ÜCRETSİZDİR
EYLÜL 2015
NO: 32
EMMY ÖDÜLLERİ KİMLER UZANACAK? GEZİ
Harika barları, muhteşem doğası, sıcak insanları ve köklü tarihiyle sizi bambaşka bir dünyaya götürecek olan İrlanda’yı gezdik ve size tanıttık.
OYUN
Ezeli rekabet, bu ayın sonunda bir kez daha konsollara taşınacak. Bir tarafta PES 16, diğer tarafta ise FIFA 16... Bakalım kim kazanacak?
MODA
Bunaltıcı sıcakların ardından sabırsızlıkla beklediğimiz sonbahar yavaştan göz kırpmaya başlarken, yeni sezonun trendlerine baktık.
TELEVİZYON
60. yıldönümünü kutlayan Muppets, 22 Eylül’de ekranlara geri dönerken, dünya popüler kültürüne damga vuran kuklaların hikayesini yazdık.
RÖPORTAJ
Beyazperdeye transfer olan bir dönemin efsane çizgi serisi Robinson Crusoe & Cuma’nın yaratıcısı Gürcan Yurt ile keyifli bir röportaj yaptık.
G E L E C E Ğ E
2
G E R İ
E Y L Ü L - 1 0
S AY I M
O C A K
ZERO SERGİSİ SAKIP SABANCI MÜZESİ’NDE
20x31cm_ZERO.indd 1
17.08.2015 10:46
İÇİNDEKİLER
14
GEZİ
18
OYUN
Harika barları, muhteşem doğası, sıcak insanları ve köklü tarihiyle sizi bambaşka bir dünyaya götürecek olan İrlanda’yı gezdik ve size tanıttık.
Ezeli rekabet, bu ayın sonunda bir kez daha konsollara taşınacak. Bir tarafta PES 16, diğer tarafta ise FIFA 16... Bakalım kim kazanacak?
24
25
30
31
RÖPORTAJ
Beyazperdeye transfer olan bir dönemin efsane çizgi serisi Robinson Crusoe & Cuma’nın yaratıcısı Gürcan Yurt ile keyifli bir röportaj yaptık.
TELEVİZYON
60. yıldönümünü kutlayan Muppets, 22 Eylül’de ekranlara geri dönerken, dünya popüler kültürüne damga vuran kuklaların hikayesini yazdık.
MÜZİK
İstanbul Blue Night 11 Eylül’de dubstep, electro ve glitch karışımından alışılmadık bir füzyon yaratan Skrillex’i ağırlarken, bu efsane grubu sayfalarımıza taşıdık.
MODA
Bunaltıcı sıcakların ardından sabırsızlıkla beklediğimiz sonbahar yavaştan göz kırpmaya başlarken, yeni sezonun trendlerine baktık. Reklam Yetkin Nural 0537 371 90 50 reklam@postkolik.com
Yayın Yönetmeni Emrah Gürkan emrah@postkolik.com Görsel Yönetmen Emre Öztınaz Danışman Fırat Akyıldız Yazı İşleri Pınar Özbakır, Enis Hazan, Erdem Tatar, Mehmet Erdoğan, Orhan Meriç, Eda Yenivatan, Merve Akan, Hande Aykun Fotoğraf Sinan Bayar
Dijital Reklam Digital Drop 0212 272 04 08 emreturegun@digitaldrop.co Basım Altın Kitaplar Yayınevi Tic. AŞ. Göztepe Mahallesi, Kazım Karabekir Caddesi, No: 32 Bağcılar-İstanbul Tel: 0212 446 38 88 Sertifika no: 10766 İletişim Kağıthane Cd. No:72 Çağlayan 34403 İstanbul Tel: 0532 437 26 38 info@postkolik.com
• Postkolik’te kullanılan tüm yazılar kaynak gösterilerek yayınlanır. • Postkolik 15 bin adet basılıyor. Postkolik’in dağıtıldığı yerleri görmek için www.postkolik.com/nerdeyiz adresini ziyaret edebilirsiniz. • Postkolik’i e-dergi olarak www.postkolik.com adresinden okuyabilirsiniz.
3
POST OFFICE
ŞÖVALYE GİBİ ÇADIR KEYFİ
A
lternatif tatillerin pek bir moda olduğu şu günlerde sürekli çadır fotoğrafları paylaşıp doğayla baş başayız mesajı veren arkadaşlarınızın havasını söndürmek ister misiniz? O zaman sıkı durun! Bizce en alternatif doğa tatili Leeds Kalesi’nde bir şövalye çadırında kalmaktır. Leeds Kalesi’nin bahçesinde özel olarak tasarlanmış 8 adet çadırdan oluşan bu muhteşem alan, sizlere şövalyelerin savaş öncesi konakladıkları gibi bir tatil yaşatıyor. Odun ateşli şöminede dövme demirden kabınızda yemek pişirebileceğiniz, rahat yatağınızda mis gibi bir uyku çekip sabah savaş alanına göz atabileceğiniz harika bir tatil için tek yapmanız gereken Leed Kalesi’nin bu müthiş alternatif tatiline bir göz atmak. Çadırda kalan arkadaşlarınız bir de bu çadırlara baksın. www.leeds-castle.com
IŞINLA BİZİ SCOTTY
B
ilim kurgu filmlerinin bugünkü teknolojiye yön verdiği gerçeğini artık herkes kabul ediyor. Biz cep telefonunun bugünkü halini bundan 30 sene önce hayal bile edemezken, Uzay Yolu serisinde Mr. Spock gemi mürettebatıyla elindeki küçük telsiz cihazı sayesinde irtibat kuruyordu. Ancak bugünkü teknoloji de bize bu küçük telsizin birebir kopyasını kendi telefonumuzla birlikte kullanma imkanı veriyor. İşte karşınızda Star Trek: TOS Bluetooth Communicator. Dizide ve filmde kullanılan ile tamamen aynı görüntüye sahip bu telsiz ile siz de neden bir Kaptan Kirk olmayasınız? Bluetooth ile telefonunuza bağlanan, elde ya da kendi standında konuşma imkanı sağlayan, metal gövdeli ve 3D yazıcı ön tasarımıyla yapılmış bu lisanslı Star Trek ürünü her geek kardeşimizin rüyası gibi görünüyor. Geniş bluetooth çekim alanı ve kablosuz müzik dinleyebilme özellikleri ise bu retro cihazı daha da teknolojik bir hale getiriyor. Ürün Ocak ayında satışa sunulacak.
YAŞAYAN IŞIKLAR
G
ünümüz mimarisinde minimalist tasarımlar giderek daha fazla ön plana çıkıyor. Mobilyalar da bu tarza göre şekilleniyor. Doğal olarak aydınlatmalar da öyle. NN Design Band bu tarzda muhteşem aydınlatmalara imza atmış ve karşımıza Living Light’ı çıkarmış. Bir kabın içine dökülmüş sıvı hissi veren aydınlatma elemanları temel geometrik şekillerden oluşuyor. Üç boyutlu geometrik şekillerin içerisinde akıyormuşçasına duran ışık kutuları çeşitli boylarda ve formlarda üretilmiş. Üstelik bir el çantası kadar hafif ve taşınabilir.
www.thinkgeek.com
www.nnbandesign.com 4
BİR MURRAY MASALI
SU İLE ROKETLEMECE
B
S
ill Murray’nin hastasıyız. İnanılmaz yetenekli, farklı rollere kolayca bürünebilen ve birkaç tahtası kesinlikle eksik bu müthiş aktörün hayatının büyük kötü bir kitapta toplandığını söylemekten mutluluk duyarız. Kötü derken kitabın adından bahsediyoruz, yoksa kitabın kendisi yüksek dozda Murray içerdiğinden kötü olma ihtimali zaten yok. Robert Schnakenberg’in yazdığı “The Big Bad Book of Bill Murray”, aktörün hayatı, kariyeri, filmleri, aşkları ve hayatıyla ilgili bilmek isteyeceğiniz her türlü detayı içeriyor. Yazarın tanımına göre biraz biyografi, biraz takdir, biraz hayranlık ve tamamen eğlenceden oluşan bu kitap, Murray hayranlarının kaçırmaması gereken bir eser. 15 Eylül’de satışa sunulacak olan bu 272 sayfalık kitabı Amazon üzerinden sipariş edebilirsiniz.
üper bir roket için gerekli malzemeleri yazıyoruz: Bir plastik şişe, birkaç parça kanat, biraz su ve bir küçük hortum. Bu malzemeler tamamsa, 9 metreye kadar yükselebilen bir roket yapabilirsiniz. Suyla çalışan bu roket ile bahçe eğlencesini yaz bitmeden bambaşka boyutlara taşıyabilirsiniz. 4M Su Roketi özellikle çocukların ekranlardan kafalarını kaldırıp gökyüzüne bakmaları için bizce harika bir sebep. www.amazon.com
ÖRÜMCEK DOĞAYA ÇAĞIRIYOR
S
izi adını doğanın manevra kabiliyeti en yüksek canlılarından biri olan örümcekten alan Swincar Spider ile tanıştıralım. Şu anda yapım aşamasında olan bu araç, bildiğimiz elektrikli araçlardan biraz farklı. Bağımsız süspansiyon sistemine sahip araçta, sürücü koltuğu sürekli olarak yer çekimine uyum sağlayacak şekilde tasarlanmış. Yani, bir yamacı yan halde çıksanız bile bu tasarım sizin düz durmanızı sağlıyor.
Bununla da bitmiyor, Swincar Spider 1,5 Watt’lık bir elektrik motoruyla dik yokuşları bile tırmanabiliyor. Üstelik bu motora güç veren 4kWh’lık pil tam 4 saat boyunca sizi dağ bayır çıkarabiliyor. Hem de 40 km’ye ulaşan bir hızla. Hayal mi? Bu yılın sonunda hep beraber göreceğiz. www.swincar.fr
5
POST OFFICE
SİNİR SİSTEMİNE ÇALIŞAN PUZZLE
NOKIA’NIN SİHİRLİ KÜRESİ
Ç
oğumuz puzzle yapmayı sinirlerimizi gevşeten ve bizi rahatlatan bir aktivite olarak tanımlarız. Ancak Nervous-System bunu tamamen değiştirerek sinir sisteminizi altüst edecek ve sizi sinir hastası yapma potansiyeline sahip puzzle’lar geliştirmiş. Bildiğimiz puzzle parçalarından oluşmayan ve sinir sistemimizin mikroskop altındaki görüntülerini içeren bu puzzle’ları yapmaya çalışırken gözlerinizi bozmanız, kafayı yemeniz ve masayı tokatlamanız çok olası durumlar. Halen puzzle strese iyi gelir diyenler varsa buyrunuz sizi Nervous System’in oyunlarını denemeye davet ediyoruz.
S
anal gerçeklik (VR) uzun zamandır konuşulan ve hatta filmlerde bile sürekli olarak işlenen bir konu. Çok ilkel versiyonlarını zamanında alışveriş merkezlerinde gördüğümüz ve ondan bile inanılmaz etkilendiğimiz bu teknolojinin günümüzde geldiği nokta ise daha da şaşırtıcı. Nokia Ozo, küçücük boyutuyla, üzerindeki 8 kamera ve 8 yüksek hassasiyetli mikrofonu ile tam 360 derecelik bir çekim yapma ve bunu sanal gerçekliğe dönüştürme imkanı tanıyor. Gerçekliği konusunda o kadar iddialılar ki, “Eğer OZO ile çektiğiniz bir filmde bir köpek havlıyorsa arkanıza bakın; o köpek mutlaka oradadır” şeklinde bir açıklama yapmakta hiçbir mahsur görmüyorlar. OZO’nun birincil amacı film sektöründe kendine sağlam bir yer edinmek. Ayrıca amatör film çekmeyi seven kullanıcılara hitap etmeyi planlıyorlar. Daha önce ön siparişine başlanan ürünün resmi satışına bu ay başlanacak.
www.n-e-r-v-o-u-s.com
KENDİNİZİ TEST EDİN
O
utdoor sporları ve sporcularına verdiği destek ile adından sıkça söz ettiren The North Face, Kapadokya Ultra Trail’in ikinci yılında yine heyecan dozu yüksek ve üst düzey bir mücadele yaşatacak. Geçtiğimiz yıl ilki gerçekleşen ve 110 km parkurunda Rus atlet Elena Polyakova’nın, hem kadın hem erkek yarışmacıları geride bırakarak genel klasmanda birinciliğe ulaştığı The North Face Kapadokya Ultra Trail’in ikincisi, 24-25 Ekim tarihleri arasında Kapadokya’da yapılacak. Maraton mesafesinden daha uzun arazi koşuları anlamına gelen ve tüm dünyada popülaritesi giderek yükselen “ultra trail” koşuları, gece ve gündüz koşmayı gerektirmesinin yanı sıra zorlu tırmanış bölümleri içeriyor. İkinci yılında yine 3 farklı parkurda düzenlenecek The North Face Kapadokya Ultra Trail koşularına yerli ve yabancı yaklaşık 600 sporcunun katılması bekleniyor. Koşuya son kayıt tarihi ise 1 Ekim.
ozo.nokia.com
YOK BÖYLE KASA!
S
ıradaki ürünümüz pantolon cebinde milyon dolar unutup çamaşır makinesine atacak kadar zenginlerimize hitap ediyor. Hatta belki onlara bile değil. Millionaire Safe adından anlaşılacağı üzere ulaşabileceği kitleyi belli eden bir ürün. Boca Do Lobo stüdyolarından bir grup arıza arkadaşın ortaya çıkardığı bu kasa, gümüş ve altın kaplama parçalarıyla içinde hiçbir şey saklamasanız bile inanılmaz değerli. Ahşap bir kasa üzerine oturtulmuş, içerisinde özel kumaş kaplamalı çekmeceleri de olan ve özel kombinasyonlu bir kilide sahip Millionaire Safe, gerçekten filmlerden çıkma bir sanat eseri. Fiyatını biz sormaya cesaret edemedik. Öğrenirseniz bize de haber verin.
www.kapadokyaultratrail.com
www.bocadolobo.com 6
YurtbayPostkolik20x31ilan.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
16/05/15
12:56
KAPAK KONUSU
EMMY ÖDÜLLERİ’NDE İPİ KİMLER GÖĞÜSLEYECEK? Televizyon dünyasının en prestijli ödülü olan Emmy Ödülleri, 20 Eylül gecesi düzenlenecek muazzam bir törenle sahiplerini bulacak. Birbirinden iddialı isimlerin ve dizilerin kıyasıya yarışacağı bu özel geceye bir de Postkolik penceresinden bakmaya ne dersiniz? Erdem Tatar
8
Andy Samberg
Frances McDormand yayını olduğu için jürinin değerlendirmesinde istediği sonucu alamayabilir. Bizce ödüle en yakın aday Frances McDormand. Ancak Maggie Gyllenhaal ve Queen Latifah da sürpriz yapabilme potansiyeline sahipler.
T
elevizyon dünyasının Oscar’ları sayılan Emmy ödülleri sahiplerini bulmaya gün sayıyor. Saturday Night Live’da ünlenen komedyen Andy Samberg’in sunacağı ödül töreninde birbirinden önemli diziler kıyasıya bir mücadele içine girecekler. Görkemli törenlerle sahiplerini bulan Emmy’ler pek çok ünlü sanatçının kariyerinde mihenk taşı konumunda bildiğiniz gibi. Daytime ve Primetime olmak üzere iki farklı alanda dağıtılan Emmy Ödülleri’nin en önemlileri ise hiç şüphesiz bu yazıda işlediğimiz Primetime alanına ait olanlar. Primetime Emmy Ödülleri özellikle de sevdiğimiz dizilerin birbirleriyle giriştikleri rekabeti görebilmek adına da en sağlıklı platform olarak dikkat çekiyor. Amerikan televizyonlarının en başarılı programlarına verilen bu ödülleri sizler için en önemli kategorileri baz alarak inceledik. Kemerlerinizi bağlayın!
EN İYİ AKTÖR (MİNİ DİZİ YA DA TV FİLMİ)
Mini seriler son yıllarda televizyon filmlerini sayıca sollamış olsalar da, bazı televizyon filmlerinin nasıl vizyon görmediğine de şaşırmıyor değiliz. Geçtiğimiz yıl bu ödülü Sherlock dizisindeki performansıyla Benedict Cumberbatch kazanmıştı. Bu yılın adayları da bir hayli iddialı. Timothy Hutton (American Crime), Ricky Gervais (Derek),
Adrien Brody (Houdini), David Oyelowo (Nightingale), Richard Jenkins (Olive Kitteridge) ve Mark Rylance (Wolf Hall) ödül için kıyasıya yarışacak isimler. Adayların hiçbiri geçtiğimiz yıl yarışmamıştı. Çoğunun televizyon filmleriyle aday olduklarını düşünürsek, bu yılın ödülü dizi yerine filmlerde rol alan aktörlerden birine gidebilir. David Oyelowo kariyerinin yükselme döneminde oldukça iddialı. Kurt aktör Richard Jenkins ve Oscar ödüllü Adrien Brody de bu kategorinin göze batan isimleri.
EN İYİ AKTRİS (MİNİ DİZİ YA DA TV FİLMİ)
Bu yılın en sağlam adaylık kategorilerinden biri de bu ödülde. Adayların her biri hem önemli kariyerlere sahip başarılı aktrisler, hem de rol aldıkları yapımlar oldukça iddialı. Kimler yok ki listede; Felicity Huffman (American Crime), Jessica Lange (American Horror Story: Freak Show), Queen Latifah (Bessie), Frances McDormand (Olive Kitteridge), Emma Thompson (Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street – Live from Lincoln Center), Maggie Gyllenhaal (The Honorrable Woman). Gördüğünüz gibi liste müthiş isimlerle dolu. Geçtiğimiz yılın kazananı Jessica Lange de aralarında üstelik! Freak Show diğer American Horror Story sezonlarını mumla arattığı için bizce şansı az. Emma Thompson’ın performansı canlı bir tiyatro
American Horror Story: Freak Show
9
EN İYİ YÖNETMEN (MİNİ DİZİ YA DA TV FİLMİ)
The Missing (Tom Shankland), Wolf Hall (Peter Kosminsky), American Horror Story (Ryan Murphy), Bessie (Dee Rees), Houdini (Uli Edel), Olive Kitteridge (Lisa Cholodenko) ve The Honorable Woman (Hugo Blick) bu kalabalık kategorinin adayları. İsim çok ama bizce bu yıl Bessie ve Olive Kitteridge favoriler. İlla bir sürpriz isim seçeceksek tercihimiz The Honorable Woman olurdu.
EN İYİ TELEVİZYON FİLMİ
Poirot, Bessie, Grace of Monaco, Hello Ladies, Killing Jesus ve Nightingale bu yılın adayları. Geçtiğimiz yıl bu kategoride ödül kazanan The Normal Heart kadar iyi bir film bu yıl izlemedik ancak mevcut adaylar arasından Bessie’nin ödülünü neredeyse banko görüyoruz.
EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU (KOMEDİ)
Andre Braugher (Brooklyn Nine-Nine), Adam Driver (Girls), Keegan- Michael Key (Key & Peele), Ty Burrell (Modern Family), Tituss Burgess (Unbreakable Kimmy Schmidt), Tony Hale (Veep) bu kategorinin 2015 adayları. Geçen yılın adaylarının hemen hepsinin bu yıl da aynen hazır bulunduğu kategoride Ty Burrell 2014’ün kazananı olmuştu. Bu yıl eğer ödül Ty Burrell’e gitmeyecekse kesinlikle Keegan-Michael Key’e gitmeli!
KAPAK KONUSU
Julie Bowen
EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU (KOMEDİ) Niecy Nash (Getting On), Allison Janney (Mom), Mayim Bialik (The Big Bang Theory), Jane Krakowski (Unbreakable Kimmy Schmidt), Julie Bowen (Modern Family), Kate McKinnon (Saturday Night Live), Gaby Hoffman (Transparent) ve Anna Chlumsky (Veep) yılın adayları. Gönlümüzden geçen isim Julie Bowen olsa da, Jane Krakowski ya da Gaby Hoffman ödülü kapabilir.
EN İYİ AKTÖR (KOMEDİ)
Son yılların en büyük şoku bu kategoride yaşandı ve Big Bang Theory dizisindeki performansıyla yıllardır ödüllere damga vuran Jim Parsons bu yıl aday bile olamadı. Kulislerde dizisinin geçirdiği vasat sezon yüzünden ödüllerden kesik yediği konuşuluyor. Adayların büyük bölümü geçtiğimiz yıldan Emmy mücadelesine aynen devam ediyorlar. Matt LeBlanc (Episodes), Don Cheadle (House of Lies), Louis C.K. (Louie) ve William H. Macy (Shameless) ödülü kovalayan iddialı isimler ancak bu yılın yeni adayları kendilerine pek şans bırakmayacak gibi! Anthony Anderson (black-ish), Will Forte (The
Will Forte
Last Man on Earth) ve Jeffrey Tambor (Transparent) yeni projelerindeki ilk Emmy adaylıklarında turnayı gözünden vurmaya hazırlanıyorlar. The Last Man on Earth son yılların en eğlenceli bilim kurgu yapımlarından biri. İlk sezonunda kendi formülünü evirip çevirme başarısı göstererek tekrara düşmeyen diziyi tek başına sırtlayan Will Forte, bu yılın favorileri arasında ancak bizim tahminimiz komitenin tercihini Jeffrey Tambor’dan yana kullanacağı yönünde. Geçtiğimiz yıl Golden Globe ödüllerine damga vuran Transparent bu yıl Emmy’nin de radarına girmiş. Tambor’un Maura Pfefferman rolüyle transseksüel bir aile reisini canlandırdığı dizi, izleyenleri zekası ve oyuncu performanslarıyla şoke ediyor. Eminiz Emmy’de de yüzü gülecek.
EN İYİ AKTRİS (KOMEDİ)
Adaylıklarıyla büyük çekişmeye sahne olacak bir başka kategoriye geldik sevgili okurlar. Her bir aday kendi dalında komedi kraliçesi şüphesiz. Lily Tomlin (Grace and Frankie), Amy Schumer (Inside Amy Schumer), Edie Falco (Nurse Jackie), Amy Poehler (Parks and Recreation),
Amy Schumer
Lisa Kudrow (The Comeback) ve Julia Luis Dreyfus (Veep)’ten söz ediyoruz. Evvela şunu belirtmek isteriz; 2015 yılında halen Seinfeld ve Friends kadrosundan oyuncuları piyasanın zirvesinde görmek bize büyük mutluluk veriyor! Geçtiğimiz yılın kazananı Julia Louis-Dreyfus hiç şüphesiz favorilerimizden biri. Lily Tomlin’in de tecrübesiyle bu kategoriyi tepetaklak edebilme potansiyeli her zaman saklı. Son yılların en iyi dizilerinden Parks and Recreation’ın final yapması sebebiyle Amy Poehler ödüle en yakın isim gibi gözükse de kendimizi kandırmayalım; bu yıl Amy Schumer’ın yılı. Eğer Amerikan popüler kültür dünyasıyla uzaktan yakından alakanız varsa 2015’te Amy Schumer’dan bahsedilmeyen tek bir programa rastlamış olmanız olasılık dışı! Belden aşağı şovu Inside Amy Schumer’ın başarısına bir de Hollywood kariyeri ekleyen yetenekli komedyen eminiz ki bu yılı Emmy ödülüyle taçlandıracak.
EN İYİ DİZİ (KOMEDİ)
İzlerken kahkahalara boğulduğumuz diziler arasından seçim yapmak çok zor ve Emmy ödül komitesi de türün en iyilerini bir araya getirerek işimizi daha da zor hale getirmiş! Louie, Modern Family, Parks and Recreation, Silicon Valley, Transparent, Unbreakable Kimmy Schmidt ve Veep bu yılın en iyi komedi dizisi olmak için mücadele verecekler. Geçtiğimiz yılın şampiyonu ve tüm zamanların en iyi komedi dizilerinden biri olan Modern Family bu sezon tuhaf bir yayın takvimine maruz kalmış olsa da, yine izleyenleri kahkahaya boğdu. Parks and Recreation da en iyi sezonlarından birini finalde izletti seyircilerine. Ancak yine de Modern Family’e çelme takabileceğini düşünmüyoruz bu performansın. Eğer bir dizi Modern Family’i gerçekten zorlayacaksa o dizi muhtemelen Transparent olacak. Son yılların banko kategorilerinden biri Transparent’ın çıkıp gelmesiyle acaba Modern Family’nin hanedanına son verebilecek mi? Bu ödülün sahibini öğrenmek için sabırsızlanıyoruz!
Modern Family 10
Transparent
EN İYİ SENARYO (KOMEDİ)
Episodes, Louie, Silican Valley, The Last Man on Earth, Transparent ve Veep’in aday oldukları bu kategoride kalabalık aday listesine rağmen iki yapım öne çıkıyor. Geçtiğimiz yılın kazananı Louie, bu sezonunda da eleştirmenlerden aldığı yüksek notlarla oldukça iddialı. Louie’yi zorlamaya en yakın adaysa pek çok farklı kategorinin yeni gözdesi olmasını beklediğimiz Transparent elbette.
EN İYİ YÖNETMEN (KOMEDİ)
Geçtiğimiz yılın bu kategoride ödül alan yapımı Modern Family’di. Bu yıl adaylar arasında yer almaması diğer yapımların mücadelesini daha da dişli bir konuma getiriyor otomatikman. Louie (Louis C.K.), Silicon Valley (Mike Judge), The Last Man on Earth (Phil Lord), Transparent (Jill Solloway) ve Veep (Armando Lannucci) bu yılın adayları. Bize göre çekişme Louie ve Transparent arasında geçecek. Ancak ufak bir ihtimalle de olsa The Last Man on Earth sürpriz yapabilir.
EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU (DRAMA)
Jonathan Banks (Better Call Saul), Ben Mendelsohn (Bloodline), Jim Carter (Downton Abbey), Peter Dinklage (Game
of Thrones), Michael Kelly (House of Cards) ve Alan Cumming (The Good Wife) bu kategorinin iddialı adayları. Kalbimizden Peter Dinklage geçse de, bu sezon rolünün pek baskın olmamasından ötürü ibremizi Michael Kelly’e çevirdik.
EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU (DRAMA)
Joanne Froggatt (Downton Abbey), Emilia Clarke (Game of Thrones), Uzo Aduba (Orange is the New Black), Lena Headey (Game of Thrones), Christina Hendricks (Mad Men) ve Christine Baranski (The Good Wife) bu kategorinin adayları. Ancak bize sorarsanız bu kadar aday dizmeye hiç lüzum yoktu! Lena Heady’e bas geç oyunu! Cersei Lannister rolüyle Heady bu yıl bu ödülü söke söke almalı.
EN İYİ SENARYO (DRAMA)
Better Call Saul, Game of Thrones, Mad Men ve The Americans’ın aday gösterildiği ödülde ipi kimin göğüsleyeceği merak konusu. Mad Men’in iki bölümle birden aday olması şansını biraz daha yükseltmiş olsa da, Better Call Saul’u da hafife almamak lazım. Game of Thrones’un şansını bir miktar zayıf görsek de Philip K. Dick
The Last Man on Earth
Better Call Saul göndermeli bölümüyle oldukça sükse yapan The Americans’ın sürpriz yaparak herkesi şaşırtması ihtimaller dahilinde.
EN İYİ AKTÖR (DRAMA)
Emmy gecesinin en prestijli ödüllerinden biri bu kategori hiç şüphesiz. Adayların birbirinden başarılı kariyerleri bir yana, aday gösterildikleri projelerin de Amerikan televizyonlarının en beğenilen işlerinden olması mücadeleyi haklı olarak kıyasıya bir seviyeye getiriyor. Bob Odenkirk (Better Call Saul), Kyle Chandler (Bloodline), Kevin Spacey (House of Cards), Jon Hamm (Mad Men), Liev Schreiber (Ray Donovan) ve Jeff Daniels (The Newsroom) bu senenin Emmy adayları. Geçtiğimiz yıl bu kategorinin ödülünü tüm zamanların en iyi dizilerinden olan Breaking Bad’in başrolü Bryan Cranston rakiplerine nal toplatarak kazanmıştı. Breaking Bad’in spin-off’u olarak çekilen Better Call Saul’un başarılı aktörü Bob Odenkirk acaba bayrağı devralıp Breaking Bad ekolünü devam ettirebilir mi? Orası biraz şüpheli gibi. Mad Men ve The Newsroom’un ekranlara
Kevin Spacey 11
KAPAK KONUSU Game of Thrones
veda etmesi sebebiyle Jeff Daniels ve Jon Hamm’in ödüle en yakın iki isim oldukları kulislerde konuşuluyor. Bizim gönlümüzdeki yatan aslansa başkanların başkanı Frank Underwood rolüyle ekranda gözüktüğü her an yüreklerimizi zımparalayan Kevin Spacey. İyi olan kazansın!
EN İYİ AKTRİS (DRAMA)
Kadın oyuncular sadece komedi değil drama dizilerinde de iddialı performanslar sergilediler. Bu yıl adayların her biri projelerine üst düzey değer katan isimlerden seçilmiş. Taraji P. Henson (Empire), Claire Danes (Homeland), Robin Wright (House of Cards), Viola Davis (How to Get Away With Murder), Elisabeth Moss (Mad Men), Tatiana Maslany (Orphan Black) 2015’in Emmy adayları. Postkolik elbette Claire Danes
Claire Underwood rolüyle harikalar yaratan Robin Wright’ı destekliyor ancak dürüst olmak gerekirse rakipleri de şahane işler çıkardılar geçtiğimiz sezon. Bilim kurgu dizisi Orphan Black’ten Tatiana Maslany özellikle de belli bir yaş aralığındaki seyircilerin favorisi durumunda. How to Get Away With Murder’da harikalar yaratan Viola Davis ise ödüle en yakın isimler arasında gösteriliyor. Mad Men’in final yapmış olması Elisabeth Moss’a yarar mı yaramaz mı tereddütteyiz ancak Empire’ın hırslı dişisi Taraji P. Henson bu yıl dikkatleri üzerine çekti. Claire Danes’in Homeland’deki ağırlığının artmış olması kendisini ödülün favorilerinden biri yapıyor otomatikman. O kadar güçlü ve iddialı isimler var ki hangisi alsa şaşırmayacağız. O yüzden yılın en muamma kategorisi kesinlikle bu kategori olacak.
EN İYİ YÖNETMEN (DRAMA)
Geçtiğimiz sene inanılmaz dişli rakipleri sollayarak ödülü bileğinin hakkıyla alan True Detective’den sonra bu ödülü hak edecek diziyi merak ediyoruz. Boardwalk Mad Men
12
Empire (Tim Van Patten), Game of Thrones (Jeremy Podeswa–David Nutter), Homeland (Lesli Linka Glatter) ve The Knick (Steven Soderbergh) bu yılın adayları. Soderbergh gibi dev bir isme rakip olmasına rağmen bize göre iki bölümle birden adaylığı bulunan Game of Thrones bu yılın banko kazananı. Tek merak ettiğimiz hangi bölümün kazanacağı elbette. Mother’s Mercy’i de çok beğenmiştik ancak bizim tahminimiz Unbowed Unbent Unbroken adlı bölümden yana!
EN İYİ DİZİ (DRAMA)
Dünya dizi tarihinde görülmemiş bir kusursuzluğa imza atan Breaking Bad, son sezonuyla geçtiğimiz yıl bu ödülü kucaklamıştı. Başkası kazanmış olsa herhalde ödülünü yine de Breaking Bad ekibine takdim ederdi! Better Call Saul, Downton Abbey, Game of Thrones, Homeland, House of Cards, Mad Men ve Orange is the New Black bu yılın adayları. Game of Thrones ve House of Cards bu yılın bize göre en kuvvetli yapımlarıydı, yanılırsak üzülürüz.
GEZİ
İRLANDA’YA GİTMEK İÇİN
10 ŞAHANE NEDEN “O kadar ülke var, neden İrlanda’ya gideyim ki?” diyorsanız ve her defasında bu ülkeyi ziyaret etmeyi es geçiyorsanız, durun ve bir daha düşünün! İrlanda’ya gitmek için tahmin ettiğinizden çok daha fazla neden var. Kukla Süreyya
1
MUHTEŞEM PUBLAR
Pub deyip geçmeyin. Buranın pub’ları bambaşka! İrlanda kültürünün ayrılmaz bir parçası ve insanların sosyalleşmek için ilk tercihi olan pub’ların birçoğunda haftanın her günü ve günün her saati canlı müzik dinleyebiliyorsunuz. Sadece Dublin’de 850 tane pub bulunuyor. 1198 yılından beri ayakta olan The Brazen Head ve dünyanın en uzun süre gitar çalma rekoruna ev sahipliği yapan Temple Bar, bu mekanların en bilinen ve mutlaka ziyaret edilmesi gereken örneklerinden. Sakın birkaç pub ziyaret etmeden İrlanda’dan dönmeyin!
ünlü yazarların başında geliyor. Birçok ülkede olduğu gibi, İrlanda’da da yazarlarla ilgili bilgi alabileceğiniz müzeler var. Ama İrlanda diğer ülkelerden farklı olarak, yolda yürürken kaldırımlara metal plakalarla işlenmiş kitap alıntılarıyla da karşılaşabiliyorsunuz. Ayrıca yazarların yaşamlarına ilişkin ilginç detaylar da karşınıza çıkıyor: Dracula’nın yazarı Bram Stoker’ın, Oscar Wilde’ın eski sevgilisiyle evlendiği kilise, Gulliver’in Gezileri kitabının yazarı Jonathan Swift’in yöneticiliğini yaptığı katedral ya da Oscar Wilde’ın yaşadığı mavi balkonlu ev gibi... Gözünüzü yollardan ayırmayın.
3
2
EDEBİYAT, EDEBİYAT, EDEBİYAT
Dublin, “City of Literature” yani “Edebiyat Şehri” olarak geçiyor ve bu unvanı da kesinlikle hak ediyor. James Joyce, Oscar Wilde, Samuel Beckett, Bernard Shaw, Jonathan Swift ve Bram Stoker bu şehirle anılan
PHOENIX PARK
Dört mevsim yağan yağmurlar nedeniyle İrlanda tam anlamıyla yemyeşil. Her yerde ağaçlar, parklar ve bahçeler var. Bu parkların en güzeli de Dublin’de bulunan Phoenix Park. 7 km²’lik bir alana yayılan park, Avrupa’daki en büyük parklardan biri. New York’taki Central Park’ın iki, Londra’daki Hyde Park’ın da tam altı katı büyüklüğünde! Parkın içerisinde İrlanda devlet başkanının evi, Amerikan büyükelçisinin konutu, büyük bir hayvanat bahçesi, spor tesisleri, dünyanın en büyük 3. dikilitaşı olan Wellington Anıtı, serbestçe dolaşan 500’e yakın geyik ve binlerce ağaç var! Bu parkta gezebilir, koşabilir, yatabilir, yiyip içebilir, hatta şanslıysanız ellerinizle geyik bile besleyebilirsiniz.
14
4
GUINNESS STOREHOUSE
5
TRINITY COLLEGE
Ülkenin en meşhur birası bildiğiniz gibi Guinness. Arthur Guinness tarafından 18. yüzyılda kurulan Guinness fabrikası, her yıl Dublin’in nüfusundan daha fazla sayıda turist tarafından ziyaret ediliyor. Bira üretimiyle ilgili bilgi verilen ve tadım yapılan tesisin en üst katı da Dublin’in en yüksek ve panoramik manzaralı restoranına ev sahipliği yapıyor. Ünlü Rekorlar Kitabı da adını bu aileden alıyor. Guinness kurulduktan uzun yıllar sonra şirket başkanı bir parti sırasında arkadaşlarıyla “En hızlı av kuşu hangisidir?” diye bir tartışmaya giriyor. Konu uzadıkça uzuyor ve sonunda 1955 yılında Guinness biraları sponsorluğunda bir kitapçık çıkarmaya kadar gidiyor. İrlandalı birçok ünlü edebiyatçı, sanatçı ve bilim insanının mezun olduğu Trinity College, 1591 yılında Kraliçe 1. Elizabeth’in talimatıyla, dönemin koyu ve din ağırlıklı okullarının karşısında daha modern bir okul olması için kurulmuş. Halen eğitim vermeye devam eden üniversiteye turist girişi serbest. Okulun bahçesinde öğrencilerin arasına karışabilir, istediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz. Kampüs içerisinde bulunan ve MS. 800 yıllarına ait olduğu tahmin edilen el yazması İncil metinleri “Book of Kells” mutlaka görülmesi gereken eserlerden. Üniversitenin efsanevi kütüphanesi Long Room ise, adından da anlaşılacağı gibi uzun bir oda. Kendinizi Harry Potter filminin se-
güzel olduğu için içilmeye başlandığı gibi ilginç bilgiler de öğrenmek mümkün. Hangi viski turuna katılacağınız ise tamamen size kalmış.
8
tinde gibi hissedeceğiniz bu oda, 64 metre uzunluğunda ve 14 metre yüksekliğinde. Sağlı sollu iki katlı kitaplıklar, her bölmenin arasında da edebiyatçıların, düşünürlerin ya da bilim insanlarının büstleri var. İçeri girdikten sonra bir süre büyülenip kalacağınızı hesaplayarak geniş bir zamanda gitmelisiniz. Hatta hiç dışarı çıkmayın!
6
KÖKLÜ TARİH
İrlanda’nın Keltler’e kadar dayanan köklü tarihi birçok ayaklanma görmüş. Bu ayaklanmaların ve tarihin izleri de tüm ülkeye yayılmış halde. Dublin’in merkezinde bulunan heykellerdeki kurşun delikleri, Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast’ta bulunan duvar resimleri ve siyah taksi adı verilen dolmuşlar, şehrin merkezinde bulunan ve artık sadece turistler için açık tutulan hapishane de yaşanan ayaklanmaların günümüze kalan izlerinden sadece bazıları.
7
DOĞA HARİKALARI
İrlanda’da doğa sizi fazlasıyla şaşırtacak! Unesco’nun dünya mirası listesinde yer alan Giant’s Causeway (Dev Geçidi), 60 milyon yıl önce bir dizi volkanik patlama sonucu oluşmuş ve şu anda bu alanda 40.000 adet bazalt kolon var. Hepsinin şekli de altıgen! Oluşumu 350 milyon yıl öncesine dayanan The Burren’da 150 km²’lik bir alan boyunca her yer kayalarla dolu! Burada yaşayan bitkilerin bazıları dünyanın başka hiçbir yerinde yok. Adrenalin seviyorum diyorsanız da Cliffs of Moher (Moher Uçurumları) doğru adres! İrlanda’nın batısında, Atlas Okyanusu’nun kıyısında bulunan Cliffs of Moher, okyanusa dimdik uzanıyorlar ve yükseklikleri de 200 metre! Uçurum boyunca yürüyüş yapabilir, fotoğraf çekebilirsiniz ama aşağı uçmamaya da dikkat etmelisiniz.
9
MİMARİ HARİKALAR
10
SICAK İNSANLAR
Ülkenin tarihiyle paralel olarak, mimari yapılar da son derece ilgi çekici. Keltler’den kalan yapılardan tutun da, 2003 yılında yapılan ve modern zaman anıtı olarak geçen Spire of Dublin’e kadar tüm zamanlara ait mimari eserleri görmeniz mümkün. Ülkeyi gezerken gözünüzü şatolardan, kalelerden, katedrallerden, Georgian stili evlerden alamıyorsunuz. Eğer Game of Thrones meraklısıysanız, dizinin çekildiği yerlerden biri olan ve 1500’lü yıllardan kalan Dunluce Kalesi’ni de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ve geldik en önemli maddeye! “İrlanda’da ne yapacağım, kuzeyin insanları soğuk mudur?” diye düşünüyorsanız çok fena yanılıyorsunuz. BBC’nin yaptığı bir ankete göre Avrupa’daki en sıcakkanlı halk İrlandalılar! Elinizde bir haritayla yolda yürürken karşınıza bir anda bir İrlandalının çıkıp “Yardımcı olabilir miyim arkadaşım?” diye sormasına, bindiğiniz taksinin şoförünün sizi kendi dilinizde selamlamasına, konuştuğunuz birçok İrlandalının da Türklerle İrlandalıların genetik olarak kardeş olduklarını düşünmelerine şaşırmayın.
VİSKİ TURLARI
Viski denildiğinde Amerika ve İskoçya ile birlikte akla gelen üç ülkeden biri İrlanda. Ülkenin önde gelen viski fabrikalarına turlar düzenleniyor. Bu turlarda viskinin tarihçesi, üretim aşamaları ve başlıca viski türleri arasındaki tat farkları anlatılıyor. Tabi ki tadım da yapılıyor. Turlarda, viskinin ilk başta parfüm olarak üretildiği ama tadı 15
Fotoğraflar: Sinan Bayar
Advertorial
HABER
BOHEM BİR DÜNYADA
KEYİFLİ BİR RESTORAN Banu Tiryakioğlu, ilk MSA mezunlarından biri. 2006 yılında mezun olduktan sonra bir süre farklı yerlerde çalışan Tiryakioğlu, ilk çocuğunu büyütebilmek için beş yıl sektöre ara verme kararı almış. İki yıl önce de Çukurcuma’da Cuma’yı açarak hayalini gerçekleştirmiş.
S
on dönemde Çukurcuma’ya yolunuz düştüyse antikacıların arasında kalmış Cuma’ya mutlaka rastlamışsınızdır. Mutfak Sanatları Akademisi mezunu Banu Tiryakioğlu tarafından yaklaşık iki yıl önce açılan Cuma, kısa sürede bölgenin en popüler mekanlarından biri haline gelmeyi başardı. Masumiyet Müzesi’ne 100 metre mesafede bulunan Cuma’yı özel kılan lezzetli yemekleri kadar keyifli dekorasyonu da. Neredeyse yüz yıllık geçmişe sahip bir binada ev-restoran havasında konumlandırılmış Cuma, göz yormayan antika mobilyalar ve objelerle dekore edilerek bölgenin ruhuna da ayak uydurmayı başarmış. Henüz gitmediyseniz bu keyifli mekanı ıskalamamanızı tavsiye ederiz.
İLK MEZUNLARDAN
1978 doğumlu Banu Tiryakioğlu, ilk MSA mezunlarından biri. Reklamcılık sektöründeyken, mutfağa olan merakı onu MSA ile tanıştırmış. 2006 yılında MSA’nın Profesyonel Aşçılık Eğitimi’ne katılan Tiryakioğlu, dört aylık bir eğitimin ardından
Müzedechanga’da stajını yapmış ve birkaç farklı yerde daha çalışmış. Cuma aslında biraz gecikmiş bir proje olarak da tanımlanabilir. Tiryakioğlu çok daha önce kendi mekanını açmayı düşünüyormuş ama evlenip anne olması ve çocuklarına öncelik vermesi, hayalini biraz ertelemiş. Bu yüzden de Cuma yaklaşık beş yıllık bir gecikmeyle açılabilmiş.
ÜÇ ÖĞÜNÜ DE SUNUYOR
Akdeniz mutfağı ağırlıklı çalışan Cuma, hem kahvaltı, hem öğle yemeği hem de akşam yemeği hizmeti veren bir restoran. Toplam 12 kişinin çalıştığı restoranda Tiryakioğlu dışında iki MSA’lı daha var. Hatta Profesyonel Aşçılık Eğitimi’ne yazılan yeğeninin mezun olmasından sonra ekibe bir MSA’lı daha eklenmiş olacak. Masumiyet Müzesi’ne yakın olmasından dolayı turistlerden de yoğun ilgi gören Cuma, mutfakta oldukça iddialı. Müşterilerine son derece lezzetli ve sağlıklı yemekler sunduklarını söyleyen Tiryakioğlu malzemeleri Feriköy’deki organik pazardan ve Kasım-
16
paşa’daki Kastamonu pazarından aldıklarını söylüyor. Süt, peynir, yoğurt, zeytin ve zeytinyağı gibi ürünler ise memleketi Bandırma’dan geliyor.
EĞİTİM ŞART
Banu Tiryakioğlu, MSA’daki mezuniyetinin üzerinden neredeyse 10 yıl geçmiş olmasına karşın aldığı eğitimin başarısında anahtar rol oynadığını söylüyor ve “Mutfakta ne kadar iyi olduğunuzu düşünürseniz düşünün, profesyonel bir eğitim almadan bir mekan işletmek hiç de kolay değil. MSA’da bıçak tutmaktan karkas parçalamaya kadar her şeyi çok iyi bir şekilde öğrendim. Ama mekan açınca gördüm ki, bir mekanı işletebilmek için bunların dışında işletme ve maliyet kontrolü gibi kavramlara da hakim olmak gerekiyor. MSA bu konuda da beni bugünlere hazırladı” açıklamasında bulunuyor.
BAKERY AÇACAK
Banu Tiryakioğu’nun gündeminde şimdilerde bakery açmak var. Ekmeğini kendisi yapan Cuma, müşterilerden gelen yoğun talep üzerine kendi fırınını açmaya karar vermiş. Cuma’nın bulunduğu binanın hemen arkasındaki sokakta bir bakery açmak için çalışmalarını hızlandırdıklarını söyleyen Tiryakioğlu, “Fırınımız küçük olduğundan sadece 8 adet ekmek üretebiliyoruz. Müşterilerimizden gelen yoğun talep bizi arka sokakta 10 metrekarelik ufak bir bakery açmaya itti. Üç ay içinde açmayı planlıyoruz” diyor.
HİKAYEN BURADA BAŞLIYOR. Mükemmel yakıt tasarrufu, yüksek performansı, konforu ve 7 kişilik oturma kapasitesiyle Nissan X-Trail. Yola heyecan katan yenilikçi teknolojileri ve 1.6 dizel otomatik seçeneğiyle Nissan bayilerinde ve nissan.com.tr’de seni bekliyor. Nissan X-Trail. Senin hayallerin, senin yolun.
X-TRAIL 20x31.indd 1
8/11/15 11:44 AM
OYUN
FIFA MI PES Mİ? Yılın heyecanla beklediğimiz ayı geldi çattı! Bir tarafta 17 Eylül’de satışa sunulacak PES 16, diğer tarafta ise 25 Eylül’de raflarda olacak FIFA 16... Ezeli rekabet, bu ayın sonunda bir kez daha konsollara taşınacak. Üstelik bu sene her iki oyunda da önemli değişiklikler var. Erdem Tatar
P
ES (Pro Evolution Soccer) serisi 2000’ler boyunca FIFA’yı tahtından indirmiş, fakat 2010’lara girerken ibre ezici bir üstünlükle FIFA lehine dönmüştü. Ezeli rekabeti geçtiğimiz sene burun farkıyla kaybeden PES, bu yıl oldukça iddialı geliyor. FIFA 16’nın tanıtımlarında olağanüstü bir yenilik gözlemlenmezken, oyuna kadın futbol takımlarının dahil edilmiş olması FIFA’nın en büyük avantajı olarak gösteriliyor. Tabii Türkiye’deki oyunseverleri mest edecek bir diğer özellik de FIFA’nın Türkçe dil desteğiyle piyasaya çıkacak olması. Oyundaki tüm menüler ve yazılı açıklamalar artık Türkçe olacak. Dil probleminden dolayı FIFA’nın teknik ve taktik dünyasını keşfedemeyenler varsa artık kapsamlı bir FIFA deneyimini anadilimizde yaşayabilecek olmanın mutluluğuna kendilerini hazırlayabilirler.
Öte yandan bu yıl FIFA kurumunun yaşadığı yolsuzluk skandalı da oyuna adını veren markayı zedelemiş durumda. Avrupa’da pek çok ülkenin oyun fanatikleri FIFA’ya para kazandırmamak için PES’i tercih edeceklerini farklı internet mecralarında kitlesel olarak dile getirmiş durumdalar.
20. YIL COŞKUSU
PES’in yapımcısı olan Konami özellikle oynanış ve grafik tasarımında oyunu bu yıl adeta baştan yarattı. Şirketin 2013 yılında kurduğu özel ekip iki senedir gecesini gündüzüne katarak PES’in 20. yılına yakışan oyunu yapmak için çalışıyordu. FIFA’nın tüm takımların lisansını elinde bulundurması büyük avantajdı ve PES bu aşamada lisans peşine düşmektense oyunu mükemmel seviyeye taşımaya kafa yordu. Bazı kulüplerin forma ve futbolcu 18
isimleri belki yüzde yüz orijinal olmayacak ancak PES bugüne dek tecrübe edilmiş en iyi futbol oyununu sunma iddiasıyla yola çıkıyor. Total Sportek’in açıklamasına göre, PES 2016 bugüne dek çıkmış en akıcı futbol oyunu. PES’i E3 fuarında oynayanların yorumlarıysa oyun mekaniğinde müthiş bir devinim yaşanmış olduğu yönünde. Son
FIFA 16
birkaç yılı PES’in yaşattığı hayal kırıklığına alışarak geçiren oyuncuların bu sene yüzünün güleceğine kesin gözüyle bakılıyor.
FIFA 16
YILDIZ YAĞMURU
E3 ve Gamescom fuarlarında PES’in oyun içi fragmanları büyük beğeni toplarken, FIFA’dan büyük hamleler gelmemesi hayal kırıklığı yaratmıştı. Yine de kulislerde FIFA’nın bu fuarlara oyunun en güncel versiyonunu getirmediği ve elindeki esas kozları sürpriz olarak oyunun çıkışına kadar sakladığı konuşuluyor. PES’in yıldız oyuncu hareketlerine gösterdiği özense görülmeye değer. Örneğin Messi’nin meşhur dokunmadan çalımları oyuna mükemmel aktarılmış. Daha pek çok yıldızın imza hareketi oyunda mevcutken, kendi takımınızı yaratarak bu hareketleri başarılı performans gösteren oyuncularınız için açabilme özelliği de eminiz pek çok oyuncuyu memnun edecek.
GERÇEKÇİ DENEYİM
Konami’nin grafik tasarıma getirdiği yeniliklerse sadece kozmetik bir gelişmeden ibaret değil. Yeni grafik motoru sayesinde oyuna eklenen hareketler çok daha gerçekçi bir futbol deneyimini müjdeliyor. Çalım ve hava topları PES’in en iddialı olduğu konular. Çalımlarda ve ikili mücadelelerde elliden fazla animasyon geliştiren PES ekibi, aynı maç içerisinde hiçbir pozisyonun birbiriyle aynı olmaması için ellerinden geleni yaptıklarını söylüyor. Hava mücadelelerindeyse grafik geliştirmelerinin ne kadar işe yaradığını gözlemlemek mümkün. FIFA’nın Electronic Arts tarafından sadece elden geçirilen grafiklerine kıyasla PES bizi 2000’lerdeki görkemli günlerine götürecek gibi duruyor. FIFA ve PES’in oyun geliştiricileri özellikle konsollarda analog çubuklara yüklenen özel hareketlerin yoğunluğunu düğmelere dağıtarak profesyonel olmayan oyunculara da kendilerini yıldız gibi hissetmeleri konusunda yardımcı olacaklar.
KAMERA AÇISI
Tüm bunların yanında iki oyunun da kamera açılarında ufak ancak etkin değişimlere gidildiğini gözlemledik. Bu hamle sayesinde sahayı çok daha geniş açıdan algılamak ve
oyun düzenini daha açık ve kanatlara yayılarak kurmak mümkün olacak. Genelde futbol oyunlarındaki dar kamera açıları oyunculara sahaları olduklarından çok daha ufak hissettirirdi. Belli ki orta sahadan ceza sahasına birkaç saniyede gitmek artık eskisi kadar kolay olmayacak. Öte yandan FIFA’nın yıllardır kalecileri geliştirmeye kafa yorduğu malumunuz. PES de kalecilere fiks bir yapay zeka yüklemek yerine seviyelerine ve kariyerlerine göre ayarlamalara gitmiş. FIFA’nın da eli bu konuda oldukça kuvvetli. Eski süper kahraman kalecileri bu sene görmeyebiliriz, kendilerini özleyeceğimizi de sanmıyoruz.
GOL SEVİNCİ
Gol sevinçleri futbol oyunlarının olmazsa olmazıdır. PES ve FIFA yıllardır kataloglarına farklı gol sevinçleri katıyor. PES bu yıl FIFA’nın yoluna gelmiş ve gol sevinçlerini oyuncunun tercihine bırakmış. Artık farklı tuş kombinasyonlarıyla attığınız gole birbirinden farklı yöntem ve koreografilerle sevinebileceksiniz. FIFA ise bu yıl halihazırda kataloğunda bulunan gol sevinçlerini yenilemekle kalmamış, iki farklı alternatifle gol sevinci olayına bambaşka bir hava katmış. FIFA’da gol attıktan sonra artık kameralara veya yedek kulübesine koşabileceksiniz. Futbol sahalarında gördüğümüz ancak oyunlarda yaşayamadı-
ğımız bu sevinçlerin parmaklarımızın ucuna gelmesi ufak da olsa gerçeklik hissiyatını artıran detaylar olarak dikkat çekiyor.
HAVA DURUMU
Hem PES hem FIFA bu yıl farklı hava koşullarına daha çok kafa yormuşa benziyor. İki oyunun da top fiziği geliştirilmiş ve farklı hava koşullarının sahalarda yarattığı olumsuzluklar gerçeğe olabildiğince yakın şekilde oyuna aktarılmış. Yağmur ve kar yağışının birbirinden farklı dinamiklerinin oyunlara layığınca yansıtılması için futbolcuların fizik modellemelerine kayma, düşme ve topa vururken ıskalama gibi yeni animasyonlar da eklenmiş. Formaların kirlenmesi, oyuncuların çamura bulanması gibi özelliklerin de yeni versiyonlarda yer alması bekleniyor.
ŞAHSİ OYUN
FIFA’nın başarılı pas mekanikleri bu yıl PES’in sıfırdan tasarlanan pas mekaniklerinin karşısında kalitesini koruyabilecek mi merakla bekliyoruz. FIFA’nın özellikle havadan pasları cilaladığı biliniyor. Oyunun tasarımcıları tarafından kanat ataklarında bu yeniliklerin oyunun kaderini bir anda değişebileceği iddia ediliyor. FIFA kendi oyunu bünyesindeki fantastik futbol uygulaması Ultimate Team’e çok güveniyor. PES’te bu tarz bir uygulama yok ancak oyuncuların kendi takımlarını istedikleri gibi modifiye edebilmesi yeterli zenginliği sağlayacak.
BARCELONA ABLUKASI
PES 2016
FIFA’nın kapakları yıllardır her ülkede Messi sabit olmak kaydıyla farklı oyuncuları da barındırıyor. Bu yıl da geçtiğimiz yıl olduğu gibi Arda Turan, Messi’nin yanında kapakta yer alan isim oldu. Arda ve Messi’nin Barcelona’dan takım arkadaşı olan Neymar ise PES’in kapak yıldızı. Ronaldo’yla anlaşamayan PES’in ibreyi bir başka Barcelona futbolcusuna yeniden çevirmesi ne kadar doğru bir karar bilemeyiz ancak Neymar tercihini olumlu karşılıyoruz.
19
HABER
YILIN OYUNUNA
HAZIR MISINIZ? Metal Gear Solid V: Phantom Pain son yılların en heyecanla beklenen oyunlarından biri. Bir video oyunundan çok daha fazlasını sunan bu macerayı 1 Eylül’den itibaren oynayabileceğiz! İşte detaylar...
M
etal Gear Solid serisi tüm zamanların en başarılı video oyunlarından biri olarak kabul ediliyor. Tüm serinin hikâyesini buradan anlatmaya kalkarsak dergiyi komple kendisine ayırmamız gerekebilir. Ancak size kısaca şunu söyleyebiliriz; eğer bugüne dek hiç Metal Gear Solid oynamadıysanız kaçırdığınız şeyin farkında değilsiniz! Soğuk Savaş, genetik mutasyon ve klonlamayla geliştirilmiş savaşçılar, bu savaşçıların farklı jenerasyonlarının birbirlerine karşı zulmü ve daha pek çok tuhaf olay bu serinin merkezinde. Tabii olmazsa olmaz ajanlık! Herhangi bir Metal Gear Solid oyunu okuduğunuz en iyi roman, hiç şüphesiz izlediğiniz en iyi film olmaya da adaydır. Şaşırdınız mı? Bu kadar mevzu bir oyunda nasıl cereyan edebilir diye düşünüyor olabilirsiniz. Metal Gear Solid’in oyun içi demoları en az oyun kadar süreye sahip sinematik deneyimler olarak kurgulanmış. Bazı oyun severler bu konudan çokça yakınıyor. Buna rağmen oyunun tasarımcıları bu uzun demo görüntülerden ve anlatmak istedikleri hikâyeden taviz vermeye yanaşmıyorlar. Bizce Metal Gear Solid deneyiminin hemen hemen yarısını oluşturan bu videolar olmasa oyun belki de bir fenomene dönüşemezdi. Metal Gear Solid’le yeni tanışacaklar için bir uyarımız da oyunun aksiyon akışına yönelik.
Metal Gear Solid elinize silahınızı alıp dan dun düşman indirdiğiniz bir oyun değil. Taktik, gizlilik ve doğru hamleleri yapmak için oyun alanını okumak, oyunun ana mekaniğini oluşturuyor. Rambo değilsiniz, ölümsüz hiç değilsiniz. O yüzden kafanızı kullanmadan tetiği çekerseniz bir anda on asker tarafından kalbura çevrilirsiniz. Yine de içiniz rahat olsun, oyun sizden beklediği teknik ve taktik yeterliliği fazlasıyla hak ediyor ve sizi muazzam hikâyesiyle ödüllendiriyor. Serinin en yeni oyununda her zamanki mekaniğe ek olarak müthiş geliştirmeler mevcut.
EVİM GÜZEL EVİM
Metal Gear Solid V: Phantom Pain, Yeni oyunuyla birlikte kendi kurallarını baştan yazıyor ve dinamiklerinde radikal değişikliklere gidiyor. Özellikle de serinin ilk dört oyununu oynamış Metal Gear Solid hayranları için radikal hamleler bunlar. Yeni Metal Gear Solid oyununda yürüttüğünüz tüm operasyonları koordine ettiğiniz Mother Base adlı bir üssünüz var. Bu üssü geliştirmek, üsse yeni birimler eklemek ve daha pek çok modifikasyon sizin sorumluluğunuzda. Tam “bir bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur” durumu. Bu üs sayesinde edineceğiniz güçlü birimler sizin hesabınıza çalışarak ordunuzu ve üssünüzü daha kuvvetli hale getirmek için gerekli olan kaynak-
20
24’TEN MGS’YE
Metal Gear Solid’in sesi değişti! Oyunun baş karakteri olan Snake uzun yıllardır David Hayter tarafından seslendiriliyordu. Karakterle ve oyunla özdeşleşen Hayter ilk kez bu oyun için mikrofonu bir Hollywood yıldızına bıraktı. 24 dizisinin yıldızı Kiefer Sutherland, Phantom Pain’de Snake’i seslendiren isim olacak. ları toplayacaklar. Ne kadar gelişmiş bir üs, o kadar başarılı bir oyun deneyimi demek. Bu arada öyle üssü kurup yatmak yok. Oyunun en nefes kesici anında bir telsiz anonsuyla irkilebilirsiniz. Hiç tanımadığınız bir başka oyuncu üssünüze sızıp el emeği, göz nuru mekânınızı tarumar edebilir! Bu durumda iki eliniz kanda olsa bile üssünüze dönüp savunma yapmanız gerekecek. Oyun open-world olduğu için size verdiği serbestlik hissi görev çözümlemesine de yansımış. Oyundaki herhangi bir görevi en az beş alternatif yöntemle ifa etmek mümkün. Serinin bugüne dek oyunculara sağlamadığı bir serbestlikti bu. Metal Gear Solid bu yılın en iddialı video oyunu, eminiz yüzümüzü kara çıkmayacak ve beklediğimize değecek!
Zipcar Postkolik ilan.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
22.07.2015
17:18
HABER
ROBINSON VE CUMA GELİYOR! Bir dönemin efsane çizgi serisi Robinson Crusoe & Cuma, beyazperdeye transfer oldu. 8 kitabı ve 102 öyküsü olan serinin ilk filmi 4 Eylül’de vizyona giriyor. Robinson Crusoe & Cuma’nın yazarı ve yönetmeni Gürcan Yurt ile konuştuk.
R
obinson Crusoe & Cuma, 90’ların sonunda ve 2000’lerin ilk yarısında ortalığı adeta kasıp kavuran bir çizgi seriydi. Gürcan Yurt’un 1997’de L-Manyak dergisi için -Daniel Defoe’nin unutulmaz kitabı Robinson Crusoe’dan esinlenerekhayat verdiği Robinson Crusoe & Cuma, o kadar çok sevildi ki, dergideki maceralarının dışında 17 yıl içinde sekiz kere kitaplaşıp 116 bin adetlik bir satış performansına ulaştı. İşte bir döneme adeta damgasını vuran bu önemli çizgi seri, nihayet beyazperdeye transfer oluyor. Film Bahçesi’nin yapımcılığını üstlendiği Robinson Crusoe & Cuma’da Robinson’u Serhat Kılıç, Cuma’yı ise John Nyambi canlandırıyor. Issız adadaki serüvene dahil olan Viktor ve kızları rollerine ise Beyti Engin, Damla Debre ve Ebru Yücel hayat veriyor. 4 Eylül’de vizyon girecek filmle ilgili beklentimiz hayli yüksek. Umarız hayal kırıklığı yaşamayız.
2257 KARE STORYBOARD
Robinson Crusoe & Cuma’nın sinemaya transferi birçok kişiye göre geç kalmış olsa da, aslında uzun süredir gündemde olan bir konu olduğunu da söylemeliyiz. Gürcan Yurt, ilk kitabın yayınlandığı 1998’den itibaren bu yönde teklifler aldığını dile getiriyor. Hatta Yurt o günlerde bile filmi kendi yönetmeyi düşünüyormuş. Ancak işin olgunlaşması ve start’ının verilmesi ancak iki sene önce gerçekleşmiş.
Oldukça sevilen karakterleri kağıt üzerinden sinemaya aktarmak kuşkusuz kolay bir iş değil. Gürcan Yurt’a bu konuyu sorduğumuzda; kalemle çizilen mekanların ve karakterlerin gerçek dünyaya adapte etmenin zorlu bir süreç olduğunu söyledi ve “Robinson ve Cuma’nın yaşadığı ıssız adayı, evlerini, araç gereçlerini ve karakterlerin kendilerini önce 3D olarak tasarladık. 1.5 yıl içinde 2257 karelik bir storyboard çalışması yaptık. Bu çalışma hem Türk ekibin, hem zaman zaman lisan sorunu yaşadığımız Kübalı ekibin nasıl bir film çekeceğimizi kafalarında canlandırması açısından da iyi oldu” dedi.
ÇEKİMLER KÜBA’DA YAPILDI
Robinson & Cuma’nın çekimleri Küba’da gerçekleşti. 5,5 hafta süren Küba çekimlerinde en temel sıkıntı lisan problemi olmuş. Gürcan Yurt, çok basit bir diyalog için bile bazen Türkçe’den İngilizce’ye, İngilizce’den de İspanyolca’ya çeviri yapılmak zorunda kalındığını dile getiriyor. Film iki ana karakter üzerine kurulu bir seri olduğu için cast çalışması üzerinde titizlikle durulmuş. “En iyi Robinson’u ve en iyi Cuma’yı bulana kadar beklemek zorunda kaldık” diyen Yurt, Robinson karakterini
24
Gürcan Yurt oyuncularla birlikte canlandıran Serhat Kılıç’ın olabilecek en iyi tercih olduğunu söylüyor. Cuma’yı canlandıran John Nyambi ise televizyonda bir yarışma programında keşfedilmiş. Türkiye’de öğrenim gören bir öğrenciyken eğitimini bırakıp ülkesi Malavi’ye dönen Nyambi, bu proje için geri çağrılmış ve 4 ay süren bir oyunculuk eğitiminden geçmiş. Hazır Gürcan Yurt’u yakalamışken Robinson & Cuma’nın devamının gelip gelmeyeceği de sorduk. Gürcan Yurt’un bu soruya cevabı net. Çizgi serinin bugüne kadar yayınlanmış 8 kitabı ve toplam 102 adet öyküsü var. Yani olası bir devam filmi için elde oldukça fazla malzeme bulunuyor. Ekip olarak 3 filmlik bir seri yapmak üzere yola çıktıklarını söyleyen Yurt, gişe başarısının ve seyircinin vereceği tepkinin diğer filmlerin geleceği için anahtar rol oynayacağını söylüyor.
PRINCE’TEN YENİ ALBÜM T
üm zamanların en eksantrik sanatçılarından Prince, bandosu 3rdEyeGirl ile yepyeni bir albüm yayımlama hazırlığında. HITNRUN adı verilen albüm, 7 Eylül’de yalnızca TIDAL üzerinden dinleyicilerle buluşacak. Ardından da önümüzdeki yıl CD ve plak formatında sınırlı sayıda basılarak piyasaya sunulacak. TIDAL bilindiği üzere Jay Z’nin patronu olduğu hi-fi kalitede hizmet sunan bir çevrimiçi müzik platformu. Prince, Jay Z’nin anlaşma imzaladığı ilk sanatçılar
arasında yer almıyordu. Ancak görünen o ki, TIDAL’ın piyasaya süreceği ilk albüm için seçilen sanatçı olacak. TIDAL’ın uzun vadede bir plak firmasına dönüşmesi bekleniyordu ancak Jay Z süreci hızlandırmışa benziyor. Müziğe dönüşünden beri başarılı albümleri ardı ardına sıralayan Prince ise HITNRUN’la yine iddialı. Prince, TIDAL ile yaptığı anlaşmayı şu sözlerle anlatıyor; “Karar vermem için Jay Z ile tek bir toplantı yetti. O toplantıda gördüğüm Jay
PLAK DÖVÜŞÇÜLERİ Ü
nlü video oyunu firması Capcom, Brave Wave adlı plak firmasıyla işbirliği yaparak Street Fighter II Official Arcade Soundtrack’i piyasaya sürme kararı aldı! Capcom’un Generation Series adı altında lisanslı oyunlarının plaklarını piyasaya süreceği de duyuruldu. Street Fighter oyunlarının tema müziklerinin bestecisi olan Yoko Shimomura’nın gözetiminde şarkıların hem orijinal hem de remaster versiyonları plakta yer alacak. Albüm aynı zamanda çift disk olarak CD’ye de basılacak. Hem CD hem de plak formatlarının kartonetlerinde Yoko Shimomura ve Polygon.com yazarlarından Matt Leone’nin notları yer alacak. Capcom’un ve Brave Wave’in bu müthiş işbirliği bizi fazlasıyla heyecanlandırdı, kazara pikaplarımıza jeton atmaya çalışırsak bizi mutlaka uyarın! Plak ve CD’nin yıl bitmeden piyasaya çıkması bekleniyor.
25
Z’nin ve TIDAL’daki ortaklarının gerçek müzisyenlerin emeğine koşulsuz saygı gösteren tutumuydu. Endüstrinin can çekiştiği bu yıllarda TIDAL ekibinin müzisyenlerin sanatına verdiği kıymeti eşdeğer bir tavırla ortaya çıkan ürünün sunum ve pazarlamasına yansıtıyor olmaları son derece ilham verici. TIDAL’ın sanatçı sözleşmelerindeki esnekliği de onlarla çalışma kararımı direkt olarak etkiledi. TIDAL diğer şirketler gibi sanatçısını tasma takıp gezdirebileceği bir köpek yavrusu gibi görmüyor.”
MÜZİK
U2’DAN İKİ BELGESEL
H
BO kanalının son yıllarda müzik temalı program ve belgesellere yaptığı yatırım müthiş seviyede. Dünya müziğinin en önemli yıldızlarını bu programlar sayesinde daha yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Bu yıl HBO’nun gündemindeki isim gezegendeki en büyük gruplardan olan U2! Grubu konu alan iki belgeselden ilki ünlü yönetmen Davis Guggenheim’ın çektiği the iNNOCENCE + eXPERIENCE olacak. Grubun halihazırda devam eden aynı adlı turnesinin perde arkasını konu alacak olan belgesel, izleyenleri U2’nun soyunma odasından, Bono’nun geçtiğimiz yıl başına gelen bisiklet kazasına kadar en ince detaylarla bir araya getirecek. İkinci yapımsa the iNNOCENCE + eXPERIENCE turnesinin Paris’teki son konserinin kaydı olacak!
RADYO KAFADAN MÜZİKAL ÇIKTI
R
adiohead lideri Thom Yorke, grubun hayranlarının yeni albüm beklentilerine cevap vermektense yepyeni projelerle ajandasını kalınlaştırmaya devam ediyor. Bu defa bir Broadway müzikaline besteleriyle hayat vermeyi kafasına koymuş Thom Yorke. Douglas Hodge’un yönetiminde, Roundabout Theatre Company prodüksiyonuyla hazırlanan oyunda başrolleri Clive Owen, Eve Best ve Kelly Reilly paylaşıyor. Yorke’a göre oyun Ekim-Kasım süresince Amerika’da oynandıktan sonra İngiltere’de de sahnelenecek. Bu projenin Radiohead’in yeni albümüne sekte vurup vurmayacağıysa henüz bilinmiyor. Radiohead’in diğer üyelerinin de kendi solo projeleriyle turnede oldukları göz önüne alınırsa, biz 2016 yılında yeni bir Radiohead albümü dinleme olasılığımızın zayıf olduğunu düşünüyoruz.
COBAIN’DEN YENİ ŞARKILAR GELİYOR
B
u yılın en önemli müzik filmlerinden olan Kurt Cobain: Montage of Heck’in etkisi dinmiyor. Ülkemizde de DVD ve Blu-ray formatında piyasaya çıkan filmin merakla beklenen soundtrack’i ise Kasım ayında geliyor! Filmin yönetmeni Brett Morgen’in Cobain’e ait ev kayıtlarından derlediği albümde bugüne dek gün yüzü görmemiş Kurt Cobain şarkıları da dikkat çekiyor. Albümde sadece şarkılar yer almayacak ve Cobain’in kendi kendine monologları da yer bulacak. Morgen özellikle yaklaşık on dakikayı aşan bir ses kaydında Cobain’den adeta bir stand-up performansı dinleyeceğimizi açıkladı. Kurt Cobain gerçeğine bu kadar yakın olabilmek heyecan verici. Montage of Heck Soundtrack hiç şüphesiz 2015 yılının en merakla beklenen albümlerinden biri konumunda!
EFSANE PRODÜKTÖR PATRON OLDU
S
on yıllarda dinlediğiniz pek çok hit olmuş albümün altında imzası bulunan efsane prodüktör Danger Mouse, en nihayetinde kendi plak firmasını kurdu. Bugüne dek çalıştığı isimler arasında U2, A$AP Rocky, Gorillaz, Beck, Norah Jones, the Black Keys, Broken Bells ve Gnarls Barkley gibi inanılmaz isimler olan Danger Mouse’un patronluk hamlesini sıkı hayranı olarak destekliyoruz. Yeni şirketinin adını 30th Century Records koyan Danger Mouse, devler liginin de dikkatini çekti. Dünyanın en büyük müzik şirketlerinden Columbia ile uluslararası dağıtım anlaşması yapan Danger Mouse’un yayımladığı albümler bu sayede tüm ülkelerde satışa sunulacak. Şirketin ilk albümü Autolux’a ait ve 18 Eylül’de piyasada olacak.
26
MÜZİK
SKRILLEX İSTANBUL’DA Dünya elektronik müziğine dubstep’le damgasını vuran Skrillex, İstanbul Blue Night sponsorluğunda ilk kez İstanbul’a geliyor. 11 Eylül Cuma akşamı Küçükçiftlik Park’ta gerçekleşecek konser, “Eğlencenin böylesi İstanbul’da olur!” dedirtecek!
L
os Angeles’ın kuzeyinde bir hardcore grubunun solistiyken yaptığı müzikten sıkılan çılgın deha Sonny John Moore, nam-ı diğer Skrillex, Doktor Frankeştayn’ın sadık asistanı Igor gibi kamburunu çıkararak bilgisayarının başında gecesini gündüzüne katıp tüm dünyayı dans ettiren müziğini tasarladı. Müziğini tanımlarken, ailesinin evinde bodrum katındaki odasından çıkmadan saatler geçirip bilgisayarda beste yapan binlerce yetenekli gençten biri olarak kendisini gördüğünü ifade eden Skrillex, müthiş kariyerine rağmen mütevazılığı da elden bırakmadı. EDM ve electro house gibi uzun yıllar Amerikan müzik piyasasının tekeline aldığı tarzları Londra kulüplerinden yükselen dubstep trendiyle birleştiren Skrillex, MySpace sayfasından paylaştığı bağımsız kayıtlarla internette adeta ebola virüsü gibi yayıldı. Eğer Skrillex’i sadece tuhaf sesleri birbirine entegre ederek gürültü yapan bir DJ olarak tanıyorsanız, size konsere kadar yayımladığı albüm ve EP’lere girişmenizi öneririz. Gypsyhook EP (2009), My Name is Skrillex (2010), Scary Monsters and Nice Sprites (2010), More Monsters and Sprites (2011), Bangarang (2012), Make It Bun Dem After Hours EP (2012), Leaving (2013) ve Recess (2014) hem kendisine hem de elektronik müziğe olan bakışınızı kökten değiştirecek.
Albümlerle uğraşamam, bana tek dozluk bir şey önerin derseniz de, Bob Marley’in oğlu Damian Marley ile kotardığı ortak çalışma olan Make It Bun Dem’i dinlemenizi tavsiye ederiz. Skrillex, bu saydığımız albüm ve kayıtlarla bugüne dek tam altı adet Grammy ödülü kazandı. Yani karşınızdaki gözlüklü ve içine kapanık çocuk, fazlasıyla ciddiye alınması gereken bir isim.
GÜÇLÜ SAHNE PERFORMANSI
Şurası kesin ki, 11 Eylül akşamı oldukça eğlenceli bir performans bizleri bekliyor. Skrillex, pek çok DJ’in yaptığı gibi, arkasına aldığı LED ekranlardaki grafiklerle şov sunmaya çalışan bir isim değil. Aksine tek kişilik bir ordu gibi çalışan sanatçı, yaptığı her harekete, en ufak ve hassas ayarlara bile vâkıf olabilin diye alandaki mevcut tüm ekranlara performansının görüntüsünü yansıtıyor. Bu yüzden elektronik müziği bir “makine etkinliği” olarak görenlerin Skrillex’in sahne performansını şaşkınlıkla seyredeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
28
Konser prodüksiyonlarına fazlasıyla önem veren Skrillex’in lazer ve alev şovları konserin her anında adrenalin salgılatarak müziğine adeta kompliman yapıyor. Eğer istediği tepkiyi alır ve seyirci tarafından havaya sokulursa bir anda kabininden çıkıp üzerinize atlaması da olası! Tüm yılın kurtlarını dökeceğiniz, dans ederken paralel evrenlere ışınlanacağınız ve dubstep eşliğinde müzikal duvarları birer birer yıkacağınız bu geceyi kaçırmamanızı tavsiye ederiz. İnanın bu şenliği konsere giden arkadaşlarınızdan dinlemek zorunda kalırsanız fena pişman olursunuz! Dünyanın en büyük festivallerinde headliner olarak çalan ve canlı performansıyla çok konuşulan genç DJ, Lollapallooza Berlin ve Bestival’a geçmeden İstanbul Blue Night ile KüçükÇiftlik Park’ı sallayacak. Henüz bilet bulabiliyorken elinizi çabuk tutun ve İstanbul Blue Night sponsorluğunda gerçekleşecek bu efsane gecenin canlı tanıklarından biri olun.
HABER
MUPPETS
GERİ DÖNÜYOR 60. yılını kutlayan Muppets, ekranlara geri dönüyor. Dünya popüler kültürüne 60 yıldır adeta damga vuran Muppets’ı yeniden her hafta seyredecek olmaktan daha büyük keyif olamaz, 22 Eylül’ü iple çekiyoruz! Erdem Tatar
T
üm zamanların en sevilen kukla şovu nedir diye sorsanız çoğu kişiden alacağınız cevap Muppets olur. Kurbağa Kermit, Miss Piggy, Ayı Fozzie, Gonzo, Swedish Chef ve program bandosundaki çılgın davulcu Animal, tamı tamına 60 yıldır dünya popüler kültürünün en sevilen karakterlerinden bazıları haline geldiler. Muppets karakterlerinin televizyon macerası 1955 yılında Sam and Friends adlı kukla programında yer alan Kermit skeçleriyle başladı ve 1961 yılına kadar da bu programın çatısı altında devam etti.
Kısa sürede çok sevilen karakterler ünlü markaların reklam filmlerinde boy göstermeye başladılar. Takvimler 1969 yılını gösterdiğinde Sesame Street’e transfer oldular ve bu sayede sabah kuşağından öğlen kuşağına geçiş yaptılar. Muppets her yeni skeçte kadrosuna eklenen karakterlerle Sesame Street’e sığamayacak kadar büyüdü ve 1976 yılında kendi televizyon şovları olan The Muppet Show yayın hayatına başladı. Kendi markalarıyla artık televizyonların en kıymetli yayın dilimi olan Prime Time’a geçen sevimli kuklalar, programlarında dönemin en ünlü yıldızlarını ağırladılar. Politikacılar, oyuncular, şarkıcılar kısacası o dönemde Amerika gündeminin zirvesinde olan herkesin yolu Muppet Show’dan geçti.
ZİRVEDE VEDA
1981 yılına kadar çok başarılı bir yayın süreci geçiren kuklalar reytingleri zirvedeyken ekranlara veda ettiler. 1984 yılında format değiştiren kahramanlarımız Muppet Babies ile beyazcama geri döndü. 1985 yılında Jim Henson’s Little Muppet Monsters adıyla yepyeni bir şov programında yer alan Kermit ve arkadaşları, 1989 yılına dek bu programla Amerika’da reytingleri altüst ettiler. Bu süreçte Muppets markası el değiştirerek rekor bir ücretle Disney’e transfer oldu. Disney markası altında pek çok ürün ve yapımda yer alan 30
Muppets, Amerika’da Disney Channel’ın yeni yüzü olarak 1996’da Muppets Tonight adlı şov programına başladılar ve üç sezon boyunca bu programı devam ettirdiler. Muppets karakterleri televizyon kadar sinemada da başarılı oldular. The Muppet Movie (1979), The Great Muppet Caper (1981), The Muppets Take Manhattan (1984), The Muppet Christmas Carol (1992), Muppet Treasure Island (1996), Muppets From Space (1999), The Muppets (2011) ve Muppets Most Wanted (2014) isimli filmlerle bugüne dek 500 milyon dolara yakın gişe hasılatı elde ettiler.
TANIDIK İSİMLER
Muppets 60. yıldönümünü televizyonlara geri döneceği muhteşem bir şovla kutlamaya başlayacak; 22 Eylül tarihini şimdiden ajandalarınıza not alın! The Muppets adı ile şova devam edecek olan sevimli kuklaların başka sıfata gerek duymamış olmaları bizi sevindirdi. Popüler kültürün en önemli eğlence ikonlarını olabildiğince yalın sunmalarına şapka çıkardık. Programın yapımcı kadrosunda ise tanıdık bir isim görmek içimize su serpti. Pek çok Muppets karakterini seslendiren ve oynatan Bill Barretta’nın kadroda yer alması sevdiğimiz kuklaların emin ellerde olduğuna önemli bir işaret. The Muppets’ı ABC kanalının yayınlayacak olmasıysa bir başka artı puan. Zira ABC’nin Disney ile işbirliği yaptığı Once Upon a Time ve Marvel’s Agents of SHIELD dizilerinin hastasıyız. Bu iki büyük network eminiz Muppets hayranlarının da yüzlerini kara çıkarmayacaktır. Dünya popüler kültürüne 60 yıldır damga vuran Muppets’ı yeniden her hafta seyredecek olmaktan daha büyük keyif olamaz, 22 Eylül’ü iple çekiyoruz!
GIGI HADID TOPSHOP İÇİN KAMERA KARŞISINDA S
on zamanların en gözde modellerinden Gigi Hadid, yeni sezona hızlı bir giriş yaptı. Güzel model, ünlü İngiliz markası Topshop’un Sonbahar-Kış 2015/16 koleksiyonu kampanya yüzü olarak karşımıza çıktı. 20 yaşındaki Hadid, markanın hem mağazalarda, hem online hem de basılı tüm tanıtımlarında yer alacak isim olacak. Modellik kariyerinin yanı sıra özel
hayatı ve kıyafet tercihleri ile de ünlü ‘It Girl’ler arasında yer alan Amerikalı model, Topshop’un yüzü olarak boy gösterecek. Markanın dinamik, genç ve çabasız şıklık imajı ile birebir örtüşen Hadid, kampanyada casual görüntüsü ve rahat tavırları ile dikkat çekiyor. Markanın bundan önceki kampanya yüzü ise Gigi Hadid’in yakın arkadaşı olarak bilinen İngiliz model Cara Delevingne’di.
BATÇORAPLAR HAZIR! B
atman olmaya özenmek sadece erkeklere özgü bir durum sanıyorsanız yanılıyorsunuz! Kızların içinde de her zaman bir süper kahraman ateşi yanar. Süper güçleri olmayan tek süper kahraman olan Batman de hem içimizde bir tutku hem de dışımıza yansıyan bir tarz olarak kendini gösteriyor. Bu aydan itibaren sonbaharın da kapıyı çalması ile kullanmaya başlayacağımız harika bir Batman aksesuarı bulduk bile! Tam diz boyunda bir Batman silueti bulunan bu külotlu çoraplar, favori aksesuarlarımız arasında çoktan yerini aldı. Hot Topic üzerinden 14.50 dolara satılan çorapların ayı, kedi ve tavşan gibi diğer seçenekleri de bulunuyor fakat bizim gözümüz bu modelden başkasını görmüyor!
www.hottopic.com 31
Bu sefer Amerikalı bir isimle çalışarak markanın uluslararası kimliğinin altını çizmek isteyen Topshop, 2016 yılı için Ortadoğu, Avrupa, Kanada ve Avustralya’da da gücünü pekiştirmek niyetinde görünüyor. Kreatif direktörlüğünü Kate Phelan’ın yaptığı çekimleri ünlü İngiliz fotoğrafçı Tyrone Lebon gerçekleştirdi. Kampanyanın videosunu izlemek için tablet dergimize göz atabilirsiniz.
MODA
ŞEKER TOPUKLAR
Ç
ocukken aroması için deli olduğumuz şu kutu şekerleri hatırlıyor musunuz? Artık büyüdük ve bu sefer de aynı şekerlerin topuklu ayakkabılarına deli oluyoruz! Görür görmez aşık olduğumuz bu ayakkabılar İngiliz ayakkabı tasarımcısı Camilla Elphick’e ait. Camilla, kadınsı ve aynı zamanda eğlenceli tasarımları ile dikkat çeken bir isim. Donna Karan, Charlotte Olympia ve Paul Andrew gibi ünlü ve yaratıcı çizgileri ile dikkat çeken isimlerin yanında yıllarca çalışan Camilla, sonunda
kendi ismini taşıyan markasını kurmuş. Çiçeği burnunda bu markada birbirinden farklı, yaratıcı ve eğlenceli modeller bulunuyor. Bizim favorimiz olan PEZ ayakkabılar ise koleksiyonun en eğlenceli tasarımı diyebiliriz. Ama yine de her güzel şeyin bir de tatsız yanı olduğunu hatırlatalım. Maalesef bu şeker ayakkabının en tatsız yanı ise 1130 Euro’luk fiyatı. www.camillaelphick.com
CANAVAR ÇANTALAR
AZ ÇOKTUR DİYENLERE
T
üm eşyalarımızı bir lokmada yutacak bir köpekbalığı ile karşı karşıyayız. Keçeden yapılmış bu köpekbalığı çanta, son zamanlarda gördüğümüz en eğlenceli ürünlerden biri. Çantanın yaratıcısı Iga Grygel adındaki Polonyalı tasarımcı, birbirinden farklı tasarımlara imza atan yaratıcı bir kişilik. Genellikle keçe ile yaptığı çantalar arasında köpekbalığı dışında yarasa, ejderha ve tanımlayamadığımız başka yaratıklar da yer alıyor. Eğer sadece sizde bulunmasını istediğiniz ve görenlere küçük dilini yutturacak tipte bir çanta istiyorsanız Iga Grygel’in Etsy’deki mağazası Capall Mara’ya mutlaka bir göz atın. Bu eşsiz ürünlerin fiyatları ise 50 ile 100 dolar arasında değişiyor. Hepsi el emeği göz nuru olan çantalar arasında karar vermekte zorlanabilirsiniz bizden söylemesi!
M
inimal tasarımları ile dikkat çeken Smaller Studio’nun mottosu “Gülümse, yaşa ve sade ol”. 2014 de kurulan marka, özel tasarım yastık, tişört ve bez çanta üretiyor. ‘Az çoktur’ cümlesinden ilham alan marka, tasarımlarını tipografik kelimeler, geometrik şekiller ve siyah-beyazın gücü ile oluşturuyor. Sade ve güçlü tasarımlar üreten Smaller Studio’nun tüm ürünlerinde baskın olan yalınlık ve yeterliliği hemen fark edebilirsiniz. Birkaç kelime ya da grafikten oluşan tişörtler, kısa ve dikkat çekici mesajlar içeren bez çantalar ve siyahbeyaz grafik desenli yastıklar... Fiyatlara gelince, tişörtler 99, yastıklar 79 ve bez çantalar 54 TL’den satılıyor. Smaller Studio aynı zamanda Teşvikiye’de yer alan bir grafik tasarım stüdyosu ve sanat galerisi olarak da hizmet veriyor. store.smallerstudio.com
www.etsy.com 32
www.twist.com.tr
MODA
GÜNEŞ GÖZLÜĞÜNDE NE KADAR İDDİALISINIZ?
Y
az bitiyor olsa da bu durum en sevdiğimiz aksesuar olan güneş gözlüklerine veda edeceğimiz anlamına gelmiyor. Hele ki böylesine çılgın modeller üreten bir marka keşfetmişken... İspanyol gözlük markası Laveta ahşaptan ürettiği birbirinden yaratıcı gözlük modelleri ile dikkatimizi çekmeyi başardı. İspanya’nın Malaga kentinde el yapımı olarak üretilen gözlükler oldukça farklı ve iddialı. Markanın bu yıl yaratıcı bazı isimler ile gerçekleştirdiği tasarım atölyesinden çıkan ürünler ise tek kelime ile benzersiz! Tasarımcılara gözlükleri beyaz boş bir kağıt gibi sunarak içlerinden geldiği gibi tasarlama olanağını sunan H.E.P. / Heartmade EyeweART Project dahilinde ortaya çıkan gözlükler, bizi tam kalbimizden vurdu. Bazıları takmak için büyük cesaret gerektiren bu modeller arasında günlük hayatta rahatça kullanılabilecek ürünler de bulunuyor. Proje kapsamındaki ürünler satışa sunulmamasına rağmen Laveta’nın web sitesinden tasarımcılarına ulaşabilir ve markanın ahşap gözlüklerine göz atabilirsiniz.
YENİ NESİL BİLEKLİKLER
www.lavetaeyewear.com
TWISTLE İDDİALI SONBAHAR
O
T
ina Silver, 2012 yılında Serdar Cabas’ın yarattığı bir marka. Dokusu, işlenişi, hissi ve tarzı ile kendine hitap eden gümüş kolye ve bileklikler üretmeye karar veren Cabas, hayalini başarmış gibi duruyor. Cabas, arkadaşlarının da yardımları ile farklı kültürlerde şans ve enerji getirdiğine inanılan sembolleri, eğlenceli figürler ile harmanlayarak 925 ayar gümüş parçaları el işçiliğiyle üretmiş. Unisex olarak tasarlanan bileklikler, kısaltılıp uzatılarak her bileğe uyum sağlayacak şekilde yaratılmış. Güneş, deniz, duş gibi etkenlerden zarar görmeyen ve çürümeyen bir materyalden yapılan ürünler 14 farklı renk tonuna sahip. Birbirinden değişik sembol ve figürlerin yanı sıra bir burç serisine de sahip olan Oina Silver bileklikler şık sunumları ile harika birer hediye alternatifi! Bileklikleri satın almak için Mutlu Mikrop, Lunapark Shop ve Asayra mağazalarına uğrayabilir ya da lidyana.com’dan sipariş verebilirsiniz.
wist, 2015-16 Sonbahar/Kış sezonuna iddialı bir giriş yapıyor. Birbirinden farklı temalara sahip koleksiyon, her stile hitap ediyor. Koleksiyonda militer çizgilerin hakimiyetindeki kabanlar, püsküllü ceketler, tül detaylı etek ve postallar ile maskülen ve feminen şıklık bir arada kullanılmış. 90’lı yılların cool havasına sahip, vintage görünümlü parçalar geçmiş zaman yolculuğuna çıkarırken; rahatlığın ön planda olduğu Bohem temasında ise süet püsküllü yelekler, uzun triko hırkalar ve etnik kumaşlı deri biker ceketler cool şıklığı vaad ediyor. Sezonun gözde parçalarından crop-top bluzlar, çiçek baskılı ve nakışlı trikolar da romantik giyinmeyi seven Twister’lar için koleksiyondaki yerini alıyor. Twist Sonbahar / Kış sezonunda popülerliğini korumaya devam eden loaferlar, payetli materyal ve saçak detaylarıyla farkını ortaya koyuyor. Sonbahar Kış sezonu boyunca stiliniz ile fark yaratmak için Twist’e mutlaka uğrayın!
HERKES İÇİN SİHİR
Ü
nlü Japon moda markası Uniqlo, her Disney sevdalısının gözü kapalı aşık olacağı bir işbirliğine girdi. Disney ile ‘Magic for All’ adını taşıyan bir koleksiyon yaratan marka, ünlü masal kahramanların boy gösterdiği kıyafetler tasarladı. Minnie Mouse’tan Pamuk Prenses’e, Frozen’daki Elsa’dan Bambi’ye kadar sevdiğimiz birçok Disney kahramanına rastladığımız koleksiyon, içindeki çocuğu büyütememiş hayalperestlere şahane ürünler sunuyor. Tam 73 parçadan oluşan koleksiyonda tişört ve sweatshirt gibi klasiklerin yanı sıra eşofman altları ve ev terlikleri de bulunuyor. Fiyatların 15 ile 35 dolar arasında değiştiği koleksiyondaki tüm parçalara Uniqlo’nun web sitesinden göz atabilir online sipariş verebilirsiniz.
34
2015/16 SONBAHAR KIĹž incideri.com | facebook/incideri | twitter/incideri
HABER
BU SONBAHAR Bunaltıcı sıcakların ardından sabırsızlıkla beklediğimiz sonbahar yavaştan göz kırpmaya başladı. Biz bu şahane mevsimde neler giyeceğimiz konusunda çok heyecanlıyız, ya siz? Pınar Özbakır
M
oda ile ilgilenenler için her sonbahar, okul dönemi başlangıcında yeni açılan bir defter tadındadır. Bu taptaze defterin sayfalarında nelerin yer alacağını öğrenmek için yazın son demlerinde sabırsızlıklar kendini göstermeye başlar. Eylül ayının gelmesi ile sonbahar mevsiminin hava sahasına resmen girmiş sayılırız. Bu nedenle hiç beklemeden yeni sezon moda trendlerini sizlere sunalım istedik. 2015/16 Sonbahar-Kış mevsiminde ne giyeceğiz merak edenler buraya!
Chanel ve Maison Margiela gibi klasiklerin yanında Marc Jacobs ve Alexander Wang gibi modanın asi çocukları da bulunuyor. Bu da demek oluyor ki ekoseler bu sezon genç-yaşlı, klasik-spor ayırmayacak.
KADİFELER GERİ DÖNDÜ
Eski dostumuz kadifeler birkaç sezondur kendilerini yavaştan göstermeye başlamıştı. Bu sezon tam bir geri dönüş yaşayan kadifeler, birçok koleksiyonda karşımıza
TRANSPARAN KIŞ
Genellikle yaz aylarında görmeye alışık olduğumuz transparan kumaşlara bu sene sonbahar ve kış aylarında da sıkça rastlayacağız. Sadece bluz ve gömlek olarak değil tek parça elbiseler olarak da karşımıza çıkıyor transparanlar. Bu cesur trend, kış aylarında sıcak pardösülerin altında kendisine nasıl bir yer bulacak emin değiliz fakat Gucci tüm o kışlık kalın kıyafetlerin yanında en seksi alternatif olacağı kesin! Gucci, Alexander McQueen ve Valentino gibi dev markalar transparanlara kendini kaptıranlar arasında yer alıyor.
EKOSE SEVENLER YAŞADI
Geçtiğimiz bahar sezonunda hortlayan, nostaljik ve naif desenimiz pötikare, kış mevsiminde yerini ekoselere bırakıyor. Hem de öyle Miu Miu böyle bir bırakma değil! Moda tasarımcısı olup da koleksiyonunda ekoselere yer vermeyen neredeyse kalmadı diyebiliriz. Ekose deyince aklımıza ilk gelen kırmızılar olsa da bu yıl farklı tonlarda ekose desenlerine de rastlamak mümkün. Kışın bu vazgeçilmez desenini koleksiyonlarına yansıtan isimler arasında
çıkıyor. Sonbahar-Kış sezonuna en çok yakıştırdığımız materyallerden olan kadifeleri, etek, elbise, pantolon ve pardösü gibi farklı formlarda görüyoruz. Renk konusunda ise genellikle siyah hakim olmasına rağmen saks mavisi ve bordolar da en çok rastladığımız renklerden. Armani, saks mavisi kadifeleri pantolonlarda kullanırken Lanvin ve Sonia Rykel baştan ayağa siyah kadifeleri podyumlara taşıyor.
Christopher Kane 36
DKNY
Calvin Klein
PARDÖSÜLER UZUYOR
Henüz havalar soğumadığından kaban giyeceğimiz günler çok uzak gibi görünse de, kış da bir gün gelecek elbet. O soğuk günler gelip çattığında ortaya çıktığına çok sevineceğimiz bir trend ile karşı karşıyayız. Kara kış günlerinde bizi tepeden tırnağa koruyacak bileklere kadar uzanan pardösüler bu sezon oldukça popüler olacak. Daha önceki sezonlarda gittikçe büyüyen ve oversize kesimlere kadar uzanan pardösüler bu sefer de daha ince formlarda fakat daha uzun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Yerleri süpürecek kadar uzayan etekler, renk ve kumaş fark etmeden birçok tasarımcının koleksiyonunda yerini aldı bile.
KÜRKLER ÇOK POPÜLER
Bu sezon kürkler her yerde! Abartmıyoruz, gerçekten her yerde. Moda tarihi bu kadar çok kürkü bir arada çok fazla görmemiştir diye tahmin ediyoruz. Kısa kürk montlar, uzun kürk pardösüler, kürk yakalıklar ve kolluklar Sonbahar-Kış sezonunu adeta ele geçirecek. Eskiden sadece kodaman yaşlı teyzelerimiz tarafından tercih edilen kürkler, bu sezon her tarza hitap edecek şekilde yeniden yorumlanıyor. Hatta o eski klas
Sonia Rykiel
Prada
havasının aksine bu sefer biraz asi bir stil vadediyor. Her renk ve modeline rastlamanın mümkün olduğu kürk detayların imitasyonuna rağbet göstermek gerektiğinin de altını çizelim.
BOĞAZLILAR YİNE YENİDEN
Her hırkanın, kazağın hatta gömleğin altına boğazlı bodyler giydiğimiz günleri hatırlar mısınız? İşte o günleri hiç özlemeyiz sanmıştık ama görünüşe bakılırsa boğazlılar büyük bir hızla sahnelere geri dönüyor. Dar ve zarif formlardan kalın ve salaş kazaklara kadar birçok farklı şekilde karşımıza çıkan boğazlılar, bu sezondan itibaren geri dönüşünü resmen ilan ediyor. Genellikle salopet, elbise ve V-yaka kazakların içinde rastladığımız boğazlı bluzlar bol kazaklar olarak tek başlarına da kullanılıyorlar. Boğazlı bluzların bir diğer alternatifi de geçtiğimiz kıştan beri severek kullandığımız boğazlıklar. Her parçanın üzerine uyum sağlayan boğazlıklar bu sezonda yine moda.
GOTİK ZARAFET
Siyah zaten modası geçmeyen bir renk olarak klasikler arasındaki birincilik tacını koruyor. Fakat siyahın bile altın sezonunu yaşadığı bir sene ile karşı karşıyayız. Adeta cenazeden fırlamış gibi baştan ayağa giyilen siyahlar sezonun en popüler trendleri arasında. Kışa en çok yakışan bu asil renkten vazgeçemeyenler için süper bir trend olan baştan ayağa siyahlar, neredeyse tüm dev markaların defilelerinde karşımıza çıktı. Gotik ruhuyla harmanlanarak hazırlanmış koleksiyonlar kadife, ipek, dantel gibi farklı kumaş türlerine de oldukça açık. Alın size dolabınızdaki siyahlara iyi bakmak için bir neden daha!
Alexander McQueen 37
RENK TRENDLERİ
2015/16 Sonbahar-Kış sezonunda hangi parçaların moda olacağından bahsettikten sonra, biraz da sezona hangi renklerin hakim olacağına bakalım. Bu yıl podyumlarda o kadar çok renkle karşılaştık ki kış sezonu demeye bin şahit gerek. Podyumlarda rastladığımız renklerin yanı sıra, renk otoritesi Pantone’un Sonbahar-Kış renk raporuna göre de bu sezon oldukça renkli geçeceğe benziyor. Geçen yıla damgasını vuran parlak orkide renginin ardından bu sezon da aynı çiçeğin farklı tonları ile karşılaşıyoruz. Ametist morlarından başlayan skala, daha soluk orkide tonları ve turunculara kadar genişliyor. Canlı renklerin hakimiyeti soğuk renklerde de sürüyor ve mavi ile yeşilin en canlı tonlarına rastlıyoruz. Çimen yeşilleri, deniz mavileri ve turkuazların yanında hardal sarısı ve yılın rengi marsala gibi bordo tonları da sezona damgasını vuracak gibi görünüyor. Pembe ve bordonun altın çağını yaşadığını rahatlıkla söyleyebileceğimiz bu sezonda kışın klasik renklerinden ise kesinlikle vazgeçemiyoruz. Gri, haki ve lacivert tonları en çok göreceğimiz renkler arasında. Bunun yanında krem ve beyazlar da vazgeçemediğimiz klasiklerden.
SKRILLEX_TIME_OUT_IST_2.pdf
1
25.08.2015
18:20
SKRILLEX COŞTURACAK Şehrin olmazları olduran festivali İstanbul Blue Night, birbirinden önemli isimleri müzikseverlerle buluşturmaya devam ediyor. Dubstep, electro, glitch karışımından alışılmadık bir füzyon yaratan ve her geçen gün hayran kitlesini büyüten Skrillex, ilk kez Türk hayranlarının karşısına çıkacak ve “Festivalin böylesi İstanbul’da olur!” dedirtecek! Önemli festivallerde headliner olarak çalan ve canlı performansıyla çok konuşulan genç DJ Lollapalooza, Berlin ve Bestival’a geçmeden İstanbul Blue Night ile KüçükÇiftlik Park’ı sallayacak!
Etkinlik haberlerini Instagram’da takip edin! @istanbulbluenight C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Postkolik’i Takip Et, 20 Biletten Birini Kazan! @postkolik
MAMMA MIA YENİDEN İSTANBUL’DA 20 yıldır 54 milyon kişi tarafından izlenen ve şarkıları her gün binlerce kez farklı yerlerde yayınlanan dünyanın en ünlü müzikali Mamma Mia, BKM organizasyonuyla 29 Eylül- 4 Ekim tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde olacak. ABBA grubunun ölümsüz şarkılarıyla, Sophie’nin düğününden önce babasını bulmaya çalıştığı eğlenceli macerasını daha önce izlemediyseniz kaçırmamanızı tavsiye ederiz. Mamma Mia komik hikayesi ve herkesin bildiği, her seferinde dansa davet eden şarkıları ile dünyanın en ünlü müzikallerinden. 39
AJANDA
İSTANBUL KOŞU FESTİVALİ Türkiye’de bugüne kadar tasarlanmış en kapsamlı koşu etkinliği olan İstanbul Koşu Festivali, 12-13 Eylül tarihlerinde Intercity Istanbul Park’ta gerçekleşecek. Postkolik’in medya sponsorlarından biri olduğu festivalde yarısı patika olan toplam 15 km’den uzun parkurlarda dilediğiniz zaman koşabilir, kendi rotanızı oluşturarak antrenman yapabilir, dilerseniz koşu yarışlarına katılıp büyük ödül Amsterdam Maratonu yolculuğunu kovalayabilirsiniz. İsterseniz de, festival alanında marka standlarında sezonu koşu alışverişinizi gerçekleştirebilir, yeni ürünleri inceleyip test edebilirsiniz.
DENİZ ÜSTÜNDE KAHVE KEYFİ 3. nesil kahve dükkanlarının öncülerinden olan Avustralya asıllı Ministry Of Coffee (MOC), Nişantaşı’ndaki yerinden sonra kahve keyfini şimdi de denizin üstüne taşıdı. Nasıl mı? MOC artık Suada’da. Farklı demleme teknikleriyle, hem sıcak hem soğuk kahvelerinizi artık Suada’nın enfes manzarasında tadabilirsiniz. Altı çeşit alkollü kahve kokteyli, dondurma ve frozen’lardan oluşan menü, tüm yaz boyunca Suada müdavimleriyle birlikte olacak. Yine Suada için özel olarak hazırlanan menüde yer alan Türk kahveli özel kokteyl ve anasonlu cold brew seçenekleri de ayrıca tatmaya değer.
GÜN BOYU EĞLENCE
YENİ Bİ’FEST 4-5 EYLÜL’DE
Yıl boyu, farklı ölçek, format ve mekanlarda elektronik müziğin en güncel sound’larına ev sahipliği yapacak olan Compass’ın ilk etkinliği 13 Eylül’de kabinde Butch, Lee Foss, Wankelmut, Dosem, Ben Pearce ve birçok yerli isim olacak. Gün Babylon Kilyos’ta 13:00’te başlayacak ve gece 02:00’a kadar kesintisiz devam edecek! Yaza veda ederken hem güneşlenip, denize girecek, hem de dans edeceksiniz. Plaj ve etkinlik girişleri 10:00’da başlayacak, 21:30 sonrası kapıda bilet satılmayacak.
Bir döneme damgasını vurmuş olan gazino eğlenceleri, 4-5 Eylül tarihlerinde Yeni Bi’ Fest ile KüçükÇiftlik Park’ta yeniden canlanıyor. Türk müziğinin iki dev ismi, Emel Sayın ve Selami Şahin’i iki gece üst üste ağırlayacak olan Yeni Bi’ Fest, İstanbullu müzikseverlere hafızalardan uzun süre silinmeyecek bir eğlence vadediyor. Müziğin ve birbirinden lezzetli yemeklerin iç içe geçeceği ve eski gazinolarda olduğu gibi oturmalı masa düzeninde hazırlanacak bu ayrıcalıklı eğlencede katılımcılara Hilton’un enfes menüsü eşlik edecek. 40
AJANDA
a
Sinem
4 EYLÜL
11 EYLÜL
MİNYONLAR
İLİŞKİ DURUMU: KAÇAMAK
Yönetmen: Pierre Coffin, Kyle Balda Seslendirenler: Sandra Bullock, Jon Hamm, Michael Keaton Tür: Animasyon Süre: 91 dk.
Yönetmen: Peter Bogdanovich Oyuncular: Owen Wilson, Imogen Poots, Kathryn Hahn, Rhys Ifans, Jennifer Aniston Senaryo: Peter Bogdanovich, Louise Stratten Tür: Dram, Komedi Süre: 93 dk.
Tarih öncesi çağlardan beri kendilerine kötü bir efendi arayışında olan Minyonlar, Dracula’dan Firavun’a, Napolyon’dan dinozorlara kadar birçok kişiye hizmet etmeye çalışsalar da, hepsi bir gün yok olmuştur. Hizmet edecek bir efendi bulamayınca Antartika’da kendi hallerinde yaşamaya başlayan Minyonlar’ın kaderi 1960’lı yıllarda değişir. Çünkü 3 kişilik maceracı bir minyon ekibi, Amerika’ya doğru yola çıkar. Filmin yönetmenliğini Pierre Coffin ve Kyle Balda, senaristliğini Brian Lynch yapıyor.
Evli bir tiyatro yönetmeni olan Arnold Albertson (Owen Wilson), yeni oyunu için seçmelere katılan ve eskiden fahişelik yapmış bir aktris olan Isabella Patterson’a (Imogen Poots) ilgi duymaya başlar ve rolü ona verir. Ancak Izzy’nin başrolü paylaştığı kişi de eşi Delta Simmons’tan (Kathryn Hahn) başkası değildir. Aynı zamanda eşinin eski sevgilisi Seth Gilbert (Rhys Ifans) da oyun kadrosundadır. Isabella’nın terapisti Jane Claremont (Jennifer Aniston) ise, sevgilisi Joshua Fleet (Will Forte) ile ilişkisinin sonlanma aşamasına gelmesini umutsuzca engellemeye çalışır.
a
m e n i S
18 EYLÜL
25 EYLÜL
Everest
KÜÇÜK PRENS
Yönetmen: Baltasar Kormákur Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Jason Clarke, Keira Knightley Yapım: İngiltere, ABD, İzlanda Süre: 122 dk.
Yönetmen: Mark Osborne Seslendirenler: Rachel McAdams, Marion Cotillard, James Franco, Benicio Del Toro, Paul Giamatti Tür: Animasyon Süre: 108 dk.
Everest’e tırmanmakta olan iki ayrı dağcı ekibinin karşılaştığı yoğun kar yağışı, büyük bir felaketin habercisi olur. Kar fırtınası her zamankinden daha şiddetlidir ve herkes için büyük bir hayat mücadelesi başlamış olur. 1996 yılında Everest’te meydana gelen gerçek bir hikayeden konusunu alan filmin yönetmeni Baltasar Kormákur. Filmin başrollerini ise Jake Gyllenhaal, Josh Brolin, John Hawkes ve Jason Clarke gibi ünlü isimler paylaşıyor.
Antoine de Saint-Exupéry’in klasikleşmiş eseri ‘Küçük Prens’ten sinemaya uyarlanan animasyon türündeki yapıtta, bir pilot kendisini ıssız bir çölün ortasında bulur ve çok uzak bir gezegenden gelmiş olan küçük bir çocukla karşılaşır. Kung Fu Panda’nın yönetmeni Mark Osborne’un yönetmenliğini yaptığı filmin orijinal seslendirme kadrosunda Rachel McAdams, James Franco, Marion Cotillard, Jeff Bridges ve Paul Giamatti gibi ünlü isimler bulunuyor. 42
Popeyes_KovaMenuDergi21x32cm.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
8/19/15
2:16 PM