2 minute read
YASEMİN AKYOL
Ankara doğumlu sanatçı, eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Hat-Tezhip Ana Sanat Dalı ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü'nde tamamladı. Mezun olduktan sonra çeşitli firmalar için tasarımcı ve freelance illüstratör olarak çalıştı. 2010 yılında Berrin Çakin Güç'le başladığı minyatür serüvenine Taner Alakuş danışmanlığında devam etti. 2013 yılında bu yana Taner Alakuş Minyatür Atölyesinde minyatür dersleri vermektedir. Türkiye ve yurt dışında çeşitli koleksiyonlarda eseri bulunan sanatçı çalışmalarına Üsküdar’daki atölyesinde devam etmektedir.
Sergileri şunlardır: 2018 “Geçmişin Hayaletleri Bugünün Minyatürleri Yasemin Akyol ve Öğrencileri Minyatür Sergisi”, Kartal Belediyesi Fuaye Alanı, İstanbul, 2018 “Deneysel Gelenksel”, Karma Minyatür Sergisi, CKM, İstanbul, 2017 “Ahşap Üzerine İlüstrasyonlar”, Likefest, Sirkeci Tren İstasyonu, İstanbul, 2016 “Taner Alakuş ve Öğrencileri Sergisi”, Türkan Saylan Kültür Merkezi, İstanbul, 2016 “Minyatürle Yüzleşme”, Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi, İstanbul, 2015 “Bir-i Kimler”, Hünkar Kasr-ı Eminönü, İstanbul, 2014 “İstanbul Minyatürleri”, Cite’des art de Chambery, Fransa, 2014 “Sanatımız Yaşamımız” - İSMEK'in Ustaları, Dolmabahçe Sanat Galerisi, İstanbul, 2013 “Konuşan Fırçalar”, Safranbolu, 2010 “Geleneksel Türk El Sanatları Sergisi” Feshane Şenlikleri, İstanbul, 2008 “MSGSÜ 125. Yıl Geçmişten Günümüze Geleneksel Türk Sanatları”, Osman Hamdi Bey Salonu, İstanbul, 2006 “TS15”, Istanbul Design Week, Galata Köprüsü, İstanbul. Workshop; 2016 Sharjah Islamic Art Festival, Minyatür Atölye Çalışması, UAE, 2014 Cite’des art de Chambery, Miniature Atölye Çalışması, Chambery, FR.
Advertisement
KARŞILAŞMA Minyatür 20x20 cm Aharlı Kağıt Üzerine Suluboya, Akrilik ve Altınla Tarama ve Noktalama /2014
Detay, KAMURAN İŞCAN
Katı’
Kat kelimesi Arapça kesme anlamına gelir. Bu kelimeden türeyen Katı’, bir desenin veya yazı istifinin kâğıt veya deri gibi tabakalardan oyulmasıyla icra edilen bir süsleme sanatıdır. Bir kâğıt veya deri üzerindeki yazıyı, motifi, bir kalemtıraşla kesip çıkartarak içi oyulmuş olan parçayı veya çıkan parçayı diğer bir kâğıt, bir deri veya bir cam üzerine yapıştırmak suretiyle vücuda getirilen işlerdir. Bu şekil kesilip çıkartıldığı vakit içleri boş kalan kâğıt kısmına dişi , çıkan yazı ve şekle de erkek denir ki bu erkek veya dişi şekiller ayrı ayrı bir satha yapıştırılarak muhtelif iki levha vücuda getirilebilir. Deriden yapılan katı’ işleri de vardır. Gerek deriden gerekse kâğıttan yapılan işlere mukatta denildiği gibi bunları yapanlara kattâ denir. En eski örnekleri deri kullanılarak yapılan eserlerdir. 14. yüzyıla kadar tarihlenmektedirler. Kâğıt çalışmaları ise 15. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanmıştır. 16. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlılarda yaygın bir şekilde kullanılmış ve Türk katı’ eserleri eşsiz bir gelişim sergilemiştir. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520 - 1566) neredeyse tezhip kadar yaygın bir şekilde kitap süslemeciliğinde kullanılır olmuştur.
16. yüzyılda gördüğü rağbetle giderek gelişen kâğıt oymacılığı, 17 ve 18. yüzyıllarda da ilişkide oldukları tezhip ve cilt gibi sanat dallarındaki gelişmelere paralel bir seyirle ilerlemesini sürdürmüştür. Katı’ sanatı, 18. yüzyılda da özellikle çiçek motiflerinin zenginleştiği bir dönem olarak canlılığını sürdürmüştür. 16. yüzyıl sonları ile 17. yüzyıl başlarında Avrupa'da büyük bir ilgi görmeye başlayan katı’ örnekleri, Oryantalizm akımıyla doğuya sürüklenen batılı gezginlerin ilgisi sonucu tekniğinin de Avrupa'ya taşınmasıyla dünyaya mal olmuş bir sanat dalıdır. Cilt, hat ve ebru gibi klasikleşmiş Türk sanatlarının gerilemesine paralel olarak Katı' sanatı da gerilemiş yok olmaya yüz tutmuştur. 19. yüzyılda bu sahada hiçbir ciddi eserin ortaya konulamaması bu sanat dalının sonunu getirmiştir.
Detay, HÜLYA YAATASI