Phantaso Dergi Sayı 3

Page 1

Çanakkale Kültür Sanat ve Magazin Dergisi

Sayı:3 • Mart 2016

Kazanova’dan gönül işleriyle ilgili sorulara yanıtlar

Kahraman Bir Çanakkale Gazisi:

Halil Koç

Tarihleriyle Çanakkale Savaşları

Öğümce

Permakamp Özgün yeni şarkısı

“bu kadar mı zor?” ile

müzikal yolculuğuna

emin adımlarla devam ediyor

Stres ve Depresyon 16 Sayfada

Çanakkale Magazin

İndian Burçları

Moda Dekorasyon Kültür Sanat Sağlık


Aydemirler Yatırım olarak ‘’ Doğru Yatırım Uzmanlık İster ‘’

sloganı ile çıktığımız yolun aydınlık olması, tüm iş ortaklarımıza kazanç sağlanması, yatırımcılara ise kurumsal kimliğimizle güven vermemiz gibi birçok nedenle tek tercih olma konumumuzu korumaktayız.

Ismetpasa Mah. Inönü Cad. Saadet Apt. 159/6 Çanakkale 0286 212 97 97 - 0286 212 97 87 info@aydemirleryatirim.com.tr aydemirleryatirim.com.tr


İmtiyaz Sahibi Naci AYDEMİR Genel Yayın Yönetmeni Serda Kranda Kapucuoğlu Dergi Editörleri Rahmi Aydemir Hande Akkaya Ceyhun Yazı İşleri Sedef Aslan Görsel Sanat Yönetmeni ve Grafik Tasarım Atakan Palaz Magazin Muhabiri Samet Cem Katkıda Bulunanlar Ahmet Uslu Aslı Arslanhan İrfan Özdemir Kazanova Orhan Sayın Savaş Vural Yayın Türü Aylık, Yerel, Süreli Yayın Mart 2016 Yıl 1, Sayı 3 Abonelik ve Reklam Tel: (0286) 212 97 97 Fax: (0286) 212 97 87 phantaso@phantaso.com.tr www.phantaso.com.tr Baskı: Fikir Fabrikası İletişim İsmetpaşa Mah. İnönü Cad. Saadet Apt. No: 159/6 Çanakkale Tel: 0286 212 97 97 Fax: 0286 212 97 87 Mail: phantaso@phantaso.com.tr Değerli Okuyucularımız Kazanova’ya Sorularınız İçin kazanova@phantaso.com.tr Adresinden Bize Katılın! Phantaso’da yayınlanan bütün yazıların telif hakkı ve sorumluluğu yazarlara aittir.

Editörden Değerli Okurlarımız Yine yepyeni ve dolu dolu bir sayıyla daha karşınızdayız. Mart ayı sadece biz Çanakkaleliler için değil tüm dünya için özel bir ay aslında. Her ne kadar bazı hayati değerlerimizin günden güne içi boşaltılıyor olsa da, neredeyse dünya tarihinde yeni bir sayfanın açıldığı Çanakkale Savaşları bizleri gururlandırmaya devam ediyor. Öyle sanıyorum ki bu gurur, beraberinde kalplerimize doldurduğu vefa duygusuyla daha yüzlerce yıl boyunca bu toprakları özel ve kutsal kılmaya devam edecek. Biz de bu haklı gururun verdiği coşkuyla 3. Sayımızda hem seri haline getirdiğimiz Çanakkale Zaferi’nin önemli olaylarını derledik hem de bu zaferde emeği olan saygıdeğer şehit ve gazilerimizin aziz hatıralarını yad edebilmek amacıyla, bir Çanakkale gazisi olan Halil Koç’un torunundan dedesinin anlattıklarını dinlediğimiz duygu dolu bir röportaj gerçekleştirdik. Bu özel sayfaların içinde sizlerin de derin bir vefa ile dolacağınızı düşünüyorum. Dergimizin diğer bölümlerinde de Çanakkalemizin kültür, sanat ve gündelik yaşamına dair çok özel haber ve röportajlar hazırladık. Bunların yanı sıra sağlık, anne çocuk, moda ve dekorasyon konularında en yeni ürünleri bir arada bulabileceğiniz birçok özel sayfa sizleri bekliyor. Phantaso bir dergi olarak yola çıktığında şehrimizin rehberi olmayı hedeflerken aynı zamanda buraya gelen misafirlerimize de Çanakkalemizi en doğru şekilde ifade etmeyi misyon edinmişti. Umuyorum yeni sayımız da, çıktığımız bu yolda hedeflerimize hizmet ediyor, bizi birbirimize ve misafirlerimize en güzel şekilde anlatabiliyordur. Sevgili Okurlarımız, lütfen siz de bize katılın. Merak ettiklerinizi ya da şehrimizle ilgili haber ve bilgilerinizi bizimle paylaşın. Phantaso’ nun bu anlamlı yolculuğu sizinle hedeflerine daha kolay ulaşacak... Yeniden görüşmek üzere, Geçtiğimiz sayıda ÇanakkaleTicaretOdası Başkanı olarak ismi geçen Salamon Halyo Çanakkale Ticaret Borsası Başkan vekildir. Beyana dayalı yapılmış olan bu yanlışlıktan dolayı özür dileriz.

Rahmi Aydemir


iler

içindek

06 • Moda

28 • Peynir Kayalıkları

08 • Moda

30 • Muavenet-İ Milliye’nin

14 • Akut

İsimsiz Kahramanı

32 • Kahraman Bir Çanakkale Gazisi Halil Koç 36 • Çanakkale Savaşları

16 • Savaşın nabzının attığı yer

Eceabat

22

18 • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

20 • El Sanatlarına Kadın Eli Değiyor

16 2

22 • Hasan Boğuldu 24 • Dekorasyon

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

46


56 • Dedetepe 58 • Öğümce Permakamp 66 • Stres Ve Depresyon 68 • Phantaso Mutfağı

50

66

42 • Adım Adım Ağaç Kardeşliği

70 • Kazanova

46 • Özgün Röportaj

72 • İndian Burçlar

52 • Bebeğinizi nasıl taşırsınız?

76 • Çanakkale Magazin

54 • Ekonomi

54

72 • Kale’nin Kırmızı İncisi phantaso.com.tr

3


iler en yen

NESCAFÉ Dolce Gusto’dan

Kahve Sanatına Fütüristik Dokunuş NESCAFÉ Dolce Gusto Kahve Sistemleri, fütüristtik tasarıma sahip “Drop” ve “Stelia” isimli yeni makinelerini Mart ayında kahve tutkunlarının beğenisine sundu. Yeni jenerasyon NESCAFÉ Dolce Gusto kahve makineleri “Drop” ve “Stelia”, kahve damlasından ilham alınarak tasarlanmış. Dokunmatik ve ışıklı led ekranlı kahve makineleri, birkaç küçük dokunuşla kafelerde bulabileceğiniz lezzetleri saniyeler içinde hazırlayabiliyor. NESTLÉ tarafından geliştirilen NESCAFÉ Dolce Gusto kahve sistemleri, kavrulmuş, öğütülmüş yüksek kaliteli kahve çekirdeklerini içeren akıllı kapsül teknolojisi ile maksimum 15 bar basınçla 30’dan fazla sıcak ve soğuk içecek yapabiliyor ve kafelerde bulunan farklı lezzetleri istediğiniz zaman evinizde hazırlamanızı sağlıyor. Drop ve Stelia, sahip oldukları 0,8 ve 1 litrelik su tankı kapasiteleriyle de tek seferde daha fazla kahve keyfi imkânı sunuyor.

Sennheiser HD630VB İle

Mükemmel Ses Deneyimi Her An Yanınızda

Sennheiser’ın mükemmel sesi yakalama tutkusu ile çağımızın mobil yaşam gerekliliklerinin bileşkesinden doğan HD630 VB, audiophile’lerin alışık olduğu müzik kalitesini evde bırakma dönemine son veriyor. Sennheiser HD 630VB, yüksek ses kalitesi, dayanıklı alüminyum gövdesi, taşınmayı kolaylaştıran katlanabilir yapısı, kulaklık üzerindeki bas kontrolü ile her türlü cihaz ve ortamda kullanılması ile fark yaratıyor. Geniş frekans aralığı, düşük empedans değeri ve kulakları kaplayan yapısı ile HD 630VB artık Türkiye’de. Kulağı tamamen kapatıp, gürültünün içeri girmesine ve müziğin dışarı çıkmasına izin vermeyen yeni yapısı sayesinde HD 630VB ile kullanıcılar istedikleri her yerde mükemmel ses deneyiminin tadını çıkartıyor. Doğrudan kulaklık üzerindeki ses kontrol düğmeleri ile ses yüksekliği ayarlanabiliyor. Yalnızca bas sesler için ayrıca konumlandırılmış tekerlek şeklindeki ayar düğmesi ile dinleyiciler arzu ettikleri bas seviyesini anında değiştirebiliyorlar. Kulaklık üzerindeki kontrol düğmeleri ve tümleşik çift yönlü mikrofon ile cep telefonu konuşmaları, müzik zevkinden ödün vermeden gerçekleştirilebiliyorlar. Sennheiser HD 630VB, müzik severlerin mükemmel ses deneyimi hiç ayrılmak zorunda kalmamaları için tasarlandı. HD 630VB aynı zamanda tüm Android ve Apple cihazlar ile de uyumlu. 4

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Playstation®VR’ın Piyasaya Çıkış Sony Computer Entertainment Inc. bugün, PlayStation®4 (PS4™) sistemini oyun deneyiminde bir üst düzeye çıkartan PlayStation®VR (PS VR) sanal gerçeklik sisteminin, dünyanın çeşitli bölgelerinde Ekim 2016’dan itibaren piyasaya sürüleceğini duyurdu. Sistem, Japonya’da 44.980 Yen, Kuzey Amerika’da 399 ABD Doları, Avrupa ve Asya’da ise 399 Euro ve 349 Sterlinlik tavsiye edilen perakende fiyatı ile sunulacak. PlayStation®VR’ın Türkiye’yi de kapsayan bölgesel çıkış tarihleri ve Türkiye satış fiyatı ise önümüzdeki dönemde açıklanacak. PlayStation®4’ü oyun deneyiminde daha üst düzeye çıkartan PlayStation®VR sanal gerçeklik sistemi için, 230’un üzerinde geliştirici ve yayıncı ile birlikte çalışılıyor. Sistem için hâlihazırda 160’ın üzerinde farklı oyun geliştiriliyor. Sistem aynı zamanda kullanıcıların baş ünitesi takılıyken büyük bir sanal ekranın*6 çok çeşitli içeriklerinin keyfini sürmesine imkân veren bir Sinematik moda da sahip. Sinematik mod için desteklenen içerikler arasında, standart PS4 oyun ve videolarının yanı sıra Share Play ve Live from PlayStation gibi çeşitli PS4 özellikleri de bulunuyor. Kullanıcılar aynı zamanda tüm yönlü kameralar ile çekilen 360 derece fotoğraf ve videoları da, fiziksel olarak kendilerini kaydedilen sahnenin tam ortasında hissetmelerini sağlayacak PS4 Media Player üzerinden PS VR’da izleyebilecekler.

Wiky Akıllı Çocuk Telefonu ile Çocuklarınız Her An Güvende! Wiky akıllı çocuk telefonu ile birlikte edineceğiniz uyguluma sayesinde çocuğunuzu an be an takip edebilir, kimlerin onunla iletişim kuracağına karar verebilir, belirlediğiniz alan dışına çıktığında ise mesaj alabilirsiniz. Bu akıllı teknolojinin getirmiş olduğu faydalara inanamayacaksınız! Wiky size çocuğunuzun sağlık durumunu takip etme fırsatı da sunuyor. Bu sayede çocuğunuzun hangi güzergahları kullandığını, ne kadar yürüdüğünü, kaç adım attığını rapor eder ve siz de böylece onu daha fazla aktivite için motive edebilirsiniz. Şimdi Wiky akıllı çocuk telefonu almanın ve akıllı teknolojinin sağladığı faydaları deneyimlemenin tam zamanı!

phantaso.com.tr

5


moda

Gant İlkbahar/Yaz 2016 Zamana Sofistike Yorum

Amerikan rüyasını Avrupa’nın seçkin şıklığı ile yorumlayan Gant’ın yeni sezon saatleri, baharın pastel tonlarını bir araya getiriyor. Arıkan Saat güvencesi ile sunulan kadın ve erkek saatleri, bu bahar kombinlerin en zarif tamamlayıcısı oluyor.

Lumberjack’in

2016 ilkbahar/yaz koleksiyonu ile çocuklar çok havalı Doğa için tasarlanan ürünlerinin sağlamlığı ve fonksiyonelliğini şehre taşıyan Lumberjack, “UrbaNatures konsepti” ile hazırladığı çocuk koleksiyonu ile stil sahibi çocuklara yepyeni bir sezon şıklığı sunuyor. Canlı renkleri ve rahat modelleri ile dikkat çeken koleksiyon, birbirinden şık sneakerlar, sandaletler, marin ayakkabılar ile ilkbahara merhaba diyor.

denimseverler, kombinledikleri Levı’s 501 ile

milyonlarca hikaye yarattılar... Levis®’ın ikonik 501 ailesinin üyeleri 501, 501CT ve 501 şortlar, “We are 501” kampanyası ile modaseverlerle buluştu. Düz paçası, rahat kesimi ve ikonik düğmeleri ile efsane haline gelen, dünyanın en çok giyilen jean’i 501, moda dünyasının nesiller boyunca varlığını devam ettirecek olmazsa olmaz parçaları arasında bulunmaya devam ediyor.

6

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Tergan’la Baharı Adımla Deri sektörünün vazgeçilmez markası Tergan, 2016 İlkbahar – Yaz Koleksiyonu’yla moda ve şıklık yarışında iddialı olan erkeklere, vazgeçilmez bir koleksiyon vaat ediyor. Rahatlığın şıklık ve bahar esintisiyle buluştuğu tasarımlar, her tarzdan erkeğe çok özel seçenekler sunuyor.

Tasarımda Denge ve Mitoloji Esintisi:

Lucky Culture

Lucky Culture İlkbahar/Yaz sezonu ile yine tasarım severleri farklı dünyalara götürüyor. Taşlardan efsanelere, geometriden sanata kadar geniş bir yelpazeden ilham alan ve her seferinde farklı bir temaya yoğunlaşarak ürünlerini ortaya koyan Lucky Culture’ın bu sezon öne çıkan koleksiyonları arasında Anadolu Efsaneleri ve360°var.

Sephora Loves Sezon 3

İlkbahar Trendlerini Belirliyor: Glamglow – Flashmud

Sephora, en sevilen ürünleriyle kozmetik tutkunlarının kalbini çalmaya devam ediyor. Sezonun en beğenilen ve en çok konuşulan ürünlerini, kozmetik severlerle buluşturan Sephora, trendleri takip etmek isteyenleri mağazalarındaki SEPHORA LOVES alanına bekliyor. GlamGlow yepyeni maskesi Flashmud içinizdeki yıldızı uyandırmaya geliyor. Maske, haftada 2 - 3 kez kullanımla ciltte Hollywood ışıltısı yaratıyor.

phantaso.com.tr

7


moda

FLO’nun Oxford Modelleriyle Bahar Şıklığınızı Yansıtın

Her mevsimin vazgeçilmezi olan oxford ayakkabıların en modern yorumları bu sezon da yine FLO’da… İlkbahara sezon trendlerini yansıtan güçlü bir koleksiyon ile giriş yapan FLO; siyah-beyaz renklerin ve metalik etkilerin eşlik ettiği oxford modellerle modern bir şıklık sunuyor.

Fashionfriends ile tarzınızı konuşturun

“Bugün ne giysem” derdini sona erdirecek, “giyecek hiçbir şeyim yok” söylemlerini bitirecek güzel kombinler FashionFriends Koleksiyonunda… Hem moda trendlerini yakından takip edip hem de modayı kendiniz yaratmaya ne dersiniz? Şık olmak ne kadar önemliyse tarz olmak da bir o kadar önemli. Kalite ve şıklığı tarzında yakalamak isteyen gençler için FashionFriends doğru tercih.

Bu Yaz Sahilleri Victoria's Secret ile

Fethetmeye Hazır Mısınız? Kış aylarının soğuğunu bir an için unutup yaz aylarının içimizi ısıtan deniz, güneş, kum üçlüsünü hayal etmek şimdi mümkün. Victoria’s Secret Swim Kataloğu yaz için hazır. Yaz sezonun trendlerini belirleyen koleksiyon, sörf tutkunları ve bohem tarzlardan ilhamla yaratılan renkli, farklı siluetlerde tasarlanan modelleriyle öne çıkıyor.

8

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Debenhams İlkbahar Yaz 2016

Kadın Koleksiyonu Debenhams’ın İlkbahar/Yaz 2016 Kadın Koleksiyonu renkli ve modern tasarımlarla baharı sokaklara getiriyor. Debenhams İlkbahar 2016 kadın koleksiyonunda yer alan geniş alternatiflerle şehirli kadının stilini tamamlıyor.

Hush Puppies’in baharı müjdeleyen

porföy çantaları Yeşil Kundura’da Hush Puppies, baharın coşkusunu kadınların vazgeçilmez aksesuarı olan çantalara taşıyor, Lucca Clutch modelini pembe ve siyah renk seçenekleri ile sunuyor. 28x20.5 cm boyutu ile taşıma kolaylığı sağlayan Clutch’ın pembe rengi içerisinde yer alan çiçek motifleri, baharın renklerini elinizde taşıma imkânı sunuyor.

Kemal Tanca

Yeni Sezonda Yıldızlar Geçidi

Metalik efektler, makaron tadındaki pasteller, etnik detaylar, renk blokları, bohem şıklığın vazgeçilmezi püsküller... Attığınız her adımda yeni sezonun enerjisini yaşamaya hazır mısınız? Kemal Tanca, 2016 İlkbahar-Yaz kadın koleksiyonunda yer alan güçlü, özgür, sıra dışı ve birbirinden renkli tasarımlarla, baharın ve yazın enerjisini daha da yukarı çekiyor

phantaso.com.tr

9


er

haberl

Çanakkale Belediye Spor İçin Sıradaki Hedef Avrupa Çanakkale Belediyespor Türkiye Voleybol Bayanlar 1. Liginde 2015/2016 sezonunun 1. etabını ilk 8 takım içinde bitirerek play-off maçlarına kaldı. Çanakkale Belediyespor Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Güneşhan, sezonu başarıyla tamamladıklarını ve bundan sonraki hedeflerinin Avrupa olduğunu söyledi. Güneşhan, “3 yıldır mücadele ettiğimiz 1. Ligde bu sene de birinci etabı başarıyla tamamladık. 3 yıldır kentimizi, kurumumuzu, kulübümüzü en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyoruz. Play-off tan sonraki hedefimiz Avrupa kupalarına da gitmek. Bunu da başaracağımıza inanıyorum” diye konuştu. Çanakkale Belediyespor play-off maçları kapsamında 7 Nisan Perşembe saat 16.30’da Nilüfer Belediyespor, 8 Nisan Cuma saat 16.30’da Bursa Büyükşehir Belediyespor, 9 Nisan Cumartesi saat 16.30’da Sarıyer Belediyespor, 19 Nisan Salı saat 16.30’da Nilüfer Belediyespor, 20 Nisan Çarşamba saat 16.30’da Bursa Büyükşehir Belediyespor ve 21 Nisan Perşembe saat 16.30’da Sarıyer Belediyespor ile karşılaşacak. Maçlar, İzmir Atatürk Spor Salonunda oynanacak.

Altın Yıllar Hızlı Satranç Şampiyonası 22 Mart 2016 tarihinde Çanakkale Belediyesi bünyesinde hizmet veren Altın Yıllar Yaşam Merkezinde, 18-24 Mart Yaşlılar Haftası etkinlikleri kapsamında “Altın Yıllar Hızlı Satranç Turnuvası “düzenlendi. Çanakkale Belediyesi, Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürlüğü ve Satranç İl Temsilciliğinin tarafından ortak gerçekleştirilen turnuvaya 65 yaş ve üzeri 20 kıdemli yarışmacı katıldı. Katılımcıların hepsine altın 1. lik madalyası verildi. Bayanlar kategorisinde Fatıma ÖZTOKAT üçüncü, Sevşen İMAMOĞLU ikinci olurken, Gülşen TEKİN birinci oldu. Genel kategorisinde Celil DEMİRBAĞ üçüncü, Osman Hikmet TÜREN ikinci ve Engin AÇA birinci geldi. Katılımcılar böyle bir organizasyondan son derece mutlu olduklarını ifade ederek “ 65 yaş üstü tüm gençleri aramıza davet ediyoruz” dediler. 10

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Çanakkale Şehitlerine İthafen

Opera Resitali

19 Mart Cumartesi 20.00’de ünlü tenor Maestro Luciano Pavarotti’nin öğrencilerinden Deniz Leone, ”Çanakkale Şehitleri’ne İthafen” gerçekleştirdiği opera resitali ile Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi sahnesinde meşhur aryalar ve şarkılarla dolu repertuarları ile izleyicilere harika bir gece yaşattı. Avrupa’nın nerdeyse tüm ülkelerinde sahne alan Deniz Leone’nin repertuarında 12 tane opera bulunuyor. Sanatçı G. Verdi’nin Rigoletto operasında iL Duca di Mantova rolüyle ve G. Donizetti’nin lucia di lammermoor Sir Edgardo rolüyle uluslarası platforma ün yapmış. Genova’da Gran teatro carlo felice, Venedik’te Gran teatro la fenice, Teatro Massimo di Palermo, Teatro Bellini di Catania, Teatro Verdi di trieste, Teatro San Carlo di Napoli, Opera di Roma ve Avusturya’da Vienna Staatsoper, Theater An Der Wien sanatçının sahne aldığı dünyaca ünü bulunan operalar arasında yer alıyor.

Çanakkale Kısa Film Yarışması’nı

Kazanan İsimler Ödüllerine Kavuştu

Zeytinburnu Belediyesi’nin “Onlar Destan Yazdı Sen Filmini Çek” temasıyla Zaferin 100. yılına özel düzenlediği “Çanakkale Kısa Film Yarışması” ödülleri sahiplerini buldu. Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenen “Onlar Destan yazdı Sen Filmini Çek” yarışmasında, yönetmenliğini Turan Haste’nin üstlendiği “Hasat Zamanı” birincilik, Metin Yüksel Alkan’ın yönettiği “Çanakkale” ikincilik, Adem Akyol’un filmi “1915: Hafızalarda Kalanlar” ise üçüncülük ödülünü aldı. Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen törende konuşan Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, 2000 yılında Avustralya’nın başkenti Canberra’ya yaptığı ziyaretin ardından Çanakkale ile ilgili çalışmalar yapmaya karar verdiğini söyledi phantaso.com.tr

11


ajanda

Savaşa Özel Resim Sergisi Açılışı 18 Mart’ta yapılan Ressam Ayşenur Kahraman’ın resim sergisi “yansıma” Çanakkale Belediyesi Yazar ve Sanatçı Evi’nde… 31 Mart tarihine kadar sürecek olan sergiyi 09.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz…

Akümülatörlü Radyo Tiyatro Sahnesinde Tarık Buğra tarafından kaleme alınan “Akümülatörlü Radyo” tiyatro oyunu ÇOMÜ Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü öğrencileri tarafından sahneleniyor. Oyun 28 Mart Pazartesi günü saat 20.00’de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi NFK Tiyatro salonunda ücretsiz olarak izleyicilerle buluşacak.

Çanakkale’de Müzik Günleri Çanakkale Belediyesi’nin düzenlediği müzik günleri kapsamında bu ay Altın Yıllar Yaşam Merkezi “ Demli Sesler Korosu” Şef Ömer Aydın yönetiminde, yaşlılar haftası dolayısıyla bir konser verecek. Hüseyin Akif Terzioğlu Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi konser salonunda izleyebileceğiniz konserin tarihi 23 Mart 2016 Çarşamba.

12

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Gel Sarıl Bana Son dönemlerin en iyi dizi müziklerine imza atan başarılı şarkıcı Aydilge Çanakkale’ye geliyor. Kiraz Mevsimi, Kiralık Aşk gibi fenomen dizilere yaptığı müziklerle zirveye çıkan ve yeni single’ı “Gel Sarıl Bana” ile yerini koruyan Aydilge, 8 Nisan Cuma günü Çanakkale Joker Bar sahnesinde olacak.

Duman Kolin’de 1999 yılında kurulan, Kaan Tangöze, Batuhan Mutlugil, Ari Barokas ve Cengiz Baysal’dan oluşan Türk rock grubu Duman 13 Nisan’da Çanakkale’de dinleyicileriyle buluşacak. Alternatif duruşu ve değişmeyen tarzıyla milyonlarca hayrana sahip olan grup, 13 Nisan Çarşamba günü 21:00’da Kolin Hotel’de sahne alacak.

Ertem Yeniden Geliyor En başarılı kadın şarkıcılar arasında yer alan, söz ve müziği Yıldız Tilbe’ye ait olan “El Adamı” şarkısını kendine has yorumuyla tekrar okuyan başarılı şarkıcı Ceylan Ertem, yeniden Çanakkaleli sevenleriyle buluşmaya geliyor. Ceylan Ertem14 Nisan Perşembe günü saat 22.00-01.00 arası Hayal kahvesinde sahne alacak…

phantaso.com.tr

13


yaşam

Akut çocukları

doğa ile buluşturuyor!

AKUT Arama Kurtarma Derneği’nin millî sporcuları ve uzman eğitmen kadrosu tarafından organize edilen AKUT YAZ KAMPI hazırlıkları başladı. Ülkemizin geleceği olan çocukların, okullarından özel Akut araçlarınca alınıp kamp alanına getirilmesiyle başlayacak olan kamp; güvenli yaşam, afetlere hazırlık, gönüllülük bilinci, doğaya saygı ve doğayla barışık yaşam temalarından oluşan, uzman eğitmenler tarafından hazırlanan eğitimleri kapsıyor.

Akut organizasyonları, her gün artan gönüllüleri ile şu an itibariyle 50’yi aşkın genç bir ekip tarafından yönlendiriliyor. Gönüllülerinin her biri kendi alanında bilgi ve birikim sahip olan AKUT çatısı altında düzenlenen çeşitli kamplarda, Uluslararası ve AKUT standartlarında, özellikle doğada arama kurtarma, afet sonrası arama kurtarma, kampçılık, trekking, su sporları, kaya tırmanışı ve benzeri, zor, yeterli deneyim, bilgi ve beceri gerektiren tüm doğa sporları için eğitim veriliyor. AKUT Doğada Yaşam kampları birçok farklı etkinliğin bir araya gelmesi ile düzenleniyor. Bu farklı disiplinler içinde kampçılık, doğada yön bulma, navigasyon, ip-düğüm, kaya tırmanışı, flying fox, beden perküsyonu, drama, açık hava sineması, sabah sporu, orienteering, deprem bilinçlendirme semineri, yüzme ve diğer su sporları başta olmak üzere birçok farklı etkinlik bulunmakta. AKUT Doğada Yaşam 2016 Yaz Sezonu Kampı için başvurular açıldı. Kamp 8-12 ve 13-17 yaş gruplarında olmak üzere iki ayrı grup şeklinde düzenleniyor.

14

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


#çanakkale Fotoğraf: Ali Alkan

/aalkans

İnstagramda paylaştığınız fotoğraflarınızın gelecek sayımızda yer almasını istiyorsanız, fotoğraflarınıza #phantaso hastagi eklemeniz yeterli...

phantaso.com.tr

15


tarih

Savaşın nabzının attığı yer

ECEABAT Hazırlayan: Hande Akkaya Ceyhun

1915 yılında dünya tarihini değiştiren ve Çanakkale için bir dönüm noktası olarak arkasında büyük yıkıntılar bırakan yıllardır 1.Dünya Savaşı yılları. Bu eşsiz topraklara “Çanakkale Geçilmez “ cümlesini kanlarıyla kazıyan yiğitlerin eşi benzeri görülmemiş bir cesaret ve kahramanlıkla destan yazdıkları Çanakkale Savaşları, her ne kadar yarımadaya adını veren Gelibolu ile anılsa da, savaşın asıl yaşandığı topraklar Eceabat ilçesi sınırları içerisindedir Eceabat, ismiyle müsemma, yemyeşil, havası ve suyu tertemiz şirin bir Çanakkale ilçesi. Bir anekdota göre kraliçenin kenti anlamına geliyor. Öyle huzurlu ve sakin bir havası var ki tarihini bilmeyen bir kişi burada dünyanın en önemli savaşlarından birinin yapıldığını ve basılan her bir toprak parçası altında canını vatanı uğruna feda etmiş nice kahramanlar yattığını asla düşünemez. Feribot seferlerinin sakin duruşuna hareket kattığı ilçe, MÖ 2000 yılında Fenikeliler tarafından kurulmuş. Çanakkale Savaşlarının yaşandığı en önemli yer olarak tarihe geçen Eceabat’ın eski adı Maydos (Matidos/ Madytos). MÖ 465 yılında Trakya ile birlikte Atina’ya

16

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


bağlanan Eceabat’ın ilk yerleşim yeri Çamburnu olmuş. Kuruluşunun ardından bir dönem Balkanların kavim kollarından olan Traklara ev sahipliği yapmış. M.Ö II. yy.’da ise bu kez İran egemenliğine girerek, V. yy’da Pers savaşlarına tanık olmuş. Bu durum, bazı yerlerin kaderi yüzyıllar boyu değişmez tezinin bir ispatı gibi adeta. Bazı tarihçilere göre ise kenti ilk kez Lesboslular (Midilliler) kurmuş. Ardından sırasıyla Perslerin, Atinalıların, Ispartalıların, Romalıların ve Latinlerin yönetiminde kalmış. 1354’te Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Bey’in Rumeli’deki fetihleri sırasında Osmanlı topraklarına katılan Eceabat Osmanlı kaleleriyle ünlü. Çanakkale Savaşları zamanında Yalova köyüne bağlı iken daha sonra Kilitbahir köyüne nakledilmiş. Günümüz bilgileri ilçenin adını, yarımadanın Eceabat kısmına gazileriyle çıkan Ece Yakup Bey’den aldığını söylüyor. İsmine, “imar eden” manasındaki “abat” kelimesi eklenerek Eceabat’a dönüşmüş.

1. Dünya Savaşı Sırasında Eceabat 1915 yılında dünya tarihini değiştiren ve arkasında büyük yıkıntılar bırakan yıllardır 1.Dünya Savaşı yılları. Bu topraklara “Çanakkale Geçilmez “ cümlesini kanlarıyla kazıyan yiğitlerin eşi benzeri görülmemiş bir cesaret ve kahramanlıkla destan yazdıkları Çanakkale Savaşları, her ne kadar yarımadaya adını veren Gelibolu ile anılsa da, savaşın asıl yaşandığı topraklar Eceabat ilçesi sınırları içerisinde. Eceabat bugün birden fazla kale ve tabyaya ev sahipliği yapıyor; Kilitbahir Kalesi, Seddülbahir Kalesi, Bigalı Kalesi ile Namazgâh tabyası ve mecidiye tabyası gibi… Aslında Kilitbahir kalesi 1462-63 yılında Boğazın güvenliği için Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmış. Kale I. Dünya Savaşı’nda da kullanılmış. Sarı Kule’nin içinde bulunan ressam Mehmet Ali Laga’nın eseri olan renkli boğaz haritası bu savaş sırasında yapılmış. Seddülbahir kalesi ise 1659 yılında Çanakkale Boğazı’nın Ege denizine açılan kısmında, karşılıklı olarak inşa edilen iki kaleden birisi. Avrupa yakasına bakan kısma, Denizin Seddi anlamına gelen Seddülbahir denilmiş. Bigalı Kalesi, Eceabat-Gelibolu karayolu üzerinde deniz kıyısında yer alıyor, tam Nara Kalesi karşısında yapılmış, yapımı 1820 yılında tamamlanmış. Aralarında gezerken yer yer insanı o günlerin hüznüne ve heyecanına götüren tabyalardan, Namazgâh 1770’lerde Sultan Abdülaziz döneminde yaptırılmış, Çanakkale

savaşından sonra bile, 1960 yılına kadar askeri amaçla kullanılmış. Mecidiye tabyası ise Mecidiye şehitliğinin içerisinde ve Namazgâh tabyasından 200 m. güneyde yer alıyor. Kahraman asker Seyit Onbaşı’nın, 18 Mart 1915 günü bataryadaki topun mekanizması bozulunca top mermisini kaldırıp, Ocean gemisini dümen tertibatından yaraladığı tabya burası. İlçenin bir diğer önemli mekânı da, savaş sırasında Yarbay Mustafa Kemal’in, komutasındaki 19. Tümen, 25 Şubat 1915’te Çanakkale muharebelerine katılmak üzere Eceabat’a geldiğinde karargâh yaptığı ev. 19 Nisan 1915’te tümen karargâhını Eceabat’tan Bigalı (Boğalı) köyüne taşıyarak burada bir köy evini karargâh yapmış Gazi Mustafa Kemal. Bu ev 1973 yılında müze olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmış. Halen içinde Mustafa Kemal’e ait şahsi eşyalar ve üniformalar sergileniyor.

Plajları Ve Yöresel Yemekleriyle Benzersiz Hem Ege’ye hem de Çanakkale Boğazı’na kıyısı bulunan Eceabat’ın birçok doğal plajı ve kumsalı var. Bunlardan bazıları; Kabatepe Orman Kampı, Küçük Anafartalar Köyü Sahili, Küçük Kemikli Burnu, Suvla Koyu, Büyük Kemikli Burnu olarak sayılabilir. Bunlardan başka Eceabat mutfağı, Çanakkale yöresel mutfağına çok iyi bir örnek. En bilinen tatları arasında peynirli patlıcan, katmer, simit lokumu, çörek ekmeği, pirehu, tarhanalı patlıcan, peynir helvası ve mafişi sayabiliriz. Tarihinden turizmine, doğasından kendine has tatlarına dek isminin anlamına yakışır bir ilçe olan Eceabat, yaz kış aynı güzellik içerisinde sokaklarında gezmekten keyif duyacak misafirlerini bekliyor. Neden bu bahar bunlardan biri de siz olmayasınız?

phantaso.com.tr

17


hayatın

v

içinden

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

Her yıl 8 Mart’ta tüm Dünyada ve dahi Türkiye’de Kadınlar Günü kutlanır. Gazeteler ve televizyonlar, çeşitli kurum ve kuruluşlar bu alanda türlü etkinlikler düzenler, organizasyonlar yapar, programlar yayınlarlar. Bu kapsamda etkinlikler bazen hafta boyu devam eder. Sonrasında ise değişen hiçbir şey olmaz, herkes tekrar çarkın kendine ait bir dişlisinin içine girip kıvrılarak dönmeye devam eder. Kadınlar ve hakları ve bunlara ait diğer şeyler bir sonraki yıla kadar unutulur gider. 18

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Ama kadın kısmının derdi, eziyeti, çilesi ve sıkıntısı hiç bitmez. Bilhassa Türkiye gibi feodal adetlerin hala yerini koruduğu ve ataerkil yapıdan beslenen gelenekçiliğin sürdüğü toplumlarda bu çile daha da fazla yaşanır. Oysa Eski Türk geleneklerine baktığımızda kadının yerinin çok başka olduğunu görürüz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlara verdiği değer ve haklar, adeta eski Türk kültürünü gözler önüne serer. Dünya genelinde kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren ilk millet Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türk kadınları, 20 Mart 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme hakkına sahip olmuşlardır. 5 Aralık 1934’te ise yapılan anayasa değişikliğiyle milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına kavuşurlar.

“Kadın-Hatun-Eş-Anne” Eski Türklerde yaradılıştan itibaren kadınlar toplumun en önemli yerini oluşturur. Türklerde kadın kelimesi Soğdca dilinden türemiş; ilk hali katun iken zamanla kadın ve hatun halini almıştır. Türklerde kadınlara verilen değerin hayranlık uyandırdığını ve Türk halkının bereket kaynağı olarak kadınları gördüğü yazılmıştır. Yaratılış destanına baktığımız vakit tanrının dünyayı yaratacağı sırada “Ak Ana” adında bir kadından fikir ve ilham aldığı bilinmektedir. Türk inanışlarının en eski tarihine bakarsak şayet; Han ile Hatun, gök ve yerin evlatları olarak anılır. Kadın göklerin en önemli 7.katında bulunmaktadır. Türk inancında kadını hor görme, aşağılama, dövme ve hareket gibi kaba ve kırıcı davranışlar sergilenmesi imkânsızdır. Erkeğin daima yanında olan kadın, erkeğine güç ve destek kaynağı olmuştur. Türk kadınlarının iffeti birçok gezi yazılarına konu olmuş ve tüm dünyaya duyurulmuştur. Orta çağın en büyük seyyahı ve seyahatnamene yazarı İbni Battuta ele aldığı bir seyahatname yazısında şunları belirtiyor: “Burada tuhaf bir hale şahit oldum ki o da Türklerin kadınlara gösterdiği hürmetti. Burada kadınlarının kıymet ve derecesi erkeklerinkinden çok üstündür.” İslamiyet’ten önce Türk topluluklarında yabancı devletlerin elçileri Hakan ile görüşmeye geldiğinde, hakanın yanında mutlaka hanı bulunurdu. Son kararı hanımına danışmadan vermez, vermişse de kabul edilmezdi. Büyük hun imparatorluğu döneminde Çin ile gerçekleşecek barış antlaşmasını Mete Han’ın hatunu imzalamıştır. Eski Türk kadınları Romalı kadınlardan daha fazla hakka sahipti. Türk kültürü ve karakterinde Türk kadınına gösterilen ihtişam ve saygı, başka hiçbir millette olmamıştır. Kadınların annelik görevlerine kutsal bakarlar ve erkekler eşlerine yardımcı olurlardı. Eski Türk Kültüründe tüm işi kadına bırakmak gibi bir anlayış hiç olmamakla birlikte, kadınlar çocuklarıyla ilgilenirken de at binmeye gidebilirlerdi. Kadın, arka planda olmamış ve ilahi boyutta saygı duyulmuştur. Araya giren bazı talihsiz dönemlerden sonra Atatürk ile birlikte kadın Türk toplumunda yeniden ait olduğu yere konmaya çalışılmış ancak bu devrim de son tahlilde ne yazık ki amacına tam olarak ulaşamamıştır.

Günümüze geldiğimizde eşsiz bir lider olan Atatürk’ün ileri görüşlü devrimlerinin ne yazık ki hala tamamlanamadığını, hatta tam aksine bazı konularda, bilhassa Anadolu’nun muhafazakâr kesimlerinde, kadın haklarının sadece teoride kaldığını görürüz. Halen pek çok kadın sadece cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa ve eşitsizliğe maruz kalmaktadır.

Kısa tarihçesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bir trajedi sonucunda ortaya çıkmıştır. 8 Mart 1857 yılında New York’ta tekstil fabrikasında çalışan 40.000 dokuma işçisi ağır iş şartlarının getirdiği sorunlardan dolayı greve başlar. Grev devam ederken polislerin kadın işçilere saldırması sonucu, işçiler kendilerini fabrikaya kapatır. Ani çıkan yangında fabrikanın önüne kurulan barikatlar nedeniyle çıkamayan 129 kadın işçi yanarak feci şekilde can verir. 1910 yılında Almanya Sosyal Demokrat partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 yılında ölen kadın işçilerin anısına o günü Dünya Kadınlar Günü olmasını önerir ve öneri oybirliği ile kabul edilir. 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) tarih 8 Mart olarak konur ve bundan sonra 8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlar. 16 Aralık 1977 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul eder.

phantaso.com.tr

19


hayatın

içinden

El Sanatlarına

Kadın Eli Değiyor

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen Halk Eğitim kurs programlarında kadınların kendilerini geliştirmeleri ve maddi gelir sağlamaları için el sanatları dersleri de gerçekleştiriliyor. El sanatları öğretmeni Aysel Başaran öncülüğünde Arıburnu İlköğretim Okulunda düzenlenen el sanatları, ahşap boyama, el nakışı, bindallı ve 3 boyutlu resimler gibi çalışmalar haftanın 5 günü gerçekleştiriliyor. Yapılan eserlerle yarışmalara katılan kursiyerler bireysel sergilerini de açabiliyorlar. Mayıs ve Haziran aylarında sergiler açılıyor. Hıdırellez şenliklerinde Halk Eğitim olarak katılacaklarını belirten Aysel başaran: “Tüm kadınlarımızın maddi gelir sağlaması ve evlerine katkıda bulunmaları amaçlarımızdan yalnız biridir. Bizim tüm çalışmalarımız öğrenme, kişisel gelişim ve satış amaçlı olup kadınlarımızın yapabileceklerinin sınırlarının olmadığını göstermek. Yaptığımız çalışmalar kadınlarımıza bir nebze psikoterapi gibi geliyor. 1993 yılından bu yana görev yapıyorum. Her sabah güne başlamadan önce üretme, öğretme duygusuyla hareket ediyorum. Burada kocaman bir aile olduk. Biz böyle bir işe adım attığımız için çok mutluyuz.” Kadınlar sadece kayıt olarak derse başlayabiliyorlar. 18 kadının ders gördüğü kurs, yeni katılımcılarını bekliyor.

20

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


phantaso.com.tr

21


hayatın

içinden

Hasan Boğuldu Bugün de halen olageldiği üzere, bir zamanlar Edremit pazarı Çarşamba günleri kurulurdu. Köylüler tarlalarından topladıkları ürünleri pazara getirip satar ve kendi ihtiyaçlarını da alarak köylerine geri dönerlerdi. Zeytinli köyünde adı herkesin dilinde olan, yakışıklılığıyla tüm köye namını salmış bir delikanlı vardı; Hasan. Babasının vefatı üzerine, annesine bakmak için baba mesleği olan çiftçiliği seçmiş olan Hasan her Çarşamba, tıpkı diğer köylüler gibi, tarlasında yetiştirdiği sebze ve meyveleri, Edremit pazarına götürür ve orada satardı. Bir gün sebzelerini sattığı esnada, aniden pazarın kalabalık gürültüsü içinde bir kıza ilişti 22

gözleri. Ve öylece bakakaldı. Kız, o kadar güzel o kadar güzeldi ki, Hasan gözlerini bir türlü ondan ayıramıyordu, gönül kuşu kafesinde çılgınca kanat çırpmaya başlamıştı bir kere. Kızın giysilerinden obalı olduğu anlaşılıyordu. Sırtında heybesi ile o da pazarda bir şeyler satmaya çalışıyordu. Ona bakarken güzel düşlere dalıp giden Hasan, bir ara kızı gözünden kaçırdığını fark etti. Gözleri etrafta umutsuzca kızı ararken, kendisine seslenen birinin olduğu duydu. Bir mucize gibi kafasını sesin geldiği yöne kaldırdığında, kızı karşısında gördü. Sanki her yer birden çok daha aydınlık ve güzel olmuştu. Bir süre elini ayağını nereye koyacağını bilemedi. Heyecandan ne yapacağını bilemeyen Hasan’ın bu halleri kızı güldürmüştü. Hasan, kendisinden istediği ne varsa en iyilerini kıza verdi. Bir süre bu alışveriş devam ettikten sonra dayanamayıp kıza kim olduğunu sordu. Kızın adı Emine idi ve Zeytinli’nin üstündeki obalarda oturuyordu. O günden sonra artık her Çarşamba Emine; sütün, balın, yumur-

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Gönül kuşu kafesinde kanat çırpmaya görsün bir defa, ne aşamayacak engel görür insanın gözü o zaman, ne taşınamayacak yük, ne de aşılmayacak dağ. şelalesine ulaştıklarında, yola ulaşmak için dere içerisinden geçmesi, taşların üstünden atlaması gerekmekteydi. Gelin görün ki tuz artık sırtını yakmaya başlamıştı, üstelik önlerinde daha bu geçtikleri kadar yol vardı ve Hasan’ın takati kalmamıştı. Gökbüvet’e ulaştıklarında gücü iyice tükenen Hasan yere yığıldı. Emine Hasan’a dayanması gerektiğini söyleyerek destek olmaya çalıştıysa da Hasan düştüğü yerden kalkamadı. Ve Emine’ye buralardan kaçıp başka yerde yaşamayı teklif etti. Lakin Emine obasına söz verdiği için bu teklifi kabul edemeyecekti. Kendisinin kolaylıkla taşıdığı çuvalı taşıyamayan birini obasına nasıl götürebilir ki? Hasan’ın yalvarmalarına kulaklarını tıkadı ve omzuna çuvalı alarak obanın yolunu tuttu. Hasan, “senin obana varamıyorum, beni bırakma ne olur” diye yalvarmaya başlamıştı. Kız, Hasan’ın söylediklerini tekrar ederek, yoluna devam etti. Obaya vardığında öfkesi geçmiş çoktan pişman olmuştu. Hemen geri dönmeye çalıştı ancak o esnada başlayan bir fırtına ve şiddetli yağmuru gören ailesi geri gitmesine izin vermedi… tanın, peynirin en iyisini Hasan’a getiriyor, Hasan da sattığı sebze ve meyvenin en tazelerini kıza veriyordu. Pazar bittiğinde eve beraber dönüyorlar, saatlerce yan yana yürüyorlardı. Günler böyle geçip gitti. Hasan ve Emine birbirlerini sevmişlerdi ve evlenmek istiyorlardı. Hasan’ın annesi bu haberi duyunca çok mutlu olmuştu. Yanına bir yoldaş gelecekti. Emine’nin ailesi ise, obada evlenilecek erkek kalmadı mı diyerek, bir ovalının obada yaşamayacağını söyledi ve bu evliliğe karşı çıktı. Emine bunu kabul etmeyerek kararında ısrar edince aile bir koşul öne sürdü. Şayet Hasan kırk okka(altmış kilo) tuzu sırtında obaya çıkarabilirse, delikanlılığını gösterecek ve Emine’nin ailesinin onu damat olarak kabul etmesini sağlayabilecekti. Emine Hasan’a olan biteni anlattı. Evlenmeleri için başka bir çarenin olmadığını söyleyerek ağladı. Hasan sevdiği kızı almak uğruna tuz çuvalını sırtına aldı ve yola düştü. Hasan, çiftçilik yaptığı ve bahçıvan olduğu için bu tür ağır bir yüke alışkın değildi. Beyoba’ya varmaya başladıkları sıra Hasan da yorulmaya başlamıştı. Sütüven

Emine sabahı zor etti, gün yüzünü gösterir göstermez Gökbüvet’e koştu fakat Hasan’ı bulamadı. Hasan’ın annesinin evine gitti ancak Hasan’ı orada da kimseler görmemişti. Bunun üzerine dere boyunca mecnun gibi oğlanı aramaya başladı. Obasına da dönemeyerek, günlerce aşkını aramaya devam etti… Gün günleri kovaladı, bir gün Gökbüvet’te Hasan’ın gömleğini bulan Emine, oğlanın eridiğini ve öldüğünü anladı. Ve “Sana kavuşmaya geliyorum Hasanım” diyerek kendini Gökbüvet’in girişinde bulunan çınara astı. O günden sonra Gökbüvet’in adı Hasanboğuldu oldu, Gökbüvet’e bakan çınara da Emine Çınarı dendi, durdu. Bu hazin aşk hikâyesi asırlar boyu kulaktan kulağa fısıldanarak bugüne dek geldi ve bu iki talihsiz sevgilinin aşkını bizlere anlattı. phantaso.com.tr

23


syon

dekora

Küçük Mutfaklar İçin En Pratik Çözümler

Bu bahar mutfağınızda bir yenilik yapmak için dekoratif ve pratik bir alternatif arıyorsanız ancak mutfağınızın küçük olması canınızı sıkıyorsa üzülmeyin. Koçtaş’ın küçük mutfaklar için kullanım kolaylığı sağlayan ürünleri aradığınız çözüm olabilir. Katlanır, pratik ve kolay taşınabilir bu ürünleri mutfağınıza uygun dekorasyon fikirlerinizle birleştirerek hayalinizdeki mutfağa sahip olabilirsiniz. Mutfaklardaki küçük alanlar için kolay taşınabilir ürünler daima en pratik çözümler oluyor. Her zevke hitap eden pratik ve kolay taşınabilir bu ürün çeşitleri mutfaklardaki yer sorununu ortadan kaldırıyor.

Stil Tutkunlarının Vazgeçilmez Adresi

Crate and Barrel’in birbirinden özel tasarım ürünleri, stil ve dekorasyon tutkunlarını çağırıyor. İşlevsel ürünlerin sade çizgilerle buluştuğu tasarımlara imza atan marka evlerini yenilemek isteyenler için kullanışlı bir alternatif. Geniş yeri olan alıcılar için tasarlanmış mutfak adaları, mutfaklardaki tezgâh ve saklama alanlarını genişletmeyi mümkün kılıyor. Ayrıca bazı tekerlekli mutfak adaları mutfağa hareket katıyor. Yine aynı markanın çiftlik evlerinde kullanılan mobilyaların günümüze uyarlanmış haliyle tasarladığı yatak odaları, komodin, çekmeceli dolap, çekmeceli şifonyer ve yataktan oluşan Barnes serisi ile yatak odalarının stiline sade ve modern bir dokunuş katıyor. Ürünler, tüm stil tutkunlarını Zorlu Center, Akasya Acıbadem, İstinyePark, Ankara Next Level mağazalarında ve www.crateandbarrel.com.tr adresinde bekliyor.

24

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Duvar Kâğıdında Fotorealizmin İzleri…

Şık ve farklı bir dekorasyon önerisi de yenilikte biraz daha gözü kara olan ev sahipleri için. 2016 yılının son trendi bu duvar kâğıdı koleksiyonu ile gerçeküstü mekanlar yaratmak mümkün. 1960’lı yıllarda pop-art resim sanatından türeyen fotorealizm akımından ilham alarak tasarlanan “Crispy Paper” duvar kağıdı koleksiyonu mekanlarınıza gerçekçi ve büyüleyici bir boyut kazandırıyor. Metal, taş, ahşap, seramik gibi günlük hayatı ve doğayı yansıtan materyalleri konu aldığı gerçek boyutlu desenleri ile metal dolaplardan paletlere, palmiye yapraklarından ahşap pencerelere uzanan birbirinden farklı seçenekleriyle “Crispy Paper”; bir duvar kağıdından çok daha fazlasını sunuyor.

Bu Amerikan servisleri ile sofralar yaza hazır Yaz akşamlarının keyfine keyif katacak hasır amerikan servisleri ile sofralarınızı, pratik ve şık bir dokunuş ile kısa sürede hazırlayabilirsiniz. Hem klasik görünüme sahip olan hem de hasır dokusuyla pratik bir kullanım kolaylığı sağlayan servisler şıklıktan da ödün vermiyor. Crate and Barrel, yüzde yüz doğal abaka liflerinden elde dokunan Kendari ve Lanai Amerikan servisleri, sofralarınıza yaz aylarında tropik bir dokunuş katıyor. Filipinler’de bol yetişen, biyolojik olarak çözünebilen ve dayanıklılık özelliği ile bilinen çevre dostu abaka liflerinden elde örülen Bali Amerikan servisleri ise, toprak tonları ile başka güzel. %100 Hint kamışından yapılan Artesia yuvarlak Amerikan servis, hapao adı verilen bir desen uygulanarak örülüyor. Filipinler’in en büyük adası Luzon’un kuzeyinde bir köyde üretilen, çanta ve sepetlerde kullanılan geleneksel bir motif olan hapao’nun kahverengi dokusu zaman içinde oluşan renk değişimi ile doğal güzelliğini sofralarınıza yansıtacak.

phantaso.com.tr

25


Geometrik Tasarımın

Zamansız Hali: Sandık

Komodin, TV ünitesi, dresuar ve büfe gibi farklı fonksiyon alternatifleriyle tasarlanan, “Sandık” serisi mobilyalar, mekana ve kişiye özel yorumlanabilen detaylarıyla dekorasyonda esnek ve zamansız bir tasarım anlayışı sunuyor. ID-ISTANBUL tasarım ofisinin yarattığı mekanlar için mobilya ve aksesuar üretim alanı olarak faaliyete geçirilen Ham:m marka ürünler doğal malzemenin kusursuz işçilikle harmanlandığı el yapımı tasarımlarıyla iç mekanları zamansızlaştırıyor. Kubik ve geometrik formlarıyla fonksiyonel çözümler sunan ürünler, mekân ve kişiye özel olarak yorumlanabilen tasarım alternatifleriyle farklı stillerdeki dekorasyon çözümlerinde tamamlayıcı bir rol oynuyor. Kullanıcının talep ve ihtiyaçlarına göre komodin, TV ünitesi, dresuar ve büfe gibi farklı fonksiyonlarda üretilebiliyor ve 40 cm’den 2 metre 80 cm’e kadar değişebilen ölçüleriyle her zevke ve mekâna uyum sağlayabiliyorlar. Masif meşe ahşap malzemeden üretilen Sandık’ta herhangi bir teknolojik rayın kullanılmaması ve çekmecelerin ahşap çıtalar üzerinde hareket etmesi de doğallığın, tasarımın her noktasında hissedilmesini sağlıyor.

“Evet” demeden önce hayatınızı Tepe Home ile dekore edin! Soğuk geçen bir kış mevsiminin ardından nihayet önümüz bahar. Doğanın yenilenme zamanı ve genç çiftlerin yeni bir hayata başlamak için en sabırsızlıkla beklediği dönem. Esmeye başlayan ılık rüzgârlar ile birlikte kış boyu özenle planlanan evlilik törenleri de birbiri ardınca gerçekleşmeye başlayacak. Yeni ev, yeni bir hayat, yepyeni heyecanlar ve yapılacaklar listesinde yüzlerce madde. Bir güne sığdırılmaya çalışılan ama hayat boyu unutulmayacak mutluluk anları. Şimdi sıra bir günlük mutluluğun heyecanını bir yana bırakıp uzun yıllar kendinizi mutlu hissedeceğiniz, baktıkça her noktasında kendi tarzınızı ve hikâyenizi bulabileceğiniz, küçük dokunuşlarla yeniden hayat vereceğiniz evinizi dekore etmekte.

26

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


GYGESS

0 286 212 73 73 | 0538 525 25 25 Kemalpaşa Mah. Değirmenlik Sok. No: 56/A Çanakkale

www.butikharem.com


yerel

sıradışı bir oluşum:

peynir kayalıkları

Halk arasında adına Peynir Kayalıkları denilen kayalıklar, ilginç yapı ve oluşumu ile dikkat çekiyor. Ulaşımın ancak tekne ile sağlandığı Peynir Kayalıklarını karadan görmek mümkün değildir. 28

Bilinen efsaneye göre zengin ve cimri yaşlı bir kadının o arazilerde sayısız keçi ve koyunu bulunuyormuş. İnatçı ve huysuz olan kadın cennete gitmek istiyormuş. Bir gün adaya özgü Kaşkaval peynirlerinden yaparak bu peynirleri üst üste koymuş. Peynirleri Tanrıya ulaşabilecek yükseklikte koymayı hedefliyormuş. O esnada oradan geçmekte olan aç ve küçük olan bir

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


kız kardeşi ve kendisi için kadından peynir istemiş. Huysuz kadın çocukları kovarak peynirinden bir parça dahi vermemiş. Tonlarca peyniri olmasına ve paylaşmamasına öfkelenen Tanrı, kadının ve peynirlerin üzerine kar ve dondurucu bir soğuk göndermiş. Yaşlı kadın peynirleriyle birlikte orada donarak can vermiş.

İşte kayalar o günden sonra bu efsanenin ismini almış ve kayaların denize uzanan burnuna da Kaşkaval Burnu denmiş. *Fotoğraflar T.C. Çanakkale Valiliğinden alınmıştır. phantaso.com.tr

29


tarih

Muavenet-i Milliye Personeli

Muavenet-i Milliye’nin

İsimsiz Kahramanı Çardaklı Karaduman Recep Torunu Kemal Karaduman Anlatıyor... Tarihçi-Yazar Ahmet USLU

Çardaklı Karaduman Recep Lâpseki’ye bağlı Çardak nahiyesindendir Recep Çavuş... Çocukluğu deniz kenarında Boğaz’ın serin sularında geçtiği için alışkındır azgın dalgalara. Büyük Harp sırasında da gemiye verirler onu, Muavenet-i Milliye zırhlısında başlar askerliğe… O günlerde, Goliaht isimli İngiliz zırhlısı 30

ahmetuslu17@gmail.com

Morto koyundan aşırtma atışlarla Türk cephelerini ateşe boğmaktadır. Bütün Türk denizcilerinin hepsinin gönlünde bu zırhlıyı suya gömmek vardır... Ama nasıl? Bir gözlemci Alman deniz subayının önerisi, komuta heyetini bu konuda bir plan yapmaya sevk eder. Hazırlanan planı uygulama şerefi ise bir Türk subayına, Muavenet-i Milliye’nin komutanı Kıdemli Yüzbaşı Ahmet Saffet Efendi’ye verilmiştir. Bütün mürettebata aldığı güç göre-

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


vi anlatan ve onlara görevlerini tek tek hatırlatan Ahmet Saffet Efendi, 14 Mayıs 1915 gecesi sessizce Goliaht’a doğru sokulur. Goliaht’tan ışıklarla sorulan parolaya yine ışıkla, oyalayıcı cevaplar verilir. Muavenet Morto koyuna yavaş yavaş girer ve Goliath’a 300 m. kadar yaklaşıp bir yay çizerken ardı ardına üç torpil atar.

Muavenet-i Milliye’nin Alman Komutanı Bnb. Firle ve Türk Komutanı Yüzbaşı Ahme t Bey.

Torpillerin üçü de Goliaht’a tam isabet etmiştir. Patlama üzerine diğer İngiliz gemileri Morto koyuna yönelirken Muavenet-i Milliye’nin kazan dairesinde büyük bir telaş vardır. Gemi istim alıp kaçmalıdır ama bacasından da kıvılcım saçmayacaktır. İşte, bu zor görev Çardaklı Recep Çavuş’a düşer, görevi kazanlara istim tutturmaktır. Yanı başında duran gaz dolu tenekeleri balta ile parçalayıp kazanlara atar. Ardı ardına... Maksat, yanan yağın bacadan is bırakmasıdır... Bu buluş da Recep Çavuş’a aittir... Boğazı simsiyah duman kaplar, ne kıvılcım görülür, ne de Muavenet’in kendisi... Bu başarının ardından, gemi komutanı Ahmet Saffet Efendi, Alman komutan Firle ve Çarkçıbaşı birer madalya alırlar. Savaş bittikten sonra Çardak’ta hatıralarını eşe dosta anlatan Recep Çavuş sık sık bu “kara duman”dan bahseder, buluşuyla övünür. Kara dumanları anlatırken gözleri parlar. Bu yüzden lakabı “Karaduman” kalmıştır. phantaso.com.tr

31


aj

röport

Kahraman Bir Çanakkale Gazisi

Halil Koç Röportaj: Sedef Aslan

Son Çanakkale Gazisi rahmetli Halil Koç’un torunu Halil Koç anlatıyor; “Arıburnu’nda hücum ederken tüfeği sıkışıyor. Yanında yerde yatan şehit askerin kim olduğuna bakınca arkadaşı Hasan Hüseyin’in olduğunu görüyor. Hasan Hüseyin’in kanlı tüfeğini yerden alıp kanını siliyor ve kendi kullanmaya başlıyor...” 1. Dünya savaşı sırasında bir hazır asker olarak önce Çanakkale Savaşı’nda, daha sonra da memleketin her yerinde devam eden diğer cephelerde düşmana göğüs geren Gazi Halil Koç’un hikâyesini aynı ismi taşıyan torunu Halil Koç’tan dinledik.

yaparak her tarafı yaktırmış. Arkadan filikalara askerleri doldurmuşlar ve kumun üzerinde onlarca Anzak askeri, karınca sürüsü gibi karaya çıkmış. Savaşın şiddetli zamanları bunlar tabii. Koca Çimentepe’den atılan toplarla insanların havada uçtuğunu, pamuk atar gibi saçıldıklarını söylerdi, top mermilerinin binlerce kişiyi nasıl uçurduğunu anlatırken.

Rahmetli Gazi Halil Koç kimdir? Dedem İbrahim oğlu Gazi Halil Koç 1893-1994 yılları arasında yaşamış, bir Çanakkale gazisidir. 101 yaşında vefat etti. Çan yolu üzerinde Çanakkale merkeze 30 km uzaklıkta bulunan, aynı zamanda doğum yeri de olan Haliloğlu köyüne defnedildi. İhsan adında bir kızı ve İsmail adında bir oğlu vardı.

“Top Mermileri ile Havaya Uçan Hazır Askerler” 19 yaşında hazır asker olup ilk eğitimini Gelibolu’da görmüş. “19 yaşında hazır bir askerdim ben,” derdi. Gelibolu’da talimgâha başlamışlar. Çanakkale Savaşlarında, ilk olarak Kabatepe sırtında istihkâm kazmışlar. Kabatepe sırtında istihkâm kazarlarken, akşamüzeri denizden düşmana ait bir filikanın oraya gelip şamandıra bıraktıklarını anlatırdı. Şamandıranın geldiğini komutanlarına söylemişler. Gece şamandırayı kaldırıp şimdiki Anzak Koyu’na çıkarma yapılan yere götürdüklerini söylemişti. Komutanları Kara harekâtı için hazırlık yaptıklarını anlamış. Sabaha kadar yığınak oluşturmuşlar. Arıburnu’na yığınakları yerleştirmişler. Çıkarma esnasında açığa büyük bir gemi gelmiş, önce top atışı 32

“Dedem ölülerin arasından sürünerek kan içindeki dereye inmiş” Belirli bir zaman sonra Arıburnu’ndaki muharebeye katılmış. Arıburnu muharebesinde bir şarapnel parçası şakağına gelmiş. Kaşının kenarından vurularak yaralanmış. Orada bayılmış, baygın olarak kaç gün öyle yattığını bilmiyor. Kendine geldiğinde bölük kumandanı Tevfik Bey’in “Tüfeğini, tedrisatını bırak da gidebileceksen git,” dediğini anlatırdı. Ölülerin arasından sürünerek kanlı dereye indiğini ve sedyeyle Kocadere’deki sahra çadırına götürüldüğünü söylüyordu. Oradan da filika ile Gümüşçay hastanesine götürülmüş. Orada 3-4 ay kadar yatarak tedavi görmüş. O esnada burada savaşın şiddeti geçmiş. Ama o geri dönmeyerek birinci orduya gitmiş. Birinci orduyla İstanbul Haydarpaşa’ya gelmiş. Haydarpaşa’da Balkan savaşına gideceksiniz demişler askerlere.

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Arı Burnu

Bunun üzerine Rus cephesine gitmiş. “Muş’un dağına gittik, her yer ormandı” derdi. “Ormanda Rus askeri vardı kalabalıklardı” O esnada Ruslar kaçıyorlarmış zaten. Komutanlar dedemlere, havaya ateş ede ede gidin, Rus askerleri kaçsınlar demiş. Ruslar geri çekildiği için savaş olmamış. Oradan Güneye, Fransız cephesine, Suriye Halep’e gitmiş. Lozan Barış Antlaşması olmamıştı o zamanlar. Halep bizdeydi... Oradan sonra? Oralarda savaşmış fakat çok şiddetli savaş görmemiş Çanakkale’de gördüğü gibi. Tek sıkıntıları yiyecek ve içecek konusunda olmuş. Açlık çekmişler çok, yiyecek ekmekleri yokmuş.

“Terk-i Silah” Aradan 8 sene geçmiş, 1923 Cumhuriyetin ilanı olmuş. Anlaşmalar yapılmış ve silahları bırakın demişler. “Terk-i silah” derdi. Terk edin silahları herkes memleketine dönsün, demiş komutanlar. Bunlar 40 kişi 20-25 koyun almışlar önlerine. Koyunları hem güdüp hem de yiyerek gidin demişler. 40 kişi koyunları alarak yola koyulmuşlar. Kimisini kesip yemişler ama içimizden bazıları koyun etini yiyince ishal olup öldü derdi. Yolda kırılarak Adana’ya kadar gelmişler. Dedem Adana’dan trene binmiş ve Bozüyük’e gelmiş. Bozüyük’ten de posta arabasına binerek Lâpseki’ye geçmiş. Lâpseki’de dağdan yürüyerek köyüne ulaşmış en sonunda, tam 8 sene sonra… Dedeniz savaştan geri döndüğünde ailesi nasıl karşılamıştı? Vücudunda savaş yaraları var mıydı? Dedem savaşa giderken oğlu bir yaşındaymış. Askere gitmeden evlenmiş, oğlu olmuş bir tane. Geldiğinde oğlu dedemi tanımamış korkmuş kaçmış ondan. Köylüler de tanıyamamış dedemi. Kaşındaki şarapnel izinden başka yarası yoktu bildiğimiz kadarıyla.

“Ben Onun Elini Ellemem” Geri döndükten sonra neler yaşadı? Dedenizle yaşayıp unutamadığınız anılarınız var mı? 1990 ya da 1991 yılıydı tam hatırlayamıyorum. O tarihlerde Çanakkale’ye Avustralya’dan gaziler geldi. Dedemin yanındaydım ben de. “Dede” dedim “Bak barış oldu. Avustralya gazisi geldi. Hoş geldin de” Elini uzatmadı. “Ben onun elini ellemem” dedi. Tercümana dedi ki; “Sor bakalım bunlar niye bu topraklara gelmiş? Biz burada vatanımızı savunuyoruz, siz niye geldiniz? Karşımıza hangi amaçla geldiniz?” Yutkundu, yutkundu, yutkundu, Avustralyalı gazi cevap veremedi. “Ellemem ben elini! Biz silahların süngüleriyle şapkalarını kaldırır bakardık onlara. Fötr şapka gördüğümüz zaman düşman olduğunu anlar ve ateş ederdik” derdi. Fötr şapkayı düşman olarak bilmişler. Silkindi, titredi Avustralyalı gaziyi görünce. “Bırak”, dedi bana bağırarak. 1990 yılında 9 gazi vardı, Çanakkale Savaşları’nı gören. Birebir hepsi sağ iken gazilerimizi görme fırsatım oldu. O yıl Avustralyalılardan da 25 kadar gazi gelmişti. O günü, dedemin surat ifadesini, öfkesini, kızgınlığını, acısını unutamam. Gazi Halil Koç savaştan döndükten sonra nasıl bir psikolojiye sahipti? Toparlanması ne kadar zaman aldı? phantaso.com.tr

33


Dedem inançlı bir insandı. İmanı çok kuvvetliydi. Savaştan sonra gelince köyde daha fazla ilgi ve alaka ile karşılaşmışlar. Sevilen ve saygı duyulan bir insandı. Muhtar bile bir şey yapacaksa gelir dedeme danışırdı. Durumu da iyiymiş. Köyün ağalığını yapmış bir süre, o zamanlar ben çok küçükmüşüm hatırlamam. Bir sürü hayvanı varmış. 30 yıl birlikte yaşadık. Bana dedemin ismini koydukları için beni çok sever, yanından hiç ayırmazdı. Köyde yapılacak bir yer için para tamamlanmıyorsa üzerine ekler ve ne yapılacaksa yaptırırdı. Rahmetli Özal 1990 senesinde “Dede sana aylık bağlayayım mı” dedi. “Ben istemem aylık” diye cevap vermişti. “Çocuklarım bana bakıyor, gelirimin de bir kısmını hayır kuruluşlarına bağışlıyorum, yeter bana.” Tekrar tekrar sordu Özal, aylık bağlayayım diye fakat kabul etmedi. O zamanların başbakanı Yıldırım Akbulut olsun Rahmetli Özal olsun dedemi çok severlerdi. Dedem 1994 yılında hakkın rahmetine kavuştu. Bir gazi torunu olarak sizce ülkemizde gazi ve şehit ailelerine yapılması gereken sorumluluklar yerine getiriliyor mu? 1990 senesinde gazilere ve şehit yakınlarına verilen değer şuan verilmiyor. Hani şimdi bakınca gazi sayısı da çoğaldı belki o yüzden olabilir. Bizde de kabahat var tabi... Babama 34

Gaziler Derneği’ne kayıt ol, üye ol dediler ama babam olmadı. Bazen valilikten arıyorlar bizi, 18 Mart etkinlikleri için. Dedemin anısına babam katılıyor, ben katılıyorum. Gazi yakınları ile bizi buluşturdular. Çeşitli illerden gelen Çanakkale Savaşları gazi yakınları ile Çanakkale’de etkinlik yaptılar. Bizler için çok güzel oldu. Dedelerimizin anılarını anlatarak o günleri yâd ettik.

“ Çete Savaşları Cumhuriyetten Sonra Bile Devam etmiş” Savaştan geri döndükten sonra yaşantısı nasıldı? Köyde hayvancılıkla çiftçilikle uğraştı. Bizimle yaşadı hep. Oğlunu erken kaybetti... Kızı ise başka köyden biriyle evlenip gitti. Rahmetli oldu o da… Köye geldiğinde çete savaşları devam ediyormuş. Cumhuriyet kurulduktan sonra bile çete savaşları devam etmiş ama bizim köye yanaşamamışlar hiç. Kadir Efe varmış köyde o zamanlar. Dedemden çok korkarmış. İngiliz veya Fransız subayından kalma bir Amerikan yapımı silahı vardı dedemin. Herkes onun savaş gazisi olduğunu bildiğinden yanına yaklaşamazlardı.

“Rus Askerini Ailesi Bekler Diye Vurmamış” Dedenizin sizlere anlattığı başka ne gibi hikâyeler var? Bir anısını anlatırken hem güler hem de ağlardı. Saklamazdı, olduğu gibi anlatırdı. Bir gün Rus cephesinde Rus askerleri kaçarken, çavuşları yakaladıklarınızı getirin, esir alın diyor. Dedem de ormanın içinde hem havaya ateş edip hem de yürüyormuş. Karşısına bir tane Rus askeri çıkmış. “Kıpırdama!” demiş tüfeğini Rus askerine doğrultarak. Askerin bir elinde atın çılbırı diğer elinde tüfeği varmış.

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


“O bana baktı ben ona baktım. Benden iri yarı kocaman bir şeydi. Korktum, yanına gidip bakamadım. Ateş edeyim dedim ama vuramadım. Nasıl olsa kaçıyorlardı. Çoluğu çocuğu, anası babası vardır dedim vuramadım. O da anladı ateş etmeyeceğimi. Yavaşça atın üzerine binerek oradan uzaklaşmaya başladı. Kendisine ateş etmedim, atın ayağına ateş ettim. Atı vurunca asker atın üzerinden düşerek ormanın içine yuvarlandı. Arkasından gitmedim kaçmıştı.”

“Vatan Millet Sağolsun” Haydarpaşa Garından Rus cephesine gitmeden önce orada bir darağacı hazırlamışlar. 9 kişiyi asmışlar o zaman. Darağacını hazırladıklarını anlatırdı. Eşkıyanın asılmadan önce, “Vatan millet sağ olsun” dediğini söylerdi. Olayı anlatırken silkelenirdi, gözünün önüne gelirdi sanki. O olaydan çok etkilendiğini söylerdi.

“Arkadaşın Kanlı Tüfeği” Çanakkale Savaşları sırasında Arıburnu’nda bir hücum muharebesinde tüfeği sıkışmış. Yerde sürünürken elini yerde yatan askerin üzerine atmış. Arkadaşı Musaköy’lü Hasan Hüseyin’i çok severdi. Yerde yatanın Hasan Hüseyin olduğunu görmüş. “Ölmüştü, tüfeğini alarak kanını sildim onun tüfeğini kullandım,” derdi gözleri yaşlı… Dedem ölmeden saniyeler önce Hasan Hüseyin’in adını ana ana can vermiş. O esnada annem başındaydı. Hasan Hüseyin’i anıyor dedi annem... Yaşı ilerledikçe savaş anılarını kaybetmeye başlamış mıydı? Okuma yazması yoktu. Eski Türkçeyi de bilmezdi. Dinlemeyi çok

severdi. Yaşlanınca akıl noksanlığı olmadı. Her şeyi yeniden yaşıyormuş gibi anlatırdı. Sabaha kadar Kuran-ı Kerim okunsun isterdi. Gazi yakını olarak bedelli askerliğe bakış açınızı öğrenebilir miyiz? Bedelli askerliğe karşıyım. Askerlik apayrı bir duygu ve sorumluluktur. Askerliği bütün erkeklerin bilmesi ve tatması lazım. Vatan millet için askerlik yapılacaksa şayet bütün erkeklerin yapması gerekiyor. 1980 devriminde askerdim ben. İzmir Foça’da yaptım kutsal görevimi. 1981 yılında tezkere aldım. Aradan onca yıl geçmesine rağmen deseler ki 12.7 uçaksavarı kullanacaksın gözüm kapalı kullanırım. Gençlerimizin askerlikle ilgili, silahlarla ilgili bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Bir gün elbette lazım olur. Sağlığımız yerinde değil ama biz yine askere gideriz. Gücümüz yettiği yere kadar. Vatan sağ olsun diyorsak elimizden gelenin fazlasını yapmalıyız. Şimdiki gençler için her şey para. Ama öyle değil her şey para ile bitmiyor. Çanakkale Savaşı Gazimiz Halil Koç anısına gerçekleştirdiğimiz röportaj için size teşekkür ederiz. Halil Koç’u minnetle ve saygıyla anıyoruz…

phantaso.com.tr

35


tarih

Tarihleriyle Çanakkale Savaşları 18 Mart- 24 Nisan 1915 arası

3 filodan oluşan Amiral de Robeck komutasındaki İtilaf Donanması Limni Adası’ndaki üssünden yavaş yavaş boğaza doğru hareket eder. Sabah saat 11.10 sularında ihtişamlı donanmasıyla, kendine güvenir bir tablo sergileyerek boğaz önlerinde yerlerini alırlar. 18 zırhlıdan oluşan filoda şu gemiler bulunmaktadır. 11.10’da boğaz önlerine gelen filo boğazdan içeri girmeye başlar. 1. İngiliz Filosu, 2. İngiliz Filosunun desteği altında boğaza girer girmez 14.000 yardadan tahkimatlara ateş kusmaya başlar. Başlangıçta gemilerin menzil dışında olmalarından dolayı tabyalarımız bu ateşe karşılık veremez. 1. Filo menzilimiz içerisine girer girmez, tabyalarımız büyük bir şevkle karşılık vermeye başlar. Artık denizde yükselen su sütunları, gemi güvertelerinde ve tabyalarımızda çıkan yangın, tam bir kıyamet gününü andırıyordur.

1. FİLO - Queen Elizabeth - Agememnon - Lord Nelson - İnflexıble

Plan gereği ilk safhada Soğanlıdere ve

36

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

2. FİLO - Ocean - İrresistıble - Albion - Wangeance - Switsure - Majestic - Triumph - Corn Wallis - Prince George

3. FİLO - Bouvet - Gaulois - Charlemagna - Suffren - Canopous


Kepez arasındaki mayınları temizlemek olan filo, yoğun top atışımızdan dolayı bunu yapamaz. 13.10 sularında 3. Fransız Filosu boğaza girmeye başlar. 1. İngiliz Filosuna yakın bir mesafeden Mesudiye, Dardanos ve Kepez bataryalarına karşı yoğun top atışına başlar. 1. İngiliz Filosunun önüne geçerek yakın mesafeden atışa geçmek için hareketlenen 3. Fransız Filosundan Bouvet zırhlısı, Nusrat Mayın gemisinin dökmüş olduğu mayına çarparak kısa bir süre içerisinde boğazın derinliklerine gömülür. 600 kişinin üzerinde mürettebatıyla batan Bouvet zırhlısı düşman tarafında büyük bir şaşkınlık yaratır. Bu olay Türk tarafında ise askerlerimize moral kaynağı olacaktır. Bu arada 2. İngiliz Filosu da boğaza girmiş, kendisini bu kargaşanın içerisinde bulmuştur. İrresistıble ve Ocean zırhlıları da Türk askerinin isabetli top atışları altında kalacak, Nusrat’ın dökmüş olduğu mayınlara da çarparak bir avuç suda boğulacaklardır. Donanma içerisinde bulunan bazı zırhlılar da ağır yara alarak boğazı terk etmek zorunda kalacaklardır. Bunun üzerine Amiral De Robeck doğru bir karar vererek filoyu geriye çekecek ve canlarını zor kurtaracaklardır. Saat 18.00 sıralarında “Yenilmez Donanma” olarak bilinen İtilaf Donanması yaklaşık 8 saat kadar süren deniz muharebesinde 3 zırhlı kaybedecek ve 4 zırhlı da uzun zaman gerektirecek tamirat görecektir. Bu demek oluyor ki; donanmanın 3’te 1’ini kaybetmemişlerdir.

toptan yok etmişti. İçlerinde sadece Seyid Ali Çavuş sağ olarak kurtulmuştu. Çavuş etrafında gördüğü manzara karşısında duyduğu üzüntü ile dünyada belki de bir daha eşine rastlanmayacak bir olay gerçekleştirmişti. İçinde bulunduğu duygular ile normal şartlar altında üç kişinin bile çok zor kaldırabileceği 210 hokkalık (215 KG) bombayı olduğu yerden tek başına taşıyıp, topun namlusuna sürmüş ve ateşlemişti. Seyit Onbaşının vurduğu gemi hakkında kesin bilgi yoktur, Ocean olarak varsayılan ama Bouve olma olasılığı da büyük olan geminin hangisi olduğu da çok önemli değildir zaten, asıl önemli olan olanca ağırlığıyla bir top mermisini sırtlayıp vatanı için mücadele etmesidir.

Çanakkale Savaşı sadece 18 Mart’tan ibaret değildir. 18 Mart Çanakkale Zaferi değil, ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ’nin tarihidir. Ruhları Şâd olsun…

O Günlerden Bir Kahramanlık Anısı Çanakkale Muharebelerinde Deniz Savaşları yapılırken, Seddülbahir açıklarında olan düşman gemileri Morto Koyu ile Seddülbahir tepesini sürekli bombardıman altına alarak Türk mukavemetini giderek azaltmaya başlamışlardı. Kendilerini Allah’ın korumasına bırakan Türk birlikleri, şehitlik mertebesine ulaşmayı çok istedikleri için kaçmak yerine son çabalarına kadar mücadele ediyorlardı. Bu arada bir İngiliz gemisinden atılan büyük bir bomba Morto Koyu sırtlarındaki bir topçu birliğimizi

phantaso.com.tr

37


yerel

Çanakkale Zaferi’nin 101. yılı 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferinin 101. Yıldönümü Büyük Bir Coşkuyla Kutlandı Bu yıl Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı muhaberesi olarak bilinen, binlerce şehidin verildiği, Çanakkale Savaşlarının 101. yıldönümü. Dünyaya silinmeyecek bir iz bırakan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere nice kahramanların, vatan toprakları için canını hiçe saydığı, her karış toprağı şehit kanıyla sulayan bir eşsiz destan olan Çanakkale zaferini, şehit ve gazilerini anarak kutlayan Çanakkaleliler duygu ve heyecan dolu bir gün yaşadı. Gün boyu süren etkinliklerde Mehter Marşları çalındı, İlk ve orta dereceli okullar folklor gösterileri düzenledi, çeşitli meslek liselerinin tiyatro grupları o günlerin hikâyelerini anlatan tiyatro gösterileri sergiledi. Akşam saatlerinde yapılan fener alayı yürüyüşüne yüzlerce Çanakkaleli katıldı. Sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilen yürüyüşte vatandaşlar “ Yurtta sulh cihanda sulh” “ Atam izindeyiz” “Çanakkale geçilmez” yazılı dövizler taşıdı. Ellerinde bayraklar ve pankartlar ile yürüyen Çanakkale halkı arasında “ Yine de bir şey yapabildim diyemem hatırana “ yazılı pankartı ile yürüyen 57. Alay Derneği en dikkat çekenler arasındaydı. Fener alayı yürüyüşü ardından kordonda havai fişek gösterisi yapıldı. 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’ni anma etkinliklerinden en güzel kareler sizlerle… Şehitlerimizin ruhları şad olsun…

38

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


phantaso.com.tr

39


“Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.” Mustafa Kemal Atatürk 40

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


phantaso.com.tr

41


yerel

Adım adım

ağaç kardeşliği Bu yıl 19 Mart’ta Çanakkale Biga’da Ağaç Kardeşliği coşkusu yaşandı. TEMA gönüllüleri, Adım Adım koşucuları ve çocukların katılımıyla düzenlenen fidan dikim töreni ile Adım Adım – Çocuklar Hatıra Ormanı için fidanlar toprakla buluştu

TEMA Vakfı, yardımseverlik koşusu düzenleyen Adım Adım Oluşumu’na üye koşucular aracılığıyla toplanan bağışlarla Ağaç Kardeşliği adlı doğa eğitimi ve ağaçlandırma projesini uyguluyor. Projenin ağaçlandırma aşamasında oluşturulan Adım Adım – Çocuklar Hatıra Ormanı için 19 Mart Cumartesi günü fidan dikim töreni gerçekleştirildi. Çanakkale Biga’da bulunan Çınardere ağaçlandırma sahasında düzenlenen törende TEMA gönüllüleri, Adım Adım koşucuları ve çocuklar fidanları toprakla buluşturdu.

Ağaç Kardeşliği 2.274 öğrenciye ulaştı Ağaç Kardeşliği Projesi çocukların doğada uygulamalar yaparak öğrenmesini ve doğayla duygu bağlarının güçlendirilmesini amaçlıyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı iş birliği ile oluşturulmaya başlanan “Adım Adım – Çocuklar Hatıra Ormanı”yla da erozyonla mücadeleye katkı sağlıyor. 4 bin çocukla 8 bin fidana ulaşmayı hedefleyen proje, 47 ilde 60 ilçede toplam 2.274 öğrencinin katılımı ve TEMA Temsilcileri, İlçe Sorumluları ve Genç TEMA’ların destekleriyle uygulanıyor.

42

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


4.500 fidan toprakla buluşuyor Projede Türkiye’de yardımseverlik koşusu modelini yaygınlaştıran Adım Adım Oluşumu koşucularının topladığı bağışlarla çocuklara doğa eğitimleri veriliyor. Eğitimlere katılan çocuk sayısı kadar fidan hatıra ormanına dikiliyor. Bununla birlikte doğa eğitimlerine katılan her çocuk birer fidan yetiştiriyor ve fidanlar toprakla buluşturuluyor. Bu kapsamda 2.274’ü hatıra ormanına dikilen, 2.274’ü ise çocukların yetiştirdiği fidanlar olmak üzere toplam 4.548 fidan toprakla buluşacak.

Program 8 etkinlikten oluşuyor Proje ilkokul 3. sınıfta başlayıp 4. sınıfta devam eden uzun soluklu bir programı içeriyor. 8 etkinlikten oluşan programda çocuklar, kendi tohumlarını ekiyor ve fidanlarını gözlemliyor. Çocuklar gözlemlerini not edebilmeleri için tasarlanan defterlere notlar alıyor. Fidanların büyümesini izleyen çocuklar programın sonunda; ekosistem, endemizim, biyoçe-

şitlilik gibi kavramlarla tanışıyor. Kutu oyunu ile yapraklarından ağaçları tanımaya çalışıyor. Böylece doğayla duygusal bağı olan, doğanın nasıl işlediğini bilen, günlük hayattaki tercihlerini doğaya göre yapan nesillerin yetiştirilmesi için önemli adımlar atılmış oluyor.

Ağaç Kardeşliği Hakkında Ağaç Kardeşliği, TEMA Vakfı tarafından çocuklar için özel olarak tasarlanmış, doğayı deneyimlemeye ve gözlemlemeye dayanan bir eğitim programı. Koşucular aracılığıyla toplanacak bağışlarla Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesindeki çocuklar; • Yıl boyunca doğa eğitim programına katılıyor • Boynuna asabileceği şekilde tasarlanmış bir gözlem kutusunun merceğinden doğal varlıkları yakından inceliyor • Kendi tohumunu ekip fidanının yetişmesine tanıklık ediyor • Fidanını yetiştirirken gözlem defterine duygularını, düşüncelerini not ediyor • Zamanı gelince yetiştirdiği fidanı toprakla buluşturuyor • Tüm bu süre boyunca TEMA gönüllüleri çocukları ziyaret ediyor, sorularını yanıtlıyor • Eğitim programına katılan her bir çocuk adına, Çanakkale’de oluşturulan “Adım Adım Çocuklar Hatıra Ormanı”na bir fidan dikiliyor. •*Adım Adım, Mart 2008’de, yardımseverlik koşusunu Türkiye’de tanıtmak ve yaygınlaştırmak için kurulan ilk sivil toplum oluşumudur. 11 bin gönüllü koşucusu ve 90 bin bağışçısı aracılığıyla bünyesinde yer alan sivil toplum kuruşlarına maddi kaynak ve tanıtım desteği sağlıyor.

phantaso.com.tr

43


yerel

Adını köklü tarihinden alan bir mekan;

Parion Hotel

“ Efsaneye göre Truva kralının oğlu Paris bir zamanlar bu kentte yaşarmış, işte bu yüzden kentin adı “Paris’in Yeri” anlamına gelen Parion olmuş ve öyle de kalmış… “

Adını bu tarihi kentten alan, Parion Hotel, geçmişten günümüze taşınan Helenistik zerafeti, inceliği ve estetik anlayışını kendi potasında kaynaştırıp, modern bir kalite ve hizmet anlayışına dönüştürmüş 5 yıldızlı bir tesis. Açıldığı günden bugüne Çanakkale halkına ve bölgeyi ziyarete gelen yerli ve yabancı misafirlerine verdiği hizmet yelpazesini ve standartlarını her geçen gün daha yükseğe taşıyarak kısa zamanda bölgenin en önemli turizm tesislerinden biri haline gelen Parion’u ve genel olarak turizm-otelcilik sektörünü, 5 yıldızlı tesisin Genel Müdürü Yaşar Baran ile konuştuk. Yaşar Baran’ı tanıyabilir miyiz? Sektöre 30 yıl önce, piyasa olarak adlandırılan, çok özel A plus mekânlarda çalışarak başladım. Ardından 18 yıl otelcilik alanında marka olmuş işletmelerde hizmet sektörüne devam ettim. Daha sonraki yıllarda 5 yıldızlı otellerin kuruluş ve açılışlarında bulundum. Bu esnada çalışmış olduğum

44

zincir otellerin yurtdışı kollarında da görev aldım. Turizm adına birçok ülkede ve projede yer aldıktan sonra emekliliğimle beraber, 20 yıl öncesinde yapmış olduğum yatırımları Çanakkale iline olan hayranlığımla birleştirerek buraya yerleşmeye karar verdim. Akabinde uzun süredir almış olduğum teklifler doğrultusunda Parion Hotele genel müdür olarak başladım.

Ülkemizde son dönemde yaşanan üzücü terör olayları sektörü nasıl etkiledi? Yaz sezonu için bu anlamda hedefleriniz daha çok yerli turizmi canlandırmak yönünde mi olacak yoksa daha farklı önlemler mi alındı? Ülkemizdeki terör saldırıları ile birlikte yaşanan üzücü olaylar her sektörü etkilediği gibi tabii ki biz otelcileri de olumsuz yönde etkilemiştir. Farklı siyasi ve ekonomi krizler hayatımızı etkiler, alıştığımız düzene zarar verir. Şüphesiz ki, hayatta kalabilmemiz için öncellikli ihtiyaçlarımızı karşılamak gerekir. Bizler bu anlamda dış pazarda kaybettiklerimizi iç pazarda yakalamaya çalışmaktayız. Çanakkale, genelinde kültür gruplarına açık bir şehir olmasının yanında, doğası ve tarihçesiyle de zengin bir şehir. Bunları biraz daha ön plana çıkartarak yerli turiste cazip gelecek çalışmalar yapmaktayız. Sizce bizim otellerimiz neden bir Hilton ya da The Ritz Carlton kadar dünyaca bir üne sahip değil. Özellikle Türkiye’deki yatırımları yerli otellere göre daha hızlı büyüyor. Bunu kaliteye ya da yalnızca reklam/PR konusundaki başarısızlığımıza endekslemek doğru olur mu? Bu biraz da markalaşmayla alakalıdır. Bu isimler herkes için bir markadır. Marka üstünlüğü firmaların herhangi bir teknolojik üstünlüğünden, tarihsel geçmişlerinden, herhangi bir doğal kaynağa yakınlıklarından, insan kaynaklarının yaratıcılığından ya da herhangi bir hizmeti sunumlarından kaynaklanabilir. Biz neden markalaşamıyoruz? Biz

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


üretemiyoruz. Doğal kaynaklarımıza sahip çıkamıyoruz. Tanıtımımızı yapamıyoruz ya da az yapıyoruz. Hizmet sektöründe yeni yeni gelişmekte olan bir ülkeyiz. Hizmet sunumunda çok iyi olduğumuz da ne yazık ki söylenemez. Bu sektörde marka yaratmak için daha çok yolumuz olduğu görülüyor. Genel konu turizm iken otellerle devam etmekte fayda var. Yurtdışında da çeşitli görevler aldınız. Çalışma şartlarını, profesyonelliklerini görme fırsatınız oldu. Ülkenin bu sektördeki eksikleri ya da fazlalıkları neler? Sektörde çok şık ve yeni oteller olmasına karşın maalesef yapılaşmaya verilen değerin insan yatırımına fazla yapılmadığını görmekteyiz. Bunun için de ciddi oranda almış olduğumuz misafir dönüşleri yaşamaktayız. Bölgenin dinamiği ve ekonomisi göz önüne alındığında Parion Hotel bünyesine getirmeyi düşündüğünüz projeler ve yenilikler var mı? Parion’lu misafirler ne tür ayrıcalığa sahipler, biraz bahseder misiniz? Otel bünyesinde bulunan sağlık kulübünde ön gördüğümüz masaj salonlarımızın ilaveleri yapıldı. Otelimizde spor salonumuz, daha büyük bir alana alındı. Dinlenme salonu oluşturuldu. Misafirlerimizin hamamdan, saunadan ya da buhar odasından çıktıktan sonra kendilerini özel hissedecekleri bir dinlenme salonu oluşturuldu. Alanda vitamin bar da oluşturularak yanında detoks içerikli meyve suları konuklarımıza sunulacaktır. Havuz alanını renovasyona sokarak, daha konforlu bir alan yaratılabilmesi için bir nemlendirici makinesi konulup, görsel anlamda da iç cephe vitral çalışması yapılmaktadır. Aynı zamanda otelimizin lobby katında hem sigara içme alanı olarak tahsis edilecek hem de şehrimize butik bir cafe uygulamasını en kısa zamanda hizmete sokacağız. Otelimizin teras katında ise Parion Sky adı altında, Çanakkale’miz için çok nezih, banket toplantılarının (düğün ve yemek organizasyonları) gerçekleştirilebileceği Breserie

ve Lounge aktiviteleri ile en kısa zamanda buluşacağımızın haberini paylaşmak isteriz. 18 Mart Çanakkale Zaferi yıldönümünde Parion Hotel’de Türk Yıldızlarını misafir ettiniz. O gece neler yaşandı, bizimle paylaşır mısınız? Bizler için ve Türk Milleti için bir gurur tablosu olan Türk Yıldızlarını otelimizde ağırlamak bizlere onur verdi. Otelimizden son derece memnun ayrıldılar. Son gün, kendileri için hazırlattığımız Türk tatlı tabaklarına yapmış olduğumuz görsel onları son derece mutlu etti. Bölgenin bu açıdan daha fazla otele ihtiyacı var mı? Phantaso bildiğiniz üzere her sayıda doğal alanların korunmasına yönelik hassasiyetini vurguluyor. Bu durumu hem çevre ve işletme potansiyelini ele alarak değerlendirirseniz, Parion Hotel için ne söyleyebilirsiniz? Muhakkak ki bölgenin daha fazla otel ihtiyacı kapasitesinin olduğunu gözlemlememe karşın şehir otelciliğinin kurgusunun, Çanakkale’nin merkezi alanında oluşması, genel anlamda sit alanlarımızın korunması amaçlı, şehrimizin yapısını bozmaması adına belediyemizce belirlenmiş alanlara taşınarak, şehrin doğal dokusunu korundukça, turizm ihtiyaçlarının ivedilikle yerine getirilmesinin gerekli olduğunu düşünmekteyim. Phantaso’ya vermiş olduğunuz röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz için neler söylemek isterseniz? İlk tanıtımını, otelimizde yapmış olduğunuz derginiz bizim için ayrı bir yere sahiptir. Derginizi fırsat buldukça ilk yayınından itibaren takip etmeye çalışıyorum. Başarılı ve istikrarlı bulduğum çalışmalarınızın devamını dilerim. Ayrıcalık yarattığınız bir aşikâr... Teşekkür ederim.

phantaso.com.tr

45


aj

röport

46

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Özgün yeni şarkısı

“bu kadar mı zor?” ile

müzikal yolculuğuna emin adımlarla devam ediyor

Türk pop müziğinin sevilen isimlerinden Özgün, son albümü “Bu Kadar mı Zor?” adlı çalışmasıyla bu kez ayrılıktan dem vuruyorsa da, sanatçı bugüne kadar; “Şimdi Burada Olsan”, “Öpücem”, “İstiklal”, “Elveda”, “Sadece Arkadaşız” gibi birbirinden iddialı hit şarkıların da sahibi. 2015 yılında baba olan ‘Özgün’ oğlu Ediz ile babalığın keyfini çıkarırken, bir yandan da yeni çıkardığı single çalışmasının heyecanını yaşıyor. Şarkıları ile radyo ve televizyon müzik listelerinde üst sıralardaki yerini her zaman koruyan Özgün›ün yeni şarkısı “Bu Kadar Mı Zor?” un bestesi kendisine, sözleri Oytun Karanacak’a, ait. Phantaso’nun 3. Sayısında, kapağımızı da şenlendiren Özgün, müzik yolculuğunu anlattı. phantaso.com.tr

47


Klasik müzik eğitimi alıp pop müziğe geçmişsiniz. Bize biraz bu sürecin gelişimini anlatabilir misiniz? Doğrusunu söylemek gerekirse o kadar da keskin bir geçiş olmadı aslında. 1990 yılında ilkokuldan mezun oldum. Daha sonra konservatuvara girdim. 1996 yılında da Ankara’da kafelerde şarkı söylemeye başladım. Yani bir bakıma klasik müzik ve pop müzik eş zamanlı devam etti diyebiliriz. Daha sonraki süreç içerisinde kafelerden, gece barlara transfer oldum. Bu esnada kendi bestelerimi de yapmaya başlamıştım zaten. Zaman içerisinde sahnede kendi şarkılarımı da çalıp beğenildiğini gördükçe kendime olan güvenim arttı. Bunun üzerine albüm yapmak üzerine düşünmeye başladım. Hayallerim ve hedeflerim vardı. Şarkılarımı daha büyük kitlelere söylemek istiyordum. Bu konuda ciddi bir şeyler yapmaya karar verdim ancak bunu yapabilmek için önce şehir değiştirmem gerekiyordu. Bunun üzerine İstanbul’a gelip 2005 yılında ilk albümüm Elveda’yı çıkarttım. Hal böyle olunca tabii, klasik müziği mecburen bırakmış gibi oldum. Alanınızda sizi etkileyen ve hayranlık duyduğunuz biri veya birileri var mı? Benim de herkes gibi hayranlık duyduğum insanlar vardı tabii ki. Onları uzaktan severek izlerdim. Ben de bu sektöre girip onlarla tanıştıktan sonra hemen hemen hepsi arkadaşlarım, abilerim oldular. Bu gerçekten çok güzel bir his :).

Yaptığınız her şarkı ile listelerde hep üst sıralarda yer alıyorsunuz. Kariyerinizi düşündüğünüzde kendinizi nerede görüyorsunuz? Daha yapacak çok iş, tırmanacak çok merdiven var diye düşünüyorum doğrusu. Geçmişe dönüp baktığımda, çok güzel şarkılar yapmışız ve hep bir adım ileriye taşımışız. Bundan sonrası içinde hep ivmeli bir şekilde devam etmek istiyorum. Bu kadar güzel ve herkes tarafından sevilen şarkılar yapmak nasıl bir duygu? Tek kelimeyle muhteşem bir duygu. Konserlerde mikrofonu uzatıp dinleyenlere bırakırız ya şarkıyı, hepsi bir ağızdan büyük bir coşkuyla severek ezbere söylerler sizinle birlikte, işte o anın tarifi yok gerçekten. Sanırım bir de doksanıncı dakikada şampiyonluğu getiren golü atan yaşıyordur o duyguyu:) Öyle eşsiz bir his. Sizce Türk pop müziği nereye gidiyor? Ben Türk Pop Müziğinin bir süredir bir döngüde olduğunu düşünüyorum. Son bir kaç senedir yeni güzel isimler az da olsa çıkıyor. Farklı özgün işler dinleyicisini buluyor, alkış topluyor ama bunlar maalesef yeteri değil. Genel olarak pop müziği kısır bir döngünün içinden çıkamadı ne yazık ki. Son single’ınız “Bu Kadar Mı Zor” kısa bir süre önce çıktı. Bize şarkının oluşum hikâyesini anlatabilir misiniz?

48

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


1,5 sene olmuştu bestesini yapalı ama sözlerini bir türlü yazamıyordum. Oytun (Karanacak) çok sevdiğim bir besteci ve söz yazarıdır. Ona dinlettim şarkıyı çok sevdi ve harika sözler yazdı. Yine Alper Kömürcü’ye şarkıyı geçtiğimiz yaz dinlettiğimde; bu şarkıyı başkasına verme ben yapmak istiyorum aranjesini dedi. Ben de buyur senindir şarkı dedim :) Özgür Yurtoğlu yine çok güzel bir mix ve mastering yaptı. Kayıt sürecinde patronum Deniz Erdem’in olumlu yönlendirmelerini de unutmamak lazım. Yani sonuç itibarı ile emeği geçen herkese çok teşekkür ederim çok güzel ve temiz bir iş oldu. Bizim takip ettiğimiz kadarıyla yeni şarkınıza tepkiler gayet olumlu ve güzel. Siz gelen tepkilerden memnun musunuz? Gelen tepkilerden çok memnunum. Samimi, güzel, kaliteli bir iş yaptığımızı biliyorduk. Benden beklenilen kalitede bir şarkının oluşum süreci bir kez daha yerini buldu. Zaman içerisinde dinlendikçe daha da çok sevilecek, dillerden düşmeyecek. Albüm düşünceniz var mı? Yoksa yaza yine bir single ile mi giriş yapacaksınız? Önümüzde ki yaz aylarında bir single daha çıkartıp sonrasında albüm yapmayı planlıyorum. Fakat bizim sektörde yapılan planlamalar bazen ufak tefek sapmalara maruz kalabiliyor malum, kimi zaman işler değişebiliyor, evdeki hesap çarşıya uymuyor falan derken, albümler tam tarihinde çıkmayabiliyor, bu yüzden şimdilik düşüncemiz bu yönde ama yine de belli olmaz diye ekliyorum.

Magazin sayfalarında seni çok fazla göremiyoruz. Sadece müzik yaparak gündemde kalan ve kalmaya devam eden nadir sanatçılardan birisiniz. Magazini başarı yolunda nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında başarı değil ama tanınma ve popüler olma yolunda çok etkili. Benim magazinsel bir durumum ve yaşantım yok. Magazinin olduğu popüler yerlerde de çok rahat edemediğimizden tercih etmiyoruz. Zaman zaman ben de çıkıyorum elbette magazin sayfalarına, hiç yok da değilim, ama dediğim gibi biraz düzgün bir yaşantınız olunca fazla malzeme de çıkmıyor oradan:) Geçtiğimiz yıl baba oldunuz? Nasıl bir duygu? Hayatımda şu değişti dediğiniz çok belirgin bir şey var mı? Yani çocuğu olmayan birisine tarif etmek imkânsız. Yaşanması gerek. Anne ve baba olmak sanıyorum ki dünyanın en güzel duygusu. Hayatıma gelince sadece şu veya bu değişti diyemem zira yaşayanla gayet iyi bilecektir bunu, bütün bir hayat değişime uğruyor ama çok güzel bir değişim bu. Bundan sonraki en öncelikli hedefleriniz neler? İşini aşkla yapan ve daima daha iyi hedefler için çalışan her sanatçı gibi ben de daha güzel şarkılar yapmak, daha güzel ve etkileyici sahne performanslarıyla dinleyicilerle buluşmak istiyorum. Özel hayatımda se oğluma güzel bir gelecek sunabilmek en büyük hayalim. phantaso.com.tr

49


köşe

Mart ayını her zamanki gibi gururla yaşamak gerek… Orhan Sayın

50

orhansayin@hotmail.com

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Değerli okurlar; Bu ay yine her ay olduğu gibi yazımın konusu hakkında kararsızlıklar yaşayıp, editör kadromuzu sıkıntıya soktuktan sonra dedim ki kendi kendime ne düşünüyorsun bu kadar? Mart kadar güzel ay mı var? Her gün ayrı bir konuya sahip: 8 Mart var, 18 Mart var, ilkbahar gelmiş, yaz işte bunları dedim. Nitekim dergide çalışan arkadaşlarımdan da aynı yönde tavsiyeler gelmişti. Şimdi bu girişten sonra bu konulardan bahsetmeyecek değilim tabi ancak Mart ayında güzel ülkemin güzel insanlarının başına öyle çirkin olaylar geldi ki bir anda bu güzel mevsim dönümünün bütün cazibesini aldı götürdü bizden. Belki takip eden okurlar bilir geçtiğimiz iki ay yazılarımda hoşgörüden, sevgiden, aşktan bahsettim. Üçüncü yazımda maalesef bu kavramlardan hayal olarak bahsetmek zorunda kalacağım. Ben Çanakkaleliyim ve bu şehrin aşığı bir adamım. Evet, sizden de duyuyorum ve size katılıyorum. Zordur bu şehrin çocuğu olmak… Her sabah 253.000 can üzerine kurulmuş şehrin çocuğu olarak uyanmak çok zordur. Ama bir yandan da içinden hep bilirsin böyle bir mucizenin mimarlarıyla aynı toprakta doğmak ayrıcalıktır. Phantaso Dergisi’nde yazı yazmam için ilk teklif geldiğinde, dergimizin imtiyaz sahibi Sayın Naci Aydemir’e derginin konseptini sorduğumda ‘’Orhan benim amacım bu dergiyle Çanakkale’yi Türkiye’ye tanıtmak” demişti. O sebeptendir ki ben bu dergiye katkı sağlamaktan keyif alacağımı düşünüp yazmaya başlamıştım. Dedim ya ben Çanakkaleliyim. Bizim için Mart ayları hep farklı olmuştur. Bilirim ki ayın 18’i geldiğinde başka olacak memleketim. Bir yandan zafer şarkıları söyleyip, bir yandan da hem kendi canlarımıza hem de ulu önder Atatürk’ün dediği gibi bu topraklarda can verip bizim evlatlarımız olmuş diğer fidanlara dua edip onları yâd edeceğim. Gece olunca meşalelerimizi elimize alıp ‘’Dağ başını duman almış’’ diye bağıra bağıra kordonda fener alayına gideceğim. Ardından evime gidip havai fişekleri seyredeceğim. Bu sene ne olduysa ülkemin üzerinde oynanan oyunlar arttı. Kardeşi kardeşe kırdırma politikası tuttu ve ülkemi kana buladılar. Ankara’da İstanbul’da yiten canlara benim ne kadar canım yandıysa her sabah karşı yakaya bakıp teşekkür ettiğim kınalı kuzuların da mezarlarında o kadar kemikleri sızladı… Öyle üzücü ki olup bitenler, yazmak bile içimden gelmiyor. Klavyenin tuşları ağırlaşıyor ölümü yazarken bile. Genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk... Bazen çok ağır geliyor can vermek. Neyi paylaşamadık bilinmez ama kan ve gözyaşı bütün güzelliğini götürdü baharın. Bu sene bir kez daha anladım, aslında bizim gibi bir milletin tek ihtiyacı, bir olup bayramını da, kurtuluşunu da, zaferini de, acısını da hiç ayrım yapmadan hep beraber kutlamak. Yoksa gerçekten tadı olmuyor. Yazının başlığı gibi Mart ayını biz eskiden hep kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırır diye bilirdik. Bu sefer gidenlerin ardından baktırdı, içimizi yaktırdı… Ne güzel yazıyordum ya hu aşkı, hoşgörüyü... Şu anda bu yaşananların tekrarlanmaması için elimizden geleni yapmaktan başka çaremiz yok gibi ve bu bizim sorumluluğumuz da aynı zamanda. Biz yine kalbimizi iyi olana çevirip kötü olanları Allah’a havale edeceğiz. Biz yine güzel olan günleri anacağız, güzel insanlara adanmış günleri düşüneceğiz. Mesela

kadınlarımızın günü gibi. Evet, Mart ayında milli zaferimiz haricinde milli gururumuz olan ya da olması gereken kadınlarımıza adanmış bir gün daha vardı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Çok düşündüm, emekçi kadınlar deyince acaba sadece çalışan kadınlar için mi bugün diye. Çok geçmeden aklım başıma geldi ve bütün kadınların aslında birer emekçi olduğunu anladım. Anne, eş, sevgili, abla, kardeş, hala, teyze… Fark ettiniz mi ne kadar çok görev var? Eh bu kadar görev yükleniyorsa bir kadın muhakkak emekçidir. Hayatın her alanında yaptıkları işlerle, kendileri gibi estetik dokunuşlarla, anne olduklarında attıkları isabetli terliklerle, aynı annenin memleketi cihan harbine girmişken çocuğunun üstündeki battaniyeyi top mermisine örtmesiyle başka bir ruh halidir kadın. Yine ne kadar acıdır ki bütün dünyaya örnek olmuş Türk kadını maalesef dünyadaki diğer bütün kadınlardan daha üstün tutulması gerekirken hak ettiği saygı ve değeri kaybetmeye başladı. Phantaso benim ilk yazı deneyimim. Anladım ki basın-yayın bir kerede en çok insana ulaşabilecek bir mecra. Bu sebepten bütün tavsiyelerimi buradan yazabiliyorum. Gözümde bomba patlatan teröristten hiçbir farkı olmayan kadına şiddet uygulayan, bırakın şiddeti aşağı gören, benimle birlikte erkek sıfatı taşıdıklarından utandığım insanlara tavsiyem tıp dünyasını iyi takip etmeleri. Çünkü modern tıpta beyin nakli artık çok kolaylaştı… Öncelikle güzel annemden, kardeşimden, sevdiğimden, yaşadığım, gönlünü aldığım, bilmeden de olsa kalbini kırdığım bütün kadınlardan hem kendi adıma hem de bütün hemcinslerim adına özür dilerim. Sizler her şeyin en iyisine layıksınız. Siz olmasaydınız hayat çok gri olurdu... Belki bu sefer sıkıldınız yazımdan, belki içiniz karardı ya da sen de mi yahu zaten herkes bundan bahsediyor dediniz. Ama emin olun ben de yazarken her kelimede uzun nefesler çektim içime. Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’mızı yazdıktan sonra ‘’Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın! ‘’ dediği gibi; inşallah bir dahaki sayımızda ben de bunları yazmak zorunda kalmam. Ama karamsarlık kalbi kararmışların işidir. Biz bunca kötülüğün içinde Mart ayını hep baharla hatırlayalım. Güneşli günlere uyanacağımıza inancımız tam olsun. Unutmayın; Vicdanlı insanlar bir gün mutlaka kazanacak...

phantaso.com.tr

51


hayatın

içinden

Bebeğinizi

nasıl taşırsınız? Belki hamileliğinizin son günlerindesiniz ya da belki de yeni doğum yapmış bir annesiniz. Aklınız karışık çünkü her kafadan bir ses çıkıyor değil mi? Herkes eskiden bebek büyütmenin daha zor olduğunu söyler ama bunun doğru olmadığını hepimiz biliyoruz. Özellikle bir bebeğin ilk üç ayı bütün mucizevi güzelliğiyle birlikte aynı zamanda evdeki bütün düzenin alt üst olduğu, annenin ruhsal ve bedensel olarak fazlasıyla yıprandığı, babalarınsa değişen bu yeni ev haline alışmakta oldukça zorlandığı bir dönem. Öncelikle biraz içinizi rahatlatalım. Biliyoruz ki her şey sizi endişelendiriyor, bebeğinize ve ihtiyaçlarına gerçekten yetip yetmediğiniz hakkında bazen şüpheye düşüyorsunuz ama iyi haber şu ki, yanılıyorsunuz. Son yıllarda yıldızı parlayan yeniçağ akımlarına göre bebeğiniz sizi seçti. Yani ona verebileceğiniz şey nasıl ve ne kadarsa, bebeğiniz de tam olarak o kadarını almak istiyor. Diğer yandan, gelişen ve değişen dünya pek çok ihtiyacımıza uygun ürünler yaratarak hem yetişkinlerin hem de bebeklerin bu dönemlerini daha rahat geçirebilmelerine olanak sağlıyor. Bu sayımızda, bebeğinizin ilk üç ayında hayatınızı kolaylaştıracak taşıma ürünlerinden birkaçını sizin için derledik.

Bebeğinizi Giymeye Ne Dersiniz? Bu dönemde insanı en çok zorlayan ikilem, eskinin bilge deneyimleriyle yeninin açık fikirli ve güvenli çözümleri arasında kalmak oluyor. “Bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu!” dö-

52

nemin yükselen serzenişi biliyoruz ama bazı şeyler gerçekten günü kurtarmanızı sağlıyor. Elbette her şeyde olduğu gibi bu ürünlerde de ergonomi en önemli unsur. Bebeğiniz için doğru ürünü seçerken gerçekten ergonomik olup olmadığını, hem sağlık hem de güvenlik açısından gerekli özellikleri taşıyıp taşımadığını mutlaka kontrol etmeli, gerekli hallerde uzmanlardan onay almayı ihmal etmemelisiniz.

Slingler Eskiden bugüne, en ilkelinden en gelişmişine kadar bilinen en güvenli ve en rahat bebek taşıma yöntemi, elbette onu bedeninize sarmak. Günümüzde köylerde ya da gelir seviyesi düşük kişilerce tercih edilen bebeği bedene sarma yöntemi, elbette üreticilerin kayıtsız kalamayacağı bir gerçek olarak beraberinde şık, kullanışlı ve sağlıklı ürünlerin de üretilmesini sağladı. Uzun ve esnek bir bezle bebeğin bedene sarılması için kullanılan ve bir çeşit şal olan Slingler, son zamanlarda yeni annelerin en çok rağbet gösterdiği ürünler arasında yer alıyor. Slingler, kullanımındaki pratikliğin yanı sıra, bebeğin bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarının karşılanmasına da fayda sağlıyor. Uygun sıkılıkta annenin bedenine sarılan bebek, anne kokusu ile huzur bulurken diğer yandan da pozisyonu nedeniyle neredeyse anne karnındaki ortamın benzerine kavuşmuş oluyor. Bu mucize yöntem, uykusuz bebeklerin kolayca uyumasına, kolik ya da gaz sancısı çeken bebeklerin rahatlamasına, anne babaların da elleri serbest bir şekilde dolaşmasına yardımcı oluyor.

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Pek çok farklı deseni, bebeğin ayına uygun kumaş seçenekleri ve bağlama modelleriyle bu şallar sayesinde siz de bebeğinizi güvenle sarıp sarmalayabilirsiniz. Üstelik bu ürünle bebeğinizi sırtınızda, önde ya da belinize bağlayarak yanda taşıyabilirsiniz.

Kangurular Birçok insan bebek arabası, puset ya da port bebe gibi ürünler varsa, kangurunun gereksiz olduğunu düşünür. Hatta bebek büyüdükçe kanguruların kullanılamayacağını, ağırlaşan bebeği taşımanın zorlaşacağını ya da bu ürünün bebeğin iskelet yapısı için sağlıksız olduğunu düşünerek, kangurudan uzak durmayı tercih ediyor. Diğer yandan pratikte, bebeğin kucakta geçirdiği zaman arttıkça başlayan bel ağrıları, bebeğin rahatsız pozisyonlarda gezdirilmesi ve yine benzer sebeplerle yaşanan kusma gibi problemleri aşmanın en kolay yollarından biri de kangurular. Yakın zamanda ülkemizde de satışı yapılmaya başlanılan, özel pamuklu kumaşlardan üretilen ergonomik kangurular bu konuda anne babaların en büyük yardımcılarından biri.

Bebek Arabaları Bebeğinizle güvenli bir şekilde keyifli gezintiler gerçekleştirebilmenin bilinen en güvenli yollarından biri iyi bir bebek arabasıdır. Her ne kadar, yeni doğan döneminde farklı aksesuarlar ya da taşıma ürünleri tercih ediliyor olsa da, günümüzde yeni doğan dönemi bebek ergonomisine uygun farklı modeller bulmak da mümkün. Bebeğin zaman içinde değişecek ihtiyaçlarına göre tasarlanmış bebek arabaları çoğu zaman anne babaların en büyük yardımcısı oluyor. Kullanım kolaylığı, bebeğe sağladığı konfor ve güvenlik bebek arabaları için ilk akla gelen özellikler arasında yer alı- yor. Özellikle uzun süreli yürüyüşlerde bilinen en rahat bebek taşıma yöntemi olan bebek arabalarında anne babaların dikkat etmesi gereken önemli bazı özellikleri göz önüne almanızı öneririz. • 5 noktadan bağlanabilen ve çocuğun kendi başına açamayacağı şekilde tasarlanmış emniyet kemeri güvenliği, • Arabanın tek elle açılıp kapanabilmesi, • Katlı durumdaki ebat özelliklerinin, otomobillerin bagajına kolaylıkla sığdırılabilmesi, • Çarpma, yuvarlanma gibi istenmeyen haller karşısında, arabanın

gövdesinin bebeğin bulunduğu bölümü güvende tutabilecek dayanıklılığa sahip olması, • Fren sisteminin bulunması, • Yeni doğan dönemine uygun olarak, sırt bölümünün tamamen yatırılabilmesi, • Tekerleklerinin 360 derece dönebiliyor olması ve özellikle farklı zemin koşullarına uyumlu malzemelerden yapılmış olması • Oturma şiltesinin kumaş özelliklerinin bebeğin tenine uygun olması ve sırt desteğinin farklı seviyelere ayarlanabilmesi • Tentesinin güneşin zararlı etkilerini engelleyen aynı zamanda sıcak, yağışlı ve rüzgârlı havalara karşı koruma özellikleri taşıması, • Kumaş ve metal aksamının güvenli, sağlıklı ve dayanıklı malzemelerden üretilmiş olması

Onun İçin En Huzurlu Yer: Sizin Kucağınız En güzel yeri, en sona sakladık. Hiç kuşkusuz bebeğiniz eninde sonunda yine kucağınıza gelmek isteyecek. Her ne kadar bizler anne baba olmanın onun ihtiyaçlarını belirlemek ve gereğini yapmak olduğunu düşünsek de, kendisi için neyin doğru olduğunu bebeğimiz bizden daha iyi biliyor, en azından çoğu zaman. Hepimiz zaman zaman kucağında bebeğiyle boş bir bebek arabası süren anne babalarla karşılaşmışızdır. Bunun tek bir sebebi var… Hangi ürünü kullanıyor olursanız olun bebeğiniz günün sonunda mutlaka sizi isteyecek. Kokunuz, vücut sıcaklığınız ya da hareket halindeyken yarattığınız ahenkli ritimler uzun yıllar boyunca onun en sevdiği şey olacak. Bu açıdan anne babaların kullandıkları parfüm ve deodorant gibi ürünleri, saç modellerine, giysilerinin temizlik, kumaş ve aksesuarlarına, kullanıyorlarsa küpe ve kolye gibi kişisel takılarına dikkat etmeleri gerekiyor.

phantaso.com.tr

53


i

ekonom

2016 Mart Ayı Kuveyt Türk Çanakkale Şube Müdürü İrfan Özdemir

OECD dünya ekonomisi büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti. Kuruluşun tahminleri dünyanın %3 büyüme ile son 5 yılın en zayıf büyüme performansına sahip olacağına işaret etti. ABD ekonomisi büyümesi son çeyrekte yukarı yönlü revize edildi. Fed tarafından yakından takip edilen ve para politikasının belirlenmesinde etkili olan kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi Ocak ayında %1,3 artış kaydetti. Bu şekilde enflasyon tarafından ABD için istenen düzeylere bir

54

irfan.ozdemir@kuveytturk.com.tr

miktar daha yaklaşılmış oldu. Bu doğrultuda gelen olumlu ekonomik veriler çerçevesinde Fed’ in faiz artırımına yönelik beklentiler artış kaydetti. Avrupa bölgesinde beklenenin aksine düşüş kaydeden tüketici fiyatları, deflasyonist baskının tekrar oluşacağı yönünde algı oluşturdu. Bu bağlamda Avrupa Merkez Bankası’nın Mart ayı toplantısında parasal genişlemeyi arttırıcı bir takım tedbirler alması bekleniyor. İran’ın, Suudi Arabistan ve Rusya›nın almış olduğu petrol arzını sabitleme kararına destek vermemesi petrol fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturdu. İran kaynaklı fiyatlar üzerinde oluşan aşağı yönlü baskı OPEC’in petrol üretiminin sabit seviyelerde dondurulacağı yönünde açıklamaları ile tersine döndü. Böylece petrol fiyatları Şubat ayında %7. 5 arttı. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması yönündeki beklentiler ve bu konudaki belirsizlik Sterlin ’in değer kaybetmesine yol açtı. Merkezi yönetim bütçesi tarafından verilen bütçe fazlası, Ocak ayında geçen yılın aynı dönemine oranla %11,4 artarak 4,2 milyar TL olarak gerçekleşti.

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Bütçe fazlasındaki artışın arka planında vergi gelirlerindeki artış ve özelleştirme kaynaklı gelir artışları belirleyici unsur oldu. TÜFE Şubat ayında beklentilerin aksine düşüş kaydederek yıllık %8,78 olarak gerçekleşirken, Yİ-ÜFE’de ciddi bir düşüş kaydederek %4,47 seviyesine geriledi. TÜFE’deki gerilemede mevsimsellik etkileri gözlendi. Cari açık 31,9 milyar USD ile son 6 yılın en düşük seviyesine geriledi. Cari açıktaki gerilemenin arka planında büyük ölçüde ithalattaki daralma yer aldı. Ocak ayında portföy yatırımlarında ve doğrudan yatırımlarda düşüş gözlendi. Sanayi Üretimi, Ocak ayında yıllık bazda takvim etkisinden arındırılmış ve arındırılmamış olarak sırasıyla %5,6 ve %3,6 oranında arttı. Temel mallarda detaylara bakıldığında, genel bir güçlenme olduğu, ancak sermaye malları üretiminde bir miktar ivme kaybı yaşandığı gözlendi.

Dünya ekonomisi: Dünya ekonomisinin 2016 yılı büyüme beklentisinin aşağı yönlü revize edilmesi küresel piyasaların Şubat ayı içerisinde durgun seyretmesine yol açtı. Avrupa tarafından gelen deflasyonu destekleyici veriler durgunluğu destekler nitelikte oldu. BIST-100 bu dönemde diğer gelişmekte olan ülkelerle birlikte olumlu ayrıştı. 2016 yılı genelinde düşen risk iştahı ile birlikte yatırımcılar gelişmiş ülke tahvillerine talebi artırdı. Böylece ABD, Almanya ve Japon tahvillerinin faizi düştü. Japon tahvil getirisinin negatif düzeyde gerçekleşmesi G7 ülkelerinde ilk kez gözlenen bir durum oldu. Fed’in faiz artırımını erteleyeceği yönündeki beklentiler paralelinde ayın ilk yarısında Euro karşısında değer kaybeden USD, ayın ikinci yarısında ABD tarafından gelen olumlu ekonomik göstergeler ve Avrupa Bölgesi’nin genişleyici para politikasının sürdürüleceğine yönelik açıklamaları ile toparlandı. Fed, faiz artırımının ikinci basamağını Şubat ayında da gerçekleştirmedi. Açıklamalar ekonomik verilerin incelenmeye devam edeceği yönünde yapıldı. Yurt içinde de TCMB, şubat ayında faiz artırımına gitmedi.

Türkiye Ekonomisi: Şubat ayı içerisinde gündemde olan jeopolitik risklere rağmen yükselen BİST-100 endeksi aylık bazda %3,2 artış kaydetti. Böylece endeks 29 Şubat itibariyle yılbaşından bu yana %5,7 değer kazandı. Şubat ayını 2,96 seviyesinden kapatan USD/TRY kuru ay içerisinde yüksek oynaklık kaydetti. Ayın ilk bölümünde 2,88 seviyelerine kadar inen kur daha sonra ay içerisinde 3 seviyesine kadar yükseldi. Şubat ayını 2,96 seviyesinden kapatan USD/TRY kuru ay içerisinde yüksek oynaklık kaydetti. Ayın ilk bölümünde 2,88 seviyelerine kadar inen kur daha sonra ay içerisinde 3 seviyesine kadar yükseldi. 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi %11 seviyesindeki yatay seyrini aşağı

yönlü bir miktar bozarak ayı %10,97 seviyesinde tamamladı. Gösterge tahvil bileşik faizinde Ocak ayı sonuna oranla 6 baz puanlık düşüş kaydedildi. Gelişmekte olan ülke piyasaları ayın ikinci yarısında Amerika’dan gelen olumlu büyüme rakamları ve Euro bölgesi tarafından açıklanan deflasyonu engellemeye yönelik parasal genişlemenin devam edeceği açıklamalarıyla yükseldi.

2016 yılı büyüme görünümü: Siyasi ve jeopolitik birçok belirsizliğe rağmen Türkiye Ekonomisi 2015 yılını görece güçlü bir büyüme performansı ile tamamlamış görünüyor. Her ne kadar 4.çeyrek büyüme rakamları henüz açıklanmamış olsa da beklentiler, 2015 yılının yaklaşık %4 büyüme ile tamamlanacağı yönünde yoğunlaşıyor. 2016 yılına bakıldığında iç ve dış bir takım belirsizliklerin devam ettiği görülüyor. Bu ortamda ekonominin 2016 yılında OVP’de öngörülen %4,5 büyüme performansını gösterip gösteremeyeceğini ortaya koymak için 2015 büyümesini iyi analiz etmek gerekiyor. 2015 yılında sergilenen görece güçlü büyümede temelde gelişmiş ekonomilerde uygulanan destekleyici para politikaları, düşen emtia ve petrol fiyatları ve güçlü iç talep koşulları etkili oldu. 2015’te iç ve dış birçok belirsizliğe rağmen tüketimde bir azalma görülmemekle birlikte konut ve otomobil alımlarında artış yaşandı. Ancak bu tür bir tüketim talebi her zaman sürdürülebilir olamayabiliyor. Nitekim seçim sonrası yükselişe geçen iyimserliğin son dönemde belirgin bir şekilde bozulması dikkat çekici. TÜİK’in mevcut güven endekslerinin ağırlıklı ortalamasıyla oluşturduğu Ekonomik Güven Endeksi, Şubat’ta, serinin kapsadığı 2012 yılından bu yana en düşük seviyede. 2015 yılında para ve maliye politikaları da büyümeyi önemli ölçüde destekledi. Para politikası tarafından Merkez Bankası, yaşanan sermaye sıkışmasına tepki olarak faiz yükseltmek yerine rezervlere yöneldi. Böylece kur ve piyasa faizi arasında önemli bir makas oluştu. Bu sayede özellikle yılın ilk yarısında kredi büyümesi görece yüksek seyretti ve büyümeye önemli katkı sağladı. Ancak özellikle son çeyrekte kredi büyümesinde gözlenen belirgin düşüş 2016’da tekrar ivmelenmenin zor olacağı yönünde sinyaller veriyor.

phantaso.com.tr

55


yaşam

Çanakkale’nin en özgür kampları için

hazır mısınız?

Bu yaz ekolojik bir çiftlikte farklı bir yaz tatili için cevabınız evet ise, “Kampa gidelim mi baba” ekibi tarafından her yıl düzenlenen “Dedetepe Çiftliği Kampları” tam size göre bir fikir. Çocuklar ile birlikte özgür katılımlı aktiviteler yapılacak, bunun yanında üretirken aynı zamanda dinlenmek de mümkün olacak. İşte, kamp ateşi eşliğinde yapılacak muhabbetlerin unutulmaz birer anı olarak hayatınıza katılacağı bu programlar için detaylı bilgiler. Dedetepe Çocuk Kampı- Alpay Oğuş İle Doğanın Yardımıyla Özgürleş Neler yapılacak? Bu kamplarda önünüze sabit bir program koyarak onu kovalamaya çalışmayacaksınız. Zamanın akışına ve isteklere göre hareket edilecek. Kamp programı grubun enerjisi o gün ne istiyorsa onları yapacak şekilde düzenleniyor. Bazen yüzmeye gidilecek, bazen incir toplamaya, bazen çevredeki bitkileri

56

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


hayvanları keşfedecek, bazen de sadece oturup uyuklayacaksınız. Ekmek yapacaksınız belki, ya da sabun, ya da büyük bir tuvale resim. Sınırlama, zorlama yok. Kamp esnasında, elinizde malzemeleriniz olacak ama onlardan neler yapacağınızı burada değil orada bulmaya çalışacaksınız. Bunları bulurken de kampı, doğayı, dinlenmeye geldiğinizi unutmadan elbette. Kamplarda genelde her köşede bir şeyler yapan katılımcılar olur. Çocuklar hangisini istediklerine kendileri karar verir. Beklentisizlik yaratıcılığı tetikler. Bazen de bir boyalı tahtanın çevresinde saatlerce dolanırlar. Kampların amacı genel olarak doğa içerisinde olmak ve kendine yetmenin iyileştirilmesi amacını taşıyor. Doğa ile uyum daha iyi bir beden ve zihin gücünün de ortaya çıkmasını sağlar. Onu örnekleyen bir düşünme biçimi üretir. Bu çocuklarımız için oluşacak en büyük faydadır. Büyükler için de tabii.

Dedetepe’de Yoga... Deniz Bagan Özoğul ve Çelen Ramok Arıman ile Yin-Yang Yoga Kampı Bu yaz Dedetepe’nin büyülü havasında yoga yapmak ister misiniz? Sabahın aydınlığını içinize çekerken eklemleri ısıtıp, bağ dokuları açarak, bedeni yumuşak ve keyifli akışlarla güne hazırlamak? Bu sorulara cevabınız evet ise sizi Dedetepe’ye bekliyoruz. Seslerin sessizliğe karıştığı, doğanın her bir duyunuza seslendiği dakikalarda meditasyonu, duyarlı hareketi ve yavaş yavaş açılırken kendinizle temasta kalmayı keşfedecek, varsa çocuğunuzu da getirebileceksiniz, onlar da kampın oyun ablasının yönetiminde kendi maceralarını yaratacaklar. Akşamüstleri, günün maceraperest saatlerini geride bırakırken, güneşin son demlerinde bedenin her bir tabakasını incelikle açan yogayla yeniden yin ve yang dengesini, keyifli ve coşkulu hareketi, iç alana dönmeyi ve nefesle bağ kurmayı deneyimleyip, yogayla başlayan günün ışıklı saatlerini yine yogayla tamamlayacaksınız. Neler yapılacak? Her sabah saatinden sonra kahvaltı, hemen ardından Dedetepe çiftliği ve hemen yanındaki Mıhlı şelalesi boyunca hem meditasyon yapmak, hem serin

sularında yüzmek aynı zamanda çiftlik içerisinde nehirden toplanan doğal malzemeleri sanata bulamak için gün boyu çeşitli aktiviteler yapabilmek mümkün olacak. Çocuğu ile gelen katılımcılar için kampın oyun ablasının günlük aktiviteleri mevcut. Akşam yemeğinden önce yoga dersinizi yapıp gece kamp ateşi çevresinde mini farkındalık çalışmaları, aile dinamiği egzersizleri, mantra söylemek, şifa çemberleri vb. çalışmaları sohbetler yapacaksınız. Çiftlik içerisinde her biri farklı özellikte değişik alanlar olduğundan gruplar oluşturup, istediğiniz çalışmayı yapmak için fırsatlar bulabileceksiniz. Aynı zamanda güneş enerjisi ile ısınan suların kullanıldığı kerpiç hamamın tadını günün istediğiniz saatinde çıkartabilirsiniz.

Bozcaada Üzüm Bağlarındaki Seramikler Bozcaada Deniz ve Seramik Eller Çocuk Kampı Alpay Oğuş ve Tonguç Kayacık ile “ Üzüm Bağlarında Seramik Çalışmaları” Çocuklarınızla doğa harikası Bozcaada’da, kendine ait sahili olan Gülerada’nın bağ odalarında ve bağın içindeki alanında çadırda konaklayacak, Tonguç ustanın atölyesinde pazarda satılacak seramik üretimler yapacaksınız. Olgunlaşmış bağ var ise bolca üzüm yiyecek bağ bozacak ve üzümlerinizi eve götüreceksiniz. Bunun yanında üretirken dinlenecek, kamp ateşi eşliğinde muhabbetlere dalacaksınız. Neler yapılacak? Kampın ana teması, atölyesinde üretimler yapıp tezgâhında satan Tonguç usta ile seramik üretimleri yapmak. Elde edilen ürünler satılması için gereken şartlarda ve kalitede üretilecek. Yanında istenirse kendi üretimleriniz ve özgün çalışmalarınızı yapabileceksiniz. Temel seramik şekillendirme ve yardımcı malzemeler kullanarak işlevsel obje tasarımı yapılacak. Tüm kampların konaklama, beslenme ve ulaşımı için detaylı bilgi : kampagidelimmibaba.com

phantaso.com.tr

57


aj

röport

58

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Orada Bir Kamp Var Uzakta, O Kamp Bizim Kampımızdır.

“Öğümce Permakamp” Röportaj: Hande Akkaya Ceyhun

Bir başka yaşam tarzının mümkün olduğu düşlenerek projelendirilmiş, bünyesinde ata tohumu ile tarım yapılan, yaz-kış çocuklar ve yetişkinler için atölyeler düzenlenen, doğanın içinde, sadece şeklen değil fikren de yemyeşil bir kamp; Öğümce Permakampı. Kendilerini, “ Şehirler çevresinde permakültür esasları ile tasarlanmış, gerçek gıda üreten, çocuk dostu ortak yaşam alanları oluşturulması projesi olarak tanımlıyorlar.

phantaso.com.tr

59


Amaçları “ Metropole en fazla 1.5 saat mesafelerde yaratılacak korunaklı ve kontrollü alanlarda permakültür meraklıları tarafından tasarlanacak projeleri uygulamak, bu projeleri çocuğunu doğaya yakınlaştırmak isteyen ailelere bir fırsat olarak sunabilmek, oluşturulan çiftliklerde yerel tohum ve doğal yöntemler kullanarak gerçek gıda üretmek, üretilen gıdaları hakkaniyetli sistemler içinde paylaşmak, permakültür uygulamalarını yaygınlaştıracak atölyeler aracılığı ile geniş bir kitleye uygulama alanı sağlamak ve tüm bunları yaparken de, belki de, birkaç gönüllü aileye yaşam alanı yaratacak bir faydalar birliği yaratmak.” En temel prensipleri “Doğaya zarar vermemek”. Bana sorarsanız bu karanlık günlerde Türkiye’nin aydınlık yüzü onlar. Kampı ve Toplum Destekli Permakültür Uygulama ve Ortak Doğal Yaşam Çiftlikleri Projesinin detaylarını, Öğümce’nin kurucu üyesi ve paydaşlarından Alpay Oğuş ile konuştuk.

“ Düşleri Olan Biri” Sizi tanıyabilir miyiz biraz? Kendimi anlatırken ağzımdan genellikle “düşleri olan biri” diye bir söz çıkar. İnsanın kendini anlatması çok zor bir şey diye düşünüyorum. Bu sebeple

60

uzun uzun anlatmayacağım. Çocukları ve doğayı her şeyden daha çok severim dersem biraz fikir oluşturmuş olurum herhalde. Çocuklar size çocukluğunuzu unutturmaz. İyi gelirler yani. Eşiniz Ayça Oğuş’da sizinle birlikte bu projelerde yer alıyor. Evet. Biz çok şanslı bir aileyiz. Ayça ile ilgi alanlarımız çok çeşitli, pek çok konuda birlikte öğrenme ve çalışma fırsatı bulabildik. Ve bunları hayatın içinde yaşayarak, deneyimleyerek, paylaşarak çoğaltıyoruz. Bir zamandır, kapitalist sistemin doğa ve insan üzerindeki yıkıcı etkilerinden kurtulmak için yaşadığı toplumu bilinçlendirmeye çalışan, bu alanda pek çok çalışmalar yapan kişiler, gruplar, STK’lar görmeye başladık. Giderek daha çok yerden tanıdıklar ve bağlantılarla çıkıyorlar karşımıza. Nedir bu aktivistlerin amacı? Bunlar yeni çıkmadı aslında, hep vardılar. İnsanlar değiştikçe, ihtiyaçlar değiştikçe bakışları ve algıları da yön değiştiriyor ve ilgi alanlarına farklı kesimlerden farklı yapılar girmeye başlıyor. Biraz bununla ilgili birşey. Aktivist biraz daha etkinlik insanı gibi duran bir sıfat. Oysaki bu işler birer etkinlikten çok daha fazlası ve çok daha önemli. Bu yüzden ben artık bu insanları böyle bir sıfatla anamayacağımızı düşünüyorum. Yapılan işler çok daha etkili ve toplumu değiştirici bir hal aldı. Bu insanlar varlıklarını koydukları, gönül verdikleri işleri yapıyorlar. Dünyayı değiştiriyorlar yani. Amaçları da bu. Sonuç itibarı ile “İnsanı, insandan uzaklaştıran, yaşamın keyfini, büyüsünü, kahkahasını alıp götüren yaşam düzenlerini kabul etmiyor ve değiştirmek istiyorlar”. Ve bunu kendilerinin dilinde herkese anlatmaya çalışıyorlar. Buna hayatlarını adıyorlar. Doğanın daha çok içinde yaşamak, daha fazla gönül işi yapmak istiyorlar. Yaşam böyle daha güzel diyorlar. Haklı olabilirler mi?

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


“Bu insanlar varlıklarını koydukları, gönül verdikleri işleri yapıyorlar. Dünyayı değiştiriyorlar yani. Amaçları da bu. “ İnsanı, insandan uzaklaştıran, yaşamın keyfini, büyüsünü, kahkahasını alıp götüren yaşam düzenlerini kabul etmiyor ve değiştirmek istiyorlar” Kesinlikle olabilirler :) Ben burayı biraz daha deşeceğim. Sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir yaşam, permakamp, perma kültür, ekolojik yaşam ..vb insanımızın hayatına yeni yeni giren kavramlar. Ne demek bütün bunlar? Organik kelimesi gibi çok sık kullanılmaya ve duyulmaya başlandı ama tanımı hala birçok insan tarafından yeterince bilinmiyor diye düşünüyorum. Dediğim gibi bu kelimelerin hiçbiri yeni değil esasında. Permakamp dışında. :) O da türev bir kelime zaten. Ama diğerleri aydınlanma yolu doğa tarafına doğru olan tüm insanların sık kullandıkları ve içinde yer almak için çaba gösterdikleri kavramlar. Kurulan sistemlerin bizleri sürekli doğadan uzaklaştırıp kapalı, korkak, steril alanlara yönlendirmesinden kaçan insanların sığındıkları mabetler bir nev-i bu kelimeler. Farkındalık ise zor bir zanaat. Bunca uğraş dur ama hala sistemin sana önerdiği ekranlara bak! Böyle olamıyor ne yazık ki! İnternetin gelişmesi ile sistem daha sert kaplıyor her yeri. Ama bunun faydalı tarafı da var. Bu mecra aracılığı ile ekolojide daha yaygın olabilme ve kabuklardan içeri girebilme fırsatı bulmak mümkün oluyor.

Neden ekolojik yaşam? Bence en başta mutlu olmak için. Ve Tabii mutlu etmek için de. Çünkü bir tabak yıkadığınızda bir böceği öldürüyorsanız, kendi sonunuza doğru adım adım yaklaşıyorsunuz demektir. Bunu görmemek için gerçekten sistemin ekranına tamamen kafayı sokmuş olmalısınız. Doğa içinde yaşayan bir canlı olarak insanın kurduğu düzeni sorgulamamak mümkün değil. Bunların bizi neden doğadan bu kadar uzaklaştırdığını anlamamak için de hiç soru sormuyor olmak lazım. Doğa ise tüm ilişkilerin hakkaniyetli olarak tasarlandığı bir yer. Bir canlının diğerine göre daha önemli olduğunu görmediğimiz, akıcı, dönüşen bir sistem. Doğanın bize önerdiği yaşam sistemleri dışındaki tüm sistemlerde sürekli bir tüketim, hak yeme, saldırganlık, yok etme var. Dönüşüm nerdeyse imkansız. Tüketim çok fazla ve hayat eşit değil. Bu-

phantaso.com.tr

61


nun savunulacak bir tarafı yok. Bu sistemlere en iyi alternatif ekolojik yaşamdır. Kendisini üreten paylaşan, takas eden, tüketimi az ve diğer canlılara saygılı. Daha iyi ne olabilir ki? Biraz Öğümce’den bahsedelim. Bir metropolün içinde ve merkezin çok yakınında böyle bir oluşum bence çok heyecan verici. Nedir Permakamp toplum destekli yaşam çiflik projesi? Çoğumuz kalabalık metropollerde yaşıyoruz. Bu kalabalığın ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli olarak yeni besinler ve yeni aktiviteler hayatımıza giriyor. Bu yeniliklerin çoğunluğu bizim yararımıza değil. Topraktan, ağaçlardan, hayvanlardan çok uzağız. Doğal diyerek bize pazarlanan alanlarda, yoğun bir kimyasal ilaçlama ve çim denen ürünsüz yeşilliklerden başka seçeneğimiz yok. Zararsız ve sağlıklı besine ulaşamıyoruz ya da bunlara ulaşmak için zamanımızın ve paramızın büyük kısmını harcamak zorunda kalıyoruz. Doğa yoksunluğu çocuklarımızda belirgin biçimde hissediliyor. Ellerinden telefon ya da tabletleri düşürmüyor, hatta kafalarını dahi kaldırmıyorlar.

62

Bizler bu tür bir şehir yaşamını kabul etmiyoruz. Sorunun bir parçası iken çözümün bir parçasına dönüşmek istiyoruz. Eskiden olduğu gibi toprakla oynamak, fidan ekmek, büyümesini izlemek, sağlıklı beslenmeyi ve sağlıklı besinin nasıl elde edileceği bilgisini çocuklarımıza miras bırakmak istiyoruz. Bireysellik hastalığından sıyrılıp doğamıza önem veren üretken topluluklar kurmak istiyoruz.

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


“Sorunun Değil Çözümün Bir Parçası Olmak İstiyoruz” Bizler bu tür bir şehir yaşamını kabul etmiyoruz. Sorunun bir parçası iken çözümün bir parçasına dönüşmek istiyoruz. Eskiden olduğu gibi toprakla oynamak, fidan ekmek, büyümesini izlemek, sağlıklı beslenmeyi ve sağlıklı besinin nasıl elde edileceğini çocuklarımıza miras bırakmak istiyoruz. Bireysellik hastalığından sıyrılıp doğamıza önem veren üretken topluluklar kurmak istiyoruz. Hasat edildikten sonra da artmış olan sürdürülebilir örüntüler içinde yaşamak istiyoruz. Çünkü bu tür alanların, ancak içinde yaşanabilen ve üretebilen hale geldiğinde korunabileceğini biliyoruz. “permakamplar” projemiz, temel olarak, özgün, doğanın kurallarına göre tasarlanan alanlarda, üretken ve ortak yaşam alanları kurmak ve bu alanlarda bir yandan tüketici destekli tarım yaparak gıda ihtiyaçlarımızı karşılarken bir yandan da doğa içinde daha fazla yaşayabilme fırsatı yaratma, çocuklarımızı bu konuda daha içten ve derin eğitebilme esaslarına dayanıyor. Bunu yapmaya çalışırken üretime katılan topluluğun zamanla daha fazla insanı etkilemesini ve kendi yaşam haklarını geri istemesini sağlamayı amaçlıyoruz. Nasıl ve kimlerle başlamıştı? Başka yerleşkeleriniz de var mı ya da olacak mı? İlk önce istanbul’da buna başladık. Kamp yaptığımız bir topluluğumuz var. www.kampagidelimmibaba.com sitesinden organize oluyoruz. Proje, hayata geçirilmeden evvel, bu kamplarda ateş başlarında hayal ettiğimiz bir birliktelikti. Sonra birden yapalım dedik ve başladık. 27 aile ile topluluğumuzu oluşturduk. Yerleşkedeki amacımız tecrübeleri oluşturup potansiyeli acığa çıkarmak. Zamanla yeni yerleşkelerin de aynı etik kurallar ile kurulacağına inanıyoruz.

“ Toprağa Dokunuyor, Kendi Gıdamızı Üretiyoruz” Neler yapılıyor Öğümce’de? Etkinlikler, eğitimler, paylaşımlar, tanışma piknikleri, takas piknikleri bizim takip edebildiklerimiz. Bunları da biraz açalım. Bizler odalarda ya da kafelerde toprak eğitimleri yapmak yerine, bir başka fikir koyduk ortaya. Doğanın içinde birebir deneyimleyip yaşayarak eğitimler düzenlemek istedik. Toprağa dokunmadan anlaşılabileceğine inanmıyoruz. Çünkü bu uygulama ile gelişebilen, anlaşılabilen bir şey. Çocuklara ekolojik bir bilinç aşılamak çok önemli bizce. Okullarda, sınıflarında fotoğraflar üzerinden toprağı, topraktaki canlıları, organizmaları öğrenen çocuklarımız var. Onları da düşünelim dedik. Sonra bu çocukları ekolojik beslemek için ne yapabiliriz diye düşündük. Gıdalarımızı da kendimiz yetiştirmek istedik. Gıda birliği de olsun bu işin içinde dedik. Ve böyle böyle problemlerimizi sıralayıp çözüme odaklandıkça Permakamp kavramı ortaya çıktı. Burada tüm paydaşlar ve ziyaretçilerimizle birlikte hem öğreniyor ve öğrendiklerimizi paylaşıyoruz, hem de uyguluyor ve gıdamızı karşılıyoruz. Bunları yaparken de elimizden geldiğince her bireyin özel katkısını koyabileceği esneklikte bir yapının üzerine kafa yoruyoruz. Kamplara katılanlar ne beklenti ile katılıp nasıl duygu, deneyim ve anılarla ayrılıyorlar? Permakamp kurucu üyeleri tarafından kurulan, gönüllülerin desteğini alan, katılımcılarını arttıran bir yapıda. Bunları ilk yapmaya başladığımız zaman ile bugün arasında dağlar kadar fark var. Bastığı yerde ne

var diye bakmayan insanlardan buğday ekip, hasat eden bir topluluğa dönüştük. Çocuklarda değişim ise çok eğlenceli. Şöyle anlatayım kısaca. Her şeyi biz yapabiliriz, üretebiliriz, onarabiliriz diye düşünmeye başladılar. Kırılan bir şey olursa da tamir ekipleri kuruyorlar hemen.

“Tasarladığımız Evlerimiz Yürüyor” Yaz kış faaliyette mi Öğümce? Bir çiftlikte ne oluyorsa bizde de oluyor. Tabii geliştikçe daha da fazla olacak. Biz topluluk olarak sürekli olarak permakamp içinde üretimde olmayı hedefliyoruz. Bunun yaz-kış gibi bir ayrımı yok. Üyelik ve gönüllük nasıl işliyor? Neler yapıyor üye ya da gönüllüler? Koşulları nedir? Kurucu üyeler bir yerleşkeyi kuran üyeler demek. Bunların yanında bir sürü insan bize destek oluyor. Değişik şekillerde. Emek katkısında bulunan, etkinliğe katılıp mali destekte bulunan, bilgi desteğinde bu-

phantaso.com.tr

63


Çanakkale Kazdağları’ndaki Dedetepe Ekolojik çiftliğinde yaz kampları tasarladık. Bu kamplarda özellikle “ekolojik yaşamı” deneyimliyoruz. Böceklerin neden korkunç canlılar olmadığını, doğanın döngülerini öğreniyorz, içinde yaşayan bir canlı olarak insanın uyumunu sorguluyor, deneyimliyoruz. Her kamp bitişinde bambaşka bir insan olarak ayrılıyoruz buradan. lunan gibi çok çeşidi var. Üye olmak ya da gönüllü katılmak, atölyelerimizde yer almak isteyenler için sitemizde bu sistemler hakkında ayrıntı yazılar mevcut.

64

değiştirmek zorunda kalırsak evlerimizi de yanımıza alarak göç edeceğiz yeni bir yerleşkeye. Bu sebeple tasarladığımız evlerimiz yürüyor. Çok yakında sitesi açılacak www.yuruyenevler.com olarak.

“Kendimizi küçük bir böceğin hayallerine teslim ediyoruz” Bu yaz Çanakkale Dedetepe Ekolojik Çiftliğinde kamplarınız olacak. Bunları da anlatalım biraz. Bunlar yine benzer kaygılarla 8 yıl önce kurduğumuz “Kampa Gidelim mi Baba” oluşumunun ürünleri. Bizler alternatif yaz tatillerinin olabileceğini hayal ettik. Bunu anlattık ve bizimle aynı fikirde olan insanları bulduk. Onlarla birlikte Kazdağları’nda Dedetepe Ekolojik çiftliğinde yaz kampları tasarladık. Bu kamplarda çocuklarımızla özellikle “ekolojik yaşamı” deneyimliyoruz. Böceklerin neden korkunç canlılar olmadığını, doğanın döngülerini anlıyoruz, içinde yaşayan bir canlı olarak insanın uyumunu sorguluyor, deneyimliyoruz. Farklı bir insan olarak çıkıyoruz buradan. Sıra dışı sporlarla 20 yıldan fazladır ilgilenen bir insan olarak doğanın iyileştirici gücünü çok defa deneyimleme fırsatım oldu. Kendimizi küçük bir böceğin hayallerine teslim ediyoruz. Farklı bir yaz tatili oluyor. Denemek lazım. Bu kamplar ile ilgili tüm bilgiler www.kampagidelimmibaba.com sitemizde mevcut.

Bir de kişisel olarak merak ettim, yürüyen evleriniz varmış mesela, tasarımları kendinize ait olan. Nasıl yani? :)

Bu yaz Çanakkale’de siniz yani :) Çanakkaleyi sever misiniz? Çanakkale dediğimizde ilk aklınıza ne gelir mesela?

Evet, bir süre sonra kurucuların tümünün permakamp yerleşkesinde kendi yürüyen evinde konakladığını hayal ediyoruz. Ve yerleşkemiz kiralık bir arazi, zamanla yer

Çanakkale çok sık gittiğimiz ve içinde olmayı çok sevdiğimiz bir bölge. Temiz ve bozulmamış bir doğası var. Bozcaada’da düzenlediğimiz kamplarımız da var. Çanakkale demek biraz da Bozcaada ve Dedetepe demek bizim için bu yüzden.

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


30 yıl sonra herhangi bir uluslararası şirket, herhangi bir konuda Türkiye’yi siyasal yollarla zorlama ihtiyacı duymayacak. Sadece bu sene buğday ekmek istiyor musun diye soracak. O zaman benim istediklerimi yap, vereyim diyecek. Aksi takdirde aç kalacaksın. Bu kadar basit.

mak için var; Sürdürülebilir ve doğayla uyum içinde bir yaşamı. Bunu yapamazsak diğeri kazanılması zor bir savaş olarak görünüyor bana.

“Madeni Yaptırmamanın Mücadelesi Madeni Kullanmamaktan Geçer” Bu tip projelerin ilk ayağı olmuştu burası sanırım; Çanakkale Kazdağları. Kazdağları’nda bir zamandır bir maden arayışı kavgası var biliyoruz hepimiz. Zeytinlikleri korumak için insanlar seferber oldu neredeyse. Kazdağları oysa, dünyanın en önemli oksijen kaynaklarından bir tanesi, endemik bitki türleri ve eko sistem açısından muazzam bir yer. Ülkemizdeki bu bilinçsizlik nereye kadar gidecek. HES’lerin ve diğer tüm bu talanın önünü alabilecek miyiz dersiniz? Tabii engellemek için çalışacağız. Ama benim bakışım biraz farklı ben sonuç üzerinden değil sebep üzerinden mücadeleye çalışıyorum. Maden yaptırmamanın mücadelesi “madene hayır” demekten geçer, evet. Ama daha önce “madeni kullanmamaktan” geçer. İşte benim doğa mücadelemin yöntemi bu. Bu kamplar onun için var; Madeni ve enerjiyi talep edeni, parasını vereni harekete geçirmek, dönüştürmek, onda bir farkındalık yaratmak ve böylece bir başka yaşam biçimini çoğalt-

Dünyada da, küresel ısınma sonucu kutupların erimesi, ilkim değişiklikleri, uzmanları felaket senaryoları yazmaya zorluyor. Dünyanın sonunu getiriyor insan. Sizce bunun önü ekolojik yaşam kültürü ile alınabilecek mi? Bilmem, biz elimizden geleni yapıyoruz. Hem mücadele etmek eğlenceli de. Tüketen her zaman olacaktır. Üreten de. Ve doğa hiç bir zaman yok olmayacaktır. Doğa her zaman kazanır merak etmeyin. 60.000 derece sıcaklık da doğanın bir dönüşüm, istifleme mekanizmasıdır. Ve bu sıcaklığa dayanabilecek bir atık ben henüz bilmiyorum. Son olarak size bu güzel sorular için teşekkür etmek istiyorum. Bu çok bilgilendirici sohbet için biz de size teşekkür ederiz. *Daha fazla bilgiyi www.permakamp.com sitesinde bulabilirsiniz.

phantaso.com.tr

65


sağlık

Stres ve Depresyon Merhaba Sevgili Çanakkaleliler. Bu ay hemen herkesin kendisinde yaşadığı veya etrafında dolaştığını gördüğüm stres ve depresyondan bahsetmek istiyorum. Öncelikle neredeyse her gün konuşmalarımızda yer eden bu iki kelimenin ne olduğunu gözden geçirmekte fayda var. Stres Türkçe’de kelime anlamı olarak yanlış kullanılmaktadır. Maalesef Türk Dil Kurumu sözlüğüne yazdığımızda bile “ruhsal gerginlik” olarak çevrilmektedir. Aslında stresi Türkçe ’ye “baskı” veya “zorlama” olarak çevirmek daha doğrudur. Stres günlük konuşmalarda kullanıldığı gibi endişe ve sıkıntı anlamını taşımaz. Stres karşılaşılan yeni durumlarda insanın ruhsal ve bedensel sınırlarının zorlanmasıdır. Organizma bu yeni duruma uymak için belli tepkiler gösterir. Buna stres tepkisi denir. Yanlış olarak stres diye adlandırılan endişe ve sıkıntı ise, organizmada stres etmenlerine karşı başa çıkamama durumunda gelişen ruhsal değişikliklerdir. Rosenman ve Friedman’ın geliştirdikleri A tipi ve B tipi kişisel tutum maddeleri strese yatkınlık açısından iyi bir ölçek olmaktadır. A tipi insan aceleci, sabırsız, rekabetçi ve saldırgandır (%50). B tipi insan rahat, sakin, sabırlı, keyiflidir (%40). %10 insan da arada bir yerdedir. Bu değerler hem kadınlar hem de erkekler için geçerlidir. A tipi insanlar B tipine oranla 3 misli daha fazla kalp hastalığı geçirirler. Başarılı olmak için günümüz dünya görüşü A tipi kişiliği özendirmektedir. Kazanmak, sahip olmak, elde etmek, tüketmek özendirilmektedir. Beklenti düzeyinin yükselmesi tüketim modeline dayanan ekonominin lokomotifi olmaktadır. Tüketimi, lüks yaşamı, çok harcamayı özendiren yarışmacı, rekabetçi ekonomi anlayışı sonucu insanlar üzerinde zaman ve başarı baskısı oluşmaktadır. Bu baskı gerilimin artışına ve strese bağlı pek çok hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. A tipi bir kişi sabah evden telaşla çıkar, plansızdır, düzenli bir kahvaltı yapmaz, işe vardığında fazla görev üstlenir, dikkati kolay dağılır, işe kendini kaptırır, hızlı karar alır. Toplantılarda işi son dakikaya bırakır, kendine fazla güvenir, öğle tatili yapmamayı tercih eder. İnsanları yönetirken fazla düşünmeden haksız taleplerde bulunur. Dinlemeyi sevmez. Ailesine fazla vakit ayırmaz, geç saatlere kadar çalışır. A ve B tipi kişilik özelliklerini üç grupta toplayabiliriz.

66

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Dr. Savaş VURAL

drsavasvural@yahoo.com


1) A tipi insanların rekabet etme çabası, B tipi insanlara göre daha fazladır. A tipi insanlar bir işi zamanında yetiştirmek gibi zorlayıcı bir etken olmadan da hızlı ve çok çalışmaya yatkındırlar. 2) A tipi insanlar zamanla yarışır. B tipi insanlar ise ertelemeye yatkındır. A tipi insanlar için zaman çok değerlidir ve kesinlikle boşa harcanmamalıdır. 3) A tipi insanlar engellenmeye dayanamaz, engellenme durumunda B tipi insanlara göre daha çok öfkeye kapılır, düşmanca tutum sergileyebilir. Stresin anlamını ve kimlerin daha yatkın olduğunu kısaca gözden geçirmiş olduk. Bildiğiniz üzere hastalandığımızda ya da bir yerimiz ağrıdığında, tedaviye başlayabilmek için, doktorlardan mutlak bir tanı koymalarını bekleriz. Bu tanı sıklıkla “stresten olmuş” tanısı olur. Bizi mutsuz eden bu cevap maalesef doğrudur. Amerikan Tıp Birliğinin yayın organındaki bir makalede stres ve AİDS’in vücut savunma sistemine benzer etki yaptıkları belirtilmiştir; “Stres immun supresyon”. Yani, stres altında bağışıklık sistemi baskılanır. Bu durum artık hekimlerin tartışmadan kabul ettiği bir gerçektir. Bunu savaş durumunda güvenlik güçlerinin aşırı yüklenmesine benzetebiliriz. Sadece başlıklarıyla stresle ilintili durumlara bir göz atalım; Ruhsal Yaşam: Bilhassa belirli yatkınlıkları olan bireylerde, birçok psikiyatrik bozukluk, önemli bir yaşam olayı ile karşılaşılmasından sonra başlar ya da şiddetlenme eğilimi gösterir. Travma sonrası stres bozukluğu ve kimi depresyon-kaygı bozukluklarının oluşum aşamalarında, ya yakın zamanlı ya da daha öncesine dayanan çeşitli olumsuz yaşam olayları (genellikle aile, iş hayatı ile ilişkili) bulunmaktadır. Tıbbi hastalıklar: Koroner kalp hastalığı, astım, çeşitli deri hastalıkları, bazı romatizmal hastalıklar, enfeksiyonlar, alkol ve madde bağımlılığı gibi birçok hastalığın gelişim ve devam aşamalarında uzamış stresin olumsuz etkileri iyi bilinmektedir. Cinsel Yaşam: Sağlıklı bir cinsel yaşam gerek ruhsal gerekse bedensel birçok işlevin sağlıklı olmasıyla mümkün olabilir. Kronik stres, cinsel hormonların düzenli salgılanımını bozabilir. Ayrıca yine, yol açabileceği depresyon ve kaygı bozuklukları gibi çeşitli psikiyatrik hastalıklar sebebiyle de cinsel hayatı olumsuz etkileyebilir. Stres çeşitli adet düzensizlikleri, cinsel isteksizlik ile erkeklerde sertleşme ve boşalma güçlüklerine, kadınlarda da ağrılı cinsel ilişkiye yol açabilir.

İki Yakın Dost: Stres ve Depresyon Depresyonun ortaya çıkmasında pek çok etkenin rol oynadığı artık biliniyor. Çevresel etkenler de depresyonun bir nedeni olarak önemini koruyor. Bu çevresel etkenlerden biri de stres. Peki stres kişilerin depresyona girmesinde ne kadar etkili? Kronik stres nedeniyle beynin uyum gösterme yeteneğinde de çeşitli düzeylerde yetersizlik oluşabiliyor. Geçmişte uzun süre devam eden stres daha sonraki yıllarda kişinin depresyona girme riskini artırıyor. Depresyonun başlangıcında ve devamında stresin önemli bir rolünün olduğu biliniyor olsa da, genetik yatkınlığın da stresin depresyonu tetiklemesinde rolü olduğunu gözden kaçırmamak gerek. Çünkü genetik yatkınlık, sadece depresyon riskini değil, aynı zamanda bireyin strese verdiği tepkiyi ve hatta stresli olaylardan etkilenme olasılığını bile değiştirebiliyor. Anlaşılıyor ki stres ve genetik özellikler el ele verip depresyondaki biyolojik etkenleri tetikliyor.

Modern Çağın Salgın Hastalığı Depresyon Depresyon; evet gerçekten de nedir depresyon? Artık herkes “Depresyondayım” diyor. Aslında depresyon, temel belirtileri isteksizlik, hayattan zevk alamamak, içinden hiçbir şey gelmemek olan bir hastalık halidir. Depresyon tüm dünyada 121 milyon kişiyi etkiliyor ve en yaygın görülen hastalıklar arasında 4. sırada yerini çoktan aldı. Dünya Sağlık Örgütünün tahminlerine göre gelecek 10 yıl içinde en çok görülen ikinci hastalık olacak. Şu an her 5 kadından ve her 12 erkekten birinde gözlenen depresyona sadece yetişkinlerde rastlanmıyor. Okul çağı çocuklarının % 2 sinde, ergenlerin % 5’inde depresyon görülebiliyor.

Depresyonda mısınız? Yardıma ihtiyacım var mı? Depresyonda mıyım? Bu sorularınıza cevap bulmak için aşağıdaki maddeleri gözden geçirmenizde yarar var. • Hemen hemen her gün ve günün büyük kısmında çökkün, üzüntülü, kederli duygu durumundaysanız, • Her zaman yaptığınız şeylerden eskisi gibi zevk alamıyorsanız, • Çevrenizde olup bitenlere karşı ilginiz azaldıysa, • Yakınlarınızın da fark ettiği şekilde konuşma, düşünce ve davranışınızda yavaşlamadan yakınıyorsanız, • Karar vermekte, etkinliklere başlamakta ve sürdürmekte zorluk çekiyorsanız, • İştahınızda azalma veya artma varsa ve istemediğiniz halde kilo alıyor veya veriyorsanız, • Genellikle uykuya dalmakta veya uykuyu sürdürmekte güçlük çekiyor ya da sabahları istemediğiniz halde erken uyanıyorsanız, • Yorgunluk, halsizlik, bitkinlik ve enerji kaybınız olduğunu hissediyorsanız, • Bedeninizde nedeni bulunamayan ağrılar, nefes darlığı, baş dönmesi, mide bulantıları, gaz hissi, ishal-kabızlık dönemleri gibi yakınmalarınız varsa, • Cinsel isteğiniz azalmışsa, • Düşüncelerinizi belli bir konuya yoğunlaştırmakta güçlük çekiyorsanız, • Zihninizin karmakarışık olduğunu hissediyor, basit bir kararı vermekte bile zorlanıyorsanız, • Kendinizi değersiz hissediyor, kendini beğenmeme veya suçluluk duyguları yaşıyorsanız, Depresyonda olma olasılığınız yüksek demektir. Bir uzman desteği almanız bu durumu zarar görmeden, kısa sürede atlatmanıza yardımcı olacaktır. Kalın sağlıcakla …

phantaso.com.tr

67


ğı

mutfa

Deniz Börülcesi Malzemeler: • 1demet deniz börülcesi • 2 adet domates • 2 diş sarımsak • Yarım limon • 1 çay kaşığı tuz • 4 yemek kaşığı zeytinyağı • 1 lt su

68

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Hazırlanışı:

Deniz börülceleri suda haşlandıktan sonra kılçıklarından temizlenir ve tabağa alınır. Dövülmüş sarımsak ve rendelenmiş domates ile karıştırıldıktan sonra, zeytinyağı ve tuzla harmanlanarak, servis tabağına alınır. Üzerine limon sıkılarak servis edilir.


Metez MALZEMELER: • 5 su bardağı un • 250 gr kıyma

HAZIRLANIŞI:

• 3 adet soğan • 1 adet yumurta • 1 tatlı kaşığı karabiber • 1 tatlı kaşığı pul biber • 2 yemek kaşığı domates salçası • 1 tatlı kaşığı tuz, 1 çay kaşığı tuz • 3 yemek kaşığı zeytinyağı • 2 yemek kaşığı zeytinyağı • 1 yemek kaşığı zeytinyağı • 2 lt su, 1 su bardağı su

Un, 1 su bardağı su, yumurta, 1 tatlı kaşığı tuz ile yoğrularak, kulak memesi kıvamında bir hamur elde edilir. Bu hamur yastıaç genişliğinde açılır ve su bardağı ağzı genişliğinde kesilir. İnce kıyılmış soğan, 3 yemek kaşığı zeytinyağında pembeleştirildikten sonra kıyma ile 5 dakika kavrulur. İçine 2 yemek kaşığı salça eklenip, 2–3 dakika daha kavrulduktan sonra, pul biber, karabiber eklenerek karıştırılır ve ocaktan indirilir. Kesilen hamurların yarısına 1 tatlı kaşığı harç konularak, yarımay şeklinde kapatılır. Bir tencereye 2 lt su, 1 çay kaşığı tuz ve 1 yemek kaşığı zeytinyağı konularak, kaynamaya bırakılır. Su kaynadığında hamurlar içine salınır ve 10 dakika pişirilir. Bir tavada 2 yemek kaşığı zeytinyağı kızdırılarak, 2 yemek kaşığı salça eklenir ve 2–3 dakika kavrulur. Daha sonra tenceredeki metezlerin üstüne dökülür ve kapağı kapatılarak, 5–10 dakika sonra servis edilir. phantaso.com.tr

69


köşe

Kazanova Değerli okuyucularımız Kazanova’ya sorularınız için kazanova@phantaso.com.tr e-mail adresinden bize katılın... İyi günler Kazanova; Derginizi Güzelyalı’da bulunan bir otelin giriş masasında gördüm. Kapağında Elena’yı görünce dergiyi alıp bakma gereği duydum. Severek takip ettiğim bir sporcudur kendisi. Kazanova sayfasını da büyük bir keyifle okudum ve hemen size yazmak istedim. İki yıl önce bir ilişki yaşadım, eski sevgilim de benim gibi bir dalgıçtı. İlk başlarda ilişkinin o geçmez sandığım heyecanını doruklarda yaşıyordum. Fakat sonradan ikimizin de aynı meslekte olması paylaşacak

70

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

bir nokta bırakmadı bize. İlişki basitleşti. Birlikte saygı ve sevgi çerçevesi içinde ayrılık kararı aldık. Hala görüşmekteyiz, grubumuzun davetlerine beraber katılmaktayız. Fakat ona karşı söndüğünü sandığım duyguların tekrar gün yüzüne çıktığını hissediyorum. Ona baktığımda ise bomboş bakışlar görüyorum. Söyle Kazanova, sence bu şehirden gitmeli miyim? Rumuz: Derya Aşığı Yaş:26


Merhaba Derya Aşığı; Öncelikle içtenliğin ve paylaşımın için teşekkür ederim. Rumuzunda da gördüğüm üzere mesleğine âşık bir kadın var karşımda… İki yıl önce yaşadığın bir ilişkinin izlerini hala taşıman ve ona karşı geçmeyen hislerin, seninle aynı mesleği yapan adama sevgi duyduğunu da gösterebilir, eski bir alışkanlığın devamı olarak onunla her ortamı paylaşmandan dolayı da olabilir. Bu iki his arasında hangisinin gerçek duygunu ifade ettiğine çok dikkat etmelisin. Fakat bu şehirden gitmeli miyim diye sormuşsun… Çanakkale’yi, işini, ortamını, arkadaşlarını seviyorsan neden gitmeyi düşünüyorsun ki? Alışkanlıktan ziyade duyduğun hala aşksa şayet, konuşmanı öneririm. Aynı işleri yapmanız, ilişkinize engel olamaz. Daha çok paylaşımlarınız artar. Sevgi ile kal…

Selamlar Kazanova; Hemen konuya girmek istiyorum izninizle. Uzun giden bir ilişkim var. Partnerim, sürekli olarak, evliliği düşünmediğini ve evliliğin aşkı öldürdüğüne yönelik bir söylem içinde... Fakat bilirsiniz ki evlilik her genç kızın hayalidir. Erkek arkadaşımın evliliğe sıcak bakmasını nasıl sağlayabilirim? Şimdiden teşekkürler... Rumuz: Güneş Yaş:25‫‏‬

Merhaba Güneş; Uzun giden bir ilişki derken ne kadar uzun keşke onu da belirtseydiniz. Çünkü günümüzde insanlar 3 günde aşkım lafını duymaya çok alışık, hatta 5 günde gelen evlilik tekliflerine de. O yüzden evlilik hayalleri kurmadan önce doğru insanı bulduğunuzdan emin olun. Türkiye’deki boşanma oranları git gide ivme kazanmışa benziyor. Onlardan biri olmamak için özellikle erkekleri bu tarz olaylara ikna etmeyin. Onlar size ikna olmuş ve son derece istekli gelsinler. Erkeklerin çoğunun evliliğe karşı ön yargısı var. Evlilik büyük bir sorumluluk çünkü. Ama yine de tatlı aşk oyunları yaparak bu konunun pembe taraflarını ona gösterebilirsiniz. Mesela özgürlüğünü elinden almayacağınızın teminatını verin. Etrafınızda evlenmiş ve mutlu çiftlerden örnek gösterin. Kalbine giden yolun midesinden geçtiğini de unutmayın. Umarım hayallerinize kavuşur ve harika bir evlilik teklifi alırsınız. Sevgi ile kalın…

Merhaba Kazanova; Benim altı yıl boyunca hayatımı paylaştığım, her anıyla yaşantıma bin bir çeşit güzellik ve mutluluk katan bir ruh ikizim vardı. Hayatım onunla başlamıştı ve benim için çok kıymetliydi. Çünkü ben onu tanıdığım ilk gün küçücük bir çocuktum. Onunla büyüdüm, onunla hayata atıldım, onunla hayatın tüm güzelliklerini öğrendim. Hem acısıyla hem tatlısıyla. Onun sayesinde tüm zorlukların ve engellerin karşısında güçlü olmayı ve ayakta durmayı öğrendim. Kısacası hayatım oldu bu adam benim. Hiç mi zor günlerimiz olmadı? Elbette oldu ama biz kocaman sevgimiz ve aşkımızla her şeyin üstesinden gelmeyi başardık. Birbirimizi kırmadan, en başta karşılıklı saygımızla. Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, bundan

1 yıl önce ilişkimizin de sonuna geldik. Birbirimize ne kadar âşık olup sevsek de ayrılmak zorunda kaldık. Bu kadar âşıkken neden mi bitti? Onun yaptığı hataları yanlışları hep düzeltip kabullendim. Çünkü onsuz hayat düşünemezdim hiçbir zaman. Ben onu her şeyiyle kabul ederken; bu olan durumlar ailem tarafından öğrenildi. Ve bana büyük bir rest çekip, ya biz ya o diyerek bir tercih yapmamı istediler. Ben de, sayesinde bugünlere geldiğim ailemi seçtim. Ve ayrıldık. Ama adını duyup kendisini gördüğümde canım hala çok yanıyor. Sizce benim yaptığım tercih doğru mu? Doğruysa da şimdi ne yapmalıyım? Ondan nasıl vazgeçmeliyim? Rumuz: Kumsal Yaş:26

Merhaba Kumsal; Küçük yaşlarda uzun süren ilişkiler inanılmaz olur, bilirim… Nasıl bir duygu yaşadığını da… Birden annen, baban, en yakın arkadaşın, sırdaşın olur o kişi. Ne mutlu aslında, herkese nasip olmuyor, güzel tarafından bakarsak… İşte biz bu tarz duygulara-beni yanlış anlama ama-çocukluk aşkı diyoruz. Unutmak zor olur; ilk aşk ve çocukluk aşklarını… Sevgili Kumsal, sorunun tam olarak ne olduğunu anlatmamışsın ama ne olursa olsun aileden ötesi yalandır. Anne can, gerisi heyecan lafı gerçektir. Onu geri getirerek, hayatını daha fazla zorlaştırıp aileni karşına almaktansa onu bırakmayı tercih etmişsin. Bu yüzden duygularından ziyade senin de farkında olduğun bazı gerçekler var demek ki… Dolayısıyla bence doğru karar vermişsin. Onu gördüğümde hala canım yanıyor diyorsun. Öyleyse onu görmemek için elinden geleni yap, mesajlarını ve telefon numarasını sil. Aynı ortamlardan ve ortak arkadaşlardan uzak dur. Hüzünlü şarkılar dinleme ve yeni bir şeyler öğren. Spor yap mesela ve unutma milyonlarca insan senin yaşadığını yaşayıp hayatına temiz sayfa açıyor. Kimse unutulmaz değil… Güzel günler çok yakınında… Sevgi ile kal…

Merhaba Kazanova; Aslında hiç tarzım değildir. Hayatımda bir ilk oldunuz ve kendimi size yazarken buldum. Bir buçuk yıl önce boşandım. Bir oğlum var, Allah bana bağışlasın... Çok zordu boşanma kararını almak. Bu zorunlu yolculuktu. Yıprandım ama hala ayaktayım :) Şimdi ise kimseye güvenemiyorum. Tekrar aldatılacağımı düşünüyorum... Tüm erkekler aynı mı? Ben nerede eksik kaldım? Rumuz: Aşk mı? Yaş:36

Merhaba Aşk mı?; Allah bağışlasın tatlı oğlunun yanaklarından öperim. Adeta büyülenmiş gibi bana yazıyor olman hoşuma gitti. Boşanmak enkazdan sağlam çıkmak gibidir. Güçlü kadınsın ki, yıkılmadım ayaktayım diyorsun. Tüm erkekler aynı değil elbette. Ama unutma ki; güzel, başarılı, güçlü ve ayakları üzerinde duran kadınlar da aldatılıyor. O yüzden bence sende bir eksiklik yok. Aksine fazlan vardır. Boşandın ve her şey senin için yeniden başlıyor. Yepyeni bir hayata başlıyorsun. Ve yalnız değilsin; küçük bir aşk var senin yanında; Oğlun… Öncelikle ona iyi örnek olmalısın. Boşanmanın ardından insan kendini 2 yılda ancak toparlıyor. Karşına çıkan insanlara elbette fırsat vereceksin ama yaralarını sarmasını istediğin insanı da iyi seçmelisin. Kimseye güvenmek zorunda değilsin. Güven zamanla oluşur. Yeter ki kalbini karartma, sadece sev. Kıymetini bilen birileri elbet var. Sevgi ile kal…

phantaso.com.tr

71


burçla indian

Yabankazı • 22 Aralık-20 Ocak “ Yardımsever!”

Değerli Taşı: Kuvars Rengi: Beyaz Sevgili Yabankazları, Mart sizin için iş açısından güzel bir dönem olacak, maddi açıdan kazancınız artabilir ve yeni projeleri hayata geçirebilirsiniz. Ancak projelerinizi gerçekleştirmeden önce tekrar kontrol etmenizde fayda var. Ayrıca gerçekleşen güneş tutulması sizi ikili ilişkilerde zorlayabilir. Dikkatli ve sakin olmanız gerekiyor. Son zamanlarda yaşadığınız sorunları fazla ciddiye almayın. Bu aralar kendinizi fazla gergin hissedebilirsiniz. Bu gerginliğiniz aşk hayatınızda anlaşmazlıklara neden olabilir. Bu sorunların üstesinden gelmek için açık iletişim kurmalısınız. Hayatınızdaki kişiye bulunduğunuz ruh halini anlatmanızda yarar var. Mide rahatsızlıkları ile karşı karşıya gelebilirsiniz. Midenizin sınırlarını zorlamayın.

Susamuru • 21 Ocak-22 Şubat “ Sevimli! “

Değerli Taşı: Turkuaz Rengi:Turkuaz

Sevgili Susamurları, geçen dönem yaşanan şanssızlıkların etkilerini sonunda üzerinizden atacaksınız. İş konusunda şanslı olacağınız bir döneme giriyorsunuz. Motivasyonunuzu arttırırsanız her şeyin düzelmeye başladığını göreceksiniz. Bu ay finansal durumunuzda en iyi döneminizi yaşayacaksınız. Karşı cinse çekici görüneceğiniz bir döneme giriyorsunuz. Devam eden bir ilişkiniz varsa aranızdaki kıskançlık problemleri sorun yaratabilir. Sağlığınıza ayrıca dikkat etmeniz gerekiyor. Kas ve sinir sisteminizle alakalı problem yaşayabilirsiniz. İhmal etmemenizde fayda var.

Puma •23 şubat-20 mart “ Kıvrak! “

Değerli Taşı: Firuze Rengi: Yeşil Sevgili Pumalar, iş hayatınızda planlı davranmaktan vazgeçmiyorsunuz. Ve bunun faydalarını da fazlasıyla görüyorsunuz. Kazancınızın artacağı bir aydasınız. Birikim yapmanız karşılaşabileceğiniz zor zamanlarda sizi kolaylık sağlayacak. Dikkat etmenizde fayda var. Hareketli bir aşk hayatına girmeye hazırlanıyorsunuz. Hislerinizden emin olmadan harekete geçmemelisiniz. Eğer bir ilişkiniz varsa güzel ilerlemelere şahit olabilirsiniz. Sosyal hayatınızda ve arkadaş çevrenizde bir yıldız gibi parlıyorsunuz. Sağlık açısından zihinsel olarak kendinizi yorgun hissedebilirsiniz. Hobilerinize daha fazla zaman ayırmalısınız.

72

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Aladoğan • 21 Mart-20 Nisan “ Büyüleyici! “

Değerli Taşı: Opalin Rengi: Sarı

Sevgili Aladoğanlar, iş hayatınızda oluşan sorunlar keyfinizi kaçırabilir. Üstleriniz ve iş arkadaşlarınızla aranızda çıkan tartışmalar büyük sorunlara neden olabilir. Olumsuzluklar karşısında dik durmanız gerekiyor. İş hayatınızdaki sıkıntıları aşk hayatınıza yansıtmayın. Zorlayıcı bir ay sizleri bekliyor ne yazık ki… Bol bol kitap okuyarak ve yürüyüş yaparak zihninizi açabilirsiniz. Sakinliğinizi korumanız şart. Alacağınız kararlar yanıltıcı olabilir. Sağlık kontrollerinizi yaptırmanız gerekebilir. Vitaminsizlik, bünyenizin zayıf düşmesine neden olabilir. Beslenmenize dikkat etmelisiniz.

Kunduz • 21 Nisan-21 Mayıs “ Dengeli! “

Değerli Taşı: Krisokol Rengi: Mavi Sevgili Kunduzlar, bu dönem çok fazla çalışacağınız bir tempoya giriyorsunuz. İş yaşamınızda gerginlikler ve aksilikler yaşanabilir. Oluşan problemleri aşamazsanız işinizi kaybetme şansınız oldukça yüksek. Kısa yolculuklar yapabilirsiniz. Arkadaş toplantılarınızın yoğun olacağı bir zaman. Ciddi gelişmelerin ve tecrübelerin yaşanacağı bir aşk hayatına adım atabilirsiniz. Hem psikolojinizde hem de maneviyatınızda ufkunuzu genişletecek kararlar alabilirsiniz. Ufak tefek sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirsiniz. Vitamin haplarıyla bu sorunları başından önleyebilirsiniz.

Geyik • 22 Mayıs-21 Haziran “ Çekici! ‘’

Değerli Taşı: Akik Rengi: Beyaz

Sevgili Geyikler, maddi açıdan ziyade maneviyatınızın yükseleceği bir ay sizleri bekliyor. Ruhunuzda tüm karamsarlıkları sonlandıracağınız bir döneme gireceksiniz. İş hayatınızda karşılaşacağınız küçük problemlerin gardınızı düşürmesine izin vermeyin. Hedeflerinizle ilgili bir karar almanız gerekebilir. İş değişikliği yaşayabilirsiniz. Aşk hayatınız ve sosyal çevreniz arasında kalabilirsiniz. Ayın sonlarına doğru her konuda hızlı ve girişken tutumlarınız takdir toplayacak. İlişkisi olmayanları ufukta bir aşk bekliyor. Bu en yakın çevrenizden fark edemediğiniz bir isim olabilir. Hislerinizden emin olduğunuz takdirde bir ilişki yaşayın. Sağlık konusunda ise böbreklerde oluşacak bir sıkıntı canınızı sıkabilir. Ağrı hissettiğiniz an doktora gitmeyi ihmal etmeyin.

phantaso.com.tr

73


Ağaçkakan • 22 Haziran-22 Temmuz “ Sevgi! “

Değerli Taşı: Kırmızı Akik Rengi: Pembe Sevgili Ağaçkakanlar, uzun zamandır uğraş ve gayret gösterdiğiniz tüm çabalarınızın karşılığını alacaksınız. Umudunuzu yitirmeyin. Maddi açıdan rahatlayabilirsiniz. Fakat bütçenizi çok aşmamaya özen gösterin. Bu ay sizin ayınız. Yaratıcılığınız göstermeli ve patronlarınızla aranızı iyi tutmalısınız. İş konusunda kendinizi geliştirmeli ve hayallerinize odaklanmalısınız. Aşk hayatınızda bir hareketlenme geliyor, hazır olun. Karizmanız ve çekiciliğiniz bir hayli ön planda olacak. Âşık olduğunuz insana karşı tutumlarınızda geri adım atarsanız şartların değiştiğini göreceksiniz. Süregelen bir ilişkiniz varsa özen göstermeye gayret edin. Devam eden bir sağlık sorununuzdan kurtulmanız an meselesi. Yağlı yiyeceklerden uzak durmaya çalışın.

Mersin Balığı • 23 Temmuz-23 Ağustos “ Sevilen! “

Değerli Taşı: Gröna Demir Rengi: Kırmızı

Sevgili Mersin Balıkları, bu ay yaşamınızda iz bırakan gelişmeler yaşayabilirsiniz. İş hayatınızda kendinizi başka sorumlulukların altında bulabilirsiniz. Çabuk ve girişken oluşunuz doğrudan sorumlu olmadığınız işlerin üzerinize yıkılmasına neden olabilir. İlk olarak kendi işinizin önemli olduğunu unutmayın. Aşk hayatınızın sessiz ve sakin geçeceği bir dönemdesiniz. Geçmişte yaşadığınız hırçın ilişkilerden sonra huzurlu bir ilişki sizi yeniden canlandıracak. Aynı hataları yapmaktan kaçınmalısınız. Sağlık sorunlarınız ciddi görünüyor. İhmal ettiğiniz kontrollerinizi bir an önce yapmalısınız. Sağlığınıza her açıdan dikkat etmelisiniz.

Boz Ayı • 24 Ağustos-23 Eylül ‘’Çözümlemeci’’

Değerli Taşı: Ametist Rengi: Erguvan Sevgili Bozayılar, emeklerinizin karşılığını alamama durumunuz sizi epey hayal kırıklığına uğratmış. Mart ayında istediğiniz kazanca sahip olacak ve emeklerinizin karşılığını fazlasıyla alacaksınız. Fikir alışverişinde zorluk çekebilirsiniz. Her türlü yorum ve görüşe açık olmanız gerekiyor. Hedeflerinize adım adım ilerliyorsunuz. Aşk hayatınızda bir hareketlilik söz konusu. Çevrenizde sizinle ilişki yaşamak isteyen insanlar var. Bu da kafanızın karışmasına sebep oluyor. En doğru kararı yine siz vereceksiniz. Gireceğiniz bir ortamda yeni tanıştığınız bir insana karşı hissedeceğiniz duygular hayatınızda olan insan için tehlike oluşturuyor. Her şeyden önce kendi mutluluğunuzu düşünerek hakaret etmelisiniz. Sağlığınızla alakalı kontrolleriniz yaptırmayı ihmal etmeyin. Kemiklerinizde oluşacak sorunlardan dolayı ağır cisimler kaldırmamalısınız.

74

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Karga • 24 Eylül-23 Ekim “ Kararlı! “

Değerli Taşı: Jasper Rengi: Kahverengi

Sevgili Kargalar, iş hayatınız istediğiniz düzeyde ilerliyor. Tek sorununuz beklediğiniz kazançları elde edememekti. Artık o da bitmiş görünüyor. Geliriniz artacak ve maddi açıdan rahatlığa kavuşacaksınız. Planladığınız projelerde başarı elde edeceksiniz. Kişisel ve grup halinde yaptığınız çalışmalarda ön plana çıkacaksınız. Duygusal anlamda zorluk çekeceğiniz bir ayın içerisindesiniz. Acele karar vermemeli, kalbinizin sesini dinlemelisiniz. Düşüncelerinizde hep bir çelişkiye düşüyorsunuz. Mantıklı ve duygusal çatışmalarınız karşınızdaki insana zarar veriyor. Dış görünüşe değer vermemelisiniz. Yakalandığınız rahatsızlıklar tamamen sizin önemsemeyişinizden kaynaklanıyor. Sağlığınıza biraz daha özen gösterirseniz ortada bir sorun kalmayacağını göreceksiniz.

Yılan • 24 Ekim-22 Kasım “ Duyarlı! “

Değerli Taşı: Bakır Rengi: Turuncu Sevgili Yılanlar, bu ay hırsınızı ve yeteneklerinizi aynı anda kullanabileceksiniz. Seçimler konusunda dikkat etmeniz gerekiyor. Samimi davranışlarınız iş ortamında yanlış anlaşılmalara neden olabilir. Yeni insanlarla tanışacaksınız. Yüksek bütçeli yatırım yaparken dikkat etmeye özen gösterin. Ailenizden ve yeni tanıştığınız insanlardan destek göreceksiniz. Bu ay duygusal, romantik, etkileyici olacak. Duygusal yakınlaşmalar sıkça görülüyor. Bugünler içinde kafanız karışabilir fakat aradığınız aşkı bulma ihtimaliniz oldukça yüksek. Sorun yaşadığınız bir ilişki varsa iletişim eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. Duygularınızda yaşadığınız yoğunluk birden fazla kişiye ilgi duymanıza sebep olabilir. Kendinizi aşırı yorgun hissedebilirsiniz. Spor yaparak üzerinizden negatif enerji yükünü kaldırabilirsiniz.

Baykuş • 23 Kasım-21 Aralık “ Güç! “

Mineral: Obsidiyen Rengi: Siyah

Sevgili Baykuşlar, tüm dikkatleri üzerinize çekeceğiniz bir işe adım atacaksınız. Sorumluluklarınız artacak. Başarı yolunda hızlı adımlarla ilerleyeceksiniz. Bu da sizi fazlasıyla motive edecek. Uzun süredir beklediğiniz haberleri almanıza az bir süre kaldı. Aşk hayatınızda hiç beklenmedik sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Tüm insanlar üzerinde bir etkileme yeteneğine sahipsiniz. Aşk hayatınızda olumsuz durumlarla karşılamamak adına doğru kararları vermelisiniz. Sevdiğiniz kişi varsa ona duygularınızı göstermekten kaçınmayın. Çok hareketli bir dönemdesiniz. Bu yüzden sağlığınızda sizi olumsuz etkileyecek durumlarla karşılaşabilirsiniz. Bol bol meyve ve sebze tüketmenizde fayda var.

phantaso.com.tr

75


n

magazi

Udi Şahin Karademir’li Geceler Keyfi Deryada sahne alan Udi Şahin Karademir dinleyenlerine her gecen gün daha çok keyif veriyor. Sahnede ud çalışıyla bilinen Karademir dinleyenlerinden hep geçerli not aldığı dergimize gelen bilgiler arasında yer alıyor. Sahneden ve dinleyicilerden sizler için seçtiğimiz kareler…

Udi Şahin Karademir

76

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Betül Yılmaz,Gülten Kopal

Alp ve Özlem Baştürk,Yen al Tekin Nalcı

dan Ertan Güneri,Adnan Fi

Mine,Türkan ve Ali İn ce

Eren ve Esra Şahin

Gökhan bey ve Adil İnce, Mehmet Yavaşoğlu

Metin ve Nuray Sonugelen

Pınar Tekin ve Kızı (1)

Udi Şahin Karademir

phantaso.com.tr

77


n

magazi

Balıkçı Yaşar Restaurant

lem Çoban

ık-Öz Banu Özış

Gece hayatında büyük önemi olan mekânlar arasında yer alan Balıkçı Yaşar Resteurant’da eğlence her zaman ki gibi tavan yaptı. Gecenin geç saatlerine kadar sahne alan Çanakkale’nin sultanı Hicran söylediği şarkılarla ve oyun havaları ile misafirlerini hiç oturtmadığı kulaklarımıza gelen bilgiler arasında…

ar a Esen,Müge İlh Yelda Yılmaz,Sıl Berfin Ertan,Ezgi Çetin,sıla Esen

Mehmet Öner,Ünsal Çardak,Erkan Güven Emine Kemahlı-Metin Yavaş

Yılmaz Elif Güley,Merve

78

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Seher Doğru,Emine atay


Kaplan ve arkadaşı Nilgün Adan,Derya

Sedef Çardak,Ebru ve De niz Hanım

Bilge Öztürk,Neşe Zür

-Raşıt Boztepe Fatma-Ediz Ata

Hüseyin

Bozyiğit,Y ağız Yılm az, Abdulkad ir Katra

Nagihan Öner,Bahar Erku l,Ayfer Güven.

İpek Yankılı,Büşra Çete,Du ygu Akal,Esma Eren

Nilüfer Yaşar, Selma Ha nım ve Arkadaşı Didem Hanım

phantaso.com.tr

79


n

magazi

Radika’da Hayat Var

bakoğlu Nejla ve Hakan Da

Radika Balık Restaurant her zamanki gibi popülerliğini koruyor. Geçtiğimiz günlerde Radika Balık Restaurant’ta magazin muhabirimizin objektiflerine yansıyan bu mutlu kareleri siz değerli okurlarımız ile buluşturuyoruz.

Adnan ve Şefika Köse Filiz Ayça Uysal,

Kaya

Bahadır Sever,Hatice Kuru, Yasemin Yılmaz,Ertan Tanca

Ayşe Koyuncu,Cem Doğan rat Aygün Ahmet Cesur,Mu

80

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Berk Cüce,Eylül Giz em Özgen,Gökhan Türker


a Eken Emine Altın,Fund

Ender Kıraç,Yılmaz Biçiçi, Murat Karakut

Nurşen Doğan, Alize To puz

zgür Karakaş Alparaslan Çelik,Ö Alparaslan Çelik,Özgür Karakaş (1)

Özge Cüce,C em Doğan

Görkem Topuz,Koray Doğan Gülçin Aygün,Gülşen Cesur,Ersan Çetinkaya

Zeliha Karakut,Meral Biçiçi,Nevcan Kıraç (1)

phantaso.com.tr

81


n

magazi

Balıkçı 286’da

müzik ziyafeti

Balıkçı 286 Restaurant fasıl ve eğlence akşamları ile kendilerini dinlemeye gelenlere müzik ziyafeti çekmeye devam ediyor. Canlı müzik fasıl keyfini, boğazın eşsiz güzelliği ile görsel bir şölene dönüştüren Balıkçı 286, müşterilerine kaliteli hizmeti en iyi şekilde sunuyor. İşte o özel gecelerden muhteşem kareler.

82

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Hayati Tezc an,SerkanOra l, Murat Ganic eviz,İlhan Kar adoğan

Hayati Chef Hafta sonlarının vazgeçilmezi Hayati Chef Restaurant’ı tercih eden çiftler güzel dakikalar geçirdiler. Kıyı Avm’de hizmet veren Hayati Chef Restaurant lezzetli mezeleri ve deniz ürünleri ile kısa sürede üne kavuştu. Gece geç saatlere kadar eğlenen çiftler ve aileler geceden memnun ayrılarak evlerinin yolunu tuttular.

Ömer,Büşra,Dilek

Yeşil

Eda,Zehra,Muh

idtin ve Büşra Ka yhan

phantaso.com.tr

83


n

magazi

Yeni Nesil Eğlence Gençlerin yeni gözde mekânları arasında yer alan Redkith’de eğlence hız kesmiyor. Hafta sonları yaptıkları birbirinden eğlenceli partiler ile dikkatleri üzerine çeken Redkith eğlence sektöründe bir numara olmaya aday gibi duruyor. Phantaso olarak siz değerli okurlarımız için katıldığımız bir partiden kareleri sizlerle buluşturuyoruz.

84

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Richie Rich’te Selin Ataş

Kıyı Avm’de hizmet veren Richie Rich Lounge Bar’da geçtiğimiz akşam Selin Ataş sahne aldı. Uzun bir süre önce bir ses yarışmasına katılan ve büyük bir başarı elde eden Selin Ataş Çanakkale’ye geldi. Richie Rich Lounge Bar’da kendisini dinlemeye gelen davetlilere unutulmaz bir akşam yaşatan Selin Ataş sahne performansı ile de göz doldurdu. En güzel şarkıları seslendiren Selin Ataş davetlilerden tam not aldı. İşte o muhteşem geceden objektiflere yansıyanlar…

phantaso.com.tr

85


n

magazi

Çanakkale’ nin Eğlence Rüzgarı Lodos’ta

Geceler Hep Hareketli

Kentin vazgeçilmez mekânlarından Lodos Bar’da geçtiğimiz günlerde eğlenmeye gelen gençler keyifli bir gece geçirdi. Yapılan partiler ve organizasyonlarla gençlere keyifli vakit geçirten Funny Project ekibi yeni işler için çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. Mekânı tıka basa dolduran gençler magazin muhabirimize “Çanakkale’de böyle güzel bir mekân olması muhteşem, rahat ve iyi bir şekilde eğlenebiliyoruz,” dedi.

86

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


phantaso.com.tr

87


n

magazi

Lidya Otel

müzik ziyafeti

Kepez’de hizmet veren Lydia Restoran geçtiğimiz akşam oldukça hareketliydi. Gecede sahne alan solist Dilara Şevli kendisini dinlemeye gelenlere unutulmaz bir akşam yaşattı. Güçlü sesi ve yorumu misafirlerine müzik ziyafeti sunan Dilara Şevli bu yıl sahne programlarının oldukça fazla olduğunu söyledi. Geç saatlere kadar devam eden eğlence gecenin ilerleyen saatlerinde sona erdi.

88

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Dilara Şevli


Esra Alparslan

Çanakkale Sokak Modası Bütün bir kış bekledikten sonra nihayet cıvıl cıvıl bir bahar geldi. Caddeler ve mekânlar yeni sezonun heyecanı ile kıpırdanmaya başladı bile. Her yeni gelen sezon gibi bahar da kendi modasını beraberinde getiriyor. Hem önde gelen moda markalarının tasarımcıları tarafından hazırlanan sezon modaları ve hem de günlük hayatın yansımalarının izlerini taşıyan sokak modası insanların kıyafet seçimlerinde daima iyi birer alternatif. Phantaso Dergisi olarak Çanakkale sokak modasını sizler için fotoğrafladık. Hatice Yılmaz.

Semra Elmalı

Esin Uslu, S afiye Güler

Yonca Aksoy

phantaso.com.tr

89


n

magazi

Ada Yeni Yaşına Girdi Ajans Tasarım Reklam ve Organizasyon’un sahibi Gizem Gürbüz’ün biricik kızı Ada geçtiğimiz gün yeni yaşına merhaba dedi. 17 Burda AVM’de düzenlenen muhteşem bir parti ile yeni yaşına merhaba diyen Ada’yı arkadaşları ve ailesi de yalnız bırakmadı. Arkadaşlarıyla değişik oyunlar oynayan Ada daha sonra pastasının mumlarını annesi Gizem Hanım ile birlikte üfledi. Biz de Ada’ya mutlu yıllar diliyoruz.

90

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Parion Hotel’de Türk Yıldızları Parion Hotel, 18 Mart Çanakkale Şehitleri Anma Günü için kentimize gelen, Türk Hava Kuvvetleri’nin ses üstü(süpersonik) akrobasi timi Türk Yıldızları’nı ağırladı. Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümünde Şehitler Abidesi üzerinde gösteri düzenleyen Türk Yıldızları, Parion Hotel’den son derece mutlu ayrıldı. Dünyada ses üstü akrobasi timleri arasında ilk sırada yer alan Türk Yıldızları uçaklarının aralarındaki mesafe gösteri sırasında 1 metreye kadar iniyor.

phantaso.com.tr

91


kitap

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1984) • George Orwell Parti’nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı, çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu. George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.

Bir Geyşanın Anıları • Arthur Golden Farz et ki, seninle bir bahçeye bakan sessiz bir odada oturmuş, yeşil çaylarımızı yudumlayarak çok eskiden yaşanmış bir olaydan söz ediyorduk. Ben sana dedim ki: “Falancayla karşılaştığım o öğleden sonra, yaşamımın en güzel öğleden sonrasıydı ve aynı zamanda en kötüsüydü.” Sanırım bunları duyunca fincanı elinden bırakır, “Hangisiydi?” diye sorardın. “En iyisi miydi, en kötüsü müydü? Çünkü ikisinin birden olmasına imkân yoktu.” Normal olarak kendime güler sana hak verirdim. Fakat gerçek şu ki, Bay Tanaka Ichiro’yla tanıştığım öğleden sonra, gerçekten yaşamımın en iyi ve en kötü öğleden sonrasıydı. Adam bana büyüleyici biri olarak göründü, hatta ellerindeki balık kokusu bile bir çeşit parfüm gibi geldi. Eğer Bay Tanaka’yı tanımasaydım, eminim ki ben bir geyşa olmazdım.

Karamazov Kardeşler • Dostoyevski Dostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler’i tamamladığında, Rus yazınında felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini attığının bilincinde değildi. Dostoyevski’nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Yazar, hiçbir romanında “Karamazov Kardeşler”de olduğu denli insan ruhuna inmemiş, insanoğlunu bu denli kesitler biçiminde, içgüdülerinin ve istencinin tüm görünümüyle sergilenmiştir. Bir aileyi konu alan ve bir felaketler zinciri olarak gelişen olay örgüsü, bireysel öğelerin yanı sıra, on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunu da geçirdiği sarsıntıların tümüyle, dünya edebiyatında bir eşi daha bulunmayan bir sanat aynasından yansıtır.

92

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Boş Koltuk • J. K. Rowling Barry Fairbrother kırklı yaşlarının başında beklenmedik bir şekilde hayata gözlerini yumar. Bu ani ölüm yaşadığı kasabanın halkı için büyük bir şok olacaktır. Arnavut kaldırımlı meydanı ve eski kilisesiyle Pagford, sıradan bir İngiliz kırsalı gibi görünse de bu tatlı görüntüsünün ardında bir savaş sürmektedir. Zenginler fakirlerle, gençler ebeveynleriyle, kadınlar kocalarıyla, öğretmenler öğrencileriyle sürekli bir çatışma halindedir. Pagford kesinlikle göründüğü gibi bir yer değildir. Belediye Meclisi’nde Barry’den boşalan koltuk, kasabanın görüp göreceği en büyük savaşın tetikleyicisi olacaktır. Türlü düzenbazlıklar ve hırsla süren, herkesin birbirinin foyasını ortaya çıkaracağı seçim savaşında zafer kimin olacaktır?

Bir Zamanlar Prensestim • Jacqueline Pascarl “Korkunç bir çığlık bu; kafamı dolduruyor. Beni panik dalgalarında boğuyor. Bu umutsuzluk öyle boğucu ki, soluk alamıyorum. Beni saran kolları hissediyorum ve bana söylenenleri duyuyorum. Ama çığlık sürüyor. Sarsılıp uyandırıldığımda ve çığlık atanın ben olduğumu anladığımda bile dehşet devam ediyor. Bu bir kâbus: Benim kâbusum…” Masallara benzeyen romantik bir rüyanın; hurafelerle, yalnızlıkla, dışlanmayla, ihanetle ve tacizle bir kâbusa dönüşeceğine inanabilir misiniz? Jacqueline Pascarl; âşık olduğu prensin kollarında kraliyet ailesine girerken, tüm hayatının bir anda değişeceğini elbette tahmin ediyordu ama bu değişen hayatın ona böylesi bir acı ve ızdırap getireceğini düşünemezdi. Görkemli saray yaşantısı, abartılı davetler, kendi varlıklarını kaybedip, bu şaşalı hayatın gölgesinde kalmış insanlar, mutluluğu ararken kendini çok yabancı bir dünyada bulan genç bir kadın… Bir Zamanlar Prensestim; bu gerçek yaşam öyküsünü tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren etkileyici bir kitap.

Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler • Jan-Philipp Sendker Başarılı ve ünlü bir avukat olan babası tam da Julia’nın fakülteden mezun olduğu günün ertesi sabahı ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Birkaç yıl sonra ise annesi şans eseri bulmacanın bir parçasını bulacaktır - Mi Mi adlı gizemli bir kadına 40 yıl önce yazılmış ama gönderilmemiş bir mektup. Babasının geçmişindeki gizemi çözme isteğiyle Julia kariyerini ve önünde onu bekleyen hayatı bir kenara koyar ve Mi Mi’nin bir zamanlar yaşamış olduğu yere gider. Yolculuğu onu doğunun esrarengiz bir bölgesine, küçük bir dağ kasabasına götürür. Orada babasını tanıyan ve kendisi hakkında da inanılmaz şekilde bilgi sahibi olan bir adamla karşılaşır. Merakına teslim olarak onunla her öğleden sonrası buluşup ondan babasının gençliği hakkında şaşırtıcı hikâyeler dinler - çocukken kör olmuş, manastırda yetiştirilmiş ve hepsinden öte oralı bir kıza delice bir tutku beslemiştir.

phantaso.com.tr

93


vizyon

Kod Adı: Londra

Yönetmen: Babak Najafi Oyuncular: Gerard Butler, Aaron Eckhart, Morgan Freeman Tür: Aksiyon İngiltere Başbakanının zamansız ölümü sonrasında, Teşkilat Başkanı Lynne Jacobs Londra’da düzenlenecek cenaze töreninde Banning’i Başkan Asher’ın (Aaron Eckhart) yakın koruması olarak görevlendirir. Dünyanın en güçlü liderlerinin katılacağı bu cenaze töreni, gelmiş geçmiş en yüksek güvenlik tedbirlerinin alındığı bir organizasyona dönüşür ama liderlerin gelmeye başlamasından kısa bir süre sonra, Londra’da bombalar ardı ardına patlamaya başlar. Londra polisi ve silahlı kuvvetleri açığa çıkınca Banning, hem Başkan Asher’ın can güvenliğinden sorumludur hem de bu saldırıların arkasındaki isimleri de etkisiz hale getirmek zorundadır.

Babalar Savaşıyor

Yönetmen: Sean Anders Oyuncular: Will Ferrell, Mark Wahlberg, Linda Cardellini Tür: Komedi

Brad Whitaker (Will Ferrell); karısı ve iki çocuğuna üvey baba olmak için çabalarken planlarının öz babaları Dusty Mayron’nun gelmesiyle farklı bir boyuta taşınır. Artık evde ki babalık rolü için bir rakibi vardır. Asi bir hayat tarzına sahip Dusty, basmakalıp babaların korkulu rüyası olmaya gelmiştir. Çocukların gözünde baba rolünü kanıtlamak için çabalayan üvey baba Brad ve öz baba Dusty’nin rekabet yarışı beyaz perdeye yansıyor.

Danimarkalı Kız

Yönetmen: Tom Hooper Oyuncular: Eddie Redmayne, Alicia Vikander, Ben Whishaw Tür: Dram, Biyografik David Ebershoff ’un aynı isimli kitabından uyarlanan Danimarkalı Kız, Lili Elbe ve Gerda Wegener’in gerçek yaşamlarından esinlenen çarpıcı bir aşk hikâyesi. Yönetmeni Oscar ödüllü Tom Hooper olan film, Lili’nin bir transgender olarak çığır açan yolculuğunu ve Gerda ile olan evliliklerinin sıra dışı öyküsünü anlatıyor. Filmin başrollerinde Oscar’lı oyuncu Eddie Redmayne, Alicia Vikander, Ben Whishaw, Sebastian Koch, Amber Heard ve Matthias Schoenaerts yer alıyor.

94

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016


Aşk Ve Gurur + Zombiler Yönetmen: Burr Steers Oyuncular: Lily James, Sam Riley, Matt Smith (IV) Tür: Korku, Aksiyon, Komedi Seth Grahame-Smith’in aynı ismi taşıyan, çok satan kitabından uyarlanan film, ünlü yazar Jane Austen’ın Aşk ve Gurur romanını, zombi konseptiyle ve pek çok fantastik öğe ile bütünleştiren bir yapım. 19. yüzyıl İngiltere’sinde geçen ünlü roman modern bir fantastik maceraya dönüşecek. Başrollerini dövüş sanatları ve silah ustası Elizabeth Bennet rolünde Lily James ve üst sınıf önyargılarını temsil eden zombi avcısı Mr. Darcy rolünde Sam Riley’in üstlendiği yapımın diğer oyuncuları ise Bella Heathcote, Jack Huston ve Nuh: Büyük Tufan filmindeki rolüyle kendini hatırlanan genç oyuncu Douglas Booth. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini ise Burr Steers üstleniyor.

Zebani Yönetmen: Guillermo Amoedo Oyuncular: Lorenza Izzo, Cristóbal Tapia Montt, Ariel Levy Tür: Korku, Dram Gizemli bir adam Kanada’nın küçük bir kasabasına kaybolan karısını bulmak için gelir ancak bu gizem dolu adamın varlığı, kasabadaki diğer insanlar için kan gölüne dönüşecektir. Kanlı filmlerin babası Eli Roth’un yapımcılığında bir korku filmi olan Zebani’nin başrollerinde Lorenza Izzo, Aaron Burns, Ariel Levy ve Cristobal Tapia Montt var. Yönetmenliğini ve senaristliğini ise Uruguaylı yönetmen Guillermo Amoedo üstlendi.

5. Dalga Yönetmen: J Blakeson Oyuncular: Chloë Grace Moretz, Nick Robinson, Alex Roe Tür: Bilimkurgu, Macera İnsan görünümlü uzaylılar tarafından yapılan saldırıdan kurtulan genç bir kız, kaybolan erkek kardeşini aramaya koyulur. Kardeşini arama çalışmalarına uzaylı olup olmadığı belirsiz olan bir çocuk yardımcı olacaktır. 5. dalgadan kaçmak için başka çaresi kalmayan Cassie (Chloë Grace Moretz)’nin bu yabancıya güvenmekten başka çaresi kalmamıştır. 5th Wave Rick Yancey’nin romanından esinlenerek Susannah Grant, Akiva Goldsman ve Jeff Pinkner tarafından yazılarak beyaz perdeye aktarıldı.

phantaso.com.tr

95


yaşam

Kale’nin Kırmızı İncisi Eşsiz tarihi ve bozulmamış doğasıyla Türkiye’nin önemli illerinden biri olan Çanakkale, toprağında yetişen benzersiz sebze ve meyvelerle de değerli bir konuma sahip. Bayramiç ilçesinin Kumkale ovasında yetişen domatesler bunlardan bir tanesi. Çanakkale domatesi, kendine has kokusu ve tadıyla Türkiye’nin dört bir yanındaki pazar ve marketlerde tüketicinin en çok talep ettiği ürünlerin başında geliyor.

Üretimi Mayıs ayında yoğunluk gösteren Çanakkale domatesleri hem yöre halkından hem de Türkiye’nin her yerinden çok fazla talep görüyor. İşin sırrı ise tabii ki geleneksel olanda; Toprağın besin maddelerince zengin olması yetiştirilen domateslerin kalitesini arttırıyor. Yöre domateslerinin lezzetini bakın pazar esnafı nasıl anlatıyor; Nevzat Ersoy ( Umurbey) “Çanakkale domatesinin en önemli özelliği tarla domatesi olması. Ayrıca kimyasal hiçbir ürüne mahsur kalmaması da domatesimizin sağlıklı ve güzel olmasını sağlıyor. Kokulu olması ise Çanakkale toprağının kendine has zengin içeriğinden kaynaklanıyor. “ Mehmet Akbulut(Bayramiç): “Domateslerin yurt içine ve yurt dışına tonlarca üretimi ve dağıtımı yapılıyor. Kumkale ovası, toprağından mıdır suyundan mıdır bilinmez domateslere ayrı bir tat katıyor. Çanakkale’de yetiştirilen domatesleri Türkiye’nin hiçbir yerinde bulamazsınız. Kendi kokusuna ve tadına sahip olan tek domates Çanakkale’de yetiştiriliyor.”

96

Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016



“Dinamik ve özel ekip anlayışımızla geleceği şekillendiriyor, sürdürülebilir bir dünya için çalışıyoruz...” Endüstriyel müteahhitlikte kaynak ve hizmet çeşitliliğinin yanısıra, alt işveren modelindeki uygulamaları değiştirerek yenilikçi ve gelişime açık, değer yaratan yönetim politikasıyla; çimento sektörü başta olmak üzere diğer sanayi kuruluşlarının geleceğe güvenle bakmasını sağlıyoruz Aydemirler A.Ş. yılların birikimi ve tecrübesiyle çimento fabrikalarının kurulumu ve müteahhitligi, fabrikaların ihtiyacı olan entegre sistemlerinin oluşturulması, makina/ekipman tedariki ve aksamlarının bakımı, revizyon, imalat ve montaj işleri faaliyetlerini; “Çevre, İş Sağlığı ve Güvenliği” yasa ve yönetmelikleri doğrultusunda büyük bir titizlikle devam ettirmektedir.

E-5 Karayolu Üzeri Fatih Mah. Asos Sit. No: 4/19 Büyükçekmece / İstanbul Tel: 0 212 883 38 89 - Fax: 0 212 882 11 26 - info@aydemirlermakina.com.tr www.aydemirlermakina.com.tr


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.