O2 Dergi No.04

Page 1

O2 Dergi No. 04 / Eyl端l - Ekim 2009

O 2




HARİTALAR AÇILIR: ERCİYES TIRMANIŞI BAŞLAR

DAĞ FİLMLERİ FESTİVALİ FRANSA'DA KAPAK © Hasan KASAPOĞLU

16

EVEREST ANA KAMP BİR YOLCULUK HİKAYESİ

22

YENİAY MACERA YARIŞI - ŞİLE

O2 Dergi Doğa, Macera Sporları ve Yaşam Kültürü Oxygen Outdoor Ekibi Hasan KASAPOĞLU Yayın Yönetmeni & Fotoğraf Editörü

30

Samet KESEN Araştırma Editörü & Çevirmen

YENİAY MACERA YARIŞI 2009

hasan@oxygenoutdoor.net

42

samet@oxygenoutdoor.net

Fatih Mahmut BULUT Nurcan TARHAN Onur ZORLUER

Katkıda Bulunanlar Cem ALBAY Tuba BOZDEMİR Sönmez ERKAYA Hamza GÜNDÜZALP

58 ANADOLU KULÜPLER KUPASI XC MESAFE YARIŞI

DASK ADAM 2009

Yazı Kurulu Hakan ÇALIŞKAN Mehmet HOŞÇAKAL Murat YILMAZ

66

Teknik Servis Remzi DEĞİRMECİOĞLU www.iyosis.com

RÜZGAR ŞARKÖY'DE WINDSÖRF İÇİN ESİYOR

Reklam Sorumlusu Samet KESEN t : (+90)555-9833907 @: samet@oxygenoutdoor.net www.oxygenoutdoor.net YAYGIN SÜRELİ YAYIN Yıl: 1 Sayı: 4 Eylül - Ekim 2009 O2 Dergi iki ayda bir yayınlanır.Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. O2 Dergi her ne kadar eğitici bir dergi olsada, doğa sporlarının tehlikesini ortadan kaldırmaz. Yeterli bilgi, tecrübe ve kontrol bilgisine sahip değilseniz, dergide yazılanlar örnek alınarak yapılacak etkinlikler, tehlikeli sonuçlara yol açabilir.

O2 Dergi | 04 |

88 98 106

78

» Benim Maceram : Demirkazık Peck Kulvarı Tırmanışı » Gökçeada'da Kiteboarding » Doğada Hayatta Kalma Eğitimi / Malzeme Hazırlığı


FRANSA YOLCUSU KALMASIN!

teknolojinin ilerlemesi sayesinde yüksek kapasiteli, taşınabilir boyutlarda bir kamerayı yanınıza almaktan çekinmeyin lütfen. Çünkü o kamera, o görüntüler çok şeyi değiştirecek. Buna emin olabilirseniz. Sizin yaşadıklarınız bir sonraki kuşağın hayalleri olacak ve her seferinde insanoğlunun ilerleme arzusu ile daha ileri noktalara gelecektir doğa sporları. Alın kameranızı, alın fotoğraf makinenizi heyecanınızı paylaşın lütfen. Bu aşamada bir şeylerin değişebileceğine inanıyoruz ve O2 Dergi olarak fotoğrafa ve sinemaya büyük önem veriyoruz. Bu sene Fransa’da “Türkiye Mevsimi” olarak kutlanıyor. Bu kapsamda Dağ Filmleri Festivalimizde onur konuğu olarak Fransa Autrans Dağ Filmleri Festiveline katılacak. Bu aşamada Türk fotoğraf ve sinema sanatçılarının eserleri de Fransa’da festival kapsamında vitrine çıkacak. Festival ve festivale katılım konusunda detaylı yazıya Murat YILMAZ’ın kaleminden sayfalarımızda bulabilirsiniz. Festival kapsamında göndereceğiniz fotoğraf ve video çalışmaları Türkiye doğa sporlarının Fransa’da tanıtılması açısından çok önemli bir yere sahip olacağına dair şüpheniz olmasın. Bu sayımızda Nurcan TARHAN’ın fotoğrafları ve yazısı aracılığıyla Erciyes Dağı’na tırmanacağız. Bu yol nereye çıkar dediğiniz oldu mu hiç? Cevabını ben vereyim dostlar, bu yol Everest’e çıkar. Cem ALBAY O2 Dergi için Everest ana kampa giden yolculuğunu kaleme aldı. Ülkemizde macera yarışları çok sık olmasa da tempolu bir şekilde devam ediyor. Bu temponun devamlılığında Macera Akademisi’nin gerçekten çok önemli bir rolü var muhakkak. 25-26 Temmuz’da Şile ormanlarının içinden mağaranın derinliklerine kadar inen bir yarışın anatomisi Samet KESEN’in kaleminden ve macera fotoğrafının en güzel örnekleri ile O2 Dergi’nin bu sayısında. O2 Dergi ile soluksuz macera devam ediyor.

Zaman akıp giderken hiçbir şey olduğu gibi yerinde durmuyor gerçektende. Her saniye içinde binlerce olasılığı gerçekleyip boyut değiştiriyor; taze, dip diri bir ana doğru ilerliyor. Dergimizde sürekli kendisini yenilemeye, siz değerli okurlarına her zaman daha fazlasını ve doğru, verimli bilgiyi; heyecan dolu anları ulaştırmak için durmadan çalışmalarını sürsürüyor. Bu sayımızdan itibaren beni çok heyecanlandıran bir bölüm seri bir şekilde siz değerli okurlarımız ile buluşacak. Bu bölümümüz film tanıtım bölümümüz olacak. O2 Dergi olarak mümkün oldukça görüntüleri kullanarak siz değerli okurlarımıza macerayı ve heyecanı taşımaya çalışıyoruz. Bu aşamada ihtiyacımız olan noktalardan biri de sinema şüphesiz. İçimizde ki hayalleri besleyecek, bize örnekler sunabilecek daha fazlasını hayal etmememizi sağlayacak filmler ve tanıtımları Dağ Filmleri Festivali Koordinatörü Murat YILMAZ’ın kaleminden O2 Dergi sayfalarında sizle olacak. Doğa ve macera sinemasından, film festivallerinden, yarışmalardan bahsederek Türk belgesel sinemasında dağ, doğa ve macera filmlerinde kaybettiğimiz süreyi yakalamaya çalışacağız. Bu süreci mutlaka yakalamalıyız. Türkiye gibi güzel bir ülke doğa sporları alanında hak ettiğinden çok daha gerilerde bir noktada ise şahsi fikrim olarak söylüyorum; bu güzel coğrafyanın heyecanını, yaşadığı, yaşattığı maceraları belgelememiş/belgeleyememiş olmamızdandır. Fotoğraf aracılığıyla olsun, sinema aracılığıyla olsun artık görsel dünyada yerimizi mutlaka almalıyız. Artık insanoğlu gerçekliği önce görüntüler dünyasında, imgelerde arıyor sonra gerçeğin gerçeğine doğru yola çıkıyor. Ve siz görüntüler dünyasında yoksanız, gerçek dünyada da yoksunuzdur. Şimdi bu aşamada her doğa severe, her doğa sporu ile uğraşan dostuma şu görev düşüyor. Lütfen heyecanınızı, maceranızı görüntüleyin. Biliyorum dağa giderken, bisiklete binerken, faaliyet yaparken gramın hesabını yapıyorsunuz. Ama artık Hoşçakalın.

Hasan KASAPOĞLU

O2 Dergi | 05 |


O2 DERGİYİ KEŞFEDİN! O2 Dergi bu sayıdan itibaren yayın hayatına çok daha kaliteli ve işlevsel bir platformda devam edecek. Siz değerli okurlarımıza her zaman daha verimli koşullarda ulaşmak için çalışmalarımız devam ediyor. Yeni yayın ortamımızda pek çok işlevsellik sayesinde konulara ulaşmak, aranan veriye/kelimeye ulaşmak, eski sayılara ulaşmak, bilgisayarınıza indirmek çok daha kolay ve hızlı olacak.Hangi sayfada olduğunuzu, ileri sayfaların küçük boyutlu bir örneğini görebileceksiniz.Dergiyi paylaşabilir, baskısını alabilirsiniz. O2 Dergi direk baskı kalitesinde sizlere sunulmaktadır. Derginin ölçüleri A4 ölçülerinde olduğundan, baskılarınızı sayfalara sığacak şekilde yüksek kalite baskı alabilirsiniz. O2 Dergi'yi bilgisayarınıza PDF formatında indirerek arşivleyebilirsiniz. O2 Dergiyi yorumlayabilir ve oylayabilirsiniz. Yazacağınız her yorum dergimizin ilerlemesinde bizlere yardımcı olacaktır. Aynı zamanda dergiyi notlandırabilirsinizde. Aşağıda görsel kullanılarak O2 Dergi yayın ortamının kullanımına ilişkin detaylı açıklamalar yer almakta. Derginin okunması aşamasında karşılaşağınız her türlü problemi lütfen info@oxygenoutdoor.net adresine yazınız. Share seçeneğini kullanarak derginin yayında olan sayısını arkadaşlarınızla paylaşabilir ve facebook, twitter gibi sosyal paylaşım ortamlarında yayın sayfasına ulaşım linkini paylaşabilirsiniz.

Print seçeneği ile derginin ekranda olan sayfarından isterseniz sağ/sol birini, isterseniz her iki sayfayı baskı kalitesinde A4 ölçülü bir kağıda uygun ölçüde baskısını alabilirsiniz.

Embed seçeneği sayesinde dergiyi web ortamında, blogunuzda, facebook, myspace sosyal paylaşım ortamalarında yaymanız yayınlamanız mümkün.

Download seçeneği ile dergimizin yayında olan sayısını baskı kalitede A4 ölçülere göre tasarlanmış PDF formatında bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

Commernts seçeneği sizi aynı sayfa içinde sağ altta yer alan Comments kutucuğuna yönlendirecek. Buradan dergi ile ilgili görüş ve önerilerinizi paylaşabilirsiniz.

Fullscreen sçeneği sayesinde dergiyi büyük boyutta tüm ekranı kaplayacak şekilde kullanabilirsiniz. Ayrıca sayfanın üzerine tek bir tıklama ile sayfayı %100 boyutunda rahatlıkla okuyabilirsiniz.

Burada ki ikonu kullanarak derginizin gösterim formarmatını düzenleyebilirsiniz. Dergi formatında veya sayfaları tek tek görerek ilerleyecek şekilde değişik sunumlar ile uykun okuma formatınızı seçebilirsiniz.

Burada en önemli özelliklerden biri de bu ikon vasıtasıyla kullanabileceğiniz kelime arama özelliği. Böylelikle aradığınız konuya, kelimeye derginin içinde hızla ulaşmanız mümkün.

Bu bölümdeyse sayfaların küçük birer örneklerini görebilir, istediğiniz sayfayı seçerek o sayfaya ulaşabilirsiniz. Ayrıca altta ki yuvarlakları seçerek 20 sayfalık guruplar halinde ilerlemekte mümkün.

Sayfanın kenarında Related seçeneği ile benzer dergilere kısa yoldan ulaşmanız mümkün. Author seçeneği ile ise O2 Dergi'nin daha önce yayınlanan sayılarına ulaşabilirsiniz.

O2 Dergi | 06 |



GENİŞ AÇI MACERA Cephane taşınan yolda pedal çeviriyorlar!

Karadağ mevkisinde tamamlanması planlanan yarışmaya Mersin bölgesinden ferdi olarak katılan Uğur Göksu (21), Üzümbağı mevkisinde bisikletinin kayması sonucu 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları dolayıpatika yol kenarındaki su kanalına düştü.

sıyla Kurtuluş Savaşı'nda cephanenin taşındığı Kastamonu'nun İnebolu ile Kütahya'nın Dumlupı- Sol kolu kırılan Göksu'ya, yarışmayı izleyen polisler ile nar ilçeleri arasındaki güzergahta bisiklet turu dü- gazeteciler müdahale etti. Araba yolu olmadığı için amzenlendi. bulansın ulaşamadığı olay yerine gelen sağlık ekipleri, Türkiye'nin yanı sıra Almanya, İsrail, Gürcistan, Bulgaristan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden toplam 53 sporcunun katıldığı turda, Türkiye'yi Lassa, Şekerspor ve federasyon karmasından oluşan 3 ayrı ekip temsil ediyor. Bisikletçiler İnebolu-Dumlupınar arasındaki 620 kilometrelik yolu 4 günde 5 ayrı etap halinde geçecek. İneboluKastamonu, Kastamonu-Çankırı, Çankırı-Ankara, AnkaraSivrihisar ve Sivrihisar-Dumlupınar etaplarından oluşan bisiklet turunda her etabın sonunda ödül törenleri düzenlenecek. Turun başlangıcında gazetecilere açıklama yapan organizasyonun genel koordinatörü Günal Genç, Kurtuluş Savaşı'nda silah ve cephanenin Anadolu'ya İnebolu'dan sevk edildiğini anımsatarak, ''Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nda (Gözüm cephede, kulağım İnebolu'da) dediği noktadan bu turu başlatıyoruz. Bu yolda Şerife Bacılar, Hamamcı Kadı Salih Reisler cephane taşıdı. Bunları hatırlatmak için bu turu düzenledik'' dedi.

Göksu'yu sedyeyle yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki ambulansa taşıdılar. Elit erkeklerde birinciliği Bilal Akgül elde ederken, Elit bayanlarda Esra Kürkcü kazandı. Yarışmalar sonrasında 30+ büyüklerde Tarık Gül, 40 + büyüklerde Zafer Sayın, genç bayanlarda Eda Kunuk, genç erkeklerde Abdurrrahman Dandal yıldız erkeklerde Yusuf Cabık genç erkeklerde ise İshak Ünal birincilik elde ettiler. Yusufeli Devlet Hastanesine kaldırılan Göksu, buradaki ilk müdahalenin ardından Erzurum Devlet Hastanesine sevk edildi.

Küresel ısınmaya karşı pedal çevirecekler! Karşı Bisiklet Topluluğu üyeleri, ''Küresel ısınmaya karşı bisiklet turu'' kapsamında, Çanakkale'den İzmir'e gidecek. Tur sorumlusu Mehmet Savaşçıoğlu, yaptığı açıklamada, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin son yıllarda en büyük çevre problemlerinden biri haline geldiğini söyledi.

İnebolu-Dumlupınar arasındaki bisiklet turunun bu yıl üçüncüsünü düzenlediklerini belirten Genç, turun ya- Bu sorulara kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla rış olarak gelecek yıl Dünya Bisiklet Birliği'nin takvimine ''Küresel ısınmaya karşı bisiklet turu'' düzenlediklerini alındığını bildirdi. belirten Savaşçıoğlu, tur güzergahındaki insanları bilgilendirerek, onların bisiklet kullanmalarını sağlamaya çaKonuşmaların ardından, kaymakam vekili Ömer Faruk lışacaklarını kaydetti. Ateş ve belediye başkan vekili Kadir Çelebi, Türk Bayrağı ve toprak ile temsili cephaneyi organizasyonun genel Bisiklet turunun Çanakkale'de başlayacağını, İzmir'de koordinatörü Günal Genç'e teslim etti. sona ereceğini ifade eden Savaşçıoğlu, şöyle dedi: ''Güzergah boyunca sunumlar ve söyleşiler yapacağız, İnebolu Türk Ocağı binası önündeki törenin ardından bi- kamuoyunun ilgisini bu konulara çekmeye çalışacağız. siklet turu başlatıldı. Çevre dostu bir araç olan bisiklet kullanımının yaygınlaşması, insanların yaşam boyu spor alışkanlığı kazanması Dağ bisikleti yarışmasında kaza! ve sağlıklı nesiller yetişmesi için bisikletin önemini vurgulayamaya çalışacağız.''

Artvin'in Yusufeli ilçesinde bu yıl ilk kez düzenlenen etaplı dağ bisikleti yarışmasında, bisikletiyle su ka- Mehmet Savaşçıoğlu, turun 6 gün süreceğini belirtilerek, Çanakkale'den başlayacak tur istikametinin, Küçükkuyu, nalına düşen yarışmacı yaralandı. İlçede dün başlayan ve 8 kategoride toplam 67 sporcu- Burhaniye, Dikili, Aliağa ve İzmir olacağını sözlerine eknun katıldığı yarışma, bugün ilçe merkezindeki beton ledi. köprü üzerinde başladı. »

O2 Dergi | 08 |


GENİŞ AÇI MACERA

Latok II’de kaza!

Toni Lamprecht’ten yeni bir 8c+/5.14c 38 yaşındaki Alman tırmanışçı Toni Lamprecht 15 yıl önce boltladığı fakat o zamanlar çıkamadığı bir hattı 2 ay önce hatırlayarak çalışmaya başlamış ve çıkmayı başarmıştır. Rota hattını 8c+ olarak derecelendiren Lamprecht Doğu Almanya’nın Kochel bölgesinde çıktığı bir çok ilk çıkışla tanınıyor.

6 Ağustos tarihinde İspanyol tırmanışçı Oscar Perez Pakistanda’ki Latok II zirvesine doğru yaptığı tırmanışta bacağını kırarak bir kaza geçirdi. Partneri Álvaro Novellón ile birlikte alpin stilde yaptıkları tırmanışta yeni bir rotayı deneyerek 7125 metredeki zirveye ulaşmayı planlıyorlardı. Kaza sonrasında Álvaro zor bir şekilde geri döndü fakat döndükten sonra Oscar Perez’in kaza mahalini bir daha belirleyemedi. Kazazedeyi kurtarma operasyonunu yürüten ekipler 16 Ağustos günü üzülerek arama kurtarmayı bitirdiklerini açıkladılar.

Ptarmigan traversinde yeni rekor! Colin Abercrombie ve Leor Pantilat isimli iki tırmanışçı Amerika’nın ünlü Washington / North Cascades bölgesindeki Ptarmigan traversini 14.36 gibi bir sürede tamamlamayı başardı. Bu rota için daha önce bilinen en iyi süre 15.40’tı. Ptarmigan traversi yaklaşık 50 km’lik bir ince buzul geçişinden sonra derin çarşak geçişleri içeriyor. Bu rotanın normal geçiş süresinin ortalama bir tırmanışçı için 1 hafta olduğu kaydedildi. Colin ve Leor’un tırmanış ile ilgili hazırladıkları video’ya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. http://vimeo.com/5836480

O2 Dergi | 09 |


GENİŞ AÇI MACERA

Kurabiyenin Tadı 2009 Kurabiyenin tadına bakmak isteyenler, yemeye doymayanlar 22 Kasım 2009 tarihini ajandanıza mutlaka not edin. Bu sene dördüncüsünü düzenleyeceğimiz Kurabiye Macera Yarışı hem tecrübeli yarışçıların hem de macera yarışı ile tanışmak isteyen maceracıların kaçırmak istemeyecekleri bir organizasyon. Bir günlük, kısa ama sert. Mücadele, dayanıklılık ve strateji gerektiren yarış Belgrad Ormanında 4 farklı kategoride gerçekleştirilecek. Hazırlanan 4 kategoride de yarışçılar navigasyon ve strateji geliştirerek yarışıp, istenilen zamanda bitiş çizgisinde olarak en yüksek puanı almaya çalışacaklar. Macera Koşusu, bisiklete binmeyen, koşmayı seven, koşu parkurunun kısa ve hafif etaplarla renkli ve eğlenceli olmasını isteyen navigasyonu kolay macera sevenler için. Kısa Parkur daha önce yarışmamışlar, antrenmanlı olmayanlar, eğlenmek isteyenler için; yürüyüş, dağ bisikleti, koşu, kano, ip etapları.

Marmara Adasın’da Tırmanış Şenliği

Genelde ilkbahar aylarında yapılan tırmanış şenliklerinden sonra sonbahara girerken hepimize ilaç gibi gelecek Orta Parkur antrenmansız tecrübeliler veya antrenmanlı bir tırmanış şenliği haberi geldi elimize. Bu şenlik sayetecrübesizler için, teknik olarak zor ama daha kısa bir sinde yıllardır Güneş Ergüden ve Öztürk Kayıkçı’nın binparkur; dağ bisikleti, yürüyüş, koşu, kano, ip etapları. bir emekle açıp oluşturduğu bouldering ve spor tırmanış Uzun Parkur ben macera yarışçısıyım diyenler için teknik rotaları daha geniş kitlelerle buluşacak. olarak zor ve uzun parkur; dağ bisikleti, koşu, kano ve ip etapları. Şenlik kapsamında sadece tırmanış değil, enduro-cross motorsiklet sürüşleri ve yamaç paraşütü gibi etkinlikler Kategorilere göre düşünülen bitirme saat aralıkları ise de olacak. Şenliğe katılacak tırmanışçılar için uzak noksöyle. Macera Koşusu ve Kısa parkur, 3 – 5 saat arası, tadaki sektörlere ulaşım imkanları sunulacak. Oxygen orta ve uzun parkur 5 ila 8 saat arasında. Outdoor’un da desteklediği şenlik ile ilgili detaylı bilgi için Güneş Ergüden’e ulaşabilir yada aşağıdaki web siteDaha fazla bilgi için www.macerayarislari.com e-grubuna sini ziyaret edebilirsiniz. mayaris-subsciribe@yahoogroups.com adresinden üye olmayı unutmayın. Facebook kullanıcıları da “macera www.marmaratirmanis.com akademisi yarışları” sayfamıza hayran olabilir.

O2 Dergi | 10 |


GENİŞ AÇI MACERA Yamaç paraşütü yaygınlaşıyor! Tehlikeli bir spor olarak görülen, ancak iyi bir eğitim alınarak kurallara uyulduğu takdirde bisiklete binerken yaşanması muhtemel kazadan bile daha az risk taşıdığı belirtilen yamaç paraşütünün, Türkiye'de yaygınlaşmaya başladığı bildirildi. Dünya Yamaç Paraşütü Kupası Başkan Yardımcısı ve Milli Sporcu Semih Sayır yaptığı açıklamada, yamaç paraşütünün gelişmesi için büyük çaba gösterdiklerini söyledi.

Macera Takımı Team Touareg Turk WuLong Mt. Quest Yarışına Gidiyor

Yeni kurulan Hava Sporları Federasyonu'nun yılbaşından itibaren aktif olarak çalışmalara başladığını belirten Sayır, böylelikle yamaç paraşütünün gerek sporcu gerekse uçuş alanları açısından önemli bir potansiyeli barındıran Türkiye'de daha da gelişeceğine inandığını ifade etti.

Macera Takımı Team Touareg Turk 18/23 Eylül tarihlerinde Çin'in Chongqing eyaletinde yapılacak wulong Mountain Quest yarışına yarışma organizatöleri tarafından davet edildi.Takımın tüm masrafları organizatörler tarafından karışlanırken, Show TV de takıma desteğini Yamaç paraşütüne olan ilginin her geçen gün artığını verdi. vurgulayan Sayır, şöyle konuştu: ''Ülkemizdeki çok sayıda üniversitede yamaç paraşütü Takım, "stage race" etap yarışı olarak koşulacak organikulübü var. Bunlar kendi içlerinde eğitim veriyorlar. Buna zasyonda hem belgesellerini çekip Show TV de yayınlaher yıl yeni gençler ekleniyor. Dolayısıyla buradan gelen yacak hemde Kasım ayında Portekiz'de yapılacak Dünya güçlü bir potansiyel var. Ayrıca çevremizdeki yetenekli Şampiyonası öncesinde antrenman yapacak. gördüğümüz gençlere ücretsiz eğitim veriyoruz. Bugün ülkemizde aktif olan 1200 civarında paraşütçü bulunu- Dağ bisikleti,koşu,tırmanış,kano,rafting,kanyoning etapyor. Diğer ülkelerle kıyaslandığında, yamaç paraşütünün larının olduğu yarışmaya bir çok iyi takım katılıyor. en hızlı geliştiği ülke Türkiye. İnanıyorum ki, 3 yıl içinde Türkiye Avrupa'da ilk 3, dünyada da ilk 5'e girebilir.'' Kaptan AliRıza'ya bir kulak verelim : Geçen sene de bu yarışa davet almıştık. Ancak Abu Dhabi yarışı öncesi kaTürkiye'nin aynı zamanda uçuş yerleri açısından en şans- tılıp konsantrasyonumzuu bozmak istemedik.Wulong lı ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Sayır, bu potan- Dünya şampiyonası öncesi iyi bir antrenman olacak. siyelin ancak yüzde 10'unun kullanılabildiğini kaydetti. Ayrıca tümüyle ( yarış katılım ücreti,uçak bileti v.b.) gibi masraflarımızı da Çinliler üstlenince bu yarışı kaçırmak Bu nedenle yeni uçuş alanlarının keşfedilerek yamaç istemedik.Hatırlarsanız 2007 de Çin de "Dünyanın en paraşütüne kazandırılması gerektiğini dile getiren Sayır, Dayanıklı Macera Yarışçıları" yarışmasına çağrılmıştım. ''Bazıları ufak tefek, bazıları öğrenciler için, bazıları da Çin coğrafyası inanılmaz. Çok zor, ama bir o kadar da gelişmiş pilotlar için olmak üzere Türkiye'nin hemen her görsel dolu bir yarışa olacağını bildiğimden takım arkailinde bir uçuş yeri var. Buraların keşfedilmesi gerekiyor. daşlarımın da burada yarışmalarını istedim. Bu konuda birkaç arkadaşla farklı kalkış alanları belirliyoruz. Son bir yıl içinde eğitim verilebilecek ve yarış ger- Yarışa da Dünya şampiyonası öncesinde antrenman yapçekleştirilebilecek 5-6 yer tespit ettik'' diye konuştu. mak isteyen takımlarla dolu.İki yıldır Abu Dhabi şampiyonları Yeni Zelanda dan Richard/ Eline Usher yine aynı Türkiye'de yamaç paraşütüyle aktif olarak uğraşan 1200 ülkeden Team Orion, Amerikadan Team Nike\Beaver civarında sporcu bulunduğuna işaret eden Sayır, bu sayı- Creek İsveç'ten arkadaş takımımız Team Explore gibi nın Hava Sporları Federasyonu'nun yapacağı çalışma ile çok sağlam şampiyon takımlar var. Bu yarışı bitirip iyi bir artacağını bildirdi. sırada gelmek istiyoruz. Ancak etap yarışları bize göre değil.Ekspedisyon yarışlarında daha iyiyiz. Ancak etap -''KAZA RİSKİ BİSİKLETE BİNMEKTEN DAHA AZ''yarışlarında etaplar çok hızlı olduğundan antrenman Yamaç paraşütünün özveri gerektiren bir spor olduğunu olarak bu bize iyi geliyor. belirten Sayır, 16-60 yaş aralığında refleksi ve konsantrasyonu iyi olan, sağlık sorunu bulunmayan herkesin ya- Bizleri her zaman destekleyen SALOMON, TREK, POLAR, maç paraşütüyle uçabileceğini söyledi. PEKMEN, PANASONIC,BUFF ve SHOW TV ye teşekkür ederiz.

O2 Dergi | 11 |


GENİŞ AÇI MACERA

3. Türkiye Aroma Dağ Koşusu sona erdi! Türkiye Atletizm Federasyonu'nca düzenlenen 3. Türkiye Aroma Dağ Koşusu, Akseki'de sona erdi. Türkiye Aroma Dağ Koşusu'nda 23 sporcunun yarıştığı büyük bayanlar 8 bin 600 metrede, Aksaray'dan Narin Kahraman 39:18'lik derecesiyle birinci olurken, Eskişehir'den Fadime Suna 39:36 ile ikinci, Aksaray'dan Hülya Baştuğ 40:09'la üçüncü, Erzurum'dan Esra Güllü de 40:24'lük zamanıyla dördüncü oldu. 48 sporcunun start aldığı büyük erkekler 12 bin 900 metrede, Aydın bölgesinden Ahmet Arslan 49:28'lik zamanıyla birinci olurken, Erzurum bölgesinden Selahattin Selçuk 50:06 ile ikinci, Ankara'dan Erkan Kuş 50:28 ile üçüncü, Aksaray'dan Mehmet Çağlayan 50:43 ile dördüncü oldu. Genç bayanlar 4 bin 300 metrede yarışan 31 sporcu arasından Isparta'dan Yasemin Can 18:49 ile birinci, Ardahan'dan Özlem Kaya 19:31 ile ikinci, Van'dan Zeynep Yok da 19:54 ile üçüncü oldu. 56 sporcunun 8 bin 600 metrede yarıştığı genç erkeklerde ise Bitlis'den Alper Demir 33:46'lık derecesiyle birinci olurken, ikinciliği 34:18 ile İstanbul'dan Aykut Taşdemir, üçüncülüğü 34:22 ile Kayseri'den Muzaffer Bayram, dördüncülüğü de 34:30 ile Afyonkarahisar'dan Nuri Kömür kazandı.

Ölüdeniz Hava Oyunları Fethiye'de yapılacak! 9. Uluslararası Ölüdeniz Hava Oyunları Festivali, 1519 Ekim tarihleri arasında Fethiye'de yapılacak! Ölüdeniz Belediye Başkanı Keramettin Yılmaz ile festival komitesi üyelerinden Kadri Tuğlu, düzenledikleri basın toplantısında, uzun süredir hazırlandıkları 9. Uluslararası Ölüdeniz Hava Oyunları Festivali'nin, 35 ülkeden yaklaşık 500 yamaç paraşütü pilotunun katılımıyla 15-19 Ekim tarihleri arasında yapılacağını söylediler. Kadri Tuğlu, ayrıca 5 bine yakın yamaç paraşütü pilotunun da festival döneminde Babadağ'dan Ölüdeniz'e serbest uçuşlar yapmak için geleceklerini bildirdi. 9. Uluslararası Ölüdeniz Hava Oyunları Festivali'nin, Fransa'dakinin ardından dünyanın en iyi 2. hava oyunları festivali olduğunu ifade eden Tuğlu, şöyle konuştu:

''Festivalle birlikte Ölüdeniz'in turistik sezonunu daha da Yarışmada dereceye giren sporcular, Aroma AŞ tarafınuzun hale getirmek istiyoruz. Ekim ayı festival için en uydan Cumhuriyet Altını ile ödüllendirildi. gun ay. Dünya çapında başka bir organizasyon yok. Mevsim olarak da çok uygun. Bu nedenle çok sayıda yamaç Büyük bayanlar, büyük erkekler ve genç erkeklerde ilk paraşütü pilotu Ölüdeniz'e akın edecek. Ölüdeniz'de dörde giren sporcular ile genç bayanlarda ilk üçü payhava sıcaklığı 25-30 derece dolayında olacak. Böyle laşan sporcuların, Eylül ayında İtalya'da düzenlenecek avantajlı bir bölge olmadığı için pilotlar uçmak için ÖlüDünya Dağ Koşusu Şampiyonası'nda Türkiye'yi temsil deniz Babadağ'a koşacaklar.'' edecekleri bildirildi.

O2 Dergi | 12 |


GENİŞ AÇI MACERA Milliler Sırbistan yolcusu! Oryantiring Milli Takımı, Sırbistan'da düzenlenecek Oryantiring Balkan Şampiyonası'na katılmak üzere Sırbistan'a gidecek. Türkiye Oryantiring Federasyonu Başkanı Mehmet Genç yaptığı açıklamada, yeni bir federasyon olduk- Sörfçülerin tercihi Gökçeada! larını hatırlatarak, daha önce gençler ve büyüklerde dünya şampiyonalarına katıldıklarını belirtti. Çanakkale'nin Gökçeada ilçesine, Bulgaristan ve Romanya'dan gelen sörfçüler, Aydıncık sahilinde Yarın da 26 sporcu ile tam takım halinde, 3-6 Ey- paraşüt ve rüzgar sörfü yapıyor. lül tarihleri arasında Sırbistan'da düzenlenecek Oryantiring Balkan Şampiyonası'na katılmak üzere Gökçeada Belediye Başkanı Yücel Atalay yaptığı açıklaSırbistan'a gideceklerini bildiren Genç, şampiyona- mada, adanın, rüzgar ve deniz koşulları itibariyle sörf da madalya hedeflediklerini kaydetti. Genç, özel- için çok uygun olduğunu söyledi. likle geçen sene ki yarışmalarda dereceye giren Ali Canbudak, Tuğba Gaye gibi genç sporculardan ma- İyi bir sörf yapılabilmesi için bölgenin yeterli rüzgar almasının yanında denizde kaba dalganın olmaması gedalya beklediklerini ifade etti.

Oryantiringde gözler Kapadokya'da!

rektiğini vurgulayan Atalay, adada bu koşullara en uygun bölgenin Aydıncık köyü sahili olduğunu bildirdi.

Atalay, ''Bu anlamda Gökçeada en ideal yer. Adaya, BulTürkiye Oryantiring Federasyonu Başkanı Mehmet garlar ve Rumenler sörf yapmaya geliyor. Biz BulgarisGenç ve federasyon yetkilileri, Nevşehir'de incele- tan ve Romanya ayağını tamamlamış olduk. Almanları da çekmek istiyoruz. Gökçeada'da yaklaşık 285 gün sörf me ve ziyaretlerde bulundu. yapılabilir'' diye konuştu. Bulgaristan'dan gelen sörf eğitmeni Tina Gancheva da, Aydıncık sahiline gelenlere sörf öğrettiğini söyledi.

Türkiye Kano Şampiyonası sona erdi! Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Kano Federasyonu işbirliğiyle gerçekleştirilen Türkiye Durgun Su Kano Şampiyonası sona erdi. Büyükşehir Belediyesi Göleti'nde yapılan ve iki gün süren Türkiye Durgun Su Kano Şampiyonasında büyükler kategorisinde bayanlarda Ankara Üniversitesi Spor Kulübü, erkeklerde Tuzla Deniz Yıldızı Spor Kulübü, gençler kategorisinde de bayanlarda ve erkeklerde Tuzla Deniz Yıldızı Takımı birinci oldu. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir'in, Türkiye'nin su sporları açısından önemli bir durağı haline geldiğini belirterek, Türkiye şampiyonalarının yanı sıra uluslararası şampiyonalara da ev sahipliği yapmak istediklerini bildirdi. Kano Federasyonu Başkanı Sami Mengütay da Eskişehir'in uluslararası niteliklerde su sporları parkuruna sahip bir kent olduğunu söyledi.

O2 Dergi | 13 |


T E S T

Hazırlayan: Hasan Kasapoğlu Bu sayımızda siz değerli okurlarımıza extreme ortamlarda kullanılabilecek ürünleri tanıtmaya çalışacağız. Muhakkak çok zor koşullarda faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Bu durum karşısında sıra dışı ekipmanlara ihtiyaçlarımız oluyor. Bir fotoğrafçı olarak doğada en zor koşullarda fotoğraf çekimleri gerçekleştirirken fotoğrafın üretiminden siz okurlarımıza ulaşa kadar geçen arada pek çok ekipmanın verimliliği bir araya geliyor. Bu üretim sürecinde her hangi bir ekipmanın akışı bozması halinde fotoğraf gibi bir daha üretimi mümkün olmayan değerli varlıklarınızı kaybetmeniz söz konusu. Dijital teknolojinin yaygınlaşması ve yüksek kapasiteli saklama ortamlarının gelişmesi sayesinde fotoğraf vb. belgelerin üretimi çoğaldı. Fakat zorlu doğa koşullarında verileri normal bir data depolama biriminde sağlamak büyük risk almak anlamına geliyor. Bir fotoğrafçı olarak fotoğraf ürününü; üretmek, izlemek, saklamak, ulaştırmak, paylaşmak hele bu işlemleri zorlu doğa koşullarında – ki bu koşullar yağmur, çamur, kar, buz, soğuk-yapmak için sıra dışı ürünlere ihtiyacımız var. Sizleri bu ürünlerden biri olan Panasonic TOUGHBOOK CF-U1 ile tanıştırmak istiyorum. Dünyanın ilk dayanıklı ultra mobil kişisel bilgisayarı Toughbook CF-U1, yüksek dayanıklı küçük boyutunda maksimum işlevsellik ve bağlanabilirliği bir araya getiriyor. 1060 gram ağırlığı ile 120 cm yükseklikten düşmelere dayanmakta, toz ve neme karşı dayanıklıdır Data Verilerinizi istenirseniz klavye veya 5.6 inçlik dokunmatik ekranı üzerinden kalem veya parmak ile girilebilirsiniz. Ekranın dokunmatik olması kesinlikle çok pratik bir durum. Verileri taşımak özelliklede fotoğraflarınızla ilgilenirken dokun ve sürükle olarak işlem gerçekleştirmek oldukça hız kazandırıyor.Ekranı doğrudan güneş ışığında bile görülebilir. Böylece dışarıda güneşli ortamlarda dahi yaptığınız çekimleri daha büyük bir ekranda izlemek ve değerlendirmek açısından oldukça önemli. WSVGA (1024x600) çözünürlüğü, 1 GB belleği, 16 GB solid-state sabit diski (opsiyonel 32 GB) ve enerji etkin 1.33 GHz Intel® Atom işlemcisi ile CF-U1, 9 saate kadar sürekli çalışabilmekte. Burada işletim sistemi, bellek, işlemci ve özelliklede 9 saat gibi uzun çalışma süresi pozitif sonuçlar olarak değerlendiriyorum. Fakat harddiskin 16 GB (opsiyonel 32 GB) olması durumunu; verilerin kalitesinin artması sonucunda çok büyük boyutları saklamak, depolamak anlamı karşısında çok uzun soluklu projelerde depolama açısından CF-U1 sıkışabilir. Ama bu durumu kolaylıkla çözmek olası. Cihazın üzerinde bulunan bir adet USB bağlantısını kullanarak harici bir taşınabilir harddisk sayesinde sorun rahatlıkla çözülebilir. Bütün özellikleri ile işletim sistemi (Windows® XP veya Windows Vista®) CF-U1’i standart elde kullanılan ürünlerle karşılaştırıldığında üzerindeki standart WLAN ve Bluetooth ile en son kablosuz teknolojilerini barındırarak daha iyi ve daha yüksek performansa sahip gerçek

O2 Dergi | 14 |

w w w. p a n c o m . c o m . t r / t o u g h b o o k

alternatif bir ürün yapmaktadır. CF-U1 dahili hoparlörü sayesinde dışarıya gayet kaliteli ses verebilmektedir. Ayrıca kulaklık çıkışı sayesinde kimseleri rahatsız etmeden çalışmanızı sürdürebilirsiniz. Sistemde bir adet SD/SDHC Bellek Kartı giriş yuvası sayesinde fotoğraf makinesinde SD kart kullanıcıları için ayrıca bir kart okuyucu taşıma zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Son olarak şunu söylemek isterim suya, darbelere, düşmeye, ani ısı değişimlerine karşı bizzat testlerde bulunduğum bu veri saklama, izleme, yayma ortamının dayanıklılık ve performans konusunda ki duruşu CF-U1’in bir teknolojiden çok daha fazlası olduğunu gösterdi doğrusu.


O2 Dergi | 15 |


O2 Dergi | 16 |


FOTOĞRAF : ERSİN ALOK

Bu yıl Fransa’da “Onur Konuğu”yuz… Festivalimiz henüz çok yeni olmasına ve gönüllü bir ekipçe düzenlenmesine rağmen dördüncü yılında dünya vitrinine çıkıyor. HAZIRLAYAN : MURAT YILMAZ

O2 Dergi | 17 |


Dağ filmi… Dünyada kabul gördüğü ismi ile “Dağ filmi”, dağcılık ve özellikle de insanoğlunun doğaya karşı verdiği mücadelenin anlatıldığı film janrını ifade ediyor. “İlk dağ filmi” olarak 1902 yılında Amerikalı tırmanıcı Frank Ormiston-Smith’in çektiği “The ascent of Mont Blanc; 15,781 feet high” isimli film kabul edilir. İlk dağ filmi olarak Smith’in filmi kabul edilse de Alman yönetmen Arnold Fanck, 1920’li yıllardan itibaren çektiği dağ filmleri ile bu türün tartışılmaz lideri olmuş ve sinema çevrelerinde “dağ filmi” janrının yaratıcısı olarak kabul edilmiştir. Fanck’i takiben onun ilk filmlerinde oyunculuk yapan Luis Trenker meslek yaşamı boyunca pek çok kurmaca ve belgesel dağ filmini yöneterek dağ filmi üretiminin diğer önemli ismi olmuştur.

Arnold Fanck

Fanck’in yönetmenliğini yaptığı filmlerden “The white hell of Pitz Palu-1929” ve “Storm over Mont Blanc-1930” isimli filmlere önceki yıllardaki festival programlarımızda yer vererek dağ filmi tarihinin önemli yapıtaşlarının izleyicilerle buluşturmaya çalıştık. Yaklaşık iki yıldır festival programına almaya çalıştığımız “The ascent of Mont Blanc; 15,781 feet high” filmini de önümüzdeki yıllarda göstermeye gayret edeceğiz.

Dünyada Dağ Filmleri Festivalleri …

Luis Trenker

Dünyada ilk Dağ Filmleri Festivali (DFF) 1952 yılında İtalya’nın Trento kentinde düzenlendi. Trento, uzun yıllar Avrupa’nın doğa belgeselciliğinin merkezi olarak hizmet verdi. 1950 sonrasında özellikle Fransız’lar önemli filmlere imza attılar. Bu filmlerden bazılarını 2010 Mart ayında İstanbul DFF’nde görme şansı bulacağız. 1970’li yıllarla birlikte dünyada DFF’ler artmaya başladı. 1970 yılında İsviçre’de, 1976 yılında Kanada’da, 1980’de İngiltere’de, 1983’de İspanya’da, 1984’te Fransa’da, 1986’da Avusturya’da festivaller düzenlenmeye başlandı. Bunu diğer ülkeler takip eti. Bu festivaller yıllar içinde kurumsallaşmış yapıları, geniş izleyici kitleleri ve düzen- Fanck’in yönetmenliğini yaptığı filmlerden “The white ledikleri yarışmalarla dünya çapında organizasyonlara hell of Pitz Palu-1929” dönüşürler. Bugün itibarı ile dünyada 20’ye yakın DFF düzenleniyor. Türkiye’de DFF’ini Doğa Aktivite Grubu (DAG) olarak 2006 yılında düzenledik. Kısıtlı bütçelerle gönüllü bir ekiple düzenlenen festival kapsamında 2000’in üzerinde dağ ve doğasever bir araya gelerek dağ, dağ ve doğa kültürü, doğa sporları, çevre ve doğa bilinci konulu yerli ve yabancı film ve belgeseller izliyor, önemli konuşmacılarla söyleşiler yapıyor, fotoğraf sergileri geziyor, kitap sergileri ve imza günlerine katılıyor. Festival kapsamında belgesel yapımcılarının dağ ve doğa belgeselciliğine olan ilgisini artırmak amacıyla bir de “Ulusal belgesel yarışması” düzenleniyor.

O2 Dergi | 18 |


Bu yıldan itibaren yeni kurulan “Dağ Kültürü Derneği” çatısı altında düzenlenecek festivalin beşincisi 2010 mart ayında Fransız Kültür Merkezi’nde düzenlenecek. Özel bir Fransız dağ filmleri seçkisi yer alacak festivale Fransa’dan önemli konuklar da söyleşilere katılacak. Festival bu yıl bir de “Uluslararası yarışma” düzenleyerek dünya belgesel severlerinin ilgisini Türkiye’ye çekmeye çalışacak.

Türkiye’de dağ filmi… Uçman Sungur - 1976 “Erciyes Kış Tırmanışı”

DFF olarak Türkiye dağ filmlerinin envanterini çıkarmak, çekilmiş filmlere ulaşmak ve izleyici ile buluşturmak amacıyla çalışmalar yürütüyoruz. 2006’dan bu yana süren çalışmalar henüz tamamlanmadı. Şu ana kadar yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkardığımız ilk dağ filmi yapımcı/yönetmen Uçman Sungur’un 1976 yılında çektiği “Erciyes Kış Tırmanışı” isimli filmidir. Film, 2.DFF’nin açılış filmi olarak yönetmeni ile özel bir söyleşi eşliğinde programımızda yer aldı. Yeşilçam’ca çekilmiş kurmaca dağ filmlerine örnek olarak da “Hakkari’de bir mevsimErden Kıral- 1982“ ve “Derman- Şerif Gören-1983” filmleri sayılabilir. Yine bu konuda da arşiv tarama çalışmalarımız sürüyor.

Bu yıl Fransa’da “Onur Konuğu”yuz… Erden Kıral-1982 “Hakkari’de bir mevsim“

Festivalimiz henüz çok yeni olmasına ve gönüllü bir ekipçe düzenlenmesine rağmen dördüncü yılında dünya vitrinine çıkıyor. "Fransa'da Türkiye Mevsimi" ile Türkiye, 1 Temmuz 2009–1 Mart 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 400'ü aşkın etkinlikle Fransa'nın konuğu olacak. Türkiye ve Fransa'nın Dışişleri ve Kültür Bakanlıklarının himayesinde gerçekleştirilen Fransa'da Türkiye Mevsimi, tam dokuz ay boyunca Fransa’nın birçok kentinde Türkiye'nin kültür-sanat alanındaki enerjisini, yaratıcılığını ve çeşitliliğini yansıtacak.

Şerif Gören-1983 "Derman"

Mevsim kapsamında “Türkiye Dağ Filmleri Festivali”, “Autrans Dağ ve Macera Filmleri Festivali”nin onur konuğu olacak ve festival kapsamında Türkiye Dağ Kültürü de Fransız’lara tanıtılacak. Türkiye’den dağ ve doğa belgeselleri ve kurmaca filmlerin toplu olarak gösterileceği etkinlikte “Ersin ALOK” küratörlüğünde bir karma fotoğraf sergisi de yer alacak. Film gösterimleri ve karma fotoğraf sergisi için katılım duyurumuzu geçtiğimiz hafta yaptık. Film ve fotoğrafları ile Fransa programımıza katılmak isteyen eser sahipleri www.dagfilmfest.org adresinden detaylı bilgi edinerek programımıza dahil olabilirler. »

O2 Dergi | 19 |


FOTOĞRAF : ERSİN ALOK

“Autrans Dağ ve Macera Filmleri Festivali” Fransa’daki tek dağ filmleri festivali konumunda bulunuyor. (www. festival-autrans.com) Dünyanın en iyi dağ ve doğa filmlerinin gösterildiği festival, belgesel yarışmaları, söyleşiler ve kitap sergilerini barındıran zengin içeriği ile her yıl tüm Avrupa’dan 200’den fazla profesyoneli ağırlayarak film alımları gerçekleştirmesini sağlıyor. Bu özelliği ile festival, Fransız dağ ve doğa belgesel marketi konumunda bulunuyor. Son iki yıldır festival Autrans’ın yanında Grenoble şehrinde de gösterimler yapıyor. Her iki festival kapsamında 7000’in üzerinde izleyici etkinlikleri takip ediyor. Bu yıl 26.sı düzenlenecek festivalin ilk düzenlendiği 1984 yılındaki açılış filmi de tanıdık bir film : Şerif Gören’in yönetmenliğini yaptığı “Derman”

Gelecek… 2010’a yaklaştığımız bu dönemden bakıldığında dünya dağ filmciliği ile ülkemiz arasında yaklaşık 50 yıldan fazla bir fark olduğu rahatlıkla söylenebilir. Avrupa ve Amerika’da 1950’lerden sonra başlayan etkinliklerini kaydetme geleneği bu ülkelerdeki belgesel film yapımına oldukça önemli basamaklar tırmandırmış. Bunun son örneği 4.DFF’de gösterdiğimiz “Berhault” belgeseli idi. Fransa’da neredeyse sokaktaki herkes tarafından tanınan Berhault tırmanışlarını 1960’lı yıllardan itibaren kaydetmeye başlamış. Ülkemizde ise kaydetme geleneği henüz yaygınlaşmış değil. Ama video kameralarının ucuzlaması, hafiflemesi ve küçülmesi ayrıca amatör post prodüksiyon yazılımlarının yaygınlaşması ile bir ivme yakalayabilme sansımız yüksek. Türkiye’nin benzersiz doğal güzellikleri ve çok kültürlü insan mozaiği ile dünyanın ilgi odağı olma şansı büyük. Yeter ki üretmekten, çabalamaktan uzaklaşmayalım… Sizlerden ricamız, üşenmeyin, projeler geliştirin, çekin ve bizlerle paylaşın. Bizler de bunu ülkemiz ve dünya ile paylaşalım. İyi seyirler… •

O2 Dergi | 20 |


Hoşgeldin Türkiye

Bienvenue la Turquie! 2009 yılı Fransa’da "Türkiye Mevsimi" olarak kutlanıyor. Biz de Türkiye Dağ filmleri Festivali olarak "Türkiye Mevsimi" nde fotoğraf sergimiz ve filmlerimizle yerimizi alıyoruz.

Fransa – Autrans Dağ Filmleri Festivaline onur konuğu oluyoruz…

2-6 Aralık 2009’da dağlarımız, dağcılığımız, doğa sporlarımız ve dağ kültürümüzle Fransa’dayız ! Siz de film ve fotoğraflarınızla bu şölende yerinizi alın !

ESER TESLİMLERİ İÇİN FESTİVAL SEKRETERYASI : Şennur ŞEN – (212) 281 79 75 sennur@maceraakademisi.com mailto: sennur@maceraakademisi.com

BAŞVURU FORMU VE KOŞULLAR :

Murat YILMAZ – (532) 345 99 03 murat.yilmaz@dagfilmfest.org

www.dagfilmfest.org http://www.dagfilmfest.org

POSTA ADRESİ : Macera Akademisi (Dağ Filmleri Festivali) Levent - Esentepe Mah. Kardeşler Cad. No:51/1 (Eczacıbaşı Arkası)34394 - İstanbul

TAKVİM : Son başvuru tarihi : 11 Eylül 2009 Seçici kurul değerlendirmesi : 14 Eylül - 18 Eylül 2009 Sonuç bildirim tarihi : 18 Eylül 2009 Sergi – gösterim tarihi : 2-6 Aralık 2009 Sergi – gösterim mekanı : Fransa Autrans Dağ Filmleri Festivali



3917 metrelik cüssesiyle Erciyes, iç Anadolu ’nun en büyük, Türkiye ’nin ise 5. büyük dağı olarak yerini alır. Erciyes, birkaç rota seçeneği ile psikolojinize ve performansınıza göre alternatifler sunmaktadır

Haritalar açılır YAZI & FOTOĞRAF : NURCAN TARHAN



Haritalar açılır, planlar yapılır. Bu defa tepesinden seyre edebilirsiniz. Hisarcık üzerinden gidiyorsanız da önce Develi ardından, oteller bölgesi ve çoban ini ile sırt üzedalmak istediğimiz yer Erciyes olur… rinden zirve yolunu takip edebilirsiniz. Tabii birde çok 3917 metrelik cüssesiyle Erciyes, iç Anadolu ’nun en daha riskli ve sert olan Şeytan deresi rotasını da durubüyük, Türkiye ’nin ise 5. büyük dağı olarak yerini alır. munuza göre tercih edebilirsiniz. Şeytan deresi için de Burası da birkaç rota seçeneği ile psikolojinize ve perfor- yine Develi’den çoban inine gelip, sırtı solda bırakacak mansınıza göre alternatif sunmaktadır. Eğer Hacılar yolu şekilde şeytan deresi vadisinden zirveye çıkmak mümüzerinden gidiyorsanız, Aksu yurdu ve Süt dondurandan kündür. » sırtı takip ederek zirve yoluna devam


Bu defa daha fazla adrenalin istiyor olmamız gerek ki en başından Şeytan deresi rotasından çıkmayı yeğliyoruz. Tüm teknik malzemelerimiz, kazma, kask, krampon, emniyet aletleri ve kamp malzemeleriyle birlikte önce Kayseri olmak üzere, Develi ve birkaç saatlik yürüyüş ardından çoban inindeki kampımıza varıyoruz. Ertesi gün için zirve hazırlıkları tamamlanıyor. Ancak ters giden bir şey var sanırım! Otobüste bozuk olan klimalardan olsa gerek tüm gece boyunca mide bulantısı çekiyorum. Birkaç saatlik uyku hakkımı da tulumda kıvranarak geçirip kahvaltı için ayaklanıyoruz. Tüm bunların ardından, artık sıcak kozamızdan çıkıp ( tulumlar ve çadır ) dışarıya bir merhaba deme vakti geliyor. En az soğuğun nefeslerimizi kestiği kadar, nefes kesiyor karşımızdaki görüntü. Gecenin dördünde gökyüzünün karanlığı, yıldızların ve ayın parlaklığıyla beraber, ihtişamlı bir görünüme bürünmüş yerin bembeyaz örtüsü… Öğlen pamuk kadar yumuşak ve sempatik görünen toz kar, sert bir asalete dönüşmüş adeta… Bu güzel kontrastla birlikte zirve yoluna doğru ilerliyoruz.

O2 Dergi | 26 |


Rota yaklaşık 60-70 derecelik eğimle yormaya yetiyor doğrusu. Gün, gittikçe yüzünü göstermeye başlıyor. Zaman kaybetmeden zirve yapmak istiyoruz. Yeterince dik bir rota olmasının yanı sıra başka risklerde barındırıyor çünkü. Çürük kaya yapılarının etrafındaki karlar, gün ışığı ve artan sıcaklıkla eriyerek, kaymalara neden oluyor ne yazık ki. Bunun yanı sıra, kar kornişleri ve çığ riski de oldukça fazla. Çok fazla krampon kullanmamıza gerek kalmadan tempolu bir şekilde zirve sırtına doğru ilerliyoruz. Rotayı bilmemize rağmen, gittikçe artan eğim ve salgılanılan laktik asitin, kaslarımızı daha fazla ağırlaştırmasıyla zirveye çok az kaldığını en derinden hissediyoruz hepimiz, neyse ki sonunda zirvedeyiz işte. »

O2 Dergi | 27 |


Hava tam tabiriyle cam gibi. Her yer ayağımızın altında, kuş bakışı izliyoruz Anadolu’yu Erciyes’ in penceresinden. Erciyes eski volkanik bir dağdır. Bu nedenle zamanla çökelmeler yaşayarak iki zirveye sahip olmuştur. Küçük ve büyük zirve olarak adlandırılan bu zirvelerden biri 3770 metre diğeri ise 3917 metre büyüklüğündedir. Bu iki zirveyi ise bir sırt ayırmaktadır.

O2 Dergi | 28 |


Esen rüzgara karşı daha fazla direnmeyip artık büyük bir huzurla dönüş yoluna geçiyoruz. Çok daha kısa sürede, eğiminde etkisiyle koşar adımlarla kampa varıyoruz. Tadı damağımızda kalan, doğanın çeşitli bürünüşlerine şahitlik ederek, güzel bir faaliyeti daha tamamlıyoruz. Her dağın kendine has bir karakteri ve güzelliği olduğuna inanırım hep. Nitekim, şehre indiğimizde de kendi güzelliğini, minarelerin, evlerin, dükkanların arasından, uzansanız dokunabilecekmişsiniz hissini uyandırarak gösteriyor Erciyes’te. •

O2 Dergi | 29 |


E V E R

ANA

YOLCULUK

YAZI & FOTOĞRA dÜZENLEME : N


R E S T

AKAMP

K

HİKAYESİ

AF : cem albay NURCAN tARHAN


Bir önceki gün 13 saat yürümüşüm, sabah kalkıyorum koskoca bir gün ve yaklaşık 10 saatlik bir yürüyüş beni bekliyor. Pencereden bakıyorum, bir yandan kendime küfredip bir yandan göreceğim manzaranın hayaliyle tekrar hazırlanıyorum. Yaptığım işin ciddiyetini kavrıyorum birdenbire. Karayolu ile ulaşmanın mümkün olmadığı, sadece yürüyerek aşılabilecek dağlarda dolanırken hata yapmamam gerektiğini idrak ediyorum.

Çünkü olabilecek herhangi bir aksilik, kaza, sakatlık veya hastalık ciddi problem yaratabilecek gibi. Hele hele benim gibi herhangi bir kaza veya sağlık sigortası yaptırmamış gezginler için çok daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Himalayaların eteklerinde dolanan yürüyüşçülerin 1000’de 2’sinin yükseklik hastalığı sonucu öldüğü söyleniyor ve sıkça tabelalarda uyarılara rastlıyorsunuz.


Bu rotada trekking yapmak çok zor olmasa ve dağcılık becerileri gerektirmese de uzun ve zorlu yürüyüşler ve sıkça değişen irtifa yüzünden beslenme ve yükseklik hastalığı ile ilgili temel bilgileri bilmekte fayda var.

Yağmurlu bir eylül sabahı Katmandu’dan yola çıkıp çıkmamak konusunda tereddüt ederken kendimi Jiri’de buluverdim. Jiri bu rotaya girenlerin araçla gidebilecekleri son nokta.( Lukla Havaalanı’nı saymıyorum.)Tüm gün boyunca off-road yapan otobüslerle maceralı bir yolcuAslolan yolda olmaktır demiş bir gezgin. İster ruhun ister luk yapılarak varılıyor Jiri’ye. Sabah Katmandu’dan yola bedenin ya da ikisi birden hiç farketmez. Tüm planlar, çıkan trekçiler burada konaklamak zorunda. » hazırlıklar boşuna; bütün iş başlamaktan ibaret.



Karayolunun buraya ulaşması doğal olarak burada yaşayanları oldukça sevindirmiş. Daha önce rehberlik veya taşıyıcılık yapanlar artık evlerini pansiyona çevirip odalarını kiralamaya başlamışlar. Menülerde çeşit oldukça fazla ama ana yiyeceğin pirinç olduğunu tahmin etmek zor değil.

Yolun bittiği yerden patikada yükselmeye başladığınız andan itibaren kendinizle baş başa kalıp önünüze baka baka ilerlersiniz. Yolda birilerine rastlamadığınız sürece duyacağınız tek ses kendi nefesiniz veya doğanın sesi olur. »


O2 Dergi | 36 |


O2 Dergi | 37 |


Jiri’den sonraki durak 11 saatlik mesafedeki Bhandar. Kenja ve Sete’yi geçtikten sonra rengarenk evleri ve elma bahçeleriyle Junbesi karşılar sizi. Yamacın kenarından baktığınızda kollarını açmış çağırır gibi bir hali vardır. Junbesi’den sonra Khurteng’de Everest ilk defa uzaklardan el sallar.Sonrasında bir hafta boyunca kendinden küçük dağların arkasına saklanır. Yaklaşık bir haftalık yürüyüşten sonra dağcılara eksiklerini tamamlaması için son fırsatı veren Namche Bazaar’a varırsınız. Yürüyüş yapanların yüksekliğe alışması için 2 gün geçirmesi önerilir bu kentte. Bu bölgedeki kalacak yerlerin yaklaşık %80inin burada olduğu söylenir. Ekim ayından itibaren kalacak yer bulunamaması da bu rotanın ne kadar popüler olduğunu anlatmaya yeter herhalde. Yolu olmayan bu ülkede yük taşıma görevini üstlenen sherpalar, güçleri ve dayanıklılıkları ile dağcıların ve yürüyüşçülerin vazgeçilmez yardımcılarıdırlar. Ortalama 80 kilo yük taşıyan sherpalar, ergonomiyi hiçe sayıp bir kayışla başlarına taktıkları sepetleri yükseklere taşırlar. Yürüyüş sırasında sherpalarla yarışa girmek büyük hatadır. Saygı duyup yolunuza kendi temponuzda devam etmek en akıllıcası. Namche’ye varınca manzaralar artık daha etkileyicidir. Önceki yeşillik dolu manzaraların aksine karşınıza aldığınızda egonuzu yerle bir eden dağlarla karşılaşırsınız. Onların karşısında bir hiç olduğunuzu o anda fark edersiniz. Yücelikleriyle karşınızda bir güven timsali gibi dururlar. Tüm alışkanlıklarınız, hayatınız bir yana itiliverir. Saygı duymaktan başka yapabileceğiniz tek şey onları sevmektir. Üstelik tek başınıza bu yolları katediyorsanız bu duyguları daha yoğun yaşarsınız. Himalayalar’ı anlamanın ve hissetmenin en iyi yolu da tek başına olmaktır sanırım. Yürüyüş sırasında dikkat edilmesi gereken şeylerden biri sık sık karşınıza çıkan yaklar. Zararsız gibi görünseler de özellikle uçurumun kenarındayken dikkat edilmesi gerekiyormuş. Yoksa yoluna çıktığınızı düşünüp boynuzu ile aşağıya itmesi olasılığı varmış. Diğer dikkat edilmesi gerekenler ise yükseklik hastalığı ve dizleriniz olacaktır. Oldukça fazla olan iniş ve çıkışlar yüzünden dizleriniz bir süre sonra ben burdayım demeye başlıyor ve yürüyemeyecek duruma gelebiliyorsunuz. Herhangi bir sakatlık veya sağlık sorunu için Nuntala,Lukla, Namche’ye iki saat yürüyüş mesafesindeki Khundi ve Pheriche’de yardım alınabilir. »



Bu rotaya başlamadan önce umudum Nepal’in yerel halkına dair daha fazla bilgi edinmek ve 5 ay önce olan devrim ile ilgili birkaç bilgi toplayabilmekti. İnsanların yaşantısı, kültürü, alışkanlıkları kısacası herşeyi bu rotanın popüler olması ile dünya nüfusunun ortalamasına doğru ilerliyor maalesef. Dolayısı ile karşımızda globalleşmenin ve turizmin kurbanı kültürlerden birini daha görmek insanı hayal kırıklığına uğratıyor. Bir daha geleceğime ve bu dağları tekrar göreceğime yeminler ederek veda ettim bu ülkeye. Türkiye’ye dönüşüm Katmandu’dan 10 gün sürdü. Bunca yol, macera, yokluk bir teyp bandı gibi on gün boyunca geriye sardı. Güzel ülkelerin güzel insanlarının hatrına orada yaşadıklarımı anlatmak, paylaşmak boynumun borcudur. Bundan sonra bu yolu arşınlayacaklara da nacizane tavsiyem kendi doğrularını unutarak, sorgulamadan ve yargılamadan sadece tanıklık ederek yollarına devam etmeleridir... •

O2 Dergi | 40 |


O2 Dergi | 41 |


"Gecenin karanlığında patika yollardan ilerleyerek mağaraya ulaşan macera tutkunlarını, 5 metrelik bir kaya tırmanışının ardından karanlık mağaranın derinliklerinde bir sonraki hedefleri bekliyordu. Mağaranın giriş kısmında ki küçük su göletini geçmek, mağara etabının ilk çözümlenmesi gereken noktasıydı."

YENİAY MACERA YARIŞI 2009 FOTOĞRAF : HASAN KASAPOĞLU

YAZI: SAMET KESEN



Oxygen Outdoor ekibi olarak uzun süredir doğa ve macera sporlarının gelişimi için çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’de çok yeni gelişen macera yarışları branşı ise son zamanlarda en çok ilgimizi çeken organizasyonlar arasında... Tam bu noktada Macera Akademisi tarafından düzenlenen “Yeniay Macera Yarışı 2009” organizasyonu bizlere Türkiye’de her geçen gün daha nitelikli ve profresyonel işlerin çıktığını kanıtladı. Çok uzun süredir organizasyon sektöründe olan ekip gönüllülük esasına dayanan bu tarz aşırı emek isteyen bir işe kalkışarak yine bayrağı bir adım öteye götürmeyi başardı.


Oxygen Outdoor ekibi olarak yarış ana kampına heyecanımıza yenik düşerek 1 gün önceden gelmiştik. Bu da bize yarışın yapılacağı Şile bölgesini tanıma ve Şile merkezde gezme imkanı sağladı. Ertesi sabah Işık Üniversitesi kampüsüne organizasyon ekibi ve yarışmacıların gelmesiyle ortam tam kıvamına geldi. Neredeyse herkesin birbirini tanıdığı, yarışmacıların hazırlık aşamalarında birbirlerine yardım ettiği sıcak bir ortam vardı. Her yarışta olduğu gibi bu yarışta da ilk defa bir macera yarışı deneyimi edinecek ekipler vardı. Onların dışında macera dünyası ile oldukça içli dışlı medyatik isimlerden Kemal Merkit’i de bu yarışta görmek beni şaşırtmıştı. Bu arada hava sıcaklığının inanılmaz yüksek olduğunu, gölgede bile zor durulabildiğini söylemem gerekli. »


O2 Dergi | 46 |


O2 Dergi | 47 |



Yarış startı saat 18.00’deydi. Bu zamanlama herkes, özellikle de yarışmacılar için muhteşemdi. Çünkü hava sıcaklığı mutlaka performansları etkileyecekti. Yarıştan saatler önce Caner Odabaşoğlu yine eğlenceli brifinglerinden birini verdi. Bu samimi teknik toplantının arkasından yarışmacılar haritalarını aldılar. Klimalı, geniş ve her türlü imkanın olduğu bir cafede paftaları birleştirme ve noktaları işaretleme çalışmalarını yapan yarışmacılar oldukça keyifli gözüküyorlardı. Bazı takımların nokta işaretlemesini bitirip rota belirleme ve rota üzerinde çalışmaya başladığını bile gördük. Bu kritik işlem için fazlaca zaman ayıran Macera Akademisi ekibi de bu sırada son hazırlıklarını yapmaya başlamıştı. »


O2 Dergi | 50 |


Mağaranın girişine zorlu tırmanışın ardından, macera sporcularını küçük bir su birinkiti geçişi bekliyordu. Her takımın bu su birikintisini aşmak konusunda kendilerine göre yöntemi vardı. Kimi direk suya girdi, kimileri mağara duvarının girintileri oyukları içinden biraz zorda olsa ilerlemeyi başardı. »


Saat 18.00 civarında herkes start noktasında hazırdı ve Caner’in start vermesini bekliyorlardı. Uzun ve orta parkur yarışmacıları aynı anda startın verilmesiyle çıkış yaparak ilk noktalarına doğru koşmaya başladılar. Bu dakikadan itibaren biz gözlemcilerde organizasyonun bizlere sağladığı araçlarla kritik noktalara doğru yol almaya başladık. Ben ilk baştan itibaren Onur ve Hasan ‘dan ayrılarak mağara etabına giden ekiple mağarayı görmeye gittim. Mağara etabı oldukça akıllıca seçilmiş ve yarışmacılara ciddi heyecan yaşatacak bir etaptı. Yaklaşık 5 metrelik bir ipli tırmanıştan sonra dar ve karanlık bir mağarada ilerleyerek içerideki noktayı bulmak gerekiyordu. Gerekli sistemlerin kurulumundan sonra ilk yarışmacı ekipler gelmeye başladı.


Yarışmacıların çoğalmasıyla Hasan ve Onur’da mağara etabına geldi ve fotoğraf çekmek için mağaraya tırmandılar. Dışarıda onları beklerken Tatiana’nın başka noktalarını gittiğini gördüm. Bende peşine takılarak belki farklı noktalarda farklı kareler yakalarım diye onlara katıldım. Yol boyunca bir sürü ekibe rastladık. Zaman zaman yanlış yollara sapanları gördük. Bu esnada Tatiana ve diğer ekip üyeleri ile bolca konuşma şansım oldu. Bu konuşmalar neticesinde macera yarışı organizasyonlarının gönüllü çalışma esasına dayandığını iyice kavramış oldum. Tatiana’nın beni getirdiği en son yer, yarışmacıların koşarak gelip bisikletleriyle devam edecekleri, bir kır lokantasında bulunan ara noktalardan biriydi. »


Hemen arkamızdan neredeyse tüm fotoğraf ve video ekibini taşıyan sayın Hüseyin abinin aracı da geldi. Bagajda seyahat etmekten sersemlemiş Oxygen Outdoor ekibi ile de burada tekrar buluştum. Bu noktada hep beraber bolca sohbet edip, gelen yarışmacılardan yarışla ilgili gözlemler elde etme imkanımız oldu. Köpeklerle sorun yaşayan ekipler vardı, bazı ekiplerde sorumsuz araç şoförlerinden şikayetçiydi. Ama kimsede herhangi ciddi bir sorun yoktu. Ve yarış tüm karanlığa karşı devam ediyordu. Bir süre dinlendikten sonra tekrar yola koyulduk ve ana kampa Işık Üniversitesi’ne doğru yola çıktık. Bu sırada hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı. Kampa vardığımızda ben burada kalıp finish çizgisine varan ekipleri fotoğraflamaya karar verdim.


Çok beklememe gerek kalmadan uzun parkur birincisi ekip finish noktasına gelmişti. Sonrasında ilk 3 takım az zaman farkları ile kampa geldi. Onları takiben ortacılarda gelmeye başlamıştı. Saat sabahın erken saatlerine geldiğinde ana kamp alanı gittikçe kalabalıklaşmaya başlamıştı. Kısa parkurda ve macera koşusu klasmanında yarışacak ekipler ve destekçileri kamp alanına gelmişlerdi. Saat 09.00 civarı start alan kısacılar ve maceracıların ardından ben ve Onur’da Caner’le beraber kritik noktalara fotoğraf çekmeye gittik. Gittiğimiz ilk nokta Şile plajıydı. Günlerden Pazar olduğu için halk sabahın 4’ünden itibaren plajlara akın etmişti. Saat 9’daki görüntü özellikle bir yarışmacı için korkunçtu. »


Meraklı halkın arasında yarışmalarını tamamlayan yarışmacılar yavaş yavaş kampa dönmeye başlamışlardı. Yarış esnasında bazı ekipler kaybolarak yada pes ederek yarışı bitiremediler. Bitiş çizgisine gelen bazı ekipler derece alırken bazıları alamadılar. Yarış sonunda sonuçlar şöyleydi: Uzun parkur birincisi Aykun Aret Taşçıoğlu ve Milhan Dalgıç’tan oluşan HE-MAN, ikincisi Ayşin Özer Başkır ve Alptekin Başkır’dan oluşan 4G-Adventure-1, üçüncüsü ise Muammer Yıldız ve İbrahim Küçükdoğan’dan oluşan Scott Türkiye takımı oldu.


Orta parkurda ise birinci ekip Dinçer Kocalar ve Fatih Bay’dan oluşan Two Spirit Gonzales, ikinci ekip Mehmet Ünal ve Mehmet Ali Erol’dan oluşan M&M, üçüncü ise Özgür Özdemir ve Engin Karabacakoğlu’ndan oluşan İnegöl takımı oldu. Kısa Parkurda ilk üç dereceyi alan ekipler şöyle: birinci FURMEN, ikinci ÇAPRAZLAR, üçüncü ise 3. KÖPRÜYE HAYIR. Macera Koşusu etabının dereceleri ise şöyle: birinci RİVAMAD DİZEL, ikinci FOREST RANGERS, üçüncü BEMBEYAZ ve dördüncü ise CITTA SLOW...Bu başarılı organizasyonu hazırlayan Macera Akademisi ekibini ve yarışın daha kusursuz olmasını sağlayan yarış gönüllülerini tebrik ediyoruz.. •


20

09

DASK ADAM

DOĞA ARAŞTIRMALARI, SPORLARI VE KURTARMA DERNEĞİ ANADOLU DAĞ MARATONU YAZI & FOTOĞRAF : HASAN KASAPOĞLU

O2 Dergi | 58 |


"Ormanın içinden, toprak yolun tozundan, güneşin doğduğu yerden gelen yarışmacılarla ormanın içine ilerledim. Ağaçlar ok ok gökyüzüne yükseliyor. Ormanın sırtında hızlı ve heyecan dolu bir maceranın adımları."

O2 Dergi | 59 |





İstanbul’da güneşli bir Cuma günü. Masmavi gözküyüzünde parçalı parçalı bulutları izliyorum, bir taraftan da hafta sonu Bolu’da Köroğlu Dağları’nda bu yıl onuncusu gerçekleşecek olan “DASK Anadolu Dağ Aşma Maratonu” için fotoğraf çantamı hazırlıyorum.

Turuncu renkte sıcacık bir ışık günü, ormanı, tozlu topraklı yolları aydınlatmaya başladı. Otlağın üzerinde ince bir buğu tabakası. Kendinizi mistik bir dünyanın içinde zannediyorsunuz. Güneş yarışmacıların sırtlarını sıvazlıyor. Ağaçların arasından yarışmacılardan önce gölgeleri geliyor. Toprak yolun bir parçası olmuş gölgeler. Artık tüm yarışmacılar gerçek bir coğrafyada, hayallerine doğru koşuyorlar. Her adımda aslında bir sonraki noktayı değilde, yarışı bitirmek üzere olan ruhlarının o anın içinde yaşadığı heyecana doğru koşuyorlar.

Fotoğraf çekimine gitmeden önce, çalışacağım bölge hakkında mutlaka araştırma yapıyorum. Bu aşamada etrafımızı saran “www” yapısı gerçekten büyük yardımcı oluyor. Bölgede daha önce değişik zamanlarda çekilmiş fotoğraf ve videoları izleyerek fikir sahibi olmak çekim aşamasını doğrudan etkilediği için gerçekten çok önem- Ormanın içinden, toprak yolun tozundan, güneşin doğduli. Bu ön araştırma ile çekim ekipmanımı, zamanlamayı, ğu yerden gelen yarışmacılarla ormanın içine ilerledim. mekanları planlamak açısından çok daha pratik oluyor. Ağaçlar ok ok gökyüzüne yükseliyor. Ormanın sırtında hızlı ve heyecan dolu bir maceranın adımları. Genci, yaşSaat 15.00 civarında Team Touareg Turk ekibi ile birlik- lısı, kadını, erkeği maceraya doğru adımlıyorlar. Varılan te Bolu’ya doğru yolculuğumuz başlıyor. Team Touareg her noktada kat edilen yolun sevinci ulaşılmaya çalışılan Turk, iki ekip olarak katıldığı bu yarışta daha önceki yıl- bir sonraki noktanın heyecanı var. Zaman olgusu içinde, larda ki DASK başarılarının üzerine bir yenilerini daha Köroğlu Dağları’nın zorlu coğrafyasında kendine varışın eklemek konusunda oldukça iddialı olarak bu senede mücadelesini izledim. Kimi takım soluk soluğa çıktı yoyarış sahnesinde yerlerini alıyorlar. Yolculuk ederken za- kuşları kimi koşarak. DASK ADAM bir mücadelenin öymanın içinde birbirini ardına akan o gerçek hayat kesit- küsü. Yarışmacıların doğanın bir parçası olduğu, yol kat lerine, yaşama, tabiata küçük bir bakış atarak Bolu’ya ve etmek için yolu anlamanın, ağacı anlamanın, gökyüzünü oradan Seben ve Kıbrısçık ilçelerine, Köroğlu Dağları’na anlamanın ve en önemlisi kendini anlamanın, bilmenin vardık. Binlerce yıldır süre içinde doğa burada gerçek, lazım olduğu bir mücadele. kendine has anlamını yaşamaya devam ediyor. Biz insanoğlu DASK ADAM vesilesiyle bu hafta sonu için doğa Yarışın ilk günü öğlen saatleri Köroğlu bulut bulut. Kontananın konuğuyuz. Bu yıl onuncusu düzenlenen DASK rol noktasında çobanlar tarafından kullanılan bir kulüADAM 3 parkurda toplam 73 takımın katılımıyla Köroğ- benin içinden yağmuru izledim. Bardaktan boşanırcasılu Dağları’nda gerçekleşti. 31 kişilik DASK ekibin özverisi na bir yağmur. Orman ıslak, toprak ıslak, ayaklar ıslak. ve 6 TRAC(Telsiz ve Radyo Amatörleri Cemiyeti) üyesi- Ayakkabı içinde ıslak ıslak sürtünen ayaklar bir an önce nin iletişim konusunda ki destekler ile yarışma başarı ile ara kampa varmak istiyordur diye düşündüm. Ara kamp tamamlandı. Coğrafya otlakları, sık ormanlık alanları, tüm yarışmacılar için mucizevi bir nokta. Pazar sabahı dereleri, dağlık alanları, yamaçları ile inanılmaz güzel- yine erkenden başlayacak yarışın ikinci etabı öncesi, likte ve zorlukta. Bulut bulut mavilikte ki gözyüzü altın- yarışmacıların dinlenecekleri, ekipmanlarını gözden geda göğe ulaşmaya çalışan ağaçların gölgesinde zorlu bir çirecekleri nokta burası. Herkes yorgun. Kimi takımlar macera Cumartesi sabahın erken saatlerinde buradan parkuru tamamlayamadı. Ara kampa varan ama ertesi başlayacak. güne yarışın kalan bölümüne devam edemeyecek takımlarda var. Cuma günü akşamüzeri neredeyse tüm takımlar kamp alanına ulaştılar, çadırlarını kurdular ve sabah erkenden Sabahın erken saatlerinde yeni günün, yeni etabın başbaşlayacak yarış için hazırlıklarını yapmaya başladılar. langıcı yapıldı. Bir önceki gün Köroğlu zirvesinde şim21.30’da içinde ki macerayı arayan yarışmacılar için bri- şekler arasında yol alan takımların, bitiş noktasına kadar fing verildi. olan serüvenleri için yeni haritalar ile nokta nokta ilerleyişleri başladı. Bu sırada ana kampta sakin bir sabah. Gecenin sessizliği içinde yanan kamp ateşinin çıtırtısı, Takımda ki yarışmacıların yakınları bekleyişte. Bu sakin rüzgarın yaprakları silkelemesi, kamp alanının yanından bekleyiş kampın ilerisinden hızla koşarak gelen Mac Extakıp giden dereden gelen su sesinin dinlendirici seremo- reme takımının yarışı birinci olarak bitirme heyecanı ile nisi eşliğinde sporcular erkenden çadırlarına çekildiler. son buluyor. Yarışmacılar bu zorlu, mücadele dolu yarışmanın son adımlarını atıyorlardı. Birbiri ardına gelen taSabahın erken saatleri. Yarışmacılar kadar benim içinde kımların yüzünde yarışı bitirmiş olmanın heyecanı. Gerzorlu bir gün olacak. Başlangıç noktasında yarışmacılar çekten DASK ADAM gibi zorlu ve uzun soluklu bir yarışı toplanmış çıkış zamanlarını bekliyorlar. 05.00’dan itiba- bitirmek bile büyük başarı doğrusu. Sonuçta %50,6 gibi ren yarışmacılar haritalarını alarak zorlu mücadelenin bir bitirme oranıyla 37 takım bitiş noktasına ulaşmayı içine doğru adımlamaya başladılar. Takımlar verilen ko- başardı. Bu yıl her kısa, orta ve uzun olarak nitelendiriordinatları haritaları üzerinde işaretleyerek, yarışta en len üç kategori içinde bayanlı ekipler ayrı değelendirildi. kısa sürede bu kontrol noktalarına ulaşmaya çalışacak- Alınan bu karar dolayısıyla bu sene ilk kez uzun parkurda lar. Güneş tepelerin ardından yükseliyor. bir bayan yarışmacı Neval Yaşar »

O2 Dergi | 63 |


O2 Dergi | 64 |


birinci olarak yarışı tamamladı. DASK ADAM bu senede sona erdi. Ama yarışmacılar, macera ve heyecan dolu dakikaları, Köroğlu Dağları’nı, DASK ADAM’ı hatıralarda yaşamaya devam ediyor. Macera, hayal dünyamızın bir ürünü olarak DASK ADAM gibi organizasyonlar ile nefes almaya devam edecek. •

O2 Dergi | 65 |



Kuşlar gibi…doyasıya…sınırsızca…özgürce…

Yamaçparaşüt Anadolu Kulüpler Kupası XC Mesafe Yarışması YAZI : HAMZA GÜNDÜZALP

FOTOĞRAF : TUBA BOZDEMİR


Uçmak öteden beri insanoğlunun en büyük tutku ve meraklarından birisi olmuştur.Çünkü sınırsız özgürlük gökyüzünde! Bu sınırsız özgürlüğü yaşamak isteyen macera tutkunlarının yöneldiği ve ülkemizde de hızla gelişmekte olan hava sporları dallarından birisi de şüphesiz ki yamaçparaşütçülüğüdür.Çünkü yamaçparaşütü en ucuz ve en hafif hava araçlarından birisidir.1980’li yılların başlarında yurtdışında bir grup dağcı,dağlara tırmandıktan sonra kısa yoldan iniş yapabilmek için farklı arayışlara yöneldi ve yüksek dağların zirvesine çıktıktan sonra zirveden uçaktan atlanan serbest paraşütlerle iniş yapılmaya başlandı.


O günden sonra bu dal giderek gelişmeye başladı.Süzülme oranı yüksek,çöküşü az olan paraşütler üretilmeye başlandı ve bunlara ingilizce para-gliding (süzülen paraşüt) ülkemizde de yamaçparaşütü adı verildi.Yamaçparaşütü sayesinde yüksek dağların zirvesine ulaşan dağcılar uygun rüzgar açısı ve şiddetini yakalayarak en kısa sürede ve zahmetsiz bir şekilde dağların zirvesinden inmeyi öğrendiler.İşte böyle başladı yamaçparaşütünün hikayesi… Zamanla üretilen bu paraşütler teknolojinin de ilerlemesiyle gelişimine devam etti ve yamaçparaşütü günümüzün gözde sporlarından birisi haline geldi… »



Neden Yamaçparaşütü? Çünkü yamaçparaşütü yazımın başında belirttiğim gibi en ucuz,en hafif hava araçlarından birisidir ve doğayla iç içedir.Günümüzde bir yamaçparaşütü harness (oturulan bölüm) ,kask,yedek paraşüt ve ana paraşütle birlikte 20 kg kadar geliyor ve sırtta rahatça taşınabiliyor. Maliyeti ise diğer hava araçlarıyla kıyaslarsak oldukça düşük kalıyor.Günümüzde performansına göre tam takım halinde bir yamaçparaşütünün fiyatı 2500 ile 4500 euro arasında değişiyor.Ayrıca ülkemizin büyük bölümü dağlık arazi olduğu için pek çok yerde uçuşa uygun tepeler bulunuyor.İşte bu yüzden yamaçparaşütü hava sporları içinde en hızlı gelişen daldır.Fakat yapılabilmesi için mutlaka bir eğitmenden gerekli eğitim alınmalıdır.Bu başlangıç eğitimi süresi 7-12 gün arasında değişmektedir.Eğitim almadan yamaçparaşütüyle tek başına uçmaya çalışmak intihara eşdeğerdir! Her ne kadar basında sürekli olarak yamaçparaşüt kazalarından bahsedilse de aslında yamaçparaşütü ile uçmak kurallarına uyulması halinde bisiklet kullanmaktan daha kolaydır. Yamaçparaşütü sanıldığı gibi dağdan uçulduğu zaman hemen çöküş yapıp inişe geçen bir hava aracı değildir. Uygun termikler* ve rüzgar hızı yakalandığında bir yamaçparaşütü pilotun kontrolü altında saatlerce uçabilir ve kalkış yapılan noktadan yüzlerce metre yükseğe zaman zaman 3.000-4.000 metrelere kadar çıkabilir ve yine pilotun kontrolünde istenilen bi bölgeye inebilir.

Termik : Yerde ısınan hava baloncuklar halinde rüzgar etkisiyle gezinir,herhangi bir engel (ev,ağaç,araba vs.) ile karşılaşması halinde dağılmaya uğrar ve küçük hortum şeklinde dönerek yukarı yükselmeye başlar.Yamaçparaşüt pilotları ısınmanın en fazla olduğu öğle saatlerinde kalkış yaparak bu termikleri yakalamaya çalışır ve variometre –yükselmeyi gösterip sesli olarak uyarı yapan cihaz- yardımıyla bunları tespit ettikten sonra genelde 1 ile 8 m/sn arasında değişen kuvvetle yükselerek uzun mesafeleri katedebilir. Bu tür uçuşlara mesafe uçuşu adı verilir.Akşehir’de düzenlenen yarışma da mesafe dalında bir yarışmaydı.Ayrıca yamaçparaşütünde akrobasi ve hedef inişi olmak üzere 2 başka dal daha var.Akşehirdeki yarışma Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen 70 kadar yarışmacının katılımıyla ve Akşehir Belediyesi’nin desteğiyle,Yamaçparaşütü eğitmenleri Fahri Çavdar ve Yiğit Yıldırım’ın koordinatörlüğünde gerçekleştirildi. Bu yarışma benim açımdan eğitici ve heyecanlı geçti. Çünkü bu tür yarışmalarda amaç sadece yarışma değil.Yarışmalar pilotların bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunduğu,birbirlerine teknik konularda yardım ettiği,birbiriyle kaynaştığı,kendilerini geliştirdiği yerler… sizlere aşağıda katıldığım bu yarışmada yaşadıklarımı ve gözlemlediklerimi gün gün aktaracağım... »


22 Ağustos 2009 Cumartesi : Bugün yarışmanın ilk günü…İlk kez kendi uçtuğum bölgede birçok pilotla yarışacak olmanın heyecanı içindeyim. Sabah saat 09.00 gibi yarışma ofisi olarak kullandığımız pansiyona vardım.İçeride biraz heyecanlı,biraz da telaşlı bir kalabalık var.Yarışma için artık son kayıtlar alınıyor ve yarışmacıların uçarken gidecekleri noktaları bulmasını sağlayan gps’lere –navigasyon cihazı- koordinatlar bilgisayardan yükleniyor.Gps’imi görevliye teslim edip noktaları yüklettikten sonra paraşütümü sırtıma alıp tepeye çıkan araçlardan birisine yükledim.15 dakikalık kısa bir yolculuktan sonra uçuş yapacağımız 550 metre yükseklikteki tepeye vardık.Her zaman bizi sessiz bir şekilde karşılayan kalkış pistimiz bugün bir başka görünüyor gözüme kalabalıktan dolayı;gülümsüyorum.Malzememi gölge bir yere bıraktıktan sonra yarışma direktörlerinden Yiğit Yıldırım’ın brifing vermek için yarışmacı pilotları topladığını görüp bulundukları noktaya doğru yönleniyorum.Anlatılanları can kulağıyla dinliyorum.Yiğit hoca önce mesafe uçuşları hakkında bize teknik bilgiler veriyor ve bugün uçarak gitmemiz gereken noktaları tahtaya yazıyor.Tüm yarışmacılar eline gps’lerini alıp başlıyor rotaları girmeye…Bu arada yamaçparaşüt eğitmeni Fahri Çavdar da Akşehir’in simgesi Nasreddin Hoca’nın kostümünü giymiş bir şekilde basın mensuplarına ‘’Artık zaman değişti,artık eşek yerine yamaçparaşütüne biniyorum.Birazdan Akşehir semalarına sevgi,barış,kardeşlik mayası çalacağım’’ diyerek uçuşuna başlıyor ve büyük bi alkış kopuyor bizlerden…Bu sırada etrafımdakilerin çoğunda ayrı bir heyecan gözlemliyorum,koordinatlar girildikten sonra herkesi tatlı bir kalkış hazırlığı telaşesi sarıyor.Bugün uçmamız gereken mesafe 39 km.Saat 13.45 gibi kalkışımı gerçekleştiriyorum.Ortalama 20 kişilik bir grupla beraber güçlü bir termik bularak dar alanda sıkışık bir şekilde ard arda dönmeye başlıyoruz,bu sırada kırmızı bir paraşütün tehlikeli bir şekilde yanıma yanaştığını fark ediyorum.Paraşütlerimizin kenarları birbirine değiyor.İkimiz de zıt yönlerin frenini çekerek birbirimizden ayrılıyoruz.Derken grubun tamamı verilen ilk dönüş noktasına yöneliyor.Ben bulunduğumuz termikte kalarak biraz daha yükselmeye devam ediyorum ve termik şiddeti variometremde zaman zaman 6 m/sn’yi buluyor.3125 metreye kadar tırmandıktan sonra gruptan kopmamak için peşlerine tekrar düşüyorum.Fakat o termikten ayrıldıktan sonra işler bizim için pek de yolunda gitmiyor ve sürekli çöküyoruz.Bu arada termikten ayrılırken paraşütümün %75’i kapanıyor.Soğukkanlı bir şekilde müdahale ederek hemen açıyorum.Belirttiğim gibi kuralına göre yapınca sorun olmuyor.Süzülüşüme devam ediyorum.Derken 12.5 km’de aşırı çöküş yüzünden herkes iniş yapmak zorunda kalıyor.Paraşütlerimizi katlayıp bizi bu noktadan almaları için toplama yapan ekibe indiğimizi haber veriyoruz.Gün sonunda gps yardımıyla bilgisayardan uçuş mesafeleri hesaplanıyor ve puanlar veriliyor.Bu arada birçok yarışmacının kalkıştan sonra havada kalamayarak dağın ön tarafına iniş yaptıklarını öğreniyorum ve gün bu şekilde sona eriyor. »




23 Ağustos 2009 Pazar : Bugün verilen hedefin uzunluğu 41.3 km..Ve kalabalık bir grupla beraber güçlü bir termikte yükselmeye başlıyoruz.Bir süre sonra gruptan kopup kendi başıma yola devam ediyorum bu esnada yine büyük bir grubun tutunamayarak inişe geçtiğini gözlemliyorum ve ilk dönüş noktasından dönüşümü yapıyorum.İkinci dönüş noktasına giderken takımımdan 2 arkadaşımı görüyorum ve telsizle irtibata geçiyoruz.Daha sonra ilerimizde termik dönen bir grup görüyor ve onlara dahil oluyoruz.2.dönüş noktamız küresel ısınma nedeniyle suyu çekilen ve bataklığa dönen Akşehir Gölüne yakın bir yerde…Derken bulduğumuz o termikte 3.200 mt leri gördüm ve 2.dönüş noktasına giderken altımda muhteşem bir göl manzarası var.Birkaç dakika her şeyi bırakıp bu muhteşem manzarayı seyrediyorum ve 2.dönüş noktasını da geçiyoruz. Biraz sağımıza dönüp devam ediyoruz.Bu arada çöküşe geçip inen yarışmacıları görüyorum altımda…Etrafa baktığımda hasat alındıktan sonra yakılan simsiyah olmuş tarlaları dikkatimi çekiyor ve insanoğlunun doğaya karşı ne kadar acımasız olduğunu düşünüyorum. Derken biraz ilerde havada uçuşan saman parçalarına rastlıyorum.Bu beni sevindiriyor çünkü samanların yerde kopan bir termikle beraber geldiğini biliyorum.Bu termiği de güzelce dönüp yükseldikten sonra 3.dönüş noktasına doğru süzülüşe geçiyorum bu sırada gps’imde ters giden bir şeyler olduğunu fark ediyorum.3.ve sonuncu dönüş noktası üzerine gelmeme rağmen hala gps de rota değişimi olmuyor gidip iniş yapacağımız hedefi göremiyorum ve bununla beraber hızlı bir bastırıcıya girmem bir oluyor. Saniyede 5 metre hızla çöküşe geçiyorum ve hedefe gidemeden 28.km de inmek zorunda kalıyorum.

24 Ağustos Pazartesi : Bugün gözlemlediğim kadarıyla hava dünden daha kötü görünüyor.Kalkış yaptıktan sonra tahmin ettiğim gibi hızlı bir bastırıcıya girip çöküşe geçiyorum ama şansım iyi gitti ve iniş yapmama son 150 metre kala güçlü bir termik yakaladım ve 150 mt den 2000 metreye kadar tırmanıp kalabalık bir gruba dahil oldum.Bugünkü hedefimiz 53.8 km ve çok uzun ve zor bir hedef…Aklımdan zaman zaman bu geçti.İlk grupla beraber 1.dönüş noktasına yöneldik fakat malzemem eski model,hızı ve süzülüşü diğerlerinden daha az olduğu için onların gerisinde kaldım.Ve geride kalıp grubu kaçırdığım için giderek yükseklik kaybetmeye başladım.İlk dönüş noktasına geldiğimde yere sadece 250 metre kaldığını fark ediyorum.İnişe geçeceğimi düşündüğüm için moralim aşırı şekilde bozuldu fakat son 200 metre kala yerden kopan bir termik imdadıma yetişti.1 m/sn hızla yükselişe geçtim. Fakat uzun bi süre dönmeme rağmen çok fazla yükselemeyerek 15.km de 2.dönüş noktasına zor yetiştim.İndiğimde benimle aynı kaderi paylaşan birçok yarışmacı olduğunu gördüm.Akşam yemekten sonra yarışma ofisine geçtiğimde beni çok şaşırtan bir sonuçla karşılaştım.3.gün sonunda DHV/LTF 1,1-2 kategorisinde 1. ve takım sıralamasında THK Akşehir Sportif Havacılık Kulübü olarak 3.olduğumuzu gördüm. »


25 Ağustos Salı : Bugün son yarışma günü ve 2.ile aramda pek fazla bir puan farkı yok bu yüzden bugün uçabildiğim kadar uzağa gitmeliyim.41 km’lik bir görev verildi..Bugün havada bulutlanma olacağını gözlemledim fakat bunun bizim için bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı olduğunu kestiremedim.Tepeden kalkış yaptıktan sonra etrafıma baktığımda benden sonra kalkan pilotların hepsinin inişe geçtiğini gördüm.Şanslı günümdeyim diye düşündüm. Bu arada ben 7-8 kişilik bir grupla beraber yükselmeye devam ettim.Grupla beraber üzerimizdeki bulutun etkisiyle yükseldikten sonra dağın üzerinde 2.300 mt yükseklikten ovaya açıldım.Fakat bulutlanma sebebiyle güneş etkisini azalttı ve bununla birlikte termik aktivitesi çok zayıfladı.İş işten geçmiş ben çoktan ovaya açılmıştım...Ve 8.km de iniş yapmak zorunda kaldım.Aklıma takılan tek şey beni geçen olup olmadığıydı.3.sıradaki yarışmacının beni 5 km geçip 13.km de indiğini öğrendim.Fakat bu aramızdaki puan farkını kapatmaya yetmedi ve Türkiye’de ilk kez Akşehirde yapılan DHV/LTF 1,1-2 kategorisi sıralamasından 1.olarak çıktım.Ayrıca ödülümü beni bu alanda yetiştiren Fahri Çavdar’ın elinden almam da benim için ayrı bir heyecandı.

O2 Dergi | 76 |


Hamza Gündüzalp kimdir? 1991 yılında Doğanhisar’da doğdu. Havacılığa ilk adımını model uçakla attı. 12 yaşından bu yana hava sporlarıyla uğraşmakta. 15 yaşında yamaçparaşütüne başladı. THK Akşehir Sportif Havacılık Kulübü Üyesi. Yamaçparaşüt Yardımcı Eğitmeni. Planör Pilotu. Doğa ve hava fotoğrafçısı. Türkiye’nin en genç lisanslı yamaçparaşüt yarışma pilotu.

O2 Dergi | 77 |



şarköy windsurf Rüzgar

'de

İÇİN ESİYOR

YAZI & FOTOĞRAF : FATİH MAHMUT BULUT



Yaz aylarının son yıllarda en revaçta olan doğa sporlarından olan windsurf için bu sayımızda O2 dergi ekibi olarak Şarköy Windsurf Kulübü’ne konuk olduk. Deyim yerindeyse 7’den 77’ye herkesin öğrenmeye ve denemeye çalıştığı windsurfü ülkemizin en rüzgarlı sahillerinden biri olan Şarköy’de fotoğraflama ve bilgi edinme şansını yakaladık. Coğrafi olarak bizlere büyük bir nimet sunan ülkemizde windsurfün gelişimi için atılan adımların kararlılığını görmek her doğa sporcusu için son derece büyük taşımakta. Bu kapsamda çalışmalarına hızla devam eden Şarköy windsurf okulu büyük bir yol katetmiş durumda. Özellikle İstanbul’a yakınlığı, Türkiye’nin en uzun sahillerinden birine sahip oluşu ve her mevsim rüzgar alma özelliğiyle kısa bir süre içinde surfçülerin vazgeçilmez bölgesi olacağı kesin. Bölge yakınlarında aynı zamanda yamaç paraşütü ve trekking gibi doğa sporlarının yapılması da hakkettiği yeri alması için en büyük sebeplerden bir tanesi. »



Tatilin ve yazın keyfini çıkarmak isteyenlerin makul miktarlar karşılığında yaklaşık 10 saatlik bir eğitimle bu heyecanı tatmasının yanında Şarköy Windsurf Kulübü deneyimli surfçülere de kiralama imkanı sunmakta. Sıcakkanlı ve yardımsever bir ekiple bu işe gönül vermiş eğitmenler, turizminde gelişmesiyle birlikte Türkiye’deki surfçülerin de sayısı nda artışı sağlayacağı bir gerçek. Rüzgar sistemleri açısından Şarköy, windsurfe başlangıç aşamasından ileri seviyeye geçmek isteyen sporcular için çok önemli bir merkez olarak karşımıza çıkmakta. Şarköy Surf Kulübü 30 eğitim takımı ve 100-160 litre arasında 40 adet board ve 60 adet yelken takımı ile her seviyedeki sporcuya her koşula göre seçenekler sunmakta. Şarköy Windsurf Kulübü kendi bünyesinde barındırdığı birçok deneyimli eğitmenle birlikte yeni başlayan surfçülere extra güven vermekte… »


O2 Dergi | 84 |


O2 Dergi | 85 |


Özellikle üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde windsurfün yaygınlaşması ve bu konuda dünya standartlarına ulaşması yönünde atılan adımlar biz doğa sporcuları ve doğa severler için geleceğe umutla bakmamız için bir neden... Şarköy Windsurf Kulübünde geçirdiğimiz zaman boyunca değerli bilgilerini bizimle paylaşan eğitmenlere ve kulüp başkanına ve sayın Bülent Artüz’e verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ediyor ve rüzgarla olan maceranız hiç bitmesin diyorum... •



BENİM MACERAM


Zirve Dağcılık İstanbul

Demİrkazık Hodgkin Peck Kulvarı Tırmanışı YAZI & FOTOĞRAF : SÖNMEZ ERKAYA


Otobüsümün kalkmasına neredeyse bir saat vardı.Oysa ben Bouldurhanede keyfi tırmanış antremanımı sürdürüyordum.Kış süresi dolmadan Aladağlarda bir çıkış yapmak istiyordum.Bu seneki hava koşulları hemen hemen hiç uygun olmamıştı.Bu sebeblen çoğu dağcı olumlu hava ortamını ve kar koşullarını yakalayamadığından, özellikle Aladağlar ihmal edilmişti.Kış boyunca riski daha az olan Hasan,Ilgaz,Uludağ,Süphan ve Erek dağlarını tercih etmiştim.Şimdi ise daha önceden yaz çıkışını denediğim Hodgkin-Peck Kulvarının kış tırmanışını yapmak istiyordum.


Bunu son anda tırmanış partnerlerimden sevgili Ahmet arkadaşım önermişti.Tabii koşullar pek namüsait olduğundan çok uyarı aldık.Çığ riski taşıyan rotalardan biriydi.Zamanında üç kişinin hayatına mal olmuştu.Lakin biz yinede gidecek ve kararı yerinde verecektik.Tunç Fındık ve Efecan Aytemiz'in uyarılarınıda kulaklarımıza küpe yaparak Niğde'ye doğru yola koyulduk. Niğde otogarını artık şehrin dışına taşınmış olarak bulduk. Yeni terminal gayet şık ve modern.Oradan Çamardı otobüsleri ve Çukurbağ köyü..Bizi bekliyen traktörcü Mehmet'le Sokullupınar yaylasına vardık.Vakit kaybetmeden Narpuz vadisine girdik.Sokulluyu kar altında

beklerken, Narpuzda bile kar yoktu.Sadece dağ eteklerinden yukarılara doğru yükselen kar bulunmaktaydı.İyiki gelmişiz dedim.Eğer şiddetli bir rüzğar çıkmazsa bu iş güzel olacaktı. Hava kararmadan Kayacık Pınarının dibine kamp atmalıydık, attıkta.Gerçi ben rotanın dibine kadar gidelim, zaman kazanırız dediysemde, partnerimin "enerjimizi yarına saklayalım" talebi daha uygundu.Gece 02'30 sularında rotanın bulunduğu yamaca girdik. Bundan iki sene evvel İsmet, Ahmet ve ben mayıs ayında rotayı denemiştik. »



Amfi Tiyatro denilen yere geldiğimizde vakit çok geç olmuş ve kulübün bizi bekliyen aracını daha da fazla bekletmemek için aynı rotadan geri dönmüştük.Bir sene sonra Ahmet, rotanın yaz çıkışını tamamlamıştı...Bakalım kış tırmanışında aynı başarıyı yakalıyabilecekmiydik. Gökyüzü açık olmasına rağmen rotanın başlangıcı olan geçidi kestiremeden fazla sola kaydık.Gece karanlığında rota girişine ulaştığımızda gün ağarıyordu.Kulvar tıka basa kar doluydu.İlk yoklamalardan olumlu netice alınca kulvara yüklendik.Eğer bu hızla gidersek bugün bitirebilirdik. Rotanın ortalarına doğru karda dize kadar batmaya başladık.Toz kar oluşu işi daha da zorlaştırıyordu.

İyi tarafı güneşin kulvara en son girişi.Ahmet açılan izleri bozmadan temkinle geliyor, her tehlike işaretinde beni uyarıyordu.Akacak olan bir çığdan kesinlikle kurtuluş yoktu.Kulvar hem dar hemde kaya duvarlarına tutunacak elverişli bir ortam bulunmamaktaydı.Kulvarın ikiye ayrıldığı büyük kaya bloğuna gelmeden sağdaki koridora saptık.Girdiğimiz yer dik bir kaya kütlesiyle buluşunca erkenden kulvarı terkettiğimizin farkına vardık.Geri dönmekte işimize gelmedi.İp emniyetinde parkuru aşarak yeniden kulvara indik.Bu bizim bayağı zaman kaybetmemize yol açtı.Amfi Tiyatro denilen geniş alana geldiğimizde havanın kararmasına iki saat vardı. »


O2 Dergi | 94 |


Bu batan karda fazla yol alamayacağımızı anladık ve hemen bivak olayına geçtik.Olası bir çığ ve taş yuvarlanmasına karşı korunaklı bir kaya dibine bivaklarımızı attık. Tabii yanımızda uyku tulumu ve mat yok! Soğuk kendini hissettirince bunların önemini daha iyi kavradık.Bir an önce sabahın olmasını diliyorum.Her aşırı üşümemde saatime bakıyorum, gün ne zaman ağaracak diye.Öyle ya her akşamın bir sabahı var.Nihayet gün ağardı ve ısınmak için hemen hareketlendik.Yarım saat sonra ayak uçlarımın ağrısıyla kıvrandım.Plastik yerine deri ayakkabılarımı getirmiştim. Oysam bu seneki diğer kış etkinliklerimde bir sorun yaşanmamıştı, gayet

iyi performans göstermişti.Demekki karla fazla temasta plastikler daha iyi bir çözümdü.Güneşte hala karanlık vadiye dolmamıştı.Oturduğum yerde ayaklarımı ovalarken güneşin bir an önce yüzünü bana çevirmesini bekledim.Artık güneşin ışığı ve ısısı iyice kulvarı kaplamıştı. Bu ısıyla, potansiyel kar hareketini başlatmadan bir an önce kulvarı bitirmeliydik.Ahmetin biraz sonra korkuyla irkildiğini farkettim.Meğersem battığı yerin altı iyice boşalmış.Yani erime alttan odaklı.Buda durdurulması ve kaçılınması zor bir hareketin başlangıcı olabilir. "V" çentiği denilen yere ulaştığımızda kar kulvarıda bitmişti.Bu kaya çentiği, kuzey duvarına akıyordu. »

O2 Dergi | 95 |


Çentiğin solunda bulunan kule beni üç yıl öncesine çağrışım yaptırdı.Sıcak bir yaz günü kuzeysırtını çıkarken, Asım,Ahmet ve ben bu kuleden iniş yapmıştık..Sonrasında çentiğin sağındaki geçitten zirveyi buluşturan hatta adeta koşarcasına ulaşmıştık. Oysa bu geçit şimdi bir buz parkuruna dönmüştü, hemde cam buz.Bir yandanda foto ve video kaydıyla bu anları görselleştiriyoruz.Bu sizlere bir sunum olarak dönecektir.Bu çekimler bizi çok oyalıyor, geçikmemizde bununda payı çok yüksek.Fakat duayenlerimizin belirttiği gibi "biz zamanında buna önem vermedik, şimdi sancısını çekiyoruz" söylemleri bizi bilinçlendirdi. Aşağıdan tüm vadiyi kaplayan yoğun bir sis bize doğru yükseliyordu.Vakit geçirmeden teknik kazmalarla rotaya daldım.


Bol ardinallı bir çıkışın ardından, bir kaya çatlağı arıyorum... ve bonus. Bir kaya çatlağına fikslenmiş sikke.Emniyet kurarak Ahmet'i yanıma alıyorum.İkinci bir sikkeye 30m. sonra rastlıyorum onuda kullanıyorum.Sis her yeri kaplamadan zirve sırtında ilerliyoruz.Tam zirve kılçığına geldim, sis beni yalakadı.Her zamanki gibi klasik zirve!Yahu niye doruktayken, güzelim manzaradan görsellenemiyoruz!? Zirve defterini buldum ve karalamaya başladım.Birde ne göreyim.Yazdan beri Demirkazığa çıkılmamış.Yani bu kış döneminde ilk ve son zirve yapan biziz.Hatta Aladağlarda.Baştanda dedim ya. Bu sene kış koşulları çok çetindi.Düzensiz hava ve kar koşulları birçok dağcıya geçit vermedi.Bunu skor olsun diye söylemiyorum, sadece bu şartlarda zirve yapmamız bizi çok

sevindirdi.Süratle aynı rotadan dönüşe geçtik. Mevcut sikkeleri kullanarak ip inişi yapıyorduk.Bivakladığımız yere geldiğimizde hava kararmak üzereydi.Buna memnun oldum.En azından çığ riskini azaltacaktık.Gerçi hava kapanmış ve soğumuştu ama kar hala batıyordu. Gündüz, güneşin enerjisiyle bazı kar tabakaları kaymıştı. Bu bizi bayağı ürküttü.Bazı kar kütleleride kopup aşağılara doğru akmıştı.Neredeyse nefes bile almadan kulvarı bitirdik, tabii bizde bittik.Kamp yerinde kurulu çadırımıza yaklaşırken içimizi birt sıcaklık kaplamıştı.Kaz tüyü tulumlarımızda güzel bir uykuyu hakketmiştik...Hele dün geceki bivak olayından sonra bu tam bir mükafattı.Uykuya dalarken yüzümüzde tatlı bir tebessüm vardı... •


GÖKÇEADA'DA Uzaktan bakıldığında, insanın kanını harekete geçirebilecek bir extreme spor kite board.


KITEBOARDING YAZI & FOTOĞRAF : NURCAN TARHAN


Kite boarding, son zamanlarda revaçta olan su sporları arasında yerini almaktadır. İlk olarak on beş sene önce Fransa da başlayan bu extreme spor, son yıllarda ülkemizde de ilgi görmeye başladı. “Kite board, nasıl bir şey?” deniliyor gibi! Yaklaşık 20- 25 metre yükseklikte bir uçurtmanın dümenliğinde gerçekleştirilen bir surf çeşidi aslında. Wind surf’te olduğu gibi, tamamen denize ve rüzgara karşı bir mücadele olsa da, kullanılan malzemelerde biraz farklılık söz konusudur. Burada kontrol mekanizması yelken değil, uçurtma( paraşüt) dır.


Uzaktan bakıldığında, insanın kanını harekete geçirebilecek bir extreme spor kite board. Hele birde profosyonel board’ cuların yaklaşık 15 metre havalanarak, boşlukta yaptıkları free hareketleri ve süzülmelerini gördükten sonra bu sporu yapmayı istememek neredeyse elde değil gibi… Ancak insana verdiği sonsuz boşluk ve özgürlük hissinin yanı sıra, sınırlarının görünmeyecek kadar uzak olduğu bu güzel alanın, gerçekten sert bir spor dalı olduğunu söylemeliyim… Kite board’u birkaç gün süren temel eğitim aldıktan sonra yapmanız mümkün. Temel eğitimler ise olmazsa olmazlardan. »



Eğitim içinde görebileceğiniz birkaç önemli konuya değineceğim; karada ve denizde olmak üzere iki alanda da eğitim alınır. Kara da alınan eğitimler içinde; • Öncelikli olarak sahip olduğunuz alan içinde, kite’ınızı wind window da nerelerde kullanmanız gerektiği • Yön bigileri • Kite’ı yönlendirme ve kontrol sağlama • Kite ve bar açma, toplama »



Ardın dan kite’ın daha da zevkine varabileceğiniz, rüzga- hybrid ve bow kite seçmesi makul olacaktır. Tüm kite rın gücünü, suyun sertliğini hissedeceğiniz aşama geli- çeşitleri, kanatlar, genişlik, depower ve bar konusunda yor işte. Bu aşamada da; birbirinden farklı özelliklere sahiptirler. Bunun yanı sıra bu çeşitler için, Training kite’lar ve ileri • Suya çıkarak, body dragging (kite ile rüzgar yö- seviye kite’ları olarak 1’den 20’lere kadar uzanan boyutnünde, doğru pozisyonda vücut çekişi) landırma skalası vardır. Kite’ların boyut seçimi ise tama• Kite’ın sudayken, rüzgar altında ve rüzgar üs- men, rüzgarın hızına ve kişinin ağırlığına göre yapılmaktünde hakimiyetinin sağlanması, tadır. • Suda, board’a çıkma • Güvenlik ve geçiş kuralları Profosyonel anlamda kite board’un uluslar arası 2 organizasyonu yer almakta olup. bunlardan biri 2003 Eğitimleri alındıktan sonra artık yavaş yavaş tek başınıza yılından beri ülkemizde, çeşitli sponsorlar desteğiyle suya çıkabilir hale gelmiş olursunuz. Ayrıca bu temel eği- Kilyos da gerçekleşmektedir. Branşlarında en iyi bayan timler sonunda alacağınız IKO ( Uluslar arası Kite board ve erkek yarışmacılar, tüm özgürlükleriyle organizasyoSertifikası ) ile kite board mekanların da istediğiniz gibi na eşlik etmektedir. Genel olarak bu organizasyonlarda, kite board yapabilme ehliyetine sahip olacaksınız. Tabi speed cross, free style ve hang time gibi kategoriler yer bunların dışında her ne kadar yeterli bilginiz ve tecrü- almaktadır. Bu önemli organizasyonun, bir ayağının Türbeniz olsa da, her doğa sporun da olduğu gibi, burada kiye de gerçekleşmesi ise, sporun desteklendiğinin gösda doğanın cömertliğine ihtiyacınız olacağı bir gerçek. tergesi olmakla beraber Türkiye ’nin karakteristiğinin Kite board, tamamen rüzgara bağlı bir spordur. Rüzgarın tanıtılması açısından da oldukça önemli olduğunu düşüminimum 7-8 knot( rüzgarın bir saatteki deniz mili hızı ) nüyorum. olması gerekir. Gelişmekte olan bu spor dalında, birkaç kite çeşidi yer Özetleyecek olursak, özgürlüğüne almaktadır. Bow kite - C-kite -Foil ve Hybrd olmak üze- düşkün,doğayla mücadeleyi seven, rüzgarı ve denire. Bunların seçimi ise ne yapmak istediğinizle ilgilidir. zi tüm hırpalamalarına karşın en derinden hissetmek İçerisinde barındırdığı Free style, hang time vs. gibi dal- isteyen, enerji dolu,adrenalin tutkunu ve bu sınırsız lara karar verirseniz kite seçiminde sağlıklı bir karar ver- alanda,sınırlarını dilediği gibi zorlamak isteyenler için miş olursunuz. Misal free style yapacak olan biri için biçilmez bir kaftan,kite board… •


EMEKLİ SAT KOMANDO

HAKAN ÇALIŞKAN

İLE

DOĞADA HAYATTA KALMA EĞİTİMİ

DONANIM (MALZEME) HAZIRLIĞI

O2 Dergi | 106 |


3.DONANIM (MALZEME)HAZIRLIĞI: A. ANA FAALİYET HAZIRLIĞI: Hayatta kalabilme eğitiminde, asıl amacımızın hayatımızı riske atacak durumlardan sakınmak olduğunu söylemiştik. Bu sebeple öncelikle, yürütmekte olduğumuz asıl faaliyet için bilgi ve malzeme olarak donanımlı olmamız gerekir. Bilgi konusuna bir önceki sayıda değinmiştik. Ana faaliyet konusunda donanım olarak yetersiz olmak; bizim hayatımızı riske atacak en önemli faktörlerden biridir. Bir tırmanışta kullandığınız malzeme yetersiz ise yada kullanım ömrünü doldurmuşsa, kopma ihtimali olan bir ip sebebiyle ya da yetersiz veya uygun olmayan malzeme nedeniyle hayatınız risk altındadır. Bir arazi faaliyeti sırasında, iklim ve coğrafik koşullara uygun kıyafetler almadıysanız, hayatınız risk altındadır. Örneğin; Irak savaşı sırasında İngiliz komandolar, çölde savaştıklarını düşünerek ve geceleri çok büyük ısı farkları oluşabildiğini hesaplamadıkları için, büyük sıkıntılar yaşamıştır. Daha sonra çobanların kullandığı ‘kepenek’lerden kullanarak sorunu çözmüşlerdir. Sıcak ve sıvı kaybı sizi hemen öldürmez ama soğuk, derecesine göre çok kısa sürede hayatınızı kaybetmenize sebep olur. Sıfır derece suda, 10 dakika içinde şuur kaybı ve ölüm gelir. Özellikle ıslak olarak, soğuk havalarda rüzgara maruz kalındığında ısı kaybı çok daha hızlı olur. Bu konulara kendi bölümleri içinde daha ayrıntılı değineceğiz. Tekrar konumuza dönecek olursak; hayatta kalma mücadelesi ile karşılaşmamak için, öncelikle ana faaliyet alanımızla ilgili malzeme ve ekipman hazırlığımız tam ve eksiksiz olmalıdır. Bir zirve tırmanışı yapıyorsanız, her türlü teknik ekipmanınız, kıyafetiniz, çadırınız, ocağınız, ilaçlarınız vs. tam olmalı. Bunların yanında en az bunlar kadar, hatta daha önemlisi ekibinizi oluşturan elemanların ve onların ekipmanlarının da tam, sağlam ve standartlara uygun olması gereklidir. Basit bir treking için düşünecek olursak; ayakkabınız yürüyüşe uygun olmalı, yanınızda yeterli su ve yiyecek olmalı. Ya da bir bisiklet gezisinde pompanız ve yedek iç tekeriniz mutlaka olmalı. Dalışta tüplerimiz yeterli ve uygun hava ile doldurulmuş ve tüplerimizin periodik kontrolleri zamanında yapılmış olmalıdır. Kış koşullarında macera yarışına katılan bir yarışmacı, yeterli donanıma ve kıyafete sahip değil ise çok da ekstrem olmayan koşullarda dahi, hayatta kalabilme faaliyeti ile yüz yüze gelebilir. Bunlar bizim ana faaliyet alanımızla ilgili konulardır. Ana faaliyet konuları ile ilgili hazırlanması gereken minimum malzeme ve ekipmanlar, zaten ana faaliyet konusuna ait çek listelerinde ve eğitim dökümanlarında bulunur, bulunmalıdır. Macera yarışlarında da yarışmacıların taşımaları zorunlu olan minimum malzeme listeleri, organizatörler tarafından yarışma talimatlarında belirtilir. Hayatta kalabilme faaliyeti, çoğunlukla ana faaliyet yürütülürken, meydana gelen bir kaza neticesinde başlar ve kaza ile birlikte genellikle bir yaralanma da söz konu sudur. Bazen meydana gelen yaralanma, hayatta kalabilme faaliyetinin kendisidir.

Bu nedenle, hayatın devamı ve hayatta kalabilme faaliyetinin sürdürülebilmesi için, öncelikle yaralanmanın etkilerinin minimuma indirilmesi gerekir. Bu amaçla, her doğa sporcusu, maceracı, ya da yolu bir şekilde modern hayatın dışına taşan, doğayla kesişen, her kez, ilkyardım eğitimi almak zorundadır. Aslında ilkyardım, günlük hayatımızın bir parçasıdır. Evde, işte, okulda ya da yolda her an karşılaşabileceğimiz bir hayatta kalabilme faaliyetidir. İlkyardımın doğru ve zamanında yapılması, her insanın ana faaliyet konusu olan hayatın sürdürülebilmesi için çok büyük önem taşır. Bilginin yanında, bilgiyi destekleyecek, öğrendiklerimizi tatbik edebileceğimiz ilkyardım ekipmanına da sahip olmalıyız. Katılacağımız bir outdoor etkinlikte, icra edilen faaliyete göre, organizasyon ekibi tarafından, organizasyon sahasında hazır bulundurulması gereken bir takım ilkyardım tedbirleri vardır. Bu tedbirler faaliyetin özelliğine göre farklılık gösterir. Örneğin; bir macera yarışı icra ediliyorsa, yarışma bölgesinde donanımlı bir ambulans olması, arazide kalan yarışmacıları transfer edebilmek için uygun araçların bulunması gerekir. Bu, yerine göre bir arazi aracı, ATV ya da büyük organizasyonlarda helikopter olabilir. Denizde yapılan etkinliklerde aynı amaçla süratli bir ambulans bot görevlendirilir. Bu ihtiyaçların karşılanması, organizasyon ekiplerinin sorumluluğundadır ve yarışmadan önce imzaladığınız ‘’ başıma geleceklerden organizasyon ekibi sorumlu değildir’’ gibi kağıtlar, organizatörleri (en azından vicdani) sorumluluktan kurtarmaz. Katılacağınız her türlü outdoor etkinlikte, organizatörler tarafından alınması gereken arama-kurtarma ve ilk yardım tedbirlerini mutlaka sorun. Her hangi bir kaza durumunda size ne şekilde ulaşılabileceğini ya da ulaşılamayacağını bilin.Ana faaliyet ile ilgili hazırlıklar, her konu için detaylı bir çalışmayı ve bilgiyi gerektirir. Eğer bu konularda yeterli eğitime ve bilgiye sahip değilseniz, zaten baştan başlamayın. Kendinizi geliştirin. B. KİŞİSEL İLKYARDIM HAZIRLIĞI: Yukarıda anlattıklarımızın dışında, bizim tarafımızdan alınması gereken kişisel ilkyardım tedbirleri vardır. Her maceracının ya da outdoor sporcunun mutlaka bir kişisel ilkyardım kiti bulunmalıdır. İlkyardım kitinin içeriğini; sizin ne tür bir aktivite de bulunduğunuz, bölgesel koşullar ve iklim, kişisel sağlık durumunuz, ayrıca ilkyardım bilginizin seviyesi belirler. Piyasada satılan pek çok kişisel ilkyardım kiti mevcuttur. Bunların çoğu ticari amaçla üretildikleri için ihtiyaçlarınızı karşılamakta yetersiz kalabilirler. Bu sebeple özellikle doğa sporcuları için üretilmiş ve her kez tarafından bilinen markaların sattığı sertifikalı ürünleri tercih etmekte fayda var. Ancak bunlara ulaşamasanız bile, ki bunlar maliyet açısından biraz pahalı olabilir, kendi ilkyardım kitinizi kendi ihtiyaçlarınıza göre oluşturabilirsiniz. Ya da alacağınız düşük maliyetli bir ilkyardım çantasını kendi ihtiyaçlarınıza göre donatabilirsiniz. -Kişisel ilkyardım kitiniz, kesinlikle su geçirmez ve içindeki malzemenin zarar görmeyeceği bir şekilde paketlenmiş olmalıdır. »

O2 Dergi | 107 |


-Kişisel ilkyardım kiti kolay ulaşılabilir bir yerde taşınmalıdır. -Ekipteki diğer kişilerin ilkyardım kitlerini nerede taşıdığını bilin ve sizinkini de bilmelerini sağlayın. Mümkünse tüm ekip, ilkyardım kitini standart bir yerde taşısın. Örneğin; sırt çantasının kapağında vb. gibi. -Bir kaza, yaralanma ya da rahatsızlık durumunda, ilkyardım uygulayacağınız zaman, öncelikle kazazedenin kişisel ilkyardım kitini kullanarak olaya müdahale edin. -İlkyardım kiti dışında, sıklıkla kullanmanız gereken; yara bandı, günlük ilaçlar gibi ihtiyaçlarınız için ayrı bir çanta yapın. İlkyardım kiti acil durumlar içindir. Bir yara bandı için her seferinde açarak sızdırmazlığını bozmamanız gerekir. -İlkyardım kitinizi uzun süre kullanmadığınızda, zamanzaman açarak kontrol edin. Sızdırmazlığı bozulmuş, su almış ya da içindeki malzeme özelliğini kaybetmiş olabilir. -ilkyardımın amacı tedavi etmek değil, hayatın devamını sağlamaktır. Öyle ise; kişisel bir ilkyardım kitinde neler olmalı ve bunu nasıl yapabiliriz bakalım. (1) Kişisel İlkyardım Kiti Standart Malzemeler; Bu malzemeler her maceracının kitinde olması gereken standart malzemedir. (a) Baskı Bandaj: Kanamalarda kanama bölgesine daha fazla basınç uygulamayı sağlayan sargı malzemesi. (b) Üçgen bağlama: Kırıkların tespiti(atellenmesi), turnike ve sargı malzemesi olarak kullanılır. (c) 10x10 cm Steril Kapama: Yaralı bölgelerin kapatılması ve enfekte olmasının önlenmesi için kullanılır. (ç) Survival (Hayatta Kalabilme) Battaniyesi: Bu alüminyum bir örtüdür ve bir yetişkini sarmaya yetecek ölçülerde olmasına rağmen çok az yer kaplar. Bir yaralanma durumunda kazazedenin vücut ısısını korumaya ve şokun tesirini azaltmaya yarar. Ayrıca dış tarafı turuncu renktedir kolay görünmeyi sağlayarak işaret vermeye yarar. (d) Cımbız: Vücuda batan cisimlerin, böcek ve iğnelerinin çıkartılmasını sağlar. (e) Steril Sargı Bezi: Yaraların sarılması, bandajlama, atel uygulamalarında kullanılır. (f) Göz Bandajı Ve Merhemi: Göz yaralanmalarında yabancı cisim batmalarında, gözü kapatmaya ve enfeksiyonu önlemeye yarar. (2) Kişisel İlkyardım Kiti Özel Malzemeler: Maceracıların kendi özel durumları ile ilgili malzemeler. (a) Alerji İlaçları: Her türlü böcek sokmaları, gıda, polen vb. gibi alerjik sorunu olanların taşımaları gereken ilaçlardır. (b) Ağrı Kesiciler: Özellikle geniş spekturumlu ağrı kesiciler taşınmasında fayda vardır. (c) Tansiyon İlaçları: Tansiyon problemleri olanlar için. Sürekli kullandığınız ya da almanız gereken ilaçları, ayrı bir muhafazada taşıyın ama acil durum ilkyardım kitinizin içinde mutlaka yedekleri olsun. İlkyardım kiti içindeki her malzemeyi ayrı-ayrı sız dırmaz hale getirin ve en son hepsini birlikte sızdırmaz bir

O2 Dergi | 108 |

ASKERİ TİP KİŞİSEL İLKYARDIM KİTİ

KİŞİSEL SPORCU SAĞLIK KİTİ

STERİL KAPAMA (18X8,25 CM)

SURVİVAL BATTANİYESİ

2 LİTRELİK SU TAŞIMA KABI


çanta haline getirin. Sızdırmazlık için kullanabileceğiniz en pratik malzeme prezervatiftir. C. HAYATTA KALABİLME KİTLERİ: Hayatta kalabilme çantalarının içeriğini, sizin üzerinde faaliyet göstereceğiniz arazi koşulları ve iklim belirler. Ancak her durumda olması gereken bir takım temel malzemeler vardır. Bunlar; (a) Bıçak: Mümkünse çok fonksiyonlu ve dayanıklı bir bıçak olmalı, sizi yarı yolda bırakmamalı. İsviçre ordusu için üretilen ve pek çok farklı amaçla dizayn edilmiş bıçaklar bu iş için oldukça uygundur. Bıçağınızı kolay ulaşabilmek ve kaybetmemek için sağlam bir iple boynunuza asabilirsiniz. Başka bir şekilde taşıyor olsanız dahi mutlaka bir iple üzerinize bağlı kalsın. Pahalı bir bıçağı kimse kaybetmek istemez. (b) İşaret aynası: Bayanların kullandığı her hangi bir küçük makyaj aynası olabileceği gibi, özellikle işaret vermek için üretilmiş aynalarda olabilir. Bu aynaların arkasında mors alfabesi bulunur. Ancak her hangi bir ayna kullanıyorsanız, kırılma ihtimaline karşı, arka tarafından sağlam bir bant ile mutlaka bantlayın. Kırılsa bile iş görür. (c) Küçük bir fener: Tek pille çalışan kaliteli bir fener edinin ve sık-sık pillerini kontrol edin. (ç) Düdük: Bu da bıçağınız ile birlikte boynunuzda asılı dursun. Nerede gerekli olacağı bilinmez. (d) Misina ve olta iğnesi: En kolay elde edebileceğiniz hayvansal gıda balıktır. Unutmayın. (e) 5 metrelik ip: Mümkünse bir paraşüt ipi olsun. Bir tek ip yaklaşık 130 kilogram taşır. (f) Tel Testere: Çok az yer kaplayan bu malzeme, sizin çok kalın ağaçları kesebilmenizi sağlar. (g) Pusula: Normal olarak arazide taşıdığınızın dışında, ufak ve sağlam bir pusulanız olsun. (ğ) Su kabı: Bunun için özel üretilmiş malzemeleri kullanabilirsiniz ya da en basiti prezervatif kullanabilirsiniz. Yer kaplamaz ve oldukça dayanıklıdır. Ayrıca pek çok sızdırmazlık gerektiren yerde kullanabilirsiniz. Araziye prezervatifsiz çıkmayın. (h) Ateş başlatıcılar: Bu amaçla üretilmiş sızdırmaz muhafaza içindeki kibritleri ya da çakmakları kullanabilirsiniz. Veya mangal yakmak için imal edilmiş çıraları sızdırmaz hala getirip ya da sıradan kibritleri balmumu ile kaplayarak sızdırmaz hala getirebilirsiniz. (ilerde görücez) (ı) Hayatta kalabilme battaniyesi: Çok ucuz ama çok değerli bir malzeme. Mutlaka bulundurun. (i) Çengelli iğne: (j) Şeker tabletleri: Beynin daha iyi çalışmasını ve doğru kararlar vermenizi sağlar. Mümkünse kafeinli olanları seçin. (k) Sakız: Ağzınızın kurumasını önler ve oyalanmanızı sağlar. (l) klor Tabletleri: Suları dezenfekte etmek için kullanılır. İçinde bulunacağınız coğrafik ve iklimsel koşullara göre çantanızı farklı malzemeler ile destekleyebilirsiniz. Örneğin soğuk bir iklimde çantanıza cep sobaları koyabilirsiniz.Yeniden buluşuncaya kadar macera ile kalın... •

MAGNEZYUM ATEŞLEME ÇAKMAĞI

PUSULA, DÜDÜK, YANSITICI, ATEŞ BAŞLATICI

TEL TESTERE

MİSİNA VE OLTA İĞNESİ

STERİL DİKİŞ YARA DİKİŞ İĞNESİ VE İPİ

O2 Dergi | 109 |



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.