SAYI: 126
MAKINE İHRACATÇILARI BIRLIĞI AYLIK DERGISI
TÜRK MAKİNESİ EIMA’DA GÖVDE GÖSTERİSİ YAPTI TÜRKİYE GELECEĞİN ÜRETİMİNE HAZIR MI?
ÜRETİM, DEPOLAMA VE DAĞITIMIN
OLMAZSA OLMAZ MAKİNELERİ
Üretimin her anında rüzgar arkanızda!
Yağsız Vidalı Kompresörler
İÇİNDEKİLER GÜNDEM
SYF 6
TÜRK MAKİNESİ EIMA’DA GÖVDE GÖSTERİSİ YAPTI
GÜNDEM
SYF 14
6 GÜNDEM TÜRK MAKİNESİ EIMA’DA GÖVDE GÖSTERİSİ YAPTI 14
VDMA ÜYE TOPLANTISINDA KOBİ’LERİN DİJİTALLEŞMESİ KONUŞULDU
15
MAİB TİCARET HEYETLERİ RUSYA VE POLONYA’DAYDI
16
ANKIROS/ANNOFER/TURKCAST FUARLARI KENDİ REKORUNU KIRDI
18
DR. PETER COX PLASTİK ÜRETİCİLERİ İLE BULUŞTU
19
ÜNİVERSİTE VE SANAYİCİLER 4’ÜNCÜ KEZ BULUŞTU
21
HVAC SEKTÖRÜNÜN KALBİ ISK-SODEX’TE ATACAK
23 İZ BIRAKANLAR TÜRK SANAYİSİNİN ACI KAYBI HİDROMEK’İN KURUCUSU HASAN BASRİ BOZKURT VEFAT ETTİ 24 YATIRIM TÜRK TRAKTÖR SEKTÖRÜ İLK LİSANS İHRACATINI YAPTI ERKUNT TRAKTÖR ARMATRAC LİSANSINI İHRAÇ ETTİ 25 26
VDMA ÜYE TOPLANTISINDA KOBİ’LERİN DİJİTALLEŞMESİ KONUŞULDU
ASELSAN’DAN YERLİLEŞTİRME HAMLESİ
OAİB’DEN TÜRK SERAMİĞİNİN HEDEFİNDE ABD PAZARI VAR
27
ANKARA DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ EKİM AYINDA DURMAK BİLMEDİ
29
İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ İÇİN VERİMLİ PAZAR: TANZANYA
30 KAPAK ÜRETİM, DEPOLAMA VE DAĞITIMIN OLMAZSA OLMAZ MAKİNELERİ 42
KAPAK / MSSP FOCUS İSDER
46 ÜLKELERDEN BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ: FİNLANDİYA
GÜNDEM
SYF 15
58 MAKALE AR-GE’NİN KALKINMAYA KALDIRAÇ ETKİSİ 60 RÖPORTAJ “KORUMACI ÖNLEMLERE RAĞMEN İHRACAT ATAĞIMIZ SÜRECEK” 62 POZİTİF “İŞ DÜNYASINDA KADINLAR GÖZ ARDI EDİLMİŞ BİR FIRSATTIR” 66
AR-GE MERKEZİ “İTHALATA İKAME ÜRETİM BAŞARIYI GETİRDİ”
70 AKADEMİK BARTIN ÜNİVERSİTESİ SANAYİ İLE ÇOK YAKIN ÇALIŞIYOR
MAİB TİCARET HEYETLERİ RUSYA VE POLONYA’DAYDI
76 MAKALE BREXIT SÜRECİ VE TÜRKİYE’NİN İNGİLTERE’YE MAKİNE İHRACATI 78 TEKNOLOJİ KABLOSUZ ENERJİ 80 FİNANS GÜNCEL EKONOMİK ŞARTLAR VE BANKACILIK
KAPAK
SYF 30
84 ANALİZ TÜRKİYE GELECEĞİN ÜRETİMİNE HAZIR MI? 88 ARAŞTIRMA BOOTSTRAPPING: AZ KAYNAKLA ÇOK İŞ 90 AKTÜEL UÇUŞ FOBİSİ NEFESLE GEÇER Mİ? 92
FUAR ROTASI FUAR KENTLERİNE SEYYAH GÖZÜYLE BAKIŞ
96 KİTAP AVRO: KURTARICI MI, LANET Mİ? 97 GÖSTERGELER TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI EKİM AYI SONUNDA 14 MİLYAR DOLAR OLDU 114 FUARLAR
ÜRETİM, DEPOLAMA VE DAĞITIMIN OLMAZSA OLMAZ MAKİNELERİ
116 ADRESLER 117 MOMENT in ENGLISH 3 • KASIM 2018
EDİTÖRDEN Değerli okurlarımız,
TUGAY SOYKAN
Türkiye’nin Makinecileri’nin ihracat maratonu Ekim ayında da hız kesmedi ve yılın başından Ekim ayı sonuna kadar olan toplam makine ihracatı 14 milyar dolara ulaştı. Bu dönemdeki ihracat artışı yüzde 17,1 olurken, en fazla makine ihracatı gerçekleştirdiğimiz ülkeler ise Almanya, ABD ve İngiltere olmayı sürdürdü. ABD ve İngiltere’ye yapılan makine ihracatının yine yüzde 20’nin üzerinde artması da sektörün rekabetçiliğinin yükseliyor olmasının önemli bir işareti olarak değerlendiriliyor. Diğer yandan Türkiye’nin Makinecileri, Türk makinesinin gücü ve kalitesini yurt içi ve yurt dışında da tanıtmaya devam ediyor. 7-11 Kasım tarihlerinde İtalya’nın Bologna kentinde düzenlenen EIMA Fuarı’na 74 Türk firması ile birlikte katılan Türkiye’nin Makinecileri, fuara İtalya dışından en çok firmayla katılan ikinci ülke olarak önemli bir tanıtım faaliyetine imza attı. 25-27 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen ANKIROS / ANNOFER / TURKCAST fuarları kapsamında, Ticaret Bakanlığı’nın koordinatörlüğü ve MAİB organizatörlüğünde gerçekleşen alım heyeti programına ise Irak, Kosova, Ürdün, Ukrayna, İsrail, Bulgaristan, Arnavutluk ve Bahreyn’den gelen 15 firmanın 187 firma temsilcisi katılım gösterdi. Moment Expo’nun “Gündem” sayfalarında bu iki önemli fuarın yanı sıra makine sektörü özelinde önemli gördüğümüz diğer haber başlıklarının ayrıntılarını okuyabilirsiniz. Türk makine sektörü için bu ay önemli bir başka gelişme ise sektörde ilk kez lisans ihracatının gerçekleştirilmesi oldu. Erkunt Traktör, uzun yıllardır distribütörlük anlaşması sürdürdüğü Sudanlı GIAD’a ArmaTrac lisansını vererek ArmaTrac markalı traktörlerin 19 Afrika ülkesine satışını sağlayacak bir anlaşmaya imza attı. Bu haberin ayrıntılarını ise “Yatırım” sayfalarımızda bulabilirsiniz. Moment Expo’nun “Kapak” sayfalarında ise bu kez yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri sektörünü inceledik. Günümüzde, yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri sektörü oldukça gelişmiş ve güçlü bir ekonomik hareketlilik yaratıyor. BM istatistik bölümü verilerinin 84. fasılı içeren sonuçlarına göre bu yılın Ocak-Haziran döneminde 29,5 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşan sektör, geçtiğimiz yıla göre yüzde 15,6 oranında artış yakaladı. Bu dönemde Türkiye de yüzde 22 artışla 62 milyon dolarlık ihracat değerine ulaştı ve küresel ligde 25’inci sırada yer aldı. Bu kapsamda, Türkiye’deki sektörünün ihracat ve ithalat rakamlarını ayrıntılarıyla incelerken, sektörün yüksek ithalat sorununun devam ettiğini de ortaya koyacak sonuçlara ulaştık. Elbette, Moment Expo’nun önemli gördüğümüz diğer başlıklarındaki “sektörün sesi olma” misyonumuza da devam ediyoruz. Bu kapsamda, “Pozitif” sayfalarımızda Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Büyükkuşoğlu Serter ile “iş dünyasında kadın” başlığını konuşurken, “Ar-Ge Merkezi” sayfalarımızda Barida Makina Ar-Ge Merkezi’ni tanıtmaya çalıştık; “Akademik” sayfalarımızda ise Bartın Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sabri Gök’ü ağırlayarak üniversitelerin sanayinin sorunlarına nasıl çözümler ürettiğini dinledik. MAKFED Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran makalesinde, Ar-Ge çalışmalarının kalkınmaya nasıl bir kaldıraç etkisi sağladığını anlatırken, MAİB Ekonomi Danışmanı Can Fuat Gürlesel ise Brexit sürecinin ayrıntılarını ve Türkiye İngiltere arasındaki makine ticaretini bekleyen olası gelişmeleri Moment Expo okurlarıyla paylaştı. Son olarak, 22 Kasım tarihinde aramızdan ayrılan, Türk makine sektörünün duayen ismi, değerli sanayici ve ağabeyimiz Hasan Basri Bozkurt’u da bir kez daha anmak istiyoruz. “Hayatta iki büyük aşkım var, biri eşim, biri işim. Başarımızın altında azimli olmak, azimle ve severek çalışmak yatıyor. Eğitim ve üretim bu ülkenin ilacı, kurtuluş reçetesidir. Eğitime, üretime yatırım! İnsana, teknolojiye ve Ar-Ge’ye yatırım! İşini aşk ve tutkuyla yapan çalışana yatırım! Türkiye’ye ve geleceğine yatırım!” diyen HİDROMEK’in kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Bozkurt’a Allah’tan rahmet, ailesi ve tüm makine camiasına baş sağlığı diliyoruz. Keyifli okumalar
MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ADINA SAHİBİ Özkan AYDIN
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Tugay SOYKAN (tugaysoykan@origamimedya.com)
YAYIN KURULU BAŞKANI Kutlu KARAVELİOĞLU
EDİTÖR Tolga ÇATAL (tolga@origamimedya.com)
YAYIN ADRESİ Mecidiyeköy Mah. Atakan Sok. No: 6/7 Şişli / İstanbul T: +90 212 252 87 76 - 77 F: +90 212 211 40 70
YAYIN KURULU Sevda Kayhan YILMAZ, Mehmet AĞRİKLİ, Ahmet ÖZKAYAN, Ali EREN, Halil İbrahim GÖKÇÜOĞLU, Hüseyin DURMAZ, Metin KAR, Mustafa ŞEKERCİ, Önder BÜLBÜLOĞLU, Zeynep Erkunt ARMAĞAN, Özkan AYDIN, Esra ARPINAR, Mehtap ÖNAL
MUHABİR Volkan ÜKÜNÇ (volkan@origamimedya.com)
YAYIN TÜRÜ Süreli, Yerel Dergi
YAYINA HAZIRLAYANLAR Origami Medya
REKLAM KOORDİNATÖRÜ Mustafa AK (mustafa@origamimedya.com) GÖRSEL YÖNETMEN Murat CERİT (murat@origamimedya.com)
MAİB GENEL SEKRETERLİĞİ Ceyhun Atuf Kansu Cad. No: 120 Balgat - Çankaya / Ankara Tel: 0312 447 27 40 Faks: 0312 446 96 05
BASKI VE CİLT KARAKIŞ BASIM MATBAA AMB. VE REK. SAN. TİC.LTD. ŞTİ. Maltepe Mah. Blv Cad. Litros Yolu Sok. 2. Matbaacılar Sitesi 1BF1 Zeytinburnu / İstanbul Tel: +90 212 544 58 20 karakisbasim@gmail.com MOMENT EXPO Dergisi, Origami Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. “Moment Expo Dergisi” ibaresi kullanılarak alıntı yapılması izne bağlıdır. Moment Expo Dergisi Makine İhracatçıları Birliği’nin 7.500 adet basılan ücretsiz süreli yayınıdır.
5 • KASIM 2018
GÜNDEM
TÜRK MAKİNESİ EIMA’DA GÖVDE GÖSTERİSİ YAPTI İTALYA’NIN BOLOGNA KENTİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN EIMA FUARI’NA MAKFED ÜYESİ DERNEKLERDEN TARMAKBİR VE POMSAD İLE BERABER KATILAN TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ, FUAR ALANI VE ŞEHİR İÇİNDEKİ MERKEZİ NOKTALARA VERDİĞİ REKLAMLAR VE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ LOBİ FAALİYETLERİYLE TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNE YÖNELİK FARKINDALIK YARATMADA ÖNEMLİ BİR ROL OYNADI.
•6
TÜRK MAKİNESİ EIMA’DA GÖVDE GÖSTERİSİ YAPTI
T
ürkiye’nin Makinecileri, 7-11 Kasım tarihlerinde İtalya’nın Bologna kentinde bu yıl 45’incisi düzenlenen ve tarım makineleri sektörü açısından dünyanın en prestijli organizasyonları arasında gösterilen EIMA Fuarı’na katılarak, Türk makine sektörünün imajının güçlendirilmesine yönelik önemli bir çalışma daha gerçekleştirdi. 70 milyar dolar hacimli küresel ihracat gücünü bu fuarda buluşturan ve
makine pazarlarımız içinde ilk dörtte yer alan İtalya’da beş gün süren fuar boyunca Türk firmaları, yeni ürün ve teknolojilerini dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ziyaretçilere tanıtma olanağı elde etti. Bu yıl yeşil, komponent, enerji, sulama ve çok işlevlilik temalarıyla kapılarını açan fuara bin 950 firma katıldı. 317 bin kişinin ziyaret ettiği organizasyonda 75 firmayla temsil edilen Türkiye, fuara yurt dışından en fazla firmayla katılan ikinci ülke oldu. Fuar
süresince mekanizasyon, tarım teknolojileri ve tarım politikaları konularında çok sayıda konferans ve toplantı da düzenlendi. FUARDA TARMAKBİR VE POMSAD YER ALDI Fuara, Türkiye’nin Makinecileri’ni temsilen Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Erkunt Armağan, Makine Şube Müdürü Mehtap Önal ve Makine Şubesi Uzmanı Şeyda Yıldız Sarıca katıldı. MAKFED üyesi derneklerden TARMAKBİR ve POMSAD temsilcileri de Türkiye’nin Makinecileri’nin standında hazır bulunarak, ziyaretçilere Türk makine sektörü ve üyeleri hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin Makinecileri tarafından hazırlanan, Türk firmalarının lokasyonu ve ürünleri hakkında bilgilerin yer aldığı bir broşür ziyaretçilere sunuldu. Fuar süresince pek çok firma ile kurum ve kuruluşun temsilcileriyle temaslarda bulunan Türkiye’nin Makinecileri, organizasyonun ikinci günü verdiği kokteyl davetinde yerli ve yabancı firmalarla uluslararası sektörel dernek temsilcilerini buluşturdu. Milano Başkonsolosu Özgür Uludüz ile Milano Ticaret Ataşesi Dr. Emre Orhan
KUTLU KARAVELİOĞLU: “TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN SADECE TARIM MAKİNELERİ ALANINDA DEĞİL, MAKİNE SEKTÖRÜNÜN HİÇBİR KOLUNDA KALİTE VE TEKNOLOJİ EKSİĞİ BULUNMUYOR. ÜRÜNLERİMİZİN VERİMLİLİKLERİ SÜREKLİ ARTARKEN, İHRAÇ BİRİM FİYATLARININ YÜKSELMESİYSE UZUN YILLARA DAYANAN TECRÜBE VE YATIRIMLARIMIZIN BİR KARŞILIĞIDIR.” Öztelli de resepsiyona katılan isimler arasındaydı. BOLOGNA TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN İLANLARIYLA DONATILDI “Her şeyin başladığı toprakların sahibi biziz” sloganıyla Anadolu’nun, tarihte yerleşik tarımın ilk kez gerçekleştiği
EIMA’DA 75 FİRMAYLA TEMSİL EDİLEN TÜRKİYE, FUARA YURT DIŞINDAN EN FAZLA FİRMAYLA KATILAN İKİNCİ ÜLKE OLDU. 7 • KASIM 2018
TÜRK MAKİNESİ EIMA’DA GÖVDE GÖSTERİSİ YAPTI
coğrafyanın bir parçası olduğuna vurgulayan reklamlar; Bologna Havaalanı’ndan başlayarak şehir merkezindeki Piazza Galvani’yi de dolaşan otobüslerde, fuar alanındaki çok sayıda banner ve küp ilanlarda, fuarın resmi İnternet sitesinde ve fuar kataloğunda yer alarak, Türk makine sektörüne yönelik farkındalık yaratmada önemli bir rol oynadı. Fuar kapsamında yapılan ikili görüşmeler ve ziyaretlerde ilgili kurum ve kişilere de Türkiye’nin Makinecileri tarafından Türk makine imalat sektörü, ekonomik durum ve yatırım olanakları hakkında bilgiler verildi. “TÜRK TARIM MAKİNELERİ SEKTÖRÜ CİDDİ BİR DENEYİM VE BİLGİ BİRİKİMİNE SAHİP” Fuarla ilgili değerlendirmelerde bulunan MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, dünyanın tarımla büyümeye karar verdiğini ve EIMA’nın sahip olduğu canlılık ve yabancı ziyaretçi profilinin bu durumu teyit ettiğini vurguladı. Dünya makine ihracatının yüzde 10 arttığını belirten Karavelioğlu, dünya tarım makineleri ihracatının ise yüzde 52 artarak 73 milyar dolara yükseldiğini sözlerine ekledi. Türkiye’nin de tarım yatırımları için makine ve ekipman konusunda çok güçlü olduğuna dikkat çeken Karavelioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet tarıma yılda 7 milyar dolar destek veriyor ve sektörün aynı oranda da ticaret fazlası var. Ayrıca sektör, dövizle de borçlanmıyor. Seracılık tekniğini geliştirdik ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızla bütünleştirdik. Sulama ekipmanları konusunda ithalata bağımlılığımız hiç yok. Traktörler bakımından pazarın yüzde 90’ı yerli. Tarım makineleri sektöründe yıllardır
ticaret açığımız bulunmuyor. Sektörün yıl sonunda 800 milyon dolara yakın ihracatı olacak. Otomotiv sektörüne kaydedilen yedekler ve komponent ihracatıyla 1 milyar dolar bile denilebilir.” Tarım makineleri sektörünün bütün makine dallarının buluşma noktası olduğunu da kaydeden Karavelioğlu, “Elektronik ve yazılımla entegredir; traktörler, iş makineleri, araç üstü ekipmanlar, sulama, pompa, vana, iklimlendirme, elleçleme, depolama, hidrolik-pnömatik, güç aktarma sistemleri gibi hemen bütün segmentlerinin en üst teknolojilerini bir araya getirir. Sistem yaklaşımını ortaya koyarak hızlı katma değer artışının sağlanabileceği bir fırsat alanıdır. Bu alandaki başarımız bir tesadüf değil çünkü Türkiye’nin Makinecileri’nin sadece tarım makineleri alanında değil, makine sektörünün hiçbir kolunda kalite ve teknoloji eksiği bulunmuyor. Ürünlerimizin verimlilikleri sürekli artarken, ihraç birim fiyatlarının yükselmesiyse uzun yıllara dayanan tecrübe ve yatırımlarımızın bir karşılığıdır” dedi. Türkiye’nin tarım makineleri teknolojilerinde uluslararası alanda tanınan güçlü markalar geliştirdiğine dikkat çeken Karavelioğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Türk tarım makineleri sektörü, dünya tarımının çok büyük bir kısmını yapan küçük ve orta ölçekli tarım işletmeciliğine yönelik makineler başta olmak üzere, alanında ciddi bir deneyim ve bilgi birikimine sahip. İmalatçılarımız büyük ölçekli ve ileri teknolojili tarımsal üretime yönelik adımları da süratle atıyor. Bu sektör üniversitelerle en yakın ilişkide olan faaliyet alanımızdır. Özellikle geleneksel tarımdan modern tarıma geçiş sürecinin yaşandığı ülkelerden, yaygınlaşarak artan bir talep
“TÜM SEKTÖR İMALATÇILARI TARMAKBİR ÇATISI ALTINDA TOPLANMALI” EIMA Fuarı hakkında değerlendirmelerde bulunan MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Erkunt Armağan, doğayı ve insan sağlığını korumak üzere imzalanan bütün protokoller ve devreye alınan regülasyonların önce Avrupa kıtasında hayat bulduğunu hatırlatarak, “Avrupa kıtası, teknolojik gelişmelerin sergilendiği en önemli hedef ZEYNEP ERKUNT pazar ve EIMA da bu pazarın en ARMAĞAN büyük ikinci fuar organizasyoMAİB YÖNETİM KURULU ÜYESİ nu. Bu fuarda sergilenip kabul gören her ürün, dünyada da kabul görüp alıcı buluyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da EIMA’da pek çok teknolojik değişimi gözlemleme imkânı bulduk. Mekanizasyon öyle hızla ilerliyor ve elektronik ve yazılımı bünyesinde barındırır hale geliyor ki, bir zaman sonra çiftçinin bu hıza ayak uyduramayacağını düşünüyorum. Bu makineleri doğru ve verimli kullanmak için adeta teknoloji eğitimi şart hale gelecek. Tarım sektörüne gelince; hız, ölçülebilirlik, hafızada tutulan uzun sureli bilgi yardımıyla yanlış uygulamaların ortadan kalkması ve istatistiki bilgiye bağlı olarak artan verim, mekanizasyondaki bu hızlı gelişimle birlikte tarımdaki en büyük çıktılar olacak” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’deki tarım makineleri sektörünün dev adımlarla büyüdüğünü ve hızla gelişen teknolojiye öncülük yapar hale geldiğini de sözlerine ekleyen Armağan, “Ancak bizim bir çatı altında toplanma sorunumuz var. Gönlüm, fuara katılan 75 firmanın tamamının yegâne sektörel derneğimiz TARMAKBİR üyesi olmasını isterdi. İşte bu noktada Türkiye’nin Makinecileri’nin EIMA’daki varlığı çok büyük bir önem kazanıyor. Sektöre, TARMAKBİR’e üye olsun ya da olmasın, tüm ihracatçı firmalarımızın temsilini Türkiye’nin Makinecileri sağlıyor. Bologna’da merkezi her noktada, görülebilecek her alanda verilen ilanlarla müthiş dikkat çekip, ‘Türkler bu yıl ne yapmış bakalım!’ dedirtiyor. Bu durum sektöre değer biçilemez bir destektir” dedi. Fuar süresince Türk firmalarının stantlarının her zaman kalabalık ve sergilenen ürünlerin başında da daima ilgili bir fuar ziyaretçi grubu olduğunu vurgulayan Armağan, gayet verimli geçtiğini belirttiği fuar hakkındaki değerlendirmesini şöyle noktaladı: “Çiftçinin en önemli eksiği nasıl kooperatifleşememekse, makine imalatçılarının eksiği de müstakil hareket etme çabasıdır. Ben, tüm imalatçılarımızı yeğene ve çok başarılı çalışmalara imza atan sektör derneğimiz TARMAKBİR’e üye olmaya davet ediyorum. Unutulmamalı ki, birlikten kuvvet doğar.”
görüyoruz. Makinelerimizi hızla akıllı tarım uygulamalarında kullanılacak hale getiriyoruz. Bologna’da sergilediğimiz yeni ürünlerin katılımcılardan büyük ilgi gördüğünü gözlemledik.
Korumacı politikaların tarımı da yerelleştirip, yerlileştireceği ve tarımsal yatırımların hızla büyüyeceği bir dönemde dünya çiftçilerinden gördüğümüz ilgiden memnuniyet duyuyoruz.” 9 • KASIM 2018
GÜNDEM
• 10
TÜRK MAKİNESİ EIMA’DA GÖVDE GÖSTERİSİ YAPTI
11 • KASIM 2018
GÜNDEM
“TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ BAŞARILI BİR ÇALIŞMA GERÇEKLEŞTİRDİ”
GÖKHAN SEZER TÜRKTAN POMSAD GENEL SEKRETERİ
“Bu yılki fuarda pompa üreticisi dört üyemiz yer aldı. Fuar süresince üyelerimizi stantlarında ziyaret ederek, organizasyon hakkındaki değerlendirmelerini dinledik. Genel olarak üyelerimiz, fuardan ve özellikle ziyaretçilerin niteliğinden memnun olduklarını belirtti. Üyelerimizin yanı sıra Europump toplantılarından tanıdığımız yabancı firmaları da ziyaret ettik. MAİB standını ziyaret eden fuar katılımcılarına derneğimizin kataloglarıyla üyelerimiz ve çalışmaları hakkında bilgiler verdik. Türkiye’nin Makinecileri tarafından fuar alanı içerisinde ve şehirde gerçekleştirilen reklam-tanıtım çalışmalarının başarılı bulunduğu, temas kurduğumuz birçok kişi tarafından özellikle belirtildi.”
“TÜRK FİRMALARINA DAHA MERKEZİ STANT YERLERİ VERİLMELİ”
CEMİL BAŞAK
ÜNLÜ ZİRAAT DIŞ TİCARET SORUMLUSU
• 12
“Bu yılki EIMA Fuarı’nın ziyaretçi sayısı ve kalitesi geçmiş yıllara kıyasla çok memnun edici değildi. Ayrıca bu yıl katılımcılar arasında daha önce görmediğimiz firmalar da vardı. Yeni bayiler bulmak ve firma prestijimizi artırmak için EIMA’ya düzenli olarak katılıyoruz. Fuara katılan Türk firmalarının daha merkezi yerlerde stant yeri almalarına yardımcı olacak mekanizmaların oluşturulması en büyük beklentilerimizden biri. Standımızda pulluklar, çizel, kultivatör, diskaro, rodovatör grubuna ait modellerimizi potansiyel müşterilerimizin beğenisine sunduk.”
“FUARA 24 ÜYEMİZ KATILDI”
SELAMİ İLERİ
TARMAKBİR GENEL SEKRETERİ
“Fuarda, uluslararası katılımcı açısından Çin’in ardından 75 firmayla ikinci sırada yer alan Türkiye, ziyaretçi sayısı bakımından da üst sıralardaydı. Fuara, TARMAKBİR üyesi 24 firma katılırken, son kullanıcılara yönelik tarımsal mekanizasyon aracı imal eden toplam Türk katılımcıların büyük bir çoğunluğu da derneğimiz üyesiydi. MAİB standında katıldığımız fuar kapsamında ziyaretçilere sektörümüz ve üyelerimizin faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgiler verdik. Fuar süresince yaptığımız firma ziyaretleriyle, üyelerimizle çeşitli sektörel değerlendirmeler gerçekleştirme şansı bulduk. Dernek üyelerimiz genel olarak fuarın son derece başarılı ve verimli geçtiğini ifade etti. Fuarda ayrıca üyesi olduğumuz Avrupa Tarım Makineleri (CEMA) ve Tarım Makineleri İmalatçı Birlikleri Küresel İttifakı’nın toplantılarına da katıldık.”
“FUAR, SEKTÖRÜN KÜRESEL TALEPLERİNİN AYNASI”
KAAN ERTUĞRUL KAYHAN ERTUĞRUL MAKİNA FİRMA TEMSİLCİSİ
“Fuar, ‘tarım’ kelimesi kullanıldığında herkesin aklına gelen, birbirinden farklı binlerce makine ve ürünü bir arada sunan bir katılımcı tablosuna sahipti. Ziyaretçiler de sektör hakkında bilgi sahibi nitelikli kişilerdi. Firma tanınırlığımız artırmak ve imal ettiğimiz makinelerin kalitesini ziyaretçilere bire bir sunmak adına fuara katıldık. Tarım sektörünü yerel ve küresel olarak ele aldığınız zaman, bir takım farklı üretim metotlarını görüyorsunuz. Asya’dan gelen çiftçi ile Doğu Avrupa’dan gelen çiftçinin istek ve talepleri elbette farklı oluyor. Firmalar da bu noktada pazarın ihtiyaçlarını doğru bir şekilde değerlendirebiliyor. Standımızda kare balya ve silaj grubundaki makinelerimizi sergiledik.”
TÜRK MAKİNESİ EIMA’DA GÖVDE GÖSTERİSİ YAPTI
“YENİ TRAKTÖRLERİMİZİ TANITTIK”
EMRE KANTAR ARMATRAC İHRACAT MÜDÜR YARDIMCISI
“EIMA Fuarı’na altı yıldır katılıyoruz. Bu yılki etkinlikte, ülkelerin tarım kooperatiflerinin organizasyonuyla gelen birçok traktör ve ekipman bayisi vardı. Özellikle son üç yıldır Avrupa’da yükselen bir satış grafiğimiz var. Bu ivmenin sürdürülmesine destek verecek hedef pazarlarımızdaki ülkelerle görüşmek, fuara katılmaktaki temel amacımızdı. Ayrıca bulunduğumuz pazarlardaki iş ortaklarımızla toplantılar yaparak ArmaTrac’ın gelecek planlarını görüştük. EIMA, küresel tarım sektörünün öncü fuarlardan biri. Bu nedenle firmamızın buradaki varlığı küresel bir firma olma yolunda bize katkı sağlıyor. Son yıllarda Türk firmaları olarak ana hollerde yer alamadığımız için bu durum önemli kişi ve kurumlarla temasımızı biraz sekteye uğratıyor. AB egzoz emisyon regülasyonlarına uygun (Stage 4Final) ve ilk defa EIMA 2018’de lanse ettiğimiz, ürün gamımızın en güçlü modeli (120Hp) olan ArmaTrac 1254Lux modelimizin tanıtımı bizim için çok önemliydi. Bu modelimizde bazı yeniliklerle sektörün beklentilerine cevap verdik. Bu yeniliklerin başında ise ön kuyruk mili ve ön hidrolik kaldırıcı yer alıyor. ArmaTrac 1254Lux Stage 4 Final traktörümüzle, AdBlue (SCR Ünitesi) ile uyumlu çalışan ve doğaya dost bir traktör tasarlamanın mutluluğunu yaşadık. Lansman ürünümüzle beraber, 80Hp segmentinde, yine AB egzoz emisyon regülasyonlarına uyumlu
“ZİYARETÇİ SAYISI GEÇEN YILA KIYASLA DAHA AZDI”
ONUR UYAN
ARMAŞ SU ARMATÜRLERİ İMALAT MÜDÜRÜ
“Firma olarak EIMA Fuarı’na dördüncü kez katılıyoruz. Bir önceki döneme göre bu yıl ziyaretçi sayısının daha az olduğunu gözlemledim. Ayrıca Türkiye’den ziyaretçi ve katılımcı sayısı da bu yıl azdı. Yeni müşteriler bulmak ve ürünlerimizi sergilemek amacıyla fuarda yerimizi aldık. EIMA, farklı pazarlardan müşterilerle tanışma imkânı sunarken ayrıca marka bilinirliğimizi artırmaya da yardımcı oluyor. Genel olarak katılımcı firmaların sergilediği yeni ürün sayısında da bir düşüş söz konusuydu ve bizce fuar organizasyonu yetersizdi. Standımızda tarımsal sulamaya yönelik imal ettiğimiz vana ve filtreleri tanıttık.”
Stage 3B (CRD- Common Rail Diesel) traktörümüzü yine bu segmentin kullanıcısının ortak talebi olan ön yükleyiciyle sergiledik. Bir sosyal sorumluluk projesi olarak gördüğümüz ve Türkiye’de ilk defa Erkunt Traktör’ün hayata geçirdiği, 80Hp meyveci kabinli modelimiz, bağlarıyla ünlü İtalyan çiftçisinin dikkatini çeken başka bir ürünümüzdü. Yine, küçük segmentte (50-58Hp), hem dar izli (T2) olarak bağcılık yapan çiftçilerimize hem de geniş izli (T1) ama küçük beygirli traktör ihtiyacı olan çiftçilerimizle tanıştırmak üzere iki modelimiz standımızda yer aldı. Son olarak ise Sudan’ın en büyük otomobil üreticisi ve aynı zamanda tarım iştiraki olan bir firma için özel olarak bölge şartlarına uygun tasarladığımız 75Hp, 2WD, platformlu traktörlerimizi özellikle Sahra Altı Afrika’lı kullanıcıların beğenisine sunduk. ArmaTrac olarak gözümüzü inovasyona diktik ve hedefimiz dünya çiftçisine kaliteyi götürmek, bu doğrultuda çalışmalarımız devam edecek. Sosyal medyada ve dünya arenasında ArmaTrac’ı tanıtıp, onu bir dünya markası yapmak en büyük hayalimiz. Çok yakın bir zamanda ArmaTrac’ı da belli başlı önemli pazarlardan kabul edilebilir bir oranda pazar payı alan bir firma haline getireceğimizi umuyorum.”
“FUAR BEKLENTİLERİMİZİ KARŞILAMADI”
SÜLEYMAN IŞIK ÖZDUMAN SATIŞ TEMSİLCİSİ
“Fuara ikinci kez katılıyoruz. Bu yılki etkinlik 2016 yılındakine kıyasla daha az katılımcıya sahipti. Katılımcıların çoğunluğu da çiftçilerden oluşuyordu. Dünyanın yaklaşık 35 ülkesine ihracat yapan bir firma olarak fuarda yer alma amacımız bayilik vermek olduğu için bizim açımızdan beklentilerimizi karşılayan bir fuar olmadı. EIMA Fuarı’nın operasyonel kısmının çok zayıf olduğunu düşünüyorum. Özellikle Türk firmalarını bir araya toplayarak işimize engel olduklarını söyleyebilirim. Fuar süresince standımızda yeni model ekim makinemizi, yeni toprak işleme makinemizi ve hububat mibzerimizi sergiledik.”
13 • KASIM 2018
GÜNDEM
VDMA ÜYE TOPLANTISINDA KOBİ’LERİN DİJİTALLEŞMESİ KONUŞULDU TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN DE KATILDIĞI VE 21 KASIM’DA ALMANYA’NIN RECKLINGHAUSEN KENTİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN VDMA KUZEY REN VESTFALYA ÜYE TOPLANTISI’NDA KOBİ’LERİN DİJİTALLEŞME STRATEJİLERİ ELE ALINDI. TOPLANTIDA, TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN STANDI DA ÇOK SAYIDA ALMAN VE HOLLANDALI MAKİNE SEKTÖR TEMSİLCİSİ TARAFINDAN ZİYARET EDİLDİ.
T
ürkiye’nin Makinecileri, Avrupa’nın en büyük sanayi birliği olan Alman Makine Sanayicileri Federasyonu’nun (VDMA) 21 Kasım’da Recklinghausen kentinde düzenlediği Kuzey Ren Vestfalya Üye Toplantısı’na bir info stand ile katıldı. Toplantının açılış konuşmasını VDMA Yönetim Kurulu Başkanı Carl Martin Welcker ile Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Ekonomi, Enerji, İnovasyon ve Dijital Alanlardan Sorumlu Bakanı Prof. Dr. Andreas Pinkwart yaparken, toplantının ana gündem konusu ise KOBİ’lerin dijitalleşme stratejileriydi. VDMA’nın Kuzey Ren Vestfalya Genel Müdürü Hans-Jürgen Alt ise yaptığı
• 14
konuşmada Türkiye’nin Makinecileri’nin stand katılımına teşekkür etti ve Türkiye makine sektörü
hakkında bilgi almak isteyenleri Türkiye’nin Makinecileri standına davet etti. Türkiye dışında Hollanda makine sektörünün temsilcilerinin katıldığı de katıldığı toplantıya ilgi oldukça yoğundu. VDMA Kuzey Ren Vestfalya Üye Toplantısı’nın ana gündemi olan KOBİ’lerde dijitalleşme stratejileri başlığı altında düzenlenen üç farklı atölye çalışmasında ise makine sektöründe platform ekonomisi ve dijital iş modelleri, startupların sektöre teknolojik katkıları ve etkisi ile dijitalleşmenin iş yaşamına direkt etkileri ele alındı. Diğer yandan,
toplantıya katılan çok sayıda kurum ve işletme Türkiye’nin Makinecileri’nin standını ziyaret ederek, Türkiye’nin Makinecileri adına toplantıyı izleyen Silvia Bartsch’dan Türkiye makine sektörü ve Türkiye’nin Makinecileri’nin Almanya’daki faaliyetlerine yönelik kapsamlı bilgiler aldı. Toplantı sonunda, 2019 yılında dijitalleşme ve TürkiyeAlmanya arasındaki karşılıklı dış ticaretin artırılmasına yönelik aktiviteleri ortaklaşa düzenlemek konusunda VDMA ile Türkiye’nin Makinecileri arasında görüş birliğine de varıldı.
GÜNDEM
MAİB TİCARET HEYETLERİ RUSYA VE POLONYA’DAYDI MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (MAİB), TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜ İÇİN ÖNEMLİ BİR POTANSİYEL BARINDIRAN RUSYA VE POLONYA’YA DÜZENLEDİĞİ TİCARET HEYETİ ORGANİZASYONLARINDA, TÜRK MAKİNESİNİN RUSYA VE POLONYA PAZARLARINDA TERCİH EDİLİRLİĞİNİ YÜKSELTME YOLUNDA ÖNEMLİ İŞ BİRLİĞİ ADIMLARI ATILDI.
T
ürkiye’nin Makinecileri’nin 2015 yılından bugüne hedef pazarlarından biri olan Rusya’ya düzenlenen ticaret heyeti organizasyonu 17-20 Ekim tarihlerinde Rusya’nın başkenti Moskova’da gerçekleştirildi. Rusya’daki makine sektör örgütleriyle ilişkileri güçlendirmek, kurum ve kuruluşlar ile diyaloğu sürdürmek, pazarın mevcut durumu ile ilgili bilgiler edinmek ve Türk firmaları ile Rus firmaları arasında iş birliği olanağı yaratmak amaçlarıyla düzenlenen ticaret heyeti organizasyonuna sekiz firma katılırken, MAİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sevda Kayhan Yılmaz ile Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Genel Sekreter Yardımcısı Esra Arpınar ve MAİB Uzmanı Şeyda Yıldız Sarıca da ticaret heyeti organizasyonunda MAİB’i temsilen yer aldı. Ticaret heyeti organizasyonu kapsamında ilk olarak 18 Ekim’de Rus Sanayici
ve Girişimciler Birliği’nde Rusya-Türkiye Çalışma Grubu Başkanı Arsen Ayupov ile bir araya gelen MAİB heyeti, daha sonra Türk firmalarına yönelik Rusya’daki makine sektörü ve özel yatırım bölgeleri konusunda düzenlenen yuvarlak masa toplantısına katıldı. Moskova Bölgesi Yatırım ve İnovasyon Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Geliştirme Fonu, Sverdlovsky Bölgesi Vali Danışmanı, Avrupa İşletmeleri Derneği, Ulyavosky Bölgesi Geliştirme Şirketi ve Rusya-Türkiye Çalışma Konseyi temsilcilerinin katıldığı bu toplantının ardından Türk firmaları ve 55 Rus firması arasında ikili iş görüşmeleri yapıldı. MAİB heyeti, 19 Ekim’de ise Metalloobrabotka Fuarı’nın destekçilerinden, Türkiye’de Makina İmalatçıları Birliği’nin (MİB) muadil derneği Stankoinstrument ile görüştü ve Metalloobrabotka Fuarı için bayilik arayan Türk firmalarının taleplerini
Stankoinstrument temsilcilerine iletti. POLONYA PAZARI GELECEK VAAT EDİYOR Türkiye’nin Makinecileri’nin ikinci sektörel ticaret heyeti organizasyonu ise 6-9 Kasım tarihlerinde Polonya’nın başkenti Varşova’ya gerçekleştirildi. Alman makine sektörü ile yakın iş birliğinde bulunan Polonya imalat sanayisinde daha fazla Türk makinesinin tercih edilebilirliğini sağlamak, ülkedeki makine sektör örgütleriyle ilişkileri güçlendirmek ve pazarın mevcut durumu ile ilgili bilgiler edinmek ana amaçlarıyla organize edilen heyet programına dokuz Türk firması katılırken, MAİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sevda Kayhan Yılmaz ile Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Tanıtım Şubesi Uzmanı H. Başak Gökçeoğlu ve MAİB Uzmanı Bahar Özcan Kaynak da ticaret heyeti organizasyonunda MAİB’i temsilen yer aldı.
Ticaret heyeti organizasyonu kapsamında ilk olarak 7 Kasım’da Varşova Fuar Alanı’nda dokuz Türk firması ile 50 Polonyalı alıcı firma arasında ikili iş birliği görüşmeleri düzenlendi. 8 Kasım’da ise Varşova Büyükelçisi Tunç Üğdül ve Ticaret Müşavirleri ile bir araya gelen MAİB heyeti, Polonya ve pazar hakkında güncel bilgiler edindi. Aynı toplantıda, Polonya Yatırım Ajansı tarafından, ülkenin yatırım şartları ve faydalanılabilecek teşviklerle ilgili bir sunum da yapıldı. Ardından MAİB heyeti Varşova Endüstri Haftası etkinliklerini ziyaret ederek, burada da çok sayıda Polonyalı firma ile tanışma ve ikili iş görüşmesi gerçekleştirme fırsatı buldu. MAİB heyeti, Polonya’dan, geleceğe yönelik yüksek beklenti içerisinde ayrılırken, heyete katılan Türk firmaları, gerçekleştirdikleri ikili iş görüşmelerinin uzun dönemli ticari iş birliğine dönüşebileceği geri bildiriminde bulundu. 15 • KASIM 2018
GÜNDEM
ANKIROS/ANNOFER/TURKCAST FUARLARI KENDİ REKORUNU KIRDI KÜRESEL METALÜRJİ SEKTÖRÜNÜN EN ÖNEMLİ FUARLARINDAN BİRİ OLAN ANKIROS 14. ULUSLARARASI DEMİR-ÇELİK VE DÖKÜM TEKNOLOJİLERİ, MAKİNA VE ÜRÜNLERİ İHTİSAS FUARI, ANNOFER 13. ULUSLARARASI DEMİRDIŞI METALLER TEKNOLOJİ, MAKİNA VE ÜRÜNLERİ İHTİSAS FUARI VE TURKCAST 8. DÖKÜM ÜRÜNLERİ İHTİSAS FUARI, EŞ ZAMANLI OLARAK, 25-27 EKİM TARİHLERİ ARASINDA TÜYAP’TA GERÇEKLEŞTİ. FUAR ÜÇLÜSÜ, HEM KATILIMCI HEM DE ZİYARETÇİ BAZINDA BU YIL KENDİ REKORUNU KIRDI.
H
annover Messe Ankiros Fuarcılık tarafından düzenlenen fuara, 399’u yerli ve 46 ülkeden 621’i yabancı bin 20 firma katılırken, üç gün süresince 86 ülkeden 2 bin 657’si yabancı, 14 bin 540’ı yerli olmak üzere toplam 17 bin 197 sektörel ziyaretçi fuarları ziyaret etti. Bu açıdan, sektörün önde gelen uzmanları ile yeni yatırımlar için Türkiye’nin potansiyel fırsatlarını değerlendirmek isteyen yabancı firmalar ve aynı zamanda farklı ülkeler ile iş birliği yapmak isteyen yerli firmaları buluşturan ANKIROS/ANNOFER/ TURKCAST fuarları, katılımcı ve ziyaretçi bazında da kendi rekorunu kırmış oldu. Fuarda ayrıca, uluslararası ziyaretçiler ve delegasyonların yoğun katılımı da dikkat çekerken, TÜDOKSAD’ın düzenlediği 10. Uluslararası Döküm Kongresi ile TMMOB Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası’nın organize ettiği 19. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi de fuar süresince gerçekleştirilen ve sektör temsilcilerini buluşturan önemli etkinliklerdi. KATILICI FİRMA SAYISI HER DÖNEMDE ARTIYOR Fuarların ilk günü Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı • 16
Hasan Büyükdede fuarları ziyaret ederken, ANKIROS/ ANNOFER/TURKCAST fuarlarının dünyada sektörün
en önemli fuarlarından biri olduğunu vurgulayarak, “Fuarlarda, hem döküm hem de çelik sektörlerinin yerli
ve yabancı binin üzerinde firmayla temsil edildiğini görmek mutluluk verici. Büyük boyutlu uluslararası
ANKIROS/ANNOFER/TURKCAST FUARLARI KENDİ REKORUNU KIRDI
katılımcılar gerçek bir döküm deneyimi yaşadı.
firmaların burada bulunmasının, Türkiye demir-çelik endüstrisinin gücünü gösterdiğine inanıyorum. Bu sektör üretiminin yüzde 70’ini ihraç eden bir sektör. Fuarların yeni imkânlar yaratması ve Türkiye’nin dünyada bir dev haline gelmesini ümit ediyorum” değerlendirmesinde bulundu. 1992 yılından itibaren profesyonel yapısıyla hacmini ve kalitesini sürekli yükselten fuarlar, küresel çelik, döküm ve demir dışı metaller sektörlerinin her tekrarında ilgiyle beklenen buluşması haline geldiğini bir kez daha ispat ederken, 2001’den beri her fuar döneminde artan katılımcı firma sayısının 2001’deki 374’ten bu yıl bin 20’ye ulaşmış olması da bu bilgiyi doğrulayan en net veri oldu. Yine, fuarların net stand alanları da ilk fuardan 14’üncü fuara kadar 22 kat büyürken, son beş fuar döneminde, yani 2008 den 2018 e yüzde 50 alan büyümesi gerçekleşmesi de bir diğer dikkat çekici veriydi. Diğer yandan, fuarlara yurt dışından gerçekleşen firma katılımında Almanya’nın 170, Çin’in 87 ve İtalya’nın 81 firma ile ilk üç sırayı paylaşması da dikkat çekiciydi. Benzer şekilde fuarlara İngiltere’den 37, ABD’den 32, Hindistan ve İspanya’dan
20’şer ve Fransa’dan 18, İran ve Belçika’dan da 16’şar firma katıldı. ALIM HEYETİ PROGRAMI İLGİ GÖRDÜ Fuarlar kapsamında ayrıca, Ticaret Bakanlığı’nın koordinatörlüğü ve Türkiye’nin Makinecileri organizatörlüğünde, 24-27 Ekim tarihlerinde bir alım heyeti programı da düzenlendi. Irak, Kosova, Ürdün, Ukrayna, İsrail, Bulgaristan, Arnavutluk ve Bahreyn’den gelen 15 firmanın 187 firma temsilcisiyle gerçekleşen alım heyeti programında, Türk firmaları çok sayıda ikili iş görüşmesi yaparak olumlu ticari iş birliklerinin temellerini attı. FUARLA EŞ ZAMANLI ETKİNLİKLER DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ Gerek ticari gerekse bilgi alışverişi açısından metalürji dünyasının merkez noktası olan ANKIROS/ANNOFER/ TURKCAST fuar üçlüsünde, Uluslararası Döküm Kongresi, Metalurji Malzeme Kongresi, Çelik Zirvesi gibi eş zamanlı etkinliklerle, sektörel gelişmelerin, akademik araştırmaların uzmanlar ve sektörün profesyonelleri ile buluşmaları da sağlandı. Bunun yanında, 3. TÜDÖKSAD Erdoğan Nas Çevre Ödülleri
Töreni ve Poster Sergisi, Hakan Karakaya Döküm Heykel Sergisi, 5. Dökümün Fotoğrafları Sergisi ve önceki fuarlarda da büyük ilgi gören “Cevdet Usta ile Döküm Yapıyoruz” etkinliğinde
METALURJİ SEKTÖRLERİ EKONOMİYE DEĞER KATIYOR İstatistiki verilere göre, Türkiye’nin en fazla ihracat yapan firmaların toplam ihracat miktarı olan 92,3 milyar doların yüzde 48’i metaller ve metal yoğun endüstri alanları olurken, Türkiye’nin toplam 157 milyar dolarlık ihracatının yüzde 50’den fazlası da metaller ve metal yoğun üretim sektörleri sayesinde gerçekleşiyor. Son 10 yıl içinde gerçekleşen sanayi yatırımlarıyla önümüzdeki yakın ve orta gelecek içinde metallere dayalı metal yoğun üretim alanlarında hızlı büyüme göstermesi de beklentiler arasında yer alıyor.
FUARLARA KATILMA NEDENLERİ
%9
MEVCUT SATIŞ BAĞLANTILARINI BİTİRMEK
YENİ BİR ÜRÜNÜ, TEKNİK GELİŞMEYİ TANITMAK
%27
%42
TEMSİL EDİLMEK, FİRMA İMAJINI SÜRDÜRMEK
MEVCUT İŞ BAĞLANTILARINI GELİŞTİRMEK
%74
SATIŞ GÖRÜŞMELERİ VE PAZARLIKLAR YAPMAK
ÜRÜN YELPAZESİNİ GENİŞ KİTLELERE TANITMAK
%47
%25
%61
YENİ İŞ BAĞLANTILARINI OLUŞTURMAK
KATILIMCILARIN;
%92’si
ZİYARETÇİLERİN NİTELİĞİNDEN MEMNUN OLDU.
%95’i
FUARIN BAŞARISINI ÇOK İYİ OLARAK DEĞERLENDİRDİ.
%98,5’i %99,5’i
SERGİLENEN ÜRÜN VE TEKNOLOJİLERİ ÇOK İYİ BULDU.
SONRAKİ FUARLARA KATILACAĞINI BİLDİRDİ.
17 • KASIM 2018
GÜNDEM
DR. PETER COX PLASTİK ÜRETİCİLERİ İLE BULUŞTU PLASTİK SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (PAGDER) EKSTRÜZYONLA İŞLEME SÜREÇLERİNDE AVRUPA’NIN ÖNDE GELEN İSMİ DR. PETER COX’U PLASTİK SANAYİCİLERİ İLE BULUŞTURDU. 8 KASIM’DA İSTANBUL’DA DÜZENLENEN VE 150’Yİ AŞKIN PLASTİK SANAYİCİSİNİN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLEN “YENİ NESİL EKSTRÜZYON SEMİNERİ”NDEN SANAYİCİLER ÖNEMLİ BİLGİLERLE AYRILDI.
Ö
nümüzdeki yıl 50’nci yılını kutlayacak olan PAGDER, plastik teknolojilerinde önemli süreçlerden biri olan ekstrüzyonla işleme tekniğindeki etkili ve verimli süreç yönetimi ile ilgili bilimsel metotları Türk plastik sanayicilerinin bilgisine sunmaya devam ediyor. Bu kapsamda, 8 Kasım’da 150’yi aşkın plastik sanayicisinin katılımıyla gerçekleşen “Yeni Nesil Ekstrüzyon Semineri” başlıklı etkinlikte, ekstrüzyonla işleme süreçlerinde Avrupa’nın önde gelen ismi Dr. Peter Cox, Türk plastik sanayicileriyle buluştu. Seminer açılış konuşmasında, günümüz ekonomi koşullarında üretim yapmanın tek başına yeterli olmadığını ifade eden PAGDER Yönetim Kurulu Başkan Vekili Oğuzhan Gürlek, finansman, katma değer ve kârlılık unsurlarına dikkat çekti. Finansmana erişimdeki güçlüklerin yanı sıra artan finansman maliyetlerinin ticaret oyununu daha karmaşık hale getirdiğini ifade eden Gürlek, “Günümüzde sanayicilerin ürünü elde etmesi ya da üretimi bilmesi tek başına anlam ifade etmiyor. Bunun yanında finansal sonuçları yorumlayabilmeli, operasyon süreçleri kurgulamalı ve daha da • 18
DR. PETER COX
önemlisi yaptığı işin çevreye ve insana dokunan yönlerini de irdelemeliler. Bunlardan birindeki başarısızlık, rekabetin yerel ve küresel anlamdaki konumu nedeniyle sürdürebilirliği etkileyecektir. Resmi istatistiklere göre sektör kârlılıkları, yüksek finansman maliyetlerini bile karşılamaktan çok uzak” dedi. Konuşmasında, petrolün, üzerinde oturanların değil onu işleyip değer zinciri sonunda bire 10, bire 100 katma değer yaratanların dünyaya yön verdiğinin de altını çizen Gürlek, “Mevcut üretim
kompozisyonu ile dünyada hak ettiğimiz yeri almamız çok zor. Miktar bazında bakıldığında dünyanın en fazla ihracat yapan 10’uncu ülkesiyiz ama değer bazında 19’uncu sıradayız. Oysa ihracat miktarımız aynı kalırken, Çin’in ihracat birim fiyatına erişsek 16’ncı, Almanya’nın birim fiyatına erişirsek sekizinci sıraya yükselebiliriz. Bu da, doğruyu ararken bakacağımız yerlere ışık tutuyor. Bu bilgilerin ışığında sektör için tehditler açık, fırsatlar da ortadadır. Pazardaki tüm paydaşların uluslararası alanda
rekabet şansımızı güçlendirecek dinamikleri ortaya koyması şart. Bu da başta eğitim, araştırma, girişimcilik ve çalışma azmi ile olacaktır” değerlendirmesinde bulundu. İstanbul’da olmaktan memnuniyet duyduğunu belirten Dr. Peter Cox ise tam gün süren seminer boyunca ekstrüzyonla işleme tekniğindeki bilimsel metotları, süreç verimliliği ve performans ölçümünü gerçekleştirmenin ipuçları ile sorun giderme yöntemlerinin edinimi konusundaki tecrübelerini katılımcılarla paylaştı.
GÜNDEM
ÜNİVERSİTE VE SANAYİCİLER 4’ÜNCÜ KEZ BULUŞTU “ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNDEN YÜKSEK KATMA DEĞERE” TEMASI İLE BU YIL DÖRDÜNCÜSÜ DÜZENLENEN ÜSİMP ULUSAL PATENT FUARI VE KONGRESİ 14-15 KASIM 2018 TARİHLERİNDE HARBİYE ASKERİ MÜZESİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
Ü
niversiteler ile sanayi arasında stratejik iş birliklerinin kurulması, gelişmesi ve güçlenmesi amacıyla dört yıldır Üniversite Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu (ÜSİMP) tarafından düzenlenen Ulusal Patent Fuarı ve Kongresi, bu yıl pek çok yeniliğe ev sahipliği yaptı. Çeşitli üniversitelerin teknoloji transfer ofislerinden teknoloji/patent portföylerinin sanayici ve yatırımcılarla buluştuğu etkinliğin açılış konuşmasını ÜSİMP Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamit Serbest ile Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Ağrikli gerçekleştirirken, Kongre’nin ilk oturumu ise TÜBİTAK Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın “Ar-Ge ve
Yenilikçilik Ekosisteminde TÜBİTAK’ın Yeni Misyonu” başlıklı sunumu ile başladı. ÜSİMP’in 2008 yılından bu yana her yıl düzenlediği Üniversite-Sanayi İşbirliği Ulusal Kongresi, yaygın etkinin artırılabilmesi amacıyla bu yıl Ulusal Patent Fuarı etkinliğiyle de eş zamanlı gerçekleştirildi. Öte yandan bu yılki etkinliğe Malezya HLAF (Human Life Advancement Foundation) kurumu da onur konuğu olarak katıldı. Malezya HLAF, etkinlikte kendi çalışanları ve filiz işletmelerine ait 21 yeni teknoloji/patent sergilerken, Türkiye’deki kurumlarla da ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Teknoloji transferi alanında uluslararası akreditasyon yetkisine sahip ATTP (Alliance for Technology Transfer Professionals) kuruluşunun dünyadaki 11 üyesinden birisi olan ÜSİMP, üyelerinin
çatısı altında çalışan teknoloji transfer ofisleri profesyonellerine mesleki anlamda gelişim sağlamak için Teknoloji Transfer Profesyonelleri
Sertifikası (RTTP) konusunda da destek veriyor. Bu kapsamda etkinlikte, RTTP sertifikası almaya hak kazananlar rozetlerini TÜBİTAK Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın elinden aldı. Teknoloji transfer ofisleri tarafından sergilenen patentlerin buluşçusu konumundaki öğretim üyeleriyle önde gelen sanayi firmalarının katılımcıları arasında organize edilen 192 kayıtlı ikili görüşmeyle yüksek bir sinerji yakalanan etkinlikte; 10 farklı ilden 600 ziyaretçi, 24 teknoloji transfer ofisi, iki Ar-Ge merkezi, 146 teknoloji profili, 51 farklı alan uzmanıyla patent hizmeti ve desteği veren pek çok firma da hazır bulundu. 19 • KASIM 2018
GÜNDEM
HVAC SEKTÖRÜNÜN KALBİ ISK-SODEX’TE ATACAK AVRASYA BÖLGESİ’NİN EN BÜYÜK İKLİMLENDİRME SİSTEMLERİ FUARI ISK-SODEX, ULUSAL VE ULUSLARARASI MARKALARI TÜRKİYE’DE BİR ARAYA GETİRMEYE HAZIRLANIYOR. BU YIL 7-10 ŞUBAT TARİHLERİNDE 44 ÜLKEDEN 424 ULUSLARARASI KATILIMCI İLE 93 ÜLKEDEN 84 BİN 936 SEKTÖR PROFESYONELİNİ BİR ARAYA GETİREREK YARATTIĞI İŞ HACMİYLE ÖNEMLİ BİR BAŞARIYA İMZA ATAN ISK-SODEX, 2019 YILI HAZIRLIKLARINA DA ŞİMDİDEN BAŞLADI.
I
sıtma, soğutma, klima, havalandırma, yalıtım, pompa, vana, tesisat, su arıtma, yangın, güneş enerjisi sistemleri ve bina otomasyonu başta olmak üzere iklimlendirme sektörünün bütün bileşenlerini bir araya getiren Uluslararası ISK-SODEX Fuarı, 2-5 Ekim 2019’da düzenlenecek. Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel, Türkiye ihracatında önemli bir yere sahip olan iklimlendirme sektörünün 2017’de yüzde 11,8 büyüme kaydettiğini söylerken, sektörün 2023 yılına kadar 12 milyar dolarlık ihracat hedeflediğinin altını çiziyor. “Sektörün bu potansiyelini uluslararası fuarlarda sergilemesi büyük önem taşıyor. ISK-SODEX olarak iklimlendirme sektörünü ileriye taşıyacak önemli adımlar atıyoruz. Bu yıl 7-10 Şubat tarihlerinde düzenlediğimiz fuar hem sektör hem de ülke adına çok başarılı geçti. Yabancı katılımcı ve ziyaretçi sayılarında çok ciddi artışlar kaydettik. Bu başarıyı arttırarak devam ettirme noktasında her yıl kendimizi yeniliyoruz” diyerek devam eden Kühnel, sektör temsilcileriyle yaptıkları görüşmelerde yeni talepler aldıklarını ve yeni alanlarla birlikte forum ve panellerin sayısını çoğaltıp
fuar içeriğini zenginleştirmeyi hedeflediklerini vurguluyor. İstanbul’u, 2019’da da ulusal ve uluslararası katılımcılarıyla iklimlendirme sektörünün kalbi haline getireceklerini dile getiren Kühnel, “İklimlendirme sektörü ihracata yönelik yol haritasına 2019 için Güney Amerika ülkelerini de dâhil etti. Türkiye ihracatçıları için bu ülkelerin son derece önemli olduğu biliyoruz ve fuara katılımları noktasında biz de
çalışmalarımıza hız verdik. Bunun yanı sıra Almanya, İngiltere ve İtalya gibi gelişmiş ülkelerin Türkiye için stratejik pazarlar olduğunu görüyoruz. ISK-SODEX 2019 stratejik pazarların tamamından uzman katılımcıları ve ziyaretçileri buluşturacağımız bir fuar olacak. Fuar sürecinde destekleyici programlar yürütecek; katılımcı ve ziyaretçilere tanışma, iş bağlantıları kurma, bilgi ve deneyim paylaşımı konusunda yeni
imkânlar sunacak, B2B görüşmelerine ağırlık vereceğiz” değerlendirmesinde bulundu. Deutsche Messe’nin Türkiye iştiraki Hannover Messe Sodeks Fuarcılık tarafından organize edilen ISK-SODEX Fuarı, 2-5 Ekim 2019 tarihlerinde, ISKAV, DOSIDER, İSKİD, İZODER, TTMD, POMSAD, SOSİAD, ESSİAD, MTMD ve KBSB işbirliğiyle Beylikdüzü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. 21 • KASIM 2018
İZ BIRAKANLAR
TÜRK SANAYİSİNİN ACI KAYBI
HİDROMEK’İN KURUCUSU HASAN BASRİ BOZKURT VEFAT ETTİ TÜRK SANAYİSİNİN DUAYEN İSİMLERİNDEN HİDROMEK’İN KURUCUSU VE YÖNETİM KURULU BAŞKANI HASAN BASRİ BOZKURT, 71 YAŞINDA YAŞAMINI YİTİRDİ. İŞÇİLİKTEN MÜHENDİSLİĞE VE İŞ İNSANLIĞINA UZANAN EMEK VE VİZYON DOLU YOLCULUĞUN SİMGESİ OLAN BOZKURT’UN VEFATI, İŞ DÜNYASINI, ÇALIŞANLARINI VE SEVENLERİNİ YASA BOĞDU.
A
nkara Siteler’de küçük bir atölyede temelleri atılan HİDROMEK’i, uluslararası bir marka haline getiren Hasan Basri Bozkurt, eşi ve işine olan sevgisini şu sözlerle anlatıyordu: “Hayatta iki büyük aşkım var, biri eşim, biri işim. Başarımızın altında azimli olmak, azimle ve severek çalışmak yatıyor. Eğitim ve üretim bu ülkenin ilacı, kurtuluş reçetesidir. Eğitime, üretime yatırım. İnsana, teknolojiye ve Ar-Ge’ye yatırım. İşini aşk ve tutkuyla yapan çalışana yatırım. Türkiye’ye ve geleceğine yatırım.” HİDROMEK’in kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Hasan Basri Bozkurt, Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden 1971 yılında mezun oldu. Aynı okulda lisansüstü eğitimine devam ederek 1973 yılında Yüksek Makine Mühendisi olan Bozkurt, çalışma hayatına aynı yıl Karayolları Genel Müdürlüğü’nde Makine Mühendisi olarak başladı. Burada dört yıl hizmet verdikten sonra 1978 yılında HİDROMEK’i kuran Bozkurt, eğitime büyük ve özel bir önem veriyordu. Özellikle
okul-sanayi iş birliğinin geliştirilmesi ve sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli çalışanların yetiştirilmesi amacıyla orta ve yüksek eğitim kurumlarıyla çeşitli iş birliklerini hayata geçiren Bozkurt, Ankara Sanayi Odası ile yürütülen Okul Sanayi Eğitim Programı’nın da (OSEP) kurucuları arasındaydı. Yine, Ankara Sanayi
Odası 1. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki ASO Teknik Koleji’nin yapılmasında aktif rol üstlenen Bozkurt, Çankaya Üniversitesi ile iş makineleri alanında bilgi birikimi olan mühendislerin yetişmesini sağlamak, üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmek amacıyla imzalanan protokole de imzasını atmıştı. Hasan Basri
Bozkurt, evli ve iki erkek çocuk babasıydı. Türk sanayisinin gelişiminde büyük emek sahibi olan Bozkurt, 23 Kasım tarihinde, Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde kılınan (Diyanet İşleri Başkanlığı Camisi) Cuma namazına müteakip Karşıyaka Kabristanı’nda defnedildi. 23 • KASIM 2018
YATIRIM
TÜRK TRAKTÖR SEKTÖRÜ İLK LİSANS İHRACATINI YAPTI
ERKUNT TRAKTÖR ARMATRAC LİSANSINI İHRAÇ ETTİ ERKUNT TRAKTÖR’ÜN İHRACAT MARKASI ARMATRAC, DÜNYA MARKASI OLMA YOLUNDA BÜYÜK BİR ADIM ATARAK, AFRİKA’NIN EN BÜYÜK SANAYİ KURULUŞLARINDAN GIAD’A TRAKTÖR ÜRETMEK İÇİN LİSANS VERDİ.
T
ürkiye’de “olmaz” denen şeyler oluyor; 2003 yılında “Türk çiftçisi yerli marka traktör almaz” uyarılarına rağmen, tamamen Türk mühendislerinin tasarladığı traktörlerin üretimine başlayıp altı yılda 31 marka içinde üçüncülüğe yükselen Erkunt Traktör, 15’inci yaşını kutladığı 2018’de Türkiye’den dünyaya lisans veren ilk traktör üreticisi olma başarısını sergiledi. Erkunt Traktör’ün ihracat markası olan ArmaTrac’ın Afrika’nın en büyük sanayi kuruluşlarından olan GIAD’a traktör üretmek için lisans vermesi üzere yapılan anlaşmanın imza törenine Erkunt Traktör Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Erkunt Armağan, GIAD Grubu CEO’su Ismail Altayeb Abdalla, Abdon Khairi ve her iki firmadan yetkililer katıldı. SADECE SUDAN İÇİN DEĞİL 19 AFRİKA ÜLKESİ İÇİN ÜRETİLECEK 2007 yılında ihracata Bulgaristan’la başlayan Erkunt Traktör, bugün ihracat markası ArmaTrac ile 33 ülkeye ihracat yapıyor. Türkiye’den çıkan bir yerli markanın dünya arenasında boy göstermesine yeni alışılırken, Erkunt Traktör bir ilke daha imza atarak Türkiye’den yurt dışına lisans veren ilk yerli üretici oldu. 2015 yılında Sudan’dan 99 yıllığına 780 bin dönümlük tarım arazisi kiralayarak büyük bir iş birliğine imza atan Türkiye’nin, Türk yatırımcıları ve şirketleri için büyük bir fırsat yarattığının altını çizen Erkunt Traktör Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Erkunt Armağan, bu projenin Türkiye için öneminden bahsederken, Sudan’da yapılan • 24
yeni anlaşmanın detaylarını ise şöyle aktarıyor: “Afrika kıtasının en hızlı gelişen ülkelerinden ve son derece verimli topraklara sahip olan Sudan, tarım sektörü açısından büyük potansiyel taşıyor. Özellikle henüz bozulmamış, yani doğal tarım uygulamalarıyla Türkiye’ye de büyük katkı sağlayacağına inandığım bu devletlerarası proje, Türkiye’den TİGEM’in liderliği ile hayat bulacak. Biz zaten 2009 yılından beri Sudan’ı çok doğru bir pazar olarak görüyor ve hedef ülkelerimizin ilk sırasında tutuyorduk. İki devlet arasında imzalanan bu anlaşma sadece firmalara değil, ekonomilere de önemli bir katma değer yaratma adayı oldu. GIAD bizim yıllardır güvenerek çalıştığımız, Sudan’ın en profesyonel çalışan önemli kuruluşlarından birisi. Bugüne
kadar distribütörlük anlaşmasıyla devam ettirdiğimiz iş birliğimizi, bu üretim anlaşmasından sonra daha zengin ve yaratıcı hale getireceğimize inanıyorum. Sudan’da üretilmeye başlanacak ArmaTrac marka traktörlerle yalnızca Sudan pazarında değil, Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarı (COMESA) üyesi 19 ülkenin pazarında da önemli adımlar atacağız. Bizim en önemli özelliğimiz, girdiğimiz ülkenin çiftçisi ve toprağına göre tasarladığımız traktörlerimizdir. Yıllar önce Sudan ve çevre ülkelerini ciddiye alarak tasarladığımız ve ürettiğimiz traktörler, bugün Erkunt Traktör’e ve Türkiye’ye büyük bir iş potansiyeli olarak dönüyor. Özellikle bugün sektörün içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde bu marka ihracat haberinin, herkese moral vereceğini umut ediyorum.”
YATIRIM
ASELSAN’DAN YERLİLEŞTİRME HAMLESİ ASELSAN, KASIM AYI BAŞINDA, YURT DIŞINDAN TEMİN EDİLEN VE YERLİLEŞTİRİLMESİNDE ÖNCELİK BULUNAN ÜRÜN VE MALZEMELERİN YERLİ ÜRETİMİ İÇİN FİRMALARA ÇAĞRIDA BULUNDU.
T
ürk savunma sanayisinin lider şirketlerinden ASELSAN, ihtiyaç duyduğu ürün ve malzemelerin yerlileştirilmesi için önemli bir hamle başlattı. Yerli ve milli teknoloji çözümleri için çalışmalar yürüten ASELSAN, bu süreçte birlikte iş yaptığı tedarikçilerle kurduğu ilişkiyi farklı bir noktaya taşıyor. Bugüne kadar ihtiyaç duyduğu kimi ürünlerin yerlileştirilmesi konusunda tedarikçilerine çeşitli sorumluluklar veren ve bu anlamda kabiliyetlerinin gelişmesini destekleyen ASELSAN, bu çerçevede yeni bir yaklaşımı hayata geçirdi. Öncelikli olarak yerlileştirilmek istenen malzemeleri broşür haline getirerek firmalara sunan ASELSAN, bu amaçla birlikte çalışma davetinde bulunuyor. ASELSAN’ın yerlileştirme çalışmalarında pay sahibi olmak isteyen firmalar, broşürleri inceleyip yetkinliklerine uygun ürüne karar verdiklerinde “millilestirme@aselsan.com.tr” adresine yeteneklerini ve neden bu ürünün yerlileştirmesinde görev almak istediklerini anlatan en fazla iki sayfalık bir niyet mektubu ile başvuru yapabiliyor. Başvurular, ASELSAN Milli ve Yerli Ürün Geliştirme Kurulu tarafından değerlendirilerek, uygun bulunan ürünler için teknik çalışma başlatılıyor. 15 BİN KALEM ARASINDAN TEK TEK SEÇİM Yerlileştirme konusundaki yeni
yaklaşımlarına ilişkin bilgi veren ASELSAN Merkezi Tedarik Direktörü Ali Rıza Kılıç, şirketin, savunma sanayisinin teknolojik gereksinimlerine paralel olarak ihtiyaçlarını karşılamak için çok sayıda teknolojik malzemeyi, ara ürünü yurt dışından tedarik ettiğinin altını çiziyor. Türkiye’deki yerli ve milli üretime yönelik çabalara katkıda bulunmak amacıyla yurt dışından tedarik ettikleri malzeme ya da ara malzeme niteliğindeki çok sayıda kalemi incelediklerini dile getiren Kılıç, “Son üç yılda yurt dışından temin edilen yaklaşık 15 bin kalem malzemeyi bu şekilde inceleyerek bunların içerisinden gelecekte de alabileceğimiz, ortak projelerde kullanabileceğimiz, potansiyel tedarikçiler açısından da bir hacim oluşturabileceğini düşündüğümüz, bizim için kritik olan malzemeleri belirledik. Bunların her biri için bir broşür hazırladık. Bunlarda
malzemenin genel özelliklerini çok fazla teknik detaylara girmeden belirleyerek, tedarikçiye fikir verebilecek maksimum bilgiyi vermeye çalıştık. Burada amacımız, bu tür teknolojik ürünlere ilgi duyan tedarikçileri tespit etmek, onlarla bağlantıya geçip, teknik görüşmeler yaparak bu ürünü yerlileştirip ülkemize kazandırmak. Bu ürünlere tek başına ürün diye bakmamak lazım. Buradaki asıl amaç, teknolojiyi kazanmak. Biz belki o ürünün bir-iki çeşidini alıyoruz ama bunu yapabilecek firmalar o teknolojiyi kazanmış olacak ve sadece bize değil, aynı zamanda bu ürüne ihtiyaç duyabilecek diğer ana sanayi firmalarına hizmet edebilecekler; yurt dışı pazarlara açılarak ihracat yapabilecekler. Böylece biz ürünü yerlileştirme çalışmasını yürütmüş olacağız, onlar için de bir pazar yaratılmış olacak.”
900 MİLYON DOLARLIK PASTA BÜYÜYECEK Kılıç, bundan önce de çok sayıda yerlileştirme çalışması yürüttüklerini, yürütmeye de devam ettiklerini belirterek, yeni yaklaşımla tüm bunları daha kurumsal hale getireceklerini ifade etti. Ali Rıza Kılıç, ASELSAN sitesinde tedarikçi portalı aracılığıyla bu ürünlerin hepsine ulaşılabileceği bilgisini de paylaşırken, Türkiye’de ve yurt dışında ASELSAN ürün ve çözümlerinde kullanılan 220 malzemeyi temsil eden 62 broşürü tedarikçilerin görüşüne sunduklarını söylüyor ve “Bir taraftan yerlileştirme süreci başlayanları listeden çıkaracak, bir taraftan da güncel ihtiyaçlar doğrultusunda listeye yeni malzemeler ekleyerek, güncellemeye devam edeceğiz. Amacımız bu listeyi sürekli güncel tutmak ve geliştirerek ilerlemek. Bu şekliyle yerlileştirme, yurt içinden alım oranımız yükselecek, hem bizim açımızdan hem de ülke açısından bir katma değer oluşacak. 2008’de yurt içi alım oranımız yüzde 35-40 iken şu anda yüzde 65’lere çıkmış durumda. 2017’de yaklaşık 1,4 milyar dolarlık sipariş verildi. Bunun 900 milyon doları yurt içinden. Yurt içi alım oranını artırmanın yolunu arıyoruz. Bu da yerlileştirme çalışmaları ve anahtar teslim iş dağıtımından geçiyor. Bunun için yetkin, nitelikli alt yüklenicilere ihtiyaç var” diyor. 25 • KASIM 2018
OAİB’DEN
TÜRK SERAMİĞİNİN HEDEFİNDE ABD PAZARI VAR SERAMİK ALANINDAKİ ULUSLARARASI TANITIM FAALİYETLERİNİ “TURKISHCERAMICS” MARKASIYLA SÜRDÜREN ÇİMENTO, CAM, SERAMİK İHRACATÇILAR BİRLİĞİ; AMERİKA SERAMİK DİSTRİBÜTÖRLERİ DERNEĞİ (CTDA), AMERİKA SERAMİK UYGULAYICILARI DERNEĞİ (TCAA), KUZEY AMERİKA KARO SERAMİK KONSEYİ (TCNA) VE ULUSAL KARO SERAMİK UYGULAYICILARI DERNEĞİ (NTCA) İLE İŞ BİRLİĞİ YAPARAK TÜRK SERAMİĞİNİN ABD PAZARINDAKİ PAYINI YÜKSELTMEK İÇİN ÇALIŞMALARA BAŞLADI.
A
BD’nin Teksas eyaleti Dallas şehrinde ABD’li Seramik Dernekleri tarafından ortaklaşa düzenlenen “Total Solutions Plus” konferansında Türk seramiğinin tanıtımını yapan Turkishceramics, 27-30 Ekim tarihlerinde ABD’li seramik dağıtım ve uygulama firmalarının üst düzey yöneticileriyle bir araya gelerek sektöre dair gelişmeleri görüştü. Program kapsamında 29 Ekim’de 500 katılımcı ile gerçekleştirilen toplantıda, Çimento, Cam ve Seramik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, Türk seramik sanayisi, üretim ve ihracat kapasitesi hakkında katılımcıları bilgilendirirken, Türkiye’nin ABD ve diğer pazarlardaki konumunun anlatıldığı toplantıda, ABD seramik distribütörlerinin 2019 yılı içinde Türkiye’ye heyet olarak ziyaret yapmasında mutabık kalındı. “ORTA VADELİ HEDEF, DÜNYA ÜÇÜNCÜLÜGÜ” Erdem Çenesiz, Total Solutions Plus Konferansı’nda yaptığı sunumda ise Türkiye’nin seramik karoda dünyanın beşinci, vitrifiye malzemelerinde de dünyanın dördüncü büyük ihracatçısı • 26
konumunda olduğunu vurgularken, “Karoda Avrupa üçüncüsü, vitrifiye malzemelerinde ise Avrupa’nın en büyük üreticisi ve ihracatçısıyız. Son yıllarda seramik firmalarımızın yatırımlarıyla büyüyen sektör, büyümesini devam ettirerek dünya üçüncülüğüne yükselme potansiyeline sahip” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’LİLERE UNICERA DAVETİ Türkiye seramik sektörünün toplamda 80’den fazla üreticiyi ve 40 bine yakın çalışanı kapsayan büyük bir güce sahip olduğunun altını çizen Çenesiz, “Türkiye’nin ABD’ye olan karo ihracatı 2017 yılında yüzde 25 artış gösterdi.
Vitrifiye malzemelerinde ise bu artış yüzde 11 oldu. ABD, Türkiye için önemli bir pazar; Türkiye ise üretim gücü ve ürün kalitesiyle tüm dünya için önemli bir ülke” dedi ve ABD’li üretici ve alıcıları dünyanın en büyük ihtisas fuarlarından biri olan UNICERA Seramik Banyo Mutfak Fuarı’na davet etti.
OAİB’DEN
ANKARA DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ
EKİM AYINDA DURMAK BİLMEDİ ANKARA DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ, EKİM AYINDA İNGİLTERE’DEN KATAR’A, MEKSİKA’DAN SİNGAPUR’A KADAR GENİŞ BİR KAPSAMDA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ YURT DIŞI TANITIM FAALİYETLERİYLE, SEKTÖRÜN ÜRETİM VE İHRACAT GÜCÜNÜ KÜRESEL ALICILARLA BULUŞTURDU.
A
nkara Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçılar Birliği’nin (ADDMİB) oldukça yoğun geçen Ekim ayı maratonu, 4-6 Ekim tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirilen ve Avrupa inşaat sanayisinin en yüksek temsil organı olan Avrupa Uluslararası Müteahhitler Birliği (EIC) Sonbahar Konferansı’na Gümüş Sponsorluk desteği ile başladı. Çeşme’de gerçekleştirilen konferansın ilk gününde ikili iş görüşmeleri düzenlenirken, ikinci gün yapılan çalıştaylarda Ankara Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Ceceli de “Turkish Construction Materials” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi ve katılımcılara Türk yapı sektöründeki güncel gelişmeleri aktardı. Ayrıca konferans süresince ADDMİB info standında katılımcılar tanıtıcı materyaller eşliğinde bilgilendirildi. ADDMİB’in bir sonraki etkinliği 8-10 Ekim tarihlerinde Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen IPEC Uluslararası
Ürün Fuarı katılımıydı. ADDMİB’in 24 metrekarelik info standla katıldığı fuarda toplam 27 Türk firması yer alırken, IPEC Fuarı 10 ülkeden 200’ün üzerinde firmanın ve 10 bini aşkın ziyaretçinin katılımına sahne oldu. Fuarda, ADDMİB info standında ziyaretçilere Türk demir ve demir dışı metaller sektörüne ilişkin bilgiler aktarılırken, fuara ADDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Ceceli, Genel Sekreter Özkan Aydın ile Genel Sekreterlik personeli katılım sağladı. Fuarın ilk gününde Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur ve Doha Ticaret Müşaviri Burak Güreşci de ADDMİB standını ziyaret etti. İKİ HAFTADA DÖRT ÜLKE Aynı tarihlerde, 9-11 Ekim tarihleri arasında İngiltere’nin Birmingham kentinde düzenlenen ve milli katılım organizasyonuyla İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Yapı Fuarı Construction Week 2018’e katılan ADDMİB, 13,5 metrekarelik info standında
ziyaretçilere ADDMİB’in yapısı ve amacı hakkında bilgiler sundu. Sektörün önde gelen dernekleri ile uluslararası inşaat sektörü dergisi ENR’nin yayımladığı “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesinde yer alan Avrupalı müteahhitlik firmalarının yer aldığı; Avrupa’nın en büyük iş ağı cazibe merkezi haline gelen fuara, ADDMİB’i temsilen Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Şuyun, Berma Yılmazyiğit ve Ahmet Zahit Poyraz ile Genel Sekreterlik personeli katıldı. Fuarın ilk gününde Londra Ticaret Müşavir Yardımcısı Ahmet Enes Tekcan da Türkiye ülke standı ile ADDMİB standını ziyaret etti. 16-20 Ekim tarihlerinde ADDMİB’in rotası, bu kez Meksika’ya çevrildi. Expo Cihac 2018 Fuarı’na katılan ilk kez katılan ADDMİB, fuardaki info standında katılımcıları Türk demir ve demir dışı metaller sektörü hakkında bilgilendirirken, fuara katılan ADDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Ceceli ve Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Erkan Astarcı, Meksika İnşaat Sanayicileri Odası, Meksika İthalatçı ve İhracatçılar Birliği ile Aluminyum Sanayicileri Odası ile iş birliği toplantıları gerçekleştirdi ve iki ülke arasındaki ticari ilişkileri güçlendirmeye yönelik görüşmelerde Türk yapı sektörünün güncel durumu hakkında bilgiler aktardı. Fuarın ikinci gününde ise ADDMİB standını Meksika Büyükelçisi T. Timur Söylemez ile Meksiko Ticaret Müşaviri İnci Selin Bal Salkım ziyaret etti. Son olarak 22-24 Ekim tarihlerinde Singapur’da düzenlenen Build Tech Asia Fuarı’na katılan ADDMİB, ilk kez katıldığı fuarda 12 metrekarelik info standında, katılımcıları Türk yapı sektörü hakkında bilgilendirdi. Fuara ADDMİB’i temsilen Yönetim Kurulu Üyeleri Osman Serdar Büyükbektaş, R. Kaan Maşlak ve Genel Sekreterlik personeli katılırken, fuarın ikinci gününde Singapur Büyükelçisi Murat Lütem ile Ticaret Müşaviri Müge Dağlı Durukan da ADDMİB standını ziyaret etti. 27 • KASIM 2018
Kuzey Ren-Vestfalya’da Yeni Yatırım Fırsatları Avrupa’daki Yatırım Merkeziniz Bir bölgeyi güçlü bir yatırım merkezi yapan en önemli şey; ekonomik güç, altyapı ve kültürel yaşam gibi faktörlerin mükemmel etkileşimidir. Bu bakımdan Kuzey Ren-Vestfalya birçok açıdan eşsizdir. Almanya’nın bu en kalabalık nüfusa sahip olan eyaletinin size sunduğu sayısız imkân ve koşullardan faydalanın. Hangi sektör veya proje için olursa olsun, yeni fırsatlar için ideal yatırım ortamını burada bulacaksınız. Yaklaşık 20.000 yabancı şirket tercihini metropol bölge Kuzey Ren-Vestfalya lehine kullandı. Bizimle iletişime geçin ve sizi de memnuniyetle bilgilendirelim. Bir One-Stop-Acentesi olarak yatırım projelerinizde size destek veriyoruz: www.nrwinvest.com
OAİB’DEN
İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ İÇİN VERİMLİ PAZAR: TANZANYA İKLİMLENDİRME SANAYİ İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (İSİB) 23-24 EKİM TARİHLERİNDE TANZANYA’NIN DARÜSSELAM ŞEHRİNDE “İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ TANITIM GÜNLERİ” ORGANİZASYONUNU GERÇEKLEŞTİRDİ.
İ
klimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği, sektörün ihracat pazarını genişletmek ve uzak pazarlara açılabilmek için belirlediği yol haritasında, Afrika pazarındaki ilk durağı olan Tanzanya’da ikili iş görüşmeleri ve eğitim seminerleri düzenledi. Bir Türkiye Tanıtım Grubu projesi olan “İklimlendirme Sektörü Tanıtım Günleri” programının ilki 23-24 Ekim tarihlerinde Tanzanya’da gerçekleştirilirken, daha önce uygulaması bulunmayan ve konsept olarak ilk kez yapılan tanıtım günlerinde, eğitim seminerleri, B2B görüşmeler,
ürün teşhiri ve gala yemeği gibi birden fazla tanıtım aracı bir arada kullanıldı. Türk iklimlendirme sektörünün küresel pazardan hak ettiği payı alabilmesi için yoğun bir çalışma içine girdiklerini belirten İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, “2018 yılında karar alıp uygulamaya koyduğumuz ticari heyet programlarımız Şili ve Arjantin’in ardından Tanzanya ile devam etti. 2019 yılında Afrika ve Güney Amerika kıtası ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede fuar, ticareti heyeti ve tanıtım günleri çalışmalarımıza
devam edeceğiz” derken, İSİB Yönetim Kurulu Üyesi ve Tanzanya Heyeti Başkanı Levent Aydın da, iklimlendirme sektöründen 30 firma ve 44 temsilcinin katılımıyla gerçekleşen programın son derece verimli ve başarılı geçtiğini, bölge pazarını yakından tanıma imkânı bulduklarını ifade ediyor. Organizasyona Tanzanyalı sektör temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdiğini de vurgulayan Aydın, konferanslar ve ikili iş görüşmelerine 273 firmanın katıldığını ve 22 adet eğitim seminerlerinin her birine ortalama 80 katılımcının iştirak ettiğini; ayrıca bine
yakın B2B görüşmesi gerçekleştirildiğini belirtirken, Türk iklimlendirme sektörünün bölge potansiyelini değerlendirme fırsatı bulduğunu söyleyerek, “İklimlendirme Sektörü Tanıtım Günleri Programı, ticari görüşmelerin yanı sıra bir eğitim faaliyeti olma özelliği de taşıyor. Programa katılan Türk firmaları, kendi tanıtımından çok bir ürünü ve o ürünün faydalarına yönelik tanıtım seminerleri yapıyor. Tanzanya, iklimlendirme sektöründe her ne kadar işin başında olsa da gelecek için potansiyeli yüksek bir pazar konumunda” değerlendirmesinde bulunuyor.
29 • KASIM 2018
KAPAK
ÜRETİM, DEPOLAMA VE DAĞITIMIN
OLMAZSA OLMAZ MAKİNELERİ
• 30
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ
İNSANOĞLUNUN İHTİYAÇLARI DOĞRULTUSUNDA MAKİNELER GELİŞTİREREK KULLANMASI VE BU MAKİNELERLE ARTI DEĞER YARATMASI, MODERN İNSANLIK TARİHİNDE HER ZAMAN ÖNEMLİ ATILIMLARI DA BERABERİNDE GETİRDİ. İLK SANAYİ DEVRİMİ VE ÖNCE BUHAR ARDINDAN DA ELEKTRİK ENERJİSİNİN ENDÜSTRİYE AKTARILMASIYLA YÜKLERİN KALDIRILMASI, TAŞINMASI VE EFEKTİF DEPOLANMASI İÇİN GEREKLİ EKİPMANLARDA DA ÖNEMLİ DEĞİŞİMLER MEYDANA GELDİ. GÜNÜMÜZDE, YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ SEKTÖRÜ OLDUKÇA GELİŞMİŞ VE GÜÇLÜ BİR EKONOMİK HAREKETLİLİK YARATIYOR. BM İSTATİSTİK BÖLÜMÜ VERİLERİNİN 84. FASILI İÇEREN SONUÇLARINA GÖRE BU YILIN OCAKHAZİRAN DÖNEMİNDE 29,5 MİLYAR DOLARLIK BİR TİCARET HACMİNE ULAŞAN SEKTÖR, GEÇTİĞİMİZ YILA GÖRE YÜZDE 15,6 ORANINDA ARTIŞ YAKALADI. BU DÖNEMDE TÜRKİYE DE YÜZDE 22 ARTIŞLA 62 MİLYON DOLARLIK İHRACAT DEĞERİNE ULAŞTI VE KÜRESEL LİGDE 25’İNCİ SIRADA YER ALDI. 31 • KASIM 2018
KAPAK
İ
nsanoğlunun en büyük devrimlerinden biri, hiç şüphesiz enerjinin makinelerde kullanımıdır. Bundan önce insanoğlu beden gücüyle bir şeyleri yapmaya gayret ediyor, özellikle ağır yükleri kaldırma konusunda da yine beden gücünü azaltacak basit makineler geliştiriyordu. Basit makinelerle daha az güç harcayarak işten kazanç sağlayan ve işini kolaylaştıran insanoğlu, basit makinelerle ancak ufak çaplı, kendi gücünün yetebileceği işleri yapabildi ve gücünün yetmeği, daha büyük ağırlıktaki eşyalar için daha karmaşık ve daha güçlü makineler geliştirmeye de devam etti. Günümüzde, yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri sektörü oldukça gelişmiş ve güçlü bir ekonomik hareketlilik yaratıyor. BM İstatistik Bölümü verilerinin
84. fasılı içeren sonuçlarına göre bu yılın Ocak-Haziran döneminde 29,5 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşan sektör, geçtiğimiz yıla göre yüzde 15,6 oranında artış yakaladı. Bu dönemde küresel ihracat yüzde 16,8 gelişirken, küresel ithalat da yüzde 14,3 iyileşme gösterdi. İNSAN GÜCÜNÜ AZALTIYOR ARTI DEĞER YARATIYOR İnsanoğlunun ihtiyaçları doğrultusunda makineler geliştirerek kullanması ve bu makinelerle artı değer yaratması, modern insanlık tarihinde her zaman önemli atılımları da beraberinde getirdi. Kanallar açarak sulama sistemleri ya da inanç sistemlerine uygun yapılar inşa etmeden tutun da ürünlerin depolanması ve taşınması süreçlerinde karşılaşılan ilk ve en büyük sorun,
elbette ağır yüklerle nasıl başa çıkılacağıydı. Bu amaçla basit makaralar, bocurgatlar ve kaldıraçlar icat ederek sorunlarına adım adım çözümler geliştiren insanoğlu, nihayetinde yine insan gücüyle enerji elde eden ilk vinçleri tasarladı ve üretti. Bilinen ilk vinç sistemini Romalı mimar Vitruvius’un geliştirdiği düşünülürken, tepesinde bir makara bulunan ve halatlarla sabitlenen direkten oluşan bu sistemde makaradan geçen başka bir halat da insanların gücüyle çevrilen bir ayak değirmenine bağlıydı. Bu şekilde insan gücüyle çevrilen ayak değirmeniyle ağırlıklar kaldırılmaya • 32
çalışıyordu. Daha sonra 15’inci yüzyılda, İtalya’da palangalı vinç denilen daha kullanışlı ve işlevsel bir vinç yapıldı. Buhar gücüyle yani enerjiyle çalışan ilk vinç ise 19’uncu yüzyılda John Rennie isminde bir İskoç tarafından geliştirildi. ÜRETİMİN HER ALANINDA İHTİYAÇ DUYULAN MAKİNELER İlk Sanayi Devrimi ve önce buhar ardından da elektrik enerjisinin endüstriye aktarılmasıyla yüklerin kaldırılması, taşınması ve efektif depolanması için gerekli ekipmanlarda da önemli değişimler meydana geldi. ABD ve Avrupa’da 1930’lu
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ
OCAK-HAZİRAN DÖNEMİ İTİBARIYLA DÜNYA YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ TİCARETİNİN GELİŞİMİ (MİLYON DOLAR-84. FASIL)
İHRACAT
2016
2017
2018*
DEĞİŞİM (17/18, %)
12.941,8
13.544,8
15.820,0
16,8
İTHALAT
11.397,5
11.927,8
13.638,0
14,3
HACİM
24.339,3
25.472,6
29.458,0
15,6
Kaynak: BM İstatistik Bölümü verileri
*Tahmini
OCAK-HAZİRAN DÖNEMİ İTİBARIYLA DÜNYA YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR-84. FASIL) SIRA NO
ÜLKE
2016
2017
2018*
DEĞİŞİM (17/18, %)
1
ALMANYA
2.226,6
2.429,0
2.779,5
14,4
2
ÇİN
1.708,8
1.833,8
2.267,3
23,6
3
ABD
1.674,1
1.598,6
1.694,3
6,0
4
İTALYA
914,7
988,7
1.229,6
24,4
5
FRANSA
799,4
744,1
950,6
27,7
6
İNGİLTERE
657,3
707,8
823,5
16,3
7
JAPONYA
622,9
602,3
733,1
21,7
8
HOLLANDA
481,7
651,4
680,5
4,5
9
İSVEÇ
572,5
615,4
670,2
8,9
10
KANADA
437,4
568,1
627,3
10,4
25
TÜRKİYE
78,4
50,7
61,9
22,0
DİĞER TOPLAM
2.768,2
2.755,0
3.302,3
19,9
12.941,8
13.544,8
15.820,0
16,8
Kaynak: BM İstatistik Bölümü verileri
yılların başlarında depolama ve dağıtımda sunduğu pratik çözümlerle yoğun şekilde kullanılmaya başlanan yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerine yönelik talep günümüzde de artarak devam ediyor. Gelişen teknolojiyle birlikte her geçen gün daha çok alana hitap eden sektör, Türkiye ekonomisinin de vazgeçilmez parçalarından biri haline gelmiş durumda. Yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri tarım, sanayi ve hizmet sektörleri dâhil olmak üzere tüm iktisadi alanlarda kullanılırken, sektör ürünleri, özellikle imalat sanayilerinde gerek üretim
gerekse nihai ürünlerin son kullanıcıyla buluşturulması aşamalarında önemli yer tutuyor. Bu kapsamda, gerçekleştirdiği fonksiyon itibarıyla sahip olduğu önemin yanında, ileri teknolojiyle yüksek katma değer üreten makine, elektrik-elektronik gibi ana mühendislik dalları tarafından imal edilen ara malı ve nihai ürünleri de bünyesinde toplaması, sektörün genel imalat ve içindeki yerini vazgeçilmez kılıyor. Sektörün ihtiva ettiği ürünlere bakıldığında, maden sahalarından limanlara ve enerji santrallerine ham madde taşıyan çeşitli kapasite ve büyüklükteki konveyörlerden
*Tahmini
OCAK-HAZİRAN DÖNEMİ İTİBARIYLA DÜNYA YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR-84. FASIL) SIRA NO
ÜLKE
2016
2017
2018*
DEĞİŞİM (17/18, %)
1
ABD
1.759,4
2.017,5
2.456,1
21,7
2
FRANSA
831,2
862,7
1.006,4
16,7
3
ALMANYA
723,9
776,3
891,8
14,9
4
KANADA
562,5
586,6
738,5
25,9
5
HOLLANDA
423,0
580,1
705,1
21,6
6
İNGİLTERE
644,9
541,9
633,3
16,9
7
BELÇİKA
463,1
445,6
595,7
33,7
8
İTALYA
411,8
410,8
521,7
27,0
9
AVUSTRALYA
360,3
329,4
410,8
24,7
10
MEKSİKA
378,5
357,5
389,9
9,1
15
TÜRKİYE
210,6
185,8
198,0
6,6
4.628,2
4.833,5
5.090,6
5,3
11.397,5
11.927,8
13.638,0
14,3
DİĞER TOPLAM
Kaynak: BM İstatistik Bölümü verileri
*Tahmini 33 • KASIM 2018
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ
fabrikalarda bir malzemenin bir noktadan üretim hattına nakledilmesinde kullanılan gezer köprü vinçlerine, bir gıda fabrikasında nihai ürünleri konteynere yükleyen forkliftlerden günlük yaşantımızda çokça kullandığımız insan taşımaya yönelik asansörlere ve yürüyen merdivenlere kadar bir çok makine ve ekipman görülebilir.
Esas itibarıyla, üretim ve sonrasındaki işletme içi kısa mesafe taşıma, depolama, istifleme işlerini yapmak amacıyla yatırım malı niteliğinde makine ve ekipmanlar üreten sektör, hemen hemen tüm sanayi dalları tarafından kullanılan ve yine karmaşık üretim süreçlerinde hidrolik sistemlerden elektrik motorlarına kadar birçok sanayi
OCAK-EYLÜL DÖNEMİ İTİBARIYLA TÜRKİYE’NİN YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR-84. FASIL) SIRA NO 1
ÜLKE
2016
2017
2018
AVUSTURYA
16,2
8,3
9,3
DEĞİŞİM (17/18, %) 12,2
dalının ürünlerini içeren bir yapıda olması nedeniyle, sadece ülkemizdeki gelişmelerden değil küresel ekonomik gelişmelerle arz-talep dengesinde yaşanan değişikliklerden de derin bir şekilde etkileniyor. Bu anlamda da sektör, genel otomotiv ve makine sanayisinin sahip olduğu ileri teknolojiyle birlikte elektronik ve kontrol
“ABD VE AVRUPA’DA 1930’LU YILLARIN BAŞLARINDA DEPOLAMA VE DAĞITIMDA SUNDUĞU PRATİK ÇÖZÜMLERLE YOĞUN ŞEKİLDE KULLANIMINA BAŞLANAN YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİNE YÖNELİK TALEP GÜNÜMÜZDE DE ARTARAK DEVAM EDİYOR. GELİŞEN TEKNOLOJİYLE BİRLİKTE HER GEÇEN GÜN DAHA ÇOK ALANA HİTAP EDEN SEKTÖR, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN DE VAZGEÇİLMEZ PARÇALARINDAN BİRİ HALİNE GELMİŞ DURUMDA.”
OCAK-EYLÜL DÖNEMİ İTİBARIYLA TÜRKİYE’NİN YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR-84. FASIL) SIRA NO 1
ÜLKE
2016
2017
2018
DEĞİŞİM (17/18, %)
ALMANYA
93,1
84,7
82,8
-2,2
2
HOLLANDA
9,4
5,6
8,6
52,3
2
ÇİN
62,8
57,9
60,4
4,4
3
AZERBAYCAN
3,0
2,3
4,0
71,1
3
İTALYA
42,6
38,0
31,6
-17,0
4
FRANSA
4,0
4,5
3,9
-12,4
4
FRANSA
32,1
33,7
29,3
-13,1
15,5
24,0
15,2
-36,8
9,1
7,3
9,2
26,0
13,7
7,9
8,7
9,8
5
ALMANYA
3,2
2,5
3,8
54,4
5
İNGİLTERE
6
İRAN
1,8
4,6
3,4
-24,6
6
GÜNEY KORE
7
CEZAYİR
1,7
1,6
3,1
95,6
7
JAPONYA
8
İTALYA
3,8
2,2
3,0
40,2
8
İSVEÇ
8,1
5,5
7,7
38,9
9
BELÇİKA
2,6
2,8
3,0
4,2
9
HOLLANDA
6,4
10,7
7,4
-31,2
10
10
RUSYA
1,2
1,9
2,5
35,2
DİĞER
55,6
41,7
42,6
2,2
102,6
77,9
87,2
12,0
TOPLAM Kaynak: TÜİK
POLONYA DİĞER TOPLAM
0,7
0,9
3,2
247,9
26,9
24,4
21,1
-13,5
311,0
295,1
276,6
-6,3
Kaynak: TÜİK 35 • KASIM 2018
“TÜRKİYE’NİN SEKTÖR İTHALATINDA İLK SIRADA YER ALAN ALMANYA’DAN GERÇEKLEŞEN İTHALATIN DEĞERİ, BU YILIN OCAK-EYLÜL DÖNEMİNDE 82,8 MİLYON DOLAR OLURKEN, BU TUTARIN NEREDEYSE TÜRKİYE’NİN SEKTÖR İHRACATIYLA EŞİT OLMASI, ÜZERİNDE ÖNEMLE DURULMASI GEREKEN BİR BAŞLIK OLARAK DİKKAT ÇEKİYOR.”
sistemlerinin gerektirdiği üstün mühendislik kabiliyetleri ve malzeme bilimine de her geçen an daha hâkim olmak ve katma değerli ürünler geliştirerek rekabet yeteneğini ileriye taşımak için çalışmalarını sürdürüyor. SEKTÖRÜN TİCARET HACMİ OCAK-HAZİRAN DÖNEMİNDE 30 MİLYAR DOLARA YAKLAŞTI BM İstatistik Bölümü verilerinin 84. fasılı içeren
sonuçlarına göre sektörün küresel ölçekte yarattığı ekonomik hacim, bu yılın Ocak-Haziran döneminde 29,5 milyar dolara ulaşırken, geçtiğimiz yıla göre yüzde 15,6 oranında artış yakalayan sektör, küresel ihracatta da yüzde 16,8’lik bir yükseliş sergiliyor. 2016 yılının aynı döneminde 12,9 milyar dolar olan sektörün küresel ihracatı 2017’nin aynı döneminde 13,5 milyar dolar olarak gerçekleşirken, bu yıl ise 15,8 milyar
dolara ulaştı. Benzer şekilde, sektörün küresel ithalatında da yüzde 14,3’lük bir iyileşme yaşanıyor. 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 11,4 milyar dolar olan sektörün küresel ithalat hacmi, 2017’nin aynı döneminde 11,9 milyar dolara yükselirken, bu yıl ise 13,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerinin ülkeler bazında küresel ihracatı incelendiğinde ise Almanya’nın
OCAK-EYLÜL DÖNEMİ İTİBARIYLA TÜRKİYE’NİN YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İHRACATI (MİLYON DOLAR-84. FASIL)
Kaynak: TÜİK
GTİP TANIMI
2016
2017
2018
DEĞİŞİM (17/18, %)
843141
KOVALI, KEPÇELİ, KÜREKLİ, KISKAÇLI MAKİNELERİN AKSAM VE PARÇALARI
39,7
30,1
36,4
20,6
843110
PALANGA, BOCURGAT, IRGAT, KRİKO, VİNÇ AKSAM VE PARÇALARI
32,8
21,2
21,1
-0,4
GTİP
848420
MEKANİK SALMASTRALAR
7,4
6,1
9,4
55,9
842720
KENDİNDEN HAREKETLİ DİĞER FORKLİFT-YÜK ARABALARI
2,8
5,3
5,1
-4,9
842710
ELEKTRİK MOTORLU, KENDİNDEN HAREKETLİ FORKLİFT VE DİĞER YÜK ARABALARI
1,8
2,8
3,2
13,0
842790
KENDİNDEN HAREKETLİ OLMAYAN DİĞER YÜK ARABALARI
3,5
2,6
3,0
15,8
842511
ELEKTRİK MOTORLU PALANGA-VİNÇLER (BASAMAKLI VİNÇ HARİÇ)
2,5
2,8
2,7
-4,4
842542
DİĞER (KRİKOLAR, VİNÇLER) HİDROLİKLER-KARA TAŞITLARINI KALDIRAN
2,9
3,5
2,3
-34,3
842612
HAREKETLİ KALDIRMA ÇERÇEVELERİ VE ŞASESİ STRADDLE TİPİ OLAN AYAKLI LASTİK TEKERLEKLİ TAŞIYICI
2,5
1,7
1,9
12,5
842699
DİĞER KALDIRICI MAKİNE VE CİHAZLAR
1,8
1,4
1,5
13,8
842519
DİĞER PALANGA VE AĞIRYÜK KALDIRICILARI
4,9
0,5
0,7
46,4
102,6
77,9
87,2
12,0
TOPLAM
• 36
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ
liderliği göze çarpıyor. BM İstatistik Bölümü verilerine göre, bu yılın Ocak-Haziran döneminde 2,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren Almanya, geçen yıla göre ihracatını yüzde 14,4 yükseltirken, Almanya’yı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23,6’lık artış ve 2,3 milyar dolarlık ihracatıyla Çin izliyor. Sektörün küresel ihracat listesinde üçüncü sırada ise 1,7 milyar dolarlık ihracat rakamıyla ABD yer alıyor. ABD’nin bu dönemdeki ihracat artışı ise yüzde 6 olarak açıklanmış durumda. Sektörün küresel ihracatında ilk 10 ülke içerisinde yer alan diğer ülkeler ise İtalya, Fransa, İngiltere, Japonya, Hollanda, İsveç ve Kanada olarak sıralanırken, ilk 10 ülke listesinde yer alan tüm ülkelerin 2017’nin aynı dönemine göre ihracatlarını yüzde 4 ila yüzde 27 aralığında yükseltmiş olması ise dikkat çekici bir veri olarak öne çıkıyor. Benzer şekilde, Türkiye de 2017’nin aynı dönemine göre sektör ihracatını yüzde 22 yükseltirken, Türk yük kaldırma, taşıma ve istif makinelerinin 2018 yılı Ocak-Haziran dönemindeki ihracatı ise 62 milyon dolar olarak ölçülüyor.
Bu rakamla Türkiye, halen dünya sıralamasında 25’inci sırada yer alıyor. KÜRESEL ÖLÇEKTE EN GÜÇLÜ ALICI ABD Yük kaldırma, taşıma ve
istifleme makinelerinin ülkeler bazında küresel ithalatında ilk 10 ülke verileri incelendiğinde ise ABD’nin lider olduğu görülüyor. BM İstatistik Bölümü verilerine göre, bu yılın Ocak-Eylül döneminde
2,4 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren ABD, geçen yıla göre ithalatını yüzde 21,7 yükseltirken, ABD’yi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,7’lik artış ve 1 milyar dolarlık ithalatıyla Fransa
OCAK-EYLÜL DÖNEMİ İTİBARIYLA TÜRKİYE’NİN YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İTHALATI (MİLYON DOLAR-84. FASIL) GTİP
GTİP TANIMI
Kaynak: TÜİK 2016
2017
2018
DEĞİŞİM (17/18, %)
842710
ELEKTRİK MOTORLU, KENDİNDEN HAREKETLİ FORKLİFT VE DİĞER YÜK ARABALARI
105,7
99,9
103,9
4,0
842720
KENDİNDEN HAREKETLİ DİĞER FORKLİFT-YÜK ARABALARI
104,2
106,5
101,3
-4,9
848420
MEKANİK SALMASTRALAR
22,8
25,3
23,7
-6,3
843141
KOVALI, KEPÇELİ, KÜREKLİ, KISKAÇLI MAKİNELERİN AKSAM VE PARÇALARI
30,8
26,1
9,2
-64,9
843110
PALANGA, BOCURGAT, IRGAT, KRİKO, VİNÇ AKSAM VE PARÇALARI
10,4
7,9
8,5
6,9
842511
ELEKTRİK MOTORLU PALANGA-VİNÇLER (BASAMAKLI VİNÇ HARİÇ)
11,2
11,2
8,4
-24,9
842790
KENDİNDEN HAREKETLİ OLMAYAN DİĞER YÜK ARABALARI
12,2
8,7
8,2
-6,4
842542
DİĞER (KRİKOLAR, VİNÇLER) HİDROLİKLER-KARA TAŞITLARINI KALDIRAN
6,8
5,4
6,2
14,8
842699
DİĞER KALDIRICI MAKİNE VE CİHAZLAR
2,9
1,2
3,4
170,7
842519
DİĞER PALANGA VE AĞIRYÜK KALDIRICILARI
3,6
2,5
3,0
18,2
842612
HAREKETLİ KALDIRMA ÇERÇEVELERİ VE ŞASESİ STRADDLE TİPİ OLAN AYAKLI LASTİK TEKERLEKLİ TAŞIYICI
0,4
0,4
1,0
157,4
311,0
295,1
276,6
-6,3
TOPLAM
37 • KASIM 2018
WIN EURASIA 2019
360 Derece İmalat Sanayii
14 - 17 Mart 2019
Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul
Online ! İçinom t ı y a K urasia.c
win-eurasia.com #wineurasia
win-e
Destekleyen Dernekler
C
A
Resmi Havayolu
I
Tİ
Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. Tel. 0212 334 69 00 Faks 0212 334 69 34 info@hf-turkey.com www.hfturkey.com
Destekleyenler
RE
IĞ
Organizatör
T BAKAN
L
TÜRKİYE CUMHURİYETİ TİCARET BAKANLIĞI
AKDER
AKIŞKAN GÜCÜ DERNEĞİ
‘’ Türk Endüstrisinin İtici Gücü ’’
BU FUARLAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.
Resmi Seyahat Acentesi
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ
SEKTÖRÜN ÜRÜN YELPAZESİ ÇOK GENİŞ Forkliftler: Ağır yükleri çatalları aracılığıyla kaldırmak ve özellikle bir araca ya da rafa yüklemek için kullanılan iş makineleri olan forkliftler, daha çok paletlerin üzerine yüklü ağırlıkları taşımak, kaldırmak ve istif etmek için kullanılır. Forkliftlerin elle hareket ettirilebilen küçük modelleri olduğu kadar büyük ve motorlu olan modelleri de vardır. 1 tondan 90 tona kadar kapasiteli olabilen forkliftler, açık alanlarda kullanım için dizel motorlu, benzin motorlu ve LPG motorlu olabildiği gibi kapalı alanlarda kullanım için AC ve DC akımla çalışabilen elektrik motorlu akülü tiplerde de üretilebiliyor. Depo ve raf sistemleri: Ham madde, yarı mamul, mamul ve malzemelerin saklandığı, istiflendiği sistemler olarak tarif edilebilecek bu başlık,
izliyor. Sektörün küresel ithalat listesinde üçüncü sırada ise 892 milyon dolarlık ithalat rakamıyla Almanya yer alıyor. Almanya’nın bu dönemdeki ithalatı ise yüzde 15’e kadar yükselmiş durumda. Sektörün küresel ithalatını içeren ilk 10 ülke içerisinde yer alan diğer ülkeler ise Kanada, Hollanda, İngiltere, Belçika, İtalya, Avustralya ve Meksika olarak sıralanırken, tıpkı küresel ihracattı içeren ilk 10 ülke listesinde olduğu gibi burada da tüm ülkelerin 2017’nin aynı dönemine göre ithalatlarını yüzde 9 ila yüzde
günümüzde sürekli hareketli alanlara yönelik çözümler üzerinde çalışıyor. Ürünler nitelikleri, transfer zamanlaması, kullanım ömrü gibi durumlara göre sınıflandırılarak istiflenirken, raf sistemleri de özellikleri ve teknik detaylarıyla farklılaşmaya çalışıyor. Konveyörler: Konveyörler 1800’lü yılların ortalarından itibaren kullanılan ve yüklerin havadan veya yerden taşınmasını sağlayan hareketli bant sistemleridir. Kapalı devre çalışan sürekli aktarma mekanizmaları olan konveyörler, otomatik veya elle çalıştırılabilir. Sanayide çok sıklıkla kullanılan konveyörler ürünlerin hızlı ve kolay bir şekilde taşınmasını sağlarken konveyör uzunlukları ihtiyaca göre şekillenebilir. Fas’taki Boucraa fosfat madeninden El Aaiun Limanı’na uzanan konveyör bandın uzunluğu 100 kilometreden uzundur. Kaldırma ekipmanları: Neredeyse her işletmede bulunan servis/yük asansörlerinin yanı sıra özellikle binaların dış cephe temizliğini yapmak için kullanılan manliftler, caraskallar ve krikolar bu kapsamda değerlendiriliyor. Vinçler: İnsan gücünün yeterli olmadığı büyük ve ağır cisimlerin kaldırılmasında kullanılan vinçler, sabit ya da hareketli bir taşıyıcı
34 aralığında yükseltmiş olması dikkat çekiyor. Benzer şekilde, Türkiye de 2017’nin aynı dönemine göre sektör ithalatını yüzde 6,6 yükseltirken, yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerde Türk alıcıların 2018 yılı Ocak-Eylül dönemindeki ithalatı 198 milyon dolar olarak ölçülüyor. Bu rakamla Türkiye, halen dünya sıralamasında 15’inci sırada yer alıyor. OCAK-EYLÜL DÖNEMİNDE İHRACAT YÜZDE 12,2 YÜKSELDİ Türkiye özelinde detaylı
üzerinde ağır yüklerin yatayda ve düşeyde taşınmasını sağlayan çelik strüktürdeki makinelerdir. Geçmişte, insan gücü çalıştırılan vinçler, asıl gelişimini ilk Sanayi Devrimi ve buhar enerjisinin sanayide kullanımıyla yapmış ve günümüzde 1200 tona ulaşan kaldırma kapasitesine ulaşmıştır.
Platformlar: Fazla yükseklik gerektirmeyen işlerde tercih edilen platformlar, sabit ve sağlam durma açısından en çok tercih edilen ürünlerdendir. Değişik uzunluklarda kullanılabilen platformlar üç metreden başlayarak 16 metreye kadar uzanabilir. Dikey, makaslı, eklemli, teleskopik platformlar ile sipariş toplayıcılar olarak alt başlıkları bulunur. İç lojistik ekipmanları: Paketlenmiş ya da muhafazaya alınmış parçalı yüklerin, hidrolik pompa gücüyle kısa mesafelerde kaldırılması ve raflanması için kullanılan transpaletler, yaya (manuel transpalet) ya da motor (akülü transpalet ) gücü ile çalışır. Transpaletler iki adet tutma aparatından oluşur ve yükleri isteğe göre yatay olarak taşır. Sahip oldukları aparatlar paletlerin üzerinde bulunan boşluklara girerek çatalların yukarı doğrultuda kaldırılmasını sağlar. Bu işlem sonucunda yükleme yapılmış olur.
ihracat ve ithalat rakamları incelendiğinde ise en çok Avusturya’ya ihracat yaparken, en yüksek ithalatı ise Almanya’dan gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz. Türkiye’nin sektör ihracatı ülkelere göre incelendiğinde, TÜİK’in açıkladığı ve 84. fasılı içeren verilere göre, Türkiye, bu yılın Ocak-Eylül döneminde yüzde 12 artışla 87,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken, en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ilk 10 ülke listesinin birinci sırasında yüzde 12,2 artışla 9,3 milyon dolarlık ürün ihraç ettiğimiz
Avusturya yer alıyor. Bu ülkeyi, yüzde 52,3’lük artış ve 8,6 milyon dolarlık ihracatla Hollanda’nın izlerken, listenin üçüncü sırasında yer alan Azerbaycan’a gerçekleşen ihracat artışı ise 71,1 olarak gerçekleşmiş durumda. Bu artışla birlikte sektörün en güçlü pazarlarından biri haline gelen Azerbaycan’a gerçekleşen ihracatın değeri de 4 milyon dolar olarak açıklanıyor. Türkiye’nin sektör ihracatında ilk 10 ülke içerisinde yer alan diğer ülkeler Fransa, Almanya, İran, Cezayir, 39 • KASIM 2018
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ
İtalya, Belçika ve Rusya olarak sıralanırken, Cezayir’e gerçekleşen ihracatın yüzde 95,6 ve İtalya’ya gerçekleşen ihracatın yüzde 40’lık artış, İran’a gerçekleşen ihracatın ise yüzde 24,6 kayıp yaşaması dikkat çekiyor. Yine TÜİK’in açıkladığı ve 84. fasılı içeren verilere göre, bu yılın Ocak-Eylül döneminde Türk yük kaldırma, taşıma ve istifleme imalatçıları, en çok 843141 GTİP numaralı “Kovalı, kepçeli, kürekli, kıskaçlı makinelerin aksam ve parçaları” ürün grubunda ihracat gerçekleştirmiş durumda. Bu ürün grubunda, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 20,6’lık bir değer artışı yaşanırken, sektör ihracatı da 36,4 milyon dolar oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan 843110 GTİP numaralı “Palanga, bocurgat, ırgat, kriko, vinç aksam ve parçaları” ürün grubunda değer olarak oldukça düşük, yüzde 0,4’lük kayıp yaşanırken, sektör ihracatı 21,1 milyon dolar oldu. Üçüncü sıradaki 848420 GTİP numaralı “Mekanik salmastralar” ürün grubunda ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 56’lık artış yaşandı ve 9,4 milyon dolarlık ihracat değerine ulaşıldı. İHRACATIN ÜÇ KATI İTHALAT YAPIYORUZ TÜİK’in açıkladığı ve 84. fasılı içeren verilere göre, bu yılın Ocak-Eylül döneminde Türkiye’nin sektör ithalatında ilk sırada yer alan Almanya’dan yüzde 2,2 düşüşle 82,8 milyon dolar değerinde ithalat yapılması dikkat çekiyor. Bu tutarın neredeyse Türkiye’nin sektör ihracatıyla eşit olmasının, üzerinde önemle durulması gereken bir başlık olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Diğer yandan Türkiye, TÜİK verilerine göre oransal olarak yüzde 6,3 kayıp yaşasa da, bu yılın Ocak-Eylül
döneminde ihracatının üç katını aşan bir değerde, toplam 276,6 milyon dolarlık ithalat yapmış durumda. Türkiye’nin yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ithalatında ilk sırada yer alan Almanya’yı, yüzde 4,4’lük artış ve 60 milyon dolarlık ithalatla Çin izlerken, listenin üçüncü sırasında yer alan İtalya’dan gerçekleşen ithalatın yüzde 17 azalışla 31,6 milyon dolara gerilemesi de dikkat çekici bir veri olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin sektör ithalatında ilk 10 ülke içerisinde yer alan diğer ülkeler Fransa, İngiltere, Güney Kore, Japonya, İsveç, Hollanda ve Polonya olarak sıralanırken, İngiltere’den gerçekleşen ithalatın yüzde 37, İtalya’dan gerçekleşen ithalatın ise yüzde 31 düşüşü ile Polonya’dan gerçekleşen ithalatın yüzde 248 yükselmesi, toplam sektör ithalatı açısından önemli gelişmeler olarak öne çıkıyor. Ürün bazında ithalat rakamlarını detaylı incelediğimizde ise, TÜİK’in açıkladığı ve 84. fasılı içeren verilere göre, bu yılın Ocak-Eylül döneminde en çok 842710 GTİP numaralı “Elektrik motorlu, kendinden hareketli forklift ve diğer yük arabaları” ürün grubunda ithalat gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bu ürün grubunda, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 4’lük artışla 104 milyon dolar değerinde ürün ithal edilirken, listenin ikinci sırasında yer alan 842720 GTİP numaralı “Kendinden hareketli diğer foklift-yük arabaları” ürün grubunda ise yüzde 5’lik kayıpla 101,3 milyon dolar değerinde ürün ithal edilmiş. Üçüncü sıradaki 848420 GTİP numaralı “Mekanik salmastralar” ürün grubunda da geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 6,3’lük düşüşle 23,7 milyon dolarlık
İSTİF MAKİNESİ DENİLDİĞİNDE AKLA GELEN İLK İSİM: FORKLİFT Kas gücü, yük taşımacılığında bilinen en eski yöntem. Zaman içinde yük ağırlığının artması, kas gücüyle taşıma yapmanın insan iskeletine verdiği zararlar ve bu yöntemin ihtiyacı karşılama noktasında yetersiz kalması gibi faktörlerle, kas gücü yerini teknolojik aletlere bıraktı. İnsanoğlunun yetersiz kaldığı noktada, kas gücünün yerini teknolojinin alması kaçınılmaz bir süreçti. Hız ve kolaylık, insanlık tarihinde önemli kavramlar. Yük taşımacılığında da ilk yenilik tekerleğin icadıydı. Tekerlek sayesinde saatte 16 kilometre hızla yük taşımaya başlayan insanoğlu, buharlı trenlerin icadına kadar bu yolla yüklerini taşımaya devam etti. Fakat zamanla bu da yeterli olmayınca yeni arayışlar ortaya çıktı. Bu yeni arayışlar sonucunda, 1800’lü yılların sonlarında ilk forklift tasarımları ortaya çıkmaya başlarken bu makineleri, hareket edebilen ve ürünleri kısa mesafelerde taşımaya yarayan pratik ve popüler bir kaldırma düzeneği olarak da tanımlayabiliriz. Ağır yüklerin kaldırılması ve hareket ettirilmesi amacıyla kullanılmaya başlanan forkliftler, günümüzde yük taşımacılığında oldukça popüler bir duruma geldi ve her yıl yaklaşık 500 bin ünite forklift satışı yapılıyor.
ihracat değerine ulaşıldığı söylenebilir. AVRUPA’NIN ALTINCI BÜYÜK SEKTÖRÜ Bununla birlikte, sektörün çatı kuruluşu İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği’nin (İSDER) yayımladığı verilere göre, Türkiye halen Avrupa’nın en büyük altıncı yük kaldırma, taşıma ve istif makineleri sektörü olmayı
sürdürüyor. Toplam 130 ülkeye ihracat gerçekleştiren sektörde 200 imalatçı firma ve 100 yan sanayi firması faaliyet gösterirken, Türkiye iç talebinin yüzde 60’lık bölümü de sektörde imalat yapan firmalar tarafından karşılanıyor. 2020 yılında Avrupa’nın en büyük üçüncü pazarı olmayı hedefleyen sektör, son 45 yılda 130 binden fazla forklift satışı gerçekleştirmiş durumda. 41 • KASIM 2018
KAPAK / MSSP FOCUS
İSDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI ENDER AKBAYTOGAN:
“İŞ GÜCÜMÜZÜN VE KAPASİTEMİZİN FARKINDA DEĞİLİZ” SEKTÖRÜMÜZDE MEVCUT OLARAK ÜRETİM YAPAN FİRMALARIMIZIN İŞ GÜCÜ VE TEKNOLOJİ ANLAMINDA HİÇBİR EKSİĞİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM. SADECE İŞ GÜCÜ VE KAPASİTE OLARAK POTANSİYELİMİZİN FARKINDA OLMADIĞIMIZA İNANIYORUM” DİYEN İSDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI ENDER AKBAYTOGAN, KATMA DEĞERİ YÜKSEK MAKİNE AKSAM VE PARÇALARINI ÜRETİRKEN, İMALATTA DIŞA BAĞIMLILIĞIN AZALTILMASI VE SEKTÖREL ÜRETİMİN KALİTESİNİN YÜKSELTİLMESİNİN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKİYOR.
A
BD ve Avrupa’da 1930’lu yılların başlarında depolamada ve dağıtımda sunduğu pratik çözümlerle yoğun şekilde kullanımına başlanan istifleme makinelerine yönelik talep günümüzde de devam ediyor. Gelişen teknolojiyle birlikte her geçen gün daha çok alana hitap eden istif makinaları sektörünün Türkiye’deki çatı kuruluşu İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER), 2006’da 15 kurucu üyenin bir araya gelmesiyle kuruldu ve bugüne kadar sürdürdüğü çalışmalarla sektör üyelerinin üretim ve satış stratejilerinde köklü gelişmeler yaşanmasına imkân tanıdı. Yurt içinde veya dışında, ana üretici firma tarafından imal edilen veya ettirilen istif, forklift, kaldırma, yükleme, boşaltma, taşıma, depolama ve raf sistemleri, vinç, kompresör, elleçleme, motor, personel yükselticiler, araç üstü makine ve ekipmanları, lastik, konveyör gibi ürünlerin Türkiye’deki genel • 42
iş gücü ve kapasite olarak potansiyelimizin farkında olmadığımıza inanıyorum” diyen İSDER Yönetim Kurulu Başkanı Ender Akbaytogan ile sektörün güncel sorun başlıkları ve gelecek beklentilerini konuştuk.
distribütörlerini ve ihracatçı, imalatçı, yedek parça, kiralama, ikinci el firmalarını çatısı altında toplayan İSDER, temsil ettiği firmaların öncelikle üretimini, ithalatını, ihracatını, pazarlama, satış ve satış sonrası hizmetler alanını kapsayan ticari faaliyetlerde bulunurken, karşılaştıkları
sorunların çözülmesi ve bu alanlarda yapılacak her türlü düzenlemenin oluşturulmasında yardımcı olmayı amaçlıyor. “Sektörümüzde mevcut olarak üretim yapan firmalarımızın iş gücü ve teknoloji anlamında hiçbir eksiği olduğunu düşünmüyorum. Sadece
İSDER’i sizin sözlerinizle tanıyabilir miyiz? İSDER, 2006 yılında ve kurucu 15 firma tarafından kurulmuş ve Türkiye’nin ilk istif makineleri derneği olarak ana üretici firmalarla Türkiye’deki distribütörleri tek çatı altında toplamıştır. Oluşturduğumuz güçlü sinerjiyle kısa sürede istif makineleri sektöründe saygın bir konuma geldik. Depolama, istifleme ve endüstriyel ekipmanlar sektörünün yüzde 80’ini temsil eden İSDER, üye sayısını seçkin firmalarla her geçen gün yükseltmeyi de sürdürüyor. Türk istif makineleri sektörünü ulusal ve uluslararası platformlarda ve organizasyonlarda etkili ve güçlü bir şekilde temsil eden İSDER, yapılanmasını da, üyesi olduğu Avrupa
İSTİF MAKİNALARI DİSTRİBÜTÖRLERİ VE İMALATÇILARI DERNEĞİ
İstif Makinaları Federasyonu (FEM) standartları doğrultusunda oluşturuyor ve sektörle ilgili çalışmalarını bu doğrultuda yürütüyor. Diğer yandan İSDER, Avrupa Depo ve Raf Sistemleri Federasyonu (ERF) üyeliklerinin yanı sıra Çin Odalar ve Borsalar Birliği (CCPIT), Çin Makine Sektör Meclisi (CCPITMSC), Uluslararası Personel Platform Federasyonu (IPAF) ve ABD İstif Makinaları Derneği (MHI) ile yakın iş birliklerine de devam ediyor. Ayrıca İSDER, FEM logosu kullanabilen ve Türkiye’de yerleşik firmalara FEM logosu kullanma yetkisi verebilen, FEM standartlarını kontrol edebilen ve uygunluk değerlendirmesi yapabilen tek yetkili kurumdur. Geride kalan yıl sektörünüz ve İSDER için nasıl geçti? Forklift ve istifleme makineleri ürün gruplarına bakıldığı zaman 2016’da 14 bin 52 olan satış rakamımızın 2017’de 15 bin 102’ye çıkmasına rağmen bu yıl Ocak-Kasım ayları döneminde 10 bin seviyesine gerilediğini söyleyebiliriz. Bu gelişme, bir önceki yıla göre yüzde 33’lük bir gerilemeye de işaret ediyor. Aslında 2018’e 2017’den daha iyi bir başlangıç yapmıştık ancak yıl ortasında yaşanan kur hareketliliği ay bazında daralmaları da beraberinde getirdi. Örneğin, 2017’de yüzde 70 artış yaşadığımız platform grubunda, bu yıl yüzde 70’lere yaklaşan kayıplar yaşadık. Bu yıl, ihracat yapabilen firmalarımızın ticaretlerine devam edebildikleri, sadece iç pazara yönelik satış yapan firmaların ise ihracata yönelme çabalarıyla geçen bir yıl oldu. Üretim olarak bazı ana ürünlerde dışa bağımlılığımız devam ediyor. Diğer yandan, üretimde kullanılan parça ve komponentlerde yapılan
ithalatın dövize endeksli olmasından dolayı üretim maliyetlerinde de artışlar yaşanıyor. İç pazardaki daralma ile stok ve maliyet artışları yükselirken, üretimde de yavaşlamalar meydan geliyor. İSDER ve üyelerinin yoğun çalışmaları sonucunda, Türk Parasının Kıymetinin Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’a ek yayımlanan Tebliğ’de iş makineleri ibaresinin çıkarılmasını sağladık ve artık yıl sonuna kadar iç pazardaki ticari hareketliliğin başlayacağını tahmin ediyoruz. 2019 yılında da durdurulan ihale ve projeler sebebiyle sektörümüzde herhangi bir büyüme beklemiyoruz. Türk makine imalat sektörleri açısından İSDER’in önemi nedir? İSDER olarak makine imalatının yükseltilmesi için destekleyici ve teşvik edici çalışmalar yapıyoruz. Bunlardan en önemlisi, ikinci dönemine başladığımız ve sadece üretim yapan üyelerimizin katılabildiği URGE (Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi) projemizdir. URGE projemizde, henüz ihracata yeni başlamış ya da mevcut ihracat kapasitesini geliştirmek isteyen firmalarımızın proje süresince uluslararası pazarlardaki rekabet güçlerini yükseltmeye yönelik gerçekleştirecekleri faaliyetlerinin maliyetini yüzde 75 oranında Ticaret Bakanlığı destekliyor ve karşılıyor. Üç yıl sürecek olan bu projede firmalarımızın mevcut durumlarının tespiti ve ihracatlarını geliştirmeye yönelik gerçekleştirmeleri gereken faaliyetler için yol haritası belirlenebilmesi amacıyla, ihtiyaç analizleri gerçekleştiriyoruz. İhtiyaç analizleri sayesinde firmalarımızın eksik olduğu noktaları dışarıdan bir göz ile görmeleri sağlıyor,
düzeltilmesi ve geliştirilmesi gereken kısımları raporlar halinde firmalarımıza sunuyoruz. Sektörümüzde mevcut olarak üretim yapan firmalarımızın iş gücü ve teknoloji anlamında hiçbir eksiği olduğunu düşünmüyorum. Sadece iş gücü ve kapasite olarak potansiyelimizin farkında olmadığımıza inanıyorum. URGE gibi faydalı örnek projelere katılan imalatçılarımızı, kendilerini imalatçı diye adlandıran ve merdiven altı üretim yapan firmalardan ayırmamız ve korumamız gerekiyor. Avrupa standartlarının örnek ve esas alındığı Türkiye’de üretimde kalitenin yükseltilmesi ve desteklenmesinin önemine inanıyoruz. Katma değeri yüksek makine aksam ve parçalarının üretilmesi öncelikli hedefimiz olmalı. Gelecek stratejisi olarak gördüğüm en önemli konu ise üretimde dışa bağımlılığın azaltılması ve sektörel üretim kalitesinin yükseltilmesidir. Sektörünüzün Ar-Ge yetkinliği ve kapasitesi için görüşünüz nedir? Üyelerimizin fabrika merkezlerinin bulunduğu şehirlerde kurdukları Ar-Ge merkezleri bulunuyor. Bizler de zaman zaman bu üyelerimizi ziyaret ettiğimizde, Ar-Ge merkezlerindeki gelişmeleri görme şansını elde ediyoruz. Ar-Ge bölümü büyüdüğü için fabrikasının tek bir yerine sığdıramayan ve yeni alanlar yaratmaya çalışan üyelerimizin olduğunu duymak da bizler adına gurur verici. Ar-Ge aslında üretim yapılan her fabrikada olması gereken temel bir yapı taşıdır. Bu açıdan, KOSGEB tarafından açıklanan Ar-Ge ve inovasyon destek programlarını önemsiyor, bu programları yakından izleyerek üyelerimizi de önemli başlıklarda bilgilendirmeye devam ediyoruz.
“SEKTÖREL NİTELİKLİ EĞİTİMİ GELİŞTİRMEK VE DESTEKLEMEK AMACIYLA; İMDER VE İSDER OLARAK, MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI İLE İMZALANAN “7 BÖLGE 7 OKUL” PROTOKOLÜ ÇERÇEVESİNDE SEKTÖRÜMÜZ, KENDİ İNSAN KAYNAĞINI YETİŞTİRMEDE YARDIMCI BİR ROL ÜSTLENİYOR.”
İSTİF MAKİNALARI DİSTRİBÜTÖRLERİ VE İMALATÇILARI DERNEĞİ (İSDER)
Kuruluş: 2006 Dönem: 7’nci dönem Üye Sayısı: 45 Faaliyet Alanı: Depolama, istifleme ve endüstriyel ekipmanlar Faaliyet Yeri: Bağlarbaşı Mah. Kumru Sok. No: 18/1, Kat: 1, Evran İş Merkezi, Maltepe, İstanbul İnternet Adresi: www.isder.org.tr 43 • KASIM 2018
KAPAK / MSSP FOCUS
2018-2020 DÖNEMİ İSDER YÖNETİM KURULU Yönetim Kurulu Başkanı Ender Akbaytogan Yönetim Kurulu Üyeleri Alparslan Kurtmen Aksel Volkan Arda Atıf Doğanay Bülent Beleda Emre Taşcı Ergun Şevki Demiralp Faruk Köse Levent Kıroğlu Mustafa Çiper Nazmi Kulakoğlu Reyhan Uğurlu Yücel Serkan Acar Serkan Karataş
“İSDER, YERLİ ÜRETİME GÜVENİN VE KALİTENİN YÜKSELMESİ İÇİN AVRUPA STANDARTLARININ ZORUNLU HALE GETİRİLMESİNE YÖNELİK ÇALIŞMALAR YAPMAYA DEVAM EDİYOR. ÜRETİLEN ÜRÜNLERİN SAYICA KAPASİTESİNİN ÇOĞALMASI, TÜRKİYE’DE ÜRETİLMEYEN VE İHTİYAÇ OLUNAN ÜRÜN GRUPLARININ BELİRLENEREK ÜRETİM TEŞVİKLERİ VERİLMESİ ÖNEM ARZ EDİYOR.” • 44
Benzer şekilde sektörünüzün kalite yönetimi yaklaşımı için neler söyleyebilirsiniz? Üründe kalite, üyelerimiz ve müşterilerimiz için önem verilen bir husus. Kaliteyi, ancak belli standartlara sahip üretimle yakalayabilirsiniz. Bunu çoğunlukla Avrupa menşeli ürünlerde görüyoruz. Kullanıcı tarafından tercih edilmek, yerel ve küresel pazarda marka olmak istiyorsanız, rakiplerinizden hep bir adım önde olmalısınız. Bu yüzden tüm markalar kalite anlamında her zaman rekabet halindedir. Artık kullanıcılar marka ve kalitenin yanında servis ağı, garanti belgesi ve satış sonrası hizmetlerle de ilgileniyorlar. Üretimin önemi her zaman vurgulanıyor ve konuşuluyor. Bu görüşe İSDER olarak bizler de katılıyoruz. Fakat hepimiz için önemli olan bir konu olan üretimde kalitenin maalesef göz ardı edildiğini de görüyoruz. Küresel rekabette kalıcı yer edinmek ve güvenilir bir marka olabilmek için bazı özverileri göstermemiz gerekiyor. Bunların başında üretimde kalite, garanti verme ve ardından satış sonrası
hizmetlerle desteklenmesi gelmeli. İSDER Yönetim Kurulu olarak görev süreniz içinde odaklanacağınız önemli başlıklar neler olacak? İhracat odaklı üretimin yükseltilmesine katkıda bulunmak ve uluslararası doğrudan yatırımları ülkemize çekmek için kamu ve özel sektör iş birliğinde projeler geliştirmeyi hedefliyoruz. Yapacağımız çalışmalarla amacımız iş ve istihdam imkânlarının yaratılmasına fayda sağlamak, rekabet gücünü çoğaltarak daha kaliteli bir piyasa oluşturulmasına yardımcı olmaktır. İstif makineleri sektörünün yurt içinde ve dışında daha etkin bir şekilde tanıtılabilmesi ve imajının geliştirilmesi için de çalışmalar yürüteceğiz ve üyesi olduğumuz MAKFED ile birlikte ortak tanıtım çalışmalarının organize edilmesi için projeler geliştireceğiz. Uluslararası etkinliklerin yanı sıra sektörel çalıştaylar gibi ulusal etkinlikler de gerçekleştirerek, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri ile üyelerimizin bir araya gelmesini sağlayacağız. Yurt içinde ve yurt dışında üyelerimizin tanıtımı ve ihracatın yükseltilmesine
yönelik tanıtım, reklam ve iletişim faaliyetlerimiz de devam edecek. Her ne kadar dijital dönüşüm çağında olsak da yüz yüze iletişim halen çağımızın en etkili iletişim yolları arasında yer alıyor. Fuar kültürü oturmuş olan sektörümüzde, uluslararası paydaşlarımızla bir araya gelebildiğimiz en iyi platformun fuarlar olduğu aşikârdır. Bu doğrultuda İSDER olarak istif makineleri sektörü ile ilgili en önemli ve pazar açısından üyelerimize en faydalı olabilecek yerlerdeki nitelikli fuarlara katılmaya özen göstereceğiz. İlerleyen dönemlerde, iki üst kuruluşumuz olan FEM ve ERF’nin yıllık toplantılarının İSDER ev sahipliğinde düzenlenmesini ve İSDER’in uluslararası arenadaki en önemli paydaşı olan bu kurumlar için merkezi bir konuma sahip olmasını amaçlıyoruz. Sektörümüzün hem günümüz hem de geleceğimiz için stratejik bir sektör olduğu açık; bizler de istif makineleri sektörünün dokunduğu her alandaki değişime liderlik etmeye ve sektörün gelişmesine yönelik yatırımlarımızla Türkiye’nin ve istif makineleri sektörünün geleceğine katkıda bulunmaya devam edeceğiz.
İSTİF MAKİNALARI DİSTRİBÜTÖRLERİ VE İMALATÇILARI DERNEĞİ
Yerli üretim makine kullanımının çoğalması için neler yapılmalı? Bu konuda İSDER’in stratejisi nedir? Yerli üretim makine kullanımının yükselmesi için farkındalıklar yaratılmalı ve algısal olarak güven oluşturulmalı. Kalitenin gösterilmesi ve ispat edilmesi gerekiyor. Üretilen ürünlerin sayıca kapasitesinin çoğalması, Türkiye’de üretilmeyen ve ihtiyaç olunan ürün gruplarının belirlenerek üretim teşvikleri verilmesi önem
arz ediyor. Bu kapsamda İSDER, yerli üretime güvenin ve kalitenin yükselmesi için Avrupa standartlarının zorunlu hale getirilmesine yönelik çalışmalar yapmaya devam ediyor. Diğer yandan, İSDER, uzun yıllardır üyesi olduğu çatı kuruluşu FEM’in Eylül ayında düzenlenen Genel Kurul Toplantısı’nda Yönetim Kurulu’na seçildi. Yönetim Kurulu üyesi olarak katılacağımız ilk toplantı da 6 Aralık’ta Brüksel’de düzenlenecek. Avrupa kapsamında böylesine güçlü bir çatı kuruluşta Yönetim Kurulu’na seçilerek İSDER’in federasyon içerisindeki yerinin güçlendiğine inanıyoruz ve bu üyeliğin, İSDER üyelerinin Avrupa’daki paydaşlarıyla ilişkilerini de güçlendirmesini amaçlıyoruz. Aynı zamanda İSDER, FEM’e yeni bağlanan ERF’de de Yönetim Kurulu Üyeliğine de aday olarak gösteriliyor. Sektörünüzün insan kaynakları için neler söyleyebilirsiniz? İnsan kaynağı eğitimle doğru orantılıdır. Kalifiyeli elemanların yetişmesi için sürekliliği olan, her bölgemizde eşit ve düzgün bir eğitim sisteminin
“2018 SEKTÖR İÇİN ZORLU BİR YILDI” “2018 yılı ortasında döviz piyasasında yaşanan hareketlilik, sektörümüzü yoğun olarak etkiledi. Kredi faizleri yükselirken kredi olanaklarının azalması, leasing firmalarının aksiyonlarını da sınırlamalarına neden oldu. Doğal olarak bu durum tüm maliyetlerimize yansıdı ve ihracatı yeterli olmayan birçok firma ek maliyetlerle yüzleşmek zorunda kaldı. Üretim girdi maliyetlerimiz dövize endeksli olarak yükselirken, sektördeki firmaları etkileyen bir diğer önemli konu ise üretimde kullanılması zorunlu ürünlerdeki vergisel artışlar oldu. Türkiye’de imalatı olmayanlar ürünler için ek gümrük vergisinin eklenmesi, özellikle nihai mal üreten üreticileri etkilemeye devam ediyor. Yine, sektörün ihtiyacı olan bir diğer konu, uluslararası niteliklere sahip bir fuar alanının olmayışı; sektör olarak bu soruna ilişkin çözüm arayışlarımıza devam ediyoruz. Amacımız, Türkiye’de de uluslararası standartlarda sektörel fuarların gerçekleştirilmesi.”
olması gerekli. Kişilerin, gördükleri eğitim neticesinde doğru işlerde ve doğru pozisyonlarda görevlendirilmesi de sektörümüz açısından oldukça önemli. Sektörel nitelikli eğitimi geliştirmek ve desteklemek amacıyla; İMDER ve İSDER olarak, Milli Eğitim Bakanlığı ile imzalanan “7 Bölge 7 Okul” protokolü çerçevesinde sektörümüz, kendi insan kaynağını yetiştirmede yardımcı bir rol üstleniyor. Eğitime ve okullarımıza verilen desteklerle sektörümüze farkındalık oluşturma çalışmalarımız devam edecek. Kardeş kuruluşumuz İMDER ile birlikte “7 Bölge 7 Okul” projesi kapsamında bugüne kadar, projede yer alan okulların dışında da birçok farklı okulda, mesleki teknik lise ve yüksek okullarda eğitimler verdik; üyelerimizin desteğiyle okullara forklift, platform ve çeşitli makinelerin hibesini gerçekleştirdik. Bu anlamda, mesleki ve teknik liselere verilen desteklerin ve kaynakların çoğalması gerektiğine inanıyorum. Aksi halde sektörümüzde gelecek dönemlerde uzun süreli istihdam edebileceğimiz kalifiyeli çalışanları bulmakta zorlanacağımızı düşünüyorum. Sektörel tanıtımların genç yaşlardan itibaren okullarımızda sergilenmesi için kariyer günleri de düzenliyoruz. Sertifikasyon programları ve mesleki eğitimlerle ilgili çalışmalar yapmak da hedeflerimiz arasında yer alıyor. Çünkü makine sektörü, gelişmiş ülkelerin kalbidir. Kalbi besleyecek olan ise kan, yani istihdamdır. Bu istihdamı sağlayacak genç nüfus ise Türkiye’de yeterli sayıdadır. Üreten toplumlar her zaman gelişir. Tabii üretimde kalite ve denetim olmazsa olmazımız olmalıdır. Kontrollerin sıklaşması ve standartların zorunlu hale getirilmesi önem arz ediyor. Gücümüzün farkına varmalı ve kendimizden emin olmalıyız.
ENDER AKBAYTOGAN KİMDİR? • 1946 yılında İzmir’de doğan Ender Akbaytogan, Ankara Koleji’nden mezun olduktan sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sanayi İşletme ve Endüstri Mühendisliği Bölümü’nü tamamladı • 1973’ten beri, iş makineleri sektöründe görev alan Akbaytogan, • 2014 yılından bugüne İSDER Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı sürdürüyor.
“SEKTÖRÜMÜZÜN HEM GÜNÜMÜZ HEM DE GELECEĞİMİZ İÇİN STRATEJİK BİR SEKTÖR OLDUĞU AÇIK; BİZLER DE İSTİF MAKİNELERİ SEKTÖRÜNÜN DOKUNDUĞU HER ALANDAKİ DEĞİŞİME LİDERLİK ETMEYE VE SEKTÖRÜN GELİŞMESİNE YÖNELİK YATIRIMLARIMIZLA TÜRKİYE’NİN VE İSTİF MAKİNELERİ SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİNE KATKIDA BULUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ.” 45 • KASIM 2018
ÜLKELERDEN FİNLANDİYA
BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ: FİNLANDİYA
YÜZÖLÇÜMÜ 338.424 km2
NÜFUS 5,5 milyon (2017 yılı tahmini)
ÖNEMLİ ŞEHİRLER Helsinki, Espoo, Tampere, Vantaa, Turku, Oulu, Jyväskylä, Lahti, Kuopio
ETNİK GRUPLAR %89,3 Fin %5,3 İsveçli %1,2 Rus %4,2 diğer yabancılar
DİL Fince ve İsveççe (Resmi Diller), ayrıca ülkede Laponca da konuşuluyor
DİN %75,3 Protestan Hristiyan %22,1 bir dine bağlı olmayan %1,1 Ortodoks Hristiyan %1,5 diğer dinler
PARA BİRİMİ Euro (EUR) 1 Dolar: 0,88 EUR (23 Kasım 2018 itibarıyla)
CIA The World Factbook ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Finlandiya Cumhuriyeti Künyesi
LAPLAND
• 46
FİNLANDİYA
REFAH DÜZEYİ YÜKSEK, GÜVENLİ, MODERN, YEŞİL VE TEMİZ BİR İSKANDİNAV ÜLKESİ OLAN FİNLANDİYA, DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL REKABET RAPORU’NUN 2017-2018 YILI VERİLERİNE GÖRE DÜNYANIN 10’UNCU REKABETÇİ EKONOMİSİNE SAHİP. PEK ÇOK SEKTÖRDEKİ YÜKSEK İHRACAT HACMİYLE DE ÖNE ÇIKAN ÜLKE, BU YÖNÜYLE DÜNYA EKONOMİLERİNİ SARSAN İSTİKRARSIZLIK VE KRİZ GİBİ DIŞSAL ETKİLERE DİĞER ÜLKELERDEN DAHA AÇIK. BU NEDENLE FİNLANDİYA, MUHTEMEL DIŞSAL EKONOMİK KRİZLERİN ETKİSİNİ EN AZA İNDİRMEK İÇİN ÜRÜN VE PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİ ARAYIŞINI UZUN YILLARDIR SÜRDÜRÜYOR.
47 • KASIM 2018
ÜLKELERDEN
İ
sveç Krallığı’na 1155’te dâhil edilen Finlandiya, 1809 yılında Rus Çarı’na bağlı Özerk Çar Dukalığı haline geldi. Hukuk sistemini, gelişen ulusal ekonomisini ve ordu birimlerini koruyan ülke, 1865’te kendi para birimini kullanmaya başladı. Parlamenter ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir hükümet sistemini öngören Finlandiya anayasası ise 17 Temmuz 1919 tarihinde kabul edildi. 1947 Paris Antlaşması çerçevesinde, Sovyetler Birliği’ne savaş tazminatı ödemek ve topraklarının bir kısmını bırakmak zorunda kalan ülke, ekonomisini Marshall Yardımı almadan yeniden yapılandırdı. Finlandiya, 1947 Paris Anlaşması’nı takiben Sovyetler Birliği’ne komşu coğrafi konumunu dikkate alarak, Batı tipi demokrasi modeliyle birlikte askeri tarafsızlık politikası izledi. Batıda İsveç, kuzeyde Norveç, doğuda Rusya ve güneyde Baltık Denizi ile sınırı bulunan Finlandiya’da irili ufaklı 188 bin göl mevcut. Ülke topraklarının yüzde 75’i orman, yüzde 10’u göllerle kaplı olduğundan, tarıma elverişli araziler oldukça sınırlı ve toplam yüz ölçümünün ancak yüzde 15’i kadarıdır. Topraklarının üçte biri kutup çizgisinin üstündeki
HELSİNKİ
• 48
HELSİNKİ
Kutup Bölgesi’nde yer alan Finlandiya’da yaz aylarında hava sıcaklığı 30°C iken, kış mevsiminde hava sıcaklığı -30°C civarına kadar düşüyor. Finlandiya’nın nüfusu 2017 tahmini rakamlarına göre 5,5 milyonken, ülke nüfusunun büyük kısmı da güney bölgelerinde yaşıyor. Nüfusun yüzde 20’si başkent Helsinki ve civarında yaşarken, yıllık nüfus artışı ise yüzde 0,3 olarak açıklanıyor. Diğer yandan Finlandiya, AB ülkeleri arasında oransal olarak en yüksek 65 yaş üstü nüfusa sahip ülke olmasıyla da dikkat çekiyor.
Toplam nüfusun yüzde 18,8’i bu gruptayken, çalışan nüfusun yüzde 25’i ziraat ve ormancılıkla uğraşıyor. Ülkenin kuzeyinde yaşayan Laponlar ise geleneksel bir meslek olarak ren geyiği çobanlığı ve avcılığıyla geçiniyor. HIZLI SANAYİLEŞME 1960’LI YILLARDA BAŞLADI Ülkede 1960’lı yıllardaki hızlı sanayileşmeyle birlikte daha fazla kadın iş gücüne dâhil edilmeye başlanırken, Finlandiya’da 2015’e kadar yavaş seyreden ekonomik büyüme, işsizlik oranını
yüzde 10’a kadar yaklaştırdı. Bu oran 2017 yılına gelindiğinde yüzde 8,7 olarak ölçülmüştü. Çalışanların yarı zamanlı emekliliğe girebilme yaşını yukarıya çekme kararı sonrasında emeklilik yaşının yükselmesi ve azalan iş gücünün yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesine katkı sağlaması da beklentiler arasında yer alıyor. Finlandiya’da eğitime büyük bir önem verilirken, üniversiteyi de içeren eğitimin tüm aşamaları öğrenciler için tamamen ücretsiz sağlanıyor. Finlandiya, 1960’lardan itibaren kapsamlı hizmetler
FİNLANDİYA
sunan İskandinav tarzı bir refah devleti kurarken, refah hizmetleri devlet bütçesinin yaklaşık dörtte biri ve yerel hükümet giderlerinin yüzde 40’ından fazlasını oluşturuyor. En büyük gider maddesi kapsamlı aile destek sistemiyken, yeni doğan çocukların aileleri önceki gelirlerine bağlı olarak belirlenen bir ödenek alarak bir yıllık izin alma hakkına sahip. SANAYİLEŞMEDE MAKİNE SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİ BÜYÜK Finlandiya’nın sanayi altyapısının oluşmasına, İkinci Dünya Savaşı ertesinde Rusya ile yapılan barış anlaşması çerçevesinde savaş tazminatının gemi ile makine-ekipman olarak ödenme mecburiyeti önemli bir katkıda bulundu. Metal ve mühendislik sanayisinin ham maddesi demirin
ve sanayi için gerekli enerji kaynağı petrolün Rusya’dan temini, buna karşılık söz konusu ülkeyle yapılan uzun vadeli ticari ve ekonomik iş birliği anlaşmalarıyla sanayi üretiminin bu ülkeye satışı ve üretim fazlasının da diğer Batı ülkelerine pazarlanması, sanayi altyapısının etkin kullanımını sağladı. Finlandiya, bugün büyük ölçüde endüstrileşmiş bir serbest piyasa ekonomisine sahipken 2017 yılında 252 milyar dolara ulaşan GSYİH’siyle Avusturya, Belçika, Hollanda ve İsveç’le benzer bir büyüklüğe sahip bulunuyor. Ekonomide ve özellikle imalat sanayisinde (ormancılık, metal işleme, tasarım/dizayn, telekomünikasyon ve elektronik) son derece rekabetçi sektörler barındıran ülkede, iklim koşulları nedeniyle tarımda
FİNLANDİYA’NIN MAKİNE İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) SIRA NO 1
2016
2017
DEĞİŞİM (%)
1.603,6
2.026,5
26,4
ÜLKE ALMANYA
2
ÇİN
944,0
1.156,2
22,5
3
İSVEÇ
888,3
905,3
1,9
4
HOLLANDA
400,3
470,7
17,6
5
İTALYA
423,1
445,5
5,3
6
ABD
428,9
423,7
-1,2
7
İNGİLTERE
231,3
313,0
35,3
8
POLONYA
233,6
267,1
14,3
9
JAPONYA
224,8
234,3
4,2
10
FRANSA
193,3
225,8
16,8
22
TÜRKİYE
58,0
62,7
8,1
DİĞER
1.864,0
1.957,2
5,0
TOPLAM
7.493,2
8.487,9
13,3
Kaynak: BM İstatistik Bölümü verileri
sadece kendine yeterlilik hedefleniyor. Ormancılıkla ilgili sektörler ise özellikle kırsal kesimde en büyük ikinci uğraş dalını oluşturuyor.
İŞÇİLİK MALİYETLERİ DÜŞÜRÜLMEYE ÇALIŞILIYOR Finlandiya 2009 yılı öncesinde, bankacılık ve finansal
49 • KASIM 2018
HELSİNKİ
pazar açısından AB’nin en iyi performans sergileyen ekonomilerinden biri olarak küresel krizi hafif olarak atlatabildi. Ancak bu durum, ihracat talebindeki azalma ve iç talebin daralması sonucunda 2012-2014 döneminde ekonomide bir daralma yaşanmasını önleyemedi. Ülke ekonomisinde yaşanan durgunluk, devlet maliyesini ve borç oranlarını olumsuz etkilerken, ekonomi 2016 yılında kendini toparlayıp yüzde 1,9 oranında büyüdü ve ardından 2017’de özel tüketim ve net ihracattaki güçlü artışla yüzde 2,8’lik bir büyüme sağlandı. GSYİH’nin,
önümüzdeki birkaç yılda bu büyümeyi yüzde 2 ila 3 oranlarında koruyacağı tahmin edilse de Finlandiya’nın en önemli ekonomik mücadelesi; yüksek işçilik maliyetlerinin azaltılması ve ihracatta talep artışı yaratılması olarak gündemdeki yerini koruyor. 2016 yılı Haziran ayında Finlandiya hükümeti, iş gücü maliyetlerini düşürmeyi, çalışılan saatleri yükseltmeyi ve ücret pazarlığı sistemine daha fazla esneklik getirmeyi amaçlayan bir rekabetçilik paktı hazırlamış, 2017 yılında bu Paktın sonucu olarak ücretlerdeki artış neredeyse sıfır olarak kaydedilmişti.
Ülkede 2017 yılı enflasyon oranı ise yüzde 0,8 olarak gerçekleşirken, bu oranın 2018 yılında yüzde 1,2’ye yükselmesi bekleniyor. EKONOMİ DIŞSAL ETKİLERE AÇIK Bu kapsamda, Finlandiya ekonomisi, ülke nüfusunun düşük olmasından kaynaklanan kısıtlı pazar potansiyeli dolayısıyla dış pazara yönelik varlığına devam ediyor. Pek çok sektörde yüksek ihracat hacmine sahip Fin sanayisi, dünya ekonomilerinde istikrarsızlık ve krizler gibi dışsal etkilere, diğer ülkelerden daha açıkken, esas
FİNLANDİYA’NIN MAKİNE İTHALATINDA BAŞLICA KALEMLER (MİLYON DOLAR-84. FASIL) GTİP
GTİP TANIMI
8471
OTOMATİK BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ, ÜNİTELERİ
8431 8481
“BM İSTATİSTİK BÖLÜMÜ VERİLERİNE GÖRE FİNLANDİYA’NIN 84. FASIL KAPSAMINDA TÜRKİYE’DEN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ MAKİNE İTHALATI, 2017 YILINDA 62,7 MİLYON DOLAR OLARAK KAYDEDİLDİ.”
Kaynak: BM İstatistik Bölümü verileri 2016
2017
DEĞİŞİM (%)
1.229,3
1.532,7
24,7
AĞIR İŞ MAKİNE VE CİHAZLARININ AKSAM VE PARÇALARI
455,2
518,2
13,8
MUSLUKÇU, BORUCU EŞYASI-BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ, TERMOSTATİK VALF DÂHİL
411,5
452,4
9,9
8483
TRANSMİSYON MİLLERİ, KRANKLAR, YATAK KOVANLARI, DİŞLİLER, ÇARKLAR
259,6
298,0
14,8
8429
DOZERLER, GREYDER, SKREYPER, EKSKAVATÖR, KÜREYİCİ, YÜKLEYİCİ
255,5
270,5
5,9
8407
ALTERNATİF-ROTATİF KIVILCIM ATEŞLEMELİ, İÇTEN YANMALI MOTORLAR
116,9
264,3
126,0
8421
SANTRİFÜJLE ÇALIŞAN KURUTMA, FİLTRE, ARITMA CİHAZLARI
219,8
255,1
16,1
8408
DİZEL, YARI DİZEL MOTORLAR (HAVA BASINCI İLE ATEŞLENEN, PİSTONLU)
194,1
253,6
30,7
8413
SIVILAR İÇİN POMPALAR, SIVI ELEVATÖRLERİ
238,8
253,2
6,0
8412
DİĞER MOTORLAR VE KUVVET ÜRETEN MAKİNELER
237,4
245,9
3,6
DİĞER
3.874,9
4.144,0
6,9
TOPLAM
7.493,2
8.487,9
13,3
51 • KASIM 2018
ÜLKELERDEN
TURKU
olarak elektrikli ve elektronik ürünler, kâğıt ve metal sanayisinde yaratılan katma değere aşırı bağımlı bir sanayi yapısına sahip olan Finlandiya, muhtemel dışsal ekonomik krizlerin etkisini en aza indirmek için ürün
ve pazar çeşitliliği arayışını sürdürüyor. Diğer yandan, uzun dönemde Finlandiya ekonomisi için en önemli tehditler, hızla yaşlanan nüfus yapısıyla rekabetçi piyasa koşullarına uyum sağlama konusunda
yükseltilmesi ve hizmetler sektöründe istihdam yaratılması gibi politikalarla işsizlik oranı 2017 yılında yüzde 8,7 olurken, bu rakamın 2018’de yüzde 8,1’e çekilmesi hedefleniyor. Son olarak, Finlandiya’nın
ortaya çıkarken, emeklilik yaşına ulaşmış yaş guruplarının büyüklüğünden kaynaklanan emek arzındaki düşüş ise beraberinde işsizlikteki büyümeyi getiriyor. Buna karşılık, çalışanların yarı zamanlı emekliliğe girebilme yaşının
FİNLANDİYA’NIN TÜRKİYE’DEN MAKİNE İTHALATI (MİLYON DOLAR-84. FASIL)
Kaynak: BM İstatistik Bölümü verileri
GTİP
GTİP TANIMI
2016
2017
DEĞİŞİM (%)
8418
BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOGUTUCULAR, ISI POMPALARI
12,7
11,3
-11,0
8409
İÇTEN YANMALI, PİSTONLU MOTORLARIN AKSAM VE PARÇALARI
8,0
8,9
11,4
8422
YIKAMA, TEMİZLEME, KURUTMA, DOLDURMA MAKİNE VE CİHAZLARI
5,4
6,5
22,1
8412
DİĞER MOTORLAR VE KUVVET ÜRETEN MAKİNELER
2,0
5,7
181,6
8474
TOPRAK, TAŞ, METAL CEVHERİ AYIKLAMA, ELEME MAKİNELERİ
4,3
5,4
24,9
8483
TRANSMİSYON MİLLERİ, KRANKLAR, YATAK KOVANLARI, DİŞLİLER, ÇARKLAR
4,6
5,1
11,5
8450
ÇAMAŞIR YIKAMA MAKİNELERİ
5,0
4,7
-5,6
8413
SIVILAR İÇİN POMPALAR, SIVI ELEVATORLERİ
1,3
2,1
56,5
8431
AGIR İŞ MAKİNE VE CİHAZLARININ AKSAM VE PARÇALARI
2,1
1,6
-25,9
8415
KLİMA CİHAZLARI-VANTİLATÖRLÜ, ISI, NEM DEĞİŞTİRME TERTİBATLI OLANLAR
0,2
1,4
566,8
• 52
DİĞER
12,5
10,1
-18,8
TOPLAM
58,0
62,7
8,1
FİNLANDİYA
ROVANIEMI
2017 Dünya İnovasyon Endeksi’nde sekizinci ve Dünya Ekonomik Forumu tarafından açıklanan 20172018 Dünya Rekabetçilik Endeksi’nde 10’uncu sırada olduğunu da söylemeliyiz. KİŞİ BAŞINA AR-GE HARCAMASINDA DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ Finlandiya’ya yapılan yatırımların temelinde; ülkedeki mükemmel altyapı, iletişim ağları, profesyonel uzmanlık alanları yer alıyor. Ülkede bulunan birçok yabancı şirketin diğer Kuzey Ülkeleri’nde,
Baltık Bölgesi ve Rusya’da da merkezleri bulunuyor. Ekonomi ve İstihdam Bakanlığı tarafından finanse edilen ve bir uzman servis organizasyonu olan “Invest in Finland” ise ülkeye yatırım çekmeyi teşvik ediyor. Finlandiya, kişi başına düşen Ar-Ge harcamaları bakımından dünya üçüncüsüyken, Finlandiya’daki yabancı ortaklı şirketler ülkedeki kurumsal sermayenin yüzde 20’sinden fazlasını ellerinde bulunduruyor. 2017 yılında, Finlandiya’da GSYİH’nin yüzde 4,3’ü oranında yatırım
gerçekleşirken, doğrudan yabancı sermaye yatırımları stoku ise 2017 yılı itibarıyla 135,2 milyar dolar civarındaydı. En önemli yatırımcı ülkeler İsveç, Hollanda ve Danimarka olarak öne çıkarken, yapılan yatırımlar özellikle finansman ve sigorta aktiviteleri konusunda yoğunlaşıyor. Finlandiya’dan yurt dışına yönelik yatırımların büyük bir kısmı ise İsveç ve Benelüx Ülkeleri’ne yapılırken, söz konusu yatırımların büyük bir kısmını metal sanayisi yatırımları ve hizmet sektörü girişimleri oluşturuyor.
“FİNLANDİYA, 1960’LARDAN İTİBAREN KAPSAMLI HİZMETLER SUNAN İSKANDİNAV TARZI BİR REFAH DEVLETİ KURARKEN, REFAH HİZMETLERİ DEVLET BÜTÇESİNİN YAKLAŞIK DÖRTTE BİRİ VE YEREL HÜKÜMET GİDERLERİNİN YÜZDE 40’INDAN FAZLASINI OLUŞTURUYOR.”
OULU
53 • KASIM 2018
PRO 100 HİDROLİK PROFİL BÜKME MAKİNESİ HYDRAULIC PROFILE BENDING MACHINE
CY4RHHS 4 TOPLU HİDROLİK SİLİNDİR MAKİNASI 4 ROLLS HYDRAULIC PLATE BENDING MACHINE
HCB KOLON BOM SİSTEMİ COLUMN BOOM SYSTEM
FİNLANDİYA
SAVONLINNA
MAKİNE İHRACATI 2017’DE 8,5 MİLYAR DOLAR OLDU BM İstatistik Bölümü verilerine göre Finlandiya’nın makine ihracatı 2016’ya göre yüzde 11,6 artışla 8,5 milyar dolar olarak kayda geçti. Finlandiya 2017 yılında 900,2 milyon dolarla en fazla Rusya’ya makine ihraç ederken, Rusya’ya gerçekleşen ihracattaki artış yüzde 23,2 olarak gerçekleşti. Finlandiya’nın 2017 yılında en fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke 764,9 milyon dolarla ABD olurken, ABD’ye yönelik ihracat yüzde 13,9 artış gösterdi. Üçüncü sırada bulunan Çin’e 2016 yılında 612,1 milyon dolarlık makine ihraç edilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 7,4 artarak 657,1 milyon dolar oldu. Türkiye, Finlandiya’nın 2017 yılında 134,9 milyon dolarla en fazla makine ihraç ettiği 16’ncı ülke oldu. Finlandiya 2016 yılında Türkiye’ye 134 milyon dolar değerinde makine göndermişti. Böylece 2017 yılında Türkiye’nin ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 0,7 artmış oldu.
Finlandiya 2017 yılında 84. fasıl itibarıyla en fazla kâğıt hamuru, kâğıt, karton imaline mahsus makine ve cihazlar kaleminde ihracat gerçekleştirdi. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda 564,2 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken, 2017 yılında bu rakam, yüzde 26,4 artarak 713,4 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında ise ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçaları bulunuyor. Söz konusu kalemde 2016 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 664,7 milyon dolarken, 2017 yılında bu rakam yüzde 4,2 artarak 692,5 milyon dolar seviyesinde kayda geçti. Listenin üçüncü sırasında bulunan kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar kaleminde 2016 yılında 593 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 0,6 azalarak 589,5 milyon dolar oldu. İTHALAT LİSTESİNİN İLK SIRASINDA ALMANYA YER ALIYOR BM İstatistik Bölümü
verilerine göre Finlandiya’nın makine ithalatı 2017 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 13,3 artarak 8,4 milyar dolar olarak kaydedildi. Finlandiya 2016 yılında 7,4 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirmişti. 2017 yılı rakamlarına göre Finlandiya’nın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 2 milyar dolarla Almanya yer alıyor. Söz konusu ülkeden 2016 yılında ithal edilen makinelerin değeri 1,6 milyar dolarken, Finlandiya’nın 2017 yılında Almanya’dan gerçekleştirdiği ithalat yüzde 26,4 artış gösterdi. Listenin ikinci sırasında bulunan Çin’den 1,1 milyar dolar değerinde makine ithal eden Finlandiya, Çin’den gerçekleşen ithalatını yüzde 22,5 yükseltmiş oldu. Listesinin üçüncü sırasındaki İsveç’ten 2016 yılında 888,3 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 1,9 artarak 905,3 milyon dolar oldu. Türkiye, Finlandiya’nın 2017 yılında en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin 22’inci sırasında bulunuyor.
“FİNLANDİYA, KİŞİ BAŞINA DÜŞEN AR-GE HARCAMALARI BAKIMINDAN DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜYKEN, FİNLANDİYA’DAKİ YABANCI ORTAKLI ŞİRKETLER ÜLKEDEKİ KURUMSAL SERMAYENİN YÜZDE 20’SİNDEN FAZLASINI ELİNDE BULUNDURUYOR.”
55 • KASIM 2018
KENDI SEKTÖRÜNÜZDEN ALMAN MÜŞTERILERLE BULUŞUN! VEREINIGTE FACHVERLAGE çeşitli sektörel dergiler ile branşınızı temsil eder ve hedeflediğiniz müşteri grubuna doğrudan ulaşmanızı sağlar.
HEDEF GRUP: Tasarım, geliştirme ve üretim alanlarındaki karar alıcılar; kullanıcı odaklı tahrik teknolojileri pazarındaki uzmanlar ve yöneticiler
www.antriebstechnik.de
HEDEF GRUP: Sanayideki üretim ve şirket yetkilileri ve teknik yönetim kadroları.
www.DerBetriebsleiter.de
FLUIDT E CHNIK HEDEF GRUP: Planlama, projelendirme, konstrüksiyon, üretim ve bakım alanlarındaki mühendisler ve teknisyenler
www.oelhydraulik-und-pneumatik.de
HEDEF GRUP: Sistem mühendisliği alanındaki tasarımcılar, üretim sanayisindeki üretim yetkilileri ve çevre sorumluları, resmi çevre koruma kurumları, mühendislik ve danışmanlık firmaları.
www.wasser-luft-und-boden.de
HEDEF GRUP: Kimya ve petrokimya endüstrisi ile yiyecek-içecek sanayisindeki proses mühendisleri, yöneticiler ve genel müdürler.
www.verfahrenstechnik.de
HEDEF GRUP: Otomasyon çevrelerindeki (Orijinal Ürün Üreticileri OEM'ler) ürün geliştirme uzmanları ve tasarımcılar; makine ve elektrik mühendisliği sanayisindeki sistem entegratörleri ve üretim sorumluları.
HEDEF GRUP: Mobil iş makinelerinin tasarım kademeleri
www.industrielle-automation.net
www.mobile-maschinen.info
HEDEF GRUP: Tüm endüstri branşlarındaki tasarım kademeleri. EOM işletmelerindeki tanınmış tasarım ve AR&GE uzmanları ve yöneticileri.
www.DerKonstrukteur.de
FÖRDERTECHNIK MATERIALFLUSS LOGISTIK
HEDEF GRUP: Sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinde, gerek üretim, gerekse diğer şirketlerde lojistik ile ilgili karar alıcılar ve karar alma sürecinde yer alan diğer kişiler. www.foerdern-und-heben.de
HEDEF GRUP: Dünya çapındaki en önemli tüm ekonomik pazarlar ve bölgelerde konstrüksiyon, AR&GE ve imalat kademelerindeki yöneticiler ve karar alıcılar. www.world-of-industries.de
Daha fazla bilgi için benimle irtibata geçiniz! (İngilizce ve Almanca)
Carmen Nawrath Head of Marketing & Corporate Services phone: 0049/6131/992-245 c.nawrath@vfmz.de
FİNLANDİYA
Finlandiya 2016 yılında Türkiye’den 58 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 8,1 artışla 62,7 milyon dolar olarak kaydedildi. Finlandiya, 2017 yılında 84. fasıl itibarıyla en fazla otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri ithal etti. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda 1,2 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 24,7 artarak 1,5 milyar dolar olarak kayda geçti. Listenin ikinci sırasında ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçaları bulunuyor. Finlandiya, 2016 yılında söz konusu kalemde 455,2 milyon dolar değerinde makine ithal ederken, 2017 yılında bu rakam yüzde 13,8 artışla 518,2 milyon dolar oldu. Finlandiya’nın en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem ise muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dâhil oldu. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda 411,5 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 9,9 artarak 452,4 milyon dolar oldu. TÜRKİYE’DEN GERÇEKLEŞEN MAKİNE İTHALATI 2017’DE YÜZDE 8,1 ARTTI BM İstatistik Bölümü verilerine göre Finlandiya’nın 84.
fasıl kapsamında Türkiye’den gerçekleştirdiği makine ithalatı, 2017 yılında 62,7 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılında bu rakam 58 milyon dolar seviyesindeydi. Böylelikle Finlandiya’nın Türkiye’den gerçekleştirdiği makine ithalatı yüzde 8,1 artmış oldu. 2017 yılı itibarıyla Finlandiya’nın Türkiye’den yaptığı makine ithalatında ilk sırada 11,3 milyon dolarla buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları yer alıyor. Söz konusu kalemde 2016 yılında gerçekleşen ithalatın değeri 12,7 milyon dolarken, bu kalemdeki ithalat artışı yüzde 11 oldu. Listenin ikinci sırasında bulunan içten yanmalı, pistonlu motorların aksam ve parçaları ürün grubunda 2016 yılında 8 milyon dolarlık ithalat gerçekleştiren Finlandiya, 2017’de ise yüzde 11,4 artışla 8,9 milyon dolarlık ürün ithal etti. Finlandiya’nın Türkiye’den gerçekleştirdiği makine ithalatının ilk 10 ürün grubu listesinde üçüncü sırasında ise yıkama, temizleme, kurutma, doldurma makine ve cihazları bulunuyor. 2016 yılında söz konusu kalemde 5,4 milyon dolarlık ithalat yapan Finlandiya, 2017 yılında bu rakam yüzde 22,1 artışla 6,5 milyon dolar değerinde makine alımı yaptı. ESPOO
FİNLANDİYA EKONOMİSİNİN ANA SEKTÖRLERİ TARIM Finlandiya, yarım yüzyıl içerisinde tarım ve ormancılığa dayanan ekonomisini çeşitlendirerek modern sanayi ekonomisine çevirebilmiş ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor. Finlandiya’da tarım, geleneksel olarak tarım ve ormancılığın bir karışımıyken, ülkede yaz aylarında tarla çalışmaları, kış aylarında ise odunculuk yapılıyor. Finlandiya’nın yaklaşık yüzde 75’i ormanlarla kaplı ve ortalama ekilebilir alanın büyüklüğü 30 hektar olarak hesaplanıyor. İsveç’ten sonra Avrupa’da en fazla orman arazisinin bulunduğu ülkede ormanların milli gelire katkısı 50 milyar doları buluyor. Bu kapsamda, Finlandiya’nın orman serveti ise 500 milyar euro olarak hesaplanırken, kâğıt ve kâğıt ürünleri sektörü Finlandiya ihracatının yüzde 13’ünü, dünya ihracatının ise yaklaşık yüzde 5’ini temsil ediyor.
SANAYİ Küresel ekonomik kriz nedeniyle Finlandiya’da Aralık 2008 ile Aralık 2009 döneminde toplam sanayi üretimi yüzde 5,9 oranında azaldı. 2016 yılında yüzde 4 artış görülen imalat sanayisi 2017’de de bu ivmeyi koruyarak yüzde 3,5 oranında büyüdü. Bununla birlikte, Finlandiya’da ekonomi için önem taşıyan sektörlerin verimliliği ve fiyat rekabeti halen yüksek seyrediyor. Finlandiya’nın başlıca sanayi kolları madencilik ürünleri, ormancılık, kimyasallar, gıda, imalat sanayisi ürünleri, tekstil ve giyim, elektrik, gaz, buhar, sıcak su ve metal ürünlerinden oluşuyor.
TURİZM Refah düzeyi yüksek, güvenli, modern, yeşil ve temiz bir İskandinav Ülkesi olan Finlandiya’da uzun süren kış mevsimi nedeniyle kış turizmini tercih eden turistler için zengin olanaklar bulunuyor. Kuzeyinde yazın batmayan, kışın ise doğmayan güneşe; gür ve uçsuz bucaksız ormanlara; masalsı kasabalar ve planlı kentlere sahip bir ülke olarak Finlandiya, turistler için mütevazı ama ilginç konumunu korurken, ülkede sağlık turizmi de önemli bir gelir kalemi olarak öne çıkıyor.
ULAŞTIRMA Finlandiya’nın coğrafi konumu, büyük ve dağınık nüfuslu bölgeleri ve değişebilir hava durumu, ulaşım için teknik ve ekonomik ihtiyaçlar gerektiriyor. Buz kırıcılar en kötü kış aylarında bile önemli limanların nakliyata açık tutulmasını sağlarken, Saimaa Kanalı uygun boyutlardaki gemilerin Baltık Denizi’nden Doğu Finlandiya Göller Bölgesi’ne geçmesine izin veriyor. Finlandiya’nın birçok ticari gemisi, yolcu, navlun, otomatik konteyner ve toplu kargoların taşınması için lüks feribotlardan oluşurken, ülkedeki hava yolu sistemi de Avrupa’nın en iyilerinden biri olarak gösteriliyor.
57 • KASIM 2018
MAKALE
AR-GE’NİN KALKINMAYA KALDIRAÇ ETKİSİ 17’NCİ YÜZYILIN BAŞLARINDA FRANCIS BACON’UN DEDİĞİ GİBİ “BİLGİ GÜÇ KAYNAĞIDIR.” BİLİMİN, İNSANLIĞIN REFAH VE GELİŞİMİ YÖNÜNDEN NE DERECE ÖNEME SAHİP OLDUĞUNDAN HAREKETLE, GÜNÜMÜZ BİLGİ ÇAĞINDA ULUSLARARASI ALANDA REKABET EDEBİLMEK İÇİN BİLGİYE YAPILAN YATIRIMIN ÖNEMİ DE AÇIK. BU ÇERÇEVEDE İLK AKLA GELEN KAVRAM İSE AR-GE.
T
görmemeliyiz. Önemli olan o kaynağı kullanacak kapasitenin oluşturulmasıdır. Bugün Türkiye’de açılan bazı Ar-Ge destek programlarının tamamının kullanılamadığını görüyoruz. Ya yeterli düzeyde başvuru alınamıyor ya da yapılan başvurular değerlendirilebilir düzeyde bulunmuyor. Bu bakımdan önceliğin, beşeri altyapı yani insan kaynağı kapasitesinin geliştirilmesi olduğu ortadadır. Üniversitelerdeki akademik yeterlilikten tutun, mühendis kalitesine kadar çok yönlü bir yetkinlik gereği söz konusu. Dolayısıyla Ar-Ge harcamalarında hedefimiz
da 221’den 395’e çıkmasına rağmen dünya sıralamasındaki yerimiz ancak 20’den 18’e çıkabildi. Türkiye’deki Ar-Ge harcamaları yüzde 1’e yaklaşırken, OECD kaynaklı Tablo 1’de görüleceği üzere, bu alanda rekor yüzde 4’ten fazla Ar-Ge harcaması yapan Güney Kore ve İsrail’in elinde bulunuyor. Bu ülkeleri ise sırasıyla İsviçre, İsveç, Japonya, Avusturalya, Almanya, ABD, Danimarka, Finlandiya ve Belçika gibi ülkeler takip ediyor. Ancak, Ar-Ge harcamaların yükselmesinde kaynak tahsisini birincil etken olarak
ürkiye’nin GSYİH’ye oranla Ar-Ge harcaması, 2006 yılında yüzde 0,56 iken 2016 sonu itibarıyla 26 milyar 415 milyon TL ile yüzde 0,94’e ulaştı. Bu dönemde Ar-Ge harcamalarındaki özel sektör payı yüzde 37’den yüzde 54’e çıktı. Finans kaynağı bakımından ise özel sektörün payı yüzde 40’tan yüzde 47’e yükselirken, kamu payı yüzde 39’dan yüzde 35’e düştü. Yine bu dönemde 10 bin çalışan başına tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli sayısı 27 iken 46 oldu. Türkiye’de milyon kişi başına düşen bilimsel yayın sayısı
olan yüzde 3’lere çıkılabilmesi için kaynak tahsisinden önce bu kaynağı kullanabilecek altyapının oluşturulması gerekiyor. Bu anlamda firmalarımızda Ar-Ge kültürünün geliştirilmesine büyük katkı sağladığını düşündüğümüz Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onaylı Ar-Ge ve tasarım merkezlerini ele almakta fayda var. MAKİNE SEKTÖRÜNDE AR-GE MERKEZİ SAYISI 145’ YÜKSELDİ NACE Rev.2-Kod: 28 altında değerlendirilen sektörümüzde 2015 yılında 387,5 milyon TL olan mali ve mali olmayan
BİN KİŞİLİK İSTİHDAM İÇİNDE ARAŞTIRMACI SAYISI
2016 YILI İTİBARIYLA ÜLKELERİN AR-GE HARCAMALARI
Kaynak: OECD
FIN
15 IRL
10
GBR PRT
EST NZL* ESP GRC LUX RUS HUN POL SVK ITA
5
CHL MEX*
ISL FRA*
BEL
ISR* SWE
DEU
AUS* SVN
KOR
AUT JPN
AR-GE HACMİ (MİLYON DOLAR, 2010)
CHE*
198 100,000
USA*
LVA
0
CAN* CZE
NLD NOR
DNK
TUR
200,000
CHN
300,000
ZAF*
400,000 464,324
0.0
0.5
1.0
1.5
2.0
2.5
3.0
AR-GE HARCAMALARININ GSYİH İÇİNDEKİ PAYI, YÜZDE BRIICS
• 58
AVRUPA BİRLİĞİ
KUZEY AMERİKA
OECD (DİĞER)
3.5
4.0
4.5
AR-GE’NİN KALKINMAYA KALDIRAÇ ETKİSİ
ADNAN DALGAKIRAN
MAKFED YÖNETİM KURULU BAŞKANI
kesim tarafından finanse edilen Ar-Ge harcamalarının 2016 yılında yüzde 46,3’lük artışla 566,9 milyon TL düzeyinde gerçekleştirildiği görülüyor. Bununla birlikte, 2012 yılında makine sektöründe Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onaylı sadece bir Ar-Ge merkezi bulunurken, bugün toplamda bin 26 ArGe merkezi içinde makine imalatçısı sayısı 145’e çıkarak birinci sektör konumuna geldi. Aynı zamanda 275 tasarım merkezinin 26’sı makine sektörüne ait olup, burada ise tekstil ve imalat sanayilerinin ardından üçüncü sıradayız. Sektörümüzde bu alandaki sayının hızlı yükselişinde, Ar-Ge merkezleri için gerekli olan tam zamanlı eşdeğer Ar-Ge personeli sayısının 50’den önce 30’a ve sonra da 15’e düşürülmesi etkili oldu. Sektörümüzde 108 büyük işletmeye (250 üzeri çalışan) karşın 696 orta boy işletme (50 ila 249 çalışan) mevcut. Dolayısıyla önümüzdeki bir, iki yıl içerisinde Ar-Ge ve tasarım merkezleri toplam
sayımızın 300’e kadar çıkacağını öngörüyoruz. Bilindiği üzere, Ar-Ge merkezlerinin temel stratejileri arasında, mevcut araştırma disiplinlerini sınır olarak kabul etmeden ileri teknolojilere zemin oluşturacak öncül araştırmalar gerçekleştirme fikri yer alıyor. Firmalardan da bu kapsamda yenilikçi proje fikirlerini yüksek nitelikli ürünlere dönüştürebilmek için üniversite-sanayi iş birliklerine önem vermesi de bekleniyor. Bu bakımdan Ar-Ge merkezleri; projelerinde üniversitelerden alanında uzman akademisyenlerle iş birlikleri gerçekleştirilmesi, üniversitelerin teknoloji transfer ofisleri, teknoloji merkezleri ve teknoloji geliştirme bölgeleri gibi uygulamaları yoluyla akademisyenlerden ve bu ofislerin bünyesinde yer alan Ar-Ge firmalarından hizmet alımı, üniversitelerde düzenlenen çalıştay, seminer, kariyer günleri gibi aktivitelere katılım sağlanması ve araştırmacı personelin akademik eğitimlerini ve
araştırma performanslarını desteklemeye yönelik süreçler geliştirilmesi yoluyla söz konusu etkileşime önemli bir zemin teşkil ediyor. Sonuç olarak makine imalatı, yapısı itibarıyla Ar-Ge ile iç içelik arz ediyor. Genel makinelerde yaşanan küresel rekabet, firmalarımızı ürünlerin geliştirilmesinde dinamik bir sürecin içerisinde olmayı mecbur kılarken, ihtiyaca özel projeler odaklı üretim olarak tanımlayabileceğimiz özel makine üretimleri ise ArGe’yi zaten tasarım sürecinin temel bir girdisi olarak kabul ediyor. Bu bakımdan firmalarımızın faaliyetlerini Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kontrolü altında Ar-Ge ve tasarım merkezleri bünyesinde sürdürülebilir şekilde konumlandırmalarını önemsiyoruz. Böylelikle, özellikle KOBİ’lerimizin hâlihazırda içerisinde oldukları Ar-Ge faaliyetlerinin bir metodolojide tanımlanması ve takibinin kurumsal gelişimlerine ve buna bağlı olarak rekabet güçlerine olumlu katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
“AR-GE MERKEZLERİNİN TEMEL STRATEJİLERİ ARASINDA, MEVCUT ARAŞTIRMA DİSİPLİNLERİNİ SINIR OLARAK KABUL ETMEDEN İLERİ TEKNOLOJİLERE ZEMİN OLUŞTURACAK ÖNCÜL ARAŞTIRMALAR GERÇEKLEŞTİRME FİKRİ YER ALIYOR.” 59 • KASIM 2018
RÖPORTAJ
ADDMİB YÖNETİM KURULU BAŞKANI ŞERAFETTİN CECELİ:
KORUMACI ÖNLEMLERE RAĞMEN İHRACAT ATAĞIMIZ SÜRECEK SON DÖNEMDE YAYGINLAŞAN KORUMACILIK ÖNLEMLERİNE RAĞMEN İNŞAAT DEMİRİ İHRACATINDA HALEN İLK SIRADA YER ALMALARININ TÜRKİYE ADINA BÜYÜK BİR BAŞARI OLDUĞUNU SÖYLEYEN ANKARA DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ŞERAFETTİN CECELİ, ABD İLE YAŞANAN VERGİ SORUNLARI VE AB KORUNMA ÖNLEMLERİNE RAĞMEN SEKTÖR İHRACATINDAKİ ARTIŞ EĞİLİMİNİN SÜRECEĞİNİ VURGULUYOR.
M
etal sektöründe daha yüksek katma değer üretmeye yönelik bir dönüşüm sürecinde yer aldıklarını söyleyen Ankara Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Ceceli, “Küresel rekabette avantaj sağlama stratejisi, artık ucuz iş gücü kullanımı veya petrol gibi doğal zenginliklere değil, yeni ürün geliştirebilme kapasitesi ve girişimci potansiyelini içinde barındıran inovasyona dayanıyor. Metal sektörü yapı, makine ve otomotiv sanayileri başta olmak üzere birçok sektörle bağlantı içinde olduğundan, girdideki dışa bağımlılık dikkate alınmadan uygulanan yerli ham madde üreticilerini korumaya yönelik korumacı politikalar iç pazardaki fiyatları yükseltiyor ve bu ham maddeleri imalat girdisi olarak kullanan bağlantılı sektörlerin de maliyetleri büyüyor” diyor. Bu kapsamda, devlet desteklerinin yanı sıra sektöre yönelik doğru ekonomik politikaların yapı malzemeleri ve makine sektörü başta olmak üzere metal sektöründeki gelişmeleri olumlu yönde ivmelendireceğini vurgulayan Ceceli, sektörün • 60
bugünü ve geleceğini Moment Expo okuyucularıyla paylaştı. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1963 yılında Ankara’da doğdum. TED Ankara Koleji’nin ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Öğrencilik yıllarından günümüze kadar aile şirketlerimizde iş hayatıma devam ettim. Bu süre içinde çeşitli meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarında görev aldım. ADDMİB’de iki
dönem Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve bir dönem de Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendim. Nisan 2018’de yapılan Genel Kurul’da son kez Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçildim. Bu dönemde, ADDMİB Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanı sıra Orta Anadolu İhracatçılar Birliği Koordinatör Başkanlığı görevini de yürütüyorum. Demir ve demir dışı metaller sektörünün güncel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bilindiği üzere dünya mal
ticareti 2015 ve 2016 yıllarındaki daralmanın ardından 2017 yılında yüzde 8 büyüdü. Bu yıl da büyümenin sürmesi ve yüzde 7,5 büyümeyle 18,5 trilyon dolarlık mal ticareti gerçekleşmesi bekleniyor. Dünya ticaretindeki bu genişlemenin Türkiye’nin ihracat artışı için de uygun koşullar oluşturduğu düşünüldüğünde, metal ürünler açısından olumlu bir yıl sonu beklentimiz devam ediyor. Türk metal ürünler sektörünün ham maddede dışa bağımlılığı göz önüne alındığındaysa, uluslararası
ŞERAFETTİN CECELİ
piyasalarda oluşan fiyat hareketlerinden önemli düzeyde etkilenmeye devam ediyoruz. Demir çelik sektöründe Türkiye’de üretim ağırlıkla hurda ile gerçekleştiriliyor. Alüminyum ve bakırda ise yeterli ham madde yurt içinden sağlanamıyor ve ithalata yöneliyoruz. Bununla birlikte, son dönemde yaygınlaşan korumacılık önlemleri ile yerli ham madde, ara malı ve yan sanayi üreticileriyle bunları kullanan ana sanayi üreticilerinde yaşanan rekabete rağmen inşaat demiri ihracatında halen ilk sırada yer alıyor olmamız, Türkiye adına büyük bir başarıdır. ABD ile yaşanan vergi sorunları ve AB korunma önlemlerine rağmen ihracatımız artış eğilimini sürdürüyor. Sektörün üretim ve ihracat rakamları için neler söyleyebilirsiniz? 2019 yılına ait beklentileriniz nedir? Türkiye inşaat demiri ile bakır örme tel grubu ihracatında dünyada birinci, çelik boru ve profil ihracatında dördüncü, alüminyum profil ihracatında altıncı, alüminyum folyo ihracatında sekizinci, çelik ihracatında da 10’uncu sırada yer alıyor. Demir ve demir dışı metaller sektörünün Ocak-Ekim dönemi ihracatı incelendiğinde, geçtiğimiz yıla göre yüzde 30 oranında artış yaşadık ve ihracatımız 19 milyar dolara yükseldi. Diğer yandan, 2017 yılında ADDMİB toplam ihracatı bir önceki yıla göre değerde yüzde 13 artarak 1,1 milyar dolar seviyesine yükselmişti; Birliğimizin OcakEylül dönemi ihracatı da yüzde 20 artarak 1 milyar dolar seviyesini şimdiden aştı. ADDMİB üye firmalarının ihracat ortalaması geçtiğimiz yıl 194 bin 462 dolarken bu yıl OcakEylül dönemi firma ihracat ortalaması 281 bin 524 dolar olarak gerçekleşti. 2019’da iç pazarımızın 2018’e göre daha da daralacağı bekliyor,
ancak bu gelişmenin ihracatta önemli bir fırsat oluşturacağına inanıyoruz. ADDMİB olarak, alışıldık pazarlarımızın dışındaki ülkelere yönelik çalışmalarımızla yeni pazarlara ulaşma çabalarımıza 2019’da da devam edeceğiz. Elbette bu çabalarımızın daha iyi sonuçlar verebilmesi için üreticilerimizin üretim maliyetlerinin küresel rakipleriyle aynı düzeye indirilebilmesi için demir ve demir dışı metaller üzerindeki koruma amaçlı vergi uygulamalarının sonlandırılması, bu sayede ihracatçılarımızın ham madde alım fiyatlarının dünya fiyatlarına indirilmesi önem arz ediyor. Türkiye, inşaat demiri ve uzun üründe dünyanın en güçlü ihracatçısı. Ancak diğer yandan dünya, korumacı ekonomik tedbirlerin güçlendiği bir dönemden geçiyor. Bu yeni ekonomi düzeninde Türk demir ve demir dışı metaller sektörünün pozisyonu nasıl olacak? Küresel piyasalarda aktif rol alan Türkiye’nin dış ticareti, yerel ve küresel politik gelişmelerden elbette etkileniyor. Son yıllarda Türkiye çelik ihracatında önemli yer tutan Orta Doğu Bölgesinin eski etkinliğini kaybetmesi, ABD ile olan ilişkiler ve korunma önlemleriyle birlikte sektör olarak yeni pazarlara yöneliyoruz. Bu kapsamda üye firmalarımızı ihracata yönlendirmek ve dünya pazarlarında rekabet gücü kazanmalarına destek vermek amacıyla ilgili sektörlerimizde faydalı olabilecek her türlü bilgi akışı ve organizasyonu üstleniyor; mevcut ihracat pazarlarımızı geliştirmek ve hedef pazarlara girebilmek için hedef ülkelerde düzenlenen fuarlara doğrudan ulusal katılım organizasyonları gerçekleştiriyoruz. Şu hususu da ifade etmem gerekir ki, ABD ve AB tarafından Türk ürünlerine uygulanmaya
başlayan koruma tedbirleri, bu pazarlarda artmakta olan pazar payımızın söz konusu pazarlardaki üreticileri ürküttüğünün de somut bir göstergesidir. ADDMİB Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev süreniz içerisinde odaklanacağınız temel başlıklar neler olacak? Sektörleriniz özelindeki sorun başlıkları ve çözüm önerileriniz nelerdir? 2018-2022 yıllarını kapsayacak dönemde yönetimimizin odaklanacağı en önemli konu, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı için belirlenen küresel ticaretten yüzde 1,5 pay alma hedefimize ulaşmak olacak. Bu hedefe ulaşmak için hem mevcut pazarlarımızda ve özellikle yeni pazarlara ulaşarak ihracat miktar ve tutarımızı yükseltmek için çalışmak hem de üyelerimizin daha yüksek katma değerli ürünlere yönelmeleri için Ar-Ge ve inovasyona eskisinden daha fazla önem vermelerini sağlayarak ihracatımızın birim değerini yükseltmek çalışmalarımızın iki ayağını oluşturacak. Sektör özeline indiğimizde ise demir ve demir dışı metallerin tamamına yakınında yerli üretimin yeterli olmaması sebebiyle arz eksiği ithalatla karşılanıyor. Ancak bu ithalatın sebebi olarak “ucuz ham madde temini” gerekçe gösterildiği için ithalata karşı zaten ürettiğini satabilen üreticilerin korunması amacıyla gümrük vergileri uygulanıyor ve bu durum, iç pazarda ham madde fiyatlarını en az uygulanan vergi oranında yükseltiyor. Sınırlı sayıdaki ihracatçı dâhilde işleme rejimi kapsamında ithalat yaparak bu sıkıntıyı aşabilirken, sayısı on binlerle ifade edilen ihracatçılarımız üretimini iç pazardan vergi nedeniyle yükselen fiyatlardan ham madde alarak yapıyor ve bu sebeple uluslararası pazarda rakiplerinin hep bir adım gerisinden gitmek
“ABD VE AB TARAFINDAN TÜRK ÜRÜNLERİNE UYGULANMAYA BAŞLAYAN KORUMA TEDBİRLERİ, BU PAZARLARDA ARTMAKTA OLAN PAZAR PAYIMIZIN SÖZ KONUSU PAZARLARDAKİ ÜRETİCİLERİ ÜRKÜTTÜĞÜNÜN DE SOMUT BİR GÖSTERGESİDİR.” zorunda kalıyor. Özetle, her türlü metalden ürünlerin ihracatını yapan ihracatçılarımızın rekabet gücünü yükseltmek için korumacı yaklaşımla uygulanan gümrük verilerinin sıfırlanması gerektiğini düşünüyoruz. Sektörlerinizin makine imalat sektörleriyle ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Makine sektörünün sizin açınızdan önemi için neler söyleyebilirsiniz? Üretimin olduğu her yerde makine sektörü temel taşı olduğundan metal ürünler sektörü için de aynı durum geçerli. Üretimden ürünlerin elleçlenmesine kadar tüm aşamalarda makineler bizim işimizin olmazsa olmazıdır. Bu durum her üretim için geçerli olsa da bizim sektörümüzde bu ilişki iki taraflı ilerliyor: Metal ürünler sektörü makinesiz üretim yapamazken, makine sektörü de başta çelik olmak üzere metal ürünlere gereksinim duyuyor. Dolayısıyla metal ürünler sektörü ile makine sektörünün et ile tırnak gibi birbirinden ayrılamayacak sektörler olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. 61 • KASIM 2018
POZİTİF
FARK HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI AHU BÜYÜKKUŞOĞLU SERTER:
“İŞ DÜNYASINDA KADINLAR GÖZ ARDI EDİLMİŞ BİR FIRSATTIR” “KADINLAR İŞ DÜNYASINDA ARTIK ÇOK AKTİF GÖREVDELER. ÖZELLİKLE TEPE YÖNETİMİNDEKİ KADIN SAYISI GİTTİKÇE ARTIYOR. BİZİM ŞİRKETİMİZDE TOPLAM 2 BİN 45 KİŞİ ÇALIŞIYOR. BU RAKAMIN 801’İ KADIN. YÖNETİCİ SAYIMIZ 66 VE BU RAKAMIN 33’Ü KADIN” DİYEN FARK HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI AHU BÜYÜKKUŞOĞLU SERTER, İŞ DÜNYASINDA KADINLARIN GÖZ ARDI EDİLMİŞ BİR FIRSAT OLDUĞUNA İNANDIĞINI SÖYLÜYOR.
A
hu Büyükkuşoğlu Serter, Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanlığının yanı sıra kadınların iş dünyasındaki etkinliği ve girişimlerinin artması • 62
için yoğun emek sarf eden başarılı bir iş kadını ve seri girişimci. ABD’de uzun yıllar finans sektörünün kalbi Wall Street’te önemli deneyimler kazanan Büyükkuşoğlu
Serter, Türkiye’ye dönüşüyle birlikte Fark Holding’de devam eden kariyerini son altı yıldır Yönetim Kurulu Başkanlığı ile taçlandırmış durumda. Ancak Büyükkuşoğlu Serter, yoğun
iş süreçlerinin yanı sıra belki de daha güçlü bir çabayı, Türkiye’nin en önemli sosyal problemlerinden birine, kadınların iş dünyasında daha aktif ve girişimci olmalarına yönelik kurduğu Arya Kadın
AHU BÜYÜKKUŞOĞLU SERTER
Yatırım Platformu’nda gösteriyor. “En iyi bildiğim iş para kazanmak. O zaman öyle bir şey yapayım ki başarılı, motive, akıllı kadınları bulup onlara hem para hem de işlerini büyütmeleri için ihtiyaç duydukları her ne ise onları veren ortaklar bulayım, bu kadınları büyütelim, onlar da başka kadınları büyütsünler diye, en küçük kızımın isminden esinlenerek ‘Arya Kadın Yatırım Platformu’nu kurdum. Arya, Türkiye’nin ilk ve tek ‘kadın odaklı’ yatırım platformudur” diyen Büyükkuşoğlu Serter, iş dünyasında en iyi yatırımın her zaman insanların bakmayı unuttuğu yerlerden çıktığını ve kadınların da göz ardı edilmiş bir fırsat olduğuna inandığını dile getiriyor. Erkek egemen iş dünyasının güçlü ve başarılı kadın bireylerinden Ahu Büyükkuşoğlu Serter ile kadınların toplumdaki ve iş dünyasındaki konumlarına dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Öncelikle sizi, sizin sözlerinizle tanıyabilir miyiz? İstanbul doğumluyum, Kayserili bir ailenin iki kızından biriyim. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten
sonra AFS öğrencisi olarak ABD’ye gittim. Daha sonra Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdim ve New York Pace Üniversitesi’nde yatırım yönetimi üzerine MBA yaptım. Öğrenciyken, Wall Street’te çalışmaya başladım. Finansın pek çok farklı bölümünde çalıştım. Brokerlık da yaptım, traderlık da, fon yöneticiliği de… 2002’de Türkiye’ye dönmeden önce bir hedge (risk) fonunun yöneticisiydim. Daha sonra ağırlıkla otomotiv ve beyaz eşya alanında faaliyet gösteren aile işimizde çalışmak üzere Türkiye’ye geri döndüm. 2012’ye kadar CFO olarak çalıştım, 2012’de yönetim kurulu başkanı oldum. Bu süreçte aile işinden bağımsız kişisel yatırımlar da yapmaya başladım. Bazılarının girişimcisi oldum. Evliyim, 18, 16 ve 6 yaşlarında üç kızım var: Selin, Lara ve Arya. Fark Holding’de çalışmaya başlama sürecinizi biraz daha açabilir miyiz? ABD’den nasıl bir motivasyonla döndünüz? Türkiye’de sizi çeken neydi? 2002’de Türkiye’ye döndüm demiştim. Edindiğim tecrübe, artık işin başına geçmek
için yeterliydi ve o dönemde Türkiye’de yeni fırsatlar doğuyordu. New York’ta 11 Eylül’ü yaşadık ve bu olay, ABD için pek de iyi olmayan bir dönemin başlangıç habercisiydi. Bu sırada Türkiye, ekonomik ve politik açıdan umut vaat eden bir döneme giriyordu. Hepsini bir arada düşününce, Türkiye’ye dönmeye karar verdim. 2002 yılında şirketimizde çalışmaya başladım ve 2012’ye kadar CFO’luk görevini üstlendim. 2012’den beri de Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyorum. Fark Holding bünyesinde yaklaşık 2 bin kişi çalışıyor. 2002’de ciromuz 8 milyon euro idi, bugün 250 milyon euroyu aşıyoruz. Aile üyelerini profesyonelleştirip, profesyonelleri aileleştirmiş bir şirket olduğumuzu söyleyebilirim. CEO’muz Ömer Burhanoğlu 35, Genel Müdürümüz Ali Rıza Aktay 30 yılı aşkın süredir bizimle birlikte çalışıyor. Holding bünyesinde; otomotiv, endüstri, sanayi, teknoloji, yatırım, turizm, inşaat, kültür-sanat, sosyal girişim ve ticaret alanlarında faaliyet gösteren şirketlerimiz bulunuyor. Aynı zamanda Arya Kadın Yatırım Platformu’nun kurucusuyum
“KÖTÜ YÖNETİLEN ŞİRKETLERİ İYİYE GÖTÜRMEK, OLMAYAN YERDEN İŞ ÇIKARMAK, DOYUMA ULAŞMIŞ İŞ MODELLERİNİ DEĞİŞTİREREK BAŞARI YAKALAMAK, ŞİRKET BÜYÜTMEK, AKILLI VE MOTİVE İNSANLARI BULUP ONLARA YATIRIMCI VE MÜMKÜN KILICI OLMAK EN SEVDİĞİM FAALİYETLER DİYEBİLİRİM.”
63 • KASIM 2018
POZİTİF kız çocuk ayrımıyla büyütülmedik. İki kız kardeşiz biz ve her zaman her işi kendi başına yapabilen, her şeyin evimizde rahatlıkla konuşulabildiği, fikir alınabildiği bir ortamda büyüdüm. Bu sebeple kadın yönetici olmanın getirdiği zorlukları, babam ve birlikte çalıştığım profesyonel erkek üst yönetimin yaklaşımı sayesinde, ne mutlu ki hiç yaşamadım.
ve Galata İş Melekleri (Galata Business Angels-GBA) üyesiyim. Mobilite dışındaki tüm yatırımları, kadın girişimcilere ARYA üzerinden, teknolojik yatırımlarımı da GBA’dan yapıyorum. Kötü yönetilen şirketleri iyiye götürmek, olmayan yerden iş çıkarmak, doyuma ulaşmış iş modellerini değiştirerek başarı yakalamak, şirket büyütmek, akıllı ve motive insanları bulup onlara yatırımcı ve mümkün kılıcı olmak en sevdiğim faaliyetler diyebilirim. Bir iş gününüzün ya da bir iş yılınızın nasıl geçtiğini merak ediyoruz. Bizimle paylaşır mısınız? İşim gereği sıkça seyahat ediyorum. Hem iş insanı, hem eş, hem anne hem de evlat, kardeş, arkadaş gibi diğer tüm rollerime eşit durabilmeye özen göstermeye çalışıyorum. Her zaman çok iyi başarıyor muyum? Bazen işlerim çok yoğun olabiliyor açıkçası. Ancak her şeye zaman ayırmaya özel gayret gösteriyorum. Planlı, programlı yaşıyorum ve yıllık, aylık, haftalık bazlı • 64
ayrı ayrı planlar yapıyorum. Çocuklarımın okulları tatil olduğunda, özellikle ailemle bir arada zaman geçiriyorum ve çoğunlukla çocuklarımın ilgi alanlarına göre kısa tatillere gidiyoruz. Yılın bir bölümünde ailemle ABD Florida’daki Boca Raton’da yaşıyorum, çünkü çocuklarım orada okuyor. Yılın diğer bölümlerinde ve kışın dönemsel olarak İstanbul’da oluyorum. Yazın Bodrum’daki otelimiz Casa dell’ Arte ve Casa Hermanas’ta ben yine ev sahibi rolü ile misafirlerimizi ağırlayıp bir yandan çalışırken, çocuklarım da yaz tatillerini Bodrum’da bir arada geçirmiş oluyor. Kışın ben İstanbul’da işimin başındayken, eşim Boca Raton’da çocukların yanında oluyor ve bu tempo içinde, kendisinin çok büyük desteği olduğunu belirtmek isterim. Erkek egemen bir dünyada kadın yönetici olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz? Yaşıyorsanız, bu zorlukları anlatır mısınız? Çocukluğumuzdan beri ailem, özellikle de babam tarafından
Geleneksel bir toplum beklentisi olarak kadının evde de önemli görevleri olduğunu düşünürsek, ev-aile-iş üçgenini nasıl dengeliyorsunuz? Bu üçgende hayat, hepimizin kendi sorumluluklarını yerine getirmesiyle sürüyor. Başta eşim çok destekçidir bana. Kızlarımı da kendi ayakları üzerinde durabilir şekilde yetiştirmeye gayret
ediyorum. Boca Raton’da geçirdiğimiz sürede, ev işlerini tüm aile aramızda paylaşırız. Yemeğimizi de, temizliğimizi de kendimiz yaparız, yardımcımız yoktur. ABD’de olduğum dönemde, çocuklarım okula gittiği zaman işin başına geçerim. İyi bir ekibim var. Mevcut işlerin takibini yapan güçlü bir ekip olunca, ben de bazı dengeleri kurmakta rahat ediyorum açıkçası. Destek olan çok anlayışlı bir eş, ayakları üzerinde durabilen çocuklar, planlı ve programlı yaşamak, iyi ekip eşittir ev, aile, iş dengesi diyebilirim. Yurt dışı gezilerinizde yönetici pozisyonda görev yapan bir kadın yönetici olarak nasıl tepkiler alıyorsunuz, gözlemleriniz nelerdir? Kadınlar iş dünyasında artık
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK KADIN ODAKLI YATIRIM PLATFORMU: ARYA “Ailemde bize öğretilen en önemli şey okumak, daima kendini geliştirmek, hayal kurmak, bu hayallere ulaştıkça yeni hayaller kurup onlara ulaşmak için çalışmaya devam etmekti. Üç kızım var, kendime göre kariyerinde ve hayatta iyi yerlere gelmiş bir kadınım. 40 yaşından sonra sahip olduklarımın boyun borcunu ödemek istedim. Ne yapabilirim diye düşününce, en önemli sosyal problemlerimizden birine, kadınlara dokunacak bir şey yapayım dedim. En iyi bildiğim iş para kazanmak. O zaman öyle bir şey yapayım ki başarılı, motive, akıllı kadınları bulup onlara hem para hem de işlerini büyütmeleri için ihtiyaç duydukları her ne ise onları veren ortaklar bulayım, bu kadınları büyütelim, onlar da başka kadınları büyütsünler diye, en küçük kızımın isminden esinlenerek ‘Arya Kadın Yatırım Platformu’nu kurdum. Arya, Türkiye’nin ilk ve tek ‘kadın odaklı’ yatırım platformudur. Umarım tek olarak kalmayız. Kadın liderliğindeki şirketleri, ‘akıllı para’ yatırımı yaparak, maddi kaynakların ötesinde değer katabilecek kadın ve kadının gücüne inanan erkek melek yatırımcılarla bir araya getiriyor. Arya, kurulduğu 2014 yılından bu yana 700’ü aşkın kadın girişimciye dokundu; altı şirketin 2,5 milyon TL’nin üzerinde yatırım almasını sağladı. Kadın kadına dayanışmaya inanan, başarılı iş kadınlarından oluşan ve yatırım yapan Arya kadınlarımız da oldu. En önemli mesajımız, önce kadının kadına yardım etmekle yükümlü olmasıdır. Arya’yı birliktelik zekâsının bir ürünü olarak görüyorum. Bu birliktelik zekâsını ne kadar yayabilirsek, bizim için o kadar iyi.”
AHU BÜYÜKKUŞOĞLU SERTER
çok aktif görevdeler. Özellikle tepe yönetimindeki kadın sayısı gittikçe artıyor. Bizim şirketimizde toplam 2 bin 45 kişi çalışıyor. Bu rakamın 801’i kadın. Yönetici sayımız 66 ve bu rakamın 33’ü kadın. Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan ve otomotiv yan sanayi sektörü gibi erkek egemen bir sektörde; bu çok rastlanmayacak bir durumdur. Kadın yönetici olarak gerek ailemden, gerekse birlikte çalıştığım profesyonel yöneticilerden her zaman destek gördüm. Yurt dışında da herhangi bir olumsuz deneyimim olmadı açıkçası, ancak karşılaşılan bazı durumlar olduğunu çevremden duymuştum. Profesyonel iş yaşamında daha fazla kadın yönetici görmek için sizce ne yapılabilir? İş dünyasında en iyi yatırım, her zaman insanların
bakmayı unuttuğu yerlerden çıkıyor. Kadınların göz ardı edilmiş bir fırsat olduğuna inanıyorum. Özellikle üçüncü kızım Arya doğduktan sonra, geleceğin Türkiye’sinde kadının daha karar verici, sermaye sahibi, güçlü pozisyonlarda olması için ne yapabilirim diye çok düşündüm. Nihayetinde kadın liderliğindeki şirketlerle kadın melek yatırımcıları, kız babalarını ve kadının gücüne inanan erkekleri bir araya getiren Arya Kadın Yatırım Platformu’nu kurdum. Yaptığınız iş ya da görev aldığınız STK’larla ilgili aldığınız ödüller var mı? Var ise bahseder misiniz? Evet, var; son olarak Fortune Türkiye dergisinin medya sponsorluğunda, Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından düzenlenen “Sürdürülebilir
İş Ödülleri”nde, kurucusu olduğum Arya Kadın Yatırım Platformu “Yılın Sosyal Girişimi” ödülünü aldı. Bunun öncesinde de; Webrazzi tarafından İnternet-teknoloji dünyasında 2017 yılının melek yatırımcıları halk oylaması ile belirlendi ve Mustafa Sandal birinci, ben de ikinci seçildim. Yine, Avrupa’daki kadın melek yatırımcıları tek bir çatı altında buluşturmayı hedefleyen ve Avrupa Birliği desteği ile oluşturulan LEAN in EU Business Woman Angels Community’nin, bu yıl Sofya’da düzenlenen EBAN Kongresi’nde “Avrupa Kadın İş Melekleri” ödül töreninde “2018 Yılının En İyi Kadın İş Meleği” ödülünü aldım. Şirketimiz Farplas ise 2017’nin sonunda, İnovalig İnovasyon Liderleri yarışmasında 971 şirket arasında İnovasyon Stratejisi dalında birincilik ödülünü aldı.
“İYİ BİR EKİBİM VAR. MEVCUT İŞLERİN TAKİBİNİ YAPAN GÜÇLÜ BİR EKİP OLUNCA, BEN DE BAZI DENGELERİ KURMAKTA RAHAT EDİYORUM AÇIKÇASI. DESTEK OLAN ÇOK ANLAYIŞLI BİR EŞ, AYAKLARI ÜZERİNDE DURABİLEN ÇOCUKLAR, PLANLI VE PROGRAMLI YAŞAMAK, İYİ EKİP EŞİTTİR EV, AİLE, İŞ DENGESİ DİYEBİLİRİM.”
65 • KASIM 2018
AR-GE MERKEZİ
“İTHALATA İKAME ÜRETİM BAŞARIYI GETİRDİ” KURULDUĞU İLK YILDA TAMAMLADIKLARI BİR AR-GE PROJESİ SONUCUNDA TÜRKİYE’DE İLK KEZ ÜRETİLEN ÖZEL MAKİNELERLE ÖNEMLİ İTHAL İKAMESİ SAĞLADIKLARINI SÖYLEYEN BARİDA MAKİNA AR-GE MÜDÜRÜ DR. CEMİL GÜNHAN ERHUY, “AR-GE ÇALIŞMALARIMIZLA GELİŞTİRDİĞİMİZ ÜRÜNLERİ, FARKLI KITALARDA YER ALAN FRANSA, İSPANYA, ÇİN, HİNDİSTAN, BULGARİSTAN, SLOVENYA VE RUSYA GİBİ 14 ÜLKEYE İHRAÇ EDİYORUZ” DİYOR.
B
arida Makina ArGe Merkezi 2017 yılında kurularak aynı yılın Temmuz ayında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandı. Geçtiğimiz Nisan ayında Kayapa Organize Sanayi Bölgesi’nde 14 bin 500 metrekarelik yeni tesisine taşınan firma, Ar-Ge merkezi faaliyetlerini de 57 Ar-Ge personeliyle 4 bin metrekarelik alanda sürdürme olanağına kavuştu. Firmalarının kurulduğu 2007 yılından bu yana Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını sürdürdüklerini kaydeden Barida Makina Ar-Ge Müdürü Dr. Cemil Günhan Erhuy, sahip oldukları vizyonu şöyle tarif ediyor: “Yürüttüğü Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının çıktısı olan özel makineler ve ortaya koyduğu otomasyon çözümleriyle endüstriyel alanda faaliyet gösteren firmaların ilk sırada tercih ettiği, dünyadaki teknolojik gelişimi hızlı takip edebilen, uygulayabilen ve teknolojiye katkı sağlayabilen, yetkin ve uzman kadrosuyla sektördeki sayısız firmaya örnek olacak şekilde prensipli ve örgütlü, aynı zamanda esnek ve çevik bir yapıya sahip, rekabetçi koşullarda katma değerli ürünlerle sergilediği • 66
sürdürülebilir büyüme, ulaştığı ihracat potansiyeli ve üretkenliğiyle ülke ekonomisine katkı sağlayan bir şirket olmak.” 2016 ve 2017 yıllarında İnovaLİG İnovasyon Liderleri Programı İnovasyon Sonuçları Kategorisi’nde üst üste iki kez üçüncülük ödülünü alarak başarılarını kanıtladıklarını söyleyen Dr. Erhuy, “Yürüttüğümüz TÜBİTAK ve KOSGEB projeleri ile ortak olduğumuz Avrupa Birliği
(FP7) projelerinin yanı sıra marka ve patentlerimizle yurt içi ve yurt dışında özgün ürün satışlarında sergilediğimiz başarılar, Ar-Ge ve inovasyonla bütünleştiğimizin de göstergesidir” diyor. Özel makineler geliştirme konusunda sektörlerinde lider bir firma olarak Ar-Ge merkezleri sayesinde söz konusu alanda kendilerini daha da ileri taşımayı hedeflediklerini vurgulayan Dr. Erhuy, tecrübeli ve araştırmacı niteliği yüksek
personelleriyle ulusal ve uluslararası alanlarda yakaladıkları büyümeyi sürdürmeyi amaçladıklarının altını çiziyor. Ar-Ge merkezinizin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Üretime yönelik geliştirilen projelerinizden söz edebilir misiniz? Firmamız başta otomotiv olmak üzere, beyaz eşya, inşaat, elektrik, gıda, ilaç gibi çok farklı sektörlerde
BARİDA MAKİNA
faaliyet gösteren müşterileri için özel üretim makineleri ve hatları, montaj/transfer makineleri ve hatları, test istasyonları, kameralı veya kamerasız kontrol istasyonları, robotik hatlar, hücreler ve uygulamalar, dönel sac şekillendirme (roll form) hatları, yay ve tel bükme makineleri, paketleme (shrink) makineleri, kaynak ve kontrol fikstürleri geliştirip üretiyor. Kurulduğu yılda yürütülen bir Ar-Ge projesi sonucunda gerçekleştirdiği özgün ürün ihracatıyla Türkiye’de ilk kez üretilen özel makinelerle ülkemiz için önemli ithal ikameleri sağlama potansiyeli taşıdığını ispatlayan Barida Makina, bugün farklı kıtalarda yer alan Fransa, İspanya, Çin, Hindistan, Bulgaristan, Slovenya ve Rusya gibi 14 ülkeye özel makine ihraç ediyor. Barida markası, otomotiv ve beyaz eşya sektörlerindeki küresel ölçekli birçok firmanın yurt dışı üretim tesislerinde, üretim süreçlerine özel geliştirdiği hatlarının çalıştığı ilk ve tek özel makine tedarikçisi olarak Türkiye’nin referansı olurken, söz konusu firmaların Türkiye’de faaliyet gösteren fabrikaları için geliştirilip devreye aldığı özel makine ve hatlarla da başarısını perçinlemiştir. Ar-Ge merkezimiz, bilgisayar destekli tasarım ve mühendislik, yazılım geliştirme, kontrol ve otomasyon, proje yönetimi, prototip imalat ve devreye alma ile proje geliştirme ve inovasyon birimlerinden oluşuyor. Araştırmacılarımızın biri doktora, üçü de yüksek lisans derecesine sahip; ayrıca beş araştırmacımız yüksek lisans öğrenimine devam ediyor. Gerekli mühendislik, danışmanlık, anahtar teslim proje ve sistem tasarım hizmetlerini tek kaynaktan sunabilen firmamızın yürüttüğü Ar-Ge projelerinin tasarım fazında AutoCAD,
Inventor, SolidWorks™, CATIA™ ve UG NX programlarından yararlanıyoruz. Söz konusu programların yanı sıra ANSYS yazılımı sayesinde sonlu eleman analizlerine dayalı tasarım doğrulama çalışmaları da aynı birimimiz bünyesinde gerçekleştiriliyor. Makinelerimizin yapısal analizlerinin yanı sıra uzmanlık sahibi olduğumuz konulardan biri olan “roll forming” süreçleriyle sac şekillendirme işlemlerinde makara tasarımında kullanılan ve Marc çözücüsüyle bu süreçlerin sonlu eleman analizine dayalı olarak simülasyonunu gerçekleştiren COPRA® programı da Ar-Ge merkezimizin yazılım envanterine dâhil edildi. Ar-Ge merkezimizin yazılım geliştirme, kontrol ve otomasyon birimi ise proje çıktısı durumundaki makineler için gerekli kontrol ve otomasyon sistemlerini geliştiriyor. Bu birimde çalışan Ar-Ge ekibimiz PC, PLC, robotik, hidrolik-pnömatik, kamera programlama, pano montajı, saha montajı gibi konularda uzmandır. Devreye alma ve uygulama süreçlerinde, talep doğrultusunda her türlü program desteğini de sunabiliyoruz. Robotik hücre kurulumuyla robotlu kontrol, montaj ve taşıma
sistemleri içeren projelerde, uluslararası robot firmalarının partnerliğiyle gerekli entegrasyon hizmetini sağlıyoruz. Tüm makine prototiplerimize, montaj çalışmalarının tamamlanmasının ardından gerekli olan performans testleri uygulanıyor. Barida Makina bugün itibarıyla aynı anda 20 ve yılda toplam 150 proje yürütebilecek kapasiteye ulaşmış durumdadır. Yürüttüğümüz projeler müşteri taleplerinin yanı sıra sektör ve pazar ihtiyaçları sürekli analiz edilerek, teknolojinin de yakından takibiyle, müşterilerden bir talep veya sorun iletilmeden yeni proje önerileri ve çözümleri çerçevesinde oluşturuluyor. Ar-Ge Merkezinizin ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonunu nasıl değerlendirirsiniz? Ar-Ge uygulamalarına yönelik kamu destekleriyle ilgili düşünceleriniz nedir? Ar-Ge merkezimizin faaliyete geçmesiyle birlikte üniversite-sanayi iş birliği de gelişmeye başladı. Bu kapsamda Atılım Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesi gibi kurumlarla iş birliklerimiz devam ediyor. Merkezimiz, faaliyet
alanıyla ilgili iş birliği olanaklarına açık bir şekilde Kamu Üniversite Sanayi İşbirliği Portalı’nı (KÜSİP) da takip ediyor. Kamu Ar-Ge destekleri açısından ise firmamız, yaptığı işin inovasyonla iç içe olması nedeniyle, kurulduğu tarihten bugüne söz konusu desteklerden yararlanıyor. Bugüne kadar TÜBİTAK, KOSGEB ve Ekonomi Bakanlığı tarafından ulusal ölçekte desteklenen 15 projeyi başarıyla sonuçlandırdık. Bu ulusal desteklerin yanı sıra Avrupa Birliği FP7 Programı çerçevesinde katıldığımız iki uluslararası Ar-Ge projesini de başarıyla tamamladık. Onaylı bir Ar-Ge merkezi olarak tüm faaliyetlerimiz Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile koordineli bir şekilde ilerliyor. Devlet kurumlarının firmalara sağladığı Ar-Ge desteklerinden, tamamen yerli sermayeyle faaliyet gösteren bir firma olarak son derece memnunuz. Dünyada az sayıda ülke tarafından sanayiye bu düzeyde Ar-Ge desteği tahsis ediliyor. Kamu kurumlarınca verilen Ar-Ge desteklerine ilişkin, proje ve çıktıların kalitesine bağlı olarak, özellikle son yıllarda çıtanın hayli yükseldiğini gözlemliyoruz. Burada, bizim faal olduğumuz Endüstri 4.0 67 • KASIM 2018
AR-GE MERKEZİ
konularında olduğu gibi yüksek teknolojiye dayalı ürün geliştiren firmaların, desteklere ulaşmada daha avantajlı bir konumda bulunacağını değerlendiriyoruz. Türkiye’de her sektörde olduğu gibi makine imalat sektöründe de önemli gelişmeler yaşanıyor. Kamunun Ar-Ge ve inovasyona verdiği desteklerden sektörümüz de yararlanıyor; bu durum da firmaların gelişiminde itici güç oluyor. Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Barida Makina beş adet tasarım tescil belgesine sahiptir. Bunun yanı sıra üç
ulusal ve bir de uluslararası patent başvurusunda bulunduk. Avrupa Birliği, Rusya ve Çin’de de marka tescil başvurularımız bulunuyor. Yine, Avrupa Birliği marka tescil başvurumuz onaylandı ve diğer bölge başvurularımızın değerlendirme süreci de devam ediyor. Bir firmanın Ar-Ge merkezine sahip olmasının, patent sayısını çoğaltmada motive edici hatta itici bir faktör olduğu gözle görülür bir gerçektir. Ancak biz, salt patent sayısını çoğaltmaya yönelik bir hedefi hiçbir zaman benimsemedik. Asıl olarak patente konu buluşların niteliği ile bunların firmamıza sağlayacağı katkılara bakıyoruz. Korumaya yönelik takip etmemizin
olanaksız olduğu, bilgi birikimi teşkil eden tüm inovatif çözümler ve uygulamalar için patent başvurusunda bulunmayı, açıkçası riskli buluyoruz. Buluşları korumaya ilişkin tüm değerlendirmeler, Ar-Ge merkezimiz bünyesinde kurulan inovasyon komisyonu tarafından yapılıyor. Ar-Ge merkezinizin kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri nelerdir? Belli başlı hedeflerimiz, havacılık ve savunma sanayisi gibi yüksek teknolojinin kullanıldığı veya biyoteknoloji, nano/mikro işleme gibi hassas süreçlerin söz konusu olduğu alanlarda projeler yürütmektir. İleri malzemeler ve özel üretim teknolojilerini
içeren konularda Endüstri 4.0 konseptine uygun araştırma projeleri gerçekleştirmek ve bu projelerin çıktılarını ticarileştirmek de hedeflerimiz arasında yer alıyor. Farklı sektörlerde, küresel ölçekte faaliyet gösteren firmalarla stratejik Ar-Ge ve inovasyon iş birlikleri kurmak ise bir diğer önemli amacımız. Kontrol ve otomasyon sistemlerinde kendi yazılım ve donanımlarımızla belli ürünlerin imalat ve kalite kontrolüne adanmış özel üretim, montaj ve test makineleri geliştirerek küresel ölçekte firmamızın marka değerini ve yerlilik oranını yükseltmek; özel test sistemleri geliştirerek uzmanlık sahibi olduğumuz belli alanlarda bir mükemmeliyet merkezi olarak hizmet verebilmek de Ar-Ge merkezimizin başlıca hedefleri arasında bulunuyor. Gelecek dönem içinde Ar-Ge merkezinize yönelik yatırımlarınız sürecek mi? 2017 yılı Ar-Ge harcamalarımız 5,5 milyon TL’nin üzerindeydi ve bu rakam, toplam ciromuzun yüzde 18,5’ini oluşturuyordu. Benzer bir orana 2018’de de ulaşacağımızı öngörüyoruz. Bu yıl Ar-Ge faaliyet ve yatırımlarımıza 7,5 milyon TL’lik bir bütçe ayırdık. “Ar-Ge yatırımı” denildiğinde bizim ilk aklımıza gelen insana yatırımdır. Çünkü özel makineler geliştiren bir firma olarak esasen oldukça zor, bilgi birikimi ve deneyim gerektiren bir iş yapıyoruz. Çok farklı sektörlerde faaliyet gösteren farklı müşterilerimizin ihtiyacına göre “terzi
• 68
BARİDA MAKİNA
usulü” makineler geliştiriyoruz. Çoğunlukla ürettiğimiz bir makineyi, müşterilerimiz kapasite yükseltimi amacıyla bizden aynısını sipariş etmediği sürece bir daha üretmiyoruz. Geliştirdiğimiz makinelerin birkaç mühendislik disiplini ve her bir disiplinin farklı dallarında uzmanlık gerektiren sistem ve uygulamalar içerdiği de bir gerçek. O nedenle önem açısından personelin teknik anlamda yetkinliği, bizim için ilk sırada geliyor. Dolayısıyla personel seçerken yetkinlikle ilgili ölçütlere son derece dikkat ediyoruz. Meslek içi eğitimlerle de personelimizin yetkinlik düzeyini yükseltmeyi amaçlayan çalışmalar yürütüyoruz. Ar-Ge merkezimizin de kurulmasıyla, personelimizin araştırmacı niteliğinin yüksek olmasının gerektiğinin bilincindeyiz. Bu bağlamda personelimizin yüksek lisans ve doktora öğrenimini destekliyor ve başarıya dayalı çeşitli ödüllendirmelerle personelimizi lisansüstü öğrenime başlaması yönünde teşvik ediyoruz. Yeni tesisimize taşınmamızla birlikte, tasarım doğrulama çalışmalarına yönelik analiz programlarının temin edilmesi ve laboratuvar kurulumu başta gelmek üzere, Ar-Ge alanındaki yatırımlarımızı yoğunlaştırdık. Mevcut yazılım geliştirme,
kontrol ve otomasyon laboratuvarının yanı sıra yeni bir malzeme laboratuvarı da kurduk. Ar-Ge merkezimiz bugün 4 bin metrekarelik bir alanda faaliyet gösteriyor. Ar-Ge projelerimizin tüm fazlarında faydalanmak üzere gereken yazılım, donanım ve laboratuvar altyapısını geliştirmeye yönelik yatırımlarımız ise ileriki dönemlerde de devam edecek. Üretimin katma değerini yükseltmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalı? Özellikle Endüstri 4.0 kavramının gündeme yerleştiği bu dönemi, makine imalat sektörü için bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Üretim sistemlerinin evrimiyle sonuçlanacak olan bu dönemin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Üretim yapan ve üretim ekipmanı geliştiren firmaların bu konsepte oturan tüm müşteri taleplerine yanıt verebilmesi, ancak teknolojik yatırımlar ve teknolojik araştırma projelerinin yürütülmesi, nitelikli iş gücü istihdamı ve üniversiteleri içerisine alan etkin iş birliği ağlarının tesis edilmesiyle mümkün olabilir. Dolayısıyla, katma değerli
ürünler ve verimli bir üretim için Ar-Ge çalışmaları artık bir zorunluluktur. Bu faaliyetleri sistematik bir şekilde yürütemeyen, inovasyon felsefesini benimsememiş firmaların rekabet edebilmesi son derece zor. Sistematik Ar-Ge çalışmaları yürütebilmek içinse Ar-Ge merkezi kurmak ve bu merkezleri sürdürülebilir kılmak firmalar için itici bir güç oluşturuyor. Türkiye’de bu bilinç uyanmış olsa da yeterli olmadığını ve yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda, teşvik edici olması açısından, somut veriler içeren başarı hikâyelerinin sektörel düzeyde paylaşılması fayda sağlayacaktır. Katma değeri ve teknoloji düzeyi yüksek, Türkiye’ye ithal ikamesi sağlayan Ar-Ge projelerinde teşvik oranlarının yükseltilmesi de bir motivasyon olacaktır. Tüm bunların yanı sıra teknolojiyi yakından takip etmeyi hedefleyen ve bilinen teknolojilerin uygulamasını konu alan yenilikler yerine yeni teknolojilerin geliştirilmesini amaçlayan, deneysel araştırma ve uygulamalı geliştirme faaliyetlerinin yanı sıra belli oranda temel araştırma içeren projelere ağırlık verilmesi de Ar-Ge çıktılarını çok daha nitelikli hale getirecektir. Bu bakımdan, üniversitelerin çok daha aktif roller üstlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
DR. CEMİL GÜNHAN ERHUY
BARİDA MAKİNA AR-GE MÜDÜRÜ
“BUGÜNE KADAR TÜBİTAK, KOSGEB VE EKONOMİ BAKANLIĞI TARAFINDAN ULUSAL ÖLÇEKTE DESTEKLENEN 15 PROJEYİ BAŞARIYLA SONUÇLANDIRDIK. BU ULUSAL DESTEKLERİN YANI SIRA AVRUPA BİRLİĞİ FP7 PROGRAMI ÇERÇEVESİNDE KATILDIĞIMIZ İKİ ULUSLARARASI AR-GE PROJESİNİ DE BAŞARIYLA TAMAMLADIK.” 69 • KASIM 2018
AKADEMİK
ÜNİVERSİTELER SANAYİNİN SORUNLARINA ÇÖZÜM ÜRETEBİLİR Mİ?
BARTIN ÜNİVERSİTESİ SANAYİ İLE ÇOK YAKIN ÇALIŞIYOR BARTIN ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANI PROF. DR. MUSTAFA SABRİ GÖK, ULUSLARARASI DÜZEYDE BİLGİ VE TEKNOLOJİ ÜRETİMİ VE ENTEGRASYONUNU SAĞLAYAN ARAŞTIRMALARLA, ULUSAL SANAYİNİN PROBLEMLERİNE ÇÖZÜM ÜRETMENİN EN ÖNEMLİ AMAÇLARINDAN BİRİ OLDUĞUNU SÖYLÜYOR.
B
artın Üniversitesi Mühendislik Fakültesi bünyesinde kurulan Makine Mühendisliği Bölümü, 20092010 eğitim-öğretim yılında lisans eğitimine başladı. Bölüm öğretim elemanları tarafından yürütülecek bilimsel araştırmalarla, bölge ve ülkenin mevcut ve muhtemel sanayi problemlerinin tespiti ve çözümlenmesi konularında birincil uzman pozisyonda olmayı hedeflediklerini aktaran Bartın Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sabri Gök, “Bölümüzde bir profesör, üç doçent, dört doktor öğretim üyesi ve yedi araştırma görevlisi olmak üzere toplam 15 öğretim elemanıyla eğitim-öğretime devam ediyoruz” diyor. Toplumun refah seviyesini gelişmiş ülkeler seviyesine yükseltmek için ülke sanayisinin gerek duyduğu iyi yetişmiş, araştırmalar yapıp bilgi üreten, bunları yayımlayarak topluma ve insanlığa hizmet eden, ulusal ve uluslararası ihtiyaçlara uygun teknolojik gelişmeyi vurgulayan, benzeri • 70
kurumlar arasında öncü bir eğitim ve araştırma kurumu olma vizyonuyla hareket ettiklerini belirten Prof. Dr. Gök, ulusal düzeyde lisans, yüksek lisans ve meslek içi eğitim vererek, insanlık ve Türkiye’nin genel yararları doğrultusunda toplumsal yaşam seviyesini yükseltmek için günümüzün bilimsel ve teknolojik verilerini kullanarak öğrencilere, sanayi ve topluma, kaynakları güvenli ve ekonomik kullanarak üretim yapma bilincini kazandıran makine mühendisliği eğitim-öğretim
ve Ar-Ge çalışmalarını hayata geçirdiklerini vurguluyor. Kuruluşundan bugüne bölümünüzde ne tür değişimler yaşandı? Daha iyiye ulaşmak için hangi konulara öncelik verdiniz? Bölümümüz 2009 yılında bir profesör ve üç doktor öğretim üyesiyle eğitim-öğretim faaliyetlerine başladı. Bugün itibarıyla alanında uzman kişileri akademik kadromuza katarak öğretim elemanı sayımızı 15’e ulaştırdık. Bölümü açtığımızda 40
birinci öğretim ve 40 ikinci öğretim olmak üzere her yıl lisans seviyesinde toplam 80 öğrenciye eğitim verirken, günümüzde bu sayı birinci ve ikinci öğretimlerde 60’ar kişiden toplam 120 öğrenciye ulaştı. Bununla birlikte, 2014-2015 akademik yılından bu yana her yıl 4-10 arasında mühendislik tamamlama öğrencisi ve 10 yabancı uyruklu öğrenciyi bölümümüze kabul ediyoruz. Ayrıca makine mühendisliği ana bilim dalı olarak, her yıl 20 lisansüstü öğrenciye eğitim imkânı
BARTIN ÜNİVERSİTESİ
PROF. DR. MUSTAFA SABRİ KÖK BARTIN ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANI
sunuyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana farklı kategorilerde beş TÜBİTAK ve bir de SANTEZ projesi olmak üzere toplam altı ulusal destekli projede yer aldık. Bu projelerden dördü tamamlanırken, ikisi üzerinde çalışmalarımız halen devam ediyor. Ayıca bu çalışmaların sonucunda üç yurt içi patent aldık. Öğretim üyelerimizin Türkiye’nin seçkin yayınevleri tarafından basılan altı mühendislik ders kitabı da mevcuttur. Bu gelişim süresi içerisinde çeşitli laboratuvar cihazları da alarak öğrencilerimize daha kaliteli bir uygulamalı eğitim verirken, akademik çalışmalarımızın niteliğini de yükselttik. Yine, üniversitemizde bulunan merkezi araştırma laboratuvarıyla bölümümüz öğrencilerinin uygulamalı eğitimlerine ve öğretim elemanlarımızın akademik çalışmalarına da katkıda bulunuyoruz. Merkezi araştırma laboratuvarımızın bünyesinde elementel analiz yapabilen XRD, farklı malzemelerin yüksek çözünürlükte mikron seviyesinde incelenmesine imkan sağlayan taramalı elektron mikroskobu (SEM), yüksek kapasiteli çekme basma cihazları, farklı polimerik malzemelerin enjeksiyonuna
imkan sağlayan plastik enjeksiyon makinesi, çeşitli saydam ve opak yüzeylerin farklı dalga boylarında ışını geçirme ve yansıtma kapasitesini ölçebilen UV-VIS-NIR spektrofotometre ve bunun gibi bir çok cihaz yer alıyor. Bu bağlamda önceliğimiz; konusunda uzman akademik personel sayımızı yükseltip laboratuvar altyapımızı geliştirerek eğitim kalitemizi yükseltmek ve öğrenci merkezli bir eğitimle kaliteli akademik çalışma sayımızı çoğaltmaktır. Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz? Bölümüzde mekanik, makine malzemesi ve imalat teknolojisi, makine teorisi ve dinamiği, konstrüksiyon, termodinamik ve ısı tekniği, enerji ve otomotiv olmak üzere yedi ana bilim dalı bulunuyor. Makine malzemesi ve imalat ana bilim dalında görev alan öğretim üyelerimiz triboloji, sert yüzey kaplamaları, toz metalürjisi ve talaşlı imalat konularında; enerji ana bilim dalındaki öğretim üyelerimiz güneş enerjisi, havacılık ve uzay, termodinamik güç üretim sistemleri, yalıtım malzemeleri konularında;
termodinamik ana bilim dalındaki öğretim üyelerimiz soğutma sistemleri konularında; otomotiv ana bilim dalındaki öğretim üyelerimiz motorlar, yakıtlar ve yanma; makine teorisi ve dinamiği ana bilim dalındaki öğretim üyelerimiz ise kırılma mekaniği ve mekanizma tekniği gibi konularda uzmandır. Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate alıyor musunuz? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Teknolojinin hızla gelişmesi ve bu teknolojiye yön verenlerin çoğunun mühendislik eğitimi almış kişiler olması nedeniyle, öğrencilerimize sunduğumuz eğitim müfredatının belirlenmesinde sanayiden gelen talepleri göz ardı etmek mümkün değil. Bu bağlamda, bilindiği üzere, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, kamu-üniversite-sanayi iş birliğini sağlamak amacıyla KÜSİ Projesi’ni başlattı. Projenin amacı, kamu-üniversite-sanayi iş birliğinde paydaşlar arasındaki sinerjiyi yükseltmekken, üniversitemiz de bu projeye aktif olarak katılmak amacıyla Bartın Sektörel Kalkınma
“YÖK’ÜN ÖNEM VERDİĞİ BİR UYGULAMA OLAN 7+1 SİSTEMİNİ TÜRKİYE’DE UYGULAYAN SAYILI ÜNİVERSİTELERDEN BİRİYİZ. BU SİSTEMLE ÖĞRENCİLERİMİZ YEDİ YARIYIL DERS ALIRKEN, BİR YARIYILI DA SANAYİDE İŞYERİ EĞİTİMİYLE TAMAMLIYOR.” 71 • KASIM 2018
AKADEMİK
ve İşbirliği Kurulu’nu (BARKİK) kurdu. Böylece, belli zaman aralıklarında bir araya gelen ilimizin sanayi ve ticaret odası yöneticileri, sanayi kuruluşu temsilcileri ve akademisyenler arasında fikir alışverişi yapılırken, iş birliği ve ortak çalışma imkânları da değerlendiriliyor. Böylelikle her alandaki yenilikler takip edilerek, bunların eğitim sektörüne aktarılmasına çalışılıyor. Teorik eğitimler haricinde Ar-Ge ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz? Öğrencilerimizin teorik olarak eğitimini aldıkları dersleri pekiştirebilmeleri için yeterli donanımlara sahip atölye ve laboratuvar olanaklarımız mevcut. Atölye kısmında öğrencilerimize, sanayide, özellikle talaşlı imalat konusunda karşılaşabilecekleri ölçme ve kontrol aletleri, torna, freze, taşlama, kaynak gibi makine ve tezgâh uygulamalarını yapabilecekleri teçhizatları kullanma imkânı sağlıyoruz. Ayrıca 2017 yılı içerisinde bir otomobil fabrikasıyla imzaladığımız protokol • 72
uyarınca, okulumuza hibe edilen araç üzerinde öğrencilerimiz otomotiv sistemleriyle ilgili pratik uygulamalar da yapabiliyor. Bununla birlikte, TÜBİTAK tarafından 2005 yılından bu yana düzenlenen Alternatif Enerjili Araçlar Yarışması’na bu yıl Bartın Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Kulübü öğrencileri de katılıyor ve onlara bu süreçte çeşitli teknik konularda destek sağlıyoruz. Öte
yandan rektörümüz Prof. Dr. Orhan Uzun’un gayretleri sonucunda daha gelişmiş, daha modern araştırma laboratuvarları projesi de hazırlandı. Toplamda 2 bin metrekare alana sahip enerji, termodinamik, tesviye, talaşlı imalat, otomotiv, tasarım uygulama, bilgisayar destekli tasarım, hidrolik-pnömatik ve karakterizasyon laboratuvarları 2020 yılı itibarıyla faaliyete geçecek.
Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Bartın Üniversitesi’ni seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz? Yurt dışı öğrenci değişim programları çerçevesinde öğrencilerinize ne tür imkânlar sunuyorsunuz? Genç, çalışkan, öğrenci merkezli bir öğretim üyesi kadrosuna sahibiz. Akademik personelimiz ABD, Japonya, İspanya ve Slovenya gibi ülkelerdeki dünyanın seçkin üniversiteleriyle ortak çalışmalar yürütüyor. Bu da öğrencilerimizin yurt dışındaki akademik kurumlarla iletişimini hızlandırıyor. Öğrencilerimizi Erasmus gibi Avrupa Birliği değişim programlarıyla çeşitli ülkelere eğitim veya yaz stajı için gönderiyoruz. Bu kapsamda, Almanya, İtalya, Slovenya, Polonya, Yunanistan ve Bulgaristan gibi çeşitli ülkelerle Erasmus ikili değişim anlaşmalarımız bulunuyor. Ayrıca Almanya’daki Schmalkalden Uygulamalı Bilimler Üniversitesi ile de çift
BARTIN ÜNİVERSİTESİ
diploma anlaşmamız mevcut. Öğrencilerimiz burada bir yıl eğitim aldıktan sonra iki üniversiteden de makine mühendisliği diploması alabiliyor. Üniversitemizde verilen kaliteli teorik ve uygulamalı eğitimlerle kendini geliştirmiş öğrencilerimiz; kamu kurumu, araştırma merkezi ve üniversiteler gibi çeşitli kurumlarda iyi pozisyonlarda iş imkânlarına sahip olabilirken, mezuniyet sonrasında da öğrencilerimizle yakın iletişim ve teknik desteğimizi sürdürüyor; böylece çalışma ortamlarına daha rahat uyum sağlamalarına yardımcı oluyoruz. Makine mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir? Ar-Ge odaklı süreçlerdeki yaklaşımın, kurumların rekabetteki başarısının üretilecek bilginin iş birliğiyle gerçekleştirilmesine ve bu bilgiyi üretecek insan kaynağının da sadece kendi kurumunda değil, diğer kurumlarla iş birliği yapmasına bağlı olduğu açıktır. Bölümümüzün yapısı gereği devamlı olarak sanayi ile koordineli biçimde çalışmamız gerekiyor. Akademik kadromuzun sanayi sektörleriyle yakın ilişkileri nedeniyle
staj yeri bulmada zorluk yaşayan öğrencilerimize staj yeri imkânı sunabiliyoruz. Öğrenciler söz konusu kurum-kuruluşlarda imalat ve işletme stajlarını yaparak imalat ve yönetim konularında bilgi sahibi olabiliyor. Bunların yanında YÖK’ün son zamanlarda önem verdiği bir uygulama olan 7+1 sistemini Türkiye’de uygulayan sayılı üniversitelerden biriyiz. Bu sistemle öğrencilerimiz yedi yarıyıl ders alırken, bir yarıyılı da sanayide işyeri eğitimiyle tamamlıyor. Böylelikle mezun olmadan sanayi tecrübesi kazanan öğrencilerimiz, piyasaya alışma sürecini hızlı bir şekilde atlatıp iş yerlerine adapte olabiliyor. Ayrıca staj yaptıkları kurumlarda kendilerini geliştirme ve yeteneklerini ispat etme fırsatı bulup iş arama süreçleri ortadan kaldırırken, doğrudan staj yaptıkları iş yerlerinde de çalışabiliyorlar. Bölümünüzde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz? Bölümümüz öğretim üyelerinin çeşitli alanlarda proje ve akademik çalışmaları bulunuyor. Hâlihazırda bir SANTEZ, iki KOSGEB ve bir de BAKKA projemiz devam
ediyor. Bu projeler kapsamında pazarlanabilir ve yüksek teknolojili ürünlerin imal edilmesi planlanıyor. Ayrıca bölümümün akademik personelinin yaptığı TÜBİTAK projelerinin sonucunda ortaya çıkan ürünler için patent başvurularını da gerçekleştiriyoruz. Bu ürünlerin seri üretime geçirilebilmesi adına da çeşitli sanayi kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yürütüyoruz. Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz? Ülkemizin kalkınması açısından üniversite-sanayi iş birliği, birbirinden bağımsız olarak düşünülemez. Kalkınma açısından bu iş birliği vazgeçilmez bir öneme sahipken, söz konusu iş birliği hem sanayi sektörünün hem de üniversitelerim gelişim süreçlerine önemli ölçüde destek sağlıyor. Firmalar, fabrikalar, şirketler imal ettikleri ürünlerin inovatif yapısı ve süreçleri konusunda üniversitelerdeki akademisyenlerden yararlanırken, akademisyenler de araştırma faaliyetlerinin daha etkin yürütülmesini sağlayacak olanaklara ve kaynaklara ulaşabiliyor. Özellikle Endüstri
4.0 kapsamında otomasyon sistemleri, veri alışverişleri ve üretim teknolojileri için üniversitelerin daha aktif bir şekilde kullanılmasına ihtiyaç var. ABD’nin kısa tarihine rağmen üniversite-sanayi iş birliğinde en önde gelen ülkelerden biri olduğu söylenebilir. ABD Kongresi’ne sunulan bir yasa taslağıyla, 1853’de ilki ve 1857’de ikincisi bu iş birliğinin başlangıcı olarak milat kabul edilir. Bu uygulamayla ABD ekonomisi için birçok alanda üniversitelerin sağladığı bilgiler kullanılarak büyük atılımlar gerçekleştirildi. Böylelikle sanayide yapılan uygulamaların daha bilimsel yaklaşımlarla gerçekleştirilmesinin yanında üniversitelerde de uygulamalı eğitime doğru bir yönelim sağlandı. Bununla birlikte şu anda Almanya ve Japonya gibi birçok gelişmiş ülkede, üniversite-sanayi iş birliği etkin bir şekilde uygulanıyor. Ülkemizde, geçmişte üniversite-sanayi iş birliğinin oldukça zayıf olduğu, sadece belli başlı üniversitelerin bu konuda yol kat ettiğini söylemek mümkündü. Ancak son yıllarda kamu tarafından köklü değişiklikler hayata geçirildi. Özellikle üniversite ve sanayiyi bir araya getirmeyi amaçlayan kalkınma planlarının uygulanmasıyla, sanayicinin üniversiteye bakışı değişmeye başladı. Üniversitelerin bünyesindeki araştırma merkezlerinde üretilen bilimsel çalışmalar, pazarlanabilir ürünlere dönüştürülerek sanayiye katma değer oluşturmaya başladı. Bu noktada birçok kamu desteği de söz konusu. Uygulamaya alınan bu kalkınma planlarıyla Anadolu üniversiteleri ve sanayi iş birliği daha etkin bir hale geliyor. Söz konusu çalışmaların meyveleri alındıkça yakın gelecekte sanayi-üniversite iş birliğinin daha da artacağına inanıyorum. 73 • KASIM 2018
KAMPÜS
BARTIN ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİ
SEKTÖRÜN GELİŞİMİ İÇİN GÖREV ALMAYA HAZIR BARTIN ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİ, EĞİTİM GÖRDÜKLERİ SÜRE BOYUNCA DÂHİL OLDUKLARI PROJELER SAYESİNDE MESLEKİ ANLAMDA ÖNEMLİ TECRÜBELER EDİNDİKLERİNİ SÖYLÜYOR.
G
elişmiş yan sanayisi, genç iş gücü, tesisleşme hızı, teknolojik gelişmelere uyumu ve Ar-Ge çalışmalarına verdiği önemle makine sektörünün yakın bir gelecekte Türkiye ihracatının önemli bir kısmını karşılayan yegâne sektör haline geleceğine inandıklarını söyleyen Bartın Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğrencileri, kendilerinin de sektörün gelişimi adına sorumluluk üstlenmekten kaçınmayacaklarının altını çiziyor.
HANDE TORNAKLI
MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ
“MAKİNE MÜHENDİSLİĞİNE DUYDUĞUM İLGİ TERCİHİMİ BELİRLEDİ” “Günümüzde yaşanan değişiklikler çerçevesinde, makine mühendisliği bölümünün, ihtiyaç duyulan ve teknolojik • 74
gelişmelere bağlı olarak önü açık bir sektör olduğunu düşündüğüm için tercihimi bu yönde kullandım. Makine mühendisliğine duyduğum ilgi de tercihimi belirleyen bir diğer etken etken oldu Bartın Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü ise hem ailemin yaşadığı şehre yakın olduğu hem de üniversitenin öğrencilere sağladığı imkânların oldukça fazla olması nedeniyle seçtim. Geleceğe yönelik akademik kariyer planlarımı gerçekleştirmek üzere akademisyenlerimizden aldığım bilgiler, sağladıkları destek ve tüm bunların yanı sıra okulun öğrenciler için düzenlediği proje ve etkinlikler beklentilerimi karşıladı. Derslerin içeriklerini araştırıp öğrendikten sonra da ileride termodinamik ve enerji anabilim dallarında uzmanlaşmak istediğime karar verdim. Mezun olduktan sonra bilgi birikimimi yükseltmek, analiz etme ve sonuçlardan çıkarım yapmayı öğrenmek üzere yüksek lisans eğitimi almak istiyorum. Ülkemizde her dalda iyi mühendislerin yetiştiğini, fakat yapılan çalışmalara gereken
önemin verilmemesi nedeniyle değerli bilim insanlarımızı yurt dışına gönderdiğimizi düşünüyorum. Eğer bu durumu tersine çevirebilir ve ithal ettiğimiz makineleri de kendimiz üretirsek, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltabileceğimize inanıyorum.”
MELTEM CENAN
MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ
“SEKTÖRÜN GELİŞİMİ İÇİN ÇALIŞACAĞIM” “Bartın Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü, gelişmekte olan üniversitemizin yakaladığı ivmeden memnun olduğum ve şehrin konumu nedeniyle tercih ettim. Makine mühendisliğinin, genç bir beynin merak duygusunu besleyen geniş bir alan olduğunu düşünüyorum. Pratiklik, bilgi ve çalışkanlık esaslı olan bu bölümü kendimle bağdaştırdığım için severek
yapacağım bir meslek edineceğimi düşündüm. Makine mühendisliği tahmin ettiğimden daha geniş bir alana hitap eden, farklı bir meslek; günlük hayatınızda veya hiç aklınıza gelmeyecek bir alanda kendinizi çalışırken bulabileceğimiz eğlenceli ve sürükleyici bir bölüm. Sürekli kendinizi geliştirmek, yenilemek ve çalışmak zorundasınız. Bilgi birikimi arttıkça azim ve istekle daha çok öğreniyorsunuz. Kesin olmamakla birlikte, otomotiv alanında kendimi geliştirmek istiyorum. Bu alana yönelik üniversitemiz bünyesinde TÜBİTAK 2018 Alternatif Enerjili Araba Yarışları’na katılmak için çalışmalar yaptık. Gelecek planımı tasarlamamda rol oynayan bu projeyle beraber, benim için otomotiv alanında çalışma fikri çok daha mantıklı olabilir. Mezun olur olmaz herhangi bir yerde işe girme çabasını doğru bulmuyorum. İlk olarak dil konusunda kendimi daha da geliştirmek ve kendime olası eksikliklerimi tamamlamak için zaman vermek istiyorum. Bu sürecin ardından çalışmak istediğim alanlarda
BARTIN ÜNİVERSİTESİ
“BARTIN ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİ, GENİŞ BİR ÇALIŞMA ALANINI KAPSAYAN VE GELİŞİME AÇIK BİR BÖLÜMDE EĞİTİM GÖRMEKTEN MEMNUN OLDUKLARINI SÖYLÜYOR.” faaliyet gösteren firmalarda işe girmek için çaba harcayacağım. Türk makine sektörü, gelişmiş yan sanayisi, genç iş gücü, tesisleşme hızı, teknolojik gelişmelere uyumu ve Ar-Ge çalışmalarına verdiği önemle ileriki dönemlerde Türkiye ihracatının önemli bir kısmını kapsar hale gelecek. En azından kendi adıma, staj dönemimde bunu gözlemlediğime inanıyorum. Bir mühendis adayı olarak sektörümüzün gelişmesi için elimden geleni yapacağım.”
Kendi çaba ve emeklerimi düşündüğümde, bölümümün beklentilerimi karşıladığını ifade edebilirim. Mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimine devam etmeyi ve imalat alanında uzmanlaşarak sahada görev almayı istiyorum. Türk makine sektörünün yeniliklere çok açık olduğunu görüyorum. Yatırımlar sürdüğü ve ham maddeye ulaşım noktasında sorun yaşanmadığı sürece, makine sektörünün ülkemizi ileriye taşımak için çok büyük ve önemli görevler üstlenmeye devam edeceğini düşünüyorum.”
MÜCAHİT BALCI
MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ
“ALDIĞIM EĞİTİM BEKLENTİLERİMİ KARŞILADI” “Bartın Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü kendimi sürekli geliştirebileceğimi, farklı alanlarda çalışmalar yapabileceğimi ve bu doğrultuda çeşitli imkânlara sahip olabileceğimi düşündüğüm için tercih ettim.
UMUT KAYABAŞI
MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ
“TASARIM ALANINDA UZMANLAŞMAK İSTİYORUM” “Bartın Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü, makine ve mekatroniğe duyduğum ilgi ve Bartın’ın yaşadığım şehre yakın olması nedeniyle tercih ettim. Bir
sahil kentinde yaşamak da bir diğer ilgi çekici faktördü. Yeterliliğimi göstererek, Türk mühendisliğinin gücüne güç katmak ve mühendislik alanında geleceğin temelini oluşturan insanlardan olmak istemem de makine mühendisliği tercihimde rol oynadı. Genel itibarıyla bölümden beklentim kendi işimi yapabileceğim, teorik-pratik ve yönetimsel olarak gelişebileceğim bir eğitim almaktı. TÜBİTAK 2018 Alternatif Enerjili Araba Yarışları kapsamında kendi elektrikli aracımızı yaparak tecrübe kazandık. Tüm bunları dikkate alarak, bölümün beklentilerimi karşıladığını söyleyebilirim. Tasarım alanında uzmanlaşmak istiyorum. Ülkemiz Ar-Ge mühendislerinin yanı sıra yerli ekonomiyi yatırımlarla yükseltebilecek mühendislere de ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle otomasyon ve parça üretimi yapabileceğim kendi işimi kurmayı hedefliyorum. Türk makine sektörünün ara eleman eksiği olduğunu düşünüyorum. Sektörde çalışkan insanlara ihtiyaç söz konusu. Kalifiye ve iyi yetişmiş personelin önünde çok az engelin olduğuna inanıyorum.” 75 • KASIM 2018
MAKALE
BREXIT SÜRECİ VE TÜRKİYE’NİN İNGİLTERE’YE MAKİNE İHRACATI İNGİLTERE’NİN AB’DEN AYRILMA SÜRECİ HER İKİ TARAFI OLDUĞU KADAR ÜÇÜNCÜ ÜLKELERİ VE TÜRKİYE’Yİ DE YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR. TÜRKİYE, MAKİNE DE DÂHİL OLMAK ÜZERE İNGİLTERE İLE DIŞ TİCARETİNDE FAZLA VERİYOR. BU NEDENLE ÖZELLİKLE MAKİNE SEKTÖRÜ VE İNGİLTERE’YE GERÇEKLEŞTİRİLEN İHRACAT AÇISINDAN SÜREÇ ÖNEM TAŞIYOR. BU ÇERÇEVEDE, BREXIT SÜRECİNDE GELİNEN NOKTA VE TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN İHRACATINI DEĞERLENDİRİRKEN, BREXIT’IN YAŞAYAN BİR SÜREÇ OLDUĞUNU VE KOŞULLARIN DEĞİŞEBİLECEĞİNİ GÖZ ÖNÜNDE TUTMALIYIZ.
A
vrupa Birliği ile Birleşik Krallık, 26 Kasım tarihi itibarıyla ayrılık anlaşması1 ve ayrılık sonrası ilişkilerin belirlenmesinde yol gösterici olacak siyasi deklarasyon2 üzerinde mutabakat sağladı. Bundan sonraki ayrılık sürecinde bu iki anlaşma esas olacak. İki anlaşmanın da yürürlüğe girebilmesi için 27 AB ülkesinden 20’si ile İngiltere parlamentosunun da onayı gerekiyor. İngiltere’de oylamanın 2018 yılı sonuna kadar yapılması planlanırken, AB ülkelerinde de oylamaların en geç 2019 yılı Ocak ayı sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor. ANLAŞMALARIN ONAYLANMASI HALİNDE SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK? Anlaşmaların onaylanması halinde süreç aşağıdaki gibi ilerleyecek. 1. İngiltere, 2020 yılı sonuna kadar AB tek pazarı içinde kalmaya devam edecek. Bir başka deyişle serbest mal, hizmet ve sermaye dolaşımıyla iş gücü dolaşımı sürecek. Türkiye’nin de İngiltere ile dış ticareti ve makine ihracatı 2020 yılı sonuna kadar bugünkü mevcut kurallar çerçevesinde devam edecek. 2. İngiltere ile AB, 2020 yılı sonuna kadar ayrılık sonrası • 76
yeni ilişkilerin belirlenmesi için müzakere edecek. Türkiye’nin bu sürece katılımı söz konusu değil. 3. İngiltere ile AB arasındaki müzakerelerle, 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren ikili ilişkilerin nasıl sürdürüleceği belirlenecek. Siyasi deklarasyonda yer aldığı üzere, malların serbest dolaşımına ilişkin olarak AB ile İngiltere arasında bir serbest ticaret alanı oluşturulması hedefleniyor. a. Diğer tüm konularda da anlaşması sağlanması koşuluyla, hedeflenen mallar için serbest ticaret alanının oluşturulması halinde, Türkiye de Gümrük Birliği anlaşması nedeniyle bu serbest ticaret alanının bir parçası olacak. Türkiye, yeni bir anlaşma yapmaya gerek olmadan İngiltere ile ticaretini muhtemelen asgari bugünkü koşullarla sürdürecek. İngiltere’ye makine ihracatı da bugünkü kurallar çerçevesinde sürecek. b. Burada kritik konu, İngiltere’nin AB dışındaki ülkelerle nasıl bir ticaret yürüteceği? Bu noktada iki alternatif bulunuyor: AB muhtemelen İngiltere’nin kendi dış ticaret rejimine paralel anlaşmalar yapmasını talep edecektir; İngiltere ise AB kurallarından bağımsız anlaşmalar yapmak
isteyecektir. Buna, 2020 yılı sonuna kadar sürecek veya uzatılacak müzakerelerde karar verilecek. c. İngiltere, üçüncü ülkelerle AB kurallarından bağımsız olarak anlaşma yapma hakkına kavuşsa dahi Türkiye ile ayrı bir STA yapamayacak. Çünkü Türkiye, Gümrük Birliği anlaşması gereği AB’nin İngiltere ile yapacağı anlaşmaya aynen uymak zorunda kalacak. 4. İngiltere ile AB arasında ayrılık sonrası ilişkileri belirleyecek müzakerelerin, 2020 yılı sonuna kadar tamamlanması karara bağlandı. Burada eğer bir anlaşma sağlanamıyor ise en geç 1 Temmuz 2020 tarihine kadar sürecin iki yıl daha uzatılması kararını taraflar birlikte alabilecek. Müzakere sürecinin uzatılması halinde İngiltere ile AB arasında mal ticareti yine bugünkü koşullar içinde sürdürülecek. Türkiye’nin de İngiltere ile dış ticareti ve makine ihracatı aynı şekilde yine bugünkü koşullar içinde sürdürülecek. 5. İngiltere ile AB arasında ayrılık sonrası ilişkileri belirleyecek müzakerelerde 2020 yılı sonuna kadar anlaşma sağlanamaması ve müzakerelerin de uzatılmaması halinde “ayrılık anlaşmasında” yer alan “tedbir maddesi” yürürlüğe girecek. Buna göre,
İngiltere belirsiz bir süre için AB tek pazarı (mallar için Gümrük Birliği) içinde kalacak. İngiltere tek yanlı olarak çekilemeyeceği bu düzenleme içinde, bazı AB kurallarına tabi olmayı da sürdürecek. Tedbir maddesi, İngiltere’nin AB’den anlaşmasız ayrılık ihtimalini de ortadan kaldırırken, bu madde İngiltere’yi, daha çok anlaşmaya zorlayıcı bir madde olarak yer alıyor. Tedbir maddesinin uygulandığı süreçte de Türkiye ile İngiltere arasında ticaret ve makine ihracatı yine bugünkü mevcut koşullarda yapılmaya devam edilecek. 6. 2020 yılı sonuna kadar veya müzakerelerin uzatılması veya tedbir kararı da uygulandıktan sonra iki tarafın anlaşması halinde ilgili anlaşmanın İngiliz parlamentosu ve Avrupa Parlamentosu’na ek olarak 27 üye ülkenin parlamentolarınca da onaylanması gerekecek. Türkiye AB üyesi olmadığı için müzakere ve onay sürecinde yer almayacak. Ancak Gümrük Birliği anlaşması nedeniyle malların serbest dolaşımı ve makine ihracatında AB ile İngiltere’nin yapacakları anlaşmanın kurallarına tabi olacak. Bu kuralların asgari olarak bugünkü koşulları korumaya devam edeceği öngörülüyor.
BREXIT SÜRECİ VE TÜRKİYE’NİN İNGİLTERE’YE MAKİNE İHRACATI
ANLAŞMALARIN ONAYLANMAMASI HALİNDE SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK? 1. AB ile Birleşik Krallık 26 Kasım tarihi itibarıyla ayrılık anlaşması ve ayrılık sonrası ilişkilerin belirlenmesinde yol gösterici olacak siyasi deklarasyon üzerinde mutabakat sağladı. Ancak her iki anlaşma için de İngiltere parlamentosu ile AB üyelerinden en az 20 ülkenin onayı gerekiyor. 2. Anlaşmaların özellikle İngiltere parlamentosunda onaylanmaması halinde, süreç çok daha farklı devam edecek. Böyle bir durumda İngiltere için kısa vadede farklı seçenekler gündeme gelecek; a. Başbakan Theresa May’in AB ile anlaşmaları yeniden müzakere etmesi ve bazı değişiklikler talep etmesi söz konusu seçeneklerden biriyken, AB buna çok sıcak bakmıyor. b. Başbakan Theresa May’in istifa etmesi ve yeni başbakanın AB ile anlaşmaları yeniden müzakere etmesi, c. Erken seçime gidilmesi ve seçim sonuçlarına göre AB ile anlaşmaların yeniden müzakere edilmesi, d. İngiltere’nin yeniden referandum kararı alıp yeni bir referandum yapması ve AB içinde kalınması kararı çıkması halinde AB’nin ayrılık için çalıştırdığı 50’nci madde uygulamasının durdurulmasını talep etmesi. AB’nin böyle bir durumda nasıl davranacağı da belirsiz; sürecin böyle yaşanması halinde Türkiye’nin İngiltere ile ticareti ve makine ihracatı yine bugünkü koşullarla devam edecek. Ancak bu süreç İngiltere’de ekonomik olarak sıkıntı yaratacak ve muhtemelen yatırım harcamalarıyla makine ithalatı olumsuz etkilenecek. İngiltere ile AB arasında bir anlaşma sağlanamazsa, bu durum fiilen 2020 yılı sonunda bitecektir. 3. 50’nci madde uygulaması
gereği İngiltere’nin AB’den ayrılma süreci çalışmaya başladı. İngiltere, 30 Mart 2019 tarihi itibarıyla AB’deki tüm temsil hakkını bırakacak. Ancak 2020 yılı sonuna kadar AB bütçesi için taahhütlerini yerine getirecek. 4. İngiltere ile AB arasındaki iki anlaşmanın İngiltere parlamentosunda onaylanmaması halinde bir diğer seçenek ise en kötü senaryo olarak tanımlanan “anlaşmasız ayrılık” seçeneği: a. Bu seçenekte İngiltere ile AB arasındaki tam üyelik ilişkileri ayrılık sonrası için bir anlaşma yapılmadan radikal şekilde sona erecek ve İngiltere AB için bir üçüncü ülke haline gelecek. AB bu durumda İngiltere’ye ticarette üçüncü ülkelere uyguladığı dış ticaret rejimini uygulamaya başlayacak. Anlaşmasız ayrılık sürecinin ne zaman başlayabileceğine ilişkin olarak da iki görüş bulunuyor. b. İlk görüşe göre İngiltere, 30 Mart 2019 tarihinde anlaşmasız olarak tamamen birlikten ayrılabilecek. Çünkü müzakere edilecek anlaşmalar reddedilmiş olacak. Böyle bir durumda İngiltere, AB tek pazarından da bu tarihte ayrılacak ve karşılıklı ticaret için yeni koşullar uygulanmaya başlayacak. En azından AB, İngiltere’den gerçekleştirdiği ithalatta üçüncü ülkelere uyguladığı gümrük vergilerini uygulayacak. İngiltere de AB’ye karşı dış ticaret rejimini yenileyecek. c. Türkiye için de İngiltere bu durumda Gümrük Birliği anlaşması gereği AB dış ticaret rejimine paralel olarak üçüncü ülke konumuna gelecek. Türkiye bundan sonra İngiltere’den ithalatını AB dış ticaret rejimine paralel olarak sürdürecek. d. Türkiye’nin İngiltere’ye genel ve makine ihracatında ise uygulanacak koşulları
İngiltere belirleyecek. İngiltere kendi dış ticaret rejimini bağımsız olarak yeniden hazırlayacak. İthalatta Türkiye’ye ve diğer ülkelere hangi vergi oranlarını uygulayacağını belirleyecek. e. Türkiye burada İngiltere’ye genel ve makine ihracatında diğer ülkelere göre avantajlar sağlayabilecek. Bu avantajları sağlaması olasılığı nedeniyle, anlaşmasız ayrılık seçeneği Türkiye için daha uygun gözüküyor. Ancak anlaşmasız ayrılık halinde İngiltere’de yaşanacak siyasi, ekonomik ve sosyal sıkıntılar elde edilecek avantajların getirisini sınırlayabilir. f. Nitekim anlaşmasız ayrılıktaki bu ilk seçenekte İngiltere’nin 2020 yılı sonuna kadar AB bütçesi için taahhüt ettiği 51 milyar sterlin katkıyı da ödemeyebilecek olmasına karşın 2019 yılı Mart ayında gerçekleşecek radikal ayrılık senaryosu, İngiltere ekonomisinde önemli sıkıntılara yol açabilir. g. Anlaşmasız ayrılığın başlangıcına ilişkin ikinci görüş ise birlikten ayrılığı düzenleyen 50’nci madde gereğince, ayrılığın 31 Aralık 2020 tarihinde gerçekleşmesi. Bu durumda İngiltere söz konusu tarihe kadar AB tek pazarı içinde kalmaya devam edecek. Ancak 1 Ocak 2021’den itibaren AB için üçüncü ülke konumuna gelecek. İngiltere ile AB arasındaki dış ticaret rejimi de bu tarihten itibaren yenilenecek. h. Türkiye’nin İngiltere ile dış ticareti ve makine ihracatı da 2020 yılı sonuna kadar bugünkü koşullarda devam edecek. 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren ise AB’nin İngiltere’ye uygulayacağı dış ticaret rejimine bağlı olarak ithalatta yeni kurallar ve koşullar oluşacak. İngiltere’ye makine ihracatında ise İngiltere’nin kendi belirleyeceği ithalat gümrük vergileri ve kuralları esas olacak.
CAN FUAT GÜRLESEL
MAİB EKONOMİ DANIŞMANI
DİPNOTLAR 1 Agreement on the withdrawal of the United Kingdom of Great Britain and Northern Ireland from the European Union and the European Atomic Energy Community 2 Outline of the Political Declaration Setting Out the Framework for the Future Relationship Between the European Union and the United Kingdom 77 • KASIM 2018
TEKNOLOJİ
KABLOSUZ ENERJİ KABLOSUZ ENERJİ TRANSFERİ ARTIK BİR TEORİDEN ÖTE BİR GERÇEKLİĞE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA. TESLA’NIN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPTIĞI BU SERÜVEN TAM ANLAMIYLA GERÇEKLEŞTİĞİNDE, HİÇ ŞÜPHESİZ YENİ BİR ÇAĞI DA MÜJDELİYOR OLACAK. ELEKTRİKLİ ARAÇLAR SEKTÖRÜNDEN ELEKTRONİK SEKTÖRÜNE KADAR BÜYÜK BİR DEĞİŞİM YAŞANACAK VE BU DA GÖSTERİYOR Kİ KABLOSUZ ENERJİNİN İLETİMİ SADECE MÜHENDİSLİK AÇISINDAN DEĞİL EKONOMİK VE SOSYAL AÇIDAN DA BÜYÜK BİR DEVRİME NEDEN OLACAK.
M
oment Expo’nun bu sayısında, Gartner. com tarafından 2018’in en stratejik on dijital teknoloji trendi arasında gösterilen ve makine imalat sektörlerini de yakından ilgilendiren güncel teknoloji başlıklarından “Kablosuz Enerji” kavramını inceleyeceğiz. Günlük yaşantımızın kaçınılmaz bir parçası olan elektriğe, en basit işlerimizi yaparken bile bağımlıyız. Fakat diğer kaynaklar gibi elektrik enerjisi de kısıtlı ve dağıtımı hem maliyetli hem de dağıtımı sırasında kullanılan kablolar büyük karmaşıklık oluşturuyor. Sırp kökenli ABD’li mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanı Nikola Tesla’nın da geçtiğimiz yüzyılın başlarından itibaren üzerinde çalıştığı ve en büyük hayallerinden biri olan kablosuz enerji transferi, teknolojik gelişmelerle birlikte günümüzde disiplinlerarası değerlendiriliyor ve gelecekte yaşanması muhtemel olan sorunlar için de bir çözüm olarak görülüyor. KABLOSUZ ENERJİ TRANSFERİNİN TEMELLERİ Enerjinin kablosuz olarak aktarılması, 200 yılı aşkın bir süredir üzerinde kafa yorulan bir düşünce olmasına rağmen, hala çözümünü etkin olarak yaşama • 78
geçiremediğimiz en önemli sorunlarımızdan biri. Tesla’nın rüyası olan kablosuz enerji aktarımı, günümüzde halen bilim insanlarının başlıca çalışma alanlarından biri olmaya devam ediyor. Tesla’nın hayatı boyunca en büyük amaçlarından biri, elektriği herkes için ulaşılabilir kılmaktı. Bu amaç için öncelikle elektriği kablosuz olarak transfer etmeyi planlayan Tesla, Colorado Spring kasabasındaki deneylerinde zamanının çoğunu bu konuya ayırmış ve Londra-New York arasında elektriği kablosuz iletmek amacıyla önemli
çalışmalar gerçekleştirmişti. Meşhur Colorado Deneyi ile kısmen başarılı olan Tesla’ya göre enerjinin kablosuz transferi çok yüksek frekanslarda mümkün olabilirdi. Tesla, düşük frekanslardaki merkezlerden aldığı elektrik gücünü milyonlarca kat fazlasına çıkararak, elektriği dünyanın herhangi bir yerindeki alıcıya rahatlıkla gönderebileceğine inanıyordu. Tesla, bu amaçla en iyi iletken olan yer küreyi model almıştı. Basit bir mantıkla, yüksek değerdeki elektrik akımlarını topraklayan Tesla, bu akımı aynı yerden başka bir akımla desteklemiş,
böylece dalga gücünü giderek büyütmeyi başarmıştı. Işık hızında hareket eden bu akım, dünyanın merkezinden geçerek geri dönüyor ve küçük kuvvetlerin birleşmesiyle rezonanssal bir biçimde devasa bir dalga meydana getiriyordu. İşte Tesla’nın ünlü Wardenclyfee Kulesi’nin amaçlarından biri de bu devasa dalgayı oluşturarak enerjinin kablosuz iletimiydi. Ancak Tesla’nın en önemli mali destekçisi J. P. Morgan’ın “enerjinin yok fiyata satılacağı” gerekçesiyle projeden tüm desteğini çekmesiyle proje rafa kaldırıldı. Tesla
KABLOSUZ ENERJİ
daha sonraları bu fikri George Westinghouse’a teklif etse de o da aynı gerekçeyle projeyi reddetti. Böylece, insanlık adına önemli bir fırsat kaçırılmış oldu. REZONANS FREKANSININ ÖNEMİ Uzun yıllardır yapılan kablosuz enerji araştırmalarının ilk ciddi başarısı 2007 yılında, liderliğini Hırvat fizikçi ve elektrik mühendisi Marin Saljacic’in yaptığı Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) çalışan uzmanlardan oluşan takımdan geldi. 2 metre uzaklıktan 60 watt gücünde bir ampulü yakmayı başaran ekip, rezonans endüktif eşleme ile bu başarıyı yakaladı. Rezonans endüktif eşleme yönteminden önce bu alanda üzerinde çalışılan kısa mesafe ve uzun mesafe yöntemler ise endüktif eşleme, hava iyonlaştırması, mikro dalga güç iletimi ve lazer güç iletimiydi. Rezonans endüktif eşleme yöntemi, son yıllarda üzerine yoğunlaşılan ve başarılı sonuçlar elde edilen bir yöntem. Manyetik rezonans mantığına dayanan bu yöntemde, çalışmaların ana çıkış noktasını, rezonans frekansı aynı olan nesnelerin (Rezonans, bir sistemin belirli bir frekansta en yüksek dalga
genişliğinde titreşim verme eğilimidir. Bu frekansa, rezonans frekansı denir) yüksek verimlilikle enerji transferi yapma eğiliminde olmaları oluşturuyor. MIT’te sürdürülen ve başarılı olan çalışmada, her biri kendinden frekans halinde bulunan iki bobin kullanılıyordu. Verici bobin, yani güç kaynağına bağlı bobin belli frekansta salınım yapan bir manyetik dalga yayıyor; diğer bobin ise manyetik alanla aynı rezonansa girerek üzerine oluşan enerjiyi çekiyordu. Burada oluşan manyetik alan radyasyon yaymadığı için alıcı bobin tarafından alınamayan enerji, verici bobinin içinde kalıyor. Böylece bu sistem diğer klasik sistemlerden, örneğin trafolarda da kullanılan yakın mesafelerdeki bobinlerin manyetik indüklenmesi sonucu güçlerin aktarılmasından ayrılıyor. Çünkü sistemde taşınabilecek enerjinin menzili küçük olmasına rağmen, verimliliği diğer sistemlerle kıyaslanmayacak kadar büyümüş oluyor. Sistemin menzilinin ise bir odadaki tüm cihazları çalıştırmaya yetecek enerjiyi sağlayabileceği belirtiliyor. Yine aynı takım tarafından kurulan Wi-Tricity şirketi de
kablosuz enerjinin ticarileşmesi açısından önemli bir adım olarak gösterilebilir. Şirket, elektrikli araçların da kablosuz şarj edilmesi için çalışmalar yapmaya devam ediyor. KABLOSUZ ENERJİ KULLANIM ALANLARI Kablosuz enerji transferi teknolojisinin günümüzde ticarileşen ürünleri bulunmakla birlikte her geçen gün yeni ürünler de piyasaya sürülmeye devam ediliyor. Kablosuz şarj aletleri ile tüketici elektroniğinde şimdiden yer almaya başlayan kablosuz enerji aktarımı, gelecekte otomobillerin de kablosuz şarj edilmesiyle birlikte önemli bir aşamayı geride bırakmış olacak. Benzer şekilde, kalp pilleri gibi vücut içerisinde bulunan medikal cihazların şarj edilmesiyle ilgili çalışmalar da halen devam ediyor. Enerji alanında gelecek projesi olarak görülen; ayda kurulacak olan güneş enerjisi santraliyle elde edilen enerjinin uzak mesafe kablosuz enerji iletimi yöntemiyle dünyaya gönderilmesi gibi örnekler ise kablosuz enerji kullanım alanlarının en fütüristik ancak dikkat çekici hedefleri olarak gösteriliyor.
MEHMET AĞRİKLİ MAKİNE VE ROBOTİK YÜKSEK MÜHENDİSİ MAİB YÖNETIM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI
KAYNAKÇA: https://aktif.net/tr/Aktif-Blog/ Teknik-Makaleler/Kablosuz-EnerjiAktarimi-Temelleri-ve-UygulamaAlanlari https://www.elektrikport.com/ makale-detay/kablosuz-enerjiaktarimi/4378#ad-image-0 http://www.wikizeroo.net/index. php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpc GVkaWEub3JnL3dpa2kvS2FibG9z dXpfZW5lcmpp 79 • KASIM 2018
FİNANS
GÜNCEL EKONOMİK ŞARTLAR VE BANKACILIK BOĞAÇ REFİK
QNB FİNANSBANK ANKARA ULUS ŞUBE MÜDÜRÜ
BUGÜN YAŞANAN EKONOMİK GELİŞMELERİ DAHA İYİ ANLAYABİLMEK İÇİN, 2008 KÜRESEL KRİZ SONRASI DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE YAŞANANLARI İYİ ANLAMAK GEREKİYOR. 2008-2009 BÜYÜK FİNANSAL KRİZİ, 1929 BÜYÜK BUHRANI’NDAN BU YANA KAPİTALİST DÜNYANIN ATLATTIĞI EN BÜYÜK SIKINTIYDI. TÜRKİYE, ÜLKE OLARAK AZ ETKİLENMİŞ OLSA DA BU HUSUSTA ÖZEL SEKTÖRÜN BORCUNUN DÜŞÜK OLMASI, O DÖNEMDE BÜTÇE FAZLASI VERİYOR OLMAMIZ VE SIKI PARA POLİTİKASININ ETKİLERİ YÜKSEKTİ. KÜRESEL KRİZİN SEBEPLERİNDEN ÇOK, SONRAKİ UYGULAMALAR BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİN ÖNEM TAŞIYOR.
G
elişmiş ekonomiler; başta ABD, Avrupa Birliği, İngiltere ve Japonya olmak üzere, küresel krizden hemen sonra krizin yarattığı ekonomik çöküşü toparlayıp ekonomilerini yeniden canlandırabilmek için parasal genişleme politikalarını yürürlüğe soktu. Bu uygulamaya ilk önce ABD Merkez Bankası (FED) niceliksel gevşeme (Quantitative Easing-QE) adını verdiği bir programla başladı. Onu, kısa bir arayla İngiltere Merkez Bankası (BOE) aynı adlı programla, daha uzun bir arayla Avrupa Merkez Bankası (ECB) varlık alım programları (Asset Purchase Programmes-APP) adlı uygulamayla ve gecikmeli olarak da Japonya Merkez Bankası (BoJ) varlık alım programı adını verdiği programla izledi. Böylece dünyanın en gelişmiş dört ekonomisi, küresel krizi aşmak için piyasaya likidite vermeye başladı. Küresel krizin başlangıcı olarak kabul edilen Lehman Brothers krizi çıkmadan önceki dönemde FED’in bilanço • 80
DIŞ BORCUMUZUN GSYİH’YE GÖRE GELİŞİMİ
büyüklüğü yaklaşık 900 milyar dolardı. Belirtilen uygulamalar sonrasında FED’in bilanço büyüklüğü yaklaşık 4,5 trilyon dolara ulaştı. Bu süreçte FED, ECB ve BoJ’un toplam bilançoları 13 trilyon dolar seviyesine ulaştı. Gelişmiş ülkeler bir taraftan piyasalara çılgınca likidite sağlarken, bollaşan likiditenin bir sonucu olarak, dünya genelinde faizler tarihi düşük seviyelere indi. Gelişmiş ülkeler ekonomilerini
canlandırmak için faizlerin düşmesini desteklediler. KÜRESEL KRİZ, BOL VE UCUZ PARA İLE AŞILDI Küresel kriz sonrasında dünya piyasaları ve borsaları uzun vadeli yükseliş eğilimindeydi. Para bol ve ucuzdu. Faizler tarihin en düşük düzeyine gerilemişti. Böyle bir ortamda, geçen 10 yılda gelişmiş dünya borsaları yüzde 229, gelişmekte
olan borsalar da yüzde 187 prim yaptı. Dünyada “bol ve ucuz para” döneminde Çin, Türkiye, Brezilya ve Güney Kore en hızlı F/X borçlanan ekonomiler olurken, finans sektörleri için kaynak bulmak hem ucuzladı hem de kolaylaştı. Bu kolaylık sayesinde gelen kaynaklar, borsa ve bono tahvil piyasalarını iyileştirirken Türkiye’nin büyümesini finanse edecek kredileri bulmayı da kolaylaştırdı. Türkiye’nin bu kadar kolay
GÜNCEL EKONOMİK ŞARTLAR VE BANKACILIK
dış kredi bulabildiği ortamda, toplam dış borç stoku Merkez Bankası’nın verilerine göre 2002 yılı sonundaki 118 milyar dolardan, 2010 yılında 267 milyar dolara ve 2018 yılında 456 milyar dolara yükseldi. Tablo 1’den de izlenebileceği gibi, bu artışla birlikte dikkat çekici önemli detay ise 2010 yılında 85 milyar dolar olan kamu borcunun 2018 yılında 139 milyar dolara çıkması; 2010 yılında 169 milyar dolar olan özel sektör borcunun ise 2018 yılında 317 milyar dolara yükselmesiydi. Rakamlar, kamu borçlanmasına oranla esas borçlanmanın özel sektör tarafından gerçekleştirildiğini açıkça ortaya koyarken, Grafik 1’de, Türkiye’nin dış borcunun GSYİH’ye göre gelişimi de görülebilir. Özetle, Türkiye’nin son sekiz yıldaki büyümesinin ana finansmanı, kamu ve özel sektör borçlanması ile karşılanırken, Türkiye’nin borçlu olduğu bu
456 milyar doların alacaklısının da büyük ağırlıkla ABD’li ve Avrupalı bankalar ve kurumlar olduğunu belirtmeliyiz. Özel sektör borçlanmasının ana aktörleri tabii ki Türkiye bankacılık sektörü oldu. Peki,
sektörünün toplam kredi rakamı 361 milyar TL iken 2014 yılı Eylül ayında bu rakam 1 trilyon 187 milyar TL ve 2018 yılı Eylül ayında ise 2 trilyon 587 milyar TL seviyesine ulaştı. 10 yılda yüzde 617 oranında bir artış gerçekleşti!
bankalar bu kadar borçlanarak ne yaptı? Elbette yurt içinde kredi vererek, firma ve hane halkını finanse etti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 2008 yılı Eylül ayında tüm bankacılık
TABLO 1: TÜRKİYE BRÜT DIŞ BORÇ STOKU (MİLYON DOLAR) KAMU SEKTÖRÜ KISA VADELİ STOK
UZUN VADELİ STOK
TOPLAM DIŞ BORÇ STOKU (1)
Kaynak: TCMB
TCMB KISA VADELİ STOK
UZUN VADELİ STOK
ÖZEL SEKTÖR TOPLAM DIŞ BORÇ STOKU (2)
KISA VADELİ STOK
UZUN VADELİ STOK
TÜRKİYE BRÜT
TOPLAM DIŞ BORÇ STOKU (3)
DIŞ BORÇ STOKU (1+2+3)
DIŞ BORÇ STOKU / GSYİH (%)
2000 Ç4
2.461
47.621
50.081
653
13.437
14.090
25.187
29.244
54.431
118.602
43,6
2001 Ç4
1.019
46.110
47.129
752
23.599
24.351
14.632
27.480
42.112
113.592
56,5
2002 Ç4
915
63.618
64.533
1.655
20.348
22.003
13.854
29.212
43.066
129.601
54,8
2003 Ç4
1.341
69.503
70.844
2.860
21.513
24.373
18.812
30.144
48.956
144.172
45,9
2004 Ç4
1.840
73.828
75.668
3.287
18.123
21.410
27.076
37.000
64.076
161.154
40
2005 Ç4
2.133
68.278
70.411
2.763
12.662
15.425
34.018
50.920
84.938
170.774
34,2
2006 Ç4
1.750
69.837
71.587
2.563
13.115
15.678
38.539
82.197
120.736
208.001
38
2007 Ç4
2.163
71.362
73.525
2.282
13.519
15.801
38.697
121.901
160.598
249.925
36,9
2008 Ç4
3.248
75.086
78.334
1.874
12.192
14.066
47.390
141.051
188.441
280.841
36,2
2009 Ç4
3.598
79.915
83.513
1.764
11.398
13.162
43.615
128.511
172.126
268.802
41,6
2010 Ç1
4.697
80.391
85.088
1.654
10.699
12.353
47.437
122.440
169.877
267.318
39,4
2011 Ç1
4.977
88.715
93.692
1.613
10.397
12.010
69.744
126.137
195.881
301.583
37,8
2012 Ç1
12.352
90.578
102.930
1.243
8.082
9.325
75.996
130.168
206.164
318.419
38,2
2013 Ç1
14.884
92.079
106.963
980
5.657
6.637
100.435
141.189
241.624
355.224
39,4
2013 Ç4
20.596
98.340
118.936
833
4.401
5.234
111.844
156.624
268.468
392.638
41,3
2014 Ç4
21.447
99.821
121.268
342
2.142
2.484
113.349
168.590
281.939
405.690
43,4
2015 Ç4
18.064
98.574
116.638
176
1.151
1.327
87.125
195.172
282.297
400.262
46,4
2016 Ç4
19.720
103.654
123.374
110
711
821
81.546
203.454
285.000
409.195
47,4
2017 Ç4
22.111
114.450
136.561
95
571
666
95.874
221.701
317.575
454.803
53,4
2018 Ç2
24.129
115.064
139.193
81
497
578
95.512
221.678
317.190
456.961
51,8
81 • KASIM 2018
FİNANS 2018’DE DÜNYA BORSALARI, BONO VE TAHVİL PAZARINDAKİ KAYIPLAR
Kaynak: Bloomberg
Londra Menkul Kıymetler Borsası Dünya Endeksi Bloomberg Barclays Multiverse Endeksi (m)
OCAK 2018
ŞUB
MAR
NİS
MAY
HAZ
Kredi, modern ekonomilerde damarlarda dolaşan kan gibidir. Kredi hacmi büyümeden ekonomik büyümenin imkânı yoktur. Türkiye’de kredi büyümesi sayesinde ekonomik büyümesini finanse edebildi; firmalar yatırım yaparak cirolarını yükseltti, istihdam yaratıldı, ülke zenginleşti ve refah seviyesi güçlendi. GELİŞMİŞ EKONOMİLER LİKİDİTEYİ DARALTIYOR Dünyada da gelişmiş ülkelerin aldığı genişlemeci politikalar sonucunda, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülke ekonomilerinde gözle görülür düzelmeler meydana geldi. 19,3 trilyon dolarlık ABD ekonomisi, gelişmiş ekonomiler için oldukça yüksek sayılan yüzde 3,5 ila yüzde 4 büyüme oranlarını 2018 yılı içerisinde yakaladı. Türkiye ekonomisi de 2017 verilerine göre 851 milyar dolarlık büyüklüğe sahip oldu. Ayrıca ABD ekonomisi, durgunluktan tamamen kurtularak büyümeyi destekleyecek enflasyon seviyesini de yakalamayı başardı. FED, likidite programını başlatırken enflasyon hedeflemesini yüzde 2 olarak belirlemişti ve 2017 yılı itibarıyla hedefine ulaştı. Ayrıca ABD’de işsizlik seviyesi de yüzde 4’ün altında ve tarihi düşük seviyelerinde bulunuyor. • 82
TEM
AĞU
EYL
EKİ
KAS
Bu gelişmelerin sonuncunda, başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomiler artık merkez bankaları aracılığıyla verdikleri likiditeyi daraltmaya başladı. FED, 2013 yılında ilan ettiği parasal genişleme programını 2014 yılının Ekim ayında sonlandırdı. Faizlerde yükseliş kararının yanı sıra 2017 yılının Ekim ayından itibaren dağıttığı likiditeyi geri toplamaya başlayan FED, böylece faiz yükselişinin yanına likidite azaltma anlamında parasal sıkılaştırmayı da eklemiş oldu. 2017 yılında bu yolla 30 milyar doları piyasadan geri çeken FED, 2018’de 420 milyar dolar, 2019 ve 2020 yıllarında yılda 600 milyar dolar ve 2021 yılında da 350 milyar dolar olmak üzere yaklaşık dört yılda piyasadan toplam 2 trilyon dolar çekmiş olacak. DIŞ FİNANSMANA ERİŞİM ZORLAŞIYOR FED’in faiz yükseltme hamlesinin yanında bu şekilde piyasadaki likiditeyi eksiltmesi, dış finansmana ihtiyacı olan gelişme yolundaki ülkelere yönelik fon akımlarını iki nedenle önemli ölçüde etkiliyor: Likidite daralıyor ve ikincisi, ABD’de faiz oranlarının yükselmesi bu fonların daha yüksek risklere katlanarak daha yüksek getiri için gelişme yolundaki ülkelere
yönelmesinin çekiciliğini azaltıyor. FED’in bir yandan faiz yükselterek bir yandan da piyasadaki parayı çekerek yaptığı sıkılaştırmaya karşın ECB, BOE ve BoJ’un faiz yükseltmeden piyasaya para sürmeye devam etmesi, dış finansmana ihtiyacı olan gelişme yolundaki ülkelerin iyice daralmasına engel oluyordu. Ancak ECB de sıkılaştırma yönünde aksiyon almaya başladı. Hatta ECB, tahvil alımlarını Aralık ayından itibaren kesme kararını almış durumda. Küresel likiditenin azalması ve faizlerin yükselmesinin etkilerini dünya genelinde her geçen gün daha fazla hissediyoruz. Grafik 2’den de takip edilebileceği gibi, yılın başından bugüne dünya borsaları, bono ve tahvil pazarı 5 trilyon dolar piyasa değeri kaybetti. BOL VE UCUZ PARADAN ZOR VE PAHALI PARAYA GEÇTİK Parasal genişlemeyi ortadan kaldıran her adım, dış finansmana ihtiyacı olan gelişme yolundaki ekonomiler için daha sıkıntılı, daha maliyetli dış kaynak imkânı anlamına geliyor. Fonlara yığılan paranın, dünyanın her bucağında ne pahasına olursa olsun getiri avladığı günler artık geride kaldı. Artık hata yapan şirket ve ülkelerin hemen
cezalandırılacağı bir dünyaya girdik. Özetle, dünyada bol ve ucuz para döneminden, zor ve pahalı para dönemine geçtik. Unutulmamalı ki Türkiye, küresel likidite bolluğundan gelişmekte olan ülkelerle birlikte nasıl olumlu etkilenmişse, bu likiditenin daralmasında da olumsuz etkilenecek ve aslında güncel olarak da etkilenmeye devam ediyor. Buraya kadar belirtmeye çalıştığım ana husus; güncel olarak yaşadığımız ekonomik gelişmelerin sadece bizimle, Türkiye ile ilgili olmadığı ve aslında aynı ligde yer aldığımız tüm gelişmekte olan ülkelerle benzerlik gösterdiğidir. 2013 yılındaki FED politika değişikliğinden itibaren gelişmekte olan ülkelerin bir kısmı, özellikle yüksek olan cari açıklarını düşürerek ve uzun vadeli radikal önlemler alarak bu sıkılaştırma dönemine hazırlıklı girdi. Türkiye’nin küresel gelişmeleri diğer gelişmekte olan ülkelerin pek çoğundan daha şiddetli yaşamasının nedeni, küresel konjonktür değişikliğine ek olarak cari açık, enflasyon, dış borç gibi kendine ait yapısal sorunlardan kaynaklanıyor. Türkiye, 2008-2017 yılları arasında toplam yaklaşık 450 milyar dolar cari açık üreten ve bu açığı küresel bol likidite ve düşük faiz ortamında rahat finanse edebilen bir ülke. Ancak küresel koşulların
23 KASIM İTİBARIYLA TÜRKİYE’NİN CDS PRİMİ
GÜNCEL EKONOMİK ŞARTLAR VE BANKACILIK
değişmesi, Türkiye için de oyunun kurallarını değiştirmeye başladı ve güncel koşullarla karşı karşıya kaldık. Küresel konjonktür ve Türkiye’nin kendi koşullarının yurt dışında nasıl algılandığını, ne boyutta değiştirdiğini en etkili şekilde Türkiye CDS’leri üzerinden görebiliriz. CDS, Credit Default Swap’ın kısaltılmış halidir. Türkçeye çevirmeye çalışırsak “kredi riskinin devredilmesi” gibi bir anlamla karşılaşıyoruz. Bu anlamıyla CDS, Kredi Temerrüt Sigortası olarak da kullanılabiliyor. Bu yılın başında 165 seviyesinde olan Türkiye’nin CDS prim seviyesi 550 tavan seviyesine kadar çıktıktan sonra güncel olarak 400’lü seviyelerde ilerliyor. Yıl başından bu yana iki kattan fazla bir artış yaşanmış durumda. CDS’lerin yükselmesini, dışarıdan kullandığımız kredilerdeki maliyet artışı için de önemli bir gösterge olarak kabul edebiliriz. Yani zaten küresel olarak artan faizlere ek olarak yıl başına göre ödeyeceğimiz risk primi de ciddi oranda artmış durumda. Bu durum ise 2009-2017 döneminde sürdürülen ucuz borçlanmaya dayalı büyüme modelinin sürdürülmesinin artık mümkün olmadığını gösteriyor. KATMA DEĞERLİ ÜRETİM İHRACAT VE REKABETLE GÜÇLENEBİLİRİZ Tüm bu küresel ve Türkiye adına yerel makro ekonomik gelişmeler ışığında, biraz da bankacılık ve kredi sisteminin nasıl etkilendiğine bakalım. Öncelikle şu anda Türk bankacılık sektörünün hala güçlü bilançolara sahip olduğunu ve sistemle ilgili bir sıkıntıları olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Bununla birlikte bankaların likiditeleri ve kredi verme iştahlarını etkileyen unsurlar bulunuyor:
TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ KREDİ BÜYÜME HIZLARI
• Artan yurtdışı borçlanma maliyetleri. • Yurt dışı borçlanma imkânlarının zorlaşması (2018 yılı ilk dokuz ayında bankaların dışarıdan net F/X borçlanması 9 milyar dolar azaldı). • Ülke olarak tasarruf oranlarımızın düşük olması nedeniyle kredi hacminde artış sağlanabilmesinin yurt dışı kaynaklara bağımlı olması. • Ortalama vadeli mevduat vadelerinin kısalığı. • Konkordato ve yapılandırma taleplerinin banka likiditelerini olumsuz etkilemeleri. • Takipteki alacakların artması. Bu gelişmeler sonucunda kredi pazarındaki güncel gelişmelere de bakalım. Öncelikle söyleyebiliriz ki kredi büyüme hızı ve yıllık kredi değişimlerinde ciddi düşüşler yaşanıyor. Merkez Bankası verilerine göre, Ağustos 2018 sonunda bankacılık sisteminin 2,5 milyar TL’ye ulaşan yurt içine kullandırılan kredi tutarı 2 Kasım’da 2 trilyon 316 milyar TL’ye indi. Kur etkisi de bulunmakla birlikte, kredilerin Ağustos ayı sonuna göre
düşüşü ise 230 milyar TL’yi buluyor. Bu da kredi stokunun yüzde 9’una karşılık geliyor. Bankaların sorunlu kredilerindeki artış da maalesef hızlanıyor. Bu da banka likiditelerini ve kredi verme iştihanı etkileyen bir başka faktör. Yaşadığımız sıkıntılı günlere rağmen Türkiye’nin bu durumu da atlatacağına ve sınırsız potansiyelimize yürekten inanıyorum. Bunun için sistemin önemli oyuncularından bankalara da firmalara da önemli görevler düşüyor. Dünyada bol ve ucuz para döneminden, zor ve pahalı para dönemine geçtik. Konjonktür değişikliğini anlamak ve uyum sağlamak zorundayız. Daha önce yaşadıklarımızdan farklı olarak bu kez bunalımdan çıkarken FED ve ECB’nin piyasadan dolar ve euro likiditesini çektiği bir ortamla boğuşacağız. Geçmişte, ülke, firma veya şahıslar olarak hata yapsak bile küresel likiditenin bolluğu nedeniyle kaynak bulmakta zorlanmıyorduk. Önümüzdeki dönem ise hatayı daha az tolere eden ve işlerini daha iyi yönetenlerin kaynaklara ulaşabileceği bir dönem olacak. Yaraları belirlemek ve
Kaynak: TCMB
iyileştirmek zaman alacak. Bu da daha uzun vadenin işi ve yapısal önlemlerin, reformların yapılmasını gerektiriyor. Toplam kredi piyasasının geçtiğimiz 10 yıldaki gibi büyümesi beklenmiyor ve yaşanan gelişmeler, bankaları ihracat ve turizm gibi döviz girdisi sağlayan sektörlere yöneltti. Pek çok firmanın da yurt dışı ticaret imkânlarını yükseltmeye çalıştığını mutlulukla izliyoruz. Geçmiş ekonomik krizler de göstermiştir ki ihracat bağlantısı olan firmalar krizleri daha kolay atlatabiliyor. Ülke olarak kalkınabilmek için ihracatımızı yükseltirken, ihracatımızın katma değerini de yükseltmemiz gerekiyor. Güncel ekonomik gelişmeler çerçevesinde doğru dersleri alarak; daha çok üreterek, daha çok ihracat yaparak, küresel rekabet gücümüzü yükselterek, bunlar için gerekli yapısal reformları yaparak Türkiye’nin hak ettiği güzel günleri göreceğine ve belirli sürelerde karşımıza çıkan ekonomik bunalımları bir daha yaşamayacağımıza inanıyorum. Bu vesileyle de üreten, ihracat yapan, istihdam yaratan ve vergi ödeyen herkesin önünde saygıyla eğiliyorum. 83 • KASIM 2018
ANALİZ
TÜRKİYE GELECEĞİN ÜRETİMİNE HAZIR MI? ALPER KARAKURT
MAKINE İHRACATÇILARI BIRLIĞI DANIŞMANI
SANAYİ DEVRİMİ İLE BAŞLAYAN SÜREÇTEN BUGÜNE DÜNYA EKONOMİLERİ, TARİHİN HİÇBİR DÖNEMİNDE GÖRÜLMEYEN BİR HIZLA BÜYÜYOR. 1784 YILINDA BUHAR, SU VE MEKANİK ÜRETİM EKİPMANLARIYLA BAŞLAYAN İLK SANAYİ DEVRİMİ, 1870’DE UZMANLAŞMA, ELEKTRİĞİN ÜRETİME DÂHİL OLMASI VE KİTLESEL ÜRETİMLE İKİNCİ FAZA GEÇMİŞ, 1969’DA ELEKTRONİK, BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE OTOMATİK ÜRETİMLE SANAYİDE ÜÇÜNCÜ DEVRİM YAŞANMIŞTI. BAŞLANGIÇ TARİHİNİ NET BİR ŞEKİLDE SÖYLEYEMESEK DE, İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DÖRDÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİNE DİJİTALLEŞME DAMGASINI VURUYOR.
D
ördüncü Sanayi Devrimi’nin tam anlamıyla üretim süreçlerine hâkim olması sonrasında bizi bekleyen yeni dönem çok farklı olacak. Bu konuda tahmin yürüten entelektüeller, küresel gelirin artacağı ve insanların yaşam standardının yükseleceğini dile getiriyor. Ulaştırma ve iletişim maliyetleri azalacak, lojistik ve küresel arz zincirleri çok daha etkili olacak, ticaret maliyetleri azalacak ve tüm bunlar
• 84
yeni pazarların açılması ve ekonomik gelişmenin ortaya çıkmasına imkân tanıyacak. Arz tarafında, pek çok endüstri yeni teknolojilerin hayata geçmesiyle birlikte mevcut ihtiyaçların karşılanmasında yeni yollar bulurken bu durum sanayideki mevcut değer zincirini kökten etkileyecek. Üçüncü Sanayi Devrimi’nin otomasyona dayalı modelinden teknolojilerin kombinasyonunu içeren inovatif Dördüncü Sanayi Devrimi’ne dönüş, firmaları iş yapış şekillerini gözden geçirmek zorunda bırakacak;
fiziksel, dijital ve biyolojik dünyalar hiç olmadığı kadar yakınlaşacak. Peki, genel çerçevesini çizdiğimiz dijitalleşme noktasında Türkiye’nin durumu nedir? Ekonomik olarak bu sürece hazır mıyız? Türkiye’nin önceliği Endüstri 4.0 mıdır? Bu soruların cevabını ortaya koymaksızın yol haritasının belirlenmesi, ne yazık ki mümkün olmayacaktır. GELECEĞE HAZIR MIYIZ? Dünya Ekonomik Formu tarafından en son açıklanan “Geleceğin Üretimine Hazırlık Raporu 2018” başlıklı rapor
(Readiness for the Future of Production Report 2018), yalnızca dijitalleşmeyi değil bunun dışında pek çok değişken bazında ekonomilerin teknolojik altyapısını ölçmeye çalışan, son dönemdeki en kapsamlı raporlar arasında gösteriliyor. Çalışmada 100 ülke 59 farklı gösterge bazında sınıflandırılırken, 59 değişken önce iki gruba (Ürün Yapısı ve Üretimin Belirleyicileri) sonrasında da sekiz başlık altında değerlendiriliyor. Bu sekiz başlığı ve bu başlıklarda ne anlatılmak istendiğini kısaca özetleyerek devam edelim:
TÜRKİYE GELECEĞİN ÜRETİMİNE HAZIR MI?
• Karmaşlıklık: Ekonomideki mevcut bilgi düzeyi ile ekonominin ne derece tikel ürünler üretebildiği ve bu bilginin üretime hangi yollarla nüfuz ettiğinin değerlendirildiği bu başlıkta Harvard Üniversitesi Profesörü Ricardo Haussmann ve MIT Profesörü Cesar A. Hidalgo’nun geliştirdiği bir modelleme tekniği kullanılıyor. • Ölçek: İmalat sanayisi katma değeri ve bu katma değerin milli gelir içindeki payının ölçülmesi değerlendiriliyor. • Teknoloji ve İnovasyon: Ülkenin, yeni teknolojilerin üretim sürecine adaptasyonunda kullanabileceği ileri düzeyde, güvenli bilgi ve iletişim altyapısına sahip olup olmadığı; aynı zamanda ülkenin yeniliği destekleme ve üretim sürecine kanalize etme
performansı ölçümleniyor. • İnsan Sermayesi: Ülkenin, Endüstri 4.0 gereksinimleri çerçevesinde iş gücü piyasasında meydana gelecek olan değişimlere ne derece cevap verebildiği ölçülüyor. Bunun için mevcut iş gücünün kabiliyetleri ve aynı zamanda uzun dönemde iş gücünün gerekli yetenek setlerini ne derece kazanabileceği de bu başlıkta değerlendiriliyor. • Küresel Ticaret ve Yatırım: Ürün, bilgi ve teknoloji değişimini kolaylaştıracak düzeyde uluslararası ticarete ülkenin ne derece adapte olduğu ölçülüyor. Aynı zamanda ülkenin ürünle ilgili gelişmeleri mümkün kılacak finansal kaynaklara ne derece sahip olduğu da bu başlık altında analiz ediliyor. • Kurumsal Altyapı: Teknolojik değişmelere ön ayak olacak, ileri imalat
tekniklerinin önünü açacak kamusal kurumların, kuralların ve piyasa düzenlemelerinin ne derece efektif olduğu ölçümleniyor. • Sürdürülebilir Kaynaklar: Üretimin çevre, doğal kaynakların kullanımı ve alternatif enerji kaynakları üzerindeki etkisi ölçülüyor. • Talep Yapısı: Ülkede yabancı ve yerli talebe erişiminin ne derece kitlesel üretime imkan tanıdığının analiz edildiği bu başlıkta aynı zamanda tüketimin, ekonomik aktiviteleri farklılaştırmaya ve yeni ürünlerin piyasaya çıkmasına ne derece imkan tanıdığı da ölçümleniyor. Bu kapsam çerçevesinde yapılan analiz sonucunda, Türkiye’nin konumu 100 ülke ile karşılaştırıldığında, miras (legacy) olarak adlandırılan bölgede yer alıyor. Bu bölgedeki ülkeler, güçlü bir altyapıya sahipken geleceğe
dönük riskler de barındırıyor. Türkiye ile birlikte aynı grupta yer alan ülkeler sıralandığında, Türkiye’nin listeye sondan ikinci sırada dahil olduğunu da söylemeliyiz. Bunun anlamı, Türkiye “gelecekteki üretime hazır olma” noktasında en iyi grupta yer almıyor ve en kötü gruptan “kıl payı” sıyrılıyor. Buna göre, Türkiye’nin üretim noktasında iyi bir mirasa sahipken bu mirası nasıl kullanacağının, gelecekteki performansını da belirleyeceğini söylemek mümkün. Çalışmaya göre Türkiye’nin en iyi olduğu iki alan, ölçek ve talep yapısı olarak öne çıkıyor. Her ikisi de bütünüyle Türkiye’nin hem sayıca hem de genel nüfus içerisinde payı yüksek olan genç nüfusundan kaynaklanırken, genç nüfusun teknoloji talebini de ortaya koyuyor. İronik olan şu ki, aynı genç nüfusun da içinde olduğu insan 85 • KASIM 2018
TÜRKİYE GELECEĞİN ÜRETİMİNE HAZIR MI?
sermayesi noktasında Türkiye en kötü dereceye sahiptir ve 72’nci sırada bulunuyor. Kurumsal altyapı ise ikinci en kötü olduğumuz alan ve bu başlıkta Türkiye ortalama (40-60 aralığında) bir görünüm sergiliyor. Sonuç olarak dünya geneliyle kıyaslandığında, Türkiye’nin en kötü gruptan ancak kurtulmayı başardığı, çok ciddi bir mirastan bahsedilemese de Türkiye’nin teknolojik dönüşüme uygun bir altyapısının olduğu söylenebilir. İMALAT SANAYİSİ YENİ DÖNEME HAZIR DEĞİL Bir diğer çalışma olan “Accenture Dijitalleşme Endeksi” çalışmasında ise Türkiye’nin farklı sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerle yapılan araştırma sonuçları, Türkiye’nin ortalama dijitalleşme endeksi puanının yüzde 60 olduğunu ortaya koyuyor. Bu endeks, üç farklı boyut çerçevesinde şirketlerin dijital kabiliyetlerini ölçüyor: Dijital strateji, dijital hizmetler ve dijital operasyonel yetkinlikler. 10
ölçüt bazında toplamda 91 göstergeyi içeren endekse göre, finansal hizmetler sektörü dijitalleşme performansı açısından Türkiye’de lider konumda yer alıyor. Motorlu kara taşıtlarının imalatı, hizmet faaliyetleri ve perakende ticaret sektörleri de en yüksek performansı gösteren sektörler arasında bulunurken, diğer imalat sanayi sektörlerinde önemli bir dijitalleşme emaresi görülmüyor. “Türkiye’nin Sanayide Dönüşüm Yetkinliği” adlı raporda ise şirketlerin büyük çoğunluğunun sanayide dijital dönüşüm konusunda bilgi ve ilgi seviyelerinin yüksek olduğu belirtilirken, dönüşüme hazır olduğunu düşünen şirketlerin oranı nispeten düşük görünüyor; özellikle sanayide firmaların dijital dönüşüm uygulama alanlarında henüz pilot projeleri gerçekleştirme aşamasında olduğu belirtiliyor. Büyük ölçekteki şirketlerin sanayide dijital dönüşüm yetkinlik seviyeleri küçük ölçekli şirketlere nazaran daha yüksekken, şirketler dijital dönüşümün önündeki
en büyük engel olarak yatırım maliyetlerinin yüksek olmasını görüyor ve yatırımın geri dönüş belirsizliği de bir kaygı olarak belirtiliyor. Tüm bu çalışmaların sonuçları; ismini ister Endüstri 4.0 ister dijitalleşme, isterse geleceğin üretimi koyalım, her durumda Türk imalat sanayisinin -istisnai birkaç sektör hariç- sürece hazır olmadığı, bunun da ötesinde sürecin gerekliliği konusunda firmalarımızın kafalarının karışık olduğunu söylüyor. Türkiye gibi oldukça sınırlı kaynaklarla rekabetçi üretim yapmak durumunda olan bir ülkenin kaynaklarını Endüstri 4.0 gibi spesifik alanlara mı, yoksa verimliliği ve etkinliği çok daha hızlı bir şekilde yükseltecek başkaca alanlara mı yatırması gerektiği de önemli bir soru olarak karşımıza çıkıyor. ÖNCELİK, ÜRETİLEMEYENİ ÜRETMEK OLMALI Türkiye’nin cari açık problemini kalıcı olarak çözmeye yönelik “üretim süreçlerini” yeni baştan ele aldığı bir dönemde öncelik Türkiye’de
üretilemeyen makine ve ekipmanın ülkemizde üretilmesini temin etmek olmalı. Mevcut üretim teknolojisi ya da bu teknolojinin üstüne çıkan her türlü teknikle yapılan üretim önemli bir başlangıçtır. Önümüzdeki yıl uygulamaya geçecek olan TEYDEB 2.0 mantığı da bu bakış açısını teyit ediyor. Bu noktada özellikle dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise Ar-Ge yapan firmadır. Örneğin gıda üretimi yapan bir firma, elindeki makine ve ekipmanı geliştirmeye yönelik Ar-Ge faaliyetini tek başına yapması durumunda kamusal fonlarla desteklenmemelidir. Aslen desteklenmesi gereken faaliyet, “firmanın kendi kullanımındaki makinenin niteliğini” değil “Türkiye’deki makine üretiminin kalitesini yükselten” faaliyetlerdir. Ancak bu şekilde geliştirme faaliyeti firmanın dışına çıkacak ve ticarileştirilebilir hale gelecektir. Türkiye’nin “uçtan uca makine sektöründeki transformasyonunu” gerçekleştirmek birincil öncelik olmalıdır.
87 • KASIM 2018
ARAŞTIRMA
BOOTSTRAPPING: AZ KAYNAKLA ÇOK İŞ BOOTSTRAPPING, POTANSİYEL MÜŞTERİLERİ YATIRIMCIYA DÖNÜŞTÜRMEYİ HEDEFLEYEN BİR KAVRAM VE YURT DIŞI STARTUP DÜNYASINDA DA BUGÜNLERDE ÜZERİNDE ÖNEMLE DURULAN BAŞLIKLARDAN BİRİ OLARAK DİKKAT ÇEKİYOR: ŞİRKETİNİZİN FAALİYET GÖSTERMESİ İÇİN OLMAZSA OLMAZLARA KONSANTRE OLUN, GERİSİNİ GELİRİNİZ YÜKSELDİKÇE ÖNEM SIRASINA GÖRE HAYATA GEÇİRMEK ÜZERE PLAN VE PROJELERİNİZE DAHİL EDİN.
S
eth Godin, “bootstrapping”i, “işlerinizi ileriye taşımak ve öğrenmek için yeni bir yöntem” olarak özetliyor. “Nasıl finansal açıdan bağımsız olunur?” sorusunun cevabına odaklanan Godin’e göre, bootstrapper yani bootstrapping yapan kişi öyle bir kurum kurmalı ki, kurumun müşterileri hizmetlerinden o kadar memnun olmalı ki, kurumu finanse etmek istesinler: Kendi üreten, kendi satın alan, kendi kendine yeten bir topluluk. Bu anlamıyla, Godin’in tanımına göre bootstapping, hizmet ile gelen özgürlük olarak da anlatılabilir. Öyle bir hizmet verin ki -bu hizmetin içinde insanları birbiriyle bağlantı kurmasını sağlamak, onları yönlendirmek ve gene
• 88
aynı iş ağına hizmet etmek de olmalı- müşterileriniz sizsiz yapamaz olsun! Peki, iş dünyası içinde nedir bootstrapping? Sermayeniz olmadan -ya da çok az sermaye ile- iş kurmak; yani girişim sermayesi yatırımcıları ve melek yatırımcılar olmadan ayakta kalmak ki günümüzde bu kararın, finansal olarak alınabilecek en doğru karar olduğunu da söyleyebiliriz. Bootstrap, işletme dilinden Türkçeleştirirsek “öz imkân” anlamına geliyor. Diğer deyişle, “kendi yağıyla kavrulan” da demek mümkün. Bu bakışla bootstrapping, potansiyel müşterileri yatırıcımcıya dönüştürmeyi hedefleyen bir yatırım aracı olarak gösteriliyor ve yurt dışı startup dünyasında bugünlerde üzerinde
önemle durulan kavramlardan biri olarak dikkat çekiyor. Sanki ilk günden borsaya endeksli bir şirketmiş gibi, henüz kurulduğu ilk günden itibaren şirket hissedarları olan müşterilere karşı sorumluluk duymayı da ifade ediyor bootstrapping. Bootstrapping’i başarıyla hayata geçirmiş şirketler arasında ise Braintree, TechSmith, Envato, AnswerLab, Litmus, iData, BigCommerce ve Campaign Monitor gibi startupları gösterebiliriz. ABD genelinde konferanslar düzenleyen
organizasyon şirketi Create and Cultivate’nin kurucu CEO’su Jaclyn Johnson’ın FastCompany’de yayımladığı bir makaleye göre, kurucunun olumlu psikolojisini koruması ve işlerini en az harcama ile gidermesi, ilk günlerde ayakta kalmalarının asıl sırrını oluşturuyor. Johnson, makalesinde, dört temel prensibin kendi girişiminin ilk günlerinde işi sağlam temellere oturtmakta etkili olduğundan söz ediyor: a) Ellerinizi kirletmekten utanmayın: Kendi işini yapmak demek, ne gerekirse o işte joker görevi yapmak demektir. Yani gerektiğinde sekreter, muhasebeci, patron, pazarlamacı, insan kaynakları uzmanı, bilgi işlemci olun. Tabii ki zaman gelecek ve işler büyüyecek, yeni müşterilerin işlerini yetiştirmek için yeni elemanlara ihtiyaç duyulacak. İşte
BOOTSTRAPPING: AZ KAYNAKLA ÇOK İŞ
BOOTSTRAPPING’İN EVRELERİ NEDİR? 1. EVRE: İŞE BAŞLAMA PARASI Kişisel birikim veya İngilizcede sıklıkla FFF denilen (Friends, Family and Fouls) aile, arkadaşlar veya size yatırım yapanlar kimlerse, onlar. İnsanın kendisi ve en yakınındakilerden edindiği para ile işe girişmesi en az sancılı yöntem. Birçok girişimci yeni girişimlerine yan iş olarak başlıyor ve tam zamanlı günlük işine devam ederek yaşamını idame ettiren gelirini alıyor, biriktireceğini yeni işine yatırıyor. Küçük başlıyor, yaratacağı değeri en yalın haliyle piyasaya sunuyor.
2. EVRE: MÜŞTERİ FİNANSMANLI PARA İkinci evrede finansman için müşterilere dönülüyor. Müşterilerden aldığınız parayı işletmeye, yine müşterilere hizmet edecek ürün ve servislere yatırıyorsunuz. Bu para çoğu zaman işin yürümesini sağlayan, masrafları karşılayan para oluyor ve zaman içinde büyüme gerçekleşiyor. Öncelik ise şirketin ayakta kalmasını sağlayan nakit akışını sağlamak! Peki, banka borcuna hayır mı demeli? Ekipman, eleman alımı gibi kısa süreli harcamaları gidermek için hatta nakit akışındaki çıkmazı ötelemek için önlem olarak banka borcu devreye sokulabilir ancak bunların sadece geçici çözümler olduğu unutulmamalı.
ancak o zaman gelene kadar yeni bebeğinizin annesi de babası da siz olacaksınız. b) Girişimci kafalı insanları işe alın: Takımınız, “09:0017:00 işimi yaparım, maaşımı alırım” bakış açısında olmamalı. Uzun saatler, esnek çalışma düzeni, inişli çıkışlı maaş ödeme dönemlerine adapte olacak takım oyuncularınız olmalı. Sizi anlayan, sorumluluğu beraber yüklenmeye hazır bir ekip kurun. Zorda olduğunuzda -ki işin ilk dönemlerinde zorda olmamak diye bir durum olamayacak- sizin yanınızda savaşacak insanlar edinin. Bu tür insanları takımınıza katmanız için özgeçmişlerin ötesinde niteliklere bakmanız gerekecek. Dürüst, çalışkan, adil, olumlu insanlar aramalısınız; beraber yaşamınızın uzun saatlerini geçirmek isteyeceğiniz, beraber çalışıp, beraber kazanabileceğiniz insanlar.
c) Tam zamanlı işinizden çok daha az para kazanmaya razı olun: İlk zamanlarda özellikle de ilk yılda girişimcinin maaş alması bir lükstür. Günlük harcamalarınıza yetecek kadar para
kazanabilirsiniz ki bu da iyi bir başlangıç demektir. Birikimleriniz bugünler içindir. d) Nasıl dirayetli olunur kendi kendinize öğretin: Arkadaşlarınızı, müşterilerinizi kaybedeceksiniz; ortaklarınızla para veya çıkar savaşına girdiğiniz olacak. Yumuşak karnınızı sertleştirmeli ve dayanıklı olmalısınız. Girişimci olacaksanız, başka şansınız yok. Kim baştaysa, sorunlar da onun başa çıkması gereken sorunlardır. Bazen, takımınız hatalı bir adım atacak ve sorumluluğu üstlenen, bedeli ödeyen siz olacaksınız. BOOTSTRAPPING İLE BAŞARI MÜMKÜN Inc.com’da deneyimlerini paylaşan Retention Science’ın kurucusu Jerry Jao ve ortağı ise bootstapping’i akıl almaz seviyelere taşımış. Jerry Jao para biriktirmek ve şirketini ilk yıllarda kâra taşımak için birkaç yaratıcı taktiğe başvurmuş: Örneğin, çalıştığı avukatlardan avukatlık ücretlerinde indirim almış, beraber çalıştıkları iki yıl
içinde ücretsiz görüş almak için anlaşma yapmış. Muhasebesini, bir uygulamadan yardım alarak kendisi tutmuş. Böylece son derece basit bir uygulama üzerinden tüm sayılara hâkim olmuş, her ay nereden kesebilir, nasıl tasarruf edebilir kararını daha kolay verebilmiş. Girişimlerin, ilk yıllarında, Microsoft ve Amazon Web Services gibi büyük oyuncuların yeni girişimlere özel ücretsiz deneme hizmetlerinden yararlanabileceğini vurgulayan Jao, “Hemen ofisiniz olsun diye acele etmeyin, masrafları en azda tutmak için önce evden çalışın, daha sonra paylaşılan ofis alanlarını tercih edin. İşe alım ve insan kaynakları gibi hizmetleri kendi bünyenizde küçük bütçelerle halledin, ilk evrede profesyonellere para yatırmayın. Şirketinizin faaliyet göstermesi için olmazsa olmazlara konsantre olun. Gerisini geliriniz arttıkça önem sırasına göre hayata geçirmek üzere plan ve projelerinize dâhil edin. En azla en çok iş başarma şekli sizi de bir bootstrapping uzmanı haline getirecek. Yolunuz açık olsun” diyor.
BOOTSTRAPING İLE BAŞARILI OLMANIN YOLLARI • İşe başlamadan önce pazarı ve rekabeti çok iyi analiz edin. Ürününüz zaten pazarda mevcut mu? Eğer pazarda bir rekabet olacaksa, ürününüz rakiplerinizden nasıl farklılaşıyor? Ürününüzü daha iyi yapan özellikler neler? • En hızlı gelir elde etmenizi sağlayacak iş modelini yaratmaya çalışın. Çünkü kendi kaynaklarınızı harcıyorsunuz ve birikimleriniz sizi uzun süre idare edemeyecek. • Yeni ürünlere meraklı, yeni teknolojileri hemen denemek, kullanmak isteyen müşterileri hedefleyin. Bu kişiler sizin yeni fikrinizi, ürününüzü denemeğe diğer herkesten daha çok istekli olacaklar ve deneyimlerini başkalarıyla hızla paylaşacaklardır. • Sermayenizin her bir kuruşunu hesaplayarak harcayın. Her şeyi ilk seferde mükemmel yapmaya çalışmayın. Bırakın etrafınızdaki her şey işinizle birlikte gelişsin. • Sermaye sıkıntısı nedeniyle büyük pazarlama kampanyaları yapmanız mümkün değil.
Bu yüzden yaratıcı ve ekonomik teknikler bulmaya çalışın. • Şahsi harcamalarınızı en aza indirin. Şahsi aracınızla seyahat etmek yerine toplu taşımayı kullanabilir, kahveyi dışarıdan almak yerine kendi mutfağınızda hazırlayabilirsiniz. • Mümkün olduğunca çok işi kendiniz yapın. İş fikrinizin hayata geçmesi için sahip olmadığınız bir uzmanlık gerekiyorsa, konusunda uzman bir kişiyi işe almanız doğru bir davranış olur. Ancak sıkıcı bulduğunuz, yapmak istemediğiniz bir iş için başkasını işe almak çok değerli olan öz sermayenizin hızla tükenmesine neden olacaktır. • İlk başta her şeyin çok zor olacağına kendinizi hazırlayın. Müşteriler kapıyı yüzünüze kapatabilir, tedarikçiler sizle çalışma konusunda istekli olmayabilir. Ancak hiçbir şeyi kişisel algılamayın ve pes etmeden istikrarlı bir şekilde çalışmaya devam edin.
89 • KASIM 2018
AKTÜEL
UÇUŞ FOBİSİ NEFESLE GEÇER Mİ? “UÇUŞ SIRASINDA NEFESİNİZİ KONTROL ETMEYİN, HERHANGİ BİR YÖNTEM KULLANMAYIN” DİYEN NEFES UZMANI VE YAZAR NEVŞAH FİDAN KARAMEHMET, DİSFONKSİYONEL NEFES ALIŞKANLIKLARININ UÇAK YOLCULUKLARI SIRASINDA TETİKLENEBİLECEĞİNİ VEYA ARTABİLECEĞİNİ SÖYLÜYOR.
• 90
UÇUŞ FOBİSİ NEFESLE GEÇER Mİ?
U
çakla seyahat etmek, en hızlı, en kolay ve en keyifli ulaşım yöntemlerinden biri. Ancak uçuş fobisi yaşayan kişiler için aynı şeyleri söylemek imkânsız. Uçuş fobisi yolculuk sırasında ve hatta öncesinde terlemeye, artmış kalp atım hızına, bulantıya, baş dönmesine ve hatta panik atağa sebep olabiliyor ve kişinin yanlış nefes alışkanlıklarıyla bu durum daha da tetikleniyor. Birçok kişi uçuş fobisi olanlara “derin nefes al” önerisinden bulunsa da, Nefes Uzmanı ve Yazar Nevşah Fidan Karamehmet bunun yanlış olduğunun altını çiziyor. “Nefes farklı, solunum farklı bir şeydir. Nefes, daha psikolojik bir olgudur. Bir kişinin solunumu gayet yolunda giderken, psikolojik olarak insanlar kendilerini iyi hissetmediklerinde bir nefes açlığı olmaya başlar” diyen Nevşah Fidan Karamehmet, “Eğer kişi uçakta kendini psikolojik olarak iyi hissetmiyor ve tetiklenen bir disfonksiyonel nefes alışkanlığı varsa, ‘sıkıldım, bunaldım’ diyerek çok derin nefes almaya başlıyor. Bu derin nefesler hipokapni* ve solunum alkalozuyla* birlikte sürekli negatif hissetmeye ve bir kısır döngüye neden oluyor” diyerek uçuş sırasında derin nefes almamak gerektiğini belirtiyor. PEKİ, NE YAPILMALI? Nefes darlığını ortadan kaldırmak isteyen kişilerin kendi kendilerine telkinle, “Ben iyiyim. Şu anda zaten iyi nefes alıyorum, daha derin nefes almama gerek yok. Solunumumun kendiliğinden olmasına izin veriyorum” gibi zihinsel telkinler yapması, derin derin nefesler almaması gerektiğini belirten Nevşah Fidan Karamehmet, “Derin nefesle iş, bayılmaya kadar gidebilir. El ayakların buz
kesmesi, anlık baygınlık hisleri, tansiyon düşmeleri görülebilir” uyarısında bulunuyor. “Genel olarak, disfonksiyonel nefes alışkanlıkları stres, yorgunluk, spor yapma, yeme, uyuma gibi farklı durumlardan tetiklenir. Uçuş bunlardan biridir. Disfonksiyonel nefes alışkanlıkları uçak yoluculuğu sırasında tetiklenebilir veya artabilir” diyerek devam eden Nevşah Fidan Karamehmet, “İşlevsel olmayan solunum alışkanlıkları, bilinçsizce fizyolojik olarak tetiklenir. Bunun analiz edilmesi gerekir. Kişiler bunu kendi başlarına değiştiremezler, bir nefes uzmanı ile çalışmaları gerekir” diyor. “ARTIK UZUN UÇUŞLARDAN SONRA BİLE YORGUNLUK HİSSETMİYORUM” “Nefes koçluğu” alanında rol modellik ve eğitmenlik yapan Nevşah Fidan Karamehmet, kendi deneyimini ise şöyle anlatıyor: “Yirmili yaşlarımda uçuşların sonrasında yorgunluk hissediyordum. Nefesim bu şekilde fonksiyonel değilken, özellikle sık seyahat ettiğimde çok yorgun oluyordum. Ertesi gün bir iş yapmam mümkün olmuyordu. ABD’ye gidip hemen
ertesi gün 50 kişinin karşısında eğitim vermek benim için çok zordu. Önceden gider, 1-2 gün kendime gelir, sonrasında eğitim programıma devam ederdi. Ama şu anda gidiyorum, ertesi gün eğitim yapıyorum ve yorgunluktan etkilenmiyorum. Eğer bir kişinin disfonksiyonel bir nefes alışkanlığı varsa, bu durum bilinçsiz şekilde oluştuğu için,
durumdan kendisinin bile haberi yoktur. Bu, kendiliğinden tetiklenir, belki baş ağrısı yapar, belki strese sokar, belki panik yaşatır. Kişi nefesine ne yaptığının farkında bile değildir. Bu yüzden bir nefes koçuyla çalışmak çok önemli. Bir nefes koçunun analizi ile kişilerin neyi yanlış yaptığı tespit edilebilir.”
DERİN VE HIZLI NEFES ALMA ÖNEMLİ SAĞLIK SORUNLARINA NEDEN OLABİLİR! Psikolojik olarak kendini iyi hissetmeyen ve bir disfonksiyonel nefes alışkanlığı olan kişiler, kendilerini rahatlatmak amacıyla derin ve hızlı nefes alıp vermeye başladığında, alında içinde bulundukları durumu daha da kötüleştirip, önemli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirler. Özellikle derin nefes verildiğinde kanda CO2 düzeyinin normalin altına düşmesiyle görülen hipokapni ve solunum alkalozları, insan sağlığını tehdit eden önemli sorunlar olarak gösteriliyor. • Hipokapni: Kandaki CO2 düzeyinin normalin altına inmesi. Kandaki CO2 seviyesinin azalması nefes alma refleksini de erteleyebilir. Hipokapnide, kişi, kandaki oksijen seviyesi düşmesine ve oksijen ihtiyacı artmasına rağmen CO2 seviyesi hala solunum ihtiyacının ertelenmesini sağlayacak değerde olduğu için, büyük ihtimalle kendini hala rahat hissederken bilincini kaybedebilir. • Alkaloz: Kandaki ve diğer vücut sıvılarındaki asit düzeyinin aşırı derecede düşük ya da alkali düzeyinin çok yüksek olması. Akciğerlerdeki O2–CO2 alışverişindeki düzensizlik sonucunda vücudun aşırı miktarda CO2 kaybına uğramasıyla oluşan alkaloza “Solunum Alkalozu” da denir.
91 • KASIM 2018
FUAR ROTASI
FUAR KENTLERİNE SEYYAH GÖZÜYLE BAKIŞ MAKİNE İMALAT SEKTÖRLERİNİN YOĞUN FUAR DÖNEMİ DEVAM EDERKEN, HEDEF PAZARLARA YÖNELİK TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN DÜZENLEDİĞİ FAALİYETLERİN YANI SIRA TÜRK MAKİNE İHRACATÇILARI, SEKTÖRLERİNE ÖZEL ÖNEMLİ YURT DIŞI BULUŞMALARA KATILMAYI SÜRDÜRÜYOR. BU KAPSAMDA, 4-7 MART 2019 TARİHLERİNDE CLIMATE WORLD FUARI İÇİN MOSKOVA’YA GİDECEK OLAN TÜRK MAKİNE İHRACATÇILARI, 25-29 MART 2019 TARİHLERİNDE İSE BREZİLYA’NIN BAŞKENTİ SÃO PAULO’DA DÜZENLENECEK PLÁSTICO BRASIL FUARI’NDA OLACAK. BU İKİ ÜLKE VE ŞEHRİN TARİHSEL DOKUSU, ETNİK TATLARI VE ALIŞVERİŞ DURAKLARINI, MAKİNE SEKTÖR TEMSİLCİLERİ İÇİN ARAŞTIRDIK. MOSKOVA
• 92
MOSKOVA & SÃO PAULO
SÃO PAULO
R
usya’nın en görkemli şehirlerinden biri ve başkenti olan Moskova, gezilecek yerler bakımından da oldukça zengin alternatifler sunuyor. Ziyaretçilerini zengin kültürel mirası, tarihi dokusu ve mimari ihtişamıyla heyecanlandıran şehir, hiç uyumayan gece hayatı sayesinde sınırsız eğlence de vaat ediyor. Dünyanın en önemli metro kentlerinden biri olarak görülen Rusya’da 12 hat üzerinden 180’den fazla istasyon bulunuyor. Geniş bir ulaşım ağına sahip olan Moskova metroları, aynı zamanda tarihsel ve eşsiz bir mimariye de sahip. Halk kullanımına açık hatların dışında, hükümet binalarını şehrin
kenarında bulunan mistik bir yeraltı şehriyle birleştiren esrarengiz bir metro daha olduğu söyleniyor. Moskova’da sahne sanatları, bale, tiyatro, film gibi etkinlikler oldukça yaygın. Moskova adının geçtiği ilk tarihi kayıt 1147 yılından kalma ve bugünkü Kremlin’in bulunduğu yerde savunmaya yönelik önemli bir yapı inşa edildikten sonra Moskova, Vladimir-Suzdal Prensliği’nin önemli bir şehri haline gelmiş ve bu önemini günümüze kadar sürdürmüş. Geniş bir ovada yer alan Moskova, Volga’ya dökülen Oka’nın bir kolu olan Moskova Irmağı’nın geçtiği sığ bir vadide bulunuyor. Sert bir karasal iklime
sahip olan şehir, kış aylarında ortalama -10 derecelere varan sert soğuklarıyla da meşhur. Dünyadaki pahalı şehirler arasında gösterilen Moskova’ya turistik bir gezi için en uygun zaman ise Nisan ve Mayıs ayları olarak tavsiye ediliyor. Gökdelenleriyle ünlü olan São Paulo ise bu özelliği nedeniyle “Güney Amerika’nın Şikago’su” olarak da adlandırılıyor. Sahip olduğu 12 milyon nüfusla Güney Amerika’nın en büyük şehri olan São Paulo, Serra do Mar tepeleri üzerinde yer alıyor ve tarihi 1554 yılına dek uzanıyor. Portekizli Katolik rahipler tarafından inşa edilen şehir, 1700’lü yıllara gelindiğinde verimli toprakları ve yüksek
rakımı sayesinde gelişen kahve üretimi sayesinde hızla büyümüş. São Paulo’nun gelişmeye başlamasından kısa bir süre sonra sanayi, bankacılık ve ticaretin hızla büyümesi, şehre İtalya, Portekiz, İspanya, Almanya ve Japonya’dan yoğun bir göçü de beraberinde getirmiş. Brezilya’nın ve Güney Amerika’nın en büyük şehri olarak bilinen São Paulo, halen ülkenin en büyük sanayi merkezi konumunu sürdürüyor. Bununla birlikte, Brezilya’nın en çok tanınan şehri Rio de Janeiro kadar yeşil ve maviye sahip olmasa da, São Paulo da kâşifleri için mükemmel bir konumda bulunuyor. 93 • KASIM 2018
FUAR ROTASI
MOSKOVA NEREDE GEZİLİR? AZİZ VASİL KATEDRALİ Soğana benzeyen, rengârenk sekiz kubbesi ile tüm dünyanın ezberlediği bu yapıeşsiz işçiliği ile ziyaretçilerini kendisine hayran bırakıyor. 15651561 yılları arasında Kazan Hanlığı’na karşı kazanılan savaşlar anısına Korkunç İvan tarafından yaptırılan yapının sekiz kubbesi, sekiz ayrı zaferi simgeliyor. İlk zamanlarda som altından yapılan kubbeler daha sonra değişik renklerde boyanarak günümüze kadar ulaşmış. LENİN MOZOLESİ Yine Kızıl Meydan’daki bu yapı, Sovyetler Birliği’nin kurucusu Vladimir İlyiç Ulyanov ya da bilinen adıyla Lenin için Stalin’in önerisiyle 1930 yılında inşa edilmiş. Lenin’in naaşının yer mozolenin kırmızı renkli granitleri komünizmi, siyah labrador taşları ise yası temsil ediyor. Kızıl Meydan’a girişte sağ tarafta yer alan yapı, Pazartesi ve Cuma günleri dışında her gün 10:00-13:00 saatlerinde ziyarete açık. GORKİ PARKI Moskova’nın en ünlü ve en büyük parklarından biri olan Gorki Parkı, içinde göletler, lunapark, kafe ve restoranları yer aldığı dev bir aktivite merkezi olarak
hizmet veriyor. Özellikle hafta sonlarında Moskova sakinlerinin akın ettiği parkın kış aylarındaki en renkli eğlencesi ise donmuş göletler üzerinde yapılan buz pateni. Gorki Parkı’na Oktyabrskaya, Park Kultury ve Frunzenskaya metro istasyonlarından ulaşılabilir. BOLŞOY TİYATROSU Dünyanın en ünlü opera, bale ve tiyatro kurumu olan Bolşoy, Rus sanatçılarının kariyerlerinin teper noktası olarak da gösteriliyor. Kızıl Meydan’ın bulunduğu alanın ana caddesi üzerinde yer alan tarihi yapı, opera ve bale gösterileri için ünlü mimar Joseph Bové tarafından 1824’te tasarlanmış. Rus NeoKlasik mimarisinin en güzel örneği olarak da gösterilen bu önemli yapı, 100 rublelik banknotlarının üzerinde de kendisini gösteriyor. ALIŞVERİŞ Moskova alışveriş dünyasının kalbi; Tretyakovsky, Tverskaya, Arbat caddelerinde ve Izmaylovo Çarşısı’nda atıyor. Kitay-Gorod semtinde yer alan Tretyakovsky Proyezd sokağı, Orta Çağı andıran mimarisiyle hem Moskova’nın hem de dünyanın en pahalı alışveriş mekanlarından biri olarak ünlenmiş durumda. Lüks tüketim ürünlerine dair en ünlü LENİN MOZOLESİ
• 94
BOLŞOY TİYATROSU
markaların bulunabileceği bu göz kamaştırıcı sokakta, küçük bir gezinti yapmak bile büyülenmeniz için yeterli olabilir. Kızıl Meydan’da bulunan Gum ise Moskova’nın en büyük ve en güzel alışveriş merkezi olarak gösteriliyor. Uzun yıllar Rusya için ahşap dükkânlar ve pasajlardan oluşan bir kapalı çarşı olan bu yapı, şimdilerde sadece tarihi binası için bile pek çok turisti çekiyor. 1200 adet mağaza bulunduran bu devasa ve tarihi alışveriş merkezi, pek çok turist için uğrak bir nokta haline gelmiş durumda.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM 12 hat üzerindeki 180 istasyonuyla Moskova metrosu, şehir içi ulaşımda en ideal seçenek. Metro sabah 05:30 ile gece 01:00 arasında hizmet veriyor. Trenler ise gündüzleri 1-2, geceleri 7-8 dakikada bir hareket ediyor. Kesişen hatlar başta biraz kafa karıştırıcı gelebilir, ama her istasyonda bulunan haritalar işinizi kolaylaştıracaktır. Diğer yandan Moskova, büyük bir şehir olsa da turistik rotaların pek çoğuna yürüyerek gitmeniz de mümkün.
NEREDE KALINIR? Moskova büyük bir şehir olmasından dolayı genellikle şehir merkezi ve eski şehir bölgesinde veya çevresindeki yerlerde konaklamanız daha rahat ve güvenilir olacaktır. Şehir merkezinin biraz yukarısında kalan Tagansky Bölgesi’nde konaklamak için daha uygun fiyatlı otel fırsatları yakalayabilirsiniz. 15-20 dakikalık yürüme mesafesi ile veya metro kullanarak şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Zamanınız az ise elbette konaklamak ve şehri turist olarak yaşamak için en güzel kısım Kızıl Meydan’ın bulunduğu bölge. Aramalarınızı Tverskaya ve Arbatskaya olarak yaparak, kendinize uygun konaklama fırsatlarını takip edebilirsiniz.
DAMAK TADI Pek çok mutfağın etkisinde kalan Moskova mutfağı, genelde akıllarda deniz ürünleriyle yer alır. Çarlık Rusya döneminden kalma sunumlarıyla da göz dolduran Moskova mutfağında ilk akla gelen lezzet, elbette havyar. Mersinbalığından yapılan bu yiyecek sabah kahvaltısından akşam yemeğine dek her öğünde servis edilebiliyor. Zakuski ise Rus mutfağının en ünlü yiyeceği diyebiliriz. İçinde soğuk ve sıcak pek çok farklı meze bulunan bir ordövr tabağı olarak tarif edebileceğimiz bu lezzetin yanı sıra Türkiye’deki kestanecilerin, mısırcıların, pilavcıların yerini alan bir sokak lezzeti olarak karidesi de denemelisiniz.
MOSKOVA & SÃO PAULO
SÃO PAULO NEREDE GEZİLİR? SÃO PAULO SANAT MÜZESİ Güney Amerika’daki en iyi Avrupa Sanat Koleksiyonu’na ev sahipliği yapan yapı olan São Paulo Sanat Müzesi, 1968’de inşa edilmiş. Müzede bulunan koleksiyonda Rembrandt, Botticelli, Picasso, Goya ve Cezanne gibi sanatçıların yanı sıra daha bir çok ünlü sanatçının eserini görmek mümkün. Afrika ve Asya sanatına ait dekoratif sanatları ve eski eserleri de barındıran müze, aynı zamanda ülkedeki en büyük sanat kütüphanelerinden birine de sahip. Brezilya Ulusal Mirası Listesi’ne dâhil olan müze, pazartesi hariç her gün ziyaret edilebilir. SÃO PAULO ŞEHİR TİYATROSU Bu görkemli mimari harikası São Paulo’nun uluslararası sanat sahnesindeki önemini sergilemek için inşa edilmiş. Hem sanatsal hem tarihi açıdan önemli olan yapı zamanla kentin simgelerinden biri haline gelmiş. Dünya çapında ünlü opera, bale ve diğer dramatik sahne performanslarına ev sahipliği yapan tiyatro mimarisiyle oldukça ilgi çekiyor. Barok tarzda yapılan yapı, duvar ve tavan fresklerinin yanı sıra Neo-Klasik sütunları, büstleri, avizeleri ve heykelleriyle de
tesislere kadar pek çok seçenek bulmak mümkün. Aralık-Mart ayları arasında São Paulo otel fiyatları en düşük seviyedeyken, NisanEylül arasındaki dönem için erken rezervasyon tavsiye ediliyor.
SÃO PAULO SANAT MÜZESİ
tanınıyor. Müze haftanın her günü ziyarete açık. IBIRAPUERA PARKI Ibirapuera, São Paulo’nun en büyük kent parkı ve aynı zamanda Latin Amerika’nın en büyük üç şehir parkından biri olarak gösteriliyor. Dinlenme, yürüme, koşu için geniş bir alana sahip olan parkın içinde aynı zamanda müzeler ve canlı bir kültür sahnesi de bulunuyor. SÃO PAULO FUTBOL MÜZESİ Brezilya denildiğinde ilk akla gelen elbette futbol oluyor. São Paulo da futbol takımıyla özdeşleşmiş bir şehir ve São Paulo Futbol Müzesi de şehre gelen birçok turistin uğrak noktası olmayı sürdürüyor. Ülkenin efsane oyuncuları ve efsane maçlarına ait çok sayıda eserin yer aldığı müze sizi Brezilya futbol geçmişine de götürüyor. Pacaembu semtinin kalbinde, Pacaembu Stadyumu’nda yer alan müze, SÃO PAULO ŞEHİR TİYATROSU
pazartesi günleri ve maç günlerinde kapalı olmakla birlikte girişi ücretsiz. São Paulo’nun merkezinden otobüs, metro ve taksi ile ulaşabileceğiniz São Paulo Futbol Müzesi, Brezilya’nın en bilinen yönlerinden birini tanımak için muhteşem bir seçim olabilir.
ALIŞVERİŞ São Paulo, Brezilya’nın tüm bölgelerinden insanlar ve turistler için eşsiz bir alışveriş merkezidir. Trend ürünlerden modaya, elektronik ürünlerden yiyecek içeceğe her şeyi bulabileceğiniz birçok alışveriş alanının bulunduğu şehirde, Santa Ifigenia Caddesi elektronik ürünler için en çok tercih edilen yerken, Brast Bölgesi kıyafet alışverişi için ve Teodoro Sampaio Caddesi müzik alışverişi için en çok tercih edilen yerler olarak gösteriliyor. São Paulo’dan alınabilecek en güzel hediyelik ürünler ise karnaval kostümleri, ünlü futbolcuların formaları, otantik objeler ve Brezilya’nın dünyaca ünlü kahveleridir. NEREDE KALINIR? São Paulo’da otellerin yanı sıra apart daireler, hosteller, pansiyonlar ve konukevleri gibi 600’den fazla konaklama tesisi yer alıyor. Şehirde lüks otellerden orta bütçeli
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM Şehirde 13 metro hattı buluyor. Metro hatları ile şehrin hemen her noktasına kolayca ulaşım sağlanabilirken, metro hatları, güzergaha göre değişmekle birlikte genellikle 04:30-01:00 saatlerinde hizmet veriyor. SPTranslar tarafından işletilen otobüs sistemleri ise şehrin her noktasına ulaşım sağlayan önemli bir alternatif olarak değerlendirilebilir. São Paulo’da tercih edilen ulaşım araçlarından biri diğeri de bisiklettir. DAMAK TADI Göçmenler kenti São Paulo, Brezilya mutfağına ait lezzetlerden Portekiz, Japon ve İtalyan yemeklerine kadar çok zengin alternatifler sunuyor. Ayrıca şehirde restoran fiyatlarının ABD ve Avrupa standartlarının oldukça altında olduğunu söylemeliyiz. São Paulo restoranları genellikle saat 19:00’dan sonra açılıyor ve gece yarısından sonra da servis yapıyor. São Paulo denince akla ilk gelen ise et yemekleridir. Dünyanın en kaliteli etlerini üreten kentte, mangalda pişirilerek servis edilen “chourasco”u mutlaka denemelisiniz. Şehre özgü bir diğer popüler lezzet de doyurucu ve besleyici “virada à paulista” isimli yemektir. Yemeklerin çoğunda fasulye ve pirinç kullanılırken, Brezilya’nın en meşhur yemeği ise füme etli siyah fasulye güveci olarak da bilinen feijoadadır. 95 • KASIM 2018
KİTAP
AVRO: KURTARICI MI, LANET Mİ? NOBEL ÖDÜLLÜ, ESKİ DÜNYA BANKASI BAŞ EKONOMİSTİ JOSEPH E. STİGLİTZ, 2015’TEN BERİ SIKLIKLA AVRO BÖLGESİ’NİN GELECEĞİNİN KARANLIK OLDUĞUNA YÖNELİK SÖYLEMLERİNE DEVAM EDİYOR. AVRO BÖLGESİ’NİN EN İYİ KARAR ALICILARLA YÖNETİLSE BİLE İŞLEVİNİ YAPMASININ İMKÂNSIZA YAKIN OLDUĞUNU SÖYLEYEN STİGLİTZ’E GÖRE, AVRUPA PARASAL İSTİKRARI SAĞLAYACAK GEREKLİ KURUMLARI OLUŞTURMADIĞI SÜRECE ‘PARASAL BİRLİK’; YANİ AVRO, KISA SÜREDE TARİHİN TOZLU SAYFALARINA GÖMÜLEBİLİR. STİGLİTZ’İN “AVRO: ORTAK PARA BİRİMİ AVRUPA’NIN GELECEĞİNİ NASIL TEHDİT EDİYOR” BAŞLIKLI KİTABI, AVRUPA EKONOMİ VE SİYASİ TARİHİNİ FARKLI BİR BAKIŞ AÇISIYLA OKUMAK İSTEYENLER İÇİN ÖNEMLİ BİR KAYNAK İŞLEVİ GÖRÜYOR.
A
vrupa Merkez Bankası’nın Euro Bölgesi’nin sorunlarını çözemeyeceğini, çünkü bölgenin ekonomik olmaktan ziyade politik saiklerle kurulduğu yıllardır her platformda dile getiren Joseph E. Stiglitz, “Eğer bir ülkenin performansı kötüyse, o ülkeyi suçlarsınız; eğer birçok ülkenin performansı zayıfsa suç sistemindir” diyor ve “Avro: Ortak para birimi Avrupa’nın geleceğini nasıl tehdit ediyor” başlıklı kitabında, avronun neden başarısız olmaya mahkum olduğunu açıklamaya girişiyor. Stiglitz, kitabında özetle, avronun hükümetlerin ana ayarlama mekanizmalarını (faiz oranları ve kurlar) elinden aldığını ve ülkelerin kötü durumlarda diğer ülkelere yetişmesine destek olacak yeni kurumlar yaratmak yerine yeni eleştiri ve tenkit mekanizmaları geliştirdiğinin altını çiziyor. Bu mekanizmalarınsa cari açıklar, borçlar ve hatta yapısal politikalara ilişkin genelde kabul görmeyen ekonomik ve siyasi teorilerle çalıştığını vurgulayan
AVRO Yayınevi: Scala Yayıncılık Yazar: Joseph E. Stiglitz Çeviri: Özgür Öztürk, Melda Yaman Tür: Ekonomi Basım Yılı: 2018 Sayfa Sayısı: 390 • 96
Stiglitz, “Avronun ortak refah getirmesi gerekiyordu. Bu da birlik ve beraberliği güçlendirecek ve Avrupa entegrasyonu hedefine yaklaştıracaktı. Ama gerçekte tam tersini yaptı, yavaşlayan büyüme ve gittikçe büyüyen fikir ayrılıkları getirdi” yorumunda bulunuyor. Kitapta, zayıf ülkelerdeki bankacılık sistemlerine karşı yürütülen işlemleri önlemek için ortak mevduat sigortası planının acilen hayata geçirilmesi gerektiğini de söyleyen Stiglitz’e göre para birimi birliğinin temel problemi, para birimi ahenksizliklerinin nasıl çözüleceği sorunsalı! Stiglitz, burada, “Almanya’nın buna çözümü, yükü yüksek işsizlik ve düşük büyüme oranlarıyla boğuşan zayıf ülkelere yıkmak. Bunun neyle sonuçlanacağını hepimiz biliyoruz:
Daha fazla acı, daha fazla mücadele, daha fazla işsizlik ve daha da yavaş bir büyüme. Büyüme zamanla iyileşse bile GSYİH hiçbir zaman -daha makul bir strateji izlenmiş olsaydı- bugün gelebileceği yere yetişemeyecek. Alternatifi ise yükün daha fazlasını daha yüksek ücretleri olan ve daha güçlü talebin hükümet yatırım programlarıyla desteklendiği güçlü ülkelere kaydırmak” diyor. “Avro: Ortak Para Birimi Avrupa’nın Geleceğini Nasıl Tehdit Ediyor” başlıklı kitap, en büyük ticari partnerimiz olan AB’nin ortak para biriminin geleceğine bir bakış atmamıza olanak sağlarken, Avrupa’nın son ve en önemli icadı olan avroyu son krizler eşliğinde masaya yatırıyor; hatta ona göre “hasta” olan ve bu gidişle AB’nin
dağılmasına neden olacak avronun rahatsızlığının teşhisini koyuyor, ameliyat ediyor ve alternatif tedavi yöntemlerini sıralıyor. Fakat Stiglitz’in detaylarını kitapta okuyabileceğiniz kurtuluş reçetesi acı ilaçları içinde barındırıyor. Acı, çünkü çok uluslu bir yapı olan AB’nin, geleceğini kurtarmak için hızlı ve bazı durumlarda ulusal egemenlik sorunu yaratabilecek konularda ortak karar alması gerekiyor. Stiglitz reçetesinin sadece “yapısal reformlar” sayfası bile bankacılık birliği, borçluluk ilkelerinde değişiklik, ortak istikrar çerçevesi, yapısal yeniden hizalanma, tam istihdam ve büyüme politikası, paylaşılan refaha yönelik taahhütlerden oluşuyor. Stiglitz’in en radikal görüşü ise sadece avronun değil, AB’nin ve para birliğinin kurtuluşunun, Almanya’nın avro birliği ve AB’den ayrılmasıyla gerçekleşebileceği! AB’nin kuruluş süreci ve arkasındaki dinamikleri, avronun neden başarısızlığa mahkûm olduğunu süslü püslü sözlere gerek duymadan tüm gerçekliğiyle sunan kitabı okuduktan sonra, Stiglitz’in önemli çözüm önerileri ve fikirleri hem avroya bakış açınızı hem de güncel olayları takip ederken AB’nin aldığı aksiyonların arkasında yatan sebepler hakkında hatırı sayılır bir bilgi birikimine sahip olmanızı sağlayacak.
GÖSTERGELER EKİM 2018
97 • KASIM 2018
GÖSTERGELER
TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI EKİM AYI SONUNDA 14 MİLYAR DOLAR OLDU TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI 2018 YILININ OCAK-EKİM DÖNEMİNDE YÜZDE 17,1 ARTARAK, 14 MİLYAR DOLAR OLARAK KAYDEDİLDİ. 2017 YILININ AYNI DÖNEMİNDE BU RAKAM 12 MİLYAR DOLAR SEVİYESİNDEYDİ.
M
akine sektöründe 2018 yılının OcakEkim döneminde en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör klimalar ve soğutma makineleri oldu. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde söz konusu ürün grubunda gerçekleştirilen ihracatın değeri 1,6 milyar dolar seviyesindeyken, 2018 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 15 artarak 1,9 milyar dolar oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan motorlar kaleminde 2018
• 98
yılının Ocak-Ekim döneminde gerçekleştirilen ihracatın değeri 1,8 milyar dolar oldu. 2017 yılının aynı döneminde bu rakam 1,7 milyar dolardı. Motorlar mal grubundaki ihracat artışı yüzde 6,3 seviyesinde kaydedildi. En fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü kalem ise yıkama ve kurutma makineleri oldu. Söz konusu kalemde 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 1,1 milyar dolar seviyesinde ihracat gerçekleştirilirken, 2018 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde
14,8 artışla 1,3 milyar dolara yükseldi. İHRACAT LİSTESİNİN İLK SIRASINDA ALMANYA BULUNUYOR 2018 yılının Ocak-Ekim döneminde makine sektöründe en fazla ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında Almanya yer alıyor. Almanya’ya 2017 yılının OcakEkim döneminde 1,9 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 2018 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 7,5 artışla 2 milyar dolar olarak
kaydedildi. İkinci sıradaki ABD’ye 2018 yılının OcakEkim döneminde yüzde 25,7 artışla 1 milyar dolar seviyesinde makine ihraç edildi. 2017 yılının aynı döneminde bu rakam 816 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasındaki İngiltere’ye ise 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 660 milyon dolarlık makine gönderilirken, 2018 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 23,2 artışla 814 milyon dolar seviyesine yükseldi.
EKİM 2018
MAKİNE SEKTÖR TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT KAYIT RAKAMLARI (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI MAL GRUBU ADI
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ
412,6
1.672,2
4,1
423,9
1.922,7
4,5
2,7
15,0
MOTORLAR
120,0
1.782,6
14,9
124,3
1.895,1
15,3
3,6
6,3
YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ
416,8
1.163,9
2,8
457,2
1.336,7
2,9
9,7
14,8
İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER
221,1
750,0
3,4
282,6
990,7
3,5
27,8
32,1
POMPALAR VE KOMPRESÖRLER
88,6
655,6
7,4
102,7
800,0
7,8
15,9
22,0
TAKIM TEZGÂHLARI
82,5
563,5
6,8
92,9
689,4
7,4
12,6
22,4
TARIM VE ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNELER
120,7
543,7
4,5
144,2
672,2
4,7
19,5
23,6
TÜRBİNLER, TURBOJETLER, HİDROLİK SİLİNDİRLER
13,3
520,7
39,1
14,6
577,6
39,5
9,8
10,9
TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ
84,1
476,7
5,7
98,6
571,3
5,8
17,3
19,9
VANALAR
43,8
404,6
9,2
49,5
475,4
9,6
13,0
17,5
REAKTÖRLER VE KAZANLAR
51,7
410,4
7,9
51,8
472,5
9,1
0,1
15,1
SİLAH VE MÜHİMMAT
18,3
332,8
18,2
19,9
444,8
22,4
8,6
33,6
GIDA SANAYİSİ MAKİNELERİ
73,7
392,5
5,3
77,6
442,9
5,7
5,3
12,8
ISITICILAR VE FIRINLAR
35,4
255,0
7,2
45,6
312,4
6,9
28,8
22,5
HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ, KALIPLAR
33,3
270,7
8,1
40,3
309,9
7,7
21,0
14,5
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEMEYE MAHSUS MAKİNELER
54,3
226,3
4,2
67,5
297,5
4,4
24,3
31,5
KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME VE İMALATINA AİT MAKİNELER
12,0
129,8
10,8
16,0
169,2
10,6
32,9
30,4
AMBALAJ MAKİNELERİ
7,1
137,8
19,5
8,8
165,7
18,7
25,3
20,2
BÜRO MAKİNELERİ
3,3
124,2
38,1
3,2
121,1
38,1
-2,5
-2,5
RULMANLAR
9,7
108,4
11,2
10,7
118,0
11,1
10,6
8,9
KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER
10,8
69,9
6,5
10,9
80,9
7,4
1,3
15,7
DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ
2,3
12,2
5,4
1,5
8,9
6,0
-34,7
-27,2
150,6
1.004,3
6,7
170,6
1.181,9
6,9
13,3
17,7
6,1
12,0
17,1
DİĞER MAKİNELER TOPLAM
2.066
12.008
5,8
2.315
14.057
99 • KASIM 2018
GÖSTERGELER
AMBALAJ MAKİNELERİ AMBALAJ MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
İRAN
0,4
CEZAYİR
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI $/KG
MİKTAR (BİN TON
12,7
34,6
0,4
0,6
12,7
22,4
IRAK
0,7
10,9
İTALYA
0,2
ALMANYA
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
18,0
45,1
8,4
41,6
0,6
13,8
22,3
9,0
8,4
16,2
0,8
10,2
12,7
19,8
-6,4
4,1
20,8
0,4
8,0
19,6
109,8
98,0
0,4
6,3
14,1
0,6
7,4
11,4
44,2
16,9
MISIR
0,1
2,8
21,7
0,3
6,2
23,7
100,5
119,1
ÖZBEKİSTAN
0,2
3,0
19,2
0,2
4,5
21,2
37,1
51,2
RUSYA
0,1
2,4
29,0
0,2
4,3
28,1
84,9
79,3
FAS
0,0
0,6
19,1
0,1
3,9
31,6
300,8
563,1
SUUDİ ARABİSTAN
0,3
5,6
20,5
0,2
3,9
17,9
-20,6
-30,6
MAL GRUBU TOPLAMI
7,1
137,8
19,5
8,8
165,7
18,7
25,3
20,2
BÜRO MAKİNELERİ BÜRO MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI $/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
HOLLANDA
0,2
18,2
89,6
0,1
18,5
124,6
-26,9
1,6
KKTC
0,3
13,3
45,6
0,3
11,3
44,7
-13,5
-15,3
ABD
0,0
6,2
961,3
0,0
9,1
702,3
102,8
48,2
AVUSTURYA
0,1
5,4
75,7
0,1
9,1
89,8
43,0
69,6
ALMANYA
0,2
7,4
36,7
0,2
7,6
32,5
16,2
2,9
UMMAN
0,0
0,0
53,7
0,0
6,6
1.047,3
944,8
MACARİSTAN
0,0
3,8
181,4
0,0
4,5
194,4
11,4
19,4
BAE
0,0
2,9
67,8
0,0
4,2
171,8
-42,0
47,1
İRAN
1,0
5,7
5,5
1,1
3,5
3,2
5,6
-39,2
IRAK
0,2
3,9
17,8
0,2
2,8
18,1
-29,1
-27,8
MAL GRUBU TOPLAMI
3,3
124,2
38,1
3,2
121,1
38,1
-2,5
-2,5
• 100
20.282,2
EKİM 2018
DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
İTALYA
0,2
RUSYA
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
1,1
6,4
0,2
1,0
5,6
9,5
-4,5
0,1
0,8
7,2
0,1
1,0
9,2
-3,8
22,5
ETİYOPYA
0,0
0,1
10,7
0,0
0,7
51,1
8,9
419,8
BEYAZ RUSYA
0,1
0,6
10,9
0,0
0,6
19,7
-47,6
-5,0
PORTEKİZ
0,0
0,3
9,3
0,0
0,5
13,3
5,6
50,2
ÇİN
0,3
2,2
8,4
0,0
0,5
13,0
-86,5
-79,2
ÖZBEKİSTAN
0,0
0,3
6,8
0,1
0,4
6,5
58,7
51,5
CEZAYİR
0,0
0,2
6,6
0,1
0,4
7,0
142,6
157,3
AZERBAYCAN
0,2
0,3
1,7
0,1
0,4
3,0
-40,5
8,0
MISIR
0,1
0,4
2,6
0,2
0,3
1,9
2,8
-25,9
MAL GRUBU TOPLAMI
2,3
12,2
5,4
1,5
8,9
6,0
-34,7
-27,2
MİKTAR
DEĞER
GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE CEZAYİR
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
11,0
47,1
4,3
8,4
49,3
5,9
-23,5
4,5
ÖZBEKİSTAN
6,8
29,0
4,3
5,4
30,7
5,6
-20,0
5,8
KAZAKİSTAN
9,1
31,3
3,4
4,5
21,6
4,8
-50,7
-30,7
SUDAN
0,6
5,0
7,9
2,5
21,0
8,3
294,8
316,2
IRAK
2,9
13,1
4,5
5,6
20,8
3,7
94,4
59,1
AZERBAYCAN
2,2
11,7
5,3
4,2
18,4
4,4
93,1
57,5
MISIR
3,4
14,1
4,1
3,3
14,3
4,3
-2,7
1,8
İRAN
5,3
19,5
3,7
3,4
13,7
4,0
-35,4
-29,8
RUSYA
1,7
12,8
7,5
1,8
11,7
6,6
5,0
-8,2
İSRAİL
0,5
4,3
8,9
1,4
9,3
6,7
184,5
115,4
73,7
392,5
5,3
77,6
442,9
5,7
5,3
12,8
MAL GRUBU TOPLAMI
101 • KASIM 2018
GÖSTERGELER
HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
4,9
38,7
7,9
4,8
37,4
7,9
-3,0
-3,3
CEZAYİR
1,3
11,6
9,1
3,1
26,7
8,5
147,0
130,8
İTALYA
2,2
12,8
5,7
3,9
24,6
6,3
75,0
91,6
RUSYA
1,4
21,6
15,1
1,9
24,4
12,6
35,2
12,7
İRAN
2,3
16,9
7,5
1,9
15,6
8,0
-14,4
-7,5
MACARİSTAN
0,4
5,0
12,5
0,7
11,7
15,9
83,2
133,0
BULGARİSTAN
0,5
15,1
29,1
0,7
10,2
14,1
39,5
-32,4
MISIR
1,3
5,7
4,5
1,9
9,8
5,2
46,3
71,1
ROMANYA
1,2
9,9
8,4
1,5
9,3
6,4
23,5
-6,0
POLONYA
0,5
5,1
11,2
0,9
9,0
9,5
105,3
74,4
33,3
270,7
8,1
40,3
309,9
7,7
21,0
14,5
MAL GRUBU TOPLAMI
ISITICILAR VE FIRINLAR ISITICILAR VE FIRINLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
3,9
23,0
5,9
4,9
30,3
6,2
24,7
31,7
İTALYA
2,2
13,9
6,3
2,3
17,6
7,6
3,8
26,3
RUSYA
1,5
9,9
6,5
1,9
14,9
8,0
21,8
51,1
FRANSA
1,6
9,4
6,0
2,6
14,4
5,6
61,4
52,8
AZERBAYCAN
0,7
6,1
9,3
2,4
10,5
4,3
270,9
73,5
ÇİN
1,3
13,6
10,7
0,9
10,5
11,1
-25,9
-22,9
İSPANYA
0,9
4,7
5,0
1,4
10,4
7,2
52,6
118,3
CEZAYİR
0,9
8,0
8,7
1,0
10,1
10,1
9,1
26,4
SUUDİ ARABİSTAN
0,8
7,8
9,6
0,9
9,5
11,1
5,1
21,8
ABD
0,9
8,7
10,2
0,7
7,8
11,5
-20,7
-10,9
35,4
255,0
7,2
45,6
312,4
6,9
28,8
22,5
MAL GRUBU TOPLAMI
• 102
EKİM 2018
İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM) 2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
11,9
50,2
4,2
19,5
85,0
4,3
63,5
69,2
HOLLANDA
9,9
21,3
2,2
21,4
69,7
3,3
116,2
227,1
CEZAYİR
12,0
46,6
3,9
13,3
52,0
3,9
10,7
11,5
İNGİLTERE
15,5
32,1
2,1
15,5
40,5
2,6
0,3
26,1
FRANSA
4,1
16,4
4,0
7,6
32,2
4,3
84,4
95,7
RUSYA
3,9
21,2
5,5
5,8
29,5
5,1
49,7
38,8
ABD
7,6
24,1
3,2
7,8
26,4
3,4
3,9
9,6
AVUSTURYA
4,4
21,4
4,8
5,6
26,2
4,7
27,2
22,4
EGE SERBEST BÖLGESİ
12,5
31,6
2,5
9,2
25,0
2,7
-26,4
-20,9
MISIR
10,4
19,0
1,8
15,6
22,3
1,4
50,5
17,1
221,1
750,0
3,4
282,6
990,7
3,5
27,8
32,1
MAL GRUBU TOPLAMI
103 • KASIM 2018
GÖSTERGELER
KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM) 2017 YILI ÜLKE
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2018 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
ALMANYA
1,6
7,8
4,9
1,7
11,5
6,8
6,9
47,9
İTALYA
1,0
4,7
4,9
0,9
5,5
6,0
-5,0
16,9
İRAN
1,6
4,0
2,5
0,7
3,9
5,6
-57,0
-2,9
RUSYA
0,3
3,5
12,8
0,5
3,5
7,7
66,3
-0,4
AZERBAYCAN
0,2
1,2
5,3
0,5
3,1
6,6
109,6
163,2
NİJERYA
0,0
0,7
14,7
0,2
2,8
14,2
319,4
305,4
FRANSA
0,2
2,7
13,1
0,1
2,5
20,0
-38,2
-5,2
ÖZBEKİSTAN
0,1
2,0
17,3
0,2
2,4
13,8
46,6
16,8
BULGARİSTAN
0,2
2,6
11,0
0,2
2,3
9,3
5,5
-10,7
İNGİLTERE
0,1
1,7
14,2
0,2
2,3
14,6
34,2
38,1
10,8
69,9
6,5
10,9
80,9
7,4
1,3
15,7
MAL GRUBU TOPLAMI
• 104
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
EKİM 2018
KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME MAKİNELERİ KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM) 2017 YILI
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2018 YILI
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
RUSYA
0,7
9,3
13,2
1,2
CEZAYİR
0,8
8,0
9,8
ROMANYA
0,5
5,0
İRAN
0,9
ALMANYA
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
18,0
15,1
68,4
92,8
0,8
10,1
12,1
3,1
27,0
10,5
0,9
8,4
8,9
96,2
67,1
8,1
9,3
0,8
7,7
9,8
-9,5
-4,7
0,4
5,4
14,7
0,7
7,0
10,0
90,8
29,8
IRAK
0,6
3,8
6,6
0,7
6,3
8,8
24,7
67,3
UKRAYNA
0,4
3,2
8,4
0,5
5,8
11,5
34,3
84,6
ÖZBEKİSTAN
0,4
4,1
9,7
0,5
5,2
11,4
6,8
25,5
HİNDİSTAN
0,2
1,5
8,7
0,5
5,1
9,4
221,8
245,1
BULGARİSTAN
0,5
5,2
9,5
0,5
4,9
9,9
-9,2
-5,8
12,0
129,8
10,8
16,0
169,2
10,6
32,9
30,4
MAL GRUBU TOPLAMI
KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
44,4
178,9
4,0
44,4
193,9
4,4
-0,2
8,4
İNGİLTERE
50,1
172,0
3,4
52,2
190,1
3,6
4,0
10,5
İTALYA
35,2
132,7
3,8
33,0
159,0
4,8
-6,3
19,8
ABD
11,0
94,9
8,6
14,2
148,7
10,5
28,4
56,8
FRANSA
28,1
91,5
3,3
33,2
120,0
3,6
17,9
31,2
İSPANYA
23,7
77,6
3,3
21,5
78,0
3,6
-9,3
0,4
POLONYA
10,7
44,4
4,2
13,4
58,4
4,3
25,8
31,6
ROMANYA
11,9
41,7
3,5
12,8
57,2
4,5
7,1
37,0
İSRAİL
15,3
59,2
3,9
11,8
50,5
4,3
-22,7
-14,7
7,3
34,3
4,7
8,7
47,2
5,4
18,6
37,5
412,6
1.672,2
4,1
423,9
1.922,7
4,5
2,7
15,0
HOLLANDA MAL GRUBU TOPLAMI
105 • KASIM 2018
GÖSTERGELER
MOTORLAR MOTORLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2017 YILI
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
26,7
865,0
32,4
24,3
816,2
33,6
-9,0
-5,6
ROMANYA
13,9
189,3
13,6
18,5
267,0
14,5
33,0
41,0
4,9
60,9
12,4
7,5
102,3
13,7
52,0
68,0
10,6
61,8
5,8
16,4
87,2
5,3
54,7
41,0
İTALYA
2,4
66,4
27,2
2,7
69,8
26,2
8,9
5,0
ABD
2,0
38,0
18,7
2,6
60,2
23,4
26,4
58,2
CEZAYİR
2,5
27,2
10,9
4,8
58,7
12,3
91,5
115,9
16,9
132,6
7,8
6,2
48,9
7,9
-63,5
-63,1
FRANSA
2,3
37,0
16,3
3,0
43,1
14,2
34,2
16,4
POLONYA
1,9
31,3
16,9
2,2
35,8
16,1
19,7
14,4
120,0
1.782,6
14,9
124,3
1.895,1
15,3
3,6
6,3
FAS İNGİLTERE
İRAN
MAL GRUBU TOPLAMI
POMPA VE KOMPRESÖRLER POMPA VE KOMPRESÖR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
ALMANYA
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
18,7
142,1
7,6
21,7
180,0
8,3
15,7
26,6
ABD
5,6
42,9
7,6
6,8
57,4
8,5
20,3
33,6
İTALYA
3,2
21,5
6,6
4,8
30,6
6,4
47,5
42,0
RUSYA
2,1
16,9
8,0
3,2
26,5
8,4
48,1
56,2
POLONYA
2,4
18,1
7,6
3,0
22,8
7,5
27,5
25,8
İNGİLTERE
3,4
21,9
6,4
3,2
22,7
7,2
-8,1
3,9
IRAK
2,6
17,4
6,6
3,0
18,8
6,4
12,0
7,7
EGE SERBEST BÖLGESİ
2,3
14,2
6,1
2,9
18,6
6,4
26,0
31,4
FRANSA
2,4
14,2
5,9
3,0
18,3
6,2
24,3
29,0
İRAN
2,8
25,6
9,1
1,9
16,2
8,6
-32,8
-36,5
88,6
655,6
7,4
102,7
800,0
7,8
15,9
22,0
MAL GRUBU TOPLAMI
• 106
EKİM 2018
REAKTÖR VE KAZANLAR REAKTÖR VE KAZANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
5,8
80,7
14,0
4,5
84,1
18,5
-21,3
4,1
İNGİLTERE
3,9
36,2
9,3
4,3
47,0
10,9
11,0
29,9
ÇİN
2,5
28,9
11,6
4,0
44,7
11,1
61,2
54,6
İTALYA
2,0
24,4
11,9
3,3
36,9
11,1
61,8
51,1
POLONYA
1,5
17,3
11,5
2,6
30,0
11,5
74,1
73,7
ROMANYA
5,2
29,7
5,7
3,8
29,8
7,9
-26,9
0,6
İSPANYA
1,8
24,7
13,8
2,1
29,0
14,1
15,2
17,8
RUSYA
2,8
21,8
7,6
3,2
25,6
8,0
11,7
17,4
BELÇİKA
1,1
13,0
12,0
1,1
13,2
12,3
-0,9
1,6
ÖZBEKİSTAN
1,4
7,1
5,1
2,2
12,2
5,5
56,9
70,6
51,7
410,4
7,9
51,8
472,5
9,1
0,1
15,1
MAL GRUBU TOPLAMI
RULMANLAR RULMANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2017 YILI
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI $/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
1,9
34,1
18,3
1,9
34,8
17,8
4,7
2,0
FRANSA
1,6
15,3
9,7
1,6
16,7
10,4
2,4
9,2
ABD
0,9
10,5
11,9
0,9
11,0
12,7
-1,8
5,1
İNGİLTERE
0,8
4,7
5,8
1,0
5,7
5,5
26,9
21,0
ÇİN
0,6
5,0
8,8
0,5
4,5
8,5
-8,0
-10,8
POLONYA
0,6
2,9
4,5
0,9
4,4
4,8
38,6
49,1
KANADA
0,2
6,9
31,7
0,1
4,3
29,7
-34,7
-38,8
CEZAYİR
0,1
1,4
16,7
0,2
3,8
17,9
157,9
175,3
İTALYA
0,4
3,9
9,4
0,4
3,8
10,5
-14,3
-3,9
AVUSTURYA
0,3
3,1
12,2
0,3
3,6
12,9
8,6
15,2
MAL GRUBU TOPLAMI
9,7
108,4
11,2
10,7
118,0
11,1
10,6
8,9
107 • KASIM 2018
GÖSTERGELER
TAKIM TEZGÂHLARI TAKIM TEZGÂHLARI İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
6,7
50,4
7,5
6,8
51,9
7,7
1,1
3,0
RUSYA
4,3
25,7
6,0
5,5
39,7
7,2
29,0
54,8
POLONYA
4,0
22,9
5,7
4,8
30,0
6,2
18,9
31,2
ABD
4,5
30,0
6,7
4,5
29,8
6,7
-0,3
-0,7
CEZAYİR
2,3
18,5
8,2
2,9
27,9
9,7
27,4
51,1
İSPANYA
2,0
16,2
8,3
2,8
23,2
8,2
45,7
43,1
BULGARİSTAN
1,5
12,8
8,3
2,3
19,0
8,2
50,6
48,7
İTALYA
2,7
16,5
6,0
2,6
17,6
6,8
-5,0
6,6
FRANSA
2,2
12,7
5,8
2,3
16,5
7,3
3,9
29,4
ROMANYA
1,7
13,0
7,8
1,9
16,2
8,6
12,5
24,9
82,5
563,5
6,8
92,9
689,4
7,4
12,6
22,4
MAL GRUBU TOPLAMI
• 108
EKİM 2018
TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI
2018 YILI
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
ABD
16,8
127,4
7,6
9,1
53,1
12,8
IRAK
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
17,9
144,3
8,1
6,3
13,3
5,8
13,7
89,4
6,5
50,9
68,2
53,6
4,2
9,5
39,7
4,2
-26,1
-25,9
7,9
21,6
2,7
11,1
34,7
3,1
41,1
60,6
ÖZBEKİSTAN
2,8
16,3
5,9
6,1
31,5
5,1
120,1
93,3
BULGARİSTAN
3,3
11,2
3,4
4,4
15,4
3,5
35,1
37,3
FAS
2,9
11,0
3,8
3,7
14,0
3,8
27,7
27,3
SUDAN
4,5
15,4
3,5
4,8
13,7
2,9
6,8
-11,2
FRANSA
3,7
10,9
2,9
4,5
13,6
3,0
22,1
25,2
AVUSTRALYA
2,1
9,5
4,4
2,7
13,5
5,0
27,2
42,6
120,7
543,7
4,5
144,2
672,2
4,7
19,5
23,6
İTALYA AZERBAYCAN
MAL GRUBU TOPLAMI
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞİŞİM (%)
TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
İNGİLTERE
13,8
58,4
4,2
ALMANYA
6,5
36,0
ÖZBEKİSTAN
3,1
BANGLADEŞ
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
15,8
71,0
4,5
14,1
21,5
5,5
6,9
40,7
5,9
6,7
13,0
27,5
9,0
4,7
38,4
8,1
54,6
39,3
3,4
32,0
9,4
3,4
38,4
11,2
0,0
19,8
FRANSA
6,0
27,9
4,7
7,2
34,3
4,7
20,4
22,6
İTALYA
3,7
23,5
6,4
5,6
32,4
5,8
51,4
37,9
HİNDİSTAN
4,7
17,8
3,7
7,2
21,8
3,0
52,8
22,8
GÜNEY KORE
0,4
3,0
6,9
3,7
19,3
5,2
733,7
534,1
MISIR
4,0
22,3
5,6
2,9
16,6
5,7
-26,4
-25,6
PAKİSTAN
2,9
14,8
5,0
2,5
15,2
6,0
-14,4
2,9
84,1
476,7
5,7
98,6
571,3
5,8
17,3
19,9
MAL GRUBU TOPLAMI
MİKTAR (BİN TON
DEĞİŞİM (%)
109 • KASIM 2018
GÖSTERGELER
TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
ABD
0,5
HİNDİSTAN
DEĞER (MİLYON $)
2018 YILI $/KG
MİKTAR (BİN TON
239,7
450,4
0,9
0,1
83,4
614,5
ALMANYA
3,5
32,8
POLONYA
0,1
BELÇİKA
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
310,2
346,5
68,2
29,4
0,2
67,4
403,5
23,1
-19,2
9,3
4,3
52,2
12,1
23,4
59,5
54,1
451,2
0,1
26,4
198,2
11,0
-51,3
0,1
12,2
92,0
0,2
17,1
70,1
83,9
40,1
İSPANYA
0,0
7,1
379,0
0,0
14,6
320,5
143,6
106,0
FRANSA
0,5
9,9
20,9
0,6
11,7
18,7
32,3
18,5
İSVİÇRE
0,0
0,3
19,1
0,2
10,3
65,7
897,5
3.336,1
İNGİLTERE
0,1
6,5
102,7
0,1
9,8
84,7
82,5
50,5
AVUSTURYA
0,8
3,5
4,4
0,9
4,8
5,5
9,2
38,5
13,3
520,7
39,1
14,6
577,6
39,5
9,8
10,9
MAL GRUBU TOPLAMI
• 110
EKİM 2018
VANALAR VANALAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2017 YILI
ÜLKE
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
ALMANYA
7,6
67,9
9,0
8,6
75,9
8,8
13,5
11,9
IRAK
3,1
25,9
8,2
3,6
34,3
9,6
13,8
32,4
MISIR
2,2
22,9
10,4
2,5
24,7
9,8
14,6
7,8
FRANSA
1,2
11,9
9,8
1,6
18,5
11,9
28,4
55,2
ABD
0,9
17,3
19,1
0,8
17,0
20,3
-7,8
-2,0
İNGİLTERE
0,9
10,8
12,3
1,0
14,8
14,8
12,7
36,3
ÇİN
0,3
8,6
29,2
0,3
12,9
42,0
4,2
50,1
İRAN
1,5
13,2
9,0
1,3
12,5
9,7
-11,8
-5,3
AZERBAYCAN
1,0
8,1
7,9
1,5
11,8
7,7
49,8
45,5
İTALYA
1,1
9,6
8,5
1,3
11,3
8,7
15,6
18,3
43,8
404,6
9,2
49,5
475,4
9,6
13,0
17,5
MAL GRUBU TOPLAMI
YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
İNGİLTERE
72,1
186,7
2,6
85,4
241,7
2,8
18,4
29,5
FRANSA
47,3
123,6
2,6
47,7
134,6
2,8
0,8
8,9
ALMANYA
37,2
108,5
2,9
43,1
132,9
3,1
15,7
22,5
İSPANYA
38,9
101,5
2,6
43,1
122,9
2,9
10,9
21,1
İTALYA
39,4
93,2
2,4
36,8
96,4
2,6
-6,6
3,4
POLONYA
14,5
42,5
2,9
14,4
46,4
3,2
-0,7
9,2
İSVEÇ
12,2
37,7
3,1
13,8
46,1
3,3
13,1
22,2
ROMANYA
12,7
31,5
2,5
11,7
30,4
2,6
-7,9
-3,6
AVUSTRALYA
8,4
28,6
3,4
8,0
29,9
3,8
-4,8
4,5
HİNDİSTAN
4,7
17,3
3,7
5,5
19,9
3,6
15,9
14,9
416,8
1.163,9
2,8
457,2
1.336,7
2,9
9,7
14,8
MAL GRUBU TOPLAMI
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
111 • KASIM 2018
GÖSTERGELER
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM) 2017 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2018 YILI
DEĞİŞİM (%)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR
DEĞER
CEZAYİR
4,6
17,7
3,8
5,1
23,4
4,6
9,2
32,4
ALMANYA
2,8
9,5
3,4
5,7
15,9
2,8
103,1
67,1
ABD
1,9
12,5
6,7
2,6
15,4
6,0
39,3
23,6
RUSYA
2,0
7,4
3,7
3,3
14,5
4,5
61,9
95,9
ROMANYA
0,9
4,4
4,7
1,8
13,9
7,8
89,7
215,8
HOLLANDA
2,3
4,1
1,8
2,2
11,2
5,0
-2,3
171,2
İSRAİL
1,5
5,7
3,8
2,4
9,9
4,1
62,1
74,6
AZERBAYCAN
1,5
6,1
4,1
2,5
8,9
3,6
66,7
46,0
FRANSA
0,9
4,4
4,8
1,4
8,7
6,3
51,5
98,7
ÖZBEKİSTAN
0,8
4,5
6,0
2,0
8,0
4,1
159,0
76,7
54,3
226,3
4,2
67,5
297,5
4,4
24,3
31,5
MAL GRUBU TOPLAMI
DİĞER MAKİNELER DİĞER MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2017 YILI ÜLKE
2018 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/KG
MİKTAR (BİN TON
ALMANYA
24,4
144,9
5,9
26,0
İTALYA
15,1
66,4
4,4
FRANSA
5,9
43,7
ABD
3,5
İRAN
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
164,6
6,3
6,6
13,6
16,7
70,8
4,2
10,3
6,6
7,4
9,2
65,4
7,1
57,5
49,8
41,6
11,8
4,4
53,6
12,1
25,2
28,8
5,3
51,9
9,8
2,9
36,0
12,3
-44,4
-30,6
ÖZBEKİSTAN
2,2
17,0
7,6
4,3
35,6
8,3
92,3
110,0
RUSYA
2,9
22,0
7,6
3,5
34,1
9,7
20,9
55,2
İSPANYA
3,1
22,6
7,3
4,1
32,6
7,9
32,8
44,2
ROMANYA
6,8
24,5
3,6
7,8
31,3
4,0
15,9
27,7
İNGİLTERE
3,5
24,2
6,9
3,5
30,5
8,7
-0,1
26,1
150,6
1.004,3
6,7
170,6
1.181,9
6,9
13,3
17,7
MAL GRUBU TOPLAMI
• 112
EKİM 2018
MAKİNE SEKTÖR TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK 20 ÜLKE (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM) 2017 YILI ÜLKE ALMANYA
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2018 YILI $/KG
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
DEĞİŞİM (%) $/KG
MİKTAR
DEĞER
212
1.906
9,0
234
2.049
8,8
10,4
7,5
65
816
12,6
73
1.026
14,1
12,0
25,7
İNGİLTERE
181
660
3,6
205
814
4,0
12,9
23,2
İTALYA
131
596
4,6
138
715
5,2
5,3
19,9
FRANSA
112
459
4,1
130
575
4,4
16,3
25,2
ROMANYA
63
390
6,2
71
522
7,4
12,0
33,9
İSPANYA
86
354
4,1
89
403
4,5
3,6
14,0
CEZAYİR
56
299
5,3
62
391
6,3
10,1
31,0
RUSYA
37
242
6,6
49
338
6,8
34,7
39,5
POLONYA
45
298
6,7
53
336
6,3
18,7
12,8
İRAN
73
448
6,1
42
271
6,5
-43,1
-39,4
IRAK
52
243
4,6
60
266
4,4
14,3
9,9
FAS
35
186
5,3
39
249
6,4
12,0
34,3
ÖZBEKİSTAN
25
160
6,4
37
245
6,7
46,9
53,0
HOLLANDA
32
153
4,7
48
243
5,1
47,2
58,6
HİNDİSTAN
22
198
9,1
33
235
7,2
51,4
18,6
MISIR
40
174
4,3
53
214
4,0
32,3
23,4
AZERBAYCAN
33
199
6,0
52
213
4,1
56,0
7,1
BELÇİKA
29
152
5,3
33
179
5,5
14,8
18,3
ABD
UMMAN DİĞER TOPLAM
5
32
7,1
5
177
35,8
8,3
445,5
732
4.044
5,5
811
4.594
5,7
10,7
13,6
2.066
12.008
5,8
2.315
14.057
6,1
12,0
17,1
TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE GENEL İHRACATI (2017 VE 2018 YILLARI 1 OCAK - 31 EKİM)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2017 YILI
ÜLKE
2018 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR (BİN TON
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
2.840
12.217
3.162
İNGİLTERE
2.564
7.648
2.911
13.252 9.197
İTALYA
5.093
6.726
5.808
7.866
ABD
6.361
6.724
6.671
6.734
İSPANYA
4.350
5.186
5.506
6.507
FRANSA
1.459
5.336
1.714
6.093
IRAK
6.771
6.784
6.619
5.984
HOLLANDA
1.525
3.034
2.011
3.852
ROMANYA
1.770
2.563
2.186
3.213
BELÇİKA
1.365
2.476
1.892
3.155
İSRAİL
3.444
2.740
3.865
3.153
RUSYA
1.776
2.064
2.060
2.800
822
2.530
932
2.797
MISIR
POLONYA
2.081
1.845
2.295
2.487
ÇİN
6.571
2.410
6.355
2.474
BULGARİSTAN
1.998
2.247
2.188
2.180
SUUDİ ARABİSTAN
1.402
2.245
1.394
2.100
İRAN
1.317
2.547
1.234
2.017
YUNANİSTAN
1.855
1.286
2.232
1.725
871
1.421
750
1.640
DİĞER
CEZAYİR
39.392
40.044
41.868
45.825
TOPLAM
95.626
120.074
103.652
135.050 113 • KASIM 2018
FUARLAR ALMANYA INTEC 2019 İmalat, Metal İşleme ve Otomasyon 5-8 Şubat 2019 @Leipzig LOGIMAT 2019 İntralojistik ve İşleme, Taşıma, Yükleme ve Vinçler 19-21 Şubat 2019 @Stuttgart ISH FRANKFURT Su ve Enerji 11-15 Mart 2019 @Frankfurt HANNOVER MESSE Sanayi 1-5 Nisan 2019 @Hannover BAUMA 2019 İş ve İnşaat Makineleri 8-14 Nisan 2019 @Münih LIGNA 2019 Ağaç İşleme Makineleri 27-31 Mayıs 2019 @Hannover
ABD
THERMO PROCESS TECHNOLOGY Isıl İşlemler Teknolojileri 25-29 Haziran 2019 @Düseldorf
FABTECH Metal İşleme Makineleri 11-14 Kasım 2019 @Şikago
INTERLIFT 2019 Asansör ve Ekipmanları 15-18 Ekim 2019 @Augsburg
ŞİLİ
K FUARI 2019 Plastik ve Kauçuk Makineleri 16-23 Ekim 2019 @Düsseldorf
CONEXPO LATİN AMERİKA İnşaat Teknolojisi ve Ekipmanları 2-5 Ekim 2019 @Santiago
BLECHEXPO Metal İşleme 5-8 Kasım 2019 @Stuttgart AGRITECHNICA Tarım Makineleri 10-16 Kasım 2019 @Hannover HOLLANDA AQUATECH AMSTERDAM İçme Suyu, Proses Suyu, Atık Su, Su Teknolojileri 5-8 Kasım 2019 @Amsterdam İSPANYA ITMA 2019 Tekstil ve Konfeksiyon Makineleri 20-26 Haziran 2019 @Barselona
• 114
ROMANYA
POLONYA
RUSYA
ROMTHERM Isıtma-Pompa 14-17 Mart 2019 @Bükreş
PLASTPOL Plastik Makine ve Ham Madde 28-31 Mayıs 2019 @Kielce
CLIMATE WORLD Isıtma ve Soğutma Teknolojileri 4-7 Mart 2019 @Moskova METALLOOBROBOTKA Metal İşleme Makineleri 27-31 Mayıs 2019 @Moskova INNOPROM Sanayi 8-11 Temmuz 2019 @Ekaterinburg WOODEX Ağaç İşleme Makineleri ve Yan Sanayisi 3-6 Aralık 2019 @Moskova ÇİN BICES İnşaat ve Madencilik Makineleri 4-7 Eylül 2019 @Pekin CEMAT ASIA Malzeme Taşıma, Otomasyon Teknolojisi 23-26 Kasım 2019 @Şangay
GÜRCİSTAN AQUA-THERM TIFLIS Isıtma, Soğutma, Klima ve Tesisat 14-15 Aralık 2018 @Tiflis BAE INTERSEC Üstyapı Endüstrisi 20-22 Ocak 2019 @Dubai
ENDONEZYA
WETEX Su, Enerji, Çevre Teknolojileri 21-23 Ekim 2019 @Dubai
PLASTICS & RUBBER INDONESIA Plastik Makine ve Kauçuk İşleme 14-17 Kasım 2019 @Cakarta
UMMAN
BANGLADEŞ
OFSEC Üstyapı Endüstrisi 21-23 Ekim 2019 @Muskat
DTG 2019 Tekstil Makine ve Aksesuarları 9-12 Ocak 2019 @Dakka
115 • KASIM 2018
ADRESLER Makine İhracatçıları Birliği (MAİB)................................................................................................... 0312 447 27 40............................................................. www.makinebirlik.com Türkiye’nin Makinecileri.......................................................................................................................... 0312 447 27 40........................................... www.turkiyeninmakinecileri.org Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED)............................................... 0312 426 40 50.........................................................................www.makfed.org Makine Sanayi Sektör Platformu (MSSP)...................................................................................... 0312 447 27 40..................................................www.turkmakinesanayi.com TURQUM®........................................................................................................................................................ 0312 447 27 40.......................................................................www.turqum.com
RESMİ KURUMLAR Ekonomi Bakanlığı...................................................................................................................................... 0312 204 75 00..................................................................www.ekonomi.gov.tr Maliye Bakanlığı.......................................................................................................................................... 0312 415 29 00......................................................................www.maliye.gov.tr Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı................................................................................................. 0312 201 50 00......................................................................www.sanayi.gov.tr Gümrük ve Ticaret Bakanlığı................................................................................................................. 0312 449 10 00............................................................................ www.gtb.gov.tr Kalkınma Bakanlığı.................................................................................................................................... 0312 294 50 00.................................................................www.kalkinma.gov.tr Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği....................................................................................................... 0312 218 20 00.......................................................................... www.tobb.org.tr Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu................................................................................................................ 0212 339 50 00............................................................................www.deik.org.tr Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı....................................................................... 0312 939 70 00............................................................................www.tika.gov.tr Türkiye İstatistik Kurumu....................................................................................................................... 0312 410 04 10............................................................................www.tuik.gov.tr Hazine Müsteşarlığı................................................................................................................................... 0312 204 60 00......................................................................www.hazine.gov.tr Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)........................................... 0312 468 53 00.....................................................................www.tubitak.gov.tr
SEKTÖREL ÖRGÜTLER Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD).......................... 0216 511 56 12......................................................................... www.aimsad.org Akışkan Gücü Derneği (AKDER)........................................................................................................... 0212 210 34 23.............................................................................www.akder.org Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD).............................................................................................. 0216 545 49 48...........................................................................www.amd.org.tr Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER).................................................................................. 0312 232 06 40................................................................... www.anasder.org.tr Anadolu Un Sanayicileri Derneği (AUSD)...................................................................................... 0312 281 04 68.......................................................................... www.ausd.org.tr Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Makinaları Üreticileri Birliği Derneği (ARÜSDER).... 0312 440 18 43.........................................................................www.arusder.org Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD)............................................. 0216 326 49 51........................................................................www.aysad.org.tr Bağlantı Elemanları Sanayici ve İş Adamları Derneği (BESİAD)...................................... 0212 609 06 35............................................................www.besiadturkey.com Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD)................................................................. 0530 147 87 09.............................................................................. www.tevid.org Endüstriyel Fırın Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (EFSİAD)....................................... 0216 906 00 22....................................................................... www.efsiad.org.tr Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD)...................................................... 0216 469 46 96.....................................................................www.enosad.org.tr İklimlendirme, Soğutma, Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD).......................................... 0216 469 44 96...........................................................................www.iskid.org.tr İstanbul Madeni Eşya Sanatkârları (İMES) Sanayi Sitesi.................................................... 0 216 364 33 47.............................................................................www.imes.org İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER)..................................... 0216 467 09 46.......................................................................... www.isder.org.tr İş ve İnşaat Makineleri Kümelenmesi (İŞİM).............................................................................. 0312 385 50 90............................................................................www.isim.org.tr İş Makinaları Mühendisleri Birliği (İMMB)................................................................................... 0312 385 78 94........................................................... www.ismakinalari.org.tr Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği (KBSB)..................................................................... 0532 689 25 73...........................................................................www.kbsb.org.tr Makina İmalatçıları Birliği (MİB)....................................................................................................... 0312 468 37 49............................................................................ www.mib.org.tr OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM)..................................................................................... 0312 385 50 90........................................................................ www.ostim.org.tr Öncü Sanayici ve İşadamları Derneği (ÖNCÜDER).................................................................. 0312 395 73 90......................................................................www.oncuder.com Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER)............................................................................................ 0212 444 20 85..........................................................................www.pagder.org Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)............................................... 0312 433 77 88.........................................................................www.sader.org.tr Sakarya 2. Organize Sanayi Bölgesi (S2OSB)............................................................................... 0264 654 58 33........................................................................ www.s2osb.org.tr Sakarya Makina İmalatçıları Birliği (SAMİB).............................................................................. 0264 241 05 57........................................................................www.samib.org.tr Tekstil Makine ve Aksesuarları Sanayicileri Derneği (TEMSAD)....................................... 0212 552 76 60.......................................................................www.temsad.com Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)................... 0312 468 69 84.........................................................................www.tumdef.org Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD)....................................................... 0216 324 94 36....................................................................... www.tasiad.org.tr TOBB Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi.................................................................... 0312 218 20 00.......................................................................... www.tobb.org.tr Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB).................................................................. 0850 495 0 666.....................................................................www.tmmob.org.tr Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD)............................................................ 0312 255 10 73................................................................... www.pomsad.org.tr Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD).................................................................. 0212 267 13 92.................................................................www.tudoksad.org.tr Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)............................ 0216 477 70 77........................................................................ www.imder.org.tr Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği (TÜMMER)......................... 0312 440 83 63....................................................................www.tummer.org.tr Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR).................................... 0312 419 37 94.................................................................... www.tarmakbir.org Unlu Mamul Makine Üreticiler Birliği (TUMMAB).................................................................... 0224 360 62 91...................................................................... www.tummab.org • 116
11 126 7.500 yıl sayı aylık tiraj SAYI: 126
MAKINE IHRACATÇILARI BIRLIĞI AYLIK DERGISI
MAKINE IHRACATÇILARI BIRLIĞI
SAYI: 124 MAKINE IHRACATÇILARI BIRLIĞI
AYLIK DERGISI
AYLIK DERGISI
SAYI: 125
TÜRK MAKİNESİ EIMA’DA GÖVDE GÖSTERİSİ YAPTI EUROBLECH’İN
TÜRKİYE GELECEĞİN HER HOLÜN E TÜRKİY E ÜRETİMİNE HAZIR MI?
KUTLU KARAVELİOĞLU:
NEYE MECBURUZ, NEYE DEĞIL?
İMZASI ATTIK
MAKTEK AVRASYA YÜZLERİ GÜLDÜRDÜ
MAKINE IMALAT SEKTÖRÜNDE BİR KADIN BAŞKAN DAHA YERLI MAKINEYE YENİ DESTEK
ARAÇ ÜSTÜ EKİPMANLARDA
Makinelerin PLastikle Şovu
ÜRETİM, DEPOLAMA VE DAĞITIMIN
OLMAZSA OLMAZ MAKİNELERİ
DÜNYA İLE REKABET EDİYORUZ
Moment Expo, aylık 7.500 tirajıyla Türk makine sektöründe üretim ve ihracat yapan tüm firmaların buluşma noktası. Firmanızı yalnız kendi sektörünüze değil; makine sektöründeki tüm alıcılara, tedarikçilere, karar vericilere ve ilgili kurumlara ulaştırmak için;
Moment Expo’ya reklam verin! İrtibat:
Tel: 0212 252 87 76-77
Cep: 0535 494 56 59