Osman Eğri’de Ehli Beyt sevgisini içeren bir konuşma yaptı. Aynı zamanda Hacı Bektaş-ı Veli Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü görevini de yürüten Prof. Eğri, konunun tarihi derinliğini dönem ve kişiler bazında ele alarak Kerbela hadisesinin o zamana ve günümüze bakan taraflarını ayrıntıları ile anlatıp bu olaylardan geleceğe yönelik dersler çıkar-
malıyız derken sözlerini şöyle tamamladı; “Ehli Beyt sevgisi müslümanları ayıran değil ancak birleştiren bir değerdir. Hazreti Ali, Peygamberimizin önce amcasının oğlu, sonra en yakın yoldaşı, sonra kızı Fatıma’nnın eşi yani damadıdır. Ve Hazreti Muhammedin soyu Hazreti Ali ve Fatıma’nın çocukları Hasan ile Hüseyinden devam etmiştir. Peygamberimiz onları Ehli Beyt olarak ilan etmiş ve kim onları severse beni sever diyerek çağlar ötesinde mesaj göndermiştir.Dolayısı ile Peygamberin dünyada en çok sevdiği kişileri çok sevmek, Alevi, Bektaşi, Sunni, Şii ayrımı yapmadan herkesin göstermesi gereken dini bir hassasiyettir. Bundan dolayıdır ki, Ali, Hasan, Hüseyin sevgisi bizleri ayırmaz ancak birbirmize kenetler.”
Anadolu’da yaşayan her kesim halkın ortak yanını teşkil eden Ehli Beyt sevgisinin işlendiği gece Türk Amerikan toplumu adına da kaynaşma ve birliktelik adına da iz bıraktı.
Müdürlüğünü yaptığı kurumda Alevi-Bektaşilik üzerine 180 el yazması eseri 9 kitap halinde bastıklarını, bu konular üzerinde istenilen her türlü bilgiyi bu kitaplarda bulunabileceğinin altını çizen Prof. Osman Eğri, çalışmaları esnasında Anadolu’yu gezdiklerini, halk arasında bu konunun bir sorun teşkil etmediğini söyledi. Çoğunluğunu sunni kesimin oluşturduğu Anadolu insanı çocuklarına Hasan, Hüseyin, Ali isimlerini vererek zaten bu mesele ile ilgili bir sorunu olmadığını isbatlamıştır diyen Eğri ben Anadolu’da hiç kimsenin çocuğuna Yezid veya Muaviye ismini verdiğini görmedim diyerek konuyu özetledi.
Bu inanışlardan dolayı bu günde Müslümanlar geleneksel olarak en az 10 çeşitten meydana gelen aşüre aşını pişirip dağıtıyor. Ve Muharrem ayının, 10. günü oruç tutuyor.
Kerbela olayının yaşandığı bu yıl 16 Aralık tarihine denk gelen Muharrem ayının 10. gününde ayrıca; Hazreti Nuh'un gemisinin tufandan kurtulduğuna Hazreti Yakub'un oğlu Yusuf'a kavuştuğuna, Hazreti Adem'in tövbesinin kabul edildiğine, Hazreti İbrahim'in Nemrut'un ateşinden, Hazreti Musa veİsrailoğullarının da Firavun'un zulmünden kurtulduğuna inanılıyor.
Cahit Oktay - New York
Devler, yeni tabletlerini Las Vegas'ta tanıtıyor
LAS VEGAS -- Dünyanın en büyük teknoloji fuarı Consumer Electronics Show (CES) Las Vegas'ta başladı. 8 bin metrekarelik alanda 100'den fazla firmanın yer aldığı fuar, pek çok yeniliğe sahne oluyor.
5 megapixel kamera yer alıyor. Satış tarihinin bu yılın ilk çeyreği olarak duyurulduğu ürünün fiyatı konusunda bilgi verilmedi.
Her yıl yaklaşık 20 bin yeni ürünün tanıtıldığı fuarda önceki gün Asus'un Eee tablet serisini tanıtmasının ardından Motorola da, tablet meraklıları için Motorola Xoom'u duyurdu. Motorola'da tabletler için geliştirilen Android 3.0 işletim sistemininin kullanıldığı Xoom'da 1 GHz çift çekirdekli NVIDIA Tegra 2 işlemci bulunuyor. 10.1 inç büyüklüğündeki tablet, 1GB RAM ve 32 GB dahili hafıza gibi özelliklere sahip. Motorola Xoom'da önde 2, arkada ise
Panasonic de tablet pazarında geride kalmadığını göstermek için Viera adlı tablet bilgisayarını tanıttı. 4.7, ve 10 inç'lik dokunmatik LD ekrana sahip Viera, 3 farklı modelle geliyor. Android işletim sisteminde çalışan Viera Tablet, direkt olarak Viera serisi bütün televizyonlara bağlantı sağlayabiliyor. Yeni ürün, Viera serisiyle uyumlu ses sistemi, DVD ve blu-ray player'ları uzaktan kumanda görevi görebiliyor.
PANASONIC'DEN VIERA
Türk Amerikan İş Rehberi --- www.TurkishSuperPages.com
Yeni Yılınızı Kutluyoruz
Dost ve müşterilerimizin Yeni Yılını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dileriz.
Dost ve müşterilerimizin Yeni Yılını Tebrik Ediyoruz