HAZİRAN 2013
NO:05 www.postkolik.com
ÜCRETSİZDİR facebook.com/postkolik
twitter.com/postkolik
instagram.com/postkolik
166 bin takipçisiyle Instagram’da fenomen haline gelen Samantha Lee’nin tabağındayız…
RÖPORTAJ
www.postkolik.com
Efsane sanatçı Anthony Quinn’in en küçük oğlu Lorenzo Quinn ile ses getiren Hand of God projesini ve sanata bakışını konuştuk.
EĞLENCE
Avrupa’nın en eğlenceli festivallerinden biri olan ve bu yıl sonuncusu gerçekleşen Queensday’i Amsterdam’da turuncuya bürünerek kutladık.
MÜZİK
Geçen ay aramızdan ayrılan Jeff Hanneman’ı anarken, Daft Punk’un ortalığı kasıp kavuran yeni albümü Random Access Memories’i kritik ettik.
TATİL
Deniz sezonu açıldı. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar hesabı hayallerini kurduğumuz efsane otelleri sıraladık.
FOTOĞRAF
The World Photography Organisation’ın Londra’daki sergisine katılıp fotoğrafı değiştiren 10 trende şöyle bir göz attık.
MINI İLETİŞİM MERKEZİ: 0850 2522020
SANAT ASFALT İÇİN.
YENİ MINI PACEMAN. Yenİ bİr akım.
İlham verici tasarımı, isteğe bağlı 4 çeker sistemi ve geliştirilmiş sürüş performansıyla Yeni MINI Paceman, şehri alt üst etmen için Borusan Otomotiv Yetkili Satıcıları’nda seni bekliyor.
BE MINI. MINI Paceman modellerinin CO2 emisyonu 152-171 gr/km, ortalama yakıt tüketimi ise 6,5-7,3 lt/100 km arasındadır.
PACEMAN ArtGallery 23x34.indd 2
5/17/13 5:45 PM
HAZİRAN 2013
03
İ Ç İ N D E K İ L E R
10TATİL
17MÜZİK
12FOTOĞRAF
22 EĞLENCE
14RÖPORTAJ
34 SPOR
Deniz sezonu açıldı. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar hesabı hayallerini kurduğumuz otelleri sıraladık.
The World Photography Organisation’ın Londra’daki sergisine katılıp fotoğrafı değiştiren 10 trende göz attık.
Efsane sanatçı Anthony Quinn’in oğlu Lorenzo Quinn ile ses getiren Hand of God projesini ve sanata bakışını konuştuk.
Geçen ay aramızdan ayrılan Jeff Hanneman’ı anarken, Daft Punk’un ortalığı kasıp kavuran yeni albümünü kritik ettik.
Bu yıl sonuncusu gerçekleşen Queensday’i Amsterdam’da turuncuya bürünerek kutladık.
Sene başında kurulan ve geçtiğimiz ay Türkiye turundan dönen Vans Türkiye Kaykay takımını tanıttık.
KÜNYE Hazırlayanlar Elif Sarıoğlu, Enis Hazan, Ece Budayıcıoğlu, Emrah Gürkan, Mehmet Erdoğan, Ersay Uçak, Orhan Meriç, Sinan Demirer, Canan Bozkurt, Hande Demirel, Bilgehan Aksoy, Nur Adıgüzel (Moda) Fotoğraf: Cihan Turhan
REKLAM NYX Medya Hizmetleri ve PR Betül Özdemir 0534 614 70 77 betul@nyxmedya.com
Basım
PR ve tanıtım:
Kağıthane Cd. No:72 Çağlayan 34403 İstanbul Tel: 0212 220 30 10 www.postkolik.com info@postkolik.com
Paprika İletişim www.paprikailetisim.com
• Postkolik’te kullanılan tüm yazılar kaynak gösterilerek yayınlanır. • Postkolik 15 bin adet basılıyor. Postkolik’in dağıtıldığı yerleri görmek için www.postkolik.com/nerdeyiz adresini ziyaret edebilirsiniz. • Postkolik’i e-dergi olarak www.postkolik.com adresinden okuyabilirsiniz.
QR Kod Nasıl Kullanılır? Akıllı telefonunuza bir QR Kod tarama uygulaması yükleyin. Cep telefonunuzda QR Kod okuyucu uygulamasını başlatın.
Cep telefonunuzun kamera görüntüsü ekranda belirecek.
Altın Kitaplar Yayınevi Tic. AŞ. Göztepe Mahallesi, Kazım Karabekir Caddesi, No: 32 Bağcılar-İstanbul Tel: 0212 446 38 88
İletişim
Samsung kullanıcısıysanız tablet ve akıllı telefonunuzdan Postkolik’i takip edebilirsiniz.
QR Kod’u ekranda ortalayarak fotoğrafını çekin. QR Kod’un en iyi şekilde okunabilmesi için çekim sırasında hareketsiz kalmaya özen gösterin. QR Kod çözüldükten sonra ilgili içeriğe hızla ulaşacaksınız.
HAZİRAN 2013
Z
EL
L
Ö
04
ÖZE
SEYYAH OLDUM BU ALEMİ GEZERİM Bu dev plastik ördeği daha önce görmüş müydünüz? 16,5 metre uzunluğundaki bu ördek, sınır tanımadan tüm dünyayı meraklı gözlerin eşliğinde dolaşıyor. Hollandalı sanatçı Florentijn Hofman’ın hayat verdiği proje, 2007 yılından bu yana yolculuğuna aralıksız devam ediyor. Dev ördeğimizin Fransa’nın Atlantik kıyısındaki şehri Saint Nazaire’de başlayan hikayesi, içlerinde Brezilya, Avustralya ve Japonya’nın da bulunduğu 10 ülkeyi çoktan tamamladı. Her göreni şaşkına döndüren bu dev ördek geçtiğimiz ay Çin sularındaydı. Tabii ki bir anda medyanın da ilgi odağı haline geldi. Hal böyle
olunca, biz de Florentijn Hofman’a ulaşıp, düşüncelerini öğrendik. Hofman projesini, “Bu projenin hiçbir politik anlamı yok. Biz bir aileyiz ve bu çalışma buna vurgu yapıyor. İnsanları birbirine bağlıyor. Umarım ördek insanları mutlu etmenin yanında, kendi yaşamlarına ve toplumsal alana bakmalarını da sağlar. Hatta bizi geçmişe döndürüp, ekonomik stresin ve üzüntülerin çok daha az olduğu çocukluğumuza götürür” sözleriyle anlattı. Florentjin’den aldığımız bilgiye göre, ördeğimiz 9 Haziran’a kadar Çin sularında yüzecek. Ardından yeni rotası önce Amerika, ardından Azerbaycan olacak.
KLAVYE KANEPE
Florentijn Hofman
Zo Loft her geçen gün dikkatimizi daha fazla çekmeye başlayan bir İtalyan tasarım şirketi. En son tasarımlarından biri olan klavye kanepe, daha ilk görüşte birçok kişinin kalbini çalmayı başardı. Kumandası sayesinde kolayca yatağa da dönüşebilen klavye kanepe, istediğiniz açıya uygun hale gelebiliyor. Üstelik görüntüsünün aksine son derece rahat olduğu da söyleniyor. http://goo.gl/gsSi7 H www.zo-loft.comH
HAZİRAN 2013
05
HEYECAN MI ARIYORSUNUZ? Tatilinizi daha eğlenceli ama yüksek ihtimalle daha olaylı bir hale getirmek için tasarlanmış olduğunu düşündüğümüz bu ürünler, herkesin kullanabileceği cinsten değil. Valizinizin üstüne yapıştırabileceğiniz bu stickerlar sizi bir uyuşturucu ya da döviz kaçakçısı hatta sapkın bir karakter gibi göstermeye yeter de artar bile. Gümrük memurlarıyla başınızı belaya sokmanızı adeta garanti eden bu ürünler The Cheeky tasarımı. Tatilinizi zehir etmenin en kolay ve “eğlenceli” yolu. H coolmaterial.com H
http://goo.gl/ZDBdn
OSMANLILAR ZOMBİLERE KARŞI Son birkaç yıldır ekranı kasıp kavuran zombileri ve Osmanlıları aynı oyunda karşılaştırmak bir Türk şirketinden başka kimin aklına gelirdi ki? Çiçeği burnunda oyun şirketi Gorilto’nun piyasaya sürdüğü ikinci oyunu Zombi Muhaberesi (İngilizce adıyla Oriental Wars: Zombies!) AppStore’daki yerini aldı. Son zamanların en çok beğenilen türlerinden ‘kale savunma’ kategorisindeki Osmanlı temalı oyunun amacı, farklı stratejiler kurarak kalenizi haçlı ordusunun zombi akınlarına karşı korumak. Oyunun tamamlanması tam 1 yıl sürmüş; ama gördüğümüz kadarıyla bu uzun bekleyişe değmiş. Oyunda strateji yeteneklerinizi zorlayan 20 harita, 40 bölüm ve 3 farklı tema bulunuyor. Emrinize amade yeniçeri, okçu, cengaver, mehteran, hezarfen ve katapult gibi farklı savaşçılar ve 12 farklı geliştirme ile zombi yok etmenin tadına varabilir, dilerseniz oyundaki karakterinizi (Hürrem Sultan ve “Muhteşem Sülüman” da dahil olmak üzere) enteresan
kıyafetlerle gönlünüzce kişiselleştirebilirsiniz. Cenk Taner Dönmez’in hazırladığı özgün müzikler ise oyunun keyfini pekiştiren ayrıntılardan.
H www.birinciblog.com H
BU SİLAHLAR MASUM Silahlara da, silahlanmaya da karşıyız. Ama Avustralyalı tasarımcı Sonia Rentsch’in kurumuş yaprakları ve çeşitli bitkileri bir araya getirerek oluşturduğu “Harm Less” koleksiyonuna karşı koyamadık. Zira Rentsch’in vermek istediği mesaj da gayet açık: Harm Less demekle hem “daha az zarar ver” diyor, hem de bitkilerden oluşturduğu silahların gayet zararsız olduğunu hatırlatıyor. Rentsch’in Harm Less’ı, sanatın ve doğanın her şeyi güzelleştirdiğine bir kanıt aynı zamanda.
http://goo.gl/i3nDC
H www.soniarentsch.com H
http://goo.gl/tQtBF
06
HAZİRAN 2013
GAME OF THRONES’A BİR DE BU GÖZLE BAKIN Hollywood sinemasında Saul Bass ismi bir efsanedir. 40 yıllık kariyeri boyunca sayısız filmin avangard afiş tasarımlarına imza atmış olan bu büyük usta, sektördeki hemen herkes tarafından tartışmasız olarak bu alemin “Kral”ı kabul edilir. Bass’ın çalıştığı isimlere ve filmlere birkaç örnek verirsek neden bahsettiğimizi çok daha iyi anlayabilirsiniz: Alfred Hitchcock (Vertigo, Psycho, North by Northwest), Otto Preminger (Anatomy of a Murder), Billy Wilder (The Seven Year Itch), Stanley Kubrick (The Shining) ve Martin Scorsese (Cape Fear). Şimdi sizleri eski ve yeni iki efsaneyi bir araya getirmeyi başaran birisi ile tanıştıracağız: Tasarımcı
Fernando Reza, Bass’ın 93. doğumgünü onuruna bir seri Game of Thrones posteri tasarladı. Bilin bakalım ilham kaynağı kim? HBO’un efsane dizisi Game Of Thrones için tasarlanan ilk posterler bunlar değil kuşkusuz ama eminiz ki favoriniz olacaklar. Reza, Bass’ın bir ikon haline gelmiş karakteristik tarzını günümüz dizisine çok başarılı bir şekilde adapte ederek, hem Bass hem de Thrones hayranlarının gönlünde bir taht! kurdu. Her birinden sadece 35 adet basılan bu efsane tasarımlara sahip olmak istiyorsanız elinizi çabuk tutun!
H http://frodesignco.com H
http://goo.gl/pXeXC
İŞTE DÜNYANIN EN SERT KAHVESİ
Sert kahveden hoşlananlardan mısınız? O zaman size Death Wish Coffee’i öneririz. Fakat hemen belirtelim, bu öyle sabahları ayılmak ya da geceleri uyumamak için içtiğiniz kahvelere pek benzemiyor. Burada dünyanın en sert kahvesinden söz ediyoruz. Bilindiği gibi, tipik olarak koyu kavrulmuş kahve, açık kavrulmuş kahveye göre, kavrulma işlemi esnasında çekirdekten kafeinin çekilmesine bağlı olarak daha az kafeine sahiptir. Death Wish’te ise, alıştığımız kahveden neredeyse yüzde 200 daha fazla kafein içeren kahve çekirdeği var. Bu çekirdek, daha güçlü ve sert bir tat için orta koyulukta kavrulmuş ve ekstrem bir tesir için daha uygun ölçülerde öğütülmüş. Üretici şirket kendisinden son derece emin. Daha sert bir kahve bulursanız, paranızı hemen iade ediyor.
http://goo.gl/h1pG8
KESİNLİKLE İSTİYORUZ! Doğa tatilinden hoşlanıyorsanız size güzel bir önerimiz olacak. İddia ediyoruz, bu çadırda daha önce hiç geçirmediğiniz kadar keyifli zaman geçireceksiniz. Volkswagen’den lisans alınarak özel olarak üretilen bu çadır, fotoğraftan da gördüğünüz gibi 1965 Volkswagen Camper Van’ın birebir kopyası. 3 metre uzunluğa, 1 metre genişliğe sahip ve dört kişinin rahatlıkla konaklayabileceği http://goo.gl/zKAT6 şekilde tasarlanmış. Yeşil, mavi ve kırmızı renklere sahip VW Camper Van Tent’in fiyatı ise 1000 TL. H www.firebox.com H H www.deathwishcoffee.com H
EFES PİLSEN
BİLDİĞİNİZ EFES PİLSEN BİLMEDİĞİNİZ SOĞUKLUKTA
efespilsen.com.tr /// facebook.com/efespilsen /// twitter.com/efespilsen
Biranız daha soğuk olacak ve daha uzun süre soğuk kalacak. Daha soğuk Efes Pilsen, Şok Soğuk buzdolabı olan marketlerde ve Şok Soğuk fıçı kulesi olan her yerde. Ayrıca renk değiştiren etiket sayesinde, buzdolabınızda da yeterli soğukluğa ulaşıp ulaşmadığını görebilirsiniz.
Biranızı buzdolabına atın. “Şok Soğuk” yazısı koyu maviye döndüğünde içebilirsiniz. Uzun süre derin dondurucuda bekletilmemelidir.
Efes Pilsen “Şok Soğuk” filmimiz için:
#soguklargeliyor
Sok Soguk 23x34.indd 1
20.05.2013 16:43
HAZİRAN 2013
Z
EL
L
Ö
08
ÖZE
ÇOCUKLARI İÇİN YAPIYOR Malezyalı Samantha Lee, muhteşem çalışmalarını hayranlıkla takip ettiğimiz bir isim. Instagram’da 166 bin takipçisiyle adeta bir fenomen haline gelen Lee’yi, Postkolik okuyucularına daha yakından tanıtmak için sayfalarımıza taşıdık. Yaratıcı insanları çok seviyoruz. Sosyal medyanın belki de en iyi tarafı, bu insanları bizlerle tanıştırması. Yoksa 11 bin km uzakta yaşayan Samantha’yı nasıl fark edebilecektik ki? Samantha 37 yaşında ve iki çocuk sahibi bir anne. Biri dört, diğeri altı yaşında iki tatlı kızı, mutlu ve basit bir hayatı var. Günün büyük kısmını kızlarına ayırıyor. Vakit bulduğu zamanlarda ise çocuklar için parti organizasyonları yaparak para kazanmaya çalışıyor. Aslında her şey bundan yedi yıl önce başlamış. Evliliğinin ilk günlerinde internette sörf yaparken, bir Japon ev kadınının yemeklerle yaptığı inanılmaz tabak süsleme çalışmalarını görmüş. Görür görmez de büyük bir hayranlık duymuş. O gün kendisine sorduğu soru ise, günün birinde kendi mutfağında kendi çocuklarına, böyle şeyler yapıp yapamayacağı olmuş.
2008’DE BAŞLADI Merakla beklediği sorunun cevabını 2008’de almış ve ilk çalışmasını ikinci kızına hamileyken yapmış. Tabii ki bugünkü çalışmalarına kıyasla ilk zaman çalışmaları böylesine parlak değilmiş. Fakat hiç pes etmemiş ve
HAZİRAN 2013
bolca pratik yaparak, zamanla daha iyi işler çıkarmaya başlamış. Samantha’nın uluslararası üne kavuşması ve adeta fenomen haline gelmesi ise Instagram sayesinde olmuş. 2011’de çalışmalarını Instagram’da yayınlamaya karar veren Samantha, birkaç hafta içinde ne olduğunu bile anlayamadan Instagram’ın en popüler hesaplarından birinin sahibi haline gelmiş. Üstelik bu dönüşüm Samantha’nın çalışmalarını da tamamen değiştirmiş. İlk zamanlar internetten beğendiği görsellerin benzerlerini yaparken, takipçi sayısının artmasıyla birlikte, tamamen özgün çalışmalara yönelmiş.
DOĞAL HALİNİ BOZMUYOR Samantha’nın çalışmalarında sebze ve tabii ki pirinç en önemli enstrümanlar olarak dikkat çekiyor. Fotoğraflardan da görebileceğiniz gibi, zaten tüm çalışmaları neredeyse bu iki unsur üzerine kurulu. Çalışırken, mümkün olduğunca sebzelerin doğal halini bozmamaya özen gösterdiğini söyleyen Samantha, bıçak, makas ve kürdan dışında başka hiçbir alet kullanmıyor. Son olarak şunu da söyleyelim, bu iş Samantha için tamamen bir hobi niteliğinde. Haftada 3-4 kez tabak süslüyor. Her çalışmasından mutlaka iki tane yapıyor ve fotoğrafını çektikten sonra, kızlarını bu yemeklerle besliyor. “Yaptığım çalışmaların aslında tek bir hedefi var. Ailelere pozitif mesajlar vermek ve çocuklarını sağlıklı ürünlerle beslemelerine teşvik etmek” diyen Lee’nin hayali ise tüm bu çalışmaları günün birinde bir kitapta toplamak.
09
10
HAZİRAN 2013
KEŞKE BURALARDA OLSAK! Deniz sezonu açıldı. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar hesabı, sizlere hayallerini kurduğumuz efsane otelleri sıralamak istedik. Günün birinde buralara gidebilir miyiz bilmiyoruz; ama dünya üzerinde böyle yerler olduğunu bilmek bile bizi mutlu etmeye yetiyor.
GILI LANKANFUSHI Bilmeyenler için söyleyelim, Maldivler tam 1190 adadan oluşan bir ülke. İşte bu adalardan biri olan Malé Atoll’da yer alan Gili Lankanfushi, Male Havalimanı’ndan tam 20 dakikalık deniz yolculuğu uzaklığında. Denizin üzerine konuşlanmış bu 45 villadan birinde kalmak efsane olmaz mıydı?
VELASSARU Maldivler’deki bu harika otel, Hint Okyanusu’nun tam ortasında yer alan özel bir adada konumlandırılmış. Bu rüya adada, yedi farklı konaklama seçeneğiniz var. Bütçenize göre, 70 metrekarelik bungalovlarda kalabileceğiniz gibi, 270 metrekarelik ultra lüks villalarda da tatilinizi geçirebilirsiniz. Fiyatını bilmiyoruz, dahası bilmeye cesaret edemiyoruz.
QUALIA Avustralya’nın Hamilton adasında yer alan Qualia Luxury Resort, dünyanın en dikkat çekici otellerinden biri olarak gösteriliyor. Deniz zaten inanılmaz ama her oda için özel dizayn edilmiş havuzlar da en az deniz kadar çekici değil mi?
FOUR SEASONS BORA BORA Pasifik Kraliçesi olarak anılan Bora Bora Adaları, Tahiti’nin 150 mil kuzeybatısında yer alıyor. Dünyanın en güzel noktalarından biri olarak kabul edilen bölgenin efsane otellerinden biri olan Four Seasons Resort Bora Bora, fotoğrafta da görüldüğü üzere gerçekten akıllara zarar bir yer.
CONRAD MALDIVES RANGALI RESORT İşte dünyanın en iyi oteli… Maldivler’deki Conrad Maldives Rangali Resort Island’a belki hiçbir zaman gidemeyeceğiz ama her zaman hayalimizdeki tatil yeri olarak kalacak. Bu beş yıldızlı özel otel, iki farklı adanın tam ortasına konuşlanmış durumda. Yedi dünya mutfağı restoranı ve dört mükemmel barıyla misafirlerine eşsiz deneyim sunan Conrad Maldives’i dünyaya tanıtan ise 16 metre derinlikteki restoran. 180 derecelik cam tavanıyla denizin tam ortasında yemek yeme deneyimi için bu restorana en az 14 gün öncesinden rezervasyon yaptırmak gerekiyor.
CLUB MED KANI Yine Maldivler, yine efsane bir otel… Bölgedeki birçok otel gibi Club Med Kani de misafirlerini Hint Okyanusu’nun hemen üstüne konuşlanmış bungalov villalarda ağırlıyor.
ESCAPE TO MUSIC 21x31.pdf
1
5/17/13
11:21 AM
ler
Bilet
Detaylar www.biletix.com.tr’de.
e.
ix’t t e l i B
12
HAZİRAN 2013
FOTOĞRAFI DEĞİŞTİREN 10 YENİ TREND Dijital fotoğraf makinelerimiz ve akıllı cep telefonlarımızla hepimiz fotoğrafçı olduk. Fotoğrafı ve fotoğraf çekmeyi çok seviyoruz. İşte bu merak, bilinçli veya bilinçsiz, dünyanın kaydına katkı yapmamızı sağlıyor. Geçtiğimiz ay Londra’da Somerset House’da harika bir sergi vardı. Dünyanın önde gelen fotoğraf örgütlerinden biri olan The World Photography Organisation’ın (WPO) yıllık fotoğraf sergisi… Postkolik yazarı Hande Demirel bu sergiye katıldı ve sergide öne çıkan 10 trendi kaleme aldı. Buyurunuz:
DİGİTAL SİHİRBAZLAR
BİLGİSAYARLI RENKLENDİRME Siyah beyaz fotoğraflar her zaman özel bir yere sahiptir. Geçmişten gelen sepya var bir de şimdilerde yeniden kalbimizi çalan. Ama bunların ötesinde renk de fotoğrafta önemli bir unsur halini almış durumda. Yeni nesil fotoğrafçıların pek çoğu için renk, fotoğrafta kritik bir unsur. En iyi örneklerinden biri için İspanyol fotoğrafçı Daniel Duart’in işlerine bakabilirsiniz mesela. Özellikle 21. yy’da Marakeş’teki hayatı yumuşacık bir renk paletiyle sunduğu fotoğrafları nefis.
Teknolojinin gelişimi bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken diğer yandan karmaşık hale de getiriyor. Teknolojinin fotoğrafa etkisi de benzer şekilde. Günümüzde fotoğraf gitgide daha karmaşık bir hal alıyor. Ortalıkta dijital sihirbazlar dolaşmaya başladı. Örneğin Markus Reugels bunlardan biri. Alman fotoğrafçı adeta bir laboratuvar ortamı kıvamındaki stüdyosunda 3 boyutlu şahane görüntüler icad ediyor. Fotoğraflarında hiçbir manipülasyon ya da photoshop yok, o sadece yüksek hızlı kameralar kullanıyor.
TEPETAKLAK DÜNYA Tıpkı mimaride olduğu gibi fotoğrafta da boyut önemli. Yeni nesil fotoğrafçılıkta öne çıkan trendlerden biri de boyutta deformasyon. Bakış açısının anahtar unsur olduğu bu trend, Christian Aslund’un fotoğraflarında olduğu gibi dünyaya tepetaklak baktırıyor.
IPHONE FOTOĞRAFLARI iPhone fotoğraflarına artık kimse burun kıvırmasın. Dünyada koca koca fotoğraf otoriteleri bile yeni yüzyılın fotoğrafında onlara yer veriyor. Onlar hem trendin kendisi hem trendlerin belirleyicisi. Instagram takip edenler, iPhone fotoğraflarının müthiş bir kayıt arşivi yarattığını biliyor. Üstelik bu arşiv hem çok güncel hem daima erişilebilir. Taylandlı Satirat Damampai, Instagram’da gay arkadaşlarının fotoğraflarını yayınlıyor. Anlatmak istediği, henüz kendi yaşadığı toplumda anlatamadıkları. Bu ve benzeri yüzlerce örnekteki gibi, iPhone fotoğraflarının sosyal ve politik bir gücü de var. Tıpkı fotoğrafın temel işlevlerinden birinde saydığımız gibi.
YENİ SÜRREALİZM Biçimi bozulmuş boyutların yanı sıra fotoğrafta yeniden bir sürrealizm akımından da söz etmek mümkün. Dünyanın en ünlü sürrealist fotoğrafçılarından Man Ray’ın takipçileri olan yeni sürrealistlerin yaptığı şey şu: Dijital asistanlar yardımıyla ölçek ve perspektifi boz, olağan objeleri olağanüstü hallere sok. İyi bir örnek için Edurne Aginana’nın fotoğraflarına bakabilirsiniz.
HAZİRAN 2013
13
KOLAJLAR Yeni nesil fotoğrafta öne çıkan bir diğer yeni trend, aslında tıpkı iPhone fotoğraflarında olduğu gibi retro bir yeni. Cut-up adı verilen ve kes-birleştir olarak tercüme edilebilecek, kelimenin tam anlamıyla bu şekilde gerçekleştirilen, kelimenin yan anlamlarında edebiyat, sanat hatta müzikte de yer bulmuş olaylar bütünü bir kavram. Kolajlar ve bu kesbirleştirler günümüz fotoğrafçılığında önemli yer buluyor. Dijital araç gereçler yardımıyla değil, bilfiil elle icad edilen bu fotoğraflar, fotoğrafta şu sıralar benim en sevdiklerimden. 1920’lerin Sovyetler Birliği’ne bu teknikle gizemli yeni bir anlatım getiren Rus fotoğrafçı Julia Borissova’yi, WPO’nun sergisinde tanıdık. Sizin de tanışmanızı tavsiye ederiz.
HAYVAN PORTRELERİ Fotoğraf dünyasındaki yeni trendler arasında hayvan portreleri de var. Alıştığımız portre fotoğraflarında kullanılan taktik ve ışıkla hayvan fotoğrafları çekenler var. Bu portreler insan portrelerinde olduğu gibi hayvanların karakterini ortaya koyuyor. Kibirli horozlar, utangaç sincaplar, uyanık maymunlar, görmüş geçirmiş kargalar… Singapurlu fotoğraf sanatçısı Ernest Goh’nun işlerine göz atmanızı tavsiye ederiz.
ETKİLEYİCİ KONULAR
OYUNU DEĞİŞTİRENLER
Bilirsiniz çocuklar ve gençler fotoğrafın en güzel malzemelerindendir. Her yerde her koşulda hep harika öyküler yaratırlar. Yaşlıları ise en sık portre fotoğraflarında görürüz. Malum, yüzdeki çizgiler ne kadar çoksa portre o kadar çok şey anlatır. Yeni dönemde ise fotoğrafta çocuk, genç, yaşlı ayırd etmeksizin öne çıkan bir trend var. Fausto Podavini’nin İtalyan yaşlı bir çifti konu aldığı fotoğraflarda bu trendi yakalamak mümkün. Podavani içlerinden birinin Alzheimer hastası olduğu bir çifti aynaların karşısında görüntülemiş. Müthiş etkileyici.
Bütün bu trendler ve bu trendlerin yaratıcıları oyunu tamamen değiştirdi aslında ama, fotoğraf dünyasında bir yeni trend, bir yeni tür fotoğrafçı daha var ki onlara gerçekten “oyun değiştiriciler” deniyor. Hollandalı fotoğrafçı Robin Utrecht gibilerinin aralarında olduğu bu isimler, geleneksel spor fotoğrafçılığını bambaşka bir boyuta taşımışlar. Spor fotoğrafçılarının kullandığı teknik ve araçlarla sanat eserleri yaratıyorlar. Tek kelimeyle şairane!
TABLO GİBİ FOTOĞRAFLAR Akıllı telefonlarda fotoğraf efektleri bakımından bir dolu uygulama var. Bunlar arasında bazıları hakikaten çok keyifli, çok yaratıcı. Örneğin fotoğraflarınızı resim haline getirenler var. Evde masanın üzerindeki meyvelerin fotoğrafını çekip bu uygulamayla şahane bir natürmorta dönüştürmeniz mümkün. Ya da Boğaz’a karşı otururken görüntülediğiniz manzarayı yine bu efektler sayesinde bir Fausto Zonaro tablosuna dönüştürebilirsiniz anında! Vietnamlı fotoğrafçı Nguyen Hoang Hiep ise bu işi profesyonel yapanlara iyi bir örnek.
HAZİRAN 2013
Z
EL
L
Ö
14
ÖZE
ENFES HAND OF GOD ÇALIŞMALARI
Lorenzo Quinn
İtalya doğumlu Lorenzo Quinn, efsane sanatçı Anthony Quinn’in en küçük oğlu. Kendisiyle görüşme sebebimiz tabii ki bu özelliği değil. Zaten o da artık her röportajında bu özelliğinin öne çıkarılmasından sıkılmış. Bizce son derece de haklı. Çünkü babası gibi güçlü bir karakterin gölgesinde kalmayarak, 20 yıllık sanat geçmişinde çok önemli işlere imza atmayı başarmış bir isimden söz ediyoruz. Hand Of God’ı daha önce duymuş muydunuz bilmiyoruz ama Lorenzo Quinn’in bu projesini Postkolik olarak baya seviyoruz. 1966 doğumlu sanatçının ilk dönem çalışmaları, aslında resim üzerineydi. Heykeltıraşlığa geçişi daha sonraları oldu. Quinn bu geçişin nedenini, “Resim yaparken ortaya yeni olarak koyabildiğim pek bir şey yoktu. Resimlerimin çoğunda sürrealizm etkisi vardı. Ama Dali’den daha iyisini hiçbir zaman yapamazdım. Dolayısıyla işi daha başından kaybetmiştim. Ben de bu yüzden hiç kimsenin yapmadığı bir şey yapmaya karar verdim. Heykeltıraşlığı size ait bir iziniz olsun diye yaparsınız, parmak izi gibi sadece size ait, başka kimseye değil. Ben de bunun peşine düştüm” sözleriyle açıklıyor. Quinn’i tanımayanlar için söyleyelim, Quinn eserlerinde el
figürünü bir sembol olarak çok sık kullanır. Bunu da, “El ortak bir lisandır. Herkes tokalaşmanın ne anlama geldiğini bilir. Çalışmalarımı tüm dünyayla paylaşmak istediğim için el figürünü seçtim” diyerek açıklar. Hand Of God, denilince aslında akla iki önemli çalışma geliyor. Bunlar “Vroom Vroom” ve “This is not a game”. Vroom Vroom Londra’nın merkezinde, halka açık bir çalışmaydı ve çok büyük bir başarı yakaladı. Eski model bir Fiat 500’ü tutan dört metrelik bir alüminyum el, Londralıların oldukça ilgisini çekti. Quinn bu çalışmasın en beğendiği çalışmaların başında geldiğini her fırsatta dile getiriyor. “This is Not Game” ise modeli T55 olan bir Rus tankı kullanılarak Venedik Bienali için yapıldı. Ne dersiniz son derece güzel değil mi? (Oğuzhan Kara)
Becks_ilan_230x340_CN.indd 1
4/17/13 7:02 PM
16
HAZİRAN 2013
H www.designboom.com H
SİL BAŞ’TAN
Megawing tasarımı Rubber Barber, aklınıza gelen her saç kesimi modelini doyasıya denemeniz için harika bir seçenek. Baş figürü http://goo.gl/ltijm etrafında dikdörtgen formda tasarlanan silgiler kullanıldıkça aşındırarak ortaya farklı saç modelli kafalar çıkarıyor. Punk, bob, uzun, kısa, marijinal ya da standart... Canınızın istediğine önce karar verin, aradığınızı sile sile deneyin.
BOND... JAMES BOND Bütün havalı aksesuarları hep o mu kullanacak? Artık sıra sizde. James Bond’un son filmi Skyfall’da kullandığı silah çantasının birebir replikası Amos Kwon imzasını taşıyor. Glove Trotter tarafından üretilen bu el yapımı çantadan sadece 100 adet var. Bu yüzden de fiyatı boyutuna göre 775 Sterlin ile 1220 Sterlin arasında değişiyor. Pahalı mı buldunuz? Hey, Bond olabilmenin ucuz olacağını kim http://goo.gl/oFk8n söyledi?
H www.globetrotter1897.com H
MANGALDA SON NOKTA! Malum, biz Türkler mangalı severiz. Azıcık yeşil bir alan ya da akan bir su kenarı görsek iki tuğla arasına yamuk yumuk bir tel bulup buluşturur ve üç parça kanat için üşenmeden mangalımızı yakarız. Amerikalılar da koca göbeklerinden belli olacağı üzere mangal işlerini pek bir severler. Onların mangalları ise, her konuda sevdikleri ihtişam nedeniyle, çok daha afilidir. Arka bahçelerinde eşe dosta hafta sonu ziyafeti çekmek için kullandıkları mangallar genelde Cadillacları andırır! Ancak içlerinden bir tanesi işi iyice abartmış durumda. Ryazan Deulino adlı bu arkadaş, evinin arka bahçesinde kendi elleriyle tam 4 ton ağırlığında lokomotif şeklinde kendi barbekü sistemini yapmış! Aslında yapmak eksik kalıyor olan biteni ifade etmekte. Resmen inşa etmiş. Bizlere de bu azmana bakıp ağzımızın suyunu akıtmak kalıyor. Barbekü ekspresi kalkıyorrrr! H www.incrediblethings.com H
http://goo.gl/5OXWq
ÇEVRECİ MÜCEVHERLER Weareble Planter adlı Atlanta kökenli sanat ve tasarım stüdyosunun sahibi bir takım cin fikirli girişimciler, enteresan bir projeye imza atmışlar. İşin temeli de gene 3D printerların bizlere sunduğu sonsuz yaratıcı tasarımlar üzerine kurulu. Konsept şu: Beğendiğiniz formu, şekli veya objeyi her neyse firmaya söylüyorsunuz onlar da sizin için 3D printerlarla mini bir bitki saksısı üretip içine bitkinizi yerleştiriyorlar. Sonra da siz onu zevkle boynunuzda, yakanızda ya da bisikletinizde taşıyorsunuz. Tabii Atlanta’da yaşıyorsanız… Yoksa saksıcığınızı üretip size yolluyorlar sonra da web sitelerinden bakıp içinde nasıl bitki yetiştireceğinizin yollarını öğrenip işi kendi başınıza hallediyorsunuz. Doğayla daha ne kadar iç içe olunabilir biz bilemedik. http://goo.gl/uGhI7 H www.wearableplanter.com H
H
MÜZİK A
Z
İ
R
A
N
2
0
1
3
HER ŞEY İÇİN TEŞEKKÜRLER JEFF BABA… Üzüntümüz sonsuz. Heavy Metal’in gelmiş geçmiş en büyük gruplarından biri olan Slayer’ın kurucularından Jeff Hanneman, geçtiğimiz ay aramızdan ayrıldı. İki yıldan fazla bir süredir içten içe etlerini kemiren ve muhtemelen bir örümcek ısırığından kaptığı söylenen NF (Necrotizing Fasciitis) hastalığıyla savaşıyordu Jeff. Aslında Slayer’ın ses telleri giden frontman’i ve Jeff’in gruptaki yoldaşı Tom Araya, birkaç ay önce iyileştiğini ve kolunu güçlendirip tekrardan gitar çalmaya başladığını söyleyince biz de heyecanlanmıştık. Ama aniden karaciğer yetmezliğinden ölüm haberi geldi ve tüm dünya ile birlikte biz de donup kaldık. Sonra esas ölüm nedeninin alkol kaynaklı siroz olduğu bildirildi. Punk kökenlerini inkar etmeyen, babası Normandiya’da, kardeşleriyse Vietnam’da savaşan bir ailenin oğluydu Hanneman. Savaşlarla büyümüştü ve doğal olarak savaşa, özellikle de II. Dünya Savaşı tarihine büyük bir ilgisi vardı. Beste ve sözlerinde bunu bariz görüyorduk zaten. Fanatizm beslemese de babasından kalan Nazi madalyalarının arasına bir konser sonrası seyircinin tekinden 1.000 $ ödeyip Knight’s Cross alacak kadar da gerçekçiydi. Birer ayin haline dönüşen, dudaklarımızdan düşmeyen, tek notasını bile duyduğumuzda kafa sallamaktan kendimizi alıkoyamadığımız Angel of Death, Die By The Sword, Raining Blood, South Of Heaven, Seasons In The Abyss ve War Ensemble gibi saymakla bitmeyecek müthiş parçaları besteleyen, Thrash Metal tarihine ve her Slayer albümüne damgasını vuran parçaların sahibiydi. Her ne kadar grubun merkezinde Kerry King varmış gibi görünse de Slayer’ı Slayer yapan adamdı Mr. Hanneman. Thrash Metal’i yarattığın, yıllar boyunca hiçbir şeye boyun eğmeden bize yaşattığın, sahtelerin ve poser’ların hüküm sürdüğü Los Angeles’tan çıkıp bu dünyaya ders verdiğin, tüm dünyayı senin gibi gitar çalmaya teşvik ettiğin, duruşundan taviz vermediğin ve her şeyden önemlisi o grupta ve o camiada adam gibi adam olduğun için teşekkürler. Senin yerini kimse dolduramaz Jeff Baba. Cennet’in Güneyi’nde görüşmek üzere büyük üstat... (Özgü Köylüç)
20. YILA GERİ SAYIM 1994 yılında kurulan ve kendi adlarını taşıyan ilk EP’lerini 1998’de yayımlayan Muse, kuruluşlarının 20. yılına tekabül eden 2014’te çok özel konserler vereceklerini açıkladı. Dominic Howard şöyle diyor: “Gelecek yıl, Şubat ayında 20. yıl dönümümüz olacak ve ben buna inanamıyorum. Bunun için çok özel performanslar yapmayı umut ediyoruz. Küçük bir kulüpte çalabilir ve ‘Grup olarak 20 yaşımızda olduğumuza inanamıyoruz’ diye haykırabiliriz.” Bu arada Muse İngiltere’deki stadyum turnesinde görkemli şovlara imza attı. Bu konserlerde ‘Stockholm Syndrome’ ve ‘New Born’dan hangisini çalacaklarını hayranlara sormaları da ilginç bir hareketti.
Muse
18
HAZİRAN 2013
EFSANEVİ NEW YORK DOLLS İLE İLK KEZ! 29 Haziran günü Maçka Küçükçiftlik Park kelimenin tam anlamıyla müziğe doyacak. İngiltere’den Bat for Lashes ve Citizens!, Fransa’dan CocoRosie, Lübnan’dan Wanton Bishops’ın yanı sıra Amerikalı efsanevi grup New York Dolls da, 2010 yılından beri çeşitli konserlere imza atan, bu yılsa tüm gün süren bir etkinliğe
dönüşen Avea Escape to Music festivalinin konuklarından biri olacak. 1971’de kurulan Amerikalı rock grubu New York Dolls, neredeyse yarım asra uzanan tarihiyle gerçek bir popüler müzik tarihi efsanesi. İlk dönemlerinde protopunk olarak tanımlanan müziklerini zaman içinde new wave ve glam metal ayrıntılarıyla süsleyen ve
1977’de son canlı performanslarını sergileyerek dağılan grup, 2004 yılında as üyelerinden David Johansen, Sylvain Sylvain ve Arthur Kane ile yeniden bir araya geldi. Ancak topluluğun basçısı Kane, bir araya gelişlerini kutladıkları ilk konserden kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Topluluk birleşmelerinin ardından üç yeni kayıt yayınladı.
New York Dolls
WEST’TEN SANSASYONEL TANITIM Kanye West’in yeni albümü hakkında öyle bir tanıtım çalışması başladı ki, meraktan çatlamamak mümkün değil. Önce konuklarla ilgili bilgiler geldi, duyumlara göre yeni albümde West’e yardımcı olanlar arasında Odd Future, Daft Punk, Skrillex, Mc Chief Keef, John Legend ve Will Smith gibi isimler var. Sonra albümü dinleyenlerden yorumlar geldi. DJ Paul Rosenberg’e göre “karanlık bir albüm” geliyor. Rapçi Travi$ Scott ise albümün sanki yıl 3000’den gelmiş gibi tınladığını söylüyor ve “Müziğini tamamen yepyeni bir seviyeye yükseltmiş. Resmen gelecekten gelmiş” diyor. “Yeezus” adını taşıyan yeni albüm 18 Haziran’da
yayımlanacak. West’in altıncı albümü olacak olan “Yeezus”taki bazı şarkı isimleri şöyle: ‘New Slaves’, ‘Black Skinhead’, ‘I Am A God’. Bu şarkılardan ‘New Slaves’in ilk klibini sıra dışı bir yöntemle paylaştı West. Klip 17 Mayıs’ta aralarında Sydney, Londra, Paris, Berlin, New York gibi şehirlerin olduğu 10 şehirde, farklı binaların üzerine yansıtılarak gösterildi. Albümün kapağı olduğu düşünülen tuhaf görsel malzeme ise 19 Mayıs’ta West’in ünlü sevgilisi Kim Kardashian’ın twitter hesabından paylaşıldı. Anlaşılan Kanye West yükselişini sürdürecek iddialı bir albümle karşımıza çıkacak…
YENİ VOKALİST ARANIYOR System of a Down’un bas gitaristi Shavo Odadjian, grubun üç üyesinin (Shavo, John, Daron) yeni bir System of a Down albümü yayımlamak için hazır olduğunu ancak vokalist Serj Tankian’ın şahsi projeleri yüzünden (Halihazırda iki solo albüm, bir de kitap üzerinde çalışmakta) yeni albüm yapamadıklarını duyurdu ve yeni bir vokalistle yola devam edebileceklerini belirtti.
HAZİRAN 2013
19
VE KAPILAR KAPANDI Nasıl bir aydır bu Mayıs? Sevdiğimiz insanları birer birer aldı bizden. Müzik tarihinin gizli kahramanlarından biri olan Ray Manzarek, 74 yaşında hayata gözlerini yumdu. Yıllardır safra kanalı kanseriyle mücadele eden Manzarek’in Almanya’nın Rosenheim kentinde hayata veda etti. Müzik her zaman kendi kahramanlarını yaratır. Bazıları Jim Morrison gibi en ön safta yer alır, yaşarken kendi mitsel figürünü medyaya ve kitlelere yem olarak verir. Sevilecek ve hayran olunacak bir figür, bütün bir gençliğin özdeşleşebileceği kült bir imaj olur. Bazıları ise Ray Manzarek gibi geri planda savaşmayı tercih eder. Ama üzülmüyoruz. Sonunda beklenen o müthiş buluşma gerçekleşti. Kertenkele Kral ve Ray Manzarek tekrar bir arada. Yolun açık olsun Ray Manzarek…
MÜZİĞİNİZE JEDI RUHU KATIN Hikayesi ve karakterleri kadar müziğiyle de efsane olan Star Wars’un müziklerini artık filmde gördüğümüz efsane uzay araçlarıyla yapmak mümkün. Nasıl mı? Tom Bingham’ın her birini üç ayda ürettiği, gövdeleri Star Wars hayranlarının çok iyi bildiği Millenium Falcon, Y-Wing ve B-Wing uzay gemilerinden oluşan gerçek gitarlarla. Üzerinde orijinal Fender Telecaster manyetikleri bulunan bu gitarlar hem Star Wars hem de müzikten vazgeçemeyenler için kendilerini cennette hissettirecek kadar muhteşemler. Müziklerine Jedi ruhu katmak isteyenler için eşsiz. H www.yankodesign.com H
H happybluemondays.blogspot.com H
ARTIC MONKEYS EYLÜL’DE HEZARFEN SEMALARINDA Bu sene yurdum topraklarında bereketli bir konser sezonu yaşanıyor. Eylül ayında yapılacak Rock’n Coke Festivali’nde Hezarfen semalarında alçaktan uçuş yapacak isimlerden biri Arctic Monkeys. Türkiye’de çok fazla hayranı bulunan Arctic Monkeys isminin netleşmesi Rock’n Coke Festivali’nde yer alacak diğer isimleri merakla beklememize neden olacak gibi gözüküyor. Arctic Monkeys müziği; bir tutam punk, eğlenceli ska ritimleri, biraz Oasis, abileri
Strokes ve Franz Ferdinand’ın rock’n roll ruhu ve elbette Shelffield’dan çıkmış en büyük grup olan Pulp’ın o saf hamuru demek. Onları dünya gözü ile izlemek, gençlik hikayelerimizi tekrar yazmak ve “Maymunlar Cenneti” ismi filmi canlıkanlı yaşamak istiyorsak Eylül ayında Hezarfen http://goo.gl/wkgTa semalarında olacağız.
http://goo.gl/wkgTa
VOODOCODER’DAN YENİ SINGLE Voodocoder’ı duymuş muydunuz? Ahmet Ertem tarafından kendi kısa film ve animasyon çalışmalarına müzik scoring’leri yapmak amaçla başlayıp, ardından İstanbul’un birçok undergorund kulüplerinde dj’liğe kadar uzanan öykü onunkisi. Bugüne kadar Elec-trip Records’ın desteği ile dört albüme imza atan Voodocoder’ın parçaları elektronik müzik çevresinde genelde Dark&Happy olarak tanımlanıyor. Ahmet Ertem’in Bosna Hersek’e taşınmasıyla birlikte Voodocoder da yepyeni bir kimliğe de kavuştu. Bosna
Hersek’in tanınmış alternatif rock ve fusion grupları KJHCB ve inTheRoom’da davul çalan Jan, Voodocoder projesinin bir üyesi haline geldi. İşte bu ikilinin ilk single albümü 6 Mayıs’ta Dangerous New Records tarafından yayınlandı. Science of Fire isimli şarkı, dijital satış sitelerinde drum&bass kategorisi altında featured track olarak giriş yaptı. Bi göz atmakta fayda var. H http://voodocoder.com H
http://goo.gl/MSDx6
20
HAZİRAN 2013
ROBOTLARIN OLGUNLUK ÇAĞI Daft Punk ilk albümleri Homework’ü yayınladığından beri (1997) tam 16 yıl geçmiş, evet dile kolay tam 16 yıl... Geçen bu 5500’ü aşkın günde, Daft Punk bulunduğu noktaya, attığı her adımla yere daha da sağlam basarak, dünya müzik camiasında ismini iyice sağlamlaştırarak yükseldi. 2013 yılına gelindiğinde ise sıra, yeni albümleri Random Access Memories ile Müzik Tanrıları katına yükselmeye geldi. Evet, yaklaşık dört aydır devam eden, çılgınlık derecesinde merak uyandıran, case study’lere konu olan, üniversitelerin reklamcılık bölümlerine ders niteliğinde okutulabilecek lansman kampanyası, albümün yayınlandığı 17 Mayıs’ta nihayete erdi ve bizlere de Random Access Memories’i saatlerce ve hatta günlerce loop’ta dinleyerek değerlendirme fırsatı doğdu. Albüm değerlendirmesine geçmeden, en baştan, inanılmaz bir gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki RAM (Random Access Memories) Fransız ikilinin şu ana kadar yaptığı en iyi ve gerçek anlamda en olgun iş. Adeta “olgun” kelimesinin sözlük anlamı gibi... İkiliye bu albümde yeni jenerasyondan en sevdikleri; Pharrell Williams, Julian Casablancas (The Strokes’un vokalisti), Noah Lennox nam-ı diğer Panda Bear (Animal Collective’in diğer yarısı), multi-enstrümantalist Kanadalı dahi müzisyen Gonzales gibi müzik adamları eşlik etti. Bunların yanında idolleri ve ilham kaynakları olan; –bize göre elektronik müzik denilince adı en üste yazılması gereken- Giorgio Moroder, 70’li yıllarda disco janrının oluşumundaki başrollerden efsane-ötesi isim Nile Rodgers ve Akademi ödüllü müzisyen-bestekar Paul Williams gibi isimleri de alarak adeta bir başyapıta imza attılar. RAM, 70’li yılların cheesy disco sound’unu, 80’li yılların karanlık ve progressive elektro tonunu, soft-rock ile klasik pop müzik öğelerini, dudakları uçuklatacak kadar başarılı bir prodüksiyon. Öyle ki, albüm Mp3 olarak dinlediğinizde bile adeta plak kalitesinde tınlıyor. Albümün açılış şarkısı Give Back Life To Music, 2000’li yıllarda eski heyecanını, ışıltılı günlerini
kaybeden disco-pop sound’unu hayata döndüreceğinin adeta garantisini veriyor. Tüm zamanların en büyük aşk şarkılarından olan Daft Punk klasiği Something About Us’ın, ayrılık versiyonu olarak adlandırabileceğimiz The Game Of Love ile devam eden albüm, Giorgio Moroder’in müziğe olan tutkusunu anlattığı, Robotlar’ın müzisyene saygı duruşu niteliğindeki, Giorgio by Moroder ile tempoyu arttırıyor. Sonrasında ise Gonzales’in eşsiz piyano notalarıyla süslü Within ve Julian Casablancas’ın, The Strokes yerine Daft Punk’la başlı başına albüm yapacak kadar “olmuş” vokaliyle, catchy bir sound’a sahip Instant Crush ile yine sakin sularda seyrediyor. Albümün çıkış hiti Get Lucky ile bir diğer cool Pharrell şarkısı olan Lose Yourself To Dance ile smooth bir şekilde BPM arttıran RAM, Paul Williams’ın buram buram 70’ler kokan ve o yılların melankolisine sahip vokali ile öne çıkan Touch ile son düzlüğe yaklaşıyor... Uzun süreli değerlendirmelerimden sonra kesin
olarak albümdeki en sağlam parça olduğuna kanaat getirdiğimiz, synth-pop’u adeta mezarda yattığı yerden kaldıran kusursuz Beyond ve eşsiz bir organik-elektro sound’a sahip Motherboard ile sizi alıp bambaşka diyarlara götürüyor... Bizce albümün tek zayıf halkası olan Todd Edwards’lı Fragments of Time ile son 200 metreye giren RAM, her şeyiyle bir -modern çağların en önemli saykodelik ozanlarından, indie aleminin prensi- Panda Bear şarkısı olan mükemmel Doin’ It Right ile son kez yükselişe geçiyor. Ardından da kapanış şarkısı olan Contact ile bindikleri uzay gemisi ile kulaklarımızda eşi-benzeri olmayan melodiler bırakarak dünyamızı terk ediyorlar. Ve bize de adeta “yine bekleriz” dedirtiyorlar... Daha uzun süre konuşacağımızdan emin olduğumuz, Robotlar’ın -Michelangelo’nun Sistine Şapeli’vari- olgunluk çağı başyapıtı RAM bu yılın tartışmasız en büyük müzik olayı... Siz de Robotlar’ın sesine, çağrısına kulak verin. Emin olun pişman olmayacaksınız. (Ersay Uçak)
HAZİRAN 2013
Z
EL
L
Ö
22
ÖZE
EĞLENCE NEREDE POSTKOLİK ORADA! Postkolik 30 Nisan’da Amsterdam’daydı ve meşhur Queensday’i yani kraliçenin doğum gününü, turunculara bürünerek sabahın ilk ışıklarına kadar çılgınca kutladı. Bilgehan Aksoy, Cihan Turhan’ın fotoğraflarıyla bu çılgın günün detaylarını anlatıyor. “Peki ama nedir bu Queensday” mi dediniz? Öyle ya birçok Avrupa ülkesinin kralı, kraliçesi var da, niye sadece Hollanda kraliçenin gününü kutluyor? Quensday aslında ilk olarak 31 Ağustos 1880’de prenses Wilhelmina’nın doğum günü olarak kutlandı. Dönemin kralı 3. William halkı tarafından pek sevilmese de, kızı prenses Wilhelmina Hollandalılar’ın en çok sevdiği kraliyet ailesi mensubuydu. O kadar ki, Hollanda halkı prensesin doğum gününü giderek daha büyük geçit törenleriyle, şenliklerle kutlar oldu. Bu kutlamalar da zamanla bir gelenek halini aldı. 1890’da Hollanda halkı, sevgilisine kavuştu. Kral William tahtını kızına devretmişti. Artık ulusal bir bayram haline gelen ‘prensesin günü’ de ‘kraliçenin günü’ne ‘Queensday’a dönüştü. 1948 yılında Wilhelmina tahtı kızı Jüliana’ya devrettiğinde, kutlamalar da Jüliana’nın doğum günü olan 30 Nisan’a transfer oldu. Bu gelenek, Kraliçe Jüliana tahtı 1980 yılında dört kızından en büyüğü olan Beatriks’e devrettiğinde de değişmedi. Ve Queensday uzun yıllardır böyle sürüp giderken, bu yıl özel bir sıçrama yaşandı. Kraliçe Beatrix tahtını oğlu WillemAlexander’a devretti. Queensday’in kutlandığı 1885’ten bu yana tahta ilk defa bir kral geçtiği için, yıllarca ‘kraliçenin günü’ diye bilinen gün artık Kingsday, yani ‘kralın günü’ olarak değiştirildi. Kingsday’in tarihi de yeni kralın doğum günü olan 27 Nisan’a alındı. Fakat önümüzdeki yıl Kingsday pazar gününe denk geldiği için kutlamalar 26 Nisan’da yapılacak.
HAZİRAN 2013
23
SABAHA KADAR EĞLENCE Neyse, bu kadar tarih bilgisi yeter! Artık eğlenceye girelim. Aslında kutlamalar bir gece öncesinden tüm şehri sarmıştı. Amsterdam’ın tüm gece kulüpleri, barları, kafeleri hatta marketleri kadar turuncu süslemelerle bezenmişti. Binlerce turist ve Amsterdamlı sokakları ve meydanları hınca hınç doldurmuş, çılgınlarca eğleniyordu. Şehrin kalbindeki tüm dar sokaklarda ve neredeyse her köşede müzik ve eğlence vardı. Dünyanın dört bir yanından Queensday’i kutlamak niyetiyle Amsterdam’a gelen Dj’leri dinlemek için binlerce kulüp kapılarında uzun kuyruklar oluşturmuştu. Partiler bittiğinde ise güneş yüzünü çoktan göstermeye başlamıştı. Çılgınca eğlenen ve dans eden insanlar, yerlerini banklarda sızanlara, bisikletleriyle zikzak çizerek evlerine dönmeye çalışanlara bırakmıştı.
KANALLAR DOLMUŞTU Bu eğlence tabii ki bizi kesmedi. O çılgın geceden sonra ertesi gün (30 Nisan) öğlen vakti kutlamaları izlemek için tekrar şehir merkezinin yolun tuttuk. Şehrin büyük kısmı trafiğe kapatılmıştı. Tüm sokaklar, caddeler şehir merkezine doğru yürüyen turuncu kıyafetli, turuncu peruklu, turuncu gözlüklü insanlarla doluydu. İlk olarak Amsterdam’ın Jordaan bölgesine gittik. Şehir merkezinin hemen girişindeki bu hoş bölgeye vardığımızda, sokağın başında irili ufaklı bir dolu sahneyle karşı karşıya kaldık. 300400’er metre aralarla Jordaan’ın Wester sokağı boyunca kurulmuş sahnelerin önünde elektronik müzik eşliğinde dans eden gençlerin arasından yürüyerek, şehrin en büyük kanallarından biri olan Prinsengracht kanalına geldik. Aman Allah! Hayat adeta turuncu akıyordu. Tüm kanal turuncu botlarla doluydu. İnanılmaz bir görüntüydü! Tüm botlar hınca hınç doluydu ve hepsinden müzik sesleri yükseliyordu. Balık istifi botlara doluşmuş insanlar şampanyalar patlatıyor, şampanya köpükleriyle birbirlerini yıkıyordu.
MAHŞERİ KALABALIK Kanal kenarındaki bu müthiş kalabalığı izledikten sonra yönümüz bu kez şehrin daha içlerine çevirdik. Şehrin içine girdikçe kalabalık daha da arttı. Yarım saat olmamıştı ki, şehrin tam kalbinde, DJ Armin van Buuren’in sahne aldığı alana ulaştık. Mahşeri bir kalabalık! Hem de turuncu bir mahşer! İşte o parlak turuncu kalabalık, taze Kral ve eşinin botla geçerek selamlamasıyla birlikte iyiden iyiye coştu. Fakat hızını alamayan turuncu dans ordusu, Armin van Buuren sahneye çıktığında artık kendinden geçmişti. Üzerimize adeta bira ve şampanya yağıyordu. Her köşede
balonlara gülme gazı doldurup satan satıcılar ve hepsinin önünde uzun kuyruklar vardı. Birkaçıyla sohbet edip üstüne birkaç fotoğraf çektikten sonra, bize ‘ikram’ ettikleri gülme gazından alıp, şehrin diğer yakasına doğru yürümeye devam ettik. Burnumuza gelen tanıdık bir kokuyu takip edip, bir anda ‘Türk mangal ekibi’ne ulaştık. Türkçe aksanlı İngilizce’siyle “Kebap 5 Euro” diye bağıran hemşerimize siparişlerimizi verdik, beklerken de sohbete giriştik. “Neredeyse bin tane köfte ekmek sattık bugün” diye anlattı böbürlenerek.
ALIŞVERİŞİ DE İHMAL ETMEDİK Pijp bölgesi de her yer gibi çok kalabalıktı. Sırtında bira fıçılarıyla gezen satıcılar ve shot içki satan Hollandalı kızlar çılgın kalabalığa içki yetiştirmekte zorlanıyordu. Bir yandan da yaşlı
Hollandalılar irili ufaklı bir dolu tezgâhta ikinci el eşya satıyordu. Anladık ki bu bir gelenekmiş. Biz de geleneğe destek için birkaç şey aldık. Tüm bir şehir yaklaşık 24 saattir aralıksız eğleniyordu. Fakat saat 20.00 itibariyle müziğin sesi her tarafta kesilmeye başladı. Bu bir kuraldı ve insanlar yavaş yavaş evlerine ya da kulüplere doğru dağılmaya başlamıştı. Artık bizim için de eve dönme vaktiydi. Görülesi, yaşanası bir şeydi. Bir sonrakini beklemeye başladık bile. Önümüzdeki yıl ilk Kingsday kutlamalarında görüşmek üzere.
Š 2013 Vans, Inc. Photo: Anthony Acosta
HAZİRAN 2013
KEDİLER Cats as Superheroes, son dönemde rastladığımız en eğlenceli illüstrasyon çalışmalarından biri. Muhteşem yaratıklar olan kedileri hayranı olduğumuz süper kahramanlar şeklinde görmek, pek bi hoşumuza gitti. Öyle ki, görmemizle birlikte projenin yaratıcısı Jenny Parks’a ulaşmamız sadece bir gün sürdü.
Kendisiyle görüşmek istediğimizde son derece heyecanlanan Parks, tüm Postkolik okuyucularına selam söyledi, biz de sizlere iletiyoruz.
29 yaşındaki Jenny Parks yaratıcı insanların şehri Kaliforniya’da doğmuş bir illüstrasyon sanatçısı. Kaliforniya Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olduktan sonra UC Santa Cruz’da fen illüstrasyonları üzerine bir sertifika programına dahil olmuş. ‘Niçin kedi?’ sorumuza verdiği cevap, zaten Cats as Superheroes’un ortaya çıkışını da açıklıyor. Jenny, çocukluğundan bu yana çizime karşı özel bir ilgi duymuş. Çocukluğunda İngiliz televizyon dizisi Doktor Who’nun iflah olmaz bir fanatiğiymiş. O yıllarda Doktor Who karakterlerini çizmeye kalkışsa da, hayvanlar dışında pek bir şey çizemediği için, dizideki her bir karakteri hayvan formuna sokmuş… Birkaç yıl önce Jenny, çocukluğunda çizdiği Doktor Who karakterlerine tekrar hayat vermeye karar vermiş. Sakladığı
çalışmalarını yenileyerek 2010’da internette yayınlamış. Doctor Mew adıyla yayınladığı çalışma öylesine olumlu tepkiler almış ki, bu işin üstüne gitmeye karar verip, Cats as Superheroes’u yaratmış. Jenny, haberimize konu olan çalışmasında önce sadece Avangers karakterlerini kullanmaya karar vermiş. Fakat daha sonra Avangers karakterlerine Loki, Batman ve Bane’i de eklemiş. Cats as Superheroes serisinde her kahramanın bir de ismi var. Örneğin Hulk, Hulkitty’ye; Iron Man, Iron Cat’e; Spiderman, Spideyvat’e; Captain Amarica, Captain Catmarica’ya dönüşmüş. Jenny, yeni çalışmasının büyük ilgi görmesinin en önemli sebebini insanların süper kahramanları ve kedileri sevmesi olarak görüyor. Ona göre bu iki unsurun bir araya gelişi Cats as Supeheroes’un fazlasıyla ilgi görmesine neden olmuş.
Z
EL
L
KAHRAMAN
Ö
26
ÖZE
i20 21_32_postkolik.pdf
1
5/22/13
5:18 PM
Yağmur sensörü
Işığa d uyarlı
oto m
kf ati
arl
ar
tajlı periyo Avan dik
b ım ak
Arka park sensörleri
ervis hizmetl eri ve s
Elektrik kumandalı, ısıtmalı katlanabilir dikiz aynaları MIC
C
AUX iPod USB
M
YIL VEYA 100.000 km
Y SEEK
ULTRA GARANTİLİ SERVİS
CM
MY
Türkiye navigasyon paketi
CY
Bluetooth
CMY
K
Hı
z
Yenilenen Hyundai i20 Sense.
b itl e y i ci
Elektronik fren güç dağılımı
ed
i
ımlı jant aş
15” a l
Bir otomobil sizi ancak bu kadar düşünebilir.
sa
H y u n d ai K
r
Hyundai i20’nin ortalama yakıt tüketimi 4,3-6,0 lt/100 km ve CO2 salınımı 114-140 g/km arasında değişmektedir. AT/715/2007/, AT /566/2011.
hyundai.com.tr
facebook.com/hyundaiturkiye
twitter.com/hyundaiturkiye
28
HAZİRAN 2013
KEYİFLİ ZAMANLAR İÇİN... Sonunda bu da oldu ve çoğumuzun öle bayıla izlediği son zamanların en başarılı dizisi The Walking Dead, board game olarak huzurlarımıza çıktı. Zombilerle dolu post apokaliptik bir dünyada hayatta kalmaya çalıştığınızı hayal edin… Bu oyunda sadece ama sadece en güçlüler hayatta kalacak. Televizyon dizisinde öğrendiğiniz tüm yeteneklerinizi Rick, Shane, Andrea ya da çetenin diğer sevdiğiniz bir karakteri olarak göstermenin tam zamanı! AMC’nin kült dizisinden uyarlanan, 2-4 oyunculu ve oyuncular arası yarı işbirliği esasına dayalı bu oyunda, elinizdeki kaynaklarınızı zekice kullanmaya bakın. Çünkü eğer oyun sırasında ölürseniz, dirilip oyunun sonuna kadar bir “Walker” olarak ortalıkta dolanmak da var! Kendi The Walking Dead maceranızı yaşamak için Amazon.com’a bir tıklamak yetecek.
http://goo.gl/TYscM H www.amazon.com H
Satranç oyunu yüzyıllardan beri geek’lerin favorisidir. Bu oyunu Batman karakterleriyle oynayabilmek ise muhtemelen her geek’in hayalidir. Taşları Batman, Robin, Penguen ve Joker gibi efsane karakterlerden oluşan ve piyonları Batman sinyal lambası ve Joker bombası olarak tasarlanan bu sette yok yok. Tahtasının etrafındaki 50 LED ışık mükemmel bir aydınlatma sunarken, siz oyun oynadığınızda tavanınıza bir de Batman logosu yansıtıyor. Kenarlarında ise Gotham şehri detayları olan bu enfes set her geek’in hayallerini süsleyecek güzellikte. Oynamayı bilmeseniz de sadece bakmak için bile alınabilir. Tabii 800 doları gözden http://goo.gl/eTTt5 çıkarabilirseniz. H www.noblecollection.com H
Hastası olduğumuz Dexter dizisinin de bir board oyunu olduğunu biliyor muydunuz? Eğer bizim gibi Dexter fanatiğiyseniz hemen 30 dolar verip bu oyunu almanızı tavsiye ederiz. Zira tıpkı dizide olduğu gibi Miami sokaklarında adaletten kaçan suçluları kovalayıp, yok ediyorsunuz. Üstelik bunu yaparken de bir taraftan asıl işinizi, yani kan analistliğini de ihmal etmiyorsunuz!
Scrabble için dünyanın en ünlü ve en çok bilinen kutu oyunlarından birisi dersek yanlış olmaz. Alfred M.Butts’ın büyük buhran döneminde işini kaybetmesiyle yarattığı bu efsane oyun, günümüze kadar hiç değişmeden aynı keyifle ve 100 milyon kutu oyun satarak gelmeyi başlardı. Bugün ise Restoration Hardware, Vintage Scrabble’ı karşımıza çıkardı. Ahşap kutusuyla, metal detaylarıyla o günlerdeki hali neye benzerdi diye düşünenler için son derece retro bir seçim.
MODA
H A Z İ R A N
2 0 1 3
GALATAMODA 12 HAZİRAN’DA BAŞLIYOR 19. GalataModa Festivali 12-16 Haziran’da Maçka Sanatçılar Parkı’nda gerçekleşecek. Ajandanızda bu beş günü rezerve edin şimdiden, çünkü GalataModa kesinlikle kaçmaz! Bu yıl GalataModa Festivali’ne katılacak tasarımcılar arasında Aslı Güler, Asu Aksu, Belma Özdemir, Burcu Aslan, Burcu Kuru, Duygu Ergör, Duygu Şahin, Ece Salıcı, Esra Kurtçu, Filiz Yakar, Founta Gündem, Gamze Saraçoğlu, Gökhan Talay, Gül Ağış ve Hande Çokrak gibi isimler var. Toplamda 31 tasarımcının katılacağı festivalde sınırlı sayıda üretilen özel tasarımlar sunulurken, tasarım sohbetleri ve akşamüstü partileriyle etkinlik daha da eğlenceli hale gelecek.
BU TERLİKLER ÇOK ŞİRİN Öncelikle ayak sağlığını koruyan ve destekleyen tasarımıyla, sonra da klasikleşen rahat ve hippi stiliyle Hollywood yıldızlarının dahi tercihi olan Birkenstock’lar, şimdi en yeni koleksiyonlarıyla Ayakkabı Dünyası Mağazaları ve www.ayakkabidunyasi.com.tr’de! Özellikle Disney koleksiyonundaki Mickey ve Minnie Mouse modelleri aklımızı başımızdan almaya yetti:) Basma bozukluğu, tırnak batması, ayak mantarı, ayak parmaklarında şekil bozukluğu, bilek burkulması, ayak, bacak ve bel ağrısı, ayaklarda kalıcı deformasyon gibi sorunları yaşamamanız için özel tasarlanan Birkenstocklar, renkli tasarımlarıyla çocuk ruhumuzu da canlandırıyor.
SIRA CARA DELEVIGNE’DE “Protect The Skin You’re In (İçinde olduğun cildi koru)” projesi kapsamında daha önce Naomi Campbell, Victoria Beckham, Heidi Klum gibi isimlerin yanı sıra, kendisinin de çıplak fotoğraflarını tişörtlerine taşıyan Marc Jacobs, “Skin” tişörtlerine Cara Delevingne ile devam ediyor. Sıkıcı kampanyalar yerine, dikkat çeken bir projeyle farkındalık yaratan Jacobs, cilt kanseriyle ilgili yapılan araştırmalara bağış yapılması amacını taşıyor. Cara Delevingne’in yer aldığı tişörtten elde edilecek bütün gelir, NYU Skin Cancer Institute’a bağışlanacak.
30
HAZİRAN 2013
EĞLENCELİ SNOOPY KOLEKSİYONU moda tasarımcıları ve markalar, ünlü karakterler ile işbirlikleri yapmaya devam ediyor. Ünlü İngiliz marka The Rodnik Band, Peanuts karakterlerine özel bir kapsül koleksiyon hazırladı. Snoopy, Charlie Brown ve Woodstock’dan oluşan koleksiyonda penye bluzlar, http://goo.gl/cwa0G şifon gömlekler ve etekler bulunuyor. Oldukça heyecan verici bu koleksiyon için sabırsızlanıyoruz! Koleksiyon Eylül ayında satışa sunulacak. Fiyat aralıkları ise: 29-300 pound arasında değişecek. H www.caferuj.com.tr H
LOUIS VUITTON’DAN SÜPER HAREKET
DVF İLE DALGALARI AŞIN Anvelop elbiseyi kadınlara kazandıran ve dikkat çekici desenleri ve ilginç tasarımlarıyla çok konuşulan moda dünyasının efsanevi isimlerinden Diane von Furstenberg, şimdi de Roxy için hazırladığı çok özel bir koleksiyonla karşımızda. Roxy stiliyle DVF’in desenlerinin buluşması sonucu ortaya şık bir sörf koleksiyonu çıkmış. Sörf kıyafetleriyle tanınan ve sportif bir çizgiye sahip olan Roxy, bu koleksiyonla çizgisini bambaşka bir yere taşıyor. DVF’nin sihirli dokunuşlarıyla hazırlanan koleksiyonda üçgen bikiniler, kısa sörf şortları, neopren üstler, çantalar ve plaj kıyafetleri yer
alırken, parçalar 90 dolardan başlıyor. Diane von Furstenberg’in tasarımları kadar ilginç bir hayat hikayesi de var. 63 yaşındaki Belçika doğumlu tasarımcının annesi, AuschwitzBirkenau toplama kampında tesadüf eseri hayatta kalmış. Furstenberg’in soyadı, ilk evliliğinden geliyor. Alman Kraliyet Ailesi’nden Prens Eduard Egon zu Furstenberg ile bir süre evli kalan tasarımcının Prens Alexander von Furstenberg ve Prenses Tatiana adlı iki çocuğu var. Furstenberg’in moda sektörüne atılması da, ilk evliliği zamanına denk geliyor. Furstenberg şu anda CFDA (Amerikan Moda Tasarımcıları Konseyi) başkanı.
Londra sokakları için daha moda ve keyifli bir rehberlik isteyenlere duyurulur. Dev lüks moda markası Louis Vuitton, çok farklı ve keyifli bir işe imza atarak tur rehberi olacak nitelikte yeni bir kitap hazırladı. Londra sokaklarını tanıtan ve Londra’yı gezerken kaybolmamanızı sağlayan kitap, Japon illüstrator Natsko Seki’nin eğlenceli illüstrasyonlarıyla hayat buldu. Ünlü marka bundan böyle her bahar yeni yeteneklerle ortak bir gezi kitabı çıkaracak.
HAZİRAN 2013
31
BU BİSİKLETLER ÇOK MODA… Bisiklet sürerken bile modadan ve stilden ödün veremem diyorsanız size bir müjdemiz var… Marc Jacobs’ın eski sevgilisi olarak tanınan Lorzeno Martone, Martone Cycling Co. markasıyla sade ve lüks, monokrom bisikletler tasarladı. Kırmızı, beyaz, siyah, gold ve silver renk seçenekleriyle ve 899 dolardan başlayan fiyatlarla satışa sunulan bu bisikletlerle, form tutarken tarzınızı da yansıtmış olacaksınız… http://goo.gl/c1qtu H http://martonecycling.com H
FARKLILIK MI ARIYORSUN? Tasarımcı Jeremy Scott, Linda Farrow ile işbirliği yaparsa ortaya nasıl bir sonuç çıkar dersiniz? Sıra dışı, olağanüstü ve yaratıcı… Scott, bu iddialı gözlükleri, ‘kanatlar’, ‘haç’ ve ‘eller’ başlığı altında tasarlamış... Cesur, yaratıcı ve farklı tasarımları denemekten hoşlananlara duyurulur!
SCOTCH&SODA: AMSTERDAM COUTURE 1985 yılında Amsterdam’da yolculuğuna başlayan ve günümüzde uluslararası bir moda markası haline gelen Scotch&Soda, adeta doğduğu yerin özgür ve renkli atmosferini markasının ruhuna yansıtmış durumda. 2013 yazına güçlü ve renkli bir kimlikle imzasını atan markanın yüksek kaliteli malzemelerden üretilen ve özel detaylarla farklılaşan koleksiyonunda all over baskılar var ve adeta renk patlaması yaşanıyor. Tüm ürünler yaşanmışlık ve rahatlık duygusunun etkisi altında… Hali hazırda dünya çapında 30 perakende mağazası ve 7000’den fazla satış noktası olan benzersiz tasarımları ve detaylara verdiği inanılmaz özenle adından sıkça söz ettiren Scotch& Soda, sokak modası için biçilmiş kaftan diyebiliriz. Markanın dünyanın dört bir yanından alınan ilhamla ve aşkla tasarlanan markanın erkek, kadın ve çocuk koleksiyonlarını Nişantaşı’ndaki mağazasında keyifle deneyimleyebilirsiniz. Scotch&Soda Nişantaşı Mağazası: Teşvikiye Cad. No: 51/3 Şişli
32
HAZİRAN 2013
MASAL GİBİ KOKULAR İlham kaynağını masallardan alan Fransız niş parfüm evi Histories de Parfums’ün Alice&Peter koleksiyonu, cupcake şeklindeki birbirinden güzel tasarlanmış parfüm şişeleri ve iştah açan kokularıyla karşı konulamaz… Dünyaca ünlü parfüm evi Historie de Parfums’ün arkasındaki isim olan Geral Ghislain, Alice&Peter ile hepimizin içindeki çocuğu baştan çıkarırken, ilham kaynağını Alice Harikalar Diyarında ve Peter Pan’dan aldığını söylüyor.
Koleksiyon beş parfümden oluşuyor; Karamel ve çikolatalı Fancy Choo; karamel ve gül, leylak, frezya notalarıyla Showy Toffee; kiraz, portakal, böğürtlen ve çiçek akorlarıyla Cheery Cherry; Orman meyveli Wicked Berry ile tatlı baharatlarla harmanlanmış narenciye ve havuç akorlarıyla Bloody Orange. Bu karşı konulmaz parfümler için Bilstore’a uğramanız yeterli…
TOMS-JONATHAN ADLER İŞBİRLİĞİ Son dönemin popüler markalarından TOMS, Jonathan Adler ile işbirliği yaparak yepyeni bir gözlük koleksiyonuna imza attı. Lobamba, Marco ve Memphis olarak üç farklı unisex tasarımdan oluşan gözlükler kadar kapları da bir o kadar havalı! Bayıldık! 4 Haziran’da satışa sunulacak olan koleksiyona sahip olmak isteyenler için, fiyatları 42 dolar. H www.toms.com H
http://goo.gl/4ziz
ISABEL MARANT’IN YAZ BOTLARI Yazın kavurucu sıcağında bot giyenlere hiçbir zaman anlam veremediniz değil mi? Biz de veremiyorduk. Isabel Marant’ın 2013 İlkbahar Yaz sezonuna ait bu botları gördük ve fikrimizi değiştirdik! Geçen yıla damga vuran topuklu spor ayakkabıların da tasarımcısı olan Isabel Marant, bu sezon iddiasını devam ettiriyor. Caleen ismini verdiği bilekte biten zımbalı deri botların en belirgin özelliği topuklu spor ayakkabılar gibi içerisinde gizli topuk olması. http://goo.gl/InEHu H www.pudra.com H
BRANDZOO KARAKÖY’DE AÇILDI Büyük bir değişim içindeki Karaköy’ün cıvıl cıvıl kafeleri ve tasarım atölyeleriyle dolu Mumhane Caddesi’nde dört kadın girişimci tarafından kurulan BrandZoo, farklı konseptleri bir araya getiren bir butik anlayışıyla dikkat çekiyor. Brandzoo’nun çatısı altında gözlük, vintage ve tasarım kıyafet markası “Tabe Kıyamet”, kağıt ürünleri ve aksesuarları markası “Kağıttan Şeyler”, bebek giyim ve aksesuar markası “Huysuz Vişne” ve hediye paketi konusunda yaratıcılık sınırlarını zorlayan “Pack Neşeli” markaları ön plana çıkıyor.
34
HAZİRAN 2013
İŞTE VANS KAYKAY TAKIMI Kaykayı seviyoruz. Ülkemizde kaykayın tanıtılması ve daha fazla kaykaycının yetişmesi için atılan her adımı da sonuna kadar destekliyoruz. Bu yüzden Vans’in bir kaykay takımı kurduğunu, üstelik bununla da kalmayıp bu takımı Türkiye turuna çıkardığını öğrendiğimizden beri, son derece heyecanlıyız.
Vans’in böyle bir takım kurmasında kuşkusuz, kaykay ve sokak kültürünün markanın DNA’larına kadar işlemiş olmasının payı büyük. Nasıl işlemesin ki? Dile kolay, 1966’dan beri kaykay ayakkabıları üreten bir markadan söz ediyoruz. Steve Cabballero, Tony Alva ve Christian Hosoi gibi efsane isimler, Vans’in global kaykay takımının her zaman üyeleri olmuş. 1970’li yıllardan beri birçok ülkede bu sporu desteklemek için kaykay takımları kuran Vans’in bu takımlara yatırım yapmasındaki en önemli amaçlarından biri, dünyanın dört bir yanında kayılacak keşfedilmemiş lokal spotları keşfedip, yerel kaykaycılarla bir araya gelmek. İşte Vans Türkiye takımı da aynen bunu yaptı. Cenk Kuli, Can Uzer, Yiğit Akbıyık, Alphan Nukan, Ali Osman Ensar ve Alper Çanakçı’dan oluşan ve bu yılın başında Vans Türkiye kaykay takımı çatısı altında bir araya gelen kaykaycılar, 8–23 Mayıs tarihleri arasında ilk Türkiye turlarını başarıyla tamamladılar. Daha
HAZİRAN 2013
önce hiç kaymadıkları yerleri keşfettiler, yerel kaykaycılarla bir araya gelip, görüş alışverişinde bulundular. Ve belki de hayatlarında hiç kaykaycı görmemiş insanlara bu sporu tanıttılar. Altı arkadaşın macerası, 8 Mayıs’ta Bursa’dan start aldı. Bursa’da başlayan tur, sırasıyla İzmir, Ankara ve İstanbul’da tamamlandı. Normalde, her şehirde ortalama üç gün geçirilmesi planlanmışken, Antalya’daki aşırı yağmur yüzünden sporcular bu şehri rotalarından çıkarmak zorunda kaldı. İzmir’in önemi biraz daha farklıydı. Zira 1966–A European Skateboard Movie filminin ilk gösterimde de Vans takımı hazır bulundu. Yollarda verilen kaykay molaları ve ufak kazaların dışında ekip, su kanallarından kapalı pazar yerlerine, feribottan sıradan caddelere kadar hemen her yerde kayma imkanı buldu. Gecegündüz demeden kayan sporcular, gittikleri yerlerde yerel kaykaycılarla buluşup sadece onların bildiği ya da daha önce denenmemiş spotlara yöneldiler. Tabii her şey gülük gülistanlık değildi. Hem nasıl olsun ki? Tam 2000 km’lik bir yolculuktan söz ediyoruz. Örneğin Ankara’da Türkmenistan parkından güvenlik ekiplerince çıkarıldılar. Ya da İstanbul’da Bağdat Caddesi’nde kaykay yaptıkları için, soluğu karakolda aldılar. Bunların dışında kazası da bir hayli bol bir yolculuktu. Allahtan kafa göz yaracak kadar ciddi kazalar olmadı ama ekibin her üyesi bol bol düştü. Gerçi bu düşüşler sebebiyle Yiğit’in bileğinde hafif bir kırık olsa da, kaykay şovu durmadan devam etti. Bu arada kaykay severlere güzel bir haberimiz var. 23 Mayıs’ta turu sonlandıran ekip, Haziran ortası gibi çıkması planlanan 15 dakikalık bir kısa film ve fotoğraf kitapçığı üzerinde çalışmaya başladı. Çıkacak kitapçık skateshop’lardan ve bazı kafelerden ücretsiz olarak elde edilebilecek.
35
CENK KULİOĞLU
CAN UZER
Yaş: 24 Yaşadığı yer: Ankara Ne işle uğraşıyor: Öğrenci Ne zamandır kayıyor: 12 yıl En beğendiği kaykaycı: Marc Johnson
Yaş: 30 Yaşadığı yer: İstanbul Ne işle uğraşıyor: Prodüksiyon şirketi var Ne zamandır kayıyor: 10 yıl En beğendiği kaykaycı: Leo Romero
ALİ OSMAN ENSAR
ALPER ÇANAKÇI
Yaş: 21 Yaşadığı yer: Bursa Ne işle uğraşıyor: Öğrenci Ne zamandır kayıyor: 5 yıl En beğendiği kaykaycı: Andrew Reynolds
Yaş: 22 Yaşadığı yer: İzmir Ne işle uğraşıyor: Öğrenci Ne zamandır kayıyor: 6 yıl En beğendiği kaykaycı: Sean Malto
YİĞİT AKBIYIK
ALPHAN NUKAN
Yaş: 19 Yaşadığı yer: İstanbul Ne işle uğraşıyor: Öğrenci Ne zamandır kayıyor: 5 yıl En beğendiği kaykaycı: Deniz Çağlar
Yaş: 24 Yaşadığı yer: İstanbul Ne işle uğraşıyor: Öğrenci Ne zamandır kayıyor: 8 yıl En beğendiği kaykaycı: Louie Barletta
36
HAZİRAN 2013
KİTAP
POSTACININ AŞKI
Dan Brown
CEHENNEM İSTANBUL’DA Postkolik ekibi olarak en sevdiğimiz yazarların başında gelen Dan Brown’un merakla beklediğimiz yeni romanı Cehennem, geçen ay raflardaki yerini aldı. Tabii ki çıktığı gibi alıp, bir solukta okuduk. Kitap piyasaya çıkar çıkmaz tam anlamıyla bir cehennem etkisi yarattı. Hele de kitabın sürprizi İstanbul olunca! Hadi işin sihrini bozmadan kısa bir özet geçelim: Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da bir hastane odasında gözlerini açar. Buraya nasıl geldiğini ve nasıl vurulduğunu hatırlamaz. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; gördüğü kabuslardır. Gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından
takip edildiğini, kendisine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır ve neler olduğunu ilk olarak onun ağzından duyma fırsatına kavuşur. Sienna’nın evinde kendine bir yol çizmeye ve olan biteni anlamaya çalışırken, genç doktorun, üzerinden çıktığını söylediği bir projektör, Langdon’ın çözmesi gereken sırlar ve şifreler dünyasının kapısını aralar. Projektörden duvara yansıyan, Botticelli’nin ünlü La Mappa del’Inferno adlı eserinin bir görüntüsüdür; ama bir fark vardır. Buradaki cehennem tasvirinde gizlenmiş bir mesaj vardır. Neyse daha fazla anlatmayalım, en iyisi alın ve okuyun.
Hazır Dan Brown’un yeni kitabından girdik, sizlere bir kitap daha tanıtmak isteriz. İlk romanı Iguana ile eleştirmenlerden geçer not alan Denis Thériault ile Postacı’nın Aşkı adlı ikinci romanında tanıştık. Sürükleyici hikâyesi, yalın anlatımı ile Postacının Aşkı bir solukta okunan kitaplardan biri… Kendini işine adamış, Montreal’deki dairesini süs balığı Bill’le paylaşan Bilodo sıradan bir postacı olarak karşımıza çıkıyor. Evinden işine, işinden evine tekdüze bir hayatı vardır. Ama bir alışkanlığı dışında… Bilodo’nun bu kötü alışkanlığı gelen mektupları dağıtmadan önce açıp okumasıdır! Ama bir mektup vardır ki hepsinden çok farklı, çok özeldir Bilodo için. Ségolène’in mektupları her zaman sadece tek bir şiirden yani haikulardan ibarettir. Bilodo sadece mektuplarını okuyup fotoğrafına bakmakla aklının hayalinin alamadığı kadar âşık olur. Bu sırada yaşanan bir trafik kazası postacının alıştığı bu düzeni bir anda bozar. Ségolène’e ulaşmak için bir şans doğmuştur ama bu durum Bilodo’nun kendisini ruhsal hayatını altüst edecek bir girdabın ortasında bulmasına da neden olur. Büyüleyici bir psikolojik çalışma olan Postacı’nın Aşkı, mektup ve şiir ile okuyucuya dilin ve aşkın gücünü gösteriyor.
KİTAPLIĞINIZDA ÇİÇEK YETİŞTİRİN YOY Design Studio’da çalışan bazı aklı evvel arkadaşlar bu fikri çok cool bulmuşlar ve sizin için geliştirmişler. Kitap şeklinde tasarlanmış bir kılıf düşünün… İçinde de bir vazo… Aslında su geçirmez şeffaf PVC malzemeden imal edilmiş bir saksı desek daha doğru bu ürüne. İçine istediğiniz bitkinizi yerleştirip yetiştiriyorsunuz ve sonra onu en gözde kitaplarınızın bulunduğu rafa yerleştiriyorsunuz. Hem çok şık ve havalı bir görüntü elde ediyoruz hem de rafınızda çok fazla yer kaplamadan çiçeğinizi yetiştirip stresinizi atıyorsunuz. Çiçeğiniz de kendini güzel kitapların arasında çok mutlu ve huzurlu hissederek serpilip büyüyor. Nasıl, iyi fikir değil mi? H www.thisiscolossal.com H
http://goo.gl/hdeLE
TEKNOLOJİ H
A
Z
İ
R
A
N
2
0
1
3
HEM SOĞUTUCU HEM MÜZİK ÇALAR Senaryo 1: Tekneyle denize açıldınız buz gibi bir bira ne iyi gider dediniz. Birazdan sorumlu arkadaşa dönüp sordunuz ve yıkıcı cevabı aldınız: Abi daha soğumadılar! Senaryo 2: Arkadaşlarla ormana, dağa bayıra çayıra pikniğe gittiniz. Mangal yakıldı, etler pişiyor. Buz gibi bir bira, kola neyse artık mangal başında keyif yapayım dediniz. Sevgilinize, eşinize dönüp sordunuz: Aaaa ısınmış bunlar! Alternatif senaryo: Biralar, kolalar için buzluk getirmeyi akıl etmişsiniz ama o hengamede müzik çalacak bir aleti getirmeyi unutmuşsunuz! Sessiz sedasız için içeceklerinizi ne yapalım. Ama bir dakika, Camo Chillin Radio Cooler, tüm bu sorunların üstesinden gelmek için tasarlanmış. Kamuflaj desenli su geçirmez yumuşak malzemeden ürettiği şahane soğutucuya entegre edilmiş bir müzik sistemi var! Akıllı telefonunuz, MP3 çalarınız veya iPod’unuz elinizde ne varsa hepsi bu sisteme bağlanabiliyor. Yumuşak malzemeden üretildiği için boşken kolayca katlanıp taşınabilen bu güzel icat yazınızı renklendirebilir bizden söylemesi. Son olarak ürünün Amazon’dan alınabileceğini hatırlatalım. http://goo.gl/Q6Hm0 H www.homewetbar.com H
TEKERLEKLİ GÜRÜLTÜ MAKİNESİ Yaz geldi. Sahiller dolmaya başladı. Herkes elinde kitabı kulağında son moda kulaklığıyla adeta şov yaparken, siz geri mi kalacaksınız? Çıtayı biraz yükseltmeye ne dersiniz? İşte karşınızda Mobile Blastmaster. Gittiğiniz her yere sizinle beraber gelen bu tekerlekli ses canavarı, telefonunuzla Bluetooth’dan anında senkronize oluyor ve gittiğiniz her yerde insanları sizin müziğinizi dinlemeye zorluyor. 2000 Watt gücündeki bu müzik seti, iki adet 6X9 mid range hoparlörü ve 12” çift sesli coil subwoofer’ı ile geçtiği her yeri inletmek üzere tasarlandı. Ayrıca ürünün üzerindeki bardak tutucuları ve şişe açacağıyla, durduğunuz yerde içkinizi yudumlayabilir ve etrafın huzurunu kaçırabilirsiniz. H http://www.hammacher.com H
http://goo.gl/iVBhk
38
HAZİRAN 2013
KULAĞINA TAK, ÇEKMEYE BAŞLA İnternet dünyası büyüdükçe artık hayatımızın her anını kaydedip paylaşmak ister olduk. Kameralı cep telefonları, mini kameralar derken Panasonic giyilebilir kamerayı üretti. İster kask ile isterseniz kulağa takılan aparatı ile kullanabileceğiniz bu çok özellikli kamera, su geçirmeyen özelliğe de sahip. Kendi bakış açınızdan görüntü kaydedebileceğiniz Panasonic HX-A100 kamera WiFi, micro sd card ve görüntü sabitleme özelliğiyle de kullanım alanlarını neredeyse sınırsız hale getiriyor. H shop.panasonic.com H
http://goo.gl/XikhA
KULAĞIMIZA FISILDAYANLAR Sır ya da dedikodu fısıldamıyorlar, muhtemelen şarkı mırıldanıyorlar. Decor Craft kulaklıklarda bulunan figürlerden bahsediyoruz. Son yılların fenomeni baykuş, sarı bir ördek, kirpi, sevimli bir çilek tanesi, pembe domuzcuk, kırmızı başlıklı kız ve daha nicesi… O kadar çoklar ki! Sevimli kulaklıklar hemen hemen tüm cihazlarla kullanılabiliyor. Kulaklığın hanımlar için ayrı bir avantajı daha var, küpe ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Kelimenin tam anlamıyla bayıldık! http://goo.gl/BtCWp
H www.dcigift.com H
XBOX ONE TANITILDI MIcrosoft, 21 Mayıs’ta yeni eğlence platformu Xbox One’ın tanıtımını gerçekleştirdi. Bir oyun konsolu olmanın yanı sıra filmden müziğe, televizyondan Skype ile görüntülü iletişime kadar çağdaş yaşamın tüm eğlence anlayışını tek bir kutuya sığdıran Xbox One, Steven Spielberg’in yöneteceği Halo TV dizileri ve NFL (Amerikan Futbol Ligi) ile yapılan özel anlaşmalarla içerik zenginliğini de farklı bir noktaya taşıyacak. Xbox One, oyun deneyiminin yanı sıra tüm özelliklerinin sesle kolayca kontrol edilebilmesiyle dikkat çekiyor. “Xbox On” diyerek kişiye özel Xbox One ana ekranınızı açmak, izlemek istediğiniz kanalın adını söyleyerek televizyon kanalını değiştirmek, program listesini görüntülemek ve aynı anda internette arama yapmak artık mümkün.
GÜNEŞTEN ELEKTRİK Son yıllarda herkesin daha da duyarlı olduğu temiz enerji kavramını evinizde ya da ofisinizdeki en basit haliyle işte böyle bir üründe görebilirsiniz. Cam prizi arkasındaki vantuzu ile direkt güneş ışığı gören bir yere yapıştırıyorsunuz Ürün, güneş enerjisini en basit haliyle elektriğe çevirip size istediğiniz yerde her zaman temiz ve güvenli elektrik kullanma imkanı sunuyor. H www.yankodesign.com H
http://goo.gl/jD38D
BASKI.pdf
HAZİRAN 2013
SİNEMA KEYFİNİZİ DORUĞA ÇIKARIN
39
Bang&Olufsen’In geliştirdiği en yeni ürünlerden biri olan BeoLab 14 Surround Sound Speakers, evde sinema keyfini doruğa çıkaracak yeni bir ürün. Her biri 140 Watt güce sahip, dört adet alüminyum kaplama uydu hoparlör ve bir adet 280 Watt’lık konik subwoofer’dan oluşan bu setin fiyatı ise 4 artı 1 için 3 bin 995 dolar, 5 artı 1 içinse 4 bin 400 dolar.
http://goo.gl/NexhG
H www.bang-olufsen.com H
KİŞİSEL CASUS TANKINIZ Büyük ağabeyi Rover Mars yüzeyini araştıra dursun, siz de artık kendi casus tankınızla dilediğiniz görevleri C kendiniz yapabileceksiniz. Gece görüş kamerasına bile sahip bu tam donanımlı M tank, iPad, iPhone ve Android işletim Y sistemli cihazlardan kolayca kumanda edilebiliyor. 60 metre menzile sahip RoverCM 2.0, görüntüleri kaydetme özelliğinin yanıMY sıra canlı olarak görüntüyü cihazınıza aktarabiliyor. Ayrıca kendi uygulamasıyla,CY çektiğiniz görüntüleri anında sosyal CMY medyada paylaşmanıza K da imkan veriyor. Eğlenceli olmakla beraber özel hayat sınırlarını zorlayacak bir makine olduğu kesin.
http://goo.gl/BtCWp
H www.amazon.com H
ÇİKOLATAYA KULAK VERELİM
http://goo.gl/1Werx
Çikolatanın başlıca doğal mutluluk kaynaklarından olduğu konusunda şüphemiz yok. Tat kattığı her şeyi sihirli bir şekilde güzelleştirmek gibi bir özelliği var. Tasarım dünyası da bunun farkında ve her yeni günde çikolataya dair yeni dizaynlar, fikirler ve uygulamalarla tanışıyoruz. Mesela yeni keşfettiğimiz örneklerden birini hemen takdim edelim. Hoomia’nın kulaklık seti, görende koca bir ısırık alma hissi uyandırıyor. Ne de olsa görüntüsü gerçek
çikolata gibi. Ama görüntüyle kalsa yine iyi; bu kulaklıklar aynı zamanda buram buram çikolata kokuyor. Kulaklığı telefonunuza entegre ettiğinizde ise ekranda sıvı çikolata görseli beliriyor. Yumuşak deri padleri, markanın sunduğu teknik donanımlar ve ergonomik tasarımıyla Hoomia kulaklıklar, çikolata keyfini işitsel olarak sunuyor. H www.awmcorps.com H
2
22.04.2013
17:45
40
HAZİRAN 2013
ÇİZGİ
KEVIN CONROY’DAN İYİ HABER Bu yıl çıkacak Batman: Arkham Origins hakkında yeni gelişmeler duyuruldu. Efsane Batman seslendiricisi Kevin Conroy karakteri seslendirmek için geri döneceğini açıkladı. Ayrıca oyunu amazon. com’dan on sipariş verenler için DC Evreninin ölümcül ödül avcısı Deathstroke oynanabilir karakter olacak. Oyun, genç Batman’in bir kış gecesinde mafya babası Black Mask’in yolladığı ödül avcılarıyla mücadelesini konu alıyor. Arkham Origins, oyunculara öncekinden de daha büyük bir Gotham City sunacak.
http://goo.gl/ZrTsc
H www.comingsoon.net H
ROBOCOP HAYRANLARI YAŞADI Robocop serisinin çizgi roman haklarını Dynamite’tan satın alan BOOM! Studios, Robocop: Last Stand serisini yayınlamaya hazırlanıyor. Hikayesinin özelliği ünlü çizgi roman yazarı Frank Miller’in (The Dark Knight Returns, Sin City, 300) Robocop 3 için yazdığı ilk senaryodan uyarlanıyor olması. BOOM! Studios’un yayın ve marketing başkanı Flip Sabik, “Büyük Frank Miller fanları olarak onun bir projesini yayınlama fırsatını görünce hemen şansımızı kullandık” dedi. Hikaye, Steven Grant tarafından uyarlanıyor ve Türk çizer Korkut Öztekin tarafından çiziliyor. Serinin 2014’te çıkacak yeni Robocop filminden hemen önce çıkması http://goo.gl/WKyjn planlanıyor. H www.newsarama.com H
AVANGERS’TA KADRO GENİŞLİYOR Avengers filminin yönetmeni Joss Whedon, devam filminde takıma katılacak iki kahramanı duyurdu: Scarlet Witch ve kardeşi Quicksilver. Scarlet Witch gerçekliği istediği gibi manipule edebilen, Quicksilver ise insanüstü hıza sahip bir mutant ve ikili 1965’ten beri Avengers çizgi romanlarının parçası. X-Men filmlerinin, dolayısıyla mutantların hakları Fox’ta olduğundan Marvel’in karakterlerin mutant olmasından veya babalarının Magneto olduğundan bahsetmesi yasak. Whedon, karakterlerin zor bir hayat geçirdiklerinden ve Avengers’la çelişen bir dünyanın parçası olmalarından bahsediyor ve ekliyor: “Kesinlikle Avengers için işleri kolaylaştırmayacaklar” http://goo.gl/slJ4L H www.newsarama.com H
DEADPOOL İŞİ SIKI TUTUYOR Marvel, bu yıl çıkacak Deadpool oyunuyla yeni okurlar kazanmayı hedefliyor. Oyunu alan herkese herhangi bir çizgi roman dükkanından 5 dolarlık Marvel çizgi romanı alabilecekleri bir kod verilecek. Dükkan sahiplerine çizgi romanların parasını Marvel kendi cebinden verecek. Promosyon 23 Eylül’e kadar devam edecek. High Moon Studios tarafından yapılan oyunun dağıtımını Activision üstleniyor. Deadpool’un Xbox 360, Playstation 3 ve Windows için http://goo.gl/s5Qq0 çıkması planlanıyor. H www.bleedingcool.com H
42
HAZİRAN 2013
DİZİ
OLEYYY, 24 DÖNÜYOR !
TRUE BLOOD BAŞLASIN! “She Is mIne” diye meydan okumaları duymayalı, Jace Everett’ın o cüretkar “Bad Things”ine eşlik etmeyeli ve belki de tüm zamanların en provokatör açılış jenerikli dizisini izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Ama neyse ki bu ay, beş sezondur severek takip ettiğimiz True Blood’a altıncı sezonuyla yeniden kavuşuyoruz. Dizinin ilk bölümünden son bölümüne, temposu en durağan ama bir o kadar da bir adım sonrası belirsiz bir beşinci sezon izlemiştik en son. Siyahın beyaz, beyazın siyah olması kadar radikal değişimler, izleyicinin klişe beklentisini hiçe sayan gelişmeler yaşandı. Olay örgüsü bu denli iyi ilerliyor olmasına rağmen aksiyon temposu True Blood tarihinin en düşük seviyesindeydi. Dizinin fanları hak verecektir, normal bir sezonda beş diziye malzeme çıkacak olaylar yaşanırdı. Oysa geçen sezon Otorite ekseninde takılıp kaldık. Tabii bu durumun dizinin başrol oyuncusu Anna Paquin’in hamileliğiyle yakından ilgisi var. Belayı mıknatıs
gibi çeken Sookie Stackhouse’u ani hareketler içinde göremedik haliyle. True Blood, altıncı sezona yine Otorite ekseninden başlayacak. Son bölüm itibariyle Bill Compton’ın hala “iyi vampir” olabileceğine dair inancımızın büyük bir çoğunluğu silinmişti. Geri kalanını ise altıncı sezonda Bill’in yeniden iyi vampir günlerine nasıl döneceğine adayacağız anlaşılan. Altıncı sezonun ilk bölümü ABD’de 16 Haziran Pazar günü HBO’da yayınlanacak. Birkaç saat içinde ise tüm dünyadaki hayranlarına ulaşacak. Yeni bölümlere dair söylentiler şimdiden dolaşmaya başladı. Vampirlerin, kurtların, perilerin, şekil değiştirenlerin ve elbette insanların daha ne gibi uçuk maceralar yaşayacağını yine merakla izleyeceğiz. Ve unutmadan, True Blood’da bu sezon da yeni oyuncular, “yeni kanlar” göreceğiz. Yapımcıların şimdilik sır olarak tuttukları yeni cast’la ekran başında tanışacağız.
Efsane dizi 24 için 12 bölümlük özel bir sezon çekileceği duyuruldu. Mayıs 2014’te izleyeceğimiz bu yeni 24 sezonunda, dizi yine kronolojik olarak sunulacak. Ancak bu kez arada atladığı saatler olacak. Hatta 1 günden uzun bile sürebileceği dile getiriliyor. Bu özel sezonun adı ise “Live Another Day (Bir Gün Daha Yaşa)” olacak. 8 sezon (192 bölüm) süren ve 2010 Mayıs’ında ekranlara veda eden dizi için bir film çekileceği haberleri sık sık çıkmaktaydı. Ancak bu kez Fox, işin adını tam koydu. Kanalın bu kararı, Kiefer Sutherland‘in 2 sezondur izlediğimiz yeni dizisi Touch‘ın iptalinden hemen sonra geldi. Bu özel sezonun yapımcılığını, dizinin eski yapımcısı olan Howard Gordon (Homeland) üstlendi. Başrolde yine Sutherland’i http://goo.gl/OfjP9 izleyeceğiz. H http://22dakika.org H
VAMPİR SEVENLERE GÜZEL HABER
Bu yılı gönül rahatlığıyla vampir yılı ilan edebiliriz. Neden mi? Birkaç sezondur süren vampir konseptli dizilere iki yeni dizi daha ekleniyor da ondan. İlki, The Vampire Diaries’in spin-off’u olan The Originals. Vampir günlüklerinin en sevilen kötü kahramanı köken vampir Klaus’un (Joseph Morgan) ve ailesinin hikayesi yoluna The Originals ile devam edecek. Sonbaharda yayınlanması beklenen dizide en çok merak edilen Klaus&Caroline hikayesinin ne olacağı.
İkincisi ise, dünyanın en bilindik efsane vampiri Dracula. Geçtiğimiz yıllarda The Tudors sayesinde yakinen tanıma fırsatı bulduğumuz Jonathan Rhys Meyers’ı Dracula olarak görecek olmak bizi son derece heyecanlandırdı. İlk sezonu 10 bölüm olarak planlanan dizi sonbaharda NBC’de yayınlanacak. H www.birinciblog.com H
http://goo.gl/shiO1
NASIL BEKLEYECEĞİZ? HIstory Channel tarafından yayınlanan ve kısa sürede büyük bir hayran kitlesi yakalayan Vikings, gördüğü aşırı ilgi sonucunda yeni sezon onayını aldı. Hatırlanacağı gibi, dizinin normalde tek bir sezon süreceği açıklanmıştı. Prensipte 10 bölüm için anlaşılan ikinci sezon, önümüzdeki bahar dönemi ekranlara gelecek.
İSTANBUL H
A
Z
İ
R
A
N
2
0
1
3
Blur
20-22 HAZİRAN EFES PİLSEN ONE LOVE FESTIVAL 11 seneyi deviren Efes Pilsen One Love Festival, bu yıl Parkorman’da gerçekleşecek. Üç güne yayılacak Efes Pilsen One Love Festival 12’in en dikkat çeken grubu ise son yirmi yılın en büyük gruplarından, Britpop’un mihenk taşı Blur olacak.
“Blue Monday” adlı çıkış parçasıyla 80’li yıllarda müzik tarihinin yönünü değiştiren New Order, İngiltere’nin alternatif rock severlere en büyük hediyelerinden Keane, bu yıl içerisinde yayınladığı yeni albümü “Overgrown” yılın en iyileri arasında gösterilen ve son dönemin yükselişe geçen
FİLM
BABADAN OĞULA Luke çok yetenekli bir motosiklet sürücüsüdür ve dublörlük yaptığı karnaval kumpanyası ile şehir şehir gezmektedir. New York’un kuzeyindeki Schenectady bölgesine geldiğinde eski sevgilisi Romina ile yeniden karşılaşır ve Romina’nın oğlu Jason’ı dünyaya getirdiğini öğrenir. Bunun üzerine Luke yollarda geçen hayatını düzene sokma ve ailesiyle yeni bir yaşam kurma kararı alır. İlk iş olarak da Robin’in yanında araba tamircisi olarak çalışmaya başlar. Robin kısa sürede Luke’un yeteneklerini keşfeder ve yapılacak bir dizi banka soygunu için kendisine ortak olmasını ister.
genç müzisyenlerinden James Blake festivalin diğer ağır topları olacak. Efes Pilsen sponsorluğunda gerçekleştirilen Efes One Love Festival 12, 24 yaş üzeri katılımcılara açık olacak. Mekan: Parkorman Fiyat: 150-209 TL
7 HAZİRAN Yönetmen: Derek Cianfrance Oyuncular: Eva Mendes, Bradley Cooper, Ryan Gosling, Rose Byrne, Yapım: ABD Tür: Dram-Suç Süre: 2s 20 dk.
44
HAZİRAN 2013
N E
İ Z L E S E K ?
7 HAZİRAN STAR TREK: BİLİNMEZE DOĞRU
J.J. Abrams, Star Trek’i bilinmeze doğru götürecek muhteşem bir aksiyon macera sunuyor. Atılgan’ın mürettebatı eve geri çağrıldığında, kendi organizasyonları içinde durdurulamaz bir terör gücünün donanmayı ve temsil ettiği her şeyi parçaladığını, dünyayı bir kriz içinde bıraktığını görürler. Bitirmesi gereken şahsi bir kavgası olan Kaptan Kirk, tek kişilik kitle imha silahını yakalamak için savaş alanına doğru özel bir arayış başlatır. Yönetmen: J. J. Abrams Oyuncular: Chris Pine, Zoe Saldana, Karl Urban, Zachary Quinto Tür: Bilim Kurgu Yapım: ABD Süre: 2 s 12dk.
14 HAZİRAN
7 HAZİRAN
21 HAZİRAN
TRANS
MAN OF STEEL
DÜNYA SAVAŞI Z
Sanat eserleri konusunda uzman komiser Simon, Franck adındaki bir gangster ile birlikte milyon dolarlar değerindeki bir tablonun çalınma eylemine katılır. Olay esnasında o kargaşada başına korkunç bir darbe alır ve uyandığında tabloyu nereye sakladığı konusunda hiçbir şey hatırlamamaktadır. Ne tehditler ne de işkenceler onun hafızasını geri getirmeyecektir. Filmin yönetmenliğini Danny Boyle yaparken filmin başrollerini James McAvoy, Rosario Dawson ve Vincent Cassel oynuyor. Yönetmen: Danny Boyle Oyuncular: James McAvoy, Rosario Dawson, Vincent Cassel Yapım: İngiltere Tür: Dram, Gerilim Süre: 1s 41dk.
DC Comics’in en meşhur süper kahramanı olan Superman’in köklerine, geçmişine dönerek kahramana farklı bir bakış açısı getiren Man of Steel’in yönetmenliğini Zack Snyder üstlenirken, senaryo David S. Goyer’e ait. Filmde Clark Kent’i Henry Cavill, kötü adamı General Zod’u Michael Shannon canlandırırken kadrodaki diğer isimler arasında Lois Lane rolünde Amy Adams, Martha Kent rolünde Diane Lane, Jonathan Kent rolünde Kevin Costner ve Jor-El rolünde de Russell Crowe yer alıyor. Yönetmen: Zack Snyder Oyuncular: Henry Cavill, Amy Adams, Diane Lane Yapım: ABD, Kanada, İngiltere Süre: 2s 23dk.
Brad Pitt’in hem başrolünü hem de yapımcılığını üstlendiği film, insanlar ve zombiler arasında yaşanan sıra dışı bir savaşı odağına alıyor. Film, Max Brooks’un aynı adlı kitabından uyarlandı. Gerry Lane iki kızı ve sevgili eşiyle mutlu bir hayat sürdüren bir aile babasıdır. Bir gün arabaları trafikte sıkıştığında her zamankinden farklı olarak yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu fark ederler. Tehlike hızla yaklaşmaktadır... Ailesini güvenli bir bölgeye yerleştiren Gerry, ikiye ayrılan dünyayı kurtarmak için zamana karşı yarışacaktır. Yönetmen: Marc Forster Oyuncular: Brad Pitt, Mireille Enos, Matthew Fox Tür: Gerilim, Aksiyon Süre: 1s 53dk.
HAZİRAN 2013
45
21 HAZİRAN SEVİMLİ CANAVARLAR ÜLKESİ Mike ve Sully Sevimli Canavarlar’dan (Monsters, Inc.) sonra yeniden beraberler! Canavar olmak öğrenilebilir! Bu sefer maceranın öncesine, ikilinin üniversite günlerine dönüyoruz. İkili henüz sıkı dost değiller ama bu çılgınca eğlenmeyecekleri anlamına da gelmiyor. Pixar stüdyolarının çok sevilen animasyonunda orijinal dublaj kadrosunda Billy Crystal, John Goodman ve Steve Buscemi gibi isimler karakterlere hayat verirken, yönetmen koltuğunda Dan Scanlon oturuyor. Yönetmen: Dan Scanlon Tür: Animasyon Seslendirenler: Steve Buscemi, John Goodman, Jennifer Tilly, Ken Jeong Senaryo: Andrew Stanton, Pete Docter Süre: 1s 40dk.
21 HAZİRAN SESSİZ EV The Blair Witch Project sonrasında gelen sahte belgesel ve el kamerası çekimi filmler korku sinemasında o kadar büyük bir pazar oluşturdu ki, dünyanın her yerinden bu furyayı takip eden yapımlar gelmeye başladı. Çekimleri el kamerasıyla yapılan Uruguay filmi La Casa Muda da bu yöndeki çalışmalara eklenen son halkalardan bir tanesi. Ancak, filmi benzerlerinden ayıran önemli bir teknik detay var: Kesintisiz tek bir çekimden oluşan uzun metrajlı ilk korku filmi olması. Yönetmen: Chris Kentis, Laura Lau Oyuncular: Elizabeth Olsen, Adam Trese, Julia Taylor Ross Senaryo: Gustavo Hernández, Laura Lau Süre: 1s 26dk.
Yönetmen: M. Night Shyamalan Senaryo: Stephen Gaghan, Gary Whitta Oyuncular: Will Smith, Jaden Smith, Isabelle Fuhrman, Sophie Okonedo Tür: Bilim Kurgu Süre: 1s 46dk.
28 HAZİRAN
DÜNYA: YENİ BİR BAŞLANGIÇ Dünya içerisinde yaşayanlar tarafından terk edilmiş, insanlar artık yaşamlarını başka gezegenlerde sürdürmeye başlamıştır. Dünyaya yaptıkları bir yolculuk sırasında uzay gemileri arızalanan küçük Kitai ve babası Jack burada tuhaf yaratıklar ve korku dolu tehlikeli olaylarla mücadele etmek zorunda kalır.
46
HAZİRAN 2013
H A N G İ
K O N S E R E
G İ T S E K ? 29 HAZİRAN
AVEA ESCAPE TO MUSIC FESTIVAL
2010’dan bu yana The Divine Comedy, Echo & The Bunnymen, The Charlatans, Unkle, Rox, Cat Power, James, Mando Diao, Russian Red, Sharon Van Etten ve Thin Lizzy gibi türünün önemli örneklerini müzikseverlerle her ay buluşturan Avea Escape To Music konserleri, 29 Haziran Cumartesi günü tek günlük bir festivale dönüşüyor. Bu yılın kadrosunda Bat For Lashes, CocoRosie, New York Dolls, Citizens! ve Wanton Bishops gibi isimler var. Mekan:Küçükçiftlik Park Fiyat: 82-124
7 HAZİRAN TİESTO
6 HAZİRAN
PUBLIC SERVICE BROADCASTING
Public Service Broadcasting, Londra bazlı J. Willgoose, Esq. ve Wrigglesworth müzik ikilisinden oluşuyor. Eski film müziklerini ve arşivleri kullanarak yarattıkları müziklerle “geçmişin ezgilerini geleceğin müziği ile birleştirerek bir mesaj iletmek” olarak adlandırıyorlar. Mekan: Babylon Fiyat: 23 TL
Elektronik dans müziğinin en önemli temsilcilerinden biri olan ve Vodafone Istanbul Calling kapsamında İstanbul’a gelecek olan Tiesto, 7 Haziran akşamı İstanbullulara harika bir gece yaşatacak. Bugüne kadar toplamda 5 stüdyo ve 2 derleme albüm olmak üzere 7 albüm yayınlayan efsane Hollandalı kesinlikle kaçmaz! Mekan: Parkorman Fiyat: 130-350 TL
8 HAZİRAN
BURN ELECTRONICA İSTANBUL
7 HAZİRAN
ELECTRO SWING PARTY
DJ Big B. ve DJ MCN aralarında neredeyse yüzyıl bulunan iki müzik türünü, swing ve elektroswingi birbirine katacak, karıştıracak. Bu atışmaya İstanbul Lindy Hoppers ekibi ise danslarıyla eşlik edecek. Mekan: Babylon Fiyat: 12,5 TL
Türkiye’nin ilk elektronik müzik festivali olan Electronica Festival İstanbul, onuncu yılında geleceğin müziğini bugüne taşıyor. FG 93.7 tarafından 2004 yılından bu yana düzenlenen festival, onuncu yılında yepyeni konseptiyle birlikte karşımızda olacak. Sıra dışı festival kurgusuyla üç sahneden, 4 ayrı after party’den ve workshop’lardan oluşan Electronica Festival İstanbul, bu sene de birbirinden önemli isimleri ağırlıyor. İmza haline gelmiş sound’ları ile elektronik müziğe yeni bir soluk getiren Modeselektor bunlardan biri. Mekan: Küçükçiftlik Park Fiyat: 47-120 TL
9 HAZİRAN
ROCK FM 15 YAŞINDA
Rock FM 94.5, 15. yaşını bir kez daha dinleyicileriyle birlikte kutlamaya hazırlanıyor. Son 5 senedir düzenlediği eğlenceli organizasyonlarla rock müzik dinleyicilerinin sabırsızlıkla beklediği partilere imza atan Rock FM, bu sene Küçükçiftlik Park’ta gerçekleştireceği ve tüm gün sürecek bir etkinliğe imza atacak. Üstelik ücretsiz. Detayları www.rockfm.com.tr adresinden takip edebilirsiniz. Mekan: Küçükçiftlik Park