MAKINE İHRACATÇILARI BIRLIĞI AYLIK DERGISI
KUTLU KARAVELİOĞLU:
NEYE MECBURUZ, NEYE DEĞIL? MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜNDE BİR KADIN BAŞKAN DAHA YERLİ MAKİNEYE YENİ DESTEK
Makinelerin PLastikle Şovu
SAYI: 124
5 EKSENLİ FİBER LAZER SİSTEMİ
OTOMOTİV VE UÇAK SANAYİSİ gibi yüksek hassasiyet gerektiren sektörlerde 3D karmaşık parça üretimi için en iyi ortağınız..
www.durma.com.tr
BAŞKANDAN
NEYE MECBURUZ, NEYE DEĞİL?
İ KUTLU KARAVELİOĞLU MAKINE İHRACATÇILARI BIRLIĞI YÖNETIM KURULU BAŞKANI
malat teknolojilerini geliştirmenin küresel rekabetin ön şartı olduğunu artık tüm dünya anladı. ABD başkanı Trump’ın iki yıldır yaptığı hamleler bu konudaki bir farkındalığı da beraberinde getirdi. Küreselleşme propagandasıyla geçen yıllar, uluslararası şirketlere kâr patlaması yaşatırken işsizlik ve açlığın artmasından, küçük ülkelerin sanayilerinin tasfiye olmasından başka bir netice doğurmadı. Oysa sermayenin insanların zihin dünyasına pompaladığı, malın ve işgücünün serbest dolaşımıyla sınırların görünmez hale geleceği bir dünya vatandaşlığı hayaliydi. 2000’li yılların başında anlı şanlı ekonomistler, küreselleşmeyi Soğuk Savaş’ın yerine geçmiş bir yeni dünya düzeni olarak ortaya koymaktaydı. Nobel ödüllü Milton Friedman küreselleşmenin bireylere, şirketlere ve milletlere birbirlerine daha yakın, hızlı ve ucuz şekilde ulaşma olanağı vereceğini; piyasaları, teknolojileri ve devletleri bütünleştireceğini savunuyordu. Yine Nobel ödüllü Joseph Stiglitz ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasının ulusal ekonomileri birbirlerine entegre ederek dünyadaki herkese, özellikle de yoksullara zenginlik getireceğini iddia etmekteydi. Sermaye sınırları rahatça aştı, mallar cüzi vergilerle ülkeden ülkeye dolaştı fakat ne yazık ki iş bulamayan insanlar gelişmiş ülkelere ancak mülteci olarak gidebildiler. Kendi ülkelerine yatırım yerine mal gelmiş olması onların alımgücüne bir fayda sağlamadı. Aksine, ithal ettikleri mallarla imalatçı ülkelerin sanayilerini desteklemiş oldular, onların işçilerine iş yarattılar, onların ar-ge çalışmalarına kaynak aktardılar. Gelişmiş ülkeler bu sayede enstitülerini çoğalttı, mühendislerinin bilgisini ve sayısını artırdı; neticede ülkeler arasındaki gelişmişlik farkı giderek açıldı. Refah, imalat sanayiine yatırım yapan veya çeken ülkelerin halklarına, yoksulluk hizmet sektörüne mahkûm edilmiş olanlara düştü. BATI ARTIK TEKNOLOJİSİNİ KAPTIRMAK İSTEMİYOR Sosyal maliyetlerin en ileri ülkelerce bile tolere edilemeyecek kadar yüksek hale geldiği bir durumda, yerelleşmeyi küreselleşmenin başarısızlığına değil de paranın kıymetli hale gelmiş olmasına bağlayanlar az değil. Korumacı politikaları Doğu-Batı diyalektiğinin kısa zamanda aşılacak bir merhalesi olarak algılayanların sayısı ise çok fazla. Diğer yandan, dünya uzun zamandır ilk defa bu kadar sağlıklı büyüyor. Yatırımlar yeniden başladı, petrol fiyatlarının yukarıya gidişiyle yarım kalan birçok projenin hayata geçirilmesi imkânı doğdu. Peki, bütün bunların gerçekleşmesi için gerekli mallar nereden sağlanacak? Dünya küçülürken sanayilerini kızağa çekmiş ülkelerden mi? Yoksa rakiplerini zaafa uğratmış hatta piyasadan silmiş ülkelerin imalatçıları tarafından mı? Bugün karşı karşıya olduğumuz bu durumu hiç kimse öngöremedi. Batı, Doğu’nun potansiyelini kendi gelişmişliğini artırmak için kullanacağı ümidiyle yatırımlarını oraya yaptı. Büyük ölçeklerde ucuz imalatı Doğu’da yaparak hem orada pazar hâkimi olacak ve yerli üreticilerin önünü kesecek
•4
NEYE MECBURUZ, NEYE DEĞİL?
hem de kendi ülkesine ucuz mal getirecekti. Hesap edemediği nokta ise bu yöntemle teknolojisini kaptıracağı gerçeğiydi. Bugün Çin, Kore ve Tayvan’ın yüksek teknolojili ürünlerdeki ihracatı, ABD, Almanya ve Japonya’nın ihracat toplamından daha fazla. Bunu kendi markaları ile yapıyor olmaları da cabası. Son yirmi yılda ucuz mal için yaptığı küresel yatırımlardan Batı’nın elinde kalan, teknolojisini Batı’dan daha hızlı geliştiren bir büyük Doğu endüstrisinin mimarı olmak. Şimdi ticaret savaşları diye tarif edilen gelişmelerin ardında çok daha önemli bir sebebin olduğunu anlamak hiç zor değil. Trump’ın başlattığı ticaret savaşı, artırılan gümrük vergileri sayesinde ithal mallara giden kaynağın ülkede kalması maksadıyla sınırlı değil. Yıllardır sürmesine rağmen, isteğe bağlı olduğundan pek de işe yaramayan yerli malı kampanyasının keskinleştirildiğini gözden kaçırmamalıyız. “Amerikan Malı Al!” sloganları “Amerika’da Üretileni Al, Amerikan İşçisinin Ürettiğini Kullan!”a dönüştü. Kamu alımlarında sağlanan yüzde 25’e kadar yerli malı avantajının yerli malı mecburiyetine dönüşme ihtimali daha da arttı. Bir başka ifadeyle küreselleşmenin en yüksek sesli savunucusu, dünyanın en büyük ithalatçısı sonunda pes etti. Bütün uluslar onun için üretiyor, o ise dünyaya bilgi ve teknoloji satıyor, halkı refah içinde yaşıyordu. Fakat geldiğimiz noktada ABD bunun sürdürülemez bir süreç olduğunu gördü. Çünkü ekonomik gücünü dünyayı baskılamak ya da her köşesinde dostlar yaratmak için kullanmanın bir önşartı vardı; o da diğer bütün milletlerin teknoloji geliştirmekte ondan geride olması. Küreselleşmenin tersine bir yola girildiğine göre, malların serbest dolaşamayacağı bir dünya düzeninde sermayenin de serbestçe dolaşamayacak olması kimseyi şaşırtmayacaktır. Bu durumun sermaye birikimi sanayileşmeye hiçbir zaman yetmemiş ülkelere etkisi çok olumsuz olacaktır ancak sanayisini öncelik bakımından diğer sektörlerinin arkasına atmış ülkelerde rasyonel gelişmelere sebep olması kaçınılmazdır. Yerli üretim bütün ülkelerde birincil alan olacak, makine sektörü güçlü ülkeler diğerlerinden hızlı ve ekonomik üretim yatırımları gerçekleştirecektir. TEŞVİKLER DIŞ TİCARET AÇIĞIMIZI ARTIRMAMALI Türkiye bu gelişmeleri dünyanın geri kalanından önce fark etti ve devlet yerli imalat teknolojilerinin gelişmesi için makine sektörünün stratejik alan olduğunu, on yıldan fazla zaman önce politika ve eylem belgeleri içine kattı. Geçtiğimiz yıl yerli
makinelerin kamu mal alımlarında ve yapım işlerinde mecburi hale getirilmesi, yine dünyadan daha önce farkına varılmış ya da daha cesurca tedbire dönüşmüş stratejik bir hamle oldu. Nihayet KOBİ ve büyük işletmelerin ortak teknoloji geliştirmelerine doğrudan destek veren mevzuat, devletin teknolojinin makine imalat firmalarınca geliştirildiğine dair farkındalığının bir kanıtı oldu. Bütün desteklere rağmen, teknolojinin yerlileşmesinin ve yaygınlaşmasının makine imalatından geçtiğine dair bilinçlenme henüz oluşamamış, kampanyalar, toplumda yerli makineye teveccüh doğurmakla birlikte, sanayimizde bu yönde özlenen iyileşme bir türlü sağlanamamıştır. 2018’in ilk 8 ayında alınan Yatırım Teşvik Belgeleri 99 milyar TL sabit sermaye yatırımı öngörürken, ithal makine teçhizat tutarı 12,6 milyar dolar tutmaktadır. Yani yerli makine, arazi, inşaat vs. sabit yatırıma düşen pay, belgelerin tarihindeki kurlar itibarıyla yatırımın ancak yüzde 45’i kadardır. İthal makineye bunların toplamından çok daha fazla kaynak akacaktır. Türkiye’de pazarın yerlilik oranı yüzde 50, ithalatın ihracatı karşılama oranı yüzde 60’tır. Yılda 18 milyar dolar ihracat gerçekleştiren ve ihracatının yüzde 60’ını AB ve ABD’ye yapan bir makine imalat sektörü olan ülkemizin, bu kalemden senede 10 milyar dolarlık dış ticaret açığı vermesi hiç akılcı değildir. Teşvik mevzuatımızın, bu açığın artırılmasına değil de azaltılmasına yardımcı olması, makine imalatçılarımızın ısrarla talep ettiği bir husustur. Kamu kaynağı veya desteği kullanarak yatırım yapanlar ile yatırımlarını öz kaynakla finanse edenlerin, teşvik alacakları makine ekipmanı aynı serbestlikte belirlemeleri ya da ithal veya yerli makinenin aynı ölçüde teşvik edilmeleri başlı başına bir eşitsizlik kaynağıdır. İthal makineyle rekabetçi olunacak tek pazar iç pazardır. İthal teknoloji kullananların, o teknolojiyi geliştiren ülkelerin sanayicileri ile baş etmek imkânı yoktur. O teknoloji içeride üretilene kadar yaratılan her fon, hızla teknolojisi eskiyen makinelerin yerine yenilerini almak için dışarıya gönderilecektir. Küresel rekabete giremeyecek sanayilerin kamu kaynağıyla desteklenmesini beklemek, bunun için ilk sekiz ayda ihracatımıza yakın bir miktarda, 12,6 milyar dolarlık yabancı makineye angaje olmak, maalesef ülkemizin yabancı teknolojiye bağımlılığını sürdürmek anlamı taşımaktadır. Bağımlılık ise bağımsız olamamak, yani birilerine mecburiyet halidir. Oysa Türk sanayii; makine ithal etmeye değil, yerli makine teknolojisini geliştirmeye mecburdur.
5 • EYLÜL 2018
FROM THE CHAIRMAN
WHAT WE ARE OBLIGED AND WHAT WE ARE NOT
N KUTLU KARAVELİOĞLU MACHINERY EXPORTERS ASSOCIATION CHAIRMAN OF THE BOARD OF DIRECTORS
ow, the entire world knows that developing manufacturing technologies is the prerequisite of global competition. The moves of USA President Trump in the last two years raised the awareness in this subject. While the years that had passed with the propaganda of globalization made the international companies experience profit boost, it did not bring any other result than increase of unemployment and hunger, and liquidation of small countries’ industries. Whereas, what the capital had pumped into the mental worlds of human beings was the dream of a world where the boundaries become invisible with the free circulation of labor. In the beginning of 2000s, renowned economists were introducing globalization as the new world order replacing the Cold War. Nobel winner Milton Friedman was arguing that globalization will give the individuals, the companies and the nations the opportunity of closer, faster and cheaper access to each other, and that it will unite the markets, technologies and states. Another Nobel winner Joseph Stiglitz was claiming that removal of the obstacles before trade will integrate national economies and thus bring wealth to everyone and especially the poor. Capital overcame the boundaries easily, goods traveled from country to country with fractional taxes, but, unfortunately, the people, who couldn’t find jobs, went to the developed countries only as immigrants. The fact that goods had arrived to their countries instead of investments did not provide any benefit to their purchasing power. On the contrary, they, in a way, supported the industries of the manufacturer countries with the goods that they had imported, they had created work for the workers of these countries and transferred resources to their R&D operations. And thanks to these, the developed countries multiplied their industries, improved the know-how and number of their engineers and thus, the development gap between countries had increasingly widened. Welfare fell to the share of those investing in their manufacturing industries, and poverty to those sentenced to the service industry. WEST DOESN’T WANT TO LOSE ITS TECHNOLOGY TO OTHERS ANY MORE In a state where social costs had become so high that even the most developed countries cannot tolerate, the number of those linking localization to the value gained by money, not the failure of globalization is not few. But the number of those, who see protective policies as a phase of EastWest dialectic that will be overcame in short amount of time, is very high. On the other hand, world is growing that healthy for the first time in long time. Investments restarted, numerous incomplete projects gained back the chance to be put into practice with the upward trend of petroleum prices. So, where will all the goods required for these to be achieved be supplied from? From those countries that put their industries on the shelf while the world was shrinking? Or by the manufacturers of countries that defeated and even wiped out their rivals from the market?
•6
WHAT WE ARE OBLIGED AND WHAT WE ARE NOT
No one had foreseen this state that we are facing today. West made its investments to the East with the hope of using its potential to improve its own development level further. By performing cheap production in large scales in East, they would have both dominated the market there and block the local producers, and brought cheap goods to their own countries. But the point that they couldn’t calculate was the fact that they would be losing their technology by this way. Today, the export of China, South Korea and Taiwan in advanced technology products is higher than the export total of USA, Germany and Japan. And to crown it all, they are achieving this with their own brands. The only thing that remained in the hand of West from the global investments that it made for cheap goods in the last 20 years is to be the architect of a great Eastern industry that is developing more rapidly than the West. So, it is not hard at all to understand that there is a much more important reason behind the developments defined as trade wars today. The trade war initiated by Trump is not limited with the intention of keeping the resources going to the imported goods within the country thanks to the increased customs. Even though it is continuing for years, we should not fail to notice the sharpening of the domestic goods campaign that did not seem to work much since it was optional. “Buy American Products!” slogans are now converted into “Buy Products Manufactured in America, Buy American Workers’ Products!”. The chance for the domestic goods advantage provided up to 25 percent in public purchases to turn into a domestic goods obligation increased even more. In other words, the loudest defender of globalization, the greatest importer of the world had finally given up. All the nations were manufacturing for it, it was selling know-how and technology to the world, and its public was living in wealth. But, at the point that we arrived today, USA saw that this is unsustainable since there was a prerequisite of using one’s economic power for dominating the world or creating friends at every corner, and that was all the other nations to be behind in respect of technological development. Since we are moving in the opposite direction of globalization, it would not surprise anyone that the capital will not freely move in a world order where the goods do not. The impact of this state on countries, whose capital savings were never enough for industrialization, will be very negative, but it is inevitable for this to cause rational developments in countries that put their manufacturing industry behind all the other sectors in terms of priority. Local production will be the priority in all these countries, and the countries with strong machinery industries will invest in manufacturing much faster and economical than others. INCENTIVES SHOULD NOT WIDEN TURKEY’S FOREIGN TRADE GAP Turkey realized these developments before the rest of the world and included the machinery industry into its policies
and action plans more than a decade ago accepting it as a strategically important field. The fact that the domestic production was named as an obligation in the public purchases and construction works last year was another strategic move that was once again made before the rest of the world or was transformed into a precaution much more bravely. The legislation that finally supported SMEs and large-scale enterprises to develop joint technologies directly had been the proof of state realizing the fact that technology is developed by machinery manufacturing companies. Despite of all the support, the awareness regarding the machine manufacturing industry as the driver of localization and popularization of technology is not yet raised, the desired improvement in the industry has not yet been achieved even though the campaigns cause the society to favor domestic machinery. While the Investment Incentive Certificates issued in the first eight months of 2018 indicate a fixed capital investment value of 99 billion TL, imported machinery/equipment value is 12.6 billion dollars. In other words, the share of domestic fixed asset investments such as machinery, field and construction is barely 45 percent of the total investments, given the exchange rates on the certificate issue date. Much higher resource will be allocated to imported machinery than this sum. The locality rate of the market in Turkey is 50 percent, and the rate of imports meeting exports is 60 percent. So, it is not very wise for Turkey, which has a machinery manufacturing industry that performs 18 billion dollars export per year and is exporting 60 percent of this volume to EU and USA, to end up with a foreign trade gap of 10 billion dollars per year in this item. It is solicited by our machinery manufacturers that Turkish incentive legislation helps decreasing this gap rather than increasing it. The facts that the investors using public resource or support and the investors using their own equities determine the machinery equipment that they will receive incentive for with the same level of freedom or that the imported and the domestic machinery receive the same degree of incentive are significant drivers of inequality. The only market that one can compete with the imported machinery is the domestic market. Users of imported technology do not have the chance to compete head to head with the industrialists of the countries developing that technology. Each fund invested until that technology can be manufactured locally will be sent overseas to replace the machinery whose technology ages rapidly. Waiting for the industrialists that cannot compete globally to be supported with public resources and being engaged to the 12.6 billion dollar (close to our export amount) foreign machinery in the first eight months, unfortunately, mean to sustain Turkey’s dependency to the foreign technology. And dependency means not being independent, in other words a state of obligation. However, Turkish industry is obliged not to import machinery, but to develop domestic machine technology. 7 • EYLÜL 2018
İÇİNDEKİLER GÜNDEM
SYF 13
BAKAN VARANK’TAN MAKİNE İHRACATÇILARINA SÜRPRİZ ZİYARET
GÜNDEM
SYF 16
TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ IMTS FUARI İÇİN ŞİKAGO’DAYDI
GÜNDEM
SYF 20
MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜNDE BİR KADIN BAŞKAN DAHA
KAPAK
SYF 46
MAKINELERIN PLASTIKLE ŞOVU
13 GÜNDEM BAKAN VARANK’TAN MAKİNE İHRACATÇILARINA SÜRPRİZ ZİYARET 15 GURUR VEREN ARTIŞ YINE MAKINEDE 16 TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ IMTS FUARI İÇİN ŞİKAGO’DAYDI 19 MAKFED-AKMI İŞBİRLİĞİ BAŞLIYOR 20 MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜNDE BİR KADIN BAŞKAN DAHA 22 “İMALAT SANAYİSİNDE YAŞANAN DEĞİŞİM, TOPLUMU DA DÖNÜŞTÜRECEK” 23 DR. PETER COX PLASTİK SANAYİCİLERİ İLE BULUŞACAK 24 TARIMSAL MEKANIZASYONUN BUGÜNÜ VE GELECEĞI TARTIŞILDI 25 İSDER AVRUPA ÖRGÜTLERINDE KÖK SALIYOR 26 “TÜRKİYE, AVRUPA’NIN ÜÇÜNCÜ BÜYÜK ÜRETİCİSİ” 27 TİM ARKASINA KADININ GÜCÜNÜ ALDI 28 TİM VE SHELL ALTERNATİF YAKITLI ARAÇLARI ECO-MARATHON’DA YARIŞTIRDI 31 SAVUNMA, SAHA’YA ÇIKTI 33 DIGITAL DÖNÜŞÜM GELECEĞIN FABRIKALARINI NASIL DEĞIŞTIRECEK? 34 YATIRIM YERLİ MAKİNEYE YENİ DESTEK 35 TEŞVİKLİ YATIRIMIN YÜZDE 54’Ü İTHAL MAKİNEYE GİDİYOR 36 İHRACATÇI ENDEKSİ TIMEX YAYINDA 38 OAİB’DEN OAİB BAŞKANLARI ÇORUM’DAYDI 39 OAİB HEYETİ KONYALI SANAYİCİLERLE BULUŞTU 39 İSİB, ULUSLARARASI SPONSORLUKLARINA DEVAM EDİYOR 41 VİTRİN BAYKON’DAN KUVVET ÖLÇÜMÜ İÇİN YENİ UFUKLAR BX30 PLUS / BX30D PLUS 43 DİRİNLER’DEN “MİLLİ” DEVRİM 45 AŞKLA YAPILAN TASARIM ÖDÜLLE BULUŞTU 46 KAPAK MAKINELERIN PLASTIKLE ŞOVU 60 KAPAK / MSSP FOCUS FİYAT/PERDORMANS KIYASINDA TÜRK MAKİNELERİ AVANTAJLI 64 ÜLKELERDEN DAĞLARIN ARDINDAKİ KARDEŞ: PAKİSTAN 74 MAKALE YERLİ ÜRETİM VE MAKİNE SEKTÖRÜ 76 AR-GE MERKEZİ “KÜRESEL ARENADA ÖNCÜ VE LİDER OLMAK İSTİYORUZ” 80 AKADEMİK “ÜSTÜN NITELIKLI MÜHENDISLER YETIŞTIRMEK ISTIYORUZ” 86 MAKALE YENİ EKONOMİ PROGRAMI VE MAKİNE SEKTÖRÜNE ETKİLERİ 88 TEKNOLOJİ NESNELERİN İNTERNETİ VE AKILLI MAKİNELER 90 ANALİZ MAKİNE VE EKİPMAN YATIRIMINDA HEDEFİMİZ VAR MI? 94 FUAR ROTASI ASYA PAZARI HAREKETLENİYOR 98 AKTÜEL MAKİNE SEKTÖRÜ DENİLDİĞİNDE İNSANLARIN AKLINA NE GELİYOR? 100 KİTAP NE KADARI YETERLİ? 101 GÖSTERGELER TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI AĞUSTOS AYININ SONUNDA 11 MİLYAR DOLAR OLDU 118 FUARLAR 120 ADRESLER 121 MOMENT in ENGLISH 9 • EYLÜL 2018
EDİTÖRDEN Değerli okurlarımız,
TUGAY SOYKAN
Türkiye’nin Makinecileri’nin ihracat maratonu tüm hızıyla devam ediyor. 2018 yılı sonunda 18 milyar dolarlık ihracat hedefine Ağustos ayında bir adım daha yaklaşan Türkiye’nin Makinecileri, yılın ilk sekiz ayında makine ihracatını 11 milyar dolara yükseltmeyi başardı. Aynı dönemde, Türkiye’nin toplam ihracatı içinde makinenin payı ise yüzde 10 olarak gerçekleşti. Ocak-Ağustos döneminde en fazla makine ihracatı gerçekleştirdiğimiz ülkeler Almanya, ABD ve İngiltere olurken, gelişmiş ülkelerin tamamında pazar payını artırmayı başaran Türk makine sektörü ABD’de yüzde 21,9, Rusya’da ise yüzde 43,2 ihracat artışı sağladı. Bu gelişmenin sevindirici bir başka yönü, Türkiye’nin Makinecileri’nin, yılın ilk sekiz ayında 5,7 dolar seviyesinde olan ihracatta kilogram başına fiyatını 6,2 dolara kadar yükseltmeyi başarmış olması. Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu da bu artışa dikkat çekerken, “İleri teknoloji ve inovasyona yaptığımız yatırımlarla makinelerimiz gerçek değerini buluyor. Kilogram başına ihracat fiyatlarımız ABD’de 14,3 dolara kadar yükseldi. Özellikle türbin, turbojetler ve hidrolik silindir satışında önemli bir artış sağladığımız ABD’ye ihracatımız ilk sekiz ayda 787 milyon dolara ulaştı” değerlendirmesinde bulunuyor. Ar-Ge ve kaliteyi üretim süreçlerine dâhil eden Türkiye’nin Makinecileri, küresel pazarlardaki rekabetçi konumunu güçlendirmeye devam ediyor. Yurt dışı tanıtım faaliyetleriyle bu gücünü küresel alıcılara sergileyen Türkiye’nin Makinecileri, son olarak ABD’nin Şikago kentinde düzenlenen ve imalat teknolojileri alanındaki en önemli fuarlar arasında gösterilen IMTS Fuarı’na katıldı. Fuar süresince Türk makine sektörünün hedef ülkelerinden biri olan ABD’deki alıcılarla buluşan Türkiye’nin Makinecileri, üçüncü kez katıldığı bu fuarda yine çeşitli ülke derneklerinin temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirerek görüş alışverişinde bulundu. IMTS Fuarı’na ait izlenimleri ve makine imalat sanayileri gündeminde önemli gördüğümüz diğer haber başlıklarını, her zaman olduğu gibi “Gündem” sayfalarımızda okuyabilirsiniz. Moment Expo’nun “Kapak” sayfalarında ise bu kez plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörüne odaklandık. Kolay işlenebilen, iklim şartlarına metallerden daha fazla dayanıklılık gösteren ve çok ucuza mal edilebilen plastikler, modern dünyada gözün alabildiği her yerde kullanılıyor. Plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörü küresel ölçekte 50 milyar dolarlık bir ekonomik hacim yaratırken, Türkiye’deki sektör, ülkedeki ithal makine bağımlılığını kırma yolunda önemli adımlar atmaya devam ediyor ve küresel ihracat listesinde 169 milyon dolarlık ihracatla 21’inci sırada bulunuyor. Türkiye’deki plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörünün sorun başlıkları ve çözüm önerileri ile gelecek beklentilerini “Kapak” konumuz içerisinde ayrıntılı olarak aktarmaya çalıştık. Elbette, Moment Expo’nun önemli gördüğümüz diğer başlıklarındaki “sektörün sesi olma” misyonumuza da devam ediyoruz. Bu kapsamda, “Ar-Ge Merkezi” sayfalarımızda E-Berk Makina Ömer Gündüz Ar-Ge Merkezi’ni tanıtırken, “Akademik” sayfalarımızda ise Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç Dr. Ömer Özyurt’u ağırlayarak yeni mühendis adaylarının nasıl yetiştirildiğini dinledik. “Teknoloji” sayfalarımızda da MAİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Ağrikli, stratejik teknoloji trendleri arasında üst sıralarda yer alan Nesnelerin İnterneti ve akıllı makineler kavramlarının makine imalat sektörleri için neden önemli olduklarını Moment Expo okurları için anlattı. MAKFED Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, makalesinde, makine sektörü özelinde yerli ve milli üretim hedefine ilişkin görüşlerini paylaşırken, MAİB Ekonomi Danışmanı Can Fuat Gürlesel ise makalesinde Yeni Ekonomi Programı’nın makine sektörüne etkilerini ayrıntılı olarak inceledi ve reel sektörün geleceğe ilişkin beklentilerini aktardı. Keyifli okumalar
MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ADINA SAHİBİ Özkan AYDIN
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Tugay SOYKAN (tugaysoykan@origamimedya.com)
YAYIN KURULU BAŞKANI Kutlu KARAVELİOĞLU
EDİTÖR Tolga ÇATAL (tolga@origamimedya.com)
YAYIN ADRESİ Mecidiyeköy Mah. Atakan Sok. No: 6/7 Şişli / İstanbul T: +90 212 252 87 76 - 77 F: +90 212 211 40 70
YAYIN KURULU Sevda Kayhan YILMAZ, Mehmet AĞRİKLİ, Ahmet ÖZKAYAN, Ali EREN, Halil İbrahim GÖKÇÜOĞLU, Hüseyin DURMAZ, Metin KAR, Mustafa ŞEKERCİ, Önder BÜLBÜLOĞLU, Zeynep Erkunt ARMAĞAN, Özkan AYDIN, Esra ARPINAR, Mehtap ÖNAL
MUHABİR Volkan ÜKÜNÇ (volkan@origamimedya.com)
YAYIN TÜRÜ Süreli, Yerel Dergi
YAYINA HAZIRLAYANLAR Origami Medya
REKLAM KOORDİNATÖRÜ Mustafa AK (mustafa@origamimedya.com) GÖRSEL YÖNETMEN Murat CERİT (murat@origamimedya.com)
MAİB GENEL SEKRETERLİĞİ Ceyhun Atuf Kansu Cad. No: 120 Balgat - Çankaya / Ankara Tel: 0312 447 27 40 Faks: 0312 446 96 05
BASKI VE CİLT KARAKIŞ BASIM MATBAA AMB. VE REK. SAN. TİC.LTD. ŞTİ. Maltepe Mah. Blv Cad. Litros Yolu Sok. 2. Matbaacılar Sitesi 1BF1 Zeytinburnu / İstanbul Tel: +90 212 544 58 20 karakisbasim@gmail.com MOMENT EXPO Dergisi, Origami Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. “Moment Expo Dergisi” ibaresi kullanılarak alıntı yapılması izne bağlıdır. Moment Expo Dergisi Makine İhracatçıları Birliği’nin 7.500 adet basılan ücretsiz süreli yayınıdır.
11 • EYLÜL 2018
Vidalı hava kompresörlerinde 5 yıl garanti dönemi başladı!
TÜRK
İYE’D E İLK
* Tüm yağ enjekteli vidalı seri kompresörlerimizde standart periyodik bakımların orijinal yedek parçalarla yetkili servisler tarafından yapılması koşuluyla geçerlidir.
ww
w.d
alg
akir an.c om
GÜNDEM
BAKAN VARANK’TAN MAKİNE İHRACATÇILARINA SÜRPRİZ ZİYARET SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK, MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ’NİN İSTANBUL SANAYİ ODASI’NDA GERÇEKLEŞEN YÖNETİM KURULU TOPLANTISI’NA, SÜRPRİZ BİR ZİYARET GERÇEKLEŞTİRDİ. TOPLANTIDA, YERLİ MAKİNE TEÇHİZAT DESTEK PROGRAMI’NIN AYRINTILARI KONUŞULDU.
M
akine İhracatçıları Birliği’nin (MAİB) 17 Eylül’de İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) ev sahipliğine gerçekleşen Yönetim Kurulu Toplantısı’na, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, sürpriz bir ziyaret gerçekleştirirken, toplantıda ağırlıklı olarak Yerli Makine Teçhizat Destek Programı değerlendirildi. Toplantıda, sanayicilere 1 milyon liralık yerli makine teçhizat alımında 300 bin lira finansman desteği sağlanmasına yönelik programın Türk sanayicisine Türk makinesi kullandırmak açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Biz dünyanın makinesini üretiyoruz. Son 15 yılda makine ihracatını 9 katına çıkararak, en çok artıran ülkeyiz. Yurt dışına her gün 40 milyon doların üzerinde makine satıyoruz” değerlendirmesinde bulundu. “TÜRK SANAYİCİSİ YERLİ MAKİNEYE GÜVENMELİ” “Türk sanayicisinin Türk makinesi kullanmasını arzu etmemiz ve bunun teşvik edilmesinden memnuniyet duymamız, basit bir milliyetçilik olarak açıklanamaz. Biz, dünyanın makinesini üretiyoruz. ABD’li firmalar bu
makineler için bize kilogram başına 14-15 dolar ödüyor. Aynı makineleri Türkiye’de ise TL üzerinden son derece avantajlı fiyatlara satıyoruz” diyerek devam eden Karavelioğlu, dünya sanayicileri Türkiye’nin makinecilerini tercih ediyorsa Türkiye sanayicisinin de ülkesine, ülkesinde üretilen makinenin kalitesine güvenmesi gerektiğinin altını çizdi ve “Bu anlamda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın başlattığı program son derece değerli ve önemlidir” dedi. “VERİMLİĞE ODAKLANMALI, İSRAFTAN KURTULMALIYIZ” Türk sanayisinin verimlilik odaklı yeniden yapılanmaya ve kaynak israfından kurtulmaya ihtiyacı olduğunu da vurgulayan Karavelioğlu,
“Bankacılık sektörü 2001 krizi sonrası dönemde bunu başardı, biz de bu süreci fırsata çevirebiliriz. Kaynak maliyetlerinin arttığı ve finansmana erişimin zorlaştığı bir süreçte petrol ürünlerinden sonra en çok ithal ettiğimiz ikinci kalemin makine olması hak ettiğimiz bir durum değil. Türk sanayisi artık yeni bir döneme kapı açmalı ve dövizle borçlanarak makine ithal etme anlayışı tamamen bitmeli diye düşünüyoruz. Sanayicimizin yeni veya tevsi yatırımlarında yerli makine kullanımını teşvik eden her türlü açılımı da sonuna kadar destekliyoruz. Kamu kesimi yeni alımlarda Türk makinesini mecburi hale getirerek üzerine düşeni yaptı. Simdi sıra mal ve hizmet üretenlerde” değerlendirmesinde bulundu.
“İTHAL EDEN DEĞİL, İHRAÇ EDEN ÜLKE OLALIM” Kutlu Karavelioğlu, konuşmasında, Türkiye’nin makine imalatında uzmanlaşmış, teknik ve mühendislik bilgisi kuvvetli bir ülke olduğunu da sözlerine ekledi: “Sanayicilerimiz makine, yani üretim konusundaki çözüm ortaklarını Türkiye’den seçerlerse, yabancıya bağımlılıktan kurtulurlar. Teknolojileri de emin ellerde, hatta kendi bünyelerinde gelişir. KOSGEB’in kredi faiz desteği, yüksek teknolojiye erişilebilir fiyatla ulaşma noktasında önemli bir fırsattır. Teminat sorunu yaşayan KOBİ’ler başta olmak üzere sanayicimiz bu tip destekleri sonuna kadar kullansın, Türkiye teknolojiyi ithal eden değil, üretip ihraç eden bir ülke olsun istiyoruz.” 13 • EYLÜL 2018
GÜNDEM
GURUR VEREN ARTIŞ YINE MAKINEDE AĞUSTOS AYINDA 1,2 MİLYAR DOLAR MAKİNE İHRACATI GERÇEKLEŞİRKEN, YILIN SEKİZ AYINDA SEKTÖRÜN TOPLAM İHRACATI 11 MİLYAR DOLARA ULAŞTI. GEÇTİĞİMİZ YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE YÜZDE 16,6 İHRACAT ARTIŞI YAŞANDIĞININ ALTINI ÇİZEN MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI KUTLU KARAVELİOĞLU, MAKİNE İHRACATINDA KİLOGRAM BAŞINA FİYATLARDA YÜZDE 8 ARTIŞ SAĞLADIKLARINI KAYDEDEREK, “KUR FARKINI BAHANE EDEREK TÜRK MALINI DEĞERİNİN ALTINDA İTHAL EDEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNENLER YANILIYORLAR” DEDİ.
Y
ılın ilk sekiz ayında makine ihracatını 11 milyar dolara yükselten makine sektörünün, aynı dönemde Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payı ise yüzde 10 olarak gerçekleşti. Makine sektörünün Ocak-Ağustos döneminde en fazla ihracat gerçekleştirdiği ülkeler Almanya, ABD ve İngiltere olurken, gelişmiş ülkelerin tamamında pazar payını artırmayı başaran Türk makine sektörü ABD’de yüzde 21,9, Rusya’da ise yüzde 43,2 ihracat artışı sağladı. “MAKİNELERİMİZ GERÇEK DEĞERİNİ BULUYOR” Sektörün, geçtiğimiz yılın ilk sekiz ayında 5,7 dolar seviyesinde olan ihracatta kilogram başına fiyatını 6,2
dolara kadar yükseltmeyi başardıklarını vurgulayan MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Üyelerimizin dış ticaret süreçlerinde sorun yaşamaması ve sektörümüzün uluslararası rekabette geri kalmaması için ihracatçı firmalarla sürekli temas halindeyiz. İthalatçı ülkelerin kur farkını fırsata çevirmesine ve Türk makinelerin marka gücüne zarar vermesine izin vermeyiz. İleri teknoloji ve inovasyona yaptığımız yatırımlarla makinelerimiz gerçek değerini buluyor. Bunun en iyi örneklerinden biri kilogram başına ihracat fiyatlarımızın ABD’de 14,3 dolara kadar yükselmesidir. Özellikle türbin, turbojetler ve hidrolik silindir satışında önemli bir artış sağladığımız ABD’ye ihracatımız ilk sekiz
ayda 787 milyon dolara ulaştı. Türkiye’nin toplam ihracatı içinde makine sektörünün payı Almanya’da yüzde 15,6’ya, ABD’de ise yüzde 14,9 seviyesine yükseldi” değerlendirmesinde bulundu. İHRACATTA ABD VE İNGİLTERE’NİN PAYLARI ARTIYOR Diğer yandan, makine sektöründe 2018 yılının Ocak-Ağustos döneminde en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör motorlar oldu. 2017 yılının Ocak-Ağustos döneminde söz konusu ürün grubunda gerçekleştirilen ihracatın değeri 1,4 milyar dolar seviyesindeyken, 2018 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 11,6 artarak 1,5 milyar dolar oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan
klimalar ve soğutma makineleri kaleminde 2018 yılının Ocak-Ağustos döneminde gerçekleştirilen ihracatın değeri yüzde 12,5 artışla 1,5 milyar dolar olurken, 2017 yılının aynı döneminde bu rakam 1,3 milyar dolardı. En fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü ürün grubu ise yıkama ve kurutma makineleri oldu. Söz konusu ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Ağustos döneminde 880,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 2018 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 11,2 artışla 979,4 milyon dolar oldu. 2018 yılının Ocak-Ağustos döneminde makine sektöründe en fazla ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülke listesinin birinci sırasında ise Almanya liderliğini sürdürüyor. Almanya’ya 2017 yılının Ocak-Ağustos döneminde 1,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, bu yılın aynı döneminde bu rakam yüzde 8,7 artışla 1,6 milyar dolara çıktı. İkinci sıradaki ABD’ye bu yılın Ocak-Ağustos döneminde yüzde 21,9 artışla 787 milyon dolar değerinde makine ihraç edilirken, üçüncü sıradaki İngiltere’ye ise yüzde 24,6 artışla 605 milyon dolar seviyesinde ihracat gerçekleştirildi. 15 • EYLÜL 2018
GÜNDEM
TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ IMTS FUARI İÇİN ŞİKAGO’DAYDI TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ, HEDEF ÜLKE ABD’NİN ŞİKAGO KENTİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN ULUSLARARASI İMALAT TEKNOLOJİLERİ FUARI IMTS’YE KATILARAK TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN İMAJININ GÜÇLENDİRİLMESİNE YÖNELİK ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMAYA DAHA İMZA ATTI.
T
ürkiye’nin Makinecileri, 1015 Eylül tarihleri arasında ABD’de düzenlenen ve imalat teknolojileri alanındaki en önemli fuarlar arasında gösterilen IMTS Fuarı’na katıldı. ABD Üretim Teknolojileri Birliği (AMT) tarafından organize edilen ve bu yıl 32’nci kez düzenlenen IMTS Fuarı’nda Türkiye’nin Makinecileri üçüncü kez yer aldı. Üç yılda bir düzenlenen fuarla eş zamanlı olarak Hannover Messe USA çatısı altında; Integrated • 16
Automation Motion & Drives (IAMD) USA, Surface Technology USA, Comvac USA ve Industrial Supply USA Fuarları da gerçekleştirildi. 11’i Türk olmak üzere 2 bin 563 firmanın ürünlerini sergilediği organizasyonu altı gün boyunca 129 bin 415 kişi ziyaret etti. Fuara, Türkiye’nin Makinecileri’ni temsilen, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Ağrikli ile Makine Şubesi Uzmanı Aydan Işıl Aydın ve Tuğçe Karabörk Okan katılarak ziyaretçileri Türk makine sektörünün
çalışmaları ve üye firmaların faaliyetleri hakkında bilgilendirdi. Fuar boyunca katılımcı Türk firmaları ve çeşitli ülke derneklerinin temsilcileriyle görüşen Türkiye’nin Makinecileri, Birlik faaliyetleri hakkında bilgi vererek görüş alışverişinde bulundu. Türkiye’nin Makinecileri standını ziyaret eden Şikago Başkonsolosu Umut Acar da Türkiye’nin Makinecileri’nin faaliyetleri hakkında bilgiler aldı. Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) üyelerinden Makina İmalatçıları Birliği de
(MİB) fuara kendi standıyla katıldı ve dernek çalışmalarıyla üyelerinin faaliyetleri hakkında ziyaretçileri bilgilendirdi. Kuzey Amerika’nın en önemli üretim teknolojileri fuarı olarak nitelendirilen IMTS Fuarı uzman ziyaretçilerin yoğunluğuyla dikkat çekerken, Türkiye’nin Makinecileri de dünyanın en önemli makine ithalatçısı olan ABD pazarında fuarla eşzamanlı olarak gerçekleştirdiği tanıtım-reklam faaliyetleri, toplantılar ve çeşitli görüşmelerle etkin bir çalışmaya imza attı.
TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ IMTS FUARI İÇİN ŞİKAGO’DAYDI
“ABD PAZARINDAN DAHA FAZLA PAY ALMALIYIZ”
NAİL TÜRKER
MİB GENEL SEKRETERİ
“IMTS Fuarı kapsamında, Türkiye’de gündemde olan popüler konuların ABD’de de gündemi meşgul ettiğini gözlemledim. Önceki yıllara oranla katılımcı ve ziyaretçi sayısında bir artış söz konusuydu. Bu gelişme, ABD pazarının her ülke için önemli bir hedef pazar olduğunu da tekrar gözler önüne sermiş oldu. Dünyanın çeşitli ülkelerinde faaliyet gösteren fuar katılımcısı derneklerin temsilcileriyle bir araya gelerek başarılı toplantılar gerçekleştirdik. Derneğimizin üç üyesi IMTS Fuarı’nda katılımcı olarak yer aldı. ABD pazarının büyüklüğü, teknoloji seviyesi ve rekabet ortamı dikkate alındığında, Türk firmalarının mutlaka bu pazardan daha fazla pay almaları gerektiğine inanıyorum.”
“KUZEY AMERİKA PAZARINA GİRİŞ KAPISI”
ALİ RUHİ YILDIRIMER
ORTAÇLAR ELEKTRİK İHRACAT SATIŞ MÜDÜRÜ
“İlk kez katıldığımız IMTS Fuarı’nın ziyaretçi ve katılımcı sayısı bakımından tatmin edici düzeyde olmadığını düşünüyorum. Fuara, ürünlerimizi Kuzey Amerika pazarında tanıtmak ve firma olarak burada kalıcı bir yer edinmek amacıyla katıldık. Taşıdığı önem bakımından bu fuar söz konusu pazara girebilmemiz amacıyla ilk adım olarak değerlendirilebilir. İmal ettiğimiz tüm ürün gruplarını fuar süresince standımızda potansiyel müşterilerimizin beğenisine sunduk.”
“FUAR, ABD PAZARINDAKİ BİLİNİRLİĞİMİZİ ARTIRIYOR”
“FUAR, FİRMAMIZA ÖNEMLİ BİR TECRÜBE SAĞLADI”
“IMTS Fuarı, oldukça geniş bir yelpazeye hitap eden büyük bir fuar. Özellikle çok sayıda makine üreticisinin tercih etmesi nedeniyle doğrudan endüstriyle ilgili olduğunu söyleyebilirim. ABD pazarına 10 yıldır ihracat gerçekleştiriyoruz. Bu bölgedeki pazar payımızı artırmak amacıyla da fuarlara katılıyoruz. Yeni müşteriler edinme, firma bilinirliğimizi artırma ve imaj çalışmalarımız çerçevesinde IMTS Fuarı’nın firmamıza katkı sağladığını düşünüyorum. Fuar süresince standımızda imalatını gerçekleştirdiğimiz kuru ve yağlı tip transformatörlerimizi müşterilerimizin beğenisine sunduk.”
“Fuara ilk kez katılmamıza rağmen standımızı ziyaret eden katılımcı ve ziyaretçi sayısı gayet iyiydi. ABD pazarının bizim için uygun olduğunu gördük. Genel anlamda fuarın ziyaretçi trafiği de oldukça yoğundu. İhracat pazarlarımıza ABD’yi de eklemek amacıyla fuara katıldık. Kıtanın en büyük fuarlarından birinde yer almak, firmamıza önemli bir tecrübe kazandırarak bizim için ihracat kapısını araladı. Standımızda yerli malı belgesi olan tek ve çift taretli CNC tornalarımızı, yerli olarak imal ettiğimiz iç ve dış aydınlatma LED ürünlerimizi ve servo motor-servo motor sürücümüzü tanıttık.”
OLUŞ SÖNMEZ SÖNMEZ TRAFO GENEL MÜDÜRÜ
TANJU TÜRKYILMAZ SMB TECHNICS TEKNİK SATIŞ SORUMLUSU
17 • EYLÜL 2018
GÜNDEM
MAKFED-AKMI İŞBİRLİĞİ BAŞLIYOR MAKİNE İMALAT SANAYİİ DERNEKLERİ FEDERASYONU (MAKFED) İLE KAZAKİSTAN MAKİNE SANAYİ BİRLİĞİ (AKMI) ARASINDA İŞBİRLİĞİ ZAPTI İMZALANDI. MAKFED VE AKMI ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİNİN, İKİ ÜLKE ARASINDAKİ MEVCUT TİCARET HACMİNİ ÖNÜMÜZDEKİ BİRKAÇ YILDA ARTIRMASI HEDEFLENİYOR.
K
azakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in Türkiye ziyareti dâhilinde 12 Eylül’de Türkiye - Kazakistan Yatırım Forumu gerçekleştirildi. Kazakistan Başbakan 1. Yardımcısı Askar Mamin ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Sönmez’in de katıldığı Forum kapsamında, 1,7 milyar dolar hacminde 18’i ticari olmak üzere 22 işbirliği anlaşması imzalandı. Toplantıda, Bakan Fatih Dönmez, Türkiye ile Kazakistan arasındaki ticaret hacmini birkaç yıl içinde 5 milyar dolar ve ardından da 10 milyar dolar seviyelerine çıkartmayı amaçladıklarını belirterek, “Bu seviyelere en fazla 7-8 yıllık bir zaman zarfında ulaşmak için mevcut iş birliğimizi daha ileri safhalara taşımak mecburiyetindeyiz” değerlendirmesinde bulundu. Bakan Dönmez, Ankara’da gerçekleştirilen
Türkiye - Kazakistan Yatırım Forumu’nda yaptığı konuşmada, derin tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğumuz Kazakistan’ın iş insanları ile bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu da ifade ederek, dostluk bağlarının ekonomik ve ticari ilişkilere daha fazla
KAZAKİSTAN ELVERİŞLİ BİR YATIRIM ORTAMINA SAHİP Kazakistan’daki Türk yatırımları halen 3,2 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. Rusya ve Çin’den sonra Türkiye, Kazakistan’da en fazla yabancı hisseli şirkete sahip üçüncü ülke konumundayken, Türk şirketleri ülkede telekomünikasyondan bankacılık ve finans sektörüne, enerjiden havaalanı işletmeciliğine kadar pek çok alanda yatırımlarına devam ediyor.
yansıtılması gerektiğine inandığını söyledi. “İki ülke arasında 2013 ve sonrasında düşüş eğilimine giren ticaret hacmi, her ne kadar 2017 yılında yüzde 23’lük bir artış gösterse de sahip olunan potansiyelin oldukça altında olduğu da bir gerçek. 2017 yılında 2,4 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşıldı. 2018’in ilk yedi ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre artış yaşandığı görülüyor. Ancak iki toplum böylesine yakın ve kardeşçe hareket etmesine rağmen, bu yakınlığı ekonomik ilişkilere henüz yeterince yansıtamıyoruz” diyerek devam eden Dönmez, “Gerek bu tip iş forumlarında gerekse iki ülkenin üye olduğu ekonomik
iş birliği teşkilatlarında daha sık bir araya gelerek mevcut fırsatları daha iyi değerlendirmeliyiz” dedi. MAKİNE SEKTÖRÜNE YÖNELİK TİCARET HACMİ ARTIRILACAK Türkiye - Kazakistan Yatırım Forumu kapsamında, 1,7 milyar dolar hacminde 18’i ticari olmak üzere 22 işbirliği anlaşması imzalanırken, Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) ile Kazakistan Makine Sanayi Birliği (AKMI) arasında imzalanan işbirliği zaptı ile iki ülke arasında makine sektörüne yönelik mevcut ticaret hacminin önümüzdeki birkaç yılda artırılması hedefleniyor. 19 • EYLÜL 2018
GÜNDEM
MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜNDE BİR KADIN BAŞKAN DAHA TÜRK POMPA VE VANA SANAYİCİLERİ DERNEĞİ’NİN (POMSAD) 11’İNCİ OLAĞAN GENEL KURULU 26 EYLÜL’DE İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINA, BAŞKAN YARDIMCISI NURDAN YÜCEL GETİRİLDİ.
P
OMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu açılış konuşmasında, POMSAD’ın 22 faaliyet yılını geride bıraktığını ve hiç de kısa olmayan bu süreçte çok sayıda kişinin sorumluluk üstlenerek fedakârca, herhangi bir karşılık beklemeden çalıştığını vurguladı. Meslektaşlarının, zamanları ve bütçelerinden önemlice miktarları üyesi oldukları sektöre ve Türkiye’ye hizmet için ayırdığının altını çizen Karavelioğlu, “Dernekçilik diye bazen hafife alınabilen ve yapmadıkça gerçek durumu ve değeri kavranamayan bu vazife biçimi, sadece ülkemizdeki değil dünyadaki en zorlu, meşakkatli icraat alanıdır. Tamamen gönül ve gönüllü işi; özerk bir ekosistem, bağımsız, sivil bir düşünce
“DERNEKÇILIK DIYE BAZEN HAFIFE ALINABILEN VE YAPMADIKÇA GERÇEK DURUMU VE DEĞERI KAVRANAMAYAN BU VAZIFE BIÇIMI, SADECE ÜLKEMIZDEKI DEĞIL DÜNYADAKI EN ZORLU, MEŞAKKATLI ICRAAT ALANIDIR.” • 20
ve davranış temeli yüksek bir kültür gerektiriyor. Bu olgunluğa kavuşamamış, bilginin, tecrübenin, emeğin değerini bulamadığı, her şeyin el yordamı ile yürüdüğü veya güçlülerin tahakkümü altındaki alanlarda bir araya gelip ortak paydalar için mücadele etmek bir hayaldir. Bir dernek çatısı altında, birkaçımızın değil hepimizin menfaati için çalışabilecek halde olmak, sahiden bir ayrıcalıktır. Türk pompa, vana ve armatür sektörünün bunu başarmış olduğu konusunda en küçük bir tereddüdüm bulunmuyor. Kuruluşunu hazırlayan, gerçekleştiren, dönemler içinde herhangi bir sorumluluk üstlenen, yön, yol gösteren, düşünceleri ile katkı yapan, hatta bunlar için zaman yaratamamış ama kendini bu ailenin ayrılmaz parçası görüp üyeliğini korumuş meslekdaşlarımıza da minnettarlığımı ifade etmek istiyorum. Anılarını taptaze koruduğumuz, hizmetleriyle
bu emanetin kıymetini artırmış olan büyüklerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum” dedi. “TEKNİK VE TİCARİ BİLGİ ÜRETİMİNE KATKI SAĞLAR HALE GELDİK” POMSAD’ın bugün itibarıyla kendi ofisi, kadrosu, gelir kaynaklarıyla kendi ayakları üzerinde durmakla kalmayıp sektöre hizmet veren vakıflarla, araştırma ve eğitim kurumlarına da bütçe ayırabilecek hale geldiğini aktaran Karavelioğlu; “Derneğimiz uluslararası ilişkilerini rahatlıkla sürdürebiliyor, 18 yılı aşan üyeliklerimiz var; Ar-Ge projelerine kaynak yaratabiliyor, yüksek maliyetli pazar araştırma raporlarını satın alıp bizlere ulaştırabiliyor; AB derneklerinde yönetim kurulu üyelikleri, başkanlıklar üstleniyor; teknik ve ticari bilgi üretimine, standart hazırlıklarına bilgi ve tecrübesi ile katkı yapıyor. ‘Türk makine sektörünün dernekleri içinde
yurt dışı temsilde en etkini, en tecrübelisi’ dersem mübalağa etmiş olmam. Aynı sektörel bilinç, yurt içindeki örgütlenmeye gösterdiğimiz özenin arka planında da var; makine sektörünün hemen bütün üst organizasyonlarının kuruluşunda yer aldık, yönetiminde söz sahibi olduk. Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) ve Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) bunlardan sadece ikisidir. ‘Pompa veya vana makine midir?’ tartışması olan bir çevrede, bunların dünyanın en önemli makinelerinden olduğuna dair bir farkındalık yaratmakla kalmadık, sadece kendi ürünlerimizin değil makine imalat sektörünün bütün dinamikleri hakkında görüşü alınması gereken mevkilere geldik. Bunu sağlayan sadece POMSAD çatısı altında görev yapanlar değildir; bu büyük sektörün ışıl ışıl insanlarıdır ve gururlanmak hakkımızdır” dedi.
MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜNDE BİR KADIN BAŞKAN DAHA
“KARŞILAMA ORANIMIZ YÜZDE 60’I AŞMAK ÜZERE” Kutlu Karavelioğlu, konuşmasında, toplam dünya ticaretinin 18 trilyon dolar olduğunu da hatırlatarak, bu rakamın 2,3 trilyon dolarının makine ticaretine ait olduğu bilgisini paylaştı. “Bunun içinde 65 milyar dolar pompa ve 86 milyar dolar da vana ticareti olacak. Yani 150 milyar dolarlık ithalat, ihracat hacmine karşılık gelen bir sektör söz konusu. Biz, yıl sonunda 18 milyar dolar makine ihracatını yakalayacağımızı ümit ediyoruz. Sektörümüzün de 600 milyon dolar pompa, 700 milyon dolar da vana ihracatı gerçekleştireceğini öngörüyoruz” diyerek devam eden Karavelioğlu, makine sektörünün son 16 yılda ihracatını dokuza katladığını söyleyerek, bu büyümenin dünyada bir başka örneğinin olmadığının altını çizdi. Konuşmasında, bu yıla ilişkin büyüme beklentileri ile küresel görünüme de değinen Karavelioğlu, “Pompada bu yıl yüzde 30’a yakın ihracat artışı yaşandı. Vanada ise yüzde 20’ye yakın bir artış söz konusu. Bunlar makine sektörünü destekleyen unsurlar. Makinede karşılama oranı yüzde 60’a ulaşırken, Türkiye’nin genel ihracatı için karşılama oranı yüzde 82 oldu. Korumacı
politikalar ve gümrük vergileri gibi destekleyici unsur nedeniyle ithalat ihracata çok yaklaştı. Fakat netice itibarıyla Türkiye’de 1 milyar dolarlık pompa-vana ticaret açığı var. Bunu bizim kapatmamız lazım. Pompa-vana sektörünün karşılama oranımız yüzde 60’ı aşmak üzere. Bunun yanında 12 milyar dolar da makine dış ticaret açığımız söz konusu. Bu açığı kapatmak için devlet bütün tedbirleri alıyor. Pompa-vana ve kompresör, dünya makine ticareti içinde yüzde 15’lik bir hacim oluşturuyor. Yani dünyanın en büyük ticaret kaleminin yüzde 10’unu bizim ürünlerimiz oluşturuyor. Çok büyük bir pazardayız. Türkiye’deki 13 bin 500 makine imalatçısının 1000’i pompa-vana-kompresör üretiyor. 240 bin çalışanın 30 bini bizim sektörümüzde istihdam ediliyor. 80-90 milyar TL’lik makine pazarının 8-9 milyarı bizim pazarımız. Dünyanın büyüdüğünü biliyoruz. Çin, Almanya ve ABD’nin toplamından daha fazla proje üretir hale geldi. Bugünkü savaşların aslında ardında yatan neden de bu. Teknoloji geliştirmede de doğu-batı diyalektiği içinde Tayvan, Güney Kore ve Çin’in; Japonya, Almanya ve ABD’yi geçtiğini görüyoruz. Bütün bu korumacı politikaların ardında yata budur. Batı dünyasının
elinde sadece ileri teknoloji makine imalatı liderliği kaldı. Almanya ve ABD, sadece bu alanda Çin’in önünde yer almaya devam ediyor. Bu da 24 milyar dolar gibi bir rakama karşılık geliyor. Bizim önümüzde ise güzel bir fırsat var. Dijitalleşme 30 yıl önce başladı. Bugün Endüstri 4.0 diye içini doldurmaya çalıştığımız olgu, doğu-batı rekabetinde bir rekabet argümanı olarak ortaya çıktı. Yani doğuya karşı kaybedilmiş bir savaşa, yeni bir isim verildi. Şimdi artık bu kavramın içi dolmaya başladı. Bunun en büyük neticesini de kişiselleştirilmiş ürünlerde, çıkarmalı imalattan eklemeli imalata dönüşte görüyoruz. Hantal, büyük kapasiteli seri imalat firmalarının menfi bir duruma düştüklerini ve artık dijital teknolojileri başarabilen KOBİ’lerin çağının başladığını görüyoruz. Bu alan, daha küçük daha özel ürünler üretebilen mühendislik vana ve pompaları kapsamında bize de çok büyük avantajlar sağlayacaktır” değerlendirmesinde bulundu. Kutlu Karavelioğlu’nun açılış konuşmasının ardından, 2016-2018 döneminde gerçekleştirilen faaliyetler Genel Kurul katılımcılarıyla paylaşıldı ve dönem ibrası gerçekleştirildi. Dr. Can Fuat Gürlesel de Genel Kurul’da “Ekonomide, Yatırımlarda ve Makine Sektöründe Gelişmeler-Beklentiler” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Kutlu Karavelioğlu’nun 2016-2018 Dönemi Yönetim Kurulu Üyeleri’ne teşekkür plaketlerini sunmasının ardından gerçekleştirilen oylama sonucunda, 2018-2020 Dönemi Yönetim Kurulu’nda görev yapacak isimler belirlendi ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Nurdan Yücel seçildi. Genel Kurul sonrasında POMSAD üyeleri, eşleriyle birlikte akşam yemeğinde bir araya geldi.
POMSAD 2018-2020 YÖNETİM KURULU
Yönetim Kurulu Başkanı Nurdan Yücel Yönetim Kurulu Üyeleri Bülent Hacıraifoğlu Ercan Çelebi İbrahim Akdemir İsmail Gökhan Çıtak Murat Çopur Sinan Özgür Vahdettin Yırtmaç Ziya Şeftalioğlu Önceki Başkan Kutlu Karavelioğlu
“BILGININ, TECRÜBENIN, EMEĞIN DEĞERINI BULAMADIĞI, HER ŞEYIN EL YORDAMI ILE YÜRÜDÜĞÜ VEYA GÜÇLÜLERIN TAHAKKÜMÜ ALTINDAKI ALANLARDA BIR ARAYA GELIP ORTAK PAYDALAR IÇIN MÜCADELE ETMEK BIR HAYALDIR. BIR DERNEK ÇATISI ALTINDA, BIRKAÇIMIZIN DEĞIL HEPIMIZIN MENFAATI IÇIN ÇALIŞABILECEK HALDE OLMAK, SAHIDEN BIR AYRICALIKTIR.” 21 • EYLÜL 2018
GÜNDEM
MİB YÖNETİM KURULU BAŞKANI AHMET ÖZKAYAN:
“İMALAT SANAYİSİNDE YAŞANAN DEĞİŞİM, TOPLUMU DA DÖNÜŞTÜRECEK” MAKİNE İMALAT SANAYİSİNDE BİR DEĞİŞİM YAŞANDIĞINI SÖYLEYEN MAKİNA İMALATÇILARI BİRLİĞİ (MİB) YÖNETİM KURULU BAŞKANI AHMET ÖZKAYAN, “İMALAT SANAYİSİNDE YAŞANAN DEĞİŞİM, TOPLUMU DA DÖNÜŞTÜRECEK. ÜLKE OLARAK YENİLİKLERİN UZAĞINDA KALMADAN, DAHA FAZLA ÜRETEREK, BÜYÜMEK VE İHRACAT YAPMAK ZORUNDAYIZ” DİYOR.
M
akina İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Özkayan, son aylarda ekonomide yaşanan sıkıntılara rağmen devlet tarafından sağlanan teşvik, destek ve koruma önlemlerinin artarak sürmesinin sektör açısından son derece önemli olduğunu kaydettiği açıklamasında, “Çok iyi yerli üreticilerimiz var ve yerli sanayimiz çok gelişti. Bu yüzden de yerli fabrikaları büyütmemiz gerekiyor, bu da böyle desteklerle olur. Desteklerin kalıcı olması ve artarak devam etmesi gerekir. Ar-Ge ve inovasyona dayalı üretim anlayışının yaygınlaşması ve üreticilerin rekabet gücünün daha da artması için bu tür çalışmaların devlet desteğiyle kararlı bir şekilde sürdürülmesi önemlidir” değerlendirmesinde bulunuyor. Makine üreticileri olarak her fırsatta “Milli üretim, milli güç” sloganı ile hareket ettiklerinin altını çizen Özkayan, “İmalat sanayisinde yaşanan değişim, toplumu da dönüştürecek. Makine üreticileri olarak her fırsatta ‘yerli ve milli makine’ olgusuna vurgu yapıyoruz. Ülke olarak yeniliklerin uzağında kalmadan, Endüstri • 22
4.0, Nesnelerin İnterneti, yapay zekâ gibi gelişmeleri yakından takip ederek; tasarıma odaklanarak, ArGe’ye yatırım yaparak, daha fazla üreterek, büyümek ve ihracat yapmak zorundayız. Sektör olarak dünyada yaşanan değişimin dışında kalamayız” diyor. YENİ İŞ YAPMA ANLAYIŞI BERABERİNDE DEĞİŞİM GETİRİYOR Takım tezgâhları sektörünün de makine imalatının çekirdek sektörü olduğuna dikkat çeken Özkayan, özellikle,
ileri teknolojiye sahip parça ve makine imalatlarında takım tezgâhlarının kilit rol oynadığını ve üretim yeteneğinin sınırlarını belirlediğini ifade ederken, “Son beş yıldır makine sektörünün de gündeminde olan Endüstri 4.0 ve Nesnelerin İnterneti kavramları ile makine imalat sektöründe yeni iş yapma anlayışı doğmaya başladı. İmalat sektörünü dönüşüme zorlayan Endüstri 4.0 ve Nesnelerin İnterneti, beraberinde yapay zekâ uygulamalarını da gerekli hale getirdi. Bu süreç, birbiriyle iletişim
halinde olan ve senkronize çalışan, akıllı makineleri karşımıza çıkarıyor. Üretim süreçlerini yüksek teknolojiyle şekillendirme ve makinelerin, insanlarla etkileşimini ön plana çıkaran Endüstri 4.0 ile entegrasyonu, akıllı fabrikalarla birlikte gelecekte adından çok daha fazla söz ettirecek” diyerek, bu gelişmeler doğrultusunda yeni iş yapma anlayışının ihtiyaç duyduğu insan kaynağını sağlayabilecek eğitim ve öğretim sistemi için de değişiklikler gerekeceği uyarısında bulunuyor.
GÜNDEM
DR. PETER COX PLASTİK SANAYİCİLERİ İLE BULUŞACAK PLASTİK SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (PAGDER), PLASTİK SEKTÖRÜNE YÖNELİK EĞİTİM FAALİYETLERİNE EKSTRÜZYONLA İŞLEMEDE ETKİLİ VE VERİMLİ SÜREÇ YÖNETİMİ SAĞLAYACAK ÖNEMLİ BİR ETKİNLİKLE DEVAM EDİYOR. EKSTRÜZYON ALANINDA AVRUPA’NIN ÖNDE GELEN İSİMLERİNDEN OLAN İNGİLİZ DR. PETER COX, PAGDER’İN DÜZENLEDİĞİ YENİ NESİL EKSTRÜZYON SEMİNERİ’NDE KONUŞMAK ÜZERE TÜRKİYE’YE GELECEK.
P
lastik Sanayicileri Derneği (PAGDER), plastik teknolojilerinin önemli süreçlerinden biri olan ektrüzyonla işleme tekniğine yönelik bir eğitim semineri düzenlemeye hazırlanıyor. Sanayiciler ve profesyonellere yönelik düzenlenecek Yeni Nesil Ekstrüzyon Semineri’nin konuşmacısı ise Avrupa’nın önde gelen isimlerinden, 40 yılı aşkın tecrübeye sahip İngiliz Dr. Peter Cox olacak. PAGDER organizasyonuyla, 8 Kasım tarihinde, İstanbul’da Fairmont Quasar Otel’inde, Türkçe simültane tercüme hizmeti verilerek gerçekleştirilecek seminerde, Dr. Peter Cox sektör için çok önemli bir eğitim programı düzenleyecek. 2006 yılından bugüne Plastik Danışmanları Ağı’nın Başkanlığı, Plastik
Mühendisleri Birliği’nin (SPE) İngiltere ve İrlanda yapılanmalarının da yönetim kurulu üyeliğini yapan Dr. Peter Cox, seminer süresince polimer malzeme esaslı tek ve çok katmanlı boru, film ve levha imalatı yapan işletmelerin üretimlerinde performans iyileştirme ve verimlilik çalışmalarına önemli kazanımlar sağlayacak. SEMİNER, SEKTÖR PROFESYONELLERİNİ BİR ARAYA GETİRECEK Dr. Cox tarafından verilecek seminerin, plastik sanayi işletmelerinin operasyonel verimliliğine katkı sağlarken, işverenler içinse gerek işletme içi giderlerde düşüşe gerekse operasyonel çıktılarda değer kazanımları sağlayacağını ifade eden PAGDER Yönetim Kurulu
Başkanı Selçuk Gülsün, “Türkiye plastik sanayisinin katma değerli ürünler üreterek küresel piyasalarda daha fazla söz sahibi olabilmesi için nitelikli eğitim ve insan kaynağına her dönem daha fazla ihtiyaç duyuyor. Düzenleyeceğimiz seminerde, süreç verimliliği, performans ölçümü gerçekleştirmenin ipuçları, sorun giderme yöntemlerinin edinimi gibi konulara yönelik önemli bilgileri de katılımcılarla paylaşacağız” değerlendirmesinde bulunuyor. Plastik sanayicileri için somut kazanımlar sağlayacak, Avrupa’nın bu yıl gerçekleştirilen prestijli organizasyonlarından Yeni Nesil Ekstrüzyon Semineri’ni bölge ülkelerinden de çok sayıda önemli katılımcının izlemesi bekleniyor.
DR. PETER COX KİMDİR? Londra’da bulunan Imperial College’den makine mühendisliği alanında lisans ve doktorası bulunan Dr. Peter Cox, Makine Mühendisleri Enstitüsü ve Malzeme, Mineral ve Maden Enstitüsü üyesi olup, İngiltere tarafından onaylı imtiyazlı mühendislerdendir. 2001 yılından bu yana ekstrüzyon ve çok katmanlı ekstrüzyon konularında bağımsız danışmanlık hizmeti veren Dr. Cox’un çok katmanlı ürünler hakkında yayınlanmış 14 makalesi bulunuyor. Dr. Cox, ABD’de ekstrüzyon konusunda, İspanya’da çok katmanlı yapılarla katma değer artışı ve İngiltere’de Ambalaj Derneği’nde ise sürdürülebilirlik konularında konferanslar vermiş, teknik makaleler sunmuştur. 23 • EYLÜL 2018
GÜNDEM
TARIMSAL MEKANIZASYONUN BUGÜNÜ VE GELECEĞI TARTIŞILDI 31. ULUSAL TARIMSAL MEKANİZASYON VE ENERJİ KONGRESİ, BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ’NİN EV SAHİPLİĞİNDE 5-7 EYLÜL TARİHLERİ ARASINDA GERÇEKLEŞTİRİLDİ. TARIM MAKİNELERİNDEKİ SON GELİŞMELER VE GELECEK ÖNGÖRÜLERİNİN ELE ALINDIĞI KONGREDE TÜRK TARIM ALET VE MAKİNELERİ İMALATÇILARI BİRLİĞİ (TARMAKBİR) GENEL SEKRETERİ SELAMİ İLERİ DE TÜRK TARIM MAKİNELERİ SEKTÖRÜNÜN GÜNCEL DURUMUNU KATILIMCILARLA PAYLAŞTI.
B
ursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü tarafından düzenlenen kongrenin açılış töreninde konuşan Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay, nüfus artışıyla birlikte yükselen ihtiyaçlar doğrultusunda, tarım ve gıda üretiminin 2050’ye kadar yüzde 60 artacağının öngörüldüğünü kaydetti. Bu anlamda Türkiye’nin stratejik değişimi ve dönüşüm sürecinin en iyi örnekleri arasında bulunan tarım ve hayvancılıkta verimliliği artırmanın öncelikli hedeflerden birisi olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ulcay, “Artık devletler salt tarımsal üretime odaklanmak yerine, alanın teknolojisine, Ar-Ge’si ve inovasyonuna da yatırım yapıyor. 42 bin kilometrekare
• 24
yüzölçümü ile Konya büyüklüğündeki Hollanda’nın her yıl 90 milyar doların üzerindeki tarımsal ihracatının altında verimli üretim modeli ve Ar-Ge yatırımları var. Milli tarımsal üretim faaliyetlerimizin etkinliğini artırmak, ekonomikliğini sağlamak ve çalışma şartlarını iyileştirmek açısından ziraî mekanizasyona geçiş çok önemli. Bu sayede Türkiye olarak tarım ve hayvancılık gelirlerimizde artış sağlarken, yeni teknolojilerin sektörde uygulanması ile birlikte üretim süreçlerini daha hızlı ve daha az iş gücü ile tamamlayarak kaynak tasarrufu sayesinde rekabet gücümüzü arttırabiliriz” değerlendirmesinde bulundu. Ziraî değer artışı ve tarım makineleri sanayisindeki gelişmelerle birlikte yeni yatırım ve istihdam alanları oluşacağını da dile getiren Prof. Dr. Ulcay, “Bundan 10
yıl önce 250 milyon dolar dış ticaret açığı veren tarım makineleri sektörü, bugün 800 milyon dolara yaklaşan ihracat hacmiyle yaklaşık yüzde 15 dış ticaret fazlası veriyor. Bu dönüşüm, yeni yatırımlar sayesinde gerçekleşti. Ancak devlet tarafından sağlanan tarımsal kalkınma destekleriyle önemli mesafeler kat etmiş olsak da tarım ve hayvancılık alanında yeni yatırımlarının artması ve istihdamın güçlendirilmesi için dönüşüm projelerine devam ederek ülkemizin büyümesini sürdürmeliyiz. 6,5 milyon insanın geçimini sağladığı tarımsal üretimde dünyanın 10’uncu büyük üreticisiyken, iş gücü verimliliğinde 30’uncu, arazi verimliliğinde ise 21’inci sıralarda olmayı kabul etmemiz mümkün değil. Daha güçlü bir Türkiye için daha güçlü bir ekonomiye geçişte bilginin üretimin her
alanına transferi stratejik bir değer taşıyor. Düzenlediğimiz bu tür bilimsel buluşmalar da bu geçişin nüvesini oluşturuyor” dedi. Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Bilgili ise konuşmasında kongre kapsamında 46’sı sunumlu, 13’ü poster olmak üzere toplam 59 tebliğin sunulacağını açıkladı ve 200 kişinin katıldığı kongrenin bilim camiası, sektör ve üreticiler için önemli katkılar sağlayacağına inandığının altını çizdi. Bursa Uludağ Üniversitesi Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde düzenlenen kongrede, TARMAKBİR Genel Sekreteri Selami İleri de “Türk Tarım Makineleri Endüstrisinin Genel Makine Endüstrisi İçindeki Yeri, Sektörün Öncelikli Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
GÜNDEM
İSDER AVRUPA ÖRGÜTLERINDE KÖK SALIYOR İSTİF MAKİNALARI DİSTRİBÜTÖRLERİ VE İMALATÇILARI DERNEĞİ (İSDER), AVRUPA İSTİF MAKİNALARI FEDERASYONU (FEM) TARAFINDAN 13-14 EYLÜL TARİHLERİNDE BELÇİKA’NIN ANTWERP KENTİNDE DÜZENLENEN KONGREYE KATILDI. AVRUPA’NIN İSTİF MAKİNELERİ ALANINDAKİ EN GÜÇLÜ YAPISI OLAN FEM’İN YENİ YÖNETİMİNDE YER ALAN İSDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI ENDER AKBAYTOGAN, TÜRK İSTİF MAKİNELERİ SEKTÖRÜNÜ TEMSİL EDECEK.
A
vrupa istif makineleri sektörünün 100’den fazla temsilcisi, endüstriyi değiştiren ve gelecekteki zorluklara çözüm sunacak yenilikleri öne çıkarmak için 13-14 Eylül tarihlerinde Antwerp’te bir araya geldi. İntralojistik sistemler, forkliftler, depo ve raf sistemleri, vinç ve kaldırma ekipmanları gibi FEM çatısı altında yer alan ürün grupları hakkında iki gün boyunca süren toplantıların ardından, FEM Genel Kurul Toplantısı ve kongre programına geçildi. FEM Genel Kurulu’nda, önümüzdeki iki yıl için görevde kalacak yeni yönetim
öğrencileriyle iletişime geçerek başlattığı, endüstriyi dönüştürecek heyecan verici trendler hakkında fikirlerini ortaya koyma fırsatı veren “Akıllı Lojistik Yarışması”nın ödül töreni gerçekleştirildi ve seçilen yetenekli öğrenciler kongre sırasında düzenlenen ödül töreninde fikirlerini katılımcılarla paylaştı.
kurulu başkanı ve yönetim kurulu belirlenirken, İSDER Yönetim Kurulu Başkanı Ender Akbaytogan da Türk istif makineleri sektörünü temsilen FEM Yönetim Kurulu’na seçildi. Önceki dönemde FEM Depo
ve Raf Sistemleri Komitesi Başkanlığı ve FEM Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Jos de Vuyst ise yeni FEM Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Kongrenin kapanışında ise FEM’in bir yıl önce üniversite
AVRUPA İLE DAHA GÜÇLÜ BAĞLAR KURULACAK FEM, 14 ülkeden istif makineleri alanında ülkelerinin en önemli derneklerini bünyesinde barındırıyor. Üretici firmalar için çevre, güvenlik, enerji gibi çeşitli alanlarda ekipmanın tasarımından kullanım ömrünün sonuna kadar tüm döngüsünü etkileyecek standartlar belirleyen FEM, bu standartlara uyum sağlayabilen firmalara logosunu kullanma yetkisi veriyor. Avrupa standartlarında üretim anlamı taşıyan FEM logosu, teknolojik yeterlilik ve güvenli teknik standartlar anlamlarını içeriyor. İSDER, bu logonun üretici firmalara verilmesi yetkisine sahip Türkiye’deki tek kurum olarak faaliyet gösterirken, FEM Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilerek federasyon içerisindeki yerini güçlendiren İSDER, böylece üyeleri ve Avrupa arasındaki ilişkilerin daha aktif ve güçlü olmasının da yolunu açmış oldu. 25 • EYLÜL 2018
GÜNDEM
EUMABOIS YÖNETİM KURULU BAŞKANI JÜRGEN KÖPPEL:
“TÜRKİYE, AVRUPA’NIN ÜÇÜNCÜ BÜYÜK ÜRETİCİSİ”
AVRUPA AĞAÇ İŞLEME MAKİNESİ İMALATÇILARI FEDERASYONU’NUN (EUMABOIS) GENEL KURULU, AĞAÇ İŞLEME MAKİNE VE YAN SANAYİSİ İŞ ADAMLARI DERNEĞİ’NİN (AİMSAD) EV SAHİPLİĞİNDE İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
A
vrupa’da ağaç işleme sektöründe faaliyet gösteren 14 ülke derneği ile iki firmayı bir araya getiren EUMABOIS’nın Genel Kurulu, AİMSAD’ın ev sahipliğinde İstanbul’da Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirildi. EUMABOIS Genel Kurulu’nun Türkiye’de yapılmasının son derece önemli olduğunu belirten AİMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Erol, AİMSAD’ın 2014 yılında kurulduğunda bizzat davet edilerek EUMABOIS’e üye kabul edildiklerini, 2016 yılından bu yana da EUMABOIS’in seçilen beş yönetim kurulu üyesinden biri olarak görevlerini sürdürdüklerini söyledi. EUMABOIS’in bir parçası olmaktan çok memnun olduklarını dile getiren Erol, “Euro ve dolar kurlarından kaynaklı iç piyasalarda bir kriz yaşanmasına rağmen, son üç yılda olduğu gibi üreticiler olarak ihracatımızı artırmaya gayret ediyoruz. Ülke olarak sektörümüzde üç yıldır cari açık vermeden ilerliyoruz. Bunu da sürdürmeye gayret ediyoruz. 13-17 Ekim 2018 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek Ağaç İşleme Makinesi fuarı ile de iç piyasanın da rahatlayacağını umuyorum” dedi. “TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ BÜYÜK ÜRETİCİ ÜLKE” EUMABOIS Başkanı Jürgen Köppel ise yaptığı konuşmada, Türkiye’nin döviz kurları • 26
açısından iç piyasada zorluklar yaşasa da, Avrupa’da Almanya ve İtalya’dan sonra gelen en büyük üretici ülke olduğunu söyledi. Köppel, “Bu süreci kolay bir şekilde atlatacağınızı düşünüyorum. Bu tür ekonomik krizler ülkelerde iki konuyu tetikler: Birincisi, üreticileri ihracata ve Ar-Ge yapmaya zorlar, ikincisi olarak da firmaların güçlenerek krizleri atlatmasına olanak sağlar. Türkiye de umarım bunu fırsat bilir ve ihracattaki konumunu daha da yukarıya çıkarır” şeklinde konuştu. Konuşmasında, ağaç işleme makineleri sektörünün küresel ölçekte çok kritik bir periyodu geride bıraktığını da
kaydeden Köppel, 2018 yılı sonunda küresel GSYİH’nin yüzde 3,3 artmasının beklendiğini, bu rakamın Avrupa’da ise yüzde 2,5 olmasının öngörüldüğünü bildirdi. Köppel, “Derneklerimizden aldığımız bilgilere dayanarak, sektörümüzün 2017 yılı sonunda 7,5 milyar euroluk bir büyüklüğe ulaştığını görüyoruz, Almanya ve İtalya toplam üretimin yüzde 72’sini gerçekleştiriyor. Türkiye ise yüzde 5 ile üçüncü sırada. Bu güzel gelişmelerin kuşkusuz en büyük nedenleri, firmaların katılım sağladığı fuarlardır. EUMABOIS olarak her yıl birçok fuar ile anlaşma yaparak, bizler de dernek üyelerimizin
katılımlarında avantaj sağlıyoruz ve sağlamaya devam edeceğiz” dedi. Bilindiği üzere, Avrupa genelinde temsil ettiği toplam 850 imalatçı firma ile dünya üzerindeki sektörel üretim ihtiyacının yüzde 56’sını karşılayan EUMABOIS, ağaç işleme makineleri ve yan sanayisi imalatçıları tarafından Avrupa ülkelerinde tesis edilmiş olan sivil toplum kuruluşlarının bir araya geldiği, federatif yapıda bir çatı meslek örgütü olarak önem arz ediyor. 1999 yılında Belçika’da kurulan EUMABOIS’e 2014’te üye olan AİMSAD, üyeliğinin ikinci yılında, 2016’da ise EUMABOIS Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçilmişti.
GÜNDEM
TİM ARKASINA KADININ GÜCÜNÜ ALDI TÜRKİYE İHRACATÇILAR MECLİSİ (TİM), KADIN İHRACATÇI SAYISINI ARTIRMAK AMACIYLA “TİM KADIN KONSEYİ” OLUŞTURDU. TİM YÖNETİM KURULU BAŞKANI İSMAİL GÜLLE, “KADIN İHRACATÇILARIMIZIN İŞ DÜNYASINDA KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARI HIZLI BİR ÇÖZÜME KAVUŞTURMAYI VE ORTAYA KOYDUKLARI PROJELERİNİ DAHA ETKİN ŞEKİLDE YÜRÜTMEYİ HEDEFLİYORUZ” DİYOR.
K
adın ihracatçı sayısını artırmak, iş dünyasında kadın istihdamı ve girişimciliğini geliştirmek amacıyla TİM bünyesinde “TİM Kadın Konseyi” kuruldu. TİM Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, yaptığı açıklamada “TİM tarihinde bir ilke imza atarak Kadın Konseyi’ni oluşturmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Ülke olarak büyük bir atılım gerçekleştirdiğimiz bu dönemde, kadınlarımızın emeği ve desteğiyle, ihracatımızı sürekli ve kalıcı bir şekilde artırarak, milli hedeflerimize çok daha hızlı bir şekilde ulaşacağız. Biz de oluşturduğumuz bu konseyimizle ihracatta yeni bir seferberlik başlatıyoruz. Kadın ihracatçılarımızın hem mevcuttaki sorunlarını çözmeye hem de yeni ihracatçı
sayımızı artırmaya odaklanacağız. Konseyimizin yol haritasını belirledikten sonra kadın delegelerimiz ile el ele, iş ve ihracat camiasında daha fazla kadının yer alması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. “KADIN KONSEYİ BİR MİHENK TAŞI OLACAK” Gülle, açıklamasında, kadınların insanlığın öğretmeni olduğuna da değinerek, “Onlarda Allah vergisi bir kabiliyet olan güçlü bir sezgi var. İşte biz bu yeteneği, ihracata daha fazla entegre etmek istiyoruz. Bu sebeple, kadın delegelerimizin daha aktif yer alacağı bir Kadın Konseyi oluşturma kararı aldık. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vurguladığı gibi ‘Yeryüzünde gördüğümüz
her şey kadının eseridir’” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’de 2018 yılı itibarıyla 5 bin 200 kadın ihracatçı bulunduğunu da belirten Gülle, “71 bin ihracatçı firmamızın sadece yüzde 7,3’ü kadınlarımızdan oluşuyor. Yeni yönetimimiz ile ilk kez TİM yönetiminde bir kadın üyemiz yer aldı. Aynı şekilde, ihracatçı birlikleri yönetim kurullarında daha öncesinde 39 kadın üyemiz varken, bu dönemde 55 kadın üyemiz yer alıyor. Biz, bu sayıları daha fazla artırma konusunda kararlıyız. Hem kadın ihracatçılarımızın hem de kadın delegelerimizin sayısının artmasını, çok daha fazla kadın çalışanın iş dünyasında temsil edilmesini amaçlıyoruz. Bu yüzden Kadın Konseyi’nin kurulmasının hem ülkemiz hem
de TİM için bir mihenk taşı olacağına inanıyoruz” dedi. Konsey bünyesinde yapılacak çalışmalar için “Kurduğumuz konseyle birlikte kadın ihracatçılarımızın iş dünyasında karşılaştıkları sorunları hızlı bir çözüme kavuşturmayı ve ortaya koydukları projelerini daha etkin şekilde yürütmeyi hedefliyoruz” değerlendirmesinde bulunan Gülle, “Bu amaçla başarılı kadın ihracatçılarımızı daha fazla ödüllendireceğiz. Türkiye ve dünyadaki başarılı kadın ihracatçı ve girişimcileri bir araya getireceğiz. Ticaret heyetlerimize daha fazla girişimci kadının katılımını teşvik edeceğiz” dedi. TİM Kadın Konseyi’nin Ekim ayı içerisinde bir araya gelerek yol haritasını oluşturulması ve somut projelere başlaması bekleniyor. 27 • EYLÜL 2018
GÜNDEM
TİM VE SHELL ALTERNATİF YAKITLI ARAÇLARI ECO-MARATHON’DA YARIŞTIRDI MÜHENDİSLİK, TASARIM VE İNOVASYON ALANLARINDA GENÇLERİN UFKUNU AÇMAK VE ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI ALANINDA BİLGİLERİNİN ARTMASINA KATKIDA BULUNMAK AMACIYLA DÜZENLENEN SHELL ECO-MARATHON TÜRKİYE, BU YIL DÖRDÜNCÜ KEZ YAPILDI. SHELL, TÜRKİYE İHRACATÇILAR MECLİSİ (TİM) VE ULUDAĞ OTOMOTİV ENDÜSTRİSİ İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (OİB) İŞBİRLİĞİNDE GERÇEKLEŞEN ORGANİZASYONDA DERECEYE GİREN EKİPLER, ÖDÜLLERİNİ TİM YÖNETİM KURULU ÜYESİ KUTLU KARAVELİOĞLU İLE SHELL&TURCAS CEO’SU FELIX FABER’DEN ALDI.
E
n az enerji ile en fazla mesafeyi kat etmek ana amacını güden Shell Eco-marathon, bu yıl dördüncü kez 21-23 Eylül tarihlerinde, İstanbul Yenibosna’daki TİM Dış Ticaret Kompleksi’nde düzenlendi. Türkiye’nin yanı sıra Bulgaristan, Yunanistan, İspanya, İsveç ve Tunus’tan da öğrencilerin katıldığı etkinlikte 19’u üniversite, dördü lise olmak üzere toplam 23 takım ve 350 öğrenci, geliştirdikleri alternatif yakıtlı araçlarla yarıştı. Mühendislik, tasarım ve inovasyon alanlarında gençlerin ufkunu açmak ve alternatif enerji kaynakları alanında bilgilerinin artmasına katkıda bulunmak amacıyla, TİM ve OİB ortaklığıyla düzenlenen Shell Eco-marathon Türkiye yarışmasında, şehir konsepti elektrikli bataryalı
• 28
araçlar kategorisinde birinciliği kazanan Çukurova Üniversitesi Electromobile takımının 1,5 Adana isimli aracı, 1 TL’lik yakıtla 320 kilometre yol giderek önemli bir başarıya imza attı. Bu, Adana’dan Kayseri’ye 1 TL’lik yakıt ile seyahat edilebileceği anlamına geliyor. “TÜRKİYE, SHELL ECO-MARATHON’U DÜZENLEYEN DÖRT ÜLKEDEN BİRİ” Etkinliğin açılışında yarışmacı ekipleri ziyaret eden TİM Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, yaptığı konuşmada, gençleri yenilikçi fikirler üretmeye teşvik eden Shell Eco-marathon Türkiye’ye destek vermekten mutluluk duyduklarını belirtti ve “Türkiye, dünyada Shell-Ecomarathon’un düzenlendiği dört ülkeden biri. 71 bin ihracatçının temsilcisi olarak,
bu maratonda ‘işbirliği kuruluşu’ olarak yer almak bizler için gurur ve heyecan kaynağı. İnovasyon açısından çok önemli olan bu etkinliği her yıl daha da büyütmeyi arzuluyoruz. Bu yıl kendi aracını tasarlayıp üreten ve yarışmaya katılan bütün gençlerimizi kutluyorum. Shell Eco-marathon tecrübesinin inovasyon alanındaki vizyonlarınızı zenginleştireceğine inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem ise sektörün dinamiklerini değiştiren yenilikleri tüketicilerle buluştururken, gençleri de geleceğin enerji teknolojilerini tasarlamaya ve üretmeye teşvik ettiklerini belirterek, “Shell Eco-marathon Türkiye’yi, TİM ve OİB işbirliği ve birbirinden önemli
TİM VE SHELL ALTERNATİF YAKITLI ARAÇLARI ECO-MARATHON’DA YARIŞTIRDI
kuruluşların desteğiyle her yıl daha da ileriye taşıyoruz. Bu yıl Türkiye’nin yanı sıra Bulgaristan, İspanya, İsveç, Yunanistan ve Tunus’tan katılan takımlar da dahil olmak üzere toplam 23 öğrenci takımını, 350 öğrenciyi Shell Eco-marathon Türkiye’de ağırlıyoruz” dedi. YARIŞMA BİRİNCİLERİ ÖDÜLLERİNİ KUTLU KARAVELİOĞLU VE FELIX FABER’DEN ALDI Shell Eco-marathon Türkiye’de yarışan takımlara beşi pist içi ve üçü pist dışı olmak üzere toplam sekiz farklı kategoride ödüller verildi. Kazanan takımlar kupalarını MAİB Yönetim Kurulu Başkanı ve TİM Yönetim Kurulu Üyesi Kutlu Karavelioğlu ile Shell&Turcas CEO’su Felix Faber’in elinden aldı. Prototip araçlar kategorisinde, hidrojenle çalışan araçlar içerisinde en az enerjiyi
harcayarak bitiş çizgisini görmeyi başaran takım Eskişehir Üniversitesi oldu. Eskişehir Üniversitesi, Hidroana takımı, 310 km/m3 sonucuyla birincilik kazanırken, elektrikli batarya ile çalışan araçlarıyla Yunanistan’ın West Attica Üniversitesi Poseidon takımı ise 470 km/kWh’lik sonuçla kategorisinin birincisi oldu. Prototip araçlar kategorisinin “içten yanmalı” kategorisinde de İspanya’nın Valencia Üniversitesi UPV Campus de Alcoy-Instituto de Diseno Y Fabricacion takımı, 763 km/lt sonucuyla prototip kategorisinin kazananı oldu. Şehir konsepti kategorisinde, elektrikle çalışan araçlar arasında Çukurova Üniversitesi Electromobile takımı 161 km/ kWh’lik sonuçla birincilik kazandı. Uludağ Üniversitesi UMAKİT takımı ise hidrojenle çalışan araçlarının elde ettiği 82 km/m3’lük sonuçla kategorisinin birincisi oldu. Yarışmada pist dışı ödüllerde;
EN İYİ TASARIM ÖDÜLÜ KTÜ ENERJİ TOPLULUĞU’NUN OLDU MAİB’in de sponsorlukla desteklediği Karadeniz Teknik Üniversitesi Enerji Teknolojileri Topluluğu’nun tasarlayarak ürettiği Simurg adlı araç, Shell Eco-marathon Türkiye yarışmasında 105 km/kWh’lık performansıyla üçüncülük ödülü alırken, pist dışı ödüllerde ise “En İyi Tasarım” ödülüne layık görüldü.
“En İyi Tasarım” ödülü, MAİB’in de sponsorluğunu yaptığı Karadeniz Teknik Üniversitesi Enerji Teknolojileri Topluluğu Takımı’na verilirken, “Teknik İnovasyon Ödülü” Uludağ Üniversitesi UMAKİT, “Ekip Ruhu Ödülü” Yozgat Bozok Üniversitesi 3M Elektro ve “Güvenlik Ödülü” de Yıldız Teknik Üniversitesi AE2 Project takımlarının oldu.
sıra hidrojen, elektrik gibi alternatif enerji kaynakları da kullanılabiliyor. Avrupa’da ilk kez 1985 yılında Fransa’da düzenlenen Shell Eco-marathon yarışmasını o yıl kazanan araç 1 litre benzinle 680 kilometre yol kat etmeyi başarmıştı. Her yıl yaklaşık 30 ülkeden yüzlerce takımın yarıştığı Shell Eco-marathon Avrupa’ya ise Türkiye 13 yıldır katılıyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında Londra’da yapılan Shell Eco-marathon Avrupa yarışmasında Türk öğrencilerin geliştirdikleri tasarımlar gerek verimlilik gerekse teknik açıdan en iyiler arasında yer almış, Uludağ Üniversitesi adına yarışmaya katılan UMAKİT öğrencileri ise tasarlayıp ürettikleri “Barbaros” isimli araçla, “Şehir Konseptli Hidrojen Enerjisi ile Çalışan Araç” kategorisinde Avrupa birinciliği elde etmişti.
ALTERNATİF ENERJİLİ ARAÇLARIN KÜRESEL YARIŞMASI Shell Eco-marathon her yıl Avrupa, Amerika ve Asya kıtalarında düzenlenen, dünyanın en önemli öğrenci inovasyon yarışmalarından biri. Yarışma kapsamında gençler, kendi tasarladıkları ve ürettikleri enerji tasarruflu araçlarla en az enerjiyle en uzun mesafeyi kat etmek üzere yarışıyorlar. Yaratıcı tasarımları ve teknik bilgileri sayesinde 1 kWh enerji ya da 1 litre yakıt ile en fazla yolu kat eden takımlar ödüllendiriliyor. Takımlar yarışa “Prototip” ve “Şehir Konsepti” adlı iki araç kategorisi altında katılıyor. Geleceğin otomobillerini yansıtan prototipler, yaratıcı tasarımlara sahip araçlardan oluşuyor. Yarışmada dizel, benzin, sıvılaştırılmış doğal gaz (CNG), doğal gazdan elde edilmiş yakıt (GTL), etanol gibi yakıtların yanı
ZİYARETÇİLER BİRBİRİNDEN RENKLİ İNOVASYON ATÖLYELERİNDE EĞLENDİ Shell Eco-marathon Türkiye etkinlik kapsamında gençlerin ürettiği enerji tasarruflu araçlar en az enerjiyi harcayarak bitiş çizgisini görmek üzere yarışırken, İnovasyon Festivali alanında çocuklar ve gençler için yaratıcılıklarını sergileyebilecekleri teknoloji ve inovasyon odaklı, eğlenceli tasarım aktiviteleri de düzenlendi. Festivalde Doğan Kabak, Saffet Üçüncü ve Cem Arslan, ziyaretçilerle buluşup sohbet ederken, ayrıca ziyaretçiler yarışma alanında kurulan stantlarda ücretsiz kodlama eğitimi, robotik kodlama, 3D yazıcı uygulama ve sanal gerçeklik oyunlarını deneyimleme şansı buldu. Shell Eco-marathon Türkiye 2018 yarışları, birincilerin ödüllendirildiği törenin ardından Jabbar konseri ile sona erdi. 29 • EYLÜL 2018
GÜNDEM
SAVUNMA, SAHA’YA ÇIKTI SAVUNMA, HAVACILIK VE UZAY KÜMELENMESİ DERNEĞİ (SAHA İSTANBUL) TARAFINDAN ORGANİZE EDİLEN SAHA EXPO 2018’DE ÇOK SAYIDA YERLİ FİRMA, YURT DIŞI PAZARLARA AÇILMA KONUSUNDA ADIM ATARKEN, ÜÇ GÜN SÜREN FUAR YERLİ VE YABANCI FİRMALARLA SAVUNMA VE HAVACILIK SANAYİSİNE İLGİ DUYANLARI BİR ARAYA GETİRDİ.
İ
stanbul Fuar Merkezi’nde 13-15 Eylül tarihlerinde düzenlenen SAHA EXPO 2018’e aralarında Bangladeş, Malezya, Endonezya, İtalya, Ürdün, Hindistan, Ukrayna, Kazakistan ve Rusya’nın da bulunduğu 12 ülkeden savunma, havacılık, denizcilik ve bilişim teknolojileri alanında faaliyet gösteren firmaların 41 üst düzey karar vericisi; parlamento mensupları ve ordu üyeleri de katıldı. Fuar kapsamında sürdürülen ikili iş görüşmelerinde ise geleceğe yönelik çok sayıda işbirliği mutabakatı imzalandı. 135 şirketin stant açtığı ve fuar süresince 450’den fazla iş görüşmesinin gerçekleştirildiği fuar hakkında açıklamada bulunan SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar, fuar kapsamında yerli ve milli savunma sanayisinin inşası ve yerliliğin artırılmasına yönelik ana ve alt yükleniciler ile KOBİ’ler arasında önemli görüşmeler gerçekleştirildiğini söyledi. Bayraktar, yerli firmaların ürün ve kabiliyetlerini ortaya koymasının önemine de değinerek, fuar kapsamında yurt içinde yeni iş birliklerine, yurt dışında ise yeni pazarlara erişme konusunda ilerleme sağlandığını belirtti. “SAVUNMA SANAYİSİNDE YERLİLİK YÜZDE 65’E ULAŞTI” Fuarın açılışına katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa
Varank ise birbirleriyle ilgili sektörler ve firmaların işbirliğini desteklediklerini, büyük bölümü hibe olmak üzere, çok çeşitli mali destekler sağladıklarına dikkat çekti. Türkiye’nin son 16 yılda savunma sanayisindeki yerlilik oranını yüzde 24’ten, yüzde 65 seviyesine çıkarttığını belirten Varank, bakanlığa bağlı TÜBİTAK ve KOSGEB’in tüm kaynakları ve tecrübesinin, yerli ve milli savunma sanayi için seferber edildiğini dile getirdi. TÜBİTAK’ın Ar-Ge’sine destek verdiği birçok ürünün, silahlı kuvvetler tarafından kullanıldığını vurgulayan Bakan Varank, “TÜBİTAK ile uluslararası lider araştırmacılar programını hazırlıyoruz. Bu programla hem yetişmiş insan kaynağımızı ülkemize yeniden kazandıracak hem de dünyanın dört bir
yanından araştırmacıları ülkemize davet edeceğiz” dedi. “YERLİLİK, ULUSAL BİR PROJE OLARAK DESTEKLENECEK” Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ise SAHA İstanbul’un savunma sanayisinde kümelenme oluşumunun diğer sektörlere model olacağını söylerken, 138 milyar doların üzerinde ara malı ithalatı olduğunu anımsatarak, ilk etapta bunun 30 milyar dolarlık kısmının yerlileşmesi için çalışacaklarını söyledi. Büyükdede, yerliliğin ulusal bir proje haline gelmesi için çalışmaya devam edeceklerinin de altını çizdi. Fuarda, savunma, denizcilik, havacılık ve uzay sanayisi alanlarında harekat ortamında kullanılacak en modern platformların alt sistemleri
ve komponentlerinin tasarlanması, geliştirilmesi ve üretilmesinde görev alan firmalar ürünlerini sergilerken, SAHA İstanbul üyeleri, yerli ve yabancı iş ortaklarıyla bir araya geldi ve sektördeki güçlü iş ilişkilerini geliştirmeye yönelik temaslarda bulundu. Fuarda ayrıca, katılımcılar Türkiye’de ilk kez kullanılan bir uygulamayla da karşılaştı. Taptoweb uygulaması ile oluşturulan iş ağı sayesinde ziyaretçiler kartvizit, katalog değişimine gerek kalmadan stantlardaki elektronik cihazlar üzerinden firmaların videoları dahil, yükledikleri bütün bilgilere ulaşım sağlayabildi. Fuar süresince ayrıca katılımcı firmalar ve ziyaretçilerin katılımına açık çok sayıda panel ve oturumlar da düzenlendi. 31 • EYLÜL 2018
WIN EURASIA 2019
360 Derece İmalat Sanayii
14 - 17 Mart 2019
Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul
Online ! İçinom t ı y a K urasia.c
win-eurasia.com #wineurasia
win-e
Destekleyen Dernekler
C
A
Resmi Havayolu
I
Tİ
Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. Tel. 0212 334 69 00 Faks 0212 334 69 34 info@hf-turkey.com www.hfturkey.com
Destekleyenler
RE
IĞ
Organizatör
T BAKAN
L
TÜRKİYE CUMHURİYETİ TİCARET BAKANLIĞI
AKDER
AKIŞKAN GÜCÜ DERNEĞİ
‘’ Türk Endüstrisinin İtici Gücü ’’
BU FUARLAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.
Resmi Seyahat Acentesi
GÜNDEM
DIGITAL DÖNÜŞÜM GELECEĞIN FABRIKALARINI NASIL DEĞIŞTIRECEK? BU YIL İLKİ DÜZENLENEN GELECEĞİN FABRİKALARI FORUMU (FUTURE FACTORIES SUMMIT) 25-26 EYLÜL TARİHLERİNDE İSTANBUL BİLİŞİM VADİSİ’NDE DÜZENLENDİ. FORUM, ENDÜSTRİ 4.0 DİJİTAL DÖNÜŞÜM DERNEĞİ HİMAYESİNDE İKİ GÜN BOYUNCA ÇEŞİTLİ KONULARDA SUNUMLARLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
F
arklı sektörlerden konuşmacıların dijital dönüşüm, robotik sistemler, prototip üretimi gibi konularda sunumlar gerçekleştireceği forumun açılış konuşmalarını Endüstri 4.0 Dijital Dönüşüm Derneği Başkanı Ahmet Kaya ve İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Utlu yaptı. Ahmet Kaya, konuşmasında, geçmişten günümüze sanayideki dönüşüme değinerek, dünyadaki yeni üretim teknolojilerine sanayicilerin adapte olması için geleceğin fabrikalarına giden yol haritalarını katılımcılarla paylaştı.
Kaya, bu çözümleri üreten özel sektör temsilcilerini tanıtmak ve bu teknolojilerin Türkiye’de üretilmesi ve kullanılmasına katkı sağlamak için Geleceğin Fabrikaları Forumu’nun önemli bir adım olduğunu ifade etti. İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Utlu ise üniversite-sanayi işbirliği konusunun altını çizdiği konuşmasında, özellikle mühendislik bölümü öğrencilerinin teorik bilgiyi destekleyen pratik çalışmalarla desteklenmesinin önemini vurgulayarak, “Ülke olarak Endüstri 4.0’ı yakalamamız bir zorunluluk” değerlendirmesinde bulundu.
GELECEĞİN FABRİKASI NASIL OLACAK? Dijital dönüşümünü tamamlamış ya da daha en baştan dijital dünyaya bağlı olacak biçimde kurulup inşa edilmiş “Geleceğin Fabrikası”ndan beklenen; üretimin uçtan uca bağlı ve gerçek-zamanlı haberleşen, makine-sistem-robotlardan oluşan hatlarda, kişisel taleplere de uygun biçimde insan faktöründen bağımsız gerçekleştirilebilmesi olarak özetlenebilir. Bu, aynı hat üzerinde farklı ürünlerin ya da aynı ürünün farklı modellerinin üretilmesini de mümkün kılmalıdır. Yani
geleceğin fabrikası; yüksek kalitede “özelleştirilmiş ürün” üretebilmelidir. Geleceğin fabrikasını geleneksel olandan ayırt eden başlıca teknolojiler arasında; otonom robotlar (akıllı, bağlantılı ve öğrenen makineler); siber-fiziksel sistemler (simülasyon); dikey, yatay ve uçtan uca sistem entegrasyonları; Endüstriyel İnternet (Nesnelerin Endüstriyel İnterneti); bulut bilişim (Hizmetlerin İnterneti); katmanlı-eklemeli üretim (üç boyutlu yazıcılar); büyük veri ve analitikler; siber güvenlik; artırılmış gerçeklik (sanallaştırma) sayılabilir. 33 • EYLÜL 2018
YATIRIM
YERLİ MAKİNEYE YENİ DESTEK KOSGEB TARAFINDAN SANAYİCİLERE 1 MİLYON LİRALIK YERLİ MAKİNE TEÇHİZAT ALIMINDA 300 BİN LİRA FİNANSMAN DESTEĞİ SAĞLANMAYA BAŞLANDI.
H
ükümetin 100 günlük eylem planının bir parçası olan yerli makine ve teçhizat alımına destek başladı. Sanayicilerin 1 milyon liralık yerli makine teçhizat alımında, bu yatırımın KOBİ başına 300 bin liraya kadar olan finansman maliyetini devlet karşılayacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, yeni destek programıyla birlikte yerli makine imalat sektöründe 1,4 milyar TL’lik pazar hacmi oluşacağının altını çiziyor. KOSGEB eliyle yürütülen destek programından yararlanacak bin 345 şirket ölçek ve kârlılık kriterlerine göre belirlendi. Destekten yararlanacak yatırımlara ilk altı ayı ödemesiz, 36 ay vade seçeneğiyle uygun maliyetli kredi sunulurken, teminat güçlüğü çeken işletmeler de Kredi Garanti Fonu’na başvurarak kefalet hizmetinden yararlanabilecek. Makine satacak şirketlerin ise Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan “Yerli Malı” belgesi almış olmaları gerekiyor. YERLİ ÜRETİCİLER MEMNUN Bakanlığın teşvik kararını değerlendiren Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adnan Dalgakıran, • 34
teşviğin son dönemde ekonomide yaşananlar göz önüne alındığında atılmış önemli adımlardan bir tanesi olduğunu vurgularken, destek programının ithal oranını azaltacak bir adım olduğunu da vurguluyor. Teşviğin yerli üretimi canlandıracak bir adım olduğunu ifade eden Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Eren ise, “Beklediğimiz, çok doğru atılmış bir adım olduğunu düşünüyorum. Özellikle üretimin katma değerini de artıracak” değerlendirmesinde bulunuyor. YATIRIMLARI ARTIRACAK ÖNEMLİ BİR ENSTRÜMAN Program çerçevesinde alımların başlamasıyla ilgili bir değerlendirmede bulunan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise “Uygulamaya koyduğumuz programlarla sanayicilerimiz ve KOBİ’lerimizi desteklemeye kararlıyız. Kaynaklarımızı etkin ve verimli kullanarak işletmelerimizin önünü açmaya devam edeceğiz. Bu doğrultuda KOSGEB aracılığıyla imalat sanayinde faaliyet gösteren işletmelerin kullanacakları yerli ve yeni makine teçhizat alımları için uygun koşullarda
finansman desteği sağlıyoruz. Bu finansman desteği imalat sanayindeki işletmelerimizin yatırımlarını hızlandırmak ve üretim kapasitelerini artırmak için de önemli bir enstrüman olacaktır” diyor. KOBİ başına desteğin üst sınırının 300 bin TL olduğunu hatırlatan Bakan Varank, sanayicilerin ilk etapta 700 milyon TL’ye yaklaşan yatırımlarına finansman desteği sağlanmış olacağını vurguluyor. İLK ALTI AY ÖDEMESİZ 36 AY VADE SEÇENEĞİ Destek programına HaziranAğustos ayları arasında 2 bin 252 işletmenin başvururken, bunlar arasında yapılan incelemeyle bin 354 şirkete destek verilme kararı verildi. KOSGEB, yatırım destek başvurularında, başvurucu şirketin başta kapasite kullanım oranı ve üretim alanı olmak üzere bir dizi ölçüte bağlı olarak değerlendirileceği sistemi hayata geçirdiğini daha önce açıklamıştı. Bu işletmelere KOSGEB ile bankalar arasında yapılan görüşmeler çerçevesinde ilk 6 ayı ödemesiz, 36 ay vade seçeneği ile uygun maliyetli kredi kullandırılacak. İlan edilen destek programı kapsamında başvurusu kabul edilen sanayicilerin yerli ve yeni makine alımını içeren yatırımlarına destek olunacakken, sanayicilerin 1 milyon liralık yerli makine teçhizat alımında, bu yatırımın KOBİ başına 300 bin liraya kadar olan finansman maliyeti
devlet tarafından karşılanacak. Böylece yerli makine üreticileri için 1,4 milyar liralık üretim ve pazar hacmi de oluşturulmuş olacak. Öte yandan başvurusu kabul edilen şirketler, KOSGEB’den alacakları form ve başvuru kodu ile banka şubelerine başvuruda bulunarak kredilerini kullanacak. Kredi, başvurucuya değil, doğrudan tedarikçinin hesabına yatırılacak. Makine teçhizatın işletmeye teslimine ilişkin kontrolleri ise banka yapacak. Bu kapsamda teminat güçlüğü çeken işletmeler, Kredi Garanti Fonu’na başvurarak kefalet hizmetinden de yararlanabilecek. Program kapsamında desteklenecek ve makine ve teçhizatlar ise öyle belirlendi: Makine: En az bir parçası uygun çalıştırıcı, kumanda ve güç devreleri vasıtasıyla hareket eden muhtelif parça ve gruplardan oluşan; malzemeyi işlemeye, taşımaya veya ambalajlamaya yarayan gereçler ile tek başına kullanıldığında ulaşılan amacı sağlamak için tek bir bütünmüş gibi çalışmak üzere düzenlenen ve kontrol edilen makineler grubu. Teçhizat: Bir makineye veya muhtelif makineler grubuna monte edilmek üzere piyasaya arz edilen ve bir makinenin fonksiyonunu değiştiren, değiştirilebilir parçalar ve makine ile birlikte yeni satın alınacak makinenin işletimi için gerekli olan yazılım ve gereçler.
YATIRIM
TEŞVİKLİ YATIRIMIN YÜZDE 54’Ü İTHAL MAKİNEYE GİDİYOR TİCARET BAKANLIĞI VERİLERİNE GÖRE, OCAK-AĞUSTOS DÖNEMİNDE TÜRKİYE’DE 98,8 MİLYAR TL TUTARINDA TEŞVİK BELGELİ YATIRIM YAPILIRKEN, BU YATIRIMLAR KAPSAMINDA 12,6 MİLYAR DOLARLIK MAKİNE TEÇHİZAT İTHALATI YAPILMASI DİKKAT ÇEKİYOR.
D
ÜNYA Gazetesi’nin Ticaret Bakanlığı verilerinden derlediği verilere göre, teşvik belgeli yatırımlar kapsamında, yatırımcıların kullandıkları ithal makine ve teçhizatın bedeli, kurlardaki yükselişe bağlı olarak yatırım tutarının yarısını geçerek, Ağustos ayı itibarıyla yüzde 74,4’e kadar yükselmiş durumda. Ocak-Ağustos döneminde Türkiye’de 98 milyar 759 milyon TL tutarında teşvik belgeli yatırım yapılırken, bu yatırımlar kapsamında 12 milyar 642 milyon dolarlık makine-teçhizat ithalatı yapılmış. DÜNYA Gazetesi’nde yayımlanan habere göre, Türkiye’de yerlileşme konusunda ne kadar adım atılırsa atılsın, fiiliyatta yerli sanayicilerin bile ağırlıklı olarak ithal ürün kullanması dikkat çekiyor. Ocak-Ağustos döneminde Türkiye’de 98,8 milyar TL’lik teşvik belgeli yatırımda 12,6 milyar dolarlık makine-teçhizat ithalatı yapılması, bunun en somut kanıtı. Teşvik belgelerinin yayımlandığı ayların ortası itibarıyla Merkez Bankası döviz satış kurlarından yapılan hesaplamalar uyarınca, sekiz aylık dönemde 12,6 milyar dolarlık ithal makine teçhizatın karşılığı ise 53 milyar 324 milyon TL’ye ulaşmış durumda. Başka bir ifadeyle, teşvik belgeli yatırımların yüzde 54’ü kadar ithal makine ve teçhizat
OCAK-AĞUSTOS DÖNEMİ İTHAL MAKİNE YATIRIM PAYI DİĞER YATIRIMLARA AYRILAN PAY %46
İTHAL MAKİNEYE AYRILAN PAY %54
kullanılmış. Bir yatırım için teşvik belgesi düzenlenmiş olması yatırımın hemen gerçekleşmesi anlamına gelmiyor ancak yatırım kapsamında ithal makine teçhizata yönelik vergi muafiyetinden yararlanabilmek için önce yatırım teşvik belgesi düzenlenmesi gerekli. 2018 yılında teşvik belgeli yatırımların aylar itibarıyla incelendiğinde ise kurlarda hareketliliğin henüz yaşanmadığı yılın ilk yarısında, Şubat ayı hariç olmak üzere, ithal makinenin toplam yatırıma oranı yüzde 36,6 ile yüzde 41,1 arasında değiştiği görülüyor. Şubat ayında ise teşvik belgeli yatırımda ve ithal makinede olağanüstü artış yaşanmıştı. Bu ay 25 milyar 589 milyon liralık yatırım kapsamında 5 milyar 90 milyon dolarlık ithal makine ve teçhizat kullanımı
öngörülürken, makinenin yatırıma oranı yüzde 75’i bulmuştu. Geçtiğimiz yıl ise kurda çok hareketlilik yaşanmadığı için ithal makine-teçhizatın sabit yatırıma oranı yüzde 22,9 ile yüzde 42,1 arasında değişmişti. Yılın tamamında 174 milyar 620 milyon dolarlık yatırım kapsamında 14 milyar 291 milyon dolarlık ithal makine ve teçhizat kullanımı öngörülürken, bunun TL karşılığı belgelerin alındığı aylardaki kur seviyesine göre 52 milyar 20 milyon TL olarak hesaplanmış; makinenin yatırıma oranı ise ortalama yüzde 29,8 seviyesinde gerçekleşmişti. “İTHALATA BAĞIMLI DEĞİLİZ, KATMA DEĞERİ EN YÜKSEK İMALAT SEKTÖRÜYÜZ” Öte yandan, Makine İhracatçıları Birliği Kutlu
Karavelioğlu da DÜNYA Gazetesi’nde yayımlanan röportajında ithal makine kullanımının yüksekliğine işaret ederek, “İlk sekiz ayda 12,6 milyar dolarlık makine ithal edilmiş, yazık. Yıkama kurutma, klima, soğutma, gıda, kazanlar, tarım makinelerimiz pozitif veriyor. Motorlarda, tekstil makineleri ve rulmanlarda hak ettiğimiz yerde değiliz henüz. İthalatın büyük kısmının yapıldığı büro makineleri ile kâğıt ve matbaa makinelerinde ise zayıfız. İthalata bağımlı deniliyor bizim sektör için, tam tersi. Katma değeri en yüksek imalat sektörüyüz” değerlendirmesinde bulunuyor. Öte yandan, dünya makine ihracatı halen 2 trilyon doların üzerinde seyrediyor ve bunun yarıdan fazlasını Çin, Almanya, ABD, Japonya ve İtalya üstleniyor. Küresel makine ticaretinde Türkiye ise ithalatta 22’nci, ihracatta 29’uncu sırada bulunuyor. 2001’den beri yaşanılan üç krize rağmen, ortalamada her yıl yüzde 15 ihracat artışı sağlayan Türkiye, 16 yılda makine ihracatını dokuza katlamış durumda. Bu yılın ilk sekiz ayında da yüzde 20 artışla 11,5 milyar dolara ulaşıldı. Dünya makine ihracatı ortalama yüzde 10 artarken, Türkiye’nin Makinecileri son üç yılda yüzde 20 artış gerçekleştiriyor ve bunun en az yarısının değer artışından geliyor olması önem arz ediyor. 35 • EYLÜL 2018
YATIRIM
İHRACATÇI ENDEKSİ TIMEX YAYINDA BORSA İSTANBUL (BİST), TÜRKİYE İHRACATÇILAR MECLİSİ (TİM) İÇİN 14 EYLÜL’DEN BAŞLAYARAK TİM İHRACAT ENDEKSİ’Nİ (TIMEX) HESAPLAMAYA BAŞLADI. TIMEX, HALKA AÇIK PİYASA DEĞERİ BELİRLİ BİR DÜZEYİN ÜZERİNDE VE TİM TARAFINDAN HER YIL AÇIKLANAN İLK 1000 İHRACATÇI ARAŞTIRMASI İÇİNDE OLAN FİRMALARDAN OLUŞURKEN, YATIRIMCILAR İÇİN DE ÖNEMLİ BİR GETİRİ ARACI OLARAK DEĞERLENDİRİLİYOR.
B
orsa İstanbul (BİST) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) işbirliği ile hesaplanmaya başlanılan TIMEX, Borsa İstanbul’da işlem gören ve TİM tarafından ilan edilen “TİM İlk 1000 İhracatçı Araştırması” içerisinde yer alan veya yıllık finansal raporlarındaki ihracat tutarı söz konusu listenin son sırasında yer alan şirketin ihracat tutarından yüksek olan şirketlerin paylarının fiyat ve getiri performanslarının ölçülmesi amacıyla oluşturuluyor. Endeksin sahibi TİM iken hesaplayıcısı ise 30 yılı aşkın endeks hesaplama tecrübesi ve yenilenen altyapısı ile endeksin oluşturulmasında
danışmanlık ve hesaplama hizmeti sunan BİST tarafından gerçekleştiriliyor. Endeksin fiyat ve getiri versiyonları, TL, dolar ve euro bazında olmak üzere 1 Şubat 2013 tarihinden itibaren kapanış verileriyle hesaplanırken (başlangıç değeri 1000), 14 Eylül tarihinden itibaren TL fiyat versiyonu gün içinde 10 saniye aralıklarla, diğer versiyonları da gün sonunda bir kez hesaplanıyor ve yayınlanıyor. Endekste yüzde 10 ağırlık sınırlaması uygulanırken, Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarının ilk iş günlerinde endeks içindeki ağırlıklar en yüksek yüzde 10 olacak şekilde yeniden düzenlenecek. Ayrıca her
TIMEX FİYAT TL GRAFİĞİ (2013-2018)
TIMEX ENDEKSİNE NASIL DÂHİL OLUNABİLİR Temel olarak bir firmanın ihracat endeksine dâhil olabilmesi için, TİM’in ilk bin ihracatçı listesinde ve Borsa İstanbul içerisindeki yıldız ya da ana pazarda olmasını gerekiyor. Doğrudan değil başka firma üzerinden ihracat yapan firmalar ise ilk 1000 içerisinde olmalarıyla endekse dâhil olabilecek. Ayrıca, endekse girebilecek şirketlerin fiili dolaşımdaki paylarının piyasa değerinin üç aylık ortalamasının 50 milyon TL üzerinde olmasını da gerekiyor. Halen bu şartları sağlayan 55 ihracatçı firma TIMEX’e dâhil olmuş durumda.
iş günü sonunda ağırlıklar kontrol edilerek, ağırlığı yüzde 13’ü geçen en az bir pay olması durumunda dönem başı beklenmeden ağırlıklar yüzde 10’a çekilecek. Halka arz edilerek BİST’de
işlem görmeye başlayacak şirketlerden endeks kurallarında belirlenen şartları sağlayanlar da işlem görmeye başladıkları gün endekse dâhil edilecek.
TIMEX NEYİ AMAÇLIYOR? • Yatırımcılara, ihracat yapan firmaların mali performanslarını göstermek, • İhracatçılara daha çok yatırımın yönelmesini sağlamak, • Özelde TİM İlk 1000 İhracatçı Araştırması içerisindeki firmalarının, genelde ise tüm ihracatçı firmaların halka arzının teşvik edilmesini sağlamak, • Borsa İstanbul’un derinliğinin artırılmasını sağlamak.
Kaynak: TİM • 36
İHRACATÇI ENDEKSİ TIMEX YAYINDA
5 EKİM TARİHLİ TIMEX ENDEKS GRAFİĞİ
Kaynak: TİM
Fiili dolaşımdaki paylarının piyasa değeri 50 milyon TL ve üstü şirketlerin paylarının dahil edildiği endekste 14 Eylül tarihi itibarıyla 55 şirket yer alıyor. TIMEX’İN GETİRİSİ YÜKSEK BİST’in pay piyasalarında 300’den fazla endeks
bulunuyor. TIMEX ise BİST tarafından yayınlanan diğer endekslerden çok daha yüksek bir getiriye sahip. Örneğin, eğer 2013’te bir yatırımcı TIMEX’e yatırım yapmış olsaydı, yüzde 160 getiri sağlayacaktı. Bu tablonun, önümüzdeki dönemde, ihracata ve ihracatçı firmalara olan ilgiyi
TIMEX GETİRİ TL GRAFİĞİ (2013-2018)
artıracağı da öngörülüyor. Çünkü ihracatçı şirketler, ülke ekonomisinin büyümesinde önemli bir paya sahipler ve yatırımcılar için cazip yatırım araçları olmaya devam ediyorlar. TIMEX ile ilgili ayrıntılı bilgi ve endeks değerler tablosu için TİM’in resmi İnternet sitesi ziyaret edilebilir.
TİM YÖNETİM KURULU BAŞKANI İSMAİL GÜLLE: “TIMEX ENDEKSİ 2013 YILINDA HAYATA GEÇİRİLMİŞ OLSAYDI, BIST100, BIST SINAİ, BISTMAL GİBİ ENDEKSLERİ GERİDE BIRAKAN, YÜZDE 160 GETİRİSİ OLAN BİR ENDEKS OLACAKTI.”
Kaynak: TİM 37 • EYLÜL 2018
OAİB’DEN
OAİB BAŞKANLARI ÇORUM’DAYDI ORTA ANADOLU İHRACATÇI BIRLIKLERI (OAİB) GENEL SEKRETERLIĞI BÜNYESINDE FAALIYET GÖSTEREN İHRACATÇI BIRLIKLERI BAŞKANLARI TARAFINDAN ÇORUM’DA BIR “İSTIŞARE TOPLANTISI” DÜZENLENDI.
14
Ağustos’ta Çorum Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ÇOSİAD) işbirliği ile Çorum Organize Sanayi Bölgesi Teknopark’ta düzenlenen toplantıya OAİB’den Ankara Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Ceceli, İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet
• 38
Şanal, Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Uysallı, Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Ata, Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Yılmaz ile OAİB Genel Sekreteri Özkan Aydın katıldı.
Toplantıya, Çorum’da bulunan sanayici ve ihracatçılar da yoğun ilgi gösterdi. ÇOSİAD Başkanı Hayri Şamlı’nın konuşmasıyla başlayan toplantıda OAİB İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Başkanları birer konuşma yaparak katılımcıların sorularını cevaplarken, Eximbank Ekonomi Danışmanı Ali Orhan Yalçınkaya ise dünya ve Türkiye ekonomisi ile ilgili sunum gerçekleştirdi. Toplantının ikinci bölümünde
Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz’in moderatörlüğünde “Dünyanın Merkezinden Ekonomiye Bakış” başlıklı bir panel düzenlendi. Panelde, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar, DÜNYA Gazetesi Ekonomi Editörü Hakan Güldağ ile DÜNYA Gazetesi yazarı Ferit Parlak, gündemdeki ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.
OAİB’DEN
OAİB HEYETİ KONYALI SANAYİCİLERLE BULUŞTU
O
rta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) Koordinatör Başkanı ve Ankara Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Ceceli başkanlığındaki OAİB Heyeti, Konya’da ihracatın arttırılmasına yönelik işbirliği imkanlarını görüşmek üzere Konya Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk
Öztürk, Konya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çevik ve Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Memiş Kütükçü’yü makamlarında ziyaret etti. Ziyaretlere, OAİB Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Orta Anadolu Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı A. Tahsin Ata, Orta
Anadolu Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Uysallı, Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sevda Kayhan Yılmaz, Orta Anadolu Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Abdullah Kara, Orta Anadolu Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Tosunoğlu, Orta Anadolu Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve TİM Delegesi Ahmet Arısı ile OAİB Genel Sekreteri Özkan Aydın da katıldı.
İSİB, ULUSLARARASI SPONSORLUKLARINA DEVAM EDİYOR
G
eçtiğimiz Haziran ayında faaliyetlerine başlayan ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 120 üyesi bulunan ASHRAE Güney Afrika Chapter’ın resmi açılış töreni, 27 Temmuz’da ülkenin başkenti Johannesburg’da gerçekleştirilirken, İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) de açılış törenini sponsorlukla destekledi ve İSİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeki Poyraz katılımcılara hitaben bir konuşma gerçekleştirdi. Poyraz, konuşmasında, ASHRAE’nin önemi ve Güney Afrika’da bu organizasyonun
sektörün gelişimine sağlayacağı katkılardan bahsederken, ayrıca Türkiye’de iklimlendirme sektörünün geldiği durum hakkında da katılımcıları bilgilendirdi. Etkinliğe, AHSRAE üyeleriyle birlikte Güney Afrika’da iklimlendirme sektörünün
önde gelen birçok kurumunun temsilcisi de katılırken, 23-26 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşen ikili iş görüşmelerinde ise Güney Afrika’da kurulu bulunan iklimlendirme sektöründe etkin kurumların temsilcilerine Türkiye’de iklimlendirme sektörü hakkında
bilgiler verildi ve olası işbirlikleri hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Bu kapsamda gerçekleşen ikili iş görüşmelerine Consulting Engineers of South Africa, The Council for Scientific and Industrial Research, Engineering Council of South Africa, Construction Industry Development Board, South African Institue of Refrigeration and Airconditioning, Green Building Council of South Africa, South African Institute of Mechanical Engineers, South African Refrigerated Distribution Association ile The University of Pretoria katıldı. 39 • EYLÜL 2018
VİTRİN
BAYKON’DAN KUVVET ÖLÇÜMÜ İÇİN YENİ UFUKLAR BX30 PLUS / BX30D PLUS BAYKON, BX30 İNDİKATÖR AİLESİNİN YENİ ÜYELERİ BX30 PLUS / BX30D PLUS PANEL TİPİ GELİŞMİŞ TARTIM İNDİKATÖRLERİNİ, PROSES KONTROL, AĞIRLIK / KUVVET KONTROLÜ, BASİT DOLUM, ÜRÜN SINIFLANDIRMA, TARTIM VE KUVVET ÖLÇÜMÜ UYGULAMALARI İÇİN ENDÜSTRİNİN HİZMETİNE SUNUYOR.
B
X30 Plus / BX30D Plus indikatörler, en son teknolojik gelişmeler dikkate alınarak, yüksek ölçüm ve haberleşme hızı, çeşitli arayüz seçenekleri ile endüstriyel tartım uygulamalarının tüm gereksinimlerini karşılayacak ve analog veya dijital yük hücreleri ile kullanılabilecek şekilde tasarlandı. BX30Plus’ta standart data çıkışları Ethernet, USB, RS232C, RS485 ve RS422 ile kullanıcılara ek bir maliyet getirmeden geniş arayüz seçim imkanı sağlarken, bilgilerin yedeklenmesi amacıyla kullanılacak SD kart yuvası da standart olarak sunuluyor. İndikatörler, 22 mm boyunda altı dijitlik ağırlık göstergesi, 8 mm boyunda 16 dijitlik alfa numerik bilgi göstergesi olan parlak, geniş açılı ve çok renkli LCD ekran ile donatılmış. Altı farklı kullanım dili, tartımın grafiksel gösterimi, üzerlerindeki sembollerden fonksiyonları kolayca anlaşılabilen tuşlara ek alfa nümerik tuş takımı, operatörü uyarmak veya bilgi vermek amacıyla ekran renginin değişmesi gibi özellikler, indikatörün kurulumu ve kullanımını çok kolaylaştırıyor. BX30 Plus ve BX30D Plus, kontrol tartımı (checkweighing), sınıflandırma, dolum ve tepe tutma gibi özel uygulamalarla birlikte, bu
uygulamalarda tartım sürecinin aşamalarını ekran rengini değiştirerek, grafikle ve sesle operatöre bildiren SmartAPP özelliğine de sahip. BX30Plus indikatörün giriş hassasiyeti, kuvvet ölçümü uygulamalarında -125 mV/+125 mV ölçüm aralığına otomatik olarak ayarlanırken, 10 adede kadar tepe değeri yakalayan tepe tutma uygulaması, tepe tutma testlerinde BX30 Plus’a büyük bir üstünlük sağlıyor. BX30 Plus/BX30D Plus indikatörler, ayrıca, ticari tartım uygulamalarında, tek kademeli, çok kademeli, çok bölüntülü olmak üzere 10 bin taksimata kadar EN45501 ve OIML R76 onaylı. Endüstriyel uygulamalarda ise 300 bin taksimata kadar kullanılabiliyor. Yine tartı birimi gram, kilogram, lb, klb, N, kN veya hiçbiri olarak ayarlanabiliyor. İndikatörlerin dört adet dijital girişi, beş adet de dijital çıkışı var. Basit tartım işlemlerinde dijital girişler, sıfırlama, dara alma, silme, çıktı alma,
ekrandaki değeri tutma gibi fonksiyonlar için dijital çıkışlar da serbest kesme değerleri olarak belli bir bölgeye veya eşik değere göre tanımlanarak kullanılabiliyor. SmartAPP uygulamalarından biri seçildiğinde, dijital giriş ve çıkışlar, seçilen SmartAPP uygulaması için girilmiş olan değerlere göre otomatik olarak ayarlanırken, BX30 Plus ve BX30D Plus indikatörleri, her biri 500 kayıt kapasiteli olmak üzere iki çeşit tanım bilgisinin, dara değerinin ve kesme değerinin (her kayda beş farklı kesme değeri olarak) girilebileceği dört adet belleğe sahip bulunuyor. İndikatörlerin, sahip oldukları fieldbus tipine, analog çıkış, dijital giriş/çıkış konfigürasyonlarına bağlı olarak değişik varyantları da sunulurken, varyant modeller, Profibus, Profinet, Modbus RTU, Modbus TCP, Ethernet IP, EtherCat, Canopen, CC-Link, CC-Link IE, Powerlink gibi endüstride en çok kullanılan fieldbus tiplerini destekliyor.
Dijital giriş ve çıkışlar, bir PLC tarafından Remote I/O olarak kontrol edilebilirken, hızlı analog çıkış, uzun zaman kararlılığına ve 15 bit yüksek çözünürlüğe sahip bulunuyor. İndikatörler, ayrıca, tek satırlı, çok satırlı, barkod da içeren EPL formatı dâhil olmak üzere beş farklı formatta etiket bastırabiliyor. Menüyle yönlendirilen kalibrasyon, çok noktalı kalibrasyon, test ağırlığı kullanmadan yapılan elektronik kalibrasyon, sıfır ve kazanç ayarı özellikleri operatöre kolaylık ve zaman tasarrufu sağlarken, elektronik kalibrasyon, yüklü ve ağır tank tartı sistemlerinin boşaltılmadan kalibrasyonunun yapılmasında kullanılan çok etkili bir özellik olara dikkat çekiyor. Bilindiği üzere, dolu olan tank veya silo tartım sistemlerinin kazanç ayarlarının boşaltılmadan, istenildiği zaman yapılabilmesi büyük servis kolaylığı da sağlıyor. BX30 Plus ve BX30D Plus tipi indikatörler, IP67 ön panel korumalı paslanmaz çelik ön paneli, alüminyum gövdesi ve paslanmaz çelikten arka paneli ile ıslak, hijyenik ve zorlu endüstriyel koşullarda kullanılmaya uygunken, indikatörlerin arka panelinde bulunan vidalı arayüz terminalleri, vibrasyonlu ve mobil uygulamalarda bile kablolar gevşemeden güvenli çalışma imkânı sağlıyor. 41 • EYLÜL 2018
VİTRİN
DİRİNLER’DEN “MİLLİ” DEVRİM 1952 YILINDAN BU YANA TAKIM TEZGÂHI VE PRES İMALATI YAPAN DİRİNLER, DRİNNS MARKASI İLE ÜRETTİĞİ YER ALTI TORNA TEZGÂHIYLA, RAYLI SİSTEM TEKERLEK BAKIMLARINDA ÖNEMLİ BİR ZAMAN TASARRUFUNA İMKÂN SAĞLIYOR. ESKİ SİSTEMDE, YALNIZCA TEK VAGONUN TEKERLEK BAKIMI 20 KİŞİNİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞMASIYLA BİR AY SÜRERKEN YENİ TORNA TEZGÂHIYLA BU SÜRE İKİ KİŞİYLE 10 DAKİKADA TAMAMLANACAK.
D
irinler Sanayi Makinaları ve Endüstri Yönetim Kurulu Üyesi Nihan Dirin, küresel ekonomi kurallarının çok hızlı şekilde değiştiği bir dönemde, Türkiye’nin güçlü makine üreticilerinden biri olarak “Yerli ve Milli” üretime daha fazla önem vererek çalıştıklarını söylerken, “Fırtınalara karşı hendek kazıp saklanmak yerine cesur adımlar atmalıyız. Ürettiğimiz yer altı torna tezgâhı bu cesur adımın göstergesidir. Dünyada az sayıda ülkenin ürettiği bu makine ile Türkiye artık raylı sistemlerin bakımında en üst sıraya çıktı” diyor. Raylı sistemlerde metro ve tramvayların tekerleklerinin belli zamanlarda tornadan geçirilmesi gerektiğini söyleyen Dirin, “Tornalama işlemi konforlu yolculuk, enerji tasarrufu ve en önemlisi raylı sistemin güvenliği için şarttır. Eski sistemlerde, tek bir vagonun tekerleklerin sökülüp tornalanması vardiyalı gece gündüz çalışılarak en az bir ay sürüyordu. Üstelik bu işlem için tek sette 20 kişi çalışıyordu. Biz ise tekerlekleri söküp torna tezgâhında işlemektense yer altı torna tezgâhıyla yerin 2,5 metre altında bir havuza gömerek işlemin uygulanmasını seçtik. Geliştirilen özel yazılım, hangi tekerleğin nasıl ve ne kadar tornalayacağını biliyor. Hangi
ülke, hangi raylı sistem, hangi çapta tekerlek olursa olsun sistem bunu hesaplayıp otomatik ayarlıyor” diyor. BİR AYLIK İŞİ 10 DAKİKADA YAPIYOR Yeni sistemin günümüzde çok az firma tarafından üretilebildiğini, Türkiye’de ise bu sistemin en gelişmiş halini üretmenin gururunu yaşadıklarını söyleyen Nihan Dirin, “Yer altı torna tezgâhıyla bir vagon 10 dakikada tornadan geçiriliyor, yarım saat içinde de kontrolleri yapılarak raylı sistem devreye alınıyor. Trenin seferden alıkonulmasıyla yaşanan yolcu kaybı, işçi kaybı gibi maliyetleri de en aza indirebiliyoruz. Tüm bunlar
raylı sistemleri işleten devletlerin, yerel yönetimlerin otomatik olarak tasarruf yapmasını sağlıyor” değerlendirmesinde bulunuyor. TÜRK MÜHENDİSLERİN BAŞARISI Küresel raylı sistem teknolojilerindeki en önemli maliyetin tekerlek bakımından oluştuğunu ifade eden Nihan Dirin, “Bu geleceğin projesidir, dünyada bu sistemi üreten başka firmalar da var ve bu torna tezgâhlarını Türkiye çok daha yüksek fiyatlara alıp kullanmak zorunda kalıyordu. ‘Biz neden yapmayalım?’ diyerek yola çıktık. Türk makine mühendisleri olarak her şeyi yaparız ve buna inanmamız lazım. Biz inandık ve
başardık. Yeni sistem, küresel sektördeki oyuncuları değiştireceği gibi Türkiye’ye rekabet üstünlüğünü de sağlayacak. Ürettiğimiz yerli tezgâhımız hem ülkemizde hem de dünyada kullanılacak” diyor. MAKTEK FUARI’NDA GÖRÜCÜYE ÇIKTI Diğer yandan, Yer altı Torna Tezgâhı, 2 Ekim’de İstanbul’da kapılarını açan Maktek Avrasya Fuarı’nda ilk kez sektörün karşısına çıkarken, Dirinler Sanayi Makinaları ve Endüstri Yönetim Kurulu Üyesi Nihan Dirin, “Fuar süresinde dünyanın dört bir yanından raylı sistem yöneticilerini standımızda ağırlayıp yeni makinemizi tanıttık” dedi. 43 • EYLÜL 2018
Kuzey Ren-Vestfalya’da Yeni Yatırım Fırsatları Avrupa’daki Yatırım Merkeziniz Bir bölgeyi güçlü bir yatırım merkezi yapan en önemli şey; ekonomik güç, altyapı ve kültürel yaşam gibi faktörlerin mükemmel etkileşimidir. Bu bakımdan Kuzey Ren-Vestfalya birçok açıdan eşsizdir. Almanya’nın bu en kalabalık nüfusa sahip olan eyaletinin size sunduğu sayısız imkân ve koşullardan faydalanın. Hangi sektör veya proje için olursa olsun, yeni fırsatlar için ideal yatırım ortamını burada bulacaksınız. Yaklaşık 20.000 yabancı şirket tercihini metropol bölge Kuzey Ren-Vestfalya lehine kullandı. Bizimle iletişime geçin ve sizi de memnuniyetle bilgilendirelim. Bir One-Stop-Acentesi olarak yatırım projelerinizde size destek veriyoruz: www.nrwinvest.com
VİTRİN
AŞKLA YAPILAN TASARIM ÖDÜLLE BULUŞTU PRESTİJLİ TASARIM YARIŞMASI AUTOMOTIVE BRAND CONTEST’İN TARİHİNDE İLK KEZ BİR İŞ MAKİNESİ ÖDÜL KAZANDI VE HİDROMEK’İN ULUSAL VE ULUSLARARASI TASARIM ÖDÜLLERİNİN SAYISI 15’E YÜKSELDİ.
H
İDROMEK, uluslararası arenada kazandığı yeni başarısıyla iş makineleri sektöründe bir ilke imza attı. Dünyanın en prestijli tasarım yarışmalarından Automotive Brand Contest’te, lastikli yükleyici ürün grubundan HMK 640WL ile ödül kazanan HİDROMEK, bu ödülü alan ilk seri imalat iş makinesi üreticisi oldu ve sahip olduğu ulusal ve uluslararası tasarım ödüllerinin sayısını 15’e yükseltti. Bu yıl kuruluşunun 40’ıncı yıldönümünü kutlayan ve dünyanın en büyük 50 iş makinesi üreticisi arasında yer alan
HİDROMEK’e ait 43 binin üzerinde iş makinesi 100’den fazla ülkede çalışıyor. Üretiminin her aşamasında Ar-Ge, tasarım, teknoloji ve inovasyonla iç içe olan HİDROMEK, kurduğu Tasarım Stüdyosu sayesinde yenilikçi tasarıma sahip iş makineleri ile küresel piyasada öne çıkıyor. Bugüne kadar Red Dot Best of the Best, If Design, German Design ve Good Design gibi uluslararası ödüller de dahil olmak üzere toplam 14 adet tasarım ödülünün sahibi olan HİDROMEK, Alman Tasarım Konseyi’nin düzenlediği ve bu yıl yedincisi gerçekleştirilen Automotive Brand Contest’te
de ödül alarak yeni bir başarıyla uluslararası arenada adından söz ettirmeye devam etti. HMK 640 WL YÜKSEK VERİMLİLİK SUNUYOR HİDROMEK Tasarım Stüdyo Müdürü Hakan Telışık, Alman Tasarım Konseyi’nce düzenlenen ve aday olarak gösterildikleri Automotive Brand Contest 2018’de, HMK 640WL ile ödül kazanmalarının ardından yaptığı açıklamada, “Bugüne kadar bu ödülü kazanan bir iş makinesi imalatçısı bulunmuyordu. Türkiye’nin sayılı taşıt tasarım stüdyolarından
biri olan HİDROMEK Tasarım Stüdyosu’nda geliştirdiğimiz HİDROMEK Design imzalı ürünler, tasarım konusundaki kalite ve yenilikçi iddiasını bu ödülle bir kez daha tescillemiş oldu. Bu ödül, otomotiv firmaları arasında tasarım kalitemizin tescillenmiş olması açısından oldukça büyük önem taşıyor” değerlendirmesinde bulunuyor. HİDROMEK’in ödül kazandığı HMK 640WL lastik tekerlekli yükleyici, taş ocağı işletmeciliği, çakıl, madencilik ve beton santralleri çalışmaları gibi uygulamalarda üretkenlik ve yüksek verimlilik sunuyor.
45 • EYLÜL 2018
KAPAK
Makinelerin PLastikle Şovu • 46
PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ
KOLAY İŞLENEBİLEN, İKLİM ŞARTLARINA METALLERDEN DAHA FAZLA DAYANIKLILIK GÖSTEREN VE ÇOK UCUZA MAL EDİLEBİLEN PLASTİKLER, MODERN DÜNYADA GÖZÜN ALABİLDİĞİ HER YERDE KULLANILIYOR. BU PLASTİK MAMULLERİ ÜRETEN PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖRÜ KÜRESEL ÖLÇEKTE 50 MİLYAR DOLARLIK BİR EKONOMİK HACİM YARATIRKEN, TÜRKİYE’DEKİ SEKTÖR, İTHAL MAKİNE BAĞIMLILIĞINI KIRMA YOLUNDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATMAYA DEVAM EDİYOR VE DÜNYA SIRALAMASINDA 169 MİLYON DOLARLIK İHRACATLA 21’İNCİ SIRADA BULUNUYOR.
47 • EYLÜL 2018
KAPAK
İ
nsanoğlu, tarihin ilk çağlarından itibaren doğal ürünlerde bulunmayan yararlar sağlayacak malzemeler geliştirmek için çabalıyor. Plastik malzemelerin gelişimi de plastiğin özelliklerine sahip sakız ve şellak gibi doğal malzemelerin kullanımıyla başladı ve ardından kauçuk, nitroselülöz, kolajen, galalit gibi kimyasal olarak değiştirilmiş doğal malzemelerin gelişimiyle devam etti. Günümüzde modern plastikler olarak tanıdığımız tamamen sentetik malzemelerin ise 100 yıllık bir tarihi geçmişi var. Plastikler, tıpkı ahşap, kâğıt veya yün gibi organik kökenlidir ve plastik üretiminde kullanılan selüloz, kömür, doğal gaz, tuz ve tabii ki ham petrol gibi ham maddeler de doğal ürünlerdir. Plastik, küçük moleküllü polimerlerin birleştirilerek polimerize edilmesi ve
• 48
böylelikle büyük moleküllü polimerlerin oluşması, bu polimerlerin ise birçok katkı maddeleri ilave edilmesiyle oluşur. Kolay işlenebilen, iklim şartlarına metallerden daha fazla dayanıklılık gösteren ve çok ucuza mal edilebilen plastik, endüstrinin pek çok alanında kullanılır. Modern dünyada gözün alabildiği her yerde plastikler vardır. Giydiğimiz kıyafetlerden tutun da yaşadığımız evlerden, kullandığımız otomobillere kadar her yerde plastikleri görebiliriz. Çocuklarımızın oyuncaklarında, televizyonlarımızda, kullandığımız bilgisayarlarda ve her gün kullandığınız diş fırçasında bile yüksek oranda plastik kullanımı söz konusudur. Bu anlamda plastiklerin, günümüzün ihtiyaçları ile çevreye dair kaygılar arasındaki dengenin sağlanmasını mümkün kıldığı için, bugün olduğu
PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ
2016-2017 DÖNEMİNDE TÜRKİYE’NİN PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR) SIRA NO
ÜLKE
2016
2017
1
RUSYA
8,3
11,8
2
İRAN
12,1
11,0
-9,1
3
CEZAYİR
6,6
9,6
45,4
4
ALMANYA
7,2
7,8
8,3
5
BULGARİSTAN
5,0
6,1
22,0
6
ROMANYA
4,4
6,0
36,3
7
IRAK
2,6
4,8
84,6
8
ÖZBEKİSTAN
2,6
4,7
80,7
9
GÜNEY AFRİKA
3,1
4,6
48,4
10
İSPANYA DİĞER TOPLAM
DEĞİŞİM (%) 42,1
1,6
4,3
168,7
92,5
98,3
6,3
146,0
169,0
15,7
Kaynak: TÜİK
gibi gelecekte de tercih edilen bir malzeme olmayı sürdüreceğini söyleyebiliriz. MUCİZEVİ MALZEME: PLASTİKLER “Plastik” terimi, Yunancada döküme uygun anlamındaki “plastikos” ve dökme anlamındaki “plastos” kelimesinden türetilmiş. Bu açıdan, plastik kelimesi, malzemenin üretim sırasında
dökülebilirliği veya yoğrulabilirliği sayesinde kalıplanmasına, basılmasına yahut film, lif, tabak, tüp, şişe, kutu ve daha birçok şekle sokulabilmesine yapılan bir göndermeyi de içeriyor. Günümüzde, iki yaygın plastik malzeme kategorisi bulunuyor: Termoplastikler ve termosetler. Termoplastikler ısıtılarak yeni ürünler elde edilebilir; bu kategorideki
SEKTÖRÜN 2018 HEDEFİ YÜZDE 11 BÜYÜME Bu yılın Ocak-Ağustos döneminde Türkiye plastik ve kauçuk işleme makineleri üretimi 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 16 artarak, 286 milyon dolar seviyesinde gerçekleşirken, aynı trendin sürmesi halinde ise yılsonunda üretimin 573 milyon dolara çıkması ve 2017’ye göre yüzde 11 artması bekleniyor. Benzer şekilde, sektör ihracatı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25,4 artışla, 133 milyon dolar olarak gerçekleşirken, bu yılın Ocak-Ağustos döneminde plastik ve kauçuk işleme makineleri ithalatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,4 artışla, 437 milyon dolar oldu. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde 375,4 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilmişti. Plastik ham madde, plastik mamul ile kauçuk ihracat ve ithalatının da dâhil edildiği toplam Türk plastik sektörünün Ocak-Ağustos dönemi dış ticareti ise yüzde 9,2 artışla 17 milyar 667 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde ihracat yüzde 13,9 artışla 5 milyar 937 milyon dolar olurken, ithalat ise yüzde 6,9 artışla 11 milyar 730 milyon dolar olarak kaydedildi.
49 • EYLÜL 2018
KAPAK
bitmiş ürünler tekrar ısıtıldığında plastik yumuşayacak ve tekrar eriyik hale gelecektir. Termoset plastikleri ise sıvı haldeyken bir şekle kavuştuktan sonra katı durumda kalırlar ve termoplastikler gibi yeniden eritilemezler. Bununla birlikte plastik
endüstrisinde polivinilklorür (PVC), poliüretanlar, polistirenler, polietilen türevleri, poliolefinler, florlu polimerler, epoksi reçineler, elastomerler, mühendislik plastikleri, biyobozunur plastikler ve biyobazlı plastikler gibi onlarca kategoride plastik türevi
2016-2017 DÖNEMİNDE TÜRKİYE’NİN PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR) SIRA NO
DEĞİŞİM (%)
ÜLKE
2016
2017
1
ÇİN
146,3
157,2
2
ALMANYA
116,3
122,5
5,3
3
İTALYA
107,7
89,5
-16,9
7,4
4
AVUSTURYA
35,3
52,8
49,5
5
JAPONYA
48,8
38,6
-20,9
6
TAYVAN
28,7
25,8
-10,1
7
İSVİÇRE
11,6
16,3
40,5
8
ABD
9,5
10,0
5,2
12,3
9,8
-20,3
2,1
8,1
285,7
62,1
52,6
-15,4
580,7
583,1
0,4
9
GÜNEY KORE
10
TAYLAND DİĞER TOPLAM
Kaynak: TÜİK • 50
kullanılmaya devam ediliyor. Çoğu plastik maddenin sahip olduğu nispeten düşük yoğunluk, bitmiş ürünlerin de hafif olacağı anlamına geliyor. Plastikler, aynı zamanda mükemmel ısı ve elektrik yalıtımı da sağlıyor. Buna rağmen kimi plastikler,
gerektiğinde elektrik iletkenleri olarak da kullanılabilirken, plastikler başka maddelere zarar veren birçok maddenin yol açacağı aşınmaya karşı dirençli olmasıyla dikkat çekiyor. Hatta şeffaf plastikler optik cihazlarda bile kullanılabiliyor. Kalıplara dökülerek
PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ
kolayca kompleks şekil ve form alabilmeleri ise plastiklerin farklı malzeme ve işlevlerle entegrasyon olanağını artırıyor. Bir plastiğin fiziksel özelliklerinin istenen şartları karşılamaması durumunda, güçlendirici dolgular, renkler, köpükleştirici maddeler, alev geciktiriciler, plastikleştiriciler eklenerek malzemenin özellikleri uygulamanın gereklerini karşılayacak düzeye getirilebiliyor. PARKESİNDEN POLİETİLENE İLERLEYEN DEVRİM Bilinen ilk plastik, İngiliz mucit Alexander Parkes’ın 1855’te icat ettiği ve “Parkesin” adını verdiği, nitrik ve sülfürik asitlerde çözünen ve bitkisel yağ ile karıştırılan pamuklu iplerden oluşuyordu. Plastik sektörünün dönüm
noktası ise Leo Baekeland’ın 1907 yılında ilk gerçek sentetik seri üretim plastiği, yani bakalit maddesini yaratmasıyla gerçekleşmiştir. Parkesin, 1862’de Londra’da düzenlenen Büyük Fuar’da sergilenince, o dönemde kalıpla şekil verilecek malzemelerde kullanılan ve maliyeti son derece yüksek olan kauçuğun yerini hızla aldı. Madalya, düğme, tarak, bıçak sapı, kart kutusu, kitap kılıfı, kalemlik gibi çok sayıda ve gerekli eşyaların yapımını hem kolay hem de kaliteli hale getiren parkesinin ardından gelen adım ise hayvan hakları savunucularının baskılarıyla şekillenen önemli bir aşamaydı. 19’uncu yüzyıl sonlarında ABD’de bilardo çok popüler olmaya başlamıştı ve kullanılan fildişinden yapılan bilardo
SEKTÖRE YATIRIMLAR ARTIYOR PAGEV’in yayımladığı “Türkiye Plastik Sektör İzleme Raporu 2018/6 Aylık” başlıklı çalışmaya göre, Türk plastik sektöründe 2013-2017 yıllarını kapsayan son beş yıllık dönemde, yılda ortalama 850 milyon dolarlık makine ve teçhizat yatırımı gerçekleşmiş durumda. Toplam yatırımın yüzde 36’sını presler ve diğer makineler oluştururken, yüzde 22’sini enjeksiyon, yüzde 18’ini ekstrüzyon, yüzde 5’ini termoform, yüzde 2’sini şişirme makineleri ve yüzde 17’sini de aksam ve parçalar oluşturmuş. Aynı rapora göre, plastik sektöründe makine teçhizat yatırımları bu yılın Ocak-Haziran döneminde ise 526 milyon dolar olarak gerçekleşirken, aynı trendle sürmesi halinde makine teçhizat yatırımının 2018 yılı sonunda 1 milyar 53 milyon dolara çıkacağı ve 2017 yılına kıyasla yüzde 13 artacağı tahmin ediliyor. Bu yılın Ocak-Haziran döneminde plastik sektörüne gerçekleşen 526 milyon dolarlık yatırımın yüzde 19’unu enjeksiyon makineleri oluştururken, ekstrüzyon makineleri yüzde 16, presler ve diğer makineler yüzde 40, aksam ve parçalar ise yüzde 17’lik bir paya sahip bulunuyor. Şişirme ve termoform makineleri de toplam yatırımdan sırasıyla yüzde 2 ve yüzde 6 pay almış durumda.
51 • EYLÜL 2018
KAPAK PAGDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI SELÇUK GÜLSÜN: “YERLİ MAKİNE ÜRETİMİ BELLİ BİR NOKTADA SIKIŞIP KALMIŞ DURUMDA. TÜRKİYE’YE YILDA ORTALAMA 2 BİN 500, 3 BİN ADET ENJEKSİYON MAKİNESİ İTHAL EDİLİYOR. OYSA SEKTÖRÜMÜZDE SADECE İKİ YERLİ ENJEKSİYON MAKİNESİ ÜRETİCİSİ VAR VE BU FİRMALARIN YILLIK KAPASİTELERİ DE 250 ADET CİVARINDA.”
• 52
topları, binlerce filin katledilmesine neden oluyordu. Hayvan hakları savunucuları bu zalimliğe karşı çıkması ve fildişinin giderek artan fiyatı John Wesley Hyatt isimli mucidin esnek ama güçlü yeni bir plastik türü keşfetmesine yol açtı. Nitroselüloz, kâfur (defnegillerden bir ağaç ve bu ağacın özü) ve alkolün
karışımıyla bugün selüloit olarak bildiğimiz plastiği geliştiren Hyatt, bu yeni bir plastik türü ile bilardo topları yapmayı denedi. 15 Haziran 1869’da New York’ta buluşunu patentlendiren Hyatt, 1872’de ise ilk plastik enjeksiyon makinesini üretmiştir. Yüzde 100 plastik olarak bilinen bakalit (fenol
formaldehit) ise yine ABD’de 1907 yılında Leo Baekeland tarafından bulundu. Baekeland, kimyasallarla denemeler yaparken, basınç ve ısı kontrolü sağlayan, “Bakelizer” denilen bir aparat yaptı. Bu ekipmanla tamamen sentetik reçine icat eden Baekeland’ın bakaliti eski plastik malzemeler gibi
PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ
yeni bir şekil içinde kalıplayarak ısıtabiliyor; bakalit soğuduktan sonra ise şeklini sonsuza dek bozulmadan koruyordu ve biyolojik olarak parçalanmıyordu. Böylece bakalit, kısa bir sürede sanayinin her alanında standart bir malzeme halini aldı, hatta Dünya Savaşları sırasında ağır silah yapımında bile kullanıldı. 1932’de naylon
ve polivinil klorürün (PVC), ardından 1938’de teflonun ve nihayet 1950’de düşük basınç altında kolay elde edilebilen yüksek mukavemetli polietilen plastiklerin üretimi, endüstride plastik kullanımının giderek daha fazla artmasına neden oldu. Günümüzde plastikler, ambalajdan yapı-inşaat malzemelerine, ulaşımdan sağlığa,
ve soğutularak kalıptan çıkarılmasını içeren bir imalat yöntemi olarak tarif edilebilir. Bu metotla en küçük komponentlerden, bahçe mobilyalarına kadar çok çeşitli ebat ve kategorilerde plastik parçalar imal edilebilir. Bir plastik enjeksiyon makinesi temelde üç ana parçadan oluşur: Kapama ünitesi (mengene),
elektrik-elektronikten tarıma değin hemen her sektörde yoğun olarak kullanılmaya devam ediliyor. PLASTİK ENJEKSİYONUN AŞAMALARI Plastik enjeksiyon, basit olarak, sıcaklık yardımıyla eritilmiş plastik ham maddenin bir kalıp içine enjekte edilerek şekillendirilmesi
2016-2017 DÖNEMİNDE TÜRKİYE’NİN PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ İHRACATI (MİLYON DOLAR) GTİP
Kaynak: TÜİK
GTİP TANIMI
2016
2017
847710
ENJEKSİYON MAKİNELERİ
11,3
12,3
8,8
847720
EKSTRÜZYON MAKİNELERİ
35,3
34,3
-2,8
847730
ŞİŞİRME MAKİNELERİ
0,4
1,9
375,0
847740
TERMOFORMING MAKİNELERİ
18,7
24,0
28,3
847751 847759 847780
PRESLER VE DİĞER MAKİNELER
57,4
73,3
27,7
847790
AKSAM VE PARÇALAR
22,9
23,2
1,3
146,0
169,0
15,7
TOPLAM
DEĞİŞİM (%)
53 • EYLÜL 2018
KAPAK
SEKTÖRÜN SORUN BAŞLIKLARI • Firmalar arası yatay ve dikey rekabet öncesi işbirliğinin olmaması, • Sektörde Ar-Ge, Ür-Ge, endüstriyel tasarım ve ürün geliştirme konularında çalışmaların yetersizliği, • Sektörde patent, tescilli marka yatırımları yapılmaması ya da yetersizliği, • Sektörün uluslararası teknik mevzuata uyum yetersizlikleri, • Sektördeki firmaların öz kaynakları ve işletme sermayelerinin yetersizliği, • Enerji maliyetlerinin yüksek olması, • Sektörün pazarlama ve müşteri ilişkileri yönetimi konularında gelişime ihtiyaç duyulması, • Plastik ve kauçuk işleme makineleri ile bunların aksam ve parçaları sektöründeki gelişmelerin, büyük ölçüde plastik sektörünün büyümesi ve yatırım eğilimlerine paralel bir seyir izlemesine rağmen sektörün özellikle Çin ve Uzak Doğu ülkelerinden yapılan ucuz ithalat baskısı altında olması, • Türkiye’nin, plastik ve kauçuk işleme makineleri ile bunların aksam ve parçaları sektörü dış ticaretinde net ithalatçı ülke konumunda olması ve katma değeri nisbi olarak daha düşük makineler ihraç ederken, pahalı makineleri ithal etmesi.
enjeksiyon ünitesi ve kalıp. Kapama ünitesi, enjeksiyon ve soğutma esnasında kalıbı basınç altında tutan ünitedir. Enjeksiyon aşamasında ise granül halindeki plastik malzeme enjeksiyon ünitesi üzerindeki hazneye dökülür; buradan da ısıtılan silindir içine elektrik motoruyla kumanda edilen bir vida ile alınır. Vida, sıcaklık ve basınç altında eriyik hale gelen plastik malzemeyi silindirin sonuna kadar ilerletir. Vidanın önüne kalıbı doldurmak için yeterince malzeme alındığında enjeksiyon işlemi başlar. Erimiş plastik, makinenin ucundaki bir meme vasıtası ile kalıbın içine gönderilir. Bu işlem esnasındaki basınç ve hız, vida ile kontrol edilir. Parçanın istenen ölçülerde • 54
olması ve görünümünde çeşitli hatalar (çöküntü, yamulma, eğilme gibi) olmaması için ise ütüleme olarak bilinen süreç uygulanır. Bu aşamada kalıp içine enjekte edilmiş olan plastik eriyiğin, basınç uygulanarak kalıp boşluğunu iyice doldurması sağlanır. Soğutma aşamasında enjekte edilen eriyik ham madde kalıbın içinde sertleşir. Sertleşen polimer madde kalıptan çıkarılarak plastik maddesi endüstrinin hemen her alanında kullanılabilir. KÜRESEL PAZARI ALMANYA, ÇİN VE ABD YÖNLENDİRİYOR Plastik ve kauçuk işleme makineleri dünya ticaretinde Almanya, Çin ve Japonya en büyük üç ihracatçı ülkeyi
PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ
2017 YILI PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ ÜRETİMİ (YÜZDE) AKSAM VE PARÇALAR %33
ENJEKSİYON MAKİNELERİ %5
EKSTRÜZYON MAKİNELERİ %13 ŞİŞİRME MAKİNELERİ %1
TERMOFORM %12 PRESLER VE DİĞER MAKİNELER %36 Kaynak: PAGEV Plastik İşleme Makineleri Sektör İzleme Raporu 2017 (TÜİK ve BM İstatistik Bölümü verileri)
2013-2017 YILI PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ İHRACATI (MİLYON DOLAR) 169 134
2013
142
2014
146
131
2015
2016
2017
Kaynak: PAGEV Plastik İşleme Makineleri Sektör İzleme Raporu 2017 (TÜİK ve BM İstatistik Bölümü verileri)
oluştururken, ABD, Çin ve Meksika en büyük ithalatçı üç ülke konumunu sürdürüyor. BM İstatistik Bölümü verilerine göre, 2017’de 27,4 milyar dolarlık plastik ve kauçuk işleme makinesi ihracatı gerçekleştirilirken, Almanya 6 milyar dolarlık ihracatla birinci, Çin 4 milyar dolarlık ihracatla ikinci, Japonya ise 2,5 milyar dolarlık ihracatla üçüncü sırada yer alıyordu. Türkiye ise küresel ihracat listesinde 2017’deki 169 milyon dolarlık ihracatla 21’inci sırada bulunuyor. Yine, BM İstatistik Bölümü verilerine göre, 2017’de 27 milyar dolarlık plastik ve kauçuk işleme makinesi ithalatı gerçekleştirilirken, ABD 3,5 milyar dolarlık ithalatla birinci, Çin 3 milyar dolarlık ithalatla ikinci, Meksika ise
1,5 milyar dolarlık ithalatla üçüncü sırada yer alıyordu. Türkiye ise küresel ithalat listesinde 2017’deki 583,1 milyon dolarlık ithalatla 13’üncü sırada bulunuyor. TÜRKİYE’DE SEKTÖR YÜKSELİŞTE Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın (PAGEV) yayımladığı “Türkiye Plastik İşleme Makinaları Sektör İzleme Raporu-2017” başlıklı çalışmaya göre, Türkiye’de 598 firma plastik ve kauçuk işleme makineleri ile bunların aksam ve parçalarını imal ediyor. Bu firmaların yüzde 78’i İstanbul’da kuruluyken, yüzde 6’sı ise İzmir’de faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye’de plastik ve kauçuk
2017 YILI PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ İHRACATININ ALT SEKTÖRLERE DAĞILIMI (YÜZDE) AKSAM VE PARÇALAR %14
ENJEKSİYON MAKİNELERİ %7
EKSTRÜZYON MAKİNELERİ %20 ŞİŞİRME MAKİNELERİ %1
TERMOFORM %14 PRESLER VE DİĞER MAKİNELER %43 Kaynak: PAGEV Plastik İşleme Makineleri Sektör İzleme Raporu 2017 (TÜİK ve BM İstatistik Bölümü verileri)
işleme makineleri üretimi 2013-2017 yılları arasında yılda ortalama yüzde 11,2 artış gösterirken, 2017 yılında plastik ve kauçuk işleme
makineleri ile aksam ve parçalar üretimi yüzde 16 artışla 518 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. 2013-2017 yılları arasında 55 • EYLÜL 2018
KAPAK 2013-2017 PLASTİK SEKTÖRÜ MAKİNE TEÇHİZAT YATIRIMLARI (YÜZDE) AKSAM VE PARÇALAR %17
ENJEKSİYON MAKİNELERİ %22
EKSTRÜZYON MAKİNELERİ %18
ŞİŞİRME MAKİNELERİ %2 TERMOFORM %5 PRESLER VE DİĞER MAKİNELER %36 Kaynak: PAGEV Plastik İşleme Makineleri Sektör İzleme Raporu 2017 (TÜİK ve BM İstatistik Bölümü verileri)
2016-2018 PLASTİK SEKTÖRÜ MAKİNE TEÇHİZAT YATIRIMLARI (MİLYON DOLAR)
880
1.053
932
526
2016
2017
2018/6
2018/T
Kaynak: PAGEV Plastik İşleme Makineleri Sektör İzleme Raporu 2017 (TÜİK ve BM İstatistik Bölümü verileri)
2018 İLK YARIYILDA PLASTİK SEKTÖRÜ MAKİNE TEÇHİZAT YATIRIMLARI (YÜZDE) AKSAM VE PARÇALAR %17
ENJEKSİYON MAKİNELERİ %19
EKSTRÜZYON MAKİNELERİ %16 ŞİŞİRME MAKİNELERİ %2 TERMOFORM %5 PRESLER VE DİĞER MAKİNELER %40
Kaynak: PAGEV Plastik İşleme Makineleri Sektör İzleme Raporu 2017 (TÜİK ve BM İstatistik Bölümü verileri)
gerçekleşen plastik ve kauçuk işleme makineleri ihracatı ise ortalama yüzde 6,1’lik bir artış sergilerken, 2017’de ihracat yüzde 16 artışla 169 milyon • 56
dolar seviyesine yükseldi. Aynı dönemde ithalat da yüzde 0,5 artışla 583,1 milyon dolar oldu. 2017’de gerçekleşen plastik
ve kauçuk makineleri ihracatı ürün bazında incelendiğinde, enjeksiyon makinelerinin yüzde 7,2, ekstrüzyon makinelerinin yüzde 20,3 şişirme makinelerinin yüzde 1,1, termoform makinelerinin yüzde 14,2, presler ve diğer makinelerin yüzde 43,3 ve aksam ve parçaların yüzde 13,7 pay aldığı görülüyor. Benzer şekilde ihracat rakamları ülkeler bazında incelendiğinde ise yüzde 7 pay ile en büyük pazar olan Rusya liderliğini sürdürüyor. Rusya’yı İran
ve Cezayir takip ederken, bu üç ülkenin toplam ihracat payı yüzde 19 olarak gerçekleşti. İlk 10 ülkeye yapılan ihracat ise toplam ihracatın yüzde 41,8’ini oluşturuyor. Diğer yandan, ilk 10 ülke listesinde üçüncü sıradaki Cezayir’de bazı plastik mamullerin ithalatında getirilen kısıtlamalar sebebiyle ülkenin kendi içinde üretim yapmaya yönelmesi, bu pazarda yeni makine yatırımlarının artırmasını da beraberinde getiriyor. Bu anlamda, Cezayir’in önümüzdeki
PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ
PAGDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI SELÇUK GÜLSÜN: “MAKİNE İMALAT SANAYİLERİNDEKİ GENEL SORUNLAR, PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ İÇİN DE GEÇERLİLİĞİNİ SÜRDÜRÜYOR. BU GENEL SIKINTILARA EK OLARAK, PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİNE YÖNELİK HERHANGİ BİR ULUSAL STRATEJİNİN OLMAMASI VE YERLİ MAKİNE ÜRETİCİLERİNİN YETERİNCE KORUNMAMASI, SEKTÖRDEKİ OLUMSUZ TABLONUN DEVAMINDAKİ EN ÖNEMLİ ETKENLERDEN BİRİ OLARAK GÖSTERİLİYOR.” dönemde de Türk plastik ve kauçuk işleme makinesi üreticileri için hedef pazarlardan biri olarak değerlendirilmesi önem arz ediyor. Türkiye’nin plastik ve kauçuk işleme makineleri ithalatında da yüzde 63’lük pay ile Çin, Almanya ve İtalya’nın liderliği devam ediyor. Son olarak, plastik ve kauçuk işleme makineleri ile bunların aksam ve parçalarının ortalama birim ithal fiyatının 2017 yılında 11,2 dolar/kilogram olarak gerçekleştiğini, bu
rakamın 2016’ya göre yüzde 9 gerilediğini de belirtelim. Bu dönemde ortalama birim ithal fiyatları ekstrüder şişirme ve termoform makinelerinde artarken, diğer ürünlerde gerileme sergiledi. Aynı şekilde, plastik ve kauçuk işleme makineleri ile bunların aksam ve parçalarının ortalama birim ihraç fiyatı ise 2017’de 11,1 dolar/ kilogram olarak gerçekleşti ve 2016’ya göre yüzde 3 artış sağlandı. Bu dönemde ortalama ihraç birim fiyatları,
enjeksiyon makineleri, şişirme makineleri ile presler dışındaki diğer makinelerde gerileme gösterdi. EN BÜYÜK SORUN İTHAL MAKİNE BAĞIMLILIĞI Genel bir değerlendirme yapılacak olursa, Türkiye’nin plastik ve kauçuk işleme makineleri ile aksam ve parçaları talebinin yıllar itibarıyla değişmekle beraber yaklaşık yüzde 60 ila 80’inin ithalatla karşılandığı ve bu ürünlerde 57 • EYLÜL 2018
KAPAK “2017’DE PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ İLE AKSAM VE PARÇALARI SEKTÖRÜ 414 MİLYON DOLAR DIŞ TİCARET AÇIĞI VERDİ. SEKTÖRÜN MAKİNE TEÇHİZAT YATIRIMLARININ YÜZDE 63’Ü İTHALATLA KARŞILANIRKEN, İHRACATIN İTHALATI KARŞILAMA ORANI ANCAK YÜZDE 29 SEVİYESİNDE GERÇEKLEŞEBİLDİ.”
• 58
net ithalatçı konumunu sürdürdüğü söylenebilir. Toplam plastik sektörü hızlı bir büyüme sergilemesine rağmen, gelişmiş batı toplumlarına kıyasla düşük ihraç fiyatları ile yeterli katma değer sağlayamayan plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörü aynı hızı sergilemekte yetersiz kalıyor ve sektör başta Çin olmak üzere ucuz makine üretici ülkelerden yapılan ithalat karşısında güçlü bir büyüme sergileyemiyor. Sektör temsilcileri de plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörüne yönelik bir devlet stratejisinin bulunmaması, yerli üreticinin yeterince korunmaması nedeniyle Türkiye’de plastik ve kauçuk işleme makineleri sektöründe üretimin yeterince gelişememesinden yakınıyor. 2017 yılında plastik ve kauçuk işleme makineleri ile aksam ve parçaları sektöründe 518 milyon dolar üretim, 583,1 milyon dolar ithalat, 169
milyon dolar ihracat ve 932 milyon dolar da iç pazar satışları (plastik sektörünün makine ve teçhizat yatırımı) gerçekleşirken, bu dönemde sektör 414 milyon dolar dış ticaret açığı verdi. İç satışların (sektörün makine teçhizat yatırımının) yüzde 63’ü ise ithalatla karşılandı ve ihracatın ithalatı karşılama oranı ancak yüzde 29 seviyesinde gerçekleşebildi. Benzer şekilde, plastik ve kauçuk işleme makinelerinde 2013-2017 yıllarını kapsayan son beş yılda üretimde yüzde 11,2 artış sağlanırken, ithalatta yüzde 2,6, ihracatta yüzde 6,1, iç satışlarda yüzde 6,2 ve dış ticaret açığında da yüzde 1,3’lük artışlar izleniyor. 2018 yılında ise üretimin 576 milyon dolara, ithalatın 598 milyon dolara, ihracatın 180 milyon dolara, iç satışların 995 milyon dolara çıkması beklenirken, sektörün dış ticaret açığının da 419 milyon dolar seviyesine çıkması öngörülüyor.
Bununla birlikte, 2017 yılı itibarıyla Türkiye plastik sektörü toplam işleme makine parkının ancak yüzde 30’unu yerli üretimden karşılıyor. Kalan yüzde 70’lik dilim ise ithal makinelerden oluşmaya devam ediyor. “AVRUPA’NIN EN GÜÇLÜ RAKİBİYİZ” Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, plastik sektörünün ithalat bağımlılığına rağmen küresel rekabette Türk plastik ve kauçuk işleme makinelerinin Batı Avrupalı rakiplerin en güçlü alternatifi olduğunun altını çizerken, Uzak Doğu menşeli makinelerden kalite anlamında daha önde ve verimlilik adına daha işlevsel olduğumuzu vurguluyor: “Plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörü fiyat/performans kıyasında öne çıkıyor. Bugünlerde birçok pazar, Avrupa’dan daha ekonomik,
PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ
Çin makinelerinden ise daha kaliteli ürün arayışında ve Türkiye, bu kapsamda, bu arayışlara cevap verecek bir pozisyonda bulunuyor. Bizim de gerek gerçekleştirdiğimiz fuar katılımları gerekse farklı platformlardaki bağlantılarımızla sektörümüzü tanıtıcı girişimlerimizi sürdürme çabamız devam ediyor.” Bu süreçte, sektörü üretim kabiliyetleri konusunda bilinçlendirmenin önemine de değinen Gülsün, “Geçmişteki standart dışı üretimlerden dolayı sektörün ve ülkenin kendi malına olan inancı kırılmış durumda. Bu etki günümüze kadar geldiği için algıyı pozitife çevirecek çalışmalarda bulunulması gerekiyor. Türkiye, çok kaliteli makineler üretiyor ve bu makinelerin ihraç pazarlarında ilk sırayı her zaman Almanya alıyor. Almanlar Türk makinesine güvenip alırken Türkiye’de makine imalatının söz konusu olmadığı veya nitelikli ürünler ortaya koyamadığımız söylenemez” diyor ve yerli kullanımı destekleyen destek mekanizmalarının sürekli olması gerektiğine, makine kullanıcılarının da doğru makine seçimi ve ihtiyaçları noktasında bilinçlendirilmesi gerekliliğine işaret ediyor. Diğer yandan, Gülsün, yerli mamul üreticisinin ne kadar yerli makine kullanımı desteklense de kapasite açısından yeterliliğe sahip olmadığını da anımsatıyor ve “Yerli makine üretimi belli bir noktada sıkışıp kalmış durumda. Türkiye’ye yılda ortalama 2 bin 500, 3 bin adet enjeksiyon makinesi ithal ediliyor. Oysa sektörümüzde sadece iki yerli enjeksiyon makinesi üreticisi var ve bu firmaların yıllık kapasiteleri de 250 adet civarında. Gönül ister ki daha fazla üretici pazara girsin ve ithalatın önüne geçecek yatırımlar olsun.
Ancak kimse günümüzde üretimle uğraşmak istemiyor. Girişimcilere, yurt dışından makine getirip satmak daha kolay geliyor. İthalatta da kaliteli servis hizmeti sağlayan bilinçli distribütörlere ihtiyaç var” değerlendirmesinde bulunuyor. İTHAL MAKİNE KULLANIMI YÜZDE 70’E YAKLAŞTI Makine imalat sanayilerindeki genel sorunlar, plastik ve kauçuk işleme makineleri için de geçerliliğini sürdürüyor. Bu genel sıkıntılara ek olarak, plastik ve kauçuk işleme makinelerine yönelik herhangi bir ulusal stratejinin olmaması ve yerli makine üreticilerinin yeterince korunmaması, sektördeki olumsuz tablonun devamındaki en önemli etkenlerden biri olarak gösteriliyor. Türkiye, halen, plastik ve kauçuk işleme makinelerine yönelik olarak çok ciddi yatırım yapan plastik sektörüne sahip. Dolayısıyla bu alanda dünyanın en
önemli pazarlarından biri olan Türkiye, pazarın yüzde 70’inde ithal makineler kullanıyor. Bu anlamda, Türkiye’nin plastik ve kauçuk işleme makineleri dış ticaretinde net ithalatçı olduğu ve ihraç edilen makinelerin birim fiyat karşılaştırmalarında yüksek katma değer sağlamaktan uzak olduğu söylenebilir. Türkiye plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörü başta Çin olmak üzere ucuz makine üretici ülkelerden yapılan ithalat karşısında gelişemiyor ve sektöre yönelik bir devlet stratejisinin bulunmaması ise yerli üreticinin yeterince korunmaması ve plastik mamul üreticilerinin rekabet üstünlüğü sağlamak için ucuz ve ikinci el makine ithalatını tercih etmeleriyle plastik ve kauçuk işleme makineleri sektöründe üretimin giderek küçülmesi sonucunu doğuruyor. Bununla birlikte, Türkiye plastik sektörü 9 milyon tona erişen proses kapasitesiyle dünyada yedinci, Avrupa’da ise ikinci büyük plastik
üretim potansiyeline sahip bulunuyor. İhtiyaç duyduğu plastik ham maddenin yüzde 85’inden fazlasını ithalatla karşılasa da Türkiye, petrol ve plastik ham madde üreticisi Orta Doğu ülkeleri ile plastik mamul tüketicisi Avrupa pazarının arasında bulunmasıyla coğrafi bir avantaja da sahip bulunuyor. Bu amaçla, PAGEV tarafından Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde kurulması planlanan Uluslararası Bölgesel Plastik Üretim Merkezi’nin, Orta Doğu ülkelerinin plastik ham madde üretim potansiyeli ile Türkiye plastik sektörünün yetkin mamul üretim yeteneği ve tecrübesini birleştirmeyi hedefliyor. Merkezde, ham madde üreticisi ülkeler büyük hacimli ve güvenilir bir pazara kavuşurken, ucuz ve güvenilir ham madde tedarikine sahip olacak Türkiye plastik sektörü de hızlı büyümesini sürdürecek, üretim kapasitesi ve düşen maliyetlerle küresel pazarlarda daha güçlü rekabet olanaklarına sahip olabilecek. 59 • EYLÜL 2018
KAPAK / MSSP FOCUS
PAGDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI SELÇUK GÜLSÜN:
FİYAT/PERDORMANS KIYASINDA TÜRK MAKİNELERİ AVANTAJLI PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖRÜNDE TÜRKİYE’DEKİ EN GÜÇLÜ ÇATI ÖRGÜTLERİNDEN OLAN PLASTİK SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (PAGDER), GEÇTİĞİMİZ MAYIS AYINDA 37’NCİ OLAĞAN GENEL KURULUNU GERÇEKLEŞTİRMİŞ VE SELÇUK GÜLSÜN 2018-2021 DÖNEMİ PAGDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI OLARAK SEÇİLMİŞTİ. PAGDER’İN 50’NCİ KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ DE İÇEREN DÖNEMDE SEKTÖRÜN GELECEĞİ İÇİN ÖNEMLİ ADIMLAR ATMAYA DEVAM EDECEKLERİNİN ALTINI ÇİZEN GÜLSÜN, KÜRESEL REKABETTE TÜRK PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİNİN ÖNEMLİ AVANTAJLARA SAHİP OLDUĞUNU SÖYLÜYOR VE “TÜRK MAKİNELERİ BATI AVRUPALI RAKİPLERİN EN GÜÇLÜ ALTERNATİFİDİR. UZAK DOĞU MENŞELİ MAKİNELERDEN İSE KALİTE ANLAMINDA DAHA ÖNDE VE VERİMLİLİK ADINA DAHA İŞLEVSELİZ” DİYOR.
T
ürkiye plastik sektöründe faaliyet gösteren firmaları tek bir çatı altında toplamak amacıyla 1969 yılında kurulan PAGDER yaklaşık 500 üyesiyle plastik sektörünün en etkin sivil toplum örgütlerinden biri. Plastik ham madde, plastik mamul ve plastik ve kauçuk işleme makineleri alt gruplarıyla 7 bin 354 işletme ile 306 bin 774 kişiye istihdam sağlayan Türk plastik sektörün aktif büyüklüğü ise 37 milyar dolar olarak hesaplanıyor. 1950’li yıllarda gayrı resmi olarak örgütlenmeye başlayan Türk plastik sektörü temsilcileri, 1969’da ise “Plastik Mutbah Eşyaları İmalatçıları Derneği” adıyla bir araya geldi ve resmi olarak sektörün çatı örgütlüğünü üstlendi. 1983’te derneğin ismi “Umum Plastik Sanayicileri Derneği” olarak güncellenirken, 1986 yılında ise ilk yurt dışı fuar katılımı K Fuarı ile başlatıldı. 2004 yılından bugüne PAGDER kısa adı ile faaliyetlerine devam eden dernek, geçtiğimiz Mayıs ayında 37’nci Olağan Genel • 60
Kurulu’nu gerçekleştirmiş ve Selçuk Gülsün, derneğin 2018-2021 dönemi Yönetim Kurulu Başkanı seçilmişti. 2008 yılında Avrupa Plastik ve Kauçuk Makineleri Üreticileri Birliği’ne (European Plastics and Rubber Machinery-EUROMAP), 2012’de Avrupa Plastik Mamul Üreticileri Birliği’ne (European Plastics Converters-EuPC) ve aynı yıl Avrupa Plastik Hammadde Üreticileri Birliği’ne (Association of Plastics ManufacturersPlastics Europe) üye olarak sektörün yurt dışı temsiliyetinde önemli aşamalar kaydeden PAGDER, yine sektörün yurt içi örgütlenmesinde de aktif olarak çalışarak Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) ile Plastik Sanayicileri Federasyonu’nun (PLASFED) kurucu üyeleri arasında yer aldı. Türk plastik sektörünün ham madde sorununa yönelik projeler geliştirmek, sektörün katma değer üretecek yapıya kavuşturmasına yönelik çalışmalar yapmak, haksız rekabet uygulamalarına karşı tedbirler geliştirmek,
PLASTİK SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
sektörün kamuoyunda doğru algı ile bilinirlik kazanmasına yönelik projeler geliştirmek, ağ ilişkilerini geliştirmek, sektöre yönelik iç ve dış ticareti artırıcı organizasyonlar yapmak, eğitim kurumları ile sanayi arasında işbirliğinin sağlanmasında öncü adımlar atmak ve sektör standartlarının belirlenmesi ile etik değerlerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak ana hedefleriyle çalışmalarına devam eden PAGDER’in bugünü ve gelecek projeksiyonlarını, PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün ile konuştuk. PAGDER ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak sizi kısaca tanıyabilir miyiz? PAGDER, Türkiye’nin ilk sivil toplum kuruluşlarından biri olarak en deneyimli iş dünyası örgütlerinin önde gelenlerindendir. Günümüzde sanayinin bütün kolları ve sektörler/alt sektörler olağanüstü karmaşık bir yapıda iş süreçlerini sürdürüyor. Dolayısıyla olağanüstü detaylı bir sektörel yapılanmadan da söz etmek mümkün. Doğal olarak talepler, yönetilmesi gereken süreçler, sorunlar da aynı oranda farklılık gösteriyor. Bizler de sektörümüzün küresel ölçekte daha fazla söz sahibi olması adına bürokrasiyle, paydaşlarımızla ve en önemlisi sektör temsilcilerimizin katılımı ile faaliyetlerimizi yarım asırdır sürdürmeye devam ediyoruz. 2013 yılından bu yana yönetiminde yer aldığım PAGDER’in 2018 yılı Mayıs ayından bu yana Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı üstleniyorum. Uludağ Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nden mezun olduktan sonra, özel sektörde üç yıl kadar finans ve muhasebe birimlerinde görev aldım. 2001 yılından bugüne plastik sektörü içerisindeyim ve
Tisan Mühendislik Plastikleri firmasının Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürütüyorum. Geride kalan yıl sektörünüz ve PAGDER için nasıl geçti? Bu yıla ilişkin üretim, iç satış ve ihracat beklentileriniz nedir? Sektör, hangi ülkelere hangi hacimde ihracat yapabiliyor? 2017’de plastik ve kauçuk işleme makineleri ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 15,7 artarak 169 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde ithalatımız ise yüzde 0,4 artışla 583,1 milyon dolar oldu. Burada irdelememiz ve üzerinde çalışmamız gereken, 400 milyon doları aşkın bir dış ticaret açığı söz konusu. Yine ihracat rakamlarına baktığımızda, yüzde 7 pay ile en büyük pazarımızın Rusya olduğu öne çıkarken, Rusya’yı İran ve Cezayir takip ediyor. Cezayir’de bazı plastik mamullerin ithalatında getirilen kısıtlamalar sebebiyle, ülke kendi içinde üretim yapmaya yöneldi. Dolayısıyla da Cezayir, plastik sektöründe yeni makine yatırımlarını artırmaya başladı. Bu anlamda Cezayir pazarını, Türk plastik ve kauçuk işleme makinesi üreticilerinin daha fazla yer almasına olanak sağlayacak bir pazar olarak değerlendirmemiz gerekiyor. İthalat tarafına baktığımız zaman ise toplam plastik ve kauçuk işleme makineleri ihracatının yüzde 63’ünü Çin, Almanya ve İtalya’nın karşıladığını söyleyebiliriz. PAGDER’in Türk makine imalat sektörleri açısından önemini sizin cümlelerinizle dinleyebilir miyiz? Türk makine imalat sektörlerinin güncel durumu ve gelecek stratejileri için neler söyleyebilirsiniz? PAGDER, sanayicinin temsili için kritik bir rol oynuyor. MAKFED’in de kurucu
üyeleri arasında yer alıyoruz. PAGDER’de diğer pek çok sivil toplum kuruluşuna nazaran sadece üretici üyelerden oluşan bir yapı var ve üreticinin, sanayicilerin çıkarları adına çalışıyoruz. Türk makine sektörünün daha fazla yerli üretime ve daha fazla ihracata ihtiyacı var. Mevcut ekonomik konjonktür iç piyasaya çalışmak adına olumlu bir çizgi çizmiyor. Bu kapsamda, genel makine imalat sektörünün yaşadığı sıkıntılardan plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörünün de muzdarip olduğunu söyleyebilirim. Örneğin demir çeliğe gelen gümrük vergileri, yerli makine imalatını önemli oranda sekteye uğratıyor. Sektörünüzün Ar-Ge yetkinliği ve kapasitesi için görüşünüz nedir? Sektör temsilcilerinin Ar-Ge çalışmalarına PAGDER’in katkısı hangi aşamalarda gerçekleşiyor? Sektöründe dünyanın yedinci, Avrupa’nın ise ikinci büyük üreticisi durumundaki bir ülke için Ar-Ge kültürümüzü yeterli bulduğumu ifade edemem. Oysa bizim sektörümüzde Ar-Ge, en küçük işletmede dahi bazen harcıâlem de olsa kodlarımızda yer alır. Türk işletmecisi rasyoneldir ve çevredeki yenilikleri adapte etmeyi bir fırsat olarak görür. Ar-Ge ile işletme kültürü olarak büyük bir sorunumuz olduğunu düşünmüyorum. Ancak Ar-Ge bir ekosistemdir, daha okullarda bu kültür kazanılır. Bu yönlerden daha çok eksiğimiz olduğunu söyleyebilirim. Diğer tarafta ise Ar-Ge merkezleri farklı bir kavramı ifade ediyor. Devletin mevzuatı ile çizdiği bir tanımdır Ar-Ge merkezi. Gerçeği ne kadar yansıttığı ise tartışmaya açıktır. ‘Ar-Ge yalnızca 15 kişi ve üstü ile yapılır’ diye bir kural
“YERLİ KULLANIMI DESTEKLEYEN DESTEK MEKANİZMALARININ SÜREKLİ OLMASI GEREKİRKEN, MAKİNE KULLANICILARININ DA DOĞRU MAKİNE SEÇİMİ VE İHTİYAÇLARI NOKTASINDA BİLİNÇLENDİRİLMESİ GEREKİYOR.”
PLASTİK SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (PAGDER)
Kuruluş: 1969 Dönem: 37’nci dönem Üye Sayısı: 448 Makine İmalatçısı Üye Sayısı: 152 Faaliyet Alanı: Plastik endüstrisi; plastik ham madde, plastik mamul ve plastik işleme makineleri Faaliyet Yeri: İstanbul Ticaret Sarayı, Kat: 5, Ofis No: 332, Giyimkent, Esenler, İstanbul İnternet Adresi: www.pagder.org 61 • EYLÜL 2018
KAPAK / MSSP FOCUS
2018-2021 DÖNEMİ PAGDER YÖNETİM KURULU Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Karabulut Aydın Hülagü Burak Erenoğlu Burç Angan Dursun Sevme Erkan Aydın Erkan Evrenkaya Gökhan Can Hakan Dirgeme Kemal Altan Kenan Benliler Kenan Özeren Mehmet Saraç Murat İçin Oğuzhan Gürlek Oktay Ateşcan Ömer Köstek Selahattin Yılmaz Serhat Balta Tarık Özdemir Ünal Aykun Volkan Yaprak Yaşar Alper
• 62
gerçeğe ne kadar uygun olabilir ki? Ya da ‘yalnızca üniversite mezunu, doktoralı kişilerce yapılır’ demek gerçeğe ne kadar uygundur? Bu kurallar yerine devletin kontrol mekanizmalarını artırması daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Baştan ‘sen 14 kişisin Ar-Ge yapamazsın’ demek yerine ‘seni izleyeceğim, aldığın patentleri göreceğim, sıklıkla denetim uygulayacağım’ diyerek Ar-Ge desteklerini artırabilecek metotlara yönelmeliyiz. Sayılarla ilgili sorunuza dönecek olursak, Türkiye’deki toplam Ar-Ge merkezi sayısı bine yaklaşmış durumda. Plastik ve kauçuk NACE’si dışında sınıflandırılanları, yani otomotive, beyaz eşyaya, ambalaja ürün veren plastik sektörünü hesaba katarsak, sektörde 84 Ar-Ge merkezi olduğu görülüyor. Yalnızca 22 No’lu NACE itibarıyla hareket edersek ise 16 Ar-Ge merkezi olduğunu görüyoruz. Plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörümüzde de yeni yeni Ar-Ge merkezi olmaya hak kazanan üyelerimiz olduğu haberlerini almaya başladık ki bu atılımlar sektörümüz adına sevindirici gelişmelerdir. Biz, bir sivil toplum kuruluşu olarak doğrudan sanayi Ar-Ge’si yapmıyoruz. Ancak sektörün Ar-Ge ekosistemini etkileyebilecek her konuda varız. Öncelikle, okul-sanayi işbirliğinin güzide modellerinden birini sürdürüyoruz. Geçen yıl İstanbul Bayrampaşa İnönü Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin Plastik Teknolojisi Bölümü’ne 600 bin TL değerinde yeni makine bağışı organize ettik. Mesleki yeterlilik sertifikalandırılması çalışmalarında da aynı okul ile işbirliğimiz var. Oradaki çocuklarımıza üyelerimizin fabrikalarında staj imkânları sağlıyoruz. Daha birçok ortak projeyi hayata geçirdik. Benzer şekilde,
eğitim ve seminer faaliyetlerimiz kapsamında, uluslararası saygınlıkta eğitmenlerimizi sektör üyelerimizle buluşturuyoruz. Bu etkinlikler, üyelerimize, özellikle üretimde ve Ar-Ge tarafında vizyon katıyor. Diğer yandan, gerçekleştirdiğimiz uluslararası nitelikteki seminerler ise hem sektör firmalarının vizyonlarını genişletiyor hem de onlara güncel teknolojiler hakkında kapsamlı bilgiler sağlıyor. Söz konusu seminerler kapsamında bugüne kadar ekstrüzyon teknolojileri alanında kitapları üniversitelerde okutulan ABD’li Dr. Chris Rauwendall’ı, enerji verimliliği ve maliyet yönetimi alanında İngiliz Dr. Robin Kent’i, enjeksiyon uygulamaları alanında uzman İngiliz Andy Routsis’i ülkemizde plastik sanayicilerimizle buluşturduk. Bunlardan bir yenisini de 8 Kasım’da gerçekleştireceğiz ve özellikle ko-ekstrüzyon konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan İngiliz danışman Dr. Peter Cox’u ağırlayacağız. Benzer şekilde sektörünüzün kalite yönetimi yaklaşımı için neler söyleyebilirsiniz? Sektör temsilcilerinin yerel ve küresel rekabetteki pozisyonlarında “kalite”nin önemi nedir? Küresel rekabette Türk makineleri Batı Avrupalı rakiplerin en güçlü alternatifidir. Uzak Doğu menşeli makinelerden ise kalite anlamında daha önde ve verimlilik adına daha işlevseliz. Plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörümüz fiyat/performans kıyasında da öne çıkıyor. Bugünlerde birçok pazar, Avrupa’dan daha ekonomik, Çin makinelerinden ise daha kaliteli ürün arayışında ve Türkiye, bu kapsamda, bu arayışlara cevap verecek bir pozisyonda bulunuyor. Bizim de gerek gerçekleştirdiğimiz
fuar katılımları gerekse farklı platformlardaki bağlantılarımızla sektörümüzü tanıtıcı girişimlerimizi sürdürme çabamız devam ediyor. PAGDER Yönetim Kurulu olarak görev süreniz içinde odaklanacağınız önemli başlıklar neler olacak? Halen devam eden ve projelendirilecek çalışmalarınız hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz? 37’nci dönemin, yarım asırlık bir çınarın devir alındığı bir dönem olması nedeniyle oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle titizlikle hazırlanmış, sektörün reel sorunlarını ele alan projeleri dikkate alacağız. Bu bağlamda, dört ana eksenin plastik sektörünün geleceği için stratejik olduğunu düşünüyorum. Bunların ilki ham maddede dışa bağımlılığımızı azaltacak petrokimya yatırımlarıdır. İkincisi, şehir içine sıkışmış ya da dağınık alanlarda üretim yapan sektörün kümelenme çalışmalarını hızlandırılarak modern üretim üslerine kavuşturulması; üçüncüsü kamuoyu nezdinde plastik sektörüne ilişkin doğru algı yönetimi; sonuncusu ve nihai hedef ise sektör ticaretinin geliştirilmesine yönelik projeleri layıkıyla yürütebilmek için sizler gibi değerli paydaşlarımız dâhil herkesin destekleridir. PAGDER, sektör firmalarının
PLASTİK SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
SELÇUK GÜLSÜN KİMDİR? yurt dışı fuarlara katılımı noktasında önemli çalışmalar yapsa da fuar etkinlikleri ile yetinmememiz gerektiğinin bilincindeyiz. Otomotiv, beyaz eşya, elektrik-elektronik, küçük ev aletleri gibi daha birçok sanayiye tedarik sağlayan sektör mensuplarımızla daha fazla ticari etkinlik yapma gayesindeyiz. Bu kapsamda, Ticaret Bakanlığı’nın URGE, alım heyeti ve ticaret heyeti desteklerinden sanayicilerimizi daha fazla yararlandıracağız. İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası’nı da yanımıza alarak, 2020 yılında sektörümüzde dünyanın en önemli alıcılarını Fransız B2B organizasyonları şirketi ABE ve işbirlikçimiz Karibu Turizm ile birlikte İstanbul’a getireceğiz. Dünyada birçok ülkede gerçekleştirilen bu etkinlik, Türkiye’de ilk kez “Türk Plastik Buluşmaları-Turkish Plastics Meeting” adıyla İstanbul’da gerçekleştirilecek. Öte yandan 35’inci dönemimizde, PAGDER-ASLAN Plastikçiler İhtisas Özel Organize Sanayi Bölgesi’nin (PAOSB) temellerini atmıştık. 37’nci dönemde ise PAOSB projemizde müjdeli gelişmeler olacak. İlk etabın altyapısı tamamlanmak üzere ve ikinci etabın satışlarına başladık. Bu proje ile şehir içine sıkışmış, altyapısı yetersiz alanlarda üretim yapmaya çalışan sanayicimize en başta ucuz
arsa temin ediyoruz. Elektrik iletimine direkt bağlı olan bölgemizde ayrıca daha ucuz enerjiye ulaşma imkânı da sunuyoruz. Satışlarda kuru da sabitledik. Bu projenin yüksek talep görmesi nedeniyle, PAOSB’nin hemen yanında MAKFED’in öncülüğünde bir de Makine İhtisas Organize Sanayi Bölgesi hayata geçecek ve Türk imalat sanayisi için önemli bir sinerji yaratılmış olacak. Yerli üretim makine kullanımının artması için neler yapılmalı? Bu konuda PAGDER’in stratejisi nedir? Sektörü ve ülkemizi kendi üretim kabiliyetlerimiz konusunda bilinçlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Geçmişteki standart dışı üretimlerden dolayı sektörün ve ülkenin kendi malına olan inancı kırılmış durumda. Bu etki günümüze kadar geldiği için algıyı pozitife çevirecek çalışmalarda bulunulması gerekiyor. Türkiye çok kaliteli makineler üretiyor ve bu makinelerin ihraç pazarlarında ilk sırayı her zaman Almanya alıyor. Almanlar Türk makinesine güvenip alırken Türkiye’de makine imalatının söz konusu olmadığı veya nitelikli ürünler ortaya koyamadığımız söylenemez. Yerli kullanımı destekleyen destek mekanizmalarının sürekli olması gerekirken, makine kullanıcılarının da doğru makine seçimi ve ihtiyaçları
noktasında bilinçlendirilmesi gerekiyor. Öte yandan, yerli mamul üreticisinin ne kadar yerli makine kullanımını desteklesek bile yerli makine üretimi de belli bir noktada sıkışıp kalıyor. Yılda ülkemize ortalama 2 bin 500, 3 bin adet enjeksiyon makinesi ithal ediyoruz. Oysa sektörümüzde sadece iki yerli enjeksiyon makinesi üreticimiz var ve bu firmaların yıllık kapasiteleri de 250 adet civarında. Gönül ister ki daha fazla üretici pazara girsin ve ithalatın önüne geçecek yatırımlar olsun. Ancak kimse günümüzde üretimle uğraşmak istemiyor. Girişimcilere, yurt dışından makine getirip satmak daha kolay geliyor. İthalatta da kaliteli servis hizmeti sağlayan bilinçli distribütörlere ihtiyaç var. Sektörünüzün insan kaynakları için neler söyleyebilirsiniz? Nitelikli insan kaynağı sorunu hala önemli bir sorun alanı olarak öne çıkmaya devam ediyor. Özellikle mavi yaka pozisyonunda makine teknisyeni, tornacı gibi çok temel alanlarda eleman bulabilmek çok zor. Bu da yıllar boyu süregelen eğitim sisteminden kaynaklı sorunların sonucudur. Ne yazık ki hala meslek liselerine teşvik yok ve meslek liseleri de pazarımıza nitelikli öğrenci veremiyor.
• Uludağ Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nden mezun olan Selçuk Gülsün, özel sektörde üç yıl finans ve muhasebe birimlerinde görev aldı. • 2001 yılından bu yana plastik sektörü içerisinde Tisan Mühendislik Plastikleri firmasının Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürüten Gülsün, • 2013 yılından bu yana yönetiminde yer aldığı PAGDER’in geçtiğimiz Mayıs ayında yapılan 37’nci Olağan Genel Kurulu’nda, 2018-2020 yılı Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi.
“2017’DE PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNELERİ İHRACATIMIZ BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE YÜZDE 15,7 ARTARAK 169 MİLYON DOLAR OLARAK GERÇEKLEŞTİ; İTHALATIMIZ İSE YÜZDE 0,4 ARTIŞLA 583,1 MİLYON DOLAR OLDU. BURADA İRDELEMEMİZ VE ÜZERİNDE ÇALIŞMAMIZ GEREKEN, 400 MİLYON DOLARI AŞAN DIŞ TİCARET AÇIĞI SÖZ KONUSU.” 63 • EYLÜL 2018
ÜLKELERDEN PAKİSTAN
YÜZÖLÇÜMÜ 796.095 km2
NÜFUS 201,9 milyon (2016 yılı tahmini)
ÖNEMLİ ŞEHİRLER İslamabad, Lahor, Faysalabad, Ravalpindi, Gucranvala, Hiderabad, Peşavar
ETNİK GRUPLAR %45 Pencabi %15 Sindhi %15 Peştun %10 Seraiki %8 Muhacir %4 Beluci %3 diğer etnik gruplar
DİL İngilizce ve Urduca (Resmi diller), Pencabi, Peştunca, Sindhi, Seraiki, Beluci
DİN %96 İslam %1,6 Hinduizm %1,6 Hristiyan %0,001 Sih
PARA BİRİMİ Rupi (PKR) 1 Dolar: 124,08 PKR (4 Ekim 2018 itibarıyla)
CIA The World Factbook ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Pakistan İslam Cumhuriyeti Künyesi
DAĞLARIN ARDINDAKİ KARDEŞ: PAKİSTAN FAYSAL CAMİİ, İSLAMABAD
• 64
PAKİSTAN
ENDÜSTRİYEL BÜYÜMESİNDE TEKSTİL SEKTÖRÜNÜN ÖNEMLİ BİR ROL ÜSTLENDİĞİ PAKİSTAN, 201 MİLYONU AŞAN NÜFUSUYLA DÜNYANIN EN KALABALIK DOKUZUNCU ÜLKESİDİR. UZUN YILLAR BOYUNCA ÇEŞİTLİ SİYASİ VE EKONOMİK PROBLEMLERLE KARŞI KARŞIYA KALAN PAKİSTAN’IN, YAŞANAN TÜM SORUNLARA RAĞMEN 2004-2007 YILLARI ARASINDA GSYİH BÜYÜME ORANI YÜZDE 6-8 ARALIĞINDA KAYDEDİLDİ. ÜLKENİN GSYİH’SİNİN YAKLAŞIK YÜZDE 20’SİNİ TARIM SEKTÖRÜ OLUŞTURURKEN, BAŞLICA TARIM ÜRÜNLERİ İSE PAMUK, BUĞDAY, PİRİNÇ, ŞEKER KAMIŞI VE MISIR OLARAK SIRALANIYOR.
65 • EYLÜL 2018
ÜLKELERDEN LAHOR
G
üney Asya’da yer alan Pakistan; doğuda Hindistan, güneyde Hint Okyanusu, güneybatıda İran, batı ve kuzeyinde ise Afganistan’la komşudur. 1947 yılında bağımsızlığına kavuşarak İngiliz Hindistanı’ndan (British India) ayrı bir devlet haline gelen ülke, 1972 yılına kadar Batı ve Doğu Pakistan (bugünkü Bangladeş) olmak üzere aralarında 1700 kilometre mesafe olan iki bölümden oluşuyordu. Bangladeş’in söz konusu tarihte bağımsızlığını ilan etmesiyle Pakistan bugünkü sınırlarına kavuştu. Dünyanın en kalabalık ülkeleri • 66
arasında dokuzuncu sırada yer alan Pakistan’ın 2016 yılı tahmini rakamlarına göre nüfusu 201 milyon 995’tir. Ülkenin nüfus artış hızı aile planlama programlarının da katkısıyla 1980’lerin başında yüzde 3’ten 2006 yılında yüzde 2’ye düşürüldü. Bununla beraber ülkede son nüfus sayımı 1988 yılında yapıldığı için nüfusla ilgili rakamların kesinliği şüphelidir. Nüfusun yüzde 0,7’si başkent İslamabad’da yaşar. Pakistan’da çalışabilir işgücü, nüfusun yüzde 33’ünü oluşturuyor. Çalışan nüfusun yüzde 43,7’si tarımda, yüzde 22,4’ü imalat sektörlerinde ve yüzde
33,9’u ise hizmet sektörlerinde istihdam ediliyor. Ülkedeki işsizlik oranı ise yüzde 6,4 olarak açıklanıyor. Güneyinde yarı tropikal bir iklim görülen ülkenin iç ve yüksek kesimlerinde ise karasal iklim hâkimdir. Sindh Bölgesi’nde hidrokarbon rezervleri geniş bir alana yayılırken, Belucistan’da da doğal gaz rezervleri bulunuyor. Bununla beraber bölgede merkezi hükümetin kontrolü zayıf ve yerel aşiret liderleri çıkarılan doğal gazdan daha fazla pay sahibi olmak için rekabet ediyor. Bölgede ruhsat sahibi olan bazı yabancı sermayeli şirketlerin aşiretlerce
engellenmesi nedeniyle olağanüstü hal ilan edilirken, Belucistan’daki gaz taşıyan boru hatlarında, ülkenin diğer kesimlerinde de yapılan enerji kesintileri yüzünden sıklıkla arızalar meydana geliyor. Ülkede doğal gaz dışında az miktarda petrol, düşük kalitede kömür, demir, bakır, tuz ve kireçtaşı rezervleri de bulunuyor. Pakistan’ın büyük bir bölümü dağlık arazidir. Kuzeydeki dağlar oldukça yüksek ve karlıdır. 7 bin 700 metre yüksekliğindeki Tiriş Mir Dağı ülkenin en yüksek noktasıdır. Batı bölgeler, İran Yaylası’nın bir devamı olup bir seri yaylayla doludur. İran
PAKİSTAN
LAHOR
Yaylası çoğunlukla çıplak ve kurak, bazı bölgeler ise sulaktır. İndus Nehri ve Tar Çölü’ne ev sahipliği yapan Pakistan’ın kuzey dağlarının tamamı ormanlık arazidir. EKONOMİYİ TARIM SEKTÖRÜ SIRTLIYOR Pakistan’ın ekonomik gelişiminde tarım sektörü büyük pay sahibidir. Ülkede GSYİH’nin yaklaşık yüzde 20’sini tarım sektörü oluştururken, başlıca tarım ürünleri ise pamuk, buğday, pirinç, şeker kamışı ve mısırdır. Pakistan’ın endüstriyel büyümesinde tekstil sektörü önemli bir rolü üstleniyor.
Pek çok tüketim malı açısından kendi kendine yeterli olan Pakistan’da pamuk ve yün dokumacılığı, hazır giyim sanayisi, deri ve deri mamulleri, çimento, sağlık ürünleri ve şeker, meşrubat gibi işlem görmüş gıda maddeleri temel endüstri malları arasında yer alıyor. Ayrıca kimyasal madde üretimi de ülkede önemli bir gelişme göstermiş durumda. Pakistan, makroekonomik olarak geçmişe göre daha istikrarlı bir görüntü verirken 2008 yılı sonunda IMF ile yapılan anlaşma neticesinde alınan krediler bu durumun en büyük sebebi olarak gösteriliyor. IMF de Pakistan ekonomisinin daha istikrarlı bir yapıya kavuştuğunu kabul ederken, ekonomide hala risklerin var olduğu uyarılarını sürdürüyor. Pakistan hükümetinin ekonomik istikrarı yakalama çabaları uluslararası piyasalardaki kriz ortamı ve bazı iç faktörler nedeniyle zorlukla yürüse de IMF ile yapılan anlaşma neticesinde Pakistan hükümetinin ve Pakistan Merkez Bankası’nın ekonomi politikalarındaki tek karar merci olma durumu ortadan kalkmış durumda.
getiriyor. Kamu ve dış açıklar gibi makroekonomik dengesizlikler de istikrarlı ve yüksek büyüme oranlarının önündeki en ciddi engeller olarak gösteriliyor. İmalat sanayisi ise 11 Eylül 2001 saldırısından sonra geniş çaplı bir bunalım yaşarken, hemen ertesinde lağvedilen ABD yaptırımları ve sektöre açılan yeni krediler sayesinde toparlanma yoluna girdi. Bu alandaki en büyük sorun, Hindistan ile girilen siyasi ve askeri gerginlik
Pakistan ekonomisinin büyüme performansına dönemler itibarıyla bakıldığında, 1980’ler boyunca yıllık ortalama yüzde 6 olan oranın 1990’ların ilk yarısında yüzde 5, ikinci yarısında ise yüzde 4 olarak gerçekleştiği görülüyor. Ekonomisi ve ihracatının sadece pamuk-tekstil ve buğday üçlüsü olarak son derece dar bir tabana sıkışmış olması, Pakistan’ı dış şoklara ve dalgalanmaların etkilerine açık ve kırılgan bir hale
PAKİSTAN’IN MAKİNE İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) SIRA NO 1
ÜLKE
2016
2017
DEĞİŞİM (%)
ÇİN
2.940
3.308
12,5
2
ABD
499
524
5,1
3
JAPONYA
342
361
5,6
4
FRANSA
107
333
210,3
5
ALMANYA
299
310
3,5
6
İTALYA
258
307
19,1
7
GÜNEY KORE
234
279
56,5
8
TAYLAND
112
175
64,6
9
İNGİLTERE
81
133
12,9
10
HİNDİSTAN
92
104
45,2
12
TÜRKİYE
78
94
20,8
DİĞER
1.055
1.233
16,9
TOPLAM
5.832
6.863
17,7
Kaynak: BM İstatistik Bölümü verileri 67 • EYLÜL 2018
ÜLKELERDEN PAKİSTAN’IN MAKİNE İTHALATINDA BAŞLICA KALEMLER (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) GTİP
GTİP TANIMI
Kaynak: BM İstatistik Bölümü verileri 2016
2017
DEĞİŞİM (%)
8402
BUHAR JENERATÖRLERİ, KIZGIN SU ÜRETEN KAZANLAR
346
535
54,7
8411
TURBOJETLER, TURBOPROPELLER, DİĞER GAZ TÜRBİNLERİ
466
469
0,7
8414
HAVA-VAKUM POMPASI, HAVA/GAZ KOMPRESÖRÜ, VANTİLATÖR, ASPİRATÖR
326
401
22,9
8471
OTOMATİK BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ VE ÜNİTELERİ
315
376
19,4
8474
TOPRAK, TAŞ, METAL CEVHERİ AYIKLAMA, ELEME İÇİN MAKİNELER
147
306
107,5
8429
DOZERLER, GREYDER, SKREYPER, EKSKAVATÖR, KÜREYİCİ, YÜKLEYİCİ
290
298
2,7
8419
ISI DEĞİŞİKLİĞİ YÖNTEMİ İLE MADDELERİ İŞLEMEK İÇİN CİHAZLAR
216
285
31,7
8406
BUHAR TÜRBİNLERİ
311
262
-15,6
8445
LİFLERİ HAZIRLAYAN, İPLİK ÜRETEN-HAZIRLAYAN MAKİNELER
162
246
51,7
8409
İÇTEN YANMALI, PİSTONLU MOTORLARIN AKSAM VE PARÇALARI
170
225
32,5
DİĞER
3.082
3.459
12,2
TOPLAM
5.832
6.863
17,7
iken bu gerginlik, bölgede (Afganistan ve terör eylemleri sorunlarının ön plana çıkması nedeniyle) ikinci plana düşmüş gibi görünmesine karşın sürekli bir “potansiyel rahatsızlık kaynağı” olarak ekonomik performans üzerinde olumsuz etki yaratmaya devam ediyor. Pakistan’ın kalkınma programlarının uygulanmasında, uluslararası finans kuruluşları önemli rol oynuyor. IMF’nin Pakistan’a sağladığı “standby” kredileri, likidite sıkışıklığına önemli bir rahatlama getirirken, aynı zamanda uluslararası finans kuruluşlarının gözünde ülkenin mali güvenilirliği konusundaki tereddütlerin giderilmesinde de rol oynuyor. Bu çerçevede, söz konusu uluslararası finans kuruluşları Pakistan’a yönelik kredi hatlarını hayata
geçirmeye başlamış durumda. Ancak uzun yıllar boyunca iç siyasi ihtilaflara maruz kalan Pakistan’da yabancı yatırımlarla sanayi ürünleri ihracatı oldukça düşük seviyede ilerlemeye devam ediyor. Ülkede 2004-2007 yılları arasında ciddi seviyede bir elektrik sıkıntısı yaşanmasına rağmen sanayi ve hizmet sektörlerinin katkısıyla GSYİH büyüme oranı ise yüzde 6-8 aralığında kaydedildi. 2001 yılından itibaren fakirlik yüzde 10 oranında azaldı ve hükümet kalkınma harcamalarını düzenli olarak artırdı. Ancak Pakistan rupisi, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık yüzünden önemli oranda değer kaybetti. ÜLKE İHRACATI HALEN SINIRLI İLERLİYOR 2001 yılından bu yana dünya
ticaretindeki genişlemelere paralel olarak Pakistan’ın ihracat ve ithalat oranları sürekli artış gösteriyor. Bunun sonucunda 2001 yılında 9,1 milyar dolar olan ihracatı 2015 yılında 22,1 milyar dolara; 9,7 milyar dolar olan ithalatı da yaklaşık 44 milyar dolara yükseldi. Pakistan’ın 2015 yılında dış ticaret açığı ise 21,9 milyar dolara ulaştı. Ülkede gümrük duvarlarının indirilmesiyle tekstil sektörü rekabete açıldı ve verimliliği arttı. Bunun yanında tekstil sektörünün haksız rekabetten korunması için de antidamping gibi gerekli önlemler alındı. Pakistan, ihracatı temel alan bir büyüme modeli seçmiş olmasına ve bu çerçevede bugüne kadar çeşitli teşvik, fiyat ve döviz kuru politikaları uygulamasına rağmen,
ihracat rakamları ödemeler dengesini rahatlatacak ve ülke kalkınmasında lokomotif etkisi yapacak seviyelere çıkarılamadı. Ülkenin ihraç kalemleri ve ihraç pazarlarının sayısının düşük olması, ihracatın önündeki en büyük risk olarak duruyor. Pakistan’ın toplam ihracatının yüzde 60’tan fazlasını tekstil ürünleri oluştururken, ihracatın yaklaşık yarısı altı-yedi ülkeye gerçekleştiriliyor. Öte yandan Pakistan’da bazı malların ihracatı, üretimin az olması nedeniyle kısıtlanıyor. Pakistan hükümeti bu tür mallar için bazı yasaklamalar ve lisans şartları uyguluyor. Silah, yenilebilir yağ, post ve deri, kereste, madenler, süt ve süt ürünleri, antikalar ve insan iskeletleri ihracatı yasaklanan veya kısıtlanan ürünlerken, canlı
İSLAMABAD
• 68
PAKİSTAN
KARAÇİ
hayvan ve et ihracatı bazı dönemlerde ihracatı geliştirme bürosunun iznine bağlı olarak yapılabiliyor. Petrol ürünleri, kok kömürü, soda ve kaya tuzu ise sadece kamu sektörü tarafından ihraç edilebiliyor. Bunlara ek olarak, ihracattan kazanılan tüm dövizin Pakistan Merkez Bankası’na teslim edilmesi zorunlu. Pakistan, yabancı yatırımlar konusunda ise liberal bir politika izliyor. Bu durumun sebepleri IMF gibi uluslararası örgütlerin etkisi, politik istikrarsızlık ve yüksek terörist saldırı riski yüzünden yatırımcıların tedirgin olması olarak gösteriliyor. Ülkede yatırım konusunda az sayıda sınırlama mevcutken, pek çok sektör için cömert teşvikler sağlanıyor. 2015/2016 döneminde ülkeye 1,2 milyar dolar civarındaki yabancı yatırım gelirken, ülkedeki en önemli yabancı yatırımcı ülke ABD olarak dikkat çekiyor. Önemli özelleştirmelerin hızla yapılamaması ve güvenlik konusundaki problemler, yabancı yatırımların önündeki en büyük engeller olmaya devam ederken, Çin de Pakistan’daki en önemli
yatırımcılardan biri olmaya devam ediyor. Çin’in yatırımlarının çoğu ise altyapı projelerine yönelik olarak gerçekleşiyor. Diğer yandan, enerji sektörü de, özellikle Pakistan’ın kronik enerji darboğazı yüzünden yabancı yatırımcılar için gelecek vadeden bir alan olmayı sürdürüyor. Pakistan’ı İran ve Hindistan’a bağlayacak boru hattı projesi, Hindistan’ın Pakistan güvenlik durumu hakkındaki endişeleri nedeniyle belirsizliğini korusa da hattın
İran-Pakistan arasındaki kısmı için görüşmeler halen sürdürülüyor. TÜRKİYE İLE TİCARİ İLİŞKİLER GELİŞİME AÇIK Türkiye’nin Pakistan’la dış ticareti yıllara göre farklılık gösteriyor. 2000 yılına kadar zaman zaman lehimize seyreden ikili ticarette, 2000’li yıllar boyunca Türkiye’nin aleyhine bir dış ticaret açığı söz konusuydu. İki ülke arasında ticaret hacmi 2011 yılında yaklaşık 1,1 milyar dolarla en yüksek rakama
ulaşırken 2016’da ise 610,4 milyon dolara geriledi. Türkiye ile Pakistan arasındaki mevcut dış ticaret hacmi her iki ülkenin potansiyelini yansıtmaktan çok uzak. Türkiye’nin Pakistan’a en çok ihraç ettiği ürünler: Telefon/ telgraf için elektrikli cihazlar, sentetik filamentler, inşaat demirleri, hijyenik havlular-bebek bezleri, elektrik transformatörleri, pamuklu mensucat, tekstil makineleri, fişek ve mermiler, kendine özgü fonksiyonu olan makine-cihazlar ve kauçuktan yeni
PEŞAVAR
69 • EYLÜL 2018
ÜLKELERDEN “PAKİSTAN, İHRACATI TEMEL ALAN BİR BÜYÜME MODELİ SEÇMİŞ OLMASINA VE BU ÇERÇEVEDE BUGÜNE KADAR ÇEŞİTLİ TEŞVİK, FİYAT VE DÖVİZ KURU POLİTİKALARI UYGULAMASINA RAĞMEN, İHRACAT RAKAMLARI ÖDEMELER DENGESİNİ RAHATLATACAK VE ÜLKE KALKINMASINDA LOKOMOTİF ETKİSİ YAPACAK SEVİYELERE ÇIKARILAMADI.”
dış lastikler olarak sıralanıyor. Türkiye’ye Pakistan’dan yapılan ithalatın çok büyük bir bölümünü ise pamuklu mensucat oluşturuyor. İthal edilen diğer belli başlı ürünler ise pamuk ipliği, etil alkol, poliasetaller, diğer polieterler, epoksit-alkid reçineler, deri ve köseleden giyim eşyası, örme eldivenler ve hazır giyim ürünleridir. Öte yandan, Türkiye ile Pakistan arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin temelini oluşturan ticaret, ekonomik ve teknik işbirliği, çifte vergilendirmeyi önleme, yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşmaları hâlihazırda imzalanmış ve yürürlüktedir. Ticaret anlaşması çerçevesinde de karma ekonomik komisyon toplantıları gerçekleştiriliyor. 1986 yılında kurulan Türk-Pakistan İş Konseyi kapsamında ise
ortak toplantılar ve pek çok üst düzey ve ticari heyet ziyareti gerçekleştiriliyor. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Ticaret Anlaşması, 16-17 Temmuz 2003’de, Pakistan’ın Başkenti İslamabad’da gerçekleştirilen Bakanlar Toplantısı’nda imzalanmıştı. Buna göre, üye ülkeler, birbirlerine yönelik gümrük vergilerini, sekiz yıl içinde kademeli olarak yüzde 15 seviyesine indirme ve fonları kaldırma kararı vermiş, ayrıca ülkeler birbirlerine karşı tarife dışı engelleri kaldırmayı da taahhüt etmişti. İmzalanan anlaşma, üye ülkelerin parlamentolarında onaylandıktan sonra yürürlüğe girmiş olsa da gümrük indirimlerine ilişkin müzakereler halen devam ediyor. Anlaşma; İran, Pakistan, Türkiye, Azerbaycan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan,
VEZİR HAN CAMİİ, LAHOR
• 70
Afganistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ı kapsıyor. 2017 YILINDA 199 MİLYON DOLARLIK MAKİNE İHRAÇ ETTİ BM İstatistik Bölümü verilerine göre Pakistan’ın makine ihracatı 2017 yılında 199 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılında bu rakam 169 milyon dolar seviyesindeydi. Pakistan’ın, makine ihracatı 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 18 arttı. Pakistan 2017 yılında 33 milyon dolarla en fazla Belçika’ya makine ihraç etti. 2016 yılında bu rakam 200 bin dolardı. Pakistan’ın Belçika’ya gerçekleştirdiği ihracat yüzde 14 bin 838 arttı. Pakistan’ın 2017 yılında en fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke 28 milyon dolarla Birleşik Arap Emirlikleri oldu. Söz konusu ülkeye 2016 yılında 18 milyon dolar değerinde makine ihraç edilmişti. Birleşik Arap Emirlikleri’ne yönelik ihracat yüzde 55 arttı. Üçüncü sırada bulunan Bangladeş’e 2016 yılında 17 milyon dolarlık makine ihraç edilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 7 azalarak 15 milyon dolar oldu. Pakistan, 2017 yılında 84. fasıl itibarıyla en fazla turbojetler, turbopropeller, diğer gaz türbinleri kaleminde ihracat gerçekleştirdi. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda 16 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 217,6 artarak 52 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında ise hava-vakum pompası, hava/gaz kompresörü, vantilatör, aspiratör ürün grubu bulunuyor. Söz konusu kalemde 2016 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 35 milyon dolarken, 2017 yılında bu rakam yüzde 4,2 artarak 37 milyon dolar seviyesinde kayda geçti. Listenin üçüncü sırasında bulunan alternatif-rotatif kıvılcım ateşlemeli,
PAKİSTAN
içten yanmalı motorlar kaleminde 2016 yılında 13 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 1,5 artarak 14 milyon dolar oldu. ÜLKENİN MAKİNE İTHALATINDA ÇİN İLK SIRADA BM İstatistik Bölümü verilerine göre Pakistan’ın makine ithalatı ise 2017 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 17,7 artarak 6,8 milyar dolar olarak kaydedildi. Pakistan 2016 yılında 5,8 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirmişti. 2017 yılı rakamlarına göre Pakistan’ın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 3,3 milyar dolarla Çin yer alıyor. Söz konusu ülkeden 2016 yılında ithal edilen makinelerin değeri 2,9 milyar dolardı. Pakistan’ın 2017 yılında Çin’den gerçekleştirdiği ithalat yüzde 12,5 arttı. Pakistan, listenin ikinci sırasında bulunan ABD’den 2016’da 499 milyon dolar değerinde makine ithal ederken, 2017 yılında bu rakam yüzde 5,1 artışla 524 milyon dolara çıktı. Listesinin üçüncü sırasındaki Japonya’dan 2016 yılında 342 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken,
PEŞAVAR
2017 yılında bu rakam yüzde 5,6 artarak 361 milyon dolar oldu. Pakistan, 2017 yılında 84. fasıl itibarıyla en fazla buhar jeneratörleri, kızgın su üreten kazanlar ithal etti. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda 346 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 54,7 artarak 535 milyon dolar olarak kayda geçti. Listenin ikinci sırasında turbojetler, turbopropeller, diğer gaz
türbinleri ürün grubu bulunuyor. Pakistan, 2016 yılında söz konusu kalemde 466 milyon dolar değerinde makine ithal ederken, 2017 yılında bu rakam yüzde 0,7 artışla 469 milyon dolar oldu. Pakistan’ın en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem ise hava-vakum pompası, hava/ gaz kompresörü, vantilatör, aspiratör ürün grubu oldu. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda 326 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken,
2017 yılında bu rakam yüzde 22,9 artarak 401 milyon dolara çıktı. TÜRKİYE’NİN PAKİSTAN’A MAKİNE İHRACATI ARTIYOR BM İstatistik Bölümü verilerine göre Türkiye’nin 84. fasılda Pakistan’a gerçekleştirdiği makine ihracatı da 2017 yılında 94,2 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılında bu rakam 78 milyon dolar seviyesindeydi. Pakistan’a yönelik
TÜRKİYE’NİN PAKİSTAN’A MAKİNE İHRACATI (MİLYON DOLAR - 84. FASIL)
Kaynak: TÜİK
GTİP
GTİP TANIMI
2016
2017
DEĞİŞİM (%)
8451
DOKUMAYA ELVERİŞLİ MADDELERİ BİÇİMLENLENDİRMEYE MAHSUS MAKİNE VE CİHAZLAR
7,9
10,1
26,8
8421
SANTRİFÜJLE ÇALIŞAN KURUTMA, FİLTRE, ARITMA CİHAZLARI
4,7
8,5
82,9
8483
TRANSMİSYON MİLLERİ, KRANKLAR, YATAK KOVANLARI VE MİL YATAKLARI, DİŞLİLER VE SİSTEMLERİ, VİDALAR
4,3
7,1
65,7
8409
İÇTEN YANMALI, PİSTONLU MOTORLARIN AKSAM VE PARÇALARI
3,6
5,6
56,8
8418
BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOĞUTUCULAR, ISI POMPALARI
5,6
5,4
-3,4
8445
LİFLERİ HAZIRLAYAN, İPLİK ÜRETEN-HAZIRLAYAN MAKİNELER
0,2
4,9
2.418,9
8411
TURBOJETLER, TURBOPROPELLER, DİĞER GAZ TÜRBİNLERİ
0,3
4,8
1.680,6
8463
METALLERİ VEYA SERMETLERİ TALAŞ KALDIRMADAN İŞLEMEYE MAHSUS DİĞER MAKİNELER
0,0
4,7
8413
SIVILAR İÇİN POMPALAR, SIVI ELEVATÖRLERİ
2,0
3,9
92,4
8438
YİYECEK VE İÇECEKLERİN SINAÎ AMAÇLARLA HAZIRLANMASI VE İMALİNE MAHSUS MAKİNE VE CİHAZLAR
0,3
2,8
844,6
DİĞER
49,1
36,3
-26,0
TOPLAM
78,0
94,2
20,8
-
71 • EYLÜL 2018
PRO 100 HİDROLİK PROFİL BÜKME MAKİNESİ HYDRAULIC PROFILE BENDING MACHINE
CY4RHHS 4 TOPLU HİDROLİK SİLİNDİR MAKİNASI 4 ROLLS HYDRAULIC PLATE BENDING MACHINE
HCB KOLON BOM SİSTEMİ COLUMN BOOM SYSTEM
PAKİSTAN
PAKİSTAN EKONOMİSİNİN ANA SEKTÖRLERİ TARIM
PAKİSTAN VE HİNDİSTAN SINIR MUHAFIZLARINI BAYRAK MERASİMİ, LAHOR
makine ihracatımız yüzde 20,8 arttı. 2017 yılı itibarıyla Türkiye’nin Pakistan’a yönelik makine ihracatının ilk sırasında 10,1 milyon dolarla dokumaya elverişli maddeleri biçimlendirmeye mahsus makine ve cihazlar yer alıyor. Söz konusu kalemde 2016 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 7,9 milyon dolardı. Dokumaya elverişli maddeleri biçimlendirmeye mahsus makine ve cihazlar kaleminde gerçekleştirilen ihracat artışı yüzde 26,8 oldu. Listenin ikinci sırasında bulunan santrifüjle çalışan kurutma, filtre, arıtma cihazları ürün grubunda 2016 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 4,7 milyon
dolar olarak kaydedilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 82,9 artarak 8,5 milyon dolar oldu. Türkiye’nin Pakistan’a yönelik makine ihracatında ilk 10 ürün grubu listesinin üçüncü sırasında ise transmisyon milleri, kranklar, yatak kovanları ve mil yatakları, dişliler ve sistemleri ile vidalar ürün grubu bulunuyor. 2016 yılında söz konusu kalemde 4,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 65,7 artarak 7,1 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Diğer yandan, BM İstatistik Bölümü verilerine göre Türkiye, 84. fasıl bazında Pakistan’dan 2017 yılında 413 bin dolarlık makine ithal etti.
Tarım, Pakistan ekonomisinin en önemli sektörüdür. GSYİH’nin ortalama yüzde 25’i tarımdan sağlanırken, işgücünün de yaklaşık yarısı tarım sektöründe istihdam ediliyor. Tarım, ülkenin işlenmiş tarım ve sanayi sektörlerine ham madde sağlarken, döviz girdisinin önemli bir ayağı olmaya da devam ediyor. Bununla birlikte, ülkenin tarım sektörü, özellikle pamuk üretiminin doğal afetler (kuraklık, sel) ve bitki hastalıkları gibi sebeplerle zarar görmesi nedeniyle genel ekonomiye kıyasla daha büyük oranda dalgalanmalara maruz kalırken, Pakistan’da toprak reformu gerçekleştirilmediği için ekilebilir alanların yarısından daha azı küçük çiftliklere bölünmüş durumda. Diğer ekilebilir alanlar ise sayıları daha az olan büyük toprak sahipleri tarafından işletiliyor. Büyük toprak sahipleri, ülkede ekilebilir arazilerin yüzde 60’ını ve sulama sisteminin büyük kısmını kontrol ediyor.
SANAYİ
1947 yılında bağımsızlığını kazanmadan önce Pakistan, temelde pamuk da dâhil olmak üzere çeşitli sanayi ham maddeleri üreten ve İngiliz Hindistanı için geçiş merkezi görevi yerine getiren sınırlı bir sanayi yapısına sahipti. Bağımsızlık sonrasındaki 20 yıl boyunca sanayi sektörü yaklaşık ortalama yüzde 9 oranında büyüdü. Ülkede sanayi üretimi son yıllarda toparlanırken devlet tarafından destek verilen iplik dokuma, şeker rafineciliği gibi bazı sektörler de gelişti. Peş peşe gelen hükümetler sanayi üretimini çeşitlendirme ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimi konusunda teşvik edici politikalar uyguladı ve sektördeki sermaye birikimi arttı. Bununla birlikte, denizaşırı yatırımcıları ülkeye çekmek amacıyla yapılan son reformlara rağmen, nitelikli işgücü eksikliği, yetersiz fiziki altyapı, kamuda yaygın yolsuzluklar, teoride ve pratikte büyük farklar barındıran politikalar, siyasi istikrarsızlık ve artan terör saldırıları gibi dezavantajlar teşviklerin etkisini sınırlandırıyor.
MADENCİLİK
Ülkenin en önemli maden kaynakları Belucistan Bölgesi’ndeki Saindak’tadır. 520 hektarlık alanı kapsayan Saindak ihraç işleme bölgesinde yılda 20 bin ton bakır üretiliyor. Pakistan hükümeti, madenleri geliştirmek ve sektördeki üretimi artırmak için Çin ile çok sayıda ortak yatırım projesini hayata geçiriyor.
ULAŞTIRMA
RAVALPİNDİ
Ülkenin toplam demir yolu uzunluğu 7 bin 791 kilometredir ve 1988 yılından bu yana yeni demiryolu inşa edilmemiştir. Demir yolu yük taşımacılığı, kara yolu taşımacılığına göre oldukça zayıftır. Pakistan’ın kara yolu ağının toplam uzunluğu 264 bin 853 kilometreyken, bu yolların yüzde 60’ı stabilize yollardan oluşuyor. Yük taşımacılığının yüzde 96’sı kara yoluyla yapılırken, 1999 yılında merkezi hükümet daha önce bölgesel yönetimlerin kontrolünde olan otobanları, bunları paralı olarak işletebilecek gruplara kiralayabilmek amacıyla kendi kontrolüne aldı.
73 • EYLÜL 2018
MAKALE
YERLİ ÜRETİM VE MAKİNE SEKTÖRÜ GELIŞMIŞ ÜLKE VE EKONOMILERE BAKTIĞIMIZDA ORTAK NOKTALARININ ÜRETIM KAPASITELERI OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. ÜRETMEDEN ZENGINLIK OLMUYOR; TÜKETMEK ISE ÖNCE BAĞIMLILIĞI SONRA DA ÇÖKÜŞÜ BERABERINDE GETIRIYOR. ÜLKELER JEOPOLITIK KONUM VE DOĞAL KAYNAKLARIYLA AVANTAJ SAHIBI OLABILIR ANCAK BUNUN ÜRETIMLE TAÇLANDIRILAMAMASI HALINDE SÜRDÜRÜLEBILIR BIR KALKINMA SAĞLANAMAZ.
Ü
lkemiz, Cumhuriyetin kurulmasından itibaren üretim temelli bir kalkınma arayışı içerisinde oldu. Bugün geldiğimiz noktada esasen bir başarı da söz konusu. Ancak ülkemizin orta gelir tuzağı sarmalından kurtularak güçlü bir ekonomi olma hedefine, üretim yeteneğimizi geliştirmemiz halinde erişmemiz mümkün
• 74
görünüyor. Son 60 yılda orta gelirden yüksek gelire yükselen Kore ve Tayvan olmak üzere sadece iki ülke bulunuyor. Bunlar ise ana temalarını makine, elektronik ve yazılım olmak üzere üç sektör üzerine kurdu. Eğitim sistemlerini, teknoloji çalışmalarını, organizasyonlarını, teşviklerini tamamen buna konsantre ettiler. İçinde bulunduğumuz ekonomik darboğaz; üretim,
yüksek katma değer ve ihracatın güçlü bir ekonomi için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Gerek ilan edilen Yeni Ekonomi Programı (YEP) ve gerekse kamu yöneticileri beyanatlarında üretim temelli bir büyüme yaklaşımının ifade ediliyor olması biz reel sektör aktörlerine ümit veriyor. Bununla birlikte yerli ve milli üretim ile yerlileştirme programlarını da
sıklıkla duyar olduk. Şüphesiz ülkemizde üretilen tüm ürünler “Türk Malı” ancak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çıkardığı Tebliğ ile “Yerli Malı” kavramını ortaya koydu. Buna göre yüzde 51 ve üzeri yerli katma değerle imal edilen ürünler ilgili oda kontrol ve onayıyla Yerli Malı Belgesi alabiliyor. “Yerli Malı” belgeli ürünlere ise kamu mal alımlarında ithal olanlara karşı yüzde 15 fiyat avantajı sağlanırken yapım işlerinde kullanılan bir takım makine ve ekipman ile malzemenin tamamen yerli olması şartı getirildi. Son olarak Ticaret Bakanlığı “Yerli Üretim” kavramı ve logosunu oluşturarak ürün etiketi ve satış dokümanlarında bulunma zorunluluğu getirdi. Böylelikle kamuoyunda yerli ürünlerin tercih edilmesine yönelik oldukça olumlu bir kampanya başlattı. Esasen biz de özel sektör olarak sanayide yerli makinelerimizin tanıtımına ve tercih edilmesine yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Bu yaklaşımlar şüphesiz çok yerinde ancak yerli ürün tercih edilebilmesi için her alanda ilgili standartlarda ve yüksek kalitede ürün imal ediyor olmamız gerekiyor. Bugün sektörümüzün üretiminde yerli girdi oranı yüzde 70’ler
YERLİ ÜRETİM VE MAKİNE SEKTÖRÜ
ADNAN DALGAKIRAN
MAKFED YÖNETİM KURULU BAŞKANI
düzeyinde. Ancak sektörümüzde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 60’lara ulaşmasına rağmen iç pazarı yarı yarıya yerli ürünlerle karşılıyoruz. Bunun bir nedeni henüz üretemediğimiz ürünler olması ise diğer nedeni de kamuda gelişen yerli malı önceliği algısının henüz özel sektörde geliştirilememesidir. Makine sektörü çok disiplinli yapısıyla imalat sektörlerinin tamamına yakınıyla etkileşim içerisinde. Bununla birlikte makine olmadan imalat olamayacağı düşünüldüğünde tüm sektörlerin tedarikçisi konumunda. Dolayısıyla ülkemiz büyüdükçe daha çok ve çeşitli makinelere ihtiyaç duyulacak. Temel amacımız bu ihtiyacı yerli ve milli olarak karşılayacak duruma gelmek. YERLİ VE MİLLİ ÜRETİM HEDEFİ MAKFED, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı kapsamında bir çalışma gerçekleştirdi. Buna göre dış ticaret açığı verdiğimiz alanlarla dışarıya bağlı olduğumuz ara girdiler çok yönlü
olarak incelendi ve öncelikli olarak yerlileştirilebilecek ürünler tespit edilmeye çalışıldı. Bununla birlikte aynı amaçla KOSGEB’in oluşturduğu ve uyguladığı “Stratejik Ürün Destek Programını” da önemsiyor ve sektör kuruluşlarımızın programa katılımları konusunda gayret gösteriyoruz. Bu çerçevede sektörümüzün imalat kapasitesinin geliştirilerek dış ticaret açığımızın azaltılmasını amaçlayan çalışmalarda, ilgili Bakanlıklarımızın oluşturacakları programlar doğrultusunda üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Sektörümüze bakıldığında, TÜİK rakamlarına göre 13 bin işletme ve 220 bin istihdam ile 2017 yılında 77 milyar TL ciro ve 15 milyar TL katma değer gerçekleştirdik. 84 GTİP altında ise 15 milyar dolar ihracata ulaştık. Bu yılın ilk dokuz ayında yakaladığımız yüzde 16,7 ihracat artışı, 2018 için koyduğumuz 18 milyar dolar hedefimize yaklaşacağımızı gösteriyor. İhracatın yarıya yakınının AB ülkelerine ve yüzde 16’sının ise Almanya’ya yapılıyor
olması da sektörümüzün yakaladığı kalitenin bir göstergesi. Bunun yanı sıra endüstride önemli kavramların başında marka geliyor. Sektörümüzde dünyada yer eden onlarca, ülkemizde ise yüzlerce markamız mevcut. Artık dünyada her geçen gün daha da güçlenen bir “Türk Makinesi” imajı oluşmuş durumda. Bu başarıda sanayicilerimizin payı kadar Türkiye’nin Makinecileri olarak ulusal ve uluslararası düzeyde yürüttüğümüz tanıtım faaliyetlerinin de payı olduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte, Bakanlık onaylı 1233 Ar-Ge ve Tasarım Merkezi’nin 162’si sektörümüze ait ve bu alanda lider sektör konumundayız. Bu sayının 300’e kadar çıkacağını öngörüyoruz. MAKFED, ilgili kurum ve kuruluşlarla yapılacak işbirlikleriyle sektördeki katma değeri artıracak dönüşümde itekleyici güç olunması yönünde bu merkezlerde niteliğin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmasını amaçlıyor. Böylelikle yerli ve milli üretim hedeflerinin gerçekleşebileceğini düşünüyoruz.
“ARTIK DÜNYADA HER GEÇEN GÜN DAHA DA GÜÇLENEN BIR ‘TÜRK MAKINESI’ IMAJI OLUŞMUŞ DURUMDA. BU BAŞARIDA SANAYICILERIMIZIN PAYI KADAR TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI OLARAK ULUSAL VE ULUSLARARASI DÜZEYDE YÜRÜTTÜĞÜMÜZ TANITIM FAALIYETLERININ DE PAYI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ.” 75 • EYLÜL 2018
AR-GE MERKEZİ
“KÜRESEL ARENADA ÖNCÜ VE LİDER OLMAK İSTİYORUZ” AR-GE MERKEZLERİNİN ÇALIŞMALARI DOĞRULTUSUNDA, DEĞİŞİK JEOLOJİK KOŞULLARA UYGUN HER TİP TÜNEL AÇMA MAKİNESİ İÇİN İSTENİLEN ÇAP VE ÖLÇÜLERDE AKSAM VE YEDEK PARÇALAR İLE TÜNEL AÇMA MAKİNESİ İMAL ETTİKLERİNİ SÖYLEYEN E-BERK MAKİNA YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖZGÜR SAVAŞ ÖZÜDOĞRU, “HER İŞİ TEK SEFERDE VE DOĞRU BİÇİMDE YAPMA FELSEFESİ DOĞRULTUSUNDA SADECE TÜRKİYE’DE DEĞİL, DÜNYA GENELİNDE SEKTÖRÜN ÖNCÜ VE LİDER FİRMASI OLMAK İSTİYORUZ” DİYOR.
E
-Berk Makina’nın 16 yıldır tünel açma makinelerinin kesici-sıyırıcı yedek parça sağlayıcısı olarak faaliyetlerine devam ettiğini aktaran E-Berk Makina Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Savaş Özüdoğru, “Ayrıca, değişik jeoloji koşullarına uygun her tip tünel açma makinesi üretimi, revizyonu ve istenilen ölçülerde aksam ve parçalarının üretimini de gerçekleştiriyoruz. ABD’den Rusya’ya, Hindistan ve Çin’e dek 24 ülkeye uzanan bir ihracat ağına sahibiz. 2017 yılında tamamen Türk mühendis, teknisyen ve işçilerinin emeğiyle Türkiye’nin ilk yerli tünel açma makinesini yüzde 54’lük yerlilik oranıyla sekiz aylık sürede imal ettik” diyor. 18 Nisan’da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın onayıyla Türkiye’nin 862’nci Ar-Ge Merkezini unvanını aldıklarını söyleyen Özüdoğru, Ar-Ge merkezilerinin ise Türk tünelciliğinin duayenlerinden ve sektörde 37 yıllık tecrübesiyle E-Berk Makine’ya da katkı sağlayan merhum Ömer Gündüz adına “Ömer Gündüz Ar-Ge Merkezi” adıyla 5 Temmuz’da açıldığını söylüyor. • 76
“Ar-Ge Merkezimizde biri TÜBİTAK destekli olmak üzere aktif biçimde yedi proje yürütülüyor” diyerek devam eden Özüdoğru, “E-Berk Makina Ömer Gündüz Ar-Ge Merkezi olarak amacımız, tünel açma makinesi ve ekipmanları üretimi başta olmak üzere tüm faaliyetlerimizde inovasyona açık hale gelmek, yenilik yoluyla ülke
ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edilebilir bir yapıya ulaşmasını sağlamak ve teknolojik bilgi üretimini artırmaktır” değerlendirmesinde bulunuyor. Özgür Savaş Özüdoğru ile E-Berk Makina Ömer Gündüz Ar-Ge Merkezi’nin çalışmaları ve geleceğe yönelik projeleriyle ilgili ayrıntılı bir röportaj gerçekleştirdik.
Ar-Ge merkezinizin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Çalışmalarınız ağırlıklı olarak hangi alana yönelik? Ar-Ge merkezimizde E-Berk Makina’nın tünelcilik sektöründe elde ettiği tecrübeleri sayesinde değişik jeolojik koşullara uygun her tip tünel açma makine tipleri için (Hard Rock TBM, Slurry
E-BERK MAKİNA
TBM, Gripper TBM, EPB Shield TBM, Double Shield TBM, Single Shield TBM, Mix Shield TBM) istenilen çap ve
ölçülerde kesici kafa dizaynı ve üretimi, ikinci el tünel açma makinelerinin revizyonu ve alt yüklenici olduğu
projelerde tünel açma makinesi üretimi gibi tüm faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. Ayrıca bünyemizde olmayıp
dünya genelinde çalışan tünel açma makinelerinin kesici yedek parçalarını da imal ediyoruz. Ar-Ge merkezimizde tüm üretim faaliyetlerinde kullandığımız teknoloji ve inovasyonu; mühendislerimizin bilgi, beceri ve yaratıcılığıyla birleştirdik. Bu sayede yürüttüğümüz yedi farklı projemizin her birinde teknolojik bilgi üretimi, üründe ve üretim sürecinde yenilik, ürün kalitesinde yükselme sağladık. Ar-Ge merkezimizin projeleri ve projelerin her aşaması E-Berk şirket kültürüne göre belirlenen ekipler halinde takip ediliyor. Bugün itibarıyla Ar- Ge merkezimizde sekiz yüksek lisans öğrencisi, 18 lisans mezunu, sekiz ön lisans mezunu, 24 tekniker ve üç destek personeli görev alıyor. Ayrıca firmamız bünyesinde, Ar-Ge merkezinde yer almayan ancak sahada çalışmalarıyla bize geri bildirimler sağlayan 400 personelimiz bulunuyor. 77 • EYLÜL 2018
AR-GE MERKEZİ
Projelerin tasarımı, prototip hazırlanması, tüm mühendislik hesaplamaları ve saha analizleri kısmıyla mekanik tasarım ekibimiz ilgileniyor. Üretim ve planlama ekibi ise üretim hazırlık, üretim planlama, üretimi uygun maliyetlerde gerçekleştirme ve üretim analizleriyle ilgileniyor. Kalite ve kontrol ekibimizse bütün iyileştirme çalışmaları, ürün ve stok kontrolü, sipariş miktarını belirleme, üretimde kalite artışı ve sürekliliği sağlama kısımlarıyla ilgileniyor. Projelerimizin tamamı nihai ürüne ulaştığında sahada kullanılabilecek ve Türkiye’ye ticari katkı sağlayacaktır. Çalışmalarımız ağırlıklı olarak, insan hata faktörünü ortadan kaldırıp daha güvenli tünel ve kazı ortamı yaratmak konusunda yoğunlaşıyor. Bunun yanı sıra daha az maliyetle daha çok çıktı elde etme, kaliteyi artırma ve inovasyon ve teknolojiye ayak uydurma çalışmaları da güncel olarak sürdürülüyor. Günümüz teknolojisini ağırlıklı olarak yazılımın oluşturduğunu düşündüğümüz için projelerimizin tamamının Türk mühendisleri tarafından oluşturulan • 78
programlarla kullanılacağını belirtmek isterim. Merkezinizin ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu hangi düzeyde? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik destekleriyle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Ar-Ge merkezi kavramı Türkiye’ye aslında hiç de yabancı değil. Ancak sanayide çok az uygulandığı ve işverenlerin katma değer olarak geç cevap vermesi gibi nedenlerle Ar-Ge çalışmalarının çoğunlukla ikinci planda olduğunu görüyoruz. Devletimiz bu çalışmaları artırmak adına çeşitli teşvik ve katkılarla sistematik olarak çalışmalarını sürdürüyor. TÜBİTAK, Ar-Ge çalışmalarını yoğun bir şekilde destekleyerek yapılan projelerin artması, inovasyonun ve teknolojinin üretim sahalarına entegre edilmesi konusunda oldukça önemli ilerlemeler sağlıyor. E-Berk Makina Ömer Gündüz Ar-Ge Merkezi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK başta olmak üzere Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve
Çankaya Üniversitesi gibi devlet kurumlarıyla bağlantılı biçimde projelerini gerçekleştiriyor. Ar-Ge merkezimiz kurulmadan önce faaliyet gösteren Ar-Ge departmanımız TÜBİTAK desteğiyle “Katı Atık Geri Dönüşüm“ projesini tamamlamıştı. Yine TÜBİTAK kapsamında “Zemin Denge Basınçlı Tünel Açma Makinesi
Üretimi ve Geliştirilmesi” isimli projemizin çalışmaları da yoğun bir şekilde devam ediyor. Ar-Ge çalışmalarına verilen destekler sayesinde firmalar çalıştıkları alanlara rahatlıkla yatırım yaparak ürün geliştirme çalışmalarına hız verebiliyor. İnanıyorum ki Ar-Ge merkezlerinin faaliyetleri sayesinde hem üniversite-sanayi işbirlikleri artarak işsizlik seviyeleri aşağıya düşecek hem de dünya genelinde ülkemize katkı sağlayan değerler ortaya çıkacaktır. Biz E-Berk Ömer Gündüz Ar-Ge Merkezi olarak üniversite-sanayi işbirliği faaliyetleri içerisinde yer almaktan mutluluk duyuyoruz. Bu işbirliğinin projelere uygulanması doğrultusunda fayda sağladığını düşünüyoruz. Bu çerçevede Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile “Tünelcilikte Kullanılan Kesici Uçlar ve Bu Uçların Kaya ile Temas Alanı Analizleri” projesini gerçekleştirdik. Aynı zamanda hali hazırda Çankaya Üniversitesi’yle de yeni projeler üzerine görüşmelerimiz sürüyor.
E-BERK MAKİNA
Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir? Ar-Ge merkezimizin henüz patent ve faydalı model başvurusu bulunmuyor. Ancak projelerimiz içerisinde üç adet faydalı model belgesi alacağımız geliştirmeler mevcut. Bu konulardaki başvuru hazırlık sürecimiz devam ediyor. Gelecekteki hedeflerimiz arasında, elbette doğrudan patent ve faydalı model başvurusunda bulunmak da yer alıyor. Bu çalışmaları daha etkili bir şekilde takip etmek amacıyla E-Berk Makina bünyesinde bir patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım ekibi de kurduk. Ayrıca bu ekipte görev alacak personelimizin çalışmalarına daha etkili şekilde devam edebilmesi için patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım tescil bilgilendirme eğitimleri organize etmeye başladık. Ar-Ge merkezi yatırımları ve çalışmaları için ne kadar bütçe ayırdınız? Gelecek dönem içinde merkeze yönelik yatırımlarınız sürecek mi? E-Berk Makina olarak tünel açma makinesi üretiminde
milli marka olmak ve dünyada ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek öncelikli hedefimiz. Bu doğrultuda Anadolu OSB’de 22 bini kapalı alan olmak üzere toplam 46 bin metrekarelik alana sahip fabrikamızda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yedi projemizin altısını öz sermayemizle, birini de yüzde 60 TÜBİTAK desteğiyle sürdürüyoruz. Firmamız Ar-Ge merkezi statüsü elde edene kadarki süreçte 18 milyon euroluk yatırım yaptı. Alanın kurulması, üretim tezgâhlarının alınması ve Ar-Ge merkezi statüsüne ulaşmadan önce kazanılması gereken bilgi, birikim ve tecrübenin elde edilmesi de söz konusu yatırım harcamalarına dâhildir. Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalı? Ülkemizin refah seviyesinin artması için imal ettiğimiz ürünlerin katma değerinin yüksek olmasına ihtiyacımız var. Ar-Ge merkezleri bu noktada çok büyük önem taşıyor. Çünkü pazara sunulan
ürünlere değer katmanın, üretimin katma değerini artırabilmenin yolu Ar-Ge ve inovasyondan geçiyor. Ar-Ge’ye yapılan yatırımlar, imal ettiğimiz ürünlerin pazardaki etkisiyle doğru orantılı ilerliyor. Devletimiz de sanayinin Ar-Ge çalışmalarına yönelmesi için çeşitli teşvik sistemleri sunuyor. Sanayicilerimiz devletin sağladığı bu teşvik ve destek sayesinde geliştirdiği ürünlerin potansiyellerini artırıp dünya pazarında etkilerini hissettirebilir. Ar-Ge’ye ağırlık verme noktasında sanayicilerimize büyük bir görev düşüyor. Bu konuda devlet tarafından verilen destek sistemlerine katılarak projelerini artırmaları gerekiyor. Aynı zamanda üniversite-sanayi işbirliği çalışmalarına daha çok ağırlık verilmesi de gerekli; üniversitelerin ve sanayi kuruluşlarının ortak paydada buluşup ilerlemesi sağlanmalı. Bunun en önemli getirisi de nitelikli personelin sanayiye entegrasyonu olacaktır. E- Berk Makina, Ömer Gündüz Ar-Ge Merkezi ile bu konuda üzerine düşeni yapıp imal ettiği TBM’lerle Türkiye’yi, dünya pazarında tünel açma makinesi üreticilerinin özgün ürünlerine yeğlenir duruma getirdi.
ÖZGÜR SAVAŞ ÖZÜDOĞRU E-BERK MAKİNA YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“ÇALIŞMALARIMIZ AĞIRLIKLI OLARAK, İNSAN HATA FAKTÖRÜNÜ ORTADAN KALDIRIP DAHA GÜVENLİ TÜNEL VE KAZI ORTAMI YARATMAK KONUSUNDA YOĞUNLAŞIYOR.” 79 • EYLÜL 2018
AKADEMİK
“ÜSTÜN NITELIKLI MÜHENDISLER YETIŞTIRMEK ISTIYORUZ” BOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANI DOÇ. DR. ÖMER ÖZYURT, “KÜRESELLEŞEN VE EKONOMİK OLARAK BÜYÜYEN DÜNYADA, GELİŞMİŞ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ SİSTEMLERİNİ TASARLAYARAK BUNLARI ÜRÜNE DÖNÜŞTÜREBİLEN, ÜSTÜN NİTELİKLİ VE SOSYAL SORUMLULUK SAHİBİ MÜHENDİSLER YETİŞTİRMEK BÖLÜMÜMÜZÜN ÖNCELİK VERDİĞİ KONULARDIR” DİYOR.
B
olu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü ilk öğrencilerini 2008 yılında alarak eğitim-öğretim faaliyetlerine başladı. “Bölümümüzden mezun mühendislerimiz, güçlü bir mühendislik altyapısına sahip olmanın yanı sıra çağdaş ve teknolojik bilgilerle de donatılıyor” diyen Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ömer Özyurt, sözlerine şöyle devam ediyor: “Sunduğumuz eğitimin temel
• 80
hedefi; dünyanın her yerinde mesleğini uygulayabilecek bilgi ve becerilere sahip, rekabetçi, teknolojik yenilikleri izleyebilen ve bunları uygulayabilen makine mühendisleri yetiştirmektir. Bu programa dayalı olarak mühendislik temel bilimleri, makine mühendisliği tasarım bilgilerini kullanarak problemleri çözebilen böylece sorgulayıcı, araştırma ve yaratıcı düşünce becerileri gelişmiş mühendisler yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca bölümümüz bünyesinde mühendislik ekonomisi ve fabrika
organizasyonu dersleri vererek, öğrencilerimizin yönetim ve organizasyon yönlerini de güçlendiriyoruz”. Doç. Dr. Ömer Özyurt, Moment Expo okurlarına bölümün hedefleri ve sahip olduğu imkânlar hakkında detaylı bilgiler verdi. Kuruluşundan bugüne bölümünüzde gelişim ve değişim yaşandı mı? Daha iyiye ulaşma noktasında hangi konulara öncelik verdiniz? Bölümümüz, kuruluşundan itibaren oldukça köklü
değişimlere uğradı. Bu dokuz yıllık süre zarfında altyapı ve personel ihtiyacımızı büyük oranda tamamladık. Özellikle akademisyen ve insan kaynağı kalitesine önem veren bölümümüzün, eğitim kalitesi yanında bilimsel projeler ve akademik yayınlar açısından da performansı büyük ve köklü üniversitelerle yarışacak hale geldi. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Bologna Süreci doğrultusunda kredili sistemden Avrupa Kredili Transfer Sistemine (AKTS) geçtik. Bu süreçte bazı dersler müfredattan çıkartılırken,
BOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
DOÇ. DR. ÖMER ÖZYURT BOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANI
yeni dersler de eklendi ve intibak programı uygulandı. Küreselleşen ve ekonomik olarak büyüyen dünyada, gelişmiş makine mühendisliği sistemlerini tasarlayarak bunları ürüne dönüştürebilen, üstün nitelikli ve sosyal sorumluluk sahibi mühendisler yetiştirmek bölümümüzün öncelik verdiği konulardır. Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz? Öğretim üyesi seçiminde özellikle sanayiyle geçmişi ve ilişkili malzeme ve mekanik konularında bilgi sahibi akademisyenleri kadromuza katmaya özen gösterdik. Şu an yedi öğretim üyesinin görev aldığı bölümümüzde bazı arkadaşlarımız malzeme bilimi, bazıları ise enerji konusunda uzmandır. İki arkadaşımız ise ABD mühendislik eğitimi kapsamıyla benzer şekilde mühendislik mekaniği ve mühendislik fiziği dersleri veriyor. Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate alıyor musunuz? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Bazı şirketlerin bölümümüzle işbirliği içine girerek
işletmelerinde görev alacak nitelikli mühendisler yetiştirmemiz yönünde talepleri mevcut. Biz de bu çerçevede imalat sanayisindeki teknolojilerle ilgili üniversite ve sanayide var olan bilgi birikimi ve teknolojik imkânları bir araya getirerek bir sinerji içinde birleştirmeyi hedefliyor ve katma değeri yüksek ileri teknoloji ürünleri yaratarak ülke ekonomisine katkı sağlamak istiyoruz. Derslerimizin yapısı ve uzmanlaşma konularını bu ölçütlere göre belirleyerek, makine mühendisliği eğitim felsefemizi oluşturduk. Ayrıca lisansüstü çalışmalarda sanayinin tasarım ve üretim sürecinde karşılaştığı sorunlara odaklanarak çözümler de üretiyoruz. Teorik eğitimler haricinde Ar-Ge ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz? Makine mühendisliği bünyesinde toplamda altı adet modern deney setlerinden oluşan ölçme sistemleri, mekanik, akışkan, ısı transferi ve kontrol laboratuvarımız mevcut. Bu laboratuvarlarımızda mekanik test aletleri
ve eğitim setleri bulunuyor. Hemen hemen tüm test sistemleri bilgisayar kontrollü ve veri toplama sistemleriyle donatılmış durumda. Bunlara ek olarak bilgisayar destekli teknik resim dersleri için kullanılmak üzere 40 öğrencinin kullanabileceği bir laboratuvarımız da var. Okulun tüm mekânlarında kablosuz İnternet bağlantısı mevcut ve laboratuvar eğitim alanlarımız dâhil olmak üzere dersliklerimizin hepsinde yüksek çözünürlüklü datashow sistemlerimiz bulunuyor. Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ni seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz? Bölümümüz hem öğretim üyesi hem de kuruluş yılı açısından dinamik bir potansiyele sahip. Akademik kadromuz alanında uzman ve donanımlı kişilerden oluşuyor. Bolu, konumu itibarıyla Türkiye’de imalat sektörünün kalbi olan organize sanayi bölgelerine de oldukça yakındır; İstanbul ve Ankara’ya iki saat uzaklıktadır. Ayrıca Bolu, tabiatın tüm güzelliklerinin bir araya toplandığı Türkiye’nin eşsiz güzellikteki yerlerinden biridir.
“BÖLÜMÜMÜZDE MÜHENDİSLİK EKONOMİSİ VE FABRİKA ORGANİZASYONU DERSLERİ VEREREK, ÖĞRENCİLERİMİZİN YÖNETİM VE ORGANİZASYON YÖNLERİNİ DE GÜÇLENDİRİYORUZ.” 81 • EYLÜL 2018
AKADEMİK
Yurt dışı öğrenci değişim programları çerçevesinde öğrencilerinize ne tür imkânlar sunuyorsunuz? Öğrencilerimiz Erasmus+ kapsamında anlaşmalı olduğumuz ülkelerde bir veya iki dönem ders alarak hem mühendislik eğitimlerini geliştirme hem de yurt dışı ve dil tecrübesi edinme imkânına sahip. Ayrıca yurt dışı staj imkânıyla da gittikleri yabancı ülkelerdeki makine sektörünü daha yakından tanıma fırsatı buluyor ve tecrübe sahibi oluyorlar. Makine mühendisliği öğrencileri sanayi ile koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir? Öğrencilerimiz zorunlu yaz stajları sayesinde, yıl boyunca derslerde edindikleri teorik bilgileri sanayiye aktararak tecrübe sahibi olma şansı yakalıyor. Makine mühendisliği bölümü olarak zorunlu stajların öğrencilerimizin mühendislik gelişimi açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle her öğrencimizin staj yapacağı sanayi kuruluşunu kendi becerileri ve • 82
ilgi alanları doğrultusunda seçmesi konusunda rehberlik etmeye çalışıyoruz. Ayrıca, gerektiği takdirde öğrencilerimize uygun staj yerlerini belirleme noktasında da destek veriyoruz. Yine, makine mühendisliği bölümü olarak farklı sektörlerdeki sanayi kuruluşlarına teknik geziler de düzenliyoruz. Bunların dışında, müfredat kapsamında yer alan derslerin sanayide uygulaması konularında öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz tarafından gerçekleştirilen projelerle, öğrencilerimize sanayi ile koordineli çalışma anlayışını kazandırmaya çalışıyoruz. Bu noktada işbirliği içinde olduğumuz sanayi kuruluşları ve çözüm ortaklarıyla koordineli projeler gerçekleştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz? Öğrencilerimize spesifik alanlardaki makine ve aksamlarına yönelik üretimlerini göstermek için yıl içerisinde pek çok etkinlik düzenliyoruz. Aynı şekilde sektörde aktif çalışan mühendis ve yöneticileri olabildiğince sık üniversitemize konuşmacı olarak davet ediyoruz. Bu birliktelikler öğrencilerimize firma ziyaretleri, teknik geziler ve staj imkânları olarak yansıyor. Yüksek lisans seviyesinde de üniversite-sanayi işbirliklerimiz devam ediyor. Sanayinin ihtiyacı olan konularda öğretim üyelerimizle birlikte çeşitli projelere destek veriyoruz. Lisans ve yüksek lisans öğrencileri bu tür projelere somut katkılar sağlıyor. Pek çok öğrencimiz yine aynı şekilde proje ve bitirme çalışmalarını sanayiyle ilişkilendirerek yapabiliyor.
BOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen gençler için Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi önemle göz önünde bulundurulması gereken bir alternatif konumunda. Öğretim üyesi sayısının fazlalığı, sanayi işbirliklerinin somut bir şekilde bulunuyor olması en başta gelen avantajlarımızdır. Mesleğini en iyi şekilde öğrenmek isteyen, vizyon sahibi, başarılı ve idealist gençleri bölümümüzde görmeyi arzu ediyoruz. Aynı şekilde gençlere öncülük eden ailelerin de bu noktada bilinçli hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz? Son yıllarda TÜBİTAK ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın sağladığı desteklerin artması ve teknokent yapılanmalarının güçlenmesiyle, Türkiye’de önemli bir Ar-Ge kültürü oluşmaya başladı. Sanayi kuruluşlarının üniversitelere, üniversitelerin de sanayi kuruluşlarına bakışı olumlu yönde değişti. Biz de süreci desteklemek adına
sanayide görev yapan üst düzey yöneticileri öğrencilerimizle bir araya getiriyoruz. Sektör profesyonellerinin tecrübelerinden faydalanarak teknik sorunlara çözümler üretmeye çalışıyoruz. Ancak üniversite-sanayi işbirliğini arzulanan düzeye çıkaran ülkeler gelişmeleri daha hızlı hayata geçirebiliyor. Bölümümüzde ele alınan konular ve eğitim stratejisi, öğrenme ve öğrenilen konuları hayata geçirilme hızı önümüzdeki dönemlerde daha da artacak. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nün de
zaman içinde önemli projelere imza atan bir merkez olacağının müjdesini verebilirim. Teknolojiyi takip eden ülke statüsünden, teknoloji geliştiren ülkeler düzeyine ulaşmak için önemli hamleler yapmak zorundayız. Başarıya ulaşmak için eğitim politikalarını çağa uygun hale getirmeliyiz. Öğrencilerimizle öğretim üyelerimizin çok yakın işbirliği ve iletişim içinde olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Geleceğin teknolojilerini üretebilecek yeni nesiller yetiştirmek için pratik ve teorik altyapıyı hep birlikte oluşturmalıyız.
“GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ ORTAK PROJELERLE ÖĞRENCİLERİMİZE, SANAYİ İLE KOORDİNELİ ÇALIŞMA ANLAYIŞINI KAZANDIRMAYA ÇALIŞIYORUZ.”
83 • EYLÜL 2018
KAMPÜS
“ALDIĞIMIZ NITELIKLI EĞITIM MESLEKI GELIŞIMIMIZ IÇIN BÜYÜK BIR AVANTAJ” BOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİ, FARKLI ALANLARDA UZMANLAŞMIŞ DONANIMLI BİR AKADEMİK KADROYA SAHİP OLMALARININ KENDİLERİNE AVANTAJ SAĞLADIĞINI BELİRTİYOR.
A
ldıkları teorik eğitimin mesleki gelişimlerine büyük bir katkı sağladığını söyleyen Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğrencileri, mezun olduktan sonra üstlenecekleri görevlerle Türk makine sektörünün büyümesine destek olmak istediklerini aktarıyor.
EBRU YAMAN
MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 3. SINIF ÖĞRENCİSİ
“İYİ BİR EĞİTİM ALIYORUZ” “Mühendis olmak istediğim ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü aldığım puana uygun olduğu için tercihim bu yönde oldu. Bunun yanı sıra ailemin de yakın bir ilde oturuyor olması benim için bir diğer tercih sebebiydi. Makine ve imalat sanayisiyle iç içe, • 84
aktif bir öğrencilik yaşamak istiyordum. Fakat Bolu, imalat potansiyeli itibarıyla makine sanayisiyle çok iç içe değil. Buna rağmen teorik anlamda oldukça iyi bir eğitim alıyoruz. Belki hayal ettiğim eğitim modeli diğer üniversitelerde de yoktur, bundan tam olarak emin değilim. Gelecekte biraz daha aktif ve makinelerle iç içe bir eğitim modeli uygulanırsa daha iyi olacağı düşüncesindeyim. Otomotiv sektöründe uzmanlaşmak istiyorum. Otomobil motorları ve çalışma prensipleri oldukça ilgimi çekiyor. Gelecekte elektrikli araç üretimi süreçlerinde görev almak istiyorum. Ayrıca İngilizce eğitimimi tamamlamak da hedeflerim arasında. Bunun için öncelikle başladığım yabancı dil kursunu bitirmek ve imkân olursa yurt dışına çıkarak mesleğimde deneyim kazanmak istiyorum. Mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimi yapmak da hedeflerim arasında. Sektörün daha hızlı büyümesi ve dışa bağımlılıktan kurtulabilmesi için öncelikle yatırımcıların
desteklenerek üretimin mümkün olduğunca yurt içine kaydırılması gerekiyor.”
HALENUR BÜYÜK
MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 3. SINIF ÖĞRENCİSİ
“AKADEMİK KADROMUZ ÇOK DONANIMLI” “İş sahasının da geniş olduğu bir mühendislik bölümünde eğitim almak istediğim için makine mühendisliğini tercih ettim. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin ailemin yaşadığı yere de yakın olması, benim için bir avantaj oldu. Bunların yanı sıra üniveriste yerleşkesi canlı bir sosyal hayatı da barındırdığı için tercihimi bu yönde kullandım. Akademik kadromuz ise oldukça donanımlı isimlerden oluşuyor. Mühendislikle ilgili aldığımız teorik bilgileri ve paylaşılan tecrübeleri oldukça faydalı buluyorum. Diğer yandan biraz daha fazla
pratik bilgi almamızın daha iyi olacağına inanıyorum. Bölümümüz henüz yeni bir bölüm, zaman içerisinde her şeyin çok daha iyi olacağını düşünüyorum. Stajımı savunma sanayisi alanında faaliyet gösteren bir firmada yaptım. Bu sebeple o alanı çok seviyorum ve mezun olduktan sonra savunma sanayisinde çalışmak istiyorum. Mezun olduktan sonra öncelikle yüksek lisans yapmak istiyorum. Ardından dil eğitimimi tamamlamak ve aynı zamanda da savunma sanayisi alanında faaliyet gösteren bir firmada çalışarak kendimi geliştirmek istiyorum. Bir hocamız, derste “Makineyi bütün olarak üretmek yerine parçalarına odaklanın ve onları üretmeye çalışın!” demişti. Ayrıca savunma sanayisinde yaptığım stajdan gördüğüm kadarıyla, bütünden daha çok parçalara önem veriliyor. Parçalar bir araya geldiğinde de zaten bütünü oluşturuyor. O sebeple Türk makine sektörü özelinde yan sanayiye daha fazla teşvik verilmesinin ve KOBİ’lerin geliştirilmesinin büyük önem
BOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
taşıdığını düşünüyorum. Böylelikle makine sektörümüz daha hızlı gelişecektir.”
ÇAĞATAY BOSTAN
MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 3. SINIF ÖĞRENCİSİ
“GERİ DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜNDE ÇALIŞMAK İSTİYORUM” “Küçük yaşlardan itibaren makinelere karşı büyük bir ilgim vardı ve bu alanı çok seviyordum. Makine mühendisliği bölümünü de bu sebeple tercih ettim. Doğanın birçok güzelliğinin bir araya geldiği ve aileme yakın olduğu için de Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ni tercih ettim. Makine mühendisliği eğitiminin daha çok pratiğe yönelik olmasını istiyorum. Açıkçası teorik bilgiye de ihtiyaç var ama bana pratik bilgi daha eğlenceli geliyor. O sebeple pratiğe yönelik projelerin daha fazla olmasını arzu ediyorum. Geri dönüşüm sektöründe çalışmak ya da kendi işimi kurmak istiyorum. Söz konusu alan metal geri
dönüşümü olabileceği gibi dünyada giderek popüler hale gelen plastik geri dönüşümü de olabilir. Mezuniyetimin ardından ilk olarak eğitim ya da iş amaçlı yurt dışı tecrübesi edinmek istiyorum. Son zamanlarda Türk savunma sanayisinde güzel gelişmeler yaşanıyor. Bu ilerleme hızının makine alanındaki tüm sektörlere yayılması gerektiğini düşünüyorum. Diğer makine alt sektörlerini gelişme seviyesinde görüyorum. Bu konuda da devlete büyük sorumluluk düştüğüne inanıyorum. Devlet, imalat sektörünü daha bilinçli olarak desteklemeli ve verdiği teşvikin amacına uygun olarak kullanıldığından emin olmak için denetimleri daha bilinçli ve sıklıkla yapmalı.”
MEHMET CAN ŞAKAR MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 3. SINIF ÖĞRENCİSİ
“BÖLÜMÜMÜZ DİNAMİK BİR YAPIYA SAHİP” “Çocukluğumdan bu yana makinelere karşı büyük
bir ilgim vardı. Bolu’nun hem yaşadığım yere yakın olması hem de yeni, dinamik bir makine mühendisliği bölümüne sahip olması tercihimi belirledi. Derslerde teorik ve pratik bilginin iç içe olarak aktarılmasının daha faydalı olacağını düşünüyorum. Teknik gezilere ya da pratiğe yönelik projelere daha çok ağırlık verilmesinin de öğrenciyi daha istekli hale getireceğine inanıyorum. Otomotiv sektöründe uzmanlaşarak tecrübe ve bilgi sahibi olmak istiyorum. Mezun olduktan sonra öncelikle askerliğimi yaparak yurt dışı tecrübesi elde etmek istiyorum. Türk makine sanayisinin otomotiv sektörü açısından daha yapması gereken çok fazla şey olduğuna inanıyorum. Otomotiv söz konusu olduğunda birçok parçayı imal edebilmemize rağmen henüz kendi otomobil markamızı ortaya çıkaramadık. Oysa bunu yapacak kapasite ve bilgiye sahibiz. Bu konuda devletin, elini taşın altına koyarak firmaları birleştirici, bir araya getirici güç olması gerektiğine inanıyorum. Devlet teşvik ederse yerli otomobilin kolaylıkla üretilebileceğine inanıyorum.”
“BOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİ, TEORİK BİLGİLERİN PRATİK EĞİTİMLE DESTEKLENMESİ HALİNDE TÜRKİYE’NİN DAHA YETKİN MÜHENDİSLERLE DAHA GÜÇLÜ BİR SANAYİ İNŞA EDEBİLECEĞİNİ SÖYLÜYOR.”
85 • EYLÜL 2018
MAKALE
YENİ EKONOMİ PROGRAMI VE MAKİNE SEKTÖRÜNE ETKİLERİ TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YOL GÖSTERİCİ OLARAK GÖRÜLEN YENİ EKONOMİ PROGRAMI AÇIKLANDI. YENİ EKONOMİ PROGRAMI, TÜM İKTİSADİ FAALİYETLERİ VE BİRİMLERİ ETKİLEYECEĞİ GİBİ MAKİNE SEKTÖRÜ ÜZERİNDE DE BELİRLEYİCİ ETKİYE SAHİP OLACAK.
G
eleneksel orta vadeli programlar yerine, yeni bir yaklaşımla 20192021 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Programı hazırlandı. Program, birçok açıdan yenilikler içeriyor. Yeni Ekonomi Programı gerçekçi hedefleriyle orta vadeli programlar ile kaybolan ekonomi yönetiminin itibarını da yeniden kazandırabilecek. Yeni Ekonomi Programı’nda önemli bir yenilik ise eylem planlarıyla izleme ve hesap verme mekanizmasının getirilmiş olması olarak dikkat çekiyor. EKONOMİDE DENGELENME, KAMUDA MALİ DİSİPLİN VE ÜRETİMDE DÖNÜŞÜM Yeni Ekonomi Programı’nda öncelikle Türkiye’nin ekonomi gündeminde yer alan ancak bugüne kadar öncelik ve politika sıralaması yapılamayan üç başlık birbirleriyle uyumlu olarak sıralandı. İlk aşamada ekonomide dengelenme yani enflasyon başta olmak üzere makroekonomik istikrarın, fiyat istikrarının ve finansal istikrarın sağlanması amaçlanıyor. Buna paralel olarak ikinci aşamada kamuda mali • 86
disiplin için önemli iyileştirmeler ve üçüncü olarak da reel sektörde sanayi ve ihracat odaklı bir dönüşüm hedefleniyor. EKONOMİK BÜYÜMEDE GERÇEKÇİ HEDEFLER Yeni Ekonomi Programı’nda büyümeye ilişkin konulan hedefler gerçekçi iken dengelenme sürecinde ekonomide büyüme kaçınılmaz olarak yavaşlayacak. Bu olumlu bir gelişme çünkü hızlı büyüme talebi gerçekçi hedeflere dönüşecek. Ayrıca büyümeyle diğer ekonomik göstergeler de kendi içinde uyumlu. Bir diğer önemli unsur ise büyümede sanayi ve ihracata yapılan vurgu, verilen öncelik ve bu haliyle sanayi ve ihracatın, programın gizli çıpası yapılmış olması. ENFLASYONLA MÜCADELE ZAMANA YAYILIYOR Yeni Ekonomi Programı, temel öncelik olan enflasyonla mücadeleyi zamana yayıyor. Yüzde 20-30 bandına yerleşen ve halen artış eğilimde olan enflasyonla mücadele için gerekli olan bir istikrar programı uygulanması tercih edilmedi. Dengelenme süreci içinde enflasyonun
da düşeceği varsayılıyor. Bu çerçevede enflasyon uzun süre çift haneli rakamlarda kalacak, enflasyon beklentileri kolay iyileşemeyecek ve faiz, kur, enflasyon sarmalından kolay çıkılamayacağını söyleyebiliriz. Bu da programın dengelenmeyle dönüşüm hedeflerini bozabilir. YENİ EKONOMİ PROGRAMI VE REEL SEKTÖRÜN ACİL SORUNLARI Oluşan yüksek enflasyon ve yüksek faizlerle TL’nin aşırı değer kaybı ile reel sektör şirketlerinde dört sorun yaşanıyor. Firmalar döviz kredileriyle döviz cinsi ödemlerini yapmakta zorlanıyor. Maliyet ve fiyat artışları piyasaları kilitlerken ödemelerde de aksaklıklar yaşanıyor. Banka kredileri yüksek faizlerle kullanılabilir olmaktan çıkmış durumda. Firmalarda zararlar ve nakit sıkışıklığı nedeniyle konkordato ve iflaslar yaşanıyor. Ekonomi programı ve bugüne kadar alınan önlemler bu sorunları çözemedi. Reel ve mali sektörün bugün yaşadığı sorunlar ve sıkıntılara yönelik olarak ise acil bir eylem görülmüyor. Bankalarda mali yapı incelemesi yapılması ve daha sonra adımlar atılması planlanıyor.
Bu çerçevede, özellikle kredi geri ödemelerinde yaşanan sıkıntılar piyasanın çözümüne bırakılıyor. Birçok reel sektör firması kapanmaya devam edecek. Bu kapsamda, Yeni Ekonomi Programı reel sektörün sorunlarının çözümünü büyük ölçüde piyasaya bırakıyor. Bu nedenle reel sektörde sıkıntıların sürmesi beklenebilir. YENİ EKONOMİ PROGRAMI İLE YATIRIMLAR VE MAKİNE SANAYİSİ Yeni Ekonomi Programı’nın hedefleri kapsamında yatırımlarda önemli bir yavaşlama bekleniyor. Bu durum da yurt içinde makine talebini sınırlarken, ihracat en önemli çıkış yolu olmaya devam edecek. Yeni Ekonomi Programı, 2019 yılında ekonomide yüzde 2,3 büyüme öngörüyor. Büyümenin bileşenleri içinde özel tüketim harcamaları 2019 yılında yüzde 2, kamu tüketim harcamaları ise yüzde 1,4 büyüyecek. Özel tüketim harcamalarındaki yavaşlama öncelikle özel sektörde kapasite kullanımlarının sınırlanması anlamına geliyor ki bu da özel sektörün yeni kapasite yatırımlarını
YENİ EKONOMİ PROGRAMI VE MAKİNE SEKTÖRÜNE ETKİLERİ
öteleyecektir. Kamu tüketim harcamalarındaki yavaşlama ise kamu alımlarının yavaşlaması anlamına geliyor. Makine sektörü açısından daha önemli olan büyüklük ise yatırım harcamasıdır. Özel yatırımların 2019 yılında yüzde 2 büyümesi öngörülüyor. Bu büyüme hedefi içinde makine ve teçhizat yatırımlarındaki büyüme de çok zayıf olacak. Kamu yatırım harcamalarında ise 2019 yılında yüzde 36,1 küçülme öngörülüyor. Kamunun 2019 yılında yurt içinde makine alımları da azalacak. Yeni Ekonomi Programı’nın 2019 yılındaki ihracat artışı için ortaya koyduğu yüzde 7 büyüme hedefi ise oldukça temkinli bir hedef. İç pazardaki daralmayla ihracata yönelim artacaktır. Makine sanayisinde 2018 yılı ihracat artışı yıllık yüzde 20’lere yaklaştı. Böyle bir ortamda 2019 yılında ihracat daha yüksek gerçekleşebilir. İthalattaki artış hedefi ise kurların yüksek kalacağını, ekonomide ve yatırımlarda büyümenin
zayıflayacağını teyit ediyor. Yeni Ekonomi Programı’nın 2019 yılı mali hedeflerine göre 2019 yılında üretim maliyetlerinde artışlar sürecek ve aynı zamanda yüksek faizler ve finansman maliyetleri de devam edecek. Kârlılıklar ve nakit akışları olumsuz etkilenmeyi sürdürebilir. 2019 yılı için hedeflenen yüzde 15,9 yılsonu enflasyon hedefi muhtemelen 2019 yılı boyunca ortalama yüzde 20 maliyet artışının devam edeceğini gösteriyor. Buna bağlı olarak da kredi faizleri yüzde 20-30 aralığında gerçekleşecektir. Bu da finansman maliyetlerinin yine yüksek kalacağına işaret ediyor. 2019 yılında önemli bir diğer gösterge döviz kurları veya TL seviyesi olacak. Yeni Ekonomi Programı 2019 yılı için ortalama dolar kurunu 5,60 TL olarak kullanıyor. Bu bir hedef veya taahhüt değil ancak ekonomi yönetimi TL’nin 2018 ikinci yarısındaki seviyelerinin altında kalacağını öngörüyor. TL’nin değerini programın uygulaması ve
sonuçları belirleyecek. Ancak yüksek enflasyon ve faiz ortamında Türk Lirası üzerinde değer kaybı baskısının sürmesi beklenebilir. GENEL BEKLENTİLER İş dünyası olarak programa temkinli iyimser yaklaşılmalı. Acı bir reçete tercih edilmedi veya ihtiyaç görülmedi. Bu nedenle fiyat istikrarıyla finansal istikrarın ne kadar sağlanabileceği belirsiz ancak her koşulda iç piyasa 2019 yılı sonuna kadar zayıf kalacak. İhracat önemli alternatif olacakken maliyet artışları, yüksek faizler, kur artışlarının yavaşlasa da süreceği öngörülebilir. Maliyet, fiyat, stok ve nakit yönetimi çok önemli hale gelmiş durumda. Reel sektörün işlerindeki durağanlık, mali yapılarındaki bozulma ve kredi geri ödemelerinde yaşanan sorunlarla reel sektördeki kayıpların hızlanması, bankacılık sektörü üzerinde sistematik bir risk yaratabilir. Programda çok yer almayan reel sektörün sorunları da hızla ele alınarak çözümler üretilmeli.
CAN FUAT GÜRLESEL
MAİB EKONOMİ DANIŞMANI
YENİ EKONOMİK PROGRAMIN HEDEFLERİ VE YATIRIMLAR EKONOMİK BÜYÜME (%)
2018
2019
2020
2021
3,8
2,3
3,5
5,0
MAKİNE SANAYİSİNE ETKİLERİ (2019) GENEL BÜYÜME HEDEFİ SINIRLI
ÖZEL TÜKETİM BÜYÜME (%)
3,8
2,0
2,6
4,0
KAPASİTE KULLANIMLARI DÜŞECEK
KAMU TÜKETİM BÜYÜME (%)
3,5
1,4
1,6
3,0
KAMU ALIMLARI ZAYIFLAYACAK
ÖZEL YATIRIM BÜYÜME (%)
1,8
2,0
5,8
6,9
YATIRIM MALLARI TALEBİ ZAYIF KALACAK
KAMU YATIRIM BÜYÜME (%)
1,4
-36,1
-1,7
3,4
YATIRIM MALLARI TALEBİ DÜŞECEK
İHRACAT BÜYÜME (%)
8,3
7,0
4,9
7,0
İHRACAT TEK ÇIKIŞ YOLU
İTHALAT BÜYÜME (%)
0,9
3,4
3,3
6,0
İTHAL İKAMESİ
YENİ EKONOMİK PROGRAMIN MALİ HEDEFLERİ VE İŞLERE ETKİLERİ 2018
2019
2020
2021
İŞLERE ETKİLER
20,8
15,9
9,8
6,0
MALİYET ARTIŞLARI SÜRECEK, FİYATLAMA ZORLUKLARI, İŞGÜCÜ MALİYETLERİ ARTACAK
4,9
5,6
6,0
6,2
MALİYETLER, FİYATLAR, TEDARİK VE RİSK YÖNETİMİ
HAZİNE İÇ BORÇ FAİZ ÖDEMELERİ (MİLYAR TL)
76,4
117,3
147,7
171,4
FİNANSMANA ERİŞİM ZORLAŞACAK
MUHTEMEL TL KREDİ FAİZ ORANLARI YILSONU (%)
35,0
25,0
15,0
10,0
FİNANSMAN MALİYETLERİ VE VADE FARKLARI YÜKSEK KALACAK
HAM PETROL FİYATLARI (DOLAR/VARİL)
72,8
73,2
69,7
67,0
ENERJİ VE TAŞIMACILIK MALİYETLERİ
TÜFE YILSONU (%) DOLAR/TL KURU (ORTALAMA)
“YENİ EKONOMİ PROGRAMI’NIN HEDEFLERİ KAPSAMINDA YATIRIMLARDA ÖNEMLİ BİR YAVAŞLAMA BEKLENİYOR. BU DURUM DA YURT İÇİNDE MAKİNE TALEBİNİ SINIRLARKEN, İHRACAT EN ÖNEMLİ ÇIKIŞ YOLU OLMAYA DEVAM EDECEK.” 87 • EYLÜL 2018
TEKNOLOJİ
NESNELERİN İNTERNETİ VE AKILLI MAKİNELER “NESNELERİN İNTERNETİ” VE “AKILLI MAKİNELER” KAVRAMLARI, HALEN EN STRATEJİK TEKNOLOJİ TRENDLERİ ARASINDA ÜST SIRALARDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR. MAKİNE İMALAT SEKTÖRLERİNİ YAKINDAN İLGİLENDİREN BU İKİ KAVRAM, GELECEKTE DAHA FAZLA ORANDA SEKTÖR SÜREÇLERİDE YER ALACAKKEN, 2020 YILINDA NESNELERİN İNTERNETİ’NİN OLUŞTURACAĞI KÜRESEL EKONOMİK HACMİN 457 MİLYAR DOLARI GEÇMESİ BEKLENİYOR.
M
oment Expo’nun bu sayısında, Gartner. com tarafından 2018’in en stratejik on dijital teknoloji trendi arasında gösterilen ve makine imalat sektörlerini de yakından ilgilendiren güncel teknoloji başlıklarından “Nesnelerin İnterneti” ve “Akıllı Makineler” kavramlarını inceleyeceğiz. Almanya kökenli istatistik şirketi Statista’ya göre halen 23 milyar cihaz İnternete aktif olarak bağlı iken 2025 yılında bu sayının 75 milyara ulaşması bekleniyor. Yine Nesnelerin İnterneti’nin oluşturduğu küresel hacmin günümüzdeki 250 milyar dolardan 2020’de 457 milyar dolara yükseleceğinin öngörülüyor olması, bu iki kavramın gelecekte sahip olacakları önemi daha iyi vurguluyor. NESNELERİN İNTERNETİ NEDİR? Fiziksel nesnelerin İnternete erişerek birbirleri ya da daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu iletişim ağını, dilimizde “Nesnelerin İnternetiInternet of Things” olarak ifade ediyoruz. Nesnelerin İnterneti de Endüstri 4.0 gibi somut bir ürün veya tekil bir teknoloji değil, genel bir kavramdır. Sistemde bulunan • 88
nesnelerin belirli elektronik donanım ve sensörler yardımıyla ağda bulunan cihazlar ve algılayıcılarla iletişime geçmeleri sağlanarak, nesnelerin bulunmuş olduğu sistemi herhangi bir yerden gözlemleme ve kontrol etmenin yanında bulut sisteminde verileri tutma imkânı verir. NESNELERİN İNTERNETİ’NİN TARİHÇESİ Nesnelerin İnterneti’nin bilinen ilk uygulaması, daha doğrusu ilk İnternete bağlanan cihaz, 1982’de Carnegie Mellon Üniversitesi’ndeki bir kola makinesiydi; içerisindeki ürünlerin listesi ve sıcaklık durumunu bildiriyordu. Nesnelerin İnterneti, kavram olarak ise 1999 yılında Kevin Ashton tarafından Procter&Gamble firması için
hazırlamış olduğu sunumda kullanıldı. Günümüzde İnternetin yaygınlaşması, SIM kartların kullanımının artmasıyla mobil hale gelmesi, elektronik devrelerin küçülüp ucuzlaması ve insanların günlük yaşamlarında da sıkça kullanmaları, İnternetin gerçekten de “her şey” için uygulanabilir hale gelmesini sağladı. NESNELERİN İNTERNETİ UYGULAMALARI Nesnelerin İnterneti uygulamaları gruplarla sınırlı değildir ancak, ev ve bina otomasyonunda, endüstride, enerji sektöründe, medikal ve sağlık sistemlerinde, ulaşımda, çevre analizi gibi alanlarda Nesnelerin İnterneti uygulamalarına rastlamak mümkündür. Endüstri
özelinde, Nesnelerin İnterneti uygulamalarına sahip olan bir fabrikadaki çeşitli sensörlerden gelen veriler İnternet bağlantısı üzerinden bulut sistemine yüklenir ve ilgili kişiler bu verilere telefon, tablet ve kişisel bilgisayarları aracılığıyla ulaşabilir. Böylece, gözlemci tarafından gözlenen bu veriler, fabrikada oluşan ya da oluşabilecek muhtemel arızaların tespitini uzaktan ve önceden yapabilir. GÜNÜMÜZDE VE GELECEKTE NESNELERİN İNTERNETİ Yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen veriler, günümüzde 23 milyar cihazın İnternete bağlı olduğunu söylüyor. 2025 yılında ise bu sayının 75 milyar cihaza ulaşaması bekleniyor. Yine
NESNELERİN İNTERNETİ VE AKILLI MAKİNELER
farkındalığına sahip olan, ağ üzerinden çalışan ve diğer sistemlerle iletişim kurabilme özelliği bulunan makineleri ifade ediyor. Standart bir akıllı makinenin taşıdığı başlıca özellikler, kendi durumunun farkında olması ve İnternet ağı üzerinden diğer makine ve işletmecilerle iletişim kurabilmesidir.
yapılan başka bir araştırmaya göreyse, Nesnelerin İnterneti uygulamaları, günümüzde 249,2 milyar dolarlık bir küresel ekonomi yaratıyor. Bu rakamın 2020 yılında ulaşması beklenen seviyesi ise 457,2 milyar dolar olarak hesaplanıyor. AKILLI MAKİNELER NEDİR? Smart Machine ya da dilimizdeki kullanımıyla Akıllı Makine, tasarım aşamasında öngörülen fonksiyonlarını yerine getirmesinin yanında donanım ve yazılım olarak gömülü olarak yapay zekâ içeren, durumunun
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AKILLI MAKİNELER 1970’li yılların başından itibaren endüstride yaygınlaşmaya başlayan otomasyon sistemler, 1990’larda gelişmeye başlayan servis ağı ve devam eden süreçte 2000’li yıllarda
2025
2024
2023
42,62 2022
35,82 2021
30,73 2020
26,66 2019
23,14
20,35 2017
2018
17,68 2016
2015
15,41
51,11
62,12
75,44
IOT BAĞLANTILI MAKİNE SAYILARI 2015-2025 (MİLYAR ADET)
Kaynak: Statista.com (https://www.statista.com/statistics/471264/ iot-number-of-connected-devices-worldwide/)
KÜRESEL IOT PAZAR HACMİ 2016-2020 (MİLYAR DOLAR) 457,29
330,76 249,2 157,05
2016
194,68
2017*
2018*
2019*
2020*
Kaynak: Statista.com (https://www.statista.com/statistics/764051/ iot-market-size-worldwide/)
İnternetin yaygınlaşmasıyla elektronik devrelerinin küçülüp ucuzlaması ve gelişen robot teknolojisinin son adımı olarak akıllı makineler günümüzde Endüstri 4.0 ile birlikte sıklıkla konuşulan bir olgu oldu. Akıllı makineler, sensörlerden elde ettikleri verilerle durumlarını bilir ve bu verileri bulut sistemi üzerine İnternet ağı üzerinden iletir. Bulut sistemlerinde biriken toplam verilerin devasa boyutlara ulaşmaması için akıllı makinelerin veri ayrımını yapabilecek seviyede otonom bir yapıda olmaları gerekir. Bununla birlikte akıllı makineler esnek olmalı, yani üretim hattında hızlı ürün değiştirebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Ayrıca üretim ve veri akışının izlenmesi için gerekli olan şartları sağlamalı; maliyet düşüşüne imkân vermeleri beklenmektedir. NEDEN AKILLI MAKİNE? Akıllı makineler Endüstri 4.0 çağında, yapay zekâ, Nesnelerin İnterneti ve bulut teknolojisini kullanarak maliyetleri azaltma ve verimliliği artırmada önemli bir potansiyel oluşturduklarından, işletmelerin sahip oldukları pazar konumlarını korumaları ve geliştirmeleri için akıllı makinelere yatırım yapmaları gerekir. GELECEĞİN AKLILLI MAKİNELERİ BCC Research’ün yaptığı bir araştırma, akıllı makinelerin küresel pazarlarını beş ayrı gruba ayırarak inceliyor: Uzman sistemler, otonom robotlar, dijital asistanlar, gömülü sistemler ve nörobilgisayarlar. Bu beş ayrı grubun 2019 yılındaki pazar değeri yaklaşık 15,3 milyar dolar olarak hesaplanırken, yıllık ortalama yüzde 20 büyüme oranını yakalamaları da bekleniyor.
MEHMET AĞRİKLİ MAKİNE VE ROBOTİK YÜKSEK MÜHENDİSİ MAİB YÖNETIM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI
KAYNAKÇA: https://www.endustri40.com/ nesnelerin-interneti-ve-endustriyeluygulamalari/ https://www.karel.com.tr/blog/ internet-things-nesnelerininterneti-nedir-cihazlarin-etkilesimtrendleri https://www.zdnet.com/article/ what-is-the-internet-of-thingseverything-you-need-to-knowabout-the-iot-right-now/ http://kontrolist.com/tag/iot/ https://www.bccresearch.com/ https://ioturkiye.com/2017/08/ endustri-4-0-tarihine-yolculuk/ http://www.emo.org.tr/ ekler/60eb9db167dc6df_ ek.pdf?dergi=1069 https://forwardthinking.pcmag. com/show-reports/316872-willsmart-machines-take-your-job 89 • EYLÜL 2018
ANALİZ
MAKİNE VE EKİPMAN YATIRIMINDA HEDEFİMİZ VAR MI? ALPER KARAKURT
MAKINE İHRACATÇILARI BIRLIĞI DANIŞMANI
MAKİNE SEKTÖRÜ DİĞER SEKTÖRLER GİBİ YALNIZCA İMALATIN BİR ALT DALI OLMANIN ÖTESİNDE DİĞER SEKTÖRLERİN MAL VE HİZMET ÜRETMELERİNE İMKÂN TANIYAN EKİPMANLARI HAYATA GEÇİRMESİYLE DE ÖNEM ARZ EDİYOR. YENİ EKONOMİK PROGRAM’DA ÖNCELİKLİ YATIRIM YAPILABİLİR ALANLAR ARASINDA MAKİNE/TEÇHİZAT SEKTÖRÜNÜN YER ALMASI DA BU ÇERÇEVEDE DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKEN BİR HUSUS.
M
illi geliri oluşturan bileşenler incelendiğinde, aslında makine ve ekipman sektörünün neden önemli olduğunu farklı bir perspektiften değerlendirme imkanına sahibiz. “Gayri safi sabit sermaye oluşumu” olarak nitelendirilen ve bir ekonomide bir yıl içerisinde yapılan özel ve
• 90
kamu sektörü yatırımlarının toplamını gösteren unsurun bileşenleri inşaat, makine ve teçhizat ile diğer aktiflerden oluşur. Harcama yöntemiyle oluşturulan milli gelir hesaplamasında diğer imalat sanayi kollarının ismi yer almazken, makine sektörünün ismi yer alır. Bu yönüyle, kamu ve özel sektör tarafından yapılan makine ve ekipman harcamaları,
mal ve hizmet üretimine imkan tanıması nedeniyle ayrı bir önem arz eder. Gelin şimdi birlikte, gayri safi sabit sermaye oluşumu içerisinde yer alan makine ve ekipman harcamasının Türkiye açısından durumunu kısaca değerlendirelim. TÜİK, çeyrekler itibarıyla milli gelir rakamlarını açıklarken, aynı zamanda “gayri safi sabit
sermaye oluşumu” rakamlarını da iki farklı değer bazında açıklıyor: Cari ve zincirlenmiş hacim endeksi. 2016 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren, uluslararası standartlara uyum amaçlı yapılan milli gelir hesaplama yöntemindeki değişiklikle sabit fiyatlarla hesaplama yönteminden vazgeçildi ve zincirleme hacim endeksi getirildi. Zincirlenmiş hacim
MAKİNE VE EKİPMAN YATIRIMINDA HEDEFİMİZ VAR MI?
TABLO 2: 2009-2018 YILLARI ARASINDA ZİNCİRLENMİŞ HACİM ENDEKSİYLE TÜRKİYE’DEKİ İNŞAAT YATIRIMLARI (MİLYAR TL)
TABLO 1: 2009-2018 YILLARI ARASINDA ZİNCİRLENMİŞ HACİM ENDEKSİYLE TÜRKİYE’DEKİ MAKİNE VE TEÇHİZAT YATIRIMLARI (MİLYAR TL) YILLAR
1. ÇEYREK
2. ÇEYREK
2009
85,9
2010
92,8
2011 2012
YILLAR
1. ÇEYREK
2. ÇEYREK
3. ÇEYREK
4. ÇEYREK
3. ÇEYREK
4. ÇEYREK
100,6
98,4
115,1
2009
76,6
110,8
100,7
111,9
119,4
128,3
170,0
2010
85,0
118,5
136,6
132,2
134,2
174,6
163,1
183,8
2011
107,8
148,5
160,9
161,5
134,9
162,8
150,9
178,1
2012
117,8
157,0
172,2
173,5
2013
144,9
174,0
164,6
193,9
2013
149,5
190,0
209,5
202,5
2014
151,8
176,5
166,5
209,0
2014
180,1
190,5
214,3
215,4
2015
175,4
222,9
202,4
233,4
2015
176,7
205,5
220,5
235,2
2016
193,7
223,4
194,9
231,7
2016
183,7
210,9
226,4
240,1
2017
173,9
206,4
219,0
250,9
2017
207,4
251,7
254,4
252,7
2018
185,0
207,5
2018
229,3
268,4
Kaynak: TÜİK
Kaynak: TÜİK
yatırımlarını yüzde 106 artırmış durumda. Söz konusu rakam gayri safi değer olduğu için amortisman düşülmemiş. Bu nedenle yüzde 106’lık artışı, “Türkiye’nin makine parkuru değeri yüzde 106’lık artış göstermiştir” şeklinde yorumlama imkânımız bulunmuyor. Bunun yerine, son 10 yılda Türkiye’nin makine ve ekipman harcamalarının reel olarak yüzde 106 artış gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu noktada sorulması gereken soru, söz konusu artış oranı yeterli midir? Bunun için de öncelikle gayri safi sabit sermaye oluşumunun bir diğer bileşeni olan inşaat yatırımları ile makine ve ekipman yatırımlarının
endeksleriyle GSYİH, sabit fiyatlarla hesaplamaya benzer şekilde, üretimdeki değişimin daha sağlıklı ölçülebilmesi için enflasyon etkisinin arındırılmasıyla yapılan hesaplamadır. Teknik detaylar bir tarafa, zincirlenmiş hacim endeksi enflasyon etkisini arındırması nedeniyle, değişimi görmemiz açısından en doğru gösterge olarak karşımıza çıkıyor. Bu kapsamda, Tablo 1’de, zincirlenmiş hacim endeksi olarak çeyrekler bazında Türkiye’deki makine ve teçhizat yatırımlarını izleyebiliyoruz. Son açıklanan veri, 2018 yılı ikinci çeyreğine ilişkin ve tablodan görüleceği üzere Türkiye, kriz yılı olan 2009 yılından bugüne makine
karşılaştırılmasına bakmamız gerekiyor. Sonrasında ise Türkiye’deki makine ve ekipman yatırımlarının diğer ülkelerle uluslararası karşılaştırmasını yapmalıyız. İlk olarak, Tablo 2’de, zincirlenmiş hacim endeksi olarak çeyrekler bazında Türkiye’deki inşaat yatırımlarını inceleyelim. Tabloya göre, 2018 yılı ikinci çeyrek itibarıyla Türkiye’nin inşaat yatırımları reel bazda son 10 yılda yüzde 142 artış göstermiş. Makine ve ekipman yatırımlarındaki yüzde 106’lık oranla karşılaştırıldığında, söz konusu rakamın oldukça yüksek olduğu görülüyor. Önceki yılın aynı çeyreği ile karşılaştırıldığında ise
geçen 34 çeyreğin yedisinde makine ve ekipman yatırımlarında düşüş yaşanırken, inşaatta yalnızca bir çeyrekte azalma görüldüğünü izliyoruz. Tablo 3, hem makine ve ekipman hem de inşaat yatırımlarındaki değişim oranlarını birlikte görmemizi sağlıyor. Tablo 4 ise makine ve ekipman yatırımlarının cari fiyatlarla her dönemdeki toplam gayri safi sabit sermaye yatırımı içindeki paylarını gösteriyor. Tüm çeyrekler ortalamasında makine ve ekipman sektörü yüzde 37,3 pay alırken, inşaat sektörü için bu oran yüzde 54,4 olarak gerçekleşmiş. Özellikle 2017 ve 2018 yıllarında makine
TABLO 3: 2009-2018 YILLARI ARASINDA MAKİNE VE EKİPMAN İLE İNŞAAT YATIRIMLARINDAKİ DEĞİŞİM ORANLARI (BİR ÖNCEKİ ÇEYREĞE GÖRE-YÜZDE) YILLAR
1. ÇEYREK
2. ÇEYREK
3. ÇEYREK
4. ÇEYREK
1. ÇEYREK
2. ÇEYREK
3. ÇEYREK
4. ÇEYREK
2009
-
-
-
-
-
-
-
-
2010
11,0
6,9
35,7
18,1
8,1
18,6
30,4
47,8
2011
26,7
25,4
17,7
22,2
44,6
46,3
27,1
8,1
2012
9,4
5,7
7,1
7,4
0,5
-6,8
-7,5
-3,1
2013
26,9
21,0
21,7
16,8
7,4
6,9
9,1
8,9
2014
20,5
0,3
2,3
6,3
4,8
1,4
1,1
7,8
2015
-1,9
7,9
2,9
9,2
15,5
26,3
21,6
11,7
2016
3,9
2,6
2,7
2,1
10,5
0,2
-3,7
-0,7
2017
12,9
19,4
12,4
5,2
-10,3
-7,6
12,4
8,3
2018
10,5
6,6
6,4
0,6
Kaynak: TÜİK 91 • EYLÜL 2018
KENDI SEKTÖRÜNÜZDEN ALMAN MÜŞTERILERLE BULUŞUN! VEREINIGTE FACHVERLAGE çeşitli sektörel dergiler ile branşınızı temsil eder ve hedeflediğiniz müşteri grubuna doğrudan ulaşmanızı sağlar.
HEDEF GRUP: Tasarım, geliştirme ve üretim alanlarındaki karar alıcılar; kullanıcı odaklı tahrik teknolojileri pazarındaki uzmanlar ve yöneticiler
www.antriebstechnik.de
HEDEF GRUP: Sanayideki üretim ve şirket yetkilileri ve teknik yönetim kadroları.
www.DerBetriebsleiter.de
FLUIDT E CHNIK HEDEF GRUP: Planlama, projelendirme, konstrüksiyon, üretim ve bakım alanlarındaki mühendisler ve teknisyenler
www.oelhydraulik-und-pneumatik.de
HEDEF GRUP: Sistem mühendisliği alanındaki tasarımcılar, üretim sanayisindeki üretim yetkilileri ve çevre sorumluları, resmi çevre koruma kurumları, mühendislik ve danışmanlık firmaları.
www.wasser-luft-und-boden.de
HEDEF GRUP: Kimya ve petrokimya endüstrisi ile yiyecek-içecek sanayisindeki proses mühendisleri, yöneticiler ve genel müdürler.
www.verfahrenstechnik.de
HEDEF GRUP: Otomasyon çevrelerindeki (Orijinal Ürün Üreticileri OEM'ler) ürün geliştirme uzmanları ve tasarımcılar; makine ve elektrik mühendisliği sanayisindeki sistem entegratörleri ve üretim sorumluları.
HEDEF GRUP: Mobil iş makinelerinin tasarım kademeleri
www.industrielle-automation.net
www.mobile-maschinen.info
HEDEF GRUP: Tüm endüstri branşlarındaki tasarım kademeleri. EOM işletmelerindeki tanınmış tasarım ve AR&GE uzmanları ve yöneticileri.
www.DerKonstrukteur.de
FÖRDERTECHNIK MATERIALFLUSS LOGISTIK
HEDEF GRUP: Sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinde, gerek üretim, gerekse diğer şirketlerde lojistik ile ilgili karar alıcılar ve karar alma sürecinde yer alan diğer kişiler. www.foerdern-und-heben.de
HEDEF GRUP: Dünya çapındaki en önemli tüm ekonomik pazarlar ve bölgelerde konstrüksiyon, AR&GE ve imalat kademelerindeki yöneticiler ve karar alıcılar. www.world-of-industries.de
Daha fazla bilgi için benimle irtibata geçiniz! (İngilizce ve Almanca)
Carmen Nawrath Head of Marketing & Corporate Services phone: 0049/6131/992-245 c.nawrath@vfmz.de
MAKİNE VE EKİPMAN YATIRIMINDA HEDEFİMİZ VAR MI?
ve ekipman yatırımlarındaki payın önemli ölçüde düşüş gösterdiği, net bir şekilde görülebiliyor. Bu açıklamalar ışığında, Türkiye’nin milli gelirinin bir parçası olan gayrı safi sabit sermaye oluşumunun bir parçası olan makine ve ekipman yatırımlarının, sermaye yatırımı olarak gerçekleştirilen inşaat ile kıyaslandığında düşük kaldığı net bir şekilde anlaşılıyor. Bu noktadan sonra, Türkiye ile diğer ülkelerin makine ve ekipman yatırımlarının karşılaştırılmasına bakabiliriz. Uluslararası karşılaştırmalarda en önemli sorun, verilerin yeknesaklığında yaşanır. OECD tarafında uygulanan metodolojide “konut dışı brüt sabit sermaye oluşumu”, makine ve ekipman yatırımlarının ölçümünde kullanılabilecek bir göstergedir. Ancak OECD veri setinde Türkiye’ye ilişkin bu veri bulunmuyor. Bir diğer veri seti ise Eurostat tarafından açıklanıyor ve bu veri setinden, verileri tam olan ülkelerle Türkiye’yi karşılaştırabiliyoruz. Aşağıdaki grafikte, zincirlenmiş hacim bazında makine ve ekipman yatırımlarının yıllar bazında artış hızlarına yer verilmiş. Türkiye ile verisi elde edilebilir durumda olan beş
AB üyesi ülkeyi barındıran grafikte, Türkiye’nin 20102017 yılları arasındaki makine ve ekipman yatırım artış hızının diğer ülkelere kıyasla oldukça yüksek olduğu görülüyor. Bunda, özellikle 2009 krizinden çıkış yılı olan 2010 ve 2011 yıllarında Türkiye’deki makine ve ekipman yatırımında görülen önemli artışın etkili olduğunu da grafikten izleyebiliyoruz. Türkiye gibi gelişme yolundaki bir ülkenin makine ve ekipman yatırım performansının gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında yüksek çıkması, elbette
TABLO 4: 2009-2018 YILLARI ARASINDA MAKİNE VE EKİPMAN YATIRIMLARININ GAYRİ SAFİ SABİT SERMAYE YATIRIMLARI İÇİNDEKİ PAYI (YÜZDE) YILLAR
1. ÇEYREK
2. ÇEYREK
3. ÇEYREK
4. ÇEYREK
2009
41,3
37,2
38,5
39,9
2010
39,7
38,7
37,2
43,1
2011
43,2
41,5
37,9
39,9
2012
40,6
38,6
35,1
37,6
2013
36,5
36,1
32,5
36,3
beklenen bir durum. Ancak Türkiye’nin, yatırım noktasında, inşaat odaklı bir bakış açısından sıyrılıp makine ve ekipman yatırımlarını katma değer ve verimlilik odaklı bir şekilde desteklemeye yönelik ciddi bir irade koyması gerektiği de ortada. Böyle bir dönüşüm, Türkiye ekonomisinde önemli bir sıçramayı da beraberinde getirecektir. Yeni Ekonomik Program’da makro düzeyde tespit edilen hedeflerden biri de özel sektörün sabit sermaye yatırımları olarak öne çıkıyor. Buna göre, özel sektörün sabit
GRAFİK 1: 2010-2017 YILLARI ARASINDA SEÇİLİ AB ÜLKELERİNDEKİ MAKİNE VE EKİPMAN YATIRIMLARI (ZİNCİRLENMİŞ HACİM BAZINDA) 1 0,8 0,6 0,4 0,2
2014
33,6
35,6
32,9
37,3
2015
37,4
40,0
36,1
37,9
2016
39,1
38,8
34,5
36,4
-0,2
2017
33,3
34,0
34,3
37,9
-0,4
2018
33,3
33,1
Kaynak: TÜİK
sermaye yatırımlarının 2018 yılında yüzde 1,8, 2019’da yüzde 2, 2020’de yüzde 5,8 ve 2021’de yüzde 6,9 artması öngörülüyor. Ancak ne yazık ki Yeni Ekonomik Program’da bu yatırımların ne kadarının makine ve ekipman, ne kadarının inşaat yatırımı olacağına ilişkin bir öngörü/ hedef belirlenmemiş. En başta söylediğimiz nedene geri dönersek; makine ve ekipman sektörünün Türkiye’nin yeni ekonomik modelinde ayrı bir yerinin olması gerektiğini bir kez daha ısrarla vurgulamalıyız.
0
FRANSA
ALMANYA 2010
2011
İTALYA 2012
2013
İSPANYA 2014
2015
İNGİLTERE 2016
TÜRKİYE 2017
Kaynak: EUROSTAT 93 • EYLÜL 2018
FUAR ROTASI
ASYA PAZARI HAREKETLENİYOR MAKİNE İMALAT SEKTÖRLERİ, SONBAHARLA BİRLİKTE YOĞUN BİR FUAR DÖNEMİNE GİRİYOR. 27-30 KASIM TARİHLERİ ARASINDA BAUMA CHINA FUARI İÇİN ÇİN’İN EN BÜYÜK ŞEHİRLERİNDEN BİRİ OLAN ŞANGAY’A GİDECEK OLAN TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ, 5-8 ARALIK TARİHLERİNDE İSE ENDONEZYA’NIN BAŞKENTİ CAKARTA’DA DÜZENLENECEK MACHINETOOLS FUARI’NDA OLACAK. BU İKİ ÜLKE VE ŞEHRİN TARİHSEL DOKUSU, ETNİK TADLARI VE ALIŞVERİŞ DURAKLARINI, MAKİNE SEKTÖR TEMSİLCİLERİ İÇİN ARAŞTIRDIK. ŞANGAY
• 94
ŞANGAY & CAKARTA
CAKARTA
Ç
in Halk Cumhuriyeti’nin en önemli liman kenti olan Şangay, çok kültürlü bir şehir olarak hem Çin’in modern yüzünü hem de geleneksel yüzünü yansıtıyor. 6 bin yıl önce yerleşim yeri haline gelmiş köklü bir tarihe sahip olan Şangay, başlangıçta küçük bir balıkçı köyüymüş. Bugün ise kent, Çin’in kalbi olarak da adlandırılıyor. Çin’in devasa nüfusunun ancak yüzde 1,5’ini barındırmasına rağmen ülke ekonomisinin yüzde 8’inden fazlasını oluşturan Şangay, Çin ekonomisinde gelip geçen yüklerin yüzde 10’u ve Çin gümrüğünden geçen malların en az dörtte birine de ev sahipliği yapıyor. Ülkenin en büyük kenti ve
ekonomik başkenti olmasının yanında, dünyanın en büyük liman ve finans kentlerinden biri olan Şangay, özellikle 2000’li yıllarda hızla büyüdü ve Çin’in kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezi oldu. Günümüzde binden fazla gökdeleni ve 24 milyon nüfusuyla dünyanın en büyük şehirlerinden, hatta ilk mega kentlerden biri olan Şangay, tarihi ve modern dokusu ile ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim vaat ediyor. Çin’in doğusunda ve Yangtze Nehri’nin deltası üzerinde kurulan şehir, Huangpu Nehri tarafından batısında Puxi, doğusunda ise Pudong olmak üzere ikiye ayrılmış durumda. Doğu tarafındaki şehrin modern parçası olan Pudong; bankalar, gökdelenler, ticari alanlarla kaplı bir
bölge iken, Puxi ise kentin eski, tarihi dokusunu koruduğu şehrin batı yakasıdır. Puxi; müzeleriyle, eski ve dar sokaklarında gizlenmiş tarihi, ağaçlarla kaplı sokakları, 1930’lardaki mimari hali, kafeler ve barlarıyla kokusunun içine çekilmesi gereken bir yerdir. İsmi Sanskritçe’de “zafer” anlamına gelen Cakarta, Güney Asya’nın en kalabalık şehri ve Endonezya’nın başkentidir. Dünyanın da en büyük şehirlerinden biri olmasının yanı sıra ekonomik, kültürel ve siyasi açıdan da bölgenin en önemli şehirlerindendir. Geçmişi 4’üncü yüzyıla kadar uzanan şehir Sunda Krallığı’nın önemli bir ticaret limanı olarak bölge ticaretinde çağlar boyunca önemli bir konumda bulunuyor.
Dünyanın her yerinden gelen milyonlarca insanı barındıran şehir, dillerin ve kültürlerin, zenginlik ve yoksulluğun bir karışımı halinde. Günümüzde halkının yüzde 90’ı Müslüman olan Cakarta’nın bir bölümü modern ve gelişmiş bir şehir görünümündeyken, diğer bir tarafı ise fakir halkın yaşadığı varoş mahallelerden oluşuyor. Şehir, Asya’daki en iyi gece hayatı ve yoğun trafiğiyle ünlü ancak yerel kalabalıktan kaçarak su parkları, plajlar, golf sahaları ve Ancol Tema Parkı gibi dinlendirici eğlence mekânlarının da keyfini çıkarmak mümkün. Şehirde çok sayıda alışveriş merkezi ve yöresel pazarlar da bulunuyor. Geleneksel ürünlerin satıldığı pazarlardaki hediyelik eşyalar ve sokak lezzetleri ise mutlaka gezi listenizde yer almalı. 95 • EYLÜL 2018
FUAR ROTASI
ŞANGAY NEREDE GEZİLİR? FRANSIZ BÖLGESİ (TIANZIFANG-FRENCH CONCESSION) Afyon Savaşları sonrasında Fransa’ya imtiyazlı bölge olarak tanınan Tianzifang, Şangay’da kurulmuş Küçük Fransa olarak da adlandırılıyor. Şehrin Puxi tarafında yer alan Tianzifang, 1920’lerden kalan mimarisi, her türlü sanat ürününün bulunabileceği mağazaları ve galerileri ile içinde keyifle kaybolacağınız bir bölge. YEŞİL BUDA TAPINAĞI En ünlü Buda tapınaklarından olan Jade (Yeşil) Buddha Tapınağı, Çin yeni yılında denizaşırı ve yerel birçok ziyaretçiyi ağırlıyor. 1882 yılında inşa edilen tapınağın ilk adı İki Yeşil Buddha Tapınağı idi. Parlak ve berrak yeşil rengi Budist heykeller için güzellik ve kutsallık anlamını taşıyor. Her gün binlerce ziyaretçiyi ağırlayan tapınakta, çeşitli salonlardaki tablolar ve Budist kutsal yazılar gibi birçok paha biçilemez eserler de bulunuyor. ZHUJIAJIAO KASABASI Şanghay’ın Qingpu isimli banliyösünde bulunan Zhujiajiao (Su) Kasabası, The Bund’dan (Kordon) yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta yer alıyor. 47 kilometrekarelik bir
YEŞİL BUDA TAPINAĞI
alanı kaplayan bu kasabanın göl ve dağlarının manzarası muhteşem bir görüntüye sahip. Kasabanın diğer ismi ise “İnci Nehri”dir. Avlulu geleneksel Çin evleri, tarihi köprüleri, yeşil alanlarıyla oldukça huzur verici, dinlendirici bir yer olan bu küçük kasaba, Şanghay’daki dört antik kentten en iyi korunmuş olanı olarak gösteriliyor.
mağaza bulunuyor. Hediyelik eşya alışverişi yapmak istiyorsanız Orta Tibet Caddesi üzerinde bulunan dükkânları tercih edebilirsiniz. Alışveriş yapabileceğiniz önemli merkezler ve bölgelerden bazıları ise Metro, Three on the Bund, IFC Mall, Yu Yuan Old Street ve Shanghai’s Hongqiao Pearl Market olarak sıralanabilir.
ALIŞVERİŞ Şangay, dünyanın en pahalı kentlerinden biri olarak gösterilmesine rağmen dünyanın en ucuz ürünlerini alabileceğiniz birçok alışveriş merkezi de barındırıyor. Ancak özellikle elektronik alışverişi yaparken alacağınız ürünün orijinal olup olmadığına dikkat etmeniz önemli. Huaihai ve Nanjing Caddesi’nde hem modern hem de kültürel ürünleri alabileceğiniz birçok
NEREDE KALINIR? Oldukça büyük ve kalabalık olan bu şehirde kısa süreli konaklayacaksanız Nanjing Road’u tercih etmelisiniz. İstiklal Caddesi’ni andıran bu yol boyunca özellikle East Nanjing Road bölümünde irili ufaklı pek çok dükkân, gece ve gündüz bitmeyen bir ışık ve insan seli söz konusu. Birbirine oldukça yakın metro istasyonlarıyla şehrin her noktasına kendi başınıza ulaşıp dönmekte hiç zorluk çekmeyeceksiniz. Bunun dışında metro duraklarına yakın pek çok hesaplı otel bulunuyor.
ZHUJIAJIAO KASABASI
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM Şangay’daki toplu taşıma araçlarından yararlanabilmek için akıllı ulaşım kartlarından edinmeniz gerekiyor. Bu kartları hemen her metro istasyonundan alabilirsiniz. • 96
Akıllı kartları almak için bir depozito vermeniz gerekirken, şehirden ayrılırken kartı teslim ettiğiniz takdirde depozito bedeli tekrar iade ediliyor. Şangay’da en yoğun olarak kullanılan ulaşım aracı ise metro. 16 farklı rotası bulunan metro hattı hem çok geniş bir alana yayılmış hem de İngilizce tabelalar sayesinde yön bulmada kolaylık sağlıyor. Ancak Şangay’da bulunan otobüs hatları da en az metro ağı kadar gelişmiş durumda. Şangay çok kalabalık bir şehir olduğu için trafiği de oldukça karmaşık ve bu nedenle taksi kullanımı hem yoğun trafik hem de ücretlerin pahalı olması nedeniyle çok tavsiye edilmiyor. DAMAK TADI Şangay’da her türlü lezzeti bulmak mümkün. Şangay’ın yerel lezzetleri arasında bambu filizi, nilüfer kökü, soya peyniri ve mantarla yapılmış yemekler yer alırken, serçe kızartması, yengeç, nehir yılanı ve deniz ürünleri gibi egzotik lezzetleri de tadabilirsiniz. Şangay’da ayrıca tüm dünya mutfaklarından lezzetler bulmanız da mümkün. Mutlaka yöresel yemekleri tatmak istiyorsanız Shanghay cu Chaomian (kızartılmış erişte), Çin böreği, Chao Niangao (kızartılmış pirinç kekleri) ve Xiaolong Bao (Çin mantısı) isimli yemekleri tavsiye edebiliriz. Ayrıca Wujiang Caddesi sokak lezzetleriyle ünlenmiştir. Her şeyin çok ucuz olduğu bu caddede, menüler İngilizce olmadığı için sorun yaşamanız da olası. Son olarak Şangay’da etli yemeklerde domuz eti kullanımının oldukça yaygın olduğunu da söylemeliyiz, bu nedenle siparişiniz öncesinde mutlaka tercihinizi bildirmeniz gerekiyor.
ŞANGAY & CAKARTA
CAKARTA NEREDE GEZİLİR? SELAMAT DATANG Selamat Datang Anıtı, 1960’larda Başkan Sukarno’nun 4’üncü Asya Oyunları’nın hazırlanması için şehir güzelleştirme projelerinden biri olarak heykeltraş Edhi Sunarso tarafından inşa edilmiş ve 1962 yılında tamamlanmış. Bir karşılama anıtı olan yapı “Hoş Geldiniz” anlamını taşıyor ve zarif bir hareketle el sallayan bir erkek ve bir kadının iki bronz heykelinden oluşuyor. MİNYATÜR PARKI Endonezya Minyatür Parkı, Doğu Cakarta’da yer alıyor ve kentin kültür odaklı dinlenme alanlarından biri olarak dikkat çekiyor. Park, yaklaşık 250 dönümlük bir alana sahip ve Endonezya mimarisinin, giysilerinin, danslarının ve geleneklerinin koleksiyonları ile Endonezya’nın günlük yaşamının neredeyse tüm yönlerini kusursuz bir şekilde tasvir ederek, Endonezya kültürünün bir özeti haline gelmiş. Park kompleksi içinde ayrıca ortasında bir ada minyatürü olan bir göl, teleferikler, müzeler, Keong Emas Imax sineması, Tiyatro Anavatanı tiyatrosu ve diğer dinlence tesisleri de bulunuyor. Bu özellikleriyle minyatür parkı, kentin en popüler turistik yerlerinden biridir. Park, 31 Aralık 2014’te Dünya Barış Komitesi tarafından Uluslararası Medeniyet Parkı ve Dünya Barış Teması Parkı olarak da seçilmişti. WAYANG KUKLA MÜZESİ Kuklacı Javan Wayang tarafından kente ithaf edilmiş bir müze olan Kukla Müzesi, Kota Tua’da bulunuyor. 1975’ten beri açık olan Kukla Müzesi, kuklalara doyacağınız ve
merakla gezeceğiniz eserler içermesinin yanı sıra ayrıca gölge kuklalar üzerine eğitim ve araştırmalara da ev sahipliği yapıyor. BİN ADALAR Bin Adalar ya da resmi adıyla Kepulauan Seribu, Cakarta’nın sahillerinin kuzeyinde bulunan bir ada zinciridir. Banten Eyaleti’nin kuzeyinde, 45 kilometre boyunca uzanan 110 adadan oluşan bu adalar zincirinin sadece 13’ü ziyarete açık: Bunların 11’inde tatil evleri, ikisinde de tarihi parklar bulunuyor. Adaların 23’ü ise özel sektöre ait ve halka açık değil. ALIŞVERİŞ Cakarta, alışverişte de alternatifi bol bir şehir. Özellikle sahip olduğu alışveriş merkezleri, ne arıyorsanız kolaylıkla bulmanızı sağlayacak zenginlikte. Büyük alışveriş merkezlerinin yanı sıra kentte lüks mağazalar, pazarlar ve sokak stantları ile geleneksel ürünler satan dükkânlardan da güvenle alışveriş yapılabilir. Ubud’daki Tradional Art Market, yöresel eşyalar için önerilirken, kapalı alan alışverişinden hoşlananlar şehrin başlıca alışveriş merkezlerinden olan Plaza Indonesia, Pasific Place gibi yerleri gezebilir. Halkla iç içe bir alışveriş istiyorsanız
MİNYATÜR PARKI
Menteng bölgesini ziyaret etmelisiniz. NEREDE KALINIR? Cakarta’da bütçenize uygun birçok konaklama alternatifi yer alıyor. İki farklı yaşam görüntüsündeki şehirde kalmak için en uygun yer Thamrin bölgesi. Burayı hem güvenlik, hem merkezi bir yer olması hem de çok sayıda otel bulunmasından dolayı tercih edebilirsiniz. Şehirde deniz manzaralı bir yerde konaklamak isterseniz de Jakarta Utara bölgesi tercih edilebilir. Cakarta’nın hükümet ve finans bölgesi olan Cakarta Merkez ise aynı zamanda büyük alışveriş merkezleri ve beş yıldızlı otelleri de barındırıyor. ŞEHİR İÇİ ULAŞIM Trafiğin soldan aktığı Cakarta’da şehir içinde seyahat için birçok alternatif bulunuyor. Şehrin en ekonomik ulaşım alternatifi otobüsler WAYANG KUKLA MÜZESİ
ancak otobüsler arasında, güzergâh ve zamana bağlı olarak 15 dakika ile 40 dakikalık bekleme süresi bulunuyor. Otobüsler güvenilir, konforlu ve klimalı. Otomobil seçeneği ise şehrin sıkışık trafiği nedeniyle önerilmiyor. Ancak gitmek istediğiniz noktalar için güvenle taksi kullanabilirsiniz. Cakarta’da banliyö treniyle de seyahat edebilirsiniz ancak sıkışık yolculuklara hazırlıklı olun. Ayrıca eğer isterseniz, bisiklet kiralayabilir ve yakın noktalara pedal çevirerek de gidebilirsiniz. DAMAK TADI Bir Asya ülkesine gittiğinizden yemekler konusunda ön yargınız olabilir ama Cakarta’da bu konuda endişeniz olmasın. Endonezya mutfağı, Asya’nın en lezzetli yemeklerini sunuyor. Pirinç ve acı sos, yemek kültüründe ilk iki sırada yer alan yiyecekler. Et, deniz ürünleri ve sebze de yemeklerde sıkça kullanılıyor. Cakarta’ya gittiğinizde tofu ve meşhur kahvesini mutlaka denemelisiniz. Cakarta’nın yöresel yemekleri yumurtalı noddle çorbası, sebze ile limonlu soto, kırmızı ve beyaz etle yapılan pepes ile şehrin popüler yemeği Karedok olarak tavsiye ediliyor. Ayrıca Gado Dado isimli yemek, Endonezya’nın en ünlü yemeği olarak biliniyor. 97 • EYLÜL 2018
AKTÜEL
MAKİNE SEKTÖRÜ DENİLDİĞİNDE İNSANLARIN AKLINA NE GELİYOR? MAKİNE SEKTÖRÜ, YAN SANAYİLERİYLE BİRLİKTE MİLYONLARCA İNSANIMIZI İLK ELDEN İLGİLENDİRİYOR. ANCAK, EKONOMİNİN ANA DAMARLARINDAN BİRİ OLAN, GÜNLÜK YAŞAMIN HEMEN HER ANINDA VAR OLAN ÜRÜNLERİN ÜRETİLDİĞİ MAKİNELERİ, BU DEVASA CAMİAYI VE BU CAMİANIN İÇERİSİNDEKİ KAVRAMLARI NE KADAR TANIYORUZ?
BARAN AKSOY
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ
“İNSAN ÇAĞI BİTİYOR MAKİNE ÇAĞI BAŞLIYOR!” “Bence makinelerin yetkinlikleriyle insanların yetkinliği arasındaki fark bir süre sonra tamamen kapanacak. İnsanların çağı artık bitmek üzere, Endüstri 4.0 da bunun aşamalarından biri. Endüstri 4.0 ile artık eskiyen sanayi kavramı yeni bir modele dönüşüyor. Makine sektörü dünya genelinde bir yarış içerisinde ve bu yarış, isteğe bağlı değil bir zorunluluk içeriyor. Bu nedenle, sektöre yapılan yatırımların kapsamı, ülkelerin makine sektörlerinin diğer ülkelerden geri kalma ihtimaliyle doğru orantılı ilerlemeli. Yatırımın ne kadar ve hangi alt sektörlere yapılacağı, • 98
ayrıca yapılan yatırım sonucunda sağlanacak gelişme beklentileri de bu yüzden çok önemli. Gelecek kavramı, çok sorunlu ve ucu açık bir kavram. Ne olacağını, nasıl olacağını hiçbir şekilde tam olarak kestiremiyoruz; olumlu bir gelişme bir anda olumsuz bir gelişmeyi beraberinde getirebiliyor. Bu anlamda makinelerin geleceği elbette daha güçlü, daha bağımsız, daha ekonomik olacak ancak bu gelecek senaryosunda insanların konumunu şimdiden kestirebilmek çok zor. Dolayısıyla insanların bencilliği, kibri ve geleceğin makineleri ve robotlarının daha akıllı olmaları, insan-makine ya da insan-robot ilişkilerini de karmaşıklaştıracaktır. Bence, kendimizden daha güçlü olanları, şimdi olduğu gibi gelecekte de ‘kötü’ olarak görmeye devam edeceğiz: Bize zarar vermelerine gerek yok, bizden daha güçlü, ve akıllı olmaları ‘kötü ve düşman’ olmaları için yeterli olacaktır.”
DENİZ YAYLA SEKRETER
“SEKTÖRE YÖNELİK YATIRIMLAR DEVAM ETMELİ” “Makineler, hayatı pratikleştirse ve insanlığı daha üretken hale getirseler bile mekanikliğin soğukluğunu da ifade ediyorlar. Ancak sektör, üretim gücüyle, ekonomik gelişmişlikle de yakından ilişkili. Dolayısıyla makine sektörüne yönelik yatırımların doğru alanlara ve doğru oranlarda olmak koşuluyla devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Gelecekteki insan-makine ilişkisi ise özellikle iş, üretim gibi alanlarda günümüze göre daha sıkı olacaktır. Kişisel kullanım alanında da daha çeşitli alternatiflerin geliştirilebileceğini, mekanik faktörlerin insan
hayatına daha fazla müdahil olacağını düşünüyorum. Bu nedenle insan-robot ya da insan-makine ilişkisinde gereken önlemler alınmazsa, gelecekte bu ilişkinin tehlike arz edebileceği de göz ardı edilmemeli. İnsan iradesinin dışına çıkan ve kendi kendine karar verebilme yetkinliği bulunan yapay zekânın insanlığa her anlamda zararı dokunabilir. Ayrıca mekanik varlıklara insansı özellikleri taklit yeteneğinin verilmesini doğru bulmuyorum.”
ESRA GÜNGÖR
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ
“İNSAN GÜCÜNE İHTİYACIN AZALMASI TOPLUMSAL BİR SORUN OLUŞTURABİLİR” “İnsan yaşamını kolaylaştıran, zaman kazandıran,
MAKİNE SEKTÖRÜ DENİLDİĞİNDE İNSANLARIN AKLINA NE GELİYOR?
üretimi hızlandıran makineler, gelecekte, bugünkünden çok daha önemli konumda olacaklar. Üretim miktarı ve kalitesini artırmaya odaklanan Endüstri 4.0 da bu yolun ilk adımlarından biridir. Üretim artarken insan gücüne duyulan ihtiyacın azalması ise gelecekte toplumsal bir sorun oluşturabilir. Halen makine sektörüne olan yatırımların miktarını bilmiyor olsam da insanları daha da tembelleştirmeye yönelik adımların atılmaması ya da insan-makine dengesinin gözetildiği yeni yatırımların gerçekleşmesi taraftarıyım. Bilim insanlarının öngörüleri gerçekleşirse, kendi kendini üretme yeteneğine kavuşacak robotlar, gelecekte insanları makinelerin köleleri haline getirebilir. İnsan-robot ya da insan-makine ilişkisinde önemli olan insan tarafının sürece yaklaşımı olacaktır. Makineler bizden daha ileri bir sisteme ulaşırlarsa
buna iyi diyemeyiz, hatta bilimkurgu filmlerinden farklı bir gelecek olmayacaktır. Fakat yapay zekâ gelişirken insanoğlu aptallaşmazsa, bundan zarar değil fayda sağlayabiliriz.”
FARUK ÇIPLAK
YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ
“ROBOT TEKNOLOJİLERİ ENDÜSTRİNİN AYRILMAZ PARÇASI OLDU” “Makine kelimesi bana üretimi anımsatıyor. Yaşamımızın her alanında kullandığımız ürünlerin üretildiği dev tesisler veya küçük bir sanayi sitesindeki torna makinesi ya da bir tarlada kullanılan traktör gibi. Makineler, bu anlamda, hayatımızın her
alanında üretime yardımcı olarak kullanılan, insanoğlunun yaşamı ve yaşam standartlarının gelişimine katkı sağlayan araçlardır. Endüstri 4.0 ile tüm makineler İnternet üzerinden etkileşim halinde olabilecek ve daha nitelikli ve gelişmiş hizmetler sunabilecekler. Makine üretimi ifade ederken, üretim ise ekonominin en önemli parçasıdır. Bu sebeple makine sektörüne yapılacak her yatırım ekonomiye, dolaylı olarak da yaşam standartlarının yükselmesine katkı sağlayacaktır. İnsan-makine ilişkisi ise geçmişe bakıldığında inanılmaz bir seviyede. Bugün akıllı telefonlar, akıllı televizyonlar gibi nesnelerin sürekli ‘akıllı’ hale gelmesi aslında makine-insan iletişimini de ifade ediyor. Ses ile komut verme, yüz tanıma sistemi gibi ileri seviye teknolojiler sayesinde nesnelerin daha kolay ve güvenilir olarak kullanılması, onları yaşamımızın
daha mutlak parçaları haline getirecek. Böylece her geçen gün yaşamımıza daha fazla adapte ettiğimiz nesneler, gelecekte çok daha farklı bir yaşam portresi ile karşılaşacağımızın da habercisidir. Bu süreçte robot teknolojileri de endüstrinin ayrılmaz parçaları haline geldi. Üretimin çok daha hızlanması ve hatanın neredeyse ortadan kalktığı bir durumu ortaya çıkaran üretim robotları, diğer yandan işsizlik tehlikesine de yol açıyor. Ancak robotların insan kontrolünden çıkarak tehlike yaratabilecekleri fantastik senaryoları da bir o kadar yersiz buluyorum. Robotu mevcut yeteneği ile üretmeyi başarmış insanoğlunun, o kontrolü elinden kaçırabileceğine pek olasılık vermiyorum. Dolayısıyla robotların akıllanması aslında çok iyi bir gelişme olacakken, bu onların ne için kullanıldığı ile doğru orantılı olarak değişkenlik gösterecektir.”
99 • EYLÜL 2018
KİTAP
NE KADARI YETERLİ? SAMUEL ALEXANDER’IN “YETERİ KADARSA ÇOKTUR: THOREAU’NUN ALTERNATİF İKTİSADI” ADLI KİTABI, THOREAU’NUN DÜŞÜNCELERİ VE WALDEN GÖLÜ DENEYİMİNDEN YOLA ÇIKARAK, ALTERNATİF BİR YAŞAM FİKRİ SUNUYOR. HERETİK YAYINLARI TARAFINDAN BASILAN KİTAPTA SAMUEL ALEXANDER, OKUYUCULARIYLA “ALTERNATİF İKTİSAT”, “GÖNÜLLÜ SADELİK” VE “BASİT YAŞAM” GİBİ KAVRAMLARI TARTIŞIYOR.
İ
nsan türü Neolitik Dönem’den itibaren hep daha fazlasına talip olma anlayışını güdüyor. Halen de kapitalizmin her anlamda yaşamımızı ele geçirdiği bir dünyanın içerisinde bulunuyoruz. Sistem, zincirleriyle tüm yaşamımızı esir almış durumda. Peki, ne yapacağız? Pek çok soru gibi bunun da kesinlikli bir cevabı yok ancak fikirlerinden yararlanabileceğimiz, bize daha “basit” yaşayabileceğimizi hatırlatan düşünürlerden söz edebiliriz. ABD’li yazar, filozof, şair, tarihçi, kölelik karşıtı, vergi direnişçisi, kalkınma eleştirmeni ve natüralist Henry Thoreau’nun daha 1850’li yıllarda tüketici kültürüne yönelttiği ateşli eleştiriler ve daha basit yaşamayı şairane bir şekilde savunması, içinde yaşadığımız aşırı tüketim çağına ithaf edilmiş gibi duruyor. Ancak Thoreau, okunması hiç de kolay bir yazar değil. Ağır bir dile sahip olan Thoreau, fikirlerini de oldukça zorlayıcı, kışkırtıcı bir biçimde
YETERİ KADARSA ÇOKTUR: THOREAU’NUN ALTERNATİF İKTİSADI Yayınevi: HeretikYayınevi Yazar: Samuel Alexander Çeviri: Işıl Şeremet Tür: Ekonomi-Felsefe Basım Yılı: 2018 Sayfa Sayısı: 112 • 100
ifade ediyordu. Bu nedenle de yazılarına öylesine göz gezdiren okuyucular, kışkırtıcı dil nedeniyle Thoreau’yu okumaktan kolayca vazgeçebiliyor. Oysa Thoreau’nun fikirleri kaçırılmayacak kadar değerli. Thoreau, sadece fikirsel olarak değil deneyimlerinden de yararlanabileceğimiz bir isim. Onun Walden Gölü çevresinde pratiğe geçirdiği yaşam, bugün bize hâlâ pek çok konuda yol gösterici olabildiği gibi ilham veren yanını da koruyor. Çünkü yazarın bu pratiği, başka türlü bir hayata özlem duymanın yeterli olmadığını, bunun için çaba gösterildiğinde özellikle doğanın insanın çabasını karşılıksız bırakmayacağını; şehrin betonları arasına sıkışıp kalmışların hayalini kurduğu doğaya, toprağa karışma, sadece onun verdikleriyle yetinme fikrini uygulamaya geçirerek, saatlerce çalışmadan, lüks eşyalar olmadan, birkaç kıyafetle de yaşanabildiğini gösteriyor. Samuel Alexander’ın “Yeteri Kadarsa Çoktur: Thoreau’nun Alternatif İktisadı” adlı kitabı ise Thoreau’nun gönüllü sadelik felsefesine derin ancak ulaşılabilir bir kaynak işlevi görüyor. “Yeteri Kadarsa Çoktur”, Thoreau’nun yaşamı ve fikirlerine şahane bir giriş niteliği taşırken, gönüllü sadelik iktisadının en önde gelen örneğini yansıtan bir tarzda ve anlaşılır dille yazılmış. Samuel Alexander,
okuru, Thoreau’nun iktisadi fikirlerinin zorlu yollarında ustalıkla yönlendirirken, daha basit ve daha özgürce yaşama olanaklarının altını çiziyor ve Thoreau’nun esas mesajının anlaşılması ve bunu kendi yaşamımıza uyarlamamıza yardımcı oluyor. Kitap, özetle, bize Thoreau’nun düşüncesinden ve Walden Gölü deneyiminden yola çıkarak, alternatif bir yaşam fikri sunuyor. Heretik Yayınları tarafından basılan kitapta, Alexander, her şeyin çıkmaza girdiğini düşündüğümüz dünyada bize alternatif bir yaşamın imkânlarını sunuyor. Hep daha
fazlasını istememiz gerektiğini bağıran aygıtlara “yeteri kadarsa çoktur” diyerek, basit bir yaşamın bizi daha mutlu kılabileceğini hatırlatıyor. Thoreau düşüncesine genel olarak baktığımızda kesin reddedişler görmeyiz aslında, o sadece hem şiir gibi bir yaşam sürmenin hem de hayatta kalmanın yolunu aramıştı. Onun arayışı çoğumuzun yaşamında karşılaştığı sorulardan yola çıkarak, bir düşünceye dönüştü. Masa başından değil, deneyimin içinden seslenmişti okuruna. Belki de bu nedenle bizlere ilham vermeye devam ediyor ve edecek gibi görünüyor.
GÖSTERGELER AĞUSTOS 2018
101 • EYLÜL 2018
GÖSTERGELER
TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI AĞUSTOS AYININ SONUNDA 11 MİLYAR DOLAR OLDU TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI 2018 YILININ OCAK-AĞUSTOS DÖNEMİNDE 11 MİLYAR DOLAR OLARAK KAYDEDİLDİ. 2017 YILININ AYNI DÖNEMİNDE BU RAKAM 9,4 MİLYAR DOLAR SEVİYESİNDEYDİ. TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI, AĞUSTOS AYININ SONUNDA, GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE YÜZDE 16,6 ARTTI.
M
akine sektöründe 2018 yılının Ocak-Ağustos döneminde en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör motorlar oldu. 2017 yılının Ocak-Ağustos döneminde söz konusu ürün grubunda gerçekleştirilen ihracatın değeri 1,4 milyar dolar seviyesindeyken, 2018 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 11,6 artarak 1,5 milyar dolar oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan klimalar ve soğutma makineleri kaleminde 2018 yılının Ocak-Ağustos döneminde • 102
gerçekleştirilen ihracatın değeri 1,5 milyar dolar oldu. 2017 yılının aynı döneminde bu rakam 1,3 milyar dolardı. Klimalar ve soğutma makineleri mal grubundaki ihracat artışı yüzde 12,5 seviyesinde kaydedildi. En fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü kalem ise yıkama ve kurutma makineleri oldu. Söz konusu kalemde 2017 yılının Ocak-Ağustos döneminde 880,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 2018 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 11,2 artışla 979,4 milyon dolar oldu.
İHRACAT LİSTESİNİN İLK SIRASINDA ALMANYA YER ALIYOR 2018 yılının Ocak-Ağustos döneminde makine sektöründe en fazla ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülke listesinin birinci sırasında Almanya bulunuyor. Almanya’ya 2017 yılının Ocak-Ağustos döneminde 1,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 2018 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 8,7 artışla 1,6 milyar dolar olarak kaydedildi. İkinci sıradaki ABD’ye
2018 yılının Ocak-Ağustos döneminde 787 milyon dolar değerinde makine ihraç edildi. 2017 yılının aynı döneminde bu rakam 645 milyon dolar seviyesindeydi. ABD’ye makine ihracatı yüzde 21,9 arttı. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasındaki İngiltere’ye 2017 yılının Ocak-Ağustos döneminde 486 milyon dolarlık makine gönderilirken, 2018 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 24,6 artışla 605 milyon dolara yükseldi.
AĞUSTOS 2018
MAKİNE VE SEKTÖRÜ TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT KAYIT RAKAMLARI (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS) 2017 YILI MAL GRUBU ADI MOTORLAR
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2018 YILI
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
95,3
1.400,6
14,7
99,3
1.563,6
15,7
4,2
11,6
KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ
338,4
1.350,5
4,0
335,5
1.518,9
4,5
-0,9
12,5
YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ
320,2
880,6
2,8
341,1
979,5
2,9
6,5
11,2
İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER
181,2
606,7
3,3
211,3
760,6
3,6
16,6
25,4
POMPALAR VE KOMPRESÖRLER
70,8
519,0
7,3
81,2
635,4
7,8
14,6
22,4
TAKIM TEZGÂHLARI
65,8
440,5
6,7
72,6
542,1
7,5
10,3
23,1
100,3
448,0
4,5
112,6
527,7
4,7
12,3
17,8
TÜRBİNLER, TURBOJET, TURBOPROPELLER, HİDROLİK SİLİNDİRLER
10,7
401,3
37,6
11,3
450,3
39,9
5,5
12,2
TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ
60,5
347,0
5,7
67,5
410,0
6,1
11,6
18,1
VANALAR
35,9
325,2
9,1
38,7
375,2
9,7
7,6
15,4
REAKTÖRLER VE KAZANLAR
38,7
297,1
7,7
38,3
355,8
9,3
-1,1
19,8
GIDA SANAYİSİ MAKİNELERİ
61,3
316,3
5,2
61,5
348,8
5,7
0,3
10,3
SİLAH VE MÜHİMMAT
15,4
254,6
16,6
15,1
344,6
22,8
-1,5
35,3
ISITICILAR VE FIRINLAR
28,7
203,8
7,1
35,6
248,1
7,0
24,2
21,7
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEMEYE MAHSUS MAKİNELER
43,2
180,7
4,2
53,8
239,4
4,5
24,3
32,5
HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ, KALIPLAR
28,0
217,2
7,7
30,7
239,1
7,8
9,5
10,1
KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME VE İMALATINA AİT MAKİNELER
10,0
105,4
10,5
12,5
133,8
10,7
24,6
26,9
AMBALAJ MAKİNELERİ
5,7
109,8
19,2
7,0
124,2
17,8
21,7
13,2
BÜRO MAKİNELERİ
2,7
98,6
36,0
2,5
99,1
39,8
-9,0
0,5
RULMANLAR
7,7
85,7
11,2
8,7
95,7
11,1
12,8
11,6
KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER
8,8
56,6
6,4
8,7
66,3
7,7
-1,6
17,2
DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ
1,9
9,8
5,0
1,3
7,3
5,8
-35,3
-25,0
119,6
787,6
6,6
135,5
942,5
7,0
13,3
19,7
1.650,9
9.442,4
5,7
1.781,9
11.007,9
6,2
7,9
16,6
TARIM VE ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNELER
DİĞER MAKİNELER TOPLAM
103 • EYLÜL 2018
GÖSTERGELER
AMBALAJ MAKİNELERİ AMBALAJ MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
CEZAYİR
0,4
9,5
22,6
0,4
9,8
22,2
5,8
3,8
IRAK
0,6
9,0
16,1
0,7
8,6
12,8
19,7
-4,8
İTALYA
0,1
3,1
25,4
0,4
7,1
19,7
190,4
125,8
İRAN
0,3
11,5
36,5
0,3
6,1
21,5
-9,9
-47,0
ALMANYA
0,4
5,1
14,5
0,5
5,5
11,8
32,4
7,7
MISIR
0,1
2,1
21,4
0,2
5,3
23,9
125,9
152,0
RUSYA
0,05
1,5
31,6
0,1
4,0
28,2
204,0
171,5
SUUDİ ARABİSTAN
0,2
4,8
21,3
0,2
3,3
17,4
-15,7
-31,0
AZERBAYCAN
0,1
2,5
22,4
0,1
3,0
23,1
17,1
21,0
ÖZBEKİSTAN
0,1
1,9
16,0
0,1
2,9
20,7
21,1
56,1
MAL GRUBU TOPLAMI
5,7
109,8
19,2
7,0
124,2
17,8
21,7
13,2
BÜRO MAKİNELERİ BÜRO MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI $/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
HOLLANDA
0,2
11,4
74,4
0,1
15,0
118,5
-17,2
31,9
KKTC
0,2
10,1
42,8
0,2
9,3
43,3
-9,0
-7,7
ABD
0,004
4,6
1.171,7
0,01
7,2
588,5
210,1
55,7
AVUSTURYA
0,04
3,5
80,5
0,07
6,8
88,1
76,1
92,7
UMMAN
0,0005
0,03
53,5
0,006
6,6
1.048,5
999,7
ALMANYA
0,2
6,2
35,6
0,2
6,3
32,1
12,8
1,5
MACARİSTAN
0,002
3,0
177,0
0,002
3,6
187,1
14,1
20,6
BAE
0,004
2,7
68,1
0,001
3,1
223,0
-64,3
16,7
İRAN
0,9
4,8
5,4
0,8
2,9
3,5
-6,5
-39,4
IRAK
0,2
3,3
16,9
0,1
2,2
18,0
-36,5
-32,3
MAL GRUBU TOPLAMI
2,7
98,6
36,0
2,5
99,1
39,8
-9,0
0,5
• 104
21.432,5
AĞUSTOS 2018
DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
RUSYA
0,1
İTALYA
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
0,8
7,2
0,1
1,0
9,2
-9,0
16,0
0,1
0,9
6,2
0,2
1,0
6,2
2,8
2,9
BEYAZ RUSYA
0,01
0,1
11,5
0,03
0,6
19,9
180,2
386,3
PORTEKİZ
0,01
0,1
10,1
0,04
0,5
13,3
241,5
348,9
ÖZBEKİSTAN
0,03
0,2
7,2
0,05
0,4
7,1
92,7
88,2
ÇİN
0,2
1,6
7,0
0,01
0,3
23,9
-93,8
-78,9
AZERBAYCAN
0,2
0,2
1,3
0,1
0,3
3,1
-35,6
50,9
CEZAYİR
0,02
0,2
6,6
0,04
0,3
6,7
71,9
75,3
BULGARİSTAN
0,05
1,0
18,9
0,03
0,3
7,9
-37,2
-73,7
MISIR
0,1
0,3
2,5
0,1
0,2
1,8
0,0
-29,1
MAL GRUBU TOPLAMI
1,9
9,8
5,0
1,3
7,3
5,8
-35,3
-25,0
GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
CEZAYİR
9,2
37,4
4,1
7,4
40,9
5,5
-19,2
9,5
ÖZBEKİSTAN
5,4
20,7
3,9
4,5
25,1
5,6
-16,9
21,1
KAZAKİSTAN
8,0
26,9
3,3
3,9
17,9
4,6
-51,7
-33,7
IRAK
2,1
9,3
4,5
4,9
17,8
3,6
136,9
91,9
AZERBAYCAN
1,4
8,0
5,6
2,9
12,4
4,4
100,3
55,8
MISIR
3,0
12,4
4,1
2,8
11,9
4,2
-5,9
-3,5
İRAN
5,0
17,5
3,5
3,1
11,9
3,9
-37,8
-31,8
SUDAN
0,5
4,4
8,6
1,5
11,6
7,9
185,5
163,6
RUSYA
1,1
8,1
7,2
1,3
9,1
7,1
13,9
12,2
BANGLADEŞ
0,6
4,2
6,5
1,9
7,7
4,2
189,1
85,3
61,3
316,3
5,2
61,5
348,8
5,7
0,3
10,3
MAL GRUBU TOPLAMI
105 • EYLÜL 2018
GÖSTERGELER
HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
4,2
32,6
7,8
4,0
32,3
8,1
-4,5
-1,0
CEZAYİR
1,0
9,0
9,5
2,5
21,3
8,4
164,8
135,6
RUSYA
1,2
17,9
15,1
1,3
19,1
14,4
11,8
6,4
İTALYA
1,6
9,1
5,5
2,8
16,9
6,1
68,3
85,7
İRAN
2,0
13,2
6,8
1,8
12,2
6,7
-7,4
-8,1
BULGARİSTAN
0,4
12,0
29,8
0,6
8,3
13,5
53,3
-30,7
MISIR
1,0
4,6
4,4
1,5
7,8
5,4
39,3
68,6
MACARİSTAN
0,4
4,5
11,7
0,4
7,3
16,4
16,7
63,8
POLONYA
0,4
4,4
10,9
0,5
6,5
12,4
32,4
50,4
ROMANYA
1,1
8,9
8,1
0,9
6,4
6,8
-14,6
-28,0
28,0
217,2
7,7
30,7
239,1
7,8
9,5
10,1
MAL GRUBU TOPLAMI
• 106
AĞUSTOS 2018
ISITICILAR VE FIRINLAR ISITICILAR VE FIRINLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
3,2
18,5
5,9
3,9
24,6
6,4
22,2
33,2
İTALYA
1,8
11,6
6,3
1,8
14,1
7,9
-2,4
21,3
FRANSA
1,2
7,1
5,7
2,2
12,5
5,6
80,1
76,3
RUSYA
1,3
8,1
6,4
1,3
10,6
8,1
4,7
31,5
ÇİN
1,0
10,2
10,3
0,8
9,0
11,6
-22,4
-12,5
İSPANYA
0,8
4,1
4,8
1,2
8,9
7,4
43,3
119,8
CEZAYİR
0,8
7,1
8,5
0,7
8,5
11,4
-10,3
20,3
SUUDİ ARABİSTAN
0,7
6,8
9,3
0,7
8,0
11,0
-1,6
16,6
AZERBAYCAN
0,5
4,8
10,3
1,6
7,7
5,0
233,2
59,8
İRAN
0,7
5,7
7,9
0,6
6,5
11,3
-21,4
12,5
28,7
203,8
7,1
35,6
248,1
7,0
24,2
21,7
MAL GRUBU TOPLAMI
İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS) 2017 YILI ÜLKE
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
9,4
39,2
4,1
14,7
64,6
4,4
55,5
64,9
HOLLANDA
8,4
17,0
2,0
14,2
46,2
3,3
68,2
171,2
CEZAYİR
10,6
41,0
3,9
10,5
41,5
4,0
-1,1
1,3
İNGİLTERE
12,3
25,0
2,0
11,8
31,2
2,6
-4,5
25,0
FRANSA
3,2
13,0
4,0
5,8
25,1
4,3
81,1
93,2
RUSYA
2,9
16,1
5,6
4,9
24,8
5,1
70,5
54,7
EGE SERBEST BÖLGESİ
9,9
24,7
2,5
7,8
21,5
2,8
-21,4
-13,2
AVUSTURYA
3,5
17,4
4,9
4,2
20,7
4,9
19,7
19,3
ABD
5,9
18,9
3,2
6,2
20,3
3,3
4,7
7,8
İTALYA
4,7
14,5
3,1
5,0
18,0
3,6
7,2
24,7
181,2
606,7
3,3
211,3
760,6
3,6
16,6
25,4
MAL GRUBU TOPLAMI
107 • EYLÜL 2018
GÖSTERGELER
KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS) 2017 YILI ÜLKE
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2018 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
ALMANYA
1,3
6,2
4,8
1,5
İTALYA
0,8
3,2
4,2
İRAN
1,3
3,0
AZERBAYCAN
0,2
NİJERYA
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
10,0
6,7
15,4
62,8
0,7
4,8
6,4
-1,6
50,7
2,4
0,7
3,7
5,5
-46,4
21,9
1,0
5,9
0,4
2,9
7,1
139,1
186,4
0,03
0,4
13,4
0,2
2,7
13,8
498,4
515,5
RUSYA
0,2
3,1
12,8
0,2
2,4
13,3
-27,0
-24,3
İNGİLTERE
0,1
1,5
14,1
0,2
2,2
14,4
49,4
53,1
BULGARİSTAN
0,2
2,3
11,1
0,2
2,1
9,5
3,8
-11,1
FRANSA
0,2
1,8
10,0
0,08
1,9
23,2
-55,5
3,1
YUNANİSTAN
0,08
0,7
7,8
0,08
1,8
23,1
-9,4
167,6
MAL GRUBU TOPLAMI
8,8
56,6
6,4
8,7
66,3
7,7
-1,6
17,2
• 108
AĞUSTOS 2018
KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME MAKİNELERİ KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS) 2017 YILI
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2018 YILI
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
RUSYA
0,6
8,0
12,9
1,0
CEZAYİR
0,7
6,9
9,6
İRAN
0,7
6,8
ROMANYA
0,4
ALMANYA
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
14,6
15,2
55,4
82,8
0,6
7,3
11,6
-12,0
6,9
9,9
0,7
6,7
9,4
3,1
-2,3
4,6
10,7
0,7
6,2
8,3
71,0
33,7
0,3
3,9
14,5
0,6
6,1
10,3
119,6
55,5
IRAK
0,5
3,4
6,7
0,6
5,3
9,5
10,6
57,5
UKRAYNA
0,3
2,6
8,4
0,5
5,0
11,2
46,0
93,2
ÖZBEKİSTAN
0,4
4,0
9,9
0,4
4,4
11,6
-5,4
10,2
ABD
0,08
1,8
21,0
0,2
3,8
19,6
125,3
110,4
BULGARİSTAN
0,4
3,9
10,5
0,4
3,5
9,9
-4,7
-10,0
10,0
105,4
10,5
12,5
133,8
10,7
24,6
26,9
MAL GRUBU TOPLAMI
KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
34,0
134,3
4,0
34,4
147,0
4,3
1,4
9,5
İNGİLTERE
38,2
130,2
3,4
37,6
137,7
3,7
-1,7
5,8
İTALYA
29,2
110,1
3,8
27,3
130,1
4,8
-6,6
18,2
8,9
73,8
8,3
11,2
113,4
10,1
25,7
53,6
FRANSA
23,4
74,6
3,2
25,6
93,3
3,6
9,2
25,0
İSPANYA
19,9
64,7
3,3
16,7
61,5
3,7
-15,8
-5,0
ROMANYA
9,5
33,0
3,5
10,0
44,3
4,4
4,6
34,1
POLONYA
8,7
35,9
4,2
10,0
43,1
4,3
15,7
20,0
FAS
10,1
35,0
3,5
10,9
41,4
3,8
8,2
18,1
İSRAİL
12,5
48,2
3,9
9,2
39,8
4,4
-26,8
-17,4
338,4
1.350,5
4,0
335,5
1.518,9
4,5
-0,9
12,5
ABD
MAL GRUBU TOPLAMI
109 • EYLÜL 2018
GÖSTERGELER
MOTORLAR MOTORLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2017 YILI
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
21,5
686,5
31,9
19,3
673,6
34,9
-10,1
-1,9
ROMANYA
11,1
146,6
13,2
15,7
236,2
15,1
41,5
61,2
FAS
3,7
45,2
12,2
5,8
80,9
13,9
56,2
78,8
İNGİLTERE
7,9
47,0
6,0
12,6
67,8
5,4
59,8
44,2
İTALYA
1,9
52,1
27,1
2,1
58,1
27,4
10,7
11,6
ABD
1,6
28,6
18,1
2,1
49,4
24,0
30,2
72,7
İRAN
14,2
109,4
7,7
6,0
47,7
7,9
-57,5
-56,4
CEZAYİR
1,7
18,6
10,8
3,7
46,4
12,4
117,5
149,6
FRANSA
1,6
26,1
16,2
2,1
30,5
14,2
32,7
16,8
HİNDİSTAN
1,8
13,2
7,5
2,2
29,7
13,6
23,7
124,6
95,3
1.400,6
14,7
99,3
1.563,6
15,7
4,2
11,6
MAL GRUBU TOPLAMI
POMPA VE KOMPRESÖRLER POMPA VE KOMPRESÖR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
ALMANYA
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
15,1
112,7
7,5
17,1
141,9
8,3
13,0
26,0
ABD
4,6
34,8
7,6
5,2
44,7
8,5
14,4
28,3
İTALYA
2,6
17,0
6,7
3,6
23,6
6,5
42,8
38,7
RUSYA
1,4
11,3
7,8
2,4
20,0
8,5
63,3
77,3
İNGİLTERE
2,8
17,2
6,2
2,5
18,2
7,3
-10,3
5,5
POLONYA
1,9
14,0
7,6
2,3
17,5
7,7
22,5
24,6
EGE SERBEST BÖLGESİ
1,8
11,0
6,2
2,3
14,8
6,4
31,8
34,6
FRANSA
1,8
10,9
6,1
2,4
14,5
6,1
31,5
32,7
IRAK
2,1
14,2
6,7
2,2
14,5
6,5
6,2
2,4
İRAN
2,4
21,6
9,1
1,5
13,5
8,8
-35,0
-37,3
70,8
519,0
7,3
81,2
635,4
7,8
14,6
22,4
MAL GRUBU TOPLAMI
• 110
AĞUSTOS 2018
REAKTÖR VE KAZANLAR REAKTÖR VE KAZANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
4,6
64,2
13,9
3,4
61,8
18,2
-26,7
-3,8
ÇİN
2,0
23,4
11,8
3,5
39,2
11,1
78,0
67,7
İNGİLTERE
2,8
24,2
8,8
3,4
35,1
10,3
23,6
44,8
İTALYA
1,4
16,2
11,8
2,6
28,5
10,9
89,7
75,4
POLONYA
1,1
12,3
11,1
1,9
24,3
13,1
67,4
97,4
İSPANYA
1,2
16,8
14,1
1,5
21,9
14,5
27,7
30,7
ROMANYA
4,1
22,2
5,5
2,6
21,1
8,0
-35,4
-5,2
RUSYA
2,1
16,6
7,9
2,3
18,9
8,2
10,1
14,2
BELÇİKA
0,7
8,5
11,7
0,8
9,7
12,7
3,8
13,1
UKRAYNA
1,2
7,8
6,6
1,2
8,6
7,4
-1,9
10,6
38,7
297,1
7,7
38,3
355,8
9,3
-1,1
19,8
MAL GRUBU TOPLAMI
111 • EYLÜL 2018
GÖSTERGELER
RULMANLAR RULMANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2017 YILI
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI $/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
1,5
26,8
18,3
1,5
27,5
18,0
3,8
2,6
FRANSA
1,3
12,2
9,5
1,3
13,9
10,5
2,8
13,5
ABD
0,8
8,7
11,5
0,7
8,6
12,9
-12,0
-1,5
İNGİLTERE
0,6
3,7
6,0
0,9
4,8
5,5
42,9
31,8
ÇİN
0,4
3,7
8,5
0,5
4,3
8,2
17,2
13,6
KANADA
0,2
5,6
31,7
0,1
3,5
29,7
-33,3
-37,6
POLONYA
0,4
2,0
4,6
0,7
3,5
4,8
64,8
73,5
CEZAYİR
0,06
1,1
16,9
0,2
3,1
18,0
173,0
192,1
İTALYA
0,3
3,1
9,2
0,3
3,0
10,2
-15,1
-5,5
ÇEKYA
0,3
1,9
5,4
0,5
2,9
6,0
39,1
55,9
MAL GRUBU TOPLAMI
7,7
85,7
11,2
8,7
95,7
11,1
12,8
11,6
TAKIM TEZGÂHLARI TAKIM TEZGÂHLARI İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
5,5
39,7
7,2
5,4
41,8
7,7
-1,0
5,3
RUSYA
3,5
20,2
5,8
4,4
32,8
7,5
24,7
62,7
POLONYA
3,2
17,8
5,5
3,9
24,6
6,4
19,6
38,0
ABD
3,2
22,3
6,9
3,5
23,8
6,8
9,3
6,8
CEZAYİR
1,8
14,5
8,0
2,5
23,6
9,6
35,6
62,7
İSPANYA
1,5
12,7
8,3
2,3
17,9
7,7
51,3
41,5
BULGARİSTAN
1,2
10,5
8,8
1,8
14,8
8,1
51,5
40,6
İTALYA
2,0
11,9
5,9
2,0
13,2
6,5
1,1
11,3
FRANSA
1,7
10,3
6,0
1,8
13,1
7,3
6,1
27,5
ROMANYA
1,2
9,1
7,8
1,3
12,9
9,6
15,1
41,8
65,8
440,5
6,7
72,6
542,1
7,5
10,3
23,1
MAL GRUBU TOPLAMI
• 112
AĞUSTOS 2018
TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI
2018 YILI
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
ABD
14,1
106,1
7,5
7,3
42,1
AZERBAYCAN
11,4
ÖZBEKİSTAN
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
12,7
103,3
8,2
-10,1
-2,7
5,8
10,7
70,4
6,6
46,8
67,4
47,6
4,2
8,6
36,1
4,2
-25,2
-24,1
2,3
13,1
5,8
5,2
27,0
5,2
129,3
105,5
IRAK
6,7
18,0
2,7
7,4
22,3
3,0
10,5
24,0
AVUSTRALYA
1,8
8,3
4,6
2,3
11,4
5,0
26,1
38,5
RUSYA
1,6
6,2
3,8
3,0
11,4
3,8
85,6
85,1
BULGARİSTAN
2,6
8,7
3,3
3,1
11,1
3,5
20,3
27,5
FAS
2,4
9,2
3,8
2,8
11,1
4,0
14,9
20,6
FRANSA
3,0
8,7
2,9
3,5
10,8
3,1
17,1
23,8
100,3
448,0
4,5
112,6
527,7
4,7
12,3
17,8
İTALYA
MAL GRUBU TOPLAMI
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞİŞİM (%)
TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
İNGİLTERE
7,7
31,5
4,1
BANGLADEŞ
2,6
25,8
ALMANYA
4,8
ÖZBEKİSTAN
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
10,0
45,8
4,6
30,3
45,6
9,9
2,7
32,1
11,8
4,3
24,2
26,8
5,5
4,8
29,8
6,2
-1,0
11,3
2,2
22,8
10,5
2,7
28,5
10,5
25,0
24,8
FRANSA
4,0
18,2
4,6
4,4
21,7
4,9
12,2
19,6
HİNDİSTAN
4,4
16,5
3,7
5,5
17,2
3,1
23,6
4,5
GÜNEY KORE
0,3
1,8
6,9
3,1
16,1
5,2
1.093,3
807,8
İTALYA
2,0
13,3
6,7
2,5
16,1
6,4
25,3
20,5
MISIR
3,3
18,4
5,6
2,2
13,2
6,0
-32,5
-28,3
PAKİSTAN
2,3
11,7
5,1
2,0
11,7
5,9
-14,6
-0,1
60,5
347,0
5,7
67,5
410,0
6,1
11,6
18,1
MAL GRUBU TOPLAMI
MİKTAR (BİN TON
DEĞİŞİM (%)
113 • EYLÜL 2018
GÖSTERGELER
TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
ABD
0,4
HİNDİSTAN
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI $/KG
MİKTAR (BİN TON
184,4
426,4
0,7
0,1
66,6
581,6
ALMANYA
2,7
25,0
POLONYA
0,1
İSPANYA
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
241,2
356,0
56,6
30,8
0,2
48,8
317,6
34,0
-26,8
9,4
3,4
43,3
12,7
28,3
73,6
45,7
442,9
0,1
16,1
149,7
4,4
-64,7
0,01
5,5
361,3
0,04
13,3
329,9
165,7
142,5
BELÇİKA
0,1
9,8
97,3
0,2
13,0
68,4
89,4
33,1
İSVİÇRE
0,01
0,3
20,5
0,2
10,3
65,9
1.030,4
3.534,0
FRANSA
0,4
8,2
20,9
0,5
9,4
18,4
29,9
14,6
İNGİLTERE
0,04
5,1
125,1
0,09
8,8
93,2
133,6
74,0
AVUSTURYA
0,6
2,7
4,3
0,7
3,9
5,4
15,6
46,5
10,7
401,3
37,6
11,3
450,3
39,9
5,5
12,2
MAL GRUBU TOPLAMI
YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
İNGİLTERE
54,0
138,0
2,6
63,7
177,4
2,8
18,1
28,5
FRANSA
37,3
96,4
2,6
35,4
99,8
2,8
-5,2
3,5
ALMANYA
28,8
82,1
2,8
30,3
91,8
3,0
5,1
11,8
İSPANYA
29,8
76,2
2,6
31,3
87,3
2,8
4,7
14,5
İTALYA
32,3
75,2
2,3
28,4
73,4
2,6
-12,0
-2,5
İSVEÇ
9,5
28,6
3,0
10,2
32,9
3,2
7,0
15,2
10,4
29,6
2,9
9,6
31,3
3,3
-7,6
5,7
AVUSTRALYA
6,8
23,1
3,4
6,2
22,7
3,7
-9,9
-1,7
ROMANYA
8,5
20,7
2,4
7,9
21,0
2,7
-7,9
1,4
İSRAİL
6,5
16,9
2,6
5,3
14,9
2,8
-18,8
-11,8
320,2
880,6
2,8
341,1
979,5
2,9
6,5
11,2
POLONYA
MAL GRUBU TOPLAMI
• 114
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
AĞUSTOS 2018
VANALAR VANALAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2017 YILI
ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
6,2
54,7
8,8
6,9
60,5
8,8
10,9
10,7
IRAK
2,6
21,1
8,2
2,6
26,3
9,9
2,6
24,4
MISIR
1,9
19,7
10,6
1,9
18,9
9,9
3,1
-3,8
FRANSA
0,9
8,6
9,3
1,2
14,7
12,0
33,4
72,2
ABD
0,7
13,4
19,0
0,7
13,9
20,7
-4,4
4,2
İNGİLTERE
0,7
8,3
11,5
0,8
11,6
15,2
6,4
39,9
ÇİN
0,2
6,8
27,6
0,3
11,3
43,1
5,9
65,2
İRAN
1,3
10,6
8,4
1,0
10,3
10,0
-19,0
-3,0
AZERBAYCAN
0,9
6,4
7,3
1,2
9,5
7,7
42,5
49,0
İTALYA
1,0
7,7
7,9
1,0
8,7
8,5
5,0
12,9
35,9
325,2
9,1
38,7
375,2
9,7
7,6
15,4
MAL GRUBU TOPLAMI
115 • EYLÜL 2018
GÖSTERGELER
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS) 2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
CEZAYİR
3,3
13,5
4,1
4,4
20,4
4,6
33,8
51,1
RUSYA
1,6
6,0
3,7
2,5
11,9
4,9
49,0
98,2
ALMANYA
2,3
7,9
3,4
4,2
11,7
2,8
81,4
49,1
ABD
1,3
8,9
6,8
1,9
11,6
6,1
47,0
31,2
ROMANYA
0,8
3,6
4,5
1,3
10,4
7,9
64,2
187,7
HOLLANDA
2,2
3,9
1,8
1,7
8,6
5,1
-22,7
120,8
İSRAİL
1,1
4,1
3,7
2,0
8,3
4,2
75,1
99,7
AZERBAYCAN
1,2
5,0
4,1
2,2
7,7
3,6
79,7
55,9
FRANSA
0,8
3,3
4,4
1,0
7,3
7,0
37,6
120,7
ÖZBEKİSTAN
0,3
2,4
6,9
1,8
7,2
4,1
408,7
204,9
43,2
180,7
4,2
53,8
239,4
4,5
24,3
32,5
MAL GRUBU TOPLAMI
DİĞER MAKİNELER DİĞER MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
ALMANYA
19,9
111,2
5,6
20,4
İTALYA
12,3
52,6
4,3
FRANSA
4,5
34,7
ABD
2,9
ÖZBEKİSTAN
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
131,8
6,5
2,4
18,5
13,0
56,3
4,3
6,1
7,1
7,7
6,9
49,2
7,2
53,1
41,9
34,0
11,7
3,5
39,5
11,4
19,8
16,1
1,8
13,1
7,4
3,5
30,9
8,9
98,5
136,8
İRAN
4,3
42,7
9,8
2,6
30,8
11,9
-40,5
-27,9
RUSYA
2,3
17,2
7,6
2,6
27,0
10,3
15,2
57,3
ROMANYA
5,2
20,2
3,9
6,3
24,9
4,0
20,5
23,4
İSPANYA
2,5
17,7
7,0
3,0
24,7
8,1
21,2
40,0
İNGİLTERE
2,9
19,1
6,6
2,7
24,3
9,1
-7,2
27,6
119,6
787,6
6,6
135,5
942,5
7,0
13,3
19,7
MAL GRUBU TOPLAMI
• 116
AĞUSTOS 2018
MAKİNE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK 20 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS) 2017 YILI ÜLKE ALMANYA
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2018 YILI $/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
168
1.497
8,9
179
1.627
9,1
6,6
8,7
53
645
12,2
55
787
14,3
4,5
21,9
İNGİLTERE
135
486
3,6
151
605
4,0
11,7
24,6
İTALYA
105
467
4,5
107
559
5,2
2,5
19,9
FRANSA
88
356
4,0
98
438
4,5
10,4
22,9
ROMANYA
48
299
6,2
55
429
7,8
13,3
43,2
CEZAYİR
48
245
5,1
51
317
6,2
6,8
29,6
İSPANYA
68
272
4,0
66
304
4,6
-3,5
11,7
RUSYA
29
188
6,6
39
269
7,0
34,8
43,3
POLONYA
34
233
6,8
39
252
6,5
13,5
8,0
İRAN
60
367
6,1
35
225
6,4
-41,8
-38,7
IRAK
46
206
4,5
45
208
4,6
-0,8
0,9
FAS
29
148
5,2
32
200
6,2
12,1
35,3
ÖZBEKİSTAN
19
123
6,4
29
199
6,9
48,8
61,7
HOLLANDA
26
116
4,4
35
183
5,3
30,9
56,8
HİNDİSTAN
17
155
9,1
24
178
7,3
42,2
15,1
AZERBAYCAN
27
147
5,4
44
173
4,0
62,2
17,8
MISIR
33
143
4,3
40
170
4,2
21,1
18,3
3
24
7,0
4
153
36,2
25,4
548,5
ABD
UMMAN ÇİN DİĞER TOPLAM
14
107
7,5
18
146
8,2
24,9
36,5
600
3.217
5,4
637
3.585
5,6
6,2
11,5
1.651
9.442
5,7
1.782
11.008
6,2
7,9
16,6
TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE GENEL İHRACATI (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 AĞUSTOS)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2017 YILI
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
2018 YILI
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
2.244
9.584
2.439
İNGİLTERE
2.063
6.043
2.296
10.456 7.079
İTALYA
4.149
5.355
4.620
6.181
ABD
5.164
5.293
5.430
5.301
İSPANYA
3.527
4.093
4.269
5.049
FRANSA
1.144
4.195
1.387
4.909
IRAK
5.489
5.563
5.044
4.590
HOLLANDA
1.196
2.375
1.614
3.108
İSRAİL
2.789
2.185
2.991
2.539
ROMANYA
1.393
1.956
1.710
2.516
BELÇİKA
1.104
1.968
1.523
2.479
RUSYA
1.349
1.554
1.620
2.219
607
1.992
739
2.161
ÇİN
POLONYA
5.081
1.863
4.583
1.972
MISIR
1.569
1.403
1.735
1.895
BULGARİSTAN
1.530
1.769
1.676
1.705
İRAN
1.028
2.050
1.040
1.659
SUUDİ ARABİSTAN
1.164
1.864
993
1.645
YUNANİSTAN
1.445
1.005
1.724
1.319
752
1.177
584
1.319
DİĞER
CEZAYİR
32.267
32.008
32.442
35.687
TOPLAM
77.064
95.305
80.467
105.798 117 • EYLÜL 2018
FUARLAR
ALMANYA EUROBLECH Metal İşleme Teknolojileri 23-26 Ekim 2018 @Hannover INTEC 2019 İmalat, Metal İşleme ve Otomasyon 5-8 Şubat 2019 @Leipzig HANNOVER MESSE Sanayi 1-5 Nisan 2019 @Hannover BAUMA 2019 İş ve İnşaat Makineleri 8-14 Nisan 2019 @Münih LIGNA 2019 Ağaç İşleme Makineleri 27-31 Mayıs 2019 @Hannover ABD FABTECH Metal İşleme Makineleri 11-14 Kasım 2019 @Şikago
INTERLIFT 2019 Asansör ve Ekipmanları 15-18 Ekim 2019 @Augsburg K FUARI 2019 Plastik ve Kauçuk Makineleri 16-23 Ekim 2019 @Düsseldorf AGRITECHNICA Tarım Makineleri 10-16 Kasım 2019 @Hannover
İTALYA EIMA Tarım Makinaları 7-11 Kasım 2018 @Bologna
İSPANYA ITMA 2019 Tekstil ve Konfeksiyon Makineleri 20-26 Haziran 2019 @Barselona
• 118
GÜRCİSTAN
RUSYA
AQUA-THERM TIFLIS Isıtma, Soğutma, Klima ve Tesisat 14-15 Aralık 2018 @Tiflis
AGROSALON Tarım Makineleri 9-12 Ekim 2018 @Moskova METALLOOBROBOTKA Metal İşleme Makineleri 27-31 Mayıs 2019 @Moskova
İRAN TAHRAN SANAYİ FUARI Sanayi Fuarı 6-9 Ekim 2018 @Tahran IRAN HVAC&R Isıtma, Soğutma, Klima ve Tesisat 23-26 Ekim 2018 @Tahran
BAE DUBAI BIG 5 Yapı ve İnşaat 26-29 Kasım 2018 @BAE
VİETNAM VTG THE 18TH VIETNAM INT’L TEXTILE AND GARMENT INDUSTRY EXHIBITION Tekstil ve Konfeksiyon Makineleri 21-24 Kasım 2018 @Ho Chi Minh City
ÇİN CEMAT İç Lojistik Ekipmanları, Otomasyon, Forklift, Lojistik Teknolojileri, Taşıma Ekipmanları, Nakliye Sistemleri 6-9 Kasım 2018 @Şangay BAUMA CHINA İş ve İnşaat Makinaları, Madencilik Makine ve Ekipmanları, Beton Makine ve Ekipmanları, Asfalt Üretim Tesisleri, Komponentler 27-30 Kasım 2018 @Şangay
119 • EYLÜL 2018
ADRESLER Makine İhracatçıları Birliği (MAİB)................................................................................................... 0312 447 27 40............................................................. www.makinebirlik.com Türkiye’nin Makinecileri.......................................................................................................................... 0312 447 27 40........................................... www.turkiyeninmakinecileri.org Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED)............................................... 0312 426 40 50.........................................................................www.makfed.org Makine Sanayi Sektör Platformu (MSSP)...................................................................................... 0312 447 27 40..................................................www.turkmakinesanayi.com TURQUM®........................................................................................................................................................ 0312 447 27 40.......................................................................www.turqum.com
RESMİ KURUMLAR Ekonomi Bakanlığı...................................................................................................................................... 0312 204 75 00..................................................................www.ekonomi.gov.tr Maliye Bakanlığı.......................................................................................................................................... 0312 415 29 00......................................................................www.maliye.gov.tr Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı................................................................................................. 0312 201 50 00......................................................................www.sanayi.gov.tr Gümrük ve Ticaret Bakanlığı................................................................................................................. 0312 449 10 00............................................................................ www.gtb.gov.tr Kalkınma Bakanlığı.................................................................................................................................... 0312 294 50 00.................................................................www.kalkinma.gov.tr Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği....................................................................................................... 0312 218 20 00.......................................................................... www.tobb.org.tr Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu................................................................................................................ 0212 339 50 00............................................................................www.deik.org.tr Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı....................................................................... 0312 939 70 00............................................................................www.tika.gov.tr Türkiye İstatistik Kurumu....................................................................................................................... 0312 410 04 10............................................................................www.tuik.gov.tr Hazine Müsteşarlığı................................................................................................................................... 0312 204 60 00......................................................................www.hazine.gov.tr Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)........................................... 0312 468 53 00.....................................................................www.tubitak.gov.tr
SEKTÖREL ÖRGÜTLER Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD).......................... 0216 511 56 12......................................................................... www.aimsad.org Akışkan Gücü Derneği (AKDER)........................................................................................................... 0212 210 34 23.............................................................................www.akder.org Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD).............................................................................................. 0216 545 49 48...........................................................................www.amd.org.tr Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER).................................................................................. 0312 232 06 40................................................................... www.anasder.org.tr Anadolu Un Sanayicileri Derneği (AUSD)...................................................................................... 0312 281 04 68.......................................................................... www.ausd.org.tr Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Makinaları Üreticileri Birliği Derneği (ARÜSDER).... 0312 440 18 43.........................................................................www.arusder.org Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD)............................................. 0216 326 49 51........................................................................www.aysad.org.tr Bağlantı Elemanları Sanayici ve İş Adamları Derneği (BESİAD)...................................... 0212 609 06 35............................................................www.besiadturkey.com Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD)................................................................. 0530 147 87 09.............................................................................. www.tevid.org Endüstriyel Fırın Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (EFSİAD)....................................... 0216 906 00 22....................................................................... www.efsiad.org.tr Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD)...................................................... 0216 469 46 96.....................................................................www.enosad.org.tr İklimlendirme, Soğutma, Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD).......................................... 0216 469 44 96...........................................................................www.iskid.org.tr İstanbul Madeni Eşya Sanatkârları (İMES) Sanayi Sitesi.................................................... 0 216 364 33 47.............................................................................www.imes.org İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER)..................................... 0216 467 09 46.......................................................................... www.isder.org.tr İş ve İnşaat Makineleri Kümelenmesi (İŞİM).............................................................................. 0312 385 50 90............................................................................www.isim.org.tr İş Makinaları Mühendisleri Birliği (İMMB)................................................................................... 0312 385 78 94........................................................... www.ismakinalari.org.tr Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği (KBSB)..................................................................... 0532 689 25 73...........................................................................www.kbsb.org.tr Makina İmalatçıları Birliği (MİB)....................................................................................................... 0312 468 37 49............................................................................ www.mib.org.tr OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM)..................................................................................... 0312 385 50 90........................................................................ www.ostim.org.tr Öncü Sanayici ve İşadamları Derneği (ÖNCÜDER).................................................................. 0312 395 73 90......................................................................www.oncuder.com Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER)............................................................................................ 0212 444 20 85..........................................................................www.pagder.org Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)............................................... 0312 433 77 88.........................................................................www.sader.org.tr Sakarya 2. Organize Sanayi Bölgesi (S2OSB)............................................................................... 0264 654 58 33........................................................................ www.s2osb.org.tr Sakarya Makina İmalatçıları Birliği (SAMİB).............................................................................. 0264 241 05 57........................................................................www.samib.org.tr Tekstil Makine ve Aksesuarları Sanayicileri Derneği (TEMSAD)....................................... 0212 552 76 60.......................................................................www.temsad.com Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)................... 0312 468 69 84.........................................................................www.tumdef.org Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD)....................................................... 0216 324 94 36....................................................................... www.tasiad.org.tr TOBB Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi.................................................................... 0312 218 20 00.......................................................................... www.tobb.org.tr Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB).................................................................. 0850 495 0 666.....................................................................www.tmmob.org.tr Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD)............................................................ 0312 255 10 73................................................................... www.pomsad.org.tr Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD).................................................................. 0212 267 13 92.................................................................www.tudoksad.org.tr Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)............................ 0216 477 70 77........................................................................ www.imder.org.tr Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği (TÜMMER)......................... 0312 440 83 63....................................................................www.tummer.org.tr Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR).................................... 0312 419 37 94.................................................................... www.tarmakbir.org Unlu Mamul Makine Üreticiler Birliği (TUMMAB).................................................................... 0224 360 62 91...................................................................... www.tummab.org • 120
10 124 7.500 yıl sayı aylık tiraj SAYI: 124
MAKINE IHRACATÇILARI BIRLIĞI AYLIK DERGISI
MAKINE IHRACATÇILARI BIRLIĞI
TEMMUZ 2018 SAYI: 122 MAKINE IHRACATÇILARI BIRLIĞI
122 SAYI: : 119 TEMMUZ Sayı 20182018 Nisan
Nisan 2018
AĞUSTOS 2018 SAYI: 123
Sayı: 119
KUTLU KARAVELİOĞLU: Makine İhracatçıları Birliği Aylık
NEYE MECBURUZ, NEYE DEĞIL?
Dergisi
TÜRKİYE İHRACATININ YÜZDE 10’U MAKİNEDEN GELİYOR
MAKINE IMALAT SEKTÖRÜNDE BİR KADIN BAŞKAN DAHA
ACHEMA FUARI’NDA DA ÜYELERİMİZİN YANINDAYDIK
YERLI MAKINEYE YENİ DESTEK
ABD PAZARINDA HEDEF BÜYÜTÜYORUZ SANAYİCİLERE 1,2 MİLYAR TL DESTEK
MAKINE IHRACATÇILARI BIRLIĞI
AYLIK DERGISI
ivinizde
AYLIK DERGISI
AYLIK DERGISI
hazırlanan ve yedi Almanak yayınladı. 2011’den bu yana n yıllık ecileri’nin faaliyetlerini, makine imalat sektörlerini arşiv belgeleri özetini okuyucularıyla paylaşıyor. Sektörün sunuyor. lmanak’larımız 2017’nin yıllık bilançosunu
Makinelerin PLastikle Şovu
w.moment-expo.com
Moment Expo, aylık 7.500 tirajıyla Türk makine sektöründe üretim ve ihracat yapan tüm firmaların buluşma noktası. Firmanızı yalnız kendi sektörünüze değil; makine sektöründeki tüm alıcılara, tedarikçilere, karar vericilere ve ilgili kurumlara ulaştırmak için;
Moment Expo’ya reklam verin! İrtibat:
Tel: 0212 252 87 76-77
Cep: 0535 494 56 59