Çanakkale Kültür Sanat ve Magazin Dergisi
Sayı:4
Kadınlar ve Spor Hakkında
Doğru Sanılan 10 Yanlış
Çanakkale Eğlence Hayatı
Mercek Altında
Balkonlarınız için muhteşem öneriler
Şişkinlik ve
Hazımsızlığa Karşı
7 Tüyo
Çocuk Yaşamında
İlk 1000 Gün
İndian Doğa sporlarıyla ilgilenenler için
Burçları
harika bir röportaj
AKUT Gönüllüsü Ahmet Çakır anlatıyor
Simge “Yankı” ile
Phantaso’da
Moda Dekorasyon Kültür Sanat Sağlık
Aydemirler Yatırım olarak ‘’ Doğru Yatırım Uzmanlık İster ‘’
sloganı ile çıktığımız yolun aydınlık olması, tüm iş ortaklarımıza kazanç sağlanması, yatırımcılara ise kurumsal kimliğimizle güven vermemiz gibi birçok nedenle tek tercih olma konumumuzu korumaktayız.
Ismetpasa Mah. Inönü Cad. Saadet Apt. 159/6 Çanakkale 0286 212 97 97 - 0286 212 97 87 info@aydemirleryatirim.com.tr aydemirleryatirim.com.tr
Editörden İmtiyaz Sahibi Naci AYDEMİR Genel Yayın Yönetmeni Serda Kranda Kapucuoğlu Dergi Editörleri Rahmi Aydemir Hande Akkaya Ceyhun Yazı İşleri Sedef Aslan Görsel Sanat Yönetmeni ve Grafik Tasarım Atakan Palaz Magazin Muhabiri Samet Cem Katkıda Bulunanlar Ahmet Uslu Aslı Arslanhan İrfan Özdemir Kazanova Orhan Sayın Savaş Vural Uzm. Psk. Gani Eser Nil Şahin Gürhan Ahmet Çakır Yayın Türü Aylık, Yerel, Süreli Yayın Yıl 1, Sayı 4 Abonelik ve Reklam Tel: (0286) 212 97 97 Fax: (0286) 212 97 87 phantaso@phantaso.com.tr www.phantaso.com.tr Baskı: Fikir Fabrikası İletişim İsmetpaşa Mah. İnönü Cad. Saadet Apt. No: 159/6 Çanakkale Tel: 0286 212 97 97 Fax: 0286 212 97 87 Mail: phantaso@phantaso.com.tr Değerli Okuyucularımız Kazanova’ya Sorularınız İçin kazanova@phantaso.com.tr Adresinden Bize Katılın! Phantaso’da yayınlanan bütün yazıların telif hakkı ve sorumluluğu yazarlara aittir.
Değerli Okurlarımız, Hepinize yeniden merhaba… Phantaso ekibi olarak ilk sayımızdan bu yana dergimizi hazırlarken, bir yandan Çanakkale’nin tarihi, turistik ve sosyal değerini dışarıya aktarmaya çalışırken bir yandan da Çanakkaleliler için heyecan verici olabilecek konu ve konukları ağırlayarak kentimizin değerini ortaya koymaya çalıştık. Yeni sayımızda da bu hedefimize odaklanarak dolu dolu bir içerik hazırladık. Baharın kendini gösterdiği ve yazın ufak ufak geliyorum dediği bugünlerde biz de mevsimin güzelliğine yaraşır bir sayı ile sizlerin karşısındayız. Yeni sayımız kapağında, Türk pop müziğinin en iyi çıkış yapan seslerinden biri olan Simge Sağın’ı ağırlıyor. Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz özel röportajımızla siz de Simge’yi yakından tanıyacaksınız. Sanatın her dalını destekleyen Phantaso’da ayrıca, Ahmet Karayün ile konuştuk. Yeni yazarların serüvenlerine ışık tutacak çok önemli bilgileri bizlerle paylaşan Ahmet Karayün’ü siz de çok seveceksiniz. Baharın tadını balkonlarınıza taşımak için muhteşem öneriler, havaların ısınmasıyla birlikte hafta sonu programlarında yerini almaya başlayan doğa sporlarıyla ilgili hayat kurtaracak bilgilerin yer aldığı AKUT gönüllüsü Ahmet Çakır röportajı ve VolkanGökhan Kademlioğlu’nun anlattığı, özellikle kadınları yakından ilgilendirecek spor yaparken dikkat edilmesi gerekenlerin yazıldığı haberimiz ile yine dopdolu bir içerik hazırladık. Birbirinden özel sayfaları ve kentimizin, tarihi ve turistik değerlerini gözler önüne seren yazılarıyla Phantaso’nun bu yeni sayısıyla umarım sizler de çok mutlu olursunuz! Sevgilerimle,
Rahmi Aydemir
iler
içindek
20 • Balkonda Bahar Enerjisi
42 • Başarılı ve Mutlu Evliliğin Sırrı:
24 • Fibromiyalji
44 • Çocuk Yaşamında
26 • Çanakkale Haberler
İlk 1000 Günün Önemi
47 • New Balance Bozcaada da
,
Mayıs Ayına Hareket Katacak 48 • Simge Her Yerde Yankılanıyor
28 • Çocuklarımızın Bayramı
Denge
Kutlu Olsun
38
32 • “Ben bayramımı istiyorum!”
34 • Tarihleriyle Çanakkale Savaşları
32 2
36 • 10 Paraya Mektup… 38 • Ahmet Karayün ile
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Edebiyat ve Roman Üzerine
42
70 • Doğa Sporlarında Öncelik:
Sağlık ve Güvenlik
76 • Phantaso Mutfak 78 • Kadınlar Ve Spor Hakkında
Doğru Sanılan 10 Yanlış 80 • Gardıroptan sesler geliyor
54 • Kazanova
48
70
82 • Mehmet Efendi’nin
Çilehane’si
56 • Magazin 64 • İndian Burçlar 68 • Mucizevi Yaz Meyveleri
84 • Çanakkale İçinde
68
Bir Aynalı Çarşı
86 • Şişkinlik Ve Hazımsızlığa Karşı
7 Tüyo 88 • Kosova’da Bir Şehitlik
phantaso.com.tr
3
iler en yen
Çilek Bebek Karyolalarında Bir İlki Gerçekleştiriyor Bebeğini daha anne karnındayken koruyup kollayan anneler, onların odaları için de en iyisini ve en güzelini tercih etmek istiyor. Bebeği için en iyisini isteyen aileler için tasarımlarını her geçen gün geliştirmeye devam eden Çilek, miniklerin güvenliği ve rahatı için tüm detayları düşünüyor. Çilek patentli “teleskopik yöntemli asansör sistemi” Kullanıcıdan gelen talepler doğrultusunda ürünlerini geliştirmeye önem veren Çilek, uzun yıllardır, “klasik asansör” korkuluklu karyola arayan müşterilerine AB standartlarına uymaması ve tehlike teşkil etmesi sebebiyle olumsuz yanıt vermek zorunda kalıyordu. Çilek tasarım ekibi, gelen talepler üzerine, yaptığı araştırmalar ve çalışmalar sonucunda ‘teleskopik yöntemle asansör’ sistemini geliştirerek, bu projenin patentini aldı. Böylelikle, Çilek bebek karyolalarında, AB standartlarına uygun, tehlike teşkil etmeyen asansörlü korkuluk sistemi devri başladı.
Yeni Organik Portakal
ve Organik Nar Sirkesi
Olive Farm Bahçelerinden toplanan organik meyvelerden, doğal fermantasyon yöntemi ile üretilen, organik sertifikalı sirkeler sofralarınızın vazgeçilmezi olacak. Organik Portakal Sirkesi ve Organik Nar Sirkesinin en önemli özelliği, %100 portakal suyu ve %100 nar suyundan üretiliyor olmasıdır. Sert ve ekşi olması ortak özelliğidir. Organik Portakal Sirkesi; üretimi tamamlandıktan sonra, portakal kabukları ile demlendirilir. Bu işlem, kabuklardaki aromanın sirkeye geçmesini ve daha çok lezzet katmasını sağlar. Organik Nar Sirkesi; nar meyvelerine özgü, mayhoşluğa sahiptir. Organik Sirkelerin tadı, dinlenme sırasında, olgunlaşır ve yumuşar. Olive Farm’ın yaşayan sirkelerini; sade olarak kullanılabileceğiniz gibi, salata soslarında küçük miktarda bal ya da pekmez ile yumuşatıp (tatlandırıp) kullanabilir, marine soslarınıza farklı bir lezzet katabilirsiniz.
4
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Michelin Yıldızlı Şeflerin Tercihi Fontignac Ürünleri Arçelik Mağazalarında
Arçelik, sağlıklı ve lezzetli yemekler için kaliteli ürünler üreten Fontignac markalı ürünleri mağazalarında tüketicilerle buluşturacak. Türkiye’de Arçelik tarafından satışa sunulacak olan Fontignac’ın ürün gamında döküm demir, dövme alüminyum ve paslanmaz çelik pişirme kaplarının yanı sıra çeşitli mutfak aksesuarları ve bıçakları yer alıyor. Lezzetli ve sağlıklı yemekler pişirmek isteyenlerin tercihi olan Fontignac, Türkiye pazarına Arçelik mağazalarıyla giriyor. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de profesyonel mutfak şeflerinin yanı sıra evlerde kullanım için de şık ve kullanışlı bir seçenek olan Fontignac’ın ürün portföyünde döküm demir, dövme alüminyum ve paslanmaz çelik pişirme kaplarının yanı sıra çeşitli mutfak aksesuarları ve bıçakları bulunuyor.
Mutfaklarda Vestel ile Ankastre Şıklığı!
Vestel ankastre fırınlarla mutfağınızda lezzet ve kolaylık bir arada. Vestel’in animasyonlu tft ekrana sahip ankastre fırınları, hem dokunmatik hem de düğmeden kontrollü ara yüzü ile en lezzetli yemekleri hazırlamanız için saati ve zamanı sizin için ayarlıyor. Mutfaklarında teknolojiyi daha nostaljik bir görünümle tercih edenler ise “Rustik” seri ankastre fırınlarla sofralarına lezzet katıyor. Vestel ankastre fırınlarla mutfağınızda lezzet ve kolaylık bir arada. Vestel’in animasyonlu tft ekrana sahip ankastre fırınları, hem dokunmatik hem de düğmeden kontrollü ara yüzü ile en lezzetli yemekleri hazırlamanız için saati ve zamanı sizin için ayarlıyor. Mutfaklarında teknolojiyi daha nostaljik bir görünümle tercih edenler ise “Rustik” seri ankastre fırınlarla sofralarına lezzet katıyo
phantaso.com.tr
5
moda
Celebration Erkek Koleksiyonu: Kutlanmaya Değer Bir Stil…
Smokinlerin tamamlayıcısı rugan kösele ve oxfordlar, yaz seremonilerinde vazgeçilmezler arasındaki yerini alacak. Celebration’ın hit parçası ise yaza damga vuracak trend olan slipper’lar. Kadife ve deri slipperlar kapitone desenli mostralar ile ön plana çıkıyor.
Gündüzden Geceye Değil Geceden Gündüze: Glam Chıc Pırıltılı parçalar, günlük giyimin altın çağını yaşadığı bu sezonda; Couture hassasiyetinde tasarlanmış hazır giyim parçaları olarak gardroplarda yerini alıyor. Gündüzden geceye değil, geceden gündüze uyarlanabilen parçaların hükümdar olduğu stil GLAM CHIC, T.A.G.G. İlkbahar Yaz 2016 Koleksiyonunda hayat buluyor. Eskiden beri gelen, parlak renklerin sadece gece giyilmesi klişesine göndermede bulunan tasarımlar, cesur kadınların hikayesini yazıyor. Bu maksimalist yaklaşım sıradan bir günü özelleştirmekle kalmayıp, iddialı bir görünümle T.A.G.G. kadının adımlarını daha da güçlendiriyor. Pırıltılı parçalar, günlük giyimin altın çağını yaşadığı bu sezonda gardroplarda couture ciddiyetinde hazır giyim parçaları olarak yerini alıyor.
Vazgeçilmez Partner: Smokin Moda akımlarına karşı stil sahibi duruşuyla farklılaşan ve rafine şıklık anlayışı ile özel günleri daha da özel kılan Cacharel; stil sahibi erkeğin vazgeçilmez partneri smokinler ile de sezona damgasını vuruyor. Cacharel’in bu sezon smokine bakış anlayışı da çok daha rahat, çok daha alternatif. Kusursuz görüntüyü takıntı haline getirmeden, erkeği kendi kişiliği ile özgün kılıyor. Saten garnürlü klasik sivri yaka, tek düğmeli ceket, dar paça smokin centilmen bir kavalye için parlak-mat kontrastından güç alan modern bir yorum. Önü pliseli smokin gömleğinin mineli düğmeleri inceliği detaylara taşıyor. Cacharel’in bu sezona özel tasarladığı bir form olan ayakkabılar ise mokasen ve ev ayakkabısı olarak anılan slipper’lar arasında. Açma deri, kenarları saten biyeli bu tasarım, bir smokin için en klas eküri.
6
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Aldo Erkek Koleksiyonunda
Form Ön Planda
Modern çizgilerin atletik detaylarla bir araya gelerek form bulduğu ALDO Form koleksiyonu, net, minimalist ve modern bir duruş sergiliyor. İnovatif tasarımın geleneksel spor ayakkabıya abartısız yaklaşımını yansıtan bu koleksiyon, içinde yaşadığımız hareketli dünyayı biraz olsun sadeleştirmeyi hedefliyor. Net çizgilerin arılığı, lastik tabanların enerji verimliliği ve abartısız kontürler, sadece stil değil aynı zamanda heykelsi şıklığı da sunuyor.
Carıta’dan Yaşlanma Karşıtı Bakım Hazinesi CARITA kozmetikteki son gelişmelerden esinlenerek, PROGRESSIF ANTI AGE GLOBAL 3 ORS serisini yarattı. Serinin içeriğinde bulunan aktif içerikler, bir yaşlanma karşıtı bakım hazinesi sunuyor. 3 altın kompleksi(Mineral Altın, Biyolojik Altın, Bitkisel Altın) içeren formülü ile kırışıklıkların görünümünü azaltmaya ve cildin yeniden gençlik ışıltısını açığa çıkarmaya yardımcı olur. Kırışıklık görünümü azalır, cilt tonu eşitlenir, cilt anında bir “lifting” etkisi ile daha sıkı görünür. Cilde rahatlık ve konfor kazandıran ürün, cildin yeniden gençlik ışıltısını açığa çıkarmasına yardımcı olur.
Desa’ d an Tarz Sahibi Beylere Şık Adımlar DESA,2016 Erkek İlkbahar Yaz Koleksiyonu’nda klasik ayakkabılardan, günlük ve spor modellere geniş bir ürün yelpazesi sunuyor. DESA’nın bu sezon erkek koleksiyonunda yer alan günlük ayakkabılar, tarz sahibi beylere modern ve rahat bir görünümün yanında fark yaratan bir tarz sunuyor. DESA, bu sezon erkek günlük ayakkabı koleksiyonunda detayların gücünü vurguluyor.
phantaso.com.tr
7
moda
Celebration Kadın Koleksiyonu: Tılsımlı Bir Kutlama
Feminen dokunuşlarla gümüş çağı başlatan Celebration Koleksiyonu; sahip olduğu sade ve tılsımlı havasını, eşsiz bir şıklığa dönüştürmek isteyen kadınların vazgeçilmezi olacak. Gümüş, antrasit ve bakır renklerinin hâkim olduğu Celebration modelleri renkli ve basic tonlardaki tüm kıyafetlerle rahatlıkla kombinlenebiliyor. Celebration çanta koleksiyonunda yer alan metalik mini clutch’lar ise Celebration ayakkabılarıyla uyum içinde kullanılacak şekilde tasarlandı.
Colin’s Erkekleri Bu Yaz Hem Tarz Hem Rahat!
Colin’s İlkbahar – Yaz 2016 Basic erkek koleksiyonuyla bu sezon erkekler şıklıkla rahatlığı bir arada bulacak. Yazın temsilcisi olan sarılar, neon tonları, turuncular ve mint yeşilinin bol çalışıldığı yeni koleksiyon, yazın rahatlığını yansıtırken, enerjik ve şehirli stilinden de ödün vermiyor. %100 pamuklu ve keten kumaşlar kullanılarak yaratılan yeni gömlek koleksiyonu geniş renk yelpazesiyle serin yaz akşamlarının kurtarıcısı oluyor. Şehir yaşamının şık ve stil sahibi erkeğini giydirmeyi amaçlayan Colin’s bu sezonda ceketleriyle dikkat çekiyor
Gardırobunuz Bahara Hazır mı? Baharın ışıltısını ve yeni sezon trendlerini yansıtan elbiseler, etekler, çantalar, ayakkabılar ve aksesuarlarınızı seçmeden önce Amerika’daki alternatiflere mutlaka bakmalısınız. Amerikadaniste.com aracılığıyla satın alacağınız dünyaca ünlü markalarının ilkbahar-yaz koleksiyonlarından ürünlerle farkınızı ortaya koyacaksınız. Dünyaca ünlü markaların baharın sımsıcak renklerini yansıtan yepyeni koleksiyonları düşündüğünüz kadar uzağınızda değil. Sezonun en trend parçalarına sahip olmak, herkesten önce siz giymek istiyorsanız ABD’deki alternatiflere mutlaka göz atmalısınız. Amerika’nın dünyaca ünlü markalarının ilkbahar koleksiyonlarını internet sitelerindenAmerikadaniste.com aracılığıyla kolayca satın alabilirsiniz. Gardırobunuza ekleyeceğiniz bu yepyeni ve trendy parçalar Amerikadaniste.com aracılığıyla birkaç günde kapınıza kadar ulaşacak.
8
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Aldo’da Renkler Çiçek Açtı İlkbaharın mutluluk habercisi renkli ve neşeli çiçeklerden ilham alan ALDO koleksiyonu,cesur ve renkli lazer kesim süetler ve dijital desenleriyle baharı karşılamak için bir çok neden sunuyor. Klasiklerin yeniden yorumlandığı feminen düz, topuklu veya spor ayakkabılar, sezonun iddialı silüetlerini oluşturuyor. Koleksiyonda yer alan çiçekler, çizgili ve farklı desenlerle kombinlenerek kullanıldığında süs çiçeğinden çok daha fazlası olduklarını hemen hissettiriyorlar!
4Fellas’tan
Yaza Özel Renkli ve Zamansız Parçalar! 4Fellas, yepyeni ve renkli ürünleri ile yaza merhaba diyor Her sezon olduğu gibi yeni sezonda da şık, eğlenceli ve sofistike ürünleriyle dikkat çeken 4Fellas, yeni koleksiyonunda erkeklerin favori renkleri olan bordo, siyah, mavi ve yeşili kullanıyor. Makrome bilekliklerin ağırlıklı olarak yer aldığı koleksiyonda ‘4 serisi’ ön plana çıkıyor. Markanın sembolü haline gelen 4 rakamı ürünlerde yerini alıyor, makrome ve doğal taşlı bilekliklerin zarif görüntüsüne oyuncu bir hava katıyor.
Forever New’den Baharda İndirim Sürprizi
Avustralyalı giyim markası Forever New, ilkbahar-yaz koleksiyonunda net yüzde 50 indirim avantajıyla moda tutkunlarını bekliyor. Dünyada modaya yön veren Paris, Londra, Milano ve New York’tan ilham alarak, tasarımlarını feminen güzellikle birleştiren Avustralyalı giyim markası Forever New, şıklık ve rahatlığı ön planda tuttuğu ilkbahar-yaz koleksiyonunu net yüzde 50 indirim avantajıyla modaseverlerle buluşturuyor. Tarzı ile fark yaratmak isteyen kadınların bir numaralı tercihi Forever New’in ilkbahar-yaz koleksiyonunda ince trikolardan kalem eteklere, straplez midi elbiselerden floral desenli tulumlara, yüksek yaka kazaklardan kürklü kabanlara ve pelerinlere kadar pek çok seçenek bulunuyor. Porselen, siyah, lacivert, gri renklerinin hüküm sürdüğü koleksiyonda birbirinden güzel parçalar, net yüzde 50 indirim fırsatıyla stil sahibi kadınları bekliyor.
phantaso.com.tr
9
syon
dekora
Baharı Müjdeleyen
Rengârenk Tasarımlar Sırça’da
Bu bahar “Arte” mi alırsınız yoksa “Coral” mı? Bahar geliyor, tomurcuklar çiçeklenmeye, mekânlar yenilenmeye başladı… Siz de rengârenk içinizi açacak objelerle mekânınıza baharı getirmek istiyorsanız Sırça’nın “Arte” ve “Coral” koleksiyonları tam size göre… Sırça’nın tüm koleksiyonları için www.sirca.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
Sandur koleksiyonu ile rakipsiz zarafet
L’unica, distribütör olarak bu yıl ilk kez Türkiye’ye getirdiği dünyaca ünlü Belçikalı bahçe mobilyası markası Oasiq’in ödüllü Sandur Koleksiyonu ile konforu en sade ve en zarif haliyle sunuyor. İnce paslanmaz çelik gövde, el örgüsü ip dokuma ve rahat minderleriyle tüm dikkatleri üzerine toplayan Sandur Koleksiyonu, dış mekânlara zarafet katıyor. L’unica çatısı altındaki Belçikalı bahçe mobilyaları markası Oasiq, her bir detayı özenle tasarlanan ve doğadan ilham alınan renklerle harmanlanan Sandur Koleksiyonu ile bahçe mobilyalarına sade bir bakış açısı getiriyor. Her parçasına kaliteli işçiliğin damga vurduğu Sandur Koleksiyonu, el örgüsü ipli dokuması, ince paslanmaz çelik gövdesi ve yumuşak minderleri ile özel bir oturma konforu vadediyor
10
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Alaçatı’dan Mardin’e Renklerin Yolculuğu Filli Boya’da
Köklerimizden hayat bulan Anadolu renklerini keşfetmeye hazır mısınız? Alaçatı’dan Mardin’e, Bozcaada’dan Kapadokya’ya, Filli Boya topraklarımızın hazinelerini renk yolculuğuna dönüştürüyor. Farklı kültürlerden ilham alan yepyeni Stil Sahibi Evler koleksiyonu ile Filli Boya, geleneklerin sıcaklığını renkle buluşturarak evlere taşıyor. Yaşanmışlıkları, tarihi yolculuğu ve taşa renk veren nüansları Stil Sahibi Evler koleksiyonu ile harmanlayan Filli Boya, her biri kendi hikâyesini yaratan renkleri evlere taşıyor. Rum ezgileri ile maviye ve beyaza bürünen Alaçatı, kırmızının kahve tonlarının renk cümbüşüne döndüğü Bozcaada, her köşesinde binlerce yıla dayalı medeniyetin kokusunu gizleyen Kapadokya, mavinin ve beyazın buluştuğu, cennet tasviri Bodrum, ahşabın beyazla hayat bulduğu Safranbolu ve taşın soğukluğunu baharat kokusu ile canlandıran Mardin renkleri taş örgüsünden koparak evlerimizde hayat buluyor.
Koçtaş ile bahçe ve balkonlarınıza
bahar geliyor
Bahçe ve balkonlarınız için aradığınız tüm ürünler en avantajlı fiyatlarla Koçtaş’ta sizleri bekliyor. Koçtaş’ta bulunan her zevke uygun bahçe mobilyaları, rengârenk çiçekler, çeşit çeşit saksılar ve onlarca seçenekteki bahçe aletleri baharı bahçe ve balkonlarınıza getiriyor. Havaların ısınmasıyla birlikte bahçe ve balkonlarını güzelleştirmek isteyenler, Koçtaş’ta bulunan bol çeşitli ürünlerle bahar aylarının tadını çıkaracak. Bahçe oturma setlerinden, yemek masalarına, kömürlü mangallardan çim biçme makinelerine, bahçe aletlerinden rengârenk saksılara kadar çeşit çeşit bahçe ürünleri Koçtaş’ta cazip fiyat avantajıyla satışa sunuluyor.
phantaso.com.tr
11
syon
dekora
Duravit ile mükemmel banyolar Banyo tasarımında en çok ihtiyaç duyulan eksikleri karşılamak amacıyla, Duravit mükemmel bir bütün oluşturmak üzere seramik etajerli lavaboyu, lavabo altı dolap ünitesinin yüzeyi ile birleştirerek tam anlamıyla çığır açan yenilikçi bir yöntem geliştirdi. Tamamıyla yeni olan bu görünümle yıkama alanı bir tasarım harikasına dönüşüyor.
Sofralarda göz alıcı bir renk:
kobalt mavisi
Crate and Barrel’ın el yapımı görünümü verilmiş kobalt mavisi Baltic serisi ürünleri ile yaz sofralarınız canlanıyor. El yapımı görünümü verilmiş Baltic serisi ürünler, derin deniz mavisi dalgalarıyla şık bir çömlek ürünü. Tek başına bir sofra dekoruna imza atabileceği gibi, başka yemek takımlarıyla da birlikte kullanılabilen Baltic serisi ile masalarınıza canlılık katabilirsiniz.
12
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Venedik Esintileri
Taşıyan Bir Kanepe: Altana
Eve ait özgün sesleri 2016 ev serisinde tasarımlarına yansıtan Koleksiyon, geleneksel Venedik evlerinden ilham alarak tasarlanan Altana kanepe ile yaşam alanlarına özgün bir Akdeniz havası getiriyor. Koleksiyon’un geniş renk skalasının vücut bulduğu Altana kanepeler… 2016 yeni ev serisi için geliştirilen ve İtalyan tasarım ofisi Studio Kairos imzasını taşıyan Altana, adını geleneksel Venedik evlerinin teraslarından alıyor. Altana Kanepe; üçlü, ikili, tekli veya uzun formlarda uyum sağlayarak kullanım rahatlığını da beraberinde getiriyor. Zengin modüler parçaları sayesinde farklı ihtiyaçları karşılayabilecek kombinasyonlara da imkân sağlıyor.
Dünya Mobilya Devi ‘’Natuzzi’’ Türkiye’de Lüks mobilya markaları arasından dünyanın en ünlü mobilya markası olma özelliğiyle ayrılan ‘’Natuzzi’’ Fatih Kıral Mobilya ev sahipliğinde Türkiye’de. Mobilyada kendini kanıtlamış önemli tasarımcıların hazırladığı ‘’Natuzzi İtalia’’ koleksiyonu Fatih Kıral öncülüğünde görücüye çıkıyor. Farklı modelleri ile dikkatleri üzerine çeken koleksiyonda, yaşama ve dekorasyona dair tüm detaylar yer alıyor. Natuzzi’de Uyum Mobilya ile insan arasındaki uyumdan esinlenerek hazırlanan yeni koleksiyon, önemli tasarımcıların imzasını taşıyor. Maurizio Manzoni & Roberto Tapinassi by stüdyo Memo, Victor Vasiley, Claudio Bellini, Mauro Lipparini, Bernhardt & Vella gibi isimlerden oluşan tasarım ekibi doğal deri kumaşın yanısıra, konforda şaşırtıcı sonuçlar sunan yenilikçi malzemeleri, en yeni kaplamalarla geliştiriyor
phantaso.com.tr
13
er
haberl
Yandex.Haritalar’a
Son Dönemin En Kapsamlı Güncellemesi Güncellenen Yandex.Haritalar mobil internet kotasından tasarruf etmek isteyenlere yeni imkanlar sunuyor. İndirilebilir haritaların cihazlarda kapladığı alanı azaltan Yandex, internet bağlantısı olmadan da adres veya mekan aramasını mümkün kıldı. Yandex.Haritalar yeni güncelleme ile ayrıca kullanıcılara BiTaksi üzerinden taksi çağırdıklarında taksinin ne kadar süre içinde geleceğini ve ücretin yaklaşık ne kadar olabileceğini gösteriyor. İndirilebilir Haritaların Kapladığı Alan Azaltıldı Yandex, kullanıcıların mobil internet kotalarını korumak için getirdiği indirilebilir haritalar özelliğinde çok faydalı yenilikler yaptı. Yeni güncelleme sonrasında haritaların cihazlarda kapladığı alan önemli ölçüde azaltıldı. Örneğin 1,9 GB boyutunda olan İstanbul haritası, yeni güncelleme sonrasında 182 MB’a indirildi. Bu sayede kullanıcılar taşınabilir cihazlarında internet kotalarının yanı sıra kapasiteden de tasarruf edebilecekler.
Açı Eğitim Kurumları
Franchise Verecek Kurumsallaşma sürecinde Ankara Sıhhiye – Strazburg caddesindeki altı derslikten oluşan ilk şubesiyle 1993 yılında eğitim vermeye başlayan Açı Eğitim Kurumları, şu an 70’e yakın ilde 100’ün üzerinde şubesiyle binlerce öğrenciyi sınavlara hazırlıyor. 2016 yılında tüm şehirlere yayılmak isteyen Açı Eğitim Kurumları sektörün içinden geçtiği zor şartlar göz önüne alınarak eğitim girişimcilerini destekleyici franchising avantajları sunuyor. Bu doğrultuda Açı, potansiyel iş ortaklarından Franchise giriş bedeli almayacak, açılacak kurumun il, ilçe, okul ve kurs merkezi özelliklerini göz önünde bulundurarak sadece teminat senetleri ve reklam katkı payı talep edecek. Açı Eğitim Kurumları, 23 yıllık profesyonel eğitim anlayışı ile 2016’da ortaokul, lise, kolej, etüt merkezleri ve özel eğitim kursları için ülke genelinde franchise verecek. Dershanelerin özel eğitim kursları ve etüt eğitim merkezlerine dönüşmeleri ile birlikte bu yılın ilk 3 ayında da 30 kurum, Açı Eğitim Kurumları’nın çatısı altında faaliyete başladı. Kuruma gelen talepler bu sayının daha da artacağını gösteriyor. Alanında uzman öğretmenler ile öğrencileri YGS, LYS, TEOG’a hazırlayan aynı zamanda ortaokul, lise ve kolejlerinde eğitim veren Açı Eğitim Kurumları, bu yıl da tüm Türkiye’de büyümeye devam edecek. Eğitim ihtiyacının sürekli var olacağı düşünüldüğünde yapılan yatırımın 3-5 yıl içinde maliyetini çıkarması, eğitim alanını yatırımcılar için cazip kılıyor.
14
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Çanakkale Kipa AVM’de
haftasonu dolu dolu Kipa Çanakkale Alışveriş Merkezi’nde yaza kadar tüm haftasonları atölyeler, etkinlikler ve şenliklerle dolu dolu geçecek. Müşterilerini baharı eğlence dolu geçirmeye çağıran Kipa, her haftasonu farklı bir etkinlikle 7’den 70’e kadar tüm müşterilere eğlence vadediyor. Kipa Çanakkale AVM, Haziran ayına kadar her haftasonu birbirinden renkli etkinliklerle ziyaretçilerini karşılıyor. Haziran’a kadar Çanakkale Kipa Alışveriş Merkezi’nde her haftasonu eğlenceli etkinlikler gerçekleştirilecek. Çocuklar Kipa Çocuk Şenliği’nde eğlencenin tadını çıkarırken aileleri de kabartma resim atölyesinden, kutu süsleme atölyesine, yumurta boyama atölyesine kadar pek çok farklı hobiyi deneyimleme şansına sahip olacak.
Çocuklar, İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali’nde
Da Vinci Learning ve Lego ile Matematik Öğrendiler! ‘Uyandırma Servisi: Günaydın’ konseptiyle düzenlenen 4. İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali’nde çocuklara görsel, stratejik ve kinetik bir şekilde matematiksel düşüncelerini ortaya çıkarmaya ve oluşturmaya yönelik Lego ile eğitsel bir matematik etkinliği gerçekleştirildi. Herkesin ilk çocukluk oyuncaklarından biri olan Lego, matematik, fen ve teknoloji derslerine yönelik robotik setleri ve programlanabilen oyuncakları ile artık çocukların eğitiminde de yer alıyor. İstanbul Çocuk Bienali’nde okulların yoğun bir katılımı ile gerçekleştirilen Da Vinci Learning ve Lego ile Matematik Atölyesi’nde çocuklar, temel fen ve teknoloji kavramlarını öğrenerek mühendislik gibi branşların temelini erken yaşlarda atma ve anlama fırsatı yakaladılar. 6-12 yaş arası çocuklara yönelik Da Vinci Learning ve Lego ile Matematik Atölyesi, matematikte problem çözme, akıcılık, anlama ve akıl yürütme becerilerinin gelişimine odaklanıyor. Öğrencilerin ilgisini çekecek şekilde; yılanlar, kelebek, tavuklar, aslan kral gibi konu başlıkları ile tasarlanan aktivitelerin her biri; 2 temaya bölünerek, her tema içerisinde toplama, çarpma, bölme ve simetri gibi 4 matematik becerisi ile ilgili çeşitli kazanımlara yönelik sorular içeriyor. phantaso.com.tr
15
ajanda
Akalın Biga’ya Geliyor! Biga Belediyesi kapsamında gerçekleştirilen Gençlik Festivali bu yıl Demet Akalın’ı ağırlıyor. Demet Akalın 29 Mayıs 2016’da Çanakkale Biga Belediyesi gençlik festivali kapsamında sahnede!
Simge Çanakkale
Lydia Park’ta Türk pop müziğinin sevilen isimlerinden Simge, canlı performansıyla 27 Mayıs’ta Çanakkalelilerle buluşuyor. Konserin olduğu gece eğlencede ayrıca Final Parti, konser öncesi alt gruplar ve DJ performans da yer alıyor. Etkinlikte kapı açılışının 18.00’de gerçekleşecek.
Hüsnü Arkan Hayal Kahvesi Çanakkale’de
Konuk: Birsen Tezer
Modern zamanların ozanı Hüsnü Arkan sevilen şarkılarıyla 25 Mayıs’ta Çanakkale’de. Edebiyata dayanan güçlü şarkı sözleri ve yorumculuğuyla öne çıkan Hüsnü Arkan’ın sahnesine Birsen Tezer de konuk oluyor. İkili dillere dolanan “Hoş Geldin” ve “Öyle Bir Rüya” düetlerinin yanı sıra başka sürprizler de hazırlıyor.
16
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Aydilge,
Troypark Bahar Koserleri ile Çanakkale’de Kendine has sesi, sevilen şarkılarıyla tanınan Aydilge 21 Mayıs Cumartesi saat 18.00’de Troypark’ta dinleyicileriyle buluşuyor. Troypark Bahar Konserleri 22 Mayıs Sarpedon, 5 Haziran Atlantis Acoustic Band ve 29 Mayıs Can Gök performanslarıyla sürecek.
BIFED 2016’ya
başvuru süresi uzatıldı
12-16 Ekim 2016 tarihleri arasında 3. kez adalılar ve belgesel meraklılarıyla buluşacak Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali BIFED, geride bıraktığı iki yılın başvuru sayısını şimdiden aşmış durumda. Başvuruların gelmeye devam etmesi, Asya ve Güney Amerika ülkelerinden gelen talep üzerine festival yönetimi, başvuruları iki hafta daha uzatma kararı aldı ve 31 Mayıs’a kadar gelecek başvuruları değerlendirmeye devam edecek. Tüm dünyadan ekolojiyi (doğa, toplum, iş ve işçi sağlığı, göç, soylulaştırma, kültür, tarım, yerel haklar, tohum…) konu alan seçkin filmlere yer veren ve şu ana kadar 200 filmin başvuru yaptığı festival için zorlu ön seçim Midilli’de yapılacak. Bozcaada üzerindeki inşaat baskısı, Midilli üzerindeki mülteci baskısı, insani ve ekolojik sorunların süreklilik kazanması gibi alışık olmadığımızı tahayyül ettiğimiz bir durumu çağrıştırıyor. Hâlbuki durum hiç böyle değil, insanlığın “oh” dediği anlar tarih boyunca hep güzel, serin bir meltem gibi kısa ömürlü olmuş ve yerini hep sorunlu süreçlere bırakmıştır. Bugün de öyle, dayanışmanın önemi çok daha büyük, bütün ideolojilerden arındırılmış, içinde çok fazla sevgi ve çok fazla empati barındıran bir dayanışmadan söz ediyoruz. BIFED’de 3. yılında bunu anlatıyor ve ulaştırmaya çalışıyor, başvuruları bu dayanışma ruhuyla beklemeye devam ediyor. Festivalin ayrıntılarına www.bifed.org adresinden ulaşılabiliyor. phantaso.com.tr
17
kale
#çanak
/@tezcann
/@tezcann
/kralitsa
18
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
/@tezcann
/rotasızkuzkun
/@tezcann /byz3426
İnstagramda paylaştığınız fotoğraflarınızın gelecek sayımızda yer almasını istiyorsanız, fotoğraflarınıza #phantaso hastagi eklemeniz yeterli...
phantaso.com.tr
19
ültür
permak
Balkonda baharın enerjisiyle
kendinizi tazelemeye
ne dersiniz? Bahar çoktan geldi, balkonunuzu bu mevsim için hazırladınız mı? Henüz hazırlamadıysanız, bu haberi okumalısınız... Anadolu’da ‘şifalı’ kabul edilen bahar yağmurlarının toprağa düşmesiyle birlikte patlamayan tomurcuk, açılmayan çiçek neredeyse kalmadı. Soğuk kış günleri boyunca kapalı duran balkon kapılarınızı ardına kadar açma vakti geldi. Balkonunuz bahara hazır değil mi? Mimar Funda Varlık ile İç Mimar Oya Çavdar, bahçeli olmayan evlerde de baharın en güzel şekilde yaşanabileceğini hazırladıkları çeşitli bahar balkonu dekorasyon fikirleri ile kanıtlıyorlar. Balkon dizaynının herhangi başka bir odanın dizaynı kadar önemli olduğunu belirten Varlık ve Çavdar; çiçekler, bitkiler ve diğer tamamlayıcı malzemelerle bezenen bir balkonun stresli günlerde rahatlamanıza ve ruh halinizin iyileşmesine yardımcı olacağını hatırlatıyor. İşte balkonunuzu güzel havalarda keyif içinde kullanmanızı sağlayacak ipuçları :
Duvarlardan Başlayın
Balkonunuzu dekore ederken ilk odak noktanız duvarlar olmalı. Balkon duvarlarınızı boş ve sıkıcı bırakmayın. Duvarlarınızda bir tercih cesur renkler olabilir. Birbirini tamamlayan renkler kullanın. Mavi ile turuncuyu ya da yeşil ile kırmızıyı kullanmaktan korkmayın.
20
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Daha yumuşak tonların insanı iseniz duvarları pastel tonlarla renklendirebilirsiniz. Açık toprak tonlarla boyalı veya tuğla dokulu bir duvar, daha koyu ve keskin renkli mobilyalarınızla uygun bir kontrast yaratır. Yeşilin her tonunu barındıran bitkileri turkuaz, yeşilimsi mavi (teal) ve denizin suyu anlamına gelen aquamarin ile tamamlarsanız ahşap mobilyalarınızla birlikte doğanın tüm unsurlarını balkonunuza taşıyacaktır. Modern bir apartmanda yaşıyorsanız duvardaki griler ve beyazı limon küfü yeşili ile ahenk içinde eşleştirebilirsiniz. Mimar Funda Varlık
Dilerseniz balkonunuzu tamamen beyaza boyayıp sadeliğe ve tazeliğe vurgu yapabilirsiniz. Mobilyalarınızın rengini de yeni boyadığınız duvar rengine uygun olarak değiştirebilirsiniz.
Sprey Boya Ve Duvar Resimleri
Duvarlarınıza sprey boya ile bazı denemeler uygulayabilirsiniz. Basit bir kat sprey boya balkonunuzun bütün havasını değiştirebilir. Renkler alanınızı daha geniş ve atmosferi daha temiz gösterebilir. Hobi marketlerden alabileceğiniz stencil şablonlarla veya internette duvar resimleri konusunda uzmanlaşmış web sayfalarından yararlanarak duvarlarınızda resim ve desen denemeleri yapabilirsiniz.
Gerçek Bir Bahar Bahçesi Yaratabilirsiniz
Bitkiler bütün dizaynın en önemli unsurlarıdır. Yeşili olmayan balkon olmaz. Her balkonda olması gereken ilk şey bitkilerdir. Balkonunuzu küçük bir bahçeye dönüştürün. Hatta kendi botanik bahçenizi oluşturun. Bir dizi saksı bitkisi, ahşap sandalyeler ve bambu duvarlarla bunu yapabilirsiniz. Görüntüyü tamamlamak için değişik tropikal bitkiler, çiçekler ve kaktüsler kullanabilirsiniz. Eğer farklı bir görüntü yaratmak istiyorsanız değişik saksı bitkileri koymanız buna yardımcı olacaktır. Bu tür yeşil bitkiler büyük mik-
tarda oksijen de sağlar.
Bahar Müjdecileri: Nergis, Lale, Sümbül...
En kolay bahar dekoru, saksı ve vazo içinde çiçeklerdir. Dekor için renkli saksılar, kaktüsler ve favori çiçeklerinizi kullanın. Nergis, lale, sümbül gibi soğanlı bahar müjdecilerini atlamayın. Eğer çok alanınız yoksa bunları asabilir veya balkon parmaklıklarına takabilirsiniz. Asılı bitkiler, küçük bir masa ve birkaç sandalye önünde güzel bir kombinasyon oluşturur. Duvarlarınızı ayna, çerçeve gibi çeşitli aksesuarlar asmak için kullanırken çiçekleriniz için saksı alanı olarak da kullanabilirsiniz. Duvarlarınıza ve çerçevelerinize uygun özel raflar yaparken kaktüsleriniz için de bu raflarda alan yaratmayı unutmayın. Dairenizin balkonundaki bitkiler kadar rahatlatıcı bir şey yoktur. Eğer gerçekten istiyorsanız balkonunuzda ağaç bile yetiştirebilirsiniz.
phantaso.com.tr
21
Minder, Halı, Kilim, Çim ve , Renkli Çakıl Taşları
Balkon dekorunuzu basit ve ferah tutun. Sadelik güzelliktir. Mobilyalarınızla, saksılarınızla uyumlu yaygılar, renkli battaniyeler, sandıklar ve hatta perdeler seçin. Antika objeler veya uzun süredir kullanmadığınız ama severek sakladığınız bazı eski eşyalarınız da balkonunuzda hayat bulabilir. Balkonunuza sıcaklık katmak, evinizin içindeki havayı dışarı taşımak için hasır kilimler, renkli minderler ve yastıklar, armut koltuklar iyi bir seçim olacak-
tır. Rahatça uzanmak için etrafa saçılmış büyük yastıklar, mum ışığının sıcaklığında davetkar bir ortam yaratacaktır. Çakıl taşlarından bir yığın yapın veya renkli taşlarla çeşitli desenler oluşturarak yaratıcılığınızı ortaya çıkarın. Balkonunuzda çime bile yer verebilirsiniz. Etrafı ahşap ya da çakıl taşları ile çevrili bir miktar çimen yumuşacık bir görüntü yaratacak çılgın bir fikir olabilir.
Ahşap Daima Güzeldir
Tamamen doğal ahşap temalar daima güzel gözü-
22
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
kür. Bir sedir ve ahşap sandalyeler balkonunuzun atmosferini değiştirir. Duvarları ve yerleri tamamen ahşap ile kaplayarak da rustik bir etki yaratabilirsiniz. Balkonunuzu en iyi şekilde kullanmak için basit fakat çok amaçlı mobilyalar kullanın. Örneğin hem sehpa hem masa olarak kullanılabilen iki amaçlı mobilya seçmek yer kazanmanıza yarar. Balkonunuz sadece daha geniş olmaz aynı zamanda daha yaratıcı bir görünüme sahip olur. Bir çok açılır kapanır mobilya, divan veya masa seçeneği bulabilirsiniz.
Balkonda Rustik Bir Hava
Balkonunuza işlenmemiş malzemelerle daha doğal bir görüntü de verebilirsiniz. Bunu otantik ahşap çitler ve şirin saksılar koyarak yapabilirsiniz. Dekorunuzu rahat bir kollu sandalye ve ortada bir kilimle tamamlayabilirsiniz.
Lambalar, Kokulu Mumlar, Romantik Akşam Yemeği
Balkonda doğru aydınlatma da göz ardı edilmemeli. Duvarlarda asılı fenerler, yerde gömülü ışık kaynakları veya ayaklı köşe aydınlatmaları kullanabilirsiniz. Sadece aydınlatma amaçlı değil yaratılmak istenen ambiyansın birer çekici parçası olarak küçük bir rafın üzerine dekoratif mumlar koyabilirsiniz. Loş, dinlendirici bir ortam için alevi hava akımından koruyacak kavanozlara koyacağınız bir kaç kokulu mum hemen romantik bir ortam yaratacaktır.
Bambu ve Su
Bambu doku sadece estetik görünüşü için değil, etrafı serin tuttuğu için de tercih sebebidir. Diplerine yassı beyaz çakıl taşları ve başka bitkiler ekleyerek balkonunuzda hafif bir rüzgar esintisi hissine sahip olabilirsiniz. Taş, ahşap, bambu gibi öğelerle süslenen bronz, demir gibi malzemelerle yapılan mini şelaleli veya fıskiyeli bir çeşme dekorunuza serinlik katacak, oluşan küçük su sesi çok dinlendirici olacaktır.
Balkonda Hamak Keyfi
Bahçe hamakları balkonlarda da kullanılabilir. Balkonunuza sahil havası vermek isterseniz mobilyalarınıza uygun renkli bir hamak veya küçük boyutlarda bir şezlong koyabilirsiniz. Tavandan sarkan yeşillikler altında güzel bir siestaya ne dersiniz?
Balkonda Sanat
Sanat eserleri bitkilerin arasında çok güzel durur. Örneğin Buda heykeli, yoga sevenler için favori bir seçimdir. İç Mimar Çavdar’ın pleksi üstüne kuşlar çalışması şık bir balkon aksesuarına örnek oluşturabilir.
Balkonda Kitap Vakti İç Mimar Oya Çavdar
Kitapseverler için balkon mükemmel bir yerdir. Duvarınıza kalın kitap rafları yerleştirip temanıza uygun renklerde boyatabilirsiniz. Kitaplar sürekli olarak balkonda yer alamayacağından diğer kullanacağınız aksesuarların arasında ara ara yerini alabilir.
Rüzgar Çanı
Hoş aksesuarlarla balkonunuzu bitirin. Rüzgar çanları balkonunuz için vazgeçilmez aksesuarlardır. Tercihinize göre cam, seramik, ahşap veya metalden yapılmış bir kaç rüzgar çanı asabilirsiniz. Dekorunuza uyacak değişik tarzlarda çok çeşitli el yapımı çanlar bulabilirsiniz. Özenli ve detaylara dikkat edilerek yapılmış bir balkon dekorasyonu size bir bahçede olduğunuz hissini verecektir. Artık balkonunuzun ambiyansının ve bitkilerden gelen temiz taze havanın tadını çıkarabilirsiniz.
phantaso.com.tr
23
sağlık
Fibromiyalji Dr. Savaş VURAL
drsavasvural@yahoo.com
Merhaba; Bu ay, dünyada yaygın olarak görülen ve yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkileyen, çoğu zaman başka hastalıklarla karıştırılan Fibromiyalji hastalığı hakkında toplumda farkındalık oluşturmak adına, bu hastaların çaresiz olmadığını, devamlı ağrı ile yaşamak zorunda olmadıklarını, aktif bir hayat sürdürebileceklerini hatırlatmak için, Türkiye genelinde çeşitli toplantılar yapılmaktadır. 12 Mayıs’ın Fibromiyalji günü olması nedeniyle ben de bu ay bu hastalıktan bahsetmek istedim.
Fibromiyalji Sendromu Nedir? Fibromiyalji sendromu (FMS); kasları, ligamanları, kirişleri etkileyen, “miyalji” diye de tanımlanabilen, yaygın kas ağrıları ve vücudun birçok bölgesinde aşı-
24
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
rı hassasiyetle seyreden kronik bir ağrı sendromudur. İsmi, “fibro-fibröz doku, bağ dokusu”, “myo-kas” ve “algia-ağrı” kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir.
Hastalar neden yakınır? Kronik yaygın ağrı yakınmaları, sabah yorgun kalkmak, gün içinde bir işe konsantre olmada zorluk, ellerde ayaklarda karıncalanma, yanma, üşüme, ağrılı adet görme, bazen huzursuz bacak sendromu, kuru göz sendromu gibi birçok yakınma, hastaların sıkça anlattıkları yakınmalardır. Şi kayetleri kısaca özetleyecek olursak;
Ağr ı: Vücudun her tarafındadır. Sıklıkla boyun ve omuzlardan başlar, sırta, kollara göğüs duvarına bacaklara yayılır. Ağrı dolaşan bir
ağrı olabilir. Bazen kaslarda tutukluk, yanma veya sıkışma hissi gibi farklı şekillerde de hissedilebilir. Bir kısım ağr ı devamlı olabilir ve anksiyete, stres, uykusuzluk, yorgunluk, soğuk veya rutubet ağr ıları arttırır. Ağr ı ile beraber gün içinde giderek azalan, bazen gün boyu devam eden sabah tutukluğ u görülür. Hasta eklemlerini şiş olarak hissedebilir ancak ağr ılı tarafta eklemlerde şişme veya kızarma görülmez. Ağr ı nedeniyle o eklemin hareketi kısıtlanabilir. Dinlenme ile ağr ı azalabilir.
Psikolojik yakınmalar:
Yorgunluk, dinlendirmeyen uyku:
-Migren ve gerilim tipi baş ağrısı eşlik edebilir.
Depresyon ve anksiyete sıklığı yaklaşık %30-50 oranında artmıştır. Ayrıca; -Kollarda bacaklarda karıncalanma, uyuşukluk, yanma hissi tanımlanır. Bu his devamlı veya ara ara olabilir, dolaşıcı karakter gösterebilir.
Gece uykusundan, uyku süresinden bağımsız olarak yorgun kalkılır. Sabah hastalar uyandıklarında kendilerini “dövülmüş” veya “savaşmış” gibi hissettiklerini söylerler. Bu yakınma fibromiyalji sendromu olan hastaların %90’ından fazlasında vardır. Ayrıca, uykuya dalmakta zorluk, gece boyunca sık sık uyanma görülebilir. Fibromiyalji Sendromu olan hastalarda, uyku apnesi ve huzursuz bacak görülme sıklığı da artmıştır. Bu hastalarda “kronik yorgunluk sendromu” olarak tanımlanan, iş yapmayı engelleyecek kadar şiddetli yorgunlukla seyreden bir diğer sendromda daha sıktır.
-Yukarıdaki yakınmaların yanı sıra bağırsak fonksiyonlarında değişim, çarpıntı, idrar yaparken yanma ve huzursuz bacak sendromu gibi birçok farklı yakınmalarda hastalar tarafından tanımlanmaktadır.
Bilişsel dalgalanmalar:
Madem meraklıyız işte aşağıdaki testi değerlendirin ve sonuç şüpheli çıkarsa bir Fizik Tedavi Uzmanına başvurun…
Dikkati toplamada, işe konsantre olmakta zorlanılır. “Fibro-fog” olarak da tanımlanan bu durum, siste yürümeye benzetilir. Olayları, bir sis perdesi arkasından görmek gibidir. A. Ağrı yerleşim envanteri: Aşağıdaki her 28 bölge için, son yedi gün içinde devamlı ağrı hissettiğiniz bölgeleri işaretleyiniz. (Toplamda kaç bölgeyi işaretlediğinizi sayın.) Boyun Çene sağ yanı Çene sol yanı Sırt orta hat Göğsün ön kısmı Bel orta hat Sırt sağ yanı Sağ el bileği Sol el Bileği Sağ el Sol e Sağ kalça Sol kalça Sağ üst bacak
Sırt sol yanı Bel sağ yanı Bel sol yanı Sağ omuz Sol omuz Sağ kol Sol kol Sol üst bacak Sağ diz Sol diz Sağ ayak bileği Sol ayak bileği Sağ ayak Sol ayak
Şimdi böyle anlatınca tabi hemen herkes “evet bende Fibromiyalji var” diyebilir. Özellikle internetten ve google’dan sonra böyle kendimizin doktoru olduk biraz ve online tanı koyma çok moda.
Herkesin 12 Mayıs Fibromiyalji günü kutlu olsun.
B. On maddelik Semptom Etki Anketi: Aşağıdaki her 10 soru için, son yedi gün boyunca her şikayetinizin şiddetini en iyi gösteren kutucuğu işaretleyiniz. 1.Ağrı 2. Enerji 3.Tutukluk 4.Uyku 5.Depresyon 6.Hafıza sorunları 7.Endişe 8.Dokunmaya duyarlılık 9. Denge Probleri 10.Yüksek seslere, parlak ışıklara ve soğuğa duyarlılık
1- Ağrı yok 1- Bol enerji 1- Tutukluk yok 1- Dinlenmiş uyanma 1- Depresyon yok 1- Hafıza iyi 1- Endişe yok 1- Duyarlılık yok 1- Denge problemi yok 1- Duyarlılık yok
10- Dayanılmaz ağrı 10- Hiç enerji yok 10- Şiddetli tutukluk 10- Çok yorgun uyanma 10- Çok depresif 10- Hafıza çok kötü 10- Çok endişeli 10- Çok duyarlı 10- Denge çok bozuk 10- Aşırı duyarlılık
(Semptom etki anketinin hesaplanması: Tüm sorulara verdiğiniz puanı toplayın ve ikiye bölün.)
Aşağıdaki kriterlerden herhangibirini karşılayan hastaların Fibromiyalji sendromu olma olasılığı yüksektir. 1. Yakınmalar ve ağrı yerleşimleri en az 3 (üc)̧ aydır devam etmektedir. 2. Ağrı yerleşim skorundan 17 veya daha yüksek puan alanlar. 3. Semptom etki anketi toplam puanı 21 veya daha yüksek olanlar.
phantaso.com.tr
25
er
haberl
Kaz dağlarına sahip çıkmaya gidiyoruz!
Çanakkale Belediyesinin beş yıldır “Kaz Dağlarına Sahip Çıkmaya Gidiyoruz” sloganıyla düzenlediği ve kentlilerin hem Kaz Dağlarının eşsiz güzelliklerini hem de bölgedeki altın arama faaliyetlerinin sonuçlarını birebir gözlemleyebildikleri Kaz Dağları Gezilerinin altıncısı 7 Mayıs 2016 tarihinde başlıyor. Dünyadaki sayılı oksijen kaynaklarından biri olan Kaz Dağları, barındırdığı endemik bitki örtüsü ve su kaynaklarıyla yeryüzü cenneti olarak adlandırılıyor. Çanakkale ili sınırlarında bulunan bu eşsiz bölgeyi tüm kentlilerin görebilmesi için beş yıldır devam eden Kaz Dağları gezileri, bu yıl da Mayıs ayı itibariyle başlayacak. 7 Mayıs 2016 Cumartesi günü başlayacak geziler, Cumartesi ve Pazar olmak üzere haftanın iki günü düzenlenecek. 7 Mayıs-29 Mayıs 2016 tarihleri arasında ilk etabı gerçekleşecek olan geziler, Ramazan Ayından sonra 16 Temmuz tarihi itibariyle yeniden başlayarak, 28 Ağustos 2016 Pazar günü sona erecek. Kentliler, Kaz Dağları Gezilerine Çanakkale Belediyesi Ana Hizmet Binası önünden araçlarla başlayarak, ilk molalarını Bayramiç Evciler Köyünde verecek. Profesyonel rehber eşliğinde düzenlenen gezi boyunca doğa yürüyüşleri gerçekleştirilecek ve kentliler böylelikle Kaz Dağlarının eşsiz güzelliklerini birebir görme fırsatı bulacak.
Denizde mavi bayrak
güvenilirliği Nitelikli plajlara verilen ve 2015 yılında Barış Kordonunun almaya hak kazandığı Mavi Bayrak Ödülünün sürdürülebilir olması için hazırlıklar ve çalışmalar devam ediyor. Uluslararası Çevre Ödülü Mavi Bayrak için, her yıl yenilenmesi gereken başvuru 2016 yılı için de yapılırken, Barış Kordonunda da Mavi Bayrak kriterlerine yönelik sezon hazırlıkları devam ediyor. Mavi Bayrağın asılı kaldığı 15 Haziran-31 Ağustos tarihleri öncesinde yüzme suyu kalitesi, çevre yönetimi, çevre eğitimi ve bilgilendirme, can güvenliği ve hizmetler gibi kriterlerin bu yıl da sağlanması adına yürütülen çalışmalar kapsamında son olarak engelli kentlilerimizin Barış Kordonundan denize girebilmesini sağlayan rampanın yenilenmesi sağlanırken, alana soyunma kabinleri de yerleştirildi.
26
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
5. Uluslararası
Çanakkale Bienali
“Anavatan - Homeland, Heimat, اﺍلﻝوﻭطﻁنﻥ, اﺍلأﻝﺃمﻡ, Patria...” başlığıyla 24 Eylül - 6 Kasım 2016 tarihleri arasında düzenleniyor. Yerelde örgütlenen sivil bir inisiyatif olan CABININ tarafından hayata geçirilen Uluslararası Çanakkale Bienali, dünya gerçekliğinin ve gündeminin, Çanakkale kentinin özgün bağlamıyla kesişim alanlarına yoğunlaşan bir perspektifle yapılandırılıyor. 24 Eylül - 6 Kasım 2016’da gerçekleştirilecek 5. Çanakkale Bienali, “göç” olgusunu “Anavatan” kavramı üzerinden çağdaş sanat bağlamında ele almayı; bu gündem etrafında yerel ve küresel ortamlarda sürmekte olan düşünsel ve yaratıcı süreçlere katkı sunmayı amaçlıyor. 5. Uluslararası Çanakkale Bienali, ilhamını Çekoslovakya asıllı felsefeci, yazar ve gazeteci Vilem Flusser’in (1920-1991) göçmenlik ve mültecilik üzerine düşüncelerinden alıyor. 5. Uluslararası Çanakkale Bienali, “Anavatan ebedi bir değer değil, daha çok özgül bir teknolojinin işlevidir; yine de onu yitiren acı çeker. Çünkü o anavatana, çoğu gizli olan ve bilinç düzeyine çıkamayan birçok bağ ile bağlıyızdır. Bu bağlar koptuğunda ya da koparıldığında, birey bunu büyük bir acıyla, adeta en derindeki varlığının cerrahi bir müdahaleye uğraması gibi deneyimler” diyen ve kendisi de bir 2.Dünya Savaşı mültecisi olan Çekoslovakya asıllı felsefeci, yazar ve gazeteci Vilem Flusser’in (1920-1991) göçmenlik ve mültecilik üzerine düşüncelerinden ilham alıyor. Modernist paradigmanın “anavatan” tahayyülünün günümüzdeki etkilerinin, Post-modern yersiz-yurtsuzlaşma olgusu, güncel siyasal-ekonomik sorunların yarattığı küresel göçler, mültecilik ve sürgünler ile bizzat zorlanan ulus-devlet sınırları gibi çeşitli yönleriyle ele alınacağı bienalin 5. edisyonunda, Türkiye, Orta Doğu ve Avrupa’dan 30’un üzerinde sanatçının yeni yapıtlarına yer veriliyor ve Çanakkale şehir merkezi, Korfmann Kütüphanesi, Ermeni Kilisesi, Mahal Sanat Merkezi, Güzel Sanatlar Kent Galerisi, Seramik Müzesi ve Arkeoloji Müzesi dâhil olmak üzere, kentin önde gelen mekânları kullanılıyor. 5. Uluslararası Çanakkale Bienali, “göç” olgusunu “Anavatan” kavramı üzerinden, uluslararası sanatçıların öngörü, sezgi ve yaratıcılıklarını yansıtan üretimlerinden hareketle, göçmen/mültecinin içine girdiği toplum tarafından değiştirildiği, ama aynı zamanda kendisini konuk eden bu yeni topluma da farklı bir öngörü ve yaratıcılık aşıladığı önermesini tartışmaya açarak, görsel sanatın evrensel dili aracılığıyla günümüzdeki küresel göçler ve ilticalar ile yüzleşmemiz, sürmekte olan bu sorunsal karşısında sivil duruş ve sorumluluğumuzu değerlendirmemiz için yetkin bir görsel bilgi, düşünce ve deneyim sunmayı amaçlıyor.
phantaso.com.tr
27
yerel
Çocuklarımızın Bayramı Kutlu Olsun Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bu millete en büyük armağanıdır bu önemli tarih. Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış günü olan bu gün Türkiye başta olmak üzere pek çok başka ülkede “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak kutlanır. Çanakkale Belediyesinin kentli çocuklar için hazırladığı 23 Nisan etkinlikleri Halk Bahçesi ve kordonda gerçekleştirildi. Etkinlikten en güzel fotoğraflar sizlerle…
28
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
phantaso.com.tr
29
30
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
“Küçük Hanımlar Küçük Beyler” Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek, Ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz! M. Kemal ATATÜRK phantaso.com.tr
31
köşe
“Ben bayramımı istiyorum!” Orhan Sayın
32
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
orhansayin@hotmail.com
Yaşlı adam, bir konfeksiyon mağazasına ait vitrine uzun uzun baktıktan sonra, ilerideki yeşillikte oynayan çocukların en zayıfına dönerek; “Küçük!” diye seslendi. “Bana biraz yardımcı olur musun?” Çocuk, hafta sonlarında yaptıkları misket oyununu ilk defa kazanmış olmasına rağmen arkadaşlarını bırakıp geldi. Yedi sekiz yaşlarındaydı ve üzerindeki elbiseler, tek kelimeyle dökülüyordu. Yaşlı adam, çocuğun saçlarını okşadıktan sonra; “Vitrindeki elbiseyi giymeni istemiştim.” dedi. “Bakalım üzerine uyacak mı?” Çocuk, bu teklifi ilk önce şaka sandı. Ama adam son derece ciddiydi. Onunla birlikte mağazaya girerken, ilk önce rüyada olup olmadığını, daha sonra da şimdiye kadar yeni bir elbise giyip giymediğini düşündü. Genellikle ailedeki büyük çocuğa alınan veya komşular tarafından verilen giyecekler, elbiselerin ona dar gelmesiyle birlikte ortanca kardeşe kalır, birkaç sene sonra da dizleri aşınmış veya delinmiş vaziyette kendisine yamanırdı. Ama her zaman hasta dedikleri babasının ne kadar zor para kazandığını bildiğinden bu işe bir kere bile itiraz etmemişti. Şimdi ise, ilk defa yeni bir elbisesi olacaktı. Üstelik de bayrama üç gün kala... Çocuk, yaşlı adamın gösterdiği elbiseleri giydiğinde, büyümüş olduğunu ilk defa fark etti. Çizgili kadifeden yapılmış pantolon, bacaklarının ne kadar uzun olduğunu ortaya koyarken, yeni ceketi de omuzlarını iyice geniş göstermişti. Fakat hepsinin üzerine giydiği kaban bir başkaydı ve artık üşümeyecekti. Çocuk, biraz önce kazandığı misketleri onun cebine bıraktığında, iyice keyiflendi. İrili ufaklı misketler, gayet derin olan ceplerin bir köşesinde kalmıştı. Demek ki her bir cep, en az elli misket alabilirdi. Yaşlı adam, çocuğu sağa sola döndürdükten sonra, elbiselerin paketlenmesini istedi ve iş tamamlandığında, tezgâhtara dönerek; “Elbiseleri torunuma alıyorum.” dedi. “Kendisine sürpriz yapacağım için onları bu çocuğun üzerinde denedim. İkisinin de boyu aynı...” Çocuk, bir anda beyninden vurulmuşa döndü ve ne diyeceğini bilemedi. Ama artık büyüdüğüne göre, bir şey belli etmemeliydi. Aynaya son bir defa baktıktan sonra, üzerindekileri yavaşça çıkartarak bir kenara fırlattığı eskileri giydi. Adam, elbiselerin torununa uyacağından emindi. Yaptığı hizmet için çocuğa bir çiklet parası vermek istediğinde, onu yanında göremedi. Haylaz velet, belli ki bu işten sıkılmıştı. Çocuk, arkadaşlarının yanına döndüğünde, bir kenara çekilerek onları seyretmeye koyuldu. Bütün ısrarlara rağmen oyuna katılmıyordu. Arkadaşları; “Niçin oynamıyorsun?” diye sordular. “En güzel misketleri sen kazanmıştın.” Çocuk, inci gibi yaşlar süzülen gözlerini arkadaşlarından kaçırmaya çalışırken; “Misketlerim, bu elbiselere yakışmayacak kadar güzeldi.” dedi. “Bu yüzden onları, bayramlık kabanımın cebine sakladım.”
Nisan ayının en güzel günüdür 23 Nisan. Yaşınız kaç olursa olsun o gün bütün Dünya çocukları bahar mevsimi gibi eğlenirken bir anda siz de unutursunuz yaşınızı yaşadıklarınızı. Birkaç saatliğine de olsa sıyrılırsınız hayatın hengâmesinden, koşuşturmasından. Bir anda kendinizi bir çocuğun gülümsemesine kondurursunuz. İşte o zaman anlarsınız bayramın ne demek olduğunu. Ben kendi adıma Atatürk’e bu yüzden teşekkür ediyorum. Bu kadar ince düşünebildiği için. 93 yıl önce düşünüp bana bugünkü gülümsemelerimi hediye ettiği için. Bütün küçük kardeşlerime egemenliğin kutlanması gereken bir şey olduğunu hatırlattığı için. Bir bayram ilan edip onu sadece kendi ülkesinin çocuklarına değil, bütün dünya çocuklarına armağan edecek kadar büyük kalpli olduğu için. Ne denilebilir ki daha fazla dudaklarımızdan sadece bir teşekkür çıkıyor ezilircesine, çocuklara masumiyet timsali çocuklara bir bayram değil de karmaşık bir dünya emanet ettiğimiz için ezilircesine… Yakın zamanda çıkan 23 Nisan kutlamaları iptal edildi haberlerinden sonra internette küçük bir kardeşimizin yazısına denk geldim. Serzenişinde o kadar haklı ki, göremediklerimizi o kadar güzel göstermiş ki bize yazısının küçük bir bölümünü sizinle paylaşmak isterim. “Sizlere sesleniyorum büyüklerim: Atamın armağan ettiği bu bayramı böyle mi kutlamalıyız? -Hayır, ben bunu kabul etmiyorum! Bize hediye edilen bir bayram ve ben bayramımı istiyorum! Onu doya doya yaşamak istiyorum Ben egemenlik istiyorum… Siz veremiyorsanız işte size küçük bir kalpten sesleniş; biz çocuklara yaşayamadığımız çocukluğumuzu yaşatın! Bizlere konuşma, tartışma imkânı sağlayın! Siz büyüklerimiz bu sorunları aştığınız zaman emin olun biz çocuklar Ulu Önder Atatürk’ün emaneti ve en büyük gurur olan bu bayramı en güzel şekli ile yaşayıp, yaşatacağız... Yaşamın tüm imkânsızlıklarına rağmen, zorluklara rağmen Atam sana minnet borçluyuz!” (Alıntı)
Hepiniz ne kadar kızdınız değil mi o yaşlı adama… İçinizden kalpsiz adam nasıl kullanmış çocuğu, nasıl oynamış duygularıyla dediniz değil mi? İşte ufacık bir hikâyeyle bile ne kadar masum olduğunu anladık bir çocuğun.
Bu küçük kalbin sözlerinin üzerine söylenecek başka söz kaldı mı? Her şeyi vicdanımıza bırakıyorum…
Bu hassasiyeti bir ülke kurmaya çalışırken gösteren biri daha vardı. Bu masumiyeti dünyanın bütün pisliklerinden uzakta tutmaya çalışan biri… Bir cumhuriyet kurarken, egemenlik sembolü meclisi açarken, o günü bir çocuğa hediye edecek kalpte ve düşüncede biri kim olabilirdi ki?
Bu bayramın tüm dünya çocuklarını mutlu etmesi ve ilk pamuk şekerini alan çocuğun gülümsemesini tüm dünya çocuklarının yüzünde görmek dileğiyle…
phantaso.com.tr
33
tarih
Tarihleriyle Çanakkale Savaşları 25 Nisan 1915- 18 Mayıs 1915 Arası
Boğazı sadece donanmayla geçemeyeceklerini anladıktan sonra donanma destekli bir amfi çıkarması planlanır. ‘Yenilmez Armada’ adını verdikleri Çelikten Kale geçememenin hıncını taşıyordur damarlarında. Ana çıkarma noktası olarak Seddülbahir seçilir ve 29. İngiliz Tümeni bu bölgenin çıkarmasına ayrılır. İkinci derece de Anzak Koyu seçilir ve Anzak Kolordusu çıkarma için ayrılır. Ana çıkarma noktasını kolaylaştırmak ve Türk askerlerini bu bölgelerden uzak tutmak için Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye ile Rumeli yakasındaki Bolayır bölgesine de gösteri çıkarması düzenlenir. Seddülbahir kıyı bölgesinden 26. Alay 3. Tabur sorumludur. Tarihler 25 Nisan’ı göstermektedir. River Clyde ve Albiom gemileriyle yaklaşık 3.000 asker çıkarma yapacaktır. 06.30 kadar 4650 civarında top mermisi atılır ve çıkarma başlar. Ertuğrul tabyasında bulunan Yahya Çavuş ve takımı çıkarma esnasında yoğun bir şekilde atışa başlar. Kanlı geçen çarpışma sonucunda düşman askerleri mevcudunun yarısından
34
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
sine harekete geçirir. İşte bu savaşın gidişatını baştan değiştirecek olan bir olaydır. Mustafa Kemal askerlerine Kocaçimen’e gelmeden önce dinlenmeleri için zaman verir, kendisi ise subayları ile Conkbayırı’na hareket eder. Bu arada 261 rakımlı tepenin yakınlarında cephane eksikliğinden dolayı geriye çekilen eratla karşılaşır ve onlarla o tarihi konuşmasını yapar.
fazlasını kaybeder. Tekke Koyu’na yapılan çıkarma esnasında düşman askerlerinin Ertuğrul’a yönelmesi sonucu, Yahya Çavuş ve askerleri iki tarafın arasında kalma tehlikesinden dolayı Harap Kale’ye çekilir. Ertuğrul Koyu’na çıkarma tamamlanır. Fakat bu onlara pahalıya mal olur. Diğer çıkarma koyları ise Morto Koyu, Tekke Koyu, İkiz Koyu ve Pınariçi dir.
Akabinde dinlenen 57. Alay askerlerini çağırtıp hemen bir taarruzla düşmanı geriye püskürtür. Bu olayla Mustafa Kemal Çanakkale cephesinde tarihe ilk imzasını atar.
Aynı tarihte Anzak Koyu’na ise Anzak Kolordusu çıkacaktır. Bu bölgede 27. Alay’ın 4. Bölüğü bulunmaktadır. Çıkarma saat 06.30’da başlar. İlk hamlede 1.500 Anzak askeri karaya ayak basar ve Hain Tepe’de bulunan bir takım askerimizle karşılaşır. Burada gerçekleşen şiddetli çarpışmanın ardından 1 saat kadar sonra takımımız ağır zayiat vererek geriye çekilir. Bu arada 27. Alay’ın 1. ve 3. Taburları da Eceabat’tan yola çıkmıştır. 07.30’dan sonra bu taburlar da yetişir ve muharebeye katılır. Çıkarma başladıktan sonra olayın ciddiyeti fark edilerek ve Bigalı Köyü’nde ihtiyatta olan Yarbay Mustafa Kemal’den bir tabur asker istenecektir. Mustafa Kemal bir tabur askerin bu düşman gücüne yetmeyeceğini düşünerek, ordu komutanından da kesin bir haber gelmeyince kendi inisiyatifini kullanarak 57. Alay’ın tamamını Kocaçimen bölge-
Diğer bir çıkarma noktası olarak Anadolu yakası seçilmiştir. Bu çıkarma Anadolu yakasında bulunan Türk askerlerini asıl çıkarma noktalarından uzak tutmak içindir. Sabah 10.30 civarlarında Orhaniye ve Kumkale çevresine Fransız birlikleri çıkarma yapacaktır. Burada geçen kanlı muharebeler 27 Nisan gece saat 02.00 de geri çekilmeyle son bulur. Yarımadaya yapılan çıkarmanın hedefi olan Alçıtepe’yi ele geçirmek için 28 Nisan’da düşman askeri taarruza geçer. Fazla bir başarı elde edilemez. Bu taarruz tarihe I. Kitre Muharebesi olarak geçecektir. Yine hedefe ulaşmak için ikinci bir taarruz düşünülür. Gün olarak 6 Mayıs seçilir. 3 gün süren muharebeler sonucunda yine hedefe ulaşılamaz ve II. Kitre muharebeleri de 8 Mayıs’ta sona erer. 13 Mayıs gecesi Yüzbaşı Ahmet Saffet komutasındaki Muaveneti Milliye torpidobotu gece saat 01.15’te Morto Koyu çevresinde dolaşan ve Kirte Bölgesindeki siperlerimize yoğun top atışı yapan 13.000 tonluk Goliat zırhlısını üç torpido atışı ile batırır.
phantaso.com.tr
35
tarih
57. Alayın çay saati
10 Paraya Mektup… Yusuf oğlu, Uşak 1892 doğumlu, Banaz- Şaban köyünden Molla- Eğitmen Halil İyidilli’nin anlattıklarını aktarıyorum. Tarihçi-Yazar Ahmet USLU Yıl 1915... Gelibolu yarımadasındaki savaş hatlarında siperler içindeyiz. Birliğimiz 800 mevcutlu bir piyade alayıdır. Erat içinde okur- yazar olanı binde bir olduğu söyleniyor. İsteyen erler için zarfı kâğıdı benden sılaya 10 para karşılığında mektuplar yazarak harçlığımı çıkarıyorum. Saatler sonra akşam olmuş, gökyüzü tamamen kara bulutlarla kaplanmış, yeni başlayan hafif bir çisenti ile ortalığı zifiri bir karanlık basmıştı. Göz gözü görmüyordu. Gece yarısı bir
36
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
ahmetuslu17@gmail.com
emir duyuldu. “Asker! Süngü tak. Hücum, ileri!” istihkâmlarda balık istifi sıkışmış askerle hepimiz birden dağlarda yankılanan “Allah! Allah!” nidalarıyla hücuma geçtik. Karşı atışlardaki silahların namlularından çıkan ışık ve alevlere bakılırsa düşman hatları ile aramızdaki mesafe 100150 arşın kadar olmalıydı. Daha 8-10 adım ancak ilerlemiştim ki tekrar bir emir duydum. “Asker! Geriye dön! Siperlerinize!” diyordu. Ne oldu ise işte o andan itibaren oldu. Geriye dönemezdim. Zira geriye dönüş benim için, kendi bedenimi, zifiri karanlıkta siperlerdeki askerlerimizin benden yana dönük çığ gibi duran fakat göremediğim süngülerinin üzerine atarak, bile bile intihar ve mutlak bir ölüm demekti. İleriye de gidemezdim. Çünkü zaten geriye dön emri verilmiş aynı anda düşman ateşi de şiddetini tarif edilemez derecede attırmıştı. Hemen kendimi ol-
duğum yere atıp toprağa sarılarak gelen kurşunlardan korumaya çalıştım. Düşman silahlarının çıkardığı ses, taraka, ateş ve alevler biraz önce fasılalı ve teker teker ayırt edilebildiği halde şimdi sayılamaz, sonu gelmez bir gök gürültüsüne dönüşmüş; ateşler, kıvılcımlar bir orman yangınındaki alevler gibi her taraftan minareler boyu göklere yükseliyor, yer yerinden oynuyor, kıyametler kopuyordu. Dur durak bilmeden biteviye devam eden sayısız ve sonsuz şimşekler, gök gürültüleri gibi patlayan silah sesleri kulakları yırtarken, mermiler, şarapneller, bombalar vızlıyor; keskin ıslıklar çalarak havada uçuşuyor; barut, duman, is kokusu insanı boğuyor; taş, toz, toprak, çalı, çırpı, canlı cansız ne varsa her şey yerde ve havada şiddetle birbirine karışarak gökyüzüne fırlayıp geriye yağıyor, göz açtırmıyordu. Artık dimağım durmuş, duyu organlarım dumura uğramış, aklım çalışmaz olmuştu. Bu cehennemi çatışmanın ne kadar devam ettiğini anlayabilecek durumda değildim. Mutlak bir ölüm kapanına düşmenin sıkıntı ve ıstırabını yaşıyordum. Olduğum yerde cansız gibi yatarak kıpırdamadan iki tarafın da ateş kestiği zamana kadar bekledim. Şafak söküp ortalık hafif aydınlandıkça çevremdeki varlıkları seçmeye başladım. Çatışma durmuş; silah sesleri kesilmiş, yaprak dahi kıpırdamaz olmuş, ortalığı tam bir ölüm sessizliği sarmıştı. Başımı yavaşça kaldırıp etrafa bakındım. Her yer yan yana, üst üste yığılan şehitlerin toza toprağa karışmış mübarek vücutları ile kaplıydı. Şehitlerin vücutlarından toprak yüzeyi görünmez olmuştu. Öylesine ki, bu vücutlar kendiliğinden doğal bir siper oluşturmuş, birçok yerimden yaralanmama rağmen beni ölümden kurtarıp hayatta kalmamı sağlamıştı. Bu sırada şehitler arasında elinde bastonla dolaşan gölge gibi bir sıhhiye erini hayal meyal fark edebildim. Elimi azıcık kaldırarak zorlukla seslenip onu çağırdım. Sıhhiye sesimi duyunca yanıma geldi. Beni omzuna aldı. Siperlerin gerisindeki tepenin üstüne kadar çıkardı. Geride, tepenin yamacında bekleyen bir at arabası ile diğer sıhhiye erlerini gösterdi. Elime verdiği bastona dayanarak oraya kadar gidip gidemeyeceğimi sordu. Gidebileceğimi söyleyince vedalaşıp ayrıldık. O, başka yaralılara yardım etmek için şehitlerle kaplı savaş alanına, ben de gerideki arabaya doğru yürüdük. Arabaya hayli yaklaştığım halde yanına kadar varamadım. Ağrılar, acılar, kanlar içinde halsiz, dermansız ve bitkindim. Arabanın yanındaki sıhhiye erleri fark etmiş olacaklar ki hemen yanıma kadar gelerek sedye ile beni arabaya kadar taşıdılar. Orada kendimi kaybetmişim.
Hilal-İ Ahmer Kartıdır
dığımı da öğrendim. Aklım başıma gelince bir şey daha öğrendim öğrendiğim en acı gerçek... O gece orada, Çanakkale Savaşları ateş hatlarında beraber savaşa gittiğimiz 800 kişilik alayımızdan ben ve diğer yaralılar da dâhil olmak üzere yalnız sekiz Türk askerinin hayatta kalabilmiş olmasıydı…
Molla Halil
Gözlerimi tekrar açtığımda şaşkınlık ve merakla çevreme bakındım. Nereye, nasıl ve ne zaman geldiğimi bilmiyorum ama burası bir cennet olsa gerekti. Çok lüks bir yer. Modern bir otel sanki. Etrafımdaki karyolalarda yatanlar, kıpırdayanlar, inleyenler vardı. Her yer bembeyaz ve tertemiz. Aydınlık. Rahat. Ferah. Sanki yeni gelinlikler giyinmiş, beyazlar içindeki huriler kadar güzel, genç, sarışın kızlar yatanlarla ilgileniyor, bizlere hizmet ediyor ve etrafta dolaşıyorlar. Bu dil buranın değil dercesine birbirleriyle bir şeyler konuşuyorlar. Dikkatle dinliyorum ama hiçbir şey anlayamıyorum. O kibarlık o incelik, o bembeyaz ciltlerindeki narinliklerine bakılırsa şüphesiz bu kızlar hayatta hiç çalışmamış, hiç tarlaya, bağa, bahçeye çıkmamış; tenleri hiç güneş görmemişti. Çalışsalardı, tarlaya, bahçeye, güneşe çıksalardı, renkleri elbette bizim köydeki kızlarınki gibi birazcık olsun koyulaşır, esmerleşir, kararırdı diye düşündüm. Ne bileyim ben onların, İstanbul Alman Hastanesi’nde yaralı Türk askerlerini tedaviye çalışan Alman hemşireler olduğunu. Ama öğrendim. Sonra öğrendim. Sonra çok şey öğrendim. 12 yerimden yaralan-
phantaso.com.tr
37
aj
röport
Edebiyatı, yazmayı,
hikâye anlatmayı
seviyorum... “Dünyayı savaş meydanına çeviren yaratıklar biziz. Hepimize yetecek kadar toprak, yiyecek, giyecek ve oksijen varken; doymak bilmeyen, hep daha fazlasını isteyen bir yapımız var. Ben de kitaplarımda insanı felakete sürükleyenin insan olduğunu anlatmaya çalışıyorum.”
38
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Gizli Miras, Dokuz ve Çakal Kayası adlı romanların yazarı ve aynı zamanda Hür Bakış Gazetesi ve Büyük Türkiye Dergisi’nin yöneticisi olan Ahmet Karayün, özellikle genç yazarlara ve yazmaya yeni başlayanlara yepyeni bir bakış açısı yaratacak olan yazma serüvenini Phantaso’ya anlattı. Karayün “Refah seviyemiz yükseldikçe okuma seviyemizin de artacağına inanıyorum” diyor, belki de haksız sayılmaz… Ahmet Karayün’ü tanıyabilir miyiz? Ordu’nun Aybastı ilçesinde, dünyaya gelmişim... Annem öyle söylüyor. (Gülüyor.) İlkokul birinci sınıfı hayal meyal hatırladığıma göre memleketimde okuduktan hemen sonra Tekirdağ Çerkezköy’e, orada üçüncü sınıfı bitirdikten hemen sonraysa İstanbul Büyükçekmece’ye geldik ve hala burada yaşıyorum. 15 yaşında başlayan çalışma hayatım gün geçtikçe temposu artarak devam ediyor... Resmi çalışma süresine bakılırsa beş yıl sonra emekliyim ama yaşam şartları pek öyle demiyor. Velhasıl kelam gazete dağıtımı ile başlayan iş hayatım montaj, dizgi, fotoğraf çekimi, habercilik, köşe yazarlığı, grafik tasarım olmak üzere gazetecilik mesleğinin birçok alanında çalışmakla geçti. Bir dönem tiyatro oyunculuğu yaptım. Şimdilerde ise Büyükçekmece’de Fikir Fabrikası adlı dijital baskı merkezimizin yöneticiliğini yürütüyorum. Fabrikamızı babam ve dört kardeşimle birlikte her geçen gün büyütüyoruz. Aynı zamanda 1998 yılından bu yana Yerel Gazetemiz Hürbakış haftalık olarak yayın hayatını sürdürüyor. 2016 yılında yayın hayatına başlayan Büyük Türkiye Dergisi’nin Yazı İşleri Müdürlüğünü yapıyorum. Gizli Miras, Dokuz ve Çakal Kayası adlı üç romanım var. Evliyim. Bir kız ve iki erkek evlada sahibim. Roman yazmaya nasıl başladınız? Bu sizin için bir tutku muydu? Yazma yeteneğiniz olduğunu nasıl fark ettiniz? Kafamda dönüp duran hikâyeler vardı. Beni yazmaya iten şeyi tam olarak anımsamıyorum. Bu biraz da dünyaya bakış açısı ve kendini ifade etme biçimiyle ilgili olsa gerek. Her insan haberleri seyreder mesela fakat ben o olayların öncesini, sonrasını düşünürüm. Yaşadığım hemen her olay bende bir hikâye uyandırır. Neden yazıyorum? Neden roman? Sanırım hayata karşı kendimi ifade biçimim bu. Yazmadığım vakitlerde birikiyorum. İçim doluyor. Ne zamanki bir eserim meydana çıkıyor işte o zaman biraz iyi hissediyorum, biraz da zihnim boşalıyor; tabii bu boşluğu bir başka hikâye işgale hazır oluyor. Edebiyatı, yazmayı, hikâye anlatmayı seviyorum kısacası bu. Kitaplarınızda vurguladığınız ana tema nedir? Okuyucularınızın hangi duyguyu hissedip birebir yaşamasını istersiniz? Kitaplarımda vurguladığım ana tema insan psikolojisi. Ademoğlunun doğası, dünyası, zihninin karmaşık sokakları dolanmakla bitmiyor. Çözmek zor. Elimden geldiği kadar olayları, karakterleri
derinlemesine anlayıp, okuyucularıma anlatmaya gayret ediyorum. Çünkü insanı anlamadan hiçbir şeyi anlayamazsınız. En büyük korku insanın kendisidir mesela. Dünyayı savaş meydanına çeviren yaratıklar biziz. Hepimize yetecek kadar toprak, yiyecek, giyecek ve oksijen varken; doymak bilmeyen, hep daha fazlasını isteyen bir yapımız var. Ben de kitaplarımda insanı felakete sürükleyenin insan olduğunu anlatmaya çalışıyorum. İnsanı, insanlığın gerekleri konusunda ne kadar aydınlatabilirsek; dünya da savaşlardan o kadar uzaklaşacaktır. Okuyucularımın hangi duyguları hissetmesi hususunda yazdıklarıma bakarak şunu söyleyebilirim; sanırım kaybetme duygusunu yaşamalarını istiyorum. Çünkü insan kaybetmeden hiçbir şeyin kadrini bilmiyor. Acı tecrübeler yaşamadan yola gelmiyor insan. Ben de romanlarımda bu duyguyu yaşatmaya çalışıyorum okurlarıma. Kendilerini karakterin yerine koyarlarsa empati kurabileceklerini düşünüyorum. Nitekim Dokuz romanımda, kitabı okuyan evli çiftler arasında eşine mesaj atma, onu sevdiğini söyleme ve eve gidip karısını ya da kocasını kucaklama isteği uyandırmayı başardığımı düşünüyorum. Geri dönüşler bu yönde oldu. Ne mutlu bana değil mi? Romanlarınızda yaşantınızdan veya tanık olduğunuz yaşamlardan örnek var mı yoksa tamamen hayal gücüne mi dayanıyor? Elbette tanık olduğum yaşamlardan izler taşıyor fakat bu izler duygu manasında. Yaşadığım, gördüğüm olaylar bende duygusal etkiler yaratıyor ve bunlar yazdıklarıma yansıyor. Olaylar bakımından ise yazdıklarımın tamamı kurmaca oluyor. Mesela Çakal Kayası romanımı gerçek yaşanmış bir hikâyeden esinlenerek kaleme aldım. Tabii yine kurmaca bir kitap. İçinde her ne kadar gerçek yerler, gerçek karakterler ve gerçekten yaşanmış olaylar olsa da büyük oranda kurgudan oluşuyor. Gazetecilik mesleğinden olsa gerek, gerçek olayları olduğu gibi yazmak hoşuma gitmiyor. Haber vermek gibi geliyor bana. O nedenle biyografi yazmayı düşünmüyorum. Her kitabımda yeni bir dünya yeni bir karakter oluşturmazsam benim için yazmanın büyüsü kalmıyor. phantaso.com.tr
39
Türkiye’yi dünya ülkelerine göre sıralamaya alırsak okuma oranı en düşük ülkelerden biri… Okuma oranını iyileştirmek adına neler yapılabilir? Neden okumayı seven bir millet değiliz? Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2015 verilerine göre bir yılda elli bin kitap yayınlanmış. Bu saatte altı kitaba denk geliyor. Buradan şöyle bir çıkarım yapabiliriz; ya çok okuyoruz, ya da çok yazıyoruz. Ya da Türkçesi şu; seyirci değil, yönetmen olmayı seven bir milletiz. Tez canlılığımızdan olsa gerek kitap okuma oranımızın azlığı. Video seyretmek daha kolay geliyor birçoğuna. Tabii bir sorunu tek bir nedene dayandıramayız. Kitap okumak bize sevdirilmedi mesela; ne ailemiz ne de öğretmenlerimiz tarafından. Tabii savaştan çıkan genç cumhuriyet yıllarının getirdiği sefalet uzun zaman sürdü. İnsanlar bir lokma ekmek peşinde gece gündüz çalışırken, kitap okumak akıllarına bile gelmedi. Refah seviyemiz yükseldikçe okuma seviyemizin de artacağına inanıyorum. Kitaplarınızı ne kadar sürede yazıyorsunuz? Yazarken belli başlı kurallarınız var mı? Varsa bunlar neler? Kitaplarımın ortalama yazım süresi iki yılı buluyor. Yazarken illa kahvem olacak ya da karşımda deniz manzarası bulunacak gibi şartlarım yok. Benim için asıl mesele yazmak üzere bilgisayarımın başına oturabilmek oluyor. Yoğun bir çalışma hayatım var ve akşamları vakit bulabildikçe yazıyorum. Malumunuz yazarak yaşanmıyor memleketimizde. Kapalı, puslu havalar içimdeki yazma istediğini gün yüzüne çıkarıyor... Aynı şekilde yağmur beni bu noktada çok etkiliyor. Doğayı seviyorum. Yazdığım odanın camından gökyüzünü ve ağaçları görmek beni motive ediyor. Yazarken müzik de dinlerim. Son kitabımı yazarken Farid Farjad’ı sık dinlediğimi fark ettim fakat bu dönem dönem değişebiliyor. 40
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Hangi tarz kitapları okuyorsunuz? İdolünüz, kendinize yakın hissettiğiniz yazarlar kimler? Roman olmak kaydıyla hemen her türü okuyorum. Yazar yelpazemi geniş tutmayı seviyorum. En ünlü, en bilindik yazarları da okuyorum ama hiç duymadığımız isimlere de şans veriyorum. Yazarlar içinde idol olarak gördüğüm, düşündüğüm bir isim yok. Fakat beğendiğim yazarlar derseniz birkaç isimden bahsedeyim. Sabahattin Ali, Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cengiz Aytmatov, Knut Hamsun, Robert Walser, Sir Arthur Conan Doyle gibi isimleri sıralayabilirim. Şuan sektöre baktığımız zaman genç yazarların atağa geçtiğini görüyoruz. Yazmaya çalışıyorlar, kitaplarını yayınlatıyorlar. Yayınevlerinin yazar seçme konusunda titiz davrandıklarını düşünüyor musunuz? Gençlerimizin yazması harika bir durum. Ben de genç yaşta yazmaya başladım. Bütün büyük yazarlar da bir zamanlar gençti. İnsan anne karnından usta yazar, duayen yazar olarak doğmuyor. Yazdıkça yazar olunuyor. Bu noktada genç kalemleri çok önemsiyorum. Yayınevleri seçici
davranıyor evet. Piyasanın büyükleri diye tabir ettiğimiz yayınevleri gelen dosyalar konusunda seçici davranıyorlar. Yüzlerce dosya gidiyor ve tabii arada haksızlık edilen eserler de çıkabiliyor. Bir yayınevinde kitabını yayınlatmak gerçekten zor. Fakat yüz, iki yüz sene evveli gibi kötü değil yazarların durumu. Teknolojinin getirmiş olduğu bir kolaylık söz konusu. Bloglar, e-kitaplar, sosyal medya mecraları genç yazarların isminin duyulabilmesine olanak sağlıyor. Zaten çok sevilenler, takipçisi hatırı sayılır seviyelere gelenler için de yayınevleri kapılarını aralıyor. Bir de basım maliyetini yazarın kendisi karşılamak koşuluyla kitap yayınlayan yayınevleri var. Gördüğüm kadarıyla da insanların büyük çoğunluğu bu yöntemi kullanıyor. Bu yazarlar açısından çok iyi bir durum olabiliyorken, okurlar açısından kötü olabiliyor çünkü edebi değeri olsa da olmasa da her şeyi yayınlayabiliyorsunuz.
durum benim kendimi geliştirmeme de vesile oluyor. Romanlarımı bir gün kendim sinema filmine uyarlamayı düşünüyorum. Tabii yazarken de bu doğrultuda sahneler kurduğum oluyor. Filmleri çok seviyorum ve kendim bir film yönetmeden ölmek istemiyorum. Romanlarımı okuyan çoğu insanın “Keşke filmi çekilse, harika olur!” demeleri tesadüf olmasa gerek. En son Çakal Kayası romanım için yine film hatta dizi olabileceği yönünde yorumlar aldım. Bakalım zaman ne gösterecek?
Sizce bir romanın başarılı olabilmesi için çok fazla okunması gerekiyor mu? Genel olarak baktığımızda dünya klasiklerine giren bazı romanlar yayınladıkları ilk zamanlar önemsenmiyor ve ya yazarları öldükten sonra değerleniyor. Bu duruma olan bakış açınız nasıl?
Phantaso’ya vermiş olduğunu röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz adına neler söylemek istersiniz?
Elbette bir romanın başarısını, edebi değerini çok satırlığıyla ölçemeyiz. Mesela furya dönemleri var. Bazı dönemler tasavvuf, Mevlana, bazı dönemler aşk, aforizma gibi konular öne çıkıyor ve bir kapakla çok satanlara girebiliyor bazı kitaplar. Bir yazarın öldükten sonra çok satması ne tuhaf değil mi? Ya yaşadığı dönemin çok ilerisinde olduğu için insanlar onu anlamıyor ya da çağın edebiyat, sanat anlayışı ile kan uyuşmazlığı yaşanıyor. Ben de kitaplarımın geniş kitlelerce okunmasını arzu ederim elbette lakin daha çok okuyan insanların etkilenmesi ve duygularını depreştirmesi beni mutlu eder.
Asıl ben bu güzel söyleşi için teşekkür ederim. Derginizi ilk sayısından itibaren takip ediyorum. Gerçekten takip ediyorum tabii, iltifat olsun diye söylemiyorum. Gerek ekibinizdeki güzel insanlar, gerek içerik ve baskınızdaki kalite çok iyi. Aynı zamanda bir dergi yayınladığım için bu yönleri değerlendirmekte bir beis görmüyorum. Yayın hayatınızdaki başarılarınızın katlanarak devam etmesini diliyorum. Tüm Phantaso okurlarına sevgiler.
Genç yazarlara tavsiyeleriniz neler? Çok okusun, çok yazsın, çok düşünsün ve çok gezsinler. Yazdıkça yazar olmaya başlıyor insan. Bir de farklı bir bakış açısı kazanmaya çalışsınlar. Örnek verecek olursak; “Ben bu duyguyu daha iyi nasıl dökerim kelimelere?” diye düşünsünler. Sizin aklınıza ilk gelen, başka onlarca insanın da aklına gelmiştir çünkü. Kelimeler sevmek, onlarla hemhal olmak ve hep ‘daha iyi nasıl yazarım’ın peşinde olmak gerek. Üslup çok önemli ve iyi bir üslubu yakalamak için belki de mezara kadar koşmak lazım. Gelecekte gerçekleştireceğiniz projeleriniz neler? Yeni bir roman yazıyor musunuz ve ya yazacak mısınız? İleri ki dönemlerde romanınızı dizi, film gibi projelerde görmek ister misiniz? Dördüncü romanımı yazıyorum şu sıralar ve farklı bir anlatım dili kullanıyorum. Her romanımda bir fark yaratmayı seviyorum. Bu phantaso.com.tr
41
köşe
başarılı ve
mutlu evliliğin sırrı:
denge Yazar: Uzm. Psk. Gani Eser
Günümüzde yürütülmesi son derece zorlaşan ve toplumumuzun temel taşı olan aile kavramı ve evlilik kişinin hayatındaki en önemli olgudur. Evliliği ayakta tutan ve geliştiren şey dengedir. Evlilikler zamanla dengeyi bulan, uyum sağlayan organizmalardır. Nasıl ki bir birey kendi içinde uyumu sağlayamadığı, sözleri, eylemleri ve inançları farklı frekanslarda olduğu zaman sosyal kabul görmüyorsa, evliliklerde de uyumsuzluk kötü sonun habercisidir. Denge sağlanamıyor, uyum gerçekleşemiyorsa da evlilik devam edebilir ama nedeni artık sevgi değil, zorunluluklardır. Çocuklar, bir tarafın ekonomik özgürlüğünün olmaması, düzenin değişmesinden korkmak gibi nedenlerle sürdürülen çok sayıda evlilik var toplumumuzda maalesef. Denge derken; zamanla eşlerin farklı rolleri üstlenerek bütünleşmelerini, biri duygularıyla hareket ederken diğerinin mantığını kullanmasını, iş bölümü yapmalarını, karşılıklı sorumluluk almalarını ve eşit olmalarını kast ediyorum.
Evlilikte En Kritik Eşik: 1.Yıl Evliliğin birinci yılı zor bir dönemdir. Bu süreçte denge sağlamak çok kolay değildir ama kritik eşik aşıldığında taşlar yerine oturmaya başlar. Uyum sağlandıktan sonra yaşam kolaylaşır, evli olmanın, birlikte daha
42
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
güçlü ve sevgi dolu olmanın tadına varılır. Sorumluluklar paylaşıldıkça ve empati kuruldukça birlikte daha güçlü olduklarını fark eden eşler tek başlarınayken yapamadıklarını birlikte başarmanın hazzını tadar ve yaşam kalitelerini yükseltmek için daha kolay motive olurlar.
İlişkilerde En Çok Hangi Hataları Yapıyoruz? Öncelikle iletişim kurmayı bilmiyoruz. Ben merkezli yaklaşıyoruz olaylara. İlişki öncesi bireysel yaşamımızdaki alışkanlıklarımızı değiştirmek istemiyoruz. Esnek değiliz. Biz olmayı bu yüzden başaramıyoruz. Olduğumuz gibi davranmakta ya da partnerimizi olduğu gibi kabul etmekte zorlanıyoruz. Başkalarıyla kıyaslıyoruz veya kıyaslanıyoruz. Kırıldığımız zaman derdimizi anlatmak yerine sessiz kalmayı tercih ediyoruz. Önceki ilişkilerimizin izlerini silmekte ihmalkâr davranıyoruz. Birbirimizin çevresine saygı göstermeyi beceremiyoruz. Duygusal şantaja başvuruyoruz. Empati kurabilsek; partnerimizin de ilişki için fedakarlık yaptığını, eski alışkanlıklarını terk ettiğini görebilsek hatamızı fark edebiliriz belki. Hep kendi penceremizden bakmaya alıştığımız için “biz” olmakta zorlanıyoruz. Hata yapan partnerimizin özür dilemesini bekliyoruz boşuna. Uzun sessizlikler, kaprisler gittikçe birbirimizden uzaklaşmamıza neden oluyor. Oysa onu affettiğimizi hissettirecek bir sözle yaklaşmayı denesek belki o anda sona erecek kırgınlığımız. İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden bitiveren evliliklerin sayısı hiç az değil.
Bir Evliliğin Olumsuz Yöne Doğru Gittiğini Gösteren Sinyaller Nelerdir? Eşinizin gözünün içine bakmadığınızı ya da onun gözlerini sizden kaçırdığını fark ediyorsanız alarm çalmaya başlamıştır. Bu yazıyı okuyan evli bireyler bir an durup düşünsünler; en son ne zaman eşlerinin gözünün içine sevgiyle baktıklarını hatırlamaya çalışıp dürüstçe yanıtlasınlar. Sonuç pek iç açıcı olmayabilir. Modern yaşamın hızına ayak uydurabilmek için koşturmaktan, trafikte zaman kaybetmekten, çocukların sorumluluklarını yerine getirmekten yorulup birbirimize sadece alışkanlıklarımız nedeniyle mekanik ilişkiler çerçevesinde yaklaşıyor olabiliriz. Eşinin saçını kestirdiğini fark etmeyen, günlerce birbirinin yüzüne bakmayan evli çiftler var. Kötüye gidişin sinyalleri her yerde var ama görmek isterseniz görebilirsiniz.
Çocuk Faktörü Evliliği Nasıl Etkiler? Ebeveynin bakış açısına, tutumuna göre olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Bir tarafın istemediği çocuk daha anne karnındayken bunu duyar ve hisseder. Sorumluluk eşlerden birine yüklenirse hayat kalitesi düşeceğinden çocuğuna da eşine yeterli ilgiyi gösteremeyecektir. Kendisini istemeyen anne ya da baba ile büyüyen çocuk hayat boyu güven sorunu yaşayacaktır. Kötü giden bir evliliği toparlayabilmek için son çare olarak dünyaya getirilen çocuklar bazen boşanmayı engellese de içinde sevgi olmayan, şiddetin, huzursuzluğun baskın olduğu ailelerde büyümenin travmasını yaşarlar. Eşlerin kritik eşik olan ilk yılı tamamlamadan çocuk sahibi olmayı düşünmemelerini tavsiye ediyorum. Anne baba olmak çok büyük bir sorumluluk. Çevreden gelen baskılara boyun eğmemeli, çocuğun sorumluluğunu üstlenebileceklerinden emin olduklarında, her ikisi de bunu istediğinde karar vermeleri en doğrusu.
Bir Evliliğin Olumsuz Yöne Doğru Gittiğini Fark Eden Eşler Ne Yapmalı? Tekdüzelik, sadakatsizlik, sorumlulukların adil dağılmaması ve sair evliliğin yanlış bir yöne gittiğinin belirtisi olabilir. Çiftler iletişim kurarak olumsuzluğun nedenlerini ve neler yapabileceklerini konuşabilecekleri bir ortam yaratmalı. Sorunu karşısındakinden önce kendisinde arama olgunluğuna sahip olunabilirse, ilişkiye objektif bakılabilirse ve çözüm odaklı yaklaşım tutumu benimsenirse kriz atlatılabilir. Konuşmak, yargılamamak, empati kurmak, sevgi ile yaklaşmak evliliğin devamını sağlayabilir. Bir taraf sürekli ayrılmaktan, gitmekten bahsediyorsa muhtemelen diğerini kaybetme korkusu yaşamıyordur. Az da olsa kaybetme korkusu ilişkilerin can simidi olabilir. Neyi kaybedeceğini net olarak görebilen, fark edebilen durumu dolayısıyla evliliği kurtarabilmek için gerekli motivasyonu bulabilecektir.
phantaso.com.tr
43
aj
röport
çocuk yaşamında
ilk 1000 günün
önemi
Hamileliğin ilk gününden bebeğin 2 yaşına kadar olan dönemine ilk 1000 gün denildiğini belirten Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Neonatoloji Uzmanı Prof. Dr. İlknur Kılıç; bu dönemde çocuğun hatta erişkinin sağlığını etkileyen bazı durumları engellemek ve azaltmak için sorularımızı cevaplıyor.
44
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Çoğu zaman planlı olsa da eve gelen küçük misafir anne ve babanın hayatını değiştiriyor. Bu süreçte aile neler yaşıyor? Bebek eve geldikten sonra anne babanın alışkın olduğu yaşama şekli tamamen değişiyor. Artık bebek odaklı bir yaşama şekli var. Bir yandan bebeğin bakımını sağlamak, diğer yandan bebekte gördükleri bulguların normal olup olmadığını anlamak gerekiyor. Ayrıca bu dönemde anneye ve babaya karışan çok kişi oluyor. Anne baba okuduklarına mı, internete mi, yoksa büyüklerine mi inansın, şaşırıp kalıyor. Bebeğin arka arkaya hapşırması bile ailede paniğe neden olup “bebeğim hasta mı oldu ?”diye doktora gelmelerine neden olabiliyor. Bu dönemde annenlerin ve babaların bebekleri için neyin doğru olduğu konusunda bilgilendirilmeleri bu süreci kolay, huzurlu ve mutlu geçirmelerini sağlıyor. Bu amaçla 6 Nisan’da gerçekleştirdiğimiz “Bebek Konferansı”nda bu dönemde annelerin bizlere sıklıkla sordukları soruları ve cevapları paylaştık. Amacımız anne adaylarını karşılaşacakları sorunlar konusunda bilgilendirmek ve bebeklerini kucaklarına aldıklarında daha az gergin bir süreç geçirmelerini sağlamak. Anne ve babanın bebeğe alışma süreci de farklı. Ebeveynler nasıl hissediyorlar? Anneler, gebelik sürecinde bebeği hissettikleri için bağlanma gebelikte başlıyor. Babanın bağlanması için doğumdan sonra bebeği görmesi, kucağına alması gerekiyor. Anne, bebek bakımını baba ile paylaştığında baba için bağlanma kolaylaşıyor. Eğer anne bebeğin bakımını tek başına üstlenir, babayı olayın dışında bırakırsa babada bebeğe bağlanma gecikebilir hatta baba kendisini dışlanmış hissedebilir. Bebek sahibi olmak ciddi bir sorumluluk. Sorumluluk duyguları yüksek, idealist anne babalarda bazen bu durum çok strese neden olabiliyor. Gerginlikten o dönemin keyfini yaşayamıyorlar. Bu dönemde onlara her şeyin yolunda olduğunu, bebeklerine iyi baktıklarını söyleyen bir doktora gereksinim duyulabiliyor. Genelde aile büyükleri anneye baskı yapar, en çok da ‘sütün yetmiyor’ denir. Bir anne bu eleştiriye nasıl yanıt vermeli? Bebekler ilk 5 günde doğum ağırlıklarının %5-10’unu kaybedebilirler ama sonrasında kilo alarak en geç 10. Günde doğum kilolarını yakalamaları gerekir. Bebeklerin beklenen kilo alımı bu dönemde günde 25-30g dır. Bebeğin ağlaması aç olması anlamına gelmez. Ağlamasının bir çok nedeni olabilir; bezinin kirlenmesi, ortamın sıcak veya soğuk olması, çok giydirilmesi, gaz ağrısı, kucak istemesi gibi.. Bebek iyi kilo alıyorsa aç değildir ve mama arayışına girilmemelidir. Çok nadir durumlar dışında annelerin sütü bebeklerinin beslenmesine yeter. Bu dönemde an-
nenin desteklenmesi, sütünün yeteceğine inandırılması ve stresten uzaklaştırılması sütün artması için çok önemlidir. Anneler bazen kendilerini yetersiz hissedebilir, bu durumda onlara nasıl destek olunmalı? Annelerin bu dönemdeki en büyük endişesi “bebeğime iyi bakabiliyor muyum” dur. Evet, bu dönemde muayeneye götürdükleri doktorun bebeğin kilo alımının iyi, anne sütünün yeterli, bebeğin fizik incelemesinin normal olduğunu söylemesi anneyi rahatlatacaktır. Annenin çok yorgun olduğu bu süreçte, annenin rahatlatılması ve dinlendirilmesi de çok önemlidir. Özellikle kolik ağrıları olan bebeklerin anneleri kendini çok mutsuz hissedebilir. Bebeğin sürekli ağlaması annede yetersizlik ve çaresizlik duygusu oluşturabilir. Bu ağlamadan annenin sorumlu olmadığı, bebek 3-4 aylık olunca ağlamanın azalacağı, bebeğin sağlığının normal olduğu anneye anlatılmalı ve anneye kısa süreyle bile olsa bebeğin sesini duymayacağı bir ortamda dinlenmesi, yürüyüş yapması veya arkadaşları ile birlikte olma şansı verilmelidir. Annenin gerginliğinin azalmasının bebeğin huzursuzluğunu azalttığı gösterilmiştir. Özellikle ilk üç ayda bebek hızla büyüyor, değişiyor. Bu süreçte bebeklerde yaşanan değişiklikler neler? Bebek 1 aylıkken yüzümüze bakmaya başlar, 2 aylıkken karşısındaki konuşunca yüzünü fark eder ve güler, yatarken gözleri veya başı ile nesneleri izler, 2-3 aylıkken başını sağa ve sola eşit olarak çevirir, agulama sesleri çıkarır, seslere tepki verir, kol ve bacaklarını sağ-sol farkı olmadan eşit hareket ettirir, yüzüstü yatarken başını yerden kaldırır. Bu süreçte anne babalara önerilerim; bebeğinizle konuşun, mimikler yapın, bebeğinizi dışarıda gezdirirken yüzü dışarıya dönük olsun, bebeğinizi uzun süre ağlatmayın, güven ve sevgi ortamını hissettirin. phantaso.com.tr
45
Çalışan anneler bebeklerini evde bırakmak zorunda kalıyor ve çoğu bunun için kendini suçlu hissediyor. Annelere neler tavsiye edersiniz? Öncelikle iyi bir bakıcının bulunması aileyi rahatlatacaktır. Bakıcının önemle aranan özelliği bebeği sevmesi, sevecen olmasıdır. Bebeğin mutlu olması, gülmesi bize işlerin yolunda gittiğine dair ipucudur. Bebeğin bakımını sağlayan kimse, bu anne de olabilir, bebeği sürekli televizyon karşısına koyup bebekle ilgilenmezse bebekte bir süre sonra iletişim sorunu oluşabilir. Çalışan annelerin eve döndüklerinde bebekleri ile “kaliteli zaman” geçirmeleri çok önemlidir. Anne çalışma hayatında üretken ve mutlu ise, bu durum bebeğe de yansıyacak o da mutlu olacaktır. Anne, bakıcı ya da bir aile büyüğüyle büyüyen bebekler arasında fark var mı? Bu tamamen bakan kişiye bağlıdır diyebiliriz. Anne ile zaman geçirme bebekleri çok mutlu eden bir süreç ancak zamanın nasıl geçirildiği de çok önemli. Çalışan bir annenin bebeği, anne eve geldiğinde bebekle kaliteli zaman geçiriyorsa çok mutlu olabiliyor. Aile büyüklerinin bebeğe bakması aile ve bebek için çok büyük bir şans. Ancak verilen sevgi disiplinize etme döneminde sınırı aşıp her şeye izin vermeye dönüşebiliyor. Büyükler ile anne babanın sınırları farklı olursa çocukların davranışlarında karmaşa yaşanıyor. İyi bir bakıcının da avantajları var; anne bakıcıya isteklerini, bebek için yapması gerekenleri daha rahat söyleyebiliyor. Günlük hayatta “bebeğim bakıcıdan daha iyi yiyor” diyen birçok anne ile karşılaşıyorum. Çünkü bebekleri daha iyi disiplinize ediyorlar.. Hazır gıdaya geçiş sürecinde nelere dikkat edilmeli? Ek gıdalara başlanırken gıdaların günlük hazırlanması, bebeğe bekletilmeden verilmesi çok önemli. Bebeğe ek gıdalar sunulurken bebek zorlanmamalı, istediği kadar yedirilmeli. Ek gıda verilirken bebek aç olmalı, ek gıdayı denemeye heveslenmeli. Yeni bir ek gıda denenecekse o gün başka yeni bir gıda denenmemeli. Bebeklerin bazen bir gıdaya alışmaları için 20-25 kez denenmesi gerekebiliyor. 46
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Ek gıdalara geçme bebek için keyifli bir süreç olmalı. Bebeğin ağzına zorla yiyecek verilmeye çalışılmamalı. Zorla ek gıda verilmesi bebeğin kaşığa tepki göstermesine neden oluyor ve bebeği beslemek çok zorlaşıyor. Bebekle kaliteli zaman nasıl geçirilir? “Kaliteli zaman” kavramı anne ve çocuğun arasındaki ilişkiyi besleyen, birlikte olmaktan keyif aldıkları zaman dilimidir. Süreden çok içerik önemlidir. Anne isterse sabahtan akşama kadar bebekle aynı ortamda bulunsun, eğer bebekle duygusal bir paylaşım yapmıyorsa sağlıklı bir ilişkiden bahsetmek mümkün değildir. Çalışan anneler hem çalışıp hem de eve gelince çocukla ilgilenip kaliteli zaman geçirebilirler. Bazı anneler de çalışmaz, evde çocuğuyla birliktedir ama ilişkilerine duygusal bir yatırımı yoktur. Burada önemli olan o ilişkide var olması gereken anlayış, annenin rehberliği ve koşulsuz sevgisinin olup olmadığıdır. Bebekle kaliteli zaman geçirmek bebeğin özgüvenini artırır, hayattan keyif almasını sağlar. Çocuk sevildiğini hissettikçe kendini değerli hisseder. Çocuk yaşamında ilk 1000 günün önemi nedir? Hamileliğin ilk gününden bebeğin 2 yaşına kadar olan dönemine ilk 1000 gün diyoruz. İlk 1000 günde bebekler hiçbir dönemde olmadığı kadar hızlı büyür ve zihinsel kapasitelerinin önemli bir kısmına ulaşır. Hayatın ilk 1000 gününde, uzun dönemde çocuğun hatta erişkinin sağlığını etkileyen bazı durumları engellemek veya azaltmak mümkündür.Bu dönemde gebelik ve doğum sonrası bebeğin beslenmesi, bebeğin fiziksel, ruhsal, zihinsel ve motor gelişimi çok önemli. Çocuk Hastalıkları ve Neonatoloji Uzmanı Prof. Dr. İlknur Kılıç
güncel
new balance
Bozcaada da mayıs ayına
hareket katacak
New Balance, Bozcaada Yarı Maratonu ve 10K Koşusu için, bu yıl 14 Mayıs’ta yine binlerce sporseverle buluşacak. Hareketten ilham alan New Balance, festival havasında yaşanan Bozcaada Koşusu ile baharın gelişini kutlayacak. ‘Game Changer!’ mottosuyla 2016 yazına giren, hareket katalizatörü New Balance; Türkiye’de 6 yıl önce başladığı koşu organizasyonlarına hızla devam ediyor. 6 yılda dev bir festival havasına dönüşen ve baharın gelişinin müjdeleyicisi olan New Balance Bozcaada Yarı Maratonu ve 10K Koşusu, bu yıl 14 Mayıs’ta düzenlenecek. Sayıları binleri bulan profesyonel ve amatör sporcu, New Balance’dan aldığı ilhamla Bozcaada’nın doğayla bütünleşen atmosferinde koşacak. New Balance Bozcaada Koşusu, yarı maraton ve 10 kilometre olmak üzere 2 kategoride gerçekleştirilecek. Bahara gülümseyen Bozcaada, turizm sezonunu da New Balance Koşusu ile açacak. Aileleri ve arkadaşları ile koşuya katılmak
için gelen binlerce kişi, kilometreleri aşıp, zorlu parkuru tamamlarken, meydanda kurulan New Balance logolu çardaklar altındaki dinlenme alanlarında aileler ve seyirciler, devam eden müzik aktivitesi ile eğlenceli bir gün geçirecek. Yaz sezonundan bile daha hareketli bir hafta sonu yaşayacak olan Bozcaada’da, 14 Mayıs Cumartesi günü koşuyu tamamlayıp, sonrasında adanın lezzetlerinin tadına bakmak da mümkün olabilecek. Bozcaada Koşusu için kayıtlar www.newbalancerun.com sitesinden yapılabiliyor. Kayıtlar, 10 Mayıs tarihine kadar devam edecek. New Balance mağazalarından performans ayakkabısı alan tüm sporseverler ise koşuya ücretsiz kayıt yaptırabilecek.
Adım Adım İşbirliğiyle Bozcaada Koşusu Daha Da Anlamlı!
New Balance, bu yıl ilk kez, ana sponsoru olduğu Adım Adım platformu ile Bozcaada’da işbirliği yapacak. Türkiye’yi 2007 yılında “yardımseverlik koşusu” kavramıyla tanıştıran Adım Adım platformuyla yapılan işbirliği kapsamında; dijital kaynak yaratma platformu olan ipk.adimadim.org, ilk kez İstanbul Maratonu ve Runatolia dışındaki bir yarış için kullanıma açılacak. Bozcaada’da koşacak sporseverler platformu kullanarak; sivil toplum kuruluşlarının projeleri arasından, kendilerini heyecanlandıran ve destek vermek için adına koşmak istedikleri projeyi seçebilecek, amaçlarını açıklayan bir kampanya yaratabilecek. Platformda; gönüllüler, kampanyaları adına seçtikleri dernek veya vakıflara yapılan bağışların miktarını ve sayısını anlık olarak takip edebilecek. Adım Adım platformu sayesinde, Bozcaada’dan STK’lara büyük bir destek toplanması planlanıyor.
phantaso.com.tr
47
aj
röport
48
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Simge yepyeni şarkısı ile
her yerde “yankı’’lanıyor Geçtiğimiz Haziran ayında çıkardığı Miş Miş şarkısı ile büyük ses getiren ve klibi 100 milyona yakın izlenen Simge, ‘’Yankı’’ isimli yepyeni çalışması ile yeniden sevenleriyle buluştu. Tüm yaz boyunca listelerde 1 numarada yer alan, Altın Kelebek ve daha bir çok prestijli ödüle layık görülen başarılı sanatçı, uzun zamandır Ozan Bayraşa ile üzerinde birlikte çalıştıkları ‘Yankı’ ile yine çok iddialı bir çıkış yaptı.
phantaso.com.tr
49
Sezen Aksu, Deniz Erten ve Ersay Üner gibi birbirinden önemli müzisyenler ile birlikte güzel bir ekip çalışması sonucunda ortaya çıkan Yankı’nın klibinde kullanılan Vertigo efekti ve düşme sahneleri de izleyicileri oldukça ilgi çekici karelere tanık ediyor. Yönetmenliğini Ergin Turunç’un ve sanat yönetmenliğini Bora Batur’un üstlendiği klip, sürrealizm akımının etkilerinden yararlanılarak, Türkiye’de alışılagelmişin dışında Önümüzdeki günlerde Çanakkale’de de bir konser verecek olan Simge’yle müzikal yolculuğunu konuştuk. Serdar Ortaç ve Gülşen gibi önemli müzisyenlerin vokalistliğini yapmışsınız. Başarılı solistlerin genellikle böyle bir geçmiş kariyeri oluyor. Size neler kattı bu dönem? Pek çok isime vokalistlik yaptım, doğru fakat albüm çalışmalarımda kendi kanatlarım ile uçmayı tercih ettim. Kimseden bir şey istemedim. Her şeyi kendi gücümle, kendi ekibimle yapıp, kendi başarımı kendim yaşamak istedim. Şu an da yaptığım şeyin çok doğru olduğunu görüyorum. Destek ile de bir yerlere gelinebilirdi ama ben bunu tercih etmedim. Baktığımız zaman müzikal geçmişinizde karşılaşmanız gereken herkesle bir şekilde yollarınız kesişmiş. Sezen Aksu şarkısı olan Miş Miş Miş ile tabiri caizse dillere düştünüz. Böyle bir destek herkese nasip olmaz. Bütün bunlar bir kariyer planı içinde mi gerçekleşti ya da ne kadarı şanstı? Çok şanslıyım ki, ilk albümümden itibaren işinde en iyiler diyebileceğimiz isimlerle çalışma şansı buldum. Daha sonraki single›larımda ise Ozan Bayraşa aranjörlüğünde Alper Narman ve Onurr›un Bip Bip adlı şarkısını söyledim ve ardından Riff Cohen›in Dans Mon Quartier isimli cover›ını yaptım.. Bu cover›ın sözleri ise Sibel Algan’a ait. Yankı şarkımızın bestesi bana ve Ozan Bayraşa’ya, köprüsü Alper Narman’a sözleri de Deniz Erten ve Sezen Aksu’ya ait. Hepsi için söyleyebileceğim tek şey işlerinde birer yıldız ol-
50
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Yurt içi ve yurt dışı konser turuna hız kesmeden devam eden Simge, yaz dönemine yine bomba gibi bir şarkı ile giriş yapacak!
maları. Bütün bu isimler ile çalıştığım için ne kadar gurur duysam az. Yankı muhteşem bir şarkı. Kısa sürede 14 milyon kişi tarafından izlendi. Bize biraz hikâyesini anlatır mısınız? Şarkıyı, Ozan Bayraşa ile beraber besteledik. İlerleyen süreçte Ersay Üner gitarıyla bize dahil oldu. Devamındaysa Sezen Aksu ve Deniz Erten birlikte sözlerini yazdı. Şarkı kolektif bir çalışmanın ürünü. Yankı benim için çok daha doğru bir hareket oldu. Sektöre yeni giren, genç bir müzisyen olmak nasıldı? Zorlandınız mı? İlk başlarda tabi ki bende herkes gibi zorlandım. Fakat sabırlı olmak bu işin en önemli noktası. Diğer önemli bir konu ise doğru ekip. Peki, yıllarca arkada durup sonra kendi dinleyicinizle buluşmak nasıl bir his oldu? Çok güzel bir histi radyolarda kendi bestelediğim şarkıyı duymak şahane bir duyguymuş:) Sizin kendi sözleriniz ve besteleriniz de var. Kendi şarkılarını söyleyen müzisyenlerin, özel bir dinleyici kitlesi yarattığını düşünüyorum. Sadece kendi şarkılarınızdan oluşan bir albüm yapmayı düşünüyor musunuz? Tabii ki benim yapmak istediğim ve kendi müzikalitemi ortaya koymak istediğim bir şey ve ilerleyen zamanlarda kendi bestelerimin de olduğu bir albüm yapmayı düşünüyorum. Siz kimleri dinliyorsunuz? Bir editör olarak ben ne yazık ki kitap ya da dergi okurken bazen çok zorlanıyorum, okumak ile incelemek birbirine karışıyor. Siz de mesleğinizin bu tür handikaplarını yaşıyor musunuz? Yoksa kapılıp gidebiliyor musunuz? Hayran olduğum sanatçılar genelde bestelephantaso.com.tr
51
rini yapıp, sözlerini yazabilen ve aynı zamanda şarkılarını kendileri okuyabilen sanatçılar. Herkes gibi bende Sezen Aksu hayranıyım. Onu beğeniyorum ve örnek alıyorum kendime. Elbette handikapları var ama kendimi güncellemek ve hislerime güvenerek kendimi koordine ediyorum. Aileniz sizi destekledi mi? Nasıl karşılıyorlar müzik yaşamınızı? Rahmetli babamda müzisyendi ve bana ‘’Kızım kaliteli müzik yapacaksan bu işin okuluna gitmen gerekli’’ diyerek her zaman benim arkamda oldular. Bu konuda çok şanslıydım. Güzel ve başarılı kadınlar söz konusu olduğunda genellikle güzellikleri başarılarının önüne geçer, siz de çok güzel bir kadınsınız ve müziğinizi konuşturmayı başardınız. Bunun için özel bir tutum benimsediniz mi? Kararlı olmak ve çok çalışmayla alakalı bu durum. Sosyal medya bir yandan bütün iletişim kolaylıklarıyla gerçek bir kamuoyu yoklama platformu ama diğer yandan da çok acımazsız. Olumsuz eleştiriler ya da zalimce yargılamalar ile karşılaştınız mı? Neler hissettiriyor size bütün bunlar? Sosyal medyayı takip ediyorum. Gelen tüm yorumları okumaya çalışıyorum. Yapılan düzeyli eleştiriler insanı geliştiren şeylerdir. Müzik yolcuğunuz gençlere, amatörlere hangi sözlerle ilham vermeli sizce? Onlara ne söylemek istersiniz? Bu yolda ilerlemek isteyen arkadaşlara bu işin eğitimini almaları ve bu iş ile ilgili sürekli üretmeleri gerektiğini söyleyebilirim. Şarkı yazmaları, bestelemeleri ve çok çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Doğru ekibi kurmaları gerekiyor. Son olarak da sabırlı olmaları gerekli diyorum. Çanakkale’ye hiç geldiniz mi? Geldiyseniz neler kaldı aklınızda? Yemeklerimiz, doğamız, tarihi zenginliğimiz hakkında neler söylersiniz? Çanakkale’nin temiz havası, içten insanları ve doğasına hayran kaldım.
52
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Simge Sağın Kimdir? Simge 08.08.1981 yılında İstanbul Şişli’de dünyaya geldi. Müzisyen bir babanın kızı oluşu hayatının her anında müzikle iç içe büyümesine sebep oldu. 12 yaşında gitar çalmaya ve besteler yapmaya başladı. İçindeki müzik sevgisini hiç kaybetmeyen Simge müzikle ilgili çalışmalarının İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümünü kazanarak devam ettirdi. Okulda Alaattin Yavaşça, Selahaddin İçli gibi pek çok değerli müzisyenle çalışma şansı buldu. Öğrencilik sürecinde popüler müzik camiasında çalışmaya başlayan Simge, ilk profesyonel deneyimini Zeynep Dizdar orkestrasında kazandı. Daha sonrasında Gülşen’e 4, Yaşar’a 2 ve Serdar Ortaç’a 2 sene sahnede vokalist olarak eşlik etti. Sahne deneyimleri dışında pek çok jingle ve dizi müziği çalışmasını seslendirdi. “Annem” dizisi için Kıraç ile yaptığı düet ve Süper Fm’in jeneriği bunlardan bazıları. Geçtiğimiz yıllarda “Yeni Çıktı” adlı albümüyle müzik piyasasına ilk solo albümü ile giriş yapan Simge, Şimdi ise prodüktörlüğünü kendi üstlendiği yeni single çalışması ‘Bip Bip’ ile aramızda!
phantaso.com.tr
53
köşe
Kazanova
Değerli okuyucularımız Kazanova’ya sorularınız için kazanova@phantaso.com.tr e-mail adresinden bize katılın... Merhaba Kazanova; Öncelikle Phantaso’nun, özellikle 2. sayısıyla birlikte, ilgi çekici kaliteli bir dergi olma yolunda ilerlediğini söylemeden geçemeyeceğim. Çanakkale’ye de böyle bir dergi yakışır bence. Tebrikler, başarılarınızın devamını dilerim. Soruma ve sorunuma gelecek olursak; 9 aylık düzeyli bir birlikteliğim var. Kız arkadaşımı seviyorum ve değer veriyorum. Onun da bu şekilde olduğunu hissediyor ve görüyorum. Ancak içinde bulunduğumuz çağın getirdiği sıkıntılar ve kendi eski kafa diye tabir ettiğimiz kişiliğim dolayısıyla bir takım güven sorunları ya-
54
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
şamaktayız. Ve bunlar öylesine arttı ki anlamsız yere çok sert tartışmalara girmekteyiz. Bu sebeptendir ki bu şekilde giderse bu sürdürülebilir bir ilişki olmaktan çıkacak. En kısa sürede buna bir önlem almak zorundayım. Şimdi sorunu kısaca detaya girip özetlersek; birçoğumuzun bildiği üzere maalesef şu an içinde bulunduğumuz çağ birçok sahteliği ve balon ilişkileri içinde barındırıyor. Artık birçok insanın sevgiye, aşka, dürüstlüğe ve ahlaki değerlere saygısı olmadan sadece kendi zevkini ve tatminini düşünerek bencilce hareket ettiği hepimizin malumu… Ve ben kendimi, sevdiğim insanı
ve ilişkimizi bu tip insan ve çevrelerden olabildiğince uzak tutmak çabasındayım; buna iş, sosyal ve kültürel çevreler de dâhil. Çünkü birçok insan artık karşıdaki kişinin durumunu öğrenmeden saygısızca birçok değişik teklifte bulunabiliyorlar ve asıl niyetlerini anlamak maalesef mümkün olmuyor. Ancak bunlardan tamamen kaçmanın da mümkün olmadığını biliyorum. Elimden geldiğince uzak durmaya çalışırken de sevdiğim insanın özgürlüğüne, hayatına ve kendisine bazı kısıtlamalar getirmek zorunda kalıyorum ki hiç hoş bir şey değil. Ve bu durum da ilişkimize bazı yaralar açmaya başladı. Geçmişte de bir takım masum yalanlarını(aman tadımız bozulmasın deyip gizlenen şeyler) yakaladığım için kendisine karşı “acaba nerde nasıl davranacağını tam olarak biliyor mu” sorusunu kendime yöneltmemi sağladı. Anlayacağın Kazanova durumum bir hayli karışık ve sıkıntılı… Hemen hemen her günüm endişe tartışma ve sıkıntı içinde geçiyor. Senin bu duruma nasıl bir yaklaşımın olur? Görüşlerin benim için çok değerli… Şimdiden çok teşekkürler… Rumuz: Optimist karınca Merhaba Optimist; Öncelikle ilgin ve alakan için çok teşekkür ederim. Üçüncü sayıyı daha çok beğeneceğinizi düşünüyorum… Kendini çok güzel ifade etmişsin. Problemin nereden kaynaklandığını biliyor olman işini kolaylaştıracaktır. Dış etkenler hayatımızın her alanında yer bulacak. Maalesef günümüzde ilişkiler de her şeyde olduğu gibi sahteliği barındırıyor… Fakat başkalarının yaptığı yanlışları kız arkadaşına mal etmen çok yersiz ve sıkıcı bir hal alır. İlişkimizde pembe yalanlar da oldu demişsin… Olması da çok normal… Onu sıkıştırdıkça kızmaman adına sana yalanlar söyler; bir takım şeyleri senden gizler, problemin büyümesini istemez. Başkalarının yaptığı hataları kendi üstüne alınır ve seninle paylaşamaz. Böylelikle de problemler silsilesi uzar gider… O yüzden zaten sevginizden de eminsen birbirinize güvenip sırt sırta vermelisiniz… Maalesef ki günümüzde her gün kadın cinayeti, taciz ve tecavüz olaylarının arttığı bir toplum haline geldik. Kız arkadaşının üzerinde baskı kurarak bu tarz şeylerden korumaya çalışıyorsun. Seni anlıyorum… Ama lütfen önce saygı, sevgi ve karşılıklı güveni sağlamlaştırmanız gerekiyor. Güven duygusunu zayıflatan en önemli etken açık iletişimin olmamasıdır. Birbirinizle açık açık konuşun dinleyin. Toplumdaki bu laçkalaşmış durumu hepimiz bireyselleştirerek çözebiliriz… Bu tarz duygular biz küçükken ya da ergen iken ailemiz ve toplum tarafından bize yükleniyor. Acaba beni terk eder mi? O çocukla çok uzun mu bakıştı! Konuşurken kız arkadaşımın gözlerine bakıyor! İş arkadaşı tırnak içinde akrabaları ile akşam yemeği yiyecekler! Benim telefonumu geç açtın ne olu-
yor? Gibi durumlar hem bizim hem de karşımızdaki insanın hayatını çıkmaza sokar… Onu kontrol etmektense önce kendi duygularımızı ve endişelerimizi kontrol altına alalım. Göreceksiniz ki hayat daha güzel ve eğlenceli bir hal alacak. Sevgi ve aşk ile kalın...
Selam Kazanova;
Aşk her şeyi affeder mi? Beni terk edip gideli tam iki yıl oldu… Şimdi uzun bir mail atmış; hiç unutmamış, geri dönmek istiyormuş… Affet beni diyor! Aşk her şeyi affeder mi? Onu affetmeli miyim Kazanova? Rumuz: Sevdiceğim Yaş: 26 Merhaba Sevdiceğim; Aşk her şeyi affetmez aslında… Zaman affeder; gözünden yaşlar dökülür, canınız acır sonra zaman işin içine girer ve aşk her şeyi affetmiş olur… Fakat yürek burkulur, acısı dinse de izi kalır. Âşık olan insan bahanelerin arkasına sığınmaz. Âşık iken terk edip gitmek imkânsızdır… Tüm dünyayı karşına alırsın, Roma’yı bile yakarsın da onu ne kadar çok sevdiğini iki yıl sonra mı anlarsın? Bence o bulamamış senin gibisini. Yanlış insanlarla karşılaşmış. Şimdi de ah sevdiceğim demiş! Sevmiyorum aşkın arkasına saklanmış korkak ve garantici insanları. Yokluğu bitirir adamı, var oluşu da yıkar böylelerini… Tabi her şeyden önemlisi senin duyguların senin ne hissettiğin… Aşk her şeyi affetmez de sen onu affeder misin bilmem… Sevgi ile kal…
İyi günler Kazanova; 41 yaşında kendinden emin oldukça da tahsilli ve tanınmış biriyim… Günümüzde bayanlara güvenim ve inancım kalmadı. Sanırım hepsi paramın ve şöhretin peşinde… Biri evine tadilat yapmamı isterken; öbürü telefon faturasını ödettirme derdinde! Aradığım kişiyi, aşkı nasıl bulabilirim? Saf ve temiz aşkı... Rumuz: Hard men Yaş:41 Merhaba Hard men; Günümüzde bayanlara güvenin kalmadığını söylüyorsun ama sor bakalım kadınların erkeklere güveni var mı? Öncelikle bu gidişatı erkeklerin ortaya çıkardığını düşünüyorum. Sen üzerine alınma ama hem parayla hava atıyorsunuz hem parada gözü olmayan bayan arıyorsunuz! Bir de saf ve temiz aşkı nerde aradığın çok önemli tabi… İmkânlar doğrultusunda ev tadilatına girme ama telefon faturası ödene bilir(!) Şaka bir tarafa senin gibi düşünen ve aynı dertten mustarip olan o kadar çok insan var ki… Ben derim ki; kendi kültür seviyende, en az senin kadar ya da kendi ayakları üzerinde durabilecek, işi gücü olan maddi özgürlüğünü eline almış, kendi yaşına yakın biri ile daha çok mutlu olursun. Eminim seni sen olduğun için sevecek senden başka gözü maddesel hiçbir şey görmeyecek milyonlarca insan vardır. Sen de elmanın diğer yarısını bulursun umarım… Aşk ile kal…
phantaso.com.tr
55
n
magazi
Lodos’u bu kez güzeller bastı Çanakkale gecelerinin vazgeçilmez mekânlarından biri olan Lodos Bar kentimizin güzel kızlarını ağırladı. Üniversite gençliğinin yoğun ilgisi ile karşılaşan Lodos gece boyunca gençleri Dj’in canlı performansı ile eğlendirdi. İşte o renkli geceden objektiflerimize yansıyan kareler...
erve Kibar
üzgün-M Çağlayan D
Damla-Ezgi Asena Subaşı-Giz em Çeltik
Esra Öztürk-Gamze Yılmaz
Can Demir-Büşra Yavuz-Büşra Özdemir -Çağla
Ezgi-Beyza-Damla
56
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Hakan Korhan-Asena Su başı-Gizem Çeltik
Kaplan ve arkadaşı Nilgün Adan,Derya
Fisun Ada-Ceyda Köklü
Gözde Bağdatlı
Gizem Çeltik
Fatma U lutaş-Z
ehra Öze n
phantaso.com.tr
57
n
magazi
By Joker Bar Geçtiğimiz günlerde eğlence sektörünün en hızlı yerlerinden biri olan By Joker Bar’da tanınmış sanatçılardan olan ve gençlerin sevgilisi haline gelen, sesi duruşu karizması ile sık sık gündemden düşmeyen Cem Adrian sahne aldı. İşte sanatçının gecenin ilerleyen saatlerine kadar albümünden ve dinleyicilerin istek parçalarından oluşan şarkılardan verdiği konserden, siz değerli okurlarımız için seçtiğimiz kareler…
58
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Alparaslan Çelik,Özgür Karakaş (1)
Cem Adrian
phantaso.com.tr
59
n
magazi
Limon Cafe’de
Ceyda, Çetin
eğlence hiç bitmiyor!
Limon Cafe Bar Kayserili Ahmet Paşa Caddesi üzerinde yer alan terası ve canlı müziği ile gönülleri mest eden mekânlar arasında yer alıyor. Kentimizin eğlence hayatının yaşandığı mekânlar arasında tercih edilen; kokteylleri ile birçok damak tadına hitap eden Limon Cafe Bar’dan en güzel kareler sizlerle… ağ u-İbrahim Akd Mustafa Kutl
Damla Uyar-Yiğit Öztürk
Çelik Ezgi Boz-Özge
60
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Irmak Bad em-Ha
san Hankö ylü
Öksüz Esra Kahraman-Turaç
Fatma,Özlem
, Çiğdem Kan ber, Gül
BARCODE Geceleri
Firdevs Dum an-Burcu Kar puzoğlu Nildan Güne şhan
Kordon tarafında bulunan, boğaz manzarası ile insanların dikkatini çeken bir yer olmasının yanı sıra güler yüzlü hizmeti ile kalitesinden ödün vermeyen mekân olan Barcode Cafe Bar’ı siz değerli okurlarımız için ziyaret ettik... rya Bozkurt Gökçe Tufan, De
Tufan Bozkurt
Pınar, Bahar, Sel in Tursun
İzlem Ergen, Selda Bozkurt, Tuğçe Ayyıldız
oyan Ergen
Gökhan-N
phantaso.com.tr
61
n
magazi
Çanakkale'nin "Kavala"sında
geceler bir başka güzel
Edu, Anna
Kavala Restaurant yaz aylarında kordonun hafif esintisi eşliğinde içkilerinizi yudumlarken bir yandan da güzel fasıl arşivi olan bir yer. Kentimiz insanlarının arasında popülerliğini koruduğu kulaklarımıza gelen bilgiler arasında yer alıyor…
Jimlen, Paula
Juan-Anna
Şenay Erdin Olcay Genç-
62
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Jose-Pilno
Olcay Genç
Cankurtaran Bir Mekan
Bartu Şeyhületibb a-Esma Seyyar Sevilay Sevil
Barlar sokağında bulunan mekânlar arasında yer alan Filika Bar’da canlı müzik ile gençler eğlenmeye doyamadı. Boğaz manzarası ile eğlenceyi bir araya getiren Filika Bar’dan kareler...
zancı Merve Fidan-Merve Ka
ile geç saatlere Gençler canlı müzik akdar eğlendi. Burak Karaca-Ebr u Nislihan Can Serbay Yıldırır
İzlem Ergen, Selda Bo zkurt, Tuğçe Ayyıldız
Ümmühan Can-İpek Cangür
phantaso.com.tr
63
indian
rı
burçla
Yabankazı • 22 Aralık-20 Ocak “ Yardımsever!”
Değerli Taşı: Kuvars Rengi: Beyaz Sevgili Yabankazları, motivasyonunuzun dağınık olduğu bu ay işinize odaklanmakta zorluk çekebilirsiniz. Ödemelerinizi planlamalı ve zamanında yapmalısınız. Geride bıraktığımız aylarda destek ve takdir görmediğinizi düşünüyordunuz. Nisan ayı içerisinde gösterdiğiniz çabaların karşılığını hem bu ay hem de gelecek aylarda fazlasıyla alacaksınız. Aşk hayatlarında sorun olan yabankazları, aşk hayatlarını gözden geçirmeliler. Ani kararlar ve bitişler yaşanılabilir. Sağlığınızın iyi olduğu bu ay kemikleriniz hassaslaşabilir. Eklem ağrılarına dikkat. Düzenli beslenme ve sporla kendinizi daha dinç hissedeceksiniz.
Susamuru • 21 Ocak-22 Şubat “ Sevimli! “
Değerli Taşı: Turkuaz Rengi:Turkuaz
Sevgili Susamurları, bu aralar akılcı olmalısınız. Bu dönemde sizi ileriye taşıyacak gelirinizi yükseltecek fırsatlarla karşılaşacaksınız. Temkinli olursanız bu fırsatlar sizden yana olacak. Ancak bıkmadan usanmadan çalışmaya devam etmelisiniz. Hırsınız sayesinde kariyer basamaklarını hızla çıkacaksınız. Aşk hayatınızda ise dikkatli olmanız gerekiyor. Dost sandığınız birinin size olan ilgisini öğrenebilirsiniz. Süregelen ilişkinizde ufak tefek sorunların gündeme gelmesi olası. Alttan almalı ve fevri davranmamalısınız. Gerek aşk gerek iş hayatınız üzerinizde stres ve negatif enerji oluşturacak. Daha çok açık havaya çıkarak, toprağa basarak üzerinizdeki enerjiyi atabilirsiniz. Doktorunuzun önerilerine muhakkak uymalısınız.
Puma •23 şubat-20 mart “ Kıvrak! “
Değerli Taşı: Firuze Rengi: Yeşil Sevgili Pumalar, bu ay sizi mutlu edecek gelişmeler ardı ardına yaşanacak. Kariyer hayatınız sizin için oldukça önemli bir hal alıyor. Girişken olacaksınız. Cesur davranışlarınız sizi ileriye taşıyacakken geri de çekebilir. Dikkatli olmalısınız. Doğru planlama ve hedeflerle hayatınızın çok daha iyiye gittiğini göreceksiniz. Sosyal hayatınızda aktif olacaksınız. Aşk hayatınıza biraz fazla yoğunlaşmanız gerekebilir. Karmaşık duygular karmaşık aşk hayatı demektir her zaman. Devam ettirmek zorunluluğunda hissettiğiniz bir ilişkiniz varsa mutlaka bitirin. Uyku probleminiz sağlığınızı olumsuz etkileyebilir.
64
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Aladoğan • 21 Mart-20 Nisan “ Büyüleyici! “
Değerli Taşı: Opalin Rengi: Sarı
Sevgili Aladoğanlar, fazlasıyla şaşıracağınız bir aya giriyorsunuz. Bu ay içerisinde yeni anlaşmalar yapabilirsiniz. Performansınızın artacak olması ön plana çıkmanızı sağlayacak. Planınızı hayata geçirinceye kadar bundan kimseye söz etmeyin. Aşk hayatınızda eskiye yönelebilirsiniz. Önceden kapandığını sandığınız aşk hayatınız yeniden gündeme gelebilir. Duygusal açıdan zarar görebilirsiniz. Dikkatli olmanız da fayda var. Süregelen birliktelikleri olan çiftlerin aşklarını tazeleyecekleri romantik günler yakında. Sağlığınızda bir problem gözükmüyor. Sadece iskelet sisteminizi zorlamaktan kaçınmalısınız.
Kunduz • 21 Nisan-21 Mayıs “ Dengeli! “
Değerli Taşı: Krisokol Rengi: Mavi Sevgili Kunduzlar, iş hayatınız hareketlenecek, hedeflerinize daha hızlı ulaşacaksınız. Hayatınıza yeni girecek kişiler ile doğru planlamalar sayesinde yeni projeler içerisine girebilir ve iş yapabilirsiniz. Kazancınızı arttırabileceğiniz fırsatlar sizi bekliyor. Sosyal hayatınızda uzun zamandır görüşmediğiniz arkadaşlarınızla ortak aktivitelere katılabilirsiniz. Aşk hayatınızda oldukça renkli bir döneme giriyorsunuz. Heyecanlı günler ruhsal durumunuza ilaç gibi gelecek. Geçirdiğiniz her andan büyük keyif duyacaksınız. Değişen hava şartları sağlığınızı ufak çapta sıkıntıya sokabilir. Önleminizi almalısınız.
Geyik • 22 Mayıs-21 Haziran “ Çekici! ‘’
Değerli Taşı: Akik Rengi: Beyaz
Sevgili Geyikler, yapacağınız çalışmalarda daha istekli olacaksınız. Bu sizin özgür olmanızı sağlayacak. Ayın genelinde olumlu gelişmeler görünüyor. Artık beklememeli ve harekete geçmelisiniz. Maddi durumlarda avantaj sizden yana olacak. Bazılarınız gösterdikleri başarılardan dolayı ikramiye alabilir. Başarıya ulaşmak için çok çaba harcayacak ve sonunda çabalarınızın karşılığını alacaksınız. Uzun zamandır beklediğiniz aşk karşınıza çıkabilir. İlişkisi olan geyikler ise dikkat etmeliler. Üçüncü kişiler yüzünden sorunlar yaşanabilir. Sağlığınız iyiye gidiyor. Uykunuza ve beslenmenize dikkat ederek kontrolü elinizde tutabilirsiniz.
phantaso.com.tr
65
indian
rı
burçla
Ağaçkakan • 22 Haziran-22 Temmuz “ Sevgi! “
Değerli Taşı: Kırmızı Akik Rengi: Pembe Sevgili Ağaçkakanlar, maddi anlamda bir ferahlama dönemine giriyorsunuz. İş potansiyeliniz artacak. Nisan ayı içerisinde sizi üzen durumlarla karşılaşabilirsiniz. Sakin olup fevri hareket etmemenizi öneririm. Kendinizi iyi hissetmediğiniz zaman iş ortamında üstlerinizde tartışmaktan kaçının. Sürekli aynı şeylerin peşinde olmak sizi yoruyor. Değişimi kabul etmelisiniz. Bu ay içerisinde yeni heyecanlar yaşayabilirsiniz. Kalbinizi kime ait olduğunu hala bulamadıysanız bu ay sizinle sıcak temaslarda bulunan insanlara bir göz atın derim. Devam eden birlikteliği olanları güzel zamanlar bekliyor. Bu ay spora başlayabilir ve üzerinizdeki tüm yorgunluğunu ve stresi atabilirsiniz.
Mersin Balığı • 23 Temmuz-23 Ağustos “ Sevilen! “
Değerli Taşı: Gröna Demir Rengi: Kırmızı
Sevgili Mersin Balıkları, bu ay bütün topluluklarda bir yıldız gibi parlayacaksınız. Bu ayın en şanslı burcu sizsiniz. Hırsınız ve isteğiniz sizi başarıya ulaştıracak. Üstlerinizin gözüne girmeniz terfi anlamında da sizi mutlu edecek. Yatırım yapmak istiyorsanız ayrıntıları biraz daha gözden geçirmenizde fayda var. Aşk hayatınızda durağan bir döneme giriyorsunuz. Yeni yakınlaşmalar içerisinde olabilirsiniz. Sosyal hayatınızdan keyif almak için uğraşmalısınız. Arkadaşlıklarınızın duygusallığa dönüşmesine izin vermezseniz aşk hayatınızda rahat bir ay geçirebilirsiniz. Karın bölgesinde yaşayacağınız ağrılar tadınızı bozabilir. Bir doktora görünürseniz iyi olabilir.
Boz Ayı • 24 Ağustos-23 Eylül ‘’Çözümlemeci’’
Değerli Taşı: Ametist Rengi: Erguvan Sevgili Bozayılar, sürekli yükselme arzusu içerisinde olacaksınız. Hırsınız yükselmenize yardımcı olacak lakin üstlerinize duyduğunuz kıskançlık yaşanırsa üzülen taraf siz olabilirsiniz. İş hayatınızda geleceğinizi düşünerek daha sağlam adımlar atmalısınız. Her işte sağladığınız başarı yeteneğinizden kaynaklanıyor. Sorumluluklarınıza odaklanın. Önemli iş fırsatları ile karşılaşacaksınız. Aldığınız teklifler kafanızın karışmasına neden olabilir. Bu ay ön planda olacaksınız ve bu da yeni ilişkilere yelken açabileceğinizi gösteriyor. Sonlanan ilişkiniz sizi üzmüş. İlişki konusunda yüzünüzün güleceği günler yakında. Doğru giden aşk hayatınızda sorun yaşamak istemiyorsanız daha dikkatli davranmanız gerekebilir. Tansiyon sıkıntısı yaşayabilirsiniz. Yağlı ve tuzlu yiyeceklerden uzak durun. Devam eden rahatsızlığınız konusunda yüzünüz gülecek.
66
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Karga • 24 Eylül-23 Ekim “ Kararlı! “
Değerli Taşı: Jasper Rengi: Kahverengi
Sevgili Kargalar, iş değişikliği yapmak istiyor olabilirsiniz. Ama bu ay yapacağınız atılımlar hem sizi hem de şirketinizi üst seviyelere çıkaracak. Biraz daha sabırlı olmalısınız. Performansınıza bağlı olarak kazancınızın da artacağı bir döneme giriyorsunuz. Göz önünde olacağınız bir ortama gireceksiniz. Tüm dikkatler üzerinizde olacak. Yapmanız gereken tek şey çalışmalarınıza ve geleceğinize odaklanmak. Aşk hayatınız bir hayli ilginç gibi gözüküyor. İstediğiniz kişiyle yakınlaşabilmeniz çevrenizin kalabalık olmasını sağlıyor. Ciddi ilişkilerde güven vermediğiniz gibi güven de duymuyorsunuz. Yeni biri ile tanışabilir ve tüm çekiciliğinizi onun üzerinde kullanabilirsiniz. Zihinsel olarak rahatlamanızı sağlayacak aktivitelere katılabilirsiniz.
Yılan • 24 Ekim-22 Kasım “ Duyarlı! “
Değerli Taşı: Bakır Rengi: Turuncu Sevgili Yılanlar, önceden başlattığınız işlerinizin sonucu alacağınız bir aya giriyorsunuz. Hedeflerinize ulaşma konusunda sıkıntı yaşamayacaksınız. Sürekli kendinizi geliştireceksiniz. Aradığınız maddi desteği bulabilirsiniz. Karşınıza çıkacak kapıları değerlendirmelisiniz. Harcamalarınızı kısıtlarsanız maddi açıdan zorluk çekmezsiniz. Kariyer yaşantınızın uzun vadede olmasını istiyorsanız daha çok çalışmalısınız. Sizi hayal kırıklığına uğratan olayları atlatmaya başlıyorsunuz. Aşk hayatınız hareketleniyor hazır olmalısınız. Aşk hayatınızın iyi olmasını istiyorsanız aceleci davranışlar sergilemekten vazgeçin. Bu ay kilo almaya yatkın olacaksınız. Yediklerinize dikkat etmenizi öneririz.
Baykuş • 23 Kasım-21 Aralık “ Güç! “
Mineral: Obsidiyen Rengi: Siyah
Sevgili Baykuşlar, iş hayatınızda davranışlarınız ile ön plana çıkacaksınız. Kafanızı boşaltmalı ve sorularınızdan kurtularak iş hayatınıza odaklanmalısınız. Maddi açıdan rahatlığa kavuşmanız için manevi açıdan kendinizi rahatlatmanız gerekiyor. Eğer dikkatli olursanız kazancınızı arttıracak imzalar atabilirsiniz. Yarıda kalan işlerinizi tamamlamalısınız. Yoksa ileride başınızı fazlasıyla ağrıtabilir. Aşk hayatınızda en şanslı burçlar arasındasınız. Sizin için kaçamaklar heyecanlı gelebilir. Süregelen ilişkinizi zedeleyecek ortamlarda bulunmaktan kaçının. Sağlığınız genel olarak iyi gözüküyor. Ayak sisteminde yaşayacağınız sorunlar için doktora görünmelisiniz.
phantaso.com.tr
67
sağlık
mucizevi yaz meyveleri
Yazı: Nil Şahin Gürhan
Yaz mevsimine gireceğimiz şu zamanlarda yaz meyveleri de tezgâhlardaki yerini almaya başladı. Mevsiminde tüketilen meyvelerin vücudumuza ve ruhsal durumumuza birçok fayda sağladığı ve bilinçli tüketildiği takdirde kilo kontrolünü de katkı sağlandığı biliniyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan, tatlı ihtiyacının asil elemanlarının meyveler olduğuna dikkat çekerek, en çok tüketilen yaz meyvelerinin faydalarını ve kalorilerini açıkladı. Dut: 100 gramında 8.1 oranında karbonhidrat, 1.3 gram protein, 1.5 gram lif içeren dutun içerisinde 260 mg oranında potasyum bulunur ve yaklaşık 44 kaloridir. Protein içeriği diğer meyvelere kıyasla daha fazla olan dut yaz meyvelerini vazgeçilmezlerindendir. Kırmızı ve karadutun ağız içerisindeki yaralara fayda sağladığı bilinmektedir. Lifli bir meyve olması sayesinde sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi gelir. Aynı zamanda dutun yapısında bulunan flavonoidler kalp sağlığının korunmasında da fayda sağlar. İncir: 100 gramında 19.8 gram karbonhidrat, 0.75 gram protein, 2.9 gram lif içeren incirin 100 gramı yaklaşık 75 kaloridir. Enerji yoğunluğu diğer meyveler göre daha yüksektir. Lifli yapısı sayesinde sindirim sistemi problemi yaşayan bireyler için oldukça ideal bir meyvedir. Karbonhidrat içeriğinin yüksek olması sebebiyle özellikle diyabet hastalarının çok dikkatli tüketmesi gerekir. Yüksek oranda antioksidan içermesiyle yaşlanmaya karşı meydan okumakla kalmaz, kalsiyum içeriği sayesinde çocuklar ve hamileler için oldukça önemli bir meyvedir.
68
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Kayısı: 100 gramının içerisinde 11.12 gram karbonhidrat, 1.4 gram protein, 2 gram kadar lif bulunan kayısı yaz meyvelerinin vazgeçilmezlerindendir. 100 gramı yaklaşık olarak 48 kalori olan kayısı 3-4 adet tüketildiğinde 1 porsiyon meyve yerine geçer. A ve C vitamini açısından zengin olmasıyla birlikte potasyum, demir ve magnezyum açısından da oldukça zengin bir meyvedir. Bileşiminden dolayı kabızlığa meydan okuyucu bir özelliğe sahip olmasının yanı sıra akciğer ve mide kanserine karşı koruyucu etkisi olduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Potasyum içeriği sayesinde tansiyonun düzenlenmesinde önemlidir. Gelişme çağındaki çocukların zihinsel gelişimleri için oldukça faydalı bir meyvedir. Kiraz: 100 gramı 65 kalori, 22.9 gram karbonhidrat, 1 gram kadar protein içeren kiraz 2.1 gram kadar lif içeriği sayesinde kabızlık problemi yaşayan bireylerin kurtarıcısı olur. Tansiyonun düzenlenmesinde oldukça etkilidir üstelik idrar söktürücü işlev görür. Vücuttaki ödemin atılmasına destek sağlarken kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır. İçeriğindeki melatonin etken maddesi sayesinde vücudu gevşetip rahat bir uyku düzenine geçiş sağlar. Ürik asit ve ürat kristallerinin vücuttan atılmasına destek sağlar. İçeriğindeki betakaroten sayesinde kanserden koruyucu etkisi vardır.
Karpuz: %95 oranında su içeren ve 100 gramı yaklaşık 30 kalori olan yaz meyvelerinin vazgeçilmezi karpuz 7.5 gram karbonhidrat, 0.6 gram protein, 0.4 gram lif içeriğine sahiptir. Kalorisinin büyük bir bölümü karbonhidrattan geldiği için kan şekerinin kontrolünü bozmaması açısından, tüketirken yanında peynir gibi bir protein kaynağı ile tercih etmeliyiz. Karpuz serinletici etkisi sayesinde menopoz dönemindeki kadınların ve hamilelerin kurtarıcısıdır. Su oranı yüksek, lif içeriği az olduğu sindirimi oldukça kolaydır. Böbreklerin aktif bir şekilde çalışmasına destek sağlar. İçeriğindeki likopen sayesinde kanserin oluşumunu ve gelişimini önleyici etkisi vardır. Kavun: 100 gramı yaklaşık 28 kalori olan kavun da karpuz gibi sulu olan yaz meyvelerindendir. 6.8 gram kadar karbonhidrat, 1 gram kadar protein içeriğine sahiptir. Ayrıca C vitamini açısından da zengin bir meyvedir. Su oranı yüksek bir meyvedir. Folik asit, potasyum içeriği oldukça zengin bir meyvedir. Böbreklerdeki toksik maddelerin temizlenmesinde aktif rol oynar. Bunun yanı sıra kalp sağlığının korunmasına yardımcıdır. İçeriğindeki beta karoten sayesinde antioksidan özellik gösterir. Tadının tatlı olmasıyla ve serinletici etkisi sayesinde yazın tercih edilen sağlık içeren meyvelerindendir. Şeftali: Yapısında 9.54 gram karbonhidrat, 0.9 gram kadar protein ve 1.5 gram kadar lif içeriği bulunan şeftalinin 1 porsiyonu yaklaşık orta boy büyüklüğündedir ve 47 kalori civarındadır. Lif içeriği zengin bir meyve olan şeftaliyi kabuğu ile birlikte tüketmek çok daha sağlıklıdır. Sıcak yaz günlerinde tansiyonun dengelenmesi için oldukça ideal bir meyvedir. Aynı zamanda C vitamini açısından da zengin bir meyve olan şeftali bağışıklık sistemimizin güçlenmesi için de oldukça faydalı bir meyvedir. Görme duyumuzun gelişmesinde ve vücudumuzun savunma mekanizmasının gelişiminde aktif rol oynar. Üzüm: Yaklaşık 100 gram kadar olan bir salkımındaki karbonhidrat miktarı 18.1 gram olan 0.7 gram kadar protein ve 0.9 gram kadar lif bulunan
üzüm güçlü bir antioksidan kaynağıdır. Karbonhidrat içeriği zengin olması sebebiyle özellikle diyabetik bireylerin çok dikkatli tüketmesi gereken üzümün içeriğindeki resveratrol sayesinde kansere karşı vücudu koruyucu etki sağlar. Bunun yanı sıra quarcetin içermesi ile dolaşım ve sindirim sistemine destek sağlar, bireylerdeki kabızlık problemlerini önleyici etki gösterir. Kötü kolesterol dediğimiz LDL’nin vücudumuzda oksidasyona uğramasını önleyici etkisi vardır. Çilek: 100 gramında yaklaşık 5.5 gram kadar karbonhidrat, 0.8 gram protein ve 2 gram kadar lif içermektedir. C vitamini açısından oldukça zengin bir meyve olan çilek bağışıklık sistemimizin güçlü olmasına fayda sağlar. Lif içeriği ve sulu bir meyve olması sayesinde kabızlığı giderici etkisi mevcuttur. Potasyum içeriğinin yüksek olması sayesinde tansiyonumuzun dengelenmesine de fayda sağlar. Armut: 1 orta boyu 1 porsiyon meyveye eş olan armut 100 gramında 12.4 gram karbonhidrat, 2.9 gram lif bulundurur. Zengin lif içeriği sayesinde kabuklarıyla birlikte tüketildiğinde sindirim sistemine faydası oldukça fazladır ve uzun süre tokluk sağlar. Kan basıncının dengelenmesinde de rol oynar. Bireylerde osteoporoz görülme riskini düşürdüğü araştırmalarla ispatlanmıştır. Folik asit içeriğinin zengin olması sayesinde hamilelik döneminde tüketilmesi oldukça faydalıdır.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan
Üzüm (100gr): 69 kalori Şeftali (100gr): 40 kalori Kiraz (100gr): 63 kalori Armut (100gr): 52 kalori Kayısı (100gr): 48 kalori Çilek (100gr): 40 kalori Kavun (100gr): 28 kalori Karpuz (100gr): 30 kalori
phantaso.com.tr
69
aj
röport
“Doğa sporları için öncelikli olarak
iyi bir hazırlık yapmalı”
Havaların ısınmasıyla birlikte doğa sporlarına yönelim ve doğa aktiviteleri de artmaya başladı. AKUT, her yıl bu sporlarla ilgilenen ya da doğaya çıkıp yaralanan, kaybolan kazazedeleri kurtarmak için önemli operasyonlara imza atan bir arama-kurtarma takımı. Aynı zamanda bünyesindeki AKUT Spor Kulübü ile çok sayıda sporcu yetiştiren bir kurum. 70
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Biz de sizler için hem arama-kurtarma gönüllüsü hem de doğa sporları konusunda birçok tecrübesi olan AKUT Gönüllüsü Ahmet Çakır ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Ahmet Bey, öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? İsmim Ahmet Çakır. 39 yaşındayım, sigortacıyım. 2009 yılından beri Doğa Sporları ile ilgileniyorum. PADI AOW dalıcıyım. Yine 2009 yılından beri AKUT Arama Kurtarma Derneği gönüllüsüyüm. AKUT’ta hem Tasarım Birimi hem de AKUT Spor Kulübü bünyesindeki Dağcılık Kulübü çalışmalarında aktif olarak görev almaktayım. AKUT’ta Arama-Kurtarma ve Doğa Sporları ile ilgili ne gibi eğitimler aldınız? Arama kurtarma ile ilgili, ağırlıklı olarak doğada arama kurtarmaya yö-
“Doğayı seven bir milletiz. Hayatın doğal akışı içinde insanlar doğaya geri dönme arzusu hissetti. İyi de oldu… “
suz spor gelmekte… Hem bizlerin spora yönlendirilmesi hem de sporun desteklenmesi için 2009 yılında kurulmuş olan AKUT Spor Kulübümüz 9 branşta profesyonel sporcu yetiştirmektedir. Bu branşlar; Dağcılık, Motor Sporları, Kar Sporları (Kayak ve Snowboard), Geleneksel Türk Okçuluğu, Atletizm, Bisiklet, Kıtesurf, Satranç ve Paralimpik Yelken olup tamamı, bünyesinde ulusal ve uluslararası alanda önemi dereceler elde etmiş sporcular barındırmaktadır. Yine AKUT gönüllülerinin büyük çoğunluğu bireysel olarak çeşitli sporlarla uğraşmaktadır. Örneğin Yönetim Kurulumuzdaki 7 kişiden 3’ü millî sporcudur. İçimizde pek çok profesyonel sporcu olduğu gibi amatör olarak da spor ile ilgilenen gruplarımız var. Örneğin AKUT İstanbul ekibindeki gönüllülerimizin her cuma akşamı futbol, her salı akşamı voleybol maçı olur. Burada herkes amatördür ve kimse kimseden olağanüstü bir performans beklemez çünkü amaç derece elde etmek değil, spor yapmaktır.
Ülkemizde doğa sporlarına olan ilgi son 15-20 yılda ciddi bir artış göstermiş durumda. Bu artışı neye bağlıyorsunuz? Salon, stadyum sporlarına olan ilgi azaldı mı?
nelik olan Sar-tech 3, İlk Yardım, Kentsel (Enkaz) Arama Kurtarma, Harita ve Pusula Kullanımı, Navigasyon, İp Teknikleri, Kanyon Teknik Kurtarma; Doğa Sporları ile ilgili ise Kış Kampçılığı, Dağcılık, Kaya Tırmanışı, Sel Kurtarma ve Rafting eğitimleri aldım. AKUT Dağcılık Kulübü ile Kaçkar ve Erciyes Dağlarında tırmanış faaliyetlerine katıldım. AKUT İstanbul, AKUT Eskişehir ve AKUT Bozüyük ekipleriyle beraber Harmankaya Kanyonu geçişini tamamladım.
AKUT, arama-kurtarma temelinde yapılanan bir kurum. Spor ile olan direkt ya da dolaylı ilgisi nedir? Evet, AKUT’un öncelikli misyonu dağ ve doğa kazaları ile afetlerde arama-kurtarma çalışması yapmaktır. Ancak AKUT, gönüllülerine bu misyon doğrultusunda eğitimler verirken gönüllülerin fiziki kapasitelerini artıracak yöntemler de geliştirir. Bu yöntemlerin en başında hiç kuşku-
Doğa sporlarına yönelim 1990’lı yıllarda ivme kazandı. Tabii bunun pek çok nedeni var. Üniversitelerde doğa sporları ile ilgili öğrenci kulüplerinin çoğalması, iletişim kaynaklarının gelişmesi, internetin hayatımıza girmesi, Genel Başkanımız Ali Nasuh Mahruki’nin Dağcılık alanında uluslararası başarılar elde etmesi ve bu alanda yazdığı kitaplar, gençlerin yurt dışına çıkma imkânlarının artması, nüfus artışı ile birlikte şehir hayatından bir iki günlüğüne de olsa uzaklaşma ihtiyacı ve benzer pek çok etken bu artışa sebep olarak gösterilebilir. Zaten bildiğiniz gibi Türkler yüzyıllardır doğa ile iç içe yaşamış bir toplumdur. Doğayı seven bir milletiz. Hayatın doğal akışı içinde insanlar doğaya geri dönme arzusu hissetti. İyi de oldu… Salon ve stadyum sporlarına değinecek olursak, bu ilginin azaldığını düşünmüyorum hatta tam aksi ilgi artıyor denebilir. Hatta ülkemizde her sene yeni salonlar, spor kompleksleri yapılmasına karşın “Doğa Sporları” için ideal olan alanlar yazık ki yok ediliyor. Daha kısıtlı alanlarda, daha çok sporcu görüyoruz.
phantaso.com.tr
71
Doğa sporlarıyla ilgilenmeye karar veren fakat bu konuda deneyimi olmayan biri nasıl bir başlangıç yapmalıdır? Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki doğa sporlarının tamamı riskli sporlardır. Her ne kadar gruplarla birlikte hareket etseniz de açık arazide kendi başınızın çaresine bakabilecek durumda olmalısınız. Bunun için en azından temel ilk yardım ve navigasyon bilgisi almış olmanız ve fiziksel kondisyonunuzun yeterli olması gerekir. Bu şartları temin ettikten sonra branşta karar kılmak ve o branşa özgü eğitimler alıp tecrübeler edinmek gerekir. Doğa sporları dediğimizde karşımıza geniş bir yelpaze çıkıyor. Yüksek İrtifa Dağcılığı, Doğa Yürüyüşü, Mağaracılık, Kaya Tırmanışı, Rafting, Scuba Dalışı, Yamaç Paraşütü, Kampçılık bunlardan sadece birkaçı. Her spor branşı için kendine özgü tecrübe ve ekipman gerekiyor. Bu noktada da hem vakit hem para harcamanız kaçınılmaz oluyor. İlk defa doğaya çıkacak olanlar genellikle heyecanlı oluyor ve kendilerine uygun ve gerekli olan-olmayan birçok malzeme satın alıyorlar. Örnek vermek gerekirse; dağcılığa başlayıp binlerce liralık ekipman alan bazı arkadaşlarım, ilk kamplarında -15 derecede, çadırda bir gece kaldıktan sonra bu sporun kendilerine uygun olmadığını anladılar. Öncelikli tavsiyem malzeme ve ekipman almadan evvel, o branş ile ilgili kulüp, dernek veya gruplara katılıp fikir edinmeleri. Bilhassa bünyesinde faaliyete uygun rehber bulunduran yapılanmaları tercih etmelerinde fayda var. Bu sayede minimum maliyetle kendilerine uygun branşı keşfedebilir ve o konuya yoğunlaşarak daha az zaman ve para harcamış olurlar.
Doğa Sporlarında En Önemli Öncelik: Sağlık ve Güvenlik Doğa sporlarının genelinde yanınızda bulunması gereken standart malzeme ve ekipmanlar nelerdir? Her branşın malzemesinin birbirinden farklı olduğunu belirtmekte fayda var. En basitinden, günübirlik bir doğa yürüyüşünden bahsedecek olursam; yanınızda olması gereken malzemeler en az 25 litre hacimli ve su geçirmez bir sırt çantası, trekking ayakkabısı, ilk yardım çantası, yağmurluk, pusula, kafa lambası, yedek kıyafet, düdük, baton, su ve yiyecek içecektir. Ortalama model ve markaları tercih ederseniz böyle bir çantayı
72
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
250 liraya çok rahatlıkla hazırlayabilirsiniz. Bu hazırlığı son güne bırakmamak çok önemlidir. Faaliyet türüne göre gerekli olacak ihtiyaç listesini bir yere asıp her seferinde o liste üzerinden çantanızı yeniden hazırlamanız son derece faydalı olacaktır. Yine imkânınız varsa olası aksilikler için yanınızda yedek yiyecek, içecek ve yedek kıyafet bulundurmanızı tavsiye ederim. Faaliyetin zaman ve kapsamı arttıkça bu malzeme listesi de çoğalır. Çadır, uyku tulumu, mat, kask, emniyet kemeri, tozluk, krampon, buz kazması, termos, içlik, teknik ceket, yedek pil, radyo, telsiz, GPS, ocak, mutfak malzemeleri gibi, liste uzar gider.
Günümüz teknolojisinde harita okuyan akıllı cihazlar, GPS cihazları vb. ne gibi ekipmanlar var. Bu ekipmanlar ile ilgili bilgi aktarır mısınız? Kullanmayı biliyorsak ve doğru haritalar yüklü ise GPS ve harita okuyabilen akıllı cep telefonları bize doğada büyük kolaylık ve zaman tasarrufu sağlayacaktır. Harita ve pusula, zaman kaybetmeden hedefimize ulaşmamıza, gerektiğinde bulunduğumuz koordinatları başkalarına iletmemize olanak sağlar. Ancak bu cihazların batarya süresi sınırlıdır. Yine cep telefonları hassas cihazlardır ve soğuk hava ile bölgesel şartlardan çabuk etkilenir. Bu cihazları taşısak bile harita ve pusula kullanmayı öğrenmemiz ve yanımızda bulundurmamız son derece önemli. GPS cihazı uydudan yerinizi belirleyen bir cihazdır. Dolayısıyla bu cihazın çalışabilmesi için telefonunuzun çekmesine gerek yoktur çünkü cihaz baz istasyonu şartı aramaz. Bu tür malzemeler doğa sporları veya avcılık malzemeleri satan firmalardan temin edilebilir. Birçok şirketin internetten satışı da bulunuyor. GPS cihazının fiyatı pusulaya göre yüksek fakat işlevi çok daha fazladır. 500 lira ile 3.000 lira arasında değişen fiyatlara satılmaktadır. Doğa yürüyüşleri, tırmanış, dağcılık, mağaracılık vb. sporlarla çok ilgilenen kişilerin GPS cihazı edinmeleri çok işlerine yarayacaktır. Bu cihaz sayesinde sadece nerede olduğunuzu tespit etmek değil aynı zamanda gittiğiniz rotaları işaretlemek, kaydetmek ve daha sonra aynı rotayı tekrar takip etmek gibi birçok işlevi de gerçekleştirebilirsiniz. Pusula ise çok daha cüzi rakamlara satılmakta. 20 liradan başlar, özelliklerine göre 500 liraya kadar satılan modelleri bulunur. Yine son derece kullanışlı bir malzemedir. Kullanım esnasında gittiğiniz yönü kontrol etmenizde ve gerekiyorsa mesafe veya süreyi ölçerek notlar almanızda, dönüş yolunuzu bulmanızda faydalı olacaktır.
Doğa sporları için nasıl bir hazırlık yapılmalı? En başta ne kadar tecrübeli olduğumuza ve faaliyetin ne boyutta olduğuna bakıp her türlü hazırlığımızı en ince detayına kadar hesaplamamız gerekir. Bir doğa sporu kazası en tecrübesiz bireyden en profesyonel sporcuya kadar herkesin başına gelebilir. Bu kaza risklerini minimize ettikten sonra başlangıç yapmalıyız. Bu başlangıcın ilk etabı ön hazırlık safasıdır. Bu noktada bir plan oluşturulmalı. Planlamanın ilk aşamasında, faaliyet boyunca ihtiyacımız olacak bilgileri toplamamız son derece önemli. “Nereye gideceğim? Nasıl gideceğim? Kimlerle gideceğim? Faaliyetim ne kadar sürecek? Gi-
deceğim yerde hava durumu nasıl olacak? Gideceğim yerin arazi yapısı nasıldır? Faaliyet boyunca hangi malzeme ve ekipmanlara ihtiyaç duyacağım? Acil bir durumda ne yapacağım?” gibi soruların cevabı hazır olmalı. İklim tipi, faaliyet türü ve arazi yapısına uygun malzeme ekipman temininden sonra yola çıkmaya hazır olduğumuzu söyleyebilirim. Bir faaliyetin ön planlamasındaki en önemli noktalardan biri de o faaliyet hakkında birilerini bilgilendirmektir. Yani nereye gideceğimiz, faaliyet içeriğimizin ne olduğunu ve ne kadar süre sonra geri döneceğimiz gibi bilgileri yakınlarımızla paylaşmamız gerekmektedir. Ancak bu şekilde başımıza bir şey gelmesi durumunda, yardım talep edemeyecek durumda olsak dahi bir arama ekibi için gerekli olacak başlangıç noktasını belirtmiş oluruz.
Doğru Planlama ile Olumsuzların Önlemini Alın Doğada başımıza gelen en temel sorun nedir? Doğada başımıza gelen en temel sorunlar eksik ya da yanlış malzeme nedeniyle yaşanabilecek kaza ya da yaralanmalardır. Bu nedenle
phantaso.com.tr
73
malzeme seçimi son derece önemli. Yanı sıra en çok karşılaşılan durum kaybolmak. Bu iki sorunu, yanımızdaki arkadaşlardan birinin ya da birkaçının fiziki ya da ruhsal yetersizliği, planlama hataları nedeniyle karşılaşılan aksilikler vs. izler. Bazı bölgelerde yaban hayvanları da bulunuyor ancak hayvanlar ses ve kokumuzu, biz onları görmeden daha önce alıp bizden uzak durdukları için büyük sorunlar yaşanmıyor. Böyle durumlarda yani vahşi bir hayvanla karşılaşacak olursak sakince yönümüzü değiştirmemiz uygun olacaktır. Gittiğimiz bölgenin hayvanın doğal yaşam alanı yani evi olduğunu, orada onun bizden rahatsız olmasının bizim ondan rahatsız olmamızdan daha normal bir durum olduğunu doğaya çıkmadan evvel kabullenmiş olmalıyız. Karşımızda bizim varlığımızdan hoşlanmayan ya da tedirgin olan bir hayvan varken kaçmamız, koşmamız, bağırmamız ya da üstüne gitmemiz hayvanı ürkütüp savunmaya geçmesine sebep olabilir.
74
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Kaybolmaya gelirsek, insanlar neden kaybolur? Ülkemizde turistler ve yeni başlayanlar için birçok patika ve rota işaretlenmiştir. Buna rağmen, rotayı önceden araştırmadan, pusula, GPS gibi yön belirleyen cihazlar taşımadan ve kulaktan dolma bilgilerle doğaya gidersek kaybolma riskimizi artırırız. Kötü hava koşulları, birden bastıran sis, yorgunluk, dalgınlık, stres ve benzer nedenler de kaybolmaya zemin hazırlayabilir.
Kaybolmamak için neler yapılmalı? İlk önce doğru planlama yapmalıyız. Gideceğimiz yer ile ilgili her türlü bilgiyi internetten öğrenebiliriz. Rota üzerindeki belli başlı işaretleri öğrenip bunları takip ederek ilerlememiz gerekir. Gittiğimiz rotayı sonra geri döneceksek sık sık geriye bakmalı ve manzarayı görsel hafızamıza kaydetmeliyiz. Yine gideceğimiz rotayı ve döneceğimiz tahmini zamanı bir tanıdığımıza önceden bildirmiş olmamız gerekir. Belirli bir rotada işaretleri takip ederken kaybolduysak, son geçtiğimiz işarete geri dönüp tekrar doğru rotaya girebiliriz. Böyle bir ihtimal yoksa ve şayet yakınımızda bir tepe-yükseklik varsa çıkıp etrafı
işaret vermelisiniz gibi basit ama hayat kurtaracak detaylar son derece önemlidir.
Doğada meydana gelecek acil bir durumda, yaralanmada neler yapmalıyız? Öncelikle doğaya çıkacak her bireyin ilk yardım eğitimi almış olması son derece gerekli ve önemli. Şayet kendimiz ilk yardım müdahalesi bilmiyorsak veya kendimize müdahale edemeyecek durumdaysak yanımızdaki ilk yardım bilen birileri duruma müdahale etmeli; yok ise yine yetkililere haber verilip yardım istenmelidir. Jandarma için 156, Polis için 155, AFAD için 122, sağlık ekibi için 112 aranmalı. Telefonla yardım isteyeceğimiz durumlarda, gruptaki en sakin kişi kısa ve öz konuşarak durumu ve yerini bildirmelidir. Gruptaki diğer telefon numaraları konuşma evvelinde listelenerek yetkililere seri bir biçimde iletilmelidir. Listenin başındaki telefon açık tutulurken diğer telefonlar kapalı tutularak daha uzun süre iletişim olanağı sağlanabilir. Böyle durumlarda unutmamalıyız ki yaralı kişiyi hareket ettirmek çok daha büyük ve kalıcı bir hasara neden olabilir. İlk yardım bilgisine sahip olmadan yapacağımız bir müdahale, her ne kadar iyi niyetli olsa dahi bizi adli ve vicdani açıdan çok büyük bir sıkıntıya sokabilir.
görmeye çalışabiliriz. Doğa ile ilgili el kitapları böyle bir durumda su kaynaklarının takip edilmesini, mutlaka bir yerleşim yerine ulaşacağını tavsiye eder. Yalnız bu kaynakları takip edeyim derken, bu durum bizi bazen ekipmansız geçemeyeceğimiz bir yere, kanyona götürebilir. Burada kendimizi daha riskli bir duruma sokabiliriz. Yanımızda GPS benzeri cihaz olmadığını, yönümüzü belirleyemediğimizi, cep telefonumuzun şarjının bittiğini düşünürsek yapmamız gereken en makul davranış oturup beklemektir. Orada olduğunuzu bilen kişiler, olması gereken zamanda geri dönmediğinizi fark edince durumu mutlaka yetkililere bildirecektir. Ülkemizde gerek kamu kurumları gerekse STK’lar bu alanda çok başarılılar ve her kaybı büyük bir disiplinle aramaktalar. Emniyet güçleri, JAK, AFAD, AKUT gibi kurumlardan en az biri mutlaka sizi aramaya gelecektir. Sizin bu sürede yapmanız gereken şey ise korunaklı bir alanda, fazla enerji harcamadan, yiyecek ve içeceklerinizi idareli kullanarak beklemek olmalıdır. Tamamen kaybolmuş durumdayken ilerlemeye devam etmek enerjinizi ve kısıtlı malzemenizi daha fazla tükettirir. Ayrıca sizi aramaya yola çıkan ekiplerinin ters yönüne gidiyor ve onların işini zorlaştırıyor da olabilirsiniz. Ortamda kar varsa kar mağarası yapmalısınız, yanınızda ateş kaynağı varsa yangına sebebiyet vermeyecek şekilde, kuru çalılardan yakarak ekiplere
AKUT’un yetişkinler için doğa sporlarına yönlendiren eğitim kampları vb. aktiviteleri var mı? AKUT Dağcılık Kulübü Dağcılık, Doğa Yürüşleri ve Kaya Tırmanışı branşlarında eğitim ve kamp düzenler. Kulüp, eğitim almak isteyen herkese açıktır. Eğitim dönemlerinde teorik eğitimlerin yanı sıra uygulamalı eğitim kampları da yapılmaktadır. Yine AKUT’un millî sporculardan ve uzman eğitmenlerden oluşan kadrosu ile 7’den 70’e her yaş grubundan bireye 15-20 kişilik gruplar dahilinde, dört mevsime uygun doğa kampları düzenlediğini hatırlatmak isterim. Bunun için AKUT Doğada Yaşam sayfasını inceleyebilir, AKUT’un iletişim bilgilerinden bizlere her zaman ulaşabilirsiniz.
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz… Ben teşekkür ederim, afetsiz ve kazasız günler dilerim.
phantaso.com.tr
75
ğı
mutfa
Ahtapot Salata Malzemeler: Hazırlanışı: • 750 gr ahtapot • Yarım soğan • Yarım limon • 3–4 dal maydanoz • 4–5 dal maydanoz • 3–4 yaprak defne • 3–4 dal dereotu • 1 adet havuç • 1 yemek kaşığı şeker • 3–4 diş sarımsak • Yarım çay bardağı sirke • 2 yemek kaşığı zeytinyağı • 2 lt su
76
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Ahtapot bütün halde tenceredeki suyun içine konulduktan sonra, ikiye bölünmüş soğan ve yarım limon ile 3–4 dal maydanoz, defneyaprakları, sirke, sarımsak ve şeker ile kısık ateşte 1,5 saat pişirilir. Sürenin bitiminde, ahtapot süzgeç yardımıyla sudan çıkartılarak soğuk suyun altına tutulur. Ahtapot soğuduğunda üst kabuğu ve kafa kısmı çıkartılarak temizlenir. Kuşbaşı dilimlenen ahtapot, ince kıyılmış dereotu ile harmanlanarak servis tabağına alınır. Üzerine zeytinyağı gezdirilir. Yarım limon, 4–5 dal maydanoz ve dilimlenmiş havuç ile servis edilir.
İskorpit Çorbası MALZEMELER: • 1 adet iskorpit, • 1 adet havuç • 1 adet domates • 1 çay bardağı un • 2 diş sarımsak yarım soğan, yarım limon • 3–4 dal maydanoz • 3 defneyaprağı, • 3–4 dal dereotu • 1 çay kaşığı karabiber • 1 çay kaşığı toz biber • 1 çay kaşığı pul biber • 2 çay kaşığı tuz • Yarım çay bardağı zeytinyağı • 1 lt su
HAZIRLANIŞI: İskorpit temizlenerek, derisi ve kılçıkları alındıktan sonra suya konulur. Sarımsaklar bütün halinde, soğan ve limon ikişer parçaya bölünerek defneyaprağı ve maydanoz katılarak, 15 dakika süreyle orta ateşte pişirilir. Sürenin sonunda balık süzgeç yardımıyla alınarak, soğumaya bırakılır. Haşlama suyundaki diğer malzemeler süzülerek, posaları atılır. Zeytinyağı bir tencereye konulur kızdığında rendelenmiş havuç, toz biber, karabiber, dereotu, pul biber ve un eklenerek 3–4 dakika süreyle kavrulur. Daha sonra rendelenmiş domates ile birlikte, 1–2 dakika daha pişirilir. Haşlamada kullanılan balık suyundan 2 su bardağı su, malzemelere eklenir. Kaynama başladığında, içine balık parçaları ve tuz eklenip, birkaç dakika sonra ateşten alınarak servis edilir. phantaso.com.tr
77
sağlık
kadınlar ve spor hakkında doğru sanılan
10 yanlış Beslenme ve egzersizin önemini göz ardı ederek, eksik ve hatalı bilgiler ışığında fit kalmak isteyen kadınlar sağlıklı yaşamdan uzaklaşmaya başlıyor. Şehir efsanesine dönüşmüş bilgileri uygulamaya taşıyanlar, arzu ettikleri forma veya kiloya ulaşamıyorlar. İş ve eğitim amacıyla Amerika’ya yerleşen Volkan ve Gökhan Kademlioğlu kardeşler, fast food yiyeceklerin dayanılmaz çekiciliği ile hızlıca kilo almaya başladılar. Bu gidişe bir dur deyip önce kendilerini bambaşka kişilere dönüştürdüler ardından Amerika’nın alanındaki en saygın kurumları ACE ve NESTA’dan personal training ve sağlıklı beslenme alanlarında eğitim alıp binlerce kişinin hayatlarını değiştirmesine yardımcı oldular. Türkiye’de gıda seçimleri ve fitness hareketleri ile ilgili sağlıklı bilgilere ulaşmanın zorluğunu fark eden Kademlioğlu kardeşler, kurdukları Genç ve Fit kanalında hem kadın hem de erkekler için evde veya yaşamın içerisinde rahatlıkla uygulanabilecek spor hareketlerini ve beslenme bilgilerini paylaşıyorlar. MACFit bloğunda egzersiz, beslenme ve motivasyon konuları hakkında yazılar yazan, YouNow Canlı Yayın Platformu’nda her Pazar 21:00 saatinde soruları cevaplayan Genç ve Fit, kadınlar için diyet, egzersiz ile ilgili bilgileri paylaşıyor. Sağlıklı yaşamı hedefleyen kadınların karşılaştığı gerçek sanılan 10 efsanenin doğrularını aktarıyor. 1- Kadınlar fazla ağırlık kaldırıp kendini zorlarsa erkek gibi görünürler. Kadınlarda, kasların büyümesine neden olan testoste-
78
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
ron hormonu erkeklerin ancak 20’de 1’i kadar salgılanır, bu nedenle irileşmeleri oldukça güçtür. Belirgin hatlara sahip olmak isteyen kadınlar ağırlık çalışarak kemik yoğunluğunu arttırıp, fiziksel olarak güçlenebilirken aynı zamanda sıkı bir görüntüye de ulaşmış olurlar. 2- Sıkılaşmak için pilates ve yoga yapmak yeterlidir. Sıkılaşmak ve vücudu şekillendirmek için pilates ve yoga ağırlık çalışmaya alternatif değildir. Vücuda şekil vermek, kasların güçlendirilmesi, dolayısıyla ağırlık çalışmaları ile mümkündür. Pilates ve yoga esnekliği artırma ve core bölgesini güçlendirmenin yanında mental rahatlama sağlar, sakatlanmaları önlemeye yardımcı olur. 3-Yağlı yiyecekler yağlanmaya yol açar. Alınan kalorilerin yakılan kalorilerden fazla olması kilo almanın ana nedenidir. Sadece yağlı yiyecekleri keserek yağlanma durdurulamaz. Kalori, karbonhidrat, protein ve yağlardan gelir. Birçok kişide yağlanmanın sebebi sanılanın aksine yağlardan değil alınan karbonhidrat miktarının fazlalığından kaynaklanır. 4- Doğal şekerler, yapay olanlara göre daha sağlıklıdır. Doğal ya da yapay şekerin kilo vermeye çalışan insanlar üzerinde bir farkı yoktur. Sağlık probleminden kaçınmak ve kilo problemi yaşamamak için çok şeker tüketiminden uzak durmaya dikkat edilmelidir. Buna her türlü hamur işi de dahildir. 5- Bölgesel zayıflama için hedeflenen bölgenin çalıştırılması yeterlidir. Sadece fazlalık görülen bölgeye yönelik yapılan egzersiz ile istenildiği gibi yağ yakılamaz. Hangi bölgede en çok yağ toplandığı ve en kolay nereden verildiği genetiktir. Yağ yakımı için en doğru yöntem, belirli bir miktar kalori açığı oluşturarak, düzenli egzersiz ile tüm vücuttaki yağ depolarını azaltmak gerekir. 6- Pasif egzersiz ile daha etkili, kolay ve kısa sürede çok daha iyi sonuç alınıyor. İnsan vücudu ortama ve duruma adapte olabilen bir mekanizmadır. Vücudun alışkanlıkların vazgeçmesi ve şekillenmesi için ağırlık ve kardiyo gibi yüksek uyarıcılara ihtiyacı vardır. Egzersiz ne kadar kolay olursa fay-
dası da o kadar az olacak demektir. Terlemeden forma girilemez. 7- Ağırlık çalışmadan kemik ve kas kütlesi korunabilir. Günlük aktivite sabit tutulsa bile her 10 yılda kas kütlesinin %5’i kaybedilir. Yaş ilerledikçe kas liflerinin yerini kolajen doku doldurmaya başladığında, hareket kabiliyeti azalacaktır. Geri dönülmeyen bir yola girmeden önce amaç korumak olsa bile ağırlık çalışması yaparak kas lifleri canlı tutulmalıdır. 8- Kilo vermek için aç kalmak gerekir. Diyet yaparken aç kalmak, sağlıksız bir şekilde verilen kiloların kısa sürede geri alınacağı anlamına gelmektedir. Amaç, sürdürülebilir sağlıklı beslenme alışkanlıkları oluşturmak olmalıdır. Bu sağlandığında kilo kontrolü kolaylıkla gerçekleşecektir. 9- Egzersiz yapmak için ideal saat var mıdır? Egzersiz yapmak için ideal saat, düzenli olarak yapabildiğin saattir. Enerji ve motivasyonun yüksek olduğu saatlerde yapılan egzersiz, kişinin kendini daha fazla zorlayabilmesini ve en fazla fayda sağlamasını sağlayacaktır. Günlük hayata hangi saat uygunsa o saatte egzersiz yapılabilir. Önemli olan egzersizin enerjinin yüksek olduğu saatte düzenli olarak yapılabilmesidir. 10- Egzersiz yapılarak yağ kasa dönüştürülebilir. Yağlar ve kaslar vücutta farklı dokulardır ve birbirlerine dönüşemezler. Egzersize başlandığında yağlar yakılmaya başlanır ve kaslar inşa edilir. Eş zamanlı olması nedeniyle hep bu yanılgıya düşülmüştür. Volkan ve Gökhan Kademlioğlu
phantaso.com.tr
79
n
magazi
Gardıroptan
Birce Bircan
sesler geliyor
Sonunda güneş bizlere yüzünü gösteriyor diye sevinirken bulutlar kısa süreliğine güneşi gölgeye çekse de yaz; “Ben geliyorum, hazır olun!” diye bağırıyor bu günlerde. Biliyorum siz de gardıroptan sesler duymaya başladınız. İçinizi «Bugün şort giysem mi acaba?» sorusu gıdıklamaya başladıysa o sese hemen kapılmayın ama arayı da çok açmamakta faydası var. Çanakkale havasına da pek güven olmaz diyenlerdenseniz yanınıza ince bir şeyler almayı ihmal etmeyin. Sıcaklar gelir geçer havalar serinler önemli olan her şeye rağmen anı yaşamak. Yaza güzel bir merhaba demek için daha ne bekliyorsunuz?
Burak Yetim oğlu
Buse Konya
Samet Bilir
80
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Elif Özdemir
Saliha Beceren
Gamze Ülger
Şafak Y azıcı
phantaso.com.tr
81
yerel
Mehmet Efendi’nin Çilehane’si Gelibolu’da Feneraltı mevkiisinde bulunan Çilehane, kaya içinde oluşturulmuş bir oyuktur. Küçük bir odadan ibaret olan oyuk, Yazıcıoğlu Mehmet Efendi’nin makamı olarak sayılır. Oyuğun kimler tarafından yapıldığı bilinmemekle birlikte hangi yıla ait olduğuna da kesin bilgilerce yazılı değildir. Odanın içinde abdest almak için bir ibrik ve seccade bulunuyor. Yazıcızade Mehmet Efendi’nin zaman zaman inzivaya çekildiği ve ibadet ettiği için çilehane adını alıyor. Mehmet Efendi ünlü eseri Muhammediyeyi 7 yıl (1442-1449) süre içinde bu çilehane de yazdığı söyleniyor. “Meğer günlerde bir gün emr-i takdir Oturmuştum Gelibolu’da sırra Elimi çekmiş idim cümle haktan Dilimde zikr idi kalbimde zikra” dizleri ile Çilehane de inzivaya çekildiğini kaydediyor.
82
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
phantaso.com.tr
83
yerel
Çanakkale içinde
bir aynalı çarşı
Çanakkale Sultanisi öğrencisi olan Seyfullah, İstanbul’da yaşayan annesine yazdığı bir mektupta (29 Eylül 1914) Çanakkale sokaklarından toplu askerlerin geçtiğini ve “Çanakkale içinde aynalı çarşı, ana ben gidiyom düşmana karşı,” şarkısını hep bir ağızdan söylediklerini kaleme almıştır. Çanakkale Savaşının öncesinde doğan bu türkü; Arnavut, Makedonya, Bosna-Hersek, Kerkük ve Gagavuz Türklerine kadar her milletin ağzından dinleniliyor. Aynalı Çarşı Çanakkale’ye gelen herkesin ilk ziyaret etmek istedikleri mekânların başında yer alıyor. Günümüze kadar ulaşan orijinal kapısı ve kitabesiyle tarihi yaşatıyor. Kırmızı taştan yapılan kemerli kapısı, üstünde yer alan kitabe ile çarşı hakkında bilgi veren en önemli kanıttır. Osmanlıca, İbranice ve Fransızca olmak üzere üç dilde yazılmıştır. Osmanlıca yazılan kitabede günümüz Türkçesi ile şunlar yazılıdır: «Adaletliliği ile tanınan Sultan Gazi İkinci Abdülhamid efendimiz hazretlerinin lütuf ve sahip çıkmalarıyla kendine bağlı Musevi uyruğundan İlyo Halyo kullarının çabalarıyla yaptırılmış ve gönülde yer tutan çarşıdır. Yıl Hicri Muharrem 1307 (Kasım Aralık 1889)”. 2007 yılında restore edilen çarşı, Çanakkale’ye özgü hediyelik eşyalar bulunan dükkânlarla çevrilidir. Turistlerin uğrak yeri olan Aynalı Çarşı turizm açısından zenginliği ile kente ayrı bir değer katar.
84
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
‘’Çanakkale içinde aynalı çarşı Ana ben gidiyom düşmana karşı, off, gençliğim eyvah! Çanakkale içinde bir uzun selvi Kimimiz nişanlı, kimimiz evli, off, gençliğim eyvah! Çanakkale içinde bir kırık testi Analar babalar ümidi kesti, off, gençliğim eyvah! Çanakkale üstünü duman bürüdü On üçüncü fırka harbe yürüdü, off, gençliğim eyvah! Çanakkale elinde toplar kuruldu Vay bizim uşaklar orda vuruldu, off, gençliğim eyvah! Çanakkale köprüsü dardır geçilmez Al kan olmuş suları bir tas içilmez, off, gençliğim eyvah! Çanakkale›den çıktım yan basa basa Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa, off, gençliğim eyvah! Çanakkale›den çıktım başım selamet Anafarta’ya varmadan koptu kıyamet, off, gençliğim eyvah! Çanakkale içinde vurdular beni Ölmeden mezara koydular beni, off, gençliğim eyvah! Çanakkale içinde sıra söğütler Altında yatıyor aslan yiğitler, off, gençliğim eyvah!” Aynalı Çarşı adını Aynalı Çarşı türküsünden alır. phantaso.com.tr
85
i
ekonom
Katılım Bankacılığı Kuveyt Türk Çanakkale Şube Müdürü İrfan Özdemir
Türkiye’nin faizsiz bankacılıkla tanışması 1980’lerde olmuştur. Dünyadaki ilk uygulamaları ise 1960’lı yıllara kadar uzanıyor. Bu süreçte katılım bankacılığı konvansiyonel bankalar karşısında uzun süre fazla bir gelişme imkânı bulamamıştı. Ancak son birkaç yıldır faizsiz bankacılık ciddi bir sıçrama sağlamış gözüküyor. Artan bir ivme ile büyüyen bu tür bankacılık dünyanın dört köşesinde de ciddi bir ilgi görüyor.
86
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
irfan.ozdemir@kuveytturk.com.tr
Bu hızlı büyümenin en önemli etkisi, dünya çapında yeni istihdam oluşturuyor olması. Hem genç, hem de deneyimli bankacıların sektöre yöneldiği görülmektedir. Geleneksel bankalar ve bankacılık kesimini denetleyen kurumlar arasında da faizsiz bankacılığa ilgi büyük, zira HSBC, Citibank ve BNP gibi geleneksel bankacılığın devleri dahi faizsiz bankacılığa özel bir önem veriyor. Bunların bir kısmı ya faizsiz bankacılık işlemlerine yönelik özel birimler kuruyor ya da faizsiz bankacılık prensiplerine uygun çeşitli hizmet ve enstrümanları pazarlıyorlar. Bu tip uygulamaların genel kabul görmesi için uluslararası düzlemde onanması şart. Uluslararası onama ise ancak uluslararası standartların oluşması ile mümkün. Bugün dünyanın önemli bir kısmının kabul ettiği prensipler var. Faizsiz bankacılığın uygulamalarının nasıl muhasebeleşmesi, risklerin, kârların nasıl dağıtılması gerektiği ve şeffaflık gibi ilkeler büyük ölçüde kitaplaştırılmış durumda. Genel
kabul gören bu standartlar sayesinde faizsiz bankacılık artık genel bankacılığın görmezden gelemeyeceği, bu sebeple dikkate almak durumunda kaldığı bir noktaya ulaşmış durumda. İşte son yıllarda faizsiz bankacılığın gelişmesine önayak olan en önemli adım da bu standartların tesis edilmeye başlanması olmuştur. Bugün Katolik dünyasının ruhani lideri Papa bile Avrupa’daki ekonomik bunalımın giderilmesi için katılım bankacılığını işaret ediyor. Türkiye’de katılım bankacılığına duyulan ilgi günden güne artmaktadır. Devlet de katılım bankacılığı alanında ciddi adımlar atmış ve Mayıs 2015‘te Ziraat Katılım Bankası, Şubat 2016 da Vakıf
Katılım Bankası’nı kurmuştur. Türkiye’de katılım bankacılığının diğer bankalara oran ile pastadaki payı %5-6’larda olup, devlet tarafından kurulan katılım bankalarıyla da bu payın büyüyeceği düşüncesindeyim. Faizsiz bankacılığın son yıllardaki yükselişinin birkaç sebebi var. Yaşanan veya yaşanmış ekonomik krizlerde katılım bankacılığının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Katılım bankacılığı ekonomiyi, reel sektörü bir başka deyiş ile ticareti finanse ettiği için kullandırılan finansman desteğinin hep bir karşılığı bulunmaktadır.
phantaso.com.tr
87
güncel
Kosova’da Bir Şehitlik Çanakkale Şehitler Anıtı Türkiye Cumhuriyeti dışında dünyada ilk defa Kosova’da açıldı. Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın desteğiyle Kosova’nın tek Türk belediyesi olan ve Türk soydaşların yaşadığı Mamuşa’da “Çanakkale Şehitler Anıtı’nın” açılışı gerçekleşti… Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101’inci yıldönümü nedeniyle açılışı gerçekleştirilen anıtın Türkiye Cumhuriyeti dışında dünyada ilk defa Kosova’da Çanakkale Şehitler Anıtı’nın olduğu ifade edildi. 9 metre uzunluğunda olan anıt Mamuşa’nın merkezinde yer alıyor… Resmi kayıtlara göre, Çanakkale Savaşı’nda çok sayıda Kosovalı Türk, Arnavut ve Boşnak askerin savaşa katılarak şehit düştüğü biliniyor. Açılış törenine AKP Tokat Milletvekili ve Kosova Dostluk Grubu Başkanı Zeyid Aslan, Keçiören
li çınarın çocukları, torunları olarak var olduk ve var olmaya devam edeceğiz.” dedi. Anıt çerçevesinde açılan parka dökmek üzere Çanakkale’den getirilen toprağın verilmesiyle duygulanan Mamuşa Belediye Başkanı Arif Bütüç, “Bu toprakta güller bitecek” diyerek konuşmasını şehitlere adanmış bir şiirin dörtlüğüyle tamamladı. Araştırmacı-tarihçi Ahmet Uslu, Çanakkale Savaşı’nın öneminden ve tarihinden önemli bilgiler verdi. Törene katılan Türkiye-Kosova Parlamentolar Dostluk Grubu Başkanı AKP Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, Mamuşa’yı Tokat ile kıyaslayarak kendini evinde gibi hissettiğini ifade etti. Anadolu toprakları dışında ilk Çanakkale Şehitleri Anıtı’nın açıldığına dikkati çeken Aslan, bu anıtın sadece betondan ve kumdan ibaret olmadığını içinde bir ruhun, tarihin ve çok büyük mesajların yattığını vurguladı.
Belediye Başkanı Mustafa Ak, Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Hayrettin Güngör, Türkiye Cumhuriyeti Kosova Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç, Kosova Türk Temsil Heyeti Başkanı Kurmay Albay Saim Bağcı, Çanakkale’yi temsilen Tarihçi Ahmet Uslu ve çok sayıda milletvekili ile sivil toplum kuruluş temsilcisi katıldı. Tören, Çanakkale Şehitleri için saygı duruşunun ardından iki ülke milli marşlarının okunmasıyla başladı ve şehitler için dualarla devam etti. “Çanakkale Şehitleri Anıtı” ve “Kardeş Keçiören Parkı” açılışı töreninde hazır bulunan davetlileri selamlayan Mamuşa Belediye Başkanı Arif Bütüç, “101 sene sonra da biz varız ve var olmaya devam edeceğiz. Biz o görkem-
88
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Türkiye’nin Priştine Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç da Çanakkale Şehitleri Anıtı’nın Kosova ile Türkiye arasındaki ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlaması temennisinde bulundu. Törende öğrenciler tarafından hazırlanan “Kınalı Hasan” tiyatro oyunu ve şiirler, katılımcıların gözyaşlarına neden oldu. Programın son bölümünde halk dansları gösterisi ise coşkuyla karşılandı.
güncel
denizden gelen güzellik:
sardalya balığı Çanakkale’nin Hamsisi Sardalya Çanakkale’nin zengin sularında yetişen sardalya balığı, sardalya veya sardalya (Sardina pilchardus), tadı ve besleyici özelliği ile bilinen bir balık türü. Çanakkale’de çokça bulunan ve tüketilen balık, omega 3 bakımından bir hayli zengin. Bölgede en fazla bulunan balıklardan olan sardalya, yöresel yemeklerin de parçası olmuş halde. Sardalya ızgara, sardalya kroket, sardalya tuzlama, sardalya pilaki, sardalya salatası, sardalya dolması ve asma yaprağında sardalya bunların arasında sayılabilir. İç piyasada hayli rağbet gören bu nadide balık çeşidini Çanakkaleli balıkçılardan dinledik; Sedat Bakçaoğlu: “Denizlerde balıklarımız fazla yakalandığı için yeterince büyütmemiz zor oluyor.
Zamanında tutulması balıkların büyümeleri için çok önemli bir husus. Ağa takılan balıklar küçük ve çevre kirliliğinden dolayı kendisini besleyemiyor. Sardalyaler zaten çok ince ve zayıf bir balık türü olduğu için çabuk kırılabiliyorlar. Sardalya balığının doğru koşullarda yakalanmasını istiyoruz. Çanakkale ile anılan sardalya balığını Yunanistan’a gönderiyoruz.” Refik Varol: “Balık avı için yasaklar yetersiz geliyor. Gün geçtikçe yanlış avlanmalar yüzünden sardalya balığını tüketiyorlar. Çok yanlış zamanlarda avcılık yapıyorlar. Buradan Yunanistan’a gönderiyoruz balıklarımızı. Haziran ve Ekim arası tüketilmesi daha doğru olur.” Numan Mutay: “Sardalya balığının sezonu Haziran ayında başlayarak Eylül’ün sonuna kadar devam ediyor. Izgarası ve tavası çok güzel oluyor. Günlük tutulabilen bir balık olduğu için çok fazla ihracatı olmuyor ne yazık ki.”
phantaso.com.tr
89
sağlık
şişkinlik ve
hazımsızlığa karşı
7 tüyo
90
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri’nin yaşam kalitesini yükselten tavsiyeleri paylaşmak için oluşturduğu “İyi Yaşa” platformunda sağlıklı yaşam konusunda önerilerde bulunan Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber, 7 kolay tüyo ile düz bir karına sahip olmanın yollarını anlatıyor. Bunun için kısa süreli bir çabadan fazlası, zaman ve emek harcamak gerektiğini belirten Şeber, “mükemmel bir karına sahip olmanın yolu sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizden geçse de kimi zaman bunlar için gerekli vakit kalmayabiliyor. O ne zamandır beklediğiniz arkadaş düğününde istediğiniz elbiseye sığmak istiyorsanız veya sunumunuzun olduğu o iş toplantısında pantolonunuzun kat kat durmasını istemiyorsanız ufak birkaç tüyo ile günü kurtarabilirsiniz” dedi. İşte düz bir karına sahip olmak için uygulayabileceğiniz 7 kolay tüyo: 1-Duruşunuzu değiştirin Gün içerisinde genelde boyun ve sırt kaslarımıza yüklenerek duruyoruz. Karın kaslarımız nerede ise hiç çalışmıyor. Dengeli ve dik bir duruş karın kaslarınızı kullanmanızı sağlayacağı için karnınızı daha düz gösterecektir. Gün içerisinde karın kaslarınızı hafif gergin tutmayı alışkanlık haline getirdiğinizde sadece boyun fıtığı riskiniz azalmaz, düzgün bir beden posturü yakalayarak, daha düz görünen bir karına sahip olursunuz.
5-Yemekte konuşmaktan ve asitli içecek tüketmekten vazgeçin Konuşarak yemek ve yemekte asitli içecek tüketmek daha fazla hava yutmanıza sebep olacağından ötürü kendinizi daha sis hissetmenize ve karnınızın şişmesine neden olur. Sohbeti yemek sonrasına kaydırın ve asitli içeceklerden vazgeçin. 6-Sakız çiğnemeyin American College of Gastroenterology’nin açıklamasına göre sakız daha fazla hava yutmanıza sebep olarak karın sisliği yaratıyor. Nefesinizi tazelemek istediğinizde nane ve karanfili deneyin. 7-Rahatlayın Stres vücutta bazı hormonların sentezini değiştirerek daha sık kabız olmanıza yol açar. Aynı zamanda stresle birlikte artan kortizol ile vücudunuz alarm durumuna geçer. Şişkinlik hissinden kurtulmak için her gün en az 20 dakika gerçekten rahatladığınız bir aktivite ile uğraşmanız gerektiği uzmanların ortak görüsü.
2-Su için Düzenli su tüketimi sindirimin tam olarak yapılmasını ve vücutta kan dolaşımının düzenli olmasını sağlar. Bu da şiş karnınızın ve ödemli bir vücudunuzun olmasını engeller. Günde 1,5-2 litre düzenli su tüketmeye özen gösterin. 3-Kabızlıkla mücadele edin Tuvalete yeteri kadar vakit ayırmamak, düzensiz su tüketimi, hareketsizlik kabızlığın en büyük nedenleridir. Yapılan araştırmalarda stresin kadınlarda daha fazla kabızlığa yol açtığını göstermiştir. Mümkün olduğu kadar sakin kalmaya çalışın ve tuvalette zaman geçirin. Kabızlık probleminiz hâlâ çözülmüyorsa probiyotik yoğurt ve kefirden destek alın. 4-Lokmanızın farkında olun Yavaş yemek hem sindirimi kolaylaştırarak midenizin şişmesine ve kan şekerinizin hızlı yükselmesine mâni olur hem de daha kolay bir şekilde ve daha az bir besin ile doymanızı sağlar. Bir lokmayı en az 10 kez çiğneyerek tüketirseniz yılda 3-4 kiloyu fark etmeden verebilirsiniz.
Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber
phantaso.com.tr
91
vizyon
Heidi
Yönetmen: Alain Gsponer Oyuncular: Anuk Steffen, Bruno Ganz, Isabelle Ottmann Tür: Aile, Macera 8 yaşında İsviçreli yetim bir kız çocuğu olan Heidi’yi teyzesi, dağ evinde yaşayan dedesine bırakır. Daha sonra teyzesi Heidi’yi Almanya, Frankfurt’ta varlıklı Sesemann ailesinin evlerinde yaşaması için dedesinden ayırır. Heidi, Sesemann ailesinin yanında korunaklı bir şekilde ve tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşayan Clara’ya refakatçilik yapar. Her zaman için dedesini ve dağ evindeki yaşantısını özleyen Heidi mutsuzluğuna rağmen her durumun olabileceğin en iyisi olmasını sağlar. Clara ve Heidi’nin farklı hayatlar yaşamalarına rağmen biliyoruz ki, arkadaşlıklar dünyada birçok şeyi değiştirebilir.
Bekâr Yaşam Kılavuzu
Yönetmen: Christian Ditter Oyuncular: Dakota Johnson, Rebel Wilson, Leslie Mann Tür: Komedi
New York şehri Alice, Robin, Lucy, Meg, Tom ve David gibi binlerce yalnız ve kalbi kırık bekâr insan ile dolu. Herkes kendisine doğru eşi ya da aşk dolu bir ilişkiyi arıyor; pek çoğu ise orta karar bir birlikteliğe bile razı! Baştan çıkartıcı mesajlaşmalar ve tek gecelik ilişkilerin ortasında tüm bu bekâr insanların, bekârlığı ve yalnızlığı yönetmesini öğrenmeleri gerekiyor!
Ölüm Treni
Yönetmen: Michael Petroni Oyuncular: Adrien Brody, Sam Neill, Robin McLeavy Tür: Gerilim Psikolog Peter (Adrien Brody), trajik bir kazada küçük kızını kaybetmiştir. Acı ve suçluluk duygusu ile baş etmeye çalışan Peter, hastalarında karanlık duygular ve tuhaflıklar fark etmeye başlar. Parçaları birleştirince hastalarının 20 sene önce aynı gün ölmüş olan insanların hayaletleri olduğunu fark eder. Bu korkunç gerçek, Peter’i geçmişte saklı kalmış sırları çözmek üzere sürprizlerle dolu bir yolculuğa sürükleyecektir.
92
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Kurdun Uyanışı
Yönetmen: Jean-Jacques Annaud Oyuncular: Feng Shaofeng, Shawn Dou, Ankhnyam Ragchaa Tür: Macera, Dram
1967 yılında Beijing’ten gelen Chen isimli genç bir öğrenci, Moğolistan’da yaşayan bir grup sürü çobanıyla yaşaması ve onları eğitmesi için gönderilir. Bu yolculuk, şehir yaşamından sıyrılıp doğayla baş başa kalacağı ve hayatı ilk kez doğanın kurallarına birebir şahit olarak yaşayacağı benzersiz bir deneyim olur. Özgürlük, sorumluluk, korku gibi kavramların gerçek anlamlarıyla tanışır ve bu geleneksel kabile yaşamında vahşi kurtlar ile insanlar arasında gelişmekte olan şaşırtıcı ilişkiye tanık olur. Ancak tam da bu dönemde bir sorun patlak verir: Bir hükümet görevlisi bölgedeki kurtları yok etmek amacıyla bölgeye gelmiştir...
Başımın Belası
Yönetmen: Sean Mewshaw Oyuncular: Rebecca Hall, Jason Sudeikis, Dianna Agron Tür: Komedi, Romantik Hannah, ünlü ve sevilen bir müzisyen olan eşini kaybetmiştir. Aynı zamanda onun biyografik kitabını yazmakta olan Hannah bir şekilde hayatına devam etmek ister. New York’lu bir yazar olan Andrew ile tanışınca Hannah’ın hem kaleme aldığı biyografi hem de hayatı değişecektir...
Suçlu
Yönetmen: Ariel Vromen Oyuncular: Kevin Costner, Gary Oldman, Tommy Lee Jones Tür: Bilimkurgu, Gerilim
Görevden alınmış bir CIA ajanının hatıraları ve yetenekleri, neler yapabileceği kestirilemeyen ve tehlikeli bir adamın zihnine aktarılır... Yönetmenliğini Ariel Vromen’in üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Ryan Reynolds, Gal Gadot ve Alice Eve yer alıyor.
phantaso.com.tr
93
kitap
Suç ve Ceza • Fyodor Mihailoviç Dostoyevski Bir yanda budala, anlamsız, önemsiz, hastalıklı, herkese yarardan çok zararı dokunan, niçin yaşadığını kendi de bilmeyen, yarın nasıl olsa ölecek bir kocakarı; öte yanda yardım görmedikleri için boş yere sıkıntı çeken körpe güçler. Kocakarıyı öldür, parasını al, sonra bu parayı tüm insanlığın yararına harca. Bir hayırlı ölüme karşı binlerce yaşam. Kocakarıyı öldürdükten sonra paraya el sürmeden ruhundaki iç çelişkilerle savaş. Ben kocakarıyı değil kendimi öldürdüm, noktasına geliş. Sonunda iyi yürekli, uysal Sonyanın etkisiyle iç rahatı ve gönül ferahlığına kavuşma. Suç ve Ceza, Raskolnikovun kişiliğinde hasta insan ruhunu tüm ayrıntılarıyla gözlerimizin önüne seren, iç çatışmalarıyla bizi derinden etkileyecek bir yapıt. Dostoyevski’nin başyapıtlarından biri, belki de birincisi.
Ana • Maksim Gorki İşçi mahallesinde sıradan bir gün daha başlıyordu. Fabrikanın düdüğü her sabah olduğu gibi yine mahallenin dumanlı havasını keskin bir çığlıkla yaladı. Kasları ritmini bulamamış, gözlerinden uyku akan yüzler, küçük karanlık evlerden sokağa yayılmaya başladılar... İşçi ve köylülerin Çarlık rejimine karşı yürüttükleri mücadelenin öyküsü. Maksim Gorki’nin en önemli eseri olan Ana’da Çarlık Rusya’sında uyanmaya başlayan sosyal hareketliliğin ilk tohumları anlatılır.
Katre-i Matem • İskender Pala İskender Pala, Katre-i Matem’de usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbul’da kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahin’in macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor. Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor.
94
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
Yabancı • Albert Camus Albert Camus’nün en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan “Yabancı” aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir varlığın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi “Meursault” bir simge kahraman değildir, adı olmayan bir “Yabancı”dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus’yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. “Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir,” der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.
Pandora • Anne Rice Karakter Augustus Romasında doğmuş soylu bir kadındır, sonraları Pandora Mitini kendisiyle adlandıracak ve sürprizlerle dolu kutusunu açacaktır. Yeni bir kan emme ihtiyacından sonra oturduğu modern Paris kafelerinden birinde, kendi tarihini baştan yazmaya karar verir ve deri kapaklı antika bir defterin boş beyaz sayfalarını hemen doldurmaya başlar... Öyküsel zekânın zenginliği ve zamanın detaylarını anlatan muhteşem bir eser.
Acımak • Reşat Nuri Güntekin “…Niçin daha önce gelmediğini, babasının ‘Zehra, Zehra’ diye öldüğünü söyler. Eve vardıklarında babasının başında birkaç kadın vardır. Babasını görmek istemez. Kendisine babasının eşyalarının bulunduğu sandığın anahtarı verilir. Aslında bunu hiç istemez fakat sandığı açar, içinde bir günlük vardır. Günlüğü okumaya başlar. Babasının ilk memuriyet yıllarını, annesiyle evlenmesini, anneannesinin davranışlarını okur. Zehra daha önce bildiği şeylerin hepsini tam tersi olduğunu öğrenir. Aslında bu olaylarda bütün suçlunun annesi ve anneannesi olduğunu anlar. Bundan sonra içinde bir acıma duygusu oluşur. Hemen gidip babasının ayağını öper. Birkaç gün sonra okuluna tekrar döner ve artık Zehra’nın hiçbir eksiği kalmamıştır. Acımayı öğrenmiştir…”
phantaso.com.tr
95
güncel
Hayko Cepkin’in
müzikal yolculuğundaki mücadelesi ‘Ben insan değil miyim?’
bu klipte!
Türk müzik sektöründe farklılığını ortaya koyan, ezberlenmiş yolları takip etmeyen, kendi duruşu ile yoluna devam eden Hayko Cepkin, ‘Beni Büyüten Şarkılar Vol.1’ albümünün ikinci video klibini tamamladı.
İddiamızdır! “Hayko Cepkin Türkiye müzik piyasasında rock tabanlı Türkçe müzik yapan ve kendi ayakları üzerinde dimdik durup geniş kitlelere yayılan tek rock projesidir.”
96
Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi • Sayı: 4
“Dinamik ve özel ekip anlayışımızla geleceği şekillendiriyor, sürdürülebilir bir dünya için çalışıyoruz...” Endüstriyel müteahhitlikte kaynak ve hizmet çeşitliliğinin yanısıra, alt işveren modelindeki uygulamaları değiştirerek yenilikçi ve gelişime açık, değer yaratan yönetim politikasıyla; çimento sektörü başta olmak üzere diğer sanayi kuruluşlarının geleceğe güvenle bakmasını sağlıyoruz Aydemirler A.Ş. yılların birikimi ve tecrübesiyle çimento fabrikalarının kurulumu ve müteahhitligi, fabrikaların ihtiyacı olan entegre sistemlerinin oluşturulması, makina/ekipman tedariki ve aksamlarının bakımı, revizyon, imalat ve montaj işleri faaliyetlerini; “Çevre, İş Sağlığı ve Güvenliği” yasa ve yönetmelikleri doğrultusunda büyük bir titizlikle devam ettirmektedir.
E-5 Karayolu Üzeri Fatih Mah. Asos Sit. No: 4/19 Büyükçekmece / İstanbul Tel: 0 212 883 38 89 - Fax: 0 212 882 11 26 - info@aydemirlermakina.com.tr www.aydemirlermakina.com.tr