Moment 104 web tr

Page 1

Ocak 2017

Makine İhracatçıları Birliği Aylık Dergisi

Sayı: 104



YERLİ ÜRETİM CNC TAKIM TEZGAHLARI

Yüksek Verimlilik & Üretkenlik için Tasarlandılar

TT - 850

TT - 550

TT - 250

İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 1000 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)

İş Mil : 6” (A2-5) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 500 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)

İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 300 mm Taret Sayısı : 1 (12 Takım)

İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi bölgesi 2. Sanayi Cad. No:7 Tuzla - 34953 İSTANBUL / TÜRKİYE T: +90 216 593 19 90 F: +90 216 593 19 99 www.smbcnc.com info@smbcnc.com www.smbcnc.com info@smbcnc.com


başkandan

“BÜYÜME MAKİNESİ”NİN SORUNSUZ ÇALIŞMASI İÇİN

ADNAN DALGAKIRAN Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

2

Makine sektörümüz geride kalan 15 yılda ihracatını yüzde 700 oranında artırarak ekonomik istikrarın başrol oyuncularından biri oldu. Bu verilerin ışığında “2017’de neler olacak, nelere dikkat edilmeli?” sorusunun ilk yanıtı elbette ekonomik girdilerin dikkatli okunmasıyla bulunabilir. Para politikaları ve ülke parasının diğer paralar karşısındaki değerinin küresel rekabetçilik açısından önemli olduğunu artık hepimiz kabullenmiş vaziyetteyiz. Diğer yandan tüm dünyada korumacı ekonomik politikaların hâkim olmaya başladığı bir döneme girdik. İç pazarı kuvvetli tutmak, ABD’den Çin’e, Rusya’dan Avrupa’ya herkesin hayat geçirmeye çalıştığı politik bir yaklaşım. Açıkçası serbest ticaret, dünyada da yara almaya başladı. Küresel ile içe dönük mekanizmaların daha çok çatışacağı bir dönemdeyiz. Öyleyse Türkiye’nin de içeride kendi ürettiğini tüketen ve ithal ettiği ürünleri de üretebilen bir ülke konumuna doğru daha fazla ve daha hızlı ilerlemesi gerekiyor. Biz, yıllardır bunu savunuyoruz. Burada iki unsur çok önemli: Biri kurallar, ikincisi de kültür. Kurallar ile kastettiğimiz, sistemin yerli üretimi tüketmeye teşvik edici kurallar oluşturmasıdır. Bunlardan bazıları uygulamaya konuldu ama bunun karşısında kültür direnci devam ediyor. Kültür ile kastettiğimiz ise “İthal mal daha iyidir!” diye özetleyebileceğimiz yaklaşımdır. Marka olmuş dünya üreticilerine karşı içeride üretim yapan firmaların kendilerini ifade etmekte zorlanması, üretimden uzaklaşarak daha fazla hizmet ya da diğer sektörlere yönelmesi gibi kolaycı yaklaşımlar, kültür baskısının sonucudur. Dolayısıyla bu iki durumda da değişikliklere gitmek gerekli: Yerli üretim ve tüketim teşvik edilmeli, alım kültürünün yani tüketim kültürünün değişmesine yönelik faaliyetlerde bulunulmalı. Türkiye’nin Makinecileri olarak birkaç ana hedef pazarımız var. Bunların başında da Almanya geliyor. 2017’de de Almanya pazarının ihracatımızda önemini koruması gerektiğini düşünüyoruz. Almanya ithalat gerçekleştiren bir ülke olmasının yanında aynı zamanda da dünyanın en büyük makine ihracatçısı. Eğer Almanya’ya ihracat yapabiliyor ve o pazarda yer alabiliyorsak, Türk makineleri dünyanın her pazarında kendisine yer bulabilir. Almanya pazarındaki payımızı artırmak, sadece ihracat artışı anlamına gelmeyecek, makine standartlarımızın geliştiğinin de göstergesi olacaktır. Her yeni adımda yüksek teknoloji alanına doğru ilerlemesi, insan kaynağını ve ürün çeşitliliğini sürekli geliştirmesi gereken bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Makine, aynı zamanda kendisini geliştirecek olan elektronik ve yazılım sektörünün de gelişimine ihtiyaç duyan bir alan. Türkiye’nin Makinecileri olarak ülkemiz adına üstlendiğimiz sorumluluklarımızın bilinciyle yeni yılda da tüm gücümüzle “Büyüme Makinesi”nin sorunsuz çalışması için gayret göstereceğiz.




içindekiler gündem

syf8

8 GÜNDEM TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ WIN EURASIA METALWORKING FUARI’NDA 15 GÜNDEM EKONOMİ BAKANI ZEYBEKCİ SEKTÖR SORUNLARINI DİNLEDİ 17 GÜNDEM TEVİD GENEL KURULU YAPILDI 19 GÜNDEM TEMSAD’IN 10. GENEL KURULU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ WIN EURASIA METALWORKING FUARI’NDA gündem

syf15

21 GÜNDEM İSKİD’DE GÖREV DEĞİŞİMİ 23 GÜNDEM TARMAKBİR, KAMUOYUNU BİLGİLENDİRMEYI SÜRDÜRÜYOR 24 GÜNDEM TARMAKBİR ÜYELERİ URGE PROJESİ İLE DÜNYAYA AÇILIYOR 30 SEKTÖRDEN “TÜRKİYE İÇİN YERLİ TEKNOLOJİ ÜRETİYORUZ” 34 SEKTÖRDEN “KIŞIYE ÖZEL ÇÖZÜMLER SUNUYORUZ” 38 KAPAK İHRACAT MAKİNESİ 2016’DA DA DURMADI

EKONOMİ BAKANI ZEYBEKCİ SEKTÖR SORUNLARINI DİNLEDİ kapak

syf38

58 ÜLKELERDEN ORTA AVRUPA’NIN ÜRETİM ÜSSÜ: SLOVENYA 68 POZİTİF “BAŞARININ YOLU, ÖN YARGILARI YIKMAKTAN GEÇİYOR” 72 ÜÇÜNCÜ KUŞAK “MAKİNECİLİKTEN KEYİF ALMAYAN, BU İŞİN EZİYETİNE KATLANAMAZ” 76 AR-GE MERKEZİ “ÇİMENTO SEKTÖRÜNDE DEVRİM YARATACAĞIZ” 80 BİR KONU & BİR KONUK “KADIN GÜÇLENİRSE TOPLUM GÜÇLENİR”

İHRACAT MAKİNESİ 2016’DA DA DURMADI ülkelerden

syf58

84 STRATEJİK ORTAK “TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN ULUSLARARASI REKABETTE ELİ GÜÇLENİYOR” 88 MAKALE 2017 YILINDA DIŞ PAZAR KOŞULLARI DAHA UYGUN 90 ANALİZ YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI: POST-KEYNESYEN POLİTİKALAR 93 MAKİNECİLER NE OKUYOR “OKUMAK UZUN BİR YOLCULUKTUR” 94 FUAR ROTASI FUAR ROTALARINA YAKIN BAKIŞ 98 MAKİNE TARİHİ ÜRETİM ENDÜSTRİLEŞİYOR

ORTA AVRUPA’NIN ÜRETİM ÜSSÜ: SLOVENYA

101 GÖSTERGELER 119 MOMENT in ENGLISH

5



editörden

TUGAY SOYKAN

BAŞARI HİKAYESİNİN İLK CÜMLESİNİ YAZDIK Son yıllarda Türkiye ekonomisinin büyüyememe sarmalına sürüklendiği bir gerçek olarak karşımızda duruyor. 2008 krizinden hızlı ve parlak bir çıkış yapan ekonomi, 2011 sonrasında ciddi bir durgunluğa sürüklenerek adeta büyüme ivmesini yitirdi. İçerideki siyasi iklimin bozulması, jeopolitik risklerin yoğunlaşması, dünya ekonomisindeki yavaşlama ve bundan kaynaklanan harcama-talep kaybından etkilenilmesi gibi etkenler bu sürecin ana nedenleri arasında bulunuyor. Türkiye’de genel bir harcama isteksizliğinin geliştiği ve bu bağlamda özel yatırım harcamalarının neredeyse durduğu bir iktisadi iklim ekonomiye hakim oldu. 2016 yılı tablosu da bu doğrultuda ilerledi. Bu anlamda ekonomik belirsizliklerin dünya genelinde istikrarsızlık yarattığı 2016 yılı, Türkiye ekonomisinin büyüme hızında yavaşlamanın görüldüğü bir yıl oldu. Hal böyle olunca tüm sektörlerde olduğu gibi makine sektörü de küresel koşulların ve yurt içinde yaşanan olayların gölgesinde bir yıl geçirdi. Fakat sektör, küresel ticaretteki düşüşün aksine ihracatını artırarak, ihracat makinesinin tüm olumsuzluklara rağmen durmayacağının mesajını bir kez daha göstermiş oldu. 13,4 milyar dolar ihracat gerçekleştiren Türk makine sektörü, böylece geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7 büyüme sağlamayı başardı. Son 15 yılda ihracatını yüzde 700 oranında artırmayı başaran Türk makine sektörü, Türkiye’de ekonomik istikrarın başrol oyuncularından biri olmayı da sürdürdü. 2016 yılında sektörün gerek yurt içi gerekse de yurt dışı arenadaki temsilcisi olan Türkiye’nin Makinecileri, özellikle yurt içi tanıtımına odaklanarak “Büyüme Makinesi” iletişim kampanyasını hayata geçirdi. Tüm dünyada bilinen güçlü bir marka olmak için çalışan Türkiye’nin Makinecileri, sektörün Türkiye’yi her alanda bir üst sınıfa taşıyacak deneyim ve altyapıya sahip olduğunun mesajını vererek, tüm dünyada takdir edilen bir başarı hikâyesi yazabileceğinin de sinyallerini verdi. Dünya mal ticaretinin yüzde 4 daraldığı bir dönemde ihracat artışını sürdüren makine sektörü, bir anlamda bu başarı hikâyesinin ilk cümlesini de yazmış oldu. Ez cümle ile 2016’da rüzgar, makine sektöründen yana esti. Geçmiş yıllardan aldığı güçle yeni yılda da yoluna sağlam adımlarla devam edecek olan sektör, küresel platformlarda başarı hikâyesi yazmayı sürdürecek. Sağlık, barış ve mutluluk içinde kalın, Keyifli okumalar

MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ADINA SAHİBİ Özkan AYDIN

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Tugay SOYKAN (tugaysoykan@origamimedya.com)

KATKIDA BULUNANLAR Muhammet BEY (muhammet@origamimedya.com)

YAYIN KURULU BAŞKANI Adnan DALGAKIRAN

EDİTÖR Hüsne PAMUK (husne@origamimedya.com)

YAYIN KURULU Kutlu KARAVELİOĞLU,Sevda Kayhan YILMAZ, Necmettin ÖZTÜRK, Hüseyin DURMAZ, Ali EREN, Tamer GÜVEN, Ferdi Murat GÜL, Mehmet AĞRİKLİ, Zeynep ARMAĞAN, Menderes AKAR, Özkan AYDIN, Esra ARPINAR, Mehtap ÖNAL, Erinç TARHAN

MUHABİR Volkan ÜKÜNÇ (volkan@origamimedya.com) Tolga ÇATAL (tolga@origamimedya.com)

YAYIN ADRESİ Mecidiyeköy Mah. Atakan Sok. No: 6/7 Şişli / İstanbul T: +90 212 252 87 76 - 77 F: +90 212 211 40 70

YAYINA HAZIRLAYANLAR Origami Medya

REKLAM KOORDİNATÖRÜ Mustafa AK (mustafa@origamimedya.com) GÖRSEL YÖNETMEN Murat CERİT GRAFİK TASARIM Zeynep Esen SARIKAYA KAPAK İLLÜSTRASYON Enis BAYRAKTAR

YAYIN TÜRÜ Süreli, Yerel Dergi MAİB GENEL SEKRETERLİĞİ Ceyhun Atuf Kansu Cad. No: 120 Balgat - Çankaya / Ankara Tel: 0312 447 27 40 Faks: 0312 446 96 05

BASKI VE CİLT Belmat Baskı ve Ajans Çözümleri San. Tic. Ltd. Şti. Oruçreis Mh. Tekstil Kent Cad. A7 Blok No: 51 Esenler - İstanbul - Türkiye Tel: 0 212 698 26 28 www.belmatbaski.com MOMENT EXPO Dergisi, Origami Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. “Moment Expo Dergisi” ibaresi kullanılarak alıntı yapılması izne bağlıdır. Moment Expo Dergisi Makine İhracatçıları Birliği’nin 7.500 adet basılan ücretsiz süreli yayınıdır.


gündem

TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ WIN EURASIA METALWORKING FUARI’NDA Türkiye’nin Makinecileri, 9-12 Şubat tarihleri arasında İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen WIN EURASIA Metalworking Fuarı’na katılarak Türk makine üreticilerine verdiği desteği sürdürdü.

B

u yıl 22’nci kez kapılarını açan WIN EURASIA Metalworking; Metalworking Eurasia, Surface Treatment Eurasia ve Welding Eurasia fuarlarını tek çatı altında buluşturdu. Dokuz ülkeden 368 katılımcının 11 bin metrekarelik alanda yeniliklerini sergilediği fuarın açılışına Deutsche Messe AG Kıdemli Başkan Yardımcısı Wolfgang

8

Lenarz, Alman Mühendislik Federasyonu VDMA Türkiye Ülke Müdürü Friedrich Wagner, Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) ve Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz, İş Sağlığı ve Güvenliği Profesyonelleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kavlak ile Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Halıcı gibi

isimler katıldı. Fuarın açılışında konuşan Deutsche Messe AG Kıdemli Başkan Yardımcısı Wolfgang Lenarz; “Türk katılımcılar bu uluslararası platformda kendi ürünlerini uluslararası bir camiaya sunabilme fırsatı yakalayacak. Bilim, Sanayi ve Teknoloji ile Ekonomi Bakanlığı başta olmak üzere fuarımızı destekleyen tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyoruz” dedi. Lenarz, sözleri-


gündem

MAİB’İN FUAR KAPSAMINDA DÜZENLEDİĞİ, DOKUZ ÜLKEDEN 46 FİRMA TEMSİLCİSİNİN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞEN ALIM HEYETİ PROGRAMI ÇERÇEVESİNDE, İKİLİ GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRİLDİ.

ni şöyle tamamladı: “İmalat sanayisinin iki önemli etkinliği ‘WIN EURASIA Metalworking’ ve ‘WIN EURASIA Automation’ fuarlarını sektörün bu konudaki talebini dikkate alarak yeniden birlikte organize etme kararı aldık. WIN EURASIA 2018; WIN Eurasia Metalworking ve WIN Eurasia Automation kapsamında düzenlenen yedi fuarı tek bir çatı altında sunarak ziyaretçilerine daha fazla kazanç ve verim sağlayacak.” “SÜREKLİ OLARAK KENDİNİ GELİŞTİREN BİR SEKTÖRÜZ” MAİB ve Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz da konuşmasında, Almanya’nın eski bir endüstri toplumu olarak; ‘Tavşanın yattığı kadar koşacağını’ iyi bildiğini belirterek, “Şu anda Türkiye’de bir yavaşlama mı var deyip beklemek yerine, ‘Bunlar şimdi yatıyorsa koşmaya başladıklarında çok hız-

lı koşar!’ deyip buraya ilgisini sürdürmeye devam ettiği için teşekkür ediyorum. Her kriz Türkiye’ye bir şeyler öğretti. O nedenle bu krizden çok az etkileneceğimizi tahmin ediyor ve bekliyoruz” dedi. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Durgunluk demeye dilim varmıyor çünkü öyle hissetmiyorum. Bunu iyimserlik olarak da değerlendirmeyin. Biz hayatımızda ilk defa terörle böylesine yüzleştik. Böylesine kitlesel ve beklenmedik olaylar olduğunu gördük. İlk anda bir şok geçirdik. Bu şokun sarsıntısıyla ne olduğunu anlamaya çalıştık. Her kriz Türkiye’ye bir şeyler öğretti. Biz aşılandık. Küçük küçük krizlerle mikrobu zayıflatılmış şekilde alıp, gerçek mikrop geldiğinde vücut savaşmayı öğrendi. Biz bugüne kadar çok kriz, çok sıkıntı gördük. Hepsinden de bir şeyler kazanarak çıkmayı öğrendik. Kimisinde ihracatı, kimisinde verimliliği, kimisinde

9


gündem

WIN EURASIA 2018; WIN EURASIA METALWORKING VE WIN EURASIA AUTOMATION KAPSAMINDA DÜZENLENEN YEDI FUARI TEK BIR ÇATI ALTINDA SUNARAK ZIYARETÇILERINE DAHA FAZLA KAZANÇ VE VERIM SAĞLAYACAK.

yeni pazarlar bulmayı ve maliyet düşürmeyi öğrendik. Bu krizde de finansı öğrendik. Yapılan son araştırmada makine sektörünün öz kaynakla ilerlediğini ve en az borçlu sektör olduğunu gördük. O nedenle de sektörümüzden bu krizden çok az etkileneceğini tahmin ediyoruz. Bunun yanında çevre ülkelerde yaşanan rejim değişikliklerinin ekonomideki fay hatlarını kırmasıyla ürün çeşitliliğimiz dolayısıyla yeni pazarlara yönelebileceğimizi gördük. Bu durum aslında Türk makinesinin gücünü yansıtıyor. Biz günlük yükselmiş bir yıldız değiliz, biz sürekli olarak kendini geliştirmeye inanan ve bu yolda hareket eden bir sektörüz.” Sektörün lider firmalarının katılımıyla geleneksel yöntemlerin yanı sıra, modern sac levha işleme endüstrisindeki akıllı üretim ve dijitalleşme eğilimlerini de yansıtan WIN EURASIA Metalworking, üretim süreçlerin-

10

de yaşanan son değişimleri de meraklıların beğenisine sundu. İlk kez 2015 yılında düzenlenen ve yoğun ilgi gören Robotics bölümü, bu yıl ikinci kez ENOSAD işbirliğiyle ziyaretçilerle buluştu. 18 firmanın robotik çözümlerini sergilediği özel alan, firmaların ileri robotik uygulamalar, Endüstri 4.0 gibi imalat endüstrisindeki yeni trendlere odaklanan çeşitli konularda gerçekleştirilen sunumlara da ev sahipliği yaptı. İş sağlığı ve güvenliği konusunda yüksek risk taşıyan imalat sanayisine yönelik alınması gereken önlemler ve İSG konusunda Türkiye ve dünyada yaşanan son gelişmeler de bu yıl ikincisi düzenlenen Safe@ Work etkinlikleri kapsamında değerlendirildi. İş Sağlığı ve Güvenliği Profesyonelleri Derneği (İSAG) işbirliğiyle gerçekleştirilen etkinlikler aracılığıyla sac ve yüzey işleme süreçlerindeki iş sağlığı ve güvenliği riskleri kapsamlı olarak ele alındı.


gündem

“BAŞARILI BİR FUAR GEÇİRDİK”

HÜSEYİN YANDIATEŞ ATİKER KAYNAK GENEL MÜDÜRÜ

“YENİ ÜRÜNÜMÜZLE FUARDAYDIK”

İSMAİL UZGİDİŞ ERMAKSAN SATIŞ YÖNETİCİSİ

“Kaynak, plazma kesim makineleri ve yedek parçaları, kaynak otomasyon sistemleri ve robotlarıyla katıldığımız bu yılki WIN EURASIA Metalworking Fuarı’nın firmamız açısından başarılı geçtiğini söyleyebilirim. Fuarda ilgili duyduğu makine ve alanlar hakkında bilgi sahibi olan potansiyel alıcılarla temas kurduk. Bu çerçevede beklentilerimizin üzerinde bir ilgiyle karşılaştık. Yeni ürünümüzü de standımızda sergileme fırsatı yakaladık.”

“Fuara; fiber lazer, abkant, servo abkant, punch pres ve plazma kesim makinelerinden oluşan ürün grubumuzla katıldık. Yeni ürünlerimizi sergilemek, potansiyel müşterilerle temas kurup var olan müşterimizle de bir araya gelmek amacıyla burada bulunmayı tercih ettik. Ayrıca Türkiye’de ilk kez tamamen yerli olarak ürettiğimiz lazer rezonatörün de tanıtımını gerçekleştirdik. Ziyaretçi ve katılımcı sayısının ciddi oranda düştüğünü gözlemlediğimiz fuar genel olarak memnun edici değildi.”

“NİTELİKLİ BİR ORGANİZASYON”

“FUARIN DAHA İYİ TANITILMASI GEREKİYOR”

MEHMET YIKILMAZ GÜRALP VİNÇ PAZARLAMA GRUP MÜDÜRÜ “Vinçler, zincirli kaldırma makineleri ve konstrüksiyon aksamlarından oluşan ürünlerle fuarda yerimizi aldık. 2006 yılından bu yana WIN Fuarlarının her iki fazına düzenli olarak katılıyoruz. Fakat bu yıl ikinci fazda yer almamaya karar verdik. WIN EURASIA Metalworking bu yıl bir miktar kan kaybetse de çok nitelikli bir organizasyon yapısına sahip. Fuardaki durgunluğun önümüzdeki süreçte aşılacağını düşünüyorum. Tüm bunlara rağmen yine de beklentimizin üzerinde bir ilgiyle karşılaştık.”

UBEYD TURAN CESAN VİNÇ BURSA BÖLGE MÜDÜRÜ “Fuar kapsamında standımızda elektrikli vinçlerimizi müşterilerimizin beğenisine sunduk. Fuarın katılımcı ve ziyaretçi sayısının bu yıl geçtiğimiz yıllara kıyasla çok az olduğunu gözlemledim. Bu anlamda beklentilerimizin altında bir fuar süreci geçirdik. Sanıyorum ki fuar organizatörlerinin daha fazla katılımcıya ulaşıp tanıtıma yoğunlaşması gerekiyor. Türkiye’nin diğer illerinden ve yurt dışından fuar ziyareti için çalışmalar da yapılması gerektiğini düşünüyorum.”

11



gündem

“YABANCI ALICILARLA BULUŞTUK”

RIDVAN BAŞARA İLERİ TEKNİK SATIŞ YÖNETİCİSİ

“ESKİ VE YENİ MÜŞTERİLERLE BIR ARADAYDIK”

ŞEREF ÖZDEMİR ÖZMETAL GENEL MÜDÜRÜ

“Daire testere makineleri imal eden bir firmayız. Yeni müşterilerle tanışmak ve satış-pazarlama ağımızı daha da genişletmek amacıyla fuara katıldık. Bu kapsamda yurt dışından gelen potansiyel alıcıları da standımızda misafir ederek ürünlerimiz hakkında bilgi verdik. Yurt içi müşterilerin bu yılki fuara ilgisinin geçtiğimiz yıllara kıyasla azaldığını gözlemledim. Toplam üç salonda gerçekleştirilen fuar Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen alım heyetleri için de biraz hayal kırıklığı yarattı.”

“Kaynak makineleri ve elektrotları, plazma kesim makineleri ve bunlara ait çeşitli otomasyon çözümleriyle fuara katıldık. Bu yılki fuar organizasyonunun katılımcı ve ziyaretçi sayısı bakımından oldukça sönük geçtiğini söyleyebilirim. Firma olarak imaj ve devamlılık açısından faaliyet gösterdiğimiz sektöre yönelik düzenlenen her fuara katılmaya özen gösteriyoruz. Eski müşterilerimizle bir araya gelip yeni potansiyel müşterilerle de tanışma fırsatımız oldu.”

“FUAR ÖNEMLİ BİR AVANTAJ SUNUYOR”

“YENİLİKÇİ ÜRÜNLERİMİZİ SERGİLEDİK”

YILMAZ SANDIKÇI ELMALI MAKİNE İHRACAT KOORDİNATÖRÜ “Bu yılki organizasyon son üç yılın en iyi yabancı müşteri potansiyeline sahip fuarıydı. Sac işleme makineleri, hidrolik ve eksantrik preslerden oluşan ürünlerimizi standımızda sergiledik. Mevcut ekonomik durgunluğu aşma noktasına fuarın önemli bir avantaj sunduğunu düşünüyorum. Firma olarak da söz konusu bu avantajdan yaralanmak için fuara katıldık. Döviz kurlarındaki dalgalanma dezavantaj yaratsa da fuar bizim açımızdan olumlu geçti.”

İLKNUR ÇATAK ŞEN AKYAPAK KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ “Yerli ve yabancı katılımcı firmaların yeni pazarlara ulaşması için önemli olanaklar sunan bu yılki fuara; yenilikçi ürünlerimizden delik delme ve oxy-plazma kesme makinemiz ADOP ve dünyanın Akyapak ile özdeşleştirdiği bükme makinesi modellerimizden AHS 330_3100 ile katıldık. Bu ürünlerimizin yanında yine iddialı olduğumuz kaynak çözümleri alanında H profil kaynak makinemiz de ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. Müşterilerimiz ve bayilerimizle bir araya gelme fırsatı bulduğumuz fuarda, ziyaretçi ve müşterilerimiz sergilediğimiz makinelerimizdeki en son yenilikleri birebir inceleme imkanı buldu.”

13


Ofiste

Konfor...

DBEND 3D Büküm Düzenleme ve Similasyon Yazılımı

DURMA D-BEND Offline software ile bükümlerinizi; Ofisinizde masanızdan 3D olarak simüle edebilirsiniz. DBEND takımlarınızı otomatik oluşturabilirsiniz. Üretimi durdurmadan yeni programlar yapabilme imkanı sağlar. Ayrıca prosesiniz henüz başlamadan oluşabilecek hatalara önceden müdahale etme olanağı bulabilirsiniz. D-Bend kesim açılımınızı doğrular. Lazer, Punch, Plazma için doğrulanmış parça çizimleri oluşturur.


gündem

EKONOMİ BAKANI ZEYBEKCİ SEKTÖR SORUNLARINI DİNLEDİ Ekonomi Bakanlığı, ihracatçı birlikleri ile bir araya gelerek sektörlerin yaşadığı sorunları ilk ağızdan dinlemeye ve çözüm önerilerini değerlendirmeye devam ediyor. Bu çerçevede, Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu, makine sektörünün yaşadığı sorunları 12 Ocak’ta düzenlenen toplantıda Bakan Zeybekci’ye aktardı.

E

konomi Bakanlığı, Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan ihracatı artırmak, ihracat performansını sürdürülebilir bir şekilde daha yüksek düzeylere taşıyarak 2023 yılında dünya mal ticaretinden alınan payı yüzde 1,5’e çıkarmak ve ülkemizi dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri haline getirmek hedefleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda, ihracatçı birlikleri ile düzenli olarak bir araya gelen ve sektörlerin sorunlarını ilk elden tespit eden Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci,

12 Ocak tarihinde makine, çimento, cam, seramik ve kimya sektör temsilcileriyle bir araya geldi. Makine sektörü adına Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu ile Yönetim Kurulu Üyeleri Sevda Kayhan Yılmaz, Mehmet Ağrikli ve Ali Eren’in katıldığı toplantıda, ihracatçıların yaşadığı sorunlar ve bunlara yönelik çözüm önerilerini ilk ağızdan dinleyen Zeybekci, sorunların çözümüne ilişkin gerekli tedbirlerin hayata geçirilmesine yönelik her

türlü desteğin verileceğini ifade etti. Yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini sonuç odaklı bir yaklaşımla ele alacaklarını vurgulayan Zeybekci, “Tüm Bakanlıklara iletilecek sorunların hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulması için en üst düzeyde takibini sağlayacağız” dedi. Toplantıya ayrıca özel sektör dışında, kamu kurum ve kuruluşundan üst düzey temsilciler de iştirak ederek, firmaların yaşadığı sorunlarla ilgili notlar aldı ve kendi kurumlarıyla ilgili çözüm önerilerini değerlendirmek üzere çalışmalara başladı.

15



gündem

TEVİD GENEL KURULU YAPILDI Türkiye Elektrikli Vinç İmalatçıları Derneği’nin 14 Ocak’ta düzenlenen Genel Kurul Toplantısı’nda Yönetim Kurulu Başkanlığına Alparslan Kurtmen seçildi.

T

ürkiye Eektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği’nin (TEVİD) 4’üncü Olağan Genel Kurulu, 14 Ocak’ta gerçekleştirildi. 2010 yılında kurulan ve halen sektörün yüzde 65’ini temsil eden TEVİD’in 4’üncü Olağan Genel Kurulu’nda önceki dönem Yönetim Kurulu Başkanı Önder Bülbüloğlu ve Yönetim Kurulu ile çalışma komisyonlarına teşekkür edilirken, yeni dönem Yönetim Kurulu Başkanlığına Alparslan Kurtmen, Başkan Yardımcılığına Kemal Tekel, Genel Sekreterliğe Umur Özarar, Sayman olarak ise Tekin Çelikbilek oy birliği ile seçildi. Alparslan Kurtmen, TEVİD Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçilmesinin ardından yaptığı açıklamada, “TEVİD olarak, Türkiye vinç ve kaldırma makineleri sanayisinin bir dünya marka-

2017-2019 DÖNEMİ TEVİD YÖNETİM KURULU

Yönetim Kurulu Başkanı Alparslan Kurtmen Yönetim Kurulu Üyeleri Kemal Tekel Osman Çakmak Önder Bülbüloğlu Tekin Çelikbilek Umur Özarar

sı olma rüyamızı; inanarak, inandığımız değerlerin uğrunda savaşarak ve çok çalışarak gerçekleştirdik. TEVİD’i kurduğumuz ilk günden bu yana en önemli ilkemiz dürüstlük, insana yatırım ve insana saygı olmuştur. TEVİD’in hızlı büyümesinde ve bugünkü başarısında, içimizde taşıdığımız girişim ruhunu ve onun hassas dengelerini doğru kanalize etmenin çok önemli bir rolü vardır. Son teknolojik gelişmelerin takip edilmesiyle yapılan makine yatırımlarının yanında, tüm bu teknolojileri anlamlı hale getiren insan kaynağına da yatırımı ihmal etmemesinin katkısı büyüktür. Başarı büyümeyi getirir ve büyüme değişim demektir. Bilgi akışının çok hızlı olduğu bilişim çağında imal edilen ürünlerin

kaliteli olması tek başına yeterli değildir. Vinçlerimizin kalite standardının yanında, teknik sorunlara zamanında müdahale edebilmek ve ürettiğimiz vinçlerimizin uzun yıllar sorunsuz hizmet verebilmesi için gerekli hizmetleri sağlayabilmenin önemi daha büyük hale gelmiştir. TEVİD olarak hedefimiz, Türk sanayisinin daha iyi bir yere gelebilmesi için çalışmak ve ülkemizin gelişmesinin sürmesi için üstümüze düşen görevi yapmaktır. Değişen ve gelişen dünya pazarlarına anında uyum sağlayacak stratejilerin oluşturulmasını, bir dünya markası haline gelen ürünlerimize yenilerini ekleyerek; daha da önemlisi yeni alanlara yatırım yaparak gelişmeyi hedefliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

17



gündem

TEMSAD’IN 10. GENEL KURULU GERÇEKLEŞTİRİLDİ Tekstil Makina ve Aksesuar Sanayicileri Derneği’nin (TEMSAD) 10. Olağan Genel Kurulu 21 Ocak tarihinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Olağan Genel Kurul sonrasında Adil Nalbant başkanlığındaki yönetim görevde kaldı.

T

EMSAD üyeleri, yeni yönetim kurulunu belirlemek için 21 Ocak’ta bir araya geldi. Çeşitli sektörel kurum temsilcilerinin yanı sıra TEMSAD üyesi firma yetkililerinin de katılımıyla düzenlenen genel kurulda, Adil Nalbant başkanlığındaki TEMSAD Yönetim Kurulu 10. dönem için güvenoyu aldı. Genel kurul kapsamında 2017-2019 yılları arasında görev yapacak yeni yönetim kuruluyla birlikte denetleme kurulu, etik kurulu ve Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED) temsilcileri de belirlendi. “YERLİ MAKİNE OLMAZSA GELECEĞİMİZ DE OLMAZ” TEMSAD Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine yeniden seçilen Adil Nalbant yaptığı konuşmada, göreve geldikleri 2015 yılından bu yana başta MAKFED olmak üzere; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Makine Meclisi, İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) bünyesinde sektö-

rü başarıyla temsil ettiklerini kaydederek şunları söyledi: “Bu çerçevede birçok kongre ve panel çalıştaylarına katıldık ve bazılarını da kendimiz düzenledik. Yurt içi ve yurt dışında sektörel fuar ve organizasyonlarda yer aldık. Bu çalışmaların hepsinde sizlerin candan desteğini her zaman yanımızda hissettik. Sektördeki tüm arkadaşlarımızın katkıları asla göz ardı edilemez. Siz değerli arkadaşlarımın mücadeleleriyle tekstil makineleri sektörü ayakta duruyor. Bu mücadeleyi daha ileri taşıyabilmemiz için devletimizin tekstil makineleri üretimine verdiği desteği daha da artırması gerekiyor. Biz de bu konuda dernek olarak elimizden gelen çalışmaları yürütüyoruz.” Her fırsatta ve her ortamda yerli makinenin önemini anlatmak için mücadele verdiklerini ve ülkedeki ekonomik ortamın mücadelelerinin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Nalbant sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bugün ülke olarak kendi makine sanayinize sahip değilseniz rekabette de hiçbir şekilde söz sahibi olamazsı-

nız. Ülkemizin ekonomik ve ticari anlamda tek çıkış yolu yerli üretimdir. Yerli makine kullanımını özendirip yaygınlaştırmadan bir yere varamayız. Enerjiden sonra en büyük ikinci ithalat kalemimiz olan makinelere her yıl 2526 milyar dolar harcıyoruz. İthal edilen bu makineleri ülkemizde başarıyla imal edebiliriz. Her fırsatta ve ortamda söylediğimiz gibi yerli makine kullanımına yönelmeliyiz. Tekrar tekrar söylüyorum ki, makine sanayisi olmadan savunma, üretim, tekstil, otomotiv, ihracat artışı olmaz. En önemlisi de makine sanayi olmazsa asla bir geleceğimiz olmaz. Geleceğimizi ancak ihtiyacımız olan makineleri kendimiz üreterek teminat altına alabiliriz.”

2017-2019 DÖNEMİ TEMSAD YÖNETİM KURULU

Yönetim Kurulu Başkanı Adil Nalbant Yönetim Kurulu Üyeleri Ali Çakıcı Ayhan Ballı Cüneyt Alkan Hakan Gürel Hüseyin Birben Levent Bayraktaroğlu Mehmet Ağrikli Numan Gürel Uğur Çetinkaya Yusuf Kenan Helvacıkara

19



gündem

İSKİD’DE GÖREV DEĞİŞİMİ İklimlendirme Soğutma Klima İmalatçıları Derneği’nin (İSKİD) yeni yönetim kurulu Taner Yönet başkanlığında göreve başladı.

I

klimlendirme Soğutma Klima İmalatçıları Derneği’nin Olağan Genel Kurulu, İSKİD üyelerinin büyük katılımıyla 25 Ocak’ta gerçekleştirildi. 20152016 dönemi Yönetim Kurulu Başkanı Cem Savcı ve birlikte çalıştığı komisyonlar bu dönemde gerçekleştirilen faaliyetleri Genel Kurul ile paylaşırken, geçmiş dönem çalışmalarının sunulmasının ardından başarılı çalışmalarından ötürü komisyon başkanlarına plaket verildi. Genel kurul kapsamında yapılan seçimlerde üyeler İSKİD’in 13. Dönem Yönetim, Denetim ve Onur Kurullarını belirledi. Yeni seçilen Yönetim Kurulu, seçimin ardından ilk toplantısını gerçekleştirirken, yapılan toplantıda Yönetim Kurulu Başkanlığına Taner Yönet, Başkan Yardımcılıklarına Cem

Savcı ve Ozan Atasoy, Genel Sekreterliğe Zeki Özen, Sayman olarak ise Hakan Dönmez oy birliği ile seçildi. Başkanlık seçimi sonrasında konuşan Yönet, İSKİD’in bugüne kadar sürdürdüğü başarılı çalışmaları yeni dönemde de artarak sürdüreceklerine olan inançlarının tam olduğunu vurgulayarak, “Analitik düşünülebilen, birikim sahibi yönetim kurulu ve komisyonlarımızla çok iyi projeler gerçekleştireceğiz” dedi. Türkiye’de iklimlendirme, soğutma ve klima cihazları imalatçıları arasında işbirliğini sağlayarak üyelerin sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalar yapmak amacıyla 1992 yılında kurulan İSKİD, geçen yıl üye sayısını 100’ün üzerine çıkarmış ve Türkiye pazarının yüzde 90’ını temsil gücüne ulaşmıştı.

2017-2019 DÖNEMİ İSKİD YÖNETİM KURULU

Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yönet Yönetim Kurulu Üyeleri Can Topakoğlu Cem Savcı Hakan Dönmez Hüseyin Onbaşıoğlu Oğuz Aydoğdu Ozan Atasoy Serli Sinanoğlu Tümer Zeki Özen

21



gündem

TARMAKBİR, KAMUOYUNU BİLGİLENDİRMEYI SÜRDÜRÜYOR Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği, tarımsal mekanizasyon konusunda farkındalık yaratma çalışmalarına devam ediyor. Bu anlamda TARMAKBİR Ocak ayında katıldığı iki ayrı etkinlikte sektörün görüşlerini kamuoyuna aktardı.

T

ürk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR), bir yandan sektöre mesleki, sosyal, kültürel ve ekonomik yönlerden rehberlik ederken, diğer yandan da üyelerinin işbirliği yaptığı kuruluşlarla dayanışmayı sağlamaya ve kamuoyunu doğru bilgilendirmeye devam ediyor. Bu çerçevede TARMAKBİR, Ocak ayı içerisinde iki ayrı etkinliğe katıldı ve kapsamlı sunumlarla sektörün güncel sorunlara bakışını kamuoyu ile paylaştı. İlk olarak, “2023 Vizyon ve Çözüm Önerileri” temalı 8’inci Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı kapsamında, TARMAKBİR Genel Sekreteri Selami İleri, 12 Ocak’ta bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye ve dünyada enerji alanında yürütülen çalışmaların paylaşıldığı, kaynaktan nihai tüketime kadar enerjinin her aşamada verimli kullanılması için yapılan çalışmaların ele alındığı oturumlara ev sahipliği yapan 8’inci Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı’nın ikinci gününde düzenlenen “Tarımda Enerji Verimliliği Paneli” kapsamındaki sunumunda Selami İleri, tarımda enerji kullanım etkinliğini artırmak için alınacak önlemlerin altını çizdi. Sunumunda, enerji verimliliği yüksek olan tarımsal mekanizasyon araçlarından yararlanılmalısının önemine değinen İleri, daha az güç gerektiren işlemler için daha büyük güçlü traktörlerin kullanılmaması gerektiğini dile getirdi ve “Traktörün, işletme büyüklüğüne uygun seçilmesi çok önemli. Bu eşleştirme, tarım makinelerinin toplam işletme masraflarının yaklaşık yarısını oluşturan

yakıt sarfiyatı için en önemli kıstastır. Bir diğer konu ise bağlandığı ekipmanın da traktöre uyumlu olmasıdır. Yapılacak işe uygun araç seçilmesi, mekanizasyonun doğru kullanımında önemli bir etkendir” uyarısında bulundu. TARIM TEKNOLOJİLERİ SEMİNERİNDE SEKTÖRÜN ANALİZİ YAPILDI TARMAKBİR Genel Sekreteri Selami İleri, 18 Ocak’ta ise İngiltere Büyükelçiliği ve Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon ve Rekabet Odaklı Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ortaklaşa düzenlediği Tarım Teknolojileri (AGRI-TECH) Bilgi Transferi Semineri’nde Türkiye’deki tarım makineleri sektörünün kapsamlı bir sunum ve analizini yaptı. Özel sektör, kamu ve üniversitelerden gelen uzman konuşmacıların katılımıyla Türkiye’de mevcut tarım teknolojileri durumunun Avrupa ile karşılaştırıldığı seminerde Türkiye’de tarım teknolojilerinin genel durumu, gıda sektörünün güncel sorunları ve hassas tarım teknolo-

jileri üzerine önemli saptamalar yapıldı. “Türkiye’de Agri-Tech Ekosistemi” konulu panelin ikinci bölümünde, İleri, “Türkiye’de Tarım Makinaları Sektörü” konulu bir sunum gerçekleştirirken, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinelerı ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve TARMAKBİR Proje Koordinasyon Grubu Üyesi Doç Dr. Yeşim Benal Öztekin ise “Türkiye’de Tarım Makineleri Sektörünün Durumu ve Gelecek Senaryoları” konusunda katılımcıları bilgilendirdi. Moderatörlüğünü Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arzu Tektaş’ın gerçekleştirdiği panelde Dünya Gazetesi muhabiri Ali Ekber Yıldırım “Üretimde, Hasat ve Sonrasında Tarımsal Teknoloji Kullanımı”, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ufuk Türker “Türkiye’de Hassas Tarım” ve Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koç “Tarım Ürünlerinin Tedarik Zinciri ve Türkiye’deki Sorunlar” konularında birer sunum gerçekleştirdi.

23


gündem

TARMAKBİR ÜYELERİ URGE PROJESİ İLE DÜNYAYA AÇILIYOR Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR) üyesi 21 firmanın katılımıyla devam eden URGE projesinde katılımcı firmalar dünyaya daha hızlı açılıyor, hedef pazarları yerinde görme ve değerlendirme şansı yakalıyor.

B

undan 38 yıl önce, 1978’de yedi firmanın bir araya gelmesiyle kurulan Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR), bugün Türkiye’nin her yerinden 200’ün üzerinde üye firmasıyla sektörün en geniş tabanlı temsilcisi haline gelmiş durumda. TARMAKBİR’in temel amacını ise üyeleri ile kamu, akademi ve diğer sektör paydaşları arasında bir iletişim platformu görevi görmek ve üyelerinin gerek teknik gerekse ticari açıdan gelişimine katkı sunmak oluşturuyor. TARMAKBİR hedefleri doğrultusunda, özellikle üyelerinin ihracat kapasitesinin artırılması amacıyla, 2015 yılı Ağustos ayından bugüne 21 üye firmasının katılımıyla bir URGE Projesi yürütüyor. EKONOMİ BAKANLIĞI’NIN EN KAPSAMLI DESTEĞİ Ekonomi Bakanlığı tarafından koordine edilen ve yüzde 75 oranında finanse edilen URGE (Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi) projeleri, Türkiye imalat ve hizmetler sektörlerinin ihracat hacimlerini yükseltmenin yanı sıra firmaların yönetim, üretim, geliştirme ve satış-pazarlama konularındaki altyapılarını kuvvetlendirmeyi amaçlıyor. Firmaların üye oldukları dernek, ihracatçı birliği, organize sanayi bölge müdürlüğü gibi çatı kuruluşlar aracılığıyla katılıp faydalanabildikleri bu projeler, firmalara kümelenme, ortak faaliyet gösterme gibi kültürleri kazandırıyor; çatı kuruluşlara ise proje yönetimi konusunda kendilerini geliştirme imkânı sunuyor.

24

URGE projeleri, eğitim/danışmanlık ve ihracat artırıcı etkinlikler olmak üzere iki temel faaliyet alanına ayrılmış durumda. Eğitim/danışmanlık faaliyetleri küme içindeki firmaların ihtiyaçları göz önünde bulundurularak dış ticaret, stratejik yönetim, kurumsallaşma, üretim verimliliği, ürün tasarımı gibi konular üzerine olurken, bu faaliyetlerle firmaların bilgi ve uygulama altyapılarının kuvvetlendirilmesi amaçlanıyor. İhracat artırıcı etkinlikler kapsamında ise yurt dışı hedef pazarlarda fuar katılımları, fuar ziyaretleri, iş görüşmeleri içeren ticaret heyeti organizasyonları ve potansiyel alıcıların Türkiye’ye davet edildiği alım heyeti organizasyonları bulunuyor. Üç yıl süren ve yüzde 75 oranında finansal destek sunulan URGE projelerinin, bu bakımlardan Ekonomi Bakanlığı’nın

en kapsamlı ve destek oranı en yüksek uygulamalarından birisi olduğu söylenebilir. TARMAKBİR URGE PROJESİ Ağustos 2015 döneminde 21 üyesinin katılımıyla bu ilk URGE projesine başlayan TARMAKBİR, şimdiye kadar iki dış ticaret eğitimi ve iki de yurt dışı fuar katılımı gerçekleştirdi. Dış ticaret eğitimlerinin ilki, uluslararası pazar araştırması, pazarlama ve yurt dışı fuar katılım stratejileri konularında düzenlenirken, İzmir ve Balıkesir’de düzenlenen bu eğitimlerin İzmir ayağı Ege Şaft firmasının tesisinde, Balıkesir ayağı ise Yarış Kabin firmasının tesisinde gerçekleştirildi. Dış ticaret konusunda ikinci eğitim ise dış ticaretin finansmanı ve dev-


gündem

URGE PROJELERİMİZ DEVAM EDECEK

let destekleri başlıklarında gerçekleştirildi. Balıkesir’de Çelmak Tarım Makinaları tesisinde düzenlenen bu eğitimle firmalara dış ticaret faaliyetlerinde faydalanabilecekleri devlet destekleri ve başvuru yöntemleri sunulurken, eğitimlerin düzenlendiği tesislerin üretim süreçlerine yönelik gerçekleştirilen fabrika gezileri ise firmaların birbirlerini daha yakından tanımalarına ve iletişimlerinin artmasına olanak sağladı.Bununla birlikte TARMAKBİR, yakın dönemde, danışmanların firmalarla birebir muhatap olacağı ve yaklaşık altı ay sürecek dış ticaret ve verimli üretim (Kaizen, 5S, 6 Sigma gibi) danışmanlık faaliyetlerine de başlayacak. Uzun vadede ise kurumsallaşma, şirket yönetimi,

KATILIMCI FİRMALAR ALTINÖZ TARIM MAKİNALARI

AYDIN

AYTEKSAN TARIM

AYDIN

BKS TARIM MAKİNALARI

İZMİR

BOZOK TRAKTÖR

İSTANBUL

ÇELMAK TARIM MAKİNALARI

BALIKESİR

EGE ŞAFT İZMİR EKERMAK ZIRAİ ALETLERİ

ANKARA

ELİÇELİK TARIM MAKİNALARI

AYDIN

KÖYMAK TARIM MAKİNALARI

BALIKESİR

PAKSAN MAKİNE

BALIKESİR

PALAZOĞLU TARIM ALETLERİ

KOCAELİ

TARAL TARIM

İSTANBUL

TARIMSU ADANA TETA TEKNİK TARIM

İZMİR

TİMSAN TARIM

İSTANBUL

TUTKUN KARDEŞLER

KONYA

TOYMAN İZMİR TÜRKAY TARIM MAKİNALARI

İZMİR

UĞURTAR TARIM

BURSA

ÜNLÜ ZİRAAT ALETLERİ

MANİSA

YARIŞ KABİN

BALIKESİR

ürün tasarımı, markalaşma, satış-pazarlama gibi konularda eğitim/danışmanlık faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor. HEDEF PAZARLARI YAKINDAN TANIMA FIRSATI İhracat artırıcı faaliyetler kapsamında ise TARMAKBİR, ilk olarak 2016 yılı Nisan ayında Altınöz, BKS, Çelmak, Ege Şaft, TeTa, Toyman Plastik, Türkay ve Ünlü Ziraat olmak üzere sekiz üye firmasıyla birlikte İran’ın Şiraz şehrinde düzenlenen Agropars Uluslararası Tarım ve Tarım Makineleri Fuarı’na 306 metrekarelik bir stantla katıldı. Bu organizasyonla, önümüzdeki dönem için potansiyel vaat eden İran tarım makineleri pazarında şimdiden varlık göstermeyi hedefleyen TARMAKBİR üyeleri, ikinci yurt dışı faaliyetini ise 2016 yılı Ekim ayında Cezayir’in başkenti Algiers’de düzenlenen SIMA-SIPSA Hayvancılık ve Tarım Endüstrisi Fuarı’na 403 metrekare standla katılarak gerçekleştirdi. Altınöz, Bozok Traktör, Çelmak, Ege Şaft, Köymak, Paksan, Tarımsu, Te-Ta, Timsan, Toyman Plastik ve Türkay olmak üzere 11 firmanın yer aldığı fuarla, Kuzey Afrika bölgesinin Türkiye tarım makine imalatçıları açısından önemli bir pazarı olan Cezayir’deki varlığımızın artırılması amaçlandı. Önümüzdeki dönemde URGE Projesi kapsamında Kazakistan ve Ukrayna’da da fuar katılımları gerçekleştirecek ve Fas’a ticaret heyeti düzenleyecek olan TARMAKBİR, yurt dışı faaliyetlerinde özellikle Afrika ve Asya bölgelerine odaklanacak. 2018 yılı Ağustos ayında sona erecek olan bu ilk URGE projesinin ardından yeni URGE projeleri başlatmayı da planlayan TARMAKBİR, üye firmalarının bu çalışmalarla gerek yurt içi gerekse yurt dışında donanımlı, marka şirketler olmasını hedefliyor.

Baran C. ERİŞ TARMAKBİR Dış İlişkiler Sorumlusu / Urge Proje Koordinatörü

“Türkiye tarım makineleri endüstrisinin köklü bir temsilcisi olarak, üyelerimiz için URGE gibi kapsamlı bir proje yürütüyor olmaktan ötürü son derece mutluyuz. URGE’nin eğitim/ danışmanlık, yurt dışı pazarlama ve alım heyeti faaliyet kapsamlarından mümkün olduğunca çok faydalanarak firmalarımızı kurumsal, bilgi altyapısı kuvvetli, stratejik planlama yapabilen, yenilikçi, verimli üretim yapan, satışpazarlama süreçlerine hâkim ve hem yurt içi hem de yurt dışında marka olan şirketler haline getirmeyi hedefliyoruz. Üyelerimizin iç iletişimini ve ortak iş yapma kültürünü de geliştirdiğini gördüğümüz URGE projelerine önümüzdeki dönemlerde de devam etmeyi arzu ediyoruz.”

25



gündem

“POZİTİF YANSIMALARINI GÖRÜYORUZ”

EROL BARDAKÇIOĞLU

BKS TARIM MAKİNALARI YÖNETİM KURULU BAŞKANI

“PROJE CESARETİMİZİ ARTIRDI”

ADİL TOP

EGE ŞAFT DIŞ TİCARET MÜDÜRÜ

“URGE projesi BKS Tarım Makinaları için ‘birlikten kuvvet doğar’ misali, sektördeki meslektaşlarımızla bir araya gelerek oluşturduğumuz; pazar hedeflerimizi belirlediğimiz ve bu pazarlara ortak hareket çerçevesinde iddialı ve güçlü bir giriş yaptığımız oluşum anlamına geliyor. URGE projesinden beklentilerimiz, ihracat kapasitemizi yukarı çekerken aynı oranda üretim ve pazarlama kalitemizi hedeflerimizdeki standartlara çıkarmak. Hâlihazırda yaptığımız faaliyetler, beklentilerimizin doğru olduğunu gösteriyor. Projenin hem eğitim, hem fuar ayağı beklediğimiz verimlilikte geçti ve kısa vadede firmamıza pozitif yansımalarını da görüyoruz. Projenin katılımcı firmaları daha iyi yerlere getireceğine inancımız tam.”

“Ülkemizin ihracata ve dövize en çok ihtiyacı olduğu bu dönemde URGE projesi, Ekonomi Bakanlığı’nın da gücünü arkamıza alarak uluslararası arenada daha rekabetçi ve daha fazla söz sahibi olabilmek adına biz üretici firmalar için çok önemli bir adımdır. Aynı zamanda bu proje ile dünyanın her noktasındaki çiftçiyle buluşma imkânını yakalayabilmek, biz üreticilere ayrı bir cesaret kattı. Bu proje ile hedef pazarlarda da etkinliğimizi sağlayarak, aynı zamanda tüm katılımcıların birlik ve beraberliğini artırarak, önce ülkemize sonra firmalarımıza orta vadede büyük bir katkı sağlayacağına inanıyoruz.”

“İHRACATA BAŞLATACAK BİR PROJE”

“İŞLETMEMİZE DEĞER KATIYOR”

BÜLENT TEKBAŞ

EKERMAK ZIRAİ ALETLERİ GENEL MÜDÜRÜ “Çiftçimizin toprak, iklim, rekolte, girdiler gibi sorunlar nedeniyle düşen alım gücü, traktör hariç yatırım mallarına olan ilgisini azaltıyor. Yağışlar, rekolte, ürün fiyatları gibi belirsizliğin hüküm sürdüğü, haksız rekabetin arttığı ve sürekli daralan iç pazara alternatif bulabilmek, üretim ve istihdamı devam ettirebilmek için URGE projesinde yer aldık. İhtiyaç analizi ile belirlenen eksiklerimizi gidermek üzere çok verimli geçtiğini düşündüğümüz eğitim faaliyetlerine katılıyoruz. Ayrıca yurt dışı fuarlara da katılarak, ürünlerimizi tanıtmak konusundaki tecrübemizi artıracağız. Proje sonunda uygun ülkelerde uygun partnerlerle buluşarak ihracata başlamayı, ülke olarak başlattığımız kalkınma hamlesinde zincirin halkalarından birisi olmayı hedefliyoruz.”

ERDİNÇ ERGEN

KÖYMAK TARIM MAKİNALARI GENEL MÜDÜRÜ “URGE faaliyetleri, orta ölçekli işletmelerin dünyaya açılmasında ve yurt dışında pazar bulması için kaçırılmayacak bir fırsattır. Hem maliyetin paylaşılması, özellikle desteklerin yüzde 75’e kadar bir oranla geri dönüşü hem de ortak hareket etmenin verdiği güçle ürünlerimizin ve Türk üretiminin kalitesinin dünya pazarında pay almasını sağlamak, URGE projesinin temel amacıdır. Katıldığımız etkinliklerde gördüğümüz şu ki; Türkiye’deki üretim kalitesi ve fiyat avantajından yurt dışı pazarları farkında değil. Bu URGE faaliyetleriyle avantajlı konumumuzun işletme bütçemize ve Türk ekonomisine artı değer katması şüphesizdir.”

27



gündem

“FİRMALAR PROJEDE AKTİF OLMALI”

SÜLEYMAN SERDAR CAN PAKSAN MAKİNE GENEL MÜDÜRÜ

“Paksan Makine olarak URGE projelerinin oldukça değerli projeler olduğunu düşünüyoruz. Firmalar eksik yönlerini ve hedef pazarlarını uzmanlar eşliğinde görebiliyor ve çabalarını eksik olduğu noktalara yoğunlaştırabiliyor. Ancak firmaların bu projelere girerken son derece kararlı ve araştırmacı olmaları gerekli; faaliyetlere aktif bir şekilde katılmak, firmalara daha büyük fayda sağlayacaktır.”

“ORTAK HAREKET ETMEK ÖNEMLİ”

R. EMİR HİÇYORULMAZ TİMSAN TARIM İHRACAT MÜDÜRÜ

“Şirketlerin ihracat performanslarının hayati önem arz ettiği bu günlerde Timsan Tarım olarak URGE projesine çok büyük önem atfediyoruz. Projeden beklentilerimiz, yaratmak istediğimiz marka imajımızı yer aldığımız faaliyetlerle pekiştirmek, hedef pazarlarla iletişim haline geçebilmek ve toplu olarak hareket etmenin verdiği maddi imkânlardan faydalanmaktır. Şu ana kadar katılmış olduğumuz eğitimler ve fuarlar projenin ne denli önemli olduğunu ve firmaların doğru desteklerle neler başarabileceğini bizlere ispatladı.”

“PROJE İLE YENİ PAZARLARIN YOLU AÇILIYOR”

SUMER TÖMEK BAYINDIR TETA TEKNİK TARIM GENEL MÜDÜRÜ

“TARMAKBİR’in başlattığı URGE projesi kapsamında uluslararası bir marka olma yolunda çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu oluşumun içinde yer alarak sektördeki diğer firmalarla iletişimimiz artıyor, sektördeki gelişmeleri, değişimleri izleyebiliyor, birlikte katıldığımız yurt dışı fuarlarla dikkat ve ilgiyi üzerimize çekiyor ve yeni pazarlar/müşteriler kazanma şansımız oluyor. Bunların yanında aldığımız faydalı eğitimlerle de eksiklerimizi kapatıyoruz.”

“BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜYÜZ”

BİLGİN TÜRKAY

TÜRKAY TARIM MAKİNALARI GENEL MÜDÜRÜ “Ortak iş yapabilme adına kurulan ikili iş birlikteliklerinin dahi yürütülmesinde türlü zorlukların yaşandığı bir zamanda, çok sayıda iş birlikçimiz ile projemizin başarılı bir şekilde ilerliyor oluşundan duyduğum memnuniyeti samimiyetle ifade etmek isterim. Bu zamana kadar katıldığımız yurt dışı pazarlama faaliyetlerinin geri dönüşlerini, en yakın zamanda alacağımıza inancım sonsuz.”

29


sektörden

“TÜRKİYE İÇİN YERLİ TEKNOLOJİ ÜRETİYORUZ” SEKTÖRÜN YURT DIŞINA BAĞIMLI OLMADAN, KENDI GÜCÜYLE ÜRETIM GERÇEKLEŞTIREREK GELIŞIM SAĞLAMASININ FIRMALARININ ÖNCELIKLERINDEN BIRI OLDUĞUNU SÖYLEYEN GENITEC GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET ÇENESIZ, “TEKNOLOJILERIMIZI GELIŞTIRIRKEN SEKTÖRE FAYDA SAĞLAYACAK VE GELIŞIMINI DESTEKLEYECEK BIR VIZYONLA HAREKET EDIYORUZ” DIYOR.

G

enitec’in, ECE Holding bünyesinde anahtar teslim vitrifiye seramik tesisleri ile makineleri üreten bir teknoloji firması olduğunu belirten Genitec Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Çenesiz; özellikle Türkiye’de ilk defa üretilen yenilikçi ve ileri teknolojiye sahip yüksek basınçlı seramik döküm makineleri, robotla sırlama ve ürün alma sistemleriyle müşterilerine uzun vadeli fayda sağlamayı hedeflediklerini söylüyor. Öncelikle Genitec şirket yapılanması hakkında bilgi verir misiniz? Genitec olarak başlangıçta sadece Grup içindeki Ar-Ge çalışmalarını üstlenmişken çok kısa bir süre sonra geliştirdiğimiz makine ve

30

ekipmanların satışını yapmaya başladık. Tüm know-how ve deneyimlerimizi herkese açık hale getirdik. ECE, bizim için adeta bir showroom oldu diyebiliriz. Geliştirip ürettiğimiz ürünleri orada deneyimledik ve sergiledik. Bugün itibarıyla, Türk vitrifiye seramik sektörüne teknoloji desteği sunarak milli rekabet gücünü artırmak üzere çalışan, alanındaki lider firmalardan biriyiz. Genitec olarak üretiminizi nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Çorum’da 4 bin metrekare alan üzerine kurulu üretim merkezimizde reçine kalıp döküm, CNC modelleme ve tüm talaşlı-kaynaklı imalat işlemlerini gerçekleştiriyoruz.


Ürün çeşitleriniz ve özellikleri hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Ürettiğimiz sistemlerin hemen hepsi geleneksel yöntemlerden uzaklaşıp, robot entegresi yapılmış, münhasır yazılımlarla kontrol edilen özel sistemlerdir. Müşterilerimize robotlu sırlama sistemleri, yüksek basınçlı döküm makineleri gibi üst seviye teknolojiler sunuyoruz. 2016 yılı sonunda çok özel basınçlı klozet döküm makinelerini üreticilerimizle buluşturduk. Bu sayede dünya vitrifiye seramik piyasasında daha büyük bir oyuncu haline geldiğimizi söyleyebilirim. Genitec, Avrupalı makine üreticilerinin fiyatlarından çok daha cazip fiyatlarla daha yeni teknolojileri üreticilere sunuyor. Bu sayede Türk üreticileri teknolojiye daha kolay erişebiliyor ve uluslararası rekabet güçlerini artırıyor. Özellikle klozet gibi üretimi zor ürünlerin yüksek basınçlı makinelerde sağlıklı üretimi noktasında ciddi ilerlemeler kaydettik. Şu anda da tam otomatik sırlama sistemleri için sektörde hizmet veren tek yerli firma konumundayız. İhracatta sürdürülebilirlik ve değer performansını artırmak için inovasyon önemli bir halka olarak değerlendiriliyor. Firma olarak inovatif çalışmalara gereken yatırımları yapıyor musunuz? Ar-Ge ve inovasyon firmamızın olmazsa olmazı. Çok güçlü bir Ar-Ge ekibimiz var.

Genitec’in bağlı olduğu ECE Holding olarak Anadolu’daki en önemli Ar-Ge merkezlerinden birine sahibiz. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tescil belgeli Ar-Ge merkezimizde 32 Ar-Ge uzmanı görev alıyor. 1800 metrekare alanda faaliyet gösteren Ar-Ge merkezimiz; yeni ürün geliştirme merkezinden ileri teknoloji seramikleri laboratuvarına, geleneksel seramik geliştirme laboratuvarından termal özellikler ve seramik makineleri geliştirme laboratuvarına varıncaya kadar birçok alanda ileri teknoloji üreten bir yapıya sahip. Bu yıl geliştirdiğimiz çok özel basınçlı klozet döküm makineleriyle birlikte Ar-Ge’nin sektörümüzde ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduk. İnovasyonu sadece ileri teknoloji ürünlere dair bir kavram gibi görmenin doğru olmadığını, inovasyonla daha kaliteli ve dünya pazarlarında rekabet edecek ürünlere ulaşılabileceğimizi düşünüyorum.

“ARALARINDA MEKSIKA, İRAN, HINDISTAN VE TUNUS’UN DA YER ALDIĞI ÇOK SAYIDA ÜLKEYE IHRACAT GERÇEKLEŞTIRIYORUZ.”

Çalışanlarınızın gelişimi konusunda ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? Faaliyet gösterdiğimiz ileri teknoloji vitrifiye makineleri alanında, müşteri beklentileri bazlı ürün çeşitliğine cevap vermek adına sürekli bir gelişim içerisindeyiz. Gelişen teknolojilerimizle birlikte, makinelerin üretim ve kurulum sürecindeki herhangi bir kalifikasyondaki çalışanımızın bu gelişmelere ayak uydurması gerekiyor Bu noktada perso-

31


sektörden nelimizin yetenek ve bilgi birikimini dönemlik planlarla iyileştirmeye gayret ediyoruz.

“MÜŞTERILERIMIZE ROBOTLU SIRLAMA SISTEMLERI, YÜKSEK BASINÇLI DÖKÜM MAKINELERI GIBI ÜST SEVIYE TEKNOLOJILER SUNUYORUZ.”

Sektörünüzle alakalı olarak yurt içi ve yurt dışında düzenlenen fuarlara katılıyor musunuz? Fuarların firmanız için öneminden bahseder misiniz? Fuarlar kendimizi tanıtmak ve yeni işbirlikleri gerçekleştirmek için büyük fırsatlar sunuyor. Bu nedenle de dünyanın en prestijli fuarlarını takip ediyoruz. 2015’te dünyadaki tüm profesyonelleri bir araya getiren ve Almanya pazarında çok önemli bir yere sahip Ceramitec Fuarı’na katıldık ve buradan çok güzel geri dönüşler aldık. 2016 yılında da İtalya’nın Rimini şehrinde düzenlenen ve yine sektörün çok yakından takip ettiği ve dünyanın en prestijli seramik teknolojileri fuarı olan Technargilla’da yer aldık. Burada da çeşitli ülkelerden yatırımcılarla özellikle basınçlı döküm sistemi teknolojileri konusunda anlaşmalar gerçekleştirdik. Fuarlar sayesinde firmamızın, sektörün daha da büyümesi ve gelişmesi için üzerinde çalıştığı yeni makine ve teknolojileri sektöre tanıtma imkanı buluyoruz. Uzun ömürlü ve başarılı şirket olabilmenin yolu bir yerde vizyon sahibi olmaktan geçiyor. Bu anlamda Genitec olarak kendinize nasıl bir vizyon belirlediniz? Teknoloji akıl almaz bir hızda ilerliyor ve gelişiyor. Bu noktada müşteri ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak kendimizi geliştirmek, özellikle seramik sektöründe kaliteli üretim yapmak öncelikli vizyonumuz arasında yer alıyor. Sektörümüzün yurt dışına bağımlı kal-

32

madan, kendi gücüyle üretim yaparak güçlenmesi bizim açımızdan çok önemli. Dolayısıyla Genitec olarak teknolojilerimizi geliştirirken sektöre fayda sağlayacak ve gelişimini destekleyecek bir vizyonla hareket ediyoruz. Firmanızı sektördeki benzerlerinden ayıran özellikleri neler? Üretimdeki kısıtlamaları ve zorlukları birincil öncelik kabul ederek geliştirdiğimiz makine ve sistemler, birçok nitelikli iş gereksinimini ortadan kaldırarak üreticilere oldukça büyük kolaylıklar sağlıyor. Bu durum bizi sektördeki benzerlerimizden ayıran en önemli özelliğimiz. Bu çerçevede sektöre ve müşterilerimize uzun vadeli fayda sağlayacak teknolojiler geliştirmeye ve adımızdan sıkça söz ettirmeye devam edeceğiz. Genitec firmasının ihracat potansiyelinden bahseder misiniz? Grup bünyesinde bir departman olarak kurulan ve daha sonra şirketleşerek dünyanın her yerine anahtar teslim fabrikalar kurabilecek bir tesis haline getirdiğimiz Genitec, bugün aralarında Meksika, İran, Hindistan ve Tunus’un da yer aldığı çok sayıda ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. İhracat konusunda yaşadığınız problemler var mı? Sizce mevcut problemlerin çözüm yolu nedir? Ülke menfaatlerini doğrudan ilgilendirmesi sebebiyle ihracatın oldukça hassas bir konu olduğunu düşünüyorum. Devletimiz bizleri bu noktada ciddi anlamda destekliyor ve biz de ülkemiz için gereken çabayı göstermeye gay-


ret ediyoruz. Bununla beraber Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) gibi, özellikle satış ve pazarlama noktasında yakın desteğini gördüğümüz önemli kurumlarımızın yanında; teknik gelişim açısından da teknoloji ihraç eden firmalarımızın kapasitelerini hızlı büyütmelerini sağlayacak yöntemler geliştirmeliyiz. Teknoloji ihraç eden firmalarımızın her anlamda değerini ve niceliğini artırmalıyız. Türkiye makine üreticiliği bakımından sizce ne durumda? Makine üretimi konusunda iyi bir noktada olduğumuzu değerlendiriyorum. Sistemli ArGe çalışmalarını ve TÜBİTAK gibi kurumlarla olan işbirliği alanlarını genişletilebilirsek, sektöre yön veren ve niş makineler üreten firma sayımız artar. Bununla beraber mevcut firmalarımız da sektörlerinde daha da güçlü konuma gelebilir. Sektöre bakıldığında size göre en büyük problem nedir? Çalışan çalışan yetkinliği sektördeki en önemli problem. Yetişmiş eleman bulmak giderek güçleşiyor. Firma olarak bu noktada kendi elemanlarımızı yetiştirmeye yönelik projeler üretmeye başladık. İleriye yönelik projeleriniz ve gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz? Genitec’in güçlü Ar-Ge çalışmaları sayesinde ürettiği yeni teknolojiler, sektörün daha da büyümesi ve gelişmesine katkı sağlayacaktır. 2017 yılında da kendi geliştirdiğimiz teknolojilerle sektöre özel üretim yapmaya devam edeceğiz. Bu sayede dünya vitrifiye seramik piyasasında daha büyük bir oyuncu haline geleceğiz. Hedefimiz, tüm dünya genelinde sektörümüze en iyi üretim teknolojisini sunan bir Türk şirketi olmak. Genitec olarak sektörün geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz? Milli rekabet gücümüzün artması için teknoloji ve modernizasyon yatırımları şart. Genitec olarak Türk firmalarının Avrupalı üreticilerle rekabet edebilmesine olanak veren teknolojileri üretiyor ve bunu Avrupalı maki-

ne üreticilerinden çok daha az yatırımla gerçekleştiriyoruz. Bu firmaların sayısının giderek artması ve desteklenmesini temenni ediyoruz. Örneğin bizim bulunduğumuz vitrifiye seramik sektöründe Türkiye, Avrupa’nın en büyük üreticisi konumunda. Türkiye Seramik Federasyonu bilgilerine göre sektörde kaplama malzemelerinde 28, sağlık gereçlerinde irili ufaklı 38, refrakter malzemelerde ise 20 olmak üzere 100’e yakın imalatçı bulunuyor. En büyük olarak kalmak ve rekabet avantajı kazanmak için üretimdeki verimliliği mükemmelleştirmek gerekiyor. Teknolojik modernizasyon, verimliliği artırmak için hayati önem taşıyor. Genitec de bu alandaki üretici firmalara yatırım yapmaları için yol gösterirken ihtiyaca yönelik en iyi sistemi ve alt yapıyı sağlamak için destek veriyor. Sunduğumuz teknoloji sayesinde proseslerde zamana bağlı verimlilik artarken iş gücü anlamındaki kazanımlar, daha kaliteli ürünlerin ortaya çıkmasına kolaylık sağlıyor. Böylece bir iş gören; ürünün taşınmasıyla harcayacağı zamanı, gücü ve emeği, ürünün kalitesini yükseltmeye ayırabiliyor.

AHMET ÇENESİZ KİMDİR? ✓ Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan, ✓ Planlama mühendisi olarak çalışma hayatına başladığı ECE Holding’de üretim, Ar-Ge ve kalite gibi farklı departmanlarda üst yönetim temsilciliği ve icra kurulu üyeliği yapan Ahmet Çenesiz, ✓ Bugün Genitec ve ECE Banyo’nun Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmalarını sürdürüyor.

33


sektörden

“MÜŞTERİYE ÖZEL ÇÖZÜMLER SUNUYORUZ” ÖZÇELİK MAKİNA PAZARLAMA DİREKTÖRÜ FEYZA ŞAŞMAZ, MÜŞTERİLERİ ODAK NOKTASINDA TUTARAK, YÖNETİM SİSTEMİ VE ÜRÜN KALİTESİ ANLAMINDA ULUSLARARASI BELGELERE SAHİP, KALİTE OLGUSUNU ÜRETİM, SATIŞ VE DİĞER TÜM ANA SÜREÇLERİN İÇİNDE ÜRÜN VE HİZMETLERDE ARTI DEĞER KATACAK SEVİYEYE GETİREREK RAKİPLERDEN FARKLILAŞTIKLARINI SÖYLÜYOR.

34

A

lüminyum ve PVC profil işleme makineleri üretim yolculuğuna 1980 yılında başlayan Özçelik Makina, günümüzde ağırlıklı olarak alüminyum ve PVC profillerin işlenmesinde kullanılan 70 farklı makine üretiyor. Ayrıca alüminyum kompozit panel, demir ve çelik profil gibi farklı endüstriyel ürünlerin işlenmesine de imkan sağlayan makineleri de ürün gamına katmaya devam eden Özçelik Makina Pazarlama Direktörü Feyza Şaşmaz, 16 bin metrekarelik tam entegre makine üretim tesislerinde yılda 40 bin adetlik üretim kapasitesine ve sektörlerindeki en yetkin kalite belgelerine sahip olduklarını, üretim teknolojilerini yakından takip ederek bunu üretim hatlarına uygulayan teknoloji odaklı bir şirket olarak müşterilerinin her türlü ihtiyaçlarına ve kişiye özel çözümler sunabildiklerini söylüyor.

Özçelik Makina Pazarlama Direktörü Feyza Şaşmaz, halen Rusya ve Ukrayna, Türk Cumhuriyetleri, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Avrupa, Amerika ve Asya’da hızlı ve kaliteli çözümler sunarak güçlü bir ihracat altyapısına da sahip olan firmalarının bugünü ve geleceğini, keyifli bir söyleşide Moment Expo okuyucularına aktardı. Özçelik Makina ne zaman, nasıl ve kimler tarafından kuruldu? 2011 yılı başında ortaklık ayrımına giden Özçelik Makina, 1980 yılında Hasan ve Kerim Özçelik kardeşler tarafından kuruldu. O dönem sektörde gönye kesim makinelerinin hiçbir yerli üretici tarafından üretilmemesi ve piyasanın talebi doğrultusunda bu işi yapmaya gönüllü olan kurucularımız, tamamen kendi tasarladıkları ve ürettikleri ilk gönye kesim makinesini yine 1980 yılında piyasanın beğenisine sunmuşlardı. Dolayısıyla Özçelik Makina’nın 1980


yılında, İstanbul Ümraniye’deki 25 metrekarelik bir atölyede portatif kesim makineleri ile üretime başladığını söyleyebilirim. Üretime başlanan ilk günden beri ilke edindiğimiz kaliteli üretim ve güvenilir firma olma anlayışı, bu yolculukta bizim en güçlü dayanağımız oldu. Bizlere kendimizi geliştirme imkânı sağlayan müşteri memnuniyeti odaklı satış ve satış sonrası hizmetler politikamızla, müşterilerimizle olan iletişimimiz her geçen gün arttı. Bugün yaklaşık 70 farklı makine üretimi ile alüminyum ve PVC sektörüne hizmet etmeye devam ediyoruz. Üretiminizi nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Kurulduğumuz günden itibaren devamlı gelişmeyi hedefleyen bir şirket olarak hareket ettik. Ümraniye’de 25 metrekarelik bir alanda başlayan yolculuğumuz 1982 yılında 200 metrekare, 1985 yılında bin 500 metrekare ve 1989 yılında 3 bin metrekare kapalı alanlı üretim tesisimizle devam etti. 2004 yılında ise Orhanlı Tuzla’da bulunan, bugün de kullandığımız 16 bin metrekare kapalı alana sahip tam entegre tesisimize geçtik. Yeni tesisimizle birlikte üretim kapasitemiz de artmış oldu. Üretim kapasitemizin artışı dışında, geçen yıllarla birlikte makine parkurlarında farklılaşmaya giderek portatif dışında tek kafa, çift kafa, dört kafa makineler, robotik merkezler gibi sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak yüzde 100 Türk sermayeli makinelerimizi üretmeye başladık. Ar-Ge mühendisleri, makine mühendisleri, pazarlama ve teknik olmak üzere 160 kişilik uzman ekibimizle yılda 70 farklı üründe 40 bin adetlik üretim kapasitesine sahibiz. Diğer yandan Özçelik Makina, üretim teknolojilerini yakından takip eden ve bunu üretim hatlarına uygulayan teknoloji odaklı bir şirkettir. Dökümhane, kalıphane, alüminyum enjeksiyon makineleri, CNC işleme merkezleri, bobinaj atölyesi, boyahane, lazer, caka ve büküm atölyeleri ile tam entegre tesisimizde; portatif, tek kafa, çift kafa, dört kafa, kompozit panel işleme, CNC kesim ve işleme merkezleri ile müşterilerin her türlü ihtiyaçlarına ve kişiye özel çözümler sunabiliyoruz. Aynı zamanda belgelendirmeye verdiğimiz önemle kalitemizi Avrupa Güvenlik Standartlarına Uygunluk Belgesi (CE), Yönetim Sistemi Kalite Belgesi (ISO 9001:2008 TUV CERT) Rusya Gümrük Birliği Belgesi (EAC) ve Ukrayna Ürün Kalite Belgeleri (UKR-SEPRO) ile tescillemiş bir markayız.

ladık. Kalite ve güvenin getirdiği müşteri sadakati sonucunda da müşterilerimizin talepleri ile ürün yelpazemizi genişlettik. Ürün gruplandırmalarımızı kullanıcı çeşidine göre tasarladık. Her ürün grubu yine kendi içinde farklılaşıyor. Kesim, kopya freze, orta kayıt alıştırma, köşe kaynak, köşe birleştirme, köşe temizleme, panel işleme, CNC işleme ve kesim merkezleri bu gruplardan bazıları. Ürünlerimiz farklı malzemelerin işlenmesinde kullanılabiliyor. Örneğin, neredeyse tüm kesim ürünlerimizi, üretimde alüminyum, plastik, ahşap gibi malzemelerden yararlananlar kullanabilir. CNC merkezlerimizden panel işleme makinelerimizle, alüminyum dışında ahşap, koryan, plexiglass gibi malzemeler işlenebilir. Yine CNC merkezlerimizden GARNET, çelik işlenmesinde kullanılabilir. Çok farklı sektörlere hitap eden bir ürün gamımız var. Bunu yanında müşterilerimizin özel projelerine de destek oluyoruz. Yeni geliştirdiğiniz bir ürün var mı? Varsa bu ürünün kullanım alanı ve özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? Teknolojiyi firmamızın her alanında kullanarak, kullanıcılarımızdan aldığımız geri beslemeler ve teknik pazarlama çalışmalarımız sonucunda ürünlerimizde sürekli geliştirmeler yaparken, pazarın ihtiyaç duyduğu veya duyacağını öngördüğümüz ürünlerin çalışmalarını da yapıyoruz. 2015 yılı Batimat Paris Fuarı’nda lansmanını yaptığımız profil işleme merkezi GARNET, 2016’da uyguladığımız geliştirmelerle, artık çelik işlenmesinde de kullanılabilir hale getirildi. Ayrıca her yıl İstanbul Pencere Fuarı’nda en az üç yeni ürünün lansmanı yapıyoruz. Bu yıl da mutlaka yeni ürünlerimizi pazarın beğenisine sunacağız.

“2015 YILI BATIMAT PARİS FUARI’NDA LANSMANINI YAPTIĞIMIZ PROFİL İŞLEME MERKEZİ GARNET, 2016’DA UYGULADIĞIMIZ GELİŞTİRMELERLE, ARTIK ÇELİK İŞLENMESİNDE DE KULLANILABİLİR HALE GETİRİLDİ.”

Satışını gerçekleştirdiğiniz ürün çeşitleri ve özellikleri nelerdir? 1980 yılında sektörde ilk portatif gönye kesim makinelerini üreten firma olarak üretime baş-

35


sektörden

“70 FARKLI ÜRÜN ÇEŞİDİMİZ VAR VE BUNLARIN HEPSİNİ İHRAÇ EDEBİLİYORUZ. TABİİ FARKLI PAZARLARDA FARKLI ÜRÜNLER TERCİH EDİLİYOR; AMERİKA VE AVRUPA ÜLKELERİNDE GENELDE CNC SİSTEMLİ İŞLEME MERKEZLERİ, ARAP YARIMADASI’NDA ALÜMİNYUM ÜRÜNLERİ, KUZEY AFRİKA PAZARINDA PORTATİF VE TEK KAFA ÜRÜNLERİ TERCİH EDİLİYOR.”

Firma olarak inovatif çalışmalara gereken yatırımları yapıyor musunuz? İnovasyon, Özçelik stratejilerinin en önemli parçalarındandır ve sürekliliği olması gereken bir faaliyettir. Küreselleşme ile dünya artık tek bir pazar haline geldi. Hızla değişen rekabet ortamında inovasyona yatırım yapmazsanız, ayakta kalmanız kolay olmaz. Sürekli kendinizi yeni fikirlere açık tutup, fikirleri geliştirerek firmaya rekabet gücünü kazandıracak çalışmaları yapmanız gerek. Biz de bu ortamda ayakta kalabilmek, rekabette öncü firmalar arasında yerimizi korumak anlamında ürünlerimizde, satış sonrası hizmetlerimizde ve üretim yöntemlerimizde gerekli tüm yatırımları yapıyoruz. Pazarlama ve Ar-Ge çalışmaları da genellikle ön planda oluyor. Pazarın ihtiyaçları, ürünlerde yapılabilecek geliştirmeler, ürünlerin ergonomik tasarlanması, yeni veya geliştirilmiş ürünlerin pazara en kısa sürede sunulabilmesi, müşteri ihtiyaçlarının en etkin şekilde karşılanabilmesi, satış sonrası hizmetlerin en kaliteli şekilde sunulabilmesi için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Çalışanlarınızın gelişimi konusunda gerçekleştirdiğiniz çalışmalar var mı? Öncelikle aramıza yeni katılan çalışma arkadaşlarımıza oryantasyon süreci kapsamında bilgi, beceri ve yetkinlik kazandırmaya yönelik bölüm/ürün eğitimleri veriyoruz. Zorunlu eğitimlerin yanı sıra çalışanlarımızın bireysel gelişimlerine katkı sağlayacak ve her bir çalışan için yılda en az iki kez olmak üzere bireysel gelişim eğitimi planlıyoruz. Performans değerlen-

dirme sistemi ile her bir çalışanın gelişim sürecini takip ederek, sonuçlar doğrultusunda çalışanlarımızın gelişimlerine yönelik yol haritaları oluşturuyoruz. Performansı yüksek ve yönetici adayı potansiyeli taşıyan çalışanlarımıza kariyer fırsatları yaratmak için mentorluk uygulamaları ile gelişimlerini destekliyoruz. Çalışanlarımızın hem gelişimine destek sağlamak hem de verimliliğini artırmak için dil eğitimlerini de destekliyoruz. Yurt içi ve yurt dışı fuarların firmanız için öneminden bahseder misiniz? Firma olarak yılda 10’dan fazla fuara katılıyoruz. Bu fuarlar arasında yurt içinde sadece bir fuara katılıyoruz. Firmaların yeni ürünlerini vitrine çıkardığı bu organizasyonlar ziyaretçilere geniş bir ürün yelpazesi sunarken, firmaların da potansiyel alıcılara markalarını ve ürünlerini aktif rekabetle birlikte daha iyi sunmasını sağlıyor. Genelde hedef pazarlarımızdaki sektörün en çok ziyaretçisi olan fuarları tercih ediyoruz. Bu bizim için önemli. Birçok ürün lansmanımızı gerçekleştirdiğimiz fuarlar, potansiyel bayi ve kullanıcılara daha kolay ulaşmamızı sağlıyor. Bu organizasyonlar bayi ağımızı güçlendirmemizde yardımcı olurken, katıldığımız her organizasyon markamıza da değer katıyor. Önümüzdeki dönemde farklı bölgelerde katılacağımız en az beş farklı fuar mevcut, bunlardan bazıları hedef pazarlarımıza yönelikken bazıları da güçlü olduğumuz pazarlarda bayilerimizi desteklemek adına katılım gösterdiğimiz fuarlar diyebilirim. Ürünlerinizin ihracatını yapıyor musunuz? Yapıyorsanız, hangi ürünlerinizin ihracatını gerçekleştiriyorsunuz? Neredeyse kurulduğumuz ilk yıllardan beri ürünlerimizin ihracatını yapıyoruz. 70 farklı ürün çeşidimiz var ve bunların hepsini ihraç edebiliyoruz. Tabii farklı pazarlarda farklı ürünler tercih ediliyor; mesela, Amerika ve Avrupa ülkelerinde genelde CNC sistemli işleme merkezleri, Arap Yarımadası’nda alüminyum ürünleri, Kuzey Afrika pazarında portatif ve tek kafa ürünleri tercih ediliyor ve biz de bu doğrultuda ihracat gerçekleştiriyoruz. Özçelik Makina için “Kalite” nasıl bir yerde duruyor? Özçelik, yılların markası olabilmişse bunu ürün kalitesine borçludur: Çıtasını her geçen gün artıran bir kalite anlayışını ürün ve hizmetlerinde gösteriyor ve geliştiriyor. Sistem yaklaşımı üzerinden giden ve süreçlerin etkileşim içinde olduğu bir yapıya sahibiz. Çalışmalarımızı, müşteriyi odak noktasına koyan ve memnun müşteri ilkesiyle hareket eden bir

36


organizasyon olarak yapıyoruz. Yönetim sistemi ve ürün kalitesi anlamında uluslararası belgelere sahip bir marka olarak, sektöründe belgelendirme anlamında hep ilkleri yapabilme becerisi gösterdik. Kalite olgusunun üretim, satış ve diğer tüm ana süreçlerin içine nüfuz etmesini, ürün ve hizmetlerde artı değer katacak seviyeye gelmesini sağlıyoruz. Temelde, düşünsel anlamda tasarımdan başlayarak, devamında fiziken ürünü oluşturma ve müşteriye ulaşıncaya kadar geçen tüm süreçlere kalite bakışını koyma gayretindeyiz. Bu da bizleri, kalitenin, gereksinimleri karşılama kabiliyeti tanımında süreklilik esasını merkeze oturtmamızı sağlıyor. Müşterilerimiz kalitemizi, bizleri İnternet sitemizden olsun, katalog düzeyinde olsun incelediğinde veya yüz yüze iletişim kurduğunda anlayabiliyor veya görebiliyor. Müşterilerin Özçelik ürününü tercih etmesi kadar, sonrasında memnun kaldığını da görmek ve bu konudaki gayretlerimizin meyvelerini toplamak, elbette bizleri mutlu ediyor. Özçelik Makina’yı sektördeki benzerlerinden ayıran özellikleri neler? Özçelik Makina’yı sektörde benzerlerinden ayıran en önemli özellikleri üretim yapısı, esnekliği, ürün kalitesine, belgelendirmesine ve satış sonrası hizmetlerine verdiği önem olarak sıralayabiliriz. İhracat konusunda yaşadığınız problemler var mı? İhracatta çok büyük problemler yaşadığımız söylenemez. Elbette yeni pazarlara giriş konusunda bazı sıkıntılarımız oluyor. Pazar dinamiklerinin bizlere göre farklılıklar göstermesi, kullanıcı profilinin değişik olması, hedef ülkenin yönetmelikleri, kısıtlamaları gibi öngördüğümüz ya da pazar içinde yer aldıktan sonra karşımıza çıkan sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Bu sorunlardan bazılarını kurduğumuz güçlü ilişkiler veya profesyonel ekibimizle aşarken, bazı sıkıntıların giderilmesi adına devlet kanalı ile alınabilecek desteklerden de faydalanıyoruz. Yurt dışında ofis ya da showroom açacaklara verilen destekler, reklam ve fuar destekleri bunlardan bazılarıdır.

İleriye yönelik projeleriniz ve gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz? Hedeflerimizi uzun vadeli olarak koyuyoruz. Elbette bu hedeflere giderken ara istasyonlarımız oluyor. Amacımız, koyduğumuz hedeflerden şaşmadan kullanıcılarımıza en iyi ve en verimli ürünleri sunmak. Diğer yandan bizim için en önemlisi, ihracatın artmasıdır. Hedefimiz, yaptığımız ihracatlarla ülkemizi en iyi şekilde temsil ederek Özçelik Makina’yı ve dış pazar için lansmanını 2016 yılı sonunda yaptığımız OZ MACHINE markasını daha da yukarılara taşımaktır. Üretim olarak devamlı kendimizi yenileyen ve geliştiren bir yapımız var. Bu yapı sayesinde pazarın taleplerini karşılamaya devam edeceğiz. Firmanız açısından 2016 yılı nasıl geçti ve 2017 yılına dair beklentileriniz nedir? Ülkemizin içinde bulunduğu birçok sıkıntıya rağmen, 2016 yılı beklentilerimizin üzerinde geçti diyebilirim. Yurt içi hedeflerimizi yakalamışken, yurt dışı hedeflerimizin yüzde 25 üzerine çıktık. 2017 yılında ise Türk Malı’nı dünyaya tanıtmaya çalışan tüm şirketler gibi biz de önümüzdeki dönemde elimizden geleni yaparak, markamızı hak ettiği yerde tutmaya çalışacağız.

“İNOVASYON, ÖZÇELİK STRATEJİLERİNİN EN ÖNEMLİ PARÇALARINDANDIR VE SÜREKLİLİĞİ OLMASI GEREKEN BİR FAALİYETTİR. KÜRESELLEŞME İLE DÜNYA ARTIK TEK BİR PAZAR HALİNE GELDİ. HIZLA DEĞİŞEN REKABET ORTAMINDA İNOVASYONA YATIRIM YAPMAZSANIZ, AYAKTA KALMANIZ KOLAY OLMAZ.”

FEYZA ŞAŞMAZ KİMDİR? ✓ Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Bölümü’nden mezun olan, ✓ Özçelik Makina bünyesinde üretim, satış ve pazarlama departmanlarında tecrübe kazanan, ✓ 2010 yılından itibaren tam zamanlı olarak yurt içi ve yurt dışı satış departmanında çalışmaya başlayan Feyza Özçelik Şaşmaz, ✓ 2015 yılında bu yana pazarlama departmanı direktörü olarak görevine devam ediyor.

37


kapak

TÜM SEKTÖRLERDE OLDUĞU GİBİ MAKİNE SEKTÖRÜ DE GEÇTİĞİMİZ YIL KÜRESEL KOŞULLARDAN, PAZARLARDAKİ GELİŞMELERDEN VE YURT İÇİNDE YAŞANAN OLAYLARDAN ETKİLENDİ. 2016 YILINDA DÜNYA TİCARETİNDEKİ DÜŞÜŞE RAĞMEN İHRACATINI YÜKSELTEN TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜ, SON 15 YILDA İSE İHRACATINI YÜZDE 700 ARTIRARAK ÜLKE EKONOMİSİNİN KİLİT SEKTÖRLERDEN BİRİ OLMAYA DEVAM ETTİ.

38


39


kapak

S NEREDEYSE DÜNYANIN HER ÜLKESİNE MAKİNE İHRAÇ EDEN TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜ ÜRÜNLERİNİN YÜZDE 60’INI AVRUPA VE ABD’YE İHRAÇ EDİYOR.

40

orunlarla dolu bir yıl daha geride kaldı. Küresel ekonomideki yüzde 4’lük kayıp, makine ticaretinde de etkili oldu ve 2015’te 1,47 trilyon dolar olan küresel makine ihracatı, Dünya Ticaret Örgütü’nün 2016 yılı tahminlerine göre 1,43 trilyon dolara geriledi. Dünya, 2016’da yine üretim ve tüketimi durdururken, Türkiye de bu süreçten elbette etkilendi. Türkiye ihracatı yılı yüzde 1 kayıpla kapatırken, makine ihracatı ise büyümeye devam etti ve 2015’e göre ihracatını yüzde 0,7 artırmayı başardı. Küresel arenada yaşanan düşüşlere rağmen ihracatta artı yönlü bir performans ortaya koyan Türk makine sektörü, başta AB ülkeleri, Rusya, ABD ve Afrika ülkeleri olmak üzere dünyanın 200 ülkesine ihraç ettiği yüksek teknolojiye sahip ürünlerle ülke ekonomisine artı değer yarattı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) verilerine göre 2016’da ihracatını artıran sadece dört sektör oldu. Türk makine sektörü bu dönemde ihracat kilo değerini de 5,8 dolara yükseltirken, miktar bazında ihracatını ise yüzde 1,7 artırdı ve 200’den fazla ülkeye toplamda 2,3 milyon ton makine ihraç etti. İçeride ve dışarıda yaşanan ekonomik ve politik çok sayıda soruna, ihraç pazarlarımızdaki istikrarsızlık ve savaşlara, emtia piyasalarındaki kayıplara ve dünyada giderek güçlenen korumacı politikalara rağmen Türk makine sektörünün yakaladığı bu artışlar, doğal olarak daha da önemli hale geliyor. Uzmanlar, yüzde 0,7’lik ihracat artışını “mümkün olabilecek en iyi sonuç” olarak değerlendirirken,

Türk makine sektörünün Türk ekonomisinin büyümesine yön vermeye devam ettiğine de vurgu yapıyor. MAKİNE IHRACATI, 15 YILDA YÜZDE 700 ARTTI Resme biraz daha yukarıdan bakılırsa, Türk makine sektörünün toplam ihracat değerinin geride kalan 15 yılda nasıl bir sıçrama gösterdiği daha iyi izlenebilir. MAİB’in kuruluşundan bir yıl önce, 2001 yılında, Türk makine sektörü sadece 1,7 milyar dolarlık bir ihracat kapasitesine sahipti. 2016’ya gelindiğinde bu rakam 13,4 milyar dolara yükseldi. Artışın boyutu çok çarpıcı: Yüzde 688. Yine 2005-2015 döneminde Türkiye toplam ihracatı yüzde 8’lik artı değer üretirken, Türk makine sektörü ihracatta yıllık yüzde 16’lık bir büyüme oranı yakaladı. Sektör, Türkiye toplam ihracatından aldığı payı da yıllar içerisinde artırmaya devam ediyor. 2016’da bu rakam Ocak-Kasım döneminde yüzde 10 barajının üzerinde gerçekleşti. Tüm bu verileri daha da önemli kılan, 15 yıllık süreçte hem Türkiye’nin hem de küresel ekonominin çok derin kriz dönemlerini de yaşamış olması. Halen küresel ekonomideki kayıplar da devam ediyor. Dünya makine ihracatı 2016’nın Ocak-Kasım döneminde, ancak 2010 yılındaki seviyeyi yakalayabilmişti. Bir anlamda dünya dururken, 2010-2016 döneminde Türk makine sektörünün yüzde 31’lik artışla, 2010’daki 10 milyar dolar seviyesinden 2016’da 13,4 milyar dolar ihracat rakamına ulaşması; aynı dönemde miktar bazındaki ihracatını ise yüzde 35 artırarak 1,7


MAKİNE SEKTÖRÜNÜN İHRACAT KARNESİ Dünya makine ihracatının ortalama yüzde 200 arttığı son 15 yılda Türk makine sektörü ihracatını yüzde 700 oranında artırarak Türkiye’nin ekonomik istikrarına katkı sağlamaya devam etti.

2010

2016

2010-2016 döneminde Türk makine sektörü yüzde 31’lik artışla, 2010’daki 10 milyar dolar seviyesinden 2016’da 13,4 milyar dolar ihracat rakamına ulaştı.

Sektörün ihracat kilo değeri ortalama 5,8 dolar olarak gerçekleşti.

Sektör, 2016’da bir önceki yıla göre Almanya’ya yüzde 3,1, ABD’ye yüzde 2 ve İtalya’ya yüzde 12 daha fazla makine ihraç etti.

1

5,8

KG

$

2010-2016 döneminde Türk makine sektörü, Çin’in üç katından fazla, yüzde 30’a ulaşan bir büyüme sergiledi.

Makine sektörünün ana hedefi, Türkiye’nin dünya ticaretindeki payı yüzde 1,5’e yükselirken, makinenin payının da yüzde 0,5’ten yüzde 1,5’e çıkması.

ABD’ye gerçekleşen makine ihracatında birim fiyat 12 dolara yaklaştı.

2016’da Türkiye toplam ihracatı içinde ihracatını artıran dört sektörden biri makine sektörü oldu.

2016’da Türk makine sektörü, miktar bazında ihracatını yüzde 1,7 artırmayı başardı.

41


kapak

milyon ton seviyesinden 2,3 milyon ton seviyesine sıçraması hiç de azımsanmayacak bir başarıdır.

YÜKSEK TEKNOLOJİYE SAHİP ÜRÜNLERLE KÜRESEL ARENADA YERİNİ ALAN TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜ HER YIL, BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE AR-GE HARCAMALARINI ARTIRIYOR. HATIRLANACAĞI ÜZERE 2014’TE MAKİNE ÜRETİMİNDE AR- GE HARCAMALARI 600 MİLYON DOLARA ULAŞMIŞ VE TÜRKİYE’NİN TOPLAM AR-GE HARCAMALARININ YÜZDE 10’UNU OLUŞTURMUŞTU.

42

HEDEF PAZARLARDA YÜKSELİŞ SÜRDÜ Geride kalan yılda Türk makine sektörünün altı çizilmesi gereken bir başka önemli başarısı ise hedef pazarlarında elde ettiği kazanımlar… Bilindiği üzere sektörün ana hedef pazarları, aynı

zamanda küresel makine ihracatında da lider ülkeler olan Almanya ve ABD olarak sıralanıyor. Hedef pazarlara yönelik çok sayıda etkinlik düzenleyen ve bu üç ülkede toplam 12 küresel ölçekli fuara katılan Türk makine sektörü, bu çabalarının meyvelerini de toplamayı başardı. 2016’da Almanya’ya yüzde 3,1, ABD’ye yüzde 2 ve İtalya’ya yüzde 12 ihracat artışı gerçekleştiren makine sektörü, 2016’da ihracat kilo de-

MAKİNE SEKTÖRÜNDEKI ARTIŞ, GENEL İHRACATI GERİDE BIRAKTI 2001 yılında 1,7 milyar dolarlık ihracat kapasitesine sahip olan Türk makine sektörü, 2016 yılına gelindiğinde bu rakamı 13,4 milyar dolar seviyelerine çıkardı. Yani makine sektörü son 15 yıllık süreçte ihracatını neredeyse yüzde 700 artırmış oldu. Yine 2005-2015 döneminde Türkiye, toplam ihracatında yüzde 8’lik bir artış gösterirken Türk makine sektörü ihracatta yıllık yüzde 16’lık bir büyüme oranı yakaladı. Bu durum, sektörün Türkiye toplam ihracatından aldığı payı da yıllar içerisinde artırmaya devam ettiğinin göstergesi. 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde bu oran yüzde 10 olarak gerçekleşti.


ğerinde en yüksek katma değerli makinelerini de yine ABD ve Almanya’ya ihraç etti. Bu dönemde Almanya’ya gerçekleşen makine ihracatında ihracat kilogram değeri 8,8 dolar olurken, ABD’ye gerçekleşen makine ihracatında ihracat kilogram değeri ise 12 dolara yaklaştı. Böylece makine sektörü, bir anlamda dünyanın en güçlü makine üreticilerine Büyüme Makinesi’nin gücü ve kalitesini, teknolojisini ve katma değerini de kabul ettirmiş oldu. Bu çerçeveden bakıldığında, Türk makine sektörünün, özellikle 2009 krizinden sonra pazarı en iyi değerlendirenler olduğu da söylenebilir. BÜYÜMENİN ANA NEDENLERİ Özellikle 2010-2016 dönemi makine ihracatında küresel üretimin merkezi Çin’in yüzde 8 büyüdüğü, dünya makine ihracatını domine eden Almanya, ABD, İtalya, Japonya gibi ülkelerin yerinde saydığı bir dönemde Türk makine sektörünün yüzde 31’lik bir başarı grafiği sergilemesi, gerçekten de önemli bir başarıdır. Bu başarının arkasında, güçlü bir yapı, organize bir çalışma ve elbette başarma azmi yer alıyor. Türk makine sektörü her yıl, bir önceki yıla göre Ar-Ge harcamalarını artırıyor, hatırlanacağı üzere 2014’te makine üretiminde Ar-Ge harcamaları 600 milyon dolara ulaşmış ve Türkiye’nin toplam Ar-Ge harcamalarının yüzde 10’unu oluşturmuştu. Yine, sektör mühendis ve ara çalışan kadrolarının eğitim seviyelerini yükseltirken, üretim portföyünü çeşitlendirmeye ve katma

TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜ 2009-2016 DÖNEMİ İHRACAT KARNESİ YIL

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYAR DOLAR)

2009

1.455

8,8

2010

1.691

10

2011

1.889

12,3

2012

2.053

12,9

2013

2.093

13,9

2014

2.172

14,7

2015

2.271

13,3

2016

2.308

13,4

değerli üretime ağırlık vermeye de devam ediyor. Az önce ifade etmiştik, dünyanın en güçlü makine üreticilerine daha yüksek fiyatlarda makine ihraç ediyoruz. Bu, makine sektörünün sahip olduğu teknolojik yeterliliğin de her geçen yıl yükseldiğine işaret ediyor. Diğer yandan bu güçlü ticaret ortakları, üretimin daha da çeşitlenmesi ve teknolojilerinin yükselmesi açısından da itici güç olmaya devam ediyor. Bununla birlikte, Türk makine sektörü, neredeyse dünyanın her ülkesine makine ihraç etmeye devam ediyor. Halen Türk makinelerinin yüzde 60’ı Avrupa ve ABD’ye ihraç edilirken, kalan yüzde 40’lık dilimde yaşanan kayıplar, sürekli olarak yeni pazarlarla telafi ediliyor. Geçmişe kıyasla küresel ölçekte çok daha geniş coğrafyalara ulaşan makine sektörü, potansiyeli düşen pazarların canlanmasıyla, ihracat cephesindeki kazanımlarını artırmaya da devam edecek.

TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜ 2010-2016 DÖNEMİNDE MİKTAR BAZINDAKİ İHRACATINI YÜZDE 35 ARTIRARAK 1,7 MİLYON TONDAN 2,3 MİLYON TON SEVİYESİNE ÇIKARDI.

TÜRKİYE’NİN SEKTÖREL BAZDA İHRACAT VERİLERİ (OCAK-ARALIK - MİLYON DOLAR) Otomotiv Endüstrisi

2015 21,152

2016 23,890

Makine ve Aksamları

2015 13,338

2016 13,426

Savunma ve Havacılık Sanayii

2015 1,654

2016 1,678

Hazırgiyim ve Konfeksiyon

2015 16,955

2016 16,966

Tekstil ve Hammaddeleri

İklimlendirme Sanayii

2015 7,947

2015 3,646

2016 7,872

2016 3,509

%13

%1

%1

%0

%-1

%-4

Çimento Cam Seramik ve Toprak Ürünleri

Elektrik Elektronik ve Hizmet

Demir ve Demir Dışı Metaller

Mücevher

Çelik

Kimyevi Maddeler ve Mamulleri

2015 10,472

2015 6,230

2015 2,755

2016 2,655

%-4

2016 9,988

%-5

2016 5,949

%-5

2015 2,644

2016 2,449

%-7

2015 9,980

2016 9,089

%-8

2015 15,398

2016 13,936

%-9,5

43


kapak

2016 BAŞARILI BİR YIL OLDU TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ OLARAK ZOR BİR YILI BAŞARIYLA KAPATTIK. KÜRESEL TİCARET DÜŞERKEN, BİZ PAZAR PAYIMIZI ARTIRMAYA DEVAM ETTİK. 2009’DAN BUGÜNE PAZAR PAYIMIZDAKİ ARTIŞ YÜZDE 30’A ULAŞTI. HEDEF PAZARLARIMIZDAKİ ALMANYA VE ABD’YE DAHA FAZLA MAKİNE İHRAÇ ETTİK. BU BİLGİLER IŞIĞINDA, 2016 BAŞARILI BİR YIL OLDU DEMEK YANLIŞ OLMAYACAKTIR.

Adnan DALGAKIRAN MAİB Yönetim Kurulu Başkanı

T

ürk makine sektörünün 2016 yılını değerlendirmeden önce, gerçekleşen rakamlara bakmakta yarar var. Türkiye’nin Makinecileri, sorunlarla dolu 2016’yı mümkün olabilecek en iyi sonuçlarla kapattı. Türk ekonomisinin büyümesine yön vermeye devam ettik. Ara mal üretebilme ve imalatçı tüm sektörlere girdi sağlama yeteneğimiz, Türkiye üretiminin gelişiminde kilit rol oynamaya devam etti. Türk makine sektörünün toplam ihracat değeri, MAİB’in kuruluşundan bir yıl önce, 2001 yılında 1,7 milyar dolardı. 2016’da bu rakam 13,4 milyar dolara yükseldi.

44

2005-2015 döneminde makine ihracatının yıllık büyüme oranı yüzde 16 oldu ve aynı dönemde Türkiye’nin toplam ihracatındaki büyümeyi ikiye katladı. 2016 yılı Türkiye toplam ihracatından yüzde 9,4 pay almayı başardık. 2016 yılında ihracatını artıran üç sektörden biriyiz. Bir önceki yıla göre miktar bazında yüzde 1,7, değer bazında yüzde 0,7 daha fazla ihracat yaptık. Önemli olan, bu ihracat artışını, dünya mal ticareti ve yine dünya makine ihracatı yüzde 4 kayıp yaşarken gerçekleştirdik. Geçtiğimiz yıl da 200’ün üzerinde ülkeye makine ihraç etmeye devam ettik. Dünya makine ihracatı 2010’daki seviyesin-


de ilerlerken, Türkiye’nin küresel makine ticaretindeki pazar payı yüzde 30 arttı. Aynı dönemde Çin’in ihracatı ancak yüzde 9 artış gösterdi. Daha da önemlisi, dünyanın en önemli makine üretici ve ihracatçıları olan Almanya, ABD ve İtalya’ya olan makine ihracatımızı 2016’da da önemli oranlarda artırmayı başardık. İhracatımızın yüzde 60’ını Avrupa ülkelerine yaptık. Bu rakamları, bir de gerçekleşme şartları açısından değerlendirmemiz gerekiyor. 2016 yılında neler oldu? Dünyadaki istikrarsızlık, Türkiye’nin komşu bölgelerindeki savaşlar, politik istikrarsızlıklar ve petrol fiyatlarının düşüşü sürdürülebilir ekonominin temel ihtiyacı olan istikrar üzerinde baskı oluşturmaya devam etti. Bütün bunlara baktığımızda, Türkiye’nin ihracat rakamlarının istendiği şekilde artmadığı bir yıl oldu diyebiliriz. Ama makine sektörü açısından Türkiye’nin ihracat ortalamasının daha üstünde bir artış sergiledik. Bu artış yeterli mi? Elbette değil ama tüm olup bitene baktığımız zaman, kötü bir yıl geçirdiğimizi de söyleyemeyiz. PARA POLİTİKALARI VE KUR DENGESİ İYİ OKUNMALI “2017’de neler olacak, nelere dikkat edilmeli” sorusunun ilk yanıtı elbette ekonomik girdilerin dikkatli okunmasıdır. Para politikaları ve ülke parasının diğer paralar karşısındaki değerinin küresel rekabetçilik açısından önemli olduğunu artık hepimiz kabullenmiş vaziyetteyiz. ABD’ye bakın, Trump iş başına gelir gelmez, değeri yüksek olan doların Avrupa’nın daha fazla ihracat yapmasına sebebiyet verdiğini ve bundan çok hoşnut olmadığını söyledi. Bu çerçevede Türk Lirası’nın değerinin düşük olduğu söylenebilir ama bize göre TL, uzun süre gerçek değerinin daha üstünde bir değerleme ile varlığını sürdürdü. Bu açıdan da TL’nin yüksek değeri, bizim ihracattaki rekabet gücümüzü bir miktar kırdı açıkçası. Dolayısıyla biz, doların ya da euronun veyahut dövizin daha gerçekçi bir değere doğru geldiğini düşünüyoruz. Bu da ihracatçı açısından aslında olumlu bir gelişmedir. Ancak kurdaki yukarı ve aşağı yönlü sert dalgalanmaları çok tehlikeli buluyoruz. İÇ PAZARI KORUMALIYIZ Diğer yandan, tüm dünyada korumacı ekonomik politikaların hâkim olmaya başladığı bir döneme girdik. İç pazarı kuvvetli tutmak, artık bütün dünyada ABD’den Çin’e, Rusya’dan Avrupa’ya herkesin yapmaya çalıştığı bir politik yaklaşım. Açıkçası serbest ticaret, dünyada da yara almaya başladı. Küresel mekanizmalarla içe dönük mekanizmaların daha çok çatışacağı bir dönemdeyiz. Öyleyse Türkiye’nin de içeride kendi ürettiğini tüketen ve ithal ettiği ürünleri de üretebilen bir ülke konumuna doğru daha fazla ve daha hızlı ilerlemesi gerekiyor. Biz, yıllardır bunu sa-

vunuyoruz. Burada iki unsur çok önemli: Biri kurallar, ikincisi de kültür. Kurallar ile kastettiğimiz, sistemin yerli üretimi tüketmeye teşvik edici kurallar oluşturmasıdır. Bunlardan bazıları uygulamaya konuldu ama bunun karşısında kültür direnci devam ediyor. Kültür ile kastettiğimiz ise “İthal mal daha iyidir” diye özetleyebileceğimiz yaklaşımdır. Marka olmuş dünya üreticilerine karşı içeride üretim yapan firmaların kendilerini ifade etmekte zorlanması, üretimden uzaklaşarak daha fazla hizmet ya da diğer sektörlere yönelmesi gibi kolaycı yaklaşımlar, kültür baskısının sonucudur. Dolayısıyla bu iki durumda da değişikliklere gitmek gerekli: Yerli üretim ve tüketim teşvik edilmeli, alım kültürünün yani tüketim kültürünün değişmesine yönelik faaliyetlerde bulunulmalı.

TÜRKIYE’NIN, IÇERIDE KENDI ÜRETTIĞINI TÜKETEN VE ITHAL ETTIĞI ÜRÜNLERI DE ÜRETEBILEN BIR ÜLKE KONUMUNA DOĞRU DAHA FAZLA VE DAHA HIZLI ILERLEMESI GEREKIYOR.

ALMANLARA MAKİNE SATARSAK, HERKESE SATABİLİRİZ Biliyorsunuz, Türkiye’nin Makinecileri olarak birkaç ana hedef pazarımız var. Bunların başında da Almanya geliyor ve yeni dönemde de Almanya pazarının ihracatımızda önemini koruması gerektiğini düşünüyoruz. Almanya, 200 milyar doların üzerinde ithalat yapıyor ve aynı zamanda Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci makine ihracatçısı. Eğer Almanya’ya ihracat yapabiliyorsak, dünyanın her pazarında yer alabiliriz. Dolayısıyla biz, stratejik olarak Almanya’yı baz alıyor ve oradaki pazar payımızı artıracak aksiyonlara önem veriyoruz. Almanya’daki payımızı artırmak, sadece ihracat artışı değil, makine standartlarımızın geliştiği anlamına da gelecektir. Bu çerçevede, makinecilerin kısa vadeli programlardan daha çok orta ve uzun vadeli stratejilerle çalışması gerekiyor. Bu bir moda endüstrisi değil, bu; yüksek teknoloji alanına doğru ilerlemesi gereken, insan kaynağını sürekli geliştirmesi gereken, ürün çeşitliliğini geliştirmesi gereken, aynı zamanda da kendisini geliştirecek olan elektronik ve yazılım sektörünün de gelişmesi gereken bir alan. Elektronik ve yazılım sektörü ne kadar gelişirse Türkiye’de makine sektörü o kadar gelişir. Bu noktaya güçlü bir odaklanma gerekiyor. Tabii bir yandan da böylesine zorlu bir alanda yatırım yapmanın cazip hale getirilmesi gerekiyor. Çünkü eğer kolay para kazanılan alanlarda hızlı gelişme oluyorsa, daha zorlu teknolojik alanlarda gelişmelerin olmasını beklemek hayal olur. Türkiye’de gerçekten dünya çapında güçlü firmalarımız var, onlar zaten hiçbir mevcut duruma bakmaksızın kendi yatırımlarını devam ettiriyor, büyümeye ve küresel firmalar olma yolunda hızla ilerlemeye devam ediyor. Ama bu firmalarımızın sayısı az, problem de burada. Bu firmalarımızın sayısını belki 10 kat daha artırırsak, Türkiye’de gerçekten güçlü bir makine sektörü oluşacaktır.

45


kapak

2009 KRİZİ SONRASININ ŞAMPİYONU TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİDİR EN PAHALI MAKİNELERİ ALMANYA’YA SATIYOR OLUŞUMUZUN NEDENİ TEKNOLOJİYİ BİRLİKTE GELİŞTİRİYOR OLMAKTAN GELEN FARKINDALIKTIR.

Kutlu KARAVELİOĞLU MAİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

T

ürkiye’nin makinecileri, dünyada, sadece 2016’yı değil, 2009 krizini takip eden bütün yılları en iyi değerlendiren imalatçılar oldular. Bunun iyi anlaşılabilmesi için gelişmeleri özetlemeye çalışalım. 2009’da dünya makine ihracatı yüzde 22 kadar gerilemiş idi. Bu emtia fiyatlarından çok küresel ekonomik durgunluğa bağlıydı ve hemen ardından iki yılda, sektör yüzde 19 ve yüzde 15’lik peş peşe artışlarla kayıplarını telafi etmişti. MAİB’in kuruluşundan itibaren dünya artışlarını katlayarak gelen Türkiye, o iki yılda

46

dahi diğer ülkelerin ortalamasından yüzde 6 kadar daha fazla artış sağlamış, pazarını büyütmüştü. Takip eden yıllarda dünya makine ihracatı sabitlendi, artmadı; çünkü küresel büyümeyi, yani yatırımların çoğunu yapan gelişmekte olan ülkeler de büyüyemez hale geldiler. Bu durgunluk hammadde fiyatlarını da düşürdü, bütün malların pazarları daraldı, dış ticaret rakamları düştü. Fakat makine ihracatı bu daralmadan en az etkilenen oldu, ucuz da olsa üretim devam ediyordu. 2015’te yeni bir daralma süreci başladı; son iki yılda küresel makine ticareti yüzde 18’e yakın aza-


lırken bundan Çin de payını aldı, ihracatı yüzde 20’ye yakın azaldı. 2015 krizindeki zeminini geri kazanan iki ülke Almanya ve Türkiye oldu. Bunlar da üretim ortaklığı içindeki iki ülkedir. Netice itibarıyla 2009’dan bu tarafa baktığımızda, Türkiye’nin ihracat artışı yüzde 30’a yakındır; bu bir şampiyonluktur. Çin’in artışı yüzde 9 kadardır, Almanya artmamıştır, İtalya, Japonya artmamıştır, dünya ortalaması da artmamıştır. Yani 2010’da dünya ihracatı nerede ise şimdi de oradadır. Türkiye’nin pazar payı yüzde 30 artmıştır. Bu olağanüstü bir performanstır. ALMANYA, İMALATÇIMIZIN TEKNOLOJİK OLARAK SINIF ATLAMASINI SAĞLAMAKTA OLAN BİR MÜŞTERİ Makinelerimiz çeşitlendi, makinelerimizin teknoloji sınıfı yükseldi; yani çok alana hizmet eden ve daha pahalı makineler üretiyoruz. Bir örnek, en yüksek fiyatla mal alan müşterimiz Almanya. Makine ihracatımızın birim fiyatı 5 dolar/kilo ise, Almanya 10 dolar/kilo değerinde makineler alıyor. Neden Almanya daima hedef pazarımız olarak kalmak zorunda sorusunun cevabı budur. Çünkü Almanya imalatçımızın teknolojik olarak sınıf atlamasını sağlamakta olan bir müşteridir. İkinci önemli husus, pazarımız çeşitlendi. Yıllardır imalatın yüzde 60’ını AB ve ABD’ye gönderiyoruz. Geri kalan yüzde 40 klasik pazarlarımıza gidiyordu, komşular, Rusya, Mağrip, Orta Doğu, Körfez gibi. Buralar malum sebeplerden eski hacimlerinin yarısına düştü ama biz bu ülkelerin yerlerine yenilerini koyduk. Çok daha geniş bir pazarımız var şimdi ve eski pazarlarımıza huzur geldiğinde ihracatımız çok daha hızlı artacak. Döviz kurunun sert hareketlerine gelince: Biz katma değeri en yüksek sektörüz, yani ithalata ba-

ğımlılığı en az olan imalat sektörüyüz. Döviz artışlarından da en fazla istifade etmesi gerekeniz. İşin başka boyutu var fakat; o da yatırım yapıyor olmamız, borçlarımızın olması. Buna mukabil, KOBİ yapımız bizi sert hareketlere karşı en korunaklı sektör kılıyor. Şöyle bir etkisi olmasını umalım, net rakamları göreceğiz, ithal makinelere karşı bir avantaj sağlanması beklenmelidir. Bu da daha çok miktarlarda ve daha düşük maliyetlerle üretim yapmamızı temin edip, ihracatımızı tetikler. BÜTÜN DÜNYA İTHAL MALA KARŞI GÖRÜNMEZ DUVARLAR ÖRÜYOR Makine sektörünün daha rekabetçi bir ivme kazanabilmesi için iç pazarda yerli makine alımını teşvik edici tedbirlerin etkinliği konusunda tartışmalar sona ermedi çünkü uygulama zaafları mevcut. Kamu en büyük alıcı hala; ihale yasası yerli makineye yüzde 15’e kadar avantaj sağlanacağı hükmünü içeriyor.

MAKİNE İHRACATI YILLIK ARTIŞ ORANLARI (MAİB DÖNEMİ) Dünya (Toplam) Çin Almanya Türkiye

+%64

70% 60% 50%

+%40

40%

+%19+%15

30% 20%

Türkiye +%1

10% 0%

2001

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016*

-10% -20% -30%

-%11-%6* -%22 *2016 Tahmini

47


kapak Bu “kadar” lafı bir by-pass vazifesi görüyor; çünkü alıcı bazı kurumlarca yüzde 1 uygulanabiliyor. Devlet diyor ki, “Makinecimi destekle, o benim için stratejik ehemmiyette!” Kurum diyebiliyor ki, “Senin makinecin benim için aynı önemde değil!”. Vahim bir tablo; ama devletimiz bunu da çözecektir kısa sürede, eminiz. Bir de kamu kaynaklarıyla veya garantisiyle finanse edilen projeler var. TİKA var, Eximbank’ın finanse ettiği yurt dışı projeleri var. DMO alımları var. Buralarda herhangi bir destek mekanizmamız yok. Oysa, bütün dünya, daha Trump seçilmeden, kendi imalatçısını desteklemenin yollarını geliştirmekte idi. Yeni trend bu. Eğer katma değer senin ülkende oluşmuyor ise, yani üretimin dışarıda ise istihdamı da dışarıda yaratıyorsun demektir. Küresel imalat yatırımları sermayedarların ülkelerine sürdürülebilir katkılar yapmadı; bilakis vatanlarındaki sosyal sorunları artırdı. Gittiler Uzak Doğu’yu lider yaptılar; orası için değil, kendi ülkeleri için orada ürettiler; iş öğrettiler, teknoloji öğrettiler, sonra da baş edemez hale geldiler. Bütün dünya ithal mala karşı görünmez duvarlar örüyor. Ek vergiler koyuyor. Asıl önemli koruma politikası PGD uygulamalarının etkin ve katı hale getirilmesi. Niteliksiz malın piyasadan çekilmesi. Bizi de güçlendirecek olan ve yabancı sermayenin gelişini sağlayacak olan tedbir budur. SEKTÖRÜN GÜCÜ DERNEKLERİNİN, FEDERASYONUNUN GÜCÜ İLE ÖLÇÜLÜR Birçok dokümanımız, raporumuz var, İnternet sitemizden ulaşılabiliyor. Derneklerimiz, federasyonumuz bunları paydaşlarıyla geliştirip ilgili mercilere, kamuoyuna sunuyor. Önemli birini özetleyeyim: Makine sektörünün küresel rekabetçiliği elektronik ve yazılım sektörlerinin tedarikine yakından bağlıdır. Yine, alaşımlı

MAKİNE İHRACATI KÜMÜLATİF ARTIŞ ORANLARI (MAİB DÖNEMİ) *2016 Tahmini

1400%

Dünya (Toplam) Çin Almanya ABD Japonya İtalya Türkiye

1200% 1000% 800% 600% 400%

1,7 milyar dolar

10,3 milyar dolar

Çin %8

Türkiye %31 Dünya %0*

200% 0% 2001

48

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016*

metaller, dökümler, dövmeler ana girdilerden. Bu sektörlerin gelişmesi ve ihtiyaç duyduğumuz çeşitlilikte ve kalitede mal sağlaması gerekiyor. Biz bunlar teşvik edilsin istiyoruz. Yerlilik tanımı ile bu alanlara yatırım özendirilmelidir. Yan sanayi de aynı şekilde desteklenmelidir; eğer PGD uygulamaları etkin olursa, sektörde bir dönüşüm sağlanır, çok sayıda yan sanayi firmamız olur. Hem kayıt dışı azalır, hem de ölçeklerimiz büyür. Makine ihracatı kendi mahrecinde ilerliyor; çarpıcı da bir performansı var. Bu başarı sektörün örgütlenmede, uluslararası temsilde, hak ve menfaatlerini savunmada birlikte davranabilme kültürü ile birlikte yükseliyor. Bir önemli husus şudur: sektörün gücü derneklerinin, federasyonunun gücü ile ölçülür. Dünyada çok iyi bir yere geldik; bunun ardındaki kahraman Makine Tanıtım Grubu’dur. Bu oluşum veya yaptığı hizmet hangi ad altında olursa olsun sürmelidir; sektörün kendi ellerinde sürmelidir; bu bir uzmanlık alanıdır ve genel ya da makro etkinliklerle hedefe varılamaz. Bu konuyu kendi Meclisimizden başlayarak bütün mercilere anlatmaya çalıştık; çözüm bulunacağı inancını taşıyoruz. Çok çabuk zemin kaybederiz aksi olursa; telafisi güç olur, hedef ülkelerimizde ilişki kaybı yaşanır. Biz 20 fuara katılıyoruz her yıl. Yirmi ihtisas fuarı. Yarısı, dünyanın kapısı olarak gördüğümüz Almanya’da. Oradaki fuarlara gitmeden kimse makine almaz. Bizim 22 alt dalımız, segmentimiz var. Hiçbir ihracatçı birliğinde bu çeşitlilikte uzmanlık birikemez. Bu uzmanlık, ürünler bazında çalışan derneklerde temerküz eder. Onu pekiştirmek ve kullanmak hem o segmentin imalatçılarına hem de müşterilerine hizmet etmektir. Bizim sırrımız budur. Zaten fonlar onların üyelerinden geliyor; ihracatlarından nemalanıyoruz; bir kısmını onları desteklemek için kullanmak adil olanıdır, doğru olanıdır, başarıyı getirecek olandır. Yaşayarak gördük. Bizim performansımız ne ülkemizde ne de dünyada mevcut; boş bir iddia değil bu, rakamlar ortada. Türkiye’nin Makinecileri iyi çalışıyor. Hamasi işlere kalkışmıyorlar. Siyasetle değil bilimle, teknikle uğraşıyorlar. Biz sektörel görevlere başka anlamlar yüklemiyoruz; bu maksatlı arkadaşlarımız da hiç olmadı. Netice itibariyle 8 bine yakın üyeyi temsil ediyoruz; buna layık olmak için özenli, dikkatli ve çok çalışıyoruz. Bu yüzden söylediklerimiz, yazdıklarımız sadece tek bir amaca hizmet ederler, o da sektörümüzün bu güzel ülkeye hak ettiği katkıyı verebilmesidir. Teknolojisini, makinecisi olmadan geliştirebilen herhangi bir imalat dalı olsa yükümüz bu kadar ağır olmazdı. Devletimiz bizden daha çok yararlansın istiyoruz.



kapak

EKONOMİMİZİ KORUYUCU TEDBİRLER ALMAMIZ LAZIM

Sevda KAYHAN YILMAZ MAİB Yönetim Kurulu Üyesi

KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLERİN İMALATI İÇİN AR-GE YATIRIMLARINA ÖNEM VERMELİ, HÜKÜMETİN AÇIKLADIĞI TEDBİRLERİ TAKİP EDİP BUNLARDAN AZAMİ FAYDAYI SAĞLAMAYA ÇALIŞMALIYIZ.

S

ektörlerin performanslarının anlık değil uzun dönemli değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Son beş yılda, makine sektörü dünyada büyümezken, Çin bile yüzde 9 oranını ancak yakalamışken, biz yüzde 30 büyüdük. Geçen yıl genel ihracatımız azalırken çok olmasa da makine ihracatımız artış gösterdi. Üstelik makine sektörü çok temkinlidir, borcu sevmez. Yaptığımız araştırmada makine sektörünün çoğunluğunun özkaynakla büyüdüğünü gördük. Özelde bizim sektörümüz proje bazında fiyat verdiği için dalgalanmalardan çok fazla etkilenmez, dövizin değer kazanması ile proje bazında siparişlerin artması söz konusu. Ama temkinli olmak lazım. Dövizdeki belirsizlik ve ani hareketlenmeler tüm ihracatçılar için olumsuz elbette. Daha az risk aldığımız için kaçırdığımız işler de olabilir. Bu sene makine sektöründe ihracat düşüşü yaşanmayacağını umut ediyorum. Tüm dünyada iş yapma zemini çok kaygan, bu belirsizlikleri iyi yöneten bu dönemden avantajla çıkacaktır. Makine sektörünün daha rekabetçi bir ivme kazanabilmesi için iç pazarda yerli makine alımını teşvik edici tedbirler 2016’nın sonuna doğru açıklandığı için geçtiğimiz yıla pek faydası olmadı. Alınan bu tedbirlerin sonuçlarını bu yıl göreceğiz. Yatırım ve Ar-Ge harcamalarının beklenenin üstünde olacağını umuyorum. ALTERNATİF PAZARLAR BULMALIYIZ Dünya makine ihracatında küresel ortalamanın üzerinde artış kaydeden iki ülkeden biri olarak pazar çeşitliliğimizi artırmalı ve alternatif pazarlar bul-

50

malıyız. Bu en önemli husus. Finansal araçları daha etkin kullanarak döviz risklerinden işletmelerimizi arındırmalıyız. Katma değeri yüksek ürünlerin üretimi için Ar-Ge yatırımlarına önem vermeli, hükümetin açıkladığı tedbirleri takip edip bunlardan azami faydayı sağlamaya çalışmalı ve çalışanlarımızı korumalıyız. 2008 krizinde Ar-Ge harcamaları arttı. Yaşadığımız yavaşlama sürecinde Ar-Ge konusunda benzer bir artışın gerçekleşeceğine inanıyorum. Teknolojik olarak gelişmiş ürünün ne kadar önemli olduğunu da biliyor sanayici. Son zamanlarda uygulanan teşvikler ve desteklerde orta ve ileri teknoloji ürünlerinden bahsedilmesi bu konudaki farkındalığı da artırıyor. Rekabette öne çıkmak için tüm süreçlerde nitelikli insan kaynağına ihtiyaç duyuluyor. Bu noktada kamuya düşen mesleki ve temel eğitimin yapılandırılmasıdır. Bu gerçekleştikten sonra şirketler de yaşam boyu gelişim kapsamında yenilikleri personeline öğretmeli. Ancak şu anda öncelikle gençleri çalışmaya motive etmeye çalışıyoruz. Mühendisler ofis işi arıyor, zaten hepsi en kısa zamanda nasıl zengin olurum diye düşünüyor. En büyük zenginlik bilgidir, deneyimdir. Onun için de zamana ihtiyaç vardır. Firmalar, mesleki gelişim için ihtiyaç analizlerini yapıp, özel dizayn edilmiş eğitimler vermeli. Sektörümüz için en önemli nokta istikrardır. Dünyada bir güç kavgası ve kırılma yaşanıyor. Tüm ülkeler korumacı yaklaşımlar sergiliyor. Bizim de korumacı yaklaşımlara karşı savunma hazırlamamız ve kendi ekonomimizi koruyucu tedbirler almamız lazım.


FİRMALARIMIZIN AR-GE’YE DAHA FAZLA PAY AYIRMASI GEREKİYOR

T

ürkiye’nin genel ihracatının gerilediği bir dönemde makine sektöründe yaşanan ihracat artışı sevindirici. Bu noktada fırsatı iyi değerlendirip sektörümüzün gelişimine ciddi anlamda katkı sağlanabilir. İhracatçılar biraz daha gayretle ürün ve ihracat pazarlarının sayısını artırabilir. Kendi sektörümüz olan PVC ve alüminyum profil işleme makineleri alanında özellikle Alman ve İtalyan firmaları uzmanlaşmış durumda. Buna rağmen sektörde Türk makineleri oldukça yoğun bir talep görüyor. Birçok ülkede Alman ve İtalyan markaların yerini aldığımızı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bu çerçevede küresel ortalamanın üzerinde artış kaydeden iki ülkeden birisi olmak gurur verici. Şimdi de Endüstri 4.0 diye bir gerçek var. Endüstri 4.0 kavramını benimseyip yol haritamızı buna göre şekillendirmemiz gerekiyor. Farklı ülkelerde yaptığımız fabrika ziyaretlerinde Endüstri 4.0 ile alakalı ciddi çalışmalar yapıldığını görüyoruz. Bizim de ülke olarak bu kavramı bir an önce benimseyip yol almamız gerekiyor. YERLİ MAKİNELER TERCİH EDİLMELİ Önceki dönemlerde döviz kurunda meydana gelen sert hareketler, özellikle dövizin aşırı etkilendiği ülkelere yönelik ihracatta belirli problemler yarattı. Son dönemdeyse özellikle yurt içi piyasa bu durumdan oldukça etkilendi ve firmalarımızın alım gücünü zayıflattı. Bu durumun sonuçlarını ilerleyen dönemde daha net değerlendirebileceğiz. Ülkemizde yerli makine tercih oranının artması gerekiyor. İç piyasada makinelerimizin

kabul görebilmesi için yerli üretim ve yerli makine kullanımı vurgusunun daha etkili yapılması şart. Bu yönde Türkiye’nin Makinecileri olarak bizlere de oldukça büyük bir sorumluluk düşüyor. Bugün Türk makineleri yabancı makinelerle rekabet edebilir duruma geldiği için muhataplarımızın fiyat indirme politikası yürüttüğünü görüyoruz. Diğer yandan devlet tarafında da teşvik ve tanıtım destekleri konusunda çalışmalar yapılması gerekiyor. Türk makine sektörünün ulaştığı ileri düzeyi tüm dünyada görünür kılınması gerekiyor. Bu doğrultuda firmalar da ürün kalitelerini artırarak yenilikçi olmalı. Ayrıca firmalarımızın da katma değeri yüksek makine üretebilmek için Ar-Ge’ye de daha fazla pay ayırması gerekiyor. Bu noktada nitelikli insan kaynağı oluşturmak ve var olanların da sayısını yükseltmek büyük önem taşıyor. Üniversite-sanayi işbirliği olanaklarını artırarak temelden, çekirdekten nitelikli eleman yetiştirmeliyiz. Kişisel olarak söylemek gerekirse firmamızda, henüz lise staj döneminde tanıştığımız ve bugün itibarıyla üst düzey pozisyonlara erişmiş birçok çalışanımız var. Almanya’da öğretim hayatını sürdüren bir öğrenci staj için bize başvurduğunda altı ay süreyle imalattan pazarlamaya kadar tüm departmanlarımızda staj gördü. Staj sürelerinin mutlaka en az altı olarak belirlenmesi ve stajyerlerin muhakkak sahaya inmesi gerekiyor. Fakat bizim okullarımızda mühendislik okuyan öğrenciler dahi fabrika görmeden mezun olabiliyor. Birden fazla yabancı dil biliyor olmanın ise artık günümüzde önemi tartışılmaz.”

Abdullah YILMAZ MAİB Yönetim Kurulu Üyesi

SEKTÖRÜN GELIŞIMINI SÜREKLI KILMAK ADINA NITELIKLI INSAN KAYNAĞI OLUŞTURMAK BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR. ÜNIVERSITE-SANAYI IŞBIRLIĞI OLANAKLARINI ARTIRARAK TEMELDEN, ÇEKIRDEKTEN NITELIKLI ELEMAN YETIŞTIRMELIYIZ.

51


kapak

SEKTÖRÜMÜZ DİNAMİK BİR YAPIYA SAHİP

Mehmet AĞRİKLİ MAİB Yönetim Kurulu Üyesi

DEVLET CİDDİ OLARAK YERLİ MAKİNE ALIMINI TEŞVİK EDERSE, SEKTÖRÜMÜZ HEM MADDİ OLARAK DAHA GÜÇLÜ HEM DE TEKNOLOJİ OLARAK DAHA İLERİ HALE GELİP İHRACATINI KAT KAT ARTIRACAKTIR.

52

D

ünyada özellikle Uzak Doğu kaynaklı küresel bir pasta paylaşım savaşı yaşanıyor. Halihazırdaki makinelerimiz kopyalanıyor, müşterilerimiz elimizden uçuyor. Yerimizi koruyabilmek için bile sürekli yeni ürünler imal etmek zorundayız. 2016 yılında milli gelirimizin üzerindeki birkaç puanlık bir artış bile sektörümüzün dinamizminin bir göstergesi sayılabilir. Alt sektörümüz olan tekstil makinelerinde de ana sektöre paralel ihracat artışları kaydettik. Ancak sektörümüzün asıl hedef pazarlarından olan yakın komşularımızdaki problemler firmalarımızı zorladı. Tekstil üretiminin Uzak Doğu ve Güney Doğu Asya’ya kayması, Çin ve Hindistan’ın sıkı yerlileştirme politikaları sorunlara ayrıca tuz biber ekiyor. Diğer taraftan döviz kurlarının pek sert hareket etmese de sürekli olarak gerçek değerinden biraz yukarıda olmasını savunanlardanım. Yükselen kurun etkisiyle zorlandığımız pazarlarda daha avantajlı duruma geçtiğimizi söyleyebiliriz. Bunun etkisinin rakamlara yansıması için bir süreye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. En azından sektör bu sayede ekonomik durgunluktan daha az yara alarak çıkacak. Teşvikler noktasında ise en göze çarpan -belirli bir süre için- yerli makine alımlarında kullanılan kredinin faizinin KOSGEB tarafından ödenmesi durumuydu. Bu teşvikin son derece yerinde ancak birkaç haftalık geçici bir süre için olması nedeniyle fazla fayda sağlamadığını gördük. Kısa bir sürede yatırım kararı, KOSGEB’e

başvuru, yerli malı belgesi edinme gibi insanı yoran bir durum ortaya çıktı. Sektörün ihtiyacı geçici rahatlatmalardan çok akılcı, kamuda ve özelde yerli malının kullanımını gerçekten teşvik edici politikalardır. Bazı genel makineler çok satılır; müşterisi, üreticisi, rekabeti çoktur. Bu makinelerin üretimini Uzak Doğu iyi başarıyor. Diğer tarafta özel makineler vardır; uzmanlık ve know-how gerektirir, katma değeri yüksektir, rekabeti azdır. Örnek vermek gerekirse bunu da Almanya iyi başarıyor. Bizdeki eleman maliyetleri Uzak Doğu gibi ucuz olmadığından ve şirketlerin sermaye birikimleri de büyük miktarlara karşılık gelmediğinden, zorunlu olarak daha düşük adetli ama katma değeri yüksek makineler üretmek zorundayız. Tek problemimiz bu katma değerli makineleri geliştirip üretebilecek derecede eğitimli insan bulmaktaki. Maalesef çoğu üniversitelerden mezun mühendisleri Ar-Ge’de kullanamıyoruz. Bu açığı da yetenekli gördüğümüz genç mühendisleri şirket içi eğitimlere yönlendirerek kapatmalıyız. TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN ÇALIŞMALARI HAYATİ ÖNEMDE Makine, diğerlerinden çok farklı bir sektördür. Süreci iyi anlamak gerekir. Yeni bir makine üretileceği zaman, süreç, kavram geliştirmekten başlar. Sonra Ar-Ge, prototip, endüstriyel tasarım ve sahada deneme süreciyle devam eder. Önce makinenin yerli kullanıcılara satılması, buralarda denenmesi, gereken testlerin ve değişikliklerin yapılarak -ih-


racata hazır hale geldiğine karar verdikten sonra- ihraç edilmesidir. Bu süreç en az beş yıllık ve çok maliyetli bir süreçtir. Buradaki asıl zorlayan konu daha adı bile duyulmamış bir makinenin sahadaki deneme süreci için yerli müşterilere satılmasındaki zorluktur. Eğer devlet ciddi olarak yerli makine alımını teşvik ederse, sektörümüz hem maddi olarak daha güçlü hem de teknoloji olarak daha ileri hale gelip ihracatını kat kat artıracaktır. Yerli makine teşviki gözden kaçmış ama Ar-Ge teşvikinden bile çok daha önemli bir konudur. Günümüzde her şey internet üzerinden ya da broşürle satılabilir, ancak makine müşterisi makinenin çalışmasını bizzat görmeden almaz. Makine alımı, alıcıyla satıcı arasındaki bir evliliğe benzer. Satıcı mutlu etmek zorunda olduğu alıcısını referans göstererek yeni müşterilerini ikna edecek, alıcının da yıllar boyu servis ve yedek parça için satıcıya ihtiyacı olacaktır. Makinelerin fonksiyonları, estetiği, sağlamlığının yanında güven verebilmesi çok önemlidir. İşte tam burada Türkiye’nin Makinecileri’nin gerçekleştirdiği etkinlikler hayati önem taşıyor. Bu anlamda tüm dünya ilgi alanımız kapsamına giriyor. Ancak Almanya, ABD, İngiltere ve Rusya gibi gelişmiş ülke pazarları hem miktar bakımından doyurucu, hem de ihtiyaçları bakımından bizi teknolojik açıdan daha yükseğe taşıyabilecek pazarlardır. Almanya’ya makine satabilen bir firma, dünyanın her tarafına makine satabilir.

lerini uluslararası standartlara çekmek. Bizim daha çok değil, daha iyi mühendislere ihtiyacımız var. Her makine uzun bir Ar-Ge projesi neticesinde ortaya çıkar ve satılabilir hale gelir. Makinecinin en büyük kaynağı da sanayideki sorunlar, ihtiyaçlardır. Bugünkü Ar-Ge destek yapısı, herkesin kendi makinesini kendisi yapması için teşvik verilmesi üzerine kurulu. Destek sisteminin, makinelerin en az bir makine firmasıyla birlikte yapılmasını sağlar hale getirilmesi; sektörün hem ürün çeşitliliği, hem de teknolojik olarak gelişmesini sağlayıp daha çok ihracat yapabilmesinin önünü açacaktır. Ayrıca dünyada en fazla makine üreten ve en fazla makin alan ülke Çin. Ancak mütekabiliyet esaslarına aykırı uluslararası anlaşmalar nedeniyle Çin, bizim makinelere yüzde 30 gümrük uygularken biz sadece yüzde 3 uyguluyoruz. Dolayısıyla da satamıyoruz. Bu durumun bir an önce mutlaka değiştirilmesi gerekir. Bir makine ihracatçısı sürekli olarak yurt dışından deneme hammadde, sattığı makinenin garantiden geri dönen bir parçası ya da özel bir makinede kullanması gereken, yurt içinden temini mümkün olmayan bir aksamını ithal etmek zorunda. Tüketicileri yurt içinden temine yönlendirmek için 30 euro bedelin üzerindeki ithalatlara beyanname şartı getirildi. Bu da her bir minik ithalat için 300 dolar gibi bir masraf çıkarıyor ve yılsonunda büyük bir rakam gider kalemi oluşması anlamına geliyor. Bu durumun AB standartlarına getirilmesi gerekiyor.

MAKİNELERİN FONKSİYONLARI, ESTETİĞİ, SAĞLAMLIĞININ YANINDA GÜVEN VEREBİLMESİ DE ÇOK ÖNEMLİDİR. İŞTE TAM BURADA TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ETKİNLİKLER HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR.

SEKTÖRÜN EN BÜYÜK SERMAYESİ NİTELİKLİ İNSAN KAYNAĞI Türkiye’nin toplam ihracatında kayıplar devam ederken makine sektöründe yükseliş sürüyor. Bu çerçevede artan Ar-Ge çalışmaları, buna paralel olarak artan kalite algısının sonucu güvenle tercih edilen makineler ortaya çıkması, Türk makinesine sadık müşteriler kazandırmaya devam ediyor. Makineler genelde referansla satıldığı için bu artışın sektörümüzün yurt dışındaki saygınlığının artması olarak da yorumlayabiliriz. Nitelikli insan kaynağı bizim en büyük sermayemiz. Maalesef en çok sıkıntı çektiğimiz nokta da burası. Şirketler bu ihtiyaçlarını gidermek için üniversite giriş sınavında yüksek puan almış ve okulda da yüksek notla mezun olmuş, yani daha akıllı gençleri işe alıp, meslek içi eğitimlerle daha işe yarar hale getirmeli. Üniversitelerden çok mühendis yetişiyor ama bunların bilgi seviyeleri dünya standartlarında birer Ar-Ge personeli olarak istihdam edilmelerinden çok uzak. Devletin yapması gereken, üniversite eğitim-

53


kapak

MAKİNE SEKTÖRÜ 2016 YILINDA REKABET AVANTAJINI KORUDU

Can Fuat GÜRLESEL MAİB Ekonomi Danışmanı

MAKİNE SANAYİSİ 2016 YILINDA 13,4 MİLYAR DOLARLA İHRACATINI YÜZDE 0,7 ARTIRDI. MAKİNE SANAYİNİN 2016 YILI İHRACAT PERFORMANSI KÜRESEL KOŞULLARDAN, PAZARLARDAKİ GELİŞMELERDEN VE YURT İÇİNDE YAŞANAN OLAYLARDAN DA ETKİLENDİ.

54

D

ünya makine ticaretinde belirleyici unsur genel yatırımlarla makine yatırımlarının gelişimidir. Dünya ekonomisinde ortaya çıkan önemli bir eğilim küresel yeni kapasite yatırımlarının yavaşlamasıdır. Küresel ekonomide son yıllarda yapısal bir yavaşlamayla birlikte talep artışı zayıflıyor. Bu nedenle ülkelerde yeni kapasite yatırımları da yavaşlıyor. Çin ekonomisi de dönüşüme girerek sanayide yarattığı fazla ve atıl kapasiteleri konsolide ediyor. Küresel ölçekte Çin’in etkisiyle birçok sanayide oluşan atıl kapasiteler sonucu bu alanlarda yeni kapasite yatırımları yapılmıyor. Son iki yıldır ayrıca enerji ve emtia ihracatçısı ülkelerin bu ürün fiyatlarındaki gerileme nedeniyle gelirleri düştü. Buna bağlı olarak birçok endüstri ile altyapı yatırımı ötelendi veya iptal edildi. Tüm bu unsurlar nedeniyle makine talebi de zayıfladı. Yatırımlarda ve makine talebinde büyüme yaşanan alan ise teknoloji, verimlilik ve sürdürülebilirlik amaçlı yenileme yatırımlarıdır. Küresel dijitalleşme makine sanayisini de etkiliyor ve üretimler giderek tam otomasyon içinde, dijital altyapıda ve akıllı olarak yapılır hale geliyor. Yanı sıra yeni sistemler ve teknolojilerle verimlilik artırılıyor. Ayrıca sürdürülebilirlik çerçevesinde makinelerde enerji verimliliği yüksek, daha az karbon salınımı çıkaran, daha az yağ ve su tüketen, geri çevrilebilir malzemeler kullanabilen makineler devreye alınıyor. Küresel makine yatırımları yeni kapasite yaratılmasından çok bu alanlarda büyüme gösteriyor.

DÜNYA TİCARETİ VE MAKİNE İHRACATI İKİ YILDIR GERİLİYOR Dünya ekonomisindeki yavaşlama ve ihracata konu olan ürünlerin fiyatlarındaki düşüş sonucu dünya mal ticareti 2015 yılından sonra 2016 yılında da geriledi. Dünya mal ticareti 2015 yılına yüzde 10,2 ve 2016 yılında da yüzde 4 gerileyerek 16 trilyon dolara indi. Dünya makine ihracatı bu gelişmeler içerisinde yeni kapasite yatırımlarının da yavaşlaması sonucu son iki yıldır geriliyor. Dünya makine ihracatı 2015 yılında yüzde 9,3 azalarak 1,47 trilyon dolara düştü. 2016 yılında ise yüzde 2,5-3,0 arasında daha azalarak 1,43 trilyon dolara indi. Makine ihracatının dünya mal ticareti içerisindeki payı ise son iki yılda 0,19 puan artarak yüzde 8,95’e yükseldi. Payın artışındaki neden makine sanayisinde daha yüksek teknolojili ürünlerin ticarete konu olması ve fiyatlarında diğer ürünlerde görülen gerilemelerin yaşanmamasıdır. TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI ARTTI 2016, dünya ekonomisinde yavaşlama, dünya ticaretinde gerileme ve Türkiye’de ise siyasi ve toplumsal bir kriz yılı oldu. Bu dönemde Türkiye’nin sektörler ihracatı yüzde 1,0 azalarak 131,6 milyar dolara indi. Toplam ihracat ise yüzde 0,6 düşerek 142,1 milyar dolar oldu. Bu ihracat performansı içerisinde makine, ihracatını sınırlı da olsa artıran sektörlerden biri oldu. Otomotiv ve hazır giyim sanayileri de özellikle AB’deki talep artışından yararlanarak ihracatını artırdı. Makine sanayisi ise yatırım talebinin küresel


ölçekte azaldığı bir yılda ihracatını artırma başarısı gösterdi. Makine ihracatının alt sektörler itibarıyla performansı değerlendirildiğinde, 22 alt sektörden 10 tanesinde ihracat artarken 12’sinde azaldığı görülüyor. Motorlar mal grubu 2 milyar dolarlık ihracatla en çok ihracat yapılan alt sektörler arasında liderliği klima ve soğutma makinelerinden aldı. Makine sanayisi ihracatı değer olarak yüzde 0,7 artarken miktar olarak yüzde 1,7 artış kaydetti. Birim kilogram ihracat fiyatı ise 5,9 dolardan 5,8 dolara indi. Bununla birlikte Türkiye’nin ortalama ihraç fiyatının birkaç katı fiyatla ihracat gerçekleştirildi. Makine sanayisinde daha yüksek katma değerli ve teknoloji içeren motorların birim ihraç fiyatı 15,7, türbinlerin ve turbo jetlerin 31,6, silah ve mühimmatların 16,7 ve büro makinelerinin de 41,2 dolar oldu. SEKTÖR ASYA-PASİFİK HARİÇ TÜM KÜRESEL PAZARLARA ERİŞEBİLİYOR Makine sanayisinin en çok ihracat gerçekleştirdiği pazarlar değerlendirildiğinde Asya-Pasifik hariç tüm küresel pazarlara eriştiği ve buralarda rekabetçi olduğu görülüyor. Makine sanayisi AB ülkelerinde başta Almanya olmak üzere İngiltere, İtalya, Fransa, İspanya gibi makine sanayisinde lider olan ülkelere makine ihracatını 2016 yılında artırdı. AB’nin yeni üretim alanı haline gelen Romanya gibi ülkelere de önemli ihracat artışları sağlandı. Makine sanayisi için ABD de giderek önemli bir pazar haline geliyor. ABD, dünya makine ithalatında lider konumdadır ve en büyük pazardır. 2016 yılında ABD’ye de ihracat yüzde 2,0 artarak 1 milyar dolar seviyesine yaklaştı. İran’a yönelik makine ihracatı yüzde 7,4 artarak 464 milyon dolara

yükseldi. İran’a yönelik ambargoların kaldırılması bu pazarın cazibesini artırdı. Ancak Türkiye’nin 2016 yılında İran’a toplam ihracatı geriledi. Bu çerçevede makine ihracatının artmış olması ayrı bir başarı sayılmalı. İhracatta kayıp yaşanan Rusya, Irak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kazakistan gibi pazarlarda ise ekonomilerin ve yatırımların yavaşlaması etkili olurken Rusya ve Irak’a ihracat, bozulan siyasi ilişkilerden olumsuz etkilendi. Türkiye’nin en çok makine ihracatı yaptığı pazarlarda birim ihraç fiyatı ortalamalarını korumuş olması, fiyatların bir rekabet aracı olarak kullanılmadığını ve indirilmediğini de gösteriyor. İHRACATIN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL İTHALAT Türkiye 2016 yılında 25,72 milyar dolar tutarında makine ithal etti ve ithalat, yatırımların iç pazarda önemli ölçüde yavaşladığı bir yılda yüzde 7,3 arttı. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 50,8 den yüzde 47,7’ye geriledi. Türkiye tüm makine gruplarında üretim yapabiliyor ve bunları dünyanın en önemli makine üreticisi ülkelerine ihraç edebiliyor. Buna karşın ihracatın iki katı oranında makine ithalatı yapmaya devam ediyor. Teşvik sisteminin ithal makineyi özendirmesi, ikinci el makine ithalatı, yabancı satıcıların sağladığı avantajlı finansman olanakları, yurt içi pazarda yabancı makinelere gösterilen teveccüh ve güven, kamu kurumlarının her türlü satın almada yabancı makine tercihleri gibi unsurlar makine ithalatını destekliyor. Türkiye’nin makine ihracatında en önemli engeli, ihracatta rekabet gücü sağlayacak ölçeklere ulaşılmasını sınırlayan ithalat oluşturmaya devam ediyor.

TÜRKİYE’NİN EN ÇOK MAKİNE İHRACATI YAPTIĞI PAZARLARDA BİRİM İHRAÇ FİYATI ORTALAMASINI KORUMUŞ OLMASI, FİYATLARIN BİR REKABET ARACI OLARAK KULLANILMADIĞINI VE İNDİRİLMEDİĞİNİ DE GÖSTERİYOR.

55


kapak

DÜZENSİZLİĞİ AVANTAJA ÇEVİRMEK GEREK

Ahmet YILMAZ Türkiye’nin Makinecileri Almanya Danışmanı

BELKİ BU SIRALAR UNUTULDU AMA TÜRKİYE’NİN EKONOMİK KALKINMA MODELİ İHRACATA DAYALI BİR BÜYÜME STRATEJİSİ İÇERİYOR. DOLAYISIYLA VE DE AKTÜEL GELİŞMELERDEN KAYNAKLI OLARAK İHRACATI DİREKT VE ENDİREKT İLGİLENDİREN TÜM KÜRESEL GELİŞMELERİ DAHA DİKKATLİ ANALİZ ETMEK VE BUNA UYGUN STRATEJİLER GELİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ.

İ

hracatın yıllar içerisinde gelişimine nicel olarak bakıldığında önemli mesafeler kat edildiğini görüyoruz. Ama dikkat edildiğinde, son dönemlerde nicel büyümenin de bir kritik sınıra dayandığı fark ediliyor. İhracat artmıyor, hatta düşüşler ve eksilmeler var. Peki, bunu kendimize nasıl açıklıyoruz? Birinci izah, genel olarak dünya ticaretinin de son yıllarda nicel olarak artmadığı dolayısıyla dünya ticaretinin bu durağan seyrine göre bizim yine de iyi konumda olduğumuz. Bir diğer açıklayıcı bilgi, önemli ihracat pazarlarımızda siyasi gelişmelerden kaynaklı olarak yaşanan daralmalar ve eksiler (bilhassa komşu ülkeler ve Kuzey-Afrika ülkeleri) diyoruz. Bir başka ve daha köklü bir açıklama ise büyüme modelimizde bir hedef kayması olduğu yani üretim ve buna bağlı olarak ihracattan değil de daha çok tüketim ve inşaat sektörüyle büyümenin tercih edilmedi (inşaat sektöründeki ihracat da yabana atılmamalı tabii). Bu gerekçelerin hepsi doğru. Bunlar hem tek başına bir anlam ifade ediyor hem de bunların bileşkesi. Hatta bileşkesi nezdinde bakıldığında büyük resim daha net görülüyor. YENİ VE ZOR BİR DÖNEME GİRİYORUZ Peki, nicel olarak ihracatımız bu konumda ise nitel olarak baktığımızda neler görüyoruz? Hani, “Nicel olarak büyüyemezsin ama aynı nicelikte nitel olarak daha fazla artı değer sağlayabiliyorsan durum yine de iyidir!” dersiniz. İhracatın nitel yapısına bakıldığında göreceli ola-

56

rak çok az miktarda bir iyileşme var (ihracat ürünlerinin bilhassa orta ve orta üst seviye teknolojik değer/ kategori sınıflandırmasına göre). Bu iyileşmenin de, detay analizlerinde görüldüğü üzere, belli ürün gruplarının daha çok intra-ticaret yapısından kaynaklı olduğu (yani bir firmanın değişik fabrikaları arasında gerçekleşen ticaret yapısı). Bir diğer taraftan bu intra-ticaret yapısı yine belli ürün gruplarında olmak üzere yerinde saymamamızın da bir gerekçesidir. Genel olarak üretimimizde ve dolayısıyla da ihracatın katma değer yapısında pek ileri gidemediğimiz bir gerçek. Kısaca, ihracatın süründürülebilir kılınması, mevcut pazarlardaki oranı yükseltmek, yeni pazarlar yaratmak ve katma değeri yüksek ürünler ihraç etme noktasındaki sıkıntılarımız hala aynı. Şimdi üstüne üstlük yeni ve zor bir döneme giriyoruz. Bu dönemde ihracatı bekleyen tehlikeler, riskler nelerdir, ne tür şanslara sahibiz, ihracatı nasıl artırabiliriz? YENİ GÜNDEM: KÜRESELLEŞME VE KORUMACILIK Yeni dönemin en karakteristik özelliği muhtemel ki, düzensizlik olacak. Hem küreselleşme gündemde olacak hem de korumacılık. Aslında bunların iç içe, yan yana geçerli olduğu dönemler geçmişte yaşanmıştı. Yeri geldiğinde daha fazla ve her alanda sınır tanımayan bir liberalleşme eğilimi-talepleri, diğer taraftan da ulusal/bölgesel pazarları korumacılık teşebbüsleri ve uygulamaları. Bu nedenle Dış ticaret alanında genel kuralların yavaş ya-


vaş yerine oturtulduğu Dünya Ticaret Örgütü vasıtasıyla yeni düzene alışıyorduk ki, bu örgütün kuralları ve de varlığı da tartışılır hale geldi. Yani, yine bir düzensizlik unsuru söz konusu. Artık ve de bilhassa da ihracat konusunda iddia sahibi ülkeler, artarak yükselecek bu olan düzensizlik dönemine uygun, bunu avantaja çevirebilecek esnek stratejiler geliştirmek zorundadır. Yani, düzensizliğin yönetilmesidir asli olan. AB ÜYESİ ÜLKE PAZARLARI BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR Klasik bir deyimle başlamak gerekirse, ihracat pazarlarını çeşitlendirmek, ihracat katma değer oranını yükseltmek gerek. İhracat pazarlarının çeşitlendirilmesi üzerine yakın coğrafyaya yönelik olarak birtakım gelişmeler başlamış ve başarılı da olmaya yönelmişti ki, malum siyasi gelişmelerden dolayı bu pazarlarda önemli kayıplar yaşandı. Bu kayıpları giderecek alternatif ihracat pazarları ise maalesef yaratılamadı. Türkiye için birinci derecede önemli pazarlar Avrupa ülkeleridir. Bunun içinde AB üyesi ülke pazarları büyük önem taşıyor. Dolayısıyla bu pazarla dış ticaret münasebetlerimizi şekillendiren Gümrük Birliği çok önemlidir. Bu sene içerisinde Gümrük Birliği’nin güncellenmesi söz konusu. Hayati önem taşıyan bu konuda maalesef sektörel temsilcilerin bir görüşü yok. Gümrük Birliği anlaşması kapsam olarak daralacak veya genişleyecekse veya geçmiş uygulamalardan

çıkarsamalarla değişmesi gereken yönler varsa bunların kısa sürede halledilmesi gerekiyor. Türkiye ihracatı açısından bu pazar tekrar belirtmek gerekiyor ki, çok önemlidir ve bu pazarda kayıp yaşanılması telafisi zor durumlar yaratabilir. AB üyeliğinden ayrılması kesin olan Birleşik Krallık bilhassa sanayi ürün ihracatımız açısından önemli bir pazardır. Birleşik Krallık’ın gelecek dönemde hangi ülkeler ve bölgelerle nasıl bir serbest ticaret anlaşması düzenleyeceği takip edilmek ve buna uygun çözümler üretilmek zorundadır. İhracatımızın bugünü ve yarını açısından yine çok önemli iki ülke Rusya ve İran ile de ikili, çok taraflı serbest ticaret anlaşmaları dış ticareti geliştirecek şekilde revize edilmelidir. Örneğin İran ile halihazırda geçerli olan anlaşma bir çok yönüyle Türkiye için büyük bir avantaj içermiyor. AB üyesi ülkelerin bu yöndeki çalışmalarını dikkatle takip etmeliyiz. Bir bütün olarak Asya ülkelerine de hatırı sayılır bir ihracat gerçekleştiremedik. Önümüzdeki dönem AB dahil bir çok ülke ve bölgenin Asya ülkelerinde angajmanları artacak. Eşzamanlı olarak bu ülkeler için de uygun ihracat stratejileri geliştirilmelidir. Özetle, değişkenleri çok fazla olan bir sürece giriyoruz. Çok hazırlıklı olduğumuzu maalesef söyleyemeyeceğim. Türkiye için vazgeçilmez önemde olan ihracat artışı konusunda, düne nazaran daha fazla efor sarf etmemiz gerektiği de çok açık.

İHRACAT PAZARLARINI ÇEŞİTLENDİRMEK VE İHRACAT KATMA DEĞER ORANINI YÜKSELTMEK GEREKİYOR. İHRACATIMIZIN BUGÜNÜ VE YARINI AÇISINDAN YİNE ÇOK ÖNEMLİ İKİ ÜLKE RUSYA VE İRAN İLE DE İKİLİ, ÇOK TARAFLI SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI DIŞ TİCARETİ GELİŞTİRECEK ŞEKİLDE REVİZE EDİLMELİDİR.

57


ülkelerden SLOVENYA

YÜZÖLÇÜMÜ 20.273 km2

NÜFUS 1.978.029 (2016, tahmini)

ÖNEMLİ ŞEHİRLER Lübliyana (Başkent), Maribor, Kranj, Celje, Koper, Jesenice

ETNİK GRUPLAR Slovenya’da yerleşik hâkim topluluk Slovenlerdir. Bununla birlikte Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar, İtalyanlar ve Macarların da yerleşik olduğu izleniyor.

DİL Slovence (Kimi İtalyan ve Macar toplulukların yoğun olduğu bölgelerde İtalyanca ve Macarca da resmi dil olarak kullanılıyor)

PARA BİRİMİ Euro 1 Dolar: 0,93 Euro (9 Şubat itibarıyla) CIA The World Factbook ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Slovenya Künyesi

58

LİBERAL EKONOMİYE GEÇİŞİ ÇOK HIZLI VE SORUNSUZ GERÇEKLEŞEN SLOVENYA, HALEN YÜKSEK KBGSYİH’Sİ İLE ORTA AVRUPA’NIN EN ZENGİN ÜLKELERİNDEN BİRİ OLMAYI SÜRDÜRÜYOR. İMALAT SANAYİSİNDE YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜN İMALATINA ODAKLANAN SLOVENYA, HEM İHRACAT HEM DE İTHALATINDA MAKİNE SEKTÖRÜNE ÖZEL BİR ÖNEM VERİYOR.


Bled Gölü

59


ülkelerden

Lübliyana

S

oğuk Savaş sonrası serbest piyasa ekonomisine en kolay entegre olan Doğu Bloku ülkelerinden Slovenya, dağılan Yugoslavya’dan şu ana kadar AB’ye üye olabilen iki ülkeden biri ve ilkidir. Yugoslavya’nın altı kurucu cumhuriyetinden biri olan Slovenya, 1991 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra, Batı Avrupa ile kurduğu tarihi bağlar ve henüz Yugoslavya’nın bir parçasıyken bile yatırım zengini olmasıyla Batı dünyasına entegrasyonunda zorluk yaşamadı. Bağımsızlığını izleyen ilk 10 yılda demokratikleşme yolunda büyük ilerleme kaydeden ülke 2004’te AB ve NATO’ya aynı yıl içerisinde kabul edildi ve 2007’de ise Euro Bölgesi’ne dâhil oldu.

60

Trakya Bölgesi’nden daha küçük olan yüzölçümüne rağmen, Avrupa’nın önemli transit güzergâhlarından bazılarını kontrol eden Slovenya, halen 22 bin 500 dolarlık kişi başı GSYİH’si ile Avrupa’nın zengin ekonomilerinden birine de sahip. YATIRIM ORTAMINDA İLK 30 İÇİNDE Yüksek eğitim seviyesi, gelişmiş altyapısı, istihdam gücü ve diğer eski Doğu Bloku ülkelerine kıyasla Batı’ya daha fazla dönük ekonomik yapısı nedeniyle Slovenya, bağımsızlık sonrası sosyalist yapıdan liberal yapıya geçişte büyük zorluklarla karşılaşmadı. İki milyonluk nüfusu nedeniyle göreceli olarak mütevazı bir ekonomik büyüklüğe sahip


üzerinde bir büyüme tablosuyla kapattı. Bununla birlikte işsizlik, son yıllarda Slovenya ekonomisinin en kırılgan noktalarından biri olarak dikkat çekiyor. Halen yüzde 12 seviyelerinde gerçekleşen işsizlik rakamlarına rağmen AB ekonomistleri, Slovenya’nın istihdam sorunlarının ekonomiye beklenenden daha az etki oluşturduğu konusunda hemfikir ve Slovenya’nın istihdam skorlarını başarılı olarak değerlendiriyor. Slovenya’nın elde ettiği gelirin dağılımında ilk sırada yüzde 67,3 ile hizmetler sektörü yer alırken, sanayi yüzde 29,8 ile ikinci, tarımın ise yüzde 2,8 ile üçüncü sırada bulunduğu görülüyor. YÜKSEK TEKNOLOJİYE YATIRIM Slovenya’nın dış ticaret verileri incelendiğinde ise Birleşmiş Milletler (BM) İstatistik Bölümü verilerine göre 2015’te 26,6 milyar dolarlık ihracat ve 25,9 milyar dolarlık ithalat yapıldığı görülüyor. Slovenya’nın başlıca ihracat kalemleri otomotiv, elektrikli cihazlar, makine, eczacılık ürünleri, mineral yakıtlar, mobilya, buzdolabı, lastik ve kâğıt iken, ithalatta ise petrol, çelik ve çelik ürünleri, makine, otomobil ve parçaları, eczacılık ürünleri ve gıda ürünleri ilk sıralarda yer alıyor. Ülkenin başlıca dış ticaret ortakları Almanya, İtalya ve Avusturya ilk üç sırayı paylaşıyor. İstikrarlı bir ekonomiye sahip olan ülkenin en önemli özelliği iyi yetişmiş ve verimli SLOVENYA’NIN MAKİNE İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR - 84. FASIL)

Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

ÜLKE

2014

2015

1

ALMANYA

610,3

553,8

-9,3

2

İTALYA

450,0

347,1

-22,9

3

ÇİN

275,8

261,6

-5,2

4

AVUSTURYA

195,8

153,4

-21,6

5

ROMANYA

104,1

141,6

36,1

6

FRANSA

154,6

102,1

-33,9

7

HIRVATİSTAN

100,8

92,1

-8,6

8

BOSNA HERSEK

99,1

87,0

-12,2

9

SIRBİSTAN

89,2

81,8

-8,3

10

JAPONYA

87,1

71,4

-18,0

18

TÜRKİYE

39,2

31,3

-20,1

735,4

632,9

-13,9

2.902,2

2.524,9

-13,0

SIRA

olan Slovenya GSYİH’si, Dünya Bankası’nın 2016 yılı tahminlerine göre 45 milyar dolar olarak ölçülüyor. Dünya Bankası’nın hazırladığı ve 189 ülkedeki yatırım ortamının elverişliliğini ölçen “Doing Business 2016” raporunda 29’uncu sırada yer alan Slovenya, 2009 yılında küresel krizden büyük ölçüde etkilenmiş ve ülke ekonomisi yüzde 8 oranında küçülmüştü. AB ile geniş çaplı bir bankacılık krizinin eşiğine gelen ülke finansal yapılanma hamleleriyle toparlanma eğilimine girmesinin ardından 2010 yılında yüzde 1,4, 2011 yılında ise yüzde 1,1 büyüdükten sonra bu çizgisini bozmadı ve yine Dünya Bankası’nın 2016 yılı tahminlerine göre geçtiğimiz yılı yüzde 2’nin

İSTİKRARLI BİR EKONOMİYE SAHİP OLAN SLOVENYA’NIN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ İYİ YETİŞMİŞ VE VERİMLİ BİR İŞGÜCÜ YAPISINA SAHİP OLMASI. 2016 İTİBARIYLA İŞ ORTAMINI İYİLEŞTİREN DÜZENLEMELER VE DIŞ TALEPTEKİ BÜYÜMEYE BAĞLI OLARAK 2016-2018 YILLARI ARASINDA BEKLENEN BÜYÜME ORANI İSE YÜZDE 2,2 OLARAK AÇIKLANIYOR.

DİĞER TOPLAM

Değişim %

61


ülkelerden TÜRKİYE’NİN SLOVENYA’YA MAKİNE İHRACATININ TOPLAM İHRACATTAKİ PAYI (MİLYON DOLAR)

İŞSİZLİK, SON YILLARDA SLOVENYA EKONOMİSİNİN EN KIRILGAN NOKTALARINDAN BİRİ OLARAK DİKKAT ÇEKİYOR. HALEN YÜZDE 12 SEVİYELERİNDE GERÇEKLEŞEN İŞSİZLİK RAKAMLARINA RAĞMEN AB EKONOMİSTLERİ, SLOVENYA’NIN İSTİHDAM SORUNLARININ EKONOMİYE BEKLENENDEN DAHA AZ ETKİ OLUŞTURDUĞU KONUSUNDA HEMFİKİR.

Kaynak: TÜİK verileri

2014

2015

TÜRKİYE’NİN SLOVENYA’YA TOPLAM İHRACATI

810,4

928,1

TÜRKİYE’NİN SLOVENYA’YA MAKİNE İHRACATI

23,1

27,1

2,9

2,9

TOPLAM İHRACATTA MAKİNE SEKTÖRÜNÜN PAYI (%)

St. Mary Mother of Mercy Klisesi, Maribor

bir iş gücü yapısına sahip olması. 2016 itibarıyla iş ortamını iyileştiren düzenlemeler ve dış talepteki büyümeye bağlı olarak ekonominin hızlanması beklenirken, 2016-2018 yılları arasında beklenen büyüme oranı ise yüzde 2,2 olarak açıklanıyor. Ancak Sloven ekonomisinin Euro Bölgesi’ndeki gelişmelere açık ve kırılgan yapısını sürdürüyor olması, orta uzun vadeli beklentilerin revizyoTÜRKİYE SLOVENYA DIŞ TİCARET GÖSTERGELERİ (BİN DOLAR)

62

Kaynak: TÜİK verileri

2014

2015

2016

İHRACAT

742.817

810.405

928.159

İTHALAT

301.868

343.784

296.053

HACİM

1.044.685

1.154.189

1.224.212

DENGE

440.949

466.621

632.106

na açık olmasını da kolaylaştırıyor. Ücret seviyesini verimlilik artışlarıyla eş düzeyde tutmaya dayalı bir makroekonomik yaklaşım sergileyen Slovenya’da bu durum, ülke ekonomisinin gelişimindeki anahtar faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu anlamda Sloven firmalar orta ve yüksek düzeyde teknoloji gerektiren sanayi dallarına yönelirken, 2008 krizinde otomotiv firmalarının ülkede üretimi durdurmuş olması imalat sanayisinin GSYİH içindeki payının azalmasındaki temel sebep olarak gösteriliyor. Güçlü ve çeşitlendirilmiş bir imalat sanayisine sahip olan Slovenya’da ağırlıklı olarak otomotiv, elektrik elektronik, makine, ilaçkimya, metal işleme, mobilya ile kâğıt ve kâğıt ürünleri sektörleri öne çıkarken, Sloven ekonomisinin yüzde 3’üne yakın bir bö-


lümünü üstlenen tarım sektörü ise yüksek verimliliğine rağmen modernleştirme çalışmalarına açık pozisyonunu koruyor. SLOVENYA’NIN MAKİNE İTHALATI Slovenya’nın 2015 yılı makine ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 13 azalarak 2,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde Slovenya’nın başlıca makine tedarikçileri Almanya, İtalya ve Çin olurken, Türkiye, Slovenya’nın makine ithalatı gerçekleştirdiği ülkeler içerisinde 18’inci sırada yer aldı. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Slovenya, 2015 yılında Türkiye’den 31,3 milyon dolar değerinde makine ithal etti. TÜİK verilerine göre ise 2015’te 23,1 milyon dolar olan bu ihracat, 2016’da yüzde 17,1 artış gösterdi ve 27,1 milyon dolara yükseldi. Ülkeler açısından Slovenya’nın makine ithalatı incelendiğinde ise 2015’te Romanya hariç ilk 10 ülkenin tamamında ciddi kayıplar yaşandığı görülüyor. 2015 yılında, bir önceki yıla göre Fransa’dan gerçekleşen makine ithalatı yüzde 34 değer kaybederken, İtalya’dan gerçekleşen makine ithalatı yüzde 23, Avusturya’dan gerçekleşen makine ithalatı yüzde 21 ve Japonya’dan gerçekleşen makine ithalatı yüzde 18, Almanya’dan gerçekleşen makine ithalatı ise yüzde 9 ge-

rilemiş durumda. Bununla birlikte, kayıplara rağmen Almanya, Slovenya’nın makine ithalatındaki açık ara liderliğini sürdürüyor. Bu çerçevede Slovenya, 84’üncü fasılda 2015 yılı verilerine göre en fazla 8471 GTİP kodlu “Otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri” ürün grubunda ithalat yaptı. 2015 yılında söz konusu ürün grubunda 223,5 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, bu rakam 2014 yılında 245,6 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Listenin ikinci sırasında ise 8414 GTİP kodlu “Hava-vakum pompası, hava-gaz kompresörü, vantilatör, aspiratör” ürün grubu bulunuyor. Slovenya, 2015 yılında söz konusu kalemde 203,9 milyon dolar değerinde makine ithal ederken, bu ürün grubunda 2014 yılında 224,9 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilmişti. Slovenya’nın 2015’te 84’üncü fasılda en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem 8407 GTİP kodlu “Alternatif-rotatif kıvılcım ateşlemeli, içten yanmalı motorlar” ürün grubu oldu. Söz konusu ürün grubunda 155,6 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam 2014’te 153,2 milyon dolar seviyesindeydi. Bu ürün grubu, aynı zamanda, Slovenya’nın makine ithalatındaki ilk 10 ürün grubu içerisinde artış gerçekleşen tek ürün grubu olması açısından da dikkat çekiyor.

GÜÇLÜ VE ÇEŞİTLENDİRİLMİŞ BİR İMALAT SANAYİSİNE SAHİP OLAN SLOVENYA’DA AĞIRLIKLI OLARAK OTOMOTİV, ELEKTRİK ELEKTRONİK, MAKİNE, İLAÇ-KİMYA, METAL İŞLEME, MOBİLYA İLE KÂĞIT VE KÂĞIT ÜRÜNLERİ SEKTÖRLERİ ÖNE ÇIKIYOR.

Lübliyana

63


ülkelerden Koper

SLOVENYA’NIN ELDE ETTİĞİ GELİRİN DAĞILIMINDA İLK SIRADA YÜZDE 67,3 İLE HİZMETLER SEKTÖRÜ YER ALIRKEN, SANAYİ YÜZDE 29,8 İLE İKİNCİ, TARIM İSE YÜZDE 2,8 İLE ÜÇÜNCÜ SIRADA YER ALIYOR.

yüzde 9,7 seviyesinden 0,1 baz puanlık artışla 2015’te yüzde 9,8’e yükseldiğini anımsatalım.

2015 yılına ait Slovenya’nın makine ithalatında ilk 10 ürün grubunun kalan bölümünde ise yüzde 18’lere varan kayıplar söz konusu. Bu çerçevede en güçlü düşüşler, yüzde 18 ile 8431 GTİP kodlu “Ağır iş makine ve cihazları” ürün grubu ve yüzde 17,4’lük kayıpla 8483 GTİP kodlu “Transmisyon milleri, kranklar, yatak kovanları, dişliler, çarklar” ürün grubunda gerçekleşti. Son olarak, 2015 yılında Slovenya’nın makine ithalatında toplamda yüzde 13 olarak ölçülen kayıplar olsa da toplam ithalat içerisindeki makine sektörü payının 2014’teki SLOVENYA’NIN MAKİNE İTHALATINDA BAŞLICA KALEMLER (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) GTİP KODU

64

TÜRKİYE İÇİN YÜKSELEN PAZAR BM İstatistik Bölümü verilerine göre Türkiye, Slovenya’nın makine ithalatında 2015 yılında 18’inci sırada yer aldığı görülmüştü. Slovenya’nın resmi istatistiksel rakamları henüz yayımlanmamış olsa da güncel TÜİK verileri incelendiğinde, Türkiyeli makine üreticilerinin 2016 yılında yüzde 17,1’lik artış yakaladığı ve Slovenya’ya 27,1 milyon dolar değerinde makine ihraç ettiği gözlemleniyor. Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

GTİP ADI

2014

2015

Değişim %

8471

OTOMATİK BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ, ÜNİTELERİ

245,6

223,5

-9

8414

HAVA-VAKUMN POMPASI, HAVA-GAZ KOMPRESÖRÜ, VANTİLATÖR, ASPİRATÖR

224,9

203,9

-9,4

8407

ALTERNATİF-ROTATİF KIVILCIM ATEŞLEMELİ, İÇTEN YANMALI MOTORLAR

153,2

155,6

1,6

8481

MUSLUKÇU, BORUCU EŞYASI-BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ, TERMOSTATİK VALF DÂHİL

134,7

122,6

-9

8479

KENDİNE ÖZGÜ FONKSİYONLU MAKİNE VE CİHAZLAR

110,7

103,8

-6,2

8418

BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOĞUTUCULAR, ISI POMPALARI

106,4

95

-10,7

8483

TRANSMİSYON MİLLERİ, KRANKLAR, YATAK KOVANLARI, DİŞLİLER, ÇARKLAR

113,6

93,9

-17,4

8443

MATBAACILIĞA MAHSUS BASKI MAKİNELERİ, YARDIMCI MAKİNELER

91,9

91,9

-

8431

AĞIR İŞ MAKİNE VE CİHAZLARININ AKSAM VE PARÇALARI

105,1

86,2

-18

8421

SANTRİFÜJLE ÇALIŞAN KURUTMA, FİLTRE, ARITMA CİHAZLARI

89,6

77,6

-13,4

DİĞER

1.526,5

1.270,9

-16,7

TOPLAM

2.902,2

2.524,9

-13


SLOVENYA İTHALATINDA MAKİNE SEKTÖRÜNÜN PAYI (MİLYAR DOLAR)

Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

2014

2015

SLOVENYA’NIN TOPLAM İTHALATI

30

25,9

SLOVENYA’NIN MAKİNE İTHALATI

2,9

2,5

SLOVENYA’NIN TOPLAM İTHALATINDA MAKİNE SEKTÖRÜNÜN PAYI (%)

9,7

9,8

Türkiye’nin 84’üncü fasılda Slovenya’ya gerçekleştirdiği makine ihracatı içinde ilk sırada 8450 GTİP kodlu “Çamaşır yıkama makineleri” ürün grubu yer alırken, söz konusu kalemde Slovenya’ya 2016’da yüzde 38’lik artışla 5,8 milyon dolar değerinde makine ihraç edildi. Bu rakam, 2015 yılında 4,2 milyon dolar olarak ölçülmüştü. Listenin ikinci sırasında bulunan 8480 GTİP kodlu “Metal dökümü için kasalar, plakalar, kalıp modelleri” ürün grubunda ise yüzde 126,4’lük artışla 5,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Üçüncü sıradaki 8418 GTİP kodlu “Buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları” ürün grubunda da yüzde 14 artışla 5,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini söylemeliyiz. Türkiye’nin Slovenya’ya makine ihracatındaki en güçlü artış ise yüzde 435,7’lik oranla 8415 GTİP kodlu “Klima cihazları” ürün grubunda

oldu. 8477 GTİP kodlu “kauçuk ve plastik işleme makineleri” ürün grubunda da yüzde 169’a ulaşan artış yaşanması dikkat çekiyor. Bununla birlikte, Türkiye’nin Slovenya’ya makine ihracatında en yüksek düşüş 8451 GTİP kodlu “Dokuma maddelerini yıkama, kurutma, ütüleme makine ve cihazları” ürün grubunda yaşandı. Bu ürün grubunda 2016’da 1,9 milyon dolarlık ihracat yapılırken, 2015’te bu rakam 2,3 milyon dolar seviyesindeydi. Slovenya pazarı, küresel olarak kayıplar yaşamakla birlikte Türk makine sektörü için yükselen bir pazar olarak potansiyel taşımaya devam ediyor. Türkiye’nin Slovenya’ya toplam ihracatı içerisinde makine ihracatının payının halen yüzde 3 seviyesinde bulunması da bu pazarın daha güçlü değerlendirilebileceğine işaret ediyor.

DÜNYA BANKASI’NIN HAZIRLADIĞI VE 189 ÜLKEDEKİ YATIRIM ORTAMININ ELVERİŞLİLİĞİNİ ÖLÇEN “DOING BUSINESS 2016” RAPORUNDA 29’UNCU SIRADA YER ALAN SLOVENYA, 2009 YILINDA KÜRESEL KRİZDEN BÜYÜK ÖLÇÜDE ETKİLENMİŞ VE ÜLKE EKONOMİSİ YÜZDE 8 ORANINDA KÜÇÜLMÜŞTÜ. Postojna

65


ülkelerden Lübliyana

BM İSTATİSTİK BÖLÜMÜ VERİLERİNE GÖRE TÜRKİYE, SLOVENYA’NIN MAKİNE İTHALATINDA 2015 YILINDA 18’İNCİ SIRADA YER ALDI.

SLOVENYA’NIN MAKİNE İHRACATI Slovenya’nın ülke bazında makine ihracatı ise BM İstatistik Bölümü verilerine göre, 2015 yılında yüzde 14,7 kayıpla 2,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde, Almanya, Avusturya ve Hırvatistan Slovenya’nın en güçlü ticaret ortakları olurken, İtalya, Rusya, Fransa, Sırbistan, Romanya, ABD ve Polonya, Slovenya’nın makine ihracatında önemli ülkeler olmayı sürdürdü. Bu dönemde Türkiye de 28,1 milyon dolarlık alımla Slovenya’nın makine ihracatında 21’inci sırada yer aldı.

TÜİK verilerine göreyse, 84. fasıl itibarıyla Türkiye’nin Slovenya’dan 2016 yılında gerçekleştirdiği makine ithalatı 2015 yılına göre yüzde 1,4 azaldı ve 40,8 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’nin Slovenya’dan makine ithalatında en fazla yer tutan ürün grubu ise 8414 GTİP kodlu “Hava-vakum pompası, hava-gaz kompresörü, vantilatör, aspiratör” ürün grubu oldu. Slovenya, 84’üncü fasıl itibarıyla 2015 yılında, en fazla 8414 GTİP kodlu “Hava-vakum pompası, hava-gaz kompresörü, vantilatör, aspi-

TÜRKİYE’NİN SLOVENYA’YA 84. FASIL BAZINDA MAKİNE İHRACATI (MİLYON DOLAR) GTİP KODU

GTİP ADI

2014

2015

2016

DEĞİŞİM (%)

8450

ÇAMAŞIR YIKAMA MAKİNELERİ

4,3

4,2

5,8

38,2

8480

METAL DÖKÜMÜ İÇİN KASALAR, PLAKALAR, KALIP MODELLERİ

2,6

2,5

5,6

126,4

8418

BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOĞUTUCULAR, ISI POMPALARI

4,8

4,5

5,1

14

8451

DOKUMA MADDELERİNİ YIKAMA, KURUTMA, ÜTÜLEME MAKİNE VE CİHAZLARI

1,5

2,3

1,9

-16,4

8422

YIKAMA, TEMİZLEME, KURUTMA, DOLDURMA VB. İŞLERİ İÇİN MAKİNE VE CİHAZLAR

2,2

2

1,9

-4,3

8409

İÇTEN YANMALI, PİSTONLU MOTORLARIN AKSAM VE PARÇALARI

0,6

0,9

0,9

-0,8

8417

SANAYİ VE LABORATUVAR İÇİN FIRINLAR; ELEKTRİKSİZ

0,8

0,8

0,7

-12,6

8477

KAUÇUK VE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ

0,2

0,2

0,2

169

0,2

-

0,4

-

KLİMA CİHAZLARI-VANTİLATÖRLÜ, ISI, NEM DEĞİŞTİRME TERTİBATLI

0,1

0,1

0,4

435,7

DİĞER

9,7

5,8

4

-31

27,2

23,1

27,1

17,1

8429 8415

BULDOZERLER, GREYDERLER, TOPRAK TESVİYE MAKİNELERİ, SKREYPERLER, MEKANİK KÜREYİCİLER, EKSKAVATÖRLER

TOPLAM

66

Kaynak: TÜİK verileri


ratör” ürün grubunda ihracat gerçekleştirdi. Bu ürün grubunda 273,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 8431 GTİP kodlu “Ağır iş makine ve cihazları” ürün grubu 236,3 milyon dolarla ikinci, 8481 GTİP kodlu “Muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dâhil” ürün grubu 160,2 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı. BM İstatistik Bölümü verilerine göre 2015’te Slovenya’nın makine ihracatı içerisindeki ilk 10 ürün grubunun tamamında yüzde 25’e ulaşan kayıplar yaşanırken, en güçlü düşüş ise yüzde 24,8 ile 8422 GTİP kodlu “Yıkama, temizleme, kurutma, doldurma vb. işler için makine, cihazlar” ürün grubunda yaşandı. Slovenya’nın makine ihracatı, toplam ihracat içerisindeki makine sektörü payında 2014’teki yüzde 11 seviyesinden 0,2 baz puanlık düşüşle 2015’te yüzde 10,8’e gerilemiş oldu. TÜRKİYE-SLOVENYA DIŞ TİCARETİ Türkiye ile Slovenya arasındaki ticari ilişkiler, genellikle potansiyelinden uzakta seyrediyor. TÜİK verilerine göre 2002 yılında 126 milyon dolar olan iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi 2003’te 195 milyon dolar, 2004’te 391 milyon dolar, 2005’te ise 550 milyon dolara yükseldi. Ardından artış hızı yavaşlamakla birlikte 2014’e kadar inişli çıkışlı grafiğini sürdüren iki ülke ticareti 2014’te 1 milyar dolar eşiğini ilk kez aştı. 2016 TÜİK verilerine göre 1,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen iki ülke ticaretinde 2004 haricinde rakamlar Türkiye lehine gerçekleşiyor. Türkiye, Slovenya ile ticaretinde yoğunluklu olarak otomotiv, ilaç, elektronik ve makine sektörüne ait ürünlerin ihracatını yaparken, Slovenya’dan elektronik ve makine ithal ediyor. Türkiye’nin Slovenya’ya gerçekleştirdiği ihracatta, 8450 GTİP kodlu “Çamaşır yıkama makineleri” ürün grubu, 8480 GTİP kodlu “Metal dökümü için kasalar, plakalar, kalıp modelleri” ürün grubu ve 8418 GTİP kodlu “Buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları” ürün grubu ilk üç sırayı paylaşırken TÜİK verilerine göre Türkiyeli ihracatçılar 2016’da Slovenya’ya olan makine ihracatını yüzde 17 artırmayı başardı.

SLOVENYA EKONOMİSİNİN ANA SEKTÖRLERİ MADENCİLİK Slovenya mineral ve madencilik kaynakları açısından fakir bir ülkedir. En önemli yer altı kaynakları linyit, demir, çinko ve cıvadır. Ülkede zayıf olsa da kömür, doğal gaz, petrol ve endüstriyel mineral rezervlerine de rastlanılıyor.

TARIM VE HAYVANCILIK: Tarım sektörü, Slovenya GSYİH’sinin yüzde 2,5’ini oluştururken istihdamın ise yüzde 12’sini karşılıyor. Ülkenin doğu kesiminde Sava ve Drava nehirlerinin suladığı ovalarda tarımsal etkinlik ön plandayken başlıca tarım ürünleri ise buğday, mısır, patates ve üzümdür. Bağcılığın yaygın olduğu Maribor’da şarap üretimi çok yaygın. Ülke genelinde tarım, genellikle 25 hektardan daha az alanlarda yapılır. Bununla birlikte, Slovenya’nın toplam yüzölçümünün yarısını ormanlık alanların oluşturuyor olması, ülkedeki ormancılık ve mobilya sektörünün gelişmesini de sağlamıştır.

SANAYİ:

Güçlü ve çeşitlendirilmiş bir imalat sanayisine sahip olan Slovenya’nın başlıca sektörleri arasında otomotiv, elektrik elektronik, ilaç-kimya, metal işleme, kâğıt ve kâğıt ürünleri yer alıyor. Demir, çelik, tekstil ve ağaç ürünleri imalat sanayisi Lübliyana’nın kuzeyinde bulunan Gorenjska bölgesinde çok gelişmiştir.

TURİZM Tarihi ve doğal güzellikleri, Adriyatik kıyısı tatilleri, kayak, golf, nehir gezileri ve kaplıca gibi değişik seçenekler sunan Slovenya, Adriyatik bölgesinde İtalya’dan sonra en önemli turizm merkezlerinden biridir.

ULAŞIM:

Karayolu ulaşım ağı ile İtalya, Avusturya, Macaristan ve Hırvatistan’dan ülkeye ulaşılabilir. Birçok batı ve doğu Avrupa ülkesinden Slovenya’ya demir yolu bağlantısı vardır. İtalya’nın Roma, Milano, Venedik, Trieste, Avusturya’nın Viyana, Villach, Macaristan’ın Budapeşte kentlerinden Slovenya’ya direk tren seferleri vardır. Ülkede deniz ve kargo yük taşımacılığı, depolama ve terminal işletmeleri gelişmiştir. Ülkede bulunan üç havaalanından, Lübliyana Havaalanı yeniden modernize edilmiş ve altyapısı iyileştirilmiştir. Ülkenin tek büyük ticari limanı Koper limanıdır ve liman, İtalya’nın Trieste limanının hemen yanında yer alıyor.

Kranj

67


pozitif

“BAŞARININ YOLU, ÖN YARGILARI YIKMAKTAN GEÇİYOR” ERKEKLERIN ÖNYARGILARININ, KADINLARIN GÖREV ALDIKLARI FIRMALARDA YÜKSELMESINE ENGEL OLDUĞUNU SÖYLEYEN TÜRKELI RAY İHRACAT MÜDÜRÜ MELIKE ÖK KARAKOÇOĞLU, “KADINLARIN BU NOKTADA YILMADAN FIKIRLERINI HER DAIM DILE GETIRMESI VE BAŞARILARININ SONUCUNDA ELDE ETTIKLERI GÜVEN DUYGUSUYLA YOLLARINA DEVAM ETMESI GEREKIYOR” DIYOR.

U

niversite ve meslek okullarındaki eğitimin kız öğrenciler için özendirici hale getirilmesi gerektiğinin altını çizen Türkeli Ray İhracat Müdürü Melike Ök Karakoçoğlu, “Üretim tesislerinde staj imkanları yaratılarak mesleklerini aktif olarak icra etmelerine de zemin hazırlanmalı. Aynı zamanda kadın yöneticilerin ofis ortamından uzaklaşarak üretim sahasına inmesi de bu çerçevede örnek oluşturacaktır” diyor. Karakoçoğlu, makine imalat sektöründe ka-

68

dın istihdamının artırılması için yapılması gerekenleri Moment Expo’ya anlattı. Melike Ök Karakoçoğlu kimdir? Bize kendinizden bahseder misiniz? Denizli’de 1981 yılında doğdum. Ortaöğretimimi Mehmet Akif Ersoy Yabancı Dil Ağırlıklı Lisesi’nde tamamladıktan sonra yüksek öğrenimime 1999-2003 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde devam ettim.


İş hayatına adım atmanızın hikayesini sizden dinleyebilir miyiz? Üniversiteden yeni mezun olmanın heyecanıyla 2003 yılında İzmir’de özel bankacılık sektöründe bir kaç iş başvurusu tecrübem oldu. Bu süreçte, yaşamımda büyük rolleri olan ailemin, özellikle babamın olumsuz tepkileriyle karşılaştım. Demir-çelik sektörüne 35 yılını vermiş, zorluklarla mücadele ederek dönemin imkanları çerçevesinde kendi çizdiği yolda başarıya ulaşmış harika bir babaya sahibim. Aile şirketinde çalışmam konusundaki ısrarları sonucunda iş yaşamına ilk adımımı firmamızda attım. Lise ve üniversite öğrenimim süresince yabancı dile olan ilgim ve aldığım eğitimler beni ilk olarak uluslararası ticaret departmanına yöneltti. Bu süreçte dış ticaret eğitimlerine katılarak gerekli temel bilgileri edindim. Bunun yanın sıra firmamızın ismini uluslararası alana taşıma fikri de dış ticaret konusuna yönelmemdeki temel sebeplerden biri oldu. Bulunduğunuz görevi kaç yıldır sürdürüyorsunuz? Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor? Yaklaşık olarak 13 yıldır iş hayatının içerisindeyim. İhracatın yanı sıra finansman konusunda faaliyet gösteriyorum. Kendi şirketinizde çalışıyor olmak size iş seçme gibi bir hak tanımıyor. Tüm departmanlarla ilgili az çok bilgi sahibi olmak ve gereklerini ye-

rine getirmek gibi bir zorunluluğunuz var. e-postaların kontrolü, sipariş teklif formlarının değerlendirilerek geri dönüşlerinin sağlanması, sunulan günlük ödeme planlarının gözden geçirilmesi rutin bir iş gününü oluşturan uğraşlar arasında. Yoğun bir iş temposuna sahip olan makine sektöründeki başarınızı neye borçlusunuz? Üretim tabanlı, imalat süreç ve teknolojisini geliştirmeye önem veren, takım ruhuyla hareket eden bir firma olmamız sektördeki başarımızın temellerini oluşturuyor. Üretimimizde dışa bağımlı olmamamız, çıkabilecek tüm olumsuzluları kontrol altında tutmamız yani “Kalite kontrol edilmez, üretilir!’’ felsefesini ilke edinmemiz de başarıyı getiren diğer faktörler arasında. Çalışma arkadaşlarımızla her birimizin zincirin birer halkasını oluşturduğumuz düşüncesiyle hareket etmemiz mevcut başarının da sürekli hale gelmesini sağlıyor. Erkek egemen bir sektörde kadın yönetici olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz? Kadın yönetici olarak elbette bir takım zorluklarla karşılaşıyorsunuz. Ne yazık ki erkek egemen bir toplum olma özelliğimiz güncel hayatımızda bile sorunlarla karşılaşmamıza temel sebepken, iş yaşamında bu durumun etkilerini yaşamamız yadsınamaz. Erkeklerin, “Kadınlar duygusal varlıklardır, duygularıyla doğru kararlar ala-

“KADINLARIN DOĞALARI GEREĞI TITIZ BIR YAPIYA SAHIP OLMASININ ÜRETIM AŞAMASINDA KALITE KONTROL ÜZERINDE OLUMLU ETKI YAPACAĞINI DÜŞÜNÜRSEK, ÜRETIM SAHALARININ IYILEŞTIRILEREK BU ALANLARDA KADINLARIMIZA DAHA FAZLA GÖREV VERMEK FIRMALARIMIZ AÇISINDAN OLUMLU GELIŞMELERE YOL AÇACAKTIR.”

69


pozitif sahibi oluncaya kadar geçirdiğim süreçte proaktif hareket etmeyi öğretti. Bu noktada kendisinin arkasından gelen bir kuşak olarak, yol haritasını izlemem ve insanlarla olan iş ilişkilerimi düzenlemem, yaşımın genç olma dezavantajını avantaja çevirdi. Çünkü genç yaşıma rağmen kısa sürede güzel bir iletişim ve ikna yeteneği geliştirdiğimi düşünüyorum.

“GELIŞMIŞ EKONOMILERE BAKILDIĞINDA, EĞITIM HIZMETLERININ OLDUKÇA ILERI OLDUĞU, CINSIYET AYRIMI GÖZETMEKSIZIN MESLEKI EĞITIME ÖNEM VERILDIĞI GÖRÜLÜYOR. HAL BÖYLEYKEN GELIŞMIŞ ÜLKELERDEKI KADIN ÇALIŞAN VE YÖNETICI SAYISININ, GELIŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ORANLA YÜKSEK OLMASI SONUCU OLDUKÇA DOĞAL BIR DURUM OLARAK KARŞIMIZA ÇIKIYOR.”

70

mazlar!” fikri kadınların görev aldıkları firmalarda yükselmesine, yol almasına engel oluyor. Ancak kadınların bu noktada yılgınlık göstermeden fikirlerini her daim dile getirmesi ve başarılarının sonucunda elde ettikleri güven duygusuyla yollarına devam etmesi gerekiyor. Kadın, kendi işine odaklanır, sorumluluklarını layıkıyla yerine getirirse başarıya ulaşması zor olmayacaktır. İş hayatında kadın yönetici olmaktan kaynaklanan problemler yaşadınız mı? İş yaşamına yeni adım attığım zamanlarda kadın olmaktan çok yaştan dolayı sıkıntılarla karşılaştım. Yaşımın genç ve dolayısıyla henüz deneyimsiz olmam, karşımdaki kişileri ikna etmemi zorlaştırdı. Tabii ki bu sorunu aşmamda en büyük destekçim, yol göstericim, iş ortağım aynı zamanda ağabeyim Nejdet Bey oldu. Kendisi bana, deneyim

İş ile ilgili gerçekleştirdiğiniz yurt dışı seyahatlerinizde makine sektöründe yönetici pozisyonda görev yapan bir kadın yönetici olarak nasıl tepkiler alıyorsunuz, gözlemlerinizi paylaşır mısınız? Özellikle periyodik olarak düzenlenen sektörel fuarlarda katılımcı firma olarak yer almamız ve bunun yanı sıra iş sürekliliği adına müşteri ziyaretleri amacıyla çeşitli yurt dışı seyahatlerimiz oluyor. Söz konusu seyahatlerde makine sektöründe görev alan bir kadın yönetici olmanın çoğu zaman avantajları oluyor. kadınların da yer aldığı fuar ya da firma ziyaretleri kapsamındaki toplantılarda ortamda saygı ve nezaket muhakkak ön planda oluyor. Birçok zaman firma ziyaretlerimizde akşam yemeklerinde ailelerle birlikte zaman geçiriyor ve iş ilişkisi dışında müşterilerimizle dostane ilişkiler de geliştiriyoruz. Güven ve samimiyet duygusunun hakim olduğu bir ortamda iş ilişkileri de otomatik olarak olumlu yönde ilerliyor. Ayrıca yurt dışı seyahatleri kişiye, kendi iş alanına farklı perspektiflerden bakma fırsatı sağlıyor. Farklı kültürlerle tanışmak, üretim sahalarını yakından görerek inceleme fırsatı bulmak; kendi üretim sahanızla karşılaştırma, eksiklikleri görme ve hangi alanlarda çalışmanız gerektiği konusunda


yol gösterici oluyor. Kısacası gelişmek ve işinizi geliştirmek için farklı coğrafya ve kültürleri görmek şart. Erkek egemen bir yapıya sahip makine imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan/ yönetici görev yapıyor? Sektörümüzün üretim sahalarındaki emek yoğun iş temposunun diğer sektörlere kıyasla kadın çalışanlara ağır gelmesi başlıca sebep olarak gösterilebilir. Ancak bu durum kadın çalışanların idari kadroda yer almamaları anlamını taşımaz. Kadınların doğaları gereği titiz bir yapıya sahip olmasının üretim aşamasında kalite kontrol üzerinde olumlu etki yapacağını düşünürsek, üretim alanlarının iyileştirilerek bu alanlarda kadınlarımıza daha fazla görev vermek firmalarımız açısından olumlu gelişmelere yol açacaktır. Makine imalat sektöründe daha fazla kadın çalışan ve yönetici görmek için neler yapılabilir? Bu noktada öncelikle çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca makine imalat sektörünün erkekler için daha uygun olduğu ön yargısı yıkılmalıdır. Mühendisliğin sadece erkeklere özgü bir meslek olmaktan çıkarılması; üniversite ve meslek okullarındaki eğitimlerin kız öğrenciler için özendirici hale getirilmesi gerekiyor. Üretim tesislerinde staj imkanları yaratılarak mesleklerini aktif olarak icra etmelerine zemin

hazırlanmalıdır. Kadın yöneticilerin ofis ortamından uzaklaşarak üretim sahasına inmesi de bu çerçevede çalışanlara örnek olacaktır. Tüm bu pratiğin üretimdeki kadın istihdamın artmasına olumlu etki edeceğini düşünüyorum. Sektörünüzle alakalı olarak dünyada durum nasıl? Türkiye’de makine sektöründe daha mı az kadın çalışan/yönetici bulunuyor? Gelişmiş ekonomilere sahip ülkelere baktığımızda, gelişen ve gelişmekte olan ekonomi sınıfındaki ülkelere kıyasla kadın çalışan oranın yüksek olduğunu görüyoruz. Almanya’da otomobil üretiminde kadınlar da çalışıyor. Bu durum bence en güzel örneklerden biridir. Gelişmiş ekonomilerin ortak özellikleri incelendiğinde eğitim hizmetlerinin oldukça ileri olduğu, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin mesleki eğitime önem verildiği ve bu hizmetlerden tüm bireylerin en iyi şekilde faydalandığı da görülüyor. Hal böyleyken gelişmiş ülkelerdeki kadın çalışan ve yönetici sayısının, gelişmekte olan ülkelere oranla yüksek olması sonucu oldukça doğal bir durum. Diğer kadın çalışanlara ve yöneticilere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Öncelikle ‘’Kadın olmak’’ önyargısından sıyrılıp, birey olarak; yaptığımız işle ilgili gerekli bilgi donanımına sahip bir şekilde özgüvenle hareket etmenin birçok noktada sorunları ortadan kaldıracağını düşünüyorum.

“GÜVEN VE SAMIMIYET DUYGUSUNUN HAKIM OLDUĞU BIR ORTAMDA IŞ ILIŞKILERI DE OTOMATIK OLARAK OLUMLU YÖNDE ILERLIYOR.”

71


üçüncü kuşak

“MAKİNECİLİKTEN KEYIF ALMAYAN, BU IŞIN EZIYETINE KATLANMAZ” KUPAR POMPA’NIN ÜÇÜNCÜ KUŞAK TEMSİLCİSİ OLARAK GENEL MÜDÜRLÜK GÖREVİNİ SÜRDÜREN BAŞAR KÜÇÜKPARMAK, “AİLE ŞİRKETLERİNDE YETIŞEN GENÇ KUŞAKLAR ÜZERINDE, FIRMADA ÇALIŞMA BASKISI OLUŞUYOR. ANCAK BEN, MAKİNELERE HER ZAMAN İLGİ DUYDUM. BU YÜZDEN DE KUPAR POMPA’DA ÇALIŞMAK VE YÖNETİCİ OLMAK BENİM İÇİN ÇOK BÜYÜK BİR KEYİF OLDU” DİYOR.

M

ehmet Küçükparmak’ın 1948’de Gaziantep’te kurduğu, bugün Kupar Pompa olarak üretim yolculuğuna devam eden Küçükparmak Mühendislik’in üçüncü kuşak yöneticisi Kupar Pompa Genel Müdürü Başar Küçükparmak, içerisinde bulunduğumuz küresel ekonomik şartlarda, teknolojik değişimler ve farklılaşan müşteri ihtiyaçlarına cevap vermek için sürekli gelişim içinde olmak gerekliliğine işaret ediyor. Başar Küçükparmak, sektörde üretim yapan herkesin göbekten birbirine bağlı konumda bulunduğunu ve bu nedenle makinecilerin rakip değil dost olması

72

gerektiğinin altını çiziyor ve “Hepimiz aynı gemideyiz, bu yüzden birbirimize destek olmak zorundayız” vurgusunda bulunuyor. Öncelikle Kupar Pompa’dan ve kendinizden bahseder misiniz? Adım Başar Küçükparmak, 1977 yılında Gaziantep’te doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Gaziantep’te tamamladım. Dedem Mehmet Küçükparmak, 1948 yılında “Küçükparmak Mühendislik”in temellerini attığında Gaziantep’te makine ve elektrik sektörünün öncülerindendi. Babam Mehmet Ekrem Küçükparmak da özellikle makine sektörüne


ilgi duymuş, çocukluğundan başlayarak iş yerinde çalışmış ve eğitimini de makine mühendisi olarak tamamlamıştı. Böyle bir ortamda doğup büyüdüğüm için, doğal olarak ben de makine imalat sektörüne ilgi duydum. Çocukluğumun yaz tatilleri çoğunlukla iş yerinde geçti. Doğal olarak lisans eğitiminde makine mühendisliğini seçmem kaçınılmazdı. Yabancı dil bilgisinin Kupar Pompa’nın geleceği açısından önemini düşünerek, yüzde 100 İngilizce mühendislik eğitimi veren Gaziantep Üniversitesi’ni tercih ettim ve bölümümü birincilikle tamamladım. Hemen ardından kısa bir süre İngiltere’ye dil eğitimimi pekiştirmeye gittim ve profesyonel anlamda 2000 yılında Kupar Pompa’da çalışmaya başladım. Firmamız 1995 yılına kadar değişik sektörlere fason imalat işleri ile uğraşmıştı. Üniversiteye başladığım yıl olan 1995’te, firmamız daha önce fason ve parça imalatını yaptığı pompa sektörüne daha kurumsal olarak girmeye karar verdi. Kupar Pompa markası ile sektörün tanışması da bu yıl oldu. 2000 yılında üniversiteyi bitirip mühendis olarak şirkette görev almaya başladığımda, artık ciddi bir üretim portföyü ile “Kupar Pompa” markası adı altında dişli transfer pompaları imalatı yapıyorduk. Ben de bu sürece önce CNC tezgâhlardan sorumlu makine mühendisi, sonrasında ise üretim sorumlusu ve genel müdür yardımcısı olarak destek oldum. Şu anda Yönetim Kurulu Başkanlığını Mehmet Ekrem Küçükparmak’ın yaptığı şirketimizde Genel Müdür olarak görev almaya devam ediyorum. Üçüncü kuşak bir yönetici olarak Aile şirketinde çalışmanın artı ve eksileri nedir? Benimki gibi Türkiye’de uzun yıllar önce üre-

tim veya hizmet sektöründe çalışmaya başlamış, şirketleşip kurumsallaşmış birçok aile bulunuyor. Bu ailelerin yeni kuşaklarının yetişmesi sürecinde gençler üzerinde en çok baskı yaratan; bu şirketleri devam ettirme ve şirketlerde görev alma zorunluluğu gibi görünür. Ancak benim öyle bir sıkıntım olmadı. Çocukluğumdan başlamak üzere makinelere karşı her zaman ilgim oldu ve bu yüzden firmada çalışmak ve yönetici olmak benim için çok büyük bir keyif olmuştur. Kupar Pompa’nın bugün içinde bulunduğu yeri nasıl değerlendiriyorsunuz. Firmanın geleceği ile ilgili nasıl bir yol haritası belirlediniz? Firmamız şu anda içinde bulunduğu dişli transfer pompaları sektöründe en büyük üç firmadan biri ve bu sektörde artık kendisini kanıtlamış durumda. Sektörde adından söz ettiren “Kupar Pompa” markası artık kalite ve güven ile birlikte anılıyor. Halen ürün portföyümüzde 20’den fazla ürün çeşidimiz bulunuyor. ISO-9001 kalite yönetim sistemi uygulanarak üretilen pompalarımız, makine emniyet yönetmeliklerine uygun ve CE işaretine sahiptir. Dişli pompa imalatı yanında firmamız sektörde endüstriyel malzeme olarak

“AR-GE, ELBETTE MAKİNE İMALATININ VAZGEÇİLMEZ UNSURU; SEKTÖRDE VAR OLMAYA DEVAM ETTİKÇE İSTESEK DE İSTEMESEK DE AR-GE VE ÜR-GE YAPMAK ZORUNDAYIZ. AKSİ TAKDİRDE SEKTÖRDE VAR OLMA ŞANSIMIZI KAYBEDERİZ.”

Küçükparmak Mühendislik’in kuruluş yıllarında Mehmet Küçükparmak çalışanlarıyla

73


üçüncü kuşak

Mehmet KÜÇÜKPARMAK

“MAKİNE SEKTÖRÜNDE ÇALIŞMAK VE KAZANMAK KEYİFLİDİR. BİR MAKİNE ÜRETMEK VE ÜRETTİĞİNİZ MAKİNENİN ÇALIŞIP EKONOMİYE YARARLI OLMASI İNSANI BÜYÜLER. BİR MAKİNECİNİN GENELDE BAŞINA GELEN DE BU, BÜYÜYE KAPILIP HAYATI UNUTMAKTIR.”

Mehmet Küçükparmak üretimde

74

Fikret YIRTIMCI Mehmet Ekrem KÜÇÜKPARMAK

bilinen pirinç, bronz, bakır, alüminyum, sert sanayi plastikleri, teflon ve teflon ürünleri, fiber ve tüm paslanmaz çelik ürünleri ticareti konusunda da bölge ihtiyacının karşılanması konusunda önemli bir tedarikçi haline gelmiştir. Biz, Kupar Pompa olarak, her ne kadar rakiplerimizin ne yaptığını yakından takip etsek de üretim, Ar-Ge ve satış stratejilerimizi rakiplerimize göre değil kendi hedeflerimize göre belirliyoruz. Ar-Ge, elbette makine imalatının vazgeçilmez unsuru; sektörde var olmaya devam ettikçe istesek de istemesek de Ar-Ge ve Ür-Ge yapmak zorundayız. Aksi takdirde sektörde var olma şansımızı kaybederiz. İçerisinde bulunduğumuz küresel ekonomik şartlarda, teknolojik değişimler ve farklılaşan müşteri ihtiyaçlarına cevap vermek için sürekli gelişim içinde olmalısınız. Bu arada, Türkiye’de de makine imalat sektörü ciddi adımlarla ilerliyor; artık Türkiye’de üretim yapan makine üreticileri uluslararası pazarlarlarda da söz sahibi olmaya başladı. Sektörde üretim yapan herkes, göbekten

Başar KÜÇÜKPARMAK

Halil YIRTIMCI

birbirine bağlı konumda bulunuyor. Örneğin bir pompanın ucuz ve kaliteli olabilmesi için ham maddesi dökümün Türkiye’de yapılması ve kaliteli olması, işleyen takım ve tezgahın yerli ve kaliteli olması, rulman, conta gibi ekipmanların yerli ve kaliteli olması, üzerine bağlandığı şasenin profil demirlerinin yerli ve kaliteli olması ve tabii ki pompanın akuple edildiği elektrik motoru ve motorlu redüktörün yerli ve kaliteli olması gerekiyor. Dolayısıyla, sektördeki herkes birbirine bu derece bağlıyken, makinecilerin rakip değil dost olması gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz aynı gemideyiz, bu yüzden birbirimize destek olmak zorundayız. Sürdürülebilir büyüme için kamudan ne gibi adımlar bekliyorsunuz? Sektörün daha da ileri gitmesi, sadece sektördeki firmaların çabasıyla mümkün olmaz; bu konuda devletin de adımlar atması gerekiyor. Ancak üretim destekleri, teşvikler, Ar-Ge destekleri gibi klasik konulardan bahsetmiyorum. Üreticilerin tabii ki bu desteklere ihtiyacı var ama esas olarak makine üreticilerinin, yaptığı makineleri satmaya ihtiyacı var. Makine üreticileri makinelerini sattıkça kendilerini geliştirebilir. Bu yüzden kamunun sektöre vereceği en önemli destek, üreticilerin makinelerini satmak için uygun ortamı yaratmaktır. Bu anlamda kullanıcılara yönelik yerli makine kullanma teşvikleri çok önemli. Yatırım teşvikleri verilirken, yerli makinenin öne çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca yerli makine kullananlara yönelik çeşitli vergi indirimleri de planlanabilir, böylece yerli makine kullanımı cazip hale getirilebilir. Geçtiğimiz günlerde, KOSGEB tam da bu şekilde bir destek programı açıkladı ve sadece yerli makine alımında kullanılmak üzere bir kredi desteği verdi. Bu tür desteklerin artmasının sektörün gelişimini çok daha olumlu etkileyeceğini düşünüyorum.


Şirketlerin üçüncü kuşak temsilcileri, teknolojiye daha hâkim, onu daha iyi kullanan bireylerden oluşuyor. Ancak teknolojinin gelişim hızı o kadar arttı ki, güncele geçiş yapıldığı anda güncelliğini yitiriyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz nedir? Artık çok hızlı değişen bir dünyada yaşıyoruz. Hem teknolojik, hem ekonomik gelişmeler artık çok hızlı. Bu yüzden çok güncel kalmak gerekiyor. Bunun yolu da hem İnternetten online olarak, hem tüm dünyadaki fuar ziyaretleri hem de sektör etkinlikleri ve ziyaretleriyle sektörel bilgilerden uzak kalmamaktan geçiyor. Günümüzde üçüncü, dördüncü kuşak genç nesil şirket varislerinin yapacağı en önemli işlerden biri, artık baş döndüren bir hızla değişen dünyamızdaki gelişmeleri yakından takip ederek mümkün olduğu kadar şirketi bu gelişmelere yakın tutmak olduğunu düşünüyorum. İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı? Daha doğrusu iş hayatınız size ne kadar özel zaman bırakıyor? Tabii bunların hepsini yaparken hayatı ıskalamamak lazım, bütün bu hengâmenin arasında herkes kendine, eşine ve çocuklarına mutlaka zaman ayırmalı. Makine sektöründe çalışmak ve kazanmak keyiflidir, bir makine üretmek ve ürettiğiniz makinenin çalışıp ekonomiye ve ülkeye yararlı olması insanı mest eder, büyüler. Bir makinecinin genelde başına gelen de bu büyüye kapılıp hayatı unutmaktır. İşte bu hataya düşmemek için, kendimize zaman ayırmalıyız. Fiziksel yorgunluklar geçicidir, ne kadar yoğun çalışıp yorulursanız yorulun bir gün dinlendiğiniz zaman fiziksel yorgunlukları atabilirsiniz ama zihinsel yorgunluklar çok tehlikelidir ve aslında vücuda en fazla zarar veren ve bütün doktorların “uzak durun” dediği stresin kaynağı da zihinsel yorgunluktur. İşte bundan kurtulmanın yolu, kendimize zaman ayırmaktır. Hobiler edinmek, tatile gitmek, aileyle zaman geçirmek, bazen de sadece kendinizle vakit geçirmek zihinsel yorgunluğun ilacıdır. Zihinsel yorgunluk uyumakla, ayak uzatıp dinlenmekle geçmez, zihninizi boşaltmanız gerekir. Mesela benim ilacım müzik dinlemek, film izlemek, eşimle ve çocuklarımla seyahat etmektir. Sağlıklı, uzun bir sosyal hayat ile gelişen, yenilenen ve büyüyen bir iş hayatını aynı anda yaşamanın tek yolu, planlı programlı yaşamaktır. Türkiye’deki iş hayatının gereksiz yoğunluğu ve verimsizliği; iş hayatı olan hiç kimsenin kendisine zaman ayıra-

mamasının sebebi programsız ve plansız çalışmak ve yaşamaktır. Her ne kadar çalıştığımız sektörün plansız olması bizi etkiliyor ve program yapmamızı zorlaştırıyor olsa da sürekli kısa ve uzun vadeli planlar yapıp mümkün olduğu kadar uyarsak, hem iş hayatında başarılı olur hem de kendimize yeterince zaman ayırabiliriz diye düşünüyorum. Hem iş hayatını, hem sosyal hayatı planlı yaşayarak rahat ve sağlıklı bir ömür geçirip hem de işimizde başarılı olmak mümkün. Sizin sivil toplum katılımınızın da güçlü olduğunu biliyoruz. Biraz bu yönünüzden de söz edebilir miyiz? Babamdan bana kalan önemli genetik miraslardan biri de budur. Daha öğrencilik yıllarımda Makine Mühendisleri Odası Öğrenci Üye Komisyonu’nu kurarak meslek odasına adım attım. Mezun olduktan sonra Makine Mühendisleri Odası’nın yönetim kurullarında hemen hemen her kademede görev aldım. 2010-2016 yılları arasında üç dönem kesintisiz olarak Makine Mühendisleri Odası Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendim. Halen de Gaziantep Sanayi Odası Meclis Üyesi olan firmamızın temsilcisi olarak mecliste görev almaya devam ediyorum.

“KAMUNUN SEKTÖRE VERECEĞİ EN ÖNEMLİ DESTEK, ÜRETİCİLERİN MAKİNELERİNİ SATMALARI İÇİN UYGUN ORTAMI YARATMAKTIR. BU ANLAMDA MAKİNE KULLANICILARINA YÖNELİK YERLİ MAKİNE KULLANMA TEŞVİKLERİ ÇOK ÖNEMLİ. YATIRIM TEŞVİKLERİ VERİLİRKEN, YERLİ MAKİNENİN ÖNE ÇIKARILMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM.”

Küçükparmak Mühendislik’in kuruluş yıllarından bir kare

75


ar-ge merkezi

“ÇİMENTO SEKTÖRÜNDE DEVRİM YARATACAĞIZ” TÜRKIYE’DE DAHA ÖNCE HIÇ GELIŞTIRILMEMIŞ, ÖZGÜN VE YERLI TEKNOLOJILERI HAYATA GEÇIRMEYI HEDEFLEDIKLERINI BELIRTEN DAL TEKNIK MAKINA AR-GE MERKEZI YÖNETICISI CEMAL ASLAN, ÖZELLIKLE ÜZERINDE YOĞUN OLARAK ÇALIŞTIKLARI YENI PIŞIRME TEKNOLOJISI TASARIMLARININ ÇIMENTO SEKTÖRÜNDE DEVRIM YARATACAK NITELIKTE OLDUĞUNU VURGULUYOR.

F

irmalarının özellikle çimento sektörüne anahtar teslim tesisler imal ettiğini söyleyen Dal Teknik Makina ArGe Merkezi Yöneticisi Cemal Aslan, “Devletin Ar-Ge merkezlerine yönelik avantajları sıklıkla dile getirmesiyle birlikte firmamız da 2016 yılı itibarıyla bünyesinde gerçekleştirdiği Ar-Ge faaliyetlerini Ar-Ge merkezi çatısı altında toplama kararı aldı. Bu kapsamda şirket içerisinde gerekli organizasyonları tamamladık ve başvurumuzun ne-

76

ticesinde aynı yıl içinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge Merkezi olarak akredite edildik” diyor. Çimento üretim sektörünün ilk imalatından günümüze kadar geçen 160 yılda sürekli araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürüterek teknolojik düzeyini yükselttiğini kaydeden Aslan, “Çimento sektörü günümüzün ileri teknolojisini kullanıyor olmasına rağmen hala çok ciddi oranda enerji tüketiyor. Bu sebeple tesisin herhangi bir ekipmanındaki elektrik


tasarrufu veya verimlilik iyileştirmesiyle büyük oranda tasarruf sağlanabiliyor” diyor. Sektördeki Ar-Ge faaliyetlerinin çoğunlukla yurt dışındaki merkezlerce yürütüldüğü bilgisini de veren Aslan, Dal Teknik Makina Ar-Ge Merkezi olarak daha verimli, ekonomik ve tasarruflu makine ve ekipman üretimiyle uluslararası pazarda rekabet edebilmek için kendi marka, tasarım ve parametrelerini belirlediklerinin altını çiziyor. Ar-Ge merkezinizin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Üretime yönelik geliştirilen projeler var mı? Ar-Ge merkezimiz 650 metrekare merkez ofis ve 1000 metrekare prototip alanında faaliyet gösteriyor. Bünyemizde 19 araştırmacı, beş tekniker ve iki destek personel olmak üzere şimdilik 26 personelimiz mevcut. Enerji üretimi, verimliliği ve dönüşümü; özellikle çimento sektöründe pyro proses alanlarında makine ve teçhizat modellenmesi simülasyonu ve tasarımının yanı sıra bir çok sektörde çeşitli proses tasarımlarıyla uluslararası alanda adından söz ettiren sayılı firmalar arasındayız. Klinker soğutucu, klinker kırıcı, çift şaftlı kırıcı, tozsuzlaştırma filtreleri yerli olarak imal ettiğimiz ürünlerimizden bazıları. Bunlarla birlikte son dönemde katma değeri yüksek otomasyon sistemleri başta olmak üzere kalsinatör ve siklon üretimiyle de ekonomimize destek sağlıyoruz.

leri, daha az enerji ve daha az atık anlayışıyla tasarlıyoruz. Ar-Ge merkezinizin kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri nelerdir? Kısa vadede yerli kalsinatör ve siklon tasarımımızı daha da verimli hale getirmek istiyoruz. Özellikle çimento sektöründe devrim yaratacak yeni pişirme teknolojisi tasarımı konusunda da çalışmalarımız yoğun olarak devam ediyor. Diğer yandan ülkemizin ciddi oranda rezerve sahip olduğu linyit kömürüyle “Kömür ve Biyogaz Gazlaştırma Projesi” kapsamındaki faaliyetlerimizi de sürdürüyoruz. Mevcut sistemlerde daha verimli kullanılabilecek döner fırın dizaynı, birçok sektörde yenilikçi bir sistem olan atık ısı geri dönüşümü ve otomasyon sistemleri için expert system tasarımıyla yenilikçi ve Türkiye’de daha önce hiç geliştirilmemiş, özgün ve yerli teknolojileri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Özellikle pişirme teknolojisi tasarımımızın, dünya genelinde henüz örneği bulunmayan bir teknoloji olması nedeniyle üretim sektöründe büyük bir değişime yol açacağına inanıyoruz. Tüm projelerimizde çevreye duyarlı ve enerji verimliliği yüksek çıktılara ulaşmak temel hedefimiz. Uzun vadede, üretim proseslerinin iç içe geçmesi için geniş kapsamda Ar-Ge çalışmalarının yapılması gerekiyor. Hedefimiz sıfır atık ve neredeyse dışarıdan enerjiye ihtiyaç duymayan bir üretim kompleksi oluşturmak.

“YILLARDIR NEREDEYSE HER ALANDA TÜKETICI DURUMUNDA OLAN TÜRKİYE, SON DÖNEMLERDE BÜYÜME IÇIN ÜRETIMIN OLMAZSA OLMAZ OLDUĞUNUN FARKINA VARDI. FAKAT TEKNOLOJI ÖYLE BIR HIZLA İLERLİYOR KI, GELIŞMIŞ ÜLKELERDEKI FIRMALARIN TASARLADIKLARI MODELLERI ÜRETMEK, ULUSLARARASI PAZARDA REKABET ETMEK IÇIN YETERLI OLMUYOR.”

Ar-Ge merkezinizin ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu hangi düzeyde? Ar-Ge merkezimiz kurulmadan önce de ve faaliyete başladıktan sonra da üniversiteler, meslek odaları ve çeşitli üniversitelerden akademisyenlerle işbirliği içinde projelerimiz çerçevesinde bilgi paylaşımı, birlikte fikir geliştirme, yenilik-iyileştirme konu başlıkları altında çeşitli çalışmalarımızı gerçekleştiriyorduk. Ayrıca TÜBİTAK ile de birçok proje yürütüyoruz. Bunun yanında AB Horizon 2020 Çerçeve Programı’na katılmak için çalışmalarımız sürüyor. Projeli desteklerin yanı sıra pazarlama, tanıtım, patent gibi harcamalara yönelik de ilgili bakanlıklar ve KOSGEB’ten destek alıyoruz. Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge faaliyetleri kapsamında bir patent başvurumuz mevcut. Halihazırda başvuru aşamasında tamamı uluslararası düzeyde altı adet daha patent çalışmamız bulunuyor. Ayrıca birçok kalite belgesine ve tescilli markaya da sahibiz. Firma olarak tasarımlarımızın odak noktasını enerji ve çevre olarak belirledik. Bütün faaliyetlerimizde proses-

77


ar-ge merkezi

Cemal ASLAN Dal Teknik Makina Ar-Ge Merkezi Yöneticisi

Ar-Ge merkezi yatırımları ve çalışmalar için ne kadar bütçe ayırdınız? Gelecek dönemde merkeze yönelik yatırımlarınız sürecek mi? Firmamızın Ar-Ge bütçesi, ciromuzun yüzde 1,5’i düzeyinde. Gelecek dönemde Ar-Ge yatırımlarımız için de yüzde 3 oranında bir kaynak ayrılması öngörülüyor. Ar-Ge uygulama merkezi kurma amacıyla çeşitli kurum ve kuruluşlarla görüşmelerimiz devam ediyor. Her türlü imkana sahip şekilde hayata geçirmeyi arzu ettiğimiz bu uygulama merkezinde büyük çaplı ve ortak kullanılabilecek test laboratuvarı da yer alacak.

“AR-GE UYGULAMA MERKEZI KURMA AMACIYLA ÇEŞITLI KURUM VE KURULUŞLARLA GÖRÜŞMELERIMIZ DEVAM EDIYOR. HER TÜRLÜ IMKANA SAHIP ŞEKILDE HAYAT GEÇIRMEYI ARZU ETTIĞIMIZ BU UYGULAMA MERKEZINDE BÜYÜK ÇAPLI VE ORTAK KULLANILABILECEK TEST LABORATUVARI DA YER ALACAK.”

78

Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalıdır? Firmamız uluslararası pazarda söz sahibi olduğu için, Ar-Ge’yi bu çerçevede yorumlamak daha faydalı olacaktır. Yıllardır neredeyse her alanda tüketici durumunda olan Türkiye, son yıllarda büyüme için üretimin olmazsa olmaz olduğunun farkına vardı. Fakat teknoloji öyle bir hızla ilerliyor ki, gelişmiş ülkelerdeki firmaların tasarladıkları modelleri üretmek, uluslararası pazarda rekabet etmek için yeterli olmuyor. İmal ettiğiniz ürünün katma değeri ne kadar yüksek olursa olsun, yurt dışından aldığınız tasarımın imalatını yapmak ülkeye yeterince katma değer sağlamıyor. İşte tam da burada Ar-Ge faaliyetlerinin önemi ortaya çıkıyor. Her ne kadar dünyanın çok gerisinde olsak da teknolojinin nimetlerinden faydalanarak söz konusu bu açığı kapatabiliriz. Firma olarak geliştirdiğimiz ürünlerle Avrupa ve Çinli firmalarla rekabet edebilecek düzeydeyiz. Büyümek için ülkenin de büyümesi gerekiyor. Ülkenin büyümesi için de firmalarımızın uluslararası pazarda rekabetçi olması önemli bir şart. Dolayısıyla Ar-Ge faaliyetleri çerçevesinde katma değeri yüksek üretim gerçekleştirmek artık hiç olmadığı kadar büyük bir önem taşıyor.



bir konu & bir konuk

“KADIN GÜÇLENİRSE, TOPLUM GÜÇLENİR” “NÜFUSUN YARISINI OLUŞTURAN KADINLARIN EKONOMIDE YER ALMASI, ÜLKEYE YALNIZCA BÜYÜME VE KALKINMA AÇISINDAN DEĞIL SOSYAL GELIŞIM VE REFAH ANLAMINDA DA KATKI SAĞLIYOR” DIYEN SUTEKS GROUP YÖNETIM KURULU BAŞKANI NUR GER, “KADIN GÜÇLENIRSE, TOPLUM GÜÇLENIR” MESAJINI VERIYOR.

B

irleşmiş Milletler’in iş yaşamında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması amacıyla başlattığı Kadının Güçlenmesi Prensipleri Girişimi için aktif çalışmalar yürüten Suteks Group Yönetim Kurulu Başkanı Nur Ger, WEPs İş Dünyası Sözcüsü olarak da iş dünyasında çalışmalarına devam ediyor. Türkiye’de kadın ve erkeklerin ekonomiye eşit katılması durumunda kişi başına düşen Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yüzde 30 daha büyük olacağını belirten Ger, “Bu anlamda büyüme ve kalkınma hedeflerimiz bakımından kadınların işgücüne katılım ve istihdam oranlarının artırılması, ülkemizin önceliklerinden biri olmalı. Kadınların iş hayatında, tüm sektörlerde ve tüm düzeylerde daha

80

fazla yer alması, ekonomik getirinin yanı sıra sosyal adalet, refah ve istikrarı da beraberinde getirecektir” diyor. “Nüfusumuzun yarısını kadınlar oluşturuyor. Bu durumda varlığımızın yarısını kullanmadan gelişmemiz mümkün değil. Eğitim seviyesi yükseldikçe kadınların çalışma hayatına katılımlarının arttığını görüyoruz. Türkiye’nin gelişmişlik düzeyini artırabilmenin yolu bana göre kadınların toplumda daha görünür olmasından geçiyor” diyen Ger, varlığımızın yarısını kullanmadan, gelişmenin de mümkün olmadığının altını çiziyor. Nur Ger ile toplumda kadına biçilen rolleri, iş dünyasında kadının varlığını artırmak adına paydaşlara ne gibi görevler düştüğünü konuştuk.


Türkiye’de kadınların toplumdaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda dünya nerede, biz neredeyiz? Türkiye’de kadınların iş hayatına katılımında nasıl bir tablo ile karşı karşıyayız? Bunun için dünyadaki istatistiklere bakmak gerekir. Dünya Ekonomik Forumu her yıl Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Endeksi’ni açıklıyor. Bu endeks kadının eğitim ve sağlığa erişimi, ekonomik ve siyasal hayata katılımı olmak üzere dört parametrede inceleniyor. 2016 yılı verilerine göre Türkiye, 145 ülke arasında 130’uncu sırada yer alıyor. “Ekonomiye katılım ve olanaklar” alt endeksinde 129, “İşgücüne katılım” alt endeksinde 130. sıradayken “Eşit işe eşit ücret” alt endeksinde ise 98. Sıradayız. 2015 yılı itibariyle Türkiye yüzde 30,2 ile OECD ülkeleri arasında kadın istihdam oranı en düşük ülke olarak görülüyor. Dünyada bu oran ortalaması yüzde 50. Gelişmiş ülkelerde bu oran ise yüzde 70. Türkiye ayrıca, cinsiyet ayrımı sebebiyle OECD genelinde en çok gelir kaybı yaşayan ekonomiye sahip. Kadınlar, dünya genelinde tüm işlerin (ücretli ya da ücretsiz) yüzde 52’sini gerçekleştirirken, bu oran Türkiye’de yüzde 55 ve elde ettikleri gelir, yaptıkları işlere nazaran oldukça düşük kalıyor. Büyüme ve kalkınma hedeflerimiz bakımından düşünüldüğünde kadınların iş gücüne katılım ve istihdam oranlarının artırılması adına ne gibi çözümler üretilmesi gerekiyor? Dünyada kadın istihdamı yüzde 1 oranında artarsa GSYİH 80 milyar dolar artıyor. Uluslararası yönetim danışmanlığı şirketi McKinsey’in 2015 araştırmasına göre, 2025 yılına kadar tam cinsiyet eşitliği sağlanabilirse dünya ekonomisi yüzde 26 büyüyor ve 28 trilyon dolar ek katkı sağlanabiliyor. Bu rakam bugünkü ABD ve Çin’in ekonomilerine eşdeğer bir büyüklük. Ayrıca Dünya Bankası raporları, tam zamanlı çalışan kadınların oranında 6 puanlık bir artışın gelirleri yüzde 7 artırabileceğini ve yoksulluğu yüzde 15 düşürebileceğini tahmin ediyor. Türkiye’de eğer kadınlar ve erkekler ekonomiye eşit katılsaydı kişi başına düşen Gayri Safi Yurt İçi Hasıla yüzde 30 daha büyük olacaktı. Tüm bu rakamlar göz önünde bulundurulduğunda büyüme ve kalkınma hedeflerimiz bakımından kadınların işgücüne katılım ve istihdam oranlarının artırılması, ülkemizin önceliklerinden biri olmalı. Kadınların işgücüne katılım oranları daha üst eğitim kademelerinde yükselmekle birlikte, her eğitim seviyesinde kadın ve erkek işgücüne katılım oranları arasında kadınlar

aleyhine farkın devam ediyor olması, eğitim dışında bazı önemli engellerin de varlığına işaret ediyor. Bu nedenle, uluslararası ortalamaların oldukça gerisinde kalan kadın istihdamı oranımızın anlamlı oranda artması hedefine, ancak gerekli politikaların bütüncül ve eşzamanlı olarak hayata geçmesi ile ulaşılabilir. Bu konuda atılması gereken adımların başında erişilebilir ve kaliteli çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi geliyor. Ülkemizde ev işlerinden dolayı işgücüne katılamayan 11,5 milyon kadın bulunuyor. Çalışan kadınların özellikle çocuk sahibi olduktan sonra çalışma yaşamından kopmak durumunda kaldıkları gözleniyor. Sadece işverenleri değil kamu ve yerel yönetimleri de bu hizmetin sunumuyla yükümlü tutan düzenlemeler yapılmalı ve kreş yatırımlarının vergi dışı tutulması gibi teşvik edici düzenlemelere ağırlık verilmeli. Bu açıdan 20 Ağustos 2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanun’un 64’üncü maddesi ile; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı kreş ve gündüz bakım evlerine beş sene boyunca gelir ve kurumlar vergisi istisnası getirilmesi önemli bir adım olarak görülebilir. Yapılan değişiklik 1 Ocak’tan itibaren faaliyete başlayan özel kreş ve gündüz bakımevlerinin işletilmesinden elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yürürlüğe girmiş durumda. Bir diğer önemli konu ise, ülkemizde henüz yeteri kadar yaygın olmayan güvenceli esnek çalışma biçimleri için gerekli altyapının hazırlanması. Esnek çalışma biçiminin yalnızca kadınlara özel bir seçenek olarak algılanmasının önüne geçilmeli ve kadınların kariyerlerinin ileri aşamalarında dezavantajlı konuma gelmelerine sebep olacak unsurların da dikkate alınarak hareket edilmesi gerekiyor.

“ÜLKEMIZDE GIRIŞIMCILIK FAALIYETLERININ TEMEL HEDEF GRUPLARINDAN BIRI DE KADINLAR. HER NE KADAR SON YILLARDA KADIN GIRIŞIMCILIĞININ ÖNÜNDEKI ENGELLER AZALMAYA BAŞLASA DA KADIN GIRIŞIMCI ORANIMIZ HALEN YÜZDE 8 SEVIYESINDE.”

Nur Ger, 2013 yılı Mart ayında BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’dan BM Kadının Güçlenmesi Prensipleri Onur Ödülü’nü aldı.

81


bir konu & bir konuk

“KADINLAR, DÜNYA GENELINDE TÜM IŞLERIN (ÜCRETLI YA DA ÜCRETSIZ) YÜZDE 52’SINI GERÇEKLEŞTIRIRKEN, BU ORAN TÜRKIYE’DE YÜZDE 55 VE ELDE ETTIKLERI GELIR, YAPTIKLARI IŞLERE NAZARAN OLDUKÇA DÜŞÜK KALIYOR.”

Kadın erkek eşitliği sağlanmazsa da ülkemiz kalkınamaz. Ülke çapında seferberlik gerekiyor. “Ben okuma yazma bilmeyen kadın bırakmayacağım. Meslek eğitimi verdirmek için elimden geleni yapacağım. Çocuklar için kreşler açacağım. Ve ben 10 yıl içinde bu kadınları çalışma hayatının içine sokacağım” demek gerekiyor. Kız-erkek ayrımı aileler tarafından yapılırken böylesine bir ortamda kadın girişimcilerin de işleri bir hayli zor görünüyor. Bu konuda kadın girişimcilerin sayısının artırılması yolunda neler yapılması gerekiyor? Kadın girişimcilerin önündeki toplumsal, hukuki ve finansal engellerin kaldırılması gerekiyor. Girişimciliğin ve girişimcilik ekosisteminin gelişmesi kamu, özel sektör ve sivil toplumun el ele yürümesiyle mümkün. Eğitim birinci sırada. Ülkemizde hala okuma yazma bilmeyen yüzde 20’lik bir kadın nüfu-

“ ‘CAM TAVAN’ KADINLARI GİRİŞİMCİ OLMAYA YÖNLENDİRİYOR” “Yıllar içinde sosyokültürel altyapıdaki değişim ve kadınların eğitime erişimindeki artış, beraberinde onların çalışma hayatına girmesi ve eğitim seviyesinin giderek yükselmesini de sağladı. Özellikle “cam tavan” sorunu olarak adlandırılan ve işletmelerde kadınların ancak belirli bir seviyeye kadar yükselebileceklerine yönelik inanç, onların girişimci olmalarının nedenlerinden biri. Diğer taraftan el emeğinin değerlendirilmesi adına kadınların girişimci olarak çalışma hayatına katıldığını görüyoruz. Ayrıca yeni neslin eğitimli, dinamik, teknolojiye hâkim genç kadınları da profesyonel hayata girişimci olarak katılma konusunda daha cesaretli davranıyor. Bu anlamda devletin ve özel sektörün kadın girişimcilere yönelik programları ve uygulamaları bu konuda oldukça önem kazanıyor. Elbette burada sivil toplumun da önemli bir katkısı söz konusu. Kadının iş yaşamına katılımını ve girişimciliğini destekleyen uluslararası sivil toplum girişimleri de var. Bunlardan biri de İş Dünyası Sözcüsü olduğum Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri. Yedi ilkeden oluşan bu girişimin önemli ayaklarından biri de kadın girişimciliğinin teşviki.”

82

su var. Eğitim alınmalı ki, kadın hem kendini yetiştirebilsin hem de öz güveni gelsin ve girişimciliğe cesaret edebilsin. Finansmana erişimi kolaylaştırmak, kadın girişimcileri ve girişimci adaylarını eğitim ve danışmanlık vererek daha donanımlı hale getirmek, kadın girişimciler için ağ grupları oluşturarak deneyimlerini ve sorunlarını paylaşabilecekleri platformları yaygınlaştırmak oldukça önem taşıyor. Erkek egemen bir sektör olan makine sanayinde daha fazla kadın çalışan ve yönetici görmek adına neler yapılmalı? Bu konudaki eksik yanlarımız neler? Kadınların ekonomik hayata katılımındaki engellerden biri de geleneksel iş alanlarına sıkışmış olunması. Burada iş dünyasına önemli bir rol düşüyor. Doğrudan fiziksel güç gerektirmeyen iş kollarında fırsat eşitliği sağlandığı takdirde, kadınların en az erkekler kadar iyi performans sergilediği kanıtlanmış durumda. Kadınların erkek egemen olduğu düşünülen sektörlere yönelmesi konusunda öncelikle gerekli eğitimi almaları gerekiyor. Bununla birlikte bu sektörde çalışmaları konusunda teşvik edilmeli ve cesaretlendirilmeliler. Yerel ve küresel pek çok çalışmada yer aldınız, çok sayıda projeye hayat verdiniz, girişimleriniz oldu. Yani erkek egemen bir dünyayı güçlü bir kadın olarak yönettiniz… Tüm kariyer yolculuğunuzda sizde en çok iz bırakan anlar hangileriydi? Başarıya ulaşmanın ancak çok çalışmakla olabileceğine inanan biri olarak hayatımın tüm dönemlerinin yorucu geçtiğinin altını çizeyim. Geçmişe baktığımda ise güzel anılarım arasında sıralayabileceğim şeyler var. Suteks’i


kurduğum günden, bugüne kadar geçen tüm krizler ve sonrasında gelen başarılar ve ödüller çok anlamlıydı. Gümrük Birliği anlaşmasını imzalayan heyetin bireyi olarak salonda görünmez bir yerde sel gibi akan mutluluk gözyaşlarımı hiç unutmuyorum. “Cumhuriyetin 75. Yılında 75 Kadın Ödül Gecesi”, “2000 Yılı İş Kadını Gecesi Kutlaması”, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un elinden Suteks’in Kadını Güçlendirme Prensipleri Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Onur ödülünü alırken yaşadığım o muhteşem duygular… Hepsi iz bırakan anılar. Halen devam eden WEPs İş Dünyası Sözcülüğü görevinizde Türk iş dünyası adına ön plana çıkardığınız çalışmalar neler oldu. Özellikle iş dünyasında kadın istihdamına dönük ne gibi çalışmalar gerçekleştirdiniz? Gelecek dönem için nasıl bir vizyon ve strateji belirlediniz? Suteks Group olarak toplumsal cinsiyet eşitliği açısından örnek bir kurum olmamız ve sivil toplumun gücüne olan inançla yürüttüğüm çalışmalar nedeniyle 2015 yılı sonunda iki yıllık süreyle Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) İş Dünyası Sözcülüğü görevine getirildim. WEPs, kadınların ekonomik hayatta yer almalarını sağlamak adına sorumluluğu iş dünyasına veren bir girişim. İş Dünyası Sözcüsü olarak iki ana hedefle yola çıktım. Birincisi Türkiye’yi WEPs imzacısı olarak dünyada ilk sıraya taşımak. İkincisi ise WEPs’i iş dünyasında marka olarak konumlandırmak ve toplumsal cinsiyet eşitliği için hem iş dünyasında hem de kamuoyunda farkındalık yaratmak. Bu göreve geldiğimde Türkiye’deki imzacı sayısı 40’lardaydı, şimdi ise 150’yi aştı. Japonya’nın ardından dünyada ikinci sırada geliyoruz. WEPs’in iki yıllık emeği sonucunda ortaya çıkan “WEPs Uygulama Rehberi”nden de biraz söz edersek. Söz konusu rehber genel hatları ile neler anlatıyor? Şirketler önce WEPs imzacısı olarak yedi prensibi kendi iş yerlerinde ve etki alanlarında uygulama konusundaki taahhütlerini ve niyetlerini ortaya koyuyor. WEPs Uygulama Rehberi ise bu taahhütlerin somut adımlara dönüştürülmesi için özel sektöre yol gösterici nitelikte bir klavuz. İki yıllık yoğun çalışmaların sonucunda, tüm dünyaya örnek olacak nitelikte ve kalitede bir rehber ortaya çıktı. Rehber, cinsiyet eşitliği için insan kaynağı yönetiminden, eğitimlere; girişimciliğin teşvikinden, WEPs’in yedi ilkesinin değer zincirinin tamamının yaygınlaştırılmasına kadar birçok alanda şirketlerin uygulayabilecekleri politika önerilerini sunuyor. Bunu yaparken bu ilkeleri başarıyla hayata geçiren Türk şirketlerinin de projelerine yer veriyor.

%50

Dünyada kadın istihdam ortalaması

130

Dünya Ekonomik Forumu Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Endeksi 2015 yılı verilerine göre, Türkiye’nin 145 ülke arasındaki yeri.

%70

Gelişmiş ülkelerde kadın istihdam ortalaması

%30,2

Türkiye’nin 2015 yılı itibarıyla kadın istihdam oranı (Türkiye halen OECD ülkeleri içinde en alt sırada bulunuyor.)

Bu çalışma ile ilgili yapılan toplantıda “Eşitlik kazandırır” mesajı verildi? Peki eşitlik sizin için ne anlam ifade ediyor? Burada bahsettiğimiz eşitlik, “fırsat eşitliğidir”. Her bireye eğitimden, sağlığa, iş hayatından, siyasete katılımına kadar toplumsal hayatın her alanında eşit fırsatlara sahip olunması anlamına geliyor. Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların potansiyelinden yararlanmamak günümüzde artık mümkün değil. Global çapta yürütülen araştırmalar kadının erkekle eşit biçimde toplumsal hayatta yer almasının başta ekonomik olmak üzere büyük getirileri olduğunu gözler önüne seriyor. Şirketlerde kadın temsil oranının artması ve kadınların lider pozisyonlara yükselmesi şirket performans ve kültürünü geliştiriyor. Üst yönetim takımlarında kadınların yer almasının şirketlerin finansal performansına olumlu katkısı olduğu gözleniyor. Özetle kadınların iş hayatında, tüm sektörlerde ve tüm düzeylerde daha fazla yer alması, ekonomik getirinin yanı sıra sosyal adalet, refah ve istikrarı da beraberinde getiriyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği artık iklim değişikliğiyle mücadele kadar hiçbir ülkenin göz ardı edemediği bir konu, o sebeple günümüzde toplumsal cinsiyet eşitliğine geleceğe yatırım meselesi olarak bakmamız gerekiyor. Kadının Güçlenmesi Prensipleri’nin yaygınlaşması da ülkemize refah, büyüme ve kalkınmayı beraberinde getireceğinden,“Eşitlik kazandırır” diyoruz.

83


stratejik ortak

TEKNOLOJI TRANSFERI KONUSUNDA ŞIRKETLERE DESTEK VEREN VEMASINNOVATIV, TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI’NIN ALMANYA’DAKI STRATEJIK IŞ ORTAKLARINDAN BIRI. İKI KURUMUN EL ELE VEREREK ORTAYA KOYDUĞU SINERJININ TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI’NIN ULUSLARARASI REKABETTE ELINI GÜÇLENDIRDİĞINI BELIRTEN PROF. DR. DIETER H. WEIDLICH, SÖZ KONUSU IŞBIRLIĞİNIN ARTARAK DEVAM EDECEĞINE DIKKAT ÇEKIYOR.

84

T

ürkiye’nin Makinecileri’nin Almanya’daki stratejik iş ortaklarından biri olan VEMASinnovativ, makine sektörünün lider ülkesi olan Almanya’da faaliyet gösteriyor. Teknoloji, bilgi ve tecrübe transferi temelinde üç yıldır faaliyet gösteren kurum, her ne kadar genç olsa da hem kurulduğu Saksonya eyaletinin hem de çatı kuruluşu olan ve makine takımları ve şekillendirme teknolojisi için çalışan Fraunhofer Enstitüsü IWU’nun ma-

Ute Grabowsky/photothek.net

“TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN ULUSLARARASI REKABETTE ELİ GÜÇLENİYOR”

kine sektöründeki tecrübeleri ile çok köklü bir geçmişe dayanıyor. Fraunhofer Enstitüsü IWU çatısı altında faaliyet gösteren VEMASinnovativ, Türkiye’nin makine sanayisinin gücüne inandığından dolayı Türkiye’nin Makinecileri ile işbirliğini her geçen gün güçlendiriyor. İki kurum arasındaki işbirliği, inovasyon ve teknoloji transferi dışında eğitim ve fuar desteğini de kapsarken, söz konusu ortaklığın farklı alanlara da yayılarak artacağı tahmin ediliyor.


2014 yılında kurulan VEMASinnovativ de çatı kuruluşu gibi geleceğin üretim teknolojisi için çalışıyor. VEMASinnovativ bilgi, tecrübe ve teknoloji transferi konusunda şirketlere destek veriyor. Türkiye makine sektörüne önemli yenilikler getirecek Türkiye’nin Makinecileri ile VEMASinnovativ işbirliğinin kapsamını ve detaylarını VEMASinnovativ CEO’su Prof. Dr. Dieter H. Weidlich’e sorduk.

VEMASinnovativ CEO’su Prof. Dr. Dieter H. Weidlich

Foto: Martin Klindtworth

Fraunhofer Enstitüsü IWU, sektörde araştırma ve geliştirme alanında yeniliklerin öncüsü olarak görülüyor. Kuruluş, işbirlikleri kapsamında yeni potansiyeller yaratıyor, çözümler sunuyor, teknoloji geliştiriyor. Fraunhofer Enstitüsü IWU’nun faaliyet alanına biraz daha odaklanacak olursak; makine sistemleri, bileşenler, teknolojiler ve süreçler temelinde gösterdiği başarıların ön plana çıktığı görülüyor. Kuruluş, 550 nitelikli çalışan ile Almanya’nın Chemnitz, Dresden ve Zittau kentlerinde hizmet veriyor. Sadece makine imalatı için değil, otomotiv, havacılık, tıp, ve elektrik alanında da hizmet sunan Fraunhofer Enstitüsü IWU çalışma ortaklıklarını rekabette yeni fabrika konseptleri, insanın üretimdeki rolü, kaynak verimliliği sağlayan teknoloji alanlarında güçlendiriyor. Fraunhofer Enstitüsü IWU’nun desteğiyle

Öncelikle VEMASinnovativ’i tanıyabilir miyiz? Bu oluşum ne zaman ve nasıl bir misyonla kuruldu? VEMASinnovativ’in faaliyet alanlarından bahseder misiniz? VEMASinnovativ, teknoloji transferi, bilgi ve tecrübe değişimi, piyasa gelişimi ve değer zinciri boyunca ürünlerin gelişmesine yönelik sinerji için teknoloji ve açık-ürün platformu olarak hizmet veriyor. VEMASinnovativ, Ocak 2014 tarihinde Saksonya makine mühendisliği ve inşaat makineleri şirketlerinin performansını ve rekabet gücünü artırma hedefiyle kuruldu. Faaliyet alanlarını; teknoloji transferi, inovasyon sürecinin desteklenmesi, pazar geliştirme ve profesyonel hizmet olmak üzere dört başlık altında sıralayabiliriz. Faaliyet alanlarınızdan teknoloji transferi konusunu biraz detaylandırır mısınız? Teknoloji transferi makine sektörü göze alındığında üretici ve tedarikçi için nasıl bir öneme sahip? Teknoloji transferinin temel amacı, şirketlerin rekabet gücünü artırması ve desteklemesidir. Bu çerçevede üç yol izleniyor: Yeni araştırma sonuçlarının sunumu, şirketlerin gelecek araştırma projelerine, projelerin ve ihtiyaçlarının dahil edilmesi ve sanayici çevrelerinde yeni konuların tartışılması.

SAKSONYA EYALETİNİN EKONOMI, ÇALIŞMA VE ULAŞTIRMADAN SORUMLU BAKANI MARTIN DULIG, MAİB YÖNETIM KURULU ÜYESI SEVDA KAYHAN YILMAZ, TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ ALMANYA DANIŞMANI AHMET YILMAZ VE VEMASINNOVATIV CEO’SU PROF. DR. DIETER H. WEIDLICH, LEIPZIG 2015 INTEC/Z FUARI’NDA DÜZENLENEN TÜRKIYESAKSONYA İŞBIRLIĞI FORUMU SONRASI AYNI KAREDE BULUŞTU.

85


stratejik ortak

TÜRK-ALMAN ARAŞTIRMA, İNOVASYON VE EĞITIM YILI KAPSAMINDA TÜRKIYE-SAKSONYA İŞBIRLIĞI FORUMU’NDA MAİB YÖNETIM KURULU ÜYESI SEVDA KAYHAN YILMAZ VE VEMASINNOVATIV CEO’SU PROF. DR. DIETER H. WEIDLICH KONUŞMA YAPTI.

Türkiye’de hangi kuruluşlar ile işbirliği yapıyorsunuz? Türkiye’deki stratejik ortağınız olan Türkiye’nin Makinecileri ile işbirliğiniz ne zaman nasıl başladı? Başta Türkiye’nin Makinecileri olmak üzere Türkiye’de Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve Konya Ticaret Odası (KTO) ile de işbirliği yapıyoruz. Türkiye’nin Makinecileri ile ortaklığımız, Ekonomik İşler, Çalışma ve Ulaştırmadan Sorumlu Saksonya Bakanı’nın katılımıyla 2014 yılında imzalanan mutabakat zaptı ile başladı. Türkiye’nin Makinecileri ile söz konusu olan üç temel işbirliği alanımız şunlardır: Saksonya ile Türkiye merkezli şirket arasındaki işbirliğini desteklemek, inovasyon teknolojilerine ilişkin atöl-

VEMASINNOVATIV’IN STRATEJIK PARTNER OLARAK BELIRLENMESINDE; VEMASinnovative’in Almanya’nın en eski, köklü makine ihtisas merkezlerinden biri olan Saksonya’da bulunması, Saksonya’nın Doğu-Avrupa ülkeleri ve Rusya ile ekonomik ilişkilerinin iyi olması, Merkezin Fraunhofer Enstitüsü IWU gibi uygulanabilir Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştiren bir kuruluşun himayesinde bulunması etkili oldu.

86

ye çalışmaları ve forumların uygulanması ile Ar-Ge alanında işbirliği. VEMASinnovativ ve Türkiye’nin Makinecileri işbirliği Almanya ve Türkiye makine sektörü için nasıl bir sinerji yaratıyor? Bu işbirliği sonucunda VEMASinnovativ’in ulaşmak istediği hedef nedir? Türkiye’nin Makinecileri ile işbirliği sonucunda dört ana alanda oluşan sinerjiyi adlandırabilirim. Bunlar: “üst düzey yeni üretim teknolojilerine erişim”, “uygulamalı araştırmaya erişim (yeni malzemeler, yeni teknolojiler)”, “teknoloji transferi” ve “kültürlerarası deneyim paylaşımı”. VEMASinnovativ ve Türkiye’nin Makinecileri işbirliğinin ana hedefi, yeni pazarlara erişim (müşteriler ve tedarikçiler) ve teknoloji transferidir. Türkiye’nin Makinecileri ve Saksonya İşbirliği Forumu 2015 ve 2017 yılında Almanya’nın Leipzig kentinde gerçekleştirildi. Bundan önce Fraunhofer Enstitüsü IWU, Türkiye’den şirketler ile beraber Almanya’nın Chemnitz kentinde eğitim programı yaptı.Türkiye-Saksonya teknoloji forumları Konya ve Bursa’da gerçekleştirildi. Türkiye’den ticari şirketler, enstitüler ve araştırma şirketleri ile ikili temaslar gerçekleştirilirken Türkiye’den şirketler Almanya’yı ziyaret etti. “Araştırma, Eğitim ve İnovasyon’da TürkAlman Yılı 2014” kapsamında “Türkiye- Saksonya Ortak Projesi-TechKAP Otomobil Üretimi için Teknoloji” gerçekleştirildi.


Fraunhofer Enstitüsü IWU, makine takımları ve şekillendirme teknolojisi alanında hangi inovatif çalışmaları yapıyor? Alman makine sanayisi ve üretim teknolojisi için kuruluşun önemi nedir? Fraunhofer Enstitüsü IWU, mekatronik ve hafif yapılar, üretim teknolojisi ve kurgu, makine sektörü ve aksamları ile üretim sistemleri ve işleme alanlarında inovatif çalışmalarına devam ediyor. Kuruluş, Almanya sanayisi için bilimsel araştırmalar ve geliştirme ortaklığı yapıyor. Ayrıca otomotiv ve makine sektörlerinde 25 yıldır üretim teknolojisi alanında uygulama odaklı araştırma ve geliştirmeye odaklanmış durumda. Sadece otomobil gövdesi ve güç aktarma parçaları imalatı için akıllı üretim sistemleri geliştirmekle kalmıyor aynı zamanda ilgili şekillendirme ve kesme üretim süreçlerini de optimize ediyor. Ayrıca Fraunhofer Enstitüsü IWU, üretim teknolojileri için bilişim ve iletişim teknolojileri dahil verimli kaynak üretimine de odaklanıyor. Fraunhofer Enstitüsü IWU, Endüstri 4.0 temelinde üretim teknolojilerindeki gelişmeleri nasıl görüyor? Endüstri 4.0 ile beraber müşteri ihtiyaçlarına hızlı ve esnek tepki verme ve düşük kaynak ile yüksek çeşitlilik sunma kabiliyeti kazanılacak. Küçük seriler için otomasyon mümkün olacak. Nesneler ve insanlar aracılığıyla akıllı veri edinimi, depolanması ve dağıtımı mümkün olacak. Daha kolay kontrol mekanizması ve kalite kontrolü sağlanırken bunun yanında yeni iş modellerinin geliştirilmesi de kolaylaşacak.

Türkiye’nin Makinecileri üretim teknolojilerindeki dönüşümü yakalamak için Fraunhofer Enstitüsü IWU ile hangi alanlarda işbirliği yapabilir? Makine takımları ve şekillendirme teknolojisi, Fraunhofer Enstitüsü IWU’nun ana araştırma alanlarından biridir. Örneğin kesme işlemi, hafif yapılar ve Endüstri 4.0 için işbirlikleri yapılabilir. Avrupa düzeyinde araştırma ve/ veya ikili Almanya-Türkiye programlarında beraber çalışabiliriz. Eğitim programları da Türkiye’den şirketler için tercih edilebilir. Halihazırda Türkiye’nin Makinecileri ile ortak yürüttüğümüz AB projesi sonucunda her iki ülkenin şirketleri ve araştırma kuruluşları arasında ikili işbirlikleri güçlenecek. Türkiye merkezli şirketlere üst düzey üretim teknolojisi alanında ileri eğitim verilebilecek.

“VEMASINNOVATIV VE TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI IŞBIRLIĞININ ANA HEDEFI, YENI PAZARLARA ERIŞIM (MÜŞTERILER VE TEDARIKÇILER) VE TEKNOLOJI TRANSFERIDIR.”

Fraunhofer Enstitüsü IWU

87


makale

2017 YILINDA DIŞ PAZAR KOŞULLARI DAHA UYGUN DÜNYA EKONOMISINDE 2015 VE 2016 YILLARININ ILK AYLARINDA ÖNEMLI BELIRSIZLIKLER VE DALGALANMALAR YAŞANMIŞTI. BUNA KARŞIN ILK VERILER DÜNYA EKONOMISININ 2017 YILINA IYI BAŞLADIĞINI GÖSTERIYOR. MAKINE SANAYISI DE BU UYGUN PAZAR KOŞULLARINDAN IHRACAT YÖNÜYLE YARARLANACAKTIR.

Y

ılın ilk aylarında dünya ekonomisinde reel kesime ilişkin ilk veriler oldukça olumlu. Son yıllarda ilk aylar içinde görülen beklentilerdeki bozulma da 2017 yılında yaşanmıyor. Reel sektör için önemli bir gösterge olan PMI verileri tüm ülkelerde rekor yüksek seviyelere çıkarken, veriler imalat sanayisinde ve hizmetler sektöründe siparişlerin arttığına ve işlerin genişlediğine işaret ediyor. Buna bağlı olarak artan siparişlerle kapasitelerin dolması bir dönem sonra yavaşlayan yatırımları da tetikleyecektir.

88

OECD çok sayıda ülke için her ay ekonomik göstergelerden oluşan öncü endeks açıklıyor. Söz konusu endeksler uzun süredir zayıf seyrediyor, iyileşmeler dengesiz oluyor ve bazı ülkelerde iyileşme görünürken diğerlerinde zayıflama yaşanıyordu. OECD öncü göstergeleri Aralık 2016 ve Ocak 2017 aylarında ise hemen tüm önemli ülkelerde pozitife dönerek genele yayılan bir iyileşmeye işaret ediyor. Gelişmiş ülkelerde iyileşme uzun süredir devam ediyor. Çin, Brezilya, Rusya ve Hindistan da uzun süre sonra ilk kez aynı anda iyileşme yaşamaya başladı.


KÜRESEL TİCARETTE BÜYÜME İŞARETLERİ 2015 ve 2016 yıllarının ilk aylarında küresel mali piyasalarda önemli dalgalanmalar yaşanmıştı. Geçen yıl FED faiz artışı korkusu ve Çin’de yavaşlama endişesiyle mali piyasalarda sert dalgalanmalar olmuştu. 2017 yılına ise küresel mali piyasalar oldukça sakin başladı. FED faiz artışı beklentileri daha makul karşılanıyor. Buna bağlı sert sermaye kaçışları yaşanmıyor. Para birimleri arasındaki dalgalanmalar da azaldı. Mali piyasalarda dalgalanmaların azalması reel sektör yatırımları içinde daha uygun koşullar ve finansman olanakları yaratıyor. Dünya Ticaret Örgütü de 2016 yılının ikinci yarısından itibaren yeni geliştirdiği öncü göstergeleri açıklıyor. En son Aralık 2016’da yayınlanan öncü göstergeler küresel ölçekte ithalat siparişlerinin arttığına işaret ediyor. Taşımacılık navlun endeksleri halen zayıf olmakla birlikte geçen yıllardaki Ocak ayı seviyelerinin üzerinde. Bu çerçevede küresel ticarette de iki yılın ardından yeniden büyüme işaretleri alınıyor. Yakın ve komşu pazarlarımızdaki ekonomik koşullar da iyileşmeye başladı. Enerji ve emtia fiyatlarındaki artış özellikle enerji ihracatçısı ülkelerde ekonomik büyümeleri hızlandıracak. Bu pazarlarda yaşanan ekonomik yavaşlama nedeniyle yatırımlar son iki yıldır ötelenmişti. 2017 yılından itibaren yatırımların yeniden hareketlenmesi bekleniyor. Bu durum da makine ihracatımızı olumlu yönde etkileyecektir. AB PAZARININ TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNE ÜÇ ÖNEMLİ FAYDASI Dünya ekonomisi ve ticaretinde uzun süre sonra ilk kez genele yayılan ve sürdürülebilir olacağı tahmin edilen bir iyileşme yaşanıyor. Bu iyileşmenin önünde engel olacak tek endişe kaynağı ise Trump yönetiminin politikaları ve uygulamaları olacaktır. AB pazarındaki gelişmeler de önem taşıyor. AB, 2017 yılında İngiltere’nin ayrılışını belirleyecek. Ayrıca yapılacak önemli seçimlerle Avrupa’nın siyasi haritası da yeniden şekillenecek. Bu çerçevede Avrupa’da yaşanabilecek yeni siyasi kırılmalar son iki yıldır yaşanan ekonomik toparlamayı da yeniden bozma riski taşıyor. AB pazarı Türk makine sektörü için üç önemli fayda sağlıyor. Öncelikle AB pazarı Türk makine sanayisinin en önemli pazarı. Makine ihracatının yüzde 60’ı AB ülkelerine gerçekleştiriliyor. AB, dünyanın en büyük makine pazarıdır ve Türk makineleri bu pazara serbestçe girebiliyor. Bu durum Türk makine sanayisi için önemli bir ölçek avantajı sağlıyor. Üçüncü fayda ise Türk makine

sanayisinin ürün standartları, üretim kalitesi, katma değeri, inovasyon ve Ar-Ge çalışmaları AB pazarına eklenmiş olması nedeniyle sürekli iyileşerek alıcıların talepleriyle şekilleniyor. Türk makine sanayisi AB makine sanayisiyle hem rekabet hem de işbirliği içinde bulunuyor. Türkiye makine sanayisi AB’nin önemli üretici ülkelerinden biri olmaya aday bir gelişim sergiliyor. AB’de Almanya, İtalya, Fransa gibi güçlü üreticilerin yanı sıra İspanya, Polonya, Çekya gibi ülkeler de üretim ve ihracat yönüyle rakibimiz. AB içerisinde konulan standartlara Türk makine sanayisi de uyum sağlıyor. Türk makine sanayisi aynı zamanda Avrupa’daki teknolojik gelişmeleri de yakından izliyor. Bu alanlarda pazarın sağladığı işbirliği olanakları Türk makine sanayisinin gelişimine katkı sunuyor. Türk makine sanayisi yaklaşık 50 yıldır AB pazarı ile iç içe. Türkiye’de makine sanayisine öncülük eden girişimcilerin önemli bir bölümü Avrupa eğitimli veya Avrupa’da sektörde çalışmış kişilerden oluşuyor. Bu nedenle sektör Avrupa pazarını çok iyi tanırken müşterilerle de uzun yıllara dayanan ilişkiler kurmuştur. Pazarın büyüklüğü de halen önemli olanaklar sunuyor. Pazarın yakınlığı da bu anlamda çok büyük avantajdır. Her alanda kurallı bir piyasa içinde çalışılıyor. AB ülkelerinde yaşanan durgunluğun yarattığı ekonomik sorunlar, euronun geleceğiyle ilgili parasal sorunlar ve Brexit gibi siyasi sorunlara rağmen AB pazarı Türk makine sektörü için vazgeçilmez bir pazardır ve daha uzun yıllar da en büyük pazar olmaya da devam edecektir. Türk makine sanayisi ürünleri AB pazarına Türkiye pazarından daha rahat mal satabiliyor. Diğer tüm dış pazarlar ise Türk makine sanayisi için farklı pazarlar anlamına geliyor. AB pazarında 28 ülkenin tek bir ürün standardı varken, diğer her ülke için ayrı standart olabiliyor. Diğer her pazarın dinamikleri ve talepleri farklıdır. Yakınlık avantajı da mühendislik hizmetleri, satış sonrası hizmetler, yedek parça tedariki, bakım-onarım gibi hizmetlerin daha kolay yapılmasını sağlıyor. AB dışı pazarların her birinde bu alt yapının kurulması gerekiyor. Bu nedenle AB dışındaki pazarlarda gelişme önemli zaman ve sermaye gerektiriyor. Türkiye, AB’nin makine tedarikçilerinden biridir. Ancak AB makine ithalatı içinden yüzde 2,5 pay alınabiliyor ve bu pay potansiyelinin oldukça altındadır. Bu nedenle Türk makine sanayisi AB pazarından daha yüksek pay almayı hedeflemelidir.

Can Fuat GÜRLESEL MAİB Danışmanı

89


analiz

YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI: POST-KEYNESYEN POLİTİKALAR ÇİN’İN BÜYÜME BEKLENTİLERİ, FED’İN FAİZ ARTIRIMI, SİYASİ VE JEOPOLİTİK GELİŞMELERİN IŞIĞINDA KAPATTIĞIMIZ 2016 SONRASINDA, 2017 YILINDA YALNIZCA İÇERİDE BAŞKANLIK TARTIŞMALARI DEĞİL AYNI ZAMANDA KÜRESEL ARENADA OLASI GELİŞMELER DE TÜRK EKONOMİSİNİ DERİNDEN ETKİLEYECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR.

90

K

üresel düzlemde 2017 yılında yaşanması beklenen kırılmanın başında Trump ABD’sinin politikaları etkili olacak. Çin tarafından yapılan küreselleşme vurgusu da bu noktada devreye giriyor. Normal şartlar altında küreselleşmenin bayraktarlığını yapan ABD’nin bugüne kadarki genel teamüllerinin dışında piyasa mekanizmasına, liberal politikalara uygun olmayan bir takım yöntemlerle müdahale etmesi, Çin’in ABD’yi ilginç bir şekilde küreselleşmenin önünde bir engel olarak görmesine neden oluyor. Trump’ın 20 Ocak öncesinde sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarla, iki otomotiv firmasının yatırımlarını ABD’ye çekmeyi başarmış olması, Trump ekonomisinin ticaret ve yatırımlarda ABD lehine önemli sapmalara yol açabileceğinin en net

göstergesi oldu. NAFTA’nın gözden geçirilecek olması ve TTIP’in devamına ilişkin belirsizlik, dünya ticaretinin yüzde 40’ından fazlasını gerçekleştiren ülkelerin serbest ticaretine ilişkin bugüne kadar atılan adımların boşa çıkmasına neden olacak türden. 2017 yılında beklenen gelişmelerin yalnızca bununla sınırlı kalmayacağı kesin görünüyor. Zira ABD’nin Çin’i kur manipülasyonuyla suçlaması ve Çin’e karşı verilen dış ticaret açığının kur kaynaklı olduğunu dile getirmesi dahi, hâlihazırda ABD’nin politika söylemlerine oldukça ılımlı cevaplar veren Çin’in orta vadede yeni politikalar aramak zorunda kalacağına işaret ediyor. Bu çerçevede değerlendirildiğinde, mevcut durumda serbest ticaret üzerinden yürüyen tartışmanın önümüzdeki dönemde kur üzerinden devam


edeceği ve ABD-Çin dış ticaretinden başlayarak orta vadede ikili ve çok taraflı ticaret dengelerini etkileyeceğini öngörmek mümkün. ABD KORUMACI POLİTİKALARLA BÜYÜMESİNİ HIZLANDIRACAK Yalnızca serbest ticaret değil aynı zamanda diğer maliye politikalarıyla birleştirildiğinde, Ocak 2017’de yönetimi devralan Trump’ın uygulamaya koymayı vaat ettiği politikaların büyüme üzerindeki etkisi, yapılan tahminlere göre, ABD’nin büyümesini iki katına çıkarabilir. Bu düzeyde bir etkiyi doğuracak politikaların başında, gevşek bir mali politika geliyor. Trump’ın altyapı yatırımlarına ağırlık veren mali genişleme politikası, beraberinde daha güçlü dolar ve yüksek faiz senaryosunu da hayata geçirecektir. ABD ekonomisinin aşırı ısınmasına bağlı olarak FED’in 2017 yılında faiz artırımında daha kararlı davranacağına olan inancın kuvvetlenmesi ise dünyanın geri kalan kısmında ve özellikle gelişme yolundaki ülkelerde durgunluk ve borç krizlerini beraberinde getirebilir. AB’NİN GÜNDEMİNDE SEÇİMLER VE BREXIT VAR 2017’de AB kanadında beklenen gelişmeler de Türkiye ekonomisinin büyümesi üzerinde olumlu bir ivme yaratmayacak. Zira üç büyük AB ekonomisinde (Hollanda, Fransa ve Almanya’da) 2017 yılında seçim yaşanacak olması ve bu ekonomilerin parasal birlik ekonomisinin yüzde 56’sını temsil ediyor olması, bu ülkelerde ne türden siyasi gelişmeler yaşanacağı belirsizliğini beraberinde getiriyor. Eurobarometer sonuçlarına göre 2015 yılında AB’nin en önemli sorunu yüzde 48 ile göçmen sorunu ve yüzde 39 ile terörizmdi. Bu durum, AB’de 2017 yılında çok farklı siyasi çizgilerin ön plana çıkmasına neden olabilir. AB ekonomisi üzerindeki bir diğer belirsizlik kanalı Brexit olacak. 2,8 milyon Avrupa vatanda-

şı İngiltere’de yaşarken, 1,1 milyon İngiliz’de AB sınırları içerisindeki diğer ülkelerde yaşamaya devam ediyor. Bu geçişkenlik, sonrasında olası ekonomik etkinin boyutunun net bir şekilde ortaya konulmasına engel oluyor. ÇİN YA YUANI DEVALÜE EDECEK YA DA İHRACATTA AGRESİFLEŞECEK 2017 yılında Çin ekonomisinde beklenen gelişmeler de iyimserlikten uzak: Gelişme yolundaki ülkelerden son dönemde çıkan paranın dörtte üçünün Çin’den çıkmış olması ve bu çıkışın devam etme olasılığı, yalnızca Çin’in değil aynı zamanda pek çok ülkenin büyümesini olumsuz etkileyebilecek nitelik barındırıyor. Trump’ın korumacı politikalarıyla birleştiğinde, büyüme oranında olası yavaşlama daha da derinleşebilir. Bu durumda Çin’in iki farklı stratejiyi hayata geçirmesi beklenebilecektir: İhracatını artırmak adına yuanın devalüe edilmesi ya da ticarette yeni ticaret partnerlerinin bulunması. Çin’in alternatif pazar arayışları, zaten eksenin Asya’ya kaydığı bir uluslararası ticaret ortamında tüm taşları yerinden oynatabilir. Bu durumda, başlangıçta ABD’nin uygulamaya koyacağı korumacı politikalar kartopu etkisiyle pek çok ülkenin kendi iç pazarını korumaya dönük tedbirler almasına neden olabilir. Aynı zamanda ülkeler ihracatlarını artırmak adına çok daha agresif ihracat desteklerini hayata geçirecektir. Aynı zamanda ABD’de Cumhuriyetçilerin öngördüğü vergi düzenlemelerinin DTÖ kurallarına aykırılık içermesi, uluslararası ticareti düzenlemeye yönelik çok uluslu düzenlemelerin kısa dönemli de olsa defacto etkisini yitirmesine neden olacaktır. Buna bağlı olarak da ülkeler, dış ticaret politikasında doğrudan kısıtlayıcı önlemleri uygulamak yerine dolaylı korumacılık politikalarını hayata geçirecektir. Üretimin yeniden ABD’ye kayması ve özellikle ABD’nin Çin ile mücadele edecek olması, Çin’in daha agresif politikalarla saldırmasına yol açabi-

Alper KARAKURT Makine İhracatçıları Birliği Danışmanı

OCAK 2017’DE YÖNETIMI DEVRALAN TRUMP’IN UYGULAMAYA KOYMAYI VAAT ETTIĞI POLITIKALARIN BÜYÜME ÜZERINDEKI ETKISI, YAPILAN TAHMINLERE GÖRE, ABD’NIN BÜYÜMESINI IKI KATINA ÇIKARABILIR.

91


analiz

G20 ÜLKELERİ İÇERİSİNDE GSYİH ARTIŞ HIZINDA 2017 VE 2018 YILINDA EN YÜKSEK DÖRDÜNCÜ BÜYÜME ORANINA SAHİP OLMASI BEKLENEN TÜRKİYE’NİN BU KÜRESEL GELİŞMELERİN DIŞINDA KALMASI YA DA ETKİLENMEMESİ BEKLENILMEMELİ.

lir. ABD kanadında bu mücadelenin ilk işareti, Aliexpress’in ABD’de fikri-sınai hakların ihlali nedeniyle kara listeye alınması ile başlamış görünüyor. Hiç kuşkusuz bu mücadele dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında yaşanmakla kalmayacak, buna diğer ülkeler de katılacaktır. MÜDAHELECİ POLİTİKALAR KALICI BİR ETKİ BIRAKACAK G20 ülkeleri içerisinde GSYİH artış hızında 2017 ve 2018 yılında en yüksek dördüncü büyüme oranına sahip olması beklenen Türkiye’nin bu küresel gelişmelerin dışında kalması ya da etkilenmemesi beklenmemeli. Yeni yıl ile birlikte yapılan tüm bu tahminlerin ne derece 2017 ile sınırlı kalacağı, daha uzun döneme yayılıp yayılmayacağı ise oldukça belirsiz görünüyor. Ancak Trump sonrası dönemin dünya ekonomisi üzerinde kalıcı bir takım tesirlerinin olma olasılığı oldukça yüksek; özellikle liberal politikalardan ülkelerin daha müdahaleci politikalara yönelecekleri olası görünüyor. ABD ve Çin üzerinden başlayarak pek çok ülkeye yayılması olası bu politikalar, 2017 sonrası döneme hiç kuşkusuz damga vuracaktır. Ülkelerin, büyüme oranlarını yukarı çekmek adına ekonomilerine kamusal araç ve mekanizmalarla müdahale etmesi bugüne kadar belirli kurallar ve sınırlar dahilinde gerçekleşirken, bundan sonraki dönemde çok daha agresif ve sınırları zorlayan müdahaleleri görme olasılığımız oldukça yüksek. Dış ticaret ve maliye politikası başta olmak üzere pek çok alanda agresif kamusal müdahalelerin yılı olması beklenen 2017 ve sonrasında, küresel arena-

92

da önemli bir kırılım yaşanabilir. Bu kırılmayla birlikte Post-Keynesyen politikalar yeniden gündeme gelecektir. EKONOMİYİ DÜŞÜNCE BİÇİMİ DEVRİMSEL BİR DÖNÜŞÜM YAŞAYABİLİR 1929 sonrası dönemde Keynes’in söylediği ve artık hepimizin aşikâr olduğu sav, talep eksikliğinden kaynaklanan ekonomik yavaşlamayı engellemek için yapılması gerekenin kamu harcamalarını artırarak kamu maliyesi politikalarını devreye sokmaktır. 2017 sonrası dönem, Post-Keynesyen akımın egemen olduğu ve bu akımın politikalarını başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dünyada pek çok ülkenin doğrudan ya da dolaylı uygulamaya koyduğu bir dönem olacak. Bilinenin ötesinde Keynes’in hedefi, kitabını yazdığı dönemde yaşanan krizin teorisini yazmak değil, bundan daha önemli olarak iktisatçıların düşünüş biçimini değiştirmekti. Zira Genel Teori’yi kaleme aldığı sıralarda Bernard Shaw’a yazdığı mektupta Keynes şunu söylemektedir: “Bununla birlikte, benim ruh halimi anlamanız için, iktisat teorisi konusunda yazdığım kitabın dünyanın iktisadi sorunları üzerindeki düşünme biçiminde büyük bir devrim yapacağına inandığımı bilmeniz gerekir.” Post-Keynesyen politikalar döneminde, ülkelerin ekonomiyi düşünme biçiminde bir devrim ve kırılma yaşanacaktır. Şu anda artçı unsurlarını hissettiğimiz bu sarsıntılar, orta ve uzun vadede asıl kırılmayı beraberinde getirecektir. Düşünsel bağlamda ortaya çıkması beklenen bu kırılmanın sonuçlarını hemen hissetmemiz olası görünmüyor; liberalleşmenin devam edeceği söylemi ve görüntüsü altında her ülkenin bunun tam tersi hareketleri çekinmeden hayata geçirecekleri yeni bir dönem kapımızı çalıyor.


makineciler ne okuyor

“OKUMAK UZUN BİR YOLCULUKTUR”

İ

ş dünyası ve sivil toplum çalışmalarıyla yoğun bir tempo içinde olan MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran’la bir araya geldik ve bu defa sektörü değil, son okuduğu ve en çok etkilendiği kitapların onda nasıl iz bıraktığını konuştuk. Okumayı uzun bir yolculuğa benzeten Dalgakıran, “Okumak kararlılık ister, sabır ister. Okumak bir arayıştır. Her arayış ise içinde bulma heyecanını barındırır” diyerek okumaya olan tutkusunu bir kaç kalime ile özetliyor. Dalgakıran’ı bugüne kadar okuduğu kitaplar arasında en çok etkileyen Coelho’nun Simyacı’sı olmuş. Simyacı’nın, kişinin kendi hikâyesini yazmasının önemini anlattığını söyleyen Dalgakıran, “Bu da benim hayat düsturumu oluşturuyor. Bireyin, birey olmanın, bireysel düşünmenin, başka fikirlerden etkilenmenin ve fikirlerin kölesi, uydusu olmanın ne demek olduğunu anlatan, kişinin hayat yolculuğunda kendi hikâyesini yine kendisinin yazması gerektiğini ifade eden bir eser. Bazen aradığımız şeyin uzaklarda değil, çoğu zaman yanı başımızda olduğunu anlamamız gerektiğini ifade eden ve benim açımdan çok çok önemli bir kitap Simyacı” diyor. “HER ŞEY İNANILMAZ BİR HIZLA DEĞİŞİYOR” Halen Yuval Noah Harari’nin Hayvanlardan Tanrılara-Sapiens, Kuantum’un biyoloji üzerine etkisini anlatan Kuantum Sınırında Yaşam ile İlber Ortaylı Seyahatnamesi’ni eş zamanlı olarak okuduğunu belirten Dalgakıran, İlber Ortaylı’nın çok saygı duyduğu bir tarihçi olduğunu ifade ediyor. Kendisinin de tarihe son derece meraklı olduğuna dikkat çeken Dalgakıran, “Çocukluğumdan bu yana tarih okurum ve İlber Ortaylı’yı da çok objektif ve zeki bir tarihçi olarak görürüm. Kitabında yaşamı boyunca gezip gördüklerini kaleme almış olması beni de se-

yahat ettiği o yerlere götürüyor” diyor. Dalgakıran, okuduğu kitaplarla ilgili ise şunları aktarıyor: “Hayvanlardan Tanrılara-Sapiens, insanlık tarihinin önemli sorularını ele alıyor: Niye varız? Nasıl olduk? Bütün bunlar ne? Evrenin ve hayatın anlamı nedir? İnsan olmanın en önemli unsurlarından biri bunları düşünmek ve yine bunlar hakkında soru sormak. Kitap; insan ırkının var oluşu, evrenle ve doğayla ilişkileri ve insanın gelişim ve değişim serüvenini bilimsel olarak ele alıp tartışıyor. Bilim olmadan insanın düşünebileceğini tahmin edemiyorum. Fakat bilime tapıcılığı da aynı şekilde çok sağlıklı bulmuyorum. Çünkü her şey inanılmaz bir hızla gelişip değişiyor. Bugün doğru bildiğimiz şeylere yarın ‘Hayır öyle değil!’ denilebiliyor. 20 yıl önce maddenin en küçük parçasının atom olduğunu sanıyorduk ama bugün atomaltı parçacıkları biliyoruz. Dolayısıyla bilimin ışığı çok önemli fakat her şeyde olduğu gibi insanın kendi septik tavrını, merakını ve öğrenme duygusunu sürekli tazelemesi ve koruması gerekiyor. Kuantum mekaniği, Newton Fiziği’nden sonra dünyadaki bilimsel dönüşüme çok büyük sürat kazandıran bir buluştur. Bugün gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin üçte birinden fazlası, kuantum mekaniğinin bulunmasıyla ortaya çıkan bilimsel verilerin endüstriye dönüştürülmesiyle elde edilen gelirlerden oluşuyor ve bu durum dünyayı giderek çok daha büyük bir hızla değiştiriyor. İnsanların büyük çoğunluğu, Batı’nın bilimsel ya da gelişmişlik düzeyi olarak belirli bir yere geldiğini ve artık çöktüğünü düşünüyor fakat bunlar inanılmaz derecede yanlış yargılar. Bu noktada tam aksi bir görüşe sahibim. Bilimsel alanda gelişen ülkeler bundan sonraki süreçte çok daha büyük bir süratle ilerleyerek gelişmemiş ülkelerle aralarındaki farkı inanılmaz seviyelere taşıyacak.”

Adnan DALGAKIRAN MAİB-Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Başkanı

ADNAN DALGAKIRAN YOĞUN İŞ PROGRAMINDAN ARTA KALAN ZAMANLARDA KİTAP OKUMAYA ÖZEL ZAMAN AYIRANLARDAN. DALGAKIRAN’IN BUGÜNE KADAR OKUDUĞU VE EN ÇOK ETKİLENDİĞİ KİTAP İSE PAULO COELHO’NUN SİMYACI’SI OLMUŞ.

93


fuar rotası

MART AYINDA KENDİNE YOĞUN BİR FUAR PROGRAMI HAZIRLAYAN MAKİNE SEKTÖRÜ; LAS VEGAS, BERLİN VE LEIPZIG’DEKİ İHTİSAS FUARLARINDA YERİNİ ALMAYA HAZIRLANIYOR. TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN DE KATILACAĞI FUARLARA GİDECEK İŞ İNSANLARI İÇİN SÖZ KONUSU ŞEHİRLERDE NELER YAPABİLECEKLERİ İLE İLGİLİ BİR GEZİ ROTASI ÇİZDİK.

94


H

er yıl olduğu gibi 2017 yılında da kendine yoğun bir fuar takvimi hazırlayan makine sektörünü Mart ayında da önemli olan ihtisas fuarları bekliyor. 7-11 Mart tarihleri arasında Las Vegas’ta eş zamanlı olarak gerçekleşecek IFPE 2017 Hidrolik, Pnomatik ve Redüktör Fuarı ve CONEXPO İş ve İnşaat Makineleri Fuarı bunlardan ikisi. Fuarların vazgeçilmez pazarlarından biri olan Almanya ise Mart ayında makine sektörü ile ilgili farklı fuarlara ev sahipliği yapacak. 7-10 Mart tarihlerinde Leipzig’de INTEC Metal İşleme ve Otomasyon Fuarı, 14-18 Mart tarihlerinde Frankfurt’ta ISH Frankfurt Enerji, Isı ve Havalandırma Fuarı gerçekleşirken Berlin’de ise 28-31 Mart tarihlerinde WASSER BERLİN Su Arıtma ve Teknolojileri Fuarı ziyaretçilerle buluşacak. AVRUPA’NIN SANAT VE KÜLTÜR MERKEZI: BERLIN Almanya deyince akla ilk gelen şehirlerden biri olan Berlin, daha çok Avrupa’nın Türkiye ayağı olarak bilinse de, aslında bir gezginin arayabileceği birçok özelliğe sahip. Tarih, sanat, keşfedilmek için bekleyen sokak ve müzeler. Başarılı metro sisteminden kaynaklı ulaşım kolaylığını ve gece hayatının eğlenceli oluşunu da unutmamak gerekir. Tarihi yapıları, müzeleri, geniş caddeleri ve tertemiz havasıyla içinden nehir geçen şehir Berlin’de, gezilecek pek çok nokta bulunuyor. Avrupa’nın sanat ve kültür merkezi olarak anılan şehrin turistik noktalarını gezebilir, arka sokaklarını keşfedebilir ve şehrin bohem atmosferini sonuna kadar yaşayabilirsiniz. ALMAN KÜLTÜRÜNÜ EN IYI ANLATAN KENT: LEIPZIG Roma İmparatorluğu döneminden bu yana Almanya’nın en önemli ticaret şehirlerinden biri olan Leipzig; gezilecek yerleri, köklü üniversiteleri, kültür ve sanat izleri taşıyan meydanları, tarihi yapıları ve zengin müzeleri ile ziyaretçilere farklı bir deneyim sunuyor. Ihlamur ağaçlarının bulunduğu yer anlamına gelen Leipzig’in merkez nüfusu 500 bini, metropol nüfusu ise 3,5 milyonu aşıyor. Avrupa’da matbaa ve kitap evleriyle tanınan şehirde, eğitimli nüfusun varlığı hissediliyor. Müzikle, sanatla, tarihle içi içe geçmiş bir şehir olduğundan gezilecek ve görülecek yerleriyle adından bir hayli söz ettiriyor. Klasik müzik denilince akla gelen en önemli isimlerden Johann Sebastian Bach’ın memleketi olan Leipzig, ticaret ve fuar şehri olarak bilinir. Bunun sebebi, iki önemli ticaret yolunun birleşim noktasında bulunmasıdır. Ancak şehrin önemi bununla sınırlı değildir. Tarihi

mimarisi, müzeleri, sanat festivalleri ve sosyal yaşamıyla da öne çıkan Leipzig, her dönem turistlerin sevdiği bir lokasyon olmayı başarmıştır. Alman kültürünü en iyi anlatan şehirlerden biri olan Leipzig, her ne kadar ülkenin fuar ve ticaret merkezi gibi görünse de aslında sanatla yoğrulmuş ve hâlâ da bu şekilde yaşayan bir şehir. Zengin tarihi ve göz alıcı mimarisiyle öne çıkan Leipzig şehri, Almanya‘nın en önemli turizm destinasyonlarından biri. Her ne kadar şehir, savaş döneminde çok fazla darbe almış, pek çok yapısı hasar görmüş olsa da, yapılan çalışmaların ardından şimdilerde tertemiz, sakin, dar ve Arnavut kaldırımı sokaklarında gezerken kimi zaman Orta Çağ ruhunu da yaşatan bir yer burası. Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu döneminden başlayarak iki önemli ticaret yolu olan antik Via Regia ve Via Imperii yollarının kavşağı olması nedeniyle yüzyıllardır Almanya’nın önemli ticaret merkezi olan şehirde halen çok önemli uluslararası fuarlar düzenleniyor. İşte 7-10 Mart tarihlerinde makine sektörünün yer alacağı INTEC Metal İşleme ve Otomasyon Fuarı da bunlardan biri. ÇÖLÜN ORTASINDA IŞILDAYAN ŞEHIR: LAS VEGAS Mojave Çölü’nün ortasındaki şehir, özellikle geceleri çok etkileyici bir hale bürünüyor. Las Vegas Strip diye de bilinen Las Vegas bulvarının (Las Vegas Boulevard) sağlı sollu etrafında yükselen oteller, şehri ışıl ışıl bir havaya sokuyor. Otellerin birçoğu isimlerini; dünyanın farklı yerlerindeki şehirleri veya simgeleri temsil edecek şekilde almış. Binaların içleri ve dışları da esinlendikleri şehir veya simgenin özellikleri kullanılarak inşa edilmiş. Gezerken sanki dünyanın farklı yerlerinde dolaşıyormuşsunuz gibi bir hisse kapılıyorsunuz.

95


fuar rotası

BERLİN - LEIPZIG

NERELER GEZILIR?

Eski Opera Brandenburg Kapısı (Brandenburger Tor) - Berlin Şehrin en önemli sembollerinden olan Brandenburg Kapısı, Berlin’in en fazla ziyaretçi çeken bölgelerinden. 1788-1791 yılları arasında inşa edilen kapı, Soğuk Savaş süresince Sovyetler Birliği kontrolünde bulunan Doğu Almanya bölgesinde kalmış. Brandenburg Kapısı’nın önünde bulunan, ıhlamur ağaçlarıyla ünlü Unter den Linden Caddesi’nde yürümek oldukça keyiflidir. Brandenburg Kapısı’nın hemen kuzeyinde de mutlaka görmek isteyeceğiniz Reichstag bulunur. Berliner Dom - Berlin Berliner Dom, adından da anlaşıldığı üzere bir katedral. Son derece etkileyici bir yapı. Uzun bir merdivenin tırmanışının ardından en tepeye çıkmayı başardığınızda, oldukça güzel bir Berlin manzarası ayaklarınızın altında oluyor.

Eski Pazar (Leipzig Markt) - Leipzig Rönesans Dönemi’nin etkisindeki belediye binası Altes Rathaus’un da bulunduğu Leipzig Markt (Eski Pazar), şehrin en eski ve en gösterişli bölge-

96

lerinden biri. Kentte yaşayanların olduğu kadar ziyaretçilerin de buluşma noktası olan meydan ve çevresinde hareketlilik gün boyu sürüyor. Uluslar Muharebesi Anıtı (Völkerschlachtdenkmal) - Leipzig Şehrin kuruluşunda ve Almanya eski tarihinde oldukça fazla öneme sahip olan 1813 savaşlarında Napolyon’un aldığı büyük yenilgiyi anmak için yapılan anıt, şehrin sırtlarında yer alıyor. 150 metrelik yüksekliğiyle, Avrupa’nın en büyük anıtı unvanına da sahip.

ALIŞVERIŞ Berlin’de alışveriş açısından seçenek çok. Tarzınız ne olursa olsun, size hitap edecek bir şeyler bulabilmeniz mümkün. Birkaç bilinen yer ve sıralamak gerekirse:

Friedrichstrasse

Friedrichstrasse; S-bahn’a binip Friedrichstrasse durağında inerek kolaylıkla ulaşabileceğiniz bu bölgenin bir ucu Chechpoint Charlie’ye, bir ucu Unter den Linden’e uzanır. Kurfürstendamm; Burası aslında Berlin’in güzel ve büyük bir caddesi. Oradaki insanlar genellikle “Ku’damm” diyor. Üzerinde ve civarında çok sayıda mağazayı görebileceğiniz alışveriş için oldukça mantıklı bir yer. Ka De We; Burası Berlin’in en pahalı ve içinde çok sayıda lüks markanın bulunduğu bir yer olarak biliniyor. Alexa; Akşam 9’a kadar açık olan alışveriş merkezinin içinde 200’e yakın mağaza bulunuyor. Ayrıca çok merkezi bir noktada olduğu için toplu taşımayla ulaşmak oldukça kolay. Leipzig hem modern alışveriş mer-

kezlerinin hem de geleneksel eşyaların bulunduğu çarşıların yer aldığı bir şehir. Çarşılarda geleneksel yiyecekler ve antikalar satılırken alışveriş merkezlerinde dünya markalarına ait ürünleri bulabilirsiniz. Königshaus ve Messehofspassage bölgesi mağazaların bulunduğu yerlerdir. Specks Hof, Barthels Hof, Städtisches Kaufhaus şehrin önemli alışveriş merkezlerinden.

DAMAK TADI Berlin’e özgü bir pasta çeşidi olan Berliner; tatlı bir hamur üzerine ya da içine isteğe göre reçel, çikolata konuluyor. Fakat tüm Almanya’nın aksine yerel halk Berliner’e, “Pfannkuchen” diyor. Leipzig mutfağı geleneksel Sakson mutfağı özelliği taşıyor. Ünlü yemekleri arasında etli hamur işleri ile şnitzel var. Alman mutfağı denince akla ilk gelen şey elbette sosis. Frankfurter adı verilen dana sosislerini mutlaka denemelisiniz. Patates de Alman yemeklerinin vazgeçilmez bir malzemesi. Hem yemeklerde hem de yemek yanı garnitür olarak sıklıkla patates kullanılır. Sosis ve patatesin bir arada olduğu meşhur yemekleri “Currywurst”tur. Alman mutfağı pastacılık ve fırıncılık açısından son derece gelişmiştir. Dünyanın en özel ekmeklerini tadabileceğiniz Almanya’nın tatlıları da meşhurdur. Mutlaka tatmanız gereken bu tatlıların başında Black Forest Cake geliyor.

Pfannkuchen


LAS VEGAS

NERELER GEZILIR?

Strip Bölgesi Lüks ve ilgi çekici mimariye sahip otelleri ile görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Bu oteller, bahçeleri, havuzları ve alışveriş merkezleri ile bilinen otellerden oldukça farklı. Mısır piramitleri şeklindeki oteller, Eyfel Kulesi’nin de yer aldığı Paris Otel ve Venedik kanallarının canlandırıldığı Venetian Otel, şehirde güzel vakit geçirilebilecek etkileyici otellerden. Neon Müzesi 1996 yılında açılan Neon Müzesi, altı dönümlük açık bir alanda kurulmuştur. Eski kumarhanelerin ve işletmelerin neon ışıklı tabelalarının sergilendiği açıkhava müzesi, Las Vegas için kültürel ve tarihi anlamda öneme sahiptir. Shark Reef Aquarium 2000 yılında açılan akvaryum, Mandalay Bay Resort and Casino içinde konumlanıyor. Yaklaşık 9 bin metrekarelik alana yayılmış 5 milyon litrelik devasa Shark Reef Aquarium, Kuzey Amerika’nın en büyük akvaryumu olma özelliği taşıyor. Akvaryum, köpekbalıkları, çeşitli türde balıklar ve omurgasızlar gibi sayısız deniz canlısına ev sahipliği yapıyor. Red Rock Kanyonu Her yıl bir milyondan fazla ziyaretçi çeken Red Rock Kanyonu, Las Vegas’da görülmesi gereken doğal alanlardan. Ulusal koruma alanı olarak ilan edilen bölge, şehir merkezi-

nin yaklaşık 24 kilometre batısında bulunuyor. Kırmızı kayaların oluşturduğu alanda kumtaşı tepeleri yer alıyor. Bölgenin en yüksek noktası olan La Madre Dağı, yaklaşık 2 bin 500 metre yüksekliğinde. Mead Gölü sahip görünüme bir Etkileyici olan Mead Gölü, Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük yapay gölü. Göl, Strip bölgesinin yaklaşık 40 kilometre güneyinde yer alıyor. Colorado Nehri’ne Hoover Barajı ile set çekilmesinden sonra oluşmuştur. Yılda yaklaşık 10 milyon kişi tarafından ziyaret edilen Mead Gölü, doğa ve su sporları için de oldukça elverişli bir yapıya sahip.

kalarının ürünlerinin satıldığı mağazalarla karşılaşabilirsiniz. Grand Canal Alışveriş Merkezi, Miracle Mille Shops, Forum Shops, Shoppes at Palazzo ve Crystals City Center popüler alışveriş merkezleri arasında yer alıyor.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM Las Vegas’da şehir içi ulaşım büyük ölçüde otobüslerle sağlanıyor. Otelleri birbirine bağlayan ‘monorail’ adlı tren sistemi ise otelleri gezmeyi son derece kolaylaştırıyor. Kuzey ve Güney Strip olmak üzere ikiye ayrılan bölgede yürüyerek ulaşım sağlayabilirsiniz. Ancak Kuzey Strip’ten Güney Strip’e geçecekseniz taksi kullanmanız gerekiyor.

DAMAK TADI

Mead Gölü

Las Vegas Doğal Tarih Müzesi 16 Temmuz 1991 tarihinde açılan Las Vegas Doğal Tarih Müzesi, Las Vegas Kütüphanesi’nin karşısında, Las Vegas Bulvarı üzerinde yer alıyor. Kültür Koridoru olarak bilinen bölgede bulunan müzede, dinozorlar, deniz ve çöl yaşamına ait sergileri inceleyebilirsiniz. Antik Mısır hazinelerinin de sergilendiği müzede tarantula, yılan ve akrep gibi canlıları da görmek mümkün.

LAS VEGAS’DA ALIŞVERIŞ Alışveriş yapmak için ünlü tasarımcıların butiklerinden devasa outlet mağazalara kadar pek çok seçeneği Las Vegas’da bulabilirsiniz. Şehrin en popüler outlet alışveriş merkezleri, The Belz Factory Outlet ve Las Vegas Premium Outlets’dir.Şehir merkezi ve Strip bölgesinin hemen her yerinde dünya mar-

ABD’nin tüm şehirlerinde olduğu gibi Las Vegas’ta da dünya mutfağına ait lezzetleri bulabileceğiniz sınırsız sayıda kafe ve restoranlar mevcut. Lükse bir hayli düşkün olan Las Vegas’da, dünyaca ünlü şeflerin hazırladıkları yemekleri de tadabilirsiniz. Otellerin restoranları ve açık büfeleri yeme içme için en uygun adresler. Eğer geleneksel Las Vegas lezzetlerini tatmak isterseniz etli ve sebzeli ‘Piccadillo’ çorbası, kızartılmış oreo tatlısı, cheesecake ve yumurta, tere, jambon ve hardalla hazırlanan ‘yumurta salatası’nı deneyebilirsiniz. Las Vegas’da hesabın yüzde 15’i oranında bahşiş vermek bir gelenektir.

Piccadillo

97


makine tarihi

ÜRETİM ENDÜSTRİLEŞİYOR BUGÜNKÜ ÜRETİM TEKNİKLERİNİN TEMELİNİ ATAN IKINCI SANAYİ DEVRİMİ, VERİMLİLİK VE KALİTE YÖNETİMİ KONUSUNDAKİ FİKİRSEL DÖNÜŞÜMLERİ BERABERINDE GETIRMIŞ, BU YÖNÜYLE EKONOMİ BİLİMİNDE DE ÇIĞIR AÇMIŞTIR.

S

anayi Devrimleri’nin tarihsel süreçlerini incelediğimiz yazı dizimizin ilk bölümünde İngiltere’de gelişen ilk Sanayi Devrimi’ni incelemiş ve devrimin hangi şartlarda olgunlaştığı, sonuçlarının üretimde, sosyal hayatta ve teknolojinin ilerleyişinde nasıl etkili oluğuna odaklanmıştık. Buharlı makinelerin çağı olan ilk Sanayi Devrimi’ni takip eden yıllarda, yeni enerji kaynaklarının gelişimiyle üretimde serileşmeye doğru ivmelenen fabrikalaşma, yeni bir sanayi atılımının fitilini de ateşleyecekti.

Gelecek sayımızda 3. Sanayi Devrimi’ni ele alacağız.

98

2’NCİ SANAYİ DEVRİMİ’NİN İKONU OTOMOBİL İlk Sanayi Devrimi’nin önemli isimlerinden James Watt’ın geliştirdiği makine, aslında oldukça verimsizdi. Yüzde 7 gibi çok düşük bir verimle çalışan bu makine üzerinde çalışma-

lar yapan termodinamik biliminin kurucusu Sadi Carnot, mühendislikte Carnot çevrimi olarak bilinen ve günümüzde halen buzdolabı-klima gibi cihazların ısıtma-soğutma prensibini oluşturan çevrimi geliştirerek, yüksek güçte buhar makinelerinin önünü açmış, bu gelişme ise buharlı gemiler, buharlı lokomotifler ve buharlı otomobillerin tarih sahnesine çıkışına neden olmuştur. Bununla birlikte, dıştan yanmalı motorların gelişimine paralel süreçte, içten yanmalı motor teknolojisi de gelişmeye devam ediyordu. İçten yanmalı motorların ilk uygulaması, 1796 yılında, katı yakıtlardan hava gazının elde edilmesiyle gerçekleşti. Hava gazı ile çalışan ilk içten yanmalı motor ise 1860 yılında Fransız mühendisi Étienne Lenoir tarafından yapıldı. 1,5 beygir gücünde olan bu motorun gücünün az olmasının nedeni, hava ga-


TAYLOR’UN YÖNETİM İLKELERİ’NİN DÖRT TEMEL ÖĞESİ ∫ Parmak hesabı yöntemlerini bilimsel metodlarla değiştirmek, ∫ Çalışanın bilimsel olarak seçilmesi, eğitilmesi ve gelişimin sağlanması, ∫ Her bir çalışanın, farklı iş birimlerine göre detaylı olarak bilgilendirilmesi ve denetlenmesi, ∫ İşin yöneticiler ve çalışanlar arasında eşit şekilde bölünmesi.

zının sıkıştırılmadan yakılmasıydı. Gazların sıkıştırılarak yakıldığı zaman gücün artacağı tezini ortaya atan ilk bilim insanı ise William Bennet’tir. Takip eden yıllarda, dört zamanlı devrenin esasını ortaya koyan Alphanse Beande’nin projesi, 1876 yılında Alman mühendis Dr. Nikolaus August Otto tarafından hayata geçirilir. Otto, bu motorun patentini 1877’de ABD’de almış ve 1878’de Fransa’da açılan dünya sergisinde motoru halka teşhir etmiştir. Otto’nun motorunda hava gazı sıkıştırıldıktan sonra ateşleme yapıldığı için motorun verimi ve gücü hayli yükselmişti. Alevle ateşlendiği için motor devri 150-200 devir/dakika civarına çıkarken, yine de bu motor devri otomobillerde kullanılmaya uygun değildi. “Otto Motoru”nu geliştiren Gottlieb Daimler, yanma odasına bakır bir çubuk yerleştirerek, dıştan bakır çubuğu karpit lambası ile ısıtmış ve motorun devrini 800-1000 devir/dakikaya çıkarmıştı. Aynı dönemlerde ABD’li mühendis George Brayton ise yakıt olarak benzin kullanılan bir motor yapma üzerine çalışıyordu. Bu çalışmaların varacağı nokta Charles E. De Forrest’in icadı karbüratör olacak; devam eden ilk 10 yıl içerisinde ise ilk otomobiller şehirlerin caddelerinde dolaşmaya başlayacaktı. SERİ ÜRETİME GEÇİŞ İlk otomobil, Karl Benz’in Daimler motoru ve Forrest’ın karbüratörünü dört teker üzerine oturtmasıyla 1886’da endüstri sahnesine çıktı. ABD’de 1893’te Charles Edgar ve J. Frank Duryea kardeşlerce üretilen otomobiller 1896 yılında Detroit sokaklarında dolaşmaya başlarken, Henry Ford’un meşhur T Modeli ile başlatacağı seri üretime, dolayısıyla da 2’nci Sanayi Devrimi’ne sadece birkaç yıl kalmıştı. Endüstrinin gelişmesiyle birlikte, sadece seçkinlerin ulaşabildiği otomobillerin kitlelere standartlaştırılarak sunulma ihtiyacı, 1913 yılında Henry Ford’un müthiş yatırımıyla karşılanmaya başlandı. Ford’un Cincinnati’de

örneklerini gördüğü mezbahalardan etkilenerek otomobilleri bir seri bant üzerinde üretme fikri o kadar etkili oldu ki, bu üretim sanayide yeni ve devrimsel bir dönüşüme neden olurken, günümüz üretim tekniğinin de temel mantığını oluşturdu. ÜRETİMDE VERİMLİLİĞİN DOĞUMU VE KALİTE YÖNETİMİ İkinci Sanayi Devrimi’nin en az seri üretim kadar önemli bir başka kazanımı ise üretimde verimlilik ve kalite çalışmalarına da ön ayak olmasıdır. 1900’lü yılların başında üretimde verimlilik konusunda çalışmalar yapmaya başlayan ve Endüstri Mühendisliğinin kurucularından kabul edilen ABD’li makine mühendisi F. Winslow Taylor, kendi ismiyle anılan bir ekolün kurucusudur. 1911 yılında yayınlanan “Bilimsel Yönetimin İlkeleri-The Principle of Scientific Management” makalesinde belirtilen fikirler “Taylorculuk” olarak anılmaktadır. Taylor bu makalesinin giriş bölümünde; vatandaşın neredeyse tüm günlük yaşamının verimsizliği yüzünden ABD’nin zarara uğradığını belirtmiş, bunun çaresinin ise olağanüstü insanlar aramak değil, sistematik yönetimle olacağına belirtmiştir. Taylor; en iyi yönetimin, bilim yoluyla olacağını ve buna da iyi belirlenmiş kanunlar, kurallar ve ilkelerin eşlik

Efsane Ford T Modeli’nin üretim bandı

99


makine tarihi

İKİNCİ SANAYİ DEVRİMİ’NİN YAPI TAŞLARI ∫ İÇTEN YANMALI MOTORLAR ∫ ÇELİK ÜRETİMİNDEKİ ARTIŞ ∫ SERİ ÜRETİM ∫ VERİMLİLİK VE KALİTE YÖNETİMİ ∫ PETROL VE ELEKTRİĞİN YAYGIN KULLANIMI ∫ İLETİŞİMİN YAYGINLAŞMASI VE UCUZLAMASI

etmesi gerektiğini savunmuştur. Taylor, Bilimsel Yönetim Esasları kısmında ise özetle; maksimum üretkenlik için yönetimin ve çalışanın asıl hedefinin eğitim yoluyla çalışanın yeteneklerinin geliştirilmesi olduğunu anlatmıştır. Bu sayede herkes doğal yeteneklerine uygun olduğu işlerde en üst seviyede başarı gösterecek; çalışanlar, bu ilkeler esas alınarak teşvik edildiğinde ve buna yönetimin belirleyeceği yeni iş kolları eşlik ettiğinde bilimsel yönetim, eski planlara göre çok daha fazla verim sağlayacaktır. Bu çerçevede seri imalat dönemi, verimlilik çalışmalarıyla birlikte farklı kavramların da incelenmesini tetiklemiştir. Bu çalışmaların başında kalite yönetimi gelir. Özellikle ABD’li istatistikçi William Edwards Deming’in çalışmaları ve Japonya’daki uygulamaları, bugünkü toplam kalite yönetimlerinin de temelini oluşturmuştur. Deming’in temel savı, kalitede sağlanan iyileşmenin giderleri azaltacağını ve verimliliği artırarak pazar payını artıracağı yönündedir. Deming’in kalite yönteminde yer alan 14 Nokta İlkesi, günümüzün Kaizen-5S çalışmalarının temelini oluşturmuştur. PAZARLAMAYA VARAN SÜREÇ Seri üretim, verimlilik ve kalite artışı, elbette üretimde adetsel artışı da beraberinde getirdi. Birinci ve İkinci Dünya Sava-

İKİNCİ SANAYİ DEVRİMİ’NİN SONUÇLARI ∫ HAM MADDE KAYNAKLARINA AÇLIK DÜNYA SAVAŞLARI’NI TETİKLEDİ ∫ SERİ ÜRETİM ÜRÜNLERİ UCUZLATTI, KÜRESEL TİCARET HIZ KAZANDI ∫ BÜYÜK BUHRAN, EKONOMİ BİLİMİNDE DÖNÜŞÜME NEDEN OLDU ∫ İLETİŞİM VE ULAŞIMDAKİ KOLAYLIKLAR İNSAN HAREKETLİLİĞİNİ ÇOĞALTTI

100

şı esnasında; gerek teknoloji gerekse bilgi birikiminde muazzam artış olurken, savaş sonrası endüstrinin devamlılığı için yeni bir yönteme ihtiyaç duyuldu: Pazarlama. Gerek fabrikaların ürettiği yüksek adette ürüne tüketici bulunması, gerekse toplumların ve endüstrinin savaş psikolojisinden tüketim psikolojisine evrilmesi için geliştirilen pazarlama yöntemleriyle artık sınırlar silah gücüyle değil ticaret gücüyle belirlenecekti. Üretim yapılabilecek yeni pazarlar geliştirilecek, halkın ihtiyaçları pazarlama faaliyetleri ile kâra dönüştürülecekti. HAM MADDE, ENERJİ VE İLETİŞİMİN TETİKLEYİCİLİĞİ Endüstrileşmenin bu ikinci aşamasında temel ham madde ve enerji kaynaklarında da değişiklikler ortaya çıktı. Kömür ve demirin yanında çelik, elektrik, petrol ve kimyasal maddeler de üretim sürecine dâhil oldu. Bununla birlikte telefon, mikrofon, gramofon, telsiz, gazete yayıncılığı gibi iletişimde gerçekleşen yenilikler, endüstri devriminin ikinci yarısının ürünüdür. Bir ham madde kaynağı olarak demir, endüstri devriminin ilk aşamasında da büyük rol oynamıştı ancak İkinci Sanayi Devrimi’nin ana ham maddesi tamamen çeliktir. Temel olarak demir yolu ve deniz yolları ile ticaretin, insan hareketliliğinin kolaylaşması yolunda önemli bir rol üstlenen çelik, bu önemiyle Dünya Savaşları dâhil olmak üzere bölgesel savaşlarda, kültür ve sanatta, ekonomi ve politikada inanılmaz bir etkiye sahipti. Diğer yandan İkinci Sanayi Devrimi’nin enerji kaynaklarını ise patlamalı motorların yakıtı petrol ve petrol türevleri ile elektrik oluşturuyor. İlk Sanayi Devrimi’ne ev sahipliği yapan İngiltere, İkinci Sanayi Devrimi’nde bu rolü ABD ve Almanya’ya kaptırırken, İkinci Sanayi Devrimi’nin beslediği üretim artışı emperyalizmi; paylaşım savaşı Birinci Dünya Savaşı’nı; Büyük Bunalım’a varan ekonomik siyasal yapılanma ise ekonomi dünyasının örgütlenişi ve iktisat biliminde dönüşüme de yol açmıştır.


GÖSTERGELER ARALIK 2016

101


göstergeler

MAKİNE İHRACATIMIZ 2016 YILININ SONUNDA 13,4 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI 2015 YILININ OCAK-ARALIK DÖNEMINDE 13,3 MILYAR DOLARKEN BU RAKAM 2016 YILININ AYNI DÖNEMINDE YÜZDE 0,7 ARTIŞLA 13,4 MILYAR DOLAR OLARAK KAYDA GEÇTI. ALMANYA, ABD VE İNGILTERE ISE TÜRKIYE’NIN EN FAZLA MAKINE IHRAÇ ETTIĞI ILK ÜÇ ÜLKE OLDU.

102

M

akine sektöründe 2016 yılı OcakAralık döneminde en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör motorlar oldu. 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde söz konusu ürün grubunda gerçekleştirilen ihracat 1,7 milyar dolarken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 12,3 artışla 2 milyar dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında bulunan klimalar ve soğutma makineleri kaleminde 2016 yılının Ocak-Aralık dönemindeki ihracat, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,5 artarak 1,9 milyar dolar seviyesine yükseldi. 2016 yılının Ocak-Aralık dönemi itibarıyla makine sektöründe en fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü kalem ise 1,3 milyar dolarlık ihracat değeriyle diğer yıkama ve kurutma makineleri oldu. Diğer yıkama ve kurutma makineleri ürün grubundaki ihracat artışı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,2 olarak kaydedildi.

ALMANYA, ABD VE İNGİLTERE İHRACAT LİSTESİNİN İLK ÜÇ SIRASINDA BULUNUYOR 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye’nin makine ihracatı 13,4 milyar dolara yükseldi. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ilk 20 ülke listesinde 2016 yılı OcakAralık dönemi itibarıyla Almanya 2,1 milyar dolarla ilk sırada yer alıyor. 2015 yılının aynı döneminde Almanya’ya gönderilen ürünlerin değeri 2 milyar dolar seviyesindeydi. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 3,1 oldu. Listenin ikinci sırasındaki ABD’ye yönelik makine ihracatı, 2015 yılı Ocak-Aralık döneminde 936 milyon dolarken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 2 artışla 955 milyon dolar olarak kaydedildi. Türkiye’nin en fazla makine ihracatı gerçekleştirdiği ilk 20 ülke listesinin üçüncü sırasında ise İngiltere bulunuyor. İngiltere’ye yönelik makine ihracatımız 2016 yılı Ocak-Aralık döneminde 773 milyon dolar olarak kayda geçti.


MAKINE VE AKSAMLARI SEKTÖR TAMAMI İTIBARIYLA İHRACAT KAYIT RAKAMLARI

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2015 MAL GRUBU ADI

MİKTAR (BİN TON)

2016

DEĞER (MİLYON $)

$/Kg

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

DEĞER (MİLYON $)

$/Kg

MİKTAR

DEĞER

MOTORLAR

110,5

1.784

16,1

127,4

2.003

15,7

15,3

12,3

KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ

458,2

1.900

4,1

474,1

1.929

4,1

3,5

1,5

DİĞER YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ

465,6

1.316

2,8

496,9

1.372

2,8

6,7

4,2

DİĞER MAKİNELER

164,8

1.115

6,8

158,9

1.072

6,8

-3,6

-3,8

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER

238,8

942

3,9

227,6

843,6

3,7

-4,7

-10,4

696,6

7,5

96,8

680,7

7,0

4,7

-2,3

673,9

6,7

95,7

649

6,8

-5,2

-3,7

33,5

655,9

19,6

36,8

615,8

16,7

9,8

-6,1

TARIM VE ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNELER

135,2

652,5

4,8

130,6

606

4,6

-3,4

-7,1

TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ

79,2

423,6

5,3

95,5

512,1

5,4

20,5

20,9

REAKTÖRLER VE KAZANLAR

64,1

444,4

6,9

59,4

445,5

7,5

-7,4

0,3

VANALAR

55,2

484

8,8

51,6

437

8,5

-6,6

-9,7

TÜRBİN, TURBOJET, TURBOPROPELLER, HİDROLİK SİLİNDİRLER

13

335,7

25,8

13,3

422,1

31,6

2,7

25,8

GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ

76,3

453,6

5,9

70

410,3

5,9

-8,3

-9,5

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ, KALIPLAR

40,4

278,9

6,9

38,8

286,4

7,4

-4,1

2,7

ISITICILAR VE FIRINLAR

40,1

276

6,9

37,2

271,1

7,3

-7,2

-1,8

YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEMEYE MAHSUS MAKİNELER

54,8

248,4

4,5

49,7

228,9

4,6

-9,3

-7,9

3,3

167,3

50,4

3,5

145

41,2

6,2

-13,3

130,9

10,9

13,5

145

10,7

12,5

10,7

7,1

138,8

19,3

7,5

142,8

18,8

5,7

2,9

RULMANLAR

11,6

127,3

10,9

123,3

11,2

-5,6

-3,1

KAĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER

10,5

80,7

7,6

9,8

70

7,1

-7,2

-13,3

2,1

9,8

4,6

2,1

12,3

5,6

2,6

25,4

5,8

1,7

0,7

POMPALAR VE KOMPRESÖRLER TAKIM TEZGAHLARI SİLAH VE MÜHİMMAT

BÜRO MAKİNELERİ KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME VE İMALATINA AİT MAKİNELER AMBALAJ MAKİNELERİ

DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ TOPLAM

92,5 101

12

2.270

13.338

5,9

11

2.308

13.426

103


göstergeler

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde inşaat ve madencilikte kullanılan makineler, aksam ve parçaları sektöründe 843,6 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi.

İnşaat ve madencilikte kullanılan makineler, aksam ve parçaları sektöründe Cezayir, 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 88,7 milyon dolarla en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke

oldu. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 52,9 milyon dolardı. Cezayir’e yönelik ihracat artışı yüzde 67,6 oldu. İkinci sıradaki Almanya’ya 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 48,9 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında yer alan Ege Serbest Bölgesine 2015 yılının OcakAralık döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 40 milyon dolarken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 10,8 artışla 44,3 milyon dolar oldu. Dördüncü sıradaki İran’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 41 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 32,7 milyon dolardı. İran’a yönelik ihracat artışı yüzde 25,4 oldu. Listenin beşinci sırasında bulunan Suudi Arabistan’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 30,9 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli inşaat ve madencilikte kullanılan makineler, aksam ve parçaları ihracatı listesinde en fazla artış yüzde 67,6 ile Cezayir’de yaşandı. Listede yüzde 25,4 ile İran ikinci sırada bulunurken söz konusu ülkeyi yüzde 10,8 ile Ege Serbest Bölgesi üçüncü sırada takip etti.

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2015 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

CEZAYİR

14,3

52,9

3,7

ALMANYA

15,6

63,8

EGE SERBEST BÖLGESİ

14

ÜLKE

İRAN SUUDİ ARABİSTAN AVUSTURYA İNGİLTERE ABD MISIR HOLLANDA MAL GRUBU TOPLAMI

104

2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

24,1

88,7

3,7

67,6

67,6

4,1

10,6

48,9

4,6

-31,5

-23,3

40

2,9

16,9

44,3

2,6

20,7

10,8

7,1

32,7

4,6

6,1

41

6,7

-13,6

25,4

15,2

54,9

3,6

10,7

30,9

2,9

-29,6

-43,6

4,9

28,7

5,8

4,9

30,4

6,2

-0,1

5,9

14,9

31,1

2,1

16,4

29,4

1,8

9,7

-5,7

7,9

27,2

3,4

7,4

25,4

3,4

-5,9

-6,9

10,5

27,6

2,6

12,9

24,9

1,9

23,6

-9,5

6,7

30,9

4,6

6,1

22,2

3,6

-9,4

-28,0

3,9

227,6

843,6

3,7

-4,7

-10,4

238,8

942


TAKIM TEZGAHLARI Türkiye’nin takım tezgahları ihracatı 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 649 milyon dolar oldu. Takım tezgahları ürün grubunda 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde en fazla ihracat 60,8 milyon dolarla Almanya’ya gerçekleştirildi. 2015 yılında bu rakam 60 milyon dolardı. Almanya’ya yönelik takım tezgahları ihracatı yüzde 1,4 arttı. İkinci sırada yer alan ABD’ye 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 30,9 milyon dolarken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 28,4 artışla 39,7 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında bulunan Suudi Arabistan’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 27,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin dördüncü sırasındaki Cezayir’e 2016 yılının OcakAralık döneminde ihraç edilen takım tezgahlarının değeri 21,6 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin beşinci sırasında bulunan İran’a, 2016 yılının OcakAralık döneminde 20,4 milyon dolar değerinde takım tezgahı ihraç edildi. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli takım tezgahları ihracatı listesinde en fazla artış yüzde 48,7 ile Bulgaristan’da yaşandı. İkinci sırada yüzde 33,9 ile Fransa yer alırken üçüncü sırada yüzde 28,4 ile ABD bulunuyor. TAKIM TEZGAHLARI İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2015 YILI

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

2016 YILI

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

ALMANYA

7,8

60

7,6

7,9

60,8

7,6

1,7

1,4

ABD

4,1

30,9

7,4

4,6

39,7

8,5

12,3

28,4

SUUDİ ARABİSTAN

6,6

41,1

6,2

4,2

27,2

6,4

-35,8

-33,7

CEZAYİR

2,6

23,4

8,9

2,5

21,6

8,5

-2,8

-7,7

İRAN

3,3

25,7

7,6

2,7

20,4

7,4

-18,8

-20,4

BULGARİSTAN

1,9

13,5

7,0

2,6

20,1

7,6

38,6

48,7

POLONYA

4,2

22,8

5,4

3,5

19,1

5,5

-17,5

-16,4

RUSYA

4,9

30,1

6,1

3,6

18,3

5,1

-26,4

-38,9

KANADA

2,6

14

5,3

2,5

17,5

6,8

-2,5

24,4

FRANSA

1,8

12,6

6,8

3

16,9

5,6

62,9

33,9

673,9

6,7

95,7

649

6,8

-5,2

-3,7

MAL GRUBU TOPLAMI

101

105


göstergeler

TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ

Tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler, aksam ve parçaları ürün grubunda 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 606 milyon dolarlık

minde en fazla ihracat 169,7 milyon dolarla ABD’ye gerçekleştirildi. Listenin ikinci sırasında yer alan İtalya’ya 2016 yılının Ocak-Aralık dö-

ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler, aksam ve parçaları kale-

neminde 63,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Üçüncü sırada bulunan Irak’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 28,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Dördüncü sıradaki Azerbaycan’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 22,8 milyon dolarlık ürün ihraç edildi. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 21,9 milyon dolardı. Azerbaycan’a yönelik ihracat yüzde 3,8 artış gösterdi. Beşinci sıradaki Sudan’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 20 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler, aksam ve parçaları ürün grubunda ihracat artışının en fazla yaşandığı ülke yüzde 148,8 ile Ukrayna oldu. Listenin ikinci sırasında 23,3 ile Güney Afrika Cumhuriyeti yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 3,8 ihracat artışıyla Azerbaycan üçüncü sırada takip etti.

TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2015 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ABD

24,8

184,5

7,4

İTALYA

13,5

72,2

IRAK

8,9

AZERBAYCAN

5,3

SUDAN

$/KG

MİKTAR

DEĞER

22,7

169,7

7,5

-8,5

-8,0

5,4

12,7

63,8

5,0

-5,2

-11,6

31,3

3,5

8,8

28,8

3,3

-0,9

-7,8

21,9

4,1

5,3

22,8

4,3

0,3

3,8

6,4

21,6

3,4

6,6

20

3,0

3,9

-7,2

CEZAYİR

4,8

19,7

4,1

4,3

19

4,4

-9,8

-3,6

İRAN

3,9

16

4,0

5,3

15,4

2,9

34,0

-3,5

UKRAYNA

1,6

3,1

3,5

13,2

3,8

107,3

148,8

5,3

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

DEĞER (MİLYON $)

ÜLKE

BULGARİSTAN

3,7

14,4

3,9

3,3

12,9

3,8

-9,6

-10,0

GÜNEY AFRİKA

2,3

10,3

4,3

2,8

12,6

4,4

22,0

23,3

135,2

652,5

4,8

130,6

606

4,6

-3,4

-7,1

MAL GRUBU TOPLAMI

106

2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)


REAKTÖR VE KAZANLAR Reaktör ve kazanlar ihracatı 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 445,5 milyon dolar olarak kayda geçti. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 444,4 milyon dolar seviyesindeydi. Reaktör ve kazanlar ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 0,3 oldu. Reaktör ve kazanlar mal grubunda 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 98,8 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2015 yılının aynı döneminde Almanya’ya gönderilen ürünlerin değeri 95,5 milyon dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 3,4 oldu. İkinci sırada yer alan İngiltere’ye 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 52,1 milyon dolarken bu rakam 2016 yılının aynı döneminde yüzde 16,2 artışla 60,5 milyon dolar seviyesine yükseldi. Listenin üçüncü sırasındaki Çin’e 2016 yılının OcakAralık döneminde ihraç edilen reaktör ve kazanların değeri 33,6 milyon dolar olarak kay-

döneminde bu rakam 26,6 milyon dolardı. İspanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 21,4 oldu. Listenin beşinci sırasında bulunan İtalya’ya 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde 22,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 18,5 artışla 27,1 milyon

dedildi. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 28,5 milyon dolar seviyesindeydi. Çin’e yönelik ihracat artışı yüzde 17,9 olarak kayda geçti. Dördüncü sırada bulunan İspanya’ya 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 32,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2015 yılının aynı

dolar oldu. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli reaktör ve kazanlar sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 473,1 ile Cezayir’de yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 21,4 ile İspanya ikinci sırada gelirken yüzde 17,9 ile Çin üçüncü sırada yer aldı.

REAKTÖR VE KAZANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2015 YILI

2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ALMANYA

6,9

95,5

13,8

İNGİLTERE

4,5

52,1

11,6

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

6.,9

98,8

14,2

1,0

3,4

5,8

60,5

10,4

29,1

16,2

ÇİN

2,6

28,5

10,8

2,5

33,6

13,2

-2,9

17,9

İSPANYA

2,2

26,6

11,9

2,3

32,3

13,6

5,9

21,4

İTALYA

2,3

22,8

9,8

2,6

27,1

10,3

12,8

18,5

ROMANYA

5,4

27,9

5,1

4,9

24,5

5,0

-8,9

-12,1

RUSYA

4,6

29

6,3

2,3

17,4

7,3

-48,5

-40,1

BELÇİKA

1,4

14,1

10,0

1,2

12,8

10,2

-10,9

-9,1

UKRAYNA

2

9,4

4,6

1,7

10,9

6,2

-13,9

16,3

CEZAYİR

0,3

1,6

4,8

3

9,4

3,1

783,3

473,1

64,1

444,4

6,9

59,4

445,5

7,5

-7,4

0,3

MAL GRUBU TOPLAMI

107


göstergeler

TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ Tekstil ve konfeksiyon makineleri ürün grubu ihracatı 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde, 2015 yılının aynı dönemine göre yüzde 20,9 artış göstererek 512,1 milyon dolar değerine ulaştı. Tekstil ve konfeksiyon makineleri mal grubunda 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 423,6 milyon dolar seviyesindeydi. Tekstil ve konfeksiyon makineleri sektöründe 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 81,1 milyon dolarla İngiltere oldu. Yüzde 18,6 artışın yaşandığı söz konusu ülkeye, 2015 yılının aynı döneminde 68,4 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilmişti. Listenin ikinci sırasında bulunan Almanya’ya 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 39,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 39,5 milyon dolardı. Almanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 0,7 oldu. Listenin üçüncü sırasında yer alan Fransa’ya 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 32,6 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 29,7 milyon dolardı. Fransa’ya yönelik ihracat artışı yüzde 9,6 oldu. Listenin dördüncü sırasında bulunan

Bangladeş’e yönelik tekstil ve konfeksiyon makineleri ihracatı 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 28,8 milyon dolar olarak kaydedildi. Beşinci sıradaki İtalya’ya 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde 17,8 milyon dolarlık tekstil ve konfeksiyon makinesi ihraç edilirken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 52,1 artışla 27,1 milyon

dolar oldu. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli tekstil ve konfeksiyon makineleri sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 109,5 ile Özbekistan’da yaşandı. Özbekistan’ın ardından yüzde 52,1 ile İtalya ikinci sırada gelirken yüzde 32,7 ile Hindistan üçüncü sırada bulunuyor.

TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2015 YILI $/KG

14,8

68,4

4,6

ALMANYA

7,3

39,5

5,4

FRANSA

6,4

29,7

4,6

7,1

32,6

4,6

10,1

9,6

BANGLADEŞ

4

29

7,2

3,2

28,8

8,9

-19,2

-0,6

İTALYA

3

17,8

5,8

4,6

27,1

5,8

50,4

52,1

BELÇİKA

3,7

15,9

4,2

4,9

20,4

4,1

32,2

28,2

ÖZBEKİSTAN

0,9

9,3

9,6

1,8

19,5

10,6

90,2

109,5

HİNDİSTAN

4,5

14,4

3,2

5

19,1

3,8

10,6

32,7

İRAN

5,9

21,3

3,6

4,5

17,9

4,0

-23,7

-16,1

MISIR

2,8

13,1

4,6

3,3

16,3

4,8

18,3

24,8

79,2

423,6

5,3

95,5

512,1

5,4

20,5

20,9

İNGİLTERE

MAL GRUBU TOPLAMI

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

DEĞER (MİLYON $)

ÜLKE

108

2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

20 7,7

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

81,1

4,0

35,5

18,6

39,7

5,1

5,7

0,7


TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR Türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ihracatı 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 370,6 milyon dolar olarak kaydedildi. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 305,8 milyon dolardı. Türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 21,2 olarak kaydedildi. Türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları kaleminde 2016 yılının OcakAralık döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 223,3 milyon dolarla ABD oldu. 2015 yılında ABD’ye gönderilen ürünlerin değeri 209,3 milyon dolar seviyesindeydi. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 6,7 olarak kayda geçti. ABD’nin ardından ikinci sırada bulunan Hindistan’a 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde 468 bin dolarlık ürün ihraç edilirken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 10.146,8 artışla 47,9 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında-

Aralık döneminde 2,7 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 409,2 artışla 14,2 milyon dolar olarak kaydedildi. Beşinci sıradaki Belçika’ya 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde 10,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 10,6 artışla 12 milyon

ki Almanya’ya yönelik türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ihracatı 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 32,3 milyon dolar oldu. Yüzde 106,2 ihracat artışının yaşandığı söz konusu ülkeye, 2015 yılının aynı döneminde gönderilen ürünlerin değeri 15,6 milyon dolardı. Dördüncü sırada bulunan Polonya’ya 2015 yılının Ocak-

dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 10.146,8 ile Hindistan’da gerçekleşti. İkinci sırada yüzde 409,2 ile Polonya yer alırken üçüncü sırada yüzde 106,2 oranıyla Almanya bulunuyor.

TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2015 YILI

2016 YILI

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

$/KG

MİKTAR

ABD

0,4

209,3

455,2

0,6

223,3

346,7

40,0

6,7

HİNDİSTAN

0,04

0,4

11,4

0,1

47,9

363,9

221,3

10.146,8

ALMANYA

1,3

15,6

11,6

2,6

32,3

12,3

94,3

106,2

POLONYA

0,1

2,7

26,9

0,1

14,2

74,4

83,7

409,2

BELÇİKA

0,1

10,8

86,7

0,1

12

77,8

23,3

10,6

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

DEĞER

FRANSA

0,3

9,6

24,3

0,4

11,3

27,2

4,2

16,9

İSPANYA

0,05

6,2

108,3

0,06

9,5

137,6

20,8

53,5

SUUDİ ARABİSTAN

1,2

5,2

4,3

0,4

8,8

21,5

-66,2

68,5

İNGİLTERE

0,4

6,1

13,6

İRAN

1,3

6

11,8

305,8

MAL GRUBU TOPLAMI

0,04

8,4

172,8

-89,2

37,3

4,6

1

4,8

4,6

-19,9

-19,2

25,8

12

370,6

30,7

2,0

21,2

109


göstergeler

YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ Yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ihracatı 2016 yılının OcakAralık döneminde 228,9 milyon dolar olarak kayda geçti.

Yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ürün grubunda 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 13,6 milyon dolarla en fazla ABD’ye ihracat ger-

çekleştirildi. Listenin ikinci sırasında bulunan Kazakistan’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 13 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2015 yılının aynı döneminde söz konusu ülkeye gönderilen ürünlerin değeri 6,5 milyon dolardı. Kazakistan’a yönelik ihracat artışı yüzde 99,2 oldu. Listenin üçüncü sırasında bulunan Cezayir’e 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde 11 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 6,1 artışla 11,7 milyon dolar oldu. Dördüncü sırada yer alan Suudi Arabistan’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde ihraç edilen yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerinin değeri 10,2 milyon dolar oldu. Listenin beşinci sırasındaki Irak’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde ihraç edilen yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerinin değeri 10 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 99,2 ile Kazakistan’da yaşandı. Söz konusu ülkenin ardından yüzde 50,4 ile İsrail gelirken yüzde 38,4 ile Gürcistan üçüncü sırada yer aldı.

YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2015 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ABD

2,6

16,4

6,2

KAZAKİSTAN

1,2

6,5

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

2,4

13,6

5,6

-9,3

-17,1

5,2

1,7

13

7,3

40,0

99,2

CEZAYİR

2,5

11

4,4

2,7

11,7

4,3

8,7

6,1

SUUDİ ARABİSTAN

5,1

22,3

4,4

2,6

10,2

3,9

-48,4

-53,9

IRAK

3,6

13,5

3,8

2,1

10

4,7

-40,5

-26,3

ALMANYA

1,2

6,7

5,3

2,2

8,3

3,7

75,0

23,1

İRAN

1,1

6,9

6,1

1,4

6,7

4,7

24,7

-2,7

İSRAİL

1

4,1

3,9

1,5

6,3

4,0

46,0

50,4

GÜRCİSTAN

1,1

4,4

3,8

1,5

6,1

3,9

34,0

38,4

RUSYA

2,1

10,9

5,1

1,1

5,6

4,9

-45,8

-48,4

54,8

248,4

4,5

49,7

228,9

4,6

-9,3

-7,9

MAL GRUBU TOPLAMI

110

2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)


ISITICILAR VE FIRINLAR Isıtıcılar ve fırınlar ürün grubunda 2016 yılının OcakAralık döneminde 271,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Isıtıcılar ve fırınlar ürün grubunda 2016 yılının OcakAralık döneminde 24 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. İhracat listesinin ikinci sırasındaki İtalya’ya 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 14,7 milyon dolar oldu. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 13,5 milyon dolardı. İtalya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 8,9 oldu. Listenin üçüncü sırasında ise 2016 yılı Ocak-Aralık dönemi itibariyle 13 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilen Fransa bulunuyor. Listenin dördüncü ve beşinci sırasında ise ABD ve İran yer alıyor. Dördüncü sıradaki ABD’ye 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 12 milyon dolarlık ısıtıcılar ve fırınlar ihracatı gerçekleştirildi. 2015 yılının

milyon dolarken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 62,4 artışla 11 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli ısıtıcılar ve fırınlar

aynı döneminde bu rakam 8,4 milyon dolar seviyesindeydi. ABD’ye yönelik ihracat artışı yüzde 42,3 oldu. Beşinci sıradaki İran’a 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde gönderilen ürünlerin değeri 6,7

mal grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 73,8 ile Türkmenistan’da yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 62,4 ile İran gelirken yüzde 42,3 ile ABD üçüncü sırada yer aldı.

ISITICILAR VE FIRINLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2015 YILI

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

2016 YILI

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

ALMANYA

4

25,5

6,3

3,7

24

6,4

-7,9

-5,7

İTALYA

1,9

13,5

7,0

2,1

14,7

6,8

12,4

8,9

FRANSA

2,1

14,4

6,7

1,9

13

6,6

-7,8

-9,6

ABD

0,8

8,4

9,5

1,1

12

10,4

30,0

42,3

İRAN

0,9

6,7

7,1

1

11

10,3

12,3

62,4

CEZAYİR

1,6

10

6,0

1

9,9

9,1

-34,6

-1,1

SUUDİ ARABİSTAN

1,3

10,4

7,6

0,9

8,8

9,0

-28,1

-15,0

RUSYA

2,3

14,5

6,1

1,2

7,6

6,2

-47,3

-47,0

TÜRKMENİSTAN

0,4

4,1

9,1

0,9

7,2

8,0

97,9

73,8

POLONYA

0,7

6,8

9,1

1

7,1

6,5

45,3

4,6

6,9

37,2

271,1

7,3

-7,2

-1,8

MAL GRUBU TOPLAMI

40,1

276

111


göstergeler

AMBALAJ MAKİNELERİ Ambalaj makineleri ürün grubunda 2016 yılının OcakAralık döneminde 142,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 138,8 milyon dolar seviyesindeydi. Ambalaj makineleri mal grubundaki ihracat artışı yüzde 2,9 olarak kaydedildi. Ambalaj makineleri mal grubunda 2016 yılının OcakAralık döneminde 12,6 milyon dolarla en fazla İran’a ihracat gerçekleştirildi. Söz konusu ülkeye 2015 yılının aynı döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 6,3 milyon dolar seviyesindeydi. İran’a yönelik ihracat artışı yüzde 98 oldu. İkinci sıradaki Irak’a 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde 7,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 35,5 artışla 10,6 milyon dolar oldu. Üçüncü sıradaki Cezayir’e 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 9 milyon dolar değerin-

de ambalaj makinesi ihraç edildi. Dördüncü sıradaki Suudi Arabistan’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 8,4 milyon dolar olarak kayda geçti. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 6,4 milyon dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artı-

şı yüzde 30,6 oldu. Listenin beşinci sırasında ise Almanya bulunuyor. 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde söz konusu ülkeye ihraç edilen ürünlerin değeri 5 milyon dolarken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 23 artışla 6,1 milyon dolar oldu.

2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli ambalaj makineleri ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 723 ile Ukrayna’da yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 139,8 ile İtalya ikinci sırada gelirken yüzde 115,9 ile Türkmenistan üçüncü sırada yer aldı.

AMBALAJ MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2015 YILI

112

2016 YILI MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

İRAN

0,2

6,3

24,7

$/KG

MİKTAR

DEĞER

0,4

12,6

26,2

86,6

98,0

IRAK

0,4

7,8

17,0

0,7

10,6

15,0

53,4

35,5

CEZAYİR

0,4

10,7

24,7

0,4

9

SUUDİ ARABİSTAN

0,3

6,4

21,5

0,4

8,4

20,8

-0,3

-15,9

18,3

53,4

30,6

ALMANYA

0,3

5

13,0

0,4

6,1

12,9

24,1

23,0

İTALYA

0,1

2,5

14,1

0,3

5,9

17,6

92,1

139,8

MISIR

0,3

5,4

17,5

0,3

5,6

17,4

4,0

3,0

TÜRKMENİSTAN

0,2

2,2

11,2

0,2

4,8

23,2

4,3

115,9

BAE

0,2

6,1

21,9

0,1

4,7

33,7

-49,6

-22,7

UKRAYNA

0,03

0,5

17,8

0,1

4,4

33,9

332,3

723,0

MAL GRUBU TOPLAMI

7,1

138,8

19,3

7,5

142,8

18,8

5,7

2,9


GIDA MAKİNELERİ Gıda sanayi makineleri ihracatı 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 410,3 milyon dolar olarak kaydedildi. Gıda sanayi makineleri kaleminde 2016 yılının OcakAralık döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 41,8 milyon dolarla Cezayir oldu. İkinci sırada bulunan Irak’a yönelik gıda sanayi makineleri ihracatı 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 30,1 milyon dolar oldu. Yüzde 15,5 ihracat artışının yaşandığı söz konusu ülkeye 2015 yılının aynı döneminde gönderilen ürünlerin değeri 26 milyon dolardı. Listenin üçüncü sırasında yer alan Özbekistan’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 27,8 milyon dolarlık ürün ihraç edildi. Dördüncü sırada bulunan İran’a 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde 21,5 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 9,3 artışla 23,5 milyon dolar oldu. Be-

bu rakam 17,2 milyon dolardı. Mısır’a yönelik ihracat atışı yüzde 9,5 oldu. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli gıda sanayi makineleri sektörün-

şinci sıradaki Mısır’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 18,9 milyon dolar değerinde gıda sanayi makineleri ihracatı gerçekleştirildi. 2015 yılının aynı döneminde

de en fazla ihracat artışının yaşandığı ülke yüzde 166 ile Ukrayna oldu. Azerbaycan yüzde 53,7 ile ikinci, Irak ise yüzde 15,5 ile üçüncü sırada yer aldı.

GIDA MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2015 YILI

ÜLKE CEZAYİR

2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

12,6

75,5

6,0

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

8,1

41,8

5,1

-35,4

-44,6

30,1

6,0

-2,0

15,5

IRAK

5,1

26

5,1

5

ÖZBEKİSTAN

5,2

29,1

5,6

3,9

27,8

7,0

-24,1

-4,3

İRAN

3

21,5

7,0

7,6

23,5

3,1

148,6

9,3

MISIR

4

17,2

4,2

3,1

18,9

5,9

-21,6

9,5

RUSYA

1,7

13,7

7,7

1,8

13,9

7,7

1,4

1,5

KAZAKİSTAN

8,1

28,3

3,5

3,2

12,9

4,0

-60,6

-54,4

TÜRKMENİSTAN

1,4

13,5

9,2

1,1

11,9

10,7

-23,6

-11,5

AZERBAYCAN

1,1

7,6

6,5

2,4

11,7

4,7

112,8

53,7

UKRAYNA

0,9

3,6

3,8

1,5

9,6

6,0

66,5

166,0

76,3

453,6

5,9

410,3

5,9

-8,3

-9,5

MAL GRUBU TOPLAMI

70

113


göstergeler

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ Hadde ve döküm makineleri sektöründe 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 286,4 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 278,9 milyon do-

Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. Listenin ikinci sırasında yer alan İtalya’ya 2015 yılının Ocak-Aralık döneminde 12,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2016 yılının aynı döneminde

lardı. Hadde ve döküm makineleri ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 2,7 oldu. Hadde ve döküm makineleri mal grubunda 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 35 milyon dolarla en fazla

bu rakam yüzde 98,8 artışla 25,6 milyon dolar olarak kayda geçti. Üçüncü sıradaki Bulgaristan’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 19,9 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. 2015 yılında bu rakam 8,3 milyon dolardı. Bulgaristan’a yönelik ihracat artışı yüzde 138,8 oldu. Dördüncü sırada bulunan İran’a 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 18,9 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin beşinci sırasındaki Rusya’ya 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde 17,3 milyon dolar değerinde hadde ve döküm makineleri ihraç edildi. 2016 yılının Ocak-Aralık döneminde Türkiye geneli hadde ve döküm makineleri sektöründe ihracat artışının en fazla yaşandığı ülke yüzde 138,8 ile Bulgaristan oldu. İkinci sırada yüzde 98,8 ile İtalya yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 35,5 ile Polonya üçüncü sırada takip etti.

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2015 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ALMANYA

4,4

35,1

7,8

İTALYA

2,1

12,8

5,9

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

4,8

35

7,3

7,6

-0,1

4,6

25,6

5,5

113,5

98,8

BULGARİSTAN

0,3

8,3

23,7

0,6

19,9

32,7

73,1

138,8

İRAN

4

23,3

5,7

3,4

18,9

5,5

-14,6

-19,0

RUSYA

2,9

28,9

9,8

0,9

17,3

17,4

-66,3

-40,1

CEZAYİR

3,7

12

3,2

2,2

13,1

5,8

-40,0

9,5

ABD

2,1

11,2

5,2

1,6

11,6

6,9

-22,8

3,5

MISIR

1,9

10,7

5,5

1,6

8,8

5,4

-15,8

-17,6

SUUDİ ARABİSTAN

1,1

7,7

6,8

1,6

7,7

4,6

47,4

0,2

POLONYA

0,2

5,4

18,6

0,9

7,3

7,8

222,2

35,5

40,4

278,9

6,9

38,8

286,4

7,4

-4,1

2,7

MAL GRUBU TOPLAMI

114

2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)


MAKİNE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK 20 ÜLKE (2015 ve 2016 Yılları)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2015 YILI MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

232

2.086

80

936

İNGİLTERE

200

783

İTALYA

122

556

FRANSA

ÜLKE ALMANYA ABD

2016 YILI BİRİM FİYAT ($/KG)

% DEĞİŞİM

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

BİRİM FİYAT ($/KG)

9,0

244

2.150

11,8

80

955

3,9

215

773

3,6

7,5

-1,3

4,6

138

623

4,5

12,7

12,0 -1,3

MİKTAR

DEĞER

8,8

5,4

3,1

11,9

0,8

2,0

134

531

4,0

135

524

3,9

1,3

İRAN

61

432

7,1

71

464

6,5

17,7

7,4

ROMANYA

54

349

6,4

68

442

6,5

25,6

26,8

İSPANYA

100

362

3,6

101

398

3,9

0,9

9,8

CEZAYİR

66

343

5,2

74

355

4,8

12,3

3,7

IRAK

80

428

5,3

60

284

4,7

-25,6

-33,7

POLONYA

51

252

5,0

49

254

5,2

-3,5

0,6

S.ARABİSTAN

53

338

6,3

41

234

5,8

-23,6

-30,6

MISIR

48

232

4,8

45

206

4,6

-6,4

-11,1 -15,7

AZERBAYCAN

31

244

7,9

27

206

7,7

-12,6

BELÇİKA

38

184

4,9

41

199

4,9

7,8

8,0

BAE

27

243

8,9

26

196

7,4

-3,5

-19,4

RUSYA

54

334

6,2

30

193

6,5

-45,3

-42,2

İSRAİL

33

146

4,4

41

179

4,3

24,3

22,8

HOLLANDA

28

167

5,9

31

174

5,7

9,1

4,4 20,5

FAS DİĞER TOPLAM

29

138

4,7

33

166

5,1

11,3

748

4.256

5,7

11.875

4.453

0,4

1.486,8

4,6

2.271

13.338

5,9

2.309

13.426

5,8

1,7

0,7

TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE GENEL İHRACATI (2015 ve 2016 Yılları) 2015 YILI

2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

2.935

13.144

3.202

13.779

BİRLEŞİK KRALLIK

2.783

9.232

2.922

8.463

İTALYA

4.877

6.689

5.344

7.418

IRAK

7.918

8.319

7.520

7.211

BİRLEŞİK DEVLETLER

5.239

6.244

6.703

6.517

FRANSA

1.453

5.795

1.570

6.004

İSPANYA

3.466

4.742

3.780

4.988

İRAN (İSLAM CUM.)

1.095

3.685

1.341

3.690

HOLLANDA

1.433

3.104

1.876

3.585

SUUDİ ARABİSTAN

2.214

3.458

2.375

3.177

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

3.098

3.145

2.647

2.991

İSRAİL

3.142

2.683

3.987

2.952

MISIR

4.589

3.158

3.761

2.736

ROMANYA

1.561

2.821

1.733

2.679

POLONYA

806

2.333

860

2.671

BELÇİKA

1.334

2.519

1.559

2.494

BULGARİSTAN

1.431

1.646

1.813

2.350

ÇİN HALK CUMHURİYETİ

6.114

2.380

6.175

2.335

RUSYA FEDERASYONU

3.008

3.680

1.579

1.797

850

1.823

1.054

1.735

ÜLKE

CEZAYİR DİĞER

40.572

42.932

42.232

42.078

TOPLAM

99.928

133.541

104.041

131.660

115


fuarlar

RUSYA METALLOOBRABOTKA Metal İşleme 15-19 Mayıs 2017 @Moskova

ALMANYA INTEC Metal İşleme ve Otomasyon 7-10 Mart 2017 @Leipzig ISH Frankfurt İklimlendirme 14-18 Mart 2017 @Frankfurt WASSER BERLIN Su ve Arıtma Teknolojileri Fuarı 28-31 Mart 2017 @Berlin HANNOVER MESSE Endüstri 24-28 Nisan 2017 @Hannover

ABD IFPE 2017 Hidrolik, Pnomatik ve Redüktör

INTERPACK Ambalaj Makineleri 4-10 Mayıs 2017 @Dusseldorf

7-11 Mart 2017 @Las Vegas LIGNA CONEXPO CONN AGG Tarım Makineleri 7-11 Mart 2017 @Las Vegas FABTECH CHICAGO

Ağaç İşleme Makineleri 22-26 Mayıs 2017 @Hannover EMO Takım Tezgahları ve Metal İşleme

Metal İşleme, Üretim ve Kaynak İşleme Teknolojileri

18-23 Eylül 2017 @Hannover

6-9 Kasım 2017 @Chicago

MOTEK Otomasyon 9-12 Ekim 2017 @Stuttgart INTERLIFT Asansör 17-20 Ekim 2017 @Ausburg BLECH EXPO Sac İşleme 7-10 Kasım 2017 @Stuttgart

ŞUBAT 2017 MART 2017 NİSAN 2017 MAYIS 2017 HAZİRAN 2017 EYLÜL 2017 EKİM 2017 KASIM 2017 ARALIK 2017

116

AGRITECHNICA Tarım Makineleri 12-18 Kasım 2017 @Hannover


POLONYA ÇİN

ITM POLAND Makine ve Teknolojileri

IFAT CHINA

6-9 Haziran 2017 @Poznan

Su ve Arıtma Teknolojileri Fuarı 24-28 Nisan 2017 @Şangay CEMAT ASIA Depolama, Kaldırma, İstifleme 1-4 Kasım 2017 @Şangay

İRAN IRAN PLAST Plastik ve Kauçuk Makineleri 26-29 Eylül @Tahran TAHRAN SANAYİ FUARI

ENDONEZYA

Sanayi

INDO INTERTEX

Ekim @Tahran

Tekstil Makineleri 20-22 Nisan 2017 @Jakarta

BANGLADEŞ

MACHINE TOOL INDONESIA

DTG 2017

Takım Tezgahları ve Metal İşleme

Tekstil Makineleri

Aralık 2017 @Jakarta

23-26 Şubat 2017 @Dhaka

117


adresler Makine İhracatçıları Birliği (MAİB).....................................................................................................0312 447 27 40............................................................ www.makinebirlik.com Türkiye’nin Makinecileri.........................................................................................................................0312 447 27 40........................................www.makinetanitimgrubu.com.tr Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED)........................................................0312 447 85 23.......................................................................www.makfed.org Makine Sanayi Sektör Platformu (MSSP)........................................................................................0312 447 27 40.............................................. ...www.turkmakinesanayi.com TURQUM.......................................................................................................................................................0312 447 27 40..................................................................... www.turqum.com

RESMİ KURUMLAR Ekonomi Bakanlığı...................................................................................................................................0312 204 75 00.................................................................www.ekonomi.gov.tr Maliye Bakanlığı........................................................................................................................................0312 415 29 00.....................................................................www.maliye.gov.tr Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı..................................................................................................0312 201 50 00.....................................................................www.sanayi.gov.tr Gümrük ve Ticaret Bakanlığı................................................................................................................0312 306 80 00......................................................www.gumrukticaret.gov.tr Kalkınma Bakanlığı..................................................................................................................................0312 294 50 00...........................................................................www.dpt.gov.tr İhracat Bilgi Platformu..........................................................................................................................0312 417 22 23..................................................................... www.igeme.org.tr Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği.......................................................................................................0312 218 20 00........................................................................ www.tobb.org.tr Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu...............................................................................................................0212 339 50 00......................................................................... www.deik.org.tr Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı.................................................................................0312 508 10 00.......................................................................... www.tika.gov.tr Türkiye İstatistik Kurumu......................................................................................................................0312 410 04 10..........................................................................www.tuik.gov.tr Hazine Müsteşarlığı.................................................................................................................................0312 204 60 00.................................................................... www.hazine.gov.tr TÜBİTAK........................................................................................................................................................0312 468 53 00....................................................................www.tubitak.gov.tr

SEKTÖREL ÖRGÜTLER Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD).....................................0216 511 56 12 ...................................................................... www.aimsad.org Akışkan Gücü Derneği (AKDER)...........................................................................................................0212 210 34 23...........................................................................www.akder.org Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD)................................................................................................0216 545 49 48.........................................................................www.amd.org.tr Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER)....................................................................................0312 232 06 40..................................................................www.anasder.org.tr Anadolu Un Sanayicileri Derneği (AUSD).........................................................................................0312 281 04 68........................................................................www.ausd.org.tr Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Mak. Üreticileri Birliği Der. (ARÜSDER)............................0212 440 18 43.......................................................................www.arusder.org Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD)...................................................0216 326 49 51......................................................................www.aysad.org.tr Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD)...............................................0212 609 06 35...........................................................www.besiadturkey.com Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD).......................................................................0216 548 11 67............................................................................ www.tevid.org Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD)...........................................................0216 469 46 96....................................................................... www.enosad.org İklimlendirme, Soğutma, Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD).................................................0216 469 44 96.........................................................................www.iskid.org.tr İMES Sanayi Sitesi (İMES).....................................................................................................................0 216 364 33 47........................................................................... www.imes.org İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER).............................................0216 467 09 46........................................................................www.isder.org.tr İş Makinaları Mühendisleri Birliği (İMMB).......................................................................................0312 385 78 94..........................................................www.ismakinalari.org.tr Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği (KBSB)........................................................................0212 222 81 93............................................................................ www.kbsb.org Makine İmalatçıları Birliği (MİB).........................................................................................................0312 468 37 49..........................................................................www.mib.org.tr OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM)..........................................................................................0312 385 50 90...................................................................... www.ostim.org.tr Öncü Sanayici İşadamları Derneği (ÖNCÜDER).............................................................................0312 395 73 90....................................................................www.oncuder.com Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER).............................................................................................0212 444 20 85........................................................................ www.pagder.org Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)....................................................0312 433 77 88.......................................................................www.sader.org.tr Sakarya İli 2. Organize Sanayii Bölgesi Müteşebbisleri Derneği (S2OSB)...........................0264 654 58 33......................................................................www.s2osb.org.tr Tekstil Makine ve Aksesuarları Sanayicileri Derneği (TEMSAD)..............................................0212 552 76 60.....................................................................www.temsad.com Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)......................................0312 468 69 84........................................................................www.tumdef.org Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD).............................................................0216 324 94 36..................................................................... www.tasiad.org.tr Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD).................................................................0312 255 10 73..................................................................www.pomsad.org.tr Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDOKSAD).......................................................................0216 324 94 36............................................................... www.tudoksad.org.tr Türkiye İş Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)......................................0216 477 70 77...................................................................... www.imder.org.tr Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makineleri Üreticileri Birliği (TÜMMER)...................................0312 440 83 63..................................................................www.tummer.org.tr Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR)..............................................0312 419 37 94...................................................................www.tarmakbir.org Unlu Mamül Makineleri Üreticiler Birliği (TUMMAB)....................................................................0216 634 36 52.....................................................................www.tummab.org

118


Fark yaratan projelerde rĂźzgar arkanÄązda!



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.