W W W . P L AT F O R M M E D I A . N L
P
Yıl • Jaar 15 • NR: 144 • 15 JUNI-15 JULI 2012
Ho Türk llanda Çizeiye Yol lges i
Aylık düşünce, aktüalite ve haber dergisi
Türkiye’de mal varlığı
araştırması yoğunlaşacak Sivil Toplum Örgütlerinden ortak çağrı:
Türkler üzerine pazarlık yapılmasın Futbolda Avrupadakilerle sevindik
İnternette çocuklarınızı bekleyen
tehlikeler ve tedbirler
Borç tahsil masraflarında düzenleme Gerçek Hayat Hikayeleri:
Türkiye’de sağlık dolu bir tatil
Sıcak yuvada soğuk rüzgar
Hollanda’da ekonomik kriz
çocukları da etkiliyor
Raşit Bal: Rüyam, Müslüman ilahiyatçı yetiştiren üniversiteler olması Doğu Türkistan’da Çin zulmü
8. Avrupa Şiir Yarışması so nuçlandı
Devlet Bahçeli: Milli bayramlar sulandırılıyor Türk kökenli vekiller, adaylıklarını açıkladı
İLE ANLAŞMALIYIZ zorgverzekeringen
7/
24
• Kalp (dünya Kalp) • Ortopedi (dünya Ortodepi-Ka) • Kadın Doğum • Genel Cerrahi • Beyin Cerrahi • Plastik Cerrahi • Dahiliye Gastroentereloji • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon • Göğüs Hastalıkları • Dahiliye • Nöroloji • Üroloji • Kulak Burun Boğaz • Göz • Çocuk Hastalıkları • Çocuk Cerrahi • Psikiyatri • Cildiye • Ağız ve Diş Sağlığı • Beslenme ve Diyet • Görüntüleme Bölümü
+31 (0)20 614 53 63
melikgazi hastanesi
Modern Dünya Hastanesi: (0352) 207 77 77 • www.moderndunyahastanesi.com Avrupa Hastanesi: 444 38 00 / (0352) 231 25 25 • www.avrupahastanesi.com Melikgazi Hastanesi: 444 10 38 • www.melikgazihastanesi.com
Platform
15 Haziran 2011
4
Her aileye, her çifte, her bütçeye göre düğün, nişan, kına organizasyonu yapılır
Hollanda’nın en güzel düğün organizasyonu sizi bekliyor! - Müzik Organizasyonu - Düğün Organizasyonu - Nişan Organizasyonu - Sünnet Gecesi - Gelin Pastası - Sünnet Pastası - Şirket Yemekleri - Confettie
- Mekan Temini - Menu Seçimi - Süsleme Dekorasyonu - Kına Gecesi - Özel Gelin Masası - Sanatçılarımızla - Foto ve Kamera - Havai Fişek Gösterileri
(+31)06-81616509 • (+31)06-14303512 • (+31)06-21657364 facebook,com/yagmur.organisatie
www.yagmurorganisatie.nl • www.gelinmasasi.nl 5
Platform
COLOFON/KİMLİK
İÇİNDEKİLER
14
Prijs € 3,50
Platform Yıl-Jaar 15 • Nr. 144 •15 Juni-15 Juli 2012
Aylık düşünce, aktüalite ve haber dergisi Platform Dergisi her ayın 15’inde yayımlanmaktadır Sahibi / Uitgever PMG
Genel Yayın Yönetmeni / Hoofdredacteur Ebubekir Turgut
Yazı İşIeri Müdürü / Eindredacteur Selim Turan
Kültür ve Sanat H. Kerim Ece
Müzik / Magazin
Sümeyye Betül Turgut
Danışma Kurulu
Fuat Aslan, Dr. Kutlay Yağmur, Orhan Selim Bayraktar, Dr. Seyfi Özgüzel, Veli Yücesan, Muzaffer Yanık, Sadık Yemni, Bekir Cebeci, Sabahattin Uçar, Prof. Dr. Özcan Hıdır, Hatice Turgut, Mesut Dişli, Dr. Gürkan Çelik, Okan Akın, Drs. Armand Sağ, Ali Osman Biçen
Haber Araştırma
Selim Turan, Enes Akın, Özlem Özyol, Münevver Esra Turgut, Tarık Akgün, Selçuk Öztürk, Muhammed Tahtalı, Mustafa Toga, Hatice Söylemez, Banu Çelik, Esin Parlak
Reklamlarınız için / Advertentie Tel.: 06-41780100 / 020-6138902
Bu sayıda katkıda bulunanlar
M. Kübra Turgut, Cezmi Doğaner, Nuray Bossink-Tuna, Mehmet Çalışkan, Kamil Kopuz, Burhanettin Carlak, Mehtap Kayaoğlu, Özlem Özyol,
Hukuk danışmanı: Av. Ejder ve Nürsel Köse,
Av. İsmet Korkmaz
Abone Ücreti : Hollanda Senelik 25,- euro Belçika 30,- euro. Diğer ülkeler 50,- euro
Dağıtım:
Hollanda geneli
Tasarım / Lay-out : P-Ajans - info@p-ajans.nl Yazışma adresi:
Postbus 69026, 1060 CA Amsterdam Tel.: 020-6138902 • Fax: 020-613 24 23 E-mail : info@platformmedia.nl
w w w. pla t fo r m m ed i a.n l
DOSYA HABER
• "Türkiye yükselen ekonomisi ile bir değer" • Arnhem'deki Fuarda, Türk şirketleri yoğun ilgi gördü • Hollanda Atatürkçü Düşünce Derneği yönetim kurulu basına tanıtıldı • Türkiye’de mal varlığı araştırması yoğunlaşacak • Konya Sevdalıları Günü Amsterdam’da yapıldı • Özlenen lezzet Elit Restaurant yeni yerinde açıldı • Emine Bozkurt’un Kadın Hakları Raporu Platform AP’de Kabul Edildi D • Fener Rum Patriği Bartholomeos'a 'Özgürlük Ödülü' verildi • THY başarıya doymuyor • Hollanda Hıristiyan Demokratlar (CDA) başkanı Haersma Buma seçildi • Özel Selçuklu Hastanesi gurbetçi hastaları kabule hazır • Avrupa'daki Türkler üzerine pazarlık yapılmasın
Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara ve reklamların içeriğinden reklam verenler sorumludur. Doğacak hukuki sorumluluk hiçbir şekilde dergimizi bağlamaz. Dergimizde yer alan yazı, resim, karikatür ismimiz belirtilmek süretiyle kullanılabilir. Reklamlar müsade alınmadan kesinlikle kullanılamaz.
15 Eylül 2011 2011 15Haziran-Temmuz Haziran 2011
ergisi M
78
ayıs Say
ısı Kapa
ğı
80 SPOR
ISSN: 1574-022638-4014-29 8-13
Platform Platform
2012 tatil ve yapmanız gerekenler
Avrupadakilerle sevindik 6
Yayın Üssü’nden
Ebubekir Turgut
28
e.turgut@platformmedia.nl
Tatil Sayımız, Bu sayımız kapaktan da anlaşıldığı gibi tatil sayısı.Ülkemiz de ki termal tesisleri sizler için araştırdık.Belki tam istediğimiz gibi olmadı ama tatmin edecek bilgi sizlere sunmaya çalıştık.Daha doğrusu tatil denince sadece deniz akla gelmemesi gerektiğini doğal zenginliklerden de faydalanmalıyız diye düşünüyoruz.
HABER
39
Emine Bozkurt’un Kadın Hakları Raporu AP’de Kabul Edildi
HUKUK 4O0. yıl kutlamasında Hollanda'dan büyük bir hukuk ayıbı
TARIH BİLİNCİ
55 Doğu Türkistan'da Çin zulmü EVLİLİK OKULU
62
İnternette çocuklarınızı bekleyen tehlikeler ve tedbirleri
SEYEHATNAME
64
Seyyâh-ı âlem ve ferîd-i beni âdem ol!
KÜLTÜR-SANAT
68
Bu sene Temmuz ayında da dergimiz yayınlanacak.Dolayısıyla gelecek sayımız Ramazan özel sayısı olacak. Belki çoğumuz tatilde ülkemizde olacağız ama Platform yoğun bir şekilde gündem de olacak. Geçen sayımızda duyurduğumuz gibi 8. Avrupa Şiir yarışmamız sonuçlandı. Derece alan şiirleri geçen sayımızda yayınlamıştık.Bu sayımızda da mansiyon alan şiirleri yayınlıyoruz. Yarışma için gönderilen ve derece alanların dışında beğenilen şiirleri de sırasıyla yayınlamaya devam edeceğiz. Aralık ayına yetiştire bilirsek derece alan bütün şiirleri bir kitapta toplayacağız. Yarışmamızın bu aşamaya gelmesin de emeği geçen bütün dostlara tekrar teşekkür ediyorum.
Lale Kardeşliği Hollanda ve Türkiye, birbiriyle hiç savaşmamış. 400 yıldır ilişkiler sürüyor. İşte bu yıl, iki ülkenin hükümetleri ayırdıkları bütçe ve sponsorların desteğiyle 400 yıllık dostluğu kutluyor. Hollanda laleyle tarım devrimini yaptı. Tarımsal üründen nasıl ulusal marka oluşturup, küreselleşir, bunun dersini veriyor. Dünya da çiçek adıyla tanınan tek ülke. Fakat yüzyıllarca önce Türkiye'den kaçırıldığını, tülbentle sarıldığı için adına "Tulip" dendiğini söyleyerek kendimizi "Lalenin patronu" olarak görmekten bir türlü vazgeçemiyoruz.
BULMACA
76
10 yıldır laleyi ülke simgesi olarak kullanıyor, 200 uçaklık havayolu filomuzu laleyle uçuruyoruz.400 yıldır süren ilişki güzel devam etmeli.Umarız özellikle Hollanda’da devam eden 400.yıl kutlamaların da Türkiye hedef kitleye ulaşmış olur.
56
Sevgili okuyucularımız,bizler sizlerle tekrar birlikte olmayı arzu ediyoruz. Lütfen özellikle arabalarıyla tatile çıkacak olan dostlar, arabalarımızı dikkatli kullanalım ve hız yapmaktan kaçınalım. Hayırlı tatiller…
AYIN RÖPORTAJI
“Rüyam, Müslüman ilahiyatçı yetiştiren üniversiteler olması”
Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle… 7
Platform
Geçmişimiz ve tecrübemiz güvencemizdir
+31 (0)20 614 53 63
Sigorta | Konut Kredileri | Şahsi Krediler | Finansal Danışmanlık | Vergi Danışmanlığı
Müjde! Hayallerinizi gerçekleştiriyoruz, sizi Türkiye’de ev sahibi yapıyoruz. • BKR’de kırmızı kalem sorun değil • %100’e kadar finans • Cazip ödeme koşulları • Uzun vadeli ödeme koşulları • Mevcut gayrimenkulünüze nakit kredi imkanı
DHB Bank tel: 078 655 16 55 - www.yilmaz.nl
9
Platform
Ayın Panoraması
"Türkiye yükselen ekonomisi ile bir değer" Hollanda Genç İşadamları Federasyonu (HOGİAF) Hollanda Meclis Binası içinde Nieuws Poort konferans salonunda Hollanda'da istihdamın arttırılmasında Hollandalı Türk kökenli girişimcilerin rolü’ konulu konferans düzenlendi. Konferansa Hollanda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Henk Kamp, Yazar Arend Jan Boekestıjn, HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer, başkan yardımcısı Vecih Er HOGİAF'a bağlı işadamı derneklerinin başkanları Şükrü Masmas, Zeki Güngör, Hüsnü Dal , işadamları,siyasiler ve akademisyenler katıldı. HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer, farklı seminer ve toplantılar ile iş dünyasında ki gelişmeleri ele almak amacı ile bu günü planladıklarını söyledi. Kabakyer " Bu gün Hollanda Meclis binası içerisinde sayın bakanımız
Henk Kamp ile işadamlarımız bir araya getirerek birinci elden konuları muhatabından öğrenmelerini karşılıklı olarak iş piyasasındaki gelişmeleri yakından takip etmek istedik." Konferansın moderatörlüğünü Elsevier Dergisi yazarlarından Arend Jan Boekestijn yaparken, konuşmacı olarak, Hollanda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Henk Kamp katıldı. Konuşmasının başında Avrupa'da baş gösteren krize rağmen ekonomilerde küçülmeye gidilirken, Türkiye'nin tam tersine ekonomisi ile yükselen bir değer olduğunu söyledi. Henk Kamp'ın konuşmasının ardından HOGİAF'a bağlı işadamları dernekleri üyeleri bakana çeşitli sorular yönelttiler. Program daha sonra HOGİAF'ın Nieuws Poort konferans salonunda verdiği resepsiyonla sona erdi.
Bakan Henk kamp ve HOGİAF'a bağlı dernek yöneticileri bir arada
Hollanda Atatürkçü Düşünce Derneği yönetim kurulu basına tanıtıldı Mustafa Toga - ROTTERDAM: Olijvetuin'de organize edilen akşam yemeğinde Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlandı hem de yeni göreve gelen Hollanda Atatürkçü Düşünce Derneği yönetim kurulu basına tanıtıldı. Yeni HADD yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Başkan
Platform
15 Haziran 2011
Mustafa Cingöz, Başkan yardımcısı Tuncay Benli, Genel sekreter Kenan Özyiğit, Genel sayman Saliha Erdemsoy, Halkla ilişkiler ve basın sorumlusu Bülent Türker, Gençlik sorumlusu Eser Çığrı, Yönetim kurulu üyeleri Kerime Özer, Bülent Koca, Ahmet Caymaz.
10
Arnhem'deki Fuarda, Türk şirketleri yoğun ilgi gördü Arnhem Rijnhal salonunda orta ölçekli işyerlerinin tanışma fuarına 100’e yakın şirket katılarak kendini tanıttı. Arnhem'da faaliyetlerini sürdüren TOV Türk İşverenler Derneği üyesi olan 8 şirket fuara katıldı ve büyük ilgi gördü. Arnhem Türk İşverenler Derneği Başkanı Rahmi Gemril fuar hakkındaki görüşlerini şu cümlelerle belirtti: “4 senedir Hollanda’nın Gelderland bölgesi’nde organize edilen fuarlara katılarak Türk işverenler olarak büyük ilgi görüyoruz. Bu fuarlarda diğer şirketlerle beraber ne gibi işler yapabileceğimizi konuşup bağlantılar kuruyoruz. İki günlük fuarı 30 bine yakın kişinin ziyaret ettiğini tahmin ediyoruz. Şirketlerimizi tanıtmak için fuar içerisinde kurduğumuz büyük standda Türkiye’de imal edilmiş yiyecek ve içecekler ikram ederek Türkiyemizi de turizm sezonu öncesi tanıtma fırsatı buluyoruz. Diğer şirket sahiplerini bizlerle iş yapmalarının yanısıra mutlaka Türkiye’yi görmeleri gerektiğini, Türkiye ekonomisinin çok büyük gelişme kaydettiğini, yatırım yapmak için ideal, güvenilir bir ülke olduğunu söylüyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
Ayın Panoraması
Türkiye’de mal varlığı araştırması yoğunlaşacak
Aile birleşimini sınırlamada ısrarlı
Hollanda;da çift uyruklu va
Geçtiğimiz yıllarda özel dedektif tutup Türkiye’de araştırmalar yaptıran Hollandalı yetkililer, yeni denemeye başladıkları bir sistemle kısa sürede başarıya ulaşmaya başladı. Die Welt Gazetesi’nin haberine göre, son olarak sosyal yardım alan bir Türk kökenlinin Bodrum’da 300 bin Euro’luk villası olduğu ortaya çıktı. Habe-
re göre Hollandalı yetkililer, Türkiye’deki yasaları ve Türkçeyi iyi bilen bir aracı görevlendirdi. Bu kişi Türkiye’de tutulan avukatlarla ortaklaşa çalışarak tapu dairelerindeki kayıtlar yardımı ile kimin ev sahibi olduğunu ortaya çıkarıyor. Şimdiye kadar bu yöndeki araştırmanın zor olduğu, ancak Türkiye’ye gönderilen uzman sayesinde artık ortada bir sorun kalmadığına dikkat çekiliyor. Türkiye’de yapılan reformlar sayesinde tapu dairelerindeki kayıtların artık merkezi bir sistemde toplanmasının da araştırmaları kolaylaştırdığına dikkat çekiliyor. Haberde, yeni uygulamadan şimdilik Hollanda’da sadece bir bölgenin faydalandığı ancak ülke geneline yayılması için çalışmalar yapıldığı da hatırlatıldı. Buna göre Hollanda’da haziran ayında polis, bölge yetkilileri ve Türkiye’de görevlendirilen uzmanlar biraya gelerek bir toplantı düzenleyecekler. Toplantının amacı haksız yere sosyal yardım alanları yargılamak, ödenen yardımları kesmek ve şuana kadar ödenen paraları geri almak.
Gerd Leers
LAHEY – Geçici hükümetin CDA’lı (Hıristiyan Demokratlar) Göç ve Mülteciler Bakanı Gerd Leers, aile birleşiminde daha ağır koşulların uygulanmasındaki ısrarını, PVV’nin (Özgürlük Partisi) koalisyon üzerindeki baskısı kalktıktan sonra da sürdürüyor. Ülkenin en yüksek tirajlı günlük gazetesi De Telegraaf, Leers’in naylon evlilikler gibi aile birleşimindeki olası yolsuzlukların ortaya çıkarılması konusunda çalışma yapacak uluslararası bir uzmanlar heyeti oluşturulması için AB İçişleri Komiseri Malmström’e, Almanya, İngiltere, Fransa, Avusturya, İspanya ve Finlandiya tarafından da imzalanan bir yazı gönderdiğini yazdı.
Konya Sevdalıları Günü Amsterdam’da yapıldı 1.Konya Sevdalıları Günü, AK Parti Milletvekili Gülay Samancı ve MHP Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın yanısıra Konyalı sanatçılar Sami Çelik, Mehmet Kayık ve Abdullah Sevinçkan’ın katılımıyla gerçekleşti. M.İsmet Furkan / Konyalılar, Mehmet Kayık ve Sami Çelik’in türküleri ile coşarken, Abdullah Sevinçkan’ın ilahileri ve semazenlerle duygulu anlar yaşadılar. Türkiye’den gelen iki milletvekili de Konya’dan selam getirdiklerini ve bu mutlu güne destek vermek için geldiklerini söylediler. Misafirlere Konya yoğurt çorbası ve Konya Pilavının ikram edildiği taplantıda; Hollanda’daki insanlarımızın alışık omadığı ve herkezin bir tabaktan yemesi sağlandı. Araba ve çeşitli hediyeler de kura ile programda ki davetlilere verildi. Hollanda Konya Vakfı yöneticileri yaptıkları açıklamalarda dayanışma ve tanışma toplantısı ile ilgili şu görüşlere yer verdiler;Bu günde anlaşıldıki, 20 binden fazla Konyalının yaşadığı Hollanda’da köylerin, kasa-
baların bile bir dernek veya vakfı olmasına rağmen, Konya’nın bir vakfı olmaması bir eksiklikti. Kuruluşunu büyük bir katılımla duyuran Vakfımız üyelerini bir araya getirerek bir kaynaşma günü düzenlemek için faaliyetlere başladı. Tüzüğünde Konya ve Konya’nın değerlerini burdaki nesillere tanıtmak olan vakfımız, Konyalı sanatçıların katılımıyla Nasreddin Hoca ve semazenlerle güzel bir gün organize ettik dediler.
Özlenen lezzet Elit Restaurant yeni yerinde açıldı Sevilen ve özlenen yemekleriyle Elit Restaurant Gruttoplein Diemen Noord’da misafirlerini bekliyor. Mayıs 2010’a kadar Amsterdam’ın doğusunda ta hizmet veren restaurant yeni mekanıyla ve mönüsüyle göz dolduruyor. Park ücreti ve sorunu yaşamadan ailesi ile sakin ve leziz bir yemek isteyenlere Elit Restaurant’ı tavsiye ediyoruz. Adres: Gruttoplein 4-6 1113HM Diemen Noord Website: www.gruttoelit.nl Telefon: 020-7735352
11
Platform
Dosya
2012 tatil ve
yapmam覺z gerekenler!
Platform
15 Haziran 2011
12
Dosya Kamil Kopuz
N
e zaman ki kalabalıklardan boğulmaya bașlarız o zaman ruhumuzun dinlenme, arınma ve yenilenme zamanı gelmiș demektir. Gündüzleri bedensel olarak yorulursunuz, geceyi iyi bir uyku ile geçirince de dinlenmiș olarak uyanırsınız. Ama zihni ile çalıșan insanlarda uyku tek bașına dinlenme sağlamaya yetmez, zihin uykuda da çalıșmaya devam eder. Peki! Dinlenmek için ne yapmalı? Nasıl yapmalı? Tek çözüm; çevre değiștirmek, gündelik rutin ișleri terk ederek kendimize geçici de olsa bașka diyarlarda yeni rutinler yaratmaktır. Bu kaçıș; sevdiğimiz diyarlara, özlediğimiz sevdiklerimize, hele bu kaçıș aslımıza doğru, özle-
mini her an duyduğumuz vatanımıza, toprağımıza olursa? Biz Batı Avrupa göçmen Türkleri olarak bir elimiz bu topraklarda, bir elimiz Anadolu topraklarında değil mi? Bedenimizin yarısı burda yarısı Türkiye’de değil mi? Tatil için yaz ayları yaklaștıkça yașlılarımızda bir heyecan bașlar, uzun soluklu bir tatil için (bu çoğunlukla 6 ay) Nisan - Mayıs – Haziran aylarında yollara düșerler. Genellikle uçak yolculuğunu tercih ederler. Uzun karayolu yolculukları onlar için artık tatli anılarla dolu, tatli hikayelerle dolu bir anılar olarak kalacaktır. Her zaman tatli telașlar içinde oluruz. Çocuklu ailelerimiz elleri mahküm olarak okulların tatil dönemlerini beklemek zorunda kaldıklarından, tatilleri için o dönem içinde 3-4 haftalık bir uçak yolculuğunu tercih etmeketdirler. Bu yıl tatilinizi daha çok doğal ortamlarda geçirmeye ne dersiniz? Doğa ile baș bașa kalmak! Toprakla tanıșmak! Su ve toprakdan oluștuğumuza göre, ne yaparsak yapalım, bir elimiz toprak da bir elimiz su da olmalı dimi? Kalabalık șehirlerde betaon binaların içinde yașamaya necbur olarak yașamımızı sürdürüyoruz. Toprakla tanıșmanın en iyi zamanı yaz aylarıdır diye düșünüyorum. Toprak, su ve doğa ile beraber olmak onların içinde ki canı keșfetmek ne kadar heyecanli olur dimi? Bu yıl șöyle denizden, kumdan, yakıcı güneșden uzak durmayı deneyelim diyorum ne dersiniz? Doğa ve kültür turlarına katılarak, bir hafta veya iki hafta bizi kucaklamaya hazır tabiat anamızın kollarında yașamaya ne dersiniz? Hollanda’ya döndüğümüz zaman ise en yakın arkadașlarımıza ve yakın komșularımıza bu yașadığımız gizemli tatil günlerini anlatalım. Ne dersiniz? Bu tadı bir yıl boyunca tadalım. Bu arada hep beraber bazı tatil için uyarılara göz atalım;
Bu tatiline uçak yolculuğu ile bașlayacak olanlar için
1- Rezervasyon değișikliği veya iptali için lütfen uçuș gününüzden önce bilet satıș ofisi veya acentalarınıza bașvurmayı ve yapılan değișiklikleri rezervasyonunuza ișletmeyi UNUTMAYINIZ. 2- Dıș hat seyahatlerinizde uçuș seyahatinizden 72 saat önce rezervasyonunuzu teyit ettiriniz. Aksi halde rezervasyonunuz iptal edilebilir. 3- İç hat seyahatlerinize ait, yıllık bussines ve ekonomik biletlerde, uçağın tarifeli kalkıș saatine 12 saatten az kala yapılan rezervasyon değișiklik, iptal, iadelerde, ilgili parkura ait bilet ücreti üzerinden %50 ceza uygulanır. Kısıtlamalı ücretlerin kullanıldığı biletlerde rezervasyon değișiklik, iptal, iade uygulamaları için bilet satıș ofisi veya acentalarınıza bașvurunuz. 4- Türkiye’deki tüm havaalanlarında bilet ve ba-
13
gaj ișlemleri, dıș hatlarda uçağın tarifeli kalkıș saatinden 2 saat önce bașlar ve 60 dakika kala son bulur. Geç müracaatlarda hava yolu tașımayı red hakkına sahiptir. İç hatlarda bilet bagaj ișlemlerini, uçağın tarifeli kalkıș saatine 45 dakika kala tamamlamayan yolcular bilete ilișkin tüm haklarını kaybeder. 5- Biletinizin kaybı halinde lütfen ilgili hangi hava yolu ile uçacaksanız o havayolunun bulunduğu șehir deki satıș merkezine bașvurunuz. 6- İlgili havayolları bilet veya pasaport konusunda ortaya çıkan uygunsuzluklardan, yolcuyu uçurmama hakkına sahiptir. 7- Serbest bagaj tașıma haklarınız seyahat ettiginiz uçak firmasına göre değișiklik arzedebilir. Lütfen tașıma hakkınız olan kilo dan fazla bagaj ile havalimanlarına gelmeyiniz. Tatsi durumlarla karșılașablir ve maddi kayıplarınız olabliir. Tüm uçușlarda maksimum parça bagaj ağırlığı 32 kg'dir. 8- Uçuș esnasında kendi rahatınız ve güvenliğiniz için sadece bir el bagaji tașıyabilirsiniz. 23x40x55 cm /maximum 8 kg. 9- Seyahat sigortanızı ve bilet iptal sigortanızı mutlaka yaptırınız! 10- Hasta yolcuarın kullandıkları ilaçları mutlaka yanlarına almaları gerekmektedir. 11- Tatilinizde geçireceğiniz hoș zamanları ölümsüzleștirmek için foto, video kameranızı yanınıza almayı unutmayınız! Tekrar bașa dönmek istersek; toprak ve doğa kendine has harflerle yazılmıș dünyanın en mükemmel kitabıdır. Bize varolmanın en üst anlamını, yetkinliğini ve güzelliğini gösterir. “Doğada olup doğasını bulmaya çalıșanlara “diyen değerli insan sevgili dost Sunay Çaput bu sözlerle dile getiriyor doğa sevgisini... Doğayı kendimize ve eğilimlerimize göre algılıyabilir, anlamdırabiliriz. Gördüğümüz șey olmasının ötesinde görmek istediğimiz șey haline de getirebiliriz. Çoğu zaman bu anlamlandırma duygularımızın yansısı haline gelebilir hatta; doğanın nesnlerini kendi duygularımız çerçevresinde kișileștirebiliriz. Bu durumda dağlar bizim için ağlarken, ormanlarda bizim için șarkılar söyleyebilir. Her ne kadar doğa da șiir yoksa șiirsellik vardır. Doğada bulabileceğimize en güzel șeylerin bașında; güzellik, zerafet, hareket, ahenk ve ritmin güzellikleri ve birbirleriyle olan mükemmel uyumudur. Karșılıklı sevginin ve özgürlüğün göstergeleri doğada hep vardır. Yașam Tanrı’nın insana verdiği en güzel armağandır. Bunu doğada hissedebilirsiniz ! Bu yıl ki tatilinizde; yüreklerinizde sevginin eksik olmadığı, sağlıklı ve sorunsuz tatiller diliyorum lisez.
Platform
Dosya
Türkiye’de sağlık dolu bir tatil
Selim Turan s.turan@platformmedia.nl
D
ünyadaki turizm hareketliliğine son yıllarda bir de sağlık turizmi eklendi. Avrupa toplumunda yaşlıların genel nüfusa oranı % 17, özürlülerin % 1, kronik hastaların % 30, diyaliz hastalarının ise % 6 olup bu sayılar her geçen gün artmaktadır. Avrupa yaşlanan toplumun, kronik hasta ve özürlü sayılarının artmasına rağmen kaliteli ve mutlu bir yaşam ve tatil hizmeti arayışındadır. Bu kitlenin güzel bir tatil en tabiî hakkı olmasının yanı sıra yaşlı ve kronik hastaların psikolojik durumlarının düzelmesi, bu hastalık hallerinin
Platform
15 Haziran 2011
etkilerinin azalması, hatta iyileşmelerine katkıda bulunması açısından da tatile çıkmaları çok önem arz etmektedir. Bütün bunlara rağmen bugüne kadar turizmciler bu kitleye yönelik ciddi çalışma ve organizasyon yapmamışlardır. Belki çok karlı olmadığından, belki böyle sorunlu bir kitleye hitap etmekten çekindiklerinden ve sağlıkçı olmadıklarından dolayı olabilir mi bilinmez. Avrupa’da toplumun % 17’sinin yaşlı olduğu düşünüldüğünde bu kişilerin sağlıklı bir ortamda tatil yapmalarının olumlu sonuçları kaçınılmazdır.
14
Yaşlı toplum yıllarca çalışmış, faydalı bir fert olarak emekliliğinden sonra bir kenara çekilip oturmak ve depresyona girmesinden daha ziyade gezmesi, eğlenmesi ve mutlu bir tatil geçirerek yaşaması en tabiî hakkıdır. Bütün bunlara rağmen yaşlı topluma yönelik sağlıkçı bir ekibin iklimi, coğrafyası, güneşi, denizi çok mükemmel olan Türkiye’ye yönelik ciddi bir turizm organizasyonu olmamıştır. Avrupalı yaşlı toplum kendi imkanlarıyla ferdi olarak sonbahar aylarında tatile gelmeye başlamışlardır.
Dosya
Türkiye kaplıca cenneti Kaplıca zengini ülkemizin, sağlık fışkıran güzelim kaplıcalarımızdan malesef birçoğumuzun haberi yok.Tatil sayımızda ülkemizdeki kaplıcaları sizlere Selim Turan tanıtmaya çalıştık.
K
angal Balıklı Kaplıcası'nın yanı sıra Ortaköy, Alaman, Akçaağıl, Sıcak ve Soğuk Çermik kaplıcalarının bulunduğu Sivas, ''Kaplıcalar Diyarı'' olarak adlandırılıyor. Sivas'a 98, Kangal ilçe merkezine 13 kilometre uzaklıktaki Kangal Balıklı Kaplıcaları, özellikle sedef hastalığına ve diğer cilt hastalıklarına iyi geldiğine inanılan ve ''doktor balıklar'' olarak adlandırılan balıklarıyla, tedavi arayan yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri oluyor. Suyunun sıcaklığı 36-37 derece olan kaplıcada, binlerce küçük balık, havuza girenlerin sivilce ve yara kabuklarını yiyerek, deriyle kaplıca suyunun temasını artırıyor. Romatizmal hastalıklara, sinir hastalıklarına, kırık, çıkık, ezik gibi durumlara, deri ve böbrek hastalıklarına da olumlu etkide bulunduğu düşünülen kaplıca, sedefli hastaların ümit kaynağı olma özelliğini taşıyor. Sivas-Ankara kara yolunda, il merkezine 31 kilometre uzaklıkta bulunan ve işletmesi Sivas Belediyesine ait olan Sıcak Çermik Kaplıcasının suyunun 50 santigrat derecenin üzerinde sıcaklığa sahip olduğu belirtiliyor. Suyunun kimyasal özelliği nedeniyle kaplıcanın romatizma, sinir sistemi, solunum yolu, sindirim sistemi, metabolizma bozuklukları, böbrek ve idrar yolları, kan dolaşımı, adale ağrıları, kadın hastalıkları gibi rahatsızlıklara iyi geldiği düşünülüyor.
SOĞUK ÇERMİK VE ORTAKÖY ÇERMİĞİ
İl merkezine 20 kilometre uzaklıktaki Soğuk Çermik Kaplıcasının suyunun, içildiğinde mide, bağırsak ve safra kesesi hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor. Kaplıcanın suyunun romatizma ve sinir hastalıkları tedavisinde de yararlı olduğu belirtiliyor. Şarkışla ilçesine bağlı, ilçeye 30 kilometre uzaklıktaki Ortabuçak köyü sınırları içerisinde bulunan Ortaköy Çermiğinde ise büyük bir havuzun yanı sıra 14 odalı bir motel bulunuyor.
AKÇAAĞIL ÇERMİĞİ VE ALAMAN ÇERMİĞİ
Suşehri ilçesinin Akçaağıl köyü yakınlarında, Erzincan-Tokat yolunda Kelkit Çayı'nın güney yakasında yer alan Akçaağıl Çermiğinin ise 40 derece sıcaklığa ulaşan suyunun birçok hastalığa iyi geldiği düşünülüyor. Şarkışla ilçesine bağlı Alaman köyü sınırlarında yer alan Alaman Çermiğinin ise kükürtlü
suyuyla çeşitli hastalıklara iyi geldiği söyleniyor.
KONYA, AKSARAY Çok sayıda tarihi hamamın bulunduğu Konya'da, sağlık turizmi açısından Ilgın ve İsmil kaplıcaları
15
tanınıyor. Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından ''ilk Türk hamamı'' olarak yaptırılan Ilgın Kaplıcaları, romatizma ve siyatikten şikayet edenlerin tercihi. İsmil Kaplıca ve Termal Tatil Köyü de Konya'ya 50 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Termal basınçlı
Platform
Dosya
duşlar, halka açık bölümler, çamur terapi masajı, jimnastik salonları, su oyunlarının oynanabileceği termal havuzlar, yürüyüş parkurları, güneşlenme, eğlence mekanları, botanik bahçesi, tenis ve golf sahaları, seracılık ve tıbbi bitki üretim merkezleri şeklinde tasarlanan İsmil Kaplıcaları, geleceğin termal merkezi olmaya aday gösteriliyor. Bu arada, yer altı su kuyularının seviyesinin küresel ısınmaya bağlı olarak her geçen gün düştüğü Konya'da, Ilgın ve İsmil kaplıcalarında su seviyesinde azalma olmadığı bildirildi. Yetkililer, yer altı ve yer üstü su kaynaklarıyla dünyada önemli konumda bulunan Konya Kapalı Havzası'nda su seviyesi son 20 yılda 22-40 metre düşmesine karşın kaplıcalardaki jeotermal su veriminde düşüş görülmediğini belirttiler. Aksaray'ın Güzelyurt ilçesine bağlı Yaprakhisar köyünde bulunan ve Bakanlar Kurulu kararıyla ''özel çevre koruma bölgesi'' ilan edilen Ziga Kaplıcaları
Platform
15 Haziran 2011
da sağlık turizminde önemli yer tutuyor. Ziga Kaplıcaları, 47 derece sıcaklığındaki, mineral bakımından oldukça zengin suyuyla başta romatizma hastalıklar olmak üzere metabolizma bozuklukları, göz rahatsızlıkları ve kadın hastalıklarına iyi geliyor. Ziga Kaplıcaları'nda, kuraklığa bağlı herhangi bir su azalması olmadığı bildirildi. Aksaray'ın Güzelyurt ilçesine bağlı Ilısu beldesinde 25-30 derece sıcaklığında bulunan sıcak suyun, beldedeki hamamlarda kullanıldığı, kaynağında kuraklık yüzünden yüzde 35 oranında kayıp bulunduğu bildirildi.
YOZGAT Türkiye'nin en zengin jeotermal kaynaklara sahip illerinden Yozgat'ta Valilik, ildeki jeotermal kaynaklarının kapasitelerini belirleyip yeni kaynakları ortaya çıkardı. Valiliğin verilerinden derlenen bilgilere göre, Boğazlıyan ilçesinin Cavlak bölgesinde, 32-
16
44 derece sıcaklıkta, bikarbonatlı, klorürlü, sülfatlı sıcak su kaynağı bulunuyor. Sarıkaya'da, 48 derece sıcaklıkta çıkan su, Kaymakamlık ve Belediye tarafından hazırlanan projeyle ısıtmada kullanılmaya başlandı. Suyun büyük bir bölümü ise ilçe merkezindeki termal tesislerde kullanılıyor. Sorgun'da, 50-60 derece sıcaklıkta, klorlu sülfatlı, sodyum klorür, sodyum sülfatlı suyun miktarı, sondajla artırıldı. 50-60 derece arasında değişen sıcaklıkta saniyede 200 litre debide yeni kaynaklar bulundu. Bu kaynaklardan yararlanılarak, konutların ısıtılmasına yönelik proje hayata geçirildi. Sıcak su kaynakları, ilçede bulunan termal tesislerde kullanılıyor. Yerköy'de, 44 derece sıcaklıkta, klorlu, sülfatlı su miktarı, yeni açılan kuyularla 60 derece sıcaklığa ulaştırıldı. Bu ilçedeki kaynaklarda termal tesislerde kullanılıyor. Kaynaklardan yararlanılarak ilçedeki konutların ısıtılmasına yönelik hazırlanan proje hayata geçirilmeye çalışılıyor. Saraykent ilçesinde, 70-74 derece sıcaklıkta, sodyum klorürlü, sodyum bikarbonatlı, kalsiyum sülfatlı su, termal tesiste kullanılıyor. Akdağmadeni ilçesine bağlı köylerde toplam saniyede 2 litre debide, 30-39 derece sıcaklıkta, sodyum sülfatlı, sodyum klorürlü su bulunuyor.
ESKİŞEHİR İlk çağlardan beri sağlık ve kaplıca şehri olan Eskişehir'de çok sayıda hamam, kaplıca ve içme bulunuyor. Şehir merkezi dışında Hasırca, Kızılinler, Aşağı ve Yukarı Ilıca, İnönü, Çifteler, İhsaniye, Alpanos, Hamam Karahisar, Sakarıılıca, Mihalıççık, Sivrihisar'da da sıcak suların oluşturduğu hamam ve kaplıcalar bulunuyor. Sakarıılıca Belediyesi Başkanı Hüseyin İlkin, küresel ısınmanın neden olduğu kuraklığın sıcak su debisini etkilemediğini belirterek, sıcak suda azalma görülmediğini kaydetti. Sakarıılıca bölgesinde iki yerde sondaj yapıldığını
Dosya ifade eden İlkin, şöyle konuştu: ''Birinci sondajda saniyede 5,5 litre, ikinci sondajda saniyede 2 litre su akıyor. Birinci sondajdaki su sıcaklığı 57 dereceyken, ikinci sondajdaki su sıcaklığı 45 derece. Söz konusu debi ve sıcaklık değerleri küresel ısınmanın etkilerini gösterdiğini günlerden de önce aynıydı. Herhangi bir değişme görmüyoruz. Sakarıılıca bölgesindeki turist sayısında artış yaşanıyor. Otel ve pansiyonlarda boş odamız kalmadı.''
Yerli turistler ise Termal kaplıcalarına genellikle hafta sonları günübirlik geliyor.
SİMAV EYNAL KAPLICALARI
Ünlü seyyah Evliya Çelebi'nin ''Dünyada ve Anadolu'da birçok kaplıca gezdim, gördüm ama Eynal Kaplıcaları gibisini görmedim. Böylesi yeryüzünde yoktur'' diye yazdığı Kütahya'nın Simav ilçesine 4 kilometre uzaklıktaki Eynal Kaplıcaları, geniş bir alana yayılıyor. Halk arasında, ''şeytan kazanları'' olarak adlandırılan kaplıcalar, çok eski zamanlardan beri kullanılıyor. Altyapısı ve çevre düzenlemesi tamamlanan, 23 Mart 1989'da termal turizm merkezi ilan edilen Eynal, kaplıca sularının yanı sıra bölgenin rekreasyon ihtiyacını karşılıyor. Eynal'daki, sıcaklığı 7090 derece arasında değişen, kalsiyum, sodyum, bikarbonat ve sülfat içeren kaplıca sularının çeşitli hastalıklara iyi geldiği biliniyor.
EYNAL KAPLICALARI, GENİŞ BİR ALANA YAYILIYOR
Bursa, Yalova ve Balıkesir'deki kaplıca merkezleri, son yıllarda ziyaretçi sayılarını giderek artırıyor. İnegöl'e 27 kilometre uzaklıkta, iki tarafı yeşil vadilerle çevrili yamaç üzerine kurulu Oylat Kaplıcaları, deniz seviyesinden 840 metre yüksekliği, Uludağ eteklerindeki temiz havası, adeta bir kartpostalı andıran manzarası ve şifalı sularıyla ününü her geçen gün artırıyor.
YALOVA TERMAL KAPLICALARI
Türkiye'nin sağlık ve doğal güzellikler açısından en gözde yerlerinden birisi olan ve kaplıcalarıyla ünlü Yalova'nın Termal ilçesine yerli ve yabancı turistler
GÖNEN KAPLICALARI büyük ilgi gösteriyor. Doğası, kaplıca suları, konaklama ve ulaşım rahatlığıyla adını duyuran Termal, özellikle Arap turistler tarafından ziyaret ediliyor.
17
Osmanlı döneminde önde gelen kaplıca merkezleri arasında bulunan Balıkesir'in Gönen ilçesi, bu özelliğini sürdürüyor. Tarihi MÖ 5. yüzyıla uzanan, Romalılar tarafından da kullanılan kaplıca suyunun romatizmal hastalık-
Platform
Dosya
lar, kas ağrısı, kas ve sinir zayıflıkları, eklem sertlikleri, çeşitli felçler, kadın hastalıkları ve ürogenital rahatsızlıkların da etkili olduğu belirtiliyor.
KOCAELİ
Kocaeli'de sağlık turizmi açısından önemli merkezlerin başında Yazlık Ilıcası geliyor. Gölcük yolundan 15 kilometre güneyde bulunan Yazlık beldesi, denize 3 kilometre mesafede yer alıyor. Ilıcadaki Bizans dönemine ait ayazmadan çıkan su, cilt hastalıklarına iyi geliyor. Kocaeli Özel İdaresinin imkanlarıyla Trakya ve Sakarya üniversiteleri öğretim üyelerinin danışmanlığında temizlik, tespit ve kurtarma kazısı yapılan ılıcada, Roma ve Bizans dönemlerine ait su kanalları temizlenerek çökeltme havuzlarının duvarları sağlamlaştırıldı, su künkü koruma altına alındı. Kültür ve Turizm Müdürü, Kocaeli'nin tek kaplıcası olan Yazlık Ilıcası'ndan alınan örneklerin tahlil edildiğini, olumsuz bir durumla karşılaşılmadığını belirtti. Kartepe eteklerindeki Maşukiye yakınlarında şifalı olduğu ileri sürülen su ise fundalıklar arasından çıkıyor. Suyun cilt ve mide hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor. Mide rahatsızlıklarına iyi geldiği bilinen bir diğer su kaynağı ise merkeze bağlı Bahçecik beldesindeki Soğuksu.
ÇANAKKALE
Kültür ve Turizm Bakanlığının ''Termal Turizm Kentleri Projesi'' kapsamında kaplıca turizm alanı seçilen ve 2 bin yıllık geçmişi bulunan Çanakkale'deki merkezler, yatırımcıların ilgisini bekliyor.
Platform
15 Haziran 2011
Çanakkale'de Biga-Kırkgeçit, Ezine-Kestanbol, Çan-Bardakçılar ve Tepeköy, Ayvacık-Tuzla ve Küçükkuyu-Afrodit kaplıcaları ilgi görüyor. Turizm İşletme Belgesi bulunmayan, Belediye Belgeli Tesisler olarak hizmet veren Çanakkale kaplıcaları, ulusal ve uluslararası düzeyde nitelik ve nicelik yönünden yeterli olmadığı için sadece yöre insanının ihtiyacını karşılayabiliyor. Toplam 222 oda 352 yatak kapasitesine sahip Çanakkale kaplıcalarının tedavi amaçlı kullanılabilmesi için Sağlık Bakanlığı personelince desteklenmesi gerekiyor. Deniz seviyesinde bulunan kaplıcalardaki şifalı sular, romatizma, kadın ve solunum yolu hastalıkları, sinir ve kas yorgunluğu, sinirsel hastalıklar, eklem ve kireçlenme, ameliyat sonrası hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. 2 bin yıllık geçmişe sahip olduğu bilinen kaplıcalar arasında bulunan Kestanbol Kaplıcaları'nın sularından Büyük İskender'in askerlerinin tedavi amaçlı yararlandığı iddia ediliyor.
RİZE
Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde bulunan Ayder Yaylası, 3 bin metreyi aşan dorukları ve 2 bin metreye kadar yükselen ormanlarıyla göz kamaştırıyor. Ayder Kaplıcaları, yılın 12 ayı yerli ve yabancı turist-
18
lere hizmet veriyor. 1987 yılında turizm merkezi ilan edilen Ayder Kaplıcaları, erkek ve bayan banyoları ile özel banyolar olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Ayder Termal Kaplıca Sorumlusu, kaplıca tesisine Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünce 2005 yılında işletme izni verildiğini belirterek, ''Böylece kaplıca, sağlık merkezine dönüşmüştür. Buna bağlı olarak sağlık kurumlarından sevk alarak gelen hastalar tesiste tedavi görebilmekte ve tedavi masrafları kurumlarınca karşılanmaktadır'' dedi. Tesisin yılda ortalama günlük kapasitesinin 300 kişi olduğunu ifade eden Yazıcı, şöyle konuştu: ''Kaplıcanın 55 derece sıcaklıktaki renksiz ve kokusuz, berrak suyu, romatizmal hastalıkların kronik dönemlerinde, kronik bel ağrısı ve çeşitli eklem hastalıkları, yumuşak doku hastalıkları, ortopedik
Dosya operasyonlar, beyin ve sinir cerrahi sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında, rehabilitasyon amacıyla stres bozukluklarında ve spor yaralanmalarında ayrıca kalp ve kan dolaşımı, solunum yolları rahatsızlıklarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabilir niteliktedir.'' Yazıcı, kaplıcada suyun akışında (debisinde) fazla kullanıma bağlı azalma olduğunu belirterek, ''Kaplıca suyunun sıcaklığında ise herhangi bir azalma söz konusu değildir'' diye konuştu.
SAMSUN
Jeotermal enerji kaynaklarına sahip Samsun'un Havza ve Ladik ilçeleri ile Amasya'nın Hamamözü ilçesi kaplıcaları, turistlerin ilgisini çekiyor. Havza'da 7, Ladik'te bir tesis özel banyo ve havuzları ile Hamamözü Kaplıcası da kapalı 2 havuzu, kür havuzları ile termal su kaynaklarını müşterilerin kullanımına sunuyor. Ladik ve Havza'daki tesislerde günde ortama bin ton 875 litre, Hamamözü'nde ise 600 tonun üzerinde termal su tüketildiği belirtildi. Ordu'da ise en büyük kaplıca, Fatsa ilçesindeki Sarmaşık Kaplıcaları olarak gösteriliyor. Su sıcaklığı 47 derece olan kaplıcada, günde yaklaşık 300 ton
su tüketiliyor. Bölgede yer yer jeotermal enerjinin kullanıldığı hamamların da hizmet verdiği, termal suyun tesislerin havuzları, özel banyo ve havuzlarında, hamamlarda kullanıldığı, suyun depolanmasına imkan olmadığı için ihtiyaç olmadığı zamanlarda su pompalarının kapatıldığı bildirildi.
dağıtıyor. Haruniye kaplıca suyunun banyo kürü olarak kullanıldığında osteoartrit, fibromyalji, kronik bel ağrısı ve inmeye, içildiğinde de mide ve ince bağırsak fonksiyonel rahatsızlıkları, kronik ve tekrarlayan ülserler, gut hastalığı, böbrek ve idrar yolu rahatsızlıklarına iyi geldiği belirtiliyor.
HATAY VE OSMANİYE
KAHRAMANMARAŞ
Hatay'ın Kumlu ilçesindeki Hamamat Kaplıcaları Kırıkhan Reyhanlı yolunda yer alan kaplıcaların su sıcaklığı ve kükürt oranının sağlık açısından istenilen seviyelerde bulunduğunu, tahliller sonucunda 72 hastalığa iyi geldiğinin tespit edildiğini söylüyor uzmanlar. Hamamat'ın dünya kaplıcası olma yolunda ilerlediğini ifade eden Ulutaş, şöyle konuştu: ''Hindistan'dakilerden sonra ortalama 40 derece su sıcaklığı ile kaplıcalar arasında dünyada ikinci olma özelliğine sahibiz. Burada 310 yatak kapasiteli otel var. İki kapalı ve iki açık yüzme havuzu ile hizmet veriyoruz. Kaplıcamız yaz-kış yüzde 80 doluluk oranına sahip. Norveç, Almanya ve Hollanda başta olmak üzere yerli ve yabancı turistlerin ilgisini görüyor.'' Osmaniye'nin Düziçi ilçesinin Kuşçu köyü yakınlarındaki Haruniye Kaplıcaları da şifa
19
Pek çok doğal güzellikleri barındıran Kahramanmaraş, özellikle şifalı Ilıca kaplıcası ve Ekinözü içmeleri ile yerli turistleri çekiyor. Sağlık turizmi ve termal turizm açısından büyük önem taşıyan Ilıca kaplıcası ve Ekinözü içmelerinin yanı sıra ''Turizm sezonunda Ilıca'ya 50 bin kişi, Ekinözü içmelerine 30-40 bin kişi geliyor''. Ilıca Belediye Başkanı, tarih boyunca çeşitli uygarlıklara hizmet eden Ilıca Kaplıcası'nın pek çok rahatsızlığa iyi geldiği ifade ederek, ''Şu anda su seviyelerinde düşme yok. Ancak yer altı sularının beslenememesi durumunda kaplıcanın su seviyesinde düşme olacağı kanaatindeyiz'' diye konuştu. Ekinözü Belediye Başkanı ise küresel ısınma nedeniyle diğer tatlı su kaynaklarında azalma olmasına karşın içme sularında azalma görülmediğini kaydetti.
Platform
Dosya
ADIYAMAN
Adıyaman'ın Besni ilçesindeki Çörmük Kaplıcası'nın suyunun bu yıl oldukça azaldığı ve kuruma tehlikesi bulunduğu belirtildi. Çelikhan ilçesindeki içmelerde de su seviyesinde sonbahar ve kış aylarında önemli oranda azalma olduğu, kaynak suyunun en bol olduğu dönemin mayıs-ağustos ayları arası olduğu bildirildi. Yeryüzüne düşen yağış miktarının azalmasının kendini ilk olarak yüzey sularının kurumasıyla gösterdiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Toprak, şöyle konuştu: ''İncelemeler göstermiştir ki bu kuraklık sadece yüzey sularında değil yer altı sularının çekilmesiyle de kendini göstermektedir. Yer altı sularının seviyesi her geçen gün daha da düşmektedir. Türkiye'nin önemli büyük yer altı su havzalarından olan Konya Ovası'nda yer altı su seviyesi 27 metre düşmüştür. Mevsimsel değişimler sonucu bölgeye düşen yağış miktarının azalması nasıl göl ve akarsuların kurumasına neden oluyorsa yer altı sularının da beslenemeyerek kurumasına ve zamanla çölleşmeye neden olacaktır.''
BALÇOVA TERMAL TESİSLERİ, AVRUPA'DAKİ SAYILI FİZİK TEDAVİ MERKEZLERİNDEN BİRİ
İzmir'de dünya çapında önemli merkezler olarak kabul edilen Balçova ve Ilıca kaplıcalarının yanı sıra Bayındır, Bergama, Dikili, Menemen, Tire, Seferihisar ve Urla ilçelerinde kaplıca bulunuyor.
Tarihteki adını Mykene Kralı Agamemnon'dan alan Balçova Termal Tesisleri, Avrupa'daki sayılı fizik tedavi merkezlerinden biri olarak göze çarpıyor. İzmir merkez ilçelerinden Balçova'da yer alan kaplıca, Türkiye'nin sayılı termal oteli ve tedavi merkezini barındırıyor. Balçova'daki fizik tedavi merkezi, dünyanın bu konudaki en saygın sağlık merkezlerinden birisi olarak romatizmal, ortopedik, nörolojik hastalıklar ve hastalıklara bağlı komplikasyonlara yönelik çalışıyor. Balçova tesisleri, yurt içinden olduğu kadar yurt dışından gelen hastalara da şifa dağıtıyor. İzmir'in Çeşme ilçesindeki plajıyla anılan Ilıca Kaplıcası, plajı ve kaplıcası aynı yerde olan dünyanın en ilginç kaplıcalarından biri olarak göze çarpıyor. Sodyum klorür, potasyum klorür ve magnezyum klorür bulunduran kaplıca suyunun sıcaklığı, 58 dereceye kadar ulaşıyor. Bayındır'da, birbirine 15 dakika uzaklıkta, su sıcaklığı 40 dereceye ulaşan iki kaplıca, Bergama'da da 6 ılıca konuklarını ağırlıyor. Mahmudiye, Paşa, Geyikdağ, Güzellik, Dereköy ve Haydar ılıcalarından Mahmudiye, sodyum açısından zengin olan ve kalsiyum barındırmayan yapısıyla dikkat çekiyor. Bergama'ya 4 kilometre uzaklıkta bulunan kubbeli ve 2 mermer havuzlu güzellik ılıcasının Bergama Kralı Eumenes döneminde kurulduğu, ''Eskülap Banyoları'' adıyla ününü yıllarca sürdürdüğü belirtiliyor. İzmir'de, Dikili ilçesinde Nebiler Kaplıcası ve
Bademli Ilıcaları, Menemen'de Deniz ve Ilıcagöl ılıcaları, Tire'de Tavşan Adası Ilıcası, Çeşme'de Şifne Kaplıcası, Seferihisar'da Cumalı, Karakoç ve Kelalan ılıcaları, Urla'da Malkoç İçmeleri ve Gülbahçe Ilıcaları da bulunuyor.
MANİSA
Manisa'nın Salihli ilçesindeki Kurşunlu Kaplıcalarının suyunun romatizma, cilt ve kadın hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, sinirsel hastalıklar ile ameliyat sonrası, eklem ve kireçlenme rahatsızlıklarına olumlu etkileri bulunduğu biliniyor. Banyo ve içme kürü olarak yararlanılan kalsiyum sülfatlı, bikarbonatlı, sülfatlı ve hidrojen sülfürlü suların çıkış sıcaklıkları 52-96 derece arasında değişiyor. Salihli ilçesindeki bir diğer kaplıca olan Sart Kaplıcaları, halk arasında ''Çamur Hamamları'' olarak biliniyor. Turgutlu Urganlı Kaplıcaları ile Kula ilçesine 19 kilometre uzaklıktaki Emir Kaplıcaları da Manisa'nın en çok bilinen kaplıcaları arasında yer alıyor. Demirci'deki iki kaplıcadan olan Saraycık Kaplıcalarının yakınındaki Geç Roma dönemine ait hamam kalıntıları, buranın yüzyıllardır şifa merkezi olarak kullanıldığını kanıtlıyor. Demirci'ye 4 kilometre uzaklıktaki Hisar Kaplıcalarında üç ayrı kaynaktan çıkan, sıcaklıkları 37 ile 48 derece arasında değişen kaplıcadan banyo olarak romatizma ve metabolizma hastalıklarında, içme kürü olarak da mide ve bağırsak hastalıklarında yararlanılıyor. Manisa'da ayrıca Soma'da Menteşe Kaplıcaları ve Alaşehir ilçesinde Sarıkız Ilıcası bulunuyor.
UŞAK
Uşak'ın Banaz ilçesinde bulunan Hamamboğazı Kaplıcası'nın suyu, 60 derece sıcaklığa ulaşıyor. Kaplıca suyunun mide, karaciğer, bağırsak ve özellikle kronik dejeneratif romatizmal hastalıklara iyi geldiği belirtiliyor. Uşak-İzmir kara yolundaki Örencik Kaplıcası da her yıl çok sayıda ziyaretçi ağırlıyor. Uşak'taki Aksaz Kaplıcası, ilin en önemli kaplıcası olarak kabul ediliyor. Kaplıcanın çevresinde Roma dönemine ait hamam kalıntıları bulunuyor. Emirfakılı Kaplıcası da Uşak'ta 1976 yılından bu yana kesintisiz hizmet veriyor.
AFYONKARAHİSAR
Türkiye'deki termal tesislerin yatak kapasitesinin üçte birine sahip olan Afyonkarahisar, sağlık ve eğlenceyi bir arada yaşamak isteyenlerin ilgi odağı oluyor. Afyonkarahisar'daki termal tesislerdeki doluluk oranı, her mevsim yüzde 60'ların üzerinde seyrediyor. İldeki termal tesisler, romatizma, eklem bozuklukları, çocuk felci, solunum yolları ve kalp hastalıkları, obezite, nevrotik bozukluklar, diyabet, kısırlık, da-
Platform
15 Haziran 2011
20
Dosya mar sertliği, çeşitli sinir sistemi ve kadın hastalıkları gibi sağlık sorunlarının tedavisinde yararlı oluyor. İkbal ve Oruçoğlu termal tesisleri, sporcu kampı ve rehabilite hizmeti veriyor. Afyonkarahisar-Eskişehir kara yolunun 20. kilometresindeki Gazlıgöl Termal Tesisleri'nde de otel, motel ve pansiyonlarda konaklama olanakları sunuluyor. Afyonkarahisar-Kütahya kara yolunun 15. kilometresindeki Ömer Termal Tesisleri ve 17. kilometresindeki Gecek Termal Tesisleri'nde Türk hamamı ve olimpik yüzme havuzları bulunuyor. Devremülk hizmeti de verilen tesislere daha çok yabancı turistler ilgi gösteriyor. Sandıklı ilçesindeki, belediyenin işlettiği Hüdai Termal Tesisleri'nde, dünyaca ünlü çamur banyosu ve Türk hamamının yanı sıra yüzme havuzu ve spor tesislerinden yararlanılabiliyor. Afyonkarahisar-Konya kara yolunun 25. kilometresindeki Heybeli Termal Tesisleri, cilt hastalığı olanlar tarafından tercih ediliyor.
AYDIN
Jeotermal enerji kaynakları açısından Türkiye'nin en önemli illerinden olan Aydın'da, deniz seviyesinden 150 metre yüksekte bulunan Germencik Alangüllü Kaplıcası'nda su sıcaklığı 78 derece. Alangüllü Kaplıcaları Sorumlu İşletme Müdürü, yüzde 70 doluluk oranı bulunan kaplıcanın en büyük sorununun yeterince tanıtılamaması olduğunu ifade etti. Kaplıcada kuraklığa bağlı su sıkıntısı bulunmadığını belirten işletme müdürü, kaplıcadaki suyun Afyonkarahisar'daki termal sudan çok daha kaliteli olduğunu bildirdi. Tesiste fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi, 2 kapalı termal havuz, özürlüler havuzu, sıra banyo, çamur tedavi merkezi ile tarihi Çelik Hamamı (Meryem Ana Hamamı) bulunduğunu söyledi. Kuşadası ilçesinin Davutlar beldesinde bulunan Natur-med Doğal Tedavi ve Kaplıca Kür Merkezi, Türkiye'de bir litresinde 6,3 gram mineral yoğunluğu olan ve 30 çeşit mineral içeren tek kaplıca suyuna sahip olmasıyla ayrı bir özellik taşıyor. Kaplıcalarının suyunun litresinde 6.3 gram mineral bulunduğunu, Türkiye'de bu yoğunlukta mineral içeren kaplıca suyu olmadığını ifade eden yetkililer, ''Natur-med Doğal Tedavi ve Kaplıca Kür Merkezi, adında mevcut olan tüm fonksiyonları uygulayan, Türkiye'nin ilk arındırma ve sağlık tatili oteli durumunda. 2001 yılında kurulan merkezin 2004 yılında Prof. Dr. Karl Hecht'in ve başka Alman doktorların katılımıyla uluslararası boyut kazandı. Merkezde doğanın 5 elementine (hava, su, ateş, toprak, metal) dayanan kaplıca-kür tedavi konseptinin Türkiye'de ilk defa uygulandı. Öte yandan, Aydın'ın Buharkent ilçesine 3 kilometre uzaklıktaki Kızıldere Kaplıcasının suyu romatizma, siyatik ve kireçlenmeye, Sultanhisar ilçesine 9 kilometre uzaklıktaki Salavatlı
Kaplıcası'nın suyu romatizma ve cilt hastalıklarına, Germencik ilçesine bağlı Ortaklar beldesine 6 kilometre uzaklıktaki Gümüş Kaplıcası'nın suyu romatizma ve kireçlenmeye, Aydın'a 6 kilometre uzaklıktaki İmamköy Kaplıcası'nın suyu romatizma, mayasıl, ülser ve siyatik hastalıklarına iyi geliyor.
DENİZLİ
Denizli merkeze bağlı Pamukkale beldesi, travertenlere hayat veren termal suyuyla açık hava kaplıcasından farksız. Çökelez Dağı'nın eteğinden çıkan ve 35 derecelik ısısı kış mevsiminde bile değişmeyen termal suyun tutulduğu havuzlarda, kışın bile yüzülebiliyor. Pamukkale'ye gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler, doğal traverten alanına giriş yasağı bulunduğundan havuzların dışında oluşturulan çanak biçimindeki yapay travertenlerde termal suya girebiliyor. Araştırmalar, Pamukkale termal sularının, içme suyu kürü olarak değerlendirildiğinde sindirim sisteminde, mide, bağırsak, karaciğer ve safra yollarında olumlu etki gösterdiğini ortaya koyuyor. Suyun banyo kürleri olarak kullanılması durumunda kalp, damar sertliği, sinir, tansiyon, bazı bronşit, deri, astım ve romatizma rahatsızlıklarına iyi geldiği belirtiliyor. Pamukkale'ye 5 kilometre uzaklıktaki Karahayıt beldesi ile Sarayköy ilçesinin köylerinden Tekkeköy, İnaltı, Kızıldere ve Ortakçı'da da kaplıcalar bulunuyor. Bu arada, işletme sahipleri, Türkiye'de yaşanan kuraklığa rağmen Denizli'deki termal tesis ve kaplıcalarda su sorunu olmadığını belirttiler.
21
DOĞU ANADOLU'DA BİRÇOK TERMAL KAYNAĞIN TESİSİ YOK
Doğu Anadolu Bölgesi'nde birçok termal kaynağın tesis olmadığından hizmete açılamadığı bildirildi. Erzurum'a yaklaşık 18 kilometre uzaklıktaki Ilıca ilçesindeki kaplıcaların suyunun mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi, şeker ve romatizma hastalıklarına iyi geldiği ifade ediliyor. Erzurum'un Pasinler ilçesindeki 39 derece sıcaklıktaki kaplıca sularının mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi, şeker ve kadın hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor. Erzurum'a 56 kilometre uzaklıktaki Köprüköy ilçesinde bulunan kaplıcalar ise çamuruyla ünlü. Kaplıca sularının sindirim sistemi, böbrek ve idrar yolları, kan dolaşımı ve kalp hastalıkları, metabolizma bozuklukları ve romatizmal rahatsızlıklara olumlu etkide bulunduğu söyleniyor. Erzurum merkeze bağlı Akdağ köyündeki kaplıca sularının da mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi ve şeker hastalıklarına iyi geldiği biliniyor.
BİNGÖL
Bingöl-Erzurum kara yolunun 20. kilometresinde bulunan Ilıcalar beldesindeki kaplıcalar, kentin en önemli termal kaynağı olarak dikkat çekiyor. Sağlık Bakanlığı onaylı Bingöl Kaplıca Termal Hotel Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi'nin (BİNKAP) bulunduğu beldeye yerli ve yabancı turistler ilgi gösteriyor. Ortalama sıcaklığı 48 derece olan kaplıca sularının romatizma, kalp ve kadın hastalıkları ile kan dolaşımına iyi geldiği belirtiliyor. Suyun içilmesi halinde idrar yolları ve böbrek hastalıklarının tedavisinde etkili olduğuna inanılıyor.
Platform
Dosya ve safra yolları hastalıklarına iyi geliyor. Su, yumuşatıcı özelliğe de sahip. Darende ilçesine bağlı Balaban beldesinde bulunan Balaban Kaplıcası'nın suyunun şeker, astım, böbrek, karaciğer ve safra yolları rahatsızlıklarına iyi geldiği, çamur banyosunun ise cildi gençleştirdiği ifade ediliyor. Çamur banyosu, romatizma hastalıklarını iyileştirmede de etkili oluyor.
GÜNEYDOĞU ANADOLU
Bingöl'de Göynük Hacıyan, Kığı Hapur, Hozavit Kaplıcası, Hasköy ve Yedisu İkievler bölgelerindeki termal kaynakların kullanımı için tesis bulunmuyor.
AVRUPALI TÜRKLER İLGİ GÖSTERİYOR
Kars'ın Akyaka ve Susuz ilçelerindeki termal kaynaklar da yeterince değerlendirilemiyor. İki ilçedeki termal kaynaklar, sadece yaz aylarında kullanılıyor. Bu kaplıcaların suyunun romatizma, sinir ve deri hastalıklarına iyi geldiği biliniyor. Erzincan'da merkeze 12 kilometre uzaklıkta bulunan ve 30 yıldır hizmet veren kaplıcalara özellikle gurbetçiler ilgi gösteriyor. Erzincan Belediyesi yetkilileri, küresel ısınmadan dolayı birçok yerde suların azaldığını, kaplıca sularının ise arttığını ifade ettiler. Tunceli'nin Mazgirt ilçesine bağlı Dedebağ köyündeki romatizmal hastalıklara, kırık-çıkıklara ve kadın hastalıklarına iyi geldiği belirtilen kaplıcanın suyunda azalma olmadığı belirtildi. Tunceli'ye 4 kilometre uzaklıktaki Sütlüce, Nazımiye ilçesine bağlı Aşağı Doluca kaplıcaları ile Pülümür ilçesi Karaderbent ve Tunceli-Ovacık kara yolunda bulunan kaplıcaların sularında da bu yıl azalma görülmediği bildirildi.
DÜNYADA 7.SIRADA
Ağrı'nın Diyadin ilçesinde bulunan ve dünyadaki şifalı sular arasında 7. sırada yer alan kaplıcalarda, küresel ısınmaya bağlı sıcaklık artışı yaşandığı bildirildi. Belediye Başkanı Seyfettin Yaşlı, ilçeye 7 kilometre uzaklıkta, Murat Nehri kıyısında bulunan
Platform
15 Haziran 2011
Davut, Yılanlı ve Köprü kaplıcalarının belediye bünyesinde hizmet verdiğini belirtti. Belediye Başkanı Yaşlı, kaplıcaların cilt hastalığı, sinir buhranları, mide, bağırsak, böbrek rahatsızlıkları, kadın hastalıkları, solunum yolu rahatsızlıkları, romatizma ve siyatik için şifa kaynağı olduğunu söyledi. Kaplıcalarda küresel ısınmaya bağlı sıcaklık artışı yaşandığını ifade eden Yaşlı, şöyle konuştu: ''Kaplıcalarda önceki yıllarda su sıcaklığı 80-85 derece olarak ölçülüyordu. Bu yıl küresel ısınmanın da etkisiyle sıcaklığının 95-100 derece arasında seyrettiğini gördük. Kaplıca suyunda hem buharlaşma hem de ısınmanın etkisiyle gözle görülür eksilme var. Ancak sudaki azalma kaplıca turizmini etkileyecek boyutta değil.'' İlçedeki bazı tapulu arazilerde de kaplıcalar ortaya çıktığını bildiren Yaşlı, arazi sahiplerinin İl Özel İdaresinden aldığı izinle bu kaplıcaların da turizme kazandırıldığını sözlerine ekledi.
ELAZIĞ
Elazığ'ın Karakoçan ilçesine bağlı Yoğunağaç köyü mevkisindeki Golan Kaplıcaları, suyunun sıcaklığının 43 derece olması dolayısıyla özellikle romatizmal rahatsızlıkları bulunanlar tarafından tercih ediliyor. Malatya'da bulunan İspendere Kaplıcası'nın suyu bağırsak, karaciğer ve safra yolları hastalıklarına iyi geliyor, Balaban Kaplıcası'nın çamur banyosu ise cildi gençleştiriyor. Merkeze yakın Aşağı İspendere köyündeki İspendere Kaplıcaları'nın suyu mide, bağırsak, karaciğer
22
Şanlıurfa'da, Harran Ovası'nda, sulama kuyusu açmak isteyen bir çiftçi tarafından Karaali köyünde sondaj çalışması sırasında gün yüzüne çıkarılan sıcak suyun kükürt, flüorür ve mineral maddeler içerdiğinin belirlenmesi üzerine Şanlıurfa Valiliği, bölgede apart otel ve alışveriş merkezi inşa ettirerek termal kaplıcayı özel bir şirket aracılığıyla işletmeye açtı. İlk dönemlerde yalnızca Şanlıurfa ve ilçelerinden vatandaşların ilgi gösterdiği Karaali Kaplıcaları, Sağlık Bakanlığından ruhsat alınmasının ardından çevre illerden hafta sonları düzenlenen turlarla, pek çok kişinin uğrak yeri haline geldi. Karaali Kaplıcaları İşletme Müdürü Mehmet İnan, 49 derece olan kaplıca suyuna özellikle romatizmal ve deri hastalıkları ile nörolojik rahatsızlıkları bulunan vatandaşların ilgi gösterdiğini söyledi.
16.YÜZYILDAN BERİ KULLANILIYOR
2 bölümden oluşan Çermik Kaplıcaları'nda saniyede 50 litre sıcak su akıyor, bu kaplıcaların 16. yüzyıldan bu yana kullanıldığını söyledi. ''Kaplıca için her yıl yaklaşık 250 bin kişi geliyor. Kaplıcalar yıllık yaklaşık 5 milyon YTL katkı sağlıyor. İlçenin en büyük gelir kaynağı kaplıca turizmidir. Çermik Kaplıcaları'nın suyundan iltihaplı romatizma, kadın hastalıkları, üst teneffüs yolları ve deri hastalıklarının tedavisinde faydalanıliyor.. Siirt-Eruh yolunun 25. kilometresindeki Botan Çayı kıyısındaki Sağlarca (Billoris) Kaplıcası, bir mağarada buluyor. 36 derece sıcaklıktaki kaplıcanın suyu romatizma, deri, solunum yolları, kadın, sinir ve kas yorgunluğu hastalıklarının tedavisinde etkili oluyor. Kışlacık köyü yakınlarındaki Lif Kaplıcası'nın suyunun da romatizma ve solunum yolları rahatsızlıklarını giderdiği belirtiliyor. Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinden geçen Dicle Irmağı'nın kenarında bulunan Hista Kaplıcası'nın ısısı 60 derece olan suyu, romatizma ve kadın hastalıklarının tedavisine iyi geliyor. Kaplıcada, 2 Türk hamamı bulunuyor. Beytüşşebap ilçesine bağlı Ilıcak köyündeki Zümrüt Kaplıcaları'nın suyu ise 40 derece sıcaklıkta olup cilt ve kadın hastalıkları başta olmak üzere çeşitli hastalıkların tedavisinde etkili oluyor. Mardin'in Dargeçit ilçesi yakınlarında bulunan Ilıksu (Germiab) Kaplıcası'nın 40 derece sıcaklıktaki suyu, romatizma ve deri hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor.
23
Platform
Platform
15 Haziran 2011
24
Perspektif
Fakirlikle mücadelede eğitim
Mesut Dişli
Eğitim sorunu çok büyük ve kimse ne kabüllenmeye ne de bu bağlamda bir şey yapmaya cesaret edebiliyor. Eğitim kalitesi iyi ise neden Rotterdam Feijenoord daki Türk kökenli çocukların neredeyse yüzde kırkı (%40) diploma almadan orta dereceli okulları bırakıyorlar? Bu konuda suçun hepsini aktif olmayan anne babaya vermek hem kolaycılık hem de doğru değil.
D
ünyanın en zengin ve ferah ülkeleri hangileridir diye bir düşünsek aklımıza herhalde Amerika’dan sonra hemen Avrupa ülkeleri gelir. Bu ülkeler içinde yaşadığımız Hollanda, yüzölçümü küçük olmakla birlikte, Avrupa içinde en zengin ülkelerden biridir. Durum böyle iken, 21. Yüzyılın ilk çeyreğinin içinde 2012 yılı Mayıs ayında Rotterdam Feijenoord bölgesinde InHolland üniversitesinde ´fakirlik´ ile ilgili bir konferans düzenlendi. Fakirlikle ilgili bir konferans deyince hemen aklınıza Afrika´daki açlık ve susuzluk gelmiştir mutlaka. Ama durum hiçte öyle değil. Peritus Network´un Feijenoord Belediyesi katkılarıyla düzenlediği konferans Afrika´daki fakirlikle ilgili degil, Rotterdam Feijnoord bölgesindeki fakirlikle ilgili. Evet yanlış okumadınız. Dünyanın dördüncü büyük ve Avrupanın en büyük limanına sahip olan Rotterdam Feijenoord bölgesinde fakirlik var. Tabiki bu fakirlik Afrikadaki yaşanan fakirlikle aynı değil; buradaki insanların içecek suları, yiyecek ekmekleri ve başlarını sokacakları bir evleri var. Ama bu fakirliğe Hollanda şartları içinde bakıldığı zaman Feijenoord´da yaşayan Rotterdamlıların durumunun pekte içaçıcı olmadığı ortaya çıkıyor. Mesela bu bölgede yaşayan insanlar arasında iş sahibi olma, çalışma oranı çok düşük ve buna paralel olarak sosyal ödenek alma oranı çok yüksek. Bu insanlar maddi, sosyal ve kültürel imkanlardan daha az istifade edebiliyorlar ve bundan dolayı toplumdan tecrit olabiliyorlar; hayat standartları diğer insanlara göre çok düşük. Peritus Network
bu konferans için küçük bir film çektirmiş. Bu filmde Feijenoord bölgesinde yaşayan değişik kesimlerden insanlarla röportajlar yapılmış. Bu konferansa katılan ve filmi izleyen biri olarak, benin bu filmde ilgimi iki şey çok çekti. Birincisi, yabancı olduğu hemen anlaşılan bir çocuğun kameralar karşısında pervasızca söylediği sözler. Çocuk çok rahat bir şekilde, sanki normalmiş gibi ‘hırsızlık yaptığını, yapacagını’ iki yerde tekrarlıyordu. İkincisi ise, bir ilkokul müdürün çevredeki bütün olumsuzlukları sayması ama eğitimdeki kalitesizliğe hiç bir eleştiri getirmemesiydi. Konferansın soru cevap kısmında bu film ile ilgili izlenimlerimi; dikkatimi çeken iki şeyi diğer katılımcılarla paylaştım. Bir çocuğun bu kadar rahat bir şekilde hırsızlık gibi yüz kızartıcı bir eylemi hiç yüzü kızarmadan söylemesinin bir eğitim, öğretim ve terbiye sorunu olduğunu belirttim. Ve çocuğun anne babasının birinci derecenden bundan sorumlu olmasıyla birlikte, okulun, televizyonun, medyanın ve sosyal çevreninde bundan sorumlu olduğunu belirttim. Özellikle ilkokul müdüru ile ilgili yaptığım eleştiriye salondan hemen tepki geldi. Tepkilerden biri yine eğitim camiasındandı ve ilkokul müdürüne sahip çıkıldı. Orada şunu bir defa daha anladım.
maya cesaret edebiliyor. Eğitim kalitesi iyi ise neden Rotterdam Feijenoord daki Türk kökenli çocukların neredeyse yüzde kırkı (%40) diploma almadan orta dereceli okulları bırakıyorlar? Bu konuda suçun hepsini aktif olmayan anne babaya vermek hem kolaycılık hem de doğru değil. İlkokullar ve ortaokullar kalitelerini yükseltirse bu oran yarı yarıya kısa vadede düşer ve orta vadede tamamen yok olmaya yüz tutar. Umarım bu gibi konferanslar sayesinde eğitim kalitesi sık sık gündeme gelir ve okullar kendilerine çekidüzen verir. Çünkü hemen bütün fenalıkların kaynagı fakirlik ve cehalet ile mücadelede eğitim çok önemli. Bu konferansı düzenlediklerinden dolayı hem Peritus Network’u hemde Feijenoord belediyesini tebrik ediyorum.
Bütün fenalıkların kaynağı fakirlik ve cehalet ile mücadelede eğitim çok önemli Eğitim sorunu çok büyük ve kimse ne kabüllenmeye ne de bu bağlamda birşey yap-
25
Platform
Aktüel
Hollanda baharı Başlığa bakıpta bu nereden çıktı demeyin. Tunus”la başlayan Arap baharı olur da neden Hollanda baharı olmasın değil mi? Kastım şu….. Bildiğiniz gibi, Devlet Konuk Evi Catshuis”de Kabine üyesi CDA ve VVD başta olmak üzere kabineye dışardan destek veren PVV Başkan ve Grup Başkanları tasarrufun nerede nasıl ve ne kadar yapılacağı konusunu görüşmek üzere bir araya geldiler. Yedi hafta süren siyasi pazarlık sonucunda geçici karar aldılar. Alındı alınmasına da... Ancak bu mutluluk çok sürmedi. Anlaştıkları konularda anlaşamadıklarını kamuoyuna duyurarak kabinenin düşmesine neden oldular. Kabine düştü... bunun üzerine 12 eylül 2012”de seçim yapılması kararı aldılar. Şu an Kabinede herhangi bir değişikliğe gidilmeden görevde olan Başbakan ve Bakanlar Kurulu görevlerine geçici olarak devam etmekteler. Takdir edersiniz ki; Devlet İşlerinde dur durak olmaz. Çarkın dönmesi, ivedilikle çözülmesi ve karar alınması gereken bir yığın işler vardır. Durum böyle olunca işe koyulan geçici kabine Brüksel “den gelen baskı ile AB üye ülkelerinin bütçe açıklarının % 3 kadar çekilmesi talimat ve beklentileri çerçevesinde yapılacak tasarrufların nasıl ve ne kadar olacağı konusunda yeni arayışlara koyuldu. Daha öncede Afganistan’a NATO “un isteği üzerine Afgan asker ve polislerini eğitmek üzere Hollandalı askerlerin gönderilmesi kararını parlamentodan çıkaran Kabine, beş siyasi partiden oluşan “Kunduz Koalisyonu” veya “Kunduz Anlaşması” yapan siyasi partilerle görüşme kararı aldılar. CDA, VVD, Groenlinks, D66 ve CU oluşan bu beş kardeşler... Kafa kafaya vererek Brüksel yani Avrupa Birliği talimatlarına uygun bütçe açığını ve 2013 bütçesini beklenen düzeye getirmeyi
Platform
15 Haziran 2011
amaçlayan 16 milyar avroluk tasarrufun nerede nasıl ve ne kadar olacağı konusunda 15 mayısta gece yarısı saat 2.30”da anlaştılar. İşte, Arap Baharından esinlenen, bu beşliler oluşturdukları koalisyonla “Bahar Anlaşması” yaparak AB”deki abilerinin isteğini yerine getirdiler. Bu yapılan tasarruflarla kişilerin % 2 oranında alım gücü azalacak. Genel Yaşlılık Yasası AOW”den ve İşveren Emekliliği olanların alım gücü ise yaklaşık % 3.2 oranında düşecektir. Peki, bu “Bahar Anlaşması” ve anlaştıkları tasarruf kalemleri nedir? Bu tasarruf paketi 5 alandan oluşmakta. 1-Sağlık ve bakım: 1.6 milyar tasarruf yapılacak. Buna göre, bu sene 220 avro olan “katkı payı” (eigen risico) gelecek sene 350 avro olacak. Hastanede kalınan her gün için herkes 7,5 avro ödeyecektir. Yürümeye yardımcı olan aletler “Temel Paketten” çıkarılacak. Kulak işitme cihazlarının ilk % 25”lik masrafı katkı payı olarak sigortalı kendisi ödeyecektir. 2-Sosyal Güvenlik: Genel Yaşlılık emeklilik yaşı 2013 tarihinden itibaren kademeli olarak yukarı çekilerek 2019 yılında herkes 66,2023 yılında herkes 67 yaşında emekli olacak. 3-İş: WW süresi aynı kalmakla beraber işsiz kalınması halinde işsizlik ödeneği WW”nin ilk altı ayı işveren tarafından ödenecek. Karşılıklı anlaşarak ise son verilmesi durumunda ödenecek tazminat miktarı her sene için “çeyrek aylık” olarak hesaplanacak. 4-Vergi: Vergi oranları değişerek ekim ayından itibaren %19 olan (BTW) katma değer vergisi %21 olacak. Sigaralardan alınan vergi
26
Veli Yücesan oranı 35 cent, Birada alınan vergi oranı %10, Şaraptan alınan vergi oranı %15 ve ağır içkilerden alınan vergi oranı %6 artacak. İşveren arabalarını kullananlar vergiye tabi tutulacak. 5-Konut: Vergiden alınan ipotek iadesi yalnızca ana parası ödenmesi durumunda söz konusu olacak. Bu yeni durum yalnızca yeni ipotek alanlar içindir. Geçmişte ipoteği olan kişileri kapsam dışı bırakmaktadır. İşte bu 5 ana başlık ve ufak tefek geri kalan başlıklardan oluşan tasarruf paketi “ Bahar Anlaşması” olarak kamuoyuna sunuldu. Anlaşmaların içeriğine bakıldığında insan üzerine” Bahardan çok Kış” etkisi yapacak bu anlaşma ve gelecekte de daha fazlasına hazırlıklı olmamız gerektiğinin müjdecisidir diye düşünüyorum. Kısacası bize kışı gösterip bahara razı ettirmeye çalışıyorlar. Bütün bunların yanında, Wilders geçici kabinenin aldığı kararın uygun olmadığını ve seçim sonrasına bırakılması gerektiğini düşünerek parlamentoda genel oylama yapılmasını istedi. Genel oylama dada “evet” çıkmasıyla Wilders alınan kararın yürürlüğe girmesini durdurmak ve seçim sonrasına bırakılması için mahkemeye baş vurdu. Böylelikle Hollanda siyasi tarihinde kabineyi dışardan destekleyen ve parlamentoda üyesi bulunan bir siyasi parti “yürürlüğe koyulması kararlaştırılan tasarruf paketini” durdurmak üzere Yargıya baş vurmuş oldu. Alınan tasarruf kararı henüz yeni. Etkisini bu sene fazla hissetmeyeceğiz. Bahar havası estirilecek. Ancak 2013”te gerçekten kış havasını cebimizden hissedeceğiz. Herkese iyi tatiller dilerim.
Ay覺n R繹portaj覺
27
Platform
Haber
Emine Bozkurt’un Kadın Hakları Raporu AP’de Kabul Edildi Strasbourg – Banu Çelik
Avrupa Parlamentosu'nun ‘2020 Perspektifinde Türkiye'de Kadınlar’ başlıklı rapor ve karar tasarısı Strasbourg'da oylandı. Hollanda’dan Türk medyasından sadece Platform ve Kadın dergisi’nin davetli olduğu prograam da Hollanda'dan Kadın Dergisi yazarlarından Türk kökenli parlamenter Emine Bozkurt'un hazırladığı rapor 590 oyla kabul edildi. Emine Bozkurt dergimize konuyla alakalı özel açıklamalarda bulundu. Öncelikle tebrik ediyoruz, tasarınız büyük bir çoğunlukla kabul edildi ve salondakiler tarafından alkışlandı. “Teşekkür ediyorum. Raporum 590 oyla büyük bir çoğunluk tarafından kabul edildi sadece 28 kişi tarafından ret oyu aldı bu sayıda çok fazla değil; bu sonuç Avrupa Parlementosu’nun raporumu desteklediği anlamına geliyor. Bu 28 kişi muhtamelen sağ partilerden oluşuyor Türkiye’nin Avrupa Birligi’ne katılımını desteklemedikleri için bu raporada ret oyu kullanmaları şaşırtıcı değil. Büyük bir çoğunluk destekledi ve bu onaydan sonra önemli olan bundan sonra nelerin olacağı ve değişeceği. Bu benim üçüncü raporum ve 2004 yılından beri Türkiye’deki Kadın Hakları’nı takip ediyorum. Bu rapor yapılması gerekenlerin dışında Türkiye’ye stratejik bir planda sunuyor.” Raporunuzda hangi konular vardı? “Somut olarak kadına karşı şiddet, eğitim, istihdama katılım konuları mevcut ama bence raporumda en önemli nokta Türkiye’deki Kadın Hakları’nın ve eşitlik konularının müzakereler sürecinde daha merkezi bir noktada bulunmasını sağlamak ve güncel tutmak. Geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili konuyu tekrar gündeme getirmek için adımlar atıldı.”
Platform
15 Haziran 2011
‘Kadınsız Demokrasi Olmaz’
Onaylanan raporun sayesinde Türkiye’deki kadınların hayatında neler değişecek? “Şimdiye kadar zaten birçok değişiklikler gerçekleşti. Ben 2004 yılında bu konuyla ilgilenmeye başladığımda çok az sayıda sığınma evi vardı o zaman kadınların sığınacakları 6 merkez varken şimdi bu sayı 85’e ulaştı. Bu müthiş bir artış ama hala yeterli değil. Eğitim konusunda geçen senelerde projeler üretildi ve bunun olumlu sonuçlarını görmeye başlıyoruz. İstihdama katılım yüzde 23’lerden yüzde 30’a ulaştı. Bu olumlu gelişmelerin dışında kadına karşı şiddet önemli bir konu. Bu konuyla ilgili sunduğum yasa bu sene 8 Mart’ta kabul edildi. Bu yasa sayesinde kadınlar daha iyi korunabilecekler. Mesela Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'nın talimatıyla sadece kadınlara yönelik şiddet suçuna bakacak özel bürolar kuruldu ve burada 2 savcı görevlendirildi. Raporumda Türkiye’nin birçok şehrinde bu tür kadına karşı siddet konularıyla ilgilenecek özel merkezlerin açılması önerileride sundum. Kadına karşı şiddete sıfır tolerans olmalı birkaç yıl önce aynı şekilde işkenceye sıfır tolerans denildi ve başarı sağlandı. Türkiye’de bu tür konularda büyük adımlar
28
atıldığını düşünüyorum. Kadınsız demokrasi olmaz. Türkiye’de kadınlar nüfusun yarısından fazlasını oluştururken iş sektöründe katılımın çoğalmasını sunduk. Türkiye’nin geleceği için bu durumun değişmesi gerektiğini öngördük. Türkiye’de ekonomi hızlı bir şekilde gelişmekte, bu durumda gelişen ekonomide kadınların katılımına ihtiyaç duyulacak.”
Gentle Incasso, hem şirketten şirkete, hem de şirketten kişiye tahsilat yapan, para tahsil piyasasında uzman bir icra bürosudur. Alacaklı ve borçlu arasında iki tarafı tatmin eden bir sonuç almak için deneyimlidir. Biz, birçok icra bürolarından farklı olarak 'no-cure-no-pay' esasına göre çalışmıyoruz. Dosya masrafı olarak az bir meblağ ödeyerek, alacağınızın itinalı bir şekilde incelenmesi garantisini alırsınız. Alacağınızın, 'sulh yoluyla alınamaz' haberiyle sizi hayal kırıklığına uğratmayız. Mahkemeye giden bu uzun ve genellikle pahalı yolu, en medeni ölçüler içinde ve mantık çerçevesinde önlemek bizim işimizdir. İşletmeci olarak paranızı tahsil etmek için ne kadar uzun beklediğinizi biliyoruz. Özellikle ekonomik sıkıntının yaşandığı bu dönemde, borçluların büyük bir kısmı, ödeme süresini uzatıyor ve daha da kötüsü iptal yoluna bile gidiyor. Bu da işletmeci olarak hiç istemediğiniz bir durumdur. Bu konuda sizden de, yapılan anlaşmaları yerine getirmeniz beklenmektedir.
Hizmetlerimizden faydalanmak için ilginizi çektiğimizi umuyoruz. İlgi duyarsanız veya hizmetlerimiz hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, bizimle temasa geçiniz. Gentle Incasso Telefon: 075 771 46 36 Fax: 075 635 70 49 info@gentleincasso.nl www.gentleincasso.nl
Haber
Fener Rum Patriği Bartholomeos'a 'Özgürlük Ödülü' verildi Hollanda'da, Kraliçe Beatrix'in de katıldığı törenle, Fener Rum Patriği Bartholomeos'a ABD merkezli Roosevelt Enstitüsü tarafından "Özgürlük Ödülü" verildi.
Hollanda'da, Kraliçe Beatrix'in de katıldığı törenle, Fener Rum Patriği Bartholomeos'a ABD merkezli Roosevelt Enstitüsü tarafından "Özgürlük Ödülü" verildi. Hollanda'nın Middelburg şehrindeki Nieuwe Kerk Kilisesi'nde (Yeni Kilise) düzenlenen törende, ABD'nin eski Başkanı Franklin Roosevelt'in adını taşıyan Roosevelt Vakfı Özgürlük Ödülleri sahiplerini buldu. Törene Hollanda Kraliçesi Beatrix ve Başbakan Mark Rutte de katıldı. Törende Fener Rum Patriği Bartholomeos'a "Özgürlük Ödülü" verildi. Bartholomeos ile birlikte "Özgürlük Ödülü", Irak Başbakan Yardımcısı Hüseyin El Şehristani, Brezilya eski Devlet Başkanı Lula da Silva ve Hindistanlı kadın hakları savunucusu Ela Bhatt'a takdim edildi. Ödülü aldıktan sonra Türk basınına konuşan Fener Rum Patriği Bartholomeos, özgürlük ödülünün dünya barışı adına güzel bir mesaj olduğunu söyledi. Bartholomeos, "Bütün ödül almış olanlar barış için dostluk için beraber çalışıyorlar. Her kesim kendi açısından... Ben bir din adamı olarak, ötekisi siyasetçi olarak, Hindistanlı
Amsterdam Rotterdam Eindhoven Platform 15 Haziran 2011
Bartholomeos, ABD Başkanı Obama ile birlikte
hanımefendi fakirlikle mücadele ediyor. Herkes dünya barışına katkı yapmaya çalışıyor. Ben de bu güzel mücadeleye iştirak edebilmekten büyük bir onur duyuyorum. Roosevelt Enstitüsü'ne müteşekkirim. Bu onuru kiliseme, patrikhanemize ve memleketime ithaf ediyorum. Yalnız kendim için saklamıyorum."
"RUHBAN OKULU KONUSUNDA HÜKÜMETİMİZE GÜVENİYORUZ"
Fener Rum Patriği Bartholomeos şöyle devam etti: "Ruhban okulunun açılmasını bekliyoruz. Ruhban okulunun açılması gerçekten gecikti. Bu yıl kapatılışının 41. senesidir. Geç kalındı. Fakat hükümetimizin
ından s a t k o ın 3 n ktasına n ’ a d Hollan ’nin 10 no e Türkiy 30
(Ak Parti hükümeti) verdiği söz açısından gerçekten ümitliyiz. İnşallah kısa bir müddet sonra okulumuz açılmış olur. Patrikhanemiz için bir ihtiyaçtır. Kesinlikle bir lüks değildir. Geçen salı akşamı anamuhalefet partisi Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile yemek yedik. Ruhban okulu konusu da açıldı. Kendileri 'Hükümetten bir karar olur ise muhalefet olarak destek olacağız' dediler. Ümitliyiz, inşallah okulumuz açılır ve 1971'den önceki faaliyetine kaldığı yerden devam eder. Burası bir ilim yuvasıdır." Roosevelt Enstitüsü tarafından her yıl verilen Özgürlük Ödülü törenleri, dönüşümlü olarak Hollanda ve ABD'de düzenleniyor. Ödül, dünya barışına katkıda bulunanlara veriliyor. Enstitünün yetkilileri, gelecek yıl ödüllerin New York'ta verileceğini açıkladı.
Antalya Izmir Bodrum Dalaman Istanbul
Ankara Kayseri Konya Elazığ Sivas
Haber
Hollanda Hıristiyan Demokratlar (CDA) başkanı Haersma Buma seçildi
THY başarıya doymuyor AMSTERDAM - Hollanda’ya ilk uçuşunu 1965 yılında gerçekleştiren Türk Hava Yolları (THY) bu yıl 47.yılını kutluyor. İlk uçuşuna haftada iki seferle başlayan THY, sefer sayısını haftada 28’e çıkarmış bulunuyor. Fuat Aslan Başkent Amsterdam’daki Mozaik Podium Salonu’nda basın mensuplarıyla sabah kahvaltısında bira raya gelen THY Hollanda Müdürü Ahmet Şahin, konuyla ilgili çeşitli açıklamalarda bulundu. Toplantıda, THY Amsterdam Satış Şefi Hakan Taş, Pazarlama Şefleri Celal Baykal, Mustafa Dökmetaş, İstasyon Şefi Muhammed Baltu da hazır bulundular.
THY, 79 yıllık dev bir çınar THY Hollanda Müdürü Ahmet Şahin şunları söyledi: “Bugün THY için özel bir gün. Hollanda’da göreve başlamamın birinci ve aynı zamanda THY’nin kuruluşunun 79.yıl dönümü. THY, 20 Mayıs 1933’te kurulmuş, 79 yıllık dev bir çınar. THY, ilk kurulduğu zaman 5 uçakla hizmete başlamış, ilk yurt dışı uçuşunu Atina’ya gerçekleştirmişti. Bugün geldiğimiz nokta ise kargo uçakları dahil 179 uçağımız mevcut. Toplamda 193 farklı
noktaya uçuş yapan dünyadaki beş kıtaya sefer düzenleyen bir havayoluyuz. Hollanda’da 47 yıldır var olduklarına işaret eden Ahmet Şahin konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘‘Amsterdam - Ankara seferlerimiz, üst yönetimimizin kararı ile Anadolu Jet ile devam etmeyip, THY’nin uçakları ile yapılacak. Amsterdam seferlerinde pazara sunduğumuz koltuk sayısında yüzde 16’luk bir büyüme, yolcu sayısı artışında ise yüzde 26,6’lık bir büyüme sağladık. “Ekonomik kriz bizi aslında hiç etkilemedi. Bilakis biz sağlam duran bir hava yoluz. Her yıl yaklaşık yüzde 10 - 15 büyüyen bir havayoluyuz. THY Müdürü Ahmet Şahin konuşmasını şöyle tamamladı: ‘‘Hollanda’da tıpkı İngiltere de olduğu gibi büyük ölçekli sponsorluk çalışmaları yok. Hollanda Birinci Futbol Ligi takımlarından AZ Alkmaar’ın stadında önümüzdeki sezondan itibaren saha kenarı reklam çalışmaları olacak.’’
Hollanda Hıristiyan Demokratlar Birliği (CDA) partisi başkanlığı için yapılan yarışının ilk oylamasında partinin yeni lideri Sybrand van Haersma Buma oldu. Hıristiyan Demokratlar Birliği (CDA) Parti Seçim Komisyonu tarafından adaylık yarışına Liesbeth Spies, Henk Bleker, Madeleine van Toorenburg, Marcel Wintels ve Mona Keijzer ile birlikte katılan Sybrand van Haersma Buma CDA'lı üyelerden en fazla oyu alarak partinin yeni lideri oldu.
Sybrand van Haersma Buma
CDA Milletvekili Coşkun Çörüz, deneyimli bir siyasetçi Buma'nın partiye yeni bir vizyon kazandıracağını söyledi. Çörüz "CDA'nın yeni liderini tebrik ederim. Deneyimli ve tecrübeli bir siyasetçi.Yeni liderler ile seçimlere gideceğiz. Yeni oluşumlar ile adımlar atacağız. CDA her zaman insanların yanında olur. Ve bu hususta seçim programımı yapacağız. Partimiz CDA'da böylelikle liderlik netleşti. Bu önemli adım.Partimiz 12 eylül seçimlerinde n birinci parti olur ise aynı zamanda Buma Başbakan olacak.Hollanda adına hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum."
Yıldırım Reizen
64€
www.yildirimreizen.nl
’dan başlayan fiyatlarla 31
Platform
Haber
Özel Selçuklu Hastanesi gurbetçi hastaları kabule hazır ROTTERDAM - Hollanda’nın Lelystad kentine geçtiğimiz yıl bir irtibat bürosu açarak Avrupa serüvenine başlayan Konya ve Karaman Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Dr. Seyit Karaca ve Yönetim Kurulu Üyesi ve Konya Selçuklu Hastanesi Başhekimi Dr. Eyüp Çetin bir dizi temaslarda bulunmak üzere Hollanda’ya bir ziyaret gerçekleştirdiler. Hollanda Karamanlılar Vakfı’nın davetlisi olarak Rotterdam’a geçen heyet, Meram Restoranda basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Fuat Aslan
Konya ve Karaman Özel Selçuklu Hastanelerinden gelen heyet toplantıya katılanlarla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Konya ve Karaman Özel Selçuklu Hastaneleri Hollanda Temsilcisi Gülseren Kuş’un da hazır bulunduğu basın toplantısında geçen yılın bir değerlendirmesini yapan Dr. Karaca, Karaman hastanesinde ağırlıklı olmak üzere her iki hastanelerinde geçen yıl yaz tatiline gelen gurbetçilerden yaklaşık 2500 hastaya muayene ve tedavi hizmeti verdiklerini, hastaların tamamına yakınının sigortaları kapsamında, özellikle AGİS kapsamında, ilave herhangi bir ücret ödemeden hastaneden ayrıldıklarını söyledi. Karaca, AB’nin içinde bulunduğu kriz şartları nedeniyle sosyal ve tıbbi hizmetler alanında Türkiye’nin hizmet ve ücret anlamında ciddî bir rekabet avantajına sahip olduğunu, son yıllarda artan fiziki kapasite ve hizmet kalitesinin de sadece gurbetçi hemşerilerimiz için değil tüm AB vatandaşları için bir hizmet fırsatı haline geldiğini belirtti. Her iki hastanelerinde de bu yıl, geçen yıldan çıkarılan derslerle, daha iyi hizmet vermek üzere hazırlıklarının tamam olduğunu bildiren Karaca, ‘‘Ailenizin Hastanesi’’ sloganı ile hizmete hazır olduklarını kaydetti.
Platform
15 Haziran 2011
Soldan sağa doğru, Konya ve Karaman Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu Üyesi ve Konya Selçuklu Hastanesi Başhekimi Dr. Eyüp Çetin, Konya ve Karaman Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Dr. Seyit Karaca ve Hollanda Karamanlılar Vakfı Başkanı Uğur Şen.
Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılı nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkilerin farklı boyutlara taşındığına işaret eden Dr. Eyüp Çetin, bu ülkede yaşayan hemşerilerimizin burada nasıl bir sağlık hizmeti aldıklarını ve kendilerinden nasıl bir sağlık hizmeti almayı beklediklerini yerinde tespit etmek için buradaki bazı sağlık merkezlerinde incelemelerde bulunduklarını anlattı. Yaptıkları incelemeler sonunda kendilerinin hizmet verdikleri fiziki mekanların eksikliklerini fark ettiklerini ifade eden Çetin, Konya’da hizmet veren hastanelerinin fiziki mekanlarının genişletilmesi amacıyla yeni bir yatırım hazırlıklarına başladıklarının müjdesini verdi. Geçtiğimiz yıl sağlık hizmeti verdikleri gurbetçi hemşerilerinden hiçbir şi-
32
Hollanda Karamanlılar Vakfı Başkanı Uğur Şen ve Konya ve Karaman Özel Selçuklu Hastaneleri Hollanda temsilcisi Gülseren Kuş, Dr. Seyit Karaca açıklamalarını dinlerken.
kayet almamış olduklarından duyduğu memnuniyeti belirten Çetin, Konya ve Karaman Özel Selçuklu Hastaneleri Hollanda temsilcisi Gülseren Kuş aracılığıyla hemşerilerinin her türlü sıkıntıları ile ilgili olarak kendileriyle ilişkiye geçebileceklerini kaydetti.
Ortadoğunun en büyük limanına sahip, kültür zenginliği bol olan Mersin’den ev sahibi olmak ister misiniz?
İşte Size görülmemiş İmkan!
Denize Sıfır % 20 Peşin 5 Yıl Faizsiz Taksit yapma imkanı mevcut SASA GROEP your partner in business
Bir telefon kadar yakınız. Arayın imkanlarımızı daha detaylı görüşelim
Adres: Beeklaan 173 / 2562 AD Den Haag T. 070 220 26 54 / F. 070 380 89 48 / Gsm: 06 53 17 60 47 www.yadin.nl 33
Platform
Platform
15 Haziran 2011
34
Güncel
Borç tahsil masraflarında (de wet incassokosten) düzenleme yapıldı Yeniden bir başka konu ile sizlerle birlikte olmanın mutluluğu ile bu ayki konumuza girmek istiyorum. Bir önceki konumuzda sizlerle “borç yardımı” (Schuldhulpverlening) konusunda bilgi paylaşmaya çalışmıştım. Bu ayki Platform Güncel köşemde yine Hollanda’da Ekonominin kötü gidişi, işsizlik oranının artması ve çok sayıda vatandaşın sabit giderlerini ödemlerde zorlanması ve ödemelerini yapamadıklarından dolayı yaşadıkları sorunlardan biri olan “borçları tahsil eden Bürolar” Hollandaca adıyla (de Incassobureaus) olarak bildiğimiz kurumlar hakkında 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren geçerli olacak yasal düzenlemeden bahsetmeye çalışacağım. Borç tahsil etme yasası 13 mart 2012 tarihinde Hollanda Senatosu tarafından onaylandığını, basını ve gündemi takip edenler hatırlayacaklardır. Bu ay bu sizlere neden böyle bir düzenlemeye ihtiyac duyuldu? Bu değişikle borç tahsil eden kuruluşların uyguladıkları masraflarda neler olacak? Bu düzenlemenin avantajları neler? Örnekler işığında siz Okurlarımla paylaşmaya çalışacağım. Borç tahsil etme masrafı yasası ( De Wet Incassokosten – WIK), 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren yürülüğe girecek.
Neden böyle bir yasaya ihtiyaç duyulmuştu? Bir şirketten gelen fatura ödenmediği takdirde, alacaklı size önce bir hatırlatma (herinnering) gönderir, yine ödeme yapmadığınız zaman genelde ikinci bir hatırlatma alırsınız. Er yada geç alacaklı ödemediğiniz faturayı tahsil etmek için borç tahsil Bürosuna (Incassobureau)’ya devreder. Bu arada borçlu olan kişi bir ara serbest gibi olsada, borç tahsil eden Büro (Incassobureau) aşırı
masrafları bu tahsil Bürosu tarafından belirlenerek katlanarak ödenmeyecek duruma kadar getirilmektedir. Tahsil masrafları, faiz, işlem masrafları, harçlar, dosya masrafları ve değişik aşırı masraflar borç tahsil Bürosu tarafından “Uydurulmaktadır”. Sonuçta ödenmesi gereken miktar aşırı derecede şişirilmektedir. Hükümet tarafından bu masraflar çok yüksek bulunarak çözüm bulunmaya çalışılmaktadır. Şimdiye kadar bu durum hakkında bir düzenleme yoktu ve borç tahsil Büroları (de Incassobureaus) gelişi güzel bir şekilde hareket etmekteydiler. Fakat bu durum 1 Temmuz 2012 itibariyle yasal olarak nekadar masraf uygulanacağı güvence altına alınmış olacak.
Bu yasa değişikliğine göre, borç tahsil masrafları ne kadar olacak? Bu yasaya göre, masrafların miktarı faturanın miktarına göre değişecek. İlk 2500 avro fatura miktarının %15 İkinci 2500 avro için %10 5000 avro uzerinden ise %5 190.000 avro ya kadar %1 Bu rakamın üzerindeki miktarlardan % 0,5 masraf kesilebilecek. Buradaki değişik yüzde ve miktarlar size karışıklık getirmiş olabilir. İsterseniz bunu bir somut örnek ile daha net izah edelim: Örnek: Ödemeniz gereken fatura miktarı 10.000 Avro. İlk İkinci
2500 avro’nun %15 = 375 Avro 2500 avro’nun % 10 = 250 Avro 5000 avro’nun % 5 = 250 Avro
35
Ali Osman Biçen
Para tahsil eden kurum (Incassobureaus) yeni yasal düzenlemeye göre 10.000 Avro’luk borcunuzun tahsil etme masrafı olarak 375 + 250 + 250 = Toplam 875 Avro alacaktır.
Bir borç tahsil etme Büro’suna gitmeden bir takım şartların oluşması gerekmtedir: Yasa mümkün olduğu kadar kuruluşlardan borçlulara, yeterince ödeme imkanları sunmasını bekliyor. Neticede hemen borç tahsil Burolarına sevk edilmenin mümkün olduğunca kısıtlanması amaçlanmaktadır. Borçlu borcunu ödemesi için uyarı almış olması; yani posta ile borçluya borcunu ödemesi için ricada bulunulması; Borçluya borcunu ödeyebilmesi için 14 gün sürenin tanınması; Uyarı mektubunda şayet borçlu borcunu 14 gün içinde ödememesi durumunda el koyarak gelecek masrafların miktarlarının yer alması;
Bu yasa düzenlemesinin avantajları nelerdir? Bu değişiklik hem borçlu hemde alacaklı için netlik oluşturmaktadır. Bu değişiklikle borçlu olan kişiler, alacaklıların insafına terk edilmeyerek yasal uygulamaya tabiki tutulacaklar. Bu yeni düzenlemeyle borcunun uzerine bir Borç Tahsil eden kurum ( De Incassobureau) nekadar masraf ekleyeceği yasal düzenlemeyle sınırları belirlenmiş olacak. Bir sonraki güncel köşemde bir başka güncel konu ile tekrar siz Okurlarımla yeniden buluşmak umuduyla, sorunlarınızın az, mutluluğunuzun bol olması dileklerimla… Hoşcakalınız.
Platform
Haber
Hollanda'daki sivil toplum örgütlerinin ortak çağrısı:
Avrupa'daki Türkler üzerine pazarlık yapılmasın Hollanda' nın Den Bosch kentinde bulunan Edelstaal Group Konferans salonunda tüm sivil toplum örgütlerinin her kesiminin katılımıyla Ankara'da 7-8 Haziran tarihinde yapılacak olan Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları konferansına öncesinde net çağrı yapıldı. "Avrupa'da ki Türkler üzerine pazarlık yapılmasını istemiyoruz". Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ev sahipliğinde JW Marriott Ankara Otel’de düzenlenecek olan "Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması " öncesinde Edelstaal Groep- Den Bosch’daki düzenlenen toplantıya başta HOTİAD başkanı Turgut Torunoğulları, HTİB Başkanı Mustafa Ayrancı, HTİKDF Başkanı Arif Yakışır, DSDF Başkanı Zeki Baran, NİF İkinci Başkanı Hüseyin Yanmaz, İOT Müdürü Ahmet Azdural,Venlo Platformundan Muhlis Ayıboğan, Leiden Platformu Başkanı Durmuş Doğan,Türk Spor ve Kültür Federasyonu Başkanı Sabri Kenan Bağcı, Avrupa İslam Üniversitesi Rektörü Prof Dr Nedim Bahçekapılı ve basın mensupları katıldı. Toplantıda başta iki ülke arasındaki vize, askerlik, çifte vatandaşlık, ödenekler ve akit tarafların vatandaşlarının geri kabulü konuları ele alındı.
Türk vatandaşlarına AB'de ekstra yaptırımlar uygulanmasın Özellikle düzenlenen toplantıda sivil toplum kuruluşları Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği arasında ki vize görüşmelerinin sürdüğü her iki taraf arasında prensip anlaşmasına varılmasına birlikte nasıl uygulanacağı konusunda pürüzler olduğu ifade edildi. Türk Sivil Toplum Kuruluşları ortak basın açıklamalarında şu görüşlere yer verdiler "Vize konusunda anlaşma henüz imzalanmadı.Ancak, hazırlanan model anlaşmaya göre Türkiye, Avrupa ülkelerinde geçerli ikamet koşullarına uymayan vatandaşlarını da geri almayı prensip olarak kabul etmiş bulunuyor.Bu anlaşmaya göre Akit taraflardan her biri, diğerinin talebi üzerine talep eden akit tarafın ülkesine giriş veya ikamet ile ilgili yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine uymayan veya artık bu hükümlere aykırı konumda olan kişileri, talep edilen devletin vatandaşı olduğu geçerli bir şekilde varsayılabildiği veya ispat
Platform
15 Haziran 2011
olunduğu takdirde, özel formaliteler ileri sürmeksizin geri kabul ederler."
Türkiye, kazanılmış haklar konusunda kararlı davranmalı " AB ülkelerinde ikamet eden yurttaşlarımızın emekli aylığı, çocuk parası gibi kazanılmış haklarını kısıtlamaya çalışmaktadır. Ne var ki bu tür uygulamalar ilgili ülkelerin mahkemeleri tarafından her zaman onaylanmamakta veya onaylansa da bile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından bozulmakta ve ilgili ülkeler para cezasına tabi tutulmaktadır.Bu durumdan şikayetçi olan ilgili ülkelerin başvurusu üzerine Avrupa Konseyi yakın bir zamanda bir karar vermiştir. Bu karara göre Avrupa Konseyi Türkiye ile imzalanan 1963 Ankara Anlaşma'sının Türklere hak tanıyan maddelerinin AB ülkelerinin mevzuatlarına uygun duruma getirilmesi konusunda ilgili ülkelerin çalışma yapmasını istemektedir.Bu şu demektir AB, Türkiye ile yapacağı üyelik görüşmeleri çerçevesinde bu konuyu sürekli olarak gündeme getirip, Türkiye'den taviz koparmaya çalışıp, kazanılmış haklarımızı ortadan kaldırmaya çalışacaktır.Biz Avrupalı Türkler olarak bu girişimlerden son derece rahatsızız ve bu konuda herhangi bir tavizi kabul etmeyeceğimizi şimdiden belirtmek istiyoruz.Türkiye'nin bu gibi konularda kararlı davranacağına inanmak istiyoruz.Bu çerçevede Türkiye'nin bu konuda açıklama yapıp bu türden girişimlerin önünü önceden kesmesini talep ediyoruz." açıklamasında bulundular.
36
Geldrop’da TMSG vakfı kuruldu
Zeki Ekici - Uzun zamandır Geldrop’ta gerçekleştirilmek istenen geniş kullanım amaçlı ibadet yerinin ilk adımı, 6 Mayıs 2012 atıldı. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver, Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi ve Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İsmail Hilmi Bilgi ve HDV İdari Koordinatörü Cevdet Keskin ile birlikte Geldrop Türk Cemiyetini ziyaret ettiler, bu ziyarette TMSG (Turkse Multiculturele Stichting Geldrop) yöneticileri HDV yöneticileriyle tanıştılar ve yeni bina alımı konusundaki çalışmalar hakkında bilgi verdiler. Geldrop cemaatine hitap eden Prof. Dr. Mustafa Ünver ve Dr. İsmail Hilmi Bilgi Geldrop’da yasayan Turk halkının bir ibadet yerine olan ihtiyacının gayet açık olduğunu ve bu konuda yapılan çalışmalara vakıf olarak destek verdiklerini ifade ettiler.
ANKARA ARSA MERKEZİ Ankara Türkiye’nin başşehri, merkezi. Her şey Ankara’da bitiyor
PARA HARCANIR, GAYRİMENKUL KALIR VE DEVAMLI DEĞERİ ARTAR Ankara’da her bütçeye uygun, sahibinden satılık imarlı arsalar
+31 (0)20 614 53 63
Arsalarımız Ankara merkezde, Keçiören, Pursaklar, Saray, Esenboğa, Çayyolu, Ümitköy, Temelli ve Ankara’nın tutulan ve iyi pirim yapan yerlerinde
KENDİNİZİN VE ÇOCUKLARINIZIN GELECEĞİ İÇİN EN İYİ YATIRIM GAYRİMENKÜLDÜR Türkiye’deki gayrimenküllerinizi değerinden peşin alırız. ANKARA ARSA MERKEZİ KeçiörenAdres: BeeklaanSanatoryum-Ankara 173 / 2562 AD Den Haag T. 070 220 26 54 / F. 070 380 89 Gsm. 48 / Gsm: 06 53 17 60 47 Büro Tel. 00-90-312-5801002 00-90-544-2056837 www.yadin.nl AnkaraArsaMerkeziNo1@hotmail.com 37
Platform
Platform
15 Haziran 2011
38
Hukuk
4O0. yıl kutlamasında Hollanda'dan büyük bir hukuk ayıbı
D
aha önceki yazılarımızda Türk vatandaşlarının Hollanda havaalanında yaşadıkları sıkıntıları defalarca dile getirmiştik. Bilindiği üzere bu sıkıntıyı yakın zamanda yaşayan sanatcı Arif Sağ idi. Hollanda ve Türkiye arasındaki bir dostluk festivaline katılmak isteyen sanatcı, Amsterdam Schiphol Havaalanından içeriye sokulmadı, daha sonra sorgu odasına alınmak isteyen sanatcı bu durumu rededdi ve geldiği uçakla tekrar geri gitti. Avrupa Adalet Divanının ve Danıştayın verdiği kararlar daha yeni olmasına rağmen, Malesef Havaalanındaki yıldırma politikaları devam etmekte. Avrupa Adalet Divanı ve Danıştayın almış olduğu kararları kısaca hatırlıyalım. Hukuki süreç 19 şubat 2009 tarihinde başlamış idi. Avrupa Adalet Divanı 19 şubat 2009 tarihinde Tűrk iş adamları için őnemli bir karar almıştı. Avrupa Adalet Divanı ise bu konudaki kararını 1973 tarihli Ankara anlaşmasının Katma Protokole dayandırdı. Avrupa Adalet Divanı Türkiye'de yerleşik bir şirket hesabına çalışıp bu şirket için Avrupa Birliği üyesi bir devletinde hizmet vermek isteyen Tűrk vatandaşlarına vize uygulanmasını öngörmediğine karar verdi. Avrupa Adalet Divanı kararında 1 Ocak
Av. İsmet Özkara Tel: 026 - 351 00 04 i.ozkara@ozkaraosingaadvocaten.nl
1973 tarihli Katma Protokole gőre, 1 ocak 1973 tarihinden sonra uygulanan kısıtlamalar Tűrk iş adamları için geçersiz olduğuna karar verdi. Hollanda 1 ocak 1973 tarihinde vize őngőrmediği için, şu anda yűrűrlűkte olan vize uygulamasının yeni bir kısıtlama olduğu için, bu uygulamanın Tűrk vatandaşları için geçerli olmamaması gerekmektedir. Hollandada ilk olarak Haarlem mahkemesi Hollandada işyeri olan kişileri de kapsadığını belirtti ve vize uygulanamıyacağına karar verdi. Haarlem mahkemesinin almış olduğu kararın ardından bakanlıktan bir acıklama geldi ve Temyize gidileceğini belirtti. Daha sonra açılan emsal davalarda, Hollandadaki diğer mahkemeler Türk vatandaşlarının lehine karar verdi. Yakın zaman içinde Roermond, Groningen ve Assen mahkemesi Türk vatandaşlarına vize uygulanamayacağını bellirti. Karara itiraz eden Hollanda Dışişleri bakanı Temyize gitti ve Danıştay, Bakanın beklediği cevabı vermedi. Danıştay Hollandada Ticaret amaçlı bulunan Türk iş adamalarına vize uygulanamıyacağını bellirti. Tűrk iş adamlarına uygulanan vize konusu hakkında Danıştay 1 ocak 1973 tarihinde Hollandanın iş adamlarına vize uygulama-
39
dığını ve şu anda yűrűrlűkte olan vize uygulamasının Ankara antlaşmasına aykırı olduğunu belirtti. Danıştay kararında Ankara antlaşmasının dokuzuncu maddesi dile getirdi 1963 yılında imzalanan anlaşmaya dayandırdı. Avrupa Adalet Divanının almış olduğu kararları emsal gösteren Danıştay, Tűrk vatandaşlarını A.B űlkesi vatandaşlarıyla ayni muamelleyi görmesi gerektiğini ve haklarına kısıtlama gertirilmesine imkan yoktur. Dolayısıyla A.B. űlkesi vatandaşlarına gecerli olmayan vize, Tűrk vatandaşları için geçerli değildir ve vize uygulaması 1982 yılından sonra yűrűrlűğe girdiği için Tűrk vatandaşlarının haklarını kısıtlamaktadır. Hukukcuların ortak görüşü Avrupa Adalet Divanın almış olduğu karar sadece iş adamlarını kapsamamakta. Hollandaya hizmet amaclı gelen sanatcı, sporcu, akademisyenleri de kapsamaktadır. Hollanda havaalanında bir sıkıntı durumunda muhakkak avukat hakkı istenmelidir. Kendi avukatınız yok ise nöbetci avukat temin edilmektedir. Avukatınız nöbetci mahkemeye başvurarak, mahkeme kararı ile Hollandaya giriş hakkını temin edebilir ve gerekirse havaalanındaki memurdan şikayetci olabilir.
Platform
Haber
Nakit para ile yolculuk Bu yaz büyük miktar nakit para ile Avrupa dışı bir ülkeye mi gideceksiniz? Öyleyse, yanınızdaki miktarı muhtemelen Gümrüğe bildirmeniz gerekir. Gümrük ülkesel kampanya ile yolcuları nakit para ile yolculuk kuralları hakkında uyarmak istiyor. İletişim görevlisi Sabah Fakhir Maliye Bakanlığından bu kampanyaya katılmakta. Nakit para miktarını ne zaman bildirmeniz gerekir? “€ 10.000 veya daha yüksek miktarda nakit para ile AB ülkeleri dışında bir ülkeye giden yolcular bunu Gümrüğe bildirmek zorunda. Ayrıca bu aynı değerde olan başka döviz cinsleri ve değerli kağıtlar (hisse veya tahviller) ile (isme yazılı olmayan) seyahat çekleri için de geçerlidir. Diğer döviz cinslerinin değeri Euro üzerinden hesaplanmalıdır. Bu tür meblağları bildirdiğiniz sürece yolcu olarak yanınızda istediğiniz miktarda para götürebilirsiniz. Bildirme zorunluluğu AB ülkeleri dışına çıkan, AB ülkelerine giriş yapan veya AB ülkelerinden transit geçen yolcular için geçerlidir.” Bildirim yapmadığınız durumda ne olur? “Gümrük ve çeşitli soruşturma daireleri yolcuların bu kurala uyup uymadıklarını kontrol etmektedirler. Bu kurala uymayan yolcular suçlu sayılır ve savcılık tarafından kovuşturulabilirler. Prensip olarak kurala uymayanlar para cezası alabilir, hatta bazı durumlarda uçuşlarını bile
belirli bir miktarın üzerinde olduğunda Gümrüğe bildirimde bulunmalıdır.” Yolcular için önerileriniz var mı? “Likit değerlerin sahibi olmayıp, başkası için taşıdığınız durumda da gümrüğe bildirmek zorundasınız. Yani akrabalarınız veya aileniz size içinde para olan zarflar verdiğinde her zaman miktarını sorun. Nitekim bildirim zorunluluğu yanınızda bulundurduğunuz toplam meblağ için geçerlidir.” kaçırabilirler. Bu çok gereksiz, çünkü küçük bir çaba ile bütün bunların önüne geçilebilir.” Bu kampanya neden yapılıyor? “Yolculuk yapan birçok Hollandalının bildirim zorunluluğu konusunda yanlış düşüncelere sahip olduğunu görüyoruz. Ya da yolcular yeterince bilgi sahibi olmadığından gereksiz yere sorunlarla karşılaşıyorlar. Bu kampanyanın en önemli mesajı şu: kişi yanında istediği kadar para götürebilir, ancak
Likit Değerler Yönetmeliği AB ülkeleri içerisinde 2007 yılında bir Likit Değerler Yönetmeliği (Verordening Liquide Middelen-VLM) yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin amacı AB’ye giren ve çıkan para akışı konusunda bilgi sahibi olmaktır. Bu para akışı kontrol edilerek sınır ötesi terörizmin finansı ve kara para aklama uygulamalarının önüne geçilebilir. Bildirim hakkında ayrıntılı bilgi www.douane.nl/ geld internet sayfasında bulunmaktadır.
Bahçeli: Milli bayramlar sulandırılıyor MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Hollanda Türk Federasyonu'nun 9. Büyük Kurultayına katıldı. Utrecht Vechtsebanen spor salonunda düzenlenen Hollanda Türk Federasyonu 9.Büyük Kurultayına TBMM Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili MeDevlet Bahçeli
Platform
15 Haziran 2011
ral Akşener,MHP Genel Başkan Yardımcısı Gaziantep Milletvekili Semih Yalçın'ın yanı sıra Hollanda'nın değişik şehirlerinden 3 bin kişi katıldı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 19 Mayıs kutlamalarıyla ilgili tartışmalara Hollanda’dan katıldı. Utrecht şehrinde düzenlenen Hollanda Türk Federasyonu 9. Büyük Kurultayı’nda konuşan Devlet Bahçeli, “Kutlamalardan rahatsızlık duyanlar ellerine geçirdikleri dönemsel iktidar gücünü kullanarak hazımsızlıklarını ve husumetlerini göstermektedir.” dedi. Gazi Mustafa Kemal ve 23 dava arkadaşının Bandırma Vapuru’yla Samsun’a çıktığı 19 Mayıs’ı “kararlılığın yılgınlığa, inancın bezginliğe, cesaretin korkaklığa ve imanın küfre attığı tarihi tokat” diye nitelendiren Bahçeli, “Ne var ki başta 19 Mayıs olmak üzere, milli
40
gün ya da bayramlar tahrip edilmekte, anlam ve içeriği sulandırılmaktadır.” ifadelerini kullandı. Bahçeli, “Malum zihniyet, milletimizin yekvücut bir halde elde ettiği başarısını ve tarihi anılarını yıpratmak için çaba içindedir. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim gözden düşürülmeye çalışılmaktadır.” diye devam etti. Utrecht 9. Kurultay'da 8 yıldır görevi sürdüren Güven İşçi'nin yerine oybirliği ile Murat Gedik Hollanda Türk Federasyonu yeni genel başkanı oldu. Murat Gedik "Omzumuzda ki yük ağır. İnşallah kimseyi mahcup etmez harekete en güzel bir şekilde hizmet verebilirim." dedi. Hollanda'nın Utrecht Vechstebanen spor salonunda sanatçılardan Ahmet Şafak, Mustafa Yıldızdoğan,Zafer İşleyen, Atilla Yılmaz, Gökham Tekin ve Seval Güleş sahne aldılar.
Nezih bir ortamda güzel bir vakit geçirmeye ne dersiniz?
Taze baklava, pasta çeşitleri, kurabiye çeşitleri, börek çeşitleri ve tatlı çeşitlerimizle Amsterdam Oost’da güzel bir mekanda eşinizle ve dostlarınızla hoş bir vakit geçirmeye ne dersiniz.
+31 (0)20 614 53 63
Not: Ayrıca toptan isteyenler için Hollanda’nın her yerine servislerimiz mevcut.
Shaafstraat 28c - 1021 KE Amsterdam Tel: 020-665 06 72 • Mob: 06-57 58 67 22 info@ozsaray.nl • www.ozsaray.nl 41
Platform
Gündem
Elk ‘nee’ brengt je dichter bij een ‘ja’
Dr. Gürkan Çelik
Afgewezen worden bij sollicitaties of voor projecten is vaak een grote teleurstelling. Echter, we weten niet hoe we er mee om moeten gaan. Mijn advies, in het bijzonder aan jongeren, is het volgende: Elke nee is een stap dichter bij een ja. Een goed verkoper die vaker nee hoort, weet hier mee om te gaan. Hoog of laag opgeleid kun je blijven, maar jong blijf je niet. Dus, stap uit de slachtofferrol en gebruik elk nee als een feedback om vooruit te komen!
E
en afwijzing is een kans! Als multiculturele werknemer moet je actief aan je eigen tekortkomingen en begrenzingen werken. Leer van je fouten en maak ze niet nog een keer. Doorzettingsvermogen, wilskracht en daadkracht zijn daarbij belangrijke succesfactoren. Door jezelf in een slachtofferpositie te plaatsen, word je niet aantrekkelijker voor werkgevers. Zie daarentegen elke afwijzing als een kans om te groeien en dichter bij je doel te komen! Een Amerikaans gezegde illustreert dit mooi: “Elk ‘nee’ brengt je dichter bij een ‘ja’.” Elk ‘Nee’ betekent dat er voor je andere uitdagingen te doen staan in de toekomst. Je hoeft niet bang te zijn als er ‘Nee’ wordt gezegd, maar kunt er juist munt uitslaan. Sollicitaties en afwijzingen zijn zeer belangrijke leerprocessen. Daarom is elke afwijzing een kans om te ontplooien, te focussen en dichter bij het doel te komen. Een afwijzing is een bron van kracht voor eigen persoonlijke groei. Vertel aan jezelf en aan andere wat er leuk is aan een afwijzing en hoe je een afwijzing in je voordeel kunt gebruiken. Individuen moeten kunnen leren om als navigatie te werk te gaan: Wanneer je de afrit mist – het kan door je onoplettendheid of door de wegwerkzaamheden komen dat je de afslag niet kunt nemen–, dan moet je automatisch je nieuwe weg kunnen uitstippelen om je doel en bestemming te bereiken.
Gevoel van uitsluiting als zondebok Mensen die zich uitgesloten voelen, leggen de fout vaak eenzijdig bij de ander neer. Een geslaagde diversificatie van organisaties moet echter niet van één kant komen. Ook gekleurde werknemers moeten
kritisch naar zichzelf en de eigen houding kijken. Wanneer je fysiek met je wijsvinger naar de ander wijst, wijzen er nog altijd drie vingers naar jezelf. Als je voor een baan afgewezen bent, heb je blijkbaar de werkgever niet kunnen overtuigen van je kwaliteiten. Wellicht kom je onduidelijk over of weet je zelf nog niet goed genoeg wat je wilt en kunt. Zoek de oorzaak niet per se in je etnische of religieuze achtergrond, misschien had je gewoon pech. Veel starters op de arbeidsmarkt worden meerdere keren keer afgewezen, terwijl ze goed gekwalificeerd zijn voor een functie.
Laat de angst voor ‘de ander’ varen In de cultuur en mentaliteit van veel mensen is te zien dat de voorkeur wordt gegeven aan mensen die op henzelf lijken. De actieve werking van het ‘soort zoekt soort’ mechanisme. Samenhangend hiermee is ook bij werkgevers nog steeds angst voor het ‘anders-zijn’ zichtbaar. Vanwege deze vaak onbewuste gevoelens wordt multicultureel talent niet met een bril maar door een microscoop bekeken. Als werkgevers geen lef tonen door kleurrijk talent te verwelkomen en bestaande vooroordelen te doorbreken, wordt deze vicieuze cirkel nooit doorbroken en blijven gevoelens van uitsluiting bestaan.
werkveld. De zekerheid van een vaste baan laat je aandacht verslappen en is daarom een obstakel in de ontwikkeling van je eigen talenten. Eis dus geen vast contract in je arbeidsvoorwaardengesprek, daarmee belemmer je slechts je eigen groeimogelijkheden.
Diversiteit is niet uit te bannen! Nederland beschikt over een groot divers menselijk kapitaal. En die diversiteit moet hoog op de agenda staan van organisaties. De meerwaarde van diversiteit kan slechts benut worden wanneer er sprake is van bewustwording van de organisatie. Zowel ‘witte’ werkgevers als biculturele werknemers moeten actief inbreng en invloed kunnen hebben op de identiteit van hun organisatie of onderneming. Als zij niet het gevoel hebben bij elkaar te horen en sámen de organisatie te vormen, bestaat deze uit los zand en daarop kun je niet bouwen.
De schijnzekerheid van een vast contract Waarom verlangen ook jonge talenten naar een vast contract? Twijfel over de eigen kwaliteiten laat mensen zoeken naar meer zekerheden in plaats van naar uitdagingen. Maar, je moet juist als je jong bent zorgen dat je je ontwikkelt en scherp blijft in je
43
Platform
Gerçek Aile Öy külerinden Dersler
Sıcak yuvada soğuk rüzgar Sebahattin Uçar
B
ir konferans sonrası bir genç beyefendi yanımıza geldi. Eğitimli, kültürlü ve olgun biriydi. Fakat tabir yerindeyse sinir ve öfkesinden, gerginlik ve kırgınlığından yüzü gözü birbirine karışmış haldeydi. Bir dostumuzun selamını ileterek çok ciddi bir probleminin olduğunu ve o konuda kendisine yardımcı olmamızı istedi. Probleminin ne olduğunu sorduğumuzda başını önüne eğerek şöyle dedi: - “Uzun hikaye, ayaküstü konuşulacak türden değil, hocam. Mümkünse bizim eve gidip orada konuşalım. Çünkü problem eşimle ilgili.” Peki, deyip akşam üzeri evlerine gittik. İçe-
Platform
15 Haziran 2011
ri girdiğimizde evde soğuk rüzgar esiyordu. Evin genç hanımı bizi karşıladı. Yüzünden düşen bin parça olurdu. İşte o kadar yüzü asık, çehresi bozuk ve kaşları çatık idi. Aynı zamanda süt dökmüş kedi yada suya düşmüş tavuk gibi bir hali vardı. Her tarafından pişmanlık ve mahcubiyet dökülüyordu. Selam ve kelamdan sonra konuyu ele aldık. Önce bizi eve davet eden beyefendiyi dinlemek istedik. Söze titrek ve bir o kadar da kısık bir sesle başladı: - “Hocam, eşim dayımın kızı oluyor. Bundan yedi yıl önce evlendik. Kendim .... üniversitesi bilgisayar bölümü mezunuyum. İki çocuğumuz var. Bundan birkaç ay önce
44
eşimin hal ve hareketlerinden şüphelendim ve evimizdeki bilgisayara özel bir program yükledim. Böylece eşimin bilgisayar vasıtasıyla kiminle konuştuğunu, nerelere girdiğini ve neler yaptığını kayıt altına aldım. Türkiye’den biriyle konuştuğunu ve onunla buluşmak için planlar yaptığını tespit ettim. Bu yazıları eşime gösterdiğim gibi isterseniz size de gösterebilirim. Şimdi eşimden ayrılmak istiyorum ama nasıl ayrılacağımı bilemiyorum. Bir taraftan iki çocuğumuz var, diğer taraftan ailesine konuyu nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Ailesine bu durumu anlatsam kesin abileri onu öldürürler. Kendisi de bunun farkında. Hatta ben
Gerçek Aile Öy külerinden Dersler
intihar etmeyi bile düşündüm ama imanım ve bilgim buna engel oldu. Çok darda ve zordayım. Bazen nefes bile alamaz hale geliyorum. Elimden bir kaza çıkacak diye de korkuyorum. Bu yüzden yardımınıza büyük ihtiyacımız var. Siz nasıl bir karar verirseniz, nasıl bir yol gösterirseniz ben ona uyacağım. Çünkü size inanıyor ve güveniyorum.” Bu sözlerini büyük bir olgunluk içerisinde efendice tane tane sarf ederken kah içini çekti, kah yutkundu, kah ağladı. Onun bu haline bizim de içimiz yandı. İçimiz yansa da dayanmak mecburiyetindeydik. Bu çift sağlıklı bir yol gösterebilmek için hanımıyla da özel görüşmemiz gerekiyordu. Hemen ikinci görüşmeye geçtik ve evet, buyurun şimdi de sizi dinliyoruz, dedik. Hanımefendi başını bile kaldırıp yüzümüze bakmadan, en yakını ölmüş ve cenazesinin başucunda konuşan bir kimsenin haliyle söze başladı: - “Malesef eşimin anlattıklarının hepsi doğrudur. O çok doğru sözlü biridir. Yedi yıldır evliyiz daha bir defa yalan söylediğini görmedim. Ama onun bana böyle bir tuzak kuracağı hiç aklıma gelmedi. Şeytan aklıma, gönlüme, elime ve parmaklarıma musallat oldu. Çok, çok, çok pişmanım. Eşim gerçekten çok iyi bir insan. Eşimden birşey isteyipte onun reddedip "hayır" dediğini hiç hatırlamam. Ondan ne istesem yapardı. Birgün ona internet kullanmak istediğimi ve bunu bana öğretmesini söyledim. İlk önce bunun benim için uygun olmadığını söyledi. Sonra da beni kırmamak için bana çok az birşey öğretti. Keşke hiç istemeseydim. Yavaş yavaş internete girmeye başladım. Durum öyle hale geldiki eşim hergün işe gidiyor ben de internete giriyordum. Hatta bazen kendimi firenleyemiyordum ve onun evde olduğu vakitlerde bile giriyordum, ama bana ne yaptığımı sormuyordu. Çünkü bana güveniyordu. Günler geçti, internet kullanan bir arkadaşım bana chatten bahsetti: "chat çok eğlenceli, insanlar bu programda birbirleriyle konuşuyor saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyorsun" dedi. Chate girmeye başladım. Başlangıçta sadece geçici konuşmalar olarak düşünüyordum sonra bir kişi ile tanıştım hergün onunla görüşüyor ve konuşuyorduk. Sonunda beni buluşmak için Türkiye’ye davet etti. Ben de bu dave-
ti kabul edip gitmek için planlar yapmaya başladım. Meğer eğimin herşeyden haberi varmış. O kadar pişmanım ki içim yanıyor. Bir daha böyle bir şey yapmayacağıma milyonlarca söz veriyorum. Hocam, neolursunuz, gayret edin, bir şeyler yapın yuvam yıkılmasın.” Kadın hem anlatıyor hem de ağlıyordu. O kadar çok ağladı ki elinde tuttuğu bir paket selpak mendili tüketti. Gözlerinden akan her damla gözyaşı bir pişmanlığın alametiydi aslında. Çünkü çok pişman olduğu her halinden belliydi. Hata yapmak küçüklere aitse bağışlamak büyüklere, yanlış yapmak zayıflara aitse affetmek de güçlülere aittir. Bu prensipten hareketle iki genci bir araya getirip problemle ilgili anlatılması gereken ne varsa anlatmaya çalıştık. Her ikisine ayrı ayrı farklı ve önemli telkinlerde bulunduk. Bunun üzerine hanımefendi hatasından dolayı kalkıp beyinden özür diledi. Bir daha bu ve buna benzer hiçbir hata ve yanlış yapmayacağına dair beyine söz verdi. Hem özür dilerken hem de söz verirken kadıncağız tekrar ağladı. Hem de hıçkırarak. Beyi de onu affettiğini beyan etti. Böylece yuva yıkılmaktan son anda kurtulmuş oldu. Bu çalışmamızı tamamladıktan sonra ha-
45
nımefendi mutfağa geçip bize çay getirdi. Çay içerken hem sohpet olsun hem de onların zihin ve ruhlarındaki bu kirli izlerin silinmesi için bazı hikayeler ve örnekler anlatmaya çalıştık. O esnada yuvadaki esen soğuk rüzgarın yerini ılık rüzgara bıraktığını gördük. Çünkü artık her ikisinin yüzü de gülüyordu.
Ders Alalım 1. Tanımadığınız bir kimseyle hangi yolla olursa olsun asla sohpet etmeyin. Çünkü sohpet muhabbete, muhabbet ise felakete dönüşebilir. 2. Sohpet ve muhabbet ihtiyacınızı tanımadığınız kimselerle değil, eşinizle gidermeye çalışın. Çünkü tanımadığınız kimselerle yapacağınız sohpet ve muhabbet size tuzak olurken, eşinizle yapacağınız sohpet ve muhabbet sizin için rahmet olur. 3. Eşinize ait affettiğiniz hatasını, bağışladığınız yanlışını affettikten ve bağışladıktan sonra bir daha asla aranızda ve başka yerde konu edinmeyin. Çünkü bu, iyileşen sivilceyi kaşıyıp azdırtmak gibi problemi daha da büyütür.
Platform
Kartpostal
Amsterdam'daki Sultan Paleis Re staurant MHP Ge Devlet Bahçeli'yi nel Başkanı ağırladı.
kuru gıda UOISE içecek ve ketlerinden TURQ mındaydılar. gra pro lar alı Tanınmış Türk şir ny Ko Bey eşi ile birlikte n ma Os ı cıs tan top
Hollanda'da Galatasaray Coşkusu
Yıldırım Reizen yaz sezonunda yoğun ilgi görüyor. Elbette bu ilgide en büyük pay sahibi Hoş sohbeti ve güler yüzü ile Mustafa Bey.
yoğun bir ve Türkiye çalışmalarını Star Keuken Hollanda şekilde devam ettiriyor.
Yağmur Organisatie yaptığı güz el organizelerle büyük ilgi görüyor.
Güçlerimizi birleştirdik!
Siz müşterilerimize daha iyi hizmet sunabilmek için tüm faaliyetlerimizi tek çatı altında topladık. Burg. van Walsumweg 362-366, 3011 MZ Rotterdam t. +31 10 476 76 73 • t. +31 10 411 00 96 f. +31 10 476 26 93 • f. +31 10 411 03 31 info@Attent.biz • www.Attent.biz
Platform
15 Haziran 2011
46
Kartpostal
rm'da
sonrası Platfo ki büyük buluşma
rdamda Konyalılar Amste r yer almak istedile
Arnhem kentindeki Türkiyem Camii kendi salonunda organize ettiği Kutlu Doğum programına yoğun ilgi oldu.
rdam’d e et çeşitleri ile Amste Sera Kasabı Helal ve taz yorlar. iddialı olduklarını belirti
Aktaş garajı Kony alılar
buluşmasında çe kilişle araba
hediye etti.
dı. Kulsan kültür ve sanat vakfı 25.yılını kutla
a
Çiğköftem Şimdi Zaandam’da.
ÖZEL KAMPANYA İPOTEK: Yeni ipotek yaptıran müşterilerimizin, bina, ev eşyası ve sorumluluk sigortası paketinin bir yıllık primlerini biz ödüyoruz. SİGORTA: Mevcut bireysel sigortalarını bize getiren müşterilerimize yüzde 20’ye varan ekstra paket indirimi. MUHASEBE: İş yeri muhasebesini bize getiren müşterilerimize, iş yeri sigortası paketinde %20 ye varan ekstra indirim. Platform 47 EMLAK: Ev ve iş yerleri alım, satım, kiraya verme ve kiralama işlemleriniz için hizmetinizdeyiz.
Hollanda'da Yozgatlılar Şenliği
Hollanda Yozgatlılar Federasyonu, Rijswijk'te, geniş katılımlı bir şenlik organize etti. Sanatçı Ahmet Selçuk İlkan tarafından sunulan şenliğe T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Yozgat Valisi Necati Şentürk, Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer, Hollanda Yozgatlılar Federasyon Başkanı Osman Topuz ile işadamları ve vatandaşlar katıldı. Hollanda Yozgatlılar Federasyonu Başkanı Osman Topuz, misafirlere hitaben yaptığı konuşmada, "Bu yıl altıncısını kutladığımız şenliğimize üst düzey katılımın olması bizi mutlu ediyor. Yerel yönetimlerde, iş dün-
yasında ve birçok platformda üst seviyede olan hemşerilerimizle gurur duyuyoruz." dedi. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral ise "Hollanda Türk Toplumu artık kalıcıdır, yerleşiktir. Siyaset, iş dünyası, kültür-sanat ve daha birçok alanda Hollanda Türk toplumu iyi yerde. Siz burayı vatan belirlerken işçi olarak çalılaştığınız yerleri satın alarak iş sahibi oldunuz. Hollanda'nın istihdamına büyük katkıda bulunuyorsunuz. Türk toplumu Hollanda'da artık kalıcıdır." şeklinde konuştu. Yozgat Valisi Necati Şentürk, "Yozgat'ın iyi evlatlar yetiştirdiğini bugün burada, Hollanda'da sizi başarılı ve ülkeye katkı yapan birer başarılı fertler olarak görmekten bir vali olarak beni ziyadesiyle mutlu etti." ifadelerini kullandı. Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer ise hemşerilerini Temmuz ayındaki Sürmeli Şenliği'ne davet etti. Başer, "İnşallah kısa süre içinde güzel bir havalimanı ile sizleri karşılayacağız." müjdesini de verdi. Gecede Yozgat'ta bulunan engelli vatandaşlar için çekilişler de yapıldı.
Bahçeli, Bozok Lokalinin açılışını yaptı Amsterdam – M.İsmet Furkan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Amsterdam'da bulunan Mescid-i Aksa Teşkilatı Bozok Eğitim ve Gençlik Lokali açılışını yaptı. Amsterdam Bozok Eğitim ve Gençlik Lokali'nde konuşan Devlet Bahçeli, Hollanda'daki gençlerin bulundukları ülkenin şartlarını iyi kavrayıp iyi eğitim almalarını tavsiye etti. Bahçeli şöyle konuştu: "Mescidi Aksa Teşkilatımızın Bozok Gençlik Lokalinin açışını yapmak bizi olduk-
Platform
15 Haziran 2011
ça mutlu etmiştir. Mescid-i Aksa Başkanından aldığım haberlere göre, burada özellikle çocuklarımıza, gençlerimize ve yetişkinlere büyük hizmetler sunuluyor. Bu hizmetlerin devamını diliyorum. Zaman zaman değerli bilim adamlarını davet ederek halkımıza güzel konferanslar ile aydınlatıcı hizmetler verdiklerini ifade ediyorlar.Bu bakımımdan başta Mescid-i Aksa teşkilatının değerli başkanı, yönetimi ve Bozok Gençlik Lokalinin yöneticilerini tebrik ediyor, başarılar diliyorum."
48
Kaza Mağdurlarının Hukuksal Hakları
Kaza geliyorum demez hazırlıklı ve dikkatli olmak lazım
Ethem Emre e.emre@kazavukati.nl
İş ve trafik kazaları sonucunda mağdur olanların ölüm, daimi sakatlık ve tedavi giderlerini ilgili sigorta şirketlerinden azami limitler dâhilinde alınmasını sağlayarak sorunlarına çözüme bulmaya yardımcı oluyoruz.”
Y
aşadığımız dünyada insanın başına her an başımıza bir kaza gelebilir. Peki bizler bu kazalr sonrasında haklarımızı yeterince biliyor muyuz. Bu konuda Hollanda’da ikamet eden Türk vatandaşlarına ait hasar tespiti ve tazminat ödenmesi hakkında, Elfi Kişisel Yaralanmalar ve Danışmanlık Kurumu Başkent Amsterdam’da da bir ofis açarak bir çalışma başlattı. Konu ile ilgili olarak Elfi Letselschade & Advies BV Genel Koordinatörü Ethem Emre, Hollanda genelinde kaza avukatlığı yaptıklarını mağdurların haklarını aradıklarını söyledi. Emre “Hollandalı Türklere yapmış oldukları kaza sonrasında hukuksal alanda Türkçe olarak hizmet veriyoruz. Amsterdam’a yeni bir şube açarak burada oluşan talebi daha yakından hizmet vermek için bu kararı aldık. Kurumumuzda avukatlar, eksperler, sağlık uzmanları, reintegratie dediğimiz işe yönlendirme uzmanlarında oluşan on iki kişi ile hizmet veriyoruz.
Hakkını zamanında öğrenmek, özellikle zamanında iş müfettişlerine anında haberdar etmek Kazalar hayatımızın bir parçası.Trafikte, işte, çocuklar sokakta, okulda her an başımıza gelebilir. Tabii kaza olduktan sonra kişilerin mağduriyeti söz konusu. Burada da prosedürler önemli. Hakkını zamanında öğrenmek, özellikle zamanında iş müfettişlerine anında haberdar etmek. Olayın tespitinin yapılması. Yaralanmalı trafik kazalarında polis raporları ve hastane raporları önem kazanıyor. Çocukların karıştığı kazalarda da durum öyle.Belge ve bilgiye dayanıyor. Bunlar sağlıklı kaza sonrasında oluşturulursa hakların alınması da daha kolay sonuçlanıyor. Ama bir kaza olur ise iki yıl sonra hak aramak ger-
çekten zorlaşıyor. O zaman işyerinde teftiş yapılamıyor. Müfettişler gelseler bile ispatlar yok ediliyor. Buna benzer olaylar. Zamanında insanlar bu konuda ücretsiz danışmanlık alabilirler Elfi Letselschade & Advies BV kuruluşumuzdan. Biz bu konuda onları yönlendirmede ve tavsiyede bulunuruz. En azından ömür boyu çekecekleri şikayetlerin baştan sağlama alınması demektir.
Bu alanda uzman Türk gençleri yetiştirmek lazım. Gençlerimizin bu alana ilgi duymasını sağlamak
Müşterilimiz haliyle Türkçe ana dilimiz olduğu için Türk toplumu fazlalıkta. Bunun yanında Faslılar, diğer yabancılılarda başvuruyorlar. Bu alanda Türk uzmanların az olması. Bu alanda uzman Türk gençleri yetiştirmek lazım. Gençlerimizin bu alana ilgi duymasını sağlamak. Bir şekilde uzmanların çoğalmasını hedefliyoruz. Hollandalı Türkler son yıllarda bu duruma ilgi göstermeye başladılar. Önemli olan bilgiyi net ve doğru bir şekilde nereden almak lazım. Doğru kuruluşlara gitmek lazım. Bir de insanımız bu hizmetlerin ücretsiz olduğunu bilmiyor. Uzman ve deneyimli kadrosu ile sorunların çözümünde insanlarımıza öncülük ederken, işlemlerinin sonuçlanıncaya kadar onlardan hiçbir ücret talep etmemektedir. Çünkü bizim hizmetimiz Hollanda’daki kanunlar gereğince karşı taraf diye adlandırdığımız sorumlu olan kişiden veya sigorta şirketinden talep edilmektedir. İş ve trafik kazaları sonucunda mağ-
49
dur olanların ölüm, daimi sakatlık ve tedavi giderlerini ilgili sigorta şirketlerinden azami limitler dâhilinde alınmasını sağlayarak sorunlarına çözüme bulmaya yardımcı oluyoruz. Yaşanan sorunların ve mağduriyetlerin yaşanmaması, kaza sonucu daimi sakatlık, iş gücü kaybı, yaralanma ya da ölüm gibi talihsiz olaylar neticesinde maddi ve manevi tazminat haklarının, gerekli araştırma ve incelemeler ile dosyanın profesyonel bir şekilde ele alınması, söz konusu mağdurlara kendi kültür ve lisanlarında hizmet sunularak gerek danışmanlık ve gerekse hukuksal yaklaşımlarla gayet şeffaf bir şekilde neticeye doğru gidilmesi tek çözümdür.” İşe Yönlendirme Uzmanı Ulviye Tekeli, “Kaza davalarından dolayı mağdur kalan insanlarımıza iş bulmaya yardımcı oluyoruz. Biz müşterilerimiz ile evlerinde tanıştıktan sonra büromuzda ağırlayarak durumuna bakıyoruz.Özellikle doktor raporlarına bakıyoruz.Onları inceleyerek hangi tür işe müsait hangi işe müsait değil ona bakılmaktadır. Bizler de bu konuda mağdurlara işe yerleştirme konularında yardımcı oluyoruz. Biz bir nevi bu durumda olan vatandaşlarımıza bir nevi danışmanlık hizmeti veriyoruz. Bunun yanında hukuki ve psikolojik danışmanlıkta veriyoruz.”
Platform
Tanıtım
Türkiye'yi size getirdik Sezgin Demirel (34), ile ortağı ve aynı zamanda eniştesi Engin Ünlü (32) 2010 yılında çalıştıkları Tilburg Noord bölgesinde bulunan Öz Emin Market’i devralarak kendi işlerinin patronu olmaya başladıktan iki yıl gibi kısa bir süre sonra 1200 m2’lik kapalı alana sahip olan Brabant bölgesinin en büyük Marketi konumumda ikinci şubesini birkaç hafta önce Tilburg West bölgesine açtılar.
Tilburg / Fuat Aslan
T
ilburg’da böylesine büyük ve modern bir Süpermarkete ihtiyaç vardı’’ diyen Tilburg doğumlu, evli ve 4 çocuk babası, HBO-Hukuk Bölümü Mezunu Sezgin Demirel, ‘‘Büyük şehirlerin aksine Tilburg’da Türklere ait daha çok küçük dükkanlar ya da Mini Marketler vardı. Biz, bir aile şirketi olan yeni şubemizde tek çatı altında üç dükkanı bir arada işletiyoruz. Burada gıda ürünleri, sebze-meyve ve ev eşyaları satıyoruz ve ileride bunlara ev tekstili ürünlerini de ekleyeceğiz. Burada yaşayan Türklerin kolayca bulamayacakları kendi damak zevklerine uygun ürünleri Türkiye’den getirtiyoruz. Bir parça Türkiye’yi size getirdik. Bunun yanında Fas ve Bosna’dan da ürünler getirtiyoruz.’’ 1990 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yaptıktan sonra 1998 yılında yeniden Hollanda’ya
Platform
15 Haziran 2011
dönen ve burada HBO-Hukuk eğitimini tamamladıktan sonra, son iki yılı menajer olmak üzere 7-8 yıl GGN-Tahsil ve İcra dairesinde çalışan Sezgin Demirel, ‘‘Yıllarca başkasının yanında çalışmış olmaktan yorulmuştum; üç tane işveren değiştirdim. Tüm bunları bir daha yaşamamak için kendi işimin sahibi olmak istediğim için kendi işimin patronu olmayı seçtim. Ben çalıştırdığım elemanlara şimdi çok farklı bakıyorum: onlara bir patron gibi davranmıyorum.’’
Tilburg-Noord’daki dükkan bizim için bir basamak oldu
Süpermarketin resmi işlerinden sorumlu olduğunu anlatan Sezgin Demirel, ‘‘Bu ölçekte bir işyeri açmak zaten bizim asıl amacımızdı. Tilburg-Noord’daki dükkan bizim
50
için bir basamak oldu. Onun sayesinde biz buralara kadar geldik. Orada vatandaşlarımıza sınırlı bir hizmet sunabiliyorduk. Tilburg- West’teki dükkanımız müşterilerimize daha iyi hizmet verebilmemizi kolaylaştırıyor. Temizliği, ferahlı, güzelliği, çeşitlerin bolluğu yönünde güzel tepkiler alıyoruz. Bu tür tepkileri sadece Türkler değil, Hollandalı, Faslı, Surinamlısı vs. hepsi söylüyor.’’ Yaklaşık 5 yıl önce evlilik yoluyla Hollanda’ya gelen İmam Hatip Lisesi mezunu Süpermarketin pazarlama bölümünden sorumlu olan Engin Ünlü ise, buraya gelmeden önce kendi marketlerinde ve tekstil mağazalarında 11 yıllık pazarlama deneyimine sahip olduğunu söylüyor. Buraya geldiğinden kısa bir süre sonra eşinin çalıştığı Öz Emin Market’te işe başlayan Engin Ünlü, ‘‘1 yılı Waalwijk’deki
Tanıtım şubede olmak üze 3 yıl çalıştığım Tilburg Noord’taki Emin Market’i kayınım ile birlikte 2010 yılında devraldık.’’ Kısa zamanda elde ettikleri başarının sırrını, ticaretin tamamen itimatta dayalı olduğuna inandıklarına bağlayan Engin Ünlü, ‘‘Müşterilerimizle ve işçilerimizle beraber kendimizi bir aile olarak gördük. İşçilerimiz yeri geldiğinde sabah saat 05’ten gece 24:00’e kadar çalıştı. Yeri geldi istediği her zaman da iznini kullandı. Bazı inisiyatifleri tamamen işçilerimin kendilerine bıraktım. Çünkü onların kendilerini kendi evlerindeymiş gibi hissetmelerini istedim.’’
İkinci şubemizi daha yeni açtık ama çok memnunuz
‘‘İkinci şubemizi açalı daha iki hafta oldu ama çok memnunuz; beklentilerimizin üstünde seyrediyor. Büyük şehirlere göre potansiyelin daha az olması bir dezavantaj olsa da, burayı rayına oturttuktan sonra, ticaretin 9/10’nun risk olduğunu bilinciyle hareket ederek, göreceli bir büyümeyi hedefliyoruz.’’ İki kattan oluşan mekanlarında, gıda maddeleri, döner, sebze-meyve ve zücaciye çeşitlerinden oluşan yaklaşık 4000 çeşit birbirinden farklı ürünü pazarladıklarını anlatan Engin Ünlü, ‘‘Et sucuğun 15 çeşidi, peynirin 15-20 çeşidi var. Bu mukayeseyi çekirdeğinden tüm diğer ürünlere kadar yapabilirsiniz. Kendimizin evimize götürüp yemeyeceğimiz hiçbir ürünü raflarımıza koymayız. Örneğin, ekmeğimizi bile kendimiz kendi fırınımızda yapıyoruz. Taze taze müşterilerimize sunuyoruz.’’
Türk damak zevkini sürdürmek isteyenler marketlerimizi kesinlikle ziyaret etsinler
Türk damak zevkini sürdürmek isteyenlerin kesinlikle marketlerini ziyaret etmelerini tav-
siye eden Engin Ünlü, ‘‘Türk damak tadını arayan herkes kesinlikle aradıklarını bizde bulabilecek. Örneğin: hafta sonu güzel bir Türkiye usulü kahvaltı için aradığınız beyaz peynir, zeytin, sosis-salam, yumurta, bal, tereyağı, değişik ekmek çeşitleri ve tabii ki, simit’i bizde bulacaksınız. İleride bu ürünleri daha da çeşitlendirerek anında sıcak sıcak lahmacun, poğaça, gözleme gibi çeşitleri, dipfriz ürünü olmaksızın, taze taze müşterinin yanında hazırlayacağız.’’ Kriz zamanlarında ortada durmayı pek sevmediğini söyleyen Engin Ünlü, ‘‘Kriz zamanlarında ya küçüleceksiniz ya da büyüyeceksiniz. Bu kriz ortamında bizim ikinci bir şube açmamız pazar durumuna göre ters görülse bile, bizim için mevcut müşterilerimizin memnuniyetini sürdürebilmek bile bir büyüme stratejisidir. Hedef kitlemiz başta Türkler olmak üzere diğer milletlerden Türk yiyecek-
lerini tanımak isteyen her kesimdir. Benim müşterim memnun kalmadığı bir ürünü her zaman geri getirip değiştirebilir, isterse parasını geri alabilir. Bunu bir servis olarak düşünüyor ve bizi daha da büyüteceğine inanıyorum.’’ Türkiye’ye tatile gitmiş olan Hollandalı müşterilerinin kendilerinden orada tatmış oldukları tatları istediklerini ve çoğunlukla elma çayı ve et sucuğu istediklerini ifade eden Engin Ünlü, Hollandalı müşterilerinin satın alma tarzlarının değiştiğine şahit olduğunu söylüyor. ‘‘Gramla alış veriş yapan Hollandalıları ürünlerimizin 250, 500 ve 1000 gr olan paketlerde olduğunu ve hangisini tercih edeceklerini sorduğumda: ‘Bizde alıştık artık, bir kiloluk paketli olanı istiyorum’ diyorlar.’’ Eşlerini kendi işyerlerinde çalıştırmadıklarını söyleyen Demirel ve Ünlü, ‘‘Eşle işi tamamen ayrı tutuyoruz. Bizler ailemizi iki aile olarak görüyoruz. Birisi eşimiz-çocuklarımız, ikincisi işimiz. Bizler böyle yetiştirilmiş biriyiz. Bunun çok büyük avantajları var: dükkanı kapatıp evimize gittiğimizde rahatça oturabiliyoruz. Özel hayatla iş hayatını dengede tutmayı vasiyet gibi öğrendik’’.
ÖZ EMİN SUPERMARKET Tartinistraat 21 – 25 5049 CT Tilburg Telefon: 013 – 4552142
ÖZ EMİN SUPERMARKET Jacques Oppenheimstraat 19 5042 NM Tilburg Telefon: 013- 8223934 013- 8223935
51
Platform
Mijn overpeinzingen
Mijn overpeinzingen
T
urks-Nederlandse lessen Als iemand die twee culturen rijk is, mag je soms even glunderen om de voordelen die je daardoor hebt. Zo kun je in twee landen moeiteloos de weg vinden en anders met een willekeurig iemand even babbelen om de weg te vragen. Je spreekt tenslotte twee talen, nog los van het feit dat je waarschijnlijk via onderwijs nog meer talen hebt geleerd. Afijn, wat je verder ook nog ziet zijn de culturele aspecten van een land die zich meestal vertaald hebben in dagelijkse praktijken. Wellicht valt dat niet iedereen op, maar ik zie dit soort dingen wel bijvoorbeeld. Zo zie ik dat in Turkije vrijwel alle dürüm’s, die lekkere wraps met vlees en sla, gewikkeld worden in oud papier (soms zelfs kranten). Dit zorgt voor een milieubewust gemeenschap waarbij er ontzettend veel gerecycled kan worden. Dit is erg anders dan in Nederland waar elke dönertent zijn eigen plastic papiertjes gebruiken. Vaak wordt hun eigen logo er ook nog op gezet zodat dit een soort van reclame is. Waarom eigenlijk? Mensen eten de dürüm en gooien het weg, toch? Het is dan ook niet verwonderlijk dat Turkije bovenaan staat bij landen die recyclen. Maar dat is natuurlijk niet alles, het mes snijdt aan twee kanten namelijk. Ook Turkije kan lering trekken, maar dan van Nederland. In Nederland zijn de ver-
keersregels (ja, ik weet het; daar heb ik al eerder over geschreven) erg goed geregeld. De quota voor verkeersagenten hebben een tijdlang fantastisch gewerkt. Wat nu als je dit ook in Turkije zou implementeren? Iedereen zou in beginsel moord en brand schreeuwen, maar wat dan? Na tien tot twintig jaar zouden de verkeersregels daar eindelijk eens gehanteerd worden door de automobilisten en Turkije zou wat meer inkomsten generen door de boetes. Iets anders wat Turkije zou kunnen leren is het niveau van de gemiddelde politieagent; deze laat namelijk nogal wat te wensen over. Twee taxichauffeurs slaan elkaar de hersenpan in en maar liefst vier agenten staan met hun rug naar de ruzie toe te discussiëren over de voetbalwedstrijd van de dag ervoor (met eigen ogen gezien!). Of een taxichauffeur snijdt een voetganger af voor de ogen van twee politieagenten en krijgt niet eens een boete (ook eigen ervaring!). Die laksheid moet er toch eens af. We zeuren met zijn allen dan wel dat je al voor het minste een boete krijgt in Nederland, maar zie het eens van de andere kant. In Turkije zie je wat er gebeurd als de politieagenten laks zijn, dat irriteert nog meer. Het ergste is misschien nog de nieuwslezer van het toonaangevende Kanal D in Turkije: Mehmet Ali Birand. Tijdens het nieuws vertelt hij dat zijn nieuwe documentaire bin-
53
Drs. Armand Sağ Bestuursvoorzitter ITS
(Instituut voor Turkse Studies)
www.turksestudies.org
Historicus en turkoloog www.armandsag.nl
nenkort uitkomt (ja, inderdaad; dat zegt hij tijdens het oplezen van het nieuws!) en laat zelfs een clipje zien alsof hij op de bank zit met Oprah Winfrey. Alsof dat niet genoeg is, maakt hij daarna reclame voor de televisieserie ‘Kuzey, Güney’ alvorens hij het nieuws afsluit. “Blijf kijken naar Kanal D, want de serie ‘Kuzey, Güney’ is er één om voor thuis te blijven!”, aldus Birand. Hoe kan je dan in godsnaam nog zijn nieuwsuitzendingen serieus nemen? Zoiets heb ik in Nederland nog nooit gezien, hier zijn de nieuwslezers veelal doorgeefluiken en dus objectief, neutraal en meningloos. In Turkije is dat dus precies andersom, Birand is slechts één voorbeeld van de tientallen namelijk. Het is vooral frappant omdat Birand in het westen, dus buiten Turkije, wordt gezien als “een van de beste journalisten van Turkije”. Het waarom is mij niet geheel duidelijk. Wat mij wel duidelijk is, is dat er veel Turks-Nederlandse lessen mogelijk zijn voor beide landen. Nederland kan veel leren van Turkije en Turkije kan veel leren van Nederland. Waarom dit nog nooit eerder is geopperd? Omdat niemand waarschijnlijk ooit oog had voor de details van beide culturen, landen en samenlevingen. Nu, met de opkomst van de tweede en derde generatie Turken in Nederland, moet dat snel veranderen. Waarom Nederland zijn voordeel er niet mee doet? Tsja, dat is dan mijn overpeinzing van deze maand...
Platform
Saygı Değer Girişimciler, Artık iş yerlerinizin tanıtımı daha kolay.
İş yerlerinize yönelik yaptığınız buroşür el ilanı gibi tanıtımlarınızı Hollaanda’nın her tarafına profösyönel ekibimizle dağıtımını yapıyoruz. Bizi arayıp fiyat almanız sizin menfaatınıza. www.yek-ay.nl • info@yek-ay.nl / 0648 877 294• 0684 46 5112
Tarih Bilinci
Doğu Türkistan'da Çin zulmü Doğu Türkistan'ın 1949'da Komünist Çin'in hâkimiyeti altına girmesinden sonra buradaki Müslüman Türklere yönelik sistemli bir zulüm politikası başladı İmparatorluk ve Cumhuriyet dönemlerine nazaran 1949 yılında Doğu Türkistan Komünist Çin'in hâkimiyeti altına girdikten sonra buradaki Müslüman Türklere karşı sistemli bir zulüm politikası başlamıştır. Bu politika kültürel, sosyal, siyasal, ekonomik ve dini alanlarda katı bir şekilde uygulanmıştır. Çin hükümeti "Kültür Reformu" adı altında Doğu Türkistan'daki Müslümanların bin yıldan beri kullandıkları Arap harflerini değiştirerek yerine Çin fonetiğine uygun Latin harflerini koymuştur. Ayrıca geçmişle olan bağı koparabilmek için Kur'an, Hadis ve diğer dini eserlerinde içinde yer aldığı Arap harfleri ile yazılmış yüz binlerce kitap imha edilmiştir. "Sosyo-ekonomik Reformlar" adı altında yapılan çalışmalarla Doğu Türkistanlılar için son derece önemli olan aile bağları zayıflatılmaya çalışılmış ve nüfusun %96 'sı otuz bin değişik komüne dağıtılmıştır. Bu komünlerde Çinlilerle beraber yaşamak zorunda bırakılan Müslümanlar, Çinlilerle evlenmeye mecbur edilmiştir. Bu yolla asimilasyonu hızlandırmak için teşvik politikası yürütülmüş gençleri cesaretlendirmek için"Çung Tang" adlı bir enstitü kurulmuştur. Bu enstitü ayrıca Müslümanların dinlerine ve geleneklerine ne derece bağlı olduklarını inceleyerek sonuçlarını düzenli olarak Pekin'e göndermiştir. Açılan yeni ilk okullara gönderilen çocuklara Marksizm, Leninizm ve Maoizm empoze edilmeye çalışılmıştır. Çin hükümeti, Doğu Türkistan Müslümanlarını eritmek ve asimile edebilmek için karşısındaki en büyük engel olan İslamiyet'e karşı adeta bir savaş açmış, Müslümanlara camilerde Mao Zedung'un resimlerini asma emrini vermiştir. İbadet saatlerinde resmi görevlilerce komünizm propagandası yapılmış, İslam'ı anlatmak ve yaşamak yasaklanmıştır. Medreseler de dâhil olmak üzere bütün Doğu Türkistan'da on binlerce camii kapatılarak, ahıra, mezbahaya, depoya çevrilmiştir. Bu faaliyetlerden din adamları da nasibini almış imamlar tutuklanarak işkenceden geçirilmiştir. Ağır işlerde çalışmaya mecbur tutulan bu imamlara domuz baktırılmış ve yedirilmiştir. Yapılan "Toprak Reformu"yla vakıf arazi ve mülklerine el konularak devletleştiril-
miştir. Doğu Türkistan 1960'lı yıllardan sonra Çin hükümetince bir atom deneme alanına çevrilmiş Urumçi'nin güney doğusundaki Lop Nor çölünde 1964'ten 1984'e kadar otuz atom denemesi yapılmıştır. Bu denemeler neticesinde yayılan radyoaktif maddeler Müslümanlarda karaciğer, akciğer ve cilt kanseri vakalarının görülme oranını arttırmış ve genetik bozukluklara yol açmıştır. Zengin yer altı ve yer üstü kaynaklara sahip olan Doğu Türkistan'a ilerleyen yıllarda Çinliler yerleştirilmeye başlanmış, 1949 yılından önce burada 200 bin Çinli bulunurken bugün bu sayı milyonları aşmıştır. Hükümet ise doğum kontrol politikası yürütürken Çinlilere "mahrumiyet parası" vererek bu göçleri desteklemiştir. Tüm bu baskı ve zulümler sebebiyle Doğu Türkistanlı Müslümanlar yurtlarını, inançlarını, milli benliklerini koruyabilmek için Çin'e karşı 1949-1951, 1954-1958, 1959-1963 ve 1965-1968 yıllarında elli sekiz kez kitlesel olarak ayaklanmıştır. Bu ayaklanmalar Çin hükümeti tarafından çok sert ve kanlı bir şekilde bastırılmış ve yüz binlerce Müslüman idam edilmiştir. Bey yüz binden fazlası ise çalışma kamplarına gönderilmiştir. Bölge adeta bir çalışma kampına çevrilmiş ve Müslüman iş gücü Çin 'in kendi ihtiyaçlarını kar55
şılamak için kullanılmıştır. Bugün "Muhtar Bölge" olarak adlandırılan Doğu Türkistan'da kontrol tamamen Çinlilerin elinde bulunmakta Mao'nun ölümünden sonra atılan bazı olumlu adımlara ve çıkarılan yasalara karşın Çin hükümetinin verdiğini öne sürdüğü ekonomik, kültürel, siyasi ve dini özgürlükler dünyanın ve İslam ülkelerinin gözünü boyama hamlesinden öteye geçmemektedir. Kaynaklar: Doğu Türkistan'ın Sesi
Platform
Ayın Röportajı
“Rüyam, Müslüman ilahiyatçı yetiştiren üniversiteler olması” Hollanda’da da üniversite veya yüksel okul düzeyinde müslüman ilahiyatçı yetiştirilmesi için bir eğitim olması gerektiğini düşünen Raşit Bal bu hayalini 2005 yılında gerçekleşti. O tarihte InHolland HBO bölümünde açılan Islam ilahiyatı ve felsefe bölümünde koördinatörlük yapan ve ayrıca ders veren Bal’ın diğer hedefi bu alanda Hollanda’da bir üniversite açılması. Banu Çelik
Hollanda’ya işçi bir ailenin çocuğu olarak 1979 yıllarında geldiniz. Geldiğinizde daha henüz 15 yaşındaydınız. O dönem Hollanda’yla ilgili ne tür analizler yaptınız? “Ben Hollanda´ya Kayseri´nin Yahyalı ilçesinin Dereköyü’nden geldim. Daha önce hiç büyük şehir görmemiştim. Hollanda ile ilgili tek bildiğim, babamın anlattıklarıydı: sokaklarının temiz olduğu, insanların evlere ayakkabılarını çıkartmadan girdikleri, işe temiz elbise ile gidip, elbiselerini hiç kirletmeden tekrar eve döndükleri gibi tasvirler. Buraya geldiğimde bunları test ettim tabiki. Hepsi-
Platform
15 Haziran 2011
de doğru çıktı. Babamın bizim için hazırladığı evin duvarları çiçekli duvar kağıdıyla süslenmişti. Bunu ilk etapta anlayamamıştım. Sanki birileri odanın duvarlarını tektek çiçeklerle boyamıştı. Sonra babam açıkladı durumu tabiki. Ben buraya geldiğimde kendim için belirlediğim en belirgin hedef Hollandaca öğrenmek ve ‘bilim’ adamı olmaktı. Bunu kafaya koymuştum. Sürekli kitap okuyordum, özellikle bilim tarihi ile ilgili kitaplar okuyordum. Atomlara, uzaya ilgim olukça fazlaydı. Tabiata hakim olan kuralları ben keşfedecektim, bunun peşine düşmüştüm.
56
Tabii bu aşamada Hollanda´yı anlamak, analiz etmek benim için oldukça zordu. Tanımadığım ve ‘benim’ olmayan bir toplumda var olmak. Mesele buydu gibi geliyor bana. Ben kim olacağım? Sanki bir çok ‘kimlikten’ seçme imkanım vardı gibi. Seküler bir kimlik, dini bir kimlik, ulusalcı bir kimlik, hedonist bir kimlik, bunların hepside bir seçenekti. Ben halen anlamadığım bir şekilde kendime dini bir kimlik seçtim. Camiye gidiyor, dini konulara ilgi duyuyordum. Bilimsel kitapların yanında dini kitaplarda okumaya başladım. Yirmi yaşıma geldiğimde, babama rağmen, ki o benim aydın ve solcu bir
Ayın Röportajı
Bir grup arkadaşla şu anda eğitim veren ‘imam eğitimi’ geliştirdik ve 6 senedir eğitim veriyoruz. Islam ilahiyatının ve düşüncesinin Hollanda’da gelişmesine çalışıyoruz. Eğiteceğimiz her öğrenci bu düşüncenin oluşumuna bir katkısı olacak ama üniversite hayalimden vazgeçmiş değilim.
genç olmam için çabalıyordu, politik aktif Milli Görüşçü bir genç olmuştum. Hollanda ile ilgili varsa bir analizim, zannediyorum bu dönemden itibaren başladı. Milli Görüşçü olarak yönümüz Türkiye’ydi ve Hollanda bizim yabacı olduğumuz, kendimize maledemeyeceğimiz ve birazda ‘sapık’ bir toplumdu. Yani dinden uzak, tanrıya sırtını çevirmiş ve varlığının anlamınıda yitirmiş, hedonist bir toplum. Tabiki ben bu toplumla kendimi özdeşleştiremezdim. Işte tam burada ‘Türkiye’ benim için ‘ufuk’ ülkesi oldu. Ama oranın yola getirilmesi gerekiyordu. Bunun için Milli Görüs ve rahmetli Necmettin Erbakan vardı. Bu biliçle ben, burada ‘bilim adamı olacaktım, sonrada Türkiye’ye dönüp oranın yola gelmesi için, kalkınması için katkıda bulunacaktım. Yeni hayalim 20 yaşlarımda bunlardan ibaretti.” Nerede okudunuz ve nerelerde görev aldınız? “Liseden sonra ne okuyacağımı tam olarak bilmiyordum. Şu anda pekte hatırlamıyorum ama bu bilinç ve kimlikle tabiki muhendisliği (HTS Hogere Technische School) yani Yüksek Teknik Okulu’nu seçmem beklenirdi. Öyle de oldu. HTS’de elektroteknik bölümüne gittim. Türkiye’ye döndüğümde hem benim işime yarayacak, hem de Türkiye’nin kalkınmasına destek verebileceğim bir bölümdü. Problemsiz bitirdim ama bir işe girmeyi erken buldum. Zannediyorum, tam bu dönemde Milli Görüş’ün Avrupa Genel Başkanı bana şunları söyledi: ‘mesleğinin
en iyisi olmalısın’. Bunun üzerine Eindhoven Teknik Üniversitesi’ne gittim ve ‘Uluslararası Kalkındırma Bilimleri’ diye tam bana göre olduğunu düşündüğüm bu bölümü okumaya başladım. Bu bölümleri bitirdikten sonra, ne Türkiye’de bir iş bulabildim ne de Hollanda’da. Tam üç sene iş aradım fakat yoktu. Hatta bu konuyla ilgili Hollanda’lı bakan Ad Melkert’a bir mektup yazmıstım. Mektupta eğitimimin yüksek olmasına rağmen iş bulamamda onun bakan olarak sorumluluğu olduğu ve bana bu imkanı oluşturması için kendinden katkı beklediğimi yazdım. Yardımcı olmaya çalıştı ama pek etkili olmadı. Ben iş bulamadım. Ben de vaktimi boş geçirmemek için bir yandan iş ararken bir yandan da vaktimi ve enerjimi din işlerine verdim. Artık Türkiye için değil, buradaki müslümanlar için çalışacaktım. Tabi bu arada Hollandayıda artık anlamaya başlamıştım. Hollanda yavaş yavaş benim ‘yurdum’ olmaya başlamıştı.” Mesleğinizi seçmeye nasıl karar verdiniz? “Eğitimini aldığım bölüm ‘kalkındırma mühedisliği’, yani gelişmekte olan ülkeleri kalkındırmakta katkı sağlamaktı. Ama ben bu mesleği hiç bir zaman icra etmedim. Din işleri ile yogun ilgilendiğimden islami eğitimde iş buldum ve eğitim politikaları uzmanı olarak ‘De ISBO’da De Islamitische Schoolbesturen Organisatie’ yani islami okulların çatı örgütünde çalışmaya başladım. Böylece meslek değiştirmiş oldum. Tabiki
57
üniversite eğitiminin bana kazandırdığı altyapı oldukça yararlı oldu ve eğitim alanında 12 sene çalıstım. Yaptığım işin merkezinde ‘müslüman’ ve ‘islam’ vardı. Çocuk eğitimi, islamın Hollandaya uyumu, islami okulların ehil kişilerce idaresi, hep bu konularla zamanım geçti.”
Hollanda ortamında oluşmuş olması zorunlu olan bir islam düşüncesi olması gerekiyor. Türkiye’de ya da Fas’ta oluşmuş olan islam düşüncesi ve ilahiyatı burası için hem anlamsız hem de gerilim kaynağı olduğunu düşünüyorum.
Simdi InHolland HBO bölümünde islam ilahiyat dersleri veriyorsunuz. Bu sizin rüyanızdı ve gerçekleşti. Gerçekleşme sürecini anlatabilir misiniz? “Islami okulların açılması Hollanda eğitim sisteminin yapısı ile ilgili. Bu okulları açan insanların hiç biride verilecek eğitimin karakteri, öncelikleri gibi konularda gelişmiş düşünceye sahip değildi. Kanunların buna imkan vermesi iyi bir firsattı ve okulu açanlar bu fırsattan yararlandı. Ama çok geçmeden, okulda verilecek eğitimle ilgili olarak, idare etme ve müslüman olmayan öğretmenlerle çalışmak, islamın eğtim ortamına yansıtılması gibi hususlarda ciddi gerilimler oluştu. Bir türlü islami okullar dengeli, ne istediği ve
Platform
Ayın Röportajı
Tıpkı Katoliklerin, Protestanların ve Humanisterin kendi müstakil üniversiteleri olduğu gibi müslümanlarında bir üniversitesi olması gerekiyor. Yeni rüyam bu.” eğitim yöntemi belli olan okullar olamadılar. Sürekli gerilim: toplumla ilgili gerilim, eğitim müfettişiyle gerilim, politika ile gerilim, medyayla gerilim, kendi aralarında gerilim islami okulların genel profili oldu. Ben bu durumu Hollanda’da oluşmamış, Hollanda kültürü ve ilişkileri ile gerilimsiz bir islam düşüncesinin veya islam ilahiyatının olmayışına bağlıyordum. Başka bir deyişle: Hollanda ortamında oluşmuş olması zorunlu olan bir islam düşüncesi olması gerekiyor. Türkiye’de ya da Fas’ta oluşmuş olan islam düşüncesi ve ilahiyatı burası için hem anlamsız hem de gerilim kaynağı olduğunu düşünüyorum. Işte bu ‘Hollanda islam düşüncesinin’ oluşması için Hollanda’da araştıran, eğitim veren bir üniversite gerekiyordu. Artık bunun peşine düşmüştüm. Bunu oluşturmayı kendime vacip kılmıştım. Tabiki benim gibi düşünen başkalarıda vardı. Her ne kadar meslekten ilahiyatçı değilsemde, böyle bir üniversitenin oluşması için gayret ve çaba gösterebilirdim. Gösterilen çaba sonucu üniversite olmadı fakat HBO oldu. Bir grup arkadaşla şu anda
Platform
15 Haziran 2011
eğitim veren ‘imam eğitimi’ geliştirdik ve 6 senedir eğitim veriyoruz. Islam ilahiyatının ve düşüncesinin Hollanda’da gelişmesine çalışıyoruz. Eğiteceğimiz her öğrenci bu düşüncenin oluşumuna bir katkısı olacak ama üniversite hayalimden vazgeçmiş değilim. Tıpkı Katoliklerin, Protestanların ve Humanisterin kendi müstakil üniversiteleri olduğu gibi müslümanlarında bir üniversitesi olması gerekiyor. Yeni rüyam bu.”
Fakültede imamlık ve bunun yanı sıra manevi danışmanlık ve pedagoji dersleri veriyorsunuz. Manevi danışmanlık ve islami pedagoji dersleri tam olarak ne içeriyor?
“Manevi danışmana, rehberde deniyor. Insanın iç dünyası ile ilgili manevi problemlerde yardımcı olan, ona destek veren, onun hayatına yön vermesine yardımcı olmada uzmanlaşmış bir meslek. Islami pedagoji uzmanı ise müslüman ailelere eğitim (özellikle dinle bağlantılı olan) konularda destek 58
ve rakabet eden kişi. Hollanda’da da yaşayan müslüman azınlığın bu konularda göreceli olarak daha çok gerilimleri var gibi.” Öğrencileriniz hangi ırktan? “Öğrencilerimin çoğu bayanlardan (%65’i) oluşuyor. Yüzde 40’ı Türk kökenli, yüzde 30’u Fas kökenli. Diğerleri ise karışık. Şimdi 6 yıl oldu HBO düzeyinde Islam Ilahiyat dersleri veriyoruz. Gelen bazı müslüman öğrenciler buraya bazen dinlerini daha iyi öğrenmek için geliyor. Biz bu öğrencileri Islam ilahiyatçıları ve felsefecileri olarak yetiştiriyoruz. Bunun gerçekleşmesi bana umut ve enerji veriyor. Ben bu yetiştirdiğimiz gençleri gelecekte bu sahada bilgili kişi olarak islam halkının toplumun haklarını savunurken görüyorum. Görevimin henüz tam olarak tamamlanmadığını biliyorum. Eğitim kendi sahasında sürekli kendini geliştiriyor, yeniliyor, ben bu yenilikleri takip etmek ve gelişmeleri uygulamak istiyorum. Ben bir de bu bölümün koördinatörü olarak bölümümüzü Hollanda’da yaşayan Türk’lerin ihtiyaçlarına uyarlamak ve bu topluma yararlı Islam ilahiyatçıları yetiştirmek istiyorum.”
Ayın Röportajı
Milli Görüşçü olarak yönümüz Türkiye’ydi ve Hollanda bizim yabacı olduğumuz, kendimize maledemeyeceğimiz ve birazda ‘sapık’ bir toplumdu. Yani dinden uzak, tanrıya sırtını çevirmiş ve varlığının anlamınıda yitirmiş, hedonist bir toplum. Hollanda’da da yaşayan Türk gençlerinin ilahiyat fakültesine ilgisi nasıl? “Hollanda şartlarında, burda yetişen gençlerin islam ilimlerine ilgisi göreceli olarak daha fazla görünüyor. Bundan dolayı bizim bölümde, diğer dinlerin bölümlerine nazaran, oldukça yeterli öğrenci var. Bundan da memmunuz tabiki.”
Türkiye veya Fas odaklı donanımları nasıl burda önemli yada anlamlı olsun ki? Belki de ‘kaş yapıyorum derken göz çıkartmak’ gibi bir durum ortaya çıkartır.”
Sizce Hollanda’da yaşayan Türk vatandaşlarının Türk ilahiyatçılarına ihtiyaçları ne derecede önemli? “Hollanda’da bir milyona yakın müslüman yaşıyor. Ve bu insanlar ‘dinlerini’ hayatlarında bir şekilde anlamlı kılıyorlar. Bu süreçte de yerleşik kültürle, politik ve günlük yaşantılarında oldukça fazla gerilimler oluşuyor. Işte bu gerilimler ‘Türk ve müslüman ilahiyatçıyı’ anlamlı ve önemli kılıyor. Tercüme ilahiyatta değil, göçmen ilahiyatçıda değil.
Yani Türkiye’den veya Fas’tan gelen ilahiyatçılar değil. Onlar ilk aşamada bu toplumun yabancıları ve yaşanan gerilimlerdende habersizler. Mesleği bu gerilimlerin ve ilişkilere oturmamış. Onların Türkiye veya Fas odaklı donanımları nasıl burda önemli yada anlamlı olsun ki? Belkide ‘kaş yapryorum derken göz çıkartmak’ gibi bir durum ortaya çıkartır.” Verdiğiniz eğitimi almak isteyen gençlere ne tür tavsiyeleriniz var? “Anlamadan, öğrenmeden, efort harcamadan meslek edinilmez, ehil olunmaz. Bu çabayı ve gayreti ‘islam ilimleride’ hakediyor. ‘Iyi müslüman’ olmakta ‘iyi ilahiyatçı olamak’ her zaman örtüşmez.”
59
Şimdi üniversitede görevlisiniz bundan 5 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz? “Önümüzdeki beş sene içinde doktoramı bitirmeyi düşünüyorum. Ondan sonrada, kuracağımız üniversitenin rektörü olacağım.” Bu üniversiteyi kurmak için Hollanda'da yaşayan Türk vatandaşlarının herhangi bir katkısı olabilir mi? “Türklerin daha çok yapabileceği birbirlerine güven, kurumlarına sahip çıkması ve kurumlarını ve temsilcilerini hem takip etmeleri, hem de yakınlık duymaları. Güven daha çok kurumlaşmayı, takip ve yakınlık ise daha etkili olmayı getirir.”
Platform
Haber
Türk kökenli vekiller, adaylık kararlarını açıkladı Hollanda'da 12 Eylül 2012 günü yapılacak erken genel seçim hazırlıkları devam ederken, mecliste görev yapan Türk kökenli milletvekilleri de adaylık konusunda kararlarını açıkladı. Hollanda'da 12 Eylül 2012 tarihinde yapılacak olan erken genel seçim hazırlıkları devam ederken, mecliste görev yapan Türk kökenli milletvekilleri de adaylık konusunda kararlarını açıkladı. PvdA'lı Metin Çelik'in ardından SP'li Sadet Karabulut ve D66'lı Fatma Koşer Kaya'da siyasete devam kararı verdi. Hollanda'da 12 Eyül 2012 tarihinde yapılacak olan erken seçim için hazırlıklar hız kazanmaya başladı. Kısa süre önce İşçi Partili (PvdA) Metin Çelik'in adaylık başvurunda bulunacağını açıklamasının ardından, diğer partili Türk kökenli milletvekilleri de adaylık konusunda kararlarını verdiler.
Demokratlar66'lı (D66) Fatma Koşer Kaya (44) ise, 'Adaylık konusunda tabii ki ben istekliyim. Buna ben değil, demokrat olan partim karar veriyor. Elimde bir sürü kanun tasarıları var. Gençlerle yaptığım ve henüz tamamlanmamış çalışmalar da var. Devam edip bunları tamamlamak istiyorum. Ama sonuçta her şey benim istememle olmuyor. Partim ve parti üyeleri uygun gördüğü takdirde aday olabileceğim' diyerek adaylık konusunda partisine resmi başvuruyu yaptığını söyledi.
'KRİZİN FATURASINI VATANDAŞ ÖDÜYOR'
Sosyalist Partili (SP) Sadet Karabulut (37), 'Daha yapılacak çok iş var. Henüz benim işim bitmedi. Bunun için 12 Eylül seçimleri çok önemli olacak. Hollanda hükümeti, yaşanan krizin faturasını halka yüklüyor, halka ödetmeye çalışıyor. Bu tür planlar devam ederse ekonomi daha da kötüye gidecek, Hollanda'da yaşayan vatandaşı zor ve sıkıntılı günler bekliyor, buna inanın. İşsizlik ve yoksulluk daha da artacak. Buna karşı biz sosyal bir program istiyoruz ve alternatiflerimiz var. Onun için seçmenin bizi destekleyeceğini umut ediyorum' diyerek partisi ve parti üyelerinin uygun görmesi halinde aday olmak istediğini açıkladı.
KARARI PARTİ ÜYELERİ VERECEK
Francine Giskens'in milletvekilliğinden ayrılmasıyla birlikte ara dönem 8 Eylül 2004 tarihinde Hollanda meclisinde göreve başlayan
Coşkun Çörüz
Platform
15 Haziran 2011
Metin Çelik
29 Mayıs 2001 tarihinden beri Hollanda meclisinde görev yapan Hıristiyan Demokrat Partili (CDA) Coşkun Çörüz (48) ise, '2001 yılından beri siyasetin içerisindeyim. Mecliste en uzun görev yapan CDA'lı milletvekili benim. Her geçen gün daha da yaşlanıyorum. Artık bir karar vermem lazım. Ben ve ailemin geleceği söz konusu. Tüm bunları göz önünde bulunduruyor ve bir değerlendirme yapmaktayım. Henüz net bir karar vermedim. Adaylık konusunda kararımı ileriki günlerde vereceğim. İnanın eşim bile ne yapacağımı bilmiyor' diyerek ani bir karar değişikliği olmadığı takdirde aday olmayacağının sinyallerini verdi. Kısa süre önce İşçi Partili (PvdA) Nebahat Albayrak, erken genel seçimde aday olmayacağını açıklamıştı. Kamuoyu anketlerine göre 12 Eylül'de yapılacak olan seçimde merkez partilerin ciddi oranda oy kaybına uğraması, Sosyalist Parti'nin (SP) oy patlaması yapması bekleniyor. Ancak tek başına veya iki partili bir koalisyon imkansız görünüyor. Kamuoyu yoklamalarına göre Hollanda'yı en az 3 partili bir koalisyon hükümeti bekliyor.
60
Fatma Koşer Kaya
Hollanda ile Türkiye arasındaki 400 yıllık dostluk büyük bir coşkuyla kutlandı! 1612 yılında Büyükelçi Cornelis Haga Hollanda Cumhuriyeti’nin güven mektubunu Osmanlı Sultan’ına sunmasıyla iki ülke arasında başlayan ilişkilerin 400. yüzyılı coşkuyla Rotterdam Humanitas Bergweg binasında kutlandı. Kutlama şenliğinde Bezm-i Safa Grubu, Osmanlı Sultanlarının bestelerini seslendirdi. Katılımcıları yüzyıllar öncesine götürürken, kendilerine özgü müziğiyle dinleyenleri adeta büyülediler. Şenliğin resmi açılışını Rotterdam Başkonsolosumuz Togan Oral Bey yaptı. Konuşmasında Hollanda’nın çeşitli kentlerinde bir çok kültürel ve sanatsal etkinliklerin yapıldığını ve Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkilerin önemini dile getirdi. Togan Ora’a yaptığı katkılardan dolayı Hollandaca öğrenme kitabı hediye eden Sayın Beker’e aynı diplomasi inceliğiyle Türkçe öğrenme kitabı hediye etti. Şenlik boyunca bütün konuklarla bire bir ilgilendi, konukseverliği ve içtenliği dikkat çekti. Hollanda Eğitim Bakanlığı’nın Avrupa Platformu ile birlikte açtığı ‘Hollanda ve Türkiye’deki okullar arası kalıcı işbirliği’ En İyi Türkiye Projesi ‘adlı yarışmaya katılan okulların ödülleri de verildi.
www.etnicom.nl
.
.
ETNICOM YAYINEVI Platform ve Kadın Dergilerinden Büyük Özel Abone Kampanyası!!! Platform veya Kadın dergisine abone olan ilk 50 kişiye, 50.000 giriş sözcüğü, deyim ve atasözünü içeren ve Hollanda Milli Eğitim Bakanlığı ve Hollanda Dil Kurumu’nun mali katkılarıyla hazırlanan, Yazar Drs. Mehmet Kırış’ın hazırladığı € 49,90 değerinde olan büyük boy TÜRKÇE HOLLANDACA SÖZLÜĞÜ’nü hediye veriyoruz!!!
Platform dergisi bir yıllık abone fiyatı € 35,Kadın dergisi bir yıllık abone fiyatı € 35,Platform veya Kadın dergisi’ni 1 yıl boyunca elde etmek için €35,- hesap numaramdan çekilmesini kabul ediyorum. Voor een abonnement van 1 jaar op het blad Platform of Kadın machtig ik hierbij PMG om eenmalig €35,- van mijn bank- of girorekening af te schrijven.
Naam....................................................m/v.............. Adres.......................................................................... Postcode/plaats....................................................... Telefoon...................................................................... Beroep.......................................Geborte datum..................................... E-mail.......................................................................................................... Datum......................................................................................................... Handtekening............................................................................................ Platform dergisine abone olmak istiyorum
P
Aylık düşünce, aktüalite ve haber dergisi
Derkinderen Str 108-B • 1060 WX • Amsterdam www.platformmedia.nl • info@ platformmedia.nl
Postbus 40048 - 6504 AA Nijmegen | Tel: 024 - 3501130 Fax: 024 - 3501130 | www.etnicom.nl • info@etnicom.nl
+31 (0)20 614 53 63
Kadın dergisine abone olmak istiyorum
Evlilik okulu
İnternette çocuklarınızı bekleyen
tehlikeler ve tedbirleri Çevrenizde dikkat ediyor musunuz? Anne babalar, çocuklarına tanımadıkları insanlarla konuşmamayı, yabancıların verdiği yiyecekleri yememeyi, zili çalan yabancılara kapıyı açmamayı, kim olduğunu bilmedikleri insanların yardım istediğine "hayır" demeyi öğretiyor. Mehtap Kayaoğlu
D
ikbaşlı, inat,ukala, hep kazanmaya odaklı, dediğim dedik, saldırgan, sert erkeksi kadınlar ve alıngan, kırılgan, korkak, küskün, sorumluluk almaktan korkan, kadınsı erkekler her geçen gün Fakat en az onlar kadar tehlikeli olan "ne olduğunu bilmediğin sitelere girmeme" tedbirini öğretmiyor. Öğretmeye çalışsa da başarılı olamıyor. Veya nasıl öğreteceğini bilmiyor! Geçenlerde bir arkadaşımın yaşadığı şaşkınlığı sizlerle paylaşayım. Mutfakta bulaşık yıkarken, kızının hiç sesinin çıkmadığını farketmiş. Çocuk 4,5 yaşında. Annesinin ken-
Platform
15 Haziran 2011
disine öğrettiği bazı oyun sitelerine giriyor, Barbie bebeklerini giydiriyor, yaşına uygun dikkat oyunları oynuyormuş. Odaya girmiş, kızının ağzı açık bir şeyler izlediğini görmüş. Ekrana baktığında, barbie bebeklerle sanal olarak yapılan müstehcen görüntülerle karşılaşmış. "Kızım zarar görmüş müdür? Aklında saçma sapan şeyler kalır mı?" diye endişelenmiş doğal olarak. Anlaşılan o ki; tanıdığı kelimelerle arama motoruna giren minik kız, tıklıyor ve önüne gelen görüntüyü izliyor. Ne çıkarsa bahtına! Çocuklarınız internete evinizden, okulun-
62
dan, arkadaşlarının evinden, internet kafelerden...vs. çeşitli yerlerden bağlanabilir. Oyun oynamak, ödev yapmak gibi en belirgin nedenlerle girdiği internet aleminde, hiç beklenmedik görüntülerle karşılaşabilir, olmadık teklifler alabilir. Demek oluyor ki, toplumsal anlamda yaptığımız koruyucu uyarıları, internet hakkında da yapmalıyız. Amerika'da 2001 yılında Kayıp ve Sömürülmüş Çocuklar Ulusal Merkezi adına yapılan Çevrimiçi Suçlar ulus Gençliği raporunda yer alan bilgilere göre; her beş çocuktan biri
Evlilik okulu internette cinsel içerikli malzemelerle karşılaşmış, her 17 çocuktan birisi internetten tehdit olayı yaşamış, her 30 çocuktan birisi internet dışında buluşup cinsel ilişki yaşama teklifi almış! Üstelik yıl 2001 dikkatinizi çekerim! Yakın tarihte yapılan bir araştırmada kimbilir durum nasıldır?
İnternetin çocuklarınız için en belirgin tehlikeleri; * Pornografik, olumsuz ve tehlikeli inanç içerikli sitelere kolayca ulaşılabilmesi. * Çocuklar için yararlı olabilecek sitelere kolay ulaşılabilir olmaması * İnternet başında geçirilen zaman nedeniyle aile içi ilişkilerde çatışmaların oluşması * Çocukların ders çalışmak için yeterince zaman ayırmaması * İnternetin sanal kullanımının artmasıyla birlikte, gençlere kimlik bocalaması yaşatması * İnternetin yararlı amaçlardan ziyade, oyun ve benzeri lüzumsuz haller için kullanılması * Çocukların interneti bağımlılık haline getirmesi * Bazı bilgilerle, yaşlarından önce ulaşılması (cinsellik/şiddet)
3. Bilgisayar yatak odasından, oturma odasına geçsin. Tek başlarına bir odaya kapanıp, sosyalleşme süreçlerine engel olmasına izin vermeyin. Öyle odaya tek başına kapanmak yok! Kusura bakmasın! Her ne yapacaksa bilgisayarda sizin yanınızda yapsın!
nuşmamaları gerektiğini hatırlatın.
4. Günlük 3 saatten fazla bilgisayar başında zaman geçirmesine izin vermeyin.
10. İnternette karşılaştıkları her kişinin, aslında gerçek olmayan sanal kişiler olabileceğini söyleyin. Adının Mehmet olduğunu söyleyen birisinin gerçekten Mehmet olacağının garantisini kim verecek?
5. Bilgisayarın kendisine değil, bilgisayarın başında geçirilecek zamanı sınırlayın. Doğru ve sağlıklı şekilde kullanılırsa, bilgisayar çağımızın en büyük nimetlerinden birisidir unutmayın. 6. Bilgisayar kullanımının saatlerini birlikte kararlaştırın. Israrlı tavırlar takınırsa durumu siz belirleyin. Örneğin ödevlerini bitirmeden, derslerini yapmadan oynamasına izin vermeyin. Tabii çok istisnai zamanlar olabilir. Arada sırada ders öncesi oynatabilirsiniz. Fakat bu istisnai durum, her zaman aynı şeyin olacağı anlamına gelmemeli. 7. Arkadaşlarla bir saat sohbet, 2 saat oyun, 2 saat ödev araştırması... gibi uzatılmış nedenlerle zamana zam yapmayın! Ödev+oyun+sosyal ağ=3 saat civarı! 8. Tanımadıkları insanlarla sosyal ağlarda muhatap olmamalarını kesinlikle öğretin. Günlük hayatta muhatap olduğumuz insanlarla konuşup sohbet edebileceklerini, oyun sitesi, vs gibi yerlerden çıkan insanlarla ko-
Şimdi gelelim çocuklarımızın güvenli internet kullanımı için gerekli olan anne/baba davranışlarını sıralamaya;
9. Kimlik bilgileri, aile bilgileri gibi özel konularda kimseye bilgi vermemeleri konusunda bilgilendirin. Kötü niyetli kişilerin avcılığa çıktığını ve size zarar verebileceğini söyleyin.
11. Arada sırada çocuğunuz arkasından internete girip, nerelerde zaman geçirdiğini görmeye çalışın. Kimlerle yazışmış, hangi sitelere girmiş, nerelerde sörf yapmış bakın. 12. Uygunsuz siteler, hoş olmayan sohbetlerle karşılaştığınızda,internet kullanımının kısıtlanacağını, doğru kullanımı anlayana kadar, yanlış kullanımlar için izni olmadığını hatırlatın. 13. Ana amacınız, çocuğunuza bilgisayar ve internet kullanımının sağlıklı yollarını öğretmek,unutmayın! Çocuğumuz kendi sorumluluğunu alabilmeli, şartlar ne olursa olsun ve hangi ortamda bulunursa bulunsun, kendisine zarar verecek insanlardan korunmayı öğrenebilmeli. 14. Çocuğunuzla birlikte bilgisayar başında zaman geçirin. Genel eğilimlerinin ne olduğu, hangi tür faaliyetlerden hoşlandığı ve kimlerle neler yaptığını anlamanın en iyi yolu budur. 15. İnternet konusunun, tıpkı sokaktaki yankesici ve eve giren hırsız kadar dikkat edilecek önemli bir mesele olduğunu evladınıza bir güzel açıklayın. Kurallar belirleyin ve birlikte bu kurallara uyun. Uymuyorsa, internet kullanımına kısıtlama getireceğinizi söyleyin.
1. En kolay yöntem: Filtre programları kullanın. Böylece çocuğunuzun güvenli ortamlarda gezinmesini sağlarsınız. 2. Eğer siz de internet kullanıyorsanız, sağlıklı bir internet kullanıcısı olduğunuzdan emin olun. "Önce yaşa, sonra yaşat" ilkesi diyorum ben buna. Biz doğru zamanlarda, doğru miktarda internet kullanırsak ve mümkünse bunları sesli yaparsak çok işe yarar. Örneğin ben yazı yazarken bile, "Off şu yazı bitse de hemen kalksam bilgisayarın başından! Minik Ecrinimle oyun oynamak istiyorum yahuu... çok uzun oturulmaz ki bilgisayarın başında..." gibi sözler söylüyorum. Böylece 4,5 yaşındaki yeğenim Ecrin'e örnek oluyorum şimdiden. Mesaj veriyorum. Ne öğretirsek onu öğreniyorlar malum.
İlk etapta aklıma gelenleri yazdım. Sizlerin uyguladığınız ve işe yaradığını düşündüğünüz yöntemler varsa yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz sevgili okurlar. Herkes birbirinden bir şeyler öğrensin. Süper olur bence! Kendi başınıza interneti kontrol altına alabilirsiniz. Durum kontrol dışına çıkmışsa ve ne yapacağınızı bilemiyorsanız lütfen uzmanlardan yardım alın. Günümüzde bilgisayar ve internet bağımlılığı madde ve uyuşturucu bağımlılığı gibi zarar veriyor çocuklara...
63
Platform
Seyehatname
Seyyâh-ı âlem ve ferîd-i beni âdem ol!
Esin Parlak
Daha küçük yaşlarından itibaren içinde müthiş bir gezi arzusu vardı. Yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak istiyordu. Kendisininde kitabinda anlattığına göre 19 Ağustos 1630 Aşure gününün gecesi, rüyasında gördüğü sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed'in elini öperken büyük bir heyecan ile “Şefaat ya Resulallah” diyecegi yerde “Seyahat ya Resulallah” diyerek kendi geleceğine farklı bir kapı aralayan bu garip gezgin, hayatı boyunca çeşitli coğrafyaları dolaşmış ve sonunda on ciltlik "Seyahatname" adlı eserini yazmıştir. Asıl adı bilinmiyor, ama dünya onu Evliya Çelebi olarak tanıdı. Evliya Çelebi'nin bugün bile hala önemini taşıyan bu ölümsüz eserin isminden esinlenerek, bende gezi yazilarima bu adi verdim. Böylesine güzel bir rüya üzerine dünyayi gezmeye baslamak cok daha güzel ve anlamli olurdu diye düsünüyorum. Ama öyle olmasa bile ne dünya gezmekle bitecek gibi, ne de benim gezme tutkum. Varmisiniz sizde seyyah olup benimle bu alemi gezmeye?
Platform
15 Haziran 2011
64
Seyehatname
Pırlantanın başkenti
ANTWERPEN
B
u sehrin ismi aslinda oldukca ilginctir. El atan anlamina geliyor. Sehir efsanesine gore Schelde nehrinin kiyisinda yasayan Antigoon adindaki bir dev, gecen gemilerden harac toplar ve vermeyenlerin de bir elini keser, nehre atarmis (handwerpen). Sehrin Brabo isimli genc kahramani devi oldurur ve ayni sekilde devin elini keserek Schelde nehrine atar. Bu buyuk kahramanin heykelini sehrin tam merkezinde gorebilirsiniz. Ayrica carsida buyuk bir el heykeli ve bir cok cikolata dukkaninda el seklinde cikolatalar bulabilirsiniz. Antwerpen Bruksel’in kuzeyinde, 30 dakika uzaklikta yer alan bir liman sehridir. Dunyanin en buyuk dorduncu, Avrupa’nin ise ikinci buyuk limanina sahiptir. Antwerpen'in en onemli ozelliklerinden biri de dunya pırlanta piyasasına ev sahipligi yapıyor olması. Dunyada pırlanta ticaretinin %70'i burdan geciyor. Merkez garinin hemen arkasindaki Yahudi mahallesinde yer alan DiamondLand, suphesiz pırlanta merkezlerinin en buyugudur (www.diamondland.be). Nisan yuzugu almak isteyenlerden, evlilik yildonumunu kutlamak icin gorkemli bir yuzuk arayanlara kadar, burda bir cok ulkeden gelen asiklara rastlamak mumkun. Eger fırsatiniz olursa gecmisten gunumuze Yahudi ailelerin adeta bir gelenegi haline gelen pırlanta uretim ve cilalama merkezlerini ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum. Antwerpen, son yıllarda dunya capında bir cok moda tasarımcısı cıkarınca moda alanında da unlu bir sehir oldu. City of diamonds ve city of fashion olarakta bilinir. Sehre girdiginiz andan itibaren waffle kokusu ve muhtesem Belcika cikolataları etrafinizi sariyor. Kilo almamak için pek yanasmasanız da yolculuk boyunca bu dayanılmaz lezzetlere ve kokulara karsı koymak neredeyse imkansız. Benim favorim ise bir zamanlar Napolyon’a ait sarayin icindeki cikolata dukkani ‘’The Chocolate Line’’ (Paleis op de Meir 50). Burada ev yapimi cok ozel cikolata tatlarini bulabilirsiniz. Ornegin tutun, kola, sogan, cay veya zeytin tadindaki dolgu cikolatalar. Ve bunlarin yani sira daha akliniza gelmeyecek bir suru cikolata cesitleri. Her haliyle sevdigimiz cikolatayi birde bu farkli tatlarla denemeye ne dersiniz? Birbirinden güzel bu çikolatalar sevdikleriniz için de güzel bir hediye alternatifi olabilir. Geleneksel tatlar kadar tarihi ve kulturel zenginlikleri de Antwerpen'i cekici kiliyor.
Avrupa katedralleri icinde en guzeli olarak bilenen “Onze-Lieve-Vrouwekathedraal ‘’ Antwerpen’da mutlaka gormeniz gereken eserlerden bir tanesi. 14. ve 15. yuzyillarda Gotik tarzda insa edilmis bu Meryem Ana katedrali gercekten cok etkileyici. Zaten 123 metre uzunluguyla gozden kacacak bir yer de degil. Kathedral icerisinde Rubens’e ait muazzam sanat eserleri bulunuyor. Katedral cikisi cevresinde bulunan kafelerde cay ve kahvelerinizi yudumlayarak cevre mimarisinin tadini cikarabilirsiniz. Meryem Ana katedrali, Grote Markt meydaninda bulunuyor. Ayni meydanda bulunan ve gormeniz gereken diger eser ise oldukca gorkemli olan belediye binasidir (stadhuis van Antwerpen). Bu meydanın ortasında ise Jef Lambeaux’un 1887 de yaptığı, Brabo adlı, fiskiyeli bronz heykel grubu duruyor.
İşte Antwerpen'da mutlaka yapmanız ve gormeniz gerekenler listesi:
• Cikolata/Waffle veya Patates kizartmasi yenmeli • Antwerpen - Centraal • Plantin-moretus müzesi • Rubens’in evi • Antwerpen kraliyet guzel sanatlar müzesi Modern sanat sevenler icin.
65
• Het steen • Zoo Antwerpen • Carsi-Pazar gezmeyi seviyorsaniz Cuma, Cumartesi ve Pazar gunleri kurulan semt pazarlarini ziyaret edebilirsiniz. Bunlarin yani sira kentin aylık pazarlari da var • Meir, Leystraat ve Keyserlei bulvarlari • Stadsfeestzaal Shopping • Modemuseum (MoMu) Modaya ilginiz varsa Moda müzesi Momu’yu kesfedin. • Museum Mayer van den Bergh / Mayer van den Bergh muzesi • Aquatopia • Diamantmuseum / Pirlanta müzesi Pirlanta muzesininden karsisindan kalkan turist otobuslerine binip sehri de gezebilirsiniz. Yalniz benim tavsiyem sehir merkezi cok buyuk olmadigindan kendi favorilerinizi tum sokaklari yuruyerek belirlemeniz. Antwerpen’da turist olarak gezmek oldukca kolay. Tarih ve muze meraklilarina Antwerp City card almalarini tavsiye ediyorum. Turistler icin hazirlanan bu kart muzelere ücret odemeden giris olanagi taniyor. 48 saat boyunca 10 dan fazla müzeyi gezebilirsiniz. Bu kartlari Antwerpen Toerisme & Congres, bilgi danisma burosundan alabilirsiniz (Grote Markt 13, Centraal Station) Kisi basi 31 Euro dan satilmaktadir.
Platform
Kültür Sanat
Derece alan şairlerin yarışma hakkında düşünceleri
Münevver Esra
Geçen sayımızda 8. Avrupa şiir yarışması ile alakalı sonucları yayınlamıştık. Takip edemeyenler için derece alan yarışmacılarımızı burada tekrar belirtiyoruz. Mansiyon alan şiirler
Derece alan şiirler Derece
Şairi
Şiirin adı
Derece
Şairi
Şiirin adı
Birinci
Yaşar Aydın Almanya
YAR BAKIŞLI SABAHLAR BEKLEŞİRDİ BAŞUCUNDA
Birinci Mansiyon
Mehmet Soysal Hollanda
KAR YAĞIYORMUŞ
İkinci
Mehmet Soysal Hollanda
KARANLIK ŞEHİR
İkinci Mansiyon
Özlem Kart İsveç
AY GECEYE SEN KABRE DÜŞTÜN
Üçüncü
Muhammed İsa Öztürk Madakaskar
GÖZLERDE YAKAMOZLANAN
Üçüncü Mansiyon
Erdoğan Çavuşoğlu Hollanda
BEN ANADOLUYUM
8.Platform Avrupa Şiir Yarışmasında geçen sayımızda derece alan şiirleri yayınlamıştık. Bu sayımızdada kültür sanat sayfamızda mansiyon alan şiirlere yer verdik. Aşağıda yarışma ile alakalı yarışmacılarımızın görüş ve düşüncelerini okuyacaksınız. Yaşar Aydın
Yaşar Aydın
(8. Avrupa Şiir Yarışması 1.)
Platform Dergisinin şiire sahip çıkan bu yaklaşımından dolayı bu yarışmadaki bütün ödülleri öncelikle hak ettiğine inanıyorum Platform
15 Haziran 2011
Şiir, edebi anlatımın en zor yokuşu. ve bu yokuşu sevgi adına, insanlık adına, sanat adına yüreğini yora yora tırmananların gönül terini silenler her türlü takdire layıktırlar. Platform Dergisi her yıl düzenlediği şiir yarışmalarıyla bu takdiri fazlasıyla hak ediyor. hep şunu demişimdir, şair olmak için illada şiir yazmak gerekmiyor. şiir okumak, şiiri sevmekte bir yönüyle şairliktir. hele hele Platform Dergisinin gerçekleştirdiği bu şiir yarışmaları benim açımdan şairlikten çok çok ötelerde bir şairliktir. ki herşeyin aslı sevgisiyle ölçülür. belki bizler şair olarak adlandırılıyoruz ama şiire ne derece sahip çıkıyoruz. işte bu sahip çıkma duygusunun dozu şiir sevgisinin ne kadar olduğunun ispatıdır. Platform Dergisinin şiire sahip çıkan bu yaklaşımından dolayı bu yarışmadaki bütün ödülleri öncelikle hak ettiğine inanıyorum. sanata, duyguya, yüreğe değer veren Platform Dergisinin bu
66
en büyük şairliğini ayakta alkışlıyorum...
Mehmet Soysal
(8. Avrupa Şiir Yarışması 2.)
Bu yarışmayı görünce kendimle çok mücadele ettim, şiir yazmak insanın içinde yaşadıklarını iç dünyasını sayfalara dökmektir Bazen insan duygularını çok yoğun yaşar, fakat bunu paylaşacak kimse bulamaz. Ben de duygularımı yoğun yaşayan biri olarak kalem kullanmak hoşuma gidiyor. Belki bu sanal ortamlar da artık tek dostum, kağıtlar ile kalem oldu,Şiirleri kendime bir sırdaş olarak görmeye küçük yaşlarda başladım, Şiir yazmak bir oyun gibi geliyor günlük tutar gibi şiir yazıyordum, fakat bunları paylaşmak benim için çok zor oluyor, sanki sırlarımı afişe edecekmiş
Kültür Sanat Mehmet Soysal
gibi geliyordu, taa ki Platfom Dergisin’de ki yarışmayı görene kadar.. Bu yarışmayı görünce kendimle çok mücadele ettim, şiir yazmak insanın içinde yaşadıklarını iç dünyasını sayfalara dökmektir, hayallerimle kucaklastığım üç nokta olan şiirlerimi bir an paylaşmaya cesaret edemedim. Fakat kardeşime anlattım, bana ‘’Artık zamanı geldi lütfen paylaş sadece kendine saklama’’ dedi, ve büyük bir medeni cesaret ile dergiye yolladım, inanın 2. olduğumu duyunca çok mutlu oldum. Ülkemizden uzak yaşarken bizlere bu imkanı verdiğiniz için gerçekten çok teşekkür Ederim. Kendimi sanki Türkiye’de hissettim. Artık benden kurtulamayacaksınız, bütün yarışmalarınıza katılacağım, arkadaşlarıma da tavsiye edeceğim. Tekrar hepinize sonsuz Teşekkür Ederim.
Özlem Kart
(Avrupa Mansiyon 2.)
Bu organizasyon, Avrupada Türk edebiyatı ve şiirinin, aynı zamanda Türk dilinin gelişip zenginleşmesine olumlu bir katkı sunmaktadır Öncelikle Avrupa Şiir Yarışması’nı geleneksel hale getiren, bu yıl 8. düzenleyen, Amsterdam’dan bu organizasyonun ev sahipliğini yapan Platform Dergisi’ni, yarışmanın düzenlenmesinde katkılarını sunan Kadın Dergisi’ni ve Karizma Dergisi’ni, ayrıca şiirlerin okunup değerlendirilmesinde emeği geçen tüm jüri üyelerini buradan içtenlikle selamlıyorum. Bir yabancı olarak Avrupada yaşamak, uzun vadede ister istemez özünden, kültüründen, geldiği toplumun mevcut koşul-
larından uzaklaşmayı ve kopuşu da beraberinde getirmektedir. Bu açıdan kültürel ve manevi bağlarımızın Avrupada da yaşatılıp güçlendirilmesi önemli bir ihtiyaç haline gelmektedir. Edebiyat ve şiir, toplumsal geçmişiyle kaynaşmanın, kültürel bağları zenginleştirmenin sanatsal araçlarıdır. Bu noktada, Avrupa Şiir Yarışması önemli bir anlam taşımaktadır. Bu organizasyon, Avrupada Türk edebiyatı ve şiirinin, aynı zamanda Türk dilinin gelişip zenginleşmesine olumlu bir katkı sunmaktadır. Diğer yandan Avrupada yaşayan, edebiyata ve şiire gönül veren kişilerin önünü açarak bu kişilere gelecekteki üretkenlikleri için güçlü bir motivasyon sunmaktadır. Avrupa Şiir Yarışması’na olan ilginin ve katılımın ileriki yıllarda da artarak
Özlem Kart
devam etmesini ve bu organizasyon etrafında zengin, kültürel ve edebi bir çevrenin oluşturulmasını ümit ediyorum. Platform Dergisi, her yıl geleneksel hale getirdiği Avrupa Şiir Yarışması’nı kendi imkan ve gücüyle organize etmeye çalışmaktadır. Bu girişimin Türk medyası tarafından da desteklenip teşvik edilmesini, Türk edebiyatı, şiiri ve dili açısından Avrupa’da gerçekleştirdiği kültürel hizmetinin önem ve değerinin taktir edilmesini dilerim. Şiir sadece yetenek veya bir başarı göstergesi değil, hayatlarımızdan, anılarımızdan, acılarımızdan ve sevinçlerimizden süzülüp gelen, damıtılmış duygulu sözcükler destesidir. Bu hissiyatla şiirlerini düzenleyip oluşturan, duygularını paylaşmak isteyen ve 8. Avrupa Şiir Yarışması’na şiirlerini gönderen tüm katılımcı arkadaşları kutluyorum. Ödül alan
67
arkadaşlarımızı da tebrik eder, bundan sonraki başarılarının ve şiir üzerine uğraşlarının devam etmesini temenni ederim. Eserleri için emek ve zaman harcadılar, yüreklerine sağlık diyorum.
Muhammed İsa ÖZTÜRK (8. Avrupa Şiir Yarışması 3.)
Gurbet dehliziyle boğuşmak ve altın topraktan binlerce kilometre uzakta olmak, gönüllere saplanan bir hafakan oku gibidir Öncelikle yarışmayı hazırlayan ve hep yeni genç kalemler peşinde olan başta Platform Dergisi’nin genel yayın yönetmeni Ebubekir Turgut Beyefendi’ye ve diğer Patform dergisi çalışanlarına ve yarışmayı destekleyen Kadın Dergisi ve Karizma Dergisi çalışanlarına teşekkürlerimi ve şükranlarımı gönderiyorum. Yarışmaya katılan diğer bütün kardeşlerimi de tebrik ediyor ve ayrıca derece yakalayan kardeşlerime de kadim kalemleriniz daim çağlasın diyorum. Gurbet dehliziyle boğuşmak ve altın topraktan binlerce kilometre uzakta olmak, gönüllere bir hafakan oku gibidir; lakin gurbette böyle bir yarışmaya katılmak, Türkçemizin kelime atmosferinde Anadolu’nun kokusunu alarak şiir yazmak ve derece almak huzur ve mutluluk vericiydi ve ıstırapları bir nebze dindirdi. Nice güzel şiir yarışmalarında buluşmak dileğiyle, Madagaskar’dan Türkiye’me, Hollanda’ya ve diğer ülkelerde yaşayan vatandaşlarımıza sevgiler,saygılar ve selamlar gönderiyorum.
Muhammet İsa Öztürk
Platform
Kültür Sanat Değerli okuyucular! 8. Platform Avrupa Şiir Yarışmasında ilk üçe giren şiirleri geçen sayımızda yayınlamıştık. Bu sayıda ise mansiyon alan üç şiire yer veriyoruz. Daha önceden söylediğimiz gibi, ilk üçe giren şiirler, ya da mansiyona alan şiirler, kimilerine göre yarışmamıza gönderilen en
iyi şiirler olmayabilir. Dereceye giremeyen şiirler arasında başka güzel/kaliteli şiirler olabilir. Ya da şiirseverlere göre ‚keşke şu şiir şurada yer alsaydı‘ denilebilir. Hepsinin haklılık payı olabilir. Ancak jüri üyerleri belli kriterlere uyarak ve kendi açısından değerlendirerek puan veriyorlar. Sonuçta puanlara göre bir sıralama meydana geliyor.
Hazirlayan: H.Kerim Ece kerimece@hotmail.com kerimece@platformmedia.nl
Yarışmaya katılan bütün şairlere teşlekkür ediyoruz, başarılarının devamını diliyoruz. Hem katılan şairlere ve şiir severlere şimdiden söyleyelim, önümüzdeki sayılarda katılan şiirleri yayınlamaya devam edeceğiz. Bu köşeyi takip ederlerse şiirleriyle karşılaşabilirler. İyi okumalar dileğiyle.
ansiyon 1. M
KAR YAĞIYORMUŞ Duydum ki kar yağıyormuş oralarda. Buğday sarısı saçların ıslandıkça beni hatırla.. Hayalim canlansın o deniz mavisi gözlerinde, Biliyorum belki yüreğinde yerim yok ama: Yinede canlansın hatıralar, Geçmişten kalan ne varsa.. Bende unuttum zaten seni.. Geceleri duvarlarla konuşup, Gündüzleri buğulu camlara şiirler yazıyorum.. Uzun uzun pencereme vuran yağmurları dinliyor, Sonra karşı ağacta soguktan titreyen kuşlari seyrediyorum.. Geçiyor günlerim işte ama seni düşünmüyorum.... Duydum ki kar yağıyormuş oralarda. Her sabah perdeni ilk açtığında, Yüzüne güneş vuruyorsa beni hatirla.. Bilirim gündüzleri de en az geceleri kadar soğuk olur. Kapalıdır şimdi tüm yolları, Sokaklarda genzi yakan kömür kokusu, Güneşle gökyuzu yine küskündür bu aralar.. Etraf Ay cemalin gibi bembeyaz, Suların uzeri bir karış buz, Sabahları servis bekleyen çocuklar, Kahvehaneler ağzına kadar işsiz adam doludur.. Değişmemiş herşey yine aynıdır şimdi oralarda.. Buralarda aynı,değişen sadece mevsimler, İnsanlarda bir telaş bin bir koşuşturmaca. Sabahın köründe tren sesleri. Okula giden çocuklar,yollarda sayısız araba,.. Değişmeyen bir benim aslında.. Değişmeyen vücudumun sol yanında... Mehmet Soysal / Eindhoven
AY GECEYE SEN KABRE DÜŞTÜN
2. M ans iyo n
Hayale daldı kayboldu aklım deli Çekerim ardın sıra kederli içlenmemi Yitirdim seni öksüz bir zamanda Gidene mezar kalana alem darmış Ay geceye sen kabre düştün Dökülür şehir üstüme üstüme Taşına yazılı kayboldu zaman elemli Sürerim peşin sıra yaşlı izlerini Yelkovansız akrepsiz gecede Sayılı tesbih sukut çekişlerinde Ay geceye sen kabre düştün Dökülür şehir üstüme üstüme Gecede uzak yıldız gördüklerim İçimde yakın bir yol yürüdüğüm Hissettiğim sıcak çocuksu damlalar Geriye akan yad edilen yıllar Ay geceye sen kabre düştün Dökülür şehir üstüme üstüme Özlem Kart / İsviçre
3. Mansiyon
BEN ANADOLUYUM Bakmayı ve görmeyi şahinden, uçmayı kartaldan, Sevmeyi Yunus ve Mevlana’dan, Adaleti Hz. Ömer’den öğrendim. Mangal gibi yüreğiyle ben ANADOLUYUM Besmeleyi anamdan, Kur’an’ı Hocamdan, Tarih yazmayı ve edebi Edebali’den, Cihadı Fatih’ten, idareyi Kanuni’den öğrendim. Hakkın hakimiyeti yolunda ben ANADOLUYUM. At sırtında fetihten fetihe koştum, Düşmana dalmayı Ortaasya kartallarından, Hz. Ali’den ilmi, Hezarfen’den fenni öğrendim. İlim ve fenle ilerleme yolunda ben ANADOLUYUM. Fetvalarımı Ebussuud verdi, İbn-i Kemal verdi. Selahaddin-i Eyyübi ile Kudüs’ü fethettim. Seyr-u süluku Hacı Bayram-ı Veli’den öğrendim, Mana aleminin zümrüdü ankası; ben ANADOLUYUM. Ulemayı bağrımda yetiştirdim, besledim, Şühedaya cihad ruhunu ben verdim. Sarık oldum, kefen oldum sarındılar, kılıç oldum kuşandılar, Ben bağrında İstanbul’u olan ANADOLUYUM. Kurtuba’da Ulu Cami, İspanya’da Elhamra’yım, İsfahan’da Terken Hatun, Hindistan’da Taçmahal’im, İstanbul’da Süleymaniye’yim, Edirne’de Selimiye, Eserden müessire; ben ANADOLUYUM. Öğüdü Lokman’dan, ilhamı arıyla aynı kaynaktan, Uzleti Tur-i Sina’da Musa’dan öğrendim.
Yusuf kadar güzel, Eyyüb kadar sabırlı, Şefkat ve merhamette sınırsız; ben ANADOLUYUM. Ben Ademoğluyum; Avrupalı, Asyalı, Ortadoğuluyum. Gazze’de mazlumum, Keşmir’de mağdur, Menemen’de Es’ad Erbili, İskilip’te Atıf Hocayım. Aslım toprak ama ben ANADOLUYUM. Ben aşkım; İmrul Kays’ım, Mecnunum, Ben Leyla’yım; uğruma can veren aşıklarım vardır. Şehid doğuran analar yurduyum, Yurdum, yuvayım, cennetmekan ANADOLUYUM. Vangölü’nün kıyısında yeşil Erciş’im, Urartu’nun Tuşba’sı Van’ım, Necip Fazıl’ın Sakarya’sı, Anadolu’nun Kızılırmak’ıyım, Fırat’ım, Dicle’yim, Seyhan ve Ceyhan’ım, Taşına toprağına kurban; ben ANADOLUYUM. Vahye teslim oldum, Allah’a inandım, Ne Hammurabi’ye ne Aristo’ya kandım. Ahlakı Peygamber’den, sadakati Hz. Ebubekir’den öğrendim. Övgüye layık diyar; ben ANADOLUYUM. Ben hakkım, ben adaletim, ben davayım, Bakmayın boynumun büküklüğüne şeref ve onur doluyum. Ağrı Dağı gibi vakur, Toros gibi ana kucağıyım. Herşeyin sırrı bende, benim de anahtarım sensin. Sen Anadolulusun ben ise ANADOLUYUM. Erdoğan Çavuşoğlu / Rotterdam
Sanat ve Fikir Günlüğü
Yeni Türk Tarih tezi ve Prof. Dr. Kazım Mirşan
Okan Akın
Sanatın farkında mıyız? İnsanlıkla yaşıt olan sanat, tanımasak da bilmesek de görmesek de farketmesek de önemsemesek de hatta anlam veremesek de hayatımızın hemen hemen her yerinde bize eşlik ediyor, bizi yaşama bağlıyor. Acaba kaçımız sanatın kucağında yaşadığımızın farkındayız. Hani bir söz vardır “Onlar ki derya içindedirler, deryayı bimezler” İşte böyle birşey. Sanatın içinde olup, sanatı bilmeden yaşamak, bir şekilde hayatı balık algılamasıyla yaşamak anlamına geliyor. Sanatı hissederek yaşamak, pek de kolay bir şey değil tabi. Biraz olsun birikimli olmak gerekiyor. Bu birikim öyle çok iyi bilgisayar programı bilmek, pazarlama kabiliyetiyle iyi ticaret yapmak, teknik bilgilerle donanıp, iyi bir meslek sahibi olmak, binbir cinliklerle çok çok iyi paralar kazanmak ve hatta üniversite okuyup, profesörlüğe kadar yükselmek anlamına gelmiyor. Bu birikim bambaşka bir şey. Yani birikim sahibi olmak öyle okul okumakla olacak bir şey değil. Pekala normal bir insan da her hangi bir okul okumadan, sadece gözlemleyerek, hissederek ve biraz olsun sanatın ucundan tutarak birikim sahibi olabilir. Böylelikle sanatı tanıyarak içinde yaşadığını ve her daim onu soluduğunu farkedebilir. Bu durumda, karşımıza büyük bir soru cümlesi çıkıyor. “çok mu lazımdı sanat ve onu anlamak için birikim? Bildiğim bilgisayar programı sanatdan daha fazla benim işime yarıyor” Liberal bakış açısını yansıtan bu soru cümlesi, beslendiği yararcı Amerikan felsefesini yansıtıyor. Bu sadece bu görüşün fikri değildir tabi. Bu alayışta olan birçok kesimden insan var. Örneğin bunlardan biri de derinliği olmayan, yaşamayı tıkabasa karın doldurmak zanneden, dikdörtgen kafalı insanlar. Bu arada sanat liberaller için ancak bir yatırım aracı olduğunda bir anlam kazanır. İkinci tip insanlar icin ise orneğin bir roman, mangalı ateşlemek için önem kazanabilir. Sanatın içinde yaşadıklarının farkına varmadan, sanatı gereksiz görüp, biletini kesmeye çalışan birikimsiz gaflet içindeki insanlara sanatı farkedebilmeleri için birkaç tiyo vermek isterim. Zira bilmemek ayıp değil, öğrenmemeye direnmek ayıptır. Sanat estetiktir, güzelliktir, güzelliği duyma, hissetme, dokunma ve seyretme arayışıdır. İlk önce sanatı kendinizde arayın. Mükemmel bir tasarımda yaratılmışsınız. İnsan güzelliği estetiğin zirvesidir. Bunun yanısıra giydiğiniz elbiseler, kullandiğınız ev, araba, bilgisayar ve diğer herşey birer estetiksel tasarım ürünüdür. Günün her saati dinlediğiniz müzik, düğünlerde, eğlencelerde ettiğiniz danslar, çektiğiniz halaylar, hepsi bir estetksel tasarım ürünüdür. Büyük arayışlar sonunda seçtiğiniz cep telefonu ve içinde barındırdığı sinyal sesi, ekran resmi, program logoları gibi her türlü donanım estetiksel bir tasarımın ürünüdür. Evinizdeki halıdan kapınızdaki paspasa kadar... Saçınızın şekli, rujunuzun, ojenizin rengi... Küpenizden tutun bir tarafınıza yaptırdığınız dövme bile estetiksel bir tasarımın ürünüdür. Soruyorum şimdi; hala daha sanatı farkedemiyor musunuz? Sevgiyle ve dostlukla kalınız,
Platform
15 Haziran 2011
70
Dünya tarihinin şekillendiği coğrafya, gerçekten Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri sürdüğü gibi Türk coğrafyası mı? Prof. Dr. Kazım Mirşan’ın bilimsel çalışmaları ve arkeolojik bulguları ışığında Türk merkezli dünya tarihi savı, Batılı tarihçiler tarafından Kabul görüyor mu?
Amsterdam / Okan Akın – Bilindiği üzere, Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yıllarda Atatürk, Türk tarihinin incelenmesi amacıyla, Türk Tarih Kurumu’nu kurdurmuş ve yapılan toplantılara bilakis kendisi başkanlık ederek, çalışmalara bizzat katkıda bulunmuştur. İlk çalışmalarda tezlenen en önemli görüş, çok uçuk bir görüş Türk Tarih Kurumu’nun hazırladığı ve olduğu düşünülen, Türk okullarda okutulan “Türk tarihinin Ana tarihi merkezli dünya tari- Hatları” isimli kitabın orjinal nüshası. hi tezi olmuştu. Bu tezleri (Okan Akın kolleksiyonu) savunan “Türk Tarihinin Ana Hatları” isimli bir de kitap yayınlanarak, ilgili kişilere gönderilmişti. Hatta, belli bir süre bu kitabın kısaltılmıs hali okullarda ders kitabı olarak da okuEtrüsk yazılarından bir örnek. Eski Ön tulmuştu. Ne yazık ki bu Türk yazılarına olan benzerlik bariz bir çalışma, güdümlü bir bilim- şekilde farkediliyor. sel kurulun sonucu olarak algılanmış, sonraki yıllarda ciddiye alınmamıştır. Özellikle Atatürk’ün ölümünden sonra bu konu bir daha bu şekliyle açılmamak üzere kapatılıp, Batı merkezli ve güdümlü tarih çerçevesinde bir anlayış takip edilmiştir.
Sanat ve Fikir Günlüğü 1930’larda Atatürk’ün ortaya attığı ve Batılı tarihçiler tarafından ciddiye alınmayan Türk tarihi merkezli Dünya tarih tezi Prof. Dr. Kazım Mirşan’ın son çalışmalarıyla ıspatlandı mı? Mirşan Hoca’nın yaptığı çalışmalar pek tabii ki, arkeolojik bulgular ışığında ve bilimsel bir temel üzerinde gerçekleşmektedir. Yoksa duygusal, abartılı, sakat bir zihniyetin ürünü değillerdir. Bundan Portekiz’de bulunmuş bir Ön Türk yazıtı Prof. Dr. Kazım Mirşan dolayıdır ki Batılı biliminsanları Fransa’da bulunmuş bir Ön Türkçe Mirşan Hoca’nın çalışmalarını ne yazıt. Bir satırında orjinal olarak ilk defa 2004 zısını çözmüş ve Etrüsk alfabesinin Ön Türk redetmektedirler, ne de doğru“İTÜY ES UQUSUNG OZ, ÖZ UÇUSU” alfabesine benzerliği sebebiyle Etrüskler’in s e n e s i n d e dan kabul etmektedirler. Bilimsel ve arkeçevirisi “Onun Öz’ünün uçması olojik bulgular ne derce kuvettli olsa bile Türk ırkından olduklarını savlamıştır. Daha Kazım Mirşan suretiyle, ruhunu ani bir itişle öbür dünyaya geçirme” bazı şeylerin kabulü ve ispatı için yeterli sonra yapılan DNA araştırmaları Mirşan tarafından çöHoca’nın bu tezini doğrular niteliktedir. zümlenmiştir.) olmayabilir. Burada önemli olan, yıllarca kabul görmüş ve kemikleşmiş bir tezin ye- Prof. Dr. Kazım Mirşan’ın tarih tezini ana * Etrüskçe Türkçe’dir rine, ısbatlanmış gerçeğin kabuledilebilir başlıklar halinde sıralayınca inanılması güç * Skandinavya ve Avrupa’da 5000'den fazbir gerçekle karşılaşılıyor. Bu tez tüm olum- la Türkçe yazıt bulunmaktadır. bir şekilde bilim çevrelerine sunulmasıdır. 1919 yılı Doğu Türkistan doğumlu Prof. Dr. suz tavırlara rağmen Atatürk tarafından 80 * Mısır’daki eşteşlerinden 2000 yıl daha Kazım Mirşan Almanca, Rusça, İngilizce, ve yıl evvel savunulmuş. eski ve iki kat daha büyük olan ve şu anda Türk lehçeleri (Tatarca, Özbekçe, Başkurt- Mirşan Hoca, hayatı boyunca yaptığı bilim- yasaklanmış bölgede bulunan piramitler ça, Tarançıca, Kaşkarlıkça (yani Uygurca), sel çalışmalar ışığında çeşitli savlar geliştir- Türkler tarafından yapılmıştır. Kazakça, Kırgızca, Azerice, Türkiye Türkçe- miştir. Savlarından birkaçı şöyledir; Bu savları içerik olarak incelediğimizde, si ile kendi ana lehçesi olan, Tümenlikçe) * Yazı M.Ö 16.000 yılında Türkler tarafınçıkan sonuçların 1930’larda yayınlanan dışında mesleki araştırmalarına yetecek ka- dan icat edildi. “Türk Tarihinin Ana Hatları” kitabında bahdar da Yunanca, Latince ve İtalyanca bilir. * Kürtçe’nin Ön-Türkçe’den sözcükler si geçen Türk Tarih merkezli dünya tarihi Bu geniş dil yelpazesi sayesinde ulaştığı barındırdığı gibi bu sözcükleri Arapça ve teziyle paralellik taşıdığını görüyoruz. Bu tarihi bulguları bilimsel bir temelde birleşti- Farsça’ya da taşımıştır. rebilmiştir. Ön Türk yazıtlarına vakıf olması * Anadolu’da da Ön-Türkçe yazıtlar bulun- durum, yıllarca Atatürk’ün en uçuk ve bilim dışı olarak nitelenip, acımasızca eleştirilen sebebiyle, Asya ve Avrupa cografyasında maktadır. bulunan sembol ve harf görünümlü şe- * Latin, Yunan, Fenike ve Kril alfabeleri Ön- Türk Tarih Kurumu çalışmalarının, yıllar sonra gerçekten kabuledilebilir nitelikte, killerin okunmasında, şaşkınlık yaratacak Türkçe’den oluşmuştur. sonuçlara varmıştır. Bu bilgisini kullanarak * Roma’nın küllerinden kurulduğu medeni- ciddi, bilimsel çalışmalar olarak onaylan2004 yılına kadar çözülemeyen Etrüsk ya- yet olan Etrüskler Türk’tür. (Etrüskçe yazıtlar ması anlamına geliyor.
Ebru Sanatı Ayrıntılı bilgi Okan Akın ve kayıt için Tel: 0641485756 info@atelierokanakin.com www.atelierokanakin.com
“Kendinizi evinizde hissedebileceğiniz bir ortamda ebru öğrenmenin ve yapmanın zevkine varacaksınız”
NEM Ö D İ YEN ARI L T I Y KA KURS MIŞTIR BAŞLA
71
Temel ebru kursu 8 hafta, haftada 1 gün, 2 saat 150,- Avro (BTW hariç) Üst seviye1, üst seviye 2 4 hafta, haftada 1 gün, 2 saat 100,- Avro (BTW hariç)
Platform
Platform
15 Haziran 2011
72
Fıkralar Derleyen: ÖMER
MUHTAR
DUA Erzurumspor yenilirse küme düşecek, berabere kalır ya da yenerse ligde kalacaktır. Hoca'dan dua etmesini isterler: - Hocam bi dua et de takım yensin, hiç değilse berabere kalsın. Hoca dua eder. Maçın 90 dakikası berabere biter ama Erzurumspor uzatmalarda bir gol yer ve küme düşer. Taraftarlar: -Ne biçim dua ettin" diye Hoca'ya çıkışırlar. Hoca: - Ula uşam ben 90 dakka için dua ettim. Ne bilim uzatacağını!.
BEN KAÇ YAŞINDA OLURUM? Bir Fener Bahçeli taraftar ile bir Galatasaraylı taraftar derby maçına gitmek için taksi ye binerler bu arada Fener Bahçeli taraftarı Galatasaraylıya sen beş para etmezsin der.diğeri de ona karşılık verir asıl sen beş para etmezsin sonunda Ali Samiyen stadına gelirler.Fener Bahçeli taksiciye sorar: - ne kadar taksici: - 5 TL -Fener Bahçeli taraftar : - peki bu olmasaydı kaç para alırdın ? taksici: - yine 5 TL der... Fener Bahçeli taraftar Galatasaraylıya döner ve der ki : - gördün mü 5 para etmezsin...
EY GÜZEL ALLAH'IM BEN KAÇ YAŞINDA OLURUM?
Adamın birine sayısaldan büyük ikramiye çıkıyor. Karısına bile söylemiyor. Sabaha karşı ikramiye yi almak için yola çıkıyor. Tam yarı yola gelmişken bir telefon. Arayan kayınbiraderi...
Öğretmen derste çocuklara dönerek sorar; -Söyleyin bakalım kuzeyimizde kara deniz,güneyimizde ak deniz, batımızda ege denizi varsa Ben kaç yaşında olurum? Arka sıralardan bir parmak kalkar: - Kırk dört öğretmenim.. Gerçekten de o yaşta olan öğretmen şaşırır: - Doğru..Ama nasıl bildin.?.. - Gayet kolay öğretmenim..Benim yarı manyak bir ağabeyim var; tam yirmi iki yaşında.. Onun yaşını iki ile çarpınca sizin yaşınız çıkıyor....
- Nerdesin enişte ? - Dışarıdayım hayırdır ? - Çabuk eve gel - N 'oldu ? Çok mu acil - Hemen gel !... Ablam !... - Yoksa hasta mı ? - Yok sizlere ömür!... Başımız sağolsun.... Telefonu kapattıktan sonra adam bulunduğu yere çöküyor.... Ve gülmekten kendini alamıyor , 'Ey güzel Allah'ım, verdikce veriyor, verdikce veriyor.
ŞAMPUAN Temel duş almaya girer şampuanı kafasına boşaltıp ovalamaya başlar. -Sırtını keselemeye gelen annesi. -Oğlum kafanı ıslatmıyacakmısın der. -Temel anne bu şampuan kuru saçlar için da!!!
73 73
Platform latform
Platform
15 Haziran 2011
74
Ayın Yemeği
MALZEMELER: 500 gram tavuk göğüs eti 500 gram kültür mantarı 2 adet orta boy kuru soğan 3 diş sarımsak 2 yemek kaşığı sıvıyağ 1 tatlı kaşığı tuz 1 tatlı kaşığı kekik Servis için, 3 adet domates 5 adet taze soğan 1 kâse haşlanmış mısır Yarım demet kıvırcık 10 adet kornişon turşu Yarım demet mor lahana 5 adet lavaş ekmeği
Mantarlı Tavuk Dürüm YAPILIŞI Tavuk etlerini kuşbaşı şeklinde doğrayın. Mantarları yıkayıp orta kalınlıkta dilimleyin. Kuru soğan ve sarımsakların kabuklarını soyup doğrayın. Yayvan bir tencereye; sıvıyağ, soğan ve sarımsağı alın. Orta dereceli ateşte soğanın rengi değişene kadar kavurun. Mantarları ilave edip suyunu bırakana kadar pişirin. Tavuk, tuz ve kekiği tencereye ekleyip iyice karıştırın. Tencerenin kapağını kapatıp kısık ateşte, tavuk suyunu bırakıp çekene kadar pişirin. Servis için gerekli malzemeleri doğrayın. Lavaş ekmekleri tavada ısıtın. Her bir lavaşın ortasına tavuklu, mantarlı harç koyun. Üzerine domates, lahana, turşu, mısır, serpin. Dürüm şeklinde sarıp sıcak servis yapın.
Patatesli Omlet MALZEMELER 3 adet orta boy patates 2 yemek kaşığı un 3 yemek kaşığı süt 5 adet yumurta 2 yemek kaşığı sıvıyağ 1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri Damak tadınıza göre tuz, karabiber
MALZEMELER 1 adet bütün tavuk Harcı için, 4 adet havuç 3 adet orta boy patates 2 adet kuru soğan 2 diş sarımsak 3 yemek kaşığı pirinç Damak tadınıza göre tuz Sosu için: 5 yemek kaşığı yoğurt 2 yemek kaşığı domates salçası 1 tatlı kaşığı kekik 1 çay kaşığı karabiber Damak tadınıza göre tuz
YAPILIŞI Patatesleri bol suyla yıkadıktan sonra kabuklarını soyup orta incelikte dilimleyin. Tavaya, sıvıyağı alıp kızdırdıktan sonra patatesleri ekleyin. Tavanın kapağını kapatıp orta dereceli ateşte patatesler yumuşayana kadar pişirin. Derin bir kâsenin içinde yumurta, süt, un, peynir, tuz ve karabiberi iyice karıştırın. Karışımı; patateslerin olduğu tavaya döküp karıştırın. Tavanın kapağını kapatıp kısık ateşte yaklaşık 10 dakika pişirin. Omleti ters çevirip kısık ateşte 10 dakika daha pişirin. Servis tabağına alıp domates dilimleriyle servis yapın.
Sebzeli Tavuk Dolması YAPILIŞI Havuç, patates, soğan ve sarımsağın kabuklarını soyup küp şeklinde doğrayın. Pirinci bol suyla yıkayıp suyunu süzün. Derin bir kabın içerisinde sebzeler, pirinç ve tuzu karıştırın. Bütün tavuğun içini iyice temizleyin. Hazırladığınız harçla tavuğun içini doldurun. Sosunu hazırlamak için gerekli malzemeleri karıştırıp tavuğa sürün. Tavuğu fırın poşetine koyup ağzını bağlayın. 200 derece fırında yaklaşık 1 saat pişirin.
Pişirmek için: 1 adet fırın poşeti
75
Platform
Bulmaca
Platform
15 Haziran 2011
76
77
Platform
Spor
Avrupadakilerle sevindik 2011-2012 sezonunda Avrupa'da futbol hayatını sürdüren lejyonerlerimizden Nuri Şahin ve Hamit Altıntop La Liga'da, Arda Turan da UEFA Avrupa Ligi'nde kupa kaldırma başarısı gösterdi.
Arda Turan
A
vrupa'da futbol hayatını sürdüren 19 milli futbolcumuz, bu sezon Almanya, İngiltere, Fransa, Yunanistan, Belçika, Rusya ve Hollanda liglerinde forma giydi. Arda Turan, Hamit Altıntop, Nuri Şahin, Jem Karacan, Kazım Kazım, Gökdeniz Karadeniz ve Sercan Sararer takımlarıyla kupa sevinci yaşadı. İspanya Ligi La Liga'da bu yıl dört Türk futbolcu forma giydi. İlk sezonunda Atletico Madrid formasıyla UEFA Avrupa Ligi kupasını kazanmayı başaran Arda Turan, La Liga'da 33 maçta forma giyip 3 gole imza artken, UEFA Avrupa Ligi'nde ise 10 maçta 2 gol atarak takımının başarısında pay sahibi oldu. Atletico Madrid La Liga'yı beşinci sırada bitirdi ve UEFA Avrupa Ligi'ne katılmaya hak kazandı. Bu sezon Real Madrid'e transfer olan milli futbolcular Nuri Şahin ve Hamit Altıntop
Platform
15 Haziran 2011
Mehmet Topal
Gökdeniz Karadeniz
78
da La Liga şampiyonluğu yaşadılar. Nuri Şahin; Şampiyonlar Ligi, La Liga ve İspanya Kral Kupası'nda toplam 10 maçta forma giydi. Nuri, takımının İspanya Kral Kupası'nda Ponferradina'yı 5-1 yendiği maçta 1 gol attı. Hamit Altıntop ise kupada, ligde ve Avrupa'da toplam 12 maça çıkarken 1 gol kaydetti. Valencia formasıyla La Liga'da ikinci sezonunu geçiren Mehmet Topal ise ligde 20, Şampiyonlar Ligi'nde 3, UEFA Avrupa Ligi'nde 6 ve İspanya Kral Kupası'nda 1 maç olmak üzere toplam 30 maça çıktı. Topal, bu maçlarda 2 gole imza attı. Milli futbolcunun forma giydiği Valencia, ligi üçüncü sırada bitirerek doğrudan Şampiyonlar Ligi'ne katılma şansını elde etti. En fazla Türk futbolcu Almanya'da Bu sezon Avrupa liglerinde en fazla Türk futbolcu, Almanya Futbol Ligi'nde mü-
Spor Tunay Torun
cadele etti. Werder Bremen'de Mehmet Ekici, Hamburg'da Gökhan Töre, Bayer Leverkusen'de Ömer Toprak, Hertha Berlin'de Tunay Torun, Kaiserslautern'de Olcay Şahan, Mainz'da Deniz Yılmaz ve Greuther Fürth'de Sercan Sararer olmak üzere, 7 Türk futbolcu forma giydi. Mehmet Ekici, Werder Bremen ile 21 lig maçında forma giydi ve 1 gol attı. Şampiyonlar Ligi'nde takımı Bayer Leverkusen ile 6 maça çıkan savunma oyuncusu Ömer Toprak ise Bundesliga'da 27 maçta oynadı. Hamburg formasını giyen Gökhan Töre ise takımıyla çıktığı 24 maçta, 2 gol buldu. Bundesliga'da küme düşen Hertha Berlin'in formasını giyen Tunay Torun, ligde oynadığı 21 karşılaşmada 4 gol attı. Bundesliga'da oynayan diğer Türk futbolculardan Olcay Şahan Kaiserslautern formasıyla 27 maçta 1 kez gol sevinci yaşadı. Deniz Yılmaz ise bu sezon Bundesliga'da Mainz formasını 2 maçta giydi. A Milli Takım aday kadrosuna ilk defa çağrılan Sercan Sararer, Almanya İkinci Ligi'nde Greuther Fürth formasıyla şampiyonluk sevinci yaşadı. Takımının Bundesliga'ya yükselmesinde önemli rol oynayan genç forvet oyuncusu, bu sezon 34 maçta 8 gol buldu. İngiltere Ligi Premier League'de ise Tuncay Şanlı forma giydi. Sezon başında Almanya temsilcisi Wolfsburg'dan kiralık olarak İngiliz Bolton Wanderers'a geçen Tuncay Şanlı, 16 maçta forma giydi. Kupada ise 5 maçta oynayıp 1 gole imza atan milli futbolcu, bu sezon takımının küme düşmesine engel olamadı. Ümit Milli Takım ve A2 Milli Takımı'nda da forma giyen orta saha oyuncusu Jem Paul Karacan ise İngiltere İkinci Futbol Ligi'nde Reading formasıyla şampiyonluk sevinci yaşadı. Takımının şampiyon olarak Premier League'e yükselmesinde önemli rol oynayan Karacan, 37 maçta 3 gol kaydetti. Rekor Sinan Bolat'ta Fransa Ligi'nde ise forvet oyuncuları Umut Bulut ile Mevlüt Erdinç oynadı. Toulouse formasıyla ilk sezonunu geçiren Umut Bu-
Nuri Şahin Hamit Altıntop
lut, 30 maçta 5 gol kaydetti. Sezona Paris Saint Germain formasıyla başlayan, lig ve kupalarda oynadığı 19 maçta 1 gol atan Mevlüt Erdinç ise sezon ortasında bir başka Fransız ekibi Rennes'e transfer oldu. Erdinç, Rennes formasıyla ligde çıktığı 12 maçta 4 gol sevinci yaşadı. Fransa'da ligler bu hafta sona eriyor. Avrupa'nın diğer liglerinde ise Belçika'da Sinan Bolat, Yunanistan'da Kazım Kazım, Rusya'da Gökdeniz Karadeniz ile Hollanda'da Ömer Bayram forma giydi. A Milli Takım'da da oynayan kaleci Sinan
79
Bolat, Standard Liege formasıyla tüm kupalarda 48 karşılaşmada sahaya çıktı. Gökdeniz Karadeniz, Rubin Kazan formasıyla bu sezon 52 maçta 10 gol atma başarısı gösterdi. Milli futbolcu, takımıyla Rusya Kupası'nı kaldırdı. Bu sezonun ortasında Galatasaray'dan Olimpiakos'a kiralık olarak giden Kazım Kazım takımıyla hem lig hem de kupa şampiyonluğu yaşadı. Kazım 9 maçta 1 gol attı. Ümit Milli Takım forması giyen forvet Ömer Bayram ise NAC Breda'da 30 maçta oynadı ve 5 kez gol sevinci yaşadı.
Platform
Spor
THY'den Schiphol'de Denis Irwın'li Sponsor Tanıtımı Türk Hava Yolları (THY), dünyanın dördüncü büyük havalimanı olan Schiphol'de, dünyanın en başarılı futbol takımlarından Manchester United'a ait lig kupasıyla tanıtım yaptı. Türk Hava Yolları (THY), dünyanın dördüncü büyük havalimanı olan Schiphol'de, dünyanın en başarılı futbol takımlarından Manchester United'a ait lig kupasıyla tanıtım yaptı. THY, Manchester United'ın sponsorluk tanıtımını, takımın ünlü oyuncusu Denis Irwin'in de katılımıyla Hollanda'nın uluslararası havalimanı Schiphol'de gerçekleştirdi. THY Hollanda ofis müdürü Ahmet Şahin, havayolunun büyümesini Türkiye'nin gelişimiyle tanımlayarak, bu büyümenin artarak devam edeceğini beklediklerini söyledi. Türk Hava Yolları, İngiltere Premier Lig ekiplerinden Manchester United'in geçen sezon ligde kazandığı şampiyonluk kupasını da Amsterdam Schiphol Havalimanı'na getirdi. "Manchester United Champions Trophy Tour" adı altında dünyada çok sayıda ülkede sergilenen kupa, havalimanındaki yolcu çıkış terminalinde sergilendi. Manchester United ile sponsorlukları kapsamında, THY olarak İngiliz ekibi ile ortak bir sinerji oluşturmak istediklerini söyleyen Şahin, "Bu tür etkinlikler öncelikle THY adına, sonra da Türkiye'nin gururu olduğu için ülkemiz adına önemli organizasyonlar. Amsterdam Schiphol Havalimanı'nı her milletten insanlar kullanıyor. Buna şahit olmaları bizim için bir övünç ve aynı zamanda bir gurur kaynağı. Hollanda'da ilk defa böyle bir organizasyon oldu. Türk Hava Yollarının
Platform
15 Haziran 2011
Manchester United kupası ile Denis Irwin ve THY Hollanda ekibi bir arada
büyümesi, Türkiye'nin büyümesi ile paralellik arz ediyor. Türkiye'miz büyüdükçe THY de büyüyor. Son 10 yıl içinde THY bir dünya markası oldu. Bildiğiniz gibi Manchester United gibi kendi sponsorlarını seçerken çok hassas davranıyorlar. Bu kadar hassas bir büyük kulübün THY'nin sponsorluğunu kabul etmiş olması dolayısıyla böyle bir sinerji oluşturması artık THY'nin büyüklüğü-
nün bir göstergesidir" şeklinde konuştu. Bu arada, etkinlikte havalimanı terminali içinde mini futbol sahasında futbol gösterisi yapıldı. Ayrıca etkinlikte yapılan kura çekimiyle de şanslı davetlilere futbolcuların imzaladığı 3 adet THY uçak maketi ve THY uçak bileti hediye edildi. Kupa, buradaki organizasyonun ardından Manchester United Kulübü yetkilileri tarafından İngiltere'ye geri götürüldü.
Şampiyon Hilal Hollanda Türk Federasyon’a bağlı Beverwijk Türk Kültür Ocağı “Hilâlspor” mutlu sona ulaştı. Hilâlspor antrenörü Kamil Karaer eşliğindeki ilk sezonunda Beverwijk Türk Kültür Ocağı`na şampiyonluk kupasını getirdi. Ligde ikinci sırada bulunan rakibini 3 maçta da (2x lig, 1x kupa) üstünlük sağlayarak kısa zamanda ligin korkulu rüyası haline gelen Hilâlspor böylelikle yirmi iki senelik tarihindeki 11. şampiyonluğuna ulaşan takım oldu. Sezon başında kadrosunu yenileyen ve tamamen gençlere yönelen Hilalspor kaptanı Ahmet Altın şöyle konuştu: “Bir sezon boyunca çalıştık ve abilerimizin bize bıraktğı Hilalspor`a yakışır
80
şekilde mükafatımız olanı aldık, SAMPİYONUZ!” diyen kaptan, Beverwijk Türk Kültür Ocağı`na, takım arkadaşlarına ve herkese teşekkür ederken de bir dahaki hedeflerinin bu dinamik takımla hem lig, hem de KNVB (Hollanda Futbol Federasyonu) kupasını kaldırmak olduğunu da ekledi.
Spor
Hercules Güreş Kulübü'ndeki turnuvada Türk gençleri çeşitli başarılar elde etti Amsterdam’da Türk ve Faslı gençleri bir araya getiren eski güreşçi Yılmaz Koçak'ın talebeleri Amsterdam Hercules'teki Benelux turnuvasında madalyaları topladılar. Amsterdam Herculesde yapılan ve aralarında Luxemburg, Belçika ve Hollanda'dan yüzün üzerinde güreşçi katıldı. Eski güreşçi Yılmaz Koçak'ın öğrencileri her geçen gün artıyor ve güçleniyor her gün bir adım daha ilerleyerek sabrın ve iradenin gücünü gösteriyorlar. Yılmaz Koçak, yaklaşık 4 yıldır Hercules Güreş Kulübündeki emeğinin karşılığını talebelerinin madalyaları ile aldığını söyledi. Yılmaz Koçak "Bıkmak durmak yok hedefimize her geçen gün yaklaşıyoruz. En son Hercules Kulübünde yapılan Benelux turnuvasında talebelerimiz büyük başarılar elde ettiler. 26 öğrenciden 16'si yarışmalara katıldı. 16 öğrencimiz yeni bu sene kayıt yaptırdı bazıları 8 ay önce yazılmıştı.Bu kısa süre içerisinde en son turnuvada 3 birincilik, 7 ikincilik, 4 üçüncülük 2, de dördüncülük elde ettik. Burada sabır ve zamanı iyi değerlendirmenin gücünü burada tekrar görüyoruz. Öğrencilerimiz gelenlikle Türk olduğu için onların kültürünü ve törelerini çok iyi olduğu için ve benim Türkiye'den aldığım gördüğüm tecrübelerimi onlara aşılıyoruz. Burada Türk gücünü haykırmak başarılı olimpiyat ve dünya şampiyonu güreşçilerimizin sistemini her ay onlara sine vizyondan gösteriyoruz. Benim prensibim hırçın atik, efendi ve yenilgiyi düşünmemek. Her zaman ben daha iyisini yapabilirim düşüncelerini onlara aşılıyorum. Gözü korkmayan sırtı yere gelmeyen gençleri, gençleri yetiştirmek. Bunları yapmak için kendilerine bir sene şans tanıyorum. Kendimizi onun için iyi yetiştirmemiz lazım. Tek hedef disiplin ve
Son turnuvada 3 birincilik, 7 ikincilik, 4 üçüncülük 2 ,de dördüncülük elde ettik.
disiplini çocuklarımızı spora göndermelerini ailelere tavsiye ediyorum. Yine tekrarlıyorum Hollanda’da ikamet eden vatandaşlarımız çocuklarını sokaklardan, bilgisayarın kötü ortamlarından uzak tutmak istiyorlarsa ata sporumuz olan güreşe yazdırsınlar. Spor yapan çocuklar hem zeki hem çevik ve de güçlü olurlar. Ayrıca okullarında da başarılı
olurlar.” şeklinde konuştu. Amsterdam Hercules Kulübü’nde ata sporunu Türk gençlerine öğreten Yılmaz Koçak, kulübünde 6 yaşından 17 yaşına kadar güreşçi Türk genci bulunduğunu söyledi. Yılmaz Koçak bölgesel güreşlerin ardından Hollanda’ya güreşte dünya şampiyonluğu getirmek istediklerini sözlerine ekledi.
Güreşçiler toplu halde
81
Platform
Yol Haritas覺
Platform
15 Haziran 2011
82