HAZİRAN 2014
NO:17 www.postkolik.com
ÜCRETSİZDİR facebook.com/postkolik
twitter.com/postkolik
instagram.com/postkolik
HEMEN İNDİRİN TAM 85 SAYFA!
FUTBOL
COŞKUSU BAŞLASIN! �GEZİ
�SİNEMA
�RÖPORTAJ
�EĞLENCE
�OYUN
�SPOR
365 gün yüzünü gösteren güneşi, masmavi denizi, bembeyaz kumsalları, muhteşem tarihi ve leziz yemekleriyle Sri Lanka’yı mercek altına aldık.
Yepyeni filmleri Age of Extinction ile dünyayı kurtarmak için U dönüşü yapmaya hazırlanan Transformers kahramanlarını yazdık.
Sıradan bir yapı malzemesi olan tuğlaları inanılmaz heykellere dönüştürmeyi başaran Brad Spencer’ı sayfalarımıza konuk ettik.
Meyhanelerden tavernalara, pavyonlardan rock barlara her türden eğlenceye nerelerden akabileceğinizi haritada gösterdik.
90’lı yıllara adeta damgasını vuran ve tüm zamanların en çok oynanan oyunlarından biri haline gelen Tetris’in öyküsünü anlattık.
Kaykayın ülkemizde gelişmesi için atılmış en önemli adımlardan biri olan Vans Türkiye Kaykay Takımı ile Likya Yolu turu öncesinde konuştuk.
VESTEL MANIFESTO ILAN_POSTKOLIK 23x34.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
3
12.05.2014
15:48
HAZİRAN 2014
03
POSTKOLİK TABLETTE BAMBAŞKA!
BU HABERLER SADECE TABLET DERGİMİZDE!
İ Ç İ N D E K İ L E R RÖPORTAJ
14
GEZİ
365 gün yüzünü gösteren güneşi, masmavi denizi, bembeyaz kumsalları, muhteşem tarihi ve leziz yemekleriyle Sri Lanka’yı mercek altına aldık.
16
RÖPORTAJ
Sufi müziğinin ilahi geleneğini, çağdaş müziğin tınılarıyla harmanlayarak eski ile yeniyi buluşturan Mercan Dede ile sohbet ettik.
Sıradan bir yapı malzemesi olan tuğlaları inanılmaz heykellere dönüştürmeyi başaran Brad Spencer’ı sayfalarımıza konuk ettik.
DİZİ
18
SİNEMA
Yepyeni filmleri Age of Extinction ile dünyayı kurtarmak için U dönüşü yapmaya hazırlanan Transformers kahramanlarını yazdık.
26
OYUN
90’lı yıllara adeta damgasını vuran ve tüm zamanların en çok oynanan oyunlarından biri haline gelen Tetris’in öyküsünü anlattık.
22
Uzun bir aradan sonra “24: Live Another Day” ile ekranlara fırtına gibi bir dönüş yapan fenomen dizi 24’ü yazdık.
EĞLENCE
Meyhanelerden tavernalara, pavyonlardan rock barlara her türden eğlenceye nerelerden akabileceğinizi haritada gösterdik.
34
KAHVE SPOR
Kaykayın ülkemizde gelişmesi için atılmış en önemli adımlardan biri olan Vans Türkiye Kaykay Takımı ile Likya Yolu turu öncesinde konuştuk.
Bizleri enfes kahve çeşitleri ile buluşturan ve keyifli zaman geçirmemize vesile olan İstanbul’un butik kahvecilerini tanıttık.
KÜNYE HAZIRLAYANLAR Sorumlu Müdür: Pınar Özbakır pinar@postkolik.com Enis Hazan, Erdem Tatar, Mehmet Erdoğan, Ersay Uçak, Duygu Kaçar, Orhan Meriç, Ahmet “Başkan” Çatatuğ, Eda Yenivatan, Cemal Çobanoğlu, Emrah Gürkan Fotoğraf: Cihan Turhan / CT Photograpy
REKLAM
BASIM
IPAD REKLAM
Altın Kitaplar Yayınevi Tic. AŞ. Göztepe Mahallesi, Kazım Karabekir Caddesi, No: 32 Bağcılar-İstanbul Tel: 0212 446 38 88 Sertifika no: 107666
Yetkin Nural 0537 371 90 50 reklam@postkolik.com MEDYANET Özkan Kaya 0212 304 21 01 mobia@medyanet.com.tr
• Postkolik’te kullanılan tüm yazılar kaynak gösterilerek yayınlanır. • Postkolik 15 bin adet basılıyor. Postkolik’in dağıtıldığı yerleri görmek için www.postkolik.com/nerdeyiz adresini ziyaret edebilirsiniz. • Postkolik’i e-dergi olarak www.postkolik.com adresinden okuyabilirsiniz.
İLETİŞİM Kağıthane Cd. No:72 Çağlayan 34403 İstanbul Tel: 0532 437 26 38 info@postkolik.com
SİNEMA
Evinize bir hayalet mi dadandı? Peki, kimi arayacağınızı biliyor musunuz? Bilmeyenler için 30 yaşına basan Ghostbusters’ı kaleme aldık.
HAZİRAN 2014
04
CLONE ASKERLERİ AVENGERS OLURSA STAR WARS’UN büyük hastasıyız. Avengers serisinin de bir o kadar. Peki bu iki konsept bir araya gelir de Clone askerlerinin hepsi birer Avengers karakterine dönüşürse ne olur? Tabii ki geek patlaması ve de seyrine doyulmaz bir çalışma olur. Sanatçı Jonathan Bolerjack, Disney’in hem Marvel hem de Star Wars’un haklarını satın almasından yola çıkarak Marvel evrenini Clone askerleriyle doldurmaya karar vermiş. Ortaya da bu leziz çalışma çıkmış. Özellikle Thor ve Hulk’u Clone askeri zırhında görmek gerçekten http://goo.gl/hRmvUm pek keyifli olmuş.
3 BOYUTLU ÇİZİMLERİN KRALİÇESİ KÜÇÜKKEN oyun hamurlarına ilginiz var mıydı? Son derece gerçekçi modeller yapmakta üzerinize yoktuysa, bir de buraya göz atın! Fotoğraflarda gördüğünüz basit karalamalar sonucunda ortaya çıkmış el çizimleri gibi duran şeyler aslında birer seramik hamuru! Ve üzerlerine çizilmiş kaba çizgiler... Bütün bu şaheserlerin sahibi ise İngiliz sanatçı Katharine Morling. İşlerini 3 boyutlu çizimler olarak tanımlayan sanatçı, atölyesini 2003’te açmış ve kısa zamanda dünya çapında birçok ödül kazanmış. Siz de onun bu fikrini kıskandınız ve aynısını yapmak istiyorsanız, Katharine organize ettiği workshoplarla kendi seramiğinizi yapma şansını da sunuyor. Kendi yarattığı bu stil üzerinde oldukça geniş bir arşivi bulunan sanatçının tüm işlerine web sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz. http://goo.gl/Lwvb4U
H http://jonbolerjack.deviantart.com H
H http://katharinemorling.co.uk H
ZIMBA GİBİ STAR WARS TABLOLARI ASLINDA gibisi fazla. Çünkü bu tablolar gerçekten de renkli zımbalar kullanılarak gerçeğiyle birebir görüntüde yapılmış. New York’lu sanatçı Jim Haggerty’nin bu tasarımları büyük sabır gerektirmenin yanı sıra inanılmaz da bir yetenek istiyor. Öyle ki, Greedo, Darth Vader ve C3PO portrelerinin tamamlanması için tam 33.580 adet renkli zımba kullanılmış. Sanatçıya başarılarının devamını diliyor ve bizi bu tarz arıza çalışmalarından mahrum bırakmamasını rica ediyoruz.
http://goo.gl/Q6bSl6
H www.pinterest.com H
HAZİRAN 2014
100. YILINI BU BEBEKLE KUTLUYOR
05
BAYLAR bayanlar karşınızda Morgan’ın otomotiv sektöründeki 100. yılı anısına sınırlı sayıda üreteceği Morgan Plus 8 Speedster. Bu ay üretime başlanacak ve orijinal tasarımından fazla sapmadan yeniden üretilecek bu efsanenin farkı iç donanımı olacak. Yeni klasiğin kalbinde 367 beygirlik 8 silindirli 4.8 BMW motoru bulunuyor. 0-100 km’ye sadece 4.2 saniyede ulaşabilen Morgan Plus 8, saatte 250 kilometre hıza çıkabiliyor. Bu güzelliğe ulaşabilmenin fiyatı ise yaklaşık 250 bin TL. Tabii İngiltere satış fiyatıyla... H www.morgan-motor.co.uk H
http://goo.gl/IBASdR
MUHTEŞEM BULUŞ insanLIK için en faydalı buluşlardan biriyle karşı karşıyayız. Fotoğrafta görmekte olduğunuz kitap aslında bir su filtresi! Her bir sayfası 30 günlük içilebilir su temizleyebiliyor. Kitabın tamamı ise tam 4 yıl boyunca 5000 litre içme suyu süzebilme kapasitesine sahip. Bu harika proje bilim insanları, mühendisler ve tipografi sanatçısı Brian Gartside’ın ortaklaşa gerçekleştirdiği kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Water is Life girişiminin bir buluşu. Yiyeceklerden elde edilen organik bazlı mürekkep ile gümüş nanopartiküllerle kaplı kâğıt üzerine basılan sayfalar sayesinde, ölümcül hastalıkları oluşturan bakterileri yüzde 99.99 oranında süzerek Amerika’daki evlerin çeşmelerinden akan içme suyu kalitesinde temiz su elde etmek mümkün! Carnegie Mellon ve Virginia Üniversitesi uzmanlarınca desteklenen projede filtre sayfalar kolayca yırtılıp suyun süzüleceği kaba yerleştirilebiliyor. Aynı zamanda filtre kabı, kitabı koruyacak ve sevk edilmesine izin verecek şekilde zekice tasarlanmış.Hepsinden iyisi üretimi ucuz ve kullanım talimatları ve pis suyun zararları pek çok dile çevrilerek kitaba basılabiliyor. Biz bu ürüne gerçekten bayıldık.
http://goo.gl/K9Ovrc H www.waterislife.com H
ŞEMSİYE BOYU BİSİKLET
BisiKLetin yeniden popüler olması ve şehir yaşamı için yeniden tasarlanması bizi çok mutlu ediyor. Ancak İtalyan tasarımcı Gianluca Sada’nın tasarladığı SadaBike’ı hepsinden ayıran bir özelliği var. Katlanınca bir şemsiye boyunda olması. Telli jant sistemi olmayan bu bisikletin lastikleri çıktıktan sonra gövdesi tek hamlede katlanıyor ve bir sırt çantasında taşınabilecek hale geliyor. 2012 yılında İtalya’da en iyi 200 dizayn arasından birinci seçilen bu tasarım beraberinde pratik taşıma çantasıyla geliyor. Henüz seri üretimde değil ama sponsorların böyle bir tasarıma destek olma fırsatını kaçıracaklarını pek sanmıyoruz. H www.sadabike.it/en H
http://goo.gl/Ibbw3b
HAZİRAN 2014
06
BÖYLESİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ? BUGÜNE kadar size bu sayfalarda birçok acayip şey tanıttık ama sanıyoruz Japon sanatçı Hirotoshi Ito’nun bu çalışması açık ara önde olacak. Niye mi? Çünkü sıradan taşlar Ito’nun yetenekli ellerinde fotoğrafta gördüğünüz şeylere dönüşüyor da ondan. Hemen her türlü taşla harika işler yaratmayı başaran Ito, 1982 yılında Tokyo National Fine Arts University’den mezun olduktan sonra bir süre metal malzemelerle çalışmalar yapmış. Fakat aile işinin taşçılık üzerine olması ister istemez yönünü taşlara döndürmesine neden
olmuş. Evinin yakınındaki nehrin kıyısında bulduğu taşları kullanan Hirotoshi, malzemenin orijinal şekil ve sertliğini, mizah ve doku katarak harmanlayan heykeller yapıyor. Taşları, fermuar, bozuk para ve diş protezi gibi malzemelerle karıştırmaya ise tam anlamıyla bayılıyor. Ne diyelim, zaten böyle bir çalışma da ancak bir Japon’dan beklenir, değil mi? H http://jiyuseki.com H
http://goo.gl/FJQDZo
BAGAJ AŞIMINA SON! Bir tatiL sever olarak kafanızdaki en büyük soru ‘bütün bunları valizime nasıl sığdıracağım’ mı? Sonunda bu soruna parmak basan ve tüm tatilcilerin yaralarını saran biri çıktı karşımıza. Scottevest isimli Amerikan menşeili bir şirket, tüm ıvır-zıvırlarınızı içine düzenli bir şekilde sığdırabileceğiniz tasarımlar yapıyor. Kadınlar için şık bir trençkot, erkekler içinse sportif bir yelek olarak karşımıza çıkan tasarımlar, telefondan tablete, güneş gözlüğünden anahtara kadar her türlü alet edevatınız için ekstra cebe sahip. 8 farklı renk seçeneği bulunan trençkot 18 cebe sahipken, 2 renk seçeneği bulunan erkek yeleğinin ise tamı tamına 42 cebi var! Ayrıca pantolon ve Hoodie seçenekleri de mevcut. Ceplerinizi doldurup tasasız tatillere http://goo.gl/ToTm yelken açabilirsiniz! H http://www.scottevest.com H
SIRLAR AÇIĞA ÇIKTI
http://goo.gl/qf8Fr0
DÜNYANIN en çok üzerinde tartışılan filmlerinden birisi 2001: A Space Odyssey şimdi mercek altında. Stanley Kubrick için dünyanın en yaratıcı yönetmenlerinden birisi diyenler de, tam tersini iddia edenler de var. Ama bir gerçek var ki Space Odyssey, 1964’de Kubrick’in fikir olarak ortaya attığı ve o günden bugüne yapılmış en iyi bilim kurgu filmlerinden birisi olma özelliğini taşıyor. Dijital çağa geçilmeden önce yapılmış olması nedeniyle bir çok tekniğin ilk kez kullanıldığı bu filmin tüm sahne arkası 4 kitapta bir araya getirildi. Piers Bizony tarafından yazılan bu kitaplar sadece 1500 adet basılmış. Bilim kurgu dünyasını kökten değiştiren bu eserin arkasındaki sihri görmek isteyenler için kaçırılmaz bir seri. H www.taschen.com H
BU GÖZLÜK KAYBOLMUYOR! SIK GÖZLÜK kaybedenlere çok acayip bir ürünün çıktığını duyuralım. Sıradışı ve şık bir tasarımı olan bu gözlükler yüksek kaliteli polarize camlara sahip. Üstün cam kesim teknikleri sayesinde optik olarak da rakiplerinden çok üstünler. Ayrıca anti-reflekte ve çizilmeye dayanıklı camlar hayalet etkisini de en aza indirgiyor. Buraya kadar “aman ne farkı var diğer gözlüklerden, üç aşağı beş yukarı hepsi sahip bu özelliklere” dediğinizi duyar gibiyiz. Şimdi sıkı durun farkını söylüyoruz: Ürün size özel bir iPhone uygulaması ile geliyor! Her gözlüğün camlarının iki yanına gömülü özel alıcılar sayesinde eğer Tzukuri gözlüğünüzü bir yerde unutursanız, uygulama otomatik olarak iPhone telefonunuza 5m, 10m ve 15m’de bir uyarı gönderiyor. Evde veya iş yerinde olduğunuzda uyarı gönderen uygulamayı kapatmanız mümkün. Sistem evde ayak adım mesafesi kadar şaşmaz bir şekilde gözlüğünüzün yerini söyleyebiliyor. Açık alanda ise size gözlüğünüzün son konumunu bir harita üzerinde bildirebiliyor. Japonya’da tamamen elde üretilen, 100 ayrı üretim aşamasından ve 8 kalite kontrolünden geçen Tzukuriler, yeni bir dönem başlatıyor. H www.tzukuri.com H
http://goo.gl/fahkSx
08
HAZİRAN 2014
FUTBOL COŞKUSU BAŞLASIN! Bekleyiş sona erdi, “Dünya Kupası yazı” geri geldi! Turnuva, tam 64 yıl sonra Samba Cumhuriyeti’ne, Brezilya’ya geri dönüyor. Futbol coşkusu başlasın! n Erdem Tatar
Ş
ampiyonlar Ligi de Avrupa Şampiyonası da çerez. Ana yemek -tatlısıyla beraber- Dünya Kupası. Futbola doymak, hatta futbol obezi olmak için tam bir ay boyunca gözlerimiz yeşil sahalarda olacak. Geçen kupanın vuvuzelasının yerini samba alıyor. Futbol belki de en güzel oynandığı coğrafyalardan birine, Brezilya’ya geri dönüyor. Amazon sahalarında maalesef milli takımımız yer almıyor ancak futbolun tüm güzelliklerini sergilemek adına dünyanın dört bir yanından gelen 32 takım bize yeter de artar bile. Ülkemizi dört sene sonra bu turnuvada görmek dileğiyle Brezilya’ya geçelim.
ÖNEMLİ BİLGİLER Brezilya tam 64 yıl sonra Dünya Kupası’na ev sahipliği yapıyor. Son olarak 1950 Dünya Kupası Brezilya’da düzenlenmişti. Tam 15 milyar dolara mal olan 2014 Dünya Kupası bugüne dek düzenlenen en pahalı futbol organizasyonu olarak dikkat çekiyor. Brezilya’dan tam altı saat ilerideyiz. Bu sebeple Dünya Kupası keyfimizi akşam
saatlerinde yaşayacağız. Tabii bu saat farkının dezavantajları da var. Özellikle, Brezilya saatiyle 19:00’da ve 22:00’de oynanacak grup maçlarını takip etmek zor olacak. 13 Temmuz 2014 tarihinde oynanacak Dünya Kupası final maçıysa Brezilya saatiyle 16:00’da başlayacak. Diğer taraftan gol çizgisi teknolojisinin kullanılacağı ilk uluslararası turnuva, Brezilya 2014 olacak. Tüm stadyumlardaki kalelere yerleştirilecek yedişer mikro kamera sayesinde izlenen toplar, çizgiyi geçtiği an gol sinyali bir titreşimle hakemin bilekliğine gönderilecek. Yine ilk defa bir Dünya Kupası organizasyonunda stadyumların korumaları insansız hava araçları tarafından sağlanacak. Yetersiz görülen Brezilya kolluk kuvvetlerinin en büyük desteği bu araçlar olacak.
KİM KAZANACAK? Futbol çekişmenin ve eğlencenin sadece sahada kaldığı bir spor dalı değil artık. Milyar dolarların döndüğü bir sektör ve bahis piyasası, Dünya Kupası’nı aç kurt gibi bekliyor. Dünyanın en büyük bahis siteleri -takımların kadro ve performanslarına göre- bahis oranlarını çoktan
belirledi. Dünya Kupası’nı almaya en yakın aday olarak görülen beş takımın bahis oranları şöyle: Brezilya 1’e 3, Arjantin 1’e 5, Almanya 1’e 5, İspanya 1’e 6 ve Belçika 1’e 16. Bir dönemin güçlü Avrupa takımları Fransa ve İngiltere için belirlenen oranlarsa 1’e 25. Bu istatistiklerde belirleyici olan bir diğer kıstas ise bugüne dek Kuzey ya da Güney Amerika kıtalarında düzenlenen turnuvalarda hiçbir Avrupa takımının kupaya uzanamamış olması. 2006 ve 2010 Dünya Kupası turnuvalarında yarı finali bile göremeyen Brezilya’nın bu sene hem ev sahibi olması, hem de kadro avantajı, ¨kupayı alma¨ ihtimalini artırıyor. Kadrosunun belkemiğini oluşturan; Oscar, Fernandinho, Lucas, Willian, Paulino ve Thiago Silva gibi isimler sebebiyle Brezilya’yı favori görenlerin sayısı da azımsanmayacak ölçüde. Son şampiyon İspanya’nın eleme gruplarında yaşadığı form düşüşü bahis oranlarına da direkt olarak yansıdı. Takımın oynadığı “tika-taka” adı verilen ekolse artık demode olmaya başladı. Bu ekolün en önemli temsilcisi Barcelona’nın son yıllardaki en kötü sezonunu geçirmesi de bu savı destekler nitelikte.
HAZİRAN 2014
1 0
FAV O R İ
09
TA K I M A
YA K I N
B A K I Ş
ARJANTİN
Gönüllerin şampiyon adayı Arjantin, uzun yıllardır 90’lardaki performanslarını aratıyordu ancak 2011 yılıyla beraber takım bir toparlanma sürecine girdi. O yıldan beri oynadıkları 26 maçın yalnızca üçünde sahadan galip ayrılamadılar. Dünyanın en iyi forvet hattına sahip olduklarını söylemiş miydik? Higuain, Aguero, Lavezzi ve elbette ki Messi ile gerçek bir yıkım ekibini andırıyor Arjantin. Kupaya en yakın iki takımdan biri olarak görülen Arjantin’in bu sene altın heykelciğe uzanması sürpriz olmaz.
İSPANYA
FRANSA
ALMANYA
Löw’ün panzerleri Brezilya 2014’e hazır. Bayern Munchen’in ve Borussia Dortmund’un Avrupa futboluna son yıllarda attıkları imza, çoğunluğu bu iki takımın kadrosundan toplanan Alman Milli takımının otomatikman ¨favoriler¨ arasına girmesini sağlıyor. Efsane golcüleri Klose’nin Dünya Kupası tarihinin en fazla gol atan oyuncusu olma şansının da apayrı bir heyecan yarattığını belirtelim.
Güney Afrika’ya favori gidip, Raymond Domenech’in taktik zaafları yüzünden hüsran yaşayan Fransa’nın bu defa kendine güveni tam. Takımın başındaki isim, Fransız futbolunun efsanelerinden Didier Deschamps. Franck Ribery, Karim Benzema ve Hugo Lloris üçlüsünden çok şey bekliyor Fransız halkı bu turnuvada. Zayıf rakipleri kolayca süpüreceğine kesin gözüyle bakılan Fransa’nın favoriler karşısında sergileyeceği performanssa merak konusu.
İTALYA
Cesare Prandelli’nin Maviler’i, turnuvanın en sağlam orta saha ve defans hattı olmanın haklı gururunu yaşıyorlar. Eğer Balotelli de potansiyelini sahaya yansıtırsa bahisçilerin pas geçtiği İtalya, finale adını yazdırabilir. Andrea Pirlo’nun kaptanlığında sahalara ¨sert futbol¨un tüm hışmını ve İtalyan süratini taşıması beklenen Maviler, futbolseverleri mest edecek gibi bir his var içimizde. Haydi hayırlısı.
BREZİLYA İNGİLTERE
Futbolun beşiğinden son yıllarda sadece ağlama sesleri yükseliyor. İngiltere’nin şeytanın bacağını kırmak adına bu turnuvaya bilendiğini tahmin ediyoruz. Premiere League’in tecrübesini sahaya yansıttıkları takdirde aslanların şansı yüksek. Belki kupayı almaları zor ancak kendilerine yakışacak seviyeye yükselmemeleri için hiçbir sebep yok. Gününde bir Ashley Cole ve keyfi yerinde bir Rooney’nin deviremeyeceği takım yok gibi.
KOLOMBİYA
2008 Avrupa Kupası, 2010 Dünya Kupası, 2012 Avrupa Kupası... Üç kupanın tek ortak yanı İspanya’nın müzesine gitmiş olması. Barcelona ve Real Madrid’in ezeli rekabetinin karmasından oluşan milli takım yine iddialı. 2014 elemelerinde sıkıntılı günler yaşamış olsa da İspanya’nın tam bir turnuva takımı olduğunu asla aklımızdan çıkarmıyor ve merakla turnuvada sergileyeceği performansı bekliyoruz.
Takımların sadece ev sahibi olmaktan ötürü gelen avantajlarını umursamadığımızı belirtmeliyiz ancak bu Brezilya, başka Brezilya. 2000’lerde büyük düşüş yaşayan ve sabit bir kadro tutturamayan sambacılar, geçtiğimiz yıl Konfederasyon Kupası’nda öyle bir performans sergilediler ki kolay lokma olmayacaklarını adeta haykırdılar. Neymar’ın yeni Pele olup olamayacağı tartışılır ancak takımı adına bu turnuvada çok güzel goller kaydedeceğine kesin gözüyle bakıyor tüm otoriteler.
Jose Pekerman’ın, özellikle kanatları çok güçlü olan bir takım yaratmış olması ve oyuncuların Güney Amerika’nın sıcağına karşı doğuştan gelen direnci, Kolombiya’yı gizli favorilerden biri yapıyor. Kalesine tam 10 yıl sonra taze kan gelen Kolombiya’nın yeni file bekçisi, Nice’te forma giyen David Ospina. Milan’ın başarılı defansı Mario Yepes, takımın kaptanı. Pablo Armero ve Juan Zuniga da kaptanın en büyük destekçileri olacaklar. Kolombiya’nın gol yollarıysa üç önemli ismin tekelinde; Falcao, Jackson Martinez ve Gutierrez, rakiplerin korkulu rüyası olacaklar.
HOLLANDA
Yeni Manchester United hocası Louis van Gaal’ın, Hollanda milli takımının başında olacağı son Dünya Kupası, Brezilya 2014. Elindeki isimler pek çok teknik direktörün rüyasında bile göremeyeceği kadar yetenekli; Sneijder, Robben, De Jong, Van der Vaart, Ibrahim Afellay, Kevin Strootman, Van Persie ve Huntelaar. Okurken bile insanın kupayı veresi geliyor! Takım eğer 2010’daki turnuvada benimsediği anlayıştan sıyrılıp, yeni bir ekolle Brezilya’ya gelirse şov bile yapabilir.
BELÇİKA
Bahisçilerin Avrupa’daki yeni gözdesi olan Belçika aynı zamanda turnuvanın en genç yaş ortalamasına sahip olan takımı. Gençliğin verdiği fizik kuvveti ve sürat, teknikle birleştiğinde çok takımın karşısında hazırlıksız yakalanacağından eminiz. Kadrosunun çoğunluğu Premiere League’de forma giyen oyunculardan oluşan Belçika’nın silahları gerçekten güçlü: Courtois, Mignolet, Kompany, Vertonghen, Vermaelen, Eden Hazard, Benteke, Fellaini, Lukaku ve Bayern Munich’te forma giyen Van Buyten, Avrupa’nın en genç takımının en önemli kozları. Favori takımlarınızı takip ederken bir yandan da gözünüz Belçika maçlarında olsun.
10
HAZİRAN 2014
S TA DY U M L A R DÜNYA KUPASI’NIN EV SAHİBİ BREZİLYA, KONUKLARINI YENİ YAPILAN VE RESTORE EDİLEN 12 ŞAHANE STADYUMDA AĞIRLAMAYA HAZIRLANIYOR. DİLERSENİZ BU STATLARA YAKINDAN BAKALIM.
ESTADIO DO MARACANA
ESTADIO CASTELAO
NEREDE: Rio de Janerio KAPASİTE: 76.935 İNŞAAT DURUMU: Restore edildi. Brezilya’nın ev sahipliği yaptığı 1950 Dünya Kupası organizasyonu için inşa edilen stadyum bugüne dek tam dört defa restore edilerek son haline kavuştu. Botafogo, Flamengo, Fluminese ve Vasco da Gama takımlarının maçlarına ev sahipliği yapan stadyumdur. Konserler ve diğer açık hava etkinlikleri için de kullanılmış olan stadyumda, 2016 yılında düzenlenecek olan Yaz Olimpiyatları’nın da açılış ve kapanış törenleri yapılacak.
NEREDE: Fortaleza KAPASİTE: 64.846 İNŞAAT DURUMU: Restore edildi. Ceara Sporting ve Fortaleza kulüplerinin ortak sahası olan Estadio Castelao 1973 yılında inşa edildi. Restorasyonu ilk biten stadyum olarak Brezilya’nın yüz akı olan Castelao aynı zamanda turnuvanın ev sahibi olan Brezilya milli takımının grup maçlarını oynayacağı stadyumdur.
ESTADIO MINEIRAO ARENA CORINTHIANS
NEREDE: Sao Paulo KAPASİTE: 68.034 İNŞAAT DURUMU: Yeni yapıldı. 2014 Dünya Kupası’nın açılış karşılaşmasının oynanacağı bu stadyum, Corinthians kulübüne aittir. İnşa edilen ek tribünleriyle kapasitesi artırılmış olan stadyumda 2013-2014 sezonunun ikinci yarısı itibariyle Corinthians iç saha maçlarını oynamaya başladı. Şu anda kapasite itibariyle Brezilya’nın en çok seyirci alan ikinci stadyumudur.
NEREDE: Belo Horizonte KAPASİTE: 62.547 İNŞAAT DURUMU: Restore edildi. 2016 Yaz Olimpiyatları’nın da resmi futbol stadyumu olan bu tesis, 1965 yılından beri hizmet vermektedir. Bu stadyumun Brezilya futbol tarihinde önemi büyüktür. Gelmiş geçmiş en ünlü Brezilyalı golcülerden Reinaldo ve Tostao’nun kariyerlerindeki gol düellosu bu stadyumda yaşanmıştır. Reinaldo 144, Tostao ise 143 defa havalandırmıştır bu stadyumun ağlarını.
i30 Contemporary 21_31.pdf
1
5/27/14
2:38 PM
Akıcı tasarım felsefesi, parlak fikirlerle buluştu.
C
M
Y
CM
MY
CY
MY
K
Akıcı tasarım felsefesiyle hayat buldu, donanımında sunduğu parlak fikirlerle sınıfındaki standartları yeniden belirledi. Hyundai i30’da sizi heyecanlandırmak için bir otomobilde olması gereken her şey fazlasıyla var.
Değişken Direksiyon Modu (Flexsteer)
Gizli Geri Görüş Kamerası
Elektronik Park Freni
Hyundai i30’un ortalama yakıt tüketimi 4,3-6,7 lt/100 km ve CO2 emisyonu 114-157 g/km arasında değişmektedir. hyundai.com.tr
facebook.com/hyundaiturkiye
twitter.com/hyundaiturkiye
12
HAZİRAN 2014
ARENA DAS DUNAS
NEREDE: Natal KAPASİTE: 42.086 İNŞAAT DURUMU: Yeni yapıldı. Sıra geldi turnuvanın en pahalı stadyumuna... ¨Populous¨ adlı mimarlar grubunun en önemli üyelerinden Christopher Lee tarafından dizayn edilmiş olan stadyum, otoriteler tarafından Güney Amerika’nın en iyi beş stadı arasında gösteriliyor. Bu arada, dünyadaki, içinde kendi oteli olan iki stadyumdan biri olduğunu da not düşelim.
ARENA FONTE NOVA
NEREDE: Salvador KAPASİTE: 56.000 İNŞAAT DURUMU: Yeni yapıldı. Brezilya’nın en önemli bira üreticilerinden Itaipava’nın sponsorluğuyla inşa edilen stadyum, 2014 Dünya Kupası için sponsor desteğiyle inşa edilmiş ilk stadyumdur. Itaipava firmasının sahiplerinin hayran oldukları Hanover Stadyumu’nu tasarlayan mimarlar tarafından dizayn edilen stadyum adeta bir modern mimari harikasıdır.
ARENA PANTANAL
NEREDE: Cuiaba KAPASİTE: 42.968 İNŞAAT DURUMU: Yeni yapıldı. Brezilya Futbol Federasyonu’nun başını en çok ağrıtan stadyumlardan biri de Arena Pantanal. Modern yapısı ve lüks yerleşkesiyle parmak ısırtan stadyumun geçtiğimiz Nisan ayında bitirilmesi bekleniyordu ancak halen inşaat devam ediyor. Otoriteler, stadın turnuvaya yetişip yetişmeyeceği konusunda ikiye bölünmüş durumdalar.
ESTADIO NACIONAL MANE GARRINCHA
NEREDE: Brasilia KAPASİTE: 70.042 İNŞAAT DURUMU: Yeni yapıldı Brezilya milli futbol takımıyla iki defa Dünya Kupası kazanmış olan efsane futbolcu Mane Garrincha’nın adını verdiği bu stadyum, esasen 1974 yılında yapılmıştır. Turnuva şerefine yeni bir stadyum yapılması kararlaştırıldığında yıkılan eski stadyumun yerine bu yeni stadın da içinde yer aldığı Ayrton Senna spor kompleksi inşa edilmiştir. Brezilya’nın en ünlü F1 pilotu ve futbolcularından birinin adını sonsuza dek yaşatacak bu tesisler, şüphesiz ki turnuvanın özel yerleşkelerinden...
ARENA PERNAMBUCO
ARENA DA AMAZONIA
NEREDE: Manaus KAPASİTE: 42.374 İNŞAAT DURUMU: Yeni yapıldı. İngiltere milli takımı teknik direktörü Roy Hodgson tarafından oldukça eleştirilmişti bu stadyum. Sebebiyse Manaus’un aşırı sıcakları ve hayat tehlike arz edebilen nem oranıydı. Şehrin valisinin “Beğenmeyen gelmesin!” tadındaki sert çıkışıysa Brezilya ve dünya spor medyasını günlerce meşgul etmişti. Futbol tanrıları Hodgson’ın İngiltere’sini bu stadyuma düşürerek belki de taraflarını belli ettiler.
ESTADIO BEIRA-RIO
NEREDE: Porto Alegre KAPASİTE: 51.300 İNŞAAT DURUMU: Restore edildi. Internacional kulübünün 1969 yılında açılan stadı sadece tek bir restorasyonla turnuvaya hazır edildi. Portekizli mimar Jose Pinheiro Borda tarafından tasarlanmıştır Beira-Rio. Ünlü mimar maalesef stadyumun inşasının bittiğini göremeden vefat etmiştir. Bu sebeple yerel halk tarafından Borda stadı olarak da bilinir bu tesis.
NEREDE: Recife KAPASİTE: 46.154 İNŞAAT DURUMU: Yeni yapıldı. Turnuvanın yeni stadyumlarından olan Arena Pernambuco aynı zamanda turnuvanın tek yeşil stadyumu. Tüm elektrik ihtiyacını güneş enerjisinden sağlayacak olan stadyumun saatte bir milyon vat elektrik ürettiği biliniyor. Maç olmayan günlerde stadyumun ürettiği elektrik, şehir şebekesine katkı sağlıyor.
ARENA DA BAIXADA
NEREDE: Curitiba KAPASİTE: 43.981 İNŞAAT DURUMU: Restore edildi. Turnuvanın en pahalı restorasyonu olarak dikkat çeken bu stadyum, ilk defa 1914 yılında yapılmış ancak yıkılıp, 1997 yılında yeniden inşa edilmiştir. Ek tribünler inşa edilen ve üstü neredeyse tamamen kapatabilen stadyumun esas sahibi Atletico Paranaense kulübüdür.
2022’YE KADAR SPONSOR 2014 FIFA Dünya Kupası’nın ana sponsorlarından birisi olan Hyundai, marka elçileri olarak dünyanın en popüler futbolcularından Real Madrid’li İspanyol Iker Casillas ve A.C Milan’lı Brezilyalı Ricardo Kaka’yı tercih etti. Futbol tutkunlarıyla Hyundai arasında sıkı bir bağ kurması arzulanan bu aktivitede ayrıca Chelsea’li orta saha oyuncusu Oscar Emboaba da Brezilya’daki yerel marka temsilcisi olacak. Marka elçileri sezon boyunca etkin bir rol oynayarak bir çok aktivitede öne çıkarken aynı zamanda televizyon, dergi ve sosyal medya reklamlarında da markanın yüzü olacak. Hyundai, 1999 yılında başlayan FIFA ana sponsorluğuna 2022 yılına kadar devam edecek.
HAZİRAN 2014
13
DÜNYA KUPASI TARİHİNİN EN’LERİ
DÜNYA KUPASINA TOPLARIN KRALI
KİM HANGİ GRUPTA?
Adı, Brazuca. Tahmin edebileceğiniz gibi ¨Brezilya¨ ve ¨bazuka¨ kelimelerinin birleşiminden oluşan bir kelime. 1970’ten beri Dünya Kupası’nın lisanslı top üreticisi olan Adidas firması tarafından üretildi. İlk defa bir topun ismi, Brezilyalı futbolseverler tarafından seçildi. Adidas’ın bir önceki top modeli Tango 12 ile aynı gövde ve iç dikiş yüzeyine sahip. Özel üretilmiş altı poliüretan parçadan oluşan dış
yüzeyi sayesinde en ağır yağmur ve hatta kar şartlarında bile topun mevcut ağırlığı kesinlikle değişmiyor. Nano teknoloji ürünü yüzey kaplaması sayesinde aerodinamik güvenilirliği bir önceki Dünya Kupası’nın resmi topu Jabulani’ye oranla tam altı kat iyileştirilmiş. Farklı renk seçenekleriyle Dünya Kupası için üretilen en göz alıcı top olan Brazuca, turnuvaların kralına yakışacak topların kralı!
2014 Dünya Kupası’na katılan 32 takım, ilk etapta gruplarda mücadele edecek. Dörder takımdan oluşan sekiz grupta hangi takımlar yer alıyor, bakalım: GRUP GRUP GRUP GRUP GRUP GRUP GRUP GRUP
A: Brezilya, Hırvatistan, Meksika, Kamerun B: İspanya, Hollanda, Şili, Avusturalya C: Kolombiya, Yunanistan, Fildişi Adaları, Japonya D: Uruguay, Kosta Rika, İngiltere, İtalya E: İsviçre, Honduras, Fransa, Ekvator F: Arjantin, Bosna Hersek, İran, Nijerya G: Almanya, Portekiz, Gana, A.B.D. H: Belçika, Cezayir, Rusya, Güney Kore
ÜLKELERİN TUHAF İSTEKLERİ Brezilya Futbol Federasyonu, tüm katılımcı ülkelerin isteklerini yerine getirmekle hükümlü. Bakalım, bazı ülkelerin istek listelerinde neler var? • Portekiz milli takımı kullanacakları tüm alanlara birer oyun konsolu istetmiş. Buna ek olarak da Cristiano Ronaldo için dört özel güvenlik elemanı talep etmişler. • Fransa milli takımı otellerdeki ve soyunma odalarındaki kalıp sabunların sıvı sabunla değiştirilmesini istemiş. • Uruguay milli takımı oyuncuları otel odalarında kesinlikle sessizlik istemişler. İş o kadar ciddi boyutta ki gürültü yapma ihtimaline karşın klimaları bile değiştirtmişler. • Cezayirli oyuncular, her odada Kur’an ve her mekanda mescit olmasını istemişler. • Ekvator milli takımı toplu bulundukları her bölgeye bir hobi odası şartı koyarken, her gün taze muz ikramı da istemiş.
• Honduras milli takımı, otel odalarındaki televizyonlara -ikisi Honduras ulusal kanalı olmak üzere- altı adet İspanyolca yayın yapan kanal eklenmesini istedi. • Japonya milli takımı, oyuncularına ayrılan tüm odalarda jakuzi olmasını talep etti. • Avustralya milli takımı -ortak kullanım alanlarında kullanmak üzere- bol çeşit barındıran iki adet kahve makinesi ve dünyanın farklı ülkelerinden, İngilizce yayın yapan gazeteler istedi. • İsviçre milli takımı, tüm ekip için İsviçre kanallarını gösteren televizyonlar istedi. • Kosta Rika milli takımı da ortak kullanım alanlarına hobi odası isteyenlerden... Aynı zamanda geniş de bir konsol oyun arşivi talep etmişler.
• Dünya Kupası’nda bugüne dek en fazla gol atan isim, Brezilya’nın meşhur golcüsü Ronaldo. Dünya Kupası maçlarında toplam 15 golü bulunan Ronaldo’nun en yakın takipçisiyse 14 golle Alman milli takımının yıldızı Klose. Klose’nin Brezilya 2014’te de forma giyeceğini hatırlatalım, rekorun devir teslimi bu sene mümkün olabilir. • Dünya Kupası turnuvalarında en fazla şampiyonluk yaşayan takım, kupayı beş kez kaldıran Brezilya (1958-1962-19701994-2002). İtalya dört şampiyonlukla Brezilya’yı takip ediyor. • Dünya Kupası’nın 20 turnuvalık tarihinde sadece tek bir takım tüm turnuvalarda boy gösterdi: Brezilya. • Üst üste iki Dünya Kupası kazanan iki takım var tarihte: Brezilya (1958-1962) ve İtalya (1934-1938). • Dünya Kupası tarihinde altı defa ev sahibi ülke şampiyonluğa erişebildi: Uruguay (1930), İtalya (1934), İngiltere (1966), Batı Almanya (1974), Arjantin (1978), Fransa (1998). • Dünya Kupası’na ilk katıldıkları sene kupayı kaldıran sadece iki takım vardı: Uruguay (1930) ve İtalya (1934). • Dünya Kupası’nda takımıyla en fazla şampiyonluk yaşayan oyuncu: Pelé (Brezilya, 1958-1962-1970) • Dünya Kupası’nda en fazla şampiyonluk gören teknik adam: Vittorio Pozzo (İtalya, 1934-1938) • Dünya Kupası’nda en çok maç oynamış takım: Almanya, 99 maç. • Dünya Kupası’nda en çok maç kazanmış takım: Brezilya, 67 maç. • Dünya Kupası’nda en çok maç kaybetmiş takım: Meksika, 24 maç. • Dünya Kupası’nda en çok gol atmış takım: Brezilya, 210 gol. • Dünya Kupası’na katılıp hiç gol atamamış takımlar: Kanada, Çin, Endonezya, Trinidad ve Zaire. • Dünya Kupası’nda atılan en hızlı gol, 2002’de Hakan Şükür’ün Güney Kore’ye maçın başlamasından sadece 11 saniye sonra attığı goldür. • Dünya Kupası’nda oynayan en genç futbolcu, Kuzey İrlanda milli takımının 1982 kadrosunda forma giyen Norman Whiteside olmuştur. Takımıyla maça çıktığında henüz 17 yaşını dolduralı 41 gün olmuştu. • Dünya Kupası tarihinde Güney Amerika ve Avrupa kıtası haricinde hiçbir kıtadan şampiyon çıkmamıştır.
14
HAZİRAN 2014
EŞSİZ DENEYİMLER ADASI:
Sri Lanka Gezi rotanıza bambaşka bir dünya katmak ve Asya’nın mistik ortamı ile harika bir doğada tanışmak istiyorsanız, Sri Lanka kesinlikle doğru adres! Hindistan’ın hemen güneyinde yer alan bu masalsı ada, 365 gün yüzünü gösteren güneşi, masmavi denizi, bembeyaz kumsalları, muhteşem tarihi ve leziz yemekleriyle sizi her açıdan doyuracak. n Tuğba Öztürk
A
danın büyülü dünyasına UNESCO’nun dünya mirası listesinde yer alan ve en turistik yeri sayılabilecek Sigiriya Kalesi ile giriş yapalım. Etrafı beş metrelik su dolu bir hendekle çevrili olan kaya bloğunun üzerine, sadece aslanlı kapıdan geçerek çıkabiliyorsunuz. Kale, Lion’s Rock (Aslanın Kayası) anlamına gelen ismini buradan alıyor. İçinde üç farklı bahçe, havuzlar, mağaralar, tapınaklar ve günümüze kadar hayatta kalmayı başarmış 18 kadın freski barındıran kale, Kral Kasyapa tarafından 5. yüzyılda 183 metrelik bir granit kaya bloğunun tepesine yaptırılmış. Yalnız ufak bir uyarı: Sigiriya’nın tepesine çıkıp etrafındaki uçsuz bucaksız ormanlık araziyi, sarayın havuzlu bahçesini ve su kanallarını seyretmek için 1200 basamak tırmanmayı göze almanız gerekiyor. Fakat buna değeceğini kesinlikle garanti ediyoruz. Rotanızda ikinci sırada Dambulla Tapınağı mutlaka olmalı. Tapınak; MÖ 1. yüzyılda, Kral Valagam Bahu’nun bir saldırıyı önleyemediği için sürgüne gönderildiği bölgede sığındığı bir mağaraya, minnettarlığının göstergesi olarak inşa edilmiş. 340 metre yüksekliğindeki bir kayanın içine yapılmış ve çok iyi korunmuş bu kaya tapınağındaki Buda heykelleri ve oymaları her gün yüzlerce turist çekiyor.
365 GÜN DENİZ KEYFİ Yılın 365 günü denize girebilmek harika değil mi? Ekvatora yakınlığından dolayı, sıcaklıkların yıl boyu 20-32 derece arasında seyrettiği Sri Lanka’nın sahil kesiminde harika plajlar bulunuyor. Fakat dikkat etmeniz gereken şey, orada bulunduğunuz sırada, muson yağmurlarının ülkenin hangi bölgesinde etkili olduğu. Ülkenin güneybatı bölgesinde Mayıs’tan Ağustos’a, kuzeydoğusunda Kasım’dan Şubat’a kadar muson yağışları görülüyor. Dolayısıyla deniz keyfi için muson etkisinin olmadığı bölgeyi seçmenizde fayda var. Özellikle Sri Lanka’nın doğusunda bulunan Trincomalee şehrindeki beyaz kumlu Uppuweli ve Nilaweli plajları uğramanızı şiddetle tavsiye ettiğimiz plajlardan. Bu plajların büyüleyiciğiline ek olarak doğru zamanı yakalayıp ekip halinde balıkçıların ağlarını çekme ritüellerini de izleyebilirsiniz. 2 km açıktaki Pigeon Adası’na gidip bir dalış turuna da katılırsanız unutamayacağınız bir deneyim yaşayabilirsiniz. Dünyanın en iyi 20 sörf merkezinden bir tanesinin Sri Lanka’da olduğunu biliyor muydunuz? Sörf sevdalısıysanız ülkenin güneydoğusunda yer alan Arugam Körfezi’nin dalgalarına mutlaka kendinizi bırakın! Sörf yapmıyorsanız; keyifle sörf yapanları seyredebilir ya da Whisky Point’te sörfe yani başlayanlara katılabilirsiniz. Karar sizin.
HAZİRAN 2014
15
ÇAY BAHÇELERİ VE LIPTON BUNGALOVU Deniz üzerine bir çay keyfine ne dersiniz? Ülkenin iç kesimindeki tepeler ve iklimin çay yetiştirmeye oldukça elverişli olduğu İngilizlerin dikkatinden kaçmamış. Ülkenin İngiliz egemenliğinde bulunduğu dönem, bölgedeki ağaçlar kesilip yerine çay bitkisi dikilmiş. Çay üretiminin başlamasıyla birlikte ülkede yeni bir dönem açıldığını söylemek doğru olur. Haputale veya Nuwara Eliya’ya gittiğinizde, göz alabildiğince uzanan tepeleri kaplayan çay bahçelerini göreceksiniz. Çayın soframıza hangi aşamalardan geçerek geldiğini öğrenmek için bölgedeki çay fabrikalarından bir tanesini mutlaka ziyaret edin. Ayrıca ünlü İngiliz Lipton çay şirketinin kurucusu Sir Thomas Lipton’a ait olan bungalovu ziyaret etmeyi unutmayın. Bungalovun hemen yanı başında “Lipton’s Seat” denen gözetleme noktasından BOP çayınızı –Sri Lanka’da üretilen kaliteli çay-yudumlayarak önünüzde uzayıp giden kanyonu ve sisli tepeleri seyrettiğiniz anı unutamayacaksınız.
SRİ LANKA MUTFAĞI Öncelikle Sri Lanka’da yemeğin sağ elle yendiğini söyleyelim. İlk başta elle yemeyi yadırgayabilirsiniz fakat kısa sürede alışıyorsunuz. Büyüklerimizin bize söylediği ”Yemeğinle oynama” Sri Lanka’da kesinlikle geçerli değil. Yemeğinizle oynayın :) Haşlanmış pirinci, çeşit çeşit körilerle karıştırarak, parmaklarınızla küçük bir top haline getirip ağzınıza yuvarlayıvermek çok eğlenceli. Körileriyle ünlü Sri Lanka’da her türlü et, sebze ve balığın bol acılı muhteşem körileri yapılıyor. Muskat, tarçın, acı biber, zerdeçal gibi baharatlar her yemeğin baş tacı. Ayrıca tropikal meyve sevenlere müjde: Bol bol durian, mango, rambutan, ve papaya tüketebilirsiniz. Gelelim içki konusuna: Toddy ve Arrack Sri Lanka’nın geleneksel içkileri. Toddy, hindistan cevizi çiçeği özünün fermentasyonuyla elde edilirken, Arrack, Toddy özünün damıtılmasıyla yapılıyor. Her ikisini de tatmadan dönmemenizi öneririz!
TAPINAKLARDAN SAFARİYE Büyük çoğunluğun Budist olduğu ülkede Budistler için hac kabul edilen Diş Tapınağı’nı da atlamamamız lazım. Sri Lanka’nın başkenti Kolombo’ya 110 km uzaklıktaki Kandy şehrinde yer alan Diş Tapınağı, MÖ. 543’te Hindistan’da ölen Buda’nın bir dişinin korunduğu yer olarak biliniyor. İnanışa göre 4. yüzyılda bir Hint prensesi, babasının eşyaları arasında bulunan bu dişi alıp saçının içine sararak Sri Lanka’ya kaçırıyor, zamanın Anuradhapura kralına sunuyor. Sonrasında kral, Buda’nın dişi için özel bir tapınak yaptırıyor ve dişi koruyor. Buda’nın yaşamını sembolik olarak temsil eden Kutsal Diş Emaneti’ni gördükten sonra hemen tapınağın yanındaki Kandy Gölü’nün etrafında bir tur atmak her turistin özellikle Budistler’in olmazsa olmazı. Sri Lanka’nın bir diğer büyüleyici noktası, Kandy’de yer alan Royal (Peredeniya) Botanical Gardens. Bir zamanlar kraliyet rezidansı olarak kullanılan yer, 1821’de botanik bahçesine çevrilmiş. 65 hektarlık bahçe, birçok endemik ağaca ev sahipliği yapan muhteşem bir arboretum. Bahçedeki palmiye, bambu, kaktüs ve orkide koleksiyonları arasında mutlaka uzun bir yürüyüş yapmalı, Ayurvedik ilaç yapımında kullanılan baharat bahçelerini gezip, meyve yarasalarının uçuşlarını seyretmelisiniz. Ufak bir soluk almak için, bahçenin ortasında bulunan kafede güzel bir çay içmeyi unutmayın, daha gezilecek çok yeriniz var :) Hepsi ziyarete açık olmamasına rağmen Sri Lanka’da 16 tane ulusal park bulunuyor. Fakat ülkenin topografyası ve bitki örtüsü çeşitlilik gösterdiğinden, hiçbir ulusal park bir diğerine benzemiyor. Bir günde en fazla kaç çeşit hayvan görebilirim derseniz, en çok ziyaretçi çeken Ruhunu (Yala) Ulusal Park’ı sizi şaşırtabilir. Filden leopara, timsahtan iguanaya kadar birçok hayvanı görebilmek için erken kalkıp safariye çıkmalısınız! Bir diğer gözde park ise Horton Ulusal Parkı. Yaklaşık 10.000 hektar orman, çayır ve sulak alandan oluşan bir ekosisteme sahip olan park, birçok endemik hayvan ve kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Parktaki yürüyüş rotalarından ilerleyerek Baker Şelalesi’ni ve dünyaca ünlü “Dünya’nın Sonu”nu ziyaret etmeyi unutmayın.
Tuğba Öztürk
16
HAZİRAN 2014
SIRADIŞI TUĞLA HEYKELLER Sıradan bir yapı malzemesi olan tuğlaları çarpıcı heykellere dönüştüren Brad Spencer’ı duymuş muydunuz? Biz Spencer’ı ve onun tuğla insanlarını pek bir sevdik. Hatta sizinle tanıştırmak için röportaj bile yaptık. n Eda Yenivatan
Brad Spencer
tabi ama yapımı en az 3-4 hafta süren, tuğla tuğla işlenen bu çalışmalar, bir hayli emek istiyor. Ama sanatçı, sonuçta ortaya çıkan yaratıcı, hayalet-vari figürlerinin kent hayatına karışmasını sevdiğinden, bu durumdan hiç şikayet etmiyor.
BİR TUĞLA DA SEN KOY! Brad Spencer ‘free standing’ heykellerini, çoğunlukla kamu sanat kuruluşlarıyla gerçekleştirdiği ortak çalışmalar için yapıyor. “Kamusal bir alanda çalışma yapmak, bir müze ya da bir galeri için iş yapmaktan çok daha fazla sorumluluk gerektiriyor” diyor Spencer. Çünkü eserlerinin, her gün oradan geçmekte olan insanların, günlük hayatlarına bir şekilde dahil olduğunu belirtiyor. Sanat anlayışları, hayata bakışları farklı, bin bir çeşit insanın dikkatini çekebilecek bir şeyler ortaya koyabilmenin zor ama bir o kadar da keyifli olduğunu belirten sanatçı, hatta insanları oyuna dahil etmeyi de sevdiğini söylüyor. Bazen sokakta heykel çalışmasını yaptığı sırada, onu izleyenler arasındaki heveslilere ‘Al, bir tuğla da sen koy’ diyebiliyor. Siz de, bir tuğla koyamasanız da, www.bradspencersculptor.com adresini ziyaret ederek oyuna dahil olabilir, sanatçının birbirinden etkileyici işlerini görebilirsiniz.
B
rad Spencer’ı tanımıyorsanız ya da büyük, büyük dedeniz Babil’in antik kentlerinden gelmemişse, tuğladan heykellerle karşılaşmış olma ihtimaliniz çok düşük. Günümüzde örneklerine pek rastlanmayan bu tuğla heykellerle, Brad Spencer’ın tanışması da zaten tesadüfler zinciriyle başlamış. Daha küçük bir çocukken resme ilgisi olduğunu fark eden sanatçının, güzel sanatlarda resim bölümü okurken aldığı heykel dersleri, hayatta gitmek istediği yönü değiştirmiş. İlk dönemlerde kil, alçı ve bronz gibi alışılagelmiş malzemelerle çalışan Spencer, tuğla üreticisi bir arkadaşının ona gösterdiği tuğladan heykel fotoğraflarını gördüğünde çok etkilenmiş ve denemeler yapmaya başlamış. Başlangıçta bina cephelerinde, rölyef denen, dekoratif yüzey kabartma işleri yapan sanatçı, sonrasında çalışmalarını kamusal alanlarda, binalardan bağımsız duran tasarımlarla sürdürmüş. Kent meydanlarını renklendiren bu üç boyutlu işler, insanların oldukça ilgisini çekmiş ve kısa sürede Spencer’ın bilinirliğini arttırmış.
TUĞLA İNSANLAR Sanatçının çalışmalarını her görenin paylaşacağı ortak bir düşünce var ki, o da Spencer’ın heykellerinin şaşırtıcı bir güzelliği olduğu...Tuğla duvara tırmanan çocukların, sanki oyunlarını oynarken tuğlaya dönüşüvermiş gibi duran halleri, ‘Imagination’ başlığı altında oturan kız heykelinin ‘biraz gerçek biraz masal’ duruşu, şüphesiz ki çarpıcı görüntüler oluşturuyor. Tuğla duvarın nerede bitip, insanın nerede başladığını anlamaya çalışırken buluyorsunuz kendinizi. Haliyle bu
durum, yapım tekniği konusunda ciddi bir merak uyandırıyor. Sanılanın aksine Spencer bu heykelleri modellerken, önceden örülen bir tuğla duvarı yontarak çalışmıyor. Aslında üretim süreci şu şekilde işliyor: Sanatçı, tuğla biçiminde, henüz fırınlanmamış kil malzemeyi kullanıp, istediği formu oluşturuyor. Sonrasında her bir tuğlaya numara verip, fırınlama aşamasına geçiyor. Son olarak da, çalışmanın sergileneceği alanda normal bir tuğla duvar örer gibi harç kullanıp, eserini tamamlıyor. Böyle bir çırpıda anlatması kolay
� � � � � �� � �İ L� E�T�İ Ş ��İ M İ L ETA T İSŞAİ R MI M I
TA S A R I M I
����
� ��������� ������ ���
����
� ��������� ������ ���
Başvuru Tarihi ve Online Portolyo Teslimi 05 Mayıs-23 Haziran 2014 Yazılı Kültür ve Yetenek Sınavı: 24 Haziran 2014 Jüri Tarafından Portfolyo Değerlendirmesi: 24 Haziran 2014 Mülakat 25-26-27 Haziran 2014
Ayrıntılı Bilgi ����������������
santral���������� �� ���������������������� ������������
Ayrıntılı Bilgi ����������������
VCDLAB
18
HAZİRAN 2014
ROBOTLARLA DANS Transformers kahramanları yepyeni filmleri Age of Extinction ile dünyayı kurtarmak için U dönüşü yapıyor. 27 Haziran’da vizyona girecek film öncesinde robotların öyküsünü Erdem Tatar kaleme aldı.
T
ransformers, 70’lerin sonu ve 80’lerin başında piyasaya sürülen üç farklı oyuncak serisinden doğdu. Ortak özellikleri, her gün gördüğümüz araçların şekil değiştirerek savaşçı robotlara dönüşmesi olan bu üç farklı oyuncak serisi, tek bir şemsiye altında toplanıp Transformers’a dönüştü. Diaclone, Micromen ve GoBots serileri, Japon yaratıcılarından satın alınıp Hasbro oyuncak firmasının önderliğinde Transformers olarak piyasaya sürüldü. 1984 yılında Amerika’da piyasaya çıktığı gün infial yaratan oyuncak serisinin ateşi halen harlı olarak yanıyor. Hasbro, her yıl Transformers’ın sadece oyuncakları üzerinden 300 milyon dolar kazanıyor. 3 yaşından yetişkin koleksiyonculara kadar geniş bir yelpazeye oyuncak ve figür üreten Hasbro’nun en ucuz Transformers oyuncağı 3 dolar, en pahalısıysa 1600 dolar civarında. Geçtiğimiz aylarda, 1980 ve 90’larda üretilen ilk Transformers serisinin 270 parçadan oluşan setinin tamamının tam 1 milyon dolara alıcı bulduğunun da altını çizelim. Koleksiyonculuktan milyonerliğe bir gecede geçilebiliyor anlayacağınız.
ÇİZGİ FİLM İLE PATLADI Transformers’ın ülkemiz başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde yaşadığı ilgi patlamasıysa çizgi dizisi sayesinde oldu. 1984-1987 yılları arasında yayımlanan çizgi dizinin 1994 yılında bir de uzun metraj çizgi filmi yapılmıştı. Filmle birlikte kısa süre
içerisinde dünya çocuklarının gözünde efsaneye dönüşen Transformers, farklı alanlarda ürünlere de ilham verdi. Tam yirmi yıl boyunca yayımlanan çizgi roman serileri, video oyunları, çıkartma kitapları ve tekstil ürünleri sayesinde oyuncakların hayranları gitgide çoğaldı. Araba ve uçaklarla başlayan seriler dinozorlara kadar genişlemiş, neredeyse robota dönüşmeyen araç ve canlı kalmamıştı. Sonradan pek çok farklı oyuncak ve animasyon dizi serisiyle desteklenmiş olsa da Transformers eski popülaritesinden uzak kaldı. Çocuklar tarafından daha az izlendiği fark edilen serinin artık gelişen teknolojinin de yardımıyla çağ atlama vakti gelmişti. Sinema salonlarında bir Transformers filmi görmek kaçınılmazdı.
MICHAEL BAY FARKI 2000’lerle birlikte Hollywood devasa bütçelerin artık normal karşılandığı bir hayal tepesiydi. Eskiden ihtimali konuşulmayan projeler, büyük şirketlerin kapısından dönen senaryolar birer birer stüdyolardan onay almaya başlamıştı. Yapımcı şirketlerin niyetiyse bit pazarına nur yağdırmaktı. Paranın ve teknolojinin problem olmadığı bu altın çağda çizgi roman ve çizgi film kahramanları beyazperdenin en gözde transferleri olacaktı elbette. Transformers işini herkesten önce davranıp Don Murphy almıştı. Murphy daha önce Natural Born Killers filmiyle Oscar kazanmış bir yapımcıydı. O filmden beri pek çok yapımda çalışmış olsa da ultra bütçeli ilk yapıtı Transformers olacaktı. Aklına uygulayıcı yapımcı bir ortak bulma fikri düştüğünde çaldığı kapı ise Hollywood’un en ağır kapısıydı.
HAZİRAN 2014
19 Murphy, Noel gecesi falan doğmuş olmalıydı çünkü bir rüya olarak adlandırdığı ortaklık ilk buluşmada gerçek olmuştu. Sinemanın efsane ismi Steven Spielberg, Transformers’ın uygulayıcı yapımcısıydı artık. Beraberce yönetmen aramaya giriştiler ve akıllarındaki ilk ortak isim olan Michael Bay’e gittiler. Bay’in “oyuncak filmi” diyerek önceleri sıcak bakmadığı proje Hasbro yetkilileriyle bir araya gelmesinin ardından gündeminde tepeye oturdu. Transformers kısa sürede tek filmden üçlemeye dönüşüverdi: Transformers (2007), Transformers: Revenge of the Fallen (2009) ve Transformers: Dark of the Moon (2011) Üç filmde beklendiği gibi hasılat rekorları kırdı. Bu filmler sayesinde Hollywood’un son yıllardaki en güzel yıldızlarından Megan Fox’u ve en itici tiplerinden Shia LaBeouf’u da tanıdık. Üçlemenin finalinden sonra gelen sessizlik belki de en iddialı Transformers filmiyle bozuldu.
KARANLIĞA DOĞRU Michael Bay, üç filmlik anlaşması bitince Transformers’a veda edeceğini açıklamıştı. Üç film de oldukça eğlenceli filmler olmalarına rağmen aşırı basit ve hatalarla dolu senaryoları otoriteler tarafından şamar oğlanına dönmelerine sebep olmuştu. Seyircisinin zekasını hafife almakla suçlanan bir üçlemede var olmak istemiyordu doğal olarak hiç kimse. Michael Bay bir başka çizgi film klasiği Ninja Kaplumbağalar’ın yapımını üstlenmişti. Senaryo ekibi dağılmıştı ama Hasbro’nun inancı vardı, Spielberg’i de ikna ederek sıfırdan başlayacak ikinci bir üçleme çekmeye karar verdiler. Bu defa daha az çocuksu ve daha ciddi bir seri planlıyorlardı. Spielberg, Michael Bay’i de projeye ikna etti ve istediği kadroyu kurması konusunda ünlü yönetmeni serbest bıraktı. Michael Bay’in en önemli isteği bilinmeyen oyuncular ve dijital robotlar yerine filme gerçek bir başrol bulmaktı. Yakın arkadaşı Mark Wahlberg’le hemen anlaşan Michael Bay, ünlü aktörle de kafa kafaya vererek kadrosunu kurdu. İnsanlığın dostu Autobot ve gezegeni ele geçirmek isteyen Decepticon’ların savaşında yepyeni bir sayfa açıldı. İlk filmin adı Transformers: Age of Extinction olarak duyuruldu ancak bizi asıl heyecanlandıran dinozor şekli ve boyutlarındaki Dinobotların filme dahil olması ve Dicepticon’ların yeni lideri Galvatron. Bu iki yeni transfer hiç şüphesiz Age of Extinction’a bambaşka bir hava katacak. Umuyoruz ki yeni Transformers üçlemesinin filmleri ilk üçlemeden hem daha eğlenceli hem de daha iyi senaryolara sahip olurlar. Transformers: Age of Extinction, 27 Haziran’da vizyonda.
FAVORİ ROBOTLARIMIZ Çizgi dizilerden ve çizgi filmlerden sevdiğimiz tek robotlar Transformers evreninden değiller elbette. İşte farklı yapımlardan hastası olduğumuz robotlar. Eğer aralarında tanımadıklarınız varsa mutlaka bir şekilde izlemeye çalışın. THE IRON GIANT: 1999 tarihli bu animasyon film, Warner Bros’un imza attığı belki de en kalp sızlatan yapımlardan. Soğuk Savaş Amerika’sında geçen filmde bir çocukla devasa bir robotun Amerikan hükümetine karşı verdikleri var oluş mücadelesi konu ediliyordu. Vin Diesel’ın boru sesiyle hayat verdiği robotumuzun hikayesini mutlaka izlemelisiniz. VOLTRON: Çocukluğu 80’lere denk gelenlerin ortak kahramanlarındandı Voltron. Genç pilotların kullandığı aslan şeklindeki görkemli keşif robotları, devasa düşmanlara karşı birleşip Voltron’ı oluştururlardı. Sonradan bir de bunun taşıtlı versiyonu çıktı ama bizim gönlümüz hep aslanlıda kaldı. Voltron, Voltron, Voltron! GUNDAM: Japonya’nın en dev robot hastalığıyla karşınızdayız. Gundam’ın pek çok seriden oluşan çizgi dizileri var. Hangi serisini izlerseniz izleyin hastası olacaksınız. Pacific Rim filmine de ilham olan pilot kontrolündeki devasa robotlar evrenin birbirinden farklı köşelerine barış ve huzur getirmek için çarpışırlardı. Halen büyük prodüksiyonlu bir filminin yapılmamış olması şaşırtıcı! NEON GENESIS EVANGELION: Listemizdeki en kısa ömürlü fakat en ses getiren seri kesinlikle bu. Sadece 26 bölüm süren Neon Genesis Evangelion, o kadar büyük bir kültürel infial yarattı ki kısacık ömründe, finali uzun metrajlı iki çizgi film olarak çekildi. Onlar da öyle kıyamet kopardılar ki iki farklı seri halinde alternatif son filmler serisi başladı. Çizgi dizinin 2015 yılında son çizgi filmiyle nihayete ereceği açıklandı. Mutlaka izlenmesi gereken, Matrix’ten bile derin felsefesiyle insanı sarsan bir seri. POWER RANGERS: Bu diziye tam manasıyla bir robot serisi diyemeyiz. Motosiklet kasklı ve tayt kostümlü kahramanlarımız seneler süren farklı versiyonlarıyla kötülüğe karşı savaştılar. Tehdit, devasa kötülerden geldiğinde özel güçlerini kullanarak Megazord adlı bir robota dönüşüp öyle savaşırlardı. Kabul, robotun adı fiyasko ancak dizi pek güzeldi. 2016 yılında filmi de gelecek!
LIVING OFF THE WALL: A VANS DOCUMENTARY SERIES THE US IN USSR
/
DOCUMENTARIAN:
ALL THE STORIES: VANS.COM/LIVINGOFFTHEWALL
22
HAZİRAN 2014
İSTANBUL’UN EĞLENCE RÖNTGENİ
Y
Uru Group’un Bahçeşehir Üniversitesi ile yaptığı “Türkiye’nin Eğlence Trendleri” araştırması, İstanbul’da meyhanelerden tavernalara, pavyonlardan rock barlara kadar her türden eğlenceye nerelerden akabileceğinizi ortaya koyuyor. n Ece Budayıcıoğlu
oğun geçen, yorucu bir haftanın ardından kendinizi nasıl ödüllendirmeyi tercih ediyorsunuz? Eve gidip bütün hafta sonu boyunca üzerinizde pijamalar ve elinizde fincan fincan kahve ile koltuğuna gömülmeyi tercih edenlerdenseniz şayet, söylenecek laf yok. Fakat nerede akşam orada sabah deyip, ofisten çıkar çıkmaz kendinizi ortamlara vuruyorsanız, bu yazı tam da size göre. Küçükçiftlik Park’ın da çatısı altında bulunduğu Uru Group’un Bahçeşehir Üniversitesi ile yaptığı “Türkiye’nin Eğlence Trendleri” araştırması, İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir ve Bodrum gibi Türkiye’nin eğlence sektörüne liderlik eden şehirlerinin bir nevi “eğlence röntgenini” sunuyor.
SEMT SEMT EĞLENCE Araştırmaya göre, dünya trendlerini artık çok yakından takip eder hale gelen Türk eğlence sektöründe, bireylerin tercihleri büyük ölçüde sosyo-ekonomik bir zemine dayanıyor. 90’lı yıllarda gece eğlencesi dendiğinde rağbet edilen sayılı mekan ve buna bağlı olarak sayılı eğlence tipi varken, günümüzde kişiler kendini mutlu, değerli ve özel hissettiği; kültür ve anlayış bazında benimseyebildiği ve buna bağlı olarak bir nevi “kendi eğlence trendlerini belirlediği” bir şekle bürünmüş durumda. Modern zamanların bir getirisi olarak, kimse içine yakışmadığı, kendini rahat hissetmediği, belki kesesine göre olmayan ve kişinin mutlak ekonomik çöküşüyle sonuçlanacak eğlence türlerini tercih etmek zorunda hissetmiyor. Uzun
lafın kısası, 80’lerin ajitasyon kokan zengin kızlı, fakir Emrah’lı, diskotekli uyuşturuculu filmlerinde göz sokulan tek tip “dejenere” eğlence anlayışı çoktan çöp olmuş bile. Çalışmanın sonunda ortaya çıkan haritadan İstanbul’un eğlence haritasında bu çeşitliliği kendi gözlerinizle de görmeniz mümkün. Bu koca şehrin her semtinde kendine has eğlence türleri ve mekanları cirit atıyor. Söz gelimi Üsküdar’da ağırlıklı olarak nargile kafeler ve türkü barlar revaçtayken, Bebek semalarına uzandığınızda deste deste paraları havaya saçıp ceket filan yakarak eğlenebileceğiniz kalbur üstü mekanların listesini görebiliyorsunuz. Meyhanelerden tavernalara, gay barlardan pavyonlara ve rock barlara kadar herkese hitap edecek türde eğlenceye nerelerden akabilirsiniz ayan beyan ortada. Bu haritanın yanı sıra, bir de İstanbul’da son zamanlarda popülaritesi artan ya da kısa süre içinde artması beklenen semtlerin bir listesi yapılmış. Bu listeye göre Galata-KaraköyTünel üçgeni, İstanbul gece hayatının ön plana çıkan önemli bir eğlence aksını oluşturuyor. Karaköy’de yeni açılan mekanlar bunun önemli bir işareti olarak görülüyor. Galataport-Salıpazarı projesinin ilerlemesiyle, Karaköy-Kabataş hattına kadar bu eğilimin yayılması bekleniyor. Beyoğlu her zamanki önemini koruyor ve Talimhane Projesi’nden sonra Tarlabaşı projesi de Beyoğlu’nu çok genişletecekmiş gibi gözüküyor. Öte yandan, Anadolu yakasında Kadıköy Çarşı ile Bağdat Caddesi eğlence aksları mevcut. Beyoğlu’ndaki mekanlara açık alan kısıtlaması getirildikten sonra, tercihlerin kısmen Kadıköy’deki alternatiflere yöneldiğini zaten bir süredir müşterileri olarak gözlemliyorduk. Bu yönelim bir süre daha hızını koruyacak gibi gözüküyor; zira Kadıköy Beyoğlu’na harika bir alternatif oluşturuyor.
BAKIRKÖY-FLORYA HATTI Boğaz’ın iki yakasındaki sahil hattının da şimdikinden daha da ön plana çıkması çok muhtemel; Bakırköy-Florya hattının ise daha da genişleyip yayılması mümkün. Sosyoekonomik gelir anlamında daha “peripheral” yani “çevre” özellikleri gösteren diğer semtlerde çok ilginç ve yerel mekânlar açılıyor. Lise gençliğine yönelik ve gündüzleri akşama dek açık dans kulüpleri, göç eden grupların ilgi gösterdiği türkü barlar gibi oluşumları Gaziosmanpaşa gibi semtlerde görüyoruz. İnternette videolarıyla rekora koşan Şanzelize Kafe bu oluşumlara gösterilebilecek en iyi örneklerden mesela.
MÜZİK H A Z İ R A N
2 0 1 4
GHOST STORIES RAFLARDA
COLDPLAY’IN 2011 yılında yayınladığı Mylo Xyloto’dan sonra çıkaracağı albümü hepimiz merakla bekliyorduk. Ve nihayet 19 Mayıs günü Londralı grubun son albümü Ghost Stories hem dijital ortamlarda hem de raflardaki yerini aldı. Şubat ayında Midnight ve Mart’ta da Magic single’larını yayınlayan Coldplay, aslında yeni albümün hangi tınılarda olacağı sinyalini de az çok vermişti. Albüm geneli de yine bu iki şarkının sahip olduğu atmosferle bezeli. Mylo Xyloto ile yoğun derecede hissedilen elektronik ve ambient havanın yine aynı şiddetle devam ettiği görülüyor Ghost Stories’de. Bu durumu çoğu Coldplay fanı pek hoş karşılamasada, grubun denenmeyen şeyleri denemeye çalışması açısından, en cesur albümlerden birini ortaya koyduğu gerçeğini değiştirmiyor. Chris Martin’in karısı Gwyneth Paltrow’dan ayrılık sürecinde oluşturduğu bu albüm, gerek iyi gerekse kötü yönleriyle 2014’ün en konuşulacak albümlerinden biri olacak gibi görünüyor. Bize düşen ise, her Coldplay albümü gibi Ghost Stories’i de hatmetmek!
ULTRAVIOLENCE’A ULTRA PAKET
GÜZELLER güzeli yıldız Lana Del Rey en nihayetinde yeni albümünü piyasaya çıkarıyor. 13 Haziran günü tüm dünyada piyasada olacak olan Ultraviolence için farklı versiyonlar hazırlanmış durumda. İsteyene standart CD, isteyene bonus şarkılı özel versiyon, isteyene de plak seçenekleri sunuluyor. Ancak öyle bir versiyon var ki koleksiyoncuların kesinlikle kaçırmaması gerektiğini düşünüyoruz. Fiyatı 100 dolar olan sete, Lana’nın resmi internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Bu özel pakette albümün kapağı setin kutusuna özel bir parlak basım tekniğiyle basılmış. İçinde ise iki özel dizayn plak, albümün özel basım CD versiyonu ve Lana’nın arşivinden özel olarak alınmış dört adet poster fotoğraf bulunuyor. Hatta bu paketi siteden satın aldığınızda, fotoğrafları adınıza da imzalatabiliyorsunuz. Lana hasreti bağrımızda yanarken bir de bu setin gelişi cüzdanlarımızı da yakacak belli ki.
24
HAZİRAN 2014
ŞIK GİTAR ASKISI MI ARAMIŞTINIZ? DAHA çok ürettiği el yapımı deri aksesuarları ile tanınan Tanner Goods, ürün yelpazesini genişletmeye karar verdiğinden beri yün battaniyelerden köpek kayışlarına kadar çok geniş bir ürün gamı ile hayat tarzınızı belirleyen ürünler sunuyor. Portland menşeli şirket popüler fotoğraf makinesi askılarından sonra elektro gitar askılarına da elini attı. Troubadour askılar 5.5 inch (14 cm) genişliğinde Horween Rich Chromexce derisinden üretilmiş ve Tanner logosu el yapımı olarak her
birine tek tek işlenmiş. Zamanın getirdiği teknik ve formüllerle 100 yılı aşkın bir tecrübeye sahip şirketin ürettiği gitar askıları sanıyoruz ki eskidikçe daha da güzelleşecek. Cilalanmış, siyah, koyu meşe ve doğal deri rengi gibi renk alternatiflerleriyle sunulan el yapımı damgalı Troubadour askıların fiyatı 155 dolar civarında. http://goo.gl/lzV7Ye H www.tannergoods.com H
FİNAL 8 HAZİRAN’DA DÜNYA çapında amatör müzisyenleri destekleyen en büyük müzik yarışması organizasyonu olan ve dünyada 150 şehirde gerçekleşen Emergenza, İstanbul’da üçüncü kez müzikseverlerle buluşuyor. 4-6 Mayıs tarihlerinde Mojo Beyoğlu’nda gerçekleşen elemelerde yarışan 30 gruptan 12’si; 8 Haziran’da Jolly Joker İstanbul’da Emergenza 2014 Türkiye Finali’nde yarışacak. Arsnova, Güneş Gürsoy, Kampala, Minimal Amalar, Montana Çetesi, None Shall Return, Rain Leechers, Rom, Saspent, The Tides, Trnc ve Yabancı Değiliz; 8 Haziran’da Jolly Joker İstanbul’da yapılacak finalde kıyasıya mücadele edecek. Emergenza’da birinci olacak grup, Almanya’da gerçekleşecek Uluslararası Taubertal Festivali’nde yarışma ve star’larla aynı sahneyi paylaşma şansını yakalayacak.
BASEMENT JAXX’TEN YENİ ALBÜM
HEM ALBÜM HEM BELGESELLE GELİYOR! MüjdeMizi isteriz. Yeni Foo Fighters albümü bu sonbaharda çıkıyor. 2011 tarihli Wasting Light efsanesinin devamına çölde kalmış gibi susamış haldeyiz, keşke Foo’lar her sene yeni albüm patlatsalar! Foo’lar, adını henüz açıklamadıkları sekizinci stüdyo albümlerini tam sekiz farklı Amerikan şehrinde kaydetmişler. Chicago, Austin, Nashville, Los Angeles, Seattle, New Orleans, Washington DC ve New York’ta bulunan sekiz stüdyo, Foo Fighters albümünün tadına bizden önce baktılar. Her şehirde tek şarkı kaydettiklerinden ve her şarkıda o şehrin müzik ikonlarından birinin konuk olduğundan başka hiçbir haber yok albüme dair. Bu arada albümün yapım aşaması, kayıt yapılan sekiz şehrin müzikal tarihini de anlatacak olan sekiz bölümlük bir belgesel halinde yayımlanacak. Belgeselin yönetmeni mi? Elbette Dave Grohl!
14 Haziran’da One Love Festival’de headliner statüsünde çalacak olan Basement Jaxx belli ki bu konserde yeni albümünden şarkılar da çalacak. İngiliz elektronik müzik dehası ikili, son stüdyo albümlerini 2009 yılında peşi sıra yayımlamıştı. Scars ve Zephyr’e beş yıl sonra yeni kardeş geliyor. Junto adını taşıyan albümde intro da dahil olmak üzere tam on üç şarkı yer alıyor. 25 Ağustos’ta yayımlanacak olan albümden gelen ‘Unicorn’ adlı ilk single internette oldukça iyi tepkiler aldı. Bu arada Basement Jaxx konserine gidip gitmemek konusunda kararsızsanız, tavsiyemiz grubun resmi Facebook sayfasına bir göz atmanız. Dansçılar ve konuk vokallerle süslenen sahne şovları hem bu denli teknolojik hem de böylesine eklektik bir denge tutturabilen başka gruba rastlamanız zor. Basement Jaxx, Haziran’da One Love’da, Junto albümü Ağustos’ta her yerde!
HAZİRAN 2014
25
DAHA F
TABLEAZLASI TTE
MERCAN DEDE RÖPORTAJI TABLET DERGİMİZDE
PLAKLA BENİ LÜTFEN! RETRONUN geri dönüşüyle beraber plaklar da yeniden raflardaki yerini alıyor. Plak hastaları için tek seçenek tozlu raflar arasında rutubet kokusunda plak seçmek değil. Gerçi plakseverler kesinlikle işin bu yönünden de keyif alıyorlar ancak bunun dışında bir alternatif arayanlar için Vinyl Me Please imdada yetişiyor. Belli bir aylık ücret ödediğiniz bu Plak Kulübü, her ay kapınıza sizin müzik tercihlerinize göre bir plak teslim ediyor. Sadece bununla kalmayıp e-postanıza da çeşitli alternatifler yolluyor. Başka bir arzunuz?
sUFi müziğinin ilahi geleneğini, çağdaş müziğin tınılarıyla incelikli bir şekilde harmanlayarak eski ile yeniyi buluşturan Mercan Dede, 6 yıllık bir aranın ardından ‘Dünya/Earth’ albümünü geçtiğimiz yıl ONEARTH Records etiketiyle yayımlamıştı hatırlarsınız. Mercan Dede şimdi de, Buddha Bar’ın geçtiğimiz ay yayınlanan 16. albümünde yer alan Hidden parçasıyla gündemde. Daha önceki birçok Buddha Bar albümünde imzası olan DJ Raven’in, Güney Amerika’dan esinlenerek oluşturduğu 16. albümün ilk CD’si, dinleyicileri yatıştırıcı melodiler eşliğinde amazonların ötesine bir yolculuğa davet ediyor. Laidback, SoulAvenue, Ganga ve Dreamers Inc. gibi dikkat çekici artistlerin yer aldığı ilk CD hipnotik kompozisyonları ve estetik düzenlemeleriyle bugüne kadarki en karakteristik derlemelerden birisi olma özelliğini taşıyor. Mercan Dede’nin Hidden parçasının yer aldığı ikinci CD’de ise DJ Raven, elektronik sound’lardaki ustalığını bir kez daha kanıtlıyor. Biz de bu vesileyle Mercan Dede ile tablet dergimiz için keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Mutlaka okumanızı tavsiye ederiz!
POZİTİF LIVE’DAN SOMA’YA DESTEK üLKeMizin önde gelen organizasyon şirketlerinden Pozitif Live, geçtiğimiz ay tüm Türkiye’yi yasa boğan Soma felaketi mağdurlarına destek olmak için kolları sıvadı. Şirket, Haziran ayında gerçekleşecek etkinliklerinin bilet gelirlerini Soma’ya bağışlıyor. One Love Festival, Bob Dylan, Travis, Pixies, Sun Ra Arkestra ve Belleruche biletleri acılı ailelere ve Soma’da zarar gören halka eminiz çok büyük destek olacaktır. Hem bu yazın kalburüstü etkinliklerine katılıp hem de Soma’yı hayata döndürme çalışmalarına bir katkı yapmak isteyenler her bütçeye uygun biletlere eminiz ilgi göstereceklerdir. Pozitif Live’ı bu önemli kararlarından dolayı kutluyoruz. Soma İçin Müzik başlığı altında yürütülecek olan bu benzersiz kampanyayla alakalı daha geniş kapsamlı bilgiye internet sitesinden http://goo.gl/gEhnsT ulaşabilirsiniz. H http://somaicinmuzik.com/ H
BEATLES ETKİLİ HAYIR İŞİ
http://goo.gl/FWVU9 H http://vinylmeplease.com H
THE FLAMING LIPS hiç şüphesiz dünya alternatif müzik sahnesinin en şahsına münhasır bandolarından. Mükemmel sahne şovları ve kan kaynatan şarkılarından haberdar olmayanlar bizce çok şey kaçırıyorlar. Eğer Beatles seviyorsanız belki sizi sıradaki projeleriyle tavlayabilirler. Beatles’ın 1967 tarihli efsane albümü Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band’ı baştan sona yeniden kaydetti The Flaming Lips. Albümün adını With a Little Help From My Fwends koyan The Flaming Lips üyeleri her şarkı için çok özel konuklar davet etmiş stüdyolarına. Albüm 28 Ekim tarihinde yayımlanacak ancak önceden sipariş verenler Lucy in the Sky With Diamonds yorumunu hemen indirebilecekler iPod’larına. Bu şarkıda gruba Miley Cyrus ve Moby’nin eşlik ettiğinin altını da çizelim. Grup bu albümün gelirini Oklahoma’da faaliyet gösteren The Bella Foundation adlı hayır kurumuna bağışlayacağını da açıkladı. Albümün tüm masrafını cebinden harcayan grup, konuk sanatçılara da tek kuruş koklatmamış!
26
HAZİRAN 2014
TETRİS 30 YAŞINDA Bugünün genç kuşağı için pek fazla bir şey ifade etmese de, gençliğini 90’lı yıllarda yaşayanlar için Tetris asla unutulmayacak bir efsane. Bu basit ama zevkli oyunun hayatımıza girmesinin üzerinden tam 30 yıl geçti. Dünya çapında en çok oynanan oyunların başında gelen Tetris’in öyküsünü Cemal Çobanoğlu yazdı. DÜNYAYA NINTENDO TANITTI
B
u sene 30. yıldönümünü kutlayan Tetris, Rus bilgisayar mühendisi Aleksey Pajitnov ile ona bu projede yardım eden Dmitry Pavlovsky ve Vadim Gerasimov tarafından tasarlandı ve ilk olarak 6 Haziran 1984’de, Sovyetler Birliği’nde yayınlandı. Her şey Pajitnov’un, sanal zeka ve dil algılama problemleriyle uğraşırken, beyni çalıştıran bir bilgisayar oyunu yazmaya karar vermesiyle başlamıştı. Her biri beş kareden oluşan figürlerle oynanan Pentomino adlı oyundan (Rusya’da oldukça yaygın olan, elle oynanan puzzle benzeri bir oyun) esinlenen Pajitnov, figürlerden birer kare eksiltti ve Tetris’i ortaya çıkardı. Oyun adını da, Yunancada dört anlamına gelen “tetra” (oyundaki şekillerin 4
segmentten oluşması) ve Pajitnov’un en sevdiği spor olan tenisin birleşiminden aldı. Sovyet Bilimler Akademisi Bilgisayar Merkezi’nde yaratılan bu oyun, komünizm kuralları gereği, topluma mal edilmiş bir oyun olarak ilk yıllarında bütün SSCB ve Doğu Bloğu ülkelerinde ücretsiz olarak dağıtıldı. Hatta bunun sebebinin, ekonomisi dibe vuran ve parçalanmaya başlayan SSCB hükümetinin, kötü koşullarda yaşayan halkı oyalayıp, ülkenin durumunu daha az düşünmelerini sağlamak olduğu iddia edilmişti ki, bu sav bizce de kulağa hiç mantıksız gelmiyor.
İki yıl içerisinde ünü SSCB’yi aşan, Amerika ve Avrupa’da da duyulmaya başlayan Tetris’in bir marka haline gelmesi ve çok daha geniş kitlelere ulaşması ise, Nintendo için oyunlar hazırlayan ünlü oyun tasarımcısı Henk Rogers’ın, Las Vegas’taki bir fuarda Tetris ile tanışması sayesinde oldu. Oyunun haklarını satın almak için Rusya’ya giden Rogers burada Pajitnov ile tanışmış ve 1988 yılında ikili, ortak olarak oyunu Amerika ve Avrupa ülkelerinde satmaya başlamıştı. Bu zamana kadar Tetris’ten ekstra herhangi bir para kazanmayan ve devlet memurluğu maaşıyla geçinen Pajitnov, Rogers sayesinde oyunun telif haklarından payına düşeni aldı ve 1994 yılında Amerika’ya taşınarak, oyun tasarımcılığına bu ülkede devam etmeye başladı. 1996 yılında, The Tetris Company’yi kuran Rogers, Nintendo ile yaptığı anlaşma sayesinde, oyunun Commodore64, Amiga, DOS, Macintosh işletim sistemli bilgisayarlar dışında, Game Boy’larda da oynanmasını sağladı ve oyun asıl büyük atılımını bu sayede yaptı. Ülkemizde de bir çoğumuzun, elinden düşürmediği “Game Boy”lar sayesinde tanıştığı bu oyun, Nintendo’ya da, en büyük rakipleri Atari ve Genesis karşısında büyük bir üstünlük kazandırdı. Hatta, Tetris yüzünden Nintendo ve Atari arasında mahkemeye kadar taşınan büyük bir rekabet yaşanmış, Tengen adında yan bir oyun şirketi kurup Tetris oyunu çıkaran Atari, mahkemeyi Nintendo karşısında kaybetmiş ve Tengen firmasını kapatmıştı.
ARAŞTIRMALARA KONU OLDU
Aleksey Pajitnov
Günümüzde iPhone, Android işletimli telefonlar, tabletler, Xbox ve Playstation gibi sayısız ortamda halen oynanmakta olan tüm zamanların “en çok indirilen paralı oyunu” ve “en çok farklı platforma uyarlanan oyunu” unvanlarını da elinde bulunduran Tetris, geçtiğimiz 30 yılda, müzik, tıp, psikoloji, resim, heykel, video art, grafiti, mimarlık, ürün tasarımı, iç mimarlık ve benzeri bir çok farklı alanda, bir çok farklı insana ilham kaynağı oldu.
HAZİRAN 2014
27 azalttığını açıkladılar. Yapılan bir başka araştırmada ise, Tetris’in özellikle çocuklarda görülen göz tembelliği hastalığında olumlu yönde etkileri olduğu keşfedildi. Özellikle bu son araştırma, yıllarca “bırak artık şunu elinden, gözlerin bozulacak” diyerek, nice Tetris rekortmenlerine mani olan ebeveynlere bir cevap niteliğindeydi…
TETRİS GRUBUNU HATIRLAYAN?
Tetris’in etkileri özellikle tıp alanında bir çok farklı araştırmaya konu oldu. Harvard Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü’nde yapılan bir araştırmada, deneklere üç gün boyunca günde birkaç saat Tetris oynatıldı. Bazı denekler, araştırma bittikten sonra hala rüyalarında gökten düşen şekiller görüyorlardı. Hatta bazı denekler bu şekilleri uyanıkken bile görmeye başladılar. Uzun süre Tetris oynayanların zihninde, oyunu bıraktıktan sonra bile onunla ilgili görüntüler oluştuğunu tespit eden araştırmacılar, bu durumu “Tetris Etkisi” olarak adlandırdılar. ABD’de yapılan bir başka araştırmada ise, uzun süre Tetris oynayanların beyninde dil kullanımı ve kompleks düşünmeyle ilgili bölümlerin geliştiği tespit edildi. Oxford Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, bilim adamları, travmatik olayların ardından Tetris oynamanın, acıların unutulmasını sağladığını ve travma sonrası stres bozukluğu ihtimalini
Çeşitli filmlerde, dizilerde farklı şekillerde kendine yer bulan Tetris’in, 2-3 sene önce bir de filmi çıkıyor sanmıştık ki; internete düşen, dev Tetris parçalarının gökyüzünden şehre düştüğü ve insanlara saldırdığı, Michael Bay imzalı fragmanın, bir Youtube kullanıcısının şakası olduğu anlaşılmıştı. Warialasky adlı kullanıcı, bu filmi olmayan fragmanı, Amiral Battı (Battleship) oyunundan esinlenilerek çekilen Battleship (Amiral Battı) filmiyle dalga geçmek için yapmıştı. Tetris’in ayrıca 2010 yılında Davor Radic tarafından “Tetris” adıyla, 2011 yılında da Adam Cornelius tarafından “Ecstacy of Order” adında iki adet belgeseli çekildi. Özellikle Dünya Tetris Şampiyonası’na hazırlanan rekortmen oyuncuların konu alındığı ikinci belgesel, Tetris “manyaklığını” (tetrismania) çok açık bir şekilde gözler önüne seriyordu. “Koroboenki” adlı Rus folk şarkısından ilham alınan müziğini, benim gibi bir çok insanın hala aklında olan oyun, bütün dünyada bir çok müzisyeni de etkilemeyi başardı. Benzer bir durum bizde de yaşandı. 90’larda kurulan bir pop müziği grubuna “Tetris” adı verilmişti. “Öptüm canım gözlerinden, bıktım senin sözlerinden” benzeri şarkı sözlerinin tetris oyunundan etkilenilerek yazıldığını söylemek zor olsa da, oyunun, Tuğrul Arsever’in solistliğini yaptığı gruba direk ismini vermesi; Tetris’in ülkemizdeki pop kültürü üzerindeki gücünü göstermesi açısından çok önemliydi.
YIL BOYUNCA KUTLANACAK Bir çok insanın, “üç boyutlusu (3D) çıktı, Tetris bozuldu” diye düşündüğü şu yıllarda, oyunun hala ciddi miktarda kullanıcısı bulunuyor. Firmanın sahibi Henk Rogers da, oyunu günümüzde de ilgi çekici hale getirmek için çeşitli çalışmalar (Tetris Blitz vb.) yapmaya devam ediyor. Mart ayındaki Sochi 2014 Paralimpik Olimpiyatları kapanış seremonisinde, zeminde “impossible” yazılan şovda karşımıza çıkan Tetris, 30. yaşını sene boyunca devam edecek çeşitli etkinlik ve gösterilerle kutlayacak. Tetris’i tekrar popüler bir oyun haline getirmeyi de amaçlayan gösterilerden ilki, Nisan ayında ABD’nin Philadelphia eyaletinde gerçekleştirildi. Daha önce de denenmiş olan gökdelen üzerinde Tetris oynama fikri, bu sefer Tetris’in 30. yılı şerefine, 133 metre yüksekliğindeki Cira Center adlı gökdelende gerçekleştirildi. Gökdelen üzerinde Tetris oynayanlardan biri de firmanın sahibi ve Tetris’i Tetris yapan adam Henk Rogers idi. Rogers’ın Tetris oyununda pek de başarılı olmadığını görmek, izleyenleri biraz şaşırttı… Hala telefonundan ya da laptopundan Tetris oynamaya başlamadan okumaya devam edenler için şimdi bir iyilik yapalım ve yazımızı burada bitirelim. Tetris’te hala eskisi kadar iyi misiniz merak etmiyor musunuz?
28
HAZİRAN 2014
EN KÖTÜ BABALAR 15 Haziran Babalar Günü. Tüm babaların bu özel gününü kutlarken, ne kadar şanslı olduğumuzu görmek için bazı kötü babalara göz atmak istedik. E her baba iyi olacak değil ya! n Mehmet Göksu ANDREW RYAN
DARTH VADER Bilim kurguda kötü baba denilince ilk akla gelen figür ile listeyi başlatmayı uygun gördük. Tabi ki, Star Wars evreninden Darth Vader. İmparatorun sağ kolu. Doğal olarak yeni üçlemedeki Anakin Skywalker karakterinden değil, eski üçlemede anlatılan ve Güç’ün karanlık tarafına kendini iyice kaptırmış olan, kafatasına benzer siyah miğfer giyen ve James Earl Jones’un seslendirdiği Darth Vader’dan bahsediyoruz. Aslında ilk bakışta Darth Vader o kadar da kötü bir babaymış gibi gelmiyor. Öncelikle, Episode VI’nın son sahnelerini saymazsak çocuğunu dövdüğü falan yok. Hatta uzun süre çocukları olduğundan bile haberdar değil. Doğumları sırasında biraz meşguldü çünkü; Obi Wan tarafından kolları bacakları kesilirken lavlar içinde kıvranıyordu. Haberi olmadığı için suçlayamıyoruz kendisini. Bu da onu “En Kötü Babalar” listesindeki “En İyi Baba” yapar.
BioShock oyunlarında Rapture Endüstri şirketinin başı olan Andrew Ryan, daha çocukluk yıllarında Bolşevik Partisi kontrolündeyken kendisine empoze edilmiş aşırı uçlarda bir kötü adam. Genel olarak bütün BioShock kurgu dünyasının baş kötüsü. Andrew Ryan’ın babalık kariyerinden şöyle bir örnek verelim: İlk doğan çocuğunun annesini öldürüp, embriyosunu genetik araştırmalar yapmak isteyen bir düşmanına satıyor.
LORD DENETH0R Tolkien’in Orta Dünya’sında, Gondor krallığının vekilharcı olan Lord Denethor hakkında ne desek az. Epik boyutlardaki diplomatik kifayetsizliğini bir kenara bıraksak bile, oğullarına ve özellikle Faramir’e karşı tutumu aklımıza geldiğinde, küfür dağarcığımızı geliştirecek yeni küfürler icat ediyoruz. Lord Denethor, taraf tutan birisi. Öyle ki, oğulları arasında da taraf tutuyor ve büyük oğlu Boromir’i, Faramir’e karşı her şeyden üstün tutuyor. Filmlerde değil ama kitaplardaki satır aralarını okuduğumuzda bunun sebebinin, Faramir daha çok küçükken annesinin ölmesi ve Lord Denethor’un bu ölüm üzerine ağır bunalımlara girmesi olarak yorumlayabiliriz. Daha da kötüsü Faramir, ölen annesine çok benziyor, hem davranış hem fizik olarak. Bu yüzden Lord Denethor, Faramir’i pek etrafında istemiyor.
ATEŞ BÜKÜCÜ LORD OZAI Lord Ozai’nin kötü babalık sendromu, aslında ailesinden geliyor. Kızı, kendisi ile pek ilişkisi olmadan zaten bir psikopat olarak yetişiyor. Büyükbabası ise bir megalomanyaklar hanedanlığı kurarak bütün ulusu militan, faşist, soykırımcı ve işgalci bir kitleye dönüştürüyor. Fakat onur kavramını her şeyin üzerinde tuttukları için babası, kardeşi ve oğluna pek katlanamıyor. Oğluyla olan ilişkisi konusunda Avatar, Son Hava Bükücü dizisindeki repliklerden ortaya karışık özet geçiyoruz: “Oğlum, büyükbabam dedi ki, kardeşimin acılarını anlayabilmem için seni öldürmem gerekiyormuş fakat annen benimle bir anlaşma yaptı ve büyükbabamızı öldürürsem canını bağışlayacağımı söyledim. Öyle de karar verdim. Kardeşim acı kaybı dolayısıyla teknik olarak kötürüm kaldığı için tahta ben geçeceğim! Bu yüzden seni de tebrike derim, artık bir prens oldun. Ayrıca sana tek değer veren insan olan anneni de bu topraklardan sürgüne yolladım.”
TYWIN LANNISTER Tüyleriniz diken diken oldu, başınızdan aşağı kaynar sular indi değil mi? Genellikle birinin karısının doğumda ölmesi büyük bir acı ve kızgınlık kaynağıdır, bu kabul edilebilir. Fakat Tywin Lannister’ın karısı (aynı zamanda kuzeni olur) Tyrion’ı doğururken öldürdüğünde, psikolojide Kübler-Ross modeli diye bilinen davranış modelini izlemekle kalmamış, yeni boyutlara, yeni ufuklara taşımıştır. Zaten oğlundan, karısının ölümüne sebep olduğu için ölesiye nefret etmesi yetmezmiş gibi, oğlu bir de cüce olarak doğmuştur. Zaten kötülük konusunda hayvan evladının önde gideni olan Tywin Lannister’ın bu doğumdan sonra nasıl bir başkalaşım geçireceğini kestirmek kolay. Daha da büyük bir hayvan evladı olur, karısının ölümü yüzünden ölene kadar oğlunu suçlar. Cüce ve deforme olduğu için her fırsatta aşağılayıp dalgasını geçer.
MODA H A Z İ R A N
2 0 1 4
ŞAPKALAR HAZIR MI?
HASHTAG ADIDAS INSTAGRAM’DA favori fotoğrafınızı seçin, çünkü yakında onu ayakkabınız üzerinde göreceksiniz! Nasıl mı? Adidas moda devrimlerine devam ediyor ve çıkartacağı bir aplikasyon sayesinde en sevdiğiniz Instagram fotoğrafınızı ayakkabılarınızın üzerine basmanızı sağlıyor. Android ve IOS üzerinde çalışacak olan aplikasyon ile çektiğiniz fotoğrafınız ile kişiselleştirip sonra da satın alabileceğiniz tamamen size özel bir çift Adidas’a sahip olabileceksiniz. Ağustos ayında piyasaya sürülecek olan aplikasyonun ne şekilde çalışacağı ve ayakkabıların ne kadara mal olacağı konusunda ise henüz kesin bir bilgi yok.
HER YIL modanın sosyete ile buluştuğu Royal Ascot bu yıl 17-21 Haziran tarihleri arasında İngiltere’de düzenlenecek. Asıl amacının kraliyet at yarışları olduğu çoktan unutulan ve bizler için sadece bir şapka şovu anlamına gelen organizasyon, 17 Haziran sabahı saatler 10.30’u gösterdiğinde ziyaretçilerine kapılarını açacak. Bir moda şovuna dönüşen ve yaratıcılığın sınırlarını zorlayan törene katılacak bayanlar, organizasyonun en iddialı ve şık şapkasına sahip olmak için aylar öncesinden hazırlıklara başladılar bile. Organizasyonun en çok merak edileni ise her giydiği moda dünyasında bir çalkantıya neden olan Cambridge Düşesi Kate Middleton’un nasıl bir tercih yapacağı...
30
HAZİRAN 2014
ÇİÇEK ELBİSELER Yaz KaPIda. Her yerde çiçek desenli kıyafetler ve rengarenk bahar kokulu kreasyonlar var. Peki ya hiç çiçeklerin kendisinden kıyafetler yapmak aklınıza gelmiş miydi? Görünüşe göre Grace Ciao’nun aklına gelmiş ve bunu çoktan gerçekleştirmiş bile. İllüstrasyon defterinde sayısız modelin üzerine rengarenk çiçeklerden kreasyonlar yaratan Ciao, oldukça başarılı bir çalışmaya imza atmış. Zambaktan karanfile, gülden kır çiçeklerine kadar birçok çiçek yaprağını, uçuşan etekler ve göz alıcı tuvaletler tasarlamak için kullanmış Singapur doğumlu illüstratör. 22 yaşındaki Grace, son derece dikkatli çalıştığı illüstrasyonları ile geleneksel çizimlerin çok ötesinde, doğa ile harmanlanmış bir koleksiyon oluşturuyor. Çiçek yapraklarının ona, kendisinin hayal dahi edemeyeceği bir desen paleti sunduğundan bahseden Grace, yaprakların narinliği ve dokusu itibari ile kumaşı çağrıştırmasından ötürü de çok iyi birer materyal olduklarının altını çiziyor. Genç illüstratörün çalışmalarını görmek için tablet dergimize göz atabilirsiniz.
http://goo.gl/CIjkOo
ÇİZGİ FİLMDEN FIRLAMIŞ GİBİ!
H www.graceciao.com H
Yine Uzakdoğulular ve yine çizgi film temalı bir konsept... Fotoğraflardaki çantalar mankenlerin ellerine Photoshop ile sonradan tutuşturulmuş mu sandınız? Üzgünüz ama çok yanıldınız. İnanılması güç olsa da bu çantalar tamamıyla gerçek. Chay Su ve Rika Lin adındaki tasarımcı iki arkadaşın hayallerindeki çantaları tasarlamak için masaya oturmaları ile başlayan gün, ikilinin ‘2 boyutlu bir el çizimi, gerçek bir çantaya dönüşse ne kadar inanılmaz olurdu!’ cümlesi ile yön değiştiriyor. Ve bu yaratıcı fikri yabana atmayan Taipei tabanlı tasarımcıların sıkı çalışmaları sonucu JumpFromPaper™ adında bir çanta serisi ortaya çıkıyor. Dışarıdan göründüğü gibi sadece iki boyutlu olmayan çantalar, kişisel eşyalarınızı sığdırabileceğiniz genişlikte ve oldukça konforlu. Siz de fiyatları 89 dolardan başlayan bu renkli çantalar ile sokakta yanınızdan geçenleri şaşırtmaya var mısınız? H www.jumpfrompaper.us H
http://goo.gl/Viw9C
GALLIANO GERİ DÖNÜYOR
SADELİĞE DOYMAK İÇİN
SON DÖNEMLERDE ünlü moda markalarının ardı arkasına güzellik dünyasına adım attığına şahit oluyoruz. Büyük markalar ve ünlü tasarımcılar güzellik piyasasındaki potansiyeli görmüş olacaklar ki, artık makyaj sahasına adım atmamış isim neredeyse kalmadı. Bu isimlerin sonuncusu ise efsane tasarımcı John Galliano oldu. 2011 yılında yaptığı bazı talihsiz açıklamalardan sonra Christian Dior’daki baş tasarımcı unvanını kaybetmesinin ardından fazla sesi soluğu çıkmayan ünlü modacı yavaş ve emin adımlarla moda dünyasına geri dönüyor. Birlikte çalışacağı Rus menşeili ünlü makyaj ürünleri firması L’Etoile, yeni projelerinde yetenekli tasarımcı ile çalışacağını ‘John geri dönüyor’ şeklinde anons etti. Rusya’nın en büyük kozmetik şirketi olan marka mağazalarında Chanel, Guerlain ve Christian Dior gibi bir çok prestijli markaya da ev sahipliği yapıyor.
EL YAPIMI, Kaliforniya menşeili, eklektik ve modern... Melissa Joy Manning, çoktandır arayıp da bulamadığınız, zevkinizin bam teline vuran sade ve eşine az rastlanır tasarımların yaratıcısı. Altın, gümüş, değerli ve yarı değerli taşlar kullanarak oluşturduğu koleksiyon, geleneksel ve moderni alışılmadık malzemeler kullanarak yepyeni parçalarda bir araya getiriyor. Sınırlı sayıda üretilen ve özenli tasarımlara sahip olan ürünlerinin kısa süreli trendlerin ötesine geçmesini amaçlayan Melissa, ilhamının büyük bir kısmını doğadan alıyor. Tüm tasarımlara göz atmak için web sitesine mutlaka bir göz atın. http://goo.gl/jT7L6
H www.melissajoymanning.com H
HAZİRAN 2014
31
MODAYI KÖPEĞİNİZLE TAKİP EDİN PEK ÇOK evcil hayvan sahibi -özellikle de köpek sahipleri- tüylü dostları için aksesuarlar almaya bayılıyor. Peki, dört ayaklı dostunuzla sizin aranızda ortak bir moda zevki olsun ister miydiniz? Mesela kolunuzdaki çantanın aynısının minyatürü onda olsa? Fikir cazip geldi ise size iyi bir haberimiz var. Lüks İtalyan online satış firması Forzieri “Pawpag” adını verdiği bir dizi minyatür çanta koleksiyonuyla hizmetinizde… Bu arada firma dünyadaki giydiği ya da taktığı
en çok yakışan türlerin de bir listesini çıkartmış! Labrador, Dalmaçyalı Minyatür Schnauzer ve Yorkshire Teriyerler listenin başını çekiyor! Forzieri tüylü dostlarımız için gerçekten çok havalı ürünler üretmiş. Leonardo Delfuoco iki renkli iPad çantası, Fontanelli küçük siyah el çantası, Le Parmentier Saffiano deri çanta veya piton derisi iş çantası gibi... Hepsi üstün kalite malzemelere ve işçiliğe sahip ürünlerin fiyatları 500 ile 5000 dolar arasında.
BU KAMERA GERÇEK! GÖrdüĞünüzde ‘ah ne sevimli kolye’ mi dediniz? Fakat sadece bir kolye mi? Bu fotoğraf makinesi görünümlü kolye, aslında bir fotoğraf makinesinin ta kendisi. Üstelik sesli çekimler yapabilen bir kamera olarak da çalışıyor. Peki nasıl mı? Arasına yerleştirilmiş casus kamera ve mikrofonu sayesinde HD videolar ve 3.5 mb boyutlarında çekimler yapabiliyor minik arkadaşımız. Sadece bir santimetre genişliğindeki kolye görünümlü kameranın dış yüzeyi ise lazer kesimli ceviz ağacından yapılmış. Rahatlıkla selfie çekebilmek için aynalı versiyonu da bulunan kameranın ortaya çıkış hikayesi ise oldukça ilginç. Olivia Barr, 90’larından sonra fotoğraf çekmeye başlayan, kendisi ile aynı ismi taşıyan babaannesi için bir fotoğraf makinesi üretmek istemiş. 101 yaşındaki kadının rahatlıkla taşıyabileceği, hafif bir tasarım yapmak isteyen Olivia, ortaya bu sevimli kolye-kamera ile çıkmış. Siz de bu casus kamerayı boynunuza takıp herkesi şaşırtmak istiyorsanız 193 doları gözden çıkartmalısınız.
TATTLY BİZİ DÖVSENE! http://goo.gl/Y3IU38 H
www.etsy.com H
KLASİKLER AYAKLARDA!
KATE BRIEN’IN adını duymamış olanlar için önce kendisini tanıtalım. Kate, ‘View from the Topp’ isimli web sitesinde kıyafetini, ayakları kadraja girecek şekilde yukarıdan gördüğü kadarı ile bizlerle paylaşan bir fotoğrafçı. Son derece basit gözüken bu konsept, Kate’in yaratıcılığı ile birleşince son derece eğlenceli, seyrine doyulmaz bir galeri olarak karşımıza çıkıyor. Kate en son çalışmasında kadraja yine ayaklarının
girdiği bir fotoğraf serisine imza atmış fakat bu sefer profilden. Leonardo’nun Mona Lisa’sından Van Gogh’un Ayçiçekleri’ne, Edvard Munch’ın Çığlık’ından Frida’ya kadar bir çok efsane tablonun çoraplaşmış halleri ile gardırobundaki en şık ayakkabıları kombine ettiği bir fotoğraf galerisi oluşturmuş. Kate duvar rengini de kombinasyonun bir parçası olarak özenle seçmiş tabii ki. Son derece ilham verici bir çalışma!
HEP bir dövmeniz olsun ama ondan sıkılmayın mı istemiştiniz? Üzülmeyin, artık Tattly ile rahat rahat dövmenizden sıkılabilirsiniz. Tattly Amerikan üretimi, tasarım harikası bir geçici dövme markası. Kendi kıtalarında üretip tüm dünyaya gönderim yaptıkları birbirinden yaratıcı dövme tasarımları yapıyorlar. Sheila adında bir köpeğin de dahil olduğu 12 kişilik eğlenceli bir ekipten oluşuyor marka. Çocuk, genç, yaşlı herkesin eğlenceye ihtiyacı olduğunu ve her dövmenin bir gülümseme yaratacağına inanan ekip, bunun için tasarımlarını tüm dünyaya yaymaktan da çekinmiyor. Siz de harika bir dövmeniz olsun, istediğimde değiştireyim diyorsanız Tattly’nin zengin arşivinden biri mutlaka sizin için. http://goo.gl/koxkC Tanesi 5 dolar. H
http://tattly.com H
32
HAZİRAN 2014
SEZONUN GÖZLÜK TRENDLERİ Yazın en önemli parçası tabii ki gözlükler. Tarzınızı tam anlamıyla ortaya koyacak bu aksesuarı seçmeden önce sezonun öne çıkan trendlerine göz atmaya ne dersiniz? Cevabınınız evetse, 2014 İlkbahar-Yaz gözlük trendlerini Pınar Özbakır’dan dinleyelim.
ALTIN ÇAĞI
VINTAGE ETKİSİ ‘Vintage is the new black’ diye boşuna demiyorlar. Hayatımıza girdiği günden beri bir klasik olmaktan şaşmayan vintage, özellikle gözlük modellerinde her sezon farklı detaylarla eskimeden karşımıza çıkıyor. Siz iyisi mi güzel bir vintage gözlük kapıp birkaç sezonu birden garantileyin!
ÇILGIN ÇERÇEVELER Bu sene güneş gözlüklerinin en çılgın yılı olacağa benziyor. Özellikle Prabal Gurung’un koleksiyonunda rastladığımız asimetrik çerçeveler ve sıradışı kesimler ile tüm gözleri üzerinize çekmeniz kaçınılmaz! Eğer bir yerlerde sakladığınız ve takmaya cesaret edemediğiniz iddialı modeller varsa hepsini gün yüzüne çıkarız deriz!
Altın tam anlamı ile altın çağını yaşıyor! Kıyafet ve aksesuarlarda olduğu kadar gözlüklerde de altın rengi, sadece detaylarda kullanılmaktan sıkılıp tüm tasarımı ele geçirmişe benziyor. Tamamı altın rengi gözlükler tarzınız için fazla iddialı kaçıyorsa, siz sadece detaylarla da yetinebilirsiniz ama Dolce&Gabanna’nın koleksiyonuna göz atmadan altına hayır demeyin!
KEDİ GÖZÜ Senenin en hip trendi tabii ki de kedi gözü. Aslında bu model, çekici görünümü ve gizemli etkisi ile kadınların her zaman gözdesi. Fakat bu sezon gözler daha da çekiliyor ve çerçeveler büyüyor. Üstelik cut-out modası gözlüklere de yansımış ve çerçevenin en olmadık yerlerinden parçalar kesilivermiş.
FLORASAN RENKLER Renkli çerçeveler ve camlar bir süredir favorilerimizden. Fakat bu sezon renkler gittikçe parlıyor ve neon etkisi tüm çerçeveleri sarıyor. Ünlü İtalyan markası Italia Independent, floresan renkleri hem çerçeve hem de camlarda kullanarak son derece iddialı bir gözlük koleksiyonu ortaya çıkartmış.
LAZER KESİM
ÇİÇEKLER VE TAŞLAR Dedik ya bu sene gözlükler çıldırdı diye... Bugüne kadar gözlüklerin üzerinde görmediğiniz kadar aksesuarı bir arada göreceksiniz. Taşlar, çiçekler ve minik figürler gözlerinizin etrafını süsleyecek. Romantik bir hava için Dolce&Gabanna’nın çiçeklerini, daha punk bir hava içinse Prada’nın taşlı modellerini seçebilirsiniz.
İşte tamamıyla bu sezona ait bir trend! Lazer kesimin moda üzerindeki etkisini göstermesinin ardından, aksesuarlar başta olmak üzere birçok parçada bu trendin esintilerini görmeye başladık. Gözlüklere oldukça özel bir etki katan lazer kesimler iddialı markaların yeni eğlencesi olmuşa benziyor.
RENKLİ ŞEFFAFLIK Birkaç sezon önce yine karşımıza çıkan transparan çerçeveler renklenerek döndüler. Rengarenk modeller takıldığı gibi bir vintage etkisi de yaratıyor. Céline ve Karen Walker gibi ünlü markalar şeffaf çerçeveleri pembeden mora, turuncudan yeşile kadar geniş bir renk yelpazesi ile sunuyor.
21x32.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
26/05/14
09:45
34
HAZİRAN 2014
VANS KAYKAY TAKIMI YİNE YOLLARDAYDI Kaykayı seviyoruz. Bu yüzden ülkemizde kaykayın tanıtılması ve daha fazla kaykaycının yetişmesi için atılan her adımı sonuna kadar destekliyoruz. Vans Türkiye Kaykay Takımı, geçen sene Türkiye’nin 5 büyük şehrinde gerçekleştirdiği kaykay turunun ardından bu kez de Tour by Vans II’yi tamamladı. İşte detaylar...
K
aykay sporunu sevdirmek ve daha geniş kitlelere tanıtmak amacıyla üç sene önce kurulan Vans Türkiye Kaykay Takımı, geçen sene Türkiye’nin 5 büyük şehrinde gerçekleştirdiği kaykay turunun ardından bu kez de Tour by Vans II’yi tamamladı. Vans Kaykay Takımı’nın bu seferki rotası Türkiye’nin en özel manzaralarının, doğa sporları alternatiflerinin ve tarihinin saklandığı Likya Yolu oldu. Yol üzerindeki kasabaları ve lokal spotları keşfetmek üzere yola çıkan takım, tur boyunca Dalaman, Fethiye, Kaş, Finike, Kumluca ve Kemer bölgelerinden geçti ve buralarda kaykay yapmak isteyen gençleri kaykay ile buluşturdu.
DNA’SINDA VAR Vans’in böyle bir takım kurmasında, kaykay ve sokak kültürünün markanın DNA’larına köküne kadar işlemiş olmasının payı büyük. Nasıl işlemesin ki? Dile kolay, 1966’dan beri kaykay ayakkabıları üreten bir markadan söz ediyoruz. Steve Cabballero, Tony Alva ve Christian Hosoi gibi efsane isimler, Vans’in global kaykay takımının her zaman üyeleri oldu. 1970’li yıllardan beri birçok ülkede bu sporu desteklemek için kaykay takımları kuran Vans’in bu takımlara yatırım yapmasındaki en önemli amacı, dünyanın dört bir yanında kayılacak keşfedilmemiş lokal spotları keşfedip, yerel kaykaycılarla bir araya gelmek.
İşte Vans Türkiye takımı da aynen bunu yaptı. Cenk Kulioğlu, Can Uzer, Yiğit Akbıyık, Alphan Nukan, Ali Osman Ensar ve Alper Çanakçı’dan oluşan takım, 19 Mayıs günü İstanbul’dan hareket etti ve Likya Yolu’nu toplam 14 günde kaykaylarıyla turlayarak bölge tanıtımına da katkı sağladı. Üstelik bu yıl bu farkındalığı pekiştirmek adına, geçtikleri bölgelerdeki insanların bu sporu birebir deneyimlemelerini de sağladılar. Özellikle, rotalarına dâhil ettikleri köyler ve bu köylerde karşılaştıkları gençlere kaykay heyecanını yaşattıklarını söyleyen Cenk Kulioğlu, “Daha önce kaykayla hiç tanışmamış çocuklara kaykay deneyimi yaşattık” açıklamasında bulundu. Bu arada kaykay severlere güzel bir haberimiz de olacak. 1 Haziran’da Tour by Vans II’yi sonlandıran ekip, Haziran sonu gibi çıkması planlanan kısa film ve fotoğraf kitapçığı üzerinde çalışmaya başladı. Çıkacak kitapçığı skateshop’lardan ve bazı kafelerden ücretsiz olarak elde edebilirsiniz.
VANS TÜRKİYE TAKIMI CENK KULİOĞLU Yaş: 25 Yaşadığı yer: Ankara Ne işle uğraşıyor: Öğrenci Ne zamandır kayıyor: 13 yıl Favori kaykaycısı: Marc Johnson CAN ÜZER Yaş: 31 Yaşadığı yer: İstanbul Ne işle uğraşıyor: Prodüksiyon şirketi var Ne zamandır kayıyor: 11 yıl En beğendiği kaykaycı: Leo Romero ALİ OSMAN ENSAR Yaş: 22 Yaşadığı yer: Bursa Ne işle uğraşıyor: Öğrenci Ne zamandır kayıyor: 6 yıl En beğendiği kaykaycı: Andrew Reynolds ALPER ÇANAKÇI Yaş: 23 Yaşadığı yer: İzmir Ne işle uğraşıyor: Öğrenci Ne zamandır kayıyor: 7 yıl En beğendiği kaykaycı: Sean Malto YİĞİT AKBIYIK Yaş: 20 Yaşadığı yer: İstanbul Ne işle uğraşıyor: Öğrenci Ne zamandır kayıyor: 6 yıl En beğendiği kaykaycı: Deniz Çağlar ALPHAN NUKAN Yaş: 25 Yaşadığı yer: İstanbul Ne işle uğraşıyor: Öğrenci Ne zamandır kayıyor: 9 yıl En beğendiği kaykaycı: Louie Barletta
AJANDA H A Z İ R A N
2 0 1 4
Festival 14–15 HAZİRAN
ONE LOVE FESTİVAL OL_POSTER_3.pdf
1
04.04.2014
16:19
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
BU YIL on üçüncüsü düzenlenecek olan One Love, eski mekanı Parkorman’a geri dönüyor. 14–15 Haziran’da gerçekleşecek One Love Festival’in bilet gelirlerinin tamamı Soma’ya destek olarak Toplum Gönülleri Vakfı’nın Soma Gençlik Bursu’na bağışlanacak bildiğiniz gibi. Geçtiğimiz 12 yıl içinde 175 binden fazla müzikseveri, 80’den fazla grubu, 1.500’den fazla sanatçıyı ağırlayan One Love Festival’de bu yıl sahne alacak önemli isimlerden bazıları Basement Jaxx, Mogwai, Oh Land, Modeselektor, Moderat, Bonobo, Mø ve Omar Souleyman. Biz oradayız, sizi de bekleriz. Mekan: Parkorman Fiyat: 10-500 TL
Festival 5-8 HAZİRAN
İSTMOTOFEST 14
türKiYe Klasik Motor Kullanıcıları Derneği tarafından düzenlenen ve İstanbul’un tek motor festivali olan İstMotoFest, 5-8 Haziran tarihlerinde motor tutkunlarını bir araya getirecek. Rock müziğin önemli isimlerini kadrosuna katan İstMotoFest’te 10 bin kişilik kamp alanı mevcut. Festival boyunca izleyeceğiniz isimler arasında ise Kurban, Ogün Sanlısoy, Pentagram, Özlem Tekin ve Hayko Cepkin & Kurtalan Ekspres gibi Türk Rock’ının önemli isimleri de bulunuyor. Mekan: Life Park Fiyat: 56 TL
36
HAZİRAN 2014
VİZYONDA NE VAR? Sinema
6 HAZİRAN
6 HAZİRAN
YARININ SINIRINDA
SUÇ ŞEHRİ
Yönetmen: Doug Liman Oyuncular: Tom Cruise, Emily Blunt, Lara Pulver Tür: Bilimkurgu, Aksiyon Yapım: ABD Süre: 113 dk. Yakın bir gelecekte Mimics adı verilen bir uzaylı yarışında kovan görünümlü uzaylılar amansız bir saldırı sonucu dünyayı ele geçirirler. Birçok büyük şehri yok eder ve milyonlarca insanı ölümün eşiğinde bekletirler. Dünyada hiçbir ordu onların ne hızına, ne silahlarının gücüne ne de telepatik olarak emir verme ve uygulama güçlerine ulaşamaz. Ama şimdi, dünyadaki tüm ordular bu uzaylı sürüsüne karşı güçlerini birleştirmiştir ve ikinci bir şansları yoktur. Başrollerini Tom Cruise, Emily Blunt ve Charlotte Riley’nin paylaştığı filmin yönetmenliğini Doug Liman yapmış.
Yönetmen: Jérôme Salle Oyuncular: Orlando Bloom, Forest Whitaker Tür: Polisiye Yapım: Fransa, Güney Afrika Süre: 110 dk. Jérôme Salle’in yönetmenliğini yaptığı ve başrollerinde Orlando Bloom ve Forest Whitaker’ın yer aldığı Suç Şehri, 2013 Cannes Film Festivali’nin kapanış filmi. Geçmişte ülkesinde yaşanan kanlı olaylar sırasında büyük acılar yaşamış olan Ali Neuman artık yetişkin bir adam olmuş ve izlerini halen daha taşıyor olsa da o günleri atlatmıştır. Ali, şimdilerde Capetown’daki Güney Afrika polis şebekesinin şefi konumundadır ve birlikte çalıştığı polis memuru Brian Epkeen ile birlikte hayatını, bölgelerindeki suç oranını sıfırlamaya adamıştır. Ancak yakınlarda iki genç kadının ölü bulunmasıyla birlikte buna olan umudu bir hayli sarsılacaktır.
Sinema
13 HAZİRAN
POMOEII
Yönetmen: Paul W.S. Anderson Oyuncular: Kit Harington, Carrie-Anne Moss Tür: Aksiyon, Macera Yapım: ABD, Almanya, Kanada Süre: 104 dk. Resident Evil ve Death Race gibi filmlerin yönetmeni Paul W.S. Anderson’ın yönetmenliğini yaptığı Pompeii’nin başrollerini Kit Harington, Kiefer Sutherland ve Emily Browning paylaşıyor. Milattan önce 79 yılında, Vesuvius volkanı şiddetli bir patlamaya sahne olur ve bulunduğu antik Pompeii şehrini tehdit altına alır. Gemilerde köle olarak çalışan Milo, Naples’e gidecek olan gemide çalıştığı esnada bu patlama anına tanık olur. Olayın canlı tanığı olan Milo, bu dehşet anına ve sonrasında yaşananlara baktığında bildiği tek dünyanın, ateş ve küller nedeniyle yıkıma uğradığını fark eder.
13 HAZİRAN
BLENDED
Yönetmen: Frank Coraci Oyuncular: Adam Sandler, Drew Barrymore, Bella Thorne Tür: Komedi Yapım: ABD Süre: 117 dk. Orta yaşlardaki Lauren ve Jim eşlerinden ayrılmış, çocuklarıyla yaşayan yalnız ebeveynlerdir. Yolları bir nevi görücü usulü buluştuklarında kesişir ve bu kötü geçen buluşma sonrasında bir daha asla görüşmemeye yemin ederler. Ancak kader ikisi için de ağlarını çoktan örmüştür. İkisi de birbirinden habersiz çocuklarıyla yapacakları tatili planlamış ve Afrika’da bir safari tatil köyünde karşı karşıya gelmişlerdir. Yönetmenliğini Frank Coraci’nin senaristliğini ise Ivan Menchell ve Clare Sera’nın beraber üstlendiği filmin başrollerinde romantik komedi türünün iki ünlü yüzü Adam Sandler ve Drew Barrymore yer alıyor.
HAZİRAN 2014
37
Sinema
13 HAZİRAN
13 HAZİRAN
KARDEŞİM İÇİN
MUPPETS ARANIYOR
Yönetmen: Scott Cooper Oyuncular: Christian Bale, Woody Harrelson, Casey Affleck Tür: Dram, Gerilim Yapım: ABD, İngiltere Süre: 117 dk.
Yönetmen: James Bobin Oyuncular: Ricky Gervais, Tina Fey, Ty Burrell Tür: Animasyon, Komedi Yapım: ABD Süre: 108 dk.
Russell ve kendisinden küçük kardeşi Rodney, uzun zamandır ekonomik sıkıntılarla boğuşmakta olan Rust Belt kasabasında yaşamakta ve her daim kaçıp gitmenin, daha iyi bir hayat kurmanın hayallerini kurmaktadırlar. Fakat bir hata sonucu Russell kendisini hapishanede bulduğunda hem bu hayalleri hem de hayatları altüst olur. Kardeşi ise kuzey bölgesinin en zalim ve acımasız suç ağlarından birine bulaşır ve yaptığı hata canına mal olur. Yönetmenliğini Scott Cooper’ın üstlendiği filmin senaryosu da yönetmenle birlikte Brad Ingelsby’ye ait.
Muppetlar devam filminde bu kez Avrupa’ya açılıyor. Berlin, Madrid, Dublin ve Londra gibi Avrupa başkentlerinde, büyük sinemalarda kapalı gişe sahne alan tüm Muppets üyeleri dünya turuna çıkıyor. Lakin Kermit’in başına gelen büyük bela, bu turneyi bir hayli olaylı bir maceraya dönüştürüyor. Kermit’e ikizi gibi benzeyen, dünyanın en azılı hırsızlarından Constantine ve onun sağ kolu Dominic, Muppets üyelerini özellikle de Kermit’i uluslararası bir suç eylemine sürüklüyor. Filmin kadrosunda sevilen Muppetlar Kurbağa Kermit, Miss Piggy, Ayı Fozzie ve Gonzo’nun yanı sıra Ricky Gervais, Ty Burrell ve Tina Fey de yer alıyor.
Sinema
20 HAZİRAN
27 HAZİRAN
MEZARINA TÜKÜRECEĞİM 2
TRANSFORMERS: KAYIP ÇAĞ
Yönetmen: Steven R. Monroe Oyuncular: Jemma Dallender, Yavor Baharov, Joe Absolom Tür: Korku, Gerilim Yapım: ABD Süre: 106 dk. İlgiyle karşılanan ilk ‘Mezarına Tüküreceğim’in bir anlamda devam filmi olan yapımın yönetmeni yine Steven R. Monroe. New York’ta yaşayan genç ve çekici Katie, tanınmış bir model olmanın hayallerini kurmaktadır ve bir gün fotoğraf çekimi daveti alır. Portfolyosu için kullanabileceğini düşünerek çekimlere katılmayı kabul eder, ancak sonrasında bu randevu onun için tam bir kabusa dönüşür. Evine döndüğünde ekipten Georgy adında biri kapısını çalar ve genç kadını etkisiz hale getirir. Ekibin geri kalan üyelerinin de yardımıyla Katie’yi kaçırıp bir kilere hapsederler. Böylece Katie’nin tecavüz, işkence ve şiddet dolu günleri başlamış olur.
Yönetmen: Michael Bay Oyuncular: Mark Wahlberg, Nicola Peltz, Jack Reynor Tür: Aksiyon, Bilimkurgu Bütçesi: 165 milyon dolar
Üç yıl önce Chicago’da yaşanan savaşın ardından, Autobot’lar NEST’in yardımlarıyla Deception’ları yok etmeye devam ediyorlardır. Ancak öte yandan Skyquake bir asteroit parçası nedeniyle ölen Deception’ları yeniden hayata döndürmektedir. Megatron’un ölmesi ve Cybertron’un da ağır bir şekilde hasar görmesiyle birlikte Deception’ların kontrolü Skyquake’e kalmıştır. Artık son teknoloji ürünü silahları ‘Trypticon’ı tasarlamalarıyla birlikte hem Pentagon hem de Amerikan ordusu için büyük bir tehdit haline gelmişlerdir.
38
HAZİRAN 2014
AYIN ÖNE ÇIKANLARI Konser
6-7 HAZİRAN
27 HAZİRAN
100% FESTİVAL
DAVID GUETTA
Grunge, Indie rock ve elektronik müzik sevenleri KüçükÇiftlik Park’ta aynı çatı altında buluşturacak 100% Festival, efsane grup Soundgarden’ın ilk Türkiye konserine ev sahipliği yapacak. Elektronik müziğin dev ismi Massive Attack de festivalin lokomotif isimlerinden. Kadrosunu Trentemøller ve Wild Beasts ile zenginleştiren 100% Fest’in son bombası ise Kaiser Chiefs oldu. Nisan 2014’te yayımladıkları yepyeni albümleri “Education, Education, Education & War” albümünden şarkıları Türkiye’deki hayranlarıyla ilk kez birlikte söyleyecek olan Kaiser Chiefs, 6 Haziran günü Soundgarden öncesi sahne alacak.
15 milyon albüm satışı ile dans müziğinin en önemli isimlerinden biri olan Fransız DJ ve prodüktör David Guetta, Unilife organizasyonu ile İstanbul’a geliyor. Work Hard Play Hard, Gettin’ Over You, Turn Me On, Titanium ve She Wolf gibi hitleri ile milyonlarca müzikseverin kalbini fethederek yıllardır müzik listelerinde 1 numarada olan Guetta’nın performansı öncesi Suat Ateşdağlı, Qubicon (Emrah İş & Faruk Sabancı) ve Number One Grup Müzik Direktörü Mert Hakan DJ kabininde olacak. Elektronik müzik sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir etkinlik. She Wolf diyoruz, gerisini siz anlayın.
21 HAZİRAN
21 HAZİRAN
EKŞİ FEST 2014
MİNİPAX FESTİVAL 2014
Mekan: KüçükÇiftlik Park Fiyat: 160-530 TL
Mekan: Life Park Fiyat: 45 TL
Ekşi Sözlük’ün 2011’den beri gerçekleştirdiği Ekşi Fest bu sene daha canlı, daha kapsamlı… Dünyaca ünlü İspanyol asıllı Fransız müzisyen Manu Chao, La Ventura 2014 Turnesi kapsamında 21 Haziran Cumartesi günü, Life Park’ta düzenlenecek olan Ekşi Fest’te sahne alacak. Festivalin diğer Ana Sahne sanatçıları ise Baba Zula, Sattas ve Hakan Vreskala. Ekşi Fest 2014’te ayrıca gün boyu alternatif sahnede; Alpman And The Midnight Walkers, Control+Z, Ekşi Band, Grup Angarya, Mutrib, Sapan, Umut Adan ve Yok Öyle Kararlı Şeyler sahne alıyor.
Mekan: KüçükÇiftlik Park Fiyat: 110-500 TL
Mekan: Küçükçiftlik Park Fiyat: 88-160 TL
Deniz ve güneşin birbirine karıştığı bir kumsalda tam 22 saatlik bir elektronik müzik yolculuğuna hazır mısınız? NewSpeak’in ev sahipliğinde Suma Beach’te gerçekleşecek olan Minipax Festival, 3 farklı sahnede sayısız sanatçı ile size inanılmaz bir elektronik müzik deneyimi yaşatmayı garantiliyor. Boys Noize DJ Set, Otto Knows, Vitalic DJ Set, Monika Kruse, Wolf + Lamb, Slow Magic, Wankelmut, Danny Daze, Clockwork & Avatism , Kink, Deniz Kurtel, Frivolous ve Tone of Arc festival boyunca sahne alacak isimlerden birkaçı.
INCI 2106SOL2 230X340 Postkolik.pdf
1
12.05.2014
16:34