YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MİMARLIK ANABİLİM DALI RÖLÖVE RESTORASYON DOKTORA PROGRAMI 2017-2018 EĞİTİM ÖĞRETİM DÖNEMİ GÜZ YARIYILI DOKTORA TEZ İZLEME ARA RAPOR
İSTANBUL TARİHİ YARIMADA VAKIF HAMAMLARININ GELİŞİMİ VE GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
DOKTORA TEZ İZLEME ARA RAPOR TEZ DANIŞMANI
: Doç. Dr.
: 13534019 Osman ŞİŞEN Ayten ERDEM
1. VAKFIN TANIMI 1.1 Vakfın Genel Tanımı Arapça karşılığı "vakf" olan ama Türkçede "vakıf" şeklinde telaffuz edilen kelime, isim olup, "ve-ka-fe" mazi sigasından mastardır (Güler, 2002, s.7). Sözlük anlamı olarak "durdurmak, alıkoymak, ayakta beklemek, dinlendirme" manasına gelmektedir. Çoğulu "evkaf" ve "vukuf"tur. Ayrıca fil kemiğinden dizilmiş bilezik, bu bileziğin kollara takılması, kadınların benekli bir biçimde ellerine kına yakmaları, yayık üzerine geyik kanından yapılan tutkal sürülmesi... gibi farklı anlamları da vardır. Vakf deyim olarak ise terk, emanet, depo kelimelerinin karşılığında kullanılmaktadır (Öztürk, 1983, s.27) . 1.2 Fıkıhta Vakıf Tanımı Vakıf kelimesinin Osmanlıca karşılığı olarak iki anlamı vardır: "vakfetmek" ve "vakf olunmuş" manasında kullanılır. Fıkıh kitaplarında mastar olarak vakfetmek anlamında kullanılırken "vakfı lazım", "vakfı sahih", "vakfı menkul", "vakfın sıhhati" ve "vakfın şeraiti" gibi kullanımları mevcuttur (Öztürk, 1983, s.27). Bununla beraber Osmanlı toplum yaşamı içinde bir müessese olarak vakıf kavramını oluşturan tanımlara baktığımızda ele almamız gereken üç kelime vardır: "vakıf", "habs", ve "Sadaka-i Muhammere".Bu kavramlar aynı zamanda fıkıhta vakıf tabirini bize anlatan terimlerdir (Güler, s.7).
Habs (hubs): İslam hukukunda vakıf muamelesini ifade için kullanılır. Sözlük anlamı "alıkoymak" ve "menetmek"tir. Hubs da aynı kökten gelen bir isim olmakla beraber vakıf manasında kullanılır. Sadaka-i Muhammere: Sözlük anlamı olarak sadak, Allah rızası için fakirlere verilen şeydir. Sadak, doğruluk manasına gelen "sıdk"dan türemiş bir kelimedir. Sadaka kavramını "muhammere" sözcüğü ile birlikte kullandığımızda, kendileri için mal tahsis edilen, fakirlerden başkasına haram kılınmış demektir (Kazıcı, 2003, s.35-36). 1.3 Hukukta Vakıf Tanımı İslam hukukunda vakıf, farklı ekollere göre farklı biçimlerde tanımlanır. Örneğin Ebu Hanife’ye göre, vakıf, bir kimsenin sahibi olduğu bir gayr-ı menkulün gelirlerini, ödünç verme şeklinde, fakirlere veya İslam cemaatinin dini ve sosyal ihtiyaçlarının giderilmesine tahsis edilmesine dair akitdir. Ancak Ebu Hanife’nin öğrencileri olan Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre ise vakıf, kendisi ile bir şeyin mülkiyetinin Allah’ın mülkiyetine geçtiği ve ondan gelen gelirlerin yaratıklara tahsis edildiği şer’i bir muameledir. Bu noktada ortak bir vakıf tanımlamasına sahip olsalar da, Ebu Yusuf’a göre sadece "vakfettim" sözü ile mülk vakıf niteliği kazanırken, İmam Muhammed bu niteliğin gerçekleşebilmesi için mülkün bir mütevelliye teslim edilmesi gerektiğini söylemektedir. İslam hukukunda farklı tanımlamalar olmasından vakfın genel bir tarifine varılamayacağı sonucu çıkarılmamalıdır. Nitekim vakfı İslam hukuku içinde "bir malı, mülkiyetten çıkarıp, menfaatini hususi şartlar üzere ebedi olarak bir hayra tahsis ederek saklamaktır" şeklinde tanımlayabiliriz (Çataltepe
Bu tanımdan çıkaracağımız sonucu başka bir biçimde ifade edecek olursak, "İnsanın sahip olduğu ve maddi değerler ifade eden arazi, bina, para, mal gibi şeyleri Allah rızası için, menfaatini şer‘i muamele ile insanların faydasına şart kılıp, mülkiyetini Allah’a havale etmektir" diyebiliriz (Güler, 2002, s.7). Yani bir malı alınıp satılmaktan ebedi olarak alıkoymak; Allah yolunda hapsetmek ve menfaatini tasadduk etmek amacıyla ve büsbütün hasr ve tahsis etmektir. Medeni kanunumuza da değinecek olursak vakfın, "başlı başına mevcudiyeti haiz olmak üzere bir malın belli bir gayeye tahsisidir" şeklinde tanımlandığını söyleyebiliriz. Sonuç olarak "vakfı", kelime anlamının dışında genel hatlarıyla tanımlarsak onu hukuki bir akid şeklinde ifade etmekte sakınca yoktur. Kişinin, menkul ya da gayr-ı menkul ve diğer mülklerini dini, hayri ve sosyal bir gayeye ebediyen tahsis etmesidir (Öztürk, 1983, s.27) .
1.4 Cumhuriyetten Önce Vakıfların Durumu Hicri birinci ve ikinci asırlarda vakıflar vâkıf tarafından tayin edilen bir mütevelli veya nâzır taafından yönetilmiş olup, Abbasîler devrinde kadılar vakıflar üzerinde nezaret (gözetim) hakkını haiz bulunmaktaydılar. Selçuklu imparatorluğunda da, vakıfların yönetimi kadılara bırakılmıştır. Sultan
İzzeddin Keykâvûs I.’in Sivas Darüşşifası vakfiyesi (617 H.-1220 M.) ve Celâleddin
Karatay’ın (651 H.-1224 M.) tarihli bir vakfiyesi gibi bir takım vesikalarda kadıaskerin imzasının bulunması buna bir delil teşkil etmektedir. İzzettin Keykâvûs vakfiyesindeki bir kayıt ise, merkezi idarenin büyük bir rüknünü teşkil eden Üstâd-üt-dâr’ın, yalnız hükümdar vakıflarına değil memleketteki bütün vakıflara nezaret ettiğini (gözettiği), yani her vakfın özel mütevellisinin üstünde genel bir nâzır görevi de gördüğünü belirtmektedir.
A) Evkâf Nezaretinin kuruluşuna kadar: Osmanlı devletinde de vakıfların yönetim ve denetim sistemi, daha önceki Türk devletlerindeki sistemden farklı değildir. Örneğin, hükümdar vakıflarına vezirlerin mütevelli veya nâzır tayin edilmeleri, kadılık teşkilâtının özellikle hususî vakıfları denetlemeleri, muhtelif zamanlarda başkent kadısının başka yerlerdeki vakıfları denetimden geçirmesi veya muhtelif yerlere ayrı ayrı müfettişler tayin olunması gibi.
Osman Oğullarının Bursa’yı başkent yaptıklarında Orhan Gazi Bursa’da inşa ettirdiği cami ve zaviye vakıflarının nezaretini (760 H.-1356 M.) veziri Sinan Paşa’ya tevcih etmiştir. Yıldırım Beyazıt I zamanında her vilâyete birer müfettiş-i ahkâmı şer’iye tayin edilerek vakıflar ile nâzırların işlemleri bu müfettişler tarafından denetlenmiştir. Murat ve Fatih Sultan Mehmet zamanlarında kadıaskerlerin bütün vakfların denetimini yaptıklarını görüyoruz. Bununla beraber, büyük hükümdar vakıflarının, vakfiyede açıklanan büyük devlet adamları tarafından nâzır sıfatiyle ve maiyetindeki teşkilâtı vasıtasiyle yönetilmesi geleneği unutulmayarak, vakıfların böyle özel teşkilâtları günden güne çoğalmıştır. Fatih, Selim ı. Ve Kanunî Süleyman vakıflarının yönetimi sadrazamlara ve Beyazid II., Ahmet I. Vakıflarının yönetimi ise şeyhülislamlara aittir. Abdülhamit I., Hamidiye vakıfları adı ile kurduğu (1188 H.-1774 M.) meşhur vakıflarının nezaretini Darüssaade ağalarına, kaymakamlığını da yazıcılarına şart kılmak suretiyle üç sorumlu memuriyetten mürekkep müstakil bir yönetim haline getirmiştir. Çeşitli değişikliklerden sonra Mahmut II. Kurduğu vakıflarını babası Abdülhamit I.’in kurduğu Hamidiye vakıflarına katarak, vakıf sayısının elliye çıkmasiyle büyük bir nezaret şubesi halini aldığından, bu vakıfların yönetimi yalnız Darphane-i Amire nezaretine verilmişti (Cumhuriyetin 50. Yılında Vakflar, s.10-11).
B) Evkâf nezaretinin kuruluşu : Yeniçeriliğin kaldırılmasıyle (1241 H – 1826 M.) Hamidiye vakıfları ile bu vakıflara bağlı olanlar, nezaretleri yeniçeri ve sekbanbaşı ağalarına ve buna benzer başka yerlere şart kılınmış vakıfların yönetimi Hamidiye vakıflarının mütevelli kaymakamlığına devredilmekle çok fazla genişlemiş ve bu nedenle yönetimi de güçleşmiş olduğundan Hicri 12. Rebiülevvel- 1242 (M.1823) tarihinde, bu vakıfların yönetimi Darphane-i Amire Nezaretinden alınarak, ayrıca Evkâf-ı Hümayûn Nezareti adiyle kurulan bu nezarete verilmiş ve Darphane Nazırı ve Mütevelli Kaymakamı El-Hac Yusuf Efendi nâzır olmuştur. Haremeyen Evkâfı Nezareti de, bir müddet bağımsız kaldıktan sonra, Evkâf-ı Hümayûn Nezaretine ilhak (1254 H.1838 M.) olunmuştur (Cumhuriyetin 50. Yılında Vakflar, s.11).
1.5 Cumhuriyet Devrinde Bugünkü milli sınırlarımız içinde Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından sonra Şer’iye ve Evkâf Nezareti olarak bir süre daha faaliyetine devam eden ve tam bir asırlık ömre sahip bulunan nezaret, 3.3.1924 tarih ve 429 sayılı kanunun 2’nci maddesi ile «Şer’iye ve Evkâf Nezareti mülgadır» denilerek kaldırılmış aynı kanunun 7’inci maddesi ile de «Evkâf umuru milletin hakiki menfaiine muvafık bir şekilde halledilmek üzere bir Müdüriyeti Umumiye halinde şimdilik Başvekâlete tevdi edilmiştir» hükmü ile Başbakanlığa bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuş ve bu kuruluşa vakıflarımızın yönetim ve denetimi devredilmiştir. A) Vakıfların hukuki statülerinin düzenlenmesi: Medeni Kanunun Sureti Mer’iyet ve Şekli Tatbiki Hakkındaki Kanunun 8’inci maddesi hükmü ile Medeni Kanunun mer’iyetinden önce vücuda getirilen vakıflar hakkında ayrıca bir tatbikat kanunu çıkarılacağı öngörüldüğünden uzun çalışmalardan sonra, Vakıfların hukukî durumunu düzenleyici 5.6.1935 tarih ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu çıkarılmış ve 5.12.1935 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanunda 3513, 3668, 4755, 5404 ve 5982 sayılı kanunlar ile ek ve değişiklikler yapılmış olup, bugünkü duruma göre, 4/Ekim/1926 tarihinden önce vücut bulmuş vakıflar hakkında aşağıda belirtildiği ve daha evvel «Eski mazbut ve mülhak vakıfların tasfiyesi ve yeni şekiller verilmesi» başlığı altıda da ayrıca bahsedildiği üzere yeni bir tasnif, yönetim ve denetim sistemi ile tasfiye hükümleri getirilmiştir (Cumhuriyetin 50. Yılında Vakflar, s.12).
5.6.1935 tarih ve 2762 sayılı Vakıflar kanununun 4. maddesiyle eski eser niteliği taşıyan vakıf eserlerinin bakım ve onarımı, bu Genel Müdürlüğün vazifeleri arasında sayılmıştır. 10.9.1957 gün ve 7044 sayılı ‘‘Aslında Vakıf Olupda Herhangi Bir Sebeple Diğer Kurumların Eline Geçen Eserlerin Vakıflar Genel Müdürlüğüne Devrine Dair Kanun’’ yürürlüğe girmiş, bununla da VGM., Türkiye içinde eski eserler bakımından en büyük kurum haline gelmiştir (Mumcu, S.28 C.1-2, s.60). 1710 sayılı Eski Eserler Kanununun 7. maddesi ve 1983 tarihli 2863 sayılı kanunun 10. maddesi gereğince idaresinde bulunan vakıf eski eserlerin kullanılması ve onarılması, TKTVYK.’da karar alındıktan sonra VGM’e aittir. Bugün VGM. bünyesinde bu işle ilgili halen 5 bölge birim müdürlüğü altında çalışma yapılmaktadır.
a) Mazbut Vakıflar: -
Bu kanundan önce zaptedimiş vakıflar,
-
Bu kanundan önce idaresi zaptedilmiş vakıflar,
-
Mütevelliliği bir makama şart edilmiş vakıflar,
-
Kanunen veya fiîlen hayrî hizmeti kalmamış vakıflar
-
Mütevelliliği vakfedenlerin fer’ilerinden başkalarına şart edilmiş vakıflar,
Mazbut vakıflar adı altında toplanmış ve bu vakıfların, Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetileceği ve temsil edileceği, bir kül hainde tüzel kişi sayılacağı belirtilmiştir. b) Mülhak Vakıflar: Mütevelliliği vakfedenlerin fer’ilerine şart edilmiş vakıflara mülhak vakıflar denmiş ve bunların mütevellileri tarafından yönetileceği ve ayrı ayrı tüzel kişiliklerinin bulunduğu gösterilmiştir. Mütevellilerin Vakıflar Genel Müdürlüğünce, Genel Müdürlüğün de İdare Meclisinin kontrolü altında bulunduğu hükmü konmuştur. c) Cemaatlere ve esnafa mahsus vakıflar: Lozan barış andlaşmasında kabul edilen gayrimüslim vatandaşlara ait vakıflar ile bazı san’at erbabınca kurulmuş bulunan vakıflar, herbirinin ayrı ayrı tüzel kişiliği olup mensuplarınca seçilecek kişi veya kurullar tarafından yönetilirler. Bu vakıflar da ilgili makamlar ile VGM’ce denetlenecektir.
B) Yönetimin düzenlenmesi : Vakıflar Genel Müdürlüğü, 429 sayılı kanun ile kurulup, çıkarılan Bütçe Kanunlarındaki hükümlere ve bağlı cetvellerdeki kadrolar ile Vakıflar Kanunundaki hükümlere göre yönetilegelmekte iken, 17.6.1938 tarih ve 3461 sayılı Vakıflar Umum Müdürlüğü Teşkilâtı hkkında Kanun ile yeni bir kuruluşa girmiş ve bu kanunda 3821, 4136, 5114, 5832 Sayılı Kanunlarla ek ve değişiklikler yapılmıştır. Sonradan 3461 Sayılı Kanuna ek ve değişiklikleri, 27.6.1956 tarih ve 6760 Sayılı Vakıflar Umum Müdürlüğü Vazife ve Teşkilatı Hakkında Kanun ile kaldırılmıştır. 6760 Sayılı Kanunda da 21.5.1970 tarih ve 1262 sayılı kanunla yapılan ek ve değişiklikler ile Vakıflar Genel Müdürlüğünün, sınaî, ziraî ticarî ve eğitim sahalarında ekonomik girişim ve yatırımlara girme olanağı genişletilmiştir. C) Denetimin düzenlenmesi : Cumhuriyetin kuruluşu sıralarında, iyi bir denetimin yapılabilmesi için 29/Nisan/1339 (1923) taihinde çıkarılan Evkâf Müfettişleri Talimatnamesi ile yeni bir denetim organı kurulmuştur. Bu yönetmelik, 13.2.1936 tarihinde 6. maddesi değiştirilen 6.8.1340 (1924) tarihli Evkaf Heyeti Teftişiyesi Talimatnamesi ile kaldırılmıştır. Bu yönetmelik de 31.5.1961 tarihli Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Tüzüğü ile kaldırılmış olup, halen bu tüzük ve bu tüzüğe bağlı 27.12. 1965 tarihli yönetmelik hükümlerine göre denetim hizmetleri yürütülmektedir (Cumhuriyetin 50. Yılında Vakflar, s.12-13).
2. OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE VAKIF ÇEŞİTLERİ VE ÖZELLİKLERİ Eski ve yeni hukuk düzenimiz bakımından bir karşılaştırma yapılabilmesi açısından vakıf çeşitleri, ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu dönemi itibariyle incelenecektir. •
2.1. Menkul ve Gayrimenkul Oluşu Bakımından Vakıflar
•
2.2.Mahiyeti Bakımından Vakıflar Mahiyeti bakımından vakıflar 4 türlü incelenmektedir. 2.2.1. Ayniyle İntifa Olunan Hayri Vakıflar 2.2.2. Geliri İle İntifa Olunan Vakıflar 2.2.3. Zürri Vakıflar 2.2.4. Avarız Vakıfları
•
2.3.Mülkiyeti Bakımından Vakıflar Mülkiyeti bakımından vakıflar ise; sahih ve irsadi olarak tasnif edilmiştir. 2.3.1. Sahih Vakıflar 2.3.2. İrsadî Vakıflar
•
2.4.İdaresi Bakımından Vakıflar
2.4.1. Mazbut Vakıflar Doğrudan doğruya devlet tarafından idare olunan vakıflardır. Bunlar kendi aralarında; selâtîn (sultanlar) vakıfları, mütevellisi kalmayan vakıflar ve idaresi mazbut vakıflar olmak üzere üçe ayrılır. 2.4.1.1.Selâtîn Vakıfları Bu çeşit vakıflar, Osmanlı Sultanları ve ailelerine aittir. Mütevelliliği saltanat makamına ait olan bu vakıflar, idare ve muhafazalarında birlik sağlanabilmesi için Evkaf Nezaretine devredilmişlerdir (Akı-Demirbilek,1996: 31). 2.4.1.2.Mütevellisi Kalmayan Vakıflar Mütevelliliği, vâkıfın evlât ve torunlarına bırakılmış olup, sonradan bunların münkariz olması halinde Evkaf Nezareti tarafından zapt edilerek idare olunan vakıflardır (Akı-Demirbilek,1996: 31). 2.4.1.3.İdaresi Mazbut Vakıflar Mütevelli olarak tayin edilen kimselerin bulunmasına rağmen, kendilerine belirli miktarda maaş tahsis edilerek vakıf işlerine müdahale ettirilmeyen, Evkaf Nezareti tarafından idare olunan vakıflardır. Köprülü ve Şehit Muhammed Paşa vakıfları, örnek gösterilebilir (Akı-Demirbilek,1996: 31).
2.4.2. Mazbut Olmayan Vakıflar Bu çeşit vakıflar, mülhak ve müstesna vakıflar olmak üzere iki kısma ayrılırlar. 2.4.2.1.Mülhak Vakıflar 2.4.2.2.Müstesna Vakıflar Söz konusu vakıflar, kendi içinde ikiye ayrılır: Eizze Vakıfları Guzât (Gaziler) Vakfı 2.4.3. Meşrûiyyet Üzere Tasarruf Olunan Vakıflar •
2.5.Kiraya Verilmesi Bakımından Vakıflar 2.5.1. İcâre-i Vahide-i Kadimeli Vakıflar 2.5.2. Mukataalı Vakıflar Mukataa, arsası vakıf ve üzerindeki bina, ağaçlar gibi sonradan yapılan şeyler mülk olan ve bu mülk sahibinden alınan (yıllık olarak takdir edilmiş) bir kiradır. Bu kiraya mukataa denildiği gibi icâre-i zemin ve icâre-i seneviye de denilmektedir. Bu işlemin uygulandığı yerlere de “mukataalı vakıf” adı verilmektedir (Akı-Demirbilek,1996:34). 2.5.3. İcâreteynli Vakıflar Vakfa ait arazi üzerinde bulunan binalar ve tesisatın tamire ihtiyaç duymasına rağmen, vakıf yönetimi bunu sağlayacak mali güce sahip değilse, binaların atıl kalmaması, vakfa gelir getirmesi ve ayrıca harap halde bulunanların tamirinin gerçekleştirilmesi amacıyla peşin bir kira bedeli (muaccele) verilmesi şartıyla vakfa ait binalar kiraya verilir. Alınan kiralar ile binaların tamiri sağlanır. İcâreteynli vakıfta hem arsa hem de üzerindeki binalar vakfın mülküdür. Mukataalı vakıfta ise, sadece arsa vakfa aittir. Bir başka deyişle, kiraya verilen arsanın rakabesi vakfındır (Akı-Demirbilek,1996:34).
3. GÜNÜMÜZDE (CUMHURİYET DÖNEMİ) VAKIF ÇEŞİTLERİ ve ÖZELLİKLERİ • 3.1. Eski Vakıflar Vakıf müessesesi Osmanlı İmparatorluğu zamanında yaygın olarak topluma çeşitli alanlarda hizmet vermiştir. Eski vakıflar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulmuş olup; günümüze kadar devam eden vakıflardır (Saydam ve Ekici; 1998:4). Eski vakıflar,vakfın gayesi ve vakfa tahsis edilen malların statüsüne göre kendi içlerinde çeşitlere ayrılmaktadır (Saydam ve Ekici; 1998:4). Şöyle ki; 3.1.1. Mazbut Vakıflar Cumhuriyet öncesinde vakfiyelerindeki amaçları gerçekleştirmek üzere kurulan ancak; vakfiyesi gereği yönetecek kişi kalmadığından, hayır hizmetlerini gerçekleştirmesi fiilen ve hukuken imkansız hale geldiğinden Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yaşatılan, yönetilen ve temsil edilen vakıflardır (Pembeçiçek,1999:61; Akipek ve Akıntürk,2007:672). 3.1.2. Mülhak Vakıflar 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’na göre, mülga 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’ nin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve vakfedenin soyundan gelenler tarafından yönetilmesi şart edilen vakıflara “mülhak vakıflar” denilmektedir. Ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip olan bu vakıflar kendi taahhüt ve borçlarından sorumlu olup; Vakıflar Genel Müdürlüğünce sıkı bir biçimde denetlenmektedirler (Pembeçiçek, 1999: 63).
• 3.2. Yeni Vakıflar Cumhuriyetin ilanından sonra kabul edilen mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre kurulan ve bu kanun hükümlerine göre faaliyetini devam ettiren vakıflar “yeni vakıf” olarak kabul edilmektedir (VK,2008:Md.3). 3.2.1. Aile Vakıflar 3.2.2. Dini Vakıflar 3.2.3. İstihdam Edilenlere ve İşçilere Yardım Vakıfları 3.2.4. Sosyal Sigorta Vakıfları 3.2.5. Kamuya Yararlı Vakıflar 3.2.6. Yüksek Öğretim Vakıfları 3.2.7. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları (GÜMEN, 2014, s.18-25, 86-90)
ŞAHIS Şahıs vakıf kurumlarında çeşitli inanç, sosyal, psikolojik,ekonomik, politik faydalar gözetilen anlayışın varlığı görülebilir.
DEVLET
ŞAHIS
VAKIF
TOPLUM
TOPLUM DEVLET Devlet kişileri vakıf kurmaktaki Onların bazı dini, sosyal, sağlık, güvenlik, eğitim, Amaçlarıyla desteklemekle beraber ticaret, iş-çalışma gibi toplumun hayat seviyesindeki refahlarına ihtiyaçları konusunda karşılıklı yönelik çalışmalarda mali-yasal altyapısal bir alışverişin tarafı olarak yönden destekleyici konumu da üstlenmiştir. görürüz. Şekil 1. Devlet-Toplum-Kişi arasındaki üçlü vakıf müessesesinin kurulumunun görüldüğü ortaklık
VAKIF YAPISI
AKARLAR Kiralıklar, Vergiler, Çeşitli Karlar-Kazançlar, Ortaklıklar, Müteşebbisler
Şekil 2. Vakıf Yapıların Onarımının Mali Altyapısı
ONARIM HARCAMALARI DİĞER HARCAMALAR Maaş, Bağış, Yardım, Vâkif aileye verilen ödenek
Vakfın geliri yeterli gelmiyorsa
BÜTÇE Başka akar gelir, irat, kâr, faiz ve vergileri
HAYRATLAR
MÜTEVELLİ KULLANICIKİRACI HAYIRSEVERLERMAHALLİ İNSANLARDEVLET/YÖNETİM
4. Kültür Varlıklarının Tahrip Süreci ve Sebepleri 4.1 Hukukî Boyut Osman Hamdi Bey’in Âsar-ı Atîka Nizamnamesi 1973 yılına kadar eksiklikleriyle beraber tatbik edilegelmiştir. Hükümlerin yetersizliğine karşın cezaları da oldukça hafiftir. 1973’te yürürlüğe giren 1710 sayılı Eski Eserler Kanunuyla bulup haber vermeyen ve tahrip edenlere 2 ile 5 yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür (Mumcu, 1969 s.72). 1983 yılında çıkarılan 2863 sayılı kanunla da ceza süresi aynı tutulurken para cezası arttırılmıştır. 1951 yılına kadar bir binanın eski eser olduğuna karar verecek merci yoktur. Sadece M.E.B. nın eski eserdir demesi yeterli idi. Bunun da hukukî geçerliliği tartışmalıydı. Tahribatlarda bu belirsizliğin de önemli payı olmuştur. Yetkililer bunun farkına vardıkları için Bakanlığın hazırladığı listelerin Bakanlar Kurulu'nca tasdiklenmesini düşünmüşler fakat bunu gerçekleştirememişlerdir. Ancak uzun seneler sonra, eski eserler tarihimizin Cumhuriyet Devrindeki en önemli olayı sayılması gereken Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu teşkil edilmiş ve mahkemeler karşılarında bir muhatap bulabilmişlerdir. Öte yandan bir hamamın Belediye tarafından istimlak edileceği haberi üzerine hamamın tescili için GEEAYK. a müracaat edip eseri tescil ettiren bir şahsa ait bir sene sonraki Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün yazısında, şahsın hamamın bir kısmını yıkıp yerine apartman yaptırdığından söz edilmesi, hem sistemin işleyişi hem de vatandaşın eski eser konusuna bakışını ortaya koyabilmektedir (EEMGM,29.11.1969-8370)
Bu devrede özellikle İstanbul'daki imar hareketleri ve istimlakleri tartışmalara yol açmıştır. Başbakan Menderes yapılan istimlaklerin kıyıda köşede kalmış eserleri ortaya çıkaracağı için eski eserlerin lehine olduğunu söylemektedir (TTOKB, 1946,177,s.3-8). Diğer yandan A. Menderes'in istimlaklerde uzmanlardan oluşan bir komisyon kurduğu, içinde Rıfkı Melül Meriç'in de bulunduğu bu komisyon kararıyla işlerin yürütüldüğü söylenmektedir (Bolay, 1987,s,216). Buna karşılık S. Eyice eserlerin yıkım veya nakil kararlarının iyice incelenmeden alındığını, sonraki uygulamaların, bu eserlerin yıkılmadan da oradan yol geçirilebileceğini ortaya koyduğunu iddia etmektedir(Eyice, 1984, s.99-103).
Tahribatlarda GEEAYK. kararlarını atlatmak şu yolla yapılmaktadır: Tahribatı yapanlar hep memur olduğu için önce Valilikçe idari soruşturma açılmakta, bu idari soruşturmada da ne hikmetse hiç suçlu bulunamadığı için mahkemeye gitmeye gerek kalmamaktadır. Bu konuda açılan soruşturmalara "... eserin etrafında çevre düzenlemesi yaparken eserin aniden yıkılıverdiği veya caminin gece üç sularında büyük bir gürültü ile birdenbire yıkılıverdiği" gibi cevaplar verilmektedir (Çal, 1990a,s.367).
4.2 İdari Sebepler Cumhuriyetin ilk safhasında yönetim yapısının belli bir döneme kadar işlevsel hale gelememiş olmasına paralel eski eserlerin çeşitli kurum ve kuruluşlar arasında paylaşıldığını görüyoruz. Örneğin 28.4.1926 gün ve 831 sayılı Kanunun 2. maddesine göre sular ve çeşmeler, 12.8.1928 tarihli Nizamnamenin 7. maddesine göre sebil çeşme ve şadırvanların bakım ve onarımları Belediyelere devredilmiştir (Akozan, s.35). 5.6.1935 gün ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 4. maddesi eski eser niteliği taşıyan vakıf eserlerin bakımını ve onarımını Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne vermiştir. Eserlerin bu şekilde devlet kurumları arasında bölüşülmesi bir belirsizlik ortamının doğmasına yol açmıştır. Mesela türbelerin bir kısmı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne devredildiği halde mülkiyetleri Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün elinde kalmıştır. Meskûn mahaller dışında kalan bazı eserler sahipsiz kalmış, bir kısım eserlerde de yetki karışmaları meydana gelmiştir. Eski Eserler Ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün bu kurumlar elindeki eserlerin bakım ve muhafazası işini gözetmesi ve gerekli uyarıyı yapması gerekirken, bu vazifesini yerine getirememiştir. Bir yandan mezarlıkların, çeşme ve sebillerin Belediyelerce göz göre göre tahrip edilmesine kimse bir şey diyememiş, diğer yandan Baltalimanı Sarayı'nın Balıkçılık Enstitüsü ve Kızılay
tarafından,
Beylerbeyi
onarılmasına seyirci kalınmıştır.
Sarayının
Milli
Savunma
Bakanlığı
tarafından
gelişigüzel
Eski Eserleri Koruma Encümeni, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Özel İdare ve Sular İdaresi'nin ellerindeki eserleri satmak istediklerinden şikayet etmektedir ki bu dağınıklığın sonuçlarından biridir (Erbabacan, 1949, 85, s.13). Eski eserlerin amaçları dışında kullanılması da bu dönemdeki diğer bir sorun olarak görülmektedir. Sistem bozukluğu, gelir azalması gibi sebeplerin yanında idarecilerin şuursuzluğu, bu dönemde korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı güzide eserleri tahrip etmeye meyyal bir anlayışı doğurmuştur. Benzerleri çoktur diye Mimar Sinan tarafından yaptırılan Ayasofya yakınındaki Haseki Hürrem Sultan Hamamı veya Gülhane surlarının bazı yerlerinin yıkılması gibi fikirler ileri sürülmüştür (Ogan, s.26-27). 10.9.1957 gün ve 7044 sayılı Aslında Vakıf Olan Tarihi ve Mimari Kıymeti Haiz Eski Eserlerin Vakıflar Umum Müdürlüğü'ne Devrine A i t Kanun ile eski eserlerin bir kısmının tekrar Vakıflar Genel Müdürlüğü eline dönmesi sağlanmıştır. 1973 yılında yürürlüğe giren 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu bu dağınıklığı devam ettirmiş, 16. maddesi ile köprülerin bakımı Karayolları Genel Müdürlüğü'nce, Devlet Demir Yolları ve Devlet Su işleri Genel Müdürlüğünce kullanılan menfez, viyadük, su yolu, kanal, çeşme, tünel vb. nin onarımlarının ilgililerince yapılması hükme bağlanmıştır. 10. madde vakıf eski eserlerin bakımını Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bırakmıştır.
Aynı tutum 1983'deki 2863 sayılı kanunla da sürdürülür. 10. madde vakıf eserlerin bakımım Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne Milli Sarayların bakımı ve onarımı ise T.B.M.M.'ne, sınır boylan ve yasak bölgelerdeki eserlerin bakım ve onarımı Milli Savunma Bakanlığı'na, kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetindeki eserlerin bakım ve onarımlarının da kendilerine ait olduğuna dairdir. Bütün bunların yanında onarımlardan sorumlu i k i ana kuruluş olan Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Vakıflar Genel Müdürlüğü onarımlarında da hatalı restorasyon yoluyla eserler tahrip edilmiştir. Eleman ve ödeneğin az olmasına rağmen çok fazla eser. birden tamir edilmeye çalışılmış, bu da pek çok problemi beraberinde getirmiştir, özellikle 1950'li yıllara kadar bazı eserler rölövesi ve restorasyon projesi olmadan onarılmıştır (Öz, 1949, s.11). Cumhuriyetin i l k yıllarında daha çok olmak üzere, eski eser onarımlarında yeterli sayıda ve nitelikte eleman olmamasından doğan hatalı onarımlar da eserleri tahrip edebilmektedir. Hem idari bakımdan hem hukukî bakımdan yapılan en büyük hatalardan b i r i de eski eser korumacılığı ile imar kanunları arasında işbirliği kurulamamasıdır(Alsaç, 1982, s.84-89). Eski eserler -kanunu ve imar kanunu arasında çelişkiler olması ve Belediyelerin bu durumlarda hep eser aleyhine olan imar kanununu uygulamaları sonunda pek çok eser yıkılmıştır. GEEAYK.nun kuruluşuna kadar teorik olarak Eski Eserler Ve Müzeler Genel Müdürlüğü şehirdeki eserlerin listesini hazırlayacak ve bunlar imar plânında korunacaktı. Fakat eleman eksikliği yüzünden eserlerin tam listelerinin çıkarılamaması ve o zamanlar eski şehir dokusunun korunması düşünülmediği için eserlerin büyük kısmı imar plânlarında konulmamıştır (Akçura-Çapar, 1973, s.8-10).
4.3 Sosyal Nedenler Çal’a göre; Cumhuriyet idaresinin yeni bir rejimle beraber yeni bir Türk Kültürü de yaratmak istediği herkes tarafından kabul edilen bir husustur. Ziya Gökalp'in Türkçü fikirlerinden de etkilenerek Atatürk zamanında bu kültürün kaynağı önce Orta Asya'da arandı. Yüzyıllardır savaşmaktan yorgun düşmüş Anadolu insanına yeni bir dinamizm kazandırma isteği, geçmişte başarılan büyük işlerin yine bu millet tarafından gerçekleştirilebileceği fikrini canlandırmaya yönelmekteydi (Çal 1990b, 371). Tabiatıyla sahip çıkılmak istenen bu büyük mirasın içinde, yerine henüz geçtikleri Osmanlı’nın payı yoktu (Akçura, 1973, s.5-7). Herhangi bir ülkedeki bir rejimin yerini aldığı rejim ile bağlarını koparmak istemesi normaldir. Ancak özellikle taşra idarecilerinde bu kopma çok yanlış anlaşılmış ve iş, imar hevesiyle de birleşerek Osmanlıdan kalan her şeye düşmanlık havasına sokulmuştur. I. Dünya Savaşında bilhassa Çanakkale savaşında Türk aydının büyük kısmı şehit düşmüştür. Cumhuriyet rejimi bu yüzden nispeten eğitim seviyesi daha düşük bir kesim ile işe başlamak durumunda kalmıştır. Bunun da etkisiyle Osmanlı düşmanlığı konusunda kraldan çok kralcı kesilen taşradaki bir kısım idareciler çok büyük olduğu ifade edilen bir tahribat kampanyasına giriştiler. Hükümet ancak Atatürk'ün 1933 yılında bu eserlerin korunması hakkındaki Konya'dan çektiği telgraftan sonra bu işle ilgilenmeye başlamıştır.
31.1.1934 tarih ve 6 / 370 sayılı Başvekalet genelgesiyle, imar hevesi yüzünden eski eserlerin yıktırıldığının görüldüğü belirtilerek, bundan sonra Maarif Vekaleti'ne sorulmadan hiç bir eserin yıktırılmaması istenmiştir (Arık, 1947, s.49) 3.10.1935 gün ve 6/ 5548 sayılı Başvekalet genelgesiyle, illerde idarecilerin ve belediye başkanlarının vakıf eserleri haraptır diye çabucak yıktıklarının öğrenildiği, bu hareketi yapanların ağır mesuliyet altına girecekleri belirtilmiştir (Arık, 1947, s.55). Ancak bu tehditkâr genelge bile taşradaki idarecileri durduramamış olmalıdır ki Başvekaletin 10.4.1936 tarihli bir genelgesi ile askerler tarafından kullanılırken eski eser niteliği taşıdıkları için Milli Savunma Bakanlığından alınan fakat bu defa Valilik onayı ile Ziraat Bankasına buğday ambarı yapılmak üzere verilen Diyarbakır Hüsreviye ve Behramiye Camilerinin boşaltılması ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün onayı alınmadan vakıf eserlerin ve diğer idarelere ait eserlerin amaçları dışında kullanamamaları son defa istenilir (Akozan, s.38). Son olarak 12.3.1940 tarihli Başbakanlık genelgesiyle İmar Yapı ve Yollar Kanunu'na dayanarak belediyelerin vakıf eserlerin arsalarını parasız istimlak ettikleri, bazı belediyelerce de arsasını istimlâk etmek için önce üzerindeki sağlam binayı haraptır diye yıktıklarının görüldüğü, bu gibi emrivakilere meydan verilmemesi bildirilir (Akozan, s.38) . 1960’lardan itibarense aralıklarla kendinden önceki dönemin her geçen gün tersine geçmişi yeniden canlandırma eğilimlerinin ağırlık kazanacağı yeni bir döneme evirileceğine şahit olacağız.
4.4 Mali Nedenler Cumhuriyetin ilk yıllarındaki eski eser tahribatının dolaylı olarak ekonomik sebepleri vardır. Ancak ana sebeplerden birinin kültür anlayışı olduğunu söylemiştik. Bu anlayış yanlış bir imar hevesiyle' birleşince de tahribatın ölçüsü büyümüştür. 1950'lı yıllarda ise bu kültürel sebepler bir ölçüde azalmış, ancak bu defa taassuba varan imar hevesi tahribatlarda i t i c i güç olmuştur. Bütün bunlarda yok edilenler hep abidevî yapılardır. Evler pek fazlaca korunması gerekli varlıklar olarak görülmedikleri için bu yapı grubundaki tahribatın derecesini bilemiyoruz. Ancak en fazla kaybın yine bu grupta olduğu söylenebilir. 1970'li yıllarda eski evlerin ve şehirlerin bütün olarak korunması ilkesi kanunda da yer alınca, o güne kadar eski eser tahribatı yapmada baş rolü oynayan devlet kurumlarının -başta belediyeler- yanına bir ikinci ortak olarak halk çıktı. Şehirlerin eski kısımları genellikle merkezi yerlerdedirler. Arsa olarak kıymetleri de çok büyüktür. Öte yandan buralarda oturanlar hep fakir insanlardır. Orta halli bir aile için bile babadan kalan bir evi kat karşılığı müteahhide vermek son derece caziptir. Bu i k i özelliğin bir araya gelmesi müthiş bir spekülasyon yarattı. Bu spekülasyonun sit alanları yüzünden gerçekleşememesi halkta eski eserlere" karşı genel bir soğukluk yarattı. Bu durum bazı politik gelişmelere de yol açtı. Seçim vaatlerinde siyasetçiler bulundukları seçim bölgelerinde bazen görülebilen bir yanlışlık olarak, bazı yerleri kriterlere uymamakla sit vs. alanı gibi ilan edenler bu defa da oraları sit veya koruma tescil kapsamından da çıkarmayı vadedebilmişlerdir (Milliyet,25.3.1982,s.9).
Yıl
Sur içi
Sur dışı
1640’lar
Toplam 168
Evliya Çelebi, Seyahatname I, 330334. 1732/1735
1752
109
69
BOA, EV.HMH.d., 3496.
ABK Muallim Cevdet Yazmaları, No: B.6.
110
72
178
182
BOA, Kamil Kepeci Müteferrik Defterleri, 7437. (Cichocki, 2011) 1766
112
83
195
BOA, Cevdet Belediye, 2706. 1918
80
98
178
İstanbul Beldesi İhsaiyat Mecmuası,1916, s.118 Tablo 1: Osmanlı İstanbul’undaki Hamam Sayıları (Yaşar, s.557)
İSTANBUL’DA FAALİYETLERİNİ SÜRDÜREN HAMAMLAR, 1766 S
HAMAMIN ADI
TÜRÜ
MEVKÎ
VAKIF SAHİBİ
S
HAMAMIN ADI
TÜRÜ
MEVKÎ
VAKIF SAHİBİ
1
YENİ HAMAM
ÇİFT
PAŞAKAPISI KURBUNDA
KÜTÜPHANE
19
MAHMUT PAŞA
ÇİFT
MAHMUT PAŞA VA
2
HASEKİ
ÇİFT
KETANCILAR KURBUNDA
HASEKİ SULTAN
20
TAHTAKALE
ÇİFT
SULTAN MEHMET
3
SULTAN
ÇİFT
KETENCİLER KURBUNDA
ASUDE SULTAN
21
SIRT
ÇİFT
SULTAN MEHMET
4
SULTAN BAYEZIT
ÇİFT
AYŞE SULTAN
22
ACI
ÇİFT
SÜLEYMAN PAŞA HANI K
MOLLA FENARİ
5
SULTAN SELİM
ÇİFT
SULTAN SELİM C
23
VALİDE-İ ATİK
ÇİFT
DİKİLİTAŞ KURBUNDA
VALİDE-İ ATİK
6
AYASOFYA-I KEBİR
ÇİFT
HASEKİ SULTAN
24
ACI MUSLUK
YEK
PAŞA KAPISI KURBUNDA
İBRAHİM PAŞA
7
ŞENGÜL
YEK
PAŞA KAPISI KURBUNDA
MAHMUT PAŞA
25
MOLLA GÜRANİ
YEK
UZUNÇARŞI KURBUNDA
MOLLA GÜRANİ
8
İSHAK PAŞA
KUŞ.
SULTAN AHMET CAMİ-İ K.
GAZANFER AĞA
26
SÜLEYMANİYE
ÇİFT
ÇAMİ-İ ŞERİF KURBUNDA
SÜLEYMANİYE
9
ARASTA
KUŞ
SULTAN AHMET CAMİ-İ K.
CAMİ-İ ŞERİF
27
AYŞE HANIM
KUŞ
SÜLEYMANİYE CAMİ-İ ŞER
AMCAZADE HÜSEYİN
10
ALACA
ÇİFT
KADIRGA LİMANI KURBU
YAHYA PAŞA VA.
28
KAPUDAN İBRAHİM P.
YEK
SÜLEYMANİYE CAMİ-İ ŞER
İBRAHİM PAŞA
11
ŞİFA
YEK
HEKİMBAŞI ÖMER
29
VEZNECİLER
YEK
SULTAN BAYEZIT CAMİ-İ
SİYAVUŞ PAŞA
12
AKBIYIK
KUŞ
AHIRKAPI KURBUNDA
MİHRİMAH SULTAN
30
KIZLARAĞASI
ÇİFT
LALELİ ÇEŞME KURBUN
DARÜSSAADE AĞASI ABBAS AĞA
13
KUŞLU
KUŞ
MEHMET PAŞA YOKUŞU
ŞEYHULİSLAM HAZ
31
İMAM
KUŞ.
GEDİKPAŞADA TATLI KAPI
…. ABDULLAH AĞA
14
BÜYÜK AĞA
KUŞ.
DEMİRKAPI KURBUNDA
ESKİ SARAY AĞASI
32
GEDİK PAŞA
ÇİFT
15
KÜÇÜK AĞA
KUŞ.
….. KURBUNDA
ABBAS AĞA
33
ÇARDAKLI
ÇİFT
KÜÇÜK AYASOFYA KURBU
AYASOFYA-İ SAĞİR
16
YILDIZ
YEK
BAHÇEKAPISI KURBUND
MERHUM EBULFETH V
34
HİSARDİBİ
KUŞ
KUMKAPI KURBUNDA
ŞEYHÜLİSLAM HAZRETLERİ NEZARET-İ ALİLERİNDE OLAN
17
ALACA
ÇİFT
KETANCILAR KURBUNDA
MERHUM EBULFETH V
35
NİŞANCI PAŞA
ÇİFT
KUMKAPI KURBUNDA
MEHMET PAŞA
18
HOCAPAŞA
ÇİFT
MERHUM EBULFETH V
36
HAVUZLU
KUŞ.
KUMKAPI NİŞANCILAR KU
MERHUM SÜLEYMANİYE RUZNAMÇESİ OSMAN EFENDİ MEŞRUTASI
GEDİK PAŞA
37
ZİNDANDELEN
KUŞ.
38
LANGA YENİ KAPU HARİCİNDE
KUŞ.
39
MİRAHUR
ÇİFT
40
KASAVET
KUŞ.
41
AKSARAY
ÇİFT
42
HORHOR
KUŞ.
43
SOFULAR
44
LANGA YENİ KAPISI KURBU
DARÜSSADE AĞASI BEŞİR AĞA
57
HAYDAR PAŞA
ÇİFT
HAYDAR PAŞA
VAKF-I HÜMAYUNDAN
58
PİRİ MUSTAFA PAŞ
KUŞ.
PİRİ MUSTAFA PAŞ
LANGA YENİ KAPISI KURBU
MİRAHUR
59
ÇUKUR
ÇİFT
EDİRNEDE VAKI SULTAN BAYEZID
AKSARAY KURBUNDA
KASAVET HACI İBRAHİM
60
KÜLAHÇILAR
KUŞ.
AYASOFYA
MURAT PAŞA VAKFI
61
MÜFTİ
KUŞ.
HORHOR ÇEŞMESİ
HAS ODABAŞI VAKFI
62
KÜÇÜK MUSTAFA P.
ÇİFT
ÇİFT
ET MEYDANI KURBUNDA
EDİRNEDE VAKI MERHUM SULTAN BAYEZID HAN VAKFI
63
HAVUZLU
KUŞ.
YENİKAPI KURBU
ATİK VALİDE SULT
ÇELEBİ MEHMET AĞA
KUŞ
ACI ÇEŞME KURBUNDA
MEHMET AĞA VAKFI
64
FENER-İ ATİK
KUŞ.
FENERKAPISI KURBU
KILIÇ ALİ PAŞA
45
KIZTAŞI HAMAMI
ÇİFT
SARAÇHANE KURBUNDA
FERRUHŞAD VAKFI
65
AYNALI CEDİD
KUŞ.
TAHTA MİNARE KURBU
SADR ESBAK RAGIP
46
İBRAHİM PAŞA
ÇİFT
ŞEHZADE CAMİ-İ ŞERİF K
İBRAHİM PAŞA-I ATİK
66
BALAT HAMAMI
ÇİFT
47
KADIASKER
ÇİFT
ESKİ ODALAR
MERHUM SULTAN MEHMET HAN
67
HANÇERLİ
KUŞ.
48
ACEMOĞLU MEYDAN
YEK.
68
AYVANSARAY
ÇİFT
49
VEFA
KUŞ.
ŞEYH VEFA VE AYASOYA VAKFI
69
ARABACILAR
KUŞ.
AYVANSARAY KURBUNDA
50
PERTEV PAŞA
KUŞ.
PERTEV PAŞA VAK
70
HACAMATÇI
KUŞ.
TEKFUR SARAYI KURBUND
51
KOVACILAR
KUŞ.
VAKIF
71
SULTAN HAMAMI
KUŞ.
SALMATOMRUK KURBU
52
ÇİNİLİ
ÇİFT
HAYRETTİN PAŞA
72
TİHTAB HAMAMI
KUŞ.
SALMATOMRUK KURBU
53
HACI HATUN
KUŞ.
HACI HATUN
73
EDİRNEKAPI
ÇİFT
54
KÜÇÜK PAZAR
KUŞ.
RUM MEHMET PAŞA
74
ZİNCİRLİKUYU
ÇİFT
55
AZEPLER
ÇİFT
KAPAN-I DAKİK KURBUN.
SULTAN MEHMETH
75
KEÇECİLER
ÇİFT
MERHUM SULTAN BEYAZIT HAN
56
BOSTAN
ÇİFT
ÜSKÜBİ KURBUNDA
AŞIK PAŞA
76
MESİH ALİ PAŞA
ÇİFT
ALİ PAŞA
ZEYREK BAŞINDA
KADI ÇEŞMESİ KURBUND
ZENBİLİ ALİ EFENDİ
KARA MUSTAFA PAŞA
EDİRNEDE VAKI MERHUM SULTAN BAYEZID HAN VA AYVANSARAY KURBUND
KUZATTAN ABDULAH EFENDİ VAKFI KOCA MUSTAFA PA
MERHUM EBULFETH MİHRİMAH
KARAGÜMRÜK
MİHRİMAH
77
ÇAŞNİGİR
KUŞ .
78
KARAMAN-I SAĞİR
79
MESİH ALİ PAŞA KURBUND
ÇAŞNİGİR
96
ALTIN KAŞIK
YEK
HEKİMZADE ALİ PAŞA CA
DARÜSSADE AĞASI İSMAİL AĞA VAKFI
ÇİFT
MERHUM SULTAN HAN
97
ÇAVUŞ
YEK
BEKİR PAŞA CAMİİ ŞERİF
HOBYAR
SARIGERZ
KUŞ .
BAYRAM PAŞA
98
KÜÇÜK
KUŞ .
ALTIMERMER KURBUND
AYASOFYA KURBU
80
BEY
YEK.
SARIGERZ KURBUNDA
MUSTAFA PAŞA
99
MACUNCU
KUŞ .
MACUNCU SUKUNDA
EBUSSUUD EFENDİ
81
LÜTFİ PAŞA
ÇİFT
YENİBAHÇE KURBUNDA
ŞAH SULTAN
100
İNADİYE HAMAMI
ÇİFT
ODABAŞI ÇARŞISI KURB
CAFER AĞA VE SEKBANBAŞI HASAN AĞA
82
KÖR ALİ AĞA
KUŞ .
LÜTFİ PAŞA KURBUNDA
ALİ AĞA
101
ARPA
KUŞ .
ŞEHREMİNİ KURBUNDA
SEYYİD ÖMER
83
NAKKAŞ PAŞA
KUŞ .
SARAY İTTİSALİNDE
VAKF-I HÜMAYUNDAN
102
TOPKAPI
KUŞ .
HATİCE SULTAN
84
ŞAHHUBAN
KUŞ .
KALİÇECİLER KÖŞKÜ
ŞAHHUBAN
103
EMİNE SULTAN
KUŞ .
OSMAN HAN CAMİ-İ
85
SIÇANLI
ÇİFT
KALİÇECİLER
DAVUT PAŞA VAKFI
104
MİMAR
KUŞ .
86
MEHTER
KUŞ .
KALİÇECİLER KURBUNDA
105
SİLİVRİKAPI
ÇİFT
87
ŞİFA HAMAMI
KUŞ .
MOLLA GÜRANİ KURBU
HEKİMBAŞI ÖMER EFE.
106
KOCA MUSTAFA PA.
ÇİFT
CAMİ-İ ŞERİF BİTİŞİĞİND
KOCA MUSTAFA PA
88
SAFA
KUŞ .
MEHMET KETHÜDA
107
ÇAYIR HAMAMI
KUŞ .
MUSTAFA PAŞA KURBU
KOCA MUSTAFA PAŞ VE KASAPBAŞI OSMAN AĞA
89
TEVEKKÜL
KUŞ .
YUSUF PAŞA ÇEŞMESİ KU
TAVAŞİ MUSTAFA AĞA VE KASIM AĞA
108
ARABAKAPISI
KUŞ .
SAMATYA KURBUNDA
90
DENİZ
ÇİFT
DAVUT PAŞA İSKELESİ KU
DAVUT PAŞA VAKFI
91
CERRAHPAŞA
ÇİFT
CAMİİ ŞERİF KURBU
CERRAH MEHMET PAŞ
109
MANOĞLU
KUŞ .
HACE HATUN KURBUND
MANOĞLU
92
ÇARDAKLI
KUŞ .
AVRAT PAZARINDA YENİ FIRIN KURBUNDA
KASSABBAŞI MEHMET AĞA
110
AĞA HAMAMI
ÇİFT
SAMATYA KURBUNDA
KAPU AĞASI
93
BOSTAN HAMAMI
ÇİFT
HASEKİ KURBUNDA
MERHUM SULTAN MEHMET HAN
111
YEDİK. HACI EVHAD
KUŞ .
YEDİKULE KURBUNDA
HACI İSMAİL
94
YAĞLIKÇI HAMAMI
YEK
DAVUT PAŞA MAHKEMESİ KURBU
HAREMEYN VAKFI
112
YEDİKULE
ÇİFT
95
GECE HAMAMI
ÇİFT
KİLİMZADE ALİ PAŞA CA.
DARÜSSAADE AĞASI İSMAİLAĞA
YENİKAPI KURBU
MİMAR TURSUN İBRAHİM PAŞA
MERHUM SULTAN MEHMET HAN VAKFI
113
H. HALİD’DE TÜRBE
ÇİFT
HAZRETİ HÂLİD CAMİ-İ ŞERİF VAKF
130
KULAKSIZ
ÇİFT
KASIMPAŞA’DA
SİNAN PAŞA VAKFI
114
ESKİ YENİ
KUŞ.
KASIM ÇAVUŞ MAHALLE
HAZRETİ HÂLİD VA
131
PİYALE PAŞA
ÇİFT
KASIMPAŞA’DA
PİYALE PAŞA VAK
115
ÇÖMLEKÇİLER
ÇİFT
ÇÖMLEKÇİLER KOLLUĞU İTTİSALİ
ŞEHZADE CAMİ-İ Ş.
132
DERE HAMAMI
KUŞ.
KASIMPAŞA’DA
İMAM VAKFI
116
MÜFTİ
KUŞ.
EMİNE SULTAN
133
İPLİKÇİ HAMAMI
KUŞ.
KASIMPAŞA’DA
KARA İSMAİL EFENDİ
117
HAMAM-I CEDİD
KUŞ.
SAİD PAŞA
134
AMRUTÇU HAMAMI
KUŞ.
KASIMPAŞA’DA
AZARİ EFENDİ VAKFI
118
OTAKÇILAR
KUŞ.
HÜDAİ MAHMUT EFEN.
135
ÇARDAKLI PAŞA
ÇİFT
KASIMPAŞA ZİNCİRLİKUYU
AHMET AĞA
119
KIRKIK
KUŞ.
136
KEBİR HAMAM
ÇİFT
KASIMPAŞA’DA
KASIMPAŞA CAMİ-İ ŞE.
120
YALI
KUŞ.
137
MEVLEVİHANE
KUŞ.
KASIMPAŞA’DA
MEHMET EFENDİ
121
KERPİÇ
KUŞ.
138
TERSANE
ÇİFT
KASIMPAŞA’DA
CAMİ-İ ŞERİF
122
HARİC-İ BAB-I MEVLEVİHANE
KUŞ.
139
TEPEBAŞI
KUŞ.
123
HARİC-İ YEDİKULE
YEK
140
GALATA’DA YAZICI
KUŞ.
KULE KAPISI KURBU
KATİP MEHMET EFEND
124
KARAAĞAÇ
KUŞ.
141
GALATA’DA BEY
KUŞ.
YEŞİLDİREKLİ HAMAMI KU
SULTAN MEHMETHAN
125
SÜTLÜCE
KUŞ.
KAPU AĞASI MEHMET AĞA
142
YEŞİLDİREKLİ
ÇİFT
AZEPKAPISI
İBRAHİMHANZADE
126
HASKÖYDE PİRİ PA.
KUŞ.
PİRİ PAŞA
143
MAHKEME
ÇİFT
GALATA MAHKEMESİ KURBU
SULTAN MEHMET HAN
127
HASKÖY’DE OSMAN PAŞA
ÇİFT
HATİCE SULTAN
144
PERŞEMBE PAZARI
YEK
GALATA KOLLUĞU KURBU
KAPUDAN MUSTAFA p
128
HASKÖY’DE KÜÇÜK
KUŞ.
KARAHASANOĞLU MAHALL
145
KARAKÖY
ÇİFT
GALATADA SANDIKÇILAR İÇİNDE
BEKTAŞ EFENDİ
129
HASKÖY ÇARDAKLI
KUŞ.
FINDIKLI BAHÇESİ KURBUN
146
GALATA TOPHANE KAPISIDERUNUNDA
ÇİFT
147
TOPHANE’DE YAMALI
KUŞ.
TOPHANE CAMİ-İ ŞERİF
SELÇUK SULTAN
148
TOPHANE KILIÇ ALİ
YEK
CAMİ-İ ŞERİF KURBUNDA
KILIÇ ALİ PAŞA
149
TOPHANE’DE HENDEKBAŞI
KUŞ.
150
TOPHANE BOSTANBAŞI
KUŞ.
151
TOPHANE’DE AĞA
KUŞ.
FİRUZ AĞA KURBU
FENERBAHÇESİ
NİŞANCI KURBU
RAMİ ÇİFTLİĞİ KURBU ŞAH SULTAN VAKFI EĞRİ KAPI KURBU
KARA MUSTAFA PA
SADRAZAM NEZARETİNDE OLA
MERHUM SULTAN MEHMET HAN
152
TOPHANE FİRUZ AĞA
KUŞ.
FİRUZ AĞA KURBU
ACI ÇEŞME
ÜSKÜDAR: KADIKÖY, İSTAVROZ, ÇENGELKÖY, KALINCAK, ANADOLUHİSARI, PAŞABAHÇESİ, İNCİRKÖY, BEYKOZ, ANADOLUKAVAK HİSARI HAMAMLARI
153
TOPHANE’DE BAHÇELİ
KUŞ.
AĞA CAMİİ MAHALLESİ
MEHMET AĞA
173
ANADOLU KAVAKHİSARI
ÇİFT
154
TOPHANE ÇAVUŞBAŞI
KUŞ.
ÇAVUŞBAŞI
174
YALIKÖY
ÇİFT
UNCUBAŞI MEHMET AĞA
155
TOPHANE’DE SORMAGİR
KUŞ.
SORMAGİR MAHALLESİNDE
175
BEYKOZ
KUŞ.
HACI ODABAŞI
156
FINDIKLI’DA AYAZPAŞA
KUŞ.
176
İNCİRKÖY
KUŞ.
SULTAN BAYEZIT MUHALLEFATINDA ÜMMÜHANİ HATUN
157
FINDIKLI’DA KEBİR
ÇİFT
MOLLA ÇELEBİ
177
İNCİRKÖY
KUŞ.
HAZİNEDAR OSMAN AĞA
158
BEŞİKTAŞ’TA KÖPRÜBAŞI
ÇİFT
SİNAN PAŞA
178
PAŞABAHÇESİ
KUŞ.
VAKF-I HÜMAYUNDAN
159
ARAP İSKELESİ KURBUNDA
KUŞ.
İBRAHİM PAŞA
179
KALINCAK KARYESİ
KUŞ.
YASEMİN HATUN
160
KETANCİLER
KUŞ.
BEŞİKTAŞ ÇARŞISI KURB
MÜLK
180
ANADOLU HİSARI
ÇİFT
YASEMİN HATUN
161
BEŞİKTAŞ’TA ÇİNİLİ
KUŞ.
YAHYA EFENDİ TÜRBESİ
181
KANDİLLİ KARYESİ
KUŞ.
KÜTÜPHANE VAKFI
162
BEŞ. KILIÇ ALİ PAŞA
KUŞ.
182
ÇENGELKÖY
KUŞ.
YENİŞEHİR(Lİ) DEFTERDAR MUSTAFA EFENDİ
163
CEDİD ÇIRAĞAN
KUŞ.
183
İSTAVROZ
KUŞ.
ÖKÜZ MEHMET PAŞA
164
ORTAKÖY
ÇİFT
HÜSREV KETHÜDA
184
ÜSKÜDAR KÜÇÜK
ÇİFT
KOLLUK KURBUNDA
AYASOFYA VAKFI
165
KURUÇEŞME
KUŞ.
BOSTANİYAN HASTALARI VAKFI
185
ÜSKÜDAR’DA ESKİ
ÇİFT
BALABAN İSKELESİ
RUM MEHMET PAŞA
166
BEBEK
KUŞ.
BEBEK CAMİ ŞERİF
186
ÜSKÜDAR’DA YEŞİLDİREKLİ KEBİR
ÇİFT
167
RUMELİHİSARI
ÇİFT
SULTAN BAYEZİT
187
VALİDE-İ ATİK
ÇİFT
TOPTAŞI
168
RUMELİHİSARI’NDA CEDİD
KUŞ.
VAKF
188
İNADİYE
KUŞ.
BANDIRMA TEKYESİ KURB
169
İSTİNYE KARYESİ
KUŞ.
189
SELAMİ HAMAMI
KUŞ.
170
YENİKÖY KARYESİ
ÇİFT
İSKENDER PAŞA
190
ÇİNİLİ
ÇİFT
VALİDE-İ CEDİD CAMİİ ŞERİ
VALİDE-İ CEDİD
171
SARIYER
İSAZADE
191
ÜSKÜDAR’DA AĞA
ÇİFT
ATİK MENZİLHANE
KİLARİ AĞASI İSMAİL AĞA
172
RUMELİKAVAKHİSA RI
BOSTANCILAR NEFERAT
192
ÜSKÜDAR’DA HACI
ÇİFT
DOĞANCILAR
HACI PAŞA
193
ÜSKÜDAR’DA AYAZMA
KUŞ.
CAMİİ ŞERİF KURBUNDA
VAKF-I HÜMAYUNDAN
194
ÜSKÜDAR’DA İHSANİYE
KUŞ.
SULTAN OSMAN HAN
195
KADIKARYESİ
KUŞ.
MOLLA ÇELEBİ
KUŞ.
ÇEŞMİ EFENDİ
ALİ PAŞA VAKFI
MOLLA FENARİ MAHALLESİNDE
p
ANADOLU KAVAĞI
MEHMET AĞA
VALİDE-İ ATİK VALİDE-İ ATİK
MAHALLE-İ MEZKUREDE VAKİ SELAMİ EFENDİ
İSTANBUL TARİHİ YARIMADA ASLI VAKIF HAMAMLARIN İSTATİSTİKÎ BİLGİLERİ N O
HAMAMIN ADI MAHALLESİ
MÜLK İYETİ
1
ACI
2
YAPISAL DEĞİŞİM
İŞLEV DEĞİŞİM
NO.
HAMAMIN ADI MAHALLESİ
MÜLK
VAR
HAMAM
21
ÇELEBİ MEHMEDAĞA
ACIMUSLUK HOBYAR
MÜLK
VAR
KAPALI İ.
22
ÇEMBERLİTAŞ
3
AĞA SANCAKTAR HA
MÜLK
VAR
KAPALI İ.
23
4
AKBIYIK CANKURTAR
MÜLK
VAR
KAPALI H
5
ALACA
MÜLK
1984
6
ALİ PAŞA
?
>1930
7
ARABACILAR ATİK MU
MÜLK
VAR
8
ARASTA
MİLLİ
VAR
9
ARPA EMİNİ
?
10
AYŞE KADIN
VAKIF
11
AYVANSARAY
?
12
AZEPLER
?
13
BALAT MOLLA AŞKI
MÜLK
VAR
14
BAYEZİD CAMCIALİ
İ.ÜNV
YOK
15
BEKİR PAŞA
MÜLK
16
BOSTAN NEV BAHAR
MÜLK
17
BOSTAN HARAÇCI KA
?
18
BÜYÜK KOVACILAR
?
19
CAĞALOĞLU
20
YIKIM
YAPISAL DEĞİŞİM
İŞLEV DEĞİŞİM
MÜLK
VAR
HAMAM
ÇİNİLİ KIRK ÇEŞME M.
MÜLK
YOK
KAPALI R
24
ÇUKURÇEŞME
MÜLK
1936
25
ÇUKUR
?
1894
26
DARÜS-SAÂDE AĞASI
VAR
HAMAM
HAMAM
27
DAVUTPAŞA
KAPALI
28
DAVUTPAŞA İSKELESİ
VAR
HAMAM
29
DIRAĞMAN
?
>1923
30
FENERKAPISI
?
>1766
>1945
31
FERRUHŞAD SULTAN
?
1923
1944
32
GEDİKPAŞA
MÜLK
VAR
HAMAM
HAMAM
33
HACI EVHAD HACI EV
MÜLK
VAR
HAMAM
EVET
34
HACI KADIN ABDİÇEL
MÜLK
VAR
KAPALI R
35
HACI KADIN HACI KA
MÜLK
YOK
HAMAM
36
HANÇERLİ SULTAN A
MÜLK
1993>
37
HASEKİ HURREM SU
İBB
1923
38
HASEKİ HURREM SU
VAKIF
39
HAVUZLU YAVUZ SU
40
HAVUZLU MİMAR KE
VAR
18. YY VAR
HARAP
1935 VAR
MÜLK
VAR
ÇARDAKLI CERRAHPAŞA
?
1882>
CERRAHPAŞA
?
1942
HAMAM
HAMAM
MÜLK İYETİ
YIKIM
?
1894
MÜLK ?
1918
MÜLK
VAR1990 KAPALI YOK
HAMAM
MÜLK
VAR
KERESTE HARAP
MÜLK
VAR
İŞYERİ EV
1930>
İSTANBUL TARİHİ YARIMADA VAKIF HAMAMLARI İSTATİSTİK BİLGİLER
NO
HAMAMIN ADI MAHALLESİ
MÜLKİ YETİ
YIKIM
YAPISAL DEĞİŞİM
İŞLEV DEĞİŞİM
NO.
HAMAMIN ADI MAHALLESİ
MÜLK İYETİ
YIKIM
YAPISAL DEĞİŞİM
İŞLEV DEĞİŞİM
41 HAYDAR PAŞA CİBALİ
MÜLK
VAR
KAPALI EV H
61
KÜÇÜK MUSTAFA PAŞA
MÜLK
YOK
KAPALI R.
42 HOCA PAŞA HOCA P.
MÜLK
VAR
İŞ SERGİ
62
KÜÇÜK PAZAR HOCA G
MÜLK
VAR
HAMAM
43 HORHOR GURABA H.
MÜLK
VAR
HAMAM
63
LÜTFİ PAŞA
?
>1782
44 İBRAHİM PAŞA KIRKÇEŞME
?
1940
64
MACUNCU
?
>1918
45 İBRAHİM PAŞA VELEDİ
?
1930
65
MAHMUD PAŞA DAYA H
VAR
ÇARŞI
46 İBRAHİM PAŞA CAMCI
KAMU
>1894
66
MERDİVENLİ
?
>1918
67
MİHRİMAH SULTAN
VAR
HAMAM
VAR
HAMAM
VAR
HAMAM
47 İNADİYE İBRAHİM ÇAVUŞ
MÜLK ?
1950>
MÜLK
48 İSHAK PAŞA
MÜLK
VAR
HARAP DEPO
68
MİMAR
?
>1752
49 KADIRGA ŞAHSUVAR
MÜLK
VAR
HAMAM
69
MİRAHUR
?
1958
MÜLK
1957
?
1894
70
MURAD PAŞA
51 KIZLAR AĞASI
MÜLK
1923
71
MÜFTİ MÜFTÜ ALİ MAH
?
>1918
52 KOCA MUSTAFA PAŞA
MÜLK
72
NAKKAŞ GUREBA HAS.
?
>1923
53 KULE
MÜLK
1902
73
NİŞANCI PAŞA KAZGANİ
MÜLK
54 KURUBALIK İSAK PAŞA m
MÜLK
1988
74
ODABAŞI İBRAHİM vakıfmı?
?
55 KÜÇÜKAĞA HOCAPAŞA
MÜLK
1952>
75
ÖRÜCÜLER
56 KÜÇÜK AYASOFYA AYAS.
VAKIF
VAR
KAPALI
76
PİRİ MUSTAFA PAŞA
57 KÜÇÜK-KULLAK SELMAN
MÜLK
VAR1980
MARKET
77
SAFA
KAMU
YOK
DERSHANE
58
MÜLK
YOK
78
SOFULAR
MÜLK
VAR
HAMAM
VAR
KAPALI
50 KASAVET MURATPAŞA
KÜÇÜK SEYYİDÖMER
YOK
HAMAM
HAMAM
1882>
MÜLK ?
59 KÜÇÜK KARAMAN
?
1928
79
SULTAN
MÜLK
60 KÜÇÜK KOVACILAR
?
1923
80
SULTAN AVCIBEY MAHA
MÜLK
>1918
1959>
İSTANBUL TARİHİ YARIMADA VAKIF HAMAMLARI İSTATİSTİK BİLGİLER
NO
HAMAMIN ADI MAHALLESİ
MÜLKİ YET
YIKIM
81 SULTAN SELİM KOCADEDE
?
1838>
82 SULTAN SÜLEYMAN SÜLE
VAKIF
YOK
HAMAM
83 ŞENGÜL ALEMDAR MA
MÜLK
VAR
KAPALI
84 ŞİFA SULTANAHMET MA
MÜLK
YOK
HAMAM
85 TAHTAKALE SARIDEMİR
MÜLK
VAR
ÇARŞI
86 TAHTA MİNARE HIZIRÇAVUŞ
MÜLK
YOK
HAMAM
87 TATLIKUYU TAVŞANTAŞI
?
>1945
88 TEVEKKÜL
?
1957
89 VEFA
?
>1779 VAR
HAMAM
VAR
HARAP İŞYERİ DEPO
90 VEZNECİLER SÜLEYMANİYE
MÜLK
91 YAHUDİLER
?
>15. YY
92 YALI-HAVUZLU
?
>1942
93 YILDIZ DEDE
MÜLK
1983
94 ZİNCİRLİKUYU BEYCEĞİZ
MÜLK
YAPISAL DEĞİŞİM
İŞLEV DEĞİŞİM
N O
HAMAMIN ADI MAHALLESİ
MÜLK İYETİ
YIKIM
YAPISAL DEĞİŞİM
İŞLEV DEĞİŞİM
İSTANBUL VAKIF HAMAMLARI İSTATİSTİKİ BİLGİLER DÖN EM
MÜLKİYET
KAMU+MÜLK+VAKIF
OS MA MÜLK NLI KAMU
MEVCUDİY ET
İŞLEV
SAĞLA YIKIK HAMAM M
YENİ KULLANIM İŞLEV DIŞI
76
RESTORAS YONDA
1 1
1
MÜLK
41
9
23
(KAMU+MÜLK+VAKIF)
ÖZGÜN HARABE DEĞİL
1 3
İSTANBUL ÜNİVERS
ÖZGÜN
17
VAKIF CU KAMU MH İBB URİ YET MİLLİ EMLAK
YAPISAL DURUM
1
6
2
1
12
7
1
1
3
3
1
1
1 1 18
1
1
1
1
28
1
1 1
1 OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE VAKIF HAMAM TAŞINMAZLARIN DÖNÜŞÜM SÜREÇLERİ 1.1 DEVLET DÜZENİNE AİT BOZULMA YANSIMALARI 1.2 MERKEZİLEŞMENİN GETİRDİĞİ YENİ YÖNETİME UYUMSUZLUK SIKINTILARI 1.3 EKONOMİK VE MALİ ORTAMIN YANSIDIĞI ŞARTLAR 1.4 DOĞAL AFETLERİN YANSIMALARI 1.5 VAKIF KURUMUNDA ÇÖZÜLME 1.6 USULSÜZLÜKLER ve VAKIF İMKANLARININ DEVLETÇE KULLANILMASI 1.7 ESERLERİN KULLANIMINDA GEDİK ve KİRALAMA UYGULAMALARI 1.8 TEKNİK VE KÜLTÜREL DOKU DEĞİŞİMİNİN GETİRDİKLERİ 1.9 KORUMA KÜLTÜRÜNE BAKIŞTAKİ SIKINTILAR 1.10 VAKIF HİZMETLERİNİ TASFİYE VE VARİDATININ PAYLAŞIMI 1.11 ŞEHİRLEŞME FAALİYETLERİNİN YIKICI ETKİLERİ
1.1 DEVLET DÜZENİNE AİT BOZULMA YANSIMALARI
Osmanlı devlet düzenine ait bozulma ve onun kültür varlıkları gibi bir çok alana sirayet eden konulardaki yıkıcı sonuçları araştırmaya değer en elzem konular arasında gelir. Bu alanın başta gelen konularından biri olan kültür varlıklarımız maddi olanaklarla çok sıkı bağlarla bağlıdır. Bu yapıların oluşumunda bir hayırseverlik kurumu olan vakıflar başat ve öncü rolü oynar. Bu kurumun kimi kaynaklarda İstanbul için en büyük çoğunluğunu elinde tuttuğu vakıf mülkü arazisi, devlet ve kısmen de hayırsever zengin kişilerin varlığının önemine işaret eder. Burada bir idareyi ela alış biçimi halini alan hayırseverlik ve vakıf kurumu kavramı devlet düzeninin nasıl ki gelişmesiyle gelişmişse, tersinden gerilemesi de bu düzenin teminatı olan kurumun kaderiyle aynı hali alır olmuştur. Kanuni dönemiyle beraber devlet düzenine ait bu gerilemeyi bir risale olarak Koçi Bey 1631’de IV. Murad’a sunmuş ve eski nizamın terkini ve sonrasında olanlar ile bunun sebep sonuç ilişkisini açıklar. Koçi Bey’e aktardığına göre: ‘‘Halen İslam topraklarından bunca vilayetler elden gidip, bunca zararlar olmuştur. Din düşmanları üzerine bu kadar seferler olup, hesapsız mal ve hazineler telef olmuştur. Yine din ve devlete faydalı bir hizmetin görülmemesine sebep şudur ki: 1582 tarihinden beri padişahlığın mansıbları rüşvet ile ehliyetsiz kişilere verilir oldu; çarpışanların hakkı olan zeamet ve tımarlar sepetlere girdi, asıl sahipleri ayaklar altında kaldı.’’ diye düşündüğü anlaşılmaktadır. Ayrıca fetihlerin başarısızlığı ve geri çekilmenin de etkisiyle iç kargaşaların zuhuru gelirleri azalan devletin iyice düzenini bozmuş ve ek gelirler arayışı zuhur etmiştir. Bu da harcamalardan kısıntı ile mevcut varlıkların kullanımının yeniden gündeme gelmesi demekti. Artık eskisi gibi vakıf eserler ve hayırlar yapılacak yerde devletin gerilemesinde mali imkanların seferberliği ile nasıl çare olunur diye düşünmeye yöneliş dönemi başlangıcına işaretti. Bununla birlikte kaybedilen topraklarda kalan özellikle vakıfların akar niteliğindeki varidatları başka taraflara yönelmeye yol açacaktı. Bu da 2 şekilde idare edilebilirdi. Ya yapıların gelirlerinden kısıp onları kısmen kaderine terk etmek veya farklı kaynakların gelirlerinden bu vakıflara aktarım yapmak şeklinde olacaktı. İçerisine düşülen bu karmaşık yapının sıkıntısı düzenin bozulmasına yeni ilave katkı demekti.
1.2 MERKEZİLEŞMENİN GETİRDİĞİ YENİ YÖNETİME UYUMSUZLUK SIKINTILARI Yenileşme hareketlerinin doruğu sayılan Tanzimat ve 1826 Evkaf Nezareti’nin kuruluşuna kadar geçen sürede dışarıdan taleplerin varlığı kabul edilse de toplumsal ve ekonomik bazı sebepler dikkate alındığında çeşitli alanların aksine merkezileşme probleminin bu alanlarda tepeden ve dışarıdan değil aşağıdan bazı kesimlerin fiillerinin bizzat yönetimin uygulamalarına aksettirilmesiyle gelen bir yapı olduğu kanaatidir. Şöyle ki örneğin kültür politikalarının önündeki konulardan hayır eserlerine ait vakıf kurumunun içerisine düştüğü durum ve bunun neticesinde vakanın yansımalarına bakmak şeklinde görülebilir. 1800’lerin başlarına gelindiğinde devlete paralel olarak vakıfların düştüğü duruma çare aramak bazı şeyleri içselleştirmek anlamındaydı. Mesela bazı gediklerin ayrı bir yarı özel mülkiyet görülerek veya ona tahvil etme gayreti ve bu kavram içerisinde bunların çıkarılması konusunda merkezi idarenin kapısının aşındırılması idarede de cevap bulmuşa benzer. Buralardan elde edilebilecek bazı gelirlere karşılık iş merkezden ele alınabilecek bir nezaret altında toplanır. Bunlara ilaveten önceleri kısa zamanda az bir maliyet ve işgücü ile yerel ve yerinden yapılan vakıf eserlere ait bakım onarım veya vergi, alım-satım, devir ve intikal işlemleri gibi mevzuların her biri ayrı nezaret ve kurumlarca ele alınması, işlerin uzun uzadıya bir hale gelmesine yol açtı. Böylece araya giren bürokrasi kendi yeni aracı sistemini ve maliyetlerini oluşturdu. Öyle ki yerelden birkaç memurla halledilebilen işler merkezden yazışma trafiğiyle aylar alır ve üstelik vakıf hayrat eserlerden alınan vergi, harç ve gelirlerinden yerlerine bazen hiç bazen de aylar sonrası ulaştırmaları beklenen ödenekler vakıflar adına Maliye Nezareti’ne % 10 ile 20’leri bulan komisyonlar ödemek şeklinde fatura olunurdu. Bu arada da yapılacak işler de bekler ve geçen sürede zarar da bazen geri döndürülemez veya çok daha ağır maliyetlere yol açılmış bulunulurdu.
1.3 EKONOMİK VE MALİ ORTAMIN YANSIDIĞI ŞARTLAR Her sistem kendi ekonomik ve mali şartlarını oluşturur. Osmanlı’da da 18. yüzyıldan itibaren içerisine düşülen millet ve devlet nizamına ait sorunlar diğer alanlarda olduğu gibi vakıf eserleri ilgilendirir. Bu dönem bazı mülk edinme ve kullanım hakkına ait uygulamalarda değişim-dönüşümle veya bunun esnetilmesiyle görülür. Osmanlı mali durumunu etkileyen iç karışıklık ve dış savaş maliyetlerinin getirdiği sanayileşememe, dışarıya bağımlı ürün ve ekonominin içeride para ve ücretlerde olumsuz tesiri demektir. Bu tesirler içeride bazen üretici ve hizmet verenleri bazen de tüketici ve hizmet sunulanları dönemsel olarak dönüşümlü olumlu veya olumsuz etkiler. Mali sistemi sürdürülebilir verimlilikte karlı kılabilmek için uygulanagelen gedik sistemi ve kiralama sistemleri Tanzimat’a doğru değişen yönetim anlayışına kendini uydurmuş ve artık daha ziyade mülk sahiplerinin aleyhine ve kullanım sahiplerinin ise lehine dönmüştür. Burada eğer en büyük ticari mülk sahibi olarak vakıfların hayrat ve akaratları olduğu göz önünde bulundurulursa sistemli bir geri gidiş gözden kaçmamakta olsa gerektir. Tek kiralama sisteminin esnetilerek çift ve uzun süreli hem de gediklerin suiistimaline açık bir şekilde ellerine daha geniş veraset imtiyazları gibi diğer vesair imtiyazlarla teslim edilmesi uzun vadede yıkıcı bazı mali etkiler doğurmuştur. Buna doğal yıpranma ve afet etkilerine bağlı hasarlarla yıkımların getirdiği masraflar da eklenince, vakıf eserlerin işlerini daha da zor bir geri döndürülemez süreç takip etmiştir.
1.4 DOĞAL AFETLERİN YANSIMALARI Şüphesiz doğal afetler öngörülebilirliği zor olan yıkıcı ve bazen de geri dönüşü olmayan riskler içerir. Osmanlı İstanbul’unun coğrafi kaderinde bunu çok özel bir şekilde yapılar üzerinden de okuruz. Özellikle ahşap yapı tercihinin depreme karşı makul tarafları olmasına rağmen ucuz ve çabuk yapılması gibi sair sebeplerden yangınlara karşı dayanıksızlılığını idare göz önünde bulundurmuş ve sınırlandırıcı ebniye nizamnameleri çıkarılmış fakat bu inşaatları durduramayan yasaklamalar yangınlar tarafından yok edilmiştir. Özellikle 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı bunun yıkıcı örneğini oluşturur. Aynı şekilde vakıf eserlerin çoğunu oluşturan kagir yapılar için yangının yanısıra deprem etkisi de büyük yıkıcı etkiler sergilemiştir. Bu afetlerin başında bize gelinceye kadar 1509, 1766, 1894 ve 1999 depremleridir. Özellikle Cumhuriyet’e geçiş döneminden önceki Osmanlı İmparatorluğun çöküş dönemine rastlayan 1894 yılı depremi, 1. Dünya Savaşı ve sonrası oluşan konjonktörde oluşan durumdan muattal kalarak çok etkilenmiştir. İçerisine düşülen mali imkansızlıklarla beraber birçoğu yıkım kaderleriymiş gibi kendi hallerine terk edilmiş, halen ayakta olanlar ya depo, atelye gibi farklı işlerde ya da çoğu mülkiyeti el değiştirmiş şekilde tanzimtasfiye edilmiştir. Tamiri kabil görülmeyenler ise yıktırılarak yerleri farklı amaçlarla değerlendirilmiştir.
1.5 VAKIF KURUMUNDA ÇÖZÜLME Vakıf kurumundaki çözülmeyle hayrat ve akârâtın yok olmasının tarihi kaynakları işaret ederek Osmanlı kuruluş ve yükseliş devirlerindeki nizam ve teamüllerin esnetilmesi olduğu söylenebilir. Sistemde oluşan gedikler her yeni gelen ve daha sonralı ise bunun daha bir bozulmaya doğru evrileceği süreci tetikleyen çıkış adına yeni tavizlerin verilmesi olmuştur. Örneğin Koçi Bey göre: ‘‘Geçmiş zamanda gazi beyler beylerbeyiler, yüce Allah’ın rızası için gazalar edip, devlet-i âliyyenin uğuru ile nice memleketler fethedip, din ve devlete layık nice hizmetlerde bulundukları için, ulu sultanlarda hizmetleri karşılığında fethettikleri memleketlerden onlara bazı köyler ve tarlaları temlik olarak verirlerdi. Onlarda sultanların izniyle bütün Müslümanlara faydalı hayratlar ve güzel işler yaparlar; camiler, imaretler ve zaviyeler bina ederek bu gibi işlere vakfederlerdi. Gazi Evrenos Bey, Turhan Bey, Mihaloğlu ile Allah yolunda gaza eden diğer beyler ve gaziler gibi. Bu tür vakıfları din konusunda sözü geçen kişiler de caiz görmüşlerdir. Bunlardan başkası meşru değildir. Bir adam ki din ve devlete layık hizmet görmeye; değil memleket, belki bir köy dahi fethetmeye; yalnızca padişah yakını oldu diye, nice yüzyıl evvelce fetholunmuş memleketlerden beytülmala ait nice köyler ve tarlaları bir yolunu bulup kendilerine ve evlatlarına temlik ettirmişler, sonra da diledikleri yeri vakfetmişler, bazılarını da vakıf adıyla evlatlarına akar etmişlerdir. O çeşit vakıf nice doğru olur? Ve onu besmeleyle alıp yemek nice caiz olur?’’ ‘‘Din ve devlete layık olan şudur ki, iki yüz yıldan beri temlik ve vakıf olan köyler, hak ve adalet üzere yoklana; meşru temlik ve vakıf köyleri olduğu gibi bırakıla; meşru olmayıp da beytülmal hakkı olanların ulufeli kul taifesine dağıtılıp bölünerek nice bin kılıç meydana gelmesine padişah hazretlerince dikkat buyurula.’’ der. Ayrıca menkul vakıfların tartışmalı varlığı da sistemi zorlayan bazı unsurları beraberinde getirebilmektedir. Örneğin menkul vakıfların geliri veya intifaı devamlılık vasfı taşıyan bir mal olması gerekir. Zaman ve mekan kavramından çok fazla etkilenerek mevcut şartlarındaki düşüşün hayrat eserleri gelirinden yoksun bırakmış olması kastedilmektedir. Sonuç olarak da mevcut eserlerin gelir kaynaklarıyla beraber aynı yıkıcı kadere tabî olmasını kaçınılmaz hale sürükleyeceği öngörülebilir.
1.6 USULSÜZLÜKLER ve VAKIF İMKANLARININ DEVLETÇE KULLANILMASI İstanbul şehrinde vakıf eserlerin yeri önemli bir yeküne sahipti. Bunların yönetimleri ve alım-satım, istibdal, ferağ, intikal gibi işlemleri büyük bir ekonominin kilit taşları demekti. Bunların idare ve denetçileri vakfın idarecisi mütevelli, vakfın kullananı olan kiracı veya gedik mutasarrıfı ile devlet adına vergiyi alan cabinin yanında vakıflar adına denetçi kadı naibi yada nazırı arasındaki döngü içerisinde şekilleniyordu. Zamanla bunların arasında halkın çeşitli isteklerine karşı vakıf şartlarına ve vakfiyelere uygun olmayan eski ve yeni bilinen bazı uygulamaların girmesi vakıfların tek elde toplanarak Evkaf nezaretini oluşturdu. Ancak Evkaf Nezareti de olaya çözüm sunamamış gibi görünüyor ki Mustafa Nuri Paşa’nın anlatımına göre; ‘‘Oysa ki evkaf hazinesinde bir çok bürolar ve pek çok memuriyetler kurulmuş olduğundan bunlara şuna buna aylıklar, paralar ve sevaptır inancı ile yeni yeni ortaya çıkan tekkelere yemek paraları (it’amiye) ve başka paralar tahsis etmek, bine, bin beşer yüz kese akçalar sarfı ile yeniden onarım suretiyle tekkeler yapmakla vakıfların birikmiş paraları çarçur ediliyordu.’’ demek zorunda kalmıştır. Ayrıca kendisi de dönemin eski evkaf nâzırlarından olan Mustafa Nuri Paşa Tanzimat’ın ilk yıllarında Evkâf Nezareti Hazinesine Maliye tarafından el konulan vakıf kurâ ve mezarî’, a’şarı ile mukataa bedellerine karşılık Maliye hazinesince ödenen tutar 200.000.000 lira iken bütçe açıkları ve daha başka sebeplerle daha sonraları 70.000.000 liraya kadar düşürüldüğünü tespit etmiştir. Ayrıca evkaf çalışanlarının da bir takım devir, ferağ, alım-satım ve vergilendirmeler konusunda usulsüz yetki aşımı şeklindeki tasarruflarla yerli ve özellikle de yabancılara mülk satım konusundaki uygulamalarla karşılaştığımızı söyleyebiliriz. Yine vakfın istibdali konusunda bazen suiistimallerden de kaynaklı öngörülemeyen bazı uygulama şekillerinin vakfın aleyhine değiş-tokuş uygulamalarıyla bunların son haddi olan para tebdili şeklindeki satış uygulamalarının vakıf hayrat ve akaratların kaybına şeklinde bir dönüşüme yol açtığına hüküm çıkarılabilir.
1.7 ESERLERİN KULLANIMINDA GEDİK ve KİRALAMA UYGULAMALARI Osmanlı’da gerek vakıf eserler olsun gerek vakıf olmayan yapılar olsun başlangıçta ihtiyaca binaen kullanılan gedik (imtiyaz hakkı) sistemi ve özellikle vakıf eserlerin kiralanmasında icâre-i vahide yani tek dereceli aylıkyıllık gibi kısa veya icâre-i tavile yani üç seneden daha uzun kiralama sistemlerinin icareteyn yani çift kira sistemi olan icâre-i muaccele ile icâre-i müecceleye döndürülmesi vakıf eserlerde mali ve diğer buna bağlı sebeplerden bakımsız kalıp onarım ister hale düşüp bunun ihmali ile de mail-i inhidam haline tahvil olunması şeklinde vaki bulmuştur. Yapıların bu halleri ayrıca sürdükçe çift kira sisteminin içerisine itilmiş ve bir paradoks oluşturmuştur. Ayrıca gedik hakkıyla vakıflardaki yönetimin çaresizliği de eklenince iş daha da içerisinden çıkılmaz bir hal almıştır. Gedik usulü çeşitli iş ve meslekleri yapmak için birer imtiyaz (hakkı) demekti. Gedikler müstakar olarak belirli yapılarla kader birliği yaparak özdeşleşmişti. Yani bir gediğin içine hulul ettiği yapı gedik sahibi izni olmadan kiraya verilemez, kiracı değiştirilemez, kira arttırılamaz, çıkarılamaz ve gedik hakkı fesh ediemezdi. Böyle bir hal kiralanacak yapıların içerisinde gedik sahibi ve bazen de kullanıcının varisleri kesilene kadar devir hakkı olduğu için bir kere gedik ve uzun vadeli veya çift kiralama sistemli bir kiracıyla tanıştı mı yüzyıllarca o yapı üzerinde asıl mal sahibinin malikiyetine adeta yarı ortak bir malikmiş gibi musallat oluyordu. Böylece yapıların bakım ve onarımları bu aradaki ilişki arasındaki anlaşmazlıklar içerisinde biraz da doğal afetlerin de müsbet katkısıyla ihmal ediliyor adeta kaderiyle baş başa bırakılıyordu. Gedik ve icareteynin tedricen Osmanlı son döneminden başlayarak Cumhuriyet döneminde kanunen tamamen sonlandırılmasının yanında bazı vakıf eserlerin bu arada sorun yaşayan vakıf eserlerdeki kullanım haklarının, yapının malikiyetinin de değişimine yolaçan/yansıyan bazı sonuçlar içermiştir diyebiliriz.
1.8 TEKNİK VE KÜLTÜREL DOKU DEĞİŞİMİNİN GETİRDİKLERİ Özellikle Cumhuriyet Rejimi’nden önceki rejim ‘‘Osmanlı Devleti’’ özelinde düşünüldüğünde birçok alanda radikal değişimlerin yaşandığı maddi ve manevi hayatın da yoğun etkileşimi sayesinde yeni kültürlerin göstergesi olarak bazı somut değişimleri sıralayabiliriz. Hiç şüphesiz bunların başında sosyal hayatın öznelerinden biri olan temizlik ve sosyalleşme kavramları içerisindeki banyo kültürleri ve hamamlar gelir. Bu etkileşim/değişim döngüsü ve onun yansıması nasıl olmuştur. Cevap şehirleşme ve onun getirdiği etkilerden birkaçıdır. Sosyal değişimi de şekillendiren maddi teknik sebeplerin başat olanlarından evlerdeki değişimi başta sayabiliriz. Bu değişim içerisindeki en büyük payı insanların temizlik ve banyo kültüründe yaşanan değişimdir. Öyle ki İstanbul’da 1873’den buyana birkaç su şirketi çalışmakta ve evler dahil şehre şebeke suyu verilmektedir. Evler artık yavaş yavaş suya kavuşmakta ve banyo içeriye girmektedir. Elektriğin, havagazının ve keza buna bağlı ısıtmanın tamamlayıcı etkisiyle ithal ısıtma cihazları suyu banyo içerisinde ısıtma görevini tamamlamaktadır. Bu arada 1960’ların sonunda nüfus ikiye katlamakta ve daha fazla geleneksel işlerden şehirli işgücüne katılım tırmanmaktadır. Vakit, para ve kolaylık ve başka sebeplerle banyo kültürü artık evlerde daha yoğun icra edilmektedir. Rakibi olan hamamlarınsa nispeten tercih edilmemesine yol açmakta ve hamamlar hamam olarak maddi getiri açısından revaç bulamamakla farklı işlere yönlenmektedir. Tabii başkaca etkenlerin de varlığıyla da birleştirince atıl kalmakta ve önce bir tahrip, sonra da yıkım sürecini işlemekte görürüz. Böylece sosyal hayat ve onun şekillendirici bileşen yapılarının oluşumuna katkısı yadsınamaz teknik ve teknolojik gelişimler, nasıl bazı çeşitli sonuçlara yol açabilir buradan da bir örneklem olarak görebiliriz.
1.9 KORUMA KÜLTÜRÜNE BAKIŞTAKİ SIKINTILAR 19. Yüzyılın sonlarına gelindiğinde Dünya’da henüz anladığımız anlamda bir çağdaş koruma anlayışının olmayışı 20. yüzyılda sıkıntıları yaşanılası bir alan olarak çözümlenmesi gerek sorunlar birikimi demekti. Osmanlı’da bundan nasibin almış 1869 gibi erken bir tarihli Âsâr-ı Atîka Nizamnameler serisi çıkarmaya başlama teşebbüsüne rağmen kültür varlıklarına bakış ve uygulamada yeterli yetkinliğe erişilememiştir. Bu mirasla Cumhuriyet’e giren Kültür varlıkları farklı ideolojik ortamın da etkisiyle uzun süre istenen koruma alanının oluşumunu sağlayamamıştır. Yapılar özellikle vakıfların elinden çıkarılarak tasfiye edilmiş ve kamu eliyle dağıtılarak bir kısmının da özel kişilerle, kurum, kuruluşlara geçmesine mahal verilmiştir. Elde kalan kültür mirasının bir kısmı atıl kalmış, uygun olmayan farklı işlerde kullanılmış bir kısmı da işlevine devam etmiştir. Ancak kuruluşu 1917’deki Muhafaza-i Âsâr-ı Atîka Encümeni kurumundan sonra 1951’de kurulan Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu genel bir büyük çapta sorumlu kuruluşun temeli atılabilmiştir. Henüz üniversitelerde bu bölümler ihtisaslaşmış da değildi. Oysa ki İstanbul’da doğudan göçün etkisiyle artan nüfus patlaması hızlı şehirleşmenin etkilerinden çarpık yapılaşmayı ve şehir üzerindeki kullanım alanlarının rantını arttırıyordu. Yeni iş alanları yeni yollar, yeni konutlar demekti. Buda eski yapıların üzerinde büyük bir baskı yaratıyor ve dönüşümde yapılar aleyhine ters bir etki bırakıyordu. Yapıların fiziki ve anıt kimliği üzerindeki değişimler trajik bir şekilde yansıtılıyordu. Korumaya şehir ölçeğinde bakılması gerektiği kavramı henüz oturmamış farklı disipliner çlışma ortamının olmayışı kayıpları azami seviyeye çıkaracak gerekli ortamı oluşturuyordu. Siyasi istikrarsızlık ortamlarıyla vatandaşın taleplerine atanmış idarecilerin bilinçsiz, sorumsuz suiistimalleri eklenince korumanın sağlıklı ve etkin bir biçimde gerçekleştirilememesinin sonuçlarını kültür varlıkları üzerinde acı bir şekilde görmüş oluruz.
1.10 VAKIF HİZMETLERİNİ TASFİYE VE VARİDATININ PAYLAŞIMI Cumhuriyet Dönemine girdiğimizde süregelen vakıflar hakkındaki sorunlar yeni yönetimde çok farklı radikal bir anlayışla ele alındı. Bu değişim öncelikle vakıf kurumunun elindeki varidatının hem kendi hem de diğer kamu kurumları eliyle dağıtılarak daha sonra da bu varidatın temsil ettiği vakıf kurumuna ait görev sorumluluk alanlarıyla hizmetler diğer kurumlara tevdi edilerek gerçekleştirildi. Vakıf kurumunun kurumsal kimliğinde yaşanan bu değişime paralel olarak Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren değişik vakitlerde çıkarılan çeşitli kanun ve düzenlemelerle bunlara ilave olarak farklı mevcut kanun ve düzenlemelerle vakıf eserlerin eğitim ve kültür müesseseleri Maarif’e, mezarlık ve sular belediyelere, vakıf arsalar ise imar müdürlükleriyle belediyelere terk edilmiştir. Vakıf kurum ve hayratındaki durum böyleyken akar mal varlığında da durum bundan pek farklı değildir. Osmanlı Döneminde kabul edilen ve işe yaramayan vakıf taşınmazları doğrudan Vakıflar İdaresi tarafından satışına izin veren 19 Mayıs 1327/1911 tarihli Kanun’un Cumhuriyet Dönemi’nde de 1926 Bütçe Kanunu ek 14. Madde ile devam ederken ve yine aynı kanunun 4. maddesiyle de üçüncü şahıslara hisseli bulunan mahlul yerlerin bedelleri üç eşit taksitle ödenmesi kaydıyla hissedarlarına tenzilatlı olarak satılması kararlaştırılmıştır. Hissedarların bu malları almaları için her türlü kolaylık gösterilmiş, hatta satın alacağı gayrimenkulü ipotek ettirmesi kaydıyla bu şahıslara Vakıflar Paralar Müdürlüğü’nden kredi açılmıştır. Bununla İstanbul’da 1 yılda 3000 vakıf eser satılmıştır. Özellikle 1935 tarih 2762 sayılı Vakıflar Kanunu 10. Madde hayrat 12. Madde ise akarat satışlarını salık veren kolaylaştırıcı düzenlemeleri içerir. Birde programlı satış süreçleri olarak ele alırsak ilk olarak 1920-1949 ve sonra da 1960-1970 arasını sabitleyebiliriz. Türkiye’de hayrat ve akarat 1936 yılı sonuna kadar satılan toplam 8562 gayrimenkul varken 1926-1972 arası satılan hayrat 3900, bu rakam İstanbul için 386 adettir. Ayrıca vakıf akarlarda bu sayının birkaç katı olduğu düşünülmektedir.
1.11 ŞEHİRLEŞME FAALİYETLERİNİN YIKICI ETKİLERİ Osmanlı Dönemi’nden başlatabileceğimiz şehirleşmenin yıkıcı etkilerinin sebeplerinden gösterilen meydan, yol açma, yangın ve depreme çare bulmak için yapılan çalışmalar Cumhuriyet Dönemi’nde de devam etmiştir. Yalnız Cumhuriyet Döneminde şehirleşmeye yeni girdiler vardır. Bunlar artan nüfus yapısı ve sanayileşmeye paralel diğer farklı gelişme unsurlarıdır. Ayrıca daha güzel bir şehir tahavvülü ve bunun için şehirleri soylulaştırma her iki dönemde de mevcuttur. Bununla birlikte otomobilin de farklı bir yeri vardır. Osmanlı Dönemi’nde Divanyolu’nun genişletilmesi çalışmalarında Çemberlitaş Hamamı’nın bir kısmı ve daha sonraki çalışmalarda ise Kızlarağası Abbas Ağa Hamamı’nın tamamı gitmiştir. Ayrıca Cemil Topuzlu Paşa’nın Sultanahmet Meydanı’nı ihya projesi kapsamında Hürrem Sultan Hamamı yıkılmaktan zor kurtulmuştur. Çukurçeşme Hamamı gibiler ise tekinsiz diye bir kısmı yola tesadüf ettirtilerek maalesef kurtarılamamıştır. Genç Cumhuriyet’in kuruluşunun sancılı yılları 1940’larda açılan Atatürk Bulvarı gibi caddelere kaybettiğimiz İbrahim Paşa Hamamı, Azepler Hamamı gibi hamamlarımız çoktur. Ayrıca yine Yenicami arkasındaki Haseki Hurrem Sultan Hamamı yeni bir vakıf binası yapımı uğruna yıktırılmıştır. 1950-1960 Menderes dönemi Vatan Caddesi ve Beşiktaş Caddesi açılırken Murad Paşa ve Köprübaşı Hamam’ları caddeler tarafından alıp götürülmüştür. İstanbul’un merkezi iş alanları gibi şehirleşme dokusunun içerisinde sıkışan ve ekonomik baskı yaratan birer ticaret bölgesi hamamları olan Tahtakale Hamamı, Hoca Paşa Hamamı, Mahmud Paşa Hamamı gibilerdir. Dönüşüm geçirmiş başka işlevlerle uyumlu hale getirilmeye eklerle veya traşlamalarla çalışılan bu hamamlar çarşı olmuştur. Daha Osmanlı Dönemi’nde Mahmud Paşa Hamamı’nın şehrin değişen kullanıcı kitlesi etkileşimine yenilgisini kadınlar kısmı yerine yapılan Abud Efendi Hanı üzerinden aslında daha iyi okuyabiliyoruz.
2 VAKIF HAMAM TAŞINMAZLARIN MEKANSAL DÖNÜŞÜM SÜREÇLERİ: TARİHİ YARIMADA ÖRNEĞİ KIZLAR AĞASI (KOSKA) HAMAMI Kitabesine göre Kızlar Ağası Abbas Ağa tarafından 1669/70 tarihinde inşa ettirilmiştir (Glück, 161) Mesihpaşa Mahallesi Aksaray Caddesi ve Şair Haşmet Sokak Kesişiminde (İstanbul Şehri Rehberi, P1) 1766 İstanbul’da faaliyetlerini sürdüren hamamlar listesinde Abbas Ağa Vakfı (BOA, C.BLD, 2706, 6 Cemaziyelevvel 1180 / 10 Ekim 1766) 1878’de Maliye nazırı olan Yusuf Ziya Paşa (1826-1882) mülkünde çalışmıştır. (Koçu, İstanbul Ansiklopedisi,11) 10 Temmuz 1894 depreminde hasar görmüştür (Sabah 11-12 Temmuz 1894) 23 Temmuz 1911 Pazar gece saat altı sularında başlayıp neredeyse 1 güne yakın süren oldukça geniş bir alan olan Uzunçarşı-Mercan-Aksaray yangınında yaklaşık 2400 kadar bina yanmıştır. Hamam da o tarihe kadar açıktır ve yangında biraz hasar görmekle özellikle ahşap kısımları tamamen yanmıştır (İkdam, 496, 26 Temmuz 1911; Ergin, 1995, s. 1326) 1911-1916 arası çektiği hamamı sağlam gösteren fotoğrafları kitabında yayınladı (F.C. Endres, 1916, 12) 26 Temmuz 1914 ilk ihale 30 Temmuz son ihale tarihli ilanda Şehremaneti (Şehremini Topuzlu Paşa) tarafından hamamın ‘‘hamam enkazı’’ olarak satımı işi için ilan veriliyor (İkdam, 6 Temmuz 1914)
30 Kânunevvel (aralık) 1914’te yüklenici bulunamadığı için tekrar ilan ediliyor (Sabah, 30 kânunevvel 1914) 28 Teşrinevvel (ekim) 1915’te yıkım ve moloz için tekrar ilan veriliyor ve bulunuyor (Sabah, 28 Teşrinievvel 1915) 1916-1917 arası hamamı Glück yıktırılırken gördü ve hatta erkek bayan soyunma kısımları yıkılmıştı(Glück, 9094, 161-162 resim 3, 6,50, 51, 52) 4 Mart 1923-18 Mart 1923 tarihli Şehremaneti Encümeninin Şehremini Ziyaeddin Bey’in riyasetlerindeki toplantıda Mehmed Nüzhet Bey (Ortanca) önerge vererek yarım kalan yıkım işinin çevreden gelen rahatsızlığı ve cadde açılmasının tamamlanmasını israrı Osman Sâib Bey’in itirazlarına rağmen benimsenmiştir. Ancak Âsar-ı Atika Encümeni’nin 18 mart 1923 tarihli görüşleri usulen alınsın diye ara verilmiştir. Encümen ise hafif itiraz yollu bu görüşlerini en son yıkılacaksa planları bari yapılsın diyerek çaresizliğini serdetmiştir (Cemiyet-i Umumiye-i Belediye Zabıt Ceridesi, II, 1339 (1923), s. 80, 184, 312) Bu planların yapılmadığı ve o civardaki Çukurçeşme Hamamı’nın da korunması önerilerine uyulmadığı görülmektedir. 1917’de İstanbul Rehberi’nde bu ada boş bir arazi olarak görünüyor (Necip Bey, İstanbul ciheti) 25 Eylül 1918’de İstanbul Eski Eserleri Koruma Encümeni’nin düzenlediği fiş no. 40’a göre yola geldiği için hamam 1916/1917 yılında Şehremanet’i tarafından yıktırılmıştır. 1936 Pervititich pafta 50’de yeri yol ve bir kısmı da arazi olarak hamam tamamen yok görünüyor.
Kızlarağası Hamamı 809/28
Ayverdi, 1882, C3
Pervititich, 1936, P50
Kızlarağası Hamamı (Glück 1916-1917)
Kızlarağası Hamamı plan kesit (Glück, 1916-1917)
Kızlarağası H. İç Mekan (Glück, 1916-1917
3 VAKIF TAŞINMAZLARIN KORUNMA YÖNETİMİNE İLİŞKİN POLİTİKALAR 3.1 Türkiye’de gerek vakıf olsun gerekse koruma alanında hizmet veren diğer genel yada katma bütçeden tahsisat ayırılan kültür varlıklarının koruma-onarım faaliyetleriyle hemhal olup kamu kurumu sayılan 10 civarında idare vardır. Bunlardan biri de vakıflar kurumudur. Vakıflar kurumu da dahil tüm koruma sağlayan kamu kurumları bunu yapacak yeni bir tek idareye kavuşturulmalıdır. Böylece bu idare görev ve yetki kullanımının içiçe geçmiş veya dışarıda kalmış sıkıntılı ve muğlak ara kesitlerinde çatışma alanları oluşturmayacak bütüncül bir yapının olayları tüm cihetleriyle ihata edebilen ve olası sorunlara önalıcı bir anlayışla yaklaşan Türkiye’de tek temsilcisi olmuş olur. 3.2 Eğer koruma tek kurum yapısında olarak uygulanamıyorsa vakıf taşınmazların öneminin daha iyi vurgulanması açısından koruma politikalarını geliştirici Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün makam tanımı özellikle yoğun vakıf stoğu ve tecrübe birikimi olan birçok Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde olduğu gibi yüksek temsiliyetli bakanlık vari bir kurumun çatısı altında toplanmalıdır. Unutmayalım ki vakfın temeli kişiler için insani ve hayri temelli olup devlet ve onun hizmet zorunluluğunun içerisinde algılama bulmayan ebedi bir ahiretleştirmedir. Onun için vakıflar onu var eden şu amiller gereğidir ki; genel hükümler mucibince gözetime, özel hukuk gereğince de idareye haiz olsun diye müstakil bir özerk kurum tarifi yapıldı. 3.3 Eğer bakanlık seviyesinde bir temsiliyet de elde edilemiyorsa vakıflar geniş tabanlı Danışma Kuruluna sahip daha fazla özerk bir yönetim şemasına kavuşturulmalıdır. Bu yönetim tarzında bize kılavuzluk edecek ne Batılı uygulayış tarzları ne de kişisel anlayışlardır. Tüm vakfiyelerde uygulayıcı olan yani amil konumundaki mütevellilerle denetçi konumundaki nazırlık uygulayıcılığı yer almaktadır. Yapılacak bu düzenlemeyle Vakıflar Kurumu vakfiyeler ve liyakat ve sadakatine göre seçilecek nazır konumundaki Vakıflar Meclisi, mütevelli yerine yürütme ve uygulamayı yapacak Vakıflar Genel Müdürlüğü ve yukarıda bahsettiğimiz her iki kuruma da ufuk açıcı fikirler sunacak özerk yapıdaki Danışma Kurulu ile daha sağlıklı bir yapı alabilir.
3.4 Koruma kurulları korumayı yapan kurumlar içerisinde bulunmalı. Ancak bu her kurumda uygulanamıyorsa vakıfların kendi içerisinde yeni koruma kurulları tesis olunmasıyla koruma ile yaşatmasından sorumlu bulundukları yapılar hakkında karar alma süreçlerinin daha da sağlıklı bir ortamda ele alınmasının önü açılmalıdır. 3.5 Mevcut aslı vakıf olup bir şekilde vakıflar elinden çıkmış ancak mevcut koşulları kötü durumda ve uygunsuz işlerde kullanılan veya âtıl vaziyette kalmış kültür varlıklarının taraflarına yapıyla ilgili mevcut durumunu ıslah edici amaçlara binaen ayni ve nakdi yardımlar noktasında kurum tarafından kolaylık sağlanmalı. Eğer sorun vakıflar dışından kaynaklanıyor ve bu sorun da yapının mevcut malikinden dolayı oluyorsa o zaman bu eserlerin vakıflar eliyle onarım, kullanım hakkı, ferağ intikal ve tekrar vakıf mülke tahvil edilmesinin önünün açılması gerekir. 3.6 Vakıf kültür varlıklarının gerek vakıf gerekse diğer kamu kurum ve kuruluşlarının ellerinde bulunan ancak mail-i inhidam veya tamamıyla yıkık durumdaki eserlerinin bulunup ihya ve inşası program dahilinde gerçekleştirilmelidir. Özel mülkiyete geçmiş olanlar içinse eğer vakıf eserin bulunduğu alanda eski veya yeni yapıya ait çoğu bütünlük arzetmeyen veya hiç birşey bulunmayan bir durum var ise burası da mal sahibiyle ortak hareket edilebilir veya vakıflaştırılabilir. Yok eğer aksi olarak vakıf eserin olduğu yerde sağlıklı yeni yapı yapılar teşkil edilmişse bunlara dokunulmaz. 3.7 Özellikle hanlar, hamamlar gibi vakıf akarların farklı münasip olmayan işlerde kullanılanlarının yeniden aynı işlevlerine döndürülebilmeleri açısından teknik ve maddi destek noktasında vakıfların taraflar arasında bir arabulucu olarak daha aktif olması gereklidir. Bu tür farklı işlevlerde olan yapı sahipleri için teşvik kanunlarıyla teşvik verilerek cesaretlendirilmesi vakıflar gözetiminde yapılmalıdır.
3.8 Özellikle hayrat ve han, hamam gibi akarat kullanıcıları başta olmak üzere kültür varlıklarının önemi, korunması ve geleceğe güvenle devredilmesi konusunda yapılabilecekler ile sürdürülebilir bir koruma gerçekleştirebilmek için vakıflarla onların kullanıcılarının eğitilmesi konusunda özel olarak kafa yorulmalı. 3.9 Özellikle toplumsal bilinci arttırarak vakıf ve vakıf kavramının anlatılmasıyla toplumsal bir farkındalık yaratacak kampanyaların ön plana çıkarılması gerekir. Burada öne çıkarılacak hayır ve hayırseverliğin önemi üzerine çeşitli eğitim ve sağlık kuruluşlarıyla beraber hareket edilmesi faydalı görülebilir. 3.10 Taşra teşkilatlarıyla iletişim ve bağların kuvvetli olması gereklidir. Taşra teşkilatlarının maddi ve manevi talepleri iyi etüt edilmelidir. Eğitim, yetki ve sorumluluk konularında taşra teşkilatlanmaları desteklenmelidir. Özellikle taşra teşkilatlarının yetkileri artırılmalıdır. 3.11 Türkiye’de Vakıflar Genel Müdürlüğü kadar vakıf esere sahip olup da bu kadar çok toplumla davalı olan başka hiç bir kamu kuruluşu yok gibidir. Bütün Bölge Müdürlüklerinde mal varlıklarının korunması için bir çok davalar açılmıştır ve bu davalar yıllarca süregelmektedir. Bu mevcut davaların tümü gözden geçirilerek davalılarla masaya oturularak bir toplumsal uzlaşma sağlanmalıdır. Genel Müdürlükle toplum arasındaki hukuki anlaşmazlıklar bu şekilde giderilip yeni kaynaklar yaratılmalıdır. Böylece özellikle işgaliyeci diye tanımladığımız bir kesim kullanıcıların oluşturduğu halkla vakıf arasında yeni bir uzlaşma sağlanmış olur. 3.12 Vakıf kurumunun güçlendirilmesine yönelik çalışmaların yanında kurumun kendi öz kaynaklarının kamu eliyle kullanımının mümkünse sıfırlanmalı değilse asgari seviyelerde sınırlandırılmalıdır. Özellikle mali gelir kaynakları konusunda yeni katma değeri yüksek kaynak oluşturucu yatırımlar aranmalıdır.
1920-1930 Yıllarında, Genel ve Katma Bütçeli Kurumların Korumaya
1920-1930 YILLARINDA, GENEL VE KATMA BÜTÇELİ KURUMLARIN KORUMAYA AYIRDIĞI KAYNAKLAR
Ayırdığı Kaynaklar (kaynak: Bütçe Kanunları)
YILLAR 1920(3) 1921(2)
VAKIFLAR UMUM MÜDÜRLÜĞÜ
511.148 497.079
F. Vakıf Akarlarla, Resmi Mahiyette Kullanılan ve İrat Getirmeyen Binalar Tamir ve İnşası
209.647 (5)
1922 (6)
1923
1924
1925
1926
1928
1929
(9)
170000 (5) 350000 (5) 35000 (4)
G2. Merkezdeki Mimar ve Mühendislerin İhtisas Ücreti
600.000 (5)
600.000 (5) 600.000 (5)
550.000
385.000
400.000 (4)
400.000 (4) 300.000 (4)
300.000
115.000
45.000
20.000
18.000
G3. Kudretsiz Hayratın İmar ve İhyasına Katkı
35.000 (3) Mayıs 1336 (1920)-Teşrinievvel (Ekim) 1336 (1920) arası için 30 milyonluk geçici bütçe yapılmıştır ancak ayrıntıları yoktur.
43.000
(4) Buna 'Hayrat İnşaatı* da dahildir.
(6) TBMM'nin 28 Şubat 1338 (1922) gün ve 238 sayılı kararıyla, 1336 (1920) yılı bütçe rakamları bu yıl için (5) Bu yıla kadar 'Akarai İnşaat ve Tamiratı' olarak geçer. de geçerli sayılmıştır. (9) Üçer aylık avanslar verilerek yürütülmüş olması nedeniyle hiçbir ayrıntı içermemektedir.
1931
1932 1933
1934
1935
1936
1937
1938
1939
1940
F. Vakıf Akarlarla, Resmi Mahiyette Kullanılan ve İrat Getirmeyen Binalar Tamir ve İnşası
50.000
50.000
50.000
58.000
50.000
55.000
74.540
50.000
100.000
G. Hayrat Tamiri
50.000
50.000
50.000
50.000
50.000 159.010
157.390
55.000
91.500
1944** 19421943** *
1945
1946
1947
1948
1949
75.400
110.000
74.816
75.000
95.000
150.000 102.500
102.500
102.500
500.000 452.968
524.120
524.548
VAKIFLAR UMUM MÜDÜRLÜĞÜ
1941 VAKIFLAR UMUM MÜDÜRLÜĞÜ F. Vakıf Akarlarla, Resmi Mahiyette Kullanılan ve Irat Getirmeyen Binalar Tamir ve İnşası
100.000
85.000
85.000
G. Hayrat Tamiri
311.500
95.000
92.700
Gl. Abidat Tamiri (**) bu yıldan itibaren tüm ödenek. "Müzeler ve Abideler Umumi Masrafları' adı altında toplanmıştır.
1930
1.959.4142.665.106 2.510.106 3.185.500 3.331.218 3.489.000 3.846.149 3.118.906
G. Hayrat Tamiri
(2) Bu rakam 'Kuruş' olarak verilmiştir.
1927
50.000 130.000
95.000
222.700 600.000
(***) bu yıl bütçesinin 376 000 000 Tl/lık bölümü "Fevkalade Savunma Masrafları'dır.
20. Yüzyıl Başı Tarihi Yarımada’nın Haritası Üzerindeki 25’ten Fazla Hamamın Lejandı (Glück, 148)
25
İSTANBUL GENELİ HAMAMLAR VARLIĞININ SAYISAL DAĞILIMI 1945 24
20 15 10
13
7
5 0 Adet
FARKLI HAMAM TİPLERİ (TTOK BELLETEN; 1945, 38)
35
İSTANBUL TARİHİ YARIMADA HAMAM VARLIĞININ SAYISAL DAĞILIMI (TTOK, 1952) 33
30 25
21
20 14
15 10
11 6
5 0 OSMANLI YIKIK
ADET TC YIKIK
TC HASARLI
TC HAMAM
TC HAMAM DIŞI İŞLEV
160
İSTANBUL GENELİ HAMAM VARLIĞININ SAYISAL DAĞILIMI (İL YILLIĞI, 1973) 153
140 120 100 80
62
60 40
27
20
6
0 VAKIF HAMAM
ADET ÇALIŞAN HAMAM
HASARLI
KULLANIM DIŞI YADA FARKLI İŞLEV
Yüzde
SURİÇİ HAMAMLARININ DURUMU (2011) 60
60
50 40 30
24
20 10
9 7
0 H
rlı a as
re ts o Re am m Ha
D
Ku ı ış
ll
ı an
m am m Ha
l la u K
n
ı m ı
(Orcan 2011;35)
HAMAMLAR VARLIĞININ ZAMANLA SAYISAL DÖNÜŞÜMÜ 2017
85 76
55
18
ADET
AYAKTA OSMANLI
YIKILAN CUMHURİYET
CUMHURİYET DÖNEMİ AYAKTAKİ HAMAMLARIN MÜLKİYET YADA İDARİ VARLIĞININ SAYISAL DAĞILIMI 2017 45
41
40 35 30 25 20 15 10 5
3
1
0
IF K Adet VA
M
K L Ü
M A K
U
1
1
B İB M
İE L İL
M
K LA
A İST
AYAKTA
İV N Ü L U B N
1 Sİ E İT S ER
CUMHURİYET DÖNEMİ YIKIK HAMAMLARIN MÜLKİYET18 DAĞILIMI 2017 18 16 14 12 9
10 8 6 4 Adet 1
2 0 YIKILAN
VAKIF
MÜLK
KAMU+MÜLK+VAKIF
25
23 HAMAMLARIN İŞLEVSEL DURUMLARININ MÜLKİYET BAZLI SAYISAL DAĞILIMI 2017
20
15
12
10 6 5
2
1
1
0
IF K Adet VA
M
K L Ü
1 M KA
1 U
1 B İB M
İE L İL
M
K A L
A İST
HAMAM
YENİ İŞLEV
KULLANIM DIŞI
İV N Ü L U B N
Sİ E İT S ER
30
28
HAMAMLARIN YAPISAL DURUMLARININ MÜLKİYET BAZLI SAYISAL DAĞILIMI 2017
25 20 15 10
7
5
3 3 1
0 Adet
1 1
IF K VA
1
M
K L Ü
M KA
1
1
1 B İB
U
M
İE L İL
M
K A L
A İST
ÖZGÜN
ÖZGÜN DEĞİL
HARABE
İV N Ü L U B N
RESTORASYONDA
Sİ E İT S ER
Çukur Çeşme Hamamı (Glück, 1921)
Çukurçeşme Hamamı (Ayverdi, 19. Asırda İstanbul Haritası, C4)
ÇUKUR ÇEŞME (KAZASKER) HAMAMI Çukur Çeşme Hamamı Fatih Vakıf’larındandır. Laleli’de olup ‘‘Laleli Hamamı’’ ismiyle de anılır. Camcı Ali Mahallesi’nde, Zeynep Kâmil ve Ahmed Şuayb sokaklarının
Fethi Bey Caddesi’ne
açıldıkları yerde bulunuyordu. İstanbul Ansiklopedisi’ne göre, 1894’te işler durumdaydı. Eyice’ye göre, 1894 depreminde zarar görmüştür. 1911’de Uzunçarşı-Mercan-Aksaray yangınında harap olmuş ve bir daha tamir edilmeyerek, sağlam kısımları depo olarak kullanılmış, Şehremâneti tarafından Şehremini Cemil (Topuzlu) Paşa’nın isteğiyle, yanan yerler için çizilen şehir planında eski eserleri hiç dikkate almayan düzenlemede bu eski eser de feda edilmiştir. 1923-1936 arasında parça parça yıktırılarak tamamen ortadan kaldırılmıştır.
Mahmud Paşa Hamamı
Mahmud Paşa Hamamı 1928 tarihli PERVITITCH Haritası
Mahmud Paşa Hamamı Mahmud Paşa vakfından olup Arapça kitabesine göre 1466 tarihinde yapılmış çifte hamamdır. Hamam 18.yy’daki büyük yangından sonra tamir görmüştür. 1878 yılında yıktırılan kadınlar kısmı yerine Abud Efendi Hanı yapılmıştır. Aru 1941’de verdiği “Türk Hamamları Etüdü” başlıklı tezinde I. Dünya savaşı sonrası uzun süre metruk ve harap bir vaziyette oluşunu zikretmiştir. 1953’te büyük bir tamir görmüş olan yapı kısa bir süre hamam olarak kullanılmaya devam edilmiş, daha sonra terk edilerek bir depo halin almış, doksanlı yıllarda ise niteliksiz bir tamir görmüştür. 1989 yılında Mimar Ahtem Ektem tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sonucunda soyunmalık kısmı dükkan olarak, ılıklık bölümü çay ocağı olarak, sıcaklık bölümü halı, kilim teşhir ve satış mağazası olarak kullanılmaktadır. Restorasyon çalışmaları sırasında hamamın yok olan ahşap soyunmalığı tekrar inşa edilmiştir. Günümüzde soyunmalık odaları tekstil ürünlerinin satıldığı sıra dükkanlar olarak kullanılmaktadır. Sıcaklık bölümde halvet hücrelerindeki yok olan mermer döşemeler ve mermer kurnalar değiştirilmiştir. Hamamın ılıklık girişinin sağ ve soluna ahşap bölmelerle kapatılarak mağazaların teşhir bölümleri olarak kullanılmıştır. Restorasyon projesi uygulaması sırasında hamamın taşıyıcı sisteminin sağlıklaştırılması, örtü sisteminin yenilenmesi, cephe temizliği, cephedeki çatlaklar, kopma ve erimelere yönelik herhangi bir çalışma yapıldığı gözlenmemektedir. Uygulama sırasında hamamın taç kapısı bilinçsiz kişiler tarafından hamamın mimari dokusuna uymayan bir renkte boyanmıştır.
Mahmud Paşa Hamamı Plan Glück, 1921
Ayverdi, 1976
Restorasyon Projesi KTVKK
Kesit GlĂźck, 1921
Ayverdi, 1976
Mahmut Paşa Hamamı Cümle Kapısı
Haskan, 1995
Mahmud Paşa Hamamı Glück, 1921
Ayverdi, 1976
Mahmut Paşa Hamamı
Tahtakale Hamamı, (İ.T.Ü.)
Mahmut Paşa Hamamı (Gezgin,1987)
Tahtakale HamamÄą
Tahtakale Hamamı; 1928 tarihli PERVITITCH Haritası
Tahtakale Hamamı Fatih’in 1470-71 tarihli vakfiyesinde Fatih Camii vakıfları arasında gösterilmiştir. Çifte hamam hakkındaki ilk basılı çalışma H. Glück’ün 1916-1917’de harap vaziyette olan hamamın kabaca çizdiği rölöveleriyle başlamıştır. I. Dünya Savaşı'ndan sonrası Vakıflar İdaresi tarafından satılan hamam, Aru’ya göre 1940’lardan önce depo, sonra sucuk fabrikası için yapılmış betonarme döşemlerle eski plan tertibi tamamiyle bozulmuştur. Daha sonra yeni sahiplerince bütün duvarları ve kubbeleri tahrip eden ve bazı hacimlerde, örneğin erkekler soğukluğunda, 4 kat yüksekliğinde betonarme bir inşaatla doldurulmuş ve buz deposu olarak düzenlenmiştir. Ayrıca yapının etrafı da fiziki işgal altındadır. 1980’li yıllarda peynir deposu olarak kullanılan yapı, bölgedeki ulaşımın giderek güçleşmesi ve depo işlevinin zorlaşması üzerine, yine bir perakendeci çarşısı olması amacıyla Doğan Kuban ve Kemal İpek tarafından 19871991 arasında restore edilmek üzere betonarme eklerinden temizlenmiş, külhan yönünde ek bir bina ve onunla bağlantılı ara geçişler tasarlanmıştır. Ayrıca Özellikle kadınlar ılıklık ve sıcaklığı ile erkekler ılıklık üst örtüleri yeniden farklı bir şekilde ele alınmıştır. Yine çatlamış ve kaymış olan erkekler taç kapısı ve soğukluğun yıkılmış olan feneri yeni anlayışa vurgu yapacak özellikte sıfırdan inşa edilmiştir. Erkekler soğukluğunda ortada olması gereken havuz ya da daha geç dönemlere ilişkin herhangi bir kalıntı bulunmamıştır.
Tahtakale Hamamı plan (Glück, 1921)
Zemin katı planı, (Kuban, 1993)
Zemin katı planı restorasyondan önce (Ayverdi, 1976)
Kesit (Glück, 1921)
Erkekler hamamı kesit restorasyondan önce
Restorasyon zemin katÄą planÄą (Kuban, 1993)
KTVKK, 1900’lerin başı
Restorasyon öncesi (Wiener, 1971)
Restorasyon Sonrası (Kuban, 1993)
Erkekler camekan köşe trompu(Glück, 1921)
İstanbul Tahtakale Hamamı İçi (Kuban, 1993, s.67)
Tahtakale HamamÄą
Bayezid HamamÄą 1500-1505
Bayezid Hamamı 1500-1505 I. Selimin validesi Gülbahar Hatun’un vakıfları arasındadır. Eyice’ye göre (1928) 1930’lu yıllara kadar çalışmış, bu tarihlerden sonra caddeye komşu büyük kubbeli soyunma yerleri bir şahsın mülkiyetine geçmiş ve onun tarafından (deri?) depo olarak kiraya verilmiş, arkadaki sıcaklık bölümleri ise kısmen demirci atölyesi olmuş, kısmen de kendi haline bırakılmıştır. Bu arada hamamı tahrip eden müdahalelerden kaçınılmamış, kurşunlar çalınmış, tepe camları kırılmış, mermerler ve kurnalar götürülmüş, duvarlarda delikler ve geçitler açılmıştır. 1950-1960 arasında yıktırılması için gösterilen gayretler başarı elde edemeyince, hamamın büyük mekânlarının üniversite tarafından alınması yoluna gidilmiştir. 1964 ve 1971-72-73 yıllarında restorasyon geçirmiş ve bazı bölümler yenilenmiştir.Rektör Prof. Nâzım Terzioğlu, cadde üzerindeki kubbeli iki soyunma yerini, kütüphane ve okuma salonuna dönüştürülmek üzere tamir ettirmiş, fakat onun rektörlükten ayrılması, arkasından da vefatı üzerine, bu proje gerçekleşmeden kalmıştır. İstanbul Üniversitesi’nce hazırlanan planeteryum, sergi evi (1978) projeleri uygulanmamıştır. 2000’li yıllara kadar çok kötü bir durumdaydı. İstanbul Üniversitesi’nin 1998 tarihli yazısıyla hamamın mülkiyetinin tamamının İÜ Rektörlüğü’ne tahsisi istenmiş, 2000 yılında kamulaştırılarak İÜ Rektörlüğü’nün mülkiyetine geçmiştir. 2002-2003 döneminde İTÜ öncülüğünde koruma restorasyon projesi müellifliği ‘‘Planeterium ve Uzay Müzesi’’ olarak Ahmet Ersen ve Prof. Dr. Hasan Şener ile Doç. Dr. Sinan M. Şener tarafından yapılmıştır. Daha sonra uzun restorasyonun ara döneminde yeniden işlevlendirilmesi talepleri de Kemal Kutgün Eyüpgiller tarafından projelendirilerek restore edilmeye başlanmış günümüzde İstanbul Üniversitesi bünyesinde bir hamam kültürü ve sergi merkezi olarak hizmet etmeye başlamıştır. Hamama arka depo tarafından bitişik bir de eski kafe bulunmaktadır. Hamamın su ihtiyacını karşılayan ve 5 metreden ziyade çapı olan suyu kurumuş bostan kuyusu da (dolabı günümüze gelememiştir) buradadır.
Hamamın zemin katı planı (Glück, 1921)
Hamamın zemin katı döşeme planı (rölöve)
(yeniden işlevlendirme) (Eyüpgiller, 2004)
kesit yeni işlevlendirme Güney cephe restorasyon
(1957’-58’lerde Ordu caddesi kotunun düşmesiyle oluşan merdiven Demircanlı, 1989)
Bayezid Hamamı Erkekler ve Kadınlar Bölümü Girişleri (Yılbırt, 1991)
İstanbul Beyazıt Hamamı
Beyazıt Hamamı, Fil Gözleri
KAYNAKLAR — Alman Mavileri, 1913-1914 I. Dünya Savaşı Öncesi İstanbul Haritaları (3 Cilt). İrfan Dağdelen (Düz.). İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü, 2016. — Cadastre De La Ville De Constantinople, VI.Cercle Municipal, Düz. İrfan Dağdelen, İBB, İstanbul, 2005 — Charles Goad Haritaları 1904, İstanbul, — İstanbul-Anadolu Ciheti Haritaları, İBB, İstanbul, 2008 — Sultan 2. Abdülhamid Arşivi İstanbul Fotoğrafları, Photographs of Istanbul From The Archives of Sultan Abdülhamid 2, İstanbul: İBB Kültür A.Ş. IRCICA Ortak Yayını, 2011. AMBRASEYS, N. N- FİNKEL, C. F, “10 Temmuz 1894 Marmara Denizi Depremi ve Tarihi Binalara Etkisi”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, sayı 93, İstanbul 1999, s.2–11. Arifzade, Şenay, Türk hamamı ve Minyatür Sanatı, Yüksek Lisans Tezi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul, 1984 Ağaoglu, Bülent, İstanbul Hamamları Bibliyografyası, İstanbul, 1987. Akar, Tuba, The role of vakıf ınstıtutıon ın the conservatıon of vakıf based Cultural herıtage, unpublished Ph.D thesis, Graduate School of Natural and Applied Sciences, METU, Ankara, 2009. Akçura,Tuğrul, v.d.,"Sanayileşmemiş Bir Ülke Olarak Türkiye'de Tarihi Çevre Koruması Ve Restorasyon", Mimarlık, 1973, 118. Sayı, Ankara, 1973 5-7., s. Akçura, Tuğrul,"İmar Planlarında Tarihi Kent Dokusu Ve Tarihi Eserlerle İlgili Tutumların Çapar, M., İncelenmesi", Mimarlık, 1973, 118. Sayı, 8-10. s. Ankara, 1973 Akıncı, Şirin, İstanbul’un Fethinden Lale Devri’ne Kadar Osmanlı Kagir Mimarisinde Yapım Teknikleri(1453-1730),Doktora Tezi,İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü,İstanbul 1998
Akdağ, Arzu, Samatya Ağa Hamamı, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul, 1988 Aktuğ, İ.,-Ersen, A., ‘‘Bir 15. Yüzyıl Yapısı Olan Tahtakale Hamamında Uygulanan Bazı Yapım Teknikleri’’, TAÇ Vakfı Yıllığı I, İstanbul, 1991. Akurgal, E., Anadolu Uygarlıkları, İstanbul 1990. Alsaç, Orhan, Tarihi Çevre Korumalarında İmar Planlarının önemi, I . Milli Kültür Şurası 23-27 Ekim 1982, Ankara, 1982, 84-89. s. Altınyıldız, N., Süleymaniye Hamamı restorasyon Projesi, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1981. And, M., Batı Uygarlığında Türk Hamamı’nın Yeri, Tombak, No.1, p. 21-26. Anonim Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, C. 1.-2.-3., YEM, İstanbul, 1997. Anonim, "Başvekil Adnan Menderes'in İstanbul'un İmarına Ve Eski Eserlerine Dair Beyanatı", Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Belleteni, 177. Sayı, İstanbul, 1946, 3-8. s. Arık, Ruşen Oluk, Halkevlerinde Müze Tarih Ve Folklor Çalışmaları Klavuzu,s.49-55,Ankara,1947 Arınç, Ahmet- Haydar Hamamı, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü,İstanbul,1981 İşseven, Hakkı Arseven,Celâl Esad,Sanat Ansiklopedisi, 5 Cilt, M.E.B., İstanbul, 1950. Aru, Kemal Ahmet, Türk Hamamları Etüdü, İstanbul, 1949. Atlı, Süheyla, Mimar Sinan Dönemi Hamamlar Konusunda Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ, İstanbul, 1990
Ayverdi,Ekrem Hakkı,Osmanlı Mimarisinde Fatih Devri, III, İstanbul, 1973. Osmanlı Mimarisinde Fatih Devri, IV, İstanbul, 1974. İlk 250 Senenin Osmanlı Mimarisi, İstanbul, 1976. 19. Asırda İstanbul Haritası, İstanbul, Baran, Bektaş, Galata hamamları ve kılıç ali paşa hamamı koruma önerileri, Yüksek Lisans Tezi, YTÜ Fen Enstitüsü, İstanbul, 2006 Barkan, Lütfi Barkan,Süleymaniye Cami ve İmareti İnşaatı (1550-157), Cilt I, T.T.K.B. Ankara,1972. Süleymaniye Cami ve İmareti İnşaatı (1550-157), Cilt II, T.T.K.B. Ankara, 1979 Batur, Afife, “Osmanlı Camilerinde Almaşık Duvar Üzerine”, Anadolu Sanatı Araştırmaları C. 2, İstanbul, 1970. Bektaş, Selma Ayasofya Haseki Hürrem Sultan Hamamı Restorasyon Önerisi ve Kütüphane Olarak İşlev Kazandırılması, Yüksek Lisans Tezi, Haliç Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 2011. Bolay, S. Hayri, "Genel Değerlendirme", I V . Vakıf Haftası Türk Vakıf Medeniyeti Çerçevesinde. Hacı Bayram Veli Ve Dönemi Semineri, Ankara, 1987, 216. s. Cichocki, Nina, “Continuity and Change in Turkish Bathing Culture in İstanbul: The Life Story of the Çemberlitaş Hamam,” Turkish Studies 6: s. 93-112, İstanbul, 2005 “The Albanian Tellâk Connection: Labor Migration to the Hammams of 18thCentury Istanbul, Based on the 1752 İstanbul Hamâmları Defteri”, Turcica, 43, s. 231-256, 2011. Cingöz M., ‘‘Hamam Gelenekleri’’ Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.3, s. 536-537, İstanbul, 1994.
Çal, Halit, (a) Türkiye’nin Cumhuriyet Dönemi Eski Eser Politikası, Doktora Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara Üniversitesi, Ankara, 1990 (b) Türkiye’de Cumhuriyet Devri Taşınmaz Eski Eser Tahribatı ve Sebepleri, ADTCF Dergisi Cilt 34, Sayı 1-2, Ankara, 1990 Çelik, Zeynep, 19 Yüzyılda Osmanlı Başkenti Değişen İstanbul, çev: Selim Deringil, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1998 Demircanlı,Y.Yoldaş,İstanbul Mimarisi İçin Kaynak Olarak Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 1989 Dernschwam, H., İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, çev. Prof. Dr. Y. Önen, Mersin, 1992. Enders, Franz Carl, Die Türkie, München, 1916 Erdal, M., İshak Paşa Hamamı Restorasyon Projesi, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1992. Ergin, Osman Nuri, Mecelle-i Umûr-ı Belediyye, 2, İstanbul,1995 Esemenli, Deniz, Osmanlı Sarayı ve Dolmabahçe, İstanbul, 2003 Evliyâ Çelebi, Evliya Çelebi Seyahâtnamesi, Haz: Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, İstanbul, 2013 Eyice Semavi, ‘‘İstanbul’un Ortadan Kalkan Bazı Tarihi Eserleri’’İÜEF Tarih Der.,26-27,İst 1973 Eyice Semavi, "Yurdumuzun Ve İstanbul'un Eski Eserleri Hakkında Düşünceler", Milliyet Kültür Mirasımızı Koruma Semineri Bildiri Özetleri, İstanbul, 1984. s.99-103 ‘‘Hamamlar’’ Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. 3, s. 537-542, İstanbul, 1994. Eyüpgiller, K.K.,Vd., 2.Bayezid Hamamı Restorasyon Projesi,Yapı Sayı 282, s.92-98, İstanbul, 2004
Gezgin, S., Mahmut Paşa Hamamı Restorasyon Projesi, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1987. Glück, Heinrich, Probleme des Wölbungsbaues I,(BandXII)Die Bader Kontantinopels,Wien,1921 Gökyay, Orhan Şaik,“Risale - i Mimariyye – Mimar Mehmet Ağa - Eserleri”, Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı’ya Armağan, s. 113-215, TTK Basımevi, Ankara, 1988. Güler, Mustafa Osmanlı Devletinde Haremeyn Vakıfları(XVI.-XVII. Yüzyıllar), Tarih ve Tabiat Vakfı, İstanbul, 2002, s.7. Gümen, Levent, Türkiye’de Vakıfların Dünü Bugünü, YL Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya, 2014 Günel, Kamuran, İstanbul Hamamları, Lisans Tezi, İÜEF Sanat Tarihi Bölümü, İstanbul, 1959 Güran, Tevfik Ekonomik ve Mali Yönleriyle Vakıflar, İstanbul, 2006 Haskan, Mehmet N. İstanbul Hamamları, TTOK, İstanbul, 1995 Hatemi, Hüseyin, “Tanzimat'tan Cumhuriyet’e Vakıf”, Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, vol. 6, p: 1658-1678, İstanbul,1985. Heffening, “Waqf” maddesi. Encyclopedia of Islam, 1. Edition, Leiden, 1096-1103. Hoexter, Miriam, “Waqf studies in the Twentieth Century: The State of the Art”, Journal of Economic and Social History of the Orient, s.474-495, 1998. Imber, Colin, Şeriattan Kanuna Ebussuud ve Osmanlı’da İslami Hukuk, Tarih Vakfı Yay,2004. Osmanlı İmparatorluğu 1300-1650, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay, 2006. İpşirli, Mehmet, Vakıfların Tarihi Gelişmesi.Türk Vakıfları(ed.)Zekai Baloğlu,İstanbul,32-39,1996 İ.T.Ü., Tarihi Çevreden Örnekler (İznik- Bursa- Edirne- İstanbul), İTÜ Mimarlık Fak. Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Kürsüsü, İstanbul, 1976.
Jenings, R., Pious Foundations in the Society and Economy of Ottoman Trabzon, 15651640. Journal of Economic and Social History of the Orient, 33, 271-336 Kazıcı, Ziya, Osmanlı Vakıf Medeniyeti, Bilge Yayınevi., , s.35–36, İstanbul, 2003 Klinghardt, Karl, Türkische Bader, Stuttgart, 1927 Koçu, Reşat Ekrem, İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul, 1944-1974 Konuşur, B., Tahtakale Hamamı Restorasyon Projesi, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1985. Kuban, Doğan,Tahtakale Hamamı Restorasyonu, Yapı, Sayı 134, İstanbul, 1993 Kudde, Esra, Küçük Mustafa Paşa Hamamı Erkekler Bölümü Restorasyon Projesi, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 2007. Kunter, Halim Baki, Türk Vakıfları ve Vakfiyeleri Üzerine Mücmel Bir Etüd, Vakıflar Dergisi I,İstanbul Türk Abidelerinin İdare, Muhafaza Bakım ve Onarım Mevzuunda Tatbik Edilmiş Olan Esaslar. Milletlerarası I. Türk Sanatları Kongresi, Ankara,1962, 260-267 Kuruçay, Akif İstanbul’un 100 Hamamı–İstanbul’un Yüzleri~46, İBB Kültür A.Ş., İstanbul,2010 Lewis, Bernard, Modern Türkiye’nin Doğuşu, çev.Metin Kıratlı, Ankara,Türk Tarih Kurumu, 2004. Lierati, A.M., Bourbon F., Rome, London, 2001 Madran, Emre, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Kültür Varlıklarının Korunmasına İlişkin Tutumlar ve Düzenlemeler: 1800-1950, Ankara, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yay, 2002. Madran, Emre, Osmanlı İmparatorluğu’nun Klasik Çağlarında Onarım Alanının Örgütlenmesi 16. – 18. Yüzyıllar, Ankara, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yay, 2004. Mumcu, Ahmet., "Eski Eserler Hukuku Ve Türkiye", A.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, 26. C. 3-4. Sayı, s. 45-78, Ankara, 1969
Nayır, Erdinç, İstanbul Hamamları Hakkında Bir Araştırma. (XVIII. Yüzyılda). Mezuniyet Tezi, İÜEF Tarih Bölümü, İstanbul, 1974 Nayır, Zeynep, Osmanlı Mimarlığında Sultan Ahmet Külliyesi ve Sonrası (1609-1690), Doktora Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Yayını, İstanbul, 1975 Necip Bey,Müh. İstanbul Haritaları, İstanbul, 1914 Ogan, Aziz, Türk Müzeciliğinin 100. Yıldönümü, s.26-27 Orcan, Demet, Tarihi Yarımada Bölgesinde Bulunan Hamamların İncelenmesi, YL Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 2011 Orhonlu, Cengiz, "Şehir Mimarları" Osmanlı İmparatorluğunda Şehircilik ve Ulaşım Üzerine Araştırmalar, Der. S. Özbaran, İzmir, 1984. Ömer Hilmi Efendi, İthaf-ül Ahlaf fi Ahkam-il-evkaf(Çeviri:Vakıflar GenelMüdürlüğü),Ankara,1977. Önge, M. Yılmaz, Külliyelerimizin yıkılan hamamları. Önasya Aylık Milliyetçi Fikir ve Sanat Mecmuası, 7 (74), Ekim 1971, 6-7, 21.ss. "Eski Türk Hamamlarında Aydınlatma"Vakıflar Dergisi,12,121-135,Ankara,1978 "Eski Türk Hamamlarında Su Tesisatı ile İlgili Bazı Detaylar" I. Uluslararası Türk ve İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi 14-18.9.1981,(Genel Konferanslar, Çağrılı Bildiriler ve Sosyal Faaliyetler) Cilt 5, İstanbul, 1981. ‘‘Sinan'ın İnşa Ettiği Hamamlar’’ 6. Vakıf Haftası, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Ankara, 1988. Anadolu'da XII-XIII. Yüzyıl Türk hamamları, Vakıflar G. Müdürlüğü,Ankara,1995 Öz, Tahsin, Topkapı Sarayı Müzesi Onarımları, Güzel Sanatlar, 6. Sayı, s.6-74, İstanbul,1949 Öztürk, Nazif, Menşei ve Tarihi Gelişimi Açısından Vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Ankara, 1983, s.27. Türk Yenileşme Çerçevesinde Vakıf Müessesesi, Ankara, 1995
Schacht, Joseph, “Early Doctrines on Waqf”, 60. Doğumyılı münasebetiyle Fuad Köprülü Armağanı, s. 443-452, İstanbul,1953. Shaw, Stanford, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, İstanbul, 1983 Singer, Amy, Osmanlı’da Hayırseverlik Kudüs’te Bir Haseki Sultan İmareti, İstanbul, 2004 Smolijaninovaite, Kristina, A Study on Historic Hamams in Istanbul Changing Aspects of Cultural Use and Architecture, Yüksek Lisans Tezi, Brandenburg Üniversitesi, 2007 Sönmez, Zeki, ‘‘Mimar Sinan ve Hassa Mimarlar Ocağı”, Mimar Sinan Dönemi Türk Mimarlığı ve Sanatı, İstanbul,1988. Sungurbey, İsmet, Eski Vakıfların Temel Kitabı, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yay, İstanbul,1978. Şişman, Ö., Osmanlı Mimarisinde Alçı Pencereler, Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi, Danışman Yardımcısı Doç. Dr. D. Tahsin Aykutalp, İstanbul, 1990. Pervititch, Jacques, Çev. KILIÇ, Z., Sigorta haritalarında İstanbul: Axa Oyak Yayınları,İstanbul,1940 Tanyeli, Gülsün, Osmanlı Mimarlığında Demirin Strüktürel Kullanımı (15.-18. Yüzyıl),Basılmamış Doktora Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1990. Tanyeli,G.,Tanyeli,U.,ʺ16.Yüzyıl Osmanlı Mimarlık Teknolojisi’’ Türk Kültüründe Sanat ve Mimari, Klasik Dönem Sanatı ve Mimarlığı Üzerine Denemeler, s.125-156, İstanbul, 1993. Tayla, Hüsrev, Geleneksel Türk Mimarisinde Yapı Sistem ve Elemanları, 2 Cilt, İstanbul, 2007. Taşçıoğlu, Tülay, Türk Hamamı, İstanbul, 1998 Topuzlu, Cemil, Yarınki İstanbul, 1937 İstibdat-Meşrutiyet-Cumhuriyet Devirlerinde 80 Yıllık Hatıralarım, İstanbul,1951 Ülgen, Ali Saim, Mimar Sinan Albümü, İstanbul Ünsal, Behçet, "İstanbul'un İmarı Ve Eski Eser Kaybı", Türk Sanatı Tarihi Araştırma Ve İncelemeleri, 2. Sayı, İstanbul, s. 5-60, 1969
Vakıflar Müdürlüğü, 10.yılında Vakıflar Cumhuriyetten Önce ve Sonra Vakıflar, İstanbul, 1937 Fatih Mehmed II Vakfiyeleri, Ankara, 1938 Cumhuriyetin 50. yılında Vakıflar, Ankara, 1973 XI. Vakıf Haftası Kitabı – Vakıf Kültür Varlığının Korunması, Yaşatılması ve Bu Amaçla Mali Kaynak Sağlanması Semineri (6-8 Aralık 1993 Ankara), Ankara, Son On Yılda Vakıflar 1980-1990, Ankara Velikahyaoğlu,Nazif, "Vakıf Eserlerin Gayeleri Dışında Kullanılması", İlim Ve Sanat Dergisi, 9.Sayı, İstanbul, 1986, 66-73. s. Yaman,Tevfik Cem, Türk hamamının mekânsal kurgusu “İstanbul hamamları”, Yüksek Lisans Tezi, MSGSÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 2010. Yaşar, Ahmet, ‘‘İstanbul Hamamları: 1731-1766”, Uluslararası Osmanlı İstanbul’u Sempozyumu II, İstanbul / Türkiye, 29-31 Mayıs 2013. Yediyıldız, B., Vakıf maddesi. İslam Ansiklopedisi, 13, İstanbul, MEB, İstanbul, 1986, 153-172 Yılbırt, S., İstanbul II. Bayezid Hamamı Restorasyon Projesi, Yüksek Lisans tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1991. Yılmazkaya, Orhan, Türk Hamamı, Çitlembik Yayınları. İstanbul, 2002 Yücel, Y., Es’ar Defteri [1640 tarihli] Osmanlı Ekonomi Kültür-Uygarlık Tarihine Dair Bir Kaynak, Ankara, 1992. Yüksel, İ., Aydın, Osmanlı Mimarisinde II. Bayezid – Yavuz Selim Devri, İstanbul, 1983. Osmanlı Mimarisinde Kanuni Devri,İstanbul Fetih Cemiyeti Yayın,İstanbul,2004 Yüksel, Hasan,“XVI yüzyıl Osmanlı Vakıfları”, Halil İnalcık Hatıra Kitabı, İstanbul, Wiener, W. Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002.