Moment 107 web tr

Page 1

Nisan 2017

Makine İhracatçıları Birliği Aylık Dergisi

Sayı: 107





başkandan

BAŞARIYA ULAŞMAK İÇİN RAHATIMIZI BOZMAMIZ GEREKİYOR

ADNAN DALGAKIRAN Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

Ülkemizin de içerisinde bulunduğu ve orta gelir tuzağı olarak adlandırılan, 10 bin dolar seviyesindeki kişi başı milli gelir ölçeğinin aşılabilmesi oldukça zor. Çünkü bu noktadan sonra ya ucuz işgücü ya da satın aldığınız teknolojiyle üretim yaparak rekabet etme alanından çıkmanız gerekiyor. Bu aşamada ise çözüm, nitelikli insan kaynağıdır. Teknolojiyi üreten ülke olma konumuna geçmemiz gerekiyor. O da topyekûn bir kültür değişimini içeren çetrefilli bir görevdir. Dünyada son 60-70 yıldır orta gelir tuzağını aşabilmiş sadece iki ülke var: Güney Kore ve Tayvan. Onlarca ülke arasında ve 60-70 yılda orta gelir tuzağını aşan sadece iki ülkenin olması, bahsettiğimiz işin zorluğunu da zaten anlatıyor. Güney Kore ve Tayvan üç sektörü kendilerine lokomotif edinerek bugün bulunduğu noktaya geldi. Bunlar ise makine, elektronik ve yazılım sektörleriydi. Tek başına makine dediğiniz zaman, bu durum demiri eğip-bükmek anlamına geliyor. Bu işte ne kadar mahir olursanız olun yine de makinenin kilogram değerini belli bir rakamın üzerine çıkaramazsınız. Dolayısıyla ülkemizde makineyle birlikte elektronik ve yazılım sektörünün de gelişmesi gerekiyor. Endüstri 4.0’ı da işin içine kattığınız zaman bu dönüşümün sağlanması şart. Biz, makineyi topyekûn bir çerçevenin içerisine koyuyor ve makineciler olarak oradan bakıyoruz. O çerçevenin içerisine aynı zamanda nitelikli, kabiliyetli, meraklı, araştırıcı, Ar-Ge’ye önem veren, vizyoner, girişimci insanları koyuyoruz. Bu faktörleri de tek başına yeterli görmüyor, elektronik ve yazılım sektörlerinin gelişmesi gerektiğini de söylüyor ve önerilerde bulunuyoruz. Dünyada artık “yapmak” her şey demek değil. Bir makinede, o makinenin elektronik donanımlarıyla ilgili bir cihazı yapabilirsiniz; fakat o cihazı iyi bir şekilde yapmanız kullanabileceğiniz anlamına gelmez. Çünkü eğer küresel bir oyuncuysanız o sürücüyü yapan firmanın bütün dünyada servis yapılanmasına da ihtiyacı olur. İşte Çin de bu durumun farkında olduğu için her yıl 40 milyar dolar harcayarak Avrupalı firmaları satın alıyor. Türkiye’de siyaset, yöneten bürokrasi, vizyoner girişimci, nitelikli insan kaynağı ve finansman da dahil olmak üzere sektörün bütün paydaşlarının organize olması gerekiyor. Bu sacayaklarının hepsinin birlikte çalışması şart. Bunlardan biri olmadığı zaman, açıkça söylüyoruz ki başarıya ulaşmak mümkün olmaz. Değişim zor bir iş. 300 yıldır dünya ekonomisinden aşağı yukarı aynı payı alıyoruz. Bu rakamı yukarı taşıyamamışız. Coğrafi avantajlarımız da dikkate alındığında, bilgiye dayanan doğru tahlil ve analizlerin ışığında çok büyük işler başarabiliriz. Fakat bunun karşılığında rahatımız biraz bozulacak; üretenin, iş yapanın, bürokratın, siyasetçinin, hepimizin rahatımızı bozmaya talip olmamız gerekiyor. İçinde bulunduğumuz vasatlık bir konfor halidir. Orta gelir tuzağından çıkışın çok zor olmasının sebebi de başlı başına bu halin yarattığı konfordur. Rahatımızı bozarak bu konfordan çıkışa talip olmamız gerekiyor.

3



içindekiler gündem

syf8

8 GÜNDEM TÜRK TEKSTİL MAKİNELERİ UZAK DOĞU’DA GÜÇLENİYOR 13 GÜNDEM ISK-SODEKS İSTANBUL 2018 İÇİN İMZALAR ATILDI 15 GÜNDEM KONYA ENDÜSTRİ ZİRVESİ KAPILARINI AÇTI 17 GÜNDEM MAKFED MEYEM PROJESINDE SONA YAKLAŞILIYOR 19 GÜNDEM TARMAKBİR URGE PROJESİ YURT DIŞI FAALİYETLERİNE DEVAM EDIYOR

TÜRK TEKSTİL MAKİNELERİ UZAK DOĞU’DA GÜÇLENİYOR gündem

syf15

20 GÜNDEM SUALTI ROBOTLARI YTÜ’DE YARIŞTI 22 GÜNDEM KÜRESEL ASANSÖR SEKTÖRÜNÜN İSTANBUL BULUŞMASI 26 GÜNDEM KOMATEK 2017 FUARI ANKARA’DA DÜZENLENDİ 27 VİTRİN MST, YENİ MAKİNELERİNİ TANITTI 28 SEKTÖRDEN “EN ÖNEMLI KAYNAK INSANDIR” 32 SEKTÖRDEN “GELECEĞE GÜVENLE BAKIYORUZ” 36 KAPAK ÜRETİMİN ANAHTARI: KALIP SEKTÖRÜ 50 ÜLKELERDEN ÜSTÜ ÇÖL ALTI SERVET: NAMİBYA

KONYA ENDÜSTRİ ZİRVESİ KAPILARINI AÇTI gündem

syf22

62

ÜÇÜNCÜ KUŞAK “EN ÖNEMLİ NOKTA, İŞE HAKİM OLMAK”

66 POZİTİF “BAŞARILI OLMANIN FORMÜLÜ KADINA DA ERKEĞE DE AYNI” 70

AR-GE MERKEZİ “KATMA DEĞERLİ TEKNOLOJİ ÜRETİYORUZ”

74

BİR KONU & BİR KONUK “İHRACATÇININ GÜVENLİ LİMANIYIZ”

78 MSSP FOCUS “ENDÜSTRİYEL FIRIN İMALATI STRATEJİK BİR SEKTÖRDÜR” 82 SEKTÖREL KÜMELENME KOBİ’LERİN GÜÇLÜ İŞBİRLİĞİ: OSTİM SAVUNMA VE HAVACILIK KÜMELENMESİ

KÜRESEL ASANSÖR SEKTÖRÜNÜN İSTANBUL BULUŞMASI kapak

syf36

86 MAKALE ALMANYA’DA TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNE YÖNELİK TANITIM FAALİYETLERİ 92 RÖPORTAJ İTALYA PAZARINA AÇILAN DOĞRU KAPI: İTALYAN TİCARET ODASI DERNEĞİ 95

MAKINECILER NE OKUYOR?

96 AKADEMİK “EĞİTİM PROGRAMIMIZ ÇAĞA AYAK UYDURUYOR” 99 KAMPÜS “GELİŞİME VE YENİLİĞE AÇIK BİR BÖLÜMDE EĞİTİM ALIYORUZ” 101 GÖSTERGELER 115 RAKAMLAR 116 FUARLAR

ÜRETİMİN ANAHTARI: KALIP SEKTÖRÜ

118 ADRESLER 119 MOMENT in ENGLISH

5


AHS 30/150 SİLİNDİR BÜKME MAKİNESİ Akyapak, 2 mm’den 200 mm’ye kadar sac kalınlığında ve 500 mm’den 12000 mm’ye kadar sac genişliğinde malzemeyi yüksek kalitede ve kolayca büken 4 Valsli Hidrolik Silindir makineleri üretir.

/AkyapakMachinery

/akyapakmachines

/akyapakmakine

Akçalar Sanayi Bölgesi, Sanayi cad. No:8/A 16225 Bursa / TÜRKİYE Tel : +90 224 280 75 00 | info@akyapak.com.tr www.akyapak.com.tr


editörden

TUGAY SOYKAN

ARTI DEĞER YARATMAYA DEVAM EDİYORUZ Türkiye’nin Makinecileri, makine sektörünün gücünü ve etkinliğini üretici firmalarla birlikte katıldığı fuarlarla sürdürmeye devam ediyor. “Tıkır tıkır” işleyen makineleri üreten imalatçılara, bu kez 19-21 Nisan tarihleri arasında Endonezya’nın başkenti Cakarta’da düzenlenen INDO INTERTEX Fuarı’nda destek veren Türkiye’nin Makinecileri’nin çalışmaları gündem sayfalarımızın da ana konusunu oluşturdu. Sektörün, üretim ve ihracat odaklı stratejilerine olumlu yönde yansıyacak projeleri hayata geçirmeye devam eden MAKFED, Ankara Kalkınma Ajansı’nın desteği ile “Makine Sektörü Mesleki Yeterlilik Merkezi’nin Kurulması” projesini de 2016 yılı Temmuz ayında hayata geçirmişti. Projede bugüne kadar makine sektöründe bilgi ve deneyim sahibi uzman ve akademisyenlerden oluşan nitelikli personelin temini sağlanırken, sınav ve belgelendirme kuruluşu sistemi de oluşturuldu. Projede gelinen nokta ile ilgili tüm detaylar gündem sayfalarımızın bir diğer önemli konusu oldu. Sadece üretim ve ihracat odaklı değil aynı zamanda inovatif yaratıcı fikirleri de destekleyen Türkiye’nin Makinecileri, bu doğrultuda Türkiye’ye katma değer yaratıyor. 2017 Türkiye 2. Uzaktan Kumandalı Sualtı Robotları Yarışması’na (MATE ROV) sponsor olan Türkiye’nin Makinecileri, 29-30 Nisan tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Yerleşkesi’nde düzenlenen yarışmanın ilk ayağında gençleri yalnız bırakmadı. Üretimin fikirsel aşamasının tasarımdan üretime uzanan sürecinde çok önemli bir alan olan kalıp sektörünü kapak haberimizde işledik. Sektörlerin ürettiklerinin kalite yolculuğunda, rekabet avantajlarının yanı sıra birden fazla eş parça üretimi de sağlayan sektör, sanayi tedarik zincirinin önemli halkalarından biri. Katma değerli üretimiyle diğer sanayi sektörlerine kıyasla önemli bir ekonomik güç de yaratan kalıp sektörünü her açıdan ele almaya çalıştık. Faaliyet gösterdikleri sektörlerin iki önemli firması Özen Değirmen Makina ile Astor’u, “Sektörden” bölümümüze konuk ettik. Sözer Makina’nın kuşaklar boyu süren başarı hikâyesini ise firmanın makine üretim direktörü ve üçüncü kuşak yöneticisi Emrah Sözer’den dinledik. Erkek egemen bir sektörde başarılı çalışmalarıyla tanınan Hidelsan İdari İşler ve Satış Direktörü Merve Torbalı ile başarıya giden yolu, iş dünyasının kadına bakışını ve belki daha önemlisi kadının iş hayatında başarabileceğine nasıl inanacağını konuştuk. 97’nci sayımızda genel hatları ile tanıttığımız yabancı ticaret ve sanayi odalarının çalışmalarını derinlemesine bir yazı dizisi ile aktarmaya başladık. Amacımız Türkiye’deki yabancı ticaret odalarının ülkemiz ile yurt dışındaki partner ülkeler arasındaki toplam ticaret hacmine nasıl katkılar yapabileceğine odaklanmaktı. İlk konuğumuzu ise İtalyan Ticaret Odası Derneği olarak belirledik. Türk girişimcilere sağladıkları desteklerden iş geliştirme faaliyetlerine kadar pek çok konuyu İtalyan Ticaret Odası Derneği Genel Sekreteri Fatih Ayçin’e sorduk. Kalemimizin elverdiğince yine sizler için keyifle okuyacağınızı düşündüğümüz bir Moment Expo sayısı hazırladık. Sağlık, mutluluk ve barış içinde kalın... İyi okumalar

MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ADINA SAHİBİ Özkan AYDIN

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Tugay SOYKAN (tugaysoykan@origamimedya.com)

KATKIDA BULUNANLAR Muhammet BEY (muhammet@origamimedya.com)

YAYIN KURULU BAŞKANI Adnan DALGAKIRAN

EDİTÖR Hüsne PAMUK (husne@origamimedya.com)

YAYIN KURULU Kutlu KARAVELİOĞLU,Sevda Kayhan YILMAZ, Necmettin ÖZTÜRK, Hüseyin DURMAZ, Ali EREN, Tamer GÜVEN, Ferdi Murat GÜL, Mehmet AĞRİKLİ, Zeynep ARMAĞAN, Menderes AKAR, Özkan AYDIN, Esra ARPINAR, Mehtap ÖNAL, Erinç TARHAN

MUHABİR Volkan ÜKÜNÇ (volkan@origamimedya.com) Tolga ÇATAL (tolga@origamimedya.com)

YAYIN ADRESİ Mecidiyeköy Mah. Atakan Sok. No: 6/7 Şişli / İstanbul T: +90 212 252 87 76 - 77 F: +90 212 211 40 70

YAYINA HAZIRLAYANLAR Origami Medya

REKLAM KOORDİNATÖRÜ Mustafa AK (mustafa@origamimedya.com) GÖRSEL YÖNETMEN Murat CERİT GRAFİK TASARIM Zeynep Esen SARIKAYA

YAYIN TÜRÜ Süreli, Yerel Dergi MAİB GENEL SEKRETERLİĞİ Ceyhun Atuf Kansu Cad. No: 120 Balgat - Çankaya / Ankara Tel: 0312 447 27 40 Faks: 0312 446 96 05

BASKI VE CİLT Belmat Baskı ve Ajans Çözümleri San. Tic. Ltd. Şti. Oruçreis Mh. Tekstil Kent Cad. A7 Blok No: 51 Esenler - İstanbul - Türkiye Tel: 0 212 698 26 28 www.belmatbaski.com MOMENT EXPO Dergisi, Origami Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. “Moment Expo Dergisi” ibaresi kullanılarak alıntı yapılması izne bağlıdır. Moment Expo Dergisi Makine İhracatçıları Birliği’nin 7.500 adet basılan ücretsiz süreli yayınıdır.

7


gündem

TÜRK TEKSTİL MAKİNELERİ UZAK DOĞU’DA GÜÇLENİYOR Türkiye’nin Makinecileri, 19-21 Nisan tarihlerinde Endonezya’nın başkenti Cakarta’da düzenlenen INDO INTERTEX Fuarı’na ilk kez katılarak, Makine imalatçılarımıza verdiği desteği sürdürdü.

B

u yıl 16’ncısı gerçekleştirilen ve Endonezya Tekstil Sanayicileri Birliği tarafından organize edilen INDO INTERTEX Fuarı, ASEAN ülkelerinde (Endonezya, Malezya, Tayland, Filipinler, Singapur, Brunei, Vi-

8

etnam, Laos, Myanmar ve Kamboçya) tekstil ve tekstil makineleri alanında düzenlenen en önemli fuar olarak dikkat çekiyor. Türkiye’nin makine ihracatında önemli paya sahip olan tekstil makineleri alanında her yıl bir fuara katılmaya özen

gösteren Türkiye’nin Makinecileri de 2011 ve 2015 yılında reklam faaliyetleriyle yer aldığı ITMA Fuarı ile 2016 yılındaki ITME Fuarı’nın ardından bu yıl Endonezya’nın başkenti Cakarta’da gerçekleşen INDO INTERTEX Fuarı’na katılarak, Güney Doğu Asya’da Türk


gündem

TEKSTIL VE TEKSTIL MAKINELERI ALANLARINA YÖNELIK OLARAK TEK HOLDE GERÇEKLEŞEN, 516 FIRMANIN KATILDIĞI FUARI, 19 BIN KİŞİ ZİYARET ETTI.

tekstil makinelerinin etkinliğinin artırılmasına katkıda bulundu. Fuarda, Türkiye’nin Makinecileri standında Makine Şubesi Uzmanları Aydan Işıl Aydın ve Tuğçe Karabörk Okan görev yaptı. Fuarda MAKFED üyesi derneklerden TEMSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cüneyt Alkan’ın da aralarında bulunduğu yedi Türk firmasının temsilcileri ürün ve hizmetlerini Uzak Doğulu potansiyel alıcılarla buluşturdu. ASYA PAZARINA AÇILAN KAPILARDAN BİRİ Tekstil ve tekstil makineleri alanlarına yönelik olarak tek holde gerçekleşen fuarda 516 firma yer alırken, fuara başta Çin, Güney Kore ve Tayvan’dan olmak üzere Asya ülkelerinden çok sayıda firma katıldı. Fuar katılımcıları ve ziyaretçilerinin büyük ço-

ğunluğunu Asya ülkelerinden gelenlerin oluşturması nedeniyle Asya pazarına giriş için nitelikli fırsatlar sunan ve üç gün boyunca 19 bin 273 ziyaretçinin takip ettiği fuarda Türkiye’nin Makinecileri’nin fuar alanı girişindeki verdiği reklamlar ziyaretçiler tarafından ilgiyle karşılandı. Fuar kataloğunun arka sayfasında da Türkiye’nin Makinecileri ilanı yer alırken, Türkiye’nin Makinecileri tarafından hazırlanan, Türk firmalarının ürünleri ie hol ve stant numaralarının bulunduğu broşür ve Türkiye’nin makine ihracatı ile ilgili verileri gösteren broşürler ise fuar süresince ziyaretçilere dağıtıldı. Fuarın süresince yoğun ilgi gören Türkiye’nin Makinecileri standını, Türkiye’nin Cakarta Ticaret Müşaviri Murat Taşkın da ziyaret etti ve Endonezya’daki tekstil makineleri sektörü hakkında güncel bilgileri aktardı.

9



gündem

“GÜNEY ASYA PAZARI YÜKSELİŞİNE DEVAM EDİYOR” “INDO INTERTEX Fuarı, özellikle Uzak Doğu pazarı için önem taşıyan bir organizasyon ve bu pazara giriş yapmak isteyen üreticiler için önemli bir buluşma noktası. Bu fuara katılmaktan mutluyuz çünkü kurulacak iş ilişkileri Türk tekstil makineleri sektörünün gelişimi için de önem arz ediyor. Bu anlamda yedi Türk firmamızla birlikte katıldığımız INDO INTERTEX Fuarı’nın olumlu sonuçlarını ilerleyen dönemlerde alacağımıza inanıyorum. Diğer yandan Endonezya, özellikle son yıllarda yaptığı makine alımlarıyla dikkat çeken bir ülke. Biz de Türkiye olarak Endonezya’nın tekstil makineleri ithalatında güçlü pozisyonumuzu koruyoruz. Bu fuar, Türkiye’nin ihracat gücünü gelecekte artıracak olası yeni iş birliklerinin kurulması açısından da oldukça verimli oldu.”

CÜNEYT ALKAN ALKAN GROUP YÖNETİM KURULU BAŞKANI

“Türkiye’nin Makinecileri’nin fuar ana girişindeki ilan çalışması çok dikkat çekiciydi. Yine Türkiye’nin Makinecileri standında da Türk makine sektörü ve firmalarımızın yetkinlikleri hakkında fuar ziyaretçilerine önemli bilgilendirme çalışmaları yaptılar.”

“TÜRK MAKİNELERİNE İLGİ BÜYÜKTÜ”

1.

KATILIM

SEVDA KILIÇKIRAN ASİL MAKİNA İHRACAT-İTHALAT MÜDÜRÜ

“Endonezya, 2016’nın son aylarında çalışmaya başladığımız bir pazardı. Pazara giriş kararımızda müşterilerimizin taleplerinin büyük etkisi oldu. Bu nedenle bizim için yeni bir mecra olacak olan bu pazarı yerinde inceleyebilmek ve müşteri dinamiklerini görerek olası iş birliklerini kurabilmek amacıyla INDO INTERTEX Fuarı’na katılma kararını verdik. Fuarın ziyaretçi yoğunluğu ve katılımcıların sektörel niteliklerinin yüksek olması bizi memnun etti. Ayrıca, Orta Doğu ve Uzak Doğu’da gördüğümüz Türk makinelerine olan ilginin, bu pazar için de geçerli olduğunu görmek sevindiriciydi. Avrupa’ya karşı fiyat rekabeti üstünlüğümüzün yanı sıra Çin ve Hindistan’a karşı kalite üstünlüğümüz ile bu pazarın tüm makine sektörümüz için iyi bir pazar olacağını düşünüyorum.” “Türkiye’nin Makinecileri’nin standı, her zamanki gibi fuarın ilgi çeken buluşma noktalarından biri oldu. Ziyaretçilerin taleplerine göre onları Türk makine üreticilerine yönlendirmeleri, ziyaretçilerin bizlerle iletişim sağlamalarında çok etkili oluyor. Bu fuarda da Türk makine imalatçılarını yalnız bırakmayıp, sarf ettikleri gayret ve destekler için Asil Makina ailesi olarak Türkiye’nin Makinecileri’ne çok teşekkür ediyoruz.”

“ASYA PAZARINI ÖNEMSİYORUZ”

2.

KATILIM

ELİF GÖKYALAZ OPTİMUM DİGİTAL PLANET SATIŞ MÜDÜRÜ “Fuar, ziyaretçi yoğunluğu ve niteliği bakımından oldukça verimliydi. Özellikle bir önceki fuara göre katılımcı sayısında artış olduğunu gözlemledik. Endonezya’nın coğrafi konumu sebebiyle yakın komşu ülkelerden de oldukça fazla sayıda ziyaretçi ağırladık. Bu da bize hedefimiz olan Güneydoğu Asya’da oldukça güçlü potansiyel müşterilere ulaşma imkânı sundu. Katılımcı profili bakımından özellikle yeni baskı teknolojilerini sunmak adına dijital baskı makineleri üreticilerinin bu fuara katılımlarının daha da artmasını arzu ediyorum. Fuar ayrıca, Endonezya bayimizin kuruluşuna da sahne oldu. Böylelikle portföyümüzde olmayan yeni bir pazarı da bünyemize katmış olduk. Ürettiğimiz yeni teknolojiler, yeni baskı sistemleri bu ülkelerde henüz Avrupa kadar efektif ve yaygın olarak kullanılmıyor. Dolayısıyla bu gibi fuar organizasyonlarıyla, potansiyel alıcılara dijital baskının konvensiyonel baskıya nazaran çok daha hızlı, işçiliği düşük, kalıp maliyeti olmadan her türlü deseni anında baskıya verebilme gibi önceliklerini gösterebiliyor olmamızı çok önemsiyorum.” “Türkiye’nin Makinecileri’ni oldukça faal buluyorum. Gerek tanıtım organizasyonlarında gerekse fuar zamanı düzenlenen, yerel ilgili kurumların da katılımıyla organize edilen seminerleri takip etmeleri, ikili ilişkilerin gelişmesine de ön ayak oluyor. Türkiye’de üretilen makinelerin tüm dünya coğrafyasında daha fazla tercih edilmesi ve dünyadaki pazar payımızın artmasında Türkiye’nin Makinecileri’nin büyük katkıları var.”

11


Model

F6100

Genişlik (cm)

258

İş Genişliği (cm)

155

Yükseklik (cm)

180

Balya Ebadı (cm)

36-46

Sol Teker Ebadı

7.50x16

Balya Uzunluğu (cm)

30-135

Sağ Teker Ebadı

6.50x16

Ot Balya Ağırlığı (kg)

25-35

Ağırlık (kg)

2450

Saman Balya Ağırlığı (kg)

18-25

Güç Gereksinimi (Hp)

60-70

Parçalayıcı Ünite (haşbay)

Bağlama Sistemi

3 ipli

Var

İş Verimi (Balya/Gün)

1000-1200

Piston Stroğu (cm)

66 90

Parçalayıcı Ünite (Haşbay) Pozisyonu

Hidrolik Ayarlanabilir

Piston Hızı (strok/min) Pikap İç Genişliği (cm)

155

Haşbay Hareket Devri (1/min)

2 opsiyonlu -1900/900

Çalışma Konumunda Makine Uzunluğu (cm)

640

Bağlama Sistemi Hareketi

Zincir Dişli Sistemi

500

Besleme Ünitesi (Yabalar) Hareketi

Zincir Dişli Sistemi

Yol Konumunda Makine Uzunluğu (cm)

• HAŞBAY TAKIP SÖKME DERDİNE SON! HAŞBAY, SÖKMEDEN AYNI HİDROLİK PİSTON SİSTEMİ İLE HEM SAP HEM DE YONCA (OT) BALYASI YAPABİLME ÖZELLİĞİNE SAHİP ÇİFT DEVİR SERİ ŞANZIMANLI, İŞ VERİMİNİ ARTIRAN, YABALARI OTOMATİK VE BAĞLAMASI ORİJİNAL AVRUPA (RASSPE) KULLANILMIŞTIR. • YENİLENEN TOPLAYICI TIRMIK PİKAP HAREKETİ İLE DAHA AZ GÜÇ, DAHA FAZLA PERFORMANS. • YABA GRANK SORUNUNU TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAK İÇİN TASARLANMIŞ ZİNCİRLİ SİSTEM. • ELİBOL AR-GE’NİN HAZIRLAMIŞ OLDUĞU FULLA 6100 SERİSİ BALYA MAKİNASI İLE DAHA AZ ZAMANDA DAHA HIZLI VERİM.


gündem

ISK-SODEKS İSTANBUL 2018 İÇİN İMZALAR ATILDI Sektöründe Avrasya’nın en önemli buluşma noktası olan ISK-SODEX İstanbul 2018’e ilişkin fuarın kurucuları DOSİDER, ISKAV, İSKİD, İZODER, TTMD ve Hannover Messe Sodeks Fuarcılık arasındaki anlaşma; fuarın desteklenmesi, ortak sinerji yaratılması ve başarısının artırılması adına paydaş dernekler ESSİAD, KBSB, MTMD, POMSAD ve SOSİAD’ın da katılımıyla gerçekleştirildi.

T

ÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 7-10 Şubat 2018 tarihleri arasında düzenlenecek fuarın imza törenine; DOSİDER Genel Sekreteri Süleyman Bulak, ESSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Semerci, Hannover Messe Sodeks Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel, ISKAV Yönetim Kurulu Başkanı Vural Eroğlu, İSKİD Yönetim Kurulu Başkanı Cem Savcı, İZODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ertuğrul Şen, KBSB Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ahmet İlhan, MTMD Müdürü Nezih Giray, TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Sarven Çilingiroğlu, POMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu ile SOSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Terzibaşıoğulları katıldı. İmzalanan protokolle fuarın kurucuları, paydaş derneklerin de katılımıyla organizasyonun etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için yürütme kurulu ve teknik komite çalışmalarını hızlandırmak için adım atmış oldu.

ISK-SODEX İSTANBUL 2018 14 HOLDE DÜZENLENECEK Firmaların ısıtma, soğutma, havalandırma, yalıtım, pompa, vana, tesisat, kompresör ve su arıtma konularında yeni ürün ve hizmetlerini sergileyecekleri ISK-SODEX İstanbul 2018, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 50 bin metrekarelik stant alanını kapsayan 14 holde gerçekleştirilecek. HVAC-R sektöründeki yeni trendlerin takip edi-

lebileceği fuarda ayrıca ilk kez oluşturulacak “Enerji Verimliliği” ve “Bina Otomasyon” özel sergi alanlarında da yeni ürün grupları yer alacak. Yeni fuar alanında sergilenecek zenginleştirilmiş ürün yelpazesi ile ziyaretçilerine her zamankinden çok daha farklı ve güçlü bir deneyim yaşatmaya hazırlanan ISK-SODEX Fuarı’na 2016 yılında 47 ülkeden 1.294 firma katılmıştı. 83 bin 764 ziyaretçiyi ağırlayan organizasyona; Almanya, Azerbaycan, Bulgaristan, Çekya, Kamerun, Etiyopya, Gürcistan, Yunanistan, İran, İtalya, İsrail, Ürdün, İspanya, Kırgızistan, Kosova, Pakistan, Romanya, Tunus, Türkmenistan ve Ukrayna’dan çok sayıda satın almacı, editör ve dernek temsilcisi Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen uluslararası ticaret heyeti programı kapsamında katılarak B2B toplantıları vesilesiyle Türk ihracatçıları ile tanışma fırsatı bulmuştu.

13



gündem

KONYA ENDÜSTRİ ZİRVESİ KAPILARINI AÇTI Konya Endüstri Zirvesi kapsamında KONMAK 2017 Konya 14. Uluslararası Metal İşleme Makineleri, Kaynak, Kesme, Yan Sanayileri, Ekipmanları, Delme Teknolojileri, Malzemeler ve El Aletleri, Hidrolik ve Pnömatik Fuarı, İSKON, KONELEX ve Konya Sac İşleme Teknolojileri fuarları eş zamanlı olarak 27-30 Nisan tarihlerinde gerçekleşti.

M

akine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) üyesi Makina İmalatçıları Birliği (MİB) ile Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD), TÜYAP Konya Fuarcılık, Konya Ticaret Odası (KTO), Konya Sanayi Odası ve Makine Mühendisleri Odası Konya Şubesi ve KOSGEB’in işbirliğiyle TÜYAP Konya Uluslararası Fuar Merkezi’nde düzenlenen fuarları 40 ülkeden 55 bin kişi ziyaret etti. “FUARLAR SEKTÖRLERİNE GÜÇ KATACAK” Fuarların açılışında konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Konya Endüstri Zirvesi kapsamında dört önemli fuarın birden gerçekleştiğini hatırlatarak, “Fuarlarla birlikte Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı bölgesindeki 11 üniversitemizin işbirliğiyle ÜNİKOP Patent 2017 etkinliğini de bu yıl ilk defa gerçekleştiriyoruz. Fuarların, ilgili oldukları sektörlere çok büyük bir güç katacağını düşünüyorum. Katılımcı firmalar arasında çok sayıda yatırım ve ticaret anlaşmalarına imza atılacak. ÜNİKOP Patent 2017 etkinliği de buluş sahipleriyle yatırımcıları bir araya getirerek önemli bir işlevi yerine getirecek. Bu büyük organizasyonu Konya’da ve Anadolu’da işaret fişeğinin yakıldığına bir delil olarak görüyorum. Bu tür etkinliklerin reel sektörümüze, özellikle KOBİ düzeyindeki üreticilerimize

büyük güç kattığını ve katacağını düşünüyorum. Reel sektör ve KOBİ’ler güçlendikçe de şehirlerimiz ve Türkiye güçlenecektir. Türkiye ekonomisi, geçtiğimiz yıl yaşanan birçok zorluğa rağmen, yüzde 2,9 oranında büyüdü. Hayata geçirdiğimiz tedbirlerin de etkisiyle, 2016 yılı son çeyreğinden itibaren ılımlı bir toparlanma süreci yaşadık, yaşıyoruz. Bu yıla da iyi bir başlangıç yapmış durumdayız. Birçok öncü göstergeye baktığımızda 2017 yılının Türkiye için çok daha başarılı bir yıl olacağını görebiliyoruz. Özellikle güven endekslerindeki gelişmeler bizi daha da umutlandırıyor. Zira ekonomide en önemli konu güvendir. Türkiye ekonomisi, bundan sonra sürekli üstüne koyarak ilerleyecektir. Bu yıl-

dan itibaren daha yüksek büyüme rakamları göreceğiz. Daha da önemlisi, bu büyümeye bir süreklilik kazandırabileceğiz” şeklinde konuştu. Fuarın bir düşünceyle oluştuğunu ifade eden KTO Başkanı Selçuk Öztürk de konuşmasında şunları söyledi: “Biz buraya hep sanayicileri getiriyoruz. Endüstri zirvesine gelen sanayici ve iş insanlarımızın buradaki patent sahipleriyle iki gün boyunca görüşme imkanı yakalaması ve yeni bir sinerji oluşturabilmesi başlıca amacımız. Bu çabalarımızın da mutlaka karşılık bulacağına inanıyorum.” Açılış konuşmaların ardından ziyarete açılan ve dört gün boyunca devam eden fuarlar, yerli ve yabancı 55 bin ziyaretçiyi ağırladı.

15



gündem

MAKFED MEYEM PROJESINDE SONA YAKLAŞILIYOR MAKFED’in Ankara Kalkınma Ajansı’nın desteği ile yürüttüğü, “Makine Sektörü Mesleki Yeterlilik Merkezinin Kurulması” projesinde sona yaklaşılıyor.

A

nkara Kalkınma Ajansı tarafından hibe yoluyla desteklenen “Makine Sektörü Mesleki Yeterlilik Merkezinin Kurulması” projesinin önümüzdeki Temmuz ayında bitirilmesi için çalışmalar devam ediyor. 2016 Temmuz’unda başlatılan ve bir yıl içerisinde bitirilmesi hedeflenen projede bugüne kadar makine sektöründe bilgi ve deneyim sahibi uzman ve akademisyenlerden oluşan nitelikli personelinin temini sağlanırken, sınav ve belgelendirme kuruluşu sistemi oluşturuldu. Ayrıca ofis ihtiyaçları temin edilerek “Kalite El Kitabı” ile MYK ve TÜRKAK rehber ve prosedürleri hazırlandı. Yine MAKFED Mesleki Yeterlilik ve Belgelendirme Merkezi (MEYEM) projesi çerçevesinde üç Ulusal Yeterlilik soru bankası hazırlanırken, personel eğitimleri sağlandı ve mesleki sorumluluk sigortası yaptırıldı. Teorik ve Uygulama Sınav Yeri için Erkunt Mesleki Eğitim Merkezi ile sözleşmelerin de yapıldığı proje kapsamında ayrıca Mesleki Yeterlilik Kurumu’na Ocak ayı içinde belgelendirme ön başvurusun-

Ulusal Yeterlilikler için TÜRKAK’ın gerçekleştireceği denetimin ise 22 Haziran’da yapılması planlanıyor. İzleme ve denetim süreçlerinin tamamlanmasının ardından, projenin son ayağında ise akreditasyonun alınması ve MYK yetkilendirme süreci başlayacak. Bu çerçevede, makine sektörünün belgelendirme sistemi hakkındaki farkındalığını artırmak amacıyla çeşitli semineler düzenlenmesi planlanırken, proje kapsamında nihai hedef, sadece Ankara için değil, tüm Türkiye için personel belgelendirme alanında lider bir kurum oluşturmak olarak şekilleniyor. da bulunuldu ve sözleşme imzalandı. İç tetkiklerin yapılmasını takiben akreditasyon için TÜRKAK’a başvuru yapılan projede sınav yazılımı temini sürüyor. ARA İZLEME VE DENETİM SÜRECİNE START VERİLDİ Ankara Kalkınma Ajansı’nın tüm bu çalışmalara ait ara izleme ziyareti ise 13 Nisan’da gerçekleştirildi. Teknik izleme komitesi ile süreçler hakkında bilgi alışverişinde bulunulan ziyaretin ardından, Mayıs ayı içerisinde teorik ve pratik olmak üzere iki ayrı pilot sınav uygulaması gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. Diğer yandan,

HAYAT BOYU ÖĞRENİMİ DESTEKLEYECEK BİR PROJE MAKFED MEYEM projesi, makine sektörü için işsizlerin ve düşük gelirli çalışanların istihdam edilebilirlikleri ve gelir düzeylerinin artırılması, bu kişilerin hayat boyu öğrenme sürecinin desteklenmesi ve nitelikli, belgeli işgücü anlayışının geliştirilmesi bakımından önem taşıyor. Projeyle birlikte, çalışanların niteliklerinin tespit edilmesi ve bu çerçevede istihdam piyasalarına uyumlu hale getirilebilmesi ve bu kapsamda bireylerin kalite güvencesi kapsamında belgelendirilmesine de çalışılacak.

MAKFED MEYEM PROJESİ İLE...

İşsizlerin ve düşük gelirli çalışanların istihdamı

Çalışanların gelir Hayat boyu düzeylerinin öğrenme sürecinin artırılması desteklenmesi

Nitelikli ve belgeli iş gücü sağlanacak

17


Bugün Yarın Daima...

AD-ES

Elektrikli Abkant Pres Hidrolik sistem gerektirmeyen elektrikli motor hareket sistemi sayesinde, çevreye duyarlı yüksek hızı sayesinde de daha az çalışma süresi ve daha az maliyet ile daha çok iş yapabilme kapasitesine sahiptir.

OSB 75.Yıl Bulvarı Nilüfer-Bursa/Türkiye T: +90 224 219 18 00 F: +90 224 2242 75 80


gündem

TARMAKBİR URGE PROJESİ YURT DIŞI FAALİYETLERİNE DEVAM EDIYOR Türk tarım makineleri sektörünün çatı kuruluşu TARMAKBİR, üyelerinin teknik ve ticari yetkinliklerini artırmak için sürdürdüğü URGE projesi kapsamında, Kazakistan ve Fas’ta sektörel işbirliklerini güçlendirdi.

U

yelerinin ihracat kapasitelerini geliştirmeleri ve bilgi altyapılarını kuvvetlendirmeleri amacıyla, Ekonomi Bakanlığı’nın desteği ile bir URGE projesi yürüten TARMAKBİR, çalışma kapsamında dış ticaret, markalaşma, stratejik yönetim, üretim verimliliği gibi konulara yönelik eğitim/danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra yurt dışına ticari pazarlama etkinliklerine de devam ediyor. Bu kapsamda, 15-17 Mart tarihlerinde TARMAKBİR üyesi sekiz firma, Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen 12’nci AgriTek/Farmtek Fuarı’na katıldı ve 225 metrekarelik ortak bir stant ile Türk tarım makinelerini Asya pazarının alıcılarına sundu. Fuar süresince TARMAKBİR üyeleri bir yandan ürünlerini sergilerken, diğer yandan da Kazakistan ve Asya pazarları hakkında bilgi sahibi oldu ve çok sayıda iş fırsatını değerlendirme şansını yakaladı.

URGE projesi kapsamındaki ikinci yurt dışı programı ise 21-25 Nisan tarihlerinde Fas’a gerçekleştirildi. Ticaret heyeti olarak planlanan etkinliğe TARMAKBİR üyesi sekiz firma katılırken, program çerçevesinde Fas’ın Meknes, Rabat ve Kazablanka şehirleri ziyaret edildi. Ayrıca program süresince Meknes’te düzen-

lenen SIAM Tarım Fuarı da ziyaret edildi ve gerek kamu gerekse özel sektör temsilcileriyle ikili görüşmeler gerçekleştirildi. TARMAKBİR URGE projesi, önümüzdeki dönemde Güney Afrika ve Meksika’ya yönelik ticaret heyetleri programları ile Türkiye’ye davet edilecek alım heyetleri ziyaretleriyle devam edecek.

19


gündem

SUALTI ROBOTLARI YTÜ’DE YARIŞTI Türkiye’nin Makinecileri’nin sponsor olduğu 2017 Türkiye 2’nci Uzaktan Kumandalı Sualtı Robotları Yarışması, 29-30 Nisan tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Yerleşkesi’nde düzenlendi.

A

merika Birleşik Devletleri Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) alt kolu olan Kaliforniya merkezli İleri Teknolojili Denizcilik Eğitimi-Marine Advanced Technologies Education (MATE) tarafından 2002 yılında organize edilmeye başlanan Uzaktan Kumandalı Sualtı Robotları Yarışması’nın (MATE ROV) ilk etap bölgesel ayağı, bu yıl ikinci kez Türkiye’de düzenlendi. 29-30 Nisan tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Yerleşkesi’nde gerçekleşen etkinliğin sponsorları arasında Türkiye’nin Makinecileri de

20

yer alırken, mekatronik tasarım, teknik dokümantasyon, takım sunumu ve sualtı görevlerden oluşan yarışmanın “Araştırmacı” kategorisi birincisi olan İstanbul Teknik Üniversitesi ROV Takımı ile “Düzenleyici” kategorisi birincisi ALEV Lisesi Robotik Kulübü, 23-25 Haziran tarihlerinde Kaliforniya Long Beach’te düzenlenecek uluslararası yarışmada Türkiye’yi temsil etme hakkını kazandı. BU YILIN TEMASI: GELECEĞİN LİMAN ŞEHİRLERİ Uluslararası MATE ROV yarışmasına her yıl 70’ten fazla takım ve 500’den

fazla yarışmacı katılıyor. Geçtiğimiz yıl, 18 farklı eyalet, 15 farklı ülke 2016 MATE ROV finallerine katılırken, yarışmada yer alan ekipler fizik, matematik, elektronik ve mühendislik becerilerini deniz ortamında uygulamalı olarak gösteriyor. Her yıl farklı bir tema çerçevesinde belirlenen görevleri en iyi şekilde yerine getiren takımların zorlu bir rekabete girdiği etkinlikte, uzaktan kumandalı su altı araçları (Remotely Operated VehicleROV) birbiriyle yarışıyor. Bu araçlar özellikle su altı araştırmaları, insanların ulaşmasının mümkün olmadığı ve gerçekleştirmesi zor görevler için


gündem

BU YIL “GELECEĞIN LIMAN ŞEHIRLERI: TICARET, EĞLENCE, SAĞLIK VE GÜVENLIK” TEMASIYLA DÜZENLENEN YARIŞMAYA KATILAN EKIPLER FIZIK, MATEMATIK, ELEKTRONIK VE MÜHENDISLIK BECERILERINI DENIZ ORTAMINDA UYGULAMALI OLARAK GÖSTERDI. arama-kurtarma gibi su görevlerinde de kullanılabilmeleriyle öne çıkarken, ROV’lar; açık deniz platformları, su altı boru hatları, habitat taraması gibi birçok su altı görevini su üzerinden yüksek çözünürlüklü kameralar ve robot kollar sayesinde tek operatör kumandası üzerinden gerçekleştirebiliyor. Bu yıl “Geleceğin Liman Şehirleri: Ticaret, Eğlence, Sağlık ve Güvenlik” temasıyla düzenlenen yarışmada, temsili olarak kontrollü bir havuz içerisinde yerine getirilecek görevler ise bir eğlence platformunun bakım ve tamir işlemlerinin gerçekleştirilmesi, kirlenmiş sedimentlerin tespiti ve bunlardan örnek alınması, gemiden denize düşmüş olan konteynerlerin tespiti, konumlandırılması ve özel bir taşımacılık sistemi kurulumu (hyperloop) olarak belirlenmişti. Yarışmanın Türkiye bölgesel ayağına bu

yıl Araştırmacı kategorisinde İstanbul Teknik Üniversitesi ROV Takımı, İstanbul Gedik Üniversitesi Robotik Takımı, Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE Robot Takımı, Karadeniz Teknik Üniversitesi ROV Takımı, Marmara Üniversitesi Robot Takımı ve Yıldız Teknik Üniversitesi ROV Takımı katıldı. Düzenleyici kategorisinde ALEV Lisesi Robotik Kulübü geçtiğimiz yılki birinciliğini tekrarlayarak Türkiye’yi bir kez daha ABD’de temsil etme hakkını kazandı. ALEV Lisesi Robotik Kulübü’nü şampiyonluğa taşıyan altı motorlu robot, su altında dört eksenli hareket edebiliyor, robotik kolu sayesinde belirli ağırlıktaki cisimleri su yüzeyine çıkarabiliyor. Su altında sıcaklık ve basıncı kullanarak derinlik ölçümü de yapabilen robotun, aramakurtarma faaliyetlerinde ve dalgıçların giriş yapamadığı noktalardaki çeşitli çalışmalarda kullanılabileceği öngörülüyor.

SU ALTI ROBOTLARI, ÖZELLIKLE SU ALTI ARAŞTIRMALARI, INSANLARIN ULAŞMASININ MÜMKÜN OLMADIĞI ZOR ALANLAR IÇIN ARAMA-KURTARMA GIBI GÖREVLERDE DE KULLANILIYOR.

21


gündem

KÜRESEL ASANSÖR SEKTÖRÜNÜN İSTANBUL BULUŞMASI Geçtiğimiz ay, eş zamanlı olarak düzenlenen iki ayrı asansör ve yürüyen merdiven teknolojileri fuarı, sektörün küresel buluşmasına sahne oldu. 15. Uluslararası Asansör İstanbul Fuarı ile 3. Uluslararası Avrasya Asansör, Yürüyen Merdiven Sanayi ve Teknolojileri Fuarı’nı toplamda 100’den fazla ülkeden 60 binin üzerinde ziyaretçi takip etti.

K

üresel projeksiyonlar, dünya genelinde 10 milyonun üzerinde asansör bulunduğunu ve Avrupa’daki 6 milyona yakın asansörün her gün 1 milyar insanı taşıdığını ortaya koyuyor. Türkiye’de ise aktif durumdaki 450 bin asansöre, günde yaklaşık 80 milyon giriş oluyor. Türkiye’deki sektörün yükselişi son

22

yıllardaki ivmesini korurken, Türkiye pazarı, Çin ve Hindistan’ın ardından halen dünyanın en büyük üçüncü pazarı konumunda bulunuyor. Bu kapsamda, asansör ve yürüyen merdiven sektörlerine ait en güçlü küresel buluşmalardan ikisi geçtiğimiz Mart ayı sonunda, eş zamanlı olarak İstanbul’da gerçekleşirken, iki fuarı 100’ün üzerinde ülkeden

60 binden fazla sektör profesyoneli ziyaret ederek, sektörün geldiği noktayı görme imkanı yakaladı. DÜNYANIN EN BÜYÜK ÜÇ FUARINDAN BİRİ Sektörün küresel buluşması niteliğinde olan fuarların ilki, 23-26 Mart tarihlerinde AYSAD’ın (Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği)


gündem

3 BIN CIVARINDA FIRMANIN FAALIYET GÖSTERDIĞI VE 12 MILYAR DOLARLIK BÜYÜKLÜĞE SAHIP OLAN TÜRK ASANSÖR SEKTÖRÜNÜN BU KÜRESEL BULUŞMASI, YERLI ÜRETIMDE GELINEN NOKTAYI DA GÖSTERMIŞ OLDU.

desteği ile Tüyap Beylikdüzü’nde gerçekleştirilen 15’inci Uluslararası Asansör İstanbul Fuarı’ydı. Alanında dünyanın en büyük üç fuarından birisi olan ve 22 farklı ülkeden 300’ün üzerinde firmanın en yeni ürün ve teknolojilerini sergilediği fuarın açılışını, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Uğur Büyükhatipoğlu, AYSAD Başkanı İzzet Güven, ELA (Avrupa Asansör Derneği) Kalite, Güvenlik, Çevre ve Eğitim Komitesi Başkanı Christophe Isaac Castiau, Asansör İstanbul Fuar Komitesi Başkanı Sefa Targıt, Türk Standartları Enstitüsü Genel Sekreteri Mehmet Bozdemir ve İFO Fuarcılık Genel Müdürü Zekeriya Aytemur yaparken, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Ali Çelik de yerli üretim yapan firmaların standlarını ziyaret etti. Konut ve ticari bina asansörlerinden hastane asansörlerine, ev içi asansör ve kişisel ta-

şıyıcılardan oto asansörlerine, yük ve servis asansörlerinden yürüyen merdivenlere kadar farklı kategorilerde yeniliklerin sergilendiği fuar, dört gün boyunca 1 milyar TL’lik ticaret hacmi oluşturdu. Fuarda, ayrıca, asansör taahhüt firmalarının yanı sıra montaj ve bakım firmaları, asansör aksam üretici ve tedarikçileri, belgelendirme kuruluşları, taahhüt ve danışmanlık firmaları, inşaat ve yapı sektörü temsilcileri ile proje mimarlık ve mühendislik firmaları da yer aldı. Geniş yelpazedeki bu katılımla fuarı, toplamda 76 farklı ülkeden 28 bin 629 profesyonel ziyaret ederken, organizasyonu bu yıl yurt dışından toplam 5 bin 37 profesyonel takip etti. GÜVENLİK EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDESİ Fuar kapsamında AYSAD ve ELA (Avrupa Asansör Derneği) desteğiyle düzenlenen ve uluslararası konuşmacıların söz aldı-

23


YERLİ ÜRETİM CNC TAKIM TEZGAHLARI

Yüksek Verimlilik & Üretkenlik için Tasarlandılar

TT - 850

TT - 550

TT - 250

İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 1000 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)

İş Mil : 6” (A2-5) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 500 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)

İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 300 mm Taret Sayısı : 1 (12 Takım)

İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi bölgesi 2. Sanayi Cad. No:7 Tuzla - 34953 İSTANBUL / TÜRKİYE T: +90 216 593 19 90 F: +90 216 593 19 99 www.smbcnc.com info@smbcnc.com www.smbcnc.com info@smbcnc.com


gündem

TÜRKIYE’DE 500 BIN CIVARINDA ASANSÖR BULUNUYOR. TÜRKİYE’NİN YILLIK ASANSÖR IHTIYACI İSE 50 BIN ADET OLARAK DİLE GETİRİLİYOR.

ğı program kapsamında ise Mesleki Yeterlilik Kurumu Sınav ve Belgelendirme Dairesi Başkanlığı’ndan Elif Özlem Babaoğlu “Asansör Sektöründe Belge Zorunluluğu” başlıklı bir sunum yaptı. Fuarın ikinci günü VDMA’dan Ebru Gemici Loukas asansör ve yürüyen merdiven istatistiklerini anlatırken, diğer oturumda ise ELA’dan Christophe Isaac Castiau küresel asansör sektörüne ilişkin bilgiler paylaştı. AYSAD Başkanı İzzet Güven’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Asansör Periyodik Kontrolleri Paneli” konulu özel oturumunda ise Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan İlyas Menderes Büyüklü, AYSAD’dan Aziz Bilge ve Oğuzhan Bulgurluoğlu, Asansör Danışmanı Serdar Tavaslıoğlu, EAYSAD’dan Oğuz Yanık ile Battal Öztürk konuşmacı olarak söz aldı. 15. Uluslararası Asansör İstanbul Fuarı’nın İSGDER İş Güvenliği Uzmanları Derneği tarafından organize edilen Asansör ve İş Sağlığı & Güvenliği konulu oturumlarda da ana gündem, asansörlerin montajı, bakımı ve servisi sırasında çalışan güvenliği ve sağlığı oldu. Ayrıca fuar alanına kurulan platform üzerinde yapılan yüksekte çalışma eğitimlerinin yanı sıra katılımcı firmaların organize ettiği çözüm sunumları da ziyaretçilerinden yoğun ilgi gördü.

ları Derneği (TASİAD) ve KOSGEB’in desteğiyle organize edildi. Fuarın açılışında konuşan TASİAD Başkanı Ahmet Fikret Gökhan, Türkiye’de 500 bin civarında asansör olduğunu belirterek “Yıllık 50 bin asansör ihtiyacımız var. Asansör ihtiyacımızın yüzde 80’i yerli firmalar tarafından karşılanıyor. Güvenli asansör konusunda kamu-özel sektör işbirliğinde ciddi ilerlemeler kaydettik. Sektörde 2012 yılında yüzde 20’lerde olan güvenli asansör oranını yüzde 70’lere çıkardık. Birkaç yıl içinde asansörlerimizin yüzde 100’ü güvenli hale gelecek” derken, ASFED Başkanı Yusuf Atik de Avrasya Asansör Fuarı ile yerli firmaların Avrupa’ya açıldığını söyledi ve fuarın sektörün istihdam ve ihracatına önemli katkılar sunduğunu belirtti. Toplamda 3 bin civarında firmanın faaliyet gösterdiği ve 12 milyar dolarlık büyüklüğe sahip olan Türk asansör sektörünün bu küresel buluşması, yerli üretimde gelinen noktanın gözler önüne serildiği bir platform olarak da dikkat çekti.

AVRASYA’NIN EN BÜYÜK FUARI Sektörün bir araya geldiği ikinci fuar ise 22-25 Mart tarihlerinde CNR Expo Yeşilköy’de düzenlenen 3’üncü Uluslararası Avrasya Asansör, Yürüyen Merdiven Sanayi ve Teknolojileri Fuarı oldu. 3 bin 812’si yabancı olmak üzere toplamda 32 bin 922 profesyonel ziyaretçiyi ağırlayan ve alanında Avrasya’nın en büyük fuarlarından olan etkinlik, Asansör Sanayicileri Federasyonu (ASFED), Tüm Asansör Sanayici ve İşadam-

25


gündem

KOMATEK 2017 FUARI ANKARA’DA DÜZENLENDİ KOMATEK 2017, 15’inci Uluslararası İş ve İnşaat Makine, Teknoloji ve Ekipmanları İhtisas Fuarı 3-7 Mayıs tarihlerinde Ankara Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

M

akine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) üyesi derneklerden Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) ile Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Makinaları Üreticileri Birliği Derneği’nin (ARÜSDER) desteğiyle düzenlenen KOMATEK 2017 Fuarı’na yerli ve yabancı 350 firma katılarak ürünlerini ziyaretçilerin beğenisine sundu. “FUAR SEKTÖRE DEĞER KATIYOR” Başlıca ürün ve hizmet gruplarını iş ve inşaat makineleri, inşaat teknolojileri ile ilgili ürünlerin oluşturduğu organizasyonun açılışında konuşan İMDER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tamer Öztoygar, KOMATEK Fuarı’nın iş makineleri sektörünün dinamik yapısına katkıda bulunduğunu, sağladığı uluslararası katılımcı ve ziyaretçi profiliyle sektöre değer kattığını belirterek, “KOMATEK Fuarı Türkiye’deki nitelikli kuruluşlardan ve hedef ülkelerden fuara katılacak ziyaretçileri sek-

26

törümüzde hem üretim hem de ticaret yapan firmalarımız ile bir araya getirerek kıymetli bir buluşma noktası haline geldi” dedi. İş makineleri sektörünün sahip olduğu yüksek katma değer oranıyla son 15 yılda uluslararası arenada yüksek bir performans göstererek, küresel büyümeden de büyük ölçüde yararlandığını ve Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri haline geldiğini ifade eden Öztoygar, devam eden yatırımlar ve projelerin iş makineleri sektörüne olan ihtiyacı tetiklemesinin, beraberinde sektörün uluslararası alanda da Türkiye’nin marka sektörlerinden biri haline gelmesini sağladığını sözlerine ekledi. “İŞ MAKİNELERİ SEKTÖRÜ 2016 YILINDA DA BÜYÜMESİNİ SÜRDÜRDÜ” Öztoygar konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz yılı, planlananın yüzde 5 üzerinde gerçekleştirerek yaklaşık 13 bin adet satış rakamı ile kapatan Türkiye iş makineleri sektörü; negatif konjonktürel etkileşimlere rağmen 2016 yılında bile büyümesini koruya-

rak ne denli güçlü bir sektör olduğunu bir kez daha kanıtladı. Küresel olarak incelediğimizde Türkiye; iş makineleri ve ekipmanları satışında Avrupa’da dördüncü, dünyada ise 11’inci sırada yer alarak üretiminin yüzde 45’ini ihraç ediyor. Bu yönüyle de dünya pazarlarıyla bütünleşme konusunda büyük mesafe kaydetmiş bir ülkeyiz. Amacımız 22 bin iş ve inşaat makinesi yıllık satış adediyle dünyada ilk altı, Avrupa’da ilk üç pazar arasına girme yolunda ilerleyen bir sektöre hizmet veren bir dernek olmak. Aynı zamanda cumhuriyetimizin 100. yılı vizyonu çerçevesinde dünyadaki ilk 10 ekonomi arasında yer almak, dış ticaret hacmimizi arttırmak, 500 milyar dolarlık ihracat hedefimizi yakalamak için de sektör olarak üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz. Sadece ülkemizde değil yurt dışındaki pek çok noktada da çalışmalarımızı bu hedefler ışığında sürdürüyoruz. İMDER olarak ülkemiz ve ekonomimiz için bu denli önemli bir sektörün temsilcisi olmaktan gurur duyuyoruz. İş makineleri sektörünün sürdürülebilir bir büyüme kazanması için temas ettiğimiz tüm resmi kurumlar, odalar, meslek birlikleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla dernek olarak ahenkli bir çalışma sürdürme gayreti içerisindeyiz.” Konuşmasında yeni bir fuar alanının gerekliliğine de değinen Öztoygar, Türkiye’de yapılacak yeni bir fuar alanının hem yurt dışı fuarlar ile rekabeti artırma hem de daha fazla yatırımcıyı ülkemize çekme anlamında sektöre büyük katkısı olacağını belirtti. Toplam 153 bin metrekarelik alanda düzenlenen KOMATEK 2017’yi beş gün boyunca 33 bin kişi ziyaret etti.


vitrin

MST, YENİ MAKİNELERİNİ TANITTI Sanko Holding bünyesinde faaliyet gösteren MST İş ve Tarım Makinaları, KOMATEK 2017 Fuarı kapsamında yeni paletli ekskavatör ve teleskopik forkliftini ziyaretçilere tanıttı.

ilk defa sergilediğimiz 30 ve 22 ton sınıfındaki ekskavatörlerimizin yanı sıra yeni teleskopik forkliftimiz, müşterilerimizden yoğun ilgi ve talep gördü. Özellikle sektörün dinamiğinin artması ve makine sektöründe yerli üretimin geldiği noktanın görülmesi açısından önemli bir fuar oldu” dedi. MST paletli ekskavatörleri geliştirirken sektör ve müşteri ihtiyaçları doğrultusunda yüksek güç, performans ve dayanıklılığın yanı sıra düşük yakıt tüketimi ve işletme maliyetinde tasarruf sağlamayı da hedeflediklerini belirten Karlı, “MST ekskavatörlerde kullanılan tüm komponentler dünya çapında bilinen ve tanınan markalardan seçildi. Güçlü ve dayanıklı bir yürüyüş takımı ve fabrika bünyesinde ileri teknoloji ile üretilen bom, arm ve kepçe grubuyla donatıldı. Kabin konforu ve ergonomi açısından sınıfının tüm gerekliliklerini yerine getiren MST ekskavatörler, operatörlerine uzun ve yorucu çalışmalarda sağlıklı bir çalışma ortamı sunuyor” dedi.

“TELESKOPİK FORKLİFTİMİZ FARKLI ARAZİ KOŞULLARINA UYGUN” Türkiye’nin ilk ve tek yerli teleskopik forklift üreticisi olarak 7’den 17 metreye kadar yedi çeşit modelde teleskopik forklift üretimine Gaziantep’teki modern tesislerinde devam ettiklerini hatırlatan Karlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi bu ürün grubuna powershift şanzımanlı yeni üyeleri ekliyoruz. Yeni teleskopik forklift serisinde ayrıca kabin tasarımı tamamen yenilendi. Yüksek konfor, ergonomi ve estetiği müşterilerimizin beğenisine sunuyoruz. Dört ton taşıma kapasitesine ulaşan yeni MST teleskopik forkliftlere, farklı arazi koşullarında makinenin denge sistemini artırması için müşteri talepleri doğrultusunda ‘SWAY’ özelliği de eklendi”. Sanko Holding bünyesinde 2003 yılında kurulan MST İş ve Tarım Makinaları, Gaziantep’teki 42 bin metrekare kapalı alana sahip fabrikasında üretim yapıyor.

“Vitrin” bölümünde Makine İhracatçıları Birliği üyelerinden gelen haberlere yer verilmektedir.

S

anko Holding Onursal Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, Başkan Vekili ve Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, GSO Yönetim Kurulu Üyesi ve İş ve Tarım Makineleri Grubu Başkanı Sami Konukoğlu ile İMDER Yönetim Kurulu Üyeleri, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, DMO Genel Müdür Yardımcısı İsmet Keskin, Karayolları Genel Müdür Yardımcısı Laçin Akçay ve OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın katıldı. Tanıtım töreninde konuşma yapan MST iş ve Tarım Makinaları Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Aydın Karlı, “Uzun süren detaylı ve özenle devam eden tasarım ve mühendislik çalışmalarıyla saha testleri sonucunda, iş makinesi sektörünün ihtiyaçları değerlendirilerek üretilen MST ekskavatör nihayet müşterilerimizle buluştu. Gösterilen ilgiden çok memnunuz. KOMATEK Fuarı çerçevesinde

27


sektörden

“EN ÖNEMLI KAYNAK INSANDIR” ÖZEN DEĞİRMEN MAKİNA YÖNETİM KURULU ÜYESİ AZİZ KARAKAYA, 1990’DA 250 METREKARELİK BİR ATÖLYEDE BAŞLAYAN ÜRETİM YOLCULUKLARININ BUGÜN 20 BİN METREKAREYE YAYILAN SON TEKNOLOJİYE SAHİP ÜRETİM TESİSLERİNDE DEVAM ETTİĞİNİ SÖYLÜYOR. ÜRETİMDE EN ÖNEMLİ KAYNAĞIN İNSAN GÜCÜ OLDUĞUNU BELIRTEN KARAKAYA, HER ZAMAN MÜŞTERİLERİ VE KULLANICILARININ KATKILARIYLA İMALATA YÖN VERDİKLERİNİ DE DİLE GETİRİYOR.

A

na hedeflerini, “Müşterilerimizin isteklerinin ötesinde memnuniyet sağlamak ve firmamızın rekabet gücünü sürekli kılmak” olarak özetleyen Özen Değirmen Makina Yönetim Kurulu Üyesi Aziz Karakaya, iyileştirme faaliyetleriyle Özen Değirmen Makina

28

ürünlerine olan güveni sürekli kıldıklarını, kayıp ve hataları en aza indirerek maliyetleri düşürmeyi kendilerine ilke edindiklerini belirtiyor. Aziz Karakaya, diğer yandan Özen Değirmen Makina’nın tüm çalışanlarının “Kalite herkesin işidir!” anlayışıyla hareket ettiğini, bu


doğrultuda da kalite geliştirme ve iyileştirme çalışmalarına tüm personelin ortak katılımının sağlandığını ifade ediyor. “Rekabet edebilmek için teknolojik gelişmeleri takip eder, tedarikçilerimizle karşılıkla yarara dayalı işbirliği kurarız. Ürünlerimizin tasarımında ise üretirken çevreye verdiğimiz zararı en alt düzeyde tutacak bir yaklaşıma sahibiz. ‘En önemli kaynak insandır!’ anlayışıyla eğitim ve bilgi paylaşımının önemine inanır, çalışanlarımıza iletişim ve insana saygının hüküm sürdüğü rahat ve huzurlu bir iş ortamı sunarız” diyen Aziz Karakaya, Özen Değirmen Makina’nın gelecek stratejilerini anlatırken, sektörün yaşadığı sorun başlıklarına ilişkin görüşlerini de paylaştı. Özen Değirmen Makina’nın kuruluş hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz? Özen Değirmen Makina, 1990 yılında, Süleyman Karakaya ve Mehmet Ali Uğurlu’nun girişimi ile Konya’da Zafer Sanayi Sitesi’ndeki 250 metrekarelik bir atölyede üretime başladı. Yılların verdiği birikim ve tecrübeler, bugün Özen Değirmen Makina’yı sektörde etkin bir firma haline getirdi. Satışını gerçekleştirdiğiniz ürün çeşitleri ve özellikleri nelerdir? Yeni geliştirdiğiniz bir ürün var mı? Varsa bu ürünün kullanım alanı ve özellikleri hakkında kısa bilgi verir misiniz? Özen Değirmen Makina, anahtar teslim un ve irmik fabrikaları üretimi yapıyor. Bunun yanı sıra geniş ürün yelpazesiyle fabrikaların makine ve yedek parça ihtiyaçlarını da karşılıyoruz. Ayrıca sadece un ve irmik makineleri değil, mısır unu, mısır irmiği, bakliyat ve tohum ayırma makineleri imalatını da sürdürüyoruz.

Firma olarak üretiminizi nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Konyalı bir firmayız ve daha çok proje ağırlıklı çalışmalarımızı bugün 20 bin metrekare kapalı alana ulaşan yüksek teknolojili fabrikamızda, profesyonel ve deneyimli ekibimizle birlikte gerçekleştiriyoruz. İhracatta sürdürülebilirlik ve değer performansını artırmak için inovasyon önemli bir halka olarak değerlendiriliyor. Firma olarak inovatif çalışmalara gereken yatırımları yapıyor musunuz? Sektörde fark oluşturmak ve öncü olabilmek için hiç kuşkusuz gerekli yenilikleri takip etmek ve üretim süreçlerinde uygulamak gerekiyor. Bugün artık rekabetin en önemli konularından biri de inovasyon ve yenilikçi olmak. Özen Değirmen Makina olarak ürünlerimizin bakım, kullanım ve verim noktasında değer katacak her türlü yenilik ve yatırım alanlarına gerekli tüm desteği veriyoruz. Bu nedenle “Makineyi

“EĞİTİM VE BİLGİ PAYLAŞIMININ ÖNEMİNE İNANIYOR, BU DOĞRULTUDA, ÇALIŞANLARIMIZIN MESLEKİ GELİŞİM VE EĞİTİMLERİ İÇİN ÖNCEDEN PLANLANMIŞ DÖNEMLERDE, YETKİLİ KURUMLARDAN UZMAN İSİMLERİN VERDİĞİ EĞİTİM ÇALIŞMALARINA KATILMASINI SAĞLIYORUZ.”

29


sektörden olan fuarlara biz de Özen Değirmen Makina olarak hem yurt içinde hem de yurt dışında mümkün olduğunca katılıyor; bir yandan ürünlerimizi sergilerken diğer yandan da değirmen makineleri sektöründeki son gelişmeleri takip etme fırsatı yakalıyoruz. Ürünlerinizin ihracatını yapıyor musunuz? Yapıyorsanız, hangi ürünlerinizin ihracatını gerçekleştiriyorsunuz? Üretimimizin yüzde 65’ini başta Orta Doğu, Afrika, Güney Amerika ve Türk Cumhuriyetleri, olmak üzere dünyanın birçok ülkesine ihraç ediyoruz.

makine ile üretme” anlayışıyla sektörümüzde hızlı ve sağlam adımlar atmayı da planladığımızı söylemeliyim.

“REKABETİN EN ÖNEMLİ KONULARINDAN BİRİ YENİLİKÇİ OLMAK. ÖZEN DEĞİRMEN MAKİNA OLARAK ‘MAKİNEYİ MAKİNE İLE ÜRETME’ ANLAYIŞIYLA SEKTÖRÜMÜZDE HIZLI VE SAĞLAM ADIMLAR ATMAYI PLANLIYORUZ.”

30

Çalışanlarınızın gelişimi konusunda gerçekleştirdiğiniz çalışmalar var mı? Özen Değirmen Makina, “En önemli kaynak insandır!” anlayışıyla eğitim ve bilgi paylaşımının önemine inanır. Bu doğrultuda, çalışanlarımızın mesleki gelişim ve eğitimleri için önceden planlanmış dönemlerde, yetkili kurumlardan uzman isimlerin verdiği eğitim çalışmalarımız var ve bu eğitim programlarına aralıksız devam ediyoruz. Firma olarak yurt içi ve yurt dışında düzenlenen fuarlara katılıyor musunuz? Fuarların firmanız adına öneminden bahseder misiniz? Fuarlar, tüm sektörlerde olduğu gibi değirmen makineleri sektöründe de büyük önem taşıyor. Yeni ürünler ve son teknolojilerin küresel ölçekte tanıtılmasını sağlayan bir vitrin

İhracata adım atmanız ne zaman ve nasıl oldu? İhracata konu olan ilk ürününüz neydi ve bu ihracat nereye nasıl gerçekleşti? Firmamız ilk ihracatını 1994 yılında Suriye’ye, komple un fabrikası makineleri ile yaptı. Zaman içerisinde Türk değirmen makinelerini Romanya, Cezayir, Türkmenistan, Kazakistan, Mısır, Azerbaycan, Gürcistan, İran ve Arjantin’e ihraç eden bir firma konumuna yükselmeyi başardık. İhracat konusunda yaşadığınız problemler var mı? Varsa bu problemlerden bahseder misiniz? Sizce mevcut problemlerin çözüm yolu nedir? Türkiye’den dünyanın her ülkesine ihracat imkânı maalesef çok kolay olmuyor, hatta bazı ülkelere neredeyse ihracat yapmanız olanaksız durumda. Bunların başlıca sebepleri ulaşım imkânı kısıtlılığı ve ürünleri nakletmenin masraf ve zaman kaybına yol açması. Ayrıca gümrük masraflarının yüksekliği de maliyetlerin yükselmesi anlamına geliyor. Ülkelerin gittikçe yükselttiği gümrük duvarları, çeşitli bürokratik engeller, lojistik kaynakların yeterli olmaması, projelerin yerinde monta-


jında yaşanan teknik yetersizlikler, gelişmekte olan ülkelere yapılan ihracatların tahsilatlarındaki gecikmeler, yaşadığımız diğer temel sıkıntılar arasında yer alıyor. Yetişmiş ve yabancı dil bilen çalışan bulamamak ise sektördeki diğer tüm firmalarla yaşadığımız ortak sorunlar arasında diye düşünüyorum. Firmanız açısından 2016 yılı nasıl geçti ve 2017 yılına dair beklentileriniz nedir? 2016 yılı tüm sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de maalesef iyi geçmedi. Uzun yıllardır dünya ekonomisinde yaşanan durağanlık, etkisini hala sürdürüyor. İlk beklentimiz, 2017’de bu etkinin azalması. Biz de Özen Değirmen Makina olarak çalışmalarımızı bu doğrultuda hız kesmeden devam ettiriyoruz. Yıllardır ihracatta büyük pay sahibi olan Orta Doğu’daki belirsizlikler ise bir başka sorun başlığı olarak önümüzde durmaya devam ediyor. Bu nedenle yeni pazar arayışlarımız da sürüyor. Çevre ülkelerdeki siyasi belirsizliğin ve gerilim ortamının en kısa sürede bitmesi, en büyük temennimizdir. Değirmen makineleri sektörünün yaşadığı problemler nelerdir? Sektörümüzdeki tüm işletmeler, kalifiye işgücü konusunda ciddi problemler yaşıyor.

Özellikle orta düzey yönetici (birim yöneticisi) ve teknik çalışan (teknisyen, tekniker, operatör gibi) istihdamında yaşanan bu sıkıntılar, yatırım yapan işletmelerin önündeki büyük engellerden biri olmaya devam ediyor. İşgücü niteliğini geliştirmek amacıyla mesleki eğitimlerin içerik ve kapsamının geliştirilmesi gerekliliğini her fırsatta dile getiriyoruz. Meslek liseleri, teknik liseler, meslek yüksekokulları ve üniversitelerin mühendislik eğitimi veren bölümlerinde, sanayiye daha çabuk entegre olabilecek, hem teorik bilgi hem de el becerisi için işletmelerde daha fazla zaman geçirilecek şekilde eğitimler planlanmalı. Ayrıca kamu teşviklerindeki süreçler kolaylaştırılmalı, işletmelere sağlanan Ar-Ge destekleri çeşitlendirilmeli ve yenilikçi fikirler cazip hale getirilmeli diye düşünüyorum.

“1990’DA KURULAN ÖZEN DEĞİRMEN MAKİNA, İLK İHRACATINI İSE 1994’TE SURİYE’YE YAPTI. BUGÜN İSE ÜRETİMİMİZİN YÜZDE 65’İNİ BAŞTA ORTA DOĞU, AFRİKA, GÜNEY AMERİKA VE TÜRK CUMHURİYETLERİ, OLMAK ÜZERE DÜNYANIN BİRÇOK ÜLKESİNE İHRAÇ EDİYORUZ.”

İleriye yönelik projeleriniz ve gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz? Öncelikle hedefimiz Özen Değirmen Makina olarak sektörde sahip olduğumuz 25 yıllık kalite politikamız ve teknolojimizi daha üst seviyelere yükseltmek. Diğer taraftan müşteri memnuniyetini üretim performansımıza yansıtmak ve üretim ile ihracat hacmimizi kısa vade artırmak planlarımız arasında.

AZİZ KARAKAYA KİMDİR? ✓ 1983 yılında Konya’da doğan, ✓ Eğitimi hayatını Konya’da tamamladıktan sonra Özen Değirmen Makina’da göreve başlayan Aziz Karakaya, ✓ Özen Değirmen Makina’nın Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalışmalarını sürdürüyor.

31


sektörden

“GELECEĞE GÜVENLE BAKIYORUZ” BİLGİNİN GÜCÜNE ÇOK ÖNEM VERDİKLERİNİ SÖYLEYEN ASTOR GENEL MÜDÜRÜ ENVER GEÇGEL, “AR-GE MERKEZİMİZLE GELECEĞE DAHA GÜVENLE BAKIYORUZ. STRATEJİK ÜRÜNLERİ SATIŞ PORTFÖYÜMÜZE EKLEMEK İÇİN KISA VADELİ AR-GE PROJELERİNE ODAKLANIRKEN, DİĞER YANDAN DA GELECEKTE ETKİSİNİ GÖRECEĞİMİZİ DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ UZUN VADELİ AR-GE PROJELERİNİ DE ARALIKSIZ SÜRDÜRÜYORUZ” DİYOR.

32

E

lektrik enerjisinin iletimi ve dağıtımında kullanılan transformatörlerin üretimini gerçekleştiren ASTOR, aylık 2 bin adetlik dağıtım transformatörü üretim kapasitesine sahip. ASTOR Genel Müdürü Enver Geçgel, “Kalite politikamız, enerji sektöründe elektriğin üretimi ve iletimi için gerekli olan güç ve dağıtım transformatörleri üretimini gelişen teknolojiyi yakından takip ederek gerçekleştirmek” derken, çevreye duyarlı, iş sağlığı ve güvenliğine önem veren anlayış çerçevesinde, müşteri beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayarak memnuniyetlerini sağladıklarının altını çiziyor. Sektörde fiyat rekabeti değil kalite rekabetine önem verdiklerini de vurgulayan Geçgel, 455 çalışanıyla büyük bir aile olduklarını söylerken, ASTOR’un sürdürdüğü Ar-Ge çalışma-

larıyla bilgi birikimini artırmayı, böylece ürün gamını geliştirerek Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedeflerine katkı sağlamayı amaçladıklarını da ifade ediyor. Ankara Sincan’da kurulu 36 bin metrekareye yayılan üretim tesislerinde son teknolojiye sahip makinelerle üretim gerçekleştirdiklerini, 60 milyon dolarlık yeni yatırımları tamamlandığında 800 kV gerilim seviyesinde 1000 MVA gücüne kadar transformatör üretmek için gerekli altyapıyı tamamlayacaklarını anımsatan Geçgel ile ASTOR’un ve sektörün geleceğini konuştuk. ASTOR’un kuruluş hikâyesini sizin sözlerinizle dinleyebilir miyiz? Şanlıurfa’da 100 metrekarelik bir alandan bugün 36 bin metrekarelik alana ulaşan; üre-


timdeki eksikliği görüp büyüyen bir firma hikâyesidir bizimkisi. 1998 yılında Özgüney Elektrik olarak Şanlıurfa’da 100 metrekarelik alanda elektrik sektörünün malzeme ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulduk. Piyasadaki ihtiyacı, talep fazlalığını ve satış potansiyelini görerek transformatör imalatını kendimiz yapmaya karar verdik. 2003 yılındaki araştırmalarımız neticesinde Türkiye’nin ilk transformatör markalarından olan Bese Transformatör’ü satın almamız, şirketimiz için bir dönüm noktası oldu. 2005 yılında, enerji sektöründe transformatör ihtiyacının artmasıyla birlikte, ikinci bir üretim tesisi almaya karar verdik ve İstanbul’da 1983’ten beri üretim yapan Transtek markasını satın aldık. Sonuçta, elde ettiğimiz bilgi birikimi ve tecrübeyi ASTOR markası altında toplayarak marka gücünü oluşturduk. Mevcut üretim tesisleriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz? ASTOR daha önce İstanbul ve Ankara’da yer alan iki fabrika ve marka ile yoluna devam ediyordu. 2012 yılında aldığımız stratejik yönetim kararıyla tek bir marka altında yönetim, imalat ve satış yapılanmasını tek bir yerleşkede Ankara’da kurulu fabrikamızda topladık. Bu kapsamda tüm çalışmaların tek bir merkezden yönetilmesi bize daha fazla güç kattı. Bu özgüvenle geleceğe daha kararlı bakmaya başladık. Üretimimizi halen Ankara Sincan’daki 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan 36 bin metrekarelik tesislerimizde gerçekleştiriyoruz. Bu tesisin 26 bin metrekarelik kapalı alanında dağıtım, kuru ve güç transformatörleri üretimi yapıyoruz. Bu yıl bünyemizde kurulan Ar-Ge merkezimizle birlikte mevcutta bugün itibarıyla 455 çalışanımız var.

la geçmektedir. Üçüncü ana üretim alanımız olan güç transformatörlerinde ise 5 MVA ila 200 MVA güç aralığında (300 kV yüksek gerilim seviyesine kadar) üretim yapıyoruz. Bu segmentte, orta güç trafosunda ortalama 20 MVA olmak üzere aylık 10 adet ve büyük güç trafosunda da ortalama 100 MVA olmak üzere aylık dört adetlik üretim kapasitemiz var. Güç transformatörleri yatırımına 2012 yılında başlayan ASTOR, güç transformatörleri tasarımı, üretimi ve kalite sistemleriyle tecrübeli mühendis ve uzman teknisyen kadrosunu yıllar içerisinde sürekli güçlendirmiştir. Bu kapsamda, büyük güç transformatörlerinin kurutulması için dünyada kullanılan kerozin buharlı fırın tesisi ve yeni test laboratuvarımıza ciddi yatırımlar yaptık. Son teknolojiye sahip, özel tam otomatik makinelerimizle üretimlerimizi uluslararası kalite standartlarına uygun olarak yaptığımızı da söylemeliyim.

“ÜRETİMİNIN YÜZDE 45’İNİ IHRAÇ EDEN FIRMAMIZ, AFRİKA PAZARINDA LİDER KONUMDA. BUNUN YANINDA 58 ÜLKEDE ASTOR MARKALI TRANSFORMATÖRLER KULLANILIYOR.”

Üretim portföyünüz bu üç segment ile sınırlı değil, değil mi? ASTOR, 2014 yılında 154 kV gerilim seviyesinde 62,5 MVA ve 100 MVA TEİAŞ standartlarına uygun güç transformatörleri üretimine de başladı. 2015 yılının Mayıs ayında kısa devre dayanım testi için Hollanda da bulunan KEMA test laboratuvarına ürettiğimiz güç transformatörlerini gönderdik. Ürünler, yapılan test ve kontrol süreçlerini başarıyla tamamlayarak tüm dünyada kabul gören tip test sertifikalarını aldı. Böylelikle Türkiye’de 154 kV güç trafosu gerçekleştiren yerli sermayeli ikinci firma ASTOR oldu. Bu başarının ülke eko-

Üretim kapasitenizden de söz edebilir miyiz? Üç ana üretimimiz var. Buların ilki, 50 kVA ila 5 MVA güç aralığındaki (36 kV yüksek gerilim seviyesine kadar) dağıtım transformatörleridir. Seri üretim tekniği ile günde 70-80 adet, aylık toplam 1500-2000 adet dağıtım trafosu üretim kapasitesine sahibiz ve bu kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük dağıtım trafo fabrikasıyız. Dünya üzerinde de ilk beş fabrikadan biri olduğumuzu gururla söyleyebilirim. İkinci üretim alanımız 250 kVA ila 25 MVA güç aralığındaki (36 kV yüksek gerilim seviyesine kadar) kuru transformatörlerdir. Dökme reçineli kuru tip teknolojisiyle günde dört, aylık bazda ise 80-100 adet kuru trafo üretimi gerçekleştirebiliyor ve Türkiye’de büyük bir ihtiyaca cevap veriyoruz. Ürettiğimiz her kuru tip transformatör, kısa devre testleri kapsamında deprem dayanım testlerinden de başarıy-

33


sektörden

“KAZAN-KAPAK KAYNAKLARI İÇİN ROBOT TEKNOLOJİSİNİ KULLANMAMIZ, HIZIMIZIN VE EN AZ HATA İLE ÜRETİM YAPABİLMEMİZİN TEMEL NEDENİDİR. TÜRKİYE’DE, TRANSFORMATÖR ÜRETİMDE ROBOT TEKNOLOJİSİNİ İLK KULLANAN FİRMA OLMAKTAN DOLAYI GURURLUYUZ.”

nomisine büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Özetlemek gerekirse, ürün portföyümüzü şöyle toparlayabiliriz: • Dağıtım tipi transformatörler (50kVA-5 MVA), • Monofaze tek fazlı transformatörler, • Güç transformatörleri (5 MVA-200 MVA), • OLTC yükte kademe değiştirmeli transformatörler, • Rectifier doğrultucu tip transformatörler, • IP54 koruma sınıflı su ve hava soğutmalı transformatörler (denizaltı, marin, gemi ve petrol sondaj platformları için), • Rüzgâr türbini transformatörleri (kule içinde bakım ve onarım yapılabilir). Bunların haricinde, ürün yelpazemizde bulunan ürün serilerine ait yurt dışı tip test raporlarımız sürekli güncellenerek KEMA, IPH, CESI gibi uluslararası akredite test kuruluşları tarafından da sertifikalandırılmıştır. Peki, ASTOR’un farkı, bu kapasitelerdir diyebilir miyiz? Elbette, bizim farkımız üretim kapasitemizdir. Tam kapasite olarak çalıştığımız takdirde ayda 2 bin transformatör üretebiliyoruz. Bu, Türkiye için rekor bir üretimdir. Tabii bizim yaptığımız bu üretimin diğer bir önemi, bu sayının yanı sıra daha az işçi hatasını bulunduruyor olmasıdır. Bu başarıda, kullandığımız makinelerin tam otomatik olmasının da büyük önemi var. Bunların yanı sıra, kendi dalga duvarını yapan sistemimiz ve dağıtım trafolarının üretiminde kullanılan sarım makine sayısının ortalamanın üç kat üzerinde olması, kazan-kapak kaynakları için robot teknolojisini kullanmamız, hızımızın ve en az hata ile üretim yapabilmemizin temel nedenidir. Türkiye’de, transformatör

üretimde robot teknolojisini ilk kullanan firma olmaktan dolayı gururluyuz. Tabii ki bu gelişmelerin, yenilikçi bir anlayışın sonucu olduğunun da altını çizmeliyiz. Toplamda bakarsak, ASTOR’un rakiplerine göre temel üstünlükleri, yenilikçi ve gelişime açık yapısı, yetkin personeli ve Ar-Ge çalışmalarıyla kaliteli ve hızlı üretim yapabilmesidir. Ar-Ge ve ürün geliştirme çalışmalarınızda TÜBİTAK gibi kamu kurumları ve üniversitelerle nasıl iş birlikleriniz var? Bu iş birlikleri ticari ürüne dönüşüyor mu? Bugün itibarıyla TÜBİTAK tarafından desteklenerek başarıyla tamamlanmış 15 Ar-Ge projemiz var. Ayrıca üç adet Ar-Ge projemiz ise TÜBİTAK tarafından desteğe değer bulundu ve bu projeler tüm hızıyla devam ediyor. Yine bu projelerimizde İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) yürütücülüğü çok önemsiyor, İTÜ’nün bilimsel gücünü arkamıza alarak yeni Ar-Ge projelerine imza atmayı hedefliyoruz. Bu çalışmalar sayesinde Ar-Ge kapasitemizde büyük bir ivme kazandı. 2016 yılında akredite Ar-Ge Merkezi olmak için gerekli tüm altyapıları tamamlayarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na başvuruda bulunduk ve akreditasyonumuz hızla onaylandı. Diğer yandan, Ar-Ge projeleri kapsamında 2013-2014 yıllarında yaptığımız projelerimiz, dağıtım transformatöründen güç transformatörü üretimine geçiş aşamalarımızda çok önemli bir rol oynadı ve kısa sürede meyvesini verdi. TÜBİTAK’ın desteklediği Ar-Ge projeleriyle çok önemli bilgi ve birikimi sağlayarak bazı projelerimiz için Teknolojik Ürün Deneyim Belgesi aldık. Bu belge, ASTOR’un çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarıyla çalışmasında önemli bir referans kaynağı oldu. ASTOR’un inovasyona bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bilginin gücünü çok iyi biliyoruz ve bu güce çok önem veriyoruz. Görünmeyen bu gücün oluşabilmesi için büyük bir özveriyle uzun vadeli planlar yapıyoruz. Bu nedenlerle Ankara’daki fabrikamızda 2009 yılında 24 kişilik bir Ar-Ge ekibi oluşturduk ve Ar-Ge faaliyetlerini yürütmeye başladık. 2009-2015 tarihleri arasında kendi öz kaynaklarımızla yaptığımız ArGe çalışmalarının yanında TÜBİTAK tarafından desteklenen Ar-Ge projelerini de hayata geçirdik. Ar-Ge merkezimizle geleceğe daha güvenle bakıyoruz. Stratejik ürünleri satış portföyümüze eklemek için kısa vadeli Ar-Ge projelerine odaklanırken, diğer yandan da gelecekte etkisini göreceğimizi düşündüğümüz uzun vadeli Ar-Ge projelerini de aralıksız sürdürmeye devam ediyoruz.

34


İhracat konusunda ASTOR’un gücü ve yetkinliği nedir? ASTOR olarak üretimimizin yüzde 45’ini ihraç ediyoruz. Zaten şu anda Afrika piyasasında lider konumdayız. Bunun dışında dünyada 58 ülkede ASTOR markalı transformatörler kullanılıyor. Bu bölgeler dışında ilerleyen dönemlerde Uzak Doğu, Güney Amerika ve Orta Doğu’da da ASTOR transformatörlerin kullanılması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ürün ve hizmet kalitesinde lider, uluslararası rekabete hazır, çevre duyarlılığı, iş sağlığı ve güvenliği politikasını ön planda tutmayı benimsemiş, üretimde son teknoloji kullanan, başarısını müşteri memnuniyeti ve ulusal çıkarlar çerçevesinde ölçen, kalitesinden ve iş ahlâkından ödün vermeyen ve sektörde lider bir firma olma vizyonunu taşıyan genç ve dinamik kadromuzun, sinerjik çalışmalarının sonucunda bu başarıyı sağladık. Asıl hedefimiz, ürünlerimizi enerji sektöründeki firmalara satmakla kalmayıp, bu firmaların çözüm ortağı olmaktır. Türkiye, makine üretiminde sizce ne durumda? Üretimde kullandığımız makinelerin büyük bir kısmı halen yabancı menşeli ancak bizler bu oranı azaltmak için yerli firmaları desteklemeye devam ediyoruz. Örneğin güç transformatörleri için yatay ve dikey bobin sarım makinelerini yerli imalata çevirerek yeni fabrikamızda bunları kullanacağız. Türkiye’deki asıl problem, özelleşmenin olmamasıdır. Yani makine üreticisi “Her çeşit makine imalatı yaparım!” diyor. Bu büyük bir yanlıştır. Dünya genelinde kaliteli firmalar, örneğin sadece transformatör imalat sektörü için makine imalatı yapıyor. Küresel pazarda her sektörün makine üreticisi özelleşmiştir. Bu da onların daha kaliteli ve kendini ispat etmiş makine markalarını ortaya çıkarıyor. Sektörünüzün sizce en acil çözüm bekleyen sorun başlığı nedir? Birçok sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de kalifiye eleman sıkıntısı en büyük sorunlardan biri. Bunu aşmaya yönelik

“2003 YILINDA ARAŞTIRMALARIMIZ NETICESINDE TÜRKIYE’NIN ILK TRANSFORMATÖR MARKALARINDAN OLAN BESE TRANSFORMATÖR’Ü SATIN ALMAMIZ, ŞIRKETIMIZ IÇIN BIR DÖNÜM NOKTASI OLDU.” meslek liselerinden stajyer öğrenciler alıyor ve prensiplerimize uyan öğrencilerle iş hayatında da devam ediyoruz. Ancak bu sorunu tabii ki tamamen çözemiyoruz. İş sıkıntısı var fakat işçi de bulamıyoruz. Ülke olarak geçici çözümlerden ziyade kalıcı çözümlerle ilgilenmemiz gerekiyor. Herkesin yönetici olduğu bir çalışma ne yazık ki mümkün değil. Ayrıca sektörde çok ciddi bir fiyat rekabeti var. Sektördeki çoğu firmanın mühendis sayılarına bakarsanız, bu firmaların geleceği olmadığını rahatça anlayabilirsiniz. Ancak müşteriler bu firmalardan aldıkları fiyatları bizlere sunarak indirim talep ediyor. ASTOR, 455 çalışanıyla büyük bir ailedir ve fiyat rekabeti ile değil, kalite rekabeti ile ilgilenir. İleriye yönelik projeleriniz ve gelecek hedeflerinizden de bahseder misiniz? Ar-Ge merkezli büyüme hedeflerimiz kapsamında Ar-Ge çalışmalarımızı tamamlayarak, yeni bir üretim tesisi kurmak en önemli hedefimiz. Türkiye’nin gelişimine güvenerek, 60 milyon dolarlık yeni bir yatırıma başladık ve bu yılın sonunda devreye almayı planlıyoruz. Bu yatırımla 800 kV gerilim seviyesinde 1000 MVA gücüne kadar transformatör üretmek için gerekli altyapıyı tamamlayacağız. Yerli üretimde bu sınıfta transformatör üretiminde de ilk sıralarda yerimizi almak en önemli hedefimiz.

ENVER GEÇGEL KİMDİR? ✓ 1976 yılında Şanlıurfa’da doğan, ✓ Balıkesir’de üniversiteye devam ederken ticaret hayatına atılan Enver Geçgel, ✓ Halen ASTOR’un Genel Müdürü olarak görev almaya devam ediyor.

35


kapak

36


SÜRDÜRÜLEBİLİR KALİTEDE, REKABETÇİ FİYATLI, BİRDEN FAZLA EŞ PARÇA ÜRETİMİNİN SÖZ KONUSU OLDUĞU HER KOŞULDA KALIBA İHTİYAÇ DUYULUYOR. KALIP SEKTÖRÜ, BU NEDENLE HER ÜLKE İÇİN SANAYİ TEDARİK ZİNCİRİNİN EN ÖNEMLİ HALKALARINDAN BİRİ KONUMUNDA. DİĞER YANDAN KALIP SEKTÖRÜ, KATMA DEĞERLİ ÜRETİMİYLE DİĞER SANAYİ SEKTÖRLERİNE KIYASLA ÖNEMLİ BİR EKONOMİK GÜÇ DE OLUŞTURUYOR.

37


kapak

S

anayileşmenin temelinde, ürünlerin belirli toleranslar dâhilinde standartlara uygun olarak üretilmesi ve bunların sorunsuz şekilde birbirinin yerine kullanılabilmesi yatıyor. Bu ürünlerin, hızlı ve ekonomik yöntemle üretilmesi için bilimsel araştırmalar yapılıyor ve elde edilen sonuçlar yeni üretim tekniklerinin doğmasına

38

veya mevcut olanların geliştirilmesinde kullanılıyor. Sıvı veya katı ham maddenin belirli biçim ve boyutlara sahip bir geometri içinde sıkıştırılması suretiyle ürünün oluşturulması olarak tanımlanabilen kalıpçılık, birçok ürünün hızlı ve ekonomik bir şekilde istenilen özelliklerde üretilmesi için en uygun yöntem olarak ilk çağlardan itibaren kullanılıyor.


ni kullanarak pek çok ürün imal ediyordu. Kalıbın fonksiyonları ve öneminin tam olarak anlaşılabilmesi ise Sanayi Devrimi ile başladı. Bugünkü anlamda çapak boşluğuna sahip kalıplar, ilk kez 18’inci yüzyılın sonlarında yapılmaya başlanırken, seri üretimin yaygınlaşması ile kalıp teknolojilerinde de yenilikler hızla hayata geçmeye başladı. Dünya Savaşları kalıp sektörünün önemini artırırken, 20’nci yüzyılın ortalarından itibaren kalıp şekillendirmede otomasyon uygulamaları görülmeye başlandı. İmal edilen parçanın ölçü ve biçim tamlığının, en fazla kalıp geometrisinin gösterebildiği hassasiyet derecesi kadar olabileceği ve bunu hiçbir zaman aşamayacağı gerçeği, sektörün gelişimi için harcanan tüm çabaların merkezinde yer almaya halen devam ediyor. Bununla birlikte, biçim tamlığının oluşturulmasının yanında; kalıbın bu özelliklerini gerek şekillendirme süreci gerekse belirli bir imalat periyodu esnasında koruması gereği, üzerinde çalışma yapılması gereken önemli bir alan olarak sektörün önünde duruyor. Bilgisayar teknolojisinin hızlı gelişimi ve bunun üretim süreçlerine olan etkisi nedeniyle kalıp sektörü çok büyük bir ilerleme kaydederken, daha önceden kalıpla üretilmesi düşünülemeyen parçalar dahi bugün kalıp sektörü için kolaylıkla üretilebilecek pozisyona geldi. Bu sürece paralel olarak, kalıp üretiminde kullanılan tezgâhlar ile ölçme tekniklerinin gelişmesi ve bunların bilgisayarlarla kontrol edilebilmesi, sektör için yeni bir çağın başlamasına yol açtı. Günümüzde, bilgisayar destekli tasarım, mühendislik ve üretim, modern kalıp sektörünün temeli haline gelmiş durumda. Bu şekilde, en az maliyetle ilk seferde hatasız kalıplar üretiliyor ve sanayinin hizmetine sunuluyor. Gerilme-uzama analizi, ısı transferi gibi mühendislik hesaplarının bilgisayarlarla yapılması, gerçek çalışma şartlarının simülasyonlarla gözlenmesi ve malzeme bilimindeki ilerlemeler, üretilen kalıbın ömrünü de artırıyor ve sektörün hizmet alanlarının çeşitlenmesini beraberinde getiriyor.

KALIP SEKTÖRÜNÜN TARİHSEL YOLCULUĞU İnsanoğlu, aslen ilk çağlardan itibaren kalıp ve bu kalıplar üzerinden müthiş boyutlarda üretim gerçekleştiriyor. Henüz Demir Çağı’ndan itibaren taş kalıplar kullanılarak üretim gerçekleştiren insanoğlu, MÖ 4000 yıllarından itibaren bu kalıplarla bakır, altın, gümüş ve demir ham maddeleri-

“KALIP SEKTÖRÜNDE TREND, ÖZELLİKLİ KALIPLAR”

Şamil ÖZOĞUL UKUB Yönetim Kurulu Başkanı

“Kalıp ihracatında karşılıklı ticaretin en yoğun olduğu ülke Almanya. Almanya’dan her geçen yıl kalıp tedarik etmek için Türkiye’ye daha fazla firma geliyor. Bu firmalar Türkiye’de işbirliği ortaklığı kurarak, bilgi transferi de yapıyor. Türkiye’deki nitelikli ve yabancı dil bilen teknik eleman sorununun çözülmesi halinde bu oranın artması kaçınılmazdır. Kalıp sektörünün Türkiye’de üretim sanayisi büyüdüğü sürece küçülmesi mümkün değil. Genel gidişat ileri teknoloji gerektiren özellikli kalıplar yönünde. Bu tür kalıpları yapabilen firmaların siparişleri hızla artacaktır.”

TÜRKİYE KALIP SEKTÖRÜNÜN BUGÜNÜ Türkiye’de kalıp sektörünün yaklaşık 4 milyar dolarlık pazar büyüklüğüne sahip olduğu tahmin ediliyor. 2016’da BM İstatistik Bölümü verilerine göre 213 milyon dolar değerinde kalıp ihraç eden Türk kalıp sektörü, buna karşılık 311 milyon dolarlık kalıp ithal etmeye de devam etti. Türk kalıp sektörü, 2016’da en çok Almanya’ya kalıp ihraç ederken, ithalatta ise yüzde 10’luk kayba rağmen Çin ilk sırada yer almayı sürdürdü.

39


kapak

CAD/CAM SİSTEMİ Hassas kalıplama, silikon kalıplama, sinterleme ve talaşlı imalat teknolojileri gibi birçok teknolojinin merkezinde CAD/CAM teknolojisi yer alıyor. Bu teknoloji, kalıbın bilgisayar ortamındaki tasarımının kalıp imalat makinelerine elektronik yolla aktarılmasını sağlayan bir köprü olarak da anlatılabilir. CAD/CAM teknolojisi tasarım ve imalatın daha büyük bütünleşmesi yönünde gelişirken, CAD, bilgisayar sistemlerinin primitifler kullanarak nesneler yaratma, tanımlama, analiz ve tasarımın optimizasyonu gibi işlerinde kullanılıyor. CAM ise bilgisayar sistemlerinin planlama, yönetme ve bir imalat işleminin kontrolünün direkt veya endirekt bilgisayar ara yüzeyi kullanılarak yapılmasını ifade ediyor.

KALIPSIZ ÜRETİM OLMAZ Türk kalıp sektörünün çatı örgütü Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği’nin (UKUB) Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Özoğul, kalıp olmadan üretim olmayacağının altını çizerken, “Kalıpsız üretim olmaz. Sürdürülebilir kalitede, rekabetçi fiyatlı, birden fazla eş parça üretiminin söz konusu olduğu her koşulda kalıba ihtiyaç var. Kalıp olmadan üretim yapamazsınız. Sanayi ürünlerinin tedarikinde dışa bağımlılığınız artar, ithalat artar, döviz kaybı artar, cari açık büyür” diyor. Kalıp sektörünün her ülke için sanayi tedarik zincirinin en önemli halkalarından birisi olduğunu, do-

40

layısıyla Türk kalıp sektörünün de üretimin olduğu her sektörde, Türkiye’nin kalkınması için son derece önemli olduğunu vurgulayan Özoğul, kalıp sektörünün katma değeri en yüksek olan alanların başında geldiğini de anımsatıyor. TÜRKİYE’DEKİ TEKNOLOJİ İYİ AMA NİTELİKLİ ÇALIŞAN SAYISI AZ Dünyada 20’nci yüzyılın ortalarından itibaren hızlı bir gelişim sergileyen kalıp sektörünün Türkiye’deki atılım yılları ise 2000’li yılların başında oldu. 2000’li yıllara kadar oldukça yavaş bir gelişim sergileyen Türk kalıp sektörü, otomotiv ve beyaz eşya üretim sektörlerinin hızlı gelişimiyle kalıba olan ihtiyacın hızla artmasıyla, bu alanda da küresel gelişmeleri yakından takip etmeye ve mevcut teknolojileri olabildiğince bünyesine almaya başladı. Diğer yandan, organizasyon ve yönetim kültürünü de değişen küresel şartlara uyumlaştırmaya başlayan Türk kalıp sektörü, böylece hızlı bir büyüme hamlesine başladı. Günümüzde Türk kalıp sektörü, kalıp tasarımı, analiz ve talaşlı imalat süreçlerinde teknolojinin tüm olanaklarından faydalanıyor. Kalıp sektörü geçmişe kıyasla daha az zana-


ata dayalı, daha çok bilimsel bilginin kullanıldığı teknolojik bir sektör haline gelirken, bilgi birikimi ve tecrübeyi de göz ardı etmiyor. Ancak nitelikli insan faktörü, hemen her sektörde olduğu gibi kalıp sektöründe de sorun başlıklarının ilk sıralarda yer almaya devam ediyor. Şamil Özoğul, nitelikli insan faktörünün önemini, “Ancak tecrübe ve ustalığınızı teknolojiyle birleştirebildiğinizde rekabet gücünüz artar ve rakiplerle aranızda fark yaratabilirsiniz. Bugün dünyanın önemli markalarına kalıp yapan Türk kalıpçılarımız var. Yapılabilirlik anlamında bir soru işaretimiz kalmadı. Ama halen aynı performansta çalışan bir kalıbı, bir Alman, bir İtalyan firmasıyla aynı sürede yapamıyoruz. Bu noktada güncel mühendislik teknolojilerini kullanabilme konusunda eksiklerimiz devam ediyor. Kalıp çalışma verimliliği, Alman bir firmanın yaptığı kalıpta olduğu kadar yüksek olmayabiliyor. Sektörün bu eksikliğini hızla gidermemiz gerekiyor” sözleriyle özetliyor. Avrupalı üreticilerle rekabet edebilen Türk firmaların sayısının ise her geçen gün arttığını ifade eden Özoğul, “Yurt dışına doğrudan kalıp üreten firmalara bakıldığında bu oranın yüzde 40 civarında olduğunu, bu firmaların ortalama yüzde 55’inin ihracata yönelik çalıştığını söyleyebiliriz. İhracat yapılan ülkelerin başında ise yüzde 86 oranıyla Almanya ilk sırada yer alıyor” diye konuşuyor.

manya sektörün güçlü oyuncuları olmaya devam ediyor. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Türkiye, küresel kalıp sektörü pazarında halen 16’ncı sırada yer alıyor. Geçtiğimiz yıl yüzde 15,1’lik artışla 213 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren Türk kalıp sektörü, en çok 848049 GTİP kodlu, “Metaller/metal karbürler için diğer döküm kalıplar” ürün grubunda ihracat yaptı. Bu ürün grubunda yüzde 24,6’lık artışla 72,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, 848060 GTİP kodlu “Mineral maddeler için kalıplar” ürün grubunda ise yüzde 95,6’lık bir ihracat artışı yakaladı. Türkiye’nin kalıp ihracatının ilk üç sırasındaki ülkeler Almanya, İtalya ve Bulgaristan olurken, İtalya pazarındaki yüzde 98’lik artış ile Rusya pazarındaki yüzde 40’a ulaşan kayıplar dikkat çekiyor.

ABD’DE SÜRDÜRÜLEN BİR ARAŞTIRMA, KALIP ÜRETİM SÜRESİNİN SADECE YÜZDE 7’LİK KISMININ GERÇEK OPERASYON SÜRESİ OLDUĞUNU ORTAYA KOYUYOR. GERİYE KALAN SÜRENİN YÜZDE 2’Sİ ÖLÇME-DOĞRULAMA, YÜZDE 2’Sİ TAŞIMA, YÜZDE 89’U İSE OPERASYONLAR ARASI BEKLEME SÜRESİ OLARAK ÖLÇÜLÜYOR.

KÜRESEL PAZARI ÇİN DOMİNE EDİYOR Kalıp sektöründe küresel pazarın lideri, Çin olurken, Güney Kore, İtalya, Japonya ve Al-

41


kapak DÜNYA KALIP İHRACATINDA BAŞLICA ÜLKELER (MİLYON DOLAR) SIRA

ÜLKE

Kaynak: BM İstatistik Bölümü ve TÜİK

2015

2016

DEĞIŞIM (%)

1

ÇİN

4.218,9

4.028,6

-4,5

2

GÜNEY KORE

1.942,9

1.827,2

-5,9

3

İTALYA

1.444,1

1.460,2

1,1

4

JAPONYA

1.366,1

1.446,1

5,8

5

ALMANYA

1.390,7

1.353,1

-2,7

6

KANADA

1.057,9

1.077,7

1,8

7

ABD

1.030,7

994,2

-3,5

8

PORTEKİZ

655,4

692,7

5,7

9

HONG KONG, ÇİN

532,7

468,9

-11,9

10

TAİPEİ, ÇİN

469,6

432

-8

16

TÜRKİYE

184,8

212,8

15,1

18.292,2

17.915,4

-2

TOPLAM DÜNYA KALIP İTHALATINDA BAŞLICA ÜLKELER (MİLYON DOLAR)

Kaynak: BM İstatistik Bölümü ve TÜİK

SIRA

ÜLKE

2015

2016

1

ABD

2.217,2

2.272,5

2,5

2

MEKSİKA

1.578,3

1.787,2

13,2

3

ÇİN

1.449,5

1.191,4

-17,8

4

ALMANYA

1.060,1

1.066

0,5

5

JAPONYA

844

958

13,5

6

TAYLAND

577,6

568

-1,6

7

VİETNAM

462,9

551,6

19,1

8

HİNDİSTAN

645

525

-18,6

9

İTALYA

532,4

506,5

-4,8

10

HONG KONG, ÇİN

474,4

427,1

-9,9

17

TÜRKİYE

274,7

311,3

13,3

17.134,1

17.011,9

-0,7

TOPLAM

DEĞIŞIM (%)

Şamil Özoğul, bu veriler ışığında 2016 yılının hem sektör hem de Türkiye için zor bir yıl olmasına rağmen büyümenin devam ettiğini, ancak sektörün alışkın olduğu büyüme rakamlarını yakalayamadığını söylüyor. 2017’nin de zorluklarla dolu bir yıl olacağına da değinen Özoğul, “Son 10 yılda Türk kalıp sektörünün büyüme oranı yüzde 250 olarak gerçekleşmişti. Ara yıllarda düşüşler olsa da 2023 yılına kadar kalıp sektörümüzün yaklaşık yüzde 150 ila yüzde 200 arası bir oranda büyüyeceğini öngö-

42

rüyoruz” değerlendirmesinde bulunuyor. İstatistiki verilerle sektör öngörüleri arasındaki farkı, “İhracat ve ithalatın tamamı ne yazık ki doğru GTİP numaraları ile kayıt altına alınamıyor. Dolayısıyla sektörün rakamlarını da net ifade edemiyoruz. Bu bağlamda, Türk kalıpçılarının kalıp ihraç ederken doğru GTİP numaralarını kullanmalarını önemle rica ediyorum” sözleriyle açıklayan Özoğul, sektörün gelişme sürecini sağlıklı takip ve analiz edebilmek için doğru şekilde kayıt altına alınmış istatistiki verilerin çok önemli olduğunun da altını çiziyor. KALIP ÜRETİM SÜRECİNİN YÜZDE 95’İNDE YÜKSEK TEKNOLOJİ VAR Günümüz sanayi sektörlerinin tamamında olduğu gibi kalıp sektöründe de teknoloji ve Ar-Ge büyük bir önem arz ediyor. Türkiye’de çoğu sektörde olduğu gibi kalıp sektöründeki gelişim de çırak-kalfa-usta ilişkisi içerisinde gerçekleşirken, kalıpçılık mesleği de bilimsel bilginin, teknolojinin yeterince dik-


kate alınmadığı ve kullanılmadığı, çoğunlukla zanaata, el becerisine dayalı bir anlayış içerisinde gelişim göstermeye çalışmış. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren hızla gelişen otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinin daha çok ve daha nitelikli kalıba ihtiyaç duymasıyla birlikte usta kalıpçıların yavaş yavaş bu yeni döneme ayak uydurmasıyla sektör de kısa sürede yüksek teknolojinin kullanıldığı, oldukça nitelikli kalıpların üretildiği, katma değeri en yüksek sektörlerden biri haline gelmiş. Şamil Özoğul, kalıpçılığın daha çok geliştiği ülkelere bakıldığında CAD-CAM-CAE yazılımlarının, çok hızlı, çok eksenli, çok fonksiyonlu CNC tezgâhların kullanıldığının görüleceğini dile getirirken, “Teknolojinin her türlü nimetlerinden faydalanıyorlar. Çok değil, 30 yıl öncesinde kalıp üretim sürecinin yüzde 80-90 kadarı geleneksel imalat işçiliği gerektiren işlerden oluşurken, bu durum günümüzde tam tersine döndü. Günümüzde kalıp imalat süre-

TÜRKİYE’NİN KALIP İHRACATINDA BAŞLICA ÜLKELER (MİLYON DOLAR) SIRA

ÜLKE

Kaynak: BM İstatistik Bölümü ve TÜİK

2015

2016

DEĞIŞIM (%)

30,1

29,9

-0,6

1

ALMANYA

2

İTALYA

9,9

19,6

97,9

3

BULGARİSTAN

7,3

17,4

138,3

4

RUSYA

23,5

14,5

-38,3

5

CEZAYİR

6,4

7,7

20,3

6

ABD

5,7

7,6

33,3

7

POLONYA

4,7

5

6,4

8

SLOVENYA

2,2

5

127,3

9

FRANSA

3,9

4,9

25,6

10

İSPANYA

2

4,3

115

TOPLAM

184,8

212,8

15,1

43


kapak

ŞAMIL ÖZOĞUL: “KALIP, HEMEN HER SANAYİ SEKTÖRÜNÜN TEMEL YAPI TAŞINDAN BİRİ KONUMUNDA. BUNUNLA BİRLİKTE SEKTÖRÜN ÜRETTİĞİ KATMA DEĞER DE DİKKAT ÇEKİCİ BİR BOYUTTA İLERLİYOR.”

cinin yüzde 95 kadarı yüksek teknoloji içeren gelişmiş yazılım, donanım ve tezgâhlar kullanılarak, insani hata riskinin en aza indirildiği ortamlarda gerçekleştiriliyor. Artık kalıplar yüzde 95 oranında makinelerde bitiyor. Kalıpçılığın en önemli katma değer unsuru ise her zaman kalıpçılık bilgisidir. Eğer tüm teknolojik unsurların yanı sıra bu “nasıl bilgisi” ne de sahipseniz, küresel pazarda rekabet edecek gücünüz var demektir” değerlendirmesinde bulunuyor. Türkiye, teknoloji geliştirme ve Ar-Ge’de halen istenilen seviyede olmasa bile hızlı adımlar atmaya devam ediyor. Bu doğrultuda, halihazırda dünya klasmanında üreticilerle rekabet edebilen birçok Türk kalıp firmasının da olduğu bir gerçek. Ancak Özoğul, halen ustalığa ve el becerisine dayalı üretim

yapan kalıpçıların sayısının da azımsanmayacak ölçüde olduğunu anımsatıyor ve “Bu mantıkta kalite, teslim süresi ve maliyet faktörleri tamamen kişilerin performansına bağlı kalıyor. Standartlaşma yok, planlanan hedeflere ulaşılamıyor. Bu tür firmaların varlığı ise sektör geneline olan güveni sarsıyor, kalite ve katma değer seviyesini aşağıya çekiyor” diyor. BİLGİ VE TECRÜBEDE EKSİKLİK Bununla birlikte, genel olarak Türk kalıp sektörünün teknoloji, makine, ekipman, yazılım anlamında kayda değer bir eksiğinin olmadığını da söyleyebiliriz. Bu teknolojileri nasıl kullandığımız konusunda ise sorunlarımız devam ediyor. Sonuçta esas olan, kalıptan parçanın çıkması ise Türkiye’deki sektör bunu

TÜRKİYE KALIP İHRACATI (MİLYON DOLAR) GTİP KODU

GTİP ADI

2015

2016

DEĞIŞIM (%)

848041

METAL/METAL KARBÜRLER IÇIN ENJEKSIYON/BASINÇLI DÖKÜM IÇIN KALIPLAR

8,4

10,1

20,2

848049

METALLER/METAL KARBÜRLER IÇIN DIĞER DÖKÜM KALIPLAR

58

72,3

24,6

848050

CAM KALIPLARI

23,7

27

13,9

848060

MINERAL MADDELER IÇIN KALIPLAR

2,3

4,5

95,6

848071

KAUÇUK/PLASTIK MADDELER IÇIN ENJEKSIYON/BASINÇLI DÖKÜM KALIPLARI

38,9

42,6

9,5

848079

KAUÇUK/PLASTIK MADDELER IÇIN DIĞER KALIPLAR

32,9

42,9

30,3

DIĞER

20,5

13,2

-35,6

184,8

212,8

15,1

TOPLAM

44

Kaynak: TÜİK


yapabiliyor ancak kalıp ne kadar zamanda bitiyor; ilk parça kalıptan ne kadar zaman sonra çıkıyor gibi soruların yanıtları sektörü tatmin etmiyor. Bu konuda Şamil Özoğul, “Almanlar aynı kalıbı 1000 saatte yapıyorsa, biz 1500 saatte yapıyoruz. Ama Almanların yaptığı kalıptan beş saniyede bir parça çıkıyorsa, bizimkinden 10 saniyede bir parça çıkıyor. Bu da bilgi ve tecrübe eksikliğinden kaynaklanıyor. Sonuç olarak çıkan parçanın kalitesine bakarsanız hiçbir problem yok. Bu eksiklik, mevcut teknolojileri yeterince iyi kullanamamamızdan kaynaklanıyor. Şunu özellikle vurgulamak isterim. Türk kalıpçısı gelişmek istiyorsa ihracata odaklanmalı. İhracat yapmak için gereken şartları sağlamaya gayret etmeli” diyor. Bu çabaların önemli bir bölümünü ise elbette nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi oluşturuyor. Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimin gerek nicelik gerekse nitelik olarak yeterli düzeyde olmadığını ifade eden UKUB Yönetim Kurulu Başkanı Özoğul, “Türkiye’nin nitelikli ara insan gücüne olan ihtiyacı had safhada. Büyüyen Türkiye ekonomisinin küresel pazarda rekabet edebilmesi için nitelikli insan kaynağına ihtiyacı var. Ancak mevcut eğitim sistemi bu ihtiyacı karşılayabilecek durumda değil. Bir yanda sanayi üretimi büyüyor, işgücü ihtiyacı artıyor, sanayici sürekli personel arayışında; diğer yanda ise işsizlik oranı artmaya devam ediyor. Neden? İşsiz insanımız çok ancak istihdam edecek nitelikte insanımız yok. Devlet Planlama Teşkilatı’nın hükümetlere sunduğu beş yıllık kalkınma planlarının hemen hemen tamamında ülkemizdeki mesleki ve teknik orta öğretim düzeyinin yüzde 65’ler seviyesine (genel liseler

yüzde 35) çıkartılması hedeflenmesine rağmen bu rakamın bugün tam tersine bir durumda olması, sorunun büyüklüğü kadar tehlikesini de gözler önüne seriyor” uyarısında bulunuyor. Mesleki ve teknik eğitimde oturmuş, süreklilik arz eden bir eğitim sisteminin halen bulunmadığını söyleyen Özoğul, mesleki ve teknik eğitimde bir devrim olarak kabul edilen 3308 sayılı Mesleki ve Teknik Eğitim Kanunu ile küresel rekabet gücümüzü artırabilecek nitelikli işgücünün eğitilmesi ile ilgili sistemin çerçevesinin çizildiğini, ancak eğitim, ölçme, değerlendirme ve belgelendirmenin objektif ve şeffaf kriterlerle yürütülme standardının sağlanamadığını; mevcut uygulamada meslek lisesi diploması, kalfalık ve ustalık belgesi eğitim sisteminin başarı kriteri olarak kabul edildiğini ve sisteme giren hemen herkesin bu

KALIP SEKTÖRÜNÜN REKABETÇİLİĞİ İÇİN… • Kalıpçılık ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulması, uzman Türk kalıpçılarını kümelenme mantığı ile bir araya getirerek Türk kalıp sektörünün hem yurt içi hem de yurt dışı pazarlar için önemli bir tedarik ve cazibe merkezi olmasını sağlayabilir, • OSB bünyesinde kurulacak kalıp teknolojileri Ar-Ge merkezi ile inovatif kalıp çözümleri geliştirilerek, sektörün katma değeri artırılabilir, • OSB’ler bünyesinde rekabet gücünü artırmaya yönelik ortak kullanım merkezlerinin oluşturulması, sektörün büyüme ivmesini artırabilir, • Yüksek tonajlı kalıp deneme preslerinin üyelere hizmet vereceği kalıp deneme merkezi, kalıp teslim sürelerini kısaltabilir, • OSB bünyesinde kurulacak meslek lisesi ile sektörün ihtiyaç duyacağı uzmanlık alanlarında nitelikli insan kaynağı yetiştirilebilir, • Eximbank ihracat kredileri kalıpçılığa özel yapılandırılabilir, • Türkiye’de üretilen kalıpları satın alan/kullanan firmaların yerli kalıp kullanımını teşvik etmeye yönelik vergi muafiyeti/indirimi gibi teşvikler uygulanabilir, • Özellikle kalıp tasarım ve analiz mühendisliğini yapabilecek firmaların sayısı artırılabilir, • Kalıp mühendisliği lisans programı ve/veya ileri kalıp teknolojileri yüksek lisans programı benzeri programların oluşturulması yönünde üniversitelerle çalışmalar başlatılabilir, • Tüm sanayi sektörlerinin ortak sorunu olan insan kaynağı eksikliğinin giderilmesi yönünde yeni stratejilerin geliştirilmesi amacı ile çalışmaların başlatılabilir.

ŞAMİL ÖZOĞUL: “TÜRKİYE’DEKİ KALIP ÜRETEN FİRMALAR İŞ ÖLÇEKLERİNİ GENELLİKLE 400 TON ALTINDA PRES GEREKTİREN KALIPLARIN ÜRETİMİNE YÖNELİK OLARAK BELİRLİYOR. BU STRATEJİK KARAR NEDENİYLE BÜYÜK EBATLI VE DIŞ GÖVDE PARÇALARININ KALIPLARI YURT DIŞINDAN SİPARİŞ EDİLMEK ZORUNDA KALINIYOR.”

45


kapak

KALIPLARIN SINIFLANDIRILMASI GEÇMİŞTE ÜRÜN TASARIMI TAMAMLANDIKTAN SONRA KALIP TASARIM VE ÜRETİMİ BAŞLIYORDU. BUGÜN İSE KALIP TASARIMCISI İLE ÜRÜN TASARIMCISI ÜRÜNE BİRLİKTE ŞEKİL VERİYOR VE KALIP ÜRETİM SÜRESİ YÜZDE 50 AZALTILABİLİYOR.

Kalıplar işçilik ve kalitelerine göre kısaca A, B ve C tipi kalıplar olarak tanımlanırken, esas amacı birbirinden farklı olmayan, ancak çalışma sistemi ve ürettikleri parçalar bakımından farklılıklar gösteren kalıpların temel sınıflandırması ise şöyle:

Sac-Metal Kalıpları: Türk kalıp sektöründe gerek yurt içi, gerekse yurt dışı piyasada katma değeri yüksek olan sac metal kalıpları, özellikle ithalatımızda da yoğun olarak talep ediliyor. Bu segmentteki alt başlıklar ise sinterleme kalıpları, presle şekil verme, enjeksiyon kalıpları, kokil kalıpları, ekstrüzyon kalıpları ve haddeler olarak öne çıkıyor.

Plastik ve Kauçuk Kalıpları: Plastik ve kauçuk kalıpları, sac metal kalıplarına oranla daha az katma değer yaratsa da Türkiye’nin ihracatında önemli bir yere sahip olmayı sürdürüyor. Bu segmentteki alt başlıklar ise enjeksiyon kalıpları, ekstrüzyon kalıpları, şişirme kalıpları, vakum kalıpları, pişirme kalıpları olarak öne çıkıyor.

belgelere sahip olması ile “nicelik” elde edilse de “nitelik” sağlanamadığını vurguluyor. REKABET AVANTAJI İÇİN İNSAN KAYNAĞI ÖNEMLİ Şamil Özoğul, bu anlamda, piyasanın ihtiyaç duyduğu nitelikte insan kaynağı yetiştirmek için mesleki ve teknik eğitim alan öğren-

46

Cam Kalıpları: Önceden tasarlanmış cam mamulün modeline göre belirlenmiş üretim tekniği doğrultusunda, ergimiş haldeki sıcak cam hamuruna bir takım alet ve makineler yardımıyla ve elde şekil vererek cam eşya meydana getirilmesi sürecidir.

cilerin stajlarının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini de dile getirirken, “Uygulama esaslı meslek eğitiminin verimliliği, pratik uygulaması olmayan eğitime göre her zaman daha yüksektir. Uzun süreli özel sektör stajı zorunlu hale getirilmeli, öğrencinin öğrenme döneminde staj yaptığı firmada


sürekli olarak tekrara dayalı işler yapması engellenmelidir. Uygulamaya konulabilecek bu yöntemler sayesinde eğitim programının güncel olmaması sorunu da ortadan kalkacaktır. Ticaret sınırlarının kalktığı dünyamızda, bir ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyi doğrudan rekabet gücü ile bağlantılıdır. Rekabet gücünün artırılması ise insan kaynaklarına ve alt yapı sistemlerine yapılan yatırımlarla gerçekleşebilir. Ancak bu şekilde istihdam yaratan bir ekonomik büyümeye kavuşulacak ve ekonomik büyüklük, adaletli bir gelir dağılımı sayesinde ekonomik gelişmişliğe dönüşecektir. Bu sayede rekabet avantajı, kişilere yeni iş olanakları olarak geri dönecektir. Tüm bunların gerçekleşebilmesi için gereken, insan kaynaklarına yatırım yaparken, çağın gereklerine uygun bilgi tabanlı ve takım içerisinde çalışabilen, yeni teknolojileri işinde kullanabilen, birkaç alanda derinlemesine uzmanlaşmış ara personel yetiştirilmesidir. Ancak bu şekilde ülkemizin sürekli övündüğü dinamiklerinden olan genç insan kaynağının işsizliğine çözüm bulunacak ve sonucunda ekonomik büyüme sağlanabilecektir” diyor. “TEKNOLOJİYİ ÜRETEN OLMALIYIZ” Peki, teknolojisi yeterli, kalıp üretmeyi bilen ve insan kaynaklarına yatırımı elden bırakmayan Türk kalıp sektörü, yaklaşan, kimilerine göre de çoktan başlayan Endüstri

4.0’a ne kadar hazır? Sektörün bu yeni döneme tam uyumu ve yüksek katma değerli kalıp üretimi gerçekleştirebilmesi için hangi adımlar atılmalı, hangi eksiklikler acil olarak tamamlanmalı? Şamil Özoğul’a göre, bu sorulara verilecek yanıtlar, tamamen devlet politikaları ve sektörlerin uzun süreli desteklenmeleriyle alakalı… Bu doğrultuda Japonya örneğini veren Özoğul, Japon Kalıpçılar Birliği’nin 1950’de kurulmasıyla birlikte Japon hükümeti tarafından sanayileşmenin en önemli alt yapı taşlarından biri olduğu gerekçesiyle öncelikli desteklendiğini anımsatıyor ve “Sürdürülebilir bir gelişme kültürü oluşturmak üzere 1980’li yıllara kadar farklı hükümetlerin dönemlerinde Japon kalıp sektörü tam altı kez öncelikli sanayi sektörü olarak desteklenmiş. Bugün Japonya, kalıbın en yoğun kullanıldığı otomotiv başta olmak üzere birçok sektörde onlarca küresel marka yaratabildiyse, 60 yıl önce kalıp sektörünün gelişmesi için konulan hedef ve destek uygulama stratejilerinin bu başarıda çok büyük katkısı vardır” diyor. Türkiye’de de son yıllarda sanayiye yönelik birçok desteklerin verildiğini, doğrudan kalıp sektörüne yönelik uzun süreli bir destek verilmese de son dört yıl içinde TÜBİTAK’ın kalıp sektörünü iki kez Öncelikli Alan AR-GE Proje Destek Programı’na aldığını söyleyen Özoğul, ancak bu desteklere rağmen Türkiye’de gerçekleşen Ar-Ge’nin henüz emekleme dö-

“ENDÜSTRİ 4.0’A HAZIR OLMALIYIZ”

Vehbi VARLIK İNOKSAN Yönetim Kurulu Başkanı

“Endüstri 4.0 ile hayatımızda ileri robotik, yapay zeka, gelişmiş malzemeler gibi kavramlar daha çok yer almaya başlayacak. Bu gelişmeler, hem yaşamımızı hem de iş yapış şekillerimizi değiştirecek. Tabii birçok sektörde bu durumdan etkilenecek ve daha fazla gelişmeye mecbur kalacak, kalıp sektörü de dâhil... Tüm dünya günün şartlarına uyup yatırım yaparken bizler seyirci kalırsak, geri kalmamız kaçınılmaz olur. Bu bilinçle hareket ederek, kalıp sektörünün de bu yeni döneme uyum sağlayabilmesi için gerekli adımları atmalıyız. Bu noktada tüm sektörlerde gençlerimizi ve çalışanları Endüstri 4.0’ın gereksinimleri doğrultusunda yetiştirmek önem arz ediyor. Türkiye için Endüstri 4.0 döneminde başarılı olmanın yolu eğitimden geçiyor diyebilirim.”

47


kapak

KALIP SEKTÖRÜNDE YÜKSEK TEKNOLOJİ GEREKLİLİĞİ VE KALİFİYE PERSONEL İHTİYACI ANA SORUN BAŞLIKLARI OLMAYA DEVAM EDİYOR.

neminde olduğunu ifade ediyor. “Son 10 yıl içinde kalıp sektörüne yönelik yaptığı patent başvuru sayılarına göre ABD’de 6 bin 600, Almanya’da 5 bin 650, Japonya’da 5 bin 200, İtalya’da bin 260, Güney Kore’de 785, Çin’de 620 rakamına ulaşmış. Türkiye’de ise bu sayı 39 adet. Bu başvuruların 32’si ise son dört yıl içinde yapılmış” diyen Özoğul, devletin üzerine düşeni yaptığı durumlarda, girişimcilerin de gündemi takip ederek bu tür destek ve teşviklerden faydalanması, fark yaratacak yenilikler geliştirmesi gerekliliğinin altını çiziyor.

48

OTOMOTİV VE BEYAZ EŞYANIN OLMAZSA OLMAZI Seri üretimin ve sanayileşmenin temel taşlarından biri olan kalıp sektörünün ürünlerini kullanan sektörler arasında otomotiv, beyaz eşya, inşaat, tekstil, plastik, elektronik, savunma, kauçuk ve lastik, cam ve cam eşyaları sanayi dalları başta geliyor. Kalıp, ekonomiyi güçlendiren ve ekonominin gelişimi gösteren sektörlerin başında yer alırken, sektörün ürettiği katma değer, üretim maliyetlerine kıyasla çok yükseklerde seyrediyor. Üretilen ürünün değerine oranla değersiz sayılabilecek ham madde, üstün tasarım kabiliyeti ve tecrübeyle işlenerek büyük katma değer yaratılıyor. Örneğin, çöp kovası ve kapağı üretiminde kullanılan kalıbın maliyeti 25 bin dolara kadar çıkabiliyor. Küreselleşme ve gelişen iletişim olanaklarının etkileriyle, arayışların hızla değişim gösterdiği günümüz dünyasında, otomotiv ve beyaz eşya gibi sanayi sektörleri rekabet ortamında sık sık yeni modeller piyasaya sürüyor ve tasarım ortaya çıktıktan sonra da bunun hızla hayata geçirilmesi isteniyor. Söz konusu durum, gerek iç pazar, gerekse de dış pazarda kalıp sektörüne talep olarak dönüyor. Kalıp sektöründe, tasarım ve imalat süreçlerinin çok kısalması, hatta son yıllarda bir yıla kadar düşmesi, kalite ve verimlilikle birlikte çok sayıda ve büyük boyutlardaki kalıpların kısa bir süre içinde imalatının sağlanabilmesini de gerekli kılıyor. Diğer bir ifadeyle, imalatçıların küresel ra-


kipleri arasından sıyrılarak hedeflerine hızlı bir şekilde ulaşabilmesinde kalıp sektörünün başarısı büyük bir öneme sahip. “SEKTÖR BÜYÜMEYE DEVAM EDECEK” İNOKSAN Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık da, yeni bir inovasyonun imalata dönüştürülebilmesi noktasında kalıbının üretilmesinin zorunluluğuna vurgu yapıyor. “Yeni araç veya yeni bir ürün tasarlayıp, pazarda tutunabilmek için kalıp teknolojisi ve üretim gücünün önemi göz ardı edilemez. Birçok dayanıklı ticari eşya imalatının kalıplar sayesinde gerçekleştirildiği gerçeğini dikkate alarak, kalıp sektörünün önemini ve gücünü inkar edemeyiz. Günümüzde güçlü bir kalıp sektörü, daha güçlü bir dayanıklı tüketim ürünü endüstrisi anlamına geliyor” diyerek devam eden Varlık, son 10 yılda Türk kalıp sektörünün büyüme oranının yüzde 250’ye ulaştığına dikkat çekiyor. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren hızla gelişen endüstriyel mutfak, otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinin daha çok ve daha nitelikli kalıba ihtiyaç duymasıyla birlikte, kalıp sektörünün de bu duruma ayak uydurmayı başardığını ifade eden Varlık, önümüzdeki dönemlerde de sektörün önünün açık olacağı öngörüsünde bulunuyor. “Sanayileşmenin temel taşlarından biri olan kalıp sektörü gelişimini sürdürüyor ve sürdürmeye devam edecektir. Otomotiv sanayisinden beyaz eşyaya, inşaattan savunma sanayisine kadar bütün üretim alanlarında hizmet sunan sektörden bahsediyoruz” diyen Varlık, Türkiye’nin, Avrupa’nın kalıp ihtiyacına cevap veren ülkelerin başında geldiğini ve bunun önemli bir başarı olduğunu dile getiriyor

“DÜNYA ÖLÇEĞİNDE ÜRETİM YAPIYORUZ” Sarıgözoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sarıgözoğlu ise kalıp sektöründe Türkiye’nin göreceli olarak avantajlı olduğunun altını çiziyor ve “Ama kalıp sanayisi sanılanın aksine hiçbir zaman ucuz işgücünün avantaj haline getirildiği bir alan değil. Tam tersi nitelikli ve daha pahalı sayılabilecek, yetkin işgücüne şiddetle ihtiyaç duyuluyor. Pasta kurabiye yapımından savunma, havacılık ve uzay sanayisine kadar her alanda kalıba ihtiyaç var. Kalıp üretiminde Türkiye artık bir eşiği aşmış durumda. Dünya ölçeğinde üretim yapıyoruz. ABD’ye de, Çin’e de ihracatımız var. Ölçeklerimiz son derece iyi. Kalıbın ana girdisi olan döküm konusunda başarılı firmalarımız var. Müşterilerimiz de artık Türkiye’yi keşfetti. Son dönemdeki çalkantılara rağmen müşterilerimiz bize ardı ardına kalıp siparişi verebiliyor. Ulaşım ve iletişim imkânları, günübirlik seyahat yapabiliyor olmamız, ürettiğimiz kalıpları 5-10 günde teslim edebilmemiz bizim için çok ciddi avantaj anlamına geliyor. Tasarım konusunda kendi kendimize yeterli hale geliyoruz. Batıda sadece tasarım yapan firmalar var” diyor. Mustafa Sarıgözoğlu’na göre sektörün en önemli sorun başlığı ise nitelikli işgücü oluşturmak… 2023 yılı hedeflerinin gerçekleştirilmesi için yeni tesis ve markalara ihtiyaç olduğunu dile getiren Mustafa Sarıgözoğlu, “Yeni makinelerin teşviği, istihdam desteği, kalıp eğitimi veren okulların ve merkezlerin artırılması gerekiyor” uyarısında bulunuyor.

“SEKTÖRÜN GELECEĞİ PARLAK”

Mustafa SARIGÖZOĞLU SARIGÖZOĞLU Yönetim Kurulu Başkanı

“Kalıp sektörü, ham madde konusundaki yeniliklerin etkisiyle önemli bir başkalaşım yaşayacak. Akıllı ham maddeleri akıllı makinelerde işlerken, mutlak suretle akıllı kalıplara ihtiyaç olacak. Hız, esneklik ve ucuzluk gibi kriterler her zamankinden fazla anlam ve önem kazanacak. Sektörümüz bu gerçeğin farkında ve vizyoner bir yaklaşımla geleceğe hazırlanıyor. Kamu teşviklerinin ise etkinliği oranında sektörümüzde olumlu değerlendirildiğini söyleyebilirim. Burada sektörün geleceği ile ilgili en önemli destek, sürdürülebilir bir gelişim temposunu sağlamaktır. Bunun en önemli öğesi de nitelikli çalışanlara sahip olmak. Teknik eğitim konusunda son yapılan iyi uygulamaları yadsımadan yeni bir paradigma ile hızlı bir sıçramaya şiddetle gereksinim duyuyoruz. Teknik eğitim sadece bir maarif ve istihdam meselesi değil, sektörümüz için varlıkyokluk konusudur. Teknik eğitimin sayısal ve nitelik anlamında kat etmesi gereken çok mesafe var.”

49


ülkelerden NAMİBYA CUMHURİYETİ

YÜZÖLÇÜMÜ 824.292 km2

NÜFUS 2.436.469 (2016, CIA tahmini)

ÖNEMLİ ŞEHİRLER Windhoek (Başkent), Rundu, Walvis Bay, Swakopmund, Oshakati

ETNİK GRUPLAR Namibya’da yerleşik hâkim topluluk Ovambolardır. Etnik yapının yüzde 50’sini oluşturan bu topluluğun yanı sıra ülkede Kavangoslar, Damaralar, Hererolar, Namalar, Kaprivianlar ve Bushmanlar da yer alıyor.

DİL Resmi dil İngilizce olmakla birlikte Oshivambo, Afrikaaans, Nama/Damara gibi etnik diller ile Almanca da yaygın olarak kullanılıyor.

DİN Namibya’nın yüzde 90’ı Hristiyanken, yüzde 4’ü çeşitli yerel inanışları, yüzde 3’ü ise İslam dinini takip ediyor.

PARA BİRİMİ Namibya Doları (NAD) 1 Dolar: 13,64 NAD CIA The World Factbook ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Namibya Cumhuriyeti Künyesi

50

KURAK TOPRAKLARI DÜNYANIN İKİ BÜYÜK ÇÖLÜNE EV SAHİPLİĞİ YAPAN NAMİBYA, YER ALTI MADENLERİNİN ZENGİNLİĞİ İLE EKONOMİK BÜYÜMESİNE DEVAM EDİYOR. KURAKLIK TEHDİDİ ALTINDAKİ TARIM SEKTÖRÜ BÜYÜMEYE KATKI SAĞLAYAMAZKEN, NAMİBYA SANAYİ SEKTÖRLERİNİN GELİŞMESİNİN ÖNÜNDE DE CİDDİ ENGELLER BULUNUYOR. BU ENGELLERDEN EN ÖNEMLİLERİ NİTELİKLİ ÇALIŞAN YETERSİZLİĞİ, İŞ GÜCÜ VE ALTYAPI EKSİKLİĞİ, TEŞVİK SİSTEMİNİN KARMAŞIK OLMASI VE ETKİN İŞLETİLEMEMESİ İLE YABANCI YATIRIMLARIN ÇOK YETERSİZ OLMASI OLARAK ÖNE ÇIKIYOR.


Namib Çölü

51


ülkelerden Luderitz

N

amibya, Batı Afrika’nın yer altı kaynakları bakımından en zengin ülkelerinden biri olmasına rağmen, tropik altı iklim nedeniyle son derece kurak topraklara sahip. Bölgedeki ilk yerleşimlerin MÖ 3000’e kadar uzandığı Namibya, adını, Atlantik Okyanusu kıyısında bin 600 kilometre boyunca uzanan ve 50 bin metrekarelik alana yayılan, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Namib Çölü’nden almış. Namib kelimesi ise

52

Nama dilinde “çok büyük” anlamına geliyor. Batısında Namib Çölü, güney ve doğusunda ise Kalahari Çölü’nün yer aldığı Namibya, dünyanın en az nüfus yoğunluğuna sahip ülkelerinden biri. Bununla birlikte Namibya’nın 2,3 milyonluk nüfusunun neredeyse yarısı, topraklarının ancak yüzde 1’i tarıma elverişli olmasına rağmen tarım üzerinden geçimini sağlamaya çalışıyor. Diğer yandan Namibya’nın asıl ekonomik gücü ise zengin elmas, uranyum, altın, gümüş ve bakır madenlerinden oluşuyor.


manda yönetimine bırakılmış. Ardından, Güney Afrika’nın 1940’lı yılların sonunda uygulamaya başladığı siyahilere yönelik ırkçı ayrımcılıklar bölgede direniş hareketlerine neden olmuş ve Afrikalı liderlerin talepleri üzerine Birleşmiş Milletler, 1973 yılında Güney Batı Afrika Halk Örgütü’nü (SWAPO) Namibya halkının resmî temsilcisi olarak tanımış. Namibya, nihayet 1990’da, bölge ülkelerinin de yer aldığı uzun yıllar süren şiddetli çatışmaların ardından Güney Afrika’dan tam bağımsızlığını almayı başarmış. Halen Birleşmiş Milletler, Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC), Afrika Birliği (AU) ve İngiliz Milletler Topluluğu’na üye bir devlet olan Namibya’nın başkenti ve en büyük şehri Windhoek. Ülke genel olarak sıcak ve kuru bir iklime sahip. Kış aylarında bile 25 °C ve üzeri sıcaklıklar ölçülebilen çöl bölgelerinde geceleri sıcaklık donma noktasına kadar düşebiliyor. Ülkenin her iki çöl arasında kalan yaylalarında ise sıcaklıklar çöl bölgesine göre daha düşük. Ülkenin Caprivi Ucu olarak anılan bölgesi, diğer bölgelere nazaran yıl içerisinde bol yağış alıyor. Yağışların etkisiyle oluşan ve sürekli su bulunduran nehirler ve tropik ormanlar ülkenin diğer bölgelerine göre daha nemli bir ortam oluştursa da Namibya, genel olarak susuzluk tehdidinin yoğun yaşandığı ve tarımsal sulamanın neredeyse yok denecek kadar az olduğu bir ülke. Yağışların az olduğu güney bölgelerde, bu nedenle hayvancılık daha yaygın. Diğer yandan, Namib Çölü bölgesinNAMİBYA’NIN MAKİNE İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR - 84. FASIL)

Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

ÜLKE

2013

2014

1

GÜNEY AFRİKA

463,7

536,0

15,6

2

ALMANYA

23,1

130,8

467,2

3

ABD

25,3

73,4

190,1

4

İNGİLTERE

65,7

60,7

-7,7

5

ÇİN

43,8

59,1

34,9

6

İTALYA

5,7

22,2

289,0

7

AVUSTURYA

8,6

16,4

89,4

8

FRANSA

5,2

12,7

144,7

9

BELÇİKA

4,3

12,0

181,6

10

HİNDİSTAN

1,4

11,9

732,4

32

TÜRKİYE

0,1

0,7

499,1

77,8

84,4

8,5

724,8

1.020,2

40,8

SIRA

BAĞIMSIZLIK İÇİN YÜZ YILLIK MÜCADELE Namibya’nın kuru toprakları, erken çağlardan beri San (Buşman), Damara, Namaka, Orlam ve Ovambo halklarınca, yaklaşık 14 yüzyıldan bu yana da Bantu göçmenleri tarafından yerleşim yeri olarak kullanılıyor. Avrupalı sömürgecilerden büyük ölçüde uzak kalmayı başaran Namibya topraklarının çoğu 1884 yılında Almanya himayesine girmiş ve I. Dünya Savaşı sonunda, 1920 yılında da İngiliz Milletler Topluluğu üyesi olarak Güney Afrika’nın

NAMİBYA’NIN 2,3 MİLYONLUK NÜFUSUNUN NEREDEYSE YARISI TARIM ÜZERİNDEN GEÇİMİNİ SAĞLAMAYA ÇALIŞIYOR. NAMİBYA’NIN ASIL EKONOMİK GÜCÜNÜ İSE ZENGİN ELMAS, URANYUM, ALTIN, GÜMÜŞ VE BAKIR MADENLERİNDEN OLUŞTURUYOR.

DİĞER TOPLAM

DEĞIŞIM (%)

53


ülkelerden

Epupa Şelaleleri, aynı zamanda Angola ile Namibya sınırını da oluşturuyor.

2015 İNSANİ GELİŞMİŞLİK RAPORU’NA GÖRE AFRİKA’NIN YAŞAM KALİTESİ EN YÜKSEK İLK 10 ÜLKESİ İÇİNDE GÖSTERİLEN NAMİBYA, KÜRESEL TABLODA İSE 125’İNCİ SIRADA YER ALIYOR.

de oluşan kumullar 200 metreye ulaşan görkemli yükseklikleriyle bu alanda dünyanın en büyük kumulları olma özelliğini de taşıyor. Namibya, bu coğrafik özellikleriyle seyrek bir yerleşim nüfusu sergiliyor. 2,3 milyona ulaşan nüfusunun büyük bir bölümü, az olan şehirler ve güneye göre daha verimli topraklara sahip olan kuzey bölgelerde yaşarken, ülke nüfusunun üçte birlik bölümü ülkenin başkentinin de bulunduğu orta kısımlarda yaşıyor. Ülkenin liman şehirleri hariç batısı ve Namib Çölü civarlarında yaşayan nüfus neredeyse yok denecek kadar az. Bununla birlikte Namibya, genç bir nüfusa sahip. Nüfusun yüzde 58’i 0-24 yaş aralığında olan ülkede sadece yüzde 4’lük bir nüfus 65 yaş ve üzerinde. Şehirde yaşayanların oranı ise nüfusun ancak yarısını oluşturuyor. 2015 İnsani Gelişmişlik Raporu’na göre Afrika’nın yaşam kalitesi en yüksek ilk on ülkesi içinde gösterilen Namibya, küresel sıralamada ise 125’inci sırada yer alıyor. TARIM SEKTÖRÜNE POZİTİF AYRIMCILIK Namibya, geçmişte ırkçı politikalarına maruz bırakılmış olsa da Güney Afrika ile ayrılmaz

bir ekonomik bütünlük sergiliyor. Namibya’da büyük ekonomik sektörler tarım (yüzde 5), madencilik (yüzde 10), sanayi sektörleri (yüzde 14) ve turizmken, Namibya’da gelişmiş bir bankacılık altyapısı da yer alıyor. Namibya’da nüfusun büyük bir çoğunluğu yaşamını doğrudan ya da dolaylı olarak tarımsal faaliyetlerle sürdürürken, ülke topraklarının tarıma elverişsizliği ve sınırlı sulama olanakları, sektörün potansiyelinden uzak kalmasına ve ülkenin tarım ürünleri ithalatının yükselmesine de neden oluyor. Bununla birlikte stratejik önemde olan tarım sektörü halen Namibya’da ayrıcalıklı olarak desteklenmeye devam ediliyor. Hem tahıl hem de hayvancılık için toprak verimliliğinin artırılması, çiftlik arazilerinde ve çevrede koşulların iyileştirilmesini hedefleyen istilacı çalılıkları temizleme üzerine yoğunlaşan bu çalışmalarla kısa vadede verimli çiftlik arazilerinin genişletilmesi ve yeni istihdam yaratılması, uzun vadede de emek yoğun yöntemlerin kullanılmasıyla kırsal kesimde ekonomik kalkınmanın sağlanması hedefleniyor. Ülkedeki imalat sanayisinin üretim kapasitesi ve çeşitliliği ise çok sınırlı gerçekleşiyor.

TÜRKİYE’NİN NAMİBYA’YA MAKİNE İHRACATININ TOPLAM İHRACATTAKİ PAYI (BIN DOLAR) 2015

2016

TÜRKİYE’NİN NAMİBYA’YA TOPLAM İHRACATI

83.690

40.903

TÜRKİYE’NİN NAMİBYA’YA MAKİNE İHRACATI

212,4

65,9

0,25

0,16

TOPLAM İHRACATTA MAKİNE SEKTÖRÜNÜN PAYI (%)

54

Kaynak: TÜİK verileri


GSYİH’ye yüzde 14 katkı verebilen sanayi üretimi istihdamın ise sadece yüzde 7’sini karşılayabiliyor. İmalat sanayisi başta et, balık, sebze ve meyve işleme olmak üzere gıda işleme ile cevherden ergitme yöntemiyle bakır ve çinko üretimi ve elmas işleme sektörlerinde yoğunlaşıyor. Uzmanlar, Namibya’da sanayisinin gelişmesinin önünde ciddi engeller bulunduğunu ifade ederken, bu engellerden en önemlileri ise nitelikli çalışan ile iş gücü ve altyapı yetersizliği, teşvik sisteminin karmaşık olması ve etkin işletilememesi, yabancı yatırımların çok yetersiz olması ve yerel perakendecilerin Namibya mallarına öncelik vermemesi olarak öne çıkıyor.

ye ulaşan bir kara yolu ağı da bulunuyor. Ayrıca Batı Afrika’nın tek doğal açık deniz limanı olan Walvis Bay Limanı, deniz taşımacılığının ana hatlarına doğrudan bağlantısı, yüksek kalite ve güvenlik standartlarıyla küresel ticaret için önemli bir durak olarak önem taşımaya devam ediyor. KÜRESEL RİSKLERE AÇIK Ülkede siyasi istikrar ve uygulanan istikrarlı makroekonomik politikalar sonucu mil-

Etosha Ulusal Parkı

MADENCİLİK VE LOJİSTİKTE GÜÇLÜ Namibya ekonomisinin can damarını, önemli yer altı kaynakları oluştururken, madencilik sektörü hem kendi bünyesinde hem de desteklediği sektörlerde önemli bir istihdam yaratıyor. GSYİH’ye yüzde 10’a ulaşan oranda destek veren madencilik sektörü, diğer taraftan değerli taş ve metallerin ihracatıyla toplam ihracatın yüzde 65’ini karşılıyor. Zengin elmas yataklarının yer aldığı Namibya’da tek başına elmas ihracatı, toplam ihracatın dörtte birini oluşturuyor. Namibya’da en çok elmas, uranyum, altın, çinko, kurşun ve manganez çıkarılırken, ülke uranyum ve elmas madenciliğinde halen dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmayı sürdürüyor. Bununla birlikte, Afrika’daki en iyi lojistik altyapılarından birine de sahip olan Namibya, lojistik üs olma kapasitesini de verimli bir şekilde kullanmaya devam ediyor. Alman sömürgesi olduğu dönemden gelişen bir demir yolu ağına sahip olan ülkede 65 bin kilometre-

Walvis Bay Limanı

55


ülkelerden Bushmanlar

2015 YILI İTİBARIYLA ÜLKEDE KİŞİ BAŞINA GSYİH 5 BİN DOLAR. BU MİKTAR AFRİKA’DAKİ BİRÇOK ÜLKEYE KIYASLA YÜKSEK OLMAKLA BİRLİKTE NAMİBYA, DÜNYADA GELİR ADALETSİZLİĞİNİN EN FAZLA OLDUĞU ÜLKELERDEN BİRİ OLMAYA DEVAM EDIYOR.

li gelir bağımsızlığın kazanıldığı 1990 yılından 2009 mali krizine kadar olan zaman sürecinde yılda ortalama yüzde 4 oranında arttı. Bu anlamda Namibya ekonomisi, 2014 yılında kıtlığın ardından toparlanan tarım sektörüyle 2013 sonunda başlatılan toplu konut projesi çerçevesinde, inşaat ve ayrıca perakende sektörlerinde yaşanan canlılık ve artan altyapı yatırımlarının da etkisiyle, yüzde 5,3 oranında büyümeyi başardı. Ancak büyük oranda maden üretimine bağımlı olan ülke ekonomisi ham madde fiyatlarındaki kestirilemeyen ve beklenmedik dalgaNAMİBYA’NIN MAKİNE İTHALATINDA BAŞLICA KALEMLER (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) GTİP KODU

56

lanmalara açık hale geliyor ve ciddi düzeyde kırılgan bir yapı sergiliyor. 2015 yılı itibarıyla ülkede kişi başına GSYİH 5 bin dolar seviyesinde ilerliyordu. Bu miktar Afrika’daki birçok ülkeye kıyasla yüksek olmakla birlikte Namibya, dünyada gelir adaletsizliğinin en fazla olduğu ülkelerden biri olmayı da sürdürüyor. NAMİBYA’NIN MAKİNE İTHALATI Namibya’nın makine ithalatında ilk 10 ülkeye ait BM İstatistik Kurumu’nun açıkladığı resmi rakamlar, ne yazık ki güncel değil ve en son 2014 yılına ait rakamları içeriyor. Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

GTİP ADI

2013

2014

DEĞIŞIM (%)

8429

DOZERLER, GREYDER, SKREYPER, EKSKAVATÖR, KÜREYİCİ, YÜKLEYİCİ VB.

140,7

164,3

16,8

8479

KENDİNE ÖZGÜ FONKSİYONLU MAKİNE VE CİHAZLAR

24,5

81,7

232,8

8474

TOPRAK, TAŞ, METAL CEVHERİ VB. AYIKLAMA, ELEME VB. İÇİN MAKİNELER

49,7

79,1

59,1

8454

TAV OCAKLARI, DÖKÜM POTALARI, KÜLÇE KALIPLARI, DÖKÜM MAKİNELERİ

0,4

71,5

20.208,2

8471

OTOMATİK BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ, ÜNİTELERİ

50,5

51

0,9

8431

AĞIR İŞ MAKİNE VE CİHAZLARININ AKSAM VE PARÇALARI

44,5

46,2

3,8

8418

BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOĞUTUCULAR, ISI POMPALARI

31,4

39,2

25,1

8413

SIVILAR İÇİN POMPALAR, SIVI ELEVATÖRLERİ

31

36

15,8

8443

MATBAACILIĞA MAHSUS BASKI MAKİNELERİ, YARDIMCI MAKİNELER

23,9

35,4

48,4

8430

TOPRAK, MADEN, CEVHER TAŞIMA, AYIRMA, SEÇME VB. İŞ MAKİNELERİ

27,9

34,1

21,9

DİĞER

300,2

381,7

27,2

TOPLAM

724,8

1.020,2

40,8


NAMİBYA İTHALATINDA MAKİNE SEKTÖRÜNÜN PAYI (MİLYON DOLAR)

Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

2013

2014

NAMİBYA’NIN TOPLAM İTHALATI

7.574

8.531

NAMİBYA’NIN MAKİNE İTHALATI

725

1.020

9,6

12

NAMİBYA’NIN TOPLAM İTHALATINDA MAKİNE SEKTÖRÜNÜN PAYI (%)

Bu bağlamda, Namibya’nın 2014 yılı makine ithalatının 2013’e göre yüzde 40,8 artarak 1 milyar dolar seviyesinin üzerine çıktığını görüyoruz. Aynı dönemde Namibya’nın makine ithal ettiği ilk beş ülke ise Güney Afrika, Almanya, ABD, İngiltere ve Çin olarak sıralanıyor. Türkiye, bu dönemde Namibya’nın makine ithalatında 32’nci sırada yer alırken, BM İstatistik Bölümü verilerine göre Türkiye’den Namibya’ya 700 bin dolara yakın değerde makine ihraç edildi. BM İstatistik Bölümü verilerinden daha güncel olan TÜİK verilerine göre ise 2015’te 212 bin dolar olan bu ihracat, 2016’da yüzde 70’e varan düşüşle 66 bin dolar seviyesine kadar geriledi. Diğer yandan, ülkeler açısından Namibya’nın makine ithalatı incelendiğinde ise 2014 yılında Namibya’nın makine ithal ettiği ilk 10 ülke içerisinde en çok Hindistan’dan yaptığı ithalatta artış görülüyor. Namibya’ya makine ihracatını 2014 yılında yüzde 732,4 oranında artıran Hindistan’ı, makine ihracatını yüzde 467,2 artıran Almanya, yüzde 289 artıran İtalya

ve yüzde 190,1 artıran ABD izliyor. Aynı dönemde Belçika Namibya’ya olan makine ithalatını yüzde 181,6 artırırken, Fransa ise yüzde 144,7 yükseliş sağlamayı başarmış. Genel itibarıyla 2014 yılında Namibya’nın makine ithalatındaki ilk 10 ülke içerisinde pazar kaybına uğrayan tek ülke ise yüzde 7,7’lik düşüş yaşayan İngiltere olarak dikkat çekiyor. Toparlarsak, 2014 yılında Namibya, makine ithalatını yüzde 40 oranında artırarak 1 milyar dolarlık alım yaparken, bu pazarın en güçlü makine tedarikçisi ise ihracatını yüzde 15,6 artıran Güney Afrika oldu. Bununla birlikte, Namibya, 84’üncü fasılda 2014 yılı verilerine göre en fazla 8429 GTİP kodlu “Dozerler, greyder, skreyper, ekskavatör, küreyici, yükleyici” ürün grubunda ithalat yaparken, söz konusu ürün grubundaki ithalat bir önceki yıla göre yüzde 16,8’lik artışla 164,3 milyon dolara ulaşmıştı. Listenin ikinci sırasında ise 8479 GTİP kodlu “Kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar” ürün grubu bulunuyor. Namibya, 2013 yılında söz konusu kalemde 24,5 mil-

BATI AFRİKA’NIN TEK DOĞAL AÇIK DENİZ LİMANI OLAN WALVIS BAY; DENİZ TAŞIMACILIĞININ ANA HATLARINA DOĞRUDAN BAĞLANTISI, YÜKSEK KALİTE VE GÜVENLİK STANDARTLARIYLA KÜRESEL TİCARET İÇİN ÖNEMLİ BİR DURAK.

Damaraland’deki pembe granitler

57


ülkelerden Namib Çölü

ÜLKE GENEL OLARAK SICAK VE KURU BİR İKLİME SAHİP. NAMİB ÇÖLÜ BÖLGESİNDE OLUŞAN KUMULLAR 200 METREYE ULAŞAN GÖRKEMLİ YÜKSEKLİKLERİYLE DÜNYANIN EN BÜYÜK KUMULLARI.

yon dolar değerinde makine ithal ederken, bu ürün grubunda 2014’te yüzde 232,8’lik artışla 81,7 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Namibya’nın 2014’te 84’üncü fasılda en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem de 8474 GTİP kodlu “Toprak, taş, metal cevheri ayıklama, eleme için makineler” ürün grubu oldu. Söz konusu ürün grubunda 79,1 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam 2013’te 49,7 milyon dolar seviyesindeydi. Diğer yandan, 2014 yılına ait Namibya’nın makine ithalatında ilk 10 ürün grubunun tamamında artış yaşandığı da dikkat çekiyor. Bu çerçevede en güçlü artış, ithalatını 400 bin dolardan 71 milyon 500 bin dolar seviye-

sine yükselten 8454 GTİP kodlu “Tav ocakları, döküm potaları, külçe kalıpları, döküm makineleri” ürün grubunda gerçekleşti. Son olarak, 2014 yılında Namibya’nın makine ithalatındaki artışın, toplam ithalat içerisindeki makine sektörü payının da yüzde 9,6’dan yüzde 12’ye yükselmesine de neden olduğunu söylemeliyiz. Bu bağlamda, Namibya’nın makine ithalatının artıyor olması, küresel pazar içinde güçlü alıcı potansiyelinin de süreceğine işaret ediyor. TÜRKİYE’NİN İHRACATI SINIRLI Türkiye, Namibya’nın makine ithalatında 2014 yılında 32’nci sırada yer almıştı. Güncel TÜİK verilerine göre, Türk makine üreti-

TÜRKİYE’NİN NAMİBYA’YA 84. FASIL BAZINDA MAKİNE İHRACATI (DOLAR) GTİP ADI

2015

8437

TOHUM, HUBUBAT, KURU BAKLAGİLLERİ TEMİZLEME, AYIKLAMA, ÖĞÜTME VB. İÇİN MAKİNELER

-

29.000

-

8483

TRANSMİSYON MİLLERİ, KRANKLAR, DİŞLİLER VE SİSTEMLERİ

28.520

24.486

-14,1

8474

TOPRAK, TAŞ, METAL CEVHERİ VB. AYIKLAMA, ELEME VB. İÇİN MAKİNELER

-

6.638

-

8414

HAVA-VAKUM POMPASI, HAVA-GAZ KOMPRESÖRÜ, VANTİLATÖR, ASPİRATÖR

149

3.669

2.362,4

8419

ISI DEĞİŞİKLİĞİ YÖNTEMİ İLE MADDELERİ İŞLEMEK İÇİN CİHAZLAR

-

1.905

-

8418

BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOĞUTUCULAR, ISI POMPALARI

2.627

151

-94,3

8481

MUSLUKÇU, BORUCU EŞYASI-BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ, TERMOSTATİK VALF DÂHİL

-

115

-

212.388

65.964

-68,9

GTİP KODU

TOPLAM

58

Kaynak: TÜİK verileri 2016

DEĞİŞİM (%)


NAMİBYA EKONOMİSİNİN ANA SEKTÖRLERİ TARIM VE HAYVANCILIK: Namibya’da nüfusun büyük bir çoğunluğu yaşamını doğrudan ya da dolaylı olarak tarımsal faaliyetlerle sürdürüyor. Stratejik önemde olan tarım sektörü hükümet tarafından da desteklenmeye devam ediliyor. Hem tahıl hem de hayvancılık için toprak verimliliğinin artırılması, çiftlik arazilerinde ve çevrede koşulların iyileştirilmesini hedefleyen istilacı çalılıkları temizleme üzerine yoğunlaşan bu çalışmalarla kısa vadede verimli çiftlik arazilerinin genişletilmesi ve yeni istihdam yaratılması, uzun vadede de emek yoğun yöntemlerin kullanılmasıyla kırsal kesimde ekonomik kalkınmanın sağlanması hedefleniyor.

SANAYİ:

cileri 2016 yılını yüzde 70’e varan bir kayıpla kapatmış durumda. Bu kapsamda, 2016’da Türk üreticiler Namibya’ya sadece 66 bin dolarlık makine ihracat yapabildi. Bu dönemde gerçekleşen makine ihracatı içinde ilk sırada 8437 GTİP kodlu “Tohum, hububat, kuru baklagilleri temizleme, ayıklama, öğütme için makineler” ürün grubu yer alırken, söz konusu kalemde Namibya’ya 29 bin dolarlık makine ihraç edildi. Listenin ikinci sırasında bulunan 8483 GTİP kodlu “Transmisyon milleri, kranklar, dişliler ve sistemleri” ürün grubunda ise yüzde 14’lük bir kayıpla 24 bin 500 dolarlık makine ihracatı yaşandığı görülüyor. Üçüncü sıradaki 8474 GTİP kodlu “Toprak, taş, metal cevheri ayıklama, eleme için makineler” ürün grubunda ise 6 bin 600 dolarlık ihracat gerçekleştirilmiş. NAMİBYA MAKİNE SEKTÖRÜNDE KRİZ VAR Namibya’nın ülke bazında makine ihracatı ise BM İstatistik Bölümü verilerine göre,

Ülkedeki imalat sanayisinin üretim kapasitesi ve çeşitliliği çok sınırlı. GSYİH’ye yüzde 14 katkı verebilen sanayi üretimi istihdamın ise sadece yüzde 7’sini karşılayabiliyor. İmalat sanayisi başta et, balık, sebze ve meyve işleme olmak üzere gıda işleme ile cevherden ergitme yöntemiyle bakır ve çinko üretimi ve elmas işleme sektörlerinde yoğunlaşıyor. Uzmanlar, Namibya’da sanayinin gelişmesinin önünde ciddi engeller bulunduğunu ifade ediyor. Bu engellerden en önemlileri ise nitelikli çalışan ve altyapı yetersizliği, teşvik sisteminin karmaşık olması.

MADENCİLİK: Madencilik Namibya ekonomisinde önemli bir yer tutuyor. Sektör hem kendi bünyesinde hem de desteklediği sektörlerde önemli bir istihdam yaratırken, GSYİH’ye de yüzde 10’a ulaşan oranda destek veriyor. Diğer taraftan değerli taş ve metaller ile cevher ihracatı toplam ihracatın yüzde 35’ini karşılarken, tek başına elmas ihracatı toplam ihracatın dörtte birini oluşturuyor. Namibya’da en çok elmas, uranyum, altın, çinko, kurşun ve manganez çıkarılırken, ülke uranyum ve elmas madenciliğinde halen dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmayı sürdürüyor.

LOJİSTİK: Namibya Dünya Ekonomik Forumu 2011’de Afrika’daki en iyi lojistik altyapısına sahip ülke olarak seçilirken halen kara, demir ve hava yollarına büyük ölçekli kamu yatırımları devam ediyor. Batı Afrika’nın tek doğal açık deniz limanı olan Walvis Bay deniz taşımacılığının ana hatlarına doğrudan bağlantısı, yüksek kalite ve güvenlik standartlarıyla küresel ticaret için önemli bir durak. Swakopmund

59



Arandis’deki Rössing uranyum madeni, “Dünyanın uranyum başkenti” olarak da adlandırılıyor.

ZENGİN ELMAS YATAKLARININ YER ALDIĞI NAMİBYA’DA TEK BAŞINA ELMAS İHRACATI, TOPLAM İHRACATIN DÖRTTE BİRİNİ OLUŞTURUYOR. ÜLKE, URANYUM VE ELMAS MADENCİLİĞİNDE HALEN DÜNYANIN ÖNDE GELEN ÜLKELERİNDEN BİRİ OLMAYI SÜRDÜRÜYOR.

2014 yılında yüzde 26,2 kayıpla 164,5 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde, Güney Afrika, Angola ve Zambiya Namibya’nın en güçlü ticaret ortakları olurken, aynı dönemde Belçika’nın yüzde 800’ü, Çin’in ise yüzde 300’ü aşan oranlarda alım yapması dikkat çekiyor. Yine bu dönemde Türkiye’nin Namibya’dan makine ithalatı yapmamış olduğunu da söylemeliyiz. Namibya’nın ürün bazındaki ihracat verilerine göre ise 2014 yılında en fazla 8431 GTİP kodlu “Ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçaları” ürün grubunda ihracat gerçekleştirildiği görülüyor. Bu ürün grubunda yüzde 31,8’lik artışla 33,5 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaşılırken, listenin ikinci sırasındaki 8402 GTİP kodlu “Buhar jeneratörleri, kızgın su üreten kazanlar” ürün grubunda yüzde 7’lik kayıpla 20,8 milyon dolarlık ihracat değerine ulaşıldı. Namibya, 8429 GTİP kodlu “Dozerler, greyder, skreyper, ekskavatör, küreyici, yükleyici” ürün grubunda ise yüzde 40’ı aşan oranda bir kayıpla 11,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirebildi. BM İstatistik Bölümü verilerine göre 2014’te Namibya’nın makine ihracatı içerisindeki ilk 10 ürün grubunda, sadece 8431 ve 8479 GTİP kodlu ürün gruplarında artış yaşanırken, listenin kalanında yüzde 56’ya kadar ulaşan kayıplar söz konusu. TÜRKİYE-NAMİBYA DIŞ TİCARETİ Türkiye ile Namibya arasındaki ticari ilişkiler, ne yazık ki potansiyelinden uzakta seyrediyor. TÜİK verilerine göre 2000 yılında 1,33 milyon dolar olan iki ülke arasında-

ki dış ticaret hacmi yıllar içinde düzenli bir yükseliş grafiği sergilese de 2010 yılında ancak 3,7 milyon dolara ulaştı. 2010’dan sonra hızlı bir gelişim gösteren dış ticaret hacmi 2015’te 85,4 milyon dolara ulaşsa da 2016 yılında 40,9 milyon dolarlık ihracat ve 804 bin dolarlık ithalatla Türkiye lehine ilerlemeye devam etti. Türkiye, Namibya’ya 2016 yılında en çok mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler; inorganik kimyasallar, kıymetli metal; metal cevherleri; balıklar, kabuklu hayvanlar, suda yaşayan diğer omurgasız hayvanlar ile demir veya çelikten eşya ihraç ediyor.

Namibya çölleri yoğun antilop nüfusuna da ev sahipliği yapıyor.

61


üçüncü kuşak

“EN ÖNEMLİ NOKTA, İŞE HAKİM OLMAK” “EĞER IŞINIZE HAKIM OLAMAZSANIZ, BELKI AILEDEN GELDIĞINIZ IÇIN YINE YÖNETICI OLURSUNUZ AMA BU DURUMDA SIZ IŞINIZI DEĞIL IŞINIZ VE INSANLAR SIZI YÖNETECEKTIR” DIYEN SÖZER MAKINA ÜRETIM DIREKTÖRÜ EMRAH SÖZER, FIRMANIN ÜÇÜNCÜ KUŞAK YÖNETICISI OLARAK AILESINDEN DEVRALDIĞI BAYRAĞI DAHA DA YUKARI TAŞIMAK IÇIN VAR GÜCÜYLE ÇALIŞTIĞINI SÖYLÜYOR.

F

abrikada çıraklık yaparak bir şeyler üretmenin keyfini küçük yaşlardan itibaren tattığını söyleyen Sözer Makina Üretim Direktörü Emrah Sözer, Şişli Terakki Lisesi ve ardından Kadir Has Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Farklı sektörlerde faaliyet gösteren firmalarda tecrübe kazandıktan sonra aile firmalarında göreve başlayan Sözer, bugün itibarıyla üretim mühendisi olarak çalışmalarını sürdürüyor. Emrah Sözer’le üçüncü kuşak yönetici olarak aile firmasında çalışmanın zorlu ve keyifli yanlarını konuştuk. Aile şirketinde görev alma serüveniniz nasıl başladı? Şirket içinde hangi görevleri üstlendiniz? Ailemizin üçüncü nesil bireyleri olarak bizler çocuk yaşlarımızdan itibaren atölye, fabrika ve üretim ortamlarına alışık olarak büyüdük. Or-

62

taokul dönemlerimizde dahi yaz aylarında fabrikaya gelip buradaki tozu soluyarak gerekirse çırak tabir edilen pozisyonlarda çalışarak birçok iş yaptık. Artık bu durum teknolojinin gelişmesiyle beraber çocukların boş vakitlerinde yapacakları birçok farklı uğraşın ortaya çıkmasıyla beraber değişti. Bunun yanı sıra yetişkinlerin çocuklarını bu tarz kirli, paslı veya zor koşulların hakim olduğu ortamlarda bulundurmaya pek sıcak bakmaması ve toplum baskısının da bu noktada belirleyici olduğunu eklemek gerekir. Firmamızda çalışmaya başladığımda endüstri mühendisi olarak birçok alanda donanımlı olduğumu düşünüyordum fakat durumun hiç de öyle olmadığını çalışma hayatımın daha ilk aylarında fark ettim. Sonrasında farkına vardım ki, eğitim temelde gelişmemizi sağlayan çok önemli bir olgu olmasına rağmen mesele teori ile pratiğin harmanlanmasında saklı. Öğrencilik yıllarından beri zaman zaman firmaya geldiğim için aslında hemen hemen birçok şe-


yin nasıl yürüdüğünü, müşteri ilişkilerinin nasıl olduğunu ve imal ettiğimiz ürünlerin ne gibi kritik noktaları olduğunu biliyordum. Tabii birçok pratik eksiği ile beraber görev yapmaya başladım. Muhasebeden satın almaya, satış-pazarlamadan insan kaynaklarına kadar birçok farklı departmanda çalışarak tecrübe edinmeye çalıştım ve yaklaşık dört yıldır da üretim direktörlüğü görevini yürütüyorum. Bana göre kişinin uzun seneler boyunca bir işi yapması aslında çok önemli değildir, önemli olan geçen zaman içerisinde kendisine ve firmasına ne denli katma değer sağladığıdır. Pekâlâ üç yıllık tecrübeye sahip verimli çalışan bir mühendis, beş yıldır çalışan başka bir mühendisin önünde olabilir. Bunun için önce işinize ne denli sevgi beslediğiniz yani işinizi ne ölçüde severek yaptığınız önemlidir. Türkiye’nin önemli firmalarından biri olan Sözer Makina’da görev almak bir zorunluluk muydu? Sözer Makina, 1946 yılında İstanbulKaraköy’de Ali Sözer tarafından kuruldu. Kendisi dönemin iyi okullarından Sultan Ahmet Sanat Okulu Torna Tesviye Bölümü’nden mezun oldu. Düşünce yapısı itibarıyla kendisinden sonra gelen nesillere örnek teşkil edecek, miras niteliğinde nice nasihatler bıraktı. Sözer Makina, Türkiye’de yerli makine üretiminde 1900’lerin ikinci yarısından itibaren örnek gösterilecek bir firmadır. “Sözer” markası ile hizmet veren firmamız, 1970’ten itibaren özellikle boya ve kimya sektörüne yöneldi. Sözer markası adı altında kuruluşumuzdan bu yana üç nesildir makine imal ediyoruz. Büyüklerimizin bize kattığı “Sözer terbiyesi” ile aldığımız mühendislik eğitimini harmanlayarak bayrağı daha ileri nesillere taşıyabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Sahip olduğumuz mirasın bilincinde olarak her zaman katma değer oluşturma çabasıyla çalışmalarımıza heyecanla devam ediyoruz. İnsan ilişkilerinin yönetiminde iletişim çok önemli bir rol oynuyor. İletişim ağının iyi kurulmuş olması ve bireylerin organize bir şekilde hareket etmesi, firma bazında başarıyı etkileyeceği gibi kurum imajıyla çalışanların verimliliğini de yükseltir. Sözer Makina ailesi olarak bizler iletişime ciddi şekilde önem veriyoruz. Hatta tüm yapıyı kuvvetli iletişim üzerine inşa ettik diyebilirim. Personellerimize çeşitli şirket içi eğitimler veriyor, meslek okullarına göndererek alanlarında uzmanlaşmalarını sağlıyoruz. Kendi bünyemizde yaptığımız toplantılara dönem dönem çalışanlarımızı da dahil ederek işin mutfağında olan kişilerin fikirlerini alıyor, nihai kararlarımızı bu bilgiler doğrultusunda olgunlaştırıyoruz.

Motivasyonu ve katma değeri etkileyen diğer bir etmen de maddi destek. Çalışanlarımıza bu konuda da imkanlarımız dahilinde destek sağlıyoruz. Sosyal anlamda da gelişim ve iletişimlerini pekiştirmek için çeşitli organizasyonlar düzenlemeye çalışıyoruz. Üretiminin içinde olmak size neler kattı? Üretimin içerisinde yer almaktan son derece memnunum. Üretim, belki de firmamızın en stresli departmanıdır. Fakat biz ekip olarak bu stresi iyi yönetebildiğimiz sürece durumdan memnunuzdur. Sözer Makina üretim departmanı olarak ekip çalışmasına çok önem veriyoruz. Üretim direktörü, üretim koordinatörü ve üretim şefi olarak düzenli bir şekilde her pazartesi sabahı durum değerlendirme toplantısı yapar ve bunun yanında gün içerisinde de sık sık bir araya geliriz. Bir masa etrafında doğrudan karşı karşıya gelerek görüşmenin sağladığı katma değerin çok fazla olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında yine üretim ekibi olarak ekip liderlerimizle de her ayın üçüncü haftası bir araya gelip durum değerlendirmesi yaparız. Özetle bizim işimiz, insan yönetimine bağlı iyi bir üretim planlama organizasyonudur. Yapacağınız işi kafanızda şekillendirmeniz başarılı bir şekilde üreteceğiniz anlamına gelmez. Üretim sürecindeki tüm aşamaları teker teker yazıp, iş istasyonlarınızı belirleyerek üretim ekiplerinin hangi işi hangi sırayla yapacağını çıkarır, bu organizasyonu güzel planlar ve yazılı çıktıya döküp iş arkadaşlarınızla paylaşırsanız çıtayı olabildiğince yükseğe taşımış olursunuz. Mühendislik mantığıyla buna proses yönetimine bağlı iş ve zaman etüdü çalışması diyebiliriz. Tüm bu süreçler bana disiplinli olmayı, kriz anında mümkün olduğunca sakin kalıp krizi yönetmeyi, bazı gelişmeleri öngörebilmeyi, hatalardan çok güzel tecrübeler çıktığının farkına varabil-

“‘SÖZER TERBIYESI’ ILE MÜHENDISLIK EĞITIMINI HARMANLAYARAK BAYRAĞI DAHA ILERI NESILLERE TAŞIYABILMEK IÇIN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ.”

63


üçüncü kuşak

Ali SÖZER

Ahmet SÖZER

meyi, insan ilişlerinde iyi motivasyonun farkındalık getirebildiğini ve konu her ne olursa olsun mümkün olduğu kadar ucuz ama yeterince kaliteli iş yapabilmeyi öğretti. Aile şirketinde çalışmanın zorlukları ve avantajlı yanları nelerdir? Sizden beklentiler hangi düzeydeydi? Ötelediğiniz hayalleriniz oldu mu? Aile şirketlerinde çalışmanın hem zor hem de kolay olduğunu düşünüyorum. Zordur çünkü iş hayatında yeri geliyor, işinizin stresi gereği bazı ters reaksiyonlar gösterip karşınızdaki maaşlı çalışan veya sadece iş arkadaşınız değil aynı zamanda akrabanız olduğu için sıkıntı yaşayabiliyorsunuz. Kolaydır çünkü sınırları güzel belirleyebilirseniz, kişilerin çalışma alanlarını ayırıp birbirlerine müdahale etmemelerini sağlarsanız akrabalığın da verdiği sinerjiyle maaşlı bir çalışan veya iyi bir iş arkadaşından daha fazla verim alabiliyorsunuz. Bunun yanında güven noktasında da sıkıntı yaşamazsınız. Tabii bu çok ince bir çizgidir ve başarısı sadece tüm aile bireyinin bu düşüncede olması ile sağlanır. Mesela farklı düşüncelerde ve ayrı dünyaların insanları olmayı sorun olarak görür ve sürekli bir çekişme, didişme-tartışma ortamına girerse-

64

Emrah SÖZER

Halil YIRTIMCI

niz bu durum işe olumsuz şekilde yansıyacaktır. Fakat bu farklılığı bir zenginlik olarak değerlendirir ve “Benim göremediklerimi o görür, onun göremediklerini de ben görürüm!” der dolayısıyla meseleleri kişiselleştirmezseniz çok ciddi bir katma değer sağlarsınız. Bir endüstri mühendisi olarak ailemin benden beklentisi çalıştığım departmanlarda süreklilik arz eden katma değer sağlamam ve performansımı geliştirmemdi. Ben de elimden geldiğince bayrağı ileri taşımak için var gücümle çalışıyorum. 33 yaşında genç bir mühendis olarak daha alacak çok yol ve çok şey olduğunu biliyorum. Hayallerimi gerçekleştirebilmek için çok çalışmam gerektiğini; şirketimizin, sanayimizin, ülkemizin bizlere daha doğrusu çalışkan Türk mühendislerine ihtiyacı olduğunun bilinciyle şevkle, aşkla yoluma devam ediyorum. Üçüncü kuşak bir yönetici olarak Türkiye’nin makinecilik serüvenini nasıl görüyorsunuz? Türk makine sektörünün son yıllarda gerçekleştirdiği atılımın devam edebilmesi için en önemli beklentimiz özellikle ihracat destekleri ve kredilerin artırılmasıdır. Türk sanayisinin kalkınması, üretkenliğin yanı sıra devlet desteğine de bağlıdır. Büyük ölçekli veya KOBİ statüsündeki firmalara sunulan teşvik, hibe ve destekler ayrım gözetmeksizin artırılmalıdır. Yapılan her iyileştirme ihracata olan ilgiyle beraber ülkemizin yurt dışındaki bilinirliğini de artıracaktır. Uzun vadede yabancı yatırımcıların ülkemizi daha çok tercih edeceğini ve diğer sektörlerin de bundan olumlu yönde etkileneceğini düşünüyorum. Ülkemizde boya ve kimya sektörü genel olarak çok iniş-çıkışlı bir grafik sergiliyor. Dolayısıyla biz de bu dengelerden etkileniyor ve yatırımlarımızı da o yönde belirliyoruz. Ekonomik dengeler sebebiyle birçok firma yatırım yapmaktan çekiniyor. İç piyasada özellikle nakit finansmanı anlamında çok ciddi sıkın-


tılar söz konusu. Zincirleme bir etkiyle müşteri, satıcı, üretici ve tedarikçi bu durumdan etkileniyor. Bu noktada biz son dönemlerde daha çok dış pazara yöneldik. Genel Müdürümüz Ahmet Sözer’in önderliğinde belirlediğimiz hedeflerimiz arasında en önemlisi üretim kapasitemizi 2017 yılı sonunda yüzde 50 artırmak. 2017’nin ilk çeyreğinde bu hareketlenmeyi görebiliyoruz. Ayrıca ihracat yapmadığımız pazarlara girip fuarlara katılarak veya ziyaretler yoluyla bilinirliğimizi artırmayı hedefliyoruz. Özellikle yerli yatırımcılarımızın Türk makine üreticilerine ve kullandıkları teknolojiye güvenmelerini istiyorum. İki veya üç misli bedeller ödeyerek yurt dışından makine ithal etmeye hiç gerek yok. Yerli makinecilerimiz satış öncesi ve sonrası sunduğu tüm hizmet ve çözümlerle en az yabancı üreticiler kadar iyi ve hatta bazı alanlarda onlardan daha da yetkin bir düzeyde. Firmanızın geleceğine yönelik öngörüleriniz arasında neler yer alıyor? Şirketinizi taşımak istediğiniz nokta nedir? 1946 yılından bu yana hizmet veren bir firma olarak kendi sektörlerimizdeki hemen hemen her firmada makinelerimiz çalışıyor. Yurt içinde düzenlenen ve hizmet verdiğimiz sektörlerle alakalı tüm fuarlara katılmaya çalışıyoruz. Bu noktadaki amacımız yeni firmalara ulaşabilmek, mevcut müşterilerimize yeni makinelerimizi sunmak, onların geri dönüşlerini dinlemek ve çözümler geliştirebilmek. İlk ihracatını 1986 yılında gerçekleştiren bir firma olarak bu noktaya ulaşabilmemizdeki en önemli etmen yurt dışında katıldığımız fuarlardır. Çünkü bilinirliğinizin arttığı ölçüde satışlarınız da artıyor. Ayrıca tüm fuarlara makinelerimizle katılmaya özen gösteriyoruz. Standımızı ziyaret eden misafirlerimiz ürünlerimizi katalogdan değil de birebir karşılarında görünce bakış açıları da değişiyor. Özellikle Avrupa’da katıldığımız fuarlar neticesinde insanların “Bu firmayı daha önce Almanya’da, Fransa’da da gördüm!” şeklinde görüş bildirmesi, firma isminin insanların aklında yer et-

mesine ve Türkiye’de de bu kalitede ürünlerin yapıldığı bilincinin oluşmasını sağlıyor. Bugün itibarıyla yıllık üretimimizin yüzde 65’ini 39 farklı ülkeye ihraç ediyoruz. İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı? Herkesin mutlaka bir veya birden fazla hobisi vardır, olmalıdır da. Çünkü işimizi ve ailemizi ne kadar çok seversek sevelim, kendimize, sevdiğimiz işlerle uğraşmak için vakit ayırmalıyız. Aksi takdirde uzun vadede psikolojimizin olumsuz etkilenebileceğini düşünüyorum. Bu durum da ister istemez iş ve aile yaşantımızı olumsuz etkiler. Klasik bir cevap olacak ama yapabildiğim spor dallarını takip etmeyi seviyorum. Örneğin voleybol oynayamadığım için pek takip etmem. Dolayısıyla ilgi alanıma giren branşlar futbol, basketbol, snowboard, masa tenisi. Çok iyi bir Galatasaray taraftarıyımdır bunu gururla söylemek isterim. Kitap okumayı çok severim, çoğunlukla kişisel gelişim kitaplarını severim ama konusuna göre beni içine çeken her türlü kitabı da sıkılmadan okurum. Müzik konusunda da yine kulağıma hoş gelen veya o anki ruh halime göre her çeşit müziği dinlerim. Çok eski ve iyi bir football manager oyuncusuyumdur. Yurt içi veya yurt dışı görmediğim yerleri gezmeyi çok severim.

“IŞ HAYATIM BOYUNCA MUHASEBEDEN SATIN ALMAYA, SATIŞ-PAZARLAMADAN INSAN KAYNAKLARINA KADAR BIRÇOK FARKLI DEPARTMANDA ÇALIŞARAK TECRÜBE EDINMEYE ÇALIŞTIM.”

Sizin gibi aile şirketinde yöneticiliğe hazırlanan üçüncü kuşaklara tavsiyeleriniz nelerdir? Öncelikle her ne iş yapıyor olursanız olun, işinizin tüm inceliklerini çok iyi öğrenin. Eğer işinize hakim olamazsanız, belki aileden geldiğiniz için yine yönetici olursunuz ama bu durumda siz işinizi değil işiniz ve insanlar sizi yönetecektir. O yüzden önce iyi eğitime sonra teoriyle pratiği harmanlamaya, sürekli gelişime açık olmalısınız. Günümüz dünyasında tek adamlık diye bir şeyin kalmadığını düşünüyorum. Pek tabii lider olmak önemlidir, herkes lider olamaz ama o liderin süreklilik arz edebilmesi için arkasında mutlaka bilgili, sağlam ve iyi organize olmuş bir ekip olması gerekir.

65


pozitif

“BAŞARILI OLMANIN FORMÜLÜ KADINA DA ERKEĞE DE AYNI” HİDELSAN İDARİ İŞLER VE SATIŞ DİREKTÖRÜ MERVE TORBALI, KADINLARIN İŞ HAYATINDA, ÖZELLİKLE DE SANAYİ SEKTÖRLERİNDE DAHA FAZLA YER ALMASININ, EKONOMİK AVANTAJLARIN YANI SIRA SOSYAL ADALET, REFAH VE İSTİKRARI DA BERABERİNDE GETİRECEĞİNİN ALTINI ÇIZIYOR. TORBALI, “KADINERKEK OLARAK AYRIM YAPMANIN ÇOK DOĞRU OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM. SONUÇTA HAYATTA BAŞARILI OLMANIN YOLU ERKEK VEYA KADINA GÖRE DEĞİŞMİYOR” DİYOR.

66

K

endi deyişiyle “Emekçi bir mühendis babanın kızı” olan Merve Torbalı, lisans eğitimini siyasal bilimler alanında tamamlamasına rağmen babası Salih Torbalı’ya destek olmak için Hidelsan’da çalışmaya karar vermiş. “Aslında üniversite sonrası hemen iş hayatına atılmak istemedim, ailem de benim kararıma saygı gösteriyordu. Ancak babamın makine aşkı, benim de duygusal bir karar vermemde etkili oldu ve babama ben de destek olmak istedim” diyen Merve Torbalı, verdiği kararın doğruluğunu ise “Üretmenin hazzı ve sanayici olmanın verdiği gurur, bana iyi ki böyle bir karar vermişim dedirtiyor” sözleriyle özetliyor. Erkek egemen bir sektörde çalışıyor olmanın zorluklarını hemen hemen hiç yaşamadığını da dile getiren Merve Torbalı, “İşinizi

biliyorsanız ve ukalalık yapmadan mütevazı bir şekilde bunu karşı tarafa hissettiriyorsanız, sarışın olmanızla ya da cinsiyetinizle ilgilenilmiyor, aksine cinsiyet farkı olmaksızın size saygı duyuluyor” derken, kadınların detaycılığı, empati yeteneğinin yüksek olması ve çok yönlü düşünebilmesi nedeniyle erkeklere göre avantajlı konumda olduğunun altını çiziyor. “Kadınlar iyi bir eş, iyi bir anne ve iyi bir sanayici olabilir. Çünkü güçlü, dengeli, çok yönlü ve hassas bir yapımız var. Allah vergisi bu yapıyı sadece kullanmayı bilmek gerek, içimizdeki cevheri çıkarmalıyız” diyen Merve Torbalı ile iş hayatının, sanayi sektörlerindeki kadınların yaşadığı zorlukları ve kadınların ekonomik ve sosyal hayatta daha görünür olmalarının nasıl bir fark yaratacağını konuştuk.


İş hayatına adım atmanızın hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz? Eğitimi çok sevdiğim için sanırım, üniversiteyi bitirir bitirmez yüksek lisans yapmak istedim. Bu dönemde iş hayatının sorumluluğunu hemen üstlenmek istemedim. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne giderken bir karar vermem gerekiyordu: Aldığım eğitim gereği devlet sektörünü mü seçmeliydim yoksa özel sektörü mü? Ailem kararı bana bırakmıştı. Sanayici bir ailenin kızıyım. Babam çok disiplinli ve çalışkan bir insandır. Kendisi İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği’nden mezun olmuş tam bir emekçi mühendistir. 60 yaşında ve hala makinelerin tepesinde, üretimin başındadır. Hal böyle olunca ben de duygusal bir karar verdim ve babama destek olmak istedim. Üretmenin hazzı ve sanayici olmanın verdiği gurur, iyi ki böyle bir karar vermişim dedirtiyor. Hidelsan bünyesinde bugün hangi görevi üstleniyorsunuz? Faaliyet alanınıza giren çalışmalardan söz eder misiniz? Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor? Mezun olduğum yıldan bu yana işi öğrenmek adına Hidelsan’ın birçok biriminde çalıştım. Muhasebe, finans, satış, satın alma, insan kaynakları, koordinasyon hepsinde görev aldım. Zaten KOBİ olduğumuz için her alanla ilgilenmek durumundayız. Herhalde tek yapmadığım imalatta makine montajıdır, onu da denedim fiziksel gücüm maalesef yetmedi. Halen idari yöneticilik ve satış direktörlüğü görevlerini sürdürüyorum. Ortalama bir günüm kontroller, raporlamalar ve müşteri ziyaretleriyle geçiyor.

İş dünyasında kadın yönetici olmak zor mu? Çalışmalarınızı sürdürürken karşınıza ne gibi güçlükler çıktı ve bunları nasıl aştınız? Bu durum nereden baktığınızla ilgili: Her alanda olduğu gibi bu alanda da pozitif ve iş bitirici olmak çok önemli diye düşünüyorum. Özellikle sanayi sektörlerinde ustasından satın almasına, teknik müdüründen firma sahibine kadar herkesle empati kurarak iletişime geçmek gerekiyor. Kadınların iş hayatında özellikle sanayi sektörlerinde daha fazla yer alması, ekonomik avantajın yanı sıra sosyal adalet, refah ve istikrarı da beraberinde getirecektir. Erkek egemen bir sektörde kadın yönetici olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz? Tam tersi, bu durumu zorluk olarak değil avantaj olarak görüyorum. Firmamız İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alıyor. Ben de Anadolu Yakası Organize Sanayi Bölgesi’nin Denetim Kurulu Üyesiyim. Tüm Türkiye’deki OSB’ler arasında en genç yönetim kurulu biziz. Hatta ben, tek kadın olarak bu kurulu temsil ediyorum. İşinizi biliyorsanız ve ukalalık yapmadan mütevazı bir şekilde bunu karşı tarafa hissettiriyorsanız, sarışın olmanızla ya da cinsiyetinizle ilgilenilmiyor, aksine cinsiyet farkı olmaksızın size saygı duyuluyor. Sonuç olarak, çoğu zaman erkek yöneticilere göre avantajlı olduğumu bile düşünüyorum. Bu anlamda, detaycılığımızın, empati ve çok yönlü düşünebilme yeteneğimizin, biz kadın yöneticilerin işini daha da kolaylaştırdığına inanıyorum.

“GELECEK NESİLLERİN KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE DURABİLEN, KENDİNE YETEBİLEN, İŞİNİ İYİ YAPAN VE TOPLUMA DEĞER KATABİLEN BİREYLER OLMASI İÇİN ANNELERİNİN ROL MODEL OLMASI, ÜRETMESİ VE ÇALIŞMASI ÇOK ÖNEMLİ.”

TÜRKIYE SANAYI ÜRETIMININ EN ÖNEMLI MERKEZLERINDEN OLAN İSTANBUL ANADOLU YAKASI ORGANIZE SANAYI BÖLGESI’NIN DENETIM KURULU ÜYESI OLAN MERVE TORBALI, TÜRKIYE’DEKI TÜM OSB’LER ARASINDAKI EN GENÇ YÖNETIM KURULUNA SAHIP OLDUKLARINI VE BU KURULUN TEK KADIN ÜYESININ DE KENDISI OLDUĞUNU SÖYLÜYOR.

67


AHS 30/150 SİLİNDİR BÜKME MAKİNESİ Akyapak, 2 mm’den 200 mm’ye kadar sac kalınlığında ve 500 mm’den 12000 mm’ye kadar sac genişliğinde malzemeyi yüksek kalitede ve kolayca büken 4 Valsli Hidrolik Silindir makineleri üretir.

/AkyapakMachinery

/akyapakmachines

/akyapakmakine

Akçalar Sanayi Bölgesi, Sanayi cad. No:8/A 16225 Bursa / TÜRKİYE Tel : +90 224 280 75 00 | info@akyapak.com.tr www.akyapak.com.tr


“ÇOĞU ZAMAN ERKEK YÖNETİCİLERE GÖRE AVANTAJLI OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORUM. DETAYCILIĞIMIZIN, EMPATİ VE ÇOK YÖNLÜ DÜŞÜNEBİLME YETENEĞİMİZİN, KADIN YÖNETİCİLER OLARAK İŞİMİZİ DAHA DA KOLAYLAŞTIRDIĞINA İNANIYORUM.”

Makine imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan görüyoruz? Aile, kadınlar için iş hayatını etkileyen önemli bir unsur. Onlar, aile içinde erkeklerden daha fazla sorumluk alıyor ve aile konusundaki duygusallıkları, kariyerlerine ara vermelerine sebep olabiliyor. Kadınların bu tutumu, iş hayatında bazı önyargıları da ortaya çıkarıyor. Her an kariyerlerine ara verme ya da bitirme olasılıkları olduğu düşünülüyor ve bu düşünce terfilerinde de etkili oluyor. Üst düzey pozisyonlar aralıksız sorumluluk gerektirir ve patronlar, kadınlardaki iş bırakma riskini göze almak istemiyor. Bir kadın yönetici olarak Türkiye’de kadınların toplumdaki ve iş dünyasındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadınların iş hayatında, özellikle sanayi sektörlerinde daha fazla yer alması, ekonomik avantajın yanı sıra sosyal adalet, refah ve istikrarı da beraberinde getirecektir. Kadın-erkek olarak ayrım yapmanın çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta iş hayatında ve hayatta başarılı olmanın yolları erkek veya kadına göre değişmiyor. Kaldı ki, biz Türküz, özümüze baktığımızda çalışkan, güçlü ve iş bitirici analarımızın olduğunu unutmamak gerekir. Kadınlar birçok şeyi aynı anda yapabilme yetisine sahiptir. İyi bir eş, iyi bir anne ve iyi bir sanayici olabilirler. Çünkü güçlü, dengeli, çok yönlü ve hassas bir yapımız var. Allah vergisi bu yapıyı sade-

ce kullanmayı bilmek gerek, içimizdeki cevheri çıkarmalıyız. Gelecek nesillerin kendi ayakları üstünde durabilen, kendine yetebilen, işini iyi yapan ve topluma değer katabilen bireyler olması için annelerinin rol model olması, üretmesi ve çalışması çok önemli. Türkiye’de halen kadın girişimciliği de yeterli değil: Her 10 girişimden ancak 1’i kadın girişimi olarak gerçekleşiyor. Bu tablo sizin için ne ifade ediyor? Kadın girişimciliğini nasıl artırabiliriz? Özellikle makine imalat sektöründe üretimin otomasyona geçmesiyle doğru orantılı olarak kadın girişimcilerin sayısının artacağını düşünüyorum. Belki yakın zaman sonra kadınların önemli ölçüde sanayiye yön vereceği kanaatindeyim. İnsan, ancak hayal gücüyle farklı düşünerek farklı ürünler, farklı fikirler üretebilir. Yaradılışımızda var olan bu özelliklerimizi, üretimdeki otomasyon geliştikçe faydalı bir şekilde kullanacağımız inancındayım. Diğer kadın çalışan ve yöneticilere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Kadınlar paylaşımcı, yaratıcı düşünen ve üretkendir; bu üç ölçüt çok önemli. Her ne kadar üretimde kullandığımız malzemeler erkek-dişi olarak nitelendirilse de sanayinin cinsiyeti yoktur. Bu üç ölçütle sanayi sektöründe kadınların fark yarattığını ve sayıları halen yetersiz olsa da her geçen yıl artacağı inancındayım.

69


ar-ge merkezi

“KATMA DEĞERLİ TEKNOLOJİ ÜRETİYORUZ” DÜNYA PAZARLARINDAKI ESAS REKABETIN KATMA DEĞERI YÜKSEK ÜRÜNLER ETRAFINDA YAŞANDIĞINI SÖYLEYEN KATMERCILER AR-GE MERKEZI MÜDÜRÜ FAHRETTIN AKPAK, “SON ÜÇ YILIN ORTALAMASINA BAKTIĞIMIZDA AR-GE YATIRIMLARININ CIROMUZA ORANI YÜZDE 4,87 SEVIYELERINDE. TEKNOLOJI ÜRETEN, GELIŞTIREN VE BUNU DÜNYA PAZARLARINA SUNABILEN BIR ÜLKE OLMALIYIZ. KATMERCILER OLARAK BU NOKTADA ÜZERIMIZE DÜŞENI YAPIYORUZ” DIYOR.

70

T

ürkiye’nin 228’inci Ar-Ge merkezi olarak 2015 yılından bu yana, önceliklerinin teknolojik ve katma değeri yüksek ürünler geliştirmek ve bu ürünlerle birlikte Ar-Ge altyapısını güçlendirmek olduğunu söyleyen Katmerciler Ar-Ge Merkezi Müdürü Fahrettin Akpak, “Ar-Ge merkezimiz 2015 yılından önce ayrı bir departman olarak yapılandırılmışken bu tarihten sonra bağımsız bir merkez haline geldi. Merkezimizin amaçları arasında Ar-Ge çalışmalarıyla üretilecek teknolojinin ürüne dönüştürülmesini sağlamak üzere, özgün tasarımlar geliştirilmesi ve ortaya çıkacak ürün/teknolojilerle ilgili patent çalışmaları yapmak yer alıyor” diyor. Ar-Ge merkezi çalışanlarının lisansüstü eğitimlerini desteklerken bu kapsamda firma olarak akademik yayınlarda yer almayı da amaçladıklarını kaydeden Akpak, önem verdikleri diğer bir hususu ise

gerçekleştirdikleri Ar-Ge projeleriyle üniversite-sanayi işbirliklerine katkıda bulunmak ve firmanın uluslararası rekabet gücünü artırarak markalaşma yönünde çalışmalar yapmak şeklinde açıklıyor. Katmerciler Ar-Ge Merkezi’nin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Üretime yönelik geliştirilen projeler var mı? Katmerciler, Türkiye araç üstü ekipman sektörünün lider firmalarından biri. Savunma sanayisinin yeni oyuncusu olarak Ar-Ge’ye verdiğimiz önemi gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla da ortaya koyduk. Geniş ürün gamıyla, en hızlı, en iyi, en kaliteli üretimi yaparak sektördeki rekabet gücümüzü artırmayı ve rekabette daha da öne çıkmayı hedefliyoruz. Ar-Ge merkezimiz de bu doğrultuda atılmış önemli bir adım. Daha önce firma bünyesinde bir departman şeklinde yapı-


“GENIŞ ÜRÜN GAMIYLA, EN HIZLI, EN IYI, EN KALITELI ÜRETIMI YAPARAK SEKTÖRDEKI GÜCÜMÜZÜ ARTIRMAYI VE REKABETTE DAHA DA ÖNE ÇIKMAYI HEDEFLIYORUZ. AR-GE MERKEZIMIZ DE BU DOĞRULTUDA ATILMIŞ ÖNEMLI BIR ADIM.“

landırılan Ar-Ge ekibimiz, 2015 yılında ayrı bir merkez haline dönüştürüldü ve Aralık 2015’te Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından akredite edilerek Ar-Ge Merkezi Belgesi almaya hak kazandı. Katmerciler, bu başarıyı elde eden Türkiye’nin 228’inci şirketi oldu. Ar-Ge merkezimiz aynı zamanda araç üstü ekipman sektörünün en güçlüsü durumundadır. Firmamızın uzun vadeli planlamalarında ve uluslararası vizyonunda stratejik bir yer tutan Ar-Ge merkezimiz, 24’ü mühendis olmak üzere 44 kişilik bir ekipten oluşuyor. Tamamen yeni ürün geliştirmeye odaklanan merkez, halihazırda Katmerciler’in en önemli itici güçlerinden birisi durumunda. Ar-Ge merkezimizde sivil ve savunma sektörüne yönelik çalışmalar yürüten iki ekip bulunuyor. Katmerciler, uzun vadeli ve stratejik planlamalarla iş yapan, araştırma ve geliştirmeye her zaman büyük önem vermiş bir firmadır. Bugün daha güçlü ve kurumsal hale getirdiğimiz Ar-Ge merkezimiz, firmamı-

zın uzun vadeli büyüme stratejisi açısından kritik bir rol oynuyor. Araç üstü ekipmanların tasarımının yanı sıra savunma sanayisine yönelik yeni ürün geliştirmek de en büyük kozlarımızdan bir tanesi. İhracat odaklı çalışan bir şirket olarak Katmerciler’in uluslararası rekabet gücünü artırmada ve yabancı şirketlerle stratejik işbirliği imkânlarının yaratılmasında Ar-Ge merkezimizin çok büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Ar-Ge merkezimiz ayrıca üniversitelerle işbirliğinin geliştirilmesi ve karşılıklı bilgi ve deneyim paylaşımı açısından da önemli bir imkân sunuyor. Ar-Ge merkezinizin ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu hangi düzeydedir? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik destekleriyle ilgili neler söylemek istersiniz? Çeşitli konularda farklı devlet kurumlarıyla ilişkiler yürütüyoruz. Bir yandan TÜBİTAK ile ortak projelerde birlikte çalışırken diğer yandan

71


ar-ge merkezi

“FIRMAMIZIN UZUN VADELI PLANLAMALARINDA VE ULUSLARARASI VIZYONUNDA STRATEJIK BIR YER TUTAN AR-GE MERKEZIMIZ, 24’Ü MÜHENDIS OLMAK ÜZERE 44 KIŞILIK BIR EKIPTEN OLUŞUYOR.”

savunma sektöründe; Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü gibi kamu kurumları hem müşteri hem paydaşımız durumunda. Çünkü savunma sektörü hazır ürün geliştirip raftan sunar gibi ürün sunabileceğiniz bir sektör değil. Aksine savunma sektörü, ürünlerin ihtiyaçlar doğrultusunda birlikte geliştirildiği bir yapı. Dolayısıyla söz konusu olan son derece dinamik, değişken, tüm tarafları geliştirici bir ilişki. Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir? Birçoğu son yıllarda olmak üzere, ikisi TÜBİTAK-TEYDEB olmak üzere toplam sekiz Ar-Ge projesi gerçekleştirdik. Halen altı farklı Ar-Ge projemiz de devam ediyor. 15 farklı Ar-Ge projesi ise planlamamız dâhilinde. Altı patent, bir faydalı model, altı adet de endüstriyel tasarım başvurumuz bulunuyor. Önümüzdeki yıllarda özellikle patent ve faydalı model sayılarını daha da artırmak hedeflerimiz arasında. Ar-Ge merkezi yatırımları ve çalışmalar için ne kadar bütçe ayırdınız? Gelecek dönem merkezinize yatırımlarınız devam edecek mi? Son üç yılın ortalamasına baktığımızda Ar-Ge yatırımlarımızın ciromuza oranı yüzde 4,87 seviyelerinde. Türkiye ortalaması ise yüzde 1 civarında. 2016 yılında, toplam 7,023 milyon liralık Ar-Ge harcaması gerçekleştirdik. Bu tutar, cironun yüzde 4,87’sine yakın ve oldukça yüksek bir harcama anlamına geliyor. Hedefimiz, her zaman Türkiye ortalamasının üzerinde olmak. Bu yıl çok fazla ürün ortaya koyduğumuz için, Ar-Ge harcamamız bu kadar yüksek gerçekleşti. Aslında biz insana, eğitime ve Ar-Ge’ye yönelik harcamaları yatırım olarak değerlendiriyoruz. Bu yatırımın geri dönüşü bir anda ol-

Fahrettin AKPAK Katmerciler Ar-Ge Merkezi Müdürü

mayabilir. Ancak firmalara uzun vadeli, kalıcı ve etki düzeyi yüksek geri dönüşler sağlar. Tabiri caizse şu anda kumbaraya para atıyoruz. 2016’da 7,023 milyon lira atmışız. Yarın olmasa bile ileride, mutlaka bunun bir geri dönüşü olacak. Firmanızı ileriki kuşaklara aktarmak istiyorsanız bu Ar-Ge harcamalarının kısa zamanda, hemen bir artı değere dönüşmesini beklememelisiniz. Bunun bilincindeyiz. Öte yandan Katmerciler olarak, her ne kadar Türkiye’de firmaların ortalama Ar-Ge yatırım oranlarının üzerinde Ar-Ge yatırımı gerçekleştiriyor olsak da bunu hala yeterli görmüyoruz. Gelişmiş ülkeler ve oradaki firmalarla rekabet edebilmenin temel şartlarından birisi ileri teknolojiye dayalı, katma değeri yüksek ürünler geliştirip üreterek dünya pazarlarına sunabilmektir. Türkiye artık ucuz işgücü pazarı değildir. Bununla birlikte henüz teknoloji ihraç eden bir ülke konumuna da gelebilmiş değiliz. Biz teknoloji üreten, geliştiren ve bunu dünya pazarlarına sunabilen bir ülke olmak zorundayız. Katmerciler olarak bu noktada üzerimize düşeni yapmanın gayreti içindeyiz. Daha yüksek Ar-Ge yatırımlarıyla gelişmiş ülke firmalarıyla aramızdaki farkı kapatmaya çalışıyoruz. Hatta bazı alanlarda öne geçmeye başladığımızı, sektörümüzün dev firmalarıyla uluslararası arenada rahatlıkla boy ölçüştüğümüzü söyleyebiliriz. İhracat rakamları başta olmak üzere firmamızın elde ettiği sonuçlar bu konuda bir hayli yol aldığımızı gösteriyor. Ama daha gidilecek çok yol olduğunun da bilincindeyiz. Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalıdır? Dünya piyasalarındaki esas rekabet katma değerli ürünlerde yaşanıyor. Vasıfsız işgücü ağırlıklı, emek yoğun sektörlerde ise ne şir-

72


ketlerimiz ne de ülkemiz açısından bir gelecek görünmüyor. Teknoloji üreten ve geliştiren bir ülke olamazsak en gelişmiş ülkeler skalasında yer almamız da pek mümkün değil. Gelecek, katma değeri yüksek ileri teknolojide. Bu alanda ne kadar güçlü biçimde var olursak rekabet gücümüz ve gelişkinliğimiz de o oranda artacaktır. Ar-Ge bir vizyon meselesidir. Nasıl ki ailelerin geleneksel kültür ve değerleri varsa firmaların da kültüründe Ar-Ge bilinci olmalı ve bu bilinç gelecek kuşaklara taşınabilmelidir. Aksi durumda gelişmiş teknolojilere sahip ülke ve şirketlerin üretim sahası olmanın ötesine geçemeyiz. Bu da bizi bir yere götürmez. Devlet, çeşitli kurumlarıyla bu konuda farklı destekler sunuyor ama önce firmalarımızın söz konusu vizyona sahip olması gerekiyor. Her firma kendi sektöründe, geliştirilmiş teknolojiyi kullanan montajcı firma konumundan çıkıp kendi üretim teknolojisini kendisi üretme gayreti içinde olmalıdır.

Ar-Ge merkezi çalışanlarınıza sunduğunuz eğitim avantajları var mı? En büyük yatırımlardan birinin insana yatırım olduğunu düşünüyoruz. Ar-Ge merkezimizi kurduktan sonra burada çalışan üniversite mezunu personelimize ayrı bir teşvik sunduk. Lisansüstü öğrenim yapmak isteyenlerin eğitim harcamalarını kendimiz karşılıyoruz. TÜBİTAK projeleri kapsamında üniversitelerle çalışmaya özen gösteren bir kurum olarak aynı zamanda yüksek lisans yapan çalışanlarımız aracılığıyla üniversitelerle bilimsel çalışmalar da gerçekleştirmiş oluyoruz. Çalışanlarımızla birlikte seminerlere katılıyor, oralarda bilgi paylaşımları içerisinde bulunuyoruz. Fakat bizce asıl yapılması gereken; öğrencilerin henüz üniversiteye başladığı aşamada mezuniyetten sonra nerede çalışacaklarını bilmesi ve ona göre hayatına yön vermesidir. Bize göre bunun da çözüm yolu firmaların insan kaynağı ihtiyacı dikkate alınarak bir planlama yapılmasından geçiyor.

“FIRMAMIZIN ULUSLARARASI REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMA VE YABANCI ŞIRKETLERLE STRATEJIK IŞBIRLIĞI IMKÂNLARININ YARATILMASINDA, AR-GE MERKEZIMIZIN ÇOK BÜYÜK KATKI SAĞLAYACAĞINA INANIYORUZ.”

KATMERCİLER AR-GE MERKEZİ İÇİN RAKAMLAR NE DİYOR?

7,023

6

228’inci

Devam eden Ar-Ge proje sayısı

8

2’si TÜBİTAK-TEYDEB olmak üzere toplam 8 Ar-Ge projesi

Türkiye’nin 228’inci Ar-Ge merkezi

12

44 kişi

24’ü mühendis olmak üzere 44 kişilik ekip

milyon TL 2016 yılında gerçekleştirilen Ar-Ge harcaması

6 patent, 1 faydalı model, 6 adet de endüstriyel tasarım başvurusu

15 % 4,87

Planlama dâhilinde olan Ar-Ge proje sayısı

Ar-Ge yatırımlarının ciroya oranı

73


bir konu & bir konuk

“İHRACATÇININ GÜVENLİ LİMANIYIZ” İHRACATÇILARIN KARŞILAŞTIĞI FİNANSAL RİSKLERİ ASGARİ SEVİYEYE İNDİRMEK VE FİRMALARIN İHTİYAÇ DUYDUĞU FİNANSMAN DESTEĞİNİ UYGUN MALİYETLE SUNMAK İÇİN ÇALIŞMALARINA DEVAM EDEN TÜRK EXIMBANK 2016 YILINDA İHRACATÇILARA 33 MİLYAR DOLARLIK DESTEK VERDİ. BANKANIN KURULDUĞU GÜNDEN BU YANA İHRACATÇILARA VERDİĞİ DESTEĞİ ARTIRARAK DEVAM ETTİRDİĞİNİ SÖYLEYEN TÜRK EXIMBANK GENEL MÜDÜRÜ ADNAN YILDIRIM, BU ANLAMDA İHRACATÇILARIN FİNANS TEMİNİNDE GÜVENLİ BIR LİMAN OLDUKLARINI İFADE EDİYOR.

74

T

ürkiye’de dışa açık büyüme modelinin benimsendiği 1980 sonrası dönemde, ihracatın teşvik edilebilmesi amacıyla ihracatı kurumsal olarak destekleyecek bir oluşuma ihtiyaç duyuldu. Söz konusu yeniden yapılanma süreci içinde ihracatın desteklenmesi görevi 1988 yılında faaliyetlerine başlayan Türk Eximbank tarafından üstlenildi. Bir ihracat finansman kuruluşu niteliğine de sahip olan Banka, başlangıçta ağırlıklı olarak kısa vadeli ihracat finansmanı işlevini üstlendi. Ayrıca, kurulduğu dönemde Türkiye’de yarım asırdır sözü edilen ama ekonominin yapısı nedeniyle hayata geçirilemeyen alacak sigortası uygulamasını da başlattı ve alacak sigortasının ihracatçı açısından ne denli yararlı bir uygulama olduğunu gözler önüne serdi. 1990’lı yıllarda ise proje kredisi niteliğindeki alıcı kredileri (uluslararası krediler) önem kazandı. Rusya Federasyonu ve Orta-Batı Asya Cumhuriyetlerine açılan krediler, Türk müteahhit ve ihracat-

çılarının bu geniş coğrafyada tanınmalarını sağlayarak, onlara yeni iş imkanları yarattı. 2010 yılından itibaren Türk Eximbank’ın, ihracatçılara sunduğu finansman desteğini artırmak amacıyla yeniden yapılandırılmaya başlandığını belirten Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım, halen devam eden bu süreçte öncelikle 2012 yılında bankanın ihracatçılara daha yakın olmak için ihracatın yarısının gerçekleştirildiği İstanbul’a taşındığını söylüyor. Yıldırım; “Ayrıca, ihracatçıların ihtiyaç, talep ve önerilerini öğrenmek amacıyla gerçekleştirdiğimiz birebir görüşmelerimizin yanı sıra, ihracatçı birliklerimiz, sanayi ve ticaret odalarımızla da bir araya gelerek Bankamız kredi ve sigorta programlarının bilinirliğini artırdık, halen de bunu artırmaya yönelik çalışmalarımıza aktif olarak devam ediyoruz. Nitekim, 2010 yılında ihracatçılarımıza toplam 8,5 milyar dolar nakdi kredi ve sigorta/garanti desteği veren Türk Eximbank’ı 2016 yılında 33 milyar dolar destek veren bir


kurum haline dönüşmeyi başardık” diyor. Türk Eximbank Genel Müdürü Yıldırım ile başta makine sektörü olmak üzere ihracatçıya ne gibi destekler sunduklarını ve gelecek döneme dair planlarını konuştuk. Türk Eximbank’ın temel amacından söz eder misiniz? Nasıl bir misyonla yola çıktı? Bugün bu misyonun neresinde? En temel anlamda Türk Eximbank, ihracatçıların karşılaştığı finansal riskleri asgari seviyeye indirmek ve firmalarımızın ihtiyaç duyduğu finansman desteğini uygun maliyetle sunmak amacını taşıyor. Türk Eximbank olarak, ihracatçıların en çok ihtiyaç duyduğu anlarda, hatta piyasadan finansman imkânının daraldığı dönemlerde dahi firmalarımıza uygun maliyetli finansal araçlar sunarak onların daha güvenli bir ortamda ihracat yapmalarına katkı sağlıyoruz. Diğer taraftan dünyada “İhracat Kredi Kuruluşları” üç temel fonksiyonu yerine getiriyor. Bu fonksiyonlardan birincisi ihracatçılara doğrudan finansman sağlamayı amaç edinir. Bilindiği gibi, dış ticaret kredileri, birden fazla ülkeyi ve dolayısıyla yasal düzenlemeyi içeren, farklı para birimlerinin kullanılmasını gerektiren işlemlerdir. Bu nedenlerle yurt içi ticaret faaliyetine göre hem farklı bir ülkenin riskini hem de farklı bir para biriminin riskini içinde barındırmakta, dolayısıyla ticari bankalar için daha riskli addediliyor. Bu durum, herhangi bir finansal şok durumunda, ticari bankaların ilk olarak dış ticaretin finansmanına ayırdıkları kaynakları kısmalarına neden olur. Nitekim dış ticaretin finansmanına ayrılan kaynakların ağırlıklı olarak kısa vadeli olması da, ticari bankaların bu kararının finansal tablolara etkisinin hızlı yansımasını sağlıyor. Bu nedenlerle ticari bankalar, finansal dalgalanma dönemlerinde ihracatçılardan ve ihracat kredilerinden daha hızlı uzaklaşıyor. Bu dönemlerde ihracatçıların karşılaşabileceği söz konusu olumsuz finansman koşullarını bertaraf etmek, ihracat kredi kuruluşlarının misyonlarından biridir. Finansal şoku telafi edici misyonun önemi 2008/2009 Finansal Krizi’nde daha iyi anlaşılmıştır. İhracat kredi kuruluşlarının ikinci misyonu ise ihracatçının müşterileri olan alıcıların finansmanı ile ilişkili. İhracat kredi kuruluşları sermaye ve tüketim malı ithal etmek isteyen ülkelerin alıcılarına uygun maliyetli doğrudan kredi kullandırarak, ihracatçıların rekabet gücünü artırmayı hedefler. Bunun yanında müteahhitlik firmalarının yurt dışında üstlendiği projelerin finansmanında da imkan sağlayan bu misyon çerçevesinde ihracat kredi kuruluşları ihracatçıların pa-

zara girişlerinde ve ilişkilerin geliştirilmesini teşvik etmekte önemli bir rol oynar. Türk Eximbank gibi ihracat kredi kuruluşlarının üçüncü bir misyonu ise alıcıların risklerinin üstlenilmesi. Bu misyon çerçevesinde Bankamız ihracatçıya alacağını ticari ve politik riskler nedeniyle tahsil edememe durumuna karşı güvence veriyor. Böylece ihracatçı istediği pazarda, alıcı firmanın veya ülkenin risklerini Bankamıza devrederek faaliyet gösterebiliyor. Bu durum yeni pazarlara ve müşterilere ulaşmayı kolaylaştırarak ihracatımızın pazar çeşitliliğinin artışına katkı sunuyor. Türk Eximbank bünyesinde her üç misyona da uyumlu araçları barındırıyor. Türkiye’de ihracatçıların en büyük finansman kaynağı olan Türk Eximbank’ın ihracatçılara verdiği desteklerden söz eder misiniz? Nakdi kredilerle firmalara üretim sürecinde ihtiyaç duyacakları finansman desteğini, gerek sevkiyat yapılmadan önce, gerekse sonraki dönem için sunuyoruz. İhracat kredi sigortası desteklerimizle de ihracatçılarımızın ticari ve politik riskleri düşünmeden mevcut pazarlarındaki rekabet güçlerini artırmalarına ve yeni pazarlara girmelerine olanak tanıyoruz. Ayrıca, vadeli satış işlemlerini teşvik etmek ve bu yolla ihracat hacmini artırmak, yeni ve hedef pazarlara girilmesini kolaylaştırmak amacıyla vadeli ihracat alacaklarını iskonto ederek de finansman desteği sağlanıyor. Türk Eximbank’ta ihracat işlemini bir süreç olarak görüyor ve bu sürecin her aşamasında ihtiyaç duyulan farklı ürünleri sunuyoruz. Bu kapsamda mal ve hizmet ihracatçılarımıza 28 farklı program ile finansman hizmeti veriyoruz.

TÜRK EXIMBANK’TAN MAKİNE SEKTÖRÜNE TAM DESTEK Türk Eximbank 2016 yıl sonu itibariyle 370

makine ihracatçısı firmaya, toplamda

401 milyon dolar tutarında nakdi kredi kullandırdı.

139 makina ihracatçısının,

468 milyon dolar tutarında sevkiyatı sigortalandı.

Böylece makine sektörüne 2016 yılındaki toplam destek

869 milyon dolar oldu.

Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım, Banka’nın verdiği kredi ve alacak sigortası destekleri ile makine ihracatçılarına yönelik yeni alıcı kredisi programını geçtiğimiz günlerde makine ihracatçılarıyla bir araya geldiği toplantıda tüm detaylarıyla aktardı.

75


bir konu & bir konuk

“KENDI ALANINDA TÜRKIYE’YI BÜTÜN DÜNYADA BAŞARIYLA TEMSIL EDEN TÜRK EXIMBANK, ULUSAL BIR BANKA OLMASINA RAĞMEN, ARADAN GEÇEN YILLAR IÇINDE ÜSTLENDIĞI MISYONU GEREĞI ULUSLARARASI BIR KIMLIĞE DE KAVUŞTU.”

Türk Eximbank’ın, kredi, garanti ve sigorta işlemlerini aynı çatı altında toplamış olması, ihracatçılara ne gibi avantajlar sağlıyor? Kredi sigorta ve garanti işlemlerini aynı çatı altında toplamış durumdayız. Bu da Türk Eximbank’ı dünyadaki diğer pek çok ihracat destek kuruluşundan ayrıştıran bir özellik. Bankamızın kredi ve ihracat kredi sigortası işlemlerini aynı çatı altında toplamış olması, ihracatçı firmalara verilen hizmetlerde bir bütünlük oluşturulmasına imkân tanıyor. Firmalarımıza üretimden satışa her aşamada destek sunuyor olmamız, ihracat faaliyetini bir süreç olarak görmemizden kaynaklanıyor. Bu sürecin tamamı için ihracatçıların ihtiyaç duyacakları ürünleri onlara sunuyoruz. Ayrıca alacak sigortası yaptıran firmalarımızın pek çok kredi programımızdan indirimli oranlarla faydalandığını da eklemek isterim. Böylelikle hem bütüncül bir hizmet hem de maliyet avantajı sunmuş oluyoruz. Türk Eximbank’ın güçlenen sermaya yapısı ihracatçıya ne yönde fayda sağlayacak? Bankamız hedeflerine ulaşabilmek amacıyla Ocak 2017’de kayıtlı sermaye sistemine geçti ve önümüzdeki beş yıl içinde sermayesini 3,7 milyar TL’den 10 milyar TL’ye yükseltme kararı aldı. Böylece hem ihracatçılarımızın TL kredi ihtiyaçları daha rahat karşılanabile-

TÜRK EXIMBANK KURULDUĞU GÜNDEN BU YANA NELER YAPTI?

175 milyar doları nakdi kredi 121 milyar doları sigorta/ garanti desteği olmak üzere ihracata toplam 296 milyar dolarlık finansman desteği sağladı.

Bilanço büyüklüğü açısından 2011 yılında 19’uncu büyük bankayken, 2016 yılında 68,3 milyar TL’lik aktif büyüklüğü ile 52 banka arasında 11’inci sıraya yükseldi. Türkiye’de nakdi ihracat kredileri toplamının yüzde 44’ünü Türk Eximbank tek başına kullandırdı.

76

2016 yılında ihracatçılara verilen nakdi kredi desteğini yüzde 8,7 oranında artırarak 22 milyar dolara, sigorta desteğini ise yüzde 9,6 artırarak 11 milyar dolara yükseltti. Böylece banka, toplam finansman desteğini yüzde 9 oranında büyüterek 33 milyar dolara çıkardı.

2017 yılında da ihracatçılara 25,4 milyar doları nakdi kredi, 14,4 milyar doları sigorta/garanti imkânı olmak üzere toplam 39,8 milyar dolar destek vererek finansman desteğini yüzde 21 oranında artırmayı ve Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 26’sına finansman desteği sunmayı planlıyor.

cek hem de piyasa koşullarının maliyet artırıcı etkisi bertaraf edilerek ihracatçılarımıza uygun koşullarla ve düşük maliyetle destek sunulmaya devam edilecek. Ayrıca sermaye yapımızdaki güçlenme ile yaratacağımız kaldıraç etkisi sayesinde yurt dışından daha fazla ve daha uzun vadeli kaynak temin edebilecek, böylece ihracatçılarımıza daha fazla destek sunabileceğiz. Firmalar Eximbank’ın verdiği desteklerden nasıl haberdar oluyor? Türk Eximbank olarak son yıllarda ihracatçılarımıza desteklerimiz gerek ticari alacak sigortası gerekse kredi anlamında ciddi bir ivme kazandı. Hızlı büyümenin birkaç nedeni var. En önemlisi Genel Müdürlüğümüzün İstanbul’a taşınması. İhracatımızın büyük kısmı Marmara Bölgesi’nden gerçekleştirildiğinden bu sayede daha çok ihracatçıyla daha yakın ilişkiler kurulmaya başlandı. Daha çok ihracatçıya ulaşmak ve ürünlerimiz hakkında bilgi vermek adına ticaret ve sanayi odaları, ihracatçı birlikleri, OSB’ler, sektör temsilcileri ve derneklerde Eximbank ve ürünlerimiz hakkında bilgilendirme programları düzenleniyor. Ayrıca Bankamız Genel Müdürlüğünde her ay düzenli olarak eğitim programları düzenlenerek, ihracatçılar ürünlerimiz hakkında detaylı olarak bilgilendiriliyor. Bankamızın ticari ve katılım bankaları aracılığıyla kullandırdığı krediler de bu bankaların geniş şube ağı ile oldukça fazla sayıda firmaya ulaşmaktadır. Bu yönde son dönemde Finansal Kurumlar Birliği ile yaptığımız ortak çalışmalar sonrasında faktoring firmaları ile işbirliği imkanları yaratılmıştır. Böylece ihracatçılarımız faktoring firmaları aracılığıyla da sevk sonrası reeskont kredisi imkanlarından faydalanmaya başladı. Türk Eximbank son dönemde diğer finansal kurumlarla yaptığı işbirliklerine leasing firmalarını da ekledi. Artık ihracatçılarımız sektördeki yedi büyük leasing firması aracılığıyla da Türk Eximbank orta-uzun vadeli kaynaklarını kullanarak yatırım malı ihtiyaçlarını finanse edebiliyor. Türk Eximbank’ın yurt genelindeki ihracatçılara ulaşmak için seçtiği bir diğer yol ise şubeleşme. Bu kapsamda 2016’da Gaziantep, 2017’de ise Denizli irtibat büroları şubeye dönüştürüldü. Yakın zamanda Bursa ve Adana da şube ağımıza dahil edilecek, takip eden dönemde Kayseri, Konya, Antalya gibi irtibat büromuzun olduğu iller de şubeye dönüştürülecek. Bunların dışında ihracat potansiyeli olan illerimizde ve OSB’lerde de temsilcilikler açılacak.


Orta ve uzun vadeli kredi imkanlarınızı bizimle paylaşır mısınız? İhracata yönelmek veya mevcut ihracatını artırmak için finansmana ihtiyaç duyan firmaların kapasite artırıcı ya da yeni yatırımları iki yıla kadar geri ödemesiz yedi yıla kadar vadeli “İhracata Yönelik Yatırım ve İşletme Sermayesi Kredileri”, yurt dışında marka alımları da üç yıla kadar geri ödemesiz 10 yıla kadar vadeli “Marka Kredisi” gibi orta uzun vadeli krediler ile destekleniyor. Orta ve uzun vadeli krediler ile aynı zamanda katma değeri yüksek ihracatımızın artırılmasını da hedefliyoruz. Son yıllarda bu doğrultuda uygulanan programlar ile orta ve uzun vadeli kredilerin toplam krediler içindeki payı 2014 yılında yüzde 24’ten, mevcut durumda yüzde 37’ye yükseltildi 2017 yılsonu itibariyle bu rakamı yüzde 40’a yükseltmeyi hedefliyoruz. Bankamız tüm kredi programlarını farklı finansman ihtiyaçları kapsamında oluşturdu. Ancak, firmalarımızın ihtiyacının mevcut programlarla finanse edilemediği durumlarda ise işlem bazında şartların belirlenebildiği “Özellikli İhracat Kredisi” programı ile finansman desteği sağlanabiliyor. 2016 yılında ihracatçılara sunduğunuz desteğin rakamsal olarak boyutları nedir? Ayrıca 2017 sonunda kendinize koyduğunuz hedefi bizimle paylaşır mısınız? Hem yurt içinde hem de küresel bazda zorlu geçen 2016 yılında Türk Eximbank toplam 33 milyar dolarlık finansman desteği sundu. Böylece ülkemizden gerçekleştirilen her 100 dolarlık ihracatın 23 dolarında Bankamızın finansman desteği söz konusu. 2017 yılında ise toplam 39,8 milyar dolar finansman desteği sunmayı hedefliyoruz. Bu hedefle birlikte Bankamızın sunduğu destek tutarı 2016 yılına göre yüzde 21 artış kaydetmiş olacak. Böylece 2017 sonu itibariyle her 100 dolarlık ihracatın 26 doları kadar finansman imkanı ihracatçıların kullanımına sunulacak. Ayrıca Türk Eximbank, 3 milyar doların üzerinde orta ve uzun vadeli kredi kullandırarak Türkiye’nin yatırım deseninin ihracat odaklı bir yapıya dönüşmesine sunduğu katkıyı artırmaya da öncelik veriyor. Türk Eximbank olarak makine sektörü için yeni bir teşvik desteğini devreye koydunuz? Bu desteğin detaylarından söz eder misiniz? Geçtiğimiz günlerde Ekonomi Bakanlığı’nın desteğiyle, ülkemiz makine ihracatçılarının gelişmiş ülkelerdeki alıcılarına rekabetçi alıcı kredileri ile satış yapmalarının önündeki en önemli engel olan yüksek faiz sorununu ortadan kaldırdık. Uygulamaya konan destek kapsamında, OECD üyesi ülkelerin Eximbank’la-

rı tarafından verilebilecek en düşük faiz oranı olan Ticari Referans Faiz Oranı (CIRR) üzerinden, ülkemiz makine ihracatçıları da rakipleri ile eşit koşullarda, gelişmiş ülkelerdeki alıcılarına finansman sağlayabilecek. Söz konusu teşvikli alıcı kredileri kapsamında güncel Ticari Referans Faiz Oranları, beş yıla kadar vadeli dolar cinsi krediler için yıllık yüzde 2,59, euro cinsi krediler için ise yıllık yüzde 0,32’dir. Önümüzdeki dönemde ileri teknoloji ile üretilen yüksek katma değerli makine ihracatını bu program ile destekleyerek hem gelişmiş ülkelerdeki ihracat payımızın artırılmasına hem de ileri teknoloji ile yüksek katma değerli üretim yapan sektörlerin gelişmesine destek sağlayarak ülkemizin orta gelir tuzağından çıkmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Diğer taraftan halihazırda makine sektörü tarafından yoğun olarak kullanılan bir yıldan uzun vadeli sigorta ürünümüz ile ihracatçılarımız daha uzun vadeli satış imkanına sahip oluyor ve ticari alacağın doğmasına müteakip alacakları Türk Eximbank tarafından çok uygun oranlarla iskonto edilebiliyor. Böylece ihracatçılarımız yurt dışındaki rakipleriyle aynı şartlarda yarışabiliyor, mal satışını uzun vadeli gerçekleştirerek alacaklarını garanti altına aldırıyor ve iskonto ederek, vadeli sattığı ürünün parasını peşin alabiliyor.

“FIRMALARA KREDI DESTEKLERI SAĞLARKEN HERHANGI BIR SEKTÖR AYIRT ETMEKSIZIN, IMKANLARIMIZDAN FAYDALANMAK ISTEYEN BÜTÜN SEKTÖRLERE KAPIMIZI AÇIYORUZ. ÖNEMLI OLAN HUSUS, TÜRKIYE’NIN DÖVIZ IHTIYACININ MAL VEYA HIZMET IHRACI YOLUYLA KARŞILANMASI.”

“MAKİNE SEKTÖRÜYLE EL ELEYİZ” “Dünyada makineci olarak bilinen ülkelerin, makine sektörü ihracat rakamlarının 2016 yılı toplam ihracat tutarı içerisindeki paylarına baktığımızda, İtalya’nın yüzde 20, Almanya’nın yüzde 19,2 ile ön planda olduğu görülüyor. Bu kapsamda, 2016 yılında yüzde 8,7 olan makine sektörünün ihracatımız içindeki payını en azından yüzde 15’ler seviyesine taşımak için Türk Eximbank olarak makine sektöründeki ihracatçılarımızla birlikte çok çalışmamız gerektiğinin farkındayız. Bu anlamda makine sektörüyle el ele vererek yolumuza devam ediyoruz.”

77


mssp focus

“ENDÜSTRİYEL FIRIN İMALATI STRATEJİK BİR SEKTÖRDÜR” TÜRKİYE ENDÜSTRİYEL FIRIN İMALAT SEKTÖRÜNÜN OLDUKÇA GELİŞMİŞ OLDUĞUNU VE PEK ÇOK ÜLKEYE İHRACAT YAPTIĞINI SÖYLEYEN EFSİAD BAŞKANI MEHMET ÖZDEŞLİK, BUNUNLA BİRLİKTE İHRACATIN 4-5 KATI ORANINDA GERÇEKLEŞEN İTHALATIN, SEKTÖRÜN BÜYÜMESİ VE GELİŞİMİ ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL OLDUĞUNA DİKKAT ÇEKİYOR. ÖZDEŞLİK, “YERLİ MAKİNE KULLANIMININ ARTMASI İÇİN ÖNCELİKLE ‘MADE IN TURKEY’ İMAJINI GÜÇLENDİRMEMİZ GEREKLİ” DİYOR.

78

D

ünya hızla değişip gelişirken, gerek Türkiye’nin gerekse üyelerinin dünya pazarlarında daha aktif olması ve küresel ticaretten daha adil pay almasını hedefleyen Endüstriyel Fırın Sanayicileri ve İş Adamları Derneği’nin (EFSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özdeşlik, bir meslek örgütü olarak EFSİAD’ın sadece endüstriyel fırın sektörü için değil, tüm sanayi sektörleri için önemli olduğunu vurguluyor. “Sektörümüz stratejik bir sektördür: Isıl işlemsiz otomotiv, uzay/havacılık, savunma sanayisi olması mümkün değildir. Türkiyeli üreticilerimizin geliştirdiği fırınlar, üretilen makine parçalarında, kalıpların sertleştirilmesin-

de kullanılıyor ve bu makinelerin ömürlerine ömür katıyor. Bu anlamda Türk makine sektörünün gelişmesine oldukça önemli katkı verdiğimizi söyleyebiliriz” diyen Mehmet Özdeşlik, EFSİAD’ın kuruluşunun üzerinden henüz bir yıl geçmiş olmasına rağmen küresel ölçekte önemli bir başarı sergileyerek, sektörün önemli üst kurumlarından olan Avrupa Endüstriyel Fırın ve Isıtma Ekipmanları Birliği’ne (CECOF) üye olduklarının da altını çiziyor. Türk makine sektörünün katma değerli üretimi için önem arz eden EFSİAD’ın hem kuruluş hikâyesi hem de gelecek öngörülerini, EFSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özdeşlik’e sorduk.


Henüz çok yeni bir dernek olan Endüstriyel Fırın Sanayicileri ve İş Adamları Derneği’ni ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 1978 yılında ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. 1981’de aynı bölümde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. ODTÜ’de okurken öğrenci asistandım, daha sonra bir süre araştırma görevlisi olarak da ODTÜ akademik kadrosunda görev aldım. Mezuniyetimin hemen ardından, 1979 yılında Sistem Teknik’i ortağımla birlikte kurduk. Halen de Sistem Teknik Sanayi Fırınları’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürüyorum. Endüstriyel Fırın Sanayicileri ve İşadamları Derneği’ni (EFSİAD) kurma fikri, aslında geçtiğimiz yılın ilk günlerinde Ankara’da yaptığımız çeşitli bakanlık ziyaretleri sırasında ortaya çıkmıştı. O görüşmelerimizde maksimum fayda ve kamusal geri dönüş elde etmek için sivil toplum örgütü olmamız gerektiğini anladık. Buradan hareketle önce 20’ye yakın sektör firmasının desteği ve öncülüğünde birkaç toplantı gerçekleştirdik. Haziran 2016’da ise İstanbul Valiliği’ne verdiğimiz kuruluş tüzüğü ile resmi olarak kuruluşumuzu gerçekleştirmiş olduk. Derneğimizin ana amacı, üyeleri arasında kültürel, mesleki, teknik, ticari, hukuki ve idari konularda işbirliği, dayanışma ve bilgi alışverişi sağlamaktır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin hedefleri, stratejik planları, politikaları, mevzuatları, uygulamalarının yanı sıra potansiyel pazarları, sektörleri ve konjonktürel gelişmeleri, yerel ve küresel ekonomik gelişme-

leri analiz etmeyi de bir görev olarak ilk sırada tutuyoruz. Böylelikle müteşebbisler, kuruluşlar ve Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini öngörerek yetkili merci ve kurumlara görüş ve tavsiyelerde bulunabiliyoruz. Ayrıca üyelerimizin ve Türkiye’nin rekabet gücünü artırmayı, ticari hayatın ahlaki temelde şekillenmesine katkıda bulunmayı, ülke kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanımına yönelik görüş ve tavsiyeleri yetkili mercilerle paylaşmayı da görevlerimiz arasında sayabiliriz. EFSİAD bu çerçevede, ticaret, sanayi, Ar-Ge, teknoloji, finansman, ihracat ve benzeri konularda müteşebbislere ve kuruluşlara gelişim ve büyüme için rehberlik yapmak; Türkiye’nin ve kurumların yurt dışında tanıtımına katkı sağlayacak ekonomik proje ve çalışmalara destek vermek; demokrasi, insan hakları, tüketici hakları ilkelerinin Türkiye’de tam geçerlilik kazanmasına yönelik çalışmalar yapmak ve yine Türkiye’de serbest piyasa ekonomisinin hukuki ve kurumsal altyapısının geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla kurulmuş bir meslek birliğidir.

ENDÜSTRİYEL FIRIN SANAYİCİLERİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ (EFSİAD)

Kuruluş: 2016 Dönem: 1’inci dönem Üye Sayısı: 33 Faaliyet Alanı: Türkiye endüstriyel fırın imalat sektörü Faaliyet Yeri: Elit Perla Palas, Osmanlı Bulvarı, No: 13/113, Pendik - İstanbul Web Adresi: www.efsiad.org.tr

Kuruluşunuzu takip eden ilk aylardan itibaren sektörünüze yönelik hızlı bir eğitim, bilgilendirme çabasına giriştiniz. Bu çalışmalarınızdan biraz söz eder misiniz? EFSİAD, 22 Ekim 2016’da ilk olağan genel kurulunu yaptı. Yine 2016 yılının Ekim ayında ikinci el makinelerin ithalat rejimi konusunda bir görüş toplantısı düzenledik. Hemen ertesi ay ise, Kasım 2016’da, kapsamlı

14 Şubat’ta Ekonomi Bakanlığı’na bir ziyaret gerçekleştiren EFSİAD, Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şenel’e sektör sorunlarını aktardı.

79


mssp focus

KISA SÜREDE 33 ÜYEYE ULAŞAN EFSİAD, ÜYE SAYISINI YIL SONUNA KADAR 40’A YÜKSELTMEYİ HEDEFLİYOR VE ENDÜSTRİYEL FIRIN SEKTÖRÜNÜN TEMSİLCİLİĞİNE ‘BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜYÜZ’ SLOGANI İLE DEVAM EDİYOR.

bir CE eğitim seminerine imza attık. Bu yılın ilk etkinliği ise geçtiğimiz Şubat ayında Ekonomi Bakanlığı’na gerçekleştirdiğimiz ziyaret ile başladı. Bu ziyaret ile bağlantılı şekilde üyelerimize yönelik bir üretim tesisi ziyareti programı da düzenledik ve bu kapsamda Sistem Teknik’in üretim süreçlerini sektör paydaşlarımızla birlikte ayrıntılı olarak inceledik. 25 Mart tarihinde de yine sektör üyelerimizle birlikte, birlik beraberlik perçinleyecek bir buluşma organizasyonu yapıldı. Önümüzdeki dönemde de benzer çalışmalarımız elbette olacak. Bunların en önemlileri arasında ise Ekim ayında gerçekleştireceğimiz Almanya ziyareti yer alıyor. EFSİAD üyelerinin ilk yurt dışı programı olacak bu etkinlikte hem sektör fuar ziyareti yapacak hem de çeşitli üretim tesislerine yönelik geziler düzenleyeceğiz. Sektörünüzün güncel konumu için neler söyleyebilirsiniz? Türkiye endüstriyel fırın imalat sektörü oldukça gelişmiş durumdadır. Pek çok ülkeye ihracat yapıyoruz. Fakat ihracatın 4-5 katı oranında endüstriyel fırın ithalat yoluyla Türkiye’ye giriyor. Bu ithalatın yanı sıra önemli miktarda ikinci el fırınların da Türkiye’ye girdiğini biliyoruz. Özellikle çok ucuza gelen veya ekonomik ömrünü tamamlamış ikinci el fırınlar, sektörümüzün istenen düzeyde gelişmesinin önünü tıkayan önemli etkenlerden biridir. Ülke olarak orta gelir tuzağından çıkmamız için sektörümüzün desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü Türkiye’nin ihracatta ortalama kilo satış bedeli 1,35 dolar iken, bizim sektörümüzde kilo değeri 25-30 dolar seviyesindedir. Ayrıca sektörümüz stratejik bir

80

sektördür: Isıl işlemsiz otomotiv, uzay/havacılık, savunma sanayisi olması mümkün değildir. Isıl işlem o kadar önemli ve stratejik bir alandır ki ürettiğimiz 300°C üzerindeki her koruyucu atmosferli fırın, Birleşmiş Milletler’in Dual-Use listesindedir ve “Export” lisansına tabidir. Türkiyeli üreticilerimizin geliştirdiği fırınlar, üretilen makine parçalarında, kalıpların sertleştirilmesinde kullanılıyor ve bu makinelerin ömürlerine ömür katıyor. Isıl işlemsiz makine üretmek neredeyse imkânsızdır. Bu anlamda Türk makine sektörünün gelişmesine de oldukça önemli katkı verdiğimizi söyleyebiliriz. EFSİAD’ın Türk makine sektörü açısından önemi, buradan mı kaynaklanıyor? EFSİAD, bu sektörü temsil eden üretici, malzeme ve hizmet sağlayıcılarının kurduğu bir meslek birliği olarak sektörün ve üyelerinin gelişmesine fayda sağlayan, ulusal ve uluslararası platformlarda saygın, sektörle ilgili teknolojik, çevresel ve hukuki konularda görüşüne önem verilen faydalı ve etkin bir dernek vizyonuna sahiptir. Bu çerçevede, üyeleri arasında sosyal ilişkileri geliştirerek işbirliği ortamını yaratmak da görevlerimiz arasındadır, sektörümüzü her alanda temsil etmek ve sektörel sorunların çözümü için çaba sarf etmek de. Benzer şekilde EFSİAD, aynı misyonu paylaşan ulusal ve uluslararası kurumlarla sağlıklı ilişkiler kurmayı ve ortak projeler üretmeyi de hedefliyor. Bu sayede Ar-Ge, teknoloji, finasman, ihracat, kalite ve çevre bilinci başlıklarında gelişim sağlarken, paydaşların memnuniyeti ve benzeri konularda eğitim faaliyetleri düzenleyerek bir anlamda


sektörün rehberi olmayı da amaçlıyoruz. Diğer yandan EFSİAD, üyelerinin kurumsal altyapısını güçlendirecek, uluslararası standartlara kavuşturacak etik kuralların benimsenmesi konularında ortak bilinç oluşturmayı; ülke kaynaklarının çevresel etkiyi en aza indirecek şekilde daha etkin ve verimli kullanımına yönelik görüş ve tavsiyeleri yetkili mercilerle paylaşmayı hedeflemesiyle de toplamda Türk makine sektörü için önemli bir çatı örgütüdür. EFSİAD, kuruluşunun hemen ardından “The European Committee of Industrial Furnace and Heating Equipment Associations” (CECOF) üyeliğini de sonuçlandırdı. CECOF üyeliği EFSİAD’a ve üyelerine neler kazandıracak? CECOF, Almanya’dan VDMA, ABD’den IHA gibi kuruluşların da üye olduğu endüstriyel ısıtma ekipmanları ve sanayi fırınları üreticileri derneklerinin üst kuruludur. Bu kurula EFSİAD’ın da çok kısa sürede kabul edilmiş olması, bizim için gurur vericidir. EFSİAD’ın CECOF’a üyeliği ile dernek üyelerimizin tamamı tüm CECOF etkinliklerine katılabilir duruma geldi. Bu önemli, çünkü CECOF toplantılarında yeni standartlar tartışılırken, sektörel görüşler de paylaşılıyor ve bir anlamda sektörün geleceği oluşturuluyor. EFSİAD’ın üyeliği ile artık biz de bu süreçlere katkı verebilecek konuma geldik. Ayrıca CECOF’un kurumsal İnternet sitesinde üyelerimizin hangi ürünleri ürettiği bilgilerinin de yayınlanıyor oluşu, tanıtım ve şirketler arası işbirliği anlamında oldukça önemli bir katkıdır.

Türkiye’ye ithalat ile giren endüstriyel fırınların, özellikle ikinci el fırınların sektör gelişimine engel olduğunu söylediniz. Bu konuyu biraz daha açabilir miyiz? Yerli üretim makine kullanımının artması için neler yapılmalı? Bu konuda EFSİAD’ın stratejisi nedir? Yerli makine kullanımının artması için öncelikle “Made in Turkey” imajını daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Biz, ürettiğimiz fırınları yurt dışında daha kolay satarken yurt içinde yabancı hayranlığı ile karşılaşıyoruz. Yurt dışında başarımızı ispat ettikten sonra yerli müşterilerimizden “hüsnü kabul” görüyoruz. Bu da bence “Yerli denince, yurt dışından gelenin yarı fiyatına olur” mantığıyla yerli ucuz ürünlere yönelinmesi ve sonucun haliyle çok başarılı olmamasından kaynaklanıyor. Bunun dışında, yurt dışından önemli miktarda ucuz ikinci el fırın Türkiye’ye geliyor. Bu durum mevcut pazarı daralttığı gibi yerli fırın imalat sektörünün gelişmesine de doğal olarak engel oluyor. Bu konularda Ekonomi Bakanlığı ile görüşmelerimiz oldu, yurt dışından gelen ve Türkiye’ye denetimsiz giren ikinci el fırınlarda en azından CE şartı aranmasını talep ettik. Ayrıca bu ithalatlarda firmalarımızın görüşünün alınmaya devam edilmesi de taleplerimiz arasındaydı ve bu taleplerimizin olumlu karşılanması, bizleri sevindirdi ve umutlandırdı. EFSİAD olarak bu konudaki ana stratejimiz, üyelerimizin teknik yeterliliğini artırma yönündeki eğitimleri ve firma ziyaretlerini çoğaltarak daha kaliteli fırınlar üretmek, yani sektörümüz açısından “Made in Turkey” imajını güçlendirmektir.

2016-2018 DÖNEMİ EFSİAD YÖNETİM KURULU Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özdeşlik Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Algan Cihan Acaroğlu Gökhan Karaaslan Kenan Anıl Sabahattin Özen Serkan Ataş

“EFSİAD’IN CECOF’A ÜYELİĞİ İLE DERNEK ÜYELERİMİZİN TAMAMI TÜM CECOF ETKİNLİKLERİNE KATILABİLİR DURUMA GELDİ. BU ÖNEMLİ, ÇÜNKÜ CECOF TOPLANTILARINDA YENİ STANDARTLAR TARTIŞILIRKEN, SEKTÖREL GÖRÜŞLER DE PAYLAŞILIYOR VE BİR ANLAMDA SEKTÖRÜN GELECEĞİ OLUŞTURULUYOR.”

81


sektörel kümelenme

KOBİ’LERİN GÜÇLÜ İŞBİRLİĞİ: OSTİM SAVUNMA VE HAVACILIK KÜMELENMESİ TÜRK SAVUNMA VE HAVACILIK SEKTÖRLERİNİN EN ÖNEMLİ KÜMELERİNDEN BİRİ DE OSTİM SAVUNMA VE HAVACILIK KÜMELENMESİ. KÜME YÖNETİM KURULU BAŞKANI A. MİTHAT ERTUĞ, “SAVUNMA SANAYİSİ FAALİYETLERİNE YERLİ SANAYİNİN KATILIMI ÇERÇEVESİNDE KOBİ’LERİN TEŞVİK EDİLMESİ BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR. KOBİ’LERİN YARATICI, ESNEK VE DİNAMİK YAPISI SEKTÖRÜ GÜÇLENDİREREK, YERLİLEŞTİRME HEDEFLERİNE ULAŞILMASINDA ÖNEMLİ KATKILAR SAĞLAYACAKTIR” DİYOR.

82

O

STİM Organize Sanayi Bölgesi’nde savunma ve havacılık sektörlerine mal ve hizmet üreten KOBİ’lerin bir araya gelerek 2008 yılında oluşturdukları OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi (OSSA) halen 182 üyesi ile bir yandan ilgili sektörlere güç verirken, diğer yandan da KOBİ’lerin rekabetçiliğini yükselterek Türkiye ekonomisine katma değer sağlamaya devam ediyor. Halen Aselsan, Havelsan, TAI, TEI, Roketsan, FNSS, Boeing, Sikorsky gibi ana sanayi firmalarının onaylı alt tedarikçileri olan OSSA üyeleri, aynı zamanda Savunma Sanayi Müsteşarlığı, Ekonomi Bakanlığı, Ankara Sanayi Odası, SASAD, OSTİM, KOSGEB, TTGV, TÜBİTAK, ODEM, ODTÜ Teknokent ve THK Üniversitesi gibi destekleyici kuruluşların katkılarıyla da

savunma ve havacılık sanayisinin yerlileştirilmesi için var gücüyle çalışıyor. Türkiye çapında; Ar-Ge, mühendislik ve esnek üretim kabiliyetiyle savunma ve havacılık sektörlerinin en önemli Kümelerinden biri olan OSSA’nın bugünü ve gelecek stratejilerini OSSA Yönetim Kurulu Başkanı A. Mithat Ertuğ’dan dinledik. OSSA’yı sizin sözlerinizle tanıyabilir miyiz? OSSA; OSTİM Organize Sanayi Bölgesi Yönetimi’nin bölgedeki ana sektörler için yaptırdığı rekabet analizi sonucunda, yüksek rekabet gücüyle ön plana çıkan, savunma ve havacılık sektörlerinde mal ya da hizmet üreten KOBİ’lerin bir araya gelerek oluşturdukları ortak hareket sayesinde 2008 yılında kuruldu. OSTİM OSB bünyesinde faaliyetlerini


sürdüren OSSA, bünyesinde 182 üye firma barındıran ve savunma ve havacılık sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin iş gücünü artırmak, ihracat yapabilir ve pazarda rekabet edebilir hale getirmek için çalışan bir ekiptir. Avrupa Havacılık Kümelenmeleri Birliği (EACP) üyesi olan, Avrupa Komisyonu tarafından verilen ve tüm Avrupa’da geçerliliği bulunan Bronze Label Kalite Etiketi Ödülü’ne de sahip olan OSSA, üyelerini yurt dışında da en iyi şekilde temsil ediyor. Ayrıca iki yılda bir düzenlediğimiz ve Orta Doğu bölgesinin en etkili ikili iş platformu olan Savunma ve Havacılıkta Endüstriyel İşbirliği Günleri (ICDDA) ile üyelerimizi, profesyonel bir koordinasyonla uluslararası tedarikçi ve üreticilerle bir araya getirerek, iş odaklı ve aynı zamanda gelecek işbirlikleri için fırsatlar sunan bir organizasyona imza atıyoruz. Savunma ve havacılık sektöründe Türkiye’nin üretim gücü nedir? NATO raporlarında yer alan veriler esas alındığında, Türkiye’nin savunma harcamaları (2010-2015 yılları) son altı yıldır 14 milyar dolar seviyelerinde sabitlenmiştir. Buna karşın, aynı dönemde GSYİH’den ayrılan pay yüzde 1,93’ten yüzde 1,69 seviyesine gerilemiştir. Savunma harcamalarımız içerisinde platform, silah, mühimmat payı yüzde 25’ler düzeyinde seyretmektedir. Diğer taraftan, dış politikalarımız açısından önem taşıyan bir takım ülkelerin savunma harcamalarının GSYİH’ye oranı yüzde 3 ila yüzde 5 civarında seyrederken (Rusya yüzde 4,5, ABD yüzde 3,8, Yunanistan yüzde 2,2), Türkiye’nin bekası açısından savunmaya tahsis edilen kaynakların da artırılmasını yararlı görüyoruz. Diğer yandan, Maliye Bakanlığı’nın fonksiyonel harcama verilerine göre, 2007 yılından itibaren bütçede “kamu düzeni ve güvenlik hizmetleri” kalemi

“savunma hizmetleri” kaleminin önüne geçti ve makas her geçen yıl biraz daha açılıyor. Mevcut şartlar altında bu durum hiç sürpriz değildir. Dolayısıyla bu dönemde, iç güvenlik ihtiyaçlarına yönelik ürün ve hizmet sağlayan firmalarımızın üzerine, her zamankinden daha fazla sorumluluk düşüyor. Mevcut kaynaklar çerçevesinde, savunma iç pazarımızın ancak 2,5 ila 3 milyar dolar seviyelerinde kaldığı; bu kaynaklarla halen (2015 yılı itibarıyla) 1,6 milyar dolar seviyelerinde olan savunma ihracatımızın 2023 hedefi olan 25 milyar dolar düzeyine çıkmasını beklemenin gerçekçi olmayacağını düşünüyoruz. Yer aldığımız coğrafyada, güncel tehditler ve ülke hedeflerimiz doğrultusunda kaynaklarımızı artırma ihtiyacının önemi çok büyük. Türk savunma sanayisi, Silahlı Kuvvetlerimizin gücü ve caydırıcılığının artması için hizmet veriyor. 2000’li yılların başından itibaren Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın (SSM) uygulamaya başladığı yerli ana yüklenici sorumluluğunda özgün ürünler geliştirme stratejisi sayesinde, bu misyonda önemli mesafeler alındı. Bu misyonun doğruluğuna inanıyorsak, bugüne kadar yaptığımız yatırımların devamını getirecek kaynak ve proje havuzunu da sürekli kılmalıyız. Dolayısıyla hem kamu kurumları hem de sanayi kanadında; Türkiye’nin her türlü hasmane tavra karşı korunması ve uluslararası politikalarımızı destekleyici önlemlerin alınabilmesi açısından, stratejik aksiyonların gözden geçirilmesine ihtiyaç olduğu önemli bir gerçektir.

“ÜYE FIRMALARIMIZDAN 48’I ÇEŞITLI ÜLKELERE DOĞRUDAN IHRACAT YAPARKEN, BIRÇOK FIRMAMIZ DA DOLAYLI IHRACAT GERÇEKLEŞTIRIYOR. KÜME VERILERIMIZE GÖRE ÜYE FIRMALARIMIZIN 2016 YILI CIROSU 700 MILYON LIRA, IHRACAT RAKAMI ISE 140 MILYON LIRA CIVARINDADIR.”

Savunma ve havacılık sektörü içerisinde OSSA’nın gücü ve etkinliği nedir? OSSA’nın oluşturduğu üretim ve ihracat hacmini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hem kamu hem de özel kurum ve kuruluşlar tarafından sektörün geleceğiyle ilgili kararla-

83


sektörel kümelenme

A. Mithat ERTUĞ OSSA Yönetim Kurulu Başkanı

“BIR ÜLKEYI GÜÇLÜ YAPAN, ÜRETIM GÜCÜDÜR. BAŞKALARININ TASARLADIĞINI ÜRETMEK GÜÇ KAZANDIRMAZ. BILGIYI VE TEKNOLOJIYI ÜRETIME ÇEVIRMEK GEREKIR. YABANCI FIRMALARIN ÜRETTIĞI ÜRÜNLERLE KALKINMAMIZI SÜRDÜREMEYIZ. YERLI ÜRETIMIN ÖNÜNÜ AÇMALIYIZ; BIRBIRIMIZE YARDIMCI OLARAK KENDI IMKÂNLARIMIZLA ÜRETMELIYIZ.”

rın alınacağı toplantılara katılarak, KOBİ’lerimizin potansiyelini ve becerilerini anlatıyor, sektörel iş bağlantılarını geliştirmeye, marka değerimizin artmasına yönelik girişimlerde bulunmaya, yan sanayi ve KOBİ’lerin sektörün gelecek planlamalarındaki önemli yerini ve kaydettikleri gelişmeleri yetkililerle paylaşmaya devam ediyoruz. Ayrıca yabancı firmaların Türkiye’de iş yapma noktasındaki çekincelerini gidermek adına, detaylı bilgilendirmeler gerçekleştiriyoruz. Bu çalışmaların sonucunda KOBİ’lerimizin yurt dışı pazarlarda da rekabet edebilir hâle gelmesine katkıda bulunmak amacıyla sektörün önde gelen tüm fuarlarına katılmaya çalışıyoruz. Katıldığımız fuarlarda gerçekleştirdiğimiz iş görüşmelerinde, OSSA üyesi firmalarımızla ilgili bilgilerin yer aldığı Türkçe ve İngilizce küme matrislerimizi, görüştüğümüz firma yetkilileriyle paylaşıyor; stantlarımızda üyelerimizin kabiliyetleri ile ilgili bilgiler paylaşıyoruz. Ayrıca yurt dışı toplantılarda yaptığımız sunumlarda,

firmalarımızın kapasite, potansiyel ve ürünlerini anlatıyoruz. OSSA olarak, SSM himayesinde iki yılda bir düzenlediğimiz ICDDA etkinliği ile yurt dışı ana sanayi firmalarını KOBİ’lerle bir araya getirerek, KOBİ’lerin isimlerini yurt dışı pazarlarda duyurabilmelerini ve rekabet edebilir hâle gelebilmelerini sağlamaya çalışıyoruz. ICDDA etkinliğimizde, Türkiye’deki şirketlerin yanı sıra yurt dışından Boeing, Airbus, Sikorsky, Thales, Rolls-Royce, Lockheed Martin, BAE Systems, MBDA, Leonardo Helicopters başta olmak üzere, dünyanın savunma ve havacılık devlerini KOBİ’lerimizle bir araya getiriyoruz. Bu anlamda, gerçekleştirdiğimiz 3. Savunma ve Havacılıkta Endüstriyel İşbirliği Günleri (ICDDA) etkinliğinin başarısı sebebiyle SSM tarafından “2017 yılı Savunma Sanayi Tanıtım Özel Ödülü”ne de layık görüldük ve Türk savunma ve havacılık sanayisine olan katkımızdan dolayı gururluyuz. Üye firmalarımızdan 48’i çeşitli ülkelere doğrudan ihracat yaparken, birçok firmamız da dolaylı ihracat yapıyor. Küme verilerimize göre üye firmalarımızın 2016 yılı cirosu 700 milyon lira, ihracat rakamı ise 140 milyon lira civarındadır. Türk makine sektörü, savunma ve havacılık sanayisinin ihtiyaç duyduğu makine ve ekipmanları geliştirme ve üretmede sizce yeterli mi? Bir ülkeyi güçlü yapan, üretim gücüdür. Başkalarının tasarladığını üretmek güç kazandırmaz. Bilgiyi ve teknolojiyi üretime çevirmek gerekir. Yabancı firmaların ürettiği ürünlerle kalkınmamızı sürdüremeyiz. Yerli üretimin önünü açmalıyız; birbirimize yardımcı olarak kendi imkânlarımızla üretmeliyiz. Üretimin nitelikli hâle gelmesi ve markalar çıkartmak için, gelişmiş ekonomilerin yaptığı gibi davranmalıyız. Kendi üreticimizin önü açılmalı, onlara Ar-Ge ve inovasyon süreçlerinde sabır gösterilmeli ve destek sağlanmalı; uluslararası pazarlarda rekabet edebilecek se-

“ORTA ANADOLU’NUN POTANSİYELİNDEN DAHA FAZLA YARARLANILMALI” “Orta Anadolu, savunma ve makine sanayilerinde en öne çıkan bölgemiz. Bu iki sektörün gözde şirketleri Ankara’da yer alıyor. Şu anda sivil havacılıkta kullanılan tüm uçaklarda mutlaka Ankara’da üretilmiş bir parça var. Savunma sanayisine yazılım üreten birçok yazılım şirketi de Ankara’da. Ankara ve çevre bölgeleri, savunma ve havacılık ile makine sanayilerinin ihtiyaç duyduğu teknolojik gelişmişliğe en fazla sahip olan bölgeler. Orta Anadolu’da faaliyet gösteren işletmeler gerek Türkiye ortalaması gerekse diğer gelişmiş ekonomik bölgelere göre daha ileri teknoloji alanlarında yoğunlaşıyor. Bu bölge, insan kaynakları açısından bakıldığında da yüksek öğrenimin her alanında oransal olarak tüm bölgelerimizin önünde yer alıyor. Bu sebeplerle Orta Anadolu’nun potansiyelinden daha fazla yararlanılması gerekiyor.”

84


viyeye getirmeliyiz. Bilindiği gibi savunma ve havacılık sektörlerinde yüksek hassasiyette üretim ve mühendislikle birlikte, en son teknolojiyi de kullanmak zorundayız. Bu nedenle sektörde çalışan firmalarımız da hâliyle son teknoloji cihaz ve ekipmanının yanında, çalıştırdıkları mühendis sayısı bakımından da lider konumda bulunuyor. Türkiye’nin Ar-Ge harcamaları zaten yeterli değil; ancak SSM, özellikle bu sektörlerde Ar-Ge için firmalarımızı destekliyor. Bizler de bu hassasiyeti paylaşıyor ve firmalarımızı Ar-Ge yapmaları için teşvik etmeye çalışıyoruz. OSSA, geçmişte üye firmalarına yönelik önemli URGE projeleri de gerçekleştirmişti. Üyelerinizin katma değerli üretim ve ihracat yetkinliklerini artıracak hangi çalışmaları sürdürüyorsunuz? Bu çalışmaların çıktıları sizi memnun ediyor mu? OSSA olarak tanıtım, eğitim, danışmanlık faaliyetlerinin yanı sıra ana sanayi ile görüşmeler sürdürüyor, organizasyonlara katılıyor ve kamu ile ilişkilerimizi yakın tutmaya çalışıyoruz. OSSA Küme Yönetim Sistemi’ni kurarak İnternet ortamında firmalarımızla anında haberleşebiliyor, fırsatlar ve ihtiyaçlardan kendilerini anında haberdar edebiliyoruz. Ayrıca Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) eğitimi sayesinde firmalarımızın İnternet ortamında aranılabilirliğini kolaylaştırıyor ve Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) eğitimleri sayesinde firmalarımızın malzeme, makine ve iş gücünü daha verimli kullanabilmesini sağlıyoruz. Ülkemizin önde gelen savunma ve havacılık ana sanayi firmalarının KOBİ’lerimize teknik eğitimler vermelerine destek oluyoruz. Ek olarak, firmalarımıza sertifikasyon anlamında danışmanlıklar ayarlıyor ve kolaylıklar sağlıyoruz. OSSA olarak son yıllarda birçok firmamızın AS9100 sertifikası almasına ön ayak olduk.

Üniversiteler açısından bakıldığında beklentiler, temel bilimlerin geliştirilmesi için araştırma yapılması ve çıkan sonuçlarını yayınlayıp bilime katkıda bulunmak, öğretim elemanlarının araştırma ve akademik çalışma yapmasını sağlamak ve eğitim için akademik personelin kendini sürekli geliştirmesi ve yenilemesi yönündedir. Sanayiciler açısından görev ve sorumluluklara bakıldığındaki beklentiler ise pazara yönelik teknolojik bilgi ihtiyacının karşılanması, problem çözme, sanayicinin karşılaştığı üretim hattındaki problemin giderilerek üretime yeniden girilmesi, ürünün kalitesinin iyileştirilmesi, standart ürün elde edilmesi olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda biz de çalışmalarımıza devam ediyor; Gazi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, ODTÜ Teknokent gibi üniversitesanayi işbirliğini güçlendirecek üniversite ve kuruluşlarla işbirliği protokolü yaparak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Sektörün kamudan beklentileri yeterince hızlı ve kapsamlı karşılanabiliyor mu? Ekonomi Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, önümüzdeki dönemde yatırımları artırmak ve stratejik sektörleri geliştirmek amacıyla yeni bir teşvik politikası izlenecek. Bu kapsamda, sınırlı sayıda firma ile temas edilecek, söz konusu yatırım için hangi teşvikleri istedikleri sorulacak, şirket talepleri ile devletin imkân ve tercihleri örtüştüğü takdirde yatırım gerçekleştirilecek. Teşvik sistemi kapsamına stratejik sektörlerin alınması doğru ancak yeterli değildir. Dış piyasalarda rekabet edebilecek ihracat sektörlerine yapılacak yatırımlar da bu kapsamda düşünülmelidir.

OSSA’NIN SEKTÖRDEKİ GÜCÜ

OSSA üyesi KOBİ’ler geçen yıl, 700 milyon TL ciro, 140 milyon TL tutarında da ihracat gerçekleştirdi.

OSSA üyesi 48 KOBİ direkt ihracat gerçekleştirebiliyor.

Sektörün ihracat hacmi 1,65 milyar dolara ulaştı. 2023 yılı ihracat hedefi ise 25 milyar dolar.

GSYİH’den savunmaya ayrılan pay; Rusya’da yüzde 4,5 ABD’de yüzde 3,8 Yunanistan’da yüzde 2,2 Türkiye’de yüzde 1,7

OSSA’nın bölgedeki üniversitelerle işbirliği için neler söyleyebilirsiniz? Üniversite-sanayi işbirliği kavramı üniversitelerin mevcut olanakları ile sanayinin mevcut olanaklarının birleştirilerek bilimsel, teknolojik ve ekonomik yönden güçlenmeleri için ortaklaşa yaptıkları sistemli, belli bir plana dayanan çalışmaların bütünüdür. Üniversite-sanayi işbirliğinden hem üniversitelerin hem de sanayicinin beklentilerinin birbirini karşıladığı, uyum ve bütünlük içerisinde olduğu durumlarda işbirliğinin daha kolay yapılabileceği esastır. Tabii bu durumda her iki tarafın da birbirinden beklentileri oluyor. Bu konudaki görev ve sorumluluk dağılımı önemlidir.

85


makale

ALMANYA’DA TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNE YÖNELİK TANITIM FAALİYETLERİ “YURT DIŞINDA TANITIM FAALIYETI NEDIR, NASIL OLMALIDIR?” SORUSUNA VERILEBILECEK YANIT NEYIN TANITIMININ NEREDE YAPILACAĞI ILE DE ÇOK YAKINDAN ILGILIDIR. BIR TANITIM FAALIYETININ BAŞARISI ISE BELIRTILEN BU SORULARA VERILECEK NET CEVAPLARLA DOĞRU ORANTILIDIR.

86

T

ürkiye ekonomisinin son yıllarda gösterdiği yüksek performans ile gelinen noktada yurt dışında yapılacak tanıtım faaliyetlerinin genel olmaktan ziyade sektörel ve hatta alt sektörel tanıtımlara doğru ilerleme göstermesi gerekliliği aşikar. Son 10 yılda gelişmiş ülkelerin tanıtım faaliyetlerine bakıldığında, genel tanıtım kampanyalarından ziyade özel konu/ sektör hedefli (Örneğin startup, teknoloji merkezleri) hatta alt sektörel tanıtım stratejileri geliştirdikleri ve buna uygun kampanyalar düzenlendiklerini görüyoruz. Turizm, makine, otomotiv, kimya ve havacılık sektörlerinin bir arada tanıtım faaliyetleri sürdürmeleri sektörel gelişmişlik ve hedef müşteri/pazar farklılıkları açısından pek mümkün değil. Ayrıca bu

Bauma Münih

tür modelleme teorik olarak mümkün görünse de pratik olarak bir getirisi ve ölçülebilirliği maalesef yoktur. Bir diğer önemli husus ise, günümüzün modern tanıtım faaliyetleri artık ve sadece belli bir süreliğine yurt dışında yapılan kampanyalarla sınırlı değil. Ticari ve teknolojik küreselleşme trendleri yurt dışı diye algıladığımız sahanın artık yurt dışı sayılamayacağını veya bunun artık farklı tanımlanması zorunluluğunu gösteriyor. Yani artık tanıtım için yurt dışına giden değil, “oralı olmak” tanıtımın ve/veya orta ve uzun vade işbirliklerinin yaratılmasının olmazsa olmaz koşulları arasına girdi. Ayrıca, tanıtım faaliyetlerini uzaktan kumanda ile yönetmek pek verimli bir yöntem değil. Çünkü ancak tanıtım faaliyeti yürütülecek ül-


AMB

kenin, sektörün hassasiyetleri, süreci yöneten aktörler, bileşenler hakkında yeterli bilgi önceden bilindiğinde ve/veya bunları dikkate alan, içselleştirmiş bir tanıtım stratejisinin başarılı olduğu biliniyor. Peki, Makine Tanıtım Grubu (MTG) olarak Almanya’da başlatılan ve belli bir aşamaya getirilen faaliyetler üzerine izlenilen yol, strateji ve getiriler nelerdir? Hatırlamakta bir fayda var. MAKİNE SEKTÖRÜ VE KÜRESEL ZORUNLULUKLAR Türk makine sektörü son 15 yılda önemli ge-

lişmelere ev sahipliği ve şahitlik yapmış bir sektör. Türkiye’nin 1980’li yıllarda “ihracata dayalı kalkınma modelini” seçtiği ve uygulamaya koyduğu yıllardan beri, önce varlığını sürdürme, ayakta kalma mücadelesi veren sonrasında yine endüstriyel gelişmişlik açısından kendisinden fersah fersah ileri ülkeler/coğrafyalar ile değişik serbest ticaret anlaşmalarının etkilerini savunmak ile uğraşan bir sektör. Bu anlaşmalar içinde Avrupa Birliği ile yapılan Gümrük Birliği anlaşması başlangıçta sektörel varlığı tehdit eder gibi görünmüş olsa da zamanla sektörün modernizasyonu ve küresel rekabet şartlarına uygun bir formasyona dönüşmesinde önemli katkı sağladı. Makine sektörü; üreten, istahdam sağlayan, ihracat gerçekleştiren diğer sektörlere önemli girdi sağlayan stratejik bir öneme sahip bir sektör olarak; • Üretimde katma değer oranını artırmak, • İstihdamda artış ve buna paralel olarak istihdamda kalifiye oranını yükseltmek, • İhracat pazarlarını çeşitlendirmek, sürdürülebilirliği temin etmek, • Tüm bunların gerçekleşmesi için özellikle de ihtiyaç duyulan alanlarda teknolojik işbirliklerini artırmak ve teknoloji transferlerini çoğaltmak adına gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında tanıtım faaliyetlerine önem verdi. Yurt dışı tanıtım faaliyetlerinde Almanya özel ve stratejik bir öneme sahip. Özeldir, çünkü en fazla ihracat ve ihracat artışı bu ülke ile yapılıyor ve ihracat artırmak boyutunda

Ahmet YILMAZ Türkiye’nin Makinecileri Almanya Danışmanı

Hannover Messe

87


makale

Hannover Messe

da önemli bir potansiyele sahip. Yine bu ülke küresel boyutta inovasyon ve teknolojik gelişmelere ev sahipliği yapan lider bir pazar konumunda. Aynı zamanda yeni endüstri düzeninde güçlü, güvenilir partnerlere olan ihtiyacı düne nazaran artmış bir ülke. Türk makine sektörü açısından daha fazla artıları sayılabilecek faydalar nedeniyle MTG’nin Almanya faaliyetleri merkezi bir öneme sahip. BUGÜNE KADAR NELER, NASIL YAPILDI? Önce Türk makine üreticilerinin ihtiyacından, hedeflerinden yola çıkılarak Almanya’da nasıl bir tanıtım faaliyeti öngörüldüğü tartışıldı;

CEMAT

88

ana hedefler, ara hedefler, stratejik partnerler tanımı yapıldı. Hedef ve tanımlamalardan çıkarak bir yol haritası oluşturuldu. Tanıtım faaliyetinin belli bir süreliğine, geçici varlık göstermek yerine “oralı olmak” ve oradan faydalanmak, partner ilişkileri geliştirmek üzerine yapılan kurgu gereği bir “back office” kuruldu. Back office ile her an erişilebilir, kendi lisanlarında bilgi sunulan bir iletişim ve enformasyon düzeneği kuruldu. Almanya’da yer alan bir adresten bu faaliyetlerin yürütülmesinin odak müşteri ve kurumlara verdiği güven yadsınamaz bir gerçeklik. Zira bir tanıtım faaliyetinden asgari bir şekilde fayda sağlamak için yürütülen kampanyaların meyvelerinin toplanması ve değerlendirilmesi önemli. Sadece fuarlardan fuarlara ya da ikili görüşmeler esnasında görünür olmak günümüz iş geliştirme ve tanıtım modeli için yeterli değil. Hem fuarların getirisini sürekli kılmak hem de diğer faaliyetlere ev sahipliği yapması açısından back office varlığı önem taşır ve MTG de faaliyetlerine böyle başladı. MTG’nin faaliyet kapsamını beş ana başlıkta toplamak mümkün. Her bir başlık kendi içinde değişik görev ve sorumluluk ürettiği gibi alanlar arasındaki geçişkenlik ve bunun yarattığı sinerji de faaliyetlerin başarısı için oldukça önemli. FUARLAR Klasik bir tanıtım faaliyeti olarak fuarlara katılmak hâlâ önemini koruyor. Fuarları verimli kullanmak için ön hazırlık (tüm kurum ve kuruluşlara önceden katılım bilgisi, hangi firmaların katıldığı, firmaların uğraş alanları, olası randevu programlarının hazırlanması),


EN FAZLA MAKINE IHRACATININ ALMANYA’YA YAPILIYOR OLMASI, YURT DIŞI TANITIM FAALIYETLERINDE BU ÜLKEYI ÖZEL VE STRATEJIK BIR KONUMA GETIRIYOR.

K Fuarı

fuar esnasında etkinlikler ve fuar sonrası değerlendirme içeren üç başlıkta faaliyet gösterildi. Fuarlarda gerçekleşen reklam kampanyaları ile görsellikte hedef ötesi bir konuma geçildi. Türkiye’nin Makinecileri standı ve üye firmalar standları geçmişe nazaran daha büyük bir ilgi odağı oldu. Ayrıca fuarlar esnasında düzenlenen etkinlikler ile (panel, ikili görüşmeler) fuar dönemi verimli kullanılmaya özen gösterildi. SEKTÖREL DERGI VE İNTERNET SAYFALARINDA GÖRÜNÜRLÜK Sektördeki teknik ve ticari gelişmelerin en fazla takip edildiği mecra sektörel medyadır. Bu nedenle, Alman sektörel medyası için Türk makinecilerinin ihracatta önemli olan alt sektör gruplarını da içeren bir medya planlaması yapıldı. Almanya’nın beş büyük medya grubundaki 27 dergi ve iki online platform belirlenerek bu organlarda reklamlar verildi. Reklam içeriği bir yandan Türk makine sektörünün önemli büyüklüklerini ve dışarıda bilinmeyenleri içerirken, diğer taraftan da katılım sağlanacak fuarlar sürekli belirtildi. Medya organları ile yapılan düzenli toplantılar ve bilgilendirmeler sayesinde bu organlarda gerek editoryal yazılar gerekse de Türk makine sektörü hakkında makale ve değerlendirmelerin yayınlanması sağlandı. Sektörel medya ile düzenli ilişkinin bir faydasını kritik bir dönemde fazlasıyla gördük. Örneğin, 15 Temmuz darbe girişimi esnasında Almanya’da genel medya Türkiye üzerine negatif haberler sunarken, bağlantımız olan tüm sektörel medya dergilerinde pozitif haberler öne çıktı. Yaklaşık üç yıldır yürütülen kampanyalarla Almanya sektör dergilerinde önemli bir pozisyona geldik.

SEKTÖRÜN GÜÇLÜ ÖRGÜTLENMELERI ILE IŞBIRLIKLERI Bilindiği üzere Almanya federal bir yapıya sahip, dolayısıyla hem federal düzeyde hem de eyaletler düzeyinde sektörün güçlü örgütleri ile iletişim, bilgi alışverişi ve ortak etkinlikler düzenleme konusunda faaliyetler geliştirildi. Bu çalışmalar neticesinde Almanya’nın tek ve güçlü Satınalma Birliği olan BME ile stratejik işbirliği protokolü imzalandı ve Türkiye’den daha fazla ürün ve hizmet alımı için verimli ikili görüşmeler düzenlendi. Gelecek dönem için de planlamalar yapıldı. Ayrıca Almanya’nın ve dünyanın en büyük makine sektör temsilcisi olan VDMA ile federal

89


makale

Hannover Messe

ve eyalet örgütlenmeleri nezdinde iletişim sağlandı. VDMA, Almanya’nın makine politikasını bire bir etkileyen hatta düzenleyen bir güce sahip. Bu örgütlenmelerle düzenli temas ve karşılıklı güven ortamı, orta ve uzun vadeli işbirlikleri için oldukça önem taşıyor. Diğer taraftan farklı eyaletlerin ekonomi bakanları ile geliştirilen temaslar sonucunda bakanların Türk makinesi hakkında pozitif demeçler vermesinin yolu açılırken, bu bakanlıkların düzenledikleri etkinliklerde rol almamız da sağlandı. EuroBlech

90

SEKTÖREL TEKNOLOJIK KÜME, DERNEK VE BIRLIKLERLE TEMAS VE IŞBIRLIĞI ANLAŞMALARI Türk makine sektörünün en fazla ihtiyaç duyduğu alanların başında teknolojik gelişmeleri takip edebileceği platformlar ve bu platformların aktörleri ile işbirliği geliyor. Böylece gereksinim duyulan teknoloji transferi sağlanabilir ya da ortak projeler uygulamaya alınabilir. Bilhassa teknoloji platformlarında güven sağlamak zaman içinde gerçekleşebilecek bir durum. Bunu süreli değil devamlı yapmak zorundasınız ki, partnerleriniz sizinle ortak çalışmayı istesin. Bu tür faaliyetlerin sonuçlarını görmek sebat istiyor. Bu faaliyetler çerçevesinde Almanya’nın Endüstri 4.0 konusunda lider teknolojik kümesi OWL-Maschinenbau (makine sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin kurduğu bir kurum) ve yine makine sanayisinin güçlü olduğu ve Fraunhofer Enstitüsü himayesinde Saksonya eyaletinde bulunan VEMAS (Makine İnovasyon Birliği) ile teknolojik işbirliği protokolleri imzalandı. Yine Almanya’da otomasyon ve robot teknikleri, orta ölçekli işletmeler için Endüstri 4.0 uygulamaları ve 3 boyutlu yazıcılar konusunda lider Robotation Academy ile görüşmeler de olumlu sonuç verdi ve şu anda protokol imzalanması gündemdedir. Bu işbirlikleri ile Türkiye’de ve Almanya’da ortak paneller, workshoplar düzenlemenin ötesinde işletmeler arası işbirlikleri de hedefleniyor.


MTG ile BME arasındaki Stratejik İşbirliği Protokolü, geçtiğimiz yıl imzalanmıştı.

RESMI KURUM VE KURULUŞLAR NEZDINDE LOBI ÇALIŞMALARI Değişik sektörel sivil toplum kuruluşları nezdinde gerçekleştirilen faaliyetleri hızlandırmak ve değişik teknolojik transferlerin önündeki engelleri kaldırmak için de resmi kurumlar (Federal bakanlık, eyalet bakanlıkları gibi) nezdinde lobi çalışmaları yürütmek, bu kurumlar ile düzenli irtibat içinde bulunmak da önem arz ediyor. Sektörün temsiliyeti ve hassasiyetlerini ilgili kurumlara aktarmak ve desteklerini kazanmak için bu faaliyetler de diğer faaliyetleri destekleyen bir çalışma ve eksik bırakılmaması gerekiyor. Gerek federal gerekse de eyaletler düzeyinde bugüne kadar yapılan çalışmalar neticesinde oldukça iyi bir iş ağına sahibiz. MTG’nin Almanya faaliyetleri kapsamında, bu beş alanda bugüne kadar önemli mesafeler alındı. Karşılıklı güven ve işbirliği ortamı oluşmaya ve şekillenmeye başladı. Bugüne kadar yüzlerce insanın emeği ve büyük maddi harcamalarla bu noktaya getirilen çalışmala-

EuroBlech

rın hız kesmeden devam ettirilmesi, küreselleşmeye ve dönüşmeye çalışan Türk makine sektörü açısından oldukça önem taşıyor. MTG’nin kapatılması yani tüm bu faaliyetlerin sekteye uğraması, bugüne kadar emek ve maddi harcamalarla bu noktaya getirilen faydaların bir anda ortadan kalkmasına ve güven ortamının zedelenmesine yol açacak. Sektör temsilcilerimize ve işletmelerimize duyulan güven sarsılırken, Türkiye’den ürün ve hizmet satın alımı konusundan tutun da ortak projeler ve teknolojik işbirliklerine kadar bir çok alanda büyük riskler ortaya çıkacak. Duyumlarımıza göre daha güçlü ve kapsamlı bir tanıtım faaliyeti düşünülüyor. Şayet öyle ise, mevcut aktiviteler ara verilmeksizin devam ettirilmeli ve bunu temin edecek finans kaynaklarının da sunulması gerekiyor. Zira, sektörümüzün örgütleri ve işletmelerinin geldiği konuma bakıldığında, son 10 yılda kurulan ilişkilerin geriye değil daha ileriye taşınması bir zorunluluk. Bunun için bizler elimizi taşın altına koymaya hazırız.

MTG’NIN KAPATILMASI, YAPILAN TÜM FAALIYETLERIN SEKTEYE UĞRAMASINA, BUGÜNE KADAR EMEK VE MADDI HARCAMALARLA BU NOKTAYA GETIRILEN FAYDALARIN BIR ANDA ORTADAN KALKMASINA VE GÜVEN ORTAMININ ZEDELENMESINE YOL AÇACAK.

Automatica

91


röportaj

İTALYA PAZARINA AÇILAN DOĞRU KAPI: İTALYAN TİCARET ODASI DERNEĞİ KURULUŞUNUN ÜZERİNDEN TAM 130 YIL GEÇEN İTALYAN TİCARET ODASI DERNEĞİ, TÜRKİYE İLE İTALYAARASINDAKİ KARŞILIKLI TİCARET HACMİNİN ARTMASINA YARDIMCI OLURKEN KOBİ’LERİ HEDEF ALARAK FARKLI SEKTÖRLERDE TANIŞMA AKTİVİTELERİ GERÇEKLEŞTİRİYOR.

M

oment Expo’nun Haziran 2016 tarihli 97’nci sayısında, Türkiye’nin küresel ticaretteki partnerlerinin yine Türkiye’deki kurumsal yapılanmaları olan yabancı ticaret ve sanayi odalarına odaklanmış, bu kurum ve kuruluşlarının Türkiye’deki faaliyetlerini, Türk iş dünyası ile olan bağlarını, Türkiyeli üreticilerin yurt dışında nasıl daha kolay iş yapabileceklerine olan katkılarını aktarmıştık. Bu sayımızdan itibaren, 97’nci sayımızda genel hatları ile tanıttığımız yabancı ticaret ve sanayi odalarının daha özeline inecek ve bir yazı dizisi ile Türkiye’deki yabancı ticaret odalarının Türkiye ile yurt dışındaki partner ülkeler arasındaki toplam ticaret hacmine nasıl katkılar yapabileceğine odaklanacağız. Yazı dizimizin ilk konuğunu ise Türkiye ile köklü bir siyasi ve ticari geçmişe sahip olan İtalya olarak belirledik. Türk makine sektörünün de hedef ülkeleri arasında olan, makine sektörü-

92

nün 2016 yılında 623 milyon dolar ile en çok ihracat yaptığı dördüncü ülke olan İtalya, geçmişi 100 yılın çok üzerine ulaşan tarihsel bir bağ ile Türkiye’nin yakın ticari partnerlerinde biri olmayı sürdürüyor. Diğer yandan İtalya’nın içerisinde bulunduğumuz 2017’de Türkiye’yi “Odak Ülke” olarak belirlemiş olması da yazı dizimizin ilk konuğu olarak İtalya’yı seçmemizde önemli bir etken oldu. İtalya’nın Türkiye’deki ticari faaliyetlerini koordine eden, bir anlamda İtalya ve Türkiye arasında 100 yılı aşkındır süregelen yatırım ve ticaretin nabzını tutan; iki ülke arasındaki karşılıklı ticaret hacminin artmasına yardımcı olan ve KOBİ’leri hedef alarak farklı sektörlerde karşılıklı tanıma ve tanışma aktiviteleri gerçekleştiren İtalyan Ticaret Odası Derneği’nin Türk ve İtalyan iş insanlarınca kuruluşunun üzerinden tam 130 yıl geçmiş. Bu çerçevede de geçtiğimiz yılın Kasım ayında İtalyan Ticaret Odası Derneği’nin kuruluşunun 130’uncu yılı kutlanır-


Fatih AYÇIN İtalyan Ticaret Odası Derneği Genel Sekreteri

ken, iki ülkenin ortak girişimcilik ruhunun ekonomiye güç kattığının altı çizilmiş ve Türkiye ile İtalya arasındaki ticari ilişkilerin 130 yıldır bir güven çemberi çerçevesinde sürdüğü, bundan sonra da her iki ülkenin karşılıklı yatırımlarıyla bu işbirliğinin devam edeceği vurgulanmıştı. İtalyan Ticaret Odası Derneği Türk girişimcilere nasıl destekler sunuyor? İki ülke iş insanlarını bir araya getirecek ne gibi etkinlikler düzenliyor? Türk iş dünyası İtalyan Ticaret Odası Derneği’nden nasıl yardım alabilir? gibi soruların yanıtlarını, İtalyan Ticaret Odası Derneği Genel Sekreteri Fatih Ayçin’e sorduk. Ülke ticaret odaları, küresel ekonomi için sizce ne ifade ediyor? Bu kapsamda İtalyan Ticaret Odası Derneği, Türkiye’de ne zamandır ve hangi kapsamda faaliyetlerini sürdürüyor? Ülke ticaret odaları, bulundukları ülkeler ile temsil ettikleri ülkelerin karşılıklı ticaret hacminin artmasına yardımcı olacak faaliyetlerde bulunur. Burada da küçük ve orta ölçekli şirketler hedef alınarak, farklı sektörlerde karşı-

lıklı tanıma ve tanışma aktiviteleri gerçekleştirilir. Türkiye’de İtalyan Ticaret Odası Derneği 1885 yılında Türk ve İtalyan işadamlarınca kurulmuştur. Merkezi İstanbul’da olmakla beraber, Ankara Büyükelçiliği’nde de bir şubemiz bulunuyor. Odamız, İtalyan Odalar Birliği’nin bir temsilcisi olarak, temelde İtalya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek ve güçlendirmeye yönelik karşılıklı bilgilendirme, iş insanları ve kurumsal heyetlerin ziyaret organizasyonu ve karşılıklı fuar katılımlarının teşviki konularında aktiviteler gerçekleştiriyor. Diğer yandan İtalyan Ticaret Odası Derneği, merkezi Roma’da bulunan İtalyan Ticaret Odaları Birliği’nin bir alt kuruluşu olan Yabancı Ticaret Odaları Derneği’nin de organik bir parçasıdır ve İtalya’daki tüm sektörel kuruluşlar ve odalarla doğrudan ilişki içinde bulunur. Ayrıca Odamız, Milano ve Verona Ticaret Odaları ile olan işbirliğine bağlı olarak Milano ve Verona fuarlarının da Türkiye’deki promosyon faaliyetlerini yürütmektedir. Bu yolla Türk ihraç ürünlerinin uluslararası İtalyan fuarları aracılığıyla bütün dünyaya tanıtımı ve satışı faaliyetini de sürdürdüğümüzü söyleyebiliriz.

İTALYA EKONOMİ VE KALKINMA BAKANLIĞI’NIN BİR ARAŞTIRMASINA GÖRE DÜNYA GENELİNDEKİ TÜM İTALYAN TİCARET ODALARI İÇERİSİNDE TÜRKİYE’DEKİ İTALYAN TİCARET ODASI DERNEĞI YARATILAN EKONOMİK BÜYÜKLÜK AÇISINDAN SEKİZİNCİ SIRADA YER ALIYOR.

Türkiye-İtalya ticaretinin güncel durumu için neler söyleyebilirsiniz? Türkiye ve İtalya ticareti zaman içerisinde gelişim kaydederek yaklaşık toplam 20 milyar dolarlık bir seviyeye ulaşmıştır. 1996’da iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin 5,5 milyar dolar iken bugün 20 milyar dolara ulaşmış olmasını önemli buluyoruz. İtalya ve Türkiye arasındaki ticarette rekabet değil, birbirini tamamlayan bir yapı vardır. Burada uluslararası İtalyan şirketlerin büyük hacimli ithalat ve ihracat işlemlerinin katkısını da yadsıyamayız. Öte yandan, Oda olarak bizim hedefimiz, potansiyel ticaret hacmine ulaşabilmek için küçük ve orta ölçekli şirketlerin karşılıklı ithalat ve ihracat yapmalarına katkı sağlamak ve böylece sadece ticari gelişime değil aynı zamanda iki ülke girişimcilerinin birbir-

İtalyan Ticaret Odası Derneği’nin 130’uncu kuruluş yılı kutlaması kapsamında düzenlenen panele, Türk iş dünyasından yerli ve yabancı üst düzey iş insanları katıldı.

93


röportaj İtalyan Ticaret Odası Derneği’nden hizmet almak için ne yapılmalı? Odamız ile en kolay iletişim kanalı elektronik ortamın kullanılmasıdır. Bu amaçla resmi İnternet sitemiz ilk bilgilendirmeyi amaçlarken, cciist@cciist.com e-posta adresimiz ise tüm Türk girişimcilerin soru ve taleplerine her zaman açıktır.

lerini tanımasına olanak sağlamaktır. Böylece orta uzun vadede potansiyel hacme ulaşılabilir.

İTALYAN TICARET ODASI DERNEĞI’NIN TÜRKIYE’DEKI FAALIYETLERINE BAŞLAMASININ 130’UNCU YILI KUTLAMALARINA, İTALYA BÜYÜKELÇISI S.E. LUIGI MATTIOLO, İTALYAN TICARET ODASI DERNEĞI YÖNETIM KURULU BAŞKANI GIUSEPPE MOGGI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞIMŞEK DE KATILDI.

Odanız, İtalya pazarına açılmak isteyen Türkiyeli üreticilere ne tür hizmetler sunuyor? Odamız, İtalya pazarına açılmak isteyen Türk firmalara doğrudan bilgi aktarımı ve taleplerine uygun danışmanlık hizmetleri veriyor. Bu çerçevede yılda yaklaşık 1.000 adet yazılı talep yanıtlıyor, İtalya pazarına girme aşamasında olan Türk firmalarla yine yüzlerce toplantı gerçekleştiriyoruz. Halen 600’den fazla üyemiz bulunuyor ama kapımız herkese açık. Oda olarak gerek İtalya’da gerekse Türkiye’de yatırım yapmak, yeni iş kurmak, temsilcilik almak gibi ticari faaliyette bulunmak isteyen tüm girişimciler bizden danışmanlık alabilir. Bugün 600’ü aşan üye sayımızla ve verdiğimiz hizmetlerle iki ülke arasındaki ticarete ciddi bir katkı sağladığımıza inanıyorum ki son 10 yılda iki ülke arasında gerçekleşen ticaretteki artış da bunun kanıtıdır. Yenilenebilir enerji ve makine sektörleri gibi henüz hak ettiği noktada olmayan bazı potansiyel sektörlerin de devreye girmesiyle ticaret hacmimiz daha da artacaktır.

Özellikle odaklandığınız sektörler var mı? İtalya’nın mevcut ekonomik koşulları ve konumu göz önüne alındığında, Avrupa pazarındaki konumlarını güçlendirmek isteyen Türk girişimciler için ideal bir zamanlama ve lojistik avantajın söz konusu olduğunu söyleyebilirim. Özellikle hizmet sektörü ile pazarlama ve lojistik sektörleri ciddi avantajlar sunuyor. Öte yandan İtalya’nın mevcut sanayileşmiş ekonomisi Türk firmalara özellikle yan sanayi alanında da yeni fırsatlar sunmaya devam ediyor. İtalya ile ticaret yapmak zor mudur? Türk makine üreticileri, ülkenize yapacakları ihracat öncesinde odanız ile nasıl bir işbirliği geliştirebilir? Türk firmaların İtalya pazarına ya da İtalya üzerinden diğer pazarlara ulaşması için en kolay yollardan birisi, İtalya’daki fuarlara katılmalarıdır. Bu yolla Türk makine sanayisinin geldiği yüksek seviye, potansiyel İtalyan alıcılarına gösterilebilir. Öte yandan, Akdeniz çanağı içerisinde yer alan her iki ülke girişimcilerinin ticaret davranışları da birbirine çok benzediği için Türk ve İtalyan firmaların kolaylıkla aynı dili kullandıkları da görülecektir. Türk firmaların İtalya’da iş yapmak için dikkat etmesi gereken en önemli konu, doğru partneri bulmaktır. Bu konuda Odamız var olan bütün bilgi birikimini Türk firmalarına sunmaktan büyük memnuniyet duymaktadır. Türkiyeli firmaların Odamıza nasıl üye olabileceklerine ilişkin bilgiler ise resmi İnternet sitemiz olan www.cciist.com adresinden öğrenilebilir.

İTALYAN TİCARET ODASI DERNEĞİ’NİN ANA FAALİYET ALANLARI Tanıma, tanışma ve bilgilendirme: Her iki ülkede karşılıklı ticari potansiyele sahip çeşitli sektörlerle ilgili seminer ve konferans organizasyonları düzenleyerek, karşılıklı tanışma ve olası iş olanakları değerlendiriliyor. Alım heyetleri ile karşılıklı ticaret hacmini artırma: Tanımayı pekiştirmek ve ticarete dönüştürmek için İtalyan iş insanlarını heyetler halinde Türkiye’ye getirerek, işbirliği yapabilecekleri, potansiyel alıcı-satıcı firmalarla buluşturuluyor ve ikili iş görüşmeleri düzenleniyor. Yatırımların artırılması: Türkiye’de İtalyan sermayeli yatırımların artırılması için, Türkiye’deki yatırım avantajları ve uygulamaları İtalyan girişimcilerle paylaşıyor. Fuar katılımlarının desteklenmesi: İtalya’daki ticaret odaları ile sürdürülen işbirliği kapsamında, Türkiyeli KOBİ’lerin ve ihraç ürünlerinin uluslararası ölçeklerdeki İtalya’da düzenlenen fuarlara katılmaları sağlanıyor; böylece Türk ürünlerinin dünya pazarlarına ulaşımına olanak veriliyor.

94


makineciler ne okuyor

“TARİH, VAZGEÇİLMEZ BİR ALAN”

M

akine sektörünün önde gelen yöneticilerinin okuma listelerine odaklandığımız “Makineciler Ne Okuyor?” köşemizin bu ayki konuğu, MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Ferdi Murat Gül oldu. Ferdi Murat Gül, rahat hissettiği her an ve mekanda kitap okuduğunu söyleyerek söze başlıyor. Dolayısıyla, evde ya da seyahatlerde sıklıkla kitaplarıyla uzun saatler geçirdiğini ifade eden Gül, dış etkilerden arındırılmış ortamlarda kitap okumayı tercih ettiğini ancak bir kez okuma konsantrasyonunu kurduktan sonra ortamın çok fazla öneminin kalmayacağını, zaten o konsantrasyon ile dünyadan uzaklaşılacağını ifade ediyor. Diğer yandan, toplumda “Okumaya zaman ayırabiliyorum ya da okumaya zaman ayıramıyorum” söylemine inanmadığını dile getiren Gül, “Birey ya okuyordur ya da okumuyordur. Zaman ayırmaya çalıştığınızı düşünün; hiçbir şey yapmadığımız o kadar çok zaman var ki aslında... Okumaya zaman bulamıyorum bahanesi, tamamen, ‘okumam lazım biliyorum ama okumuyorum’un insanlarca uydurulmuş çıkış noktasıdır” diyor. Bugünlerde, gazeteci Özlem Gürses Tatar’ın “Bazen Olmaz: Başarısızlık Hikâyeleri” isimli kitabını okuduğunu söyleyen Ferdi Murat Gül, başarısızlığın aslında başarı yolunda atılmış önemli bir adım olduğunu ifade ederken, kitabın fikir babası ve proje danışmanı olarak önsözünü yazan MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran’ın sözlerine atıfta bulunuyor: “Hayatta asıl mesele yolculuktur ve yolculuk uzun bir yürüyüştür. Yolculuğun hazzı tüm yol boyunca size eşlik eder. Ancak bu yolculukta başarısızlık korkusu da çok yoğundur. Pek çok potansiyel yolcu, alaycılar ve kınayıcılar yüzünden

koltuklarından bile kalkmamıştır. Bu nedenle koltuklarından cesaretle kalkan ve başarısızlığı tattığı halde yola devam edenlere büyük saygı duyuyorum.” Diğer yandan, Ferdi Murat Gül, yoğun şekilde “Medeniyet nedir, uygarlık nedir, nasıl olur” sorularına yönelik okumalar yaptığını; Server Tanilli’nin “Uygarlık Tarihi” isimli kitabını elinden bırakamadığını ifade ediyor. Gül’ün güncel okuma listesindeki bir başka kitap da Yuval Noah Harari’nin “Sapiens” isimli kitabı… Uzun zaman önce okuduğu William Golding’in “Sineklerin Tanrısı” isimli kitabının ise o dönem kendisini bambaşka yerlere götürdüğünü söyleyen Gül, zaman içinde ilgi duyduğu konular çeşitlendiği ve geliştiği için Sineklerin Tanrısı’nı okuduğu dönemdeki düşüncelerinin de kendisinde daha bir anlam kazandığını ifade ediyor: “Sonuçta bugün medeni dediklerimizin aslında ne derece vahşi olduklarını görmüyor muyuz? Medeniyet nedir ki?” Benzer şekilde, kuantum fiziği ve zaman kavramları ile ilgili olarak da her daim okuduğunu ifade eden Gül, Adam Fawer’ın “Olasılıksız” kitabını çok sevdiği kitaplar sıralamasında ilk kitaplar arasında sayıyor. “Çok fazla roman okuyamam. Daha çok biyografi, tarih kitapları ve ülke tarihlerinin sebep sonuçlarını görmek adına politik tarih kitaplarını tercih ederim. Aslında bu bir şekilde, yaşanmışlıklardan ders alıp, kendi hayatımla yorumlayarak yapılmaması gerekenleri yapmamak adına bir ‘kolaya kaçma’ yardımında bulunuyor” diyerek devam eden Gül, son olarak, “Sanırım, asıl aradığım, okuduğumda bana yeni bir bakış açısı kazandırabiliyor olmaları. Zaten bu sebeple de bazen hayat görüşüme çok zıt yazarların kitaplarını okumaya çalışırım” diyor.

Ferdi Murat GÜL MAİB Yönetim Kurulu Üyesi

MAİB YÖNETİM KURULU ÜYESİ FERDİ MURAT GÜL, BİYOGRAFİ VE POLİTİK TARİH KİTAPLARINI TERCİH ETTİĞİNİ SÖYLERKEN, “BİR KİTAPTA ASIL ARADIĞIM, OKUDUĞUMDA BANA YENİ BİR BAKIŞ AÇISI KAZANDIRABILMESI” DİYOR.

95


akademik

“EĞİTİM PROGRAMIMIZ ÇAĞA AYAK UYDURUYOR” BULUNDUKLARI BÖLÜMÜN EĞITIM PLANI VE AMAÇLARININ BELIRLENDIĞI, ARALARINDA DIŞ PAYDAŞLARIN DA YER ALDIĞI BIR DEĞERLENDIRME KURULU OLUŞTURDUKLARINI SÖYLEYEN MARMARA ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANI PROF. DR. PAŞA YAYLA, “BÖYLECE MÜFREDATIMIZI ÇAĞIN GEREKLERINE GÖRE GÜNCEL TUTABILMEK IÇIN EĞITIM AMAÇLARIMIZ VE PROGRAM ÖĞRENME ÇIKTILARIMIZ PERIYODIK OLARAK GÖZDEN GEÇIRILIYOR” DIYOR.

96

M

armara Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nün 1993 yılında kurulduğunu, 1994 yılından itibaren lisans, 1997’den bu yana da yüksek lisans programına öğrenci kabul edildiğinin söyleyen Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Paşa Yayla, “Temel hedefimizi ülkemizde bilgi ve teknolojinin üretilmesi, yönetilmesi, kullanılması ve yayılmasına katkıda bulunan üstün nitelikli makine mühendisleri yetiştirmek oluşturuyor” diyor. Yayla ile bölümün hedefleri, eğitim avantajları ve akademik altyapısı hakkında ayrıntılı bir söyleşi gerçekleştirdik. Kuruluşundan bugüne bölümünüzde yaşanan değişimlerden bahseder misiniz? Mühendislik Fakültesi’nin 1995 yılından itibaren hazırlıklarına başladığı, Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) tarafından verilen Avrupa Kalite Ödülü 2000 yarışmasına katılarak Türkiye’den kamu sektörü kategorisinde finalist olduk. 1997-2000 yılları arasında tüm öğretim üyeleri ve öğrencilerimiz bu ödül sürecine katkı vererek yapılan çalışmalara katıldı. Söz konusu çalışmaların öğrencilerimizin daha iyi yetişmesine büyük katkısı oldu. Eğitim programımızı uluslararası bir standartta akredite edebilmek için Mühendislik

Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneğine (MÜDEK) başvuruda bulunduk ve 2014 yılında yapılan ilk değerlendirme de iki yıllık akreditasyon aldık. Bu akreditasyon 2016 yılında yapılan ara değerlendirmede önce bir yıl, daha sonra ise 2017’deki ara değerlendirmede de bütün zayıflıkların giderilmesi sayesinde 2019’a kadar uzatıldı. Bu süreç kapsamında sürekli iyileşmeyi sağlayabilmek için bölümümüzde bir kalite ve sürekli iyileştirme komisyonu kurarak aktif olarak çalışmasını sağladık. Öğrencilerimiz, mezunlarımız ve mezunlarımızın işveren ile yöneticilerinden bölümümüzle ilgili geri bildirim alabilmek için anketler hazırlayarak bölümümüzün internet sayfamıza koyduk. Bu anketler her yıl düzenli olarak toplanıp değerlendiriliyor ve sonuçlar çerçevesinde iyileştirmeler yapılıyor. Anket sisteminizin başlamasıyla birlikte bitirme projelerinin formatında köklü değişiklikler yaptık. Tasarım derslerinin içerikleri öğrencilerimize ana tasarım deneyimi verecek şekilde güncellendi ve laboratuvar derslerimizin içerikleri ihtiyaçlar dahilinde genişletildi. 2019 sonrası akredite durumunu devam ettirebilmek için yeniden MÜDEK’e başvuracağız ve bu süreçte de sürekli iyileşme birinci önceliğimiz olacak. Bu bağlamda müfredatımızı da çağın gereklerine göre güncel tutabilmek için eğitim amaçlarımız ve program öğrenme çıktıları-


mız periyodik olarak gözden geçiriliyor. Bunlara ek olarak bölümümüz 2009 yılından itibaren Erasmus öğrenci değişim programının aktif bir paydaşı olmayı sürdürüyor. Her yıl bölüm öğrencilerimizi yurt dışındaki anlaşmalı olduğumuz üniversitelere gönderiyor ve o üniversitelerden gelen öğrencileri bölümümüzde misafir ediyoruz. Müfredatınızı oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Bölümümüzün dış paydaşlarından eğitim planımızla ilgili görüş alabilmek amacıyla MÜDEK akreditasyon başvurumuz kapsamında bir bölüm danışma kurulu oluşturduk. Bu kurul, Makine Mühendisler Odası (MMO) temsilcileriyle çeşitli sanayi kuruluşlarından ve diğer üniversitelerden gelen paydaşlara ek olarak, daha önce bölüm başkanlığı ve okulumuzun rektörlüğünü üstlenmiş bölümümüz öğretim üyesi Prof. Dr. M. Zafer Gül’den oluşuyor. Bölüm başkanı ve yardımcıları kurul üyelerine yardımcı olmak amacıyla düzenlenen toplantılara katılıyor. Yıllık periyotlarda gerçekleştirilen kurul toplantılarında, eğitim planımız ve amaçlarımız hakkında kurul üyelerinin görüşleri alınıyor ve yapılan öneriler bölüm kurulunca değerlendiriliyor. Öğrencilerimizin üçüncü ve dördüncü sınıfta aldığı teknik seçmeli derslerin listesi burada kararlaştırılırken kurulun fikirleri de alınıyor. Öğrencilerimizin teorik eğitimlerini pratiğe dönüştürebildikleri bir diğer alan olan bitirme projesi derslerinde de, verilen projelerin tasarım projesi olması konusunda bir fikir birliği mevcut.

kapsamda bölümümüz de güçlü, deneyimli ve nitelikli bir akademik kadroya sahip. Bölümümüzde verilen MÜDEK akreditasyonuna sahip yüzde 100 İngilizce eğitim sayesinde mezunlarımız iş bulmakta sıkıntı çekmiyor ve uluslararası firmalar ile çeşitli uluslararası projelerde rahatlıkla yer alabiliyor. Erasmus öğrenci değişim programının aktif bir üyesi olmamız nedeniyle bu program kapsamında yurt dışında eğitim görme ve yurt dışından gelen öğrencilerle iletişim kurma imkânımız oldukça fazla. Ayrıca bölümümüzde öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı da fazla değil. Ayrıca her öğretim üyesi yaklaşık 30 öğrencinin danışmanlığını üstleniyor ve bu sayede öğrencilerle daha yakından ilgilenebiliyor. Bunlara ilaveten öğrenci kulüplerimiz oldukça aktif çalışıyor. Bu çerçevede teknik geziler, seminerler ve eğitimler düzenleyerek öğrencilerimizin vizyonunun gelişmesine yardımcı oluyor. Marmara Üniversitesi Makine Mühendisliği Kulübü (MarmaraMES), çeşitli firmaların üretim alanında çalışan tecrübeli mühendislerinden, mesleki bilgi birikimlerini aktarıp sektörün önde gelen firmalarını tanıtmaları amacıyla “Makine Mühendisliği Günleri (MMG)” adı altında kariyer günleri düzenliyor. Sektöründe lider firmaları okulumuz öğrencileriyle buluşturmak, sanayi ve üniversite ortaklığına katkıda bulunmak olan bu etkinlik aynı zamanda; makine mühendislerinin firmaların hangi alanlarında çalıştığını, fabrikaların işleyişini ve bu işleyişte makine mühendislerinin rolünü öğrencilerimize aktararak iş ve staj başvuru imkanları da yaratıyor.

“SANAYI KURULUŞLARI GENEL ANLAMIYLA ÜNIVERSITELERDEN KENDI IHTIYAÇLARINA UYGUN MÜHENDISLER YETIŞTIRMELERINI BEKLIYOR. ANCAK ÖZELLIKLE MAKINE MÜHENDISLIĞI GIBI ÇOK GENIŞ BIR YELPAZEYE HITAP EDEN BIR BÖLÜMDE BÖYLE BIR EĞITIM VERMEK NEREDEYSE IMKANSIZ.”

Teorik eğitimler dışında sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler söyleyebilirsiniz? Öğrencilerimiz, birinci sınıftaki fizik 1 ve fizik 2 ve ikinci sınıftaki elektrik devreleri dersleri kapsamında aldığı laboratuvar derslerine ek olarak, konstrüksiyon ile ilgili derslerde bölümümüzün takım tezgahları laboratuvarını aktif olarak kullanıyor. Ayrıca dördüncü sınıftaki makina mühendisliğinde deneysel yöntemler dersinin içeriği de hem mekanik hem de termal konularda deney-deney tasarımı yapılabilecek şekilde güncellendi. Deneysel çalışmalara ek olarak öğrencilerimiz bilgisayar destekli tasarım, üretim veya simülasyon konularında fakültemiz bünyesindeki bilgisayar laboratuvarlarını kullanabiliyor. Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ni seçmesindeki temel nedenler nelerdir? Öncelikle Marmara Üniversitesi Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından biridir ve bu

97


akademik

“BÖLÜM ÖĞRETIM ÜYELERIMIZ SANAYI KURULUŞLARI ILE TEYDEB, SAN-TEZ VEYA BIZZAT FIRMALARIN KENDI DESTEKLEDIĞI SANAYI PROJELERI GERÇEKLEŞTIRIYOR.”

Makine mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir? Bölümümüz endüstri ile yakın bir işbirliği içerisinde. Eğitim programımızda ikinci sınıftan sonra yaz aylarında yapılan 30 iş günü imalat teknikleri ve üçüncü sınıftan sonra yaz aylarında yapılan 30 iş günü işletme organizasyonu stajları mevcut. Bölüm staj komisyonumuz her öğretim yılı staj bilgilendirme sunumları yaparak öğrencilerimizi stajlarını en iyi şekilde değerlendirmesi konusunda yönlendiriyor. Ayrıca bölüm yönetimimiz de her yıl danışma kurulu ve mezunlarımızdan staj konusunda destek alıyor. Yurt içi stajlara ek olarak öğrencilerimiz Erasmus veya IAESTE gibi programlar kapsamında yurt dışında da staj yapabiliyor. Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz? Bölüm öğretim üyelerimiz sanayi kuruluşları ile TEYDEB, SAN-TEZ ve/veya bizzat firmaların kendi desteklediği sanayi projeleri gerçekleştiriyor. Buna ek olarak altyapı projeleriyle de bölümümüze laboratuvarlar kazandırılıyor. Bu bağlamda Marmara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonundan (BAPKO) alınan altyapı projeleriyle bölümümüzde fizik ve ölçme ile plastik boru test laboratuvarı kuruldu. Ayrıca öğrencilerimizi, lisans bitirme projelerini sanayi odaklı yapma ve bu konuda yarışmalara katılma konusunda teşvik ediyoruz. Bölüm öğretim üyemiz Prof. Dr. Bülent Ekici’nin danışmanlığında öğrencilerimiz Hakan Dilbaz ve İsa Öztürk 12-13 Mayıs 2016 tarihlerinde Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi tarafından öğrencilerde bilimsel düşünme, araştırma, proje üretme ve proje geliştirmeye özendirmek amacıyla düzenlenen “3. Öğrenci Proje Pazarı”na katıldı.

98

Prof. Dr. Paşa YAYLA Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makina Mühendisliği Bölüm Başkanı

Bu çerçevede, yer bilimleri ve uzay teknolojileri tematik alanında, “Aerodinamik Yüzeyler Üzerinde Oluşturulan Pürüzlerin Akışa Etkisinin Sayısal İncelenmesi” projesiyle ikincilik ödülüne layık görüldü. Sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Sanayi kuruluşları genel anlamıyla üniversitelerden direkt olarak kendi ihtiyaçlarına uygun mühendisler yetiştirmelerini bekliyor. Ancak özellikle makine mühendisliği gibi çok geniş bir yelpazeye hitap eden bir bölümde böyle bir eğitim vermek neredeyse imkansızdır. Biz aradaki bu farkı azaltmak amacıyla danışma kurulumuz ve mezunlarımız vasıtasıyla sanayi kuruluşlarından öğrencilerimize staj ve bitirme projeleri konusunda destek olmalarını istiyoruz. Ayrıca firmalar belirli bir araştırma konusu için üniversitelere başvurduklarında hızlı, belirli bir sonuca odaklı ve masrafsız çözümler beklerken akademisyenler daha geniş bir çerçevede araştırma içeren ve kar odaklı olmayan bir çalışma planı uygulamak isteyebiliyor. Bu durum da bazen üniversite-sanayi işbirliğine sekte vurabiliyor. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında ülkemizde üniversite-sanayi işbirliğinin istenilen düzeyde olmadığını ancak son yıllarda bir ivme kazandığını da görüyoruz. TEYDEB ve SANTEZ programları kapsamında yapılan projelerin sayısındaki artış ve bunlara ek olarak bazı büyük firmaların proje çağrısına çıkmaya başlamış olması, üniversite-sanayi işbirliğinin yaygınlaşması için oldukça ümit verici gelişmeler arasında. Gelişmiş ülkeleri belki de Türkiye’den farklı kılan en önemli özellik o ülkelerdeki firmaların daha fazla lisansüstü eğitim görmüş eleman istihdam etmesidir.


kampüs

“GELİŞİME VE YENİLİĞE AÇIK BİR BÖLÜMDE EĞİTİM ALIYORUZ”

M

armara Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğrencileri, eğitim dilinin tamamen İngilizce olmasının; sınırların ortadan kalktığı, bilgi ve teknoloji hızla yayıldığı bir dünyada gelişmeleri takip etmek için kendilerine büyük bir avantaj sağladığını söylüyor.

AHMET FURKAN EKİNCİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “ALDIĞIMIZ EĞİTİM DÜNYAYLA ENTEGRE OLMAMIZI SAĞLIYOR” “Makine mühendisliği serüvenim bir çocukluk hayali ile başlıyor. Küçük yaştan itibaren süregelen öğrenme ve araştırma merakı içerisinde, doğayı anlama ve açıklama gayretimin peşine kapılmış giderken bugün geldiğim yerde buldum kendimi. Bu meslek size gelişen teknoloji ve bilimin ışığında ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamaya yönelik çalışmalar yürütme ve yaratıcılığınızı kullanma fırsatı sunuyor. Pek çok mühendislik disiplinini bir arada bulunduran bu bölümden mezun olduktan sonra, birbirinden farklı alanlarda çalışmak ve uzmanlaşmak mümkün. Bölümümüz en sevdiğim yanı ise hiçbir zaman sınırlarına ulaşmayacak olması ve size dünyanın her yerinde çalışma olanağı sunması. Marmara Üniversitesi’ni tercih etme sebebim ise uzun yıllardır başarıyla eğitim veren, sistemi kendine has biçimde özümseyen köklü bir kurum olması. İngilizce öğretim dili de bizler için müthiş bir fırsat. Erasmus programı, öğrenci kulüpleri, sanayi işbirliği olanakları vizyonunuzu genişletebilmeniz için gereken imkânları sunarken daha mezun olmadan dünya ile entegre olmanızı sağlıyor. Makine mühendisliği kolay ve azımsanacak bir bölüm değil. Farklı bakış açılarına sahip olmak, sistematik düşünebilmeyi ve sıkı çalışmayı gerektirir. Günümüzde mühendisliklerin sınırları kalktığı gibi dünyanın da sınırları kalkıyor. Bilgi ve teknoloji gittikçe daha hızlı yayılıyor. Mesleğinde başarılı olmak isteyen bir makine mühendisi dünyadaki gelişmeleri mutlaka yakından izlemeli. Bu bağlamda bilgi rekabetinden korkmadan, sektörün ulusal ve uluslararası ilişkilerini izlemeye çalışıyorum ve dünyanın neresinde olursa olsun işin kaynağına gitmekten çekinmiyorum. İşini ve

hayal kurmayı seven makine mühendisleri için dünyada yapılacak çok şey var. Ülkemizde çok sayıda makine mühendisliği bölümü var ve bunlar her yıl yüzlerce mezun veriyor. Bu durum mühendisliğin değerini düşürmemeli. Makine mühendisleri bu alanın hızla genişleyen sınırlarına uyum sağlayabilmeli ve yaşam boyu öğrenme felsefesini benimsemeli. Ayrıca küresel çapta hızla popülerlik kazanan temiz enerji, yenilenebilirlik, robotik, uzay ve nanoteknoloji gibi trendlerin de yakından takip edilmesi gerektiğine inanıyorum. Artık evlerde dahi tasarımlar yapılıyor ve üretkenlik artıyor. Bu durum da beraberinde mühendislerin daha çok bilgiye sahip olmasını gerektiriyor. Bunun yanı sıra sektörde artan makine mühendisi sayısı sadece rekabet değil, tam tersine, dayanışma, kendi meslektaşları ve farklı mühendislik dallarıyla uyumlu çalışabilme gibi pozitif getiriler sunmalı. Bu bağlamda da mesleği temsil eden dolayısıyla da mesleğin değerini belirleyen herkesin daha duyarlı olması gerekiyor.”

GELIŞIME VE YENILIĞE AÇIK BIR BÖLÜMDE EĞITIM ALDIKLARINI SÖYLEYEN MARMARA ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCILERI, SANAYI ILE IŞBIRLIĞI OLANAKLARININ VIZYONLARINI GENIŞLETTIĞINI VURGULUYOR.

BEGÜM YOLDAŞ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “NİTELİKLİ BİR AKADEMİK KADROYA SAHİBİZ” “Lise döneminin sonunda makine mühendisliğini incelediğimde birçok farklı disiplinin bir arada öğretildiği bir bölüm olduğunu fark ettim. Çalışma olanaklarının ve faaliyet gösterdiği sektörlerin farklı ve çok sayıda olduğunu da gözlemledim. Ayrıca dayımın ve kuzenlerimin makine mühendisi olması da kararımı etkiledi. Tamamen İngilizce eğitim veriliyor olması benim için önemli bir kıstastı. Bunun dışında kabul edilen öğrenci sayısının az olmasının da diğer bir çok üniversiteye göre avantaj olduğunu düşündüm. Bunların dışında tabiî ki en büyük faktör puan aralığımda olmasıydı. Tercihimden hiçbir zaman pişman olmadım. Birinci sınıfın sonunda İTÜ’ye geçme şansım vardı ama ben bölümümden memnundum ve böyle bir tercih yapmadım. Birinci sınıftayken bölümümüzde kulüp faaliyetlerinin olmadığını fark ettik ve MarmaraMES’i kurduk. Bu şekilde kendimizi sektörde duyurmayı ve bölümümüzü ileri taşımayı hedefledik. Üç senedir güzel bir ivmeyle faaliyetlerimiz devam ediyor. Bundan sonraki

99


kampüs

“MAKINE MÜHENDISLIĞI BÖLÜMÜ ÖĞRENCILERI, MEZUN OLDUKTAN SONRA SEKTÖRE AYAK UYDURMAKTA HIÇ ZORLANMAYACAKLARI KALITEDE BIR EĞITIM ALDIKLARINI BELIRTIYOR.”

dönemlerde de bu şekilde ilerleyeceğine eminim. Yeterli bilgi birikimine sahip akademisyenlerimiz olduğunu düşünüyorum. Birçok üniversiteye göre akademisyen başına düşen öğrenci sayımız oldukça uygun. Hocalarımızla sürekli iletişim halindeyiz. Ayrıca birçok üniversitede olmayan laboratuvarlara ve bilgisayar yazılımlarına sahibiz. Üniversitemizin isminde ‘teknik’ kavramı geçmese de aldığımız eğitimin kalitesinin yeterli olduğunu düşünüyorum. Zaten önemli olan gelişmeye ve yeniliğe açık olmaktır. Yeterli bilgi birikimine sahip olduğumuzu düşünüyorum ancak ülkemizin durumu göz önünde bulundurunca tabiî ki kaygılarım var. Her yıl binlerce makine mühendisi mezun oluyor. Farkımızı ortaya koymamız gerekiyor. Açıkçası ülkemizde mühendisliğe gerekli önemin verildiğini de düşünmüyorum. Sektörde kendimizi ifade edebilirsek güzel yerlere gelebileceğimize inanıyorum. Yaptığımız stajlar, aldığımız seçmeli dersler sayesinde sektör hakkında birçok bilgiye sahip olduk. Bu bilgilerin ışığında hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum. Aynı zamanda ülkemizi de bu şekilde ileriye taşıyacağımızı düşünüyorum.”

MERTCAN SAMĞAR MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜNDE ÇALIŞMAK İSTİYORUM” “Makine mühendisliği çok kapsamlı bir meslek ve içerisinde çok fazla sektörü barındırıyor. Türkiye’de bir Anadolu Lisesi öğrencisi meslek dallarının tam olarak ne iş yaptığını bilmiyor ne yazık ki. Ben küçüklükten beri hep evdeki aletleri ve makineleri kurcalar söküp içine bakardım merakımdan. Bu durum daha ortaokul zamanlarımda aslında beni bir nebze de olsa bu tarz bir işi yapmaya yönlendirmişti. Lisede sayısal alanda da iyi bir başarı yakalayınca makine mühendisliği okumaya karar verdim. LYS sınav sonuçlarına göre de yapabileceğim en iyi tercih Marmara Üniversitesi oldu. Mesleğin sektörleri zaten dünyaya açılıyorken İngilizce eğitim almanın da beni bir adım ileriye taşıyacağını düşündüm. Bölümümüz, bünyesinde çok başarılı öğretim üyeleri barındırıyor. Gerçekten açıp özgeçmişlere baktığınızda göreceğiniz okullar ve mezun olunan ortalamalar ağzınızın açık kalmasına sebep oluyor. Bu sayede bölümdeki eğitimin çok iyi olduğunu söylemem gerek. Bir lise öğrencisi teknik üniversite olmadığı için okulumuzun eğitiminin yetersiz kalacağını düşünebilir fakat kesinlikle durum öyle de-

100

ğil. Okulumuz aslında ülkedeki sayılı teknik üniversitelerle eğitim konusunda yarışacak durumda. Hatta bazılarından daha da iyi durumda olduğumuzu düşünüyorum. Türkiye’de makine mühendisleri birçok sektörde çalışıyor. Otomotiv ve imalat bunların en bilinenleri ve gözde olanları olarak öne çıksa da; iklimlendirme, otomasyon, CFD ve benzeri sektörler de aslında çok büyük ilerleme gösteriyor. Ben de iklimlendirme sektörüne yönelerek tüm teknik seçmeli derslerimi bu hedefe yönelik belirledim. Bunun yanında sektörle alakalı dernek ve kuruluşlarla da iletişim içerisindeyim. Sürekli sektördeki gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. Mezuniyet sonrasında işsiz kalmak gibi bir kaygım yok çünkü seçtiğim alan Türkiye’de ve Avrupa’da sürekli büyüme halinde. Dolayısıyla sektörde sürekli bir mühendis açığı mevcut. Sektör de, hevesli ve kendisini geliştirmeye açık mühendis adayları istediği için işsiz kalacağımı düşünmüyorum”

ZEYNEP BEKTAŞ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “EĞİTİMİMİZ TEKNİK ÜNİVERSİTE SEVİYESİNDE” “Üniversite tercihleri zorlu bir sınavdan sonra yapılıyor ve tercih süreci ise çok daha zorlu. Çünkü bu tercih bizim hayatımızı belirliyor. Üniversite sınavlarına hazırlanırken bir planım yoktu ve ne yapacağımı bilmiyordum. Üniversite sınav sonuçları belli olunca ben de aldığım puana göre tercihlerimi belirlemek için harekete geçtim. Makine mühendisliğini araştırmaya başladığımda gördüm ki makine mühendisleri her alanda çalışabiliyor ve sınırları da oldukça geniş. Marmara Üniversitesi’ni seçmemin nedeni İstanbul’daki çok köklü devlet üniversitelerden biri olmasıydı. Bölümümüz aslında teknik üniversiteler seviyesinde iyi bir eğitim veriyor. Fakat teknik üniversite statüsünde olmadığı ve makine mühendisliğine az öğrenci kabul ettiği için kendini olması gerektiği seviyede gösteremiyor. Son sınıf öğrencisi olarak söyleyebilirim ki, alanlarında uzman hocalarımızdan mezun olduktan sonra sektöre ayak uydurmakta hiç zorlanmayacağımız kalitede bir eğitim aldık. Derslerde yaptığımız projeler bize nasıl mühendis gibi düşüneceğimizi ve elimizde bir proje olduğunda hangi yolları izleyeceğimizi çok iyi öğretti. Mezuniyet sonrasında yenilebilir enerji alanında çalışmak ve bu alanda örnek ülkelerden biri olan Almanya’da yüksek lisans yapmak istiyorum.”


GÖSTERGELER MART 2017

101


göstergeler

MART AYI SONUNDA MAKİNE İHRACATIMIZ 3,2 MİLYAR DOLAR OLDU TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI 2017 YILININ OCAK-MART DÖNEMINDE 3,2 MILYAR DOLAR SEVIYESINDE KAYDEDILDI. 2016 YILININ AYNI DÖNEMINDE BU RAKAM 3,1 MILYAR DOLARDI. TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI MART AYI SONUNDA GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMINE GÖRE YÜZDE 2,9 ARTIŞ GÖSTERDI.

102

M

akine sektöründe 2017 yılının OcakMart döneminde en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör motorlar oldu. 2016 yılının Ocak-Mart döneminde söz konusu ürün grubunda gerçekleştirilen ihracatın değeri 465,6 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 17,1 artışla 545,4 milyon dolar seviyesine ulaştı. Listenin ikinci sırasında bulunan klimalar ve soğutma makineleri kaleminde 2017 yılının Ocak-Mart döneminde gerçekleştirilen ihracatın değeri 419,8 milyon dolar oldu. En fazla ihracat

gerçekleştiren üçüncü kalem ise diğer yıkama ve kurutma makineleri olarak kayda geçti. 2017 yılının Ocak-Mart döneminde diğer yıkama ve kurutma makineleri ürün grubunda 296,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. ALMANYA, ABD VE İTALYA İHRACAT LİSTESİNİN İLK ÜÇ SIRASINDA Makine sektöründe en fazla ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında Almanya bulunuyor. Almanya’ya 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 536,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı dönemin-

de bu rakam yüzde 5,3 artışla 564,8 milyon dolar olarak kaydedildi. İkinci sıradaki ABD’ye yönelik makine ihracatı 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 242,4 milyon dolar oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 237 milyon dolar seviyesindeydi. ABD’ye yönelik ihracat artışı yüzde 2,3 olarak kaydedildi. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasındaki İtalya’ya 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 148,5 milyon dolarlık makine gönderilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 12,5 artışla 167,1 milyon dolar değerine yükseldi.


MAKİNE VE AKSAMLARI SEKTÖR TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT KAYIT RAKAMLARI

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

1 OCAK-31 MART 2016

1 OCAK-31 MART 2017

DEĞİŞİM (%)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/Kg

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/Kg

MİKTAR

DEĞER

MOTORLAR, AKSAM VE PARÇALARI

29,3

465,6

15,9

36,7

545,4

14,8

25,2

17,1

KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ

107,9

445,9

4,1

105,5

419,8

4,0

-2,2

-5,9

DİĞER YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ

108,8

299,6

2,8

111,7

296,7

2,7

2,7

-1,0

DİĞER MAKİNELER

37,5

257,9

6,9

46,2

280,2

6,1

23,2

8,6

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER

56,1

210,8

3,8

63,3

207,1

3,3

12,7

-1,7

POMPALAR VE KOMPRESÖRLER

22,6

172,2

7,6

25,5

177,2

6,9

12,8

2,9

TAKIM TEZGAHLARI

22,4

154

6,9

23,6

155,1

6,6

5,3

0,7

TARIM VE ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNELER

33,4

159,8

4,8

33,5

148,7

4,4

0,5

-7,0

TÜRBİNL, TURBOJET, TURBOPROPELLER, HİDROLİK SİLİNDİRLER

3,5

81,8

23,0

4,4

133,4

29,7

26,2

63,1

TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ

21,9

119,4

5,4

23,5

124,9

5,3

7,3

4,6

VANALAR

12,1

100,7

8,3

12,8

114,8

8,9

5,4

14,0

REAKTÖRLER VE KAZANLAR

11,9

95

8,0

13,6

101,5

7,4

14,9

6,9

GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ

14,7

89,5

6,1

19,9

101,1

5,1

34,9

13,0

SİLAH VE MÜHİMMAT

13,2

192,5

14,6

6.,6

85,3

12,9

-49,8

-55,7

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ, KALIPLAR

8,8

63,5

7,2

9,9

75,9

7,6

12,2

19,6

ISITICILAR VE FIRINLAR

8,8

62,4

7,1

10,7

73,3

6,8

21,5

17,5

YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEMEYE MAHSUS MAKİNELER

13,2

57,3

4,3

14,1

61,8

4,4

6,9

7,9

BÜRO MAKİNELERİ

0,7

33,3

42,3

0,9

43,1

44,7

22,6

29,3

AMBALAJ MAKİNELERİ, AKSAM VE PARÇALARI

1,9

35,4

17,8

2

35,4

17,5

1,9

-0,1

KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME VE İMALATINA AİT MAKİNELER

3,6

33,3

9,0

3,3

34,4

10,3

-9,2

3,3

RULMANLAR

2,8

30

10,6

2,7

30,9

11,3

-3,4

3,1

KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER

2,5

17,9

7,1

3,2

21,1

6,5

30,3

17,8

DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ

0,4

2,4

5,3

0,8

3,9

4,6

82,7

59,3

539,2

3.181

5,9

575,6

3.272

5,7

6,7

2,9

MAL GRUBU ADI

TOPLAM

103


göstergeler

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER 2017 yılının Ocak-Mart döneminde inşaat ve madencilikte kullanılan makineler sektöründe 207,1 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. İnşaat ve madencilikte kullanılan makineler sektöründe Almanya 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 12,8 milyon dolarla en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke oldu. İkinci sıradaki Cezayir’e 2017 yılının OcakMart döneminde 12milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında yer alan Suudi Arabistan’a 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 8,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 6,4 artışla 9,1 milyon dolar seviyesine yükseldi. Listenin dördüncü sırasındaki İngiltere’ye 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 7,1 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı dö-

neminde bu rakam yüzde 9,5 artışla 7,8 milyon dolar oldu. Beşinci sıradaki Ege Serbest Bölgesi’ne 2017 yılının Ocak-Mart döneminde inşaat ve madencilikte kullanılan makineler kalemin-

de ihraç edilen ürünlerin değeri 7,7 milyon dolar olarak kayda geçti. 2017 yılının Ocak-Mart döneminde Türkiye geneli inşaat ve madencilikte kullanılan makineler ihra-

catı listesinde en fazla artış yüzde 128,6 ile Rusya’da yaşandı. Listede yüzde 61,4 ile İran ikinci sırada bulunurken söz konusu ülkeyi yüzde 10 ile ABD üçüncü sırada takip etti.

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

3

15,3

CEZAYİR

5,3

16

ÜLKE

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

5,1

3,2

12,8

4,0

5,6

-16,2

3,0

3,2

12

3,7

-39,3

-24,9

$/KG

$/KG

SUUDİ ARABİSTAN

3,4

8,6

2,5

3

9,1

3,0

-10,7

6,4

İNGİLTERE

4,2

7,1

1,7

4,1

7,8

1,9

-0,6

9,5

EGE SERBEST BÖLGESİ

4,5

12

2,6

3,3

7,7

2,3

-26,1

-35,6

İRAN

0,9

4,6

5,2

1,7

7,5

4,2

98,2

61,4

ABD

1,9

6,2

3,1

1,9

6,8

3,5

-1,0

10,0

İTALYA

1,9

7,5

3,9

2,1

6,7

3,2

10,5

-10,7

AVUSTURYA

1,1

8

6,8

1,3

6,2

4,5

16,1

-22,8

RUSYA

0,4

2,3

5,0

1

5,4

5,0

127,5

128,6

56,1

210,8

3,8

63,3

207,1

3,3

12,7

-1,7

MAL GRUBU TOPLAMI

104

2017 YILI MİKTAR (BİN TON)


POMPA VE KOMPRESÖRLER Pompa ve kompresörler mal grubunda 2016 yılının OcakMart döneminde 172,2 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 2,9 artışla 177,2 milyon dolara yükseldi. Pompa ve kompresörler ürün grubunda, 2017 yılının OcakMart döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 40,5 milyon dolarla Almanya oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 34,8 milyon dolardı. Almanya’ya yönelik ihracat yüzde 16,6 arttı. Listenin ikinci sırasında bulunan ABD’ye 2016 yılının OcakMart döneminde 12,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 4,7 artışla 12,7 milyon dolar oldu. Üçüncü sırada bulunan İran’a 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 4,7 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 40,5 artışla 6,6 milyon dolar se-

yönelik ihracat artışı yüzde 5,2 oldu. Beşinci sıradaki İngiltere’ye 2017 yılının OcakMart döneminde pompa ve kompresörler kaleminde ihraç edilen ürünlerin değeri 5,6 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Mart döne-

viyesinde kayda geçti. Dördüncü sıradaki İtalya’ya 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 6 milyon dolar değerinde pompa ve kompresör ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 5,7 milyon dolar seviyesindeydi. İtalya’ya

minde Türkiye geneli pompa ve kompresörler ihracatı tablosunda en fazla artış yüzde 40,5 ile İran’da yaşandı. Söz konusu ülkeyi yüzde 16,6 ile Almanya ikinci sırada izlerken Polonya 9,1 ile üçüncü sırada yer aldı.

POMPA VE KOMPRESÖR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

4,4

34,8

ABD

1.,4

12,1

ÜLKE

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

7,9

5,7

40,5

7,1

29,0

16,6

8,2

1,7

12,7

7,1

21,7

4,7

$/KG

$/KG

İRAN

0,6

4,7

6,9

0,9

6,6

7,0

37,3

40,5

İTALYA

0,8

5,7

6,5

0,9

6

6,7

2,8

5,2

İNGİLTERE

0,9

6,2

6,7

0,9

5,6

5,9

3,4

-9,9

IRAK

0,5

4,8

9,1

0,7

5

6,6

44,4

5,5

POLONYA

0,5

4,1

7,5

0,6

4,5

6,8

20,0

9,1

EGE SERBEST BÖLGESİ

0,7

3,9

5,3

0,6

3,7

5,9

-15,9

-5,3

SUUDİ ARABİSTAN

0,8

5,1

6,4

0,7

3,5

4,8

-8,7

-30,6

FRANSA

0,6

3,7

6,2

0,5

3,4

5,9

-3,3

-7,8

22,6

172,2

7,6

25,5

177,2

6,9

12,8

2,9

MAL GRUBU TOPLAMI

105


göstergeler

TAKIM TEZGAHLARI 2017 yılının Ocak-Mart döneminde takım tezgahları ihracatı 155,1 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 154 milyon dolar seviyesindeki. Takım tezgahları mal grubundaki ihracat artışı yüzde 0,7 olarak kayda geçti. Takım tezgahları ürün grubunda en fazla ihracat gerçekleştirilen Almanya’ya 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 13,9 milyon dolarlık ürün gönderildi. Listenin ikinci sırasında bulunan ABD’ye 2017 yılının OcakMart döneminde 11,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Üçüncü sırada yer alan Cezayir’e 2016 yılının Ocak-Mart döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 4,9 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 41,9 artışla 7 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin dördüncü sırasındaki Rusya’ya 2017 yılının OcakMart döneminde 6,6 milyon dolar değerinde ürün ihraç

milyon dolar değerinde ürün gönderilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 34,6 artışla 5,8 milyon dolar olarak kayda geçti. 2017 yılının Ocak-Mart döneminde Türkiye geneli takım

edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 3,1 milyon dolardı. Rusya’ya yönelik ihracat yüzde 115,8 arttı. Listenin beşinci sırasında bulunan Polonya’ya 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 4,3

tezgahları ürün grubunda en fazla ihracat artışının yaşandığı ülke yüzde 115,8 ile Rusya oldu. İkinci sırada yüzde 54,6 ile Bulgaristan yer alırken üçüncü sırada yüzde 41,9 ile Cezayir bulunuyor

TAKIM TEZGAHLARI İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

2,1

16,6

ABD

0,9

11,2

ÜLKE

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

7,7

1,9

13,9

7,1

-9,0

-16,1

11,3

1,5

11,1

7,3

54,1

-0,7

$/KG

$/KG

CEZAYİR

0,6

4,9

8,2

0,8

7

8,6

35,6

41,9

RUSYA

0,5

3,1

6,0

1,1

6,6

5,8

124,1

115,8

POLONYA

0,7

4,3

5,5

0,9

5,8

6,1

21,5

34,6

BULGARİSTAN

0,4

3,3

8,3

0,5

5,2

9,4

36,7

54,6

SUUDİ ARABİSTAN

1,1

7,9

7,2

0,7

4,4

6,0

-32,8

-44,0

İRAN

0,8

6

7,5

0,7

4,3

5,7

-6,3

-28,8

IRAK

0,5

3,5

6,4

0,6

4,2

6,4

19,3

18,6

İTALYA

0,4

3

7,1

0,6

3,8

6,1

46,1

26,0

22,4

154

6,9

23,6

155,1

6,6

5,3

0,7

MAL GRUBU TOPLAMI

106

2017 YILI MİKTAR (BİN TON)


TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ Tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 148,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2017 yılının Ocak-Mart döneminde tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler kaleminde en fazla ihracat 39 milyon dolarla ABD’ye gerçekleştirildi. Listenin ikinci sırasında yer alan İtalya’ya 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 13 milyon dolarlık ürün gönderildi. Üçüncü sıradaki Azerbaycan’a 2016 yılının Ocak-Mart döneminde ihraç edilen tarım ve ormancılıkta kullanılan makinelerin toplam değeri 2,2 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 240 artışla 7,7 milyon dolar olarak kaydedildi. Dördüncü sırada bulunan Irak’a 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 5,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Beşinci sıradaki Ukrayna’ya 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 3,6 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı dö-

ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda ihracat artışının en fazla yaşandığı ülke yüzde 240 ile Azerbaycan

neminde bu rakam yüzde 26,6 artışla 4,5 milyon dolar oldu. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türkiye geneli tarım ve

oldu. İkinci sırada yüzde 70,5 ile Fas yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 26,6 ile Ukrayna takip etti.

TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ABD

6,6

49,4

İTALYA

3,1

15,1

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

7,4

5,2

39

7,4

-20,9

-21,1

4,8

2.,4

13

5,2

-21,7

-14,0

$/KG

$/KG

AZERBAYCAN

0,6

2,2

3,8

2

7,7

3,7

244,8

240,0

IRAK

2,5

8,9

3,5

1,6

5,8

3,6

-36,0

-35,2

UKRAYNA

0,8

3,6

4,1

1,2

4,5

3,7

40,9

26,6

ÖZBEKİSTAN

0,6

4,8

7,8

0,7

4,4

6,2

16,7

-7,3

FAS

0,8

2,4

2,9

1,1

4

3,5

41,7

70,5

FRANSA

1,3

4,1

3,0

1,3

3,7

2,7

1,5

-8,1

İRAN

1,3

4,5

3,4

1,1

3,5

3,0

-12,5

-23,1

CEZAYİR

1,2

4,8

4,1

0,7

3,5

4,5

-34,1

-28,1

33,4

159,8

4,8

33,5

148,7

4,4

0,5

-7,0

MAL GRUBU TOPLAMI

107


göstergeler

VANALAR Vanalar ihracatı 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 114,8 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 100,7 milyon dolar seviyesindeydi. Vanalar sektöründeki ihracat artışı yüzde 14 oldu.

Vanalar sektöründe 2017 yılının OcakMart döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 20,1 milyon dolarla Almanya oldu. 2016 yılının aynı döneminde Almanya’ya 12,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti. Almanya’ya

yönelik ihracat artışı yüzde 62,7 seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında yer alan Mısır’a yönelik vanalar ihracatı 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 7 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 15,1 artışla 8,1 milyon oldu. Listenin üçüncü sırasında bulunan Irak’a 2017 yılının OcakMart döneminde 7,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirdi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 7,2 milyon dolardı. Irak’a yönelik ihracat yüzde 7,7 arttı. Dördüncü sıradaki ABD’ye 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 3,7 dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 27,3 artışla 4,7 milyon dolar oldu. Listenin beşinci sırasında yer alan Suudi Arabistan’a 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 4 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 2,9 milyon dolar seviyesindeydi. Suudi Arabistan’a yönelik ihracat artışı yüzde 40,2 oldu. 2017 yılının Ocak-Mart döneminde Türkiye geneli vanalar sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 62,7 ile Almanya’da yaşandı. Listenin ikinci sırasında 53,2 ile İtalya bulunurken söz konusu ülkeyi yüzde 40,2 ile Suudi Arabistan izledi.

VANALAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

2,2

12,3

MISIR

0,8

7

ÜLKE

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

5,6

2,3

20,1

8,6

5,1

62,7

8,6

0,8

8,1

10,1

-2,3

15,1

$/KG

$/KG

IRAK

0,8

7,2

8,2

0,9

7,8

8,0

10,7

7,7

ABD

0,2

3,7

16,9

0,2

4,7

18,8

14,5

27,3

SUUDİ ARABİSTAN

0,2

2,9

10,8

0,4

4

9,7

56,2

40,2

İRAN

0,3

3,3

10,5

0,3

3,3

10,1

5,9

2,1

FRANSA

0,3

2,8

9,0

0,3

3,1

9,3

5,5

9,8

İTALYA

0,2

1,8

6,5

0,3

2,8

8,2

21,7

53,2

TÜRKMENİSTAN

0,3

2,6

6,9

0,3

2,6

6,9

1,4

0,6

İNGİLTERE

0,1

2,5

14,5

0,3

2,6

8,4

79,5

3,7

12,1

100,7

8,3

12,8

114,8

8,9

5,4

14

MAL GRUBU TOPLAMI

108

2017 YILI MİKTAR (BİN TON)


GIDA MAKİNELERİ Gıda sanayi makineleri ihracatı 2016 yılının OcakMart döneminde 89,5 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde yüzde 13 artışla 101,1 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Gıda sanayi makineleri kaleminde 2017 yılının OcakMart döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 10,8 milyon dolarla Cezayir oldu. 2016 yılının aynı döneminde Cezayir’e 10,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 1,8 oldu. İkinci sırada bulunan Özbekistan’a yönelik gıda sanayi makineleri ihracatı 2016 yılının OcakMart döneminde 5,4 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 53,7 artışla 8,4 milyon dolar oldu. Üçüncü sırada bulunan İran’a 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 6,8 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde

bu rakam 5,1 milyon dolara yükseldi. Beşinci sıradaki Mısıra’a yılının Ocak-Mart döneminde 3,7 milyon dolar değerinde gıda makinesi ihraç edildi. 2017 yılının Ocak-Mart döneminde Türkiye geneli

bu rakam 6 milyon dolardı. İran’a yönelik ihracat yüzde 14,1 arttı. Listenin dördüncü sırasında yer alan Filipinler’e 2016 yılının Ocak-Mart döneminde bin dolar seviyesinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde

gıda sanayi makineleri sektöründe en fazla ihracat artışının yaşandığı ülke yüzde 97,2 ile Bulgaristan oldu. Pakistan yüzde 72,7 ile ikinci, Kazakistan ise yüzde 59,4 ile üçüncü sırada yer aldı.

GIDA MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

CEZAYİR

2,1

10,6

ÖZBEKİSTAN

0,9

5,4

ÜLKE

İRAN FİLİPİNLER MISIR

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

4,9

2,8

10,8

3,8

31,2

1,8

6,0

2,4

8,4

3,4

171,4

53,7

$/KG

$/KG

1,4

6

4,0

2,1

6,8

3,3

41,2

14,1

0,0003

0,001

31,2

0,5

5,1

8,9

-

-

1

4,3

4,4

0,7

3,7

4,7

-21,1

-14,2

SUUDİ ARABİSTAN

0,2

2,6

12,3

0,3

3,2

9,8

54,1

22,8

KAZAKİSTAN

0,4

1,9

4,4

1

3

2,9

145,5

59,4

IRAK

1,6

9,2

5,7

0,6

3

4,6

-59,0

-66,9

PAKİSTAN

0,2

1,6

5,7

0,3

2,7

7,0

41,1

72,7

BULGARİSTAN

0,1

1,3

7,5

0,3

2,7

8,5

74,0

97,2

14,7

89,5

6,1

19,9

101,1

5,1

34,9

13

MAL GRUBU TOPLAMI

109


göstergeler

REAKTÖR VE KAZANLAR Reaktörler ve kazanlar ihracatı 2016 yılının OcakMart döneminde 95 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 6,9 artışla 101,5 milyon dolar oldu. Reaktörler ve kazanlar ürün grubunda 2017 yılının OcakMart döneminde 23,4 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. İkinci sırada yer alan İngiltere’ye ise 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 13,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında bulunan İspanya’ya 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 7,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 21 artışla 9,3 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin dördüncü sırasında bulunan Çin’e 2017 yılının OcakMart döneminde 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 21,6 artışla 7 milyon dolarlık ürün ihraç edildi. 2016 yılının Ocak-Mart döneminde Çin’e

2016 yılının aynı döneminde bu rakam 4,3 milyon dolardı. Romanya’ya yönelik ihracat yüzde 38,7 arttı. 2017 yılının Ocak-Mart döneminde Türkiye geneli reaktörler ve kazanlar ürün gru-

gönderilen ürünlerin değeri 5,7 dolar seviyesindeydi. Beşinci sıradaki Romanya’ya 2017 yılının Ocak-Mart döneminde ihraç edilen reaktörler ve kazanların değeri 6 milyon dolar seviyesinde kaydedildi.

bunda en fazla ihracat artışı yüzde 1.631,1 ile Cezayir’de yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 97,8 ile Polonya ikinci sırada gelirken yüzde 38,7 ile Romanya üçüncü sırada yer aldı.

REAKTÖR VE KAZANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

1,6

25,8

İNGİLTERE

1,3

14

ÜLKE

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

15,7

1,7

23,4

14,6

3,9

-9,3

10,8

1,4

13,4

9,3

10,1

-4,4

$/KG

$/KG

İSPANYA

0,6

7,7

12,2

0,6

9,3

15,6

-1,2

21,0

ÇİN

0,4

5,7

13,1

0,6

7

1,8

36,4

21,6

ROMANYA

0,7

4,3

5,7

1

6

10,6

42,7

38,7

İTALYA

0,5

6,4

10,9

0,4

5,8

12,1

-16,3

-9,8

CEZAYİR

0,05

0,1

2,9

1,3

2,9

5,3

2.142,9

1.631,1

RUSYA

0,6

4,4

7,0

0,4

2,6

10,8

-35,9

-40,3

BELÇİKA

0,3

3,2

10,6

0,2

2,5

5,3

-29,6

-23,0

POLONYA

0,1

0,9

8,7

0,2

1,9

9,6

82,4

97,8

11,9

95,0

8,0

13,6

101,5

7,4

14,9

6,9

MAL GRUBU TOPLAMI

110

2017 YILI MİKTAR (BİN TON)


HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ Hadde ve döküm makineleri sektöründe 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 63,5 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 19,6 artışla 75,9 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Hadde ve döküm makineleri mal grubunda 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 10,6 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde Almanya’ya gönderilen ürünlerin değeri 7,2 milyon dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 46,8 oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan Rusya’ya 2016 yılının OcakMart döneminde 3,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 86 artışla 7,2 milyon dolar olarak kaydedildi. Üçüncü sıradaki İtalya’ya 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 4,3 milyon dolar değe-

dolar oldu. Listenin beşinci sırasındaki Azerbaycan’a 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 3,3 milyon dolar değerinde hadde ve döküm makineleri ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 431 bin dolar seviyesindeydi. Azerbaycan’a yönelik ihracat artışı yüzde 677,4 olarak kayda geçti.

rinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 8,3 artışla 4,7 milyon dolara yükseldi. Dördüncü sırada bulunan Bulgaristan’a 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 2,5 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 87,7 artışla 4,7 milyon

2017 yılının Ocak-Mart döneminde Türkiye geneli hadde ve döküm makineleri sektöründe ihracat artışının en fazla yaşandığı ülke yüzde 677,4 ile Azerbaycan oldu. Listenin ikinci sırasında yüzde 92,9 ile Macaristan yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 87,7 ihracat artışıyla Bulgaristan üçüncü sırada izledi.

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

1,1

7,2

RUSYA

0,2

3,8

İTALYA

0,8

4,3

5,2

0,8

4,7

5,8

-2,8

8,3

BULGARİSTAN

0,09

2,5

25,3

0,1

4,7

27,7

71,8

87,7

AZERBAYCAN

0,09

0,4

4,7

0,3

3,3

9,4

286,8

677,4

ROMANYA

0,2

1,6

7,7

0,5

3

5,9

146,8

87,1

İRAN

0,8

3,8

4,4

0,2

2,1

8,7

-71,6

-43,7

CEZAYİR

0,3

1,7

4,6

0,2

2,1

9,2

-37,0

27,6

ABD

0,3

3,6

11,3

0,4

2,1

5,0

32,3

-41,8

MACARİSTAN

0,1

0,9

9,1

0,1

1,8

14,0

25,1

92,9

MAL GRUBU TOPLAMI

8,8

63,5

7,2

9,9

75,9

7,6

12,2

19,6

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

6,2

1,4

10,6

7,3

25,7

46,8

18,0

0,5

7,2

13,7

144,0

86,0

$/KG

$/KG

111


göstergeler

ISITICILAR VE FIRINLAR Isıtıcılar ve fırınlar ürün grubunda 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 62,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 17,5 artışla 73,3 milyon dolara yükseldi. Isıtıcılar ve fırınlar ürün grubunda

2017 yılının Ocak-Mart döneminde 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 11,7 artışla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının OcakMart döneminde Almanya’ya yönelik Isıtıcılar ve fırınlar ihracatı 5,9 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde

bu rakam 6,6 milyon dolar oldu. İhracat listesinin ikinci sırasındaki ABD’ye 2016 yılının Ocak-Mart döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 2,4 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 79,7 artışla 4,4 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında ise 2017 yılı Ocak-Mart dönemi itibariyle 4,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilen İtalya bulunuyor. 2016 yılında İtalya’ya ihraç edilen ürünlerin değeri 3 milyon dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracattaki artış yüzde 38,7 oldu. Listenin dördüncü ve beşinci sırasında ise Ukrayna ve Fransa yer alıyor. Dördüncü sıradaki Ukrayna’ya 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 841 bin dolarlık ısıtıcılar ve fırınlar ihracatı gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 228,9 artışla 2,7 milyon dolar olarak kaydedildi. Beşinci sıradaki Fransa’ya 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 2,6 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. 2017 yılının Ocak-Mart döneminde ısıtıcılar ve fırınlar mal grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 1.446,9 ile Çin’de yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 228,9 ile Ukrayna gelirken yüzde 79,7 ile ABD üçüncü sırada yer aldı.

ISITICILAR VE FIRINLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

ÜLKE ALMANYA ABD

112

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

1

5,9

0,2

2,4

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

5,8

1,2

6,6

5,4

19,7

11,7

9,8

0,5

4,4

8,4

108,6

79,7

$/KG

$/KG

İTALYA

0,3

3

8,6

0,6

4,2

6,6

79,8

38,7

UKRAYNA

0,2

0,8

3,8

0,3

2,7

9,2

35,0

228,9

FRANSA

0,5

3,5

6,8

0,4

2,6

5,9

-13,9

-25,2

ÇİN

0,01

0,1

14,0

0,2

2,3

11,2

1.832,9

1.446,9

POLONYA

0,3

2,4

6,5

0,3

2,1

5,9

-4,1

-12,6

SUUDİ ARABİSTAN

0,1

1,8

12,0

0,1

2

12,8

6,5

13,1

CEZAYİR

0,2

2

9,9

0,2

2

8,1

23,7

1,4

IRAK

0,2

1,6

7,2

0,2

2

8,0

9,5

22,6

MAL GRUBU TOPLAMI

8,8

62,4

7,1

10,7

73,3

6,8

21,5

17,5


AMBALAJ MAKİNELERİ Ambalaj makineleri ürün grubunda 2017 Ocak-Mart döneminde 35,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Ambalaj makineleri mal grubunda 2017 yılının OcakMart döneminde 3,8 milyon dolarla en fazla Irak’a ihracat gerçekleştirildi. Söz konusu ülkeye 2016 yılının aynı döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 3,2 milyon dolar seviyesindeydi. Irak’a yönelik ihracat artışı yüzde 20,2 oldu. Listenin ikinci sırasında ise Cezayir bulunuyor. 2016 yılının Ocak-Mart döneminde Cezayir’e ihraç edilen ürünlerin değeri 2,6 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 16 artışla 3 milyon dolar olarak kaydedildi. Üçüncü sıradaki Almanya’ya 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 1,1 dolar değerinde ambalaj makinesi ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 32,8 artışla 1,5 milyon dolar oldu. Liste-

nin dördüncü ve beşinci sırasında ise Suudi Arabistan ve İtalya yer alıyor. Dördüncü sıradaki Suudi Arabistan’a 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 1,4 milyon dolar değerinde ürün gönderildi. Beşinci sıradaki İtalya’ya ise 2016

yılının Ocak-Mart döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 940 bin dolar olarak kaydedilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 36,2 artışla 1,2 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Mart döneminde Türkiye gene-

li ambalaj makineleri ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 853,5 ile Fildişi Sahili’nde yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 75,3 ile Bulgaristan gelirken yüzde 54,7 ile Fransa üçüncü sırada yer aldı.

AMBALAJ MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

IRAK

0,1

3,2

CEZAYİR

0,1

2,6

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

16,7

0,2

3,8

16,4

22,3

20,2

13,8

0,1

3

22,5

-28,8

16,0

$/KG

$/KG

ALMANYA

0,09

1,1

12,7

0,1

1,5

13,2

27,9

32,8

SUUDİ ARABİSTAN

0,1

3,5

24,6

0,05

1,4

27,7

-64,0

-59,5

İTALYA

0,07

0,9

13,2

0,04

1,2

30,2

-40,4

36,2

MISIR

0,1

1,7

16,8

0,05

0,9

17,4

-45,6

-43,6

BULGARİSTAN

0,02

0,5

25,3

0,06

0,9

14,4

208,0

75,3

TÜRKMENİSTAN

0,02

0,6

21,9

0,07

0,8

11,7

174,3

46,0

FİLDİŞİ SAHİLİ

0,003

0,08

22,5

0,06

0,8

13,0

1.548,2

853,5

FRANSA

0,04

0,5

10,2

0,04

0,7

16,5

-4,8

54,7

MAL GRUBU TOPLAMI

1,9

35,4

17,8

2

35,4

17,5

1,9

-0,1

113


göstergeler

TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR Türbin, turbojet, hidrolik silindir ihracatı 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 81,8 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 63,1 artışla 133,4 milyon dolar olarak kaydedildi. Türbin, turbojet, hidrolik silindir kaleminde 2017 yılının Ocak-Mart döneminde

en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 68,8 milyon dolarla ABD oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 51,3 milyon dolardı. ABD’ye yönelik ihracat yüzde 34 arttı. İkinci sırada bulunan Hindistan’a yönelik türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ihracatı

2016 yılının Ocak-Mart döneminde 251 bin dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 4.718,9 artışla 12 milyon dolar seviyesine yükseldi. Üçüncü sıradaki Polonya’ya 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 844 bin dolar değerinde türbin, turbojet, hidrolik si-

lindir ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 1.264,7 artışla 11,5 milyon dolar oldu. Listenin dördüncü sırasında yer alan Almanya’ya 2017 yılının Ocak-Mart döneminde 10,1 milyon dolarlık ürün ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 7,3 milyon dolar seviyesindeydi. Almanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 37,8 arttı. Beşinci sırada bulunan Belçika’ya 2016 yılının Ocak-Mart döneminde 2,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 55,6 artışla 4,1 milyon dolar olarak kaydedildi. 2017 yılının OcakMart döneminde Türkiye geneli türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 4.718,9 ile Hindistan’da gerçekleşti. Listede Polonya yüzde 1.264,7 ile ikinci, Arnavutluk ise yüzde 163,2 ile üçüncü sırada yer aldı.

TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI

114

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ABD

0,1

51,3

HİNDİSTAN

0,02

POLONYA ALMANYA BELÇİKA

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR

DEĞER

431,1

0,2

68,8

325,5

77,5

34,0

0,2

9,1

0,04

12

273,9

59,4

4.718,9

0,04

0,8

21,0

0,03

11,5

338,3

-15,4

1.264,7

0,7

7,3

10,0

0,8

10,1

12,3

11,8

37,8

0,03

2,6

74,4

0,03

4,1

105,8

9,4

55,6

$/KG

$/KG

FRANSA

0,09

2,4

25,9

0,1

3,3

30,7

15,4

36,5

İSPANYA

0,05

1,8

35,5

0,007

2,3

308,1

-85,3

27,8

ARNAVUTLUK

0,2

0,8

4,1

0,2

2,2

10,9

-0,6

163,2

HOLLANDA

0,2

1

4,7

0,1

1,8

11,5

-26,4

78,2

İRAN

0,2

0,9

4,2

0,4

1,7

3,5

120,3

84,0

MAL GRUBU TOPLAMI

3,5

81,8

23,0

4,4

133,4

29,7

26,2

63,1


MAKİNE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK 20 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 ((1 OCAK-31 MART)

2017 ((1 OCAK-31 MART)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

60,7

536,6

8,8

63,3

564,8

8,9

4,3

5,3

ABD

19,2

237

12,3

21,3

242,4

11,3

10,9

2,3

ÜLKE

BİRİM FİYAT ($/KG)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

BİRİM FİYAT ($/KG)

MİKTAR

DEĞER

İTALYA

33,1

148,5

4,5

37,2

167,1

4,5

12,2

12,5

İNGİLTERE

48,3

178,5

3,7

45,9

160,9

3,5

-4,9

-9,8 43,8

İRAN

14,8

91,4

6,2

23,5

131,5

5,6

58,8

FRANSA

32,7

127,3

3,9

29,7

117,3

3,9

-9,0

-7,9

ROMANYA

15,1

100

6,6

16,7

110,5

6,6

10,9

10,6

İSPANYA

24,1

91,9

3,8

22,9

92,1

4,0

-5,2

0,3

CEZAYİR

17,2

80,4

4,7

15,8

80,4

5,1

-8,3

0,0

POLONYA

11,3

56,4

5,0

11,3

72,1

6,3

-0,1

27,8 -14,8

IRAK

16,6

81

4,9

14,6

69

4,7

-11,8

RUSYA

6,4

43,1

6,7

10,2

60,9

6,0

58,0

41,2

SUUDİ ARABİSTAN

12,8

74,6

5,8

9,8

57,9

5,9

-23,9

-22,4 39,4

7,7

39,4

5,1

10,1

54,9

5,4

32,0

MISIR

FAS

11,3

49,3

4,4

12

51

4,2

6,7

3,4

İSRAİL

9,2

41,2

4,5

10,8

43,2

4,0

16,7

4,8

BELÇİKA

10,2

48,9

4,8

8,4

40,5

4,8

-16,9

-17,0

BULGARİSTAN

5,5

30,5

5,5

6,5

40,5

6,2

17,5

32,4

HİNDİSTAN

4,1

23,3

5,6

5,4

38,9

7,1

32,3

67,1

HOLLANDA

7,7

45,9

6,0

7,8

38,6

4,9

2,2

-15,9

DİĞER

170,2

1.055

6,2

191,2

1.036

5,4

12,3

-1,8

TOPLAM

539,2

3.181

5,9

575,6

3.272

5,7

6,7

2,9

TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE GENEL İHRACATI (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MART) 2016 YILI ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

2017 YILI DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

255

1.065

266

1.109

İNGİLTERE

204

628

212

668

IRAK

405

438

687

624

İTALYA

482

556

412

611

ABD

365

448

561

509

FRANSA

112

414

137

499

İSPANYA

270

376

435

448

HOLLANDA

87

248

179

277

İRAN

73

259

142

272

BAE

263

213

235

244

POLONYA

56

189

71

223

İSRAİL

267

185

312

221

BELÇİKA

98

172

127

218

ÇİN

433

159

539

218

SUUDİ ARABİSTAN

225

263

136

205

ROMANYA

105

181

123

194

BULGARİSTAN

72

123

100

166

MISIR

383

243

184

157

RUSYA

55

95

159

149

CEZAYİR

79

103

73

121

DİĞER

3.124

2.789

3.893

3.385

TOPLAM

7.424

9.157

8.994

10.527

115


fuarlar

RUSYA METALLOOBRABOTKA Metal İşleme 15-19 Mayıs 2017 @Moskova

ALMANYA HANNOVER MESSE Endüstri 24-28 Nisan 2017 @Hannover INTERPACK Ambalaj Makineleri 4-10 Mayıs 2017 @Dusseldorf LIGNA Ağaç İşleme Makineleri 22-26 Mayıs 2017 @Hannover EMO Takım Tezgahları ve Metal İşleme 18-23 Eylül 2017 @Hannover

ABD FABTECH CHICAGO Metal İşleme, Üretim ve Kaynak İşleme Teknolojileri 6-9 Kasım 2017 @Chicago

MOTEK Otomasyon 9-12 Ekim 2017 @Stuttgart INTERLIFT Asansör 17-20 Ekim 2017 @Ausburg BLECH EXPO Sac İşleme 7-10 Kasım 2017 @Stuttgart AGRITECHNICA Tarım Makineleri 12-18 Kasım 2017 @Hannover

NİSAN 2017 MAYIS 2017 HAZİRAN 2017 EYLÜL 2017 EKİM 2017 KASIM 2017 ARALIK 2017

116


POLONYA ÇİN

ITM POLAND Makine ve Teknolojileri

IFAT CHINA

6-9 Haziran 2017 @Poznan

Su ve Arıtma Teknolojileri Fuarı 24-28 Nisan 2017 @Şangay CEMAT ASIA Depolama, Kaldırma, İstifleme 1-4 Kasım 2017 @Şangay

İRAN IRAN PLAST Plastik ve Kauçuk Makineleri 26-29 Eylül @Tahran TAHRAN SANAYİ FUARI

ENDONEZYA

Sanayi

INDO INTERTEX

Ekim @Tahran

Tekstil Makineleri 19-21 Nisan 2017 @Jakarta MACHINE TOOL INDONESIA Takım Tezgahları ve Metal İşleme Aralık 2017 @Jakarta

117


adresler Makine İhracatçıları Birliği (MAİB).....................................................................................................0312 447 27 40............................................................ www.makinebirlik.com Türkiye’nin Makinecileri.........................................................................................................................0312 447 27 40........................................www.makinetanitimgrubu.com.tr Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED)........................................................0312 447 85 23.......................................................................www.makfed.org Makine Sanayi Sektör Platformu (MSSP)........................................................................................0312 447 27 40.............................................. ...www.turkmakinesanayi.com TURQUM.......................................................................................................................................................0312 447 27 40..................................................................... www.turqum.com

RESMİ KURUMLAR Ekonomi Bakanlığı...................................................................................................................................0312 204 75 00.................................................................www.ekonomi.gov.tr Maliye Bakanlığı........................................................................................................................................0312 415 29 00.....................................................................www.maliye.gov.tr Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı..................................................................................................0312 201 50 00.....................................................................www.sanayi.gov.tr Gümrük ve Ticaret Bakanlığı................................................................................................................0312 306 80 00......................................................www.gumrukticaret.gov.tr Kalkınma Bakanlığı..................................................................................................................................0312 294 50 00...........................................................................www.dpt.gov.tr İhracat Bilgi Platformu..........................................................................................................................0312 417 22 23..................................................................... www.igeme.org.tr Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği.......................................................................................................0312 218 20 00........................................................................ www.tobb.org.tr Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu...............................................................................................................0212 339 50 00......................................................................... www.deik.org.tr Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı.................................................................................0312 508 10 00.......................................................................... www.tika.gov.tr Türkiye İstatistik Kurumu......................................................................................................................0312 410 04 10..........................................................................www.tuik.gov.tr Hazine Müsteşarlığı.................................................................................................................................0312 204 60 00.................................................................... www.hazine.gov.tr TÜBİTAK........................................................................................................................................................0312 468 53 00....................................................................www.tubitak.gov.tr

SEKTÖREL ÖRGÜTLER Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD).....................................0216 511 56 12 ...................................................................... www.aimsad.org Akışkan Gücü Derneği (AKDER)...........................................................................................................0212 210 34 23...........................................................................www.akder.org Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD)................................................................................................0216 545 49 48.........................................................................www.amd.org.tr Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER)....................................................................................0312 232 06 40..................................................................www.anasder.org.tr Anadolu Un Sanayicileri Derneği (AUSD).........................................................................................0312 281 04 68........................................................................www.ausd.org.tr Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Mak. Üreticileri Birliği Der. (ARÜSDER)............................0212 440 18 43.......................................................................www.arusder.org Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD)...................................................0216 326 49 51......................................................................www.aysad.org.tr Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD)...............................................0212 609 06 35...........................................................www.besiadturkey.com Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD).......................................................................0216 548 11 67............................................................................ www.tevid.org Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD)...........................................................0216 469 46 96....................................................................... www.enosad.org İklimlendirme, Soğutma, Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD).................................................0216 469 44 96.........................................................................www.iskid.org.tr İMES Sanayi Sitesi (İMES).....................................................................................................................0 216 364 33 47........................................................................... www.imes.org İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER).............................................0216 467 09 46........................................................................www.isder.org.tr İş Makinaları Mühendisleri Birliği (İMMB).......................................................................................0312 385 78 94..........................................................www.ismakinalari.org.tr Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği (KBSB)........................................................................0212 222 81 93............................................................................ www.kbsb.org Makine İmalatçıları Birliği (MİB).........................................................................................................0312 468 37 49..........................................................................www.mib.org.tr OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM)..........................................................................................0312 385 50 90...................................................................... www.ostim.org.tr Öncü Sanayici İşadamları Derneği (ÖNCÜDER).............................................................................0312 395 73 90....................................................................www.oncuder.com Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER).............................................................................................0212 444 20 85........................................................................ www.pagder.org Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)....................................................0312 433 77 88.......................................................................www.sader.org.tr Sakarya İli 2. Organize Sanayii Bölgesi Müteşebbisleri Derneği (S2OSB)...........................0264 654 58 33......................................................................www.s2osb.org.tr Tekstil Makine ve Aksesuarları Sanayicileri Derneği (TEMSAD)..............................................0212 552 76 60.....................................................................www.temsad.com Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)......................................0312 468 69 84........................................................................www.tumdef.org Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD).............................................................0216 324 94 36..................................................................... www.tasiad.org.tr Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD).................................................................0312 255 10 73..................................................................www.pomsad.org.tr Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDOKSAD).......................................................................0216 324 94 36............................................................... www.tudoksad.org.tr Türkiye İş Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)......................................0216 477 70 77...................................................................... www.imder.org.tr Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makineleri Üreticileri Birliği (TÜMMER)...................................0312 440 83 63..................................................................www.tummer.org.tr Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR)..............................................0312 419 37 94...................................................................www.tarmakbir.org Unlu Mamül Makineleri Üreticiler Birliği (TUMMAB)....................................................................0216 634 36 52.....................................................................www.tummab.org

118


Sürdürülebilir gelişim için rüzgar arkanızda!


TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI’NDEN IKI YENI KAYNAK!

Makine Tanıtım Grubu ve MAKFED iş birliği, sektörel politikaların oluşturulmasında duyulan bilgi ihtiyacına yönelik iki yeni ürün verdi. İlki 2006 yılında yapılan sektör envanteri, daha geniş bir kapsamla, çoğu MAKFED üyesi 2.500 firmanın katılımıyla yenilendi. Sektörel araştırmalarda önemli tecrübeye sahip ESTİMA ile yürütülen çalışmaların neticesinde hazırlanan “Makine Sektörü Envanter Araştırması” raporu, imalatçılarımızın kabiliyet ve güncel sorunlarını paydaşların ve kamunun istifadesine sunuyor.

Hazırlıkları bir seneye yakın süren “Makine Sektörü Makro Pazar Analizi, Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Stratejik Öneriler Raporu”, makine imalatı ve teknolojide ileri kabul edilen seçili ülkelerle başarılı olan yöntem ve politikaları da içeren bir çalışma. 150’den fazla faaliyeti bulunan Deloitte Global tarafından hazırlanan rapor, faktör koşulları, iş birliği kuruluşları, ilgili sektörler, kamu kurumları ve derneklerin makine sektörünün ilerlemesinde oynadıkları rolü tespit edip, eksiklerimizi tamamlamak üzere izlenebilecek strateji önermelerini içeriyor.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.