AĞUSTOS 2014
NO:19 www.postkolik.com
ÜCRETSİZDİR facebook.com/postkolik
twitter.com/postkolik
instagram.com/postkolik
GÖNÜL İŞLERİNDE APP DEVRİ
ÜCRETSİZ İNDİRİN
�GEZİ
�MÜZİK
� SİNEMA
� RÖPORTAJ
� ŞEHİR
� KOZMETİK
Gençlerin en gözde tatil mekanlarından biri haline gelen Kaş’ı mercek altına aldık ve bir Kaş dosyası hazırladık.
Son dönemde birbirinden önemli birçok konser ve festivale ev sahipliği yapan İstanbul’un kış takvimine göz attık. Bu kış sıcak geçecek!
Çocukluk kahramanlarımız Ninja Kaplumbağalar yeni filmiyle geri dönerken, sevimli dostlarımızın geçmişine baktık.
Kreatif dünyanın farklı disiplinlerinde çalışmalarına karşın dioramada harika işler çıkaran Hari ve Deepti çiftiyle görüştük.
Modanın “Retro” merakından her türlü eşya nasibini almışken, İstanbul’un popüler eskici dükkanlarını dolaştık.
Öyle her parfümeride göremeyeceğiniz, bol sıfırlarıyla dudak uçuklatan dünyanın en pahalı parfümlerini tanıttık.
zorlucenter.com/avm
0212 924 01 24
AĞUSTOS 2014
03
APP’İNİZİ GÜNCELLEDİNİZ Mİ? Size daha iyi bir tablet dergi deneyimi sunabilmek için platform değişikliğine gittik. Yeni sayılarımıza ulaşabilmek için tablet ve telefonunuzdaki Postkolik app’ini güncellemeyi unutmayın!
BU HABERLER SADECE TABLET DERGİMİZDE!
İ Ç İ N D E K İ L E R ŞEHİR
İstanbul’un her geçen gün daha da popülerleşen bölgesi Karaköy’de son 1 yılda açılan mekânları dolaştık.
14
GEZİ
Gençlerin en gözde tatil mekanlarından biri haline gelen Kaş’ı mercek altına aldık ve bir Kaş dosyası hazırladık.
18
SİNEMA
Çocukluk kahramanlarımız Ninja Kaplumbağalar yeni filmiyle geri dönerken, sevimli dostlarımızın geçmişine baktık.
TARİH
23
MÜZİK
Son dönemde birbirinden önemli konser ve festivale ev sahipliği yapan İstanbul’un kış takvimine göz attık. Bu kış sıcak geçecek!
32
KOZMETİK
Öyle kolay kolay her parfümeride göremeyeceğiniz, bol sıfırlarıyla dudak uçuklatan dünyanın en pahalı parfümlerini tanıttık.
HAZIRLAYANLAR
Sorumlu Müdür: Pınar Özbakır pinar@postkolik.com Görsel Yönetmen: A. Erdal Şahin Enis Hazan, Erdem Tatar, Mehmet Erdoğan, Duygu Kaçar, Orhan Meriç, Ahmet “Başkan” Çatatuğ, Eda Yenivatan, Merve Akan , Emrah Gürkan Fotoğraf: Cihan Turhan / CT Photograpy Model: Tamar van Waning
28
RÖPORTAJ
Soğuk Savaş dönemine ait en inanılmaz hikayelerden biri olarak hala anlatılan Yarbay Stanislav Petrov’un öyküsünü yazdık.
Kreatif dünyanın farklı disiplinlerinde çalışmalarına karşın dioramada harika işler çıkaran Hari ve Deepti ile görüştük.
34
ÇİZGİ ROMAN ŞEHİR
Modanın “Retro” merakından her türlü eşya nasibini almışken, İstanbul’un popüler eskici dükkanlarını dolaştık ve bir eskici dosyası hazırladık.
REKLAM
BASIM
IPAD REKLAM
Altın Kitaplar Yayınevi Tic. AŞ. Göztepe Mahallesi, Kazım Karabekir Caddesi, No: 32 Bağcılar-İstanbul Tel: 0212 446 38 88 Sertifika no: 107666
Yetkin Nural 0537 371 90 50 reklam@postkolik.com MEDYANET Özkan Kaya 0212 304 21 01 mobia@medyanet.com.tr
• Postkolik’te kullanılan tüm yazılar kaynak gösterilerek yayınlanır. • Postkolik 15 bin adet basılıyor. Postkolik’in dağıtıldığı yerleri görmek için www.postkolik.com/nerdeyiz adresini ziyaret edebilirsiniz. • Postkolik’i e-dergi olarak www.postkolik.com adresinden okuyabilirsiniz.
İLETİŞİM Kağıthane Cd. No:72 Çağlayan 34403 İstanbul Tel: 0532 437 26 38 info@postkolik.com
Marvel, Avengers’ta tüm dengeleri değiştirdi. 2014’ün en büyük çizgi roman olayının perde arkasını inceledik.
GİZEM
Muhteşem doğasıyla dikkat çeken yerler cehenneme dönüşebilir mi? En güzel tatil bölgeleri olarak bilinen ancak gerçeğin farklı olduğu yerlere göz attık.
04
AĞUSTOS 2014
MİNİ ATARİ KEYFİ TELEFONLAR ne kadar akıllanırsa akıllansın, oyunlar ne kadar cebe girerse girsin, bugün 40’lı yaşlarına yaklaşan bir jenerasyonu eski usul atari oyunu kadar keyiflendirecek çok az şey var. “Jetonum var gireyim mi abi?” ya da “Ben bu bölümü biliyorum geçiyim mi abi?” nidalarıyla atari salonlarını dolduran bir tayfa için, güzel bir haberimiz var. Bugünün teknolojisini dünün tutkusuyla birleştiren R-Kaid-R, ilk bakışta 60’lı yılların taşınabilir pikaplarını andırıyor. Deri çantasından çıkan ve basit bir çanta görünümünde olan bu taşınabilir atari, joystick kolu, 9 tuşu, entegre hoparlörüyle orijinalinin tam bir mini versiyonu. 5 renk seçeneği bulunan R-Kaid-R, Sega, Nintendo, Game Boy ve Atari gibi bir çok efsane markanın oyunlarını oynatabiliyor. Ayrıca 16 GB hafızası ve USB girişiyle istediğiniz arcade oyununu yüklemenizi sağlıyor. Maalesef tek kötü yanı, eylül ayında satışa sunulacak bu güzellikten sadece 50 tane üretilecek olması. Ha bir de yaklaşık 7500 TL’lik fiyatı!
JAMES BOND filminde suyun altında giden arabayı gördüğümüz günden beri böyle bir buluşun ortaya çıkmasını bekliyorduk. Innespace Productions bu feryadımızı duymuş olacak ki bize müjdeyi Seabreacher ile verdi. Yaklaşık 10 yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu 2 kişilik denizaltı kişiye özel üretiliyor. Sağa sola gitme, dalıp çıkma ve dalgayı yarıp geçebilme özellikleri ile eğlenceyi tavan yapmanızı sağlarken, yunus, katil balina veya köpekbalığı formu seçenekleriyle de çok acayip tasarım alternatifleri sunuyor. 260 hp motor gücüne sahip, 6 metre derinliğe inebilen, su üstünde 80, altında ise 40 km hıza ulaşabilen bu araç için deniz memelisi ve jet uçağının güzel bir melezi demek yanlış olmaz. Kalantor abiler ultra lüks yatlarında göbeklerini yaymış purolarını tüttürüp hava atarken, aniden Seabreacher ile denizden çıkıp onlara gerçek havagazını göstermek eğlenceli olmaz mıydı?
H http://www.lovehulten.com/ H
H http://seabreacher.com H
KİŞİYE ÖZEL DENİZALTI
EVİNİZDE FIRTINALAR KOPSUN ROAD RUNNER çizgi filminde şanssız Coyote’nin kafasının üzerinde onu takip eden bir yağmur bulutu belirirdi ya, şimdi artık evinizin ortasında da bir tane belirebilir. Bu çok acayip ürünü Richard Clarkson yaratmış. Dışı pofuduk bulut görünümünde olan Cloud’un içerisinde ise bir hareket sensörü, hoparlör ve mikrofon bulunuyor. Ayrıca içerisindeki interaktif ışık sayesinde bulunduğunuz yerde size özel kişisel yağmur bulutunuz oluveriyor. Gerçek şimşek çakma sesleri ortamdaki harekete göre değişiyor ve bir kumanda ile kontrol edilebiliyor. Ayrıca bluetooth özelliği ile dilediğiniz müziği de çalabiliyor. Hüzünlü şarkılarınızla birlikte mükemmel bir ikili oluşturacağına eminiz. Bu güzelliğe sahip olmanın bedeli ise 3360 dolar.
H http://shop.richardclarkson.com H
AĞUSTOS 2014
05
İÇİNDEN NEHİR AKIYOR AMERIKALI mobilya ustası Greg Klassen, kendi tasarımı el yapımı mobilyaları ile gönüllerimizi fethetti. Çünkü bu mobilyaların içinden “nehirler” geçiyor! Evet, aynen öyle ama bu nehirler sudan değil camdan! Klassen önce yapacağı sehpanın ya da masanın boyutlarına karar veriyor. Sonra elindeki ahşabı malzemenin doğal formlarını da göz önüne alarak “nehir” için yontmaya ve şekillendirmeye başlıyor. Ve son olarak mavi camdan imal ettiği tamamlayıcı parçayı yerine oturttuğunda camın yarattığı yanılsama sayesinde içinden küçük bir nehrin aktığı sehpamız ya da masamız tamamlanmış oluyor. İtiraf edelim ki fikir çok orijinal, uygulama çok ustaca ve sonuç mükemmel! Esin kaynağını stüdyosunun penceresinden gördüğü Nooksack Nehri’nin kıvrımları ve onun kıyısında bulduğu ağaç kütükleri olarak açıklayan Klassen’in nehir koleksiyonu, çeşitli şekil ve ebatlarda kahve sehpası, yemek masası, konferans masası ve konsolları içeriyor. Ürünleri bağımlılık yapabilir dikkat!
H http://gregklassen.com H
KESİNLİKLE ŞEYTAN İŞİ
DÜNYANIN EN ACAYİP OTELİ HAPISHANE hücresi, tabut suit ya da baş aşağı oda… Gerçekten dünyanın en acayip oteli bu olabilir mi? Gerçekten iyi bir uykuya ihtiyacınız varsa Propeller Island City Lodge’u tercih etmeyin deriz. Fakat sıra dışı bir deneyim yaşayıp hayatınıza biraz renk katmak istiyorsanız, 31 odası olan bu otele hemen rezervasyon yaptırın! Bu acayip otel Berlin’de ve Alman sanatçı Lars Stroschen’in girişimi… Sanatçı oteli dev boyutlu bir sanat enstalasyonu olarak tanımlıyor. Zaten otel bölgedeki sanat camiasının ve yaratıcı sanatçıların adeta bir çekim ve esinlenme noktasına dönüşmüş. Hakikatten çok acayip odalar var. Liste Uçan Oda, Büyükannenizin Odası (çok makara, göz atın!), Kaleydeskop (çok seksi imiş bizden söylemesi!), Tabut, Baş aşağı gibi isimlerle uzayıp gidiyor. Oda fiyatları ise 75 Euro’dan başlıyor. H http://propeller-island.de H
SIZI çok acayip bir ürünle tanıştırmak isteriz. İçmek için içine ne koyarsanız koyun, anında size içeriğini söyleyen bardak olarak özetleyebileceğimiz Vessyl, gerçekten de şaka gibi bir ürün. Üstelik sadece içinde ne olduğunu söylemekle kalsa iyi. Bunun yanında aldığınız kafein miktarını söyleyebiliyor, susuz kalmanızı önlüyor, daha iyi uyumanızı sağlıyor, kaslarınızı güçlendiriyor ve şeker düzeyinizi ayarlıyor. Sensörleri ve akıllı telefon aplikasyonları sayesinde, günlük kişisel ihtiyaçlarınızı gerçek zamanlı olarak takip etmeniz Vessyl ile mümkün. Nasıl yani demeyin basbayağı Android ya da IOS telefonunuza içtiğiniz sıvının verileri anında online olarak işleniyor. Ayrıca yanlarındaki ışıklı led gösterge sayesinde bardağın içinde ne olduğunu ve içindeki şeker ve kafein gibi maddeleri de anında görmeniz mümkün. Asıl efsane olan şu: eğer gıda kodeksinde kayıtlı ise markasını da görebiliyorsunuz! Yüzde 100 saf sıkma elma suyu içiyorsanız onu da söylüyor size. Nasıl, bilim-kurgu filmi gibi değil mi? Bu alet Antik çağda ya da Ortaçağ’da falan bulunsaydı, zehirle ölümler tarihe karışır ve bildiğimiz tarih çok farklı yazılmış olurdu. Bu harika aletin fiyatı 99 dolar olacak ve 2015 başında satışa sunulacak.
H www.myvessyl.com H
06
AĞUSTOS 2014
SÖRFTE İTİCİ GÜÇ ŞÖYLE güzel bir rüzgar yakalayıp, yelkenleri doldurup denizin üzerinde kayarcasına sörf yapmayı kim istemez? Ama bazen de sörf ile kıyıdan uzaklaşıp denizin sessizliğinde bir süre duraklamak da bu sporun en keyifli anlarındandır. Tabi eğer yolunda giderse aynı rüzgarı yakalayamamak gibi bir sorununuz yoksa. Gerçi artık böyle bir sorun da kalmıyor çünkü Wavejet var. Özellikle dalga sörfü yapanların ilgisini fazlasıyla çekecek olan Wavejet sörf tahtasının altına monte edilmiş, pille çalışan bir itici motor. Dalgaları aşıp biraz kafanızı dinlemek istediğinizde sizi istediğiniz yere sörf tahtası üzerinde kulaç atmaktan 3 kat daha hızlı götürebiliyor. Bütün gün kullanılabilen ve sonrasında 7 saatte full şarj olabilen Wavejet kolunuzdaki basit bir bileklik ile kolayca kontrol edilebiliyor. Şimdi denizin ortasında duraklayıp manzaranın tadını çıkartma vakti. H http://wavejet.com H
İÇECEĞİNİZ HEP SOĞUK KALSIN
YEMEĞİNİZİ BİR DE BURADA YİYİN SANAT ve tasarım çok orijinal bir fikirle bir araya geldiğinde ortaya gerçekten inanılmaz işler çıkabiliyor. Tıpkı İspanyol sanatçı Alejandro Monge’nin “Too Much?” eserinde olduğu gibi. Mobilya tasarım şirketi Amarist’in Monge ile işbirliğinin bir sonucu olarak üretilen bu şık yemek masasına uzaktan baktığınızda metal çerçeveli camlı bir küp iskeletin içerisine yerleştirilen balya balya Euro’ların yanışını izliyorsunuz. Ancak yakından baktığınızda aslında bu paraların tabii ki de gerçek olmadığını, balyalarda görünen kısımların hepsinin elle tek tek boyandığını ve balyaların yanık kısımlarının da ateş kullanılmadan tamamen boyanarak yapıldığını ve üzerinde bio yakıt ile yanan bir sistem olduğunu görüyorsunuz. Çok acayip değil mi?
H http://www.amarist.com H
BUZ GIBI bir bira içmek istediğimizde 5 dakikada şişenin ya da kutunun bütün soğukluğunun yanlardan damlalar halinde kaçışını seyretmekten nefret ediyoruz. Soğutucu kutularının hepsi ya çok büyük ya da soğutma süreleri çok kısıtlı. Peki yok mu bizi bu dertten kurtaracak bir mucit zeka? Tabii ki var. Bu işin uzmanı Yeti, içerisindeki buzu günlerce donmuş halde tutabilen ve hantal soğutucuların aksine omuza asılabilen bir laptop çantası görünümünde olan Hopper ile imdadımıza yetişiyor. Bu güzel ürün Ekim ayında satışa sunulacak.
H http://yeticoolers.com H
08
AĞUSTOS 2014
GÖNÜL İŞLERİNDE APP DEVRİ
Ortalığın Tinder muhabbetinden geçilmediği şu son günlerde ¨online dating¨ uygulamalarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor. İster “Yahu vakit mi var yeni insanlarla tanışmaya?” tayfasından, ister “Bir arkadaşa bakıp çıkacaktım” tayfasından olun, bu yazıdan sonra dating uygulamalarına olan merakınızı gidereceğimizi tahmin ediyoruz. İşte karşınızda son zamanlarda dikkatimizi çeken 7 popüler tanışma - kaynaşma uygulaması! n Duygu Kaçar
A
rtık dijital dünya üzerinden yaşamayı tercih ettiğimiz hayatlarımızda, yeni insanlarla tanışıp kaynaşmanın daha ne kadar kolay olabileceğini düşünüyor olabilirsiniz. Ne de olsa Facebook’umuz, Twitter’ımız ve Instagram’ımız var. ¨Bunlar bize yeter¨ diye düşünürken dijital dünyayla bağımızı daha da kuvvetlendirecek uygulamalar piyasaya çıkmaya devam ediyor. Buna son örnek dating app’leri... Tam anlamıyla dünyayı ‘dating app’ çılgınlığının sardığını söylersek herhalde abartmamış oluruz. Araştırmalara göre, her 10 Amerikalı’dan biri dating uygulamalarını kullanmış ya da kullanıyor. Bu işin bayrak taşıyıcısı Tinder’ın günde 5 milyondan fazla match (eşleşme) sağladığını söylersek işin
boyutunu anlatmış oluruz herhalde. Zira bahsini ettiğimiz online dating uygulamaları, yeni insanlarla tanışmanızı Instagram’da bir fotoğraf like’lamak kadar kolay kılıyor. Neredeyse tüm özellikleriyle paketleyip, sunduğu adaylar arasından seçim yapmayı size bırakıyor.
HER BİRİ FARKLI Dijital ortamlarda neredeyse her türlü sosyal ağ uygulamasını fazlasıyla tüketmeye hazır biz Türkler için online dating dünyası aslında çok da uzak olduğumuz bir dünya değil. Özellikle 2000’lerin başlarında Siberalem, Yonja ve 80630 gibi sosyal ağlar ile patlayan online ortamlarda tanışmalar ve ¨yakada karanfilli¨ buluşmalar, akıllı telefon kullanımının da artmasıyla son dönemde İnternet
girişimcilerinin gözdesi oldu. Her gün sayısı artan ve daha da sofistike bir hale gelen uygulamalarda kullanıcı sayısı ve ilginç hikayeler gitgide artıyor. Online dating uygulamalarının her biri özel bir dünyaya sahip. Flört, insanlarla tanışma yaklaşımınıza göre size ¨Seç-beğen-al¨ diyor. Sevdiğiniz film hakkında sayfalarca yazabiliyorsanız ve bazı kriterler sizin için olmazsa olmaz ise OkCupid sizi kucaklarken, “Fotoğrafı ve birkaç ortak ilgi alanı benim için yeterli” derseniz Tinder kapılarını size açıyor. “Oldukça ilginç gözüküyor da nereden başlamalıyım?” ya da “İstemem yan cebime koy” diyenlere Postkolik ekibi olarak hizmette sınır tanımıyor ve size bu dünyanın kapılarını açan bir rehber sunuyoruz. İşte son dönemin en ilgi çeken online dating uygulamaları:
AĞUSTOS 2014
09 sorular “Tanrı hayatınızda ne kadar önemli rol oynuyor?”, “Seks bir ilişkide en önemli unsur mu?”, “Sigara kullanımı seni rahatsız ediyor mu?”. Bu sorulara cevabınız net ise uygulamada başarılı sonuçlar elde etmeniz olası gözüküyor. : )
BLENDR TINDER
OKCUPID
Son günlerin şüphesiz ki en çok konuşulan uygulaması Tinder, tıpkı Facebook hikayesinde olduğu gibi ¨kız arkadaştan ayrılma¨nın yaratıcılığı körüklemesiyle ortaya çıkmış, ortalığı kasıp kavuran bir uygulama. Facebook hesabınız ile giriş yaptığınız uygulama, oldukça basit ve kullanıcı dostu bir tasarıma sahip. Facebook hesabınız ile giriş yapmanız sizi korkutmasın, iletişim bilgileriniz ya da soyadınız uygulamada kesinlikle gözükmüyor ya da Facebook hesabınızdan herhangi bir paylaşım yapılmıyor. Yaş, tanışmayı tercih ettiğiniz cinsiyet ve kapsamak istediğiniz uzaklığı uygulama içerisinden seçtikten sonra önünüze tercihlerinize uygun kullanıcılar çıkmaya başlıyor. Kullanıcıları uygulamada paylaştıkları fotoğrafları, ortak zevkleriniz veya belki de ortak arkadaşlarınız doğrultusunda değerlendirdikten sonra beğenirseniz sağa, beğenmesiniz sola atıyorsunuz. Sonra tek yapmanız gereken beklemek. O da sizi beğendiyse bingo! Sonrasında sohbeti ilerletmek size kalmış. Sean Raad ve Justin Mateen’in Eylül 2012’de sadece üniversitelerde kullanıma açarak başladığı uygulama -yukarıda da belirttiğimiz gibi- günde 5 milyondan fazla match sağlıyor. Diğer dating uygulamalarından farklı olarak ikili, uygulamayı bir buluşma deneyimi yaşamak olarak tanımlıyor. Yalnızca iki tarafın da birbiriyle ilgilendiği durumlarda mesaj atabilme özelliğiyle kadınlar arasında en popüler uygulamalardan biri olduğunu da belirtmeden geçmemek lazım.
Online dating sitelerinin atalarından sayılan Okcupid’in mobil uygulamasının da oldukça ilgi çektiğiniz söyleyebiliriz. Eşleşme algoritması konusunda oldukça iddialı olan Okcupid -Tinder’dan farklı olarak- en iyi adayı önünüze çıkarmak için sizi soru yağmuruna tutuyor. Burada yaşam felsefeniz hakkında kompozisyonlar yazabilir, sigara kullanan adayları kafadan eleyebilirsiniz. Uygulamada kullanıcı adınız ile yer alsanız da Tinder’a göre daha çok erişilebilir olduğunuzu belirtelim. Kullanıcılar size direkt mesaj atabiliyor, profilinizi ziyaret edip, kendilerine ne kadar uygun olduğunuzu görebiliyor. Diğer yandan siz de lokasyonlarından yaşam ile ilgili tercihlerine kadar birçok seçenek ile arama yapabiliyorsunuz. Tinder’ın popüler olması ile beraber tahtı sallanan Okcupid’in ilginç insight’ları topladığı bir de blogu var. Blogda söylenilenlere göre, eşleşmelerde en çok tercih edilen
Eşcinsel dünyasının gözde uygulamalarından biri olan Grindr’ın kurucularının yapmış olduğu bir başka lokasyon bazlı dating uygulaması... Grindr’da yakaladığı başarının ardından çevresindeki kadın arkadaşlarının baskısına dayanamayıp, Blendr’ı kuran Joel Simkhai, bu uygulamada da aynı başarıyı yakalamak istiyor. Simkhai, kullanıcılarına -Grindr’dan farklı olarak- tanışacakları kişinin uzaklığı ile beraber ilgi alanlarını da değerlendirme şansı veriyor. Uygulamanın ¨gizlilik¨ konusuna da oldukça önem verdiğini söylemeliyiz fakat kulislerde uygulamanın Grindr kadar başarılı bir ivme yakalayamadığı ve kullanıcılarını hayal kırıklığına uğrattığı konuşuluyor, bizden söylemesi.
Hiç tanımadığınız insanlar hakkında tahminlerde bulunuyor ve çoğu zaman da haklı çıkıyorsanız bu uygulama tam size göre! ¨Dating uygulamalarının hepsi birbirine benziyor¨ diyor ve biraz eğlence arıyorsanız sizi buraya alalım! Ortamın yeni çocuğu Get You, diğer uygulamalardan daha farklı ve eğlenceli. Facebook ile giriş yaptığınız uygulamada önce kendiniz hakkında birkaç temel bilgi veriyor ve rastgele önünüze çıkan insanlar hakkında tahminlerde bulunuyorsunuz. Hangi ülkeden,
10
AĞUSTOS 2014
en sevdiği grup hangisi, ilişkide mi, kafası karışık mı… Get You’nun kurucusu Orit Mossinson, Get You ile ilk izlenim ve gerçekler arasındaki mesafeyi azaltmak hedefinde. Kim bilir; belki de stereotipleri altüst eden biri dikkatinizi çeker ve onunla koyu bir sohbete girersiniz...
CARROT DATING ¨İşler yeteri kadar ilginçleşmedi, bana sadece flört değil, fazlasıyla eğlence de lazım¨ diyenlere bir havuç verelim.
Carrot Dating, özellikle kadın kullanıcıların ilgisini çekebilir çünkü bu uygulamada erkekler onları ikna etmek için zorlu bir yol izliyor. (Belki de ¨materyalist¨ demek daha doğru olur.) Uygulamaya göre, doğru kadına doğru hediyeyi önerdiğinizde şansınız çok yüksek. Tabii ki “Bir çiçek alsa yeter” diyenlere verilen havuçlar büyüdükçe ¨tatmin olma¨ eşiği yükselebilir. Zira estetik ameliyatların bile ¨havuç¨ olarak verildiği efsaneleri bizi dumurdan dumura sürükledi. Carrot Dating, yoğun erkek ilgisinden bunalan ve kolayca seçim yapmak isteyen kadınlara harika bir çözüm bulduğunu düşünse de materyalist yaklaşımı nedeniyle birçok tepki alıyor.
WINGMAN Seyahat delileri, hayatının bir bölümünü uçakta geçirenler ya da geçirmek zorunda kalanlar; sizi şöyle alalım! Yolculuklarda ¨çekilmeyen sohbetler¨den bunaldıysanız, Wingman hayatınızı kurtarabilir.
24 yaşındaki Whaley’in yarattığı Wingman’in tek amacı sizi uçaktaki o çekici hatun ya da Brad Pitt’e benzeyen çocuk ile bir araya getirmek. (Fikrin Tinder üzerine şakalaşırken çıktığını da belirtelim.) Halen beta aşamasında olmasına rağmen şimdiden check-in’inizi yapmanızı öneririz zira uygulama Time dahil birçok mecranın dikkatini çekmeyi başardı. Diğer uygulamalara göre ufak bir havuzda yüzebilirsiniz fakat uçakta wi-fi’ın olmama ihtimalini dahi hesaplayarak bluetooth üzerinden yardımınıza koşan bir uygulama olan Wingman’e bir şans vermenizi öneririz.
Etkinlik tabanlı bu dating uygulamasında adaya ne planladığınızı söylemeniz gerekiyor. Karşınızdaki aday, görüşüp görüşmemeye buna göre karar veriyor. Öneriler arasında bolca ¨Boğaz manzarası eşliğinde şarap¨ var örneğin. Denemek isteyenlere biraz yaratıcı olmaları gerektiğini söylemeden geçmeyelim. Yazıyı yazdığımız sırada; Match.com, OkCupid ve Tinder gibi devlerin sahibi IAC’nin How About We’yi satın aldığı göz önüne alınırsa yakın zamanda ismini çok daha fazla duyacağımızı söyleyebiliriz.
HOW ABOUT WE “Hepsi iyi güzel de tipi ve karakteri kadar eğlencesi, date anlayışı da benim için önemli” diyenleri de unutmuyoruz. How About We adından da tahmin edebileceğiniz üzere ¨Birlikte ne yapsak¨ sorusu üzerinden sevenleri buluşturuyor.
ENTERESAN BİLGİLER ❱ Her 10 Amerikalı’dan biri online dating uygulamalarını kullanmış ya da kullanıyor. ❱ 2012’den bu yana online ortamda tanışıp, buluşan çiftlerin oranı yüzde 66 arttı. ❱ Türkiye’de durum nedir, bilinmiyor ama Tinder’ın ağırlıklı kullanıcısının 18-24 yaş aralığında olduğu söyleniyor. ❱ UCLA’de doktora öğrencisi Chris McKinlay, OkCupid’te zevkleri ile eşleşen kadın sayısını az bulunca çareyi uygulamanın algoritmasını hack’lemede bulmasına ne dersiniz? ❱ Dünya Kupası sırasında Brezilya’da Grindr kullanımının yüzde 31 arttığı söyleniyor.
fiat_500Lbeats_ilan_21x32.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
17.07.2014
12:49
12
AĞUSTOS 2014
OH MY KAŞ! Türkiye’de yaşayanlar için Kaş, birkaç yıl öncesine kadar en basit haliyle Antalya’nın en batısında yer alan turistik bir ilçeydi. Daha önceleri insanların huzur içinde yaşlanmak için yaşamayı tercih edecekleri bir yerken, ne oldu da bu küçük ilçe son birkaç yılda bu kadar rağbet görmeye başladı? n Doğukan Doğan
K
aş’ın son yıllarda bu kadar popüler olması aslında biraz da yaşam tarzlarımızın değişmesiyle gerçekleşti. Doğayı seven, insan eli değmemiş koylarda balıklarla yüzmek isteyenlerimiz zaten bugüne kadar Kaş ya da benzeri huzur kaynağı yerlere gidiyorlardı. Ama bu kendi halinde kesimin dışında, şimdiye dek başta Bodrum ve Çeşme olmak üzere popüler tatil beldelerine takılmayı tercih eden tatilcilerin, son yıllarda Kaş’ı tercih etmelerindeki sebep tamamen pop algısının yeni konumuyla ilgili. Bir başka deyişle; yeni moda eski! Artık dijital fotoğraf makineleri demode. Dans edilen kulüpler avam. Topuklu ayakkabılar fazla abartı. Devir dededen kalma fotoğraf makinesini bel fıtığına yakalanma ihtimalini göz önüne alarak sırtına takıp, sarma tütününün Arap kağıdını yalayıp, yuvarlak camlı gözlüğünün üzerinden manzaraya bakıp, iPod’unda son ses Damon Albarn dinleme devri. İşte zavallı Kaş da tam olarak bu akımın saldırısına maruz kalmış durumda. Ama her ne olursa olsun, bu ilçenin güzelliği ve enerjisini bozmaya kimseciklerin gücü yetmiyor. Ne kadar kalabalık olursa olsun, Kaş’a gider gitmez bir gamsızlık kaplayıveriyor benliğinizi. Büyük şehir giysilerinizi üstünüzden bir çırpıda atıp Şile bezi gömleğinizi üstünüze geçiriyor ve atıyorsunuz kendinizi sokaklara. Küçükçakıl’ın buz gibi suyu, pembe-beyaz
begonvilleri, Hidayet Koyu’nun dupduru denizi ve Caretta Caretta’ları ve Echo Bar’ın önündeki eline birasını alıp gelmiş bedavacı müzikseverleri ile asla bozulmasını istemediğimiz Kaş’ın güzelliklerini sıralamaya başlıyoruz!
DENİZ VE PLAJLAR Kaş’ta herkese göre bir plaj var. İster kum, ister çakıl, ister kayalık... Üstelik plajların çoğuna yürüyerek gidebilirsiniz. Kaş’taki plajların ortak özelliği, hiçbirinde giriş ücreti ya da şezlong için para ödemiyor olmanız. Özellikle Bodrum ve Çeşme tayfası bu habere epey sevinecektir. Zira yalnızca giriş için ödenen ortalama 50 TL’lik ücretlerden sonra, plajlarına ücretsiz girilen ve içkilerine İstanbul’dan daha az para ödenen bir yer
Kaş. Siz denizin kenarında huzur içinde güneşlenirken kimsecikler sinsice yanınıza sokulup on dakikada bir “Bir şey içer misiniz?” diye yapışmıyor. Mutlaka görmeniz gereken plajlardan biri Bilal’in Yeri. Limanın hemen karşı kıyısında yer alıyor. Limandan tekneyle 5 dakikada gideceğiniz bu plaj, tamamıyla kayaların üzerine kurulmuş. Küçük küçük kamelyalarda puflara yerleşip, ister suyun içindeki ayak fotoğrafı, isterseniz de selfie çekebileceğiniz bir yer. Bir diğer önerimiz ise Derya Beach. Limandan yaklaşık 5 dakikalık yürüme mesafesinde olan bu plajı özel kılan şey, içkileri. Özellikle Nar Jack içmeden kesinlikle dönmeyin. Denizlere dair en önemli detaylardan biri ise Caretta Caretta’lar. Herhangi bir yerde kendinizi kaptırmış yüzerken aniden yanınızda devasa bir kaplumbağa belirebilir. Aman ha panik yapmayın ve korkmayın. Tabii yanına sokulup hayvanı dürterek de rahatsız da etmeyin. Zira kendilerinin yüzleri güleç ama tersleri pistir :) Kaputaş’ı diğer plajlardan ayrı bir şekilde anlatmakta fayda var. Kaputaş Plajı, internette resmini bir arkadaşınız gösterse ve “burası Tayland!” dese, inanacağınız bir yer. Sahil krem rengi taşlarla örülmüş ve Toroslar’ın doğal kıvrımında kendine minik bir koy oluşturmuş. Turkuaz sularına bembeyaz kumlardan girerken Seyşeller’de klip çekme havası yakalayabiliyorsunuz.
13
AĞUSTOS 2014 Ne var ki Kaş’tan Kaputaş’a ulaşım biraz sıkıntılı. En mantıklısı araç kiralamak. Hemen merkezden ortalama 60 TL’ye bir otomobil kiralayabilirsiniz. Çünkü, Kaputaş’taki deniz sefasından sonra daha mutlaka görülmesi gereken Saklıkent Kanyonu’na geçeceksiniz.
SAKLIKENT’E GİDİN Saklıkent Kanyonu dediğimiz bölge, Karaçay’ın oluşturduğu, 18 km uzunluğunda ve 200 metre yüksekliğinde bir kanyon. Eğer daha önce helikopterle Grand Canyon turu yapmadıysanız, buranın görkemine bayılacaksınız. Kanyona giderken yanınıza fazla eşya almamakta fayda var. Zira kanyon içerisinde su yer yer boyunuzu geçecek yükseklikte olabiliyor. Size tavsiyemiz, suyun içinde yürürken ayaklarınızı yere sağlam basmanızı sağlayacak bir çift deniz ayakkabısı edinmeniz ve telefon, fotoğraf makinesi gibi sudan zarar görecek eşyalarınızı dışarıdaki emanetçilere bırakmanız. Ha, bir de Lara Croft misali artistlik yapıp rehberlerin bile dikkatli dikkatli ilerlediği yerlerden çok biliyormuş gibi ilerlemeye kalkmayın; zira suyun altı gizli tuzaklar ve kaygan taşlarla dolu olabiliyor. Sonra yanınızdakilere madara oluverirsiniz mazallah. Sakin sakin yürüyün, muhakkak tutunun ve kanyonun ilerleyen bölümlerindeki şifalı çamurdan yüzünüze sürmeyi ihmal etmeyin ki, güzelliğinize güzellik katılsın.
DALIŞ VE YAMAÇ PARAŞÜTÜ Kaş’a eğer sabah saatlerinde varırsanız, kafanızı yukarı kaldırdığınız anda yamaç paraşütü yapanları göreceksiniz. Bu ilk gün pek umurunuzda olmasa da, zamanla daha da merak ettiğiniz ve hemen bir acentenin içine girip, konu hakkında bilgi almaya çalışacağınız bir olay haline gelecek. Yamaç paraşütü, limana paralel yükselen Toroslar’ın üzerinden kendinizi bir eğitmenle beraber aşağıya bırakacağınız bir etkinlik. Meis ve lacivert deniz manzarasıyla havada süzülürken, GoPro ile selfie de çekebilirsiniz. Instagram’da çok pis şekliniz olur, havanızdan geçilmez. Üstelik Kaş, yamaç paraşütü için Türkiye’deki pek çok diğer bölgeden daha güvenli bir yer. Hem dağın tepesinden limana kadar inen parkurda kablo/yüksek gerilim hattı gibi
tehlikeli engeller yok, hem de rüzgarı daha tahmin edilebilir. Kaş’taki yamaç paraşütü eğitmenlerinin çok deneyimli olduğunun da altını çizmeden geçmeyelim. Bir diğer mükemmel etkinlik ise, dalış yapmak. Bunu yamaç paraşütüne nazaran daha ucuza yapabilirsiniz. Aynı zamanda daha az adrenalinli, ama bir o kadar da keyifli. Dalış yapmaya karar verirseniz, sabahtan bir dalış teknesi ve dalış ekibi ile dalacağınız koya gidiyorsunuz. Kısa bir briefing sürecinden sonra cumburlop denize... Şayet önceden dalış deneyiminiz ya da sertifikanız yoksa üzülmeyin sakın. Discovery adı verilen 6 metrede 15 dakikalık keşif dalışıyla da bu zevki tatmanız mümkün. Gerisi ise sizin şansınıza kalmış. Belki Caretta göreceksiniz, belki de uzaktan bir vatoz. Yine Instagram’da beğeni garantilemek için, su geçirmeyen telefon kabı almayı unutmayın!
MEİS ADASI Kaş’ın hemen karşısındaki Meis Adası’na günübirlik turlar düzenleniyor. Bunun için ihtiyacınız olan iki şey var; biri pasaport, diğeri ise para! Hemen Kaş Limanı’ndan kalkan teknelerle, 20 dakikalık bir yolculuk sonrası Meis’e varabilirsiniz. Bu yolculuk size vize ve işlem ücretleri dahil ortalama 300 TL’ye mal olacaktır. Meis’e gidip fotoğraf çekmeyi düşünenlere bir kıyağımız var. Kaş’ın herhangi bir koyunda bir fotoğraf çekin. Sonra “vscocam” aracılığıyla tanınmaz hale gelecek kadar
güzelleştirin ve Instagram’a gelin. Yer bildirimi yapın ve Meis’i seçin! O kadar yakın ki, her plajında check-in yapabilirsiniz. Ama dikkat edin. Kaş yaparken göz çıkarmayın :)
GECE NE YAPILIR? Diğer tüm konularda olduğu gibi, gece hayatında da Kaş’ta asla sıkılmazsınız. Küçük bir yer olmasına bakmayın. İster salaş bir barda güneşi batırın, ister hafif esintili bir bahçede kokteyl için, isterseniz de Meis’e bakarak rakı kadehlerini tokuşturun. Her kategori için bir öneride bulunalım: Salaş bir bar istiyorsanız ve hatta o barda güneşi batırmak da istiyorsanız, mutlaka Dejavu’ya gitmelisiniz. Hemen limanın solundan devam edince karşınıza çıkacaktır. Harika bir ortamda, begonvil ve asmaların altında, rock’n roll ve blues eşliğinde kokteylinizi yudumlamak isterseniz de mutlaka limanın yakınlardaki Hideaway Bar’a gidin. Aklınızda rakı-balık yapmayı varsa, limanın hemen üst sokağındaki rakı-balıkçıların olduğu sokağa gidebilir ve istediğiniz yere çökebilirsiniz.
İYİ TATİLLER Bu kadar lafın üzerine şimdi sırada gönül rahatlığıyla İstanbul - Kaş arası bir otobüs bileti bakmakta. Otobüs kelimesi gözünüzü hiç korkutmasın. Zira uçakla direkt olarak Kaş’a ne gidiş, ne de dönüş yok. Önce Dalaman’a uçup oradan Kaş’a 3 saatlik bir transfer yolculuğu yapmanız gerek. Astarı yüzünden pahalıya geliyor yani.
14
AĞUSTOS 2014
BOARDÇULARIN YENİ GÖZDESİ:
SANDBOARDING
Hayatınıza yeni bir heyecan arıyorsanız ve klasik sporlardan sıkıldıysanız işte size fırsat! Son yılların giderek popülerleşen extreme sporu “sandboarding” tüm yönleriyle bu yazıda! n Eda Yenivatan
H
er insan ölmeden önce mutlaka çölü görmelidir! Orada kilometrelerce boşlukta, kum, kaktüs ve mavi gökten başka bir şey yoktur. Orada sessizliği bulursun. 25. Saat filminin en can alıcı sahnesinde çöl böyle anlatılır. Evet, dendiği gibi çöl huzuru bulmanıza yardımcı olabilir; ama bir o kadar da adrenalin ayarlarınızla da oynayabilir. Nasıl mı? Son yıllarda giderek ratingi artan sandboard ile. Biraz snowboard, biraz sörf tadındaki bu sporda, karlı dağlar yerine kum tepelerinden aşağıya salınıyor, dalgalar yerine kum fırtınalarıyla dans ediyorsunuz.
NEDEN SANDBOARD? Aslında kökeni ta eski Mısır dönemlerine uzanan bu sporun, yeniden canlanması 1960’lı yıllarda olmuş. Ama snowboardun gölgesinde kalmaktan da bir türlü kurtulamamış. Fakat son on yılda peş peşe açılan yeni merkezlerle sandboardun kaderi değişmiş ve macera severlerin yeni cazibesi haline gelmiş. Sandboardun popülerliğinin artmasının bir çok sebebi var aslında. Bir kere, kayak ya da snowboard sporlarında olduğu gibi, uygun sezonun gelmesini beklemek zorunda değilsiniz. Ayrıca her gün kalabalıklaşan tesislerde sıraya girmek yerine, sessizliğin tadını çıkarabilir, kum tepelerinden kendinizi bırakırken, hızı tam anlamıyla hissedebilirsiniz. Üstelik yalnızca uçsuz bucaksız çöllerde değil, sandboardu aynı zamanda büyüleyici deniz kıyılarındaki kum tepelerinde ya da nefes kesen volkanik dağlarda da yapabilirsiniz. Bu macerayı yaşamak için ihtiyacınız olanlarsa, kum kayağı için uygun bir board, birazcık güçlü kollar (her inişin bir çıkışı var! O boardlar yukarı taşınacak tabii), yakıcı güneşten koruyacak önlemler (gözlük,
koruyucu krem), birazcık da cesaret ve elbette ki sandboard için elverişli yerler bulmak...
NEREYE GİTMELİ ? Popülerliği her geçen gün artan sandboard için, dünyanın çeşitli yerlerinde gidilebilecek birçok nokta var. İşte en çok tercih edilen merkezler:
ORTA DOĞU Kuşkusuz listenin en başındaki yer, alabildiğine geniş alanlara yayılmış, şaşırtıcı güzellikteki çölleriyle, Orta Doğu. Özellikle sandboardun doğduğu topraklar olan Mısır’da bulunan ‘The Great Sea of Sand’, sandboard tutkunlarının mabedi olmuş durumda. Eğimleri 70 dereceleri bulan, yükseklikleri yer yer 150 metrelere varan
kum tepeleriyle ünlü bu bölge, profesyonellerin tercih ettiği bir durak. Bu lokasyonu tercih eden sporcuların, en yakın yerleşim bölgelerinden bir hayli uzaktaki, bu medeniyetten izole kum deryasında, kayak yapılacak alana rehberler eşliğinde yolculuk yapmaları gerekiyor. Orta Doğu’da sandboard yapılabilecek bir diğer önemli durak da Dubai. Buradaki ünlü ‘Big Red’ tepesi, kent merkezine yarım saat mesafede bulunan, 90 metre yükseklikteki kum tepeleriyle, geniş bir çöl alanı. Farklı bölgelerinde, her seviyedeki ‘sandboarder’lar için uygun koşullara sahip Dubai, aynı zamanda her yıl Ocak ayında, uluslararası bir şampiyona olan ‘Hugo International Sanboarding Championships’e de ev sahipliği yapıyor.
15
AĞUSTOS 2014
AFRİKA Sandboard tutkunlarının bir diğer uğrak yeri de, engin çöller barındıran Afrika kıtası. Anakaranın Cape Town ve Johannesburg şehirlerinde, bir takım etkileyici sandboard merkezleri bulunsa da, bu bölgenin asıl yıldızı, Namibya’daki Namib Çölü. Namibya’nın büyüleyici kum tepelerinin, okyanus sularıyla buluştuğu yerleri Sossusvlei ve Swakopmund’da sporcular, “Tanrım neler yaratmışsın” diye düşünerek, yüksekliği 250 metreye varan tepelerden kayarken, akıl almaz hızlara ulaşabilirler. Anlayacağınız Namibya, amatörlere göre bir yer değil!
GÜNEY AMERİKA Dünyanın en büyük yağmur ormanlarıyla, dünyanın en kurak topraklarını bir arada barındıran bu coğrafya, sınırlarda yaşamayı hayat felsefesi edinen sandboardcular için biçilmiş kaftan. Özellikle Peru’da bulunan Cerro Blanco tepesi, 2078 metre yüksekliği ile yeryüzünün en büyük kum tepesi. Burayı tercih eden profesyoneller, zaman zaman 80 km/saat hızlara ulaşarak, yer çekimine meydan okuyor ve adrenalinin keyfini çıkarıyor. Peru’nun bir diğer önemli kayak durağı olan Duna Grande de, dünyanın en geniş alana yayılan kum tepesi olmasıyla, sandboard düşkünlerinin gözde merkezlerinden biri olmuş durumda. Güney Amerika’nın kum kayağıyla ünlü bir diğer ülkesi ise Şili… Burada bulunan Cerro Iman tepesi, dünyanın dört bir yanından sporcuların buluştuğu, her yıl düzenlenen sandboard yarışlarına ev sahipliği yapıyor.
ORTA AMERİKA Orta Amerika’nın sandboard durağı, karnınızda heyecan kelebekleri uçmasına neden olacak cinsten bir yer. Çünkü buradaki kayak alanı, bir çöl ya da bir kumsal değil, volkanik bir dağ! Nikaragua’da bulunan Cerro Negro Volkanı, yüzeyi taş ve kayalıklar yerine, volkanik kum ile kaplı olduğundan, sandboard için oldukça elverişli bir alternatif. Yaklaşık 400 metre yüksekliğindeki, hala aktif olan bu volkanın tepesine, ortalama bir saatlik bir yürüyüşle ulaşılıyor. Yakıcı güneşin altında yapılan bu yolculuk sonunda yukarıya varanlar, bir hayli ter atmış oluyorlar. Ama zirvede onları bekleyen, Pasifik Okyanus’u ile dağların buluştuğu panoramik manzara, tüm bu yorgunluğu unutturuyor. Bölgede sorunsuz bir sandboard keyfi yaşamak isteyenlerin, tehlikeli arazide bağımsız hareket
etmek yerine, tur gruplarına dâhil olmalarını öneririz. Malum, her an patlayabilme potansiyeli olan bir volkanda tek başınıza olmak iyi bir fikir olmayabilir. Her şeye rağmen, Cerro Negro, hayatınızın macerasını yaşamak için harika bir seçenek!
KUZEY AMERİKA ABD, sandboard’un popülerliğinin artmasına ön ayak olan merkezleri ile meraklısına her türlü hizmeti sunuyor. Oregon Eyaleti’ndeki “The Sand Master Park”, usta ‘sandboarder’lardan tutun da, ‘Ben de bir denesem mi’ diyenlere kadar herkes için uygun bir alternatif. 2000 yılında açılan bu bir hayli büyük park, her yıl 25.000 kişiyi ağırlıyor. Parkı ziyaret edenler, Pasifik Okyanusu kıyısında bu sporu öğrenebiliyor, aynı zamanda çöl araçlarıyla kum tepeleri arasında turlayabiliyorlar.
AVUSTRALYA Devasa kum tepelerinin, kıtanın büyüleyici atmosferiyle buluştuğunu fark eden sandboard meraklıları, son yıllarda bu sporu Kuzey ve Güney
Avustralya’da bir hayli popüler hale getirmişler. Şimdi board’unu kapan, bölgenin “The Bowl” gibi ünlü tepelerinden kendini bırakarak, enfes okyanus manzarasıyla hayatın tadını çıkarıyor. Kıtadaki en ilgi çeken sandboard alanlarından biri de kuşkusuz Kanguru Adası. Bu durağı etkileyici kılansa, sporcular adanın tepelerinde kayak yaptığı sırada, sahilde kanguruların dolanıyor olması.
AVRUPA “Avrupa’da çöl sporu mu?” dediğinizi duyar gibiyiz. Evet, hem de en afillisinden! Almanya’da bulunan Monte Kaolino, 2007 yılından beri Sandboard Dünya Şampiyonası’na da ev sahipliği yapan, bu sporun en iyilerinin bir araya geldiği bir tesis. Alanda bulunan 110 metre yüksekliğindeki kum tepesi, aslında doğal bir oluşum değil. Eski bir maden ocağının çalışmaları sonucu açığa çıkan kuvartz kumunun birikmesiyle oluşmuş ve zamanla sandboard için uygun olma potansiyeli fark edilip birçok hizmet sunan bir merkeze dönüştürülmüş. Monte Kaolino’nun bir güzelliği de, kum tepeleri üzerinde ilerleyen bir asansör sisteminin olması. Genelde sandboard yapanların en büyük sorunu, çöl şartlarının herhangi bir teleferik sistemi kurulmasına elverişli olmaması nedeniyle, sporcuların boardlarını her seferinde zirveye taşımak zorunda kalmaları. Bu sorunun da aşıldığı Kaolino, kayak yanında yüzme havuzları, kamp yapılan orman arazisiyle de Avrupa’yı sandboard için önemli bir durak haline getirmiş.
16
AĞUSTOS 2014
GALAKSİYİ SAHİPSİZ Mİ SANDINIZ? Avengers’tan sonra Marvel bambaşka bir takım filmiyle geliyor. Ancak bu defa şamata bildiğiniz gibi değil. Heyecanla beklediğimiz Guardians of the Galaxy 1 Ağustos’ta sinemalarda. n Erdem Tatar
A
vengers neden bu kadar başarılı oldu? Bu soruya iyice kafa yorunca, birbiriyle uyumsuz görünen parçaların bir arada müthiş bir enerjiyle çalışabilmesinin esas cevap olduğuna ikna oluyorsunuz. Düşünsenize; pahalı bir zırh giyen süper zeka bir milyarder, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dondurulmuş bir süper vatansever, bu dünyadan olmayan yıldırım ve şimşek tanrısı, kızınca yeşeren bir bilim adamı ve iki özel yetenekli ajan! Bunları bir blender içine atıp karıştırsanız belki ortaya çıkacak tat hoşunuza gitmez ama bir arada savaştıklarında karşılarında duracak rakip kesinlikle yok!
ACAYİP BİR KADRO Dünya onlara emanet peki galaksi ne durumda? Özellikle ilk Avengers filminin finalinde gördüğümüz Thanos karakteri sağ olsun, kozmik güçlerin dünyaya göz diktiklerinden artık eminiz. Dünyayı Thanos’un saldırısından korumak için bir başka tuhaf ekip bir araya gelecek ve galaksiyi muhabbet tellallarının elinden kurtaracaklar! Avengers ekibine daha önceden tuhaf benzetmesini yaptığımız için özür diliyoruz, bir de gardiyanlara bakalım. Kendisine Star-Lord adını veren, soylu bir uzaylıyla sıradan bir dünyalı anneden olma, türlü komplekslerle büyümüş bir tip. Ailesinin intikamını almaya ant içmiş yeşil derili bir barbar olan Drax the Destroyer. Thanos’un üvey kızı Gamora ki kendisi de yeşil derili ve kafadan çatlaktır. Türünün son temsilcisi
olan Groot adlı bir ağaç adam ve ağzı bozuk bir rakun. Evet, yanlış okumadınız, bir rakun!
KAFALAR KARIŞMASIN Tam bir manyaklar takımı olan Guardians of the Galaxy ekibinin oyuncu kadrosu da oldukça iddialı. Star-Lord rolünde Chris Pratt (Lego the
KESİŞEN YOLLAR İddialara göre Guardians of the Galaxy ve Avengers ekiplerinin yolları ortak bir filmle kesişecek! Çekimleri devam etmekte olan Avengers 2: Age of Ultron’un finalinde iki ekibin yollarının kesişme sinyalinin verileceği gelen rivayetler arasında. Kozmik kötü Thanos’a karşı bu iki ekip güçlerini beyazperdede birleştirirlerse tüm zamanların en görkemli filmi ortaya çıkabilir! Movie, Zero Dark Thirty), Gamora rolünde Zoe Saldana (Avatar, Star Trek), Drax the Destroyer rolünde Dave Bautista (Riddick, Man with the Iron Fists), Groot’un seslendirmesinde Vin Diesel (Fast and Furious, XXX) ve Rocket Racoon’un seslendirmesinde Bradley Cooper (Hangover, Limitless) yer alıyor. Peki, kahramanlarımız galaksiyi kimden mi koruyacak? Ekibimizin baş düşmanı Ronan the Accuser olacak. Bu karakteri Lee Pace (Hobbit, Twilight) canlandıracak. Dişi suikastçı Nebula rolündeyse Karen Gillan’ı (Doctor Who, Oculus) izleyeceğiz. Filmde ayrıca Glenn Close, John C. Reilly, Benicio Del Toro gibi ünlü isimler de yer alıyor. Bu yıldız kadronun başındaki yönetmen koltuğundaysa James Gunn oturuyor. Gunn’ın Slither ve Super gibi düşük bütçeli fantastik filmleri sinefiller tarafından oldukça beğenilmişti. Şimdi ilk büyük bütçeli işine imza attı ve ön gösterimlerden kulağımıza geldiği kadarıyla mükemmel bir iş çıkarmış Guardians of the Galaxy’de. Bu arada filmin gazıyla Guardians’ın yeniden yayımlanmaya başlayan çizgi roman serisi de bir hayli ilgi görüyor. Özellikle geçtiğimiz sene yayımlanan ilk sayısının dört baskı yapıp kendi çapında bir rekor kırdığının altını çizelim. Guardians of the Galaxy hem bilim kurgu hem de çizgi roman sevenleri tatmin etmeye yönelik bir yapım olarak bu yazın en iddialı filmlerinden. Ülkemizdeki vizyon tarihiyse 1 Ağustos 2014!
SIRA DIŞI TEKNOLOJİ İLE SEN DE DÜNYANI DEĞİŞTİR
4K ULTRA HD
IPS 4K
Mükemmel görüntü için Full HD’nin 4 katı kalitesinde çözünürlük
Tüm açılardan en gerçekçi ve canlı renkler
True-4K Engine
Tüm görüntüleri 4K ULTRA HD kalitesine yakın bir seviyeye yükselten teknoloji
UB980V
2-POSTKOLIK_21X32CM.indd 1
webOS
Daha eğlenceli ve daha kolay bir Smart TV arayüzü
ULTRA Surround 7 farklı yönden geliyormuş hissi veren sıra dışı bir surround ses
4K 3D+
Cinema 3D ile sizi 4 kat daha fazla saracak bir izleme deneyimi
UB850V
7/14/14 2:05 PM
18
AĞUSTOS 2014
Pek çoğumuzun çocukluk kahramanları olan Ninja Kaplumbağalar yepyeni bir sinema filmiyle 5 Eylül’de geri dönüyor! Bu vesileyle biz de onların tarihlerine bir göz gezdirelim istedik. n Erdem Tatar
NİNJA KABUĞU SİNEMALARA DÜŞTÜ!
N
ew York kanalizasyonlarında yıllardır devasa timsahların yaşadığına dair söylentiler vardır. Şehrin zehirli atıkları sebebiyle mutasyona uğradıkları düşünülen bu timsahların boylarının yirmi metreye yakın olduğu, bazen Hudson Nehri çevresinde kendilerini gösterdikleri bile rivayet edilir. Bu Van Gölü timsali şehir efsanesinin ilham verdiği Ninja Kaplumbağalar bu yıl otuzuncu yaşlarını kutluyorlar. Kabuklu kahramanlarımız 1984 yılında Kevin Eastman ve Peter Laird adlı iki kafadarın bir gece kafaları çekerken New York timsahları üzerine çevirdikleri geyiğin mutant ninja kaplumbağalara kadar uzamasıyla ortaya çıktı. O yıla kadar farklı projelerle “yırtmaya” çalışan ikili, kaplumbağaları yaratırken Daredevil, New Mutants, Cerebus ve Ronin gibi çizgi roman serilerinden ilham almış.
KİM, KİMDİR? Konsept basitti; New York’ta mutasyona uğrayan dört kaplumbağa, kendileri gibi mutasyona uğrayan bir fare tarafından eğitilirler
ve kötü adam Shredder’a savaş açarlar. Eastman ve Laird, etkileyici olması maksadıyla kahramanlarına Rönesans sanatçılarından isimler seçerler. Grubun karizmatik lideri, kılıç ustası ve mavi bandana kullanan Leonardo’dur. Dörtlünün en eğlenceli ismi olan sörf tutkunu ve turuncu bandanalı kaplumbağaysa Michelangelo’dur. Mucit dehası ve kıvrak zekâsıyla kötülere kök söktüren mor bandajlı akıl küpü Donatello’dur. Ekibin son üyesiyse kırmızı bandajları, sai adlı bıçakları ve bıçkın tavırlarıyla dikkat çeken kavgacı Raphael’dir. Kaplumbağaların ustasının adı da Hamato Yoshi’dir. Bazı kaynaklarda mutasyona uğrayan kendisiyken farklı kaynaklara göre de mutasyona uğrayan taraf Yoshi’nin evcil faresidir. Kaplumbağaların karizmatik isimlerine nazaran ustalarının adı Splinter’dır (yani “kıymık”)! Mutant dostlarımızın cesur dostu April O’Neil ise bir televizyon muhabiridir ve neredeyse tüm maceralarında ekibimize yardım eder. April’ın sevgilisi Casey Jones, Ninja Kaplumbağalar’ın kadim dostudur; taktığı hokey maskesiyle düşmanlara korku saçar.
Kahramanlarımızın bir numaralı düşmanıysa Hamato Yoshi’nin kanlı bıçaklı düşmanı olan Oroku Saki, nam-ı diğer Shredder’dır. Shredder ve mutant muhafızları Rocksteady ile Bebop kaplumbağa dostlarımızın azılı düşmanıdır. Zamanla aralarına X Boyutu’ndan gelen Krang de katılacak ve kahramanlarımızın zor olan hayatlarını iyiden iyiye cehenneme çevireceklerdir.
TELEVİZYON BÜYÜSÜ Ninja Kaplumbağalar, üç yıl boyunca çizgi roman piyasasının altını üstüne getirmesini ve
19
AĞUSTOS 2014
uluslararası bir fenomene dönüşmesini çizgi filmlerine borçlu. Ülkemizde sadece üç sezonu yayınlanmış olan ilk resmi Ninja Kaplumbağalar çizgi dizisi Teenage Mutant Ninja Turtles’dır ve Amerika’da tam 10 sezon sürmüştür. 1987–1996 arasında yayınlanan bu müthiş serinin 193 bölümü de farklı versiyonlar halinde DVD formatında yayımlanmıştır. Daha sonradan farklı Ninja Kaplumbağalar dizi ve çizgi filmleri yayımlanmış olsa da orijinallerin başarısına ulaşmaları mümkün olmamıştır. Ninja Kaplumbağalar oyuncaklarıyla da rekor satış başarılarına ulaşmışlardır. Öyle ki Star Wars ve Transformers’tan sonra bugüne dek en çok oyuncağı satılan marka haline gelmişlerdir. Çizgi roman satışlarıyla da ‘80’lerin ikinci yarısında Marvel ve DC’nin pek çok karakterini sollamışlar ve hatta 1985 yılının en çok satan çizgi roman serisi olmuşlardır.
SALON MUTANTLARI Ninja Kaplumbağalar bugüne dek tam dört kez sinemaya uyarlandılar. İlk sinema maceraları olan Teenage Mutant Ninja Turtles, 1990 yılında yayımlandı ve gişe rekorları kırdı. Sadece 1990 yılının en çok kazanan filmi olmakla kalmadı, 13.5 milyon dolarlık maliyetini 200 milyon dolar gişe yaparak tüm zamanların en kârlı sinema prodüksiyonlarından biri oldu. Filmde neredeyse tüm orijinal karakterler mevcuttu ve çizgi romanlara oldukça sadık bir senaryo uyarlaması yapılmıştı. İkinci film olan Teenage Mutant Ninja Turtles 2: The Secret of the Ooze ise ilk filme nazaran daha fazla komedi ve daha az kavga içeren bir yapımdı. Sinema eleştirmenleri tarafından pek tutulmayan filmin gişesinde de önemli bir düşüş yaşanmış, 80 milyon dolara yakın hasılatı anca yapabilmişti. Ninja Kaplumbağalar’ı zaman yolculuğuna çıkarıp feodal Japonya’ya götürecek olan üçüncü film Teenage Mutant Ninja Turtles III ise iyice sallamasyon bir filmdi ve adeta kabak tadı vermişti. Gişe hasılatı 40 milyon doları az farkla geçebilen 1993 yapımı film, Ninja Kaplumbağalar efsanesinin de sonunun geldiğinin sinyallerini vermekteydi. Kısa süre sonra çizgi dizisi de yayından kaldırılan dört kalın kabuklu dostumuzun adları bile anılmıyordu neredeyse artık. Uzun süre
sesleri solukları çıkmayan Ninja Kaplumbağalar, TMNT adlı tamamen bilgisayar ortamında animasyon olarak hazırlanmış filmleriyle 2007 yılında sahalara dönüş yaptılar. Sinema eleştirmenlerinin kalplerini kazanamasalar da yaklaşık 100 milyon dolar hasılat yaparak Hollywood’a açık bir mesaj vermişlerdi: Eğer iyi bir Ninja Kaplumbağalar filmi yapılırsa ortalık yıkılırdı!
MUHTEŞEM DÖNÜŞ İşte Hollywood’un en çok kazandıran yönetmenlerinden biri ortalığı yıkmak adına elini taşın altına bu motivasyonla koydu! Transformers serisiyle gişe rekorları kıran ve tüm zamanların en başarılı sinema markalarından birini yaratan Michael Bay, Ninja Kaplumbağalar’ın yapımcı koltuğuna oturdu. Yeni film son sistem bilgisayar teknolojileriyle gerçek aktörlerin ortak çalışması oldu. Ninja Kaplumbağalar ve Splinter karakterleri gerçek oyuncular tarafından canlandırıldılar. Ancak karakterlerin görünüşleri baştan aşağı bilgisayarla tasarlandı. Bu sebeple kaplumbağaları oynayan aktörlerin hiçbirisi tanıdık değil. Ancak biri hariç tümünün hem ses hem de fiziksel hareketleri filme birebir yansıyacak. Leonardo karakteri Pete Ploszek tarafından oynanırken, Jackass ekibinden tanıdığımız Johnny Knoxville tarafından seslendiriliyor. Filmin en büyük sürpriziyse April rolünde güzeller güzeli Megan Fox’un oynayacak olması. Sürpriz dememizin sebebi, Fox’un yıllar önce Transformers serisinin ilk iki filminde beraber çalıştığı Michael Bay ile basın üzerinden ettiği kavgalar. Bu polemik dalgası güzel yıldızın Transformers’taki rolüne
mâl olmuştu ancak görünen o ki köprünün altından çok su akmış ve Fox yeniden bir Michael Bay yapımında başrol statüsünde yer almayı başarmış. Filmde ufak bir rolde ünlü aktris Whoopi Goldberg’ü de seyredeceğiz, ünlü oyuncu Megan Fox’un patronunu canlandıracak. Filmde dikkat çeken bir diğer isimse Karai rolünü canlandıracak olan Minae Noji. Karai adlı karakter esasen Shredder’ın kızıdır çizgi romanlarda ancak bu filmde Shredder’ı Amerikalı bir aktörün oynaması Karai karakterinin kan bağı taşıma ihtimalini düşürüyor. Senaryoya bu ilişkileri ve karakterleri nasıl oturtacaklarını merakla bekliyoruz! Filmin yönetmeni Jonathan Liebesman’ı, The Texas Chainsaw Massacre: The Beginning (2006) ve Battle: Los Angeles (2011) gibi bilim kurgu ve korku filmlerinden tanıyoruz, bakalım bir aksiyon filminde neler koyacak ortaya? Çocukluğumuzun kahramanları yepyeni imajları ve son teknoloji filmleriyle Ağustos ayında dünya çapında görücüye çıkacaklar. Film bizde ise 5 Eylül’de vizyona girecek. Umarız dönüşleri muhteşem olur da kahramanlarımızı daha fazla özlemeyiz.
OYUNCAKLAR GELİYOR Tüm zamanların en büyük oyuncak hasılatına sahip markalarından birinin yeni filmine özel oyuncak serileri de gelecek elbette! Playmates Toys tarafından geliştirilen figürler bugüne dek satılan tüm Ninja Kaplumbağalar koleksiyonu içindeki en iri figürler olma özelliğini taşıyorlar. Film karakterleri tüm aksesuarlarıyla bire bir aktarılmışlar, anlayacağınız bu yeni seriyle koleksiyoncuların cepleri bir hayli darbe alacak!
LIVING OFF THE WALL: A VANS DOCUMENTARY SERIES OFF THE WALL CHINA ALL THE STORIES:
/
DOCUMENTARIAN:
VANS.COM/LIVINGOFFTHEWALL
22
AĞUSTOS 2014
GÜNAH ŞEHRİNDE İKİNCİ RANDEVU Frank Miller’ın yarattığı siyah beyaz dünyaya tam dokuz sene sonra geri dönüyoruz. Bu defa uğruna cinayet işlenecek o hatun için. İnanılmaz oyuncu kadrosuyla bizi bizden alan Sin City: A Dame to Kill For 22 Ağustos’ta vizyonda. n Erdem Tatar
2
005 çizgi roman uyarlamalarının bugünkü kadar trend olmadığı yıllardandı. Bir çizgi roman uyarlaması çekmek her açıdan masraflı ve riskliydi. Tabii bir de film yapacağınız çizgi romanın bilindik süper kahramanlar yerine yarı fantastik bir suç romanını andıran karakterleri olduğunu düşünürsek işin risk boyutu daha da artıyordu. Buna bir de filmin, çizgi romanın kendi gibi siyah beyaz çekilmesini de ekleyelim. Anlayacağınız bu kadar riskten bir kazanan yaratmak imkanlar dahilinde değildir ancak hem çizgi romanın yaratıcısı Frank Miller hem de çılgın sinemacı Robert Rodriguez (Desperado) kameranın ardında güçlerini birleştirince imkansız diye bir şey kalmıyor ortada. Tabii bu ortaklığa filmin bir sahnesine konuk yönetmen olan Quentin Tarantino’yu da eklemek lazım. Efsane yönetmenin desteği filmin gördüğü ilgiyi artırdı. Sin City’nin ilk filmi muazzam kadrosuyla da parmak ısırtıyordu. Tabii dokuz senenin ardından gelen devam filmi de o konuda geride kalmadı. İlk filmin dönen isimleri Jessica Alba, Rosario Dawson, Mickey Rourke, Clive Owen ve Bruce Willis’di! Sadece bu isimler oynasa bile infial yaratabilir herhangi bir film. Ancak Rodriguez doymamış olacak ki kadroya Eva Green, Josh Brolin, Jamie Chung, Joseph Gordon-Levitt, Christopher Lloyd, Juno Temple, Ray Liotta, Jeremy Piven ve Lady Gaga gibi yıldızları da kattı.
NOIR SEVDALAR Film, az önce de söylediğimiz gibi Frank Miller’ın ödüllü çizgi roman serisi Sin City’den uyarlama. Sin City: A Dame to Kill For birbiri içine geçen tam dört Miller hikayesinden oluşuyor. Bu hikayelerden A Dame to Kill For ve Just Another Staurday Night daha önce çizgi roman formatında yayımlanmış hikayeler. The Long Bad Night ve The Fat Loss adlı diğer iki hikayeyse Miller’ın bu filme özel yazdığı sıfır kilometre Sin City öyküleri.
Şiddet, suç, cinsellik ve aşk temalarının yoğun olarak işlendiği Sin City’e hakim değilseniz evvela 2005 yapımı muhteşem filmi izlemenizi tavsiye ederiz. Frank Miller gibi kariyeri Batman: The Dark Knight Returns, The Spirit, Ronin gibi efsane çizgi romanların üzerine kurulmuş bir ustayla Robert Rodriguez gibi Desperado,
Machete, Planet Terror’dan bilebileceğiniz üzere kafadan kontak filmleri çeken deli dahi yönetmenin işbirliği muazzam bir sinema şölenine dönüşüyor. Quentin Tarantino’nun bu filmde de konuk yönetmen olup olmayacağıysa meçhul. Taraflar bu ihtimali ne yalanlıyor ne de kabul ediyorlar. Anlayacağınız film gösterime girene dek bu soruya net bir cevap almamız olası değil. Sin City’e bu ikinci seyahatimiz ilk seferden de olaylı geçecek şüphesiz. Tam yirmi iki karakter ve dört hikayeyle epiğin gözünü oymasına kesin gözüyle baktığımız bu filmi izlemek için sabırsızlanıyoruz!
POSTER KRİZİ Sin City vizyona girmeden posteri Amerika’da olay yarattı. Eva Green’in oldukça şuh bir poz verdiği filmin posteri önce sansürlendi ancak sonradan halen fazlasıyla seksi bulunduğu için yapımcı firma tarafından toplatıldı. Gördüğünüz gibi sansür her toplumda tuhaf olayların yaşanmasını olası kılıyor.
MÜZİK A Ğ U S T O S
2 0 1 4
RADIOHEAD
GERİ DÖNÜYOR!
İNGILIZ müziğinin en önemli temsilcilerinden Radiohead sonunda sessizliğini bozuyor. Aslında Radiohead adına sessiz geçen bu süreç, grup üyelerinin elini kolunu bağlamamıştı bildiğiniz gibi. Bu süre zarfında Thom Yorke’un Atoms for Peace projesi doğdu ve hatta bir albüm yayımlayıp dünyayı turladı. Jonny Greenwood hem We Need to Talk About Kevin hem de The Master filmlerine soundtrack yazdı. Yetmedi, Polonyalı besteci Krzysztof Penderecki ile ortak bir klasik müzik albümüne imza attı. Colin Greenwood kendini hayır işlerine verdi. Philip Selway ise Ekim ayında yayımlayacağı ikinci solo albümü için stüdyoya kapandı. 10 şarkının yer alacağı ve adı Weatherhouse olarak açıklanan albümü Selway, üç kişilik orkestrasıyla kaydetti. Ama artık Radiohead zamanı geldi! Jonny Greenwood’a göre grup önümüzdeki ay yeni şarkılar yazmak için stüdyoya giriyor. 2011 çıkışlı The King of Limbs’in devamı için çok bile bekledik!
İÇİ BOŞ DEĞİL! BU ENTERESAN HD bluetooth hoparlörün yaratıcısı Jarre Technologies, zaten yılın başlarında ürettiği Fransız Buldoğu şeklindeki AeroBull Hoparlör ile çoktan dikkatimizi çekmişti. Bu arkadaşlar şimdi de kafayı insan anatomisine takmışlar ve gördüğünüz üzere AeroSkull HD’i üretmişler. Bu tasarım harikası ürün evinize değişik bir hava katmanın ötesinde, çılgın partileri başlatmak için de biçilmiş kaftan! Neden mi? Çünkü bu kötü çocuk kullandığı kablosuz wireless bluetooth teknoloji ile iPod veya iPod’unuz üzerinden göndereceğiniz müziği 20 watt tiz ve tam 40 watt subwooferı ile gümbür gümbür çalmayı garantiliyor. Cihazı aydınlatma konektörü veya yardımcı giriş ünitesi olarak kullanmak da mümkün. Bu bebeği 10 farklı krom renk alternatifi ile alabilirsiniz. Bir de mat siyah seçeneği var ki çok havalı. Son olarak kurukafamız tabi ki kemik şeklinde bir uzaktan kumandaya sahip! H http://www.jarre.comH
24
İKİ YILDIZDAN ORTAK FİLM ARCTIC MONKEYS’den Alex Turner ve kendisinin The Last Shadow Puppets’tan suç ortağı olan Miles Kane, kendilerinden beklenmeyen yepyeni bir ortaklığa adım attılar. İkili kafa kafaya verip bir süper kahraman filmi senaryosu yazdılar! Çılgın ikili, yeni The Last Shadow Puppets albümünden önce bu filmi bitirmeye kararlılar. Alex Turner’ın ifadelerine göre film X-Men tarzı bir grup süper güçlü karakterlerin maceralarını anlatıyor ve 1960’larda geçiyor. The Last Shadow Puppets’ın yeni albümünün de bu hikayenin konseptine uygun hazırlanacağı kulağımıza gelen dedikodular arasında. Bakalım Arctic Monkeys ile rock dünyasının zirvesinde olan Alex Turner bu işi de kotarabilecek mi?
AĞUSTOS 2014
ALFA ERKEĞİNİN GİTARI İNGILIZ Harrison Guitar Works ve İtalyan otomobil üreticisi Alfa Romeo’nun işbirliği beklenmedik, ilginç ve sıradışı bir meyve verdi! Alfa Romeo elektrogitarın ana gövdesi çok zekice bir fikirle, firmanın alamet-i farikası haline gelen kalkan şeklindeki radyatör ızgarası şeklinde dizayn edilmiş. Kavak gövde üzerine akağaç kaplama olan gövde elbette Alfa kırmızısına boyanmış! Manyetikler ve köprüler saf alüminyumdan imal edilmiş. Gitarın ses düğmesi ise bambaşka bir tasarım dehası: Alfa Romeo’un meşhur haçlı ve yılanlı logosu! Alfa Romeo’nun yeni modeli C4’ün tasarımından esinlenen Harrison Guitar Works, tasarıma öldürücü vuruşu karbon-fiber alaşımlarından imal ettiği arka ve iç elemanlarla vurmuş. Alfa erkeği gitarı, Alfa Romeo’nun otomotiv sektöründeki 110 yılını temsilen (her on yıl için 1 tane) özel sipariş üzerine sadece 11 adet üretilecek. Tamamen el yapımı olan gitarların bir tanesinin yapım süresi tam 8 ay! Bu bebeğe ulaşmanın maliyeti ise 6.800 dolar. H http://www.harrisonguitars.co.uk H
BBC ARŞİVİNİ AÇIYOR BRITPOP sevenlerdenseniz BBC’nin yeni yayımladığı koleksiyon tam size göre! Britpop at the BBC adlı bu koleksiyonun üç CD’sinden ikisi toplama albüm niteliğinde ve Radiohead, Oasis ve The Verve gibi türün en ünlü isimlerinin en ünlü şarkılarını bir araya toplamış halde. Esas bombaysa üçüncü CD’de saklı. BBC Radio 1’da yayınlanan The Evening Session programının arşivlerinden derlenen bu CD’de yer alan grupların tümü akustik canlı performanslarıyla sizi safkan İngiliz müzik şölenine davet ediyor. Bu CD’de kimler yok ki? Blur, Pulp, Suede, Supergrass, Manic Street Preachers, Ash ve çok daha fazlası mükemmel performansları eşliğinde dinlenmeyi bekliyorlar.
BJÖRK MÜZELİK OLDU İZLANDALI diva Björk, New York’un ünlü müzesi MoMA’da 2015 yılında düzenlenecek bir sergiye konu oldu. 7 Mart–7 Haziran 2015 tarihleri arasında gezebileceğiniz sergide Björk’ün hayatı ve kariyerine dair çok özel bir arşiv hazırlanmış. Müzik, sinema, görsel tasarım, enstrümanlar, eşyalar, kostümler ve benzersiz Björk performansları bu sergi sayesinde MoMA’yı gezenlerle buluşacak. Daha önce pek çok konsept sergiye imza atan MoMA ekibinin, 2012 yılında açılan James Bond sergisinden sonraki en büyük sergisi olmaya hazırlanıyor Björk sergisi. Bu sergiye özel olarak hazırlanan ve 3D dizayn edilen filminse çok konuşulacağı kulağımıza gelenler arasında.
25
AĞUSTOS 2014
ANARŞİ ÇOCUKLARINA ÇILGIN ANNE!
MTV İÇİN VMA VAKTİ!
SON YILLARIN adından en çok söz ettiren, en sert dizilerinden olan Sons of Anarchy’nin Eylül ayında final sezonu yayınlanacak. Geçtiğimiz ay kadrosuna ünlü rock yıldızı Marilyn Manson’ı dahil eden diziye gürültücü bir abla daha katıldı. Hole ile tanıyıp sevdiğimiz, Kurt Cobain’le olaylı evliliği yüzünden gezegenin en az yarısının kendisinden nefret ettiğini tahmin ettiğimiz Courtney Love da artık Sons of Anarchy kadrosunda! Dizide oldukça önemli bir role sahip olduğu söylenen Love, çılgın imajının aksine bir öğretmeni canlandıracak. Sons of Anarchy’nin ruhunu bilenler için Courtney Love’ın bu dizi için biçilmiş kaftan olduğunu söylememize gerek bile yok. Yeni sezona dair heyecanımız katlanarak arttı!
MTV’NIN yıllardır büyük ilgi gören Video Müzik Ödülleri bu yıl 24 Ağustos’ta düzenlenecek bir törenle sahiplerini bulacak. Adaylık konusunda geceye damgasını tam 8 farklı kategoriyle Beyoncé ve 7 kategoriyle Eminem ve Iggy Azalea vurmuş durumda. Gecenin diğer önemli adaylarıysa Kanye West, Arcade Fire, Drake, Arctic Monkeys, The Black Keys, Sia, Lorde, Jack White, Ariana Grande ve Lana Del Rey. Gecede sahne alacağı kesinleşen isimlerse Usher, Ariana Grande ve 5 Seconds of Summer ancak bu isimlere pek çok sürpriz performansın ekleneceği öngörülüyor.
DİVA’DAN SÜRPRİZ
OASIS KLASİĞİNE DOPİNG
SOUL müziğin kraliçesi Aretha Franklin yepyeni bir albüm hazırlığında. Ünlü sanatçı büyük bir alçakgönüllülük örneği sergileyerek en sevdiği kadın sanatçıların şarkılarını yorumlayacak. Albümün prodüktörlüğünü ise sürpriz bir isim, André 3000 üstlenmiş durumda. Franklin’in şarkılarını yorumlayacağı kadın solistlerden bazıları; Adele, Donna Summer, Barbara Streisand ve Tina Turner. Albümde toplam on üç şarkı olması ve şimdiye dek açıklanmayan sürpriz isimlerin de şarkılarının yer alması bekleniyor. Bu arada Franklin’in hayatı da film oluyor, ünlü sanatçı kendisini Jennifer Hudson’ın canlandırmasını istediğini açıkladı. Albümü de, filmi de büyük heyecanla bekliyoruz.
İNGILTERE’NIN bıçkın efsanesi Oasis, 1995 çıkışlı modern klasik mertebesindeki albümleri (What’s the Story) Morning Glory?’i müthiş bir set halinde yeniden yayımlıyor. Gallagher biraderlerin bir araya gelmeleri zor gözükse de bu yeni basım da Oasis severleri oyalayacak pek çok detay içeriyor. Albümün yeniden mikslenmiş versiyonu, o dönemde yayımlanan tüm b-side kayıtlar ve provalarda canlı kaydedilen şarkılardan oluşan üç adet CD, albümün hikayesini anlatan sınırlı sayıda üretilmiş bir kitap, Hello, Cum on Feel the Noise, Champagne Supernova ve She’s Electric single’larının plak baskıları ve albümün kaset versiyonu bu sette yer alacak. Daha ne olsun? Eylül sonunda bu şahane set piyasada olacak.
26
AĞUSTOS 2014
BU KIŞ SICAK GEÇECEK Son yıllarda çok önemli konser ve festivallere ev sahipliği yapan İstanbul, dünyaca ünlü isimlerin sahne aldığı şanslı şehirlerden biri haline geldi. Güzel haber, bu kışın da bereketli geçecek olması. İşte şu ana kadar açıklanan bazı konserler: n Erdem Tatar
6 EYLÜL BLONDIE New wave, punk-rock, reggae, pop ve disco’nun birleşimiyle modern New York sound’unun öncü gruplarından olan Blondie, Rock ‘n’ roll tarihinin en iyi ve en seksi kadın şarkıcılarından Debbie Harry önderliğinde, İstanbullu hayranlarıyla buluşacak. Bugüne kadar One Way or Another, Atomic, Heart of Glass, Call Me gibi sayısız hite imza atan Blondie’nin hafızalardan kolay kolay silinmeyecek performansı kesinlikle kaçmaz! Black Box’taki konser Pozitif Live organizasyonuyla gerçekleşecek.
9 KASIM SARAH BRIGHTMAN
7 EYLÜL PHARRELL WILLIAMS Hemen ertesi gün 7 Eylül’de bu defa İTÜ Stadyumu’nda tek günlük festival havasında geçecek GNCFEST‘14 düzenlenecek. Get Lucky ve Happy şarkılarıyla dünyayı kasıp kavuran prodüktör şarkıcı Pharrell Williams kariyerinde ilk kez ülkemizde sahne alacak. Aynı zamanda son yılların en beğenilen kadın seslerinden Rita Ora ve Inna da festivalin iddialı isimlerinden olacak. Ülkemizden maNga, Model ve Mabel Matiz’in de sahne alacağı etkinlik sonbahara damgasını vuracak!
30 EKİM JAMIE CULLUM Bu sonbaharın bir başka sürpriz yıldızıysa 30 Ekim’de Zorlu Center’da sahne alacak olan Jamie Cullum. Genç yaşında kariyerine sığdırdığı bir Grammy, iki Altın Küre, iki BRIT, GQ Dergisi Yılın Müzik Adamı gibi sayısız ödülleri kadar, dünyanın dört bir yanında verdiği konserlerinde müthiş enerjisi ile izleyenleri kendisine hayran bırakan Jamie Cullum, heyecanla beklenen performansı ile cazseverlerle buluşacak. Caz standartlarını, melodik pop ve rock’la buluşturan şarkıcı, söz yazarı ve piyanist Jamie Cullum, dünya çapında on milyondan fazla satan toplam altı albümünde, muhteşem besteleri yanında Frank Sinatra’dan Radiohead’e, Jeff Buckley’den Rihanna’ya kadar kült olmuş sanatçıların eserlerini de büyük bir ustalıkla yorumluyor. 30 Ekim gecesi Jamie Cullum konserine gidenleri geniş yelpazeli bir müzik ziyafeti bekliyor anlayacağınız.
Kasım ayındaysa ülkemiz bir divayı ağırlayacak! Dünyaca ünlü opera baladlarını, klasik müzik eserlerini kendine özgü bir yorumla sanatseverlerle buluşturan İngiliz soprano, aktris, şarkı sözü yazarı ve dansçı Sarah Brightman, 9 Kasım’da Ülker Sports Arena’da İstanbullu müzikseverler ile bir araya gelecek. Phantom of the Opera, Cats, Requiem ve Aspects of Life gibi müzikal yapımlarda da sahne alan, Barselona Olimpiyat Oyunları’nda Jose Carreras ile birlikte seslendirdiği Amigos Para Siempre ve ardından Andrea Bocelli’yle seslendirdiği Time To Say Goodbye ile büyük bir ivme yakalayan dünyanın en önemli kadın vokallerden Brightman, İstanbullulara büyülü bir müzik ziyafeti sunacak.
16 KASIM DEMI LOVATO Bu kışın özellikle de pop müzik severler tarafından en merakla beklenen etkinliği 16 Kasım’da Ülker Sports Arena’da gerçekleşecek olan Demi Lovato konseri olacak hiç şüphesiz. Son yıllarda dünya popüler müziğine birbiri ardına yayımlanan hit şarkılarıyla damga vuran Lovato kariyerinin en parlak döneminde ülkemizde sahne alacak. Heart Attack, Give Your Heart a Break, Skyscraper ve daha pek çok Lovato klasiği hep bir ağızdan söylenecek. Lovatic adını verdiği hayranlarından bilet kalırsa mutlaka bu konsere gidin ve çağımızın en önemli pop yıldızlarından birinin benzersiz şovuna tanık olun.
Dergisos21x32.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
23/06/14
10:01
28
AĞUSTOS 2014
KAĞITTAN MASALLAR Birkaç parça kağıt, biraz ışıkla buluştuğunda, ortaya hikayesi olan gölgeler çıkacağı kimin aklına gelir? Sanatçı çift Harikrishnan Panicker ve Deepti Nair’in aklına gelmiş. Biz de kendileriyle söyleşi yaptık. n Eda Yenivatan
H
ari ve Deepti, kreatif dünyanın farklı disiplinlerinde çalışan, eğlenceli işleriyle ilham veren iki sanatçı. Hari, dijital illüstrasyonlar yapan bir grafik tasarımcısı. MTV Hindistan ve Nickelodeon gibi çeşitli televizyon kanallarında tasarımcı olarak çalışan Hari, aynı zamanda müzik gruplarının albüm kapakları için de illüstrasyonlar yapıyor. Deepti ise bir etkileşim tasarımcısı. Zamanının çoğunu, ileri gelen Telekom şirketlerinden birinde kompleks sistemler üzerine çalışarak geçiriyor. Tasarımın yanında sanat eğitimi de almış olan Deepti, işinde ne kadar bilgisayarlarla içli dışlı ise, sanatla ilgili çalışmalarında bir o kadar teknolojiye uzak olmayı tercih ediyor. Çünkü onun için sanat; daha çok ellerin kullanıldığını, bu sayede malzemenin deneyimlendiği bir yol. Zaten kağıtları keserek üretim yapma fikri, başından beri sanata bakışı bu doğrultuda olan Deepti’den çıkmış. Grafik tasarım yönü ağır basan Hari de, zamanla materyal olarak kağıtla çalışmaktan keyif aldığını fark edince, biriktirdikleri hikayeleri anlatmak için doğru yolun bu olduğuna karar vermişler. Kağıt sanatında karar kılmalarının önemli bir sebebi de, Bali’de karşılarına çıkan, eski dönemlere ait bir Hint geleneği olan gölge oyunları olmuş. ‘Wayang’ denilen, hayvan derileri üzerine çizilen figürlerin oynatıldığı bu gösteriyi,
bizim ‘Hacivat ve Karagöz’ün bir benzeri gibi düşünebilirsiniz. Bali’de yapılan bu gösterilerdeki gibi, ışık ve gölge ile hikayelerini anlattıklarını söyleyen Hari, “Bizim ışıklı kutularımız için, o gösterilerin modern bir uyarlaması denebilir” diyor.
HER HİKAYE GÖLGELİDİR Hari ve Deepti, işe önce hayal ettiklerini konseptleştirmekle başlamışlar. Kendilerini ‘hikaye anlatıcılar’ olarak tanımlayan çift, iş için Hindistan’dan Amerika’ya taşınırken, aslında yanlarında bavul bavul hikaye de götürmüşler. Taşındıkları dağ eteklerine kurulu Colorado eyaleti de, ilham damarlarını sürekli beslediğinden, ikili konsept yaratma konusunda bir hayli ustalaşmış. Geriye, kağıtla sabırla çalışmalarını gerektiren bir üretim süreci kalmış. Her bakanda çocukça bir merak yaratan bu ışıklı kutucukların üretimi, birkaç hafta süren, detaylı bir çalışma sonunda oluyor. Hari ve Deepti, kurguladıkları hikayeleri sulu boya kağıtlarına çizip, ardından tüm bu çizilen parçaları birer birer kesip, en sonunda bir kutuda sırasıyla birleştiriyorlar. İkili başlangıçta renkli işler ortaya çıkarırken, sonrasında işi biraz minimize edip, heykellerini yalnızca beyaz kağıt kullanarak yapmayı denemişler. Renk kullanımı yerine, oluşturdukları sahnelere ışık eklemeye
Hari ve Deepti karar verdiklerinde, ortaya insanın gözlerini parlatan, bu sevimli, ışıklı kutucuklar çıkmış. Hari, “Her hikayeyi öne çıkaran bir çok gölgeli taraf var. Biz de kutularımızda ışık kullanarak, derinlik hissini daha yoğun verebildik ve bu sayede masallarımızın dramatik etkisini artırdık” diyor. Sanatçılar, bu dramatik illüzyon etkisini oluştururken, malzeme olarak kağıt kullanmanın bir hayli faydasını görmüşler. Deepti, onlara limitsiz olasılık sunan kağıtla çalışma işini, “Kağıt, kolay kesilen ama aynı anda gerekli stabiliteyi de sağlayabilen, ışığı yansıtarak derinlik algısını verebilen oyunsal bir malzeme” olarak tanımlıyor.
KONTRAST HER ŞEYDİR! Hari ve Deepti’nin masalları çoğu zaman yarattıkları ütopik ormandaki vahşi doğayla, insanın ilişkisini anlatıyor. Bu dioramalarda kimi zaman tek başına bir adam, ateşten kurtlarla savaşıyor, kimi zaman da büyük boynuzlu devasa geyikler, bu dantel gibi işlenmiş ateşten ormanı fethediyor. Su etkisinin bile çok başarılı şekilde verildiği bu çalışmalar, aydınlanan ve karanlıkta kalan alanların verdiği kontrastla, gören herkeste büyüleyici bir etki bırakıyor. Işıklı, mistik kutularıyla bugüne kadar bir çok galeride sanatseverlerle buluşan Hari ve Deepti ikilisi, son yıllarda Denver’daki ‘Black Book Gallery’ ile bir çok işbirliği yapıyor. Hatta şu sıralar yıl sonunda San Francisco’da yapılacak ‘Wes Anderson temaları’ sanat gösterisine hazırlanıyorlar. Bu eğlenceli sanatçıların yeni projeleri de mutlaka ilginizi çekecektir. Takipte kalınız!
MODA A Ğ U S T O S
TOPSHOP’UN YENİ YÜZÜ!
HER ADIMI ile bize Kate Moss’u andıran Cara Delevingne, yine üstadının izinden gidiyor. Daha önceden Kate Moss’un marka yüzü olduğu, hatta bir çok kez kendi adına özel kapsül koleksiyonlar hazırladığı Topshop, yeni sezon kampanyası için yine bir İngilizi seçerek Cara Delevingne ile anlaştı. 2014 sonbahar kış reklamlarında karşımıza çıkacak olan güzel manken markanın uluslararası kampanyalarının yüzü olacak. Tarzı ve tavrı ile İngiliz sokak modası duayeni Topshop ile son derece uyum sağlayacağını düşündüğümüz Cara’nın reklamları Eylül ayında yayınlanacak. Bu sene içerisinde Chanel, Mulberry ve DKNY gibi dev moda markalarının yüzü de olan ünlü modelin başarısı hız kesmeksizin artmaya devam ediyor.
SEZONUN ÇANTALARI CLARKS’TAN CLARKS, kurulduğu günden beri konforu ve modayı birleştiren modelleri ile en beğenilen markalardan biri. Neredeyse 200 yıllık geçmişi olan marka, her ne kadar ayakkabılarıyla ün yapmış olsa, kadın çantasında da iddiasını ortaya koyuyor. Clarks’ın limitli sayıda Türkiye’ye özel getirilen çantaları yaza özel bej, sarı ve denim mavi renkleri ile ön plana çıkıyor. Şık iş günlerinin vazgeçilmezi Miss Julieann, mini boyu ile iddialı kombinlerinizi tamamlayan Milli Dilli, günlük hayatta sizi hep yanınızda olacak Mella Bella, sezonun en çok tercih edilen modelleri arasında kendine yer buluyor. Clarks, Mall of İstanbul, Akasya AVM, Capacity AVM, Palladium AVM, Akbatı AVM, Buyaka AVM, Anka Mall ve seçkin mağazalarda...
2 0 1 4
30
AĞUSTOS 2014
SEVDİĞİN MEYVEYİ GİY
HARİKA İŞBİRLİĞİ ARTIK makyajınızı tazelerken asla yalnız kalmayacaksınız. Mavi kabarık saçları ve kendine özgü stili ile özverili anne Marge Simpson, sizi hiçbir zaman yalnız bırakmayacak. Ünlü makyaj markası Mac’in Simpsonlar ile yaptığı işbirliği çerçevesinde ortaya çıkan koleksiyon, makyaj çantamızı renklendirecek. Canlı tonlardaki far paletlerinden allığa, takma kirpikten rimele kadar 10 farklı parça içeren koleksiyondaki ürünlerin ambalajları karşı konulamayacak kadar sevimli. Önümüzdeki ay piyasaya sürülecek olan koleksiyon bizi şimdiden heyecanlandırdı. Kim bilir belki makyaj masasında size o muhteşem saçlarının sırrını verir, belli mi olur!
BU YAZIN dikkat çeken trendlerinden biri de fruit fashion. Yaz aylarında bilinen birçok marka çiçekli, taşlı ve renkli tasarımlarla karşımıza çıkıyordu. Bu yaz bu tasarımlara birbirinden lezzetli meyveler de dahil oldu. Üstelik meyve baskılı kıyafetler için öyle bütçenizi sarsmanıza da gerek yok. İnternetten sokak aralarında yer alan butiklere birçok yerde bu ürünlerden görebilirsiniz. Yok ben elbisemde meyve istemem diyenlerdenseniz, yapacağınız iş kolay. Aksesuarlar ne güne duruyor? Ufak detaylarla hem modaya uygun giyinip hem de kendinizi iyi hissedebilirsiniz. Örneğin; H&M’den karpuz baskılı bir çantayla ya da Forever21’den bir şapkayla siz de meyve furyasına katılabilirsiniz. Hayır hayır böyle olmadı derseniz, Mango’dan ananas baskılı bir tshirt veya üzüm şeklindeki bir küpe ile bu modaya uyabilirsiniz.
REKLAMDA INSTAGRAM ÇAĞI INSTAGRAM hayatın her dalını farklılaştırmaya devam ediyor. Satış politikalarından moda tüketimine kadar birçok alanda değişikliklere yol açan Instagram, şimdi de reklam kampanyaları için yeni bir alternatif oluşturuyor. Bu yeniliği reklam kampanyalarına yansıtmayı akıl eden kişi ise tabii ki moda dünyasının farklı çocuğu Marc Jacobs oldu. Daha önceden yeni reklam kampanyası modellerini Instagram üzerinden seçeceğini açıklayan Jacobs, #CastMeMarc hashtagiyle bir oylama başlatmıştı. Instagram üzerinden seçilen modeller Katie Grand’ın styling’i ile fotoğraf çekimlerine hazırlandı ve ortaya 70.000 fotoğraf karesi çıktı. #CastMeMarc hashtagi ile yayınlanan fotoğraflardan seçilen 9 tanesi casting sorumlusu Anita Bitton tarafından seçildi. Davis Sims tarafından çekilen bu 9 talihli gencin bulunduğu fotoğraflar basına sızdı bile... Yaratıcılığını yine konuşturan Marc Jacobs’un kampanya detaylarını merakla bekliyoruz.
KAVUŞMAYA 1 AY KALDI BILMEYENINIZ kalmamıştır ama biz yine de söyleyelim. Star Wars’a bayılıyoruz. Star Wars temasını ürünlerine taşıyan markalara ise bitiyoruz! Bu yüzden Vans’in Star Wars koleksiyonu aklımızı başımızdan aldı. Klasik Vans desenlerini Star Wars’un ikonik karakterleri ile kombine ederek bu gezegenin daha önce görmediği, tamamıyla benzersiz bir kapsül koleksiyon oluşturan Vans, koleksiyonda kadın ve erkek ayakkabılarından kıyafet ve aksesuara kadar birçok farklı ürün tasarlamış. Ayakkabılarda kullanılan motiflerin tamamının filmden esinlenildiği Vans x Star Wars koleksiyonu, 6 adet klasik parça içeriyor. Koleksiyon Türkiye’de seçili Vans mağazalarında önümüzdeki ay satışa sunulacak.
31
AĞUSTOS 2014
NIKE’TAN PRO BRA COLLECTION NIKE farklı vücut tiplerine ve sportif ihtiyaçlara yönelik inovatif ürünler tasarlamaya devam ediyor. Kadın sporcular için sutyenlerinin büyük önem taşıdığını göz önünde bulunduran Nike, doğru beden ölçüsüyle hazırlanan sutyenlerin kadın sporcuları motive ettiği gerçeğinden yola çıkarak, en iyi uyum ve desteği sağlayan Nike Pro Bra Collection’ı sunuyor. Koleksiyonda yer alan Nike Pro Rival, en yüksek seviyede destekleme sağlarken, 25 beden seçeneğiyle kadın sporcuların doğru ölçüyü bulmasını sağlıyor. Diğer modeller arasında; Nike Pro Fierce Bra, yeniden geliştirilen Nike Pro Classic ve Nike Pro Indy Bra yer alıyor. Klasikleşen Nike Pro Classic’in pedli modeli ise dikkat çekici tasarımlara eşlik ediyor. Nike Pro Bra Koleksiyonu, 15 Ağustos’ta satışta.
AYAKLAR ARTIK DAHA ÖZGÜR PLAJLARIN hayaller için olduğuna inanan Fransız ve Brezilyalı iki plaj sever arkadaşın tutkusundan ortaya çıkan Praiaz ayakkabıları; enerjik, fonksiyonel, konforlu tasarımı ve birbirinden farklı renk seçenekleriyle Türkiye’deki deniz severlerle buluşmaya hazırlanıyor! Her anı dolu dolu yaşayanlar için düşünülmüş, özgürce tasarlanan Praiaz ayakkabıları alışık olduğumuz plaj ayakkabılarından tamamen farklı olarak tasarlanmış. Koşu ayakkabılarının tabanları ile aynı malzemenin kullanıldığı ayakkabılar sahil ve ötesinde gün boyu hiç çıkarmadan rahatça giymeye, yüzmeye, koşmaya ve hatta dans etmeye uygun. Sportif ve eğlenceli tarza sahip olan bu yeni nesil plaj ayakkabılarına, suda batmayan özelliği, kolay silinen, kir tutmayan, su geçirmeyen, hafif ve her koşulda konforlu tasarımı ile bu yaz sıkça rastlayacağız.
RENK DEĞİŞTİREN GÖZLÜKLER
TASARIMIN WEB ADRESİ TASARIM ürünleri ne kadar çok sevdiğimizi bilirsiniz. İnternet dünyasını arayıp tarayıp en iyi tasarımları bulmak bizim işimiz. Ama artık işimizi kolaylaştıracak bir site var: Shopthedesign. Türkiye’nin dört bir yanından seçilmiş en özel tasarımların bulunduğu shopthedesign. com, tükenen modanın aksine yıllarca anlamını ve önemini yitirmeyecek özel tasarım limitli ürünleri sizin için seçiyor. Etnik sıra dışı takılardan çekici ve minimal kıyafetlere, gülümseten hediyelerden antika mobilyalara kadar 3000’e yakın farklı ürün ve tasarım 150’ye yakın lokal tasarımcıdan shopthedesign.com’da bir araya getiriliyor. Türk tasarımcılarının marka değerini arttıran platform, seçilmiş tasarımcılara online butik açma ve ürünlerini anında bütün Türkiye’ye ve dünyadaki seçkin e-ticaret sitelerine sunma imkanı tanıyor. Tüm tasarımcılar kendilerine özgün fikirleri ve ürünleri ile kendi butiklerinde sizlerle buluşuyor. Ne duruyorsunuz, hemen alışverişe!
Renkli ve eğlenceli tasarımları ile kalbimizi kazanan Italia Independent, 2014 İlkbahar/Yaz Koleksiyonu’nda sunduğu I-Thermic Serisi ile gözlük sektöründe önemli bir yeniliğin altına imza attı. Dünyanın 30 derece üzerinde renk değiştiren ilk gözlüğü olan I-Thermic ile tek bir gözlüğe farklı deneyimler sığdıran Italia Independent, kreatif, şaşırtıcı ve özgün tarzıyla adeta bağımlılık yaratıyor. I-Thermic’e renk değiştirme özelliğini kazandıran özel işlem, renkli pigmentli bir enzimin 30 derece sıcaklıkta transparan hale gelerek, temeldeki doku ve rengi görünür kılmasını sağlıyor.
H
www.shopthedesign.com H
32
AĞUSTOS 2014
DÜNYANIN EN PAHALI 5 PARFÜMÜ Birazdan sizlere tanıtacağımız parfümler öyle kolay kolay her parfümeride görebileceğiniz türden değil. Nadide olduklarını anlamanızın en iyi yolu ise hanelerindeki sıfırlar. n Merve Akan
5
POIVRE
Poivre için Parfums Caron’un başyapıtı demek yanlış olmaz. 1904 yılında kurulan şirket, tam 50 yıl sonra geliştirdiği Poivre ile bugün halen adından söz ettiriyor. Hem kadınların hem de erkeklerin kullanımına açık olan parfüm, karanfil, kırmızı ve siyah biberler sayesinde yoğun bir esans içeriyor. Eğer baharatlı kokuları tercih edenlerdenseniz bu parfüme bayılacaksınız. Şişesinde ilerleyen bölümlerde de adından bahsedeceğimiz Baraccat kristalinin imzası bulunuyor. Parfümün 30 ml’si için ödemeniz gereken bedel 1000 $ civarında.
4
3
CLIVE CHRISTIAN’S NO:1
Bu parfüm yine aynı markanın yarattığı Clive Christian’s The Imperial Majesty’den önce dünyanın en pahalı parfümü olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na geçmiş. Parfümde mandalina, Hindistan cevizi, kakule, özellikle Madagaskar’da yetiştirilmiş ylang ylang ve sandal ağacı esansları bulunuyor. Üretimi yalnızca 500 şişe ile sınırlı olan Clive Christian’ın, şişe tasarımlarında da 0,33 karat elmas ve el yapımı kristaller göz alıyor. Yani aslında parfümün içeriğinden ziyade ilk bakışta, Clive Christian gösterişli sunumuyla insanları etkilemeyi başarıyor. Ufak bir servet değerinde olan parfümün 30 ml’lik şişesi için 2350 $ ödemeniz gerekiyor.
1
CLIVE CHRISTIAN’S THE IMPERIAL MAJESTY
Ve listemizin ilk sırasında dünyanın en pahalı parfümü olarak 2005 yılında üretimine başlanan, Clive Christian’s The Imperial Majesty bulunuyor. Bu parfümden sadece 10 şişe üretilmiş. Parfüm yalnızca iki yerde satışa sunuluyor. Bu durumda parfümü satın almak isterseniz Londra’nın en meşhur mağazası Harrods ya da New York’da bulunan Bergdorf Goodman mağazalarından birini ziyaret etmelisiniz. Fiyatını söylemeden hemen evvel şişesinin özelliklerinden bahsedelim. Şişe üzerinde 18 ayar saf altın kristaller ve dahası şişenin boynunda 5 karatlık beyaz bir elmas yer alıyor. Şimdi bu kadar ihtişamlı bir parfümün fiyatına gelecek olursak sıkı durun tamı tamına 215,000 $.
HERMES 24 FAUBOURG
Fransızların en prestijli parfümleri arasında gösterilen 24 Faubourg, adını Paris’te bulunan mağazasının adresinden alıyor. İçeriğinde yasemin, ylang ylang, zambak, vanilya, Afrika portakal çiçeği ve manolya gibi aromalar bulunduruyor. Üzücü kısmı ise bu parfümden sadece 1000 adet üretilmiş olması. Üstelik şişesi kral sofralarının kadehlerinin de yapıldığı ve eşsiz cam işçiliği ile adından söz ettiren St Louis kristali ile tasarlanmış. Çiçeksi taze kokuları tercih ediyorsanız Hermes kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak. 24 Faubourg kokmak istediğinizde, ödemeniz gereken fiyat 1500 $!
pek çok baharatı içeren Les Larmes Sacrees De Thebes’in 30 ml’sinin ücreti 6800 $ .
2
LES LARMES SACREES DE THEBES
Listemizde sondan bir önceki parfüm ise dünyanın en ünlü kristal cam üreticisi olan, Baraccat’ın parfümü, Les Larmes Sacrees De Thebes. Bugün halen daha pek çok ünlü marka sınırlı sayıdaki parfümerinin şişelerini Baraccat’tın kristal camlarından yaptırıyor. Şirket 1998 yılında kendi parfümünü yaratma kararı almış ve sonuç olarak karşımıza Les Larmes Sacrees De Thebes’i çıkarmışlar. Piramit şeklindeki şişesi ile göz kamaştıran parfüm, Mısır’a özgü baharatlar içeriyor. Esansında piotenk biberi gibi
34
AĞUSTOS 2014
“ESKİ” SEVENLERE “YENİ” ADRESLER Modanın “Retro” merakından her türlü eşya nasibini almışken, eskinin kıymetini yeni anlayanlar için gezgin yazarımız Özüm Kasapoğlu (Küçük Martha) İstanbul’un popülerleşen eskici dükkanlarını yazdı.
NAFTALİN ESKİCİ DÜKKANI
DIVINE SECONDHAND
Tophane’de keşfettiğimiz bu küçük dükkan, anneannemizin çay fincanıyla Beach Boys plağını aynı konseptte bir araya getirmeyi başarmış görünüyor. Şekerleme dükkanına girmişsiniz misali etraftaki rengarenk objeler sizi bir anda mutlu ediyor. Daha çok kitap, plak ve ayakkabı bulabileceğiniz bir dükkan burası. Sahibesi, yine aynı şekilde tüm diğer vintage eşya hayranları gibi hem Türkiye’den hem yurtdışından özenle topluyor ürünlerini. Ayrıca kapısına da kocaman yazmış: “ 2. el eşya alınır, satılır!” Yani gidip elinizde bu konsepte uyduğunu düşündüğünüz eşyalar varsa, değerlendirebilirsiniz. Lüleciler Sok. No:3a Tophane
Balat’ta sahilin bir paralelindeki sokakta, kapının önüne dizilmiş renk renk eski bavullar gözünüze çarpıyor önce. Dükkanın içine girdiğinizde ise bunun buzdağının görünen kısmı olduğunu anlıyorsunuz. Eski pikaplar, plaklar, gramofonlar, mobilyalar ve hatta yazılmış mektuplar bile var. Kim bilir neler anlatır dilleri olsa diye düşünüyorsunuz. Mesela eski vitrinin içerisine dizilmiş antika kahve fincanları hangi sohbetlere şahit oldu? Ya da o güzelim pikaptan hangi aşk şarkıları çalındı? Siz bunları düşünüp hayaller alemine dalmışken, dükkanın sahibi Bülent Yılmaz sizi anlar gibi yanınızda beliriyor. “Vintage” eşyalar konusunda oldukça deneyimli ve bilgili. Üşenmeden araştırmasını yapıyor ve çoğu objeyi yurtdışından topluyor. Her gün büyük bir keyifle müşterileriyle bu eşyaların potansiyel hikayelerine, geçmişlerine yönelik konuşmalar yapıyor, onların da hayaline ortak oluyor bir nevi. Ciddi bir pikap, fotoğraf makinası ve bavul hazinesine sahip Naftalin Eskici Dükkanı Balat’ta meraklılarını bekliyor. Balat Mah. Yıldırım Cad. No:27 Fener
MOZK
Aslında Mozk 2007 yılında İngiltereBrighton da kurulmuş. Ama şu sıralar Cihangir’in en stil sahibi dükkanlarından biri. Yaptıkları işin temelinde dünyayı dolaşıp retro stil modelleri yenileyip müşterilerine sunmak yatıyor. Diğer benzeri dükkanlardan onu ayıran en büyük özellik ise talep edilen mobilya modellerini mekanlara özel olarak tekrar tasarlayıp üretmesi. Koltuktan masaya, avizeden yatak başlığına kadar vintage mobilyalar ve aksesuarlar bulabileceğiniz bir mekan burası. Tüm bunların yanında hatırı sayılır derecede kıyafet de bulmanız mümkün. Kuloğlu Mah. Altıpatlar Sok. 13/B, Çukurcuma
35
AĞUSTOS 2014
KARAKÖY JUNK
Karaköy’ün son dönemdeki popülerliği malum… Böyle bir anda “in” olmuş mekanlarda ve semtlerde en korkulan şey atmosferi bozacak yerlerin açılmasıdır. Bir de o mekanı tamamlayan mekanlar vardır hani. “Tamam, şimdi oldu” dediğiniz. İşte Karaköy Junk, Karaköy’ün aranan çocuğuydu diyebiliriz. Eski binaların altına kurulmuş yeni mekanları daha iyi ne tamamlayabilirdi ki? Her bir parçayı özenle çoğunlukla yurtdışından toparlayan dükkanın sahibesi Aslı Uzun, sorduğunuz her parçayla ayrı bir gönül bağı kurmuşçasına sizi bilgilendiriyor. Küçücük mekanın içerisinde kendi zevkine göre yaptığı kombinasyonlarla aslında size fikir de veriyor. Özellikle eski Fransız genelev tarife listelerinin yer aldığı plakalar görülmeye değer. Sadece bir ikinci el mağazası olarak kalmayacağı ve yeni projeleri olduğunu da eklememiz gerek. Teoman’ın konserlerinde dikkatinizi çekmiş olabilir, sahne dekoru Karaköy Junk imzalı. Buradan anladığımız kadarıyla işin dekorasyon kısmı ile ilgili projelerle de adından sıkça söz ettirecek. Karaköy’ün en keyifli sokaklarından birinde yer alan Karaköy Junk’ı ziyaret etmenizi öneririz. Pazartesi günleri hariç her gün açık. Kuloğlu Mah., Altıpatlar Sk 13/B Çukurcuma
THE WORKS
“OBJECTS OF DESIRE”
2010 yılında açılmış olan bu mekan Çukurcuma’yı alt üst etme isteği uyandırıyor size. Dükkânda eski tarz kıyafetten tutun da bardağa, mutfak eşyasına, fotoğraflara ve diğer küçük eşyalara kadar farklı şeyler bulmak mümkün. Küçücük ama içi dolu turşucuk. Karıştırıp bulabileceğiniz şeyler aklınızı kaçırtabilir. Özellikle eski teneke kutulara merakınız varsa onlarca çeşidini burada bulabilirsiniz. Faikpaşa Cad. No:6/1 Çukurcuma
PROKOPİ’NİN ESKİCİ DÜKKANI
Sahibi Alex Karakulakyan,1998’de Ürgüp’e arkadaşlarıyla tatile gider ve bu büyüleyici şehre aşık olup kalmaya karar verir. 10 yıl boyunca Ürgüp’te yaşayan ve orada tarihi bir hanı restore edip restoran haline dönüştüren Karakulakyan, mekanın ismine Ürgüp’ün eski adı olan Prokopi’yi vermiş. 2007’de önce Kınalıada’da sonra 2008 yılından itibaren de Beyoğlu’nda Ürgüp’teki restoranının şubesini açmış. Şimdilerde ise Prokopi’ye yeni bir kimlik kazandırıp “Prokopi’nin Eskici Dükkanı” adı altında özenle topladığı parçaları paylaşmak için Moda’da meraklılarını bekliyor. Bademaltı sokak, Moda
NkiB BakO NoğÖ es ikinci en i d lu’n
Bey lan ından biri o el mağazalar ki es le lik el en Nöbonb, g n den toplana Rum evlerin ra, la kı ta ki es , kıyafetlerden ve , radyolara aynalardan ar d ka re le hatta gözlük k aksesuar ağırlıklı olara bünyesinde. barındırıyor pı kparmakka Adres: Büyü lu ğ 12 Beyo Sokak No:
DANK MÜSTEMAL EŞYA EVİ
Aydınlatma, mobilya ve her türlü ev aksesuarına bu ufak dükkanda rastlayabilirsiniz. Oldukça zevkli ve seçici parçalardan oluşan bir yelpazesi var. Diğer dükkanlardan kendini en çok ayıran noktası ise zevkli sahiplerinin bu eski parçaları bir araya getirerek yaptıkları kombinleri de dükkan içerisinde görebiliyor olmanız. Böylelikle birden fazla parçayı beğenerek bir arada alabilirsiniz. Kuloğlu Mah. Turnacıbaşı Cad. No:38 D:1 Cihangir
Maslak Oto Sanayi Sitesi içinde bulunan Dank’ta, ünlü tasarımcıların imzasını taşıyan eşyaları bulabilirsiniz. İç mimar Cahit Musal ve Yağmur Sencer’in sahibi olduğu Dank’ın özelliği ise bu ürünleri ikinci el satması. Retro tasarımlar, 70’lerin havasını taşıyan koltuklar, sandalyeler, masa ve sehpalar görülmeye değer. Ayrıca sipariş üzerine istediğiniz mobilyaları da burada tasarlatmanız mümkün. Çayır Cad. Carrefoursa Otopark No:4 İstinye
36
AĞUSTOS 2014
VİZYONDA NE VAR? Sinema
8 AĞUSTOS
8 AĞUSTOS
LUCY
HAFTA SONU
Yönetmen: Andrew Haigh Oyuncular: Tom Cullen (III), Jonathan Race, Laura Tür: Dram, Romantik Yapım: İngiltere - Süre: 96 dk.
Yönetmen: Luc Besson Oyuncular: Scarlett Johansson, Morgan Freeman, Min-sik Choi Tür: Bilimkurgu, Aksiyon Süre: 89 dk. Tayvan’ın başkenti Taipei’nin suça batmış yeraltı dünyası, sokak çeteleri, mafya ve işbirlikçi polisler tarafından yönetilir. Lucy, bu tehlikeli uyuşturucu şebekesinde, belalı bir çete için kurye olarak çalışmak zorunda kalan genç bir kadındır. Bir gün bir teslimat öncesinde taşıması için vücudunun içine yerleştirilen uyuşturucu, beklenmedik bir şekilde Lucy’nin vücuduna nüfuz edip kanına karışmaya başlayınca mucizevi bir durumla yüzleşir. Lucy’in damarlarında dolaşan kimyasallar, ona insanüstü yetenekler kazandırmıştır! Luc Besson’un senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı filmin başrolünde Scarlett Johansson bulunuyor.
Russell, bir cuma akşamı arkadaşlarıyla buluştuğu ev partisinden çıkıp tek başına bir bara gider. Geceyi burada geçirir ve tam eve dönmek üzereyken Glen’le tanışır. Glen ve Russell karşılıklı bakışma oyununa tutulurlar ve gecenin sonunda da kendilerini Russell’ın evinde bulurlar. Bir rastlantıyla başlayan bu hafta sonu, hayatlarını tamamen değiştirecektir. Bol ödüllü filmin yönetmen koltuğunda ikinci uzun metrajıyla Andrew Haigh bulunurken, başrolleri ise Tom Cullen ve Chris New paylaşıyor. Yönetmen koltuğunda ikinci uzun metrajıyla Andrew Haigh bulunurken başrolleri Tom Cullen ve Chris New paylaşıyor.
Sinema
15 AĞUSTOS
29 AĞUSTOS
CEHENNEM MELEKLERİ 3
BELALI REHİNE
Yönetmen: Patrick Hughes - Senaryo: Sylvester Stallone Oyuncular: Jason Statham, Mel Gibson, Jet Li, Sylvester Stallone, Antonio Banderas Tür: Aksiyon Barney Ross, Lee Christmas ve ekibi hayatlarının en zorlu mücadelesiyle karşı karşıyalar! Bir zamanlar Barney ile birlikte ekibin kurulmasında rol alan Conrad Stonebanks, şimdilerde silah satıcısı olarak çalışmaktadır ve bu durum ekibin geri kalanını rahatsız eder. Bu nedenle Stonebanks ekibi dağıtmayı kafasına koymuştur. Barney ise karşı bir hamle olarak, yeni ve genç üyelerin de eklendiği ekibini yeniden toplar. Cehennem Melekleri’nin son filmi, Sylvester Stallone, Jason Statham, Arnold Schwarzenegger, Antonio Banderas, Jet Li, Bruce Willis ve Harrison Ford gibi isimlerden oluşan yine efsanevi bir kadroyu bir araya getiriyor.
Yönetmen: Daniel Schechter Oyuncular: Jennifer Aniston, Tim Robbins, Isla Fisher Tür: Komedi Süre: 94 dk. Hırsızlıktan hapis cezasına çarptırılan iki arkadaş olan Ordell ve Louis, cezaları bitip dışarı çıktıklarında yeni bir plan için kolları sıvarlar. Plana göre yüksek miktarda fidye koparmak için bölgenin en zengin iş adamlarından Frank Dawnson’ın eşini kaçıracaklardır. Netice Mickey Dawson’ı kaçırıp rehin alırlar, ancak planları bu andan itibaren bekledikleri gibi ilerlemez. Karısının kaçırılması Frank Dawson’ın bir nevi işine gelmiştir, zira Dawson, nicedir metresiyle birlikte olabilmek için karısından kurtulmanın yollarını aramaktadır! Filmin oyuncu kadrosunda Isla Fisher, Jennifer Aniston, Tim Robbins ve John Hawkes gibi yıldız isimler yer alıyor.
Y
38
AĞUSTOS 2014
AYIN ÖNE ÇIKANLARI Konser
5-6-7 AĞUSTOS
9 AĞUSTOS
ISLE OF DREAMS
LIFE IN COLOR
Türkiye’nin en büyük elektronik müzik festivali Isle of Dreams, 5-6-7 Ağustos’ta İstanbul Sarıyer Life Park’ta gerçekleşiyor! Ibiza adasının müziği ve kültüründen esinlenilerek organize edilen Isle of Dreams, festival takipçileri için elektronik dans müziğinin tüm türlerini sunacak. Wake Me Up, Hey Brother parçalarının sahibi Avicii, Swedish House Mafia üyeleri Axwell ve Ingrosso, Pitbull’un bir numaralı hit’i Give Me Everything’in prodüktörü, Beyonce ve Snoop Dog gibi dünyaca ünlü isimlerle çalışan Afrojack, Isle of Dreams sahnesinde yer alacak. Geniş kamp alanında ziyaretçilere çadır imkanı da sağlanacak.
Dünyanın en renkli partisi Life In Color, İstanbul’u renklendirmeye geliyor. İlk defa 2006 yılında Florida’da gerçekleştirilen Life in Color, bu yıl yeni teması Unleash Tour ile damga vuracak. AN21, Arty, Deniz Koyu, DVBBS, Twoloud ve Yellow Claw’un sahne alacağı etkinlikte rengarenk bir gün elektronik müzikseverleri bekliyor. Bu arada hemen belirtelim: Etkinlikte esnasında kullanılacak olan boyalar su bazlı özel boyalar olup, sağlık açısından herhangi bir tehlike arz etmiyor ve su ile kolayca temizlenebiliyor.
17 AĞUSTOS
20 AĞUSTOS
BEIRUT
MIDTOWN FEST
Mekan: Sarıyer Life Park Fiyat: 290-1000 TL
Mekan: Küçükçiftlik Park Fiyat: 98-135 TL Ülkemizi daha önce 2007 ve 2012 yıllarında ziyaret eden ve 2012 yılındaki konseri kısa sürede kapalı gişe olan Beirut, 17 Ağustos gecesi Küçükçiftlik Park’ta İstanbullu severleriyle yeniden buluşacak. Eklektik tarzlarıyla Indie gruplar arasında kendilerine bambaşka bir yer edinmiş olan New Mexico’lu ekip yine muhteşem bir müzik ziyafeti çekecek İstanbul’a. Kalabalık kadrosu ve enstrüman zenginliğiyle de dikkat çeken Beirut’un bundan önceki performanslarını kaçırdıysanız bu defa kendilerini ıskalamayın fakat elinizi de çabuk tutun, konser biletleri göz açıp kapanıncaya dek tükenebilir.
Mekan: Küçükçiftlik Park Fiyat: 99-264 TL
Mekan: Küçükçiftlik Park Fiyat: 100-450 TL
Bristol’un dünya müziğine kazandırdığı efsanevi İngiliz grup Portishead, ilk kez Türkiye’de konser vermeye hazırlanıyor. 1991 yılında Geoff Barrow ve Beth Gibbons tarafından kurulan Portishead, 23 yıllık kariyerlerine birbirinden özel 3 başyapıt sığdırdı. İsmini, Barrow’un doğduğu şehirden alan grup, 1994 yılında “Dummy”, 1997 yılında grupla aynı ismi taşıyan “Portishead” ve 2008 yılında “Third” isimli albümlerini piyasaya sürdü. KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleştirilecek Midtown Fest’de Portishead’e İngiltere’den Savages ve Thought Forms’un yanı sıra Türkiye’den The Ringo Jets, The Away Days ve Telepotik eşlik edecek.
GÖRSEL G Öİ LRESTEİ Ş Lİ M İ L ETA T İSŞAİ R MI M I
TA S A R I M I
2014
ÖZEL YETENEK SINAVI
2014 ÖZEL YETENEK SINAVI
Başvuru Tarihi ve Online Portfolyo Teslimi 08 Ağustos - 08 Eylül 2014 Yazılı Kültür ve Yetenek Sınavı: 09 Eylül 2014 Jüri Tarafından Portfolyo Değerlendirmesi: 09 Eylül 2014 Mülakat 10-11-12 Eylül 2014
Ayrıntılı Bilgi vcd.bilgi.edu.tr
santralistanbul Kampüsü 444 0 428 | info@bilgi.edu.tr
Ayrıntılı Bilgi vcd.bilgi.edu.tr
VCDLAB
Tüm KKtapçılarda!