Haziran 2017
Makine İhracatçıları Birliği Aylık Dergisi
Sayı: 109
başkandan
YERLİ SANAYİCİYE YERLİ MAKİNE YAKIŞIR
ADNAN DALGAKIRAN Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
İhracat, dış ticaret açığının kapatılması ve ülke ekonomisinin büyümesinden, toplumsal kalkınma ve refahın sağlanmasına kadar her derde deva bir reçete. Ama bu reçetenin hızlı etki edebilmesi için asıl önemli olan yüksek teknolojili, verimli ve kaliteli imalatla dünyaya açılmak. Biz Türkiye’nin Makinecileri olarak ülkemiz adına bu sorumluluğu üstleniyoruz. Yüksek teknolojili makineler ihraç ederek, yurt içinde yerli makine teknolojilerinin tercih edilmesini sağlayarak hem ihracatı artırmaya hem de ithalatı azaltmaya çalışıyoruz. Bu çabamızın sonucunda, TİM’in İlk 1000 İhracatçı Firma Araştırması’na Birliğimiz üyesi 105 firmanın girdiğini görmek son derece büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı. Hedefimiz, 2017 yılsonu sonuçları açıklandığında makine ihracatçıları olarak listede daha kalabalık olmak. Diğer yandan İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) hazırladığı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasında, MAİB üyesi 70 firmamız yer aldı. Firmalarının Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içindeki etkinliğinden büyük mutluluk duyuyoruz. Bu sayının ilerleyen yıllarda daha da artmasını arzu ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir diğer gelişme de, kamu ihalelerinde makine, malzeme ve ekipmanın yerli malı olması şartını getiren düzenlemenin yürürlüğe girmesiydi. Reel sektörün finansman olanaklarının arttığı bir süreçte iç piyasadaki talebin garanti altına alınması, yerli üreticiyi cesaretlendiren bir düzenleme oldu. Bu uygulamayla, uluslararası markalaşma yönünde önemli adımlar atan Türk makinesinin yurt içi pazarda da önü açılacak. Yerli makinenin tercih edilmesi dış ticaret açığının azaltılmasının yanında, sanayicimize yeni yatırımlar yapma konusunda da bir teşvik olacak. Yatırımların artması ve yurt içindeki işbirliklerinin güçlenmesi, inanıyoruz ki bir bütün olarak Türkiye sanayisinde kaldıraç etkisi yaratacak. Yılın ilk çeyreğinde yakalanan yüzde 5’lik büyümeyi sürdürülebilir kılmanın yolu sanayiye yapılan yatırımların devam etmesinden geçiyor. Türkiye’nin Makinecileri olarak, sektörümüzün ihracatta rekabetçi bir ivme kazanabilmesi için iç pazarda da yerli makine alımını teşvik edici önlemler alınması gerektiğini her fırsatta vurguladık. Başta Devlet Malzeme Ofisi olmak üzere, kamu ve kamu destekli makine ve teçhizat alımlarında yerli üretimin desteklenmesi önemli ama unutmayalım ki yerli sanayiciye de yerli makine yakışır. Bu noktada beklentimiz Hazine garantili kredilerin ve KOSGEB, Eximbank ile TİKA gibi kamu kuruluşlarının verdiği desteklerin de yerli makine alımlarını zorunlu hale getirici şekilde tanzim edilmesidir.
3
içindekiler gündem
syf8
8 GÜNDEM AĞAÇ İŞLEME MAKİNELERİ LIGNA FUARI’NDA TANITILDI 14 GÜNDEM TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ ITM POLAND FUARI’NA KATILDI 21 GÜNDEM TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ MARKALAŞMANIN ALTIN PUSULA’SI OLDU 22 GÜNDEM ALTINAY MARS KÂŞİFİ’NDEN SINIRLARI AŞAN BAŞARI
AĞAÇ İŞLEME MAKİNELERİ LIGNA FUARI’NDA TANITILDI gündem
syf14
24 GÜNDEM TARMAKBİR ÜYELERİ ALMAN TARIM MAKİNECILERİ ILE BIR ARADA 26 GÜNDEM YILDIZLI PROJELERE TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NDEN DESTEK 29 GÜNDEM ERASMUS+ PROGRAMININ SON DURAĞI ANKARA VE KONYA 30 GÜNDEM YÜZDE 15 ARTIK MECBURİ 33 GÜNDEM İSO VE TİM’İN ARAŞTIRMALARINDA MAKİNECİLER İLK SIRADA
TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ ITM POLAND FUARI’NA KATILDI gündem
syf26
35 GÜNDEM POMSAD, CEIR’İN YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİNE YENİDEN SEÇİLDİ 36 KAPAK TASARIMIN MERKEZ ÜSSÜ: TASARIM OFİSLERİ 52 ÜLKELERDEN ORTA DOĞU’NUN İSTİKRAR VAHASI: ÜRDÜN 64 BİR KONU & BİR KONUK “SEKTÖRÜN KÜRESEL REKABETTE GÜÇLENMESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ” 68 POZİTİF “ESENLİKLİ BİR YOL İÇİN KADINLARIN DA EMEĞİ GEREKLİ”
YILDIZLI PROJELERE TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NDEN DESTEK
72 ÜÇÜNCÜ KUŞAK “DUYDUĞUNUZ SORUMLULUK İŞİNİZİ SEVMENİZİ DE SAĞLIYOR” 76 AR-GE MERKEZİ “MERKEZİMİZ SAHİP OLDUĞUMUZ YETENEKLERİ DAHA DA ARTIRACAK” 80 MAKALE İHRACATTA TEKNOLOJİK DESTEK VE TEŞVİKLER
kapak
syf36
Tasarım Sunum
82
MAKİNE TARİHİ GÜCÜNÜ RÜZGARDAN ALAN İCAT
86
MAKİNECİLER NE OKUYOR?
87 GÖSTERGELER
Sunum_Taslak_01
99 RAKAMLAR 100 FUARLAR
TASARIMIN MERKEZ ÜSSÜ: TASARIM OFİSLERİ
102 ADRESLER 103 MOMENT in ENGLISH
5
Bugün Yarın Daima...
Delme ve Şekillendirme Teknolojisi
Kaliteli Delme ve Biçimlendirme… Yüksek Hız ve Hassas - Geliştirilmiş Hidrolikler 3 Otomatik İndex İstasyonları – Repozisyon Parça Boşaltma Haznesi - Otomatik Klempler Cadcam Yazılım
OSB 75.Yıl Bulvarı Nilüfer-Bursa/Türkiye T: +90 224 219 18 00 F: +90 224 242 75 80
editörden
İLK 1000’DE 105, 500’DE 70 FİRMA TUGAY SOYKAN
Türkiye ekonomisine ve kalkınmasına üretimden gelen güçlerini kullanarak katkı veren Türkiye’nin Makinecileri yoğun bir ayı daha geride bırakırken, Moment Expo Dergisi de yoğun olan bu gündemden payına düşeni aldı. Ülkenin tanıtımı ve sektörün gücünü dünya arenasında sergileyen Türkiye’nin Makinecileri’nin başarı öykülerini yine dopdolu bir içerikle Moment Expo Dergisi’nin 109’uncu sayısına taşıdık. Türkiye’nin Makinecileri katıldığı fuarlar ile Türk makine sektörünün etkinliğini, teknolojik gelişimini, kaliteli ürün çeşitliliğini dünyanın gündeminde tutmayı yine başardı. Türkiye’nin Makinecileri, Almanya’da düzenlenen Ligna fuarını keşfe çıkarken, ITM Poland fuarı ile de Polonya pazarına uzandı. Türkiye’nin Makinecileri’nin ilk kez yer aldığı ormancılık ve ağaç işleme makineleri fuarı Ligna’ya dünyanın farklı noktalarından 1500 firma katılırken 34 Türk firması da fuarda yerini aldı. Türkiye’nin Makinecileri, Poznan kentinde düzenlenen metal işleme teknolojileri, hidrolik-pnömatik, kaynak ve yüzey işleme teknolojileri fuarı ITM Poland’da da ziyaretçilere Türk makine sektörü hakkında bilgi verdi. Uzun yıllardan bu yana ihracatın lokomotiflerinden biri olan MAİB üyesi firmalar, İSO ve TİM’in ihracat listesinde kendine üst sıralarda yer buldu. İSO’nun hazırladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” arasında, MAİB üyesi 70 firma yer aldı. Öte yandan TİM tarafından 2016 yılsonu verilerine göre açıklanan “İlk 1000 İhracatçı Firma Araştırması”nda da Birlik üyesi 105 firma yer aldı. Sektör ihracat listelerinde üst sıralarda ilerlerken Türk makine sektörünün geleceğini inşa etmeye devam eden Türkiye’nin Makinecileri de genç fikirlerin projelerine destek vermeyi unutmadı. Türkiye’nin Makinecileri, University Rover Challenge (URC) yarışmasına Türkiye’den katılan ilk ve tek ekip olan İTÜ Rover Takımı’nı ABD’nin Utah kentindeki finalde yalnız bırakmazken Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE Öğrenci Kulübü’nün “Fikrini Geleceğe Taşı” sloganıyla düzenlediği Yıldızlı Projeler 2017 Yarışması’na da sponsor oldu. Yarışmalarla ilgili tüm detayları gündem sayfalarımızda göreceksiniz. MAKFED’in yeni Genel Sekreteri Zühtü Bakır’ı “Bir Konu & Bir Konuk” bölümümüzde ağırlayarak, yeni görevi ile birlikte federasyonda ne gibi çalışmalar gerçekleştirmeyi planladığını konuştuk. Bu sayımızda kadının iş dünyasındaki vazgeçilmez yerini ve Elibol Tarım Makineleri’nin genç Ar-Ge Mühendisi Seçil Yılmaz ile konuşurken, “Üçüncü Kuşak” bölümümüzde ise Çelikel Tarım Satış Sonrası Hizmetler Yetkilisi Muhsin Türkmen’i konuk ettik. Sanayinin rekabet gücüne doğrudan etki eden önemli araçlardan biri olan tasarım, son dönemde dünyanın birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de daha fazla gündem oluşturmaya başladı. Geçtiğimiz yıl yayımlanan Ar-Ge Reform Paketi ile hayatımıza giren ve KOBİ’lerin de Ar-Ge potansiyellerini hayata geçirmelerine olanak sağlayan akredite tasarım merkezlerinin sayısı hızla artmaya devam ederken makine sektörünün de ilgi gösterdiği bu konuyu tüm detaylarıyla sayfalarımıza taşıdık. Sağlık, barış ve mutluluk içinde kalın... Keyifli okumalar
MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ADINA SAHİBİ Özkan AYDIN
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Tugay SOYKAN (tugaysoykan@origamimedya.com)
KATKIDA BULUNANLAR Muhammet BEY (muhammet@origamimedya.com)
YAYIN KURULU BAŞKANI Adnan DALGAKIRAN
EDİTÖR Hüsne PAMUK (husne@origamimedya.com)
YAYIN KURULU Kutlu KARAVELİOĞLU,Sevda Kayhan YILMAZ, Necmettin ÖZTÜRK, Hüseyin DURMAZ, Ali EREN, Tamer GÜVEN, Ferdi Murat GÜL, Mehmet AĞRİKLİ, Zeynep ARMAĞAN, Menderes AKAR, Özkan AYDIN, Esra ARPINAR, Mehtap ÖNAL, Erinç TARHAN
MUHABİR Volkan ÜKÜNÇ (volkan@origamimedya.com) Tolga ÇATAL (tolga@origamimedya.com)
YAYIN ADRESİ Mecidiyeköy Mah. Atakan Sok. No: 6/7 Şişli / İstanbul T: +90 212 252 87 76 - 77 F: +90 212 211 40 70
YAYINA HAZIRLAYANLAR Origami Medya
REKLAM KOORDİNATÖRÜ Mustafa AK (mustafa@origamimedya.com) GÖRSEL YÖNETMEN Murat CERİT GRAFİK TASARIM Zeynep Esen SARIKAYA
YAYIN TÜRÜ Süreli, Yerel Dergi MAİB GENEL SEKRETERLİĞİ Ceyhun Atuf Kansu Cad. No: 120 Balgat - Çankaya / Ankara Tel: 0312 447 27 40 Faks: 0312 446 96 05
BASKI VE CİLT Belmat Baskı ve Ajans Çözümleri San. Tic. Ltd. Şti. Oruçreis Mh. Tekstil Kent Cad. A7 Blok No: 51 Esenler - İstanbul - Türkiye Tel: 0 212 698 26 28 www.belmatbaski.com MOMENT EXPO Dergisi, Origami Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. “Moment Expo Dergisi” ibaresi kullanılarak alıntı yapılması izne bağlıdır. Moment Expo Dergisi Makine İhracatçıları Birliği’nin 7.500 adet basılan ücretsiz süreli yayınıdır.
7
gündem
AĞAÇ İŞLEME MAKİNELERİ LIGNA FUARI’NDA TANITILDI
Türkiye’nin Makinecileri 22-26 Mayıs tarihlerinde Almanya’da gerçekleşen ormancılık ve ağaç işleme makineleri fuarı Ligna’ya ilk kez katılarak makine alt sektörlerine destek vermeye devam etti. 8
gündem
T
ürkiye’nin Makinecileri, Almanya’nın Hannover kentinde iki yılda bir düzenlenen ormancılık ve ağaç işleme makineleri fuarı Ligna’ya katılarak ziyaretçileri Türk makine sektörü hakkında bilgilendirdi. 1.500 firmanın ürünlerini sergilediği fuarı dört gün boyunca 93 bin kişi ziyaret etti. Ağaç işleme makineleri sektöründeki yenilikçi fabrika, makine,
araç ve çözümlerin sergilendiği fuara bu yıl Türkiye’den 35 firma katıldı. TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN ÜRETİM GÜCÜNE DİKKAT ÇEKİLDİ Türkiye’nin Makinecileri, fuar alanının çeşitli noktalarına ve shuttle’lara verdiği “Turkish Machinery” imzalı reklamlarla Türk makine sektörünün üretim gücünün altını çizdi. Türkiye’nin
Makinecileri ayrıca fuara katılan Türk firmalarının stant numaralarını ve ürün bilgilerini de içeren broşür hazırlayarak ziyaretçilere dağıttı. Fuara MAİB ve Türkiye’nin Makinecileri’ni temsilen Makine Şubesi Uzmanları Işıl Aydın ve Tuğçe Karabörk Okan katıldı. Makine alt sektör derneklerini kendi ihtisas fuarlarında desteklemeye devam eden Türkiye’nin Makinecileri’nin standında, MSSP üyesi derneklerden Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği’nin (AİMSAD) temsilcisi de hazır bulunarak fuar ziyaretçilerine, sektörleri ve üye firmaları hakkında bilgi verdi. Fuarın ikinci günü AİMSAD tarafından Türkiye’nin Makinecileri’nin standında düzenlenen kokteyle Türk firmalarının temsilcilerinin yanı sıra, Hannover Başkonsolosu Banu Malaman, Hannover Ticaret Ataşesi Ruhi Deniz ile Almanya’da temasta bulunulan kurumların temsilcileri katıldı. Türkiye’nin Makinecileri’nin standında fuar süresince ziyaretçilere üye firmaların iletişim bilgilerinin yer aldığı katalog ve CD dağıtılarak Türk makine sektörü ile Türkiye’nin Makinecileri’nin çalışmaları hakkında detaylı bilgi verildi.
9
gündem
“TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NE ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ” “Bir önceki Ligna Fuarı’na kıyasla ziyaretçi sayısı ve profili olumlu anlamda farklıydı. Ne aradığını bilen profesyonel müşterilerle temas kurma imkânımız oldu. ABM olarak oldukça başarılı bir fuar süreci geçirdiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim. Fuar sayesinde ihracat imkânları yaratıp var olanları da artırıyoruz. Kısa ve orta vadede yeni müşteriler kazanıp rakiplerin yeniliklerinden de haberdar oluyoruz.” “Türkiye’nin Makinecileri gibi sektörümüze böylesine önemli katkılar sağlayan kurumlarımıza her zaman kendimizi borçlu hissediyoruz. Türk makine imalat sektörünü zirveye ulaştırmak için çıktıkları bu yolda kendileriyle birlikte yürümekten mutluluk duyuyoruz.”
4.
KATILIM
ALİ CAN ATEŞ ABM FİRMA TEMSİLCİSİ
ARİF ONUR KAÇAK AİMSAD GENEL SEKRETERİ
“SEKTÖRÜN EN ÖNEMLİ FUARI” “Fuar her yıl olduğu gibi bu yıl da katılımcı sayısı ve çeşitliliği anlamında verimli geçti. Fuarda gerçekleştirdiğimiz iş görüşmeleri ve kurduğumuz yeni bağlantılardan oldukça memnunuz. Ligna, ahşap işleme makineleri sektöründe dünyanın en önemli fuarı. Özellikle tüm dünyadan bayiler/distribütörler ve son kullanıcılara ulaşma noktasında oldukça önemli imkânlar sağlıyor. CNC ahşap işleme merkezleri ana ürün grubumuzu oluşturuyor, bu ürün grubu içerisindeki standart modellerimize ek olarak yeni 5 eksen CNC işleme merkezimiz Vega 5X modelini de bu yıl ilk olarak fuarda müşterilerimizin beğenisine sunduk.”
5.
KATILIM
MERT CAN ÖZBAYIN AES ULUSLARARASI SATIŞ-PAZARLAMA SORUMLUSU
10
“TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN ÇALIŞMALARI SES GETİRDİ”
“Türkiye’nin Makinecileri’nin fuar süresince gerçekleştirdiği çalışmaların oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Türk makine sektörünün uluslararası pazarda tanıtılması ve gelişmesi için oldukça önemli bir görev üstleniyorlar.”
“AİMSAD olarak EUMABOIS üyesi farklı ülke dernekleriyle karşılıklı işbirlikleri konusunda çeşitli görüşmeler gerçekleştirdik. Ligna, alanında dünyadaki en büyük fuarı olma özelliği taşıyor. Bu yıl köklü bir değişiklik yaparak, ürün gruplarına göre yerleşim planının değiştirilmesi ve konusunda lider firmaların hollere dağıtılması gayet olumlu bir gelişme oldu. Fuara katılan 18 üye firmamız ve üyemiz olmayan diğer firmalar, yaptığımız görüşmelerde ziyaretçi kalitesinin üst düzeyde olduğunu, fuar sırasında ciddi oranda sipariş aldıkları belirtti.” “Türkiye’nin Makinecileri’nin reklam çalışmalarının oldukça ses getirdiğini ifade etmek isterim. Hem üye firmalarımızın hem de diğer ülke derneklerinin temsilcileri tanıtım çalışmalarının çok etkili olduğunu bizzat belirtti. Kendilerine, bizlere verdikleri destek nedeniyle çok teşekkür ediyoruz.”
gündem
“FUAR, BİLİNİRLİĞİMİZİ ARTIRIYOR” “Uluslararası pazarda var olmak isteyen dünyadaki bütün önemli ağaç işleme makinesi üreticileri Ligna’da ürünlerini sergiliyor. Fuar, her şeyden önce markamızın uluslararası alanda bilinirliğini artırıyor. Öte yandan potansiyel alıcılar ürünlerimizi zahmetsizce inceleme, karşılıklı görüş alışverişinde bulunma şansını yakalıyor. Standımızda, ürün gamımızda bulunan her makineden örnekler bulundurmaya çalıştık. Ancak asıl ürünümüz JOKER isimli CNC işlem merkezini standımızın vitrinine koyduk. Ahşap mobilya ayakları yapmak üzere tasarlanan makinemiz ilk kez sergilendiği halde oldukça yüksek bir talep gördü.”
6.
KATILIM
MEVLÜT DİNÇ DİNÇMAK GENEL MÜDÜRÜ
“Türkiye’nin Makinecileri’nin fuar çerçevesinde gerçekleştirdiği geniş kapsamlı reklam ve tanıtım çalışmalarından gurur duydum. Birliğimizin bizimle beraber fuarda yer alması kendimizi daha iyi hissetmemizi sağladı.”
“Önceki yıllarda ziyaretçi olarak takip ettiğimiz Ligna Fuarı’nda bu yıl ilk kez katılımcı sıfatıyla yer aldık. Ahşap sektöründeki şerit testereler konusundaki bilgi birikimimizin yansıdığı ürünlerimizi müşterilerimizin beğenisine sunduk. Şerit testere flash alın kaynak makinelerimiz ve kaynak merkezi yardımcı ekipmanlarımız büyük bir ilgiyle karşılandı. Firmamız açısından oldukça başarılı geçen fuar sayesinde ürünlerimizi dünyanın çeşitli ülkelerin gelen potansiyel müşterilerimize doğru biçimde tanıttık.”
1.
2.
KATILIM
OZAN CAN CANMAKSAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
“TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ FARKINDALIK YARATIYOR”
KATILIM
“TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ İLE GURUR DUYDUK”
“Bu yılki fuar 2015 yılındaki organizasyona göre daha geniş bir kesime hitap ediyordu. Dünyanın çok sayıda ülkesinden gelen ziyaretçileri standımızda ağırlama ve ürünlerimizi tanıtma fırsatı yakaladık. Son kullanıcılara doğrudan ulaşmamıza ve yeni bayiler edinmemize imkân sağlayan fuarları firma olarak oldukça önemsiyoruz. Standımızda bu yıl taşınabilir elektrikli ağaç paket kesme makinesi (tepkem) ile tomruk kesim hattımızı (tomkem) müşterilerimizin beğenisine sunduk.” “Türkiye’nin Makinecileri’nin sektörün tanıtımı için yoğun bir emek ve çaba harcadığını memnuniyetle gördük. Gerçekleştirilen reklam ve tanıtım faaliyetlerinden gurur duyduk. Fuar alanı içindeki otobüslere verilen reklamlar çok hoşumuza gitti.”
“Türkiye’nin Makinecileri’nin fuar alanı girişlerindeki billboardlara ve fuar alanında dolaşan ring otobüslerine verdiği reklamlar oldukça ilgi çekiciydi. Gerçekleştirilen reklam ve tanıtım çalışmalarıyla sektörümüze yönelik bir farkındalık oluştuğunu gözlemleyebiliyoruz.”
RECEP TEMEL TEMELSAN GENEL MÜDÜRÜ
11
AHS 30/150 SİLİNDİR BÜKME MAKİNESİ Akyapak, 2 mm’den 200 mm’ye kadar sac kalınlığında ve 500 mm’den 12000 mm’ye kadar sac genişliğinde malzemeyi yüksek kalitede ve kolayca büken 4 Valsli Hidrolik Silindir makineleri üretir.
/AkyapakMachinery
/akyapakmachines
/akyapakmakine
Akçalar Sanayi Bölgesi, Sanayi cad. No:8/A 16225 Bursa / TÜRKİYE Tel : +90 224 280 75 00 | info@akyapak.com.tr www.akyapak.com.tr
gündem
LIGNA FUAR ALANINDA SERVİS HİZMETİ VEREN OTOBÜSLER DE TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ İLANLARINI TAŞIYORDU.
FUAR ALANINDAKİ DURAKLARI TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN REKLAMLARI SÜSLEDİ.
FUAR ALANININ ANA GİRİŞLERİNDE DE TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN İLANLARI YER ALDI.
SKYWALK’LARDAKI TÜRKIYE’NIN MAKINECILERININ ILANLARI ILGI ÇEKTI.
13
gündem
TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ ITM POLAND FUARI’NA KATILDI Türkiye’nin Makinecileri, farklı ülkelere yönelik gerçekleştirdiği tanıtım faaliyetleri çerçevesinde 6-9 Haziran tarihlerinde Poznan kentinde düzenlenen metal işleme teknolojileri fuarı ITM Poland’a katılarak ziyaretçilere Türk makine sektörü hakkında bilgi verdi.
T
ürkiye’nin Makinecileri, Polonya’nın Poznan kentinde her yıl gerçekleştirilen ITM Poland Fuarı’na katılarak Türk makine sektörünün imajının güçlendirilmesine yönelik tanıtım çalışmalarını sürdürdü. 27 ülkeden 1000 firmanın katıldığı fuarda, Türkiye’den de 16 firma stantlarıyla yer alırken beş firma da bayileri aracılığıyla organizasyonu takip etti. Fuara MAİB ve Türkiye’nin Makinecileri’ni temsilen Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz ile Almanya Danışmanı Ahmet Yılmaz ka-
14
tıldı. Makine Şubesi Uzmanları Şeyda Yıldız Sarıca ve Bahar Özcan Kaynak da Türkiye’nin Makinecileri’nin standında hazır bulunarak fuar ziyaretçilerine üyeleri hakkında bilgi verdi. İŞBİRLİĞİ OLANAKLARI GÖRÜŞÜLDÜ Türkiye’nin Makinecileri, fuar temasları kapsamında Polonya Metal İşleme Kümesi (Metal Processing Cluster) ile çeşitli işbirliği olanakları hakkında bir görüşme gerçekleştirdi. Ayrıca, “Makine Sektöründe Üretim Tekniklerinde Modern Yaklaşımlar”
AB projesi çerçevesinde MAİB ile proje ortağı olan Dolnolski Park Innowacji i Nauki S.A. (DPIN) (Aşağı Silezya Bölgesi İnovasyon ve Bilim Parkı Yönetimi) ile de temaslarda bulunuldu. Görüşmede, Türk ve Polonya firmalarının bir araya getirmeyi ve ürün alımı için ortak bir IT platformunun oluşturulmasını amaçlayan bir projenin planlanmasına karar verildi. Dört gün süren ve 17 bin 500 kişinin ziyaret ettiği fuar boyunca Türkiye’nin Makinecileri’nin standında ziyaretçi ve katılımcılara Türk makine sektörü hakkında kapsamlı bilgiler verildi.
gündem
“FUAR HER YIL GELİŞİYOR”
“NİTELİKLİ BİR ORGANİZASYON”
“Fuarın ziyaretçi ve katılımcı profili her geçen yıl gelişiyor. Bu yıl da ziyaretçiler, sergilenen ürünlerle ilgilenen gerçek alıcılardı. Polonya’da çok sayıda makinemiz çalışıyor. Bu çerçevede firmamız için bu fuara katılmak artık geleneksel hale dönüştü. Standımızda fiber lazer kesim tezgâhlarımız arasında üst segment bir ürün olan Vento modelimizi sergiledik. 2015 yılsonundan bu yana Vento ile ilgili müşterilerimizden çok iyi geri dönüşler alıyoruz. Makinemizde başta yazılım olmak üzere birçok iyileştirmeler de yaptık.”
6.
KATILIM
AHMET ŞİŞMAN NUKON SATIŞ SORUMLUSU
“Türkiye’nin Makinecileri’ni her zaman destekçimiz olarak yanı başımızda görmek bize büyük bir gurur veriyor. Türk makinesinin yurt dışında zaten var olan marka değerini daha da yukarıya taşımak için yıllardır büyük bir çaba gösteriyorlar. Kendilerini daima destekliyor ve başarılarının devamını diliyoruz.”
BİROL YILMAZ COILTECH PAZARLAMA MÜDÜRÜ
“TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ DAİMA YANIMIZDA” “Fuara uzun yıllardır katılıyoruz. Bizim gibi her yıl katılan diğer firmaların mevcudiyetini koruduğunu ve ayrıca özellikle aralarında Türk firmalarının da bulunduğu yeni firmaların da bu yıl organizasyonda yer aldığını gözlemledik. Fuar kapsamında mevcut birçok müşterimizle tekrar görüşüp yeni makinelerimizi tanıttık. Fuarın potansiyeli sebebiyle de daha önce tanımadığımız birçok yeni müşteriyle de irtibat kurduk. Standımızda yeni fiber lazer kesme makinemizi ve diğer rekabetçi ürünlerimizi sergiledik.”
12. KATILIM
4.
KATILIM
“İmalatçı ve tedarikçi firmaların niteliği son derece uygun olsa da ziyaretçi sayısının az olduğunu ve daha çok Polonyalılardan oluştuğunu gözlemledik. Polonya’da bayimizin bulunması ve yoğun rekabet sebebiyle sürekli görünür olmak durumundayız. Amacımız çok sayıda son kullanıcıya ulaşmak. Fuar kapsamında standımızda rulo sac pres besleme sistemleri ve boy kesme hatlarımızı sergiledik.” “Türkiye’nin Makinecileri’ni yurt dışındaki birçok fuarda görmek bizi son derece sevindiriyor. Türk makine sektörünün gücünü yansıtan reklam ve tanıtım çalışmalarını gördükçe onur duyuyoruz.”
“Türkiye’nin Makinecileri birçok yurt dışı fuarda olduğu gibi ITM Poland’da da yerli makine üreticilerini yalnız bırakmadı. Ülkemizin ve firmalarımızın ulaştığı seviyeyi tüm dünyaya duyurmaları bizler için gurur verici.”
ERSİN YILDIZ ERMAKSAN SATIŞ YETKİLİSİ
15
gündem
“TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ BİZLERE GÜÇ VERİYOR”
“PAZAR ÖNEMLİ FIRSATLAR SUNUYOR”
“Fuar nitelikli bir ziyaretçi kitlesine sahip. Sektör profesyonellerini potansiyel müşterilerle bir araya getirmesi bakımından da ITM Poland her geçen yıl daha da önem kazanıyor. Marka bilinirliğimizi artırmak, pazarı yakından takip edebilmek ve makinelerimizi tanıtmak için burada bulunmayı tercih ettik. Standımızda, ürün skalamızda bulunan muhtelif preslerimizi sergiledik.” “Türkiye’nin Makinecileri’nin Türk makine sektörünün de ulaştığı ileri seviyeyi dünyaya duyuruyor. Sektörümüzün adının Avrupa’nın her yerinde duyuruluyor olması bizlere güç veriyor.”
8.
KATILIM
10. KATILIM
MİKAİL ERİŞTİ HİDROLİKSAN BÖLGE SATIŞ MÜDÜRÜ
ÖZGÜR HÜNERÖZ ŞAHİNLER METAL MAKİNA FİRMA TEMSİLCİSİ
“TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ SEKTÖRÜN GÜCÜNÜ YANSITIYOR” “ITM Poland, yerel katılımcı ve ziyaretçilerin çoğunlukta olduğu büyük potansiyel barındıran bir fuar. Firmamızı dünyaya tanıtmak, erişemediğimiz ülkelerde Cesurbend markasının duyulmasını sağlamak istiyoruz. Bu kapsamda fuarda başarılı iş bağlantıları kurduk. Boru bükme ve boru form makineleri denince insanların aklına ilk olarak markamızın gelmesini istiyoruz. Standımızda malafalı ve malafasız boru bükme, üç toplu boru bükme ve elektrikli kurtağzı açma makinemiz olmak üzere dört ürünümüzü müşterilerimizin beğenisine sunduk.”
1.
KATILIM
“Bu yılki ITM Poland Fuarı firmamız açısından gayet olumlu geçti. Aradıkları ürünler hakkında bilgi sahibi olan müşterilerle karşılaşmak memnuniyet verici bir durum. Hem kısa hem de uzun vadede olumlu netice almayı umut ettiğimiz bir organizasyondu. Fuar, makinelerimizin Polonya pazarında tanınması açısından önemli bir fırsat sunuyor. Potansiyel müşterilerimizle de yüz yüze görüşme imkânı buluyoruz. Standımızda dört toplu hidrolik silindir makinemizi sergiledik.” “Türkiye’nin Makinecileri sektörü ilgilendiren önemli tüm uluslararası organizasyonlarda aktif reklam ve tanıtım çalışmalarıyla yer alıyor. Türk makine sektörünün tanınırlığının artırılması adına gerçekleştirdikleri çalışmaları beğeniyoruz.”
“Türkiye’nin Makinecileri’nin sektörün yetkinliği ve gücünü duyurmak adına üstlendiği görevi başarıyla yerine getirdiğini görüyoruz. Ülkemizin ihracatına katkı yapan bizim gibi firmalara verdikleri destek nedeniyle kendilerine teşekkür ederiz.”
TURAN CESUR CESURBEND GENEL MÜDÜRÜ
17
gündem
ITM POLAND
19
Model
F6100
Genişlik (cm)
258
İş Genişliği (cm)
155
Yükseklik (cm)
180
Balya Ebadı (cm)
36-46
Sol Teker Ebadı
7.50x16
Balya Uzunluğu (cm)
30-135
Sağ Teker Ebadı
6.50x16
Ot Balya Ağırlığı (kg)
25-35
Ağırlık (kg)
2450
Saman Balya Ağırlığı (kg)
18-25
Güç Gereksinimi (Hp)
60-70
Parçalayıcı Ünite (haşbay)
Bağlama Sistemi
3 ipli
Var
İş Verimi (Balya/Gün)
1000-1200
Piston Stroğu (cm)
66 90
Parçalayıcı Ünite (Haşbay) Pozisyonu
Hidrolik Ayarlanabilir
Piston Hızı (strok/min) Pikap İç Genişliği (cm)
155
Haşbay Hareket Devri (1/min)
2 opsiyonlu -1900/900
Çalışma Konumunda Makine Uzunluğu (cm)
640
Bağlama Sistemi Hareketi
Zincir Dişli Sistemi
500
Besleme Ünitesi (Yabalar) Hareketi
Zincir Dişli Sistemi
Yol Konumunda Makine Uzunluğu (cm)
• HAŞBAY TAKIP SÖKME DERDİNE SON! HAŞBAY, SÖKMEDEN AYNI HİDROLİK PİSTON SİSTEMİ İLE HEM SAP HEM DE YONCA (OT) BALYASI YAPABİLME ÖZELLİĞİNE SAHİP ÇİFT DEVİR SERİ ŞANZIMANLI, İŞ VERİMİNİ ARTIRAN, YABALARI OTOMATİK VE BAĞLAMASI ORİJİNAL AVRUPA (RASSPE) KULLANILMIŞTIR. • YENİLENEN TOPLAYICI TIRMIK PİKAP HAREKETİ İLE DAHA AZ GÜÇ, DAHA FAZLA PERFORMANS. • YABA GRANK SORUNUNU TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAK İÇİN TASARLANMIŞ ZİNCİRLİ SİSTEM. • ELİBOL AR-GE’NİN HAZIRLAMIŞ OLDUĞU FULLA 6100 SERİSİ BALYA MAKİNASI İLE DAHA AZ ZAMANDA DAHA HIZLI VERİM.
gündem
TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ MARKALAŞMANIN ALTIN PUSULA’SI OLDU Makine sektörünün geliştirilmesi ve ihracatının artırılması hedefiyle çalışmalarını sürdüren Türkiye’nin Makinecileri, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından düzenlenen “Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri” yarışmasında Altın Pusula ödülünün sahibi oldu.
T
ürkiye’nin Makinecileri, Türk makine sektörünün markalaşmasına yaptığı katkılar nedeniyle, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği’nin (TÜHİD) bu yıl 16’ncısını düzenlediği Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri’nin Kurumsal İletişim kategorisinde ödüle layık görüldü. Makine sektörünün ülkemize sağladığı ekonomik ve sosyal katkıyı vur-
gulayarak yurt içi ve yurt dışında marka itibarını yükseltmek için yaptığı çalışmaların takdir edilmesinden mutlu olduklarını belirten Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Adnan Dalgakıran, ödüle ilişkin görüşlerini, “Makine, sanayide çarpan etkisi yapabilecek önemde stratejik bir sektördür. Türk makinelerinin tüm dünyada tercih edilmesinin ekonomik sürdürülebilirliğe güçlü bir etkisi
olacağı düşüncesiyle, yurt içi kurumsal iletişim çalışmalarımızı 2015 yılında Türkiye’nin Makinecileri markası ile başlatmıştık. Türk makinesinin küresel bilinirliğini sağlayan bu çalışmaların sektörün yurt içinde marka itibarına katkı sağlarken, yabancı üreticilerle rekabette öne geçmek konusunda da güçlü bir kamuoyu bilinci oluşturduğuna inanıyoruz” sözleriyle aktardı.
21
gündem
“ALTINAY MARS KÂŞİFİ’NDEN” SINIRLARI AŞAN BAŞARI İlki 2007’de, Mars Society tarafından gerçekleştirilen University Rover Challenge (URC) finallerine Türkiye’den katılan ilk ve tek takım olan İTÜ Rover Takımı, Türkiye’nin Makinecileri’nin desteklediği “ALTINAY Mars Kâşifi” isimli araçlarıyla bilim kategorisinde dördüncü olarak büyük bir başarıya imza attı.
D
ünyanın farklı üniversitelerinden gençlerin, ABD’nin Utah eyaletinde yer alan Mars Çölü’nde, “Kızıl Gezegen” olarak da anılan Mars’taki görevlere en uygun gezgin robotu tasarlamak için yarıştığı Üniversiteler arası Robotik Araç Yarışması’nın finallerine (University Rover Challenge-URC), 1-3 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. Bu yıl 11’incisi düzenlenen, 13 ülkeden 82 takımın başvurduğu ve yedi ülkeden 36 takımın finallere katılma hakkı kazandığı yarışma, Türkiye’den bir üniversitenin ilk kez final biletini elde etmesi açısından da önemliydi. İstanbul Teknik
22
Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu İTÜ Rover Takımı, bilim kategorisinde dördüncü, genel sıralamada ise 13’üncü olarak, ilk kez katıldığı bu prestijli yarışmadan büyük bir başarıyla ayrıldı. URC finaline Türkiye’nin Makinecileri’nin desteğiyle hazırlanan “ALTINAY Mars Kâşifi” isimli araçla katılan İTÜ Rover takımı, beş ana kategoride gerçekleştirilen görevleri, ABD’nin Utah eyaletinde Mars Çölü adıyla bilinen ve yüzeyi Mars gezegenine benzeyen zemine sahip bir bölgede, Mars Çöl Araştırma İstasyonu’nda (MDRS) gerçekleştirdi. İTÜ Kontrol ve Otomasyon, Elektronik Haberleşme, Elektrik, Uçak, Uzay, Makine, Bilgisayar ve Jeoloji mühendisliği bölümlerinden 40’a
yakın öğrencinin birlikte çalışarak geliştirdiği aracın proje danışmanlığını ise İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi Kontrol ve Otomasyon Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serkan Türkeli ve Yrd. Doç. Dr. Tufan Kumbasar yaptı. Proje liderliğini İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi öğrencisi Tunç Türker’in yaptığı İTÜ Rover takımı, üç güne yayılan yarışma sonucunda, 36 takım arasında bilim ve otonom sürüş görevlerinde 96 ve 55 puan ile dördüncü, zorlu taşıma ve teslim kategorisinde 9 puan ile 19’uncu, ekipman servis kategorisinde 23 puan ile 16’ncı olurken, genel kategoride 243,1 puanla 13’üncü sırada yer aldı. İTÜ Rover takımının, URC’ye ilk kez katılmasına rağmen McGill Üniversi-
gündem
tesi, Michigan ve Waterloo Üniversitesi gibi güçlü takımları geride bırakması yarışma komitesinin de dikkatini çekerken, etkinliğin sonuç raporuna göre, İTÜ’lü öğrenciler, yarışmaya ilk kez katılanlar arasında açık ara en iyi takım olarak övgü kazandı. İLK KATILANLAR ARASINDA AÇIK ARA BİRİNCİ Dünyanın en saygın üniversitelerarası bilim etkinliklerinden biri sayılan URC’nin finallerine katılmayı başaran ilk Türk takımı İTÜ Rover, 10 aylık hazırlık sürecinin ardından, bu prestijli organizasyona ALTINAY Havacılık ve İleri Teknolojileri biriminin ana sponsorluğunda katıldı. ALTINAY Grubu, İTÜ Rover Takımı’na maddi desteğin yanı sıra pil, haberleşme, mekanik tasarım ve otonom sürüş gibi alanlarda teknik bilgi paylaşımı ve üretim desteği verdi. İTÜ Rover takımının elde ettiği başarılı sonucu değerlendiren ALTINAY Grup Strateji ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Serhat Oran ise yarışma sonrasında yaptığı açıklamada, “İTÜ’lü gençlerimiz Türkiye adına çok önemli bir başarıya imza attı. Burada dereceye girmeleri tabii ki bizi çok mutlu ederdi ancak URC’ye katılma hakkı kazanan üniversitelerin büyük bir kısmı ortalama altı yıldır yarışmaya katılıyor ve araçlarını her yıl geliştirip deneyim kazanıyorlar. İTÜ Rover takımı, URC’ye ilk kez katılanlar arasında açık ara birinci oldu. Başta takım kaptanı Tunç Türker’le birlikte tüm takım üyelerinin URC’de bulunmaları, yetişmiş insan kaynağı bakımından hem bizim hem de Türkiye için gurur kaynağıdır. Millileştirme çabalarının öne-
minin öne çıktığı günümüzde Türkiye’nin geleceğinin teminatı olan İTÜ ve diğer üniversitelerde yetişen gençlerimiz, Türkiye için önemli bir insan kaynağı oluşturuyor. Önümüzdeki dönemlerde de Türk gençlerinin daha emin ve güvenli adımlarla ilerlemeleri için öğrencilerimize destek vermeye devam edeceğiz” dedi. İTÜ Rover Takımı Proje Lideri Tunç Türker ise yarışma sonrasında yaptığı açıklamada Türkiye’nin Makinecileri’ne destekleri için teşekkür etti ve “Bu başarıyı sizler sayesinde elde ettiğimizin bilincindeyiz. Sonraki dönem çalışmalarımızda yine Türkiye’nin makinecilerinin desteğiyle daha büyük başarılara ulaşabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
“ALTINAY MARS KÂŞİFİ” BİLİM KATEGORİSİNDE DÖRDÜNCÜ OLDU İTÜ Rover takımı, kuşkusuz URC’ye ilk kez katılmasına rağmen yarışma finallerine kalması ve URC’ye defalarca katılmış saygın üniversiteleri geride bırakarak yarışmayı 13’üncü sırada tamamlamasıyla büyük bir başarı elde etti. Ancak İTÜ Rover takımının, bilim kategorisinde elde ettiği dördüncülük, oldukça dikkat çekici bir başarıydı ve URC’ye katılan tüm ekiplerce de takdirle karşılandı. URC’de yarışan araçların yapılarının daha iyi anlaşılmasına yönelik görevler içeren bilim kategorisinin alt görev listesinde, ∫ Bölgenin jeolojik yapısını Rover üzerindeki kameralar yardımıyla analiz etmek, ∫ Mikro bakteriyel yaşama uygun bölgeler tespit ederek bu bölgelerden numune almak, ∫ Bölgenin stratigrafik özelliklerini belirten fotoğraf çekmek, ∫ Bölgenin genel özelliklerini belirten panoramik fotoğraf çekmek gibi oldukça zor görevler de yer alıyordu. İTÜ Rover takımı, bilim kategorisinin ilk kısmını oluşturan arazi görevinde, ALTINAY Mars Kâşifi ile tüm görevlerini başarıyla yerine getirirken, aracın arazi görevinde aldığı numuneler İTÜ Rover takımının bilim ekibi tarafında yaşama uygunluk ve jeolojik yapı yönlerinden yorumlanmak üzere; petrografik, mikrobiyolojik, jeolojik ve elemanter analizlere tabii tutuldu. Analiz sonuçlarının URC Bilim Jürisi’ne sunulmasının ardından İTÜ Rover takımı 100 üzerinden 96 puan toplayarak, bu kategorideki en yüksek dördüncü sırada yer aldı.
23
gündem
TARMAKBİR ÜYELERİ ALMAN TARIM MAKİNECILERİ ILE BIR ARADA Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR), sektörel yurt dışı gezilerinin dördüncüsünü Almanya’ya gerçekleştirdi ve Alman Tarım Teknolojileri Eğitim Enstitüleri Birliği (DEULA) ile Almanya’daki önemli tarım makineleri imalatçılarının tesislerini ziyaret etti.
T
ürk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği’nin (TARMAKBİR), 2013 yılında Almanya, 2014 yılında İtalya ve 2015 yılında Almanya ve Avusturya’yı kapsayan teknik gezi programları, 14-20 Mayıs tarihleri arasındaki Almanya gezisi ile devam etti. TARMAKBİR organizasyonunda gerçekleşen sektörel yurt dışı gezi programına 18 firmadan 34 temsilci katılırken, program kapsamında John Deere (Traktör ve biçerdöver/hasat makinaları), Amazone (Toprak işleme ve ekim makinaları), Claas (Yeşil yem hasat makinaları), Lemken (Toprak işleme, ekim ve ilaçlama makinaları) ve
24
Krone (Yeşil yem hasat makinaları) fabrikaları ile Alman Tarım Teknolojileri Eğitim Enstitüleri Birliği’nin (DEULA) Nienburg şehrindeki bir enstitüsü ziyaret edildi. SEKTÖREL EĞİTİMİN KALBİ: DEULA TARMAKBİR’in Almanya’daki üretim tesislerine yönelik sektörel yurt dışı gezi programı hakkında bilgiler paylaşan TARMAKBİR Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Önal, kâr amacı gütmeyen DEULA’nın organizasyon yapısı ve faaliyetlerinin, Türkiye tarım makineleri sektörü için de iyi bir model olabileceğine inandığını söyledi. Almanya’nın çeşitli bölgeleri ve eya-
letlerinde tarımsal faaliyetlere dair mesleki eğitimler veren DEULA, bu eğitimleri, 13 bağımsız enstitüsü aracılığı ile sağlıyor. Her yıl yaklaşık 80 bin öğrencinin, tarımsal faaliyetlere dair mesleki eğitim aldığı kurum, esas olarak üç seviyede eğitim hizmeti verirken, bunlar tarımsal mekanizasyon araçları için operatör eğitimleri (genç çiftçi adayları), ileri seviye (profesyoneller için) operatör eğitimleri ve eğiticilerin eğitimi şeklinde gerçekleşiyor. Şenol Önal, 80 yılı aşan tecrübesi ile DEULA’nın, çok çeşitli tarımsal mekanizasyon konularında (mazot tasarrufu, bitki koruma ürünleri uygulama tekniği optimizasyonu, biçerdöver operatörlüğü, kendi yürür ye-
gündem şil yem hasat makineleri operatörlüğü, gübre serpme makinelerinde dağıtım testi, şeritvari toprak işleme, paralel sürüş sistemleri, modern hayvancılık uygulamaları, yükleme emniyeti, motorlu testere, kaynak tekniği eğitimleri gibi) eğitimler ve çeşitli kurslar düzenlediği ve tarım makineleri için de bağımsız bir test hizmeti sunduğunun altını çizerken, bazı eğitimlerin şirketlere özel olarak gerçekleştirilebildiğini de söyledi. Eğitimler sonunda uluslararası seviyede bir katılım belgesi veren DEULA bünyesinde halen 260 uzman eğiticinin görev yaptığını anımsatan Önal, “DEULA’da duyduklarımız, gördüklerimiz bizi çok etkiledi. DEULA’nın verdiği teknik gelişim eğitimlerinin, kursların çok az bir kısmı Türkiye’de de, farklı programlar dâhilinde veriliyor ama bunu DEULA kurgusu ile yapmamız çok önemli. Yaklaşık 45 milyon euro değerinde bir araç/makine parkına sahip olan DEULA’da katılımcılar için bir de misafirhane mevcut. Sahada mekanizasyon eğitimi için, yağmurlama düzenekli (dört bir yanı ve üstü kapalı) tarlaya bile sahip olan DEULA, uluslararası işbirliğine açık bir yapıda faaliyet gösteriyor. Biz, TARMAKBİR olarak elimizi taşın altına koymaya hazırız. Devletimizin ve ilgili kurumların da bu işte önder olması, paydaş olması şart” dedi. İMALATÇILARIN TESİSLERİ DE ZİYARET EDİLDİ Şenol Önal, sektörel yurt dışı gezi programı kapsamında küresel çapta marka olmuş beş firmanın yedi fabrikasında da incelemelerde bulunma fırsatı yakaladıklarını da ifade ederken, bu ziyaretlerle hem fabrika organizasyonu hem de üretim teknolojilerinin (ham madde depolama, talaşlı/talaşsız parça imalatı, kaynak, boyama, grup/ana montaj vs) yerinde
görülmesi ve değerlendirilmesi açısından oldukça bilgilendirici olduğunu dile getirdi. TARMAKBİR organizasyonundaki teknik gezilerin bundan sonra da genelden daha özele inerek, örneğin toprak işleme makineleri veya hayvancılık ekipmanları gibi daha alt gruplara özel bir şekilde devam etmesini planladıklarını vurgulayan TARMAKBİR Genel Sekreteri M. Selami İleri ise “TARMAKBİR olarak makine sektöründe yine örnek olmaya, ilkleri gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Son dört yılda tarımsal mekanizasyon sektöründe marka olmuş 19 küresel markanın 22 fabrikasını gezdik. Sanayicilerimiz burada kendilerini gerek fabrika organizasyonu, gerekse üretim teknolojileri anlamında kıyaslama şansı buluyor” değerlendirmesinde bulunurken, 2017-2018 dönemi için Fransa ve Japonya’ya yönelik programlar oluşturulması için çalışmalara devam ettiklerinin altını çizdi.
TARMAKBIR YÖNETIM KURULU BAŞKANI ŞENOL ÖNAL: “KÂR AMACI GÜTMEYEN DEULA’NIN ORGANIZASYON YAPISI VE FAALIYETLERI, TÜRKIYE TARIM MAKINELERI SEKTÖRÜ IÇIN DE IYI BIR MODEL OLABILIR.”
25
gündem
YILDIZLI PROJELERE TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NDEN DESTEK Türkiye’nin Makinecileri’nin de sponsorları arasında bulunduğu Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE Öğrenci Kulübü’nün 29 Mayıs tarihinde “Fikrini Geleceğe Taşı” sloganıyla düzenlediği Yıldızlı Projeler 2017 Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu.
Y
ıldız Teknik Üniversitesi IEEE Öğrenci Kulübü tarafından YTÜ Teknopark ve Teknoloji Transfer Ofisi desteğiyle bu sene 9’uncu kez gerçekleştirilen Yıldızlı Projeler Yarışması 2017’de ön eleme sonrasında finale kalan 12 proje, YTÜ Davutpaşa Kampüsü Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen yarışmada jürinin karşı-
26
sına çıktı. Düzenlenen ödül törenine YTÜ Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin’in yanı sıra çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. BİLİM VE SANAYİ KURULU ÇOK SAYIDA PROJEYİ DEĞERLENDİRDİ Dört farklı proje konusu çerçevesinde gerçekleştirilen yarışmanın ana amacı; Türkiye’de Ar-Ge ve inovas-
yon kültürünün oluşması için çalışmak, sanayinin güncel sorunlarına çözüm üretecek projelerin geliştirilmesini teşvik ederek üniversite-sanayi işbirliğine farklı bir boyut kazandırmak ve üniversite öğrencilerinin projelerinin yüksek katma değerli ürünlere dönüşmesinde rol almak şeklinde açıklanıyor. Projelerin değerlendirmesini, üniversitelerin yetkin akademisyenlerinden
gündem oluşan bilim kurulu ile başarılı sanayicilerin bir araya geldiği sanayi kurulu birlikte yaptı. Bu sayede üniversite-sanayi işbirliği Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bir kez daha hayata geçti. Final gününde “Melek Yatırımcılar” da proje sahiplerini yakından takip etti. Yapılan değerlendirmede büyük ödülü kazanan dört proje şöyle sıralandı: Bilişim, elektrik, telekomünikasyon ve yazılım uygulamaları alanında Yıldız Teknik Üniversitesi’nden “The Awakening” ile Mustafa Yiğit Sert. Elektrik, yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği kalitesi alanında Namık Kemal Üniversitesi’nden “Sinek” ile Enes Irmak. Makine, mekatronik, robotik ve otomasyon alanında Celal Bayar Üniversitesi’nden “Yeni Nesil Ultrasonik Kurutucu” ile Ömer Beşikçi. Sağlık, gıda, biyoteknoloji, metalurji ve malzeme uygulamaları alanında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden “Engelsiz Klavye” ile Samet Ayaltı. Makine, mekatronik, robotik ve otomasyon alanında Türkiye’nin Makinecileri Birincilik Ödülü’nü kazanan Ömer Beşikçi’ye ödülünü, MAİB ve Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ağrikli takdim etti. “DESTEĞİMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ” Konu hakkında değerlendirmede bulunan MAİB ve Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, Türkiye’nin uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü, ileri teknoloji üreten ve geliştiren yenilikçi bir modelle üst seviyeye çıkarmak için çalıştıklarını belirterek şunları söyledi: “Yetenekli gençlerin yeni bir şeyler üretmenin keyfini yaşayabilecekleri, bilgi ve deneyimlerini katma değe-
Yıldızlı Projeler Yarışması’na MAİB’i temsilen Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ağrikli katıldı re dönüştürebilecekleri yegâne alanların başında sanayi geliyor. Türkiye’nin Makinecileri olarak başta kadınlar olmak üzere kalifiye insan kaynağının sektörümüzü daha çok tercih etmesi için çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Yıldızlı Projeler Yarışması gibi öğrencilerin girişimci ruhunu ateşleyecek projelere de ağırlık verilmesi gerektiğinin bilincindeyiz. Gençlerimize sunulan imkânların ve eğitim olanaklarının iyileştirilmesi, eğitim kalitesinin artırılması ve şirketlerin yetişmiş çalışanların yanında yeni mezunlara da iş olanağı sunması için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz.”
MAKINE, MEKATRONIK, ROBOTIK VE OTOMASYON ALANINDA TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI BIRINCILIK ÖDÜLÜ’NÜ KAZANAN İSİM ÖMER BEŞIKÇI OLDU.
27
gündem
ERASMUS+ PROGRAMININ SON DURAĞI ANKARA VE KONYA Türkiye Ulusal Ajansı tarafından 2015-2017 yılları için hibelendirilen ”Makine Sektöründe Üretim Tekniklerinde Modern Yaklaşımlar” isimli AB projesinin faaliyetleri kapsamında proje ortağı DPIN ile (Aşağı Silezya Bölgesi İnovasyon ve Bilim Parkı Yönetimi) Ankara ve Konya’da 22-24 Mayıs’ta “Üretimde Kaynak Verimliliği Optimizasyonu” konulu atölye çalışması gerçekleştirildi.
PROJE HAKKINDA
A
tölye faaliyeti kapsamında proje ortağı olan sektörde, farklı ve yenilikçi optimizasyon teknikleri uygulayan Dora, Nace, Konsantaş ve Hidrotur firmaları ziyaret edildi. ODTÜ Teknokent ve Bilkent Cyberpark’ta da yetkililer tarafından yapılan sunumlara katılan heyetler geleceğe yönelik işbirliği faaliyetleri için karşılıklı görüş alışverişlerinde bulundu. Etkinlikler çerçevesin-
de DPIN uzmanları, Almanya’da 6-10 Mart 2017 tarihlerinde düzenlenen yenilikçi optimizasyon teknikleri konulu eğitimler sırasında edinilen bilgiler ve tecrübeler ışığında projenin fikri çıktılarına yönelik çalışmalar da gerçekleştirdi. Polonya ve Türkiye’den teknoloji geliştirme bölgesi yöneticilerinin bir araya gelmesiyle birlikte teknolojik gelişme alanında altyapı ve kapasite oluşturulmasına yönelik çeşitli görüşmeler de gerçekleştirildi.
ERASMUS+ programı kapsamında, “KA2 Yenilik ve İyi Uygulamaların Değişimi için İşbirliği-Stratejik Ortaklıklar Mesleki Eğitim” başlıklı, “Modern Approaches For Manufacturing Technologies in Machinery Sector” AB projesi, üç ülkenin ortaklığıyla yürütülüyor. MAİB üyeleri arasından seçilen 10 Türk firmasıyla birlikte, Almanya’dan otomotiv ve makine mühendisliği alanında özel ve kamu sektörleri için Ar-Ge faaliyetleri yürüten Fraunhofer Makine Ekipmanları ve Şekillendirme Teknolojileri Enstitüsü (Fraunhofer Institute for Machine Tools and Forming Technology – Fraunhofer IWU) ve Polonya’dan da Aşağı Silezya Bölgesi İnovasyon ve Bilim Parkı (Dolnoslaski Park Innowacjı i Nauki S.A.-DPIN) projenin diğer ortakları arasında yer alıyor. Projenin genel yapısı; projenin ortakları olan ve MAİB üyeleri arasından seçilen 10 Türk firmasının Almanya’da, eğitim ihtiyaç analizi sonucu öne çıkan “Endüstri 4.0 Başta Olmak Üzere Modern Üretim ve Üretimde Tasarım Teknikleri (2016)” ve “Üretimde Kaynak Verimliliği Optimizasyonu (2017)” adlı iki başlıkta kısa dönemli eğitim almaları, akabinde Polonya ile Türkiye’de gerçekleşecek ve Polonya ortağının katılacağı firma ziyaretleriyle bilgi alışverişi kapsamındaki atölye çalışmalarıyla işbirliği zincirinin sağlanması biçiminde tanımlanıyor.
29
gündem
YÜZDE 15 ARTIK MECBURİ “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 1 Temmuz 2017 tarih ve 30111 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun çerçevesinde, uygulamada makinelerin de büyük bir bölümünün dâhil olduğu kamu alımlarında yerli malı teklif eden istekliler lehine önemli değişiklikler getirildi.
M
akine sanayisi ürünlerinin iç piyasada kullanımına sağlayacağı destek bakımından önem taşıyan ve kamuoyunda “Üretim Reform Paketi” olarak adlandırılan söz konusu Kanun, sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi yönünden diğer birçok düzenlemeyi de beraberinde getiriyor. Kanun’un amacı dâhilinde başta OSB ile endüstri bölgelerinin kurulması,
30
yüksek öğretim uygulamaları ve üniversitelerin Ar-Ge faaliyetlerindeki etkinliklerinin artırılması, ürünlere ilişkin teknik mevzuatın hazırlanması ve uygulanmasına ile sanayi sicil düzenlemeleri gibi konularda önemli değişikliklere gidildi. “YERLİ SANAYİCİYE YERLİ MAKİNE YAKIŞIR” MAİB ve Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalga-
kıran kamu ihalelerinde makine, malzeme ve ekipmanın yerli malı olması şartını getiren düzenlemenin Türk sanayisinin gücüne güç katacağını belirterek şunları söyledi: “Reel sektörün finansman olanaklarının arttığı bir süreçte, iç piyasadaki talebin garanti altına alınması, yerli üreticiyi cesaretlendiren bir düzenleme oldu. Bu uygulamayla, uluslararası markalaşma yönünde önemli adımlar atan Türk makinesinin yurt içi pazarda da
gündem
ADNAN DALGAKIRAN: “REEL SEKTÖRÜN FINANSMAN OLANAKLARININ ARTTIĞI BIR SÜREÇTE, IÇ PIYASADAKI TALEBIN GARANTI ALTINA ALINMASI YERLI ÜRETICIYI CESARETLENDIREN BIR DÜZENLEME OLDU.”
önü açılacak. Yerli makinenin tercih edilmesi dış ticaret açığının azaltılmasının yanında, sanayicimize yeni yatırımlar yapma konusunda da bir teşvik olacak. Yatırımların artması ve yurt içindeki işbirliklerinin güçlenmesi, inanıyoruz ki bir bütün olarak Türkiye sanayisinde kaldıraç etkisi yaratacak.” Yılın ilk çeyreğinde yakalanan yüzde 5’lik büyümeyi sürdürülebilir kılmanın yolunun sanayiye yapılan yatırımların devam etmesine bağlı olduğunun altını çizen Dalgakıran, “Türkiye’nin Makinecileri olarak, sektörümüzün ihracatta rekabetçi bir ivme kazanabilmesi için iç pazarda da yerli makine alımını teşvik edici önlemler alınması gerektiğini her fırsatta vurguladık. Başta Devlet Malzeme Ofisi olmak üzere, kamu ve kamu destekli makine ve teçhizat alımlarında yerli üretimin desteklenmesi önemli ama unutmayalım ki yerli sanayiciye de yerli makine yakışır. Bu noktada beklentimiz Hazine Garantili kredilerin ve KOSGEB, Eximbank ile TİKA gibi kamu kuruluşlarının verdiği desteklerin de yerli makine alımlarını zorunlu hale getirici şekilde tanzim edilmesidir” dedi.
ri alınarak orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen ve Kurum tarafından ilan edilen listede yer alan malların ihalelerinde, yerli malı teklif eden istekliler lehine yüzde 15 oranında fiyat avantajı sağlanması mecburidir. Yerli yazılım ürünü teklif eden istekliler lehine de yüzde 15 oranında fiyat avantajı sağlanması mecburidir. d) Yapım işlerinde kullanılacak makine, malzeme ve ekipman ile yazılımın tamamının veya belli bir kısmının yerli malı olması şartı getirilebilir. Ancak, malzemelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, makinelere ve ekipmanlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta düşük, orta yüksek ve yüksek teknolojili makine, malzeme ve ekipman arasından belirlenen, Kurum tarafından ilan edilen listede yer alan ve ihale konusu işte kullanılacak makine, malzeme ve ekipmanın yerli malı olması şarttır.”
YENİ DÜZENLEMELER YÜRÜRLÜĞE GİRDİ Söz konusu kanunun 74’üncü maddesi ise şu şekilde: “MADDE 74–4734 sayılı Kanunun 63’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı fıkraya (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut (d) ve (e) bentleri (e) ve (f) bentleri olarak teselsül ettirilmiştir. c) Mal alımı ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine, yüzde 15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanabilir. Ancak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşle-
31
gündem
İSO VE TİM’İN ARAŞTIRMALARINDA MAKİNECİLER İLK SIRADA İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasında, Makine İhracatçıları Birliği üyesi 70 firma yer aldı. Öte yandan Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından 2016 yılsonu verilerine göre açıklanan İlk 1000 İhracatçı Firma Araştırması’nda da Birlik üyesi 105 firma kendine yer buldu.
I
stanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yayınlanan Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) üyesi 70 firma bulunuyor. İlk 10’da da MAİB üyesi üç kuruluşun yer aldığı listede, Birlik üyesi firmaların 2016 yılında üretimden satışları net 84,4 milyar TL olarak gerçekleşirken bu oranın geçtiğimiz yıl 11,4 milyar dolar seviyesinde olduğu açıklandı. Üye firmalarının Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içindeki etkinliğinden büyük mutluluk duyduklarını belirten MAİB Yönetim Kurulu Baş-
kanı Adnan Dalgakıran, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içerisinde daha fazla makine üreticisinin yer almasını arzu ettiklerini kaydetti. “ARAŞTIRMA SEKTÖRÜN STRATEJİK ÖNEMİNİ DE GÖSTERİYOR” Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıkladığı “İlk 1000 İhracatçı Firma Araştırması”nda da MAİB üyesi 105 firma yer alırken aynı zamanda listedeki ilk 10 firmanın dördü de Birlik üyesi. 2016 yılsonu itibarıyla toplam ihracat hacmi 18,5 milyar TL olarak açıklanan MAİB üyeleri, listedeki toplam
ihracatın yüzde 23’ünü gerçekleştirdi. Makine ihracatçılarının ilk 1000 listesindeki ağırlığının, sektörün ülke ekonomisi için stratejik önemini açık bir şekilde ortaya koyduğunu vurgulayan Adnan Dalgakıran, “İhracat, dış ticaret açığının kapatılması ve ülke ekonomisinin büyümesinden, toplumsal kalkınma ve refahın sağlanmasına kadar her derde deva bir reçete. Ama bu reçetenin hızlı etki edebilmesi için asıl önemli olan yüksek teknolojili, verimli ve kaliteli imalatla dünyaya açılmak. Türkiye’nin Makinecileri olarak ülkemiz adına bu sorumluluğu üstleniyoruz. Yüksek teknolojili makineler ihraç ederek, yurt içinde yerli makine teknolojilerinin tercih edilmesini sağlayarak hem ihracatı artırmaya hem de ithalatı azaltmaya çalışıyoruz. Bu çabamızın sonucunda, TİM’in İlk 1000 İhracatçı Firma Araştırması’na Birliğimiz üyesi 105 firmanın girdiğini görmek son derece büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı. Hedefimiz, 2017 yılsonu sonuçları açıklandığında makine ihracatçıları olarak listede daha kalabalık olmak” dedi.
33
YERLİ ÜRETİM CNC TAKIM TEZGAHLARI
Yüksek Verimlilik & Üretkenlik için Tasarlandılar
TT - 850
TT - 550
TT - 250
İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 1000 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)
İş Mil : 6” (A2-5) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 500 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)
İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 300 mm Taret Sayısı : 1 (12 Takım)
İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi bölgesi 2. Sanayi Cad. No:7 Tuzla - 34953 İSTANBUL / TÜRKİYE T: +90 216 593 19 90 F: +90 216 593 19 99 www.smbcnc.com info@smbcnc.com www.smbcnc.com info@smbcnc.com
gündem
POMSAD, CEIR’İN YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİNE YENİDEN SEÇİLDİ Belçika’nın başkenti Brüksel’de 9 Haziran’da gerçekleştirilen CEIR Genel Kurul’unda POMSAD Başkan Yardımcısı Nurdan Yücel Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçildi.
A
vrupa Vana ve Armatür Sanayicileri Derneği’nin (CEIR) iki gün süren Senelik Toplantısı’nın ilk gününde gerçekleştirilen genel kurul oturumunda, dernek temsilcilerinin oylarıyla iki yıl boyunca görev yapacak isimler belirlendi. Genel kurul sonrasında CEIR Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçilen isimlerden biri de POMSAD Başkan Yardımcısı Nurdan Yücel oldu. Yücel, yeni dönemde CEIR Yönetim Kurulu’nda POMSAD’ı temsil edecek. MAKFED üyesi ve Türk makine sektörünün önemli üreticilerinin çatı derneği olan Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD), Avrupa’da uzun yıllardır muadili derneklerde üyeliğe sahip ve bu derneklerin yönetim kadrolarında söz sahibi. POMSAD Genel Sekreteri Gökhan Sezer Türktan, 1996 yılında kurulan POMSAD’ın söz konusu tarihten itibaren Avrupa’da temsili kendisine hedef edindiğini ifade ederken, bu doğrultuda 2001 yılında EUROPUMP’a (Avrupa Pompa İmalatçıları Derneği) üye olduklarını ve o tarihten bu yana da İcra Kurulu Üyesi olduklarını söylüyor. POMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu’nun 2015 yılında EUROPUMP Başkanlığı’na seçildiğini ve bu yılın Mayıs ayında görevini devrederek Önceki Başkanlık görevini üstlendiğini de anımsatan Türktan, EUROPUMP’un 1960 yılında kurulan ve 17 ülke derneğini çatısı altında toplayan bir üst kurum, ülke derneklerini çatısı altında topladığı için aslında bir federasyon olduğunu da vurguluyor: “14 AB üyesi ülke derneğinin yanı sıra Türkiye, Rusya ve İsviçre ülke dernekleri üyelerini de bünyesinde toplayan
EUROPUMP’a üye pompa üreticisi firmaların sayısı 450 civarında. Söz konusu firmalar 100 bin kişi çalıştırıyor ve üretimleri de 11 milyar euro seviyesindedir. EUROPUMP, Avrupa’da bu sektörü temsil eden tek sivil tepe örgütüdür”. “CEIR, AVRUPA’DA VANA SEKTÖRÜNÜ TEMSİL EDİYOR” Gökhan Sezer Türktan, vana sektöründe ise 2003 yılında CEIR’e üye olduklarını, 2005 yılından bu yana da POMSAD’ın bu derneğin Yönetim Kurulu’nda yer aldığını hatırlatıyor. 2011-2013 yılları arasında POMSAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı olan Bülent Hacıraifoğlu’nun CEIR Başkanlığı görevini başarıyla yürüttüğünü de anımsatan Türktan, CEIR’in 1959 yılında kurulan ve aynı EUROPUMP gibi ülke derneklerini içerisinde barındıran ve Avrupa’da vana sektörünü temsil eden bir üst kurum olduğunun altını çiziyor. POMSAD’ın Avrupa’daki üyeliklerinde iki yönlü görevi olduğuna da dikkat çeken Türktan, hem Avrupa’da neler olduğunu, mevzuatlarda ne gibi değişikliklerin öngörül-
düğünü ve bu anlamda üreticilerin nelere dikkat etmesi gerektiğini görebildiklerini ve Türkiye’deki sektörü bu gelişmelere göre yönlendirebildiklerini hem de Avrupa’daki temsilcilere Türkiye’de neler olduğunu ve hangi noktalarda öne çıkabildiğimizi anlatabildiklerini ifade ediyor. 11 ülke derneğini çatısı altında toplayan CEIR’in 2018 yılı Senelik Toplantı ve Genel Kurulu İtalyan AVR derneğinin ev sahipliğinde 6-9 Haziran 2018 tarihlerinde İtalya’da gerçekleştirilecek.
CEIR 2017-2019 YÖNETİM KURULU Ugo Pettinaroli Başkan, İtalya Carlos Velazquez Başkan 1. Yard. Portekiz Pascal Vinzio Önceki Başkan, Fransa Alexey Babichev Üye, Rusya Marco Caleffi Üye, İtalya Michael Huck Üye, İsviçre Antonio Pardal Üye, İspanya Benoit Smagghe Üye, Fransa Rui Veloso Üye, Portekiz Nurdan Yücel Üye, Türkiye
35
kapak
SANAYİNİN REKABET GÜCÜNE DOĞRUDAN ETKİ EDEN ÖNEMLİ ARAÇLARDAN BİRİ OLAN TASARIM KONUSU, SON DÖNEMDE DÜNYANIN BİRÇOK GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKESİNDE OLDUĞU GİBİ TÜRKİYE’DE DE DAHA FAZLA GÜNDEM OLUŞTURUYOR. TÜRKİYE’DE DEVLET NEZDİNDE TASARIM FARKINDALIĞI SON YILLARDA BELİRGİN BİR ŞEKİLDE ARTMAYA BAŞLARKEN, GEÇTİĞİMİZ YIL YAYIMLANAN AR-GE REFORM PAKETİ İLE HAYATIMIZA GİREN VE KOBİ’LERİN DE AR-GE POTANSİYELLERİNİ HAYATA GEÇİRMELERİNE OLANAK SAĞLAYAN AKREDİTE TASARIM MERKEZLERİNİN SAYISI HIZLA ARTMAYA DEVAM EDİYOR.
36
Tasarım Sunum
Sunum_Taslak_01
37
kapak
S
on yıllarda sıklıkla telaffuz edilen bir kavram olan orta gelir-orta teknoloji tuzağı ile Türkiye’nin bu orta seviye eşiğini atlaması için yapması gerekenler pek çok platformda tartışılıyor ve konu üzerinde çok sayıda çalışma yürütülüyor. Bu çalışmalar tasarruf oranlarının yükseltilmesi, imalat sanayisinin milli gelir içindeki payının artırılması, eğitim politikasının gözden geçirilmesi, ArGe ve tasarım süreçlerinin geliştirilmesi gibi konuları da beraberinde gündeme getiriyor. Ar-Ge ve inovasyonun günümüzde rekabetin vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmesinden hareketle; etkin Ar-Ge teşvikle-
38
ri ile sanayisini destekleyen ülkeler “Dünya Rekabet Sıralaması”nda en üst seviyelerde yer alırken, Türkiye’de sürdürülen Ar-Ge çalışmaları da yavaş yavaş ülke ekonomisine katma değer yaratıyor, uluslararası pazarda rekabet gücümüzü artıracak ileri teknoloji içeren ürünler ortaya koymaya devam ediyor. Diğer yandan, sanayinin rekabet gücüne doğrudan etki eden önemli araçlardan biri olan tasarımlar, son dönemde dünyanın birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de daha fazla gündem oluşturuyor. Tasarımların ürünlere katma değer sağlayarak pazardaki satış değerlerini artırma ve konumlarını güçlendirmedeki rolü, fir-
26814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile oldu. Özel sektörde tasarım yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için ürün veya ürünlerin işlevselliğini artırma, geliştirme, iyileştirme ve farklılaştırmaya yönelik yenilikçi faaliyetlerin hız kazanması, tasarım personeli ve nitelikli iş gücü istihdamının yukarıya çekilmesini desteklemek ve teşvik etmek amacıyla hazırlanan bu Kanun’un uygulanmasına ilişkin yönetmelik ise ilk olarak 31 Temmuz 2008 tarih ve 26953 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Süreç içerisinde oluşan ihtiyaçlara göre güncellenen son mevzuat da 26 Şubat 2016 tarih ve 29636 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Ar-Ge Reform Paketi olarak da anılan, 6676 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’dur. Bu kapsamda 5746 sayılı Kanun’un adı Araştırma Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun olarak değiştirilirken, Kanun 1 Mart 2016 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu Kanun’a ilişkin uygulama yönetmeliği ise 10 Ağustos 2016 tarih ve 29797 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Güncel ihtiyaçlar doğrultusunda revize edilen 5746 sayılı Kanun’un ilk yürürlüğe girdiği 2008’den itibaren aslında Türkiye’de çok sayıda akredite Ar-Ge merkezi kurulmuş ve bu merkezlerde geliştirilen projeler, katma değerli üretime de dönüşerek ülke ekonomisine hedeflenen katkıları sağlamayı başarmıştı. Ancak KOBİ ölçeğinde Ar-Ge merkezi kurulmasının zor ve maliyetli olması nedeniyle ortaya atılan “Tasarım merkezleri”nin kurulması fikri ise revize edilen 5746 sayılı Kanun ile
TASARIM MERKEZLERI, 10 AĞUSTOS 2016’DA REVIZE EDILEN 5746 SAYILI KANUN ILE KURULMAYA BAŞLANDI. 2016 YILI SONA ERMEDEN IKI FIRMA BILIM, SANAYI VE TEKNOLOJI BAKANLIĞI’NDAN AKREDITASYON ALARAK TÜRKIYE’NIN ILK TASARIM MERKEZLERI OLARAK ÇALIŞMALARINA BAŞLADI.
TÜRKİYE’DEKİ TASARIM MERKEZLERİ SAYISI maların kârlılık oranları üzerindeki etkisi gibi hususlar tasarıma olan ilgiyi önemli ölçüde artırıyor. Nitekim birçok ülke de sanayilerinin rekabet gücünü yükseltmek amacıyla tasarıma yönelik strateji ve politikalar geliştiriyor ve uygulamaya alıyor. TÜRKİYE’DE TASARIM KÜLTÜRÜNÜN HUKUKİ ALTYAPISI Türkiye’de devlet nezdinde tasarım farkındalığı 2000’li yıllardan sonra belirgin bir şekilde artmaya başladı. Türkiye’de Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi, tasarımın gelişimine yönelik politika ve stratejilerin oluşturulması amacıyla atılan ilk adım 12 Mart 2008 tarih ve
TASARIM MERKEZLERİNİN İL BAZINDA DAĞILIMI
İstanbul 19 Denizli 16 İzmir 10
Bursa 6 Kocaeli 1 Manisa 1
TASARIM MERKEZLERİNİN SEKTÖREL DAĞILIMI
Tekstil 17 Makine ve Teçhizat İmalatı 11 İnşaat 6 Otomotiv Yan Sanayi 3 İmalat Sanayi 2 Mobilya 2 Elektronik 2 Dayanıklı Tüketim Malları 1 Otomotiv Tasarımı ve Mühendislik 1 Demir ve demir dışı metaller 1 Telekomünikasyon 1 Seramik ve refrakteri 1 Enerji 1 Otomotiv 1 Madencilik 1 Bilgisayar ve İletişim Teknolojileri 1 Savunma Sanayi 1 TOPLAM 53
39
kapak
“AR-GE REFORM PAKETİ ÖNEMLİ FIRSATLAR SUNUYOR”
Dr. Faruk ÖZLÜ Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
“Türkiye’nin gelişmiş ülkelerle arasındaki farkı kapatmasını sağlayacak en önemli husus, bilim ve teknolojide sağlayacağımız ilerlemedir. Özel sektörün Ar-Ge ve inovasyon kültürünü, beceri ve kapasitesini artırması, ekonomik ve sosyal hedeflerimize ulaşmamızda kilit bir rol üstlenecek. Kamu olarak, özel sektörün bu alanlardaki yetkinliğini artırmak için değişik destek programlarını ve mekanizmalarını geliştiriyor, uyguluyor ve bunları da sürekli güncelleyerek iyileştiriyoruz. Ar-Ge Reform Paketi ile Ar-Ge ve yenilik ekosistemini geliştirecek pek çok yeni düzenleme getirdik. Bu düzenlemelerin başında tasarım faaliyetlerinin de Ar-Ge faaliyetleri gibi destek kapsamına alınması geliyor. Siparişe göre Ar-Ge ve tasarım faaliyetleri, rekabet öncesi işbirliği projelerinin desteklenmesi ve tasarım tescil desteği gibi yeni uygulamalar, önemli fırsatları da beraberinde getiriyor.”
40
gerçekleşti. Kanun’un 10 Ağustos 2016’da yürürlüğe girmesinden kısa süre sonra ilk tasarım merkezi başvuruları alınmaya başlanırken, 2016 yılı sona ermeden iki firma Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan akreditasyon alarak Türkiye’nin ilk tasarım merkezleri olarak çalışmalarına başladı. Haziran 2017 itibarıyla Türkiye’deki tasarım merkezlerinin sayısı 53’e yükseldi. Sektörel değerlendirmede tekstil sektöründeki tasarım merkezlerinin sayısı 17’ye ulaşırken, makine ve teçhizat imalatı ise 11 tasarım merkezi ile ikinci sırada yer alıyor. Otomotiv, otomotiv yan sanayisi, imalat sanayisi, dayanıklı tüketim malları ve savunma sanayisindeki tasarım merkezlerinin makine ve teçhizat sektörleriyle yakın ilişkisi değerlendirildiğinde, toplam tasarım merkezleri içerisinde makine imalat sektörüne yönelik tasarım merkezi sayısının 20’ye
ulaştığını söylemek mümkün. Diğer yandan uzmanlar, bu sayının ilerleyen dönemlerde daha da hızlı artacağı konusunda görüş bildiriyor. “KATMA DEĞER OLMADAN HEDEFLENEN NOKTAYA VARAMAYIZ” Ar-Ge ve tasarım merkezleri arasındaki temel farklarla ilgili bilgi veren Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz, en temel farkın kişi sayısında ortaya çıktığını söylüyor. Yılmaz, “Tasarım merkezi 10 kişi, Ar-Ge merkezi ise 15 kişi ile kurulabiliyor. Ar-Ge’de bilgi dağarcığının artırılması ve üretilen bilginin yeni süreç/sistem/uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması ve bilimsel esaslar, sistematik temel çerçevesinde olması gerekiyor. Tasarımda ise ürünlerin işlevselliğini artırma, geliştirme, iyileştirme,
TASARIM MERKEZİ NEDİR? AR-GE MERKEZİ İLE ARALARINDAKİ FARKLAR NELERDİR? Tasarım merkezlerinde tam zamanlı olarak çalışan en az 10 tasarım/Ar-Ge personeli istihdam edilmesi gerekirken, Ar-Ge merkezi başvurularında bu sayı 15’e çıkıyor. Ancak firmaların Ar-Ge merkezi mi yoksa tasarım merkezi mi olmaları konusundaki ayrım ve karar verme süreçleri çok önemli. Tasarım faaliyeti bir ay, Ar-Ge sürecinin ise üç yıl sürebileceğinden hareketle, tasarım merkezlerinde tasarımdan sonraki bu uzun Ar-Ge süreçlerindeki teşvik ve muafiyetlerden faydalanılamayacağını akılda tutmakta yarar var. Eğer projeler tasarımdan başlayıp prototip çıkacak şekilde süreçler içeriyorsa, Ar-Ge merkezine başvuru daha uygun olabilir.
TASARIM - AR-GE MERKEZLERİNİN SORUMLULUK ALANLARI Kavramsal Tasarım
Kalıp vb... Tasarım
Tasarım/ Çizim
Test Ürün Prototipi 3. Taraf Testler
Tasarım Revizyon/ Doğrulama
Hızlı Prototipler
Test Deneme Üretimi Saha Testleri
“BAŞVURULARDA MAKİNE SEKTÖRÜ BİLİNÇLİ”
Nihai Ürün Seri Üretim
Geçici Kalıplar
Tasarım Merkezi Ar-Ge Merkezi
farklılaştırma yaratması gerekiyor. Tabii ki ikisinin de katma değer ve rekabet avantajı yaratma potansiyeli olması gerekli” diyor. Tasarım daha çok modacı veya mobilyacılara hitap ediyor gibi görünse de aslında makine sektörü için de çok uygun olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Sektörümüzde var olan makine elemanları ile tasarım yaparak çözüm üreten firmalar da var. Örneğin sistem tasarlayanlar hidrolik firmaları buna verilebilecek
en iyi örneklerden. Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin sayısının artması ile bu yönde bir farkındalık oluşuyor” diyerek Türkiye’de katma değerli imalat olmadan hedeflenen yere varılamayacağının anlaşıldığını söylüyor. Tasarım merkezlerine verilen desteklerle sanayicilerin, katma değerli üretim yolunda daha hızlı ilerleyeceğini ifade eden Yılmaz, “Bu anlamda patent sayılarında artış olmasını bekliyorum. Aslında en az farkın burada ola-
Sevda KAYHAN YILMAZ Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Üyesi
“Ar-Ge ve tasarım merkezleri arasındaki temel fark, personel sayısında kendini gösteriyor. Tasarım merkezi 10 kişi, Ar-Ge merkezi ise 15 kişi ile kurulabiliyor. Diğer taraftan Ar-Ge’de bilgi dağarcığının artırılması ve üretilen bilginin yeni süreç/sistem/ uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması ve bilimsel esaslar, sistematik temel çerçevesinde olması gerekiyor. Tasarımda ise ürünlerin işlevselliğini artırma, geliştirme, iyileştirme, farklılaştırma yaratması gerekiyor. Tabii ki ikisinin de katma değer ve rekabet avantajı yaratma potansiyeli olması bir diğer önemli konu. Tasarım merkezleri konusundaki başvurularda genellikle makine sektöründe bilinçli bir ilerleyiş söz konusu. Halihazırda özkaynakla veya ulusal destekle proje yapanlar var. Diğer taraftan birçok firma da tasarım merkezi olarak akredite olabileceğini bildiği halde başvuruda bulunmuyor. Söz konusu kriterlerin çoğunu zaten halihazırda yerine getiriyorlar.”
41
kapak
AR-GE VE TASARIM MERKEZLERİNE SAĞLANAN İNDİRİM, İSTİSNA, DESTEK VE TEŞVİKLER AR-GE VE TASARIM İNDİRİMİ: Ar-Ge ve tasarım merkezleri, proje faaliyetleri kapsamında yaptıkları harcamaların yüzde 100’ünü Kurumlar Vergisi matrahından indirebilmektedir. GELİR VERGİSİ STOPAJI TEŞVİKİ: Kanun kapsamındaki Ar-Ge, destek ve tasarım personelleri için gelir vergisi stopajı teşvik oranlarında; doktoralı olanlar veya temel bilimlerden (Matematik, fizik, kimya ve biyoloji) birinde en az yüksek lisans derecesine sahip olanlar için yüzde 95; yüksek lisanslı olanlar ile temel bilimler alanlarından birinde lisans derecesine sahip olanlar için yüzde 90; diğerleri için yüzde 80 oranında indirim sağlanıyor. SİGORTA PRİMİ İŞVEREN HİSSESİ DESTEĞİ: Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, çalışan Ar-Ge personeli ile destek personelinin; tasarım merkezlerinde çalışan tasarım ve destek personelinin, Kanun kapsamındaki faaliyetleri karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı; Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır. Sigorta pri-
mi işveren hissesi desteğinden yararlanacak olan destek personelinin tam zaman eşdeğer sayısı toplam TZE Ar-Ge veya tasarım personeli sayısının yüzde onunu aşamaz. Destek personelinin toplam TZE Ar-Ge veya tasarım personeli sayısının yüzde onunu aşması hâlinde, brüt ücreti en az olan destek personelinin ücretinden başlamak üzere sigorta primi işveren hissesi teşviki uygulanır. Brüt ücretlerin aynı olması hâlinde, sigorta primi işveren hissesi teşviki uygulanacak destek personeli işverence belirlenir. DAMGA VERGİSİ İSTİSNASI: Ar-Ge ve tasarım merkezleri için bu Kanun kapsamındaki her türlü Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile tasarım faaliyetlerine ilişkin olarak düzenlenen kâğıtlardan damga vergisi alınmaz. GÜMRÜK VERGİSİ İSTİSNASI: Kanun kapsamında yürütülen Ar-Ge, yenilik ve tasarım projeleri ile ilgili araştırmalarda kullanılmak üzere ithal edilen eşya, gümrük vergisi ve her türlü fondan, bu kapsamda düzenlenen kâğıtlar ve yapılan işlemler damga vergisi ve harçtan istisnadır.
cağını düşünüyorum. Asıl farklılaşma, lisansüstü ve doktora yapan personelin sanayideki sayısının artması ile kendini gösterecek. Böylece, üniversite-sanayi işbirliği olumlu şekilde ilerleyecek. Sempozyumlarda artık sanayiciler de boy gösterecek. Ulusal ve uluslararası kaynaklı projelere başvuran nitelikli firma sayısı artacak” şeklinde konuşuyor. Tasarım merkezleri konusundaki başvurularda genellikle makine sektöründe bilinçli bir ilerleyişin olduğunu dile getiren Yılmaz sözlerine şöyle devam ediyor: “Halihazırda özkaynakla veya ulusal destekle proje yapanlar var. Birçok firma da tasarım merkezi olarak akredite olabileceğini bildiği halde başvuruda bulunmuyor. Bu konuya yatırım gerçekleştirmiş, Ar-Ge ve tasarım yapmakta olan firmalar için istenenler esasında çok basit. Söz konusu kriterlerin çoğunu zaten halihazırda yerine getiriyorlar.” “ENDÜSTRİYEL TASARIM AĞIRLIĞINI ARTIRIYOR” Tasarım denildiğinde akıllara moda kavramının geldiğini belirten MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır, öyle ki tekstil ve hazır giyim sanayisinin tamamen bu kavram etrafında şekillendiğine dikkat çekiyor. Bakır, “Aynı ol-
42
Kaynak: Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
TEMEL BİLİMLER DESTEĞİ: Temel bilimler alanlarında en az lisans derecesine sahip Ar-Ge personeli istihdam eden Ar-Ge merkezlerine, bu personelin her birine ödedikleri aylık ücretin o yıl için uygulanan asgari ücretin aylık brüt tutarı kadarlık kısmı, kamu personeli hariç olmak üzere iki yıl süreyle, Bakanlık bütçesine konulacak ödenekten karşılanır. Bu kapsamda; her bir Ar-Ge merkezinde destekten yararlanacak personel sayısı, ilgili ayda Ar-Ge merkezinde istihdam edilen toplam personel sayısının yüzde 10’unu geçemez. Bu sayının küsuratlı çıkması halinde sayı tama iblağ edilir. Bu destekten yararlanılabilmesi için istihdam edilecek personelin 1/3/2016 (dâhil) tarihinden sonra işe alınması ve ilgili işletmede ilk kez istihdam edilmesi esastır. ∫ Ar-Ge veya tasarım merkezleri tarafından siparişe dayalı olarak yürütülen Ar-Ge veya tasarım faaliyetlerine ilişkin olarak yapılan harcamaların sadece yüzde 50’si bu merkezler tarafından, bu harcamaların kalan yüzde 50’si ise siparişi veren gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından, Ar-Ge ve tasarım indirimi olarak dikkate alınabilir.
gunun endüstriyel tasarım çerçevesinde insanın merkezinde olduğu diğer birçok sanayi dalında da ağırlığını giderek artırdığı görülüyor. Otomotiv, elektrikli ve elektronik aletler ile mobilya gibi sektörler tasarımın teknolojik gelişim kadar önem arz ettiği alanlar arasında sıralanabilir. Bununla birlikte makine sanayisinde de tasarım gittikçe kendine önemli bir yer ediniyor. Sektör için tasarımda öncelikli olarak ergonomi ve iş güvenliği kendini gösterirken artık estetik kaygılar da önem arz ediyor. Otomotiv endüstrisi kadar olmasa da traktör ve iş makinelerinde tasarım kendine önemli bir yer bulmuş durumda. Sadece profesyonel kullanıcılara hitap eden takım tezgâhları ve diğer işleme makinelerinde de üreticiler tasarıma büyük önem veriyor” diyor. Tasarımın günümüzde önemli bir sektör haline geldiğini vurgulayan MAKFED Genel Sekreteri Bakır, bu alanda İtalya ve Finlandiya gibi ülkelerin dikkat çekerken diğer tüm sanayileşmiş ülkelerin de konuya kayıtsız kalmadığını söylüyor. Buradan hareketle, Türkiye’de de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı başkanlığındaki Türk Tasarım Danışma Konseyi’nin 3 Eylül 2009 tarihli ve 27338 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulduğunu belirten Bakır, bugüne kadar 10 kez toplanan Konsey’de kamu, ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşlarının en üst düzeyde temsil edildiğini söylüyor.
“Yine, 22/12/2016 tarihinde kabul edilen Sınai Mülkiyet Kanunu’da diğer fikri mülkiyet alanlarda olduğu gibi tasarım konusunun hukuki alt yapısını güçlendirmiştir. Konuya verilen önemden hareketle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı; özel sektörde, tasarım yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için ürün veya ürünlerin işlevselliğini artırma, geliştirme, iyileştirme ve farklılaştırmaya yönelik yenilikçi faaliyetlerin çoğaltılması, tasarım personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını desteklemek ve teşvik etmek amacıyla 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun üzerinde gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmiştir” diyen Zühtü Bakır, böylelikle Bakanlık onaylı ve devlet destekli tasarım merkezlerinin hayatımıza girdiğini vurguluyor. Zühtü Bakır, vergi indirimi, sigorta primi desteği, gelir vergisi stopajı desteği, damga vergisi istisnası, gümrük vergisi istisnası gibi destekler sağlanan tasarım merkezlerinde olması gereken temel kriterleri ise şu şekilde özetliyor: Tasarımcı ve teknisyen statüsünde çalışacak en az 10 tam zaman eşdeğer tasarım personeline sahip olunması, tasarım merkezinde tasarım projelerinin bulunması, tasarım ve destek personelinin tasarım merkezinde çalıştığının fiziki kontrolünü yapacak
“TASARIMIN HUKUKİ ALT YAPISI GÜÇLENIYOR”
Zühtü BAKIR MAKFED Genel Sekreteri
“Tasarım günümüzde önemli bir sektör haline geldi. Bu alanda İtalya ve Finlandiya gibi ülkeler dikkat çekerken diğer tüm sanayileşmiş ülkeler de konuya kayıtsız kalmıyor. Buradan hareketle, Türkiye’de de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğündeki Türk Tasarım Danışma Konseyi 2009 yılında kuruldu. Yine, 2016’da kabul edilen Sınai Mülkiyet Kanunu da tasarımın hukuki alt yapısını güçlendirdi Konuya verilen önemden hareketle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, tasarım yoluyla ülke ekonomisinin rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için ürünlerin işlevselliğini artırma, iyileştirmeye yönelik yenilikçi faaliyetlerin çeşitlendirilmesi, tasarım personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını desteklemek amacıyla 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunu oluşturmuştu. Böylelikle Bakanlık onaylı ve devlet destekli tasarım merkezleri de hayatımıza girmiş oldu.”
43
kapak
“TASARIM KÜLTÜRÜMÜZ MODERNLEŞTI”
Hilmi KONYALIOĞLU KONMAK Yönetim Kurulu Başkanı
“Kuruluşumuzdan bugüne Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerine önem veriyoruz. Bununla birlikte güçlü teknik kadromuzla her bir projeyi başlatma, sürdürme ve sonlandırma becerisine sahibiz. Bu bilgi birikimi ve tecrübemizle gerek firmanın kendi öz kaynakları, gerekse kamu destekleriyle farklı projeler üretiyoruz. Halihazırda bu faaliyetleri gerçekleştirirken profesyonelleşmek ve kurumsallaşmak adına bir adım atmayı hedefleyerek tasarım merkezi olmaya karar verdik. 16 Mart 2017 tarihinde de Türkiye’nin 18’inci tasarım merkezi olarak tescil edildik. Tasarım merkezimizde halen 14 kişilik mühendis/ teknisyen kadrosuna sahibiz. Özgün projelerimiz sonucunda elde ettiğimiz ve başvurduğumuz patent/faydalı model çalışmalarımız da mevcut. Halihazırda, KONMAK bünyesinde imalatını yaptığımız ‘Plaka Ebatlama’ hattı için incelemeli bir patentimiz var. ‘Orbital Slim’ hattımız ve ‘Yeni Nesil Blok Çevirme’ makinemiz de önemli kazanımlarımız arasında yer alıyor.”
44
mekanizmalara sahip olunması, tasarım faaliyetlerinin yurt içinde gerçekleştirilmesi ile tasarım merkezlerinin ayrı bir birim şeklinde örgütlenmiş ve tek bir yerleşke veya fiziki mekan içinde yer alması. Tasarım faaliyetlerinin her safhasını belirleyecek mahiyette ve bilimsel esaslar çerçevesinde gerçekleştirilen ve tasarımcı tarafından yürütülen çalışmanın “Tasarım Projesi” olarak adlandırıldığını belirten Zühtü Bakır, “Tasarım Faaliyetleri ise sanayi alanında ve Bakanlar Kurulu’nun uygun göreceği diğer alanlarda katma değer ve rekabet avantajı yaratma potansiyelini haiz, ürün veya ürünlerin işlevselliğini artırma, geliştirme, iyileştirme ve farklılaştırmaya yönelik yenilikçi faaliyetlerin tümü olarak karşımıza çıkmaktadır” diyor. AR-GE MERKEZİ Mİ? TASARIM MERKEZİ Mİ? Tasarım merkezi, işletmenin organizasyon yapısı içinde ayrı bir birim şeklinde örgütlenmiş, münhasıran yurt içinde tasarım faaliyetlerinde bulunan ve tam zamanlı olarak en az 10 Ar-Ge personeli istihdam eden, yeterli tasarım birikimi ve yeteneği olan, aynı bina veya aynı yerleşke içinde yer alan birimler olarak tanımlanıyor. Tasarım merkezlerinde tam zamanlı olarak çalışan en az 10 tasarım/Ar-Ge personeli istihdam edilmesi gerekirken, Ar-Ge merkezi başvurularında bu sayı 15’e çıkıyor. Ancak firmaların Ar-Ge merkezi mi yoksa tasarım merkezi mi olmaları konusundaki ayrım ve karar verme süreçleri çok önemli. Ar-Ge projesine sahip ancak yeteri kadar Ar-Ge personeli olmayan firmalar tasarım merkezi olmak istemeleri durumunda hem başvuruda hem de daha sonraki faaliyet süreçlerinde sıkıntı yaşayabilir. Bu kapsamda, tasarım merkezleri içinde Ar-Ge projelerinin gösterilemeyeceğini; bir işin tasarım kısmının bir ay Ar-Ge sürecinin üç yıl sürebileceğinden hareketle, tasarım merkezlerinde tasarımdan sonraki bu uzun Ar-Ge süreçlerindeki teşvik ve muafiyetlerden faydalanılamayacağını akılda tutmakta yarar var. Eğer projeler tasarımdan başlayıp prototip çıkacak şekilde süreçler içeriyorsa, Ar-Ge merkezine başvuru daha uygun olabilir.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca öngörülen tasarım merkezi için tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısı 30’dan 10’a indirilmek suretiyle KOBİ’lerde Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerinin artması da planlanmıştı. Dolayısıyla tasarım merkezlerinde öngörülen yenilik faaliyetleri, Ar-Ge merkezinde olduğu gibi ürün ve süreç yeniliklerini kapsarken, bu merkezlerde sadece teknik personel değil ekonomi, pazarlama, sosyoloji, felsefe gibi temel sosyal bilimler personelinin de istihdamının sağlanabilecek olması Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerinde bütünselliği de sağlıyor. Bu alandaki personeller özellikle ihracat yapılacak pazarların ihtiyaç yapısını
2023 AR-GE HEDEFLERİ
* TÜİK ** Vizyon 2023 Belgesi *** OECD
2002*
2014*
2023 HEDEFİ**
GSYİH İÇİNDE AR-GE HARCAMASI
%0,53
%1,02
%3
ÖZEL SEKTÖRÜN AR-GE HARCAMASI
%15***
%48
%66,9
TAM ZAMANLI ARAŞTIRMACI SAYISI
28.694
115.444
300.000
ÖZEL SEKTÖR TAM ZAMANLI ARAŞTIRMACI SAYISI
5.918
61.945
180.000
TASARIM MERKEZİ BAŞVURU SÜRECİ Online sistemden e-imza ile başvuru yapılır.
Yönetmelik 20. maddedeki ön başvuru şartlarını sağlıyor mu? Evet
Başvuru dosyasının şekil ve içerik açısından ön incelemesi yapılır.
Hayır
Başvuru reddedilir
Eksik bilgi ve evrak bulunması halinde, tespit edilen eksikliklerişletme tarafından 15 gün içinde tamamlanarak Bakanlığa elektronik ortamda sunulur. Eksiklik bulunmaması halinde, işletmeyi yerinde ziyaret edecek izleyiciler tarafından başvuru incelenir ve bakanlığa rapor gönderilir. Değerlendirme ve Denetim Komisyonu, Ar-Ge merkezine ilişkin kararını bu merkezlerde yürütülen faaliyetlerin tamamını dikkate alarak verir.
belirleyerek teknik personele tasarım girdilerini sağlarken, tasarım merkezlerinin yazılım firmaları ile biyoteknoloji, kimya, otomotiv yan sanayisi gibi alanlarda mikro düzeyde pilot ve prototip yapan firmalar için de faydalı olacağı değerlendiriliyor. Özel sektör Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin kurulum, sürdürme ve denetim alanlarında hizmet sağlayan Prof. Dr. Atila Bağrıaçık’ın gözlemlerine göre, tasarım merkezi kuran firmalar proje bazlı yönetim sistemini benimseyerek daha etkin çalışıyor; müşterileri ve tedarikçileriyle daha yakın tasarım ve ArGe işbirliğine girerek ekonomide ve teknolojide sinerji yaratıyor; üniversitelerle işbirliğine girip yüksek lisans ve doktoralı öğrencilerle iletişime geçmeye ve istihdamına yöneliyor; tasarım personelinin eğitim ve öğretimi ile ödül sistemine daha çok önem vererek, teşviklerin süreye bağlı olması nedeniyle personelin etkin zaman yönetiminin sağlanması için yeni usul ve metotlar da geliştiriyor. Prof. Dr. Bağrıaçık, bu çerçevede, tasarım merkezinin getirisini artırmak için sadece tasarım merkezi kurmayıp süreç içerisinde bağlantılı programlara da başvuruda bulunulduğunun
ve böylece ekonomik girdilerin de artırılabildiğinin altını çiziyor. TASARIM FAALİYETLERİ NASIL TANIMLANMALI? 5746 sayılı Kanun’un 4. maddesinde yer alan tanımlarda, tasarım merkezi ile ilişkilendirilmesi gereken altı temel kavram mevcut. Bu tanımlardan yola çıkarak tasarım merkezi faaliyetleri ile bu faaliyetlerde görev alacak personel nitelikleri tanımlanabilir hale getirilmiş. Örneğin Türkiye’de siparişe dayalı tasarım faaliyetlerinde bulunan veya tasarım projeleri gerçekleştiren şirketler, şayet en az 10 tam zaman eşdeğer tasarım personeli istihdam ediyorlarsa tasarım merkezi olabilmek adına bir yapılanma gerçekleştirebilir. Yapılanma çerçevesinde, tasarım faaliyetlerinin sürdürüleceği tasarım yeteneği ve birikimine sahip birimin, aynı Ar-Ge merkezlerinde olduğu gibi şirketin organizasyon yapısında diğer birimlerden ayrı bir şekilde örgütlenmiş olması gerekir. Her ne kadar Bakanlık tarafından, tasarım merkezi başvuru uygunluğu ve başvuru sonrası elde edilecek olan unvanın sürdürülebilir olabilmesi için en az 10 tam zaman eş değer personel istihdam etme şartı getirilmiş
NİSAN AYINDA FAALİYETTE OLAN TASARIM MERKEZLERİNDE TAMAMLANAN VE DEVAM EDEN PROJE SAYISI 421 İKEN, ALINAN PATENT SAYISI 23’TÜ (TESCİL SAYISI 13, BAŞVURU SAYISI 10).
45
kapak
“TASARIM MERKEZİNİN MEYVELERİNİ ALIYORUZ”
Aykut KARAHAN Birim Makina Genel Müdürü
“Gelişen teknoloji ve kullanıcı taleplerini önce yerel pazarlarda, ardından da dünya pazarlarında tüm kullanıcılarımızın hizmetine sunma stratejimiz gereğince, hem Türkiye ekonomisi için katma değeri yüksek ürünlerimizi artırmak hem de ek istihdam yaratmak ve bunları sistematiğe sokabilmek adına tasarım merkezi olmaya karar verdik. Tasarım merkezimizde 12 personelimiz bulunuyor. Tasarım merkezimizdeki süreçlere ait ilk geri dönüşleri de almaya başladık. Faydalı model konusunda geçtiğimiz ay bir başvurumuz oldu. Önümüzdeki yıl içinde çeşitli patent başvurularında bulunmaya da devam edeceğiz. Bununla birlikte, imalat sanayisi için, özellikle de aynı zamanda mamulünü ihraç eden firmalar özelinde kamu birçok destek programı sunuyor ama mevzuatları anlamak ve yorumlamak oldukça güç, prosedürler çok fazla. Beklentimiz de daha kolay başvuru, daha az prosedür ve hızlı geri dönüş olarak şekilleniyor.”
46
olsa da, bu sayının 12-13 olarak düşünülmesi, özellikle tasarım merkezi unvanının ilerleyen yıllarda da geçerliliğini koruyabilmesi açısından dikkat edilmesi gereken bir husus olarak düşünülmeli. Bu noktada tasarım merkezi tanımını daha iyi yapabilmek adına yine yönetmelikten yola çıkarak “tasarım faaliyeti” ve “tasarım projesi” ile “siparişe dayalı tasarım” tanımlarını dikkate almak, başvuruda bulunmak isteyen işletmelerin uygunluğunu belirlemede etkili olacaktır. Yönetmelikte yer alan tasarım faaliyeti ile ilgili tanım dikkate alındığında, “sanayi alanında” ve “Bakanlar Kurulunun uygun göreceği diğer alanlarda” ifadeleri, tasarım merkezi olabilme uygunluğu açısından oldukça önemli ve yoruma açık kavramlar. Buradaki “sanayi” sözcüğüne odaklanırsak, en temel tanımıyla sanayi, “Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü” olarak ifade edilebilir. Bu tanımdan yola çıkarak, sanayi taleplerine yönelik endüstriyel tasarım faaliyetlerinde bulunan veya son kullanıcıya hitap edecek nitelikte özgün tasarıma sahip ürünlerin imalatını gerçekleştiren şirketlerin de tasarım merkezi olabilmeleri mümkün kılınıyor. KİMLER TASARIM PERSONELİ OLABİLİR? Mevzuat çerçevesinde en az 10 tam zaman eş değer nitelikli personel istihdam etmesi gereken tasarım odaklı işletmeler için uygun personel tanımları; tasarımcı ve teknisyen olarak belirtilmiş ve bu kapsamda tasarım projele-
rinde görev alacak personeller “tasarım personeli” olarak ifade edilmiş durumda. Tasarımcı, üniversitelerin; mühendislik, mimarlık veya tasarım ile ilgili bölümlerinden mezun en az lisans derecesine sahip kişiler ile tasarım alanlarından herhangi birinde en az lisansüstü eğitim derecesine sahip diğer kişiler olarak belirtilirken, teknisyen ise yine başvuru sahibinin tasarım konusuyla ilişkili olabilecek meslek lisesi veya meslek yük-
TASARIM MERKEZİNİN BAŞLANGIÇ NOKTASINI OLUŞTURDUĞU 16 ADIMLI BÜTÜNLEŞİK BÜYÜME MODELİ HİBELİ TEŞVİKLER
HİBELİ TEŞVİKLER
VERGİSEL TEŞVİKLER
4. Adım
Proje çıktısının maliyeti 100 bin TL’den büyük ise, ağırlıklı olarak ürün yeniliği projesi veriliyor.
Ar-Ge ve inovasyon destek programı
5. Adım Endüstriyel uygulama destek programı
Tasarım Merkezleri
7. Adım
6. Adım TÜBİTAK 1509 EUREKA
HORIZON 2020
8. Adım TEKNOYATIRIM
3. Adım TEYDEB
2. Adım
Kaynak: abdanmerymm.com YMM & Danışmanlık
HİBELİ TEŞVİKLER
2. Adım Patent ya da faydalı model uygulaması
9 Adım
3. Adım
5. Bölge Yatırım Teşvik Belgesi
Bilim Ve Sanayi Bakanlığı TÜBİTAK KOSGEB
10. Adım Proje Bazlı Süper Yatırım Teşvik Belgesi
12. Adım
11. Adım TEKNOPAZAR
Teknolojik Ürün Deneyim Belgesi
13. Adım Tasarım ürün geliştirme projesi için tasarım departmanı Kurulumu
3. Adım HİBELİ TEŞVİKLER
TEKNOYATIRIM KOSGEB
Proje çıktısının maliyeti 100 bin TL’den küçük ise, ağırlıklı olarak süreç yeniliği projesi birlikte veriliyor.
sek okulu mezunlarını içeriyor. Tasarım merkezinde görevlendirilecek diğer kişiler ise “destek personeli” olarak tanımlamış. Destek personeli ile tasarıma katkı sağlayan veya tasarım faaliyetleri ile doğrudan ilişkili; yönetici, işçi gibi kişiler tanımlanıyor. Tasarım merkezinde görev alacak ve bu tanımlar dâhilinde üç gruba ayrılmış personel-
14. Adım Rekabet öncesi işbirliği projeleri
15. Adım Markalaşma/ Turquality destek programı
lerin yapıdaki dağılımları da sayıca önem arz ediyor. Mevzuata göre, tasarım merkezinde yer alan destek personellerinin sayısı, tasarım personeli olarak tanımlanan tasarımcı ve teknisyen sayılarının toplamının yüzde 10’unu geçmemeli. Diğer bir deyişle, 13 tam zaman eşdeğer çalışana sahip bir Ar-Ge merkezinde yalnızca 1 tam zaman eş değer destek personeli için vergi indirimlerinden faydalanılabilir. TASARIM MERKEZİ OLMANIN AVANTAJLARI NELER? Tasarım merkezi, Türkiye’de ticari ve sınai faaliyetlerde bulunan şirketlerin markalaşma faaliyetlerini artırmak adına markalaşma sürecinde tasarımın önemini ön plana çıkarırken, kurulacak tasarım merkezlerine önemli vergi avantajları ve destekler de sağlanıyor. Örneğin, “Tasarım İndirimi” başlığında, tasarım faaliyetleri sonucunda oluşan harcamaların tamamı kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılırken, “Gelir Vergisi Stopaj Teşviki” başlığında ise doktoralı ve temel bilimler konusunda yüksek lisans derecesine sahip personeller için yüzde 95, yüksek lisans veya temel bilimlerde lisans mezunu personel için yüzde 90, diğer personeller için yüzde 80 gelir vergisi stopajı, personellerin Ar-Ge faaliyetlerinde ayırdıkları süre oranında istisna ediliyor. “Sigorta Prim Desteği” başlığında Kanun kapsamında çalışan araştırmacı, yazılımcı ve Ar-Ge personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden hesaplanan sigor-
16. Adım Küresel tedarik Zinciri Yetkinlik projesi
HAZIRAN 2017 ITIBARIYLA TÜRKIYE’DEKI TASARIM MERKEZLERININ SAYISI 53’E YÜKSELDI. SEKTÖREL DEĞERLENDIRMEDE TEKSTIL SEKTÖRÜNDEKI TASARIM MERKEZLERININ SAYISI 17’YE ULAŞIRKEN, MAKINE VE TEÇHIZAT IMALATI ISE 11 TASARIM MERKEZI ILE IKINCI SIRADA YER ALIYOR.
47
kapak
“REKABET GÜCÜMÜZ ARTACAK”
Burç BENLİ Norm Somun Mühendislik Hizmetleri Müdürü
“Tasarım merkezi olmanın, yapılmakta olan tasarım ve geliştirme faaliyetlerinin daha iyi organize olmasına ve daha detaylı kayıt altına alınmasına hizmet edeceğini düşünüyorum. Zaman içerisinde artırmayı hedeflediğimiz işbirlikleri ve akademik çalışmalarla tasarım faaliyetlerimizin katma değerini yükseltip, Grup stratejimize uygun ürün ve hizmet gamına daha hızlı ve rekabetçi bir şekilde ulaşmamızı sağlayacağına inanıyorum. Firmamızda sekizi tasarımcı olmak üzere toplamda 15 personel çalışıyor. Norm Grup bünyesinde var olan Ar-Ge çalışmalarını teşvik yönetmeliğimiz sayesinde çalışanların bu yöndeki gelişimlerini destekliyor ve yüksek lisans/ doktora çalışmalarını da özendiriyoruz. Stratejimiz kapsamında patent ve/ veya faydalı modele dönüşebilecek, bağlantı elemanları ve otomotiv sektörüne yönelik bağlantı elemanı ve/veya özel parça ürün gamında pazarın beklentilerine yönelik ürünleri üretim gamımıza katmayı hedefliyoruz.”
48
ta primi işveren hissesinin yüzde 50’si teşvik kapsamına alınırken, “Damga Vergisi İstisnası” başlığında da Kanun kapsamında çalışan araştırmacı, yazılımcı ve Ar-Ge personelinin Ar-Ge faaliyetlerine ayırdıkları süre oranı üzerinden hesaplanan damga vergisinin tamamı teşvik kapsamına alınmış durumda. “Gümrük Vergisi Teşviki” başlığında tasarım projeleri ile ilgili araştırmalarda kullanılmak üzere ithal edilen eşya, gümrük vergisi ve her türlü fondan, bu kapsamda düzenlenen kâğıtlar ve yapılan işlemler damga vergisi ve harçtan müstesna tutulurken, “Siparişe Dayalı Ar-Ge ve Tasarım Faaliyetleri İstisnası” başlığında ise tasarım merkezleri siparişe dayalı olarak yaptıracakları Ar-Ge ve tasarım faaliyetleri için 5746 sayılı Kanun’da belirtilen
indirim, teşvik ve istisnalardan yüzde 50 oranında faydalanabiliyor. Faaliyetleri gerçekleştiren Ar-Ge ve tasarım merkezleri tüm istisnalardan faydalanabilirken, siparişi veren firma Ar-Ge ve tasarım indirimi ile damga vergisi indiriminden faydalanabiliyor. SEKTÖR NE DİYOR? Makine imalat sektöründe, özellikle mermer makineleri imalatı alanında faaliyet gösteren KONMAK, kuruluşundan bugüne Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerine önem veriyor. Uzun yıllardan bu yana gerek kendi öz kaynakları, gerekse kamu destekleriyle farklı projeler üreten KONMAK, 16 Mart 2017 tarihinde Türkiye’nin 18’inci tasarım merkezi olarak tescil edildi. KONMAK Tasarım Merkezi, aynı
TASARIM MERKEZİ BAŞVURU ŞARTLARI
Kaynak: Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
5746 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nde açıklandığı üzere Tasarım Merkezi Belgesi almak için asgari başvuru şöyle belirlenmiş: ∫ Tasarım merkezlerinde en az 10 ya da Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen sayıda Tam Zaman Eşdeğer (TZE) tasarım personeli istihdam edilmesi, ∫ Tasarım merkezlerinin Kanun kapsamındaki Ar-Ge veya tasarım faaliyetlerini yurt içinde gerçekleştirmesi, ∫ Başvuru yapan işletmenin; yeterli tasarım yönetimi ile teknolojik varlıkları, insan kaynakları, fikrî haklar, proje ve bilgi kaynakları yönetim yeteneği ve kapasitesinin bulunması, ∫ Tasarım merkezlerinde çalışan personelin, bu merkezlerde çalıştığının fiziki kontrolünü yapacak mekanizmaların bulunması, ∫ Tasarım merkezlerinin konusu, süresi, bütçesi ve personel ihtiyacı tanımlanmış program ve projelerinin bulunması, ∫ Tasarım merkezlerinin ayrı bir birim şeklinde örgütlenmiş ve tek bir yerleşke veya fiziki mekân içinde yer alması.
zamanda faaliyet gösterdiği Denizli’de makine imalat sektöründe açılan ilk tasarım merkezi unvanının da sahibi konumunda bulunuyor. KONMAK Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Konyalıoğlu, tasarım merkezi olarak akredite olmakla, Ar-Ge ve tasarıma bakış açılarını da farklı bir platforma taşıdıklarını söylerken, “Tasarım merkezinin yönetim sistemi, şekli ve sağladığı önemli teşviklerle çok sayıda kazanımımız oldu. Örneğin mühendis kadromuz her geçen gün genişlerken, tasarım merkezi olmanın verdiği yetkinlikle kamu destekli projelerin onay süreçleri kısaldı ve kolaylaştı; firmamızın yıllık bütçe planında bulunan Ar-Ge ve tasarım harcamalarına ayrılan bütçe arttı; fikri mülkiyet hakları konusundaki farkındalığımız yükseldi; proje izleme, değerlendirme, bilgilendirme, raporlama ve arşivleme sistematiğimiz gelişti. Diğer yandan orta ve uzun vadede stratejik planlar yapmaya başladık. Yine benzer şekilde, tasarım merkezimiz bünyesinde periyodik eğitim ve seminerler düzenlenmeye başlarken, Türkiye’de ve dünyada düzenlenen fuar, kongre ve konferans gibi organizasyonlara katılımımız sunulan teşviklerle daha da aktif hale geldi. Son olarak da KONMAK ismi, bölgemizde bir tasarım noktası haline gelmeye başladı” diyor. 1988 yılında İzmir’de kurulan Birim Makina da gelişen teknoloji ve kullanıcı taleple-
rini önce yerel pazarlarda, ardından da dünya pazarlarında tüm kullanıcıların hizmetine sunma stratejisi doğrultusunda hem Türkiye ekonomisi için katma değeri yüksek ürünleri artırmak hem de ek istihdam yaratmak ve bunları sistematiğe sokabilmek adına tasarım merkezi olmaya karar veren firmalardan biri. Birim Makina Genel Müdürü Aykut Karahan, ürettikleri makinelerin yüzde 60 ila yüzde 80 oranında ihracata konu olduğunu söylerken, Türkiye’nin 34’üncü tasarım merkezi olan Birim Makina Tasarım Merkezi ile devlet desteklerinden faydalanarak elde edecekleri faydayı yine imalat ve insan kaynağına yapacakları yatırımlara yansıtacaklarını; bu döngü ile yeni ve teknolojik ürünlerle makinelerin marjinal faydasını da artırarak imalat maliyetlerini düşürebileceklerini ifade ediyor. REKABETÇİLİĞE BÜYÜK KATKI SAĞLIYOR İzmir ve Manisa Salihli’de kurulu dokuz ayrı üretim tesisi ve beş farklı pazarlama şirketine sahip olan Norm Grup şirketlerinden Norm Somun ise Ar-Ge ve tasarım çalışmaları eşliğinde uzun yıllardır faaliyetlerini yürüten bir firma. Norm Somun Mühendislik Hizmetleri Müdürü Burç Benli, geçtiğimiz yıl hayatımıza giren tasarım merkezi kavramının aslında Norm Somun faaliyetleri ile birebir örtüştüğünü ve bu nedenle hızla başvuru süreçleri-
“HER YIL İKİ PATENT ALMA HEDEFİMİZ VAR”
Ufuk YERCAN Ege Proses Genel Müdürü
“Son yıllarda küresel EPRO markasıyla beş kıtaya ve çok farklı pazarlara ulaştık. Dolayısıyla bu, esnek üretim ve devamlı müşteri odaklı tasarımları da beraberinde getiriyor. EPRO’da zaten devamlı gelişim, inovasyon ve tasarım var olma şeklimiz olduğu için kanuni destekler çıkar çıkmaz hemen mevcut dizayn ofisimizi Bakanlığın tasarım merkezi standartlarına getirdik. 15 kişilik mühendis, makine konstrüktör ve teknisyenden oluşan güçlü bir kadromuz var. Tasarım merkezi olduktan sonra patent üzerine de eğitimler almamız gerektiğine karar verdik. Firmamızın şu ana kadar geliştirdiği projeleri artık patent ve yeni inovasyon projelerine taşımak istiyoruz. Devam eden pompasız vakum konusundaki çalışmamızdaki reaktör tasarımının bir patente dönüşmesini de bekliyoruz. Sanırım ilk başlangıç bu olduktan sonra her yıl en az iki patent alma hedefimizi ortaya koymamız gerekiyor.”
49
ni tamamlayarak Türkiye’nin 41’inci tasarım merkezi olarak akreditasyon almayı başardıklarını söylüyor.Tasarım merkezi olmanın, halen yaptıkları tasarım ve geliştirme faaliyetlerinin daha iyi organize olmasına ve daha detaylı kayıt altına alınmasına hizmet edeceğini ifade eden Benli, “Zaman içerisinde artırmayı hedeflediğimiz işbirlikleri ve akademik çalışmalarla tasarım faaliyetlerimizin katma değerini yükseltip, Grup stratejimize uygun ürün ve hizmet gamına daha hızlı ve rekabetçi bir şekilde ulaşmamızı sağlayacağına inanıyorum” değerlendirmesinde bulunuyor. 15 yıldır parçacıklı köpük, sert köpük olarak adlandırılan EPS’ye ait üretim makinesi ve ekipmanlarını üreten Ege Proses de Ar-Ge Reform Paketi açıklanır açıklanmaz mevcut dizayn ofisinin bilgi birikimi ve mühendislik deneyimleriyle tasarım merkezi başvurusunda bulunmuş ve Türkiye’nin 45’inci tasarım merkezi olarak akredite olmuş bir firma. Ege Proses Genel Müdürü Ufuk Yercan, halihazırda yıllardır uyguladıkları tasarım süreçlerinin, tasarım merkezi olmalarıyla birlikte daha düzenli bir yapıya kavuştuğunu söylerken, “Tasarım merkezi statüsü, bizim için daha fazla çalışan ve daha fazla yeni ve inovatif tasarımlar anlamına geliyor. Bu konudaki vergisel avantajlar da büyümemize çok olumlu destek
olacak. Açıkçası pazarlama ve satış bölümümüz yine farklı KOBİ desteklerinden faydalanarak uluslararası pazarlara ulaşma, teknolojiyi takip etme ve küresel marka oluşturma konularında fuar ve pazar araştırma desteklerini çok iyi kullanıyor. Hala çok ciddi bir tanıtım bütçemiz de var ancak satışın hızlı gittiği bir yerde imalat ve tasarımın da bu hıza ayak uydurması gerekiyor. Bu nedenle tasarım merkezi olmak, sürdürülebilir büyümemizde çok bütünleyici olacaktır” değerlendirmesinde bulunuyor.
51
ülkelerden ÜRDÜN CUMHURİYETİ
YÜZÖLÇÜMÜ 89.213 km2
NÜFUS 2014 yılı tahminlerine göre 7,4 milyon
ÖNEMLİ ŞEHİRLER Amman, Akabe, Aclun, Belka, Ceraş, İrbid, Kerak
ETNİK GRUPLAR Arap %98, Çerkez %1, Ermeni %1
DİL Arapça, İngilizce
DİN Müslüman %97,2, Hıristiyan %2,2
PARA BİRİMİ Ürdün Dinarı 1 ABD Doları: 0,70 Ürdün Dinarı
CIA The World Factbook ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Ürdün Cumhuriyeti Künyesi
52
UCUZ VE EĞITIMLI IŞGÜCÜ, KALITELI ALTYAPI HIZMETLERI, 2000 YILINDA DÜNYA TICARET ÖRGÜTÜ’NE ÜYELIK, ÖZELLEŞTIRME POLITIKALARININ YANI SIRA AB VE ABD ILE IMZALANAN TICARET ANLAŞMALARI ÜRDÜN’ÜN ORTA DOĞU’NUN EN ISTIKRARLI EKONOMILERINDEN BIRI HALINE GELMESINI SAĞLADI. TÜRKIYE ILE ÜRDÜN ARASINDAKI DIŞ TICARET DENGESI TÜRKIYE LEHINE SEYREDERKEN 2016 YILI OCAK-KASIM DÖNEMINDE ÜRDÜN’E GERÇEKLEŞTIRDIĞIMIZ IHRACAT DA 649 MILYON DOLAR OLARAK KAYDEDILDI.
Petra Antik Kenti
53
ülkelerden
E
ski çağlardan bu yana pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan Ürdün toprakları, aynı zamanda insanoğlunun ilk yerleşim yerlerinden de biri. 1921 yılında Transjordan adıyla İngiliz mandası olarak kurulan ülke, 1920–1946 yılları arasında İngilizler tarafından yönetilirken bu tarihten sonra bağımsızlığına kavuştu. Akabe Limanı ile Akabe Körfezi’ne açılan ve İsrail’le en uzun sınırı paylaşan Ürdün; Irak, Suudi Arabistan, Suriye ve Batı Şeria ile de komşu. Topraklarının doğusu daha çok çöllerle kaplı düzlüklerden, batı bölgeleri ise dağlık arazilerden oluşan ülkenin sadece yüzde 3’ü eki-
54
lebilir arazilerden, yüzde 1’i de düzenli hasat elde edilen alanlardan oluşuyor. Anayasal kurallara bağlı krallık sistemiyle yönetilen Ürdün’de yürütme ve yasama gücüne sahip olan kral, dış politikaya ve ülkenin stratejik vizyonuna ilişkin önemli kararları alma ve başbakan ile bakanlar kurulunu atama yetkisine sahip. Aşiret ve aile bağlarının sosyal hayatta önemli bir güce sahip olduğu ülkede çok sayıda siyasi parti de mevcut. Temsilciler meclisi ve senato olmak üzere iki kanada sahip parlamenter yapı dâhilinde; temsilciler meclisi 110 milletvekilinden oluşuyor ve üyeleri dört yılda bir yapılan seçimler yoluyla halk
Akabe
fazlasını oluşturan erkekler çoğunlukla ticaret, imalat ve eğitim sektörlerinde istihdam edilirken çalışan kadınların yarısından fazlası ise eğitim ve sağlık sektörlerinde yer alıyor. Resmi dilin Arapça olduğu Ürdün’de daha çok tekstil, iletişim, bankacılık ve eğitim alanında en çok konuşulan ikinci dil ise İngilizce. Akdeniz iklimine benzer iklim koşullarının hüküm sürdüğü ülkede kışlar yağışlı ve serinken diğer mevsimler ise sıcak ve kurak geçiyor. Ürdün Vadisi’nde yaz sıcaklıkları 49°C’ye kadar yükselirken Vadi’nin doğu tarafındaki ovalarda yıllık yağış ortalaması 200 milimetre civarında. Ülkenin batı kısmında yağış miktarı ise yılda 380-640 milimetre arasında. Ülkenin batısında yer alan Ürdün Vadisi, en verimli alanları oluştururken meyve ve sebze üretiminin büyük bölümü de bu bölgede yapılıyor. Turunçgiller, domates, salatalık, zeytin, çilek ve çekirdekli meyveler Ürdün’ün başlıca tarım ürünleri arasında. Sınırlı miktarda petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip olan Ürdün’ün başlıca maden kaynakları ise fosfat, potaş ve şist yağı. Periyodik olarak meydana gelen depremler, ormanlık alanların tahribi, hayvanların aşırı otlatılması, erozyon ve çölleşme ülkenin başlıca çevre sorunları arasındayken son yıllarda yaşanan kuraklık, sanayi ve turizm yatırımlarının yoğunlaşması, tarımda suyun verimsiz kullanılması ve hızlı nüfus artışının da su ihtiyacının ilerleyen yıllarda daha da büyütmesi öngörülüyor. Ölüdeniz’e (Lut Gölü) su taşıyan ve Büyük Rift Vadisi’nin doğu ve batı olmak üzere ikiye ayırdığı Ürdün Nehri’nin sularının son yıllarÜRDÜN’ÜN MAKİNE İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR)
Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)
ÜLKE
2014
2015
1
ÇİN
360,2
392,7
9,0
2
ABD
254,8
208,3
-18,2
3
ALMANYA
209,5
169,3
-19,2
4
İTALYA
160,8
141,9
-11,8
5
TÜRKİYE
74,2
71,6
-3,5
6
JAPONYA
57,8
50,8
-12,2
7
GÜNEY KORE
49,0
43,4
-11,5
8
TAYLAND
33,8
36,2
7,1
9
FRANSA
30,6
35,3
15,4
10
İNGİLTERE
43,3
34,2
-21,1
363,8
263,6
-27,5
1.637,8
1.447,2
-11,6
SIRA
tarafından belirleniyor. 55 senatörden oluşan ve görev süresi dört yıl olan senatonun üyeleri ise kral tarafından atanıyor. 2014 yılı tahminlerine göre 7,4 milyon olarak hesaplanan nüfusun yaklaşık yüzde 83’ü kentlerde yaşıyor. Başkent Amman 2,5 milyon ile ülke nüfusunun yüzde 39’undan fazlasını barındırıyor. Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle 1 milyondan fazla göçmene ev sahipliği yapan ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ı ise Filistin kökenlilerden oluşuyor. Okur-yazarlık oranının yüzde 90 düzeyinde seyrettiği Ürdün’ün 2014 yılı tahminlerine göre toplam işgücü 2 milyon civarında. Çalışan nüfusun yüzde 75’inden
ÜRDÜN’ÜN ÖLÜDENIZ ILE AKABE KÖRFEZI ARASINDAKI TOPRAKLARI ÜZERINDE YER ALAN PETRA ANTIK KENTI MÖ 400 ILE MS 106 YILLARI ARASINDA NEBATILER’IN BAŞKENTIYDI.
DİĞER TOPLAM
Değişim %
55
ülkelerden
ÜRDÜN’DE YILLARDIR IÇ PIYASAYA ÜRETIM YAPAN VE GÜVENILIR IHRAÇ PAZARLARI BULMAKTA ZORLUK ÇEKEN IMALATÇILAR, NITELIKLI SANAYI BÖLGELERININ OLUŞTURULMASIYLA IHRAÇ ÜRÜNLERINI DE ÇEŞITLENDIRDI.
daki aşırı kullanımı, Ölüdeniz’in su seviyesinin dünyadaki diğer denizlere kıyasla en düşük seviyede ölçülmesi sonucunu doğurdu. Bu tablo çerçevesinde uzmanlar, Ölüdeniz’in her an kuruma riski taşıdığına dair ciddi uyarlılarda bulunuyor. Ürdün için önemli bir su kaynağı yaratması öngörülen Kızıldeniz-Ölüdeniz Kanal Projesi’nin fizibilite çalışmaları ile ilgili olarak Ürdün, İsrail ve Filistin arasında anlaşma sağlanarak çalışmalara başlanırken proje kapsamında Kızıldeniz’den yılda 1 milyar metreküp deniz suyunun, 200 kilometre boyunca inşa edilecek kanallar ve pompa istasyonlarıyla Ölüdeniz’e taşınması ve içme suyuna dönüştürülerek bu üç ülke arasında paylaştırılması düşünülüyor. Ayrıca kanalın döneceği güzergahın Ölüdeniz’e varmadan büyük rakım farkına ulaşacağı göz önüne alınarak suyun aşağı doğru akmasının yaratacağı enerjinin, kurulacak hidroelektrik santrali vasıtasıyla elektriğe dönüştürülmesi de planlanıyor.
Ölüdeniz (Lut Gölü)
TARİHİN TANIKLARINDAN: PETRA 635 yılında Müslümanların eline geçen Amman, 1516’da Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Osmanlı topraklarına katıldı. II. Abdülhamit devrinde Rusya’dan kaçarak Osmanlı Devleti’ne sığınan Çerkezlerin bir kısmı Amman civarına yerleştirildi. 1908’de tamamlanan Hicaz Demiryolu hattının Amman’dan geçmesi şehrin önemini daha da artırdı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz manda yönetimine giren Amman, 1946’da ise Ürdün Krallığı’nın başkenti oldu. Ürdün’ün Ölüdeniz
56
ile Akabe Körfezi arasındaki toprakları üzerinde yer alan Petra Antik Kenti M.Ö. 400 ile M.S. 106 yılları arasında Nebatiler’in başkentiydi. Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdüren şehir, M.S. 400 yıllarından sonra deprem ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle gözden düştü ve zaman içerisinde unutuldu. 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından keşfedilen Petra’daki tiyatro, tapınak, ev, gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmıştır. Al-Khazna ve Roma Dönemi’nde yapılan amfitiyatro antik kentteki en bilinen yapıdır. 1985’te UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası listesine dâhil edilen Petra, 2007 yılında da Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri seçildi. Ürdün’ün en önemli turizm merkezlerinden bir diğeri de Ölüdeniz’dir. Günümüzde akarsularla beslenemeyen ve 600 kilometrekare civarında bir alanı kaplayan Ölüdeniz, Afrika-Suriye ayrımındaki en alt noktada yer alıyor. Eski Lisan Denizi’nin bir parçası olan Ölüdeniz’in tabanı, deniz seviyesinden 422 metre aşağıdadır. Bu büyük tuzlu göl, karşılıklı uzak noktalarından 80/18 kilometre genişliktedir. Ölüdeniz bugün, Ürdün ve İsrail’in bromür endüstrisi tesisleri nedeniyle kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Geniş bir mutfak kültürüne sahip Ürdün’ün en meşhur yemekleri arasında kıtır pideler, domates, marul, salatalık ve sumaktan yapılan fattoush salatası; haşlanmış nohutun içerisine tahin, kimyon, limon suyu ilave edilerek yenen humus yer alıyor. Kuzu etiyle yapılan ve yanında pilavla sunulup tek elle yenen mansaf; alayet
ÇALIŞAN NÜFUSUN YÜZDE 75’INDEN FAZLASINI OLUŞTURAN ERKEKLER ÇOĞUNLUKLA TICARET, IMALAT VE EĞITIM SEKTÖRLERINDE ISTIHDAM EDILIRKEN ÇALIŞAN KADINLARIN YARISINDAN FAZLASI ISE EĞITIM VE SAĞLIK SEKTÖRLERINDE YER ALIYOR. Arap Vadisi, İrbid
bandora adındaki et sote; tavuk ve et dönerin Arap mutfağına göre hazırlanmış hali olan ve lavaş ekmeği arasında servis edilen shawarma ile çölün altında pişirilen kuzu tandır da Ürdün mutfağının vazgeçilmezleri arasında. YOĞUN BİR LİMAN KENTİ: AKABE Ürdün’deki önemli yerleşim bölgeleri daha çok kuzey ve orta kesimlerde yoğunlaşıyor. Ülkenin başlıca ticaret şehirlerinden olan Amman, turizm açısından da oldukça önemli. İrbid ve Zarqa’da sanayi üretimi gelişmişken Karak’ta ise madencilik, potas ve fosfat işleme tesisleri bulunuyor. Suriye sınırı yakınındaki Mafraq kenti ise imalat ve tarım merkezi olma yönündeki gelişimini sürdürüyor. Akabe şehri, sanayi ve turizm faaliyetleri nedeniyle her zaman yoğun bir liman olmakla birlikte, Akabe Sanayi Bölgesi’nin faaliyete geçmesi, Liman’ın yoğunluğunu ve bölgedeki emlak yatırımlarını daha da artırdı. Diğer bölgelerin de kalkınması amacıyla hükümet tarafından yatırımcılar ve iş insanları, Amman’ın dışındaki bölgelerde iş yapmaya teşvik ediliyor. Bu amaçla 2007 yılında Mafraq ve İrbid’de özel ekonomik bölgelerin (SEZ) kurulduğu görülüyor.
nomideki ağırlığının azaltılarak kamu-özel sektör işbirliğinin güçlendirilmesi amacıyla yürütülen özel sektöre dayalı büyüme hedefine rağmen kamu hala GSYİH’ye en fazla katkı sağlayan sektör pozisyonunda. Ürdün ekonomisinde 1988-1989 yıllarında yaşanan mali krizlerin ardından, makroekonomik istikrarın yeniden sağlanması amacıyla IMF ile detaylı bir geri ödeme planı oluşturuldu. Bu çerçevede kamu çalışanlarının ücretlerinin dondurulması, yeni işe alımların ertelenmesi, ithalattan alınan vergilerin indirilmesi ve belirli ürün grupları için verilen teşviklerin kesilmesi gibi uygulamalar getirildi. Ürdün yeniden yapılanma sürecinde, Batılı ülkelerden aldığı maddi yardımlar ve diğer bölge ülkelerine göre daha istikrarlı bir yapıya sahip olması sayesinde, gelir düzeyi düşük gruplara yardım yaparken bütçeden sağlık ve eğitim harcamalarına ayrılan payı da koruyabildi. Bu süreçte uygulanan liberalleşme politikaları sayesinde Ürdün ekonomisi rekabet
ÖZEL SEKTÖRE DAYALI BÜYÜME HEDEFİ Ürdün’de yıllardır düşük gelirli iç piyasaya üretim yapan ve güvenilir ihraç pazarları bulmakta zorluk çeken imalatçılar, nitelikli sanayi bölgelerinin oluşturulmasıyla (ABD’ye 2005 yılından bu yana gümrüksüz ihracat yapma imkanı sayesinde) ihraç ürünlerini de çeşitlendirdi. Diğer yandan su, petrol ve doğal kaynakların yetersizliği, dış yardımlara bağımlılık, yoksulluk, işsizlik ve yüksek enflasyon Ürdün ekonomisinin başlıca yapısal sorunları arasında gösteriliyor. Devletin eko-
57
ülkelerden
2014 YILI VERILERINE GÖRE 7,4 MILYON OLARAK HESAPLANAN NÜFUSUN YAKLAŞIK YÜZDE 83’Ü KENTLERDE YAŞIYOR.
metleri, 2000 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik, özelleştirme politikaları ve AB ve ABD ile imzalanan ticaret anlaşmaları Ürdün’ün Orta Doğu’nun en istikrarlı ekonomilerinden biri haline gelmesini sağladı. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen Ürdün’ün mali ve dış ticaret dengesi, petrol piyasasında yaşanan dalgalanmalara bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Kamu gelirlerinin kısıtlı olması dolayısıyla dış kaynaklara bağımlılık sürüyor ve
gücü de kazandı. Ülkede gümrükler, vergilendirme, şirketler kanunu ve finansal piyasalar gibi alanlarda son yıllarda özel sektörün lehine yapılan değişiklikler ve fikri mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin çıkarılan yasalar; özellikle bilgi teknolojileri, medikal, inşaat, turizm ve madencilik sektörlerinde yabancı yatırımcıların güveninin kazanılmasında etkili oldu ve yabancı yatırımların payı da arttı. Ucuz ve eğitimli işgücü, kaliteli altyapı hizÜRDÜN’ÜN MAKİNE İTHALATINDA BAŞLICA KALEMLER (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) GTİP KODU
GTİP ADI
2015
2016
DEĞIŞIM (%)
8407
ALTERNATİF-ROTATİF KIVILCIM ATEŞLEMELİ, İÇTEN YANMALI MOTORLAR
176,4
158,7
-10,0
8471
OTOMATİK BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ, ÜNİTELERİ
135,3
129,3
-4,5
8415
KLİMA CİHAZLARI-VANTİLATÖRLÜ, ISI, NEM DEĞİŞTİRME TERTİBATLI
57,9
116,5
101,4
8418
BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOĞUTUCULAR, ISI POMPALARI
78,2
87,8
12,3
8429
DOZERLER, GREYDER, SKREYPER, EKSKAVATÖR, KÜREYİCİ, YÜKLEYİCİ VB.
90,5
69,0
-23,7
8405
GAZOJENLER, SU İLE İŞLEYEN GAZ JENERATÖRLERİ VE AKSAM, PARÇALARI
0,5
56,2
-
8481
MUSLUKÇU, BORUCU EŞYASI-BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ, TERMOSTATİK VALF DAHİL
63,4
55,5
-12,5
8413
SIVILAR İÇİN POMPALAR, SIVI ELEVATÖRLERİ
55,4
54,3
-2,0
8414
HAVA-VAKUM POMPASI, HAVA/GAZ KOMPRESÖRÜ, VANTİLATÖR, ASPİRATÖR
62,1
49,0
-21,1
8479
KENDİNE ÖZGÜ FONKSİYONLU MAKİNE VE CİHAZLAR
46,1
48,5
5,2
872,0
622,4
-28,6
1.637,8
1.447,2
-11,6
DİĞER TOPLAM
58
Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)
ten sonra ise Ürdün, Irak’a komşu olmasını bir avantaja dönüştürdü. Ülkede güvenlik kaygısının yaşanmaması ve yabancılar için Irak’a geçiş kapısı olması sayesinde, yabancı yatırımların da etkisiyle otelcilik, emlak ve ulaşım gibi birçok sektörde büyüme yaşandı. 1985 yılından bu yana üzerinde durulan bir konu olan özelleştirme, ancak 1990’ların sonunda hayata geçirilebildi. Bazı çimento ve telekomünikasyon şirketlerinin özelleştirilmesinin ardından çalışmaların hızı yavaşladı. Ekim 2002’de Ürdün Telekomünikasyon Şirketi’nin (JTC) hisseleri Amman Borsası’nda satışa çıkarıldı. 2003 yılı ortalarında Arap Potas Şirketi’nin yüzde 52 hissesi Kanadalı bir şirkete, geri kalanı da borsada satıldı. 2006 ve 2008 yıllarında ise özelleştirmelere tekrar hız verilirken petrol ve diğer tüketim maddelerine yönelik sübvansiyonlar kaldırıldı ve ülke yabancı yatırımcılar için daha da cazip bir hale getirildi.
Ay Vadisi
dış ticaret açığı yabancı işçilerin dövizleriyle kapatılmaya çalışılıyor. Sonuç olarak Ürdün ekonomisi yıllardır açık veriyor ve cari hesap ancak petrol fiyatlarının düşük olduğu yıllarda fazlalaşıyor. Bu noktada uzmanlar iç talepteki artışın ekonomik büyümenin sürdürülmesinde başlıca etken olduğunun altını çiziyor. YABANCI YATIRIMCILAR İÇİN CAZİPLEŞİYOR 1990’lı yılların ikinci yarısında yavaşlayan ve 2000’li yıllarda ise toparlanma sürecine giren Ürdün ekonomisinde özellikle bilgi teknolojileri sektörü ve nitelikli sanayi bölgelerinde büyüme daha fazla hissediliyor. Bu süreçte geleneksel ihraç pazarları olan Irak ve Körfez Ülkeleri’ne yapılan ihracatta da ivme kaydedildi. 2000 yılında ekonomik büyüme yüzde 4,2 olarak gerçekleşirken küresel ekonomideki durgunluk ve 11 Eylül 2001 sonrası Körfez Ülkeleri’ne karşı oluşan olumsuz bakış açısı, turizm gelirlerini ve yabancı yatırımları da olumsuz etkiledi. Ne var ki ihracattaki artışın etkisiyle söz konusu olumsuzluklar büyüme oranına yansımadı ve 2001 yılında ekonomideki reel büyüme yüzde 5,3 olarak kaydedildi. 2003 yılının başında Irak’ın işgal edilmesiyle bir kez daha darbe alan Ürdün ekonomisi; ABD’nin Ürdün’den tekstil ithalatını artırması ve Irak bağlantılı ticaret yollarının yıl ortasında yeniden açılması sayesinde yüzde 4,2’lik bir reel büyüme kaydetti. Bu tarih-
SIKLIKLA MEYDANA GELEN DEPREMLER, ORMANLIK ALANLARIN TAHRIBI, HAYVANLARIN AŞIRI OTLATILMASI, EROZYON VE ÇÖLLEŞME ÜRDÜN’ÜN BAŞLICA ÇEVRE SORUNLARI ARASINDA.
DIŞ TİCARETTE KRONİK AÇLIK Ürdün’ün AB ile imzaladığı ortaklık anlaşması 2002 yılında yürürlüğe girdi. Söz konusu anlaşma gereğince Ürdün’ün sanayi malları kademeli indirimler sonrasında gümrüksüz biçimde AB pazarlarına girebilirken tarım ürünleri ise belirli tarife ve kotaya tabi. Öte yandan Ürdün-ABD Serbest Ticaret Anlaşması ise 2001 yılında uygulanmaya başlandı. Anlaşma sayesinde Ürdün; Kanada, Meksika ve İsrail’den sonra ABD ile serbest ticaret anlaşması bulunan dördüncü ülke oldu. Anlaşma uyarınca, başta tekstil ve gıda maddeleri olmak üzere birMozaikler, Kerak
59
ülkelerden Amman
OKUR-YAZARLIK ORANININ YÜZDE 90 DÜZEYINDE SEYRETTIĞI ÜRDÜN’ÜN 2016 YILI VERILERINE GÖRE TOPLAM IŞGÜCÜ 2.2 MILYON CIVARINDA.
çok ürünün gümrük vergilerinde kademeli olarak indirimler gerçekleştirildi. 2000 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olan Ürdün, EFTA Ülkeleri ve Singapur’la da serbest ticaret anlaşmaları imzaladı. Öte yandan Ürdün, Mısır, Fas ve Tunus arasında 2004 yılında imzalanan Aghadir Anlaşması ise 2009 yılında yürürlüğe girdi. Ürdün aynı
zamanda Arap Serbest Ticaret Alanı’nın da (GAFTA) üyesi. Kısıtlı sanayi altyapısı ve hammadde kıtlığı nedeniyle Ürdün, dış ticaretinde geçmişten bugüne kronik açıklar veren bir ülke. Hızlı nüfus artışıyla beraber petrolde ve gıda maddelerinde dışa bağımlılık artarken 1980 yılından itibaren ithalatın ihracatla dengelenmesi yoluna gidildi.
TÜRKİYE’NİN ÜRDÜN’E MAKİNE İHRACATINDA BAŞLICA KALEMLER (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) GTİP ADI
2015
2016
DEĞİŞİM (%)
8418
BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR VE DİĞER SOĞUTUCU VE DONDURUCU CİHAZLAR VE ISI POMPALARI
13,3
16,2
21,9
8450
EV VEYA ÇAMAŞIRHANE TİPİ YIKAMA MAKİNALARI (YIKAMA VE KURUTMA TERTİBATI BİR ARADA OLANLAR DAHİL)
12,1
10,0
-17,3
8481
BORULAR, KAZANLAR, TANKLAR, DEPOLAR VE BENZERİ DİĞER KAPLAR İÇİN MUSLUKLAR, VALFLER (VANALAR)
6,7
6,7
-0,3
8422
BULAŞIK, ŞİŞE VB. YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ, ŞİŞE, KUTU ÇUVAL VB DOLDURMA, ETİKETLEME MAKİNELERİ
5,3
6,2
16,9
8413
SIVILAR İÇİN POMPALAR (ÖLÇÜ TERTİBATI OLSUN OLMASIN) VE SIVI ELEVATÖRLERİ
6,7
3,9
-42,0
8479
KENDİNE ÖZGÜ BİR FONKSİYONU OLAN DİĞER MAKİNELER VE MEKANİK CİHAZLAR
3,8
2,8
-25,7
8431
ÖZELLİKLE 84.25 İLA 84.30 POZİSYONLARINDAKİ MAKİNA VE CİHAZLAR İLE BİRLİKTE KULLANILMAYA ELVERİŞLİ
1,5
2,3
47,6
8451
DOKUMA İPLİKLERİN, MENSUCATIN YIKANMASI, TEMİZLENMESİ, KURUTULMASI, ÜTÜLENMESİ, SARILMASI MAKİNELERİ
1,2
2,1
74,3
8414
HAVA VEYA VAKUM POMPALARI, HAVA VEYA DİĞER GAZ KOMPRESÖRLERİ, FANLAR, ASPİRATÖRÜ OLAN CİHAZLAR
1,9
2,1
9,9
8438
YİYECEK VE İÇECEKLERİN SINAÎ AMAÇLARLA HAZIRLANMASI VEYA İMALİNE MAHSUS MAKİNE VE CİHAZLAR
1,6
1,9
19,7
DİĞER
21,0
19,5
-7,2
TOPLAM
75,2
73,7
-2,0
GTİP KODU
60
Kaynak: TÜİK verileri
Özellikle medikal, sağlık ve tekstil gibi sektörlerde de gelişim desteklendi. Ülkenin ithalatı ihracatına kıyasla hala yüksek seyrederken 2015 yılı rakamlarına göre Ürdün’ün ihracatı 7,8 milyar dolarken ithalatıysa 20,5 milyar dolar seviyesinde. 2015 yılı rakamlarına göre Ürdün’ün ihracatındaki en önemli ürünleri giyim eşyaları, potaslı mineral-kimyasal gübreler, tabii kalsiyum-tabii alüminyum, kalsiyum fosfat, ilaçlar, domates ve canlı hayvanlar oluşturuyor. Buna karşılık ülkenin en önemli ithalat kalemleri ise petrol yağları, ham petrol, otomobil, altın ve petrol gazlarıdır. 2015 yılı verilerine göre Ürdün’ün ihracatındaki en önemli ülkeler ABD, Suudi Arabistan, Irak, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri iken en fazla ithalat gerçekleştirdiği ülkeler ise Suudi Arabistan, Çin, ABD, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya ve Türkiye. TÜRKİYE-ÜRDÜN TİCARİ İLİŞKİLERİ İki ülke arasındaki dış ticaret dengesi Türkiye lehine seyrederken 2016 yılı Ocak-Kasım döneminde Türkiye’nin Ürdün’e gerçekleştirdiği ihracat 649 milyon dolar olarak kaydedildi. Aynı dönemde Türkiye’nin Ürdün’den gerçekleştirdiği ithalat ise 100,7 milyon dolar oldu. Türkiye’nin Ürdün’e ihracatındaki en önemli ürünler petrol yağları, römorklar, giyim eşyaları, demir-çelikten gaz için kaplar, buzdolapları, ahşap kutu, sandık ve ambalajlar, ekmek-pasta, çamaşır makinesi, otomobil, yarış arabaları ve özel amaçlı motorlu taşıtlar şeklinde sıralanıyor. Bunun yanında oto ana ve yan sanayisi, kozmetik, temizlik maddeleri, kağıt, mücevherat, mobilya, ambalaj, inşaat malzemeleri, demir çelik, doğal taşlar, kablo ve teller, hazır giyim, kumaş, tekstil yan sanayi, iş makineleri, elektrikli makineler, plastik işleme makineleri, beyaz eşya, aydınlatma malzemeleri, temizlik maddeleri, boru ve bağlantı parçaları, pompa ve kompresörler, inşaat ve müteahhitlik hizmetleri, enerji, telekomünikasyon, perakendecilik, ulaştırma, güvenlik, danışmanlık, nohut, tatlı bisküvi ve gofretler, peynir, makarna, mercimek, zeytinyağı, bulgur, şekerli ve çikolatalı mamuller sektörlerinde Ürdün pazarında önemli bir potansiyel mevcut. Türkiye ile Ürdün arasında serbest ticaret alanı tesis eden ortaklık anlaşması 2009’da imzalandı. Anlaşma, taraflar arasında mal ticaretinde tarife ve tarife dışı engellerin kaldırılmasından, hayvan ve bitki sağlığı önlemlerine, fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarından menşe kurallarına kadar birçok başlığa ilişkin düzenlemeler içeriyor. Söz konusu anlaşma ayrıca iç vergilendirme, yapısal uyum, anti-damping, korunma
ÜRDÜN EKONOMİSİNİN ANA SEKTÖRLERİ TARIM VE HAYVANCILIK: Ürdün’ün GSYİH’nin yüzde 3’ünü oluşturan tarım sektörü, kuraklık ve don gibi olumsuz iklim koşulları ile karşı karşıya. Yağmurla beslenen yüksek alanlarda buğday, arpa, mercimek ve nohut tarımı yapılırken Ürdün Vadisi’ndeki sermaye-yoğun ve verimli çiftliklerde ise meyve ve sebze üretiliyor. Zeytin ve tütün ise ülkedeki diğer başlıca tarım ürünleri arasında ve üretim genellikle iç piyasaya yönelik. Koyun ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yaygınlaşması amacıyla girişilen çabalar ise kırsal alanların yetersiz ve ithal yemlerin yüksek maliyetli olması nedeniyle istenilen sonucu vermiyor.
SANAYİ:
Ürdün sanayisi İsrail ile 1994 yılında imzalanan barış anlaşmasından sonra hızlı bir gelişim sergiledi. Ancak yerel iş çevrelerinin İsrail ile iş yapma konusunda gösterdiği isteksizlik nedeniyle beklenen ölçüde bir gelişim gerçekleşmedi. ABD’nin desteğiyle faaliyete geçen nitelikli sanayi bölgeleri sayesinde ise Ürdün’ün hafif sanayi üretiminde ve ihracatında önemli bir artış yaşandı. Ülkedeki başlıca sanayi üretimi tekstil, gübre, eczacılık, petrol işleme, fosfat, potaş, inorganik kimyasallar, çelik, cam, boya, plastik ve çimento sektörlerinde yoğunlaşıyor.
MADENCİLİK: Fosfat ve potaş, Ürdün’ün en önemli maden kaynaklarını oluşturuyor. 2013 yılında fosfat üretiminin 1 milyon 412 bin ton, potaş üretiminin ise 510 bin ton düzeyinde gerçekleştiği tahmin ediliyor. Dünyanın en büyük üçüncü ham fosfat tedarikçisi olan Ürdün’ün fosfat madenleri, Ürdün Fosfat Madenleri Şirketi (JPMC) tarafından işletiliyor. Şirket ham fosfatın yanı sıra fosfattan elde edilen gübre, sülfürik asit, potasyum sülfat, fosforik asit ve kalsiyum klorid gibi ürünlerin imalatını da gerçekleştiriyor.
TURİZM: Turizm sektörünün Ürdün ekonomisine katkısı son yıllarda artıyor olsa da ülkenin turizm potansiyeli halihazırda tam olarak keşfedilememiş. Taş Devri, Helenistik Dönem, Nabatiler ve Roma Devri’nin yanı sıra İslam’ın yayılması ve Haçlı Seferleri dönemine kadar çok sayıda medeniyete tanıklık eden Ürdün’ün büyüleyici arazi yapısı, çölleri ve Ürdün Vadisi görülmeye değerdir. Ancak sektörün bölünmüş yapısı ve bölgedeki siyasi istikrarsızlık nedeniyle turizmde istenen düzeyde bir gelişim yakalanabilmiş değil. 2002 yılında yeniden canlanan sektörden elde edilen turizm gelirlerinde, bu yıldan itibaren düzenli bir artış görülüyor. Bunun yanı sıra, sağlık turizmi alanında da Ürdün son yıllarda büyük gelişme kaydetti.
ULAŞIM: Ürdün’ün ulaşım ağında geçtiğimiz 50 yıl boyunca kaydedilen gelişim, Orta Doğu’nun jeopolitik yapısıyla paralellik gösteriyor. 1948 yılına kadar Hayfa Limanı’na önem veren Ürdün, Liman İsrail’e geçtiğinde Akabe’de yeniden bir tesis inşa etmek zorunda kaldı. 1980’li yıllarda önemli bir gelişim gösteren Akabe Limanı, İran-Irak savaşı sırasında da önemini korudu. Yaklaşık 8 bin kilometreye yayılan karayolu ağı ise ülkenin önemli tüm şehirlerine bağlantı sağlıyor. Ürdün’de üçü uluslararası statüde olmak üzere toplam 18 adet de havaalanı bulunuyor. Diğer yandan, toplam 507 kilometre olan demir yolu uzunluğunu artırmak için çalışmalar devam ediyor.
61
ülkelerden önlemleri, ödemeler dengesi gibi alanlarda da uluslararası kuralları esas alan konu başlıkları barındırıyor.
GENIŞ BIR MUTFAK KÜLTÜRÜNE SAHIP ÜRDÜN’ÜN EN MEŞHUR YEMEKLERI ARASINDA HUMUS, MANSAF, ALAYET BANDORA, SHAWARMA ILE ÇÖL KUMUNUN ALTINDA PIŞIRILEN KUZU TANDIR YER ALIYOR.
ÜRDÜN’ÜN 2016 YILINDA MAKİNE İHRACATI 240,6 MİLYON DOLAR OLDU BM İstatistik Bölümü verilerine göre Ürdün’ün makine ihracatı 2016 yılında 240,6 milyon dolar olarak kayda geçti. 2015 yılında bu rakam 297,3 milyon dolar seviyesindeydi. 2016 yılında Ürdün’ün makine ihracatı yüzde 19,1 azaldı. Ürdün 2016 yılında 76 milyon dolarla en fazla toprakları içerisindeki serbest bölgeye makine ihraç etti. Makine ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 38,6 azalan Ürdün’ün 2015 yılında serbest bölgeye ihraç ettiği makinelerin değeri 123,8 milyon dolardı. Ürdün’ün 2016 yılında en fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke Suudi Arabistan oldu. 2015 yılında söz konusu ülkeye 62,2 milyon dolar değerinde makine ihraç edilirken bu rakam, 2016 yılında yüzde 47,2 azalarak 32,8 milyon dolar olarak kaydedildi. Ürdün’ün 2016 yılında en fazla makine ihraç ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise 18,9 milyon dolarla Birleşik Arap Emirlikleri yer alıyor. Söz konusu ülkeye 2015 yılında ihraç edilen ürünlerin değeri 16,6 milyon dolar seviyesindeydi. Birleşik Arap Emirliklerine yönelik makine ihracatı 2016 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 14,1 arttı. Türkiye, Ürdün’ün en fazla makine ihraç ettiği ülkeler listesinin 12. sırasında yer alıyor. 2015 yılında Türkiye’ye 2,8 milyon dolar değerinde makine ihraç edilirken 2016 yılında bu rakam yüzde 18,1 artışla 3,3 milyon dolar oldu. Ürdün 2016 yılında 84. fasıl itibariyle en fazla klima cihazları-vantilatörlü, ısı, nem değişHumus
62
tirme tertibatlı kaleminde ihracat gerçekleştirdi. 2015 yılında söz konusu ürün grubunda 91,3 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken 2016 yılında bu rakam, yüzde 23,9 azalarak 69,5 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında ise otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri bulunuyor. Söz konusu kalemde 2015 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 23 milyon dolarken 2016 yılında bu rakam yüzde 9,4 artarak 25,2 milyon dolar seviyesinde kayda geçti. Listenin üçüncü sırasında bulunan muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dahil kaleminde 2015 yılında 4,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2016 yılında bu rakam yüzde 300 artarak 19 milyon dolar oldu. Muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dahil, Ürdün’ün 2016 yılında en fazla ihracat gerçekleştirdiği ürün grubu oldu. ÇİN İTHALAT LİSTESİNİN İLK SIRASINDA BM İstatistik Bölümü verilerine göre Ürdün’ün makine ithalatı 2016 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 11,6 azalarak 1,4 milyar dolar olarak kaydedildi. 2015 yılında bu rakam 1,6 milyar dolar seviyesindeydi. 2016 yılı rakamlarına göre Ürdün’ün en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında Çin bulunuyor. Söz konusu ülkeden 2015 yılında 360,2 milyon dolar değerinde makine ithal eden Ürdün’ün, 2016 yılı makine ithalatı yüzde 9 artışla 392,7 milyon dolar olarak kaydedildi. Ürdün, 2016 yılında listenin ikinci sırasında bulunan ABD’den 208,3 milyon dolar değerinde makine ithal etti. 2015 yılında bu rakam 254,8 milyon dolar seviyesindeydi. 2016 yılında Ürdün’ün ABD’den gerçekleştirdiği makine ithalatı yüzde 18,2 azaldı. Ürdün’ün 2016 yılında en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise Almanya yer alıyor. Ürdün 2015 yılında Almanya’dan 209,5 milyon dolar değerinde makine ithal ederken bu rakam, 2016 yılında yüzde 19,2 azalarak 169,3 milyon dolar olarak kaydedildi. Ürdün’ün 2016 yılında, ilk 10 ülke arasında bir önceki yıla göre makine ithalatını en fazla artırdığı ülke yüzde 15,4 ile Fransa oldu. Fransa’dan 2015 yılında 30,6 milyon dolar değerinde makine ithal edilirken 2016 yılında bu rakam 35,3 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Türkiye, 2016 yılında Ürdün’ün en fazla makine ithal ettiği ülkeler listesinin 5. sırasında bulunuyor. Ürdün 2015 yılında Türkiye’den 74,2 milyon dolarlık makine ithal ederken 2016 yılında bu rakam yüzde 3,5 azalarak 71,6 milyon dolar seviyesinde kayda geçti. Ürdün 2016 yılında en fazla alternatif-rotatif kıvılcım ateşlemeli, içten yanmalı motorlar kaleminde ürün ithal etti. 2015 yılında söz konusu ürün grubunda
Kerak Kalesi
176,4 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2016 yılında yüzde 10 azalarak 158,7 milyon dolar olarak kayda geçti. Listenin ikinci sırasında otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri bulunuyor. Ürdün, 2015 yılında söz konusu kalemde 135,3 milyon dolar değerinde makine ithal ederken 2016 yılında bu rakam yüzde 4,5 azalarak 129,3 milyon dolar oldu. Ürdün’ün en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem klima cihazları-vantilatörlü, ısı, nem değiştirme tertibatlı oldu. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda 116,5 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi. 2015 yılında söz konusu mal grubunda gerçekleştirilen ithalatın değeri 57,9 milyon dolardı. Klima cihazları-vantilatörlü, ısı, nem değiştirme tertibatlı kalemindeki ithalat yüzde 101,4 arttı. Ürdün’ün 2016 yılı makine ithalatında en fazla artış da söz konusu ürün grubunda yaşandı. TÜRKİYE’DEN 73,7 MİLYON DOLARLIK MAKİNE İHRACATI TÜİK verilerine göre Türkiye’nin 84. fasılda Ürdün’e gerçekleştirdiği makine ihracatı, 2016 yılında 73,7 milyon dolar olarak kaydedildi. 2015 yılında bu rakam 75,2 milyon dolar seviyesindeydi. Ürdün’e yönelik makine ihracatımız yüzde 2 azaldı. Türkiye’nin Ürdün’e yönelik makine ihracatının ilk sırasında buzdolapları, dondurucular ve diğer soğutucu ve dondurucu cihazlar ve ısı pompaları yer alıyor. Söz konusu kalemde Ürdün’e 2015 yılında 13,3 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken bu rakam 2016 yılında yüzde 21,9 artışla 16,2 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında bulunan ev veya çamaşırhane tipi yıkama makineleri (yıkama ve kurutma tertibatı bir arada olanlar dahil) ürün
grubunda 2016 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 10 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. 2015 yılında bu rakam 12,1 milyon dolar seviyesindeydi. Ev veya çamaşırhane tipi yıkama makineleri (yıkama ve kurutma tertibatı bir arada olanlar dahil) grubundaki ihracat 2016 yılında yüzde 17,3 azaldı. Türkiye’nin Ürdün’e yönelik makine ihracatında ilk 10 ürün grubu listesinin üçüncü sırasında ise borular, kazanlar, tanklar, depolar ve benzeri diğer kaplar için musluklar, valfler (vanalar) kalemi bulunuyor. 2015 yılında söz konusu ürün grubunda 6,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2016 yılında Ürdün’e yönelik ihracat yüzde 0,3 azalarak 6,7 milyon dolar olarak kaydedildi. TÜİK verilerine göre 2016 yılında 84. fasıl itibariyle Türkiye’nin Ürdün’den makine ithalatı 1,4 milyon dolar seviyesinde kaydedildi.
ABD ILE SERBEST TICARET ANLAŞMASI BULUNAN 20 ÜLKEDEN BIRI OLAN ÜRDÜN’ÜN 2015 YILI VERILERINE GÖRE IHRACATI 7,8 MILYAR DOLARKEN ITHALATIYSA 20,5 MILYAR DOLAR SEVIYESINDE GERÇEKLEŞTI.
Amman
63
bir konu & bir konuk
“SEKTÖRÜN KÜRESEL REKABETTE GÜÇLENMESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ” MAKINE SANAYISI ILE ILGILI POLITIKA VE UYGULAMALARIN OLUŞMASINDA VE SEKTÖRÜN YAN SANAYI ILE BIRLIKTE GELIŞEREK KÜRESEL REKABETTE GÜÇLENMESINDE ETKIN ROL OYNAMAYI AMAÇLAYAN MAKFED’IN GENEL SEKRETERLIĞI GÖREVINE ZÜHTÜ BAKIR GETIRILDI. AMAÇLARININ MAKFED’I YURT IÇI VE YURT DIŞINDA SEKTÖRÜ EN IYI BIÇIMDE TEMSIL EDEN VE LOBI YAPABILEN GÜÇLÜ BIR SEKTÖR ÖRGÜTÜ HALINE GETIRMEK OLDUĞUNU BELIRTEN BAKIR, SEKTÖRÜN KÜRESEL REKABETTE GÜÇLENMESI IÇIN ÇALIŞTIKLARINI VURGULUYOR.
64
M
akine imalat sektöründe faaliyet gösteren 14 derneğin tepe örgütü olarak 2014 yılında kurulan Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED), bugün itibarıyla 17’ye ulaşan üye sayısıyla üretim, istihdam ve ihracat gibi temel göstergeler dikkate alındığında sektörün önemli bir bölümünü çatısı altında topluyor. Yola çıktığı günden bu yana makine imalat sektörünün her kesiminin ilgili kurumlarla işbirliği içinde hareket ederek, sektörün öncelikleri doğrultusunda politikalar geliştirmek, bunları gerçekleştirecek altyapı ve araçları oluşturma-
ya katkı sağlamak, sektörel örgütlerin faaliyetlerini destekleyerek dayanışma ve işbirliği kültürü oluşturmak için öncü bir rol üstlenen MAKFED, AB makine çatı kuruluşu olan ORGALIME’de Türk makine sektörünü temsil ediyor. Makine imalat sektörünün toplam kalite, Ar-Ge ve inovasyon konularında uluslararası rekabete uygun bir yapıya kavuşmasını sağlayarak, sektörün diğer yan sektörlerle beraber kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla çalışmalarını sürdüren MAKFED’in gündemindeki konuları, federasyonun yeni Genel Sekreteri Zühtü Bakır Moment Expo okurlarıyla paylaştı.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdür Yardımcılığı yapmış bir isim olarak makine sektörünü de yakından tanıyorsunuz. Bu tecrübe ve birikiminizin MAKFED’e katkıları ne yönde olacak? Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı birçok yönüyle reel sektörün kamuda ilk adresi niteliğini taşıyor. Ülkemizin AB teknik mevzuatına uyumu ve uygulanması çalışmalarında ve sonrasında Türkiye Sanayi Strateji Belgesi ve sektörel stratejilerin hazırlanması ve uygulanması süreçlerinde sektör temsilcileri ile bakanlık olarak birlikte çalıştık. Kamu ve özel sektör taraflarının bir araya geldiği ve 2003 yılında oluşturduğumuz Makina Teknik Komitesi (MAKTEK) bugüne kadar 27 kez toplandı. Bu platform o kadar güzel sonuçlar verdi ki başka sektörlere yönelik de komiteler oluşturuldu ve diğer bakanlıklar da benzer yapılar kurma yoluna gitti. Görev yaptığım dönemde sektörle her zaman birlikteydim ve geleceğe dair öngörülerle yol açıcı bir rol oynamaya önem verdim. Dolayısıyla makine sektörünü ve aktörlerini yakından tanıyorum. Yeni görevimde de ülkemizin bu alandaki hedeflerine ulaşması yolunda yapılan çalışmalarda yer almaya devam edeceğim için mutluyum. MAKFED’in makine alt sektör dernekleriyle ilişkisinden bahseder misiniz? Ülkemizde otomotiv ve çelik sektörleri gibi bazı sektörler çok iyi örgütlenmiş durumda. Makine sektörü, biraz da çoklu yapısı nedeniyle birlikte hareket etmekte güçlükler yaşıyordu. Sektörün lobi gücünü zayıflatan bu durum, özellikle Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) ve buna bağlı Türkiye’nin Makinecileri’nin faaliyetleriyle bir nebze aşıldı. Bu çalışmaların sonucunda da MAKFED doğdu ve ne güzel ki burada bize de bir görev tevdi edildi. MAKFED bünyesinde halen 17 dernek bulunuyor. MAKFED tüzüğünün sektörün sağlıklı bir şekilde örgütlenmesini öngören sınırlayıcı hükümlerine rağmen doğrudan veya dolaylı olarak makine ile ilişkili diğer yeni katılımlarla üye sayının 25’e kadar yükselebileceğini düşünüyorum. MAKFED, makine sektöründe birlik ve dayanışmayı sağlayarak sektöre güçlü bir biçimde liderlik ederken sektörün tanınırlığını artırarak, ulusal ve uluslararası zeminlerde etkin temsiliyetini sağlayacaktır. Politika üretme, strateji geliştirme ve küresel rekabetçiliğin artırılması yolunda teknolojik koçluk gibi hedeflerini üye kuruluşlarla işbirliği yaparak gerçekleştirecektir. Bu işbirliği ve güç birliğinin yaratacağı sinerjiyi çok önemsiyorum. Ulaşmak istediğimiz hedeflere, üye derneklerimizle geliştireceğimiz ortak projeler ve ortak akılla adım adım ilerleyeceğiz. Bu bağlamda “MAKFED Genel Sekreterler Toplantıları”nı kurumsal bir yapıya dönüştüreceğiz. Amacımız,
MAKFED’i yurt içi ve yurt dışında sektörü en iyi biçimde temsil eden, sorunları dile getirirken çözüm önerileri sunan ve lobi yapabilen güçlü bir sivil toplum örgütü haline getirmek. Türk makine imalat sektörünün tepe örgütü olma vasfıyla kurulan MAKFED’in halen yürüttüğü projeleri ve bu çerçevede gelinen noktayı aktarır mısınız? MAKFED olarak veri oluşturmaya ve bilgi üretmeye çok önem veriyoruz. Doğru politikaların ancak böyle oluşturulacağına inanıyoruz. Sektörün sahip olduklarını, olmadıklarını, imkânlarını ve zorluklarını, güçlü ve zayıf yönlerini bilmek zorundayız. Bu çerçevede öncelikli olarak “Makine Sektörü Envanter Araştırması” ve “Makine Sektörü Makro Pazar Analizi-Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Stratejik Öneriler Raporu” adlı kapsamlı iki çalışmayı hazırlayarak karar alıcı çevrelere ve sektörün kullanımına sunduk. Benzer şekilde pazar verileri başta olmak üzere ekonomik bilgiler içeren “Makine İmalat Sektörü-Türkiye ve Dünya Değerlendirme Raporu” da yakında yayımlanacak. Söz konusu çalışmaların tümü kurumsal kapasitemizin yanı sıra alanında yetkin ulusal ve uluslararası kişi ile kuruluşların işbirliği çerçevesinde hazırlanıyor. Öte yandan mesleki yeterlilik alanında sektörün ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, Ankara Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle Makine Sektörü Mesleki Yeterlilik Merkezi’nin Kurulması Projesi (MAKFED MEYEM) devam ediyor. Makine bakım ve montaj alanında başlayan çalışmanın kapsamını, sektörün ihtiyaçları doğrultusunda genişleteceğiz. MAKFED AKADEMİ projemizle, sektöre yönelik başta teknik uygulamalar olmak üzere ihtiyaç duyulan alanlarda eğitim programları düzenleyeceğiz. Bu konuda alanında en iyi kuruluş ve uzmanlarla sektör mensuplarını MAKFED çatısı altında bir araya getirmeyi amaçlıyoruz. Halen geliştirme aşamasında olduğumuz çeşitli projelerimizi de zamanı geldiğinde ilgili taraflarla paylaşacağız.
“MAKFED, MAKINE SEKTÖRÜNDE BIRLIK VE DAYANIŞMAYI SAĞLAYARAK SEKTÖRE GÜÇLÜ BIR BIÇIMDE LIDERLIK EDERKEN, ULUSAL VE ULUSLARARASI PLATFORMLARDA DA SEKTÖRÜN SÖZCÜSÜ OLACAK.”
“ULUSAL POLITIKALARIN GELIŞTIRILMESI GEREKİYOR” “Türkiye’de iş makinesi, jeneratör, kompresör, talaşsız imalat makineleri, endüstriyel klima ve bir takım tarım makineleri gibi alanlarda dünya ile rekabet edebilecek firmalar mevcut ve söz konusu firmalar dünyanın dört bir yanına ihracat yapıyor. Ancak firmalarımızın dünya devi olan rakiplerinin ölçeğine erişmesi için önlerinde uzun bir yol bulunuyor. Öncelikle kendini ispat etmiş firma ve markalarımıza yönelik ulusal politikaların geliştirilmesinin hayati önem taşıdığını düşünüyorum. Ülkemizin zenginliğinin ancak böyle artacağı bir gerçektir. Bunun yanı sıra tekstil ve konfeksiyon, talaşlı imalat, tarım ve bazı iş-inşaat makineleriyle teknoloji düzeyi yüksek endüstriyel makinelerde ithalata bağımlılığımız söz konusu. Bu tabloyu tersine çevirmek için sektöre özgü seçici teşviklerle yerli ve yabancı yatırımların artırılması ve Ar-Ge faaliyetlerinin geliştirilmesi gerekiyor.”
65
bir konu & bir konuk
“MAKFED OLARAK VERI OLUŞTURMAYA VE BILGI ÜRETMEYE ÇOK ÖNEM VERIYORUZ. ÇÜNKÜ DOĞRU POLITIKALARIN ANCAK BÖYLE OLUŞTURULACAĞINA INANIYORUZ. SEKTÖRÜN SAHIP OLDUKLARINI, OLMADIKLARINI, IMKÂNLARINI VE ZORLUKLARINI, GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERINI BILMEK ZORUNDAYIZ.”
Uluslararası pazarda Türk makine firmalarının ve genel anlamda sektörün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Yerli makine sanayisinden beklentileriniz neler? Türk makine sanayisiyle ilgili olumlu bir algının oluşmasının, en büyük kazancımız olduğunu düşünüyorum. Bu noktada Türkiye’nin Makinecileri’nin yaptığı çalışmaların katkısını söylemeden geçmek olmaz. Metrekare büyüklüğü bakımından üçüncü büyük katılımcı olduğumuz Hannover Messe Fuarı’nda bu yıl da Türk makine sektörü büyük ses getirdi. Bununla birlikte makine sektörü, 12 milyar dolar rakamıyla enerjiden sonra en çok dış ticaret açığı verdiğimiz alan. Bu durum bile makine sektörünün ülkemiz ekonomisi için ne kadar stratejik öneme sahip olduğunu gösteriyor. Buradan hareketle ülkemizin 2023 yılı hedefleri doğrultusunda, makine ihracatı oranının gelişmiş sanayi ülkelerinde olduğu gibi yüzde 20’lere çıkarılması hedefleniyor. Hedefin çok güzel ve doğru olduğunu düşünüyorum. Ancak önemli olan bu hedefe ulaşabilmek. Makine kullanımı gelişmişliğin bir göstergesidir ve her zaman ithalatı da olacaktır. Ancak ülkemizin makine sektöründe ticareti dengelemesi ve artıya geçmesi, kalkınmasında temel bir unsurdur. Bu bağlamda, ihracatın ve ihracatı geliştirme faaliyetlerinin önemi de bir kez daha ortaya çıkıyor. Türkiye’de iş makinesi, jeneratör, kompresör, talaşsız imalat makineleri, endüstriyel klima ve bir takım tarım makineleri gibi alanlarda dünya ile rekabet edebilecek firmalar mevcut ve söz konusu firmalar dünyanın dört bir yanına ihracat yapıyor. Ancak firmalarımızın dünya devi olan rakiplerinin ölçeğine erişmesi için önlerinde uzun bir yol bulunuyor. Öncelikle kendini ispat etmiş firma ve markalarımıza yönelik ulusal politikaların geliştirilmesinin hayati önem taşıdığını düşünüyorum. Ülkemizin zenginliğinin ancak böyle artacağı bir gerçektir. Bunun yanı sıra tekstil
ZÜHTÜ BAKIR KİMDİR? Tokat’ta 1971 yılında doğan Zühtü Bakır, Yıldız Teknik Üniversitesi Metalurji Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Bakır, Ankara ÜniversitesiAvrupa Topluluğu Uygulama ve Araştırma Merkezi, AB Uzmanlık Programı ve Hollanda CLINGENDAEL Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, AB Lobicilik, Örgütlenme ve Müzakere Yetenekleri programını tamamladı. Ancak belli bir bilgi düzeyinde dahil olunan eğitim programı sonrası TÜV NORD’un sınavı ile Sertifikalı Makine Emniyeti Uzmanı (CMSE®) olmayı hak kazanan Bakır, halen Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde Teknoloji Politikaları ve İnovasyon Yönetimi konulu yüksek lisans programında tez hazırlıklarını sürdürüyor. 1992 yılında alüminyum sektöründe başladığı çalışma hayatına çelik sektöründe devam eden Bakır, 1998 yılında girdiği Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda; Uzman, Şube Müdürü, Daire Başkanı, Sanayi Genel Müdür Yardımcısı ve Bakan Müşaviri kadrolarında görev aldı.
66
ve konfeksiyon, talaşlı imalat, tarım ve bazı işinşaat makineleriyle teknoloji düzeyi yüksek endüstriyel makinelerde ithalata bağımlılığımız söz konusu. Bu tabloyu tersine çevirmek için sektöre özgü seçici teşviklerle yerli ve yabancı yatırımların artırılması ve Ar-Ge faaliyetlerinin geliştirilmesi gerekiyor. Türk makine sektörü, Ar-Ge harcamalarında üçüncü sırada yer alıyor. Fakat sektörün tüm Ar-Ge harcaması, ülkemizde en çok Ar-Ge harcaması yapan bir otomotiv firmasının seviyesinde. Dolayısıyla bu gösterge de küresel rekabette ölçeğin önemini ortaya koyuyor. Makine sektöründe 2010 yılında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onaylı sadece iki Ar-Ge merkezi varken bu sayı 2014 yılında toplam 163 Ar-Ge merkezi içinde 10’a, 2016 itibarıyla 245’te 15’e ve bugün ise sayısı 550’yi geçen Ar&Ge Merkezleri içerisindeki makine sektörü sayısı 70’e yaklaşmıştır. Hâlihazırda, otomotiv yan sanayisinin ardından ikinci sırada olan makine sektörünün kısa zamanda birinciliğe yükselerek bir-iki yıl içerisinde 100 rakamına ulaşması bekleniyor. Bununla birlikte bugün itibarıyla 53’e ulaşan tasarım merkezleri arasında makine sektörüne yönelik faaliyet gösteren kuruluşlar da mevcut. Tabii burada söz konusu merkezlerin nitelik ve üretkenlik düzeylerinin artırılması da önem arz ediyor. Bu anlamda Ar-Ge desteklerinin makine sektörüne göre yeniden düzenlenmesi, potansiyelin daha verimli kullanılmasını sağlayacaktır. Büyük ölçekli markalarımızı dünya arenasında yükseltme politikasının yanı sıra KOBİ niteliğindeki firmalarımıza farklı yaklaşımlar da geliştirmemiz gerekiyor. Çünkü makine alanında gelişmiş ülkelerde de KOBİ’lerin önemli bir ağırlığı mevcut. Hızlı hareket eden KOBİ yapısıyla makine sektörünün dinamizmi çok iyi örtüşüyor. Makine sektörüne yönelik devlet desteklerini yeterli görüyor musunuz? MAKFED olarak kamudan beklentileriniz nelerdir? Ülkemizin kamu destekleri aslında çok yönlü ve yeterli görünüyor. Ar-Ge desteklerinden de arzu edildiği düzeyde yararlanılabilmesi için sektörde kapasite geliştirme çalışmaları yapmamız gerekiyor. Ekonomi Bakanlığı’nın ihracat ve tanıtım desteklerinin de yeterli düzeyde olduğunu ve ihtiyaca göre şekillenen dinamik bir yapı taşıdığını düşünüyorum. Ancak sektöre ve ihracata büyük katkısı olan Türkiye’nin Makinecileri gibi kurumların faaliyetlerinin artırılarak sürdürülmesi de gerekli. KOSGEB proaktif bir yaklaşımla ihtiyaçlar doğrultusunda destek mekanizmalarını güncelliyor. Burada da MAKFED olarak sektördeki farkındalık seviyesini artırıcı faaliyet-
ler yürüteceğiz. Yatırım teşviklerini de olumlu değerlendirmekle birlikte stratejik ve proje bazlı yatırım teşviklerinin tasarımında ülkemiz makine sektörünün ölçeği ve yapısının da dikkate alınmasında fayda görüyorum. 2013’te otomotiv sektörünün öncelikli yatırım alanına dahil edilmesinin sektörün bugünkü üretim ve ihracatta lider konuma erişmesinde büyük rolü olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde makine sektörüne yönelik uygun kriterlerin geliştirilmesi, sektördeki yerli ve yabancı sermaye yatırımlarını artırırken bu yöndeki ortaklık arayışlarını da geliştirecektir. MAKFED olarak karar alıcılara öneriler geliştirmemiz gerektiğine inanıyorum. MAKFED çatısı altındaki derneklerin temsil ettiği sektörlerin önünde duran temel sıkıntılar nelerdir? MAKFED söz konusu bu sorunların aşılması adına ne gibi adımlar atıyor? Kamu alımlarında yerli ürünlerin tercih edilmesi yaklaşımının daha da geliştirilmesi, etkin bir piyasa gözetimi ve denetimi ile haksız rekabetin önlenmesi, dış ticarette haksız rekabete konu olan durumlarda hızlı hareket edilmesi, nitelikli ara eleman ihtiyacı, yerli ve yabancı yatırımları artırıcı ve ihracatı geliştirici faaliyetler öncelikli olarak tedbir alınması gereken alanlar. Diğer yandan sektörün rekabet gücüne etkisi bakımından, ulusal ve uluslararası standart hazırlama faaliyetlerine etkin katılım da büyük önem arz ediyor. Bu alanlarda MAKFED bünyesinde oluşturulacak komitelerle çalışmalar gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz. Aynı zamanda Endüstri 4.0 gibi teknolojik dönüşüm trendlerinin iyi anlaşıl-
ması gerekiyor. Bu alanda da ülkemizde yürütülen çalışmalara aktif biçimde katılacağız.
“MAKFED AKADEMİ PROJEMIZLE, SEKTÖRE YÖNELIK BAŞTA TEKNIK UYGULAMALAR OLMAK ÜZERE IHTIYAÇ DUYULAN ALANLARDA EĞITIM PROGRAMLARI DÜZENLEYECEĞIZ. BU KONUDA ALANINDA EN IYI KURULUŞ VE UZMANLARLA SEKTÖR MENSUPLARINI MAKFED ÇATISI ALTINDA BIR ARAYA GETIRMEYI AMAÇLIYORUZ.”
MAKFED bünyesinde yer alan paydaşlarınızla ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz? MAKFED ile beraber yapılan çalışmalar sonrasında yaratılan sinerji sektör için ne ifade ediyor? Örgütlenmenin güçlü olduğu sektörlere baktığımızda kendini sektöre adamış idealist sanayicilerimizin öncülüğünü görüyoruz. Makine sektörünün bu yapıdaki aktörleri MAKFED çatısı ve yönetimi altında bir araya gelmiş durumda. Bizlere düşen görev ise bu öncü ruhun kurumsal alt yapısını oluşturmak ve sürdürmek. Bu anlamda MAKFED üye kuruluşlarının sinerji ve heyecanın üst düzeyde olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim. Bununla birlikte başta AB olmak üzere uluslararası sektör kuruluşlarındaki etkinliğimizi artırarak sürdüreceğiz. Federasyon olarak AB makine çatı kuruluşu olan ORGALIME’de yer alırken üye kuruluşlarımız ise 19 uluslararası sektör kuruluşunda ülkemizi temsil ediyor. Bu kuruluşlardan POMSAD, 2015-2017 döneminde EUROPUMP’ın başkanlığını yürütmüş olup geçen ay bu görevi Hollanda’ya devretmekle birlikte yönetim kurulunda varlığını sürdürecektir. Aynı zamanda İSKİD EUROVENT’in, TARMAKBİR ise AGRIEVOLUTION’ın başkan yardımcılığını üstleniyor. POMSAD ayrıca CEIR’in yönetim kurulunda yer alıyor. Ülkemiz sanayisinin yanı sıra tanıtımı için de büyük öneme haiz olan söz konusu platformlarda, etkinliğimizin artırılmasına yönelik Ekonomi Bakanlığımız ile destek ve işbirliklerine dair proje çalışmalarımız da olacak.
67
pozitif
“ESENLİKLİ BİR YOL İÇİN KADINLARIN DA EMEĞİ GEREKLİ” ELİBOL TARIM MAKİNELERİ’NİN GENÇ AR-GE MÜHENDİSİ SEÇİL YILMAZ, İŞ HAYATINDA KADINLARIN SAHİP OLMASI GEREKEN YERİ, ATATÜRK’ÜN SÖZLERİYLE ANLATIYOR: “DAHA ESENLİKLE, DAHA DÜRÜST OLARAK YÜRÜYECEĞİMİZ YOL VARDIR. BU YOL, TÜRK KADININI ÇALIŞMAMIZA ORTAK YAPMAK, İLMİ, AHLAKİ, SOSYAL, EKONOMİK YAŞAMDA ERKEĞİN ORTAĞI, ARKADAŞI, YARDIMCISI VE DESTEKLEYİCİSİ YAPMAK YOLUDUR.”
A
fyonkarahisar Sandıklı’da 1960 yılında kurulan Elibol Tarım Makineleri, hurdacılık ve cıvatacılık sektöründeki ilk faaliyetlerinin ardından bölge ekonomisi için önem arz eden tarım makineleri üretimine yöneldi. “Sondaj Derin Kuyu” ve “Patpat” olarak adlandırılan dingilli su motoruyla çalışan taşıtların üretimini yapan ilk firma olan Elibol Tarım Makineleri, üretici sıfatıyla ürün ve hizmet kalitesini de
68
artırmaya başladı. Elibol Tarım Makineleri, 1979 yılından itibaren sap toplar saman makinesi, 1985’ten itibaren pnömatik saman aspiratörü imalatını gerçekleştirirken, son olarak geçtiğimiz yıl, otomatik haşbaylı balya makinesi üretimine de başlamıştı. Elibol Tarım Makineleri’nin insan kaynakları yatırımları ise bu süreçte her zaman en önemli yatırım alanlarından biri oldu. Çalışanlarının mesleki yeterliliklerini yükseltmek
için periyodik eğitim çalışmalarına ara vermeden devam eden Elibol Tarım Makineleri, diğer yandan sektöre yeni adım atan genç mühendislere de kapısını her zaman açık tutuyor. Seçil Yılmaz, bu isimlerden sadece bir tanesi: Halen yüksek lisans eğitimine devam eden Yılmaz, diğer yandan da Elibol Tarım Makineleri bünyesinde Ar-Ge mühendisi olarak görev alıyor ve kendi deyişi ile “üniversitenin teorik bilgilerini iş dünyasının pratiklerine dönüştürmek için” var gücü ile çalışıyor. Henüz çok genç bir mühendis olan Seçil Yılmaz ile erkek egemen bir sektörde kendisini bekleyen geleceği ve kadınların iş dünyasında nasıl daha aktif rol alabileceklerini konuştuk. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Eğitim hayatınızdan bahseder misiniz? 12 Eylül 1992 tarihinde Uşak ilinin Banaz ilçesinde doğdum. 2010-2014 yılları arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümü’nde üniversite eğitimimi tamamladım. Halen, mezun olduğum bölümde yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. İş hayatına adım atmanızın hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz? Öncelikle, sektöre girmek için çok sabırsızlanıyordum, okulun bitmesi ve çalışma hayatına atılmak için heyecanlıydım. Yapım gereği pasif yaşayan bir insan olamıyorum, mesleğimin en sevdiğim yanı aktif yönümü kullanabiliyor olabilmem. Öğrencilik yıllarımda hep kendi-
me “Burada öğrendiklerin iş hayatı için elbette gerekli ama hiçbir zaman yeterli değil” derdim. Tecrübe edinmek yıllar alıyor, insanlar hayatının her anında bir şeylerden tecrübe ediniyor ama deneyim kazanmak ve edindiğimiz bilgileri nasıl kullanacağımızı öğrenmek için iş hayatının içerisinde olmamız da bir gereklilik. Bunları gerçekleştirmem için bana fırsat veren Elibol ailesine teşekkür ediyorum. Elibol Tarım Makineleri bünyesinde bugün hangi görevi üstleniyorsunuz? Faaliyet alanınıza giren çalışmalardan söz eder misiniz? Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor? Elibol Tarım Makineleri’nde, Ar-Ge departmanında mühendis olarak çalışıyorum. Öncelikle makinelerin tasarımı, imalatı, geliştirilmesi aşamalarında görevler üstleniyorum. Yoğun bir şekilde güne başlayıp aynı yoğunlukta devam ediyorum. Gerekli müdahaleleri üretim devam ederken hızlı ve güvenli şekilde yaparak, işin her koşulda devamlılığını sağlamaya çalışıyorum.
“BENCE IŞVERENLER, KADINLARIN NARIN, KIRILGAN YAPILARINI IŞE TAŞIYACAKLARINI, DEMIR TOZUNUN IÇINDE BIR KADININ ÇALIŞAMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYOR VE BU NEDENLE KADIN ÇALIŞANLARA FIRSAT TANIMIYOR.”
Makine sektöründe kadın mühendis olmak zor mu? Çalışmalarınızı sürdürürken karşınıza ne gibi zorluklar çıktı ve bu zorlukları nasıl aştınız? Aslında zihniyetler değişse zor olacağını düşünmüyorum. Bir kadının sektörde gerçekten fırsat verildiğinde neler yapabildiğini gördükleri ve bunu takdir ettikleri sürece zor değil. Geçmişten gelen bir alışkanlık var, erkek her zaman bir adım önde olmak
69
pozitif
“ÇALIŞANLARININ MESLEKI YETERLILIKLERINI YÜKSELTMEK IÇIN PERIYODIK EĞITIM ÇALIŞMALARINA ARA VERMEDEN DEVAM EDEN ELIBOL TARIM MAKINELERI, DIĞER YANDAN SEKTÖRE YENI ADIM ATAN GENÇ MÜHENDISLERE DE KAPISINI HER ZAMAN AÇIK TUTUYOR.”
ister fakat kadının da sorumlu olduğu işleri iyi yapabildiğini bilmeleri gerekir. Çalışmalarımda en çok zorlandığım konu, üretimde çalışan personelimizle aynı dili konuşamamamız oldu. Fakat zamanla teknik konuların hepsini konuşabiliyor duruma geldik. Sanırım artık kadın bir mühendisin çalışmasına alışmış olmalılar. Ancak şunun altını mutlaka çizmeliyim, çalışma hayatımda yaşadığım zorluklarda cinsiyetçi bir yaklaşımla fazla karşılaşmadım. Elbet karşınıza “Sen kadınsın ne işin olur demirle?” diyen insanlar da çıkabilir. Ben, işime aşık bir insan olarak bu gibi düşüncelerin yanlış olduğunu ve başarılı olmak için bunu umursamamak gerektiğini düşünüyorum. O yüzden de yaşadıklarımı zorluk olarak görmüyorum. Makine imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan görüyoruz? Bence işverenler, kadınların narin, kırılgan yapılarını işe taşıyacaklarını, demir tozunun içinde bir kadının çalışamayacağını düşünüyor ve bu nedenle kadın çalışanlara fırsat tanımıyor. Makine imalat sektöründe kadın sayısını azaltan nedenlerin başında bence bu yanlış kanı yatıyor. Bunun yerine işverenler bilinçlenerek kadınların da üretim aşamalarında çalışmasına fırsat verirse, üretimdeki erkek çalışanlar da kadın çalışan görmeyi yadırgamayı bırakabilir.
70
Türkiye’de kadınların toplumdaki ve iş dünyasındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadın, aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür. Kadının toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibarıyla, sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür. Aynı şekilde iş hayatında kadının fikirleri her zaman önemli olmalı. İş hayatında kadınlara önyargılı olunduğunu düşünüyorum. Atatürk’ün bu konuya ilişkin yaklaşımı dikkate değerdir: “Daha esenlikle, daha dürüst olarak yürüteceğimiz yol vardır. Bu yol, Türk kadınını çalışmamıza ortak yapmak, ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve destekleyicisi yapmak yoludur.” Hepimizin bildiği gibi kadın hakları, kadınların erkeklerle eşit olarak sahip olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tümüne verilen isimdir. Kadınların erkeklerle eşit olarak toplum içinde yerlerini almaları, bir uygarlık aşamasıdır. Ancak ne yazık ki bizim toplumumuzda kadının bir erkeğe, çevreye bağlı olmadan haklarını kullanabildiğini düşünmüyorum. Türkiye’de halen kadın girişimciliği de yeterli değil: Her 10 girişimden ancak 1’i kadın girişimi olarak gerçekleşiyor. Bu tablo sizin için ne ifade ediyor? Kadın girişimciliğini nasıl artırabiliriz? Girişimcilik büyük cesaret ve kararlılık isteyen ciddi bir konu; bunun için öncelikle kadınların cesaretlendirilmesi gerekiyor. Giri-
şimci kadınları kendimize rol model olarak görmeliyiz. İmkânsız diye bir şeyin olmadığını düşünüyorum. Kadınlara maddi ve manevi destek sağlandığı sürece girişimci kadın sayısı da artacaktır. Genç kadın mühendis ve çalışanlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Öncelikle özgeçmişinizde cinsiyetinize bakarak sizi ön görüşmeye bile çağırmayan şirketler olacaktır, hiçbir zaman mesleğinizden ve azminizden vazgeçmeyin. Hiçbir zaman “Ben başardım” demeyin her zaman daha iyisi vardır ve en iyisine ulaşmadan pes etmeyin. Her zaman kendinizle yarışın, sorun kendinize “Dün neredeydim, bugün neredeyim, yarın nerede olacağım?” Üretmenin ne kadar muhteşem bir duygu olduğunu hissedin. Karşılaştığınız onca güçlüğe rağmen makinelere olan aşkınız hiç bitmesin. Makine İhracatçıları Birliği’nin sürdürdüğü “Kadın Makinecilerle Var Gücümüzle” projesini siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Proje sektörde daha fazla kadın istihdamı oluşmasına orta ve uzun vadede ne yönde bir katkı sağlayacak? Bu proje, makine sektöründeki kadın mühendis, yönetici ve diğer çalışanların içinde-
“AYNI DİLİ KONUŞMAK ÖNEMLİ” “Aslında zihniyetler değişse makine sektöründe kadın çalışan olmak zor olmayacak. İnsanlar, bir kadının sektörde gerçekten fırsat verildiğinde neler yapabildiğini gördüğü ve bunu takdir ettiği sürece zorluklar azalıyor. Geçmişten gelen bir alışkanlık var, erkek her zaman bir adım önde olmak ister fakat kadının da sorumlu olduğu işleri iyi yapabildiğini bilmeleri gerekir. Çalışmalarımda en çok zorlandığım konu, üretimde çalışan personelimizle aynı dili konuşamamamız oldu. Fakat zamanla teknik konuların hepsini konuşabiliyor duruma geldik. Sanırım artık kadın bir mühendisin çalışmasına alışmış olmalılar. Ancak şunun altını mutlaka çizmeliyim, çalışma hayatımda yaşadığım zorluklarda cinsiyetçi bir yaklaşımla fazla karşılaşmadım. Elbet karşınıza “Sen kadınsın ne işin olur demirle?” diyen insanlar da çıkabilir. Ben, işime aşık bir insan olarak bu gibi düşüncelerin yanlış olduğunu ve başarılı olmak için bunu umursamamak gerektiğini düşünüyorum. O yüzden de yaşadıklarımı zorluk olarak görmüyorum.”
ki ses oldu. Makine İhracatçıları Birliği’nin emeğine sağlık diyorum. İnanıyorum ki bu proje ile birçok makineci kadın büyük bir özgüvenle işine başlayacaktır. Kadınlar sabırlı, titiz ve fedakârdır, bu yüzden işleri için her türlü fedakârlığı da yaparlar. Bu projeyle kadınların sektörde çok güzel işlere imza atabileceğini göreceğimize inanıyorum.
“GIRIŞIMCILIK CESARET VE KARARLILIK ISTEYEN CIDDI BIR KONU; BUNUN IÇIN ÖNCELIKLE KADINLARIN CESARETLENDIRILMESI GEREKIYOR.”
71
üçüncü kuşak
“DUYDUĞUNUZ SORUMLULUK İŞİNİZİ SEVMENİZİ DE SAĞLIYOR” ÜÇÜNCÜ KUŞAK YÖNETICILERIN ÜSTLENDIKLERI GÖREVLERI ZORUNLULUK YERINE, SORUMLULUK OLARAK GÖRDÜĞÜ TAKDIRDE IŞLERINI DAHA ÇOK SEVECEĞINE INANDIĞINI SÖYLEYEN ÇELIKEL TARIM SATIŞ SONRASI HIZMETLER YETKILISI MUHSIN TÜRKMEN, VERDIKLERI DESTEKLE AILESININ DE HAYALLERINI GERÇEKLEŞTIRME NOKTASINDA DAIMA YANINDA OLDUĞUNU SÖYLÜYOR.
72
A
ile firmaları bünyesinde işin pratiğini öğrenirken eğitimini de ihmal etmediğini söyleyen Çelikel Tarım Satış Sonrası Hizmetler Yetkilisi Muhsin Türkmen, Yozgat Boğazlayan’da 1992 yılında dünyaya geldi. Lise eğitimini bilişim teknolojileri alanında tamamladıktan sonra ABD’de dil eğitimi alan Türkmen yüksek öğrenimini de Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamladı. Aile büyüklerinden öğrendikleriyle sahip olduğu becerileri harmanlayarak yaptığı işe aşkla sarıldığını ve bu anlamda kendini oldukça şanslı hissettiğini söyleyen Muhsin Türkmen’le üçüncü kuşak yönetici olarak aile firmasında görev üstlenmenin zorlu ve avantajlı yanlarını Moment Expo okurları için konuştuk.
Aile şirketinde görev alma serüveniniz nasıl başladı? Şirket içinde hangi görevleri üstlendiniz? Çelikel Tarım’da aldığım görevin öncesinde Kayseri’de bulunan ve işimizin perakende ayağını yürüten işletmelerimizden BİMS Tarım’da, iş geliştirme ve satış bölümlerinde tecrübe edinme fırsatı buldum. Yurt dışı eğitimim sonrasında ise firmamızda yola devam ettim. İlk zamanlarda zorlandığımı inkâr edemem. Profesyonel, sektöre yön veren ve dünyada ismini duyuran bir firmada çalışmak gözümü korkutsa da ekip arkadaşlarım ve ailemin desteğiyle bu gerilimin boşuna olduğunu anladım. Bir önceki tecrübemin sıcak satış ve tamamen pazarlamaya dayalı olması nedeniyle Çelikel
Tarım’a adaptasyonum nispeten daha kolay oldu. Satış departmanına demo çalışmalarına destek olmakla başladım. Başarımı, iki aydan daha az sürede sorumluluk artışıyla taçlandırdım. Destek ve proje sorumlusu olarak yurt içinde bulunan ve ekipman destekleri veren tüm yatırım paketlerinde kullanıcı ve satıcılarımıza destek niteliğinde çalışmalar gerçekleştirdim. Bu tecrübem de 10 ay kadar sürdü. Artan sorumluluğumun bilinciyle bugün hâlihazırda satış sonrası hizmetler bölümünde çalışmalarımı sürdürüyorum. Türkiye’nin önemli firmalarından biri olan Çelikel Tarım’da görev almak bir zorunluluk muydu? Üretiminin içinde olmak size neler kattı? Doğmak, büyürken eğitim almak ve yatkın olduğumuz yeteneğin sorumluluklarıyla yolumuza devam etmek; hayatın yazılı olmayan kurallarındandır. Kimisi için de baskı altında zorunlu seçimler geçerlidir. Ben ve aile bireylerimiz için yazılı olmayan birinci kural geçerliydi. Aile büyüklerimden hiçbir zorlama görmeden tamamen yeteneğim ve isteğimin doğrultusunda yaptığım seçim nedeniyle büyük bir destek gördüm. Aile şirketimizin içerisinde hiçbir ayrıcalığa tanık olmadığım gibi aksine büyüklerimin her zaman istekli olana, destek vererek bilgi ve ilgileriyle yardımcı olduğunu gördüm. Çocukluk hayallerimi törpüleyen değil bu hayallere kavuşmamı sağlayan bir çatı altında, muhteşem bir ekibin parçası olduğum için kendimi daima şanslı hissediyorum. Üretimin içinde olmak, soyut düşüncelerin hayat bulmasını sağladığı için muazzam bir haz
veriyor. Bunu uyum içinde çalışan bir ekiple gerçekleştiriyorsanız mükemmele koşarken yorulmaz, yorulsanız da dinlenirken terinizi silen, suyunuzu uzatan bir eli yanınızda bulursunuz. Bizler de birbirinden değerli ekip üyeleriyle her gün daha iyi olmak adına yaptığımız beyin fırtınaları ile Çelikel Tarım kusursuzluğuna yaraşır makineler imal etmek için uğraşıyoruz. Aile şirketinde çalışmanın zorlu ve avantajlı yanları nelerdir? Sizden beklentiler hangi düzeydeydi? Ötelediğiniz hayalleriniz oldu mu? Zorluklar, hayatın kaçınılmazları gibi gözükse de aile şirketimizde aynı hedef etra-
“ÇOCUKLUK HAYALLERIMI TÖRPÜLEYEN DEĞIL BU HAYALLERE KAVUŞMAMI SAĞLAYAN BIR ÇATI ALTINDA, MUHTEŞEM BIR EKIBIN PARÇASI OLDUĞUM IÇIN KENDIMI DAIMA ŞANSLI HISSEDIYORUM.”
73
üçüncü kuşak
Muhsin TÜRKMEN
“ÇELIKEL TARIM’IN GELMEK ISTEDIĞI YER, DÜNYA TARIM VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE KALITESIYLE YÖN VEREN, HIZMET ETTIĞI TÜM NOKTALARDA TERCIH EDILEN TEK MARKA OLMAK.”
74
Sedat TÜRKMEN
fında bir araya gelen kuzenler olarak mükemmel bir uyumla çalışarak söz konusu güçlükleri aşabiliyoruz. Üçüncü kuşak olarak çocukluk günlerimizden bu yana, kardeşten öte olan bağlarımızı hiçbir zaman iş ortamına ayrıcalık olarak yansıtmadık. İşte profesyonel, dışarıda ise yine kuzen hatta kardeşiz. Bu konuda babam ve amcalarım zaten bize mükemmel birer rehber oldu. Başarıya giden yolda yönlendirmelerde bulundu. Büyüklerimizin tecrübelerine olan saygımızla biz de onların yolundan ilerliyoruz. Güven her yerde kilit kelimedir. Özellikle iş hayatında apayrı bir öneme sahiptir. Bizim birbirimize duyduğumuz güvenle sektöre çizdiğimiz güven profili farklılık göstermiyor. Ailelerimizin bizden beklentisi hep yüksekti. Ben de Çelikel Tarım ailesinin bu beklentilerini boşa çıkarmamak için var gü-
Muhsin TÜRKMEN
cümle çalışıyorum. Onlar destekleriyle hayallerimi gerçekleştirmem adına daima yanımda yer alıyor. Ülkemizin köklü firmalarından birinin üçüncü kuşak yöneticisi olarak Türkiye’nin makinecilik serüvenini nasıl görüyorsunuz? Nereden nerelere ulaştı, hedefleri neler olmalı? Son yılların parlayan yıldızı Türk makine sektörü ihracatta farkını ortaya koydu. Bu durumu rakamlara baktığımızda daha net görüyoruz. 2015 yılında Türkiye’nin ihracatından makine sektörünün payı yüzde 9,2 oldu. Büyük ölçüde rekabete açık olan Türk makineleri dünyanın 200 ülkesinde kullanılıyor. Firmamız ise hâlihazırda 79 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Makine sektörümüz her gün daha da büyürken teknolojik yet-
kinliği de artıyor. Çelikel Tarım olarak biz de üzerimize düşen görevi hakkıyla yerine getiriyoruz. Kalite anlamında istediğini bulan müşteriler, firmanızı tercih ediyor ve bu da yeni pazarların kapıları açıyor. Ülkemizin ve firmalarımızın yenilikçi atılımları sürdükçe sektörümüzle birlikte Türkiye’de büyüme devam edecek. Firmanızın geleceğine yönelik öngörüleriniz neler? Şirketinizi taşımak istediğiniz nokta nedir? Çelikel Tarım’ın son yıllardaki en büyük ideali; dünya tarım ve hayvancılık sektörüne kalitesiyle yön veren, hizmet ettiği tüm noktalarda tercih edilen tek marka haline gelmek. Bunun izlenimlerini şimdiden almaya başladık. Ancak daha önümüzde kat etmemiz gereken uzun bir yol var. Sahip olduğumuz çalışma azmiyle sorumluluklarımızın bilincinde olarak hedeflerimizi gerçekleştirmek için iz bıraktığımız yollar açmaya devam edeceğiz. Arkamızda tercihlerinden memnun bir kitle varken ulaşmak istediğimiz hedefe varmanın çok zor olduğunu düşünmüyoruz. Vardığımız noktada bizi tercih eden müşterilerimizle daha da ileriye götüreceğimiz yeni hedefler edineceğiz. Her zaman aktif biçimde başarının peşinde olacağız. İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı? Sizin gibi aile şirketinde yöneticiliğe hazırlanan üçüncü kuşaklara tavsiyeleriniz neler olur? Kendime ait ufak çizgi roman kitaplığım var. Boş zamanlarımı bu huzur dolu yerde farklı hikâyelerde kendimi kaybetmiş, farklı duyguları tadarken buluyorum. İş, ha-
yatımın büyük bir kısmını doldurduğu için aslında boş zamanlarım oldukça kısıtlı. Üçüncü kuşaklar eğer üstlendikleri görevleri zorunluluk yerine, sorumluluk olarak görürse uğraştıkları işi daha çok sevecektir. Sözüne çok değer verdiğim, sevdiğim bir büyüğümün kısa bir nasihati vardır: “Eğer sevdiğin bir işi yaparsan ömrün boyunca hiçbir zaman işe gitmezsin!” der. Bu cümle her zaman benim işime olan işime olan bağlılığımı canlı tutmuştur. Bir anlamda işinizle evlendiğiniz için yaptığınız şeyi de sevmeniz gerekiyor. Aksi durumda sevgi olmadan sürekliliğin de olmayacağı bir gerçek. Üçüncü kuşaklara diğer bir tavsiyem de boş zamanlarında hayal dünyalarını yanlarına alarak zihnen uzaklara gitmeleri. İnanıyorum ki gözlerini açtıklarında bulundukları yeri daha çok sevecekler.
“EKIP ARKADAŞLARIMIZLA DAHA IYI BIR NOKTAYA ULAŞMAK ADINA YAPTIĞIMIZ BEYIN FIRTINALARI, FIRMAMIZA ARTI DEĞER KATACAK FİKİRLERİN YEŞERMESİNİ DE BERABERİNDE GETİRİYOR.”
75
ar-ge merkezi
“MERKEZİMİZ SAHİP OLDUĞUMUZ YETENEKLERİ DAHA DA ARTIRACAK” AR-GE MERKEZLERININ ASLI KIMLIKLERI DIŞINDA TÜRK SANAYISININ IHTIYAÇ DUYDUĞU DONANIMLI PERSONELLERIN YETIŞTIRILDIĞI BIRER EĞITIM ÜSSÜ OLARAK DA HIZMET VERMESI GEREKTIĞINI SÖYLEYEN TELESET GROUP/METALSAN AR-GE MERKEZI MÜDÜRÜ SONER HANOĞLU, “BIZ DE BU KAPSAMDA ARAŞTIRMACI PERSONELIMIZE YÖNELIK YÜKSEK LISANS FAALIYETLERI PLANLAYARAK TASARIM VE UYGULAMALARIMIZIN BILIMSEL BIR TEMELE DAYANDIRILMASINI SAĞLIYORUZ” DIYOR.
76
F
irmalarının etkinliğini artırmak ve özellikle makine ile kalıp sektöründe yapılan çalışma ve yatırımlara yoğunlaşmak amacıyla Ar-Ge merkezi kurduklarını söyleyen Teleset Group/Metalsan Ar-Ge Müdürü Soner Hanoğlu, “İstanbul’da 1986 yılında kurulan Teleset Group, ilk olarak degauss bobini üreti-
miyle ana sanayiye hizmet vermeye başladı. 1994 yılında Manisa’daki yerleşkesine taşınan ve yapılan yatırımlarla büyüyerek ürün yelpazesini genişleten firmamız, bugün dört ayrı grup şirketi, yurt içi ve yurt dışında toplam dokuz ayrı üretim tesisiyle faaliyetlerini sürdürüyor. 2 bine yakın çalışanıyla ulusal ve uluslararası pazardaki müşterilere hizmet
veren Teleset Group; kondanser, metal parça, çevre ısıtıcı, strafor ve kablo gruplarına yönelik çeşitli proses çözümleri sunuyor” diyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2016 yılının son haftasında yapılan denetimlerin ardından Ar-Ge merkezi olarak tescil edildiklerini söyleyen Hanoğlu, sektörde sahip oldukları yetkinliği Ar-Ge merkezleri sayesinde artıracaklarını vurguluyor. Ar-Ge merkezinizin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz? Üretime yönelik geliştirilen projeler var mı? Çalışmalarınız ağırlıklı olarak hangi alana yönelik? Ar-Ge merkezimiz makine ve kalıp ana başlığı altında faaliyetlerini yürütüyor. Bugüne kadar üretim proseslerimizin etkinliğini artırmaya yönelik pek çok projeyi gerçekleştirdik ve çalışmalarımıza yeni projelerle devam ediyoruz. Özellikle üretimde verimliliği artırmak ve yüksek kaliteli ürünleri maliyet avantajı da sağlayarak müşterilerimize su-
nabilmek için tasarım ve imalatını firmamızın gerçekleştirdiği özel otomasyon robotları Ar-Ge merkezimizin başlıca faaliyet alanları arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra yine bu kapsamda yapılan çalışmalara örnek olarak sektördeki en prestijli beyaz eşya üreticilerinden biri olan müşterimizin Romanya ve Güney Afrika fabrikaları için üretilen özel makineler ile sektöründe lider başka bir müşterimizin sadece yurt dışından tedarik edebildiği özel Led TV panel metal kalıplarının tasarım ve imalatını da firmamızda gerçekleştiriyoruz.
“SON DERECE ÖNEMLI OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ ÜNIVERSITE-SANAYI IŞBIRLIĞI ÇERÇEVESINDE CELAL BAYAR ÜNIVERSITESI ILE PROTOKOL IMZALAYARAK BIR IŞBIRLIĞI SÜRECI BAŞLATTIK. ÖZELLIKLE AR-GE MERKEZIMIZIN RESMI BIR KIMLIK KAZANMASINDA ÜNIVERSITEMIZIN VERDIĞI DESTEĞIN PAYI SON DERECE BÜYÜK.”
Merkeziniz ile ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu hangi düzeyde? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik destekleriyle ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Öncelikle son derece önemli olduğunu düşündüğümüz üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde Celal Bayar Üniversitesi ile protokol imzalayarak bir işbirliği süreci başlattık.
77
ar-ge merkezi
“TASARIM VE IMALATINI GERÇEKLEŞTIRDIĞIMIZ ÖZEL OTOMASYON ROBOTLARI, AR-GE MERKEZIMIZIN BAŞLICA FAALIYET ALANLARI ARASINDA YER ALIYOR.” Soner HANOĞLU Teleset Group/Metalsan Ar-Ge Müdürü
Özellikle Ar-Ge merkezimizin resmi bir kimlik kazanmasında üniversitemizin verdiği desteğin payı son derece büyük. Katma değerli ürünler söz konusu olduğunda başlangıç ve gelişme evresinde devlet desteğinin son derece önemli olduğuna, Ar-Ge ve inovasyon konusunda sağlanacak desteklerle yapılacak atılım ve yatırımların geri dönüşlerinin ülke ekonomimize büyük fayda sağlayacağına inanıyoruz. Özellikle hemen hemen her sektörde olduğu gibi sektörümüzde de temel rakip olan Uzak Doğulu firmalara karşı sürdürülecek rekabette, devlet tarafından desteklenen Ar-Ge merkezlerinin üreteceği yeni fi-
78
kir ve ürünlerin artık avantaj sağlamaktan öte neredeyse olmazsa olmaz ihtiyaç haline geldiğini düşünüyoruz. Buna ilave olarak söz konusu faaliyetlerin temel unsuru olan yetişmiş Ar-Ge personelinin oluşturulması konusunda da, devlet tarafından verilen destekler kayda değer seviyelerde. Temel anlamda Ar-Ge merkezleri asli kimlikleri dışında Türk sanayisinin ihtiyaç duyduğu donanımlı personellerin yetiştirileceği birer eğitim üssü olarak da hizmet verecek ve buralarda yetişecek donanımlı araştırmacılar ileride kurulacak yeni Ar-Ge merkezlerinin de bir nevi altyapılarını oluşturacak. Bu bağlamda araştırmacı personelimize yönelik yüksek lisans faaliyetleri planlayarak tasarım ve uygulamaların bilimsel bir temele dayandırılmasını sağlıyoruz. Ar-Ge merkezimiz kazandığı resmi statü sonrasında da devlet kurumlarıyla süregelen koordinasyonunu artırarak devam ettirecek. Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir? Ar-Ge merkezlerinin temel amaçlarından biri patent ve faydalı model başvuru sayılarını artırmak. Aksi durumda fikir, farklılık ve yenilik üretemedikten sonra Ar-Ge merkezleri amaçlarından sapmış olur. Hizmet alanımız içinde başlangıçta faydalı model, sonrasında ise patent için başvuruların oluşturulması ve bunların uygulamaya geçirilmesi hedeflerimiz arasında bulunuyor.
RAKAMLARLA TELESET GROUP/ METALSAN
1986 yılında İstanbul’da kurulan Teleset Group; ilk olarak degauss bobini üretimiyle ana sanayiye hizmet vermeye başladı.
Ar-Ge merkezi yatırımları ve çalışmaları için ne kadar bütçe ayırdınız? Gelecek dönem içinde merkeze yönelik yatırımlarınız sürecek mi? Firmamız, bütçesinin yaklaşık yüzde 2,7’lik kısmını Ar-Ge faaliyetlerine ayırmış durumda. Değişen teknolojik gereksinimlere paralel olarak ilave kaynak yaratmayı da planlıyoruz. Kısa vadede öncelikle simülasyon alanında yapılacak yatırımlarla faaliyet alanımız içerisinde oluşturulacak yeni fikir ve uygulamalarda artış yakalamayı hedefliyoruz. Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalıdır? Günümüzde baş döndüren bir hızla gelişen teknolojiye paralel şekilde yenilikçi fikirler oluşturmadan hayatta kalabilmek mümkün değil. Bugün tüm üreticiler pazara bu doğrultuda geliştirilen ürünler sunmak için kıyasıya yarışıyor ve teknolojik yeniliklerle tanışan tüketicilerin de beklentileri her geçen gün artıyor. Bu etkileşim sonucunda şekillenen en iyi fikirleri, en hızlı hayata geçirebilenin kazandığı bir pazarda Ar-Ge faaliyetleri gittikçe daha da önem kazanıyor. Ayrıca üretimin katma değerinin artmasındaki temel unsur ve hatta firmaların varlığını sürdürebilmesindeki en stratejik araç haline geliyor. Türkiye’deki bütün firmalar da hayatta kalabilmek adına kaçınılmaz olarak Ar-Ge faaliyetlerine az ya da çok yö-
nelecek. Burada asıl önemli nokta, Ar-Ge merkezi veya faaliyetleri yönelimi dışında, mevcut Ar-Ge merkezlerinin kendi aralarında yapacakları işbirliği neticesinde gerçekleştirecekleri ortak projelerle yaratılacak sinerji sayesinde uluslararası arenada da söz sahibi olabilmeleri. Örneğin biz ArGe merkezimiz ile yazılım ve elektronik konusunda yetkin bir başka Ar-Ge merkezinin bir araya gelerek ortak bir projeyi hayata geçirmesinin çok daha etkin sonuçları olacağını düşünüyoruz. Bu konuda devletin özellikle yurt dışından temin edilen ve cari açık oluşturan temel kalemleri belirleyerek ilgili projelerin yerli imkânlarla gerçekleştirilmesi noktasında Ar-Ge merkezleri arasında koordinasyon ve işbirliğini sağlayacak hamleler yapması gerekiyor. Sürdürülebilir bir büyümenin ve refahın sağlanabilmesi ancak yapılabilecek işbirlikleriyle ortaya çıkacak yeni fikirler ve geliştirilecek ürünlerle mümkün olacaktır. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği “Muasır Medeniyetler Seviyesinin” de ötesine geçebilmek için öncü ve fark yaratacak işler yapmak mecburiyetinde olduğumuzun bilincindeyiz. Teknolojik platformda yaşanacak gelişmelerin toplumsal hayata yansımalarıyla beraber ülke olarak her açıdan çok daha iyi yerlere geleceğimize de inancımız tam. Teknolojik kalkınmanın oluşturacağı sosyo-kültürel gelişimin yaratacağı olumlu sonuçların kaynak noktası olduğunu düşündüğümüz bu platformda yer almanın ve sektörümüzde bu alanda da ilklerden biri haline gelmenin onurunu ve haklı gururunu yaşıyoruz.
1994 yılında Manisa’daki yerleşkesine taşınan, yapılan yatırımlarla ürün yelpazesini genişleten firma, bugün dört ayrı grup şirketi, yurt içi ve yurt dışında toplam dokuz ayrı üretim tesisiyle faaliyetlerini sürdürüyor.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2016 yılının sonunda Ar-Ge Merkezi olarak akredite edilen firma, bütçesinin yaklaşık yüzde 2,7’lik kısmını Ar-Ge faaliyetlerine ayırıyor.
2 bine yakın çalışanıyla ulusal ve uluslararası pazardaki müşterilere hizmet veren Teleset Group,
Kondanser, metal parça, çevre ısıtıcı, strafor ve kablo gruplarına yönelik çeşitli proses çözümleri sunuyor.
79
makale
İHRACATTA TEKNOLOJİK DESTEK VE TEŞVİKLER TÜRKIYE’NIN IHRACATI ARTIRMAK IÇIN GELIŞTIRDIĞI DESTEK VE TEŞVIK MODELLERININ (FUAR, YURT DIŞI MAĞAZA, DEPO, MARKA DESTEKLERI) BELLI BIR FAYDA SAĞLADIĞI MUHAKKAK. PAZAR ÇEŞITLILIĞI IÇIN VERILEN DESTEKLER DE KÜÇÜMSENMEMELI AMA IHRACATIN TEKNOLOJIK SEVIYESINI YÜKSELTMEK IÇIN GELIŞTIRILMIŞ ÖZEL BIR DESTEK/TEŞVIK MEKANIZMASI MAALESEF YOK.
80
E
konomide hedefler fazlalaşınca destek ve teşvikler gündemden düşmüyor. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasında destek ve teşviklerin önemli rol oynayacağı biliniyor. Ardı ardına açıklanan destek ve teşvik paketlerine ilginin ne kadar olduğunu, bundan faydalanmak isteyenlerin karşılaştığı zorlukların neler olduğunu ve ayrıca bunun sektörel gelişmeler bağlamında etki analizi üzerine maalesef bir şey söyleyemem, zira elimde fazlaca veri yok. Ama son günlerde sıkça dile getirilen bazı açıklamalar bu konuya değinmeyi ve yeniden tartışmayı zorunlu kılıyor. Acaba teşvik ve destekler ne kadar işlevsel? Türkiye’nin son 20 yılında ihracat miktar ve değer anlamında önemli artışlar gösterirken ihraç ürünlerinin teknolojik seviyesi arzu edilen seviyede olamadı. Halihazırda ihraç ürünleri içerisinde düşük ve orta seviye teknolojik ürün grubu önemli yer tutuyor. Diğer bir deyişle, yüksek
teknoloji içeren ürün ihracatımız yok denecek kadar az. Bu durum bugün ve yarın açısından önemli tehlikeler içeriyor. Küresel rekabette artık teknoloji faktörü, yani ürünlerin teknolojik içeriği-seviyesi daha önemli bir noktaya geldi. İhracatta sürdürülebilirlik, rekabet ve pazar çeşitliliği kadar önemli olan diğer bir faktör de şüphesiz ki ihraç edilen ürünlerin teknolojik seviyesidir. Türkiye’nin ihraç ürünlerinin Avrupa Birliği ile imzalanan Gümrük Birliği anlaşmasından sonra daha kaliteli hale geldiği bir gerçektir. Bunca yıllık süreçten sonra bir nevi Gümrük Birliği’nin dolaylı etkisiyle teknolojik seviyede belli iyileştirme sağlandığı yadsınamaz (hatta bu etki detaylı biçimde araştırılmalıdır). Türkiye’nin ihracatında Türkiye’de yatırım yapmış yabancı işletmeler ve bunların ihracatının önemli yer tuttuğu ve söz konusu durumun bilhassa da teknolojik seviye değerlendirmesinde etkin olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’nin ih-
racatı artırmak için geliştirdiği destek ve teşvik modellerinin (fuar, yurt dışı mağaza, depo, marka destekleri) belli bir fayda sağladığı muhakkak. Pazar çeşitliliği için verilen destekler de küçümsenmemeli ama ihracatın teknolojik seviyesini yükseltmek için geliştirilmiş özel bir destek/teşvik mekanizması maalesef yok. Böylesi bir teşvik sistemi kesinlikle olmalıdır. Çünkü Türkiye ekonomisi ihracata dayalı bir kalkınma modelini seçmiştir. Dolayısıyla ihracatın yoğunluğu ve teknolojik seviyesini yükseltecek her türlü destek ve teşvikler yerindedir. Peki, böylesi bir destek ve teşvik paketi nasıl olmalıdır? Çok farklı bir gerçekliğe tekabül etse de bu konuda bilhassa da makine sektörü açısından Almanya’ya bakmak faydalı olabilir. ALMANYA’DA TEKNOLOJİ DESTEKLERİ Almanya, otomotiv gibi teknoloji seviyesinin yüksek olduğu ürün gruplarında önemli oranda ihracat gerçekleştiren ve bu niteliğiyle dünya ihracat liderleri arasında yer alan ülkelerden biri. Aynı şekilde makine sektöründe de yüksek teknolojili ürün ve çözümler de üretiyor. Diğer taraftan Almanya iletişim teknolojileri hariç diğer sektör ve alanlarda Ar-Ge için oldukça donanımlı bir ekosisteme sahip. Gelin görün ki, mevcut durumu daha da iyileştirmek ve uluslararası rekabette pozisyon kaybetmemek için Almanya’nın araştırma-geliştirme ve inovasyon başlıklarında oluşturduğu destek ve teşvik mekanizmaları örnek olmaya adaydır. Bu konuda izlenen yol ise gayet basit: Eksikliği hissedilen ve/veya daha güçlü olunmak istenen alanlar belirleniyor ve topyekûn bir tartışma başlatılıyor. Ardından da bir strateji belgesi çıkartılarak destek ve teşvikler de bu belgeye göre kurgulanıp şekillendiriliyor. Burada önemli bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor. Söz konusu durumlarda işletmelerin ve onların temsilcisi olan örgütlerin talepleri neredeyse birebir karşılık buluyor. Kamunun dikkat ettiği konu, destek ve teşviklerin şeffaf ve adil biçimde yerini bulması. Yüksek teknoloji ile ilgili konuda “Almanya HightechStrateji Belgesi” hazırlanarak belirlenen sektör ve alan ihtiyaçları üzerine de destek ve teşvikler kurgulandı. Almanya’da büyük işletmelerin teknoloji projelerini gerçekleştirmek için kendi kaynaklarının (VW şirketinin Ar-Ge yatırımı yıllık 13 milyar euro üzerindedir) olduğu gerçe-
ğinden hareketle bu teknoloji desteğinin orta ve küçük ölçekli işletmeler, startuplar ve üniversite-sanayi işbirliklerini kapsaması şartı konuldu. Hedef, teknoloji liderliğini sanayinin tüm katmanlarında hayata geçirmek. Dev işletmelerin destek ve teşviklerden yararlanamadığı gibi bir yargı çıkmasın, onlar genelde en fazla desteklenenler arasında. Burada önemli olan husus, kendi öz kaynakları kısıtlı büyük bir kitlenin kamu destekleriyle harekete geçirilmesidir. Teknoloji destekleri, merkezi-federal biçimde teknoloji açık ve teknoloji spesifik destekler olmak üzere iki ana başlıkta toplanıyor. Teknoloji açık destekler; küçük ve orta ölçekte işletmelerin kullanabildiği teşvik, hibe ve düşük faizli kredilerden oluşuyor. Bu tür işletmelerin Ar-Ge kurumlarıyla yaptığı ortak projeler daha da fazla teşvik ile ödüllendiriliyor. Çünkü amaç bilimsel alanda oluşturulmuş verilerin, somut ürüne yansıtma gayretini daha çok destekleyip ön plana çıkartmak. Teknoloji spesifik destekler ise ağırlıklı olarak Ar-Ge kurumlarıyla enstitülere verilen karşılıksız hibelerden oluşuyor. Bu programda da işletme ve Ar-Ge işbirlikleri öncelikli olarak tercih ediliyor. Bu her iki federal programın dışında (Destek-teşvik programlarının içeriği için: www.foerderdatenbank.de) her eyaletin de farklı destek/teşvik mekanizmaları bulunuyor. Ayrıca Avrupa Birliği Ar-Ge destekleri de yine Alman işletmelerin kullanabileceği destekleri de içeriyor. Dolayısıyla destek ve teşviklerin merkezinde küçük ve orta ölçek işletmelerin üniversite ve/veya Ar-Ge kurumlarıyla çalışmalarını özendiren hibeler; Ar-Ge çalışmaları yapan işletmelere direkt sunulan hibe ve ucuz proje kredileri; merkezi ve yerel kamu kurumlarının, bilhassa küçük işletmelerin Ar-Ge ve inovasyon konusunda aldıkları yetkin danışmanlık masraflarını üstlenmesi; Ar-Ge çalışmaları gerçekleştiren işletmelere uygulanan vergi indirimleri ve teknolojik ağırlıklı startuplar için risk sermaye kullanım olanaklarının artırılması ve teşviki hususları göz önüne alındığında Alman işletmelerin bir destek ve teşvik cennetinde olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de de destek ve teşviklerde kaldıraç görevi gören sektörel hassasiyet gözetilmeli ve ilave imkanlar tanınarak teknoloji alanındaki faaliyetler desteklenmelidir.
Ahmet YILMAZ Türkiye’nin Makinecileri Almanya Danışmanı
RAKAMLAR ALMANYA İÇİN NE DİYOR? 2016 yılı ihracatı 1.207,5 milyar euro
GSYİH’sinin yüzde 2,99’u Ar-Ge yatırımlarına ayırdı.
2016 yılı GSYİH 3.134 milyar euro
Alman işletmelerin Ar-Ge yatırımları yıllık 62 milyar euro
Alman işletmelerin yeni ürün, hizmet ve proses iyileştirmeleri için yıllık harcaması 157 milyar euro
81
makine tarihi
GÜCÜNÜ RÜZGARDAN ALAN İCAT RÜZGAR ENERJISI NASIL KEŞFEDILDI? RÜZGARLA ÇALIŞAN MAKINEYI KIM YAPTI? RÜZGAR ENERJISINDE DÖNÜM NOKTALARI NELERDIR? YAZIMIZDA BU SORULARA YANIT VERDIK.
F
osil yakıtlardan enerji üretilmesi, başlangıçta rüzgardan enerji üretme fikrinin ortaya çıkmasını engelledi. Fakat gün geçtikçe bu kaynakların tükenecek olması, 1960’lı yılların sonlarına doğru tüm dünyanın alternatif enerji kaynaklarına yönelmesine yol açtı. 1990’lı yılların başlarında ise rüzgar enerjisine dönüş hızlı bir ivme kazandı. Rüzgar enerjisine yönelik çalışmaların başlaması ve ilerlemesi akşamdan sabaha olmadı, rüzgardan enerji elde edilmesi için sistematik bir çalışma ve uzun bir süreç söz konusuydu. Tüm dünya ülkelerinin yatırımlarını gözden geçireceği ve rüzgar enerjisine yatırım yapmaya başlayacağı gelişmeler tabii ki tesadüfen olmadı. Fakat bunun için gerekli şartların ve ortamın oluşması gerekmekteydi. Bu şartlardan kısaca bahsedecek olursak; öncelikle insanoğlu yenilenemeyen enerji kaynakları-
82
nın sonunun geleceğini fark etti ve alternatif enerji kaynakları aramaya başladı. Bu yeni kaynak yenilenebilir ve sürdürülebilir olmalıydı. Tam da bu tanıma uyan ve dünyanın her yerinde var olan rüzgarın enerjiye dönüştürülebileceği üzerinde duruldu. Bu büyük potansiyelin farkına varılması ve de söz konusu dönemde gerekli teknolojinin de mevcut olması enerji sektöründe bir devrim yapmak için yeter de artardı bile. Geriye ise iki şey kalıyordu: Birincisi mevcut teknolojiyi kullanarak rüzgardan enerji üretmenin yeni yollarını bulmak, diğeri ise bu yeni teknolojiye politik destek sağlamak. Rüzgar enerjisi söz konusu olduğunda Poul la Cour, Albert Betz, Palmer Putnam ve Percy Thomas gibi isimlerle başlayan araştırmalar, daha sonra Johannes Juul, E. W. Golding, Ulrich Hutter, William Heronemus ile devam
etti. Rüzgar enerjisi üzerinde çalışılmaya başlandığı ilk zamanlarda en büyük handikap bu çalışmalardan elde edilen enerjinin diğer enerji kaynaklarına göre çok pahalıya mal olmasıydı. Maliyetleri düşürmek adına yeni teknolojiler geliştirmek ve de bilimsel çalışmaları sürdürebilmek için devlet desteğine ihtiyaç duyulan dönemlerde bu destek ABD, Almanya, Danimarka gibi ülkelerden gelirken, artık günümüzde bu sektöre neredeyse tüm ülkeler yatırım yaparak, destek vermeye başladı. RÜZGAR ENERJİSİNDE İLK ÖRNEKLER Rüzgar enerjisinin kullanıldığı ilk evrelerde sürükleme kuvvetinin kullanılması akıllara kaldırma kuvvetinin kullanılmadığını hatta bilinmediğini getirebilir. Söz konusu dönemde kaldırma kuvveti gündemdeydi, fakat o dönemin bilgi birikiminden dolayı, bilinçli olarak değil farkında olmadan kullanılıyordu. Kaldırma kuvvetinin kullanıldığı ilk örnekler yelken yel değirmenleridir. Tahıl öğütmek ve su pompalamak amacıyla kullanılan yel değirmenlerinin ilk örneklerine MÖ 500-900 yıllarında rastlanır. Ayrıca değirmenin öğütücü taşı doğrudan düşey milin üzerine bağlanmasıyla tahıl öğüten bu değirmenler kayıtlara ilk yel değirmenleri olarak geçmiştir. Yine bu dönemde kullanılan ve dönemin hem en başarılı hem de estetik açıdan en iyisi olan yelken kanatlı yel değirmenleri, su pompalamak amacıyla kullanılmış. 20. YÜZYIL ÖNCESİ YEL DEĞİRMENLERİ Orta Çağ’da İran’da kullanılan dik milli yel değirmenlerinden sonra Batı Avrupa’da aynı dönemde yatay milli yel değirmenlerine geçildi. Bunun sebebi tam olarak bilinmese de yatay milli yel değirmenlerinin, dikey milli yel değirmenlerine nazaran daha verimli olması olası neden olarak tahmin ediliyor. Bunun bir başka sebebi ise yel değirmenlerinden önce kullanılan yatay milli su değirmenlerinin teknolojik model olarak alındığının düşünülmesi. Dört kanatlı bu yel değirmenleri, su pompalamaktan tahıl öğütmeye, ağaç kesmekten aletleri çalıştırmaya kadar neredeyse akla gelebilecek her türlü mekanik iş için kullanılmış. 14. yüzyılın sonlarına gelindiğinde yel değirmenlerinin kule tasarımında değişikliğe gidilmiş. Hollanda’da yapılan çalışmada önceleri direk üzerine oturtulan kısım çok katlı bir kule üzerine yerleştirilmeye başlanmış. Böylelikle kulenin katları ise tahıl öğütme katı, tahıl tanelerinin kabuklarından ayrıldığı kat, tahıl stoklama katı gibi fonksiyonel bir şekilde kullanılmaya başlanmış. Bu dönemlerde Avrupa’da kullanılmaya başlanan ilk yel değirmenlerinde rotor verimini artırmak
RÜZGAR TÜRBINI ÇALIŞMALARINDA EN ÖNEMLI ADIMLARDAN BIRI DANIMARKALI BILIM INSANI POUL LA COUR TARAFINDAN ATILDI. YÜRÜTTÜĞÜ ÇALIŞMALAR IÇIN KENDI RÜZGAR TÜRBININI INŞA EDEN LA COUR, ELEKTRIK ÜRETEBILEN ILK DÖRT KANATLI RÜZGAR TÜRBININI INŞA ETTI. Rüzgar türbini çalışmasının öncülerinden Poul La Cour
amacıyla değirmenin kanatları yelken şeklinde tasarlanmış. Böylelikle öğütme ve su pompalama işlerinde çok daha iyi sonuçlar elde edildi. Yine bu dönemlerde yel değirmenlerinin yönü rüzgara göre elle ayarlanıyordu fakat ikinci rotorun takılmasıyla değirmenin yön değiştirmesi otomatik hale geldi. Takip eden uzun yıllar boyunca yel değirmenleri gittikçe bugün kullanılan türbinlere yaklaştı hatta bazı tasarımlarda, kanadın verimini artırmak için bugün de kullanılan bir yöntem olan, kanadın kök kısmı ile uç kısmına farklı hücum açıları uygulanmasına başlandı. Endüstri devrimi öncesinde birçok iş kolunda kullanılan yel değirmenleri, endüstri devriminden sonra kömürün enerjiye dönüştürülmesiyle önemini kaybetmeye başladı. Bunun başlıca sebepleri gücün depolanamaması ve nakledilememesiydi. Yel değirmenlerinden elde edilen enerji önemini kaybetmeden önce kuyulardan su çekme, sulama, drenaj amaçlı pompalama, tahıl öğütme, kütüklerden kereste elde edilmesi, baharat, kakao, boya ve tütün işlenmesi gibi çok çeşitli uygulamalarda güç kaynağı olarak kullanıldı. Bu dönemde yel değirmenleri söz konusu olduğunda yaşanan en önemli gelişme İngiliz mühendis John Smeaton’un kurduğu test laboratuvarında yaptığı çalışmalar ve bu çalışmalar sonucunda bugün hala geçerli olan kuralları bulmasıydı. Bu kurallar; “ideal durumda, kanat ucunun hızı rüzgar hızı ile orantılı olmalıdır, elde edilebilecek maksimum tork, rüzgar hızının karesi ile doğru orantılıdır, elde edilebilecek maksimum güç, rüzgar hızının kübü ile doğru orantılıdır” şeklinde sıralanabilir.
83
makine tarihi
KONUTLARIN ENERJI IHTIYAÇLARINI KARŞILAMAK IÇIN KULLANILAN ILK TÜRBINLER, 1920’LERIN ORTASINDA GELIŞTIRILDI. KIRSALDA RADYOLAR VE AYDINLATMA AMACIYLA GELIŞTIRILEN BU TÜRBINLER ÜÇ KANADI ILE BUGÜNKÜ RÜZGAR TÜRBINLERINE BENZERKEN, AKÜ ŞARJ SISTEMI VE DEPOLAMA OLANAKLARIYLA KONUTLARIN ENERJI IHTIYACINI DA KARŞILADI. MODERN RÜZGAR TÜRBİNLERİNİN ORTAYA ÇIKIŞI 20. yüzyıla yaklaşırken fabrikalaşmanın başlaması ve seri üretime geçilmesi ülkelerin enerji ihtiyacını artırdı. Buna bağlı olarak rüzgar türbinleri elektrik elde etmede kullanılmaya başlandı. Ayrıca elektrik jeneratörlerinin döndürülebilmesi için gereken mekanik enerjinin, rüzgar türbinleri yardımıyla sağlanabileceği fikri, bu konudaki ilk denemelerin de ortaya çıkmasını beraberinde getirdi. Elektrik üretmek amacıyla kullanılan rüzgar türbinlerinin en başarılı örneğine ise Ohio’da imza atıldı. 1888’de Charles F. Brush tarafından yapılan rüzgar türbininde kule üzerine monte edilen rotor, 17 metre çapındaydı ve çok fazla sayıda dar kanattan oluşuyordu. Brush türbini yeni bir trend yaratmakta başarısız olmasına karşın, küçük güçlü rüzgar tür-
DÜNYANIN EN BÜYÜK RÜZGAR TÜRBİNİ İNGİLTERE SULARINDA Danimarka merkezli bir enerji firması, 195 metre uzunluğundaki dünyanın en büyük rüzgar türbininin kurulumunu geçtiğimiz yıl tamamladı. İngiltere sularında faaliyete geçen dev türbin, dünyanın bir önceki en büyük rüzgar türbinini 22 metre farkla geride bıraktı. Söz konusu türbinlerden aynı rüzgar çiftliğinde toplam 32 adet bulunuyor. İngiltere’nin Liverpool Körfezi’nde inşa edilen türbinlerin her bir kanadı 80 metre uzunluğunda. Türbin başına 8 MW enerji üretiliyor, bu da her bir kanat dönüşünde bir evin 29 saatlik elektriğinin üretilmesi anlamına geliyor. 8 MW gücünde türbinler dünya üzerinde ilk kez Liverpool’daki santralde kullanılmış durumda, bu da onları dünyanın en büyük ve en güçlü türbinleri yapıyor. Santralden toplamda elde edilecek 285 MW’lik enerji, 230 bin eve elektrik sağlayacak kapasitede.
84
binlerinin yaygınlaşmasında önemli rol oynadı. Rüzgar türbininde asıl devrimi ise aslında Danimarkalı bilim insanı Poul La Cour gerçekleştirdi. Yürüttüğü çalışmalar için kendi rüzgar türbinini inşa eden La Cour, elektrik üretebilen ilk dört kanatlı rüzgar türbinini inşa etti. Bu türbinin elektrik üretebilmesinin sebebi yüksek hızdaki rotorlar idi. La Cour’un rüzgar türbiniyle imza attığı bir başka buluş ise ortaya çıkan elektrikten hidrojen elde etmesi ve daha sonra bu hidrojeni aydınlatma için kullanması oldu. Konutların enerji ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan ilk türbinler ise 1920’lerin ortasında geliştirildi. Kırsalda radyolar ve aydınlatma amacıyla geliştirilen bu türbinler üç kanadı ile bugünkü rüzgar türbinlerine benzerken, akü şarj sistemi ve depolama olanaklarıyla konutların enerji ihtiyacını da karşıladı. Türbinlerin enerji üretim miktarı arttıkça buzdolabı, dondurucu, çamaşır ve bulaşık makinesi, elektrikli el aletleri gibi cihazlarda da kullanılmaya başlandı. Ancak rüzgarın sürekli olmaması, kesintisiz elektrik ihtiyacı ve kırsal bölgelere de elektrik şebekesi götürülmeye başlanması bu uygulamanın uzun soluklu olmasını engelledi. 1931 yılında şebekeye elektrik sağlayacak rüzgar türbini Rusya tarafından yapılmasına rağmen, 1935-1970 arasında ABD, Danimarka, Fransa, Almanya ve İngiltere’de yapılan çeşitli denemeler, güçlü rüzgar türbinlerinin olanaklı olduğunu göstermekle birlikte, başarılı bir türbin üretimi gerçekleştirilemedi. Bu denemeler içerisinde en güçlüsü, 1941 yılında Vermont’ta
kurulan 53.3 metre rotor çapına sahip, 1.25 MW gücündeki Smith-Putnam adlı rüzgar türbiniydi. Yine bu dönemde Danimarka’da yerleşim olan bazı adalarda kullanılmak üzere, F. L. Smidth birkaç adet iki ve üç kanatlı rüzgar türbini üretti. ÇALIŞMALAR İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA HIZ KAZANDI İkinci Dünya Savaşı sonrasında rüzgar türbinleri konusundaki çalışmalar hız kazandı. Bu dönemde Almanya’da düşük ağırlık ve yüksek verim sağlamak amacıyla fiberglas ve plastikten imal edilmiş kanatlara sahip yatay milli rüzgar türbini geliştirildi. Bu çalışmalarda eski prensiplerden vazgeçilip “aerodinamik yükleri azaltmak veya bunlardan sakınmak” prensibi üzerinde duruldu. Ayrıca bu yeni sistemde aşırı rüzgar durumunda geriye doğru yatabilen rotor konsepti geliştirildi. Danimarka’da günümüze büyük ölçüde örnek oluşturacak türbinler üretildi. Danimarka konsepti olarak anılacak bu çalışma, üç kanatlı, elektromekanik olarak rüzgara yönlendirilen, “aerodinamik stall” olarak bilinen güç kontrolü ile çalışan ve asenkron endüksiyon jeneratörü kullanılan bir türbindi. Bu türbin, hiçbir bakım uygulanmadan 11 yıl çalıştı. İkinci Dünya Savaşı sonrası 1970’lerde tekrar hız kazanan çalışmalar esnasında 1973 yılında yaşanan petrol krizi ABD hükümetinin rüzgar enerjisine ilgisini artırdı. Danimarka’da 11 yıl boyunca kullanılan rüzgar türbini daha hafif malzemelerle imal edildi ve özellikle Almanya bu konuda çalışmalar yürüttü. Almanya’da uygulanan yenilikler ABD’de de uygulanmaya başlandı fakat gerekli politik desteği alamadığından bu çalışmalar başarısız olarak nitelendi. ABD’de üretilen en büyük türbin, Amarill, Teksas’taki Tarımsal Araştırma İstasyonu’na Sandia laboratuvarları tarafından deneysel amaçla kurulan 34 metrelik türbindi. NASA, 1975 yılında rüzgar türbini çalışmalarına başladı. Sırasıyla MOD-0, MOD-1 ve MOD2 çalışmalarını gerçekleştiren NASA’nın en büyük problemi rüzgaraltı yönünde çalışan türbinlerde kanatlardan birisinin direğin ‘gölgesi’ içerisine girmesi anında oluşan dinamik yükleri anlayamadıkları ve Ulrich Hutter’in bunun üstesinden gelmede kullandığı yöntemin de farkına varamamaları oldu. NASA’nın bu süreçte en başarılı olduğu türbinler dört adet MOD-0A 200 kW türbinin çalıştırılmasıydı. NASA’nın ilk “gerçek” rüzgar türbini ise, 100 metre çapındaki MOD-2 idi. 1980’lerde bu türbinlerden üç adedi Columbia Nehri’ne bakan bir arazide birkaç yıl çalıştı ve tasarımın zayıf noktalarının anlaşılmasına yardım eden çok değerli bilgilerin elde edilmesine olanak sağladı.
Colorado’da bir federal test merkezinin açılmasıyla türbinlerin gelişimi hız kazandı. Ancak bu türbinler de ne ihtiyaçlara uygun ne de güvenliydi. Söz konusu dönemde Colorado’da -günümüzde hala satılan- 13 adet türbin tasarımı yapılarak üretildi. Bu çalışmalar sonrasında Reegan yönetiminin acele etmesiyle ABD endüstrisi henüz tamamlanmamış olan teknolojik gelişimi uygulamaya soktu. Başarısız geçen bu gelişmelerden sonra Bush yönetimi rüzgar türbinleriyle ilgili yönetimi NREL’e (National Renewable Energy Laboratories-Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarları) devretti ve ABD’nin rüzgar endüstrisi bundan sonra gelişme gösterebildi. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINA İLGİ ARTIYOR Dünya nüfusunun ve sanayileşmenin gelişimine bağlı olarak artan enerji ihtiyacı yanında, fosil yakıtların tükenme riskleri ve çevre bilincinin oluşturduğu baskılarla, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgi gün geçtikçe fazlalaşıyor. Rüzgar enerjisi, sadece gelişmiş ülkelerin değil, gelişmekte olan ülkelerin de sıcak baktığı bir enerji kaynağı haline dönüşüyor. Bu nedenle, rüzgar enerjisinden faydalanma ve rüzgar türbinleri veya çiftlikleri kurma düşüncesi dünyada gittikçe yaygınlaşıyor. Geleceğe yönelik rüzgar enerjisi santralleri projelerinin de sayıları hızla artış eğiliminde. Yapılan hesaplamalar, gelecek dönemlerde tüm yenilenebilir enerji kaynaklarıyla birlikte rüzgar enerjisinin tahmin edilenden daha fazla kullanılacağına ve yenilenebilen enerji kaynaklarının sıçrama yapacağına işaret ediyor.
İKINCI DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA RÜZGAR TÜRBINLERI KONUSUNDAKI ÇALIŞMALAR HIZ KAZANDI. BU DÖNEMDE ALMANYA’DA DÜŞÜK AĞIRLIK VE YÜKSEK VERIM SAĞLAMAK AMACIYLA FIBERGLAS VE PLASTIKTEN IMAL EDILMIŞ KANATLARA SAHIP YATAY MILLI RÜZGAR TÜRBINI GELIŞTIRILDI.
Kaynakça: https://www.yenienerji.com/arastirma-gorus/ ruzgar-turbinlerinin-tarihsel-gelisimi
85
makineciler ne okuyor
“OKULLAR BENİ MÜHENDİS KİTAPLAR İSE İNSAN YAPTI”
M
Mehmet AĞRİKLİ MAİB Yönetim Kurulu Üyesi
MAİB YÖNETİM KURULU ÜYESİ MEHMET AĞRİKLİ, AKŞAMLARI BİR SAATİNİ MUTLAKA OKUMAYA AYIRDIĞINI, BIR SAATLIK UÇAK YOLCULUKLARINA BILE ASLA KITAPLARI OLMADAN ÇIKMADIĞINI SÖYLÜYOR.
86
akine sektörünün okuma alışkanlıklarını öğrenmek ve sektörde yer alan tüm kesimlere okuma listesi önermek amacıyla sürdürdüğümüz söyleşilerimizin bu ayki konuğu, MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ağrikli oldu. Mehmet Ağrikli, mobil iletişim teknolojileri sayesinde artık her türlü yazı/metne kolaylıkla ulaşım sağlanabildiğini söylerken, aynı nedenle basılı kitap okuma kültürünün zayıfladığının altını çiziyor. Bir dönem, benzer etki ile kendisinin de basılı kitaplar yerine elektronik mecralardan okuduğunu ifade eden Ağrikli, mobil telefonların küçük ekranlarından okumakta zorlanınca yeniden eski alışkanlığına dönmüş ve basılı kitapların zengin dünyasındaki yerini tekrar almış. “İyi ki basılı kitaplara geri döndüm. Akşamları bir saatimi yürümeye, bir saatimi de mutlaka okumaya ayırırım. Kitabın konusu çekici olunca en yoğun dönemlerde bile okumaya zaman ayırabiliyorsunuz” diyen Ağrikli, genellikle evinde kitap okuduğunu ancak bir saatlik uçak yolculuklarına bile asla kitapları olmadan çıkmadığını söylüyor. Okuma listesini hazırlarken, yarı bilimsel ve öğretici kitapları tercih ettiğini de dile getiren Ağrikli, “Okumak istediğim konular o kadar çok ki, hiç sıkıntı çekmiyorum. Belki zaman yokluğundan, eskiden çok sevdiğim roman ve bilim kurgu kitaplarına artık elim varmıyor” diyor. Geçmişte, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un, Bilim Toplumu serisinden çıkan “Son İmparatora Öğütler” isimli kitabından çok etkilendiğini söyleyen Mehmet Ağrikli, “Ezber bozucu bir kitaptı. Alışkanlıklarımızın nedenleri, dünyanın ve canlıların oluşumu, dünyanın sonunu getirecek ciddi ihmaller sıralanıyordu. Resmi öğretinin dışın-
da olan dinler, milliyetçilik kavramları, iyilik kötülük gibi bazılarına ağır gelebilecek ama kendi inançlarınız ve yazarın inançlarından soyutlayarak okuduğunuzda çoğu zaman aklınızda havada kalan taşları yerli yerine koyabilecek bir kitaptı” diyor. Mehmet Ağrikli’nin güncel okuma listesinde ise iki ilginç kitap var. Bunların ilki, genç bilim insanı Dr. Guila Enders’in kaleme aldığı ve Almanya’da 2 milyon, Fransa’da 1 milyondan fazla satan “Büyüleyici Bağırsak-Küçümsediğimiz Organ ‘Bağırsağın’ İç Dünyası” isimli kitap. Mehmet Ağrikli, kitabı tesadüfen bir kitapçıda bulduğunu ve sayfalarını karıştırınca, “İşte aradığım kitap bu!” dediğini söylüyor ve ekliyor: “Bağırsaklarımız, aslında, inanılmaz akıllı ve eşzamanlı bir şekilde bugün formülasyonunu çıkarmaya çalıştığımız Endüstri 4.0’ı icra ediyor. Bağırsaklarda bir merkezi kontrol yok, dağıtılmış kontrol birimleri de yok, sadece mükemmel sensörler ve tüm hücreler arasında mükemmel haberleşme sistemi sinirler var. Endüstri 4.0’ı anlamak isteyenler bağırsağı mutlaka incelesinler derim.” Mehmet Ağrikli’nin okuma listesindeki ikinci ilginç eser ise psikiyatri uzmanı Dr. Zeynep Akıncı Pınar’ın “Türk Psikiyatristin DivanıTürkiye’den En Uçlardaki 70 Vaka” isimli kitabı. Ağrikli, iyi ve kötülerin uç noktalarını bulabileceğimiz bu kitabı okuduktan sonra insanları daha iyi anlayabileceğimizi söylüyor. Mehmet Ağrikli son olarak, okuma yaparken mutlaka karşıt görüşleri de okumaya çalıştığını, bu alışkanlığın her iki tarafın güçlü ve zayıf noktalarını öğrenmesini sağladığını da dile getiriyor ve “Okullar beni mühendis, kitaplar ise insan yaptı. Okumak hakkında başka ne söylenebilir ki?” diyor.
GÖSTERGELER MAYIS 2017
göstergeler
MAKİNE İHRACATIMIZ MAYIS AYI SONUNDA 5,6 MİLYAR DOLAR OLDU TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI 2017 YILININ OCAKMAYIS DÖNEMINDE 5,6 MILYAR DOLAR SEVIYESINDE KAYDEDILDI. 2016 YILININ AYNI DÖNEMINDE BU RAKAM 5,5 MILYAR DOLARDI. TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI MAYIS AYININ SONUNDA GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMINE GÖRE YÜZDE 1,9 ARTTI.
88
M
akine sektöründe 2017 yılının OcakMayıs döneminde en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör motorlar oldu. 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde söz konusu ürün grubunda gerçekleştirilen ihracatın değeri 863,4 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 2,8 artışla 887,4 milyon dolar seviyesine ulaştı. Listenin ikinci sırasında bulunan klimalar ve soğutma makineleri kaleminde 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde gerçekleştirilen ihracatın değeri 786,6 milyon
dolar oldu. En fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü kalem ise diğer yıkama ve kurutma makineleri olarak kayda geçti. 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde diğer yıkama ve kurutma makineleri ürün grubunda 506,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. İHRACAT LİSTESİNİN İLK SIRASINDA ALMANYA YER ALIYOR Makine sektöründe en fazla ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında Almanya bulunuyor. Almanya’ya 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 917
milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 1,2 artışla 928,3 milyon dolar olarak kaydedildi. İkinci sıradaki ABD’ye yönelik makine ihracatı 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 386,6 milyon dolar oldu. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasındaki İtalya’ya 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 262,1 milyon dolarlık makine gönderilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 7,1 artışla 280,8 milyon dolar değerine yükseldi
MAKİNE VE AKSAMLARI SEKTÖR TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT KAYIT RAKAMLARI
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
1 OCAK-31 MAYIS 2016
1 OCAK-31 MAYIS 2017
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/Kg
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/Kg
MİKTAR
DEĞER
MOTORLAR
53,4
863,4
16,2
60,8
887,4
14,6
13,9
2,8
KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ
196,2
809,5
4,1
196,4
786,6
4,0
0,1
-2,8
DİĞER YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ
184,1
516,9
2,8
189
506,4
2,7
2,7
-2,0
DİĞER MAKİNELER
65,1
446,2
6,8
75,9
481
6,3
16,5
7,8
İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER
96,4
375,3
3,9
112,2
372,3
3,3
16,4
-0,8
POMPALAR VE KOMPRESÖRLER
38,4
289,4
7,5
43,2
307,6
7,1
12,5
6,3
TAKIM TEZGÂHLARI
40,9
282,3
6,9
41
270,8
6,6
0,3
-4,1
TARIM VE ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNELER
57,6
279,9
4,9
59,8
263,4
4,4
3,8
-5,9
TÜRBİNL, TURBOJET, TURBOPROPELLER, HİDROLİK SİLİNDİRLER
5,8
145,5
24,7
7,3
232,6
31,5
25,1
59,8
VANALAR
21
174
8,3
21,7
195,6
9,0
3,5
12,4
TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ
32,5
181,2
5,6
35,3
195,1
5,5
8,7
7,6
GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ, AKS. VE PARÇ.
28,2
163
5,8
35,9
181,8
5,1
27,0
11,5
REAKTÖRLER VE KAZANLAR
20,1
155,1
7,7
23,6
176,3
7,5
17,0
13,7
SİLAH VE MÜHİMMAT
20,4
278
13,6
9,9
139,5
14,1
-51,6
-49,8
HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ, KALIPLAR
15,9
117,5
7,4
17,3
128,7
7,4
8,8
9,5
ISITICILAR VE FIRINLAR
15,4
110,5
7,2
18,1
126,5
7,0
18,0
14,5
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEMEYE MAHSUS MAKİNELER
21,2
94,7
4,5
27,6
110,7
4,0
30,3
17,0
BÜRO MAKİNELERİ
1,3
55,8
42,3
1,6
66,6
39,2
28,8
19,4
3
58,8
19,0
3,4
66,3
19,2
11,7
12,6
KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME VE İMALATINA AİT MAKİNELER
5,8
58,3
10,0
5,8
60,8
10,4
0,3
4,3
RULMANLAR
5,1
55,5
10,8
4,9
53,1
10,8
-4,8
-4,4
4
29,2
7,3
5,4
35,4
6,5
35,7
21,2
0,7
4,7
6,1
1,2
6,3
5,1
57,9
33,0
933,6
5.545
5,9
998,4
5.651
5,7
6,9
1,9
MAL GRUBU ADI
AMBALAJ MAKİNELERİ
KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ TOPLAM
89
göstergeler
İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde inşaat ve madencilikte kullanılan makineler sektöründe 372,3 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. İnşaat ve madencilikte kullanılan makineler sektöründe Cezayir 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 31,4 milyon dolarla en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke oldu. İkinci sıradaki Almanya’ya 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 23 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında yer alan Suudi Arabistan’a 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 13,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 29,1 artışla 17,8 milyon dolar seviyesine yükseldi. Listenin dördüncü sırasındaki İngiltere’ye 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 13,2 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı dönemin-
de bu rakam yüzde 15,7 artışla 15,3 milyon dolar oldu. Beşinci sıradaki Ege Serbest Bölgesi’ne 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde inşaat ve madencilikte kullanılan makineler kaleminde
ihraç edilen ürünlerin değeri 13,7 milyon dolar olarak kayda geçti. 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde Türkiye geneli inşaat ve madencilikte kullanılan makineler ihracatı listesinde
en fazla artış yüzde 29,1 ile Suudi Arabistan’da yaşandı. Listede yüzde 26,6 ile Gürcistan ikinci sırada bulunurken söz konusu ülkeyi yüzde 15,7 ile İngiltere üçüncü sırada takip etti.
İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
CEZAYİR
10,6
37
ALMANYA
4,8
23,8
ÜLKE
SUUDİ ARABİSTAN
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
3,5
8,2
31,4
3,8
-21,8
-15,2
4,9
5,6
23
4,1
17,3
-3,4
$/KG
$/KG
5
13,8
2,7
5,7
17,8
3,1
15,1
29,1
İNGİLTERE
7,6
13,2
1,7
8,1
15,3
1,9
6,1
15,7
EGE SERBEST BÖLGESİ
7,7
20,4
2,6
5,8
13,7
2,4
-24,7
-32,8
İRAN
1,7
21
11,8
2,7
12
4,3
56,2
-42,6
ABD
3
10,2
3,3
3,3
10,8
3,3
7,0
5,9
6,3
11,8
1,9
4,9
10,4
2,1
-22,6
-11,9
MISIR AVUSTURYA
2,4
14
5,7
2,2
10,3
4,6
-9,4
-26,7
GÜRCİSTAN
2,2
7,7
3,4
3,7
9,8
2,6
62,9
26,6
96,4
375,3
3,9
112,2
372,3
3,3
16,4
-0,8
MAL GRUBU TOPLAMI
90
2017 YILI MİKTAR (BİN TON)
POMPA VE KOMPRESÖRLER Pompa ve kompresörler mal grubunda 2016 yılının OcakMayıs döneminde 289,4 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 6,3 artışla 307,6 milyon dolara yükseldi. Pompa ve kompresörler ürün grubunda, 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 68,5 milyon dolarla Almanya oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 59,3 milyon dolardı. Almanya’ya yönelik ihracat yüzde 15,4 arttı. Listenin ikinci sırasında bulunan ABD’ye 2016 yılının OcakMayıs döneminde 20,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 2,6 artışla 20,6 milyon dolar oldu. Üçüncü sırada bulunan İran’a 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 8,2 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde
9,5 milyon dolar seviyesindeydi. İtalya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 5,8 oldu. Beşinci sıradaki İngiltere’ye 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde pompa ve kompresörler kaleminde ihraç edilen ürünlerin değeri 10 milyon dolar oldu.
bu rakam yüzde 43,1 artışla 11,7 milyon dolar seviyesinde kayda geçti. Dördüncü sıradaki İtalya’ya 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 10,1 milyon dolar değerinde pompa ve kompresör ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam
2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde Türkiye geneli pompa ve kompresörler ihracatı tablosunda en fazla artış yüzde 43,1 ile İran’da yaşandı. Söz konusu ülkeyi yüzde 19,5 ile Polonya ikinci sırada izlerken Almanya 15,4 ile üçüncü sırada yer aldı.
POMPA VE KOMPRESÖRLER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
7,4
59,3
ABD
2,3
20,1
ÜLKE
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
8,0
9,4
68,5
7,3
26,8
15,4
8,6
2,9
20,6
7,1
23,7
2,6
$/KG
$/KG
İRAN
1,1
8,2
6,9
1,4
11,7
7,8
26,6
43,1
İTALYA
1,5
9,5
6,1
1,4
10,1
6,9
-6,4
5,8
İNGİLTERE
1,5
10,2
6,4
1,6
10
5,9
5,5
-2,6
IRAK
0,9
8,1
8,7
1,3
9
6,7
43,0
11,0
POLONYA
0,8
6,7
7,8
1,1
8
7,3
27,3
19,5
TÜRKMENİSTAN
0,8
7,2
8,5
0,8
6,9
8,2
-1,3
-4,8
EGE SERBEST BÖLGESİ
1,2
6,5
5,4
1
6,5
6,0
-10,9
-0,8
1
6,4
6,1
1
6,2
6,2
-3,8
-3,3
38,4
289,4
7,5
43,2
307,6
7,1
12,5
6,3
FRANSA MAL GRUBU TOPLAMI
91
göstergeler
TAKIM TEZGAHLARI 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde takım tezgahları ihracatı 181,8 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 163 milyon dolar seviyesindeydi. Takım tezgahları mal grubundaki ihracat artışı yüzde 11,5 olarak kayda geçti. Takım tezgahları ürün grubunda 2017 yılının OcakMayıs döneminde 24,7 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. Listenin ikinci sırasında bulunan ABD’ye 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 15,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Üçüncü sırada yer alan Rusya’ya 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 5,1 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 141,5 artışla 12,3 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin dördüncü sırasındaki Cezayir’e 2017 yılının Ocak-Mayıs dö-
yılının Ocak-Mayıs döneminde 9,3 milyon dolar değerinde ürün gönderilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 3,1 artışla 9,6 milyon dolar olarak kayda geçti. 2017 yılının OcakMayıs döneminde Türki-
neminde 10,1 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 8,4 milyon dolardı. Rusya’ya yönelik ihracat yüzde 19,3 arttı. Listenin beşinci sırasında bulunan Polonya’ya 2016
ye geneli takım tezgahları ürün grubunda en fazla ihracat artışının yaşandığı ülke yüzde 141,5 ile Rusya oldu. İkinci sırada yüzde 43 ile İtalya yer alırken üçüncü sırada yüzde 38,6 ile Mısır bulunuyor.
TAKIM TEZGAHLARI İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
3,5
28,4
ABD
1,7
17,1
RUSYA
ÜLKE
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
8,0
3,5
24,7
7,0
-0,4
-13,1
9,7
2,2
15,8
7,2
24,6
-7,5
$/KG
$/KG
0,9
5,1
5,3
2,1
12,3
5,7
124,3
141,5
CEZAYİR
1
8,4
8,2
1,2
10,1
8,2
19,9
19,3
POLONYA
1,6
9,3
5,6
1,5
9,6
6,3
-8,9
3,1
İTALYA
0,8
5,8
6,8
1,4
8,4
5,8
69,2
43,0
İRAN
1,3
9,3
7,1
1,2
7,1
5,7
-4,6
-22,9
İSPANYA
0,9
7,2
7,6
0,8
6,9
7,7
-4,6
-3,4
BULGARİSTAN
0,7
5,7
7,9
0,7
6,7
8,8
5,4
17,7
IRAK
0,8
5,5
6,7
1
6,5
5,9
30,9
16,7
28,2
163
5,8
35,9
181,8
5,1
27,0
11,5
MAL GRUBU TOPLAMI
92
2017 YILI MİKTAR (BİN TON)
TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ Tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 263,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler kaleminde en fazla ihracat 63,4 milyon dolarla ABD’ye gerçekleştirildi. İkinci sıradaki Azerbaycan’a 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde ihraç edilen tarım ve ormancılıkta kullanılan makinelerin toplam değeri 8,8 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 176,9 artışla 24,4 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin üçüncü sırasında yer alan İtalya’ya 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 23,6 milyon dolarlık ürün gönderildi. Dördüncü sırada bulunan Irak’a 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 10 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Beşinci sıradaki Özbekistan’a 2016 yılının Ocak-Mayıs döne-
2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde Türkiye geneli tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda ihracat artışının en fazla ya-
minde 6,3 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 36,4 artışla 8,7 milyon dolar oldu.
şandığı ülke yüzde 176,9 ile Azerbaycan oldu. İkinci sırada yüzde 78,7 ile Fas yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 36,4 ile Özbekistan takip etti.
TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ABD
11,9
89,6
AZERBAYCAN
1,8
8,8
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
7,5
8,6
63,4
7,3
-27,6
-29,2
4,9
5,8
24,4
4,2
225,1
176,9
$/KG
$/KG
İTALYA
5,5
27,2
4,9
4,3
23,6
5,4
-20,5
-12,9
IRAK
4,4
14,6
3,3
3,3
10
3,0
-25,0
-31,9
ÖZBEKİSTAN
0,8
6,3
7,9
1,3
8,7
6,3
71,4
36,4
SUDAN
2,8
10,9
3,8
2,2
7,4
3,3
-21,2
-32,1
UKRAYNA
1,3
5,3
3,9
1,9
7,1
3,6
44,2
33,9
2
6,9
3,3
2,2
6,9
3,1
7,3
0,7
İRAN FRANSA FAS MAL GRUBU TOPLAMI
1,9
5,9
3,0
2,2
6,3
2,9
12,4
7,8
1
3,4
3,2
1,7
6,2
3,5
61,3
78,7
57,6
279,9
4,9
59,8
263,4
4,4
3,9
-5,9
93
göstergeler
VANALAR Vanalar ihracatı 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 195,6 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 174 milyon dolar seviyesindeydi. Vanalar sektöründeki ihracat artışı yüzde 12,4 oldu. Vanalar sektöründe 2017 yılı-
Listenin ikinci sırasında yer alan Irak’a yönelik vanalar ihracatı 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 11,6 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 14 artışla 13,2 milyon oldu. Listenin üçüncü sırasında bulunan Mısır’a 2017 yılının
nın Ocak-Mayıs döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 33,8 milyon dolarla Almanya oldu. 2016 yılının aynı döneminde Almanya’ya 20,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti. Almanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 66,6 seviyesinde kaydedildi.
Ocak-Mayıs döneminde 12,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirdi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 12,4 milyon dolardı. Mısır’a yönelik ihracat yüzde 3,3 arttı. Dördüncü sıradaki Suudi Arabistan’a 2017 yılının OcakMayıs döneminde 7,9 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 4,6 milyon dolar seviyesindeydi. Suudi Arabistan’a yönelik ihracat artışı yüzde 71,8 oldu. Listenin beşinci sırasında yer alan ABD’ye 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 6,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 21,4 artışla 7,6 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde Türkiye geneli vanalar sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 71,8 ile Suudi Arabistan’da yaşandı. Listenin ikinci sırasında 66,6 ile Almanya bulunurken söz konusu ülkeyi yüzde 32,4 ile İtalya izledi.
VANALAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
3,6
20,2
IRAK
1,7
11,6
ÜLKE
94
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
5,5
3,8
33,8
8,9
3,5
66,6
6,7
1,6
13,2
8,2
-6,0
14,0
$/KG
$/KG
MISIR
1,3
12,4
9,4
1,2
12,8
10,6
-8,6
3,3
SUUDİ ARABİSTAN
04
4,6
10,9
0,7
7,9
10,1
85,9
71,8
ABD
0,3
6,3
16,3
0,3
7,6
19,5
1,2
21,4
İRAN
0,5
5,9
10,9
0,5
5,4
9,9
1,8
-8,2
TÜRKMENİSTAN
0,7
5,7
7,8
0,6
5,2
8,3
-14,0
-8,3
FRANSA
0,5
5,2
9,2
0,5
4,9
9,3
-5,0
-4,1
İTALYA
0,5
3,7
7,2
0,6
4,9
7,7
24,5
32,4
İNGİLTERE
0,3
4,4
14,6
0,4
4,8
10,0
58,5
9,3
MAL GRUBU TOPLAMI
21
174
8,3
21,7
195,6
9,0
3,4
12,4
RULMANLAR Rulman ihracatı 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 53,1 milyon dolar olarak kayda geçti. Ocak-Mayıs kaleminde 2017 yılının OcakMayıs döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 15,3 milyon dolarla Almanya oldu. İkinci sırada bulunan Fransa’ya yönelik rulmanlar ihracatı 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 7,6 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 4 artışla 7,9 milyon dolar oldu. Üçüncü sırada bulunan ABD’ye 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 7,1 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. Listenin dördüncü sırasında yer alan Kanada’ya 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 3,2 milyon dolarlık rulman ihraç edildi. Beşinci sıradaki Çin’e 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 2,5 milyon dolar değerinde rulman ihraç edildi. 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde Türkiye geneli rul-
manlar sektöründe en fazla ihracat artışının yaşandığı
ülke yüzde 51,3 ile Avusturya oldu. İran yüzde 32,6 ile
ikinci, Fransa ise yüzde 4 ile üçüncü sırada yer aldı.
RULMANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
0,8
15,4
FRANSA
0,8
7,6
ÜLKE
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
19,2
0,8
15,3
17,6
8,4
-0,8
9,6
0,8
7,9
9,3
6,4
4,0
$/KG
$/KG
ABD
0,7
8,6
11,7
0,6
7,1
11,3
-15,4
-17,7
KANADA
0,1
3,3
31,5
0,1
3,2
31,7
-1,5
-1,2
ÇİN
0,2
3
11,5
0,2
2,5
8,8
10,6
-15,6
İNGİLTERE
0,4
2,2
5,3
0,3
2,1
5,7
-10,1
-3,3
İTALYA
0,2
1,7
8,1
0,2
1,8
8,8
-6,0
1,6
AVUSTURYA
0,09
1,1
11,7
0,1
1,7
11,6
52,1
51,3
POLONYA
0,5
2,3
4,5
0,2
1,2
4,4
-44,6
-45,7
İRAN
0,05
0,8
14,7
0,07
1
13,4
45,4
32,6
MAL GRUBU TOPLAMI
5,1
55,5
10,8
4,9
53,1
10,8
-4,8
-4,4
95
göstergeler
REAKTÖR VE KAZANLAR Reaktör ve kazanlar ihracatı 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 155,1 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 13,7 artışla 176,3 milyon dolar oldu. Reaktör ve kazanlar ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 40,7 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 40,3 milyon dolardı. Almanya’ya yönelik ihracat yüzde 1 arttı. İkinci sırada yer alan İngiltere’ye ise 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 17,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında bulunan Çin’e 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 9,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 53,9 artışla 14 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin dördüncü sırasında bulunan İspanya’ya 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 21,2 artışla
milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 82,7 artışla 11,8 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde Türkiye geneli reaktörler ve kazanlar ürün
13,1 milyon dolarlık ürün ihraç edildi. 2016 yılının OcakMayıs döneminde İspanya’ya gönderilen ürünlerin değeri 10,8 milyon dolar seviyesindeydi. Beşinci sıradaki Romanya’ya 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 6,4
grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 108,2 ile Polonya’da yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 91,3 ile Türkmenistan ikinci sırada gelirken yüzde 82,7 ile Romanya üçüncü sırada yer aldı.
REAKTÖR VE KAZANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
2,6
40,3
İNGİLTERE
2,3
25,5
ÜLKE
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
15,3
2,9
40,7
13,7
13,3
1,0
11,0
1,9
17,1
9,0
-18,0
-32,9
$/KG
$/KG
ÇİN
0,7
9,1
13,1
1,1
14
11,9
68,6
53,9
İSPANYA
0,8
10,8
12,4
0,8
13,1
14,7
2,4
21,2
ROMANYA
1,3
6,4
4,8
2,2
11,8
5,3
67,0
82,7
İTALYA
0,8
9,7
11,1
0,8
9,8
11,4
-2,3
1,0
RUSYA
0,8
5,9
7,3
0,8
6
7,4
0,1
2,0
BELÇİKA
0,4
5
10,3
0,4
5,7
11,7
1,0
14,2
POLONYA
0,2
2,4
8,1
0,4
5
10,4
63,3
108,2
TÜRKMENİSTAN
0,6
2,2
3,7
1,6
4,2
2,6
175,7
91,3
20,1
155,1
7,7
23,6
176,3
7,5
17,0
13,7
MAL GRUBU TOPLAMI
96
2017 YILI MİKTAR (BİN TON)
HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ Hadde ve döküm makineleri sektöründe 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 117,5 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 9,5 artışla 128,6 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Hadde ve döküm makineleri mal grubunda 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 17,3 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde Almanya’ya gönderilen ürünlerin değeri 14,7 milyon dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 17,5 oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan Rusya’ya 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 7,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 46,9 artışla 10,9 milyon dolar olarak kaydedildi. Üçüncü sıradaki Bulgaristan’a 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde
7,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Dördüncü sırada bulunan İran’a 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 7,1 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. Listenin beşinci sırasındaki İtalya’ya 2017 yılının Ocak-
Mayıs döneminde 6,8 milyon dolar değerinde hadde ve döküm makineleri ihraç edildi. 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde Türkiye geneli hadde ve döküm makineleri sektöründe ihracat artışı-
nın en fazla yaşandığı ülke yüzde 659,8 ile Azerbaycan oldu. Listenin ikinci sırasında yüzde 144,5 ile Romanya yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 77,6 ihracat artışıyla Macaristan üçüncü sırada izledi.
HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
2,1
14,7
RUSYA
0,3
ÜLKE
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
6,9
2,3
17,3
7,4
8,7
17,5
7,4
18,7
0,7
10,9
15,5
76,9
46,9
$/KG
$/KG
BULGARİSTAN
0,2
9,4
46,7
0,2
7,7
27,6
39,4
-17,8
İRAN
1,6
7,4
4,5
1,1
7,1
6,3
-30,7
-3,6
İTALYA
1,3
7,1
5,4
1,2
6,8
5,6
-8,5
-4,0
AZERBAYCAN
0,1
0,9
4,7
0,7
6,8
9,1
296,1
659,8
CEZAYİR
1,2
5,3
4,3
0,7
6,4
8,8
-40,6
19,9
ROMANYA
0,2
2,2
8,6
0,6
5,4
8,3
152,1
144,5
ABD
0,5
5,4
9,6
0,8
3,3
4,1
43,9
-38,5
MACARİSTAN
0,1
1,6
10,7
0,2
2,9
14,6
29,9
77,6
15,9
117,5
7,4
17,3
128,6
7,4
8,8
9,5
MAL GRUBU TOPLAMI
97
göstergeler
TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR Türbin, turbojet, hidrolik silindir ihracatı 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 145,5 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 59,8 artışla 232,6 milyon dolar olarak kaydedildi. Türbin, turbojet, hidrolik silindir kaleminde 2017 yılının Ocak-Mayıs dönemin-
de en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 105 milyon dolarla ABD oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 92,2 milyon dolardı. ABD’ye yönelik ihracat yüzde 13,9 arttı. İkinci sırada bulunan Hindistan’a yönelik türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ihracatı
2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 347 bin dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 9.536,6 artışla 33,5 milyon dolar seviyesine yükseldi. Üçüncü sıradaki Polonya’ya 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 1,2 milyon dolar değerinde türbin, turbojet, hidrolik
silindir ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 2.143,1 artışla 27,5 milyon dolar oldu. Listenin dördüncü sırasında yer alan Almanya’ya 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde 15,1 milyon dolarlık ürün ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 11,8 milyon dolar seviyesindeydi. Almanya’ya yönelik ihracat yüzde 27,9 arttı. Beşinci sırada bulunan Belçika’ya 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde 4,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 34,4 artışla 6,5 milyon dolar olarak kaydedildi. 2017 yılının Ocak-Mayıs döneminde Türkiye geneli türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 9.536,6 ile Hindistan’da gerçekleşti. Listede Polonya yüzde 2.143,1 ile ikinci, İngiltere ise yüzde 309,8 ile üçüncü sırada yer aldı.
TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI
98
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ABD
0,2
92,2
HİNDİSTAN
0,03
POLONYA ALMANYA BELÇİKA
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
412,8
0,2
105
377,4
24,6
13,9
0,3
9,2
0,07
33,5
419,6
112,2
9.536,6
0,07
1,2
16,9
0,05
27,5
488,0
-22,3
2.143,1
1,2
11,8
9,8
1,5
15,1
10,1
23,7
27,9
0,06
4,8
75,4
0,06
6,5
106,5
-4,8
34,4
$/KG
$/KG
FRANSA
0,1
4
25,9
0,2
5,1
21,6
52,7
27,4
İNGİLTERE
0,01
0,9
65,7
0,02
3,9
157,1
71,4
309,8
İSPANYA
0,05
4
75,1
0,01
3,3
309,8
-80,2
-18,2
ARNAVUTLUK
0,2
1,2
4,7
0,2
2,3
10,0
-7,7
95,9
HOLLANDA
0,3
1,6
4,4
0,2
2,3
10,1
-37,7
43,9
MAL GRUBU TOPLAMI
5,8
145,5
24,7
7,3
232,6
31,5
25,1
59,8
MAKİNE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK 20 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 (1 OCAK-31 MAYIS) ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2017 (1 OCAK-31 MAYIS)
BİRİM FİYAT ($/KG)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
BİRİM FİYAT ($/KG)
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
99,3
917
9,2
104,4
928,3
8,9
5,1
1,2
ABD
34,9
420
12,0
33,8
386,6
11,4
-3,4
-8,1
İTALYA
57,8
262,1
4,5
62,7
280,8
4,5
8,5
7,1
İNGİLTERE
82,3
302
3,7
79,6
277,6
3,5
-3,2
-8,1 33,1
İRAN
26,5
171,2
6,5
38
228
6,0
43,2
FRANSA
54,9
216,2
3,9
50,8
203,9
4,0
-7,4
-5,7
ROMANYA
25,4
169,1
6,6
29,1
186,4
6,4
14,6
10,2
İSPANYA
43,1
166,2
3,9
40,6
162
4,0
-5,7
-2,5
CEZAYİR
30,5
148,9
4,9
29,7
147,2
5,0
-2,7
-1,2
POLONYA
19,2
99,7
5,2
19,5
133,3
6,8
1,3
33,6
27
132,1
4,9
278
127,2
4,6
3,0
-3,7
RUSYA
IRAK
10,7
74,6
7,0
16,6
105,8
6,3
55,9
41,8
SUUDİ ARABİSTAN
20,5
119,6
5,8
17,4
99,1
5,7
-15,0
-17,1 36,7
FAS
13,8
69
5,0
17,6
94,3
5,3
27,8
MISIR
19,3
85,5
4,4
20,2
89,4
4,4
4,3
4,6
HİNDİSTAN
6,9
40
5,7
9,3
82,3
8,8
34,0
105,7
AZERBAYCAN
9,6
74,4
7,7
14,9
80,6
5,4
54,2
8,4
İSRAİL
16,5
73,6
4,5
18,4
75,5
4,1
11,7
2,6
TÜRKMENİSTAN
8,4
62,6
7,4
10,6
70,2
6,6
25,7
12,2
BELÇİKA
16,8
82
4,9
14,3
69,5
4,9
-15,2
-15,2
DİĞER
309,1
1.8
6,0
342,1
1.8
5,3
10,7
-1,9
TOPLAM
933,6
5.5
5,9
998,4
5.6
5,7
6,9
1,9
TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE GENEL İHRACATI (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 MAYIS) 2016 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
2017 YILI DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
1.320
5.653
1.410
5.826
İNGİLTERE
1.101
3.515
1.312
3.724
IRAK
2.901
2.829
3.624
3.569
İTALYA
2.230
2.950
2.708
3.476
ABD
2.623
2.573
3.388
3.227
686
2.448
776
2.651
FRANSA İSPANYA
1.441
2.045
2.320
2.483
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
1.156
1.180
1.354
1.581
HOLLANDA İSRAİL POLONYA SUUDİ ARABİSTAN
752
1.512
766
1.451
1.584
1.237
1.689
1.339
388
1.182
413
1.296
1.097
1.433
811
1.285
İRAN
453
1.544
637
1.272
BELÇİKA
659
1.020
719
1.237
ROMANYA
731
1.120
863
1.211
2.019
785
2.951
1.131 1.072
ÇİN BULGARİSTAN
659
806
843
MISIR
1.780
1.209
1.004
888
RUSYA
523
638
779
874
CEZAYİR
489
756
560
788
DİĞER
18.490
17.078
20.455
19.181
TOPLAM
43.091
53.521
49.395
59.571
99
fuarlar
ALMANYA EMO Takım Tezgahları 18-23 Eylül 2017 @Hannover MOTEK Otomasyon 9-12 Ekim 2017 @Stuttgart INTERLIFT Asansör 17-20 Ekim 2017 @Ausburg BLECH EXPO Sac İşleme Makineleri 7-10 Kasım 2017 @Stuttgart
ABD
AGRITECHNICA
FASTENER EXPO
Tarım Makineleri
Bağlantı Elemanları, El Aletleri
12-18 Kasım 2017 @Hannover
17-19 Ekim 2017 @Las Vegas FMB FABTECH CHICAGO Metal İşleme Makineleri
İstifleme Teknolojileri, Otomasyon, Lojistik
6-9 Kasım 2017 @Chicago
8-11 Kasım 2017 @Bad Salzuflen
FRANSA BREZİLYA INTERMACH
İklimlendirme, Isıtma, Soğutma ve havalandırma
Makine ve Teknolojileri
7-10 Kasım 2017 @Paris
12-15 Eylül 2017 @Sao Paulo
EYLÜL 2017 EKİM 2017 KASIM 2017 ARALIK 2017
100
INTERCLIMA
GÜNEY KORE KOMAF (Korea Machinery Fair)
RUSYA
Makine ve Teknolojileri
MASHEX MOSCOW
24-27 Ekim 2017 @Goyang
Metal İşleme Makineleri
DAEGU INTERNATIONAL MACHINERY INDUSTRY EXPO - DAMEX
24-26 Ekim 2017 @Moskova
Makine ve Teknolojileri 15-18 Kasım 2017 @ Daegu
SİNGAPUR ÖZBEKİSTAN
TAYVAN
MSE
TAIMOLD
MACHINERY CENTRAL ASIA
Dijital Fabrika, Otomasyon, Çevre
Döküm, Takım Tezgahları
Makine ve Teknolojileri
25-27 Ekim 2017 @Singapur
6-9 Eylül 2017 @Tayvan
15-17 Kasım @Taşkent
ÇİN BICES İnşaat Makineleri 20-23 Eylül 2017 @Pekin EASTPO Takım Tezgahları 20-23 Eylül 2017 @Şangay
HİNDİSTAN INDIA MACHINE TOOLS SHOW
HEAVY MACHINERY ASIA
IRAN PLAST
Takım Tezgahları
Maden ve Metalurji Makineleri
Plastik Makineleri
28-31 Temmuz 2017 @Yeni Delhi
31 Ekim - 3 Kasım 2017 @Şangay
26-29 Eylül @Tahran
HAND TOOLS & FASTENER EXPO
CEMAT ASIA
TAHRAN SANAYİ FUARI
Takım Tezgahları, Yüzey Teknolojileri
İnşaat Makineleri
Sanayi
8-10 Eylül 2017 @Mumbai
1-4 Kasım 2017 @Şangay
6-9 Ekim 2017 @Tahran
IMEX (International Machine Tools Expo)
İRAN
ENDONEZYA
Takım Tezgahları, Yüzey Teknolojileri
MACHINE TOOL INDONESIA
8-10 Eylül 2017 @Mumbai
Takım Tezgahları ve Metal İşleme
EXCON
Aralık 2017 @Jakarta
İnşaat Makineleri 12-16 Aralık 2017 @Banglore
TAYLAND METALEX Metal İşleme Makineleri 22-25 Kasım 2017 @Bankok
101
adresler Makine İhracatçıları Birliği (MAİB).....................................................................................................0312 447 27 40............................................................ www.makinebirlik.com Türkiye’nin Makinecileri.........................................................................................................................0312 447 27 40........................................www.makinetanitimgrubu.com.tr Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED)........................................................0312 447 85 23.......................................................................www.makfed.org Makine Sanayi Sektör Platformu (MSSP)........................................................................................0312 447 27 40.............................................. ...www.turkmakinesanayi.com TURQUM.......................................................................................................................................................0312 447 27 40..................................................................... www.turqum.com
RESMİ KURUMLAR Ekonomi Bakanlığı...................................................................................................................................0312 204 75 00.................................................................www.ekonomi.gov.tr Maliye Bakanlığı........................................................................................................................................0312 415 29 00.....................................................................www.maliye.gov.tr Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı..................................................................................................0312 201 50 00.....................................................................www.sanayi.gov.tr Gümrük ve Ticaret Bakanlığı................................................................................................................0312 306 80 00......................................................www.gumrukticaret.gov.tr Kalkınma Bakanlığı..................................................................................................................................0312 294 50 00...........................................................................www.dpt.gov.tr İhracat Bilgi Platformu..........................................................................................................................0312 417 22 23..................................................................... www.igeme.org.tr Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği.......................................................................................................0312 218 20 00........................................................................ www.tobb.org.tr Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu...............................................................................................................0212 339 50 00......................................................................... www.deik.org.tr Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı.................................................................................0312 508 10 00.......................................................................... www.tika.gov.tr Türkiye İstatistik Kurumu......................................................................................................................0312 410 04 10..........................................................................www.tuik.gov.tr Hazine Müsteşarlığı.................................................................................................................................0312 204 60 00.................................................................... www.hazine.gov.tr TÜBİTAK........................................................................................................................................................0312 468 53 00....................................................................www.tubitak.gov.tr
SEKTÖREL ÖRGÜTLER Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD).....................................0216 511 56 12 ...................................................................... www.aimsad.org Akışkan Gücü Derneği (AKDER)...........................................................................................................0212 210 34 23...........................................................................www.akder.org Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD)................................................................................................0216 545 49 48.........................................................................www.amd.org.tr Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER)....................................................................................0312 232 06 40..................................................................www.anasder.org.tr Anadolu Un Sanayicileri Derneği (AUSD).........................................................................................0312 281 04 68........................................................................www.ausd.org.tr Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Mak. Üreticileri Birliği Der. (ARÜSDER)............................0212 440 18 43.......................................................................www.arusder.org Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD)...................................................0216 326 49 51......................................................................www.aysad.org.tr Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD)...............................................0212 609 06 35...........................................................www.besiadturkey.com Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD).......................................................................0216 548 11 67............................................................................ www.tevid.org Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD)...........................................................0216 469 46 96....................................................................... www.enosad.org İklimlendirme, Soğutma, Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD).................................................0216 469 44 96.........................................................................www.iskid.org.tr İMES Sanayi Sitesi (İMES).....................................................................................................................0 216 364 33 47........................................................................... www.imes.org İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER).............................................0216 467 09 46........................................................................www.isder.org.tr İş Makinaları Mühendisleri Birliği (İMMB).......................................................................................0312 385 78 94..........................................................www.ismakinalari.org.tr Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği (KBSB)........................................................................0212 222 81 93............................................................................ www.kbsb.org Makine İmalatçıları Birliği (MİB).........................................................................................................0312 468 37 49..........................................................................www.mib.org.tr OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM)..........................................................................................0312 385 50 90...................................................................... www.ostim.org.tr Öncü Sanayici İşadamları Derneği (ÖNCÜDER).............................................................................0312 395 73 90....................................................................www.oncuder.com Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER).............................................................................................0212 444 20 85........................................................................ www.pagder.org Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)....................................................0312 433 77 88.......................................................................www.sader.org.tr Sakarya İli 2. Organize Sanayii Bölgesi Müteşebbisleri Derneği (S2OSB)...........................0264 654 58 33......................................................................www.s2osb.org.tr Tekstil Makine ve Aksesuarları Sanayicileri Derneği (TEMSAD)..............................................0212 552 76 60.....................................................................www.temsad.com Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)......................................0312 468 69 84........................................................................www.tumdef.org Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD).............................................................0216 324 94 36..................................................................... www.tasiad.org.tr Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD).................................................................0312 255 10 73..................................................................www.pomsad.org.tr Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDOKSAD).......................................................................0216 324 94 36............................................................... www.tudoksad.org.tr Türkiye İş Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)......................................0216 477 70 77...................................................................... www.imder.org.tr Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makineleri Üreticileri Birliği (TÜMMER)...................................0312 440 83 63..................................................................www.tummer.org.tr Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR)..............................................0312 419 37 94...................................................................www.tarmakbir.org Unlu Mamül Makineleri Üreticiler Birliği (TUMMAB)....................................................................0216 634 36 52.....................................................................www.tummab.org
102
Fark yaratan projelerde rĂźzgar arkanÄązda!
TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI’NDEN IKI YENI KAYNAK!
Makine Tanıtım Grubu ve MAKFED iş birliği, sektörel politikaların oluşturulmasında duyulan bilgi ihtiyacına yönelik iki yeni ürün verdi. İlki 2006 yılında yapılan sektör envanteri, daha geniş bir kapsamla, çoğu MAKFED üyesi 2.500 firmanın katılımıyla yenilendi. Sektörel araştırmalarda önemli tecrübeye sahip ESTİMA ile yürütülen çalışmaların neticesinde hazırlanan “Makine Sektörü Envanter Araştırması” raporu, imalatçılarımızın kabiliyet ve güncel sorunlarını paydaşların ve kamunun istifadesine sunuyor.
Hazırlıkları bir seneye yakın süren “Makine Sektörü Makro Pazar Analizi, Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Stratejik Öneriler Raporu”, makine imalatı ve teknolojide ileri kabul edilen seçili ülkelerle başarılı olan yöntem ve politikaları da içeren bir çalışma. 150’den fazla faaliyeti bulunan Deloitte Global tarafından hazırlanan rapor, faktör koşulları, iş birliği kuruluşları, ilgili sektörler, kamu kurumları ve derneklerin makine sektörünün ilerlemesinde oynadıkları rolü tespit edip, eksiklerimizi tamamlamak üzere izlenebilecek strateji önermelerini içeriyor.