UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Özdemir Matbaa ISSN. 1303-0078 e-mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TEL: (0216) 306 16 02 Cep: 0538 299 35 52 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE: 32 ÇANKAYA/ANKARA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856. SOKAK, NO: 48/203 KEMERALTI-KONAK TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 537 46179 64 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 538 492 86 56 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAHALLES‹, ÜNLÜ CAD, SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT:2 NO: 185 HEYKEL TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0 546 738 64 56 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959 Hesap Numaralar›m›z de¤iflflm miflflttir. Yurtiçi: Selma fi fia ahin: Ziraat Bankas› Aksaray ‹stanbul fi fiu ubesi 48209849-5002 Yurtd›flfl››: Selma fi fia ahin Ziraat Bankas› Aksaray fi fiuube Euro hesap numaras›: 48209849-5001 Vak›flar Bankas› Aksaray fi fiuube Euro hesap numaras›: 00158048000527074 ‹fl Bankas› Parmakkap› fi fiuube Euro hesap numaras›: 1042 0175785
PART‹ZAN’DAN Merhaba Bu y›l›n bafllar›nda ç›kartt›¤›m›z Partizan dergisinin 61. say›s›n›n sunu köflesine flu ifadelerle bafllam›flt›k: “2007 y›l›n›n henüz ilk aylar›ndayken dünyada ve ülkemizde yaflanan bir tak›m geliflmeler bu y›l›n oldukça hareketli geçece¤inin sinyallerini veriyor.” Y›l›n ikinci yar›s›na geçti¤imiz flu günlere kadar bu tespitin görüngülerini çeflitli biçimlerde yaflad›k ve bu süreç hiç kuflkusuz burada sona ermemifltir/ermeyecektir. Emperyalistler cephesinde baflta Ortado¤u olmak üzere sömürü alanlar› üzerindeki iflgal, ya¤ma, talan politikalar› binlerce insan›n katli, milyonlarca insan›n gözyafllar› ve ac›lar›yla devam ederken, emperyalizmin ufla¤› Türk egemen s›n›flar› da bir yandan bu süreçte baflta ABD olmak üzere emperyalistlerin tafleronlu¤unu yapmak için olmad›k taklalar atmakta; di¤er yandan iç politika ekseninde kendi aralar›ndaki dalafl› ve halk›n sömürüsü üzerine oyunlar›n› sahneye koymaktad›rlar. Gerçekte uzunca bir süredir ›s›t›lan ve Cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinin gündeme gelmesiyle doruk noktas›na ulaflt›r›lan, Cumhuriyet tarihi kadar eski olan suni laik-fleriat ikilemi üzerinden klik çat›flmalar› sürdürülmüfl ve bu krizin en ileri noktas› olarak 22 Temmuz’da genel seçimler gerçeklefltirilmifltir. Bu seçimlerde halk›n büyük ço¤unlu¤unun ordu ve ordunun siyasi kolu gibi çal›flan CHP’nin etkisi alt›na esasta girmedi¤i görülürken; sözde bu kesimlerle ve düzenle uzlaflmaz çeliflkide gibi görünen AKP, oylar›n› art›rarak ç›km›flt›r. Yine flovenizmin en koyu biçimlerinin gündeme geldi¤i bu süreçte özellikle Kürt halk›n›n imha ve inkar politikalar›na ülke içinde linç, gözalt›, tutuklama ve katliamlarla h›z kazand›r›l›rken “s›n›r ötesi operasyon” ekseninde Irak Kürdistan›’na yönelik de tart›flmalar ve haz›rl›klar sürdürülmektedir. Bu say›m›zda hem son aylarda gelifltirilen sald›rganl›k ve seçimler üzerine hem de Kemalizm’in Revizyonu bafll›¤›yla egemenler aras›ndaki klik çat›flmas›n›n incelendi¤i iki yaz›m›z bulunmakta. Bu ve benzeri birçok gündemin h›zl› bir flekilde yafland›¤› ülkemizde bu süreçte önemli bir geliflme de Proletarya Partisi 8. Oturumu’nu gerçeklefltirmifltir. Bu Oturum, faflist diktatörlük koflullar›nda ve devrimci ve komünistlere yönelik çok ciddi sald›r›lar›n yafland›¤› bu süreçte s›n›f mücadelesi aç›s›ndan önemli bir ad›md›r. Ancak gelifltirilen her teori, ortaya konulan her politika yaflama geçti¤i oranda de¤erli ve anlaml› olur. Bu anlam›yla bu Oturumda al›nan kararlar›n en genifl kitlelere ulaflt›r›lmas›n›n vazgeçilmez önemi gere¤ince dergi sayfalar›m›zda elimize e-posta kanal›yla geçen kararlara yer veriyoruz. Kavranmas›, özelle birlefltirilmesi ve gelifltirilerek uygulanmas› gereken bu kararlar›n okurlar›m›z taraf›ndan ilgiyle karfl›lanaca¤›n› düflünüyoruz. Ve Oturumun slogan› olan sözlerimize son veriyoruz: “Kitlelere güven, savafla kilitlen, kazanaca¤›z!” Bir sonraki say›m›zda görüflmek üzere…
‹Ç‹NDEK‹LER - Sistemin korkular›n› büyütelim! . . . . . . . . . . . . . . . . 2 - Kitlelere güven, savafla kilitlen, kazanaca¤›z!. . . . . . 11 - Güneydo¤u Asya’daki halk savafllar›na dair notlar. . . . . 47 - HKP(M) Genel Sekreteri ile röportaj. . . . . . . . . . . . . . . 58 - Elde var Kemalizm’in revizyonu . . . . . . . . . . . . . . . . 79
Sistemin korkular›n› büyütelim, isyan› güçlendirelim!
*Sinanl› köylülerinin seçimleri boykot edeceklerini aç›klad›klar› eylemde taflfl››d›klar› bir döviz
T. Kürdistan›’nda ve ülkemizin her yan›nda iflçiler, köylüler, gençlik ve genifl kitleler içinde militan, anti-emperyalist kitle hareketlerinin ve örgütlenmelerinin yarat›lmas›n›, kitlelerin kendi özörgütlülüklerinde birleflerek sistemin sald›r›lar›na karfl› direnmesini savunuyoruz. Bu do¤rultuda Proletarya Partisi’nin 8. Oturumunun kararlar›na hayat vermek için harekete geçmedeki kararl›l›¤›m›z› bir kez daha vurguluyoruz.
2
2007 y›l›n›n bafl›ndan bu yana ülkemiz önemli geliflmelere tan›kl›k etmekte ve hareketli bir süreç yaflanmaktad›r. Bu hareketlilik zaman zaman ezilen kitlelere ve demokratik güçlere moral verirken zaman zaman da egemenler kendi gündemleri do¤rultusunda halk› harekete geçirmede baflar›l› olabilmektedir. Emperyalizme ba¤l› bir yar›-sömürge olan ülkemiz, dünya çap›nda emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› ekonomik-siyasi krizden etkilenmekte ve dünya üzerindeki konumu nedeniyle bu etkinin boyutu da artmaktad›r. Ülkemizde 2002 seçimi öncesi yaflanan büyük krizin ard›ndan geçen süre zarf›nda su yüzüne ç›kan bir kriz yaflanmasa da 2002 sonras›nda bu süreç; emekçi halk aç›s›ndan bir geliflim görülmemenin ötesinde; daha fazla iflsizlik, gelir düzeyinin daha da düflmesi vb. olarak yaflanm›flt›r. 2002 krizinin sonucunda düflen gelirler, artan fiyatlar büyük oranda devam etmifl ve yoksulluk katbekat artm›flt›r. Egemenlerin çokça bahsetti¤i ekonomik istikrar ise ekonominin gelifliminden, sanayinin ve üretimin art›fl›ndan, istihdam oran›n›n yükseliflinden kaynakl› kesinlikle de¤ildir. Yüksek faiz oranlar›n›n etkisiyle emperyalist sermayenin d›flardan getirdi¤i s›cak para sayesinde ekonomi dönmekte, artan borçla birlikte emperyalizme ba¤›ml›l›k da derinleflmektedir. 2002 y›l›nda 6.6 milyar dolar olan s›cak para miktar›
2003’de 15.7’ye, 2004 y›l›nda 31.6’ya, 2005’de 58.1’e, 2006’da 65.4’e günümüzde ise 88 milyar dolar›n üstüne ç›km›flt›r. Bu paran›n ülkemizde % 20 civar›nda kâr etti¤ini ve bu kâr oran›n›n düflmesi karfl›s›nda h›zl› bir flekilde ülkeden ç›kabilece¤i ve bu giriflin sonsuza kadar devam edemeyece¤i aç›k oldu¤u için kap›m›zdaki tehlike de oldukça büyüktür. ‹flte bu nedenledir ki Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakan› Babacan, “istikrar”›n bozulmas› durumunda 200 km ile yolda giderken duvara çarpma etkisinin ortaya ç›kaca¤›n› itiraf etmektedir. Zaten birçok burjuva köfle yazar› da gidilen istikametin hay›rl› olmad›¤›n› vurgulamaktad›r. Halk›n gözünün içine sokulan, ekonomik geliflme üzerine üretilen istatistiklerin, halk›n yaflam›nda olumlu bir etkisinin olmad›¤› gibi, bu sahte balon patlad›¤›nda bundan en çok yoksul halk›m›z›n etkilenece¤i aç›kt›r. Bununla birlikte iflsizli¤in, üretimsizli¤in çözümünün önüne engel olan, tam tersine yeni iflsizlerin oluflmas›n› sa¤layan özellefltirmeler, kotalar da emekçi halk›m›z›n yaflam›n› zorlaflt›rmaktad›r. En son PETK‹M örne¤inde oldu¤u gibi çok say›da devlet mülkiyeti elden ç›kar›lmaktad›r. Egemen s›n›flar›n temsilcileri bunu öyle bir flekilde yapmaktad›r ki de¤erinin çok daha alt›na, kimin ald›¤›n›n genellikle belli olmad›¤›, ticari anlamda da kötü bir flekilde elden ç›karmaktad›r. Bu özellefltirmeler-
3
le birlikte iflçiler iflten at›lmakta, eldeki s›n›rl› haklar da gasp edilmekte, emperyalist sermayenin ülkemizi çok daha rahat koflullarda sömürmesini ve ya¤malamas›n› sa¤lamaktad›r. Yine, sözleflmeli çiftçilik ad› alt›nda köylülük büyük sermaye karfl›s›nda savunmas›z b›rak›l›rken kotalarla köylünün üretimi engellenerek bu alanda da yabanc› sermayeye ba¤›ml› hale gelmekteyiz. Bu politikalar›n sonucunda son y›llarda yüz binlerce köylü köyünü terk ederek flehirlere gelmifltir. Ancak yar›feodal sistemin sonucu olarak köyden akan kitle flehirlerde iflçileflememekte, büyük flehirlerin etraf›ndaki varofllara y›¤›lmakta ve oldukça kötü flartlarda, sefalet içinde yaflamaya, günü birlik ifllerle yaflam›n› sürdürmeye, “flansl›ysa” sigortas›z, ifl güvencesiz flekilde uzun saatler, düflük bir ücret karfl›l›¤›nda dizginsiz bir sömürüye maruz kalmaktad›r. Bu ve benzeri ekonomik sald›r›lara gerici egemen s›n›flar mecburdur. Çünkü izleyecekleri ekonomik politikalar kendileri taraf›ndan de¤il, sad›k bir flekilde hizmet ettikleri emperyalist efendileri taraf›ndan belirlenmekte, onlar›n gönderdikleri IMF, DB çal›flanlar› arac›l›¤›yla, piyasalar›, ekonomiyi denetleyen üst kurullardaki üyeleri ve hükümetteki memurlar› üzerinden planlanmakta, uygulanmakta ve denetlenmektedir. Bu politikalar, emperyalizmin dünya çap›ndaki sald›r›lar›n›n parças›d›r ve her ülkede oldu¤u
Sistemin korkular›n› büyütelim, isyan› güçlendirelim!
PART‹ZAN 62
Sistemin korkular›n› büyütelim, isyan› güçlendirelim!
PART‹ZAN 62 gibi ülkemizde de daha fazla ya¤ma ve sömürüyü beraberinde getirmektedir. Emperyalist güçler yaln›zca ekonomik ba¤›ml›l›k ve borçlar üzerinden tefecilik usulüyle ülkeleri denetimlerine almamakta, ayn› zamanda çeflitli uluslararas› anlaflmalarla yar›-sömürge ülkeleri uzun y›llar› kapsayan yükümlülüklerin alt›na imza att›rmakta, krizlerini aflabilmek amac›yla ba¤›ml› ülkelere yönelik taleplerini artt›rmaktalar. Bu sald›r›lar›n önemli bir k›sm› flimdiden uygulanmaya bafllanm›flt›r ve etkileri hissedilmektedir. Önümüzdeki dönemde bu sald›r›lar›n sonuçlar› daha bariz flekilde ortaya ç›kacakt›r. Bu sald›r›lar yaln›zca ABD emperyalizmi taraf›ndan yöneltilmemektedir. Tüm bunlar bir bütün olarak emperyalistkapitalist sistemin ortaklaflan sald›r›lar›d›r. Bu anlamda ülkemizde bu sald›r›lar›n hayat bulmas›nda ve denetlenmesinde AB emperyalizminin etkisi oldukça fazlad›r. ‹leri kitleler nezdinde de kafa kar›fl›kl›¤› yaratan ve çeflitli demokratik ve reformist çevrelerce (DTP ve Bask›n Oran’›n yo¤un çaba-
lar› örnektir) de coflkuyla karfl›lanan AB’ye uyum süreci ile öne ç›kart›lan ve zaten verilen mücadele sonucu meflrulaflan baz› haklar›n yasalaflmas›n›n haricinde bizleri yoksullu¤a ve sefalete mahkum edecek oldukça büyük bir sald›r› paketi bulunmaktad›r. Ufak hesaplar›n peflinde koflarken buzda¤›n›n su alt›nda kalan k›sm›n› görememekse en çok gerici egemen s›n›flar›n ifline gelmektedir çünkü sistemin resmi politikas› olan bu hedeflere ulaflmalar› daha fazla mümkün olmakta, tali yönler tart›fl›l›rken kitlelerin gündeminden gerçek tehlikeler ç›kar›lmaktad›r. Bu uluslararas› anlaflmalardan biri olan GATS’la birlikte devlet, özel sermaye ile “haks›z rekabete” girmemek için özel sektörün “hizmet verdi¤i” alanlardan çekilmeyi veya özel sektörle ayn› koflullarda hizmet vermeyi kabul etmifltir. Bunun sonucunda baflta e¤itim ve sa¤l›k olmak üzere halk›m›z›n temel ihtiyaçlar› paral› hale getirilmekte, özellefltirilmekte ve en temel haklar gasp edilerek yoksullar›n e¤i-
üm bunlar bir bütün olarak emperyalist-kapitalist sistemin ortaklaflan sald›r›lar›d›r. Bu anlamda ülkemizde bu sald›r›lar›n hayat bulmas›nda ve denetlenmesinde AB emperyalizminin etkisi oldukça fazlad›r.
T
4
tim ve sa¤l›k hizmeti almas› engellenmektedir. Son y›llarda ülkemizde h›zl› flekilde artan özel kolejler, özel üniversiteler, özel hastaneler, bununla birlikte çeflitli harçlar›n getirilerek ve çeflitli hizmetlerin paral› hale getirilmesi nedeniyle e¤itim ve sa¤l›k kurumlar›na ödenen büyük paralar buna örnektir. Bu anlam›yla zaten bir süredir yoksul emekçi halk›n yaflad›¤› bölgelerde gençlerin üniversitede e¤itim görebilmesi veya halk›n sa¤l›¤›n› koruyabilmek için düzenli kontrol yapabilmesi, ilaç alabilmesi neredeyse imkans›z hale gelmifltir. Yine Tahkim’le birlikte devletin özel sermaye ile yaflad›¤› anlaflmazl›klar ülke içindeki hukuksal süreçle de¤il, emperyalist tekellerin emrindeki uluslararas› bir mahkeme ile çözülmektedir. Gümrük Birli¤i vb. anlaflmalarla da yerli sermayenin yabanc› sermaye ve komprador sermaye ile rekabet flans› da en aza indirilmifltir. Bu anlaflmalar› ve bizden götürdükleri daha fazla örneklendirilebilir ancak özellikle AB konusundaki yan›lsamalar
nedeniyle AB’nin dayatt›¤› baz› temel sald›r›lardan bahsetmek olumlu olacakt›r. Bunlar seçimin ard›ndan önümüzdeki dönemde gündemleflecek sald›r›lar› anlamak aç›s›ndan faydal› olacakt›r. AB’ye uyum süreciyle birlikte e¤itim, sa¤l›k ve mesleki haklar›m›za yönelik hak gasplar› artmakta, çok daha zorlu flartlarda, emekçilerle rekabet içinde ve esnek çal›flma genel bir kural haline getirilmektedir. GATS anlaflmas›na ba¤l› olarak AB’nin bafllatt›¤› ve Bologna Süreci olarak adland›r›lan 10 y›ll›k süreçle birlikte AB’ye üye ülkeler baflta olmak üzere 43 ülkede e¤itim sisteminin tek tiplefltirilmesi ve Anglo-sakson e¤itim modelinin yayg›nlaflt›r›lmas› hedeflenmektedir. E¤itim yeniden tan›mlanmakta ve verilen e¤itimin “ifl dünyas›n›n”, sermayenin ihtiyaçlar›n›n karfl›lamad›¤›n›, iflsizli¤in yüksek oldu¤u ancak iflverenin ihtiyaç duydu¤u niteli¤e sahip iflçi bulamad›¤› iddias›yla harekete geçerek e¤itimin toplumsal bir hak oldu¤u gerçe¤i reddedilmekte, bilimsel özerklik yok say›lmakta ve sermaye-e¤itim iflbirli¤i ad› alt›nda kriz içindeki kapitalist sistemin ihtiyaçlar›na uygun bir emekçi kitlesi yarat›lmak istenmektedir. Böylece mesleki e¤itimin gelifltirilmesi, verilen e¤itimin sonucunda birden fazla ifli yapabilen, esnek çal›flabilen bir emekçi neslin yarat›lmas› hedeflenmektedir. Bununla birlikte geliflen
teknolojiye ve ihtiyaçlara uygun olarak flirketlerin, çal›flanlar›n›n mesleki geliflimine “çok kaynak” ayr›ld›¤› iddia edilerek, bu giderler de emekçilerin s›rt›na yüklenmektedir. Bu iki flekilde yap›lmaktad›r. ‹lkinde yeni mezun, deneyimsiz gençlerin uzun bir staj döneminden geçirilmesi istenmektedir. Böylece yeni mezun olan mühendisler, ö¤retmenler, doktorlar, avukatlar, mimarlar uzun y›llar boyunca staj ad› alt›nda ucuz iflgücü olarak çal›flt›r›lmak istenmekte, bu dönemde çeflitli özel kurslarla staj sonundaki s›nav› geçmesi talep edilmekte, s›nav› geçemeyene ise ömür boyu düflük stajyerlik sunulmaktad›r. Ülkemizde son y›llarda gündemleflen ve yayg›nlaflan yetkin mühendislik, sözleflmeli ö¤retmenlik, aile hekimli¤i uygulamalar› ve diplomalardan mesleki unvanlar›n kald›r›lmas› genifl gençlik kesimlerini birebir etkilemektedir. ‹kincisi ise yaln›zca gençleri ilgilendirmemekte, ayn› zamanda her yafltan genifl emekçi kitleleri de etkilemektedir. Hayat boyu ö¤renme ad› alt›nda, mesleki bilgisini yenilemeden, son bilimsel ve teknolojik geliflmelere uygun olarak kendisini gelifltirmeden emekçinin mesle¤ini sürdürmemesi istenmekte, bu yeni bilgileri ise ifl yaflam› d›fl›nda özel kurslarda ö¤renmesi, ald›¤› sertifikalarla birden fazla iflçinin iflini yapabilece¤ini kan›tlamas› talep edilmektedir. Bu do¤rultuda Kayseri ve Ankara Sanayi Oda-
5
lar›, organize sanayi bölgelerinde “Beceri Merkezleri” kurarken, ülkenin dört bir yan›nda özel sertifika programlar› haz›rlayan okullar aç›lmaya baflland›. Yine, bununla ba¤lant›l› olarak geçen y›l yasalaflan “Mesleki Yeterlilik Yasas›” ile yafl› ve mesle¤i ne olursa olsun (baz› meslekler haricinde) mesleki yeterliliklerini kan›tlayan sertifikalar almak zorunlu hale getirilmekte ve sektörel bazda bu uygulama yayg›nlaflt›r›lmaktad›r. Bu sertifikalar için de yüksek mebla¤lardaki s›nav ücretlerini yat›rmak ve akflam kurslar›na kay›t olmak gerekmektedir. Sald›r›lar sa¤l›k alan›nda da devam etmektedir. Genel Sa¤l›k Sigortas›, aile hekimli¤i, sa¤l›k ocaklar›n›n kapat›lmas› vb. uygulamalarla emekçi halk›n ald›¤› s›n›rl› sa¤l›k hizmetleri de budanmaktad›r. Bu uygulamalarla özellikle koruyucu sa¤l›k hizmetlerinin genifl iflçi, köylü ve yoksul kitlelere ulaflmas› zorlaflacak, sefalet içinde yaflayan flehirlerdeki yoksul halkla, k›rsaldaki tar›m iflçileri ve köylüler salg›n hastal›klarla daha s›k karfl›laflacakt›r. Geçti¤imiz y›llarda çeflitli illerde artan kufl gribi, ishal, tifo vb hastal›klar karfl›s›nda devletin yetersizli¤i ve halk›n çaresizli¤i bariz bir flekilde görülmüfltür. Yine “Yabanc›lar›n çal›flma izinleri hakk›ndaki kanun” ile emperyalist tekellerin kendi üst düzey memurlar›n›n ülkemizde rahatça çal›flabilme-
Sistemin korkular›n› büyütelim, isyan› güçlendirelim!
PART‹ZAN 62
Sistemin korkular›n› büyütelim, isyan› güçlendirelim!
PART‹ZAN 62 si sa¤lanmakta, ülkemizin emekçilerinin ve gençlerinin de onlar›n yan›nda staj vb. adlar alt›nda ucuza, ifl güvencesiz çal›flmas› beklenmektedir. Yine di¤er ülkelerdeki yoksul emekçilerin ülkemize gelerek ülkemiz emekçileri ile rekabete zorlanmas› planlanmaktad›r. Özcesi, yeni yasalaflan veya yeni meclisin gündeminde olan bu sald›r› yasalar› emekçi halk›m›z› büyük bir yoksullu¤a ve sefalete mahkum etmekte, en temel haklar›m›z› gasp etmekte, sömürü ve ya¤may› derinlefltirmektedir. Ve bu emperyalist sald›r›lar› ülkemiz özgülünde AB emperyalizmi denetlemektedir. AB’ye üyelik süreci ad› alt›nda aç›lan 20’yi aflk›n müzakere bafll›¤›yla sistem yeniden biçimlendirilmektedir. E¤itim, ticaret, çevre vb. konularda aç›lan bafll›klarda bu yasalar ve uygulamalar dayat›lmakta, kitlelerin önünde “hiç anlaflamayan, sürekli çat›flan, laiklik-fleriat/statüko-de¤iflim vb.” sloganlar› atarak kitleleri saf tutmaya ça¤›ran hükümet, YÖK, Cumhurbaflkan›, TÜS‹AD ve sanayi odalar›, meclisteki partiler büyük bir uyum ve kararl›l›kla AB’nin dayatt›¤› bu yasalara hayat vermekteler. Bu örnek özgülünde de YÖK ve cumhurbaflkan› ile hükümet ve AKP aras›nda özde bir sorun olmad›¤› görülmektedir. Bologna Süreci bu çal›flmalar› nedeniyle YÖK’e üstün baflar› ödülü verirken, AB de AKP’nin üyelik sürecindeki performans›n› övmektedir.
Bu uygulamalar hayat buldu¤unda, genifl emekçi kitleler bu sald›r›lar› yaflamlar›nda derinlikli flekilde hissettiklerinde (ki bu uzun bir zaman dilimini almayacakt›r) ve ekonomik kriz tüm heybetiyle hayat buldu¤unda halk›m›z›n tepkisi ve kendili¤inden hareketi de ivme kazanacakt›r. Bunu flimdiden öngörerek, dipten gelen dalgay› yüzeyde büyütmek için komünist, devrimci ve demokrat güçlere büyük görevler düfl-
nomik sald›r›lar›n yan› s›ra emperyalizmin, özellikle de ABD emperyalizminin Ortado¤u özgülündeki politikalar› de egemenlerin krizini derinlefltirmektedir. 11 Eylül’ün ard›ndan “teröre karfl› savafl” ad› alt›nda, di¤er baz› emperyalist güçlerin aleyhine bir flekilde, petrol ve di¤er enerji kaynaklar›n› tamamen denetimine almak isteyen ABD emperyalizmi, Ortado¤u baflta olmak üzere Afrika ve Asya’da askeri ifl-
mektedir. Planl› ve ›srarl› bir çal›flmayla bu harekete yön vermek mümkündür. Ancak toplumsal harekette etkisi olan DTP gibi demokratik, ilerici kesimlerin bu sald›r›lar› ülkemize dayatan AB emperyalizmine yaklafl›mlar›, meclise yükledikleri misyon ve reformist hatlar› emekçilerin birleflik mücadelesinin önünde dezavantaj yaratacakt›r. Emperyalistlerin ve ülkemizdeki uflaklar›n›n halk›m›za yönelik sald›r›lar› yaln›zca ülkemizin kaynaklar›n›n ya¤malanmas› ve halk›m›z›n sömürülmesi ile ilgili de¤ildir. Eko-
galler yapmakta ve müdahalelerde bulunmaktad›r. Büyük/Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi ad›ndaki kanl› projelerinde TC’nin de önemli bir yeri bulunmaktad›r. Gerek ABD emperyalizminin iflgal ve müdahalelerine verdi¤i lojistik ve fiili destek gerekse de ABD’nin inisiyatifinde bölge ülkeleriyle kurdu¤u platformlarla bu projeye hayat vermekte TC’ye büyük görevler düflmektedir. Ortado¤u halklar›n›n Müslüman kitlelerini daha iyi etkileyebilmek ve söz konusu ülkelerdeki rejimlere örnek olmas› aç›s›ndan
6
ABD’deki laboratuarlarda üretilen “Il›ml› ‹slam” modeli ve bunun karfl›l›¤› olan AKP önceki dönemde emperyalizme yo¤un flekilde hizmet etmifltir ve önümüzdeki dönem de ABD emperyalizmi aç›s›ndan tercih edilecek uflak olma özelli¤ini koruyacakt›r. Irak’ta yüz binlerce insan›n ölümünün, milyonlar›n göç etmesinin, büyük kay›plar vermesinin baflrol oyuncusu olan ve baz› müttefikleri taraf›ndan yaln›z b›rak›lan ABD emperyalizmi Irak’taki petrole hakim olabilmek için büyük bir halk direnifli ile bafl etmeye çal›fl-
yo¤un öfkesiyle karfl›laflan ABD’ye Filistin özgülünde diplomatik, Lübnan özgülünde ise askeri hizmette bulunan TC, Afganistan’da da bir türlü engellenemeyen direnifli bast›rmak için gönderdi¤i askerler de hesapland›¤›nda ABD emperyalizminin bölgedeki vazgeçilmez hizmetçisidir. Bu nedenle AKP’nin tek parti hükümeti ABD emperyalizminin deste¤ini almaktad›r ve bu durum, önümüzdeki dönemde antiemperyalist mücadelenin yükselifli için de uygun flartlar yaratacakt›r. Yukar›da k›saca bahsetti¤i-
maktad›r. Dünyan›n en büyük, en güçlü ve en e¤itimli ordular›ndan oluflan emperyalist koalisyona karfl› ulusal kurtulufl mücadelesi veren direniflçiler karfl›s›nda bocalayan ABD’nin, en önemli hizmetçilerinden biri TC’dir ve önümüzdeki dönemde AKP üzerinden daha fazla kullan›lacakt›r. Irak’la birlikte Filistin ve Lübnan’da da ABD emperyalizmi planlar›n› istedi¤i gibi yaflama geçirememektedir. Her iki ülkede de halklar›n
miz geliflmelerin de somutlad›¤› derinlikli krizi aflabilmek ve sald›r›lar›na rahatça hayat verebilmek aç›s›ndan ülkemizdeki devrimci demokratik muhalefetin bast›r›lmas› büyük önem kazanmaktad›r. Bunun için bir yandan ABD’nin ve AB’nin tam deste¤inde, yasal uygulamalarla (F Tipleri, Terörle Mücadele Yasas›, 301, Polis kanunu vb.) dinamik, muhalif güçler bask› alt›na al›nmakta, gazeteler, DKÖ’ler bas›lmakta,
7
kapat›lmakta, örgütlü kitlelere yönelik tutuklama ve sald›r› politikalar› izlenmekte, bir yandan devrimci ve komünist parti ve örgütlere, özellikle de bu partilerin yönetici kademelerine yönelik, imha ve tutuklama sald›r›lar› planlanmakta, gerilla güçlerine yönelik kapsaml› operasyonlar düzenlenmekte, di¤er yandan da büyük bir medya propagandas› eflli¤inde flovenist, ›rkç›, militarist dalga yükseltilerek farkl› milliyet ve inan›fllardan emekçiler bölünmeye, birbirine düflman edilmeye çal›fl›lmakta, böylece bu sald›r›lar gündemden gizlenmektedir. Özellikle Kürt düflmanl›¤› yükseltilerek ülkenin farkl› yerlerinde linç kampanyalar› örgütlenmekte, emekli askerlerden çeteler oluflturulmakta, Irak Kürdistan›’n›n iflgali gündemden düflmemekte, Hrant Dink katledilmektedir. Egemenler cephesinde yaflanan kriz halk›m›za ekonomik ve demokratik hak gasplar›, yoksullu¤u ve sefaleti artt›racak sald›r›lar olarak dönmekte ve emekçiler flovenist, ›rkç› zehirle bölünmeye çal›fl›lmaktad›r. Ancak gerici egemen s›n›flar da kendi içlerinde ortak bir flekilde hareket edememektedir. S›n›f düflmanlar› olan genifl halk kitlelerine yönelik sald›r›larda ortaklaflmalar›na karfl›n giderek derinleflen kriz, egemen s›n›flar›n içindeki farkl› klikler aras›ndaki ç›kar çat›flmalar›n› da yo¤unlaflt›rmaktad›r. Emperyalizme itaatte birbirleriyle yar›flan CHP ve ordu üzerinden Kema-
Sistemin korkular›n› büyütelim, isyan› güçlendirelim!
PART‹ZAN 62
Sistemin korkular›n› büyütelim, isyan› güçlendirelim!
PART‹ZAN 62 list burjuvazi ile AKP aras›nda yaflanan çeliflkiler geçti¤imiz dönem gündeme gelen cumhurbaflkanl›¤› seçimi ile keskinleflmifltir. Devletin önemli kurumlar›ndan biri olan cumhurbaflkanl›¤›n› AKP’ye kapt›rmamak için CHP, ordu, çeflitli STÖ’ler büyük bir kampanya bafllatt›lar. Suni bir gündem olarak “fleriat tehlikesi” korkusunu yaratarak, en az kendileri kadar bu düzenin bir parças› olan AKP, kitlelerden tecrit edilmeye çal›fl›lm›fl, kitlelerin hoflnutsuzlu¤u bu temel üzerinden ve STÖ’ler arac›l›¤›yla AKP’ye karfl› ak›t›lmak istenmifltir. Bunda belirli ölçüde baflar›l› da olunmufl ve cumhuriyet mitingleri ad› alt›nda düzenlenen mitinglere yüz binlerce kifli kat›lm›flt›r. AKP’ye tepkisi ve fleriat korkusuyla meydanlara gelen kitleler bu mitingler üzerinden kurulu düzeni savunmufllar, Kemalist, darbeci, militarist, flovenist slogan ve nutuklarla zehirlenmifllerdir. Bu mitinglerle eflgüdümlü olarak ordu taraf›ndan yay›nlanan e-muht›ralarla ordu, cumhurbaflkanl›¤› sürecine aç›kça müdahalede bulunmufl ve anayasa mahkemesinin c.baflkanl›¤› seçim k›staslar›n› yükseltmesiyle ve oylamay› reddetmesiyle birlikte erken seçim karar› al›nm›flt›r. Erken seçim karar›yla birlikte baflta ABD olmak üzere emperyalistlerin müdahalesiyle seçimler öncesinde klikler aras›ndaki çat›flma so¤utulmufltur. Özellikle ABD ziyaretlerinin ard›ndan Erdo-
¤an’la Büyükan›t’›n Dolmabahçe toplant›s›n›n ard›ndan AKP, içindeki Milli Görüflçü kesimi tasfiye ederek CHP, DYP gibi partilerin tan›nm›fl isimlerini partisine katm›flt›r. Böylece daha seçim gerçekleflmeden egemenler cephesinde, partilerinden, bürokrasisine, sermaye örgütlerinden medyas›na kadar nas›l bir meclis ve nas›l bir hükümet konusu netleflmiflti. Tüm bu yaflananlar› göz önüne ald›¤›m›zda ülkemizde demokrasinin yalan, faflizmin gerçek oldu¤unu, meclisin demokratik iflleyifle sahip bir mekan olmad›¤›n›, seçimlerin ise tamamen aldatmaca oldu¤unu, bu oyun içinde halk›n görüflünün veya kat›l›m›n›n önüne türlü engellerin ç›kar›ld›¤› ortadad›r. Gerici egemen s›n›flar›n her türlü aç›dan yaflad›¤› krize, çürümüfllü¤e ve temel meselelere yan›t olamamas›na ve halka umut olabilecek en ufak bir politikalar›n›n olmamas›na ra¤men seçimlere verdikleri önemin nedeni anlafl›lmal›d›r. Egemenler bu seçimlerle görece rahat bir nefes almay›, kitleleri kendi arkalar›nda yeniden örgütlemeyi, deste¤i yükseltmeyi, düzenlerinin meflrulu¤unu pekifltirmeyi hedeflemifller. Bununla birlikte hiçbir partinin birbirinden fark›n›n olmamas›, hiçbirinin efendilerinin belirledi¤i politikalardan d›flar› ad›m atamayacaklar› kitlelerin nezdinde fark ediliyorken ve meclise ve partilere yönelik umutsuzluk ve güvensizlik üst boyutlardayken
8
ve 2002 seçiminde büyük bir kitlenin bu oyuna kat›lmay› reddetmesi düzeni tedirgin etmifltir. Kitlelerin kendili¤inden mücadelesinden dahi büyük korkuya kap›lan (büyük köylü eylemleri ve özellefltirmelere karfl› yap›lan büyük grevler gibi) ve sald›r›lar düzenleyen egemenlerin kitlelerin güvensizliklerini ve düzeni meflru bulmad›klar›n› göstererek seçime ilgi göstermemesini engellemek için büyük çaba harcamas›n›n nedenleri anlafl›lmal›d›r. Özellikle alternatif politika ve inand›r›c› vaatlerin verilmemesi nedeniyle bu seçim döneminde kitlelere do¤rudan, “ne olursa ve kime olursa olsun oy vermesi” ça¤r›s› yo¤un flekilde yap›ld›. STÖ’ler, medya büyük paralar harcayarak, aylar öncesinden bu çal›flmalara bafllam›fllard›. Bilhassa cumhuriyet mitinglerini düzenleyen “S”TÖ’lerin “laik partilere de¤il de kime verirseniz verin ama öncelikle sand›¤a gidin” diyerek kampanya bafllatmalar› (bir oyum var kampanyas› gibi) ilgi çekicidir ve sistemin neyden korku duydu¤unu deflifre etmektedir. Bu anlam›yla egemenlerin önümüzdeki dönemki planlar›, gündemdeki yo¤un sald›r›lar hesaba kat›ld›¤›nda ve seçimin erkene al›nma süreci incelendi¤inde komünistlerin sistemin istedi¤inin tersine hareket ederek, halka gerçek umudu göstermek, alternatifsiz olmad›¤›n›, bu sisteme mahkum olmad›¤›m›z› anlatmak ve krizi daha da derinlefltirmek amac›yla
boykot karar› almas›n›n nedenleri daha iyi anlafl›lacakt›r. Ülkemizde proleter devrimcilerin zay›fl›¤›na ve devletin yo¤un propagandas›na ra¤men 7 milyonu aflk›n kay›tl› seçmenin oy vermemesi ve yüz binlerin kay›t dahi yapt›rmamas› oldukça önemlidir. Bu büyük kitle aç›s›ndan hiçbir partinin çare olmayaca¤› anlafl›lm›flt›r, yine büyük propagandan›n etkisiyle, kötünün iyisini seçen de genifl bir kesim vard›r. Bununla birlikte yol, su, elektrik vb. hizmetler alamad›¤› için Viranflehir’de kaymakam ve jandarman›n tüm tehditlerine karfl›n Ifl›ldar köyü ve mezras›ndaki 850 kiflinin, Siverek’te Gökçetafl köyündeki 500 kiflinin, Yüksekova’n›n Dilektafl köyündeki 400 kiflinin, Van’›n Akçabük köyündeki 354 kiflinin, a¤ay› protesto etmek ve toprak taleplerini duyurmak için 860 kiflinin bulundu¤u Diyarbak›r Sinan köylülerinin ve A¤r› Diyadin’de 5 köydeki bin kiflinin afliret bask›s›n› reddederek toplu flekilde oy vermeme,
boykot karar› almalar› ve yine Uludere’nin Uzungeçit Beldesi halk›n›n seçimleri ve hizmet gelmemesini protesto ederek yürüyüfl yapmas› oldukça önemlidir ve büyütülmesi gerekmektedir. Bu köylerin genellikle Kürt köyleri olmas› ve devletten umutlar›n›n kalmad›¤›n› ilan ederek seçimi protestoya dönüfltürmeleri özellikle T. Kürdistan›’nda sistemden umudu olmayan ancak reformist önderli¤in etkisiyle meclisten çare arayan milyonlarca kitle aras›nda yayg›nlaflt›r›lmas› gereken bir tav›r olarak önümüzde durmaktad›r. Ancak seçim sonuçlar›n› de¤erlendirmek kesinlikle bununla s›n›rl› kalmamal›d›r. TC tarihi boyunca 16. kez yap›lan bu seçimlerin sonucu çok yönlü olarak incelenmeli ve kitleleri örgütlemede önemli veriler olarak de¤erlendirilmelidir. Zira 4.5 y›ll›k AKP hükümeti döneminde emekçi halk›n ekonomik, demokratik haklar›ndaki tüm gerilemeler, tar›m›n tasfiyesine, özellefltirmelere, iflsizlik ve yoksulluk oranlar›-
9
n›n art›fl›na vb. vb. ra¤men AKP’nin oylar›n› art›rm›fl olmas›n›n nedenleri MLM bilimi ›fl›¤›nda de¤erlendirilmelidir. Bunun yan›nda ordu ve ordu sözcülü¤üne soyunan, darbe k›flk›rt›c›l›¤›n›n bafl aktörü durumundaki CHP’nin tüm “korku yaratma” politikalar›na ve gerilim k›flk›rt›c›l›¤›na karfl›n AKP’nin onaylanmas› önemlidir. 53 y›ld›r ilk kez hükümetteki bir partinin oylar›n› bu flekilde art›rmas›na özellikle de 2002 seçimlerinde bir önceki mecliste yer alan DSP, MHP, ANAP, DYP’nin kitleler taraf›ndan silinmesi de hat›rlanarak bak›lmal›d›r. Bu seçimlerde egemen s›n›flar›n yaratamad›¤› ilgiyi yaratmaya çal›flanlar ise DTP’nin çeflitli reformist partilerin de “deste¤i” ile ba¤›ms›z adaylarla meclise girmeleri oldu. “Bin umut” adaylar› çerçevesinde oluflturulan ittifak›n belirleyici unsuru hiç kuflkusuz DTP’ydi ve di¤er tüm çevreler DTP’nin politikalar›na farkl› argümanlarla da olsa bir flekilde yedeklenmifllerdir. Öyle ki reformist partilerin baflkanlar› partilerinden istifa ederek çeflitli illerden “bin umut” aday› olmufllar, di¤er yandan da birçok ilde parti olarak seçime kat›lm›fllard›r. Ancak böylesi bir formül dahi örne¤in SDP’nin baflkan› Filiz Koçeri’nin de¤il Onursal Baflkan› Ak›n Birdal’›n aday gösterilmesi yada ÖDP’nin EMEP Baflkan› Levent Tüzel’in “bin umut” aday› olarak gösterildi¤i ‹zmir’de
Sistemin korkular›n› büyütelim, isyan› güçlendirelim!
PART‹ZAN 62
Sistemin korkular›n› büyütelim, isyan› güçlendirelim!
PART‹ZAN 62
ayr› aday ç›karmas› gibi bir dizi ç›kar çat›flmalar›yla flekillenmifltir. Bu ittifaktan, daha bafl›nda yap›lan aday pazarl›klar›ndaki anlaflmazl›k nedeniyle ayr›lan ancak aday ç›kartt›¤› iller d›fl›nda ittifak›n adaylar›n› destekleyen ESP ve seçimlere “taktik” olarak niçin kat›ld›¤› ve niçin DTP’nin adaylar›n› destekledikleri yapt›klar› aç›klamalardan kesinlikle bir türlü anlafl›lamayan ama herhalükarda geçmiflin inkar›na (D.Demokrasi gazetesinin köfle yazarlar›ndan Arif Bilgin’in yaz›s›nda oldu¤u gibi) ve Kürt sorununun çözümünün Kürt ulusal burjuvazisine havale edilmesine denk düflen bir anlay›flla hareket eden DHP’nin durumu ise (elbette ayr› ayr› de¤erlendirilmesi gereken) ciddi bir politikas›zl›k, taktiksizlik ve ulusal hareket kuyrukçulu¤u olarak de¤erlendirilmelidir. Türkiye Kürdistan›’nda AKP’nin oylar›n›n art›fl›na karfl›n DTP mecliste grup kuracak kadar aday›n› seçtirmeyi baflard›. Ulusal Hareket’in girdi¤i yönelime uygun
olarak meclise giren vekiller burada da reformist çizgileri do¤rultusunda hareket edecekler. Eski “hatalar›” yapmayacaklar›n›, sorun yaratan, kriz ç›karan de¤il de uzlaflan, yap›c› bir hat izleyeceklerini söyleyerek ve burjuva gazetelerde Kemalizm’e ve kurulu sisteme övgüler düzerek gerici s›n›flar›n yüreklerine su serpen DTP’nin bu politikalar›yla, imha ve inkar politikalar›nda ›srar eden faflist düzen karfl›s›nda Kürt halk›n›n gerçek sorunlar›n› savunmas›n› beklemek ne kadar gerçekçidir? Ulusal sorunun çözümünü devrimci mücadele ile de¤il de emperyalistlerin kendi yaratt›klar› oyunda kendi kurallar›na uygun flekilde çözmeye çal›flmak mümkün de¤ildir. Bu konuda dünyan›n dört bir yan›nda çok say›da örnek bulunmaktad›r. DTP’nin ABD’nin Ortado¤u’daki projesine, statükonun bozulmas› nedeniyle, dolayl› flekilde destek vermesi, yukar›da da bahsetti¤imiz kapsaml› sald›r›lar› düzenleyen AB’ye
10
üyelik sürecini aç›ktan desteklemesi, çözümü sistem içinde, egemenlerle pazarl›klar üzerinden aramas›, elde edilecek haklar do¤rultusunda silahl› mücadeleyi tasfiyenin gündemde olmas› vb. nedenler hem Kürt halk›n›n uzun vadede ç›kar›na de¤ildir, çünkü kurulu sistem içinde Kürt halk›n›n ulusal demokratik taleplerini yaflayabilmesi ve yoksulluk ve sefaletten kurtulmas› mümkün de¤ildir hem de komünistlerin stratejisi ve bunu destekleyen taktik politikalar aç›s›ndan olumlu de¤ildir. Bizler ülke devrimi aç›s›ndan T. Kürdistan›’nda örgütlenmeden devrimin ilerlemeyece¤ini, devrimi ilerletmek için Kürt halk›n› örgütlemenin, Halk Savafl›n› T. Kürdistan› da¤lar›nda yükselterek halk ordusunu ad›m ad›m infla etmenin vazgeçilmez oldu¤unu, bölgede s›n›fsal mücadeleyle ulusal mücadele aras›ndaki iliflkiyi yarat›c› bir flekilde ele almay› hedefliyoruz. T. Kürdistan›’nda ve ülkemizin her yan›nda iflçiler, köylüler, gençlik ve genifl kitleler içinde militan, anti-emperyalist kitle hareketlerinin ve örgütlenmelerinin yarat›lmas›n›, kitlelerin kendi özörgütlülüklerinde birleflerek sistemin sald›r›lar›na karfl› direnmesini savunuyoruz. Bu do¤rultuda Proletarya Partisi’nin 8. Oturumunun kararlar›na hayat vermek için harekete geçmedeki kararl›l›¤›m›z› bir kez daha vurguluyoruz.
Kitlelere güven, savafla kilitlen, kazanaca¤›z!
Bilindi¤i üzere ülkemiz topraklar›nda Demokratik Halk Devrimi mücadelesi sürdüren Proletarya Partisi 8. Oturumunu gerçeklefltirmifl bulunuyor. Bu Oturumun sonucunda ç›kan belli bafll› de¤erlendirme yaz›lar› Türk, Kürt çeflitli milliyetlerden Türkiye halk›n›n mücadelesinde yararl› olaca¤›n› düflünerek yay›nl›yoruz. Prati¤e konulmayan, pratik içinde gelifltirilmeyen hiçbir fikir/düflünce/teori hak etti¤i yeri bulamayacak, do¤rulu¤u ya da yanl›fll›¤› s›nanamayacakt›r. Genel olarak yap›lan de¤erlendirmeler de bu anlam›yla özgünlükler dikkate al›narak özele uygulanmal›d›r. Ancak bu flekilde teoride ve pratikte ileri noktalara ulafl›labilir.
11
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62 GENEL DE⁄ERLEND‹RME Proletarya Partisi’nin 8. Oturumu baflar›yla ve yap›n›n tam birli¤iyle sonuçlanm›flt›r. Kimi tali eksikliklere karfl›n sorunsuz bir örgütlenme gerçeklefltirilmifltir. Çeflitli engellenmelere karfl›n iradenin temsili esas anlamda gerçekleflmifltir. Elbette engellemelerden kaynaklanan eksiklik önemlidir; ancak birli¤i korumada ve do¤ru yönelimi saptamada baflar› sa¤lanarak bu eksiklik telafi edilmifltir. Nitekim yap›n›n ana özellikleri, görüflleri büyük ölçüde oturuma yans›m›flt›r. ‹deolojik-politik bir de¤erlendirme yapt›¤›m›zda, genel olarak s›n›f mücadelesinde olunmas› gereken yerin gerisinde oldu¤umuzu aç›kça kabul etmemiz gerekir. Bu tespit, tüm faaliyetimiz gözden geçirildi¤inde aç›kça görülmektedir. Somut koflullar›n tahlili ve politika ya da taktiklerin gerçeklere göre belirlenmesinde devam eden genel yetmezli¤in, ayn› flekilde oturum için de geçerli oldu¤unu görmek gerekir. Bu temel sorunumuzdur. Gerçekte bu sorun tüm devrimlerin de temel sorunudur. Bu sorunun çözüm süreci devrimimize do¤ru önderli¤in de inflas› anlam›na gelir. Belirlenen yönelimin içeri¤inin özellikle bu ana noktadan hareketle anlafl›labilece¤ine tekrar vurgu yapmam›z politik görevimiz olmal›d›r. Çünkü Proletarya Partisi’ni ve de faaliyetlerini s›n›f
mücadelesinin seyrinden, özelliklerinden, içinde bulundu¤umuz koflullardan ayr› de¤erlendirmek Marksizm’in ruhuna ayk›r›d›r. Bu tespitimiz önümüzdeki sürecin temel referans›n› da oluflturmaktad›r. Tart›flmalar politik seviyemizin bir izdüflümüdür. Bu da yap›lmas› gerekenleri göstermektedir. H›zla politik seviyenin yükseltilmesini sa¤layacak önlemler almal›y›z ki, yönelimimiz de bu temel sorunu içermektedir. Proletarya Partisi’nin 7. Konferans’›ndan günümüze kaydedilen ilerleme, sürecin daha iyi tan›nmas›, anlafl›lmas› ve yönlendirmede izlenecek yolun belirginleflmesidir. Geçen süreçte yap›lan çal›flmalar en az›ndan bunu sa¤lam›flt›r. Gerçekli¤imizi bilerek hareket etmede 7. Konferans ile ayn› duyarl›l›k gösterilmifl ve denebilir ki bu durufl somut olarak bir ad›m daha ileriye tafl›nm›flt›r. Kararlar›n içerik olarak do¤rulu¤u ve ayn› zamanda halen genel olmalar› çeflitli zorluklar›n da varl›¤›na iflarettir. Kuflkusuz her dönemin kendine has zorluklar› olacakt›r. Bugünün esas zorlu¤u da yaflanan belirsizliklerdir. Ancak biliyoruz ki belirsizlikler giderilebilir; bunun için gerçekli¤in incelenmesi gerekir. Bu da kararlar›n uygulanmas›n›n belirleyici oldu¤unu gösterir. Sonuç olarak, 8. Konferans, gerek örgütlenmesi gerekse de içerik bak›m›ndan esasta baflar›yla gerçekleflmifltir. Tafl›nan eksiklikler gücümüzle ve kapa-
12
sitemizle ilgili oldu¤u gibi kararlar bu konuda da hem belirlemeler hem de çözümler içermektedir. Yönelimi oluflturan kararlar temel al›nmal›, yarat›c› yaklafl›mlarla güçlendirilmeli ve zenginlefltirilmelidir. Ancak bu içerikte bir prati¤i yaflama geçirirsek, Konferans› ortaklafl›lan zemin, varaca¤›m›z yeri birlikte ulafl›lacak hedef, yönelimi de yürünecek yol olarak kavrarsak baflar›l› olaca¤›z.
Çal›flflm man›n yap›ld›¤› koflflu ulla r Bir önceki oturumda, s›n›f mücadelesinin karmafl›k ve zorlu koflullar›na dikkat çekerken bunun karfl›s›ndaki zay›fl›klar›m›za özel de¤inilerde bulunmufltuk; bu zay›fl›klar›n giderilmesinin, sürecin proletaryan›n lehine geliflmelere gebe oldu¤u gerçe¤ine de vurgu yaparak zorunluluk oldu¤unun alt›n› çizmifltik. S›n›f mücadelesinin proletaryan›n lehine de¤ifliminin h›z kazand›¤› gerçe¤i, Marksist-Leninist-Maoistler için devrimci mücadelenin her türlü arac›n›n buna uygun olarak haz›rlanmas› gerekti¤ine ve özellikle de devrimci savafla önderlik yetene¤inin gelifltirilmesinin zorunlulu¤una bir ça¤r›d›r çünkü… Kendimizi sürece haz›rlamada genel olarak baflar›s›z kald›k, ancak sürecin proletarya lehine geliflti¤i vurgusunun hakl› ve yerinde oldu¤unu bugün daha net görmekteyiz. 7. Konferans’›n belirledi¤i as›l görevi yerine getirmedeki baflar›s›zl›¤›m›z, gerçekte yine
onun vurgulad›¤› objektif flartlardaki geliflimi kavrayamamaktan ileri gelmektedir. O gün, flartlar›n ilerledi¤i yönüne vurgu yaparken, bugün koflullar›n proleterlerin lehine de¤iflmeye yüz tuttu¤unu, art›k geri dönülmez bir sürecin bafllad›¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. Emperyalizmin içinde bulundu¤u derin ve çözümü savafllar› gerektiren bunal›m›, kitlelerin yenilgili, umutsuzluk ve y›lg›nl›k içeren duruflunun geride kalmas›na paralel, derinleflerek sürmektedir. Derinleflen bunal›m, ezilen kitleleri kendini ifade etmeye, kurtulufl yolu aramaya itmektedir. Bugün tart›fl›lanlarla dün tart›fl›lanlar aras›nda, bugün yaflanmakta olanlarla dün yaflanmakta olanlar aras›ndaki fark, esas olarak kitlelerin devrimci yürüyüflünün önünün aç›lmakta olmas›d›r. Devrim ile karfl›devrimin tarihsel mücadelesi yeni ve derinden de¤iflimleri sa¤layacak düzeyde büyümektedir. S›n›f mücadelesinin karmafl›k ve zorlu yap›s› bizlere süre-
ci kavramadaki hatalardan, zay›fl›klardan h›zla ar›nmam›z gerekti¤ini ve bu zorlu mücadeleye her bak›mdan güçlü bir haz›rl›¤a giriflmemizi emretmektedir. Karmafl›kl›k ve zorluk objektif flartlar›n muazzam alt üst olufllara gebe olmas›ndan ve tarihsel olarak yaflanm›fl olanlar›n bir birikim olmaktan öte yeni sürece uygun olarak kavranamamas› sorunundan ileri gelmektedir. Kuflkusuz devrim ile karfl› devrim aras›ndaki mücadele; nihayetinde ayn› sorular›, sorunlar› içermektedir. Ancak bu ayn› sorular ve sorunlar her dönemin, içinde olunan an›n özgül yap›s›n›, birikimini, flartlar›n› içerir ve tüm bir sürecin uzamas›na koflut olarak artan düzeyde karmafl›klafl›r; çözüm bir yönüyle kaç›n›lmazlafl›rken di¤er yandan daha fazla ayr›nt› ve yenilik kazan›r. Sözü edilen karmafl›kl›k ve zorluk bundan ibarettir ve baflka da bir anlam yüklenmeden ele al›nmal›d›r. Bar›nma, beslenme, ifl sahibi olma, güvenceli yaflam, sa¤l›k, e¤itim gibi temel tüm konu-
13
larda burjuva-feodal iktidarlar›n tam bir basiretsizlik yaflad›¤›n›, y›k›m›n süreklileflti¤ini, gelece¤in kararmakta oldu¤unu kabul etmeyen çok az insan var. Dünyan›n hemen her köflesinde kapitalist-emperyalist devletlerin ve sermayenin uzun süredir devam etmekte olan sald›r›s›n›n sonuçlar› hemen herkesi k›skac›na alm›fl s›kmakta, sarsmakta, çileden ç›kartmaktad›r. ‹flçi s›n›f›, emekçi kitleler, gençler politik tepkiler vermekte, kendilerine de¤en atefl toplar›na barikatlar kurmaktalar. Daha bir süre önce, özellikle 1990 sonras›n› “demokrasi ça¤›” olarak lanse eden, zenginli¤in, bilginin, gelece¤in paylafl›lmakta oldu¤unu ve bunun giderek derinleflece¤ini ve yayg›nlaflaca¤›n› söyleyenler, o günden bugüne daha bir sindiler ve “yeni teoriler” üreterek kendilerini yads›d›lar(!) Zorluklar da artmakla birlikte, rüzgâr›n burjuvazinin lehine esti¤i dönem kapanmaktad›r; bu demektir ki rüzgâr proletaryan›n arkas›na geçmektedir. Burjuvazinin, tek merkezli
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62 olarak tüm dünyada ve her alanda yo¤unlaflt›rd›¤› sald›r›n›n ulaflt›¤› doruk noktada tükenmeye, etki gücünü yitirmeye bafllad›¤› koflullar esasen sürmektedir; ancak kimi burjuva “yeni teoriler”in daha üretildi¤ini, karmaflan›n artt›¤›n›, s›n›f mücadelesinin farkl› ülkelerde özgün biçimleri de yaratarak ilerledi¤ini ekleyebiliriz. Burjuvazi ile proletarya aras›ndaki kesintisiz ve uzlaflmaz karfl›tl›k, günümüzde daha net görülmektedir ki bu karfl›tl›k proleterlerin lehine dönmüfltür. Z›tlar›n birbirine dönüflmesi yasas›, toplumlar›n yaflam›nda bu flekilde gerçekleflmektedir. Bu kaç›n›lmaz evrilifller, ona önderlik etmeye cüret edenlerin, üzerinde durmay› baflarmak zorunda oldu¤u dalgalard›r. Bu dalgalar› görmezden gelmek ya da hissedememek, anlayamamak baflar›s›zl›klar›n gerçek zeminidir. Bu dönemin genel olarak kavranmas› gerekir; çünkü yaflanan karamsarl›k, güçsüzlük, edilgenlik gibi bizlerin de yaflad›¤› kimi ideolojik problemler g›das›n› bu sürecin kavranmamas›ndan, anlafl›lmamas›ndan almaktad›r. E¤er gerçe¤in bilgisine sahip de¤ilseniz, önderlik edemez ve ideolojik olarak savrulmalar yaflars›n›z. Geçmiflimizin do¤ru kavranmas›n›n ilk flart› bu do¤ruyu temel almakt›r. Gerçe¤i aramak ve bulmakta baflar›s›z olanlar›n bütün sürece yön vermesini ummak, hareketin dinami¤i olmas›n› beklemek aç›kt›r ki bir baflka yetersizli¤in
göstergesinden baflka bir fley olmayacakt›r. Bizler, bugün ileriye do¤ru hamle yapabilmenin ilk koflulunun sözünü etti¤imiz belirgin yetmezli¤in alt›n›n çizilmesi oldu¤unu bir kez daha aç›kça ilan ediyoruz. Emperyalizm, tarihinin en ciddi bunal›m›n› yaflamakta ve iflçi ve emekçi mücadelesi tüm dünyada kapsaml› bir flekilde ayn› hedefleri, ayn› h›rç›nl›kla dövmeye yönelmiflken komünist partileri henüz da¤›n›kl›¤› ve yetmezliklerini aflabilmifl de¤iller. Bugün bu sorunu aç›kça ortaya koymak zorunday›z ve 8. Oturum da bunu aç›kça belirtmifltir. Proletarya Partisi’nin 8. Oturumunda bu dönemin bafllang›ç ve geliflimi hakk›nda genel bir tablo çizilerek önemli bir ad›m at›lm›flt›r. Bu sürecin geliflimi hakk›nda ortaya konacak gerçeklik temel bir ayr›m noktas› da olacakt›r. Bu yaklafl›m›m›z yeni olmamakla beraber, daha bir nettir ve gelece¤e bak›fl aç›m›z›n da ana unsurlar›ndan biridir. 8. Oturum, uluslararas› Marksist-Leninist-Maoist hareketin bütün dönem içindeki yerini saptayarak bafllad›¤› de¤erlendirmesinde, bu sürecin bafllang›ç gibi sonu hakk›nda da sonuçlar ç›karm›flt›r. Her fleyden önce kitlelerin hareketi, burjuva ile proleter çizgilerin ço¤u kez aç›k mücadelesi ile biçimlendi¤inden, öncelikli olarak saf›nda yer ald›¤›m›z proleter çizginin genel konumu hakk›nda bir net-
14
lik sa¤lamak gerekir. Önderli¤in, kitlelerin tayin edici hareketindeki yeri flüphe edilmez derecede önemlidir. Ancak daimi ve sa¤lam bir önderlik olursa kitlelerin devrimci hareketi engellenemez, tersi durumda ise yenilgiler, gerilemeler kaç›n›lmaz olur. Marksizm-Leninizm-Maoizm’in bir bilim olarak geliflimi, onun ideolojik karakterinin do¤al bir sonucudur; ancak ideolojik olarak proletaryan›n saf›nda yer alanlar s›n›f savafl›m›nda bilimsel olabilir, gerçe¤i görebilir ve kavrayabilirler. Çünkü bilimin aç›klay›c› olmas›, çözümlemesi ve yön tayin etmesi gerçekten ona ihtiyaç duyanlar›n elinde olmas›n› gerektirir. Çünkü proleter ideolojisi olmaks›z›n devrimler mümkün olmaz. O halde hem proleter ideolojinin rehberli¤i ve hem de onun bir devam› olarak MarksizmLeninzm-Maoizm biliminin önderli¤i devrimler için elzemdir. MLM biliminin Baflkan Mao’nun ölümünden, proleter hareketin Büyük Proleter Kültür Devrimi ile eriflti¤i doruk noktas›ndan bu yana bir dura¤anl›k yaflad›¤›n› ve büyük ölçüde gerçekleri çözümlemede at›l kald›¤›n› belirlemek yanl›fl olmayacakt›r. Elbette ki bu MLM bilimin yetmezli¤i de¤ildir; aksine onun içeri¤indeki bilimsellik bu sorunun varl›¤›n› kabul eder. Dura¤anl›k ya da at›ll›k bilimin niteli¤inden ayr› olarak onun savunucular›n›n, ifli onu üretmek olanlar›n
ideolojik duruflundand›r. Burjuva ideoloji ile proleter ideolojinin hesaplaflmas›, günümüzde henüz burjuva ideolojisinin egemenli¤inde devam etmektedir. 70’li y›llar›n sonuna kadar ideolojik planda üstünlü¤ünü perçinleyen MarksizmLeninizm-Maoizm son ideolojik sald›r›lar karfl›s›nda hareketin da¤›n›kl›¤›n›n ve ideolojik savrulufllar›n bir sonucu olarak gerilemifl haldedir. Onun yeniden proleter kitle hareketi ile birleflmesi ve bunun içinde örgütlenmesinin baflar›lmas› gerekmektedir. Proletarya Partisi’nin 8. Oturumunda sürecin genel özelli¤i ortaya konmufltur: Baflkan Mao’nun ölümünü f›rsat bilerek modern revizyonistlerin Çin Halk Cumhuriyeti’nde gerçeklefltirdikleri darbe ve hemen onunla bafllayan sosyalizmden geriye dönüflle birlikte, dünya çap›nda Kruflçev revizyonizmine, Rus Sosyal Emperyalizmi’ne ve çeflitli burjuva ak›mlara karfl› büyük zaferler kazanm›fl Marksist-Leninist-Maoist hareketin etkisinin giderek geriledi¤i, revizyonist ve di¤er burjuva ak›mlar›n görüfllerinin ra¤bet gördü¤ü bir döneme geçilmiflti. Tüm dünyada emperyalizmin sömürü politikalar›n›n neredeyse birebir derecelerde uyguland›¤› ve bu politikalar karfl›s›nda devrimci-ilerici hemen tüm güçlerin baflar›s›z kald›klar› bir dönemdi bu dönem. Komünist hareket dünya çap›nda güç kaybetmifl, karfl›t› olan burjuva ideolojisi ise önemli derecede güçlenmifl, etkinli¤ini
artt›rm›fl, genifl kitleleri hegemonyas› alt›nda sindirmifltir. Mao Zedung yoldafl›n ölümünden hemen sonra Mao Zedung Düflüncesi’ne yönelen sald›r›lar, her burjuva sald›r› gibi gerçeklerden de¤il dedikodu ve kara çalmadan g›das›n› almaktayd›. Bu sald›r›lar› MLM hareket aç›k ve net yaklafl›mlarla savuflturdu ve Mao Zedung’un katk›lar›n› halklar›n mücadele hazinesine kazand›r-
BB
urjuva ideolojisi politik alanda esas olarak hâkimiyet sürdürmüfltür. Buna karfl› mücadelede ideolojik düzeydeki hatalar›m›z› düzeltmeden ilerleyemeyiz. Bunun için de nesnel sürecin bilgisini temel almay› baflarmam›z gerekmektedir. d›. Ancak bu sald›r›lar›n elde edemedi¤i baflar›ya, kapitalizmin yeni sald›r› dalgas› ulaflt›. MLM hareket bu sürecin yeniliklerini, getirdi¤i görevleri kavramakta gecikti. Genel olarak bak›l›rsa hemen her ülkede MLM hareketlerin bütün süreç içinde geriledi¤ini görebiliriz. Elbette istisna olarak Peru Komünist Partisi gibi partiler vard›; ancak bu hareketin de nihayetinde yenilgi ald›¤›n› biliyoruz. PKP bizlere en zor koflullar alt›nda dahi ilerlemenin olabi-
15
lece¤ini, ideolojimizin bu zenginli¤i tafl›d›¤›n› göstermifltir. Kabul etmek gerekir ki PKP özgülünde elde edilen baflar› ve sa¤lanan ilerleme tüm dünyay› yeni bir sürece tafl›yacak yeterlili¤e ulaflamam›fl ve nihayetinde kapsaml› bir yenilgi alm›flt›r. Sundu¤u katk›lar›n ileriki sürece etkilerini görmeye devam edece¤imizden ise kuflkumuz yoktur. Bu görece uzun dönemde, kimi bölgelerde ve ülkelerde farkl› biçim ve özelliklerde geliflim gösteren devrimci yükselifllere, parlamalara, kimi ülkelerde ise gerçek anlamda devrime yönelen silahl› komünist hareketlere ra¤men bütün döneme damgas›n› vuran fley, uluslararas› burjuvazinin düflünceleri ve görece istikrar› olmufltur. O günden bugüne kadar geçen süreç esas olarak bu özelliklere sahiptir. Bu da devrimlerin kumandas›na, önderli¤ine proleter ideolojinin ve MLM bilimin oturtulmas›ndaki baflar›s›zl›¤›n kabulüdür. Burjuva ideolojisi politik alanda esas olarak hâkimiyet sürdürmüfltür. Buna karfl› mücadelede ideolojik düzeydeki hatalar›m›z› düzeltmeden ilerleyemeyiz. Bunun için de nesnel sürecin bilgisini temel almay› baflarmam›z gerekmektedir. Gerçekten kitlelerin hareketini kavramaya dönük olarak s›n›f mücadelesinin bilimsel analizini gerçeklefltirebilmeliyiz. 8. Oturum ancak bu yöndeki ilerlemenin baflar› flan-
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62 s›n› kabul etmifltir. Son y›llar›n uluslararas› burjuvazinin sa¤lad›¤› istikrarla geçti¤ine de¤indik. Kuflkusuz bu istikrar, ayn› zamanda onun bunal›mlar›n› ve y›k›m›n› içermektedir ve bu gerçek, yaflanan krizlerle de gözlenebilmektedir. Mevcut koflullar emperyalizmin her anlamda en ciddi bunal›m›na iflaret etmektedir. Son y›llarda daha fazla bunal›m, hegemonya savafl›, dünya ekonomik krizi, güç dengelerinde de¤iflimler, ekonomik ve siyasi bölgelerin yer de¤iflimi tart›fl›l›r hale geldi. Dünyada aç›k bir biçimde yeni bir sürecin aç›l›fl› ve buna göre konumlan›fllar yaflanmaktad›r. ‹çinden geçti¤imiz flu süreç, dünyadaki oluflagelmifl “dengeleri” sarsacak, de¤ifltirecek, etkileyecek özelliklerdeki bölgelere yönelik yeni politikalar› gündeme getiriyor. Bu, yeni sürecin üzerinde sahnelenece¤i haritan›n nas›l biçimlenece¤i hakk›ndaki temel fikirleri bugünden tart›flt›r›yor. Emperyalist güçler aras›ndaki z›tlaflmalar ve ittifaklardaki farkl›laflmalar bu tart›flmada özel bir anlam kazan›yor. Türkiye’deki geliflmeleri de bunlardan ba¤›ms›z de¤erlendiremeyiz. Unutmamal›y›z ki, her ne kadar günümüzün “teknokrat” ekonomistleri, liberal burjuvalar, burjuvazinin bilumum ideologlar› ekonomi ile politika aras›na bir çizgi çekmeye u¤raflsalar da bütün
devletler ve egemen güçlerin hareketinde ekonomik geliflmeler ve politika aras›ndaki iliflki belirgindir. Ekonomik istikrar döneminde siyasi iliflkiler de ona uygun olarak düzenlidir. Ekonomik istikrar bozuldukça siyasi iliflkiler z›tlaflma e¤ilimi gösterir. Son y›llarda yads›nmas›na karfl›n, günümüzdeki ekonomik dalgalanmalar siyasal çekiflmeleri yeniden gün ›fl›¤›na, kimsenin inkar edemeyece¤i düzeyde ç›kard›. 1980’lerin bafl›ndan itibaren estirilen “küreselleflme” rüzgârlar›, “neo-liberal” politikalar sonucunda oluflan yeni ve daha büyük dengesizlikler Rus Sosyal Emperyalizmi ile di¤er emperyalistler aras›ndaki “So¤uk Savafl” olarak isimlendirilen ve geçmiflte kald›¤› iddia edilen hegemonya dalafllar›n› bugün aç›ktan karfl›m›za ç›karm›fl bulunuyor. Son 30-35 y›lda yaflanan geliflmeler, ABD’nin bafl›n› çekti¤i, Avrupa ve ABD kapitalizminin ç›karlar›na göre düzenlenen “Yeni Dünya Düzeni”nin mümkün olamayaca¤›n› gösterdi. “Küreselleflme” ile devam ettirilen süreç, Büyük Ortado¤u Projesi ile desteklendi ama kendi içindeki gelgitlerle devam eden bütün süreç nihayet baflar›s›zl›¤a mahkûm oldu. Bugün hem Türkiye’de ve hem de di¤er birçok ülkede sürecin olas› geliflmeleri ve sözünü etti¤imiz ittifaklar te-
16
melinde yeni stratejiler belirlenmeye çal›fl›lmaktad›r. ABD’nin mevcut yönetimi tüm politikalar›n›n bir sonucu olarak ülkesindeki kamuoyu deste¤ini yitirmifl haldedir ve herkes bilmektedir ki, bu yönetimin muhalifi olan Demokrat Parti de bu politikalara mahkûmdur. ‹ngiltere Baflbakan›, bir zamanlar›n gözde ak›m› “üçüncü yol”un mimarlar›ndan Tony Blair siyaseti b›rakt›¤›n› aç›klarken Ortado¤u’da ABD’ye verilen ‹ngiltere deste¤inin de son bulaca¤› tart›fl›lmaktad›r. Bu geliflmeler yaflanan buhran›n görünenleri. Daha derinliklerde sular›n ›s›nd›¤› biliniyor. Yeni bir sürecin bafllad›¤›n›n iflaretini veren olgulardan en önemlisi Asya’n›n ekonomik potansiyelindeki serpilifltir. 21. yüzy›ldaki güç dengeleri bu k›tadaki ekonomik yap›ya göre flekillenecektir. Bu bölge, emperyalistlerin kaderini çizecek kadar önemli hale gelmektedir. Esas kavga bu potansiyelin paylafl›lmas› üzerinedir. Rusya ve Çin’in bu alandaki konumu güçlendikçe, özellikle Rusya’n›n siyasi yelpazedeki etkinlikleri de gözle görülür bir flekilde artmaktad›r. Bu yöndeki geliflmelerin çok fazla fleye gebe oldu¤u gerçe¤ini kimse inkâr edemez durumdad›r. Y›llar önce laf› dahi edilmek istenmeyen alternatif ittifaklar bugün çeflitli ülkeler için bir kaç›n›lmazl›k gibi görünmektedir.
K›sacas›, bir dönemin sonundan bahsediyoruz. Yeni dönemin belirgin özelli¤i ise emperyalistler aras› dalafl›n geliflmesi; özellikle Asya’daki ekonomik potansiyelin ele geçirilmesi için genifl bir alanda ekonomik ve askeri yerleflimlerin gerçekleflmesi, ezilen halklar›n emperyalizmle ç›plak ve üzeri örtülemez bir flekilde karfl› karfl›ya gelmesi; ba¤›ml› ülkelerde s›n›f mücadelesinin yeniden güçlü bir flekilde keskinleflmesi olacakt›r. Ülkemizde de esas olarak 1980’lerden bu yana devam eden ve de¤indi¤imiz genel sürecin parças› olan bir dönemin sonlanmaya bafllad›¤› görülmektedir. Ekonomik krizin ve emperyalizmin dünya ekonomisini yeniden biçimlendirme sürecinin bir sonucu olan, Türk egemen s›n›flar›n›n ekonomik ve siyasi istikrar› sa¤lamaya dönük olarak gerçeklefltirdi¤i 12 Eylül Darbesi’nden bugüne kadar geçen süreçte Türkiye ekonomisi birçok bak›mdan emperyalist ve feodal karakterdeki yap›s›n› yeniledi. Egemen s›n›flar sa¤lad›klar› görece istikrarla hegemonyalar›n› sürdürdüler. Dünya ekonomisinin yol ald›¤› bu süreçte Türkiye ekonomisi de esasen talana ve emperyalist ülkelere de¤er transferine dayanan bir yap›yla ilerleme gösterdi. Gerek Özal dönemi ve gerekse de son AKP dönemi ülke ekonomisinde “büyüme” ve “istikrar” dönemleri olarak propa-
ganda edildi. Oysa bu, “büyümenin” ya da “istikrar›n” kimler için oldu¤u sorusuyla anlaml›d›r. Son y›llarda dünyan›n en yüksek faiziyle sözde yat›r›m çeken ülke ekonomisi korkunç derecede yüksek bir talan›n diflleri aras›nda “geliflmekte”, “büyümektedir.” Yaflananlar, ortadaki apaç›k gerçeklik, “büyümenin”, “istikrar›n” vb. tüm demagojik söylemlerin halk için olmad›¤›n› göstermifltir. Genifl y›¤›nlar bunu a¤›r da olsa pratik süreç içinde görmektedir. Gerçe¤in üzerinin sürekli örtülmesi sonsuz bir süreç olamazd›. ‹çinden geçmekte oldu¤umuz süreç halk tabakalar›n›n yeniden hareketlenmeye bafllad›klar› ve yönetenlerin de gelecekten karamsar olmaya bafllad›klar› bir dönemdir. Egemen s›n›flarla halk tabakalar› aras›ndaki uçurum bir kez daha aç›lmaya yüz tutmufltur. Elbette burjuvazinin halk kitlelerini yönlendirmekte baflar›l› oldu¤u bu dönem bir ahenk ile geçilmedi. Dünyan›n birçok yerinde çeflitli düzeylerde devrimci-ilerici hareketlilikler olufltu. Türkiye’de de 1988’den 1992’ye kadar uzanan dönemde ve 90’l› y›llar›n ortas›nda hem devrimci harekette hem de kitlelerin kendili¤inden gelme hareketinde yükselmeler oldu. Ancak bu yükselmelerin, yukar›da de¤indi¤imiz dönemin sonunu getirecek özelliklere
17
uzak bulundu¤unu; yani komünist önderlikten esasta yoksun oldu¤unu, uluslararas› burjuvaziye ve modern revizyonizme karfl› gelifltirilen yeni sald›r›lara yan›t verebilecek düzeyde bir içerik tafl›mad›¤›n› vurgulamak gerekmektedir. Devrimci durumdaki k›smi geliflmeler ve ilerlemeler son 20–30 y›l›n karfl›t› olabilecek düzeyde olmad›/olamazd›. Bu yükselifllerin genel olarak c›l›z kald›¤›, içindeki etkin ya da geliflen devrimci hareketlerin ise ayn› dönemlerde ve sonras›nda da darbeler yedi¤i, geriledi¤i; önemli bir güç oldu¤una de¤inilmesi gereken ulusal devrimci hareketin ise, uluslararas› alanda milliyetçi ve devrimci hareketlerin emperyalistlerle, egemen devletlerle uzlaflma aray›fllar›n› artt›rd›klar› bir yeni ak›ma uygun biçimde reformist bir hatta kaymas› ile birlikte askeri gücünde/faaliyetlerinde, özellikleri hedefleri bak›m›ndan, önemli gerilemeler yaflad›¤› tart›flma götürmez derecede aç›kt›r. Bu sürecin hem dünyada ve hem de ülkede devrimin aleyhine olan flartlar› ve bunun üzerinde yo¤unlaflan burjuva ideolojisinin sald›r›lar›, sadece devrimin olanaks›zlaflt›¤›, kapitalizmin sosyalizme karfl› kal›c› bir zafer kazand›¤› fikirleriyle de¤il, devrimci ve komünist partiler içinde de, tasfiyeci görüfllere zemin sa¤layarak önemli derecede etkili oldu.
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62 Bu koflflu ullar içinde genel politik tavr›m›z Burjuva ak›mlara karfl› temel noktalarda sa¤lam bir durufl gösterme yolunda özellikle hassas davranmay› seçmemiz gerekirdi. Emperyalizm, devrim, mücadele biçimleri gibi konularda temel görüfllerimizi savunurken bu yönde hareket etmeyi esas olarak baflard›k. De¤indi¤imiz burjuva tasfiyeci görüfllerin ald›¤› biçimler farkl› da olsa, hepsi komünist parti örgütlenmesinin ilkelerini ve varl›k nedenlerini yads›yarak, onlar› ihlal etmeyi esas ald›lar. Komünist parti ilkelerinin bir flekilde çi¤nenmesi ve inkâr edilmesi, onun s›n›f mücadelesine, halk savafllar›na ve di¤er devrim mücadelelerine önderlik misyonunun reddine kadar varm›flt›r. Geride b›rakt›¤›m›z dönemde yaklafl›mlar›m›z, kararlar›m›z, tav›rlar›m›z bu olumsuzluklara karfl› bir durufl içinde flekillendi; savafl ve parti örgütlenmesi, önderlik ve kitle çizgisinde sözünü etti¤imiz anlay›fllar›n uza¤›nda durmaya ve komünist ilkeleri sahiplenmeye önem verdik. Kabul etmeliyiz ki bunu gerçeklefltirmede, kendimizi buna göre kavramada ve e¤itmede baflar›l› olamad›k. Özellikle örgütlenmeyi, savafl› oluflagelmifl kal›plarla ele almada sergilenen tutumlar›n de¤ifliminde sonuç al›c› çal›flmalar gerçeklefltiremedik. Sözünü etti¤imiz “oluflagelmifl kal›plarla hareket etme” tutumu sadece dogmatizm de¤ildir; hatta daha çok “de¤iflimci”
olanlar›n ele al›fl tarz›d›r. Genel siyasi hatt›m›z›n do¤rulu¤undan kuflku duymak pekâlâ mümkündür ve geliflmelerin yetersiz kavran›fl› bu kuflkular› artt›rabilir. Ya da genel siyasi hatt›n uygulanmas›nda sergilenen baflar›s›zl›k kapsaml› sorular›, sorgulamalar› gündeme getirebilir. Özgülümüzde bu niteli¤e sahip kimi yaklafl›mlar geliflmifl ve bunlar görece etkili de olmufltur. Söz konusu yaklafl›mlar›n sorunu kavrarken mekanik, üstün körü ve dogmatik tav›rlar içinde oldu¤unu vurgulamal›y›z. Gerçek flartlar› inceleme-
flar›s›zl›klar, yetmezlikler her zaman daha önce de sorulmufl sorular› ve hatta verilmifl ayn› yan›tlar› gündeme getirir. Burada as›l üzerinde durulmas› gereken konu, bu sorular›n do¤ru yan›tlanabilmesidir. Devrimci durum henüz duraklama içinde olmas›na karfl›n, karfl›-devrimin etki gücü, ideolojik etkilenme düzeyi önemli k›r›lmalar yaflamaya bafllam›flken (“tarihin sonu”, “s›n›f savafl›m›n›n yok oldu¤u”, “küreselleflme” iddialar›n›n gerçeklik karfl›s›nda gerilemesi, etki gücünü her geçen gün yitirmesi) önderli¤in karfl›-dev-
ye, çözümlemeye dayanmayan her türden elefltirinin, nihayetinde geriletici, da¤›t›c› oldu¤unu bir kez daha gördük. Oysa ihtiyaç duyulan ve hassasiyetle de vurgulanan fley, s›n›f savafl›m›n›n özgün durumunun anlafl›lmas›na hizmet edecek çizgiyi gelifltirmek, pratiklefltirmek; k›saca hayat›n içinde ona soluk ald›rmakt›. Bu sorun ne ilk kez yaflanm›flt›r ne de bir daha yaflanmamas› için bir neden vard›r. Ba-
rimci fikirlere, tasfiyeci ak›mlara karfl› güçlü bir savafl›m vermesi gerekirdi. Bunun için ilkin örgütsel toparlanma ve bununla eflzamanl› olarak kitlelerin kendili¤inden hareketini devrimci yönde etkileyecek bir tutumun gelifltirilmesi gerekiyordu. Ancak bunun gerçeklefltirilmesine paralel tasfiyecili¤in Proletarya Partisi üzerindeki etkileri belirlenebilir ve giderilebilirdi. Bu süreçte örgütsel topar-
18
lanma ve devrimci bir hareketlenmenin yarat›lmas› amac›na dönük baflar›s›z bir hat izlenildi¤inden söz edilmelidir. Belirlenen yönelimin hayata geçirilememesi, örgütsel duruma iliflkin belirlemelerdeki subjektivizm ile irdelenebilir. Sürecin genel gidiflat›na dair öngörülerde bulunmak ve müdahaleleri merkezilefltirerek yo¤unlaflt›rmak, önderli¤in kendi içindeki sorunlara çözümünü içerdi¤i kadar ayn› zamanda ve hatta daha çok s›n›f mücadelesinin d›fl›m›zdaki seyrine müdahalenin de zorunlu bir gere¤idir. Önderli¤in Proletarya Partisi’nin geliflimi konusunda yürüttü¤ü politikalara damgas›n› vuran siyasi ve örgütsel liberalizm kadar, s›n›f mücadelesinin genel seyri karfl›s›nda izledi¤i sa¤ oportünist hattan söz edilmelidir. Bu hatt›n flekillenmesinde 7. Konferans’›n saptad›¤› genel yönelimin belirleyici bir rolü yoktur. Çünkü yönelim, sürecin esas gereklerini karfl›lamaya dönük olarak do¤ruydu. Ancak, bu yönelimin gerçekleflmesini sa¤layacak güçlü bir önderli¤i oluflturmada ve bu önderli¤in örgüt içindeki somut görevlerinin tüm aç›kl›¤›yla tayin edilmesinde, 7. Konferans’›n eksiklikleri oldu¤u kabul edilmelidir. Bununla beraber, genel olarak do¤ru olmas›na karfl›n, yönelimi netlefltirmede, önderli¤ini kurmada, onu biçimlendirmede ve parti ile iliflkilendirmede genel kararlar yetersiz kalm›flt›r. 7. Oturumun önderlik soru-
nu hakk›ndaki temel vurgular› hayata geçirilememifltir. Her fleyden önce, yetmezliklerinin pratik süreç içerisinde ve faaliyetlerin geliflimine paralel olarak a盤a ç›kar›l›p giderilece¤i saptamas› esas olarak ihmal edilmifltir. Bu ihmalkârl›¤›n, teorik gerilikten kaynakl› olarak somut flartlar›n ve parti prati¤inin kavranmamas› fleklinde anlafl›lmas› gerekti¤i ve ancak bunlar›n afl›lmas› suretiyle giderilebilece¤i görüflünün içsellefltirilmemesinin ürünü oldu¤u belirtilmifltir. Bu yanl›fl tutum, örgütsel görevlerde, yönetici komitelerle iliflkilerin s›k› ve güçlü olmas›nda, pratik faaliyetlerin birebir düzeyde yönlendirilmesinde, zaaflara ve yetmezliklere neden olmufltur. S›n›f mücadelesini yak›ndan ve çözümleyici bir yaklafl›mla incelememekle, parti çal›flmalar›n›n objektif flartlar›na vak›f olman›n gere¤i de yerine getirilmemifltir. ‹flçi s›n›f›n›n, köylülerin ve di¤er halk katmanlar›n›n öteden beri maruz kald›klar› emperyalist politikalar›n bir bütün olarak kavranmas›, bunlar›n proletarya ideolojisi üzerindeki etkilerinin çözümlenmesi, bunlara yönelik devrimci politikalar›n örgüte tafl›nmas› ve bunlar›n içsellefltirilmesine dönük çal›flmalarda zay›f kal›nm›flt›r. Dönem boyunca ortaya ç›kan bafll›ca gündemler hakk›ndaki genel durum tahlillerinde ve karfl›-duruflu içeren politikalarda esasa iliflkin do¤ru belirlemeler ve politikalar benimsenmifltir. Ancak ilgisiz veya
19
zay›f kal›nan gündemler oldu¤u gibi yer yer birbiriyle çeliflen saptamalar ve de kimi tali konulardaki eksik, hatta yanl›fl tahliller de yap›lm›flt›r. Bununla beraber, halk›n bilinçlendirilmesi, çeflitli konularda ayd›nlat›lmas›n› amaçlayan yay›n politikam›zda eksiklikler ve yetmezlikler oldu¤u gerçektir. Avrupa Birli¤i gerçekli¤i ve Türkiye’nin üyelik süreci, K›br›s Sorunu, Ermeni Sorunu, Çeçenistan, Latin Amerika’daki politik geliflmeler gibi konular bu kapsamda s›ralanabilir. Objektif durumun sorgulanmas›na, gerçekli¤in anlafl›lmas›na hizmet edecek tart›flmalar ve incelemeler yap›lamam›flt›r. Bu genel eksiklik, Proletarya Partisi’nin nicelik olarak yaflad›¤› gerilemeyle birlikte günümüzde önemli bir seviyeye ulaflm›fl bulunmaktad›r. Bilgi teorisinin kavran›fl›ndaki sorunlar›m›z›n, art›k yads›namaz dereceye gelmifl en somut ve anlafl›l›r biçimleri bu alandad›r. Subjektif gücümüzün esasta görünen yanlar›yla ele al›nmas›, onun içinde bar›nd›rd›¤› ideolojik k›r›lman›n, gerilemenin, tasfiyecili¤in yaratt›¤› tahribat›n çözümlenmemesi, sonras›nda belirlenen görevlerden daha çok bunlar›n yaratt›¤› sorunlar›n tart›fl›ld›¤› bir sürece zemin haz›rlam›flt›r. ‹deolojik düzeydeki gerilemenin gerçek boyutlar›n› derinlemesine a盤a ç›karamad›¤› gibi, önderlik de bu yan›lg›n›n bir ürünü olarak flekillenmifltir. Bu süreçteki en belirgin ve önemli hata, örgütlenme sorun-
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62 lar›n›n küçümsenmesi ve asli görevlerin yerine getirilmesinde bu sorunlar›n do¤ru bir flekilde ele al›nmas› gere¤inin kavranamamas›d›r. Bu zaaf›n geri plan›nda, örgüt ihtiyaçlar›, örgüt olma sorunlar› hakk›nda izlenen sa¤ sekter tutum bulunmaktad›r. Genel olarak ve özgül durumda da örgütlenme, üzerinde durulmas› gereken ciddi, kapsaml› bir konudur. Geçen süreç bize örgüt meselesinin sadece örgütlenme sorunu olmad›¤›n›, daha da önemlisi ideolojik-politik bir netlik, tutarl›l›k sorunu oldu¤unu bir kez daha göstermifltir. Konunun bu özelli¤i birçoklar› taraf›ndan genel kabul görürken, buna uygun bir tarz›n gerçeklefltirilemedi¤ini görüyoruz. ‹deolojik ve politik bir netlik ve tutarl›l›k dedi¤imizde, kitlelerden, objektif gerçeklikten, s›n›f mücadelesinin nesnel durumundan ayr› olarak “inanc›m›z›” ortaya koymaya yelteniyoruz. Kuflkusuz inanç denen olgu ayr›ca da ortaya konabilir ve üzerinde durulabilir. Ne var ki diyalektik materyalistler olarak s›n›f mücadelesinden beslenmeyen, objektif gerçeklikle iliflkisi zay›f olan her türlü “proleter inanc›n” bilim d›fl› oldu¤unu ilan etmeliyiz. Burjuva tasfiyecili¤in bir biçimi olarak bu türden “sol” tutumu da reddetmeliyiz. Örgütlenmenin bir ihtiyaç olarak kavranmas› her fleyden önce kitlelerin somut sorunlar›n› anlamak, kavramak ve taleplerini politik bir alana tafl›makla mümkün ise, özgülümüzde
de somut örgütsel sorunlar, gerçeklikler, hedefler ile örgütlenme alan›ndaki sorunlar›m›z› çözmemiz ancak mümkün olabilecektir. Bu konuda gerçekli¤imizin yeterince dikkate al›namad›¤› ve örgütsel sorunlar›n çözümünden uzak bir yaklafl›m gelifltirildi¤i tespit edilmifltir. Bu da yine yukar›da de¤indi¤imiz burjuva tasfiyeci yaklafl›m›n özgüldeki bir görünümüdür. Özünde, devrimci savafl›mda kitlelerin mücadelesine/rolüne güvensizlik vard›r. Örgütsel sorunlar›n küçümsenmesi ve çözümünün sa¤lanmas›nda gösterilen baflar›s›zl›k, çeflitli alanlarda farkl› özeliklerde olumsuzluklara yol açm›flt›r. Bunlar, sonuç olarak bir çözüme kavuflturulmufl olsa da hem parti disiplininin gevflemesi hem faaliyetlerin önemli ölçülerde aksamas› ve hem de hedeflerin geriye çekilmesi nedeniyle önemli olumsuzluklar olarak de¤erlendirilmifltir. Farkl› alanlarda yaflanan bu gibi sorunlar›n getirdi¤i sonuçlar 7. Oturumun hedeflerinden sapmalara yol açm›flt›r. Kimi taktikler hem zorunluluklar nedeniyle hem de genel çizgimizin özgün uyarlanmas› olarak gerçeklefltirilmifltir. 7. Oturumun bu yöndeki yaklafl›m› dikkate al›nd›¤›nda bunun yerinde oldu¤u ve ayn› zamanda objektif flartlar bak›m›ndan da politik olarak do¤rulu¤u aç›kt›r. Ancak elbette yetmezliklerin yol açt›¤› zorunluluklar göz ard› edilmemelidir. Sonuçta uygulanan taktiklerin devaml›l›¤› ve esas mücadeleye katk›s› bak›m›ndan
20
sorunlar oldu¤u da görülmelidir. Belirlenen hattan bir ölçüde uzaklaflmaya neden olan teorik ve politik sapmalara ra¤men belirtti¤imiz sorunlar› içerse de pratik çal›flmalar› sürdürmek burada benimsenmesi gereken durufltur. Bununla birlikte, de¤indi¤imiz sapmalar genel durumumuzu sorgulamam›z gerekti¤ini de göstermektedir. Genelleme yaparak “bu sapmalar mümkündür” denebilir; ancak bu, gerçekli¤i çözümleyici yaklafl›m olamaz. Evet, sapmalar her zaman mümkündür, ancak bu, bunlara karfl› bir fley yap›lamayaca¤›, bunlardan ö¤renilemeyece¤i anlam›na da gelmez. Sapmalar Proletarya Partisi’nin yetmezliklerine, yan›t veremedi¤i sorular›n varl›¤›na iflaret etmektedir. Buradan flu sonuç ç›kar›lmal›d›r. Her yetmezlik, giderilemedi¤i durumda, süreç içerisinde çap› oran›nda hasara neden olur.
enel olarak ve özgül durumda da örgütlenme, üzerinde durulmas› gereken ciddi, kapsaml› bir konudur. Geçen süreç bize örgüt meselesinin sadece örgütlenme sorunu olmad›¤›n›, daha da önemlisi ideolojik-politik bir netlik, tutarl›l›k sorunu oldu¤unu bir kez daha göstermifltir.
G
G
Sapmalar ideolojik, teorik yetmezliklerin bir sonucudur ve etkileri giderilemedi¤i sürece bu zafiyet sürüyor demektir. Her ne kadar objektif gerçeklik olarak kavrasak da yetmezli¤in görülmesi ve çözümü öznel çaba gerektirir. Yaflanan tüm sorunlar, bu yüzden zaman›nda, ertelenmeden çözülmelidir. Yetmezlikler karfl›s›ndaki duruflumuz parti içindeki tart›flmalar›n, olas› sapmalar›n öngörülmesi, yan›ts›z kalan sorular›n ya da yeterince çözülmemifl olgular›n kavranmas› aç›s›ndan belirleyici düzeyde önemlidir. Süreç de¤erlendirmesinde, geçen zaman dilimindeki geliflmeler bu bak›fl aç›s›yla ele al›nd›¤›nda, 7. Oturumun parti gerçekli¤ine ba¤l› olarak belirledi¤i hedeflerin, mücadele yol ve yöntemlerinin bir sapmay› içermedi¤i, dolay›s›yla do¤ru oldu¤u bugün daha da aç›kt›r. Ne var ki bu hedef, yol ve yöntemlere uygun bir yap›lanmaya gitmede ve flekillenmede pratikte a盤a ç›kan zaaflar›n varl›¤› ve bunlar›n giderilemedi¤i kabul edilmifltir. Tespit edilen sapma örgütsel gerçekli¤in kavranamamas›na dayanmaktad›r. Do¤ru bir politika ve yönelim nihayetinde uyumlu, en az›ndan bunlara engel olmayacak ölçüde sa¤l›kl› bir örgütü gerektirir. Yönelimin baflar›yla uygulanamamas› subjektif gücün flekillendirilememesi, uyumsuzlu¤un devam etmesindendir. Bafltan belirtilen farkl›l›klar ve sorunlar esas olarak afl›lamam›fl, bu sorunlar›n da-
yana¤› olan ideolojik durufltaki olumsuzluklar ve yetmezlikler, dönem sonuna kadar varl›¤›n› korumufltur. 7. Oturum, Proletarya Partisi’nin gerçekli¤ini, derinlerdeki ideolojik savrulmay› ve gerilemeyi a盤a ç›kartmakta yetersiz kalm›flt›r. Bunu, onun bu konuda tümüyle de¤il, k›smen ama mevcut gücü ve yetenekleri nedeniyle etkileyici düzeyde baflar›s›z oldu¤u anlam›nda kavramal›y›z. Çünkü bu oturumun kazand›rd›¤› birçok olumlu de¤erlendirme, yaklafl›m da vard›r ve henüz bu olumluluk üzerinde durulmaktad›r. Yap›lan çal›flmalar›n örgütsel yap›m›za ve genel belirlemelerimize ayk›r› olmamakla birlikte süreci tersine çevirecek esasl› özelliklerden uzak oldu¤u ve örgütsel zafiyeti de içerdi¤i aç›kt›r. Çal›flmalar›n devam ettirilememesi ve al›nan kay›plar sürece yeterince uyumlu bir örgütlenme ve yaklafl›m›n gelifltirilemedi¤ini göstermektedir. Bu süreçte ele al›nan kampanyalar genel olarak bölgesel düzeyde gerçeklefltirilmifltir. Bu ele al›fl gücümüzdeki yetersizlikler, kimi zaman da¤›n›kl›k ve esas olarak yukar›da de¤indi¤imiz bir do¤rultuda hareket edememeyi getiren ideolojik geriliklerden kaynaklanm›flt›r. Örgütsel durumumuzun bir bütün olarak yürütülmesini mümkün k›lmad›¤› durumda, politik süreç gerektirse de kampanyalar açmak esas olarak belirsizliklere, y›lg›nl›¤a, dura¤anl›¤a, güven-
21
sizliklere neden olmaktad›r. Tam da bu nedenlerle merkezi kampanya düzenlenmesinden kaç›n›lm›flt›r. Çok say›da siyasi yap›yla oluflturulan, çeflitli konulara iliflkin, k›sa ve uzun vadeli eylem birlikleri, koordinasyon ve platformlara yeterli düzeyde önderlik edilememifltir. Bunda süreçlerin yak›n plan izlenmesi konusunda sistemli bir çal›flma düzeni içerisinde olunamamas› kadar, konunun önemine iliflkin kavray›fl eksikli¤i bulunmaktad›r.
Enternasyonal Alan faaliyetlerine dair Gerek dünya ölçe¤inde yaflanan geliflmeler, gerekse de bölgemizde emperyalizmin iflgal ve sald›r›lar› ile ›s›nan politik atmosfer, bizleri yak›ndan ilgilendiren oldukça yo¤un bir uluslararas› gündem yaratt›. Anti-emperyalist tepki temelinde yo¤unlaflan ve bulunduklar› bütün ülkelerde devrimci ve komünistlerin de kat›l›m sa¤lad›¤› büyük çapl› kitle eylemliliklerinin, enternasyonalist ruhun geliflmesi bak›m›ndan ekti¤i tohumlar, sürecin en de¤erli kazan›m›yd›. Bu dönem zarf›nda, ABD emperyalizmi önderli¤indeki sald›r› ve iflgallere yönelik, azalarak da olsa devam eden tepki, zamana karfl› dayan›kl›l›¤›n› esas olarak yerel direnifllere borçludur. Ülkedeki ve yurtd›fl›ndaki kurumlar›n faaliyetleri, harekete geçirebilecek güçler dikkate al›nd›¤›nda, yeterli olmam›flt›r. Bunun esas nedeni anti-emper-
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62 yalist mücadelenin günümüz gerçekli¤inde, enternasyonal faaliyetin tayin edici öneminin bilince ç›kar›lamamas›d›r. Uluslararas› Komünist Hareket içinde ve birebir iliflkileri çerçevesinde dönem boyunca kayda de¤er ad›mlar at›lm›flt›r. Çeflitli ülkelerdeki devrim süreçlerinin geliflimiyle yak›n ba¤ içinde h›zlanan bu iliflkiler önemlidir. ‹liflkilerimizde son sürecin a¤›rl›kl› konusu uluslararas› alanda gerçekleflen anti-emperyalist, anti-kapitalist faaliyetlerin gelifltirilmesi olmufltur. Bu alanda genel olarak olumlu bir geliflme yaflanmaktad›r. Ancak, her olumlu gidifl kendi içinde sorumluluklar›n artmas›, görevlerin karmafl›klaflmas› demektir. Bu noktadan bak›ld›¤›nda iliflkilerdeki geliflimin henüz geri olmas› dikkat çekicidir. Anti-emperyalist, anti-kapitalist faaliyetlerin uluslararas› düzeyde geliflimi ile ülkelerde devrimci mücadeleler aras›ndaki iliflki henüz yerli yerine oturmam›flt›r. Bu durum, sa¤l›ks›z fikirlerin ve anlay›fllar›n geliflmesine neden olmaktad›r. Uluslararas› kampanyalar›n ülkelerdeki s›n›f mücadelesinin bir parças› olarak ele al›nmas›, baflka bir deyiflle ona tabi k›l›nmas› bak›m›ndan ciddi bir boflluk ve kopukluk yaflanmaktad›r. Antiemperyalist hareketlerin çat› örgütleri olarak öne ç›kan genel ve bölgesel sosyal forum oluflumlar›, emperyalistlerin do¤rudan veya dolayl› denetiminde
faaliyet yürütmektedir. Bunlara pratikte önderlik eden reformist, Troçkist, revizyonist ve anarflist ak›mlar›n yede¤inde kalan kimi anti-emperyalist ve anti-kapitalist hareketlerin do¤ru platformlara çekilebilmesi konusunda çal›flmalar›m›z henüz etkin de¤ildir. Bu dönemde bir baflka etkinlik olarak vurgulanmas› gereken husus; Filipinler Komünist Partisi ve Hindistan Komünist Partisi (Maoist) ile Uluslararas› Komünist Hareket’in kilometre tafllar› niteli¤indeki tarihi anlar›na tan›k olan 1956, 1966 ve 1976 y›llar› vesilesiyle örgütlenen ve Yunanistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist) ile Brezilya Komünst Partisi-K›z›l Fraksiyon’un kat›l›m gösterdi¤i ideolojik kampanyad›r. Ancak bu çal›flma, a¤›rl›k ve önemine uygun çapta yürütülememifltir. Modern revizyonizmin eski ve yeni tezleriyle günümüzde estirdi¤i ve Maoist partilerin dahi penceresinden içeri s›zmay› baflaran karfl›devrimci rüzgârla mücadelenin yak›c› bir önem arz etti¤i günümüzde, kardefl partilerle birlikte att›¤›m›z ad›mlar, sadece bir bafllang›ç olarak de¤erlendirilmelidir. Marksist-Leninist “devlet” “s›n›flar/s›n›f mücadelesi” ve “kapitalizm-emperyalizm” teori ve çözümlemelerinin reddi ve tahrifat›yla bafllayan; tarihte zorun rolünü geçersizlefltiren, devrimlerin misyonunu ortadan kald›ran, böylelikle sosyalizmi/komünizmi alternatif olmaktan ç›karan modern reviz-
22
yonist tezler; Kautsky’den Troçki’ye Kruflçev’den Deng Siao Ping’e uzanan bir hatt› miras al›yordu. Emperyalizmin, “tarihin/ideolojilerin sonu”, “Marksizm iflas etti”, “sosyalizm öldü” temelli propagandas›yla ilan etti¤i “zafer”le kesiflen bu hatt›n mahkûm edilmesi enternasyonal alandaki ideolojik mücadelenin temel görevi haline gelmifltir. Dünyaya egemen olan emperyalist-kapitalist sistemin nitelik de¤ifltirdi¤i ya da çokça kullan›lan ifadeyle “flartlar›n de¤iflti¤i”ne dair tespitler; emperyalizmin yenilmezli¤inden uzlafl›labilirli¤ine, devrimlerin misyonunu tamamlad›¤›ndan flekil de¤ifltirdi¤ine, MLM ideolojinin geçersizleflti¤inden yenilenmesi gerekti¤ine vb. kadar geniflleyen aral›klarda bir dizi reformist ve revizyonist tezin piyasaya sürülmesini beraberinde getirdi. Castrocu revizyonizmin tam deste¤iyle yol alan Latin Amerika usulü “devrimsiz devrimler” rüzgar›n›n bafl›n› çeken Chavez, bu sürecin tipik bir modeli olarak yaflat›lmaktad›r. Bütün bu sorunlar baflta olmak üzere, s›n›f mücadelesini ciddi biçimde etkileyen bir dizi meseleye iliflkin tav›r tak›nma temelinde ideolojik ve siyasal mücadelenin yürütülmesi için üzerimize önemli görevler düflmektedir. Burjuva ideolojisinin teflhiri, çeflitli k›l›flar ve biçimlerle gelifltirdi¤i sald›r›lar›n yan›tlanmas›, proleter dünya devrimi sürecinin en önemli görev lerinden biridir.
Hapishaneler sorunu F tiplerinin devreye sokulmas›n›n ard›ndan yeni bir boyut kazanan hapishaneler sorunu, s›n›f mücadelesi ile do¤rudan ilgili olma konumuna da ba¤l› olarak ülke gündemindeki a¤›rl›¤›n› belli ölçülerde korumaya devam etmifltir. Ne var ki direniflin, güçler dengesindeki durumdan kaynakl› olarak genel hat itibar›yla bütünüyle savunma çizgisine çekilmifl olmas›ndan dolay›, sorun ön planda yer alamam›flt›r. Bunda emperyalist sald›r› ve iflgaller neticesinde dünya ve ülke gündeminin h›zl› biçimde ak›fl›n›n oynad›¤› rol de yads›namaz. Bunun yan›nda, hapishanelerdeki direniflin bir bütünlük içinde geliflmeyip, parçalar halinde olmas›; sürdürülen direniflin kitle hareketleri ve devrimci hareketten yal›t›k kimi özelliklerinin ›srarla sürdürülmesi de konunun gündem olma özelli¤ini olumsuz yönde etkilemifltir. Ülkemiz hapishanelerindeki mücadelenin uzun y›llar güçlü bir kitle deste¤i olmufltur. Yak›n dönemde görülen zay›flaman›n, genel olarak devrimci hareketin gerilemesiyle ilgisi aç›kt›r. Bununla birlikte, devrimci-demokrat kesimler üzerinde estirilen yo¤un devlet terörü ve ideolojik manipülâsyonun etkilerine karfl› yetersiz kalan mücadelemizin de bu durumun ortaya ç›kmas›ndaki rolü yads›namaz. Faflist diktatörlü¤ün ‘90’l› y›llar›n ortas›ndan itibaren halk muhalefetini bütünüyle ezmek ve sindirmek yönlü politikas›n›n etkili olmas›n-
dan söz etmek, burada anlam kazanmaktad›r. Bu süreç art›k geride kalmaya mahkumdur; ancak henüz hapishanelerdeki direniflin kitleler taraf›ndan do¤ru anlafl›lmas›n› engelleyecek önemli bilinç bulan›kl›klar› bulunmaktad›r. Çeflitli zorluklara karfl›n genel bir eylem çizgisi oluflmufltur. Bu çizgi savunma hatt› temelinde, a¤›r koflullarda dirayeti ve direniflte ›srar› içermektedir. Bu zor bir dönemdir; yeni kazan›mlar elde etme olas›l›¤› k›sa vadede mümkün olmad›¤› halde, direnifli tavizsiz biçimde sürdürmek temel durufl olmaya devam edecektir. Demokratik kitle hareketleri ve devrimci muhalefetin durumu ile yak›ndan ilintili olarak güçler dengesine ba¤l› olan bu durum, hapishane direnifllerine iliflkin saptanacak politikalar› do¤rudan etkilemektedir. Ülkemiz hapishane direniflleri tarihi incelendi¤inde bu nesnel flartlar›n etkisi, eylem silahlar›n›n rolü ve hak alma mücadeleleri aras›ndaki iliflkiler daha iyi görülecektir. Yasalardaki (C‹K ve TCK) yeni düzenlemeler ile meflrulaflt›r›larak a¤›rlaflt›r›lan F tipi hapishanelerdeki tecrit iflkencesi ve zulmü, son 2 y›l içerisinde özellikle baz› hapishanelerde, disiplin cezalar› arac›l›¤›yla yeni sald›r› dalgas›na yol açm›flt›r. Buna karfl› pasif tarzda sürdürülen direniflin daha aktif bir hatta tafl›nmas› yolunda at›lmaya çal›fl›lan ad›mlarda ise ortaklaflma sa¤lan›lmad›¤› için
23
baflar›l› olunamamaktad›r. Direnifle kamuoyundan destek yarat›lmas›na yönelik olarak yürütülen faaliyetin durumu açmaz ve sorunlara sahiptir. Hapishanelerdeki sürece endeksli biçimde grafik seyrine sahip olan destek güçleri cephesinde de ciddi boyutta birlik sorunu yaflanmaktad›r. Güçlerin seferber olmas›nda yaflanan yetersizlikle birleflen bu açmazlar, kamuoyu deste¤ini giderek azaltm›flt›r. F tipi hapishanelerdeki tecrit ve tretman koflullar›n›n kald›r›lmas›n› hedefleyen bir hak alma mücadelesinin; ilk planda gelifltirilen ortak ölüm orucu eyleminin yenilgiyle sonuçlanmas› (28.05.2002) ve devam›nda tek bafl›na sürdüren hareketin de yaklafl›k 5 y›ll›k bir prati¤in ard›ndan kaç›n›lmaz biçimde u¤rad›¤› daha a¤›r kay›plar ve yenilginin (Tecrit ve tretman uygulamas›na yönelik hiçbir ad›m at›lmad›¤› ve kazan›m elde edilmedi¤i halde, önceki uygulamalara göre esasl› bir yenilik –sadece ortak alanlara ç›kma süresinin 5 saatten 10 saate ç›kar›lmas›- getirmeyen Adalet Bakanl›¤›’n›n 22.01.2007 tarihli genelgesine s›¤›n›larak eylem sonland›r›lm›flt›r.) ard›ndan, k›sa vadede baflar›l› olma flans› bulunmamaktad›r. Bunun bafll›ca sebebi, devletin merkezi politikas›ndaki ›srar›n k›r›lmas›na yönelik gelifltirilebilecek etkin eylemlerdeki s›n›rl›l›klardan öte, do¤ru bir perspektif ve program etraf›nda direnifl güçlerinin en genifl birli¤inin sa¤lanamay›fl›d›r.
Kitlelere güven, savaflfla a kilitlen, kazanaca¤›z!
PART‹ZAN 62
PART‹ZAN 62
Yenilmeyen güç kitlelerdir!
Halk Savafl›
Halk Savaflfl››n›n Genel Kavran›flfl›› ve Gerilla Savaflfl››n›n Temel ‹lkeleri S›n›fs›z topluma do¤ru giden yolda, önümüzdeki demokratik halk devrimi süreci için kurtulufl yolu stratejisini Halk Savafl› olarak belirleyen Proletarya Partisi, kuruluflundan itibaren buna uygun bir konumlan›fl ve flekillenifl yaratmaya çal›flarak, kesintisiz bir mücadele hatt› oluflturma gayreti içerisinde olmufltur. Aradan geçen 35 y›ll›k zaman dilimi içerisinde belli süreçleri yönetip baflar›l› pratiklere imza atmas›na, büyük fedakarl›klar sergileyip nice flehitler vermesine karfl›n, savafl› süreklilefltirip gelifltirememifltir. Bunun temel nedeni, öncelikle Halk Savafl› teorisinin kavran›fl›nda aranmal›, sonras›nda prati¤e yans›t›lmas› sorgulanmal›d›r. Bir teorinin do¤ru biçimde kavranamad›¤› koflullarda, ne özgünlefltirilebilmesinden ne de pratikte yol gösterici ifllevinden söz edilebilir. Ülke koflullar›ndaki gereklilik ve ge-
çerlili¤i bilince ç›kar›lmam›fl, asgari devrim program›yla iliflkisi somutlaflt›r›lmam›fl bir stratejinin kitleleri harekete geçirmek için yola koyulmas› düflünülemez. Konuyla ilgili asgari çerçeveyi ortaya koyan ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n prati¤i, Halk Savafl›n›n genel kavran›fl›na uygun özellikler arz ediyordu. Bunun temel göstergesi, esas faaliyet alan› ve kitle temeli gibi hususlar›n öncelikli kriter olarak ele al›nmas›yla, savafl› tutuflturmada baflar› sa¤lanaca¤›n›n bilince ç›kar›lm›fl olmas›yd›. Geliflmelerin bu yönde seyretmedi¤i ve komünist önderin kayb› ile beraber birinci yenilginin yaflanmas›, süreçten kitlelerin somut durumunun tahlili ve asgari haz›rl›k konusunda dersler ç›kar›lmas›n› getirmifltir. Ne var ki daha sonraki süreçlere damgas›n› vuran parti önderlikleri, Halk Savafl›n›n genel kavran›fl› noktas›nda kurulufl aflamas›nda yakalanan halkay› kaybetmifl, bunu yanl›fl zeminlerde arad›kça genel çizgi-
24
den uzaklaflm›fllard›r. Gerilla savafl›n›n süreklilefltirilemeyifli, savafl›n yayg›nlaflt›r›lamay›p kitlesellefltirilemeyifli, hem Halk Savafl›n›n genel kavran›fl› ile ilgili sorunlardan hem de stratejinin karakteristik özelliklerine dair temel ilke ve yöntemlerde düflülen hatalardan ötürüdür. Halk Savafl› stratejisini ülkemiz koflullar› ile iliflkilendirmeden, s›n›flar›n tahlili ile bütünlefltirmeden, kitlelerin durumu ile harmanlamadan ülkemiz devriminin rotas›na dönüfltürmek mümkün de¤ildir. Halk Savafl›n›n Türkiye’ye uyarlanmas›ndan anlafl›lmas› gereken öncelikle bu olmal›d›r. Halk Savafl›n›n hayata geçirilip zaferle taçland›¤› ya da ciddi aflamalar kaydetti¤i nice ülke pratikleri göstermifltir ki, özgünlü¤ün yakalanmas› olgusu baflar›n›n ön kofluludur. Halk Savafl›n›n bafllat›lmas› ya da gelifltirilmesi noktas›nda baflar›s›z olunan bütün deneyler, somut koflullar›n tahlilinin baflar›lamad›¤›na ve buna ba¤l› olarak saptanan stratejik ve taktik politikalar›n da do¤ru belirlenemedi¤ine iflaret etmektedir. Savafl›n yönetilmesine iliflkin sorunlar›n çeflitli ülke pratiklerinde görülen en kötü sonuçlar› ise iktidara giden yolun uzamas›d›r(!). Halk Savafl›n›n genel kavran›fl› aç›s›ndan alt› çizilmesi gereken ilk husus, bu stratejinin yar›-sömürge yar›-feodal ülkelere özgü, evrensel bir karakter tafl›d›¤›d›r. Bu evrensellik, em-
peryalizme ba¤›ml›, faflist ve gerici karakterli diktatörlüklerin, ancak uzun süreli bir savaflla y›k›labilece¤i olgusuna dayanmaktad›r. K›rlardan flehirlere do¤ru bir geliflim rotas›na sahip bulunmas› ve köylülü¤ün temel güç olmas›, yar›-sömürge ülkelerin sosyo-ekonomik karakterinden kaynaklanmaktad›r. Halk Savafl›na ait vurgulanmas› gereken bir di¤er temel nokta, s›n›fsal karakteristi¤idir. Nihai olarak komünizmi hedefleyen bir sürecin ilk aflamas›nda, demokratik halk devriminin bir stratejisi olan Halk Savafl›n›n baflar›l› olabilmesi, önderlik seviyesinde damgas›n› vuran s›n›f›n proletarya olmas›na ba¤l›d›r. Bunun komünist partisi flahs›nda kendini gösterdi¤i aç›kt›r. Proletarya partisi önderli¤inde Halk Savafl›n›n zafere ulaflmas›nda en büyük teminat, kendisini s›n›f tavr›nda gösterecektir. Bunun s›n›fsal ittifaklar ba¤lam›nda tutarl› bir anti-emperyalist çizgi izlenmesini gerektirdi¤i aç›kt›r. Anti-emperyalist çizgide tutarl› olmak ça¤›m›zdaki bütün kurtulufl hareketleri ve savafllar›n kaderini tayin edici önemdedir. Halk Savafl›, devrim hedefini içermesiyle; burjuva -her ne biçimde olursa olsun- iktidarlar›n da yaln›zca proletarya taraf›ndan parçalanabilir olmas›ndan dolay› ancak komünist partiler önderli¤inde gerçeklefltirilebilir bir stratejidir. Di¤er devrimci parti ya da s›n›flar›n iktidar› burjuvaziden proletaryaya kazand›rma özelli¤i olmad›¤›, ancak burjuva iktidar›n yeni biçimlerini yaratabilecek olmalar›ndan hareketle,
yürüttükleri mücadele/savafl “Halk Savafl›” kavram›n› hak etmemektedir. Ço¤u durumda, pratiklerinde Halk Savafl›na ait özelliklerin bulunmas›, meselenin özüne de¤il biçimsel yan›na iliflkindir. Bu durum, Halk Savafl› stratejisinin ayn› zamanda askeri taktikler bak›m›ndan da son derece geliflmifl olmas›ndan ileri gelmektedir. Bu aç›dan, gerilla savafl›n›n temel ilkelerini anmak gerekir. Kendinden güçlü bir düflmana karfl›, vur-kaç yöntemiyle hareket ederek, f›rsat kollay›p güç biriktirerek, zaman›nda vurup geri çekilerek, düflman›n› parça parça zay›flatmaya ve tüketmeye çal›flan gerilla savafl›; sadece y›k›c› de¤il ayn› zamanda yap›c›, sadece bozucu de¤il yan› s›ra kurucu, sadece da¤›t›c› de¤il di¤er yandan örgütleyicidir. Gerilla sadece savaflan de¤il, ayn› zamanda ajitasyon-propaganda faaliyeti yürüten, örgütlenme çal›flmas› yapan, parti örgütlenmesini gelifltiren bir güçtür. Gerilla savafl›; halk›n silahl› kuvvetlerinin küçükten büyü¤e, zay›ftan kuvvetliye, düzensiz birliklerden düzenli ordu birliklerine do¤ru, silahl› mücadele ile birlikte geliflece¤i perspektifinin merkezi rolünü uygulamak üzere ifllevlidir. Bu ifllevi yerine getirmesi için kitlelerle kuraca¤› iliflki ve politik gücü önemlidir. Bu güç, kitlelerle birlikte, onlar›n taleplerine sürekli ve do¤ru bir biçimde yan›t olmayla yarat›labilir. Gerilla savafl›, kitle çizgisine uygun olarak halk›n sorunlar›na, taleplerine, çeliflkilerine yan›t ve çözüm olmay›, onlar›n
25
politik olarak e¤itilmesini amaçlamal›d›r. Taktik aç›dan güçsüz olmas›n›n karfl›s›nda Halk Savafl› gerillas›n› stratejik olarak güçlü konumuna getiren nesnel gerçeklik budur. Halk ordusunun ana çekirde¤i olan gerilla, gücünü halktan almaktad›r. Bunun için savafl›n bafl›ndan itibaren halk kitlelerine dayanmak zorundad›r. Bu durum savafl›n haz›rlanmas› kadar gelifltirilmesi aç›s›ndan da kritik bir yer tutmaktad›r. Gerilla savafl›, kitlelerin ad›m ad›m giderek artan bir flekilde iktidar mücadelesine her düzeyde kat›l›m›n›n sa¤lanmas›n› amaçlamak durumundad›r. Gerilla savafl›n›n kitle mücadelelerinin ileri düzeyde cisimleflmifl bir parças› olarak bilince ç›kar›lamad›¤› koflullarda, gelifltirilmesinde yaflan›lacak zorluklardan baflka, yerine getirdi¤i fonksiyonun etkin bir getiri sa¤lamayaca¤› da ortadad›r. Gerilla savafl›na yön veren, kendi gücünü korumak ve düflman› yok etmek ilkesinin Halk Savafl›n›n temel mant›¤›na uygun biçimde pratiklefltirilebilmesi için; siyasetin silahlara kumandas› etmesi anlay›fl›n›n hakim k›l›nmas›ndan baflka, savaflta kitlelerin rolünün kavranmas› ve düflman› yok etme bilinciyle hareket edilmesi gerekmektedir. Ülkenin tarihsel süreci, devlet yap›s› ve toplumsal dokusunun (s›n›flar›n tahlili) genel olarak kapsaml› bilimsel bir araflt›rmaya tabi tutulmamas› bir yana, öncelikli alan olarak belirlenen bölgeler aç›s›ndan dahi böylesi çal›flmalar eksiktir. Bu durum, o alanlardaki gerilla güçlerini si-
Yenilmeyen güç kitlelerdir!
PART‹ZAN 62
Yenilmeyen güç kitlelerdir!
PART‹ZAN 62 lahs›zland›ran ve karanl›kta el yordam›yla hareket etmek zorunda b›rakan bir ortam yaratmaktad›r. Dolay›s›yla asgari donan›m›n sa¤lanabilmesi ve haz›rl›klar›n tamamlanabilmesi, bir dizi eksiklik nedeniyle mümkün olamamaktad›r. ‹kincisi, komünist partisi önderli¤inin belirleyici rolünün kavranmas›yla ilgilidir. Bu konuyla ilgili salt askeri bak›fl aç›s›n›n üretti¤i, silahlar›n siyasete kumanda etmesini sonuçlayan anlay›fl, savafl› devrim perspektifinden koparmakta, böylelikle amaçs›z bir hale getirerek içini boflaltmaktad›r. Yönü kaybolan, düflman kavram› silikleflen ve hedefi ortadan kalkan bir savafl› sürdürebilme flans› da kalmamaktad›r. Partinin önderlik etmesinde, gerilla gücünün ideolojik ve politik seviyesini güçlendirmek aç›s›ndan oynayaca¤› rol de yeterince bilince ç›kar›lamam›flt›r. Bu durum, gerilla alan›nda parti örgütlenmesinin yarat›lamay›fl› veya gelifltirilemeyiflinde kendini göstermektedir. Üçüncüsü, gerillan›n gücünü
halktan almas› ve halka dayanmas› prensibinin hayata geçirilmesi bak›m›ndan ortaya konulan olumsuz pratiktir. Kitle çizgisinin do¤ru kavranmay›fl›yla da ilgisi olan bu durum neticesinde halktan soyutlanan gerilla gücü, suda bal›k olamad›¤› için, düflman karfl›s›nda aç›k düflmekte; halktan insan gücü deste¤i sa¤lamakta zorlan›ld›¤› gibi temel ihtiyaç maddeleri de yeterince karfl›lanamamakta, bu yüzden olanaklar› ve hareket kabiliyeti darlaflmaktad›r.
Kitlelerin Rolü S›n›f mücadeleleri tarihinin en büyük dersi olarak belleklere kaz›nan, kitlelerin toplumsal geliflme ve de¤iflimlerdeki biricik özne oldu¤u gerçe¤i, onlar›n hem y›k›c› hem de yap›c› karakterini belgelemektedir. Bunun iradi bir biçimde harekete geçirildi¤i oranda, en güçlü potansiyeli oluflturmas›ndan söz edilmelidir. Komünist partilerinin rolü, kitleleri kendi kurtulufllar› do¤rultusunda seferber edebilme
26
noktas›nda ortaya ç›kmaktad›r. Devrimin kitlelerin eseri oldu¤u gerçe¤inin, bir devrim stratejisi olmas› ba¤lam›nda Halk Savafl› gerçekli¤inin merkezine de oturdu¤u aç›kt›r. Bunun konu özgülünde ald›¤› biçim, kitlelerin savafla seferber edilebilmesinde somutlanmaktad›r. Sorun, bu perspektifin savafl stratejisinin ana eksenine yerlefltirilebilmesi ve buna uygun bir kitle çizgisi anlay›fl› gelifltirilebilmesinde yatmaktad›r. Kitle çizgisi; halkla ba¤ kurma, halk› kazanma ve örgütleme, yönetme ve savaflt›rma gibi bir dizi ifllevsel rolle ilgilidir. Bu çizgi; devrimden ç›kar› olan bütün s›n›flar›n, yani genifl y›¤›nlar›n, kendi davas›na sahip ç›kmak için harekete geçirilmesini hedeflemektedir. Hayata baflar›l› biçimde uygulanabilmesinin asgari flart›, kitlelere dair do¤ru tarzda analizlerin yap›labilmesidir. Tarihsel kökenleri, etnik ve kültürel yap›lar›ndan baflka, s›n›fsal tahlilleriyle birlikte, sorun ve taleplerinin belirlenmesi gerekir. Halk›n, özellikle de savafl›n temel gücü olarak ele al›nan köylü kitlelerinin, özelde ise gerilla savafl› yürütülecek alanlardaki kitlelere iliflkin tahliller, kitle çal›flmas› içerisinde yap›lmal›d›r. Ancak bu yabanc›laflmay› engelleme ve kitlelerle iletiflim kurman›n vazgeçilmez flart› onlar›n aras›nda olmakt›r. Bu noktada geliflmeyi sa¤laman›n yolu, “kitlelerden kitlelere” ilkesine sar›lmakt›r. Örgütlenmenin anahtar› olarak kavranmas› gereken bu ilkenin uygulanmas› ve
kitle inisiyatifinin a盤a ç›kar›lmas› yoluyla örgütlenme araçlar› oluflturulabilmekte ve halk›n kendi iradesiyle savafl saflar›nda yerini almas›n›n koflullar› yarat›lmaktad›r. Kitlelere güven duyulmal›d›r. Egemen s›n›flar›n yo¤un biçimde gelifltirdi¤i manipülâsyonlar›n, din, e¤itim vb. faktörlerin etkisiyle, ilk aflamalarda bir dizi konu ve faaliyete yabanc›l›k gösterecek, hatta tepki duyup engellemeye çal›flacak olan kitlelere karfl› olumsuz yönde tepki gösterme hakk›m›z yoktur. Onlara karfl› büyük bir sab›rla yaklafl›lmal›, küçümseyici tav›rlardan uzak durulmal›d›r. ‹lk planda en yoksul ve en çok ezilen kesimlere yönelinilmesinin nedeni, çeliflkileri en keskin biçimde yaflamakta olmalar›ndan dolay›, devrimci düflüncelere ve örgütlenmeye yatk›n olufllar›d›r. Di¤er yandan, kitlelerin en geri kesimleri tarafs›zlaflt›r›lmaya, orta kesimler ilerletilmeye, ileri olanlar örgütlenmeye ve aktif k›l›nmaya çal›fl›lmal›d›r. Kitlelerin devrim mücadelesinin bütün alanlar›ndaki rolüne iliflkin kavray›fl sorunu bir bütündür. Dolay›s›yla, konuya iliflkin bir eksiklik ya da zafiyet kendisini her alanda oldu¤u gibi fazlas›yla Halk Savafl›na iliflkin de göstermektedir. Gerek Halk Savafl›n›n geliflip güçlendirilemeyiflinde, gerekse de di¤er alanlarda genel olarak baflar›l› bir grafik çizilemeyiflinde bu husustaki eksiklik belirleyicidir. Teorik olarak ifadelendirme bak›m›ndan güçlük çekilmeyip, defalarca belgelere yan-
s›t›lan bu ayn› konu içsellefltirilip prati¤e yans›t›lamad›¤› gibi yenilgiler ve baflar›s›zl›klardan da bu hususa iliflkin dersler ç›kart›lamamaktad›r. Kitlelere ulafl›lan, onlarla belli düzeyde ba¤lar kurulan, örgütlenilen süreçler olsa da bunlar kal›c› mevziler haline getirilememifltir. Kitlelerle gelifltirilen iliflki üzerinden sürekli bir mücadele hatt› yarat›lamad›¤› için köklü bir örgütlenmenin temelleri de at›lamam›flt›r. Bunu, kitle çizgisi ile ilgili kavray›fl sorununda, kitlelerden kitlelere ilkesini uygulamay›flta, kitlelerin gücünü ve rolünü bilince ç›karmay›flta aramak gerekir. S›n›f mücadelesi prati¤i defalarca gösterdi¤i halde, kitlelere ra¤men devrim olamayaca¤›n›, kitleler kat›lmaks›z›n savafl›n baflar›lmas› bir yana geliflme bile kaydedemeyece¤ini görmekten uzak bir pratik sergilenmektedir.
Öncelikli Bölgeler ve Savaflfl››n K›rsalda Alaca¤› Biçim K›rlardan flehirlerin kuflat›lmas› stratejisi, flehirlerin, k›rlarda büyütülecek bir savaflla ele geçirilebilece¤ini ve devrimin de ancak bununla tamamlanabilece¤ini içerir. Yar›-sömürge, yar›-feodal tüm ülkeler için belirtilen bu özellik, buralarda genifl yoksul köylü y›¤›nlar›n›n yo¤unlu¤una ve bu yo¤unlu¤un devrim istemine paralel olarak örgütlenebilece¤ine dayanmaktad›r. Burada belirleyici ö¤e savafl için k›rlar›n seçilebilir olmas›d›r. O halde, halk ordusu kurabilmenin kayna¤› olarak genifl 27
bir yoksul köylü tabakas› ve korunabilmek, savaflabilmek için k›rlardaki co¤rafik koflullar›n uygunlu¤u k›rda örgütlenmenin gerekli flartlar›d›r. Bu iki özellikten birincisi belirleyici ve ikincisi talidir. Temel alaca¤›m›z bu iki özellik k›rlardan flehirlere savafl stratejisinin vazgeçilmez ö¤eleridir. K›rlarda bu olana¤›n daralmas›, zay›flamas› savafl›n bir çok özelli¤ini etkiler; bu olanaklar kalkt›¤›nda ise savafl›n stratejisi de¤iflir. E¤er yo¤un bir köylü kitlesi yoksa, k›rlarda savaflman›n, örgütlenmenin belirleyici ö¤esi ortadan kalkm›fl demektir. Bu durumda ikinci ö¤enin öne ç›kmas›ndan söz edilebilir. Bu ise tali bir unsurdur, ancak savafl›n gidiflat›n› her zaman etkileyecek bir ö¤e olarak k›rlar›n Halk Savafl›ndaki rolünü ayr›ca tayin edecektir. Günümüzde tart›fl›lan, ancak henüz çözümü sa¤lanamam›fl sorunlardan biri, bizim gibi ülkelerde köylü kitlesinin yo¤unlu¤unun azalmas›d›r. Tam bir aç›kl›kla belirtmek gerekir: ülkemizde demokratik devrim tamamlanm›fl de¤ildir ve geçerlili¤ini korumaktad›r. ‹brahim yoldafltan bu yana yaflanan de¤iflimlerde bu sürecin afl›ld›¤›n› içeren hiçbir belirti bulunmamaktad›r. Ancak, demokratik devrim sürecinde s›n›f savafl›m› ve kapitalizmin geliflimi sürmektedir; hiçbir fley eskisi gibi kalmamaktad›r. Yar›-sömürge ülkelerdeki köylü yo¤unlu¤u görece azalmakta, bu da k›rlardaki savafl› etkilemektedir. Bu de¤iflimlerin getirdi¤i sonuçlar savafl içinde çözmemiz
Yenilmeyen güç kitlelerdir!
PART‹ZAN 62
Yenilmeyen güç kitlelerdir!
PART‹ZAN 62 gereken sorunlar› biriktirmektedir. Biliyoruz ki bunlar›n çözümünü içeren taktikleri yine Halk Savafl› teorisiyle, savafl› yürütece¤imiz k›rl›k alanlardaki ekonomik ve politik koflullar› inceleyerek üretebiliriz. K›rlarda öncelikli alanlar, devrimci bir kitle taban›na, yeni alanlara geçifl olanaklar›na, gerillan›n korunabilir ve yo¤unlaflabilir olmas›na göre saptanmal›d›r. Bu alanlar savafl›n yayg›n halde verilebilir olmas›na göre birden fazla yer olarak tespit edilmeli ve savafl›n yay›lma plan› bu yerlerin üzerinden önceden tayin edilebilmifl olmal›d›r. K›rlardan göçle yeni sorunlar yarat›lm›fl, kitlelerin yo¤unluklar› yer ve biçim olarak de¤iflmifltir. Bu yo¤unluk de¤iflimi ile beraber yeni sorunlar›n tespiti hem öncelikli alanlar konusunda hem de düflman›n yeni taktikleri, yönetme biçimleri günümüze ait stratejik olgular› içermektedir. Bunlar›n analizi yap›l›p devrimci bir politik hat oluflturulmad›kça ad›m atmak ve ilerlemek mümkün de¤ildir. Y›llard›r süren, çok önemli sonuçlara ve de¤iflimlere neden olmufl Kürt ulusal savafl›n›n bu süreçteki rolü savafl›m›z› etkileyecek denli büyüktür. Ne ondan uzak ne de ona ba¤›ml› bir savafl hatt› örmenin gerçekçi ve anlaml› oldu¤u söylenemez. Halk kitlelerini kazanmaktan ittifaklar sorununa ve savafl›n sürdürülebilirli¤ine kadar bu savafl›n özgün yap›s› ve ald›¤› karakter, kitlelerdeki izdüflümleri kaç›n›lmaz olarak hatt›m›z› etkileyecektir. Yine Kürt burjuvazisinin s›n›f
karakterini tafl›yan bu savafl›n öncülerinin devrimimizin karakterini, proletaryan›n iktidar mücadelesini kabul etmeyecek denli ona karfl›t oldu¤unu asla unutmamal›y›z. Bu iki esas onunla iliflkimizin özelliklerini belirler… Ülkemizde köylülerin öz örgütlenmeleri oldukça zay›f ve olanlar da devletin kontrolü alt›ndad›r. Buna karfl›n ulusal mücadele ile örgütlenmifl oldukça yo¤un bir köylü kitlesi de bulunmaktad›r. Bunlar hem gerilla gücü içinde hem de politik olarak esasen ulusal taleplerle, ulusal bir bilinçle bir arada bulunmaktad›r. Devletin kontrolü alt›ndaki ve ezilen ulus milliyetçili¤inin etkisindeki köylüler ayn› zamanda kendi haklar›, sorunlar›, ihtiyaçlar› temelinde bu iki egemen kesimle de uzlaflmazd›r. Elbette devletle olan uzlaflmazl›k bunlar içinde esas alaca¤›m›z çeliflkidir. Kürt halk›n›n ulusal sorun temelinde örgütlenmifl olmas› ve politikalar›m›za yabanc›l›¤›, onlarla iliflkimizdeki eksikli¤i bariz biçimde ortaya ç›karmaktad›r. Kitlelere ulaflmak onlar›n koflullar›n›, bilinçlerini, örgütlenmelerini vb. çözümlemekten geçer. Geneli özgülle birlefltirmenin bir gere¤i olarak genel görüfllerimizi nesnel olanla birlefltirmeliyiz. Bu, Kürt halk› ile iliflkimizin kaderini etkileyecek kadar kayda de¤erdir. Kitle örgütlerinde çal›flma yöntemlerimiz, bu örgütlerle iliflkimiz savafl›n özellikle bugünkü aflamas›nda belirleyici de¤erdedir. K›rlarda savafl›n alaca¤› biçimin saptanmas›ndan, bu
28
savafl biçiminin uygulanmas›na kadar, onun propagandalar›, insan kayna¤› vb. her fley burada flekillenecektir; burada somutlaflacakt›r. Ancak buna göre geliflecek bir k›r gerilla savafl› maddi bir zemine, gerçek bir kitle taban›na sahip olabilir. Öncelikli alan saptamalar›nda, savafl›n bafl›ndan itibaren yayg›n ele al›nmas› zorunlulu¤u, bu alanlar›n birbiriyle iliflkili olarak ve ayn› zamanda kendi içinde yo¤unlafl›larak ele al›nmas› gereken ekonomik-politik koflullar›n analizi ve devrimci politik bir hatta göre örgütlenmenin bafllat›lmas› gere¤i, ulusal mücadelenin yaratt›¤› olanaklar›n ve neden oldu¤u de¤iflimlerin -her aç›dan- savafl›m›zdaki etkilerinin önemi, son olarak köylülerin devletin ve ezilen ulusun etkisi alt›ndaki politik tutumlar›n›n örgütlenmemize getirdi¤i sorunlar›n reddedilemez a¤›rl›¤› bugün bizleri bunlar› kavratacak denli etkin bir haz›rl›¤a mecbur k›lmaktad›r. K›rlarda savafl›n alaca¤› biçimi bu haz›rl›¤›n planlanmas› ve gerçeklefltirilmesi ile do¤ru olarak ortaya ç›karabilece¤imizi aç›kça ilan etmeliyiz. Savafl tüm di¤er bilimlerde oldu¤u gibi ancak somut koflullar›n somut analizini içerirse kavranabilir ve gerçeklefltirilebilir. Kendini tekrarlayan, genellemelerle somut savafl biçimleri yaratmaktan uzaklaflan, savafl› ö¤renmek de¤il, sadece uygulamaktan hareket eden tarzdan uzaklaflmak politik bir sorumluluktur. Bugün bir baflka politik so-
rumlulu¤umuz daha bulunmaktad›r. Silahl› mücadelenin bafllam›fl oldu¤u ve bunun özgün olarak devam ettirilmesi sorumlulu¤u… Gerilla savafl›n›n ülkemizde en ileri mücadele biçimleri olarak var oldu¤u ve bunun devam ettirilmesi zorunlulu¤u… Elbette bunu gücümüze uygun ve yukar›da de¤indi¤imiz haz›rl›¤›n parças› olarak ele almal› ve düzenli, planl› k›lmal›y›z. Kitlelerin ö¤rendi¤i ve ö¤renmeye uygun oldu¤u yerde gerilla savafl›n› terk etmek, ertelemek devrimci bir tutum olmayacakt›r; ancak bunu gelifltirilmifl bir plana ait hale getirmemek de politik bir hata olacakt›r. Bu yaklafl›m gerilla savafl›n›/mücadelesini bugünkü düzeyimize, olanaklar›m›za ve hedefledi¤imiz plana göre ele almam›z gerekti¤ini içerir. Bu mücadeleye yüklenmek, buna gereken hizmeti ve gücü sunmak hedefimize h›zl› ilerlememize katk› sunacakt›r. Bugüne kadarki kazan›mlar›m›z bunun kan›t›d›r… Haz›rl›¤›m›z savafl›n bu aflamada alaca¤› biçimleri kavramaya, buna uygun bir örgütlenme yaratmaya ve bu savafl› süreklilefltirmenin alt yap›s›n› oluflturmaya bir haz›rl›k olacakt›r. Bu da ayn› zamanda silahl› mücadeleyi içerecektir; bundan kaç›nmak günün koflullar›nda zaten mümkün de¤ildir… Bugüne kadar savafla haz›rl›k sorunu silahl› mücadeleye haz›rl›k olarak alg›land›; ülkenin gerilla savafl›na uygun alanlar›n›n tespiti ve bu alanlarda parti örgütlenmesini oluflturmaya dönük olarak inceleme, politik hat
saptama ö¤eleri olarak bugüne de¤in gerçekleflmedi. Silahl› mücadele ile bu görev karfl› karfl›ya kondu ve ikisinde de bir baflar› elde edilemedi. Amaç somut koflullar› tahlil etmek oldu¤unda savafl›n buna göre biçimlendirilmesi aç›kt›r ki reddedilemez; çünkü savafl bunun önündeki bir engel de¤ildir. Savafl özgün biçimler alacakt›r. Bu Halk Savafl›n›n kesin bir kural›d›r. Hiçbir zaman bir tekrar yaflanmamaktad›r. Düflman›n ö¤rendikleri ve gelifltirdi¤i yöntemler, ekonomik ve politik geliflmelerin süreklili¤i tekrarlar›, kopya devrimleri olanaks›z k›lmaktad›r. Her ülke devrimi o ülke komünistlerinin ve halk›n›n görevi olarak, onlar›n çözebilece¤i bir sorun olarak kavranmal›d›r. Bizim için de ayn› fley geçerlidir. Hatam›z bunu somutlaflt›rmamaktan kaynakl›d›r.
fiehirlerin Önemi ve fie Öncelikli Alanlar fiehirlerin devrimimizdeki önemi üzerinde durmadan önce, bu kavram›n içerdi¤i kimi özgünlüklere de¤inmek gerekir. Bilindi¤i gibi flehir tar›msal etkinliklerin esas olmad›¤›, daha çok sanayi, ticaret ya da yönetim ile ilgili ifllerin a¤›rl›kta oldu¤u yerleflim alanlar› için kullan›lan bir kavramd›r. Ülkemizde, flehir denen ancak tar›msal etkinlikleri de fazlas›yla bar›nd›ran veya k›rsal alanlarla iliflkileri görece daha yo¤un olan flehirler bulunmaktad›r. Bunlar aras›ndaki farklar›n, hem o alandaki devrimci çal›flmalarda, hem de k›rsal alana dönük plan-
29
lamalarda ay›r›c› özelliklere neden olaca¤› öngörülmelidir. Ele ald›¤›m›z konuda, flehir tan›m›m›z›n hakk›n› tam olarak buldu¤u yerler büyük flehirlerdir. Bunlara göre daha zay›f olan yerlerde sadece flehir faaliyetlerinin de¤il, k›rsal alan faaliyetlerinin de kimi önemli özelliklerini görmek mümkündür. fiehirlerin ele geçirilmesini amaçlayan Halk Savafl› stratejisi, baflar›ya ulaflman›n nihai kriteri olarak flehirlerdeki ayaklanmay› flart koflar. fiehirlerde ayaklanmaya yönelik haz›rl›k, esas olarak onun flartlar›n› olgunlaflt›ran, onu koruyacak olan k›r gerilla savafl›n›n gelifltirilmesidir. Biz devrimi ve onun için uygulanmas› öngörülen Halk Savafl› stratejisini böyle anl›yoruz. Buradan flu sonuçlar ç›kar; flehirler devrimin son aflamas›ndaki darbe için belirleyici derecede önemlidir. Savafl›n k›rlarda gelifltirilip güçlendirilebilece¤i esas›na ba¤l› olarak flehirler uzun süreli stratejimizde ikincil önemdedir. fiehirlerde mücadele, düflman›n gücü ve stratejideki ikincil özelli¤inden kaynakl› esasen nihai ayaklanmalara haz›rl›k karakterindedir. Bu bak›mdan flehir çal›flmalar› esasen gizli mücadele olarak örgütlenir. Gizli mücadele kitleleri devrime seferber etmek amac›n› içerir. Kitleleri örgütlemek onlar›n uzun süreli devrimci mücadeleyi anlamalar›n›, bu anlamda e¤itilmelerini; ve bu da sa¤lam ve kal›c›, kendini daima e¤iten parti örgütlerini gerektirir. Gizli örgütlenmifl parti örgütleri ol-
Yenilmeyen güç kitlelerdir!
PART‹ZAN 62
Yenilmeyen güç kitlelerdir!
PART‹ZAN 62 mad›kça kitlelerin e¤itilmeleri ve devrime seferber edilmeleri baflar›lamaz. Bu anlamda flehirlerde parti örgütleri anl›k, dönemlik hareketler yaratma amac›n› de¤il, uzun süreli olarak korunma, gerekti¤inde, parti ve devrim için uygun oldu¤u koflulda harekete geçmeye haz›r olma amac›n› benimserler. Bunun birçok yolu ve biçimi kabul edilebilirdir; ancak kitlelere, onun örgütlerine, mücadele biçimlerine, istem ve ihtiyaçlar›na s›rt›m›z› dayayabildi¤imiz durumda baflar›l› bir gizli çal›flma, gerekti¤inde ortaya ç›kacak bir devrimci örgütlenme yarat›labilir. fiehirlerin devrimimizdeki önemi ve hatta tayin edici rolü konusunda, bütün süreç gözden geçirildi¤inde do¤ru bir pratik hat üzerinde olmad›¤›m›z görülecektir. Bunun nedeni Halk Savafl›n›n uzun süreli oldu¤unun kavranmamas›; flehirlerin devrimin ileri bir aflamas›nda kazan›lmas› zorunlu kaleler oldu¤u gerçe¤inin tam anlam›yla bilince ç›kart›lamamas›d›r. E¤er böyle ise flehirlerdeki mücadele dirayetli, sab›rl›, sürekli bir haz›rl›k içinde kendini gelifltiren, büyük oranda savunma çizgisinde ilerleyen kapsaml› bir örgütlenmeyi flart koflar. Oysa gerçekli¤imizde bunun aksi yaflanm›flt›r. fiehirlerde kitle örgütlenmesi günümüze kadar ne çeflitlenmifl ne de k›r gerilla savafl›na tabi olarak ele al›nabilmifltir. Gerilla savafl›n›n merkezi rolü ile flehirlerdeki mücadelenin ona tabi karakteri, daha çok flehirlerden k›ra aktar›m üzerine flekil-
lenmifltir. Oysa bu sadece bir sonuçtur ve flehir çal›flmalar›n›n belirleyici ö¤esi olarak da görülemez. fiehirlerde silahl› mücadelenin gereklili¤i ve alaca¤› biçim de genel perspektif içinde ele al›nmal›d›r. Proletarya Partisi, askeri, savaflç› özelli¤ini flehirlerde de yarat›c› bir tarzda gelifltirmekle yükümlüdür. Bu, mücadeleyi zafere ulaflt›rman›n ana ilkesi de¤il, onun bir parças›, kitleleri devrime seferber etmenin bir unsuru olarak örgütlenmelidir. Kitle hareketinin s›çrama anlar›nda, t›kanma durumlar›nda, k›r gerilla savafl›n›n desteklenmesinde vb. gereksinim olufltu¤u bu gibi durumlarda fle-
s›yla flehirlerde silahl› mücadele tümüyle kitlelerin devrime seferber edilmesinin bir arac› olarak ele al›nmak zorundad›r. fiehirlerdeki kitle hareketlerinin genel olarak ele al›n›fl›nda da belirgin sorunlar bulunmaktad›r. Bu hareketlere kat›l›m biçimleri, bu hareketlerden beklentilerle ilgilidir ya da öyle olmak durumundad›r. Genel yaklafl›m›m›zda bu hareketlerin uzun süreli devrim mücadelesi aç›s›ndan, Halk Savafl› aç›s›ndan küçük ad›mlar oldu¤u ve tümüyle buna göre ele al›nmas› gerekti¤ini savundu¤umuz halde tarz›m›z› belirleyen özellik bu olmamaktad›r. Genifl kitleleri devrim mücadelesine seferber
hirlerde silahl› çal›flmalar için haz›rl›kl› olunmal›d›r. Ve nihayet, flehirlerin kazan›lmas› an›nda, son darbenin vurulaca¤› zamanda flehir parti örgütlerinin silahl› ayaklanmaya kumanda edebilmesi, k›rlardan gelen devrimci dalgayla birleflecek özellikleri tafl›yabilmesi bafl›ndan itibaren buna haz›rlanmas›, uygun hale gelmek için aktif olmas›yla sa¤lanabilecektir. Dolay›-
etmek gibi bir amaç ve o amaca uygun bir çizgi yerine ileri unsurlar›n bir araya getirilmesi ile yetinen bir çizgi egemendir. Bir çok yenilginin, sürekli deflifrasyonun, erken kalk›flmalar›n buna dayand›¤› görmezden gelinemez. fiehirlerdeki mücadele gizlilik esas›na dayan›r ve bunun gerçekleflmesinin do¤ru ve mümkün oldu¤u yer de kitleler-
30
PART‹ZAN 62 aflmak için ayr›ca flehirlere dönük somut bir plan yaratmal›y›z. Bugün flehirlerde odak noktam›z k›rlardaki gerilla savafl›n›n geliflimine hizmet edecek tarzda çal›flmakt›r. K›rsal alandaki güçlerimizin zay›fl›¤› ve hareket alanlar›n›n darl›¤› flehirlerdeki çal›flmalara yo¤unlaflmam›z› getirmektedir. Kendi bafl›na k›rlarda örgütlenmenin önündeki objektif ve subjektif zorluklar, bu zorluklar›n giderilmesine olanak içeren flehirlerde yo¤unlaflmam›z› gerekli k›lmaktad›r. K›rsal alanla ba¤lant›l› bir yo¤unlaflma, ilkin buna uygun, burayla iliflkili flehirlerin tespitini gerektirmektedir. Yap›lan çal›flmalar›n ürünleri k›rsal alanla ba¤lant›l› olmad›kça, amaca uygun bir yer saptamas› ve çal›flma gerçeklefltirmifl olmay›z. Bu anlamda, söz konusu flehirlerin, sorunlar› daha çok kendine has, k›rsal alanlardaki mücadeleyle, yaflamla ilgisi zay›f yerler olmad›¤› bilinmelidir. Bu gibi flehirlerin esas al›nmas› k›rsal bölgelerdeki mücadelenin –salt gerilla savafl› de¤il- bir çok özelli¤ini anlamam›z› da beraberinde getirecektir. Bu noktada, konuyla ilgili olmas› bak›m›nda ayr›ca göç olgusuna dikkat çekmek gerekir. Göçlerle k›rsal alandan çeflitli büyük flehirlere, kimi bölgelere yo¤un ak›fllar›n oldu¤u ve bunlar›n yeni ve kapsaml› sorunlar› da beraberinde getirdi¤i bilinmektedir. Bir çok flehirde çal›flmalar bu kesimlere yöneltilebilir ve k›r gerilla mücadelesine endeksli bir örgütlenmeye gidilebilir. Bu yönde bütünlüklü ve
31
objektif durumu gözard› etmeden hareket etti¤imizde ilerleme kaydedebiliriz.
Türk Devletinin Niteli¤i, Emperyalistlerle ‹liflflk kisi ve Bölgedeki Yeri Yar›-sömürge, yar›-feodal bir sosyo-ekonomik yap›n›n üzerine kurulu Türk devleti, faflist nitelikte bir yap›lanmaya sahiptir. Yukar›dan afla¤›ya örgütlenmifl bu olgu, emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n bir sonucu oldu¤u kadar, tasfiyesi tamamlanmam›fl feodal yap›n›n üst yap›daki egemenli¤iyle bütünleflen bir temel de arz etmektedir. Komprador ve bürokratik burjuvazi ile büyük toprak a¤alar› egemenli¤inin zor ayg›t›nda cisimlenmesi, faflist karakterdeki devlet yap›lanmas›n› flekillendirmifltir. Kurtar›c› kimli¤iyle kuruluflundan itibaren devlet yap›lanmas›n›n merkezine oturan Ordu’nun damgas›n› vurdu¤u bu flekillenifl, ideolojik planda ise koyu bir ›rkç›l›k ve flovenizm olan Kemalizmin rehberli¤inde yol alm›flt›r/almaktad›r. Faflizmin dönemsel bir uygulama olmay›p, devlet biçimi olarak süreklilik arz edifli, ülkenin emperyalizme ba¤›ml›l›k biçiminden kaynakland›¤› içindir ki, demokratik halk devriminin ulusal karakteri en az demokratik yan› kadar güçlü bir a¤›rl›k tafl›maktad›r. Emperyalizmin her yönlü deste¤iyle donanm›fl olan faflist Türk devleti gücünü, efendilerine daha fazla yaslanmakta, uflakl›kta s›n›r tan›mamakta bulmaktad›r. Nitekim bütün d›fl politikalar› gibi, ülke içe-
Yenilmeyen güç kitlelerdir!
dir. Gizli mücadeleyi baflarmak baflta iflçi s›n›f› olmak üzere en genifl kitleleri bir araya getirmekten baflka bir yolla uzun süreli olarak var olamaz. Bu çal›flmalarda hem legal hem de gizli örgütlenme gerçeklefltirilecektir. Gizli örgütlenme daimi, korunabilir, bu nedenle de esas al›nmas› gereken örgütlenmedir. Legal örgütlenme ise buna göre daha gevflek ve sald›r›lar karfl›s›nda da¤›labilir özelliktedir. Gizli örgütlenmenin legal örgütlenmeyi yönlendirebilir olmas›, onun da legalleflmesini gerektirmez… Aksine legal örgütlenme bu bak›mdan gizli örgütlenmeyi sarmalayan, daha da gizleyen bir yap› olarak ele al›nmal›d›r. ‹ki mücadele alan›nda da do¤ru seçimler yapmak, kadrolar› da buna göre konumland›rmak baflar› için zorunludur. Çal›flmalar bu alanlarda iki ana unsur üzerinde flekillenmelidir. Parti görüflleri ve politikalar› do¤rultusunda e¤itim ve bu e¤itime uygun olarak kitleleri örgütleme çal›flmalar›… Kitlelere benimsetilmesi için bu görüfl ve politikalar›n flartlara, geliflmelere aç›kl›k kazand›rmas›, savafl›n ald›¤› ya da alaca¤› biçimleri netlefltirmesi gerekir. Onlara yabanc› hiçbir teori onlar taraf›ndan benimsenmeyecektir. Ancak yarat›lm›fl bir güvenden sonra tümüyle partinin ihtiyaçlar›na göre belirlenecek örgütlenmeler kitleler taraf›ndan desteklenecektir. Genel duruflumuz bunlar› içermelidir. Bugün ise k›r gerilla savafl›n›n içinde bulundu¤u zorluklar›
Yenilmeyen güç kitlelerdir!
PART‹ZAN 62 risindeki her türlü tasarruflar›nda da inisiyatif kullanma s›n›rlar› alabildi¤ine darlaflt›r›lm›flt›r. Türkiye, jeo-politik ve jeostratejik konumu, etnik ve demografik yap›s›, tarihsel geçmifli ve yeralt›, yerüstü varl›klar› ile birlikte ele al›nd›¤›nda, emperyalist devletlerin sürekli biçimde yak›n ilgi alan›na girmifl bir ülke durumundad›r. Hem Avrupa hem de Asya’n›n parças› olarak; Balkanlar, Ortado¤u ve Kafkaslara aç›lan bir kap› niteli¤iyle, emperyalistler aç›s›ndan vazgeçilmezlik statüsüne sahiptir. Emperyalizmin krizi ve 11 Eylül ile beraber Ortado¤u ve çevresini içine alan yak›n süreçte, Türkiye’nin bölgedeki konumu ve iliflkileri ile yeri düflünüldü¤ünde, emperyalistlerin ülkemize yönelik planlar›n›n önemi de anlafl›labilir. TC devleti ABD emperyalizminin ileri karakolu durumundad›r. Co¤rafi olarak sahip oldu¤u stratejik konumu gere¤i emperyalizmin bölge halklar›na karfl› yürüttü¤ü sald›r›lara ev sahipli¤i yapmakta ve s›n›rs›z destek sunmaktad›r. Afganistan ve Irak sald›r›lar› ve iflgalleri s›ras›ndaki pratik ortadad›r. Yine genel olarak Filistin direnifl tarihi boyunca ve bilhassa yak›n süreçte TC devletinin ‹srail ile olan iliflkilerinin de bölge halklar›na karfl› yürütülen düflmanl›k temeli üzerinde yükseldi¤ini göstermektedir. Yukar›da da de¤indi¤imiz gibi, ülkemiz, Ortado¤u’dan Kafkaslara uzanan ve Orta Asya’ya aç›lan havzadaki petrol ve enerji kaynaklar›n›n, Balkan-
lar’›n bir kesiminin ve Do¤u Akdeniz’in kontrolünü sa¤layan kilit bir noktadad›r. Bu nedenle ABD emperyalizminin Büyük Ortado¤u Projesi içerisindeki rolü öne ç›kar›lmakta, NATO bünyesindeki pozisyonu diri tutulmaya çal›fl›lmaktad›r. Avrupa Birli¤i ile iliflkilerinde yaflanan iniflli ç›k›fll›, gelgitli süreç de bu çerçevede okunmal›, anlafl›lmal›d›r. Yar›-sömürge, yar›-feodal bir ülkenin emperyalist koalisyona eflit statüyle al›nmas›n›n yarataca¤› güçlükler ve sorunlar ile stratejik önemi nedeniyle TC Devletinin d›fllanmamas› aras›ndaki dengenin sa¤lanmas› meselesi, halklar›n bir rüya ile aldat›lmas› mizanseni zemininde sahnelenmektedir. Bu genel çerçeveden bak›ld›¤›nda ülkemizde Halk Savafl›n›n baflar›l› ad›mlar atmas›, kitlelerle bütünleflmesi ve ivmesinin h›zlanmas›, tüm emperyalistler için korkulu bir durumdur. Bunun önüne geçmek için ellerinden gelen her fleyi yapacaklar› da bilinmelidir. Türkiye’nin bulundu¤u genifl co¤rafya dünyan›n en çat›flmal› bölgelerinden biridir. Emperyalistlerin Ortado¤u ve Kafkaslar›n enerji kaynaklar›, demografik ve kültürel yap›s› aç›s›ndan; enerji hatlar›n›n bir bölümünün topraklar›ndan geçmesi, üç taraf›n›n denizlerle çevrili olmas›, nüfusun ezici ço¤unlu¤unun Müslüman olmas›, Türkiye’yi emperyalizmin önemli bir askeri üssü konumuna getirmifltir. Yar›-sömürge ülkeler içinde Türkiye, bu özellikleriyle emperyalistlerin ilgi oda¤› duru-
32
mundad›r. Faflist Türk ordusunun dünya ölçe¤inde bilinen potansiyel, kapasite ve deneyiminden gelen ünü de TC’nin uluslararas› piyasalardaki bir di¤er art›s› olarak vurgulanmal›d›r. Ülkemizdeki Ordu, devletin militarist gücü olmaktan öte misyonlar üstlenmifl durumdad›r. Türk Ordusu, di¤er yar›-sömürge ülkelerin birço¤undan farkl› olarak, niteli¤i ve e¤itimi ile say›l› ordulardan biridir. Büyük bir tekele -OYAK- sahip olmas› da ordunun ülkemizdeki yeri ve misyonunun görülmesi aç›s›ndan önemlidir. Kemalizm’in fl›r›nga etti¤i ›rkç›-floven ideoloji ile kurumsallaflan Ordu’ya, devleti koruma ve kollama amaçl› örtülen örtünün sahibinin emperyalistler oldu¤u ise her dönem gizlenmeye çal›fl›lm›flt›r. Faflist Türk ordusu; askeri kapasitesinin ve baflta ABD olmak üzere her türlü silah ve araç gereçle sürekli biçimde güçlendirilip modernize edilmesinin ötesinde; k›smen Partimiz ve di¤er devrimci örgütlerin yürüttükleri silahl› mücadeleler, ama esasta ve özellikle Kürt Ulusal Hareketi’nin kesintilerle de olsa yaklafl›k 15 y›l sürdürdü¤ü silahl› ulusal kurtulufl mücadelesinden dolay› önemli deneyimler elde etmifltir. Kontr-gerilla örgütlenmesi, özel savafl/düflük yo¤unluklu savafl, psikolojik savafl alanlar›nda hem e¤itimden geçen hem de ciddi ölçüde dersler biriktiren faflist Türk devleti ve ordusunun bu durumu hesaba kat›lmak zorundad›r.
Önümüzdeki süreçte politik yönelim ve taktikler
D‹PTEN GELECEK DALGAYI YÜZEYDE BÜYÜTMEK Dünya üzerindeki geliflmeler, karmafl›k; karmafl›k oldu¤u kadar kitlelerin mevcuda karfl› seslerini yükselttikleri bir dönemin ›fl›¤a ç›kmaya bafllad›¤›n› göstermektedir. ‹çinden geçmekte oldu¤umuz süreç zorluklarla birlikte henüz yeterince ayd›nlat›lmam›fl sorunlar› da içermektedir. Bir karmafladan söz ediyoruz. Karmafla dünya ölçe¤indeki eflitsiz geliflmenin sürgit devam›, kapitalist krizin yayg›nlafl›p derinleflmesi, uluslararas› tekelci sermayenin sald›rganl›¤›n›n fliddetlenmesi, emperyalistler aras› çat›flmalar›n ve çeliflkilerin artmas›, mevcut yönetimlerin zay›flamas›na paralel s›n›f savafl›n›n yo¤unlaflmas› olarak kavranmal›d›r. S›n›flar›n ortaya ç›k›fl›yla tutuflan mücadele ateflinin, yak›p kavurdu¤u topraklar üzerinden yaflad›¤›m›z yüzy›la 盤 gi-
bi büyüterek tafl›d›¤› sorunlar ve çeliflkiler, insanl›¤› felaket ile mutlu sona ayn› h›zla yaklaflt›ran bir paradoks yaratm›fl bulunuyor. Kapitalizmin son merhalesi, ölmeden önceki koma aflamas› olarak yaflanan emperyalizmin ç›lg›nca kas›p kavurdu¤u dünyam›z, bütün canl› varl›klar› ile tüketilmekte, alabildi¤ine sömürülmekte, s›n›rs›zca ya¤malanmakta ve “k›yamete” sürüklenmektedir. Dünya, bir avuç efendi, uflak ve asalak d›fl›nda kalan yüz milyonlarca insan için “cehennem” koflullar›nda yaflanmaktad›r. Bu durumun her geçen gün daha kötüye gitti¤i, keskinleflen ve derinleflen çeliflkilerin, ezilen halklar ve uluslar cephesindeki kaynaflmay› art›rd›¤›, bir dizi ülke ve bölgede dipten gelen bir dalga olmaktan ç›k›p yüzeye vurmaya bafllad›¤› koflullarda, önderlik ve örgütlülük sorunu kendini dayatmaktad›r. Bunun nitelikli bir biçim alabilmesinin
33
önflart› ideolojidir. ‹deolojiden anlafl›lmas› gereken, s›n›f mücadeleleri tarihini bilimsel bir tarzda çözümleyen ve insanl›¤›n kurtulufl yoluna ›fl›k tutan MLM dünya görüflüdür. Kitlelerin politikaya kat›l›m›n›n son y›llarda artmas›, kutuplaflman›n ilerlemesi, her s›n›f›n kendi güzergah›n› yeniden oluflturmas› sürecinde, Marksizm-Leninizm-Maoizm yaln›z bafl›na de¤ildir/olmayacakt›r. Y›¤›nla burjuva fikir veya ak›m da bu karmafla döneminin birer unsuru olarak var olmaktad›r; s›n›f savafl›m› bütün tarihi boyunca çeflitli ak›mlar›n, fikirlerin varl›¤›na koflut geliflmifltir; bu bir kurald›r. Bugün de ayn› kural›n hükmü geçerlidir. Bu zor bir dönemdir. “Nihai zafer kesin, ama dolambaçl› yollar, geçici ve lokal yan›lmalar kaç›n›lmaz olarak çok farkl› biçimde artacakt›r. Ne yapal›m? Halledece¤iz. Ve bu yüzden cesaretimizi asla yitirmeyece¤iz.
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62 (F. Engels, Bütün Eserler, Cilt 35, sf. 119, Almanca bask›) Yenilgiler ve yengiler, ileri ve geriye gidifller biçimindeki s›n›flar mücadelesine bugünden haz›rl›kl› olmak sorumlulu¤u üzerimizdedir. Yirminci asr›n büyük dersleri ve deneyimleri, büyük kahramanl›klar› ve savafl destanlar›n› miras edinmifl durumday›z. ‹deolojimiz, büyük pratiklerin s›nanm›fll›¤› ile kendini güçlendirdi ve ayd›nlatma gücünü pekifltirdi. Günümüze sundu¤u perspektifi ile Halk Savafl› ateflini tutuflturmaya ve ezilenlere yol göstermeye devam ediyor. Çeliflki ve çat›flmalar›n yo¤un birikimi neticesinde emperyalistlerin 21. yüzy›la iliflkin öngörülerine de yans›yan “ayaklanmalar yüzy›l›” esprisi, bunun iflaretidir. Hamle üstünlü¤ünü yitirmek istemeyen ABD önderli¤indeki emperyalistlerin pervas›z ve de barbarca gelifltirdi¤i sald›r› ve iflgaller kendilerine getirdi¤inden fazla götüren bir fatura ç›karm›flt›r. Bölgede kurdu¤u askeri kontrol ve denetimin sa¤lam dayanaklar› ve güvenli altyap›s› oluflturulamam›fl; parçal› yap›s›na, ciddi zafiyetlerine, elveriflsiz koflullar›na karfl›n, halktan ald›¤› destek sayesinde Irak direniflinin beli k›r›lamam›flt›r. Filistin, Lübnan’daki mevzisiyle beraber, Siyonist ‹srail devletine karfl› koyuflu flahs›nda emperyalizme direnifl sembolü olmay› sürdürüyor. Latin Amerika halklar›n›n ço¤u k›ta ülkesinde IMF ve DB
eliyle emperyalist politikalar do¤rultusunda on y›llard›r azg›n bir biçimde sömürülmesinin yaratt›¤› kitle hareketlerinin rüzgar› her ne kadar “sol” ve “sosyalist” etiketli sahte reformist ve revizyonistlerin “iktidar” kald›rac› haline getirilmiflse de; bir çok yönüyle yak›n sürece damga vuran bir kitle kaynaflmas› olarak kaydedilmelidir. K›ta Avrupas›’ndaki ülkelerde, sosyal hak gasplar›, iflsizlik, göçmenlik politikas›n›n biriken sorunlar›, ›rkç›l›¤›n körüklenmesi ile geliflen s›n›f ve ezilenlerin kitle eylemlilikleri son dönemde sürükleyici biçimde kendini göstermeye ve politik atmosferi etkilemeye bafllad›. Ve nihayet Peru’daki büküntünün ard›ndan, Nepal’de ivmelenen Halk Savafl›, Maoistleri Himalaya zirvelerinin eteklerine kadar getirdi. Marksist Leninist Maoistler Filipinler’de vurmaya ve ilerlemeye, Hindistan’da ülkeyi boydan boya yaran k›z›l koridorlar oluflturmaya, Brezilya’da emin ad›mlarla güç biriktirmeye ve geliflmeye, dünyan›n di¤er ülkelerinden ise artan biçimde müjdeli haberler vermeye devam ediyorlar. Ezilen halklar ve uluslar kendi kaderlerini tayin etme iradesini göstereceklerdir. Tarih, buna tan›kl›¤›n ad› olarak tarif edilmelidir. Proletarya, bu kaderi çizmenin lokomotifi olarak sahnedeki yerini ald›¤›ndan bu yana, büyük zaferlere imza atmakla kalmam›fl, mutlak bir biçimde hedefe kilitlenmenin anahtar›n› elinde tuttu¤unu da ispatlam›flt›r. fiimdi daha fazla
34
ifller baflarman›n ve daha kal›c› sonuçlar elde etmek için öldürücü darbeler vurman›n zaman›d›r. Bunun nesnel flartlar›n› emperyalizm geçen yüzy›la göre daha fazla biriktirmifl bulunmaktad›r. Bu asr›n henüz bafllar›nda buna dair iflaretlerin güçlü bir biçimde al›nmakta oluflu, komünistlere önemli görevler yüklemektedir. Bu görevlerin enternasyonalist boyutu genel ve yerel ba¤lam› içerisinde de¤erlendirilmelidir. Emperyalizmin ideolojik, siyasal, kültürel ve askeri boyutlu sald›r›lar›na karfl› uluslararas› çapta yürütülecek mücadelelerin önemi ortadad›r. Bunlar ertelenemez ve önemi yads›namaz özelliktedir. Ancak hiç kuflkusuz enternasyonalist ba¤lamda da öncelik, her komünist partisi için kendi ülkesindeki zincirleri koparmakt›r. Ülkemizdeki süreç dünyadaki geliflmelerden esas olarak ba¤›ms›z ve kopuk bir seyir izlememekle beraber, do¤ald›r ki kendine özgü farkl›l›k ve dinamiklere sahiptir. Dünyaya egemen sistemin parças› olarak iflleyen Türkiye difllisine, baflta ABD olmak üzere bütünüyle emperyalist devletlerin ç›karlar› ve ihtiyaçlar›na göre yön verilmektedir. 1980’ler sonras›na bakacak olursak, geçmiflin devam› olarak her renk ve tabelayla, koalisyon veya tek bafl›na hükümet olan hakim s›n›flar›n faflist partileri eliyle yasal k›l›nan, ekonomik ve sosyal politikalar nedeniyle halk kitlelerinin yaflam seviyesi h›zl› bir gerile-
me göstermifl, açl›k ve yoksulluk s›n›r› alt›ndaki nüfusta büyük bir art›fl olmufl, ekonominin tar›m ve hayvanc›l›k dahil olmak ve baflta iflsizlik gelmek kayd›yla, bütün parametreleri bozulmufltur. Sosyal dokudaki bozulman›n vard›¤› nokta, ekonomik sorunlar›n gelir da¤›l›m›ndaki uçurumu büyütmesine paralel bir yükselifl kaydetmektedir. Ahlaki ve kültürel yozlaflma ile adi suç oranlar›ndaki art›fl, bu dejenerasyonu depolitizasyon süreci ile kesifltirdi¤i oranda, di¤er bir boyutu ile hakim s›n›flar›n bilinçli bir tercihi de ortaya ç›kmaktad›r. Bu süreçte faflist Türk devletinin bir dizi temel yasada yapt›¤› de¤ifliklik ve düzenlemeler ile hak ve özgürlükler alan›na yönelik bask›lar› daha fazla art›rmas›, izlenen ekonomik ve sosyal politikalar›n zorunlu bir sonucu olarak biriken toplumsal cereyan› yal›tmaya ve devrimci-demokratik-yurtsever muhalefeti sindirmeye yöneliktir. Bunun sonucu olarak geliflen sald›r› kampanyas›, ilerici, yurtsever, demokratik ve devrimci kesimi hedeflemektedir. Bir dizi alan ve bölgedeki yerel sald›r›, gözalt› ve tutuklamalar bir yana, son iki y›l içerisinde devrimci örgütlerden MKP, MLKP ve DHKP-C’ye yönelik, kimileri aç›s›ndan önder kadrolar›n›n toplu biçimde imha ve engellenmesini içeren eflzamanl› ve büyük çapl› devlet operasyonlar› gerçeklefltirildi. Ayn› çapta olmamakla beraber, bu sald›r› operasyonlar›ndan
proletarya partisinin güçleri de belli alan faaliyetlerindeki yönetici ve savaflç› kadrolar›n› yitirerek pay›n› alm›flt›r. ‹llegal devrimci örgütlere yönelik büyük çapl› bu imha ve tutuklama operasyonlar› döneminde gösterilen devrimci dayan›flma, sürecin olumlu bir kazan›m› olarak an›lmay› hak eden bir direnifl tablosu oluflturmufltur. Di¤er yandan, 19-22 Aral›k 2000’deki gerçeklefltirilen katliaml› ope-
rasyonla devreye sokulan F tipi hapishanelerde, devrimci ve komünist tutsaklara yönelik tecrit terörü sistemli biçimde sürdürülmektedir. Hakim s›n›flar, görece bir siyasal istikrar tablosu içerisinde, mevcut klikler aras›ndaki dalaflmalar›n yer yer alevlendi¤i bir güzergahta, efendileri olan ABD ve AB emperyalistleri ile iliflkilerini kontrollü bir biçimde sürdürme gayreti içerisindedir. Son genel seçimlerin ortaya ç›kard›¤› tablo, iki partili meclis ve tek partili hükümet-
35
ten oluflan bir süreci bafllatmakla, ABD’nin yeni Ortado¤u projesine uygun bir biçimde “›l›ml› ‹slam” modelini de devreye sokuyordu. Ülke içerisindeki ortalama kullan›m süresi dolma aflamas›na geldi¤inde, t›pk› Irak iflgali gibi bu modelden de bölge aç›s›ndan umulan yarar›n elde edilmemesine paralel, alternatif aray›fllar bafllat›lm›flt›r. Son süreçte Türk hakim s›n›f klikleri aras›nda belli bafll› cinayet, sald›r› ve provokasyonlarla dolu çekiflme ve kap›flmalar, bu çerçevede okunursa durum daha iyi anlafl›labilecektir. Günümüzde de, ülkemizdeki s›n›f mücadelesinin en diri dinamiklerini, Kürt halk›n›n ulusal hareketin mücadelesinden olumlu yönde etkilenen kesimleri oluflturmaktad›r. Ulusal hareket önderli¤inin reformist tasfiyeci çizgisinin de kuflatmas›yla, Kürt kitlelerinin büyük bir yorgunluk, bezginlik ve yo¤un bir bar›flç› e¤ilim içine girdi¤ine dair tespitler, Türkiye Kürdistan’›nda yaflanan savafl›n boyutlar›n› ve etkilerini yeterince tahlil etmekten uzakt›r. Yak›n dönemde, hakim s›n›flar›n çeflitli sald›r› ve provokasyonlar› karfl›s›nda dönem dönem gelifltirilen kitlesel protesto eylemleri ve etkinliklerindeki potansiyel ve içeri¤e bak›ld›¤›nda gerçeklik daha iyi anlafl›labilecektir. Kürt ulusunu bundan sonra daha fazla etkileyecek olan, art›k Türk devleti taraf›ndan da inkar edilemeyen Irak Kürdistan› gerçekli¤i, bölgenin kanl› haritas› üzerinde yeni ayr›k otu gi-
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62 bi yeflermektedir. ABD tüm bölgeyi kan banyosuna çevirirken, Irak Kürtlerinin egemen s›n›flar›, onlar›n sözcülü¤ünü yapan partiler kendilerine nimet sunulmufl gibi, iflgalden ödünler koparmaya çal›flmaktad›r. Aç›kt›r ki bu, Irak Kürtlerinin gelece¤inin emperyalistlerin icazetine b›rak›lmas›, halka dayanan bir ba¤›ms›zl›k hareketinin flimdiden bast›r›lmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Irak Kürdistan›’n›n bölgenin ‹srail’i olamayaca¤› aç›kt›r ama, iflgalden bu yana Irak Kürtlerinin bölgede egemenlik kurma, devletleflme süreci de en ileri düzeye varm›flt›r. ‹flgale çanak tutan Irak’taki Kürt egemenleri, bu flekilde etkinliklerini, güçlerini artt›r›rken, yoksul, savafl içinde yaflamaya al›flm›fl, devlet zulmünü her düzeyde yaflayan Türkiye Kürtlerini de etkilemeye devam edecektir. Üstelik KDP farkl› yöntemlerle aktif bir flekilde bunun çal›flmalar›n› da yürütmektedir. Hem ayr›l›kç›l›¤›n körüklenmesi hem de Türk devletinin sürekli bir sald›rgan güç olarak konumlanm›fl olmas› bölgenin gelece¤i, halklar›n gelece¤i aç›s›ndan kaosun ve buna koflut vahfletlerin iflaretleri olarak görülmelidir. fiemdinli’de tan›k olunan “derin devlet” naml› kontr-gerilla faaliyeti, bir yandan Kürt halk›n›n politik duruflunu ve cesaretini di¤er yandan devletin halka düflmanl›¤›n› inkar edilemez biçimde göstermifltir. “‹yi çocuktur” ile sembolize olan Genelkurmayl›k deste¤i ve bu
alçak sald›r›n›n her türlü araçla haf›zalara farkl› kaydedilmek istenmesine karfl›n verilen tepki, halk›n gücünü bir kez daha ortaya koymufltur. Kürt halk› ile devlet aras›ndaki çeliflkinin ulaflt›¤› nokta, görüldü ki geri çevrilemez bir noktad›r. Politik önderliklerin halk inisiyatifini ileriye tafl›yamad›¤› her harekette oldu¤u gibi, esasen olan› korumaya odakl› bu dinami¤in de geliflmesi için henüz bir neden bulunmamaktad›r. 12 Eylül askeri faflist diktatörlü¤ünün sakatlad›¤›, yasal cendereye ald›¤› ve kadro düzeyinde k›s›rlaflt›rarak sekteye u¤ratt›¤› iflçi s›n›f› mücadelesi; 1990’lara do¤ru ve belli parçalarda da sonras› kimi lokal örneklerde parlamalar ve ç›k›fllar yapmas›na karfl›n, do¤ru, kararl›, tutarl›, süre¤en bir hatta oturmam›fl; kitlesel bir karakter kazan›p yayg›nlaflamam›flt›r. S›n›f›n bir parças› olarak kabul edilebilecek kamu emekçilerinin sendikalaflma talepli bafllayan ve devam›nda di¤er taleplerle sürece yay›lan eylemlilikleri ise geleneksel önderlik zafiyeti rotas›nda dizginletilmekten kurtulamad›. Yak›n dönemin kayda de¤er hareketlenmesini ülkenin Karadeniz’den Ege’ye, ‹ç Anadolu’dan Trakya’ya, Malatya’dan Çukurova’ya uzanan bir genifllik ve zenginlikteki tar›m üreticilerinin protesto eylemlilikleri oluflturmufltur. Her ne kadar belli düzeyde örgütlenmelerin yön vermesi, kimi ileri taleplerin yer yer öne ç›kmas›ndan söz edilebilecekse de tar›mdaki y›-
36
k›m ve tasfiyenin ileri boyutlara varmas›n›n do¤al sonuçlar›ndan kaynakl› yaflanan bu geliflmelerin reformist ve gerici önderlikler elinde do¤ru bir rotaya kavuflmas›ndan ve yak›n gelece¤e damgas›n› vuracak bir yön çizecek olmas›ndan bahsedilemez. Di¤er yandan proletarya partisi güçlerinin de içerisinde yer ald›¤› ve devrimci hareketlerin genel olarak merkezine oturdu¤u ve demokrat, ilerici güçleri de kimi dönemlerde yede¤ine/ittifak›na almay› baflaran anti-faflist, anti-emperyalist mücadelenin ABD emperyalizminin 11 Eylülle yo¤unlaflan sald›r› ve iflgallerine paralel yükselen ivmesi, NATO zirvesi gibi özel gündemlerle yakalad›¤› ç›k›fllar d›fl›nda, s›n›rlar›n› çok fazla zorlay›c› ya da kendi s›n›rlar› d›fl›na taflmay› baflaran bir rol oynamad›. Buna karfl›n dönem içerisindeki canl› dinamiklerden birisi olmay› korudu. Toplumsal konumundaki özel hassasiyetinden kaynakl›, özellikle üniversite gençli¤ine yönelik hakim s›n›flar›n 1980’den itibaren YÖK ile vurdu¤u prangaya yönelik kesintisiz bir mücadele hatt› örme yolunda belli aral›klarla esen rüzgar›n hiç dinmedi¤i, ancak kitleselleflmeyi baflaramad›¤› gibi kurumsallaflma yolunda kal›c› örgütler oluflturamad›¤› da aç›kt›r. Bununla beraber, çekirdek düzeyde de kalsa militan bir ö¤renci gençlik hareketinden söz edilmelidir. Bunun kendi içerisindeki sorunlar› aflmas›na paralel, toplumun di¤er dinamikleri ile buluflma ve kaynaflmas›
noktas›nda da mesafe almas› gerekir. Her iki sorunun birbiri ile ba¤lant›s› kavrand›¤› oranda geliflmenin ana unsurlar› daha iyi bilince ç›kar›labilecektir. Ülkemizdeki bafll›ca çeliflkilerin keskinleflti¤i ve derinleflti¤i gerçekli¤i, emperyalizm, komprador kapitalizm ve feodalizm ile halk y›¤›nlar› aras›ndaki uzlaflmaz çat›flmalar› tetikledi¤i oranda, egemenlerin çeliflkinin ana yönü üzerindeki hakimiyetlerini korumaya dönük müdahalesi, çeflitli biçimlerde kendini göstermektedir. Bunun en do¤al ve yayg›n flekli, faflist diktatörlü¤ün say›s›z biçimdeki yöntemiyle ortaya ç›kan fliddet olurken, flovenizmin k›flk›rt›lmas› suretiyle gelifltirilen ›rkç› linç kampanyalar›, her türlü provokasyon eflli¤inde toplumsal histerinin harekete geçirilmesini hedeflemifl, ne var ki beklenen sonuçlar al›namam›flt›r. Ermeni soyk›r›m›n›n 90. y›ldönümü vesilesiyle yeniden gündemleflen tart›flmalar ve bu arada resmi tarih tezlerinin sorgulanmas› paralelinde bugüne kadar kamuya mal olmas› engellenmifl gerçekler de s›r olmaktan ç›kmaktad›r. T.C. tarihinin içinde bar›nd›rd›¤› çarp›tmalarla, ›rkç›, floven, halk düflman› politikalar ve yalanlarla afifle olmas› da halk›n devletle iliflkilerinin her bak›mdan sorgulanabilir olmas›n› sa¤lamaktad›r. Merkezi bütün politikalarda ayn›laflan, programatik düzeyde tek tipleflen hakim s›n›f partilerinin kendilerine oy istemek kadar kat›l›m için yapt›klar› ça¤r›-
ya karfl›n, son genel seçimlerde yüzde 23 dolay›nda (10 milyon) seçmenin sand›k bafl›na gitmeyifli ve/veya oy kullanmay›fl›, politikaya ilgisizlik ve di¤er nedenlerin belli orandaki etkisiyle beraber, a¤›rl›kl› olarak düzenden beklentilerde belirgin bir azalma oldu¤una dair somut veriler sunmufltur. Gelinen aflamada, kitlelerin düzenden beklentisinin kalmad›¤› ve kendi geleceklerine hükmetmek için harekete geçme noktas›nda bir aray›fl içerisine girdiklerine dair bir tespit yapabilmek mümkün de¤ildir. Yukar›da özetledi¤imiz panaroma içerisinde, giderek a¤›rlaflan tablonun ezilenler cephesini oluflturanlar, toplumsal kanamay› yer yer hareketlenerek kaynaflmaya dönüfltürmektedir. Ne var ki bu kaynaflman›n kitle eylemlilikleri boyutuyla yüzünü iktidara çevirecek bir hareket düzeyine varmad›¤›, derelerin ›rmaklarda buluflmad›¤›, kendili¤inden oluflan kimi ›rmaklar›n ise denizlere aç›lma perspektifi tafl›mad›¤› aç›kt›r. Elbette bu gerçeklik de¤iflecektir. Hiçbir hareket sabit, tekrara mahkum bir düzlemde ilelebet var olamaz; de¤iflerek, de¤ifltirerek, afl›nd›rarak, parçalayarak belirgin bir sonuca do¤ru ilerler. Marksist-Leninist-Maoistler y›¤›n hareketinin tarihsel ak›fl› hakk›nda aç›k, ispatlanm›fl görüfllere sahip olduklar› ölçüde gelece¤in rengarenk, karmafl›k, say›lmayacak denli kanal›ndan bahsedildi¤i yerde ana ak›fl› tespit edecek güce, kudrete sahiptirler. Bu özellik onlar›
37
kaç›n›lmaz olarak devrimin kumandas›na oturtur. Ak›fla do¤ru bir yön vermek, onun ana yönünü saptamak, belirleyici yan›n› kavramakla mümkündür. Bu sorumluluk en basit ifadeyle, a¤›rd›r. Sorumlulu¤un a¤›rl›¤› kadar partimizin ideolojik-politik-örgütsel sorunlar›, düzeyimizin gerili¤i de iflimizin zorlu¤unu belirlemektedir. Dünyada durum tahlillerindeki temel yaklafl›mlar›m›z›n kitlelerin hareketinde maddi bir güce dönüflmemesi baflar›s›zl›¤›m›z›n yads›namaz sonucudur. Öyle ki, bu konularda özellikle belirleyici hatalar yap›lmam›fl; buna karfl›n teorisi ile eylemi uymayan, politikaya dönüflmeyen, analiz gücü geliflkin olmayan bir süreç yaflanm›flt›r. Ne emperyalizm hakk›ndaki uydurmalar, ne bizim gibi ülkeler için iddia edilen kalk›nma saçmal›klar›, ne s›n›f savafl›n›n sönmeye yüz tuttu¤u safsatas›, ne de “tarihin sonu”nu getiren say›klamalar akl›m›z› çelmedi, çelemezdi. Aksine tüm abluka ve s›k›flt›rmalara karfl›n bunlar›n gerçek d›fl›l›¤›nda ›srarc› davrand›k. Ancak, bunun yetmeyece¤i de aç›kt›. Gerçek sorun kitlelerin hareketinde maddi bir politik gücü yakalamakt›. Bu baflar›lamam›flt›r. Partimiz tüm bunlar›n karfl›s›nda etkisiz ve güçsüzdür. Bunu daha önce de belirttik ve tekrarl›yoruz: bu güçsüzlük bizde ne irade kayb›na, ne de beklemecili¤e yol açacakt›r. Biliyoruz ki kitlelerin talepleriyle bütünleflmede, sözünü etti¤imiz nesnel koflullar› de¤erlendirme-
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62 de ilerleyebilirsek, yönümüzü bunlara çevirebilirsek, bunlara uygun bir çal›flma yapmay› kavrayabilirsek örgütümüzün sa¤lam bir flekilde inflas›nda az›msanmayacak geliflmeler sa¤layabiliriz. Bu, yönelimin kaç›n›lmaz baflar›s›n›n maddi kofluludur. Görevimiz partinin bafll›ca organlar›n›, görüfllerini, kitlelerle iliflkilerini, günün flartlar›nda infla etmektir. Çok daha fazla alanda yo¤unlaflmak, ortak çal›flmalar› gelifltirmek, bilimsel araflt›rmalar yapmak, her düzeydeki kat›l›m›n önünü açmak ve bunun derecesini artt›rmak, partiye, kitlelere hizmeti ertelenemez görev saymak günün bizden bekledi¤i temel durufltur. Ancak bu durumda partiye ve gelece¤e karfl› yükümlülü¤ümüzün yerine getirilmesinden söz edebilece¤iz. Oturum da bu yükümlülü¤ün sadece bir ad›m›d›r. Do¤ru kararlar, politikalar ve yönelim nihayetinde bugüne aittir ve gelece¤i ancak flekillendirmekle ilgilidir; gelece¤in kendisi de¤ildir. Gelece¤in kendisi olmak ya da “gelece¤i kazanmak” için do¤ru karar, politika ve yönelimin kararl›ca uygulanmas›, uygulama içinde gelifltirilmesi, tamamlanmas› gerekir. Ancak bu flekilde ele al›n›rsa sorunlar›n çözümüne yard›mc›, k›lavuz olmufl oluruz. fiimdiden tüm sorunlar›n çözüldü¤ü ya da k›sa sürede çözülece¤i düflüncesi sadece zavall›lar›n, bir ifle düflüncesizce sar›lanlar›n aymazl›¤› olabilir. Böyle bir düflüncemiz
asla olmamal›d›r. Genel yönelimimiz, kuruluflunun üzerinden 35 y›l geçmifl olmas›na karfl›n demokratik halk devriminin yolunu Halk Savafl› olarak belirleyen proletarya partisinin, bu stratejinin gere¤ini yerine getirme noktas›nda istedi¤i ad›mlar› atamamas›, baflka bir deyiflle geliflme ve aç›l›mlar sa¤layamam›fl olmas›ndaki s›k›nt›lar› aflma do¤rultusunda önümüzdeki süreçte önceli¤in hangi konulara verilmesi gerekti¤ine yöneliktir. Görevlerimizi belirleyecek olan nokta, bu çerçevede flekillenmektedir. Proletarya partisi, her fleyden önce kendi gerçekli¤iyle yüzleflmesini bilecektir. Bu konuda 5 y›l kadar önce at›lan ad›m bugün daha da ileri tafl›nm›flt›r. T›kanma ve açmazlar›m›z› belirlemek, hastal›klar›m›z› tedavi etmek, zafiyetlerimizi gidermek, baflar›s›zl›klar›m›z ve hatalar›m›zdan dersler ç›karmak, ar›nmak ve böylelikle güçlenmek zorunday›z. Kirliyi at›p temizi giymenin zaman› gelmifltir denilirken, geçmiflin temiz de¤erleri üzerinden ve özünden yükselinmesi kast edilmektedir. Bunu do¤ru biçimde alg›lamal›y›z. ‹brahim Kaypakkaya ve yoldafllar› ile bafllayan sürecimiz, ard›l› olan yoldafllar› taraf›ndan büyük emek ve bedeller ile bugüne kadar tafl›nd›. Olumlu ve olumsuz yanlar›yla bize aittir. ‹nsana ait olan hiçbir fleyin bize yabanc› olmamas› gibi, tarihimiz de bize yabanc› de¤ildir. Ancak tarihe karfl› olan so-
38
rumlulu¤umuz gere¤i, proletaryan›n ülkemiz özgülündeki davas›n› ileriye tafl›mak konusunda düfltü¤ümüz hata ve yanl›fllarla ilgili ac›mas›z olmak durumunday›z. Tafl üstüne tafl koyarak devrimin kalelerini infla ederken, sa¤lam olmayan, harc› iyi kar›lmam›fl bulunan veya do¤ru yerlefltirilmemifl durumdakileri tespit etmek durumunday›z. Uzun süreli savafllar› yürütebilmenin zorlu¤unu tarihteki nice deneyler bir yana, bizzat kendi prati¤imiz fazlas›yla ispatlam›fl bulunuyor. Genel yönelimimizin ana noktalar›ndan birincisi; ülkemizdeki demokratik halk devrimi sürecini zafere tafl›yacak olan Halk Savafl› stratejimizin gelifltirilmesi ile ilgili 35 y›ll›k mücadele tarihinde ortaya ç›kan açmazlar› gidermekle ilgilidir. Konuyla ilgili ana gündemimiz çerçevesinde bir çok hususun alt› çizilmifl olmakla beraber, önemle vurgulanmas› gereken noktalar; esas alanlara yönelimde, kitlelerin rolünün kavranmas› ve kitle çizgisinin uygulanmas›nda, somut toplumsal alan/bölge tahlillerin yap›lmas›nda, yerel faaliyetin örgütlenmesinde, gerilla savafl›n›n temel ilkelerinin uygulanmas›nda ciddi oranda zafiyete düflüldü¤ü ve bütün bunlar› kapsam›na alacak ad›mlar atmak üzere parti güçlerinin seferber edildi¤i bir faaliyetin örgütlenmesi yönelimimizin ana noktas›d›r. ‹kincisi; kitlelerin rolünün kavranmas› ile ilgili sorunumuz ba¤lam›nda kitle çizgisinin kavran›fl›nda partide bilinç s›ç-
ramas› yarat›lmas›d›r. Bunun için bütün alanlarda kitle faaliyetlerine yo¤unlaflma temelinde izlenecek olan politikalar›n somutlaflt›r›lmas› gerekmektedir. Parti örgütünün kendini pratikte ve kitleler nezdinde s›nayarak geliflmesine hizmet edece¤i ve örgütlenerek güçlenece¤i bu süreç, ana yönelimimiz aç›s›ndan merkezi önemdedir. Lenin yoldafl›n “nüfusun bütün s›n›flar› aras›na gidin” talimat›n› rehber edinerek yürütece¤imiz faaliyet, ayn› zamanda bilinç tafl›ma kampanyas› olarak kavranmal›d›r. Üçüncü nokta; örgütsel aç›dan partinin yaflad›¤› sorunlar›n giderilmesi ve bünyeyi saran hastal›k ve zafiyetlerle mücadele edilmesine yöneliktir. Partimiz, kuruluflundan itibaren Bolflevik tipte örgütlenmenin esaslar›n› uygulamak için titizlik göstermifl, proleter kültürü örgütsel iliflkileri ve mücadele yaflam›na egemen k›lmaya çal›flm›flt›r. Bu konuda att›¤› ad›mlar ve yetifltirdi¤i kadrolar ile halk›m›z nezdinde hakl› olarak edindi¤i yerin de¤eri küçümsenemeyecek boyuttad›r. S›n›f
mücadelesinde geriye düflmesine, yenilgi ve baflar›s›zl›klara u¤ray›p güç yitirmesine neden olan dönemlerin ard›ndan, partimizdeki en ciddi erozyonun örgütsel alanda yafland›¤›, parti kültürünün büyük oranda deforme oldu¤u aç›kt›r. Parti omurgas›nda y›k›m anlam›na gelen bu durum son derece önemlidir. ‹deolojik merkezli bir müdahale ile afl›lmas› gereken bu soruna yönelik pratikle bütünlüklü ad›mlar önümüzdeki yönelimin ana noktalar›ndan bir di¤eri olarak bilince ç›kar›lmal›d›r. Genel yönelimimizin dördüncü ana noktas›, parti faaliyetimizi ileriye tafl›yacak, devrimin ve savafl›n önder kadro ve militanlar›n›n yetifltirilmesi do¤rultusunda ad›mlar atmakt›r. S›n›f mücadelesinin en iyi ö¤retmen oldu¤u klasik do¤rusunun ötesinde, nitelikli kadrolar›n yetifltirilmesine özel olarak yo¤unlafl›lmas› gerekti¤i, komünist partilerinin tarihi deneyimlerinden de ö¤rendi¤imiz gibi, aç›k bir gerçekliktir. Halefler yetifltirme perspektifiyle birlikte ele al›nmas› gereken bu yönelim; parti kadrolar›n›n ide-
39
olojik yap›lar›n›n güçlendirilmesi, politik donan›mlar›n›n art›r›lmas›, teorik seviyelerinin gelifltirilmesi ve militan bir karakter edinmeleri için yürütülecek çok yönlü e¤itim çal›flmalar›n› kapsamaktad›r.
YÖNEL‹M‹N BAfi fiL LICA ALANLARI K›rsal Alan Faaliyetleri K›r gerilla savafl› merkezli yürüttü¤ümüz devrim mücadelesinde, öncelikli alanlar sorunu sadece genel olarak de¤il, özgül durum için de ele al›nabilir ve gelifltirilebilir. Geneli tekrarlaman›n ötesinde, bunu hayata geçirmek için yap›lmas› gerekenlerin tespit edilmesi gerekir. Bu, sadece s›n›f mücadelesinin genel seyri, kitlelerin çeliflkileri, yo¤unlaflt›klar› yerler, co¤rafik koflullar›n de¤il, ayn› zamanda sübjektif gücün de tahlilini gerektirir. Kendimizi, düflman› ve koflullar› tan›madan öncelikli alanlar saptamak ve bu alanlardaki görevleri s›ralamak, hiçbir haz›rl›k yapmadan bir ifle bafllamak gibidir ve aç›kt›r ki hatalara fazlas›yla gebedir. Geriye bakt›¤›m›zda, sözünü etti¤imiz tespitlerin do¤ru ve yeterince yap›lamamas› durumunda beklenmedik sorunlar›n öngörülenden çok daha fazla ve sürükleyici oldu¤u görülecektir. Bu durumda, bu gibi sorunlarla daha az karfl›laflmak ve sorunlar›n pefli s›ra sürüklenmemek için görevlerimizin içine bu haz›rl›k sürecini koymal›y›z. Oturum bu haz›rl›¤›n ön flartlar›n›, karakterini ortaya
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62 koymaktad›r. Kararlar yapmam›z gerekenlere dair önemli aç›l›mlar içermektedir ve bunlar haz›rl›¤›m›z›n bir k›sm›n›n yerine getirildi¤ini gösterir. Ancak bunun tamamlanm›fl bir haz›rl›k oldu¤unun kabul edilmesi için bafl›ndan itibaren görevlerde, alanlarda bir sabitlik ve esasen baflar›l› bir çal›flma yürütülmüfl olmal›d›r. Faaliyet de¤erlendirmesinde bunun böyle olmad›¤›n› gördük. Görevlerimizin ne oldu¤unu belirlerken, baflar›l› olunamam›fl bir sürecin yeterli bir haz›rl›¤› içerdi¤ini düflünmek bu nedenle politik bir yan›lg› olacakt›r. Nitekim, yapt›¤›m›z tart›flmalar›n, ald›¤›m›z kararlar›n özü de hedeflerimizin somutlaflt›r›lmas›, görevlerin netlefltirilmesi gerekti¤ine, buna dönük çal›flmalara ihtiyaç oldu¤una iflaret etmektedir. Sonuç olarak 8. Oturum, köylülü¤ün devrimimizdeki rolünü ve yo¤unlu¤unu halen sürdürüyor olmas›n›, flehirlerde ise iflçi s›n›f›n›n yo¤unluk bak›m›ndan tafl›maya devam etti¤i güçsüzlü¤ü ve düflman denetimini esas alarak, devrim için esas alan›n k›rsal oldu¤unu ve silahl› mücadelenin buralarda gelifltirilebilece¤ini yinelemifl ve devrimimizin belirli stratejisinin hayata geçirilmesi için mevcut duruma uygun bir çal›flma yönteminin uygulanmas› gerekti¤ini kararlaflt›rm›flt›r. Bunu gerçeklefltirmenin mümkün oldu¤u kaynak, kitlelerin hareketi, onlar›n yaflam alanlar› ve s›n›f savafl›m›ndaki durufllar›d›r. Bunun karfl›s›ndaki gücümüz, niteli¤imiz
yapacaklar›m›z›n somutlaflmas› bak›m›ndan belirleyicidir. Halk Savafl›n›n genel ilkelerine göre ald›¤›m›zda; stratejik savunma aflamas›na uygun bir perspektifin oturtulmas›, kitle deste¤inin ve güveninin kazan›lmas›, uygulanabilir görevlerin saptanmas›, askeri ve siyasi e¤itimin süreklilefltirilmesi, niteli¤in yükseltilmesi, partinin s›k› denetiminde, yönlendirmesinde disiplinli birliklerin flekillendirilmesi, hareket alan›n›n geniflletilmesi, birliklerin bir ana çekirdek olarak çal›flmas› gerekti¤i sonucuna var›yoruz. Bu hedeflerin içinde bulundu¤umuz aflamada öngörülmesi ve buna göre çal›fl›lmas› gerekmektedir. Bu hedeflere ulaflmak için neler yapmal›y›z: her fleyden önce, mücadelenin kitlelerle yürütülmesi ilkesine uygun olarak, savafl cephesinin politiklefltirilmesi görevini tamamlamak gerekir. Günümüzün flartlar›na uygun olarak genifl kitlelerin savafl›m›z›n içeri¤ini, nelere ve kimlere karfl› gerçekleflece¤ini/gerçekleflmekte oldu¤unu kavramas›n›, anlamas›n› sa¤lamak gerekir. Partimizin birincil görevi program›n› ve savafl çizgisini kitlelere propaganda edecek çal›flmalar için kararl› olmas› ve buna göre örgütlenmesidir. Ancak bu görev için harekete geçilmesinden sonra, bunun uygulanmas›na paralel olarak mevcut düzeyiyle, haliyle gerilla gücünü destekleyecek, onu ileriki zamanlara haz›rlayacak çal›flmalar›n üzerinde durmal›-
40
d›r. Bu çal›flmalar politik, askeri e¤itimle birlikte kitlelerin yaflam koflullar›n›n, çeliflkilerinin, öne ç›kan sorunlar›n›n ve bu anlamda örgütlenmelerinin incelenmesini içermelidir. Buraya dönük görevleri partinin di¤er alanlar›ndaki çal›flmalardan koparmak mümkün de¤ildir. Gücümüzün nicel ve nitel seviyesini bu alanlar›n deste¤iyle yükseltmek, kitlelerle iliflkinin geliflmesine katk› sa¤layacak çal›flmalarla mücadelenin geliflebilir bir rotaya sokulmas›na hizmet etmek gerekir. K›r gerilla savafl›na hizmeti bu flekilde, sa¤l›kl› ve yo¤unlaflm›fl bir halde gerçeklefltirmek için en uygun alanlar buralarla ba¤lar› daha geliflkin bölgeler ve flehirlerdir. Örgütlerimizin ulaflabilece¤i, ajitasyon/propaganda yapabilece¤i, örgütlenme olanaklar›na bir ölçüde sahip bu yerlerde yo¤unlaflmak savafl›n somut ihtiyaçlar›n› karfl›lamak aç›s›ndan gereklidir. Merkezi görevin gerçekleflmesine hizmet için bafll›ca alanlardan biri buras› olacakt›r. Kürt ulusal sorunu yayg›n bir Kürt kitlesinin ilgi alan›nda ve u¤runa verilen mücadele önemli bir etken olarak genifl yank›lar yaratmaya devam etmektedir. Ulusal sorunun ele al›n›fl› bak›m›ndan temel görüfllerimizin do¤rulu¤u kuflku götürmezdir. Daha önce de de¤indi¤imiz gibi, bu yeterli görülemez. Kürt ulusunun devrimcidemokratik yönünün, içerdi¤i halk hareketinin do¤ru anlafl›lmas› ve a盤a ç›kar›lmas›
omuzlar›m›zdaki temel görevlerdendir. Bunun için, ezilen ulus milliyetçili¤inin etkisi alt›nda bulunan Kürt halk›n›n ç›karlar›yla birleflen ulusal demokratik haklar mücadelesi desteklenmelidir. S›n›f mücadelesine olumlu etkisi olan ulusaldemokratik taleplerin sadece ortaya ç›kt›klar›nda de¤il, olas› geliflme durumlar›nda da öngörülmesi ve s›n›fsal bilinç tafl›ma perspektifini içermifl halde u¤runa mücadele etmek yönelimimizin bir parças›d›r. Özellikle Türkiye Kürdistan›’nda gelifltirilen operasyonlara, katliamlara, halka karfl› ifllenen suçlara aç›k ve net tav›rlar içinde olmak görevdir. Tar›m alan›ndaki geliflmeler ile meydana getirilen tahribata karfl›, ciddi bir tepki zemini oluflmaktad›r. Bunun için baflta AB olmak üzere di¤er devletlerle iliflkilerdeki dengesizli¤i kavramaya ve bunu kitlelere apaç›k, anlayacaklar› tüm biçimlerde göstermeye gayret etmeliyiz. Köylülerin bu yöndeki hareketlili¤i incelendi¤inde bu yöndeki eksikli¤imiz görülmekte ve egemen s›n›flar›n kendi aralar›ndaki çeliflkilerin bu hareketi yönlendirdi¤i göze çarpmaktad›r. Bu, hem egemen s›n›flar›n çat›flma zeminini kavramak aç›s›ndan hem de köylü hareketinin siyasal ve kal›c› özelliklerinin, örgütlülüklerinin ifllevini analiz etmek aç›s›ndan incelenmesi gereken bir durumdur. fiehir Faaliyetleri fie Büyük flehirlerdeki örgütü-
müzün görevleri bak›m›ndan da baz› alanlar› öne ç›karmal› ve yo¤unlaflmal›y›z. Buralarda iflçi s›n›f› içinde örgütlenmek esast›r; elbette bu esasl›¤› günün flartlar›ndan, olanaklar›m›z, gücümüz ve kadro düzeyimizden ba¤›ms›z ele alamay›z. ‹flçi s›n›f› ile iliflkilerimizin gerili¤i ve s›n›f hareketinin oldukça düflük seyrediyor oluflu, s›n›f içindeki çal›flmalar›m›z› darlaflt›rmaktad›r. Bu alanda k›sa sürede bir ilerleme sa¤lamak için görünür bir neden yoktur. S›n›f hareketi dibe vurmufl durumdad›r. ‹lerici sendikalar›n say›s›n›n azl›¤› ve gerici/iflbirlikçi sendikalar›n yo¤unlu¤u bu alandaki görevlerin içeri¤ini geniflletmektedir. Oysa mevcut haliyle politikalar›m›z, örgütlülü¤ümüz ileri derecede bir kapsay›c›l›¤a sahip de¤ildir. Talepler, sloganlar, beklentiler darlaflmay› teflvik etmekte, örgütlenme belli alanlarda ve dar bir çevreyi içermektedir. S›n›f hareketinin ihtiyac› olan en son fley darlaflmad›r. Egemen s›n›flar›n sald›r›lar› sonuç al›c› düzeyde etkili olmufltur. ‹flsizli¤in oldukça yayg›n olmas›, ifl güvencesinin yok edilmesi, henüz devam eden özellefltirme sürecinin (sadece elden ç›karma de¤il, sonuçlar›n›n orta vadeye yay›lmas›) yaratt›¤› yo¤un tahribat iflçi s›n›f› hareketini büyük oranda edilgenlefltirmifltir. ‹flçi s›n›f› içindeki çal›flmalar›m›z›n, s›n›f›n sorunlar›n›n, özellikle iflsizlik, örgütsüzlük, da¤›n›kl›k, di¤er halk kesimleriyle iliflkisizlik gibi öne ç›kan ve yaflam›n birçok
41
alan›na tesiri olan sorunlar üzerinde yo¤unlaflacak bir programa endekslenmesi gerekmektedir. ‹flsizler nüfusunun a¤›rl›¤› flehirlerde olmak üzere 6 milyona dayand›¤› ülkemiz gerçekli¤inde, bu kesime iliflkin özel politikalar›n saptanmas› ve çal›flmalar›n yürütülmesine ihtiyaç oldu¤u aç›kt›r. S›n›f örgütlenmesi bu yöndeki çal›flmalar› tart›flmal› ve bir hareket yaratmak üzere ele almal›d›r. ‹lerici iflçilerin, ortak bir program flekillendirmeleri ve en önemlisi de bunu direnifller, hak talepleri ve örgütlenme süreci içinde gerçeklefltirmeleri gerekmektedir. Sürecin bu yöndeki geliflmelere aç›k oldu¤u görülmelidir. Ancak, genifl iflçi kitlesinin umutsuzluk ve da¤›n›kl›k halinin k›sa zamanda giderilemeyece¤i ve bunun özellikle örgütçülerimizde y›lg›nl›¤a, çaresizli¤e yol açmamas›na dikkat edilmelidir. Genel süreç kavranmad›kça bu dura¤anl›¤›n, belirsizli¤in görülemeyece¤i ve ayn› zamanda gelecek süreçte ortadan kalkaca¤› da anlafl›lamayacakt›r. Günümüzde, gerçekte uzun zamand›r büyük fabrikalarda örgütlenme imkanlar› zordur. Bunun çeflitli nedenleri vard›r ve anlafl›l›rd›r. Uzun vadede bu alanlarda örgütlenme perspektifini yitirmeden, esas olarak küçük iflletmelere, kaybedece¤i fazla fleyi olmayan, örgütlenmeye daha aç›k ve çeliflkileri günümüzde daha yo¤un yaflayan iflçilerin bulundu¤u alanlarda örgütlenmeyi
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62 seçmek gerekir. Bu durumda iflçi s›n›f› hareketi içindeki çal›flmam›z›n esas›, her direniflin içinde yer almaya, onu anlamaya çal›flarak, var olan iliflkileri belli bir merkezde toparlamak ve sorunlar›n›, taleplerini, örgütsüzlüklerini giderebilecekleri bir program üzerinde yo¤unlaflmak olacakt›r. Semtler uzun zamand›r çal›flmalar›m›z›n yo¤unlaflt›¤› alanlardand›r. Yine bu alanda, devrimci hareketlerle ortaklafla eylemler gerçeklefltirilmektedir. Örgütlülü¤ümüzün bu alanlarda sistemli bir çal›flma oturtmam›fl olmas›, halka karfl› gerçekleflen sald›r›lar›n kavranmamas›n›, düzenli ve ilerleyen iliflkiler a¤›n›n örülememesini, kitlesel karakter tafl›yan toplant›lar›n, eylemlerin örgütlenememesini, hatta kimi yerlerde bunlardan uzak durulmas›n› getirmektedir. Bu alanlar örgütlenmek için genifl olanaklar sundu¤u ve ayn› zamanda iflçi ve gençlik çal›flmalar›na da do¤rudan etki etti¤i halde bundan faydalan›lamamaktad›r. Bu alanlar›n önde gelen ve sosyal yaflamda özellikle genç nüfusu etki alan›na alan yozlaflma, çeteleflme, fuhufl, uyuflturucu vb. sorunlar› düzen taraf›ndan örülmüfl tuzaklar›n sonucudur. Bu sorunlar üzerinde durmak, sürekli kampanyalar örgütlemek, farkl› yap›lar›n çal›flmalar›yla da ortaklaflabilmek acil bir ihtiyaç olarak görülmelidir. Dikkat
edilmesi gereken fley kendimizi bu sorunlarla s›n›rland›rmamakt›r. Aç›kt›r ki bunlar kendi bafllar›na, iflçi, gençlik, kad›n vb. sorunlardan kopuk de¤ildir. Daha önceki deneyimler de göstermektedir ki semtlerdeki sorunlar bütünlüklü çal›flmalarla ele al›n›r ve di¤er alanlardaki sorunlara yönelik faaliyetlerle birlefltirilebilirse baflar› elde edilebilir. Aksi halde k›sa vadeli ve da¤›lmaya yatk›n bir örgütlenme ve çal›flman›n ötesine geçilmez. Parti örgütünün toparlanmas›, sa¤lamlaflt›r›lmas› gibi temel sorunlar ancak sistemli ve halka karfl› gerçekleflen sald›r›lara genifl ve çeflitli alanlar›n ortak karfl› koyuflu üzerinde yo¤unlaflan bir çal›flma ile çözülebilir. ‹flçi s›n›f›n›n ve di¤er halk kesimlerinin karfl› karfl›ya bulundu¤u sald›r›lar›n kökeni, geliflim seyri, emperyalizmle iliflkisi, devletin bu sald›r›lardaki merkezi rolü üzerinde durulmad›kça, bunun a盤a ç›kar›l›p teflhiri yerine getirilmedikçe gerçek ve sa¤lam bir ilerleme, örgüt-
42
lenme sa¤lanamayacakt›r. Kendimizi sadece öne ç›kan, kimi küçük burjuva hareketlerin yapt›¤› gibi belli sorunlarla s›n›rlamamal›, aksine bu sorunlar›n koflullar›n›, politik arka plan›n›, egemen s›n›flarla, onlar›n düzeni ile ve di¤er alanlardaki halk kesimleriyle birlikte ele almal› ve buna göre örgütlenmeliyiz. Enternasyonal Faaliyet Uluslararas› düzeyde; Marksizm-Leninizm-Maoizm’den kopmalara, uzaklaflmalara denk düflen yaklafl›mlar, yeni teoriler gelifltirildi¤i bilinmektedir. Bunlara karfl› ideolojik zeminde mücadele yürütmek sorumlulu¤u omuzlar›m›zdad›r. Geliflmelerin ald›¤› boyut, içine girilen sürecin kaotik karakteri düflünüldü¤ünde bunun önemi anlafl›l›r olacakt›r. Bu alandaki iliflkilerin somut, hedefleri belirgin çal›flmalarla gelifltirilmesi gerekmektedir. Bilindi¤i gibi DEH ile devam eden bir üyelik so-
runumuz bulunmaktad›r. Henüz bu sorunun alaca¤› biçim ve iliflkimizin girece¤i hat netleflmifl de¤ildir, aksine genel olarak DEH’in süreci netsizlik içermektedir. Amac›m›z›n ilkesiz ve koflulsuz biçimde DEH’in içinde yer almak olmad›¤› bilinmektedir. Çözülmesini istedi¤imiz, salt üyelik sorunu de¤ildir, ayn› zamanda ve hatta daha belirleyici olarak DEH’in yap›s› ve çizgisidir. DEH’in netsizli¤i, ifl yapamazl›¤›, sorunlu müdahaleleri bu iliflkideki konumumuzu ve yaklafl›mlar› önemli derecede ilgilendirecektir. Bu alandaki tart›flmalar›n almakta oldu¤u biçim, bariz biçimde DEH’i de kapsayacak ayr›fl›mlar› getirebilir. Önderli¤imiz bunu s›k› bir flekilde izlemeli, daha çok somut geliflmelere, genel karakter kazanm›fl devlet politikalar›na, emperyalist yay›lmac›l›¤a dönük enternasyonal görevlerde yo¤unlaflma sa¤lamal›d›r. Komünist Partiler aras›ndaki ayr›fl›m›n körüklenmesinden ziyade ayd›nl›¤a kavuflturulmas›na ihtiyaç oldu¤unu bilerek, yönelimin özüne bu oturtulmal›d›r. Ayn› zamanda özellikle bölgemizde yaflanan sorunlara karfl› da enternasyonal bilinci gelifltirici politikalarla müdahalelerde bulunmam›z gerekmektedir. Irak’ta devam eden iflgal ve halk direnifli karfl›s›nda esasta kendili¤indenci bir hat izlenmektedir. Bunun düzeltilmesi ve kitlelerin Irak savafl›na, Ortado¤u’ya yönelik sald›r›, talan, yeniden paylaflma planlar›-
na aktif karfl› koyufllar›n sa¤lanmas› gerekir.
KULLANILACAK YÖNTEM VE ARAÇLAR ÜZER‹NE Çevremizde bir toparlanma sa¤lamak, merkezileflmek, politik yetkinlik kazanmak elimizdeki olanaklar›n ne oldu¤u ve ne olmas› gerekti¤ini de belirleyecektir. Süreç her bak›mdan s›n›f mücadelesinin yeni koflullar›n›, yeni alanlar›n›, biçimlerini getirecektir; son döneme kadarki -esasta devam eden- daralman›n aksi yönde geliflmesi beklenmelidir. Bu da, dün oldu¤u gibi karfl›m›za, kitle ile iliflkilerimizin sorgulanmas›n›, ertelenemez görev olarak ç›karmaktad›r. 7. Oturumdaki ayn› konuya iliflkin yönelim genelde uygulanmad›, eski ve mahkum edilen tarz›n –kitleler d›fl›nda, kitlelerin sorunlar›, talepleri d›fl›nda örgütlenme, kitleselleflmeyi devrimci, komünist hareketin sorunu olarak de¤il, kitlelerin kendili¤inden hareketinin bir ürünü olarak kavrama, ona önderlik etmeyi ondan ö¤renme süreci olarak da irdelememebelki farkl› biçimleri, ama özde ayn›s› devam ettirildi. Önderlik müdahaleleri yetersizleflti ve partimizin farkl› sorunlar›, çözüme gidilmesinin önüne geçti. Öncelikli olarak örgüt olma bilincini, kolektif tarz›, her alanda ve düzeyde politik sürece kat›l›m› benimsemeli ve uygulamal›y›z. Komitelerimizde çal›flma ortamlar›n›n, tart›flma konular›n›n, ilgi alanlar›n›n, 43
paylafl›mlar›n›n, raporlar›n›n vs. ne kadar kitle sorunlar›, örgütleri, politika, parti sorunlar› oldu¤unu tespit etmek, a盤a ç›karmak ve bunu getiren etmenleri netlefltirmek esas sorunlar kabul edilmelidir. Bir komitemizin ne kadar çal›flt›¤›n›, nas›l çal›flt›¤›n› anlamak için öncelikle bu konularda neler yapt›¤›n› ve yöntemlerini sorgulamal›y›z. Sorunlar›n çözümü için at›lmas› gereken ad›mlar faaliyetin baflar›s› için ölçüt olmal›d›r. Bunun için sorunlar›n tam aç›klamas› yap›lmal›d›r. Bunlar› kavramaya engel olan yaklafl›mlar›, tutumlar› a盤a ç›karmal› ve düzeltmek üzere elefltirmeliyiz. Bu sürece bütünün kat›l›m›n› baflarmak zorunday›z. Kendini sorunlar›n d›fl›nda gören tarz›n hareketimize, yönelimimize hiçbir katk›s› olmayacakt›r. Kitleselleflme kavram›n› fazlas›yla kullan›yoruz. Di¤er devrimci hareketlerin de kulland›¤› bu kavram›n içi boflalm›fl haldedir. Çok genel olan kavram›n içeri¤i üzerinde durulmal›d›r. Anlad›¤›m›z fley ne bir öncü savafl› mant›¤›d›r ne de kendili¤inden harekete tabi kalmakt›r. Anlad›¤›m›z fley kitlelere politik bilinç tafl›makt›r. Politik bilinç tafl›mak sürekli olarak politik düzeyin sorgulanmas›n›, ilerletilmesini ve do¤all›¤›nda kitlelerden ö¤renmeyi gerektirir. Kitle hareketlerinin yarat›lmas›, kitleselleflmenin kendisidir. E¤er bu hareketlerin d›fl›nda yer al›yorsak, kitle eylemlerinin (hakl›, düzeni sorgulamay› içeren hemen her
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62 biçimdeki eylemin), örgütlerinin yap›s›n› analiz etmiyorsak bu görevi baflarmam›z mümkün de¤ildir. Ajitasyon/propaganda araçlar›na yaklafl›mlar›m›z politik bilinç tafl›ma görevini alg›lamam›zla ve bundaki düzeyimizle yak›ndan ilgilidir. Ancak hareket içinde çeflitli araçlara ihtiyaç belirecek ve artacakt›r. Ancak hareketle birleflen, harekete tabi olan bir aray›fl olursa A/P araçlar› kavranabilir, bulunabilir ve gelifltirilebilir. Biz, bu konuda öncelikle araç tart›flmas› yapmamal›, bundan önce politika ile kitlelerle iliflki düzeyimizi sorgulamal›y›z. Bunun baflar›l› bir flekilde gerçekleflmesi sayesinde bas›m hücreleri, da¤›t›m mekanizmalar›, yaz›lama, pullama, pankart, bildiri, kitle toplant›lar›, köy/mahalle çal›flmalar›, kitap, broflür vb… araçlar›n ihtiyaca dönüflmesi ve buna uygun olarak yarat›m sürecine girilmesi mümkün olacakt›r. Özgüldeki sorunumuzun kökeninde ne oldu¤u anlafl›l›rsa çözüme gitmek daha kolay olacakt›r. Bu noktadan sonra, tan›d›kça, içinde yer ald›kça y›¤›n hareketinin nitelikleri, kendi içindeki ayr›mlar›, farkl› s›n›f davran›fllar›, bu davran›fllar›n örgütlerdeki yans›malar›, birlefltirici olmakla da¤›t›c› olmak aras›ndaki iliflki ve bunun dinamikleri gibi hususlar görünür olacakt›r. Henüz bu tart›flmalar›n uza¤›nda oldu¤umuz görülmektedir. Kimi tart›flmalar olsa da bunlar›n y›¤›n hareketiyle, kitlelerin talep ve karfl›t tutum-
lar›yla aç›klanabildi¤i söylenemez. Oysa tüm tart›flmalar›m›z›n, farkl› fikirlere karfl› mücadelemizin hedefinde kitlelerin kazan›lmas›, onlar› etkileyen farkl› fikirlerden, yine onlar›n çabalar›na destek olarak, onlara önderlik ederek kurtulmalar›n› sa¤lamakt›r. Bu çal›flmalar kitle çizgimizin somutlaflmas›n› beraberinde getirecektir.
DO⁄RULTUNUN GEREKT‹RD‹⁄‹ PART‹ fiE fi EK‹LLEN‹fi fi‹‹ ÜZER‹NE Sorunlar›m›z›n genel özelliklerini çözümlemek bilinçli ve iradi bir çabaya, bu da s›k› bir örgütlenmeye ba¤l›d›r. Bütün çal›flmalar›m›z›n merkezinde komitelerimiz olacakt›r. Komitelerimiz üyelerimizin bütün sürece aktif kat›lmalar›n›n odaklar›d›r. Ne var ki temel çal›flma kurumlar›m›z›n genel sorunlar› güçlü bir flekilde tart›flmak ve çözüm üretmekten yoksun oldu¤u görülmüfltür. Bu daha önce de tespit edilen bir sorundu. Ancak o zaman parti içi iletiflimin yetersizli¤inden ve hatta ço¤unlukla olmamas›ndan dem vurduk. fiimdi bu sorunu büyük oranda gidermifl durumday›z. Ancak baflka nedenlerle ayn› sorun yaflanmaktad›r. Mevcut durumdaki düzeltme çal›flmalardan bir sapma olarak geliflebilecek tarihimizi, de¤erlerimizi küçümseyici yaklafl›mlara dikkat edilmesi gerekti¤i aç›kt›r. Partimizde kimi biçimlerini ve etkilerini art›k yaflamad›¤›m›z, ancak henüz tümüyle y›kmay› da baflaramad›¤›m›z otonomculu¤a, küçük
44
burjuva anlay›fllara, disiplinsiz yaflama karfl› mücadele ve elefltirilerin derinlefltirilmesi gerekmektedir. ‹deolojik çal›flma görevlerle, sorumluluklarla çeliflen yaklafl›mlar›n yok edilmesi olarak kavranmal›d›r. ‹deolojik geriliklerin giderilmesi, yönelimimizin hayata geçirilmesiyle do¤rudan ilintilidir. Her üyemiz partinin aktif bir öncüsü gibi çal›flmak zorunda oldu¤unu görmelidir. Yeni üye al›m›nda, e¤itimde, süreçlere ileri düzeyde kat›l›mda, kararlar› oluflturma ve uygulamada üyelerimiz daha fazla sorumluluk edinmelidirler. Ancak bunun sayesinde önderlik inflas›nda katk›lar artacak ve ilerleme sa¤lanabilecektir. Her fley için oldu¤u gibi burada da kendili¤indenci bir davran›fl içinde olamay›z. Bu konudaki duruflun h›zla düzeltilmesi için gerekli önlemler al›nmal›, toplant›lar, raporlar üzerinde önemle durulmal›d›r. Tart›flmalar örgütlemek, sorunlarla aç›ktan, direkt karfl›laflmak, beklentileri her yönüyle ortaya koymak, örgütlerimizi gerçekler ›fl›¤›nda bilgilendirmek, yönlendirmek, harekete geçirmek görevleri titizlikle incelenmeli, biçimlendirmelidir. Bu görevin esas olarak önderlikteki üyelerce yerine getirilece¤i aç›kt›r; bundan her üyemiz sorumlu oldu¤unu bilerek hareket etmelidir. Tüm alan sorunlar› nihayetinde bir merkezde toplanmal›, çözümlenmeli ve partiye sunulmal›d›r. Komitelerimiz, üyelerimiz bu sürece aktif kat›l›m› baflar›rlarsa gerek
örgütsel, gerek kiflisel engelleri kald›rarak hareket ederlerse baflar›n›n önündeki esas sorunu da aflm›fl olacaklard›r. Ortaya konan yönelim partimizin bu süreçteki ortak hareketini belirleyen, hedefe do¤ru ilerleyen bir örgütte her bireyin çabas›n›n önemini a盤a ç›karmay› da içeren bir öneme sahiptir. Örgüt olma bilincini yönelimin daha ele al›n›fl› s›ras›nda incelemek, de¤erlendirmek, sorunlu k›s›mlar› bulup ç›kartmak ve derhal düzeltmek gerekir. Bunlar›n birçok alan için benzer oldu¤u düflünüldü¤ünde ve
Oturumun yönelimiyle ortaya konulan görev ve sorumluluklar, her üyemizin kendini partiyle bütünlefltirme ve bütünün aktif bir parças› haline getirmesinde kuflanaca¤› silahlar›d›r. Yönelimin bütün parti komiteleri taraf›ndan özenle incelenmesi, üzerinde kapsaml› olarak durulmas›, üyelerimizin bütünden sorumlu oldu¤unu bilerek hareket etmesi, ancak bu sayede her parçadaki çal›flman›n kendi s›n›rlar›n› zorlayaca¤›n› bilmek gerekir. Yönelimi hayata geçirmek, örgütü ayn› çizgide, ayn› hedefte yönetmeyi ba-
bir önceki dönemde yaflananlara dikkat edildi¤inde daha en bafl›nda ifli s›k› tutman›n gere¤i anlafl›lacakt›r. Öteden beri bir örgüt gibi davranma özelliklerimizin yeterli olgunlu¤a ulaflmam›fl bulundu¤una dair vurgular yapmaktay›z. Bu durumun ideolojik nedenleri olmakla birlikte, ayn› zamanda netleflmifl, ortaklafl›lm›fl, üyelerimiz taraf›ndan benimsenmifl bir yönelimin oturtulamamas›ndan da ileri geldi¤ini görmek gerekir. 8.
flarmakt›r. fiu anda genel bir yön saptad›k ve politikalar›m›z› buna göre flekillendirdik. Bunlar›n do¤rulu¤u elbette tart›fl›lacakt›r. Ayn› zamanda hayat da saptanan yönelimi s›nayacak ve ona kendi biçimini verecektir. Ancak her fleyden önce yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl›, yarat›c› bir tarz› benimsememiz gerekmektedir. Do¤rulu¤unu, gereklili¤ini tart›flarak, elefltirerek, yarg›layarak oluflturdu¤umuz yönelimin öncelikli olarak anlafl›lmas›na
45
ve uygulanmas›na çal›fl›lmal›d›r. Bundan sonra ondaki eksiklik, yanl›fll›k ve gerçeklerle uyumsuzluk konular› gündeme gelmelidir. Hayata geçirdi¤imiz her politikan›n, düflüncenin pratikte flekillenmesi ancak böyle mümkündür. Diyalektik materyalistler olarak buna imkan vermemek düflünce tarz›m›za ayk›r›d›r. Peki bu nas›l gerçekleflecektir, bu nas›l ele al›nmal›d›r? Tecrübelerimiz yönelimin ve politikalar›n saptanmas›yla birlikte örgütün de kendili¤inden buna uymas›n› beklememizin do¤ru olmad›¤›n› göstermektedir. Bunun nedeni hayata uygulanmalar› aflamas›nda yönelimin gerçeklerle örtüflmemesi de¤ildir sadece -ki bunlar›n varl›¤› da söz konusudur-; as›l neden yönetim biçimimizde, çal›flma yöntemlerimizdedir. Partili olmak, bir örgüt militan› olarak çal›flmak tüm öznel düflüncelerin bütüne tabi olmas›n› gerektirir. Bu kesin bir kural gibi ifllemedi¤inde, düflüncelerimizi örgüt düflüncesinden, parti kararlar›ndan, yönelimden üstün tuttu¤umuzda amaçlanana de¤il baflka sonuçlara ulafl›r›z. Bugün bu konuda, kendi tecrübelerimize dayanarak daha fazla bilgiye sahibiz. Uyar›lar›n nerelere ve nas›l yap›lmas› gerekti¤inin daha da fark›nday›z. Do¤ru bir çal›flma yöntemi oluflturamad›¤›m›zda sözünü etti¤imiz yönelimin uygulanmas›n›n sonuçlar› amaçlanan de¤il, baflka fleyler olacakt›r. Komitelerimiz flimdiden hedeflerimizden uzaklaflt›r›c› her türlü tutumu öngörmeli, bunlara
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62
Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl› ve yarat›c› olal›m!
PART‹ZAN 62 duyarl› hale gelmeli ve bunlar›n düzeltilmesini sa¤lamal›d›r. Her komite bulundu¤u alanda bir yönetim oda¤› olarak, yönelimin hayata geçiriliflini belirleyen, izleyen, sorunlar› önceden görmeye çal›flan ve buna göre hareketi yeniden flekillendiren bir merkez olarak çal›flmal›d›r. Komitelerimiz bu görevleri yerine getirmek için ilkin kendi içinde iyi bir çal›flma tarz› oluflturmal›d›r. Her üyenin yönelim hakk›nda, görüflleri de al›narak netlefltirilmeli, daha ilk aflamada kavray›flta bir ilerleme sa¤lanmal›d›r. Komite sekreterleri bütün sürecin yönetimi ile do¤rudan ilgilenmeli, bileflen hakk›ndaki yarg›lar›n› netlefltirip sorunlar›n çözümüne dönük önlemleri saptayarak buna uygun bir flekillenifl yaratmal›d›r. Baz› durumlarda komite sekreterinin ifllevi oldukça daralt›lmakta, komite üyelerinden biri olarak alg›lanmaktad›r. Kuflkusuz olgunun bir yan› budur. Ama olgunun bir di¤er taraf› da, sekreterin ayn› zamanda yönetici olmas›d›r. Az›nl›¤›n ço¤unlu¤a tabi olmas› kapsam›nda üst komitenin tayin etti¤i bir yönetici olarak varl›¤› da bir gerçektir. ‹flte bu özellik yönelimin, politikalar›n uygulanmas›nda sekreterlere bir yönetici olarak da görevler yükler. Bunlar aç›kt›r ki yöneticilikle ilgili görevlerdir. Yani bileflenin uygulamalar›n›, uygulamadaki sorunlar›, genel gidiflat› izleme ve yönlendirmek görevleriyle ilgilidir. Bu görevler her üyeden ayr› olarak sekreterin inceleme sahas›n› ve müdahale yetisini
geniflletir, gelifltirir. Bu hususun dikkate al›nmas›, hem sekreterler için hem de üyeler için gereklidir. E¤er bu yönetim biçimi hayata geçirilirse, bütün örgütün de bir merkezden yönetilmesine hizmet etmifl oluruz. Nihayetinde komitelerin bilefleni üyelerse, örgütün bileflenleri de komitelerdir. Bu tarz bir iliflki, çal›flma yöntemi olarak bütün örgüt için de geçerlidir. Birimde iyi iflleyen bir iliflki bütüne de do¤ru yans›d›¤›nda merkezin idaresi de güçlü olabilecektir. Sorunlar› görmek ve çözmek iyi iliflkileri ve s›k› bir denetimi gerektirir. Geliflmeleri zaman›nda ve ayr›nt›lar›yla ö¤rendi¤imizde onlar› yönetmede baflar›l› olabiliriz. Bunu sa¤lamak için iyi örgütlenmeliyiz, iyi yönlendirmeliyiz. Bunlar›n bir devam› olarak sorunlara çözümler bulmakta güçlü olmal›y›z. Sorunlar ç›kt›¤›nda bunlara çözüm olunmazsa bir süre sonra çaresiz kal›r, y›k›l›p gideriz. Arkam›zda sorun b›rakmadan hareket etmesini ö¤renmeliyiz. Her bir sorun bir di¤eri ile birleflti¤inde bilmeliyiz ki baflka bir sorun olacak ve daha kötü sonuçlara dönüflebilecektir. Öyleyse her sorunu çözmek amac›m›z olmal›d›r; çözülmeyen sorunun büyümesine, baflka sorunlarla birleflmesine izin vermemeliyiz. Kolektif önderlik ya da yönetmede kolektivizm, alanlar›n sorunlar›n›n, konular›n›n, ifllevlerinin vs. bütün olarak bilinmesidir. Sadece kendi iflini yapmakla yetinen ya da bu flekilde görevini yapt›¤›n› sanan komiteler ya da üyeler de¤ildir baflar›n›n arka-
46
s›ndaki güç; bu zay›flatan bir güçtür… Bütün alanlardaki sorunlara ilgi duyan, kendini bütünün bir parças› olarak gören; bu nedenle de parti sorunlar›na önderlik çizgisinde, partiye lay›k bir biçimde çözümü bütünden bakarak arayan güç ise aranan, gerekli olan yegane güçtür. Ortaya ç›kacak sorunlara çözümler bularak ilerleyece¤iz. Çözüm aray›fl›m›z bilgilere dayanmal›d›r; bilgi yoksa bilginin toparlanmas› örgütlenmelidir. Ama mutlaka çözüme dönük hareket edilmelidir. Kararlar al›nd›ktan sonra uygulamada sorun yaflanmamal›d›r. Do¤ru kararlar kadar, kararlar› uygulama gücü, çabas›, bilinci de önemlidir. Her komite bu konulardaki özelliklerini daha ifle bafllarken sorgulamal›d›r. Kararlarla belirlenen yönelim, bundan sonra partinin üzerinde yürüyece¤i çizgidir. Bütün parti üyelerinin kat›l›m›yla gerçekleflen bir tart›flma sürecinin ard›ndan flekillenen kararlar, partinin belirlenmifl iradesinin ürünüdür. Her üye kendinden yaratt›klar›yla, katt›klar›yla bu iradeye flekil, ruh vermifltir. Tüm flekilsiz ve ruhsuz tutumlar, tam da bunun karfl›s›nda y›k›ma u¤ramal›d›r. Kararlara, yönelime s›k› s›k›ya sar›lmal›, geldi¤imiz/getirdi¤imiz yerden partiyi hak etti¤i yere, devrimin öncülü¤üne do¤ru geniflletmeliyiz. Sahip ç›kaca¤›m›z kararlarla partiye, partiye verece¤imiz de¤erlerle devrime, devrime sunaca¤›m›z hizmetle s›n›rs›z ve sömürüsüz dünyaya yürümüfl olaca¤›z. Yak›na ad›m ataca¤›z; ancak ileriye do¤ru!
GÜNEYDO⁄U ASYA’DAK‹ HALK SAVAfi fiL LARINA DA‹R NOTLAR Jose Maria Sison Filipinler Komünist Partisi
Sison
2. Dünya Savafl› öncesinde, savafl s›ras›nda ve hemen ard›ndan Güneydo¤u Asya’da komünist partiler öncülü¤ünde verilen silahl› mücadelelere de¤inmeyi, 1960-1975 aras›nda özellikle Güneydo¤u Asya’n›n dünya proleter devriminin f›rt›na merkezi haline gelmesini sa¤layan halk savafllar›na yo¤unlaflmay›, Mao sonras› Çin’in bölgedeki halk savafl› karfl›t› evrimini, Filipinler’deki halk savafl›n› tan›mlamay› ve Güneydo¤u Asya’da halk savafllar› üzerine beklentileri anlatmay› istiyorum.
47
Güneydo¤u Asya’daki halk savaflflllar›na dair notlar
PART‹ZAN 62 Girifl Güneydo¤u Asya’da halk savafllar› konusu genifl bir konudur. Bu konuda gelebilecek sorular› cevaplayabilmek için en az›ndan bir kitap yazmak gerekmektedir. K›sa bir sunuflla ancak konuyu genel hatlar›yla ifade edebilir, baz› önemli gerçeklere ve fikirlere de¤inebilirim. Bu nedenle sunumumu “notlar” olarak ifade ederek tart›flma için genifl bir boflluk b›rak›yorum. 2. Dünya Savafl› öncesinde, savafl s›ras›nda ve hemen ard›ndan Güneydo¤u Asya’da komünist partiler öncülü¤ünde verilen silahl› mücadelelere de¤inmeyi, 1960-1975 aras›nda özellikle Güneydo¤u Asya’n›n dünya proleter devriminin f›rt›na merkezi haline gelmesini sa¤layan halk savafllar›na yo¤unlaflmay›, Mao sonras› Çin’in bölgedeki halk savafl› karfl›t› evrimini, Filipinler’deki halk savafl›n› tan›mlamay› ve Güneydo¤u Asya’da halk savafllar› üzerine beklentileri anlatmay› istiyorum. Kronolojik olarak kurulufllar›na göre Güneydo¤u Asya’da silahl› mücadele veren komünist partileri s›ralamak gerekirse: 1- Endonezya Komünist Partisi (1920’de Komünist Enternasyonal’in nezaretinde ‹ndilerin Komünist Örgütü olarak örgütlendi ve 1924’de Endonezya Komünist Partisi olarak ad›n› de¤ifltirdi.) 2- Filipinler Komünist Partisi (Filipin Adalar› Komünist Partisi olarak 1930 ve komünist ve sosyalist partilerin
birleflik partisi olarak kuruldu 1938) 3- Vietnam Komünist Partisi (1930’da Hindiçini Komünist Partisi ve 1951’de Vietnam ‹flçi Partisi 4- Malezya Komünist Partisi (1930) 5- Burma Komünist Partisi 6-Tayland Komünist Partisi (Siyam Komünist Partisi 1942) 7- Demokratik Kamboçya Partisi (Kamboçya Devrimci Halk Partisi 1951’de ve Kamboçya Komünist Partisi 1960’da) 8- Laos Devrimci Halk Partisi (Laos Halk Partisi 1955’de) 9- Kuzey Kalimantan Komünist Partisi (1971)
2. Dünya Savafl› öncesi, 1926’dan 1941’e 3. Komünist Enternasyonal’in (Komintern) nezaretinde Güneydo¤u Asya’da 2. Dünya Savafl› öncesi komünist partiler kuruldu. En eskisi Do¤u ‹ndiler Komünist Partisi olarak 1920’de kuruldu. Tüm Asya’daki ilk komünist partisi olmas›n›n verdi¤i sayg›nl›¤a sahipti. Bölgede komünist parti önderli¤inde verilen ilk silahl› mücadele olarak 1926’da Hollanda sömürgecili¤ine karfl› ulusal kurtulufl için ayakland›. Silahl› ayaklanma Hollandal› sömürgeciler taraf›ndan vahflice bast›r›ld› ancak Endonezya halk›n›n ulusal kurtulufl savaflç›s› olarak Endonezya Komünist Partisi’ne büyük prestij kazand›rd›.
48
Büyük Bunal›m’›n gölgesinde ve Komintern’in yo¤un çal›flmalar› ile 1930 y›l›nda Filipinler Adalar› Komünist Partisi, Hindiçini Komünist Partisi ve Malezya Komünist Partisi h›zl› bir baflar›yla kuruldu. Vietnaml› komünistler 1930 ve 1940’da Frans›z sömürge yönetimine karfl› ayaklanmalar örgütledi. Her ikisi de yenildi ancak ulusal ve sosyal kurtulufl savaflç›lar› olarak komünistlerin prestijini yükseltti. Filipin Adalar› Komünist Partisi kuruluflundan birkaç ay sonra ABD sömürge yönetimi taraf›ndan bast›r›ld›. Esas önderlerinin sürgüne gitmesi ve tutuklanmas›n›n etkisiyle legal kadrolar› ulusal kurtulufl ve toprak devrimi sorununa karfl›n legalizme ba¤land›. Bu ülkelerde köylü kitleler yo¤un flekilde sömürülüyordu. Bu nedenle 1920’lerin ve 30’lar›n Güneydo¤u Asyas›’nda kendili¤inden köylü isyanlar› ç›k›yordu. Fakat genel olarak komünist partiler köylü kitleleri sömürgecili¤e ve feodalizme karfl›, flehirleri k›rlardan çevirme ve silahl› gücü flehirlerde iktidar› alacak güce getirene kadar uzun süreli halk savafl› hedefi ile sistematik flekilde örgütleme ve harekete geçirme yetene¤ine sahip de¤ildi. 1930’larda komünist partilerin esas siyasi çal›flmas› Bat›l› sömürgeci güçlere karfl› ç›kmak ve her türlü mücadele biçimini kullanarak ulusal kurtuluflu hedeflemekti. Filipinler, Endonezya ve Hindiçini komünistlerinin ABD,
Hollanda ve Frans›z komünistlerine, benzer flekilde Malezya ve Burmal› komünistlerin ise ‹ngiliz sömürgecili¤ine karfl› ç›kmas› nedeniyle bu partilerin 1935’deki Komintern’in 7. Kongresi’nde ald›¤›, esas olarak Almanya, ‹talya ve Japonya faflizmine karfl› devrimci mücadeleye yo¤unlaflma ve faflizme karfl› ç›kan Bat›l› sömürgeci güçlerle ortaklaflarak halk cepheleri kurma karar›n› kabul etmeleri zaman alm›flt›r. Güneydo¤u Asyal› komünist partiler, 1937 y›l›nda Çin’in Japonya taraf›ndan tamamen iflgaliyle birlikte daha h›zl› bir flekilde anti-faflist bir konum ald›lar. Ancak yeni kurulan Burma Komünist Partisi olay›nda oldu¤u gibi, esas önderlerden Thakin Aung San 1939’da Japonya’ya askeri e¤itim almaya gitti ve ‹ngiliz sömürgecili¤ine karfl› Burma Ulusal Ordusu’nu kurmak için ülkeye geri döndü. Japon faflizmi Güneydo¤u Asya’da milliyetçilik ve Bat›l› sömürgeci güçlere karfl› ekonomik iflbirli¤i sloganlar›n› kullanmaktayd›.
ma, halk ordular› kurma ve di¤er devrimci güçleri Japonya’ya karfl› ç›kma ça¤r›s›nda bulundular. Emperyalistler aras› savafl komünist partiler ve halk için, devrimci güçleri infla ederek Japon iflgaline ve müdahalesine karfl› savaflmada mükemmel koflullar yaratt›. Hindiçini’nde, Filipinler’de, Endonezya’da, Malezya’da ve Burma’da toprak reformu ve siyasi iktidar organlar›n›n inflas› ile iç içe Japonya’ya karfl› ve esas olarak köylü kitlelerden oluflan halk ordular› örgütlediler. Hindiçini Komünist Partisi, Vietnam’›n Ba¤›ms›zl›¤› için Devrimci Birlik’i (Viet Minh) 1941’de örgütleyerek komünistleri ve di¤er anti-faflist güçleri Japon iflgalcilere karfl› gerilla savafl› vermek için birlefltirdi. Güçlü bir halk ordusu yaratmada baflar›l› olarak k›rsalda siyasi iktidar organlar› ve kitle örgütleri kuruldu. Sonuç olarak Japon iflgalciler kovuldu, Japonya yanl›s› iflbirlikçiler ezildi, 1945 A¤ustosu’nda ayaklanarak siyasi iktidar ele geçirildi ve Vietnam Demokratik
2. Dünya Savafl› y›llar›, 1941’den 1945’e Aral›k 1941’de Pearl Harbor’a sürpriz sald›r›n›n hemen ard›ndan Japonya tüm Güneydo¤u Asya ülkelerini iflgal etti. Güneydo¤u Asya komünist partileri faflizm olgusunu ve dünya kapitalist sisteminin bozuk karakterinin ve krizinin sonucu ç›kan emperyalistler aras› savafl› tahlil ettiler ve tüm anti-faflist güçlerin ulusal birli¤ini sa¤la-
49
Cumhuriyeti ilan edildi, 1946’da Vietnam’› yeniden fethetmeye giriflen Frans›z sömürgecilere karfl› savafl planlar› haz›rland› ve Birinci Hindiçini Savafl› bafllad›. Endonezya Komünist Partisi, Endonezya Sosyalist Partisi’nin sol kesimi ve gençlik örgütü ile ittifak oluflturarak Japonya’ya karfl› direnifl için gerilla gücü kurabildi. Bunlar 1945 A¤ustosu’nda Sukarno ulusal ba¤›ms›zl›¤› ilan etti¤inde en güvenilir güçlerdi, ‹ngiliz ordusunu korkutmaktayd› ve Hollanda sömürgecili¤inin Endonezya’ya geri dönmesine karfl› savafl›yorlard›. ABD de Endonezya’n›n içifllerine kar›flmaya bafllad›. Filipinler’deki komünist ve sosyalist partilerin birleflik partisi 1942’de Japonya’ya karfl› Halk Ordusu’nu (Hukbalahap) ABD Uzakdo¤u Silahl› Kuvvetleri’nden (USAFFE) ba¤›ms›z olarak kurdu. Stratejideki sa¤ oportünist hatalara karfl›n halk ordusunun birimlerini ve siyasi iktidar›n organlar›n› infla edebildiler ve toprak reformunu sürdürdüler. Ancak
Güneydo¤u Asya’daki halk savaflflllar›na dair notlar
PART‹ZAN 62
Güneydo¤u Asya’daki halk savaflflllar›na dair notlar
PART‹ZAN 62 yaln›zca baflkente yak›n bir bölgeye yo¤unlaflt›lar ve devrimci hareketi ulusal ölçe¤e yayamad›lar. Japonya’ya yönelik karfl›sald›r›da ve ABD’nin emperyalist müttefikleri pahas›na Güneydo¤u Asya’da hegemonya kurma planlar›nda stratejik öneme sahip olan Filipinler’i tekrar fethederek sömürgelefltirmek için ABD emperyalizmi özel çaba sarf etti. Daha Eylül 1943’de Japon güçlerini yok etmek için Filipinler’i bombalamaya ve 1944’deki büyük askeri y›¤›nak için haz›rl›¤a bafllad›. Komünist ve sosyalist partilerin içinde yer alan sa¤ oportünizm, önderli¤in ABD’nin emperyalist askeri güçlerinin dönüflünü ve kukla hükümetin kuruluflunu selamlamalar› ile daha da geliflti. Bunda birleflik partinin uzun süredir s›k› iliflkileri olan ABD Komünist Partisi’nden yay›lan Browderite’nin bar›fl ve demokrasi çizgisi etkili oldu. Malezya Komünist Partisi, Japonya Karfl›t› Malezya Halk Ordusu’nu kurarak Japon iflgaline karfl› ‹ngiliz askeri güçleriyle birlikte savaflt›. Ancak inisiyatifini ve ba¤›ms›zl›¤›n› korudu. Japonya’n›n kovuluflunun ard›ndan Malezya’n›n ‹ngiliz sömürgecili¤inden ba¤›ms›zl›¤›n› talep etti ve bu, Güneydo¤u Asya’da ‹ngiliz ç›karlar›n› korumak ve Malezya’y› yeniden sömürgelefltirmek isteyen ‹ngiliz emperyalizminin hofluna gitmedi. Burma Komünist Partisi 1941-42’de bafllayan Japon ifl-
galine karfl› kurulan Anti-Faflist Halk Özgürlük Birli¤i’nde (AFPFL) esas rolü oynad›. AFPFL ‹ngiliz askeri güçleriyle iflbirli¤i yaparak 1945’de Japonya’y› kovdu. Sonras›nda Birlik anti-komünist, flovenist ve militarist askeri yetkililerin denetimine girdi. Burma Komünist Partisi ve ulusal az›nl›klar askeri rejime karfl› direnmeye bafllad›.
2. Dünya Savafl›’n›n ard›ndan, 1946’dan 1959’a 1945’de Vietnam’›n ba¤›ms›zl›¤›n›n ilan›n›n ard›ndan Ocak 1946’da Ulusal Meclis topland›. Frans›z hükümeti 1946 Mart’›nda Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’ni tan›yarak onun Frans›z Birli¤i’nden özgür oldu¤unu aç›klad› ancak ayn› y›l›n Kas›m ay›nda savafl ilan ederek Birinci Hindiçini Savafl› bafllad›. 1948’de Saygon’da Bob Dai’nin kukla rejimini kurdu. Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nin halk ordusu üslerini Kuzey Vietnam’da sa¤lamlaflt›rd› ve 1949’da muzaffer Çin Komünist Partisi’nin deste¤ini kazand›. 1951 y›l›nda Hindiçini Komünist Partisi, sorumlu olduklar› ülkelere daha fazla yo¤unlaflabilmek amac›yla 3 partiye bölündü. Kamboçya ve Laos krall›klar› 1953 y›l›nda Fransa taraf›ndan Frans›z Birli¤i’nden “ba¤›ms›zl›¤›n›” kazanm›fl oldu. So¤uk Savafl döneminde 1949’da Fransa’n›n savafl çabalar›na ABD siyasi ve destekte
50
bulundu ve Vietnaml› kuklalar üzerinde etkisini artt›rd›. Vietnam Halk Ordusu, Cenova Konferans›n›n arifesinde, 1954’de Frans›zlar› Dien Bien Phu’da kovdu. Cenova Konferans› 1954’de Vietnam’› geçici olarak Kuzey ve Güney olarak ikiye böldü ve 1956’da seçimlerin ard›ndan birleflmeleri karar›n› ald›. Fakat ABD deste¤indeki Ngo Dinh Diem rejimi 1955’de Bao Dai rejiminin yerini alarak seçimlere kat›lmay› reddetti. ABD’den ald›¤› talimatlarla Güney Vietnam’› cumhuriyet olarak ilan etti. CIA’da çal›flan Filipinli bir avukat kukla cumhuriyetin anayasas›n› haz›rlad›. Ngo rejimi Viet Minh’e, halka ve içerisinde yurtsever dini örgütlerin de yer ald›¤› tüm muhalefete yönelik terör kampanyas› bafllatt›. 1957’de yerel isyanlar ç›kt›. ‹ç savafl ise tamamen 1959’da geliflti. ABD’nin askeri müdahalesini artt›rmas›yla birlikte bir sald›rganl›k savafl› olarak ‹kinci Hindiçini Savafl› bafllad›. Direnifl içerisindeki komünist ve komünist olmayan güçler 1960’da Vietnam Ulusal Kurtulufl Cephesi’nde birleflti. 1961’de ABD büyük say›da “dan›flmanlar›” Vietnam’›n ordusuna ve bürokrasisine yerlefltirdi ve 1964’de Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’ne karfl› karadan, denizden ve havadan askeri operasyonlar bafllad›. ABD’nin Vietnam halk›na yönelik sald›rganl›¤› yüz binlerce ABD askerinin h›zl› flekilde Vietnam’a yerleflmesinden ve
ABD üslerinden büyük askeri operasyonlar› gerçeklefltirmesiyle iyice netleflti. 1945’de Endonezya’n›n ulusal ba¤›ms›zl›¤›n›n ilan›n›n ard›ndan Endonezyal› Baflkan Sukarno ‹ngiliz askeri güçlerine ve ard›ndan Endonezya’y› yeniden iflgal etmek isteyen Hollanda’ya karfl› savaflmak için ulusal birlik ça¤r›s›nda bulundu. ‹lk baflka kendisi esas olarak Endonezya Komünist Partisi’nin ve Sosyalist Parti’nin sol ve gençlik kesimlerinin disiplinli ve savaflta deneyimli gerilla güçlerine güveniyordu. Ancak sonras›nda kendisi ve yard›mc›s› hatta artan flekilde, ABD ve Bat› yanl›s› askeri görevlilerle, ki bunlar›n birço¤u Japonya’n›n iflgal ordusuna da hizmet etmiflti, güvenmeye bafllad›. Yuvarlak Masa Konferans Anlaflmas›’nda yar›sömürge ba¤l›l›¤› gösterebilmek için 1948’de Madiun’da komünistleri katletti. Endonezya’da Hatta’n›n temsil etti¤i afl›r› gerici ve ABD yanl›s› güçlerin, Sosyalist Parti’nin ve Masjumi’nin sa¤ kanatlar› ve ABD’nin tehditleri karfl›s›nda Sukarno bir kez daha Endonezya Komünist Partisi ile 1951’de ittifak kurdu. Endonezya Komünist Partisi mücadelenin bar›flç›l ve parlamenter yolunu kulland› ve Sukarno ve milliyetçi takipçileri ile birlikte anti-emperyalist ittifak› korudu. Parti üye say›s›n› h›zl› bir flekilde artt›rd›, büyük kitle örgütleri kurdu ve 1955 seçimlerinde % 16.4 oy ald›. 1958 y›l›nda ABD’nin askeri iflgaline
ve ABD yanl›s› afl›r› sa¤ güçlerin silahl› isyanlar›na karfl› ç›kabildi. Bu dönemde milis birlikleri oluflturdu ve etki gücünü artt›rarak Sukarno hükümetinin ordusu ve polisi içinde deste¤ini yükseltti. Filipinler’de eski komünist ve sosyalist partilerin birleflik partisi 1946’da ABD taraf›ndan verilen ulusal ba¤›ms›zl›¤› destekledi. ABD ve yerel gerici güçlerin halk ordusu birliklerine ve Japon iflgali döneminde toprak reformu yapan köylülere
yönelik vahfli eylemlerinin artmas›na karfl›n halk ordusunu da¤›tmada ve silahlar›n› teslim etmede gerici otoritelerle anlaflt›. Browderite’nin bar›fl ve demokrasi çizgisinden yo¤un bir flekilde etkilenmiflti. Seçim sürecine kat›larak Demokratik ‹ttifak› kurdu. Demokratik ‹ttifak Kongrede yeterli koltu¤a sahip olsa da ABD iflletmelerinin ve vatandafllar›n›n ülkenin do¤al kaynaklar›n› sömürmede ve kamusal hizmetlerden yararlanmada Filipinlilerle eflit haklara
51
sahip olmas›n› sa¤layan 1935 Anayasas›’ndaki maddenin de¤ifltirilmesine destek vermediler. Kongredeki ilerici üyeler seçim aldatmacas›na ve terörizme boyun e¤diler. Dahas› devrimci bölgelerdeki halka yönelik vahfli sald›r›lar da artt›. Bu nedenle eski birleflik parti için 1948’de devrimci silahl› mücadeleyi bafllatmak için zemin haz›rd›. Fakat ancak 1950’nin ortalar›ndan sonra halk ordusu kurulabildi ve Sierra Madre’de görece büyük sald›r›larda bulundu. “Sol” oportünist çizginin herhangi yorucu kitle çal›flmas› yapmadan, toprak reformu ve halk ordusu infla etmeden sistemin yaflad›¤› ciddi krize ve gericiler aras›ndaki çeliflkilerin keskinli¤ine dayanarak halk›n kendili¤inden isyan› ile iki y›lda zaferi kazanma amac› da bozgunla sonuçland›. 1950-52 y›llar›nda halk ordusunun ormandaki kamplar›na karfl› sald›r›lar düzenleyen düflman, flehirlerdeki esas önderlerini de yakalad›. O dönemden sonra birleflik parti, sa¤ oportünizme batt› ve 1955’de halk ordusu ve 1957’de parti tasfiye edildi ve 1959’dan sonra yeniden kurulma çal›flmalar› bafllayana dek parti varl›k gösteremedi. ‹ngiliz sömürgecileri Japonya Karfl›t› Malezya Halk› örgütünün legalleflmesini kabul etmesine ra¤men 1948’de yasakland› ve onu bast›rmak için s›k›yönetim ilan etti. Malezyal› komünist önderlerle Malezya ve Singapur’un bakanlar›n›n bar›fl görüflmeleri ise bu yetkili-
Güneydo¤u Asya’daki halk savaflflllar›na dair notlar
PART‹ZAN 62
Güneydo¤u Asya’daki halk savaflflllar›na dair notlar
PART‹ZAN 62 lerin Malezya Komünist Partisi’nin da¤›t›lmas›n› talep etmeleri üzerine sona erdi. S›k›yönetim, otoriteler halk ordusunu kesin yenilgiye u¤ratt›klar›n› anlad›klar› 1960’da sona erdi. Fakat çat›flmalar görece daha güvenilir bir alan olan Tayland-Malezya s›n›r›nda devam etti. 1946’da Anti-Faflist Halk Özgürlük Birli¤i’nden at›lan Burma Komünist Partisi 1948’de silahl› devrimi bafllatt›. Esas olarak Merkez Burma’da, Arakan Da¤lar›nda ve Irrawaddy deltas›nda çat›flmalar yafland›. Burma’n›n gerici hükümetine karfl› silahl› mücadele veren az›nl›k milliyetlerle de ittifak kurdu. 1958’de hükümetle bar›fl görüflmeleri bafllad› ancak halk savafl› sona ermedi. Güneydo¤u Asya’daki komünist partilerin önderli¤indeki halk ordular› eski Bat›l› sömürgeci güçlerin yeniden fethetme ve eski sömürge yönetimlerini tekrar kurma çabalar›na karfl› mücadele üzerinden varl›klar›n› sürdüler. ABD’nin hegemonyas›n› geniflletme çabalar›na karfl› net ve kararl›yd›lar. Çin’in ABDKuamintang ittifak›na karfl› yükselen zaferleri de Güneydo¤u Asya’daki komünist partileri etkiledi. ABD, Asya’da So¤uk Savafl’la birlikte 1948’den itibaren, Kore ve Vietnam’da oldu¤u gibi sald›rganl›k savafllar›na bafllad›.
Güneydo¤u Asya’daki Halk Savafllar›, 1960’dan 1975’e ABD destekli Ngo Din Diem rejimine karfl› silahl› mücadele veren komünist ve komünist olmayan güçler birleflerek 1960’da Güney Vietnam Ulusal Kurtulufl Cephesi’ni kurdu. Vietnaml› komünistler ve halk, uzun süreli halk savafl› stratejisi yoluyla ABD’nin sald›rganl›k savafl›na karfl› ulusal kurtulufl savafl› vermekte kararl›yd›. O dönemde Vietnam ‹flçi Partisi, Mao Zedung yoldafl›n önderli¤indeki Çin Komünist Partisi’ne yak›nd›. Ne yaz›k ki, Kruflçev’in Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi, bar›flç›l bir arada var olma genel çizgisini ve bar›flç›l dönüflüm yolunu tutmufltu ve Vietnaml› komünistlerin halk savafl›na destek vermeye ilgi göstermemifllerdi. Ancak Kruflçev’in ard›ndan Brejnev’in Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi, Vietnam ulusal kurtulufl savafl›n› desteklemeye bafllad›. Sonuç itibariyle, Vietnam ‹flçi Partisi Çin-Sovyet ideolojik tart›flmalar›nda merkezci bir konum ald›. ABD, Güney Vietnam’da askeri müdahalesini askeri dan›flmanlar ve askeri yard›mla bafllatarak yüzbinlerce askerin, askeri üslerin kat›ld›¤› büyük bir savafl düzeyine yükseltti. Güney Vietnam’da her türlü vahfli askeri kampanyalar› örgütledi ve Kuzey Viet-
52
nam’da düzenli bombard›manlar yapt›. Vietnam halk› direniflini artt›rd› ve ABD’ye ve kukla askerlerine büyük kay›plar verdirdi, binlerce ABD uça¤›n› düflürdü ve düflman araçlar›n›n konvoylar›n› da¤›tt›. ABD, 1970 y›l›nda Güney Vietnam Ulusal Kurtulufl Cephesi’ne Kamboçya’n›n limanlar›ndan giden deste¤i kesmek için Sihanouk’a karfl› Lon Nol taraf›ndan askeri bir darbe yapt›. Sihanouk’un devrilifli ile Çin Komünist Partisi’nin deste¤inde Kamboçya Komünist Partisi ile Sihanouk’un güçleri aras›nda ittifak yap›ld›. Kamboçya Komünist Partisi önderli¤indeki halk savafl› çok h›zl› flekilde geliflti. Yurtsever güçler Kamboçya Ulusal Birlik Kraliyet Hükümeti’ni kurdular. Vietnaml›, Kamboçyal› ve Laoslu devrimci partiler ve halklar birleflerek ABD emperyalizmine ve onun kukla güçlerine karfl› halk savafl› vermeye bafllad›lar. Yükselen halk savafllar› ABD’yi 1973 Paris Bar›fl Anlaflmas›’na zorlad› ve ABD emperyalizmine karfl› ulusal kurtulufl için devrimci mücadelenin zaferinin önünü açt›lar. 1960’dan sonra Güneydo¤u Asya’daki halk savafllar›, hegemonyas›n› artt›rmak isteyen ABD’nin son bulmayan sald›rganl›¤›n› hedef ald›. Çin-Sovyet aras›ndaki artan ideolojik mücadeleyle birlikte
Kruflçev’in revizyonist çizgisi komünist partilerin silahl› mücadele vermesini azaltmad›, tersine kararl›l›klar›n› artt›rd›. Çin’deki Büyük Proleter Kültür Devrimi bu kararl›l›¤› gelifltirdi ve Baflkan Mao’nun önderli¤indeki Çin Komünist Partisi’nin deste¤i ile Hindiçin’de, Tayland’da, Burma’da, Filipinler’de, Malezya’da komünist partiler halk savafl› vermeye karar verdiler. Tüm bu hareketler Çin halk›n›n yeni demokratik ve sosyalist devrimlerdeki zaferlerinden etkilendiler ve Do¤u’daki emperyalist cepheye büyük tehdit oluflturdular. 1951-1965 aras›nda izledi¤i bar›flç›l ve legal mücadele çizgisiyle sosyalist olmayan devletler içindeki en büyük komünist partisi olma özelli¤ine sahip olan Endonezya Komünist Partisi dahi, 1963’den itibaren silahl› karfl›-devrime karfl› silahl› devrimin gereklili¤ini anlamaya bafllad›. “Malezya’y› yok et” kampanyas›n› avantaj bilerek halk› silahland›rman›n meflrulu¤unu artt›rd›. ABD, ‹ngiliz ve Hollandal› emperyalistlerin Suharto’nun bafl›n› çekti¤i kuklalar› ile birlikte 1965-66 y›llar›nda Endonezyal› komünistlere ve onlar› takip eden kitlelere ve taraftarlar›na yönelik gerçeklefltirecekleri büyük katliamlara haz›rlanmalar›na karfl›n nas›l bir silahl› mücadele konusunda net de¤illerdi.
Endonezyal› komünistlerin karars›zl›¤›, 1965’den 1975’e kadar Hindiçini komünistlerinin ABD emperyalizmine karfl› artan zaferleri ve nihai zaferleri ile keskin bir z›tl›k gösteriyordu. Fakat Endonezyal› komünistler halen savaflmay› ve sorunlar› halk savafl› içinde çözmeyi bekliyorlard›. Ancak 1967 ve 1968’de Blitar ve Kalimantan’da halk savafl›n› bafllatma çabalar› baflar›s›zl›kla sonuçland›. Daha sonras›ndaki yenilgileri ise ABD, ‹ngiliz, Hollanda ve Japonya emperyalistlerinin Endonezya’n›n petrol ve di¤er do¤al kaynaklar›n› ele geçirmelerine olanak sa¤lad›. Kuzey Kalimantan Komünist Partisi 1971’de kuruldu ve baz› silahl› birlikleri bulunmaktayd›. Ancak silahl› devrimci mücadeleyi gelifltirip devam ettiremediler. 1961’den itibaren Tayland Komünist Partisi ÇinSovyet ideolojik tart›flmalar›nda güçlü bir Marksist-Leninist tav›r ald›lar ve uzun süreli halk savafl› stratejik çizgisini kabul ettiler. 1965’de Meo halk›n›n deste¤ini kazand›klar› Tayland’›n kuzeydo¤usunda, Laos s›n›r›nda gerilla savafl›na bafllad›lar, h›zl› bir flekilde kuzey bölgelere ve Malezya Komünist Partisi’nin ve halk ordusunun bulundu¤u en güneye yay›ld›lar. Tai Halk Kurtulufl Ordusu 1970’den sonra Çin’den ve Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nden
53
destek ald›. Tayland’daki ABD hava kuvvetlerine oldu¤u gibi büyük askeri sald›r›larda bulundular. 1960’lar›n bafllar›nda Burma Komünist Partisi de ÇinSovyet ideolojik tart›flmalar›nda güçlü bir Marksist-Leninist tutum ald›. 1967’de Çin Komünist Partisi, Burmal› komünistleri ve halk savafllar›n› destekledi¤ini aç›ktan ilan etti. Burma Komünist Partisi ana karargah›n› Çin s›n›r›na tafl›d› ve Çin’den askeri destek ald›. Ancak 1967-68’de düzeltme hareketi bafllatt› ve devrimci iradede, güçte ve partinin prestijinde k›sa ve uzun dönemli büyük hatal› tespitlerde bulundular. 1959 gibi erken y›llarda Filipinler’deki proleter devrimciler uzun süreli halk savafl› yoluyla demokratik halk devrimi genel çizgisiyle silahl› devrimi bafllatmaya karar vermifllerdi. Ayr›ca 1960’lar›n bafllar›nda Marksist-Leninistlerle modern revizyonizm aras›ndaki uluslararas› tart›flmalarla ayd›nlanm›fllard› ve 1966’dan sonra Büyük Proleter Kültür Devrimi’nden etkilenmifllerdi. Ancak Filipinler’in somut koflullar›n› ve deneyimlerini özetlemede, hatalar›n› düzeltmede, halk savafl›na bafllamadan önce proletaryan›n devrimci partisini ve anti-emperyalist anti-faflist kitle hareketini yeniden infla etmede hatal› yaklafl›mlara sahiptiler. Marksizm-Leninizm-Mao
Güneydo¤u Asya’daki halk savaflflllar›na dair notlar
PART‹ZAN 62
Güneydo¤u Asya’daki halk savaflflllar›na dair notlar
PART‹ZAN 62 Zedung Düflüncesi’nin rehberli¤inde düzeltme hareketi 1967’de bafllad›. Filipinler Komünist Partisi 26 Aral›k 1968’de kuruldu ve birkaç ay sonra 29 Mart 1969’da Yeni Halk Ordusu oluflturuldu. Düflman silahl› devrimci hareketi daha küçükken 1969-1971 aras›nda ezmeye çal›flt›, bir tabur askeri YHO’nun birkaç birli¤inin üzerine gönderdi ancak baflar›l› olamad›. Ard›ndan 1972’de Filipinler halk› üzerinde 14 y›l faflist diktatörlük uygulayan Markos rejimi bafllad›. Devrimci güçler ve halk, halk savafl› yoluyla daha da
güçlendi. 1960-1975 dönemi, tüm Güneydo¤u Asya’n›n halk savafllar› yoluyla dünya proleter devriminin f›rt›na merkezi haline gelifliyle ve bu f›rt›nan›n gözünün halk savafl›n›n 1975’de zaferle sonuçland›¤› Vietnam ve tüm Hindiçini olmas›yla tan›mlanabilir. Bu büyük zaferin yan› s›ra Tayland, Burma, Malezya, Endonezya ve Filipinler halklar› için de halk savafl›nda ›srar etme ve kendi büyük zaferlerini kazanma konular›nda büyük umutlar bulunmaktayd›.
Mao sonras› dönem, 1976’dan bugüne Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin son befl y›l›nda (197176) Çin Komünist Partisi içindeki sa¤c›lar ve merkezciler solun zay›flamas›na paralel güçlendiler ve Güneydo¤u Asya’da halk savafllar›na olan ihtiyac›n sona erdi¤i ve Sovyetler Birli¤ine karfl› ABD ile iliflkilerin gelifltirilmesi düflüncelerini gelifltirdiler. Ard›ndan Mao yoldafl›n ölümüyle birlikte Merkezciler ve Sa¤c›lar ittifak yaparak karfl›devrimci bir darbe yapt›lar ve
“reform” (kapitalist reformlar), “dünyaya aç›lma” (dünya kapitalist sistemi ile bütünleflme) ve “bölgede bar›fl›, düzeni ve ekonomik kalk›nmay› sa¤lama” (Güneydo¤u Asya’daki komünist partilerden deste¤i çekme, onlar›n Çin’deki merkez komite temsilciliklerini kald›rma ve mümkün olan yerlerde halk savafl›n› tasfiye etme) sloganlar›yla kapitalizmi restore ettiler. Güneydo¤u Asya’da Çin’in halk savafllar›n› tasfiye etme politikas›nda kafalar› kar›flt›ran Çin’in 1975’den sonra, özellik-
54
le de 1979’daki 3. Hindiçini Savafl›’nda Demokratik Kamboçya’ya verdi¤i flafl›rt›c› destek, Vietnam’›n iflgaline karfl› ç›kmas›, Vietnam’› 1979’da iflgal etmesi ve Demokratik Kamboçya Partisi’nin (önceli Kamboçya Komünist Partisi), Sihanouk güçlerinin ve 1982’de Son San’›n önderlik etti¤i Kamer Halk› Ulusal Kurtulufl Cephesi’nin ittifak yapt›¤› Demokratik Kamboçya Koalisyon Hükümeti’ni desteklemesiydi. Fakat Demokratik Kamboçya Partisi koalisyon hükümetindeki di¤er iki temel ittifak› taraf›ndan s›k›flt›r›ld›. Çin taraf›ndan destekleniyordu ancak ABD ve Tai hükümetiyle de iflbirli¤i yapmas› ve ittifaklar›n›n Kamboçya’dan Tayland’a ve Tayland’dan Kamboçya’ya serbestçe personel ve eflya aktar›m›na izin vermesi gerekiyordu. Demokratik Kamboçya Partisi 1991’de BM’nin nezaretinde halk savafl›n›n tasfiye edilmesi ve BM Bar›fl Gücü’nün denetiminde 1993’de tüm siyasi güçlerin yer alaca¤› seçimle ulusal uzlaflmaya kat›lmas› amac›yla anlaflmalarla ba¤land›. Demokratik Kamboçya Partisi, içlerinde koalisyon ortaklar›n›n ve ABD, Çin ve Tayland hükümetlerinin de oldu¤u di¤er siyasi güçlerce d›flland›. Parti bu durumu anlad›ktan sonra anlaflmalardan ayr›lmay› ve halk savafl›na devam etmeyi kararlaflt›rd›. Bunun üzerine tecrit edildi ve yabanc› destekçilerini kaybetti. Demokratik Kamboçya Partisi 1996-98 y›l›nda h›zl›
bir flekilde da¤›ld›. Vietnam’la Kamboçya aras›ndaki savafl daha öncesinde önemli iliflkileri ve anlaflmalar› bulunan Tayland Komünist Partisi ile Kamboçya Komünist Partisi ve Laos Devrimci Halk Partisi aras›ndaki iliflkileri de bozdu. Çin, Kamboçya Demokratik Partisi’ni ve onun müttefikleri ile kurdu¤u koalisyon hükümetini destekledi ve Tayland Komünist Partisi’ne Tayland hükümetine karfl› devrimci radyo yay›nlar›na son vermesi tavsiyesinde bulundu ve ard›ndan Yunnan’daki radyo istasyonunu kapatt›. Bar›fl, düzen ve ekonomik kalk›nma politikas›yla ve Kamboçya’daki direnifli destekleme politikas›yla ba¤lant›l› olarak Çin otoriteleri, 1980’lerin bafllar›ndan itibaren, Malezya ve Tayland hükümetleriyle bar›fl görüflmelerine bafllamas› için Malezya Komünist Partisi’ne tavsiyelerde bulundu ve bask› yapt›. Bar›fl anlaflmas› 1989’da yap›ld›. Malezya Komünist Partisi kendisini tasfiye etti, silahlar›n› Tai otoritelerine b›rakt› ve Malezya s›n›r›ndaki devrimci üslerini turistik bölge ha-
line getirdiler. Deng Sioping’in iktidara gelifliyle birlikte Çin otoriteleri Tayland ve Burma Komünist Partilerinin önderlerinin s›n›rdaki güçleriyle ba¤ kurmalar›na ve toplanmalar›na izin vermedi. Bu partilerin d›fl nedenlerden kaynakl› geriledikleri söylenebilir. Ancak ilk baflta iç nedenleri dikkate almak gerekmektedir. Bir komünist partisi kendi inisiyatifini gelifltirebilmeli ve kendine güvenmelidir. Aksi takdirde di¤er partiye ba¤›ml› olacak ve d›flar›dan gelen emirlere tabi kalacakt›r. Kuzeydo¤u Tayland’da üslenen Tayland Komünist Partisi’nin önderli¤inde Çinliler a¤›rl›ktayd› ve parti Çinli olmayan milliyet ve topluluklarla ve 1976 askeri darbesinden sonra devrime kat›lan binlerce Taylandl› ö¤renciyle ba¤ kurmada zay›f kald›. Tai hükümeti 1982’de af ç›kartarak ö¤rencileri etkilemeyi baflard›. Ondan sonra halk ordusunun üslerine yönelik askeri operasyonlar yapmak ve flehirlerde ve k›rlarda komünist partisinin kadrolar›n› tutuklamak mümkün oldu. Tayland Komünist Partisi’nin
55
varl›¤› ve faaliyetleri hakk›nda hiçbir aç›ktan belirti bulunmamaktad›r. Burma Komünist Partisi’nin Merkez Komitesinin neredeyse tüm üyeleri Burma’n›n d›fl›ndad›r. Çin s›n›r›n› geçemedikleri için halk ordusuyla ba¤ kuramamakta ve halk ordusu da yerelci komutanlar›n daha fazla denetimine girmektedir. Burma Komünist Partisi halen yaflad›¤›na dair iflaretler vermektedir. Bir web sitesi ve Burma Ulusal Ordusunun kurucular›ndan olan ve sonras›nda Burma Komünist Partisi’ne kat›lan tan›nm›fl bir komünist generalin aç›klamalar› bulunmaktad›r. Burma askeri rejimi ise Burma Komünist Partisi’nin askeri birlikleri ve denetiminde alanlar bulundu¤u aç›klamalar›n› reddetmektedir.
Filipinler Komünist Partisi’nin azmi ve geliflimi Tarihine ve geçti¤i dönemlere ba¤l› olarak Filipinler Komünist Partisi 1968’de kurulabilmifl ve devrimci mücadeleyi 1969’da bafllatabilmifltir. Bir dizi temel Sa¤ ve “Sol” oportünist hatalar komünist ve sosyalist partilerin eski birleflik partisini etkilemifl ve Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Düflüncesi’nin ›fl›¤›nda düzeltilmeye ihtiyaç oluflmufltu. Sa¤ oportünist çizginin halk ordusunun birimlerini 3-5 üyeden oluflan küçük tak›mlara indirmesi, 1942-43 y›llar›nda taktik sald›r›lardan vazgeçmesi ve 1944-1945’de ABD’nin dönüflünü selamlamas› halk ordusu-
Güneydo¤u Asya’daki halk savaflflllar›na dair notlar
PART‹ZAN 62
Güneydo¤u Asya’daki halk savaflflllar›na dair notlar
PART‹ZAN 62 nun 2. Dünya Savafl› y›llar›nda geliflimini s›n›rlam›flt›r ve devrimci kitle hareketini 1946-48 y›llar›nda legalizme savurmufltur. “Sol” oportünist çizgi, 1948 y›l›nda, halk ordusunu aflamalar halinde infla etmeden, toprak reformu yapmadan ve kitle çal›flmas›nda bulunmadan silahl› mücadele verme ve iki y›lda kazanma planlar›n›n kabul edilmesini sa¤layarak partinin sola kaymas›na neden olmufltur. 1950’de esas önderlerin tutuklanmas›yla sa¤ oportünizm geri geldi ve 1968’de Filipinler Komünist Partisi’nin yeniden kurulufluna kadar hakim oldu. Bu partiler içinde FKP kazanmas› en son beklenen partiydi. Çünkü Filipinler bir ada devletidir ve Çin’le s›n›r olman›n avantaj›n› kullanamamaktad›r. Bu tek dezavantaj de¤ildi. Filipinler, ABD emperyalizminin Asya’da düzenledi¤i her türlü müdahale ve askeri sald›rganl›¤›n gerçeklefltirdi¤i favori üssüdür. Büyük komprador ve toprak a¤alar›ndan oluflan egemen s›n›flar karfl›-devrim için iyi e¤itim görmüfllerdir. Dahas› ABD-Markos rejimi halka 14 y›ll›k askeri rejim uygulam›flt›r. Ancak FKP’yi ve devrimci hareketi y›kmay› baflaramad›lar. Tersine, küçükten büyü¤e, zay›ftan güçlüye büyüdü. Do¤ru bir önderlik alt›nda halk ordusunu ve siyasi iktidar organlar› ve kitle örgütleri gibi devrimci güçleri koruman›n ve gelifltirmenin mümkün oldu¤unu FKP kan›tlam›flt›r. Ulusal demokratik devrim çizgisinde halk›n ç›karlar›
do¤rultusunda ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel alanlarda güçlü kitle hareketleri yaratabilmifltir. Halk ordusu 38 y›l› aflk›n süredir halk savafl›n› sürdürmektedir ve bu Çin’de demokratik halk devriminin süresinden daha fazlad›r. FKP, Baflkan Mao’nun uzun süreli halk savafl› ö¤retisinden çok fley ö¤renmifltir ve Filipinler’in somut flartlar›na baflar›l› flekilde uygulam›flt›r. Fakat baz›lar› Filipinler’de halk savafl›n›n fazla uzun oldu¤unu söylemekteler. Bu halk›n ve devrimci kitlelerin moralini bozuyorsa flöyle cevaplayabiliriz.: esas veya tamamen legal ve seçimsel mücadele veren veya silahl› mücadele ile h›zl› flekilde zafer umanlar toplumsal devrim veya temel reformlarda ne kadar baflar›l› olmufllard›r? FKP, demokratik halk devrimini h›zland›rma konusunda yeterli deneyim ve bilgiye sahiptir. Bununla ba¤lant›l› olarak Filipinler’in somut flartlar›n› daha iyi analiz etmeli ve iyi çal›flmal›d›r. Ayn› zamanda dünya kapitalist sisteminin günümüz koflullar›n› ve özelde Güneydo¤u Asya’da halk savafl›n›n nas›l yeniden yükselmesini sa¤layacak koflullar› incelemelidir.
Güneydo¤u Asya’daki halk savafl› üzerine beklentiler Güneydo¤u Asya’da halk savafllar›n›n yeniden yükselmesi için nesnel flartlar aç›s›ndan berrak beklentilerimiz bulunmaktad›r. Dünya kapitalist sis-
56
temi artan flekilde ciddi bir ekonomik ve finansal kriz içerisindedir. Güneydo¤u Asya 1997 krizinden halen tamamen kurtulamam›flt›r. Özellikle ticaret ve bütçe a盤›n› gizlemek için esas olarak d›fl borç al›nmaktad›r. Güneydo¤u Asya halklar› artan sömürü ve bask›ya maruz kalmaktad›r. Bu nedenle direnifle zorlanmaktad›r. “Neoliberal küreselleflme” politikas› daha öncesinde görülmedi¤i kadar, üretici ve finansal sermayeyi birkaç emperyalist gücün elinde yo¤unlaflt›rmakta ve merkezilefltirmektedir. ‹leri teknoloji yaln›zca tekelci kâr›n en üst düzeye ç›kmas›na neden olmakta ve ücretlerin de¤iflken olmas›na ve sabit sermayenin birikimine neden olmaktad›r. Afl›r› üretimden do¤an krizle her defas›nda iflsizlik artmakta, emekçi halk›n gelirleri düflmektedir. Dünya kapitalist sisteminin ekonomik ve finansal krizi o kadar derindir ki akut bir siyasi krize girmekte ve tekelci burjuvaziyi askeri üretime zorlamakta, savafl histerisini, flovenizmi, ›rkç›l›¤› ve faflizmi küresel düzeyde artt›rmakta ve dünya çap›nda teröre karfl› önleyici ve sürekli savafl ad› alt›nda sald›rganl›k savafllar› bafllatmaktad›r. 11 Eylül’den bu yana zengin petrol yataklar›ndan kaynakl› Filipinler ve çeflitli ülkeleri belirlemekte ve Müslüman nüfusu “teröre karfl› küresel savafl”ta “ikinci cephe” olarak tan›mlamaktad›r. Eski sosyalist ülkelerde kapitalizmin restorasyonuyla bir-
3 milyondan fazla insan›n katledildi¤i ve 33 y›ll›k Suharto’nun askeri faflist diktatörlü¤ünün yafland›¤› Endonezya’n›n, ABD ve di¤er emperyalist güçlere karfl› halk savafl›n›n esas alanlar›ndan biri haline gelme potansiyeli mevcuttur. likte emperyalist güçlerin ekonomik alan (petrol ve di¤er do¤al kaynaklar, Pazar, yat›r›m alanlar› ve etki alan›) ve dünyan›n yeniden paylafl›m› için rekabeti de artm›flt›r. Dünya çok say›da emperyalist güçle yaflayamaz. Dünyadaki temel çeliflkiler (emperyalist ülkelerle ezilen halklar, emperyalist güçler aras›nda ve emperyalist ülkelerde tekelci burjuvazi ile proletarya aras›nda) artmaktad›r. Petrole olan açl›¤› nedeniyle ABD emperyalistleri Irak’ta kalmakta ›srar etmekte ve büyük kay›plarla karfl›laflmaktad›r. Dünyan›n di¤er yerlerinde, özellikle Güney Asya’da yayg›n halk savafllar› verilmektedir. Bask›n›n ve sömürünün art›fl› nedeniyle birçok ülkede halk silahl› direnifle zorlanmaktad›r ve devrimci güçlerin ortaya ç›kmas› mümkündür. Güneydo¤u Asya’da halk ordusunu koruyan ve gelifltiren ve 38 y›ldan fazla süredir halk savafl› veren Filipinler Komünist Partisi’nin deneyimlerin-
den ö¤renilmelidir. fiayet uzun süreli halk savafl› Filipinler’de mümkünse, yar›-sömürge yar›feodal bask› ve sömürüden etkilenen büyük say›da insan›n bulundu¤u ve co¤rafik anlamda daha uygun olan Endonezya’da bunun imkan› çok daha fazlad›r. 3 milyondan fazla insan›n katledildi¤i ve 33 y›ll›k Suharto’nun askeri faflist diktatörlü¤ünün yafland›¤› Endonezya’n›n, ABD ve di¤er emperyalist güçlere karfl› halk savafl›n›n esas alanlar›ndan biri haline gelme potansiyeli mevcuttur. Bizler bu ülkede proleter devrimcilerin uzun süreli halk savafl› yoluyla demokratik halk devrimini bafllatmadaki kararl›l›klar›ndan ve üç sihirli silah olan Marksist-Leninist-Maoist parti, halk ordusu ve birleflik cepheyi kavrama ve somutlama çabalar›ndan dolay› coflku duyuyoruz. Filipinler Komünist Partisi, önceli partinin 1950-52 yenilgisinin ard›ndan, uzun süreli fliddetli anti-komünist tavra
57
ra¤men güçlenebiliyorsa, Güneydo¤u Asya’daki di¤er komünist partiler de yenilgi ve gerilemelerden sonuçlar ç›kartarak, koflullar›n ve deneyimlerin analizini yaparak ve kararl› ve militan flekilde devrimci mücadeleyi bafllatarak yükseleceklerdir. Halk savafl› yoluyla yeni demokratik devrimi gerçeklefltiren ve sosyalist devrimi ve inflay› sürdüren bir ülkede modern revizyonizm çirkin bafl›n› bürokrasinin içinden gösterir ve kapitalizmi restore edecek çizgiyi ve politikalar› dayat›r. Gerçek komünistler ve halk ideolojik mücadele ve kültür devrimleriyle modern revizyonizme karfl› ç›kar, kapitalist restorasyonu önler ve sosyalizmi sa¤lamlaflt›r›r. fiayet modern revizyonizm onlar› devirmede baflar›l› olursa halk savafl›n› yeniden bafllat›rlar. Bunu yapamazlarsa, komünistlerin yeni nesli toplumsal gerilemenin daha kötü flartlar› alt›nda halk savafl›na yeniden bafllarlar.
Güneydo¤u Asya’daki halk savaflflllar›na dair notlar
PART‹ZAN 62
Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Genel Sekreteri Ganapathy ile röportaj
“1 Milyardan fazla insana Maoist önderli¤i yaratma görevi ile karfl› karfl›yay›z!”
Birlik Kongremiz Hindistan devrimci hareketinin tarihinde büyük tarihsel öneme sahip bir olayd›r. Bu yaln›zca ülkedeki Maoist güçlerin birleflme sürecinin tamamlanmas›n› de¤il, ayn› zamanda Partinin ve Hint devriminin siyasi çizgisinin sa¤lamlaflmas›n› da temsil etmektedir. Kurucu önderlerimiz CM ve KC yoldafllar›n belirledi¤i devrimci siyasi çizginin yeniden do¤rulanmas› ve zenginlefltirilmesi Kongrenin en büyük kazan›m›d›r. Çok say›da ideolojik-politik sorun Kongre’de tart›fl›l›p çözüldü ve bu sayede daha üst düzeyde bir birlik sa¤land›. Bir di¤er kazan›m da Hint devriminin birleflik merkezi önderli¤inin oluflturulmas›d›r.
58
Mazumdar
(Afla¤›daki sorular HKP (Maoist) Genel Sekreteri Ganapathy’ye çeflitli gazeteler taraf›ndan sorulmufltur. Sorular›n yar›s›ndan fazlas› BBC taraf›ndan gönderilmifltir. Ganapathy taraf›ndan verilen cevaplar HKP (Maoist)’in baflar›yla gerçeklefltirdi¤i Kongresinin ve di¤er geliflmelerin de¤erlendirilmesiyle medyaya gönderilmifltir.-Azad, HKP (Maoist) Sözcüsü, 24 Nisan 2007)
HKP (Maoist)’in Birlik Kongresi üzerine S: 37 y›l sonra Kongrenizi baflar›yla gerçeklefltirdi¤inizi ö¤rendik. Bu gecikmenin nedeni nedir? C: Son Kongremizi –8. Kongre’yi- 1970 y›l›nda gerçeklefltirdi¤imiz do¤rudur. Yaklafl›k 37 y›ld›r bunu gerçeklefltiremememizin nedeni ülkemizdeki devrimci güçlerin durumuyla ilgilidir. Bu kongreden iki y›l sonra hareketimiz çok ciddi bir gerilemeyle karfl›laflt›. En üst komite, MK; flehit düflmeler, tutuklanmalar ve 1971 Eylülü’nde partinin bö-
lünmesine neden olan SN Singh gibi baz› üyelerinin ihaneti sonucu da¤›lm›flt›. Çaru Mazumdar’›n flehit düflüflünün ard›ndan MK çeflitli gruplara bölündü. Grup diyorum çünkü hepsi orijinal HKP (ML)’nin parçalar›yd›lar. Ayr› gruplar›n uzun süre var olmalar› kendilerine zaman içinde farkl› kimlikler kazand›rd› ve kendi programlar›na ve taktiklerine sahip olan ba¤›ms›z parti ve örgütler haline geldiler. Dahas› her biri geçmifle dair kendi özelefltirilerini verdiler. Bu koflullar dahilinde birli¤i gerçeklefltirmek çok daha zorlaflt›. Baz› gruplar Danges ve Joshis’in eski yolunu izleyerek karfl› tarafa geçtiler, örne¤in 1970’lerdeki flanl› mücadele tarihinin ard›ndan 1980’lerin bafllar›nda yozlaflmaya bafllayan Vinod Mishra önderli¤indeki “Kurtulufl” grubu gibi z›t bir çizgiye kayd›lar. Baz› gruplar ise devletin çok güçlü oldu¤unu ve silahl› mücadeleye haz›rl›k için daha fazla süreye ihtiyaç oldu¤u iddias›yla devlete karfl› silahl› mücadeleyi gelecekte bilinmeyen bir tarihe erteledi. Kendilerini sözde silahl› köylü direnifli veya mücadelenin anti-feodal aflamas› ile s›n›rlad›lar. Bu gruplar günümüze kadar halen devlete karfl› silahl› bir duruflun haz›rl›¤›n› tamamlayamad›lar! Bunlar TNDV, ND, KP Reddy’nin farkl› gruplar› gibi sa¤ oportünist gruplard›r. Baz›lar› ise HKP (ML)’nin orijinal program›na sapland›lar fakat geçmiflteki hatalara karfl› elefltirel bir bak›fla sahip olamad›lar. Uluslara-
59
ras› koflullar ve öznel güçler ve düflman›n gücünü eksik de¤erlendirme gibi sol sekter hatalar› dogmatik bir flekilde sürdürdüler ve bu nedenle etkili bir hareket infla edemediler. Yaln›zca HKP (ML) Halk Savafl› ve HKP (ML) Parti Birli¤i gibi birkaç parti 8. Kongre’nin temel çizgisini sürdürdüler, geçmiflteki taktik hatalar›n ve hareketin yetmezliklerini özelefltirel bir bak›fl aç›s›yla ele ald›lar ve bu sayede çizgiyi zenginlefltirdiler, halk savafl›n› bu zenginleflen çizgiyle sürdürdüler ve ülkenin farkl› bölümlerinde güçlü hareketler yaratabildiler. HKP(ML) bu koflullardayken di¤er yandan KC, Amulya Sen ve Çandra fiekhar yoldafllar›n önderlik etti¤i MKM, (Maoist Komünist Merkez) HKP(ML)’ninkine benzer bir programla ayr› bir parti olarak büyüdü. ‹ki parti de bir partinin parçalar› olabilirlerdi fakat baz› tarihsel nedenlerden kaynakl› bu, yoldafl CM’nin dönemine kadar somutlaflamad›. Ard›ndan 1972’de HKP(ML)’nin bölünmesi üzerine birleflme gelece¤in sorunu haline geldi. O zamandan bu yana komünist devrimcilerin birli¤i meselesi her bir devrimci örgütün esas görevlerinden biri haline geldi. Birlik iste¤i kuflkusuz ki önemli bir faktördür fakat belirleyici olan siyasi çizgi ve partilerin pratikleridir. Bu nedenle ancak 1980’lerde ve 90’larda MKM, HKP (ML) HS ve HKP (ML) PB gibi partilerce oluflturulan hareketler birlik için güçlü bir temel yara-
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62 tabildiler. Ancak bu partilerin birli¤i siyasi farkl›l›klar ve ayr›ca birlik için ciddi çaba harcamas› gereken önderliklerin hatalar› yüzünden uzun süre somutlanamad›. ‹htiyaç olursa bunu detayland›rabilirim. 9. Kongre’nin uzun bir ertelemenin ard›ndan gerçekleflmesinin esas nedeni ülkedeki temel devrimci güçlerin birli¤ini sa¤lamada baflar›s›z kal›nmas›d›r. S: Kongrenizi bu kadar uzun süre gerçeklefltirmedi¤inize göre Parti içinde demokrasiyi nas›l sa¤lad›n›z? Partinin çizgisi, taktikleri ve politikalar›n› belirlemeye kadrolar nas›l kat›ld›? C: Kongrenin uzun süre gerçekleflmemesine neden olan ve yukar›da aç›klad›¤›m ülkedeki gerçek komünist devrimcilerin birli¤ini sa¤lamada düflülen hatalar Parti içi demokrasiyi reddetmemektedir. Her devrimci parti kendi içindeki demokratik süreci iflleterek kadrolar›n›n politika belirlemeye kat›lmas›n› sa¤lam›flt›r. HMKM, HKP (ML) HS ve HKP (ML) PB düzenli olarak merkezi konferanslar›n›, plenumlar›n›, özel toplant›lar›n› gerçeklefltirerek geçmiflteki çal›flmalar›n›, halk savafl›n› ilerletmede olumlu ve olumsuz yönlerini de¤erlendirmifller, politika ve taktiklerinde gerekli de¤ifliklikleri gerçeklefltirmifller ve çizgilerini zenginlefltirmifllerdir. Merkezi bir konferans, özünde Kongre’ye benzerdir. Bunu Kongre olarak adland›rmaman›n tek nedeni ül-
kedeki farkl› devrimci parti ve gruplar›n varl›¤›n›n tan›nmas›d›r. HKP (Maoist)’in içinde yer alan daha önceki partiler HMKM, HKP (ML) HS ve HKP (ML) PB merkezi konferans ve plenumlar›n› düzenli olarak almaktayd›lar. HS ilk bölgesel konferans›n› 1976’da Telangana’da örgütledi. 1980’de eyalet konferans›n›, 1990’da merkezi plenumu, 1995’de Tüm Hindistan Özel Konferans›n› (AISC) ve 2001’de Kongresini örgütledi. Benzer flekilde HMKM de 1996’da ve PB de 1983, 87 ve 1996’da merkezi konferanslar›n› gerçeklefltirdi. Bu konferans ve plenumlar üzerinden tüm parti; her konuda tart›flmalar›n, iç mücadelenin ve çözümlemelerin demokratik bir flekilde gerçekleflti¤i demokratik bir sürece girmektedir. Gerçekte HKP (ML) HS Kongre için haz›rl›klar›na 1995’de MKM ile görüflmeler koptu¤unda bafllam›flt›. HS’nin 1995’deki AISC’si asl›nda Kongre olarak planlanm›flt› ancak 11. saatte ismini özel kon-
60
ferans olarak de¤ifltirmeye ve Kongre’nin önemini vurgulamaya karar verdik. Bu, HKP (ML) PB ile birleflme süreci hesaba kat›larak kararlaflt›r›ld›. 2001’de birleflen HKP (ML) HS 9. Kongresini gerçeklefltirdi fakat bu Kongre Hindistan devriminin yaln›zca bir ak›m›na, HKP (ML)’ye dahil olan devrimcilerin kongresiydi. HS önderli¤inin MKM ile birleflmenin o dönemde iki parti aras›ndaki iliflkilerin gerginleflmesi nedeniyle uzun süre gerçekleflemeyece¤i de¤erlendirmesi yapmas› üzerine Kongre örgütlendi. Sonras›nda bu de¤erlendirmenin yanl›fl oldu¤u kan›tland›. Kongreden 3.5 y›l sonra yeni parti HKP (Maoist), HKP (ML) HS ile HMKM’in birleflmesiyle kuruldu. Özetlersek uzun süre Kongrenin gerçekleflmemesine karfl›n temel partilerin tarihlerinde demokratik sürecin sa¤l›kl› flekilde ifllemesi günümüzün HKP (Maoist)’inin kurulmas›n› sa¤lad›. S: Birlik Kongresi’nde ciddi farkl›l›klar›n ortaya
ç›kt›¤›n› ve sizin yeniden genel sekreter seçilmenize karfl› güçlü bir muhalefet oldu¤unu, bu nedenle kongrenin merkezi organlar›n› dahi seçemedi¤i vb. haberleri medyadan duyuyoruz. Bunlar do¤ru mu? C: Bu uydurma haberler baz› medya çal›flanlar›n›n esas olarak da istihbarat servislerinin karalama kampanyas›n›n bir parças› olarak yap›lan spekülasyonlard›r. Özellikle APSIB’in bu tür karalamalarla halk ve kadrolar aras›nda kuflkular yaymak için kurdu¤u özel bir bölüm bulunmaktad›r. Bu tür öyküleri iki Maoist Partinin birleflmesinin ard›ndan özellikle de son 1 y›ld›r daha fazla yaymaktalar. Bunlar umutsuz bir flekilde birli¤in ilkelere dayanmad›¤›n›, önceki iki parti aras›nda ciddi ayr›mlar oldu¤unu, farkl› çizgilere ve düflüncelere sahip olduklar›n› vb. çöpleri yaymaya çal›flmaktalar. Biz sizin bahsini etti¤iniz haberlerin nereden kaynakland›¤›n› biliyoruz. Bu polis hikâyeleri SIB taraf›ndan Hanamkonda’dan faks çekildi ve 26 Mart’ta Telugu’daki baz› günlük gazetelerde yay›mland›. Bu haberler üzerinden bu yalanc›lar umutsuzca partinin gerçek durumu hakk›nda tamamen yanl›fl bir tablo çizmekteler. Onlar önceki HMKM’in halk savafl›n› daha ve daha fazla askeri eylemle yükseltmeyi, önceki HS’den yoldafllar›nsa eylemlere son vermeyi ve militan kitle örgütleri yaratmaya yo-
¤unlafl›lmas› gerekti¤ini savundu¤unu kan›tlamaya çal›fl›yorlar. Saçma olansa bu haberlerin Halk Kurtulufl Gerilla Ordusunun (HKGO) Maoist hareketin tarihinin en büyük askeri eylemini gerçeklefltirerek Rani Bodili-Çattiflgah’da içlerinde SPO’lar›n da (Özel Polis Gücü) oldu¤u 68 polisi saf d›fl› etti¤i eylemden 10 gün sonra ve bizim, gerici s›n›flar “salwa judum” ad› alt›nda gerçeklefltirdikleri vahfli kitle katliamlar›na son vermedi¤i takdirde daha büyük eylemler yapaca¤›m›z› ilan etmemizin ard›ndan yay›nlanmas›d›r. Bu üretilen yalanlarda zerre kadar do¤ruluk pay› bulunmamaktad›r. Bu polis hikâyeleri ayr›ca “farkl›l›klar ve gerilemeler o kadar ciddi ki Kongre; Siyasi Büroyu, Merkez Komiteyi, Merkez Askeri Komisyonu ve çeflitli eyalet komitelerini dahi seçemedi ve baz› önemli liderleri disiplin cezalar› ald›lar” yalan›n› yaymaktalar. Gerçekte, Hindistan devrimci hareketinin tarihinde hiç bir zaman bu kadar güçlü ve birbirine s›k›ca ba¤l› bir merkez ve eyalet parti birimleri olmam›flt›r. Kongre, oybirli¤i ile Merkez Komitesini seçmifl ve ard›ndan Siyasi Büro’yu, Merkezi Askeri Komisyonunu, çeflitli eyalet bürolar›n› ve merkezi departmanlar›n› ve alt komitelerini belirlemifltir. Gururla söyleyebilirim ki, Hindistan devrimine önderlik eden güçlü ve merkezi bir önderli¤in oluflmas› bu kongrenin en önemli kazan›mlar›ndan biridir. Eyalet komiteleri ise
61
Kongrede de¤il, eyalet konferanslar› ile seçilmifltir. Bas›n aç›klamas› SIB’in baflar›s›z ödevini göstermektedir. Baz› önemli liderlere yönelik ihrac›n da bulundu¤u disiplin cezalar› haberi de oldukça saçmad›r. Bu vahfli sald›r›da do¤runun zerresi yoktur. Bu yalanlar sadece karalama kampanyas› de¤ildir ayn› zamanda baz› “önemli” liderlerimizin ihraç edilmesini dileyen SIB’in ve AP’deki (Andrha Pradefl eyaleti) polisin psikolojisini de göstermektedir. S: Yani hiçbir farkl›l›k yok diyorsunuz? C: Niye olmas›n? ‹deolojikpolitik tart›flmalar her komünist partisinin yaflam kayna¤›d›r. ‹ç mücadele ile partinin çizgisi zenginleflebilir ve parti güçlenip daha fazla birlik olur. Biz farkl›l›klar›m›z› hiçbir zaman saklamay›z. Kongredeki farkl›l›klar›m›z› teorik dergimiz olan “Halk Savafl›”n›n son say›s›nda da yay›nlad›k. Derginin son say›s›nda Kongre’de yaflanan tart›flmalar ayr›nt›l› bir flekilde yer almakta. Bu tart›flmalar partiyi güçlendirmek içindir, zay›flatmak için de¤il. Her türlü düflünce ve görüflü ifade etme özgürlü¤ü ve farkl› görüflleri sindirebilme yetene¤i flayet bunlar partinin çizgisini zenginlefltirmek için yap›c› bir flekilde sunuluyor, partiye zarar vermiyorsa partinin demokrasi konusundaki güvenilirli¤ini göstermektedir. Kongreye sunulan her düflünce yoldafllar taraf›ndan sayg›yla karfl›lanm›fl,
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62 çizgiyi zenginlefltirecek flekilde ele al›nm›fl ve Hint devriminin karfl›laflt›¤› sorunlara çözüm bulmay› hedeflemifltir. Burada vurgulanmas› gereken bir nokta da Kongrede ortaya ç›kan farkl›l›klar daha önceki HMKM ile HKP (ML) HS aras›nda yaflanan farkl›l›klar de¤il, tek parti içinde ç›kan görüfl ayr›l›klar›d›r. Partimizin tarihinden haberdarsan›z, daha önceki konferanslarda ve kongrede çok daha ciddi farkl›l›klarla karfl›laflt›k. 1995’de HS’nin AISC’sinde veya PB’nin 1987 ve 1996’daki merkezi konferanslar›nda veya birleflik HS’nin 2001Kongresinde yaflanan farkl›l›klar›n çok daha ciddi bir do¤as› bulunmaktayd›. Bunlar dünyadaki temel çeliflkilerde, Komprador Bürokrat Burjuvazi (KBB) ile halk aras›ndaki çeliflkide, Hindistan’da üretim biçimlerinde ve benzeri konulardayd›. Ayr›ca daha önceki HS’nin 2001 Kongresinde parti çizgisindeki sa¤ sapma üzerine sert tart›flmalar yaflan-
m›flt›. Tüm bu ciddi farkl›l›klar sa¤l›kl› bir tart›flmayla ve yeri geldi¤inde oylamayla çözüldü. fiimdiki farkl›l›klar ise geçmiflteki kadar ciddi de¤il. Asl›nda eski HS veya 1998 A¤ustosu’nda HS ve PB’nin birleflmesinin ard›ndan birleflik HS’de veya HS ile HMKM’in birleflmesinin ard›ndan yaflanan tüm farkl›l›klar bir komünist partisi için oldukça normaldir. Her türlü farkl›l›k, en ciddi olanlar› dahi, Komünist Parti içinde demokratik merkeziyetçilik ilkelerine uygun olarak çözülebilir. Bu da Komünist Partisinin varl›¤›nda ve ifllevli olmas›nda temel olan demokratik merkeziyetçilik ilkesinin büyüklü¤ünü de göstermektedir. Yaln›zca Karnataka’da kendilerine Az›nl›k diyen küçük bir grup eyalet konferans›nda sa¤ oportünist çizgilerine destek bulamay›nca partiden ayr›ld›lar. fiayet kendilerinde komünist bir ruh ve disiplin olsayd› ve küçük burjuva bireycilikle anarflik yöntemleri tafl›masalar-
62
d› parti içinde kalabilirler ve Kongre’de çizgileri için mücadele edebilirlerdi. Elbette ki Kongre’de ço¤unlu¤un belirledi¤i çizgi ve politikalar› uygularken herhangi biri herhangi bir konuda çizgisini ve duruflunu yeniden di¤er Kongre’de ortaya koyabilir. S: Yani yeniden genel sekreter seçilmenize yönelik ciddi bir muhalefetin oldu¤u ve sizin size iftira atanlarla uzlaflmak için birçok talebe raz› oldu¤unuz üzerine ç›kan haberlerin do¤ru olmad›¤›n› söylüyorsunuz. C: Kesinlikle do¤ru de¤il. Benim genel sekreter olarak seçilmeme yönelik ciddi bir muhalefetin olmas› üzerine haberler IB, APSIB gibi istihbarat servislerinin önderli¤i karalamak için uyduruklar› yalanlard›r. Yeniden seçiliflim MK’n›n oybirli¤i ile olmufltur. De¤ifliklik için bir neden görülmedi. Ve bu iftirac›lar ve taleplerle ne anlat›lmak istendi¤ini anlam›yorum ve kesinlikle do¤ru de¤il. Uzlaflmac› çizgi üzerine söylenenlere de ancak düflman kamp›n›n düfltü¤ü umutsuzlu¤un bir sonucu oldu¤u için sadece gülebilirim. AP’deki (Andhra Pradefl eyaleti) yenilgiler daha önceki HS’nin yenilgileri de¤il flu anki partinin yenilgileridir. fiu anki parti ciddi bir flekilde, yenilgilerin nedenlerini analiz etmeye ve AP’deki hareketin olumlu ve olumsuz deneyimlerinden dersler ç›karmaya yo¤unlaflmaktad›r. AP’deki hareketin
deneyimlerini sentezlemek tüm parti için yararl› olacakt›r. S: Kongre nerede gerçekleflti? Hükümet ciddi bir flekilde bofla ç›karmak isterken nas›l örgütleyebildiniz? C: (Gülüyor) ‹zin verelim de istihbarat nerede gerçeklefltirdi¤imizi tahmin etmeye devam etsin. Medya için uygun bir zamanda sizleri oraya götürebiliriz. Tarihte bu yerler gelecek nesiller aç›s›ndan bü-
izim gözlerimiz ve kulaklar›m›z halk›m›zd›r ve halk›n deste¤ini ald›kça ve gizlilik yöntemlerine s›k›ca ba¤l› oldu¤umuzda hiçbir düflman gücü baflar› elde edemez.
B
yük tarihsel öneme sahip olacakt›r. O zaman herkes bilecek. Ancak flu an için söyleyebilece¤im tek fley, halk›n içinde yap›ld›¤›, halk ve do¤a taraf›ndan korundu¤udur. Ve tabii ki gündüz ve gece, 24 saat görev yapan, düflman güçlerinin her hareketinde alarmda olan, polis güçlerinin bölgeye girme çabalar›n› çat›flmalarla önleyen HKGO’muzun kahraman savaflç›lar›n›n güvenli¤inde bunu baflard›k. Düflman güçleri bölgeye girmifl olsa-
lard› dahi gerillalar›m›z önderli¤in kay›p vermemesini sa¤lard›. HKGO’ya ve halka tamamen güvenerek, hiçbir sorun yaflamadan Kongremizi gerçeklefltirdik. Hatta kongremizi birkaç gün uzatt›k da. Kongre, bafllayan demokratik sürecin son eylemiydi. Bu sürecin bir parças› olarak yaklafl›k 15 eyalette konferanslar örgütledik. 12’si eyalet seviyesinde konferanst› ve yine bölgesel, alan, yerel konferanslar ve baz› yerlerde alt
63
bölge ve alan konferanslar› da örgütledik. Çal›flma kamplar›nda, s›n›flarda büyük bir e¤itim kampanyas› vard›. Tüm bunlar geçen y›lki zaman›m›z›n büyük bölümünü ald›. Ancak halk›n büyük deste¤i ve gerilla güçlerinin korumas› olmasayd› düflman taraf›ndan devam eden bast›rma kampanyalar›n›n alt›nda bu program› gerçeklefltirmek mümkün olamazd›. AOB ve bir iki yerde daha halk, düflman›n konferans alan›n› sard›¤›n› bize iletti¤i için konferans›n yerini de¤ifltirmek zorunda kald›k. Bizim gözlerimiz ve kulaklar›m›z halk›m›zd›r ve halk›n deste¤ini ald›kça ve gizlilik yöntemlerine s›k›ca ba¤l› oldu¤umuzda hiçbir düflman gücü baflar› elde edemez. Merkezi ve eyalet hükümetlerinin kongremizi ve konferanslar› engellemek için ciddi çabalar› vard›. Bu konuda geçen Kas›m ve Aral›k’ta aç›ktan meydan okudular. Kongreyi engellemek için ‹çiflleri Bakanl›¤› 3 ayl›k dönem için özel bir birim oluflturdu. Kongrenin Ocak ve fiubat aylar›nda, yaz›n gerçekleflecek sald›r› öncesi yap›laca¤›n› biliyorlard›. Ayr›ca Kongre örgütlemek yeni birleflen bir parti aç›s›ndan büyük bir görevdir. Maoist partinin çekirde¤i olan yüzden fazla delege düflman taraf›ndan fark edilmeden farkl› eyaletlerden bir araya gelmeliydi. Korumak için büyük say›da
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62 deneyimli HKGO savaflç›s› seferber edilmeliydi. Ve bu büyük kamp için haz›rl›klar k›fl›n en so¤uk günlerinde kolay de¤ildi. Küçük bir boflluk tüm program› etkilerdi. Bu zor flartlarda Kongrenin baflar›l› bir flekilde tamamlanmas› Parti için büyük bir kazan›md›r. Titiz bir çal›flma, faaliyette gizli yöntemlerin kullan›lmas›, gerilla gücüne güven ve halk›n güçlü deste¤i ile her fleyin mümkün oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Kongrenin arifesinde yaflad›¤›m›z trajik olay ise sevgili yoldafllar›m›z Çhandramouli’nin ve yaflam arkadafl› Vijayalaxmi’nin (Karuna) flehit düflmeleridir. Çandramouli MK ve Merkezi Askeri Komisyonu (MAK) üyesiydi ve Karuna Yerel Komite üyesiydi. Kendileri APSIB taraf›ndan 26’s› gecesi yakaland›lar ve ertesi gün vahfli iflkenceler alt›nda so¤ukkanl›ca katledildiler. Ancak düflman onlar›n flahs›nda kongre hakk›nda hiçbir bilgiye ulaflamad› ve her ikisi de insanl›k d›fl› iflkenceler alt›nda konuflmayarak kaya gibi durdular. Vahfli düflman Hint halk›n›n onur duydu¤u o¤lundan ve k›z›ndan, bu büyük komünistlerden tek bir bilgi dahi alamad›. fiehit düflüflleriyle dahi Kongre’nin baflar›s›na kanlar›yla büyük katk› sundular. Kendilerini feda ediflleri tüm parti kadrolar› ve devrimci kitleler taraf›ndan sonsuza kadar hat›rlanacakt›r.
S: Birlik Kongresi’nin temel kararlar› nelerdir? Bütünlüklü plan ve taktiklerinizde bir de¤ifliklik olacak m›? C: Kongre’nin genel yönelimi halk savafl›n› yükseltmek ve savafl› tüm cephelere yaymakt›r. Somut olarak, gerilla savafl› verilen alanlarda bir üst aflamaya geçerek gerilla savafl›n› hareketli savafla yükseltmek ve silahl› mücadeleyi mümkün olan en çok eyalete yayarak geniflletmektir. Bu alanlarda düflman güçlerinin y›k›lmas› acil görevlerimizden birisidir, aksi takdirde kazan›mlar›m›z› sa¤lamlaflt›rmam›z ve ilerlememiz mümkün olamaz. Benzer flekilde, gerilla güçlerimizin manevra kabiliyetini artt›rabilmek için genifl bir bölgeyi savafl alan›na çevirmek acil görevlerimiz aras›ndad›r. Ve gizlilik unsurlar›n› artt›rmak oldukça önemlidir. Merkezi güçlerin ve eyaletlerin özel polis güçlerinin büyük yo¤unlaflmalar›na karfl›n Kongremiz düflman güçlerine ciddi kay›plar verdirecek yarat›c› biçimleri kabul ederek planlar haz›rlam›flt›r. Polis ve merkezi güçler bölgelerimize girmenin ne kadar tehlikeli oldu¤unu anlayacaklar. Partiyi ve HKGO’yu güçlendirmeye, düflman güçlerine aktif bir flekilde direnmek için halk› seferber etmeye ve düflman güçlerini tüm biçimleriyle yok ederek bu alanlar› güçlü üsle-
64
re dönüfltürmeye karar verdik. Ve bunlar›n hepsi kitlelerin savafla genifl bir flekilde seferber edilmesiyle mümkün olacakt›r. Bu sayede gördü¤ünüz gibi son dönemde Rani Bodili, Riga, Kaflmakal’daki CISF Kamp› ve son bir aydaki di¤er eylemlere yüzlerce hatta zaman zaman binlerce kifli kat›lmaktad›r. AP’de yükselen ve süreklilik sa¤layan devlet bask›s› ve devlet deste¤indeki bask›lardan edindi¤imiz deneyimler göstermektedir ki güçlerimiz faaliyet yürüttükleri yerlerde a盤a ç›k›p korumas›z kalmamal›d›r. Fakat ayn› zamanda bizler her halk hareketinin en ön saflar›nda da yerimizi almal›y›z. Kongre, Hindistan topraklar›n›n neo-liberal köleleflmesinden baflka bir anlam› olmayan Özel Ekonomik Alanlara (ÖEA) karfl› mücadeleyi yükseltme karar› alm›flt›r. Bunlar sadece verimli topraklar› köylülerden gasp etmemekte ayn› zamanda tüm ülkeyi dizginsiz bir sömürünün uygulanaca¤› özel bölgeye çevirmekte ve emperyalistler ve komprador büyük sermaye taraf›ndan kontrol edilmektedir. Kongre bunlara karfl› mücadelede derinleflme ça¤r›s›nda bulunmaktad›r. Bizlerin Hint devletinin vahfli, faflist do¤as› hakk›nda hiçbir yan›lsamam›z yoktur ve bu nedenle her türlü fedaya kendimizi haz›rlarken faaliyetlerde gizlilik yöntemlerini uygulamaya olan ihtiyac› da
görmekteyiz. S: Son olarak Birlik Kongrenizin kazan›mlar›n› ve önemini özetleyebilir misiniz? C: Birlik Kongremiz Hindistan devrimci hareketinin tarihinde büyük tarihsel öneme sahip bir olayd›r. Bu yaln›zca ülkedeki Maoist güçlerin birleflme sürecinin tamamlanmas›n› de¤il, ayn› zamanda Partinin ve Hint devriminin siyasi çizgisinin sa¤lamlaflmas›n› da temsil etmektedir. Kurucu önderlerimiz CM ve KC yoldafllar›n belirledi¤i devrimci siyasi çizginin yeniden do¤rulanmas› ve zenginlefltirilmesi Kongrenin en büyük kazan›m›d›r. Çok say›da ideolojik-politik sorun Kongre’de tart›fl›l›p çözüldü ve bu sayede daha üst düzeyde bir birlik sa¤land›. Bir di¤er kazan›m da Hint devriminin birleflik merkezi önderli¤inin oluflturulmas›d›r. 1970’lerden bu yana Hindistan’daki devrimci komünist hareketin tarihinde uzun bir süre sonra HMKM ile HKP (ML) HS’n›n Eylül 2004’de birleflmesi ile tek bir yönetici merkez oluflmufltur ve bu merkez, birlik kongresiyle sa¤lamlaflm›flt›r.
Andhra Pradefl’deki yenilgiler üzerine S: Son dönemde Andhra Pradefl’de ciddi kay›plar ald›n›z. Bunun nedenleri neler? Hareketiniz bir bütün olarak m› zay›flad›? Bu yenilgilerin
üstesinden gelmeyi ve inisiyatifi yeniden kazanmay› nas›l planl›yorsunuz? C: Andhra Pradefl eyaletindeki kay›plar›n oldukça ciddi oldu¤u konusunda size kat›l›yorum. Bunun ülke çap›ndaki devrimci harekete bir bütün olarak hat›r› say›l›r etkisinin oldu¤u aç›kt›r. AP, özellikle de Kuzey Telangana bölgesi uzun dönemdir devrimci hareketin önemli merkezlerinden biri olmufltur ve ülkemizdeki devrimci kitleler üzerinde büyük etki yaratmaktad›r. Ancak akl›m›zdan ç›kartmamam›z gereken olgu fludur ki üs alanlar› oluflturma sorunu devam etti¤i müddetçe Merkez ve Bat› Hindistan’daki daha geri alanlar Partimiz taraf›ndan seçilen ve yak›n vadede kurtar›lmas› beklenen genifl alanlar haline dönüflmektedir. Bu nedenle hareketimizin odakland›¤› bölge esas olarak Dandakaranya ve Bihar-Jharkand olarak de¤iflmifltir. Biliyorsunuz ki, AP, emperyalistlerin özellikle de Dünya Bankas›’n›n ve Hint egemen s›n›flar›n›n devrimci harekete karfl› uygulad›klar› stratejiyi yo¤unlaflt›rd›klar› bir model eyalete, deneysel eyalete dönüflmüfltür ve vahfli bir bask›yla reformlara odaklanm›fllard›r. Naksalist hareketin etkisindeki hiçbir baflka eyalette AP’deki kadar çok say›da komando polis yoktur. Baflka hiçbir yerde istihbarat a¤›, karfl›-devrimci savafla haz›rl›k, ayr›lan fon, polise verilen s›n›rs›z yetki bu derece de¤ildir. Son 40 y›ld›r
65
özellikle de 1980’lerin ortas›ndan itibaren hiçbir eyalette AP’de oldu¤u kadar kan banyosu gözlemlenmemifltir. AP zindanlar›nda siyasi tutsak bulmak zordur çünkü polis bir devrimciyi ele geçirdi¤inde, bu MK üyesi de olabilir sempatizan da, öldürmektedir. Vengal Rao’dan, 40 y›l önceki Srikakulum mücadelesinden bu yana yarg›s›z infazlar gelenek halini alm›flt›r. Halk›n bir kesimini devrimci hareketten koparmak için uygulanan sözde reformlara büyük paralar harcanm›flt›r. fiu bir gerçek ki bu reformlardan k›rsaldaki küçük ama etkili bir kesimi düflman kazanm›flt›r. Özetle AP’de parti ve devrimci hareket, bafl›ndan itibaren gerici egemen s›n›flar›n her çeflit karfl›-devrimci uygulamas›yla ba¤lanmaya çal›fl›lm›flt›r. Bugün bunlar di¤er eyaletlerde de yayg›nlaflt›r›lmaktad›r. Bizler düflman›n karfl›-devrimci taktik, plan ve yöntemleri üzerine derinlikli bir flekilde çal›flmakta ve dersler ç›karmaktay›z. AP’deki hareket binlerce yoldafl›m›z›n büyük fedakârl›klar› karfl›l›¤›nda düflmana nas›l karfl› ç›k›laca¤› ve düflman›n plan ve taktiklerinin nas›l cevaplanaca¤› konular›nda emsalsiz deneyimler kazand›rm›flt›r. Bunlar sayesinde Parti flu an di¤er eyaletlerde düflman taktiklerine karfl› daha donan›ml›d›r. Uzun süreli halk savafl›nda yenilgiler ve gerilemeler do¤ald›r. Devrim düz bir çizgide ilerlemez, zikzakl› bir yol izler. AP’deki hareket çok say›da yükselifl ve düflüflle karfl›lafl-
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62 m›flt›r. Ancak her zaman Anka kuflu gibi yeniden yükselmifltir. Kuflkusuz, günümüz koflullar›nda AP’de zor bir süreçten geçiyoruz ve düflman›n taktiksel aç›dan üstte oldu¤u aç›kt›r. Eyalet önderli¤inin ve kadrolar›n›n önemli bir bölümünü kaybettik ancak bizi umutland›ran halk›m›z›n halen partimizle birlikte olmas›d›r. Partimize destek veren kitle temeli afl›nmam›flt›r. Bizle gizlice görüflmekte, sorunlar›n› çözmek için bize dan›flmakta ve vahfli devlete karfl› gelmekteler. Onlar için tek umut partimizdir. Devrimciler her yenildi¤inde halk›m›z ac› çekmifltir. Kitle temelimizi flehitlerimizin cenazelerinin sahiplenilmesinden anlamak mümkündür. Polisin tüm bask› ve tehditlerine ra¤men Çandramouli ve Karuna yoldafllar›n cenaze törenine 20 binden fazla kifli kat›lm›flt›r. Halk›m›z›n gerici s›n›flara ve onlar›n polisine, Boz Taz›lar›na (komandolara verilen isim) olan öfkesi ve nefreti tüm sömürücüleri ve ezenleri yok edecek bir hareketin oluflmas›na neden olacakt›r. AP’de karfl›laflt›¤›m›z yenilgi ve gerilemeye ra¤men dünyada hiçbir güç devrimi gerçeklefltirmemize engel olamayacakt›r. Egemen s›n›flar AP’deki devrimci hareketin büyük potansiyelinden korkmaktalar. Bu nedenledir ki Maoistlerin eyalette tamamen zay›flad›¤› ve AP’nin Maoist hareketle mücadelede örnek olaca¤› iddia edilse de faflist YSR hükümeti uzun dönemli planlarla çeflitli uygulamalar
planlamakta, Boz Taz› komando gruplar›n›n say›s›n› yüzde yüz artt›rmay›, Naksal karfl›t› operasyonlarda helikopter kullanmay›, Naksal hareketine karfl› 200 trilyon rupi merkezi yard›m yap›lmas› gündeme gelmektedir. Günümüz ça¤› dünya çap›nda büyük de¤iflikliklerin ve çalkant›lar›n yafland›¤› bir ça¤d›r. Dünyan›n en büyük militarize gücü olan ABD emperyalizmi dahi Irak ve Afganistan gibi küçük ülkelerdeki ulusal kurtulufl mücadelesini bast›rabilmeyi mümkün bulmamaktad›r. Hindistan’da emperyalizmle iflbirli¤i içindeki egemen s›n›flar›n insafs›z sömürü ve bask›s› patlamaya haz›r koflullar yaratmaktad›r. Uluslararas› ve ulusal koflullar›n uygunlu¤undan yararlanarak AP’deki geçici gerilemenin üstesinden gelebilece¤imize inan›yoruz. Ancak daha da önemlisi, AP’de yaflad›¤›m›z kay›plara karfl›n di¤er birçok eyalette ge-
66
liflme gösterdik. Koflullar›m›z günümüzde niteliksel olarak önceki dönemlere nazaran çok daha farkl›d›r, öyle ki bir veya iki eyalette gerilesek veya yenilsek de bir dizi eyalette mücadeleyi ilerletebiliyoruz. Geçmiflte Naksalbari’de, Srikakulam’da, Birbhum’da, Mushahari’de, Kanksa’da veya Sonarpur’da bast›rabildiler ancak bugün devrimci hareket çok daha güçlüdür, geri kalm›fl genifl k›rsal alanlara yay›lm›flt›r, güçlü bir parti örgütü, ordusu ve genifl kitle temeli vard›r. Merkezi bir plan ve yönelime uygun olarak geliflmektedir. Bu nedenle geçmiflte oldu¤u gibi devletin hareketi bast›rmas› mümkün de¤ildir, ancak belirli yerlerde inisiyatifi alabilir. Kongre AP’deki uygun olmayan flartlar› uygun flartlara dönüfltürerek gerilemeyi tersine çevirecek somut bir plan belirlemifltir. Genel olarak parti ve devrim aç›s›ndan büyük bir gelecek vard›r.
Özel Ekonomik Alanlar (ÖEA), Nandigram ve HKP (M)’nin (Hindistan Komünist Partisi (Marksist)) rolü S: Singur ve Nandigram konular›n› nas›l görüyorsunuz? HKP (M)’nin iddia etti¤i gibi insanlar›n›z Nandigram’daki fliddet olaylar›na girdiler mi? Bunun gibi konulara aktif flekilde kat›lmay› düflünüyor musunuz? C: Kitleleri ilgilendiren yaflam-ve-ölüm gibi bir meseleye bizim kat›lmamam›z flafl›rt›c› olacakt›r. Yüzlerce Özel Ekonomik Alanlar (ÖEA) yaratarak kalk›nma ad› alt›nda yöneticilerin topra¤› halktan alarak Çok Uluslu fiirketlere (ÇUfi) ve komprador büyük sermayeye aktarmak amac›yla uygulad›klar› hilekar ve ya¤mac› politikalara karfl› halk› seferber etmeye çal›fl›yoruz. ÖEA politikas›yla ülkemiz içinde herhangi bir yasaya ba¤l› olmayan yar›-sömürge yerleflim birimleri yaratmay› hedeflemekteler. ÖEA politikas› emperyalist ÇUfi’lar›n küreselleflme sald›r›lar›n›n bir parças› olarak emirlerindeki Hint egemen s›n›flar› taraf›ndan sald›rganca dayat›lmaktad›r. Köylülerin ÖEA’lara karfl› mücadelesi Kalinga Nagar, Singur, Nandigram, Lohandiguda, Polavaram gibi yerlerde oldu¤u gibi giderek büyümekte ve militanlaflmaktad›r. Özellikle Kalinga Nagar, Singur ve Nandigram; kompradorlar›n ve emperyalistlerin sömürüsüne karfl› mücadele sembolleri haline gelmifltir.
Nandigram’daki fliddeti Maoistlerin bafllatt›¤›na yönelik bu “Sol” Cephe yöneticilerin iddialar›na ise herkes gülecektir. Hatta Goebbels dahi mezar›nda dönerek kendisinin yalan sanat›n›n Buddhas, Karats, Yechuris gibi “Marksistler” taraf›ndan nas›l gelifltirildi¤ine flafl›racakt›r. Bu siyasi simsarlar umutsuzca Maoistlerin d›flar›dan gelerek yerel halk› k›flk›rtt›¤›n› ve polisin kendini korumak amac›yla atefl açmaktan baflka çaresinin kalmad›¤›n› tekrarlayarak konuyu bölmeye çal›fl›yorlar. Tüm gerici s›n›flar gibi Bengal’in “Marksist” yöneticileri de kendilerinin yaratt›klar› pisliklerin arkas›nda “yabanc› bir el” aramaktalar. Brinda Karat, Maoistlerin Nandigram’a deniz yoluyla geldi¤i yorumunu yapt›. Bu sözde ideologlar›n düfltükleri siyasi çürümeyi ve mant›k yoksulluklar›n› görmek herkesi rahats›z etmektedir. Bu sahtekarlar›n gözünde Salim veya Tata (büyük flirketler) yabanc› de¤il ancak halk› için yaflayan ve ölen Maoistler yabanc›d›r. Daha kötüsü, devekufllar› gibi davranarak partilerinin eyaletin her yan›ndan binlerce silahl› adam› ve büyük bir polis gücünü Nandigram’a katliam yapmalar› için getirdiklerinin görülmedi¤ini düflünüyorlar. Nandigram, silahl› adamlar›n›n polisle birlikte çocuklar›n da dahil oldu¤u yüzlerce insan› öldüren, kad›nlara tecavüz eden ve cesetleri nehirlere atan sosyal-faflist HKP (M)’nin çirkin yüzünü bir kez daha göster-
67
mifltir. Buddhadeb kendisinin büyük kompradorlar›n ve ÇUfi’lar›n sad›k bir ufla¤› oldu¤unu kan›tlam›flt›r. Hükümeti topra¤› köylüden alarak büyük sermayeye devretme görevini üstlenmifltir. Nandigram’daki devlet terörü ve devlet destekli terör bir fleyi kuflkusuz ortaya ç›karm›flt›r: HKP (M) ülke içinde s›n›f ç›karlar›n› gizlemek aç›s›ndan ÇUfi’ler ve komprador büyük sermaye için en iyisidir. Bu Marksist etiketli sad›k uflaklar›n› gelecekte merkezi hükümete getirirlerse sürpriz olmayacakt›r. Bu hareketlerdeki rolümüz ise; bizler kesinlikle bu hareketin ön saflar›nda olmak ve do¤ru bir hatta devam etmesi için önderlik etmek için tüm çabay› gösterece¤iz. Biz halka tüm ÖEA’lar› savafl alanlar›na çevirme ça¤r›s›nda bulunuyoruz ve ÖEA’lar›na karfl› halk hareketine her türlü deste¤i vermeye haz›r›z.
Sunil Mahto suikast› hakk›nda S: Geçen ay, JMM lideri ve Jamshedpur milletvekili Sunil Mahto di¤er befl kifliyle birlikte gerillalar›n›z taraf›ndan öldürüldü. Ayr›ca Sudhir Mahto’nun da uyar›ld›¤› haberleri geliyor. Bu eylemleri nas›l temellendiriyorsunuz? Partiniz yak›n gelecekte daha fazla siyasi suikast gerçeklefltirecek mi? C: Milletvekili veya bakan olan herkesi öldürmüyoruz. Aç›kt›r ki tüm yasa koyucula-
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62 r›n do¤rudan veya dolayl› olarak hükümetin tüm politikalar›nda sorumluluklar› bulunmaktad›r. Siyasi liderlerin çok az bir bölümü emperyalistKBB (Komprador Bürokrat Burjuvazi) ve feodal bileflimin dayatt›¤› politikalar› sonuçland›rmada kritik bir rol oynamaktad›r. Bu siyasi liderler hedefimizdedir. Sunil Mahto olay›nda ise, onu yok etmemiz gerekiyordu çünkü kendisi Jharkand’daki devrimci hareketin vahflice bast›r›lmas› olaylar›nda aktif bir flekilde yer alm›flt›. O sadece JMM’nin önderi de¤il ayn›
zamanda 2001’de 11 parti kadromuzu so¤ukkanl›ca katleden NSS Çetesini de kurup yönetmekteydi. Kendisi katliam›n esas mimar› olmasa da devlet deste¤indeki özel çetelerin faaliyetlerinde yer almaktayd›. Daha sonras›nda Sendra ad› alt›nda devrimci harekete karfl›
adivasilerin bir bölümünü kazanarak bölme amaçl› gerici s›n›flar›n oyununda ve Maoist harekete karfl› silahl› kampanyan›n örgütlenmesinde ön saflarda yer ald›. Bu, polisin ve merkezi hükümetin deste¤indeki salwa judumun vahfli çeteleri taraf›ndan Çattiflgarh’da Salwa judum ad› alt›ndaki sözde bar›fl hareketiyle adivasi halktan binlerce insan›n yaflam› harap olmufltur. 700’den fazla köy yok edilmifl, 60 binden fazla insan evlerinden sürülmüfl, 400’den fazla insan öldürülmüfl, çok say›da kad›n tecavüze u¤ram›fl ve halk›n mülkleri y›-
k›lm›flt›r. Yine AP’de Kobralar, Kaplanlar ad› alt›ndaki vahfli çetelerin yaratt›¤› terör kampanyalar›n› gördük. Benzeri bir plan sendra ad› alt›nda Jharkand’da da örgütlenmek istenmekte ve Sunil Mahto bu kampanyay› Maoistlere karfl› yaymada esas önderlerden biridir.
68
Sözde Tritiya Prastuti Komitesi (TPK) de devletin deste¤i ile Bihar’da benzeri bir rol oynamaktad›r. Bu nedenle esas önder Murari Ganju’yu yok etmek için 9 Nisan’da HKGO’nun cüretkar eylemi gerçekleflti. Benzeri cezaland›rmalar gerek duyuldu¤unda seçici bir flekilde uygulanacakt›r ve bu bizim genel politikam›z de¤ildir. Maoistlerin Çattisgarh’da gerçeklefltirdikleri flu ana kadar ki en büyük eylemleri hakk›nda S: Geçenlerde HKGO’nuz polis güçlerine ve salwa judum’a karfl› en büyük sald›r›lardan birisini gerçeklefltirerek büyük say›da polisi ve SPO’yu öldürdü. Yak›n gelecekte benzeri sald›r›lar› öngörüyor musunuz? Ve salwa judum’a benzeri eylemlerle son verilece¤ini düflünüyor musunuz? C: Partimiz HKP (Maoist)’in önderli¤indeki HKGO’nun 16 Mart’ta Özel Polis Yöneticilerinin (SPO) de dahil oldu¤u 68 polisin öldü¤ü Çattisgarh-Ranibodli’deki polis kamp›na yönelik cüretkar taktiksel karfl›-sald›r› operasyonu, devletin ve merkezi hükümetin salwa judum ad› alt›nda yürüttü¤ü vahfli terör yönetiminin engellenemez bir sonucudur. Bu büyüklükte bir operasyonun planlanmas›n› anlamak için Dandakaranya’daki somut durumu biliyor olmal›s›n›z. (…)
HKP (Maoist) MK’s› ad›na bir kez daha devleti ve merkezi hükümeti uyar›yoruz, salwa judum ad› alt›ndaki cinayet kampanyas› derhal sona ermezse HKGO’muz ve halk›m›z sald›r›lar›n› daha büyük ölçeklerde sürdürecektir. Yüzlerce polisin ve SPO’nun gereksiz bir flekilde ölümünün sorumlulu¤unun yaln›zca devletin ve merkezi hükümetin omuzlar›nda oldu¤unu ilan ediyoruz. Adivasi halk› üzerindeki gaddarl›k devam etti¤i müddetçe partimizin önderli¤indeki adivasislerin büyük ölçekli silahl› misillemeleri engellenemez. Nas›l George Bush Irak’ta ulusal kurtulufl ateflini kontrol alt›na alabilmek için daha vahfli flekilde güç kullanmaktan baflka fley düflünemiyorsa Hint egemen s›n›flar› da halk savafl›n› bast›rmak ve Dandakaranya’n›n madenlerini ya¤malayabilmek için daha üst düzeyde bask› yapmay› düflünebilir. Ancak bu, Dandakaranya’daki iç savafl›n daha fazla fliddetlenmesi sonucunu do¤uracakt›r. Bizler ölen polislerin ve SPO’lar›n ailelerinin ac›lar›n› paylafl›yoruz ancak eyaletin zenginliklerinin ya¤malanmas› için egemen s›n›flar›n emperyalist efendileri için verdikleri emirlere uyarak devrimci hareketi bast›rmaya çal›flan polisi ve silahl› çeteleri kovmam›z gerekmektedir. Bizler merkezi güçlerin askerlerine özellikle de Naga ve Mizo taburlar›na yöneticilerinin emirlerine uymama ve Çattisgarh’dan çekilme ça¤r›s›nda bulunuyoruz.
Gerici egemenlerin ç›karlar› u¤runa kendi kardefllerine karfl› haks›z bir savaflta yer alan ve adivasi halk›ndan oluflturulan SPO’lara ücretli askerli¤e son vermelerini öneriyoruz. Bizler demokratik örgütlere ve bireylere ve ülkemizin genifl kitlelerine Dahdakaranya’da adivasi halk›na yönelik devlet terörizmini ve devlet destekli terörizmi mahkum etmeleri, salwa juduma ve ücretli askerli¤e son verilmesi acil talebini savunmalar›, merkezi güçlerin bölgeden geri çekilmesi için mücadele etmeleri ve polis taraf›ndan öldürülen 500 adivasi için soruflturma aç›lmas› için ça¤r›da bulunuyoruz.
Orta s›n›f› kazanmak için Partinin planlar› S: Tarih göstermifltir ki orta s›n›flar statükoyu isterler. Hint orta s›n›f› da daha güçlü bir hale geliyor. Onlarla nas›l ortaklaflacaks›n›z? C: Hint orta s›n›f›n›n say›sal olarak büyüdü¤ü do¤ru. Ayn› zamanda orta s›n›f›n büyük bir bölümü yükselen fiyatlar, iflsizlik, yaflam güvenli¤inin giderek düflmesi, büyük oranda özellefltirmelerden kaynakl› e¤itimin, sa¤l›¤›n, ulafl›m›n yüksek maliyeti nedeniyle aile harcamalar›n›n art›fl› vb. nedenlerle derin bir krizle yüz yüzedir. K›sacas›, orta s›n›f say›sal olarak artmas›na karfl›n bir sonla karfl› karfl›yad›r. Bu nedenle bizler orta s›n›f›n büyük bölümünde artan hoflnutsuzlu¤u görmekteyiz. Ö¤retmenle-
69
rin, kamu çal›flanlar›n›n, ö¤rencilerin hatta büyük al›flverifl merkezlerinden etkilenen esnaf›n grevlerinde ve farkl› mücadele biçimlerinde oldu¤u gibi bu durum onlar›, talepleri için sokaklara ç›kmaya zorlamaktad›r. Vurgulanmas› gereken bir di¤er nokta da dünün çok say›da lüks tüketim ürünlerinin bugün günlük ihtiyaç haline geldi¤idir. Ve tüketim ürünlerinin h›zla ço¤almas› ve piyasada tüketicili¤in yayg›nlaflmas› nedeniyle ihtiyaçlar listesi de günden güne artmaktad›r. Bu nedenle gelirlerinin büyük k›sm› g›daya, giysiye ve bar›nmaya gitmesi nedeniyle bu ihtiyaçlar›n› alamayan bu s›n›f›n üyelerinde hoflnutsuzluk yükselmektedir. Fiyat art›fl›, güvenlik sorunu, çürüme, çocuklar›n›n iflsizli¤i, e¤itim ve sa¤l›k harcamalar›n›n art›fl›, emlak mafyas›n›n tehditleri vb.den orta s›n›f kötü bir flekilde etkilenmektedir. Bunlar› akl›m›zda tutarak partimiz, orta s›n›f› bu konularda harekete geçirmek için planlar yapmaktad›r.
Silahl› mücadeleyi savunma S: Silahl› mücadele neden zorunludur? (fiiddetin halk›n büyük bir bölümünü Partinizden uzaklaflt›rd›¤› bir gerçek de¤il mi?) C: Silahl› mücadele veya silahs›z mücadele herhangi bir kiflinin veya partinin öznel istek ve dileklerine göre belirlenemez. Kiflilerin dileklerinden
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62 ba¤›ms›z bir fleydir bu. Bu, tüm tarihsel deneyimlerin ç›kard›¤› bir yasad›r. Tarihin bir gerçe¤idir ki, dünyan›n her yerinde, s›n›fl› toplumun tarihsel gelifliminin her aflamas›nda, gerici egemen s›n›flar kitlesel protestolar› bast›rm›fl, iktidar› b›rakmam›flt›r, ta ki fliddete dayanan direniflin zor kullanarak iktidar› düflürmesine dek. Tabii ki bar›flç›l hareketlerle, kitlesel protestolarla rejim de¤iflikli¤inin gerçekleflti¤i örnekleri gösterenler olacakt›r ancak bunlar›n hepsi sadece rejim de¤ifliklikleridir, sistematik de¤ifliklikler gerçeklefltiremez. Egemen s›n›flar›n bir bölümü iktidar› ayn› s›n›f›n bir baflka bölümüne fliddetli bir ayaklanma olmadan devredebilir fakat ayn›s› diametrik olarak karfl›t s›n›f ç›karlar›n› savunan bir s›n›f›n di¤erinin yerine geçmesi konusunda mümkün olamaz. Ancak Afrika, Asya ve Latin Amerika’n›n birçok k›sm›nda oldu¤u gibi rejim de¤ifliklikleri dahi fliddetli çat›flmalarla gerçekleflmektedir. Asl›nda silahl› mücadeleye ihtiyaç olmadan sistematik de¤ifliklikler gerçeklefltirebilseydik bizler dünyan›n en mutlu insanlar› olurduk. Bizler mücadeleye bafllad›¤›m›zda mücadelemiz temel olarak toprak, yaflam koflullar› ve feodal ve emperyalist sömürü ve bask›dan kurtulufl gibi halk› ilgilendiren çeflitli konularda bar›flç›l bir hareketti. Zekas›n› kullanan herkes hiçbir feodal lordun topra¤›n› veya iktidar›n› kitleler bunu demokratik bir haklar› diye talep ettik-
leri için vermeyece¤i gerçe¤ini kavrayacakt›r. Toprak beyi tüm araçlar› kullanarak kitlenin direniflini vahfli bir güçle bozmaya çal›flacakt›r. Yerel polisi ve özel güçleri, merkezi paramiliter güçleri ve ihtiyaç duyarsa orduyu ça¤›racakt›r. Biz bunu anti-feodal mücadeleyi bafllatt›¤›m›z her yerde gördük. 1970’lerin sonlar›nda Jagtyal’de toprak beylerini köylülü¤ün toplumsal boykotu sonucu beyler köyleri terk etmek zorunda kalm›fllar ve devrimci hareketimiz yüzden fazla köye yay›lm›flt› ve bu durum iktidar› floka u¤ratm›flt›. Sonras›nda olanlar silahl› mücadele hakk›nda yan›lsamalar› olan ya da ona karfl› ç›kanlar aç›s›ndan göz aç›c› bir özelli¤e sahip oldu. Birkaç hafta sonra toprak beyleri ücretli askerlerle geldiler ve büyük çapta fliddet uygulad›lar ve tutuklama, iflkence, evlerin y›k›lmas›, halk›n temel haklar›n›n gasp edilmesi vb. çeflitli bask› uygulamalar›na girifltiler. ‹flte bu flartlarda partimiz eline silahlar› ald›, bu kesinlikle romantik nedenlerden kaynakl› de¤ildi. Ayn› durum anti-emperyalist mücadeleler ve ulusal hareketler için de geçerlidir. Toprak, uluslar›n kendi kaderlerini tayin hakk› ve emperyalist sömürü ve bask›dan kurtulma gibi kitlelerin talepleri bar›flç›l araçlarla mümkün olabilseydi kim de¤erli yaflam›ndan vazgeçerdi veya zorlu bir yaflam›, iflkenceyi göze al›rd› ki? Tüm hareketler bar›flç›l bir flekilde bafllar ancak gerici egemen s›n›flar›n hareket-
70
lerine göre silahl› mücadele biçimini almak zorunda kal›r. Irak meselesi buna klasik bir örnektir. Emperyalistlerin petrole olan ihtiyaçlar›n› doyurmak için uygulad›¤› s›n›rs›z fliddet karfl›s›nda bir ulus eline silahlar› almak zorunda kald›. Ayn› mesele Filistin’de, Keflmir’de ve di¤er yerlerde de ayn›d›r. Sorunuzun ikinci k›sm› ise bir mittir. Partimiz hiçbir yerde silahl› mücadele verdi¤i için kitlelerce uzaklaflt›r›lmam›flt›r. Tersine, devlet uzun sivri difllerini gösterirken etkili bir direnifl gösterememek cesaret k›r›c› bir etki yaratmaktad›r. Bask›n›n silahl› güçlerini yok etmeden veya kovmadan halk› harekete geçirmek veya ona güven vermek mümkün de¤ildir. Gerçekte, direnifli gerçeklefltirenler sadece bizim gerilla birliklerimiz de¤ildir. HKGO’nun polis güçlerine karfl› direniflinde onu aktif bir flekilde destekleyen ve kahramanca direnen halk›m›z büyük bir rol oynamaktad›r. Entelektüellerin fildifli kulelerinden düflünüp teorize ettikleri konular gerçekli¤in zemininde bu flekilde. S: fiiddet karfl›t› bir flekilde protesto neden olmas›n? C: Bu soruyu di¤er tarafa sormal›s›n›z. Gerici egemen s›n›flara –büyük toprak beylerine, büyük sermayeye, emperyalist ÇUfi’lara, güçlü Hint devletine ve onun silahl› kuvvetlerine, eyalet polisine ve bürokrasiye- flayet dinlerlerse, onlara bar›flç›l protestolara neden izin vermediklerini sorun. Niye
dövüyorlar, tutukluyorlar, iflkence yap›yorlar ve grev yapmaya cüret edenleri öldürüyorlar? ‹flçiler greve gittikleri için ifllerine neden son veriyorlar? Provokasyon yapmadan bar›flç›l yürüyüfller, toplant›lar yapan halk›n üzerine neden ücretli polis güçlerini, CRPF’yi, orduyu gönderip atefl açt›r›yorlar? Hint anayasas›n›n ihlali pahas›na çetelerin kad›nlara tecavüz etmesine, evleri y›kmas›na, yarg›s›z infazlarda bulunmalar›na neden izin veriyorlar? Tüm bunlar insanl›¤a karfl› suçlara girmiyor mu? Kalinganagar, Nandigram, Arwal, Indravelli ve di¤er barbarca sald›r›lar› neden yarat›yorlar? Kay›plara karfl› bar›flç›l eylem yapan Keflmirlilere neden sald›r›yorlar? (…) Dünyan›n herhangi bir yerindeki hiçbir egemen s›n›f halk›n temel talepleri olan toprak ve bask›dan kurtulufl taleplerini bar›flç›l flekilde elde etmelerine izin vermemifltir. Hatta sözde demokratik
devletler de statükoya, sömürülerine ve süper kârlar›na tehdit etmeyecek bir düzeye kadar izin vermektedir. Ahimsa (fiiddet karfl›tl›¤›) ve karma (kader) sömürücülerin genifl kitleler üzerindeki hegemonyas›n› ve fliddetini devam ettirmek için kulland›klar› ideolojik dayanaklard›r. Bafllarda, kimse sorunlar›n› çözmek için do¤rudan fliddeti kullanamaz. Bunlar ancak bar›flç›l yürüyüfllerin, eylemlerin, açl›k grevlerinin, genel grevlerin vb. ard›ndan fliddet yöntemleri kullanmaya zorlan›rlar. Bu devrimcilerin önderli¤indeki anti-feodal silahl› toprak mücadelesinin, Kuzeybat› ve Keflmir’deki ulusal hareketlerin veya antiemperyalist mücadelenin yads›namaz gerçekleridir. Yaln›zca Hindistan’da de¤il, dünyan›n herhangi bir yerinde silahl› hareketlerin geçmifline göz att›¤›n›zda bu evrensel gerçe¤i göreceksiniz. Özetle, halk›n baflvurdu¤u mücadele yollar› her zaman egemen s›-
int devleti sürekli olarak gücünü artt›rmadan yükselen halk hareketini denetim alt›na almas›n›n imkans›z oldu¤unu anlamaktad›r. Bu flekilde bak›ld›¤›nda, güvenlik güçlerinin büyük art›fl› gücü de¤il tam tersine Hint devletinin zay›fl›¤›n› ve eski flekilde yönetme meflruiyetinin kalmad›¤›n› göstermektedir.
H
71
n›flar›n hareketlerine ba¤l›d›r ve unutulmamal›d›r ki bugün bizler yaln›zca fliddet yöntemlerini de¤il fliddet ve fliddet d›fl› yöntemlerin ikisini de kullan›yoruz. S: fiiddetiniz kendinizi korumak için mi yoksa devlet iktidar›n› ele geçirmek için mi? C: Net flekilde söylemek gerekirse, bu ikisini birbirinden ay›rmak mümkün de¤ildir. Uzun dönemli perspektifte veya azami olarak amac›m›z devlet iktidar›n› ele geçirmektir. Aksi takdirde emperyalizmden, feodalizmden ve büyük komprador burjuvaziden halk›m›z› kurtarmak ve adaletsiz sosyo-ekonomik sistemi de¤ifltirmek mümkün olamaz. Ancak halk› esas hedefimiz olan kendi iktidar›n› kurma hedefimize haz›rlama sürecinde egemen s›n›flar partimiz, kitleler ve devrimci hareket üzerinde bir bütün olarak vahfli bir bask› kuracakt›r. Bu nedenle kitleleri harekete katabilmek ve kendi-
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62 mizi korumak için daha ilk safhalardan itibaren silahlanmak zorunda kald›k. Ve görece uzun bir süre savafl›m›z›n do¤as›nda bu olacakt›r ve taktiksel karfl›-sald›r›lar›m›z ve kampanyalar›m›z bu aflamada kendimizi savunma savafl›m›z›n bir parças› olarak ele al›nmal›d›r.
“Kudretli” Hint devletine karfl› mücadele üzerine S: Hint devleti giderek gücünü artt›rmakta. Hint devletine karfl› nas›l mücadele etmeyi düflünüyorsunuz? C: Taktiksel olarak söylerseniz, evet. Bask›c› güçlerde ve Hint devletinin gücünde büyük bir art›fl var. Büyük paralar, savunmaya ve “iç güvenli¤e” aktar›lmakta, eyaletlerin gelirleri serbestçe devrimci güçleri, ulusal hareketleri ve di¤er demokratik hareketleri bast›rmak için kullan›lmaktad›r. Ancak bask›c› güçlerin büyümesi bir baflka önemli noktay› beraberinde getirmektedir. Hint devleti sürekli olarak gücünü artt›rmadan yükselen halk hareketini denetim alt›na almas›n›n imkans›z oldu¤unu anlamaktad›r. Bu flekilde bak›ld›¤›nda, güvenlik güçlerinin büyük art›fl› gücü de¤il tam tersine Hint devletinin zay›fl›¤›n› ve eski flekilde yönetme meflruiyetinin kalmad›¤›n› göstermektedir. Sömürülerini devam etti-
rebilmek ve iktidarda kalabilmek için bask› yöntemlerine daha fazla güvenmeleri Hint egemen s›n›flar›n›n ve emperyalistlerin umutsuzlu¤unu da göstermektedir. Ülkede demokratik ve devrimci hareketin yükselifli olmasayd› bu kadar paray› bask›c› güçlerin art›fl›na ay›rmalar› da mümkün olmazd›. Fakat izin verin de unutulan bir gerçe¤i size anlatay›m. Hiçbir devlet ne kadar güçlü olursa olsun halk›n gücünü önleyemez. Baflkan Mao’nun do¤ru bir flekilde vurgulad›¤› gibi en kudretli devletler dahi ka¤›ttan kapland›r. Dün en güçlü devletin en kudretli ordusunun Vietnam’da nas›l yenildi¤ini gördük. Bugün tüm dünya gözlerine inanamayarak ABD emperyalizminin önderli¤indeki kudretli emperyalist ordular›n Irak’ta kötü e¤itimli, kötü silahl› ancak kararl› ulusal kurtulufl savaflç›lar›n›n karfl›s›nda nas›l dayak yedi¤ini izlemekteler. Son tahlilde özgürlük sevdal›s› halklar herhangi bir devletten daha kudretlidir. Ve kimse flu evrensel gerçe¤i unutmamal›d›r ki bir yerde bask› varsa orada direnifl de vard›r. Devlet ne kadar güçlü ve kudretli olsa da kitlelerin direnifli ile y›k›lacakt›r. Birlik Kongremiz- 9. Kongre bu konuyu detayl› bir flekilde iflleyerek devlete karfl› ç›kmak için emperyalizm, feodalizm ve komprador büyük
72
sermaye taraf›ndan bask› alt›nda tutulan halk›m›za güvenerek çeflitli planlar yapm›flt›r. Ve elbette ki askeri kapasitemizi de yükselterek. Hint devletinin güçlü ve zay›f yanlar›n› ele alan uzmanlaflm›fl bir çal›flmam›z da bulunmakta. Bu zay›f yanlar› do¤ru bir flekilde tahlil ederek zaferler kazanabilmek için etkili vurufllar gerçeklefltirece¤iz.
Parlamento sorunu ve Parti’nin duruflu S: Neden seçimlere kat›larak parlamentoya girmiyor ve sorunlar› demokratik bir flekilde ele alm›yorsunuz? C: Bu sözde parlamenter demokrasinin yaln›zca kabu¤unu görenler aç›s›ndan mant›kl› bir sorudur. Önemli olan ise özü ve içeri¤idir, biçimi de¤il. Demokrasinin üstündeki ambalaj› çekti¤inde içindeki çürümüfllü¤ü ve cesedi göreceksiniz. Bu nedenledir ki Lenin parlamentoyu domuz ah›r› ve gevezelik yeri olarak tan›mlam›flt›r. Neden böyle ele al›yoruz? ‹lk olarak, halk›n gerçek sorunlar› hiçbir flekilde Parlamentoda ele al›nmaz ve çözmek amac›yla konuflulmaz. Parlamenter kurumlar bunun için kurulmam›flt›r. Gerçek güç onlarda de¤ildir. Halk için iyi görünen çeflitli çözümlemeler kabul edilebilir ancak bunlar›n Yürütme taraf›ndan kabul edilip uygulan-
mas› gerekmektedir.(…) ‹kincisi, parlamenter kurumlar statükoyu korumak içindir, sistemi de¤ifltirmek için de¤il. Tabii ki çeflitli kozmetik de¤ifliklikler yaparak kitleler nezdinde güvenilirliklerini korumaya çal›flmaktalar. En önemlisi parlamentoyu kontrol edenler emperyalistler, komprador büyük burjuvazi, büyük toprak a¤alar›, tefeciler ve mafyad›r. Parlamentoya girenler bu güçlü lobilerin temsilcileri veya yaln›zca kuklalar›d›r. ‹yi bir parlamenter dahi bu büyüklerin çizdi¤i kurallar›n ötesine geçemez. Parlamentoda yap›lan ifllere bakarsan›z % 90’›n›ndan fazlas›n›n çöplük oldu¤unu, ülkenin gerçek sorunlar› ile ilgili olmad›¤›n› göreceksiniz. Seçim sisteminin gülünç bir oyun oldu¤unu okul çocuklar› bile bilir. Likör ve parayla, dinsel ve etnik düflüncelerle verilen oylara demokrasi mi diyorsunuz? Binlerce Müslüman’›n katili olan Narendra Modi, Gujarat’ta seçimleri yeniden kazanarak bakan oluyorsa, suçlular ve en berbat politikac›lar yeniden seçilebiliyorsa bu sözde demokrasinin bir anlam› oldu¤unu düflünmek mümkün mü? Bu nedenle kendilerine devrimci diyen ancak pratikte parlamenter siyasete dahil olan partilerin aksine partimizin yasama sistemine yönelik tam bir netli¤i bulunmaktad›r.
Bizim, halk›n kendi sorunlar›n› ancak mücadeleyle kazanacaklar›, parlamenter kurumlar›n ise yan›lsama yaratmaktan baflka ifle yaramad›¤› konusunda inanc›m›z tamd›r. Parlamento, kitlelerin sistemi yerle bir edecek öfkesini boflaltmak için kulland›klar› bir güvenlik kemeridir. Siz sorunlar›n parlamentoda demokratik flekilde öne sürülmesini savunuyorsunuz, biz ise halk, sorunlar›n› demokratik flekilde örgütlü protestolarla çözebilir diyoruz. Bizler bu mücadelelerin her zaman en önlerinde yer almal›y›z ve emperyalist talimatlara yard›mc›l›k yapan, büyük sermaye ile feodal güçlerin hizmetinde olan, gevezelik kulübü olarak ifl gören, anti-demokratik flekilde seçilen parlamentoya ad›m atmamal›y›z. S: E¤er parlamentoya girerseniz partinizin de bozulaca¤›ndan m› korkuyorsunuz? C: Bunun cevab› daha önceki cevaplar›mda gizli. Tek cümleyle söylemek gerekirse, parlamentoya girdikten sonra bozulmak, ki bu ML partiler için do¤ru olabilir, ancak zaten bozuk parti veya kifliler parlamenter sistemin gerçek bir parças› haline gelebilir. Partimiz parlamentodaki paran›n iktidar›na karfl› gerçek alternatifin halk›n gerçek demokratik iktidar›n›n kurulmas› oldu¤una inanmaktad›r. Bu halk›n iktidar organlar›n›n baz›lar›n› ülkenin baz› k›s›mla-
73
r›nda kurduk. Dandakaranya’da oldu¤u gibi. Bu devrimci iktidar organlar› gerçek iktidar›n nas›l uygulanaca¤›n› bozuk ve suçlu parlamenter kurumlara k›yasla göstermektedir.
Maoistlerin kitle temeli üzerine S: Kitle temeliniz nedir? C: Kitle temelimiz genifl ezilen kitleler, dünyan›n lanetlileri, yoksullar›, yabanc›laflt›r›lan kitlelerdir. ‹flçiler, köylüler, orta s›n›f, dalitler, kad›nlar, adivasisler ve tüm ezilen milyonlar ve milyonlarca kitle bizim temelimizdir. Gerçek Hindistan’› oluflturan genifl kitlelerdir, toplumun en üst kesimini oluflturan yüzde 5 veya 10’luk kesim de¤il. Devrime ihtiyac› olan bu genifl kitlelerdir ve birço¤u bizi birebir görmese de partimizi alternatif olarak de¤erlendirmektedir. Öznel güçlerimiz artt›¤› oranda ülke çap›nda genifl kitlelerin içine girece¤iz. Anti-feodal silahl› toprak mücadelesine önderlik etti¤imiz tüm alanlarda, tüm bu kesimler içinde güçlü bir kitle temelimiz bulunmaktad›r. Yine kentlerde di¤er kesimler içinde –iflçi s›n›f›, ö¤renciler, gençlik, orta s›n›f, küçük esnaf vb- derinleflmeye ihtiyaç vard›r. S: Kadro temelinizin son bir y›lda ne kadar art›fl gösterdi¤i üzerine istatistiki veriler verebilir misiniz?
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62 C: Kesin istatistiki veriler veremem çünkü düflman›n partimizin gerçek gücü hakk›nda bilgi sahibi olmas›n› istemiyoruz. B›rakal›m onlar tahmin etmeye ve sözde araflt›rma merkezleri, istihbarat servisleri vb. üzerinden istatistikler üretmeye devam etsinler. Ancak net bir fley söyleyebilirim ki o da son bir y›lda baz› eyaletlerde yaflad›¤›m›z ciddi yenilgilere ra¤men kadro gücümüz, kitle temelimiz ve niteli¤i vb. konularda bir geliflim gösteriyoruz. S: Hindistan co¤rafyas›n›n ne kadar› Maoistlerin denetiminde? Hint baflbakan› 604 bölgenin 160’›nda bulundu¤unuzu söyledi. Bu do¤ru mu? C: Baflbakan›n aç›klamas›ndan anlad›¤›m›z fley bizim Hint egemen s›n›flar› aç›s›ndan nas›l bir kabus haline geldi¤imizdir. Gerçekte birçok ajans ve kurum veriler yay›nlayarak Maoistlerin nas›l bir tehdide dönüfltü¤ünü anlat-
maktalar. Bir yazar her hafta iki yerleflim birine girdi¤imizi söylemekte! Bir di¤eri 2005 y›l›nda 64 bölgedeyken 2007’de 169 bölgeye geniflledi¤imizi söylemekte, bir baflka araflt›rmac› ise benzer flekilde Maoistlerin AP, Bihar, Jharkand, Çattisgarh ve Orissa’da güçlendi¤ini belirtiyor ve bu böyle gidiyor. Bunlar›n önemli bir k›sm› hayal ürünüdür ve genellikle daha fazla polis gücünün yerlefltirilmesi ve devrimci hareketi bast›rmak için daha fazla kaynak ayr›lmas› talebiyle sona ermektedir. Maoistlerin bu kadar say›da bölgeyi denetiminde tuttu¤u bir tahmindir. Fakat flunu söyleyebilirim ki etki gücümüz artt›kça bu say›n›n çok daha fazlas› olacakt›r.
Halk ‹ktidar› üzerine S: Halk iktidar› ile neyi kastediyorsunuz? Bat› Ben-
74
gal’de iktidara gelen komünistler üzerinden komünist bir eyaleti görüyoruz. Halka iktidar› verece¤inizden nas›l emin olabiliriz? C: Birçok insan gibi sizin de isim nedeniyle kar›flt›rman›z flafl›rt›c› de¤il. Bir parti kendisine komünist dedi¤i için komünist olamaz, bir parti kendisini Bharatiya Janatha partisi dedi¤i için bu parti halk partisi de¤ildir veya samajwadi dedi¤i için sosyalist parti de¤ildir. HKP (M) kendisine Marksist dese de uzun zamand›r komünist projeden ve Marksist ideolojiden kopmufltur. 1960’lar›n sonlar›nda ve 70’lerin bafllar›nda Bat› Bengal’de ‹çiflleri Bakan› Jyoti Basu’nun emriyle binlerce devrimci katledilirken ve 1967’deki Naksalbari silahl› köylü isyan› ç›kt›ktan beri kendisi sosyal faflist bir parti haline dönüflmüfltür. 14 Mart’ta Nandigram’daki son katliamlar›nda, Singur’da halk hareketinin vahfli flekilde bast›r›lmas›nda ve ÖEA’lar›n kurulmas› için ÇUfi’lara ve büyük komprador flirketlere aç›k ça¤r› yapmas›nda ve eyaleti bu köpekbal›klar› için bir cennete çevirmeye çal›fl›rken görüldü¤ü gibi Buddhaheb’in Marksist partisi Tatalar›n, Salemlerin ve emperyalist ÇUfi’lar›n hizmetinde çal›flmaktad›r. Özellikle Nandigram’da polisin ve HKP (M) çetelerinin planl› katliam› da Hint halk›n›n yeni nesillerine bu partinin sosyal faflist ka-
rakterini bir kez daha göstermifltir. Bu nedenle Bat› Bengal’deki yönetim sosyal faflist bir yönetimden baflka bir fley de¤ildir. Halk iktidar› ile ilgili sorunuza gelirsek, gerçek iktidar halk taraf›ndan yürütülüyorsa biz ona halk iktidar› deriz. Bunu Dandakaranya’n›n, Bihar’›n, Jharkand’›n baz› yerlerinde görebilirsiniz. Biz bunu AP’deki baz› köylerde de infla ettik ancak silahl› gücümüzün zay›fl›¤› nedeniyle merkezin ve eyaletin özel güçlerinin yo¤un sald›r›s› karfl›s›nda koruyamad›k. Bizim halk iktidar›n›n embriyonik halini infla etti¤imiz her yerde kitlenin inisiyatifini ve enerjisini gelifltirerek tam anlam›yla sürece kat›ld›¤›n›, kendi yaflam› hakk›ndaki kararlarda aktif flekilde yer ald›¤›n›, okullar, su depolar›, hastaneler vb. infla ederek köylerinin kalk›nmas›na kolektif flekilde kat›ld›¤›n›, üretimi artt›rd›¤›n›, burjuva-feodal mahkemelere gerek kalmadan yerel sorunlar› kendi içlerinde çözdü¤ünü özetle kendi kaderlerine flekil verdiklerini söyleyebiliriz. Halk ordumuzun ve halk milislerinin görece güçlü oldu¤u ve düflman›n silahl› güçlerini yok etmede baflar›l› oldu¤u yerlerde halk art›k kabile yafll›lar›, toprak a¤alar›, orman görevlileri, bürokratlar, tefeciler ve polis taraf›ndan ezilmemektedir. Halk›n azmi büyük sanayi köpekbal›klar›n› ve emperyalist ÇUfi’lar› da
engellemektedir. Kad›nlar ülkenin di¤er bölgelerindeki hemcinslerine nazaran görece daha fazla özgürlü¤ü yaflamaktad›r. Bizler halk ordumuzu güçlendirerek ve onu kudretli bir orduya dönüfltürerek, halk savafl›n› yükselterek, düflman gücünü yok ederek ve üs alanlar› kurarak bu halk iktidarlar›n› yerelden daha üst aflamalara do¤ru gelifltirece¤iz. Üs alanlar›m›zda bu iktidar görece daha sa¤lamd›r. Ancak devlet iktidar›n›n ülke çap›ndaki nihai ele geçirilifline kadar halk iktidar›n› köy ve bölge düzeyinde yürütmekte ciddi s›k›nt›lar yaflayaca¤›z. Bu alanlarda halk›n sahip olduklar› s›n›rlamalar› bilmelerine karfl›n kulland›klar› iktidar› gözlemlemeniz gerekmektedir.
‹slamc› yükselifl üzerine S: Fakat küresel ölçekte mücadele, küreselleflme yanl›lar› ile ‹slamc› yükselifl aras›nda olarak görülüyor. Bu gerçeklik içinde s›n›fs›z toplumu nas›l görüyorsunuz? C: Küreselleflme halka ve halk›n yüzy›llar içinde kazand›¤› de¤erlere karfl› aç›lan bir savaflt›r. Küreselleflme Pazar köktencilerinin ideolojisidir. Pazar köktencileri ulusun yüzy›llar içinde yaratt›¤› ve korudu¤u her fleyi yok etmektedir. Küresel hegemonya hedefi ile kendi ç›karlar› için her cephede –askeri, ekonomik,
75
siyasi, kültürel, psikolojiksavafl açmaktalar. Bu hedefe ulaflmak için dünyay› mahvetmekten çekinmemekteler. Dünyan›n her yerinde küreselleflmeye karfl› halk hareketleri bulunmaktad›r ve ‹slamc› hareket de bu dünya çap›ndaki emperyalizme, emperyalist küreselleflmeye ve savafla karfl› halk hareketinin parças›d›r. S›n›fs›z toplum -komünizm- bilinçli bir projedir ve insan bilincinin dönüflümü yoluyla kurulmaktad›r. Ve buna ulaflmak için ilk ad›m emperyalizmi dünya çap›nda ve yerli gericileri her bir ülkede y›kmakt›r. ‹slami yükselifl, emperyalist küreselleflmeye ve emperyalist bask› ve sömürüye karfl› dünya halklar›n›n özelde de Müslüman kitlelerin tepkisidir. Emperyalizm var oldu¤u müddetçe ve Asya ve Afrika’da gerici komprador ‹slami rejimler devam etti¤i sürece müslüman kitlelerin bu köktencilikten kurtulmalar› mümkün de¤ildir. Ancak emperyalizmin dünya çap›nda y›k›l›fl›n›n ard›ndan ‹slami kitleler ideolojilerinden ve de¤erlerinden kurtulabilir. Bu da s›n›fs›z topluma giden yolu açacakt›r. S: ‹slamc› yükselifl hakk›nda görüflleriniz nedir? C: Bu sorunun cevab› yukar›daki cevapta gizlidir. Özünde biz ‹slami yükselifli günümüz dünyas›nda ilerici anti-emperyalist bir güç olarak görüyoruz. Irak’ta, Afga-
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62 nistan’da, Filistin’de, Keflmir’de, Çeçenistan’da ve di¤er birçok ülkedeki mücadeleyi ‹slamc› köktencilerin mücadelesi veya Samuel Huntington’un teorize etti¤i gibi “medeniyetler çat›flmas›” olarak yorumlamak do¤ru de¤ildir. Özünde tüm bunlar, bu mücadeleler içerisinde ‹slamc› köktencilerin rolünü yok saymadan, ulusal kurtulufl savafllar›d›r. Bizler s›n›f farkl›l›¤›n› ve s›n›f mücadelesini yok sayd›¤› ve kitlelerin gündeminden s›n›fsal bask›y› ç›kard›¤› için ideolojik ve politik olarak her türlü dini köktencili¤e karfl›y›z. Ancak “‹slamc› köktencilik”, benim görüflümce, ABD, AB, Japonya ve di¤er emperyalistler taraf›ndan dayat›lan Pazar köktencili¤ine karfl› savaflta halk›n müttefikidir. Bu yükselifl Müslüman kitleler içinde anti-emperyalist demokratik bilinci gelifltirmeli ve di¤er tüm laik, ilerici ve devrimci güçlerle yak›nlaflmal›d›r. Ben ‹slami yükselifli, köktenci ideolojinin hakimiyetine ve ‹slami hareketlerin günümüzdeki görüfllerine ra¤men Müslüman kitlelerin demokratik uyan›fl›n›n bafllang›c› olarak görüyorum. Partimiz ‹slami yükselifli desteklemekte ve tüm anti-emperyalist güçlerin birli¤ini hedeflemektedir. S: Hizbullah lideri Nasrallah geçenlerde Sol’un ‹slamc›lara yak›nlaflmas› gerekti¤ini söyledi. Hindistan
özgülünde bunu nas›l yorumluyorsunuz? C: Ben temel olarak Hizbullah lideri Nasrallah’a kat›l›yorum. Nasrallah’›n ‹slami ülkelerde emperyalizme karfl› ulusal kurtulufla vurgu yapt›¤›n› anlamak gerekir. Günümüzün görevi emperyalizme özellikle de binlerce y›l içinde yarat›lan insanl›k de¤erlerini sald›rgan flekilde yok eden ve Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki her milleti ezen ABD emperyalizmine karfl› ç›kan tüm güçlerin birli¤ini yaratmakt›r. Sol, emperyalizmden özellik-
dini dil, bu hareketlerin ulusal demokratik özünü ve anti-emperyalist karakterini yok saymamal›d›r.
le de ABD emperyalizminden ulusal kurtulufl için mücadele eden ‹slamc› hareketin güçleriyle birlik için ad›m atmazsa kendisinin demokratik oldu¤unu iddia edemez. Demin de belirtti¤im gibi, çeflitli ülkelerde ‹slamc› hareketlerin önderli¤inde devam eden tüm hareketler ulusal demokratik hareketlerdir. Bu hareketin önderli¤inin kulland›¤› güçlü
çeflitli Maoist partilerle tart›flmalara devam ediyoruz. Bizler 21. yüzy›lda demokrasi ad› alt›nda NKP (Maoist)’in çok partili demokrasi politikas›n›n ard›ndan halk savafl›n›n yönünün de¤iflmesinde ciddi tehlikelerin bulundu¤una inan›yoruz. Bunu söylerken, böylesi bir ad›m, devrimden sonra kapitalizmin restorasyonunu önlemek için
76
Nepal’deki geliflmeler üzerine S: Nepal hakk›nda ne düflünüyorsunuz? C: Partimizin resmi görüflü teorik dergimiz Halk Savafl›’n›n son say›s›ndaki aç›klama, makale ve röportajlarda ortaya konulmufltur. Ayr›ca geçen y›l Parti sözcümüzün röportaj› da yay›mland›. Nepal’deki geliflmeler üzerine
gereklidir, ancak flu an yapt›klar›, siyasi iktidar› ele geçirmeden önce seçimlere kat›lmalar›d›r!! Ve bu, devrimin ç›karlar›na zarar verecektir. Bu konularda Nepal’deki Maoistlerle tart›flmaya devam ediyoruz. Onlara parlamenter demokrasi konusunda yan›lsamalara kap›lmamalar›n› anlat›yoruz. Dünyada parlamenter demokrasinin tarihi ve Hindistan’daki yaklafl›k 60 y›ll›k deneyim onun sahteli¤ini göstermektedir. Görüflmelerin en tehlikeli yan› HKO’yu silahs›zland›rmak ve savaflç›lar› kamplara yerlefltirmektir. Bu, kitleleri silahs›zland›rmaktan ve onlar› ezenlerin insaf›na terk etmekten baflka bir fley de¤ildir. Ne emperyalistler ne de Hindistan ve Çin gibi büyük komflular Nepal’deki sosyo-ekonomik sistemde kökten bir de¤iflikli¤e izin vermeyecektir. Halk savafl› veya parlamenter demokrasi yoluyla Maoistlerin kendi ç›karlar›na zarar vermelerine karfl› edilgen kalmayacaklard›r. Bu nedenle Maoistler hiçbir zaman feodal ve emperyalist sömürüye, çok partili demokrasi ad› alt›nda parlamentoya girerek son veremezler. Ya sisteme adapte olacaklar yada egemen s›n›flarla iktidar› paylaflma politikalar›na son vererek iktidar› ele geçirmek için silahl› devrimi sürdürecekler. Budist bir orta yol bulunmamaktad›r. Burjuvazinin icat etti¤i bir oyunda kurallar› belirlemeleri mümkün de¤ildir.
Günümüz dünyas›nda Partinin rolü üzerine S: Uluslararas› ve ulusal arenada geliflmeler çok h›zl› yaflanmaktad›r. Bu gerçeklikte partinizin rolünü nas›l görüyorsunuz? C: Günümüzün uluslararas› ve ulusal koflullar›nda partimiz büyük bir rol oynamaktad›r. Kongremiz günümüzün siyasi durumunu analiz etti ve parti ve halka ça¤r›larda bulundu. Koflullardan yararlanmak, geliflme göstermek ve Hindistan’daki halk savafl›nda s›çramalar yaratmak için gerekli olan acil görev ve taktikleri belirledi. Yeni Merkez Komite bunlar› daha da somutlayarak zamanlar›n›n belirli oldu¤u program ve planlara ba¤lad›. Ülkemize ve dünyaya yönelik konularda çok say›da çözümleme Kongrede kabul edildi. Umuyoruz ki bu konular› etkin flekilde yerine getiririz ve genifl temelli siyasi kitle hareketi yarat›r›z. Önümüzdeki 10-20 y›ll›k zaman dilimi dünyan›n dört bir yan›nda siyasi ve toplumsal yükselifllere tan›k olacakt›r ve ülkemiz de emperyalizme, ÖEA’lar ad› alt›nda yar›sömürge yerleflimler yaratan, k›rlarda ve kentlerde yoksullar›n büyük yer de¤ifltirmelerine, devlet bask›s›na, iflsizli¤e, çürümeye, enflasyona, toplamsal refah›n gerilemesine vb. neden olan Hint egemen s›n›flar›n›n halk karfl›t›
77
politikalar›na karfl› çok say›da eyalette büyük kitle isyanlar›na tan›k olacakt›r. Ülkemizde halk›n militan bir flekilde devlete karfl› ç›kmas› genel bir özellik halini alacak ve eminim, partimiz bu hareketin bafl›nda olacakt›r. Ülkemizin genifl ezilen kitlelerinin büyük ço¤unlu¤una önderlik etmemiz mümkün olacakt›r. Partimizin ve kitle örgütlerinin yasaklanmas›na, yoldafllar›m›z›n katledilmelerine, halk üzerinde zalimane bir bask›n›n uygulanmas›na, devrimci hareket etraf›nda örgütlenenlere bask› yap›lmas›na ve her türlü bask›c› uygulamaya karfl› partimizin genifl kitlelere önderlik etmesi engellenemez. Gerici ve revizyonist partiler, parlamenter sistem kitlelerin gözünde güvenilir de¤ildir ve kitlelerin gözünde partimiz onlar› gerçek kurtulufla götürecek olan tek alternatiftir. S: Son olarak bu dönemin Hindistan’daki Maoist mücadele aç›s›ndan bir dönüm noktas› oldu¤una inan›yor musunuz? Öyleyse neden? C: Bu soruyu sorarken tam olarak neyi kastetti¤inizi bilmiyorum. Ancak birçok nedenden ötürü evet diyebilirim. 37 y›l sonra Kongresini yaparak Hindistan komünist hareketinin iki maoist ak›m›n›n birleflerek Hint devriminin ilk kez tek bir yönetici merkezinin ortaya ç›kmas› Hindistan’daki Maoist müca-
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62
Kongre’nin yönelimi Halk Savaflfl››’n› yükseltmektir!
PART‹ZAN 62 delenin tarihi aç›s›ndan bir dönüm noktas›d›r. Ve sadece bu kadar de¤ildir. Birlik Kongresini gerçeklefltirmek günümüzde Partimiz aç›s›ndan çok önemlidir. Emperyalistlerin de deste¤i ile gerici egemen s›n›flar Kongremizi engellemek için ellerinden geleni yapt›lar. Ancak Merkez Komitemizin ve partinin çeflitli önder komitelerinin mükemmel planlamas› ve HKGO’nun kahraman savaflç›lar›n›n, fedakar halk milislerinin ve devrimci kitlelerin korumas›yla iki y›l önce bafllayan bu büyük demokratik süreci tamamlad›k. Kongremizi iki hafta içinde baflar›yla gerçeklefltirerek düflman› bozguna u¤ratmaktan onur duyuyoruz. Bu baflka bir nedenden dolay› da bir dönüm noktas›-
d›r. Bugün Maoist hareket acil bir görev olarak güçlü bir HKO infla etmek ve k›rsalda üs alanlar› yaratmak göreviyle karfl› karfl›yad›r. Gerici egemen s›n›flar çürümüfl parlamenter sisteme ve suçlu, faflist, komprador parlamenter partilere karfl› gerçek bir alternatif olan bu K›z›l Üslerin (demokratik halk hükümetinin) Hindistan’›n kalbinde yarat›lmamas› için elinden geleni yapmaktad›r. Bu nedenle sadece merkezi güçlerin ve eyaletlerin özel güçlerinin yo¤unlaflmas›yla de¤il, ayr›ca yerli halktan büyük bir kitleyi silahland›rarak, e¤iterek ve devrimci harekete karfl› örgütleyerek Rusya devrimi öncesinde Kara Yüzlerin pogromlar›n› ve faflist Hitler’in Nazi çetelerini hat›rlatan katliamlar düzenlemekte-
ler. Maoist hareket ancak düflman güçlerinin bu sald›r›s›n› yok ederek ilerleyebilecektir. Bu nedenle Hindistan Maoist hareketinin tarihi aç›s›ndan bir dönüm noktas›nday›z. Ve bu dönemi dönüm noktas› olarak adland›rmam›z›n son nedeni de tüm ülke yar›sömürgelefltirilirken, emperyalistlere ve büyük sermayeye ÖEA’lar ad› alt›nda sat›l›rken, milyonlarca insan sözde kalk›nma projeleri ile yer de¤ifltirmeye zorlan›rken, iflçiler, köylüler, ö¤renciler, ayd›nlar, dalitler, kad›nlar, adivasisler, az›nl›k milliyetler ve dini az›nl›klar ve di¤erleri isyana e¤ilim gösterirken biz Maoistler, 1 milyardan fazla bir halka devrimci önderli¤i yaratma gibi büyük bir görevle karfl› karfl›yay›z.
37 y›l sonra Kongresini yaparak Hindistan komünist hareketinin iki maoist ak›m›n›n birleflerek Hint devriminin ilk kez tek bir yönetici merkezinin ortaya ç›kmas› Hindistan’daki Maoist mücadelenin tarihi aç›s›ndan bir dönüm noktas›d›r. 78
ELDE VAR KEMAL‹ZM’‹N REV‹ZYONU S‹YASAL KR‹Z YEN‹ Afi fiII TUTAR MI?
Emperyalist kapitalizm kendi krizine, afl›r› üretim krizine çözüm ararken yeryüzünün efendileri olarak çözüm unsurlar›n› belirlemeye, denemeye çal›fl›yorlar. Fakat s›n›f savafl›m›n›n teorisinde bugün egemen s›n›flar›n bulundu¤u kefe a¤›r çekiyor diye tamamen ve tek yanl› olarak durumu belirleyen olam›yor. Ezilen halklar ve ezilen uluslar meydan› emperyalizme b›rakm›fl de¤iller. Ayr›ca emperyalizmin kendi kendini yeme gerçekli¤i de onun bitmeyen paradoksudur. Söz konusu bu genel durumdan tek tek ülkeler kendi özgül çeliflkileri düzeyinde etkilenirken beraberinde genel duruma, evrensel çeliflmelere de etkide bulunmufl oluyorlar.
79
Düzenin resmi ideolojisi Kemalizm çat›rd›yor
PART‹ZAN 62 Sular›n duruldu¤u, sükûnetin hâkim oldu¤u bir zamanda yaflam›yoruz. Büyük bir karmaflan›n tam ortas›nday›z. Sosyo-politik, kültürel iklim anbean de¤ifliyor, farkl›lafl›yor. Yaflanan bu dinamizmin maddi hayatla s›n›rl› kalmad›¤›n›, düflünsel planda da bir çat›flma, bir üretkenlik oldu¤u görülmektedir. Fakat düflünsel dinamizmin kavramlar dünyas›n›n bugünkü belirleyeni egemen s›n›flar ve onlar›n ideologlar›d›r. Emperyalist kapitalizm kendi krizine, afl›r› üretim krizine çözüm ararken yeryüzünün efendileri olarak çözüm unsurlar›n› belirlemeye, denemeye çal›fl›yorlar. Fakat s›n›f savafl›m›n›n teorisinde bugün egemen s›n›flar›n bulundu¤u kefe a¤›r çekiyor diye tamamen ve tek yanl› olarak durumu belirleyen olam›yor. Ezilen halklar ve ezilen uluslar meydan› emperyalizme b›rakm›fl de¤iller. Ayr›ca emperyalizmin kendi kendini yeme gerçekli¤i de onun bitmeyen paradoksudur. Söz konusu bu genel durumdan tek tek ülkeler kendi özgül çeliflkileri düzeyinde etkilenirken beraberinde genel duruma, evrensel çeliflmelere de etkide bulunmufl oluyorlar. Dünyan›n bu hercümerç halinin en fazla içine ald›¤› ülkelerden biri de bizim ülkemiz. Böyle olmas›n›n bölgeye dair emperyalist planlamalarla ve onun belli ölçülerde pratiklefltirilmesiyle iliflkisi oldu¤unu biliyoruz. Bölgede öne ç›kan çeliflmelerde Türkiye’de mevcut olan çeliflmelerin bir-
biriyle yak›n iliflkisi, her an k›r›lmaya gidecek fay hatt›n› ortaya ç›karm›flt›r. Komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar› için bugün en yak›c› mesele, gerçekleflmesi büyük olas›l›k olan fay k›r›lmas›n›n üstesinden gelmek, en az y›k›mla ç›kmakt›r. Siyaseti ekonominin yo¤unlaflm›fl biçimi olarak özetleyen komünistler bununla, alt yap› ve üst yap› iliflkisinin s›n›flar savafl›m›n›n, devlet ve devrim nedenlerini de özetlemifl oluyorlar. Üretim araçlar›n› elinde bulunduran s›n›f üretim, birikim, paylafl›m vb.leriyle ilgili siyasetini devlet denilen araçla yaflama geçirir. Bu zemin üzerinde ortaya ç›kan geliflmeleri çözme, yönetme biçimi olarak farkl›l›klar arz etse de baflvurulan biçim sosyo-ekonomik yap›lara göre flekillenmektedir. Bizim ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s›ndan kaynakl› çeliflkileri, egemen s›n›flar faflizme baflvurarak çözmeye, yönetmeye çal›fl›yorlar. Bizim ülkemizde egemen ideoloji di¤er bir deyiflle egemen s›n›f olan komprador patron a¤alar›n ideolojisi Kemalizm olarak adland›r›lm›fl, paketlenmifltir. ‹flte bugün gerek Kemalist ideoloji ve gerekse siyasal sistemin kurumsal ve hukuksal çerçevesi ciddi olarak gerilmifl durumdad›r. K›sa vadede her fleyin çok h›zl› ve fliddetli biçimde adeta zembere¤inden boflal›rcas›na yaflanaca¤›n› ve devlet ayg›t›n›n “patlayaca¤›n›”söylemiyoruz, lakin bu gerilimin kolayca atlat›-
80
laca¤›n› da düflünmüyoruz. Devletin resmi ideolojisi Kemalizm giderek daha genifl kesimler için inand›r›c›l›¤›n› yitirmifl, en az›ndan sorgulan›r olmufltur. Bunun yan› s›ra ya da bu geliflmelerin de katk›s›yla devlet ayg›t› meflruiyet sorununu daha derin yaflar olmufltur. ‹deolojisi ve meflrulu¤u sorgulanan, kendini yeniden üretme krizi yaflayan faflist devlet, gelinen bu noktan›n yol açaca¤› sonuçlar›n zembere¤inden boflan›rcas›na yaflanmamas› için gerilimi düflürecek, yumuflak bir geçifl yapacak çözümler aramaktad›r. Tüm bu noktada süreç iç ve d›fl politik geliflmelerle daha da bask›lanm›fl, ekonomik ve sosyo-politik yap›n›n sinir uçlar› çok daha hassaslaflm›flt›r. Dolay›s›yla devletin kendisini reorganize etme gündemi kesintili, parçal›, sanc›l› ve çok tarafl› bir çat›flma alt›nda giriflim ve ertelemelerle geçiyor. Dekadans (çözülme, çürüme bozulma) olarak adland›r›lan bu durumdan ç›kmak, tekli ve bunun getirece¤i güçlü bir iktidar oluflturmak komprador patron a¤alar için daha yak›c› olmufltur.
Kim kiminle neden çat›fl›yor! Siyasal sistemin dizayn edilmesi elbette istenildi¤inde hemen gerçekleflir gibi de¤ildir. Özellikle Türkiye ve benzer ülkelerde siyasal yap› kurumsal olarak kendisine ait özel alan› daha bir geniflletmifltir. S›n›f iliflkilerinin yol açt›¤› bu sonuç silahl› ve silahs›z bü-
rokrasinin direnç kaynaklar›n›n beslenmesini, güçlenmesini getirmektedir. Bu yüzden söz konusu bürokratik güç, devlet olman›n olanaklar›n›, durumunu koruman›n, pekifltirmenin arac›na dönüfltürerek “dokunulmazl›k” gibi bir z›rh› egemen s›n›flara karfl› da giyinmeye, buna kalk›flmaya çal›flabilmektedir. Egemen s›n›flar cephenin siyasal iktidar alan›ndan d›flar›ya düflük bazen de oldukça yüksek düzeyde çat›flmalar yans›maktad›r. Bugünkü haliyle çat›flmalar›n görünen taraflar› Cumhurbaflkanl›¤›+ordu+yüksek yarg›, e¤itim vb. bürokrasi ve CHP ile AKP hükümetidir. Cumhurbaflkanl›¤› seçimi etraf›nda yaflan›yor olarak yans›yan bu çat›flmada üretim araçlar›n› ellerinde bulunduran komprador patron a¤alar kendi içlerinde parçal› bir tutum sergilememifl, siyasal istikrar›n önemine vurgu yaparak tarafgir bir tav›r koymam›flt›r. Bu tablo akla “acaba devlet kurumlar› aras›ndaki çat›flma s›n›flar üstü mü?” “Yoksa egemen s›n›flar bu çat›flman›n d›fl›nda, tarafs›z m›?” sorusunu getiriyor. Ayr›ca yine bu tablo “Egemen s›n›flar aras›ndaki çat›flma”, “AB’ci kesim ile Amerikanc› kesim aras›ndaki çat›flma” gibi geleneksel tasniflere de pek uymuyor. TÜS‹AD, AKP hükümetinin performans›ndan ve dolay›s›yla da seçim sonras›nda al›nan sonuçtan gayet memnundur. Fakat Cumhurbaflkanl›¤› çat›flmas›nda böylesi nitelikte bir destek
söz konusu de¤il. Siyasal yap› içerisinde AKP hükümetiyle di¤er belirleyici kurumlar›n karfl› karfl›ya gelmesi, bu flekilde bir saflaflman›n ortaya ç›kmas› anlaml›d›r. Hükümetin uygulad›¤› ekonomik politikalarla, sosyal politikalarla de¤il de çat›flman›n siyasal alana dayand›r›lmas›, Cumhuriyetin temel ilkelerini sahiplenme/sahiplenmeme ikilemi içerisinde aç›klanmas› daha önce de¤indi¤imiz ideolojik kriz ve derinleflen meflruiyet
Bugüne bakt›¤›m›zda yaflananlar›n çabucak atlan›lacak gibi olmad›¤›n› görmek zor de¤ildir. Bir dönüm noktas›na var›lm›flt›r. Tabiri caizse siyasal sistem gömlek de¤ifltirme aflamas›ndad›r. Y›lan›n gömlek de¤ifltirirkenki halidir olanlar. Ac›s›, gerilimi ve afl›r› hassaslaflan sinir uçlar› bunun bir sonucudur. Geliflmeler faflist Kemalist ideolojinin yeniden ele al›nmas›n› kaç›n›lmaz bir biçimde egemen s›n›flara dayatm›flt›r.
sorunuyla ilgilidir. Devletin silahl› ve silahs›z bürokrasisi esasen hükümetleri, daha do¤ru bir ifade ile parlamentoyu flekilsel, iktidars›z bir organ oldu¤u müddetçe çekilir, katlan›r bulmaktad›r. “Millet iradesi”, “Milletin temsilcileri” gibi büyülü sözcüklerin kitleleri yedekleme ve oyalama, devletin var olufl nedenini perdeleme gibi gerekçeler için kullan›ld›¤› unutulmad›¤› sürece parlamentoyla uyumlu bir beraberlik mümkün olur.
Bunun en temel nedeni Kürt Ulusal Sorunu ve mücadelesinin geçmiflten bugüne kat etti¤i aflama ve geldi¤i noktad›r. Devletin resmi ideolojisi 80 y›l içerisinde de¤iflik düzeylerde krize sürüklenmifltir. Bu süreçleri herhangi bir revizyona gitmeden aflma kabiliyeti göstermifltir. Kürt ulusal sorunu meselesinde de bilindi¤i gibi imha ve inkar› çözüm görmüfltür. Gelinen aflamada di¤er dönemlere göre önemli farkl›l›klar olmufltur. Kapsam› ve içeri-
81
Düzenin resmi ideolojisi Kemalizm çat›rd›yor
PART‹ZAN 62
Düzenin resmi ideolojisi Kemalizm çat›rd›yor
PART‹ZAN 62 ¤i farkl›laflan ulusal sorun ve ulusal hareket Kemalist ideolojiyi ve onun faflist rejimini/devletini somut tercihlerle karfl› karfl›ya getirmifltir.
Çeliflkileri yönetmede iki farkl› çizgi ve içten k›r›lma Egemen s›n›flar içinde devletin kurucu ideolojini aynen koruyarak, ezilen ulusun inkar› siyasetini zaafa u¤ratmamak kayd›yla Kürtler için baz› bireysel haklar tan›ma ve böylece ulus-devlet yap›s›n› sürdürme çizgisiyle, Kemalist ideolojinin revizyonuna da gidebilecek, ulus-devlet paradigmas›n› co¤rafi de¤iflimleri de içine alacak düzenlemelerle yenileme de dahil bölgesel planda bir siyaset kurgulayan çizgi biçiminde iki temel farkl›laflma ve bu temel farkl›laflma d›fl›nda kalan daha tali kesimler söz konusu. Bahsetti¤imiz bu çizgiler simgesel olarak ifadesini belli kurumlar ve kiflilerde bulmaktad›r; buna de¤inece¤iz. Ayr›ca flunun da alt›n› çizmek istiyoruz: Bu ayr›flma TC’nin d›fl ve iç politikalar›yla, siyasal sistemin kurumsal ve hukuksal olarak yeni bir yap›lanmaya sokulmas›yla sonuçlanacak düzeyde bir ayr›flmad›r. Durumu yeterince anlafl›l›r k›lmak için geçmifle dönmek, yaflanm›fl olanlara gönderme yapmak, karfl›laflt›rmalarla koflullar› anlatmak bazen çok gerekli olabiliyor. Amerika gezisinde bu gereklili¤i Yaflar Büyükan›t da duymufl olacak ki, konuflmas›nda Türkiye’nin
“1923’ten beri hiç bu kadar tehdit ve s›k›nt›larla karfl› karfl›ya kalmad›¤›n›…” söylemifl ama Türkiye’yi koruyan dinamik güçleri oldu¤unu ekleyerek kimsenin Türkiye’yi “bölemeyece¤ini^” belirtmifltir. 14 fiubat 2007 günü Amerika’da yap›lan bu konuflma bahsetti¤imiz çat›flmal› çizgilerden birinin görüflleridir. TC Devleti içerisinde Ordu, C.Baflkanl›¤›, Yüksek Yarg›, bürokratik elit ile bunlar›n siyasal partisi olan CHP bu çizginin temsilcileridir. Çok genel bir ifadeyle “tek dil, tek kültür, tek ulus” çizgisidir. ‹kinci çizgi ise as›l olarak TÜS‹AD ve onun do¤rudandolayl› eklentilerince temsil edilmektedir. AKP ve AKP hükümeti elbette bu ikinci çizginin yan›ndad›r, fakat onun temsilcisi olarak ortaya ç›km›fl de¤ildir. Emperyalist programlar›n ve ülkemizdeki uflaklar› komprador patron a¤alar›n partisidir. Bu kesimler ülkemizde ve bölgede baflat olan çeliflkileri yönetmede farkl› bir çizgi kurgulamas›na gitmifller ve AKP de bu vesileyle bu çizginin figürü olmufltur. CHP’deki gibi bir misyon edinme durumu yoktur. Komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›yla kendi egemenlik arac› olan devlet kurumlar› aras›nda çeliflkilerin çözümü ve sürece müdahale ba¤lam›nda bir ayr›flma oldu¤una dikkat çekiyoruz. Yaz›n›n ilerleyen sayfalar›nda bu konuya dönece¤imiz için burada daha fazla açm›yor, di¤er gelifl-
82
melere geçiyoruz.
Büyük oyun paranoya m›, sefer görev emri mi? Ordunun flefi Yaflar Büyükan›t’›n Amerika’da yapt›¤› “1923’ten beri hiç bu kadar büyük tehdit ve s›k›nt›larla karfl› karfl›ya kalmad›k” aç›klamas›n› alal›m, ne demek istiyordu TSK’n›n bafl›? Onca dara¤açlar› kurulmufl, onca darbeler yap›lm›fl, “tek adam”, “milli flef” dönemleri yaflanm›fl, Yass›ada görmüfl, “bu k›fl komünizm gelecek” sözleri duymufl bir co¤rafya daha ne görmeli, ne yaflamal›yd›? Bunlar› yaflamas›n›n nedenleri flimdikinin yan›nda basit kald›¤›na göre bu co¤rafyaya, bu halka daha beterini yaflatacaklar›n› m› söylemek istiyor? Ya da flöyle soral›m; flu anki mevcut durumu 85 y›ll›k Cumhuriyet tarihinden ay›ran nedir? Söyledi¤i tehdidin aç›l›m› m›d›r bilemiyoruz, flöyle devam ediyor Büyükan›t: “… Çok büyük bir oyun bafllamak üzere. Sahnenin perdeleri kapal›, sahneyi açacak oyuncular perdenin arkas›nda ipleri ellerinde tutuyorlar. Yapacaklar› tek fley perdeyi açmak. Perde aç›lmak üzere.” Ard›ndan “oyun fludur” diyerek flunlar› belirtiyor: “… Son aylarda baz› yerlerde Kürt Konferanslar› düzenliyorlar. Onlar›n sonuç bildirgelerine dikkatli olarak bakt›¤›n›z zaman perdeyi açacak olan aktörlerin kimler oldu¤unu çok iyi anlars›n›z…” Bu aç›klamalarla hala “tehlike-
nin fark›nda de¤ilseniz!” flu sözler oyunun ne oldu¤unu anlafl›l›r k›lar: “Terör olay›n›, insan haklar› ve az›nl›klar bafl›na indirip Türkiye’nin önüne, e¤er mümkünse çok uluslu hale… koymakt›r” Bu konuflmay› paranoya olarak de¤erlendirenler olabilir. Oysa bu konuflmada Türkiye’deki siyasi durumun nas›l alg›land›¤›, egemenler aras›ndaki çat›flman›n içeri¤i, çeliflkilere dair çözüm biçimi, Kürt ulusal sorununa yaklafl›m gibi bugünün önemli meseleleri mevcuttur. Bu konuflma Kemalist ideolojiyi kat›ks›z bir biçimde sürdürme kararl›l›¤›nda olan çizginin konuflmas›d›r. “Kürt sorunu yok; terör sorunu var, insan haklar› diyerek Türkiye’yi bölmek isteyenler var!”... Özet olarak söyledi¤i bunlar ayr›ca “dinamik güçler” veya 28 fiubat’›n “zinde kuvvetlerine” dikkat çekiyor. Y. Büyükan›t’›n konuflmas›nda geçen “Konferans Sonuç Bildirgesi” Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor Konferans›’n›n sonuç bildirgesidir. Bildirgede burju-
va demokratik diyebilece¤imiz kimi haklar talep edilmektedir. Özünde Kürt ulusal sorununda birikmifl devrimci enerjiyi k›smi ve geçici kazan›mlara, reformizme ve egemen sisteme ak›tmaya hizmet eden bu ve benzer giriflimler kendi hedeflediklerinden çok daha baflka sonuçlara da yol aç›yor olacak ki Y. Büyükan›t ve kli¤i TC’nin karfl› karfl›ya kald›¤› en tehlikeli durumun unsurlar›ndan biri olarak görmektedir. Hat›rlanaca¤› üzere “Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor Konferans›”ndan 5 gün sonra 19 Ocak’ta TÜS‹AD da “Demokrasi Raporu”nu aç›klad›. “Demokrasimizin 130. y›l› vesilesiyle” yay›nlad›¤› söylenen bu rapor asl›nda 10 y›l önce haz›rlad›klar› raporun güncellenmifl haliydi. “Demokrasi raporu” olarak yald›zlan›p sunulan ve kamuoyunu etkilemeye dönük olarak yorumlanabilecek bu hamle, esas olarak devlete hâkim çizgiyle de aç›ktan bir karfl›laflma anlam›na gelecektir. Büyük burjuvazi “Demokrasi Raporu”yla faflist Kemalist
83
devletin hukuksal, kurumsal, yönetsel yap›s›nda de¤ifliklikler önermektedir. MGK’n›n anayasal bir kurum olmaktan ç›kart›lmas›, Genelkurmay’›n Milli Savunma Bakanl›¤›’na ba¤lanmas›, Cumhurbaflkanl›¤›’n›n yetkilerinin daralt›lmas›, yerel yönetimlerin güçlendirilip merkezi yap›n›n daralt›lmas›, ülkenin bölgelere, bölgenin illere göre yeniden düzenlenmesi, Kriz Yönetim Merkezi’nin kald›r›lmas›… yap›lmas›n› istedi¤i de¤iflikliklerin baz›lar›d›r. Siyasi Partiler Kanunu’nda getirdi¤i de¤ifliklik önerileri ise Kemalizm’e dokunmaktad›r. Kürt kimli¤inin inkâr›n› içeren maddelerin ay›klanmas›, ç›kart›lmas› ve anadilin seçmeli ders olmas› da TÜS‹AD raporunda yer almaktad›r. Siyasal ve sosyal alan› içerisine alan bu de¤ifliklik önerileri, TÜS‹AD’›n demokratik aç›l›mlar› olmad›¤›na göre bunun yegâne amac› geliflen duruma göre devleti, bütünüyle rejimin kendisini dönüfltürebilmek, süreçten alabildi¤ine kârl› ç›kmakt›r. Bunu orduyla, bürokratik kastla çal›flma pahas›na gerçeklefltirmek zorundad›r! Yukar›da komprador patron a¤alar›n sürece müdahalede, çeliflkileri yönetmede farkl› yöntemleri deneyece¤ini yazm›flt›k. Yay›nlad›klar› “Demokrasi Raporu” bu amac›n arac›d›r. Ülkemizde ve bölgede say›s›z olgu say›s›z ba¤larla birbirine ba¤lanm›fl, birinin kaderi di¤eriyle do¤rudan iliflkilenir olmufltur. Her o¤lunun kendine mahsus çeliflkileri olmakla bir-
Düzenin resmi ideolojisi Kemalizm çat›rd›yor
PART‹ZAN 62
Düzenin resmi ideolojisi Kemalizm çat›rd›yor
PART‹ZAN 62 likte di¤erlerinden ba¤›ms›z olarak çözülme ve kopma kabiliyeti yoktur. Parça-bütün iliflkisi düzeyinde soyutlamam›z gerekiyor. Meseleye bu bütünlük içerisinde bak›ld›¤›nda komprador patron a¤alar›n siyasal sistemde ve onun ideolojisinde revizyona gitme nedeni, bunun zorunluluk düzeyinde bir neden oldu¤u daha aç›k görülür. Yaln›zca emperyalist sermayenin siyasal planda rol da¤›t›m› nedeniyle de¤il, ayr›ca ve esas olarak ekonomik aç›dan ayakta kalmas› için Türk hâkim s›n›flar›n›n yeni alanlara aç›lmas› gerekmektedir. Güçlü ve oldukça yayg›n uluslararas› sermayenin yan›nda Türkiye’nin kompradorlar›n›n sözü bile edilemez. Emperyalist kapitalizmin uluslararas› yap›land›rmas›nda Türkiye gibi ülkeler ve onlar›n hâkim s›n›flar› her ne kadar belli düzeylerde yönetiliyorsa da nihayetinde “sermayenin dini iman› yoktur”, en ac›mas›z bir biçimde kurallar iflliyor ve zay›f-c›l›z kompradorlar emperyalist sermayenin yede¤inde tutunmaya çal›fl›yor. Ekonomik koflullar›n bir zorunlulu¤u olarak emperyalizmin, siyasal alanda yapt›¤› hamleler karfl›s›nda, ülkemizin komprador s›n›f› ve büyük toprak a¤alar› pozisyonlar›n› belirlemifl durumdad›r. Öz olarak d›fl politikada Amerikan siyasetine içte ise AB siyasetine ba¤lanm›flt›r. (Bun-
lar kesinkes ayr›lm›fl, mutlak çizgiler olmay›p esas olarak bu do¤rultuda oldu¤u dikkate al›nmal›d›r.) Büyük Ortado¤u Projesi kapsam›nda gerçeklefltirilen pratikler TC’nin yürüttü¤ü yo¤un ve yayg›n diplomasi, Afganistan ve Lübnan’a kayd›r›lan askeri güç, ‹KÖ, ‹slam Zirvesi ve daha birçok ad›m Türkiye hâkim s›n›flar›n›n grafi¤inin iflaretidir. Avrupal› emperyalistlerin ve Amerika’n›n siyasetiyle uyum sa¤lad›¤›, onlar› baflar›yla uygulad›¤› sürece sermaye birikimini gerçeklefltirme ve kendini yeniden üretme koflullar›na sahip olaca¤›n› bilen kompradorlar bunun sonucudur ki ideolojik-siyasal ve sosyal alanda de¤ifliklikler konusunda daha bir ›srarl› ve zorlay›c› olmaktad›r. Üstelik bahsini etti¤imiz alanlarda de¤ifliklik istemi komprador patron a¤alar›n bir kesiminin de¤il esas›n›n istemidir. Bu eksende bir bölünmüfllükleri yoktur. Yani üretim araçlar›n› ellerinde bulunduran egemen s›n›f cephesi birleflik güç olarak durmaktad›r. Kime karfl›? Bu sorunun yan›t›n› yukar›da vermifltik, kimilerinin devlet s›n›f› dedi¤i ordu-bürokrasi ve bu kesimlerin geleneksel partisi CHP’ye karfl›. CHP bu momentte bir komprador kli¤in temsilcisi durumunda olmad›¤› gibi Ortodoks Kemalist çizgide ›srar› nedeniyle ikinci çizginin sahipleriyle çat›flmal› durumdad›r.
84
AKP’nin ikinci çizginin zorunlu uygulay›c›s› olmas› ve dayand›¤› kitle taban›n›n bas›nc› onu karars›z, titrek bir güç haline sokmaktad›r. Bunda, egemen s›n›flar›n, di¤er baflka nedenlerden dolay› AKP’ye kimi durumlarda mesafe koymas›n›n da pay› var. ‹flte bu realite TÜS‹AD kimli¤iyle sermayenin daha bir öne ç›kmas›n› getirmektedir. 16 Ocak 2007 günü Hasam Cemal’in “ Siyasetçiler nerede, demokratik muhalefeti büyük ifl dünyas› yap›yor” demesi yukar›da anlatt›klar›m›z› tamaml›yor. Elbette demokratik de¤il ama bir muhalefet yap›yor kompradorlar.
‹deolojik siyasal kriz ve yönetememe sorunu Bugün AKP ve CHP aras›nda (buna MHP-ordu ve di¤er yedekler de dâhil) fliddetlenen kap›flma bahsini etti¤imiz iki kesimin kap›flmas›d›r. Cumhurbaflkan›n›n kim olaca¤› bu çat›flmay› dindirmez, çünkü çat›flma, nedenini oradan alm›yor. Cumhurbaflkanl›¤› seçimi olsa olsa bir mevzi kazanma ve kaybetmedir. Kald› ki bu çat›flman›n da nihayetinde bir s›n›r› var. Devletin kendisi kitleler karfl›s›nda sars›ld›¤›nda çat›flanlar “bar›fl” da yapar. Bundand›r ki sürecin taraflar› çat›flman›n alan›n›, parlamento, partiler yani burjuva siyasal yaflam› olarak göstermeye özel bir çaba harcamaktad›rlar.
Süreci yönetmede ve çeliflkilere müdahale biçiminde iki farkl› çizgi ve gücü oldu¤unu, faflist Kemalist ideoloji ve rejimin (siyasal sistemin) revizyonunu içine alan yelpazede çat›flman›n yürütüldü¤ünü, Cumhurbaflkanl›¤› seçimi ve kim olaca¤› meselesi çat›flman›n ana ekseni olmay›p sadece bir mevzi k›ymetinde oldu¤unu belirttik. Ayr›ca bu karfl›tl›¤›n komprador patron a¤alar›n dünya ekonomisi içe-
de, silahl› ve silahs›z bürokrasinin karfl› kampta olmas›n›n bu nedenlerin sonucu gerçekleflti¤ini yazd›k. Yaz›m›z›n bafl›nda vurgulad›¤›m›z gerilim, karmafla ve afl›r› hassaslaflma ortaya ç›kan bu kamplaflmadan, kamplaflman›n karakteri ve bileflenlerinden kaynaklan›yor. Birinci çizgiyi oluflturan güçler ve onlar›n izdüflümleri kâh antiAmerikanc›/Avrupac› görünüyor gibi oluyorsa kâh va-
risindeki yerlerinden kaynakland›¤›n›, varl›klar›n› sürdürmelerinin ancak emperyalist sermayenin yede¤inde mümkün olaca¤›n›, bunun ise emperyalist siyasetin Türkiye ve bölgeye dönük programlar›yla bütünleflmekten geçti¤ini Kemalist ideolojinin, siyasal sistemin ve mevcut sosyokültürel durumun, bir bütünleflmeye uygun olmamas› nedeniyle bu alanlar›n revizyona tabi tutulmas› ihtiyac›n›n do¤du¤unu da belirtip komprador patron a¤alar›n bir yer-
tansever, ulusalc›, ulusal kuvvetler oluyorsa ve kâh Kuvayi Milliye dine caka at›yorsa, revizyona karfl› Ortodoks Kemalist çizgide bulunmalar›ndan kaynaklan›yor. Bu kesim komprador patron a¤alar›n ve onlar üzerinden emperyalistlerin deste¤ine sahip olmad›klar› için (Tabi bu flimdilik ve yaln›zca bu ba¤lamda böyle, de¤iflken ve geliflken bir durum oldu¤unu unutmamak gerekiyor. Farkl› misyonlar onlara yüklenemeyece¤i gibi farkl› bir tan›mlama da adde-
85
dilmelidir. Bunlar yine iflbirlikçi uflak faflist güçlerdir) esasen kurumsal yap›da olman›n getirdi¤i güçle bir direnç göstermekte, bunu konumlar›n› koruman›n bir arac› olarak kullanmaktad›rlar. Egemenlerin yapmak istedi¤i siyasal sistem içerisinde di¤er kurumlar›n alan›n› daralt›p yasaman›n alan›n› görece geniflletmektir. Komprador patron a¤alar Ordunun yerine ve rolüne de dokunup sistem üzerinde Ordunun vesayetini k›smen çözerek iktidar gücünü bu manada zay›flatmak istiyor. Emperyalist sermayenin dolafl›m› ve yat›r›m›nda yüksek yarg›n›n farkl› nedenlere ba¤l› ç›kard›¤› kimi ar›zalar› ortadan kald›rmak ve bunun için yüksek yarg›n›n sultas›na dokunmak istiyor. ‹dari yönetimde bölgeler sistemi ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesini, (Bu zaten “Kamu Yönetimi Temel Yasas› Reformu-KYTY içerisinde yer almaktad›r. TÜS‹AD ayr›ca raporunda da belirtme gere¤i duymufl) anadilin seçmeli ders olarak verilmesini istiyor. “De¤iflsin” dedi¤i isteklere bakt›¤›m›zda Ordunun ve di¤er bürokratik elitin ç›karlar›yla ne derece çat›flt›¤›n› görürüz. Y. Büyükan›t’›n sarf etti¤i sözleri hat›rlayal›m; bir oyundan, yak›nda oyunun perdelerinin aç›laca¤›ndan, Türkiye’nin büyük tehlike alt›nda oldu¤undan vb. bahsetmiflti, bu “yüksek” düzeydeki
Düzenin resmi ideolojisi Kemalizm çat›rd›yor
PART‹ZAN 62
Düzenin resmi ideolojisi Kemalizm çat›rd›yor
PART‹ZAN 62 “alarm”›n TÜS‹AD’›n k›smen d›fla vurdu¤u hedefleriyle hiç mi alakas› yok? “‹nsan haklar›, az›nl›k haklar›” denilerek ulus devletin ortadan kald›r›laca¤› sav›n›n yani Kürt ulusal sorununun kabulü ve “çözümüyle” ilgili sav›n komprador patronlar›n s›ralad›¤› isteklerden ba¤›ms›z olarak söylenildi¤i iddia edilebilir mi? Irak Kürdistan› di¤erleri gibi Türk egemen s›n›flar›n›n da ifltah›n› kabartm›yor mu? Türkiye’nin güvenli¤i s›n›rlar›n ötesinde bafllar diyen M‹T Müsteflar› E. Taner kompradorlar›n ufuk çizgisine iflaret etmiyor mu? Egemen s›n›flar aç›s›ndan Kemalist ideolojinin revize edilmesindeki rantabilite inkâra dayal› Kürt politikas›n›n sürdürülemez gerçekli¤i ve bu haliyle bölge politikalar› içinde büyük engel olmas› nedeniyledir. Kürt ulus gerçekli¤ine yaklafl›m ve Kürt politikas›n›n de¤iflmesi Kemalist ideolojinin revizyonuyla mümkündür. Bunun için salt anayasal düzlemde birkaç de¤ifliklik yetmez, asimilasyondan, k›y›mlardan, milli zulümden beslenen 85 yafl›ndaki bir inkar a¤ac› her yana kök salm›fl vaziyettedir. Kürt gerçekli¤inin kabulü bu köhnemifl a¤ac› sarsmaya yeter de artar bile. Faflist Kemalist ideolojinin 85 y›l sonra geldi¤i nokta buras›d›r. Üretim araçlar›n›n sahibi egemen s›n›flar yani komprador patron a¤alar kendi egemenlik arac› olan devlete ve onun ideolojisiyle çat›flmal› duruma gelmifltir. Bunun bir ne-
deni olarak emperyalist kapitalizmin rasyonalitesi oldu¤unu belirttik; bir di¤er nedeni ise ulusal ve sosyal mücadelenin dayatt›¤› sonuçtur. Patronlar›n yapmak istedi¤i faflist devleti yap›land›rarak tahkim etmektir. ‹deoloji ve siyasal dokuda kendine ayak ba¤› gördü¤ü unsurlar› ya da kamburu atmak ve s›n›f savafl›m›nda daha güçlü olmak için revizyona yöneliyor. Kürt ulusal sorununun asgari demokratik çözümü, siyasalsosyal ve kültürel yaflamda Kürtlerin bir ulus olarak kendini gerçeklefltirmesi vb. beklentiler hayal ötesidir. Kompradorlar istemedikleri halde baz› demokratik hak k›r›nt›lar›na sebep olsalar bile bunu dengeleyecek uygulamalar bulmada zorlanmazlar. Kemalist rejimin ve onun faflist ideolojisinin kabu¤u çatlayacakken bunun kontrollü gerçekleflmesi ve dolay›s›yla bir tahribat›n de¤il, kendini yenilemenin arac› olmas›na odaklanm›fl durumdad›rlar. Çeliflkilerin yönetilmesi ve sürece müdahaledeki kastetti¤imiz fley budur.
86
Kemalist ideolojiyi sürüklendi¤i krizden ç›karman›n yolu olarak TÜS‹AD, yukar›dan de¤ifliklikler kurguluyor. Ambalaj› “demokrasi” olan bu kurgu günümüz politik iklimiyle örtüflmektedir. Silahl› Kürt demokratik hareketi de dâhil Kürt ulusal demokratik güçleri siyasal olarak bu kanala sokulmufllard›r. 24 fiubat 2007 tarihli Gündem gazetesinde ç›kan A. Öcalan’›n “Dört demokratik çözüm önerisi” TÜS‹AD’›n paketinde geçenlerden özde farkl› de¤ildir. Kürt ulusunun demokratik taleplerini sahiplenme ve desteklemede ›srarla ve kararl› bir biçimde pratiklefltirmede bir tereddüt yaflamamal›y›z. Faflizmin ideolojik ve siyasal krizinde Aflil Topu¤unu Kürt Ulusal Sorunu oluflturmaktad›r. Faflist Kemalist ideoloji ve devlet ya Kürt ulusal zeminine basarak kendini yeniden üretecek ya da Kürt ulusal demokratik zemininin korunmas› için komünistler, devrimciler, yurtsever Kürt hareketi kararl› mücadele yürütüp faflizmin oyunlar›n› bozacakt›r.
ÇIKTI
“Küreselleflme ve Üretim Sürecinde Teknolojinin Rolü” isimli kitab› yay›nevimizden ç›kan Ferhat Ali’nin “Tanr›lar›n Alacakaranl›¤› ya da Sermayenin Alacakaranl›¤›” isimli kitaplar› ç›kt›.
ÇIKTI
Yay›nevimizden daha önce “Ç›ban” ve “Qopo” isimli kitaplar› ç›kan Cafer Demir’in Dersim isyan› sonras› yaflananlar› anlatt›¤› “Sürgün” kitab› ç›kt›.
ÒGer ekte yÝkÝlmayan duvar hangisidir? YÝÛÝnlardÝr, bŸtŸn kalpleriyle, bŸtŸn dŸßŸnceleriyle devrimi destekleyen milyonlarca ve milyonlarca yÝÛÝndÝr. Bu ger ekten yÝkÝlmayan bir duvardÝr, hi bir gŸ le yÝkÝlamayacak ve hi bir ve hile yÝkÝlamayacaktÝr. KarßÝ devrim bizi yÝkamayacaktÝr, tersine onu biz yÝkacaÛÝz.Ó
…lŸmŸnŸn 31. yÝlÝnda Baßkan MaoÕyu saygÝyla anÝyoruz