Özelkalem Dergi - 85

Page 1

YIL: 9 SAYI 85 TEMMUZ 2015 15TL

TÜRKİYE’NİN EN İYİ YEREL YÖNETİM DERGİSİ

O surlarda pek çok medeniyetin adı kazılı O sütunların ardından 3000 yıllık şiirin sesi geliyor Sonunda oldu;

Diyarbakır Surları, Hevsel bahçeleri ve Efes UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde

Süreci ve sevinci onlarla konuştuk

Gülten Kışanak, Dahi Zeynel Bakıcı, Nevin Soyukaya, Cengiz Topal

Amerika Frank Llyod binaları için UNESCO’ya başvurdu Tirilye mi daha güzel Portofino mu


YEREL

YÖNETİMİN PROFESYONEL

DESTEĞİ A DAH

EN

R

LE E J O İ PR

LK E Z Ü

G

İN

İÇ R E L T

İY A DAH


E’pr Yerel Yönetim Ajansı, kentlerin ve yerel yöneticilerin imajlarını daha iyi yansıtabilmeleri, güzel projelerle kentlerine kalıcı değerler kazandırabilmeleri ve marka kent olma yolunda çok daha hızlı ilerleyebilmeleri için yerel yöneticilerin yanında. Etkili seçim kampanyası

Fuar konsepti ve stand tasarımı

Marka kent değerlerini yansıtan kent tanıtım kitabı

Festival projesi hazırlama ve içerik yönetimi

Etkinlik projesi hazırlama ve süreç yönetimi

Farkındalık yaratan PR hizmetleri

Turistik çekiciliği yüksek tanıtım filmi

Fotoğraf çekimi (Portre, İmaj, Aktüel)

Yerel Yönetim Ajansı

TÜRKİYE’NİN EN İYİ YEREL YÖNETİM DERGİSİ

AKADEMİ

/ozelkalemdergi

www.ozelkalem.com.tr

A h m e t F e t g a r i S o k a k N i l A p a r t m a n ı N u m a r a 7 / 1 Te ş v i k i y e / İ s t a n b u l


İMTİYAZ SAHİBİ

18

Yerel Yönetim Ajansı adına

Erengül Bilenser

EDİTÖR

Emine Civanoğlu SORUMLU MÜDÜR

Sevil Günsal Alkoç REKLAM

ozelkalemreklam@epr.com.tr DANIŞMA KURULU

Sadun Emrealp Prof. Dr. Cevat Geray Ali Fuat Güven Prof. Dr. Ruşen Keleş Mithat Kırayoğlu Aykut Taluy Prof. Dr. Mete Tapan Prof. Dr. Handan Türkoğlu Zekeriya Yıldırım GRAFİK TASARIM

e’pr

BASKI PORTAKAL BASKI

Huzur Mahallesi Tomurcuk Sokak Numara: 5 Kat: 1 4 Levent / İSTANBUL 0212 332 28 01

YÖNETİM ADRESİ

Ahmet Fetgari Sokak Nil Apartmanı Numara: 7/1 Teşvikiye / İSTANBUL Tel: (0212) 327 1 285 Faks: (0212) 327 1 286

www.ozelkalem.com.tr ozelkalemhaber@epr.com.tr

Yaygın süreli yayın. Özelkalem Dergisi, basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.

04-16 18-22

KISA HABERLER RÖPORTAJ DİYARBAKIR BÜYÜKŞEKİR BELEDİYESİ EŞ BAŞKANI GÜLTEN KIŞANAK

Diyarbakır Sen Ne Güzelsin

24-26

RÖPORTAJ DİYARBAKIR ALAN BAŞKANI NEVİN SOYUKAYA

28-32

RÖPORTAJ SELÇUK BELEDİYE BŞK. YRD. DOÇ. DR. DAHİ ZEYNEL BAKICI

34-36

RÖPORTAJ EFES ALAN YÖNETİCİSİ CENGİZ TOPAL

38-39 40-41

Sen Hep Böyle Gül Diyarbakır

Dünyanın Gizemli Kızı Efes

Liste’nin yeni efsanesi Efes SEN BİZİ KORU UNESCO

Onlar dünyanın sessiz, sözsüz, kıpırtısız harikaları. İÇERİK FRANK LLOYD

Amerikan Mimarisi Dünya Mirası Olma Yolunda


YIL: 9 SAYI: 85 TEMMUZ 2015

28 ’den merhaba...

38 40 46 48

Bazı şeylerin her zaman herkes tarafından aynı görüldüğünü düşünüyor insan ama bu bir yanılgı. Bazı şeylerin değerinin herkes tarafından her koşulda bilindiğine inanıyor ya da inanmak istiyor insan ama bu da bir yanılgı. Bazı şeylerin zaten kimse söylemeden, kimse göstermeden, kimse istemeden yapılması kadar doğal ne olabilir gibi geliyor insana ama bu da bir başka yanılgı. Binlerce yıl önce o zamanın insanlarınca muazzam biçimde inşa edilmiş yapılara ya da doğa tarafından kusursuz biçimde oluşturulmuş yerlere bilerek zarar vermek, ortalama akla sahip, kötü olmayan bir insanın yapabileceği şey mi? Bu topraklardaki insanın tarih boyunca sanatta ve bilimde yaptıklarına, eski çağlardan bu yana görkemli biçimde inşa ettiklerine, şimdinin onca olanağından yoksunken binlerce yıl önce kent yaşamını güzelleştirmek ve geliştirmek için hayata geçirdiklerine bakınca sizce de ortada büyük bir çelişki yok mu? Bu coğrafyanın insanı nasıl oldu da, ne oldu da, neden oldu da daha gittikçe beğenilerini, zevklerini, duyarlılığını, bilime ve sanata olan ilgisini, güzel olanı arayışını yitirdi. Bu coğrafyanın insanı tam olarak ne zaman ruhunun inceliklerinden ayrı düştü? Size de çok garip gelmiyor mu binlerce yıl önce akıl almaz bir mimari üslup ve yetenekle inşa edilen yapıların yanında şimdi hiçbir mimari değeri olmayan kişiliksiz ve hatta çirkin yapıların duruyor olması. Sokağını, kapısının önünü, kaldırımlarını, dükkanlarını, kıyılarını böyle kirleten, kitlendikçe daha da kirlenen bir topluma ne zaman dönüştük? Evleri, sofraları, bahçeleri mis gibi tertemiz insanlar değil miydik biz? Ne zaman bu kadar zevksiz, bu kadar kirli, bu kadar umursamaz olduk. Özelkalem Dergisi’nin E’pr Yerel Yönetim Ajansı’nın ilk günlerinden bu yana tek düşüncemiz, tek işimiz, tek odak noktamız ‘güzel bir Türkiye’. Şimdilerde bu projenin kapsamını genişletmek, sonuçlarını somutlaştırmak için yoğun bir çalışma sürecindeyiz. Sizlerle de çok yakında başka ayrıntılar paylaşıyor olacağız. Her köşesi tertemiz, güzel, planlı, huzurlu, yemyeşil bir Türkiye hayal ediyoruz ve inanıyoruz ki bu hayali kuran yerel yöneticilerimizle birlikte bunu başaracağız. Diyarbakır ve Efes UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmeyi başardı. Bu kentlerimizle gurur duyuyoruz. Özelkalem’in bu sayısında belediye başkanlarının ve alan yöneticilerinin ağzından size bu iki muhteşem kentin UNESCO sürecini aktaracağız. Daima güzellikler görmenizi ve verimli bir ay geçirmenizi dilerim. Saygılarımla,

50 54


4

KISA HABERLER

ANKARA / YENİMAHALLE

YENİMAHALLE DE DAHA TEMİZ OLMAK İSTİYOR Kentlerde çöplerin zamanında ve uygun koşullarda toplanması kadar, etrafa berbat kokular yayan çöp konteynerlerinin de temizlenmesi önemli bir konuydu ve artık bunun da çaresi var. Belediyeler hızla bu yatırımı yapmaya başladı. Ankara Yenimahalle Belediyesi de bu belediyelerden biri. İlçede bulunan çöp ve yer altı çöp konteynerlerini boşaltan, dezenfekte eden ekipler, görüntü kirliliğinin ve çevreye yayılan kötü kokunun önüne geçiyor. 5 kişilik gruplar halinde günlük 100 çöp konteynerini boşaltan ekipler, 6 ayda bir de konteynerleri özel makinalı araçlarla ilaçlayarak yıkıyor. Aynı işlemi, Türkiye’de ilk kez Yenimahalle Belediyesi tarafından uygulanan 500 kiloluk yer altı çöp konteynerlerinde de gerçekleştiren ekipler, 1370 yer altı çöp konteynerini de ayda bir temizliyor. Konteynerlerin çev-

relerinde biriken yağ ve ürün kalıntılarını temizlemeyi de ihmal etmeyen temizlik personeli, ilaçlı tazyikli su ile çöplerin çevrede oluşturduğu kötü koku ve kirliliği önleyerek, zararlı böceklerin, bakterilerin çevreye ve insan sağlığına zarar vermemesi için çalışmalarını sürdürüyor.

ANTALYA

ANTALYA 3 BİN YIL GERİYE GİTTİ Antalya’da çok heyecan verici günler yaşanıyor. Nekropol alanında yapılan arkeolojik çalışmalar sadece Antalya için değil bütün dünya için çok şey ifade ediyor. Doğu Garajı Projesi’nin ilk etabı kapsamında Mayıs ayında başlayan çalışmalar tarihi mezarlık alanında büyük bir hassasiyetle devam ediyor. Nekropol alanını dış etkenlerden koruyacak üst yapının taşıyıcılarına ait temel yapısının oluşturulması için ekipler çok özenli bir çalışma yürütüyor. Tarihi mezarlık alanındaki her bir temel kuyusu, insan eli ve basit iş makineleri ile açılıyor ve Nekropol alanı adeta nakış gibi işleniyor. Antalya tarihini 3 bin yıl geriye götüren Nekropol alanındaki arkeolojik buluntuların yağmur ve güneş ışınlarından korunması için tüm alanın üzeri bir örtü ile kaplanacak.

Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun kararları çerçevesinde devam eden çalışmalar Antalya Müze Müdürlüğü de yakından takip ediyor. ‘Çağdaş Kent Müzesi’ konseptiyle düzenlenen Nekropol alanında teşhir, canlandırma ve bilgilendirme unsurları yer alacak. Alan süreli ve yıl boyu devam eden sergilere ev sahipliği yapacak. Arkeolojik kazıların ortaya çıkardığı zemin, bir dizi platform sayesinde çevresindeki sokak kotlarına uyumlu olacak. Böylece yarı açık sergileme alanları oluşturulacak. Alt kotlarda mezarlara yakın gezinti güzergahı ahşap, cam ve çelik elemanlar ile oluşturulacak.



6

KISA HABERLER

BİLECİK

BİLECİK HAFIZASINI TAZELİYOR Bir kentin hafızası, o kentin kendini daha iyi tanımasından çok daha başka şeylere de yarar. O kent kendisi ile daha barışık bir kent olur örneğin. Bilecik Belediyesi, dikkat çekici bir proje hazırladı ve ‘Elindeki Fotoğraf ile Bilecik Tarihine Işık Tut’ diyerek kente çağrıda bulundu. Bilecik Belediyesi tarafından hazırlanan bu kapsamlı çalışma ile şehrin son yüz yılına ait tarihi, kültürel ve sosyal yaşantısıyla gün yüzüne çıkararak, fotoğraf ve görseller, kent belleğinde toplanıyor. Bilecik Belediye Başkanlığı Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nce yürütülecek olan çalışmada herhangi bir süre sınırı yok. Eldeki fotoğraf ya da dijital görselin bir nüshası yüksek çözünürlüklü tarama usulü ile alınıp orijinal görsel sahibine teslim edilecek. Kent halkının kendi fotoğraflarını bu proje kapsamında belediyeye kolaylıkla iletebilmeleri için bir de eposta hesabı oluşturuldu.

BURSA

BURSA DİYOR Kİ LİSTE’YE GİRMEK YETMEZ Kentin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olan alanlarının nitelikli tanıtımı ve dolayısıyla kent halkı dahil bütün turistler tarafından sahiplenilmesi, elbette pek çok kararlı çalışma ile mümkün. Bursa Büyükşehir Belediyesi bu çalışmaları özenli biçimde yürütüyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girerek dünyanın dikkatini çeken Bursa’nın değerleri, ‘Genç Dünya Miras Gönüllüleri’ ile turistlere en doğru şekilde tanıtılıyor. Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi, Sultan Külliyeleri ve Cumalıkızık ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Bursa’da ‘Genç Dünya Miras Gönüllüleri’ arasına katılarak Bursa’ya ve değerlerine sahip çıkan gençler de aynı zamanda yabancı dillerini geliştirme şansı buluyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Bursa Alan Başkanlığı ile Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Şube Müdürlüğü tarafından ortaklaşa yürütülen projenin genç gönüllüleri, kentin ziyaretçilerine rozet de hediye ediyor.

Projenin genç katılımcılarından Dilara Şen ile Ahmet Kadir Zeybek, içinde olmaktan büyük keyif aldıkları proje sayesinde yabancı dil pratiği de yaptıklarını ve çalışmanın özgüven başta olmak üzere kişisel gelişimlerine de katkı sağladığını söylüyor.



8

KISA HABERLER

BURSA / YILDIRIM

CUMALIKIZIK KALPLERİN MİRAS LİSTESİNDE Adını nereden duyduğunuzun, onun hakkında ne kadar çok okuduğunuzun, onu hangi filmlerde gördüğünün bir önemi yok. Cumalıkızık’a vardığınız anda onu çok seversiniz. Bir kez gidip gördünüz mü o sizi hep çağırır, hep bekler artık. Yıldırım’ın tarihinde köklü bir yeri bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Cumalıkızık Köyü, yaz aylarında yine dolup taşıyor. Cumalıkızık’ta yer alan tarihi Osmanlı evleri, yaz döneminde dahi Uludağ’ın serin sularının aktığı taş sokakları ve turistlerin lezzetli tatlar keşfedebileceği otantik kafeler yalnızca Bursalıların değil bütün Türkiye’den Yıldırım’a gelenlerin ilgisini çekiyor. ‘Uluslararası Ahududu Festivali’ne de ev sahipliği yapan Cumalıkızık’ın 700 yıllık tarihi dokusu ile her

mevsim yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası olduğunu belirten Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, “UNESCO tarafından ‘Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilen Cumalıkızık Köyü, Yıldırım’ın dünyaya açılan kapısı ve göz bebeği. Yıldırım’ın kültürel ve tarihsel mirasına sahip çıkarak, Cumalıkızık’ı yaşatacak ve gelecek nesillere taşımak üzere çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

ÇORUM

ÇORUM ÇOK AKILLICA BİR İŞ YAPIYOR Kent içi ulaşımın ülkemizdeki en derin yaralarından, en aşılmaz görünen sorunlarından biri de durakların durumu. Teknolojiden uzak olmasının yanı sıra durakların kent estetiği ve kullanıcı konforu açısından da durumu vahim. Çorum’da şimdi bu konuda güzel bir adım atılıyor. Çorum Belediyesi, şehrin ana arterlerindeki 25 durağı akıllandırıyor. Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışma, toplu taşıma hizmetlerinden yararlananlara büyük kolaylık sağlayacak. Proje kapsamında 22 durağa LED ekran, 2 durağa LCD ekran, 1 durağa ise LCD totem tipi akıllı durak montajına başlandı. Akıllı duraklar, toplu taşıma araçlarında bulunan GPS sisteminden aldıkları anlık koordinat bilgilerini data hattı vasıtasıyla duraklarda bulunan ekranlarda vatandaşların bilgisine sunacak. Akıllı durak uygulamasında görme engelliler için sesli ikaz sistemi de kullanılacak.



10

KISA HABERLER

ELAZIĞ

ELAZIĞ NASIL MARKA YAPILIR Konuya neresinden baktığınıza, ne kadar büyük düşündüğünüze ve ne kadar uzağı hayal edebildiğinize bağlı elbette ama bir kentin marka olabilmesi için yapılacak sınırsız şey var. Elazığ da sahip olduğu özgün niteliklerin altını çizmek ve kentin marka değerini belirginleştirmek üzere harekete geçti. ‘Marka Şehir Elazığ İçin Çözüm Planları’ arasında yer alan Elektromekanik Otopark hizmete sunuldu ve şehir içi trafiği rahatlatmak amacıyla hayata geçirilen çok katlı Elektromekanik Otoparkların ilki, Salı Pazarı’nda hizmet vermeye başladı. Elektromekanik Otopark 4 üniteden oluşuyor ve 48 araç kapasitesine sahip. Şehir merkezindeki trafik yoğunluğunu gidermek için çalıştıklarını ifade eden Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz, “Marka Şehir Elazığ İçin Çözüm Planlarımız arasında yer alan çok katlı Elektromekanik Otopark projesiyle modern şehirlerin otopark sorununa getirilebilecek en akılcı çözümü şehri-

mize kazandırdık. Son derece güvenli ve pratik kullanıma sahip olan akıllı otoparkımız şehrimize hayırlı olsun.” dedi.

ESKİŞEHİR

SOMALI ÇOCUKLARIN ESKİŞEHİR MUTLULUĞU Çocukların mutluluğu her şeye bedel. Onlar üzgün, hüzünlü çocuklar. Yaşadıkları acının hafiflemesi için elinden geleni yapanlara sonsuz teşekkürler. Soma’daki maden faciasında yaşamını yitiren madencilerin aileleri ve çocukları Eskişehir’de keyifli bir gün geçirdiler ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i de ziyaret ettiler. Hürriyet Gazetesi’nin başlattığı ‘Soma’nın Hayalleri Var’ kampanyasına destek veren Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, 16 şehit madencinin ailelerini Eskişehir’de ağırladı. Gezilerin ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyüker-

şen’i ziyaret eden şehit aileleri, hayata geçirdiği projeler için Başkan’ı tebrik ettiler. Masal Şatosu, Korsan Gemisi, Bilim Deney Merkezi, Uzay Evi, Sualtı Dünyası ve Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi’ni çok beğendiklerini söyleyen çocukları “Eskişehir çok güzel bir şehir çoğumuz ilk defa bu şehre geliyoruz. İnşallah Soma’ya da sizin Eskişehir’e kazandırdığınız eserler yapılır.” dediler. Ziyaretten büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen Şehit aileleri ve çocuklarıyla tek tek ilgilenerek hatıra fotoğrafı çektirdi.



12

KISA HABERLER

GAZİANTEP

GAZİANTEP’İN AĞAÇ MECBURİYETİ Bu bereketli toprakların, Avrupa’nın o güzelim şehirlerindeki kadar ağacı, yeşili, temiz havası olmasın mı? Her yerde mis gibi dev ağaçlar yükselmesin mi? Kentleşmenin ağaç kesmeyi, ormanları yakıp yerine şehirler inşa etmeyi gerektirmediğini bütün dünya biliyor ancak ülkemizde bunu bilen, gören, tersine çevirmeye gayret eden az. Gaziantep’te bu bakımdan sevindirici, umutlandırıcı bir süreç başlamış durumda. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Meclisi, Temmuz ayı toplantısında aldığı bir kararla bundan böyle şehir mer-

kezinde yapılacak her bina için 10 adet ağaç dikme zorunluğu getirdi. Bu maddenin Gaziantep’in gelişimi için çok önemli olduğunu ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanvekili Osman Toprak, “Belediye olarak Gaziantep’e verdiğimiz önemi burada da gösterdik. Gaziantep’in gelişimi açısından çok önemli bir karar. Yeşile ve ağaca verdiğimiz önemi göstermiş oluyoruz. Bundan böyle yapı kullanım belgesi alanlar her belge için kent merkezinde en az 5 yaşında 10 adet ağaç dikecek.” diye konuştu.

GİRESUN

BÜYÜMENİN YENİ ARAÇLARI Giresun araç parkı yeni bir yatırımla büyüdü. Giresun Belediyesi tarafından yeni alınan 19 araç için düzenlenen teslim töreninde konuşan ve göreve ilk geldiği 2009 yılında iş makineleri dahil 43 araç bulunduğunu hatırlatan Belediye Başkanı Kerim Aksu, “ Güçlü Belediye, Güçlü Giresun” sloganı ile yola çıktıklarını, kiralık araç döneminin kapandığını, bundan sonra belediyenin kendi araçları ile hizmet vereceğini söyledi ve “Bu gün birimlere teslim edeceğimiz 15 kamyonet, 3 makam aracı, 1 başkan makam aracı bulunuyor. Önümüzdeki günlerde 6 kamyonet, itfaiye aracı ve vidanjör gelecek. Belediyemizde hizmet veren araç sayısı 115 civarı olacak. Kiralık araca son verdik. Bu uygulamayı tasarruf tedbiri olarak görebiliriz. Sadece araç bakımından değil, her alan-

da güçlü bir belediye olarak aktif halde çalışıyoruz. Yol yapımları, Keşap Durağı, Yeniyol ve Fatih Caddesi bunlara örnektir. Daha ekonomik, daha çağdaş bir belediye olmak için daha da güçlenmeye devam edeceğiz.” dedi. Giresun Belediyesi araç filosuna bugün katılan ve siparişi verilen iş makineleri, itfaiye araçları, makam araçları, binek araçlar, kamyonetler, otobüs ve minibüs olarak toplam 28 araç yaklaşık 6 milyon liraya mal olacak.

İSTANBUL / ŞİŞLİ

ŞİŞLİ BEBEK’İN ÇABASI İÇİN KULAÇ ATTI Bugünlerde çok tartışılan konulardan biri de Bebek’te yapılması planlanan Tekne Parkı. Tekne Parkı’na Hayır mesajı kulaçlarla da verildi. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından 9 ülkeden 1870 sporcunun katılımıyla düzenlenen ve Kanlıca İskelesi’nden başlayıp Kuruçeşme Cemil Topuzlu Parkı önünde son bulan yaklaşık 6,5 kilometrelik Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’na, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü de katıldı. Hayri İnönü uzun bir parkurda ilk defa yüzdüğünü belirterek, “Ben çok yüzerim ama ilk defa böyle uzun bir parkurda yüzdüm. Önemli olan bitirebilmiş olmam. Çok da zevk aldım ve öneririm. Ben İstanbulluyum. Boğaz’da daha önceden yüzdüm ama böylesi ilk defa oldu. Herkesin yapabileceği kolay bir iş değilse de herkesin denemesi gereken bir şey. Biraz cesaret işi.” dedi. Hayri İnönü, Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nda dereceye giren

sporculara madalya ve kupalarını takdim ettikten sonra, Bebek semt sakinlerinin oluşturduğu “Bebek Semt Girişimi” platformunun standını ziyaret ederek kampanyalarına destek verdi.



14

KISA HABERLER

KAYSERİ

KAYSERİ ANKARA’DAN İSTEDİKLERİNİ ALDI Bazı kentler kendileri için büyük ve güzel projeler planlasa da elbette protokollerin çözülmesi, bütçe gibi önemli virajlar var. Kayseri bu virajları Ankara ziyareti ile geçti. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, Kayseri’nin projeleriyle ilgili Ankara’da Maliye ve Ulaştırma Bakanlarıyla görüşme yaptı. Saatlerce süren toplantılarda Kayseri’nin projeleri masaya yatırıldı. Görüşmelerde Hava İkmal Şehir Parkı, Hızlı Tren, Banliyö Hattı, Havaalanı Yeni Terminal Binası, Lojistik Köy, NATO’ya ait akaryakıt istasyonu ile boru hatlarının yerleşim yerleri içinde kaldığı için büyük sorun oluşturan cephaneliğin taşınması gibi onlarca projeye destek alındı ve

bazı projeler için gerekli protokollerin bir an önce yapılması kararlaştırıldı. Başkan Çelik, Ankara temaslarının Kayseri için çok verimli geçtiğini söyledi. Üçlü protokolle yapılacak olan Hava İkmal Şehir Parkı projesine Maliye Bakanı’nın özellikle Bakanlık bütçesinden para çıkmayacak olması nedeniyle büyük ilgi gösterdiğini ifade eden Başkan Çelik, “Sayın Bakanımız konuyla ilgili toplantımıza katılan Milli Emlak Genel Müdürü Abdullah Kaya’ya protokolün bir an önce yapılması için gerekli talimatları verdi. Dile getirdiğimiz üç konuyla ilgili de talep ettiğimiz her şeyi aldık.” dedi.

MERSİN

MERSİNDEKİ KAZI ASLINDA BİLİNCİ DE ORTAYA ÇIKARACAK Ne yazık; yerel yönetimlerin öncelik vermediği alanlarda bu coğrafyanın binlerce yıllık tarihi de ölü bir tarih olarak toprak altında yaşamaya devam ediyor. Mersin, buna izin vermeyen belediyelerden biri. Mezitli’nin Viranşehir Mahallesi’nde bulunan ve Antik Dönemin önemli tarihi mirası olan Soli Pompeipolis kazılarına başlandı. Akdeniz’in en önemli antik liman kentlerinden biri olan Soli Pompeipolis, aynı zamanda Mersin’in en önemli kültür mirasları arasında yer alıyor. Bu tarihi mirasın değer bulması için Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ve 9 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Yağcı arasında protokol imzalandı. Başkan Kocamaz, “Tarihi mirasın ortaya çıkarılması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Kazı çalışmalarının hızlandırılması, ihtiyaçların ve kazıdaki eksikliklerin tamamlanması için çaba gösteriyoruz. Maalesef ülkemizde tarihi eserlere verilen değer çok az. Oysa bu kent binlerce medeniyete ev sahipliği yapmış. Aslında bir hazinenin üzerinde yaşıyoruz. Maalesef ülkemizde kültür

varlıklarımızın ortaya çıkarılması için yeterince bütçe ayrılmaması, bu kültür miraslarının toprağın altında kalmasına sebep oluyor.” dedi.



16

KISA HABERLER

TRABZON

TRABZON’A ÇOK YAKIŞIR Henüz pek çok açıdan yeterli nitelikte olmasa da ülkemizde ‘kent müzesi’ meselesi en azından iyi niyetle ele alınmaya, bu konuda çaba harcanmaya ve işin içine yavaş yavaş uzmanlar da dahil edilmeye başlandı. Trabzon da bu işe yatırım yapmaya başladı. Ortahisar’da bulunan ve Trabzon Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan tarihi merkez bankası binası, Oltan Vakfı’nın maddi katkılarıyla Kent Müzesi’ne dönüştürülüyor. 24 saat yaşayan bir kompleks olarak planlanan kent müzesi, Trabzon’un tarihinin, sosyal hayatının, kültürünün yaşatılmasına önemli katkılarda bulunacak. Trabzon Büyükşehir Belediye Başka-

nı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, yaklaşık 4,5 milyon TL harcayarak müzeyi Trabzon’a kazandıracak olan Oltan Vakfı’na teşekkür etti ve “Bin 500 metrekarelik kapalı alanda binanın dış görüntüsüne sadık kalınarak çalışıldı ve bu çalışmalar tamamlanma noktasına geldi. Şimdi de müzenin iç kurulumu için çalışmalara başladık. Bu çalışmaların 2015 sonuna kadar tamamlanmasını amaçlıyoruz. Bodrum, zemin ve birinci kat olmak üzere 3 kattan oluşacak olan müzemizde Trabzon’un şehir tarihiyle ilgili görsellerin yanı sıra coğrafi işaretler ve tarihi eserler yer alacak.” dedi.

YOZGAT

YOZGAT VALİSİNDEN ‘SPOR VADİSİ’ Yozgat Valiliği tarafından başlatılan ve Yozgat’ın sosyal yaşamına önemli katkılar sunacak Spor Vadisi’ndeki inşaat çalışmaları hızla devam ediyor. Spor Vadisi’nin üç etaptan oluştuğunu vurgulayan Vali Abdulkadir Yazıcı “1. etapta gençlik merkezi, sporcu fabrikası binası, 400 metre atletizm pisti, 3 adet basketbol voleybol sahası, 3 adet pota sahası, 2 adet mini futbol sahası, 2 adet tenis kortu, uzun atlama sahası, pinpon sahası, tırmanış duvarı, kay kay pisti, gazebolar, seyir terası, uçurtma tepeleri 735 kişilik açık amfi tiyatro, yürüyüş yolları, sosyal alanlar yer alıyor. Bunların hepsini toplam maliyeti şu anda 25 milyon lira.

İnşallah bu yatırımları Yozgat’a kazandırarak sosyal hayatına önemli bir katkı sağlamış olacağız.” dedi. Vadi’nin ikinci etabında ise dağ kızağı, macera parkı, bungalov evleri ve bağlı sosyal tesis binası, gezi treni ve tünel, iskeleler ve kayık üniteleri, bisiklet evi ve yolları, kuş gözlem ve seyir kuleleri, hobi bahçeleri, gölet düzenlemesi ve piknik alanları, fitness alanı, çocuk oyun alanları, yürüyüş yolları, köprülerin yer alacak. 3. Etap ise tümden ağaçlandırmayı kapsıyor ve bu konuda da çok önemli çalışmalar yapılmış durumda.



18

KAPAK KONUSU / RÖPORTAJ

DİYARBAKIR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ EŞ BAŞKANI GÜLTEN KIŞANAK

DİYARBAKIR SEN NE GÜZELSİN

Diyarbakır UNESCO Dünya Miras Listesi’nde

Yüzünde hep hüzün, annesi koklamaya kıyamasa da yedi ceddinin elinde hep kalbi kırılmış dünyalar güzeli bir kızın ta kendisi Diyarbakır. Şimdi bu mahmur bakışlı kızın kalbinin büyük ve gururlu bir sevinçle yıkanma zamanı. Dünyanın sonsuz övgüyü hak eden olağanüstü kentlerinden biri Diyarbakır. Yıllar süren samimi, yürekli, kararlı çabalar sonuç verdi ve nihayet artık UNESCO Dünya Miras Listesi’nde Diyarbakır. Süreci, sonucu ve bundan sonrası için planlananları Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Sayın Gülten Kışanak’a sorduk. Diyarbakır Surları’nın geçmişte kentin hava alamadığı gerekçesi ile yıkılması gündeme gelmiş. Sizce bunu yapmak bir yerel yöneticinin kendi başına verebileceği bir karar olabilir mi? Aslında kentlerin tarihsel yapılarını ve kimliklerini koruyarak dünyaya açma fikri ülkemizde yeni yeni gelişmeye başladı. 2000’li yıllara kadar, tarihi yapıları

yıkıp yerine yenilerini yapma ya da eski yapıları sahipsiz bırakıp sürekli yeni yapılara odaklanma fikri çok yaygındı. 2000’lerle beraber tarihi miras ve koruma anlayışının gelişmesiyle kültürel mirasa sahip çıkma bilinci ve tutumu da ortaya çıktı. Yavaş da olsa kentlilik bilincinin ve kültürel mirasa sahip çıkma anlayışının gelişmesi, bunun evrensel değerlerle buluşması, kentlerin tarihi kimliklerini korumak adına çalışma yapma fikrini de yaygınlaştırdı. Tarihi yıkmadan yenileme, yenilemeyi engellemeyen bir koruma, tarihi dokunun içinde yaşayanlarla birlikte


19

sürdürebilirliğini sağlama düşüncesi üzerine koruma anlayışı gittikçe hakim olmaya başladı. Avrupa’da 150 yıllık binalara bile koruma sağlanırken, bizde binlerce yıllık yapıların sahipsiz, korumasız, harabe halinde olmasının yanlışlığı geç de olsa fark edildi. Kentin tarihi mekanları olarak kendini gösteren kültürel mirasın korunması fikrinin kentin kimliğinin de korunması anlamına geleceği fikri gittikçe yaygınlaştı. Bütün bunlara aslında yerel yönetimler öncülük etti. Burada bu bilincin ortaya çıkmasında Tarihi Kentler Birliği’nin belediyeler üzerinde oynadığı rol ve ÇEKÜL’ün yürüttüğü çalışmaların önemi çok büyük. Tabii koruma bilinci geç ortaya çıktığı için böyle akıl almaz gerekçelerle yıkımlar gerçekleştirilmedi değil. O dönem ünlü arkeolog Albert Gabriel Diyarbakır’da olmasaydı ve bakanlığa bildirip durumun vahametini belirtmeseydi, belki Surların büyük bir kısmı yıkılacaktı. Bu tip konularda bırakın tarihi kültürel mirasın yıkımına karar vermeyi, restorasyonuna bile yerel yöneticiler tek başına karar veremez. Diyarbakır’ın Surları ve Hevsel Bahçeleri bir semboldür. Böyle tarih kokan kentlerde ve en önemlisi çağımızda son derece önem verilen bir konuda tek başına bir yerel yöneticinin, merkezi yönetim temsilcisinin “ben yaptım oldu” diyerek karar alıp uygulaması doğru değil. Böyle diyen varsa da en azından bizim anlayışımızda böyle bir tutum asla olamaz. Katılımcı, demokratik, şeffaf, ekolojik, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanan yerel yönetim anlayışımızda böyle bir tutum doğru bulunmaz.

Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri evrensel bir miras olarak tescillenmekle neyi başarmış oldu? Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri çok büyük bir hazine. Bu hazinenin koruma altına alınması, binlerce yıl daha yaşaması demek. Bu, kentimizin en büyük kazanımı. Ayrıca bu eşsiz değerimizi dünya ile paylaşmış olmak anlamına geliyor. Paylaştığımız için çoğalacak, dünyanın dört bir yanında Diyarbakır Surları’nın sırları ve Hevsel Bahçeleri’nin gizemi konuşulacak. Diyarbakır dünyanın dört bir yanına taşınacak. Diyarbakır, Surları bir

taç gibi başında taşımaya, Hevsel Bahçeleri kültürel ve tarihi mirasımıza can vermeye devam edecek. Ayrıca bütün evrensel turizm kitaplarında yer alacağız tanınırlığımız artacak, turizmin, dolayısıyla ekonominin ve istihdamın gelişmesine çok önemli etkileri olacak bu gelişmenin.

Diyarbakır Surları’nı ve Hevsel Bahçelerini, zihninizdeki ve kalbinizdeki fotoğrafa bakarak bize kısaca anlatır mısınız? Çağdaşı birçok kent, antik kentler arasına karıştığı halde Diyarbakır, günümüzde de hayatın bütün coşkusuyla devam ettiği, yaşayan bir kent. Bu kadim kentin sırları surlarında saklı. Hevsel Bahçeleri de bu sırların anası gibi, tarih boyunca kadim kenti ve kültürleri besleyen ana kaynak olmuş. Mın navê xwe kola lı bırcên Diyarbekir (Ben adımı kazıdım Diyarbakır burçlarına) dizelerinde de ifade edildiği gibi birçok medeniyet, birçok kültür Diyarbakır Surları’na adını yazmış. Surlar bir şiir gibi. Sizi alıp tarihin derinliklerine götürür. Diyarbakır Kalesi’nin bilinen serüveninin Hurriler ile başlayıp Roma Medeniyeti ve İslam kültürüyle birleşerek günümüze kadar devam etmesi büyüleyici bir hikaye. Dicle Nehri ve verimli Hevsel Bahçeleri’nin Surları 7 bin yıl boyunca koruması, onun bir dünya mirası olduğunun kanıtı. Kale burçları üzerinde yer alan figür, yazı ve betimlemeler birden çok medeniyeti aynı anda sergiliyor. Yıllar boyunca dünyanın önemli tarihçi ve bilim insanları tarafından belgelenip kayıt altına alınan Diyarbakır Kalesi tarihin ayakta duran ender eserlerinden biri. Kale’nin Hevsel Bahçeleri ile yıllar süren birlikteliği ise bu değere değer katıyor. Kalenin topografik yapıyı kullanarak tasarlanması ve hemen aşağısında kendisini besleyecek tarım alanlarına sahip olması, Dicle Nehri dururken bahçeleri kentin içerisinden çıkan kaynak suları ile beslemesi, bu harmoninin ne kadar eşsiz bir biçimde planlandığını gösteriyor. İşte bu nedenle Diyarbakır eşsizdir.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gülten Kışanak


20

KAPAK KONUSU / RÖPORTAJ

En başından bu yana bu başarıya ulaşmak Süreçte aşılması gereken en zor adım için Diyarbakır’da kimler el ele verdi? hangisiydi? Belediye, Kültür Bakanlığı, Valilik, Sivil Toplum Örgütleri, Kent Konseyi el ele vererek örnek bir çalışma yürüttü. ÇEKÜL’ün ve Tarihi Kentler Birliği’nin büyük desteği oldu. Ancak Diyarbakır’da tarihi, kültür ve doğal değerlerin korunmasına yönelik çalışmalar 1999 yerel seçimlerini HADEP’in kazanmasıyla başladı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, 54 belediyenin içinde olduğu tarihi kente sahip belediyelerle birlikte 22 Temmuz 2000 yılında Tarihi Kentler Birliği’ni kurdu, 2000 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı. 2001-2002 yıllarında tarihsel kültürel mirası korumaya yönelik olarak Diyarbakır Surları’nın etrafı kaçak yapılardan temizlenip düzenlendi, halkla buluşması sağlandı ve bu çalışma Cumhurbaşkanlığınca da ödüle layık görüldü. Surların açığa çıkarılmasıyla tarihi kültürel miras görünür kılındı. 2011 yılında UNESCO’yla diyaloglar başlandı. Süreç, Alan Sınırının tespit edilip Bakanlık tarafından onaylanmasıyla devam etti. 2012 yılında UNESCO sürecini başlatmak ve bununla bağlantılı Alan Yönetim Planı’nın hazırlanmasını sağlamak üzere Alan Yönetim Birimi kuruldu. Adaylık dosyası Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri adıyla Şubat 2014 tarihinde, Alan Yönetim Planı ise Ağustos 2014’te Kültür Bakanlığı aracılığı ile Dünya Miras Merkezi’ne iletilerek resmi adaylık süreci başlatıldı. UNESCO 39. Dünya Miras Komitesi toplantısındaki oylamada Diyarbakır Surları ile Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı, ülkemizin 14. miras alanı olarak UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edildi. Bu neticenin alınmasında hem 15 yıllık bir emeğin hem de son iki yılda yürütülen ve örnek gösterilen Alan Yönetimi çalışmasının payı büyük. Bu başarıda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

Geçtiğimiz dönem hazırlanan Dicle Vadi Projesi UNESCO sürecine zarar verebilirdi. Bu nedenle projeyi Meclis kararıyla iptal ettik. Tabii onun yarattığı etkiler hala devam ediyor. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Dicle Vadisi’ni yapı rezerv alanı ilan etti, Bismil’den bu yana nehri dere statüsüne aldı. Bu karara karşı açtığımız iptal davasını kazanarak bölgenin yapılaşmaya açılmasını engelledik. Dere statüsü kararına da itiraz ettik çünkü Dicle Nehri’nin dere statüsüne alınması da Dicle Vadisi’nin yapılaşmaya açılmasına hizmet eden bir karardı.

Bu süreçte kendi tutumunuzu nasıl buluyorsunuz? Yeterince koruyamadığımız, bilimsel çalışmalar yaparak elde edilen verilerle anlatamadığımız ve tanıtamadığımız bu devasa tarihi kültürel mirasın, hak ettiği yerde olması için UNESCO süreciyle birlikte bütün bu çalışmaları başarılı bir şekilde ilerlettik. Son iki yılda yürütülen çalışmalar çok önemliydi. Hiçbir ilde olmayacak kadar büyük bir birliktelikle, özveriyle çalışma yürütülerek UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girilmesi sağlandı. Bu son derece uyumlu ve katılımcı çalışma bizim başarımızdır.

Diyarbakır Surları’nın ve Hevsel Bahçeleri’nin listeye alındığı açıklandığında neler hissettiniz? Açıkçası bütün ülke temsilcilerinin tek tek olumlu görüş belirterek, ayakta alkışlayarak, “Yaşasın Diyarbakır” diyerek desteğini sunması görülmedik bir durumdu, çok önemliydi, değerliydi. Hem bütün ülkelerin temsilcilerinin takındığı bu olumlu tavır ve destek hem Diyarbakır’ın tarihi kültürel mirasının dünya mirası olarak tescillenmesi, bir dünya kenti olarak tescillenmesi ve koruma şemsiyesi altına alınması olağanüstüydü. Büyük mutluluk duyduk, ayrıca sorumluluğumuzun daha da arttığını hissettik.

Bu haber halkta nasıl bir duygu yarattı sizce? Haber kentte kutlamalarla karşılandı. Düşlerimizin ve yaralarımızın şehri Diyarbakır’ımızın eşsiz kültürel ve tarihi varlığı ile Dünya Mirası olmayı hak etmesinden büyük mutluluk


21

o kültürel mirasın korunmasının imkanlarını yaratmak hem dünya genelinde tanınmak ve bilinmek gibi iki önemli fayda sağlayacak. Turizm altyapısının geliştirilmesini de hızlandıracak.

Bundan sonra hem Surlar hem de Heysel Bahçeleri için yapılacaklar belli mi?

duyuldu. Dünyanın sahiplendiği bir kültürel mirasın ev sahibi olmanın gururunu yaşadı bütün Diyarbakır.

Surlarda ya da Hevsel civarında yaşayan ve evlerini terk etmek istemeyenler için pek de sevindirici bir gelişme olmamış bu. Ne yapmayı planlıyorsunuz bu konuda? UNESCO sürecinden kimse mağdur olmayacak. Tam tersine başta Hevsel’de ve Suriçi’nde yaşayanlar olmak üzere bütün halkımız kazanacak. Koruma kullanma dengesini gözeteceğiz. Ayrıca Suriçi’ni de UNESCO korumasına almayı isterdik ancak bölge çok fazla tahrip edilmiş ve binlerce kişinin yaşadığı bir alan. O nedenle şu an sadece tampon bölge kapsamında çalışmalara başlanacak. Tampon bölgedeki çalışmalardan da ailelerimiz zarar görmeyecek.

Bu sonuç Diyarbakır’a kısa vadede ve uzun vadede neler kazandıracak? UNESCO’nun kültür mirası listesine olmak aslında bir koruma şemsiyesi altında olmak anlamına geliyor. Artık kimse yanlış yapamayacak yani yapılan her yanlışın karşısına sadece yerel dinamikler değil aynı zamanda evrensel kültür mirasını koruyan komiteler karşı çıkacak. Hem evrensel kriterlere uygun olarak

Öncelikle Dicle Vadisi Koruma Mastır Planı hazırlanacak. Her yıl bütçemizin bir bölümünü Suriçi’ndeki bu çalışmalara, restorasyonlara aktaracağız. Modelimizin ne olduğu, nasıl bir gelecek istediğimizi somut bir proje olarak uygulamayı planladık. Oradaki esnaflarımız bu sürecin önemli bir parçası ve bileşenidir. Gazi Caddesi’nden tutun Saraykapı’ya, oradan Mardinkapı’ya kadar olan bölgenin tamamında şu anda dört beş tane ana proje uyguluyoruz. Birincisi, Suriçi bölgesini mümkün olduğu kadar yayalaştırmak, ikincisi o bölgedeki tarihi tescillenmiş yapıları koruyabileceğimiz mekanizmaları üretmek ve mümkünse bunu kent dinamikleri ile birlikte restore ederek işlevlendirmek. Üçüncüsü hep şunu dedik, iş insanları, durumu iyi olan insanlar gelsinler bu evleri restore etsinler. Bu olmadı. Tek tük örnekler var ama yeterli değil. Büyükşehir Belediyesi olarak biz 86 tarihi tescilli yapıyı kamulaştırma kararı aldık, bunları restore edip kentin hizmetine sunacağız. Somut kültürel mirasa yönelik çalışmaların yanı sıra “Bu insanlar nasıl yaşadı, gelenekleri, şarkıları neydi, ninnileri neydi, tüketimleri neydi, üretim biçimleri neydi, el sanatları neydi” sorularının cevabını oluşturan somut olmayan kültürel mirası da ortaya çıkarmamız lazım. Bununla ilgili çalışmamız gerek. Bu önümüzdeki dönemin programı.

Bu iki alan çevresinde TOKİ ile yapılması planlanan kentsel dönüşümün odağında hangi kentsel rasyonel ve hangi duygusal yaklaşım var? TOKİ’yle bir önceki dönem başlayan kentsel dönüşüm projesi artık ilerlemiyor. Mahalle sakinlerinin yaklaşık olarak yarısı TOKİ’nin koşullarını kabul etmediği için çalışma durdu. Şimdi biz belediye olarak mahalle sakinlerinin katılımıyla bir yerinde dönüşüm programı oluşturmaya çalışıyoruz.


22

KAPAK KONUSU / RÖPORTAJ

projelerimiz var. Bu projelerimizin tamamlanmasının ardından ileride Suriçi’ni de aday olarak gösterebiliriz.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alabilmenin önemini ve sorumluluğunu topluma anlatabilmek için ne tür çalışmalarınız olacak?

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gülten Kışanak

Diyarbakır, bu listeye gelecekte başka hangi yapılar ya da yerlerle aday olabilir? Diyarbakır dünyadaki yerleşkeler içerisinde çok ender bir yere sahip. İnsanlığın ve tarihin başlangıcına tanıklık etmiş ilk yerleşim yerlerinin kurulduğu bir kent. Kentimizin ilçelerindeki tarihi miras da görülmeye değer, korunmaya muhtaç. Kent merkezinde, ilçelerde de bu özellikte kültürel mirasımız var ama şu an önceliğimiz Surlar ve Hevsel Bahçeleri, ardından da Suriçi. Suriçi’nde tarihi dokuda yaratılan tahribatı önleyecek

2015 yılında okullarda gençlere yönelik eğitimler verildi. Dünya Kültür Mirası’nın ne demek olduğu, listeye alınmanın ne anlama geldiği anlatıldı. Önümüzdeki dönemde tarih ve kültür bilinci oluşturmaya yönelik eğitimlerimize, kampanyalarımıza devam edeceğiz.

Bu listede, Türkiye’nin çok daha fazla yere dahil olabilmesi için sizce yerel yöneticilere düşen görevler neler?

Kentin tarihi mekanlarının korunması fikrinin kentin kimliğinin de korunması anlamına geleceğinden hareketle bu yönlü çalışmalara yerel yönetimlerin öncülük etmesi gerekiyor. Çünkü yereli en iyi yerel yönetimler bilir. Bu tür çalışmalarda ÇEKÜL’ün ve Tarihi Kentler Birliği’nin desteğinin alınması, tanıtıma yönelik çalışmaların yapılması, halkın da koruma bilincine sahip olması için gerekli bilgilendirmelerin gerçekleştirilmesi son derece önemli.


23


24

KAPAK KONUSU / RÖPORTAJ

Diyarbakır UNESCO Dünya Miras Listesi’nde

DİYARBAKIR ALAN BAŞKANI NEVİN SOYUKAYA

SEN HEP BÖYLE GÜL DİYARBAKIR Yeter ki bir kentin iyiliğini, o kentin daha güzel günler görmesini isteyen birileri olsun. Yeter ki o birileri o kenti korumayı, o kentin yüzünü güldürmeyi aklına koysun. Diyarbakır bu açıdan çok şanslı. Çok uzun zamandır büyük bir özveriyle, uyumla, kararlılıkla, umutla çalışan harika bir ekip ve nihayet hepsini gururlandıran o harika karar... Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Alan Başkanı Nevin Soyukaya ile UNESCO başarısının arkasındaki süreci konuştuk.


25

Diyarbakır Surları’nın ve Hevsel Bahçeleri’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kabul edilmesini sağlayan en belirgin ve özgün yanları neler? Diyarbakır, Doğu Anadolu ve kuzey ülkeleri ile Mezopotamya düzlükleri arasında geçiş kuşağı üzerinde stratejik bir konumda. Gerek yakın çevresindeki ve gerekse nehirle arasındaki tarıma elverişli bereketli topraklar ve yer altı su kaynakları açısından da şanslı bir kent burası. Kurulduğu noktada binlerce yıldır kesintisiz yaşam sürülen ender kentlerden biri. Görkemli kent. Surları önemli kılan yalnızca ‘tarihsel belge olma değeri’ değil. İşlevsel gerekler bağlamında diğer savunma yapıları ile karşılaştırıldığında Diyarbakır Surları’nın sahip olduğu estetik değerler hemen dikkat çekiyor. Burç ve kapı yapılarının üzerlerindeki hat ve figürlü kabartmalarla diğer kalelerin sahip olmadığı bir özellik, yani sanat eseri niteliği olarak görülüyor.

UNESCO Dünya Mirası Listesi, önemi bakımından toplumda yeterince iyi biliniyor mu sizce? Üzerinde yaşadığımız coğrafya, insanlık tarihinin birçok ilkini barındıran, kadim topraklar. Kültürel ve doğal miras açısından eşsiz güzelliklere sahibiz ama bu değerlerin öneminin farkında değiliz ne yazık ki. Sahip olduğumuz değerlerin farkına varmak, bütünlüklü bir çaba gerektiriyor. Ülkemizde bu konuda yeterli çalışma yok. Özellikle son yıllarda kültürel ve doğal alanları tahrip eden büyük ölçekli projeleri düşündüğümüzde gidişatın iyi olmadığı da bir gerçek.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Alan Başkanı Nevin Soyukaya

Adaylık başvuru sürecini özetler misiniz? 2000 yılında Diyarbakır Kalesi ve Surları, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmış. Uzun bir süre bu konuda ne yazık ki bir çalışma yapılmamış. Daha sonra UNESCO Dünya Mirası çalışmalarını başlatmak üzere, dönemin belediye başkanı tarafından bir girişimde bulunuldu ve ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı, yereldeki ilgili kurum ve kuruluşlarla temasa geçerek alanda bir çalışma yaptı. 7 Ekim 2011 tarihinde Alan Yönetim Sınırı belirlendi. Ocak 2012’de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı Alan Yönetim Planı ve UNESCO dosyasının hazırlanması çalışmaları eş zamanlı olarak başlatıldı. Alan Başkanı atandı ve belediye bünyesinde ilgili teknik personellerden oluşan Alan Yönetimi ve UNESCO Birimi oluşturuldu. Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı Alan Yönetim Planı ve UNESCO Dosyasının hazırlanması çalışmaları eş zamanlı olarak yürütüldü. Yoğun çalışmalar sonucunda tamamlanan dosyamız Şubat 2014’te Kültür ve Turizm Bakanlığı aracılığıyla UNESCO Dünya Miras Merkezi’ne sunuldu. Ağustos 2014’te ICOMOS Uzmanı tarafından Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı yerinde incelendi ve ICOMOS tarafından iki defa ek bilgilendirme istendi. En sonunda da bunca çabanın karşılığı alınmış oldu.

Bu süreçte ‘Alan Başkanı’ ne görev yapar ve en kritik sorumluluğu nedir? Başarılı bir sonuç elde etmek için UNESCO adaylık dosyasının hazırlanması, Alan Yönetim Planının hazırlanması ve uygulama süreçlerinin paydaşların katılımı ile yürütülmesi gerek. Bu süreçte alan başkanı, yönetim koordinasyonunu sağlamakla yükümlü.


26

KAPAK KONUSU / RÖPORTAJ

Alan sınırı ile miras alanı arasındaki ayrım nedir? Bu sınırlar nasıl bir süreçle belirleniyor? Dünya Miras Adayı gösterilen yerlerde alan sınırları, üstün evrensel değere sahip, özgünlüğü, bütünlüğü, otantikliği korunmuş gelişim alanları göz önünde tutularak tanımlanır. Üstün evrensel değer taşıyan çekirdek alan miras alanıdır. Dünya Mirası alanının olası değişikliklerden olumsuz yönde etkilenmesini azaltmak ve görsel bütünlüğünü korumak için çekirdek alan çevresindeki gerekli görülen yerlerde ve ölçüde tampon bölgeler oluşturulur. Tampon bölge Dünya Mirası alanını çevreleyen, kullanımına ve yapılaşmasına belirli yasal kısıtlamalar getirilen koruyucu bir kuşaktır aslında. O alana bitişik ve onun genel görünüşünü etkileyen, bakış noktaları sunan alanlar da bu kapsama girer.

Diyarbakır Surları Liste’ye girdi ve sizin göreviniz tamamlanmış mı oldu? Tabii ki tamamlanmış değil. Alan Yönetim Planının oluşturulduğu süreçte olduğu gibi, uygulama sürecinde de bütün paydaşların katılımı ve katkılarının devamının sağlanması için bu koordinasyon çok önemli.

Sonuçlar açıklandığında haberi ilk duyduğunuz an neler hissettiniz? Büyük emeklerle uzun süren zorlu bir çalışma yürüttük. Adaylığımız için risk oluşturan üç ayrı HES projesi, Dicle Vadi Projesi ve bu kapsamda alınan Yapı Rezerv Kararı gibi önemli projeleri iptal ettirme başarısını göstererek mirasımızı koruma kararlılığımızı göstermiştik. Kentte farkındalık yaratmaya yönelik gönüllü bilgilendirme ve eğitim çalışmaları başlattık. Bilim insanlarını sürece dahil ettik. Bu sonuç elbette mutluluk ve onur verici.

Bu listede Türkiye’den bu kadar az yer olmasını neye bağlıyorsunuz? Kültürel ve doğal zenginliklerimizin çokluğuna karşın gerekli ve yeterli koruma önlemi alınmıyor. Merkezi ve yerel yönetimler de konuya olması gerektiği kadar önem vermiyor. Dünya Mirası Geçici Liste de yer alması gereken yüzlerce mirasımız olmasına rağmen son derece kısıtlı sayıda mirasımız üstelik de geçici listede. Adaylık dosyasının hazırlanması ve yönetim planlarının oluşturulması da son derece yavaş ilerliyor. Diyarbakır 2000 yılında Dünya Mirası Geçici Lisesi’nde yer almış ancak adaylık dosyasının hazırlanmasına ve alan yönetim planının hazırlanmasına tam 12 yıl sonra başlanmış. Kültür ve Turizm Bakanlığının zamanında gerekli çalışmaları yapmamış olması da nedenlerden biri. Ancak son zamanlarda çalışmalar hız kazanmış durumda.


27


28

KAPAK KONUSU / RÖPORTAJ

SELÇUK BELEDİYE BAŞKAN YRD. DOÇ. DR. DAHİ ZEYNEL BAKICI

DÜNYANIN GİZEMLİ KIZI EFES

Efes UNESCO Dünya Miras Listesi’nde

Efes’e bakmak, zamanda yolculuk yapılabileceğini ve kendisinin de az önce binlerce yıl geriden geldiğini söyleyen birisinin o inanılmaz yüzüne bakmak gibi. ‘Senin kitaplarda bile okuyamayacağın hatta asla bilemeyeceğin şeyler yaşadım ben’ der gibi bakan bir yüz. Efes’in bu sonsuz güzellikteki yüzü bundan sonra hiç yaşlanmayacak. Selçuk Belediye Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sayın Zeynel Bakıcı, Efes’in UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girdiğini öğrendikleri anı ve o ana kadar yaşananları Özelkalem Dergisi’ne anlattı.


29

Efes 21 yıl bekledi bu haberi. Sizce neden bu kadar uzun sürdü Liste’ye alınabilmek?

En başından bu yana bu başarıya ulaşmak için Efes’te kimler el ele verdi?

Konunun paydaşları arasındaki uzlaşma ve işbirliği anlayışından kaynaklanmış olabilir. İstenilen kriterleri irdeleyip, doğru kararlar alıp doğru zamanlamayla gerekli adımların atılması sorunu çözdü.

En üst düzeyde olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’mız ve Selçuk Belediyesi öncülüğündeki bu projeye bütün aşamalarında kaymakamlık, müze müdürlüğü, kazı başkanlığı, üniversiteler, UNESCO Milli Komitesi, STK’lar dahil olmak üzere birçok kurum ve kuruluş destek verdi.

Efes listeye alındı diyoruz ama daha da önemlisi Efes tam dört alan ile girdi listeye. Bu alanlar, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ni hangi bakımdan zenginleştirmiş olacak? Efes ile birlikte Meryem Ana evi, Ayasuluk Kalesi ve Çukuriçi höyük ile listede yer almış olmak çok önemli çünkü alan genişliği aynı zamanda inanç turizminin de artışını beraberinde getirecektir. Bu bölgeler, inanç turizm açısından kutsal kabul edilen alanlar olarak nitelendiriliyor.

Efes, evrensel bir miras olarak tescillenmekle neyi başarmış oldu? Efes, bugünkü bilimsel verilere bakarak günümüzden 8600 yıl öncesine uzanan ve süreklilik gösteren bir kültür birikimine verdiğimiz isim. Bu ismin altında tarih öncesinden bu yana çok çeşitli inançlara ve tek tanrılı dinlere kadar farklı kültürlerden kalan bir mirasa sahibiz. Bu mirasın dünyadaki uluslararası en üst örgüt tarafından ‘Dünya Mirası’ olarak onaylanması, Efes ismine ayrı bir prestij katmış oldu.

Süreçte aşılması gereken en zor adım hangisiydi? Zorluk derecelerini ayırmak kolay değil ama Efes’in kapladığı alanın büyüklüğü nedeniyle hazırlığın çok uzun sürmesinin yanı sıra önce Koruma Amaçlı İmar Planı ve sonra Yönetim Planı çalışmaları sırasında yaşanan yoğun tartışmalı toplantılar, yolun engebeli tarafıydı denilebilir.

Bu süreçte kendi tutumunuzu nasıl buluyorsunuz? Dışardan birisi gibi bakarak bir değerlendirme yapabilir misiniz? Doğrusu göreve ilk geldiğimde karşılaştığım dosyalardan biriydi bu konu. Arkadaşlarıma dosyayla ilgili olarak süreci hızlandırabilmek ve ilerleme kaydedebilmek adına yapılması gereken ne varsa hemen yapalım, yerel yönetim açısından atılması gereken ne adım varsa bunları hemen atalım dedim. Uzlaşı kültürümüzle zaten karşılaşılan sorunların üstesinden geleceğimizi biliyordum. İşbirliği ve uzlaşı kültürü, sonunda mutlaka başarıyı getiriyor.


30

KAPAK KONUSU / RÖPORTAJ

Bundan sonra Efes için yapılacaklar belli mi? Efes Yönetim Planında öngördüğümüz 5 yıllık bir süreyi kapsayan bir dizi alt üst yapı projesini gerçekleştirmeyi, en başta da UNESCO ve ekip çalışması bilincini halka geçirmeyi hedefliyoruz.

Efes’in listeye alındığı açıklandığında neler hissettiniz? İnanılmaz bir keyif alıyorsunuz. Muhteşem bir atmosfer vardı orada. Ülkenizin, bölgenizin, hele hele başkanlığını yürüttüğünüz ilçenizin adının böylesi güzel şeylerle anılması tabii ki mutluluk verici. Delegasyonumuz çok heyecanlıydı. Başta valimiz olmak üzere herkesin mutluluğu en üst düzeydeydi.

Bu haber halkta nasıl bir duygu yarattı sizce? Görüşlerini sizinle paylaşanlar oldu mu? Daha çok elde edilen kazanımın getirdiği mutluluğun yansıra ilçe ekonomisine neler kazandıracağını ve yerleşkede oluşacak değişimi merak edenler oldu. İnsanımız zaman içerisinde bunun önemli katkılarını daha belirgin biçimde hissedecektir. Tabii öncelikle sorumlulukların bilinciyle hareket etmemiz gerekir. Yani aslında işimiz yeni başlıyor.

Yılda yaklaşık 2 milyon olan ziyaretçi sayısında elbette artış olacaktır. Turiste yönelik olanakları genişletmek ve daha nitelikli hale getirmek için nasıl bir planlama ve uygulama süreci söz konusu? Söz ettiğim gibi Efes Yönetim Planı’nda çocuk, genç, yaşlı, engelli hiç ayırmadan herkesin anlayarak gezebileceği alternatif rotalara sahip bir gezi planlaması öngörüyoruz. İşin maddi boyutu göz ardı edilemez. Selçuk Belediyesi mütevazı bütçesi ile adeta bir il gibi çalışıyor, milyonlarca ziyaretçiye yönelik bir organizasyonu uzun yıllardır başarı ile yürütüyor. Efes’te yapılan her türlü hizmet Selçuk Belediyesi tarafından karşılanıyor.

Bu sonuç Efes’e kısa vadede ve uzun vadede neler kazandıracak? Kısa vadede dünya çapında ücretsiz reklamımız yapılmış olacak çünkü yüzlerce medya organında haber olmuş durumdayız. Uzun vade de ise kültür amaçlı seyahat eden turist sayısının artmasını ve bu nitelikte turistlerin Selçuk’taki konaklama süresinin uzamasını umut ediyoruz.

Selçuk Belediye Başkan Yrd. Doç. Dr. Dahi Zeynel Bakıcı


31

Selçuk Belediye Başkan Yrd. Doç. Dr. Dahi Zeynel Bakıcı

Efes’e gelen turist, UNESCO içerikli birkaç tabela dışında buranın dünya için en değerli miraslardan biri olduğunu nasıl fark edecek? Bunu nasıl sağlayacaksınız? Efes barındırdığı anıtlarla ülkemizi her zaman başarıyla temsil eden fotoğraflara sahip. Efes başlığının dört bileşeni: Efes Antik Kenti, Çukuriçi Hüyük, Ayasuluk Tepesi ve Meryemana Evi zaten bütün dünyada tanınıyor. Daha doğru ve detaylı tanınması için ziyaretçilere yönelik detaylı araştırmalar yapılacak ve en doğru yönteme ulaşılmaya çalışılacak elbette. Ülkemizde kitlesel turizm İstanbul’da başladı. Hemen ardından da Selçuk – Efes geliyor. Taa 1940’lardan bu yana Efes yoğun ziyaretçi alıyor ama Efes gibi bir Dünya Mirası’nın 45 dakikalık bir tur ile binlerce

kişiyle aynı anda gezilerek anlaşılamayacağı da ortada. Bu sürenin uzatılması şart. Ayrıca alt kapıda öngördüğümüz yeni çarşı içinde yapılacak ziyaretçi karşılama merkeziyle, gelen turisti Efes’i gezmeden önce her şeyin bugünkü Efes Antik Kenti’nden ibaret olmadığı ve diğer yerlerin de gezilmesi gerektiği konusunda bilgilendirip meraklandıracağız. Böylelikle Selçuk’ta kalış süresini de uzatmış olacağız.

Bundan sonra işiniz daha zor aslında. Listeye girmek büyük iş ama listede kalmak her ne olursa olsun mümkün mü? Selçuk geçimini tarım ve turizmden sağlayan sınırlı ama seçkin topraklara sahip bir kent. Her yıl milyonlarca turisti


32

KAPAK KONUSU / RÖPORTAJ

misafir eder ama pastadan hakkımız olan payı pek alamayız. Şimdi bunun değişmesini ümit ediyor ve bu yönde adımlar atıyoruz. Sahip olduğumuz kültür varlıklarını, geçmişin bize eşsiz emanetleri olarak görüyor ve sorumluluk duyuyoruz. Kültürle kalkınmanın mümkün olduğuna da içtenlikle inanıyoruz. Bu manada artan turist sayısı ve yatırım ihtiyacı göz önüne alınarak amaca uygun ve gerçekçi yasal değişikliklerle UNESCO kriterlerine uygun korumayı başaracağımıza, dolayısıyla da listedeki yerimizle ilgili herhangi bir sıkıntı yaşamayacağımıza inanıyoruz.

Selçuk Belediye Başkan Yrd. Doç. Dr. Dahi Zeynel Bakıcı

Efes’te bundan sonraki yatırımları yürütürken asla ödün vermeyeceğiniz konular neler olacak? Elbette UNESCO kriterlerine uygun korumadan ödün vermeyeceğiz.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alabilmenin önemini ve sorumluluğunu topluma anlatabilmek için ne tür çalışmalarınız olacak? Efes Yönetim planımızda öngördüğümüz üzere yerelde ve hatta daha sonra yurt çapında örnek olacak bilinçlendirme ve koruma projeleri gerçekleştireceğiz.

Bundan sonrası için en çok kimlere güveniyorsunuz? Efes’in dünya kültür mirası listesine girmesine katkıda bulunan her kurumun bundan sonra da Efes’in dünya kültür mirasında kalması için destek olacağına inancım tam. Ancak esas gücün Efes’i koruma bilincini tam içselleştirilmiş Selçuk halkı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu listede, Türkiye’nin çok daha fazla yerle dahil olabilmesi için sizce yerel yöneticilere düşen en görevler neler? Bence yerel yönetimlerin konuyu kavrayıp, güvenilir bir ekiple çalışılması gerek. Hepsinden önemlisi paydaşlar arasında karşılıklı güven, işbirliği ve dolayısıyla samimi yaklaşımlar çok önemli çünkü bunların olumlu sonuçları da beraberinde getireceğine inanıyorum. Daha üst düzeyde projeler gerçekleştirilmeli, hedefler koymalı ve bu doğrultuda en ideal ekip oluşturulmalı.


33


34

KAPAK KONUSU / RÖPORTAJ

EFES ALAN BAŞKANI CENGİZ TOPAL

Efes UNESCO Dünya Miras Listesi’nde

LİSTE’NİN YENİ EFSANESİ EFES

Biraz daha dikkatli dinlese, sanki binlerce yıl önceden gelen bir şairin sesini duyacak gibi oluyor insan. Biraz daha dikkatli baksa sanki gün doğmadan Büyük İskender’i şehirden çıkarken görecek gibi geliyor insan. Kentin altın çağlarından kalma tılsımıyla gözleri o kadar kamaşmasa, sanki Meryem’in o büyülü bakışıyla göz göze gelecek gibi ürperiyor insan. Dünyanın çok özel, çok gizemli kentlerinden biri Efes. Dünyanın en muhteşem yerlerinin bulunduğu listede artık onun da adı var. Efes’in UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmasını, Efes Alan Başkanı Sayın Cengiz Topal ile konuştuk. Efes’in UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kabul edilmesini sağlayan en belirgin ve özgün yanları neler? Son yıllarda yapılan araştırma ve kazılarda Efes’in çevresindeki höyüklerde Tunç Çağları ve Hititlere ait yerleşmeler bulunduğu tespit edildi. Halen mimari

kalıntılarını gördüğümüz Efes, Büyük İskender’in generallerinden Lysimakhos tarafından MÖ 300 yıllarında kuruldu. Helenistik ve Roma Çağlarında en görkemli dönemlerini yaşayan Efes, Asya eyaletinin başkenti ve en büyük liman kenti olarak 200 bin kişilik nüfusa sahipti. Efes’in UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kabul edilmesini sağlayan özellikleri özetle şöyle sıralayabiliriz: Neolitik ve kalkolitik dönemlerden günümüze kadar


35

insanlık tarihinin farklı dönemlerinde kesintisiz yerleşime sahne olmuş bir miras alanı olması. Arkaik Dönemden Helenistik Döneme, Helenistik Dönemden Roma Dönemine ve Roma Döneminden Hıristiyanlığın doğuşuna ve kurumsallaşmasına geçiş süreçlerinin kent planlama, mimarlık ve dinler tarihi açısından izlenebilir ve en üst düzey örneklerine ev sahipliği yapması. Başta antik dünyanın yedi harikasından birisi olan Artemision olmak üzere yukarıda söz ettiğim farklı dönemlerdeki gelişmiş mimarlık ve kent planlama örneklerini içermesi. Anadolu kültürleri ve Hıristiyanlık için çok önemli dinsel ve geleneksel somut olmayan miras unsurlarının öykülerini ve birikimini görünür ve izlenebilir kılan bir yapıda olması. Dünya ve Türkiye arkeoloji tarihi birikiminin oluşumundaki önemi ve yeri.

alınması ertelenerek eksikliklerin giderilmesi istendi. 2010 yılında Selçuk Belediyesi ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü arasında yapılan protokol sonrası Alan Yönetimi oluşturma ve Yönetim Planı yapma yetkisi Selçuk Belediyesi’ne verildi. Bunun ardından Efes için Yönetim Alanı belirlendi, Yönetim Planı tamamlandıktan sonra da 2014 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından adaylık dosyası hazırlanarak UNESCO’ya iletildi.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nin önemi toplumda yeterince iyi biliniyor mu sizce? Efes’in adaylık sürecinde yapılan toplantılar ve değerlendirmelerle Dünya Miras Listesine dahil edildikten sonra yapılan görüşmelere ya da kamuoyunda yapılan tartışma ve değerlendirmelere bakılarak, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nin öneminin toplumumuzda bilindiği söylenebilir.

Başvuru ve adaylık sürecini özetler misiniz? Efes’in Dünya Miras Listesinde yer alması için 1994 yılından bu yana çalışma ve girişimler yapılıyor. Efes 1994 yılında geçici listeye alındı. 2001 yılında bir başvuru dosyası hazırlandı ancak dosyadaki bazı eksiklikler nedeniyle Miras Listesi’ne

Selçuk Belediye Başkan Yrd. Doç. Dr. Dahi Zeynel Bakıcı


36

KAPAK KONUSU / RÖPORTAJ

Sizin bu süreçte üstlendiğiniz sorumluluk neydi? 2010 yılından bu tarafa sürdürülen çalışmalarda Efes Alan Başkanı ve Efes Müze Müdürü olarak çalıştım. Yönetim planının ve adaylık dosyasının hazırlanmasında görev aldım.

Efes Liste’ye girdi ve sizin göreviniz tamamlanmış mı oldu? Efes’in listeye girmiş olması ile görevlerimiz tamamlanmadı. Şimdi Yönetim Planında yer alan çalışmaları ve UNESCO tarafından önerilen konuları değerlendiriyoruz. Yönetim planımız 2019 yılına kadar olan süreyi kapsıyor. Bu süre içerisinde yapmamız gereken işler var. Diğer kurum ve kuruluşlar ile koordinasyon gerekiyor. Efes Alan Başkanlığı olarak bu sürede daha çok işbirliği ve koordinasyon çalışmaları yapacağız.

Efes’in listeye alındığını ilk duyduğunuz an neler hissettiniz? Mutlu oldum. Alan Yönetiminin, Yönetim Planının ve başvuru dosyasının hazırlanmasında bir çok arkadaşımızın ciddi emeği vardı. Bu çalışmaların sonucunun alındığını düşündüm. Uzun süren bir adaylığın olumlu sonuçlanmış olmasından çok mutlu oldum ve salonda veya bilgisayar başında takip eden herkesle bu mutluluğu paylaştım.

Bundan sonra yapılacaklarda en titiz olunması gereken konunun ne olduğunu düşünüyorsunuz? Efes Antik Kenti esasen dünyada yeterince bilinirliğe sahip. UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmesiyle oluşabilecek ziyaretçi artışı için yönetim planında alternatif güzergahlar, yeni giriş çıkış kapıları mevcut. Listeye dahil edilmekle Efes’in herkes tarafından bilinen UNESCO kriterlerine uygunluğu ve uyumluluğu belgelenmiş oldu. Ayrıca bundan sonra yapılacak uygulamalarda zaten uyulmaya çalışılan UNESCO kriterleri tekrar değerlendirilecektir. Zaten Efes Antik Kentinde bütün uygulamalar Antik Kentin nadirlik, mimarlık, sanat ve kültür değerleri dikkate alınarak yapılıyor.

Bu listede dünya genelinde toplam 936 yer olmasına karşılık Türkiye’den bu kadar az yer olmasını nasıl yorumlamalıyız? Ülkemize baktığımızda kültür ve tabiat varlıklarının evrensel değeri konusunda bir sorun yok. Ancak UNESCO kriterleri, dosya hazırlama ve sunma süreçleri dikkate alındığında son yıllarda önemli gelişmeler oldu. Efes ve Diyarbakır’la birlikte listeye dahil edilen varlık sayımız 15’e ulaştı.


37


38

KAPAK KONUSU

BİZİ DE KORU UNESCO Onlar dünyanın sessiz, sözsüz, kıpırtısız harikaları. Onlar bizden önce binlerce yılın insanına, savaşına, şenliğine baktılar öyle durdukları yerde. Onlar binlerce ömür yaşadılar diplerinde yeşeren her yeni nesille. Onların dünya üzerinde bir benzeri yok. Onların yaşanmış bütün anlar kadar çok hikayesi, sırrı, gizemi var. Peki insanlar neden onlara bu kadar acımasız davranıyor? İnsanlar neden sürekli onlara zarar veriyor? Onlar biraz ilgi ve sevgi ile yeniden ilk ömürlerindeki muhteşem hallerine kavuşabilecekken insanlar neden onların eksilişini görmezden geliyor? İnsanın koruyamadığını, UNESCO koruyor 1972’den bu yana. Türkiye’de de böyle giderse kaybolup gidecek olan pek çok tarihi yer, UNESCO’nun koruması altına girmek için can atıyor. İnsanlığın ortak mirası kabul edilen değerleri, ortak bir geçmiş olarak benimseyip tanıtmak ve gelecek nesillere bu mirası aktarmak üzere UNESCO 1972 yılında Paris’teki 16. Genel Konferansında ‘Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme’yi kabul etti. Dünya Mirası Listesi, UNESCO’ya bağlı Dünya Mirasları Komitesi tarafından belirlenen ve bulundukları ülkenin devleti tarafından korunması garanti edilen, bütün dünya için önemli bir değer taşıdığı düşünülen doğal ve kültürel varlıkların yer aldığı bir liste. Bu listeye girebilenler şanslı. Onlar artık insanın ve zamanın tahribatına karşı koruma

altına alınmış oluyor. UNESCO da şefkatli bir anne tavrıyla dünyada bu halde ne kadar yer, eser, alan varsa hepsini koruma altına almak ister tabii ama bütün bunlar için elbette büyük bütçeler de gerekiyor. Bu bütçelerin oluşturulması için yerel yönetimlerin de elini taşın altına koyması gerekiyor. UNESCO Dünya Miras Konvansiyonu, ülkeleri ve devletleri de sürece dahil ederek koruma etkinliğini çok daha programlı, katılımlı ve paylaşımlı biçimde sürdürmeyi amaçlıyor. Konvansiyona Taraf olan devletlere teknik destek ve profesyonel eğitim olanaklarının yanı sıra toplumsal


39

bilinçlenme için katkılar da sunuyor. Türkiye şimdilik 15 yer ile bu listede ama listeye alınması umulan daha pek çok yer var. Buralar için esas tehlike, çılgın gençlerin o yapıların duvarlarına isimler yazması, resimler yapması değil. Esas tehlike, oraların gerçek değerinin bilinmemesi, yerel yönetimler tarafından etkin biçimde korunmaması, kentsel

UNESCO Dünya Kültür Mirası Kalıcı Listesi’ndeki alanlarımız • Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçesi Kültürel Peyzajı • Efes Antik Kenti (İzmir) • İstanbul’un Tarihi Alanları • Göreme Milli Parkı ve Kapadokya • Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas) • Hattuşaş (Boğazköy) • Nemrut Dağı (Adıyaman) • Xanthos-Letoon (Antalya) • Hieropolis (Pamukkale) • Safranbolu (Karabük) • Truva Antik Kenti (Çanakkale) • Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne) • Çatalhöyük Neolitik Kenti (Konya) • Bergama Çok Katmanlı Kültür Peyzajı (İzmir) • Cumalıkızık (Bursa)

dönüşümle yitirilip gidecek olmaları ihtimali... Mersin’deki Kızkalesi’nin Lizbon’daki Belem Kulesi’nden ne eksiği var? Daha mı az değerli? Daha mı az güzel? Bulunduğu kent için daha mı az anlamlı? İnsanlar onlara zarar verirken bunları pek düşünmüyorlar. Sen bu yerlerimizi de koru UNESCO.

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kabul edilen alanlarımız • Anadolu Selçuklu Medreseleri (Konya, Kayseri, Sivas, Erzurum, Kırşehir) • Anavarza Antik Kenti (Adana) • Kaunos Antik Kenti (Muğla) • Kızkalesi (Mersin) • Arslantepe Arkeolojik Alanı (Malatya) • Kültepe Arkeolojik Alanı (Kayseri) • Çanakkale ve Gelibolu 1. Dünya Savaşı Alanları (Çanakkale) • Eflatunpınar Kaya Anıtı (Konya) • İznik (Bursa) • Mahmutbey Camii (Kastamonu) • Ahi Evran Türbesi (Kırşehir) • Titus Tüneli (Hatay) • Zeynel Abidin Camii • Mor Gabriel Kilisesi (Mardin)


40

KAPAK KONUSU

AMERİKAN MİMARİSİ DÜNYA MİRASI OLMA YOLUNDA Frank Llyod, dünyanın en özgün, en inanılmaz, en sıra dışı mimarlarından biri. Onun bütün yapıları heykelsi bir görünüme sahip. Hepsi de bulundukları yere ölümsüz ve sınırsız bir değer katıyor. Yapılarının tümü okunması sonsuza dek sürecek bir hikaye gibi. Her birinin bütün zamanlara uyum sağlayabilen sofistike bir esnekliği var. İşte bu yapılar, Amerikan Hükümeti’nin başvurusu ile şimdi UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınma heyecanını yaşıyor.

Amerikan hükumeti, ünlü Amerikalı mimar Frank Lloyd Wright’ın toplam on tasarımını UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmesi talebiyle koruma başvurusunda bulundu. Amerika İçişleri Bakanı Sally Jewell konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Amerika’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren yapıtları sayesinde ülkenin doğal güzelliği kadar kültürel mirasını da dünyayla paylaşacağını söyledi. UNESCO’ya yapılan başvuru, Frank Lloyd Wright’ın Modern Mimari’ye Kattığı Kilit Eserler başlığına sahip ve mimarın on bina için yaptığı çizimlerin kopyalarının yanı sıra binaların bitmiş hallerinin fotoğraflarını içeriyor. Frank Lloyd Wright Binalarını Koruma Vakfı Başkanı Richard Longstreth, Wright’ın modern mimarinin babası


41

olduğunu, eserleriyle biçim ve uzamı yeniden tanımladığını ve dünyada modern mimaride kalıcı etki bıraktığını söylüyor. Bugünün genç mimarları dahil mimarinin teorik dünyasından çok uzakta olan herkes onun mimari stiline büyük bir hayranlık duyuyor. Nasıl öyle olmasın ki! Vakıf, UNESCO başvurusu için binaları belirlemek üzere 2003 yılında Ulusal Park Hizmeti ile beraber bir uzmanlar komisyonu belirledi. Wright’ın Fallingwater eserinin direktörü Lynda Waggoner’ın da dediği gibi komisyon her binanın ne şekilde insanın yaratıcı mucizesinin bir örneği olduğunu, modern mimari ve kültüre yaptığı katkıyı ortaya koymaya çalışıyor. Başvuru UNESCO Dünya Mirası Komisyonu tarafından değerlendirilecek. Kararın 2016 ortasına kadar alınması bekleniyor. Başvurunun onay alması durumunda, Amerikan mimarisi ilk kez UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girecek. Liste’de Amerika’dan 22 doğal, kültürel ve arkeolojik alan bulunuyor. Bunların arasında Büyük Kanyon, Yellowstone Ulusal Parkı ve Özgürlük Heykeli de var. 1906-1969 seneleri arasında inşa edilen binaların tümü Amerikan Ulusal Tarihi Miraslar listesinde bulunuyor.

Frank Llyod Wright’ın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne aday gösterilen yapıları • Oak Park, Illinois’daki Birlik Tapınağı • Chicago, Illinois’daki Frederick C. Robie Evi • Spring Green, Wisconsin’deki Taliesin • Los Angeles, California’daki Hollyhock Evi • Mill Run, Pennsylvania’daki Fallingwater • Madison, Wisconsin’deki Herbert ve Katherine Jacobs Evi • Scottsdale, Arizone’daki Taliesin West • New York, New York’taki Solomon R. Guggenheim Müzesi • Bartlesville, Oklohoma’daki Price Kulesi • San Rafael, California’daki Marin County Halk Merkezi


42

KAPAK KONUSU / ÜNİVERSİTELERDE UNESCO

ÇOCUKLARIN SEVGİSİ DÜNYAYI KORUR Çocukların sevdikleri şeyler için nasıl canla başla çalıştığını, onu nasıl her şey pahasına koruduğunu çok defa görmüşsünüzdür. UNESCO’nun yapmaya çalıştığı şey de bu; dünyayı çocukların sevgisine emanet etmek. Çocuklar hem birbirlerini hem de dünyayı severse o zaman yaşam bambaşka olur. UNESCO tarafından hayata geçirilen ASPnet (Kardeş Okullar Ağı) ve dünya mirasını korumak üzere çocukları sürece dahil etmekle görevlendirilen çizgi karakter Patrimonito, bu konuda büyük işler başarıyor. ASPnet, UNESCO tarafından 1953 yılında kuruldu. Evrensel bir eğitim ağı. Okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim, teknik okullar ve öğretmen eğitimi enstitüleri gibi çeşitli üye kuruluşlar, uygulamada uluslararası anlayış, barış, kültürlerarası diyalog, sürdürülebilir kalkınma ve kaliteli eğitim yararına çalışıyor. Üye kurum ve kuruluşlar, yenilikçi eğitim yöntemlerini ve öğrenenleri toplum içinde aktif katılıma hazırlayan içeriği sürekli olarak tanımlama, deneme, değerlendirme halinde. ASPNet bu yıl dünya çapında Kardeş Okullar ve UNESCO Ulusal Komisyonları ile birlikte çeşitli etkinliklerle 62. yılını kutluyor. Bu yıl Nisan ayında Bakan Nabi Avcı’nın da katılımı ile ASPnet Yuvarlak Masa toplantısı da yapıldı. Patrimonito bütün dünyayı dolaşarak çocuklarla bir araya geliyor, onlara dünya mirasının ne anlama geldiğini, birlikte neler yapabileceklerini

ve korumanın nasıl olabileceğini anlatıyor. Bazı yerel yönetimler de Patrimonito’nun çocuklarla buluşması için özel çaba sarf ediyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi Karagöz Müzesi sanatçıları tarafından Bursa’nın Dünya Mirası sürecinin anlatıldığı Patrimonito’nun Yolu adlı gölge oyunu gösterisi de bunlardan biri. 1992 yılında başlatılan UNESCO Kürsüleri ve Kardeş Üniversiteler uygulaması ise Üniversiteler arasında işbirliğini güçlendirmeyi, akademik bilgi ve deneyim değişikliğini sağlamayı hedefliyor. Türkiye de bu ağın içinde ve Boğaziçi Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Kürsüsü (1993), Galatasaray Üniversitesi Bilgisayar Destekli Üretim Mühendisliği Kürsüsü (1997), Maltepe Üniversitesi Felsefe ve İnsan Hakları Kürsüsü (2009) ile Selçuk Üniversitesi Sualtı Arkeoloji Ağı Kürsüsü (2012) Türkiye’de faaliyet gösteren UNESCO kürsüleri.


43


44

GÜZEL BİR TÜRKİYE

AYNA AYNA SÖYLE BANA HANGİMİZ DAHA GÜZELİZ Güzel bir Türkiye projesinin bakış açısıyla bu sayımızda iki kıyı köyüne bakıyoruz; Trilye ve Portofino. Siz söyleyin, hangisi daha güzel ve bu neden böyle?

Tirilye

Portofino

Tirilye

Portofino

Elbette bizim köylerimiz harika, sokaklarımız harika, parklarımız harika, kıyılarımız harika, meydanlarımız harika, otogarlarımız harika, şehir merkezlerimiz... Hayata her zaman ‘en güzeli benim’ diye bakınca, giderek nasıl çirkinleştiğini görmeyen masal kahramanından hallice bazı yerlerimiz. Belki zevklerimiz, tercihlerimiz, imkanlarımız, bürokrasiden kaynaklı kısıtlarımız var ama kabul edelim; pek çok açıdan o kadar da güzel değiliz ve istersek, çabalarsak bütün dünyanın aşkımızdan deliye döneceği kadar güzel olabiliriz.


45

Güzelliğin hele de dünyada şimdilerde en kıymetli şey doğallıkken güzel olmanın parayla yani çok parayla bir ilgili olmadığını biliyoruz. Güzellik; temizlikle, kendine özen göstermekle, tertipli olmakla, hayata gülümsemekle, detaylara önem vermekle ilgili.

“Aşkı Portofino’da buldum çünkü hala hayallere inanıyorum” diyen o efsane şarkıyı bilmeyen yoktur. Vittirio Palenteri 1959 yılı başlarında bu şarkıyı yazdığında, Portofino küçük, sıradan, sevimli bir balıkçı köyüydü. Aslına bakılırsa yine öyle ama tek farkla; sıradan bir köy olduğunu

Tirilye

Portofino

Tirilye

Portofino


46

GÜZEL BİR TÜRKİYE

Genova’nın Portofino’su varsa bizim de Tirilye’miz var; bizim tatlı, şirin, misafirperver köyümüz Tirilye.

Tirilye

Portofino

Sit alanı olduğundan özgün yapısı korunmuş durumda ama neredeyse bütün gezi blog’larında Tirilye için ‘görülmesi gereken yerler birkaç yıkık tarihi yapıdan ibaret’ diye yazması Tirilye açısından çok hüzünlü değil mi?


47

Tirilye söyleyemeyiz. Köye vardığınızda sizi evlerin bütün duvarlarını saran çiçekler ve yeşillikler karşılıyor. Sokaklar daracık ama tertemiz. Denizin kokusu mis gibi çiçek kokularına karışıyor. Meydandaki küçük kafeler pırıl pırıl. Deniz pırıl pırıl. Etrafındaki yemyeşil dağlar, sahildeki rengarenk tarihi binalar, arnavut kaldırımlı yollar, her biri birbirinden bakımlı ve güzel kayıklar, kulağınıza köyün kendisi söylüyormuş gibi güzel şarkılar, işini zevkle yapan ve her biri artist gibi görünün garson hanımlar ve beyler... Dünyanın en zenginleri sizce tatil yapmak için neden bu küçük, sakin, basit köyü tercih ediyor olabilir? Bu küçük köy, İtalya’nın ve Avrupa’nın en resimsel yerleşkelerinden biri olarak kabul ediyor. Acaba neden olabilir? Kasaba sıkı koruma altında ve inşaat yasağı bulunuyor. Mevcut binalar da estetiği muhafaza etmek adına sürekli renove ediliyor. Genova’nın Portofino’su varsa bizim de Tirilye’miz var; bizim tatlı, şirin, misafirperver köyümüz Tirilye. Türkiye’den Portofino’ya gidenlerin ve yolu daha önce Bursa düşmüş olanların, Portofino’ya vardıklarında akıllarına hemen Tirilye’nin gelmesi boşuna değil. Birbirlerine ikiz kardeş kadar benziyorlar. Peki hal böyleyken neden kardeşlerden biri bütün dünyanın bildiği, hayran olduğu, dünya starlarının en

Portofino özel tatiller için mesken tuttuğu, turistlerin taaa nerelerden yollara düşüp geldiği bir yer de diğeri öyle değil. Şarkısı yok diye mi? Tirilye’nin isminin Rumca üç aziz anlamına geldiği ya da barbunya balığı demek olan ‘trigliya’dan aldığı rivayet ediliyor. Tarihi Misyalılar, Traklar, Antik Romalılar ve Bizanslılara uzanan Tirilye’de tarihi yapılar bugün dahi ayakta. Sit alanı olduğundan özgün yapısı korunmuş durumda ama neredeyse bütün gezi blog’larında Tirilye için ‘görülmesi gereken yerler birkaç yıkık tarihi yapıdan ibaret’ diye yazması Tirilye açısından çok hüzünlü değil mi? Oysa kültürel miras açısından Portofino’da tepeden limana bakan o bakımlı, korunmuş kiliseden daha az kıymetli değil Tirilye’deki Panagia Pontobasilissa Kilisesi yani Kemerli Kilise. Hatta duvarlarına resim yapılan ilk kilise olarak biliniyor. Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un eğitim aldığı Papaz Okulu yani Taş Mektep de köyün çok kıymetli ama bakımsız durumdaki yapılarından biri. Bu ikiz kardeşlerden biri gözlerinin içi gülen ışıl ışıl bir kızken diğeri neden daha yaşlı, daha solgun, daha özensiz, daha bakımsız, daha umutsuz görünüyor? Tirilye de en az Protofino kadar harika görünmeyi hak ediyor.


48

ÇEVRE / ERZURUM BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

ERZURUM’UN İÇİ RAHAT Kentte pek çok belediyeye örnek olacak nitelikte bir yatırım yapılıyor. Hedef büyük. Çalışmalar titizlikle yürütülüyor. Projeyi görenler Erzurum’un geleceğindeki temiz, sağlıklı günleri de şimdiden görebiliyor. Atık su arıtımı konusunda kentin kaderini değiştirecek bir yatırıma imza atan Erzurum Büyükşehir Belediyesi, çevre konusunda kentin içini rahatlatacak bir kararlılık göstermiş durumda. Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin çevre yatırımlarından biri olan Atıksu Arıtma Tesisi tamamlandı. Yaklaşık 27 milyon Euro’luk yatırımla hayata geçirilen Erzurum Atıksu Arıtma Tesisi, Avrupa Birliği ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hibesiyle inşa edildi. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde uygulanan proses, makine ve ekipman

teçhizatına sahip modern bir yaklaşımla hayata geçirilen tesis sayesinde il genelinde ileri düzeyde çevre koruması sağlanacak. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, konuyla ilgili değerlendirmesinde, yapımı tamamlanan Atıksu Arıtma Tesisi ile Erzurum’un Türkiye’nin en önemli çevre dostu şehirlerinden biri


49

olacağını söyledi. Başkan Sekmen, “Hızla artan kent nüfusu ve kent merkezlerinde yoğunlaşan ekonomik aktiviteler, şehirleri ve çevresini önlenemez seviyelerde kirletiyor. Kentlerin sosyal ve ekonomik kalkınmasında belirleyiciliği bulunan kanalizasyon alt yapısı, sürdürülebilir kalkınmanın vazgeçilmez şartı olan çevrenin korunması prensibine doğrudan hizmet ediyor. Atıksu Arıtma Tesisi’nin devreye girmesiyle birlikte şehrimizin kanalizasyon suyu arıtılacak ve elektrik üretimi sağlanacak.” diye konuştu. Başkan Mehmet Sekmen, çevre ve enerji faktörlü tesisin doğal hayata da inanılmaz bir katkı sunacağına değinerek, “Erzurum Anadolu’nun çatısı konumunda bir kent. Birçok kentin içme ve sulama suyu Erzurum’dan giden sulardan karşılanıyor. Bu tesisle şehrimizin ve bölgemizin çevre korumasına önemli derecede katkı sağlayacağız. Atıksu Arıtma Tesisi ile birlikte Aras, Çoruh ve Fırat nehirleri üzerinde yer alan barajların hem su kalitesi korunacak hem de barajların ömrü uzatılmış olacak.” dedi. Değerlendirmesinde su kütlelerini tehdit eden en önemli etkenlerden birisinin ötrofikasyon (Ötrofikasyon; herhangi bir büyük su ekosisteminde, başta karalardan gelenler olmak üzere, çeşitli nedenlerle besin maddelerinin büyük oranda çoğalması sonucu plankton ve alg varlığının aşırı şekilde artmasıdır. Bu durum sudaki çözülmüş oksijen miktarını azaltarak uzun vadede su ekosisteminin ölümüne neden olabilir.) olduğunu anımsatan Sekmen; Ötrofikasyonu oluşturanın azot ve fosfor olduğunu, bu iki elementin önemli kaynağının ise kanalizasyon suları olduğunu söyledi ve arıtma tesisi sayesinde kanalizasyon sularındaki elementlerin bertaraf edileceğini, ötrofikasyonun da önlenmiş olacağını belirtti.

Erzurum Atıksu Arıtma Tesisi 2040 öngörüsü ile yapılıyor

Erzurum Büyükşehir Belediyesi Atıksu Arıtma Tesisi, 445 bin kişilik evsel, 56 bin 700 kişilik de endüstriyel nüfusa göre dizayn ve inşa edildi. Arıtma Tesisi 1’inci aşama olan 2025 yılına göre yapıldı. 2’nci aşama olan 2040 yılı 528 bin 595 kişi evsel ve 58 bin 733 kişi endüstriyel nüfusu da içine alacak şekilde genişletilebilecek. Arıtma tesisi; klasik, aktif ve çamur sistemi olarak dizayn edilmiş durumda. Tesisteki Sistem; ön arıtma ve çökeltme tankları, koku arıtma üniteleri (Biyofiltre), azot giderimi denilen ileri biyolojik sistem olarak tarif edilen nitrifikasyon/denitrifikasyon işlemleri, çamur susuzlaştırma, çamur çürütücülerini de (Digester) içeren çamur stabilizasyon işlerini kapsıyor.

Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen


50

KENT İÇİ ULAŞIM / İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

İZMİR BU KEZ DE AKLINI BİSİKLETE TAKTI

Yerel yönetim çalışmaları bakımından zorluk derecesi nedeniyle pek de kolay hayata geçirilemeyecek projelere imza atmakta çok başarılı olan İzmir Büyükşehir Belediyesi, şimdi de bisiklet yolları ve rotaları konusunda dünyanın en popüler merkezlerinden biri olmayı aklına koydu ve bunu gerçekleştirmek üzere büyük bir heyecanla pedal çevirmeye başladı. İlk hedef Brüksel’deki ECF Avrupa Bisikletçiler Federasyonu tarafından yönetilen EuroVelo Merkezi.

Planladığı üç ayrı bisiklet rotası ile Avrupa Bisiklet Yolları Ağı’na (EuroVelo) girmek için çalışmalarını sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, proje dosyasını Brüksel’e göndermeye hazır. İzmir’in hedefi, dünyanın bisiklet kentlerinden biri olmak. Bu dosyayı yetkililere gönderme işi de tabii kendine özgü olacak. İzmir’in dosyasını Brüksel’e, NowWeBike (Şimdi Bisiklet Zamanı) turu kapsamında 2700 kilometre pedal çevirecek olan ve kaptanlığını EuroVelo Ulusal Ko-

ordinatörü Feridun Ekmekçi’nin yaptığı dört kişilik bisiklet takımı ulaştıracak. EuroVelo, 70 bin km üzerinde planlanmış, 45 bin km tamamlanmış toplam 14 uzun yol bisiklet rotası. EuroVelo bisiklet rotaları geçtiği ülkelerdeki şehirlerin prestij kazanmasına ve sosyo ekonomik yapının geliştirilmesine destek sağlıyor. Avrupa Parlamentosu Turizm ve Ulaştırma komitesi


51

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu

tarafından desteklenen sürdürülebilir bir alternatif turizm modeli. Merkezi Brüksel’de olan ECF Avrupa Bisikletçiler Federasyonu tarafından yönetiliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin NowWeMove kampanyasına destek için hazırladığı etkinlikler kapsamında, EuroVelo güzergahı olarak düşünülen Efes’ten kent merkezine pedal çeviren dört kişilik bisiklet takımını, İnciraltı Kent Ormanı’nda İzmir’deki bisiklet derneklerinin üyeleri ve bisikletseverler karşıladı. Etkinlik için özel olarak hazırlanan bisiklet formalarıyla yaklaşık 500 bisikletçi de heyecan verici bir fotoğraf oluşturdu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, EuroVelo için yapılan çalışmaları içeren dosyayı Brüksel’e iletilmek EuroVelo Ulusal Koordinatörü Feridun Ekmekçi’ye teslim etti ve dosya pedal çevirmeye başladı. 24 Temmuz’da Muğla’da başlayan ‘Şimdi Bisiklet Zamanı (NowWeBike) Avrupa Sınır ötesi Bisiklet Turu’ 9 Eylül’de yani başlangıcından 47 gün sonra Brüksel’de sona erecek. Bisikletçi takımı, 8 farklı EuroVelo rotasını kullanarak 13 ülkenin sınırını geçecek ve 2700 kilometrenin üzerinde yol kat edecek. Proje için İzmir çevresinde üç ayrı rota belirlendi. Toplam uzunluğu 77.5 kilometre olan Çeşme İskele – Klazomenai Rotası, toplam uzunluğu 61.5 kilometre olan Urla İskele – Ürkmez (Lebedos) Rotası ve toplam uzunluğu 52.5 kilometre olan Ürkmez (Lebedos) – Selçuk (Efes) Rotası. Rotaların tümü, bisiklet yolcularına hem eşsiz bir manzara hem de dünyanın en özel tarihi ve doğal güzellikleri ile karşılaşma fırsatı da sunuyor.


52

SOSYAL SORUMLULUK / BURSA OSMANGAZİ BELEDİYESİ

Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar

OSMANGAZİ’NİN SORUMLULUĞU BİR BAŞKA Belediye başkanları ne için göreve seçilir? Belediye başkanının asıl yapması, sağlaması ve tabii hepsinden önce anlaması gereken nedir? Osmangazi Belediyesi, önceliğinin halkın mutluluğu, huzuru, sorunsuz bir yaşam sürmesi olduğunu biliyor. Bu konudaki tutumunu da halkın sorunlarını çözmek ve ihtiyaçlarını gidermek amacıyla hazırladığı projelerle gösteriyor. Belediye, şimdilerde yine bir sosyal sorumluluk projesi ile gündemde; ‘Belediyem Benimle’.


53

Osmangazi Belediyesi, ‘Belediyem Benimle’ adıyla yepyeni bir sosyal sorumluluk projesini daha hayata geçiriyor. Sosyal sorumluluk alanında Türkiye’de bir ilk olacak projenin hedefi, vatandaşlarının sıkıntılarını tespit etmek ve çözümler üretmek. Daha önce geliştirdiği ‘Başkan Mahallemizde’ ve ‘Hizmet Evinizde’ isimli sosyal sorumluluk projeleri ile ilçedeki her eve ulaşan Osmangazi Belediyesi, şimdi de ‘Belediyem Benimle’ isimli bu proje ile sosyal sorumluluk alanında iddiasını ortaya koyuyor. 2013 yılından bu yana devam eden ‘Hizmet Evinizde’ projesi ile ilçede 100 binden fazla hanenin kapısını çaldıklarını ve vatandaşların sorunlarını tespit ettiklerini belirten Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, “Belediyem Benimle adını verdiğimiz yeni projemiz ile de yepyeni bir Osmangazi inşa etmeyi hedefliyoruz.” dedi. Osmangazi’nin 136 mahallesinde vatandaşların tek tek kapısını çaldıklarını, onların dertlerini dinlediklerini belirten Başkan Dündar, “Osmangazi Belediyesi olarak şehrimizin en uç noktasına kadar gidip halkımızın dertleri ile dertleniyor, sorunlarına çözüm üretiyoruz. Şimdi de Türkiye’de ilk kez gerçekleştireceğimiz ‘Belediyem Benimle’ isimli sosyal sorumluluk projemizle, vatandaşımızın karşısına çıkmaya hazırlanıyoruz. Bizler, ‘vatandaşımızın derdi bizim derdimiz’ derken, vatandaşlarımız da ‘Belediyem Benimle’ diyerek bizlere sahip çıkıyor. Onların sahip çıkması bizlere çalışma azmi veriyor. Daha çok çalışıyor, daha fazla hizmet üretiyoruz. Geliştirdiğimiz bu proje ile Osmangazi’de kimsenin aç ve açıkta kalmamasını hedefliyoruz.” diye konuştu. Proje kapsamında 20 kişilik bir ekibin sahada yer alacağını

söyleyen Başkan Dündar, “Bu ekibimiz vatandaşlarımızın kapısını çalarak o evin ihtiyaçlarını belirleyip sorunlarının çözümüne yardımcı olacak. Bu proje ile hedefimiz, başta dezavantajlı vatandaşlarımız olmak üzere ilçemizdeki yoksullarımıza, hastalarımıza ve diğer bütün ihtiyaç sahibi kişilere ulaşıp bire bir yardımcı olmak. Onların sorunlarını çözmek. Aynı zamanda onları bilgilendirmek, bilinçlendirmek. Bugüne kadar Osmangazi’de vatandaşlarımızla birlikte çok iyi bir yönetim sergiledik. Onların ihtiyaç ve fikirleri doğrultusunda projeler geliştirip hayata geçirdik. Bir anlamda onları yönetime ortak ettik. Yeni projemizle de diyoruz ki, İhtiyacınız Olduğunda, Osmangazi Yanınızda”. Genç, dinamik ve halkla ilişkiler konusunda uzman isimlerden oluşan ekiple, saha çalışması öncesinde bir araya gelen Başkan Dündar, gerekli donanım sağlanmasının ardından saha çalışmasının başlayacağını belirtti.


54 54

SOSYAL MEDYA

YAKIN TAKİPTEYİZ BAŞKAN Kentlerin de konuşabildiği günler gelecekmiş demek ki. Demek ki kentlerin de kendileri hakkında her şeyi yine kendilerinin anlatacağı günler olacakmış. Kentler, kendilerini sevsin istedikleri herkesle güzel güzel muhabbet edecekmiş demek. Sosyal medya, bunun olmasını öyle bir sağladı ki kentlerin dili çözüldü. Belediyelerin kendi aralarında konuşabildiklerini, birbirlerinin tweet’lerine cevap verdiklerini bile gördük. Belediyelerin ve yerel yöneticilerin sosyal medyadaki hallerini biz de hep yakından takip ettik ve şimdi de sayfalarımıza taşıyoruz. Sosyal medya, varlığı ile yaşam biçimini, algıları, tepkileri, ilişkileri tümden değiştirdi denilebilir. Önceleri faydalı mı zararlı mi diye tartışılmış olsa da hatta ‘çok sürmez, bu sevda yakında geçer gider’ diyenler çıktıysa da sosyal medyanın gün geçtik hayatımızda daha fazla yer edeceği kesin.

Hal böyle olunca yerel yöneticiler için de sosyal medya en önemli iletişim mecralarından biri haline geldi. Bundan sonra kentlerin ve yerel yöneticilerin sosyal medyada söyledikleri, paylaştıkları, gündem yarattıkları ne varsa Özelkalem Dergisi’nin takibinde olacak.


55

BELEDİYE ADI

TWITTER ADRESİ

1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10.

Kadıköy Belediyesi Ankara Büyükşehir İstanbul Büyükşehir İzmir Büyükşehir Antalya Büyükşehir Sancaktepe Belediyesi Keçiören Belediyesi Beşiktaş Belediyesi Pendik Belediyesi Üsküdar Belediyesi

@kadikoybelediye 352.384 @ankarabld 173.756 @istanbulbld 155.385 @izmirbeltr 93.036 @ANTALYABB 61.162 @SancaktepeBeltr 47.529 @keciorenbeltr 34.693 @BesiktasBel 34.167 @Pendik_Belediye 32.051 @uskudarbld 31.319

BAŞKAN ADI

TWITTER ADRESİ

1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10.

İbrahim Melih Gökçek Kadir Topbaş Fatma Şahin Gültan Kışanak Mehmet Tahmazoğlu Menderes Türel Aziz Kocaoğlu Ahmet Misbah Demircan Hüseyin Sözlü Alper Taşdelen

@06melihgokcek 2.689.421 @Kadir_Topbas 1.214.154 @Fatma Sahin 956.030 @kisanakgultan 250.358 @mtahmazoglu 187.214 @T_MenderesTurel 181.812 @bskazizkocaoglu 166.724 @AhmetMisbah 147.627 @HuseyinSOZLU 114.886 @AlperTasdelen06 73.060

Kaynak: Socialbakers.com ve Followerwonk.com

TAKİPÇİ SAYISI

TAKİPÇİ SAYISI


56




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.