Partizan Sayı 57

Page 1

FAfi‹ZME, EMPERYAL‹ZME, FEODAL‹ZME, fiOVEN‹ZME VE HER TÜRDEN GER‹C‹L‹⁄E KARfiI

Mart-Nisan 2006

Say›: 57

‹ki Ayl›k Siyasi Dergi

F‹YATI: 2.000.000 TL (KDV dahil)

ISSN: 1303-0078

Önümüzde çetin ama flanl› mücadele günleri var!

“S›n›f mücadelesinin denizine bütün varl›¤›m›zla at›lal›m!”


UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 531 48 53 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Kayhan Matbaa ISSN. 1303-0078 email: umutyayimcilik@ttnet.net.tr BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TEL: (0216) 306 16 02 Cep: 0 535 484 07 24 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE: 32 ÇANKAYA/ANKARA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856. SOKAK, NO: 48/203 KEMERALTIKONAK TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 537 461 79 64 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAHALLES‹, ÜNLÜ CAD, SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT:2 NO: 185 HEYKEL TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT: 1 NO: 47 MERS‹N TEL: (0324) 238 06 89 Cep: 0 537 715 18 12 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18

Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Emriye Demirk›r Ziraat Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiubesi Euro Hesab›: 0751 0067 5731 0000 009 TL Hesab›: 0751 0067 5743 0000 009 ‹fl Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiub. Euro Hesab›: 1002 1130549-TL Hesab›: 1002 1180043 Vak›fbank Valide Sultan fiubesi Euro Hesab›: 00158 048 000 213746

PART‹ZAN’DAN Merhaba; Ülkemizde ve dünyada önemli geliflmelerin yafland›¤› bir dönemin içinden geçmekteyiz. Emperyalist sald›rganl›¤›n h›z kazand›¤› günümüzde, bu sald›rganl›¤a paralel olarak dünya halklar›n›n direniflleri de geliflmekte ya da filizlenmektedir. Ülkemiz hakim s›n›flar›n›n emperyalist efendilerinin sald›r›lar›na paralel olarak gelifltirdi¤i sald›rganl›k, dalgas› Kürt halk› merkezli t›rmand›r›lmaktad›r. Newroz arifesinde gelifltirilen bu sald›r›lar, Mersin’deki bayrak provokasyonuyla bafllat›lan sald›r›lar›n bir devam› olma niteli¤i de tafl›maktad›r. Diyarbak›r’da a盤a ç›kan toplu mezarlar›n TC faflizminin T. Kürdistan›’nda y›llard›r yürüttü¤ü haks›z savafl›n gerçek bilançosunu ve tablosunu anlamak aç›s›ndan oldukça çarp›c›d›r. Bu geliflmelerin ard›ndan DTP yöneticilerine yönelik gelifltirilen toplu tutuklama furyas› ve devam›nda il ve ilçe binalar›n›n bas›larak tahrip edilmesi bu süreçte gelifltirilen sald›r›lara bir örnektir. Diyarbak›r’da gerilla cenazesine kat›lan 30 bin üzerine panzerlerle gelen devlet, kitlenin üzerine atefl ederek katletmekten çekinmemifltir. Bu sald›r›lar di¤er parçalarda da kendisini göstermektedir. Devletin paket halinde haz›rlad›¤› sald›r› yasalar› mecliste onaylanmay› beklemektedir. Genifl kesimlerin tepkisini çeken GSS bu sald›r›lar›n önemli bir parças›n› oluflturmaktad›r. ABD’nin “terör” konsepti üzerine flekillendirdi¤i sald›rganl›k planlar›n›n yeni adresi olarak gösterilen ‹ran üzerine psikolojik savafl makinelerinin tümü devreye sokulmufl durumda. Ancak Irak’ta yaflanan batak ve ç›kmaz, hali haz›rda ‹ran’a sald›rma gücünü ABD’ye vermemektedir. Irak iflgalinde oldukça yaln›zlaflan ABD’nin bu süreçte dost çemberini gelifltirme politikas› ana hedef olarak gündeme oturtulmufl durumda. ‹flte tam da bu hedefe uygun olarak ç›kar›lan “karikatür krizi”, “medeniyetler çat›flmas›” safsatas›yla yönlendirilirken Avrupal› emperyalistlerle “islami teröre” karfl› mücadele zemininde iliflkilerini gelifltirme hedefiyle ad›m atmaktad›r. Sokaktaki öfkeliler ise ABD’nin bu hedefine hizmet ettiklerinden “habersiz” tepkilerini ifade etmekteler. Mart’›n kavga ve mücadele günleri ile bafllayan bahar sürecinin ilk günlerini geride b›rak›rken önümüzdeki çetin mücadele günlerine haz›rl›¤›m›z dünyada ve ülkemizde ezilenlerin tepkisine paralel olmak durumunda. Halk Savafl›’n› yükseltme görev ve sorumlulu¤unu dünün tecrübeleri ve birikimiyle daha yo¤un hissetmek ve kavramak durumunday›z. Ezilenler bizden bunu bekliyor ve bunu istiyor.

‹Ç‹NDEK‹LER - Dünyada ve Türkiye’de Genel durum . . . . . . . . . . . .2 - Latin Amerika Ülkeleri Küba ve Nikaragua’ya Dair . 9 - Sosyalizmin Anayurdunun Savunmas›nda Kürtler .23 - Örgütlenme sorunlar›n›n çözümü için do¤ru politik çizgiyi kavrayal›m! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .46 - Yunan komünistlerinin önderli¤indeki 1944 ulusal direnifl tarihinden belgeler . . . . . . . . . . . . . . .52 - Bilimsel Sorgulama ve ‹deoloji-Politika ‹liflkisi . . . . 63


2

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

Dünyada ve Türkiye’de Genel durum ve son geliflmeler

Özellikle TC’nin tüm karfl› politikalar›na, itirazlar›na, “k›rm›z› çizgileri”ne ra¤men ABD’nin de ç›karlar›na uygun olarak Irak Kürtlerinin hâkim s›n›flar› kendi egemenliklerini oluflturdular. Burjuva-feodal Kürt egemenlerinin iflbirlikçi bir çizgiyle, Irak’›n iflgaline destek vererek girifltikleri bu yeni süreç bölge devletlerinin Kürt sorunu ile ilgili politikalar›n› önemli ölçüde etkilemektedir.

Dünyada ve Türkiye’de son sürece bakt›¤›m›zda önemli ve kritik geliflmelerin yafland›¤›n› görüyoruz. Irak’ta yaflanan son süreç ve sald›r›lar, Türkiye’ye yönelik ziyaretler, Filistin ve Afganistan’daki geliflmeler, ‹ran’a yönelik sald›r› zeminini haz›rlama giriflimleri ve Latin Amerika dünya gündemine oturan temel konular aras›nda yer al›yor. Irak’›n iflgalinden bu yana Irak Kürdistan›’nda Kürtlerin ABD emperyalizminin de deste¤iyle devletleflme sürecinde ilerledi¤i bilinmektedir. Irak Kürtlerinin bu geliflimi bölgedeki devletlerin (TC, ‹ran ve Suriye) aleyhine bir geliflme olarak de¤erlendirildi ve her devlet kendi koflullar›na, ittifaklar›na, iliflkilerine ve sahip oldu¤u kimi özgünlüklere dayanarak önlemler almaya bafllad›. Özellikle TC’nin tüm karfl› politikalar›na, itirazlar›na, “k›rm›z› çizgileri”ne ra¤men

ABD’nin de ç›karlar›na uygun olarak Irak Kürtlerinin hâkim s›n›flar› kendi egemenliklerini oluflturdular. Burjuva-feodal Kürt egemenlerinin iflbirlikçi bir çizgiyle, Irak’›n iflgaline destek vererek girifltikleri bu yeni süreç bölge devletlerinin Kürt sorunu ile ilgili politikalar›n› önemli ölçüde etkilemektedir. Örne¤in TC, (elbette, Kürt halk›n›n PKK önderli¤indeki silahl› mücadelesinin de bir sonucu olarak) bugün, s›n›rlar› içindeki Kürtlerin varl›¤›n› ve faflizmin bölge konjonktürü gere¤i kabul edilebilir gördü¤ü haklar›n› (k›smi düzeyde Kürtçe yay›n ve kültürel faaliyetler) kabul etmek durumunda kalmaktad›r. Bu objektif süreç, Türk egemen s›n›flar›n›n gerici, floven ve militarist politikalar›yla s›n›rlanmaya devam etmektedir. Irak’ta Kürtlerin devletleflme sürecinin karakteri ile ilgili olarak flu tespit kesin-


dir: Oluflum halindeki bu devletin sahipleri Kürt toprak a¤alar›, afliret reisleri ve emperyalistlerin deste¤i ile büyümekte olan iflbirlikçi burjuvalard›r. Esasta ABD emperyalizmine ba¤›ml› olmakla birlikte bölgedeki gerici, faflist devletlerin de deste¤ini almay› amaçlayan bir çizgi izlemektedir. Bölge halk›n›n ve dünyan›n ilerici cephesinin yan›nda de¤ildir. Irak’ta devam eden iflgal karfl›t› direnifle karfl›d›r. Bölgedeki olas› kar›fl›kl›klar›n, uzlaflmazl›klar›n da merkezinde yer almaya devam edecektir. Çünkü henüz bölgedeki hiçbir gerici ve faflist devlet, oluflum halindeki bu Kürt devletini tam olarak benimsemifl de¤ildir ve tam olarak benimseyecek gibi de gözükmemektedir. ‹flbirlikçi Kürt oluflumu kendi içinde ezilen Kürt halk›n›n da temsilcilerini bar›nd›rmaktad›r. Bu henüz kurulma aflamas›nda bulunan devletler için kaç›n›lmaz bir durumdur. Özellikle bölgede güçlü bir konumda bulunan ve oluflum halindeki Kürt devletinin esas gücünü temsil eden KDP’nin ba¤r›nda ezilen kesimleri bar›nd›rd›¤›n›, bu kesimlerin Kürt milleti içindeki uzlaflmaz karfl›tl›klar›n hareketinin bir sonucu olarak geliflece¤ini unutmamak gerekir. Bölgedeki süreç Kürt iflbirlikçilerinin ve Irak’taki iflgal rejiminin gelece¤i aç›s›ndan ayd›nl›k de¤ildir. Bu durum ezilenlerin kendi geleceklerini belirlemeleri yönünde hareket etmelerine de olanaklar sunacakt›r. Bunun için elbette objektif durum

yeterli de¤ildir. Ezilen Kürtlerin proleter nitelikli önderli¤e ihtiyac› her zamanki gibi bugün için de kurtulufl, tutarl› bir kurtulufl mücadelesi için zorunludur. Irak Kürdistan›’ndaki geliflmeler di¤er ülkelerdeki Kürtleri buradaki anlay›fllar›n etkisine aç›k hale getirirken, ayn› zamanda genel olarak Kürtlerde ABD emperyalizmine sempatinin geliflmesine neden olmaktad›r. Türkiye Kürdistan›’nda KDP etkisinin görece artt›¤› bilinmektedir. KDP bunun geliflmesi yönünde bir e¤ilim de tafl›d›¤›n› saklamamaktad›r. Kürtlerin kendilerini bu oluflum alt›nda ifade etme olanaklar›n›n artmas› bu yöndeki e¤ilimleri diri tutacak ve mümkün oldu¤u ölçüde güç-

Irak Kürdistan›’ndaki geliflmeler di¤er ülkelerdeki Kürtleri buradaki anlay›fllar›n etkisine aç›k hale getirirken, ayn› zamanda genel olarak Kürtlerde ABD emperyalizmine sempatinin geliflmesine neden olmaktad›r.

lendirecektir. PKK’nin bu sürece yaklafl›m›ndaki belirsizlikler, devlet ile iliflkilerinin ya da devletten taleplerin bir sonuca eriflmemifl olmas›, TC’nin Kürt politikas›n›n gerçekler karfl›s›nda de¤iflime u¤ramakta olmas›, buna karfl›n floven ve faflist karakterini korumakta olmas› da bu yöndeki e¤ilimi güçlendirebilir.

LAT‹N AMER‹KA’DA SÖZDE SOSYAL‹ST L‹DERLER Güney Amerika’da Küba rejiminin de destekledi¤i, daha çok uzlaflmac› karakterdeki halkç› hareketlerin, “neo-liberal” politikalara karfl› halk›n büyük öfkesini arkalar›na alarak yükselmeleri ve hatta hükümet olmalar› bu süreçte devam etti. Hugo Chavez (Venezüella), Lula (Brezilya), Kitchner (Arjantin) ve Vasquez’den (Uruguay) sonra en son Bolivya’da MAS (Sosyalizme Do¤ru Hareket) lideri Evo Morales devlet baflkan› seçildi. Bolivya da Latin Amerika’daki di¤er yar›-sömürgelerde yafland›¤› gibi Dünya Bankas› ve IMF politikalar›n›n y›k›c› sonuçlar›yla yüz yüze. Geleneksel küçük ölçekli tar›m›n y›k›ma u¤ramas› ve özellefltirmeler sonucu k›rdan flehre göç ve bunun geliflmemifl kentlerde emilememesi sonucu iflsizlik, yoksulluk, açl›k, bar›nma, beslenme vb. sosyal sorunlar… Bolivya’n›n yoksul halk› uzun süredir uygulanmakta olan “neo-liberal” politikalara karfl› isyan halinde. 2005’in bahar aylar›ndaki isyan hareketleri yeni bir seçimi gündeme getirmifl ve yap›lan seçimleri bu politikalara karfl› oldu¤unu ilan eden, yerlilerin anayasal sürece kat›l›m›n› amaçlayan, Kurucu Meclis vaadinde bulunan, ancak önceki ayaklanmalarda uzlaflmac› yaklafl›mlar›yla da bilinen MAS lideri Evo Morales kazanm›flt›r. Böylece Bolivya da uzlaflmac›, sözde ABD

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

3


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

4 karfl›t› rejimlere kat›lm›fl oldu. Bu yeni iktidarlar›n sözde sosyalizmi savunmalar›, onlar›n iflbirlikçi, kapitalist-emperyalizmin yasalar›na boyun e¤en, içinde yetifltikleri rejimi y›kmaya yönelmeyen, hem içteki egemen s›n›flarla ve hem de d›flta uzlaflmac›, neo-liberal politikalar›n savunucu ve uygulay›c›lar› olan hükümetlerle iflbirli¤i içindeki karakterlerini görmezden gelmemize neden olmamal›d›r. Kimi küçük burjuva hareketler bunlar› hemen sosyalist ilan etti bile. Bir iktidar›n karakterini belirleyecek olan onun hangi s›n›flara dayand›¤› ve hangi s›n›flar›n ç›kar›na hareket etti¤idir. Aç›kça görülmektedir ki, bu sözde sosyalist ya da sosyalizmi benimsediklerini iddia eden iktidarlar kapitalizmin tüm yasalar›n›, kurumlar›n›, burjuvaziye ait ayr›cal›klar› korumaktad›rlar. Halka yard›m kapsam›ndaki kimi politikalar› onlar›n belirleyici politikalar› de¤ildir, olamaz. Halk›n yard›ma de¤il, iktidar olmaya ihtiyac› vard›r. ‹ktidar› alamam›fl hiçbir halk hareketi gerçek anlamda devrimci, ilerici, sosyalist olarak nitelendirilemez. Proletaryan›n önderli¤ini tesis etmedikçe hiçbir parti Komünist olarak görülemez… Bu yeni iktidarlar esasta burjuva karakterlidir ve desteklenemez. AntiABD’ci e¤ilimleri onlar› sadece emperyalistler aras› çeliflkilerde bir baflka emperyalist oda¤›n yede¤i yapar; baflka bir fley de¤il.

SUR‹YE VE ‹RAN HEDEFTE ABD’nin Büyük Ortado¤u Projesi kapsam›nda Suriye ve ‹ran üzerindeki bask›s› bu süreçte artarak devam etti. Özellikle Irak’›n iflgaliyle bafllayan ve gücünü, etkisini yükselterek devam eden direnifl, bununla birlikte gözlerden daha uzak tutulan ve sonuçlar› hakk›ndaki daha az bilgi verilen Afganistan’daki direnifl ABD’nin hareket sahas›n› önemli ölçüde daraltmaktad›r. Irak ve Afganistan’daki direnifller ABD’nin Suriye ve özellikle de ‹ran’a yönelik bask›c› politikalar›n›n daha ileri bir aflamaya geçmemesinde önemli bir etkendir. Suriye üzerindeki bask›lar Lübnan’dan Suriye birliklerinin çekilmesiyle sonuç vermifl durumdad›r. Suriye rejimi iktidar›n› özellikle Avrupa emperyalistlerinin etkisine aç›k tutmak, onlar›n korumas›n› sa¤lamak amac›yla ABD yapt›r›mlar›na esas olarak boyun e¤meyi seçmifltir. Bilinmektedir ki Suriye’deki Bafler Esad iktidar› hem kitle taban› bak›m›ndan ve hem de devletin askeri gücü bak›m›ndan görece zay›ft›r. Babas›n›n özellikle bölgedeki dengeler üzerindeki hâkimiyeti, emperyalistlerle iliflkilerindeki görece etkin politikalar› ve elbette bölgenin o dönemki konjonktürünün bunlara uygun yap›s›ndan sonra Bafler Esad daha zor koflullar içindedir. Avrupa ile iflbirli¤ini güçlendirme çabas›, ülke içinde güç dengelerini iktidar›n› kuracak ve sürdürecek düzeyde sa¤lam›fl olmas›na karfl›n ABD’den gelen

bask›lara esasta tavizlerle karfl› koymaktad›r. Hem az›nl›k olan iktidar› sürdürmek, hem d›fl bask›lar› tolere etmek Bafler Esad iktidar› için bugün fazlas›yla tavizkar davranmak anlam›na geldi. D›fl desteklere fazlas›yla ihtiyaç duymaktad›r. Bunu yeterince sa¤layamamakt›r. Bu durum mevcut gerici rejimin emperyalist politikalara uyum sa¤lamas›n› kaç›n›lmaz olarak getirmektedir. Suriye rejimi henüz bölgede yerini sa¤lamlaflt›rm›fl, ittifaklar›n› netlefltirmifl ve gelece¤ini bir oranda belirleyebilmifl de¤ildir. Bu da onu daha da güçsüz k›lan bir özelliktir. ‹ran ise, tam da bu konularda daha güçlü durmaktad›r. Bu nedenle ABD yapt›r›mlar›na daha aç›k/net karfl› koyufllar gösterebilmektedir. Bütün yapt›r›mlara, bask›lara ra¤men ABD’ye ve Avrupal› emperyalistlere meydan okur gibi mevcut egemen klikler içinden daha muhafazakar ve dini karakteri güçlü olan klik iktidara geldi. ‹ran’›n yeni Cumhurbaflkan› anti-ABD’ci e¤ilimini önceki Cumhurbaflkan›’na z›t bir karakterde net ifade etmektedir. Nükleer santral kurmaktaki ›srar ve bunun özellikle Rusya taraf›ndan desteklenmesi, ‹srail devleti hakk›ndaki sald›rgan demeçlerin aç›kça ortaya konmas› ve bunun tekrar edilmesi ‹ran’›n Birleflmifl Milletleri de harekete geçiren bask›c› politikalar›n›n ‹ran özelinde sonuç vermedi¤ini göstermektedir. Bu durum ‹ran’a ABD’nin olas› bir sald›r›s›n› gündeme getirmektedir. Ancak bu yak›n süreçte


bu olas›l›¤›n oldukça düflük oldu¤u görüflündedir. Bunun nedeni yukar›da ifade etti¤imiz ‹ran’›n sahip oldu¤u güç ve ABD’nin hem içeride, hem Ortado¤u’da ve hem de genel olarak dünyada teflhir olan sald›rganl›¤›d›r. Mevcut egemen kli¤e destek daha da düflmektedir. Buna ra¤men bir sald›r› olmas› ABD’yi daha zor koflullara sokacakt›r. ‹ran’a yönelik olas› bir operasyon, ancak k›sa süreli ve bölgeden destekle gerçekleflebilir. Bu destek sadece TC taraf›ndan yerine getirilebilir durumdad›r. Yak›n zamandaki görüflmelerde bu yönde de bir anlaflma sa¤land›¤› düflünülebilir. Bununla birlikte, olas› geliflmeler karfl›s›nda TC’ye düflen sorumluluk ABD taraf›ndan ayr›nt›land›r›lm›flt›r. TC bu sefer de efendisi ABD taraf›ndan “Büyük Ortado¤u Projesi”nin bekçisi olarak görevlendirilmifl durumdad›r. Ortado¤u gelecekte de istikrar›n sa¤lanmad›¤› bölgelerden biri olmaya devam edecektir. Ne ‹srail-Filistin aras›ndaki mücadele, ne Irak’taki direnifl ve olas› iç

kar›fl›kl›k ne ‹ran’›n bölgedeki anti-ABD’ci varl›¤›n›n neden oldu¤u gerginlik vs. çözüm yoluna girmifl durumdad›r. Kafkaslardaki geliflmeler de emperyalistler aras› çeliflkilerin artt›¤›n› göstermektedir. Ezilen halklar›n mücadelesi, dünyan›n özellikle ezilen halklar›n›n yo¤un oldu¤u yar›-sömürge ülkelerde egemen devletlerin artan sömürü ve askeri bask›lar›yla seviyesi yükselen s›n›f çeliflkilerine ba¤l› olarak geliflmektedir. Baz› yar›-sömürgelerde komünist partiler önderli¤inde önemli baflar›lar elde eden ezilen halklar s›n›f mücadelesinin öznesi olman›n muazzam yarat›c› sonuçlar›n› sunmaktad›r. Bir kez daha komünist partisi ile halk›n birlefliminden do¤an mucizelere tan›kl›k edilmektedir. Son y›llarda Nepal’de Komünist Partisi önderli¤indeki Halk Savafl›n›n ileri bir aflamaya gelmifl olmas›, dünyan›n zirvesinde dalgalanmakta olan k›z›l bayrak ezilen halklar› kurtulufla götürecek olan Marksizm-Leninizm-Maoizm’in muzaffer yükseliflini

simgelemektedir. MarksizmLeninizm-Maoizm’i rehber edinmifl Komünist Partilerin do¤ru bir siyasi çizgi izledikleri her yerde ezilen halklar› önemli ölçüde ayd›nlatt›klar›n›, devrime tafl›d›klar›n› görmekteyiz. Nepal’de, Filipinler’de, Hindistan’da, Peru’da Marksizm-LeninizmMaoizm’i rehber edinen komünist partileri bugün dünya halklar›n›n umududur. Yenilgileri zafere tafl›yan, halk› iktidar bilinci ile donatan Komünist Partileri, burjuvazinin tüm engelleyici u¤rafllar›na ra¤men seslerini yükseltmekte, devrimi ya haz›rlamakta ya da gerçeklefltirmektedir. Bu gerçeklik, taraf›m›zdan henüz yeterince propaganda edilememektedir. Dünyada devrimin esas olarak bu bölgelerde ve hatta bu ülkelerde ilerlemekte oldu¤unu çok daha güçlü bir flekilde kavramal›y›z. S›n›f mücadelesinin en keskin, en derin ve en ileri boyutta bu ülkelerde yaflanmakta oldu¤unu görmek, ezilenlerle ezenler aras›ndaki mücadelede gelece¤in esas olarak nas›l biçimlendi¤i ko-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

5


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

6 nusunda zihinlerin ayd›nlanmas›n› sa¤layacakt›r. Sadece kendi ülkesindeki koflullar› incelemekle yetinenler, özellikle bugünkü aflamada fazlas›yla eksik kalacaklard›r. Bizler görevlerimizi saptarken bu bilinci her zamankinden daha diri tutma kararl›l›¤›n› göstermek zorunday›z. Yine Irak’ta iflgal karfl›t› direniflin öncüleri, onlar›n flehirlerde yarat›c› tarzda uygulad›klar› gerilla savafl› ezilen halklar›n cüret etmeleri durumunda baflaramayacaklar› hiçbir fleyin olmad›¤›n› göstermektedir. Bu kapsamda bak›ld›¤›nda Afganistan ve Çeçenistan’daki gerilla savafllar› da iflgal karfl›t› hareketler olarak de¤erlendirmelidir. Bu hareketlerin önderli¤inin esas›n›n ‹slamc› olmas›, fleriat düzenini kurma amac› tafl›mas›, bugün için iflgal karfl›t› olduklar› gerçe¤ini ortadan kald›rmaz. Bu ülkelerdeki komünist, devrimci güçlerin de ilk görevi iflgali sona erdirmek, emperyalistlerin iflgaline karfl› genifl kesimlerle ortak bir savafl yürütmektir. Bu hareketlerin önderli¤inde yer alan güçlerin gerici karakterini asla gözard› etmeden, bugün yürüttükleri savafl›n hakl› oldu¤unu unutmamak gerekir. Bölgeye yönelik ABD sald›rganl›¤›n›n, bununla birlikte Rusya’n›n dünya sahnesine yine süper bir emperyalist güç olarak ç›kma e¤iliminin karfl›s›nda bu direnifller desteklenmelidir. Hem komünist partileri önderli¤inde önemli baflar›lar elde eden Halk Savafllar› ve hem de anti-emperyalist

karakterdeki devrimci hareketler ve özellikle de Irak’taki direnifl karfl›s›nda görevimiz bu hareketleri desteklemek, halk›m›za anlatmak, dünya üzerinde ezilenlerle ezenler aras›ndaki mücadelenin genel seyrini somut olarak onlara kavratmakt›r. Afganistan ve Çeçenistan’daki direnifller ise, önderliklerindeki gerici karakteri asla gözard› etmeden, bugün iflgal karfl›t› özellikleri nedeniyle desteklenmelidir. TÜRK‹YE’DE GENEL DURUM Türkiye’de AKP’nin hükümete tafl›nmas›na neden olan kriz, o günden bugüne yeni bir aflamaya ulaflm›fl durumdad›r. Krizden ç›k›fltan söz edildi¤i zamanlar geride kalm›flt›r. Türkiye sahip oldu¤u kriz koflullar›n›n kaç›n›lmaz bir sonucu olarak yeni bir ekonomik düflüfl ile karfl› karfl›yad›r. Her on y›l›n ikinci yar›s› yaflanan bu düflüfl 2006 y›l›na rastlamaktad›r. Hükümet ve hükümetin arkas›ndaki tüm di¤er kurum ve kurulufllar bu gerçe¤in aksini iddia etseler de ülke gerçekleri, iktidar›n ekonomi politikalar› bu sonucu kaç›n›lmaz k›lmaktad›r. Son iki-üç y›ld›r Türkiye’de s›cak para girifline dayanan büyüme, Türk Liras›n›n de¤erinin yüksek tutulmas›na ba¤l› olarak enflasyonun düflürülmesi, faizin görece düflmesi öne ç›kart›larak ekonominin bir refaha girifl aflamas›nda oldu¤u iddia edilmekteydi. Oysa gerçekte ne s›cak paran›n yat›r›m alanlar› ne liran›n de¤erli olmas›n›n getirdi¤i sonuçlar ne

de siyasi ortam›n genel durumu refaha girifl aflamas›n› de¤il, bir çöküfl sürecine iflaret etmektedir. Son y›llarda uluslararas› kurumlar›n Türkiye ekonomisine verdi¤i deste¤in artmas›, ancak kap›n›n efli¤inde duran bu çöküflün sinyali olabilir. 2005 y›l›nda Türkiye’de ekonomik geliflmeler özellefltirmelerin büyük oranda tamamlanmas›, inflaat sektörünün abart›l› geliflimi, cari a盤›n rekor düzeyde yükselmifl olmas›, s›cak paran›n oldukça yüksek bir seviyede ülkeye girifl yapm›fl olmas› ve kay›t d›fl› ekonominin varl›¤›n› güçlü bir flekilde korumaya devam etmesi olarak özetlenebilir. Hükümetin ve onun müritlerinin yaygaras›n› yapt›klar›, coflkusunu duyduklar› geliflmeler, büyüme özetle bunlara dayanm›flt›r. Bunlar›n hiçbiri ülke ekonomisinin gerçek anlamda büyüdü¤üne iflaret etmez. Bu geliflmelerin hiçbiri üretime dönük sanayileflmeyi içermemektedir; bunu hedeflememektedir. Yine, hiçbiri iflsizli¤in önüne geçmeyi amaçlamamaktad›r. Yine, bu geliflmeler d›fla ba¤›ml›l›¤›n yerine kendi gücüne dayanan bir sermaye birikimini bar›nd›rmamaktad›r; aksine sermaye birikimini emperyalist merkezlere tafl›man›n a¤›n› yaratmaktad›r. Bu sürecin tüm karakterlerini geçmiflin bütününde görmek mümkündür. Türkiye’de ekonomik refah›n yakaland›¤›, ça¤ atland›¤› iddia edilerek, en yüksek perdeden bunlar›n propaganda edildi¤i ve görece etkili oldu¤u dönem, bili-


niyor ki Özal dönemiydi. Özal döneminin ikinci yar›s›nda yaflananlar gerçeklerin nas›l ters yüz edildi¤ini somut olarak gösterdi. Yine ekonomi profesörü olarak takdim edilip ekonomide büyüme sa¤layarak Türkiye’de bir daha kriz yaflanmayaca¤›n›n iddia edildi¤i Tansu Çiller dönemi art arda krizlerle duvara toslad›. Hepsinde ayn› özellikleri görmek mümkündür. Bunun içerisinde enflasyonun farkl› olarak düflürülmüfl olmas›, faizin düflürülmesi Türkiye’deki sermaye birikiminin d›flar›ya do¤ru nas›l transfer edilece¤i ile ilgili bir sorun kabul edilmelidir. Özellefltirmelerle ve devam ettirilen ekonomideki sözde reformlarla Türkiye ekonomisinin uluslararas› sermayenin flimdiki gereksinimlerine göre flekillendirilmesi noktas›nda oldukça ileri bir seviye yakalanm›fl oldu. Art›k Türkiye s›cak paran›n daha rahat hareket edebilece¤i bir ülke haline, bu anlamda “istikrar sa¤lam›fl” bir ülke haline gelmifl oldu! Sözde bu hükümete ait baflar› budur. Ancak bilinmektedir ki, bu baflar›n›n tasla¤›, program› IMF’nin 1998/99’da ha-

z›rlad›¤› ve Kemal Dervifl ile birlikte “güçlü ekonomiye girifl” diye lanse edilen programd›. Bu hükümet bunu devam ettirme karar› ald›; onlar›n baflar›s› sadece iyi bir uygulamac›; Baflbakan’›n deyimiyle iyi bir pazarlamac›/sat›c› olmalar›d›r. Bunun koflullar›n› sa¤layan da kendileri de¤ildir… Bu gerçeklik asl›nda Türkiye’nin kim taraf›ndan yönetildi¤ini görmek aç›s›ndan çok net bir tablo sunmaktad›r. Kapitalist-emperyalist sistemin tekellerine ait kapasite fazlas›n›n emilmesini gerçeklefltirecek koflullar›n ekonomi politikalar›n› uygulayan Türk devleti özellefltirmeler ve di¤er ekonomik reformlarla spekülatif sermayeye hizmet etmektedir. Uygulanan ekonomi politikalar›n›n özü budur. Buradan ne gerçek anlamda yat›r›m, ne ekonomide gerçeklere dayanan bir büyüme, ne ba¤›ml›l›¤› sona erdirecek bir sonuç ç›kar… Bu politikalar›n sonu uluslararas› sermayeye sürekli de¤er transferidir. Örne¤in özellefltirmelerle sermayenin tabana yay›laca-

Özellefltirmelerle ve devam ettirilen ekonomideki sözde reformlarla Türkiye ekonomisinin uluslararas› sermayenin flimdiki gereksinimlerine göre flekillendirilmesi noktas›nda oldukça ileri bir seviye yakalanm›fl oldu.

¤›n›, yat›r›mlar›n artaca¤›n›, daha kaliteli bir üretim sürecinin yaflanaca¤›n›, iflsizli¤in azalaca¤›n› vb. iddia edenler; sonras›nda bu özellefltirmeler sonucunda d›fl borcun ödenece¤ini iddia etmeye bafllad›lar. Son y›llarda ise, özellefltirmelerden elde edilen gelirle d›fl borcun ödenemeyece¤ini keflfetmifl gibi ayn› iddia severler, amac›n Türkiye’nin “komünist ülke” görünümünden kurtulmas› ve bu sayede s›cak para için cazip hale getirilmesi oldu¤unu iddia etmeye bafllad›lar. Bu son iddia Türkiye halk›na ekonomik büyüme anlam›nda hiçbir vaadin kalmam›fl olmas› demektir. Elbette, bu durum ayn› zamanda özellefltirmenin, neo-liberal politikalar›n sonucu olarak h›zla büyüyen cari a盤›n ödenemeyecek noktaya gelmesi, iflsizli¤in önlenemez olmas›, yoksullu¤un yayg›nlaflmas› ve derinleflmesi ile sonuçlanacak. Bu da spekülatif sermaye için yeni bir istikrars›zl›k demektir. Tart›fl›lmakta olan yeni bir “mali kriz”in dayand›¤› temel de budur. S›cak paran›n çekilmesi ile birlikte hiç-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

7


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

8 bir fleyin ileriye gitmedi¤ine, aksine daha büyük bir çöplü¤ün oluflmufl oldu¤una tan›kl›k edece¤iz. Türkiye’nin kapitalist-emperyalizme ba¤l› sanayileflmesinin, büyümesinin gerçek anlam›n› bu durumda herkes görebilecektir. Yine bu y›l inflaat sektöründe bir “patlama” gerçekleflti. Banka kredileri önemli oranda bu alanlara ak›t›ld›. Devlet her bak›mdan bu süreci teflvik etti. Oluflan sanal de¤er gerçekli¤in kat be kat üstüne ç›kt›. En neo-liberal iktisatç›lar dahi belli bir aflamadan sonra korkular›n› gizleyemez hale geldiler. Bu geliflimin kökeninde sanayinin gerilemesi, ihracat›n düflük kur politikas›, de¤erli Türk liras› nedeniyle azalmas›, ithalat›n artmas› bulunmaktad›r. Türkiye’de rekabet gücünün tümüyle ortadan kalkmas›, Asya’da, özellikle Çin’de üretilen mallar›n iç pazar› ele geçirmesi ve yine d›fl pazarda da etkin hale gelmesine paralel eski ihracatç›lar, kapital sahipleri inflaat sektörüne yöneldiler. Hükümet bu sürecin aç›k destekçisi oldu. Bankalar›n bu yöndeki teflviklerini görmemek mümkün de¤ildir. Yine Dubai prensine peflkefl çekilen Belediye arazisi bu konuda verilebilecek en iyi örnek oldu… 2005’te yat›r›mlar›n esas›, son dönemde de artarak konut sektörüne, plazalara yöneldi. ‹nflaat sektöründeki bu ilerlemenin, bu geliflmenin uzun vadeli olamayaca¤› gibi, bir duraklamayla birlikte krize yol açaca¤› kimse için bir s›r de¤ildir. Tek koflul sanal büyümeyi devam ettirmek; s›cak para için istikrarl›

olmaya devam etmek; halk üzerindeki sömürüyü art›rarak devam ettirmek; iflsizli¤i azaltmaya dönük hiçbir ad›m atmamak; ücretleri düflük tutmak; sendikalaflmaya sürekli ket vurmak; “do¤rudan yabanc› sermaye girifli” için özellefltirmenin enerji sektörüne, limanlara uzamas› için çal›flmak vs… Bu süreçlerin her zaman bir sonu olmufltur. Çünkü, nihayetinde spekülatif sermayenin üzerinde gezindi¤i emperyalist-kapitalist sistem de bir kriz içindedir. Bunun patlak verdi¤i her an bizim gibi ülkelerin çöküflü demek olmufltur. Tar›mda yaflanan y›k›m bu y›l devam ettirilmifltir. Bunun karfl›s›nda hiçbir politika bulunmamaktad›r. Ne

Türkiye’de kay›t d›fl›n›n artarak devam edece¤ini öngörmeli ve bu anlamda sendikalaflmaya karfl› devletin her türlü deste¤ine sahip sald›r›lar›n artaca¤›n› bilerek hareket etmeliyiz. ‹flçi s›n›f›n›n ve iflsizlerin ortak mücadelesini yaratmak sendikalaflma perspektifinin gelifltirilmesiyle mümkündür. köylü örgütlenmelerinin egemenleri ne de sözde muhalif partiler köylülük üzerindeki büyük tezgah›n karfl›s›nda bir direnifl yaratmak amac›ndad›r. Köylülerin da¤›n›k ve özel mülkiyetçi karakteri örgütlenmeleri önünde, birlikte hareket etmeleri konusunda önemli bir sorun olmaya de-

vam etmektedir. Bu kesimlerin güvenini kazanacak bir hareketin yarat›lamam›fl olmas› Türkiye devriminin en önemli açmaz olmaya devam etmektedir. Kazan›lmam›fl köylü kitlesi devrimin gelifltirilememesinin temel nedeni olmaktad›r. Köylülük yoksul ve gelecekten umudu kalmam›fl bir sürecin içinde kendili¤inden örgütlenecek bir e¤ilim de tafl›mamaktad›r… ‹flsizlik, 2005’te de azalmad›. Resmi rakamlarla yüzde 9’larda, gerçeklikte ise %14-15’lerde seyretti. Kentlerde yüzde 12-15 dolay›ndaki iflsizlik buralarda s›n›f çeliflkilerinin yükselmesini sa¤lamaktad›r. Kendili¤inden hareketin üretti¤i çarp›k karfl› koyufllar, çeteleflme mafyalaflmaya paralel, öfkeli patlamalar da bu sürecin ba¤r›nda bulunmaktad›r. Türkiye’de kay›t d›fl›n›n artarak devam edece¤ini öngörmeli ve bu anlamda sendikalaflmaya karfl› devletin her türlü deste¤ine sahip sald›r›lar›n artaca¤›n› bilerek hareket etmeliyiz. ‹flçi s›n›f›n›n ve iflsizlerin ortak mücadelesini yaratmak sendikalaflma perspektifinin gelifltirilmesiyle mümkündür. Bunun için Türk-‹fl, D‹SK gibi sendikalar›n yerini alabilecek bir hareketin ihtiyac›n› daha derinden hissetmek ve çal›flmalar›n› derinlefltirmek gerekmektedir. Haz›rlanan yeni bütçede IMF’’ye vaat edilen yüzde 6.5’lik faiz d›fl› fazlan›n korunuyor olmas› d›flar›ya de¤er transferinin otomati¤e ba¤lanm›fl oldu¤unu göstermekten baflka bir fley de¤ildir.


9

Latin Amerika; silahl› mücadele veren örgütlerinin yan›nda bunlardan ba¤›ms›z olarak geliflen halk hareketlenmeleri ile günümüzde de hem devrimcilerin hem de emperyalistlerin ilgisini politik aç›dan çekmektedir. Bu çal›flmam›z›n ilk bölümünde fethedildi¤i günden bugüne L. Amerika’n›n k›saca siyasal tarihini incelemeye çal›flaca¤›z. ‹kinci bölümünde Küba, üçüncü bölümde de Nikaragua’y› yine tarihleriyle birlikte ama ayn› zamanda verilen devrimci mücadelenin niteli¤i ve sonuçlar›yla inceleyece¤iz.

Latin Amerika; silahl› mücadele veren örgütlerinin yan›nda bunlardan ba¤›ms›z olarak geliflen halk hareketlenmeleri ile günümüzde de hem devrimcilerin hem de emperyalistlerin ilgisini politik aç›dan çekmektedir. Fethedildi¤i 1492 y›l›ndan bugüne sahip oldu¤u yeralt› ve yerüstü kaynaklar› nedeniyle emperyalistlerin Latin Amerika’ya ilgisi hiç eksik olmam›flt›r. Büyük bir vahfletle Latin Amerika kaynaklar› sömürgecilere aktar›lm›flt›r. Ve vahflet nedeni ile; (günde 5 dolar›n yoksulluk s›n›r› olarak al›nmas› durumunda) Latin Amerikal›lar›n % 70’i yoksulluk içinde yaflamaktad›r. Halk›n yaklafl›k % 40’› da 2 dolar›n alt›nda bir miktar ile geçinmeye çal›flmaktad›r. Örne¤in Arjantin’de -kifli bafl›na et ve tah›l üretiminde en zengin ülkede- nüfusun yaklafl›k %60’› yoksulluk içinde yaflamaktad›r. Bu gerçeklik bize “halk›n fakir oldu¤u ülke zengindir” sözünü bir kez daha

hat›rlatmaktad›r. En çok sald›r›ya, talana, sömürüye maruz kalan halklar›n yaflad›¤› co¤rafyalar›n genelde yeralt›, yerüstü madenleri, kaynaklar› aç›s›ndan zengin oldu¤unu görüyoruz. Örne¤in elmas madenleriyle dolu Afrika’n›n durumu ya da petrol zengini Arap ülkelerindeki halklar›n durumu… Bu çal›flmam›z›n ilk bölümünde fethedildi¤i günden bugüne L. Amerika’n›n k›saca siyasal tarihini incelemeye çal›flaca¤›z. ‹kinci bölümünde Küba, üçüncü bölümde de Nikaragua’y› yine tarihleriyle birlikte ama ayn› zamanda verilen devrimci mücadelenin niteli¤i ve sonuçlar›yla inceleyece¤iz. LAT‹N AMER‹KA’NIN KISA S‹YASAL TAR‹HÇES‹ Amerika k›tas›n› “keflfe” götüren deniz yolculu¤unun hedefi, Hindistan’a ulaflmak için yeni bir yol bulmakt›. Hindistan’dan ‹spanya krali-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

Latin Amerika Ülkeleri Küba ve Nikaragua’ya Dair- I. Bölüm


10 madan ulaflmak istemeleri, deniz yolculuklar›n›n artmas›n› da beraberinde getirmiflti. Üretici güçlerin h›zl› geliflimi köylülerin mülksüzlefltirilmesini ve flehirlere h›zl› göçü sa¤lam›flt›. fiehirlerdeki demokratik yap›n›n de¤iflimi, zahire ihtiyac›n› art›r›yordu. Sanayinin geliflmeye bafllamas›; yün, deri, keten, kenevir ve sanayi bitkilerine olan ihtiyac› da art›r›yordu. Bunlar›n sa¤lanabilmesi de¤erli madenlerle olacakt›. ‹flte hem de¤erli madenlerin sa¤lanmas› ve hem de sanayi bitkilerinin, ipe¤in, baharatlar›n “araçs›z” bir flekilde direkt al›nmas› istemi, denizci ülkeleri harekete ge-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

Okul kitaplar›nda herkese sürekli Amerika k›tas›n›n “keflfedildi¤i” ö¤retilir. Oysa ki Amerika k›tas›; üzerinde uygarl›klar kuran ‹nkalar, Mayalar, Aztekler taraf›ndan zaten binlerce y›l önce “keflfedilmiflti.” 1492 ve sonras›nda yaflananlar “keflif” de¤il, askeri, sosyal, kültürel, ekonomik anlamda ya¤maya, soyk›r›ma dayanan istilad›r.

çesinin istedi¤i ve asl›nda o dönemde tüm Avrupa’n›n s›k›nt›s›n› çekti¤i alt›n, baharat, pamuk, sar›sab›r ve köleler getirecekti Cristof Colomb. XV. yy’a kadar Avrupal›lar her türlü baharat› ve ipe¤i Müslüman ülkelerden elde ediyorlard›. Baharat ve alt›n ülkelerine art›k bir “arac›” ol-

çirdi. Müslümanlar›n denetimi d›fl›nda yeni bir yol aray›fl›; Cristof Colomb’u Amerika’ya götürdü. Bu nedenin d›fl›nda, kefliflere ç›kmas›nda “din”in de etkisi vard›r. Tamamen Haçl› düflüncesinin bir uzant›s› olarak; Portekizlilerin Müslüman

Fas’› arkadan çevirecek bir yol aramalar› ve Yeflil Burnu’na varmalar› “yeni yollar” ve “yeni imkânlar” bulunabilece¤ine olan inanc› art›rm›flt›. Yeni topraklar›n fethi ve vahflice talan› ile elde edilen alt›n ve di¤er madenlerin Avrupa’ya getirilifli; zaten bafllam›fl olan ilkel birikim sürecinin daha da h›zlanmas›na yol açt›. Okul kitaplar›nda herkese sürekli Amerika k›tas›n›n “keflfedildi¤i” ö¤retilir. Oysa ki Amerika k›tas›; üzerinde uygarl›klar kuran ‹nkalar, Mayalar, Aztekler taraf›ndan zaten binlerce y›l önce “keflfedilmiflti.” 1492 ve sonras›nda yaflananlar “keflif” de¤il, askeri, sosyal, kültürel, ekonomik anlamda ya¤maya, soyk›r›ma dayanan istilad›r. Aztekler ve ‹nkalar; Amerika k›tas›n›n ana yerli topluluklar›ndand›r. Aztek uygarl›¤›n›n do¤up-geliflti¤i yer, bugünkü Meksika’d›r. ‹nkalar ise; Güney Amerika’n›n And Da¤lar› çevresinde uygarl›klar›n› kurmufllard›r. Aztekler MS. IV-X. yy’lar aras›nda yaflayan Mayalar›n siyasal, toplumsal sistemini devam ettirmifllerdir. X. yy’da kurulan Aztek uygarl›¤› XVI. yy’›n ilk çeyre¤inde yani 6 yüzy›ldan sonra ‹spanyollar taraf›ndan y›k›lm›flt›r. ‹nka uygarl›¤›n›n kurulufl dönemi ise, XII. yy’d›r. ‹nkalar büyük bir merkezi uygarl›k kurmay› baflarm›fllard›r. 1533 y›l›nda Peru’nun ‹spanyollarca fethi ile y›k›lm›fllard›r. Yüzy›llar sonra Uruguay Ulusal Kurtulufl Hareketi’ne ad›n› veren Tupac Amaru, 1579’da ‹spanyollara karfl› ayakland›¤› için bafl› kesilen


bir ‹nka kahraman›d›r. 1494 y›l›nda imzalanan Tordesillas Anlaflmas› ile Güney Amerika, ‹spanya ve Portekiz aras›nda paylafl›ld›. (‹ngiltere, Fransa, Hollanda’n›n buralara gelifli 17. yy’›n sonu ve 18. yy’dad›r.) Buna göre; Brezilya’n›n bir k›sm› d›fl›nda G. Amerika’da ‹spanya’n›n egemenli¤i olacakt›. Brezilya’n›n büyük bir bölümü ise Portekiz’e b›rak›lm›flt›. Bu anlaflma XVIII. yy’›n ikinci yar›s›na kadar geçerlili¤ini korumufltur. Zaten bafll› bafl›na bu anlaflma bile, Amerika k›tas›nda yaflayan halklar›n ilk andan itibaren nas›l yok say›ld›¤›n› göstermektedir. Birçok sömürge ülkesinde görülen iki özellik Latin Amerika’da da vard›r. “Birincisi kapitalizmin tar›ma girifli (Küba, Afrika, Endonezya’da devasa fleker, pamuk, kauçuk vs. plantasyonlar›); ikincisi, hammadde üretim sanayinin (petrol, madenler vs.) ve imalat (tekstil) sanayinin vs. ve ulafl›m sektörünün (su nakliyat›, demiryollar›) büyümesi.” (3. Enternasyonal’de Devrim Aflamalar›, sf. 43) fieker kam›fl› ve pamuk plantasyonlar›nda, alt›n ve gümüfl gibi maden ocaklar›nda çal›flt›r›lan yüz binlerce K›z›lderili, korkunç çal›flma koflullar› nedeniyle ölmüfltür. Oluflturulan sömürü sistemine göre (bu sisteme encomienda deniliyordu) imtiyaz sahibine yaln›z toprak de¤il, köle olarak kullanmak için yerliler ve Afrika’dan milyonlarca insan buraya köle olarak getirilmifltir. “Barbar” olan yerlilerin, “uygarlaflt›r›lmas›” için Avrupal›lar taraf›ndan “misyonerlik” çal›flmalar›na da a¤›rl›k

verilmifltir. Engelizasyon yöntemi, H›ristanl›¤› yayma amac› tafl›m›fl ve tüm sömürge ülkelerde devreye sokulmufltur. Bu yöntemle; yerli halklar din yoluyla daha da pasiflefltirilmifl ve sömürge bilincinin içsellefltirilmesi h›zland›r›lm›flt›r. Din olgusunun kullan›lmas›n›n bir getirisi de, Avrupa halklar›n›n herhangi bir tepkisinin önüne daha rahat geçebilmekti. Sonuçta insanlar “uygarlaflt›r›l›yordu” ve bu uygarlaflt›rma s›ras›nda, ölenler olacakt›! ‹spanya, Latin Amerika’da lâtifundialar› ekonomik sistem olarak oturttu. Büyük toprak sahiplerinin “soylu” say›lmas›, ço¤u zaman genifl topraklar› tek elde toplayabilmek için verilen u¤rafllar nedeniyledir. Büyük toprak sahipli¤inin siyasal dönemi ve “soylu” oluflun getirdi¤i avantajlar, ço¤u zaman iktisadi öneminin dahi önüne geçmifltir. Bu ekonomik ve siyasal yap› toprak reformu sorununun günümüze kadar çözülememesini getirmifltir. 19. yy’da verilen “ba¤›ms›zl›k” savafllar›n›n sonu özünde sadece baflka sömürgeci devletin egemenli¤ine geçmek olmufltur. Sömürge yap› yar›-sömürge olarak devam etmifltir. Latin Amerika’daki mücadelenin hemen hepsinin temelinde toprak istemi vard›r. Zapatista’n›n, Sandino’nun 20. yy’›n bafl›ndaki ayaklanmalar›n›n nedenlerinden en önemlisi buydu. Geliflen mücadeleler neticesinde birçok ülke “toprak reformu” yapma vaadinde bulunmufl, hatta bunlar› yasalar›na koyanlar ve bazen da¤›tanlar da olmufltur. Kalk›nma için ittifak döne-

minde de ABD taraf›ndan Latin Amerika ülkeleri “toprak reformu” yapmak için zorlanm›fllard›r! Fakat tüm bunlar›n amac›; geliflen toplumsal muhalefeti s›n›rland›rmakt›. Ayn› zamanda baz› bölgelerde köylülere toprak da¤›t›l›p, baz› bölgelerde da¤›t›lmayarak köylülerin dayan›flmalar›n›, kenetlenmelerini önlemeyi amaçl›yorlard›. Bu nedenlerle; hep gündemde olmas›na ra¤men “toprak reformu” hiç gerçekleflmedi. Örne¤in Meksika’da 1910 y›l›nda tam anlam›yla bir toprak reformu yap›lm›flt›r. 1910’da ulusal topraklar›n % 60’›n›n 11.000 mülk sahibinin elinde oldu¤u hesaplan›yordu. 1970’te ise 10.000 iflletme birimi; afla¤› yukar› ayn› alan› paylaflmaktayd›. 1950-1960 y›llar› aras›ndaysa topraks›z köylülerin say›s› hemen hemen iki kat›na ç›km›flt›r. Biliyoruz ki yar› sömürge, yar› feodal ülkelerde rejimin sacayaklar›ndan biri de toprak a¤al›¤› sistemidir. Ve di¤er yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerde oldu¤u gibi Latin Amerika’da da rejim asla dayand›¤› sacayaklar›ndan birini k›rmaya yönelmeyecektir. Ama yukar›da da vurgulad›¤›m›z gibi s›n›f muhalefetini bast›rmak için; zaman zaman kullan›lmayan veya ekime elveriflli olmayan topraklar› da¤›tma yoluna gidebilmifltir. Latifundialarda çal›flt›r›lan yerlilerin hiçbir hakk› yoktu. Yani özünde iflleyen kölelik sistemiydi. Yerliler topraklar›ndan zorla sürülüyor, büyük bir k›sm› elde edilen topraklarda köle olarak çal›flt›r›l›yordu. Zaman içerisinde mülk sahibinin evinde ücretsiz çal›fl-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

11


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

12 mak fleklinde yar›c›l›k da görülmüfltür. fiili’de 1900’lü y›llar›n bafllar›nda haklar›n› savunmaya kalkan iflçiler, köylüler; demire vurulabiliyor veya toprak sahiplerine, iflletme sahiplerine ait özel hapishanelerde tutulabiliyorlard›. Toprak sahiplerinin kulland›¤› zor, köylülerin zaman zaman kendi aleyhlerine olan örgütlenmelere girmelerine neden olmufltur. Örne¤in; fiili’de Allende iktidar› s›ras›nda sefalet içindeki köylüler toprak reformuna karfl› sokaklara dökülmüfllerdir. Veya di¤er bir örnekte; 1965’te Bolivya’da “Pacto militar compesino” (ordu-köylü) anlaflmas›d›r. 19. yy’da ‹spanya ve Portekiz’e karfl› “ba¤›ms›zl›k” savafllar› verilmifltir, fakat bu mücadeleleri örgütleyen ve sürükleyenler ‹spanya’dan, Portekiz’den gelip o topraklara yerleflen ve “Güney Amerikal›” kimli¤ini benimseyenler olmufltur daha çok! Örne¤in Venezüelal› Simon Bolivar G. Amerika do¤umlu bir ‹spanyol’du. “Asl›nda bir kast sistemi vard›r Latin Amerika’da, Avrupa’dan gelen ‘memur, yönetici, asker’ olarak belirleyici ve ayr›cal›kl› konumda olan ‹spanya do¤umlu ‹spanyollar ‘Criallo’ diye adland›r›lan G. Amerika do¤umlu kimseler; ticaret ve tar›mla u¤raflan tüccar ve toprak a¤alar›n›n yan›nda, toplumun entelektüel kesimini oluflturanlar’ ve

‘Mestizo’ olarak adland›r›lan, toplumun en alt tabakas›n› oluflturan melezlerse, topraklarda seri olarak çal›flt›r›lanlard›.” (Volkan Yarafl›r, Sokakta Politika sf.152) K›ta yerlilerinin kölelefltirilmesi, Afrika’dan çok say›da köle getirilifli ve Avrupa’dan göçenler iyi bütünleflmemifl da¤›n›k toplum yap›s›n›n oluflmas›na yol açm›flt›r. Her bir ülkede çok farkl› ›rktan topluluklar vard›r. Etnikkültürel farkl›l›klar ve yüzy›llarca “saf kandan olmayan”lar›n ezilip-sömürülmesi Latin Amerika ülkelerinde yerli halklar›n mücadelelerinin sürekli gündemde olmas›n› getirmifltir. 19. yy’da ‹spanyollara karfl› verilen “ba¤›ms›zl›k” savafllar› Latin Amerika ülkelerinin ço¤unda di¤erlerine oranla çok güçlü bir kli¤in olmay›fl›; bununla birlikte çok genifl toprak mülkiyetine sahip olan kiflilerin iktidarda yer almak ve devletin genifl olanaklar›ndan yaralanmak istemesi, devlet iktidar›n› ele geçirme savafl›n› daha boyutland›rm›flt›r. Ve bu yap› bazen t›pk› Bolivya’da oldu¤u gibi 155 y›l içinde 189 darbe yani ortalama 7 ayda bir darbenin oluflunu getirmifltir. Ki baz› darbelerin aras› sadece 2-3 ayd›r. Latin Amerika’da özellikle 19. yy’da etkili olan Caudillolar’dan bahsetmek gerekiyor. “Caudillo, kuflkusuz silahl› adamd›r ama yine

Bir bak›ma savafl beyine benzetebiliriz, Caudillolar›! Ama öyle ki, bazen iktidar› ele geçirebiliyor ve üzerinden palazlan›yorlard›. Örne¤in 1825’ten 1879’a kadar süren uzun bir dönem boyunca, Bolivya “barbar Caudillo”lar taraf›ndan yönetildi. Kurtar›c› birliklerin aras›ndan ç›kan bu Caudillolar, hükümeti ele geçirmek dahas› zenginlikleri haraca ba¤lamak için kendilerine ba¤l› ordular oluflturdular.


de meslekten askerin tam z›dd› olan bir tiptir. Caudillolar, muzaffer ordular›n fleflerinin pefli s›ra, zaten pek de belirgin olmayan ya da lafta kalan ulusal s›n›rlar› kendilerine pek fazla dert etmeden bütün k›tay› k›smetlerini arayarak dolafl›rlar…” (Alain Rauguie; Latin Amerika’da Askeri Devlet) Bir bak›ma savafl beyine benzetebiliriz, Caudillolar›! Ama öyle ki, bazen iktidar› ele geçirebiliyor ve üzerinden palazlan›yorlard›. Örne¤in 1825’ten 1879’a kadar süren uzun bir dönem boyunca, Bolivya “barbar Caudillo”lar taraf›ndan yönetildi. Kurtar›c› birliklerin aras›ndan ç›kan bu Caudillolar, hükümeti ele geçirmek dahas› zenginlikleri haraca ba¤lamak için kendilerine ba¤l› ordular oluflturdular. ‹flte toprak sahiplerinin kendilerine ait ordular› oldu¤u, Caudillo diye tan›mlanan bu silahl› güçlerin varl›¤› iktidar mücadelelerini süreklilefltiriyor ve her bafla gelen kendi askeri gücünü getiriyordu! Yukar›da bahsetti¤imiz sosyal yap›n›n da etkisiyle her ne kadar “ba¤›ms›zl›klar›n›” kazanm›fl gibi görünseler de; ulusaldevlet tan›m›na uyacak flekilde bir örgütlenme yaratamam›fllard›r. Hatta merkezileflmifl, günümüzde bilinen haliyle bir “ulusal ordunun” oluflumu bu nedenlerle birçok Latin Amerika ülkesinde 20. yy’›n ortalar›nda sa¤lanm›flt›r. “20. yy’a kadar Dominik Cumhuriyeti ve Uruguay gibi; birbirinden çok farkl› ülkelerde partilere ve klanlara ait özel ordular›n durmadan ço¤almas›, devletin i¤retili¤ini, zay›fl›¤›n› ya da devlet olmadaki gecikmiflli¤ini kan›tlar.”

(L. Amerika’da Askeri Devlet, sf 50) K›sacas›, L. Amerika’da 20. yy’a kadar (ve hatta baz› ülkelerde 20. yy’›n ortalar›na kadar) ordular; profesyonelleflmemifl, günümüzün “modern” ordular› gibi özel askeri e¤itimden (akademiden) geçerek, asgari bir ideolojik birlik, amaçta ortakl›k yakalayamam›fl, her genifl toprak sahibinin veya siyasi partinin, klan›n vs. sahip olabilece¤i ordulard›r. Kapitalist devletlerde, bu flekilde ordular›n oluflmas›na izin verilmez. Bir ulusal ordu vard›r. Latin Amerika’da; askeri rütbe di¤er tüm isimlendirmelerden, kariyerlerden daha önemliydi. Bu nedenle sivil bürokrasinin üst kademelerinde bulunanlara da askeri rütbeler verilirdi. Herhangi bir toprak a¤as› veya farkl› konumlardaki insanlar hiç ilgileri yokken “general” isimlendirmelerini almaktayd›. “Sözgelimi XX. yy bafl› Meksika’s›nda eski bir ilkokul ö¤retmeni ve devrim karmaflas› içinde insanlar› pefli s›ra sürükleyebilmifl bir siyasal önder (önce general, sonra baflkan olan Calles’in hayat hikâyesi böyledir) devrim ordular›na yaz›ld›¤›nda. Keyfi bir tasarrufla yüzbafl› atanan, kendi halindeki bir belediye yazman› (General Cardenes), ya da Küba’da örne¤i görüldü¤ü gibi, orduda yaz›c› çavufl iken bir hükümet darbesinin yaratt›¤› f›rsatlardan yararlan›p bafl döndürücü flekilde yükselen Batista.” (Age, sf. 49-50) Buraya kadar yaz›lanlar› toparlarsak, ‹spanya ve Portekiz’e karfl› verilen savafllardan

sonraki ilk dönemler; her ülkede egemenli¤i sa¤lamaya çal›flan, kendi ordular›na sahip birçok lâtifundia sahibi veya yine kendi “ordular›n›” oluflturan sivil partiler, Caudillolar vard›. Elbette ki bunlar aras›nda baflka ülkelerin (özellikle ABD’nin) deste¤ini alanlar da vard›. Bunlar›n aralar›ndaki mücadeleler nedeniyle bazen 2-3 ay bile iktidarda kal›nmas›n› sa¤layamayan darbeler olmufltur. Ve bu iktidar savafl›m›nda di¤erlerini eleye eleye gelenler; 20. yüzy›l›n bafllar› ve ortalar›nda, günümüzde var olan devlet ve ordu yap›lanmas›n› kurabilmifllerdir. Burada baflkan Gonzalo’nun “bürokrat kapitalizm”i tan›mlarken kulland›¤› “geliflmenin belirli bir aflamas›nda bu kapitalizm devlet iktidar› ile bütünleflir ve devletin iktisadi imkânlar›ndan yararlan›r, devleti iktisadi bir manivela olarak kullan›r” (Baflkan Gonzalo Konufluyor, sf. 48) ifadesi daha fazla aç›kl›k kazanmaktad›r. Ki Baflkan Gonzalo’nun Peru’da “bürokrat kapitalizmin bafllang›c› olarak sayd›¤› 1895’te; “liberal” Pierolo, kötü donat›lm›fl ve fazla e¤itim görmemifl sivil milisler taraf›ndan, 9 y›l önce yine darbeyle bafla gelen General Caceren’in düzenli ordusunu yenerek bafla getirilmifltir. Ve bu kli¤in palazlan›p-güç toplamas› devletin imkânlar› kullan›larak olmufltur. XX. yy’›n bafllar›na kadar Latin Amerika’da Avrupa devleti egemendi. ABD; KuzeyGüney savafl› olarak adland›r›lan iç savafltan sonra ‹ngiltere, Fransa, ‹spanya’n›n rakibi haline gelmeye bafllad›. 19.

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

13


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

14 yy’da Latin Amerika’daki sömürgecili¤e karfl› olan hareketlerin ço¤unu destekledi. Bu destekler nedeniyle; ABD Latin Amerika’n›n göçmen halklar›nda özgürlü¤ün temsilcisi olarak görülmeye baflland›. Kolombiya, fiili, Meksika ve Brezilya ba¤›ms›zl›klar›n› ilan ettikleri ilk andan itibaren ABD onlar› tan›m›fl ve elçilikler kurmufltur. Sömürgecili¤in özünde sadece ekonomik de¤il; sosyal, kültürel, ideolojik olarak da halklar›n bilincinde yer etmek oldu¤u düflünülürse; ABD’nin dünyadaki birçok halk gibi Latin Amerika halklar›n›n gözünde de “özgürlükçü”, “ça¤dafl”, “geliflmifl” bir ülke olarak görülmesinin ne kadar önemli oldu¤u daha rahat görülür. Elbette ki sonraki uygulamalarla ABD’nin de iç yüzü ortaya ç›km›flt›r. Ama yaflam tarz› olarak, halklar›n önlerine koyduklar› hedefler boyutuyla; ilk

len James Monroe’nin ad›yla olan yerlilerin topraklar›na an›lan Monroe doktriniyle soyk›r›mla tecavüzle el konulmas›n› “do¤al hak” olarak göbafllayal›m. “Baflkan Monroe, afla¤› ›r- rüyor. Ve bu “Avrupa’dan gek›n ‘hak gere¤i’ yerini ‘uygar lenler” aras›ndan da ilk olarak nüfusun daha yo¤un ve derli bu hakk› kendine tan›yor toplu olan biçimine ve kuvve- ABD! tine’ b›rakmas› gerekti¤ini 1861-1865 aras› yaflanan ‘yeryüzünün insanl›¤a müm- Kuzey-Güney iç savafl›ndan kün olan en büyük sayg›y› sonra ABD; h›zl› bir sanayibeslesin diye verildi¤i, hiçbir leflme dönemine girdi! XIX. kibileya da halk›n kendi bes- yy’›n sonlar›na do¤ru, ABD lenmesi ve rahat› için zorunlu ekonomisi art›k d›flar›ya “serolan›n ötesindeki varl›klar› maye ihraç edilebilecek” duötekilerden esirgemeye hakk› rumdayd› ve bu Pazar aray›olmad›¤›’ fleklinde formüle et- fl›yla birlikte Monroe doktriniti¤i yasal doktrinin ›fl›¤›nda, ne 1904 y›l›nda “sonuç” bölüsoyk›r›m› meflrulaflt›r›yordu. mü eklendi. Bu bölümle birBeyaz yerleflim bölgelerinin likte Washington komflu ülkeK›z›lderili topraklar›na do¤ru lerde uluslararas› polis gücü‘h›zl› ve muazzam yay›l›fl›n do¤al hak’lar›n Nikaragua bir istemi olup, hiçbir fley bunu engelleyemez biçiminde gerekçelendirdi.” (Emperyalist Müdahale Doktrinleri ve NATO, sf. 33)

Yay›lmac›l›k politikas›yla birlikte; ABD Karaipleri ulusal ç›karlar› bak›m›ndan denetimi zorunlu bir iç deniz olarak görüyordu. Bunun d›fl›nda ABD, Orta Amerika berzah›n› da Panama kanal› aç›lmadan önce de Atlantik ve Pasifik k›y›lar› aras›nda iç iletiflimi sa¤layan bir hat olarak görmekteydi. bafltaki ABD hayranl›¤›n›n hiçbir etkisinin olmad›¤› söylenemez. ABD kuruldu¤u ilk süreçlerden itibaren uzun süreli hareket planlar›n› belli doktrinler etraf›nda yapm›flt›r. Bu doktrinleri incelemek bize o doktrinin uyguland›¤› dönemi anlamam›za yard›m edecektir. 1817 y›l›nda baflkanl›¤a seçi-

Monroe doktrini, “Amerika Amerikal›lar›nd›r” sözleriyle özetlenmektedir. “Amerikal›lar›nd›r” denirken, yukar›daki aç›klamadan da anlafl›laca¤› gibi “yerliler” kastedilmiyor. “Amerika; Avrupa’dan göç etmifl ve oraya yerleflmifl olanlard›r” denilmek isteniyor. Ve bu sonradan gelen göçmenlere “afla¤› ›rk”

nü oluflturma hakk›n› kendine tan›m›flt›! Yay›lmac›l›k politikas›yla birlikte; ABD Karaipleri ulusal ç›karlar› bak›m›ndan denetimi zorunlu bir iç deniz olarak görüyordu. Bunun d›fl›nda ABD, Orta Amerika berzah›n› da Panama kanal› aç›lmadan önce de Atlantik ve Pasifik k›-


y›lar› aras›nda iç iletiflimi sa¤layan bir hat olarak görmekteydi. Monroe doktrinine eklenen sonuç bölümündeki “hakk›” kullan›larak; Karaip denizinin iç güvenli¤i için denetim alt›na al›nmak zorunda olan Nikaragua 1912’de, Haiti 1915’te, Santa Domingo 1916’da, Küba’dan sonra iflgal edilen ülkeler oldular. Küba’n›n durumu ise daha da vahimdi! ABD, sözde ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan Küba’dan çekilirken, Platt Anlaflmas›’n› dayatt›. Bu anlaflma; ABD’ye ç›karlar›na uygun buldu¤u zaman, Küba’ya müdahale etme hakk›n› veriyordu. Ve bu anlaflman›n güvenli¤i bir madde ile Küba anayasas›nda al›nm›flt›r. Böylece tarihte ilk kez “ba¤›ms›z” bir ülke, kendi anayasas›nda iflgali meflru gördü¤ünü belirten bir madde bulundurmufl oldu. ABD iflgal etti¤i ülkelerden çekilmeden önce kendisine ba¤l› askerilefltirilmifl bir polis gücü koruyordu. Bu güçler, bir ulus devlete uygun flekilde oluflturulacak olan “modern ordular›n” çekirdekleriydiler. ABD, uzun süreli iflgallerin halklarda yaratt›¤› tepkinin fark›ndayd›. 1930’lu y›llarda Nikaragua’da Sandino, Haiti’de Coco’lar, Dominik’de gerilla direniflleri karfl›s›nda ABD, “Pax Amerikana” sistemini, “bar›flç›l(!)” yollarla kurmaya çal›flt›. “‹yi komfluculuk” politikas›n› gelifltirdi. Buna göre ABD askerleri kullan›lmayacak veya iflgal edilen yerlerden k›sa zamanda çekilmeye çal›flacakt›. Bunun yerine; Latin Amerika (özellikle Orta Amerika) devletleri-

nin askeri güçlerinin ABD’de e¤itilmesine, ordunun çeflitli araç-gereç ihtiyaçlar›n›n ABD taraf›ndan karfl›lanmas›na baflland›. Tüm subaylar› ABD’de e¤itim gören “Ulusal Muhaf›zlar” oluflturuldu. ABD’nin Latin Amerika ülkeleriyle olan ekonomik iliflkisi ise; 1928 y›l›nda ‹ngiltere taraf›ndan da ABD taraf›ndan da Latin Amerika ülkelerine yat›r›lan sermaye 1.200.000 sterlin tutmaktad›r. Yat›r›lan sermaye ayn› iken 1914’ten 1928’e kadarki yat›r›m oranlar›n›n art›fl h›z›n› karfl›laflt›rd›¤›m›zda (ABD’nin %300, ‹ngiltere’nin % 15-20) ABD’nin Latin Amerika’da esas sömürücü güç durumuna geçmeye bafllad›¤›n› görürüz. 1912-1928 y›llar› aras›nda ABD sermayesindeki art›fllar ise baz› Latin Amerika ülkelerinde flöyledir: Arjantin % 1025, Brezilya % 676, fiili % 2096, Peru % 82, Venezuela % 5300, Kolombiya % 6000. Bu sermaye yat›r›mlar› ABD taraf›ndan Avrupa’ya yat›r›lanlar› geçmekte ve ABD’nin tüm dünyada yat›rd›¤› bütün servetlerin % 40’›n› bulmaktad›r. (Veriler “3. Enternasyonel’de Devrim Aflamalar›” isimli kitaptan al›nm›flt›r.) ABD hem askeri hem ekonomik anlamda kendisine “ba¤lad›¤›” Latin Amerika ülkelerini, 1941’de Pearl Harbour’la birlikte savafla girmesiyle, kendisinin yan›nda tav›r almak için zorlad›. Ve ABD; borç ve kira yasas›yla, dost ülkelere silah sa¤lamay› taahhüt ederken, disipline uymayan ülkelere

karfl› da onlar›n ulusal ç›karlar›n› hiç hesaba katmayan cezaland›rma yöntemlerini izledi. Örne¤in geleneksel olarak ‹ngiltere pazar›na ba¤l› olan Argoth k›ta içinde kara listeye al›nd›, yöneticileri Amerikan D›fl ‹flleri Bakanl›¤› taraf›ndan ‘nazi-faflist’ iflbirli¤i ile suçland›.” (Latin Amerika’da Askeri Devlet, sf. 138) Savaflla birlikte büyük y›k›ma u¤rayan Avrupa devletlerinin yerini ABD büyük bir h›zla ald›. ‹ngiltere’nin “Latin Amerika’daki yat›r›m› 1938’de 754 milyon sterlin iken 1951’de 245 milyona düfltü. 1897’de Latin Amerika’ya ancak 300 milyon dolay›nda para yat›rm›fl olan ABD’nin yat›r›mlar› ise 1920’de 2 milyara, 1929’da 3,5 milyara, 1950’de 4.7 milyara, 1955’te 6 milyara ulaflm›fl, 1962’de 12 milyar› aflm›flt›. 1914’te ‹ngiltere’nin Güney yar›mküredeki do¤rudan yat›r›mlar› ABD’ninkinin 3 kat›ndan fazlayken, 1930’da iki ülkenin yat›r›mlar› hemen hemen eflitlenmiflti…” “ABD’nin Latin Amerika’dan yapt›¤› ithalat 19361940 aras›nda, y›lda ortalama 550 milyonken 1948’de y›lda ortalama 2.35 milyara ulaflt›.” (Age, sf. 139) ABD; II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’yla birlikte Avrupa devletlerini hem ekonomik hem de askeri anlamda epey bir geride b›rakm›fl ve dünyan›n iki “süper” gücünden biri olmufltu. Avrupa ise savafl y›k›nt›lar›n› imarla u¤rafl›yordu. Savafl bitti¤inde ABD; çok tarafl› ve iki tarafl› paktlarla k›ta “güvenli¤ini” sa¤layan bir sistem oluflturdu. Truman döneminde bu “aç›k bir dün-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

15


16 yada kapal› bir k›ta” olarak ifade edildi. Latin Amerika, art›k hep kullan›lan deyimle; “ABD’nin” arka bahçesi durumuna geliyordu. Kurulan bu paktlar ve yap›lan anlaflmalarla; ABD Latin Amerika ordular›n› kendi ç›kar› için gerekti¤i zaman müdahalelerde bulunacak hale getirmiflti. Subaylar ve çok say›da asker Panama’da ve ABD’de zaten e¤itiliyordu. Ekonomik anlamda da Avrupa ülkeleriyle karfl›laflt›r›lamayacak bir üstünlü¤ü vard› ABD’nin. Tüm bunlar ABD’nin NATO tipi bir örgütlenmeyi Latin Amerika için oluflturmamas›n› getirdi. Ayr›ca o dönemde Latin Amerika

co¤rafyas› savunma aç›s›ndan, ABD’nin birinci derecede tehlikeli olarak görülen bir bölge de¤ildi. O süreçte tehlike olarak de¤erlendirilenin SSCB ve komünizm oldu¤u düflünülürse daha anlafl›l›r gelecektir. Kore Savafl› ç›kt›¤›nda da sadece 12 Latin Amerika ülkesiyle ikili yard›m anlaflmalar› imzalamakla yetinen ABD; Küba’da devrimin gerçekleflmesiyle yapt›¤› askeri ve ekonomik “yard›mlar›” art›rd›. Art›k “‹lerleme için ‹ttifak Doktrini” geçerliydi. 1953-1962 aras›nda yani 9 y›lda k›tan›n bütünü için 450 milyon dolar olan askeri yar-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

Küba

ABD; II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’yla birlikte Avrupa devletlerini hem ekonomik hem de askeri anlamda epey bir geride b›rakm›fl ve dünyan›n iki “süper” gücünden biri olmufltu.

d›mlar, sonraki 4 y›lda 488 milyon dolara ç›kacakt›. 1961 y›l›nda Kennedy’nin baflkanl›¤›ndaki ABD; Uruguay’da “Latin Amerika Devletleri Konferans›n›” örgütledi. Konferansta “kalk›nma için iflbirli¤i” program› haz›rland›.10 y›lda “kalk›nma plan›” çerçevesinde toplam 80 milyar dolar harcanacakt›. Bu doktrine göre “sosyal adaletsizlik ve yoksulluktan” beslenen sorunlar ortadan kald›r›larak, devrimci geliflmele-

rin önüne geçilmeye çal›fl›lacakt›. Ekonomik büyümenin sa¤lanmas› için uzun vadeli krediler verilecekti. Ayr›ca toprak reformunun yap›lmas› istendi Latin Amerika ülkelerinden. “‹flbirli¤inin” ilk 2 y›l›nda ABD 1 milyar, uluslararas› örgütler ise 1 milyar verdi. 3 y›l içinde Latin Amerika’ya son 16 y›ldan 3 misli daha fazla para akm›flt›! 1950 sonlar› 1960 bafllar›nda dünyan›n birçok yerinde ulusal kurtulufl mücadeleleri gelifliyordu: Küba Devrimi d›fl›nda, 1962’de Cezayir’de 1,5 milyon insan›n ölümü sonunda kazan›lan bir mücadele, yine 1962’de Kuzey Yemen’deki ‹ngiliz yönetimine karfl› hareketlenmeler, 1958’de Irak’ta Haflimi yönetiminin devrilmesi, 1960’da Belçika Kongo’sunun Lumumba önderli¤inde ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas›, Latin Amerika, Küba’dan etkilenen devrimci hareketlerin ç›k›fl›, 1960’ta Güney Vietnam Ulusal Cephesi’nin kuruluflu... Dünyan›n dört bir yan›nda savafllar›n yükselmesi, Vietnam cephesine ak›t›lmak zorunda kalan para, “ilerleme için ittifak” çerçevesinde para ak›t›lmas›na ra¤men Brezilya’da ABD’ye muhalif Goulart Hükümeti’nin bafla gelifli ABD’nin “daha etkili” bir doktrin gelifltirmesini gerekli k›l›yordu. Yap›lan yard›mlar›n(!) halk hareketlerinin geçemeyece¤i anlafl›lm›flt›! Bu aflamadan sonra “Ulusal Güvenlik Doktrini” uygulanmaya bafllad›. Bu doktrinin ilk uygulanmas› Brezilya üzerinde yap›ld›. 1 Nisan 1964’te Goulart


hükümeti ABD destekli darbeyle devrildi. “Ulusal Güvenlik Doktrini; uluslararas› komünizmin amac›na ulaflmak için toplumu içten çökertmeyi amaçlad›¤›n› savunuyordu. Bu iç düflmana karfl› tüm metotlarla, yasalar›n d›fl›nda da mücadele edilmesi gerekiyordu. Bilimsel yöntemlerle iflkence, silahl› kuvvetlerin yüksek kumandas›na ba¤l› paramiliter çeteler ve rejim karfl›tlar›n›n öldürülmesi ulusak güvenlik doktrininin ayr›lmaz parçalar›d›r. Devlet s›n›rlar› art›k geçerli de¤ildir, geçerli olan dünya komünizminin ve onun emrindeki iç düflman›n püskürtülmesinden ibaret olan Bat› ortakl›¤›d›r. Askerler ç›karlar›n›n savunulmas›nda kendi devlet s›n›rlar›n›n d›fl›nda da Ulusal Güvenlik Doktrini’ne göre harekete geçebilirler, tüm kuvvetlerin silahl› birlikleri ortak çal›flabilir ve bask›y› koordine edebilirler. ABD askeri akademilerinde yüksek dereceden askerler, bask› tekniklerinin tümüyle tan›fl›k hale getirileceklerdir. Ulusal Güvenlik Doktrini uyar›nca silahl› kuvvetlere sadece bask›ya indirgenemeyecek yeni bir sosyal rol verilmektedir. Ulusal Güvenlik Doktrini daha sonra ek bir unsurla geniflletildi: Ayaklanmaya karfl› mücadele. Bu 60’l› y›llarda gerilla hareketlerinin ç›k›fl›na bir yan›tt›... “Ayaklanmaya karfl› mücadele” a¤›rl›¤› gizli servislerin gelifltirilip, güçlendirilmesine, bask› metotlar›n›n incelefltirilmesine ve bas›n faaliyetine verdi. ‹nsanlar›n kafas›n› da fethetmek gerekiyordu. ABD dostu medyalara milyonlar ak›t›ld›. Sa¤ gazete-

ler finanse edildi ve uluslar aras› bas›n kurulufllar› insan haklar› ve bas›n özgürlü¤ü ABD yorumuyla donat›l›p gelifltirildi. “‹lerleme ‹ttifak›”n›n eski fikri toprak reformu da yeniden mezardan ç›kart›ld› ve örne¤in Guatemala ve El Salvador’da-s›n›rl› bir flekilde-uyguland›. Ayaklanmaya karfl› önlem al›c› mücadelenin anlam› bal›¤›n, gerillan›n hareket etti¤i suyu zehirlemekti. Söz konusu olan sadece gerilla ve halk hareketleri taraf›ndan tehdit edilen burjuva düzenin yeniden kurulmas› de¤il, yeni bir toplum modeliydi. Bunu yerlefltirebilmek için generaller iktidar› almak zorundayd›lar.” (Gerilla Bilânço Ç›kar›yor, sf. 16) “Ulusal Güvenlik Doktrini” uyar›nca birçok ülkede ABD’ye muhalif olan ve yeni sürecin politikalar›n› uygulayamayaca¤› düflünülen yönetimler darbelerle devrildi. Latin Amerika’da ise 1962 ve 1966’da Arjantin’de, 1973’de fiili’de, 1971’de Bolivya’da, 1973’de Uruguay’da, 1975’de Peru’da, 1972’de Ekvator’da darbeler gerçeklefltirdi. Paraguay, Nikaragua gibi zaten yönetimleri ABD iflbirlikçisi olanlar yönetimde kald›lar. 1972 y›l›na gelindi¤inde Bolivya’da ELN kadrolar›n›n yüzde sekseni çat›flma ve iflkencelerde öldürülmüfltü. Demokratik muhalefet bast›r›lm›flt›. 1973’deki fiili darbesiyle hem Allende rejimi alafla¤› edilmifl hem de silahl› mücadele veren MIR’a büyük oranda zarar verilmifl, da¤›t›lm›flt›. Arjantin’de Devrimci ‹flçiler Partisi (PRT) 1976’da yok

olma aflamas›na gelmiflti. 1979’da yurtd›fl›nda örgütledikleri kongre ile halk›n devrimci ordusu ERPART‹’yi da¤›tma karar› ald›lar. “Ulusal Güvenlik Doktrini” neticesinde oluflan bask›ya karfl› birlik olma ve Güney Amerika’da silahl› mücadelenin enternasyonalleflmesi amaçl› “Cono-Sur” projesi yaflat›lmaya çal›fl›ld›. Kas›m 1972’de fiili’den MIR’›n daveti üzerine Arjantin’den PRT, Uruguay’dan MLN ve Bolivya’dan ELN’nin kat›ld›¤› bir tart›flma platformu oluflturuldu. Fakat darbenin pefl pefle gelifli bu projenin yaflamas›na engel oldu. “Ulusal Güvenlik Doktrini”nin oluflturulmas› esasta Vietnam deneyimiyle olmufltur. Orada elde ettikleri “bal›¤› yakalamak için denizi kurutmaya” bir de “denizi zehirlemeyi” eklemifllerdi. Bir gece içerisinde gerillaya yiyecek veren dört tane “savunma köyü” (Arjantin’de) kurdurulabilmiflti. Gerillalar› destekleyen halka yo¤un bir bask› yap›l›rken, di¤er taraftan “iyi iliflkiler”, “halk› kazanmak” söylemleriyle köylerde okul, hastane, oyun sahalar› vs. yap›l›yordu. Latin Amerika’daki devrimci hareketlerin Fokocu anlay›fltan kaynakl› kitleleri örgütleme, savafl›n öznesi haline getirme gibi bir amaçlar› yoktu. Halk, gerillay› desteklemek için vard›. Bu anlay›fl, oluflan yo¤un bask› ve fliddetin karfl›s›nda duramaman›n en önemli nedenlerindendir. Macerac› bir tarzda, bu alanda hiçbir örgütleme yapmadan 15-20 kifliyle da¤lara gerilla ç›kart›larak mücadele veril-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

17


18

1982’de Bolivya, 1983’te Arjantin, 1985’te Uruguay, 1989’da Panama ve fiili’de seçimler yap›ld›. T›pk› Türkiye’de 80 döneminde yap›lan darbe ve ard›ndan 83’te yap›lan seçimler gibi!

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

Uruguay meye çal›fl›lm›flt›r. Bu flekilde ç›kar›lan gerilla güçleri Arjantin’de, Bolivya’da (ve sonras›nda gerçeklefltirilen Nikaragua’da) defalarca kez fiziki olarak imha edilmifl ve yeni birlikler ç›kart›lm›flt›r. Kitleselleflemeden gelen düflman›n yo¤un sald›r›s› bir türlü toparlanamamalar›n› getirmifltir. Bunlarla birlikte Troçkizm’in ve Amerika Komünist Partisi’nin Genel Sekreterinden ismini alan Browdonizm’in de etkilerini katmal›y›z. (Browdonistler emperyalizm ve sosyalizm aras›nda iflbirli¤i yap›lmas› gerekti¤ini savunuyorlard›.) Gerilla hareketlerinin “hizaya” getirildi¤inin düflünüldü¤ü yerlerde “kontrollü demokrasilere” geçifl sa¤lanmaya çal›fl›ld›. Ayr›ca uzun süreli diktatörlüklerin halklarda yarataca¤› etki de hesaplan›yordu. Art›k “düflük yo¤unluklu demokrasi” gündemdeydi. Bu ayn› zamanda Yeni Dünya Düzeni olarak tan›mlanan döneme geçiflti. Yani ülke s›n›rlar›n›n s›n›rs›zca sermayeye aç›lmas›, talan ve sömürünün daha “yasal” k›l›flara uydurularak sürdürülmesi... “Düflük yo¤unluklu demokrasi” konsepti ve “düflük

yo¤unluklu çat›flmalar” konseptini bir arada düflünmek gerekmektedir. Art›k “as›l savafl›n” yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerde verilece¤inin görülmesi ve bu savafllar›n ne olursa olsun (çünkü bask›n›n oldu¤u yerde ayaklanmak meflrudur) tam anlam›yla bast›r›lamayaca¤›n›n anlafl›lmas› bu konseptlerin ortaya ç›kmas›na yol açm›flt›r. 1982’de Bolivya, 1983’te Arjantin, 1985’te Uruguay, 1989’da Panama ve fiili’de seçimler yap›ld›. T›pk› Türkiye’de 80 döneminde yap›lan darbe ve ard›ndan 83’te yap›lan seçimler gibi! Birçok ülkede askeri yönetim dönemindeki yasalar aynen kald›. Silahl› mücadele veren örgütlerden silah b›rakanlara “afifller” ç›kar›ld› ve “demokratik sürece” kat›l›mlar› sa¤land› vs. Bu iki konseptin Latin Amerika’daki devrimci hareketleri ve bunlar›n d›fl›ndaki muhalif hareketleri etkiledi¤ini görüyoruz. “Silahl› reformizmin” en yayg›n görüldü¤ü topraklard›r Latin Amerika topraklar›. Ama flu da görülmelidir ki 1980’li y›llarda örgütlerin kendilerini tasfiyeleri, yine 90’l› y›llarda büyük örgütlerden biri olan El Salvador’lu FMLN’ydi. Ve Guate-

malal› URNG örgütlerinin “çat›flmaya politik bir çözüm bulup ülkemizde demokrasiye giden yolu açacak koflullar›n” (Che’nin miras›, EGP lideri ile söylefli, sf. 61) oluflturulmas› fleklinde aç›klad›klar› “bar›fl” görüflmeleri de halk› etkiledi. EGPART‹’li kumandan demokratik güçlerin genifl bir birli¤i taraf›ndan desteklenen diyalog önerisini kurumsal de¤iflikliklere yol açaca¤›na inand›¤›n› söylüyordu. Ve flimdi gelinen noktada “toplumsal sol” diye adland›r›lan her ülkenin tarih, kültür, s›n›f, etnik, cinsiyet özelliklerine göre örgütlerin oluflturuldu¤unu görüyoruz. Bu hareketler, özünde örgütlendikleri konu (kad›n sorunu, iflsizlik, toprak reformu vs.) çerçevesinde platform oluflturuyorlar. Yani s›n›f örgütlenmeleri de¤iller. Ve “hiyerarfliyi” hemen hemen ortadan kald›ran, “demokrasinin” en afl›r› haliyle yaflat›lmaya çal›fl›ld›¤› örgütlenmelerdir bunlar. Brezilya’da Topraks›z Tar›m ‹flçileri (MST), Bolivya’da Cocolerolar ve köylüler, Paraguay’da Ulusal Köylü Federasyonu, Ekvator’da yerli köylü örgütü Conaie, Arjantin’de ‹flsiz ‹flçiler Hareketi (MTD)... bunlara örnek olarak verilebilirler. Bu


örgütler silahl› mücadeleye kesinlikle karfl›lar. MST temsilcisi bir röportajda silahl› mücadele sorulunca; “Asla bu da baflka bir intihar olurdu. Bask› biçimleri geçerlidir ve savafl› ilerletmektedir. Ne yaz›k ki bilgisiz medya MST’yi di¤er Latin Amerika ülkelerindeki silahl› örgütlerle iliflkilendirmeye çal›fl›yor. Ama bu MST’nin seçece¤i yol de¤ildir. Topraks›zlar da silahl› mücadelenin kendileri için mümkün olmayaca¤›n›n bilincindedirler” fleklinde cevap vermektedir. Halen “silahl›” mücadele veren örgütlerin de durumu pek farkl› de¤il. Kolombiya’da “Simon Bolivar Gerilla Koordinasyonu” (CGSB) oluflturan FARC, ELN ve EPL de y›llard›r devletle “bar›fl” görüflmeleri yürütüyorlar. 1984 y›l›ndan itibaren hep gerillan›n istemiyle s›n›rl› süreçlere yay›lan, ateflkes anlaflmalar› imzaland›. Ve bu görüflmelerde, gerillalar›n tavizler vermelerine ra¤men genelde “sorun” ç›kartan, süreçlerin bitmesine yol açan devlet olmufltur. Hedefe ulaflmada silahl› mücadele d›fl›ndaki yollar denenmek isteniyordu, “bar›fl” görüflmelerinin amac› böyle aç›klan›yor. Yine geçti¤imiz günlerde Zapatistalar; silahlar› b›rakman›n ve sivilleflmenin yollar›n› arad›klar›n› belirten bir bildiri yay›nlad›lar. fiu anda dünyada en çok bilinen hareketlerden biridir Zapatistalar. Zapatistalar’›n istemleri yerli halk›n (ço¤unlu¤u Mayalar) haklar›n›n tan›nmas› ve Meksika vatandafl› olarak görülmeleri, “içinde pek çok baflka dünyaya yer olan bir dünya için”

slogan› Zapatistalara aittir. Ve bu slogan kapitalizmle uzlaflmay› anlatmaktad›r. Bu hareketlerden hiçbiri iktidar› hedeflememektedir. Büyük kentler aras›ndaki anayollar› kesme, kamu binalar›n› ele geçirmek, özellefltirmeye karfl› genel grevlerle ülke genelindeki nakliyat› ve ekonomik etkinli¤i felç etmek, toprak iflgalleri, zengin al›fl-verifl merkezlerini ya¤malama, varofllardan kent merkezlerini felç etmeye yönelik birkaç gün süren yürüyüfller, özellefltirilen ifl yerlerine el koyma vb. uygulad›klar› eylem tarzlar›d›r ve istemlerini almalar› ile birlikte eylemlerine son veriyorlar. Hatta oluflturulan platformlar amaca ulaflt›ktan sonra feshediliyor. Parti fleklinde örgütlenmelere dahi karfl› ç›k›lmaktad›r. MST’nin liderlerinden Jono Pedro Stedile çeflitli siyasal partiler ile ilgilerini (ki burada legal partiler de kast ediliyor) “... ald›¤›m›z bir baflka önemli karar da, kendimizi politik hareketlerden ba¤›ms›z, özerk bir hareket olarak örgütlemekti. Latin Amerika ve Brezilya’daki çiftçi hareketleri hakk›ndaki çal›flmalar›m›z bize ne zaman bir kitle hareketi bir PART‹’ye tabii olsa parti içi bölünmeler ve fraksiyon savafllar›yla hareketin zay›flat›ld›¤›n› ö¤retmiflti” fleklinde aç›klamaktad›r. Toparlarsak bu tipteki örgütlenmelerin her birinin kendi alan›nda amaçlar›na ulaflmas›yla toplumun demokratikleflece¤i ve bu flekilde daha adil, “içinde pek çok baflka dünyaya yer olan bir dünya” yarat›lacak düflüncesi hâkimdir. Bu hareketlerin ça¤›n ken-

dilerine Marks’›, Gransci’yi, Mao’yu, Lenin’i, Che’yi, Lüksemburglar› örnek ald›klar›n› belirtiyorlar. Marksist sosyalizmin dayand›klar› temellerden biri (di¤er ikisi örne¤in MST için k›rsal nüfusun kültürü ve H›ristiyanl›k) oldu¤unu söylüyorlar. Bu Marksizm’in çarp›t›lmas›d›r, revizyonizmdir. “Modern revizyonizm Marksist felsefenin yerine burjuva felsefeyi geçirmeyi hedeflemektedir, özellikle artan yoksullaflmay› ve emperyalizmin y›k›lmas›n›n kaç›n›lmazl›¤›n› inkâr ederek ekonomi politi¤e karfl› gelmifltir. Revizyonizm, s›n›f mücadelesine ve devrime karfl› ç›kmak, parlamenter kretenizmi ve pasifizmi bayrak yapmak için, bilimsel sosyalizmi gayretle tahrif etmeye, karalamaya ve çarp›tmaya çal›fl›r” (Baflkan Gonzalo Konufluyor, sf. 6) Bu hareketler KOMÜN‹ST PART‹’nin gereklili¤ini reddetmekte, baflka bir dünyaya reformlar yoluyla ulafl›laca¤›n› emperyalizmle bar›fl içinde bir arada yaflamay› savunmaktad›rlar. Brezilya Komünist Partisi/K›z›l FraksiyonMaoist; MST için flöyle bir de¤erlendirme yapmaktad›r. “Son y›llarda ülkemizde yoksul köylü hareketi büyüdü ve geliflti. Önderli¤ini revizyonistler yürütüyor. En büyük örgütlenme (MST) onlar taraf›ndan yönetiliyor. Devlet ile ba¤lant›l›, dan›fl›kl› çal›flma yürütülüyor. ABD’nin sosyal demokrat kesimi ile s›k› ba¤lar› var. Maddi destek sa¤lan›yor. Dünya çap›nda reklâmlar› çok iyi yap›l›yor. Yerine göre polisle birlikte hareket ediyor, bizi ihbar ediyorlar. Katolik

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

19


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

20 kilisesi onlara bütünüyle destek veriyor. K›rsalda belli bölgelerde güçlüler.” Burada Chavez’in “Bolivar devrimine” de de¤inmemiz gerekiyor. Venezüellal› komutan Simon Bolivar’a atfen bu ismi alm›flt›r. 2002 y›l›nda ABD destekli darbeyi; halk›n deste¤iyle atlatm›fl olan Chavez, birçok devrimci örgüt ve muhalifler taraf›ndan “anti-emperyalist”, “devrimci” vs. fleklinde tan›mlanmaktad›r. Gerçekten öyle mi? Chavez’in “Bolivar devrimi” program› “misyonlar›n” ad› verilen “toplumsal reformlar” dizisine dayan›yor. Chavez yükseltti¤i vergi oranlar›ndan elde etti¤i vergileri gecekondulara, yoksullara yöneltti. Bar›nma, okul, sa¤l›k harcamalar›n› art›rd›. Kamyonlarla fakir yörelere yiyecekler tafl›d› vs. Gelirleri % 3, % 4 civar› art›rd›. Latin Amerika üzerine James Petras Chavez dönemini flöyle de¤erlendiriyor: “Chavez... Karakas’›n elektrik sistemini özellefltirdi. ABD petrol flirketleri engellenmedi, sadece ufak bir petrol vergisi ödemek zorunda kald›lar. B i r baflka deyiflle gelird e

radikal hatta ›l›ml› bir yeniden da¤›l›m bile olmad›. Hiçbir özel mülke el konulmad›; karfl›l›¤› nakit olarak ödenen baz› kullan›lmayan topraklar hariç. Bu Latin Amerika’n›n bugüne dek gördü¤ü en muhafazakar toprak reformudur; topraklar karfl›l›¤›nda Pazar fiyat›ndan nakit ödeme” (Latin Amerika ve Emperyalizm, sayfa 232) Chavezli Venezüella; d›fl borçlar›n› (ABD de dahil) en düzgün ödeyen ülkelerden biridir. Asl›nda Chavez; s›n›flar aras›nda bir “denge” kurmaya çal›flmaktad›r. Halk›n biriken öfkesinin bir ölçüde d›fla vurumunu sa¤lamaktad›r. 2002 y›l›nda gerçekleflen darbenin nedenlerine gelirsek; asl›nda ABD’nin ekonomik olarak Chavez’den pek bir rahats›zl›¤› yok. Ama tam o dönemde iflgal edilmesi düflünülen Irak varken; “yurtsever bir subay olan” Chavez’in d›fl politika söylemi olarak antiABD’cili¤i yükseltmesi büyük bir “riskti”. Chavez “‹lk y›l›ndan bu yana s›n›f iflbirli¤inden yana oldu. Ama muhalefet s›n›f iflbirli¤i istemiyor, her fleyi istiy o r. ” (Age,

sf. 234) Sorun hem ekonomik hem de politik anlamda tam da budur. Yani anti-ABD’cilik oldu¤u kadar ABD ile uzlaflma da vard›r. Bugün için Latin Amerika’n›n en popüler isimlerinden biri olan Chavez’in son dönem ABD’ye yönelik özellikle de D›fliflleri Bakan› Rice ile ilgili yapt›¤› “k›flk›rt›c›” aç›klamalar ABD’den nefret eden halk›n sempatisini toplayacak bir popülizm örne¤idir. Halk›n sosyalizm özleminden yararlanarak iktidara gelen bu isimlerin ve yönetimlerin “devrim” olarak tan›mlanmas› devrim gerçe¤inin anlafl›lmamas› aç›s›ndan da oldukça çarp›c›d›r. Latin Amerika hem ABD hem de di¤er emperyalistler aç›s›ndan önemini korumaktad›r. fiu an her ne kadar Irak iflgali dolay›s›yla tüm dikkatler Ortado¤u’ya yönelmiflse de Latin Amerika sahip oldu¤u yeralt› zenginlikleri, ticaret hacmi, ucuz iflgücü nedeniyle üzerinde bin bir hesap yap›lan co¤rafyalardan biridir. “ABD imparatorlu¤u inflas› için Latin Amerika’n›n önemi üç genel alandad›r. Ticaret, kâr marjlar› ve enerjiyle di¤er stratejik kaynaklar›n kontrolü. ABD’nin Asya ve Avrupa’yla büyüyen ve sürdürülemez bir

havezli Venezüella; d›fl borçlar›n› (ABD de dahil) en düzgün ödeyen ülkelerden biridir. Asl›nda Chavez; s›n›flar aras›nda bir “denge” kurmaya çal›flmaktad›r. Halk›n biriken öfkesinin bir ölçüde d›fla vurumunu sa¤lamaktad›r.

C


ticaret a盤› bulunmaktad›r. ABD’nin net hesap fazlas›n›n bulundu¤u tek bölge Latin Amerika’d›r. E¤er Latin Amerika’daki ticaret ve hizmet fazlas› olmasayd› ABD’nin negatif ticaret dengeleri ABD dolar›n› tehlikeli bir duruma sokacak ve belki de mali bir krizin h›zlanmas›na katk›da bulunacakt›r. ALCA (Latin Amerika Serbest Ticaret Bölgesi) ABD taraf›ndan di¤er yerlerdeki rekabetle ilgili sönük baflar› flans› karfl›s›nda bu fazlay› yaflatma ve geniflletme mekanizmas› olarak görülmektedir. ‹kinci olarak ABD’nin kâr marjlar›, özellikle finans ve bankac›l›kta ama ayn› zamanda tafleron iflletmelerde enerji ve ticarette de ABD’deki ortalama kazanç oran›ndan yüksektir. 19902000 y›llar› aras›nda 900 milyar dolardan fazlas›, yerel yozlaflm›fl seçkinler taraf›ndan hisse ödemeleri, imtiyaz ödemeleri, kâr ve yasa d›fl› para transferi olarak ABD’ye transfer edildi. Latin Amerika özellikle Meksika, Venezüella, Ekvator, ABD ekonomisini ayakta tutmak için ihtiyaç duyulan enerji ithalat›n›n esas kayna¤›, bilhassa da Ortado¤u ve Güney Asya’daki savafllar ve halk direniflleri zaman›nda.” (Age, sf. 109) “Birleflmifl Milletler Latin Amerika Komisyonu taraf›ndan 2002 y›l› için yap›lan araflt›rma, faiz ödemeleri ve kârlardan sa¤lanan 69,2 milyar dolar›n firmalar›n ABD merkezlerine gönderildi¤ini gösteriyor. Üstelik bu araflt›rma milyarlarca dolarl›k teklifi deniz nakliyesi, sigorta ve di¤er hizmet bedelleriyle Latin Amerika elitleri yoluyla yasa-

d›fl› yollarla ABD ve Avrupa bankalar› üzerinden yabanc› hesaplara aktar›lan milyarlar› kapsam›yor. Latin Amerika’dan kaç›r›lan toplam ganimetin büyüklü¤ü 100 milyar dolara yak›n. E¤er bu miktar› 1992-2002 aral›¤›na uyarlarsak ›l›ml› bir tahminle Latin Amerika’da gerçekleflen ya¤man›n boyutlar›n›n 1 trilyon dolar› aflt›¤›n› söyleyebiliriz” (Age, sf. 51) Bunlar›n d›fl›nda teknolojinin daha da geliflmesiyle birlikte Güney Kutbu’nda kullan›lmay› bekleyen uranyum ve petrol gibi stratejik kaynaklara el koyabilmek aç›s›ndan, Güney Kutbu’nu çevreleyen Latin Amerika’n›n önemi artm›flt›r. Buralar› paylaflmak için 90’l› y›llar›n bafllar›ndan itibaren emperyalistler aras›nda görüflmeler yap›lmaya baflland›. Güney kutbunda halk›n direnifliyle karfl›laflmadan da¤lar aras› roket yerlefltirilebilinir! Ayr›ca oradaki sular›n derinli¤inde emperyalist ülkelerin atom çöplerinin depolan›p depolanmayaca¤›na dair araflt›rmalar da yap›lmaktad›r. Ayr›ca yine güney kutbunda 7 cm uzunlu¤unda kabuklular cinsinden bir hayvan olan, birçok vitamin ve proteine sahip olan “krill” vard›r. Sahip oldu¤u besin de¤eriyle krill gelecek y›llar›n ana besini ve dolay›s›yla güney kutbu da “yiyecek mahzeni” olmaya adayd›r. 500 y›ld›r madenlerinin talan edilmesi ve baz› maddelerin tükenmesi nedeniyle Latin Amerika’n›n art›k “emperyalistlerin ilgisini çekmesi için” bir neden olmad›¤› belirtilmektedir bazen! Oysaki hem yukar›da bahsetti¤imiz neden-

ler hem de teknolojinin geliflmesiyle birlikte sanayi için yaflamsal öneme sahip birçok maddenin elementin kayna¤›d›r Latin Amerika (ayr›nt›l› tablosu ekte) Bu da bask› ve sömürünün daha da yo¤unlaflmas› demektir. Ve elbette ki bask›n›n oldu¤u her yerde isyan›n da olaca¤›n› biliyoruz. Komünist Partilerin oluflturulmas› ve etkin hale gelmesine kadar Latin Amerika halklar›n› reformcu revizyonist örgütlenmelerin peflinden gidece¤i aç›kt›r. Ve bu hareketlerin peflinden gidilmesinden kaynakl› al›nan her ma¤lubiyet her “kand›r›lm›fll›k” halklar›n öfkesini daha çok art›racakt›r. Bununla birlikte komünistlerin iflini zorlaflt›racakt›r. Burada ayr› olarak Peru’daki örne¤e vurgu yapmak gerekmektedir. Peru Komünist Partisi 1928 y›l›nda Jose Carlos Mariategu taraf›ndan kurulmufltur. Onun ölümünden sonra Browdonizm ve modern revizyonizmin etkisi alt›na girdi parti. Yani o dönemlerde Latin Amerika’daki di¤er tüm partilerin yaflad›klar›n› yaflad›. Bu 1960’l› y›llar›n bafl›na kadar sürer. Yo¤un ideolojik mücadele sonucu 1964’te 4. Kongrede revizyonistler partiden at›l›r. Yeniden ‹nfla denilen dönem 1978-79 y›llar›na dek sürer. 1980 y›l›nda da Halk Savafl› bafllat›l›r. Baflkan Gonzalo “Latin Amerika’daki di¤er mücadelelerden ve MRTA’dan (Tupac Amaru Devrimci Hareketi) farklar›” sorulunca flu cevab› vermifltir. “Di¤erlerinden neden farkl›y›z? Biz Halk Savafl› yürüttü¤ümüz için, bu bizi Latin Amerika’daki di¤er mücade-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

21


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

22 lelerden farkl›laflt›rmaktad›r. Küba’da Halk Savafl› yürütülmedi. Onlar›n da kendi özgünlükleri vard› ve bu özgünlükleri kas›tl› olarak göz ard› ettiler. Önce Küba’n›n istisnai bir durum oldu¤unu söyledilerbunu Guevara söylemifltiABD emperyalizminin müdahale etmemifl olmas› gerçe¤ini. Ama daha sonra bunu unuttular. Bunun yan›s›ra önderlik edecek bir Komünist Partisi yoktu. Bunlar “Kübanizm”le ilgili ve onun 5 özelli¤iyle ilgili meselelerdir: kurtar›c›lar›n ezilenleri kurtarmas›n› talep eden yetersiz s›n›f farkl›laflmas›, sosyalist devrim veya devrimin bir karikatürü, ulusal burjuvazisiz bir birleflik cephe, üs alanlar›n›n gereksizli¤i ve daha önce belirtti¤imiz gibi partiye ihtiyaç olmamas›. Bugün Latin Amerika’da flahit oldu¤umuz da ayn› tav›rlar›n geliflmesinden baflka bir fley de¤ildir ama bu kez giderek daha fazla sosyal emperyalizmin ve onun Yanki emperyalizmi ile dünya hegemonyas› için yürüttü¤ü rekabetin hizmetine girerek. Orta Amerika’da bunu aç›k bir flekilde görebiliyoruz. Bilgimiz az da olsa anlad›¤›m›z kadar›yla MRTA da bu konumdad›r. Son olarak bizi farkl› k›lan bir di¤er nokta, ba¤›ms›zl›kla kendi kendine karar vermeyle ve kendi özgücümüze dayanmayla ilgilidir. Baflkalar› bunlara sahip olmad›klar› için birer piyon durumundad›rlar, biz de¤iliz. Son derece önemli bir di¤er farkl›l›k fludur: Biz kendimize Marksizm-Leninizm-Maoizm’i rehber al›yoruz, di¤erleri böyle yapm›yor. Özetle en büyük farkl›l›k, koflullar›na uygulanm›fl Mark-

Peru sizm-Leninizm-Maoizm, esas olarak Maoizm’in ideolojisidir.” (Baflkan Gonzalo Konufluyor, sf. 30) Baflkan Gonzalo’nun ve sonras›nda yine Parti Sekreteri Feliciano’nun yakalanmas›yla Peru Komünist Partisi önemli darbeler yemiflse de, Halk Savafl›n› ›srarla vermeye devam ettiklerini biliyoruz. Latin Amerika halklar› için örnek olan PERU KOMÜN‹ST PART‹S‹ ile ilgili haberler, yaz›lar az ç›kmaktad›r. Peru’daki devrimci örgütlerden bahsedildi¤inde PERU KOMÜN‹ST PART‹S‹ es geçilmekte MRTA örneklendirilmektedir. “Araflt›rmac›-yazar” Albert Steer Latin Amerika hareketlerini inceledi¤i “Che’nin miras›” isimli kitab›n›n “girifl” bölümünde flunlar› yazmaktad›r. “... Peru gerilla hareketi “Sendaro Luminosa” kendini komünist gerilla hareketi olarak görse de gerilla taktikleri kullansa da dayand›¤› fliddet felsefi ve sola ve yasal taban hareketlerine karfl› da yo¤un bir biçimde kulland›klar› terörist uygulamalar› nedeniyle

Latin Amerika halklar› için örnek olan PERU KOMÜN‹ST PART‹S‹ ile ilgili haberler, yaz›lar az ç›kmaktad›r. Peru’daki devrimci örgütlerden bahsedildi¤inde PERU KOMÜN‹ST PART‹S‹ es geçilmekte MRTA örneklendirilmektedir. sorunun çözümüne ait bir parça olarak düflünülemezler. Latin Amerika solu içinde de d›fllanan “Ayd›nl›k Yol” kan›mca özgürlükçü politikan›n önünde duran ciddi bir engeldir.” (age, sayfa 33) Latin Amerika’n›n siyasal tarihçesini k›saca böyle özetleyebiliriz. 149’de istila edildi¤i andan itibaren yo¤un sömürüye, bask›ya paralel olarak sürekli ayaklanmalar, isyanlar yaflanm›flt›r ve do¤ru bir önderli¤e sahip olmay›fl, halklar›n bu ayaklanmalar›n›n genelde baflar›s›z olmas›na yol açm›flt›r. Yaz›m›z›n bundan sonraki bölümünde “devrim”lerini gerçeklefltirmifl olan Küba ve Nikaragua’y› inceleyece¤iz.


23

Yay›nlamakta old u ¤ u m u z ç a l › fl m a ; H. M. Çetoev taraf›ndan yaz›lan ve Ermenistan S.S.C. Bilimler Akademisi yay›nlar› taraf›ndan 1970 y›l›nda Erivan’da yay›nlanan “Sovyet Kürtlerinin Büyük Anayurt Savafl›na Kat›l›mlar› 1941-1945” adl› kitaptan çevrilmifltir. Bu çal›flma ayn› zamanda; Aral›k 1985 tarihinde, J. Peflengi’nin çevirisiyle, Jina Nu Yay›nevi taraf›ndan, Sovyet halklar›n›n faflizm karfl›s›nda kazand›¤› “Zaferin 40. Y›l› ‹çin” bas›lm›flt›r.

I. BÖLÜM: Sunu: Yay›nlamakta oldu¤umuz çal›flma; H. M. Çetoev taraf›ndan yaz›lan ve Ermenistan S.S.C. Bilimler Akademisi yay›nlar› taraf›ndan 1970 y›l›nda Erivan’da yay›nlanan “Sovyet Kürtlerinin Büyük Anayurt Savafl›na Kat›l›mlar› 1941-1945” adl› kitaptan çevrilmifltir. Bu çal›flma ayn› zamanda; Aral›k 1985 tarihinde, J. Peflengi’nin çevirisiyle,

Jina Nu Yay›nevi taraf›ndan, Sovyet halklar›n›n faflizm karfl›s›nda kazand›¤› “Zaferin 40. Y›l› ‹çin” bas›lm›flt›r. Geçti¤imiz y›l Ekim Devrimi’nin ülkesi Sovyetler Birli¤i’nin faflizme karfl› kazand›¤› zaferin 60. y›l›yd›. Sovyetler Birli¤i halklar›, insanl›¤a yönelik faflizm tehdidini bertaraf edebilmek için yaklafl›k 20 milyon evlad›n› bu savaflta kaybetti. Bugün; sosyalizmde ya-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

Sosyalizmin Anayurdunun Savunmas›nda Kürtler


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

24 flanan geriye dönüfller sonucunda, ‘90’l› y›llarda, “ideolojilerin öldü¤ü”nü, “tarihin sonu”nun geldi¤ini, “s›n›f mücadelesi”nin bitti¤ini ilan eden dünya halklar›n›n bafl düflman› emperyalist kapitalist sistem, tüm bu sald›r›lar›n›n yeterli olmad›¤›n›, ideolojilerini ölmedi¤ini, tarihin sonunun gelmedi¤ini, s›n›f mücadelesinin bitmedi¤ini “yeniden” fark etmifl olacak ki; insanl›k tarihinin Ekim Devrimi’yle sosyalizme do¤ru att›¤› bu somut muazzam ad›ma yönelik sald›r›lar›n› daha bir art›rd›. Bugün komünizmin ve komünist ideolojinin, “Nazizm” yani ayn› faflizm gibi insanl›¤a karfl› ifllenen suçlar aras›nda say›lmas›n› içeren yasa teklifleri haz›rlan›r oldu. Bu “ak›ld›fl›” ve “deli saçmas›” sald›r› nedensiz de¤il elbet. Her fleyden önce emperyalist-kapitalist sistemin “ünlü” ideologlar›n›n geçmiflte iddia ettikleri ve kendilerinin de çok iyi bildikleri, çöken sistemlerin sosyalizm olmad›¤›, sosyalist maskeli bürokrat kapitalist devletler oldu¤u gerçe¤iydi. Ve nitekim bu gerçe¤i Marksist-Leninist-Maoistler y›llar önce (1950’lerin ikinci yar›s›nda) tespit etmifller ve sosyalizmde geriye dönüfllerin engellenebilmesi için Marksizm-Leninizm’in teorik hanesine muazzam bir katk› olarak sosyalizmde s›n›f mücadelesinin devam etti¤ini, s›n›flar›n ortadan kalkmad›¤›n› ve henüz hangi yolun, kapitalist yolun mu yoksa sosyalist yolun mu kazanaca¤›n›n henüz belli olmad›¤›n› ifade ederek, “devrimin proletarya diktatör-

lü¤ü alt›nda sürdürülmesi” gereklili¤ini ortaya koymufllard›. Bunun sosyal pratikteki anlam›; Büyük Proleter Kültür Devrimi’ydi. K›sacas› Marksist-Leninist-Maoistler, sosyalizmden geriye dönüfllerin olabilece¤i gerçe¤inin fark›ndayd›lar ve bunu ifade etmekten çekinmiyorlar, buna yönelik hem teorik hem de pratik olarak çeflitli aç›l›mlar sunuyorlard›. Bu aç›l›mlar somut olarak bir sonuç vermedi. Yani kapitalizm, sosyalizm yolunu tutan pek çok ülkede yeniden restore edildi. Bugün sosyalist bir yönetim diyebilece¤imiz bir ülke yok yeryüzünde. Ancak bu kolay olmad›. Kapitalizm restore edilirken, yine sosyalizm söylemlerinden, sosyalist önderlerin dünya halklar› üzerindeki prestijinden yararlan›ld›. Bu iflin bir taraf›, yani sosyalizmden geriye dönüfller ve kapitalizmin restorasyonunun nas›l gerçeklefltirildi¤i meselesi ayr› ve uzun bir makalenin konusu. O yüzden burada bu konuya sadece de¤inme gere¤ini duyduk. Bu durum yani kapitalizmin restore edilmesi, Marksizm yerine revizyonizmin iflçi s›n›f› iktidar›n› ele geçirmesi, sosyalizmde yaflanan geriye dönüfl tehlikesine karfl› gelifltirilen teorik ve pratik duruflun önemini küçültür mü? Daha da aç›kças› sosyalizmde yaflanan geriye dönüfllerin önüne geçebilmek için “devrimi proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdürme” teorisi önemini kaybetti mi? Kesinlikle hay›r. Aksine bugün, iflçi s›n›f›n›n ve ezilen dünya halklar›n›n emperya-

list kapitalist sistem karfl›s›nda mücadelesi ve zaferi için düflünenlere ve çal›flanlara iliflkin bu mesele üzerinde daha fazla durulmas› ve yo¤unlafl›lmas› gereken bir mesele olarak orta yerde duruyor. Önemini ve güncelli¤ini koruyor. Görülece¤i üzere Marksist-Leninist-Maoistler, baflta Ekim Devrimi’nin ülkesi olan Sovyetler Birli¤i’nde, ard›ndan Çin’de ve daha bir dizi ülkede yaflanan kapitalist restorasyonlar› ve geriye dönüflleri, nedenleriyle tahlil ediliyorlar ve tehlikelere iflaret ediyorlard›. Buna ra¤men, insanl›¤›n emperyalist kapitalist sistem karfl›s›nda yegane kurtulufl yolu olan sosyalizm ve Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimine sald›rman›n, insanl›¤›n bir daha bu yolu tercih etmesinin önüne geçmek için sosyalist maskeli bu bürokratik devletlerin yüzlerindeki maskeyi atmalar› emperyalist kapitalist sistemin ideologlar› aç›s›ndan ideolojik planda sald›r›n›n önemli araçlar›ndan biri olarak “baflar›l›” bir biçimde kullan›ld›. Bu durum dünya halklar›na ideolojik planda sald›r›n›n bir arac› olarak kullan›l›l›rken, bunu ayn› zamanda psikolojik bir sald›r› arac› olarak da kullanmay› hedefliyorlard›. K›sacas› insanl›k aç›s›ndan sosyalizmi, s›n›fs›z, sömürüsüz bir toplum idealini, mezara gömmek ve bir daha canlanmas›n›n önüne geçmek istiyorlard›. T›pk› Türk hakim s›n›flar›n›n Kürt isyanlar› karfl›s›nda gösterdikleri refleks gibi: “Kürdistan hayali burada medfundur!”


Ancak emperyalist kapitalizmin sosyalizmi dünya halklar› aç›s›ndan bu “mezara gömme” arzu ve istemi yerine gelmemifl olacak ki, bugün insanl›¤›n ve insanl›k tarihinin yaratt›¤› bu de¤erlere ve birikimlere sald›rmaya devam ediyorlar. Sald›r›lar›n› daha da art›r›yorlar, insanl›k tarihi aç›s›ndan yarat›lan de¤erlerin, insanl›¤›n daha iyi koflullarda yaflamas› için ödenen bedellerin ve fedakarl›klar›n üzerini örtmeye, “at iziyle it izini” kar›flt›rmaya çal›fl›yorlar. Hem de bunu yeni komünist tehlikelerin varl›¤›na gerekçe yaparak söylüyorlar. 2006 y›l› bafl›nda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde, “Avrupa Halkç› Parti” grubu üyesi ‹sveçli Göran Lindblad ve arkadafllar›n›n giriflimi ile komünizm ile faflizmi ayn› kefeye koyma giriflimi buna iyi örnektir. Göran Lindblad’›n baflta Avrupa olmak üzere insanl›¤› faflizm belas›ndan kurtarmak için yaklafl›k 20 milyon evlad›n›n kan› ve can› pahas›na kurtaran Sovyetler Birli¤i’ni ve onun nezdinde sosyalizmi, faflizmle efl tutan bu yaklafl›m› aç›kt›r ki salt bir kiflinin “karanl›k” emelleri olarak görülmemelidir. Göran Lindblad haz›rlad›¤› yasa tasar›s›nda: (...) “20. yüzy›l›n bir baflka totaliter rejimi Nazizmin, soruflturmaya u¤ray›p, uluslararas› ölçekte mahkum edilmesine, sorumlular›nda iflledikleri suçlardan yarg›lanmalar›na karfl›n, komünizm ad›na suç iflleyenler, soruflturmaya u¤ramad›klar› gibi, uluslararas› planda da mahkum edilme-

mifllerdir” denilmekte ve faflizmin yenilgisi ve insanl›¤›n kuruluflu için canlar›n› verenler, sakat b›rak›lanlar, sald›rganlarla, emperyalist kapitalist sistemin “çocu¤u” olan faflizmle ayn› de¤erlendirilmesi, suçlanmas› ve mahkum edilmesi istenmektedir. Göran Lindblad’›n bu talebinin arkas›nda yatan, Sovyetler Birli¤i ve sosyalizmin faflizm karfl›s›nda kazand›¤› zafer ve bu zafer ile insanl›¤a karfl› ifllenecek suçlar›n önüne geçilmesinin (Ki bugün emperyalizm iflgal etti¤i bölgelerde bunun “iyi” örneklerini vermektedir) rövanfl› al›nmaya çal›fl›l›rken as›l önemlisi, yine karar tasar›s›nda ifade edilen (...) Komünist ideolojinin eflitlik, sosyal adalet gibi ö¤eleri siyaset dünyas›nda çok say›da insan› cezbetmeye devam etmektedir. Öyle görünüyor ki komünizm nostaljisi baz› ülkelerde hala varl›¤›n› sürdürmektedir. Komünizmin söz konusu ülkelerde yeniden iktidara gelme tehlikesi mevcuttur” cümlelerinde ifade edilenlerdir. Görülece¤i üzere emperyalist kapitalist sistem, geçmiflte Sovyetler Birli¤i’nin ve sosyalizmin savunmas›nda halklar›n faflist tehlikeye karfl› mücadelesini suç sayma “iflgüzarl›¤›” ve “saçmal›¤›” bir yana as›l dert, “komünist tehlikenin” yeniden iktidara gelme korkusudur. Bu korku onlara, Sovyetler Birli¤i’ndeki halklar›n›n sosyalizmi savunmas› gibi onurlu bir duruflu, faflist sald›rganl›k gibi onursuz bir duruflla, hakl› bir mücadeleyle, haks›z bir mücadeleyi, iflgalciyle, sald›rgan› vb. bir ve ayn› olarak de-

¤erlendirme “bedbahtl›¤›na” ve “talihsizli¤ine” itmektedir. Bu onlar›n sorunudur! “Beyefendi” Göran h›z›n› alamam›fl ki yasa tasar›s›n›n sonunda flu önerilerini s›rlamaktad›r: “Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi üyesi devletler nezdinde komünizm tehlikesi konusunda duyarl› olunmas› için kampanyalar örgütlemeli, okul kitaplar›n›n da bu yönde yeniden gözden geçirilmesini sa¤lamal›d›r.” Görülece¤i üzere, bu zavall› bay, kampanyalar örgütlemeyi, okul kitaplar›na el atmay› önermektedir. Bu öneriler yeni de¤il asl›nda. Sosyalizmin ve sosyalist sistemlerin var oldu¤u dönemde de bu türden karfl› devrimci kampanyalar s›kl›kla örgütlenmiflti. O yüzden de¤erlendirmeye bile de¤mez. Ancak bugün aç›s›ndan, bu önerileri anlaml› k›lan, komünizm karfl›s›nda kazan›ld›¤› ileri sürülen zaferin bir “Pirüs zaferi”, sahte bir zafer oldu¤unun alenen ilan edilmesidir. Görülece¤i üzere emperyalist kapitalist sistem temsilcileri hemen kampanyalara girifliyorlar, okul kitaplar›na el at›yorlar. Bunun anlam›, sosyalizmin ve sosyalist sistemin insanl›k tarihi aç›s›ndan yaratt›¤› de¤erlerin, kazand›rd›¤› birikimlerin üstünün örtülmesi ve emperyalist kapitalist sisteme bir alternatif olarak görülmesinin engellenmesidir. Bunun için yukar›da de¤indi¤imiz yasa tasar›lar› haz›rlanmas› gibi çal›flmalar yap›l›rken öte yandan, en çok da tarihin çarp›t›lmas›, gerçeklerin karart›lmas› amaçlanmaktad›r. Yaflananlar›n;

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

25


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

26 insanl›k tarihinin de¤erli ve onurlu sayfalar›n›n üstü örtülmeye çal›fl›lmaktad›r. Emperyalist-kapitalist sistemin ve hakim s›n›flar›n, bu bilinçli kampanyalar› ve çabalar› nedeniyle, insanl›k ve dünya halklar› aç›s›ndan pek çok olumlu ve örnek al›nas› gereken ders ve deneyimler, tarihin tozlu sayfalar› aras›nda kalmaktad›r. 22 Haziran 1941’de Hitler faflizminin Sovyetler Birli¤i’ne sald›rmas›yla bafllayan ve bu sald›r› üzerine Sovyetler Birli¤i halklar›n›n ülkelerini, ba¤›ms›zl›klar›n› ve sosyalizmi korumak için silaha sar›lmas›n› bugün baz› “ahmaklar” mahkum etmeye çal›flsa da, tarih tüm gerçekli¤iyle ve yak›c›l›¤›yla orta yerde durmaktad›r. Faflizmin sosyalizmin ilk yurduna sald›rd›¤›nda, her yerde 26 Haziran 1941’de yaz›lm›fl ve bestelenmifl Aleksand›r Aleksandrov’un flu savaflç› türküsü çal›n›yordu: Kalk ülke kocaman / Kalk ölüm savafl› için.. ./ … Geliyor halk savafl› / Geliyor kutsal savafl... Bu ünlü türkü, Sovyetler Birli¤i’nden bütün ulus ve ulusal az›nl›klar›n “Her fiey Cephe ‹çin! Her fiey Zafer ‹çin!” diyerek tek vücut halinde aya¤a kalk›fl›n›n, Alman faflizmine karfl›, ba¤›ms›zl›k ve özgürlüklerini, sosyalist anayurtlar›n› savunma mücadelesinin bafllay›fl›n›n bir ifadesi olarak ortaya ç›kt›. Ve bu Büyük Anayurt Savafl›’nda, her ulus ve milliyetlerden halklar yer ald›. ‹flte bunlardan biri de, sosyalizmin savunmas›nda yer alan, bu u¤urda can veren, sa-

kat kalan, açl›k ve yoksulluk çeken Kürt halk›n›n de¤erli evlatlar›d›r. Ortado¤u ve Kafkas co¤rafyas›n›n bu mazlum halk›n›n, yüzy›llard›r her türden gerici s›n›flar›n, emperyalistlerin ve iflbirlikçi uflaklar›n›n tahakkümü alt›nda verdikleri onurlu mücadelede, sosyalizmin savunmas› için gösterdikleri kahramanl›klar ve fedakarl›klar ayr› bir öneme sahiptir. Bugün, Kürt ulusunun, bu mazlum halk›n, Ortado¤u ve Kafkaslar bölgesinde ulusal mücadelesi tüm yak›c›l›¤›yla devam etmektedir. Kürdistan olarak bilinen ve dört parçaya ayr›lan topraklar üzerinde çeflitli düzey ve çaplarda ulusal mücadele sürdürülmektedir. Yay›nlad›¤›m›z bu belgelerde ise; Kürtlerin bir ulus olarak yer ald›klar› Sovyetler Birli¤i “ailesi içinde”, sosyalizme ve sosyalist anavatan savunmas›na katk›lar› ve kahramanl›klar› anlat›lmaktad›r. Bu belgeler bu aç›dan önemlidir. Çünkü ulusal mücadele veren Kürt halk›n›n evlatlar›, yukar›da anlatmaya çal›flt›¤›m›z nedenlerden ötürü, kendi tarihlerine ve en çok da sosyalizm için verilen mücadele tarihine ve bu u¤urda Kürtlerin fedakarl›klar›na, kahramanl›klar›na yeterli derecede vak›f de¤iller. Kimileri Kürtlerin bir az›nl›k ulus olarak Sovyetler Birli¤i ailesi içinde sosyalizm savunmas›na, emperyalizme ve faflizme karfl› savaflmas›n› küçümseyebilir, ya da “o kadar da büyütülecek bir durum de¤il” diyebilir. Biz Partizan olarak bu görüfllere kat›lm›yoruz. Üstelik gelinen aflamada, günümüzde Kürt

ulusal mücadelesinin üzerinde oynanan oyunlara, Kürtlerin halkl› ve meflru talebi olan Kendi Kaderini Tayin Hakk› gibi bir konuda emperyalistlerle ve hakim s›n›flarla iliflkilerine bakarak bunu söylüyoruz. Ve diyoruz ki Kürt halk› ayn› zamanda sosyalizmin anayurdunun savunmas›nda da kahramanl›klar, fedakarl›klar gösterdi. Kürt halk›n›n faflizme duydu¤u kinin ve özgürlü¤ü için mücadelesinin anlaml› örneklerini yans›tan bu eser, ayn› zamanda bugün Kürt halk›n›n yürümesi gereken yol ve izlemesi gereken çizgi hakk›nda da fikir vermektedir. Sovyetler Birli¤i içinde çeflitli Cumhuriyetlerde az›nl›k bir ulus olarak yer alan Kürtler, sosyalizmin savunmas›nda, tek bir vücut olarak faflizme ve köleli¤e karfl› mücadelede yer alm›fl, ba¤›ms›zl›¤›n ve özgürlü¤ün korunmas›nda, sosyalizm davas›n›n sürdürülmesinde katk›larda bulunmufllard›r. Bu durum; bugün Kürt halk›n›n onurlu mücadelesini flu veya bu gerekçeyle, emperyalistler ve hakim s›n›flar›n çözüm insaf›na terk eden, s›rt›n› bu güçlere dayayan ve bu nedenle de Kürt halk›n›n özgürlük ve ba¤›ms›zl›k istem ve taleplerini karartanlar›n varl›¤› nedeniyle daha da önem kazanmaktad›r. Kürt halk›n›n özgürlük ve ba¤›ms›zl›k davas›nda, bir baflka seçene¤i daha vard›r. O da, Kürt halk›n›n özgürlük, ba¤›ms›zl›k için yürüttü¤ü savaflta, her türlü gericili¤in, emperyalist iliflkilerin ve faflizmin y›k›lmas›nda “Siyabendov”lar›n yoludur.


Sosyalizm için Büyük Anayurt Savafl›’nda yer alan ve “Sovyetler Birli¤i Kahramanl›k” unvan› verilen Kürt Savaflç› Yarbay Siyabendov, bugün Kürt halk›na ve gençli¤ine sosyalizm için mücadelede örnek teflkil etmektedir. Kürt halk›n›n özgürlük ve ba¤›ms›zl›k u¤runa sosyalizm için mücadelesinde yer alanlar bu çal›flmada ayr›nt›lar›yla ifade edilmektedir. Ve yine bu çal›flmada çok k›sa bir biçimde de olsa Kürt halk›n›n “‹kinci Dünya Savafl› Ulusal Kurtulufl Hareketi”ne de¤inilmektedir. Kuflkusuz ki bu yeterli de¤ildir. Ancak bu de¤erlendirmeyi yaparken bu çal›flman›n 70’li y›llarda yap›ld›¤›n› gözden kaç›rmamak gerekir. O y›llardan bu güne gerek dünya üzerinde ve gerekse de Kürt halk›n›n mücadelesinde pek çok geliflme yafland›. Ancak bu geliflmelere ra¤men bir gerçek kendini her zaman korudu. Ortado¤u’nun mazlum halklar›ndan olan Kürt halk› ba¤›ms›zl›k ve özgürlük mücadelesini çeflitli biçimlerde günümüze kadar

ÖNSÖZ Kapitalist kuflatmaya ve d›fl sald›r›lardan kaynaklanan sürekli tehlikeye ra¤men, ülkemiz emekçileri, büyük zorluklar› aflarak dünyada ilk sosyalist toplumu kurarak, ülkelerini ileri güce sahip bir devlet durumuna getirmeyi baflard›lar. SSCB’de sosyalizmin zaferi, Komünist Parti’nin yönetimi alt›nda Sovyet halk›n›n verdi¤i kahramanca mücadele-

sürdürdü. Bugün özellikle Irak Kürdistan›’nda özerk bir biçimde de olsa devletleflme yolunda önemli ad›mlar at›ld›. At›lan bu ad›mlar›n ne kadar baflar›l› olaca¤›, Kürt halk›n›n ba¤›ms›z ve demokratik bir ülkeye kavuflmas› emperyalizmle girilen iliflkiler de¤erlendirildi¤inde soru iflareti olarak orta yerde durmaktad›r. Biz bu konuda yay›nlad›¤›m›z bu çal›flmada ifade edilen ve 1946’l› y›llarda, ‹ran Kürdistan›’nda illegal olarak yay›nlanan “Ravej” dergisinde yay›nlanan flu sat›rlar› oldu¤u gibi vermek istiyoruz: “Biz Kürtler, hiçbir suçu olmadan, tutsak olarak, despotizm ve feodalizmin zulmü alt›nda yaflarken, ayn› flekilde bizim durumumuzda bulunan tüm halklara özgürlük ve mutluluk istiyoruz. Kürt sorunu hafif olmayan bir sorundur. Tüm düflmanlar›m›z›n da bunun böyle oldu¤unu bilmemeleri mümkün müdür? fiimdi bütün dünya kamuoyu bizim sözlerimizin özünü kavras›n ve bizim Türk, Irak, ‹ran kan ak›t›c›lar›na karfl› verdi¤imiz kurtulufl savafl›m›z› tan›s›n! fiimdiki durumda

nin bir sonucuydu. Kuflkusuz sosyalist toplumun en büyük kazan›mlar›ndan biri de SSCB’de ulusal sorunun çözümüdür. Parti, ülkemizden bütün halklar› tek kardefl aile birli¤i içinde kaynaflt›rmay› ve onlar› ortak hedeflere do¤ru yöneltmeyi baflard›. Sovyetler Birli¤i’nde, halklar›n karfl›l›kl› yard›mlaflmalar›, tek yanl› yarar gözetmeksizin birbirlerine olan yard›mlar› ve daha önemlisi, Rus halk›-

emperyalizmin ve faflizmin yardakç›lar›, kendi insanl›k d›fl› haklar›n› güvence alt›na almak için tedirginlik ve telafl yaratmaya çal›fl›yorlar. Onlar kanlar›m›z› içerken ve baflkalar›n› buna yöneltirken, bizleri, mücadelemizde aldatabileceklerini san›yorlar. Fakat bizler zulüm alt›nda mahvolacak kadar güçsüz de¤iliz. Her Kürt özgürlük kazan›l›ncaya dek emperyalizme karfl› savaflmaktan vazgeçmeyecektir.” Dergimizde yay›nlamakta oldu¤umuz bu çal›flmada; Kitab›n orijinal metninde yer alan “Sosyalist Vatan U¤runa Çarp›flmalarda Ön S›ralarda Çarp›flan Kürt Askerleri” bölümünü, savafla kat›lan Kürt askerlerinden baz›lar›n›n savafl süresince yapt›klar›n›n ayr›nt›l› anlat›m› ve yaflamlar›n› içerdi¤i ve bu bölümde ifade edilenlerin, kitab›n di¤er bölümlerinde genel hatlar›yla ifllendi¤ini düflündü¤ümüz için yay›nlam›yoruz. Bu bölümde yer alan isimlerin bir listesine, iki bölüm halinde yay›nlayaca¤›m›z bu dizinin sonunda yer verece¤iz. PART‹ZAN

n›n kardefl halklara olan kardeflçe yard›m› bütün Sovyet halklar›na görülmemifl ölçüde ekonomik ve kültürel olanaklar sa¤lad›. Köy ekonomisinin endüstrilefltirilmesi ve kolektivizasyonu, kültürel devrim ve Sovyet hükümetinin genifl maddi yard›mlar›, Çarl›k Rusya’s›ndan arta kalan geri kalm›fl bölgelerin, ekonomik, kültürel ve her alanda tarihsel aç›dan k›sa say›lacak bir sürede ola¤anüstü

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

27


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

28 baflar›lar elde etmelerini sa¤lad›. Sovyet halklar›n›n bar›flç›l yaflam› 22.6.1941’de Hitler Almanya’s›n›n SSCB’ye karfl› alçakça sald›r›s›yla kesintiye u¤rad›. Komünist Parti’nin çevresinde kaynaflm›fl ülkemiz emekçileri tüm halk›n “Yurt Savafl›”n› yükselttiler. Bu Anayurt Savafl›’na Sovyetler Birli¤i’nden 100’den fazla ulus ve milliyet kat›ld›. Okuyucular›n ilgisine sunulmufl olan bu eserde Sovyetler Birli¤i Kürtleri’nin Büyük Anayurt Savafl›’ndaki rolleri, cepheye yard›m gönderen Kürt köylülerinin yaflam› sergilenmektedir. Say›sal olarak çok olmasalar da Kürt savaflç›lar› faflist Alman ordular›na karfl› çat›flmalarda, Moskova, Leningrad, Stalingrad savunmalar›nda, Kafkasya ve K›r›m’›n kurtulufllar›nda, Ukrayna, Beyaz Rusya ve Balt›k boyu gibi birçok cephede yer ald›lar. Çok say›da Kürt; Belgrad, Varflova, Budapeflte ve Viyana’n›n kurtuluflunda, faflist Almanya ordular›n›n Do¤u Prusya’da yenilgiye u¤rat›lmas›nda zafer için çarp›flmalar›n h›zland›r›lmas› ve Berlin’de yürütülen kahramanca çarp›flmalarda yer ald›. Kürt askerler, emperyalist Japonya’n›n militarist ordusuna karfl› savaflan askeri birliklerde de bulundular. Onlar Ukrayna, Çekoslovakya ve Fransa’da “Halk›n ‹ntikamc›lar›” saflar›nda çat›flt›lar. Bu araflt›rmada, ayr›ca Sovyet halk›n›n kahramanca mücadelesinin, Sovyet s›n›rlar› d›fl›ndaki Kürt halk›n›n

kurtulufl mücadelesi üzerinde b›rakm›fl oldu¤u etkiler de yans›t›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bilgi toplama sürecinde yazar, Bölge Askeri Komiserli¤i’nin konuya iliflkin kaynaklar›n› incelemifl, SSCB Savunma Bakanl›¤› Genel Yönetimi’ne ba¤l› Kadrolar için Ödül Bölümü, SSCB Savunma Bakanl›¤› arflivi ve SSCB Askeri-Deniz Merkez arflivinden yararlanm›flt›r. Büyük Anayurt Savafl› döneminde, Kürt köylerinde kimi geliflmeler ve Kürt köylülerinin cepheye gönderdikleri yard›mlar›n› ö¤renmek için ise SBKP MK’ye ba¤l› Marksizm-Leninizm Enstitüsü, Ermenistan ve Azerbaycan Bölümleri arflivlerinin ve ayr›ca 1941-45 y›llar› aras›ndaki Cumhuriyetin bölge yay›nlar›ndan büyük ölçüde yararlan›lm›flt›r.

BÜYÜK ANAYURT SAVAfiINDA KÜRT ASKERLER‹N KAHRAMANLIKLARI 1941-45 “Büyük Anayurt Savafl› y›llar›nda; sayesinde, tarihte ilk kez, ulusal özgürlük ve mutlulu¤a erifltikleri ülkeleri yok olma tehlikesiyle karfl› karfl›ya kal›nca, Kürtler de di¤er kardefl halklar gibi ateflli Sovyet yurtseverleri olarak kendilerini gösterdiler. Cephede birlikte savaflma flans› elde edebildi¤im Kürtler, bütün Sovyet savaflç›lar› gibi kendi askeri görevlerini namusluca, onurla yerine getirdiler. “ Sovyetleri Birli¤i Mareflali ‹. H. Bagramyan ( 1 ) Faflist Alman birlikleri,

sald›rmazl›k anlaflmas›n› çi¤neyerek, savafl ilan›nda bulunmadan Sovyet topraklar›na girdiler. Ülkemize karfl› difllerine kadar silahl› 5 milyonluk faflist Alman ve ittifakç›lar› ordusu sald›r›ya geçmiflti. Faflist Alman yöneticiler, bir y›ld›r›m savaflla Avrupa ülkelerinde kazanm›fl olduklar› kolay zaferler benzeri yeni bir zafer kazanacaklar›na


inan›yorlard›. Hitler Almanve Bölüklerine Direktifler” yi¤itçe direndiler. “Savafl, ya’s›n›n SSCB’ye karfl› saaras›nda: “Balt›k boyu ülSovyetler Birli¤i’nin, halkvafl›, iki devlet aras›nda vakelerinde Letonyal›lar, Litlar›n biricik dost ailesi olrolan s›radan bir savafl de¤ilvanyal›lar, Estonyal› ve du¤unu gösterdi. Bütün di. Ruslar aras›ndaki... Estonhalklardan K›z›l Ordu’ya Daha Sovyetler Birliyal› ve Büyük Ruslar arayaz›lan savaflç›lar, yurtlar›¤i’ne sald›rmadan çok önce s›ndaki muhtemel ... Kafn› özveriyle savunuyor, yiHitlerciler, komünizmi yok kasya’da Tuzemler’le¤itçe çarp›fl›yor, yüksek ceetme niyetlerini aç›kça ilan Gürcüler, Ermeniler, Tasaret ve kahramanl›k öretmifllerdi. Hitler komutanl›tarlar ile Ruslar vs. aras›nnekleri gösteriyorlard›. ‹fl¤›n›n plan›nda 10 milyonlardaki çeliflkilerin Almante bizim düflmanlar›m›z›n ca Sovyet insan›n›n, flehirleya’n›n ç›karlar› do¤rultuönce hiç düflünmedikleri rinin ve ülkemizden halklasunda kullan›lmas›...” (3) durum da bizim bu anlay›r›n ulusal kültürünün yok emri de bulunmaktayd›. fl›m›zd›.”(4) M. ‹. Kalinin, edilmesi vs. yer almaktayd›. Düflman›n bütün hesaplakaynaflm›fl bir ailenin savaOnlar; Sovyetler Birli¤i’ni r›na ra¤men, Komünist Parfl›m gücünü iflte böyle aç›kl›parçalamay› ve ondan Ukti’nin ça¤r›lar› üzerine bir yordu. Savafl›n hakl›, adil, rayna, Beyaz Rusya, Balt›k bütün olarak Sovyet halk› kurtuluflçu niteli¤i üzerine boyu, Kafkasya ve di¤er bölAnayurt Savafl›’na kat›ld›. varolan derin bilinç, Sovyet geleri ay›rarak Sovyet insanSavafl döneminde halklar insanlar›nda yi¤itlik, özveri lar›n› Alman kapitalistleri ve aras›ndaki bölünmez dayave emek kahramanl›¤›n› dobaronlar›n›n kölesi durumun›flma daha da sa¤lamlaflt›. ¤uruyordu. na getirmeyi amaçl›yorlard›. Bütün halklar›n kaderlerinin Faflist Alman yay›lmac›Alman olmayan do¤u bölgeSovyet yurdunun kaderiyle lar›yla silahl› savafl›n a¤›r ve lerindeki nüfus için, Alman ayr›lmaz bir flekilde ba¤l› oltehlikeli bir döneminde, Kokomutanl›¤›n›n bir belgesindu¤unun aç›k bilincine varmünist Parti ve Sovyet hüküde flöyle denilmektedir: meti, düflman›n temiz“Onlar için yüksek lenmesi için Leninci Düflman›n bütün hesaplar›na tav›rlardan hareketle okullar gereksizdir. Sadece 4. s›n›fa kadar ra¤men, Komünist Parti’nin seferberlik program›n› okunulan halk okullar›- ça¤r›lar› üzerine bir bütün ola- haz›rlad›. Programda n›n olmas› onlar için rak Sovyet halk› Anayurt Sava- durum özellikle beliryeterlidir. Bu okullar- fl›’na kat›ld›. Savafl döneminde tilmekteydi: “...Bir daki ö¤renimin amac›, halklar aras›ndaki bölünmez da- kez ifl, savafl duruyaln›zca 500’e kadar yan›flma daha da sa¤lamlaflt›. muna gelmifl buluntoplamay› ö¤renmek, maktad›r, o halde en imza atmay› bilmek olküçük tereddüt bile mal›d›r. Ö¤retim basit, eled›lar. ‹flte bunun için cephekabul edilmez.”(5) SSCB, menter bir ö¤retim olacakde Rus halk›yla birlikte SovSovyet Halk Komiserli¤i t›r.”(2) yetler Birli¤i’nin tüm halkla(SOVNARKOMA) ve Faflist yöneticiler emeller› büyük-küçük, kad›n-erkek KP(B) MK’s›n›n, 29 Haziran rine ulaflmak için, Sovyetler savafla kat›ld›lar. Onlar sava1941 tarihli parti ve cephe Birli¤i halklar› aras›nda ayr›fl›n ilk aflamas›nda K›z›l Orbölgelerindeki Sovyet orgal›kç› görüfller gelifltirmeye du’nun geri çekildi¤i ve yenizasyonlar›na göndermifl çal›fl›yorlard›. Sovyet askeri nilgilere u¤rad›¤› zamanda olduklar› direktifleri, ülkede birlikleri taraf›ndan ele geçioldu¤u gibi, geçici olarak iflsavafl durumu temelinde tüm rilen Göring’in “Yeflil Dosgal edilen topraklar›n ve fayaflam›n yeniden düzenleniya”s›nda faflist elebafllar›n flizmin boyunduru¤u alt›na flinin somut program›n› içerbu yöndeki amaçlar›n› deflifdüflmüfl Avrupa halklar›n›n mekteydiler. re eden önemli belgeler bukurtar›lmas› aflamas›ndaki Hitlerci sald›rganlar›n lunmaktayd›. “‹flgal Birlik en a¤›r, çetin koflullara karfl› plan ve amaçlar›n› a盤a ç›-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

29


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

30 kar›rken, parti ve hükümet, ülkeyi saran koca tehlikeye dikkatleri çekiyorlard›. Direktifte flöyle belirtilmekteydi: “... Faflist Almanya’yla savaflta, Sovyet devletinin ölüm/kal›m, -Sovyetler Birli¤i halklar›n›n özgür kalma veya köleli¤e düflme- sorunu kararlaflt›r›l›yor!” (6) Sovyet halk›n›n seferber olmufl maddi ve manevi bütün güçleriyle donanm›fl olan parti, bütün gücünü düflman›n yenilmesi görevinde kulland›. Kafkaslar ötesi cumhuriyetleri parti örgütleri; cepheye her türlü yard›m› sa¤lamaktayd›lar. Onlar oldukça kapsaml› bir örgütsel ve politik çal›flma yayg›nlaflt›rd›lar. Savafl›n ilk günlerinde Ermenistan SSC’inde y›¤›nsal mitingler düzenlediler. Bu mitinglerde iflçiler, kolhozcular, ayd›nlar kendi güçleri ve yaflamlar›n› Sovyet anayurdunun özgürlü¤ü için savafl›mdan esirgemeyeceklerine dair and içiyorlard›. Ermenistan’dan emekçiler faflist Alman iflgalcilerine karfl› olan mücadelede aktifçe yer ald›lar. Ermenistan KP ve Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu yönetimi alt›nda Ermenistan Ulusal Ateflçi Tümenleri oluflturuldu. Ermenistan Ateflçi Tümenleri, yap› olarak enternasyonalist bir durumdayd›lar. Onlar›n saflar›nda ayn› flekilde de¤iflik halklardan askerler savaflmaktayd›. Bunlar aras›nda Kürt askerler de bulunmaktayd›. 1943 May›s’›na do¤ru 409 ateflçi tümeni saflar›nda Ermeni, Rus, Ukraynal›, Beyaz Rus, Tacik, Çu-

vafl, Tatar, Kürt ve di¤er halklardan evlatlar savaflmaktayd›lar.(7) Bu tümenler Alman iflgalcilerinin Ukrayna topraklar›ndan kovulmas› s›ras›nda aktifçe yer ald›lar. Daha sonra 3. Ukrayna Cephesi askerleriyle birlikte Bükrefl, Sofya, Budapeflte, Belgrad, Viyana’n›n kurtulufllar›nda yer ald›lar. Bu çarp›flmada; General Binbafl› N. Safaryan komutanl›¤› alt›ndaki üç kez ödül kazanan 89. Tümen Ateflçi Tümeni flanl› savaflkan bir yol kat etti. Bu tümen, Kuzey Kafkasya ve K›r›m’›n kurtuluflunda, Polonya topraklar›nda düflman›n ezilmesi çarp›flmalar›nda aktifçe yer ald›. Bu tümen ayn› zamanda Berlin hücumunda tek ulusal (Ermenistan ç.n.) tümeniydi. Bu yönde oldukça büyük u¤raflta, Azerbaycan SSC’inde askeri bölük ve birliklerin oluflturulmas›nda gerçeklefltirildi. Bu Cumhuriyet’te de çok say›da ateflçi tümenler, ateflçi tugay ve di¤er askeri güçler oluflturulmufltur.(8) Azerbaycan SSC’inden Kürt emekçiler, Cumhuriyet’ten di¤er emekçiler gibi, düzenlenen çok say›da mitingde bütün Sovyet halklar›n›n, yurdun savunulmas› için haz›r olduklar›n› belirttiler. Kervansaray, Alagez bölgeleri Kürt köylerinden kolhozcular mitingde ald›klar› kararda flunu belirtmektedirler; “...Faflist sald›rganlar Avrupa’dan bir dizi ülke halklar›n› köle durumuna getirmifl bulunmaktad›rlar. fiimdi de kanl› ellerini bizim ülkemize do¤ru uzatm›fllard›r. Onlar ülkemizde burjuva-pomeflçik düzenini yeniden geri

getirmeyi, bizleri kölelefltirmeyi denemektedirler. Bizler fianl› K›z›l Ordu’muzla birlikte kan›m›z›n son damlas›na kadar, bizlere özgürlük ve mutluluk veren yurdumuzu savunaca¤›z. Faflizmin ezilmesi için, bizler, Lenin’in partisi etraf›nda daha s›kça kaynaflaca¤›z!...”(9) Mitinglerde yetiflkinler bütünüyle silah tafl›yor, Halk Gönüllüleri’nin saflar›na yaz›l›yorlard›. Azerbaycan SSC’nde Kürt köylerinde y›¤›nsal mitingler yap›l›yordu. Laçin bölgesi, Minkend köyü kolhozundan kolhozcular ald›klar› kararda, Alman faflist sald›rganlar›n› lanetliyor ve Sovyet anayurdunun özgürlük ve onurunu savunma savafl›nda K›z›l Ordu’ya bütün güçleriyle yard›m edeceklerini vurguluyorlard›. Mitingde kolhozcular cepheye giden kardefllerinin yerine iki kezüç kez daha fazla çal›flmaya haz›r olduklar›n› belirtiyorlard›. Laçin bölgesi, Ahmedk köyündeki mitingde, hayvan yetifltiricili¤i sulama iflleriyle u¤raflan komsomolcular, yurdu savunan savaflç›lar›n saflar›nda gecikmeden, bir an önce yerlerini alman›n coflkulu iste¤ini tafl›yorlard›. (10) Savafl›n bafllamas›yla birlikte erkeklerin ço¤unlu¤u cepheye gitti. Cepheye, ayr›ca, varolan gereksinimden dolay› traktör ve atlar gönderilmekteydi. Bu nedenle kaç›n›lmaz olarak oluflan olumsuz koflullara ra¤men, cephe gerisinde üretim faaliyeti baflar›yla yürütülüyordu. Kad›nlar, genç delikanl›lar, yafll›lar özveriyle çal›fl›yorlard›.


Bu sayede, 1941 y›l›nda k›fl›n hayvanlar için yeterli ölçüde yem haz›rlanm›fl, ürün (mahsûl) gecikmeden toplanm›fl, köy ekonomisinin di¤er bütün iflleri baflar›yla yap›lm›flt›. Ermenistan SSC’nden emekçiler toplam›fl olduklar› paralar›n› Savunma Fonu’na ba¤›fllad›lar. Cephedekiler için s›cak tutacak giyim eflyalar› gönderdiler. Faflist Alman ordular› Sovyetler Birli¤i içlerine do¤ru girdiklerinde, Türkiye’nin gerici çevreleri, Sovyetler Birli¤i’ne sald›racak uygun an› beklemekteydiler. 1923 y›l›nda imzalanm›fl bulunan Dostluk ve Tarafs›zl›k için Sovyet-Türk Anlaflmas›’n› çi¤neyerek, Türk hükümeti, Almanya’yla bir dostluk anlaflmas› ve bununla birlikte Almanya’n›n peynire olan gereksinimini karfl›lamak için de ayr› bir anlaflma imzalad›. Faflist Almanya’yla anlaflm›fl bulunan Türkiye, SSCB s›n›r›na büyük askeri y›¤›nak yap›yordu. Türkiye’nin gerici bas›n› anti-Sovyetik propaganday› gelifltirdi. Kafkaslarötesi ve Do¤u K›r›m’›n geri teslim al›nmas› ça¤r›lar›nda bulunuyordu. Bu durumda Sovyetler Birli¤i hükümeti, Kafkaslarötesi cephe birliklerini sürekli savafl durumunda tutmak zorundayd›. Bütün nüfusun aktif kat›l›m›yla oldukça büyük ölçüde savunma çal›flmalar› yürütülmekteydi. SBKP MK, 24 Haziran 1941 tarihli karar›yla cephe yak›n›nda ve tehdit alt›nda bulunan bölgelerde yok edici taburlar oluflturdu. Buna ba¤l› olarak Ermenistan KP(B) MK 29 Ha-

ziran 41 tarihinde Ermenistan SSC’nde taarruzcu, paraflütçü ve düflman ajanlar›na karfl› yok edici taburlar›n oluflturulmas›n› kararlaflt›rd›. Bu türden taburlar Cumhuriyet’in flehir ve bölgelerinde oluflturulmufltu. Örne¤in, Alagez bölgesinde oluflturulan yok edici taburda, parti, komsomol ve sendikalardan iflçiler, kolhozcular ve memurlar yer almaktayd›. Taburda en aktif çal›flmalar› Ermenistan KP(B), Alagez Bölge Komitesi Büro üyeleri B.Ç. R›zgoev, M.AJ. VI›stoyan, H.Ç. Muradov, M.A. Kelaflyan ve di¤erleri- gerçeklefltirdiler.(11) Moskova ve Leningrad örneklerinden yararlan›larak, Cumhuriyet’te “Halk Gönüllüleri” bölükleri oluflturuldu. Nüfusun tümü savunma donanmas›n›n yarat›lmas›nda aktifçe yer ald›. 1941’in yaz ve sonbahar mevsimlerinde Parti’nin Bölge Komitesi ve Bölge Kurulu Yürütme Komitesinin inisiyatifleriyle savunma çal›flmalar›na her gün 10.000 insan kat›lmaktayd›. Sadece Alagez bölgesinden bu çal›flmalara 1000 kifli kat›l›yordu, ki bunlar›n da önemli bir kesimi Kürtlerdi. (12) Parti ve hükümet yurt savunucular›n›n saflar›n› haz›rl›kl› taze güçlerle doldurulmas›n›n süreklili¤ini sa¤lamak için tedbirler al›yordu. 1 Ekim 1941 tarihli, Devlet Savunma Komitesi karar›na uygun olarak SSCB vatandafllar› için gerekli olan askeri e¤itim gerçeklefltirilmekteydi.(13) Askeri haz›rl›klar›n bütününe, ça¤r› bekleyen, ça¤r›l› durumda bulunan kimseler tabi tutulmaktayd›.

Genel askeri e¤itim çal›flmalar› ço¤unlu¤unun Kürtlerden olufltu¤u Alegaz, Talin, Oktemberyan ve di¤er bölgelerde baflar›yla yerine getirilmekteydi. Askeri haz›rl›k döneminden geçen gençlik, durmaks›z›n K›z›l Ordu’nun saflar›n› dolduruyordu. Bölge Parti örgüt yöneticileri, Ruben Abramyan (Eçmiadzin), Nado Mahmudov (Oktemberyan) Ermenistan KP MK’ den ve Cumhuriyet hükümetinden iflçiler, 408. Ermenistan Ateflçi Tümeni asker ve komutanlar› önünde s›k s›k konuflmalar yapmakta, Sovyet insanlar›n›n cephe gerisindeki özverili eme¤inden, u¤rafl›ndan söz etmekte, özel görevlilere tümenlerin, bölük ve birliklerin savaflkanl›¤›n› sa¤lamlaflt›rmalar› için ça¤r›da bulunmaktayd›lar. (14) Askerlerimizin kahramanca zaferlerinin temelinde derin Sovyet yurtseverli¤i duygusu yatmaktayd›. Komünist Parti, Leninci komsomol, Sovyet yurtseverli¤i ruhunda e¤itilmifl, yüksek ahlaki nitelikli yeni insan› yaratt›. Brest kalesinin destanlar yaratan savunucular›n›n büyük zaferleri, ön hat s›n›r karakollar› özel görevlilerinin, Hanko’nun kahramanl›klar›n›n, 28 Panfilovsal kahramanlar›n›n, Nikolay Gastelloy, Zoya Kosmademyasko, Viktor Talalihin, Aleksand›r Çekalin ve daha birçoklar›n›n kahramanl›klar›n›n temelinde olan sosyalist yurda karfl› olan s›n›rs›z sevgilerini, aralar›ndaki birli¤i, SSCB halklar› aras›ndaki kardeflli¤i daha da pekifltirdi. Komünist Parti’nin çevresinde kenetle-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

31


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

32 nen iflçiler, köylüler, ayd›nlar, ülkemizden bütün halklar, Alman iflgalcilerinin karfl›s›na tek vücut olarak dikildiler. Çok say›da Kürt asker, Sovyet ordusunda, düflmanla olan ilk çarp›flmalarda yer ald›lar. Örne¤in, Türkmenistan SSC Aflkabat bölgesi, Bagir Avulas›’ndan (Üniversite, yüksek bilim kuruluflu salonu) B.B Annamamedov; 9 Temmuz 1941’de faflist Alman iflgalcilerine karfl› Piryamin çarp›flmalar›nda yer alm›fl, 13 A¤ustos 1941’de Ukrayna SSC J.Poltav bölgesinde Bebru’ye do¤ru bir yerde yap›lan çarp›flmalarda a¤›r flekilde yaralanm›flt›r. Faflist Alman sald›rganlar›na karfl› göstermifl oldu¤u yi¤itçe cesaretten dolay› B.B. Annamamedov, “Anayurt savafl› 2. Derece Niflan›”yla ödüllendirilmifltir. 21 Temmuz 1941’de Smolen bölgesindeki çarp›flmalarda, flimdi tan›nm›fl bir Kürt flairi olan H. M. Muradov yaralanm›flt›. Büyük Anayurt Savafl›’n›n ilk günlerinde yurdun savunucular› saf›nda yerini alan Cahvo Ömeroviç Memoyon (Ermenistan SSC, Aparan bölgesi Kürt köyü olan Pambitan) 10 A¤ustos 1941’de Smolen bölgesi, Uflakovo köyü yak›nlar›ndaki çarp›flmada a¤›r flekilde yaralan›yordu. 1941 Ekiminin sonlar›nda düflman büyük bir güçle cephe gerisine s›zmaya çal›flmaktayd›. Düflman bu hareketle, güney yönünden Moskova’ya do¤ru ilerlemeyi amaçlamaktayd›. Cephe gerisini savunan askeri birlikler içinde 217. Ateflçi Tümeni de bulunuyordu. Bu tümende de

Kürt halk›n›n yi¤it evlad› Binbafl› S. A. Siyabendov hizmet etmekteydi. Sadece 29 Ekim 1941’den 8 Aral›k 1941’e kadar geçen k›sa sürede tümenin bölük ve birlikleri 80 düflman tank›na isabet ald›rm›fl, bunlar› ifllemez duruma getirmifllerdi. Çarp›flmalar›n kritik dönemlerinde S. A. Siyabendov devaml› en önde bulunarak savaflç›lar›n düflmana karfl› düzenli ve korkusuzca sald›r›lar›n› sa¤l›yordu. 1941 Ekiminde göstermifl oldu¤u yi¤itlikten dolay› Siyabendov 22 Ocak 1942’de “ilk savaflç›” ödülüne lay›k görüldü. Daha sonralar› Siyabendov, birçok ödülle ödüllendirilmifltir.(15) Moskova savunmas›nda aktif yer alan t›p görevlilerinden Binbafl› S.K. Cafarov Türkmenistan SSC Aflkabad bölgesi, Firyuza köyündendonmas›na ve sakat kalmas›na ra¤men kendisine verilen görevleri onurla yerine getiriyor. Bu durumuyla Cafarov, “Boflalt›lm›fl Yerler Hastahane fiefi” olarak ve daha

sonra Moskova’n›n boflalt›lm›fl yerlerinde bafl daire flefi olarak görev yap›yor. Ayn› flekilde Moskova savunmas›nda K›demli Çavufl U. A. Azmanov da vard›. Azmanov çat›flmalarda a¤›r flekilde yaralan›yor. R. A. Devreflyan Ermenistan SSC Edmiadzinski bölgesi, Kulibeklu köyünden- 1941 Ekiminde Bat› Cephesi bünyesinde Moskova’y› savunan 210. Ateflçi Alay› içinde yer al›yor. Tan›nm›fl niflanc› K›demli Çavufl A. S. fiaveflyan, faflist Alman gruplar›n› bozguna u¤ratan ve 28-29 Kas›m 1941 gecesi Donu Rostov flehrini kurtaran askeri birliklerin saflar›nda bulunmaktayd›. Tagan’a do¤ru ilerleyifl çat›flmalar›nda fiaveflyan ilk defa yaraland›, iyilefltikten sonra fiaveflyan, Voronej’in kurtulufluna kat›ld›. ‹kinci kez burada yaraland›. Sivastopol savunmas› s›ras›nda sürdürülen çarp›flmalarda Doktor Darab Cabaroviç Sultanov -Azerbaycan SSC Zangelon bölgesi, Ay›n köyünden- özellikle


büyük yi¤itlik örnekleri gösteriyor. K›demli Çavufl F. S. Ahmedov -Azerbaycan SSC Kubatlin bölgesi, Heyranlu köyünden- 1942 Mart›nda 927. Ateflçi Alay›nda on iki niflanc› e¤itmifl, bu niflanc›lar onun yönetimi alt›nda on gün içinde 98 düflman asker ve subay›n› yok etmifllerdir. Ahmedov’un bizzat kendisi 17 düflman askerini yok etmifltir. Onbafl› ‹. A. Nevrozov Azerbaycan SSC, Kubatlin bölgesi, Mollnburin köyünden- Büyük Anayurt Savafl›’n›n bafllamas›yla çarp›flmalarda yer al›yor. Bat› (1941), Kalinin (1942), Volhov (1942) ve Balt›kboyu cephelerinde çarp›fl›yor. Nevrozov 1942 y›l›nda niflanc› olarak çok k›sa bir süre içinde 30 düflman askeri ve subay›n› yok etmifltir. Büyük Anayurt Savafl›’n›n bütün aflamalar›nda yurdumuzdaki bütün halklar anayurdun kaderi için görülmemifl derecede endifle duymaktayd›lar. 25 A¤ustos 1942’den 9 Ekim 1943’e kadar 15 ay devam eden Kafkaslar için çarp›flmalarda böylesi endifleler duyulmaktayd›. Faflist Alman Komutanl›¤› güneye do¤ru iflgalini yayg›nlaflt›r›rken, bu harekata ekonomik, politik, askeri nitelikte büyük umutlar ba¤lamaktayd›. Düflman harekat› Neftin’in ele geçirilmesi, Türkiye s›n›r›na yaklafl›lmas›, bundan sonra da Türkiye’nin kesin bir flekilde kazan›lmas› sa¤lanarak, Almanya’n›n Karadeniz ve Hazar denizleri aras›nda egemenli¤ini gerçeklefltirmesi amac›na yönelikti.

Sovyetler Birli¤i’nin güney kesimine çöreklenen bu büyük tehlike Kafkaslar-ötesi halklar› daha da kaynaflt›rd›. 23 A¤ustos 1942’de Kafkaslar-ötesi halklar›ndan temsilciler Tiflis’te yap›lan anti-faflist mitingde bir araya geldiler. Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan halklar›na yapt›klar› ça¤r›da, Kafkaslar-ötesi halklarla SSCB’den di¤er bütün halklar aras›ndaki dayan›flmay› daha da sa¤lamlaflt›racaklar›na, cephe ve cephe gerisindeki birli¤i gelifltireceklerine, var güçleriyle özgürlük, onur, ba¤›ms›zl›k ve öz kültürlerini savunacaklar›na and içtiler. Anti-faflist mitinge kat›lanlar›n bu ça¤r›s›, cephede ve cephe gerisinde yüksek yurtseverlik at›l›mlar› teflvik etti. Kafkasya halklar›n›n evlatlar›, Rus ve di¤er halklar›n evlatlar›yla birlikte, düflman›n sald›r›lar›na karfl› koyuyor ve daha sonra da düflmana karfl› tek güç olarak birlikte sald›r›ya geçiyorlard›. Bu çarp›flmalar içinde Kürt halk›n›n evlatlar› da yer almaktayd›. Bu çarp›flmalarda K›demli Çavufl Sivik Alieviç S›loyan’›n yapt›klar› birer yüksek fedakarl›k örnekleridir. 89. Ermenistan Ateflçi Tümeni savaflç›lar› saflar›nda, S›loyan, Kuzey Kafkasya’n›n birçok flehrinin ve halk›n›n kurtulufllar›na kat›ld›. Ayn› flekilde, bu tümenin saflar›nda bulunan Çaço Temoeviç Koçayan -Talin bölgesi, Kalakut köyünden-, Kerem Kelefloviç Esadyan -Aparin bölgesi, Mirak köyünden- ödüllendirilenler aras›ndad›rlar. Esadyan 400. Ateflçi Alay›, 7. Ateflçi Bölü¤ünde sonuna kadar ka-

lan savaflç›d›r. Sadece 1 Eylül 1943’den 4 Ekim 1943’e kadar geçen sürede 27 Alman asker ve subay›n› öldürmüfltür.(16) 5 Aral›k 1943 y›l›nda Kerç flehri hücumu s›ras›nda ölümü göze alarak, savafl alan›nda a¤›r flekilde yaral› bulunan Agasi Haçaturyan’› tafl›m›flt›r. Çavufl Al›med ‹smailoviç Kaloyan -Talin bölgesi Karaburun köyünden- 526. Ateflçi Alay›n 8. Ateflçi Bölü¤ü k›s›m komutan›d›r. Sivastopol için çarp›flmalarda onun mangas› “Bolflevik” kolhoz bölgesinde Alman siperlerine karfl› korkusuzca hücum ederek düflman mitralyözünü yok ediyor. Kaloyan tek bafl›na 5 Alman askeri öldürüyor.(17) 89. Ermenistan-Taman Ateflçi Tümenin ulusal bilefliminden söz aç›ld›¤›nda, tümenin eski komutan› olan General-Binbafl› N. Safaryan flöyle demektedir: “Ermenistan-Taman Ateflçi Tümeni içinde Ermeni askerlerinin yan›s›ra Rus, Ukrayna, Beyazrusya, Azerbaycan, Kürt ve di¤er SSCB kardefl halklar›ndan askerler de çarp›flmaktayd›lar. Askeri görevlerin uygulanmas›nda Kürt askerleri yi¤itlik ve kahramanl›k örnekleri veriyor, yurtlar›na karfl› görevlerini özveriyle yerine getiriyorlard›.” Bekoev Usik Bekoeviç 409. Ermenistan Ateflçi Tümenin, 689. Ateflçi Alay›n, 1. Ateflçi Taburu Parti örgütleyicisi- iyi bir parti örgütleyicisi ve korkusuz bir politik iflçi olarak dikkati çekti. Bu tümenin saflar›nda 1943 Oca¤›na kadar ayn› flekilde S.V. Cefarov da savafl›yordu. Bafllang›çta Bombac›-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

33


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

34 lar Bataryas›nda komutan, daha sonra da 964. Topçular Alay›nda parti büro sekreterli¤i görevlerini yapt›. 83. Yokedici Piyade Tugay›, Tank Karfl›t› Tümeni bataryas›nda astsubay görevinde Ahmed ‹brahimoviç fieroev, Kuzey Kafkaslar›n iflgalcilerden tamam›yla kurtuluflunu sa¤layan Novorociy-Tamen taarruz operasyonuna kat›l›yor. Hitler’in Stalingrad’›n al›nmas›yla Volga’ya do¤ru ç›k›fla büyük umutlar ba¤lad›¤› bilinmektedir. Hitler bu flekilde ülkenin güneyini ele geçirirken Volga yoluyla Moskova’ya do¤ru ç›kmay› hesapl›yordu. Volga k›y›lar›nda büyük çarp›flmalar yayg›nlaflt›. Bu çetin çarp›flmalarda 330 bin düflman asker ve subay› yok edildi. Sovyet askeri birliklerinin Volga k›y›lar›nda elde etmifl olduklar› zaferin oldukça büyük askeripolitik önemi vard›. Stalingrad yak›nlar›nda yayg›nlaflan baflar›lar Sovyet askeri birliklerinin genifl cephe taarruzlar›na geçmesini sa¤l›yordu. Böylece faflist Alman askerlerinin Sovyet topraklar›ndan y›¤›nsal olarak kovulmas› aflamas›na girildi. Bu zaferin sonucu olarak da Sovyetler Birli¤i’nin prestiji önemli ölçüde artt›; antifaflist koalisyon daha da sa¤lamlaflt›. Japonya ve Türkiye, SSCB’ye karfl› Almanya’n›n yan›nda savafla girmekten caymak zorunda kald›lar. Bu zafer, Sovyet insanlar›n›n faflist Alman iflgalcilerinden topraklar›n› bir an önce temizlemekteki kararl›l›¤›n› daha da art›rd›. Bu zafer ayn› flekilde Hitlerciler taraf›ndan

boyunduruk alt›na al›nan halklar›n yak›n bir kurtulufla olan inançlar›n› sa¤lamlaflt›rd› ve iflgalcilere karfl› direnifl becerisini art›rd›. Stalingrad’›n savunucular› saflar›nda Kürt askerleri de bulunmaktayd›. Bunlardan Te¤men C(K)as›m Eteroviç Daloyan -30. K›z›l Y›ld›z Süvari Tümeni, 127. Süvari Alay› Tak›m Komutan›- Keleflyan Macit Alieviç, -Lenin ve K›z›l Y›ld›z ödüllü- 15. Muhaf›z (Hassa) Tümeni, 50. Muhaf›z Ateflçi Alay› askeri birlikleri saf›nda savaflm›fl muhaf›z (Hassa) Üste¤meni, 15 Ocak 1943’te Stalingrad çarp›flmalar›nda a¤›r flekilde yaralanm›flt›r. Ayr›ca Muhaf›z Te¤men Yusuf Alieviç Mahmudyan, Muhaf›z K›demli Çavuflu Cako fiavefloviç Tumirov -5. Topçu Tümeni Baflkomutan yede¤inin 276. K›z›l Y›ld›zl› Hafif Topçu Muhaf›z›, 1. Batarya K›demli Keflifçisi- ve s›ra askeri Mihayil C›ndieviç Aloyan da bu çarp›flmalarda yer almaktad›rlar. Niflanc› A.K.Esadov Azerbaycan SSC, Kubatlin bölgesi, Mahruzlu köyünden“Kahraman fiehir”in yak›nlar›nda alt› düflman askeri ve subay› öldürdü. Esadov bu çarp›flmada bafl›ndan a¤›r flekilde yararlanm›flt›r. Kürt askerleri Stalingrad çarp›flmalar›nda daha birçok büyük yi¤itlik örnekleri göstermifllerdir. fianl› Stalingrad savunmas›nda G.fi. fiamilzade, M.M. Ahmedov gibi Kürt halk›n›n tan›nm›fl daha birçok evlad› kahramanca yerini ald›. Alman komutanl›¤›n›n planlar›n›n içinde Lening-

rad’›n özel bir yeri vard›. Moskova’dan sonra ülkenin en büyük sanayi, kültür ve bilim merkezi Leningrad’›n al›nmas›yla, Hitlerciler, Balt›k üzerinde egemenliklerini kurmay› tasarl›yorlard›. Böylece Finlandiya askeri birlikleriyle birleflerek kuzeyden Moskova’y› vuracaklard›. Hitlercilerin Leningrad’a verdikleri büyük önem “Barbarosa” plan›ndan aç›kça anlafl›lmaktad›r. Bu planda “Ancak Leningrad’›n düflmesiyle, en önemli savunma ve iliflkilerin, sanayiinin merkezi olan Moskova’n›n al›nmas› mümkündür.”(18) Leningrad’›n düflürülmesi planlar›n›n gerçeklefltirilmesi amac›yla yap›lan sald›r›lara 7’si tankl›, 6’s› motorlu olmak üzere 42 Alman tümeni, say›s› 725 bine varan asker ve subay, 13 bin silah ve mitralyöz, 1500 tank ve 1200 uçak kat›lmaktayd›.(19) Sovyet insanlar›n›n, özel olarak da Leningradl›lar›n yi¤it ve özverili savafl›mlar› sayesinde faflist iflgalciler kendi sald›rgan planlar›n› gerçeklefltirmeyi baflaramad›lar. Abluka nedeniyle verilen çok say›da kay›p ve u¤ran›lan büyük zarara ra¤men, sürekli hava bombard›manlar› ve topçu ateflleri alt›nda Leningrad’›n fedakar koruyucular›, flehri savunmaktan baflka düflmana büyük çapta insan ve malzeme kayb› verdirdiler. Çarp›flmalar› ve faflist Alman askeri birliklerinin Leningrad yak›nlar›nda yenilgiye u¤rat›lmas›n›n örgütleyicisi Komünist Parti’ydi. Tehlike alt›ndaki Leningrad için, ünlü Ekim’in bu befli¤i için bütün Sovyet halk› endifle


duymaktayd›. Leningrad savunucular› saflar›nda birçok halktan insan bulunmaktayd›. Burada ayn› flekilde Kürt halk›n›n evlatlar› da çarp›flmalara kat›ld›lar. T›p hizmetlerinden Binbafl› ‹.fi. Nadirov, Te¤men S.B. Cafarov, Üstte¤men T.M. Çetoev; Baflçavufl R.M. Evdalyan, Makineli bölük mangas› komutan› N.R. Kafarov, Azerbaycan SSC Laçin bölgesi da¤ köyü Minked’den s›ra askeri O.G. Abdullahev, A.K. Asedov... 1942-43 k›fl›nda K›z›l Ordu’dan yedi¤i a¤›r darbeler sonucu, düflman, 1942 y›l›nda elde etmifl oldu¤u avantajlar› kaybetti. Alman komutas›n›n zorlamas›na ra¤men, 1943 y›l›nda cephenin durumunu kendi lehine çevirmeyi baflaramad›. Daha sonra K›z›l Ordu 1943 yaz›nda, Kurks çarp›flmalar›nda indirdi¤i yeni darbelerle düflman›n a¤›r yenilgilere u¤ramas›na yol açt›. Stratejik inisiyatifi tamam›yla eline geçirmifl durumda bulunan Sovyet askerleri Dinyeper ataklar›n› kahramanca h›zland›rarak 6 Eylül 1943’te Ukrayna’n›n baflkenti Kiev’i kurtard›lar. 1943 y›l›n›n sonlar›na do¤ru ayn› flekilde düflman, Kafkaslar ve çevresinden de kovulmufltu. Böylece, 1943 y›l›nda Sovyetler Birli¤i’nin faflist Alman iflgalcileriyle giriflti¤i çarp›flmalarda elde etmifl oldu¤u baflar›lar faflist Almanya’n›n nihai yenilgisinin gerekli ön flartlar›n› haz›rlam›fl oldu. Ard›ndan düflman›n K›r›m’dan kovulmas› ataklar› bafllad›. 22-26 Nisan 1944’te Sivastopol çarp›flmalar›nda, da-

ha do¤rusu kolhoz “Bolflevik” çarp›flmalar›nda, Muhaf›z Çavuflu ‹.M. Faracov otomatik silah›yla faflistlerin niflanc›s›n› yok etti. Sabun-Bora bölgesinde düflman savunmas›n› yararken, Faracov, düflman cephesi içine herkesten önce sokuluyor ve otomatik silah›yla 8 düflman askerini öldürüyordu. Faflist Alman otomatik silahlar›n›n karfl› sald›r›s›nda 8 May›s 1944’te Sivastopol bölgesi, 10 nolu solhoz alan›nda, Faracov, 13 düflman askerini öldürüyor. Muhaf›z Çavuflu A.I. Abuflev, 26 Nisan 1944’te Sivastopol’a do¤ru ilerleyiflte, Sabun-Bora uzunlu¤u bölgesinde düflman›n savunmas›n› ön hatlardan keflfetme eylemine kat›l›rken, di¤er savaflç›larla birlikte yi¤itlik ve kahramanl›¤›n en seçkin davran›fllar›ndan ötürü ayr›ca A.KJ. Esadov -Azerbaycan SSC Kubatlin bölgesi Mahmurlu köyünden S.A. Hudoyan- Ermenistan SSC Kutay bölgesi, Satran köyünden- s›ra askerleri de ödüllendirildiler. Cephe gerisi emekçileri özverili emekleriyle her y›l K›z›l Ordu’nun donanmas›na silah, savafl araçlar›, erzak vs. sa¤layarak Büyük Anayurt Savafl›’n›n seyrinde köklü de¤ifliklikler olmas› için katk›da bulunmaya çal›fl›yorlard›. Bu soylu davaya Azerbaycan ve Ermenistan SSC emekçileri emek katk›lar›n› gönüllü olarak verdiler. Daha savafl›n ilk aylar›ndan bafllayarak a¤›r ve hafif sanayileri öncelikle savafl araçlar› üretmek için düzenlendi. Sosyalist köy ekonomisi, savafl döneminin zorluklar›n› bertaraf ederek, K›z›l Ordu’yu donat-

ma görevlerini, erzak sa¤layarak baflar›yla yerine getiriyordu. SSCB Sovyet Halk Komiserli¤i (SOVNARKOM) ve Parti MK 12 Nisan 1942 tarihinde alm›fl olduklar› kararda kolhozlar›n emek üretkenliklerini maksimuma ç›kartman›n yollar›n› gösterdiler. Köy ekonomisinde ön s›radakiler için teflvik edici mahiyette ödüller verilmesi öngörülüyordu. ‹flçi s›n›f›n›n gösterdi¤i örnek üzerine köy ekonomisinden emekçiler de sosyalist yar›flmay› yayg›nlaflt›rarak iki-üç kat daha büyük bir enerjiyle çal›flmaya bafllad›lar. Bunun sonucu olarak, kolhoz, solhoz ve makinetraktör merkezlerinin emek üretkenli¤i büyük bir art›fl gösterdi. Savafl y›llar›nda Ermenistan SSC’de kolhozlar›n emek günlerinin üretkenli¤inde kesin bir art›fl meydana geldi. Bu flekilde örne¤in, 1940 y›l›nda emek günlerinin say›s› 88 iken bu say› 1941 y›l›nda 157, 1942’de 162 ve 1943’de 168’e dek yükseldi. (20) Köylü emekçilerin örgütlü çal›flmalar›n›n dayatmalar› parti örgütlerinin yönetimi alt›nda gerçeklefliyordu. Bu u¤raflta Parti MK’nin 17 Kas›m 1941 tarihindeki karar› üzerine örgütlenmifl bulunan MTS politik bölümleri büyük bir rol oynad›lar. Kürtlerin yaflad›¤› bölgeler -Alagez, Talin, Oktemberyan 4. vs- kolhozlar› da ayn› flekilde büyük öneme sahip baflar›lar elde ettiler. Belirtildi¤i gibi 1941 y›l›nda köy ekonomisinin içinde bulundu¤u güçlüklere ra¤men, kolhozlar yüksek göstergeli ra-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

35


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

36 kaml› çal›flmalar baflarm›fllard›. 1942 y›l›nda köy ekonomisinin ilkbahar haz›rl›¤› döneminde bu çal›flmalar baflar›yla sürdü. Alagez MTS kolektifi, traktörlerin tamiri ve mal say›m› ifllerini 1,5 ay daha erken bir zamanda bitirdi. Traktörlerin tamirleri s›ras›nda çok kez traktörcüler atölye iflçileriyle birlikte traktör ve demirbafl eflyalar için uygun olmayan parçalar› haz›rl›yorlard›. Bunun sonucu olarak 27 traktör tamir edilmifl, bunlardan 18’i donat›m›n sa¤lanmas› için gece çal›flmalar›na ayr›lm›flt›. (21) Alagez bölgesi kolhozlar›, minimal olanaklar dahilinde 1942’nin köy ekonomisi ilkbahar ifllerini 1941 y›l›na oranla 20 gün daha erken yerine getirdiler.(22) Bütün traktör ekipleri kendi üretim planlar›n› baflar›yla gerçeklefltirdiler. Komünist Arflakm ekibi % 152, traktörcüler aras›nda Tosun Mahmudyan % 110 ve 1000 kg yak›t ekonomisi yaparak plan› uygulayanlard›. Ürünün toplanmas› baflar›yla örgütlenerek uyguland›. Bu y›llarda köy ekonomisi ifllerinin baflar›lar›nda kolhozculann özverili emeklerinin önemli bir rolü vard›r. Hayvanc›l›k ifllerinde çal›flan bütün kolhozlar ekim, biçim ve ürünün toplanmas›nda aktifçe bir çal›flmada bulundular. 1943 y›l›nda Alagez bölgesi kolhozlar› ve MTS’lerin baflar›lar› oldukça büyüktü. Kolhozlar emekleri sonucunda iyi tar›msal ürün sa¤lad›lar. Ayn› y›l dokuz bin merkez, bir önceki y›la oranla daha fazla hububat elde etti. (23)

Kolhozlar ayn› flekilde planlar›n› % 111 oran›nda uygulad›lar. 1944 y›l›nda devlete karfl› varolan tohum fonu için görevlerini tamam›yla yerine getirirlerken, emek günlerine göre çok miktarda hububat ve di¤er ürünlerin üretimini sa¤lad›lar. Bölgede genel olarak hayvanlar›n say›s› yükseldi. Sadece boynuzlu hayvan say›s› 1940 y›l›na oranla % 44 art›fl gösteriyordu. (24) Üretimde en iyi sonucu elde edenlerin adlar› Ermenistan KP(B) Alagez Bölge Komitesi ve Bölge Kurulu fleref tahtas›nda ilan edilmiflti. Köy kolhozundan M. Camiflli, Raflid Kaloflyan -Kolhoz Baflkan›-, Latif B›royan Genç çiftçi- Konda¤s›z köyünden, fiame Refloyan -sa¤›c›-, B›ro Hasoyan -Kolhoz Baflkan›-, Kervansaray Köyü kolhozundan fiemo Polatyan, Mirak köyü kolhozundan Said Mirzoyan ve daha birçoklar›n›n adlan fleref tahtas›nda ilan edilenler aras›ndayd›. Büyük örgütsel çal›flma, Talin bölgesi parti örgütleri taraf›ndan yürütüldü. 1942 y›l›nda 1941’e oranla Kolhozlar ve MTS’ler köy ekonomisi planlar› kapsam›na giren iflleri üç gün daha erken bitirdiler. Plan›n d›fl›nda 400 hektar hububat bitkileri ektiler. Kolhozlar plan› aflarak savunma hatlar›nda kalan arazilerden ötürü meydana gelen zarar için devlete 1000 puda hububat verdiler. 1941 y›l›na oranla 1942’de genel olarak hayvan say›s›nda büyük oranda art›fl oldu: Büyük bafl; % 14, küçük bafl; % 34. (25) Köy emekçileri hastane yönetimine aç›klamada bulundular. Hastaneyle Kolhoz

aras›nda yap›lan anlaflmaya göre, sürekli ba¤ kurma ve yard›mlaflma öngörülerek hastaneye 62 puda ya¤, 500 puda’ya yak›n et, 2500 puda patates ve 200 puda havuç veriliyordu. Cephedekiler için ise 7000 çift eldiven ve k›sa yün çorap, 800 kazak ve baflka s›cak tutucu giysiler gönderildi. Ayn› kolhoz taraf›ndan 1942 y›l›nda savunma fonu için 600 bin ruble verildi. Köy emekçileri 1850 rubleye kadar ç›kan eflya-para piyangosuna kat›ld›lar. Ayr›ca bölgede birkaç gün içinde “Ermenistan Kolhozu”, tank kolu fonu için Bankaya 1300 ruble yat›rm›flt›. (26) Oktemberyan bölgesinden emekçiler, fona yard›m etmede oldukça büyük çal›flma yapt›lar. Bölge parti örgütü (Ermenistan KP(B) BK Sekreteri N.H. Mahmudov yoldafl), iç kaynaklar› seferber ederek Cumhuriyet içinde bölgeyi ilk s›ralara ç›kartt›. Köy ekonomisi emekçileri üründen baflka, cepheye para toplama konusunda da büyük fedakarl›klar gösterdiler. Sadece 1943 y›l›nda bölgeden 3 315 000 ruble, tank kollar›, ve “Sovyet Ermenistan’›” hava birlikleri için toplad›. Ayr›ca Stalingrad’›n onar›lmas› için de yard›mc› olundu.(27) Azerbaycan SSC’de Kürtlerin de yaflam›fl oldu¤u bölgelerde emekçiler Büyük Anayurt Savafl›’n›n ilk günlerinden bafllayarak Kahraman K›z›l Ordu’nun önünde, onun erza¤›n› temin etmek için üzerlerine düflen görevi büyük bir gayretle yerine getirdiler Büyük zorluklara ra¤men -erkeklerin ço¤unlu¤unun


cepheye gitmifl, traktör ve oto-makinalar›n say›s› azat›lm›flt›- Laçin bölgesi kolhozlar› 1 y›l içinde hububat bitkileri için ekilebilinir alan› 1300 hektara ç›kard›lar. 14 Ekim 1942’de bölgeden kolhozcular ülkenin savunma fonu için 3428 kg. et, 4039 kg. hububat ve 121340 ruble de¤erinde devlet borçlar› için tahvil ile 142784 elde mevcut para yat›rd›lar. Bunun d›fl›nda onlar devlete 15 kg. alt›n, 385 kg. gümüfl teslim ettiler. Bir y›ldan daha az bir süre içinde cephedekilere 1027 çift yün çorap, 743 çift eldiven, 2366 kg. yün ve daha baflka çok miktarda s›cak tutucu eflya gönderdiler. (28) Savafl›n daha sonraki seyri için Anayurt Savafl› cephelerinde Kürt halk›n›n evlatlar› gerçek kahramanl›k örnekleri gösterdiler. Göstermifl olduklar› kahramanl›klardan dolay› onlar; SSCB’nin niflan ve madalyalar›yla ödüllendirildiler. Özelikle birçok niflan ve madalyan›n sahibi, Sovyetler Birli¤i kahraman› Yarbay S.A. Siyabendov oldukça büyük bir üne sahiptir. 217. Atefl Tümeni, 755. Atefl Alay› komutan yard›mc›s› olarak, Siyabendov, uzun savaflç› bir yol kat etti. Savafl›n ilk aylar›ndan sonuna kadar, savaflkan hareketleriyle dikkati çekti. Do¤u Prusya’da savafl›n bitiminde aktifçe yer ald›. ‹flte S.A. Siyabendov’un cephe yaflam›ndan bir kesit: 7 Eylül 1944’te Narev nehri bat› k›y›lar›ndaki çarp›flmalarda Dizbendiz köyü bölgesinde (Polonya) düflman güçleri uzun süren yo¤un sald›r› haz›rl›¤›ndan sonra bizim birlikleri nehre sürme ama-

c›yla çok say›da tank ve piyade topu eflli¤inde bir dizi sald›r› gerçeklefltirdiler. Bizim aç›m›zdan durum son derece kritikti. ‹flte bu kritik anlarda S.A. Siyabendov’un komutas› alt›nda 766. Atefl Alay› piyade topçusu ve tank alay› askeri birlikleri bulunuyordu. O oldukça h›zl›, atik bir flekilde askeri birlikleri savafl düzenine sokuyor ve kararl› ataklarla düflman›n karfl› sald›r›lar›n› geri püskürtüyordu. Bu çarp›flmalarda 250 asker ve subay katledildi, 2 düflman tank› devrildi, S.A. Siyabendov yak›n bo¤uflmada 15 Alman askerini öldürdü. (29) Cephede Fedor Hatoeviç Kaluyan da -Ermenistan SSC Arapan bölgesi Carcaris köyünden- çarp›fl›yor. Tak›m komutan› olarak Kaluyan birçok kez yi¤itlik ve eflsiz kahramanl›k örnekleri gösteriyor. 1944 y›l›na do¤ru üç kez yaralan›yor. 27 Haziran 1944’te Beyaz Rusya SSC Yiteb m›nt›kas› Polot bölgesi, Zamostie köyü civar›nda açt›¤› güçlü ateflle düflman, birliklerimizin ilerlemesini durdurmufl durumdayd›. Te¤men F.H. Kaluyan ilk olarak kendi tak›m›yla birlikte, düflman›n savunma dayanaklar›na girdi. Bu kahramanca atak sayesinde ön hat askeri birliklerimiz h›zl› bir hareketle önemli büyüklükte bir s›n›r hatt›n› yönetme imkanlar›n› elde ettiler. Fedor Kaluyan kavga esnas›nda öldü. Onun göstermifl oldu¤u kahramanl›k, ortak dava için can›n› veren Aleksand›r Matrosov’un kahramanl›¤›n›n canl› bir benzeridir. 21 Temmuz 1944’te Kaluyan ölü olarak “Anayurt Savafl› I. Derece niflan›yla

ödüllendirilmifltir.”(30) Leningrad’da, daha sonra da Balt›kboyu 3. cephelerinde Ermenistan SSC Aparan bölgesi Kürt köyü Pamlo’dan Te¤men Sala Bakiroviç Cafarov savafl›yor. Cafarov Ateflçi Taburu örgütleyicisi olarak, askeri birlik savaflç›lar›n›n özverili birer yurtsever olarak e¤itilmelerini sa¤lam›flt›r. Kendisi ön s›ralarda çarp›fl›rken, savaflç›lara kahramanca at›lmalar›n örneklerini gösteriyordu. 5 A¤ustos 1944’te Pifleva köyü (Estonya SSC) için çarp›flmalarda da Te¤men Cafarov ayn› yi¤itlik ve kahramanl›k gösteriyor. Bölü¤ün komutanl›k düzeyinde onun ilginç görüflleri do¤rultusunda bölü¤e yeni bir savafl düzeni verilerek alay› ata¤a geçiriyor. Bu çarp›flmada Cafarov bizzat 8 Hitlerciyi öldürüyor. Askeri birliklerin ustaca yönetimi sonucu, amaçlanan görevler yerine getiriliyor. Almanlar Piflevo’dan geri çekiliyorlar. Cafarov çarp›flmada yi¤itçe savaflarak ölüyor. 29 A¤ustos 1944’te ilk vurucu ordu emri üzerine 1249. Ateflçi Alay› Parti Örgütçüsü Te¤men S.B. Cafarov ölü olarak “Anayurt Savafl› 2. Derece Niflan›’yla ödüllendiriliyor. (31) Çavufl Said Egitoviç Kasoyan- Ermenistan SSC Artik bölgesi Kervansaray köyünden- Yüksek Baflkomutanl›k yede¤i, 578. Tank karfl›t›-Yok edici Topçu Tugay› silah niflanc›s›d›r. Çavufl S.A. Kasoyan›n niflanc›s› oldu¤u dört askeri tak›m düflman tanklar›yla karfl›l›kl› çat›flmalarda defalarca galip geldi. 9 A¤ustos 1944 y›l›nda Lukfliflki köyü bölgesinde düflman tank

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

37


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

38 ve piyadelerinin ilerleyifli s›ras›nda, S.A. Kasoyan, “Kaplan” a¤›r tank›n› devirerek otomatik silah›yla 7 faflist askeri öldürdü.(32) Kasoyan’›n kendisi de bu çarp›flmada silah› elinde ölüyor. Te¤men S.A.Kasoyan’›n çarp›flmalardaki yi¤itli¤i gere¤i gibi de¤erlendirildi. 33. Ordu Topçu Komutanl›¤›n›n 22 A¤ustos 1944 tarihli emri ile bu kahraman topçu ölü olarak “Anayurt Savafl› 2. Derece Niflan›’yla ödüllendiriliyor. (33) 12 Kas›m 1943’te cephede savafl›rken ölenler aras›nda Muhaf›z Te¤men M.K. Eloyan da -Ermenistan SSC Aparan bölgesi Çobanmaz köyünden- vard›. Sovyet yurdunun ba¤›ms›zl›k ve onuru u¤runa süren çarp›flmalarda Kürt halk›n›n çok say›da evlad› can›n› verdi. ‹ki-üç yak›n›n› kaybeden aile say›s› az de¤ildir. Ermenistan SC Alagez (flimdi Aparan) bölgesi Kunbo¤az köyünden Ahmet Samoyan’›n üç o¤lu Devyati, S›vik, Pafla cephede ölüyorlar. Alagez köyünden, Kürt halk flairi-Türkücü (Afl›k)

Eme Çeco’nun iki o¤lu Said ve fiefki, Çobanmaz köyünden fieroe S›mo’nun iki o¤lu Nigo ve Piristav, Gasoe Me¤zo’nun iki o¤lu ‹skan ve German, Ermenistan SSC Taun bölgesinden Çerkeze ve Kaymaze kardefller, Bays›z köyünden M›ho ailesinden üç o¤ul Ordihan, Oskan ve Fathan öldüler. Azerbaycan SSC Kelibacar bölgesi A¤cakend köyünden Esad Hasanov’un üç o¤lu Avaz, Ahmed, ‹smail ve ayr›ca Hanlar, Behtiyar ve Hamid Mamedov adl› kardefller can verdiler. Ermenistan SSC Astarak bölgesi fiamiran köyünden Hudoyan Çerkez Hudoeviç’in iki o¤lu Kerem ve Elo, ayn› köyden Teymurov B›ro Teymuroviç’in iki o¤lu Zurba ve Kerem ve daha birçoklar› cephede öldüler. 30 Kas›m 1942’de 416. Ateflçi Tümeninden Kurmay bataryas› NAD Komutan› Üstte¤men B.H. Feracevdo Azerbaycan SSC Zanilan bölgesi K›rahmuflkan köyünden- Kafkasya ötesinden savaflç›larla birlikte çarp›flmala-

ra kat›ld›. Tümenin operasyonlar›n›n geliflti¤i önemli bir anda Kafkasya ötesi cephesi Kuzey Grubu birlikleri komutanl›¤›n› yapan General; te¤men M. Maslennikov’dan düflman güçlerini durdurma, 135,2 yüksekli¤ine ulaflan atefl araçlar›n› elde etme görevini ald›. Bu görevi, B.H. Feracev onurla yerine getirdi. O Büyük Lepatiha köyü bölgesinde Dinyeper çarp›flmalar›n›n h›zland›r›lmas› s›ras›nda ola¤anüstü yi¤itlikler gösterdi. 25 fiubat 1944’te düflman atefli alt›nda kendi inisiyatifiyle Dinyeper’den denizalt› hatt›yla sa¤ k›y›ya geçmeyi sa¤layarak böylece piyade gözetleme noktas›yla düzenli ba¤ kurmay› baflard›. Küstrin flehri bölgesinde Öder Alman savunmas›n› yarma çarp›flmalar›nda B.H. Feracev yi¤itlik ve cesaretin yeni örneklerini verdi. 17 Nisan’da Goltseve bölgesinde alay›n gözetleme noktas›ndayken düflman›n 3 a¤›r makinal› tank›, may›n at›c› bataryas›n› ve 75 mili metrelik topunu yok etti. Bu arada

Sovyet yurdunun ba¤›ms›zl›k ve onuru u¤runa süren çarp›flmalarda Kürt halk›n›n çok say›da evlad› can›n› verdi. ‹ki-üç yak›n›n› kaybeden aile say›s› az de¤ildir. Ermenistan SC Alagez (flimdi Aparan) bölgesi Kunbo¤az köyünden Ahmet Samoyan’›n üç o¤lu Devyati, S›vik, Pafla cephede ölüyorlar.


30’a yak›n da düflman asker ve subay›n› öldürdü. Muhaf›z çavufl A.K. Safarov -Azerbaycan SSC Kelibacar bölgesi, Kelibacar köyünden- dört kez yaraland›. Visla ›rma¤› bölgesinde düflman savunmas›n›n yar›lmas› s›ras›nda may›n at›c›yla birlikte 25 düflman askeri ve subay› öldürdü. Öder Savafl alan›nda, Safarov, düflman›n sekiz karfl› sald›r›s›n› geri püskürttü. Bu çarp›flmalarda 15 asker ve 2 a¤›r silah noktas›n› yok etti. Küstrin flehrindeki çetin çarp›flmalarda A. K. Safarov iki aya¤› ve sa¤ kolundan a¤›r flekilde yaraland›. 20. Muhaf›z Makineli Tugay›, 1. Motor Ateflçi Taburu, 15 Ocak 1945 y›l›nda Güney Luflkoviça köyüne (Polonya) do¤ru ilerlemeye bafllad›. Bu ilerlemeye karfl›n, düflman silah, may›n at›c› otomatik atefllerle ve kinle direnmeye devam ediyordu. Muhaf›z Üste¤men Haçik (Hudeda) Kelefloviç Hasanyan -Ermenistan SSC Afltarak bölgesi, fiamiran köyünden- a¤›r silah›yla düflman›n may›n at›fl niflanc›s›n› yok etti. Köye en önde girip 8 Hitlerciyi öldürdü. Makineli ateflle düflman güçlerini da¤›tarak, cephe gerisinde düflman›n pani¤e düflmesine sebep oldu. Çetin kavgada kahraman savaflç› H.K. Hasanyan 7 yara ald› ve ancak 8. yaradan sonra savafl alan›ndan a¤›r yaral› olarak geri al›nd›. Göstermifl oldu¤u kahramanl›ktan dolay› H.K. Hasanyan 1. Muhaf›z Tank Ordusu askerlerine 21 Mart 1945 tarihinde verilen emir üzerine “3. Derece fian Niflan›”yla ödüllendirildi. (34) Dayan›kl›k, cesaret ve yi-

¤itli¤in baflka bir örne¤ini de 38. Gözetleyici-Topçu K›z›l Y›ld›zl› Tümen’in Baflkomutanl›k yede¤i 1401. Gözetleyici Topçu Alay› silah komutan› K›demli Çavufl Emer Usoboviç S›loev -Ermenistan SSC Kalinin bölgesi Kalinino köyünden- gösterdi. Ukrayna SSC Sumska m›nt›kas›, Zolotnitska demiryolu istasyonu çarp›flmalar›ndan sonra Romanya ve Macaristan’a geçti. Budapeflte hücumunda ve Çekoslovakya’n›n kurtar›lmas› çarp›flmalar›nda bulundu. S›loev çok say›da gözetleyici noktalar› a¤›r silah›yla da¤›tt›. Bu at›fllarda 5 uçak düflürüldü¤ü gibi çok say›da da düflman askeri ve subay› öldürüldü.(35) Ünlü niflanc› K›demli çavufl Eme Seyidoviç fieveflyan’›n ad›, içinde harekete kat›ld›¤› merkezi birliklerde, daha sonra 1. Belorus cephelerinde ve 65. ordunun tümünde herkesçe iyi bilinir. O sadece May›s 1943’ten Temmuz 1943’e kadar 45 faflist Alman asker ve subay›n› öldürdü. Ve ayr›ca 10-13. Kas›m 1943’te üç gün içinde 18 kifli daha öldürdü. Böylece son derece k›sa süreli bu çarp›flmalarda 63 düflman asker ve subay›n› öldürmüfl oluyordu. fieveflyan’›n savaflkan kahramanl›¤› “3. Derece K›z›l Y›ld›z Niflan›”yla onurland›r›ld›. (36) Cephede K›demli Çavufl Mihayil Kasoeviç Yaratov da -Ermenistan SSC Kalinin bölgesi, Kafinin köyündenola¤anüstü yi¤itlikler gösterdi. Faflist Alman iflgalcileri ve emperyalist Japonya militarist ordusu ile olan çarp›flmalarda dört kez yaraland›.

Daha 1945 Nisan’›nda B›rjetslav (Çekoslovakya) bölgesinde Yaratov, Direkt Ölçülü Silah komutan› olarak 40 düflman askeri, 1 a¤›r silah tank› ve 2 a¤›r el silah› yok etti. Düflman›n iki karfl› sald›r›s›n› geri püskürttü. B›rno (Çekoslovakya) bölgesinde Direkt Ölçülü Piyadesi saflar›ndayken, düflman piyadelerinden bir tak›ma yak›n asker öldürdü. Ayr›ca a¤›r el silah› ve may›n at›c› yok etti. Düflman›n karfl› sald›r›lar›n›n geri püskürtülmesinde oldukça önemli bir rol oynad›. Ve böylece Yaratov, piyade askeri birliklerin daha uygun savafl flartlar› elde etmeleri ve görevlerini daha iyi yapabilmeleri için gerekli olana¤› sa¤lam›fl oldu. Reçtovtsi köyü bölgesinde 28 Nisan 1945’te düflman›n güçlü a¤›r silahlar› ve may›n at›c›lar›n›n yo¤un atefli sürerken, Yaratov düflman›n iki sald›r›s›n› geri püskürttü ve bu arada may›n at›c› bataryalar ve a¤›r el silahlar›yla atefl eden otuza yak›n düflman askeri öldürdü. Göstermifl oldu¤u yi¤itlik üzerine 314. Ateflçi Budapeflte K›z›l Y›ld›zl› Tümeni emriyle, Yaratov, 3. Derece fian Niflan›’yla ödüllendirildi. (37) Muhaf›z Astçavufl ‹.‹. fiirinov -Azerbaycan SSC, Kubatlin bölgesi, Abdalanl› köyünden- çok zor ve çetin savafl koflullar›nda komutanl›¤›n vermifl oldu¤u riskli görevleri onurla yerine getirdi. Çok kez Dinyeper’i zorla geçerek de¤erli belgeler elde etmeyi baflard›. 1943 Kas›m ve l0 Mart 1944 aras›nda düflman›n cephe gerisinin derinliklerine kadar girerek, Dra-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

39


40

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

da’n›n durumunu araflt›r›p önemli bilgilerle kendi bölü¤üne dönmeyi baflard›. 15 Mart 1944’te fiirinov Krutayar köyünde en önde girdi. Meydana gelen çat›flmalarda 10 düflman asker ve subay› öldürüldü. Yine ayn› çat›flmada iki tane de düflman savafl arabas› yakt›. 28 Mart 1945’te D›or (Macaristan) bölgesinde bir keflif s›ras›nda fiirinov, bizim piyade savaflç› saflar›m›za atefl eden düflman askerlerini fark etti. Cesur ve kararl› tavr›yla onlarla çat›flmaya girip 4 düflman askeri öldürdü ve 18’ini de tutsak ald›. Muhaf›z s›ra askeri C.M. Humoyan -Ermenistan SSC,

Aparan bölgesi, Kondohsaz köyünden- 93. Muhaf›z Topçu K›z›l Y›ld›zl› Alay› 3. Bataryas› silahl› birlikleri saflar›ndayken isabetli ateflleriyle düflman› y›k›ma u¤ratt›. Sadece 9 Aral›k 1944’teki çarp›flmalarda düflman›n 5 a¤›r silahl› tank ile 12 asker ve subay›m yok etti. 5 Nisan 1945’te Morav adas›

için ilerleyifl ha-

rekat› s›ras›nda meydana gelen çarp›flmalarda onun bataryas›, 1 may›n at›c› batarya ve 6 a¤›r silah› yok etti. Ayr›ca 2 topçu bataryas›n›n 4 a¤›r silah ateflini durdurdu. Bu arada 50 tane de düflman askeri ve subay›n› yok etti. fianl› Berlin sald›r›s›na kat›lan 89. Ermenistan-Taman Atefl Tümeni’nden Tak›m Komutan Yard›mc›s› olan Astçavufl Sivik Alieviç S›loyan -Ermenistan SSC Eçmiadzin bölgesi C›rarat köyünden- cephede çok flanl› eylemler yapt›. 19 Ocak 1945’te Ruskiye Brudi (Polonya) bölgesindeki çarp›flmalarda, düflman birliklerinin imhas› s›ras›nda, Sivik S›loyan tüm tehlikeleri göze alarak, düflman birliklerini ge-


çip, kendisine verilen askeri görevi baflar›yla yerine getirdi. Düflman›n karfl› sald›r›s› s›ras›nda ola¤anüstü yi¤itlikler gösterdi ve 12 faflist öldürdü. (38) Öder ›rma¤›n›n bat› yakas› çarp›flmalar›nda, S›loyan cesur, yi¤it ve yönetme yetene¤ine sahip bir komutan oklu¤unu kan›tlad›. 3 Nisan 1945’te düflman›n karfl› sald›r›lar› s›ras›nda S›loyan’›n tak›m›, düflmanla karfl› karfl›yayken komutan yaralan›nca, S›loyan, yaral› komutan›n yerine geçerek tak›m›n yönetimini üzerine ald›. Kiflisel gözlemleriyle düflman›n durumunu de¤erlendirdi. Onun komutas›nda, düflman piyadesine karfl›, tak›m, güçlü bir atefle bafllad›. Yak›n bir mesafede süren çarp›flmalarda düflmana a¤›r kay›plar verdirerek onun geri çekilmesini sa¤lad›. S›loyan’›n tak›m› düflman›n üç karfl› sald›r›s›n› daha geri püskürttü. Komsomolcu S›loyan kendi cesaret ve so¤ukkanl›l›¤›yla asker ve çavufllara örnek oldu. Üçüncü karfl› sald›r›s›n›n geri püskürtülmesinden yirmi dakika sonra düflman, büyük bir güçle yeniden sald›r›ya geçti. Sadece onun tak›m›ndan küçük bir grubu hedef alan düflman ön hatlarda bizim siperlere kadar girebildi. S›loyan bu çarp›flmalarda 20 Alman askeri öldürüp, bir de subay tutsak ald›.(39) Daha sonraki çarp›flmalarda da kahramanl›klar gösterdi. 30 Nisan 1945’te “Berlin için çarp›flmalar”da Gezund-Bruker Bölgesi’nde S›loyan’›n tak›m› ‹raniflefltrusse’yi kuflatt›. Daha sonra askeri tak›m üç katl› bir eve girerek el bombas›yla 8 asker ve bir subay

öldürdü. Bu arada 5 asker de teslim al›nd›. 1 May›s 1945’te onun askeri tak›m› bir düflman siperine s›zd›. Ç›kan çat›flmada 13 Alman askeri öldürüldü. 15 asker ile 2 subay da esir al›nd›. (40) 25 Nisan 1945’te Berlin için yap›lan çarp›flmalarda 1. Beyaz Rusya cephesinde, 370. Tabur 2. Tümen komutan› B.H. Faracev’di. Bu çarp›flmalarda, 10 otomat panzer faust, 75 milimetrelik silah ve iki mitralyözlü tank ele geçirilmiflti. 26 Nisan 1945’te Reystagu için yap›lan çarp›flmalarda Faracev yaraland›, fakat tümendeki görevini aksatmadan sürdürerek, sonuna dek savafl alan›n› terk etmedi. Berlin yak›nlar›ndaki çarp›flmalarda Azerbaycan SSC -Kelibacar bölgesi Günsba köyünden- Te¤men A.R. Aliev’in bölü¤ündeki askerler de büyük yi¤itlik gösterdiler. 27 Nisan 1945’te Berlin çevresindeki çat›flmalarda Silah Komutan› Baflçavufl MJVL. Hasanov -Azerbaycan SSC, Kubatlin bölgesi, Hedaklyar köyünden- sürekli ateflle düflman›n 6 atefl noktas›n› imha etti. Savaflta Berlin’e kadar ilerlemifl daha birçok Kürt askeri vard›r. Onlar›n aras›nda Ermenistan SSC Talin Bölgesi, G›yalto köyünden Baflçavufl Cako fiavefloviç Temirov; may›n taray›c› Alyaks (Ali) Moskoviç Seümyan -Ermenistan SSC Eçmiadzin bölgesi Kurakyan köyünden, Namo Etamoviç Ozmanyan; niflan sahibi Said Akeviç Adoev -Ermenistan SSC Taun Bölgesi, Karakert köyünden-; Moskova savunmas›nda, Ke-

nigsberga ve Berlin hücumlar›nda yer alm›fl Onbafl› Hamit Hesanoviç Sultanyan -Ermenistan SSC, Aparan Bölgesi Mirak köyünden-. M.L. Tahmazov -Azerbaycan SSC Laçin Bölgesi, Mikend köyünden-, G.S. Mehtiev -Azerbaycan SSC Kelbacar bölgesinden- ve 756. Atefl Alay›ndan AJVL. Çeloev’de -Ermenistan SSC Aparan Bölgesi Sang›yar köyünden- Berlin hücumuna kat›lanlardand›rlar. Çeloev, 24 Nisan 1945’te Berlin yak›nlar›ndaki sokak çarp›flmalar›nda büyük yi¤itlik ve askersel çeviklik örnekleri gösterdi. Düflman›n yenilgisinde kuflkusuz K›z›l Ordu’nun sa¤l›k personeli de büyük bir rol oynad›. Sa¤l›k personeli saflar›nda birçok Kürt doktor da bulunuyordu. Böylelikle Büyük Anayurt Savafl›’n›n daha ilk günlerinde profesör H.K. Aliev tüm bilgi ve zengin deneyimlerini cephenin gereksinmeleri için kulland›. Daha önceleri Do¤u Apflerone’de tahliye hastanesinin dan›flman› ve 1942’den sonra da bafl cerrah› olarak özellikle Kafkasya’n›n savunmas› s›ras›nda yaral›lar›n k›sa zamanda tedavisi için kullan›lan yeni yöntemlerin uygulanmas›nda ve askerlerin daha k›sa zamanda cepheye dönmelerinde oldukça h›zl› ve düzenli çal›flmalar yürüttü. Büyük Anayurt Savafl› y›llar›nda Prof. Aliev cephe için 39 çok say›da askeri cerrahi doktor ve hastabak›c› yetifltirdi ve onlar›n çal›flmalar›n› bizzat yönetti. 13 fiubat 1943’te, görevini örnek bir flekilde yerine getirmesi ve

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

41


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

42 gösterdi¤i kahramanl›ktan ötürü Alman iflgal birlikleriyle Savafl Komutanl›¤› taraf›ndan Prof. Aliev “K›z›l Y›ld›z” niflan›yla ödüllendirildi. Di¤er Kürt doktorlar› da Prof. Aliev gibi baflar›l› bir yol izlediler. T›p hizmetlilerinden Binbafl› S.K. Cafarov -Türkmenistan SSC Aflkabad Bölgesi, Giryüz köyünden- Moskova-Berlin savafl hatt›n› geçti. Ve onun hemflerisi, t›p hizmetlilerinden Binbafl› A.Z. Kulamov da birçok a¤›r yaral› asker ve subay›n yaflam›n› kurtard›. T›p hizmetlilerinden Binbafl› LS. Nadirov -Ermenistan SSC Aparan Bölgesi, Carcaris köyünden- Halhin-Gol Irma¤› Bölgesindeki çarp›flmalara ve Sovyet-Finlandiya savafl›na kat›ld›. Çetin çarp›flma koflullar›nda Nadirov son derece kararl› bir flekilde yaral›lara yard›mc› oldu. Ve s›k s›k zorlu askeri operasyonlar gerçeklefltirdi. Büyük Anayurt Savafl›’n›n ilk günlerinden bafllayarak Nadirov 704. Topçu Alay› 2. Muhaf›z Tümeni sanatoryum hizmetlerinde flef olarak ön hatlarda bulundu. 15 Temmuz 1941’de Leningrad cephesinde, Gatçinoy yak›nlar›nda a¤›r bir flekilde bafl›ndan yaraland›. Büyük Anayurt Savafl› y›llar›nda partizanlar da oldukça büyük yararl›klar gösterdiler. Parti’nin yükseltti¤i “Düflmana Sovyet topraklar›nda dayan›lmaz flartlar yarat›ls›n!” fliar›n› hayata geçirdiler. Partizanlar düflman›n insan gücü ve tekni¤ini imha ettiler. Düflman›n askeri birlikleri aras›ndaki iliflkileri bozup, köprü ve demiryollar›n› bom-

balad›lar, trenleri atefle verdiler, faflist Alman askerlerinin ileri harekat›n› engellediler. Partizanlar halk ile sürekli iliflkide bulunarak halktan sürekli yard›m ald›lar. Cephenin durumu hakk›nda halk› düzenli olarak haberdar ederek, halk›n zafere karfl› olan inanc›m pekifltirdiler. Partizanlar Sovyet Komutanl›¤›’na, düflman askerlerinin hareket ve durumu hakk›nda önemli bilgiler sa¤lad›lar. 1942 y›l› sonlar› ve 1943 y›l› bafllar›nda K›z›l Ordu’nun zaferi ve halk aras›nda sürdürülen yayg›n toplumsal-politik çal›flmalar, “Halk ‹ntikamc›lar›”n›n daha aktif olmalar› sonucunu getirdi. 1943 y›l› sonlar›na do¤ru düflman›n cephe gerilerinde eylemlerde bulunan partizanlar›n say›s› 250 bini buluyordu.(41) “Partizanlar ve illegaller, Sovyet halk›n›n en güzel özelliklerini, onun büyük ve zengin ruhunu kendilerinde toplam›fllard›r. Alman faflizminin yenilmesinde bunlar›n büyük pay› olmufltur. Onlar›n savafl›, Sovyet halk›n›n Büyük Anayurt Savafl›’n›n tarihinde silinmez bir sayfa say›lmaktad›r.” (42) Alman faflist iflgalcilerine karfl› Halk ‹ntikamc›lar› saflar›nda Kürt askerler de çarp›flt›lar. 1 Ekim 1943’ten 13 Temmuz 1944’e kadar Ali Abdulrahmanoviç Mamedov, Sovyetler Birli¤i kahraman› B.A. Karaseva’n›n Ukrayna SSC Volin bölgesi, partizan tak›m›nda düflman›n cephe gerisinde bulundu. Radyo irtibat› komutan› olarak birçok kez

Genel Komutanl›¤›n verdi¤i görevleri yerine getirerek düflmana büyük kay›plar verdirdi. A.A. Mamedov’a, gösterdi¤i kahramanl›ktan dolay› “Anayurt Savafl› Partizan› 1. Derece Madalyas›” ile ödüllendirildi. Ukrayna Partizan Müfrezesi’nde Kikoyan, Sovyetler Birli¤i kahraman› General Binbafl› M.I. Naumova adlar›n›n yan› bafl›nda Ermeni, Gürcü, Rus, Yahudi ve Kürtlerden birçok savaflç› ad› vard›r. Bu müfrezeden çok say›da savaflç›n›n içinde özellikle iki Kürt savaflç›s›n›n adlar› ünlüdür: Mihayil (Moskov) Abasoviç Çaçanyan -Ermenistan SSC Aparan bölgesi, Korbula¤ köyünden- ve Camal Cangoyan -Aparan Bölgesi, Mirak köyünden- savaflkanl›klar› övgüyle an›lmaktad›r. (43) M.A. Çaçanyan 15 Eylül 1943 ve 25 Mart 1944 aras›nda bu partizan müfrezesinde bölüm komutanl›¤› yapt›. 20 çarp›flmaya kat›lan Çaçanyan 27 Ocak 1944’de Lipno Köyü çarp›flmalar›nda a¤›r flekilde yaraland›.(44) Büyük Anayurt Savafl› üzerinden y›llar geçtikten sonra Kürt savaflç› Hasan’›n Ermenistan SSC Abovyan Bölgesi Arzin köyündenHerson Toplama kamp›nda göstermifl oldu¤u kahramanl›klar da ayd›nl›¤a kavuflmufl durumdad›r. Gazeteci-yazar Gabiyel Arevyan; “Bir Hayat›n Öyküsü” adl› makalesinde; Kürt halk›n›n evlad› Hasan’›n, Herson Toplama Kamp›’ndaki özverili kahramanl›klar›n› anlatmaktad›r. Buna göre Hasan yaflam›n› tehlikeye atarak düflman›n


43 öncülü¤ünde birleflerek düflmana karfl› savafl› sürdürdüler. fiunu önemle belirtmek gerekir ki, Sovyetler Birli¤i, daha savafl onun topraklar›na s›çramadan önce bile faflizme karfl› savaflan güçlere yard›mc› olmufltur. Fransa’daki direnifl hareketi genifl boyutlara ulaflm›fl, komünistler bu hareketin ön saflar›nda yeralm›fllard›r. 1942’de Paris çevresinde “Enternasyonal Partizan Müfrezeleri” M. Manuflyan’m komutanl›¤› alt›nda etkin olarak mücadeleye kat›l-

Minasyan’›n da aralar›nda bulundu¤u 55 kiflilik iki grup düflman kuflatmas›n› yararak Frans›z partizanlar›n›n yan›na geçmeyi baflard›. Sovyet savafl tutsaklar›ndan oluflan partizan tugaylar, Petrosyan ve Titanyan’›n yönetiminde 1944 yaz›nda Almanlar’a karfl› kahramanca savaflarak Alman iflgali alt›nda bulunan baz› bölgeleri kurtard›lar. Partizan tugaylar›nda çarp›flanlar, Petrosyan ve di¤erleri Frans›z toplumunda yayg›n bir flekilde tan›nmaktad›rlar. Frans›z Ko-

d›lar. Faflistler, Almanya’daki toplama kamplar›nda bulunan çeflitli Sovyet uluslar›ndan savafl tutsaklar›n› çok kez iflgal alt›ndaki ülkelerin kurtulufl hareketlerine karfl› kullanmaya çal›flt›lar. Sovyet insanlar› kendilerine verilen silahlar› uygun bir zamanda faflist Alman iflgalcilerine karfl› çevirmesini bildiler. 4 Temmuz 1944’de A. Kaçaryan, B. Petrosyan, L. Tîtanyan ve D.

münist Parti Merkez Komitesi yay›n organ› “Humarate” yaz›lar›nda onlar› sürekli anm›flt›r. 1942-44 y›llar› aras›nda; Balkan ülkelerinde, Polonya, Çekoslovakya, ‹talya ve Fransa’da birçok Sovyet partizan› eylemde bulundu. Ayn› zamanda Ermenistanl› partizanlar›n kat›ld›¤› birçok partizan grubu da vard›. Güney Fransa’da Sovyet savafl tut-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

cephe gerilerinde eylemlerde bulunarak faflist kamplardaki tutsak bulunan Sovyet askerlerinin yaflam›n› kurtarm›fl. Hasan’›n da içinde bulundu¤u Rus, Ukraynal›, Ermenilerden oluflan ve Muhtar Galustoviç Grigoryan taraf›ndan yönetilen bir grup, denize inmeye haz›r bir gemiyi bat›rm›flt›r. “fiimdi neredesin sen Hasan?” diye soruyor makalenin yazar›, “baflkalar›n› kurtarmak için uzun süre saklanmay› baflarabildin mi, yoksa seni de mi gördüler ve sen de mi kayboldun?”(45) K›z›l Ordu’nun zaferlerinin etkisiyle Avrupa halklar›n›n faflizme karfl› olan savafllar› daha bir canl›l›k ve etkinlik kazand›. ‹kinci Dünya Savafl› y›llar›nda, iflgal edilmifl Bat› ve Kuzey Avrupa ülkelerindeki Hitlerci toplama kamplar›ndan, faflist tuzaklardan kurtulmay› baflaran tutsak Sovyet askerleri “partizan müfrezeleri” kurdular. Bunlar yerli halk›n deste¤ini alarak faflist Alman ordular›na karfl› aktif olarak savaflt›lar. 1942 y›l› Eylül’ünde Çekoslovak yurtseverlerinin yard›m›yla çok say›da Sovyet savafl tutsa¤› kamplardan kaçmay› baflard›. Özgürlüklerine kavufltuktan sonra bunlar “Doktor Tibefli” Çekoslovak partizan müfrezesiyle birlefltiler. Çekoslovakya’da savaflan partizan gruplar› aras›nda Davrefl Sadoev Temoyan da Ermenistan SSC Talin Bölgesi, Giyalto köyünden- vard›. Temoyan kat›ld›¤› birçok çarp›flmada korkusuz bir savaflç› oldu¤unu kan›tl›yor. Her ülkede, ülkenin yurtsever güçleri, komünistlerin


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

44 saklar›ndan oluflan böyle bir Ermenistan partizan tugay› B.Petrosyan ve komutan L.Titanyan yönetiminde korkusuzca mücadele verdi. Frans›z KP’nin aktif deste¤ini alan bu tugay Fransa’n›n baz› bölgelerinden faflist Hitler ordular›n›n kovulmas›nda önemli rol oynad›. Bu tugay esas al›narak Fransa’da 1. Sovyet Partizan Alay› kuruldu. Bu alay›n komutanl›¤›n› Binbafl› A.Kazayan, Yard›mc› komutanl›¤›n› S. Yagayan, Kurmay flefli¤ini ise D. Minasyan yapt›lar. Bu partizanlardan 667 asker ve subay, göstermifl olduklar› kahramanl›klardan ötürü niflan ve madalyalarla ödüllendirildiler. 1945 A¤ustos’unda bu alay, savafl bayraklar› ve silahlar›yla birlikte yurda döndü.(46) Direnifl Savaflç›lar› Ulusal Cemiyetinin (Fransa) flehri flube baflkan› Gabriyel Marti’nin flahit oldu¤u gibi “B. Petrosyan komutas› alt›ndaki Ermenistan partizan bölü¤ünden savaflç›lar aslanlar gibi çarp›fl›yorlard›.” (47) Düflmana karfl› savaflta Kürt savaflç›lar› da Ermenistanl› savaflç›larla birlikte onlarla omuz omuza savaflt›lar. Bunlardan Çavufl Usub Tayaroviç N›royan da -Ermenistan SSC Aparan Bölgesi Kuribo¤az köyünden- savafltaki yi¤itli¤iyle tan›n›r. Kürt savaflç›lar emperyalist Japonya’y› bozguna u¤ratan çarp›flmalarda da bulundular. Muhaf›z k›tas› binbafl›lar›ndan J.fi. Acoev, 53. Ordu, 520. Muhaf›z Piyade Topçu Tümeni, Politik K›s›m komutan yard›mc›s› olarak iyi bir

örgütçü ve deneyimli bir politik iflçi oldu¤unu gösterdi. H›ngan tepesinin ele geçirilmesi s›ras›nda hastalanan tümen komutan›n görevini devralarak düflman›n yenilgiye u¤rat›lmas›n› sa¤layan Acoev böylece görevini örnek bir flekilde yerine getirmeyi baflard›. Çarp›flmada, tümeni yönetmekteki üstün becerisi ve göstermifl oldu¤u yi¤itlikten ötürü -Anayurt Savafl› 1. Derece Niflan›”yla ödüllendirildi. (48) Bu çarp›flmalara ayr›ca Baflçavufl Mihayil Kasoeviç Yaratov -Ermenistan SSC Kalinin Bölgesi, Kalinin köyünden-; Bayloz Aliev Muradoy -ESSC Pazlan Bölgesi Sovuhbullah köyünden-; Onbafl› Aco Üsueviç Acoyan –ESSC. Oktemberyan Bölgesi, Kamifllu köyünden-; Budapeflte, Viyana ve Belgrad’›n kurutulufllar› için çarp›flmalara kat›lan muhaf›z asker Muraz Mardoeviç Hudoev -Ermenistan SSC. Aparan Bölgesi, Carcaris köyünden-; Calil Hanoeviç Sadoyan “Ermenistan SSC, Artik Bölgesi, Kervansaray köyünden- gibi daha birçoklar› kat›ld›lar. Faflist Alman ve emperyalist Japon ordular›na karfl› kazan›lan büyük zaferler ve Sovyetler Birli¤i halklar›n›n o¤ul ve k›zlar›n›n Anayurt Savafl›’ndaki eflsiz kahramanl›klar›, V.‹. Lenin’in flu sözlerinin alt›n› yeniden çizmektedir. “Kendi Sovyet iktidarlar›n›n ne oldu¤unu ö¤renen, hisseden ve gören bir halk hiçbir zaman yenilemez. Emekçiler bu zaferde kendi iktidarlar›nca onlara sa¤lanan kültürel olanaklar ve insan eme¤ine verilen

de¤eri görüyorlar.”(49) Büyük Anayurt Savafl›’nda, Sovyet toplumunun maddi ve manevi güçleri çetin bir s›navdan geçtiler. Onun süreklili¤i ve yaflam gücü bu savaflta kendisini gösterdi. Bu savaflta Sovyet Sosyalist devleti tüm çetin koflullara karfl› direnirken daha da çok sa¤lamlaflt›. Ve kuflkusuz bu tarihsel zaferin ilhamc›s› ve örgütleyicisi de Komünist Parti oldu. DEVAM EDECEK EK: “Sosyalist Vatan U¤runa Çarp›flmalarda Ön S›ralarda Savaflan Kürt Askerler” Bölümündeki ‹simlerin Listesi: 1- Samand Alieviç S‹YABENDOV-Yarbay. 2- Hüseyin Kerimobiç AL‹EV- T›p profesörü. 3- Celil fiakiroeviç ACDEV- Muhaf›z Yarbay. 4- Sabri Metoeviç OSMANOV- Muhaf›z Yarbay. 5- Dorab Cabaroviç SULTANOV- Yarbay, T›p Doktoru. 6- Gürsad fiamileviç fiAM‹LZADE- Yarbay. 7- Teymuraz Memoeviç BAKIROEVBinbafl›. 8- Sahat Kulieviç CAFAROV- Binbafl›. 9- Ali Zamanoviç KULOMOV- Binbafl›. 10-‹so fiemoeviç NAD‹ROV- Binbafl›. 11-Smoe Svik J-CIND‹- Binbafl›. 12-fiamir Yusopoviç TEYMUROV- Binbafl›. 13-Hacik fievaboviç MURADOV- Yüzbafl›. 14-Bahtiyar Hanlaroviç FARACEV- Binbafl› 15-Ahmet ‹brahimoviç fiEROEV- Yüzbafl› 16-Usik Bekoeviç BEKOEV- Üste¤men. 17-Adil Receboviç AL‹EV- Te¤men. 18-Mihayil Cindieviç ELOYAN- Te¤men 19-Panah Nacieviç AHMEDOV- Te¤men. 20-Casim Etaroviç DALOYAN- Te¤men 21-Sala Bek›roviç CAFAROV- Te¤men 22-Fedor Hetoeviç KALOYAN- Te¤men 23-Kanat Kelesoviç KURDOEV-Te¤men 24-Ali Abdulrahmanoviç MAMEDOVPartizan. 25-Yusuf Alieviç MAHMUDYAN- Muhaf›z Te¤men. 26-Mraz Nemoeviç HUDOYAN- Te¤men. 27-Timur Magomedoviç ÇETOEV- Te¤men


28-Nebi Rutoeviç ABDOEV- Baflçavufl 29-Germo Seidoviç SELMOYAN- Baflçavufl 30-Ali Kerimoviç SEFEROV- Muhaf›z Çavufl 31-Ubeyt Emeroviç EZMANOV- K›demli Çavufl. 32-Feremez Süleymanoviç AHMEDOVK›demli Çavufl. 33-Mamed Muradhandviç HESENOVK›demli Çavufl 34-Haçik (Hudeda) Kelefloviç HESENYAN-Muh.Kd. Çavufl. 35-Mirali Alieviç LEZG‹EV- K›demli Muh.Çavufl. 36-Kazim Bekiroviç MAMADOV- K›demli Muh. Çavufl. 37-Arap Alieviç MAHMUDOV- K›demli Muhaf›z Çavufl. 38-C›mo Asoeviç SILOYAN- K›demli Çavufl. 39-Emer Yusuboviç SILOYAN- K›demli çavufl. 40-Çeko fievefloviç TEM‹ROV- K›demli çavufl. 41-Efo Cevoeviç TEMOEV- K›demli çavufl. 42-Ordi Hardieviç HUDOYAN- K›demli Çavufl. 43-Ame Seyadoviç fiEVEfiYAN- K›demli Çavufl. 44-Mihayil Kesoeviç YARATOV- K›demli Çavufl. 45-Latif Balacaeviç ABBACOV- Çavufl. 46-Abufl ‹badoviç ABUfiOV- Muhaf›z Çavufl. 47-Ali M›stoeviç EVDOEV- Bölüm Komutam. 48-Ahmed Ismailoviç KALOYAN- Çavufl. 49-Seid Egitoviç KASOYAN- Çavufl. 50-Çaço Temoeviç KOÇOYAN- Çavufl. 51-Efo Hudoeviç RUCOYAN- Çavufl. 52-‹brahim Mamedoviç FARACOV- Muhaf›z Çavufl. 53-Musa Alieviç ABDULLAEV- Astçavufl. 54-Sivik Alieviç SILOYAN- Astçavufl. 55-‹smail ‹bodullabiç fi‹R‹NOV - Muhaf›z Astçavufl. 56-Ramazan Makaroviç KAFAROV- Onbafl›. 57-‹brahim Ahmedoviç NEVROZOVOnbafl› 58-Oruç Hasanoviç ABDULLAEV- Er 59-B. fiemoeviç EVDALYAN-Er. 60-Ofuk fievefloviç EVDOEV- Er 61-Alemfla Kumoeviç ESADOV- Er. 62-Kerem Kelefloviç ESADYAN- Er. 63-Zeman Abdullaeviç BAYRAMOV- Er. 64-Namo Etamoviç OZMANYAN-Er. 65-Cefil Hanoeviç SADOYAN- Er. 66-Alyaks(Ali) Moskoviç SEL‹MYANEr. 67-Muraz Mirzoeviç SÜLEYMANOV-

K›demli Bahriyeli. 68-Pristov Gulieviç TEMOEV- Er. 69-Muraz Merdoeviç HUDOEV- Muhaf›z Er. 70-Salim Abosoviç HUDOYAN-Er. 71-Cefil M›stoeviç HUMOYAN- Muhaf›z Er. 72-Efo Makoroviç ÇALOEV- Er. D‹PNOT 1- Arhiv Armyanckovo filiala ‹ML pri TS.K.KPSS f.4063. op l.d.l.L.1 2- Dippo Gaz. “Komsomoliskaya Pravda” 20 Yanuari 1960 g. 3- Dippo Gaz. “Pravda” 6 Mau 1965 g. 4- M.‹. Kalinin. O Sovetskay Armii. Sbornik Stateyi...... M. Voennoeizdate Hstvo MO SSSR 1958, str. 89-90 5- V.‹. Lenin Polnoe sobrania soçinenniy. T. 41.str.117 6- KPSS O Voorujenn›h silah Sovetskovo Soyuza M. 1958 str. 356. 7- Sm. Arhiv MO SSSR f. 409. Op. 484453.d. l.LL.T. 9.15 8- Sm. G. G. Mehtiev Deyate Knosti Kommunistiçeskou Azerbaycana v period Veükoy Oteçestvennoy Voyn›i 1941-45 99…1967.str. 54. 9- Gaz. “Sotsiatistokan ugiev” organ Alagezskovo RK KP (b) Armenii venispolkoma Roysoveta deputatov Trudyafltihsya 9 iyulya 1941 g. 10- Sm. Gaz. “Sovet Kurd›staru” organ Laçinskogo RK KP(b) Azerbaycana ve izpolkoma raycoveta deputatov Trud-yafltihsya, 25 iyunya 1941 g. Gazeta ‘Sovet Kurd›staru” (“Sovetskiy Kurdistan”) izdavalas› s 1931 g. po 13 iyulya 1962g. 11- SM. A.N. Mna “‹zvestiya An Armyanckoy SSR Obfltestvennie Nauki”No:5 1965. str. 11 12- SM. Arhiv Armiyanskogo filala ‹ML pri TS.K. KPSSi. 93.op.l.d. 23.L.74. 13- SM. “Pravda” 18 sentyabrya 1941 g. 14- SM.M. Sarks›yan p›layuflti les Erevan 1965.ctr.l 1. 15- SM. Arhiv MO SSSRf 217, op. 484343 16- SM. Arhiv MO SSSR.f. 33. op. 686044, d. 44486. LL.l.37. 17- SM. Arhiv MO SSSRi.33. op. 688044. d.3845.LL.213, 316 18- K.A. Meretskov. Nepokolebimo, Kak RossiyaM.1965.str. 10 19- SM.Tam je,str. g. 20- SM. AJN. Unanankanyan. Koppartiya Armenii vgodi Ve-linkoy Oteçes Tvennoy Voyn›. “‹zvestiya AN Arm.SSR Obfltestvennie Nauki” No:5. 1965. str.18. 21- SM. Gaz. “SotsiaHstakan utiev” 23 Fevralya 1942 g. 22- SM. Arhiv Armyanskogo f›tiala ‹ML pri TS.K.KPSS f.93 op. l.d.31.L.34 23- SM. Gaz. “SotsiaHstakan Ugiev” 29 yanvarya 19449.

24- SM. Arhiv Armyanskogo filiala ‹ML pri TS.K. KPSS f. 93. op.l.d.52. L.2. _ Pud: 16,3 kiloluk bir birim. (Ç.n) 25- SM. Gaz. “Sotsialistakan Ugiev 26 avgusta. 3.10.23 sentyabrya 1943.g. 26- “Bohflevikyan Droflov” organ Talinskogo RK KP(b) Armenii i ispolkoma raycoveta, 14 yanvarya 1943 g. 27- SM. Gaz. “Bolflevikyan Tempov” organ Oktemberyanskogo RK KP(b) Armenii i ispolkoma raysoveta depultatov Trudyafltihsya 9 Maya 1943 g. 28- SM. Arhiv Azerbaycanskogo filiala ‹ML pri TS.K KPSS‹. l.Op. 72. d. 33. L. 49. 29- SM. Arhiv MO SSSR, f. 33. op. 793756. d. 43. L. 218. 30- SM. Tam je. op. 686044. d. 4477. LL. 97. 163. 31- SM. Arhiv MO SSSR. f. 33. op. 690306, d. 1045.LL. 71. 79 32- V 7 km Yugo-Vostoçnee Velkov›flkiKrupniy naselenniy punkt Litovskoy SSR.81 33- SM. Arhiv MO SSSR. f. 33. op. 696196, d. 975 LL.159, 168.280 34- SM. Arhiv MO SSSR, f. 33. op. 690155, d. 7501.LL.1.3.29. 35- SM. Arhiv MO SSSR, f.33.op. 682526, d, 962. LL. 356, 357. op. 686044. d. 62 36- SM. Tam je,f. 33, Op. 682526, d. 962, LL. 356.357, f.33 op. 686044, d. 2181. d. 2181.L.62. 37- SM. Arhiv MO SSSR.f. 33.op. 682526......LL.356, 357 f.33.op. 686044. d.2181.L.62. 38- SM. Arhiv MO SSSR, f. 33, op 686196, d. 3208,LL.l, 18,88. 39- SM. Arhiv MO SSSR.f.33,op. 686196,d. 5288, LL.1.20. 40- SM. Arhiv MO SSSR,f. 33.op. 687572, d. 825, LL.316, 317, 368. 41- SM. “Velikaya Oteçestvennaya vouna Sovetskogo Soyiiza 1941-1945. Kartkaya ‹storiya”, M., Voennoe izdatehstvo MO SSSR, 1965, str. 273. 42- Tamje, str. 276. 43- SM. V.N. Kazahtsyan. Partizanskiy otryad im. Mikoyana (na arm. yazike). Erevan, “Ayastan”, 1965, str. 32, 75. 44- V 20 km. Severo-zanadnee goroda Rva-Russkaya (rayonn›y tsentr L›vovskoy oblasti USSR). 45- SM. Gaz. “Kommunist”, 9 Sentyabrya 1965 g. 46- “Oçerki istarii Kommunistiçeskoy parii Armenii”, Erevan, Armyanskoe gosudarstvennoe izdatel›stvo, 1964, str 399, 400. 47- SM. “Sil›nee smerti, Vosnominaniya, pis›ma, dokument›”. M., Gosizdat PoHtiçeskoy literatur›. 1963, str. 124, 125. 48- SM. Arhiv MO SSSR, f. 33. op. 687572, d. 2385, LL. 243,251. 49- V.‹. Lenin. Poln. sobr. soç., T.38. str. 315.

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

45


46

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

Örgütlenme sorunlar›n›n çözümü için do¤ru politik çizgiyi kavrayal›m!

Politikan›n tüm çal›flmalar›n can damar› oldu¤u ilkesi Marksizm-LeninizmMaoizm’in temel ilkelerinden biridir. Komünist partilerinin baflar› ya da baflar›s›zl›klar›n›n incelenmesi, gerçekte politikalar›n incelenmesine dayan›r. E¤er do¤ru bir politik çizgiden yoksunsa her komünist partisi, içindeki çok de¤erli kadrolara, güçlü örgütlenmelere ra¤men önemli gerilemeler, kay›plar yaflar.

Politikan›n tüm çal›flmalar›n can damar› oldu¤u ilkesi Marksizm-Leninizm-Maoizm’in temel ilkelerinden biridir. Komünist partilerinin baflar› ya da baflar›s›zl›klar›n›n incelenmesi, gerçekte politikalar›n incelenmesine dayan›r. E¤er do¤ru bir politik çizgiden yoksunsa her komünist partisi, içindeki çok de¤erli kadrolara, güçlü örgütlenmelere ra¤men önemli gerilemeler, kay›plar yaflar. Do¤ru bir politikan›n varl›¤› ise güçsüzlükten güçlenmeye, örgütsüzlükten örgütlenmeye, eylemsizlikten eylemlili¤e, durgunluktan ilerlemeye gidifl için olmazsa olmazd›r. Örgütlenme alan›nda yaflanan sorunlar›n temelinde politik yanl›fllar› aramak bu anlamda temel ilkeye uygundur ve bunun aksi yönde hareket etmek çözüm gücünden uzak durmak anlam›na gelir. Elbet-

te, bu belirleme oldukça geneldir, ancak temel ç›k›fl noktas› bu genellemenin üzerinden olmal›d›r. Örgütsel t›kanmalar ve sorunlar hakk›nda de¤erlendirme yap›l›rken, genel olarak gözden kaç›r›lan politik çal›flman›n yetersizli¤i, özellikle küçük burjuvaziyi sarsar. Çünkü politik çal›flmaya en uzak, bunu kavramaya ve uygulamaya en yabanc› s›n›f bu s›n›ft›r. Politik çal›flmalar›n yetersizli¤ini kavramaktan en uzak kesim de bu kesimdir. T›pk› bilim alan›nda bunal›m yafland›¤›nda diyalektik materyalizm elefltirisi yaparak bunal›m› atlatmaya çal›flan Machç›lar gibi, küçük burjuvazi temel Marksist-Leninist-Maoist ö¤retilerde sorun görmeye bafllar ve bunlar› elefltirerek bir yerlere ulaflmaya çal›fl›r. Elbette bunu, bir anlamda küçük burjuvazi için kaç›n›lmaz savruluflu, sars›nt›y› anlamak gerekir. Sürecin


bir do¤al rahats›zl›¤› olarak bunun tedavi edilebilir oldu¤unu da bilmek gerekir. Her kriz sürecinde biriken sorunlar›n sonucunun küçük burjuvaziyi Marksizm-Leninizm-Maoizm’i, Komünist Parti ilkelerini ve özelimizde de Proletarya Partisi’nin genel politik hatt›n› sorgulamaya itti¤ini biliyoruz. Bu sonuç genel olarak küçük burjuva inceleme tarz›n›n kaç›n›lmaz dura¤›d›r. Böylesi dönemlerde küçük burjuvazinin e¤ilimi neredeyse her zaman, vard›¤› bu “sorgula-

ma dura¤›”ndan hareketle örgütsel temel ilkeleri unutmak, ihlal etmek, yeni aray›fllara girmek, yeni örgütsel k›l›flar içinde asl›nda bildik bireyci yan› kuvvetli modellere yönelmek olmaktad›r. Bunlar›n komik, trajik biçimlerine birçok birey kendi alan›ndan tan›kl›k etmifltir, etmektedir: demokratik-merkeziyetçilik yerine demokratik bafl›yokluk, örgütlü emek yerine eme¤in özellefltirilmesi!.. Örgütlenme sorunlar›nda tecrübesizli¤in ya da ye-

Tecrübesizlik, inisiyatifsizlik, yetersizlik gibi kavramlar›n en büyük tehlikesi içlerindeki özü göstermemeleridir. Bu özün görülmesi için devrimci bir çaba harcamak gerekir. Hatalardan ar›nma süreci ayn› zamanda bir inceleme, ö¤renme ve ilerleme sürecidir. ‹nceleme tarz›m›z›n düzeltilmesi, çeliflkilerin çözülmesindeki yöntemimizin düzeltilmesini de içerir. Öyleyse yapmam›z gereken fley hatalar›m›z›n, eksikliklerimizin dayand›¤› zaaflar› ortaya koymak ol-

Örgütlenme sorunlar›nda tecrübesizli¤in ya da yetersiz bilginin önemli bir yeri oldu¤unu kabul etmek gerekir. Ancak kendi bafl›na “tecrübesizlik”, “yetersizlik” apolitik, s›n›f mücadelesini içermeyen, yanl›fllar›n kökenini aç›klamayan kavramlard›r.

tersiz bilginin önemli bir yeri oldu¤unu kabul etmek gerekir. Ancak kendi bafl›na “tecrübesizlik”, “yetersizlik” apolitik, s›n›f mücadelesini içermeyen, yanl›fllar›n kökenini aç›klamayan kavramlard›r. Hatalar›m›zda tecrübesizli¤in, bilgisizli¤in önemli oldu¤unu söylemekle yetinirsek politik mücadelede ya da çal›flmada önemli bir ad›m atm›fl say›lmay›z.

mal›d›r. Hatalar›n ya da eksikliklerin belirlenmesi ne oldu¤umuz ve hedeflerimizle iliflkilidir. E¤er bir devrimci örgütsek ve devrim için örgütlenmiflsek, hareket tarz›m›z›, düflünce biçimimizi nas›l bir örgüt oldu¤umuzla ba¤lant›l› olarak ele almam›z gerekir. Örgüt olma bilincine sahip olunmadan hatalar ya da eksiklikler üzerinde durulamaz. Örgüt olma bilinci ile

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

47


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

48 içinde oldu¤umuz sürecin nitelikleri incelememizin, sorgulamalar›m›z›n, de¤erlendirmelerimizin temel unsurlar›d›r. Örgüt olma bilincindeki yetersizli¤i burada özel olarak öne ç›karmak gerekir. “Her fley ikiye bölünür.” Bilimsel felsefenin ulaflm›fl oldu¤u doruk noktada, her fleyi z›tlar›n birli¤i ve mücadelesi olarak kavrayan bizler “ikiye bölme”yi her incelemede gerçeklefltirmeliyiz. ‹ncelemede temel ilkemiz budur. Tecrübesizlik, yetersizlik, inisiyatifsizlik gibi tüm kavramlar› kendi prati¤imizde incelerken bu ilkeyi uygulayaca¤›z. Burada da devrimci olan, s›n›f mücadelesini proletarya lehine gelifltirmek için politik çal›flmay› temel almak, bunun tüm çal›flmalar içinde bir ad›m daha önde oldu¤unu kavramakt›r. Her müdahale iki s›n›fsal durufltan birine hizmet eder. Hangi s›n›fsal durufla hizmet etti¤ini anlamak için, müdahalenin ya da prati¤in teorik düzeydeki niteli¤ini, politik karakterini belirlemek gerekir. Politikan›n belirleyicili¤i bu gerçekli¤in üzerinde flekillenmektedir. S›n›f mücadelesinin bir alan› olarak görmemiz gereken her yer, her tart›flma, her olay ve olgu politik bir kavgan›n da sahnesidir. Yaflanmakta olan her fleyin nihayetinde iki s›n›f›n mücadelesinin bir ürünü oldu¤unu bilmeliyiz. Bu yüzden politik çal›flma di¤er çal›flmalar içinde öne ç›kar ve di¤erlerini yönlendirir. Politik çal›flmalar› öne ç›karmak demek s›n›f mücadelesini her alanda gelifltirmek demektir. Bizim aç›-

m›zdan burjuvaziyi her bulundu¤u alanda ma¤lup etmek demektir. Hata yapma hakk›ndan, bireyci heveslerden, örgütlü olma bilincine gerçekleflen sald›r›lardan kurtulman›n yolu karfl› sald›r›y› bilinçli ve örgütlü bir flekilde yerine getirmektir. Bir davran›fl›n hangi s›n›fsal durufla denk düfltü¤ünü a盤a ç›kartt›ktan sonra, e¤er bunun örgütlülük aleyhine, örgütlenme amac›na ayk›r›, proleter durufla uzak oldu¤unu ortaya koymam›za ra¤men savunuyor ve uyguluyorsak yanl›fl bir yolday›z demektir. E¤er ço¤unlu¤un kabul etti¤ini reddediyor ve uygulam›yorsak, kendi fikirlerimizin bütünün fikirlerinden üstün oldu¤unu varsay›yorsak yanl›fl yolday›z demektir. Yine e¤er, elefltirilere, flikâyetlere, devam eden sorunlara ra¤men kendimizi yeterli görüyorsak yine yanl›fl yolday›z demektir. Proletarya Partisi’nin her üyesinin, her militan›n›n fikirleri de¤erlidir; örgüte hizmeti esas ald›¤› sürece. Proletarya Partisi’nin her üyesinin, her militan›n›n davran›fl› de¤erlidir; parti ilkelerine dayan›yor ve bunu gerçeklefltirmeyi amaç edinmiflse. Herkesin kendisi hakk›nda iddial› olmas› de¤erlidir; e¤er örgütün amaçlar›n› iddias›n›n merkezine koymuflsa. Bütün bunlar neyin merkeze konmas› gerekti¤in, neye göre davranmak gerekti¤ini aç›klar. “Her fley parti için; Parti devrim için!” fliar›n›n özü de budur… Herkesin görebildi¤ini, anlayabildi¤ini görmezden

gelerek bunlara sözde farkl› anlamlar yükleyerek hareket etme çabas›nda olanlar›n düzelme olas›l›¤› yoktur. Onlar her zaman “kendileri” olmaktan büyük gurur duyarak hareket etmeye devam edeceklerdir. Bazen iyi fleyler de yapmalar›, itibar görmeleri onlar›n bu “kendileri olmaktan” gurur duyma hastal›¤›ndan kurtulduklar› anlam›na gelmez. Nihayetinde, davran›fllar›m›z iki s›n›ftan birine hizmet eder: burjuvaziye ya da proletaryaya. Burjuvazinin kendisi olmaktan (mezara girmemekten) vazgeçmeyen inatç› tutumu proletaryaya onu yok etme (mezar›na gömme) görevini tarihsel olarak yüklemifltir. Bizim için örgütsel çal›flmalarda, kendimizdeki s›n›f savafl›m›nda temel alaca¤›m›z ilke budur. Ac›madan, insanc›l kayg›lara düflmeden, tam da bir s›n›f savafl›m›n›n merkezinde bulundu¤umuzu bilerek yok etmesini bilmeliyiz. Örgütsel yetersizliklerin yol açt›¤› olumsuzluklar›n asl›nda burjuvazinin kendi saham›zda güçlenmesi demek oldu¤unu biliyoruz. ‹flte yetmezliklerin, inisiyatifsizli¤in, hatalar›n besledi¤i burjuvaziye karfl› bu nedenle, tam da içimizde, kendi saham›zda oldu¤u için amans›z olmal›y›z. Bilinmelidir ki deneyimli olmaktan öte durufllar, yaklafl›mlar, ö¤renme biçimleri vard›r. Burada en önemli sorun politik çal›flmay› uygulayamamakt›r. Politik kavga içinde oldu¤umuzu unuttu¤umuzda ya da politika ile u¤raflt›¤›m›z› bilmedi¤imiz-


de deneyimler sözde kalacakt›r. ‹yi bir teknisyen, doktor, marangoz olmak de¤il politikac› olmak önemlidir. ‹lgilenemeyece¤imiz, yetemeyece¤imiz kimi durumlar, istisnalar, ayr›nt›lar için bunu anlay›flla karfl›layabilece¤imiz halde; gözümüzü rahats›z edecek kadar önümüzde olanlar için ayn› anlay›fl› göstermemeliyiz. Burada sözü edilecek olan sadece tecrübesizlik de¤ildir, ayn› zamanda politik güçsüzlüktür; s›n›f savafl›m›nda burjuvazi ile karfl› karfl›ya oldu¤unu bilmemektir; onu yok etme görevini idrak etmemektir. Bu yanl›fllar ve hatalar örgüt iflleyiflinin, komite çal›flmas›n›n, hücre örgütlenmesinin yanl›fl kavranmas› ya da ele al›nmas›yla mümkün olabilmektedir. Örgüt bilinci, komite bilinci, hücre bilinci, bunlar›n tümü proleter içerikteki devrimin; bir baflka ifadeyle proletaryan›n duru-

flunu ve gitmekte oldu¤u yolu içerir. E¤er bir s›n›f ad›na, üstelik proletarya ad›na hareket etti¤imizin fark›nda olursak; devrim ak›m›n›n bir neferi oldu¤umuzu bilirsek örgütlenmedeki temel ilkelerimizi anlayabilir ve uygulayabiliriz. Kitlelere dayanmak, kitlelerden kitlelere ilkesini uygulamak ancak kitle (esasen proletarya olmak üzere halk s›n›flar›) devriminin, örgütlenmesinin bir parças› oldu¤umuzun idrak›yla mümkündür. Yeterince bilinmeyen, kavranmayan, üzerinde durulmayan nokta budur. Bu konudaki her yetersizlik kiflisel taleplerimizi, yeteneklerimizi, bilgimizi bulunmaz nimet k›l›yor; bireycili¤imizi gelifltiriyor. Örgüt olma, örgütlü hareket etme bilinci bu nedenle oldukça önemlidir. Bu, sadece bi-

reyin ço¤unlu¤a kendini teslim etmesi de¤ildir; bireyin ço¤unluk içinde yer alabilmesidir; kendi ak›fl›n› yönetebilmesidir; devrimcileflmesidir de. Örgüt olma bilincinin geliflmesi için üzerinde durmam›z gereken konu hedeflerimiz ve buna uygun olarak gelifltirilmifl örgütlenme modelimizdir. fiu da bir gerçek ki, Komünist Partilerde farkl› fikirler varolabilir ve bunlar›n birbiriyle mücadelesi kaç›n›lmazd›r. Bu farkl›l›klar›n niteli¤i ve bizleri nereye götürdü¤ü üzerinde durmak kesinlikle bu kaç›n›lmazl›¤›n reddi anlam›na da gelmez. Aksine, “Parti içinde iki çizgi mücadelesi” teorisi proleter uyan›kl›¤›n elden b›rak›lmamas› ve bu mücadelenin sürekli incelenmesi ge-

¤er herhangi bir geliflme s›n›f mücadelesi aç›s›ndan proletaryaya hizmet etmiyorsa o bir geliflme de¤il, bir tekrard›r.

E

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

49


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

50 rekti¤ini ö¤retir. Sonuçta bu teori bir söylem olman›n, bir iddia olman›n ötesinde bir politik durufla iflaret eder. Proleter çizginin kazanmas› için gelifltirilmifl bir tezdir iki çizgi mücadelesi. Burada da temel ilkelerimizin, politikalar›m›z›n, iliflki tarz›m›z›n ve çal›flmalar›m›z›n eksiksiz, örgütlü olufla yak›fl›r tarzda uygulanmas›n› gerektirir. Politikam›z› birli¤imizi gelifltirmek esas›na göre yapmay› baflard›¤›m›zda do¤ru bir hatta ilerledi¤imizi, do¤ru bir çal›flma içinde oldu¤umuzu ve kendimizi bireysel olarak da gelifltirmifl olmay› baflarm›fl oluruz. Çünkü unutmamak gerekir ki bizler geliflmeyi, ama her türlü geliflmeyi s›n›f mücadelesi aç›s›ndan de¤erlendiririz. E¤er herhangi bir geliflme s›n›f mücadelesi aç›s›ndan proletaryaya hizmet etmiyorsa o bir geliflme de¤il, bir tekrard›r. S›n›f mücadelesinde tekrar burjuvaziyi üretmektir. Tekrar bu anlamda var olan durumu korumakt›r. Demokratik merkeziyetçilik ilkesi kitlelerden kitlelere çizgisinin genel olarak örgüt iflleyiflindeki özel olarak da Komünist Partisindeki biçimidir. Kitlelere dayanmayan, gücünü kitlelerden almayan hiçbir fikir gerçek anlamda inisiyatifli olamaz; devrimci bir inisiyatif olarak de¤erlendirilemez. Yine çok net olarak kabul etmeliyiz ki, gücünü demokratik merkeziyetçilik ilkesinden almayan hiçbir tav›r, karar, yaklafl›m inisiyatifli olamaz. Savundu¤umuz herhangi bir fikrin gerçekten güçlü olmas› için do¤ru olmas› ve

bunun için de pratikten, özel olarak Proletarya Partisi’nin prati¤inden gelmesi gerekir. Proletarya Partisi’nin gerçek varl›¤›na, eylemine dayanmad›kça fikirlerin gücü olmayacakt›r. Burada her do¤runun ço¤unluk taraf›ndan savunulan fikir oldu¤u iddia edilemez, zaten vurgulanan da o de¤ildir. Hatta demek gerekir ki, genellikle do¤ru fikir bafllang›çta az›nl›k taraf›ndan savunulur. Ancak, buradaki iddiam›z do¤ru fikirlerin gerçeklere dayanmas›, gerçeklerden ç›kmas›na iliflkindir. Kitlelere dayanmayan, gücünü kitlelerden almayan fikirlerden kastetti¤imiz, tam da bu anlamda gerçeklere, maddi sürecin kendisine, prati¤e ve daha tam olarak maddi sürecin mutlak yasalar›na dayanmas›d›r. Demokratik merkeziyetçilik ilkesinin özünü de bu oluflturur. Demokratik merkeziyetçilikten kastedilen öz olarak demokratik davranma iste¤i, zorunlulu¤u vs. de¤ildir ya da merkeziyetçili¤in güçlü olman›n bir flart› olmas› salt bir amaç olarak anlafl›lmamal›d›r. Burada esas olan do¤ru fikrin yarat›lmas›, gelifltirilmesi ve gerçeklefltirilebilir, prati¤i ilerici yönde de¤ifltirebilir k›lmas›d›r. Sonuçta net olarak savundu¤umuz fludur: Demokratik merkeziyetçilik ilkesini ihlal eden yaklafl›mlar iflçi s›n›f›n›n gücünü zay›flat›r; do¤ru fikirlerin oluflmas›n› engeller; ileriye do¤ru dönüfltürme faaliyetini bozar… Komünist Partisinde demokratik merkeziyetçilik il-

kesi her komitenin, her hücrenin politikan›n, fikirlerin oluflum sürecine aktif olarak kat›lmas›n› ve bu anlamda tüm parti prati¤inin bir hammadde olarak ifllenmesini içerir; bunun da ürünü güçlü bir dönüfltürücü pratiktir. Örgütü inisiyatifli k›lmak biz komünistler aç›s›ndan öz olarak bu ilkeye dayan›r. Bu anlay›fl› bir komite üyesi komitesi bak›m›ndan kavramal›d›r. Komitesinden beslenmeyen, komitesi ile hareket etmeyen, komite prati¤ine yabanc› olan hiçbir komite üyesi komitenin gücünü arkas›na alamaz, inisiyatif gelifltiremez, önderlik yetene¤ini ilerletemez. De¤inmeye çal›flt›¤›m›z konunun özü budur. Gerçekli¤imizde bunun nas›l yafland›¤› her birimizin sürecinin tahlili ile anlafl›labilir. Genel olarak teoriye ilgisizli¤in bu bak›fl aç›s›yla irdelenmesi kendimize iliflkin s›n›fsal bir tahlil yapmam›z› sa¤layacakt›r. S›n›f mücadeleleri tarihinin, özel ve esas olarak da iflçi s›n›f›n›n devrimci s›n›f savafl›m› tarihinin, öncelikli olarak SBKP ve ÇKP olmak üzere komünist partilerin deneyimlerinin, Türkiye’deki s›n›f mücadelesi tarihinin ve devrimci hareketin deneyimlerinin incelenmedi¤i, ö¤renilmedi¤i her yerde boflluklar olacakt›r. B›rak›lan bu boflluklar kitlelerden kitlelere fliar›n›n uygulanmamas›, kitlelerin prati¤inin yerine öznel düflüncelerimizin konmas›d›r. Baz› yoldafllar sözünü etti¤imiz deneyimleri okuduklar›n› söyleyebilirler. Oysa okumaktan de¤il, incelemek-


ten, evrensel bilgiyi somut süreç ile birlefltirmekten, kendimizi Marksizm-Leninizm-Maoizm ö¤retilerine göre gelifltirmekten bahsediyoruz. Proletarya Partisi bunun süreklili¤inin sa¤land›¤› bir okul gibi çal›flmal›d›r. Her militan bunun süreklili¤i için örgütlenmelidir; politikalar› bu esasa uygun uygulanmal›d›r. Yay›nlar›n, kitaplar›n okunmamas›, okundu¤u durumda ise bunlardan politik hedefler, örgütsel görevler ve dersler ç›kar›lmamas› da ayn› yanl›fl tutumun bir biçimidir. Örgüt olma bilincindeki zay›fl›k kendisini orada da göstermektedir. Yay›nlar›n, komite kararlar›n›n örgütlülük içindeki kaynaflman›n, birlikteli¤in, ayn› hedefe yönelmenin bir arac› oldu¤u kavranmamaktad›r. Yay›nlar›n kendisinin yapt›klar› ile yetinmek örgütten, mücadeleden, komiteleflmekten, hücre çal›flmas› yürütmekten hiçbir fley anlamamakt›r. Bir küçük burjuvan›n tipik davran›fl›n› sergilemekten baflka bir fley olmayan bu tutum, içinde örgüte ra¤men bir çal›flmay›, bu anlamda da politik gerili¤in en dibindeki yerden hareket etmeyi bar›nd›r›r. Bu nedenle de sürekli baflar›s›zd›r ve moral bozucudur. Var olan yetersizliklerin bize art›k bunlar› yenmek konusunda e¤itici olmas› vakti gelmifl geçmektedir. Hatalar›n önüne geçilmesi, planlar›n yaflam bulmas›, zorluklar›n önceden görülmesi ve haz›rl›k yap›lmas› için komitelerde demokratik merkeziyetçilik ilkesine sad›k kalmay› bilelim. ‹lkelerimizi yarat›c› bir flekilde, koflullar›n çözümlenmesi amac›yla inceleyelim ve uygulayal›m. Sonradan görece¤imiz birçok eksikli¤i, yanl›fl›, zaaf› önceden görebilmek ilkelerimizi do¤ru uygulamakla mümkündür. Unutulmamal›d›r ki, ilkeler y›¤›nla deneyimin ürünüdür ve do¤ruluklar› s›nanm›flt›r. Bizim görevimiz koflullara uygun bir flekilde ilkeleri rehber almakt›r. Örgütsel sorunlar›m›z›n flimdiki önemli k›sm› yaklafl›mlar›m›zdaki sözünü etti¤imiz hatalar› düzeltti¤imizde gerileyecektir. Bir örgüt olmak gerçekli¤ini, bir hedefe do¤ru, bir hareket içinde yürüme gücümüzü gelifltirmifl olaca¤›z. Bunu yapmak için bir an geri durmak, bir ad›m atmamak suçtur. Kitlelere ve partiye güvenmek kendimizdeki devrimci yan› esas almakt›r. Bunun için ileri at›lal›m…

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

51


52

Yunan komünistlerinin önderli¤indeki 1944 ulusal direnifl tarihinden belgeler-2

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

[Yunanistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist)’in Yay›nlad›¤› ‹ki Belge]

Yay›nlamakta oldu¤umuz belgeler Duvarlar›n Ard›nda Yay›nevi taraf›ndan, Kas›m 2004 tarihinde “K›z›l Aral›k, dönemin metinleri” bafll›¤› ile Yunanistan/Atina’da 1. bask›s› yap›larak yay›nlanan kitaptan çevrilmifltir. Çevirilen belgelerin okurlar›m›z taraf›ndan daha iyi anlafl›lmas› aç›s›ndan, broflüre yay›nevi taraf›ndan yaz›lan girifl bölümünü de oldu¤u gibi yay›nl›yoruz. Çevirinin daha bütünlüklü olmas› için baz› devrik cümleleri asl›na ba¤l› kalarak düzeltme yoluna gittik. Yine baz› ifadeler Türkçe okurlar taraf›ndan daha iyi anlafl›lmas› için düzeltildi. Ancak büyük oranda birebir çeviriye ba¤l› kald›k. Türkiye devrimci demokrat kamuoyunun Yunanistan iç savafl›na iliflkin daha fazla ve kuflkusuz ki do¤ru bilgi sahibi olmas› aç›s›ndan, yay›nlamakta oldu¤umuz bu tarihsel belgelerin büyük önem tafl›d›¤› düflüncesindeyiz. Bu önemden hareketle okurlar›m›z›n bu belgeleri dikkatli ve irdeleyici bir gözle okumas›nda yarar vard›r. Öte yandan belgeleri uzunlu¤undan kaynakl›, üç bölüm halinde yay›nlamay› uygun bulduk. Okurlar›m›z›n bu yaklafl›m›m›z› anlay›flla karfl›layaca¤›n› umuyoruz. Belgeleri yay›nlayarak bizlerin ve Türkiye devrimci demokrat kamuoyunun bilinçlenmesine vesile olan Yunan komünistlerine ve yay›nevine teflekkürlerimizi belirtiyoruz.

ARALIK tüm halka aittir! Aral›k Direnifli’nin tüm halka ait oldu¤unu hiçbir onurlu insan reddedemez. Kafandaris bey özellikle: “E¤er halk beraberlerinde olmasayd›, yar›m saat bile tutamazlard›” diye belirtmiflti. EAM’›n ve ELAS’›n halkla olan ba¤lar›, kurtulufl savafl› mücadelesinde ve onu takibeden 50 kurtulufl günlerinde dövülmüfltü. Aral›k’ta halk ve ordu kopmaz bir birliktelik ba¤›yla ba¤land›lar. Skobi ve hafiyeler, kararl› ve haz›r tüm bir halk› her zaman ve her yerde gö¤üslemek zorunda kald›lar. Bundan ötürü ‹ngilizlerin savafl makinas›n›n büyük bir a¤›rl›¤›, ön hatlardaki savaflç›lara ama ayr›ca halk semtlerinin silahs›z halk›na döndü. ELAS’›n hiç bitmeyen besleyicileri, hasta bak›c›lar›, moral verenleri, yedekleri oralarda bulunuyorlard›. Ve kara/deniz toplar›n›n a¤›zlar› oralara do¤ru döndüler, RAF’›n roketatarlar› oralarda ölüm tohumunu ektiler. Halk yokedilmeliydi! ÇÜNKÜ HALK B‹R BÜTÜN HAL‹NDE HALK KARfiITI PROJELER‹NE ENGEL OLUYORDU. Sivil halka karfl› olan öfkeleri, kad›n ve çocuklar›n katledilmeleri, hastanelerin top at›fl›na tutulmalar›, halk semtlerinin bombard›mana tutulmalar› ancak böyle aç›klanabilir. Skobi düflman› iyi ay›rt etmiflti ve düflman› tüm bir halkt›. Sivil halka karfl› sald›r› aç›k katletme d›fl›nda bir de kuflatma biçimini ald›. Skobi kendini EM-EL baflkanl›¤›na atad›, Atina ve Pire halk›n› açl›kla ölüme mahkum etti.


Aral›k mücadelesinin ilk günlerinden itibaren semtlerimiz mecburen 150.000 insana yiyecek sa¤lama gibi korkunç bir iflle karfl› karfl›ya kald›lar. Hiçbir evde stok yoktu ve depolarda asgari miktardayd›lar. Ama, halk ve ordu mücadeleye devam için yaflamak zorundalard›. Bu alanda, yani hayatta kalabilme alan›nda, Aral›k’›n en görkemli zaferlerinden biri kazan›ld›. En sona kadar hiçbir fley savaflan halk ordusunda eksik olmad›. Ne karavana, ne sigara ne de hediyeler… Yaral›lar gerçek tap›nmalar oldular. Do¤u semtlerinin halk›, bu muhteflem halk; ordu, yaral›lar ve çocuklar için herfleyden kendini mahrum b›rak›yordu. Halk›n, yaral›lar›n ve ordunun beslenme mucizesi, Halk Komiteleri’nin örgütlülü¤ü ve fedakarl›¤› olmasayd› baflar›lamazd›. Halk Komiteleri, hayranl›k uyand›racak bir inisiyatif ve yeterlilikle çal›flarak, insanl›k d›fl› bir savafl ve totaliter kuflatma koflullar› alt›nda bile,

kendi memleketinde efendi olan bir halk›n neler baflarabilece¤ini gösterdiler. ‹flte Halk Komiteleri’nin bir k›s›m iflleri: ‹liopoleos Halk Komitesi (H.K.)’nin semt halk›na da¤›tt›klar›: 1.500 okka tah›l, 400 okka ya¤, 3.000 okka sebze, 1.000 kutu sigara, 700 kutu kibrit, 1.000 okka flarap (okkas› 500 drahmi’den1). Bütün bakkallar›n stoklar›n› 60 drahmiden da¤›tt› ve 1500 yumurtay› hastaneler için ay›rd›. Bu rakamlar hofl görünüyorlar ama hepsini söylemiyorlar. Söylemiyorlar, örne¤in, kendi araçlar›yla Attiki’nin köylerini gezerek ya¤ ve sebze toplayan ekipler nas›l oluflturuldu? Bütün halka siyasal e¤ilim ayr›m› yapmadan ve en küçük anormallik yaflanmadan yiyeceklerin da¤›t›lmas›ndan bahsetmiyorlar. Halk Komiteleri üyelerinin sabahlamalar›ndan ve aç kalmalar›ndan sözetmiyorlar. Kaçipodi Halk Komitesi haftada iki defa iki bin çocu-

¤un beslenmesini örgütledi, yüzlerce yoksul aileyi besledi, halka da¤›t›lmak üzere yaflamlar› pahas›na düflman hatlar›n› geçerek binlerce okkal›k sebze ve yiyecek tafl›yan özel ekipler yollad›. Skobi’nin uçaklar› ve toplar› Kesariyani’yi yerle bir etti¤inde Kaçipodi’ye s›¤›nan 400 Kesariyanileye beslenme ve geçici bar›nma yeri buldu. Yoksullu¤un ve sefilli¤in s›n›r›n›n afl›ld›¤› Durguti’de de halk komitesi vard›. Yapt›klar›: 15 yatakl›k bir hastane örgütledi, Kesariyani’nin 150 mültecisini bar›nd›rd›, günlük 300 porsiyonluk karavana örgütledi, ekmek, bal›k, sebze, 1500 okka kömür, kibrit, sigara ve hastalar için 15 okka süt tozu da¤›tt›. Ekipleri günlük olarak semte yemek için atefl hatt›n› deliyorlard›. En son defa, ‹ngilizler taraf›ndan tutuklan›p El-Daba’ya yolland›lar. Pangrati Halk Komitesi günlük olarak 600 yoksul ve mülteciye karavana örgütledi, sebze, süt, ekmek hatta et bile

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

53


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

54 da¤›tt›. Bütün Aral›k boyunca semtlerimizden karaborsa yokolmufltu, ama günahkar Kolonaki’de ya¤’›n okkas› 1 liraya ulaflm›flt›. Halk›m›z bu tarihsel ayda sadece manevi gücünü ve yi¤itli¤ini de¤il, ama ayn› zamanda moral gücünü, yüksek kültürel düzeyini, oto kontrolünü ve hayranl›k uyand›racak örgütleme yetene¤ini gösterdi. Do¤u Atina Kademesi, Pan Atina Halk Komiteleri 6. Kademesi’nin afla¤›daki raporu bize örgütlü bir halk›n bu “korkunç icraattaki” en büyük kan›t›n› gösteriyor. ‹flte Kademe’nin Aral›k içinde da¤›tt›klar›: Her porsiyonu 50 dirhem’den 2.900.000 porsiyon ekmek, 31.000 kutu süt, 250 okka süt tozu, D.E.S depolar›ndan (E.V.E.S.K. fabrikalar›) el konulan 11.500 okka makarna, 6.000 porsiyon mezit bal›¤›, Attiki bölgesi hayvanc›lar›ndan sat›n al›nan 17.200 porsiyon et, 500 okka kuru üzüm, 14.000 okka baklagil (P.L.E.’nin dayan›flmas› ve el koymalar), 600 okka fleker (hastalara, ELAS’a ve hastahanelere da¤›t›ld›), 3350 okka sabun (el koymadan), 148.000 kutu kibrit (Pangrati tekelinden el koyma), 100 bidon petrol (N.Kosmos tekelinden el koyma), 1.500 okka ya¤, 190.000 okka odun, 12.000 kömür, 2,1/2 ton tuz (Pangrati tekelinden el

koyma), 10.000 kutu sigara, 150 okka konyak (el koyma), 16.000 okka sebze (KolonosSfagion bahçelerinden), 6500 kutu çorba (ba¤›fl). Hastanelere sa¤lanan ilaçlar: 2.500 deste gazl› bez, 4.000 aspirin, 3.000 yaraband›, 8 kilo tentürdiyot ve büyük miktarda fl›r›nga ve spesialite. Bu rapor; mücadelecileri ya¤mac›l›kla suçlay›p kad›rgalara dolduran Aral›k sonras› “adalete”(!) indirilen bir tokatt›r.2 ‹flte buyrun “ya¤malara” ne oldu¤u? Onlar›n ölümle cezaland›rd›klar› halk›n yaflamas› için yap›lanlar bunlard›. Ama Kademe’nin eylemleri burada bitmiyor. Çat›flmalar›n ilk gününden itibaren, sivil halk›n Kesariyani’yi boflaltma problemini gö¤üsle-

mek mecburiyetinde kald›. Böylesi alt›ndan kalk›lmas› çok zor ifli sadece bir halk örgütlemesi çözebilirdi ve çözdü. Kademe’nin ve di¤er semtlerin baflar›l› dayan›flmalar› sayesinde; 13.182 Kesariyanili ve öbür semtlerden 500 mülteci bar›nak ve yiyecek bulabildiler. Di¤er semtlerden Pangrati 4500, Vironas 6.500,

Guva 800, ‹liupoli 137, Kaçipodi 114, N.Elvetiya 327, Kopanas 448, ‹mittos 728, M.Kosmos ise 128 kifliyi misafir ettiler. Hatta kamu ve belediye memurlar›n›n ayl›klar›n› Kademe sa¤lad›. 20/12’de 1000 drahmi, 316 memur için ödendi. 26/12’ye tekrar 1000 drahmi 198 memur için ödendi (o kadar› haz›r bulundu). Bu maafll›lardan 150’si polis memuruydu ve birgün bile karavanas›z ve ekmeksiz kalmad›lar. Halk Komiteleri’nin büyük icraat› buydu. ELAS Skobi bey ve genelkurmayla savafl›yord›. Ve Halk Komiteleri de EM-EL’in baflkan› Skobi ve açl›¤›n generaliyle savafl›yordu. Bu ikinci cephe önem bak›m›ndan geride kalm›yordu ve Aral›k anlat›l›rken Halk Komiteleri’nden bahsetmemek mümkün de¤ildi. Çat›flman›n ilk gününden itibaren baflka korkunç bir problem daha yarat›ld›. Hastalar›n ve yaral›lar›n t›bbi tedavi problemi. Sivil halk›n insanl›k d›fl› bombard›manlara maruz kalmas›, bu problemi daha bir keskinlefltirdi. Do¤u semtlerinde, Vironas Poliklini¤i d›fl›nda hastane bulunmuyordu. Ama halk yaral›lar›n›n yollarda ölmesine izin veremezdi. Hastaneler olmal›yd› ve k›sa bir zaman sonra da oldular. Kurulmalar› halk fedakarl›¤›n›n, dayan›flmas›n›n ve inisiyatifinin bir destan›d›r.


Ulusal Dayan›flma’n›n bize anlatt›¤› gibi, iflte ‹mittu Hastanesi’nin kuruluflu. “Mahallemizde 1 günde 3 hastane yapt›k. Gereken bütün malzemeyi, halk k›zlar›n›n çeyizlerini dahi bize vererek sundu. K.O.V. (Vironas Komünist Örgütü)’un bürolar›n›n d›fl›nda; mobilyalar›, örtüleri, yataklar› yüklenmifl halde kuyruklar oluflturdular. 18 yata¤› K.O.V. bürolar›na ve 20’sini polis karakoluna yerlefltirdik. Bunlar›n d›fl›nda Haravgi’de 7 yatakl› bir flube ve 1 tane de ‹liupoli’de oluflturduk. Hemen ard›ndan ba¤›fl kampanyas› bafllatt›k ve halk bizden hiçbir fleyi esirgemedi. Birkaç saat içinde 100 okka makarna, 50 okka un, portakal, konserve toplad›k. Hergün semtlerimizdeki kad›nlar tavuk ve tavflan getiriyorlard›. Pekço¤u biricik yataklar›n› ve örtülerini vererek, elbiseleriyle yerlerde uyuyorlard›...” Bu yöntemle Do¤u semtlerinde 1.300 yatakl› 62 hastane yap›ld›. Bu hastanelerin aras›nda “‹lektra” hastanesi ‹mitti’da Papastratu binas›nda yap›ld›. ‹lk 150 yatak 3 günde doldu. Bundan ötürü; hastane yönetimi, halk cellatlar›n›n yo¤un katliam›na yetiflebilmek için daha fazla çaba harcamak zorunda kald›. Aral›k sonunda “‹lektra”da 300 yatak ve bunlar d›fl›nda 100 tane de dispanser bulunuyordu. Yaral›lar›n tedavisi u¤runa herfleylerinden mahrum olan halk›n fedakarl›¤› sözle anlat›lamaz. Hergün yüzlerce, binlerce kifli hastabak›c›, yaral› tafl›y›c›s› ve temizlikçi olmak için baflvuruyordu ve gerekenden fazla oldu¤u için yönetim onlar› kovmak zorunda kal›-

yordu. Doktorlar›n ve personelin fedakarl›¤› her türlü anlat›m›n da üstündedir. Aç, yorgunluktan bitkin ve uykusuz halde bile yaral›lar›n yataklar›n›n bafl›nda bulunuyorlard›. Bireysel ve grupsal yaflam›n bütün alanlar›nda oldu¤u gibi, ma¤durlar›n t›bbi tedavi ve bak›m›nda Aral›k; yüceli¤inin, yi¤itli¤inin ve özverinin mührünü koydu. “‹lektra”da toplam olarak 486 yaral› ve hasta kald›. Bunlardan 362’si savaflç›, 47’si yard›mc› hizmetlerde çal›flanlar ve 77’si yurttaflt›. Bunlar›n 438’i erkek, 48’i kad›nd›. Kad›nlardan 18’i savaflç›yd›. Araçlar yetersiz olmas›na ra¤men bir tanesi bile mikroplanma nedeniyle ölmedi. Bir doktorun gülerek söyledi¤i gibi “sevgi ve halk atefli mikroplar› dahi öldürüyor.” Halk yaral›lar›n› tedavi ederken bir an bile cephenin ihtiyaçlar›n› unutmuyordu. Tanklar sürekli ELAS’›n hatlar›n› delme tehdidinde bulunuyorlar. Anti-tank yok. Ama küçük gülleler ve kundaklama için flifleler var. Sokak barikatlar›n› kurarken binlerce aç, t›rnaklar›ndan oldular. Ve sabahlara kadar çal›flt›lar. Sadece ‹mitti’dan 200 kifli bir gecede harekete geçti barikatlar› kurmak için. Birçok defa yemek yeme saatleri için barikatlarda megafonla parola veriliyordu. Ve yemek kuyru¤u hemen da¤›l›yordu. Ve Skobi’nin yolunu barajlamak (barikat kurmak çv.) için hepsi kofluflturuyordu. Bu kitleden kaç kifli barikatlarda çal›flt›¤› s›rada ölümü buldu! Bir aya¤› tabutta olan Katina Marmapu gibi ihtiyarlar ve daha yeni diflleri ç›kan çocuklar açl›ktan

bay›lacak durumda da olsalar muazzam a¤›rl›ktaki tafllar› kald›r›yorlar. Bu gücü nereden buluyorlard›? Mücadelelerinin hakl›l›¤›ndan ve faflizme karfl› nefretten! Halk, savaflan ordunun bitmeyen yede¤iydi. ELAS’›n her gün kay›plar› vard› ama tüfekler seslerini hiç kesmedi. Her savaflç›n›n arkas›nda yerini almak için bir sivil bekliyordu. Do¤u Semtleri Alay›’n›n Aral›k’›n ilk günlerinde 1300 savaflç›s› vard›, ölü yaral› say›s› ise sekizyüz idi. Aral›¤›n son günlerinde ise gücü 1.800’e ulaflm›flt›. ELAS ve halk aras›nda teknik yönden bir ayr›m yaratan silah eksikli¤iydi. E¤er halk›n istedi¤i kadar silah olsayd›, II. Alay bir orduya dönüflürdü. Megafon... Bütün bir halk savafl›rken baflka bir iletiflim arac› yok. Budur EAM’›n, ELAS’›n liderli¤inin sesi. Birgün halktan megafonla antitank bombalar için flifle istendi. Sadece ‹mittu’da yar›m saat içinde 300 flifle topland›. Megafon; halk› bilgilendiriyor ve ayd›nlat›yordu, megafon ihanetçileri teslim olmaya ça¤›r›yordu. Megafon günün savafl haberlerini verdi¤inde, her semtin meydanlar›nda binlerce kifli toplan›yordu. Uçaklar böylesi f›rsatlar› yakalamak için dört dönerken, kim onlar› umursard› ki! Kol’un matbaalar›nda 10.000 yaprak olarak bas›lan günlük Rizospastis (Radikal) gazetesi kap›fl›l›yordu. Do¤u semtleri yaln›zlaflt›r›ld›¤›nda, haberler Rizospastis’in yaz› iflleri taraf›ndan ELAS’›n savafl telefonlar› arac›l›¤›yla geceyar›lar› veriliyordu. Onlarca gönüllü matbaac›, dizgici ve

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

55


56

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

iflçi, halk›n sevgili gazetesini basmak için sabahl›yorlard›. Rizospastis her gün binlerce bildiriyle beraber ön hatlara ulaflt›r›l›yordu. Kaç defa halk mücadelecisinin kan›yla k›z›llaflmad› ki! “Halktan gizli bir fley yok!” Halk ayd›nlanmas›n›n fliar› budur. Ne yalanlar ne de abart›lar. Halk, mücadelenin güzergah›n› ve amaçlar›n› iyi biliyor. Gözüpek, kararl›, birleflik ve yenilmez bir halde mücadeleyi sürdürüyor. Katiller ve Suçlular Aral›k Direnifli sadece halkç› ruhun kahramanl›¤›n› ve yüceli¤ini gün ›fl›¤›na ç›kar›p, faflizmin kana susam›fll›¤›n› ve bütün yabanili¤inin örtüsünü kald›rmad›. Sivil halk ve savaflç›lara karfl›; ‹ngilizlerin ve müttefiklerinin (Burandesler, Efzon askerleri, Riminitesler, Edesliler, Xitesler ve her türden iflbirlikçiler) gerçeklefltirdikleri vahfliliklerde ölçüyü kaç›rmalar›na da vesile oldu. Almanlar›n ve ‹ngilizlerin davran›fllar› aras›nda karfl›laflt›rma yapmaktan ne yaz›k ki kaç›nam›yoruz, çünkü her iki durumda da halk›m›z iflgalciye gö¤üs geriyordu. Gerçekten utan›yoruz ki, bu karfl›laflt›rmadan ‹ngilizler zararl› ç›k›yor. Müttefiklerimizin savaflç›lar karfl›s›nda göstermifl olduklar› vahflili¤i, Alman esirlerine de gösterip göstermedikleri konusunda kuflku duyuyoruz. Kesariyani’yi ve Peristeri’yi vurduklar› gibi Berlin’i de ayn› tutkuyla bombalay›p bombalamad›klar› konusunda kuflku duyuyoruz. Çarp›flmalar›n daha ilk gü-

nünde Skobi’lerin yanl›zca ELAS’a karfl› de¤il, bütün bir halka karfl› savaflt›klar› belirginleflti. Aral›k’›n bütün süreci boyunca ordu ve sivil halk aras›nda hiçbir ayr›m olmad›. Bu, bunun bir “gangstervari kareket” de¤il bir halk direnifli oldu¤unun en büyük göstergesidir. Bundan ötürü çarp›flmalar›n ilk gününden; deniz, kara ve tank toplar›n›n namlular›, uçaklar›n roket ve bombalar› sadece halk semtlerindeki evleri yerle bir edip çocuklar›, kad›n erkek ihtiyarlar› öldürüyorlard›. Sadece 6/12’deki ilk Kesariyani bombard›man› 240 ölü ve yaral›ya eflde¤er oldu. Ön hatlarda bulunan evler, arkalardaki evlerin u¤rad›klar› zarar›n 1/10’una bile u¤ramad›lar. Aral›k Direnifli’nin kurbanlar›n›n % 75’i sivil halkt›r. Öfkeyle vurulan semtlerin d›fl›nda, bir de Pangrati’ye bakal›m. Tahribatlar›n %90’› cepheden 700 metreden fazla bir mesafede bulunan VarnavaVrisula-Plastira bölgelerinde oldu. Bütün tahribatlar›n % 8’inin kayna¤› ELAS’t›r ve bunlar Skobi’lerin geçecekleri ve bundan ötürü de barikatlar›n zaruri oldu¤u noktalard›r. Cephenin savunmas› için hayati öneme sahip olmayan hiçbir yerde ELAS taraf›ndan bir patlama bile olmam›flt›r. ‹flte Skobi’nin serseri roketatar ve namlular›n›n neden oldu¤u y›k›mlar; (Tablo:1) Barbar bir savafl›n ac› raporu budur. Savaflç› ve sivil halktan esir düflenlere karfl› uygulanan, sözle anlat›lamayacak vahfliliklerden bahsetmezsek e¤er bu rapor sonuçsuz kal›rd›. Bu konuda “müttefikler” tabur güvenlik bi-

rimleriyle, Riminiteslerle, jandarmalarla baflar›l› bir flekilde yar›flt›lar. En az›ndan biz, bir avuç bezelye almak için s›rada bekleyen kad›n ve çocuklar› öldüren keskin niflanc› ve Agios Vasilios, Vironas, Kesariyani’nin kad›n ve çocuklar›n› atefl açarak öldüren “müttefik” pilot veya tank sürücüsü aras›nda hiçbir ayr›m yapamay›z. Her ikisi de bilinen canidirler, suçlulard›r. Her ikisi de eflit bir flekilde “faflist cellat” lakab›na de¤erdir. Hastanelerimiz paramparça olmufl ihtiyarlar ve sakatlanm›fl çocuklarla doldu. Uluslararas› hukukun onuru hiçbir zaman Aral›k’taki kadar incinmedi. Çünkü Skobiler ve hizmetçileri için hiçbir kutsal fley yoktu. Hastanelerin, yaral› tafl›y›c›lar›n ve hatta cenazelerin a¤›r makinal›larla taranmas› al›fl›ld›k olaylard›. Ve az say›da insan›n bir yolda biraraya gelmesi ölüm tehlikesi içeriyordu. Esirler, ‹ngilizler, jandarmalar ve Riminiteslerce gerçekten parçalara ayr›l›yorlard›. Suçlar›n› birebir sayabilmek için ciltler gerekir. Burada bitmek bilmeyen dehfletin ve suçun günlü¤ünden birkaç olay aktaraca¤›z. Jandarma eski üst te¤meni olan Kaçipodi 6. Bölük gerilla komutan› Spiros Karcis, 4/12’de bir keskin niflanc› taraf›ndan a¤›r yaraland›. Mücadele arkadafl› Panayotis B. taraf›ndan hayat› pahas›na fiehir Polisleri Motorize Birlikleri’nin yan›ndaki ‹lk Yard›m Oca¤›’na tafl›n›yor. Orada hemen kan nakli ve ameliyat yap›l›yor ve doktorlar yaflayaca¤›n› belirtiyor. Panayotis’in ç›kmak için haz›rland›¤› anda otomatik tüfekli Burandesler


hastaneyi iflgal edip kanlar içindeki yaral›lar› al›p d›flar›ya ç›kar›yorlar. Panayotis kurtulabilmek için bodruma indi¤inde orada dehflet verici bir görüntüyle karfl›lafl›yor. Yaralar› kafatas›n›n arka k›sm›nda olmak üzere, biri di¤erinin üzerinde 14 ceset ona bak›yordu. Burandesler taraf›ndan öldürülmüfllerdi! Ocak’taki personelin yard›mlar› ve binbir çileyle ellerinden kurtulmay› baflard›. Spiros Karcis, Motorize Birli¤i’ndeki hayvanlar taraf›ndan ayn› gün öldürüldü. 20/12’de Kuponya Tepesi’nde merkezi tabur 4. bölü¤ünün efsanevi yüzbafl›s› Orestes, 15 savaflç› ile beraber esir düflüyor. Riminitesler O’nu süngü ve çak›larla paramparça ettiler. 19/12’de (Kuponya) Sevastias Caddesi 24 nolu evdeki üç yaral› ELAS’l› insanl›k d›fl› iflkencelerden sonra jandarmalar taraf›ndan öldürüldüler. Ayn› gün bir yaral› tafl›-

y›c›s› ve baflka bir yaral› savaflç› ‹lissos-Sevastias kavfla¤›nda öldürüldüler. ‹lision caddesi 11b nolu evde 4 yaral›, jandarmadaki canavar ruhlular taraf›ndan infaz edildiler. Komflu evlerdeki sakinler, baflka 20 cesetle beraber ilkokul bahçesine gömmeye zorland›lar. Kuponya tepesinde 5 esir daha infaz edilip oraya gömüldü. Ocak ay›nda onlar› oradan al›p bilinmeyen bir yere götürdüler. Ayn› mahallede bir jandarma astsubay›, üzerinde 12 Ekim tarihli bir bildiri bulundu¤u için D. Yoannidis’i katletti (Pamfilias 9 adresinde). 17/12’deki Ardittu çat›flmas›nda Skobiler beyaz bayrak kald›rmalar›na ra¤men savaflç› Gika’y› yaralad›lar. Ard›ndan O’nu çak›larla katlettiler. 25/12’de bir grup gerilla Fiks fabrikas›nda yaln›zlaflt›r›l›p esir al›nd›lar. ‹ngilizler süngülerle gözlerini ç›kard›lar

ve ard›ndan da koyun keser gibi onlar› kestiler. Bu dehflet sahnelerini, gizlendi¤i yerden izleyen bir savaflç›n›n saçlar› bir kaç dakikada beyazlad›. 29/12’deki Kesariyani’nin son çat›flmas›nda gerilla te¤meni Lazaros Kefalidis yakalan›p esir düfltü. Jandarmalar O’nu ayn› gün Kriezotu caddesinde infaz ettiler. Kesariyani’nin son çat›flmas›nda esir düflenlerden hiç kimse canl› kalmad›. Riminitesler ve jandarmalar tarif edilemez bir vahflilikle, Kuponya sakinlerine onlar›n ba¤›rsaklar›n› süngülerle nas›l ç›kard›klar›n› anlat›yorlard›. Bir baflçavufl, aralar›nda bir k›z›n da bulundu¤u 12 esir savaflç›y› katletmifl olmakla gururlan›yordu! “Müttefiklerin” gözleri önünde gerçekleflen bu alçakça katliamdan sonra, bütün evleri ya¤malay›p 3 blok barakalar› atefle verdiler. Ama dedi¤imiz gibi, öfke-

TABLO:1 A¤›r tahribatlar

Tümden y›k›m

Ölü sivil halk

Yaral› sivil halk

Kesariyani

413

48

10

580

Vironas

94

15

20

50

Pangrati

28

8

15

50

GuvaMeç

45

10

20

65

Agios Yannis 28

9

18

70

N.Kosmos

20

6

15

40

Durguti

32

12

8

30

Zografu-‹lisia17

4

5

11

Kaçipodi

20

8

16

32

N.Elvetiya

12

3

8

19

‹mittos

8

2

5

10

Toplam

717

125

440

957

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

57


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

58 leri sadece esirler ve yaral›lar üzerine de¤ildi. Havanlar, toplar, tanklar ve uçaklarla sivil halk› k›r›mdan geçiriyorlard›. Semtlerimiz atefl ve demir ya¤muru alt›nda yafl›yorlard›. Kesariyani özel bir h›nçla vuruldu ve bu ac›l› semtin kurbanlar› yüzleri buluyordu. 9/12’de ‹ngiliz uçaklar› Durgutu’de sivil halka at›fl aç›p 3’ünü öldürüp 8’ini yaralad›lar. Ayn› gün Rigillis caddesinden gelen ‹ngiliz tank› Vatrahonisi’deki 2 kad›n› yaralad›. 10/12’de ‹ngiliz uçaklar› f›r›n d›fl›nda, s›rada bekleyen halk› demet demet bombalarla bombard›mana tuttular. Ayn› anda N. Elveti ve Virona’y› a¤›r makinalarla tarad›lar. Sivil halk›n kurbanlar› yüzü geçti. 12/12’de Kesariyani’nin; top, gülle ve a¤›r makinal›lardan 40 kurban› daha vard›. Ayn› gün ‹mittu’da havan ve toplar ‹lektra hastanesine yak›n üç evi yak›p, iki kad›n ve bir ihtiyar› yaralad›lar. Meç, sabahtan akflama kadar atefle tutuldu ve zarar görmemifl ev kalmad›.

15/12’de Pangrati Tepesi, Plastira Meydan›, Profitis ‹lias (‹lyas Peygamber Tepesi)’a havanlar düflüyor. Kurbanlar 25’i afl›yor. 17/12’de ‹ngilizler Durguti apartmanlar›n› tank mermileri ve a¤›r makinal›larla kalbura çevirdikten sonra iflgal ediyorlar. Gece yar›s› bütün kirac›lar›, hatta kuca¤›nda çocuk olan gecelikli kad›nlar› da d›flar› ç›kard›lar. Kad›nlar inleyip, delice titreyip, bay›l›rken onlar› dipçiklerle bir köfleye toplad›lar. Her türlü yöntemle onlara eziyet ve hakaret ettikten sonra onlar› b›rak›p erkeklerini ald›lar. Onlar› Lion garajina götürüp Burandeslere teslim ettiler. Burandesler hayvanlar› onlar› en insanl›k d›fl› yöntemle h›rpalad›ktan sonra, ‹ngilizler onlar›n al›nlar›na k›rm›z› mühür vurup Hasani’ye yollad›. Bu apartman bloklar›nda, ertesi gün ö¤lene kadar süren vahflilik Almanlar›n barbarl›¤›n› da aflt›. Ac›l› Durguti, iflgalcileri tan›d›ktan sonra, bu aziz Vartolomeos gecesinde “müttefikleri” de tan›d›. Bütün semt iflgal edildikten sonra, ‹ngilizler, zafer gösterisi

(askeri geçit) örgütlemekten utanmad›lar. ‹skoçlar gaydalar›yla oynayarak geçit yaparken, Skobi’ler açl›ktan yar› ölü halde bulunan halk›n üzerine konserve kutular› f›rlat›p, gülmekten k›r›l›yorlard›. Halk›m›z yabaniliklere al›flmam›fl de¤il, çünkü Türklerin, Almanlar›n, ‹talyanlar›n, Bulgarlar›n boyunduru¤unu tan›d›. Ama “müttefiklerin” bu zavall› zafer gösterisini hiçbir zaman unutmayacak. En vahfli savafllarda bile, hastaneler ve K›z›l Haç’›n bayra¤› kutsal olarak teorize edilir. Ama Aral›k’ta “kurtar›c›lar” bu lüksleri la¤vettiler. 10/12’de, çat›s›nda K›z›l Haç bayra¤› dalgalanmas›na ra¤men Kesariyani Çocuk Yurdu havan mermisiyle vuruldu. E. Diaparos ciddi bir flekilde yaraland›. 6/12’de, Vironas Poliklini¤i havanla bombaland›. 7/12’de sald›r› tekrarland› ama bu defa uçaklarla. 9/12’de Agios Yannis hastanesi vuruldu. 14/12’de Meç’te Skobiler, Efu Yerogopulu adl› hemflireyi ve baflka birini daha öldürdüler. 15/12’de, 2517 plakal›


hastahane arac›n› durdurup, yaral› tafl›y›c›lar› P.Avrilliani, H.Maçaça, D.Sotiriadi, S.Samara, Kalogiru, Russo ve M.Samara’y› esir al›p Hasani bloklar›na götürdüler. “‹lektra” hastanesi son günlerde sistematik olarak bombalan›yordu. Bunun içeride neden oldu¤u korku sahneleri tarif edilemez. ‹ki yaral›y› yüklenmifl hemflireler bodrum merdivenlerinden yuvarlan›yorlard›. Gö¤üs ve kar›n bölgesinden yaral›lar bodruma inmeye çabalarlarken sürünüyor ve kan kusuyorlard›. Orada biri di¤erinin üzerinde y›¤›lm›fl bir halde, savaflç›lar›n ve sivil halk›n iflkenceye u¤ram›fl vücutlar›na bak›yorlard›. Böylesi bir rezalet, medeniyeti lekeliyor ve Aral›k’›n gerçe¤i ayd›nland›¤›nda, eminiz ki ‹ngiliz halk› da utançtan yüzünü gizlemek zorunda kalacakt›r. Ama hayvanl›k, bir cenazenin a¤›r makinal›yla taranmas›yla zirveye ulaflt›. 14/12’de, 4 sivilin cenazesi N. Simirni Mezarl›¤› yönünde ilerken üç spitfayr tipi savafl uça¤› taraf›ndan sald›r›ya u¤rad›. Sald›r› bitti¤inde tabutun etraf›nda 2 yaral› ve papaz Petros Sinikis’in cesedi farkediliyordu. Kurbanlar›n üzerinde 30 kurflun yaras› say›ld›. “Eee... Aral›k’›n vahflilikleri...” diye sesleniyor gerici düzen... Cevapl›yoruz: Sadece vahflilikler olmad›, tarif edilemeyecek hayvanl›klar ve canilikler de oldu. Ama bunlar siz ve “müttefikler”iniz taraf›ndan yap›ld›lar. Aral›k sonras› olaylar Aral›k Direnifli Mucizesi’nin görkemi uluslararas› an-

tifaflist savafl›n tarihsel olaylar›n› dahi gölgede b›rak›rken, o dönem, çamur ve rezilce iftiralarla dolu bir da¤ ile kapanmaya çal›fl›l›yor. Hedefleri askeri “zaferlerini” siyaset ile bütünlefltirip halk›n büyük mücadelesini karalamak ve öbür yandan kendi suçlar›n›n üstünü kapatmakt›r. Bunlar, ölüler üzerinde yorumlar yapma ve hamaseti (vatan, millet, sakarya edebiyat›); Aral›k sonras› iki temel amaç olarak kulland›lar. “Enerjik bir az›nl›¤›n ulus karfl›t› hareketi” suçlamas›n› önceki bölümlerde cevaplam›flt›k. fiimdi cevaplamam›z gerekenlerden geriye kalanlar ise; ptomatologia3, katliamlar, ya¤malar, kaz›¤a oturtmalarla ilgili olan budalaca ve yüzsüzce uydurmalar, plütokratlar›n daha birçok yozlaflm›fl fantazilerinin hastal›kl› ürünleridir. Aral›k süreci boyunca yanl›fllar ve taflk›nl›klar halk taraf›ndan yap›ld› m›? fiüphesiz ki yap›ld› ve böylesi bir halk ayaklanmas›nda olmamas› tuhaf olurdu, ama halk hiç kimseden korkmadan ve utanmadan buna karfl› elefltirisini yapt› ve yap›yor. Halk taraf›ndan sert bir flekilde hala cezaland›r›lmam›fl olan kaç›n›lmaz taflk›nl›klar, ölümsüz Aral›k Destan›’n› lekeleyemez. Meflhur “milliyetçilerin infazlar›”, iflgal döneminde iflgalcilerin sa¤ kolu olup, onlar› kana susam›fll›k ve vahflilikte geçen alçaklara karfl› uygulanan hakl› bir cezaland›rmad›r. ‹flte ELAS ve Do¤u Semtleri Ulusal Sivil Savunma Güçleri’nin infaz ettikleri bir k›s›m alçaklar: Rumeliotis: Papayorgi’nin infaz ekibinin üyesi, iflkenceci

ve onlarca yurtseverin katlinin uygulay›c›s›. Skliris Paris: Papayorgi ekibinin infazc›s›. 1944 Eylül’ünde canavar bir ruhla N. Papayorgiu infaz edildi¤inde; bu, misilleme olsun diye Palastira meydan›nda tramvaydan indirdi¤i iki yurttafl› öldürmüfltü. Sgoya Keti: Almanlar›n fahiflesi ve SS’lerin hafiyesi. Pekçok yurtseverin tutuklanmas›n›n sorumlusu. G. Makrotimios: 2. fiube Yönetici Yard›mc›s›, 1944’de Kallithea ve Thision polis çevirmelerinde, tabanca tehdidiyle bekçileri halka atefl etmeye zorlad›. Papa Haralambos: Neos Kosmos’tan, keskin niflanc›. Ünlü bir Xit ve Gestapo iflbirlikçisi. K. Theotoku kilisesinin çan›ndan atefl etti¤i s›rada suçüstü yakaland›. ‹konomopulos: Meç’ten polis bekçisi, keskin niflanc›. ‹flbirlikçi Vasiliu’nun evinde (Thimoleondos 4 adresinde) gizlenmiflken savaflç› Kokineli’yi, E. Konstantinidi’yi ve bir hemflireyi ve bir ihtiyar kad›n› yaralad›. ELAS’›n infazlar›n›n içerisinde baflka bir kategori daha var. Halk Hareketi’ni ihbar ve rapor etmek için direniflçi örgütlerin hatlar›na s›zm›fl düflman›n paral› ajanlar›. Aral›k Direnifli sürecinde gerçekleflen ya¤malamalar ve barbarl›klar›n büyük bir ço¤unlu¤u bu unsurlardan kaynaklanmaktad›r. Böylesi bir alçak, Guvas sivil savunma birlikleri 10. fiube’sindeki sivil savunmac›, birçok ya¤malama, flantaj ve infazlar›n gerçeklefltiricisi, ünlü Apollon Paleologopu-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

59


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

60 los’du. Yakaland›¤›nda üzerinde Intelligence Service ad›na düzenlenmifl kimlik bulundu. Düflmana sistematik olarak istihbarat verdi¤ini ve di¤er suçlamalar› itiraf etmek zorunda kald›. Bu i¤renç herif, haketti¤i cezay› buldu. Halka aç›k bir flekilde 17 Aral›k’ta infaz edildi. Guva halk›n›n hepsi infaz›n› izledikleri böylesi bir adalet eylemiyle; düflman ajanlar›n›n suçlar›na karfl› örgüt ve halk›n ne kadar yabanc› oldu¤unu da onaylam›fl oldu. Bu sayede, mücadelelerimizin ac›l› tecrübelerinden ç›kan bir tereddütü de (çekinceyi de çv.) ifade etmemiz gerekir. Intelligence Service ad›na düzenlenmifl kimli¤i olmayan hain, h›rs›z, cani, suçlu ve afla¤›l›¤› bulmak oldukça zordu. Kesariyani’de halka aç›k olarak ya¤malamalar nedeniyle Durmusis, Psunis ve Kula Lambru adl› caniler infaz edildiler. Ayn› nedenlerle Formionos Caddesi’nde bütün halk›n önünde sivil savunmac› Kozakis ve Maydandos infaz edildiler. Halk ölüm kal›m mücadelesi verirken bu mücadeleyi kirletenlere karfl› amans›zd›. Aral›k ay› boyunca halk›n eline düflen h›rs›z veya katillerden bunu hayatlar›yla ödemeyen bir kifli bile yoktur. Aral›k’ta halk taflk›nl›klar› ve suç ifllenmesine rastlanmam›flt›r. Sadece halk›n cezaland›rmak için sonuçland›ramad›¤› taflk›nl›klar ve suçlar vard›r. Halk›n gerçek savaflç›lar›n›n davran›fl› neydi? ‹flte cevab› EAM karfl›t› duygular›yla tan›nan Tu¤general Yoannis veriyor.

“Afla¤›da imzas› bulunan ben Tu¤general Yoannis, oturdu¤um evin sahibi (Ktisiviu 3 adresi), belirtiyorum ki 1944 Aral›k süreci boyunca evimde ELAS’›n yaral› tafl›y›c›s› bölümü 20 gün kald›lar. Bu süreç boyunca de¤il hiçbir fleye zarar vermek, tam aksine, mevcut yaralanma ile ilgili yard›m olana¤› sundular. Atina 10/11/1945 Bildiren (imza)” Bütün Aral›k süreci boyunca, bilinen kralc› general Papadopulos en küçük bir rahats›zl›¤a bile u¤ramadan Mavroskoti’nin evinde (Andinoros-Pangrati ad-

resi) kald›. Hofl olan, Aral›k’ta sonra tan›d›¤› bütün savaflç›lar› hafiyelere ihbar etmesiydi. Sabani fiehir Polisleri iflbirlikçi müdürünün Agio Yannis’teki evinde bir toplu i¤neye bile dokunulmad›. Aral›k y›k›mlar›ndan ve bombard›manlar›ndan arta kalabilen ev malzemelerini gerçekten yak›p y›kan Skobi’le-

rin Milli Muhaf›z Ordusu’nun, tugay›n, jandarman›n, cani ve h›rs›zlar›n ya¤malamalardan bahsedebilmeleri için gerçekten faflizan bir cesaret ve piflkinlik gerekiyor. Keseryani düfltü¤ünde, bütün bu faflist alçaklar fukara evleri ya¤malad›lar. Küstahlar Zografu ve Kuponya’n›n çal›nm›fl mallar›n› tafl›y›p depoluyorlard›. Triandafillidi’nin evinden ve daha baflka üç ayr› evden, Keseryani karakoluna ba¤l› terörist bekçi Korakis, 3 dikifl makinas› ve epeyce giysi ald›. Ve bu caniyi Aral›k sonras› devlet, “ya¤malamalar ve infazlar” için yurtsever kovuflturmas›na atad›. Ayn› yankesiciler, yarbay Manuilidi ve savc› Fiseki’nin evlerini de ya¤malad›lar. Keseryani’de dokunulmam›fl ev kalmad›. Riminitesler, Zografu’da Polidoropulu’nun evini ya¤malay›p, tahrip ettiler. Ayn› kifliler Halkiadaki ve E. Panopulu’nun evlerini ya¤malad›lar. Milli Muhaf›z Ordusu araflt›rma bahanesiyle Sinopis 17’deki D. Fotiu’nun evindeki 2.000.000 drahmi de¤erindeki alt›nlar› çald›lar. Kaçipodi düfltü¤ü zaman jandarmalar›n ve milli muhaf›zlar›n soyduklar› evler flunlard›r: N. Konstantelia (Themidos 10), H. ‹konomopulu (Lisippu 1), L. Raci (Enu 15), M. Vardi (Agios Varvaras 110), Kokonezu (Antippu 7), N. Triandafillu ( Antippu 9). Agios Yannis’te, Skobilerin ya¤malad›klar› evler: Sp. Vuzunara (Gravias 7), Dim. Porfiri (Hersifronos 61), N. Mitropulu (Agias Varvaras), N. Larda (Menekratus 51), G. Kalomenopulu (Thimanthu 11)


D. Çolaki’nin (Selefku 9) evinden D. Kritiko taraf›ndan çal›nanlar: Bütün cam eflyalar, 12 yast›k yüzü, bütün ifl çamafl›rlar, 1 hal›, 2 elbise, 1 gramafon, 70 fayans, 1 gazoca¤›, 1 çift ayakkab›, 1 palto, 2 çift ipek çorap, 2 saat, 3 çarflaf, 1 gitar, 1500 drahmi para ve bir trafl makinas›. Ancak Skobi’nin “centilmenleri” de bundan geri kalmad›. 28/12’de ‹ngilizler taraf›ndan N. Elvetia’da N. Eksarhos yakaland›. Onu El Dabo’ya yollamadan önce cüzdan›n›, sigara tabakas›n› ve çakma¤›n› çald›lar. K. Karakoço¤lu’dan (N. Elvetiya semtinden); 1 çift eldiven, 1 atk› (kaflkol), 1 kravat, 1 tarak ve 500 drahmi çald›lar. A. Kukobri’den saatini, sigaralar›n› ve ikiyüz drahmisini çald›lar ve daha sonra O’nu EL Daba’ya yollad›lar. Ayn› tür afl›rmalar› B. Asimenio’ya, K. Mastoraki’ye ve ellerine düflen daha yüzlercesine yapt›lar. Yankesicili¤in müttefiklerimizin ulusal erdemi oldu¤una inanmakla onlara haks›zl›k etmifl say›lmay›z. Skobiler ve ihanetçilerin ya¤malad›klar› evlerin say›s› 1.600’e var›yor. Ayn› kifliler taraf›nda soyulan yurttafl ve savaflç›lar ise say›s›zd›r. Tam soygun operasyonu! Ama en büyük “düzenbazl›k” ölüler üzerine yorum yapmakt›. Bu konuda plütokratlar ve Toriler4 Gembels’leri de geçtiler. Polon(ya) Katin’i Yunan Peristeri’si karfl›s›nda yaya kal›r. Atina’n›n dört bir taraf›ndan, Pire’den ve Attiki’nin köylerinden al›nan cesetler belirli bir uygulamadan sonra, orada topland›lar. Bu uygulama, olmayan vahflilik-

ler üretmek için cesetlerin parçalara ayr›lmas›yd›. Gözlerle, kol ve bacaklarla dolu kovalar efsanesi böyle yarat›ld›. Uzman ptomatologos Sir Guolter Stren ça¤r›ld›¤›nda, gördü¤ü manzara karfl›s›nda saçlar›n› çekmeye bafllad›. Dünyada hiç kimse bizi, Sir Guolter’in, Peristeri toplu mezarlar›ndaki öldürülen savaflç› ve sivil halk›n cesetlerinin, infaz edilen iflbirlikçilerden daha fazla oldu¤unu reddetti¤ine inand›ramaz. Havanlar ve roketlerle parçalanan Kesariyani ve Peristeri’nin kad›n ve çocuklar›n›n cesetleri, iflbirlikçilerin cesetleriyle kar›flt›r›lm›fl halde bulundu. Vatan için düflen savaflç›lar›n cesetleri, Papayorgi ve Gestapo cellatlar›n›n cesetleriyle birlikte ayn› delikte bulundu. Ölülerimiz için bundan daha büyük sövgü olamazd›! ‹flte, i¤renç “infaz fabrikalar›”n›n örtmeye çal›flt›¤› bir k›s›m örnekler: ‹mittu milli muhaf›z ordusu üyesi ve KG’de polis bekçisi olan G. Patistis, 27/12’de ‹mittu meydan›nda bir havanla yaraland› ve sonras›nda öldü. Petro ve Pavlo kilisesi tepesinde gömüldü. Ailesi, Ocak ay›nda cesedini Kesariyani’de di¤er “katledilenlerle” birlikte buldu. K. Babulis, Pangrai’de havanla yaraland› ve ELAS hastanesine kald›r›ld›. Ameliyattan sonra öldü. Bölgedeki çekilmeden sonra cesedi Peristeri’de bulundu. Pangrati’de havanla ölen sivillerden P. Sotiriadis, D. Sakellariadis ve k›zkardefli, Plastira hükümeti taraf›ndan “infaz edilenler” olarak sunuldular. Ayr›ca foto¤raflar›n› da çektiler.

Parti kadrosu, avukat S. Aleksiu, 5/12’de hafiyeler taraf›ndan Stadiu caddesinde katledildi. Devam›nda gelen çat›flmalardan ötürü ailesine cesedi alma izni verilmedi. Cesedi fiubat’ta Peristeri’de, burnu ve kulaklar› kesilmifl, üzerinde “savaflç›lar›n kurban›” yaz›s›yla bulundu. Binbafl› Kanelis Savafl Malzemeleri Dairesi çat›flmas›nda kör bir kurflunla öldürüldü. Riminitesler cesedini ailesinden gömmek maksad›yla ald›lar ve Ocak’ta tekrar ç›kar›p Peristeri’ye yollad›lar. ‹mittu’dan (Erasinidu 34 adres) 18 yafl›ndaki Sthatis Papadakis, Aral›k’ta yaraland› ve öldü. Ailesi Onu Agios Artemis’e gömdü. 22 fiubat’ta polis, annesini cesedi ç›karmas› ve günlerce Kesariyani’nin Zoodohis Pigis (kilise)’inde aç›kta bekletmesi için zorlad›. 32 yafl›ndaki Moisis Çanakaliotis (Hrisostomu Smirni 11, N.Elvetia) Saporta köprüsü yak›n›ndaki bakkala giderken bir havanla öldürüldü. Çanakaliotis ile beraber 2 yafll› bayan da öldü. O’nu ELAS taraf›ndan katledilmifl olarak sundular ve 40 gün sonraki anmas›nda ise Agiu Dimitriu papaz› Vasilios minberden “KKE’ci Hastal›kl› Katiller”i yerin dibine gömme f›rsat›n› buldu! ELAS’›n Atina’dan geri çekiliflinden 3 gün sonra bir resmi ve üç sivil, Pangrati Dikearhu caddesine gidip kar›koca Çilipopidi’yi tutuklad›lar. Ertesi gün her ikisi de Zappioda öldürülmüfl olarak bulundular. Kimin onlar› öldürdü¤ü gayet aç›k. Ama gazeteler, onlar› ELAS’›n infaz

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

61


62

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

etti¤ini yazd›lar. Hemflire Maria Pana, Yunan K›z›l Haç’›n›n Vula’daki Asklipiu hastahanesinde hizmet veriyordu. Bu hastaneden gönüllü olarak paha biçilmez hizmet verdi¤i ELAS’›n N. Smirni hastanesine geldi. 20’den 28 Aral›k’a kadar ELAS ‹mittu ekiplerinde bulundu. 28 Aral›k’ta ameliyathane çal›flanlar›n›n bütün personeli korkunç bir kar f›rt›nas› içinde Koropi’ye do¤ru harekete geçtiler. ‹mittu’da tüm personel kar alt›nda kalma tehlikesi geçirdi. Kahraman Maria Pana dayanamad› ve orada ruhunu teslim etti. 26/2/45 tarihli “Vradini” ve “Asirmatos” gazeteleri flu haberleri yay›nlad›lar: “Adli t›p doktoru Psimaras; ‹mittu’da araflt›rma sonucu bulunan hemflire Maria Pana’n›n cesedine iliflkin, savaflç›lar tara-

f›ndan tutuklan›p kötü muamele maruz kal›p sonra da tecavüz edilen, ard›ndan infaz edilen...” Aferin Psimara! Sizin gibi “bilim adamlar›” Aral›k sonras›’na ne sayg› gösteriyorlar! Ama Katin’e do¤ru yol alan kamyonlarda, mezarlar›ndan ç›kar›lan yüzlerce mücadelecinin cesetleri var. Savaflç›lar›n ve sivil halk›n bütün mezarlar› tekrardan aç›ld› ve cesetler kaybettirildi. 6/1/45’te Vironas Belediyesi 50 savaflç›n›n cesedini Agias Triadas’›n küçük korusundaki mezarlar›ndan ç›kard›. 10 Ocak’ta 1 nolu Mezarl›¤›n tafl duvar›n›n alt›na gömülen 60 savaflç› ve sivilin cesedi mezarlar›ndan ç›kar›ld›. Riminitesler taraf›ndan infaz edilen 38 esir savaflç›n›n cesedi Ocak ay›nda Kuponya’daki mezar›ndan ç›kar›ld›. ELAS’›n geri çekilmesinden sonra kralc› faflist alçaklar›n tüm öfkesi; zincirlenemeyen (direnen çv.) Do¤u Semtleri’nin üstüne yöneldi. Rehine almalar, tutuklamalar, iflkenceler, ya¤malamalar haddini aflt›. Do¤u Atina’n›n tüm sakinleri “EAM’c› komünistler” olarak teorize edilip, vahfli hayvanlar gibi avland›lar. Bin befl yüz kifli yakalan›p El Daba’ya yolland›lar; yaklafl›k iki bin kifli Aral›k sonras› devlet dairelerinin bodrumlar›na at›ld›lar ve en vahfli yöntemle iflkencelerden geçtiler. Bunlar›n aras›nda, Korakis KA flubesi canavar ruhlular›n›n önce tecavüz girifliminde bulunup, sonra veremli bir halde iflkencehaneden geçirip, kad›nlar cezaevine att›klar›, Kesariyani’den

kahraman Eftihia Moriki de bulunuyordu. Uydurma suçlamalarla yüzlerce mücadeleci tutulmaya devam ediyor. Yüzlercesi de kovuflturuluyor. Bu arada sefalet, açl›k ve iflsizlik semtlerimizi kamç›l›yor. Polis destekli Xitler hergün hadlerini afl›yorlar ve 3 Temmuz’dan 15 Kas›m’a kadar ki eylem dökümleri ise: Katletmeler; 4 katletme giriflimi; 169 yaralama; 69 yasad›fl› tutuklama; 13 çevirme; 4 saç kesme; 2 soygun; 7 örgüt bürosu tahribi. Paral› alçaklar›n çeteleri, kahraman semtlerimizi terbiye etmeye çabal›yorlar. Aral›k Sonras› devleti halk›m›za boyun e¤dirmeyi baflaracak m›? Her kim buna inan›rsa en az›ndan dar kafal›d›r. Ulusal Direnifl ve Büyük Aral›k’tan yana olan halk yenilmezdir! Devam Edecek 1 Yunanistan para birimi 2 Burada ifade edilen Aral›k direnifli sonras›nda “ya¤mac›l›kla suçlanan” direniflçilerin gemilere bindirilerek ada hapishanesine götürülmesidir. 3 Ptomatologia: ölüler konusunda say›m bilimi 4 Muhafazakarlar çv. 5 Ptomatologia: ölüler konusunda say›m bilimi 6 Turkovunio: Türkda¤› 7 “Yunan Kan”› ifadesiyle iflbirlikçi kuvvetlerin yapt›klar› flovenist propagandaya gönderme yap›lmaktad›r. “Bulgar EAM”c›lar ifadesiyle iflbirlikçi hükümetin EAM savaflç›lar›n› Bulgar olarak suçlamas›na gönderme yap›lmaktad›r.


63

‹nsanl›¤›n bugün yaflad›¤› sorunlar›n temelinde emperyalist-kapitalist sistem vard›r. Bu temel üzerinden yeni yeni sorun ve çeliflkilerin do¤mas› tamamen sistemin iç yasalar›n›n sonucudur. Sürekli kriz üreten bir sistem, daha büyük ve derin krizler de tetiklemekte, bu da sistemin varl›¤›n› giderek daha zora sokmaktad›r. Emperyalizm-kapitalizm ad›na her giriflim, geçici çözüm getirmekte öte yandan yap›sal sorunlar›n› büyütmektedir

Bilim, aritmetik de¤il organik bir geliflim-birikim seyri izler. Buna paralel insanl›¤›n bilgi s›n›rlar› geniflledi geniflliyor. Bilgiye yüklenen misyon, bilginin kullan›m›, kullanan›n s›n›f karakterince yans›t›l›r. Bu yönüyle bilgiye ideolojik savafl›m unsuru gözüyle bakmak yerinde olacakt›r, geçmiflin tüm idealist birikiminin sentezi üzerinden yükselmifl olan bilgi bugün egemenlerin oyunca¤› olarak daha s›k›, yo¤un, derin tüketimine dayal› olarak halklar› flekillendirmektedir. Buna karfl›t, “diyalektik bilimsel yöntem” de tüm bir tarihi deneyim seyrinde evrensel geliflimini sürdürmekte, idealist felsefe ve onun çeflitli türevlerine karfl› daha yüksek donan›ml›-birikimli bir karfl› koyufl yaratmaktad›r. Felsefi anlamda idealizm-materyalizm kavgas› farkl› görünümler alt›nda ve daha geliflmifl düzeylerde sürmekte ve toplum içinde genelleflmek-

tedir. ‹dealizm, kendini yeniden yeniden üretmekte çok baflka görünümler almaktad›r. Bir baflka deyiflle, baflka biçimler almaya mecbur kalmaktad›r vb. ‹nsanl›¤›n bugün yaflad›¤› sorunlar›n temelinde emperyalist-kapitalist sistem vard›r. Bu temel üzerinden yeni yeni sorun ve çeliflkilerin do¤mas› tamamen sistemin iç yasalar›n›n sonucudur. Sürekli kriz üreten bir sistem, daha büyük ve derin krizler de tetiklemekte, bu da sistemin varl›¤›n› giderek daha zora sokmaktad›r. Emperyalizm-kapitalizm ad›na her giriflim, geçici çözüm getirmekte öte yandan yap›sal sorunlar›n› büyütmektedir. Bunun yans›malar›n› birçok boyutta görmekteyiz. Günümüzde birçok 盤›r aç›c› geliflmeye karfl›n, eflitsiz ve çarp›k bir geliflimin varoluflu ve büyük ölçüde geliflimin yönünü belirliyor oluflu emperyalist-kapitalist sistemin gerçekli¤idir. Çünkü

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

Bilimsel Sorgulama ve ‹deoloji-Politika ‹liflkisi


64

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

Teknolojinin kapitalist temelde geliflimi, insan üzerinde kendine ve do¤aya yabanc›laflt›r›c› yönde oldu. halklar›n yaflad›¤› sorunlar›n kayna¤› emperyalist-kapitalist sistemin kendisidir. Mesela, sermayenin kontrolünde bilim ve teknolojinin kullan›m› ve geliflimini örnek verebiliriz. Bugün, savafl ve silah teknolojisinin gelifliminin vard›¤› boyutlar› görebilmekteyiz. Yan› s›ra, bilgi ve silah teknolojisi, genetik yap›ya müdahale, nükleer enerjinin kullan›m›, uzayda bilinmezlikler ve bunlara tezat görünebilecek; sonuçlar› itibariyle oluflan çevre felaketleri, teknolojinin araç ve amaçsall›¤›n›n sorgulanmas›n› zorunlu k›lacak geliflmeler olarak görülmeli. Bu sorgulamay› yapabilmek, sorun ve açmazlara da çözüm aramak anlam›na gelir. Elbette, teknolojinin geliflmesinin olumlu sonuçlar›n›n yan›s›ra yaratt›¤› olumsuzluklar›n yok edilmesi için zorunlu olan sorgulamay› emperyalizm-kapitalizmden beklemek safl›k olur. Ama buradan karfl›m›za, karmafl›klaflan ve derinleflen soru ve soru kategorilerinin çözümü iddias›na sahip ve alternatif olan devrimci-komünistlerin varl›¤› ve onlar›n bunu gerçeklefltirme potansiyeli ç›k›yor. As›l sorun; bu geliflimin kullan›m› ve yönlendirilmesindedir. Toplumda maddi gücü elinde

bulunduran s›n›flar, bugün bu geliflimi ‘kullanma’ hakk›na sahipler. O halde varolan sorunlar›n çözümü de bunun önüne geçilmesi ile olacakt›r. Bu da, maddi gücü elinde bulunduran s›n›flar›n ellerinden bu gücü almakt›r. Bunun için de, yine ‘güç’ olgusu karfl›m›za ç›k›yor; iktidar için güç olgusu… Güç olgusu da politika ile ‘bir’ düflünülebilir ancak; kim güçlü ise, objektif olarak o, bu ‘hak’ka sahip olabilir ancak. Teknolojinin kapitalist temelde geliflimi, insan üzerinde kendine ve do¤aya yabanc›laflt›r›c› yönde oldu. Marks’›n ifadesiyle “Matbaan›n hatta bask› makinesinin oldu¤u bir ça¤da ‹lyada mümkün müdür? Matbaan›n do¤ufluyla birlikte flark› söylemenin, anlatman›n, hatta derin derin düflünmenin gerçekli¤ini yitirmesi kaç›n›lmaz de¤il midir?” Ve Charlie Chaplin’in benzer deyifliyle, “makineleflmeden çok insanl›¤a gereksinmemiz var.” Farkl› yüzy›llarda kapitalizmi yaflam›fl bu iki insan› makine ve insan iliflkisi anlam›yla benzer noktaya getiren nedir? Bugün yine benzer temelde fleylerden bahsediyor olmam›z bir tesadüf müdür? Burada, tarih tekerrür

ediyor sonucu ç›kar›lamaz elbette. Çünkü yaflanan bir devam, geliflim ve birikimdir. Temel sebep üretim iliflkilerinin insanda yaratt›¤› de¤iflmedir. Bunun bir s›n›f aç›s›ndan anlam›, insan›n insanl›¤a yabanc›laflmas› olarak karfl›m›za ç›kar iken, di¤er s›n›f, proletarya için anlam› yapt›¤› ifli kendinin saymayan bir kurtlanm›fll›k ile devam ettirme durumundaki proletaryan›n yabanc›l›¤›. Bu durum kapitalist mülkiyet iliflkilerinin yok edilip süpürülmesine dek sürüp gidecektir. Atomun parçaland›¤›, uzaya fethe ç›k›ld›¤›, iletiflimde bir dizi geliflmenin yafland›¤›, genetik flifrenin çözüldü¤ü bir dizi bilimsel geliflmenin ezilen genifl kitleler aç›s›ndan bir anlam› da flu olur: bilgi seviyesinin yükselmesi. Bilgi bilinç de¤il ama sistemin organizasyonu ve reorganizasyonu için gerekli olan bilgi. En makro seviyesinden en mikro seviyesine de¤in toplumun bütün kesimlerine yay›l›r bu durum. Tabi de¤iflik düzeylerde: Emperyalist-kapitalizm kapasitelerini oldukça geniflletip yayarken, ezilenlerin sömürülme düzeyini ve koflullar›n› da farkl› biçimler alt›nda devam ettirme olanaklar›na sahip olmufltur.


Temel Eksen S›n›flar Savafl›m›d›r; Emperyalist y›k›m derinlefliyor. S›n›flar aras› çeliflkiler çeflitleniyor, farkl› boyutlar kazan›yor, yo¤unlafl›yor. S›n›flar aras› çat›flmalar daha farkl› görünümler alt›na bürünüyor, sonuç olarak dünya, s›n›fl› toplumun do¤uflundan beri halen iki s›n›f aras› çat›flmalara sahne olmaktad›r ve toplumun mülkiyet iliflkilerinin çeflitli görünümleriyle kendini yeniden yeniden üretti¤i bir sistem temeline oturtmufltur. Bilgi toplumu, bilgisayar ça¤›, küreselleflme gibi argümanlar eflli¤inde sözde yeni bir dünyan›n ilan edildi¤i bir süreçten geçtik. Hala birileri bu argümanlara s›¤›nmaya devam ededursun, bugüne iliflkin insanl›¤›n vard›¤› tarihi aflaman›n toplumsal gerçe¤i gözle incelenebilmesi için elimizde bulunan temel paradigmalar›n de¤iflmedi¤i, ancak kör olanlar›n göremeyece¤i bir fleydir. Hiç kuflkusuz tüm dünyaya “s›n›f uzlafl›s›” eksenli bakanlar›n yaflad›¤› körlük; ideolojik gerçeklikleri sonucudur. Brezilyal› topraks›zlara, Bolivya, Peru, Ekvador varofllar›n›n isyanlar›na antiküreselleflme ad›yla ortaya ç›kan hareketlerden, çeflitli ülkelerde-bölgelerde süren ulusal kurtulufl savafllar›na, çeflitli halklar›n emperyalist iflgallere karfl› direnifllerinde bunlar› görebilmek mümkün. Her s›n›f savafl›m›n›n politik savafl›m oldu¤u (ve tersi de do¤rudur) gerçe¤inden hareketle burjuva yalanlar›n›n gün gibi ortada oldu¤unu söyleyebiliriz.

Her bilimsel geliflme, insanl›¤›n önüne dizilen sorun ve sorun kategorilerini belirtmektedir. Çünkü bilim, aritmetik de¤il, geometrik bir geliflim seyri izler. Tüm geçmiflin bilimsel birikimi üzerinden yükselir çünkü. Ne var ki sorun ve sorun kategorilerinin birikmesi derken, bilimsel geliflmeler de¤ildir suçlanmas› gereken. Suçlanmas› gereken, bilimsel geliflme ve bilimin insanl›¤›n ortak ç›kar› için de¤il, egemen s›n›flar›n mülkiyetinde ve onun ç›karlar› için kullan›lmas›d›r. Yani toplumdaki mülkiyet iliflkileridir. Felsefenin kendine sordu¤u sorular da bu temelde bir heterodoksi içermektedir. Geçmiflte daha kaba anlamda varolan idealizm bugün yeni versiyonlarla ortaya ç›kt›-ç›k›yor. Bunun maddi zeminini de bir ölçüde bu geliflmeler oluflturuyor. Bilgiler aras› ba¤›n kopmas›/nesnel dünyan›n olgulardan kopar›lmas›/diyalektik ba¤›n kurulmamas›… Bunlar›n hepsi ayn›d›r, ayn› anlamdad›r, bunlar›n bir di¤er ifadesi idealizmdir. ‹dealizm bugün kendini yeniden üretecek koflul ve olanaklara fazlas›yla sahiptir. Toplumsal bilinç alan›nda idealizm/materyalizm çat›flmas› sürüyor. Bu savafl›m, toplumun salt bir kesiminin bir baflka kesimine karfl› (buna paralel bir s›n›f›n baflka bir s›n›fa karfl›) saf safa karfl›l›kl› iki cephesi aras›nda yaflanan yekpare bir çat›flma fleklinde seyretmez. Aksine, milyonlarca ve milyarlarca biçime bürünerek sürdürülen bir savafl›m olarak ele almak gerekiyor. Yaflamsal arka plan›ndan ba¤›ms›z olmay›p tam da yafla-

m›n dolays›z ve dolayl› bir sonucudur, yaflam›n içinde sürüp gider. Gerçekli¤i olgularda arayan bilinç maddidir. Olgularda aramayan bir bilinçte, bu ölçüde maddi bir gerçeklik bulamay›z. “Zorunluluk ancak kavranmad›¤› sürece kötüdür.” Bilincin kendisi (kör olsun veya olmas›n) maddi bir de¤iflim dönüflüm sürecinin sonucudur. Ve onun yans›mas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Günümüzde bilimsanat-teknoloji alan›nda birçok geliflme yaflan›yor. Bu alanda geliflmelerle idealizm, k›l›ktan k›l›¤a evrilmifltir. Çeflitli idealizm türevlerinde, parça-bütün diyalekti¤i yerine belli yönler öne ç›kar›l›r. Di¤er yönler yads›n›r ya da göz ard› edilir. Nesnel temelde kavrayan bilinç için her fley daha billurken, netken; nesnellikten kopan bir bilincin varaca¤› yer subjektivizm olur.

Tarih Bilincinde ve Toplumsal Olan Her fieyde ATOM‹ZASYON Neo-liberalizm çeflitli görünümleriyle kendini ortaya koyuyor, bilinç alan›nda; merkezsizlik, mistisizm, belleksizlik, yerellik, bireyi kutsama, dinsellik-fatalizm, parçac›l›k, mu¤lâkl›k, ak›ldan vazgeçifl… Toplumun bu eksende de¤iflim-dönüflümü (de¤ifltirilifl-dönüfltürülüflü) kendini son tahlilde flu flekilde ortaya koyuyor: idealizmin farkl› biçimleriyle. Bu sonucun maddi zemininin kapitalist üretim iliflkilerinin insan zihninde yaratt›¤› parçalanm›fll›k-dumura u¤ram›fll›k ile iliflkisi oldu¤unu göz ard› edemeyiz. (Bu so-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

65


66 da karfl› siyaset) yok edilmek isteniyor. “Yapay akl›n ola¤anüstü baflar›s› bizi gerçek ak›ldan kurtar›yor olmas›ndand›r.” (Boudrillard) Sözü ile ifade edilen yapayl›k, gerçekli¤in yerini als›n isteniyor. ‹deolojik kargafla, sistemli düflünüflün yerine mu¤lâklaflt›rmay› do¤urur… Bu belirttiklerimizin tümünden baz› sonuçlar ç›karmak zorunday›z; küreselleflme argüman›, bir bak›ma sürecin neresinde oldu¤unun anlafl›lmas› bak›m›ndan önemlidir. Çünkü Marksistler için en temel paradigma, toplumu s›n›fsal temelde ele almakt›r. Bunu temel almayanlar›n s›n›f d›fl›(!) çözümler aray›fl›

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

nucun nedenini de ancak toplumda yaflanan üretim iliflkilerinde farkl›laflman›n etkileri ve boyutlar› ile görebiliriz. Topluma etnik-kültürel aidiyetler gibi tan›mlar getiriyor neo-liberalizm. Fakat bunu yaparken nesnel temelinden kopar›yor. S›n›flar›n varl›¤› ve s›n›f mücadelesinin inkâr›n› yapanlar›n varacaklar› nokta ç›k›fls›zl›kt›r. “Kat› olan her fley buharlafl›yor”, “tüm iktidar kifliye”, “iki s›n›f de¤il salt etnik-cinsel-kültürel kimlik talepleri”, “eski düflünce kal›plar›n›n eski kavramlar›n hepsi kenara”. Bu sloganlar idealizmin çeflitli düzeylerde türevleri olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor. Çünkü toplum için s›n›f vurgusu yerine ikame ettirtecek kültürel-etnik vb. haklar getiril-

mesi, s›n›f inkâr›n›n yan› s›ra, bu “hak”lar›n nedenselli¤inin de inkâr›d›r. Çünkü bu haklar›n s›n›f (ve mülkiyet) iliflkileri ba¤lam› d›fl›nda gerçek anlam›n› bulmas› mümkün de¤il. Egemen s›n›flar silinmek isteniyor. Neo-liberalizm kapitalist iktisadi temele siyasi müdahale edilmez diyor. Böylelikle, siyaset (asl›n-

idealizmin türevi olunmas›ndan baflka bir öz tafl›maz. “S›n›f” de¤il de, toplum iliflkilerinde baflka temel hareket noktas› arayanlar›n hem sorunlar›n, çeliflkilerin fark›na varmas›, hem de bunlar›n çözümüne yönelik vard›klar›,

varacaklar› yer “ç›kmaz”d›r, ç›k›fls›zl›kt›r. Lenin’in sözü, bu yüzden günümüze yan›t olabilir: “Sorunun böyle s›n›flar d›fl› ve s›n›flar üstü olarak, sözde genel demokratik bir aç›dan sunulmas›, sosyalizmin temel ilkesiyle, yani s›n›f savafl›m› ilkesiyle aç›ktan a盤a alay etmektir.” Günümüz için söylediklerimiz tam da Lenin’in suçlad›¤› ele al›fla denk düflmektedir. ‹flte bundan dolay› bizim yapmam›z gerekenler bulunmaktad›r; flulaflt›rmaya karfl›, sisleri da¤›tmak ve tüm ç›plakl›¤› gerçek boyutlar› ile alg›lay›p gözler önüne serebilmek; talihsizli¤e karfl› haf›za ve unutmama; kargafla ve kaos yerine ay›rt edebilme yetisi; kazanabilme, silinmek istenen ayr›m çizgilerini koruyabil-

meçizebilme. Tüm bunlar›, egemen s›n›flar›n politikalar›n› tahlil ederek, bizlerin do¤ru politikalar›n› ortaya koyarak gerçeklefltirebiliriz. Halk kitlelerini denetim alt›na alarak kölelefltirmek isteyen egemenlerin bu denetimleri için uygun ayg›tlar yaratmas› zorunludur. Veya varolan ayg›tlar› yeniden yeniden bi-


çimlendirmesi. Bunu gerçeklefltirmek için de ço¤unlukla çeflitli araçlara ihtiyaç oluyor. Bu egemenlik sisteminin tehlikelerden korunmas› için de¤ildir yaln›zca ve hatta ondan da fazla. Varoluflunu bununla sa¤lar ve sürdürüyor. Yani gerçekte ikili bir misyon; hem fiziki bask›-zor, hem de düflünsel tahakküm arac› olma misyonu. Bunun da hedefi sömürünün devam›d›r. Bir baflka deyiflle, halk›n bilincinin iktidarlarca kölelefltirilmesi, iktidarlar›n›n varl›k zeminidir. Mao’nun deyifliyle, bir sistemi de¤ifltirebilmek için önce kamuoyunda düflünsel egemenlik kurmak gerekir, bu ilke hem devrimler, hem karfl› devrimler için geçerlidir ve Lenin’in deyifliyle Sosyalizm savafl›m›nda kitlelerin bilinci belirleyicidir. Çünkü üstyap›n›n da belli koflullar içerisinde maddi temel üzerinde etki etmesinin mümkün oldu¤u, üstyap›n›n da belli koflullar içerisinde belirleyici rol oynayabilece¤ini kabul etmek zorunday›z. Hareket süreklidir. Toplumu oluflturan s›n›flar ve bu s›n›flar aras› savafl, toplumdaki hareketin temel biçimidir. Devrim ise, bu hareketin yönünün tersine çevrilmesidir. Toplum bilincinde devrim, siyasal savafl›m›n en keskin çat›flmalar›n›n yafland›¤› bir aland›r. Toplumsal devrimin öncesinde topluma mülk iliflkileri yön verirken, devrim, bilinçli bir eylem olarak mülk iliflkilerine yön verir. Çünkü toplum bilinci di¤er toplum iliflkilerini belirler ve yön verir duruma gelir. Ve devrimci savafl›m, proletarya ile burjuvazinin savafl›m›, bir egemen-

lik savafl›m›d›r. Bu savafl›m›n sonucunu, hâkimiyeti kuran unsur belirler.

Müdahale, Ama De¤iflimin Yasalar›n› Kavrayarak Maddi güç olma olgusu etki ve müdahil olma düzeyinin gücünü gösterir. Kadir-i mutlak güç olarak en iyi örne¤i tanr›-melek/fleytan denklemi ile kendini tan›mlayan ABD emperyalizmi ve teröristler-terörist devletler denkleminden görebiliriz. Elbette, ABD emperyalistleri gibi tüm gerici

Toplumsal devrimin öncesinde topluma mülk iliflkileri yön verirken, devrim, bilinçli bir eylem olarak mülk iliflkilerine yön verir. Çünkü toplum bilinci di¤er toplum iliflkilerini belirler ve yön verir duruma gelir. egemen s›n›flar güçlerini hakl›l›klar›ndan/do¤ruluklar›ndan almad›klar› için, güçlerini ‘sonsuz’a dek koruyamazlar. Ne var ki bu gün için güç onlarda ve güçlü olan kim ise onun sözü geçmektedir, yeryüzünde proletarya, burjuvazi ile iktidar olma/iktidar› koruma kavgas› içindedir. Bunun için dayanabilecek destek alacak/verecek kendisinin de bir parças› ve unsuru oldu¤u halk kitlelerinden baflka bir güç yoktur. Her fley iki z›t aras› çat›flmay› bünyesinde bar›nd›r›r, çat›flan güçler aras›nda sürece

yön veren bu güce sahiptir, esas olarak… Bir siyasan›n karfl›t› bir siyasay› alt edebilmesi için o karfl›t›n dayand›¤› temeli un ufak etmesi gerekir. Bu da di¤er bir deyiflle, iktidar› almas›d›r. Maddi güç olma olgusu, toplumsal mülkü ‘özel’lefltirenlerin baflat güç oldu¤u bir toplumsal yap›da bilince yön veren mülk sahibi s›n›flar›n elindedir. ‹ktidar olgusu, ayn› zamanda toplum bilincine yön verme olgusunda aranmal›d›r. Proletarya için maddi güç, bilinçli eylemle oluflturulabilir. Do¤an›n ve evrenin-toplumun yasalar›n› kavrayabilen, maddi güç haline gelebilir. Kavramak da, dönüfltürmektir. Toplumsal bilinç, politik eylemle bir bütündür. Politika, yaflama yön verebilme yetisini sa¤lar. Maddi güç haline gelemeyenin yaflama verece¤i yön s›n›rl› olur. Politik yarat›c›l›¤›n ba¤lanmas› ve müdahalesizlik maddi güç alamaman›n nedenidir. Burjuvazi, bize s›n›fsal bilinç k›r›lmas›, s›n›fsal söylemden kopufl, politikadan kaç›fl, ideolojik ve örgütsel ba¤lant›s›zl›k dayatmaktad›r. Tüm bunlar ile hedeflenen tam anlam›yla bireycileflmektir. Bu sald›r›lar› aflabilecek bir parti ancak donan›ml›, birikimli ve yaflamla bütünleflebilmifl bir parti olabilir. Tür organizmas› ile bireyleri ile kurumsallaflmay› sa¤lamas› önemlidir. Y›¤›nlara ç›karlar›n› gösterme ve yolyöntem sunma; yani politika komünist parti için hayati önemdedir. Politikan›n do¤rulu¤u yanl›fll›¤› partinin hangi biçimde varoldu¤unu gösterirken, çeliflkileri çözebilmek do¤ru yöntemler ile olabilir ancak. Çözülmemifl çeliflki

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

67


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

68 varsa sorun da vard›r; parti için de geçerlidir bu ve politika da baflar›ya ulafl›p ulaflmama, hedeflere varma, nesnelli¤i de¤ifltirip dönüfltürebilme, sonuçlar›n kabul edilebilirli¤i üzerinden de¤erlendirilir. Do¤ru politika için do¤ru bir ideolojik zemin zorunludur öncelikle. ‹leriye do¤ru de¤iflim/dönüflümü sa¤layabilmek de gerçekli¤i kavrayabilmek ile olur. Somut çözüm, do¤ru siyaseti gerektirir. Do¤ru siyaset olmas› için de somut bilgiye ve nesnel düflünceye dayan›lmas› zorunludur. Ayr›nt›l› araflt›rmaya dayanmayan, ayr›nt›l› bilgi ile oluflturulmayan düflünüfl, elefltiri, görüfl ise cahil gevezeli¤idir. Ve bu, hiç kuflkusuz zarar vericidir. Hiç kuflkusuz, bu, oluflturulacak politikalar için de elzemdir. Yüzeysellik ve sa¤l›¤›n karfl›s›na çok yönlü ve bütünlüklü düflünüfl tarz› ile ç›k›labilir. Unutmamal›y›z ki spekülatif bilgi, gerçek bilgi de¤ildir. Gerçe¤i olgularda arama ve somut koflullar›n somut tahlili ilkeleri diyalektik materyalizmin temelidir. Bu iki nokta bizim rehberimiz olmal›d›r. Ve bunu gerçeklefltirebildi¤imiz ölçüde biz gerçek diyalektik materyalist anlay›fla sahip olabiliriz. George Contor; “matematikte bir soru ortaya koyabilme, soruyu çözmekten daha de¤erlidir” diyor. Biz de belli noktalarda bundan yararlanabiliriz. Sorunu ortaya koyabilmek onun çözümüne giden yolu açar ve sorunun özüne varabilmek için do¤ru sorular sorabilmek bize yard›mc› olabilir. Sorunun özüne varabilmek… Bu ise yan›t› bulmak ile efl anlaml›d›r. Herhangi bir sorunda ayn›

zamanda çeliflki yasas›n› do¤ru anlamam›z zorunludur. Bir sorunun özü, onun içeri¤idir ve bu nedenle herhangi bir sorunun özüne ulaflabilmek, onun içeri¤ini alg›layabilmek ile paralellik tafl›r. ‹dealist yöntem s›n›rl›-belli yönler ile ilgilenirken, materyalizm sorunlar›n çeflitli boyutlar›n› göz ard› etmeden meselelere derinlikli yaklafl›r. Kuflkusuz, burada da son tahlilde iki s›n›f tarz›, iki ideolojik tutum söz konusudur. ‹deoloji deyince akl›m›za ne gelir? ‹deoloji ne flekilde oluflur? ‹deoloji-politika iliflkisi nas›l kurulur? Politika nedir ve nas›l oluflur (oluflturulur)? Bu sorular›n yan›tlar›n› oluflturmam›z, ama do¤ru temelde yan›tlar›n› oluflturmam›z; birçok sorunda belki “dolays›z” yan›tlar vermeyecek, ama çözümde birçok sorunun yan›tlar bulabilmesine katk›da bulunacak ve zemin sunacak, yön çizecektir. K›saca ideolojiyi gerek bireyler, gerekse toplumlar aç›s›ndan üretim sürecinin bir sonucu, yans›mas› oldu¤unu söyleyebiliriz. Üretim ve üretim süreci sonucunu da insan ve insanlar aras› iliflkiler bütünlü¤ü olarak düflünebiliriz. ‹deoloji kuflkusuz üstyap›ya iliflkindir ve ayn› zamanda insan ve toplumun tüm tarihsel süreç içinde oluflan düflün birikiminin sentezi olarak karfl›m›za ç›kar. ‹deoloji, s›n›f ve s›n›flar olgusundan ba¤›ms›z düflünülemez. ‹deoloji kendini siyaset, kültür, bilim, ahlak vb. üstyap›ya iliflkin alanlarda “gerçeklefltirir.” Fakat kendisinin temelini bu alanlar oluflturmaz. Temelini altyap› iliflkileri oluflturur ve ideoloji bu ze-

minden yükselir. S›n›fl› toplumda insan›n (veya toplumun) düflün dünyas›, bir bütün olarak maddi yaflam›n ürünüdür. S›n›f ve s›n›fl› toplumlar›n varl›¤› (mülkiyet iliflkilerinin varl›¤›) bu s›n›flar›n ideolojilerinin varl›¤›n› koflullar. Bir topluma egemen olan s›n›f, o toplumdaki hâkim ideolojiyi de oluflturuyordur. Yani baflka deyiflle, iktidar olmaolamama olgusu soyut de¤il, maddidir. Maddi yaflam ile somutlan›r. Bu iktidar› kurma eylemine bir bütün olarak yolyöntem ve araçlar bütünü içerisinde politika ad›n› verebiliriz. “Toplumun ve toplumu oluflturan insanlar aras› iliflkilerin niteli¤ini de¤ifltirme u¤rafl› olan siyasettir.” (Monks Grundrisse) Düflünsel egemenlik kurmak… Ne için? Bu sorunun yan›t›n› flöyle verebiliriz. Ancak toplumun (toplumdaki s›n›f iliflkilerinin) dönüfltürülmesi ve bunun içinde bir s›n›f›, bir s›n›f›n üstünde egemen k›lan altyap›ya müdahale için (yani ekonomik koflullar›n dönüfltürülmesi) dolay›s›yla bu egemenli¤i kurma sorununda “nas›l” sorusunun yan›t› bir bütün olarak politikay› oluflturur. Politika, egemen ve egemen olmayan s›n›flar aras›ndaki “egemenlik” çeliflkisini çözmede kulland›klar› yöntemler bütünüdür. Politika ekonomik koflullar›n bir ürünüdür ve “devrim”, “politikan›n en yüksek edimidir.” “Hayat özellikle ve öncelikle bir varl›¤›n her an hem kendisi hem de bir baflka fley olmas›d›r. Demek ki hayat da fleylerin ve süreçlerin kendilerinde var olan, durmadan ortaya ç›kan ve çö-


zülen bir çeliflmedir. Çeliflme ortadan kalkt›¤› zaman hayat da sona erer ve ölüm gelir.” (Engels) E¤er politikada s›n›f mücadelesinin gereklerine riayet edilmezse yaflam›n gerisinde kal›n›yordur. Özne olmak, hayata hayat›n içinde yön vermek, yaflamda müdahil olmakt›r. S›n›f›n›n politikas›n› yaflam buldurmak demektir. Politik özne olam›yorsan, maddi güç olam›yorsundur. Sürecin/yaflam›n öznesi olam›yorsan, nesnesi olmaktas›nd›r. Politika, verili koflullardan ba¤›ms›z düflünülemez. Var olan koflullarda etki, ancak verili koflullar›n elverdi¤i ölçüde kendisini gösterir, o denli varl›k zemini kazanabilir. Politika, soyut de¤il, maddi zeminde var olabilir, kendini üretebilir ve hâkim hale gelebilir. Objektif koflullar içerisinde abart›l› beklentiler baflar›ya ulaflamaz. Verili koflullar gözetilmeden pratik yönelimler ve beklentiler baflar›s›zl›k tohumlar›n› üretmeye yol açar. Ne var ki mesele, verili koflullar›n olumlu ve olumsuz yönlerini gözeterek, günün sorunlar›na yan›t olmakt›r. Burada baflar› ve baflar›s›zl›k buna ba¤l›d›r: Günün sorunlar›na yan›t olup olmamaya. Bu kimi-küçük mütevaz› kimi zaman ise (nicel anlamda) büyük at›l›mlar düzeyinde anlam bulur. E¤er maddi zemin uygun olmas›na karfl›n yaflam bulmuyorsa politika bize; mevcut güçlerin do¤ru tarzda veya hiç harekete geçirilmedi¤ini gösterir. Elbette böylesi durumlarda süreç, bütünüyle sorgulanmak durumundad›r. Politika iktidar sorunudur, do¤ru bir

politik hatt› zorunlu k›lan iktidar. Do¤ru politik hat, nesnel zeminin do¤ru çözümlenmesinden ürer, büyür, geliflir. S›n›f savafl›m›n›n gereklerini yerine getirememek, bu gereklere uygun politika üretememektir, “günün gerisinde kalmad›r.” “SOMUT S‹YASAL AMAÇLAR SOMUT KOfiULLAR ‹ÇER‹S‹NDE BEL‹RLEN‹R. HER fiEY GÖREL‹D‹R. HER fiEY DE⁄‹fi‹R VE HER fiEY AKAR G‹DER. SOYUT GERÇEK D‹YE B‹R fiEY YOKTUR. GERÇEK HER ZAMAN SOMUTTUR.” (LEN‹N). ‹ki s›n›f›n egemenlik kavgas› çeflitli görünüm ve düzeylerde sürmektedir. Felsefe do¤ruyu hedefler, Marksist

E¤er teorimiz prati¤i afl›yorsa, yabanc›lafl›yordur. Pratik, teoriyi afl›yorsa teori rehberlik edemiyordur. Dolay›s›yla teori-pratik bütünlü¤ünde do¤ru felsefe somutlanabilir. Yaflam biçimi ve düflünce yöntemi üzerinde s›n›rl›l›klar› aflmam›z›n yolu da buradan geçer. temelde felsefe yaflamsald›r. Yaflamdan beslenir. Bu nedenle gerek kendinden önceki, gerek sonraki idealist felsefenin inkâr›d›r. Ancak bu topyekün inkâr de¤il, olumlamay› da içinde bar›nd›r›r. Felsefe tek bafl›na soyut bir silaht›r. Fakat biz felsefeyi dünyay› anlama, sorgulama ve dönüfltürme kapsam› için-

de al›r›z. E¤er teorimiz prati¤i afl›yorsa, yabanc›lafl›yordur. Pratik, teoriyi afl›yorsa teori rehberlik edemiyordur. Dolay›s›yla teori-pratik bütünlü¤ünde do¤ru felsefe somutlanabilir. Yaflam biçimi ve düflünce yöntemi üzerinde s›n›rl›l›klar› aflmam›z›n yolu da buradan geçer. “Marks’›n ö¤retisi birincil olarak materyalist tarih anlay›fl›na, ikinci olarak diyalektik yönteme dayan›r.” (Lenin) Bu da bizim dayand›¤›m›z felsefi temeldir. Her fley sürekli de¤iflim dönüflüm içindedir. Bir düflünce sistemati¤i olarak Marksizm ideolojisi toplumda yaflanan de¤iflim dönüflüme bir do¤rultu verme iddias›d›r. Maddi bir varl›k olarak insan› ve insan›n içinde yaflad›¤› toplumu, do¤ay› temel al›r. Buradan hareketle insan›n do¤ay›-toplumu dönüfltürmesinin bilimsel ideolojisidir. Ve bu dönüfltürme içinde kulland›¤› yol-yöntem ve amaçlar politikay› teflkil eder. Lenin yoldafl›n belirtti¤i bunun diyalektik sentezidir. Somut gerçek ve somut gerçe¤i aramay› kendilerine görev sayar Marksistler. Ve “insan istedi¤i kadar ö¤rensin, istedi¤i kadar düflünsün, eylem yoksa anlamak da yoktur.” Halk için ortaya ç›kabilmek; onun somut sorunlar›n› anlamak, sahiplenmek, çözüm bulabilmek, bunun için mekanizmalar oluflturabilmek ve dahas› onun sorunlar›n›n çözümünün aktif öznesi haline gelmesinde etkin olmakt›r. Bu, verili koflullardan ba¤›ms›z düflünülemez. Burada iki olguya dikkat edil-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

69


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

70 meli: Objektif koflullarda birçok durumun tespiti ve birçok niyet. Niyet, “tek bafl›na” bir fley ifade etmez. S›n›f mücadelesinde gerekenleri yerine getirmek, bu eksende düflünülmek zorunda. Birincisi içinse, maddi gerçekli¤in bilimsel tahlili ve bu temelde pratik hat önemlidir. Bir hedefe ulaflmada önemli iki koflulun varl›¤›, objektif durum ve subjektif gücün bütünlü¤ü kavranmam›flsa gerekler yerine getirilemez. Objektif durumu kavramayan›n sürece nesnel yan›tlar vermesi, verebilmesi mümkün müdür? Buna yan›t›m›z “hay›r” olacakt›r. Politikada objektiflik, ancak dürüst siyasetle yap›labilir. Subjektivizm dürüst de¤ildir. Nesnel olan devrimcidir. Nesnellik, somut koflullar›n somut tahlili ilkesinde yaflam bulur ancak. Politikada bir önemli nokta da amaç ve araç diyalekti¤inin kullan›m› ve uygulanmas›d›r. Amaçlar›m›za uygun araçlar yaratmak ve gere¤ince yararlanmak, yarat›c› olmak önemlidir. Bir amaca yönelirken, bu amaca yönelik araçlara da sahip olmak zorunludur. Nas›l kulland›¤›n› belirleyen ise, ne için kullan›ld›¤›d›r. Bir fleyi nas›l yapt›¤›m›z, asl›nda ne yapt›¤›m›z›n ç›r›lç›plak gerçe¤idir. Ve asl›nda ne yapt›¤›m›za bakmak istiyorsak nas›l yapt›¤›m›z› incelemeliyiz. Her yap›lan objektif olarak kendi özünde niyet tafl›r. Niyetten ba¤›ms›z de¤ildir. Amaç ve arac›n bir ve ayn› fley olmad›¤›n› ama birbirine mutlak bir zincirle ba¤lanm›fl oldu¤unu da anlatm›fl olmaktay›z böylelikle. ‹deoloji ve politika bir ve

ayn› fley olmad›klar› gibi birbirinden ba¤›ms›z de¤ildir. Her ideoloji, ideolojiye iliflkin politikay› koflullar, politika, bir ideolojiye karfl›l›k düfler. Politika ideolojiye ba¤l›d›r ve politikaya rengini ideoloji verir. Politika, ideolojinin yans›s› iken, ideoloji politikaya yön ve içerik/biçim verir. Politik iktidar, bizler için “sanal” amaç de¤il, araçt›r; ama bu araçsall›k da amaç için kullan›lmak zorundad›r. (Ve bu yönüyle de amaçt›r.) Proletaryan›n kendisine yönelen her türlü sald›r›ya karfl› koymas›, ancak politik bilince bütünlüklü sahip olmas› ile olabilir. ‹ktidar› alt etmek (veya savunmak) için politik uyan›kl›k, inisiyatif, öngörü ve hakimiyet gibi bir dizi özellik gerekmektedir. Proletarya, politik bilince ancak ve ancak iktidar olabilmek ve korumak için ihtiyaç duyar. Bilgi ve bilinç ayn› fleyler de¤ildir. flimdiye dek belirttikle-

rimizden anlafl›laca¤› gibi aralar›nda nitel fark ve ba¤ vard›r. Soyut bilgi, gerçe¤in bilgisi (yani yaflam) durumuna getiriliyorsa, o takdirde bilinç olgusundan bahsedebiliriz. Bilinç, bir s›n›f›n damgas›n› tafl›r (mesela burjuvazinin de bilinci oldu¤unu söyleyebilirsek bu do¤rulanm›fl olur). Toplumsal arenada bilinç dedi¤imiz olgu da gerçek anlam›n› nesnel s›n›fsal bak›flta bulur. Bilgi sahibi olmadan do¤ru fikirlerin sahibi olunamaz. O nedenle gerçe¤in bilgisine de nesnelli¤in içinde var›labilir, gerçekli¤i de¤ifltirme prati¤i içinde ulafl›labilir. Kitlelerin bilinç düzeyinin çok ilerisinde, kitlelerin bilinç yüzeyini aflan politikalarla kitlelere gidildi¤inde yabanc›laflma yaflan›r, gerisinde kalan politikalarda ise, kitlelere bilinç tafl›namaz, önderlik yap›lamaz. Her ikisi de kitle gerçekli¤ini kavrayamamam›z›n örnekleridir. ‹flçi s›n›f›na bi-

maçlar›m›za uygun araçlar yaratmak ve gere¤ince yararlanmak, yarat›c› olmak önemlidir. Bir amaca yönelirken, bu amaca yönelik araçlara da sahip olmak zorunludur.

A


linç d›flar›dan tafl›n›r; çünkü iflçiler s›n›f bilincine kendili¤inden ulaflamaz. ‹flçi s›n›f›n›n kendinden bir s›n›f olmaktan ç›k›p kendisi için bir s›n›f durumuna gelmesi, iflçi s›n›f›n›n bilimsel ideolojisi olan bilimsel sosyalizmin do¤ufluyla gerçekleflmifltir. ‹flçi s›n›f›na gereken, politik bilinçtir. Bu bilinçten kast›m›z, sosyalist bilinçtir ve bu bilinçtir iflçiye zorunluluklar›n› gösterecek ve zorunluluklar›n›n dönüfltürülmesi için yol çizecek… Bunu gerçeklefltirme görevi partiye düflmektedir. Öncülük rolünü ancak komünist bir parti yerine getirebilir. E¤er komünizm parti için bir amaçsa, partinin amaca eriflmek için araçlara sahip olmas› gerekir. ‹flte partinin ideolojik içeri¤i onun mekanizmas›n› oluflturacak olan kurumsallaflmas›n› sa¤lama ve (veya) sa¤lama çabas›n› kapsar. Yani örgüt ve örgütlenmedir bahsetti¤imiz. Bugün için parti ve partiye ba¤l› örgütler, komünist kurumsallaflman›n bir prototipi konumundad›rlar, bu gerçekli¤i yans›t›r ve yans›tmak zorundad›rlar. Partinin iflçi s›n›f›na verebilece¤i politik bilinç d›fl›nda hiçbir fley yoktur. Dolay›s›yla partinin var oluflu iflçi s›n›f› içindir. ‹flçi s›n›f›n›n ç›karlar› içindir. Bunu yapabilen bir parti bu amaca uygun davran›r ancak burada partinin s›n›flar aras› çeliflkileri çözümleyerek y›¤›nlara ç›karlar›n› göstermesi gerekiyordur. Bunun bafl›nda da kitlelerin zor yolu ile haklar›n› korumas› ve kazanmas› bilinci yani iktidar bilinci geliyor. Bizim ö¤retmenlerimiz iflçiler, köylüler, memurlar… Yani tüm halk kitleleri-

dir. Biz, kitlelere verebilece¤imiz bilinci, öncelikle halk kitlelerine borçluyuz. Verili koflullarda somuttan nas›l ele al›yor, nas›l politika ekliyoruz? Hangi somut hedefi-görevi önümüze koyuyor gelifltirme u¤rafl› içinde oluyoruz? Ne, nas›l bir u¤rafl veriyoruz? Elbette bu sorular›n yan›t›n› kitleler olgusunu düflünmeden bulamay›z. Ö¤renmeye haz›r olan kimden olsa ö¤renir, o nedenle biz de en baflta kitlelerden ö¤renmeye haz›r olmal›y›z. Nas›l haz›r olabiliriz? Kitleleri ve sorunlar›n› tan›ma-anlama çabas› içinde olmam›z gerekir. Bizlerin ekonomi, felsefe, bilim, politika vb. ö¤renmesi de yine bu amaç nedeniyledir. Dolay›s›yla bizim ö¤renmemiz bu amaca iliflkindir her fleyden önce. Biz komünistler do¤rular› hâkim k›lma iddias›nday›z. Bu nedenle ö¤rendiklerimizin do¤ru bilgiler olmas› oldukça önemlidir. Ama daha çok da ö¤rendiklerimizi aktar›rken bu “do¤ruluk” önem kazan›yor. Çünkü bu durumda yaln›z kendimize de¤il, bir baflkas›na karfl› da sorumlu davranmam›z gerekir. Ayn› fleyi do¤ru politikalar oluflturma konusunda da gözetmek zorunday›z. Do¤ru siyasetimiz olmazsa, kitlelerin taleplerini karfl›layamam›fl oluruz. Bu da ayn› flekilde bizim sorumluluklar›m›z dâhilinde düflünülebilir. Buradan flu sonucu ç›karabiliriz: “‹nsan ancak söylediklerinin sorumlulu¤unu yüklenecek durumda olunca konuflmal›.” (Emile Zola) Ve yapt›klar›n›n sorumlulu¤unu yüklenecek durumda olunca yapmal›. Bu tespit bizler için bilhassa geçerlidir. ‹ddial› sözler

kula¤a hofl gelir ama bugün devrimci militanlar karfl› karfl›ya kald›¤› büyük ve karmafl›k kuflatmay› görmeli, kendisini kitleler için yüksek düzeyde donatmay› hedeflemelidir. Politika, parti ve partiye ba¤l› örgütlerin organik bileflimlerini sa¤lamak, örgüt ve örgüte ba¤l› birimleri ifllevli k›lmak, bireylerin sorun ve çeliflkilerini do¤ru tarzda ele almak ile mümkün olur. Parti içinde örgüt, hedef ve amaca uygun politikalar› yürütmek için vard›r. Parti içerisinde siyasallaflma kadar kadro örgüt, örgüt ise önderlik sorunudur. Güçlü bir önderlik, güçlü bir örgütlülük; güçlü yetkin kadro ve militanlar; bu da do¤ru bir kitle anlay›fl› demektir. Tüm bunlar da bir bütünlük içinde, do¤ru bir siyasal hatt›n göstergeleridir. Bu organik bileflimdir ve bu bileflim bize parti gerçekli¤ini verir. Partinin genel politik düzeyini yükseltmek de partinin geliflmelere ve sorunlara müdahale düzeyini yükseltmesiyle olur. E¤er do¤ru politikalar hayata geçiyorsa orada güne yan›t olma vard›r. Bu subjektif güçlerin görece zay›fl›¤› durumunda dahi güne yan›t olma ve günün ihtiyac›n› asgari düzeyde olsa dahi yerine getirme esprisidir. Bir politikan›n yaflam bulmas›, yaflam›n bin bir inceliklerini a盤a ç›kararak, taktikleri yaflama geçirerek olabilir. Proletaryan›n taktikleri de savafl›m›n mevcut özgünlükteki yasalar›d›r. Farkl› nitelikteki çeliflmeler, farkl› yöntemler ile çözülebilir. Çeliflmelerin çözülmesi, nesnel zemini çözümlemek, bu çözümlemeler-

PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

71


PART‹ZAN 57/Mart-Nisan 2006

72 den ç›kan sonuçlardan çeliflkileri çözümleyebilecek yöntemleri bulup ç›karmak ve uygulamakt›r. Do¤ru taktik, hedefi yaklaflt›ran taktiktir. Baflar›n›n yolu hedefi belirlemek kadar do¤ru bir yürüyüfl hatt› çizebilmekten geçer. Taktik, politikan›n uygulanmas›d›r ve politikaya ba¤l›d›r. K›sa-ortauzun vadede taktikler, bu süreçler özgülünde hedeflenen politikan›n bir ürünüdür. Savafl›m tek bir özgünlükte ve dümdüz bir hatta ilerlemez, ilerleyemez. Düflman›n, kendi güçlerimizin, dost ve ara güçlerin ve halk›n bütününün özgünlükteki durumlar›n›n-konumlar›n›n tahlilini öngörür ve buna paralel o özgünlükteki taktikler üretilir. Taktik, somut koflullar›n de¤iflimine ba¤l› olarak de¤iflir (veya de¤iflebilir). Bu nedenle proletaryan›n takti¤i tek biçime hapsedilemez. Ve somut durum de¤ifltikçe taktik de de¤iflebilir. Savafl›m›n bir cephesinde bir dönem kimi taktik(ler) kullan›l›p kimi zaman baflka taktikler kullan›labilir. Taktik, Proletarya Partisi içindeki mücadele aç›s›ndan da hayatidir. Lenin yoldafl›n deyifliyle; “Burjuva taktiklerinin zikzaklar›, iflçi hareketi içinde revizyonizmi yo¤unlaflt›rd›¤› gibi bu zikzaklar›n iflçi hareketi içindeki farkl›l›klar› kesin bir bölünme noktas›na vard›r›ncaya dek fliddetlendirdi¤i de az de¤ildir”. Bu nedenle bize gerekli olan proleter bir taktik uyan›kl›kt›r. Taktiksel uyan›kl›k nesnel zeminde do¤ru ile yanl›fl› ay›rt edebilme yetisidir. Taktiksel aç›dan uyan›kl›k ak›ma kap›lma gibi basiretsizliklere kap›lmama, özgün ko-

flullar› en uygun tarzda de¤erlendirmek ve s›n›f ç›karlar›n›n gere¤ini do¤ru biçimde yerine getirmektir. Böylelikle kazan›mlar sa¤lanabilir ki baflar› bir yöntem sorunudur. Rasgele veya hatal› yöntemlerle baflar› kazan›lamaz. Kazan›lsa dahi baflar›lar kal›c› olmaz. Do¤ru bir zeminde ilerlemek için mevcudu çözümlemek, mevcuttan sonuçlar ç›karmak ve ç›kan bu sonuçlara göre konumlan›p hat belirlemek, böylelikle politika(lar) oluflturmak gerekir. Gelece¤e olgulardan yola ç›karak yön bulmak, yön vermek… Yani öngörü. Biz Marksist-Leninist-Maoistler gelece¤i düflünürüz. Ne var ki gelece¤e varmak için bugünden yola ç›kmam›z gerekir. Bugünü çözümleyemeyen yar›n› göremez. Bugünün gerçekli¤ini ortaya koyamayan yar›na haz›rl›ks›zl›k içindedir. Öngörü, tehlikeleri önceden görerek ona karfl› önlem almay›, ayr›ca devrimin lehine olan her türlü f›rsat› gözleyip çözümleyerek de¤erlendirmeyi sa¤lar. Öngörülü olan, aya¤› nesnel zemine basand›r. ‹leri zaman dilimleri bulan›k görünür genelde. Ama yine de öngörülü siyaset yetisi ile do¤ru de¤erlendirmeler yap›labilir. ‹lerdeki geliflmeleri kestirmek, ne kadar uza¤a bakarsak o denli güçleflir ama yine de yaflamdaki de¤iflim ve geliflmeleri gözleyebilmek gerekir. Bugünün temellerini ortaya koyamay›p gelece¤i düfllemek, önündeki kuyuyu görmeyip gökte y›ld›z aramaya benzer. Öngörülü olan ise nesnel durumu inceleyip ç›kard›¤› sonuçlarla yoluna sa¤lam ad›mlarla devam eder. ‹leriyi gör-

mek, sa¤lam bir politik hatta bulunman›n ilk ad›m›d›r. Politika öngörü gerektirir. Öngörü, bir an sonray› hesap etmekten bafllar. Öncelikle ve ileriye do¤ru devam eder. Her an›n önemi vard›r. Ne var ki kimi anlar›n daha kritik bir önemi vard›r. Çünkü yaflam›n sürekli ak›fl›, sürekli yeni bir duruma gebe oluflu ve dünyan›n düz bir çizgide dönmemesi kimi zamanlar› daha önemli k›lar. Yap›lan her ifl ve gerçeklefltirilen her edimde öngörü, neden/sonuç diyalekti¤inin do¤ru kullan›lmas› ile vard›r. Özveri, yarat›c›l›k, sebatkarl›k, politik uyan›kl›k, tutarl›l›k (sözü ve özü bir olmak), irade, çaba, ba¤›ms›z düflünebilme yetene¤i, esneklik, öngörü, elefltirel bak›fl, inisiyatif, ilkede uzlaflmazl›k, dürüstlük… Tüm bunlar olumlu özelliklerdir ve bir parti ve onun kadro ve militanlar›nda olmal›d›r. Tepeden bak›fltan örgütlülük, iradecilik, bürokrat uyku, siyasal karamsarl›k, s›radanlaflma, sömürge bilinci, önyarg›, yak›nmac›l›k, ilkede uzlafl›, genel geçer bilgi, bilinenlerin tekrar›… Tüm bunlar da olumsuz özelliklerdir ve bir partide olmamas› gerekir. Parti kadro ve militanlar› bunlar› gözetmek durumundad›r. O halde bizlerin bütün olumlu yanlar›m›z› üstlenip gelifltirerek ve olumsuz olanlar› atarak Marksist-Leninist-Maoist politikan›n yürütücüleri haline gelmemiz gerekiyor. Bu yaln›z kendimiz için de¤il, parti ve devrim davas›na ba¤l›l›¤›n da bir özetidir. Ve her yoldafl›m›z bunu gözetti¤i ölçüde ve düzeyde yoldafllara, partiye ve devrime katk› sunar, sahiplenir.


24 Nisan’a yaklafl›rken her yerde isyan, intifada, serhildan...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.