AHMED HULUSI
AHMED HULÛS‹
DUA VE Z‹K‹R
DUA VE Z‹K‹R
KAPAK HAKKINDA Ön kapak zeminindeki siyah renk karanl›¤› ve bilgisizli¤i, üzerindeki harflerin beyaz rengi ise ayd›nl›¤› ve bilgiyi temsil eder. Kapakta yer alan amblem, Kûfi hat sanat› ile yaz›lm›fl olan "Lâ ilâhe illâ Allâh; Muhammed Rasûlullâh" cümlesidir ve bu “tanr›l›k kavram› yoktur, yaln›zca Allâh ad›yla iflaret edilen vard›r; Muhammed (AleyhisSelâm) bu anlay›fl›n Rasûlü’dür” anlam›n› tafl›r. Amblemin ön kapakta ve her fleyin üzerinde yer almas›, Ahmed Hulûsi’nin bu anlay›fl› tüm eserlerinde ve hayat› boyunca her anlamda bafl tac› yapm›fl olmas›n›n sembolik ifadesidir. Karanl›ktan ayd›nl›¤a aç›lan Kelime-i Tevhid penceresinden Allâh Rasûlü’nün nûrunu temsil eden yeflil renkte yans›yan ›fl›k, Ahmed Hulûsi’nin kaleminden, iflaret etti¤i konuda ayd›nlanmay› amaçlayan “kitap isminde” beyaz renkte somutlaflm›flt›r. Allâh Rasûlü’nün nûruyla yay›lan bilginin, onu de¤erlendirebilenlere sa¤lad›¤› ayd›nlanma da kitap içeri¤inin özetlendi¤i arka kapak zeminindeki beyaz renk ile ifade edilmifltir.
AHMED HULUSI
Tüm eserlerimiz gibi, bu kitab›n da telif hakk› yoktur. Ayr›ca bu kitap ASLA PARAYLA SATILMAZ. Ancak bast›ran›n hediyesi olarak da¤›t›labilir. Allâh, bu kitab› bast›r›p da¤›tanlar›n ve bas›mda karfl›l›ks›z eme¤i geçenlerin âhirete geçmifllerine ve yaflayanlar›na rahmet eylesin. Bu kitap orijinaline sad›k kalmak kayd›yla herkes taraf›ndan bas›labilir, ço¤alt›labilir, yay›mlanabilir ve tercüme edilebilir. ALLÂH ilminin karfl›l›¤› al›nmaz.
AHMED HULÛS‹
DUA VE Z‹K‹R
DUA VE Z‹K‹R AHMED HULÛS‹
Yay›n ve Da¤›t›m: K‹TSAN ISBN: 978-975-7557-27-7
4
1. Bask›: May›s 1991 40. Bask›: fiubat 2011
Yay›n Yönetmeni: Cenân Özderici Kapak Tasar›m›: Serdar Okan Grafik Tasar›m: Öznur Erman Dizgi: Semanur Gürleyik
Film, Bask› ve Cilt: Bilnet Matbaac›l›k Biltur Bas›m Yay›n ve Hizmet A.fi. Dudullu Organize Sanayi Bölgesi 1.Cad. No:16 Ümraniye / ‹STANBUL Tel: +90 216 444 44 03 info@bilnet.net.tr
K‹TSAN K‹TAP BASIM YAYIN DA⁄ITIM LTD. fiT‹. Divanyolu Cad. Ticarethane Sok. Tevfikkuflo¤lu ‹flhan› No:41/3, 34400 Ca¤alo¤lu - ‹stanbul Tel: 0212 5136769, Faks: 0212 5115144 www.kitsan.com
AHMED HULUSI
5
AHMED HULÛS‹
DUA VE Z‹K‹R www.ahmedhulusi.org
DUA VE Z‹K‹R
6
AHMED HULUSI
“Dua müminin silah›d›r.” Hz. Muhammed (s.a.v.) 7
“Soru ilmin yar›s›d›r.” Hz. Muhammed (s.a.v.)
“‹nsan› gerçe¤i görmekten al›koyan en büyük engel ÖNYARGILI yaklafl›m›d›r.” Ahmed Hulûsi
DUA VE Z‹K‹R
8
AHMED HULUSI
Orijinali:
9
Okunuflu: Lâ ilâhe illAllâh
Anlam›: Tanr› yoktur, sadece ALLÂH vard›r.
‹ngilizcesi: There is no GOD, only ALLAH.
DUA VE Z‹K‹R
10
AHMED HULÛS‹
SUNU Bak Dostum; Bil ki, bu kitap, sana hayatında verilen en değerli şeylerden biridir!.. Bu kitap, sana Rabbinin seslenişi; sana açtığı özel kapıdır!.. Kim olursan ol; işin, meşgalen ne olursa olsun; hangi dinden olursan ol; bil ki Rabbin seni beklemektedir ve kapısı sana açıktır!.. Sorma, Rabbimin kapısı nerede diye; sende “O” kapı; gönlünde!.. Senden sana açılan bir kapının ardında!.. Bu kapı, DUA ve Z‹K‹R kapısıdır!.. Gönlünden Rabbine açılan kapıdır!.. Rabbine yöneliş ve HÂCET kapısıdır!.. Gökte ve ötende sandığın TANRI'nı terk et; sonsuz-s›n›rs›z ALLÂH'a yönel; O'nun, her noktada ve zerrede mevcut olduğunu fark et; ve O'nu GÖNLÜNDE bulmaya çalış! Sonra iste O'ndan, ne istersen!.. Eşini, işini, aşını; ister Mevlânı, ister şifanı! Bil ki seni, her isteğine ve her arzuna kavuşturacak tek şey DUA ve Z‹K‹R'dir...
Bil ki dostum; her zerrede tüm özellikleriyle mevcut olan ve kendinden gayrının varlığı asla söz konusu olmayan ALLÂH, SENDEN SANA ‹CABET EDECEKT‹R!.. SEN, bilesin ki, yeryüzünde “HAL‹FETULLÂH”sın!.. ALLÂH’ın HAL‹FES‹ olarak sana, gönlüne, BEYN‹NE bahşedilmiş yüce güçlerden haberin var mı?.. DUA ile, Z‹K‹R ile, o muhteşem BEYNİN ile, kendindeki meka-
11
DUA VE Z‹K‹R
nizmayı harekete geçirebileceğinden haberin var mı?.. “EN GÜÇLÜ S‹LAH” olarak sana bağışlanmış DUA mekanizmasını biliyor musun?.. Fakir, garîp, nice kişiler DUA ve Z‹K‹R ile nice ZÂLİM SULTANLARI helâk ettiler! Nice yoksullar, büyük zenginliklere hep DUA ve Z‹K‹R ile eriştiler!.. Nice dertli, sıkıntılı, hastalıklı, ezâ, çile çekenler kurtuluşu, selâmeti hep DUA ve Z‹K‹R'de buldular!.. Bil ki dostum; SENDE, dünyanın en güçlü silahı olan DUA ve Z‹K‹R cihazı mevcuttur... BEYN‹NDEK‹, GÖNLÜNDEK‹ bu en güçlü silah› kullanmasını öğrenerek; bu yaşadığın dünyanın ve ölüm ötesi yaşamın tüm güzelliklerine erişebilirsin!.. Ya da, DUA ve Z‹K‹R mekanizmasını kullanmaz, paslandırıp, bir kenara terk edersin ki bunun cezasını da son12
suza dek çekersin!.. Sana, karşılıksız, bedava verilmiş bir mekanizmadır bu! Hibedir!.. DUA ve Z‹K‹R için kimseye muhtaç değilsin ve kimseyi aracı koymak zorunda da değilsin! İster, bu kitaptan yararlan; ister gönlünden geldiği gibi yönel!.. Ama kesinlikle, kendindeki, bu dünyanın en kıymetli cihazı olan DUA ve Z‹K‹R cihazını kullanmasını öğren... Göreceksin dünyan nasıl güzelleşecek. AHMED HULÛS‹
AHMED HULÛS‹
Bu kitab›m›, dünyada çok sevdi¤im insan olan annem ADALET’e, babam AHMET EKREM’e ithaf ediyorum. Allâh hepsine rahmet eylesin indînden... Ruhlar›na Fâtiha’y› esirgemeyin.
13
DUA VE Z‹K‹R
14
AHMED HULÛS‹
‹Ç‹NDEK‹LER 1. Girifl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .21 2. Niçin “DUA”? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .25 3. “Dua”n›n fiekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .29 4. “Dua”n›n Yeri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .37 5. “Dua”n›n Zaman› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .39 6. Dua ve Kader . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .41 7. Z‹K‹R Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .45 8. Zikir Niçin Çok Önemli? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .51 9. Özel ve Genel Zikirler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .59 10. Çok Zikreden Deli mi Olur? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .65 11. Zikir Tenhada m› Yap›lmal›d›r? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .69 12. Zikirde Niye Arapça Kelimeler Kullan›l›r? . . . . . . . . . . . . . . . . . .71 13. Kur’ân-› Kerîm Nas›l Anlafl›l›r? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .75 14. ‹ST‹⁄FAR Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .83 15. Niçin ve Neden ‹sti¤far?
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .89
16. Seyyîdül ‹sti¤far . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .91
15
DUA VE Z‹K‹R
17. Gizli fi‹RK Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .99 18. En Büyük Zikir: Kur’ân-› Kerîm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .101 19. ÂYET’EL KÜRSÎ
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .105
20. ÂMENER RASÛLÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .109 21. VEMEN YETEKILLÂHE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .115 22. YÂS‹YN Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .117 23. FETH Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .129 24. VÂKI’A Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .141 25. MÜLK Sûresi (Tebâreke) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .151 16
26. NEBE’ Sûresi (Amme) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .159 27. ‘ALAK Sûresi (96. Sûre: 1-5. âyetler) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .163 28. ‹Nfi‹RAH Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .165 29. Baz› K›sa Sûrelerin Faziletleri Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . .167 30. Z‹LZÂL Sûresi (Zelzele) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .169 31. FELAK ve NÂS Sûreleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .177 32. Kur’ân-› Kerîm’den Örnek Dualar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .181 33. Rasûlullâh’a Salâvatlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .199 34. Rasûlullâh AleyhisSelâm’dan Üç Aç›klama
. . . . . . . . . . . . . . .211
AHMED HULÛS‹
35. Tespih Bahsi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .213 36. ‹sm-i Â’zâm Bahsi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .225 37. Allâh’›n ‹simleri ve Mânâlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .231 38. ESMÂ ÜL HÜSNÂ
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .233
39. Özel Zikir Önerilerimiz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .261 40. Tespih Namaz› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .277 41. Rasûlullâh’›n Ö¤retti¤i Çok Özel Dualar . . . . . . . . . . . . . . . . . .279 42. Özel Bir 19’lu Hâcet Duas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .289 43. Hâcet (‹htiyaç) Namaz› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .293 44. ‹stihare Namaz› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .297 45. Belâlardan Muhafaza . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .301 46. Büyük Hâcet Duas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .309 47. R›zk›n Artmas› ve Borçlar için Dualar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .313 48. Çok Faydal› Baz› Dualar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .315 49. Baz› Namaz Sûreleri ve Dualar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .319 50. Veda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .327
17
DUA VE Z‹K‹R
18
AHMED HULÛS‹
Rabbi inniy messeniyefl fleytanu Bi nusbin ve azâb; Rabbi eûzü BiKE min hemezâtifl fleyât›yn ve eûzü BiKE Rabbi en yah durûn. Ve h›fzan min külli fleytanin mârid. (38.Sâd: 41 – 23.Mu’minûn: 97-98 – 37.Sâffât: 7) 19
Eûzü BiVechillâhil Keriym, ve kelimâtillâhit tâmmâtilletiy lâ yücâvizhünne berrun velâ fâcirun, min flerri mâ yenzilu mi nesSemâi ve mâ ya’rucu fiyhâ, ve min flerri mâ zerae fil ard› ve mâ yahrucu minhâ, ve min fitenilLeyli venNehâri, ve min flerri külli târik›n illâ târikan yatruku bihayrin, yâ Rahmân! (Aç›klama için bak›n›z sayfa 315-316)
DUA VE Z‹K‹R
20
AHMED HULUSI
1
G‹R‹fi
1965 y›l›nda, ilk kitab›m›z olan “Manevî ‹badetler Rehberi”ni ç›kartm›flt›k... O gün için, kitap piyasas›nda, bu konuda çok büyük bir boflluk vard›. Son derece yetersiz dua kitaplar› aras›nda iken böyle bir eserin yay›nlanmas› flart olmufltu. Biz de elimizden geldi¤ince, az fakat öz bir dua kitab›n›, tamamen klasik anlay›fla uygun bir biçimde haz›rlay›p, de¤erli müslüman kardefllerimizin hizmetine vermifltik. Aradan geçen uzun y›llar içinde pek çok say›da bask› yapan bu kitab›n Türkiye’ye ne kadar yay›lm›fl oldu¤unu bilemiyorum ama o kadar çok kiflinin elinde-evinde bulundu¤unu görüp duyuyorum ki bunun flükrünü edâda âciz kal›r›m...
“Çocuklu¤umda babam, bir dua kitab› ile döndü eve... “REHBER‹ ‹BADÂT'‹L MANEV‹YYE (Manevî ‹badetler
21
G‹R‹fi
22
Rehberi)”... Ben de annem kadar hevesli ve merakl› oldu¤um için kitab› okuyup, güncel s›k›nt›lar›m do¤rultusunda de¤erlendirmeye çal›flt›m. Örne¤in hâcet için, iman›m› güçlendirmek için... Ve çok yararlar›n› gördüm kesinlikle. Evlenirken, babam bir tane de bana ald› ayn› kitaptan; ve hâlâ okumaya devam edi yorum...” fiimdi kocaman çocuklar› oldu¤unu belirten bir okuyucumun mektubundan bir paragraf arz ettim yukar›da sizlere... Evet, Elhamdülillâh, nesillere ulaflan klasik kitap hüviyetini kazanm›fl oldu bu ilk kitab›m›z. Oysa, aradan geçen y›llar içinde, gerek araflt›rmalar›m›z sonucu ve gerekse ‹lham-› Rabbanî ile daha birçok formüllere ulaflt›k... Ve istedik ki, bu yararl› bilgileri olabildi¤ince çok müslüman kardefllerimiz ile paylaflal›m. Ayr›ca, öyle bir “DUA ve Z‹K‹R” kitab› olsun ki bu iki konuda pek çok sorunun cevab›n›, yetiflmekte olan nesillerin ilmine ve anlay›fl›na göre aç›klas›n... ‹lk kitab›m›z›, gençli¤in verdi¤i tecrübesizlikle, bir naflirin inhisâr›na b›rakm›flt›k, telif hakk›n› vermemiz yüzünden... Oysa bu defa, Allâh’›n inayetiyle, bu eserimizi tüm müslüman kardefllerimize hibe ediyoruz. Bu kitab›m›z›n telif hakk› yoktur! Para için yaz›lmam›flt›r. Herkes; orijinaline sâd›k kalmak suretiyle bu kitaptan yararlanabilir ve çevresindekileri yararland›rabilir, kitab› konuya ilgi duyan dostlar›na hediye edebilir. Bize de bir “Allâh raz› olsun” deyip; “Üç ‹hlâs, bir Fâtiha” gönderirse ne âlâ... “Bir hayra vesile olan, o hayr› yapm›fl gibidir” buyurmufl Rasûlümüz Muhammed Mustafa AleyhisSelâm Efendimiz. Niyaz ederim; Allâh bizleri ömür boyu hayra vesile k›ls›n; flerre âlet olmaktan, yar›n çok piflmanl›k duyaca¤›m›z fiiller or-
G‹R‹fi
taya koymaktan muhafaza buyursun. Allâh, cümlemize, bu kitab› en güzel flekilde de¤erlendirmeyi nasip etsin ve elimizdeki de¤erin k›ymetini idrak ettirsin.
23
DUA VE Z‹K‹R
24
AHMED HULÛS‹
2
N‹Ç‹N “DUA”?
“DUA MÜM‹N‹N S‹LAHIDIR” diyor Rasûlullâh Muhammed Mustafa AleyhisSelâm… Ve gene, flöyle baflka bir aç›klama getiriyor “DUA” konusuna: “DUA ‹BADET‹N ÖZÜDÜR.” Bu hadîs-î flerîf’in hemen arkas›ndan flu âyeti kerîmeyi hat›rlayal›m: “BEN C‹NN‹ VE ‹NS‹ YALNIZCA (ESM ÖZELL‹KLER‹M‹ AÇI⁄A ÇIKARMAK SURETIYLE) KULLUK ETMELER‹ ‹Ç‹N YARATTIM!” (51.Zariyat: 56) En basit anlam›yla kulluk, dua ve zikirdir! En genifl anlam›yla kulluk, birimin varolufl gayesinin gere¤ini yerine getirmesidir... — Peki, biz dua etti¤imiz zaman, kabul olur mu?.. “E¤er kulum, bana ellerini kald›r›r da dua ederse, ben o el leri bofl olarak geri çevirmekten hayâ ederim.” Evet, bu bir hadîs-î kudsî...
25
N‹Ç‹N “DUA”?
26
Bu konudaki bir baflka hadîs-î kudsî de flöyle: “Ey Âdemo¤lu, dua senden, icabet benden; isti¤far senden, ba¤›fllamak benden; tövbe senden, kabul etmek benden; flükür senden, fazlas›yla vermek benden; sab›r senden, yard›m benden... Ne istedin ki benden sana vermedim...” ‹flte yukar›daki hadîs-î kudsî’yi destekleyen bir âyeti kerîme: “BANA DUA EDiN, SiZE iCABET EDEYiM!” (40. Mu’min: 60) Bu konuya aç›kl›k getiren di¤er bir hadîs-î kudsî ise flöyle: “Ben, kulumun zann› üzereyim. Art›k diledi¤i gibi düflünsün!..” Yani siz dua ederken, o duan›z›n kesinlikle kabul görece¤ini düflünürseniz, biliniz ki mutlaka iste¤iniz meydana gelecektir! Nitekim, bu aç›dan olaya bak›ld›¤› içindir ki, önde gelen evliyaullâhdan ‹mam› Rabbanî Ahmed Faruk Serhendî flöyle demifltir: “Bir fleyi istemek, ona nail olmak demektir. Zira Allâhû Teâlâ kabul etmeyece¤i duay› kuluna ettirmez.” Esasen dua etmek söz konusu oldu¤unda, bir fley isteyece¤imizde, hemen flu âyeti kerîmeyi hat›rlamam›z gerekmektedir: “RABB-ÜL ÂLEMÎN OLAN ALLÂH D‹LEMED‹KÇE, S‹Z D‹LEYEMEZS‹N‹Z.” (81.Tekviyr: 29) Yani, sizde ortaya ç›kan bu istek, gerçekte Allâh istemifl oldu¤u için sizde ortaya ç›kmaktad›r! E¤er, Allâh istememifl olsayd›, siz dahi o fleyi isteyemezdiniz. En kolay, en ucuz -yani bedava- ve en tesirli fley DUA’d›r... ‹flte bu yüzdendir ki, DUA için, “Müminin silah›d›r” buyurulmufltur. “DUA” nas›l silah olur?.. Bunu anlayabilmek için, tasavvufun derinliklerine inmek
N‹Ç‹N “DUA”?
gereklidir... ‹nsan, gerçe¤i itibar›yla, Allâh’›n Zâtî s›fatlar›yla yarat›lm›fl, O’nun varl›¤› ile kaîm ve daim varl›kt›r... Allâh’›n “HAYY” ismiyle iflaret edilen flekilde HAYAT s›fat›yla vard›r; yaflar. Allâh’›n “AL‹YM” ismiyle iflaret edilen flekilde, ‹L‹M s›fat›yla bilgi, ilim sahibidir, yaflam›na yön verir... Allâh’›n “MÜR‹YD” ismiyle iflaret edilen flekilde, ‹RADE s›fat›yla isteklerini tahakkuk ettirmeye yönelir... Dolay›s›ylad›r ki insan, kendi varl›¤›nda mevcut olan bu isimlerin mânâlar›n› ortaya ç›kartabildi¤i ölçüde, takdir edilen nispette, arzular›na nail, korktu¤undan emin olur.
DUA nedir?.. Ötedeki bir tanr›dan talep mi?.. Özünde ve varl›¤›n›n her boyut ve zerresinde kendisiyle kaîm oldu¤un Allâh’›n gücünün ortaya ç›kmas›n› talep mi?.. DUA, insan›n varl›¤›ndaki ilâhî gücün ortaya ç›kart›lmas› tekni¤inden baflka bir fley de¤ildir!.. Bu yüzdendir ki; insan, tam bir konsantrasyon ile DUA edebildi¤i anda, pek çok imkâns›zm›fl gibi görünen fleyin gerçekleflti¤ini fark edebilir. Bu yüzdendir ki, insan›n en güçlü silah› DUA’d›r. DUA mekanizmas›ndan en büyük verimi almak istiyorsak, özellikle ve öncelikle flekli, yeri ve zaman› konusunda baz› hususlara önem vermek zorunday›z.
27
DUA VE Z‹K‹R
28
AHMED HULÛS‹
3
“DUA”NIN fiEKL‹
DUA ederken baz› hareketler oldukça önemlidir... Dua ederken, kollar koltuk alt› görülecek bir flekilde yana aç›l›p, eller yüze paralel bir flekilde öne uzat›lmal›d›r. Takriben yüzden otuz santimetre mesafede parmak aral›klar› hafif aç›k olan ellerin, parmaklardan ç›kan ›fl›nlar›n, al›ndan ç›kan ›fl›nlarla ilerde bir birleflim yapacak flekilde yönlendirilmesi son derece faydal›d›r. Bak›n bu konuda Hazreti Rasûl AleyhisSelâm ne buyuruyor: “Herhangi bir kul, koltu¤unun alt› görülecek flekilde ellerini kald›r›r ve Allâh’tan bir dilekte bulunursa; acele etmedi¤i tak dirde kesinlikle duas›na icabet edilir...” — Acele nas›l olur yâ Rasûlullâh?.. — Dua ettim ettim, kabul olmad›, der (de vazgeçer)... ‹flte bu yanl›flt›r; olana kadar ›srar etmek gerekir. Ellerden parmak uçlar›ndan yay›lan dalgalarla, beyinden
29
“DUA”NIN fiEKL‹
30
“yönlendirilen” dalgalar(1) bir noktada birleflerek lazer ›fl›n› gibi etki ederek belli hususlar›n oluflmas›nda son derece önemli rol oynarlar. Burada fark edilece¤i gibi, DUA’n›n oluflmas›n› sa¤layan ana güç, insana d›flar›dan gelmeyip; tamam›yla, insan›n varl›¤›nda mevcut olan Allâh isimlerinin manevî gücünden ortaya ç›kmaktad›r. K›sacas› DUA, kiflinin kendindeki ilâhî güçler eflli¤inde isteklerini gerçeklefltirme faaliyetidir. Ve elbette ki bunun bir tekni¤i ve bilimsel aç›klamas› vard›r. DUA esas itibar›yla, beynin “yönlendirilmifl dalgalar›d›r.” Evrenin oluflumu, Allâh tasavvurunun, ilim boyutunun enerjiye ve kuantsal yap›ya dönüflümüyle meydana geldi¤i gibi; insan›n bütün istek ve arzular› dahi, bilincin ilim boyutundan kaynaklanan istek ve arzular›n›n beyinin yönlendirilmifl dalgalar›yla yo¤unlaflt›r›lmas› suretiyle meydana gelir. Bu sebepledir ki, konsantrasyon ne derece güçlü olursa, DUA’ya icabet de o derece süratli olur... Bunun için denmifltir, “Mazlumun duas› yerde kalmaz; âh alan felâh bulmaz!” Zira, o “âh” eden kifli, öyle bir s›k›nt›yla, öyle bir konsantrasyonla, menfi beyin dalgalar›n› o kifliye yöneltir ki, o yay›n okundan kurtulmak asla mümkün olmaz. Dedesinde ç›kmasa, torununda ç›kar o “âh”›n neticesi!.. Nas›l m›, çok basit! Dedenin ald›¤› “âh” dalgalar›, onun genetik düzenini öyle bir etkiler ki; neticesi kendisinde ortaya ç›kmasa bile, çocu¤unda veya torununda genetik intikâl dolay›s›yla ortaya ç›kar ve dedesinin cezas›na maruz kal›r. ‹flte bu yüzden denmifltir; “Dedesi erik çalm›fl, torunun difli kamaflm›fl” diye... Evet, eller ileri kollar aç›k dua demifltik... Efendimiz böyle (1) Yönlendirilmifl dalgalar konusunun detaylar›n› “‹NSAN VE SIRLARI” isimli kitab›m›zda bulabilirsiniz.
“DUA”NIN fiEKL‹
yapm›fl... Çölde yaral› bir hâlde kendilerini bulan, yaralar›n› temizleyen, onlar› iyilefltiren kimseleri öldürüp kaçanlar için Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) ayakta, elleri yukar›da tarif etti¤imiz biçimde aç›k olarak ashab ile beraber dua etmifl ve kaçan kifliler çok k›sa süre içinde bulunarak yapt›klar›n›n karfl›l›¤›n› alm›fllard›r. Ayakta, eller tarif etti¤imiz biçimde avuç içleri yüze, kollar ileriye dönük olarak parmak uçlar› arac›l›¤›yla “yönlendirilmifl” dalgalar fleklinde yap›lan DUA gibi, ayr›ca, SECDE hâlinde yap›lan DUA da son derece etkilidir. Özellikle, gece yar›s›ndan sonra, yani Günefl’in bulundu¤unuz yerin tam arkas›nda oldu¤u ve günefl radyasyonunun en asgariye indi¤i saatlerde SECDE hâlinde yap›lan DUA son derece etkilidir. fiayet k›l›nan hâcet namaz›n›n; veya herhangi bir namaz›n son secdesinde bu DUA yap›l›rsa, tesir gücü bir hayli daha fazla olur... Namaz›n, yani gece k›l›nan bir namaz›n son secdesinde, çeflitli kusurlar›n› itiraf edip, onlardan ba¤›fllanma dilendikten sonra DUA edilirse; ve istenen fleyin mahiyetine göre, birkaç gün üst üste veya günafl›r› bir flekilde bu çal›flmaya devam edilirse; takdiri ilâhî, o fleyin oluflmas›na mutlaka cevap verir... Çünkü; o DUA’n›n ›srarla devam›na müsaade olunmas›, o duaya icabet edilece¤inin de göstergesidir. Zira, Allâh, kabul etmeyece¤i DUA’ya ›srarla devam flans› tan›maz. Kifli, bir konudaki DUA’s›nda ›srarl› de¤ilse, o DUA’n›n yerine gelme flans› da son derece düflüktür. SECDE hâlinde yap›lan DUA, hele kusurlar›n itiraf›ndan sonra olursa, son derece güçlüdür demifltik. Niçin? SECDE hâlinde, bedendeki kan yo¤un bir biçimde bafla, beyne akmakta, oksijen ve di¤er enerji kaynaklar› taraf›ndan
31
“DUA”NIN fiEKL‹
32
beyin son derece mükemmel flekilde beslenmektedir. Bu sebeple de çok güçlü dalgalar yayabilmektedir. Ayr›ca gene secde hâlinde yap›lan kusurlar› itiraf fiiliyle çok güçlü bir konsantrasyon ve yönelim meydana gelmekte, bu da arzulanan fley do¤rultusunda güçlü dalgalar yay›lmas›na vesile olmaktad›r. DUA’y› güçlendiren ve gerçeklefltiren en önemli faktör ise DUA an›nda, kiflinin fluurunun VEH‹M tasarrufundan uzak kalmas›d›r. Ve bu hâl de, secde yani, benlik kavram›n›n kalkt› ¤› bir hâldir. Nitekim bu konuda bizi uyaran Hazreti Rasûl (s.a.v.), “fleksiz flüphesiz, kabul olaca¤›ndan emin olunarak” DUA edilmesini tavsiye etmifltir. DUA ’n›n tesirini kesen en önemli güç, gene kiflinin kendisinde bulunan VEH‹M-VESVESE kuvvesidir... Kiflide, VEH‹M-VESVESE ne derece gerilemifl ise, DUA’s› o derece keskin ve süratli bir flekilde gerçekleflir. Allâh’a yakîn elde etmifl kiflilerin DUA’s›n›n kabulündeki en önemli etkenlerden biri de, o kiflilerdeki VEH‹M-VESVESEN‹N oldukça düflük olmas›d›r. Ayr›ca, bu kiflilerin, yapt›klar› çal›flma ve lütfu ilâhî sonucu olarak, çeflitli ilâhî güçlerin yap›lar›nda ortaya ç›kmas› da, elbette ki DUA’lar›n›n süratle gerçekleflmesinde önemli bir faktördür. Ayr›ca, DUA konusunda, fiEYTAN vasf›yla bilinen C‹NLER’in insana çok yanl›fl fikirler telkini de söz konusudur; ki bu da insan› bu çok etkili silah› kullanmaktan mahrum b›rak›r. Tam içinizden DUA etmek gelmiflken, fiEYTAN ismiyle, fleytaniyet vas›flar› dolay›s›yla lakaplanm›fl olan C‹NLER, hemen bir vesvese verirler... Örne¤in: “Aman can›m niye dua edeyim, nas›l olsa kaderde varsa olur...” “DUA etsem de etmesem de ifl olaca¤›na var›r, ne diye DUA
“DUA”NIN fiEKL‹
edeyim?..” Ve, böylelikle siz, DUA etmekten vazgeçip; en güçlü S‹LAH olan DUA’dan mahrum kal›rs›n›z. DUA’dan mahrum kalmak, DUA etmemek suretiyle de nelerden mahrum kald›¤›n›z› asla hayal bile edemezsiniz. ‹flte bu yüzdendir ki, Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm bak›n bize neler tavsiye ediyor: “Nal›n›n›z›n tasmas›na, koyununuzun otuna kadar her fleyi Allâh’tan isteyiniz.” “Allâh’›n fazl› kereminden isteyiniz, çünkü istenilmesinden hofllan›r...” “fiüphesiz ki Allâh, ›srarla DUA eden kullar›n› çok sever.” “Hassas oldu¤unuz saatlerde DUA etmeyi ganimet biliniz... Çünkü bu hâl rahmet saatinin hâlidir.” Bu son yazm›fl oldu¤um hadîs-î flerîf’te iflaret edilen mânâ fludur: Hassas oldu¤unuz demek, tamam›yla bir konuya konsantre olmaktan ileri gelen bir biçimde, son derece duygusal olma anlam› tafl›r. ‹flte bu an, kiflinin tamam›yla ALLÂH’a, net bir biçimde yönelmesi, anlam›n› tafl›r ve bu yönelifl, beynin tümüyle tek bir gayeye yönelik biçimde, kendisindeki ilâhî güçlerin ortaya konulmas› sonucunu do¤urur. DUA’n›n gerçekleflmesinde en önemli faktör, kiflinin kendisini aradan ç›kartarak; dilinde DUA’y› okuyan, beyninde o talebi oluflturan olarak HAKK’ ›n kalmas›d›r... Bu takdirde; “B‹R ‹fi‹N OLMASINI D‹LERSE “OL” DER VE OLUR!” (2.Bakara: 117) DUA’da daha önce de belirtildi¤i gibi en önemli yard›mc› faktörlerden biri de istenilen fley hususunda ›srarl› olmakt›r. Herhangi bir konuda bir iki defa dua edip arkas›n› b›rakmak son derece yanl›flt›r. DUA edilecek konuda mutlaka ›srarl› olunmal› ve istenilen fleyin olabildi¤ince ölüm ötesi hayat›m›za dönük ve
33
“DUA”NIN fiEKL‹
34
yararl› olmas›na özellikle dikkat edilmelidir. Zira, yanl›fl bir istek ile kendi kendimizi büyük ölçüde yaralam›fl olabiliriz. Elektri¤i, çok yararl› flekilde kullanabildi¤imiz gibi, kendimizi yaralamak ve hatta öldürmek içinde yanl›fl bir flekilde kullanmak mümkündür. DUA, varl›¤›ndaki, benli¤indeki, NEFS’indeki ALLÂH’a A‹T GÜÇ ile tahakkuk yoludur, demifltik. Öyleyse, bu silah› ne derece bilinçli olarak ve yerinde kullanma imkân›na sahip olursak, o derece düflmanlar›m›zdan korunabilir; isteklerimizi gerçeklefltirebilir; ve dahi ALLÂH’a yakîn elde edebiliriz. “‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda; DUA’n›n beyin gücüne dayand›¤›ndan, zira, beynin ilâhî güçle teçhiz edilmifl, donat›lm›fl bir yap› oldu¤undan bahsetmifl ve bunun sisteminden söz ederek; gerekirse, insan›n beyin dalgalar›yla silahlar› dahi geçersiz k›labilece¤ini yazm›flt›k 1984 y›l›nda... Bak›n Rus bilim insan› Profesör. Dr. Kaznatcheev beyni nas›l de¤erlendiriyor 11 Haziran 1991 tarihli Sabah Gazetesi’nin 8. sayfas›nda... Yay›mlanan flu haberi dikkatle okuyal›m: “GELECE⁄‹N SAVAfiLARI TELEPAT‹K OLACAK!” Rusya’n›n ünlü bilim adam› Vlail Kaznatcheev, insan beyni nin telepati yoluyla savafllar› etkileyebilece¤ini belirtti. Prof. Kaznatcheev, dâhilerin çal›flt›¤›, Novossibirsk Akademisi bünyesinde kurulan özel bir laboratuvarda çal›flmalar›n› sürdürüyor. MOSKOVA-Rusya Bilimler Akademisi’nin en sayg›n üye lerinden biri olan Profesör Vlail Kaznatcheev insan beyninin, bedenin bulundu¤u noktan›n çok uza¤›nda yer alan, insanlar, düflünceler ve elektronik donan›mlar üzerinde etkili olabilece¤i ni belirtti. Birçok kifli taraf›ndan deli saçmas› olarak nitelendirilen bu görüflü ispat etmek için yo¤un bir çal›flmaya giren Kaznatcheev,
“DUA”NIN fiEKL‹
ülkesi Rusya’da büyük ilgi görüyor. Kendisine Rusya dâhilerinin yetifltirildi¤i Novossibirsk Akademisi bünyesinde her türlü donan›ma sahip bir laboratuvar ve araflt›rmalar›nda yard›mc› olacak asistanlar tahsis eden hükümet, Kaznatcheev’in araflt›rmalar›ndan çok fley bekliyor. KGB korumas› Kaznatcheev’in araflt›rmalar›n›n en büyük özelli¤i insan beyninin telepatik gücünü bir silah olarak kullanmaya çal›flmas›. Ona göre, s›rf düflünce gücüyle bilgisayar sistemlerini, havaalanlar›n›n radarlar›n›, hatta modern teknolojinin gelifltirebilece¤i her türlü silah› etkisiz k›lmak mümkün. Bu araflt›rmalar› son derece yak›ndan izleyen ve denetleyen hükümet, Kaznatcheev’in CIA taraf›ndan kaç›r›lmas›n› engellemek için KGB’nin en yetenekli ajanlar›n› seferber etmifl durumda. Ünlü bilim insan› görüfllerini çok basit örneklerle aç›kl›yor: “E¤er çal›flt›¤›n›z bilgisayar aniden ar›zalan›rsa suçu üretici firmada aramay›n. Sizin stres içinde olman›z ya da çal›fl›rken biraz bile olsa sinirlenmeniz aletin teknik donan›m›n› etkileyebilir. Çünkü s›radan bir insan beyni, en üstün bilgisayardan daha güçlüdür ve insan bazen fark›nda olmadan do¤an›n kendine verdi¤i güçleri kullanabilir.” Kaznatcheev’e göre e¤er insan çok uzun zamandan beri görmedi¤i birini yo¤un olarak düflünürse ve o s›ralarda ondan bir telefon, ya da mektup al›rsa bu flans olarak nitelendirilmemelidir. Bu do¤rudan, insan›n yo¤unlaflt›rd›¤› düflünceleri ile düflündü¤ü kifliyi etkilemesidir. Kaznatcheev, son olarak Rusya televizyonunda kat›ld›¤› bir programda laboratuvar›nda bulunan bir bitkiyi uzun uzun gösterdi ve program› izleyenlerden bir saat süreyle sadece bu bitkinin geliflimini düflünmelerini istedi. Sonuç gerçekten flafl›rt›c›yd›, bitki çok k›sa zaman zarf›nda ak›l almaz bir geliflme
35
“DUA”NIN fiEKL‹
sergiledi. ‹flte Kaznatcheev’in araflt›rmalar›n›n temelinde de, düflünce gücünün sonsuzlu¤unu yakalamak yat›yor. ‹nsan›n bilinçalt›na ulaflmay› amaçlayan para psikolojiyi bilimle birlefltirerek araflt›rmalar›n› sürdüren Kaznatcheev, bulgular›n›n düflman›n teknik donan›m›n› felç etmek aç›s›ndan ileride çok önemli sonuçlar verece¤ini, ancak bunun bir silah olarak de¤il, savafllar› engelleyecek cayd›r›c› bir etken olarak kullan›lmas›ndan yana oldu¤unu belirtiyor. ‹flte bu yüzdendir ki, DUA insana bahfledilmifl en mükemmel güç olarak tan›mlanabilir.
36
AHMED HULÛS‹
4
“DUA”NIN YER‹
Gayr› ihtiyarî hemen akl›m›za gelebilir; can›m DUA’n›n da yeri mi olur? DUA etmek için özel yer mi arayaca¤›z? Yerin ne münasebeti vard›r DUA ile?.. Evet, her yerde DUA edilebilir!.. DUA için özel bir yer aramaya zaruret yoktur! Ancak... ‹nsan beyninin çal›flma sistemi ve bulundu¤u yerin manyetik alan› ile bulundu¤u alandaki ›fl›nsal ortam son derece yak›ndan ba¤lant›l›d›r. Yeralt›ndaki “ley hatlar›n›n” oluflturdu¤u müspet enerji hatlar›n›n gücünü arkas›na almas›, o beyin için son derece önemli oldu¤u gibi; ayr›ca, beyinin içinde bulundu¤u ortam› kaplayan ›fl›nsal alan›n›n oluflturdu¤u tesirler dahi son derece önemlidir. DUA eden kiflinin çevresindeki kiflilerin beyin dalgalar›, kendisininki ile birleflerek son derece güçlü dalgalar üretilebilece¤i gibi; toplu DUA’lar dahi büyük tesirler meydana getirir. Bu
37
“DUA”NIN YER‹
38
sebeptendir ki Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm flöyle buyurur: “Üç kifli bir araya geldikleri zaman, birlikte ettikleri DUA’y› ALLÂH geri çevirmez.” Niçin belirli yerler? Mesela nereleri?.. Kâbetullâh’ta yap›lan DUA’lar, Arafat’ta yap›lan DUA’lar, Medine’de Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n Makâm›’nda yap›lan DUA ’lar, Efes ’te Meryem Ana Evi’nde yap›lan DUA’lar, ‹stanbul’da Eyyûb Sultan nam›yla bilinen sahabeden zât›n makâm›nda yap›lan DUA’lar; bunun gibi her beldede, o beldedeki bilinen evliyaullâhtan olan zevât›n makâmlar›nda yap›lan DUA’lar, daima güçlü DUA’lar olarak yerini bulur. Burada iki önemli faktör mevcuttur: 1. O yerin kendi manyetik alan›n›n yayd›¤› enerji... 2. O yere defnedilmifl zât›n ruhaniyetinin yaym›fl oldu¤u enerji... ‹flte, DUA eden kifli, bu iki etkiyi arkas›na takviye alarak DUA etti¤i zaman, büyük ölçüde DUA’s› kabul olma yani yerine gelme flans›na sahiptir. Ayr›ca manevî gücü yüksek oldu¤una inan›lan kiflinin huzurunda, bir cemaat eflli¤inde yap›lan DUA’lar da son derece yüksek tesir gücüne sahip olarak tespit edilmifltir.
AHMED HULÛS‹
5
“DUA”NIN ZAMANI
Her akl›n›za esti¤i, içinizden geldi¤i zamanda DUA edebilece¤iniz gibi, belirli günlerin ve gecelerin de DUA’n›n gerçekleflmesi hususunda büyük rolü vard›r. Cuma günü hutbe saati ile ikindi aras›... Recep ay›n›n girdi¤i gece ve on beflinci gecesi... Mi’râc gecesi... Recep ay›n›n yirmi yedinci günü... fiaban ay›n›n on beflinci günü ve gecesi... Arife günleri ve geceleri... Ramazan günleri... Ramazan ay›n›n yirmisinden sonraki tek geceler... Ramazan ve Hac Bayramlar› geceleri... Muharrem ay›n›n onuncu günü ve gecesi... Zilhicce ay›n›n onuncu günü... Bu günleri böylece verdikten sonra, özellikle geceler üzerinde durulmas› ve dahi, gece yar›s›ndan sonraki saatlerin iyi
39
“DUA”NIN ZAMANI
40
de¤erlendirilmesi üzerinde dural›m. DUA’n›n zaman› denilince özellikle iki husus önemlidir: 1- ‹ç flartlar 2- D›fl flartlar ‹ç flartlar, içinde bulundu¤umuz hâleti ruhiye demektir. Gerçekten, yürekten gelir bir biçimde; içi yana yana denilen bir flekilde DUA etmek önemlidir... Zira ancak böyle bir hâl, tam konsantrasyon sa¤lar... Beynin güçleri ancak böylelikle tek bir noktaya, tek bir konuda yo¤unlaflarak, iste¤e yönelik yay›n yapar. ‹kinci olarak belirtilen d›fl flartlar ise tamam›yla ortam flartlar› ile alâkal›d›r. Bu d›fl flartlar›n birincisi Günefl’in parlamamas›, hatta ›fl›klar›n›n tamam›yla kaybolmas›d›r. Zira Günefl’in yayd›¤› kozmik ›fl›n›m büyük ölçüde beyin gücünü keser. D›fl flartlar konusunda bir di¤er önemli husus da Jüpiter ve Venüs gibi gezegenlerin yumuflak ve besleyici radyasyonunun beyni etkiledi¤i saatlerdir. Bu saatleri bulmak için gerekli hesaplama usullerini ‹brahim Hakk› Erzurumî “MAR‹FETNAME” isimli eserinde bütün detaylar› ile izah etmektedir. Bunun için, piyasadan, içinde bu bölümün de oldu¤u TAM tercüme seçilmelidir. Zira, bir Mars saatinde, olacak ifl, münakaflaya dökülüp olmazken; bir Venüs veya Jüpiter saatinde olmayacak ifl, flafl›rt›c› biçimde olufluverir de hayretler içinde kalabiliriz. Bu sebeple elbette ki baz› saatlere riayet etmenin çok büyük yararlar› mevcuttur.
AHMED HULÛS‹
6
DUA VE KADER
DUA söz konusu oldu¤u zaman, hemen pek ço¤umuz yanl›fl bilgiyle flartlanmak yüzünden, “Aman can›m kaderde ne varsa o olacak, DUA’ya ne gerek var!” deyiveririz. Oysa, bu tamam›yla yanl›fl bir görüfltür! Kader konusunda gerçek bilgileri, Kur’ân-› Kerîm âyetlerine ve tamam›yla Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.)’in buyruklar›na dayanan biçimde “‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›n kader konusuyla ilgili bölümünde okurlar›m›za aç›klad›k. KADER kesindir ve hiç kimse bunun d›fl›na asla ç›kamaz. Nitekim, Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) aç›klamalar›nda, bunu en dar anlay›fll›lar›n dahi fark edebilece¤i bir biçimde vurguluyor. Ne yaz›k ki, bu gerçe¤i yans›tan hadîs-î flerîfleri, hadis kitaplar› hariç, hiçbir kitapta bulam›yorsunuz. Yazam›yorlar!.. Ama gerçek, yaz›lmasa da, söylenmese de gerçektir. Hele Rasûlullâh (s.a.v.) taraf›ndan da en yal›n bir biçimde aç›klanm›flsa!.. Burada çok önemli olan husus fludur: KADER’in tekni¤i!..
41
DUA VE KADER
KADER-D DUA iliflkisini izaha girmeden önce, bu konudaki Rasûlullâh’›n birkaç buyru¤unu nakletmeye çal›flal›m size... “KADER”i ancak DUA de¤ifltirir. Ömrü ise ancak iyilik uzat›r. fiüphesiz ki, kifli ifllemifl oldu¤u günah sebebiyle r›z›ktan mahrum edilir.”
“KAZA’y› ancak DUA geri çevirir... Ömrü ise iyilik uzat›r.”
“Tedbirin kadere faydas› olmaz; DUA’n›n ise gelmifl ve gelmemifl musîbetlere faydas› vard›r; flüphesiz ki belâ iner, DUA onu karfl›lar ve k›yamete kadar çarp›fl›rlar.”
42
Evet, bir yandan, kaderin de¤iflmeyece¤i belirtiliyor; di¤er yandan DUA’n›n kaderi, kazay› geri çevirece¤i aç›klan›yor. Bu iki hususu nas›l birlefltirip, nas›l bir sonuç elde edece¤iz? Bilelim ki... ‹nsanlar›n kaderi takdir edilmifltir; her fley gibi... Ne var ki, DUA faktörü de bu KADER sistemi içinde yer alan bir faktördür; DUA ederseniz, kaderdeki olay› geri çevirebilirsiniz, kazay› reddedebilirsiniz; ancak bu DUA’y› yapmak, gene kaderinizin elvermesiyle mümkün... Yani, kaderiniz müsaitse DUA edebilirsiniz ve böylece de o gelecek olan olay› geri çevirebilirsiniz. Kaderinizde kolaylaflt›r›lm›flsa DUA etmek, size o belâ veya musîbet gelmeden önce DUA edersiniz ve o olay›n zarar›ndan korunmufl olursunuz. Dolay›s›ylad›r ki, tedbirle takdiri de¤ifltiremezsiniz; fakat,
DUA VE KADER
takdirde varsa tedbir al›r ve böylece de kazay› geri çevirmifl olursunuz. Bu hususta Halife Ömer (r.a.), bize bir uygulamas›yla son derece önemli bir uyar›da bulunmufltu: Orduyla fiam’a giden Halife Ömer (r.a.) flehre yaklaflt›¤› zaman, veba salg›n› oldu¤unu haber al›nca orduya geri dönülmesi talimat›n› verir. Bu durum üzerine, kader kavram›n› anlayamayan ve iflin fleklinde kalanlar flafl›r›rlar ve sorarlar: — Allâh’›n kaderinden mi kaç›yorsun yâ Ömer?.. Kaderin tekni¤ini anlam›fl olan Hazreti Ömer (r.a.)’›n cevab› hepimize bir derstir: — Allâh’›n kazas›ndan Allâh’›n kaderine kaç›yorum!.. ‹flte yukar›da anlat›lan cevap, bu kader konusunun “püf nok tas›”d›r. Kader mutlak ve kesindir!.. ‹nsan ise, kendisinden meydana gelenlerin neticesini görecektir!.. “...‹NSAN ‹Ç‹N YANLIZCA ÇALIfiMALARININ (kendisinden a盤a ç›kanlar›n) SONUCU OLUfiACAKTIR!” (53.Necm: 39) âyetini hat›rlayal›m... ‹flte bu sebepledir ki, siz ne yapabiliyorsan›z, elinizden ne geliyorsa onu yapmak zorundas›n›z... DUA edebiliyorsan›z, hemen ediniz! Bir çal›flma yapma imkân›na sahipseniz, hemen yap›n›z! Korunmak için elinizden gelen bir fley varsa, hemen tatbik ediniz. Biliniz ki; yapabildi¤iniz, kaderinizin müsaade etti¤idir ve yapt›¤›n›z›n sonucunu da mutlaka görürsünüz. DUA kazay› reddeder”, diye... Bu yüzden denilmifltir; “D Yani, o kazan›n reddi sizin duan›za ba¤l›d›r!.. O musîbetin size isâbet etmemesi, sizin o hususta dua etmenize ba¤l›d›r. Dolay›-
43
DUA VE KADER
44
s›yla, dua edersiniz ve o kaza veya hofllanmad›¤›n›z olay size isâbet etmez; ya da umdu¤unuz, olmas›n› istedi¤iniz olay o duan›z vesilesiyle gerçekleflir. Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) “KEfiKE” demeyi fleytan ameli olarak nitelemifltir. Bunun mânâs›n› çok düflünmek ve bu hususu iyi anlamak mecburiyetindeyiz... Niçin, “KEfiKE” demek yasaklanm›flt›r?.. Bilelim ki DUA, kader sistemi içinde yer alan çok önemli bir unsurdur… DUA edebiliyorsan›z, edebildi¤iniz kadar DUA ediniz; hepsinin de faydas›n›, dünya hayat›nda anlayamayaca¤›n›z kadar fazlas›yla göreceksiniz. Zira, Allâh, kulunda ortaya ç›kartaca¤› pek çok özelli¤i DUA flart›na ba¤lam›fl; takdir etti¤i pek çok fleye DUA’y› vesile k›lm›flt›r. Bu yüzdendir ki, “DUA müminin silah›” olmufltur. DUA, takdirin tüm güzelliklerinin size ulaflmas›na vesile olan en de¤erli nimettir. Onu elden geldi¤ince çok ve güçlü olarak kullanan, en büyük nimetlere kavuflacak oland›r. Kaderi anlamayan cahil ise, DUA’y› terk eder; tüm mahrumiyet ve çileler de onu bekler!.. Konuyu Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n flu aç›klamas›yla ba¤layal›m: “‹çinizden her kime DUA KAPISI AÇILMIfi ise, muhakkak ona rahmet kap›lar› aç›lm›flt›r ve Allâh’tan, kendisinden âfiyet istenilmesinden daha sevimli bir fley istenmemifltir.” “DUA, inen belâya ve inmeyen belâya karfl› faydal›d›r. Ey Allâh’›n kullar›, DUAYA SIMSIKI SARILINIZ!..”
AHMED HULÛS‹
7
Z‹K‹R HAKKINDA
Z‹K‹R, bize göre, bir insan›n dünyada yapabilece¤i, en yararl› çal›flma türüdür. Z‹K‹R, her ne kadar “Allâh’› anma” diye tercüme edilirse de, böyle bir ifade son derece yetersizdir. 1. Z‹K‹R, beyinde tekrar edilen kelimenin mânâs› istikametinde, beyin kapasitesini artt›r›r. 2. Z‹K‹R, beyinden üretilen ›fl›nsal enerjinin RUH’a, yani bir tür hologramik ›fl›nsal bedene yüklenmesini ve böylece ölüm (2) ötesi yaflamda güçlü bir RUH’a sahip olunmas›n› sa¤lar. 3. Z‹K‹R, tekrar edilen mânâlar istikametinde beyinde anlay›fl, idrak ve o mânâlar›n hazmedilmesi gibi özellikleri gelifltirir. 4. Z‹K‹R, Allâh’a yakîn sa¤lar. 5. Z‹K‹R, ilâhî mânâlar ile tahakkuku temin eder. ‹flte, birkaç›n› sayd›¤›m›z bu özellikler dolay›s›yla Kur’ân-› Kerîm’de, “Z‹K‹R” son derece övülen bir çal›flma olarak belirtilmifl ve bu konuda Z‹KRE önem vermeyenler fliddetle uyar›l(2) Z‹K‹R konusunda beynin faaliyetlerini ve sistemini “‹NSAN ve SIR LARI” isimli kitab›m›zda bütün detaylar›yla okuyabilirsiniz.
45
Z‹K‹R HAKKINDA
m›fllard›r: “Kim (dünyevî-d›fla dönük fleylerle) Rahmân’›n zikrinden (Allâh Esmâ’s›n›n hakikati oldu¤unu hat›rlayarak bunun gere¤ini yaflamaktan) âmâ (kör) olursa, ona bir fleytan (vehim, kendini yaln›zca beden kabulü ve beden zevkleri için yaflama fikri) takdir ederiz; bu (kabullenifl),, onun (yeni) kiflili¤i olur! Muhakkak ki bunlar onlar› (hakikate erme) yolundan al›koyarlar da, onlar hâlâ kendilerinin do¤ru yolda olduklar›n› zannederler!” (43.Zuhruf: 36-37)
46
“fieytan (yaln›zca beden olma fikri) onlara yerleflti de, onlara Allâh’›n zikrini (hat›rlat›lan hakikatlerini, bedeni terk edip Allâh Esmâ’s›yla var olmufl yap›lar›yla {fluur} sonsuza dek yaflayacaklar›n›) unutturdu! ‹flte onlar Hizbüfl fieytan’d›r (fleytanî fikir yandafllar› - kendini yaln›zca beden sananlar).... Dikkat edin, muhakkak ki Hizbüfl fieytan (kendini yaln›zca beden sananlar) hüsrana u¤rayanlar›n ta kendileridir!” (58.Mücâdele: 19)
“Ey iman edenler! Allâh’› çok zikredin!” (33.Ahzâb: 41)
“Kim zikrimden (hat›rlatt›¤›m hakikatinden) yüz çevirir ise, muhakkak ki onun için (beden-bilinç kay›tlar›yla) çok s›n›rl› yaflam alan› vard›r ve onu k›yamet sürecinde kör olarak haflre deriz.” (20.Tâhâ: 124)
Z‹K‹R HAKKINDA
“O hâlde beni zikredin (an›n-düflünün) ki sizi zikredeyim...” (2.Bakara: 152)
“Kullar›m sana BEN’den sorarlarsa, flüphesiz ki ben Kariyb’im (anlay›fl s›n›r› kadar yak›n!) (“fiahdamar›ndan yak›n›m” âyetini hat›rlayal›m).... Yönelip isteyene (dua) icabet ederim...” (2.Bakara: 186)
“... Elbette ki Allâh zikri (hat›rlan›fl›) Ekber’dir (Ekberiyeti hissettirir)!!..” (29.Ankebût: 45)
Z‹K‹R’in insana ne kadar büyük yararlar› oldu¤una bak›n Hazreti Rasûl AleyhisSelâm nas›l iflaret ediyor... ‹flte “Allâh kat›nda çal›flmalar›n en sevimlisi hangisidir?” sorusuna cevab›: “Dilin, Allâh’› zikretmeye devam etti¤i hâlde ölmendir!” “Size çal›flmalar›n›z›n en hay›rl›s›n›, Allâh indînde en temiz olan›n›, derecelerinizi en fazla yükseltenini ve sizin için alt›n ve gümüfl infak etmekten, düflmanlar›n›zl a savafl meydan›nda karfl›lafl›p boyun vurman›zdan ve onlar›n sizin boyunlar›n›z› Allâh yolunda vurmalar›ndan daha hay›rl› bir çal›flmadan haber vereyim mi? ‹flte o Allâh’› Z‹KRETMEKT‹R.”
“Allâh’›n azab›ndan, Allâh’› Z‹KRETMEKTEN daha fazla hiçbir fley kurtaramaz.”
47
Z‹K‹R HAKKINDA
“Allâh kat›nda k›yamet gününde kullar›n hangisinin derece si daha faziletlidir?” sorusuna flu cevab› verdi: — Allâh’› çok Z‹KREDENLER... Soruldu ki, “Ya Allâh yolunda cihad eden gazininki?..” Buyuruldu: — Kâfirler ve müflrikler içerisinde k›l›c› ile k›r›l›ncaya kadar ve kana bulan›ncaya kadar savaflsa da, flüphesiz ki, Allâh’› çok zikredenlerin derecesi, ondan daha faziletli olur. “...Kul, fleytandan ANCAK, Allâh’› Z‹KRETMEKLE korunur!”
“Sahip olduklar›n›z›n en faziletlisi, Allâh’› zikreden dil, flükreden kalp, iman›nda yard›mc› olan efltir.” 48
“Allâh’› Z‹KREDEN ile etmeyenin benzeri, diri ile ölü gibi dir!..”
“Allâh’› o kadar çok zikredin ki insanlar size, deli mi bu desin!..”
“Münaf›klar›n size ‘gösterifl için yap›yorsunuz’ diyecekleri kadar çok Allâh’› zikrediniz...”
“Müferridûn geçti!.. Buyru¤una soruldu, kimdir müferridûn diye...”
Z‹K‹R HAKKINDA
“Allâh’› çokça zikretmeye düflkün olanlard›r. Zikir, onlar›n a¤›rl›klar›n› hafifletir. Böylece k›yamet günü de hafif olarak gelirler.”
“fiEYTAN, a¤z›n› ‘Âdemo¤lu’nun kalbine koymufltur. O Allâh’› zikrettikçe fleytan çekilir... Gaflete düflüp zikri b›rak›nca kalbini yutar!..” Bu hâdis-i flerîf teflbih yani benzetme yollu bir anlat›md›r... Kifli Allâh’› zikrettikçe, cinler ondan uzak dururlar ve ona vesvese vererek düflüncelerini buland›ramazlar; ama zikir terk edilince, cinler onun beynini istedikleri gibi etkileyerek hüküm alt›na al›r, mânâs›ndad›r.
“Allâh’›n bir kula verdi¤i en faziletli fley, ona Z‹KR‹N‹ ilham etmesidir.”
“Hiçbir sadaka Allâh’› zikretmekten daha faziletli de¤ildir.”
“Cennetlikler hiçbir fleye üzülmezler, dünyada iken Z‹K‹Rsiz geçen anlar› hariç!”
“Kim Allâh’› çok zikretmezse imandan uzaklafl›r.”
“‹nsan, üzerinden geçip de, içinde Allâh’› zikretmedi¤i her an dolay›s›yla k›yamette büyük piflmanl›k duyar.”
49
Z‹K‹R HAKKINDA
“Herhangi bir topluluk, bir mecliste toplan›r, Allâh’› zikret meden da¤›l›rlarsa, bu meclis k›yamet gününde kendileri için bir piflmanl›k olur!”
“Kim Allâh’› çok Z‹KREDERSE, münaf›kl›ktan uzak olur!..”
‹flte bunlar gibi daha pek çok Rasûlullâh AleyhisSelâm hadîs-î flerîfi bize Z‹K‹R konusunda büyük uyar›da bulunmaktad›r.
50
AHMED HULÛS‹
8
Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?
“‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda tafsilâtl› olarak bunlar› yazmam›za ra¤men, önemi dolay›s›yla burada da Z‹KR‹N zorunlulu¤u üzerinde durmak istiyorum. Kesin olarak bilinmelidir ki; D‹N tamam›yla, bilimsel gerçekler üzerine oturtulmufl, günün flartlar› içindeki sembolik anlat›md›r. ‹slâm Dini’nde, -sadece Kur’ân-› Kerîm ve Hadîs-î fierîflermevcut olan bütün hükümler, insan›n gerek bugünü ve gerekse ölüm ötesi yaflam› için zorunlu olarak ihtiyaç duyaca¤› fleyleri temin gayesiyle gelmifltir. Ayr›ca, insan›n bu önerilere uymas›, onun gelecekte kendisine zarar verici birçok fleyden korunmas›na da vesile olacakt›r. ‹nsan›n yaflam› ise, bilindi¤i üzere BEY‹N ile düzenlenir. ‹nsan’da ortaya ç›kan her fley, BEY‹N arac›l›¤›ylad›r. Ölüm ötesi yaflam bedeni olan RUH dahi beyin taraf›ndan “yüklenir!”
51
Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?
52
Allâh’›n isimlerinin iflaret etti¤i mânâlar, insan beyninde a盤a ç›kar. ‹nsan fluuru, Allâh’›, ancak beyin kapasitesi kadar tan›y›p “yakîn” elde eder. ‹flte böyle olunca, Z‹K‹R olay›n›n önemini kavrayabilmek için, önce beynin çal›flma sistemini kavramak, sonra da zikir hâlinde beyinde nas›l bir ifllem olufltu¤unu idrak etmek zorunda kal›r›z. Milyarlarca hücreden oluflan beyin, esas itibar›yla biyoelektrik enerji üretip, bunu ›fl›nsal enerjiye çeviren ve kendisinde oluflan mânâlar›, bir yandan RUH dedi¤imiz yap›ya yükleyen ve di¤er yandan da d›flar›ya yayan bir organik cihazd›r. Genelde, do¤ufltan al›nan ilk tesirlerle yüzde befl, yüzde on kapasiteyle çal›flan beyin, ald›¤› çeflitli etkilerin de arac›l›¤›yla, s›radan bir yaflam türü geçirir, bildi¤imiz herkes gibi... (1) Oysa beyindeki bu kapasitenin artt›r›lmas› mümkündür! (1) Zikrin önemi, bizim bu konuda yapt›¤›m›z aç›klamalardan on sene sonra bilim dünyas›nda ilk defa olarak tespit edilmifltir. Afla¤›da okuyaca¤›n›z metinler bu söylediklerimizin ispat›d›r. NOKTA 6 Mart 1994 tarih 11. Say›’s›nda; “Bat›, zikri geç keflfetti!” bafll›¤› alt›nda; John Horgan’›n Bilim dergisinin (Scientific American) Ocak 1994 say›s›nda yay›mlanan “Da¤›n›k ‹fllevler” makalesinde savundu¤u görüfllerin, ilk kez 1986 y›l›nda Ahmed Hulûsi taraf›ndan yaz›ld›¤›n› biliyor muydunuz? Bilimsel konularda afla¤›l›k kompleksimizi yenmek zaman alacak. ‹çimizden birinin y›llar önce savundu¤u görüflleri dikkate almaktansa, o görüfllerin benzerlerinin d›flar›da da kabul edilmeye bafllanmas›n› bekleriz. Bazen de, afla¤›da anlataca¤›m›z, Ahmed Hulûsi örne¤inde oldu¤u gibi flafl›rt›c› tesadüflerle karfl›laflabiliriz. Bilim Dergisi’nde yay›mlanan “Da¤›n›k ‹fllevler” adl› yaz›da John Horgan, “Beyinde entegrasyonu sa¤layan beyin üstü bir yap› var m›?” sorusuna yan›t ar›yor ve 1993 y›l›nda yap›lan deneylerden yola ç›karak çeflitli tezler öne sürüyor. Ahmed Hulûsi ise, 1986 y›l›nda yay›mlad›¤› “Din ve Bilim Ifl›¤›nda ‹nsan ve S›rlar›”, “Dua ve Zikir” adl› kitaplar›nda bu sorular›n yan›t›n› çok daha önceden veriyor. Sözü edilen makalede, John Horgan flu deneye yer veriyor: Deneyde gönüllülere isimler içeren bir liste veriliyor ve kendilerinden bu isimleri yüksek sesle okumalar› ve her isimle iliflkili bir yüklem söylemeleri isteniyor. Örne¤in, “köpek” sözcü¤ü okununca “havlamak” gibi bir yüklem söylenmesi
Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?
gerekiyor. Bu deneyde, beynin pek çok farkl› bölgesindeki nöron aktivitesinde art›fl gözleniyor. Fakat ayn› isimleri içeren listenin sürekli olarak tekrarlanmas›, nöron aktivitesinin de¤iflik bölgelere kaymas›na yol aç›yor. Gönüllülere yeni bir isim listesi verildi¤inde ise nöron aktivitesinin artt›¤› ve ilk bölgelere döndü¤ü görülüyor. Ahmed Hulûsi, 1986’da yay›mlanan “‹nsan ve S›rlar›” kitab›n›n, “Dünyadaki En Önemli Çal›flma Zikir” adl› bölümünde bu konuyla ilgili flunlar› söylüyor: “Yaklafl›k 14 milyar hücreden oluflan insan beyninin ancak cüzi bir k›sm› do¤um s›ras›nda ald›¤› ›fl›nlarla faaliyete girer; bundan sonra da yeni tesirlerle yeni aç›l›mlara kavuflmas› imkâns›zd›r. Beyin, do¤um an›ndan sonra d›flar›dan gelen ›fl›n etkileriyle yeni hücre gruplar›n› devreye sokamaz. Ancak beyindeki devreye girmemifl kapasite ilelebet at›l durmak için varedilmifl demek de¤ildir bu. “Allâh ismini dilinizle söyledi¤inizi kabul edelim... ‘Allâh’ kelimesinin beyinde hat›rlanmas› demek, bu kelimenin mânâs›n› oluflturan hücre gruplar› aras›nda bir biyoelektri¤in ak›fl› demektir... Esasen beyindeki tüm fonksiyonlar, beyin hücreleri aras›ndaki biyoelektrik faaliyetten baflka bir fley de¤ildir!.. Her mânâya göre beyindeki de¤iflik hücre gruplar› aras›nda bir biyoelektrik ak›fl› söz konusudur... Bu ak›fl neticesinde devreye giren hücre grubuna göre ortaya say›s›z mânâlar ç›kmaktad›r...” Belle¤in ifllevi, John Horgan, “Da¤›n›k ‹fllevler” makalesinde ayn› konuyu flöyle aç›kl›yor: “Bu deney beynin bir bölgesinin sözcük türetmeyi gerektiren k›sa süreli bellek görevi gördü¤ünü, ama ifl otomatiklefltikten sonra beynin baflka bir bölümünün bu görevi devrald›¤›n› gösteriyor. Di¤er bir deyiflle, bellek yaln›zca içeri¤ine göre de¤il, ayn› zamanda ifllevine göre de bölümlere ayr›l›yor.” Ahmed Hulûsi’nin, yine “‹nsan ve S›rlar›” adl› kitab›ndaki yan›t› ise flöyle: “Zikir yapt›¤›n›z zaman -yani Allâh’a ait olarak bilinen bir mânây› tekrar etti¤iniz zaman- beyinde ilgili hücre grubunda bir biyoelektrik ak›m meydana geliyor ve bu, bir tür enerji fleklinde, manyetik bedene yükleniyor! Ayn› zamanda siz bu mânây› tekrara devam ederseniz -yani, bu kelimeyi tekrara devam ederseniz-, bu defa tekrarlanan kelimenin tekrar›ndan oluflan biyoelektrik, daha da güçlenerek yeni hücre birimlerini devreye sokuyor ve bir kapasite genifllemesi söz konusu oluyor.” Sonuç olarak, zikrin bilimsel aç›klamas›n›n elimizdeki iki yorumu var. ‹lki, 1986 y›l›nda, tam yirmi üç y›l önce Ahmed Hulûsi, di¤eri ise bu aç›klamadan tam sekiz y›l sonra 1994 y›l›nda, dünyaca ünlü bir bilim dergisinin Türkçe say›s›nda, John Horgan adl› bir Bat›l› taraf›ndan yap›lm›fl. Bat›l›n›n dediklerine dört elle sar›lmadan önce, Ahmed Hulûsi’yi bir kez daha okumakta yarar var.
B‹L‹M DERG‹S‹ Ocak 1994 Say›s›, Sayfa 12’de; “Da¤›n›k ‹fllevler” Beyinde entegrasyonu sa¤layan beyin-üstü bir yap› m› var? Modern nöroloji bilimlerinde tan›mlanan hâliyle beyin, uzmanlaflman›n
53
Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?
neredeyse saçmal›k noktas›na vard›r›ld›¤› bir hastaneye benzer. Örne¤in beynin dil ile ilgili bölümünde, baz› nöronlar (sinir hücreleri), yaln›zca özel isimleri, baz› nöronlar ise yaln›zca düzensiz fiilleri kavramaya yönelik çal›fl›rlar. Görme ile ilgili bölümünde, sinir hücrelerinin bir bölümü turuncu k›rm›z› renklere, bir bölümü güçlü kontrastl› diyagonal çizgilere, bir k›sm› ise soldan sa¤a h›zl› hareketlere yönelik çal›fl›rlar. fiimdi sorulmas› gereken soru, beyinin de¤iflik bölgelerinin sahip oldu¤u bu son derece özelleflmifl ifllevlerin, nas›l yeniden bir araya getirilerek, düflünce ve alg›laman›n bileflimi olan akl› oluflturdu¤udur. Ba¤lant› problemi (binding problem) olarak da bilinen bu bulmaca, yap›lan deneylerin, beynin daha da özelleflmifl bölmelerini ortaya ç›karmas›yla daha da zorlaflm›fl bulunuyor.
54
Baz› kuramc›lar alg›laman›n de¤iflik ö¤elerinin “birlefltirici bölgeler” (convergent zones) adl› verilen yerlerde bir araya geldi¤i düflüncesini ortaya att›lar. Bu bölgelerin en belirgin adaylar›, birçok konuya hemen yönelebilen “k›sa süreli” (short-term) ya da “çal›flan” (working) bellek alanlar›d›r. Birinde elektrotlarla monitorize edilen maymunlar›n, di¤erinde ise PET (positron emission tomography) ile taranan insanlar›n deneklik etmifl oldu¤u, 1993 y›l›nda yap›lan iki deneyde “çal›flan bellek”te oldukça özelleflmifl bölgeler bulundu¤u görülmüfltür. Yale Üniversitesi T›p Fakültesi’nden Fraser A.W. Wilson, Séamas P.Ó Scalaidhe ve Patricia S. Goldman-Rakic taraf›ndan yap›lan deneylerde görevliler, maymunlar› “çal›flan belle¤in” kullan›lmas›n› gerektiren iki ifli baflarmalar› için e¤itiyorlar. Bu ifllerden biri maymunlar›n gözlerini bir ekran›n ortas›ndaki sabit bir noktaya dikmeleri. Bu s›rada ekran›n baflka bir yerinde yan›p sönen bir kare de, maymunun görüfl alan› içinde yer al›yor. Karenin kaybolmas›ndan birkaç saniye sonra maymun, bak›fllar›n› karenin bulunmufl oldu¤u noktaya yönlendiriyor. Di¤er ifl, görüntünün konumundan çok niteli¤i ile ilgili bilginin ak›lda tutulmas›n› gerektiriyor. Araflt›rmac›lar ekran merkezinde yan›p sönen bir görüntü oluflturuyorlar. Her maymun, görüntü kayboluncaya kadar beklemek ve gözlenen flekle ba¤l› olarak gözlerini sa¤a ya da sola çevirmek için e¤itiliyor. Elektrotlarla, maymun beyninin pre-frontal korteks sinir hücreleri ekranda görülüyor. Per-frontal korteks adl› bölgesindeki nöronlar›n aktiviteleri, elektrotlarla ekrana yans›t›l›yor. Her testte sadece bir nöron grubu harekete geçiyor. Konumla ilgili “nerede” testi, pre-frontal korteksin bir bölgesindeki nöronlar› aktive ederken, fleklin içeri¤i ile ilgili olan “ne” testi di¤erine komflu ama ayr› bir bölgedeki nöronlar› harekete geçiriyor. Goldman-Rakic, pre-frontal korteksin flimdiye de¤in hep bilginin yönlendirildi¤i ve planlama, düflünme, anlama ve istem için sentez edildi¤i yer olarak düflünüldü¤ünü belirterek, bu alan›n en az›ndan duyusal ve motor bölgeler kadar bölümlenmifl oldu¤unu gösterdiklerini söylüyor. Geçen y›l içinde, Washington Üniversitesi’ndeki araflt›rmac›lar taraf›ndan ortaya koyulan tamamlay›c› bulgular, insanlar üzerinde PET ile yap›lan çal›fl-
Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?
malardan kaynaklan›yor. Deneyde gönüllülere, isimler içeren bir liste veriliyor ve kendilerinden bu isimleri yüksek sesle okumalar› ve her isimle iliflkili bir yüklem söylemeleri isteniyor. Örne¤in, “köpek” sözcü¤ü okununca “havlamak” gibi bir yüklem söylenmesi gerekiyor. Bu deneyde pre-frontal ve cingulate korteks de dahil olmak üzere, beynin pek çok farkl› bölgesindeki nöron aktivitesinde art›fl gözleniyor. Fakat ayn› isimleri içeren listenin sürekli olarak tekrarlanmas› nöron aktivitesinin de¤iflik bölgelere kaymas›na yol aç›yor. Gönüllülere yeni bir isim listesi verildi¤inde ise, nöron aktivitesinin artt›¤› ve ilk bölgelere döndü¤ü görülüyor. Bu deney, beynin bir bölgesinin sözcük türetmeyi gerektiren k›sa süreli bellek görevi gördü¤ünü, ama ifl otomatiklefltikten sonra beynin baflka bir bölümünün bu görevi devrald›¤›n› gösteriyor. Di¤er bir deyiflle, bellek yaln›z ca içeri¤ine göre de¤il, ayn› zamanda ifllevine göre bu bölümlere ayr›l›yor. Washington Üniversitesi’nden Steven E. Petersen, bu sonuçlar› GoldmanRakic’in düflünceleriyle uyum içerisinde oldu¤unu söylüyor. Peki nas›l oluyor da beyindeki bu özelleflmifl alanlar birbirleriye büyük bir uyum içerisinde çal›flabiliyorlar? Aktiviteler tek bir merkezden mi, yoksa beyne yay›lm›fl olan bir çeflit entegrasyon a¤› taraf›ndan m› koordine ediliyor? Petersen, alg›lama, bellek ve istemin entegre edildi¤i bir tek lokalize alan ya da lokalize olmufl birkaç alan bulundu¤u düflüncesini savunuyor. GoldmanRakic’in görüflleri ise, farkl› fakat eflde¤er bölgelerin birbirleri ile ba¤lant› ve iliflki içerisinde bulundu¤u, hiyerarflik olmayan bir modele daha yak›n. San Diego’daki California Üniversitesi’nde bellekle ilgili araflt›rmalar yapan Larry R. Squire, “ba¤lant› problemi”nin çözümünün uzun y›llar alabilece¤ini, ba¤lant› mekanizmas›n›n ne oldu¤u konusunda gerçek bir ipucunun bulun mad›¤›n› düflünüyor. Ama öte yandan h›zla geliflen teknolojinin son ürünlerinden biri olan mikroelektrotlar, vücuda zarar vermeyen görüntüleme teknikleri (örne¤in PET ve Magnetik Rezonans ile Görüntüleme gibi) ve bilgisayarlar sayesinde, bu sorunlar›n yak›n bir gelecekte yan›tlanaca¤›ndan ve deneysel bilgilerle yeni modeller oluflturulabilece¤inden umutlu Squire’›n da dedi¤i gibi: “Bu teknolojik destek olmadan art›k hiçbir fley yap›lamaz.” John Horgan K›sa ömürlü radyoaktif maddelerin kan dolafl›m›na verilmesiyle nöron aktivitesinin dolayl› olarak ölçülmesi. Yukar›daki yaz› SCIENTIFIC AMERICAN Dergisi’nin Ocak 1994 say›s›n›n tercümesidir.
Normalde çok küçük bir yüzde ile çal›fl›p geri kalan miktar› kullan›lmaz bir hâlde bekleyen beynin, bu bofl duran kapasitesinin devreye sokulmas› yolu Z‹K‹R’den geçer. Z‹K‹R ile beynin belli bir bölgesindeki hücre gruplar›
55
Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?
56
aras›nda üretilen biyoelektrik enerji, zikrin devam› hâlinde, bu bölgeden taflarak, görevsiz bekleyen yan hücrelere yay›l›r ve onlar› da mevcut kapasiteye ilave ederek devreye sokar. Z‹K‹R konusu ne ise, o anlamda bir frekans yayarak bu hücreleri devreye alan beyinde, elbette ki o istikamette de faaliyet geliflir… ‹leride de daha detayl› izah edece¤imiz üzere, mesela Allâh’›n ‹RADE s›fat›n›n ismi olan “MÜR‹YD” ismi zikredildi¤inde, kiflinin beyninde bofl duran hücreler, bu ismin frekans›nda titreflimle programlanarak devreye girdi¤i için, bir süre sonra o kiflide ‹RADE gücünün artt›¤› ve eskiden baflaramad›¤› birçok fleyi baflard›¤› görülür. Ancak hemen burada kesinlikle idrak edilmesi zorunlu bir husus da vard›r ki, o da fludur: Herkesin beyin yap›s›n›n kendine has bir orijinalitesi vard›r ve bu tür “Esmâ” yani Allâh’›n isimlerine dayal› zikir türünde, mutlaka bu iflin ehlinden bilgi alma zorunlulu¤u vard›r!.. Kendi akl›na geldi¤i gibi Z‹K‹R yapmak, fark›nda olmadan C‹NLER‹N ‹LHAMIYLA Z‹K‹R yolunu açar ki; kiflinin bilinçsizce kendini cinlere teslim etmesine sebep olabilir... Nitekim, bu yüzden baz› evliyaullâh, “Yetifltiricisi olmayan›n yetifltiricisi fleytan olur” demifllerdir. Evet, esas itibar›yla ham, yani programlanmam›fl olan beyin hücrelerini, Z‹K‹R yoluyla, eriflilmek istenen gaye istikametinde programlayarak eskisinden çok daha güçlü çal›flan bir beyne sahip olunabilir. fiimdi, bu sat›rlar› okuyan baz› Z‹K‹R ‹NKÂRCILARI, hemen flu soruyu soracaklard›r: Mâdemki Z‹K‹R bu derece beyni gelifltiriyor da, niçin ‹slâm âlemi devaml› zikir yapmas›na ra¤men, üstün bir beyin ç›kartam›yor ve bütün geliflmeler bat›dan, gayrimüslimlerden geliyor?
Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?
Bu sorunun cevab› son derece basittir... Ancak, iflin tekni¤ini bilen bir kifli için! Allâhû Teâlâ’n›n lütfu ve Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.)’in inayetiyle, bize keflf yollu aç›lan Z‹K‹R s›rr›na binâen, konunun tekni¤ini izah etmek suretiyle size bu sorunun cevab›n› verelim...
57
DUA VE Z‹K‹R
58
AHMED HULÛS‹
9
ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER
Z‹K‹R birkaç çeflittir ve öncelikle ikiye ayr›l›r: 1. Genel zikir 2. Özel zikir GENEL Z‹K‹R de kendi içinde ikiye ayr›l›r: A. Ruhaniyet zikri B. Özel gayeye yönelik zikir Ayn› flekilde ÖZEL Z‹K‹R de ikiye ayr›l›r: a- Özel gayeye yönelik zikirler b- Kifliye özel zikirler Demifltik ki, belirli kelimelerin veya kelime gruplar›n›n beyinde tekrar›n›n ad›d›r Z‹K‹R... Yap›lan her zikirde, ne kelime olursa olsun, beyinde belirli bir frekansta dalga boyu üretilerek, beynin görev d›fl› olan
59
ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER
60
hücreleri, o frekansla programlan›r. fiayet C‹NNÎ ilhamla gelmifl bir kelime ya da Budistlerin meflhur “om” kelimesi gibi bir zikir yap›l›rsa; kiflinin beyninde o istikamette bir geliflme sa¤lan›r ve insan fark›nda olmadan C‹NLER ile rezonansa girerek bir tak›m ilhamlar almaya bafllar ve bunun sonunda, verilen ilhamlara göre, kendini, UZAYLI, EVL‹YA, MEHD‹ NEB‹ veya ALLÂH olarak görüp; çeflitli mant›ksal bütünlükten uzak fikirler içinde heba eder... Buna karfl›l›k bir de ‹slâmî kaynaklarca ö¤retilen GENEL Z‹K‹RLER vard›r ki; bunlar tamam›yla, kiflinin RUH gücünün artmas›na ve RABB‹NE yaklaflmas›na vesile olur… Bu GENEL Z‹K‹RLER’e hemen bir iki misal verelim... “SubhanAllâhi ve bihamdihi” “SubhanAllâhi velhamdulillâhi ve lâ ilâhe illAllâhu vAllâhu ekber” “Lâ ilâhe illAllâhu vahdehû lâ fleriyke leh” “Lâ ilâhe illAllâhul melikül hakkul mubiyn” “Subbûhun Kuddûsun Rabbul melâiketi ver Rûh”
Bir de GENEL Z‹K‹R s›n›flamas› içinde yer alan “Özel gayeye yönelik” zikirler vard›r; ilim talebine yönelik, kusurunu itirafa ve ba¤›fllanmaya yönelik zikirler gibi... Hemen bunlara da örnek verelim: “Rabbi zidniy ilmâ” “Lâ ilâhe illâ ente subhaneKE inniy küntü minez zâlimiyn” “Rabbic’alniy muk›ymes Salâti ve min zürriyyetiy” ÖZEL Z‹K‹R, esas olarak kiflinin durumunu çeflitli yönlerde gelifltirmeyi hedef alan, özel gayeler istikametinde geliflmeyi amaç edinen zikirlerdir.
ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER
ÖZEL Z‹K‹RLER, esas itibar›yla kiflinin beyin program›na, yani kendine has özellikleri, karakteristi¤i, kiflisel arzu ve hedeflerine göre düzenlenen zikir formülleridir… Bu zikir terkipleri, belirli âyet ve hadislere dayanan dualar ile, o kiflide k›sa sürede geliflme sa¤layacak, ilâhî isimler gruplar›ndan oluflur...
Tarikatlarda verilen zikir formülleri günümüzde genellikle hep GENEL Z‹K‹R kapsam›nda oldu¤u için geliflme sürecini de otuz-k›rk y›l gibi çok uzun zaman dilimlerine yaymaktad›r. Oysa, bu özel zikir formüllerini deneyenler, kendilerinde bir-iki sene gibi çok k›sa süreler içinde büyük geliflmeler hissetmektedirler. ÖZEL Z‹KR‹N, özel gayeye yönelik bölümünde yer alan baz› zikirlere misal vermek gerekirse, bu konuda flunlar› örnek olarak söyleyebiliriz: “Allâhümme inniy es’elüke hubbeke” “Allâhümme elhimniy rüfldiy” “Kuddûs’üt tâhiru min külli sûin” ÖZEL Z‹K‹R bölümündeki (b) fl›kk›nda yer alan kifliye özel zikirler ise... MÜR‹YD KUDDÛS FETTAH HAK‹YM MU’M‹N RAHMÂN RAHIYM BÂSIT VEDUD
61
ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER
62
CÂM‹’ RÂF‹’ Ve daha bunlar gibi Allâh’›n de¤iflik isimlerinden oluflur. Bunlar kiflinin beyin program›n›n ihtiyaç gösterdi¤i bir biçimde; kifliye özel say›lar ile formüle edilerek çekilir ve kifli üzerindeki etkileri k›sa sürede a盤a ç›kar. Ancak, burada hemen flunu ilave edelim; bu Z‹K‹R çal›flmas› içinde, zikirle aç›lan ek kapasitenin de¤erlendirilmesi s›ras›nda yo¤un olarak ‹L‹ME a¤›rl›k verilmesi ve artan kapasitenin ‹L‹M ile de¤erlendirilmesi flartt›r. Aksi hâlde bu kapasitenin cinnî ilhamlar istikametinde programlanmas› söz konusu olabilir ki; bu da hiç iyi olmaz... Ayr›ca bu tür zikirler s›ras›nda kitab›n giriflinde yer alan C‹NLERE KARfiI KURÂN’DA Ö⁄RET‹LEN KORUNMA DUASININ yap›lmas› son derece yararl› olur.
‹flte k›saca bu ön bilgiyi verdikten sonra, az önce sorulan sorunun cevab›n› hemen aç›klayal›m... ‹slâm camias›nda genellikle RUHAN‹YET‹ artt›r›c› zikirle re devam edildi¤i için; maneviyat› son derece güçlü say›s›z insan yetiflmesine karfl›n; dünya ilimlerine dönük beyinler çok az ç›km›flt›r! fiayet beyin, sistemli bir flekilde dünya bilimlerine yönelik bir biçimde zikir ile takviye edilseydi, elbette ki o yönde geliflmifl üst düzey beyinler de ç›kard›... Ne var ki, “yar›n zorunlu olarak terk edece¤in fleye, bugün sahip ç›karak, kendini, o fleyi terk etmekten ileri gelen azaptan koru” düflüncesinde olan ‹slâm camias›, dünyaya fazla bir de¤er vermemifl ve o yolda kendini fazla yormam›flt›r. Önce anlafl›lmas› son derece kolay olan flu misali verelim...
ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER
Size son derece k›ymetli mücevherle dolu bir kasa veriyorlar ve diyorlar ki: — fiayet anahtar›n› elde edersen, bu kasay› açabilirsin, için deki her fley senin olabilir... Soruyorsunuz, peki anahtar nedir, nas›l açabilirim? Cevap: — Anahtar, ucu özel bir flekillendirmeye tâbi tutulmufl demirdir... Elde etmek için de flu kadar pahas›n› ödemek zorun das›n... Diyorsun ki “Kasa nas›l olsa bende! O kadar paha ödeyece¤ime, al›r›m bir demir, al›r›m bir e¤e; çenterim demiri, olur anahtar!” Ama ne çare ki, bir ömür boyu demir çentseniz, o kasan›n özel kilit flifresine uygun anahtar›n bir benzerini yapamazs›n›z... Ve bu yüzden de kasan›z› aç›p içindeki çok k›ymetli mücevherlere kavuflamazs›n›z... Tâ ki, pahas›n› ödeyip özel flifresi için yap›lm›fl anahtar› elde edene kadar... Unutmayal›m ki her kilit ancak flifresine uygun anahtar ile aç›l›r. ‹flte bu misalde oldu¤u üzere, her beynin kendine özel bir formüle ihtiyac› vard›r ki, çok k›sa sürelerde büyük geliflmeler elde etsin... Ama bunun için de elbette, bu konudan anlayan, bu konu hakk›nda bilgi sahibi kifliyi bulmak zorunlulu¤u mevcuttur. Bu devirde böylesine ehil kifliyi bulman›n çok zor oldu¤unu düflünerek bu kitapta, bize ihsan olunan ilim ölçüsünde, elden geldi¤ince çeflitli zikir formüllerinden söz edece¤iz... Ki bunlar bizâtihi tecrübelerimize göre son derece yararl› olmufllard›r... Dileyen bu zikir formüllerini bir süre kendi üzerinde dener, fayda görürse devam eder, fayda bulmazsa da genel zikirlerle ruhaniyetini gelifltirme yolunda çal›flmalar›na devam eder.
63
DUA VE Z‹K‹R
64
AHMED HULÛS‹
10
ÇOK Z‹KREDEN DEL‹ M‹ OLUR? 65
Z‹K‹R konusunda halk›m›z›n çok korktu¤u bir husus vard›r; Elbette bunda en büyük faktör de “menfi flartland›rma”d›r... “Çok tespih çekme, deli olursun!..” türünden, kas›tl› ya da kas›ts›z söylentilerin kesinlikle belli olan bir yönü vard›r ki -o da “B‹L‹NÇS‹ZL‹K” olan ters flartland›rmad›r- insanlar› Z‹K‹R konusunda son derece ürkütmüfltür. Kur’ân-› Kerîm her hâlükârda, ayakta, otururken, yan yatarken sürekli zikir yap›lmas›n› tavsiye ederken; maalesef bu bilinçsiz çevreler insanlar› ellerinden geldi¤ince zikirden uzak tutmaya çal›flmaktad›rlar... “Onlar (öze ermifller) ayakta, otururken ya da yanlar› üzere uzanm›flken Allâh’› an›p (hat›rlay›p),, semâlar›n ve arz›n yarat› l›fl›n› (günün getirisi ölçüsünde evren ve derûnu ya da beyin indînde bedenin yeri ve özelliklerini) tefekkür edip; ‘Rabbimiz, bunlar› bofl yere yaratmad›n! Subhan’s›n (yersiz ve anlams›z bir
ÇOK Z‹KREDEN DEL‹ M‹ OLUR?
fley yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir fley yaratma hâlinde olans›n)!! (A盤a ç›kard›klar›n› de¤erlendirmemenin getirece¤i piflmanl›ktan) yanmadan bizi koru’ (derler).”” (3.Âl-u ‹mran: 191) Evet, insan daima üç hâlden birindedir... Ya ayaktad›r, ya oturuyordur, veyahut da yatmaktad›r... ‹flte, yukar›daki âyet, her üç hâlde de zikredilmesi gerekti¤ini bize aç›k seçik vurgulamaktad›r.
66
Öyleyse bize düflen, elden geldi¤ince, zikir yapmakt›r!.. Nerede olursak olal›m, ister abdestli, ister abdestsiz, olabildi¤ince zikir yapmak suretiyle beynimizi gelifltirelim, Allâh’a yakîn elde edelim. Bizim, nice içki içen ve hatta alkolik olan kifliye zikir tavsiyemiz vard›r ki, bunlar meyhanede içki içerken zikre bafllam›fllard›r... Bir elinde içki kadehi, di¤er elinde tespihle ifle bafllayan bu kifliler; zikrin beyinde yapt›¤› yeni aç›l›mlar›n sonucu kendilerinde meydana gelen idrakla bir süre sonra içkiyi b›rakm›fllar, ve daha sonra da kendi içlerinden gelen bir flekilde, hiçbir d›fl bask› olmaks›z›n befl vakit namaz k›l›p, Hacc’a gitmifllerdir. Diyorum ki, Z‹K‹R insan için en güzel geleceklerin yegâne anahtar›d›r; çünkü beyin kapasitesini gelifltirmeye yönelik yegâne ve en güçlü çal›flmad›r. “Ya çok tespih çekip de deli olanlar?” diyeceksiniz... fiunu kesinlikle ifade edeyim ki, çok tespih çekmek yüzünden hiçbir normal insan deli olmaz! Ama fluras› kesindir ki, çevresinde normal gibi tan›nan oysa gerçekte flizoid ya da megaloman olan pek çok insan vard›r!.. Bunlar›n bu hasta durumlar› genellikle otuz befl-k›rk yafllar›n-
ÇOK Z‹KREDEN DEL‹ M‹ OLUR?
dan sonra bazen de daha ileri yafllarda ortaya ç›kar... Hatta bazen de bir vesile olmazsa, hiç ortaya ç›kmadan kapal› olarak bu dünyadan geçer giderler... ‹flte, bu esasen hasta yap›l› olan kiflilerden biri, bir vesileyle tespih çekmeye bafllam›fl ve daha sonra da yine bir vesileyle hastal›¤› ortaya ç›km›flsa, art niyetli kifliler taraf›ndan bu durum hemen tespih çekmeye ve zikir yapmaya ba¤lanarak, insanlar dinden ve zikirden so¤utulur. Oysa, normal yap›l›, sa¤l›kl›, ak›l-mant›k bütünlü¤üne sahip bir insanda, zikrin asla hiçbir zarar› yoktur!.. Aksine, bu tür baz› hastal›klar› olan kiflilerde dahi zikrin baz› faydalar› olmakta; onlar›n taflk›n hâlleri zikir yoluyla oldukça kontrol alt›na al›nabilmekte veya çok çok içe kapan›k hâlleri daha d›fla aç›lmaya yönlendirilebilmektedir... 67
Her ne kadar, düne kadar Türkiye’de tarikatlar yasak idiyse de, bas›nda okudu¤umuz ve çevremizden duydu¤umuz kadar›yla, Türkiye’de neredeyse her beldede bir fleyh vard›r ve bunlar›n, belki de toplam Türkiye nüfusunun yar›s›na yak›n dervifl toplulu¤u vard›r... Yani en az›yla Türkiye’de on milyon zikir yapan insan söz konusudur. Bu say›n›n yüzde ya da binde ya da on binde kaç›, eskiden normalken, tespih çekmek yüzünden ak›l hastas› olmufltur?.. fiunu kesin olarak ifade edelim ki; normal, sa¤l›kl›, mant›ksal bütünlük içinde yaflayan hiçbir insan, zikir çekmeye bafllamas› yüzünden deli olmaz, kafay› üflütmez! fiayet, belki on binde bir kifli böyle bir sebepten hasta oldu denirse, “onun geçmiflini araflt›r›n” deriz. Ya geneti¤inde ya da do¤ufltan gelen sebeplerle bu hastal›¤›n o kiflide mevcut oldu¤u aç›k-seçik görülecektir.
DUA VE Z‹K‹R
68
AHMED HULÛS‹
11
Z‹K‹R TENHADA MI YAPILMALIDIR?
69
Z‹KR‹N ne oldu¤unu tam anlamam›fl kiflilerin, zikir yap›l›rken uyulmas› zorunlu flart olarak öne sürdükleri bir husus vard›r; zikri tenhada, kimsenin olmad›¤› bir yerde, sessizlikte yapacaks›n! Bu son derece yanl›fl bir zorlamad›r ve asla flart de¤ildir. Tenhada bir yerde, yaln›z bafl›na olunan bir yerde, tefekkürle yap›lan zikrin elbette birçok faydal› yönleri vard›r ve bu asla inkâr edilemez... Ancak, imkân› olamayan, bu yüzden zikir yapamaz, yapmamal›d›r gibi bir anlam da ç›kar›lmamal›d›r. Her yerde, her zaman zikir yap›labilir demifltik. Nitekim, gerek Kur’ân-› Kerîm’deki “ayakta, otururken ve yatarken” zikredilmesi gerekti¤ini bildiren âyet, gerekse de çarfl› pazarda “Lâ ilâhe illAllâhu vahdehu la flerîke leh, lehül mülkü ve lehül hamdu yuhyi ve yumitu ve huve hayyun lâ yemûtu ebeden biyed’ihil hayr, ve
Z‹K‹R TENHADA MI YAPILMALIDIR?
70
huve alâ külli fleyin Kaadir” zikrinin yap›lmas›n›n hadsiz hesaps›z ecir getirdi¤ini anlatan hadîs-î flerîf kapsam›nda, deriz ki her yerde her zaman zikir yap›l›r ve yap›lmal›d›r! Esasen bu çok önemli bir konudur. Zikir yaparken mutlaka tefekkür flart m›d›r? Veya namaz k›larken -ki o da dua ve zikirdir- akl›na baflka fleyler gelmesi namaz› bozar m›? Zikir veya namaz s›ras›nda akla baflka fleyler gelirse, okunulan dua ve zikirlerin gene de faydas› dokunur mu?.. Kesin olarak söyleyelim ki, zikir yap›l›rken veya namaz k› larken akla gelen fleyler, yap›lan çal›flmaya asla zarar vermez. Beyin, ayn› anda say›s›z konuda ve yönde faaliyet göstermektedir ki, bunlar›n her biri de kendisi ile alâkal› bölümlerce ifa edilmektedir ve hepsi de yerini bulur! Mesela, yolda yürürken, bir yandan tespih çekip, bir yandan baflka fleyler düflünür, bir yandan da çevrenizi seyredersiniz. Bu faaliyetin her biri beyinde ayr› ayr› birimlerde de¤erlendirilir ve hepsi de yerini bulur... Mesela; evde bir yandan bir fleyler okuyup bir yandan tespih çekersiniz, bir yandan odada konuflulanlar kula¤›n›za gelir bir yandan da televizyona gözünüz kayabilir. Bunlar›n hepsini de ayn› anda yapabilirsiniz. Bu, beyninizin geliflmifllik derecesi ve çok yönlü çal›flabilme özelli¤iyle alâkal›d›r. Manevî yönü olan kifliler, bütün bunlar›n üstüne, bir de manevî irtibatlar hâlinde olup, onlar›n da hakk›n› rahatl›kla edâ edebilirler. Burada mühim olan, beyinde yap›lan çal›flma ve onun neticesinin otomatik bir biçimde ruha yüklenmesidir. Siz ister fark›nda olun, ister hiç fark etmeyin, de¤iflmez! Nitekim, misal vermifltik, meyhanede içki içerken, rak› kadehi elde zikre bafllayan kifli, devam› sonunda Hacc’a gidecek duruma eriflmifltir sekiz ayda! Dolay›s›yla, zikir için yaln›zl›¤a çekilmek flart de¤ildir.
Z‹K‹R TENHADA MI YAPILMALIDIR?
12
Z‹K‹RDE N‹Ç‹N ARAPÇA KEL‹MELER KULLANILIR? 71
“Z‹K‹R”den söz edildi¤i zaman hemen akla tak›lan ve sorulan bir soru da fludur: — Niçin biz bu kelimeleri Arapça olarak söyleyelim? Ayn› kelimelerin Türkçe karfl›l›¤›n› söylesek olmaz m›? Allâh, sanki Türkçe anlamaz m› ki biz Türkçe okuyam›yoruz? Elbette, bu sorunun cevab›n› da vermek böyle bir kitapta, bize düfler! Öyleyse, dilimiz döndü¤ünce, bunun da izah›n› yapal›m... Bilelim ki; sesle duydu¤umuz bir kelime, yap›lan iflin en son safhas›d›r! Olay beyinde, o anda içten -yani kozmik boyuttanveya kozmik âleme ait bir varl›ktan gelen; ya da d›fltan -yani çevremizde alg›lamakta oldu¤umuz herhangi bir varl›ktangelen bir impulsla yani bir mikrodalga -›fl›nsal etki- ile bafllar.
Z‹K‹RDE N‹Ç‹N ARAPÇA KEL‹MELER KULLANILIR?
72
Bu gelen etki neticesinde, önce beynin biyomanyeti¤i, sonra biyoelektri¤i ve daha sonra da biyoflimik yap›s› tesir al›r... Biyoflimik yap› ald›¤› tesirle kendisindeki verileri bir araya getirdikten sonra, ç›kan neticeyi tekrar biyoelektrik kata dönüfltürerek, ilgili sinir sistemini uyar›r ve hangi organla ilgili bir durum söz konusu ise olay› ona aktar›r. Ve biz, o organdan yans›yan bir eylem olarak, sonucu alg›lar›z! Yani esas olan, d›flta alg›lad›¤›m›z ses-görüntü de¤il, bir üst boyutta cereyan eden ›fl›nsal yap›-biyoelektrik-biyoflimik üçlü sistemidir! fiayet, beynin bu ana çal›flma sistemini kavrayabildiysek, anlayaca¤›z ki; önemli olan, kelimenin harf diziliflinden oluflan lisan de¤il, kelimeleri meydana getiren frekans-titreflimdir! “ÜST MADDE” isimli ses ve video sohbetlerimde izah etti¤im üzere, evren ve içinde her boyutta var olan, tüm varl›klar orijini itibar›yla kuantsal kökenli ›fl›nsal varl›klard›r. Ve dahi bu ›fl›nsal yap›lar›n her biri, bir anlam tafl›maktad›r. Ki, bu ›fl›nsal kökenli varl›klar tan›m›na uygun olarak, salt enerji varl›klar, belli bir anlam tafl›yan ve o anlama yönelik görev yapan varl›klar dinde “MELEK” kavram› ile aç›klanm›flt›r. Nitekim, “Melek” kelimesinin asl› “melk”ten gelir ki “güç, kuvvet, enerji” anlam›ndad›r. ‹flte, evrensel mânâda her titreflim-frekans bir anlam tafl›d›¤› gibi, beyne ulaflan her kozmik ›fl›n, frekans dahi bir anlam ihtiva eder biçimde evrende yer almakta ve bu yap›lar bizim taraf›m›zdan “MELEK” ad›yla bilinmektedir... ‹nsan ise, KEND‹ ÖZ GERÇE⁄‹N‹, ALLÂH’I TANIMAK için varedilmifl, yeryüzündeki en genifl kapsaml› birimdir. ‹nsan›n kendini bu beden sanmas›, Kur’ân tâbiriyle “afla¤›la r›n en afla¤›s›nda var olmas›”; buna karfl›l›k özünün hükümleriy-
Z‹K‹RDE N‹Ç‹N ARAPÇA KEL‹MELER KULLANILIR?
le yaflamas› ise “cennet hayat›” diye tan›mlanmas›na sebep oldu¤u için, insana tek bir görev düflmektedir: KEND‹N‹ ÖZ YAPISINDA TANIMAK! Bunu da din, “NEFSini bilen RABbini bilir” diye formüllemifltir. ‹flte, madde boyutunu as›l sanan beyin, kesitsel alg›lama araçlar›n›n -befl duyu- kayd›ndan ve onun getirdi¤i flartlanma blokaj›ndan kendini kurtarabildi¤i takdirde; ›fl›nsal evren gerçe ¤ini fark edip idrak edecek ve o gerçek boyutta, gerçek yerini almak için, gerçek varl›¤›n› hissetme arzusu duyacakt›r. Bu arzu, onun ›fl›nsal yap›yla ilintisini güçlendirecek ve neticede fark edecektir ki, kendisinde meydana gelen tüm olaylar, ›fl›nsal anlamlar›n a盤a ç›k›fl›ndan baflka bir fley de¤ildir. Yani beyin, ›fl›nsal anlamlar›, bildi¤imiz boyuta transfer eden ve bu arada da, bir yandan bu kavramlar› bir tür hologramik ›fl›nsal bedene yüklerken, di¤er yandan da d›flar›ya yayan muazzam bir cihazd›r. “Z‹K‹R”, ancak iflte bu anlatt›klar›m›z›n kavran›lmas›ndan sonra anlafl›labilecek, idrak edilebilecek bir sebepledir ki, Arapça orijinal kelimelerle yap›lan çal›flmad›r. Zira, her bir kelime, harf; belli bir frekans›n-titreflimin beyinde ses dalgalar›na dönüflmüfl hâlidir. Her frekans bir anlam tafl›d›¤›na göre; kelimeler, belli anlam tafl›yan frekanslar›n, ses dalgalar›na dönüflmüfl hâlidir ki; bu da “zikir kelime ve kavram lar›n›” oluflturur. Yani, belirli evrensel anlamlar, kuantsal anlamlar, evrende dalga boylar›, titreflimler hâlinde mevcut oldu¤undan; bunlar›n ses frekans›na dönüflmüfl hâline de kelimeler dendi¤inden; o anlamlar›n titreflimine en uygun kelimeler Arapça oldu¤u için, zikir kelimeleri Arapça olmufltur.
73
Z‹K‹RDE N‹Ç‹N ARAPÇA KEL‹MELER KULLANILIR?
74
Dolay›s›yla, siz o kelimeyi de¤ifltirdi¤iniz zaman, asla o frekans› tutturamaz ve asla, o istenilen frekans›n ihtiva etti¤i anlama ulaflamazs›n›z. ‹flte bu sebepledir ki... Kifli, Allâh Rasûlü’nün, Kur’ân-› Kerîm’in insanlara idrak ettirmek istedi¤i s›rlara ermek ve evrensel gerçeklere vâk›f olmak istiyorsa, zikir kelimelerini geldi¤i gibi, yani Arapça orijinalinde oldu¤u gibi, tekrarlamak mecburiyetindedir. Ve en az hayat›nda bir kere, kesinlikle, Kur’ân-› Kerîm’i Arapça orijinal kelimeleriyle beyninde tekrar etmek ve bunu RUHUNA yani bir tür hologramik ›fl›nsal bedenine yüklemek zorundad›r! Ki, ölüm ötesi yaflam›nda sonsuza dek kendisinde bulunan bu bilgi kayna¤›ndan yararlanabilsin! Ayr›ca, bu kelimelerin Arapça olarak orijinaline uygun biçimde tekrar edilmesi zorunlulu¤unun bir di¤er sebebi de fludur: Bu Arapça kelimeleri, e¤er Türkçe’ye çevirmeye kalkarsan›z, bazen bir sayfa, bazen daha fazla yazmak zorunda kal›rs›n›z; o anlam› verebilmek, o mânây› kavrayabilmek için. Oysa, bunu tek kelime olarak tekrar imkân› mevcutken!.. Bilmem anlatabildim mi, “Z‹K‹R”in neden daima geldi¤i orijinal lisan›yla yap›lmas› gerekti¤ini?..
AHMED HULÛS‹
13
KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR? 75
En büyük Z‹K‹R olan Kur’ân-› Kerîm bahsine gelmeden önce, k›sa bir flekilde, Kur’ân-› Kerîm’in nas›l anlafl›lmas› gerekti¤i üzerinde, fazla derine girmeden, sadece ana hatlar›yla durmak istiyorum. Zira, bize “ONU ANLAYASINIZ D‹YE” denilerek inzâl olmufltur. Bütün mahlûkat, flartland›r›larak, ezberletilerek bir fleyler yapabilir. Ancak, sadece ‹NSAN, idrak ve tefekkür gücüne sahip varl›k olarak, ve bu özelli¤i dolay›s›yla, “ALLÂH’IN YERYÜZÜNDE HAL‹FES‹” olmak flerefine nail olmufl; bu gerçe¤i idrak edip gere¤ini yaflayabilenlere de “fiEREFL‹ MÜSLÜMANLAR” denilmifltir. Elbette ki, takliden bir fley yapabilenler de “yakîn”leri ölçüsünde bundan hisselerini al›rlar. Kur’ân-› Kerîm’i anlamak için önce “tâhir” olmak, yani “ar›nm›fl” olmak gerekir. Çünkü, “Ar›nmam›fl olanlar dokunma-
KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?
76
s›nlar” deniliyor... Bu âyeti maalesef yanl›fl anl›yor; gidip suyla y›kan›p, abdest al›p “ar›nd›¤›m›z›” san›yoruz! “Tâhir”in z›dd› olan “necîs”in yani necâsetin, yani pis-kirli olma hâlinin ne oldu¤unu, bak›n nas›l tarif ediyor ayn› KUR’ÂN: “...KES‹NL‹KLE MÜfiR‹KLER NECÎST‹R (pisliktir)!!” (9.Tevbe: 28) Yani, necîs olma hâlini meydana getiren “flirk” düflüncesidir! ‹flte bu iki âyet bir bütünleme ile flunu ifade etmektedir: “fi‹RK düflüncesiyle kirlenmifl olan müflrikler, bu pis düflünceden ARINMADAN KURÂN’A EL SÜRMES‹NLER; çünkü flirk düflüncesiyle, ALLÂH’›n Vahdaniyetini, TEK’L‹⁄‹N‹, EHAD‹YET‹N‹ anlatan bu ‘Kutsal Kitab›’ anlayamazlar...” ‹nsanlar›n, birimsellikten do¤an bir biçimde, gökte hayal ettikleri TANRI’ya, bak›fl aç›lar›na karfl›n; ALLÂH’›n Vahdani yetini, EHAD‹YET‹N‹, SONSUZ-SINIRSIZ TEK OLUfiUNU en aç›k-seçik bir biçimde vurgulayan ve Tek’ten ço¤a bak›fl aç›s›n› aç›klay›p ö¤retmeyi gaye edinmifl olan KUR’ÂN-I KERÎM’in anlafl›lmas›, elbette ki kolay de¤ildir. ‹flte bu sebepledir ki, Kur’ân-› Kerîm’i anlamak istiyorsak, önce fi‹RK düflüncesinin pisli¤inden ARINMAK mecburiyetindeyiz. Nedir fi‹RK düflüncesi?.. TANRI kabulü, TANRI vard›r zann› fi‹RK düflüncesinin temelidir! Senin d›fl›nda; yukar›da; ötede; seni uzaktan duyan, gören; kâh senin yapt›klar›na kar›flan, kâh müdahale etmeyen; senin yapt›klar›na bak›p, ona göre seni tan›y›p, hakk›nda karar verecek olan; k›zd›r›rsan seni cehenneme atacak; bir punduna getirip onu kand›rabilirsen cenneti sana ikram edecek olan; kâh celâlli, kâh da çok tonton merhametli büyükbaba gibi bir
KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?
TANRI var sanmak! ‹flte flirk denen olay›n ta kendisi budur! Ve tabiidir ki, buna ba¤l› olan tanr›l›k ve tanr›ya tap›nma kavramlar›, flirkin detaylar›n› teflkil etmektedir. ‹slâm dininin, insan› fi‹RK kavram›ndan kurtaracak anlay›fl›, sistemi ise Allâh Rasûlü Muhammed Mustafa Efendimiz AleyhisSelâm taraf›ndan flöyle tarif edilmifl ve formüllendirilmifltir: “TANRI YOKTUR, sadece ALLÂH vard›r.” Bu demektir ki özetle... Sizin düflündü¤ünüz gibi, bir tanr› ve tanr›l›k kavram› kesin likle mevcut de¤ildir; ALLÂH vard›r ve O’nun oluflturdu¤u kendi sistemi mevcuttur. “Zikrin faziletlisi Lâ ilâhe illAllâh’t›r.” “Lâ ilâhe illAllâh’ diyen cennete girer, h›rs›zl›k yapsa da, zina yapsa da.” Gibi hadîs-î flerîfler hep Kelime-i Tevhid formülünün mânâs›n›n yüceli¤ine dikkat çeker. Yani, bir kifli bütün bunlar› yapsa dahi, Kelime-i Tevhid formülünün tafl›d›¤› anlam› kavrad›¤› zaman; art›k bu yapt›klar›na tövbe eder; tanr› var tahayyülünden ileri gelen yapt›¤› yanl›fl ifllerden vazgeçer; Allâh’a yüzünü döner; gere¤ini yaflar ve bu da ona cenneti getirir, demektir... Bu konunun daha detayl› aç›klamas›n› isteyenler “HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›z› inceleyebilirler. Evet, cenneti nas›l yaflamaya bafllar insan?.. “Onlar dünyada iken cennet nefhalar›n› almaya bafllarlar” buyuruluyor… Ne demektir bu?.. ‹nsan, ÖTEDE B‹R TANRI ya da ÖTES‹NDE B‹R TANRI flirkinden ar›nmaya bafllad›¤› zaman; SONSUZ-SINIRSIZ ALLÂH kavram›n› yavafl yavafl fark etmeye, idrak etmeye ve
77
KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?
78
hissedip, yaflamaya bafllar... ‹drak eder ki, SONSUZ-SINIRSIZ ALLÂH, her zerrede, tüm varl›¤›yla mevcuttur; ve dolay›s›yla kendi benli¤inde, özünde, her zerresinde kemâliyle, Zât’›na yak›fl›r flekilde “O” vard›r!.. Y›llard›r ötelerde sand›¤›; özünden, benli¤inden yüz gösterivermifltir kendisine!.. “Ben taflrada arar idim, O’l cân içre cânan imifl!..” m›sralar› dökülüverir a¤z›ndan... Sonra bakar görür ki, her zerre de yüz gösteren “O”!.. “...Ne yana dönersen VECHULLÂH karfl›ndad›r (Allâh Esmâ’s›n›n a盤a ç›k›fl›yla karfl› karfl›yas›n)!..”” (2.Bakara: 115) âyetinin “S›r”r›n› idrak eder ve her yerde ve her fleyde O’nu sevmeye bafllar. Kimseye k›zmaz, küsmez; kimsenin hakk›n› yemez; kimseye dil uzatmaz; kimseyi istemedi¤i bir ifle zorlamaz; geçici de¤erlerle vakit harcamak yerine, kal›c› hizmetlerle vaktini de¤erlendirip; hem fiilleriyle, hem diliyle, hem bilinciyle hep sevdi¤ini zikreder hâle gelir. Eskiden, ‹slâmiyet kendisine çok zor gelirken; flimdi kendisine çok basit ve çok kolay geliverir! Zaten nedir ki? Kelime-i fiehâdet’i dille tekrarlamak bir yana, hâliyle yaflamaya bafllam›flt›r... Farz olan befl vakit namaz! Nedir ki? Sabah, velev ki kalkt›¤›nda, elini yüzünü y›karken, aya¤›n› da y›kay›p alm›fl olur abdesti; ve alt taraf›, iki dakikad›r, iki rekât sabah namaz›! Ö¤lende, bir f›rsat›n› bulamaz m› dört dakikac›k!.. Dört rekât da farz ö¤le namaz›; “madde”nin tüm stresi içinde, dört dakikal›k sonsuzluk tasavvuruyla yaflanan, dört rekât ö¤le namaz›... ‹kindi namaz› için... Farz olan dört rekât namaz için buluna-
KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?
maz m› dört dakika? Senin gerçek boyutun olan o sonsuzlu¤a aç›lan pencere! Akflam eve gelmiflsin; günün bütün dünya dertlerinden kendini soyutlayabilmek için; elini yüzünü y›kay›p, abdest al›p üç dakikal›k, üç rekâtl›k özündeki sonsuzlu¤a yönelifl, o sonsuzlukta huzur!.. Ve nihayet yatmadan önce, günün bütün problemlerinden ar›n›p, kendi gerçek âlemine dalmay› kolaylaflt›racak dört rekât l›k, farz olan yats›... ‹flte üzerine farz olan; ‹slâmiyete göre, bu kadar az ve basit! Topunu toplasan günde 17 dakikac›k! 1440 dakika içinde sadece 17 dakika! Ama istiyorsan, daha fazlas› diyorsan; “Beni, sonsuz bir gelecek bekliyor, benim orada daha pek çok fleylere ihtiyac›m olacak” idrak›na gelmiflsen; diledi¤in kadar artt›r›rs›n yararl› çal›flmalar›n›. Namazdan sonra ne var, Hac... ‹flte bu da son derece önemli bir konu. Hacc’›n niçin çok önemli oldu¤unu, neyi nas›l getirdi¤ini tüm sistemiyle, “‹NSAN VE SIRLARI” isimli kitab›mda izah ettim. Hazreti Rasûl AleyhisSelâm buyuruyor ki: “Hacc’a gitmekte acele ediniz!.. Çünkü hiçbiriniz ileride karfl›s›na hangi engellerin ç›kaca¤›n› bilemez!” Ve gene fi‹DDETLE UYARIYOR ki: “Kim gitmesine engel olacak fliddette bir hastal›k yahut Hacc’› yasaklayan ZÂL‹M SULTAN yahut da yoksulluk olma d›¤› hâlde HACC’A G‹TMEDEN ÖLÜRSE, o kimse ister YAHUD‹ ister HR‹ST‹YAN OLARAK ÖLSÜN!” Bu, dini tebli¤ edenin hükümleri göstermektedir ki Hac acilen yerine getirilmesi zorunlu bir ibadettir! Niye?.. Çünkü Hacc’da, o güne kadar bilerek ya da bilmeyerek
79
KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?
80
yapm›fl oldu¤un TÜM suçlar›n -kul hakk› da dahil- tamam›yla silinmekte; ayr›ca “anandan do¤du¤un günkü kadar günahs›z olarak” dönmektesin; ve “Acaba affolundu mu?” diye düflünmeni de Hazreti Rasûlullâh, “en büyük günah” olarak de¤erlendiriyor! Böyle bir f›rsat kaç›r›l›r, terk edilir mi? Ölümün, hele günümüz flartlar› içinde, ne zaman gelece¤i hiç belli de¤ilken; bir an önce, bizi azaba sürükleyecek tüm menfi yüklerden ar›n›p s›f›rlanmak varken; bunca menfi yükle, günahla ölüm ötesi âleme geçmek mant›k ifli mi? Hele, bunu yapmamaktan dolay› bir HR‹ST‹YAN veya YAHUD‹ inançs›zl›¤›n› göze alarak ölmek söz konusuyken! ‹kinci olarak, bir de Hacc’›n manevî yan› var!.. Hiç olmazsa, çok k›sa bir süre de olsa; sanki kefen giyer gibi, dünyadan soyunarak ihrâmlar› giyip; madde dünyas›ndan ve onun tüm geçici de¤erlerinden ar›n›p; sonsuzlu¤un tarifi mümkün olmayan ÜST MADDE de¤erlerinin içine dalmak! Bilinç boyutunun sonsuzlu¤unda, benliksiz bir biçimde kulaç atmak!.. Kâbe’de dahi Vechullâh’› görebilmek! Ve “Yâr ile sohbet” etmek!.. ‹leri gidiverdiysek affola! Ama s›z›verdi testiden iflte!.. Neyse gelelim “Oruç ve Zekât”a da... Oruç, insana sanki yap›s›ndaki melekî boyutu hissettirmek için konulmufl özel bir farz!.. Büyük rahmet!.. Sen, yemeden, içmeden, seks yapmadan ve seks düflünmeden, baflkalar›n›n hakk›nda kötü düflünmeden, kötü konuflmadan da durabilen ve böyle yaflayabilen bir meleksin idrak›n› hissettirmek için konmufl bir farz!.. Senede, 365 gün içinde, sadece 29 gün! Sana bu beden olmad›¤›n›, bir bilinç varl›k, düflünsel varl›k oldu¤unu, melekî boyuta ait bir varl›k oldu¤unu fark ettirmek için konulmufl bir farz!
KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?
Ve zekât!.. Anlad›ysan, her zerrede, her birimde var olan›n gerçekte sadece “O” oldu¤unu, paylafl onlarla hiç olmazsa varl›¤›n›n k›rkta birini; diyen anlay›fl... ‹flte en basit anlat›m›yla ‹slâm... “Kolaylaflt›r›n, zorlaflt›rmay›n; sevdirin, nefret ettirmeyin!..” buyuran Efendimiz Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n bildirdi¤i Kurân’›n bize en öz mânâda anlatmak istedikleri ve bizden talep ettikleri. fiayet bunlar› anlayabildiysek... fiimdi de önce “GÜNAH”› anlayal›m sonra da “‹sti¤far”›n ne oldu¤unu ve nas›l bir düflünceyle yap›lmas› gerekti¤ini. “Da¤lar gibi kuflatm›fl, benlik günah› seni Günah›n› bilmeden, gufrân› arzulars›n.” (Niyazi M›sri’den)
‹flte bundan sonrad›r ki; art›k KUR’ÂN-I KERÎM’e “EL SÜREB‹L‹R” ve Z‹KRE, DUAYA bafllayabiliriz. Buyurun...
81
DUA VE Z‹K‹R
82
AHMED HULÛS‹
14
‹ST‹⁄FAR HAKKINDA
“‹nnAllâhe lâ ya¤firu en yüflreke BiH‹ ve ya¤firu mâ dûne zâlike limen yefla’...” (4.Nisâ: 48) Anlam›: Muhakkak ki Allâh kendisine (âfakî-aç›k veya enfüsî-gizli) flirk koflulmas›n› ba¤›fllamaz. Bunun dûnundakileri (bundan daha küçük suçlar›) dilediklerine ba¤›fllar.
Kul ya ›badiyelleziyne esrefû alâ enfüsihim lâ taknetû min rahmetillâh * innAllâhe ya¤firuzzünûbe cemiy’a * inneHÛ “HÛ”vel ⁄afûrurRah›ym. (39.Zümer: 53) Anlam›: De ki: “Ey nefslerinin hakk›n› vermede israf etmifl kullar›m (benli¤inin hakikatini yaflamak yerine ömrünü bedensellik yo-
83
‹ST‹⁄FAR HAKKINDA
lunda harcam›fl olan)!! Allâh rahmetinden ümit kesmeyin! Muhakkak ki Allâh, bütün suçlar› (tövbe edene) ma¤firet eder... Muhakkak ki O, ⁄afûr’dur, Rah›ym’dir.”
Ve “HÛ”velleziy yakbelüt tevbete an ›badiH‹ ve ya’fu anis seyyiâti ve ya’lemu mâ tef’alûn; Ve yesteciybülleziyne âmenû ve amilus salihati ve yeziydühüm min fadliH‹ ... (42.fiûrâ: 25-26)
Anlam›: O, kullar›ndan tövbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve yapt›klar›n›z› bilendir. ‹man edip iman›n gere¤ini uygulayanla ra icabet eden ve kendi lütfuyla onlara (nimetlerini) artt›rand›r! 84
Yâ eyyuhelleziyne amenû tûbû ilAllâhi tevbeten nesuha * ‘asâ Rabbuküm en yükeffire ‘anküm seyyiatiküm ve yudh›leküm cennatin tecriy min tahtihel’enharu... (66.Tahriym: 8) Anlam›: Ey iman edenler! Allâh’a özden ve kesin bir tövbe ile tövbe edin! Umulur ki, Rabbiniz kötülüklerinizi sizden örter ve sizi alt›ndan nehirler akan cennetlere dâhil eder. Bilgi: De¤erli okurlar›m, Kur’ân-› Kerîm’deki, Allâhû Teâlâ’n›n ba¤›fllama sistemi ve bu sisteme ba¤l› olarak tövbe edilmesi hususu yukar›da s›ralam›fl oldu¤um dört âyeti kerîmede aç›k
‹ST‹⁄FAR HAKKINDA
seçik görülmektedir. Bu âyeti kerîmelerden kesinlikle anlafl›lan hususlar flunlard›r: 1. fiirk yani TANRI’ya inanma suçu asla ba¤›fllanmaz. Çünkü Allâh vard›r, TANRI YOKTUR!.. Tanr› kavram›, asla Allâh isminin mânâs›n›n karfl›l›¤› de¤ildir. Bu sebeple, öncelikle ve acilen, Allâh isminin iflaret etti¤i mânây› ö¤renmek ve yaflam›m›za ona göre yön vermek ZORUNDAYIZ. Aksi hâlde, Allâh d›fl›nda tanr› edinenlerden olma tehlikesi bizim çok yak›n›m›zdad›r. Böyle bir riske girmek çok büyük hatad›r. Bu konuda tafsilâtl› bilgi “HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›zda mevcuttur. 2. Nefsimizin hakikatini bilememek dolay›s›yla nefsimizin hakk›n› edâ edememek durumunda yaflad›¤›m›z için haddi aflanlardan olup büyük kay›plarla yüz yüzeyiz. Ama bu durumdan dolay› da asla umutsuz olmamal›y›z. Çünkü yap›lan bütün yanl›fl hareketlerin bir ba¤›fllanma yolu da vard›r; “Önemli olan hatay› fark edip, zarar›n neresinden dönülse kârd›r” diyerek kalan› kurtarma yolu seçilmelidir. 3. Hatadan dönmenin yolu tövbeden geçer. Yapt›¤›n›n yanl›fl oldu¤unu fark edip piflmanl›k duyarak tövbe etti¤in zaman, ba¤›fllanma seni beklemektedir. Dualar›na icabet mükâfat› da cabas›!.. ‹fl ki, yar›n tövbe ederim, öbür gün tövbe ederim deyip, tövbeyi ertelemeyelim. Zira tövbeyi erteleyenlerin çok büyük bir k›sm› tövbe edemeden diri diri mezar› boylad›lar ve canl› bir flekilde o kabir âleminde yapt›klar›n›n neticelerini yaflamaktalar. 4. Tövbe, laf olsun diye, yapt›m iflte demek için; ya da biri “yap, flu kelimeleri tekrarla” dedi, diye de¤il; nasuh olarak
85
‹ST‹⁄FAR HAKKINDA
yap›lmak zorundad›r. Yoksa oyun e¤lence ve hatta alay gibi de¤erlendirilebilir... Nasuh tövbesi nas›l anlafl›lmal›d›r?.. ‹nsan›n, yapt›¤› iflin gerçekten yanl›fl oldu¤unu fark edip idrak etmesinden sonra, bu yapmamas› gereken fiili ifllemekten dolay› büyük bir piflmanl›k duymas›; ve bir daha o fiili asla ifllememeye karar vermesi, bundan sonra Allâh’a karfl› bu karar›n› itiraf ederek ba¤›fllanma dilemesi “nasuh tövbesi” olur. Yanl›fl bir fiili yapmaktan dolay› özür dileme ise “isti¤far”d›r.
Burada çok önemli olan ve kesinlikle idrak icap eden bir hususa de¤inmeden geçmeyece¤im... 86
“Esta¤firullâh” yani “Özür diliyorum Allâh’›m” sözcü¤ü asla, tefekkürsüz söylenmemesi gereken bir ifadedir, aksi takdirde sanki muhatap hafife al›n›yormufl anlam› ç›kar... Bugün çeflitli tarikatlarda verilen “fiu kadar isti¤far çek”, tarifi tamam›yla bilinçsizce ve yanl›fl bir flekilde uygulanmaktad›r. Her ne kadar bu “çekifl” dolay›s›yla ruha yüklenecek bir enerji söz konusuysa da; kesinlikle istenilen amaç do¤rultusunda bir çal›flma de¤ildir bu! Ancak tespihi verenin bilinçsizli¤inden, taklit ehli olmas›ndan do¤an bu durumun elbette ki kurban› da “Esta¤firullâh çeken” olmaktad›r.
Konuyu anlamak için, önce isti¤fara sebep olan hususu iyi idrak etmek gerekir... Buyurun, konuyu Rasûlullâh AleyhisSe-
‹ST‹⁄FAR HAKKINDA
lâm’dan dinleyelim: — Gerçek flu ki, kalbim örtülür de ben de yüz defa Allâh’dan özür dilerim... (Müslim-Ebu Davud) Burada dikkat ediniz! ‹sti¤far laf olsun, sevap olsun diye söylenmemektedir! Kalbin örtülmesi neticesinde duyulan üzüntüden, içine girilen kapan›kl›ktan, Zât› ilâhînin müflahedesinden perdelenmekten dolay›d›r! Hakk’›, hakk›yla müflahede edememenin getirdi¤i s›k›nt›yla; bu durum hissedildikçedir ve bu, bir gün içinde, çeflitli zaman aral›klar› ile, belki günde yüz defa vâki olmaktad›r Efendimiz’de; kendi ifadesine göre... Nerede, günde yüz defa çeflitli aral›klarla, kendinde bu yetersizli¤i hissedip bundan üzüntü duyup isti¤far yapmak; nerede, bilinçsiz bir flekilde, TAKL‹DEN, ders yap›p vazife savar gibi, arkas› arkas›yla yüz defa “Esta¤firullâh” çekmek (!)... Elbette çekece¤i varsa kiflinin, çekecektir Esta¤firullâh.. Gerçe¤i idrak ederek, insanl›k fleref ve haysiyetine ulaflmak isteyenler flunu acilen ve zorunlu olarak idrak etmelidir ki; Mukallitten ders al›nmaz ve TAKL‹TLE HAK‹KATE var›l maz!.. Tasavvuf, külliyen TAHK‹K mesle¤idir; asla taklit de¤il. Velev ki fleriat› bile taklidî olarak kabul etmeyenler mevcuttur. Ama flu da gerçektir ki; TAHK‹KE güç yetiremeyen elbette kendini TAKL‹TLE avutacakt›r.
87
DUA VE Z‹K‹R
88
AHMED HULÛS‹
15
N‹Ç‹N VE NEDEN ‹ST‹⁄FAR?
Tövbe, büyük bir suçtan sonra; ortaya konulan fiilden duyulan piflmanl›k ve geri dönüfl dolay›s›yla yap›l›r. ‹sti¤far ise, günlük olaylar içinde, varolufl gayemizin hakk›n› fluurlu bir biçimde edâ edememekten dolay› yap›lan hatal› hareketlerin ard› s›ra özür dilemektir. ‹nsan›n yeryüzünde “HAL‹FETULLÂH” olarak yaflamas› gerekirken, bu kemâlât› yaflamas›n› engelleyen davran›fllar ortaya koyarak hayat›n› sürdürmesi, “isti¤far”›n ana gerekçesidir. Yani, “isti¤far” eden kiflinin bu isti¤far› yaparken âdeta flöyle düflünmesi icap etmektedir: “Yâ Rabbi, sen beni kendine ‘halife’ olarak yeryüzünde yaflat›yorsun… Oysa ben flu davran›fl›mla, senin ‘halifene’ asla yak›flmayacak bir hareket ortaya koydum. Ve bu yanl›fl›m›n da fark›na vard›m!.. Lütfen, varolufl kemâlât›ma yak›flmayan bu fiilimden (veya düflüncemden) dolay› beni ba¤›flla. E¤er ba¤›fllamazsan, ben ‘halifelik’ yüceli¤ine yak›flmayan ilkel beflerî
89
N‹Ç‹N VE NEDEN ‹ST‹⁄FAR?
90
de¤erlendirmeler bata¤›nda bo¤ulur giderim. Bu yüzden bana merhamet et ve bana varolufl kemâlimin gere¤ini yaflama yolunu kolaylaflt›r.” ‹flte bu anlay›fl sonucu yap›lan isti¤far elbette ki gayesine ulaflm›fl demektir... San›yorum, niçin isti¤far sorusunun cevab›n› böylece izah etmifl olduk. fiimdi gelelim “neden isti¤far” bölümüne. Yani “nelerden dolay› isti¤far?..” Her yerde ve her zerrede Zât›, vas›flar›, isimlerinin özellikleri ile mevcut olan Allâhû Teâlâ; dilemifltir ki, O’nu hem kendi özümüzde hem de tüm mevcudatta müflahede edelim... Bunun içindir ki, “Nefsinizde mevcut, idrak edemiyor musunuz?” ve “Bafl›n› ne yana çevirirsen çevir Allâh’›n vechini görürsün” iflaretleri verilmifltir Kur’ân-› Kerîm’de... Ancak gerçek bu olmas›na ra¤men; bizim ne bu gerçekten haberimiz vard›r ne de “HAL‹FETULLÂH” olman›n bilincine sahibiz; ve dahi, ne de özümüzün gerektirdi¤i davran›fllar› ortaya koyabilmekteyiz. ‹flte, insan›n hakikatinin gere¤ini yaflayamamas›; befleriyetinin getirdi¤i düflüncelerle, duygularla, flartlanmalarla, tabiat›n›n oluflturdu¤u güdüsel hareketlerle; ve flartlanmalardan ileri gelen de¤er yarg›lar›yla hayat› de¤erlendirmesi; bunun sonuçlar› olarak ortaya ç›kan bütün fiiller, hep özür dilenmesine yani “isti¤far” edilmesine neden olan fleylerdir. Bu sebepledir ki, biz, laf olsun diye “Esta¤firullâh” çekme yecek; yapt›¤›m›z yanl›fllar› düflünerek, onlar› fark ederek özür dileme anlam›nda “isti¤far” edece¤iz. Bu hususu da, böylece elimizden geldi¤ince aç›kl›¤a kavuflturduktan sonra; gelelim, Muhammed Mustafa AleyhisSelâm’›n bize ö¤retmifl oldu¤u çeflitli isti¤farlara...
AHMED HULÛS‹
16
SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR
91
Allâhümme ente rabbiy lâ ilâhe illâ ente halâkteniy, ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü, eûzü bike min flerri mâ sana’tü, ebûu leke bin›’metike aleyye, ve ebûu bizen biy, fa¤firliy zünûbî, feinnehu lâ ya¤firüzzünûbe illâ ente birah metike yâ erhamerrâh›miyn. Anlam›: Allâh’›m! Rabbim sensin, TANRI yoktur. Yanl›z sen vars›n, beni sen yaratt›n, flüphesiz senin kulunum ve gücüm yetti¤i kadar sana verdi¤im ahdü vaad üzere sâbitim. (Allâh’›m) iflledi¤im kusurlar›n flerrinden sana s›¤›n›r›m, bana ihsan buyurdu¤un nimetini Zât-› Ulûhiyetine itiraf ederim. Günah›m› da itiraf ederim. Binâenaleyh günahlar›m› ba¤›flla. Çünkü “Rahmet”inle günahlar› ba¤›fllamak sana aittir yâ erhamerrâh›miyn!..
SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR
Bilgi: Muhammed Mustafa (s.a.v.) buyuruyor ki: “Bu Seyyîdül ‹sti¤far’› kim inanarak ve idrak ederek, karfl› l›¤›n› Allâh’tan bekleyerek, gündüz okursa ve gece olmadan önce ölürse cennete gider... Ve gene, kim gece okur da, sabah olmadan evvel ölürse o da cennet ehlinden olur.” Böyle bir de¤er elimize verilmiflken, bunun kadri k›ymetini bilmezsek, elbette bafl›m›za geleceklere katlanmaktan baflka bir fley kalmaz geride...
92
Allâhümme lekel hamdu lâ ilâhe illâ ente rabbî ve ene abdûke âmentü bike muhlisan leke fiydiynî inniy esbahtü (emseytü) alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü etûbü ileyke min seyyii amelî ve esta¤firüke bizunûbilletiy lâ ya¤firühâ illâ ente. Bilgi: “Vallâhi de billâhi de, her kim bu isti¤far› sabah akflam üçer kere okursa, o mutlaka cennete girer.” Bu iflaretiyle bizi uyaran Rasûlullâh AleyhisSelâm, dikkat buyrula ki sözüne büyük bir yeminle bafll›yor. ‹flte bu yüzden, “Seyyîdül ‹sti¤far”dan sonra ikinci s›rada hemen bu isti¤fara yer verdik... Sabah-akflam üçer kere okusak ne kayb›m›z olur ki? Ya kazanc›m›z!..
Rabbi inniy zalemtu nefsiy zulmen kebiyra, ve lâ ya¤firuz zunûbe illâ ente, fa¤firliy ma¤fireten min indike, verhamniy,
SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR
inneke entel ⁄afûrur Rah›ym. Anlam›: Rabbim, nefsime büyük zulümde bulundum (nefsimin hakikatinin hakk›n› veremedim), bu suçumu da senden gayr› ba¤›fllayacak yoktur. ‹ndînden gelen bir ba¤›fllay›c›l›kla beni ba¤›flla, merhamet et, flüphesiz ki sen ba¤›fllay›c› ve Rah›ym’sin. Bilgi: Hazreti Ebu Bekir S›ddîk (Allâh raz› olsun ondan) sordu Rasûl AleyhisSelâm’a: “Yâ RasûlAllâh, namazdan ç›kmadan evvel ne okuyay›m?” Namazlarda, selâm vermeden evvel okumas› için Efendimiz Rasûlullâh AleyhisSelâm da Hazreti S›ddîk’a bu isti¤far› ö¤retti. Hazreti S›ddîk da namazlarda selâm vermeden önce bu duay› okurdu... “Ebu Bekir’in iman› terazinin bir kefesine, bütün müminlerin iman› da terazinin öbür kefesine konsa; Ebu Bekir’in iman› a¤›r basar.” buyuran Rasûlullâh (s.a.v.)’in ö¤retti¤i bu isti¤fardaki incelik nedir acaba? Bu isti¤farda geçen “min indike” yani “indînden” hitab› iflin “s›r” noktas›n› meydana getirmektedir... Tasavvufta, “mâiyet s›rr›” denilen hususa iflaret eden “ind” tâbiri Türkçe’ye “kat›ndan” diye çevrilmektedir ki, bu asla yeterli olmay›p; bilakis konunun inceli¤ini örtmektedir. Zâhir vard›r, bât›n vard›r, Ledünn vard›r... Ledünn kelimesiyle iflaret edilen her fley, o kiflinin Zât›ndan a盤a ç›kan Allâh’›n kudretine iflaret eder ki; buna flöyle de diyebiliriz... Hikmet sisteminde a盤a ç›kan kudret s›rr›!..
93
SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR
“Dünya” hikmet yurdudur. Her fley bir sebeple, bir vesile ile oluflur. “Âhiret” denilen ölüm ötesi yaflam ise kudret yurdudur; orada hikmet kurallar› dünya fizik kanunlar› geçerli olmaz... ‹flte mukarreblere dünyada ikram kabilinden gelen “Ledünn” nimeti ile kudret s›rlar› seyredilir. ‹sti¤farda da ba¤›fllaman›n “Allâh” indînden talep edilmesi demek; beflerî kusurlar›n örtülerek, hakikat nûrlar›n›n “nefs”inde ortaya ç›kmas›n› talep etmek demektir. Kalem, bundan ötesini sat›rlara dökmeye yetmiyor. Ba¤›fllay›n. Elbette ârif olan anlayacakt›r iflaretimizi...
94
Allâhümma¤firliy hat›y’etiy ve cehliy ve israfiy fiy emri; ve ma ente â’lemu bihî minniy... Allâhümma¤firliy hezliy ve ciddiy ve hataiy ve amdiy ve küllü zâlike indiy. Anlam›: Allâh’›m, hatalar›m›, cehaletimi, emrinde haddi aflmam› ba¤›flla ve benden daha iyi bildi¤in hatalar›m› da. Allâh’›m, lâtifeyle yapt›¤›m›, ciddi olarak yapt›¤›m›, bilmeyerek veya kasten yapt›¤›m yanl›fl hareketlerimi de ba¤›flla. ‹tiraf ediyorum ki bunlar›n hepsi de bende mevcut! Bilgi: Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n ashab›ndan Ebu Musa el Eflarî (r.a.), Efendimiz’in böyle isti¤far etti¤ini bize naklediyor. “...Allâh senin geçmifl ve (fethe ra¤men oluflacak) gelecek tüm zenbini (bedenselli¤ini do¤al getirisi perdeliliklerini) ma¤firet eder (örter) ve sana olan nimetini tamamlar...” âyeti
SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR
Kur’ân-› Kerîm’in Feth Sûresi’nde (48.Feth: 2) yer al›rken; gene de Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz bu flekilde isti¤fara devam ediyor... Acaba niçin? Bunu biraz düflünmemiz gerekmez mi? Konunun derinliklerini bir yana b›rak›rsak, en az›ndan, s›n›rl› ve kusurlu varl›klar olarak, “halifetullâh” olmaya yak›flmayan davran›fllar içindeyiz... Ve en tabii yaflant›m›z içinde dahi, yani yukar›da say›lan hâllerde dahi, hakikatimizin hakk›n› edâ edememek yüzünden nefsimize zulmetmekteyiz. Ve unutmayal›m ki, sadece dünyada birtak›m çal›flmalar yaparak ölüm ötesi sonsuz yaflam›n sonsuz güzelliklerini elde etme imkân›na sahip olabilece¤iz. Öyleyse, elden geldi¤ince, dünyada b›rak›p gidece¤imiz ve bir daha hiç akl›m›za gelmeyecek fleyler için tüm beynimizi harcayaca¤›m›za, hâllerimizin ard›na geçip, öze yönelelim; ve noksanlar›m›z› idrak edelim.
Esta¤firullâhelleziy lâ ilâhe illâ Hû, el Hayyul Kayyûmmu ve etûbu ileyh. Anlam›: Ba¤›fllanma diliyorum. Allâh’tan ki, tanr› yoktur, Hayy ve Kayyum olan sadece O vard›r. Tövbem O’nad›r! Bilgi: Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurmufltur: “Kim, ‘Tanr› yoktur Hayy ve Kayyum olan O vard›r. Ba¤›fl lanmay› Allâh’tan dilerim, tövbem O’nad›r...’ derse, savafltan
95
SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR
kaçm›fl bile olsa günahlar› ba¤›fllan›r.” Burada çok önemli olan husus ikidir. ‹sti¤farda “‹sm-i Â’zâm” kullan›lmas› ve bu tür isti¤far›n büyük günahlar› dahi affettirece¤i. Dualarda “‹SM-‹ Â’ZÂM” kullan›lmas›n›n hikmetini, “‹SM-‹ Â’ZÂM” bahsinde nasip oldu¤u kadar anlatmaya çal›flaca¤›m.
96
Savafltan kaçma olay›n›n dahi bu flekildeki isti¤farla affedilmesi olay›na gelince... Savafltan kaçma, Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n bildirdi¤i üzere yedi büyük günahtan birisidir. Buyuruyor ki Rasûlullâh: “Helâk eden yedi fleyden sak› n›n…” Soruluyor nedir onlar, diye: “Allâh’a flirk koflmak; Allâh’›n haram k›ld›¤› insan› öldürmek; BÜYÜ ve sihir yapmak; Faiz yemek; Yetim mal› yemek; Savafltan kaçmak; ‹ffetli kad›na zina iftiras› atmak” aç›klamas› yap›l›yor Efendimiz’den... Görülüyor ki, büyük günahlardan ba¤›fllanma dahi söz konusudur. Ve ba¤›fllanmak için; HR‹ST‹YANlar›n günah ç›kartmak için papazlara muhtaç oluflu gibi bir muhtaciyet gerekmeden; sadece Allâh’›n “Azamet ve Kibriyâ”s›na yönelip, kusurunu,
SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR
suçunu itiraf ile O’ndan ba¤›fllanma niyaz etmek yeterli olmaktad›r. Öyleyse, ne kadar büyük suç ifllemifl olursak olal›m, asla umutsuz olmayal›m ve Allâh’a yönelip tövbe etmeyi ertelemeyelim!
Allâhumma¤firliy zenbiy küllehu ve dikkahu ve cillehu ve evvelehu ve âh›rehu ve alâniyetehu ve s›rrahu!.. Anlam›: Allâh’›m, günahlar›m›n hepsini, eskilerini, yenilerini, küçü¤ünü, büyü¤ünü, aç›ktan yapt›klar›m›, kafamdan geçirdiklerimi ma¤firet et (ba¤›flla). 97
Bilgi: Rasûlullâh (s.a.v.)’in en s›k okudu¤u “isti¤far”lardan biridir bu yazm›fl oldu¤um... ‹sti¤far yap›l›rken, ne derece genifl kapsaml› tutulmas›na örnek olmas› yönünden son derece dikkat çekicidir... Daha önce de belirtti¤im gibi, bu dualar› sadece papa¤an gibi tekrar etmekten kesinlikle kaç›nmal›; Hazreti Rasûl-ü Ekrem’in neye, ne flekilde bir yaklafl›m içinde oldu¤una; hangi hususlara nas›l önem verdi¤ine azami dikkat göstermeliyiz. Bu isti¤far›n, namazlarda selâm vermeden önce okunmas›nda da büyük yarar görmekteyiz.
DUA VE Z‹K‹R
98
AHMED HULÛS‹
17
G‹ZL‹ fi‹RK HAKKINDA
Allâhumme inniy eûzü bike en üflrike bike fley’en ve ene â’lem ve esta¤firuke limâ lâ â’lem, inneke entel âllâmul ¤uyub. Anlam›: Allâh’›m sana s›¤›n›r›m, bir fleyi bilerek sana ortak koflmaktan. ‹sti¤far ederim bilmeyerek olan›ndan. fiüphesiz sensin gayblar› hakk›yla bilen!.. Bilgi: “fi‹RK‹ HAFΔ denilen “G‹ZL‹ fi‹RK” insanlar için en büyük tehlikedir. Bir mânâs› ile de “R‹YA”d›r... “Gizli flirk” denilmesinin sebebi; fiilde de¤il, düflüncede Allâh’a ortak edilmesidir birinin veya bir fleyin!.. “ALLÂH YANI SIRA TANRIYA (d›flsal güce) YÖNEL ME!..” (28.Kasas: 88) âyeti ile; “Bana flirk koflan›n yapt›¤› hiç -
99
G‹ZL‹ fi‹RK HAKKINDA
bir ameli kabul etmem!” hükmü bize düflünsel ortak koflman›n vahametini idrak ettiriyordur san›r›m... ‹slâm’da esas, yap›lan iflin “SIRF” Allâh için olmas›d›r! Kiflinin, Allâh için bir fley yapmas› yan› s›ra, o fleyi yaparken, etraf›ndakilerden de maddi ya da manevî bir fley ummas›, düflünmesi iflte bu gizli flirk diye tan›mlanan olguyu meydana getirir. Öyle ki... Mesela, namaz k›ld›ran kiflinin, namaz içinde tekbir al›rken, yani “ALLÂHU EKBER” derken, s›rf Allâh’›n EKBER‹YET‹N‹ ifade için de¤il de; sanki arkas›ndakilere oturuyorum veya kalk›yorum iflareti verir gibi, o niyetle, uzat›p-k›sa tutarak söylemesi dahi bir gizli flirk hükmü tafl›r.
100
Bir kitap yazarken, s›rf Allâh için, Rasûlullâh’a uymak ve “ilmi yay›n” emrine uymak için de¤il de; para kazanmak, ya da etraf›ndakilerden övgü almak, kendine bir pâye kazanmak için yaz›l›yorsa, bu da gizli flirktir... K›sacas›, k›ldan ince usturadan keskin bir köprüdür N‹YET! N‹YET’in, düflünce ve karar›n, kimseden karfl›l›k beklemeden; s›rf Allâh için o fleyle meflgûl olmak olacak. Aksi takdirde, kimden ne umarak yap›l›rsa yap›ls›n, o iflte gizli flirk kokusu vard›r demektir! Evliyaullâh bu iflin üzerinde öylesine hassasiyetle durmufltur ki; edâ edilen bir namazdan haz almay›, zevk almay› dahi terk edilmesi gereken bir düflünce olarak de¤erlendirmifllerdir. ‹flte, G‹ZL‹ fi‹RK‹N âfetlerinden korunmak için bu duay› bize Rasûlullâh AleyhisSelâm ö¤retiyor. Befl vakit namaz›n ard›nda bu duaya devam etmek, herhâlde pek muhtaç oldu¤umuz bir fley.
AHMED HULÛS‹
18
EN BÜYÜK Z‹K‹R: KUR’ÂN-I KERÎM 101
Bu bölüme DUA ve Z‹K‹R kayna¤› olan KUR’ÂN-I KERÎM’deki baz› sûre ve âyetlerden söz ederek girelim. Bilelim ki, Kur’ân-› Kerîm’de mevcut bulunan en büyük dua âyetleri “FÂT‹HA” Sûresi’dir. Bu sebepledir ki, namaz›n her rekât›nda bu âyetlerin okunmas› farz olmufltur. Hazreti Rasûl AleyhisSelâm bu konuda flöyle buyurmufltur: “Fâtiha’s›z namaz olmaz!..” Gene bu konudaki bir baflka hadîs-î flerîf’te Fâtiha için flöyle buyrulur: “Sana Kur’ân-› Kerîm’deki sûrelerin sevap cihetiy le en büyü¤ünü ö¤reteyim mi?.. Bu sûre, El Hamdu Lillâhi Rabbil’âlemiyn”dir. Gene bir baflka hadîs-î flerîf’e göre, Fâtiha Sûresi “Kurân’›n anahtar›d›r.”
EN BÜYÜK Z‹K‹R: KUR’ÂN-I KERÎM
102
Fâtiha Sûresi ile alâkal›, bu sûrenin faziletini bildiren pek çok hadîs-i Rasûlullâh mevcut olmas›na ra¤men, biz bu konuda daha fazla konuflmak istemiyoruz. Ancak flunu belirtelim ki; her gün k›rk bir Fâtiha okumay› al›flkanl›k edinenler bunun pek çok faydas›n› zaman içinde müflahede ederler. Ayr›ca sahabeden baz› zevât çeflitli a¤r›lara karfl› gene bu sûreyi okuyarak çok faydaland›klar›n› bildirmifllerdir ki, bunu daha sonra da tecrübe edip yarar›n› gören bir hayli insan mevcuttur. Fâtiha’n›n ayr›ca belli bir süre ile kay›tl› olmaks›z›n k›rk bin defa okunmas›n›n da kifliye ölüm ötesi yaflamda çok büyük faydalar has›l edece¤i çeflitli evliyaullâh taraf›ndan ifade edilmifltir. Öte yandan her “Fâtiha” okunuflunda, sonunda “amin” denmesi hakk›nda da birçok hadis vard›r.
FÂT‹HA SÛRES‹ (1. Sûre) “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” (1) “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (2) El Hamdu Lillâhi Rabbil’âlemiyn; (3) Er Rahmân-ir Rah›ym; (4) Mâliki YevmidDiyn; (5) ‹yyake na’budu ve iyyake nesta’iyn; (6) ‹hdinas S›ratal’müstak›ym; (7) S›ratalleziyne en’amte aleyhim; ⁄ayril’ma¤dûbi aleyhim; Ve laddaaalliyn. Anlam›: “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” ‹nsandaki vehim kuvvesinin flartlanmalarla “yok”u var, “var”› yok olarak düflünmesi sonucu; insana kendini Allâh Es-
EN BÜYÜK Z‹K‹R: KUR’ÂN-I KERÎM
mâ’s› d›fl›nda ba¤›ms›z bir varl›k ve beden kabul ettiren; bunun sonucu olarak da gökte bir tanr› kabulüne yönlendiren, tafllanm›fl fleytanî vesveselerden, Hakikatim olan Allâh Esmâ’s›n›n koruyucu kuvvelerine s›¤›n›r›m. 1. (“B” iflareti kapsam› itibar›yla) Esmâ’s›yla varl›¤›m› yaratan ismi Allâh olan›n Rahmâniyeti ve Rah›ymiyeti ile... 2. “Hamd” (Esmâ’s›yla yaratt›¤› âlemleri her an diledi¤ince de¤erlendirmek), âlemlerin Rabbi olan Allâh’a aittir... 3. Rahmân ve Rah›ym’dir. (Rahmâniyetiyle Esmâ âlemini meydana getiren ve Rah›ymiyetiyle Esmâ âlemindeki mânâlar ile her an âlemleri yaratand›r.) 4. Din hükümlerinin (Sünnetullâh) yaflanmakta oldu¤u son suz sürecin Mâlik - Melik’idir. 5. Sadece sana kulluk ederiz ve bunun fark›ndal›¤› için yard›m›n› niyaz ederiz (El Esmâ ül Hüsnâ anlamlar›n› a盤a ç›karmak suretiyle tüm yarat›lm›fllar olarak sana kulluk etmekteyiz ve bunun fark›ndal›¤›na ermemiz için yard›m›n› isteriz.) 6. Bizi s›rat-› müstakime (Hakikate erdiren yola) hidâyet et. 7. Ki o, in’amda bulunduklar›n›n (nefslerinin hakikati olan Allâh Esmâ’s›na iman edip, ondaki kuvvelerin fark›ndal›¤›n› yaflayanlar›n) yoluna... Gazab›na u¤rayanlar› (âlemlerin ve nefsinin hakikatini göremeyip benlikleriyle kay›tlananlar›n) Ve (Hakikatten - Vâhid’ül EHAD’üs Samed olan Allâh ismiyle iflaret edilen anlay›fl›ndan) saparak flirk koflanlar›n yolu na de¤il.
103
DUA VE Z‹K‹R
104
AHMED HULÛS‹
19
ÂYET’EL KÜRSÎ
Allâhu lâ ilâhe illâ HÛ * elHayy’ül Kayyûm * lâ te’huzuHÛ sinetün vela nevm * leHÛ mâ fiys Semâvâti ve mâ fiyl Ard * men zelleziy yeflfeu ‘›ndeHÛ illâ Biiznih * ya’lemu ma beyne eydiyhim ve ma halfehüm * ve lâ yuh›ytûne Bi fley’in min ‘›lmiH‹ illâ Bi ma flâ’ * vesi’a Kürsiyyühüs Semâvâti vel Ard * ve lâ yeûduhu h›fzuhümâ * ve HÛvel Aliyy’ül Az›ym. (2.Bakara: 255) Anlam›: Allâh O, tanr› yoktur sadece HÛ! Hayy ve Kayyum (yegâne hayat olan ve her fleyi kendi isimlerinin anlam› ile ilminde oluflturan - devam ettiren);; O’nda ne uyuklama (âlemlerden bir an için olsun ayr›l›k),, ne de uyku (yarat›lm›fllar› kendi hâline b›rak›p kendi Zâtî dünyas›na çekilme) söz konusudur. Semâlarda ve arzda (âlemlerdeki tümel ilim ve fiiller boyutunda) ne varsa
105
ÂYET’EL KÜRSÎ
hepsi O’nundur. Nefsinin hakikati olan Esmâ mertebesinden a盤a ç›kan kuvve olmaks›z›n (Bi-iznihi) O’nun indînde kim flefaat edebilir... Bilir onlar›n yaflad›klar› boyutu ve alg›layama d›klar› âlemleri... O’nun dilemesi (elvermifl olmas›) olmad›kça ilminden bir fley ihâta edilemez. Kürsüsü (hükümranl›k ve tasarrufu {rubûbiyeti}) semâlar› ve arz› kapsam›flt›r. Onlar› muhafaza etmek O’na a¤›r gelmez. O Alîy (s›n›rs›z yüce) ve Aziym’dir (sonsuz azamet sahibi).. Bilgi: “Bakara Sûresi içinde bir âyet vard›r ki, O, Kur’ân âyetleri nin reisidir... O, bir evde okundu¤u zaman, içeride fleytan varsa mutlaka ç›kar. Bu, Âyet’el Kürsî’dir!” buyuruyor bir hadîs-î flerîf’te Hazreti Rasûl AleyhisSelâm. 106
Gene buyuruyor Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.): “Her fleyin bir zirvesi vard›r. Kurân’›n zirvesi de Bakara Sûresi’dir. Bakara Sûresi’nin içerisinde bir âyet vard›r ki; o Kur’ân âyetlerinin reisidir... Âyet’el Kürsî!” Bir gün Hazreti Rasûl AleyhisSelâm yan›nda bulunan Ebu Münzir’e flöyle sordu: — Yan›ndaki Allâh’›n kitâb›nda hangi âyet daha büyüktür biliyor musun? Allâhu lâ ilâhe illâ HÛ elHayy’ül Kayyûm ... dedi Ebu Münzir. Rasûlullâh (s.a.v.): — Ey Ebu Münzir... ‹lim sana kutlu olsun! buyurdu. Bu hadîs-î flerîflerin d›fl›nda daha birçok hadîs-î flerîf vard›r
ÂYET’EL KÜRSÎ
Âyet’el Kürsî’nin faziletinden bahseden; bunlar›n önemli bir k›sm› da Âyet’el Kürsî’nin namazlar›n farzlar›n›n hemen akabinde okunmas›n› tavsiye eder... Yani, farz› bitirip selâm verdikten hemen sonra! Ayr›ca Âyet’el Kürsî’nin eve girildi¤inde, evden ç›k›ld›¤›nda, önemli bir ifle bafllan›lmas›nda, uyumadan önce okunmas›n›n çok büyük faydalar hâs›l edece¤i hakk›nda da pek çok haber ulaflm›flt›r. Günlük çeflitli tehlikelerden korunmak için sabahlar› yedi defa okunmas›, alt›s›n›n alt› yöne üflendikten sonra, yedincisinin yutulmas› da tavsiyeler aras›ndad›r. Ruhaniyeti son derece güçlendirici bu âyetin k›rk bin defa okunmas›n›n da çok büyük faydalar temin edece¤inden bahsedilmifltir, bu iflin önde gelen tecrübelilerince. 107
DUA VE Z‹K‹R
108
AHMED HULÛS‹
20
ÂMENER RASÛLÜ
Âmener Rasûlü Bi mâ ünzile ileyhi min Rabbihî vel mu’minûn * küllün âmene Billâhi ve MelâiketiH‹ ve KütübiH‹ ve RusuliH‹, lâ nuferriku beyne ehadin min RusuliH‹, ve kalû semi’nâ ve eta’nâ ¤ufrâneke Rabbenâ ve ileyKEl mas›yr. Lâ yükellifullâhu nefsen illâ vüs’ahâ * lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet * Rabbenâ lâ tüah›znâ in nesiynâ ev ahta’nâ * Rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ›sran kemâ hameltehu alelleziy ne min kablinâ * Rabbenâ ve lâ tühammilnâ mâ lâ tâkate lenâ Bih * va’fü annâ, va¤fir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfiriyn. (2.Bakara: 285-286) Anlam›: Er Rasûl (Hz.Muhammed a.s.) Rabbinden (varl›¤›n› oluflturan Allâh’›n Esmâ bilefliminden) kendisine (fluuruna) inzâl olana (boyutsal bir geçifl yapan bilgiye) iman etmifltir. ‹man
109
ÂMENER RASÛLÜ
110
edenler de!.. Hepsi iman etti (“B” harfinin iflaret etti¤i anlam do¤rultusunda) nefslerini oluflturan hakikatlerinin Allâh Esmâ’s› oldu¤una, meleklerine (nefslerinin asl› olan Esmâ kuvvelerine),, Kitaplar›na (inzâl olan bilgilerine),, Rasûllerine... Onun Rasûlleri aras›nda (irsâl olmalar› konusunda) hiçbir ay›r›m yapmay›z... “Alg›lad›k ve itaat ettik, ma¤firetini isteriz Rabbimiz; dönüflümüz sanad›r” dediler. Allâh kimseyi kapasitesi d›fl›ndakinden mükellef tutmaz. (Yapt›¤› iyi ifller sonucu) kazand›¤› da kendinedir, (zararl› ifller sonucu) alaca¤› karfl›l›k da kendinedir. Rabbimiz, unutursak veya hataya düflersek bizi bundan dolay› cezaland›rma. Rabbi miz, bizden öncekilere yüklemifl oldu¤un a¤›r vecibeleri bize yükleme. Rabbimiz, takatimizin yetmeyece¤i fleyleri de bize yükleme. Bizi affeyle, ma¤firet eyle, rahmet et. Sen mevlâm›z s›n. Tüm hakikati örten seni inkâr edenlere (kâfirlere) karfl› bizi zafere erdir. Bilgi: Hazreti Âli ve Hazreti Ömer’den gelen bir rivayette flöyle buyrulmufltur: “Ak›ll› bir insan›n bu âyetleri okumadan uyuma s› asla mümkün olmaz.” Müslim ve T›rm›zî isimli hadis kitaplar›nda mevcuttur ki; Hazreti Rasûl AleyhisSelâm flöyle buyurmufltur: “Allâhû Teâlâ Sûre-i Bakara’y› iki âyetle sona erdirdi ki, bunlar› Arfl’›n alt›ndaki hazinesinden ihsan buyurdu... Bunlar› ö¤reniniz, kad›nlar›n›za, çocuklar›n›za ö¤retiniz... Hem Kurân’ d›r, hem namazda okunur, hem de duad›r...” Bu âyetler okunduktan sonra “amin” kelimesinin ilave edilmesi hakk›nda da baz› hadîs-î flerîfler mevcuttur.
ÂMENER RASÛLÜ
Di¤er taraftan bir baflka hadîs-î flerîf’te de bu âyetlerle ilgili olarak flöyle buyurulmaktad›r: “Her kim Sûre-i Bakara’n›n son iki âyetini okursa, bu ona, gecenin âfetlerinden, fleytanlar›n flerrlerinden korunmak için yeterli olur!..” Hiç de¤ilse günde bir defa bu âyetleri okumak muhakkak ki, bize çok faydal› olacakt›r.
fiehidAllâhu enneHÛ lâ ilâhe illâ HÛve, vel Melâiketü ve ulül ›lmi kaimen Bil k›st * lâ ilâhe illâ HÛvel Aziyz’ül Hakiym. (3.Âl-u ‹mran: 18) Anlam›: Allâh flehâdet eder, kendisidir “HÛ”; tanr› yoktur; sadece “HÛ”! Esmâ’s›n›n kuvveleri olanlar (melâike) ve Ulül ‹lm de (ilim a盤a ç›kard›¤› mahaller) bu hakikatin Hak olufluna flehâdet eder, Adl’i kaîm k›larlar. Tanr› yoktur, sadece “HÛ”; Aziyz, Hakiym’dir.
Kulillâhumme mâlikel mülki tü’til mülke men teflâu ve tenziul mülke mimmen teflâ’ * ve tu›zzü men teflâu ve tüzillü men teflâ’ * Bi yediKEl hayr * inneKE alâ külli fley’in Kadiyr. Tûlicül leyle fiynnehari ve tûlicün nehara fiyl leyl * ve tuhricül hayye minel meyyiti ve tuhricül meyyite minel hayy * ve terzü ku men teflâu Bi ¤ayri hisab. (3.Âl-u ‹mran: 26-27)
111
ÂMENER RASÛLÜ
Anlam›: De ki: “Mülkün Mâlik’i olan Allâh’›m... Mülkü diledi¤ine verirsin, diledi¤inden de mülkü çekip al›rs›n. Diledi¤ini aziyz edersin, diledi¤ini zelil edersin. Hay›r senin elindedir. Kesinlikle sen her fleye Kaadir’sin. Geceyi gündüze dönüfltürürsün, gündüzü geceye dönüfltürürsün. Diriyi ölüden ç›kart›rs›n, ölüyü diriden ç›kart›rs›n. Diledi¤ine hesaps›z r›z›k (yaflam g›das›) verirsin.” Bilgi: Bu üç âyeti kerîmenin hassalar›ndan birkaç› için flöyle der baz› evliyaullâh; “Befl vakit namaz›ndan sonra bir kimse Fâtiha, Âyet’el Kürsî, Âl-u ‹mran’›n on sekiz, yirmi alt› ve yirmi yedinci âyetlerini okursa flu befl fleyden emin olur”: 112
1. Cenâb-› Allâh o kimseyi s›rat-› müstakimden ay›rmaz. 2. Her türlü kaza, belâ ve musîbetlerden muhafaza olur. 3. ‹mans›z ölmez, 4. R›z›k s›k›nt›s› çekmez. 5. Bulundu¤u topluluklarda hat›r› say›l›r bir kiflili¤e sahip olur.
Lev enzelnâ hâzelKur’âne ’alâ cebelin leraeytehu hâfli’an mutesaddi’an min haflyetillâh * ve tilkel’emsâlu nadribuhâ linNasi le’allehüm yetefekkerun; “HU”vAllâhulleziy lâ ilâhe illâ “HÛ” * ‘Âlimul¤aybi veflflehâdeti, “Hu”verRahmânurRah›ym; “HU”vAllâhulleziy lâ ilâhe illâ “HÛ” * el Melik’ül Kuddûs’üs Selâm’ul Mu’min’ul Müheymin’ul Aziyz’ul Cebbâr’ul Müte kebbir * SubhanAllâhi ‘ammâ yüflrikûn; “HU”vAllâhul Hâ-
ÂMENER RASÛLÜ
lik’ul Bâri’ül Musavviru leHUl’ Esmâ’ül Hüsnâ * yüsebbihu leHÛ mâ fiysSemâvâti vel’Ard, Ve “HÛ” vel’Aziyz’ul Hakiym. (59.Haflr: 21-24) Anlam›: E¤er flu Kurân’› (bildirdi¤i gerçe¤i) bir da¤›n (benlik sahibi bilinç-ego-eniyet) üzerine inzâl etseydik, elbette onu Allâh (ismiyle iflaret edilen’in) haflyetinden (muhteflem azamet karfl›s›nda benli¤inin hiçli¤ini fark ederek) huflû ederek, çatlay›p paramparça oldu¤u hâlde görürdün! ‹flte bu M‹SALLER‹ (sembolik anlat›mlar›) insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz! “HÛ” Allâh, tanr› yok, sadece “HÛ”! Gayb ve flehâdeti daimî bilendir! “HÛ”, Er Rahmân (tüm El Esmâ özelliklerini mündemiç olan) Er Rah›ym’dir (tüm El Esmâ özelliklerini a盤a ç›karan - o özelliklerle Efâl âlemini seyrinde yaflamakta olan).. “HÛ” Allâh, tanr› yok, sadece “HÛ”! Melik’tir (efâl, olufllar âleminde mutlak hükmü yürüyen),, Kuddûs’tür (yarat›lm›fll›¤a ve kevne ait nitelenmelerden, yarat›lm›fl kavramlardan münezzeh),, Selâm’d›r (yarat›lm›fllarda yakîn ve kurb hâlini oluflturup mâiyet s›rr›n› a盤a ç›kartan),, Mu’min’dir (iman a盤a ç›kartarak hakikatini müflahedeye yönelten),, Müheymin’dir (gözetip himaye eden, muhteflem azametini seyirde yarat›lm›fll›¤› kald›ran),, Aziyz’dir (karfl› konulmas› imkâns›z olarak diledi¤ini yapan),, Cebbâr’d›r (iradesini zorunlu kabul ettiren),, Mütekebbir’dir (Mutlak yegâne Kibriyâ {eniyeti} olan)!! Allâh, onlar›n ortak kofltuklar› tanr› kavramlar›ndan Subhan’d›r! O Allâh, Hâl›k (mutlak yaratan - Esmâ özelliklerini fiile dönüfltüren),, Bâri (her yaratt›¤›n›, zaman ve özellik olarak tüme uyumlu tafsile getiren),, Musavvir (sonsuz mânâ sûretlerini a盤a ç›karan);; Esmâ ül
113
ÂMENER RASÛLÜ
Hüsnâ O’na aittir! Semâlarda ne var ve arzda ne varsa Allâh’› tespih (ortaya koyduklar› ifllevle Esmâ özelliklerini a盤a ç›kararak kulluk etmeleri) içindir; “HÛ” Aziyz’dir, Hakiym’dir. Bilgi: Hazreti Rasûl (s.a.v.) bu âyetlerin faziletini flöyle anlat›yor: “Sûre-i Haflr’›n âhirini gecede veya gündüzde okuyan kim senin, vâdesi tamam olup da ölecek olsa, gündüz ölürse, gündüz okunmas› sebebiyle, gece ölürse, gece okunmas› sebebiyle cennete dâhil olur.” (ki bu âyetler: HûvAllâhûlleziy lâ ilâhe illâ “HÛ”... kelâm›yla bafllayan k›s›md›r.) ‹flte bir baflka hadîs-î flerîf meâli daha:
114
“Her kim sabahleyin üç kere ‘Eûzü billâhis semiy’›l alîmi minefl fleytânirraciym’ dedikten sonra El Haflr Sûresi sonundaki üç âyeti okursa, Cenâb-› Allâh onun için, akflama kadar isti¤far edecek yetmifl bin melek verir. O kimse; o gün ölürse flehîd ola rak ölür. Keza akflam ölürse de böyle gene flehîd olur.”
AHMED HULÛS‹
21
VEMEN YETEKILLÂHE
... Ve men yettek›llâhe yec’al lehû mahrecen; Ve yerzukhu min haysü lâ yahtesib * ve men yetevekkel ‘alAllâhi feHUve hasbüh * ... (65.Talâk: 2-3) Anlam›: Kim Allâh’tan korunursa, ona bir ç›k›fl yeri oluflturur. Ona ummad›¤› bir taraftan yaflam g›das› verir! Kim Allâh’a tevekkül ederse, O, ona yeter! Bilgi: Ebu Zerr’i G›fârî (r.a.), Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n flöyle buyurdu¤unu nakletmifl bizlere: “fiüphesiz bir âyet biliyorum ki, insanlar buna sar›lsayd›, onlara yeterdi...” Ve ‹bn-i Abbas (r.a.) da aç›klamas›n› naklediyor Rasûlullâh
115
VEMEN YETEKILLÂHE
(s.a.v.)’in: “(Âyeti okuduktan sonra) hem dünyan›n flüphe ve s›k›nt›la r›ndan, hem ölümün s›k›nt›lar›ndan hem de k›yamet gününün s›k›nt›lar›n›n fliddetinden kurtulufltur bu âyetle amel etmek.” Bizim çok tespitlerimiz olmufltur bu âyeti kerîmenin faydalar› hakk›nda. S›k›nt›da olan, iflsiz kalan, tehlikeli durumlarla karfl›laflan kifliler flayet günde bin defa veya daha fazla olarak bu âyeti kerîmeyi okurlarsa, en k›sa zamanda selâmete ç›karlar. ‹flsiz, borçlu, aile içi sorunlar› olan ve hatta kendilerine büyü yap›ld›¤›n› zanneden kiflilere de kesinlikle bu âyeti okuyarak istifâde etmelerini tavsiye ederiz.
116
AHMED HULÛS‹
22
YÂS‹YN SÛRES‹ (36. Sûre)
“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Yaa, Siiiiyn; (2) VelKur’ânilHakiym; (3) ‹nneke lemi nelmurseliyn; (4) Alâ s›rat›n müstek›ym; (5) Tenziylel AziyzirRah›ym; (6) Litünzire kavmen mâ ünzire abâühüm fehüm ¤afi lûn; (7) Lekad hakkalkavlü alâ ekserihim fehüm la yu’minun; (8) ‹nna ce’alnâ fiy a’nak›him a¤lâlen fehiye ilel’ezkani fehüm mukmehun; (9) Ve ce’alna min beyni eydiyhim sedden ve min halfihim sedden fea¤fleynahüm fehüm lâ yubs›run; (10) Ve sevaün aleyhim eenzertehüm em lem tünzirhüm lâ yu’minun; (11) ‹nnema tünziru menittebe’azZikre ve hafliyer Rahmâne bil¤ayb * febeflflirhu Bima¤firetin ve ecrin keriym; (12) ‹nna nahnu nuhyilmevta ve nektübü ma kaddemu ve asârehüm * ve külle fley’in ahsaynâhu fiy imamin mübiyn; (13) Vadrib lehüm meselen ashabel karyeti, izcaehel murselun; (14) ‹z erselna iley -
117
YÂS‹YN SÛRES‹
118
himüsneyni fekezzebuhüma fe’azzezna Bisâlisin fekalû inna ileyküm murselun; (15) Kalu mâ entüm illâ beflerun mislüna ve mâ enzelerRahmânu min fley’in in entüm illâ tekzibun; (16) Kalu Rabbüna yalemu inna ileyküm lemurselun; (17) Ve ma aleyna illelbela¤ul mubiyn; (18) Kalu inna tetayyerna Biküm le in lem tentehu lenercümenneküm ve leyemessenneküm minna azâbün eliym; (19) Kalu tairuküm me’aküm * ein zükkirtüm bel entüm kavmün müsrifun; (20) Ve cae min aksalmediyneti racülün yes’a, kale ya kavmit tebi’ul murseliyn; (21) ‹ttebiu men lâ yes’elüküm ecren vehüm mühtedun; (22) Ve maliye lâ a’budül leziy fetareniy ve ileyH‹ turce’ûn; (23) Eetteh›zü min duniH‹ aliheten in yüridnir Rahmânü Bidurrin lâ tu¤ni anniy flefa’atühüm fley’en ve lâ yunk›zun; (24) ‹nniy izen lefiy dalâlin mubiyn; (25) ‹nniy amentü BiRabbiküm fesme’ûn; (26) K›yled hulil cennete, kale ya leyte kavmiy ya’lemun; (27) Bima ¤afere liy Rabbiy ve ce’aleniy minel mükremiyn; (28) Ve ma enzelna alâ kavmihi min badihi min cündin minesSemâi ve ma künna münziliyn; (29) ‹n kânet illâ sayhaten vah›deten feiza hüm hamidun; (30) Ya hasreten alel ibad * ma ye’tiyhim min Rasûlin illâ kânu Bihi yestehziun; (31) Elem yerav kem ehlekna kable hüm minelkuruni ennehüm ileyhim lâ yerciun; (32) Ve in küllün lemma cemiy’un ledeyNA muhdarun; (33) Ve ayetün lehümül Ardulmeytete, ahyeynâhâ ve ahrecnâ minha habben feminhu ye’külun; (34) Ve ce’alna fiyha cennatin min neh›ylin ve a’na bin ve feccerna fiyha minel ‘uyun; (35) Liye’külu min semeri hi, ve ma amilethü eydiyhim * efelâ yeflkürun; (36) Subhanelle ziy halekal ezvace külleha mimma tünbitül Ardu ve min enfüsi him ve mimma lâ yalemun; (37) Ve ayetün lehümülleyl * nes lehu minhünnehare feizâhüm muzlimun; (38) Veflfiemsü tecriy limüstekarrin leha * zâlike takdiyrul Aziyzil Aliym; (39) Vel -
YÂS‹YN SÛRES‹
Kamere kaddernahü menazile hatta ‘ade kel’urcunil kadiym; (40) Leflfiemsü yenbe¤›y leha en tüdrikel Kamere ve lelleylü sabikun nehar * ve küllün fiy felekin yesbehun; (41) Ve ayetün lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fiyl fülkil meflhun; (42) Ve halaknâ lehüm min mislihi ma yerkebun; (43) Ve in nefle’ nu¤ r›khüm felâ sariyha lehüm ve lâ hüm yünkazûn; (44) ‹llâ rahmeten minNA ve metaan ilâ h›yn; (45) Ve izâ k›yle lehümütteku ma beyne eydiyküm ve ma halfeküm le’alleküm turhamun; (46) Ve ma te’tiyhim min ayetin min âyâti Rabbihim illâ kânu anha mu’ridiyn; (47) Ve izâ k›yle lehüm enfiku mimma razekakü mullahu, kalelleziyne keferu lilleziyne amenû enut’›mü men lev yeflaullahu at’ameh * in entüm illâ fiy dalâlin mubiyn; (48) Ve yekûlûne meta hazâlva’dü in küntüm sadik›yn; (49) Ma yenzu rune illâ sayhaten vah›deten te’huzühüm ve hüm yah›ss›mun; (50) Felâ yestet›y’une tavs›yeten ve lâ ilâ ehlihim yerci’ûn; (51) Ve nüfiha fiysSuri feizâhüm minel’ecdasi ilâ Rabbihim yensi lun; (52) Kalu ya veylena men beasena min merkadina, hazâ ma ve’ader Rahmânu ve sadekalmurselun; (53) ‹n kânet illâ sayhaten vah›deten feizâhüm cemiy’un ledeyNA muhdarun; (54) Felyevme lâ tuzlemü nefsün fley’en ve lâ tüczevne illâ ma kün tüm ta’melun; (55) ‹nne ashâbel cennetil yevme fiy flü¤ulin fâkihun; (56) Hüm ve ezvacühüm fiy z›lâlin alel’erâiki mütteki un; (57) Lehüm fiyha fâkihetün ve lehüm ma yeddeun; (58) Selâmün kavlen min Rabbin Rah›ym; (59) Vemtazul yevme eyyühel mücrimun; (60) Elem ahad ileyküm ya beniy Ademe en lâ ta’budüfl fleytan * innehu leküm adüvvün mubiyn; (61) Ve en›’buduniy * hazâ s›ratun müstek›ym; (62) Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra * efelem tekûnu ta’k›lun; (63) Hazihi cehennemülletiy küntüm tu’adun; (64) Islevhel yevme Bima küntüm tekfürûn; (65) Elyevme nahtimü alâ efvahihim ve tükel -
119
YÂS‹YN SÛRES‹
120
limüna eydiyhim ve teflhedü ercülühüm Bimâ kânu yeksibûn; (66) Velev neflâu letamesna alâ a’yünihim festebekuss›rata fe enna yubs›run; (67) Velev neflau lemesahnahüm alâ mekaneti him femesteta’u mud›yyen ve lâ yerciun; (68) Ve men nu’am mirhu nünekkishü fiylhalk * efelâ ya’k›lun; (69) Ve ma allem nahüfl fli’re ve ma yenbe¤›y leh * in huve illâ zikrun ve Kur’ânun mubiyn; (70) Liyünzire men kâne hayyen ve yeh›kkal kavlü alel kâfiriyn; (71) Evelem yerav enna halaknâ lehüm mimma amilet eydiyna en’amen fehüm leha mâlikûn; (72) Ve zellelnâhâ lehüm feminha rekûbühüm ve minha ye’külun; (73) Ve lehüm fiyha menâfi’u ve meflarib efelâ yeflkürun; (74) Vet tehazû min dunillâhi âliheten le’allehüm yünsarun; (75) Lâ yes tet›yune nasrehüm ve hüm lehüm cündün muhdarun; (76) Felâ yahzünke kavlühüm, innâ na’lemu ma yüsirrune ve ma yu’li nun; (77) Evelem yeral’‹nsanu enna halaknâhu min nutfetin fei zâ hüve has›ymun mubiyn; (78) Ve darebe lena meselen ve ne siye halkah * kale men yuhyiyl’›zame ve hiye ramiym; (79) Kul yuhyiyhelleziy enfleeha evvele merretin, ve HÛve Bikülli halk›n Aliym; (80) Elleziy ce’ale leküm minefl fleceril’ahdari naren fei zâ entüm minhü tuk›dûn; (81) Eveleyselleziy halekasSemâvati vel’Arda BiKâdirin alâ en yahluka mislehüm * belâ ve “HÛ”vel Hallâkul Aliym; (82) ‹nnema emruhû iza erade fley’en en yekule lehu kün feyekûn; (83) Fesubhanelleziy BiyediH‹ melekûtü külli fley’in ve ileyH‹ turce’ûn. Anlam›: 1. Yâ Siiin (Ey Muhammed)!! 2. Ve Kur’ân-› Hakiym (ve bildirdi¤i Hikmet dolu Kur’ân)!! 3. Kesinlikle sen Rasûllerdensin. 4. S›rat-› müstakim üzeresin.
YÂS‹YN SÛRES‹
5. Aziyz ve Rah›ym’in sende tafsilâtl› olarak a盤a ç›kard›¤› ilim ile! 6. Atalar› uyar›lmam›fl, bu yüzden (hakikatlerinden, Sünnetullâh’tan) kozal› olarak yaflayan bir toplumu uyarman için. 7. Andolsun ki onlar›n ço¤unlu¤una o söz (Cehennem, insanlar›n ve cinlerin ço¤uyla dolacakt›r; sözü) Hak olmufltur! Bu sebeple onlar iman etmezler! 8. Muhakkak ki biz onlar›n boyunlar›nda, çenelerine kadar dayanm›fl boyunduruklar (flartlanma ve de¤er yarg›lar›) oluflturduk! Art›k (onlar kendi hakikatlerini göremezler) bafllar› yukar› do¤ru kalk›kt›r (benlikleriyle yaflarlar)!! 9. Onlar›n önlerinden bir set (gelece¤i göremezler) ve arkalar›ndan bir set (geçmifllerinden ders almazlar) oluflturduk da böylece onlar› bürüdük... Art›k onlar görmezler. 10. Onlar› uyarsan da uyarmasan da birdir; iman etmezler! 11. Sen ancak Zikre (hat›rlat›lan hakikate) tâbi olan ve gayb› olarak Rahmân’dan haflyet duyan› uyar›rs›n. Onu bir ma¤firet ve kerîm bir bedel ile müjdele! 12. Kesinlikle biz, evet yaln›z biz ölüleri diriltiriz! Onlar›n yapt›klar›n› ve meydana getirdikleri eserleri yazar›z! Biz her fleyi ‹mam-› Mubiyn’de (beyinlerinde ve ruhlar›nda) ihsa ettik (tüm özellikleriyle kaydettik)!! 13. Onlara o flehir halk›n› örnek ver... Hani oraya Rasûller gelmiflti. 14. Hani onlara iki (Rasûl) irsâl ettik de o ikisini de yalanlad›lar... Bunun üzerine bir üçüncüsü ile güçlendirdik de: “Do¤ru su biz size irsâl olunanlar›z” dediler. 15. Dediler ki: “Siz bizim gibi bir beflerden baflka bir fley de¤ilsiniz... Rahmân da hiçbir fley inzâl etmedi... Siz ancak
121
YÂS‹YN SÛRES‹
122
yalan söylüyorsunuz.” 16. (Rasûller) dediler ki: “Rabbimiz biliyor ki, gerçekten biz size irsâl olunanlar›z.” 17. “Bize ait olan sadece apaç›k tebli¤dir.” 18. Dediler ki: “Kuflkusuz sizde u¤ursuzluk oldu¤unu düflü nüyoruz... Andolsun ki, e¤er vazgeçmezseniz, kesinlikle sizi tafllayarak öldürece¤iz ve elbette size bizden feci bir azap dokunacakt›r.” 19. Dediler ki: “Sizin u¤ursuzlu¤unuz sizinledir... E¤er (hakikatinizle) hat›rlat›l›yorsan›z bu mu (u¤ursuzluk)?? Hay›r, siz israf eden bir toplumsunuz.” 20. fiehrin uzak taraf›ndan koflarak bir adam geldi: “Ey hal k›m, Rasûllere tâbi olun” dedi. 21. “Sizden bir karfl›l›k istemeyen; kendileri hakikat üzere olanlara tâbi olun!” 22. “Beni (böylece) f›tratland›rana nas›l kulluk etmem? O’na rücu ettirileceksiniz.” 23. “O’nun dûnunda tanr›lar m› edineyim! E¤er Rahmân bir zarar a盤a ç›karmay› irade ederse, onlar›n flefaati bana ne yarar sa¤lar ne de bir fleyden korur...” 24. “O takdirde muhakkak ki ben apaç›k bir dalâlet içinde olurum!” 25. “Gerçekten ben sizde de a盤a ç›kan Rabbe iman ettim; beni dinleyin!” 26. (Ona):: “Cennete dâhil ol!” denildi... Dedi ki: “Halk›m hâlimi bileydi!” 27. “Rabbimin beni ma¤firet etti¤ini ve benim ikramlara nail olanlardan oldu¤umu...” 28. Ondan sonra onun halk›n›n üzerine semâdan hiçbir ordu
YÂS‹YN SÛRES‹
inzâl etmedik, inzâl ediciler de de¤ildik. 29. Sadece tek bir sayha oldu; onlar hemen sönüverdiler! 30. Hüsran flu kullara! Kendilerine bir Rasûl gelmeye görsün, hep Onun bildirdi¤iyle alay ederlerdi. 31. Görmediler mi ki onlardan önce nice kuflaklar helâk ettik ki; gidenlerin hiçbiri geri dönmeyecek onlara! 32. Elbette hepsi, toptan zorunlu haz›r bulunacaklar. 33. Ölü arz da onlar için bir iflarettir! Onu dirilttik, ondan ürünler ç›kard›k da ondan yiyorlar... 34. Orada hurma a¤açlar›ndan, üzümlerden bahçeler oluflturduk, orada p›narlar f›flk›rtt›k. 35. Onun getirisinden ve ellerinin ürettiklerinden yesinler diye... Hâlâ flükretmezler mi? 36. Subhan’d›r; arz›n (bedenin) oluflturduklar›ndan, nefslerinden (bilinçlerinden) ve daha bilmedikleri fleylerden bütün çiftleri (gen sarmallar›n›) yaratan! 37. Gece de onlar için bir iflarettir! Ondan gündüzü (›fl›¤›) çekeriz de hemen onlar karanl›k içinde kal›rlar. 38. Günefl de kendi yörüngesinde akar gider! Aziyz, Aliym’in takdiridir bu! 39. Ay’a gelince, ona konak yerleri takdir ettik... Nihayet kadim urcun (kuruyup incelen eski hurma dal›) gibi görülür. 40. Ne Günefl, Ay’a yetiflir; ne de gece gündüzü geçer! Her biri ayr› yörüngede yüzerler. 41. Bizim onlar›n zürriyetlerini o dopdolu gemilerde yükle nip tafl›mam›z da onlar için bir iflarettir! 42. Onlar için onun misli, binecekleri fleyleri yaratm›fl olmam›z! 43. E¤er dilesek onlar› suda bo¤ar›z da, ne imdatlar›na yeti -
123
YÂS‹YN SÛRES‹
124
flen olur ve ne de kurtar›l›rlar! 44. Ancak bizden bir rahmet olarak ve yaln›zca belli bir süre nasiplenmeleri için ömür vermemiz hariç. 45. Onlara: “Önünüzdekinden (karfl›laflacaklar›n›za karfl›) ve arkan›zdakinden (yapm›fl olduklar›n›z›n sonuçlar›ndan) korunun ki rahmete eresiniz” denildi¤inde (yüz çevirirler).. 46. Onlara Rablerinin iflaretlerinden bir delil gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler. 47. Onlara: “Allâh’›n sizi besledi¤i yaflam g›dalar›n›zdan Allâh için karfl›l›ks›z ba¤›fllay›n” denildi¤inde hakikat bilgisini inkâr edenler, iman edenlere dedi ki: “Dileseydi Allâh, kendisi nin doyuraca¤› kimseyi mi yedirip doyural›m? Siz ancak apaç›k bir dalâlet içindesiniz.” 48. Derler ki: “E¤er sözünüzde sad›ksan›z, bu tehdidiniz ne zaman (gerçekleflecek)??” 49. Onlar tart›fl›rlarken, kendilerini yakalayacak bir tek 盤l›ktan (beden sur’una üflenifl) baflkas›n› beklemiyorlar? 50. O zamanda ne bir vasiyete güçleri yeter ve ne de ailele rine dönebilirler! 51. Sur’a nefholunmufltur! Bir de bakars›n ki onlar kabirleri hükmünde olan bedenlerinden ç›km›fl, Rablerine (hakikatlerini fark etme aflamas›na) kofluyorlar! 52. (O vakit) dediler ki: “Vay bize! (Dünya) uykumuzdan kim bizi yeni bir yaflam boyutuna geçirdi? Bu, Rahmân’›n vadetti¤idir ve Rasûller do¤ru söylemifltir.” (Hadis: ‹nsanlar uykudad›r, ölümü tad›nca uyan›rlar!) 53. Sadece tek bir sayha (‹srafil’in sur’u) oldu... Bir de bakars›n ki onlar toptan huzurumuzda haz›r k›l›nm›flt›r. 54. O süreçte hiçbir nefse en ufak bir fley zulmedilmez...
YÂS‹YN SÛRES‹
Yapt›klar›n›zdan baflkas› ile cezaland›r›lmazs›n›z (yapt›klar›n›z›n sonuçlar›n› yaflars›n›z)!! 55. Gerçek ki o süreçte, cennet ehli cennet nimetleriyle meflgul ve bunun keyfini ç›karmaktad›rlar. 56. Onlar ve eflleri gölgeler içinde tahtlar üzerinde yaslan m›fllard›r. 57. Onlar için orada meyveler vard›r... Onlar için keyif alacaklar› fleyler vard›r. 58. Rah›ym Rab’den “Selâm” sözü ulafl›r (Selâm ismi özelli¤ini yaflarlar)!! 59. “Ey suçlular! Bugün ayr›l›n!” 60. “Ey Âdemo¤ullar›... Size ahdetmedim (bildirip bilgilendirmedim) mi fleytana (bedene - hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaç›k bir düflman d›r?” 61. “Bana kulluk edin (hakikatin gere¤ini hissedip yaflay›n)!! S›rat-› müstakim budur” (diye?).. 62. “Andolsun ki (kendinizi yok olup gidecek beden zann›n›z) sizden pek çok cemaatleri sapt›rd›! Akl›n›z› kullanmad›n›z m›?” 63. “‹flte bu vadolundu¤unuz cehennemdir!” 64. “Hakikatinizi inkâr›n›z›n karfl›l›¤› olarak flimdi yaflay›n sonucunu!” 65. O süreçte a¤›zlar›n› mühürleriz; yapt›klar› hakk›nda elleri konuflur ve ayaklar› flahitlik eder bize. 66. Dileseydik gözlerini silme kör ederdik de yolda (öylece) kofluflurlard›... Fakat nas›l görebilecekler (bu gerçe¤i)?? 67. Dileseydik mekânlar› üzere onlar› mesh ederdik (bulunduklar› anlay›fl üzere onlar› sâbitlerdik) de art›k ne ileri gitmeye
125
YÂS‹YN SÛRES‹
126
güçleri yeterdi ve ne de eski hâllerine dönebilirlerdi. 68. Kimi uzun ömürlü yaparsak onu yarat›l›fl› itibar›yla zay›flat›r›z. Hâlâ ak›llar›n› kullanmazlar m›? 69. O’na fliir ö¤retmedik! O’na yak›flmaz da! O ancak bir hat›rlatma ve apaç›k bir Kurân’d›r! 70. Tâ ki diri olan› uyars›n ve hakikat bilgisini inkâr edenler üzerine de o hüküm gerçekleflsin. 71. Görmezler mi ki, eserlerimiz aras›nda onlar için kurban edilebilir hayvanlar yaratt›k... Onlara mâliktirler. 72. Onlar› (en’am›) bunlara boyun e¤dirdik... Hem binekle ri onlardand›r ve hem de onlardan kimini yerler. 73. Onlarda kendileri için menfaatler ve içecekler vard›r... Hâlâ flükretmezler mi? 74. Belki kendilerine yard›m olunur ümidiyle Allâh dûnunda tanr›lar edindiler! 75. (Tanr›lar) onlara yard›m edemezler! (Aksine) onlar, tanr›lara (hizmete) haz›r duran ordudurlar! 76. O hâlde onlar›n laf› seni mahzun etmesin... Muhakkak ki biz onlar›n gizlediklerini de aç›klad›klar›n› da biliriz. 77. ‹nsan görmedi mi ki biz onu bir spermden yaratt›k... Bu gerçe¤e ra¤men flimdi o apaç›k bir has›md›r! 78. Kendi yarat›l›fl›n› unuttu da bize bir misal getirdi: “Çürümüfl hâldeki flu kemiklere kim diriltip hayat verecek?” dedi. 79. De ki: “Onlar› daha önce infla eden diriltip hayat vere cektir! ‘HÛ’ Esmâ’s›yla her yarat›fl› Aliym’dir.” 80. O ki, sizin için yeflil a¤açtan bir atefl oluflturdu... ‹flte bak ondan yak›yorsunuz! 81. Semâlar› ve arz› yaratan, onlar›n benzerini Esmâ’s›yla yaratmaya Kaadir de¤il midir? Evet! “HÛ”; Hâllak’t›r,
YÂS‹YN SÛRES‹
Aliym’dir. 82. Bir fleyi irade etti¤inde, O’nun hükmü, ona “Kün = Ol!”dan (olmas›n› istemesinden) ibarettir!.. (O fley kolayl›kla) olur. 83. Her fleyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan (tedbirât›n bu mertebede olufltu¤una iflaret) Subhan’d›r... O’na rücu ettirileceksiniz. Bilgi: Yâsiyn Sûresi’ni okuman›n faydalar› hakk›nda birçok Rasûlullâh buyru¤u mevcuttur ki, size bunlardan sadece birkaç›n› nakletmek istiyorum: “Gece yatmadan evvel Yâsiyn okumay› âdet edinen kifli, gece öldü¤ü takdirde fiEHÎD olarak ölür.” “Yâsiyn Sûresi’ni çokça okuyunuz; çünkü onda on bereket vard›r: 1. Aç kimse okursa karn› doyar; 2. Ç›plak kimse okursa, giyinir; 3. Bekâr okursa, k›smeti aç›l›r, evlenir; 4. Korkan kimse okursa, korktu¤undan emin olur; 5. Dünya iflinden üzülenin üzüntüsü zail olur; 6. Yolculuk hâlinde olan, yol s›k›nt›s›ndan kurtulur; 7. Kayb› olan, kaybetti¤ine kavuflur; 8. Ölüm hâlinde okundu¤unda, s›k›nt›lar kaybolur; 9. Susuz okudu¤unda, susuzlu¤unu giderir; 10. Hasta okudu¤unda, eceli gelmemiflse, flifa bulur.”
127
YÂS‹YN SÛRES‹
“Kur’ân-› Kerîm’in kalbi Yâsiyn Sûresi’dir. Allâh ve âhireti dileyerek bir kimse Yâsiyn’i okursa, Allâh kendisini mutlaka ba¤›fllar. Ölülerinize Yâsiyn okuyunuz.”
“fiüphesiz ki her fleyin bir kalbi vard›r… Kurân’›n kalbi de Yâsiyn Sûresi’dir. Kim Yâsiyn’i okursa, Allâh, Yâsiyn’i okumas› sebebiyle, içinde Yâsiyn olmayan 10 hatim sevab› verir.” Her gün veya her Cuma günü Yâsiyn okunabilece¤i gibi, bir s›k›nt›s› olan›n yedi Yâsiyn okuyup, bu sûre hürmetine s›k›nt›s›ndan azât olmay› dahi Allâh’tan isteyebilir.
128
Ayr›ca gene hâcet için k›rk bir Yâsiyn okuyup, bunun hürmetine Allâh’tan duan›n kabulünü talep etmek de denenmifl yollardand›r. Di¤er taraftan alt› kifli bir araya gelerek yedifler Yâsiyn okumak suretiyle k›rk biri tamamlay›p, ard›ndan topluca dua edebilirler. Yâsiyn Sûresi’ni okuman›n herkesin çok iyi bildi¤i faydalar›n› daha fazla s›ralamam›za gerek yoktur.
AHMED HULÛS‹
23
FETH SÛRES‹ (48. Sûre)
129
“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) ‹nnâ fetahnâ leke fethan mubiynâ; (2) Liya¤fire lekella hu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhare ve yütimme n›’meteHÛ aleyke ve yehdiyeke s›raten müstek›yma; (3) Ve yensurekellâhu nasren Aziyza; (4) “HÛ”velleziy enzeles sekiy nete fiy kulûbil mu’miniyne liyezdâdû iymânen me’a iymâni him * ve lillâhi cünûdüs Semâvâti vel’Ard * ve kânAllâhu Aliy men Hakiyma; (5) Liyüdh›lel mu’miniyne velmu’minati cennatin tecriy min tahtihel’enharü halidiyne fiyha ve yükeffire an hüm seyyiatihim ve kâne zâlike indAllâhi fevzen az›yma; (6) Ve yu’azzibel münafik›yne velmünafikati velmüflrikiyne vel müflrikâtiz zanniyne billâhi zannessev’ * aleyhim dairetüssev” *
FETH SÛRES‹
130
ve ¤ad›bAllâhû aleyhim ve leanehüm ve e’adde lehüm cehennem * ve saet mas›yra; (7) Ve lillâhi cünudüs Semâvati vel’Ard * ve kânAllâhu Aziyzen Hakiyma; (8) ‹nna erselnake flahiden ve mübeflfliran ve neziyra; (9) Litu’minu billâhi ve RasûliH‹ ve tuazziruhu ve tüvekk›ruh* ve tüsebbihuHÛ bükreten ve as›yla; (10) ‹nnelleziyne yübayi’ûneke innema yübayi’ûnAllâh* yedul lahi fevka eydiyhim* femen nekese feinnema yenküsü alâ nef sih * ve men evfa Bima ahede aleyhullahe feseyu’tiyhi ecren az›yma; (11) Seyekulü lekel muhallefune minel’arabi fle¤eletna emvalüna ve ehluna festa¤fir lena* yekulune Bielsinetihim ma leyse fiy kulubihim* kul femen yemlikü leküm minAllâhi fley’en in erade Biküm darren ev erade Biküm nef’a * bel kâ nAllâhu Bima tamelune Habiyra; (12) Bel zanentüm en len yenkaliber Rasûlü velmu’minune ila ehliyhim ebeden ve züyyine zâlike fiy kulubiküm ve zanentüm zannessev’ * ve küntüm kavmen bûra; (13) Ve men lem yu’min billâhi ve RasûliH‹ feinna a’tedna zilkâfiriyne sa’›yra; (14) Ve lillâhi Mülküs Semâvati vel’Ard * ya¤firu limen yeflau ve yu’azzibu men yefla’ * ve kâ nAllâhu ⁄afûren Rah›yma; (15) Seyekulül muhallefune izenta laktüm ilâ me¤anime lite’huzuha zeruna nettebi’küm * yüriydune en yübeddilu kelamAllâh * kul len tettebi’ûna kezâliküm ka lAllâhu min kabl * feseyekulune bel tahsüdunena * bel kânu lâ yefkahune illâ kaliylâ; (16) Kul lilmuhallefiyne minel a’rabi se tüd’avne ilâ kavmin uliy be’sin flediydin tukatilunehüm ev yüs limun * fein tut›y’u yü’tikümullâhu ecren hasena * ve in tetevel lev kema tevelleytüm min kablü yu’azzibküm azâben eliyma; (17) Leyse alel’ama harecün ve lâ alel’areci harecün ve lâ alel meriyd› harec * ve men yut›’›llâhe ve RasûleHU yüdh›lhü cennatin tecriy min tahtihel’enhar * ve men yetevelle yu’azzibhü azâben eliyma; (18) Lekad rad›yAllâhû anilmu’miniyne iz yu-
FETH SÛRES‹
bayi’ûneke tahteflflecereti fe’alime ma fiy kulubihim feenzeles sekiynete aleyhim ve esâbehüm fethan kariyba; (19) Ve me¤anime kesiyreten ye’huzûneha * ve kânAllâhû Aziyzen Hakiy ma; (20) Veadekümullâhû me¤anime kesiyreten te’huzûneha fe’accele leküm hazihi ve keffe eydiyenNasi anküm * ve litekû ne ayeten lilmu’miniyne ve yehdiyeküm s›ratan müstek›yma; (21) Ve uhra lem takdiru aleyha kad ehatAllâhu Biha ve kânAl lâhû alâ külli fley’in Kadiyra; (22) Ve lev katelekümülleziyne keferu levellevül edbare sümme lâ yecidune Veliyyen ve lâ Nas›yra; (23) SünnetAllâhilletiy kad halet min kabl * ve len tecide lisünnetillâhi tebdiyla; (24) Ve “HÛ” velleziy keffe eydiyehüm anküm ve eydiyeküm anhüm Bibatni Mekkete min ba’di en azfereküm aleyhim * ve kânAllâhû Bima ta’melune Bas›yra; (25) Hümülleziyne keferu ve sadduküm anilMescidil Harâmi vel hedye ma’kûfen en yeblü¤a mah›lleh * velevlâ ricalun mu’mi nune ve nisaün mu’minatün lem ta’lemuhüm en tetaûhüm fetu s›ybeküm minhüm me’arretün Bi¤ayri ›lm* liyüdh›lAllâhu fiy rahmetiH‹ men yefla’ * lev tezeyyelu leazzebnelleziyne keferu minhüm azâben eliyma; (26) ‹z ce’alelleziyne keferu fiy kulubi himül hamiyyete hamiyyetel cahiliyyeti feenzelAllâhu sekiynetehu alâ RasûliH‹ ve alelmu’miniyne ve elzemehüm kelimetet takvâ ve kânû ehakka Biha ve ehleha * ve kânAllâhu Bikülli fley’in Aliyma; (27) Lekad sadekAllâhû RasûleHÛrrü’ya bil Hakk * letedhulünnelMescidel Harâme inflaAllâhû aminiyne muhallik›yne ruûseküm ve mukass›riyne lâ tehâfun * fe ‘alime ma lem ta’lemu fece’ale min duni zâlike fethan kariyba; (28) “HÛ”velleziy ersele RasûleHU bilhüda ve diynil Hakk› liyuzhi rehu aleddiyni küllih * ve kefa billahi flehiyda; (29) Muhamme dün Rasûlullâh * velleziyne me’ahu efliddâu alelküffari ruhamâu beynehüm terahüm rükke’an sücceden yebte¤une fad -
131
FETH SÛRES‹
len minAllâhi ve r›dvana * siymahüm fiy vücuhihim min eseris sücudi zâlike meselühüm fiytTevrati, ve meselühüm fiyl’‹nciyli kezer’›n ahrece flat’ehu feâzerehu festa¤leza festeva alâ suk› hi yu’cibüzzürra’a liye¤›yza Bihimülküffar * veadAllâhulleziyne amenû ve amilussalihati minhüm ma¤fireten ve ecren aziyma.
132
Anlam›: 1. Kesinlikle sana öyle bir fetih (görüfl aç›kl›¤›) verdik ki, (o) Feth-i Mubiyn’dir (apaç›k aç›k hakikati sistemi müflahede)!! 2. Bu yüzden Allâh, senin geçmifl ve (fethe ra¤men oluflacak) gelecek tüm zenbini (bedenselli¤inin do¤al getirisi perdeliliklerini) ma¤firet eder (örter) ve sana olan nimetini tamamlar; seni, hakikatini yaflama yolunda yürütür! 3. Allâh seni benzersiz, karfl› konulmaz bir zafere erdirir! 4. ‹manlar›n›n kat kat artmas› için, iman edenlerin kalpleri ne sekine (sükûn, güven duygusu) inzâl eden “HÛ”dur! Semâlar ve arz›n ordular› Allâh içindir! Allâh Aliym’dir, Hakiym’dir. 5. ‹manl› erkek ve kad›nlar›, içinde ebedî kalacaklar›, altla r›ndan ›rmaklar akan cennetlere sokmas›, onlardan kötülükleri ni silmesi içindir... ‹flte bu Allâh indînde aziym kurtulufltur! 6. Bir de Esmâ’s›yla hakikatleri olan Allâh hakk›nda su-i zanda bulunan (O’nu tanr› gibi düflünen) münaf›k (ikiyüzlü) erkek ve kad›nlara, flirk koflan erkek ve kad›nlara azab› yaflatma s› içindir! Zanlar› yüzünden devran›n belâs› bafllar›nda patlas›n! Allâh onlara gazap etmifl, onlar› lânetlemifl (inkârlar› sonucu hakikati yaflamaktan uzaklaflt›rm›fl);; onlar için cehennem haz›r lam›flt›r! Ne kötü dönüfl yeridir! 7. Semâlar ve arz›n ordular› (kuvveleri) Allâh’›nd›r... Allâh
FETH SÛRES‹
Aziyz’dir, Hakiym’dir. 8. Muhakkak ki biz seni flahit, müjdeleyici ve uyar›c› olarak irsâl ettik! 9. Art›k varl›¤›n›z›n Esmâ’s›yla hakikati olan Allâh’a ve Rasûlüne iman edip; O’na yard›mc› olas›n›z, O’nu yüce bilip sayg› gösteresiniz ve sabah akflam O’nu tespih edesiniz. 10. Gerçektir ki (Rasûlüm) sana biat edenler (el tutuflup ba¤l›l›k sözü verenler) Allâh’a biat etmifllerdir ve Allâh’›n EL’i onlar›n elleri üzerindedir (Biat edenlerin elleri üstünde Allâh’›n eli tedbir eder)!! Kim sözünü bozarsa sadece kendi nefsi aleyhi ne bozmufl olur; kim Allâh ahdinde ba¤l›l›k gösterirse, ona da büyük ecir verir! 11. Bedevîlerden geri b›rak›lanlar: “Bizi mallar›m›z ve çoluk çocu¤umuz meflgul etti; bizim için ma¤firet dile” diyecekler... Onlar gerçekte, öyle düflünmediklerini dillendiriyorlar! De ki: “Sizde bir zarar a盤a ç›karmay› irade ederse ya da sizde bir fayda oluflturmay› irade ederse; kim Allâh’›n istedi¤ine karfl› koyabilir?”... Hay›r, Allâh yapt›klar›n›zdan (yaratan› olarak) haberdard›r. 12. Asl›nda siz Rasûl ve iman edenlerin, ailelerine asla geri dönmeyeceklerini zannettiniz! Bu fikir bilincinize güzel görün dü de, böylece kötü zanda bulundunuz; helâk› haketmifl bir top luluk oldunuz! 13. Kim varl›¤›n›n Esmâ’s›yla hakikati olan Allâh’a ve Rasûlüne iman etmezse, bilsin ki hakikat bilgisini inkâr edenler için saîri (alevli bir atefli - radyasyon dalgalar›) haz›rlam›fl›zd›r. 14. Semâlar ve arz›n mülkü Allâh içindir! Diledi¤ini ma¤fi ret eder (suçlu hâlini örter);; diledi¤ini azapland›r›r (bedenselli¤inin getirisine terk eder)!! Allâh ⁄afûr’dur, Rah›ym’dir.
133
FETH SÛRES‹
134
15. Bu geri b›rak›lanlar, ganimetleri almak için gitti¤inizde: “B›rak›n biz de sizinle gelelim” derler. Onlar, Allâh kelâm›n› (sözünü) de¤ifltirmek istiyorlar! De ki: “Siz bize asla uyamazs› n›z; daha önce Allâh böyle buyurdu (hükmetti)””... Bu kez flöyle derler: “Hay›r, bizi k›skan›yorsunuz”... Bilakis onlar, anlay›fl› k›t kimselerdir! 16. Bedevîlerden o geri b›rak›lanlara de ki: “Siz son derece güçlü, cengâver bir toplulukla savafla davet olunacaks›n›z... Onlarla savafl›rs›n›z yahut onlar ‹slâm olurlar. E¤er itaat ederse niz Allâh size güzel bir ecir verir... Fakat daha önce yüz çevirdi¤iniz gibi gene döneklik yaparsan›z, sizi feci bir azap ile azapland›r›r.” 17. Köre, topala ve hasta olana zorlama yoktur! Kim itaat ederse Allâh ve Rasûlüne, onu alt›ndan ›rmaklar akan cennetle re sokar... Kim de yüz çevirirse (Allâh) onu feci bir azapla azapland›r›r. 18. Andolsun ki Allâh, o a¤ac›n alt›nda sana biat ettiklerin de iman edenlerden raz› oldu, onlar›n kalplerinde olan› bildi de, üzerlerine sekine (huzur) inzâl etti ve kendilerine feth-i kariyb (yakîn aç›kl›¤›) verdi. 19. Onlar›, alacaklar› birçok ganimetlere de nail etti... Allâh Aziyz’dir, Hakiym’dir. 20. Allâh, size elde edece¤iniz birçok ganimetler vadetmifl tir... Bunu da size pek çabuk verdi ve insanlar›n ellerini sizden vazgeçirdi ki, bu iman edenler için bir iflaret olsun ve sizi s›rat› müstakime hidâyet etsin. 21. Henüz onlara gücünüzün yetmedi¤i daha baflka fleyler de vadetti ki, onlar› Allâh (içten ve d›fltan) ihâta etmifltir. (Zaten) Allâh her fleye Kaadir’dir.
FETH SÛRES‹
22. E¤er hakikat bilgisini inkâr edenler sizinle savaflsalard›, elbette arkalar›n› dönüp kaçacaklard›... Sonra da hiçbir velî (koruyucu) ve yard›mc› bulamazlard›. 23. Bu süregelen Sünnetullâh’t›r! Sünnetullâh’ta asla de¤iflme bulamazs›n! 24. Sizi onlara muzaffer k›ld›ktan sonra Mekke’nin göbe¤in de, onlar›n ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan uzak tutan “HÛ”dur! Allâh yapt›klar›n›z› (yaratan› olarak) Bas›yr’dir. 25. Onlar o kimselerdir ki; hakikat bilgisini inkâr ederler, sizi Mescid-i Haram’dan al›koydular, bekletilen hedy kurbanlar›n›n yerlerine ulaflmas›na mâni oldular... fiayet orada (onlar›n aras›nda) kendilerini henüz bilmedi¤iniz için çi¤neyip ezece¤i niz ve bu bilmeyerek yap›lan ifl yüzünden üzülece¤iniz iman eden erkekler ve iman eden kad›nlar olmasayd› (Allâh savafl› önlemezdi).... Diledi¤ini rahmetine sokmak içindi bu... E¤er birbirlerinden (iman edenlerle - kâfirler) ayr›lm›fl olsalard›, onlardan inkâra sapanlar› elbette elim bir azap ile azapland›r›rd›k. (Sâlihlerin bulunduklar› yere gazab› ilâhî inmez)... (8.Enfâl: 33 ve 29.Ankebût: 32) 26. O zaman hakikat bilgisini inkâr edenler, kalplerine hami yeti (köylülük - cahillik gururu), cehalet tutuculu¤unu (yeniye kapal›l›k) yerlefltirmifllerdi... Allâh, Rasûlüne ve iman edenlere sekine inzâl etti ve onlar› kelime-i takva (lâ ilâhe illAllâh) anlay›fl›nda sâbitledi... Onlar bu sözü bizâtihi yaflayarak hak etmifl ve ehil kimselerdi... Allâh her fleyi Aliym’dir. 27. Andolsun ki Allâh, Rasûlüne rüyas›n› Hak olarak do¤ru lad›... ‹nflâAllâh, (kiminiz) kafalar›n›z› t›rafl etmifl ve (kiminiz saçlar›n›z›) k›saltm›fl olarak, güven içinde Mescid-i Haram’a ke sinlikle gireceksiniz! (Allâh) bilmedi¤inizi bilerek size bundan
135
FETH SÛRES‹
136
önce feth-i kariyb (yak›nl›k {kurb} fethi) müyesser k›ld›. 28. O, Rasûlünü, hakikatin dillenifli olarak (bil-HÜDA) ve Hak Din (Esmâ’n›n a盤a ç›k›fl› sistemi ve düzeni olan Sünnetullâh realitesi anlay›fl›) ile irsâl etti ki, O’nu tüm din anlay›flla r›na üstün k›ls›n! (Varl›klar›nda) fiehiyd olarak Allâh yeter. 29. MUHAMMED, Rasûlullâh’t›r! O’nunla beraber bulunanlar, küffara (gerçe¤i reddedenlere) karfl› sert, kendi aralar›nda çok merhametlidirler... Onlar› rükû eder (varl›kta her an tedbir edenin Allâh Esmâ’s› oldu¤unu müflahedesinin haflyeti, tâzimi içinde),, secde eder (varl›¤›n yaln›zca Esmâ özelliklerinden ibaret olarak kendilerine özgü ba¤›ms›z vücutlar› olmad›¤›n›n müflahedesiyle “yok”luklar›n› hisseder) ve Allâh’tan fazl (lütfu - Esmâ kuvvelerinin fark›ndal›¤›) ve RIDVAN (Hakikatinin fark›ndal›¤›yla bunun sonuçlar›n› kuvveden fiile ç›karma özelli¤i) ister hâlde görürsün... Sîmalar›na gelince, vechlerinde (fluurlar›nda “yok”luklar›n›n idrak› olan) secde eseri vard›r! Bu onlar›n Tevrat’taki (nefse dönük hükümler) misal yollu anlat›mlar›d›r... ‹ncil’deki (teflbihî) temsillerine gelince: Bir ekin ki filizini yar›p ç›karm›fl, sonra onu kuvvetlendirmifl, kal›nlaflm›fl da gövdesi üzerine do¤rulmufltur; ekincilerin hofluna gider... Böyle yapar ki, onlarla (Esmâ’s›yla a盤a ç›kard›¤›) küffar› (gerçe¤i reddedenleri) öfkelendirsin! Allâh onlardan iman edip bunun gere¤i ni uygulayanlara ma¤firet ve çok büyük karfl›l›¤›n› yaflatmay› vadetmifltir. Bilgi: FETH Sûresi, zâhir anlam› itibar›yla Hudeybiye Anlaflmas› ve Mekke’nin fethi ile alâkal› birçok hususu aç›klar... Ancak, asla bu kadar›yla da de¤ildir kapsam›ndaki anlamlar...
FETH SÛRES‹
Bu sûrenin derinliklerinde öyle önemli bât›nî yani iç anlamlar söz konusudur ki, bunlar› ancak ehli kifliler bilir. Biz bir ifl’arî tefsir haz›rlamad›¤›m›z için burada bu derinli¤e girmeyece¤iz... Ancak, ilk üç âyetin bât›nî anlam›ndan da söz etmeden geçmemiz mümkün de¤ildir!.. Zira, bu üç âyet tasavvuftaki çok önemli bir hususa iflaret etmektedir... ‹sterseniz önce bu üç âyeti tekrar okuyal›m: 1. Kesinlikle sana öyle bir fetih (aç›kl›k) verdik ki, (o) Fethi Mubiyn’dir (apaç›k aç›kl›k-hakikati müflahede)!! 2. Bu yüzden Allâh senin geçmifl ve (fethe ra¤men oluflacak) gelecek tüm zenbini (bedenselli¤inin do¤al getirisi perdeliliklerini) ma¤firet eder (örter) ve sana olan nimetini tamamlar; seni, hakikatini yaflama yolunda yürütür! 3. Allâh seni benzersiz, karfl› konulmaz bir zafere erdirir! Nakletmifl oldu¤umuz bu üç âyeti kerîmenin zâhir, yani ilk anda anlafl›lan mânâs› bütün tefsir ve meâllerde mevcut oldu¤u için burada bunun üzerinde durmayaca¤›m... Allâhû Teâlâ’n›n bize ihsan buyurdu¤u aç›kl›k ve irfan nispetinde buradan anlad›¤›m›z mânân›n aç›klayabilece¤imiz kadar›na gelince... FETH, kapal› olan bir fleyin aç›lmas›, ya da kiflinin elde edemedi¤i bir fleyi elde etmesi anlamlar›na gelir... Bu anlamlarlad›r ki, dünya hayat› içinde bir kiflinin elde edebilece¤i en büyük FETH, âhiret âleminden bir bölüm olan Berzah âleminin FETH’ idir... Ki bu FETH’de ancak “yaflarken ölmek” suretiyle gerçekleflir!.. FETH iki türlüdür... Zâhir FETH... Bât›n FETH... Bât›n FETH dahi iki türlüdür... a) FETH... b) FETH-‹ MUB‹YN
137
FETH SÛRES‹
138
FETH, esas itibar›yla yedi derecedir... Bu yedi derecenin birinci dereceden olan›n›n gerçekleflmesiyle birlikte kifli FETH sahibi olmufl olur... FETH kesinlikle kiflinin çal›flmas›na ba¤l›, yani çal›flmakla elde edilir bir fley de¤ildir... FETH nedir?.. Kiflinin içinde bulundu¤umuz flu boyutta, bu bedenle yaflarken; bir anda, beden ba¤›ml›l›¤›ndan kurtularak, sanki ölmüfl gibi, tamam›yla ruh beden yaflam›na geçmesi ve ruhtaki özellikleriyle yaflam›n› bu dünyada sürdürmesi hâlidir. “Ölmeden evvel ölmek” denilen hâlin Hakk-el yakîn yaflanmas›d›r... Bize ö¤retilene göre, böyle kiflilerin yeryüzünde say›lar› k›rk› bile bulmazm›fl, nûrânî FETH sahipleri olarak... Evet, FETH bu yönüyle de ikiye ayr›l›r: 1. FETH-i Zulmanî 2. FETH-i Nûrânî FETH-i Zulmanî, müslim ya da gayr› müslim tüm insanlarda meydana gelebilir... Özellikle, Hindûlarda, Budist felsefe mensuplar›nda görülen ve FETH eseri olan baz› hâller hep bu FETH-i Zulmanî neticesidir ki, din terminolojisinde bu hâllere “istidraç” ad› verilir. FETH-i Zulmanî’nin iki büyük iflareti vard›r... Birincisi bu tür FETH kendisinde meydana gelmifl kifli, Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm’› kabul etmez... ‹kincisi de, birimsellikten, yani kendini bir birim olarak görmek perdesinden kurtulamam›flt›r!.. FETH-i Zulmanî sahipleri, kiflinin tüm geçmiflini bilebildi¤i gibi, ayn› anda birkaç yerde bulunabilme, kabir ahvalini anlatabilme, C‹N’lerle rahatl›kla iletiflim kurabilme ve daha baflka baz› ak›l almaz davran›fllar ortaya koyabilme özelliklerine sahiptirler...
FETH SÛRES‹
FETH-i Nûrânî’de dahi benzer özellikler meydana gelir!.. Ancak bir farkla ki, bu zevât k›sa sürede bu yaflama adapte olduktan sonra geliflmelerine devam ederler, FETH’in üçüncü derecesinde Hazreti Rasûlullâh ile sair Nebi ve Evliya ile buluflurlar ve Berzah âleminin çeflitli s›rlar›n› agâh olurlar... Bundan sonra da Ricali Gayb aras›nda yerlerini al›rlar... FETH-‹ MUB‹YN odur ki, gelen kifli, bu FETH‹ kald›rabilir... Bu ne demektir?.. Kifliye FETH geldi¤i zaman, yani fizik-biyolojik beden ba¤›ndan kurtuldu¤u zaman, bu yaflam fleklini hazmedemeyip kendini içinde bulundu¤u boyutun flartlar›na kapt›rabildi¤i gibi, buna güç yetiremeyip bedenden tümüyle de kopabilirler ki; bu da onun mutlak mânâda ölümü tad›fl›na yol açabilir... FETH geldikten sonra, mutlak mânâda ölüm gelmedi¤i takdirde, o kifli beyin arac›l›¤›yla gücünü artt›rmaya, ilmini çok daha üst seviyeye yükseltmeye devam eder, yani ilerleme devam eder... FETH’in arkas›ndan ölümün gelifli ise onu bulundu¤u yerde s›n›rlar... Evet, bu konunun daha fazla aç›klanmas›na bu kitab›n müsaadesi yoktur... Bu sebeple biz, flimdi yukar›daki âyeti kerîmelerin iflaretinden anlad›klar›m›za dönelim... “Kesinlikle sana öyle bir fetih (aç›kl›k) verdik ki...” (48.Feth: 1) Kiflide bu FETH’in oluflmas› onun hiçbir çal›flmas›na ba¤l› olmaks›z›n tamam›yla Allâh taraf›ndand›r. Allâh vergisidir ki, “bu kesin ve apaç›k bir FETH’e erifltir.”... Böylece sen art›k Berzah âleminin bir ferdi olarak dünyada yaflars›n her fleyin içyüzünü ve hikmetini bilirsin, dolay›s›yla bundan sonra senden hiçbir “zenb” meydana gelmez. O gerçekler içinde yaflayan bir Ferd olarak, “Allâh senin geçmifl ve gelecek tüm zenbi ni ba¤›fllar.”... “Ebrâr›n güzellikleri, mukarreblerin kusurlar›d›r”
139
FETH SÛRES‹
140
hükmünce, Allâh’›n Vahdaniyetini seyirden, beflerî yaflam flartlar›nca perdelenmekten ileri gelen kusurlar›n› ba¤›fllar. Ve tam kemâliyle ihsan etti¤i bu FETH ile dünyada oluflabilecek en mükemmel nimeti ihsan etmek suretiyle sana olan nimetini tamamlar. Zira, dünyada bir kiflide zâhir olacak en büyük nimet FETHi Nûrânîdir... Âdeta, dünyada yaflarken cennete girmek gibi bir fleydir bu... “Ve sana öyle bir zafer verir ki, hiç kimse karfl› koyamaz!” yani bu FETH-‹ Mubiyn’e nail olarak yapt›¤›n çal›flmalar ile seni öyle bir zafere, baflar›ya ulaflt›r›r ki Allâh, hiçbir akl› selim sahibi sana, aç›klad›klar›na, bildirdiklerine karfl› koyamaz... ‹flte bu üç âyeti kerîme FETH-‹ MUB‹YN’e ermifl kiflinin hâlini anlayabilece¤imiz kadar›yla böyle izah eder... Bu sûreyi her gün bir defa okumal›y›z... Ayr›ca bu ilk üç âyeti her gün ayn› say›da olmak üzere üç yüz, befl yüz ya da bine kadar olmak üzere okumakta çok büyük fayda vard›r manevî aç›l›m isteyene...
AHMED HULÛS‹
24
VÂKI’A SÛRES‹ (56. Sûre)
141
“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) ‹zâ vekâ’atil vâk›’atü; (2) Leyse livak’atiha kâzibeh; (3) Haf›datün Râfi’atün; (4) ‹zâ rüccetil’Ardu recca; (5) Ve büssetilcibalü bessa; (6) Fekânet hebâen münbessâ; (7) Ve küntüm ezvâcen selâseh; (8) Feashabül meymeneti mâ ashabül meyme neh; (9) Ve ashabül mefl’emeti mâ ashabül mefl’emeh; (10) Ves sabikunes sabikun; (11) Ülâikel mukarrebûn; (12) Fiy cennatin na’›ym; (13) Sülletün minel’evveliyn; (14) Ve kaliylün mi nel’ah›riyn; (15) Alâ sürurin mevdûnetin; (16) Müttekiiyne aleyha mütekabiliyn; (17) Yetufü aleyhim vildanün muhalledûn; (18) Biekvabin ve ebâriyka ve ke’sin min ma’›yn; (19) Lâ yusadda’ûne anha ve lâ yünzifun; (20) Ve fakihetin mimma ye -
VÂKI’A SÛRES‹
142
tehayyerun; (21) Ve lahmi tayrin mimma yefltehun; (22) Ve hûrun ‘›yn; (23) Keemsâlil lü’lüilmeknun; (24) Cezâen Bimâ kânu ya’melûn; (25) Lâ yesme’une fiyha la¤ven ve lâ te’siyma; (26) ‹llâ k›ylen Selâmen Selâma; (27) Ve ashabül yemiyni mâ asha bül yemiyn; (28) Fiy sidrin mahdud; (29) Ve talh›n mendud; (30) Ve z›llin memdud; (31) Ve mâin meskûb; (32) Ve fâkihe tin kesiyretin; (33) Lâ maktu’atin ve lâ memnu’atin; (34) Ve furuflin merfu’ah; (35) ‹nna enfle’ nahünne inflâen; (36) Fece’alna hünne ebkâra; (37) Uruben etraba; (38) Liashabilyemiyn; (39) Sülletün minel’evveliyn; (40) Ve sülletün minel’ah›riyn; (41) Ve ashabüflflimâli mâ ashabüflflimâl; (42) Fiy semumin ve ha miym; (43) Ve z›llin min yahmum; (44) Lâ bâridin ve lâ keriym; (45) ‹nnehüm kânu kable zâlike mütrefiyn; (46) Ve kânu yus›r rune alelh›nsil az›ym; (47) Ve kânu yekûlune eiza mitna ve künna türaben ve ›zâmen einna lemeb’usun; (48) Eve abaunel’evve lun; (49) Kul innel’evveliyne vel’ah›riyn; (50) Lemecmu’ûne ilâ miykati yevmin ma’lum; (51) Sümme inneküm eyyühed dâ allûnel mükezzibun; (52) Leâkilune min fleçerin min zakkûm; (53) Femâliune minhel butûn; (54) Feflâribune aleyhi minel ha miym; (55) Feflâribune flürbelhiym; (56) Hazâ nüzülühüm yevmed diyn; (57) Nahnu haleknaküm felevlâ tusaddikun; (58) Efe raeytüm ma tümnûn; (59) Eentüm tahlükunehu em nahnül hâli kun; (60) Nahnü kadderna beynekümül mevte ve ma nahnü Bi mesbuk›yn; (61) Alâ en nübeddile emsaleküm ve nünflieküm fiy ma lâ talemun; (62) Ve lekad alimtümün nefl’etel’ulâ felevlâ te zekkerûn; (63) Eferaeytüm ma tahrüsûn; (64) Eentüm tezre’ûnehu em nahnüzzari’un; (65) Lev neflau lece’alnahu hutamen fezaltüm tefekkehun; (66) ‹nna lemu¤remun; (67) Bel nahnu mahrumun; (68) Eferaeytümül mâelleziy teflrebun; (69) Eentüm enzeltümûhu minelmüzni em nahnül münzilun; (70) Lev neflau
VÂKI’A SÛRES‹
ce’alnahu ücâcen felevla teflkürun; (71) Eferaeytümün narelletiy turun; (72) Eentüm enfle’tüm flecerateha em nahnülmünfliun; (73) Nahnu ce’alnaha tezkireten ve metâ’an lilmukviyn; (74) Fesebb›h Bismi Rabbikel ‘Az›ym; (75) Felâ uksimu Bi mevâk›’›n nücum; (76) Ve innehu lekasemün lev talemune az›ym; (77) ‹nneHU leKur’ânun Keriym; (78) Fiy Kitabin mek nun; (79) Lâ yemessuHU illel mutahherun; (80) Tenziylün min Rabbil âlemiyn; (81) EfeBi hazel hadiysi entüm müdhinun; (82) Ve tec’âlune rizkaküm enneküm tükezzibun; (83) Felevlâ izâ bele¤atil hulkum; (84) Ve entüm h›yneizin tenzurûn; (85) Ve nahnu akrebü ileyhi minküm ve lâkin lâ tubs›run; (86) Felevlâ in küntüm ¤ayre mediyniyn; (87) Terci’ûneha in küntüm sadi k›yn; (88) Feemma in kâne minel mukarrebiyn; (89) Feravhun ve reyhanün ve cennetü na’›ym; (90) Ve emma inkâne min ashâbil yemiyn; (91) FeSelâmün leke min ashâbil yemiyn; (92) Ve emma in kâne minel mükezzibiyneddâ(aaa)lliyn; (93) Fenü zülün min hamiym; (94) Ve tasliyetü cah›ym; (95) ‹nne hazâ lehuve hakkul yak›yn; (96) Fessebbih Bismi Rabbikel Az›ym. Anlam›: 1. O gerçek (ölümü tadarak bafllayan ikinci hayat) vuku bul du¤unda. 2. Art›k onun gerçekli¤ini yalanlayacak olmaz! 3. (Kimini) alçalt›c›d›r, (kimini) yükselticidir! 4. Arz (beden) fliddetli bir sars›l›flla sars›ld›¤›nda, 5. Da¤lar (bedendeki organlar) hurdahafl edildi¤inde, 6. (Nihayet) da¤›lm›fl toz oldu¤unda. 7. Siz üç cinse ayr›ld›¤›n›zda: 8. Ashab-› Meymene (sa¤c›lar, Hakk’› bulmada isâbet etmifller),, ne ashab-› meymenedir!
143
VÂKI’A SÛRES‹
144
9. Ashab-› Mefl’eme (solcular, Hak’tan kozal› yaflam›fllar),, ne ashab-› mefl’emedir! 10. Es Sâbikun (yakîn ile öne geçenler),, sabikundur; 11. ‹flte onlar mukarrebûn’dur (Kurbiyet mertebesini yaflayanlar). 12. Nimet cennetlerindedirler. 13. Ço¤unlu¤u önceki (devir)llerdendir. 14. Az›nl›¤› sonrakilerdendir. 15. Mücevherlerle ifllenmifl tahtlar üzerindedirler. (Buradan bafllayan cennet tan›mlay›c› âyetleri okurken; 13.Ra’d: 35 ve 47.Muhammed: 15. âyetlerde vurgulanan “Meselül cennetilletiy = cennettekilerin M‹SAL‹ - TEMS‹L‹” flöyle flöyledir, diye bafllayan uyar› göz ard› edilmemelidir. Anlat›lanlar temsil yolludur. A.H.) 16. Karfl›l›kl› kurulmufllard›r. 17. Çevrelerinde ebedî gençlikleriyle hizmetliler... 18. Kayna¤›nda dolmufl ibrikler, sürahiler ve kâselerle... 19. Ne bafllar› a¤r›r ondan ne de fluurlar› bulan›r! 20. Tercih edecekleri meyve; 21. Canlar›n›n çekti¤i kufl eti; 22. Ve Hur-i Iyn (net görüfllü {biyolojik gözün s›n›rlamalar›yla kay›tl› olmayan} efller {birkaç beden}; fluur yap› olan “insan”›n özelliklerini yaflatacak, efli olan bedenler. Tek bilincin tasarrufundaki birden çok bedenle yaflama süreci. A.H.). 23. Sakl› (sedefte büyümüfl) incilerin misali gibi (Esmâ hakikatinden oluflmufl ve o özelliklerin a盤a ç›k›fl› olan insan fluurundan var olmufl Allâh yarat›s› bedenler). 24. Yapt›klar›n›n cezas› (sonucu)! 25. Orada ne bofl laf duyarlar ve ne de suç kavram›!
VÂKI’A SÛRES‹
26. Sadece “Selâm, Selâm” denilir (Selâm isminin iflaret etti¤i özellik daim olsun; anlam›nda). 27. Ashab-› Yemîn (sa¤c›lar, iman edenler) ne ashab-› yemîndir! 28. Meyveleriyle sidre a¤ac› içinde, 29. Meyveleri istiflenmifl muz a¤ac›... 30. Yay›lm›fl (sonsuz) gölgede, 31. Ça¤layarak dökülüp akan bir suda, 32. Pek çok meyve (türü) içinde, 33. (Ki o meyveler) ne tükenir ve ne de yasaklan›r! 34. Yüceltilmifl sedirler içinde(dirler). 35. Muhakkak ki biz onlar› (fluurun efli olan bedenleri yeni) bir infla ediflle infla ettik. 36. Onlar› daha önce hiç kullan›lmam›fl türden oluflturduk! 37. (Ki o daha önce hiç görülmemifl - kullan›lmam›fl türden bedenler) efllerine âfl›k (dünyaya birbirine düflman olarak inen, insan› maddeye yönelttiren hayvani beden karfl›t› olarak, insan fluuruna sahip bilince, özelliklerini itirazs›z yaflatan. A.H.) ve yafl›tlard›r (bilinçle birlikte var olmufltur)! 38. (Bunlar) ashab-› yemîn (saîd olanlar) içindir. 39. (Ashab-› yemîn’in) bir k›sm› evvelkilerdendir. 40. Bir k›sm› da sonrakilerdendir. 41. fiimal (flakî olanlar; hakikati inkâr edip kozal› yaflayanlar),, ne ashab-› flimaldir! 42. Semum (zehirleyici atefl, radyasyon) ve hamim (yakan su; gerçek d›fl› bilgi ve flartlanmalar) içinde, 43. Simsiyah dumandan bir gölge (Hakikatindeki kuvveleri göremez, yaflayamaz bir hâl) içinde, 44. (Ki o gölge) ne serindir ve ne de kerîm (cömertçe getiri-
145
VÂKI’A SÛRES‹
146
si olan)! 45. Muhakkak ki onlar bundan önce, dünyevî - flehvanî zevklerin bollu¤u içinde fl›marand›lar! 46. O büyük suçta (Hakikatlerini inkâr ederek onu yaflama yolunda çal›flma yapmamakta) ›srar ederlerdi. 47. “Ölüp, toprak ve kemik y›¤›n› olduktan sonra, gerçekten yeni bir bedenle yaflama devam edecek miyiz = bâ’s olunacak m›y›z?” derlerdi. 48. “Evvelki atalar›m›z da m›?” derlerdi. 49. De ki: “Muhakkak ki evvelkiler de sonrakiler de,” 50. “Bilinen bir sürecin buluflma vaktinde elbette toplana caklard›r!” 51. Sonra muhakkak ki siz ey (Hakikati) yalanlay›c› sapk›nlar... 52. Elbette (siz) zakkum a¤açlar›ndan (kendinizi yaln›zca beden kabullenmenin sonucu meyvelerinden) yiyeceksiniz. 53. Kar›nlar›n›z› ondan dolduracaks›n›z. 54. Onun üstüne yak›c› sudan içeceksiniz. 55. Hastal›¤› dolay›s›yla suya doymak bilmeyen develer gi bi içeceksiniz onu. 56. Din (sistemin - Sünnetullâh’›n gerçekli¤inin fark edildi¤i) gününde, onlar›n nüzûlü (onlarda a盤a ç›kacak olan) iflte budur! 57. Biz, yaratt›k sizi! Tasdik etmeyecek misiniz? 58. Ak›tt›¤›n›z meniyi gördünüz mü? 59. Onu siz mi yarat›yorsunuz yoksa yaratanlar biz miyiz? 60. Aran›zda ölümü biz takdir ettik ve bizim önümüze geçil mez! 61. Size bedel olarak benzerlerinizi (yeni bedenlerinizi) ge -
VÂKI’A SÛRES‹
tirelim ve sizi bilemeyece¤iniz flekilde (yeniden) infla edelim diye (ölümü takdir ettik).. 62. Andolsun ki ilk nefl’eti (yarat›fl›) bildiniz... Peki derin düflünmeniz gerekmez mi? 63. Ekmekte olduklar›n›z› gördünüz mü? 64. Onu yeflerten siz misiniz yoksa biz miyiz? 65. E¤er dileseydik onu elbette kuru - cans›z bitki k›lard›k da, flaflar kal›rd›n›z! 66. “Muhakkak ki ziyanday›z!” 67. “Hay›r, biz (geçinmekten) mahrumlar›z” (derdiniz).. 68. ‹çmekte oldu¤unuz o suyu gördünüz mü? 69. Onu beyaz bulutlardan siz mi inzâl ettiniz yoksa inzâl ediciler biz miyiz? 70. E¤er dileseydik onu ac› (bir su) k›lard›k... fiükretmeniz gerekmez mi? 71. Çakarak (a¤açtan) ç›kard›¤›n›z o atefli gördünüz mü? 72. Onun a¤ac›n› siz mi infla ettiniz yoksa infla ediciler biz miyiz? 73. Onu, çölde yaflarm›flças›na bilgisizlere bir hat›rlatma ve bir yararlanacaklar› fley k›ld›k! 74. Öyleyse tespih et ismi Aziym Rab olan nam›na! 75. Y›ld›zlar›n yer ald›¤› (Esmâ’m›n a盤a ç›kt›¤›) evren olarak yemin ederim! 76. Bilseniz, gerçekten bu çok azametli bir yemindir! 77. fiüphesiz ki O (evren),, Kur’ân-› Kerîm’dir (“OKU” yabilene çok de¤erli “OKU”nand›r).. 78. Görülemeyen bir Bilgi’dedir! (Dalga {wave} okyanusu olan evrensel data ve dahi hologramik esasa göre beyindeki data.)
147
VÂKI’A SÛRES‹
148
79. Ona (Bilgiye),, (flirk pisli¤inden - hayvaniyetinden) ar› n›p, tâhir olanlardan baflkas› dokunamaz! 80. Rabb-ül âlemîn’den tenzîldir (insan bilincinde tafsile indirme).. 81. fiimdi siz bu olay›m›z› m› hafife al›p, önemsemiyorsunuz! 82. Yaflam g›dan›z yalanlaman›z m› oldu? 83. ‹flte (can) bo¤aza geldi¤inde! 84. O zaman siz (çaresiz) bakakal›rs›n›z! 85. Biz ona sizden daha yak›n›zd›r, fakat görmezsiniz. 86. E¤er siz yapt›klar›n›z›n sonucunu yaflamayacaksan›z; 87. E¤er sözünüzde sad›ksan›z, onu (ölümü) geri çevirseni ze (Sünnetullâh yoksa yap›n bunu)! 88. (Herkes ölümü tadacakt›r) lâkin mukarrebûndan (kurb ehli) ise; 89. Ravh (Rahmânî tecelli ile yaflam),, Reyhan (Esmâ tecellileri seyri) ve Nimetler Cenneti vard›r. 90. E¤er Ashab-› yemîn’den ise; 91. (E¤er öyle ise):: “Ashab-› yemîn’den senin için bir Selâm var” (denilir). 92. E¤er (o can) sap›k inançl› (hakikati) yalanlay›c›lardansa; 93. (‹flte ona) bafl›ndan afla¤› kaynar sular dökülür! 94. Cahîm’in (yak›c› flartlar) atefline maruz kal›r! 95. Muhakkak ki bu Hakk-el Yakîn’dir (bilfiil yaflanacak gerçek)!! 96. Öyleyse tespih et ismi Aziym Rab olan nam›na! Bilgi: Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) bu sûreyle alâkal› olarak flöyle
VÂKI’A SÛRES‹
buyurmufltur: “Her gece Sûre-i Vâk›’a’y› okuyan kifliye ebediyyen fakirlik isâbet etmez.” Eskiden pek çok kimse akflam ile yats› aras›nda, Yâsiyn, Feth, Vâk›’a, Mülk (Tebâreke) ve Nebe (Amme) sûrelerini okumay› âdet edinmiflti. Bunun o kadar çok faydas› vard›r ki, benim bunlar› anlatmam asla mümkün de¤ildir. Dileriz ki, bir yar›m saatinizi akflamlar› bu befl sûreyi okumaya ay›ras›n›z... Günün kendinize harcad›¤›n›z 24 saatinden bir yar›m saatiyle, ölüm ötesi yaflama haz›rl›k yapas›n›z, ruhaniyetinizi güçlendiresiniz. Allâh, hepimize bunu kolaylaflt›ra.
149
DUA VE Z‹K‹R
150
AHMED HULÛS‹
25
MÜLK SÛRES‹ (Tebâreke - 67. Sûre)
“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Tebârekelleziy BiyediH‹lMülkü, ve Huve ‘alâ külli fley’in Kadiyr; (2) Elleziy halekalmevte velhayâte liyebluveküm eyyüküm ahsenu ‘amela * ve “HU”vel Aziyzul⁄afur; (3) Elle ziy haleka seb’a Semâvâtin t›baka * ma tera fiy halk›rRahmâni min tefavut * ferci’›lbasare hel tera min futûr; (4) Sümmerci’›l basare kerrateyni yenkalib ileykelbasaru hasien ve huve hasiyr; (5) Ve lekad zeyyennes Semaeddünya Bimesabiyha ve ce’alnaha rucûmen liflfleyat›yni ve a’tedna lehüm ‘azâbes se’›yr; (6) Ve lilleziyne keferu BiRabbihim ‘azâbu cehennem * ve bi’sel mas›yr; (7) ‹zâ ülku fiyha semi’u leha flehiykan ve hiye tefur; (8) Tekâdu temeyyezu minel¤ayz * küllema ülk›ye fiyha fevcun seelehüm hazenetuha elem yeti’küm neziyr; (9) Kalu belâ kad caena neziyrun fekezzebna ve kulna ma nezzelAllâhu min fley’
151
MÜLK SÛRES‹
152
* in entüm illâ fiy dalâlin kebiyr; (10) Ve kalu lev künna nes me’u ev na’k›lu ma künna fiy ashabisse’›yr; (11) Fa’terefu Bi zenbihim * fesuhkan liashabis se’›yr; (12) ‹nnelleziyne yahflevne Rabbehüm bil¤aybi lehüm ma¤firetun ve ecrun kebiyr; (13) Ve esirru kavleküm evicheru Bih * inneHU ‘Aliymun BiZâtissudur; (14) Elâ ya’lemu men haleka, ve “HU”vel Lat›yful Ha biyr; (15) “HU”velleziy ce’ale lekümül’Arda zelûlen femflû fiy menâkibiha ve kûlu min rizk›h * ve ileyH‹nnuflur; (16) Eemintüm men fiysSemâi en yahsife Bikümül’Arda feizâ hiye temur; (17) Em emintüm men fiysSemâi en yursile ’aleyküm hasiba * feseta’lemûne keyfe neziyr; (18) Ve lekad kezzebelleziyne min kablihim fekeyfe kâne nekiyr; (19) Evelem yerav ilettayri fevkahüm sâffatin ve yakb›dne, ma yumsikühünne illerRahmân* inneHU Bikülli fley’in Bas›yr; (20) Emmen hazelleziy huve cündün leküm yansurukum min dûnirRahmân* inilkâfirune illâ fiy ¤urur; (21) Emmen hazelleziy yerzükuküm in emseke rizkaHU, bel leccû fiy ‘utuvvin ve nüfûr; (22) Efemen yemfliy mükibben ’alâ vechihi ehda emmen yemfliy seviyyen ’alâ s›ra t›n mustek›ym; (23) Kul “HU”velleziy enfleeküm ve ce’ale le kümüssem’a vel’ebsare vel’ef’idete, kaliylen ma teflkûrun; (24) Kul “HU”velleziy zereeküm fiyl’Ard› ve ileyH‹ tuhflerun; (25) Ve yekulûne metâ hâzelva’dü in küntüm sadik›yn; (26) Kul innemel’›lmu ‘indAllâh * ve innema ene neziyrun mubiyn; (27) Felemma raevhu zulfeten si(y)et vucûhülleziyne keferu ve k›yle hâzelleziy küntüm Bihi tedde’un; (28) Kul eraeytum in ehle keniyAllâhû ve men ma’›ye ev rah›mena, femen yüciyrulkafi riyne min ’azâbin eliym; (29) Kul “HU”verRahmânu amena Bi hi ve ’aleyhi tevekkelna * feseta’lemune men hüve fiy dalâlin mubiyn; (30) Kul eraeytum in asbeha mâüküm ¤avren femen ye’tiyküm Bimâin me’›yn.
MÜLK SÛRES‹
Anlam›: 1. Mülk (fiiller boyutu) elinde olan (onu her an diledi¤ince tedbir eden) ne yücedir! O, her fleye Kaadir’dir. 2. Ortaya koyacaklar›n›z itibar›yla hanginizin daha mükem mel oldu¤unu yaflatmak için ölümü ve hayat› yaratan “HÛ”dur! O, Aziyz’dir, ⁄afûr’dur. 3. Semâlar› yedi boyut (hâlinde) yaratan “HÛ”dur! Rah mân’›n yarat›fl›nda hiçbir uyumsuzluk göremezsin! Hadi bak›fl› n› döndür de bak! Bir kopukluk - uyuflmazl›k görüyor musun? 4. Sonra bak›fl›n› iki kere daha döndür de bak! Bak›fl›n en yorgun (arad›¤›n kusuru bulamam›fl hâlde),, hor-hakir olarak sana döner! 5. Andolsun ki dünyan›n (düflünce) semâs›n›, ayd›nlat›c›lar (hakikat bilgileriyle) olarak donatt›k! Onlar› meydana getirdik ki, fleytanlar› (fleytanî fikirleri) tafllay›p uzaklaflt›rmalar› için! Onlar için alevli ateflin azab›n› haz›rlad›k. 6. Hakikatlerini oluflturan Rablerini inkâr edenler için cehennem azab› vard›r! Ne kötü dönüfl yeridir o! 7. Onun içine at›ld›klar›nda, o kaynayarak f›flk›r›rken, onun gümbürtüsünü iflitirler! 8. Gayz›ndan (fliddetli taflmas›ndan) neredeyse çatlayacak hâldedir! Onun içine her bir bölük at›ld›kça, muhaf›zlar› onlara: “Size bir uyar›c› gelmedi mi?” diye sorar. 9. (Cehennem ehli de) der ki: “Evet, gerçekten bize bir uya r›c› geldi de biz inanmay›p reddettik! ‘Allâh hiçbir fley inzâl et memifltir; sizin yapt›¤›n›z çok büyük bir sap›kl›kt›r’ dedik.” 10. Derler ki: “E¤er dinleseydik onlar›, akl›m›z› kullansay d›k; alevli ateflte yanan halk içinde olmazd›k!”
153
MÜLK SÛRES‹
154
11. Suçlar›n› böylece itiraf ettiler! Uzakl›¤› yaflas›n dev alevli atefl ehli! 12. “Gayb”lar› olarak Rablerinden haflyet duyanlara gelince, onlar için bir ma¤firet ve büyük bir ecir vard›r. 13. Düflündü¤ünüzü ister içinizde tutun ister a盤a vurun! Muhakkak ki O, sad›rlar›n (içinizin - bilincinizin - fluurunuzun) zât› olarak Aliym’dir. 14. Yaratt›¤›n› bilmez mi! O, Latiyf’tir, Habiyr’dir. 15. O, arz› (bedeni) size (bilincinize) tâbi oluflturdu! Onun omuzlar›nda yürüyün ve O’nun yaflam g›das›ndan nasiplenin! Yeniden varoluflunuz O’na dönük olacakt›r! 16. Semâdakinin sizi arz›n›za geçirmesinden güvencede mi siniz? Birden o harekete geçip çalkalanmaya bafllar! 17. Ya da semâdakinin, üzerinize bir kas›rga - hortum irsâl etmesinden güvencede misiniz? Uyar›m›n anlam›n› bileceksi niz! 18. Andolsun ki onlardan öncekiler de yalanlad›! Benim, be ni inkâr sonucunu yaflatmam nas›l oldu! 19. Üstlerinde saf saf kanatlar›n› aç›p yükselen, kapay›p inen kufllar› görmezler mi! Onlar Rahmânî kuvvelerle bunu baflar› yorlar! Muhakkak ki O, her fleyi (hakikati olarak) Bas›yr’dir. 20. Ya da Rahmân’a karfl› size yard›m edecek ordunuz mu var? Hakikat bilgisini inkâr edenler yaln›zca bir aldan›fl içinde dirler! 21. E¤er yaflam g›dan› kesse, kimdir flu sizi besleyecek? Ha y›r, azg›nl›k ve nefretle kaç›fl› inatla sürdürmekteler! 22. Peki, âmâ olarak yüzüstü sürünen mi do¤ru yolda gider yoksa s›rat-› müstakim üzerinde dimdik önünü görerek yürüyen mi?
MÜLK SÛRES‹
23. De ki: “Sizi infla eden ve sizin için alg›lama kuvvesi, id rak kuvvesi (basîret) ve FUADLAR (Esmâ mânâ özelliklerini beyine yans›t›c› kalp nöronlar›) oluflturan “HÛ”dur! Ne kadar az flükrediyorsunuz (de¤erlendiriyorsunuz)!!” 24. De ki: “Sizi, arzda yarat›p yayan “HÛ”dur! O’na haflr olunacaks›n›z!” 25. Derler ki: “E¤er sözünüzde sad›ksan›z, bu tehdidiniz ne zaman (gerçekleflecek)??” 26. De ki: “O’nun bilgisi Allâh indîndedir! fiüphesiz ki ben apaç›k uyar›c›y›m!” 27. Onu (ölümü) yaklaflm›fl gördüklerinde, o hakikat bilgisi ni inkâr edenlerin yüzleri kötü oldu (karard›)!! “‹flte bu, kendisi ni bir an önce yaflamay› temenni etti¤inizdir!” denildi. 28. De ki: “Bir düflünün! Allâh beni ve benimle beraber olanlar› helâk etse ya da bize rahmet etse; hakikat bilgisini inkâr edenleri feci bir azaptan kim kurtar›r?” 29. De ki: “O, Rahmân’d›r; O’na hakikatimiz olarak iman ettik ve O’na tevekkül ettik! Kimin apaç›k yanl›fl düflünce için de oldu¤unu yak›nda bileceksiniz!” 30. De ki: “Bir düflünün! E¤er suyunuz çekilse, sizde kim kaynak aç›p su (ilim) oluflturur? Bilgi: Seyyidimiz, Rasûlümüz, Muhammed Mustafa (s.a.v.) Mülk Sûresi için buyurmufltur ki; “O bir maniâd›r; O bir müncie -kurtar›c›-’d›r. Kifliyi kabir azab›ndan korur ve kurtar›r.” Biliyoruz ki, ölüp yok olmak, ya da ölüp derin bir yoklukta beklemek asla söz konusu de¤il... Ölümü tadaca¤›z!.. Yani, bu
155
MÜLK SÛRES‹
156
beden kullan›lmaz hâle gelip elimizden al›nacak ve onun yerine hemen o anda yeni bir bedenle yaflam›m›za Kabir âleminde, kabir içinde, canl› canl›, diri diri; akl›, fluuru yerinde olarak; zihinsel faaliyetleri aynen eskisi gibi bir hâlde devam edece¤iz. Bu konuyu daha önce “HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›zda “ÖLÜMÜN ‹ÇYÜZÜ” bahsinde son derece tafsilâtl› olarak anlatm›flt›k. Ölümün nas›l tad›laca¤›n› iyice anlamak isteyenler, bu kitab›m›z› ya da “‹nsan›n Gerçe¤i ” isimli ses kasetimizi veyahut da “Dostça bir söylefli” ile “RUH, C‹N, MELEK” isimli video kasetimizi edinerek genifl bilgiye kavuflabilirler... ‹flte “ölümü tatmak” diye Kur’ân-› Kerîm’de tarif edilen; fluurlu bir biçimde kabir yaflant›s›na intikâl durumunda, haz›r olmayanlar için flu anda ak›llar›n kavrayamayaca¤› kadar büyük azaplar söz konusudur... Bu sebepledir ki Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) kabir azab›na karfl› tedbir almak üzere, bize bu sûreyi çokça okumam›z› tavsiye ediyor... Bak›n ne buyuruyor: “Kurân’da otuz âyetlik bir sûre vard›r ki, bu bir adama flefa at etti ve o nihayet ba¤›flland›: o, Tebârekelleziy biyed’ihil Mülk (sûresi) dir.” Abdullah b. Mes’ûd (r.a.) bak›n Rasûlullâh (s.a.v.)’in kabir hâliyle ilgili uyar›s›n› nas›l naklediyor: “Kifli kabre konulunca, azap melekleri ayaklar› taraf›ndan gelir... Mülk Sûresi’nin vazifelileri karfl› ç›kar; benim yönüm den size yol yoktur çünkü o hayat›nda Mülk Sûresi okurdu, der. Sonra azap melekleri gö¤sü veya karn› cihetinden gelir; gene meleklerin, benim cihetimden size yol yoktur, o Mülk Sûresi okurdu, cevab›yla karfl›lafl›r. Daha sonra, bafl› istikametinden
MÜLK SÛRES‹
yaklaflmak isterler azap melekleri; gene ayn› güç ve ayn› cevap la karfl›lafl›rlar... Mülk Sûresi men edicidir. Kabir azab›n› men eder. Kim onu gece okursa, çok sevap kazanm›fl ve çok iyi bir ifl yapm›fl olur.”
157
DUA VE Z‹K‹R
158
AHMED HULÛS‹
26
NEBE’ SÛRES‹ (78. Sûre - Amme)
“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Amme yetesâelun; (2) AninNebeil’Az›ym; (3) Elleziy hüm fiyhi muhtelifun; (4) Kellâ seya’lemun; (5) Sümme kellâ seya’lemun; (6) Elem nec’alil’Arda mihâda; (7) Velcibale evta da; (8) Ve haleknâküm ezvaca; (9) Ve ce’alna nevmeküm sübâta; (10) Ve ce’alnelleyle libâsa; (11) Ve ce’alnennehare me’afla; (12) Ve beneyna fevkaküm seb’an flidada; (13) Ve ce’alna siracen vehhaca; (14) Ve enzelna minelmu’s›rati mâen seccaca; (15) Linuhrice Bihi habben ve nebata; (16) Ve cennatin elfafa; (17) ‹nne yevmelfasli kâne miykata; (18) Yevme yunfehu fiysSuri fete’ tune efvaca; (19) Ve fütihatisSemâu fekânet ebvaba; (20) Ve suyyiretilcibâlu fekânet seraba; (21) ‹nne cehenneme kânet mirsada; (22) Litta¤›yne meâba; (23) Labisiyne fiyha ah kaba; (24) Lâ yezûkune fiyha berden ve lâ fleraba; (25) ‹lla ha-
159
NEBE’ SÛRES‹
miymen ve ¤assâka; (26) Cezâen vifaka; (27) ‹nnehüm kânu lâ yercune h›saba; (28) Ve kezzebu BiâyâtiNA kizzaba; (29) Ve külle fley’in ahsaynâhu Kitaba; (30) Fezûku felen neziydeküm illâ ’azâba; (31) ‹nne lilmüttek›yne mefaza; (32) Hadâika ve a’nâba; (33) Ve keva’›be etraba; (34) Ve ke’sen dihaka; (35) Lâ yesme’une fiyha la¤ven ve lâ kizzaba; (36) Cezâen min Rabbi ke ’ataen h›saba; (37) RabbisSemâvâti vel’Ard› ve ma beynehümerRahmâni lâ yemlikûne minhu h›taba; (38) Yevme yekumur Ruhu velMelaiketu saffâ; lâ yetekellemune illâ men ezine lehurRahmânu ve kale savâba; (39) Zâlikel yevmülHakk * femen flâ ettehaze ila Rabbihi meaba; (40) ‹nna enzernaküm ’azâben ka riyba * yevme yenzurulmer’u ma kaddemet yedahu ve yekulül kafiru ya leyteniy küntü turaba.
160
Anlam›: 1. Neyi sorguluyorlar? 2. Azametli Haberi mi (ölüm sonras›nda yaflam›n devam›)? 3. Ki o konuda anlaflmazl›k içindedirler! 4. Hay›r, (düflündükleri gibi de¤il),, yak›nda (vefat edince) bilecekler! 5. Yine hay›r (düflündükleri gibi de¤il),, yak›nda bilecekler! 6. Biz arz› (bedeni) bir beflik (içinde geliflece¤iniz geçici kullan›m arac›) yapmad›k m›? 7. Da¤lar› (bedendeki organlar›) da birer kaz›k! 8. Sizleri de efller (bilinç - beden) olarak yaratt›k. 9. Uykunuzu bir dinlenme k›ld›k. 10. Geceyi örtü k›ld›k. 11. Gündüzü de geçim meflgalesi k›ld›k. 12. Fevkinizde (yedi yörüngeli sistem - bilinç boyutunuzda)
NEBE’ SÛRES‹
sa¤lam yedi (semâ) bina ettik. 13. Bir de ›fl›k saçan bir kandil (Günefl - ak›l) koyduk. 14. Ya¤mur bulutlar›ndan flar›l flar›l bir su inzâl ettik. 15. Onunla taneler ve bitkiler ç›karal›m diye. 16. ‹ç içe girmifl bahçeler! 17. Muhakkak ki o Fasl (ayr›l›p tasnif olma) süreci vakit olarak belirlenmifltir. 18. O süreçte Sur’a üfürülür de gruplar hâlinde gelirsiniz. 19. Semâ da aç›lm›fl, kap› kap› olmufltur (bilinç, duyu organs›z alg›lama yaflam›na aç›lm›flt›r). 20. Da¤lar yürütülmüfl, serap olmufltur (organlar›n s›n›rlamas› kalmam›flt›r). 21. Kesinlikle Cehennem güzergâh olmufltur (herkes oradan geçer)! 22. Tu¤yan edenler (azg›nlar; zâlimler, Sünnetullâh’a göre korunma çal›flmalar› yapmayanlar) için yerleflim alan›d›r! 23. Çok uzun süre kal›c›lar olarak! 24. Orada ne bir serinlik tadarlar ne de keyif veren içecek! 25. Ancak hamim (kaynar su) ve gassak (irin) müstesna! 26. Tam karfl›l›¤› olarak yaflamlar›n›n! 27. Muhakkak ki onlar bir hesap (yaflamlar›n›n sonucunu) ummuyorlard›! 28. Varl›klar›ndaki iflaretlerimizi yalanlad›kça yalanlam›fl lard›! 29. (Oysa biz) her fleyi en incesine kadar kaydedip dosyalafl t›rd›k! 30. O hâlde tad›n; size azaptan baflka bir fleyi asla art›rmayaca¤›z! 31. Muhakkak ki korunmufllar için kurtulufl vard›r.
161
NEBE’ SÛRES‹
162
32. Sulak bahçeler, üzüm ba¤lar›... (“Meselül cennetilletiy” uyar›s› hat›rlanmal›. Cennete dair anlat›lanlar›n tümü semboller benzetmelerle anlat›lmaktad›r.) 33. Yafl›t muhteflem efller! (Cinsiyet kavram› olmayan fluur yap›n›n hakikatinden gelen Esmâ özelliklerini a盤a ç›karaca¤› muhteflem kapasiteli o boyutun özelli¤iyle oluflmufl bedenler. Difli - erkek ayr›ms›z! Allâhu âlem. A.H.) 34. Dolu kadehler! 35. Orada ne bir bofl söz duyarlar ne de bir yalan. 36. Rabbinden bir ceza, (yani) yapt›klar›na ba¤›fl olmak üze re! 37. Semâlar›n, arz›n ve ikisi aras›nda olanlar›n Rabbidir, Rahmân’d›r! Hiç kimse O’ndan bir hitaba mâlik de¤ildir. 38. O süreçte, RUH (insanlar›n tümünde fluur boyutunda a盤a ç›kan TEK’il Esmâ hakikati mânâs›) ve melekleri saf saf k› yamdad›r. (F›trat›nda) Rahmân’›n izin verdi¤i hariç, kimse konuflamaz hâldedir! O da do¤ruyu söyler. 39. ‹flte budur Hak süreç! Art›k dileyen Rabbine erecek ça l›flmay› yaps›n! 40. Do¤rusu biz sizi yak›n bir azap (ölüm) ile uyard›k! O gün kifli, ellerinin (kendine) ne takdim etti¤ine bakar; hakikat bilgisini inkâr eden de flöyle der “Keflke toprak olsayd›m!”
AHMED HULÛS‹
27
‘ALAK SÛRES‹ (96. Sûre: 1-5. âyetler)
163
“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Ikra’ Bismi Rabbikelleziy halak; (2) Halekal’‹nsane min ‘alak; (3) Ikra’ ve Rabbükel’Ekrem; (4) Elleziy ‘alleme BilKalem; (5) Allemel’‹nsane ma lem ya’lem. Anlam›: 1. Yaratan Rabbinin ismi (ile iflaret etti¤i hakikatin olan kuvveler) ile OKU! 2. ‹nsan› Alak’tan (kan p›ht›s›; genlerden) yaratt›. 3. Oku! (Çünkü) Rabbin Ekrem’dir! 4. O ki, (O Rabbanî özellikleri ve geneti¤ini) Kalem olarak ö¤retti (programlad›)!! 5. (Yani) insana bilmedi¤ini talim etti.
‘ALAK SÛRES‹
164
Bilgi: Dinin derinliklerindeki “SIR”lara ermeyi dileyenlere günde üç yüz on üç defa okumalar›n› tavsiye ediyoruz!.. “OKU” nun anlam› nedir; okunacak olan nedir; nas›l “OKU”nur; bütün bu sorular›n cevab›n› “HZ. MUHAMMED NEY‹ OKUDU?” isimli kitab›m›zda detaylar›yla aç›klamaya çal›flt›k. Burada kesinlikle bilelim ki, “OKU”nan nesne bildi¤imiz yaz› ile yaz›lm›fl bir metin de¤ildi! Öyleyse neydi?.. Olay, yaz›l› bir metin okuma olay› de¤ilse; “ÜMMΔ olmaktan mânâ nedir ve kimler “ÜMMΔdir?.. Neyse, dedi¤imiz gibi, biz bunlar›n cevaplar›n› ad› geçen kitaba b›rakal›m; ve tekrar edelim; Rabbin indîndeki gerçe¤i “OKU”mak arzusuna sahip olanlar, ‘Alak Sûresi’nin bu ilk befl âyetini her gün 313 defa okumay› al›flkanl›k hâline getirmeliler.
AHMED HULÛS‹
28
‹Nfi‹RAH SÛRES‹ (94. Sûre)
165
“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Elem neflrah leke sadrek; (2) Ve vada’nâ ’anke vizrek; (3) Elleziy enkada zahrek; (4) Ve refa’nâ leke zikrek; (5) Fein ne me’al’usri yüsrâ; (6) ‹nne me’al’usri yüsrâ; (7) Feizâ fera¤te fensab; (8) Ve ila Rabbike fer¤ab. Anlam›: 1. Senin gö¤sünü açmad›k m› (darl›¤›n› geniflletmedik mi)? 2. (Hakikati açarak befleriyet) yükünü senden almad›k m›? 3. Ki o (-nun a¤›rl›¤›),, senin belini çat›rdatm›flt›! 4. Senin zikrini (hat›rlad›¤›n hakikatini yaflatarak) yüceltmedik mi?
‹Nfi‹RAH SÛRES‹
5. Bu yüzdendir ki, kesinlikle zorlukla beraber bir kolayl›k vard›r. 6. Evet, kesinlikle her zorlukla beraber bir kolayl›k vard›r. 7. (‹fllerinden) kurtulunca, (esas iflinle) yorul! 8. Rabbini de¤erlendir!
166
Bilgi: Maneviyatta ilerlemek isteyenler, bu sûreyi her gün 70 defa okumay› ihmal etmesinler... Ald›klar› yüksek seviyeli ilmi; karfl›laflt›klar› yüksek müflahedeleri, de¤erli keflifleri hazmetmek isteyenler günde yetmifl defa bu sûreyi okumaya devam etsinler... ‹çi s›k›lanlar, bafl› daralanlar, bunal›mda olanlar selâmete ç›kmak istiyorlarsa, günde yetmifl defa bu sûreyi okumaya devam etsinler... Her biri de görecek ki; bu sûreye devam, onlar› kesinlikle muradlar›na erdirecektir.
AHMED HULÛS‹
29
BAZI KISA SÛRELER‹N FAZ‹LETLER‹ HAKKINDA 167
Hazreti Rasûlullâh, k›sa sûrelerden baz›lar› hakk›nda flöyle buyurmufltur: “‹zâ zülzilet Kurân’›n yar›s›na denktir!.. ‘Kul HUvAllâhu EHAD’ üçte birine denktir... ‘Kul yâ eyyühel kâfirûn’ dörtte birine denktir.” Bu hadîs-î flerîflerde anlat›lmak istenen husus anlayabildi¤imiz kadar›yla, fludur: Kur’ân-› Kerîm bafll›ca iki ana tema üzerine infla edilmifltir: 1. Tap›lacak bir tanr› olmay›p; Allâh’›n Vahdaniyetini ve Vahdetini fark edip idrak etmek ve elden geldi¤ince gere¤ini yaflamak. 2. Ölümü tatmak suretiyle bafllayacak yeni düzen için dünya hayat› s›ras›nda birtak›m çal›flmalar yapma mecburiyeti ve kifli -
BAZI KISA SÛRELER‹N FAZ‹LETLER‹ HAKKINDA
nin müspet ya da menfi kendisinden meydana gelen her zerre miktar› bile olsa fiilinin neticesiyle kesinlikle karfl›laflaca¤› ger çe¤i... ‹flte yukar›da bahsi geçen “Zelzele Sûresi” ikinci maddenin tam bir özeti mahiyetinde oldu¤u için, anlad›¤›m›z kadar›yla, Kur’ân-› Kerîm’in yar›s›na denk olarak nitelendirilmifltir.
168
AHMED HULÛS‹
30
Z‹LZÂL SÛRES‹ (99. Sûre - Zelzele)
169
“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) ‹zâ zülziletil Ardu zilzaleha; (2) Ve ahrecetilArdu eskaleha; (3) Ve kalel ‹nsanu ma leha; (4) Yevmeizin tühaddisü ah bâreha; (5) Bienne Rabbeke evha leha; (6) Yevmeizin yasdurun Nasu efltaten li yürav a’malehüm; (7) Femen ya’mel miskale zerretin hayren yerah; (8) Ve men ya’ mel miskale zerretin flerren yerah. Anlam›: 1. Arz (beden),, fliddetli bir sars›nt› ile sars›ld›¤›nda; 2. Arz, a¤›rl›klar›n› d›flar› ç›kard›¤›nda, 3. ‹nsan (bilinç, bedene bakarak):: “Buna ne oluyor?” diyerek (panik yaflad›¤›nda),
Z‹LZÂL SÛRES‹
4. ‹flte o süreçte haberlerini söyler. 5. Rabbinden ona vahiy ile. 6. O gün insanlar, gruplar hâlinde ç›kar ki çal›flmalar›n›n sonucunu görsünler! 7. Kim bir zerre a¤›rl›¤›nca bir hay›r yaparsa, onu görür. 8. Kim de bir zerre a¤›rl›¤›nca bir flerr yaparsa, onu görür.
170
Bilgi: Zelzele Sûresi’nin ilk okundu¤u anda anlafl›lan en zâhir mânâs› yukar›da ifade etti¤imizdir... Ne var ki, bu sûrede sadece bu mânân›n anlat›ld›¤›n› sanmak, sadece yedide biri su üstünde görülen buzda¤›n›, gördü¤ünden ibaret zannetmek gafletine benzer!.. Bu hususa bir misal oluflturmas› için bu sûrenin iki ayr› mânâs›ndan daha aç›klayabilece¤imiz ölçüler içinde söz etmeye karar verdik... Umar›m bu hususlar›n derinli¤ini düflünmemize faydal› olur... Birinci iç mânâ... “Arz” tâbiri dünya ve yeryüzü olarak anlafl›ld›¤› gibi, ayn› zamanda tasavvuf ehli taraf›ndan kiflinin “bedeni” olarak da anlafl›l›r... ‹flte bu yönüyle konuyu ele al›rsak; bu sûrenin bildi¤imiz klasik ölüm öncesini anlatt›¤›n› kolayl›kla fark edebiliriz... “Kifli ölümü tad›nca k›yameti kopar” hükmünce; k›yamet ahvalini anlatan Zelzele Sûresi, kiflinin k›yameti olan ölüm hâli ni burada flöyle anlat›yor kabul edilebilir... 1. Beden, sinir sistemindeki biyoelektrik gücün kesilmesiyle fliddetli bir sars›nt› ile sars›l›p, tükenifle gitti¤inde; 2. Beden içindeki gizli a¤›rl›k noktas› olan RUH’u, yani hologramik ›fl›nsal bedeni serbest b›rak›p d›flar›ya sald›¤›nda;
Z‹LZÂL SÛRES‹
3. Kendinde hiçbir de¤ifliklik olmaks›z›n, bedeninde olan bu de¤iflikli¤i hissedip, görüp, yaflay›p, kendini RUH bedeniyle tan›maya bafllayan insan büyük bir hayret, flaflk›nl›k ve telâfl içinde buna ne oluyor dedi¤inde... 4 - 5. Rabbinin vahyi sonucu olarak beden, bütün özelliklerini ve çal›flma sistemini, hâlini ve âk›betini, kiflinin kendisiyle neler yapabilece¤ini ve art›k kendisi olmaks›z›n, neler elde etmekten mahrum kalaca¤›n›, bedenli yaflam›n kendisi için geçmiflte ne kadar büyük bir nimet oldu¤unu aç›klar lisan› hâl ile... 6. ‹flte ölümü tad›fl an› olan o bedenleri terk an›n› yaflayan insanlar, tüm yapt›klar›n›n ve neticelerinin görülmesi için yeni bir bedenle bâ’s olarak, biyolojik bedenlerinden ç›karak kiflisel k›yametlerini yaflarlar... 7. Kim zerre a¤›rl›¤›nda bile olsa, yani en önemsiz gördü¤ü düflünce ve fiillerinin sonucu olan hayr›, kitaplar›nda yaz›l› olarak ve eserlerini karfl›lar›nda görürler... 8. Kim zerre kadar kötü bir düflünce ya da fiil gerçeklefltirmiflse, bunu da kitab›nda ve kendi beyin dalgalar›ndan forme olmufl biçimde karfl›lar›nda görürler!.. Evet, bu aç›klamaya çal›flt›¤›m›z husus, kiflinin, bildi¤imiz fizik-biyolojik yap›s›yla ilgili olan k›yametiyle alâkal› olan husus idi... fiimdi de baz› kiflilerde gerçekleflen “ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK” diye tan›mlanan baflka bir bât›nî anlam ile Zelzele Sûresi’ndeki mânây› yorumlamaya çal›flal›m... 1. Mevcudat fliddetli bir sars›nt› ile sars›l›p basîretinde da¤›lmaya bafllad›¤›nda... Varl›¤›n asl›n›n, orijininin, Hakk’›n Esmâ’s› oldu¤unu müflahede ederek; bu hakikatin ortaya ç›kmas› sonucu, zâhir görüntü, basîretinde parçalan›p yok olmaya yüz tuttu¤unda...
171
Z‹LZÂL SÛRES‹
172
2. Mevcudat›n özündeki Hakk’›n varl›¤›, yani, o mevcudat› var gösteren Allâh isimlerinin mânâlar›, s›rlar› bât›nken zâhir olmaya bafllad›¤›nda; 3. Ve insan, tüm mevcudatta var sand›¤› varl›klar›n bir serâp gibi yok olup, Hakk’›n varl›¤› yan›nda bunlar›n yok hükmünde oldu¤unu müflahede etmeye bafllad›¤›nda büyük bir hayret ve flaflk›nl›k içinde, buna ne oluyor böyle ki, her fley yok olup, sadece Allâh vechi Bak›y kal›yor, dedi¤inde... 4. Mevcudat, kendisindeki bütün Esmâ mânâlar›n› o basîreti aç›lm›fl kifliye aç›klamaya bafllar... Her bir birimin hangi Allâh isminin mânâs›n› a盤a ç›karmak üzere var olmufl oldu¤unu haber verir... Ve anlar ki böylece insan, gayr› bildi¤i, hep O’nun Esmâ’s›n›n eseriymifl!.. 5. Ki bütün bunlar Rabbinden vahiy ile meydana gelir. Rubûbiyet mertebesinin hükümleri tüm mevcudatta vahiy yollu aflikâr olur... Ve kifli bunu da fark eder!.. 6. ‹flte bu ölmeden önce ölmüfl insanlar, daha önce neleri nas›l yapm›fl olduklar›n› apaç›k görecekler ve bunlar›n alt›ndaki s›rlar› da fark etmeye bafllayacaklard›r. 7. Kimden zerre kadar hay›rl› bir fiil meydana geldiyse onu ve dolay›s›yla neticesini görecek... 8. Kimden de zerre kadar flerr meydana geldiyse onu da tespit edecektir. Elbette bunun da derinli¤inde daha baflka mânâlar mevcut ki, bunlar›n yeri bu kitap olmad›¤› için bu mânâlara de¤inmiyoruz. Allâh cümlemizi, yüzeyde, flekilde, görünüflte kalma belâs›ndan korusun; görünenlerin ard›na geçmeyi, iç mânâlar›, derinlikli anlamlar› müflahede etmeyi nasip etsin... Ancak, bizler için, sadece bu sûrelerin Arapças›n› okumak
Z‹LZÂL SÛRES‹
yeterli olmay›p, hiç olmazsa bir Kur’ân meâlinden istifâde ederek son derece dar kapsaml› da olsa, ana hatlar› ile ne anlat›lmak istendi¤ini bilmemiz gerekir. Zira, Kurân’da, “B‹Z BU KURÂN’I ANLAYASINIZ D‹YE” ifadesi mevcuttur... Derinli¤ine vukûf, elbette herkese müyesser olmaz. Ama, hiç de¤ilse kaba çizgilerle de olsa, Kur’ân-› Kerîm’i ana hatlar›yla anlamak ve ondan sonrad›r ki “‹man ediyorum Kurân’da bildirilenlere” demek daha yerinde olur... Yoksa elbette ki, insan›n bilmedi¤i bir fleye iman etmesini istemek, mant›¤›n afl›r› zorlanmas› demektir. “Kul HUvAllâhu Ehad”›n üçte bire denk olmas› ise flöyle anlafl›lm›flt›r... Allâh’›n TEK oluflunun tan›m›, ölüm ötesi yaflam gerçe¤i ve ölüm ötesi yaflama haz›rlanma önerileri olarak Kurân’daki konular› üçe ay›r›rsak, “‹hlâs” Sûresi bunun birincisidir. Esasen “‹HLÂS” Sûresi’yle ilgili olarak söylenecek pek çok fley var olmas›na karfl›n, bu kitab›n müsaadesi nispetinde baz› fleyleri size anlatmak istiyorum. “‹HLÂS” Sûresi’nin içerdi¤i mânây›, Allâh’›n bize ba¤›fllad›¤› anlay›fla göre, “HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›zda anlatmaya çal›flt›k. Bu sebeple burada bu konuya girmeyece¤im. Arzu edenler, “‹HLÂS” Sûresi’nin mânâs›n› oradan okuyabilirler. Burada sizlere “‹HLÂS” Sûresi’yle ilgili küçük bir an›mdan söz etmek istiyorum. On yedi yafl›ndayken ‹stanbul Cerrahpafla’daki evimizin karfl›s›ndaki Cerrahpafla Camii’ne gitmifltim bir Cuma günü; henüz bu konuya yeni bafllad›¤›m süre içinde... Arkada, k›y›da bir yerde otururken, birisi omzuma vurdu ve “Efendi hazretleri seni ça¤›r›yor” dedi.
173
Z‹LZÂL SÛRES‹
174
“Cuma fieyhi” diye hitap edildi¤ini duydu¤um yüz dört yafl›nda olan bir zât idi beni yan›na ça¤›ran... Sonradan Nakfl›bendî fieyhi oldu¤unu ö¤rendi¤im, gözleri neredeyse hiç görmeme hâlindeki bu zât, beni o mesafeden nas›l görmüfl de ça¤›rm›flt›!.. Her neyse, yan›na gittim, elini öptüm; bana sordu, “Sana bir görev versem, yapar m›s›n?”... Serde o yafl›n civanl›¤› var ki, sanki da¤lar› delme¤e haz›r›m... “Elbette yapar›m” demifltim... Ama hiçbir fley de bilmiyorum, henüz... Bana flunu teklif etti o zât. “Ne kadar zamanda yapabilirsen, yüz bin ‹HLÂS çek ve ondan sonra yan›ma gel!..” Ne çare ki, bir hafta sonra, o zât›n ölüm ötesi yaflama intikâlini ö¤rendim. Ama gene de verdi¤im sözü tutup yirmi gün içinde yüz bin “‹HLÂS” okumay› tamamlad›m... Umar›m, Allâh, okumufl oldu¤um bu ‹HLÂS’lar hürmetine beni ba¤›fllar ve bu sûrenin s›rr›na erdirir... Dolay›s›ylad›r ki, fakir, tüm mümin kardefllerine imkânlar› nispetinde bu çal›flmay› tavsiye eder. Allâh kolaylaflt›ra!.. Evet, bak›n Hazreti Rasûlullâh ashab›yla bu konuda ne konuflmufl... Ebu Hureyre (r.a.) naklediyor: “Toplan›n, size Kurân’›n üçte birini okuyaca¤›m...” buyurdu Rasûlullâh (s.a.v.)... Bunun üzerine toplan›ld›... Sonra Rasûlullâh evinden ç›k›p, “Kul HUvAllâhu Ehad” Sûresi’ni okudu... Sonra tekrar evine girdi... Bunun üzerine birbirimize Semâdan bir ha ber geldi herhâlde ki, evine girdi... diye konufltuk, yeni bir vahiy geliyor sand›k... Sonra Rasûlullâh (s.a.v.) evinden ç›kt› ve buyurdu ki: — Ben size Kurân’›n üçte birini okuyaca¤›m, dedim... Dikkat edin, ‹HLÂS Sûresi, Kurân’›n üçte birine denktir!”
Z‹LZÂL SÛRES‹
Gene Ebu Hureyre (r.a.) naklediyor: Rasûlullâh (s.a.v.) ile bir yere geldik, bakt›k ki bir adam; Kul HÛvAllâhu Ehad, Allâhus Samed, lem yelid ve lem yûled, velem yekün leHÛ küfüven Ehad’› okuyor... “Vacib oldu!..” buyurdu Rasûlullâh... Ne vacib oldu Yâ Rasûlullâh?.. diye sordum kendisine... Buyurdu ki: “Cennet!..” Hemen gidip adam› müjdelemeyi istedim, fakat korktum ki, Rasûlullâh (s.a.v.) ile yemek yeme flerefini kaybederim... Daha sonra da adam›n yan›na gittim, ama ne var ki adam gitmiflti.” Ebu Derdâ (r.a.) naklediyor: Rasûlullâh (s.a.v.) buyuruyor: “Sizden biri bir gecede Kurân’›n üçte birini okumaktan âciz olur mu?” “‹nsan, Kurân’›n üçte birini nas›l okur?..” diye ashab› sordu lar... Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu: “Allâh Azze ve Celle Kur’ân-› Kerîm’i üç cüze ay›rd›. Kul HÛvAllâhu Ehad’› da bunlardan biri k›ld›”!..
Bir baflka hadîs-î flerîf’te gene Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm bak›n ne buyuruyor “‹HLÂS” Sûresi için: “Her kim bin ‹hlâs okuyup ruhuna yollarsa, Allâh o kifliyi cehennemden azât eder”... Dolay›s›yla belirli gecelerde veya âhirete intikâl eden sevdiklerimize bin ‹HLÂS okumay› âdet edinirsek, hem onlar çok büyük faydalar elde ederler hem de bizler.
175
Z‹LZÂL SÛRES‹
‹HLÂS Sûresi okuman›n sonsuz ve s›n›rs›z faziletini anlatamayaca¤›m›za göre, flimdilik bu kadarla iktifa edip, gelelim “muavvizeteyn”e... “S›¤›nd›r›c›lar”a...
176
AHMED HULÛS‹
31
FELAK ve NÂS SÛRELER‹ (113-114. Sûreler)
113. FELAK SÛRES‹ “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Kul e’ûzü BiRabbil felak; (2) Min flerri mâ halak; (3) Ve min flerri ¤âsik›n izâ vekab; (4) Ve min flerrin neffâsâti fiyl’u kad; (5) Ve min flerri hâsidin izâ hased. Anlam›: 1. De ki: “S›¤›n›r›m Felak’›n (karanl›¤› yar›p ayd›nl›¤a kavuflturan nûrun) Rabbine” 2. “Yaratt›¤› halk›n›n flerrinden” 3. “Karanl›¤› çöken gecenin flerrinden” 4. “Dü¤ümlere üfüren kad›nlar›n flerrinden” 5. “Haset etti¤inde, haset edicinin flerrinden!”
177
FELAK ve NÂS SÛRELER‹
114. NÂS SÛRES‹ “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Kul e’ûzü BirabbinNâs; (2) Melikin Nâs; (3) ‹lâhin Nâs; (4) Min flerril vesvâsil hannâs; (5) Elleziy yüvesvisü fiy sudûrin Nâs; (6) Minel cinneti ven Nâs.
178
Anlam›: 1. De ki: “S›¤›n›r›m Nâs’›n Rabbine,” 2. “N âs’›n Meliki’ne,” 3. “Nâs’›n ‹lâh›’na” 4. “El Vesvas’il Hannas’›n (sinip sinip geri dönen, insan› bedenselli¤e düflüren vesvese kuvvesi) flerrinden.” 5. “O ki, insanlar›n içlerinde vesvese üretir.” 6. “Cinlerden ve insanlardan!” Bilgi: Felak ve Nâs sûreleri BÜYÜye, sihre, manyetizmaya ve kiflinin iradesini zorlayan d›fl etkenlere karfl› en önemli silahlardand›r. Efendimiz’e yap›lan büyüye karfl› Cenâb-› Hak taraf›ndan nâzil olmufl iki sûredir. Her gün k›rk bir defa, veya her namazdan sonra yedi defa okunmas›nda çok büyük fayda vard›r. Hemen herkesin bildi¤i, “KUL EÛZÜ”ler olarak da adland›r›lan Felak ve Nâs sûreleri hakk›ndaki Rasûlullâh (s.a.v.)’in baz› tavsiyelerini de sizlerle paylaflmadan geçemeyece¤im. Ukbe b. Amir (r.a.) naklediyor: Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu:
FELAK ve NÂS SÛRELER‹
“Bu gece inzâl olan, benzerleri hiç görülmemifl bir k›s›m âyetleri biliyor musun?.. Onlar, Kul eûzü birabbil felak ve kul eûzü birabbin nâs sûreleridir.” “Okunan en hay›rl› iki sûreyi sana ö¤reteyim mi; bunlar Kul eûzü birabbil felak ve kul eûzü birabbin nâs’t›r.” Rasûlullâh (s.a.v.) ile beraber Cuhfe ile Ebva aras›nda yol culuk yap›yorduk. Birden bizi bir f›rt›na ile yo¤un karanl›k sard›. Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.);; “Kul eûzü birabbil felak” ve “Kul eûzü birabbin nâs”› okuyarak korunmaya bafllad›... Sonra da flöyle buyurdu: “Yâ Ukbe, bu iki sûre ile korun!.. Hiçbir korunan, bu iki sûrenin benzeri ile korunamam›flt›r!..” “Sen Kul eûzü birabbil felak sûresini okumaktan Allâh kat›nda daha makbul ve sevab› çok hiçbir sûre okuyamazs›n. Sen her namazda gücün yetiyorsa onu okumaya devam et!..”
Evet, bunlardan sonra özetle birkaç hususu daha belirtelim: Hazreti Rasûl AleyhisSelâm, genellikle namazlardan sonra ‹hlâs ve “Kul eûzü”leri avuçlar›na üfleyip, bütün vücudunu s›vazlar ve bunu üç kere tekrar ederdi. Her Cuma namaz›ndan sonra, dünya kelâm› etmeden, ‹hlâs ve “muavvizeteyn” denilen Kul eûzü’leri yedi defa okuyup vücuduna sürerse, o kifli gelecek Cuma namaz›na kadar her türlü tehlikeden emin olur, buyruluyor. Bunun haricinde, cinnî etki alt›nda olanlar›n, büyü yap›lm›fl olanlar›n, Âyet’el Kürsî ile beraber k›rk bir defa bu sûreyi okuyup, ayr›ca bu okuma s›ras›nda, nefesi suya üfleyip içmenin bir hayli faydal› oldu¤u da çeflitli kaynaklardan bize ulaflm›flt›r.
179
FELAK ve NÂS SÛRELER‹
Ayr›ca, bu tür rahats›zl›klar› olanlara, topluca bu âyetlerin k›rk bir defa okunmas›n›n da çok yararl› olaca¤› belirtilmifltir.
180
AHMED HULÛS‹
32
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR 181
Bu bölümde de size Kur’ân-› Kerîm’den baz› dua örneklerini nakletmek ve onlar›n yararlar›n›n baz›lar›ndan söz etmek istiyorum...
“....Rabbenâ âtinâ fiyddünyâ haseneten ve fiyl âh›rati haseneten ve k›nâ azâben nâr.” (2.Bakara: 201) Anlam›: “Rabbimiz, bize dünyada da hasene (Esmâ’n›n güzelliklerini yaflamay›) ver, sonsuz gelecek sürecinde de hasene (nefsimizdeki Esmâ’n›n güzellikleri) ver; (ayr› düflmenin) ateflinden bizi koru.”
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
Bilgi: Rasûlullâh (s.a.v.)’in pek çok duas›nda bu âyete yer verdi¤ini Enes (r.a.) naklediyor bize... Bildi¤imiz ve bilmedi¤imiz tüm dünya ve âhiret güzelliklerini dileyip; dolay›s› ile atefl azab›na yol açacak fleylerden korunmay› talep etmeyi ö¤retiyor bize bu dua.
“Rabbenâ lâ tuz›¤ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ ve heb lenâ min ledünKE rahmeten, inneKE entel Vehhâb.” (3.Âl-u ‹mran: 8)
182
Anlam›: “Rabbimiz, bize hidâyet ettikten (hakikati gösterip idrak ettirdikten) sonra fluurumuzu (nefsaniyete-egoya) döndürme ve bize ledünnünden bir rahmet ba¤›flla. Muhakkak sen Vehhâb’ s›n.” Bilgi: “Mümin’in kalbi Rahmân’›n iki parma¤› aras›ndad›r” hadîsinin iflaret etti¤i flekilde, kalplerimiz yani bilincimiz her an ilâhî kudrete tâbidir. Bu sebeple ne kadar gerçe¤e ermifl olursak olal›m, her an o gerçekten sapmak mümkündür. ‹flte bu dua, hâline güvenmeyip, ilâhî inayeti talep içindir. Bu duaya devam, kiflinin saadet hâli üzere ölümü tatmas› için iyi bir iflaret olarak de¤erlendirilebilir... Çünkü ›srarla devam edilen dua icabet iflareti tafl›r. Namazlarda son oturuflta, salâvatlardan sonra okunmas› flâyân› tavsiyedir.
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
“Rabbenâ mâ halakte hazâ bat›lâ * sübhaneKE fek›nâ azâ ben nâr; Rabbenâ inneKE men tüdh›linnâre fekad ahzeytehu, ve mâ lizzalimiyne min ensar; Rabbenâ innenâ semi’na münâdiyen yünâdiy lil iymâni en âminû Bi Rabbiküm fe âmennâ * Rabbenâ fa¤fir lenâ zünûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ ma’al’ebrar; Rabbenâ ve âtinâ mâ veadtenâ alâ RusuliKE ve lâ tuhzinâ yevmel k›yâmeti, inneKE lâ tuhlifül miy’âd.” (3.Âl-u ‹mran: 191-194) Anlam›: “...Rabbimiz, bunlar› bofl yere yaratmad›n! Subhan’s›n (yersiz ve anlams›z bir fley yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir fley yaratma hâlinde olans›n)!! (A盤a ç›kard›klar›n› de¤erlendirmemenin getirece¤i piflmanl›ktan) yanmadan bizi koru” (derler).. Rabbimiz, sen kimi atefle atarsan onu muhakkak afla¤›lam›fl olursun. Nefsine zulmedenlere hiçbir yard›mc› (kurtar›c›) olmaz! Rabbimiz, gerçekten biz ‘Hakikatinizi Esmâ’s›yla olufl turan Rabbinize iman edin’ diye imana davet edeni duyduk ve hemen iman ettik. Rabbimiz, suçlar›m›z› ba¤›flla, yanl›fllar›m›z› sil; sana ermifl kullar›nla birlikte olarak yan›na al. Rabbimiz, bize, Rasûllerine vadetti¤ini ver ve k›yamet sürecinde bizi rezil duruma düflürme! Muhakkak ki vaadinden dönmeyensin sen.” Bilgi: Burada da Allâhû Teâlâ bizlere en k›ymetli dua flekillerini ö¤retiyor. Ayr›ca, bu flekilde dua edildi¤i takdirde, bu duaya icabet edilece¤i de daha sonraki âyette kesinlikle ifade edilmifltir. Art›k Cenâb-› Hak taraf›ndan icabet sözü verilmifl bir duaya
183
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
da devam edemiyorsak, elbette diyecek bir fley kalmaz.
“...Rabbena zalemna enfüsena ve in lem ta¤fir lena ve terhamna lenekûnenne minel hasiriyn.” (7.A’raf: 23) Anlam›: “Rabbimiz! Nefsimize zulmettik... E¤er bizi ba¤›fllamaz ve bize rahmet etmez isen, biz kesinlikle hüsrana u¤rayanlardan oluruz.”
184
Bilgi: Hazreti Âdem ve Havva, cennet hayat› yaflarken, kaderlerindeki o mâhut hatay› yapt›ktan sonra, kendilerinden sad›r olan bu fiilin üzüntüsü içinde, yukar›da ifade olunan biçimde ba¤›fllanma talep ettiler. Ve bu dualar› kabul olunarak, bir süre dünyada yaflad›ktan sonra, yeniden cennet yaflam›na dönme imkân›na ulaflt›lar. ‹flte Kur’ân-› Kerîm’deki bu dua bize, “nefse zulmetmek” hâlinde ne yapmam›z gerekti¤ini ö¤retiyor. Hayat› nefsine zulmetmekle, yani “nefs”inde mevcut olan sonsuz kemâlin hakk›n› yerine getirememek suretiyle ona eziyet etmekle geçen bizlere de bu duaya devamdan baflka bir fley kalm›yor.
“...HasbiyAllâhu, lâ ilâhe illâ HUve, aleyhi tevekkeltü ve HUve Rabbül arflil azîym.” (9.Tevbe: 129)
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
Anlam›: “Allâh bana yeter! Tanr› yoktur sadece ‘HÛ’! O’na tevekkül ettim... Arfl-› Aziym’in Rabbi ‘HÛ’dur!” Bilgi: Bafl›n›z haks›z yere derde girdi¤i zaman bu âyeti günde befl yüz veya bin kere okumaya devam ederseniz, inflâAllâh k›sa zamanda selâmete ç›kars›n›z... Bu âyetteki duay› ilk okuyan ‹brahim (a.s.)’d›r. ‹brahim AleyhisSelâm Nemrud taraf›ndan yakalatt›r›l›p, manc›n›kla atefl da¤›n›n içine f›rlat›ld›¤› zaman, havadayken Cebrâil isimli melek gelir ve sorar... — Yâ ‹brahim senin için ne yapmam› istersin? ‹brahim AleyhisSelâm cevap verir: — Allâh’a güvendim. O bana yeter... Tanr› yoktur O vard›r! Ben O’na ba¤lan›p, iflimi O’na b›rakt›m... Ki O Arfl’›n Aziym Rabbidir... ‹flte ‹brahim AleyhisSelâm’›n bu flekildeki ifadesinden sonra mucize olur ve ‹brahim AleyhisSelâm yavafl bir flekilde ateflin içine düfler fakat onu atefl yakmaz... Çünkü, Kur’ân-› Kerîm’de anlat›ld›¤› üzere “atefl so¤umufl ve selâmet verici olmufltur” ‹brahim AleyhisSelâm için, Allâh emri ile... ‹flte, böyle bir mucizenin meydana gelmesine vesile olan anlay›fl ve ifade vard›r bu duada... Bak›n bu dua için ne buyuruyor Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz bizlere: “Kim sabah kalkt›¤›nda ve geceye girdi¤inde Allâh’a güven dim o bana yeter, Tanr› yoktur, Arfl’›n Aziym Rabbi olan O vard›r derse; bunu ister s›dk ile söylesin ister YALANDAN
185
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
186
(inanmayarak) söylesin, yedi defa söyledi¤inde Allâh ona kâfi gelir...” Ebu Davud. Dikkat edin!.. Bu hadîs-î flerîf’te çok önemli bir hususa iflaret ediliyor!.. Allâh’›n S‹STEM’ine!.. “Allâh’›n düzeninde asla de¤ifliklik olmaz” âyetiyle de vurgulanan S‹STEME... Siz belli dualar› veya zikirleri yapt›¤›n›z zaman, inansan›z da, inanmasan›z da, o yap›lan çal›flma, ilgili mekânizmay›, siste mi harekete geçirir ve mutlaka semeresini verir; demifltik... ‹flte bu hadîs-î flerîf, söylediklerimizin aç›k-seçik ispat›d›r. “Kifli ister SIDK ile ister yalandan yani inanmayarak” yapt›¤›nda denmesi, bunun apaç›k göstergesidir. Bu sebeple diyoruz ki, siz inanmasan›z dahi bu zikirlere veya dualara bir süre devam edin, söylenildi¤i sistem üzere... Elbette neticesine ulaflacaks›n›z. Allâh bize bunun mânâs›na ermeyi ve bu duay› edebilmeyi nasip etmifl olsun.
“...Rabbi inniy eûzü BiKE en es’eleKE ma leyse liy Bihi ’›lm * ve illâ ta¤firliy ve terhamniy ekün minelhasiriyn.” (11.Hûd: 47) Anlam›: “Rabbim! Bilgisine sahip olmad›¤›m (içyüzünü bilmedi¤im) fleyi senden istemekten sana s›¤›n›r›m! Beni ba¤›fllamaz ve bana rahmet etmezsen hüsrana u¤rayanlardan olurum.”
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
Bilgi: Nuh AleyhisSelâm kavmini uyarm›fl, ama kendisini dinlememifllerdi. O da ald›¤› emri ilâhî üzerine bir gemi yapt› ve hayvanlardan birer çift ile yak›nlar›n› gemiye davet etti. Ne çare ki o¤lu ona inanmam›fl ve gemiye de binmemiflti. Tufan bafllad›ktan sonra, seller üzerinde gemi yüzerken, dalgalar›n aras›nda bo¤ulmak üzere olan o¤lunu gördü ve onun kurtulmas› için ›srarla Rabbine dua etti... Ama ne çare ki duas›na icabet gelmiyordu... “... Muhakkak ki o senin ailenden de¤ildir! Muhakkak ki o (hükmüme karfl› o¤lun konusunda ›srarl› olman) iman›n gere¤i olmayan bir fiildir! Hakk›nda bilgin olmayan fleyi benden isteme! Muhakkak ki Ben sana cahillerden olmaman› ö¤ütlerim...” (11.Hûd: 46) ‹flte bu uyar›dan sonra Nuh AleyhisSelâm, yukar›da metnini verdi¤imiz özrü, ba¤›fllanmay› ihtiva eden duay› yapt›... Bize, burada büyük ders vard›r!.. Birçok akrabam›z veya daha yak›n›m›z, ailemizden kifliler vard›r ki, gerçe¤i örtmekte, inkârda, tanr› kabulünde inat edip dururlar. Oysa onlarla her ne kadar kan ba¤›m›z varsa da, ölüm ötesi yaflam içinde hiçbir yak›nl›¤›m›z mevcut de¤ildir... Bu sebepten de onlar hakk›nda ›srar etmemiz ya da onlar› zorlamam›z abestir. Bize düflen sadece onlar›n hidâyet bulmas› için Rabbimize dua edip, gerisini O’na b›rakmakt›r. Muhakkak ki Allâh’›n takdiri yerine gelecektir... Öyle ise bize hay›rl› nesil talep etmek düflüyor... Bak›n o da bize nas›l ö¤retiliyor:
187
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
“...Rabbena heb lena min ezvacina va zürriyyatina kurrete a’yunin vec’alna lil müttek›yne imama.” (25.Furkan: 74) Anlam›: “Rabbimiz... Efllerimizden (veya bedenlerimizden) ve evlatlar›m›zdan (bedenî çal›flmalar›m›z›n semeresinden) göz ayd›nl›¤› (cennet yaflam›n›) oluflturacaklar› bize ihsan et; bizi, korunmak isteyenlere uyulas› önder k›l.” Bilgi: Evlat isteyen ana-babalara Cenâb-› Hakk’›n ö¤retti¤i bir dua bu... Hay›rl› evlad› olsun isteyenler, flayet bu duaya namazlar›ndan sonra devam ederken çocuklar› olursa, umulur sâlih bir nesil sahibi olurlar. 188
“Rabbic’alniy muk›ymes Salâti ve min zürriyyetiy, Rabbe nâ ve tekabbel duâ’; Rabbena¤fir liy ve li valideyye ve lil mu’miniyne yevme yekumül hisâb.” (14.‹brahiym: 40-41) Anlam›: “Rabbim, salât› ikameyi (Esmâ hakikatine yöneliflin getirisini yaflayanlardan) k›l, beni ve zürriyetimden de (ikame edenler yarat)!! Rabbimiz; duam› gerçeklefltir (Dikkat: ‹brahim (a.s.) gibi bir Zât, salât›n ikamesini - yaflant›s›n› talep ediyor; bu ne anlam tafl›r, derin düflünmek gerekir. Ahmed Hulûsi). Rabbimiz, yaflam muhasebesinin ortaya serildi¤i süreçte, beni, ana-babam› ve iman edenleri ma¤firet eyle!”
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
Bilgi: ‹brahim AleyhisSelâm’›n Kur’ân-› Kerîm’de yer alan bu duas› NAMAZ ile ilgili tek duad›r. NAMAZI ikame etmeyi hedef alan bu dua, namaz›n hakikatine yönelmek isteyenlere özellikle tavsiye olunur... Namaz vard›r k›l›n›r... Namaz vard›r ikame olunur... Namaz vard›r içinden hiç ç›k›lmaz, daimîdir... Biz namaz konusuna Abdülkâdir Geylânî Hazretleri’nin yazm›fl oldu¤u “Risâle-i Gavsiye” isimli eserin flerhi olan “GAVS‹YE AÇIKLAMASI” isimli kitab›m›zda ve “8” numaral› “‹slâm” kasetinde de¤indik. Arzu edenler namaz hakk›nda genifl ve derinlemesine bilgiyi buralarda bulabilir. “Namaz dinin dire¤idir” uyar›s› gere¤ince, Allâh bize namaza gereken önemi vermeyi ve hakk›n› edâ edebilmeyi nasip etsin... Tekrar ediyorum, namaz›n özüne ermeyi dileyenler, secdelerde bunu talep etsinler...
“...Rabbi inniy messeniyefl fleytanu Bi nusbin ve azâb; Rabbi eûzü BiKE min hemezâtifl fleyât›yn ve eûzü BiKE Rabbi en yah durûn. Ve h›fzan min külli fleytanin mârid.” (38.Sâd: 41, 23.Mu’minûn: 97-98, 37.Sâffât: 7) Anlam›: Rabbim muhakkak ki fleytan (kendimi beden olarak hissedifl) bana bitkinlik ve azap yaflatt›. Rabbim! (Bedenselli¤e çeken) fleytanlar›n vesveselerinden sana (hakikatimdeki koruyu-
189
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
cu Esmâ’na) s›¤›n›r›m. Ve sana (hakikatimdeki koruyucu Esmâ’na) s›¤›n›r›m Rabbim, çevremde bulunmalar›ndan. (Dünya semâs›n›) kurallara itaatten ç›kan her fleytandan koruduk.
190
Bilgi: fiEYTANLARA yani C‹NLERE KARfiI OKUNACAK EN TES‹RL‹ DUALAR… C‹NLER‹N her türlü zarar veren tesirlerine karfl› Kur’ân-› Kerîm’de bulunan bir iki dua âyeti, beraberce okundu¤u zaman son derece tesirli olmaktad›r. “Sâd” Sûresi’nin 41. âyeti olan k›sm› Eyyûb (a.s.) okumufltur... “Mu’minûn” Sûresi’nin 97 ve 98. âyetleri olan k›sm› ise Cenâb-› Hak taraf›ndan Rasûlullâh (s.a.v.)’e ö¤retilmifltir. Sâffât Sûresi 7. âyetindeki bölüm ise cinnî ilhamlara karfl› korunmay› temin etmektedir. C‹NLER taraf›ndan kand›r›lm›fl bulunan herkes bu duaya devam hâlinde çok büyük faydalar görür... MEDYUMLAR, RUHLARLA, UZAYLILARLA GÖRÜfiTÜKLER‹N‹ SANANLAR, KEND‹N‹ EVL‹YA, fiEYH veya MEHD‹ zannedenler bu dualara flayet bir süre devam ederlerse, o zann› oluflturan tüm veriler kesiliverir. Bu duan›n tesirli olabilmesi için birkaç yol vard›r... 1. Kiflinin kendisinin, üzerindeki etki kesilene kadar her gün sabah ve akflam iki yüz veya üç yüz kere bu duay› okumas› ve ayr›ca her okuyuflta bir sürahi su içine nefesini de üfleyerek ve daha sonra da o suyu içerek bünyesini güçlendirmesi... 2. Güvenilen sâlih birkaç kiflinin bir araya gelerek o kiflinin üzerine üç yüzer kere okumalar› ve bu arada ortada genifl a¤›zl› bir kap içinde su bulundurmalar› ve daha sonra o kifliye peyderpey bu suyu içirmeleri... Mümkünse o kiflinin kendisinin de bu
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
dualara devam›... 3. Ayr›ca bu kiflinin her gün 41 defa “Kul eûzü birabbil felak” ve “Kul eûzü birabbin nâs” sûrelerini sabah akflam okumas›. fiayet bunlar›n hepsi bir arada yap›l›rsa daha kolay neticeye ulafl›l›r... Burada flunu da belirtmeden geçmeyelim... Gerek “Âyet’el Kürsî” ve gerekse “muavvizeteyn” denilen “Kul Eûzüler” pasif korunma sistemleridir. Kiflinin beyin gücünü kuvvetlendirmeye, ruh gücünü kuvvetlendirmeye ve koruyucu manyetik kalkan içine almaya yarayan formüllerdir... Yukar›da verdi¤imiz âyetler ise tamam›yla aktif formüldür... Yani kifli bu dualara devam etti¤i zaman; o kiflinin beyni lazer tabancas›n›n ›fl›n› gibi, fakat çevresine yayg›n olarak öyle bir ›fl›nsal yay›n yapmaktad›r ki; bundan bütün C‹NLER rahats›z olmakta ve uzaklaflma zorunlulu¤unu hissetmektedirler. Burada ayr›ca flu hususu da belirtmeden geçmeyelim: C‹NLER‹N musallat oldu¤u kifliler ve C‹NLER‹N çeflitli etkileme sistemleri hakk›nda “RUH, ‹NSAN, C‹N” isimli kitab›m›zda ve “RUH, C‹N, MELEK” isimli video kasetimizde son derece genifl kapsaml› bilgi vermeye çal›flt›k; ‹lâhî lütfu inayet neticesinde... Burada flunu da özellikle vermek istiyorum: C‹NLER‹N etkisi alt›nda olan kifliler, bu dualar› okumaya bafllad›klar› zaman, önce içlerinde büyük s›k›nt› duyarlar. Hatta b›rak›n kendilerinin okumas›n›; çevresindekiler okumaya bafllasa, hemen oradan uzaklaflmak isterler. Bunun sebebi, bilinçleri d›fl›nda kendilerini elegeçirmifl olan cinlerin o dalgalardan zarar görerek uzaklaflmak istemeleri ve onlar› da yanlar›nda götürmeyi arzulamalar›d›r. S›k›nt›n›n arkas›ndan, atefl basmas›, tepeye atefl ç›kmas› gibi
191
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
hâller hissedilir, avuç içlerinde terlemeler görülür... Cinlerin etkisi sonucu; adrenalin salg›s›n›n kana kar›flmas› neticesi hissedilen fleylerdir bunlar... fiayet kifli bütün bunlara dayanabilir ve kendisi de duaya devam edebilirse, birkaç gün içinde bu s›k›nt›lar› azal›r ve rahatlamaya bafllar... Bütün mesele, kiflinin iradesini kullan›p, direnebilmesi ve korkuyu atabilmesindedir. Bu bahsetti¤imiz dualar›n tatbiki için de, bize göre, hiçbir hocaya gidip para kapt›rman›n âlemi yoktur!.. Kiflinin kendisi veya güvendi¤i yak›n dostlar›, bunu rahatl›kla yapabilirler. Allâh cümlemizi bu konuda bilinçlendirsin ve C‹NLER’in elinde oyuncak olup, el âleme rüsva olmaktan korusun.
192
“...Lâ ilâhe illâ ente subhaneKE inniy küntü minez zâli miyn.” (21.Enbiyâ: 87) Anlam›: “Tanr› yok (benli¤im yok); sadece Sen (hakikatimi oluflturan El Esmâ mânâlar›n)!! Senin (Esmâ mânâlar›n› a盤a ç›karan olarak bu ifllevimle) tespihindeyim! Muhakkak ki ben zâlimlerden oldum.” Bilgi: Bak›n bu hususta Rasûl AleyhisSelâm ne buyuruyor: “Zün Nun (Yunus AleyhisSelâm) bal›¤›n karn›nda iken ‘Lâ ilâhe illâ ente Subhaneke inniy küntü minez zâlimiyn’ diye dua ederdi. Bir fley hakk›nda bunu okuyan müslüman yoktur ki, Allâh onun duas›n› kabul etmesin.”
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
Yunus AleyhisSelâm Kur’ân-› Kerîm’in “Enbiyâ” Sûresi’ nin 87. âyetinde belirtilen flekilde, bu duaya devam ederek, yapt›¤› bir yanl›fltan dolay› ba¤›flland›... Sonra da o devir flartlar›na göre yüz bin kifliden fazla olan büyük bir toplulu¤a hidâyet ulaflt›rd›. Dünya flartlar› ve flartlanmalar› içinde, âdeta bal›k karn›nda bo¤ulmak üzere olan insan gibi, s›k›nt› içinde olanlara çok büyük ferahl›k ve kurtulufl getirecek olan bir tespihtir, duad›r bu âyet... ‹leride tavsiyemiz olan çeflitli zikir formülleri içinde de yer alan bu duaya günde üç yüz defa çekmek suretiyle devam edenler çok büyük fayda görürler. Kesinlikle devam edin.
“...Rabbiflrah liy sadriy; Ve yessirliy emriy.” (20.Tâhâ: 2526) Anlam›: “Rabbim, fluuruma genifllik ver (bunlar› hazmedebileyim ve gere¤ini uygulayabileyim)... ‹flimi bana kolaylaflt›r.” Bilgi: Musa AleyhisSelâm’›n duas›n›n bir k›sm›d›r yukar›daki bölüm... Yap›lan çal›flmalara göre görülmüfltür ki, günde üç yüz defa çekenlerde bir süre sonra iç s›k›lmalar›, daralmalar ortadan kalkmakta, daha haz›ml› olunmakta ve ifller yoluna girmektedir. Yan› s›ra “Elem neflrah leke sadrek” âyeti de üç yüz defa okunursa, tesiri çok daha k›sa zamanda da görülebilir. ‹ç s›k›nt›lar›ndan yak›nan, içe kapan›k, huzursuz, bunal›ml›
193
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
kiflilere bu formül yan›s›ra “Bâs›t” ismi de bin sekiz yüz kere çekilmek suretiyle bir üçlü tertip fleklinde tavsiye edilir.
“Ve in yemseskellahu Bidurrin fela kâflife lehu illâ HU * ve in yüridke Bihayrin fela radde li fadliH‹, yus›ybu Bihi men ye flau min ›badiH‹, ve ‘HU’vel ⁄afûrur Rah›ym.” (10.Yûnus: 107) Anlam›: “Allâh sende bir s›k›nt› a盤a ç›kar›rsa, onu O’ndan baflka kald›racak yoktur! E¤er sende bir hay›r irade ederse, O’nun lüt funu geri çevirecek de yoktur! O, lütfunu kullar›ndan diledi¤ine nasip eder... O ⁄afûr’dur, Rah›ym’dir.” 194
Bilgi: “Yûnus” Sûresi’nin 107. âyeti olan bu metin iç s›k›nt›s›na düflenler, bir derdi s›k›nt›s› olanlar taraf›ndan günde yüz defa okunursa büyük yarar sa¤larlar. K›sa sürede Allâh o dertlerinden, s›k›nt›lar›ndan selâmete ç›kart›r. Kime böyle Allâh’a yönelmek kolaylaflt›r›l›rsa, s›k›nt›dan kurtulmak da ona yak›nd›r elbet!..
“...Rabbirhamhüma kema Rabbeyaniy sa¤›yra.” (17.‹sra’: 24) Anlam›: “Rabbim... Merhamet et onlara (anne ve babama), küçükken beni terbiye ettikleri gibi.”
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
Bilgi: ‹nsan üzerindeki en büyük hak anne ve baba hakk›d›r... Dünya’da varolufl vesilesi olan anne-baba hakk›n›n bir evlat taraf›ndan ödenebilmesi çok güçtür. Ama bu âyeti kerîmede onlar için yapabilece¤imiz dilde çok kolay fakat mânâda çok de¤erli bir duay› ö¤retiyor Cenâb-› Hak bize... fiayet ana-babam›z›n hakk›n› bir nebze olsun ödeme sorumlulu¤una haiz bir vicdan›m›z varsa, dualar›m›zda mutlaka bu dört kelimeye de yer verelim.
“...Rabbi evz›’niy en eflküre n›’metekelletiy en’amte aleyye ve alâ valideyye ve en a’mele salihan terdahu ve asl›h liy fiy zürriyyetiy* inniy tübtü ileyke ve inniy minel müslimiyn.” (46.Ahkaf: 15) Anlam›: “Rabbim... Bana ve ana-babama lütfun olan nimetlere flük retmemi, raz› olaca¤›n yararl› fiiller yapmam› nasip et. Benim zürriyetime de salâh› nasip et... Ben sana tövbe ettim ve muhak kak ki ben Müslimlerdenim!” Bilgi: Yukar›daki duay› ihtiva eden âyeti kerîmenin (46.Ahkaf: 15) inzâline sebep Hazreti Ebu Bekir S›ddîk (r.a.)’d›r. Ailesinin de müminlerden olmas› yolunda bu flekilde yapt›¤› dua Cenâb-› Hak taraf›ndan kabul olmufl ve bu durum, iflbu âyet ile de tasdik olmufltur.
195
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
Ayn› duaya biz de devam edersek, ailemizin ve neslimizin kurtuluflu için çok hay›rl› bir ifl yapm›fl oluruz… Namaz ard›ndan yap›lan dualar içinde bu duan›n da yer almas›n› özellikle tavsiye ederiz.
“‹nne rabbiy yebsutur r›zka limen yeflâu ve yakdiru leh ve ente hayrur razik›yn.” Anlam›: “Rabbim, flüphesiz ki sen diledi¤inin r›zk›n› geniflletir, dile di¤inin de daralt›rs›n. En hay›rl› r›z›k ihsan edicisin.”
196
Bilgi: Daha önce metnini verdi¤imiz “Âl-u ‹mran” Sûresi’nin 2627. âyetleri olan “Allâhümme mâlikel mülk” duas›yla birlikte bu duaya devam edilirse, r›z›k s›k›nt›s› çekenler çok fayda görürler. Bu duan›n günde üç yüz defa okunmas› tavsiye olunur.
“...Rabbi edh›lniy müdhale s›dk›n ve ahricniy muhrace s›dk›n vec’al liy min ledünke sultânen nas›yra.” (17.‹sra’: 80) Anlam›: “Rabbim, girdi¤im yere s›dk hâlinde girdir ve ç›kt›¤›m yerden s›dk ile ç›kart; ledünnünden zafere erdirici bir kudret olufl tur bende!”
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
Bilgi: Kur’ân-› Kerîm’deki çok önemli dualardan biridir bu… Giriflilen ifle s›dk ile girmeyi, o iflten s›dk üzere tamamlanm›fl olarak ve o iflte baflar›ya ulaflmak için özel ilâhî güçle donanmay› talep etmeyi ö¤retiyor Cenâb-› Hak bizlere… S›dk; sadakat, do¤ruluk, teslimiyet, iyi niyet, güvenirlilik gibi kavramlar› içine alan bir kelimedir. Hazreti Ebu Bekir’e “s›ddîk” denilmesi de iflte bu özelliklerin hepsinin onda mevcut olmas› dolay›s›ylad›r. Bütün bu özelliklerle bezenmifl olarak bir ifle giriflmek veya bir ortama girmek, elbette ki baflar›l› olman›n birinci basama¤›d›r. ‹kinci basamak ise, ilâhî güçle destekli olmakt›r ki, bunun ne kadar önemli oldu¤unu ehli bilir… Allâh, yolunda çal›flt›¤›m›z sürece indînden bir güçle bizi desteklesin ve baflar›dan baflar›ya kofltursun!.. 197
“...Rabbenâ âtinâ min ledünKE rahmeten ve heyyi’ lenâ min emrinâ rafledâ.” (18.Kehf: 10) Anlam›: “Rabbimiz (hakikatimiz olan Esmâ bileflimimiz) bize ledün nünden (asl›n olan mutlak El Esmâ mertebesinden a盤a ç›kan özel bir kuvve ile) bir rahmet (lütfunla oluflacak bir nimet) ver ve bize (bu) iflte bir kemâl hâli olufltur.” Bilgi: Bu âyette de Cenâb-› Hak bize, ifllerimizde baflar›l› olmam›z için DUA etmemiz gereklili¤ini ö¤retiyor… Ayr›ca, baflar› niyaz›nda bulunurken, Allâh’›n “‹NDÎNDEN” yani ZÂTÎ
KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR
rahmetinden talep etmemiz yolunda uyar›da bulunuyor… Öyle ise bu iflareti iyi de¤erlendirip, “‹NDÎNDEN” diyerek talep edelim, ZÂTÎ s›fatlar›yla alâkal› konularda, ‹lim, Rahmet, Kudret gibi…
“...Rabbi lâ tezerniy ferden ve ente hayrul varisiyn.” (21.Enbiyâ: 89) Anlam›: “Rabbim... Beni hayatta tek bafl›ma b›rakma (bir vâris ihsan et)! Sen vârislerin en hay›rl›s›s›n.”
198
Bilgi: Zekeriya (a.s.) ihtiyarlam›fl ve buna ra¤men hâlâ bir çocu¤u olmam›flt›… Bunun üzerine yukar›da nakletti¤imiz flekilde dua etti Rabbine… Ve duas› kabul edilerek Yahya ismini koydu¤u bir o¤ula kavufltu… Bu, ‹sa (a.s.)’›n geliflini müjdeleyen Yahya (a.s.) idi… Çocu¤u olmay›p da ›srarla çocuk isteyenlerin, bu duaya devamlar› çok faydal› olur… Gece yar›s›ndan sonra birkaç gece, ileride tarif etti¤im, “Hâcet namaz›” k›l›n›r, ard›ndan da bin defa bu duaya devam edilirse, umar›m Allâhû Teâlâ bir kolayl›k ihsan eder.
AHMED HULÛS‹
33
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
199
“‹nnAllâhe ve melâiketeHÛ yusallûne alenNebiyy yâ eyyü helleziyne âmenû, sallû aleyhi ve sellimû tesliymâ” (33.Ahzâb: 56) Anlam›: “Muhakkak ki Allâh ve melekleri, Nebi’ye salât eder... Ey iman edenler, siz de O’na salât (yönelin) edin ve teslimiyet ile selâm verin!” Bilgi: Efendimiz, Rasûlümüz, basîretimizin nûru, Allâh’›n habibine salâvat getirmemiz yukar›daki âyeti kerîme ile bize emrolunuyor… Niçin bu böyle? Buyuruyor ki Rasûlullâh (s.a.v.):
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
200
“‹NSANLARA fiÜKRETMEYEN HAKK’A fiÜKRETM‹fi OLMAZ.” ‹flte bu aç›klama, tasavvufun en derinliklerine ait bir gerçe¤i bizim basîretimiz önüne sermekte; flayet biraz olsun kalp gözümüzü örten perdelerden kurtulmufl isek!.. “ALLÂH MUHS‹NLERE ‹HSAN ED‹C‹D‹R” âyetinin inceli¤ine vâk›f olursak, anlar›z ki, herhangi bir ihsan ediciden o fleyi bize ihsan eden Allâh’t›r! Ve bize o fleyi ihsan eden Allâh’a flükür de; ancak, ihsan etti¤i mahale flükretmekle mümkündür! Aksi hâlde biz, gerçek verene de¤il; hayalimizde yaratt›¤›m›z TANRI’ya flükretmifl oluruz! Allâh, mutlak gerçe¤i bize göstermek ve idrak ettirmek için Rasûlullâh (s.a.v.) ile bize ihsanda bulundu¤una göre; Rasûl-ü Ekrem’e flükür Allâh’a flükür olacakt›r!.. Bu kitap, bu iflin derinliklerini göstermek için yaz›lmad›¤›ndan; görevi sadece gerçek ve tek kap› olan DUA ve Z‹K‹R kap›s›n› tan›tmak oldu¤undan; biz dönelim mevzumuza. ‹flte bu yüzdendir ki, biz, Rasûlullâh AleyhisSelâm’a flükürle emrolunduk Kur’ân-› Kerîm âyeti ile; yani Rabbimiz olan âlemlerin Rabbi Allâh emri ile. Ve iflte, Rasûlullâh dahi, bu emir dolay›s›yla, flükredilenin kim oldu¤unun bilgisiyle, kendisine çokça salâvat getirilmesi yolundaki afla¤›da nakledece¤imiz konuflmalar› yapt› çeflitli zamanlarda; “Burnu yere sürtülsün o kiflinin ki, yan›nda benim ismim an›l›r da, üzerime salât etmez!..” “Her cimriden daha cimri olan adam yan›nda an›ld›¤›m zaman, bana salât etmeyendir…” “Her DUA semâya yükselmekte güçsüzdür; bana salât edin-
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
ce gücüne kavuflur, yükselir (icabet makam›na)....” “Kim bana bir kere salât ederse, Allâh ona on kere salât eder; onun on günah›n› siler; onu on derece yükseltir.” “‹nsanlardan bana en yak›n olan› bana en çok salât getirendir.” “Kim bana salât getirmeyi unutursa, ona cennetin yolu unutturulur.” “Kim kabrimin yan›nda bana salât ederse, ben onun sesini iflitirim. Kim uzaktayken benim üzerime salât getirirse, o bana ulaflt›r›l›r…” “DUA eden kimse, Nebilere ve Rasûllere salât etmedikçe, duas› perdelidir.” “Allâh’›n yeryüzünde seyahat eden melekleri vard›r ki, onlar bana ümmetimden selâm tebli¤ ederler…” “Bana salât edenlere Cenâb-› Hak s›rat üzerinde bir nûr ihsan eder… Ehli nûr ise ehli nârdan olmaz!..” “Hangi topluluk bir yerde oturur da, Allâh’› zikretmeden, bana salât getirmeden oradan kalk›p giderlerse, üstlerine Allâh’tan hasret siner!..” “Her biriniz Allâh’tan bir dilekte bulunmak istedi¤i zaman, evvela O’na flan›na yak›fl›r flekilde hamd etsin, sonra Rasûlüne salât etsin, ondan sonra duas›n› yaps›n. Bu amac›na ulaflmak için daha elverifllidir…” “Cuma günleri benim üzerime salât›n›z› ço¤alt›n… Zira, sizin salât›n›z bana o gün arz olunur.” “Her kim cennette bana yak›n olmak istiyorsa, o nispette bana salât etsin!..” “Cebrâil’le bulufltum... Bana flöyle dedi: Sana müjdelerim
201
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
202
ki, Allâh; kim sana salât ederse, ben ona salât ederim; kim sana selâm verirse ben ona selâm ederim, buyurdu...” “Sahabeden bir zât, Rasûlullâh (s.a.v.) ile flöyle konufltu: — Yâ RasûlAllâh, ben senin üzerine çokça salâvat getiriyorum… Buna zaman›m›n ne kadar›n› ay›ray›m?.. — Diledi¤in kadar›n›! — Dörtte biri nas›l?.. — Diledi¤in kadar›n› yap… Artt›r›rsan senin için daha ha y›rl›d›r!.. — Üçte biri nas›l?.. — Diledi¤in kadar yap... Artt›r›rsan senin için daha hay›rl› olur!.. — Yar›s›n› ay›rsam zaman›m›n?.. — Diledi¤in kadar yap… Artt›r›rsan senin için daha hay›rl› olur… — Ya zaman›m›n hepsini ay›r›rsam salâvata?.. — Bu takdirde yeter, günahlar›n ba¤›fllan›r!..” Salâvat okuman›n ne kadar de¤erli oldu¤u hakk›nda, bu nakletti¤imiz hadîs-î flerîfler umar›m bir fikir vermifltir! Konunun önemi hakk›nda biraz düflünelim isterseniz. Art›k herkes, kendi anlay›fl›na göre elbette bu hususu de¤erlendirecektir... fiimdi biz gelelim, size tavsiye edece¤imiz baz› salâvat› flerîfelere…
“CezAllâhu ‘annâ seyyidenâ Muhammeden mâ huve ehluhu”
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
Anlam›: Allâh’›m, Efendimiz Muhammed’e lây›k oldu¤u flekilde ih sanda bulun bizim taraf›m›zdan, biz O’nu de¤erlendirmekten âciziz... Bilgi: Bu salâvat› bize ö¤reten Bizâtihi Hazreti AleyhisSelâm… Hadîs-î flerîf’te buyuruyor ki:
Rasûl
“Her kim bu flekilde derse, yetmifl melek, bin sabah ona ecir yazar.”
“Allâhümme salli ‘alâ men rûhuhû mihrâbul ervâh› vel melâiketi vel kevn... Allâhümme salli ‘alâ men huve imâmul enbiyâi vel murseliyn... Allâhümme salli ‘alâ men huve imâmu ehlil cenneti ‘›badillâhil mu’miniyn” Anlam›: Bütün ruhlar›n, meleklerin ve kevne gelenlerin mihrab›, O’nun Ruhu olan Zât’a salât eyle Allâh’›m!... Bütün Nebilerin ve mürselînin (Rasûllerin) imam› olan O Zât’a salât eyle Allâh’›m!... Allâh’›n mümin kullar› cennet ehlinin imam› olan O Zât’a salât eyle Allâh’›m. Bilgi: Bundan üç yüz sene evvel zaman›n “GAVS”› olan Seyyid Abdülaziz Ed Debba¤, bu manevî görevi dolay›s›yla, bütün “D‹VAN” (1) toplant›lar›na da kat›l›rd›. (1) “D‹VAN” hakk›nda bilgi “‹NSAN VE SIRLARI” kitab›m›z›n “R‹CAL‹ GAYB” bölümünde mevcuttur.
203
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
204
‹flte bu toplant›lardan birinde, Rasûlullâh (s.a.v.)’in k›z› olan Hazreti Fât›ma (r.a.) ile aras›nda cereyan eden olay› flöyle anlat›yor: “D‹VAN” toplant›lar›ndan birindeydik... Ben, Rasûlullâh Efendimiz’in sa¤›nda oturuyordum di¤er arkadafllarla beraber... Karfl› tarafta da baz› kad›n evliyalar ile di¤er mânâ büyükleri oturuyordu… Derken Hazreti Fât›ma geldi ve onlar›n önüne oturarak, cennet lisan› ile flu salâvat› flerîfeyi okudu... Cennet lisan›ndan her bir kelime veya cümle bir harf ile ifade edilebilir... Kur’ân-› Kerîm’in baz› sûre bafllar›nda yer alan elif, lâm, mim, nun, ra, ta, ha gibi harfler dahi bu cennet lisan›ndand›r. Bu flekilde okunan bu salâvat› dinledikten sonra, yan›na gidip sordum Hazreti Fât›ma’ya… — Nedir bu salâvat›n ecri yâ Fât›ma?.. Cevap verdi: — Her kim bu salâvata devam ederse, onun hakk›n› ödeme ye yeryüzündeki bütün a¤açlar, yapraklar, tafllar ve molozlar mücevher olsa, gene de yetmez!.. Bu kadar büyük ecri olaca¤›na inanamad›m!.. Hemen Rasûlullâh (s.a.v.)’’in yan›na gittim ve sordum, buyurdu ki: — Fât›ma söylemifl ya, daha ne istiyorsun!.. Aynen O’nun dedi¤i gibi!.. Bunun üzerine ilk iflim, bu salâvat› flerîfeyi Arapçaya çevirmek oldu. ‹flte size yukar›da nakletmifl oldu¤um salâvat, böyle bir toplulukta, böyle bir zevât aras›nda tespit olmufltur… Art›k siz bu salâvat› nas›l arzu ederseniz öyle de¤erlendirin… Hiç olmazsa günde yüz defa okumaya çal›flal›m.
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
“Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âli seyyidinâ Muhammedin, kad dâkat h›yletiy edrikniy yâ RasûlAllâh” Anlam›: Allâh’›m... Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in Âl-una (ehline) salât eyle... Çok darald›m ve s› k›nt›m var (çaresiz kald›m),, bana yetifl (elimden tut, yard›m et) yâ RasûlAllâh! Bilgi: Birçok s›k›nt›lar› olan nice insan befl vakit namazdan sonra yüz yirmi befl defa bu salâvat› flerîfeye devam etmek suretiyle s›k›nt›lar›ndan azât olmufllar... Muhakkak ki Rasûlullâh’tan O’nun ruhaniyetinden yard›m istemek çok güzel bir fley. O’na yüzümüz olmasa bile, dünyada ve âhirette O’ndan baflka kime s›¤›n›p, flefaat talep edece¤iz ki!
“Allâhümme salli ve sellim ve bârik ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ‘adede halk›ke ve r›dâe nefsike ve zinete ‘arflike ve midâde kelimâtik” Anlam›: Allâh’›m... Efendimiz Muhammed’e halkettiklerinin adedin ce, sen raz› olas›ya kadar, arfl›n›n a¤›rl›¤›nca ve kelimelerinin midad›nca (mürekkebince, adedince?) salât, selâm ve bereket ihsan eyle.
205
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
Bilgi: Bu flekilde tespihât yap›lmas›n› Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm, efline ö¤retmiflti… Ayn› kelimeler ile Rasûlullâh’ a salâvat yap›l›rsa bunun ne kadar büyük kazançlar getirece¤ini hiç kimse tahmin edemez… Hiç de¤ilse günde yüz defa çekebilsek!..
206
“Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammed’in fleceretil aslin nûrâniyyeti ve lem’âtil kabdatir Rahmâniyyeti ve efdalil haliykatil insaniyyeti ve eflrefis suveril cismâniyyeti ve menba’il esrâril ilâhiyyeti ve hazâinil ‘ulûmil ›st›fâiyyeti, sâhibil kabdatil asliyyeti ver rütbetil ‘aliyyeti, vel behcetis seniyyeti men in derecetin nebiyyûne tahte livâihi fehüm minhü ve ileyhi, ve salli ve sellim ‘aleyhi ve ‘alâ âlihi ve sahbihi ‘adede mâ halakte ve razakte ve emette ve ahyeyte ilâ yevmin teb’asu men efneyte, ve salli ve sellim ‘aleyhi ve ‘aleyhim tesliymen kesiyra”
Anlam›: Allâh’›m!... Nûrânî asl›n fleceresi, Rahmâniyyet kabzas›n›n parlamas›, insan mahlukat›n›n efdali, cismanî sûretlerin en flereflisi, ilâhî s›rlar›n menba›, seçilmifl-ar› (›st›fa) ilimlerin hazi neleri; asli kabza, Alîy rütbe, yüce güzellik sahibi Efendimiz, Mevlâm›z Muhammed’e salât eyle; ki tüm Nebiler O’nun sanca¤›n›n alt›nda derecelenmifltir, onlar O’ndand›r O’nad›r... Ve O’na, O’nun Âl-una ve ashab›na yarat›p r›z›kland›rd›klar› n›n, öldürüp dirilttiklerinin adedince, fâni ettiklerini bâ’setti¤in güne kadar salât ve selâm eyle... Ve yine O’na ve di¤erlerine sa -
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
lât ve teslim-i kesir (hakk›yla, daimî selâmet) olarak selâm ey le... Bilgi: Zaman›n›n en önde gelen evliyaullâh›ndan olan Seyyid Ahmed Bedevî Hazretlerinin tertiplemifl oldu¤u bu salâvat› flerîfenin flöyle bir olay› vard›r… Bir zât› muhterem, Efendimiz’e salâvatlar› ihtiva eden “Delâili Hayrât” kitab›n› tam on dört kere okumufl, bir gün içinde… Ve o huzur veren yorgunluk ile uykuya dalm›fl!.. Rüyas›nda Efendimiz AleyhisSelâm’› görmüfl ve kendisine flöyle denilmifl: “On dört kere Delâili okuyaca¤›na bir kere bu salâvat› okusayd›n, sana kâfi gelirdi!..” Düflünün Delâili Hayrat kitab› yüzlerce salâvat› flerîfeyi ihtiva eden bir salâvat koleksiyonudur!.. Ve çok de¤erli bir eserdir. Böyle bir koleksiyonu on dört kere okumaktan daha de¤erli olarak anlafl›l›yor bu salâvat… Hiç olmazsa günde bir kere okusak!
“Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Muhammedin bahri envâri ke ve ma’deni esrârike, ve lisâni hüccetike ve arûsi memleketi ke ve imâm› hazretike ve t›râzi mülkike ve hazâini rahmetike ve tariyk› fleriy’âtike’lmütelezzizi Bitevhiydike insani ‘aynil vücû di ves sebebi fiy külli mevcûdin ‘ayni â’yâni halk›kel mütekad dimi min nûri d›yâike; salâten tedûmu Bidevâmike ve tebka Bibekaike, lâ müntehâ lehâ dûne ‘›lmike, salâten turd›yke ve turdiyhi ve terdâ Biha ‘annâ yâ Rabbel âlemiyn”
207
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
Anlam›: Allâh’›m!... Nûrlar›n›n denizi, s›rlar›n›n madeni, hüccetinin lisan›, Senin memleketinin fidan›, Senin hazretinin imam›, mülkünün nak›fl›-niflan›, rahmetinin hazineleri, fleriat›n›n yolu, tevhidin ile lezzet duyan, Vücud’un ayn› ve her mevcudda vücudun sebebi olan ‹nsan, Senin ziyan›n nûrundan sunulan halk› n›n hakikatlerinin hakikati olan Efendimiz Muhammed’e öyle salât eyle ki, Senin devam›n ile devam eden, Senin Bekâ'n ile Bak›y olan, ilminin dûnunda ona nihayet olmaya; ve dahi öyle salât ki, SENi ve O’nu raz› etsin ve o salâtla da SEN bizden raz› olas›n yâ Rabbel’âlemîn.
208
Bilgi: Ruhaniyet kazanmak isteyenlere bu salâvat› ehemmiyetle tavsiye ederiz. Zira, bu salâvat› flerîfeye Bât›n âleminin Sultan› Hazreti Âli Efendimiz devam ediyordu ve de¤erinin yetmifl bin salâvata denk oldu¤unu kendileri söylemifllerdi... ‹lim, hikmet flehrinin kap›s› olarak tavsif edilen Zât›n devam etmekte oldu¤u salâvat›n de¤erini ne kadar idrak edebiliriz, bilemiyorum...
“Allâhumme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâm men alâ seyyidina Muhammedinilleziy tenhallü bihil ukadu ve tenfericü bihil kürebü ve tukda bihil havâicü ve tunalü bihir re¤aibu ve hüsnül havâtimi ve yüsteskâl ¤amamü bivechihil keriym ve alâ âlihi ve sahbihi fiy külli lemhatin ve nefesin biadedi külli ma’lumin lek.”
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
Anlam›: Allâh’›m, bütün dü¤ümler kendisi ile çözülen, hüzün ve kederler kendisiyle izale olan, hâcetler onun sayesinde gideri len, arzulara ve güzel sonlara kendisiyle ulafl›lan, Keriym Vechî hürmetine bulutlardan ya¤mur boflalan Efendimiz Muhammed’ e ve O’nun Âl-una ve ashab›na, her an ve daim, sana malûm olan fleylerin adedince, kâmil bir salât ile salât ve tam bir selâm ile selâm eyle. Bilgi: Halk›m›z aras›nda çok bilinen bu salâvat› flerîfeyi yeni ö¤renmek isteyenler için buraya dâhil ettim. Zor iflleri, dertleri olanlar toplan›p aralar›nda okunma say›s›n› taksim etmek suretiyle toplam 4444 kere bu salât› okuyarak çare niyaz ederler. Çok tecrübe edilmifl ve murada nail olunmufltur.
“Allâhümme Rabbe hâzihidda’evetittâmmeti vesSalâtilkaimeti âti MuhammedânilVesiylete velFad›ylete vedDereceterRafiy’atel’âliyete veb’ashu Makamen Mahmûda* elleziy vaad tehû, inneke lâ tuhliful miy’ad” Anlam›: Ey flu TAM davetin ve Kaîm olan (ikame edilen) Salât’›n Rabbi olan Allâh’›m!... (Efendimiz) Muhammed’e el-VES‹LEyi, el-FAZ‹YLETi, üstün DERECE-i RAF‹Ay› ver ve O’nu MAKAM-› MAHMÛD olarak bâ's et!.. Ki, onu sen vadettin; muhakkak ki sen vaadine hulf etmezsin.
209
RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR
Bilgi: Rasûlullâh (s.a.v.) buyuruyor ki; “Her kim konuflmadan ezan› dinler ve kelimelerini tekrarlar, ard›ndan da bu duay› okursa âhirette o kifliye flefaatim farz olur.” Muhakkak ki her mümin, hele hele büyük günah sahipleri flefaati Rasûlullâh’a çok ihtiyaç duyacaklar… Ö¤renip de devam etsek ezan okundukça!..
“Allâhümme salli ‘alâ Muhammedin ve Ademe ve Nuh›n ve ‹brahiyme ve Musa ve ‘Iysa ve mâ beynehüm minenNebiyyiyne velmurseliyn... Salevâtullâhi ve selâmuhû ‘aleyhim ecma’›yn” 210
Anlam›: Allâh’›m!... Muhammed’e, Âdem’e, Nuh’a, ‹brahim’e, Musa’ya, ‹sa’ya ve onlar›n aras›nda gelmifl geçmifl bütün Nebi lere ve Mürselîn’e (irsâl olunan Rasûllere) salât eyle... Allâh’›n salâtlar› ve O’nun selâm› onlar›n hepsinin üzerine olsun. Bilgi: Rasûlullâh (s.a.v.)’in ö¤retti¤i bu salâvat› Hazreti Âifle (r.a.) naklediyor; “Her kim gece uyumadan evvel bu salâvat› okursa, yeryüzüne gelmifl geçmifl ne kadar Nebi ve Rasûl varsa, hepsi de ona flefaatçi olurlar âhirette.” Kim gelmifl geçmifl bütün Nebi ve Rasûllerin flefaatini istemez ki? Öyle ise, geceleri yatmadan önce bir kerecik okuyuverelim…
AHMED HULÛS‹
34
RASÛLULLÂH ALEYH‹SSELÂM’DAN ÜÇ AÇIKLAMA 211
fiimdi de size Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n üç konuda yapt›¤› önemli aç›klamalar› nakletmek istiyorum. Birinci aç›klamas› “SABIR” konusunda… Muâz bin Cebel (r.a.) naklediyor bize bu aç›klamalar›: Rasûlullâh (s.a.v.) bir adam›n “Allâh’›m senden SABIR iste rim!..” diye dua etti¤ini iflitince hemen ekledi: — Sen Allâh’tan BEL istedin!.. AF‹YET iste!.. Bu çok önemli bir uyar›… Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n bize iflaret etti¤i gerçek flu: Bir insan Allâh’tan SABIR istedi¤i zaman, fark›nda olmadan demektir ki, “Bana belâ ver de sabredeyim”… ‹flte bunun için sab›r istemeyi men ediyor Rasûl-ü Ekrem ve onun yerine “Afiyet iste” diyor!
RASÛLULLÂH ALEYH‹SSELÂM’DAN ÜÇ AÇIKLAMA
Gelelim ikinci uyar›ya... Rasûlullâh (s.a.v.) gene bir adam›n dua etti¤ini duydu, adam flöyle diyordu: “Yâ Zül’Celâli vel’‹krâm…” Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: — Sana icabet edildi... ‹ste istedi¤ini! Burada da, dua s›ras›nda, “Zül’Celâli vel’‹krâm” ismiyle duaya bafllaman›n faydas›na iflaret ediliyor ve bu kelimenin zikrinin getirece¤i faydalar konusunda uyar›l›yoruz.
212
Ve üçüncü aç›klama… Rasûlullâh (s.a.v.) bir adam›n dua etti¤ini iflitti ki adam flöyle diyordu: “Allâh’›m, senden nimetin tamam›n› isterim!” Sordular: “Nedir nimetin tamam› ki?” Adam cevap verdi: “Ben bir duada bulundum… Ve bu dua sebebiyle hay›r beklerim… (nimet nas›l tamam olur bilemiyorum.)”” Aç›klad› Rasûlullâh (s.a.v.):: — Nimetin tamam olmas›, cehennemden kurtulufl ve cenne te girifltir!.. Umar›m bu üç hususu iyi anlar, gere¤ini de ona göre yaflar›z.
AHMED HULÛS‹
35
TESP‹H BAHS‹
“H‹ÇB‹R fiEY YOK K‹, O’NUN HAMDI OLARAK, TES P‹H ETMES‹N! FAKAT S‹Z ONLARIN ‹fiLEV‹N‹ ANLAMIYORSUNUZ! MUHAKKAK K‹ O, HAL‹YM’D‹R, ⁄AFÛR’ DUR.” (17.‹sra’: 44)
SEMÂLARDA VE ARZDA OLAN HER fiEY ALLÂH’I (‹fiLEVLER‹YLE) TESP‹H ETMEKTED‹R! “HÛ” AZ‹YZ’ D‹R, HAK‹YM’D‹R. (57.Hadiyd: 1) Bilgi: Evrende var olarak alg›lanan ve alg›lanamayan her ne varsa, sadece ALLÂH’I TESP‹H ETMES‹ için yarat›lm›flt›r… ‹yi veya kötü, güzel ya da çirkin, mükemmel veya mükemmel kabul edilmeyen her ne varsa!..
213
TESP‹H BAHS‹
214
Bu ön bilgiden sonra flimdi de yukar›daki vurgulaman›n ifade etti¤i anlam› kavramaya çal›flal›m… ‹lmin, fiillere dönüfl s›n›r› olarak konan “ARfi” isminin kapsam› alt›ndaki her fley, Allâh isimlerinden bir terkibin mânâs›n› ortaya koyan sonsuz-s›n›rs›z varl›klar› kapsam›na al›r… Rahmân’›n arfl üzerine “istiva”s› ise, Rahmet eseri olarak tüm mevcudat›n ilâhî isimlerin mânâlar›n› a盤a ç›karmak üzere meydana getirilmesidir… Bu varl›klar, hep “Allâh Rahmeti”nin bir eseridir… ‹flte her “fley”, kendisini meydana getiren Allâh “isminin” mânâs›n›n ortaya ç›k›fl›na vesile oluflu yönüyle, her an, daimî olarak o ilâhî mânâ çevresinde dönüp durmaktad›r ki; iflte bu durum o varl›klar›n sürekli “tespihi” olarak aç›klanm›flt›r!.. Bir baflka ifadeyle; biz neyle tavsif edersek edelim, her fley, kendisini meydana getiren ismin mânâs›n› ortaya koymak suretiyle kullu¤unu ifa etmektedir ki, bu da onlar›n tespihleri olmaktad›r. Tespih, iflte bu anlamda olmak üzere zorunlu olarak yerine gelmektedir ki, birinci fleklidir!.. ‹kinci flekli ise, ihtiyarîdir!.. Yani… Kifli, taklidî veya tahkikî flekilde tespih eder Allâh’›!.. Taklidî tespih, kiflinin kendisine yap›lan tavsiyelere uyarak, çeflitli kelimeleri tekrar etmek suretiyle, yapt›klar›n›n bilincine ermeden yap›land›r. Bu flekil, kifliye hiç fark›nda olmadan büyük bir ruh gücü temin eder ve ölüm ötesi yaflam›n de¤iflik aflamalar›nda çok büyük yarar sa¤lar… Kabir âleminde, haflr yerinde, s›rattan geçerken ve cennette!.. Tahkikî tespihe gelince... Bu zikir, kiflinin söyledi¤inin bilincine ermesi suretiyle meydana gelir. Neticesi ise, hem
TESP‹H BAHS‹
yukar›da bahsetmifl oldu¤umuz büyük ruh gücüne eriflmektir; hem de söylenilen kelimelerin mânâlar›n› kendi özünde çok daha üst boyutlarda hissetmek suretiyle Allâh’› fevkalâde mânâlar ile ilham yollu, keflif yollu anlamaya bafllamakt›r. Bütün bu çal›flmalar s›ras›nda asla flunu hat›rdan ç›kartmamak zorunludur ki; Allâh Zât› itibar›yla tefekkürü mümkün olmayan; hat›ra gelen her fleyden münezzeh varl›kt›r!..
‹flte bu çok özet ön bilgiden sonra gelelim Allâh’› tespih etme konusunda bize yap›lan tavsiyelere…
“SubhanAllâhi ve BiHamdihi” 215
Anlam›: Allâh, Hamd›yla Subhan’d›r (Allâh’›, O’nun hamd›yla tespih-tenzih ederim). Bilgi: Bu tespih ile ilgili iki hadîs-î flerîf nakledece¤im sizlere: Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu: — Her kim günde yüz kere “SubhanAllâhi ve BiHamdihi” derse; günahlar›, deniz köpü¤ü kadar çok olsa bile, mahvolur ve ba¤›fllan›r. Rasûlullâh bir gün yan›ndakilere flöyle söyledi: — Allâh’›n en çok sevdi¤i kelâm› size bildireyim mi? — Elbette haber ver yâ RasûlAllâh!.. — Allâh’›n en çok sevdi¤i kelâm “SubhanAllâhi ve BiHam dihi” den ibaret olan kelâmd›r.
TESP‹H BAHS‹
“SubhanAllâhi ve BiHamdihi ‘adede halk›hi ve r›dâe nefsi hi ve zinete ‘arflihi ve midâde kelimatih” Anlam›: Allâh’›, halkettiklerinin adedince, raz› olas›ya kadar, arfl›n›n a¤›rl›¤›nca ve kelimelerinin midad›nca (mürekkebince, adedince?) kendi hamd›yla tespih-tenzih ederim.
216
Bilgi: Bu flekilde tespih etmenin ne fayda sa¤lad›¤›n› da afla¤›daki hadîs-î flerîf’te ö¤renelim: Rasûlullâh (s.a.v.) sabah namaz›n› k›ld›ktan sonra, Cüveyriye (r.a.)’’› namaz k›ld›¤› yerde b›rakarak ç›k›p gitti... Kuflluktan sonra döndü¤ü zaman bakt› ki, Cüveyriye (r.a.) hâlâ b›rakt›¤› yerde tespih çekmekle meflgul... Sordu: — Senden ayr›l›p ç›karken b›rakt›¤›m yerde hâlâ tespihe devam m› ediyorsun?.. — Evet. — Ben senden sonra üç defa flu dört cümleci¤i söyledim ki; onlar senin söylediklerinle tart›ya konulsa a¤›r gelirler... O söyledi¤im cümlecikler flunlard›r: “Subhanallâhi ve bihamdihi adede halk›hi ve r›zâe nefsihi ve zinete arfl›hi ve midade kelîmatih.” Umar›m anlam›fl›zd›r bu flekilde tespih etmenin yarar›n›. Hiç de¤ilse günde yüz defa devam etsek bu tespihe...
“SubhanAllâhi, velHamdu Lillâhi, ve lâ ilâhe illAllâhu, vAllâhu Ekber... Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billâhil ‘Aliyyil Az›ym”
TESP‹H BAHS‹
Anlam›: SUBHANALLÂH: Allâh Subhan’d›r (varl›kta gayr›ndan ve varl›kla kay›tlanmaktan münezzehtir). ELHAMDU L‹LLÂH: Hamd (mutlak de¤erlendirme), Allâh ismi kapsam›ndaki de¤erlendirmedir; Allâh ismiyle iflaret edilene aittir... LÂ ‹LÂHE ‹LLALLÂH: “Allâh” ismiyle iflaret edilenden gayr› vücud, müsemma yoktur!.. ALLÂHU EKBER: Allâh Ekber’dir; gayr› bir varl›k taraf›ndan alg›lan›p de¤erlendirilemez ve herhangi bir de¤erlendirmes›fat-zuhur ile de s›n›rlan›p kay›tlanamaz büyüklük sahibidir!.. VE LÂ HAVLE VE LÂ KUVVETE ‹LLÂ B‹LLÂH‹L AL‹YY‹L AZ‹YM: (Tüm Efâldeki) Havl (devinim, hareket, dönüflüm, tespih hâli) ve (bunu gerçeklefltiren) Kuvvet, Alîy (üstün gelinemez yüce; diledi¤inden gayr› zann›n› kahreden) ve Aziym (azametinin önüne geçilemeyen) Bi -Allâh iledir! Bilgi: Bu tespihe devam etmenin ecri sevab›n› flöyle anlat›yor Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.): “Bu flekilde zikir yapmam, üzerine Günefl’in do¤du¤u bütün yerlerden, Dünya ve içindeki her fleyden daha sevgilidir.” Bu tespih ayr›ca namazda da yap›l›r ki, “TESP‹H NAMA ZI” denir.
“Lâ ilâhe illAllâhu vahdeHÛ lâ fleriyke leh... Lehul’Mülkü ve lehul’Hamdu ve Huve ‘alâ külli fley’in Kadiyr”
217
TESP‹H BAHS‹
Anlam›: ‹lâh-tanr› (gayr› vücud) yok; orta¤› olmas› mümkün olma yan Bir Tek ‘Allâh’ ismiyle iflaret edilen!... Mülk de “O”nundur, Hamd da “O”nundur... “HÛ”, her fleye Kaadir’dir.
218
Bilgi: Ebu Ayyâfl ez Zurakî (r.a.) naklediyor… “Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu: — Kim sabahleyin “Lâ ilâhe illAllâhu vahdeHÛ lâ fleriyke leh... Lehul’Mülkü ve lehul’Hamdu ve HUve ‘alâ külli fley’in Kadiyr” derse; o kimse için ‹smail AleyhisSelâm’›n evlad›ndan bir köle azât etmifl kadar sevap al›r... O kimsenin on hatas› sili nir, on derece terfi eder ve o gün akflama kadar o kimse fleytandan korunmufl olur!.. — Akflamleyin de bu zikri okuyunca, ertesi günün sabah›na kadar an›lan fleylerin bir mislini kazan›r!..”
“Lâ ilâhe illAllâhu vahdeHÛ lâ fleriyke leh... Lehul’Mülkü ve lehul’Hamdu, yuhyiy ve yumiytu, ve HUve Hayyun lâ yemûtu, ebeden BiyediH‹L hayr, ve HUve ‘alâ külli fley’in Kadiyr” Anlam›: “‹lâh-tanr› (gayr› vücud) yok; orta¤› olmas› mümkün olma yan BirTek ‘Allâh’ ismiyle iflaret edilen!... Mülk de “O”nundur, Hamd da “O”nundur... (O) ‹hya eder (ilmiyle hayat bahfleder) ve ölümü tatt›r›r; “O” ölmeyen Hayy’d›r... Ebeden hay›r “HÛ”nun elinde (kudretinde) dir... “HÛ”, her fleye Kaadir’dir.”
TESP‹H BAHS‹
Bilgi: “Kim bu flekilde Allâh’› tespih ederse ve bunu s›rf Allâh’› böyle bildi¤i için derse, Allâh onu Naîm cennetine koyar” buyuruluyor Rasûlullâh (s.a.v.) taraf›ndan. Dikkat edilirse, di¤er hadislerde tespihlerle ilgili olarak belli bir sevap ve günah silinmesinden söz edilirken, burada direkt olarak cennete girme müjdesi veriliyor… Öyle ise bu ifadenin mânâs›n› iyi anlamak gerekecek demektir… Yazal›m anlam›n›: “Tanr› yoktur Allâh TEK’tir orta¤› yoktur, mülk ve hamd O’na aittir, diriltir ve öldürür, kendisi ölüm kavram›ndan uzak sonsuz diridir, ebeden hayr O’nun kudretindedir ve her fleye gücü yeter.”
219
“SubhanAllâhi ve BiHamdihi, SubhanAllâhil’Az›ym, esta¤ firullâhe ve etûbu ileyh.” Anlam›: “Allâh, Hamd›yla Subhan’d›r (Allâh’›, O’nun hamd›yla tespih-tenzih ederim).... Aziym olan Allâh SUBHAN’d›r (azamet sahibi Allâh’› tespih-tenzih ederim)!!.. Allâh’tan ma¤firet (ba¤›fllanma; befleriyetin örtülmesini) dilerim... Tevbem (dönüflüm) “HÛ”yad›r.” Bilgi: ‹bn Abbâs (r.a.), Rasûlullâh (s.a.v.)’in flöyle buyurdu¤unu bildirmifltir:
TESP‹H BAHS‹
“Kim ‘SubhanAllâhi ve BiHamdihi, SubhanAllâhil’Az›ym, esta¤firullâhe ve etûbu ileyh’ derse, bu hemen amel defterine yaz›l›r ve arfla ba¤lan›r... K›yamet gününde bu tespihi eden, huzurullâha ç›kana kadar bu okudu¤u mühürlü olarak kal›r... Onun ifllemifl oldu¤u hiçbir suç ve günah bu duas›n›n sevab›n› yok edemez” Bilindi¤i üzere, yap›lan suçlar, kiflinin sevaplar›n› götürmektedir, ancak, bu tespih, kiflinin yapt›¤› günahlarla silinmemektedir... Bunun üzerinde durup, iyi anlamak laz›m.
“LeKEl’HAMDu kemâ yenbe¤iy liCelâli vechiKE ve li’Az›ym’i sultâniKE” 220
Anlam›: “Vechin Celâli, sultanl›¤›n›n azameti gerektirdi¤i gibi Hamd sana mahsustur.” Bilgi: ‹bn Ömer (r.a.) naklediyor, Rasûlullâh (s.a.v.)’den: “Allâhu Teâlâ’n›n kullar›ndan biri: — Yâ Rabbi, Vechi Celâlinin ve saltanat› azametinin gerektirdi¤i biçimde hamd sana aittir, dedi… Bu sözlerin ecrinin nas›l yaz›labilece¤ini yaz›c› melekler bilemediler… Hemen semâya ç›k›p, — Ey Rabbimiz, kulun bir söz söyledi, ne yazaca¤›m›z› bile miyoruz, dediler... Allâh, ne dedi¤ini bildi¤i hâlde, meleklere sordu:
TESP‹H BAHS‹
— Kulum ne dedi? Melekler: — Yâ Rabbi, kulun, “Rabbena lekel hamdu kemâ yenba¤iy licelâli vechike ve liaz›ymi sultânik” dedi!.. Bunun üzerine Allâh meleklere flöyle buyurdu: “Onu, kulum benimle karfl›lafl›ncaya kadar, dedi¤i flekilde yaz›n›z. Onun mükâfat›n› ben veririm...” Bir baflka hâdîs-î flerîf’ten ö¤rendi¤imize göre, Hazreti Rasûl AleyhisSelâm, bu tespihi namazlarda, rükûdan kalk›nca ayakta okuyor ve sonra secdeye gidiyormufl… Biz çok uzun y›llard›r Allâh’›n lütfu inayeti ile buna riayet etmeye çal›fl›yoruz Elhamdülillâh... Dostlara da tavsiyemiz olur... Rükûdan kalk›nca, ayakta iken okumalar›n› her namazda!.. 221
“Lâ ilâhe illAllâhu vahdeHÛ lâ fleriyke leh... Lehul’Mülkü ve lehul’Hamdu ve Huve ‘alâ külli fley’in Kadiyr... ElHamdu Lillâhi, ve SubhanAllâhi, ve lâ ilâhe illAllâhu, vAllâhu Ekber... Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billâhil ‘Aliyyil Az›ym” Anlam›: “‹lâh-tanr› (gayr› vücud) yok; orta¤› olmas› mümkün olmayan Bir Tek ‘Allâh’ ismiyle iflaret edilen!... Mülk de “O”nun dur, Hamd da “O”nundur... “HÛ”, her fleye Kaadir’dir.” Hamd (mutlak de¤erlendirme),, Allâh ismi kapsam›ndaki de¤erlendirmedir; Allâh ismiyle iflaret edilene aittir... Allâh Subhan’d›r (varl›kta gayr›ndan ve varl›kla kay›tlanmaktan münezzehtir)... “Allâh” ismiyle iflaret edilenden gayr› vücud, müsemma yok-
TESP‹H BAHS‹
tur!.. Allâh Ekber’dir; Gayr› bir varl›k taraf›ndan alg›lan›p de¤erlendirilemez ve herhangi bir de¤erlendirme-s›fat-zuhur ile de s›n›rlan›p kay›tlanamaz büyüklük sahibidir!... (Tüm Efâldeki) Havl (devinim, hareket, dönüflüm, tespih hâli) ve (bunu gerçeklefltiren) Kuvvet, Alîy (üstün gelinemez yüce; diledi¤inden gayr› zann›n› kahreden) ve Aziym (azametinin önüne geçilemeyen) Bi -Allâh iledir!
222
Bilgi: Rasûlullâh (s.a.v.) buyuruyor ki: “Her kim gecenin bir k›sm›nda, yatakta bir taraftan bir tarafa dönerken, kendine gelir de, bu tespihi söylerse, sonra isti¤far ederse, ba¤›fllan›r, dua ederse duas›na icabet olunur; kalkar abdest al›p iki rekât namaz k›larsa o namaz› makbûl olur…” Bildi¤imiz kadar›yla, birçok kifli gece uykudan uyand›¤› anda bu tespihi yapm›fl ve ard›ndan dua etmifllerdir ki, dualar›na en k›sa sürede icabet edilmifltir… S›k›nt›s› olanlara tavsiye edilir. fiu ana kadar bizzat çeflitli hadislerden size nakletmifl oldu¤um tespihlerden baflka, özel baz› tespihleri de ilave etmek istiyorum ki bunlar›n da imkân bulundu¤u takdirde hiç de¤ilse günde yüzer defa okunmas› son derece faydal› olur: 1. Subhane zil mülki vel melekût; Mülk ve Melekût’un sahibi SUBHAN’d›r (münezzehtir; tespih-tenzih ederim)! 2. Subhanel Melikil Hayyilleziy lâ yemût; Ölmeyen Hayy (diri) olan Melik SUBHAN’d›r!
TESP‹H BAHS‹
3. Subhane zil ‘Izzeti vel Ceberût; ‹zzet ve Ceberût’un sahibi SUBHAN’d›r! 4. Subhanel Melikil Kuddûsi Rabbil Melâiketi ver Rûh; Mukaddes Melik, Melâikenin ve Ruh’un Rabbi SUBHAN’ d›r!.. 5. Subhane hal›k›n Nûri ve BiHamdihi; Nûr’un yarat›c›s›, kendi Hamd›yla SUBHAN’d›r!.. 6. Subhane Rabbi külli fley’in; Her fleyin Rabbi SUBHAN’d›r (“fley”de gayr›ndan ve o “fley”le kay›tlanmaktan münezzehtir {hiçbir fley ‘Allâh’ ismiyle isimlenemez}; her fley O’nun Hamd› ile tespihtedir!). 223
DUA VE Z‹K‹R
224
AHMED HULÛS‹
36
‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹
“‹SM-‹ Â’ZÂM” konusu, bu mevzuyu bilenlerin as›rlar boyu kafas›n› meflgul edip durmufltur… Belki siz, hiç duymad›n›z bu ismi ve flu anda soruyorsunuz kendi kendinize, nedir “‹sm-i Â’zâm” diye… “‹SM-‹ Â’ZÂM”, Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.)’in bize bildirmifl oldu¤u bir kavramd›r… “Allâhu Teâlâ’n›n öyle bir ‹sm-i Â’zâm’› vard›r ki, flayet bir kimse bu ismiyle O’na dua ederse, kesinlikle duas› kabul edilir” buyurarak; Rasûl-ü Ekrem, dikkatlerimizi bu isme çekiyor… Ancak, bu konuda kesin ve net bir aç›klama da yapmayarak, sadece bu isim hakk›nda baz› iflaretler vermekle yetiniyor… Bu iflaretler, Kur’ân-› Kerîm’de bulunan baz› âyetlere oluyor… Falanca ve filanca âyetlerde bu isim vard›r, gibilerden… ‹flte bu yüzdendir ki, iflaret edilen çeflitli âyetler araflt›r›larak hepsinde ortak olan, Allâh’›n o çok yüce ismi tespit edilmeye
225
‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹
çal›fl›lm›fl as›rlard›r… ‹flte bu araflt›rmalara yön veren Rasûlullâh (s.a.v.)’in hadislerinden bir tanesi flu; Bureyde (r.a.) naklediyor: “Rasûlullâh (s.a.v.) bir adam›n (Ebu Musa el Eflarî) dua ederken dediklerini duydu… fiöyle diyordu: — Allâh’›m senin O ismin ad›na isterim ki, Ehad, Samed ki do¤urmayan ve do¤urulmayan ve hiçbir fley kendisine denk olmayans›n” Bunun üzerine Rasûlullâh flöyle buyurdu: — fiüphesiz ki bu adam, Allâh’›n ‹sm-i Â’zâm’› ile dua etti… O ‹sm-i Â’zâm ki, O’nunla Allâh’tan bir fley istendi¤i zaman verir ve O’nun ile ça¤r›ld›¤› zaman icabet eder…”
226
Bitmez tükenmez isteklere sahip olan insano¤lu elbette ki, imkâns›zl›klar ölçüsünde Allâh’a s›¤›nacak, O’ndan isteyecek, naz›n› niyaz›n› hep O’na yönlendirecektir… ‹flte bu yüzden yap›lan çal›flmalar sonucu “‹sm-i Â’zâm” olmas› muhtemel olan flu isimler tespit edilmifltir: 1. ALLÂH… 2. Lâ ilâhe illAllâh… 3. ErRahmân-ur Rah›ym… 4. El Hayy-ul Kayyûm… 5. Allâhu Rahmân-ur Rah›ym… 6. Allâhu lâ ilâhe illâ HU, el Hayy-ul Kayyûm… 7. Lâ ilâhe illâ HU, el Hayy-ul Kayyûm… 8. Rabb… 9. Allâhu Lâ ilâhe illâ HU, el Ehad’üs Samed’ulleziy lem yelid ve lem yûled ve lem yekün leHU küfüven ehad. 10. El Hannân-ul Mennânu, Bedî’üs semâvâti ve’l ard›
‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹
Zül’Celâli vel’‹krâm. Evet, flimdi biz önce ‹sm-i Â’zâm oldu¤u hakk›nda çok kuvvetli iflaretler olan iki duay› yaz›p, sonra da kendi mütalaam›z› beyan edelim… fiüphesiz ki gerçe¤i bilen Allâh’t›r!..
“Allâhümme innî es’elüke bienniy eflhedü anneke entellâ hulleziy lâ ilâhe illâ entel Vâh›d’ül EhadusSamedülleziy lem yelid ve lem yûled ve lem yekün leHÛ küfüven ehad.” Lâ ilâhe illâ ente yâ Hannân yâ Mennân Ya Bedies semâvâ ti vel ard›, yâ Zül’Celâli vel’‹krâm.” Bilgi: Bu iki dua da, Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n bu konudaki buyruklar›na istinad etmekte… Duaya bu flekilde bafllan›rsa, o dualar›n kabul olaca¤›na iflaretleri var…
Evet, bütün bu iflaretlerden bize göre ortaya ç›kan netice fludur… E¤er ortak nokta aran›rsa; hemen hemen bütün iflaretlerede dikkati çeken iki isim görülüyor: 1. ALLÂH 2. HÛ Esasen bu iki isim dahi birbirinden ayr› olmay›p; bu konunun derinliklerine ve s›rlar›na nüfuz etmifl evliyaullâh taraf›ndan bir olarak kabul edilmektedir… Vahdet konusunun zirvedeki isimlerinden biri olan “‹NSANI KÂM‹L” yazar› Abdülkerîm Geylânî (Ciylî) KaddesAllâhu S›rrahu Azîzan, bu konuda özetle flöyle demektedir:
227
‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹
228
“ALLÂH isminin sonundaki H harfi hüviyeti Zât’a iflaret eder ki, bunu HÛ ismi olarak da bilir ve bu hususa HÛ ismiyle iflaret ederiz” Nitekim, Efendimiz, büyü¤ümüz Hazreti Âli dahi, “HÛ” ismine çok riayet eder, bu ismi çok zikreder, özellikle flu flekilde söyler ve yak›nlar›na tavsiye ederdi: “Yâ HÛ ya men HÛ, lâ ilâhe illâ HÛ” “‹sm-i Â’zâm”›n gerçekten “HÛ” oldu¤una inanabilmek veya bunu müflahede edebilmek için tasavvufun çok derinliklerindeki baz› gerçekleri Allâhû Teâlâ’n›n müflahede ettirmesi icap eder. Rasûlullâh AleyhisSelâm’a bir gün flu soru sorulur: — Yerleri ve gökleri yaratmazdan evvel Rabbimiz neredeydi?.. Cevaben buyururlar ki: “Alt›nda ve üstünde hava olmayan Â’mâ’da idi!..” Bu hadîs-î flerîf’te iflaret edilen husus Allâhû Teâlâ’n›n Zât›’ d›r…
“ALLÂH” ismi, toplayan bir isimdir… Yani, Allâh’›n hem Zât’›n›, hem vas›flar›n›, hem de say›s›z özelliklerini içeren bir isimdir… Allâh ismiyle iflaret edilen ZÂT’›n hüviyetine ise “HÛ” ismi iflaret eder… EHAD‹YET s›fat›yla idrak edildikten sonra, gerçek mânâs›yla “Allâh’a iman” meydana gelir ve “yakîn” has›l olur; ifl taklitten ç›kar, tahkike var›r… Aksi hâlde, hep Allâh “‹SM‹NE” iman edilir ki, bu da ehli taklidin mertebesidir… Tahkike ermifllerin ismi ise “müferridûn” veya “mukarre bûn”dur ki; Allâh “‹SM‹NDE” de¤il; ALLÂH’IN EHAD‹YE-
‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹
T‹NDE benlikleri yok olmufl; “el ân öyledir” s›rr›na binâen, Allâh Bak›y’d›r mânâs› yaflan›r olmufltur… ‹flte bu yaflant› içinde olanlar, “‹sm-i Âzâm” s›rr›na ermifl olanlard›r ki; her nefeste “HÛ” diyenin mutlak bilinciyle yaflarlar… Bu zevât› kirâm, dua edip de “Yâ ALLÂH”, “YÂ HÛ” dedikleri zaman; “Dillerinden söyleyen ben olurum” hadîs-î kudsîsi mânâs›nca; dileyen kendi olur ve elbette kendi dile¤i de havada kalmaz, yerini bulur!..
Peki ya bizler?.. Hazreti Rasûl AleyhisSelâm’›n tuttu¤u ›fl›k alt›nda, deriz ki… DUA’s›na icabet bekleyen kifli, flayet iki rekât namaz k›lar ve her rekât›nda yirmi bir ‹hlâs okursa Fâtiha’dan sonra ve son secdesinde de flu flekilde Allâhû Teâlâ’ya yönelirse, inanc›m›z odur ki, kendisine icabet edilir… Yaln›z, Cenâb-› Hak kendisine duada ›srar edilmesini sevdi¤i için bunu yedi kere yapmak gerekir…
“Esta¤firullâh Yâ Rabbel arfl›l aziym… Esta¤firullâh Yâ Rabbel arfl›l kerîm… Esta¤firullâh Yâ Rabbel âlemiyn. Allâhümme salli alâ seyyidina Muhammedin biadedi ilmike… Yâ HÛ yâ men HÛ, Lâ ilâhe illâ HÛ, Entel Hayyul Kayyûm ve lâ fleriyke lek ve lekel mülkü ve lekel hamdü ve inneke alâ külli fley’in kadir. Yâ Hannân yâ Mennân Yâ Bedî’es semâvâti vel ard› yâ Zül’
229
‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹
230
Celâli vel’‹krâm, Eflhedü en lâ ilâhe illAllâhul Ehadus Samedülleziy lem yelid ve lem yûled ve lem yekün leHÛ küfüven ehad… Allâh’›m senin indînde fevkalâde âciz, zâif ve nefsine zulmeden biri oldu¤umu itiraf eder, Senin Azamet ve kibriyândan, eflsiz yüceli¤inden, sonsuz ba¤›fllay›c›l›¤›n dolay›s›yla, Kereminden niyaz ederim… Allâh’›m senden ‹sm-i Â’zâm’›n hürmetine, Habibin Muhammed Mustafa hürmetine, henüz hiç kimseye bildirmedi ¤in indîndeki en yüce ismin hürmetine niyaz ederim ki…” (Burada önce Allâh’›n kendine seçtiklerinden olmay›, Allâh’›n çok sevdiklerinden olmay›, O’nun indînde en de¤erli olanlarla bir arada olmay› isteyip, O’nun yolunda Rasûlünün r›zas›na uygun çal›flmalar yapmay› kolaylaflt›rmas›n› talep edip, ondan sonra da ne iste¤iniz varsa onu söyleyebilirsiniz.) Ve sonra duan›z› flöyle bitirmenizi tavsiye eder bu fakir: “Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidina Muhammed ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim. Amin Amin Amin Yâ Rabbel Arfl›l Aziym. Biliyorum kesin olarak ki, sen benim duam› iflittin ve dualara icabet eden VAHHAB’s›n sen… Sen den, Zât’›n›n hakk› için; indîndeki yüce isminin iflaret etti¤i mâ nâ hakk› için; duama icabet etmeni niyaz ederim. Amin, Amin, Amin…” Rabbimin bu fakire bildirdi¤i bu duan›n de¤erini elbette ki bu konunun ehilleri takdir eder… Ve de¤erlendirir… Takliden Allâh yoluna bafl koymufllar da samimiyetle bu duaya devam ederlerse, elbette neticesini apaç›k bir biçimde görürler. Elinizdekileri paylafl›n›z hükmünce, ö¤rettiklerini naklediyoruz… Allâh, cümlemize mübarek eylesin.
AHMED HULÛS‹
37
ALLÂH’IN ‹S‹MLER‹ VE MÂNÂLARI 231
“Esmâ ül Hüsnâ” diye bilinen Allâh’›n isimleri bizler için son derece önemli anahtarlard›r. Bu anahtarlar› kullanarak Allâh’› tan›ma kap›s›ndan içeri girebiliriz. ‹nsan›n “HAL‹FETULLÂH” olmas›, bu yüce isimlerin mânâlar›n›n kendisinden aflikâr olmas› dolay›s›ylad›r… Hatta daha derinlemesine bir ifade ile, “‹nsan” bu Allâh isimleriyle kaîm ve daim varl›kt›r!.. Ve hatta tüm mevcudat bu Allâh isimlerinin mânâlar›n›n sûretler hâlinde alg›lan›fl›ndan baflka bir fley de¤ildir!.. ‹flte bu sebepledir ki, âlemlerin Rabbi olan Allâh’› tan›mak, O’na karfl› marifet elde etmek istiyorsak, bu isimleri ö¤renmek, mânâlar›n› kavramak mecburiyetindeyiz. Kâinat ismi alt›nda düflündü¤ümüz her fleyin ve dolay›s›yla
ALLÂH’IN ‹S‹MLER‹ VE MÂNÂLARI
insan›n, Allâh isimlerinin, mânâlar›n›n terkibi oldu¤undan genifl bir flekilde “‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda bahsetmifltik. O sebeple burada bu mevzuya daha fazla temas etmeyece¤iz. Arzu edenler, oradan bu hususu derinlemesine tetkik edebilirler. Bir sonraki bölümümüzde “Allâh ‹lminden Yans›malarla KUR’ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ” isimli yeni eserimizdeki ilgili bölümün tamam›n› paylaflarak “Esmâ ül Hüsnâ” konusuna tüm detaylar›yla aç›kl›k getirmeye çal›flt›k.
232
AHMED HULÛS‹
38
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
“B’ismi-llâh-ir Rahmân-ir Rah›ym... Esmâ’s›yla (muazzam, muhteflem mükemmel özellikleriyle) varl›¤›m› yaratan, ismi Allâh olan Rahmân Rah›ym’dir! Bilelim ki, “isim” yaln›zca, dikkati o isimlenene veya o isimle isimlenmiflteki bir özelli¤e iflaret için kullan›l›r! ‹sim, asla isimle iflaret edileni bütünüyle anlatmaz ve aç›klamaz! Yaln›zca kimli¤e veya bir özelli¤e iflaret eder! Belki isim, çok özellikler tafl›yana sadece dikkati yöneltmek için kullan›l›r. Öncelikle flu gerçe¤i çok iyi fark edelim... “Allâh isimleri” olarak bildirilen özellikler, ötelerde bir tanr›n›n çeflitli cici - gü zel isimleri midir? Yoksa bir “varl›k - vücud sahibi” kabul edilenlerin tüm özelliklerini, as›llar› itibar›yla “yok”ken; “z›ll = gölge” varl›¤›na verilen isimden ve a盤a ç›kan özelli¤inden dolay›, duyu ve flartlanman›n ayr› bir varl›k verdi¤i; gerçekte ise
233
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
“Allâh” ismiyle iflaret edilenin yarat›fl özelliklerine dikkat çekmek için midir? Bu realite fark edilip kavran›ld›ktan sonra, konunun “Allâh isimleri” diye bilinen yan›na gelelim.
234
“Zikir = insana hakikatini hat›rlat›c›” olarak bildirilen Kur’ân-› Kerîm, gerçekte, tümüyle “Ulûhiyet”i anlatan “El Esmâ ül Hüsnâ”n›n aç›l›m›d›r! ‹nsan›n “hat›rlamas›” istenilen, kendisine talim edilmifl olan “esmâe külleha”d›r! Yani, “var”l›¤›n› meydana getiren, “bildirilen isimlerin özelliklerinin tamam›”! Bunlar›n bir k›sm› Kur’ân-› Kerîm’de bildirilmifl, bir k›sm› da Rasûlullâh taraf›ndan aç›klanm›flt›r. Bu yüzdendir ki, asla, her fley bu doksan dokuz isimden ibarettir, denemez! Misal verelim... Rab, Mevlâ, Kariyb, Hallak gibi baz› isimler Kurân’da mevcut olmas›na ra¤men doksan dokuz isim aras›nda say›lmam›flt›r. “... Yef’alu ma yuriyd” âyetinde (2.Bakara: 253) bildirilen “‹rade s›fat›n›n” (diledi¤ini oluflturma) ad› olan “Müriyd” ismi de gene bu isimler aras›nda bildirilmemifltir. Buna karfl›n Celiyl, Vâcid, Mâcid gibi baz› isimler ise doksan dokuz isim içinde var olmas›na karfl›n, Kur’ân-› Kerîm’de geçmez. ‹flte bu yüzdendir ki, Allâh ismiyle iflaret edilenin, ilminde seyrini oluflturan “Esmâ mertebesi” olarak tan›mlanan isimlerini (özelliklerini - Kuantum Potansiyel) doksan dokuz ile s›n›rlamak çok yanl›fl olur. Belki, insana hakikatini hat›rlamas› için bu kadar isim özelli¤i bildirilmifltir; hakikatini hat›rlay›p yaflayan ise hadsiz hesaps›z bilinmeyen baflka isimlerin özellikleriyle yaflar; diyebiliriz. Ayr›ca, cennet diye tan›mlanan yaflam boyutunun dahi buna iflaret etti¤i söylenebilir. Evren içre evrenler gerçe¤ini var k›lan say›s›z özelliklere iflaret eden isimlerden ise hiç haberimiz yoktur belki de!
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
Derin düflünce (Ulül Elbab = öze ermifller) indînde kullan›lan “z›ll vücud = gölge varl›k” tan›mlamas›, o varl›¤›n bizâtihi “var” olmay›p; alg›layana GÖRE “Allâh isimlerinin bileflimi olarak” a盤a ç›k›fl›na iflaret eder. Hatta gerçe¤i hakk›yla dillendirmek gerekirse, “Esmâ bilefli mi” tan›mlamas› dahi bir mecazd›r; çoklu alg›layan anlay›fllar›, Tek’il realiteye adapte içindir. Zira mutlak hakikat, her an yeni bir fle’nde olan “çok boyutlu tek kare resim” seyridir! “Esmâ bileflimi” denilen ise resimdeki bir f›rça darbesi! Alg›lanan her “fley”, ismi nedeniyle, sanki Allâh’›n Esmâ’s› itibar›yla O’nun gayr› olarak san›lsa dahi, -O ötede tanr› olmad›¤› için-, hakikatte, o isimle isimlenmifl varl›k, Allâh Esmâ’s› nedeniyle “var”l›k olarak alg›lanand›r! Bununla beraber, Esmâ ile iflaret edilen ise, bölünmez, cüzlere ayr›lmaz, cüzlerden oluflmam›fl mutlak Tek, s›n›rs›zl›k ve sonsuzluk kavram›ndan dahi berîdir; “Ehad’üs Samed”dir ve Kur’ân-› Kerîm’de bir kere vurgulan›r bu flekliyle! “Allâhu lâ ¤ayra HÛ! - Allâh var, gayr› yok!” Ki bunu befler akl› havsalas› kavrayamaz! Ancak, vahiy veya ilham ilmi bilgisi olarak fluura yans›r ve “seyri” oluflur! Ak›l, mant›k, muhakeme ad›m atamaz burada! Fikir yürütenin yolu dalâlet olur! Bu konunun tart›fl›lmas› mümkün de¤ildir! Tart›flan ise, yaln›zca cehli dillendirmek için var oland›r! Cebrâil'in, “bir ad›m atarsam yanar›m” diye dillendirdi¤i gerçekliktir bu husus! Fark edilmelidir ki, “Allâh Esmâ’s›nda ‹lim” özelli¤ine iflaret eden isim vard›r; Allâh’›n akl›na iflaret eden bir isim yoktur; çünkü bu muhaldir! Ak›l, çokluk alg›lamas›n›n oluflmas› için yarat›lm›fl olan beyin iflleyifl düzenine verilen isimdir! Esasen “Akl-› küll” veya “Akl-› evvel” tan›mlamalar› dahi mecazî ve izafeten kullan›l›r; gerçekte “‹lim” vasf›n›n a盤a ç›kmas›
235
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
sisteminin ald›¤› isimden baflka bir fley de¤ildir. Birimin derûnundaki, hakikatindeki “ilim” boyutunun tan›mlamas› “Akl-› küll”dür ki, “vahiy”in kökeni dahi budur. “Akl-› evvel” ise tamam›yla yak›flt›rma bir tâbir olup, ehli olmayana Esmâ mertebesinin “fle’n”deki “ilim” boyutunu tarif için kullan›lm›flt›r. “AN” içre geçerli “ilim”e iflaret yollu olarak. Esasen, Efâl merteb esi olarak alg›lanmas› dilenilmifl boyut, gerçekte, “her an yeni bir fle’nde” olan “Esmâ mertebesi”nden baflka bir fley de¤ildir! “Madde” ad›yla iflaret edilen boyut ayn›yla kuantsal boyuttur; alg›lama fark› farkl› boyut zann›n› oluflturmaktad›r. Seyreden, seyredilen, seyir; ayn› TEK’tir! “fiarab› la yezâli” diye iflaret edilen bu seyirdir; “cennet flarab›” tan›mlamas› dahi, bu seyre iflaret eder! Çokluk alg›lamas› içinde olan›n ise bunun yaln›zca bilgisini gevelemekten baflka flans› yoktur! 236
Efâl - fiiller - kesret - çokluk - alg›lamas› yaflanan âleme ge lince... Vücud, varl›k yaln›zca “Esmâ mertebesi” tan›mlamas›yla iflaret edilene aittir! ‹lmiyle ilmini ilminde seyretmektedir, ifadesi dahi “fle’n”i itibar›yla ayn›yla “Esmâ” olan bu mertebedeki seyrine iflaret etmektedir. Bu mertebede, ilimde yarat›lm›fl sûretlerle, seyir ve tedbirât yürümekte olup; “âlemler vücudun kokusunu bile almam›fllard›r” uyar›s› bu yüzden yap›lm›flt›r. Zerre, bu mertebedeki seyreden, “küll” seyredilendir! ‹simlerle iflaret edilen kuvveler ise “melek” ismiyle tan›mlanm›flt›r ki; “insan”›n dahi hakikati budur; fark›ndal›¤›n› yaflamak süreci ise “Rabbinin likâs›na kavuflmak” diye anlat›lm›flt›r! Bunu keflfettikten sonra, devam›n›n gelmemesi ise feci cehennem yan›fl› olarak anlat›lm›flt›r! Buras› “Kudret” yurdudur, “kün” hükmü buradan ç›kar; ‹lim mertebesidir; akl›n burada geçerlili¤i yoktur! “Hikmet” yurdunun bât›n›d›r! Hikmet yurdunda olup biten
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
her fley ise ak›lla seyredilegelir; burada bilinçler konuflur! Efâl âlemi ise, bu boyuta (kudret yurduna) göre, tümüyle hologramik (z›ll - gölge) vücud - varl›k ve yap›d›r! Alg›layan›n alg›lama kapasitesine göre var olan paralel veya çoklu evrenler, içindekiler ile maden, nebat, hayvanat (insans›) ve cin âlemlerine ait tüm tedbirât ve tasarruf “mele-i âlâ” hükmü ile buradan a盤a ç›kar! Rasûller ve vârisleri velîler, “mele-i âlâ”n›n yani Esmâ kuvvelerinin yeryüzündeki dilleridir! Bütün bunlar dahi, hep Esmâ mertebesinde ilimde olup biten seyirlerdir! “‹nsan”›n hakikati dahi bu anlamda “melek”tir ve melek oluflunu hat›rlamaya ve gere¤ini yaflamaya davet edilmektedir gerçekte! Bu konu çok daha derin ve detayl› bir konudur... Anlatt›¤›m›z ilimden nasibi olmayan ise, farkl› boyut ve mertebelerden seyri dillendiren anlat›m›, çeliflkili bulabilir. Ne var ki, biz, 21 yafl›nda 1966 y›l›nda kaleme ald›¤›m›z “Tecelliyât” isimli kitab›m›zda dillendirdi¤imiz flaflmaz do¤rultudaki müflahedemizi, k›rk befl y›ll›k süreçte, tahkike dayal› olarak, insanl›kla paylaflt›k kullu¤umuzun sonucu olarak; kimseden maddi veya manevî bir karfl›l›k beklemeden. Aç›klad›klar›m›z, “el mal›” de¤il, “Allâh hibesi dir”! fiükrünü edâ etmem ise mümkün de¤ildir! Bu nedenledir ki anlatt›klar›m›zda hiçbir çeliflki yoktur. Var san›l›yorsa bu, aradaki ba¤lant›lar› kurmaya yeterli veritaban› olmamas›ndand›r! Evet, müflahedemiz bu realite ise... “Allâh isimleri” konusunu nas›l anlamam›z gerekir? Bilelim ki... “Allâh isimleri”, bilinç devrede olmaks›z›n fluurda a盤a ç›k›p (vahiy), daha sonra bilinç taraf›ndan de¤erlendirilmeye çal›fl›lan evrensel -kâinat anlam›nda de¤il, âlemler iflareti do¤rultu-
237
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
sunda- özelliklerdir. “Esmâ ül Hüsnâ ” Allâh’›nd›r; o isimlerin iflaret etti¤i özellikler, TEK ve SAMED olarak bildirilen, Allâh ad›yla iflaret edilenin, Esmâ mertebesine, (Kuantum Potansiyele) zamans›zl›k mekâns›zl›k boyutuna, “nokta”ya iflaret eder... Dolay›s›yla bu isimler ve bu isimlerin iflaret etti¤i anlamlar sadece O’nundur; befler anlay›fl›yla kay›tlanamaz! Nitekim 23.Mu’minûn Sûresi 91. âyetinde de: SubhanAllâhi amma yes›fun = Allâh onlar›n tan›mlamalar›ndan Subhan’d›r (ötedir)!! buyurulur.. O’na isimlerin mânâlar›yla yönelin... O’nun Esmâ’s›nda ilhada sapanlar› (flirke düflenleri) terk edin! Yapmakta olduklar›n›n karfl›l›¤›n› göreceklerdir.” (7.A’raf: 180) “El Hüsnâ’y› (en güzelini hakikati olarak) tasdik ederse, böylece ona en kolay› kolaylaflt›r›r›z!” (92.Leyl: 6-7) 238
Hatta ihsan hâli (muhsin oluflun cezas›) bile “El Hüsnâ”ya ba¤lan›yor... “‹hsan ehline, daha güzeli (El Hüsnâ) ve fazlas› (R›dvan) vard›r... Onlar›n vechlerini (yüzlerini - fluurlar›n›) ne kara toz zerresi (bencillik) ne de (hakikatlerinden ayr› düflmenin getirisi olan) zillet kaplar... Onlar sonsuza dek cennet ehlidirler!” (10.Yûnus: 26) “Zât›” itibar›yla “benzeri” olmayan; Esmâ’s›n›n iflaret etti¤i özellikleriyle yaratt›klar›yla kay›tlanmaktan ve s›n›rlanmaktan berî olan; “Ekberiyeti” ile say›s›z “nokta”lardan bir nokta olan “çok boyutlu holografik tek kare resim” diye aç›klamaya çal›flt›¤›m›z “Esmâ mertebesi”nin “kesret - çokluk boyutu” olarak alg›lan›fl› olan -gerçekte tekil tümel- “fiiller” âlemini, “ilminde” var k›ld›¤› özellikler ile yaratm›flt›r.
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
Daha derine gitmeden toparlayal›m... Allâh isimleri olarak vahiy yollu bildirilen özellikler, Dünya üstünde yaflayan “yeryüzü halifeli¤i”nin fark›ndal›¤›na ermeye çal›flan “zâlim ve cahil insan”›n alg›lad›¤›n›n çok çok ötesinde, evrensel boyutlar›n tümünü “yok”tan, “z›ll - gölge” vücud olarak (hologramik) “var” k›lan özellikler tekilli¤idir! MUAZZAM, MUHTEfiEM, MÜKEMMEL özelliklerdir “Esmâ mertebesi”, tüm boyutsall›¤› ve içre varl›klar›yla evren selli¤in hakikati olarak! fiimdi bir an, insan›n alg›lad›¤› dünyas›n› düflünün! Sonra da dar çerçeveli bak›fl aç›s› anlam›ndaki köylü bak›fl›ndan ar›nm›fl olarak, en son bilgilerinizin oluflturdu¤u evrensellik anlay›fl›yla “bafl›n›z› (bak›fl›n›z›) kald›r›p semâya bir ba k›n” Kur’ân-› Kerîm ifadesiyle! Duyular›n›zla alg›lad›klar›n›z, evrensel azamet, ihtiflam ve mükemmeliyet yan›nda nedir ki? ‹flte bu gerçeklik dolay›s›yla... Umar›m... Allâh isimleri hakk›nda bugüne kadar düflünülüp konuflulup yaz›lm›fllar›n, yaln›zca vahiy kaynakl› gelen B‹LG‹’nin (Kitap’›n), ar›nd›¤› kadar›yla bilinçlerimiz taraf›ndan de¤erlendirilifli oldu¤unu akl›m›zdan ç›karmayarak; bu isimlerin iflaret etti¤i özelliklerin, tüm evrensellikte geçerli oldu¤unu; tüm yap›da her an yepyeni anlamlar›, aç›l›mlar› meydana getirdi¤ini göz önünde tutarak konuya e¤ilebiliriz. Bu arada flunu vurgulayay›m ki, “Ekberiyet” bafll›kl› yaz›mda aç›klamaya çal›flt›klar›m pek “oku”nmam›fl! Bahsetti¤imiz Esmâ mertebesinin özelliklerinin, “Allâh” ad›yla iflaret edilen indîndeki, say›s›z “nokta”lardan bir
239
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
“nokta” ve dahi “Hakikat-i Muhammedî” veya “Ruh adl› me lek” isimlerine bürünerek a盤a ç›kan “Kuantum Potansiyel”, sonsuz-s›n›rs›z; ezeli ve ebedi olmayan Esmâ mertebesi özellikleri oldu¤u gibi; ayr›ca, bu mertebenin ilminin, tüm evren içre evrenler olan “çok boyutlu tek kare resim” diye söz etti¤imiz oldu¤u da fark edilmemifl! Bu yüzdendir ki, hâlâ, Allâh, âlemlerdeki tek bir tanr› olarak alg›lanmakta devam ediyor! Oysa tüm seyir ve dillendirilenler yaln›zca “nokta”m›zla ilgilidir ki; Allâh yaln›zca “Allâh”t›r; “Ekber”dir! Subhanehu min tenzihiy!
240
fiunu da asla hat›rdan ç›karmayal›m ki, yazd›klar›m kesinlikle olay›n son noktas› olmay›p, bu konuda yaz›labileceklerin yaln›zca mukaddimesi (girifl yaz›s›) mahiyetindedir. Bundan daha derininin aç›kça yaz›l›p yay›nlanmas› taraf›m›zdan mümkün de¤ildir. Ayr›ca ehlinin fark edece¤i üzere, bu kadar› dahi bugüne kadar bu aç›kl›k, netlik ve detayla yaz›lmam›flt›r. Konu ustura s›rt› gibi ince ve keskindir, çünkü okuyan kifli hiç fark›nda olmadan ya ötede bir tanr› kavram›na kayabilir; ya da çok daha kötüsü firavun misali, benli¤iyle - bilinciyle ve dahi hayvani yap› olan bedeniyle hakikati s›n›rlama derekesine düflebilir! Buraya kadar “El Esmâ” iflaretinin neye oldu¤una dikkat çekmeye çal›flt›k. fiimdi gelelim “El Hüsnâ” olarak bildirilen muazzam, muhteflem ve mükemmel anlam ve özellik ihtiva eden isimlerin iflaret etti¤i özelliklere... Elbette “esfeli sâfîliyn” olan kelimelerin elverdi¤ince! Burada öncelikle flu hususa dikkat gerekir kan›mca. TET‹KLEME S‹STEM‹ Bu isimlerin iflaret etti¤i özellikler her noktada tümüyle
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
mevcuttur eksiksiz! Ne var ki, a盤a ç›kmas› dilenen özelli¤e göre, kimileri kimilerine bask›n hâle gelerek, t›pk› ekolayz›rda yükselen kanallar›n öne geçmesi gibi, di¤erlerinin önüne geçerek oluflumu meydana getirmektedir. Ayr›ca belli isimlerin iflaret etti¤i belli özellikler, do¤al olarak, otomatik olarak ilgili di ¤er isimlerin oluflumlar›n› tetikleyerek , ak›fl› - oluflumu, “yeni fle’n”i meydana getirmektedirler. ‹flte bu olay, “Sünnetullâh” diye tan›mlanan, evrensel Allâh kanunlar›n›n –ya da basîreti k›s›tl› olanlar›n deyifliyle do¤a kanunlar›n›n– iflleyifl mekanizmas›n› anlatmaktad›r. Bu husus tahmin ve hayal edilemeyecek kadar azametli bir olayd›r; ezelden ebede, tüm boyutlar›yla ve alg›lanan tüm birimleriyle her fley bu sistem içinde varl›¤›n› sürdürür! Evrensel boyutta veya insan›n dünyas›nda, bilincinden a盤a ç›kan düflünceler dâhil, tüm fiiller bu sisteme göre oluflur. Buna k›saca “‹simlerin özelliklerinin ilgili ismin özelli¤ini tetik lemesi mekanizmas› ” diyebiliriz. Yukar›da uyard›¤›m üzere, bu isimlerin özelliklerinin a盤a ç›k›fl ortam› olarak -gerçekte TEK’il- bilebildi¤iniz tüm evrenselli¤i düflünün. O evrensellik içinde alg›layan›n alg›lad›¤› her ortama ya da boyuta veya a盤a ç›kan birime göre, söz etti¤im “tetikleme” olay› geçerlidir! Bu sisteme göre de -neyin neyi meydana getirece¤i bilinmesi nedeniyle- ezelden ebede ne olup bitecekse “Allâh ilminde” mevcuttur! Bakara Sûresi sonundaki (2.Bakara: 284) “...Bilinçlerinizde (düflündü¤ünüz) ne varsa, aç›klasan›z da gizleseniz de, Allâh varl›¤›n›zdaki Hasiyb ismi özelli¤iyle size onun sonuçlar›n› yaflat›r...” uyar›s›; 99.Zilzâl Sûresi’nin 7.âyeti “Kim bir zerre a¤›rl›¤›nca bir hay›r yaparsa, onu görür.” ve de “Hasiyb” isminin iflaret etti¤i özellik, hep bu “tetikleme” mekanizmas›n› bize
241
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
anlatmak içindir ki, a盤a ç›kan bir fiil veya düflüncenin sonucunun yaflanmamas› mümkün de¤ildir. ‹flte bu yüzdendir ki, geçmiflimizde düflündü¤ümüz ya da ortaya koydu¤umuz flükür ya da nankörlük bâb›nda her fiil mutlaka sonucunu yaflatm›flt›r veya yaflatacakt›r! Bu konu üzerinde derin düflünülürse çok kap› açar ve çok s›rlar fark edilir. “Kader s›rr›” olarak bahsedilen konu dahi bu mekanizma ile ilgilidir! fiimdi gelelim birer iflaret-yön levhas› hükmündeki özel “isim”lerin bize gösterdiklerine:
242
ALLÂH... Öyle bir isimdir ki... “Ulûhiyet”e iflaret eder! “Ulûhi yet” hem “HÛ” ismi ile iflaret edilen “Mutlak Zât” anlam›n› içerir; hem de “Zatî” ‹lim mertebesinde, ilmiyle ilmini seyir anlam›nda oluflmufl, “nokta”lar âlemlerini, her bir “nokta”y› oluflturan kendine özgü “Esmâ” mertebelerine iflaret eder! “Zât”› itibar›yla, “fley”in ayr›, “Esmâ”s› itibar›yla “fley”in ayn› olan Allâh ismiyle iflaret edilen; âlemlerden ⁄aniyy ve benzeri olmayand›r! Bu yüzdendir ki, “fley”i ve fiillerini Esmâ’s›yla yaratan Allâh ismiyle iflaret edilen, Kur’ân-› Kerîm’de “B‹Z” iflaretini kullanmaktad›r. “fiey”de kendisinin gayr› yoktur! Bu konuda çok iyi anlafl›lmas› gereken husus fludur: “fiey”den söz etti¤imizde “fley”in zât› derken onun varl›¤›n› oluflturan “Esmâ mertebesinden” söz ederiz. “fiey”in zât› hakk›nda tefekkür edilir, konuflulur. Allâh ad›yla iflaret edilenin Zât› hakk›nda ise konuflmak muhaldir; yani kesinlikle olanaks›zd›r! Çünkü Esmâ özelli¤inden meydana gelmiflin, mutlak Zât hakk›nda fikir yürütmesi, “vahiy” yollu gelmifl bilgi ile dahi olsa -ki bu da olanaks›zd›r- mümkün olmaz! ‹flte bunu anlatmak sadedinde yolun sonu “hiç”likte biter, denmifltir!
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
HÛ... “HÛ’vAllâhulleziy lâ ilâhe illâ HÛ”! ‹ster vahiy yollu gelsin, ister bilinç yollu üzerine e¤ilinsin, alg›lanan her “fley”in hakikatinin derûnu... Öylesine ki; Ekberiyet tecellisi sonucu önce “haflyeti”, sonucu olarak da “hiç”li¤i yaflat›r ve bu yüzden de O’nun hakikatine eriflilemez! “Basîretler ona ulaflmaz!” Mutlak bilinmezli¤e ve kavran›lmazl›¤a iflaret ismidir! Nitekim “ALLÂH” dâhil tüm isimler “HÛ”ya ba¤l› geçer Kurân’da! “HU ALLÂHu EHAD”, “HU’ver Rahmânur Rah›ym”, “Hu’ vel’Evvelu vel’Ah›ru vez’Zahiru vel’Bat›n”, “HU’vel Aliyyül Aziym”, “HU’ves Semiy’ul Bas›yr” ve Haflr Sûresi’nin son üç âyeti gibi! Bu arada flunu da bir di¤er okunufl flekli itibar›yla fark ederiz ki, isimlerin öncesindeki “HÛ” ismi iflaretiyle önce tenzih vurgulamas› yap›l›r, sonra da söz edilen isimlerle teflbihe iflaret edilir. Bu da hiçbir zaman gözden kaç›r›lmamas› gereken bir iflarettir. ER RAHMÂN... “Allâh” ismiyle iflaret edilenin, “zerre”lerin zât›n› “Esmâ”s›yla ilminde “var” k›lma özelli¤ine iflaret eder. Bugünkü anlay›fla göre “Kuantum Potansiyel”e iflaret eder. Tüm yarat›lm›fllar›n kayna¤› olan potansiyeldir. “Esmâ mertebesi”nin ad›d›r! Her fley, “var”l›¤›n› “ilim ve irade” mertebesinde bu ismin iflaret etti¤i özellikle elde eder! “Er Rahmânu alel Arflisteva; Rahmân, Arfl’a istiva etti (El Esmâ’s›yla âlemleri yarat›p hükümran oldu. Kuantum Potansiyelde ilmini seyretti ilmiyle).” (20.Tâhâ: 5) ve “Er Rahmân; Allemel Kur’ân; Halekal ‹nsan; Allemehül beyan...” (55. Rahmân: 1-4) iflaretleri gere¤i “fiUUR”da a盤a ç›kan “Esmâ”n›n hakikatidir! Rahmeti, o “fley”i ilminde “var”l›¤a getirmesidir! “Allâh Âdem’i Rahmân sûretinde halk etti” iflareti “‹n san”›n, ilmî sûretinin Rahmâniyet özelli¤i yans›mas› üzere mey-
243
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
dana getirildi¤ine iflaret eder. Yani Esmâ mertebesinde bulunan özellikler ile! ‹nsan’›n, Zât› itibar›yla kendini tan›y›fl› da Rahmâniyet’le ilgilidir... Bu nedenle “RAHMÂN”a secdeyi müflrikler alg›layamam›flt›r. “Onlara: ‘Rahmân’a secde edin (Esmâ hakikatiniz indîndeki ‘yok’lu¤unuzu hissedin)’ denildi¤inde: ‘Rahmân da nedir? Bize emretti¤ine secde eder miyiz hiç?’ dediler...” (25.Furkan: 60) ve “...Muhakkak ki fleytan Rahmân’a âsi oldu.” (19.Meryem: 44) âyetleri “‹nsan”›n Zât’›n›n “Esmâ” hakikatinden meydana getirildi¤ine iflaret eder! “‹nsan”daki “Zâtî tecelli”de budur!
244
ER RAHIYM... “Rahmân”daki say›s›z özellikleri yoktan var k›lan Rah›ym özelli¤idir! Potansiyeldeki özelliklerin seyrini oluflturma özelli¤idir! Âlem sûretleri ile kendini seyir edendir! Bilinçli varl›klar›, hakikatlerine erdirmek suretiyle; seyretmekte ve Esmâ’s› özellikleriyle yaflatmakta olan›n, kendisi oldu¤u fark›ndal›¤›yla yaflatand›r. “...Ve kâne bil mu’miniyne Rah›yma = Hakikatine iman etmifllere Rah›ym’dir” (33.Ahzâb: 43). Cennet diye iflaret edilen yaflam›n kayna¤›d›r. Melekî boyutun “var”l›¤›n› oluflturand›r. EL MEL‹K... Mülkü hükmünde olan Esmâ mertebesinde diledi¤ince fle’n alarak fiiller âlemi sûretlerinde tedbir edendir! “Her fleyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan (tedbirât›n bu mertebeden a盤a ç›kt›¤›na iflaret) Subhan’d›r... O’na rücu etti rileceksiniz.” (36.Yâsiyn: 83) Tek Melik’tir! Orta¤› olmaz. Bunun fark›ndal›¤›n› yaflatt›¤›n›n kesin ve mutlak teslimiyet d›fl›nda bir hâli olmaz! ‹tiraz ve isyan hiç kalmaz! “Arfl› istiva” diye anlat›lan olayda önde gelen özelliktir di¤er birkaç özellikle birlikte... “Semâlarda ve arzda her ne varsa; Melik, Kuddûs, Aziyz ve
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
Hakiym olan (diledi¤i mânâlar› a盤a ç›karmas› için onlar› yaratan) Allâh’› (ifllevleriyle) tespih etmedeler!” (62.Cumu’a: 1) EL KUDDÛS... Yarat›lm›fllarda a盤a ç›kan özellik ve kavramlarla tan›mlanmaktan, kay›tlanmaktan ve s›n›rlanmaktan berî! Tüm âlemleri Esmâ’s›yla yoktan “var” k›larken; onlarda a盤a ç›kan özelliklerle tan›mlan›p s›n›rlanmaktan dahi berîdir. ES SELÂM... Yarat›lm›fllara (beden ve tabiat kay›tlar›ndan; tehlikeden; boyutlar›n›n kay›tlar›ndan) selâmet ihsan eden, yakîn hâlini oluflturan; iman edenlere “‹SLÂM”›n hazm›n› veren; Dar’üs Selâm (hakikatimize ait kuvvelerin tahakkuku) olan cen net boyutu hâlinin yaflam›n› meydana getiren! Rah›ym isminin tetikleyerek a盤a ç›kard›¤› isim - özelliktir! “Selâmün kavlen min Rabbin Rah›ym = Rah›ym Rab’den “Selâm ” sözü ulafl›r (Selâm ismi özelli¤ini -Rableri olan Esmâ hakikatlerinden a盤a ç›kan yolla- yaflarlar)!!” (36.Yâsiyn: 58) EL MU’M‹N... Alg›lanan›n ötesi oldu¤u fark›ndal›¤›n› oluflturand›r, Esmâ boyutu itibar›yla. Bu fark›ndal›k, boyutumuzda “iman” olarak a盤a ç›kar. ‹man edenler fluurlar›ndaki bu fark›ndal›kla iman ederler; dünyam›zda Rasûller; tüm varl›kta ise melekler dâhil! Bu fark›ndal›k, bilinçteki akl›n vehim esaretinden kurtulmas›n› sa¤lar. Vehim, k›yas› kullanarak muhakeme yapan akl› sapt›rabilirken, iman karfl›s›nda güçsüz ve etkisiz kal›r. Mu’min isminin özelli¤inin a盤a ç›k›fl› fluurdan bilince direkt yans›r; dolay›s›yla da vehim kuvvesi onun üzerinde tasarruf edemez. EL MÜHEYM‹N... “Esmâ” mertebesinden a盤a ç›kanlar› kendi sistemi içinde koruyup sürdürendir (El hafizu ver Rakiybu ala külli fley)! Ayr›ca, (emaneti) gözetip himaye eden, koruyan,
245
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
emin, anlamlar›na da gelir. “MÜHEYM‹N”in türedi¤i kök olan “el Emanet ”in Kurân’daki fonksiyonel kullan›l›fl›, semâlar›n arz›n - da¤lar›n yüklenmekten imtina etti¤i ve el Kurân’›n ikizi olan el ‹nsan’›n yüklendi¤i fleydir. Esas itibar›yla Esmâ mertebesi ilminin RUH adl› melek olarak fluuruna iflaret eder. Ondan da yeryüzünde a盤a ç›kan insana yans›r bu emanet! Yani, Hakikatinin, Esmâ özellikleri oldu¤u fluurunu yaflamak! Bu da Mu’min ismiyle ortak çal›fl›r. RUH adl› melek (kuvve) dahi, Esmâ mertebesinin sonsuz s›n›rs›z özelliklerine iman›n kemâ liyle Hayy ve Kayyum’dur! Çünkü o dahi “fle’n” olarak vücud sahibidir!
246
EL AZ‹YZ... Karfl› konulmaz güç sahibi olarak, diledi¤ini uygulayan! Tüm âlemlerde diledi¤ini karfl› ç›kacak güç olmaks›z›n yerine getiren. Bu isim Rab ismiyle paralel çal›flan bir isimdir. Rab özelli¤i Aziyz özelli¤iyle hükmünü icra eder! EL CEBBÂR... Hükmü zorunlu olarak uygulamada oland›r. Âlemler Cebbâr’›n hükmü alt›nda, dilenileni uygulamak zorundad›r! Uygulamama gibi bir seçenekleri yoktur! Cebr, onlar›n varolufl sistem ve özlerinden gelen bir flekilde a盤a ç›kar ve hükmünü yaflat›r! EL MÜTEKEBB‹R... Mutlak BEN’lik O’na aittir! “Ben” diyen yaln›zca kendisidir! Kim ben sözüyle kendisine varl›k verirse; var oluflunun hakikatine ait “Ben”li¤i örtüp, göreceli benli¤ini ileri ç›kar›rsa, bunun sonucunu, yanmak suretiyle yaflar! Kibriyâ, O’nun vasf›d›r. EL HÂLIK... Mutlak TEK yaratan! Esmâ özellikleriyle birimleri “yok”ken “var” k›lan! Hâl›k’›n “halk”etti¤i her bir fleyin bir “hulk”u, yani yarat›l›fl amac›na göre bir huyu, ahlâk› (do¤as›na
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
göre davran›fl›) vard›r... Bu nedenle “tehalleku BiAhlâk›llâh = Allâh ahlâk› ile (Allâhça) ahlâklan›n!” buyurulmufltur ki bunun anlam›; “Allâh Esmâ’s›n›n özellikleriyle var olmufl oldu¤unu zun fark›ndal›¤›yla ve bunun gere¤ince yaflay›n” demektir. EL BÂR‹... Mikrodan makroya do¤ru her yaratt›¤›n› kendine özgü program ve özellikle yarat›rken, bütünsellikle de uyumlu olarak onu ifllevlendiren. Bedendeki tüm organlar›n birbiriyle ahenkli düzeni misali! EL MUSAVV‹R... Mânâlar› sûretler hâlinde a盤a ç›kar›p, alg›layanda o sûretlerin alg›lanma mekanizmas›n› oluflturan. EL ⁄AFFAR... Kudret veya hikmetin gere¤i olarak oluflmufl noksanl›klar›n› fark edip, bunlar›n sonuçlar›ndan kurtulmay› irade edenlere, örtüleyicili¤ini yaflatan. Ba¤›fllayan. EL KAHHÂR... “Vâhid” oluflunun sonucunu yaflatarak “izafî göresel” benliklerin asla “var” olmad›¤›n› seyrettiren! EL VEHHÂB... Diledi¤ine karfl›l›ks›z ve “hak etme” kavram› devrede olmaks›z›n veren. ER REZZÂK... Hangi boyutta veya ortamda olursa olsun a盤a ç›kan birimin yaflam›n›n devam› için gereken her türlü g›day› veren. EL FETTAH... Birimde aç›l›m oluflturan. Hakikati fark ettirip seyrettiren; bunun sonucunda âlemlerde eksik, noksan, yanl›fl olmad›¤›n› müflahede ettiren. Görüfl veya kullan›m alan›n› aç›p de¤erlendirme olana¤›n› meydana getiren. Fark edilemeyeni fark ettirip de¤erlendirten! EL AL‹YM... “‹lim” özelli¤i sebebiyle s›n›rs›z sonsuz her fleyi
247
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
ve her boyutu, her yönüyle Bilen! EL KABIDZ... Tüm birimleri, onlar› oluflturan “Esmâ”s›yla hakikatleri yönünden kudret eliyle tutup, hükmünü icra eden! ‹çe dönüklü¤ü yaflatan. EL BÂSIT... Aç›p yayan. Boyutsall›klar› ve derin görüflü oluflturan. EL HÂFIDZ... Alçalt›c›. Hakikatinden uzak yaflam› oluflturucu! Evrensel boyuttaki “Esfeli sâfîliyn”i yarat›c›. “Kesret” müflahedesini oluflturan perdelili¤i meydana getiren! ER RÂF‹’... Yükselten. Bilinçli birimi yatay veya dikey anlamda yükselterek hakikatini kavrama veya seyir anlam›nda yükselten. 248
EL MU‹ZZ... Diledi¤i birimde, izzeti oluflturan özelli¤i a盤a ç›kartarak, onu di¤erlerine göre de¤erli k›lan! EL MÜZ‹LL... Diledi¤inde zilleti zahir k›lan! Zelil eden... ‹zzeti meydana getiren yak›nl›k özelliklerini yaflatmayarak, benlikle perdelenmenin yetersizlikleri içinde afla¤›lanmay› aflikâr k›lan! ES SEM‹’... A盤a ç›kard›¤› Esmâ özelliklerini her an alg›lamakta olan. Fark›ndal›¤› ve kavramay› yaflatan. Bunun sonucu olarak Bas›yr ismi özelli¤ini tetikleyen! EL BASIYR... A盤a ç›kan Esmâ özelliklerini her an seyir ile onlardan ç›kanlar› de¤erlendirip, sonuçlar›n› oluflturan. EL HAKEM... Hükmeden ve hükmü kesinlikle yerine gelen! EL ADL... Ulûhiyetinin sonucu olarak a盤a ç›kard›¤› her Esmâ özelli¤inin yarat›fl amac›na göre hakk›n› veren. Haks›zl›k
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
etmekten, zulüm etmekten münezzeh olan! EL LAT‹YF... Yaratt›¤›n›n derûnunda ve varl›¤›nda gizli olan. Lütfu çok olan! EL HAB‹YR... A盤a ç›kan Esmâ özelli¤inin “var”l›¤›n›, “Esmâ”s›yla meydana getiren olarak, onun durumundan haberi olan. Birime, kendisinden a盤a ç›kanla, ne mertebede anlay›fla sahip oldu¤unu fark ettiren! EL HAL‹YM... A盤a ç›kan bir olaya ani ve fevrî tepki vermeyip, a盤a ç›k›fl amac› do¤rultusunda de¤erlendirmeye alan. EL AZ‹YM... A盤a ç›km›fl Esmâ özelli¤i olan hiçbir birimin, azametini kavrayamayaca¤› muhteflem büyüklük. EL ⁄AFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilmemesi gereken. Gerekli ar›nmay› yapt›rtarak Rah›ymiyetin nimetlerine erdiren. Rah›ym ismini tetikleyen! Efi fiEKÛR... Verdi¤i nimeti ço¤altmak için o nimeti de¤erlendirten. Birimde verilen nimeti hakk›yla de¤erlendirerek “daha”s›na aç›lmay› oluflturan. “Keriym” isminin özelli¤ini tetikler. Bu ismin özelli¤inin kapal› kalmas› ise, birimi kendisine ulaflana karfl› kapanmay›; o nimeti de¤erlendirmek yerine baflka yönlere dönerek o nimetten perdelenmeyi yaflat›r. Bu da “nankörlük” yani verileni de¤erlendirmemek olarak tan›mlan›r. Verilenin gerisinden mahrum kalma sonucunu do¤urur. Nimetin ard› kesilir! EL ALÎY... Yüce. Varl›klar› Hakikat noktas›ndan seyreden! EL KEB‹YR... Esmâ’s›yla yaratt›¤› âlemlerinin büyüklü¤ü kavranamaz olan.
249
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
EL HAF‹YZ... Âlemler içindekilerin varl›¤›n›n korunmas› için onlar›n gerekenlerini oluflturan. EL MUK‹YT... Hafiyz isminin özelli¤inin oluflmas› için gerekli olan maddi veya manevî olarak nitelendirilen alt yap›y› oluflturup meydana getiren. EL HAS‹YB... Birimselli¤in devam› için yeterli oldu¤u gibi, birimden a盤a ç›kanlar›n sonucunu yaflatan. Böylece sonsuza dek oluflumun ak›fl›n› yaratm›fl olan! EL CEL‹YL... Muhteflem kapsam ve mükemmeliyetiyle Efâl âleminde sultan!
250
EL KER‹YM... Öylesine cömert ki, kendisini inkâr ile a盤a ç›kanlara dahi say›s›z nimetlerini ba¤›fllamakta. “OKU”mak yani “‹KRA” ancak O’nun keremiyle bir birimde a盤a ç›kabilir. Her birimin hakikatinde yer almakta. ER RAKIYB... Her birimi Esmâ’s›yla yaratt›¤› için her an onunla olarak kontrol alt›nda tutan. EL MUC‹YB... Kendisine olan yönelifllere mutlaka icabet ederek gere¤ini oluflturan! EL VAS‹’... Esmâ özellikleriyle tüm âlemleri kapsam›fl olan. EL HAK‹YM... ‹lminin kudretiyle a盤a ç›kmas›n› sebepler zincirine ba¤layarak, nedenselli¤i oluflturan ve böylece kesret alg›lamas›n› oluflturan. EL VEDUD... Cazibeyi, çekim gücünü yaratan. Salt karfl›l›ks›z, ç›kar beklenmeyen sevgiyi var eden. Her sevenin, sevdi¤inde sevdi¤i gerçekliktir!
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
EL MEC‹YD... A盤a ç›kard›¤› muhteflem yarat›fl dolay›s›yla flan›n›n yüceli¤ini ortaya koyan! EL B‹S... Sürekli yeni yaflam boyutlar›na dönüfltüren! “Her an yeni bir fle’nde” oluflun mekanizmas› olarak sürekli yeni bir hâl yaflatan. Bu özelli¤in insanda a盤a ç›k›fl› itibar›yla... “ÂMENTU”da da yerini alan “Ba’sü ba’delMevt = ölüm akabindeki dirilifl” anlam›ndad›r... “Mutlaka siz, boyutlar de¤ifltirerek o boyutlar›n uygun bedenle rine dönüfleceksiniz!” (84.‹nflikak: 19) âyetindeki ifllev de bunu anlat›r... Ölümü TATMAK ve bunun devam› yeni bir yaflam hâline bafllamak. fiu dünya (beden) yaflam›m›zda iken de bu bâ’slar mümkündür... Velâyet - Nübüvvet - Risâlet bâ’slar› gibi! Ki, bunlarda dahi yeni bir yaflam mertebesi söz konusudur! Tohumun kabu¤unu çatlat›p mahsulünü a盤a ç›karmas› gibi, ölü (bilkuvve - ifllevsiz - nesnel) olan› bâ’s edip dirilten, demektir. A盤a ç›kana, yeni yaflam ortam veya boyutuna kavuflana göre, bir önceki ortama uygun yaflam bedeni “kabir” hükmündedir... “O Saat (vefat) muhakkak gelecektir, onda hiç flüphe yoktur. Kesinlikle Allâh, kabirlerde (bedenleri içinde) olan nefsleri (bilinçleri) bâ’s edecektir (yeni bir beden oluflturarak yaflamlar›na devam ettirecektir)!!” (22.Hac: 7) Efi fiEH‹YD... Varl›¤›yla varl›¤›n›n flahidi olan. A盤a ç›kard›¤› Esmâ özelliklerinden varl›¤›n› seyredip a盤a ç›kanlara flehâdet eden! fiehâdet edilenin kendisinden gayr› olmad›¤›n› yaflatan.
251
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
EL HAKK... Apaç›k ortada olan Mutlak Hakikat! A盤a ç›kan tüm ifllevlerin hakikati ve kayna¤›! EL VEK‹YL... A盤a ç›kan her birimin ifllevinin gere¤ini yerine getirmek için gerekeni yapan. Bunun idrak›yla kendisine tevekkül edene sahip ç›karak, onun için en hay›rl› sonucu oluflturan. Hakikatindeki el Vekiyl isminin özelli¤ine iman eden, Allâh’›n tüm isimlerine (tüm kuvvelerine) de iman etmifl olur! Halifelik s›rr›n›n kayna¤› bir isimdir! EL KAV‹YY... Kudreti kuvveye dönüfltürerek varl›¤›n oluflmas›n› sa¤layan ve onlardaki kuvveleri oluflturan. Melekî boyutu meydana getiren. EL MET‹YN... Tüm Efâl âlemini ayakta tutan. Metîn... Sa¤laml›¤› oluflturan. Metanet, direnç veren! 252
EL VEL‹YY... Birimde kendi hakikatini tan›ma ve gere¤ini yaflama özelli¤ini a盤a ç›karan. Velâyetin ve onun kapsam›ndaki üst düzey yaflam özellikleri olan Risâlet ve Nübüvvetin kayna¤›. Velâyetin en üst mertebesi olan Risâlet ve bir alt› olan Nübüvvet kemâlât›n› irsâl eden. Risâlet kemâlât›n›n zuhuru sonsuza dek geçerli ve ifllevli iken, Nübüvvet kemâlât›n›n ifllevi yaln›zca dünya yaflam›nda geçerlidir. Nebi, âhiret yaflam›nda da o kemâlâtla yaflar, ancak ifllevi bitmifltir d›fla dönük olarak! Risâlet ifllevi ise velâyet getirisi üzere devam eder sonsuza dek, velîlerdeki gibi. EL HAM‹YD... A盤a ç›kard›¤› evrensel kemâlât› “Veliyy” ismi kapsam›nda a盤a ç›kard›¤› âlem sûretlerince seyredip de¤erlendirendir! Hamd yaln›zca kendisine aittir! EL MUHSIY... TEK’likteki çokluk sûretlerini makrodan mik-
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
roya tek tek tüm özellikleriyle yaratan. EL MUBD‹’... Yarat›lm›fllar›, efli benzeri olmayan kendine özgü özellikler bütünü olarak âlemlerde a盤a ç›karan. EL MUIYD... Asl›na rücu edenleri yeni bir yaflam boyutunda hayata döndüren. EL MUHY‹... ‹HYA eden. Hayata kavuflturan. ‹lim yaflant›s›yla hakikati müflahede ederek yaflam›n› sürdürmeyi oluflturan. EL MUM‹T... Ölümü tatt›ran... Bir yaflam boyutundan di¤er yaflam boyutuna geçirten! EL HAYY... Esmâ âleminin kayna¤›! Tüm isim özelliklerinin hayat›n› veren, varl›¤›n› oluflturan. Evrensel enerjinin kayna¤›; enerjinin hakikati! EL KAYYUM... Hiçbir fleye ihtiyaç duymaks›z›n kendi vas›flar›yla varl›¤›n› kaîm k›lan. Var olan her fley kendisiyle kaîm olan. EL VÂC‹D... Özellikleri âdeta taflan... Her diledi¤ini var eden. Tüm yarat›fl›na ra¤men hiçbir fleyi eksilmeyen! EL MÂC‹D... Kerem ve ihsan›n›n s›n›rs›zl›¤›n›n getirdi¤i flan ve yücelik sahibi! EL VÂH‹D... Vâhid’ül EHAD... Say›sal çokluk kabul etmez TEK! Cüzlere bölünmemifl ve cüzlerden oluflmam›fl; panteizm anlam›na gelmeyen Bir! Çokluk kavram›n›n düfltü¤ü, “yok”lu¤a kavufltu¤u, hiçbir fikir ve düflüncenin ayak basamad›¤› TEK! ES SAMED... Som, salt TEK! Çokluk kavram›ndan münezzeh! Çok özelli¤in birleflmesinden oluflmam›fl! Ve dahi s›n›r kavram›ndan berî olan TEK’lik sahibi. Hiçbir fleye muhtaciyeti söz
253
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
konusu olmayan TEK’illik. Hadîs-î flerîf’te flöyle tan›mlanm›flt›r: “Es Samedülleziy lâ cevfe fiyhi = Samed odur ki, onda bofl luk yoktur (SOM, SALT)!!” EL KAAD‹R... ‹lmindekileri kudretiyle bir nedenselli¤e dayanmaks›z›n yarat›p seyreden! Bu hususta asla s›n›rlanmayan! EL MUKTED‹R... Kudretiyle izhar etti¤i tüm varl›kta iktidar›, tedbir ve tasarrufu geçerli olan mutlak - ifllevsel kudret sahibi. EL MUKADD‹M... Yarat›fl amac›na göre a盤a ç›karaca¤› Esmâ özelli¤ine öncelik veren. EL MUAHH‹R... Yaratt›¤›nda a盤a ç›kacak olan› Hakiym isminin gere¤ince erteleyen.
254
EL EVVEL... Yarat›lm›fl olan›n bafl›, ilk Hâli olan Esmâ Hakikati. EL ÂH‹R... Yarat›lm›fl olan›n sonsuza dek bir sonras›. EZ ZÂH‹R... Apaç›k ortada olan, Esmâ özelli¤iyle alg›lanmakta olan! EL BÂTIN... Apaç›k ortada olan›n alg›lanamayan› ve Gayb›n hakikati. (Evvel Âhir Zâhir Bât›n, HÛ’dur!) EL VÂL‹Y... Hükmüne göre yöneten. EL MÜTEÂL‹Y... Sonsuz s›n›rs›z yüce; yüceli¤i her fleye yayg›n! Âlemlerdeki hiçbir ak›l ve idrak›n kapsam›yla, hiçbir f›trat›n mahiyet ve yans›t›c›l›¤›yla s›n›rlanmayan yücelik sahibi. EL BERR... F›tratlar›n gere¤ini kolaylaflt›rarak oluflmas›n› sa¤layan! Bu konuda vaatlerini yerine getiren. ET TEVVAB... Hak ve hakikati alg›lat›p kavratarak, o birimin
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
kendi hakikatine dönüflünü oluflturan. Tövbeyi yaflat›r. Yani, birime yapt›¤› yanl›fllardan dönmeyi ve verdi¤i zararlar› gidermeyi nasip eder. Bu isim özelli¤i a盤a ç›kt›¤›nda Rah›ym isminin özelli¤ini tetikler. Sonuçta kiflinin hakikatinin getirisi olan güzellikleri ve müflahedeyi yaflat›r. EL MÜNTEKIM... Birimdeki, hakikatini yaflamas›na engel olan davran›fllar›n›n sonuçlar›n› yaflatan! “Züntikam”, a盤a ç›kan›n sonucunu, hak etti¤ini yaflatmakt›r. Allâh, intikam almak gibi duygularla vas›flanmaktan münezzehtir! “fiediyd’ül Ikab” ile birlikte kullan›ld›¤›nda, “Hakikatinin gere¤ini yaflama ya ters düflen düflünce ve davran›fllar›n sonucunu en sert ve keskin bir biçimde yaflatan” anlam›na gelir. EL AFÜVV... fiirk d›fl›nda ifllenmifl bütün suçlar›n tövbesini kabul edip, affedendir. fiirk hâli yaflam›nda bu ismin özelli¤i a盤a ç›kmaz. Burada fark edilmesi önemli konu fludur. Suçun aff› demek, o kiflinin af öncesi yaflant›s›ndaki kay›plar›n›n geri kazan›lmas› demek de¤ildir. Geçmiflin telâfisi ve kazas› yoktur Sünnetullâh’ta! ER RAÛF... Çok flefkatli, ac›yan; kendisine yönelenleri, onlara zarar verip s›k›nt›ya sokacak davran›fllardan koruyan, uzaklaflt›ran. EL MÂL‹K’ÜL MÜLK... Mülkünde diledi¤ini tedbir edip, hiçbir birime hesap verme kavram› olmadan diledi¤ini uygulayan. “De ki: ‘Mülkün Mâlik’i olan Allâh’›m... Mülkü diledi¤ine verirsin, diledi¤inden de mülkü çekip al›rs›n. Diledi¤ini aziyz edersin, diledi¤ini zelil edersin. Hay›r senin elindedir. Kesinlik le Sen her fleye Kaadir’sin.’” (3.Âl-u ‹mran: 26) ZÜL’CELÂL‹ VEL’‹KRÂM... “Celâl”iyle a盤a ç›kard›¤›na
255
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
“yok”tan var olmufllu¤unu kavratarak “yoklu¤unu” yaflat›p; “‹krâm”›yla, Esmâ kuvvelerinin kendisinde a盤a ç›k›fl›n› seyrettirerek Bekâ’y› yaflat›r. EL MUKSIT... Ulûhiyeti gere¤i olarak, her yarat›lm›fla yarat›l›fl amac›na göre hak etti¤ini vermek suretiyle adaletini uygular. EL CÂM‹’... Tüm varl›¤› “çok boyutlu tek kare resim” olarak ilminde topluca seyreden. Yarat›lm›fllar›, yarat›l›fl amaç ve ifllevleri do¤rultusunda toplayan! EL ⁄AN‹YY... Esmâ’s›n›n iflaret etti¤i özelliklerle s›n›rlan›p kay›tlanmayan ve o vas›flarla etiketlenmekten dahi münezzeh olan; “Ekberiyeti” dolay›s›yla! Esmâ’s›yla say›s›z s›n›rs›z zengin olan! 256
EL MU⁄N‹Y... Diledi¤ini, baflkalar›ndan musta¤nî k›lan, zenginli¤i yaflatan, kendi zenginli¤iyle zengin eden. “Fakr”›n sonucu olan Bekâ’n›n güzelliklerini hibe eden... “Seni hiçbir fleyin yok iken (fakr - “yok”lukta) bulup da zenginli¤e (“g›na”ya -Bekâ’ya) kavuflturmad›k m› (El ⁄aniyy kulu yapmad›k m›, Âlemlerden ⁄aniyy olan›n kullu¤unu yaflatmad›k m›)?” (93.Duha: 8) “Muhakkak ki ‘HÛ’dur ganî eden de fakir k›lan da.” (53.Necm: 48) EL MÂN‹’... Hak etmeyene, hak etmedi¤ine eriflmesine engel yaratan! ED DÂRR... Birimlerin s›k›l›p bunalarak kendine dönmesi için çeflitli azap veren hâlleri (hastal›k, çile, belâ) yaflatan! EN NÂF‹’... Hayra eriflmeye vesile olacak yararl› düflünce ve fiilleri hat›ra getirip gere¤ini uygulatan.
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
EN NÛR... Her fleyin hakikati olan ‹lim! Her fleyin asl› Nûr’dur, demek; her fley ilimden ibarettir ‹lmullâh’ta demektir. Hayat, ilimle vard›r. ‹lim sahipleri Hayy’d›r; diridir! ‹lmi olmayan ise, yaflayan ölüdür. EL HÂD‹Y... Hakikate erdiren... Hakikatin gere¤ini yaflatan! Hakk’› dillendirten! Hakikate yönlendiren! EL BED‹Y’... Efli benzeri olmayan güzellikte olup, güzellikleri yaratan! Türleri ve varl›klar› herhangi bir örne¤e dayanmayan flekilde kendilerine özgü özelliklerle yaratan. EL BAKIY... Zaman kavrams›z, yaln›zca var olan. EL VÂR‹S... Sahibi olduklar›n› geride b›rakarak dönüflenlerin, arkada b›rakt›klar›n›n sahibi olarak çeflitli isimlerle a盤a ç›kan! Bir tükeniflin ard›ndan yeni bir yap›yla devam eden. ER REfi‹YD... Rüflde erdiren! Birimin hakikatini fark etmesinin sonucu olarak olgunlaflmas›n› yaratan ve yaflatan! ES SABÛR... “E¤er Allâh insanlar› zulümlerinden dolay› sorumlu tutup sonucunu hemen yaflatsayd›; (arz) üzerinde hiçbir DABBE (insan de¤il insan bedeni) b›rakmazd›! Fakat onlar› hükmedilmifl bir vakte tehir ediyor... Ecelleri geldi¤i vakit de ne bir saat geri kal›rlar, ne de öne geçebilirler.” (16.Nahl: 61) Her yarat›lm›fl olan›n amac›na uygun ifllevini yapmas›n› bekleyip, o ifllevini tamamlad›ktan sonra sonuçlar›n› yaflatan. Zâlimin zulmüne müsaade etmesi, yani Sabûr özelli¤ini a盤a ç›karmas›, hem zâlim hem mazlum yönünden yaflanacak ifllevin tam hakk›yla yaflanmas› ve daha sonra da sonuçlar›n›n oluflmas› içindir. Belân›n büyü¤ünün a盤a ç›kmas›, zulmün büyü¤ünün oluflmas›n› gerektirir!
257
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
SON HATIRLATMA Elbette ki “Allâh” ismiyle iflaret edilen “EKBER”in “Esmâ ül Hüsnâ”s›n›n anlamlar› bu kadar dar kapsaml› de¤ildir! Bu yüzdendir ki, uzun y›llard›r bu konuya hiç girmemifltim. Çünkü bu konunun hakk›n›n verilmesi muhaldir - olanaks›zd›r! “ALLÂH ‹LM‹NDEN YANSIMALARLA KUR’ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ” dolay›s›yla bu konuya girmek zorunda kald›m. Rabbimden ba¤›fllanma dilerim. Bu konuda nice eserler yaz›lm›flt›r. Biz bugünkü bak›fl aç›m›z yönünden k›sa ve ak›lda kalabilecek flekilde konuyu ele ald›k. Belki deryadan bir damla sudur bu konudaki anlatt›klar›m›z!
258
“... SubhanAllâhi amma yes›fun!” “... Allâh onlar›n tan›mlamalar›ndan Subhan’d›r (ötedir)!!” (23.Mu'minûn: 91) Bu çal›flmam›za nokta koymadan, flu mutlak gerçe¤i bir kere daha vurgulayal›m. Bütün bu aç›klad›klar›m›z ve yazd›klar›m›z, kiflinin kendisini, bedensellikten ve “ben”likten ar›nd›rd›ktan sonra, “fluurda seyir” boyutunda yaflanacak olan fleylerdir. Bu ar›nma - tezkiye olmadan, kiflinin, bilgileri edinip tekrarla mas› bir bilgisayar›n tekrarlamas›ndan farkl› bir sonucu asla ya flatmaz! Tasavvuf, dedi-kodu olmay›p bir yaflant›d›r! G›ybet veya dedikoduyla ömür tüketen, fleytan›n süslü gösterdi¤i amelle kendini avutand›r. Kiflinin bu bilgileri yaflamas›n›n aç›k teyidi ise, onun için “yanma”n›n kesinlikle bitmifl olup; hiçbir fleyin veya olay›n onu üzüp kapsamamas›d›r! Kiflide flartlanmalar›n getirdi¤i de¤er yarg›lar›na dayal› duygusall›k yaflam› ve buna dayal› davran›fllar oldu¤u sürece, o befleriyetinin kemâlini yafla yan bir birim olarak ve yapt›klar›n›n sonucunu yaflamaya devam ederek ölümsüzlük boyutuna geçer.
ESMÂ ÜL HÜSNÂ
Bilgi uygulamak içindir. “Uygulanmayan ilim, insan›n s›rt›ndaki yüktür” fark›ndal›¤›yla ifle kendimizden bafllayal›m. Gecenin sonucunda kendimize flu soruyu soral›m: Bilgimize göre, gece uykuda geri dönüflü olmayan yolculu¤a haz›r m›y›z? Dünyada bizi “yakan” olaylar bitti mi? Huzurlu, mutlu “kullu¤u” yafl›yor muyuz? Cevap evetse ne mutlu! De¤ilse, yar›na çok ifl var demektir. Bu durumda sabah kalkt›¤›m›zda, bu gece yatarken mutlu ve haz›r olarak yatmak için neler yapmal›y›m; diye düflünmemiz gerekmez mi? Sahip oldu¤umuzu sand›¤›m›z her fleyi geride b›rakarak gidece¤imizin idrak› içinde günü de¤erlendirebiliyorsak flükürler olsun. Ves Selâm.
259
Allâh ‹lminden Yans›malarla KUR’ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ” Bu bölüm “A isimli kitab›m›zdaki hâliyle güncellenmifltir. Söz konusu çal›flmamda eme¤i geçen, ilminden yararland›¤›m de¤erli âlim ve hâl ehli ‹stanbul CERRAH MEHMET PAfiA Camii ‹mam› muhterem Hasan GÜLER Hocam›za huzurlar›n›zda teflekkürlerimi sunar›m. Ahmed Hulûsi
DUA VE Z‹K‹R
260
AHMED HULÛS‹
39
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
“Kalpler ancak ALLÂH Z‹KR‹ ‹LE TATM‹NE ULAfiIRLAR” buyuruluyor... Niye?.. Çünkü insan, sonsuzu düflünmeye yönelik bir kapasiteyle yarat›lm›flt›r ve sonsuzluk-s›n›rs›zl›k ise ALLÂH’›n vasf›d›r!.. “Lâ uhsiy senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik” diyen Rasûlullâh AleyhisSelâm; “Sana hakk›yla senâ (övgü) etmem mümkün de¤ildir; ancak sen kendini hakk›yla bildi¤in için, kendi kendine senâ edersin” itiraf›nda bulunurken sonsuz-s›n›rs›z yüce Zât’›n kesinlikle kavranamayaca¤›na iflarette bulunmaktad›r. Bu durumda bize düflen ne oluyor?.. Bize kendini tan›tt›¤› nisbette O’nu tan›mak!.. O’nun aynas›nda, kendimizi seyredip tan›mak!.. Kendimizdekilerden, O’nun sonsuz-s›n›rs›z kemâlât›na, yüce özelliklerine, hikmetlerine, hayran kalmak!..
261
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
“Allâh’›m, hayretimi artt›r” diye DUA eden Rasûl AleyhisSelâm da bu husus hakk›nda bizi uyar›yordu herhâlde... Allâh’› tan›man›n yolu da, kitab›n bafl bölümlerinde k›saca izah etti¤imiz gibi, zikirden geçer!.. Zikir, ya Zât, S›fat ve Esmâ’y› içine alan toplu isim “ALLÂH” ismi ile yap›l›r... Ya da, Allâh’› çeflitli özellikleriyle tan›maya yönelik di¤er isimleri ile yap›l›r...
262
“‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda tafsilâtl› olarak izah etti¤imiz üzere; ‹NSAN, gerçe¤i itibar›yla bir ‹S‹MLER TERK‹B‹D‹R!.. Her insanda, Allâh ismiyle toplu olarak iflaret edilen isimlerin tümü, yani bildi¤imiz ve bilemedi¤imiz pek çok Allâh ismi bir terkip oluflturur... ‹flte bu terkibe, biz insan deriz!.. Allâh, bu Esmâ terkibine “insan” ad›n› takm›flt›r... ‹nsan›n Rabbi, kendi varl›¤›n› meydana getiren bu “Allâh” isimlerinin iflaret etti¤i ilâhî güçtür!.. Her insan›n yap›s›n›n bir di¤erinden farkl› olmas›, her birinin terkibindeki “Allâh” isimlerinin farkl› güçlerde olmas›ndand›r. fiimdi siz; “ALLÂH” ismini zikretti¤iniz zaman; bu ismin zikrinden do¤an güç, terkibinizdeki bütün isimleri eflit oranda güçlendirir... Bunun da neticesinde tüm özellikleriniz ayn› seviyede geliflir... “ALLÂH ‹S‹MLER‹” zikri ise, yap›n›z› meydana getiren isimler terkibi içinde, belirli isimlerin mânâlar›n› güçlendirmeye yöneliktir... Mesela, “ALLÂH” ›n “‹RADE” s›fat›n›n ad› olan “MÜR‹YD” ismini zikretti¤iniz zaman; terkibinizdeki bu ismin
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
mânâs› güçlenir; beyninizdeki “‹RADE” fonksiyonu daha kapsaml› olarak faaliyete geçer ve eskiden iradeniz zay›f oldu¤u için baflaramad›¤›n›z birçok fleyi rahatl›kla baflarabilirsiniz... Ya da “HAK‹YM” ismini zikretmeniz, sizin bir süre sonra, her fleyin hikmetini, sebebini, neyin niçin oldu¤unu anlaman›za yol açar... Eskiden ba¤lant›s›z sand›¤›n›z, gereksiz oldu¤unu düflündü¤ünüz pek çok fleyin asl›nda bir sistem içinde birbiriyle ba¤lant›l› olarak yer ald›¤›n› idrak edersiniz... Yani, “ALLÂH” ismi zikri; fizikteki bileflik kaplar sistemindeki gibi, bütün isimleri eflit oranda yükseltirken; “‹S‹MLER” zikri ise sadece kendi cinsinden olan terkibinizdeki mânây› güçlendirir… Ve bu yüzden de kiflide çok k›sa sürede önemli geliflmeler fark edilir hâle getirir… ‹flte bu sebepledir ki, biz, kendinde k›sa süre içinde geliflme görmeyi arzu edenlere, “‹S‹MLER” zikri tavsiye ederiz.
Bizim tavsiye etti¤imiz zikirlerin, herhangi bir tarikat zikri ile alâkas› asla yoktur!.. Tarikats›z ya da hangi tarikattan olursa olsun; kifli bu zikirleri yapt›¤› zaman, birkaç ay içersinde neticelerini görmeye bafllar!..
fiunu kesinlikle belirtelim ki... Allâh, asla, d›flar›da ötelerde bir yerde olup, fizik beden ya da ruh ile yan›na gidilecek bir varl›k olmay›p; kendi özünde hissedilmesi zorunlu olan, sonra da her zerrede varl›¤› alg›lanabilen sonsuz-s›n›rs›z “TEK”tir!.. Bu anlay›fla uymayan bütün fikirler, fleytanî vas›fl› C‹NLER‹N vesveseleridir!..
263
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
264
Allâh’› bilmek, bulmak ve O’nunla olmak için tek bir tarikat vard›r, tek bir yol vard›r; o yol da Efendimiz Rasûlullâh Aley hisSelâm’›n yoludur!.. Kur’ân-› Kerîm ve Rasûlullâh ö¤retisine dayanmayan; bu ö¤reti d›fl›nda kalan her fikir, kesin olarak neticede insan›n ger çekten sapmas›na yol açar!.. Bu yüzden deriz ki... fiayet bu zikirleri yaparsan›z, kesinlikle ilim yolundan ayr›lmay›n›z! Âyet ve hadislere ters düflen fikirlere itibar etmeyiniz! Farz k›l›nanlar› ne gerekçe ile olursa olsun asla terk etmeyiniz! Art›k, kendinizin evliya, fleyh, Mehdi oldu¤u yolunda, içinize gelen fikirlere asla itibar etmeyiniz. Çünkü, C‹NLER, en büyük oyunlar›n›, hassasiyet kazanm›fl, al›c›lar› güçlenmifl olan beyin sahiplerine oynay›p, kendilerini bir fley zannettirerek yoldan ç›kart›rlar!.. Kesinlikle bilelim ki.... ALLÂH KULU olmaktan daha üstün bir derece asla yoktur!.. Biz bütün çal›flmalar›m›zla bu dereceyi, bu yak›nl›¤› niyaz edelim.
‹ster hiçbir fleye inanmay›n... ‹ster sadece “Allâh”a inan›n; ister sadece haftada bir kere Cuma namaz›na giden bir müslüman olun; bafllang›ç olarak size flu zikir formülünü tavsiye edebiliriz: 100 Allâhümme e¤inniy alâ zikrike ve flükrike ve hüsnü ibadetik Allâh’›m, seni hat›rlamay› ve de¤erlendirmeyi ve gere¤i çal›flmalar› en güzeliyle nasip et.
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
300 Allâhümme inniy es’eluke hubbeke ve hubbu men yuh›bbuke Allâh’›m, sevgini ve de sevenlerinin sevgisini senden dilerim.
300 Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inniy küntü minez zalimîn “Tanr› yok (benli¤im yok);; sadece Sen (hakikatimi oluflturan El Esmâ mânâlar›n)!! Senin (Esmâ mânâlar›n› a盤a ç›karan olarak bu ifllevimle) tespihindeyim! Muhakkak ki ben (hakikatimi fark etmeyerek ve hissetmeyerek) nefsime zulmettim.” 500 Kuddûs’üt tâhiru min külli sûin Bütün beflerî kusurlardan beni ar›nd›r. 100 Yâ Nûra külli fleyin ve hedahu ahr›cniy minez zulûmâti ilennûr Ey her fleyin nûru ve hidâyetçisi; beni cehlin karanl›klar›ndan ç›kar, ilim nûruna erdir. MÜR‹YD MU’M‹N KUDDÛS HAK‹YM
3600 1800 3600 1800
HAL‹YM REfi‹YD NÛR FETTAH
2700 2700 3600 2700
Bafllang›ç olarak ilk birkaç isimle zikre bafllayabilece¤iniz gibi; saymak zor geliyorsa saatle de yapabilirsiniz... Ayr›ca; bunlar› yapmak zor geliyorsa sadece “MÜR‹YD”, “NÛR” ve “KUDDÛS” isimlerini bir süre için saymadan dahi zikredebilirsiniz. Bu listedeki isimleri, vaktiniz olmad›¤› zamanlar, daha azaltarak da yapabilirsiniz, hiçbir mahzuru yoktur. Sadece netice alman›z biraz daha fazla zaman al›r. Önemli olan, bu listedeki DUA ve Z‹K‹R’lerin sabah uyand›ktan sonra bafllay›p, gece uyumadan önce bitirilmesidir. Her yerde, her zaman, abdestli veya abdestsiz çekilebilir, hiçbir sa-
265
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
266
k›ncas› yoktur!.. Kelimeleri dokuz defa üçlü üçlü söyleyip tespihten bir tane çekerseniz, yüzlük bir tespihte, bir dönüflte 900 olur. Mesela: Müriyd-Müriyd-Müriyd, Müriyd-Müriyd-Müriyd, MüriydMüriyd-Müriyd... fiayet, ince, zay›f yap›l› bir kimse iseniz, el parmaklar›n›z ince uzun, parmak uçlar›n›z sivri, oval ise; veya genifl al›nl›, sivri çeneli bir tipiniz var ise, o takdirde ek olarak flu duay› da yapman›z› tavsiye ederiz: 300 Allâhumme sebbit kalbiy alâ diynike, fiayet içine kapan›k, s›k›nt›l›, zaman zaman bunalan, hayattan tad almayan bir yap›n›z mevcut ise bu listeye ilave olarak veya sadece; 100 ‹nflirah Sûresi 300 Rabbiflrahliy sadriy ve yessirliy emriy 300 Elem neflrah leke sadrek dualar›yla birlikte “BÂSIT” ismini 1800 defa zikredebilirsiniz. E¤er, üç-dört ay yukar›daki listeye devam ettikten sonra kendinizde bir geliflme görür, fayda sa¤larsan›z; daha ileriye gitmek isterseniz ve vaktiniz de müsait ise, flu dualar› ve isimleri de belirtilen say›larla mevcut listenize ilave edebilirsiniz. 300 Allâhumme elhimniy rüfldiy ve e›zniy min flerri nefsiy 300 Rabbiy zidniy ilmen ve fehmen ve iymânâ RAHIYM BASIYR AZ‹YZ VEHHÂB
3600 2700 2700 2700
SEM‹’ AL‹YM VEK‹YL CÂM‹’
2700 2700 2700 2700
E¤er bir numaral›, en baflta verdi¤imiz listeyi tatbik edecek kiflide ömür süresi k›rk y›l›n üzerine ç›km›flsa, birkaç ay
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
“MÜR‹YD” ismini “4500” defa zikretmek suretiyle belli bir netice ald›ktan sonra “3600”e indirilebilir. Bunlar›n d›fl›nda bofl vakti olup da de¤erlendirmek isteyenlere 203. sayfan›n alt bölümünde bafllayarak 204. sayfada tamamlanan Hazreti Fât›ma’n›n ö¤retti¤i salâvat›n üç yüz kere okunmas›n›; “Rabbi inniy zalemtü nefsiy zulmen kebiyren lekel utba hatta terda” isti¤far›n›n yüz defa tekrar›n› önemle tavsiye ederim. Bafl› herhangi bir dünyevî iflten dolay› dertte olan ise günde befl yüz defa flu âyetlere devam ederse, k›sa zamanda büyük faydas›n› görür: “Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ HU aleyhi tevekkeltü ve huve rabbül arfl›l az›ym. Seyec’alullahu ba’de usrin yusra.” “Hasbiyallâhu veni’mel vekiyl; ve kefâ Billâhi veliyyen ve kefâ Billâhi nas›yra” Bu DUA ve Z‹K‹R’lere devam edilirken, bu arada da f›rsat buldukça tasavvuf konusunda baz› eserler okunursa; veya D‹N kavram› içine giren tüm sistemi izah etmeye çal›flan di¤er, flu ana kadar yay›nlanm›fl otuz kitab›m›z ile yirmi dört ses kasetlik “Ça¤dafl bilimle ‹slâm ve Tasavvuf anlay›fl›” setimiz, on alt› video sohbetimiz ve otuz televizyon program›m›z (Expo Channel) izlenirse, bu konular› çok kolayl›kla anlayabilirsiniz... Çünkü yapaca¤›n›z bu çal›flmalar, isteseniz de istemeseniz de; inansan›z da inanmasan›z da beyninizde yeni bir kapasite devreye sokacakt›r ki; bu durumda çok kolayl›kla yeni ö¤rendi¤iniz birçok fleyi anlay›p, idrak edebileceksiniz. Bu arada arzu edenler için, gece yatmadan önce veya kalkt›klar› takdirde k›lacaklar› iki rekâtl›k bir namaz›n son secdesinde afla¤›daki DUA’y› yapmalar›n› da tavsiye edebiliriz: Elbette ki burada önemli olan yazd›¤›m›z DUA’y› kelime keli-
267
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
268
me ezberleyerek tekrar etmek de¤il; o mânây› ihtiva eder bir biçimde içinizden geldi¤i gibi niyazda bulunmakt›r. “Arfl›n, Ruh’un ve bütün melâikenin Rabbi olan yüce Allâh’›m... Senin yan›nda âciz, güçsüz, muhtaç ve indînde bir hiç oldu¤um idraki içinde sana yalvar›yorum... Ne olur bütün yanl›fllar›mdan, bilmeyerek ve dayanamayarak yapt›¤›m bütün fiillerimden dolay› beni ba¤›flla!.. Efendimiz Muhammed AleyhisSelâm’›n Rabbi olan Allâh’›m, bana in’amda bulunduklar›n›n yolunu kolaylaflt›r ve gerçekten sapanlardan olmaktan beni koru!.. Kendine seçmekle flereflendirdiklerinden eyle; flu anda yeryüzünde yaflayan en sevdi¤in zâtlara beni yak›n eyle; onlar›n fiillerini bana da kolaylaflt›r, sevgili eyle!.. Kendisinden gayr› olmayan Allâh’›m, yaratt›¤› her fleyi tam bir mükemmeliyetle var eden Allâh’›m, ihâta edilmesi asla mümkün olmayan Allâh’›m, Ya HÛ ya men HÛ!.. Zât›n hakk› için, basîretimdeki körlükten beni kurtar; mutlak gerçe¤i bana idrak ettir, hazm›n› ver!.. Öyle bir yakîn ihsan et ki, ondan sonra küfr ve flirk olmas›n!.. Allâh’›m, Hakkel yakîn olarak yaflamama engel her ne var ise ondan sana s›¤›n›r›m... Senden sana s›¤›n›r›m... Benlikle huzurunda bulunmaktan sana s›¤›n›r›m... Koruyucu sensin ve se nin gücün her fley için yeterlidir... Âlemlerin Rabbi olan Aziym Rab sensin Allâh’›m... Bu gerçekleri bize bildiren Rasûlullâh AleyhisSelâm’a indîndeki say›ca ihsanda bulun, ne flekildekine lây›k ise; biz onu takdirden âciziz.”
Bu arada tavsiye etmekte oldu¤umuz isimlerle ilgili olarak
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
biraz bilgi vermek istiyorum... Ki, ne yapt›¤›n›n bilincine ermek isteyenlere yararl› olur umar›m! Önce ilk tavsiyem olan “MÜR‹YD” isminden söz edeyim... “MÜR‹YD” ismi, Allâh’›n “‹RADE” s›fat›n›n ad›d›r!.. Bizim tüm boyutlar› ile varl›¤›m›z önce Allâh’›n s›fatlar›yla meydana gelmifltir!.. Hayat s›fat›yla, hayat›m›z; bedenlerimiz içinde bulundu¤u boyuta göre “B‹S” ismi hükmünce yeni özelliklerle yeni yap›yla meydana gelse dahi; sonsuza dek devam edecektir... “AL‹YM” ismi gere¤ince bir bilincimiz ve ilmimiz mevcuttur... “MÜR‹YD” ismi sonucu olarak “ALLÂH’IN ‹RADE SIFATI” bizden ortaya ç›kar ve “‹RADE” sahibi olarak alg›lan›r›z. “SEM‹’” s›fat›yla alg›lay›c›l›k kazan›r, “BASIYR” s›fat›yla görür idrak ederiz... “KELÂM” s›fat› bize “‹FADE” yetene¤i kazand›r›r ve bütün bunlar hep “KUDRET” s›fat›n›n bizden ortaya ç›k›fl› dolay›s›ylad›r ki, bütün bunlar› yapacak “KUDRET” bizde görev yapar!.. “MÜR‹YD” ismi, bildi¤imiz kadar›yla ilk defa olarak bize aç›lm›fl, bir “s›r”d›r!.. Bizden evvel, hiç kimse bu ismin zikrini yapmam›fl ve baflkalar›na da tavsiye etmemifltir... Hatta din ve tasavvufla u¤raflan pek çok kifli, bu ismin varl›¤›n› bile bilmez; çünkü kitaplarda daima di¤er s›fatlar›n isimleri yaz›l›r da; “‹RADE” s›fat›n›n ismi yaz›lmaz!.. Muhakkak ki bu da Allâh’›n bir hikmeti sonucudur... “MÜR‹YD” ismi, yapt›¤›m›z çeflitli çal›flmalar sonucu olarak müflahede ettik ki, insanda en süratli geliflmeyi sa¤layan bir güce sahip! Hemen hepimiz, pek çok fleyi biliriz de, bir türlü bu bildiklerimizi uygulamaya koyamay›z. Bunun da gerçekte tek bir sebebi vard›r, ‹RADE ZAYIFLI⁄I!..
269
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
270
‹flte bu irade zay›fl›¤›n›n çaresi, anlad›¤›m›z kadar›yla “MÜR‹YD” isminin zikredilmesidir... Bu ismin zikredilmesi sonucu, kiflinin ilgi duydu¤u konuya karfl› iradesi güçlenmeye bafll›yor ve eskiden bilip de tatbik edemedi¤i pek çok fleyi kolayl›kla tatbik edebilir hâle geliyor... Mesela içkiyi b›rakam› yor; TASAVVUF EHL‹NE KES‹NL‹KLE YASAK OLAN S‹GARAYI BIRAKAMIYOR veya istedi¤i gibi ibadet edemiyor; yahut kendini ilme verip kararl› bir biçimde ilim çal›flam›yor; iflte bu durumda bu zikir, kiflinin irade gücünü artt›rd›¤› için, kolayl›kla bunlar› baflarabiliyor... Ancak bu isimden bahsederken, flunu da kesinlikle belirteyim... Nas›l ilaçlar›n belirli dozajlar› varsa, “‹S‹MLER” zikrinde de belirli rakamlar›n üstüne kesinlikle ç›k›lmamal›d›r... “‹S‹MLER” zikri insan bünyesinde, beyninde, sürekli takviye yapar!.. Nas›l, diyabet yani fleker hastal›¤›nda, flekeri tüketmek için insülin yeteri kadar verilmedi¤i için d›flardan takviye al›n›rsa; terk edildi¤i zaman bünye derhâl kendi orijinini yaflarsa... Ayn› flekilde, zikre devam edildikçe de, mânâs› ister bilinsin ister bilinmesin; inan›ls›n inan›lmas›n, hükmünü icra eder... Tecrübelerimize göre, zikir b›rak›ld›ktan sonra onbefl gün içinde bünye eski normal hâline döner!.. Burada kesinlikle anlamam›z gereken bir husus da fludur!.. Siz asla ötedeki, yukar›daki bir TANRI’y› zikretmiyorsunuz!.. Siz, varl›¤›n›z›n her zerresinde tüm varl›¤›yla mevcut olan SONSUZ-SINIRSIZ ALLÂH’›n baz› s›fat ve isimlerinin sizde a盤a ç›kmas›n› sa¤lama yolunda bir çal›flma yap›yorsunuz... Ve ancak alg›layabildi¤iniz nispette, gerek kendinizde ve gerekse çevrenizde, Allâh’› tan›yabilirsiniz!.. ‹flte bu sebeplerle, “MÜR‹YD” ismi, bize göre, kiflinin
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
ALLÂH’› tan›mas›nda en süratli yoldur... Ancak bu tan›y›fl› Allâh’tan “Hazm› ile” talep etmek gerekir. Zira, “haz›ms›zl›k” insan›n bafl›na olmad›k ifller açar!..
“MU’M‹N” ismine gelince... Bu isim kiflinin “‹MAN NÛRU”na kavuflmas›na vesile olur... “‹MAN NÛRU” ne demektir? ‹nsan, tüm ömrünü flartlanma yollu, flartlanmalar›n kendi bünyesinde oluflturdu¤u mant›k düzenine göre geçirir... Ve bu flartlanmalar›n›n oluflturdu¤u mant›¤›n›n kabul edemedi¤i fleyleri de bir türlü özümleyemez ve reddeder... ‹flte “iman nûru” bir kiflide olufltu mu, art›k o kifli mant›¤›na ters düfleni reddetmeyi b›rakarak, o fleyin olabilirli¤ini araflt›rmaya bafllar... Zihin kapasitesinin ötesinde bir fleyler olabilece¤ini düflünebilir. Her fley benim bildi¤imden ibarettir, en büyük benim, benim bilmedi¤im olamaz, mant›¤›m›n kabul etmedi¤i fley yoktur, izans›zl›¤›ndan kurtulup, yeniye, ileriye, alg›layamad›¤›na aç›k bir hâle gelir... ‹flte bu alg›layamad›¤›n› inkâr etmeyip, olabilirli¤ini düflünme ve inanma hâlini “‹MAN NÛRU” diye tan›mlar›z… ‹nsan› sürekli yeniye, ileriye, bilmediklerine, alg›layamad›klar›na aç›k bir hâle getiren özellik “‹MAN NÛRU” dur!..
“FETTAH” isminin zikri, insanda aç›l›mlar yapar!.. Hem zâhirî problemlerin çözümlenmesi yönünden, hem de BÂTINÎ kapan›kl›klar›n aç›lmas› fetholmas› cihetinden!
271
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
272
“KUDDÛS” isminin zikri, insan›n tabiat›ndan, benli¤inden kurtulmas› yönünden çok faydal›d›r... ‹nsan, flartlanmalar› ve do¤as› gere¤i olarak, kendini içinde yaflamakta oldu¤u fizik beden zanneder!.. T›pk›, 58 model Chevrolet otomobilin direksiyonunda oturup da, kendini otomobil sanan sürücü gibi!.. Sorars›n›z, kimsin sen diye; “58 model fievroleyim!..” der. Bir türlü akl› almaz, kendisinin otomobilden ayr› bir varl›k oldu¤unu ve bir süre sonra arabadan ç›k›p gidebilece¤ini!.. Aynaya bak›p, “ben bu bedenim” diye düflünen kifliler de, flayet fark edemiyorsa bir süre sonra bu bedeni terk edip yaflam›na de¤iflik bir boyutta o boyuta özgü bir bedenle devam edece¤ini; durum biraz vahim demektir!.. ‹flte “KUDDÛS” ismi, insan›n asl›n›n kudsî bir varl›k oldu¤unu, madde ve ruh ötesi bir bilinç varl›k oldu¤unu fark etmesine yarayan isimdir.
“REfi‹YD” ismi insanda “RÜfiD” hâlinin oluflmas›n› sa¤lar... Fizik bedende “rüfld” bir tan›mlamaya göre, “bülu¤” ile bafllar; çünkü o zaman cinsiyet hormonlar› faaliyete geçerek zihinsel fonksiyonlarda “akl›” güçlendirir; ve ayn› zamanda da cinsiyet hormonlar› beynin biyokimyas›n› etkileyerek, “günah” dedi¤imiz “negatif yüklü ›fl›nsal enerji”nin ruha yani bir tür hologramik ›fl›nsal bedene yüklenmesini sa¤lar... Bir di¤er tan›mlamaya göre de, sebebi her ne hikmetse, 18 yafl›nda bafllar!.. Olgunlu¤un taban›, insan›n ölüm ötesi yaflam olabilece¤i ihtimalini düflünerek, hayat›na ona göre yön vermesi, bu konuda araflt›rmalar yapmas›yla bafllar!..
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
‹flte “REfi‹YD” ismi bu en alt s›n›rdan bafllay›p, “‹lâhî s›fat larla tahakkuk etme” hâli olan “FET‹H” hâline kadar devam eder. Ondan sonra bir baflka flekilde hükmünü icra eder.
“HAK‹YM” ismine gelince... ‹nkâr›n daima kökeninde, idrak edememe vard›r!.. Sebebi hikmetini bilemedi¤in, anlayamad›¤›n fleyi inkâr edersin. Oysa, bilsen o fleyin neden öyle oldu¤unu, neyin neyi nas›l meydana getirdi¤ini, ne yap›l›rsa, nas›l neyi meydana getirece¤ini, bütün de¤erlendirmen bir anda de¤ifliverir!.. Bu isim, kiflide olufllar›n hikmetine erme kapasitesini geniflleten, her fleyin ne sebeple olufltu¤unu, neye yönelik olarak kondu¤unu fark ettiren isimdir... 273
“HAL‹YM” ismi insanda, öncelikle hoflgörü ve yumuflakl›k, sakinlik ve fevrî ç›k›fllar› kesme özellikleriyle tesirini gösterir... Kiflinin maneviyatta geliflmesi için önce hoflgörülü olmas› ve fevrî, afl›r› ve zamans›z ç›k›fllar›n› kontrol alt›na alm›fl olmas› gerekir!.. Çünkü bu tür ç›k›fllar insan›n hem zâhir dünyas›n› mahveder, sinirli, stresli, bunal›ml› bir yaflama çevirir... Hem de bât›n âlemini mahveder, Allâh’la aras›na sanki ziftten-katrandan bir perde çeker!.. “HAL‹YM” ismi iflte insan›n hem zâhir hem de bât›n dünyas›n› düzene sokan isimdir... Kiflinin olgunlukla hoflgörüyle karfl›s›ndakine aç›k olmas›n› sa¤lar ki bu da onun yeni yeni fleyleri fark etmesine vesile olur... Sinirlilik, stres, fevrî davran›fllar bu zikre devamla çok k›sa sürede kontrol alt›na al›n›r.
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
“VEDUD” ismi kiflide muhabbet duygusunu gelifltirir... Tüm varl›¤a karfl› sevgiyle yaklafl›r... Her yerde ve fleyde Allâh’› hissedip sevmeye bafllar... Dünyas› sevgi olur...
“NÛR” ismi insan›n idrak gücünü, kapasitesini art›ran bir isimdir... Kiflinin hem ruh gücünün artmas›, hem de idrak gücünün geliflmesi hep bu ismin neticesidir.
274
“B‹S” ismi dar mânâda yeni bir bedenle gibi anlafl›l›r. Ve iflin gerçe¤ini bilmeyenler taraf›ndan da zannedilir ki, “flimdi ölece¤iz yok olaca¤›z; sonra k›yamette mahflerde Allâh bizi “BÂ’S” edecek yeniden yarat›laca¤›z!” Bütünüyle ‹slâm ö¤retisi d›fl›ndaki yanl›fl bât›l ilkel bir bilgidir!.. “B‹S” ismi her an geçerlidir ve eseri her an görülen bir isimdir... Bâ’s olay› da her an cereyan etmektedir... Ölüm meydana geldi¤i anda, kifli fizik bedenden kopar, biyolojik bedenle ba¤lant›s› kesilir ve hemen o anda ›fl›nsal bedenle “Bâ’s” olarak yaflam›na kesintisiz bir flekilde devam eder... Bu hususu isteyenler, ‹mam-› Gazalî’nin “Esmâ-ül Hüsnâ” ismiyle dilimize tercüme edilen kitab›nda “B‹S” ismi aç›klamas›nda veya “HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›z›n “ÖLÜMÜN ‹ÇYÜZÜ” bahsinde tetkik edebilirler... ‹flte bu “Bâis” ismi zikri hem olay›n kavran›lmas›n› kolaylaflt›r›r hem de, her anki bâ’s oluflumuzda, yani her an yeni bir bedenle varoluflumuzda bize çok daha geliflmifl özellikler getirir...
ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z
“RAHMÂN” ismi hem “‹lâhî Rahmet”e nail olmam›z› sa¤lar, hem de gazap anlam› tafl›yan fiillerden korunmam›z› temin eder... Çünkü gazap, fliddet ateflini kesen Rahmân’›n rahmetidir... ‹leri mertebelerdeki zevâtta bu ismin çok daha de¤iflik neticeleri vard›r ki, onlara bu kitapta girmek istemiyorum... Bu arada flunu da aç›kl›¤a kavuflturay›m... “Bu Allâh isimlerini çekerken bafl›nda “Yâ” veya “EL” diyecek miyiz; mesela “Yâ Müriyd” gibi” diye soruyorlar... Ötede birinin ismi zikredilmiyor ki böyle bir ek ismin bafl›na gelsin! Buna hiç gerek yoktur!.. Evet, arzu edenler di¤er isimlerin mânâlar›n› da “ESM ÜL HÜSN” isimli bir önceki bölümde inceleyebilirler...
275
DUA VE Z‹K‹R
276
AHMED HULÛS‹
40
TESP‹H NAMAZI
Son derece önemli bir namaz tarifiyle devam etmek istiyorum... Bu ÇOK DE⁄ERL‹ NAMAZI, Efendimiz Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.), Amcas› Abdulmuttalib’in o¤lu Abbas (r.a.)’a ö¤retmifltir. Abbas bir gün Rasûl-ü Ekrem’e sorar, der ki: — Yâ NebiAllâh, ben hayli yaflland›m, zaman›m› geçir dim... Bana öyle bir fley ö¤ret ki, bunca bofla geçen y›llardan sonra bir fleyler yapm›fl olarak Huzurullâh’ta yerimi alay›m?.. ‹flte bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurur: — Yâ Abbas, ey amcam! Sana vereyim mi?.. Vermemi ister misin?.. Sana on özelli¤i olan flu namaz› ö¤reteyim mi ki; onu edâ etti¤in zaman, Allâh günahlar›n›n ilkini de sonunu da; eski sini de yenisini de; bilerek yap›lan›n› da bilmeyerek yap›lan›n› da; küçü¤ünü de büyü¤ünü de; gizlisini de aç›k olan›n› da AFFEDER!.. ‹flte bu on günaht›r (bütün günahlar).
277
TESP‹H NAMAZI
278
Yeryüzündekilerin en büyük günahkâr› dahi olsan, bu namaz sebebiyle günahlar›n affolur... Alic (çok kumlu bir çöl) kumlar› kadar günah›n olsa dahi Allâh onlar› affeder!..” ‹flte böyle buyuran Rasûlullâh AleyhisSelâm, namaz› da flöyle tarif ediyor hadisin devam›nda: “Dört rekâtl›k bir namaz›n her rekât›nda, “Allâhuekber” de yip namaza durduktan sonra on befl defa “SUBHANALLÂH‹ VELHAMDUL‹LLÂH‹ VE L ‹LÂHE ‹LLALLÂHU VALLÂHU EKBER” dersin; sonra Fâtiha ve bir sûre okur; sonra on defa daha ayn› tespihi tekrar edersin; sonra rükûya e¤ilir, on kere daha tespih edersin; sonra rükûdan kalk›p ayakta durur ken on kere daha tespih edersin; sonra secdeye var›r on kere tes pih edersin; sonra secdeden kalk›p oturur ve on kere tespih eder sin ve nihayet tekrar, ikinci defa secdeye var›r on kere tespih edersin ki, toplam yetmifl befl eder... Bunu dört rekâtta da aynen tekrar edersen, toplam› üç yüz olur... Böyle bir namaz› her gün k›lmaya gücün yeterse, her gün k›l; yetmezse, Cuma günleri, haftada bir kere k›l; bunu da yapa mazsan, ayda bir defa k›l; buna da gücün yetmezse ömründe bir defa k›l!.. Tespihin okunufl h›z›na ba¤l› olarak yirmi ile otuz dakika aras›nda zaman alan, böyle bir namaz›n insana kazand›rd›klar› iyice bir düflünülürse; san›r›m, en az haftada bir defa Cuma gecelerinde mutlaka bu namaz edâ edilmelidir... Tasavvufla ifltigal edenlerin ise, bu namazlara mümkün ise her gece yatmadan evvel veya gece kalkt›klar›nda devam etmelerini özellikle ve önemle tavsiye ederiz. Zira, bu namaz›n getirdi¤i ruhanî güç, ancak tatbik edenler taraf›ndan anlafl›l›r.
AHMED HULÛS‹
41
RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR 279
“Allâhumme einniy alâ zikrike ve flükrike ve hüsni ibâde tik.” Anlam›: “Allâh’›m seni zikretmemi, sana flükretmemi ve güzel bir flekilde kulluk etmemi artt›r, kolaylaflt›r.” Bilgi: Bize göre çok de¤erli olan bu duay› bütün zikir formüllerimizin ilk s›ras›na yerlefltiririz... Bu duay› bize Rasûlullâh SallAllâhu Aleyhi ve Sellem Muâz bin Cebel vas›tas›yla ö¤retiyor.
RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR
Muâz bin Cebel (r.a.), Rasûl-ü Ekrem’in yak›n ashab›ndan ve çok sevdi¤i zâtlardan biri, flöyle anlat›yor olay›: Rasûlullâh (s.a.v.) bir gün elimi tutup bana flöyle dedi: — Yâ Muâz... Vallâhi seni çok seviyorum!.. Sana bir fleyler tavsiye edeyim; onlar› her namaz›n sonunda (selâm vermeden) oku... Kesinlikle terk etme!.. fiöyle dersin: “Allâh’›m, seni zikretmek, sana flükretmek ve sana güzel bir flekilde kulluk etmek için bana yard›m et!..” Efendimiz AleyhisSelâm’›n sevgisini bu flekilde yeminle takviye ederek ifade etti¤i bir Zât’a ö¤retti¤i dua ne derece önemlidir, bunu takdirinize b›rak›yorum...
280
“Allâhumme elhimniy rüfldiy ve e›zniy flerre nefsiy.” Anlam›: “Allâh’›m bana rüfldümü ‹LHAM et nefsimin flerr olacak davran›fllar›ndan sana s›¤›n›r›m.” Bilgi: ‹mran bin Husayn (r.a.) müslüman olduktan sonra gelip Rasûlullâh (sallAllâhu aleyhi vessellem)’’e sordu... — Müslüman olursam bana (çok faydal› olacak) iki kelime ö¤retece¤ini vadetmifltin yâ Rasûlullâh..? — fiöyle dua et yâ Husayn... “Allâh’›m bana rüfldümü ilham et, nefsimin flerr olacak davran›fllar›ndan sana s›¤›n›r›m.” ‹flte bu hadîs-î flerîf’teki iflaret üzere, biz genellikle günlük zikirler aras›nda günde üç yüz defa bu duan›n yap›lmas›n› çok faydal› buluruz ve dostlar›m›za tavsiye ederiz!
RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR
“Allâhumme inniy es’elûke hubbeke ve hubbe men yuh›b buke.” Anlam›: “Allâh’›m senden aflk›n›, seni sevenleri sevmeyi dilerim.” Bilgi: Ebu Derda Hazreti Rasûlullâh’›n Davud AleyhisSelâm için “‹nsanlar›n en çok ibadet edeniydi” dedikten sonra flöyle anlat›yor: “Davud’un duas›nda sözü fluydu: Allâh’›m senden seni sevmeyi, seni seveni sevmeyi, senin sevgini ulaflt›racak ameli sevmeyi dilerim. Allâh’›m, sevgini bana nefsimden, ailemden ve so¤uk sudan daha sevgili k›l!..” Keza yukar›da görülen dua da baflta gördü¤ünüz tavsiyelerimiz, dua listemiz içinde yer alan bir duad›r... Daha ne diyelim ki!..
“Allâhumme inna nes’eluke min hayri ma seeleke minhu nebiyyuke Muhammedun (s.a.v.) ve neûzü bike min flerri mesteaze minhu nebiyyuke sallallâhu aleyhi ve sellem, ve ente MÜSTEAN!..” Anlam›: “Allâh’›m Nebin Muhammed AleyhisSelâm hay›rdan neler istemiflse senden ben de onlar› isterim; flerrden nelerden s›¤›n m›flsa sana, ben de onlardan sana s›¤›n›r›m... MÜSTEAN (yard›m istenilen - yard›m eden) sensin!”
281
RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR
282
Bilgi: Ebu Umame (r.a.) anlat›yor: Bir gün Rasûlullâh SallAllâhu Aleyhi ve Sellem uzun bir dua etti ki, bundan hiçbir fley ezberleyemedik... Bunun üzerine dedik: — Yâ Rasûlullâh öyle uzun bir dua ile dua ettiniz ki, biz bundan bir fley ezberleyemedik?.. Bunun üzerine buyurdu ki, Rasûlullâh AleyhisSelâm: — Size bütün bu duay› toplayan bir fley göstereyim mi?.. fiöyle dua edersiniz: “Allâh’›m Rasûlün Muhammed’in hay›r dan dilediklerinin ayn›s›n› ben de dilerim; Rasûlün Muhammed’ in flerrden s›¤›nd›¤› fleylerden biz de sana s›¤›n›yoruz. Yard›m istenecek sensin. Var›fl sanad›r. Kuvvet ve kudret ancak Allâh iledir.” Bütün istekleri ve de s›¤›n›lacak fleyleri içine alan en özlü duay› yukar›daki flekilde gene Efendimiz Rasûlullâh SallAllâhu Aleyhi ve Sellem bize ö¤retiyor... Art›k bu duay› da etmeyene diyecek söz yok!..
“Yâ mukallibel kulûb sebbit kalbiy alâ diynike.” Anlam›: “Ey kalpleri diledi¤i tarafa döndüren, kalbimi dinin üzere sâbitle!..” Bilgi: Ümmü Seleme (r.a.)’a soruldu: — Ey müminlerin annesi, senin yan›nda oldu¤u zaman
RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR
Allâh Rasûlü’nün en çok duas› ne idi?.. Rasûlullâh’›n kutlu zevcesi Ümmü Seleme (r.a.) anlatt›: — Rasûl-ü Ekrem’in en çok yapt›¤› dua flu idi: “Ey kalpleri çeviren, kalbimi dinin üzerine sâbit k›l!..” Bunun üzerine sordum: — Senin duan›n en ço¤u, neden, Ey kalpleri çeviren kalbimi dinin üzerine sâbit k›l, duas›d›r?.. Rasûl-ü Ekrem buyurdu ki: — Yâ Ümmü Seleme, gerçek flu ki, kalbi Allâh’›n iki parma¤› aras›nda olmayan insan yoktur... Diledi¤ini sebât ettirir, dile di¤ini de kayd›r›r. Yükselen burcu ya da ay›, ‹kizler, Yay, Baflak ve Bal›k olanlara bu dua kesinlikle tavsiye edilir.
“Allâhumme innâ nec’âluke fiy nuhûrihim ve neûzü bike min flurûrihim.” Anlam›: “Allâh’›m, senin, onlar›n karfl›s›na ç›kman› ister; onlar›n flerrlerinden sana s›¤›n›r›z.” Bilgi: Efendimiz, Rasûlullâh (s.a.v.)’in ö¤retmekte oldu¤u bu dua son derece önemli ve üzerinde dikkatle durulmas› zorunlu bir niyazd›r! Niçin bu böyle?.. ‹nsan›n, karfl›laflt›¤› tehlikeli olaylara ya da kiflilere karfl›, kendi beflerî imkânlar› ile mücadele vermesi son derece do¤ald›r... Allâh’tan yard›m isteyip O’na yönelmesi de do¤ald›r...
283
RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR
Ancak bu duada bir incelik vard›r ki, ona çok dikkat etmek gerekmektedir... Efendimiz bu dua ile, kendilerinin yerine, ilâhî güçlerin karfl›l›k vermesi için niyazda bulunuyor... Bu ilâhî güç, d›flar›dan o kifliler üzerine karfl› ç›kabilece¤i gibi, kendilerinden de zuhur edebilir... Nitekim böyle bir duruma iflaret flu âyeti kerîmenin ›fl›¤›nda olay› anlamaya çal›fl›rsak, meseleyi çok daha kolayl›kla çözeriz: “... Att›¤›n zaman sen atmad›n, ALLÂH ATTI!..” (8.Enfâl: 17) ‹flte ayn› flekilde, Allâh’›n karfl› ç›kmas› için niyaz ediliyor burada da... Bu konuyu daha fazla açmak istemiyorum... Arzu eden anlamaya gayret göstersin!..
284
“Allâhumme ahricniy min zulûmatil vehmi ve ekrimniy binûril fehmi.” Anlam›: “Allâh’›m VEH‹M karanl›¤›ndan beni ç›kart ve nûrunla anlay›fl ikram et!..” Bilgi: Tasavvuf yolundakilerin bilece¤i gibi, insan için en büyük belâ “VEH‹M” hükmü alt›nda kalmakt›r. Allâh’tan insan› ayr› düflüren en büyük perde “VEH‹M” perdesidir... “VEH‹M” perdesi kalk›p, Allâh Nûru ile anlay›fl ikram olan kifli derhâl Allâh’a erer, YAKÎN sahiplerinden olur!.. Bunun, ne derece büyük bir nimet oldu¤unu, ancak bu nimete ermifller bilebilir!.. fiayet, dünyada yaflarken “VEH‹M”den kurtulup “YAKÎN”e ermek istiyorsan›z, mutlaka, en az günde yüz defa bu duaya devam ediniz...
RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR
“Rabbiy zidniy ilmen ve fehmen ve iymanen ve yak›ynen sad›ka.” Anlam›: “Rabbim ilmimi, anlay›fl›m›, iman›m› ve s›dk üzere yakîni mi ço¤alt.” Bilgi: Bu dua çok önemli bir kaç hususu içine alan genifl kapsaml› bir metindir. Kur’ân-› Kerîm’de Rasûlullâh AleyhisSelâm’a emir verilmifltir, “‹lmimi artt›r diye dua et” fleklinde... Hadîs-î flerîflerde ise anlay›fl›n, iman›n ve s›dk üzere yakînin artmas› talep edilmektedir. ‹man›n artmas› çok önemlidir... Çünkü, iman ne derece artarsa, befler flartlanmas›yla bloke olmufl akl›n kavray›p kabul edemedi¤i fleyler o nispette iman yollu kabullenilmeye bafllar ve neticesinde de o fleylere vukuf meydana gelir... Bu konuda “AKIL ve ‹MAN” isimli ses kasetimiz ile “AKIL ve ‹MAN” isimli kitab›m›zda çok tafsilâtl› bilgi vard›r... Nereye kadar ak›lla ve nereden sonra imanla gidilece¤i hususunu oradan tetkik edebilirsiniz... Yakîn’e gelince... Bir “yakîn” vard›r ki sonunda “küfür” yani gerçe¤i örtmek vard›r... Bir “yakîn” vard›r ki, neticesi “s›dk” üzere “vuslat”t›r!.. “Yakîn”, kiflide “Allâh BAKIY”d›r hükmünün yaflanmas›d›r!.. Allâh kolaylaflt›ra!.. Hiç de¤ilse günde yüz defa bu duaya devam edenler çok
285
RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR
büyük faydalar›n› birkaç ay içinde görürler...
“EnzellAllâhu ‘aleykel Kitâbe vel H›kmete ve ‘allemeke mâ lem tekün ta’lem…” Anlam›: Allâh sana Kitab› (Hakikat bilgisini) ve Hikmeti (Din ilmini, Sünnetullâh marifetini) inzâl etmifl (Esmâ boyutundan bilincine ulaflt›rm›fl) ve bilmedi¤ini sana ö¤retmifltir. (4.Nisâ’: 113)
286
Bilgi: Rasûlullâh AleyhisSelâm’a gelen bu âyeti flayet günde üç yüz defa okumaya devam edersek, ilim ve sistemi kavrama yetene¤imizin flafl›lacak ölçüde geliflmeye bafllad›¤›n› hayretle fark ederiz.
Allemel’‹nsane mâ lem ya’lem. (96.’Alak: 5) Anlam›: (Yani) insana bilmedi¤ini talim etti. Bilgi: Bu âyeti kerîmeyi dahi günde üç yüz defa okuyanlar denenmifltir ki k›sa zamanda büyük geliflme göstermifllerdir. Unutmay›n Allâh’a yakîn, ilimle elde edilir!..
Ve kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emriNÂ* mâ künte tedriy melKitâbu ve lel iymânu ve lâkin ce’alnâhu nûren nehdiy
RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR
Bihi men neflâu min ‘›badiNÂ* ve inneke le tehdiy ilâ s›rat›n müstek›ym; (42.fiûrâ: 52) Anlam›: Böylece sana hükmümüzden ruh (Esmâ mânâlar›n› fluurunda hissetmeyi) vahyettik... Sen, Hakikat ve Sünnetullâh B‹LG‹ si nedir, iman neyedir bilmezdin! Ne var ki, biz Onu (ruhu),, kendisiyle hakikate erdirdi¤imiz nûr (ilim) olarak meydana getirdik, kullar›m›zdan diledi¤imize! Muhakkak ki sen de kesin likle hakikate (s›rat-› müstakime) yönlendirirsin! Bilgi: Ruhaniyetin güçlenmesi, basîretin keskinleflmesi, verilenlerin daha iyi de¤erlendirilebilmesi ve çevreye daha yararl› olunabilmesi için okunmas› tavsiye edilen bir âyettir, bu yazd›¤›m›z âyet. fiartlar› elveriflli olan›n, bir yetifltirici kontrolünde, elinden geliyorsa oruçlu olarak günde bin defa olmak üzere k›rk veya seksen gün devam edilmesi tavsiye olunmaktad›r. Biz, zaman›nda hayli nimetine kavufltuk, dileyene tavsiyemizdir.
Kemâ erselnâ fiyküm Rasûlen minküm yetlû aleyküm âyâti nâ ve yüzekkiyküm ve yüallimükümül Kitâbe vel Hikmete ve yüallimüküm mâ lem tekünû ta’lemûn; (2.Bakara: 151) Anlam›: Nitekim, içinizden (hakikati dillendirmek üzere) Rasûl irsâl ettik (a盤a ç›kard›k),, âyetlerimizi (varl›¤›n hakikati oluflumuza dair iflaretleri) size tilavet ediyor (okuyup anlat›yor),, sizi
287
RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR
ar›nd›r›yor ve Kitab› (hakikat ve Sünnetullâh bilgisini) Hikmeti (varl›¤›n olufl sistem ve düzenini, olufl mekanizmas›n›) ve bilmediklerinizi ö¤retiyor.
288
Bilgi: Bu âyeti (Bakara: 151), hemen öncesinde vermifl oldu¤um âyeti kerîmeyle birlikte bana ö¤reten Abdülkerîm Ciylî Hazretleridir... Bunlara devam ile say›s›z faydalar hâs›l oldu... “K‹TABI OKU”MADA, hikmete ermede, hiç akl›ma gelmeyecek olan fleylerin s›rlar›na ermemde Takdir-i Hûda ile âyetlere devam etmenin çok büyük faydalar›n› gördüm!.. Biz fâniyiz, k›sa bir süre sonra aran›zdan ayr›l›r gideriz; ama isteriz ki biz de nicelerinin hayra hikmete ermesine vesile olal›m, ard›m›zdan üç ‹hlâs bir Fâtiha ile, “Allâh raz› olsun” diyenlerimiz olsun! Bu sebeple, çok istifâde etti¤im bu âyetleri burada sizlere aç›kl›yorum... Arzu edenler bu âyetlere günde yüz defa devam ederler! Veya daha âlâs›, önce birini günde bin defa ve oruçlu olarak k›rk veya seksen gün devam ederler; sonra onu günde yüz defaya düflürüp ikincisini gene günde bin defa olarak k›rk veya seksen gün yaparlar; sonra da her ikisine günde yüzer defa olarak devam ederler... Kesinlikle bilelim ki bu âyetler Kur’ân-› Kerîm’deki en de¤erli mücevherlerden ikisidir! Allâh kolaylaflt›ra!..
AHMED HULÛS‹
42
ÖZEL B‹R 19’LU HÂCET DUASI
289
Bafl› dertte, s›k›nt›da olan, büyük bir problemle karfl›laflm›fl olan, herhangi bir düflman›ndan kurtulmak, selâmete ç›kmak isteyen ya da daha baflka talepleri olanlar için son derece tesirli bir dua formülü vermek istiyorum bu bölümde de... Bu duay› tatbik eden pek çok kifli 19 güne kalmadan arzular›na nail oldular, bunlara yak›ndan flahidim!.. Yaln›z flunu kesinlikle ifade edeyim... Haks›z yere, baflkalar›na zulûm için, ya da kötü amaçl› olarak bu formül tatbik edilirse; bunu yapan›n asla bafl› belâdan kurtulmaz; etti¤i ters dönüp kendisini vurur. fiimdi dua fleklini yaz›yorum... Önce flu alt› Allâh ismini iyice ezberleyelim: “FERDÜN, HAYYUN, KAYYÛMUN, HAKEMUN,
ÖZEL B‹R 19’LU HÂCET DUASI
ADLUN, KUDDÛSUN.” Befl vakit namaz›n farz›n›n arkas›ndan on dokuz harfli bu alt› isim her gün okunacak, on dokuzar defa... Evvelinde on defa “ALLÂHU EKBER” denildikten sonra!.. On dokuzuncu günden sonra, herhangi bir flekilde s›k›nt›n oldu¤u takdirde bu isimlere ilaveten “...Seyec’ alullâhu ba’de ‘usrin yüsrâ” (65.Talâk: 7) âyetini de okuyacaks›n her defas›nda... Yani flöyle: “Ferdün, Hayyun, Kayyûmun, Hakemun, Adlun, Kuddûsun... Seyec’alullâhu ba’de usrin yüsrâ.”
290
Bu metin on dokuz defa tekrar edilecek, befl vakit namaz›n farzlar›n›n arkas›ndan, on dokuz gün süre ile... Âyetin mânâs› da fludur: “Allâh zorluktan sonra bir kolayl›k oluflturur!..” (65.Talâk: 7) E¤er talebiniz, s›k›nt›dan kurtulmak de¤il de daha baflka ise, o takdirde, yukar›da yazd›¤›m âyeti kerîme yerine, yine on dokuzar harfli olan, konusuna göre, flu âyeti kerîmeleri okuyabilirsiniz: ‹lim için: Yuallimuhül Kitabe vel Hikmete; “Kitab› (hakikat bilgisini),, Hikmeti (Allâh Esmâ’s›n›n âlemlerde oluflturdu¤u sistem ve düzenin çal›flma mekanizmas›n›) talim edecek (varl›¤›na nakfledecek - programlayacak)..” (3.Âl-u ‹mran: 48) Feth için: ‹nnâ fetahnâ leke fethan mübiynâ;
ÖZEL B‹R 19’LU HÂCET DUASI
“Kesinlikle sana öyle bir fetih (görüfl aç›kl›¤›) verdik ki, (o) Feth-i Mubiyn’dir (apaç›k aç›k hakikati - sistemi müflahede)!!” (48.Fetih: 1) FeasAllâhu en ye'tiye Bil feth›; “Umulur ki Allâh, aç›kl›k veya (HÛ) indînden bir hüküm getirir.” (5.Mâide: 52) Vec'al lena min ledünKE Nas›yra; “Ledünnünden bir zafer olufltur.” (4.Nisâ’: 75) Düflman›na galip gelmek için: ‹nne h›zbAllâhi hümül ¤alibun; “Muhakkak Allâh taraftarlar›, galip gelecek olanlar›n ta ken dileridir!” (5.Mâide: 56) Felhükmü Lillâhil ‘Aliyyil Kebiyr; “Hüküm, Alîy, Kebiyr olan (a盤a ç›kan kuvvelerinin hükmedicili¤ini reddedemeyece¤iniz) Allâh’›nd›r!” (40.Mu’min: 12) Düflman›ndan korunmak için: HasbiyAllâhu lâ ilâhe illâ HÛ “Allâh bana yeter! Tanr› yoktur sadece ‘HÛ’!” (9.Tevbe: 129) HasbünAllâhu ve n›'mel vekiyl; “Allâh yeter bize, O ne güzel Vekiyl’dir!” (3.Âl-u ‹mran: 173) N›'mel Mevla ve n›'men Nas›yr; “Ne güzel Mevlâ’d›r (sahiptir O) ve ne güzel Nasîr’dir (zafere ulaflt›r›c›’d›r O)!!” (8.Enfâl: 40) R›z›k geniflli¤i için: VAllâhu yerzuku men yeflâu Bi ¤ayri hisab;
291
ÖZEL B‹R 19’LU HÂCET DUASI
“Allâh diledi¤ine hesaps›z r›z›k verir.” (2.Bakara: 212) Ve a'tedna leha rizkan keriyma; “Onun için cömert-zengin bir yaflam g›das› haz›rlam›fl›zd›r.” (33.Ahzâb: 31) ‹nnAllâhe “HÛ”vel⁄aniyyulHamiyd; “Muhakkak ki Allâh ⁄aniyy’dir, Hamiyd’dir.” (57.Hadiyd: 24) (60.Mümtehine: 6) Allâhû Teâlâ, hepimizi bu verilen DUA nimetini de¤erlendirebilenlerden eylesin. Amin.
292
AHMED HULÛS‹
43
HÂCET (‹HT‹YAÇ) NAMAZI
293
“Lâ ilâhe illAllâhul Haliym’ül Keriym, subhanAllâhi rabbil ârfl›l âzîm, elhamdulillâhi rabbil âlemiyn; es’elüke mûcibâti rahmetik, ve azâimi ma¤firetik, vel¤aniymete min külli birr, ves selâmete min külli ism, lâ tedâ’liy zenben illâ ¤aferteh, velâ hemmen illâ ferrecteh, ve lâ hâceten hiye leke r›dan illâ kaday teha yâ erhamer râh›miyn.” Anlam›: “Tanr› yoktur. Haliym ve Keriym olan Allâh vard›r; Aziym olan Arfl›n Rabbi Allâh’› tenzih ederim. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allâh’a aittir. Yâ Rabbi, beni, rahmet ve merhametinin gerektirdiklerine ve her iyi olana mazhar k›l; her günahtan selâmete ç›kar; affetmedi¤in günah, kurtarmad›¤›n dert kalmas›n. Amin ey merhametli Rah›ym.”
HÂCET (‹HT‹YAÇ) NAMAZI
294
Bilgi: HÂCET namaz› diye bilinen, kiflinin bir ihtiyac›n›, bir s›k›nt›s›n›, bir derdini Allâh’a arz edip, kurtulufl istemesi için önerilen namaz hakk›nda bak›n Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz ne buyuruyor: “Allâh’tan veya insano¤ullar›ndan birinden bir hâceti (ihtiyac›) olan kimse, hakk›yla abdest ald›ktan sonra, iki rekât namaz k›ls›n; bundan sonra ‹ST‹⁄FARDA bulunsun ve Allâh Rasûlü üzerine salâvat getirip flu flekilde dua etsin...” Ve yukar›da nakletti¤imiz duay› tavsiye ediyor Efendimiz... Bafl› dertte, s›k›nt›da, belâda olan, flayet belirtilen flekilde namaz› edâ eder, arkas›ndan yukar›daki duay› okur ve arkas›ndan da daha önce yazm›fl oldu¤umuz Talâk Sûresi’ndeki: “...Ve men yettek›llâhe yec’al lehû mahrecan ve yerzukhu min haysu lâ yahtesib, ve men yetevekkel alallâhi fehuve hasbüh...” âyetini bin defa tekrar ederse, Allâh’a en büyük ilticada bulunmufl olur... Ayr›ca bu âyete, belirtilen say›da devam etmek suretiyle, murad› olana kadar okumak çok büyük fayda sa¤lar. Hâcet konusunda pek çok evliyaullâh›n en baflta gelen tavsiyesi, isti¤fard›r... “fiayet kifli yapt›¤› çal›flmalar ile Allâh indînde kendisi için takdir edilmifl bulunan dereceye hak kazanamazsa, Allâh ona birtak›m s›k›nt› ve dertler verir, bunlara katland›r›r da neticede o dereceyi ihsan eder” buyuruldu¤u için, bu durumu çok iyi anlamak icap eder. Derecesini yükseltip, kusurlar›n› ba¤›fllatan en tesirli fley de insan için “‹sti¤far”d›r... Bu yüzdendir ki, bafl› dertte olanlar›n isti¤far bölümünde nakletti¤imiz “Seyyîdül ‹ sti¤far” denilen duaya devam etmeleri ve sabah akflam, ya da befl vakit namaz›n
HÂCET (‹HT‹YAÇ) NAMAZI
ard›ndan okumalar› pek faydal›d›r... Yaln›z fluna dikkat edilmelidir ki, mânâs›n› bilerek ve hissederek isti¤far› yapmak kesin kez gereklidir.
295
DUA VE Z‹K‹R
296
AHMED HULÛS‹
44
‹ST‹HARE NAMAZI
297
“Allâhümme inniy esteh›yrüke bi›lmike estakdirüke bikud retike ve es’elüke min fadlikel az›ym. Feinneke takdirü ve lâ akdirü ve talemü ve lâ a’lemü ve ente allâmül ¤uyûb. Allâhümme in künte ta’lemu enne hâzel emre hayrün liy fîy diynî ve meâfliy ve âk›beti emriy fakdirhu liy ve yessirhü liy sümme barik liy fiyhi. Ve in künte ta’lemü enne hâzel emre flerrün liy fiy diynî ve meâflî ve âk›beti emriy feasrifhü anniy veasrifnî ahnu vakdir lilhayre haysü kâne sümme ard›nî bihi.” Anlam›: “Allâh’›m ilminle bana hakk›mda hay›r olan› bildirmeni ni yaz ederim. Gücün yetti¤i için bana güç vermeni isterim. Hay›rl› olan taraf›n bana aç›klanmas› için, senin o büyük fazl› Kereminden dilerim. Çünkü sen güçlüsün, bense güçsüzüm. Sen
‹ST‹HARE NAMAZI
bilensin, ben bilemem. Gayb›n bütün s›rlar›n› bilen sensin... Allâh’›m, e¤er..... (iflini söylersin)...... benim dinim, hayat›m, âhiretim için iflimin sonucunun hay›rl› oldu¤u bilgin içindeyse, bu ifli bana kolaylaflt›r ve nasip et... Allâh’›m e¤er (iflini söylersin) benim dinim, hayat›m, âhire tim için iflimin sonucunun hay›rs›z oldu¤u bilgin içindeyse, beni o iflten so¤ut ve uzaklaflt›r ve nasip etme.”
298
Bilgi: “‹stihare” ‹slâmiyet’te çok önemli bir husustur!.. Yap›lacak bir iflte gayb› bilen Allâh’a dan›flmak, bütün inananlar için son derece önemli bir imkând›r. Bu yüzdendir ki Rasûlullâh AleyhisSelâm’a inanan yak›n sahabesi flöyle derdi: “Rasûlullâh (s.a.v.) bize tüm ifllerimizde istihareyi tavsiye ederdi!..” Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n tavsiye etti¤i “istihareyi” bize Hazreti Ebu Bekir, ‹bn Mes’ûd, Ebu Eyyûb el Ensarî, Ebu Saîd el Hudrî, Sâ’d bin Ebî Vakkas, Abdullah bin Abbas, Ebu Hureyre gibi birçok önde gelen ashab-› Rasûl nakletmekte... Evet nedir bu nakil?.. Ne buyuruyor Rasûlullâh AleyhisSelâm: “Biriniz bir ifli ciddi olarak düflünüp karar aflamas›na geldi ¤inde, farz›n d›fl›nda iki rekât namaz k›ls›n ve ard›ndan flu dua y› yaps›n...” Dua, yukar›da verdi¤imiz metindir. Namazda bilenler, birinci rekâtta “Kul yâ eyyühel kafirûn” ikinci rekâtta da “‹hlâs” Sûresi’ni Fâtiha Sûresi’nden sonra
‹ST‹HARE NAMAZI
okurlar; bilmeyenler de her iki rekâtta da “‹hlâs” okurlar. fiayet o gece gerekli ve yeterli iflaret al›nmazsa, yediye kadar devam etmek icap eder. Çünkü Rasûl-ü Ekrem Enes bin Mâlik’e bu konuda flöyle demifltir: “Ey Enes, bir ifle teflebbüs etmek istedi¤inde, o ifl hakk›nda yedi kere istihare et. Sonra gönlünden geçen karara, e¤ilime bak. Çünkü hay›r, gönüldeki temayüldedir.” Ancak ifl acele ise, daha fazla süre de yoksa?.. O zaman iki rekât namaz k›l›p, isti¤far edip, salâvat getirdikten sonra flu flekilde dua edilmelidir: “Allâh’›m her fleyi ve bütün gayb›, geçmifli ve gelece¤i bilen sensin. ‹çinde oldu¤um durum da bilgin içindedir. Beni nefsime, kendime b›rakma; bana hayr› hissettir ve hayr› kolaylaflt›r. Beni flerri seçmekten koru ve flerr yolunu kapa! Senin mülkünde orta¤›n yoktur, her fleye gücün yeter, ben senin kulunum ve sen de benim rabbim olan Arfl›n Aziym Rabbisin. Lütfen bana yol gös ter, gerçe¤i ilham et.” Bundan sonra Allâh’a tevekkül edilip, içe do¤an biçimde hareket edilir. ‹stihare’de flayet güzel fleyler görülürse, din büyükleri görülürse, yeflil, beyaz gibi renkler görülürse, hayra; siyah, mavi, sar› gibi renkler görülürse de o iflten uzak durmaya gayret edilir. Özellikle, tasavvufla ilgilenmek isteyenlerin, yanl›fl bir kap›y› çalmamalar› için istihare ehemmiyetle tavsiye olunur... Baz›lar›, zaman zaman kendi durumlar›n› sorma amac›yla da istihare yaparak bir tür oto-kontrolde devam ederler. fiunu unutmayal›m ki; Bize hay›r gibi gelip, fliddetle arzulad›¤›m›z nice fleyler vard›r ki, onlar gerçekte bizim için flerrdir... Bize flerr gibi gelip, o fleyden uzak durmak için fliddetle di -
299
‹ST‹HARE NAMAZI
rendi¤imiz nice fleyler vard›r ki, onlar da gerçekte hay›rd›r. Allâh bilir, biz bilemeyiz... Öyle ise Allâh’a soran, kesinlikle bilelim ki, asla piflman olmaz!..
300
AHMED HULÛS‹
45
BELÂLARDAN MUHAFAZA
301
“Allâhümme inniy eûzü Bike minel keseli vel heremi vel me’semi vel ma¤remi ve min fitnetil kabri ve azâbil kabri ve min fitnetin nâri ve ‘azâbin nâri ve min flerri fitnetil ¤inâ ve eûzü Bike min fitnetil fakri ve eûzü Bike min fitnetil mesiyhid deccâl... Allâhümme e¤sil ‘anniy hatâyâye bimâisselci velberedi ve nakk› kalbiy minel hatâyâ kemâ nekkaytes sevbel ebyada mineddeyni ve bâid beyniy ve beyne hatâyâye kemâ bâ’adte beynel maflrik› vel ma¤rib” Anlam›: “Allâh’›m, tembellikten, bunamadan, günahtan (bedene tâbi olma bilincinden),, ödleklikten/borçtan, kabir fitnesinden, kabir azab›ndan, nâr (atefl) boyutunun fitnesinden, nâr’›n azab›ndan, zenginlik imtihan›n›n flerrinden, B mânâs›nca, sana s›¤›n›r›m...
BELÂLARDAN MUHAFAZA
Fakirlik imtihan›ndan sana s›¤›n›r›m... Mesih Deccal’in fitne sinden (imtihan›ndan) sana s›¤›n›r›m... Allâh’›m (kendimi beden kabul etme hatam dolay›s›yla olan) günahlar›m›n kirini (el de¤memifl) kar suyu ve dolu ile y›ka... Beyaz elbiseyi kirler den paklad›¤›n gibi, kalbimi günahlardan (beden kabul etme hatas›ndan) ar›nd›r... Benimle, hatamdan kaynaklanan günahlar›m›n aras›n› do¤u ile bat› kadar uzak eyle.”
302
Bilgi: Hazreti Âifle (r.a.)’›n bize nakletmifl oldu¤u bu duay› yapan Rasûlullâh (s.a.v.), insan için çok büyük tehlike arz eden olaylar› son derece özetle bize bildirmekte ve bunlardan Allâh’a s›¤›nmam›z› ö¤ütlemektedir... Tembellik, insanl›k kavram›n›n ifllevini ortadan kald›ran bir tür hastal›kt›r... Bunakl›k, gene son y›llarda teflhis edilen ve insan fluurunu ortadan kald›ran, insanl›k fonksiyonlar›n› yaflayamaz hâle getiren berbat bir hastal›kt›r... Ödleklik, fikri aksiyona dönmekten kesen, insana ilerleme yolunu kapatan büyük bir belâd›r... Diri diri, tüm zihnî fonksiyonlar› yerinde, fluurlu ve çevresini alg›lar bir hâlde kabre konan insan›n ilk an dehfletini ve içinde bulundu¤u yeni boyutun varl›klar›yla temas›n› düflünebiliyor musunuz?.. O ne korku verici, flok edici bir ortam ve yaflam biçimidir!.. Ya sonras›nda o ortama haz›r de¤ilseniz, o içinde bulunaca¤›n›z yerin ve flartlar›n size verece¤i dehfletengiz azap!.. Bütün bunlar› mant›¤›n›z, yeterli ilminiz olmad›¤› için kabullenemiyorsa, elbette korkmazs›n›z kabir fitnesinden ve azab›ndan... Ama, uyar›yor bu konuda da bizi Rasûlullâh (s.a.v.)... ‹sterseniz dikkate almay›n!.. Neticesine katlanacak
BELÂLARDAN MUHAFAZA
olan yine sizsiniz!.. DECCAL F‹TNES‹... Sa¤ gözü kör, yani Hakk’›, gerçe¤i görmekten perdeli, sahip olaca¤› ola¤anüstü güçlerle insanlar› kendine tap›nd›racak YÜCE RAB oldu¤unu iddia edecek varl›k!!!.. Allâh’›n âdeti oldu¤u üzere, önce insanlar› ALLÂH’a inanmaya, O’nun SONSUZ-SINIRSIZ TEK oldu¤una; tap›n›lacak bir TANRI olmad›¤›na, her türlü, flekil, renk, ›fl›k ve bu tür kavramlardan münezzeh yüce bilgi ve güç sahibi evren üstü, enerji üstü bir kavram oldu¤una iflaret edip uyaracak olan “MEHD‹” lakapl› kifli ç›kacak... Arkas›ndan da bu anlay›fl›n imtihan›na tâbi tutulmak üzere insanlar, DECCAL ortaya ç›kacak; ve insanlar›n as›rlard›r tap›nd›klar› gökyüzündeki TANRISI oldu¤unu bildirecek ve onlar› kendine tap›nmaya, kendi TANRI’l›¤›n› kabul etmeye davet edecek... “MEHD‹”nin aç›klad›¤› ALLÂH kavram›n› idrak etmifl olanlar, bu gerçe¤i fark ettikleri için, ne kadar ola¤anüstü olaylar ortaya koyarsa koysun, DECCAL lakapl› TANRI’l›k iddias›ndaki varl›¤a inanmayacaklar ve Hazreti Muhammed’in Kur’ân-› Kerîm ile bildirmifl oldu¤u esaslara ba¤l› kalarak ölüm ötesi yaflama geçeceklerdir. Kur’ân-› Kerîm’de “‹HLÂS” Sûresi’nde aç›klanan “ALLÂH” kavram›n›n mânâs›n› anlamam›fl; kafas›nda yaratt›¤› bir TANRI’ya “ALLÂH” ismiyle yönelen insanlar ise, tasav vurlar›ndaki gökte bir yerde yaflayan TANRI’lar›n› karfl›lar›nda bulunca, hemen O’na koflacaklar ve sonuçta, kendilerine yap›lan uyar›ya kulak vermemenin cezas›n› büyük bir hüsran ile alacaklard›r. DECCAL fitnesinden kurtulufl, ancak ve ancak Kur’ân-› Kerîm’de “‹HLÂS” sûresinde aç›klanan “ALLÂH” ismiyle ifla-
303
BELÂLARDAN MUHAFAZA
304
ret edilen idrak edilerek mümkün olur; bunu hiç akl›m›zdan ç›kartmayal›m... Zira, flu s›ralar C‹NLER, kendilerinin UZAYLI VARLIKLAR(2) UFO’larla aram›za gelip gittiklerinden s›kça söz etmeye bafllad›lar... Yak›nda insanlar›n TANRI’s›n›n yeryüzüne gelece¤inden de bahsediyorlar... Bunlar çok önemli iflaretler olabilir... Bilemeyiz, MEHD‹ ne zaman ç›kar; bilemeyiz DECCAL ne zaman ç›kar!.. Bunlar Allâh’›n ilminde olan hususlard›r. Ne var ki, böyle bir belâya karfl› tedbirli, bilgili olup, yeni yetiflenleri bu konuda uyarmada kesinlikle büyük yarar vard›r... Çünkü iflaretler bu zaman›n çok uzak olmad›¤›n› göstermektedir... Kütübi Sitte denilen kesinlikle do¤rulu¤u tart›fl›lamayan hadis kitaplar›nda gerek DECCAL ve gerekse MEHD‹ konusunda önemli hadisler vard›r; arzu edenler mesela “‹bn MÂCE”den MEHD‹ ile ilgili Allâh Rasûlü aç›klamalar›n›, “Müslim” - “Buharî” ve di¤erlerinden DECCAL’la ilgili bahisleri tetkik edebilirler... Mesela, Deccal’in kufl gibi uçarak dünyan›n bir yerinden di¤er bir yerine gidebilece¤i, k›rk günde bütün dünyay› dolaflaca¤›, girmedik ev kalmayaca¤›, ayn› anda dünyan›n her yerinde görülüp, dinlenebilece¤ine iflaret eden öyle tan›mlamalar vard›r ki; as›rlar öncesinin flartlar› içinde, elbette ki uçak, televizyon gibi fleyler hayal bile edilemezken, olay›n bu flekilde nesilden nesile aktar›lmas› üzerinde hassasiyetle durmak gerektirir, bize göre!.. Çünkü Rasûlullâh, “‹nsanl›k yarat›ld›¤›ndan beri böyle bir fitne görmemifltir” diyerek DECCAL olay›na son derece büyük önem vermektedir. Çünkü, Deccal öylesine ola¤anüstü güçlere sahip olarak (2) Bu konuda çok genifl aç›klama “RUH ‹NSAN C‹N” isimli kitab›m›z›n "Uzayl›lar›n ‹çyüzü" bölümündedir.
BELÂLARDAN MUHAFAZA
öyle hayret verici olaylar meydana getirecektir ki, buna inanmamak, ancak Allâh’›n muhafaza etti¤i kifliler için söz konusu olabilecektir. Ve DECCAL’› yeryüzünden kald›racak olan flah›s da Hazreti ‹SA AleyhisSelâm’d›r. ‹SA AleyhisSelâm’›n gelip gelmeyece¤i ya da ne flekilde gelece¤i konusunda bir hayli fazla spekülasyonlar yap›lmaktad›r... Biz, Cenâb-› Hakk’›n verdi¤i ilim ve erifltirdi¤i müflahede nispetinde düflüncemizi arz edelim, belki merakl›lar›na faydal› olur... Nakledilir ki, Hazreti ‹SA yeryüzünden ayr›lmadan önce “‹ki bin sene sonra tekrar aran›za dönece¤im” demifltir... Rasûlullâh (s.a.v.) ise Kur’ân-› Kerîm’den sonra gelen en itibarl› hadis kitaplar›nda kesinlikle vurguland›¤› bir biçimde ‹SA AleyhisSelâm’›n yeryüzüne inece¤ini ve DECCAL’› yok edece¤ini aç›klam›flt›r... ‹SA AleyhisSelâm bizim müflahedemize göre flu anda ruhanî bedeniyle serbest bir biçimde di¤er Rasûller ve üst dereceli fetih ehli evliyaullâh ile birlikte “Berzah”ta yaflam›na devam etmektedir. KEfi‹F, fizik bedene ba¤›ml›l›k devam ederken manevî âleme vukuf ve onlarla irtibat hâlidir... FET‹H ise, fizik-biyolojik beden yaflam›na devam ederken, ruh dedi¤imiz bir tür hologramik ›fl›nsal bedenin ba¤›ms›zl›¤›n› kazanma hâlidir ki, bu durum tasavvufta, “ÖLMEDEN ÖLMEK” diye tan›mlan›r. ‹flte bu fetih gelmifl, yani ölmeden ölmüfl, ruhuyla, ›fl›nsal âlemde yaflama yetene¤ini elde etmifl kifliler; diledikleri takdirde bu bedeni yo¤unlaflt›rmak suretiyle aram›zda biyolojik bedenle görünebilirler ve çeflitli ifller baflarabilirler...
305
BELÂLARDAN MUHAFAZA
Nitekim bunun bir örne¤i de HIZIR AleyhisSelâm’d›r! Diledi¤i anda biyolojik bedene geçip görünür, diledi¤i anda da ›fl›nsal boyutta yaflam›na devam eder... Bu esastan olmak üzere gerek Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin ve gerekse daha baflka fetih ehli zevât›n ayn› anda birkaç yerde görülüp yemek yemeleri, hep bu türden olaylard›r. Hazreti ‹SA da, flu anda yaflamakta oldu¤u RUH ya da bir tür hologramik ›fl›nsal bedenini tekrar yo¤unlaflt›rmak suretiyle yeni bafltan aram›za dönecektir ki, bu dönüfl yafl› da, ayr›ld›¤› andaki otuz üç yafl›n sûreti ve flekliyle gerçekleflecektir... Muhakkak gerçe¤i en mükemmel flekilde bilen Allâh’t›r. Evet, Rabbimin bu konuda müflahede ettirdi¤i bu... fiükründen aczimi itiraf ederim, bana ö¤rettiklerine...
306
“Allâhümmerzuknâ iymânen dâimen, ve yakînen sâd›kan ve kalben hâfli’an, ve lisânen zâkiren, ve ‘amelen makbûlen, ve r›zkan vâsi’an, ve ‘›lmen nâfi’an, ve dereceten refiy’âten, ve tevbeten nasûhaten kablelmevt, ve râheten ‘›ndel mevt, ve ma¤fireten bâ’del mevt, ve emnen min ‘azâbil kabr” Anlam›: “Allâh’›m, daimî iman hâliyle, s›dk üzere yakîni, (korkan de¤il) haflyet duyan bir kalbi, zikreden lisan› (sürekli zikir hâlinde olmay›),, makbûl çal›flmalar yapmay›, çok kapsaml› bir r›zk, bana sonsuza dek faydal› olacak ilmi, yüksek derecelerin kemâ lini, ölümü tatmadan önce nasuh tövbesi içinde olmay›, ölümü tatma an›nda rahatl›¤›, ölüm akabinde ma¤fireti ve kabir azab›ndan emin olmay› bize ihsan et (bunlarla bizi r›z›kland›r).”
BELÂLARDAN MUHAFAZA
Bilgi: Rasûlullâh (s.a.v.)’in bize ö¤retmifl oldu¤u bundan evvelki ve bu dua hayat›m›z›n bütün safhalar› ile ilgili, tasavvur ve hayal edemeyece¤iniz kadar genifl alan› kapsam›na alan dualard›r. Birinci verdi¤imiz dua, sak›n›lmas›, Allâh’a s›¤›n›lmas› gereken en önemli hususlar› vurgulamakta; ikinci olarak yukar›da nakletti¤imiz de Allâh’tan acilen ve önemli olarak istenilmesi gereken hayatî öneme haiz hususlar› aç›klamaktad›r. Lütfen, bu iki duan›n anlam›n› dikkatle inceleyiniz ve ondan sonra da, s›¤›n›lan ve arzulanan fleylerin önemi hususunda fikir beraberli¤i içinde iseniz, mutlaka her gün sabah-akflam birer kere bu iki duay› okumaya kendinizi al›flt›r›n›z. Unutmay›n›z, sadece yapt›klar›n›z›n neticesini elde edeceksiniz; size havadan bir fleyler verecek ötede bir TANRI mevcut de¤ildir... ALLÂH, düzenini meydana getirmifltir, onda asla de¤ifliklik olmaz!..
“Allâhumme eslemtü nefsiy ileyke ve veccehtü vechiy iley ke ve fevvedtu emriy ileyke ve elce’tü zahriy ileyke, ra¤beten ve rehbeten ileyke, lâ melcee ve lâ mencee minke illâ ileyke, amentü bikitabikelleziy enzelte ve nebiyyikelleziy erselte…” Anlam› “özetle” flöyle: “Allâh’›m, kendimi sana teslim ettim, bilincimde yaln›z sen vars›n, iflimi sana havale ettim, sana güvendim, seni dilerim ve senden geleceklerden korkar›m. Senden baflka s›¤›nacak ve sen den baflka himaye edecek yoktur. ‹nzâl etti¤in kitaba ve gönderdi¤in Rasûl’üne iman ettim.”
307
BELÂLARDAN MUHAFAZA
Bilgi: Berâ Bin Azib (r.a.) anlat›yor, Buharî naklediyor, Rasûlullâh (s.a.v.)’in gece yata¤a yatt›¤› zaman uyumadan önce okudu¤u bu duay› bize... Böylece Allâh’a yönelen kifli için Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle diyor: “Bir kimse bu duay› yapar da sonra o gece içinde ölürse, o kimse ‹slâm f›trat› üzerine ölümü tatm›fl olur.”
308
AHMED HULÛS‹
46
BÜYÜK HÂCET DUASI
“Allâhumme ileyke efl’kû dâ’fe kuvvetiy ve k›llete hiyletiy ve hevâniy alennâs; Yâ Erhamerrahimiyn, ente Rabbül müstad’âfiyn; ente erhamu biy min entekileniy ilâ aduvvin baiydin yetecehhemuniy, ev ilâ sadiyk›n kariybin mellektehu emriy. ‹n lem tekûn ¤adbâne aleyye, felâ ubâliy, ¤ayre enne âfiyeteke evse’u liy. Eûzü binûri vechikelleziy eflrekat lehuz zulûmatu ve saluha aleyhi emruddünya vel âh›reti en yenzile biy ¤adabüke ev yeh›lle aleyye sehatük; ve lekel utbâ hatta terdâ ve lâ havle velâ kuvvete illâ bike.” Anlam›: “Allâh’›m, kuvvetimin yetersiz kald›¤›n›, çaresiz oldu¤umu, halk nazar›nda hor hakir hâle düfltü¤ümü görüyorsun. Yâ Erhamer Rah›miyn, zay›f görülüp ezilenlerin Rabbi sensin. Kötü huylu ve kötü tav›rl› yabanc› düflman›n eline beni terk etmeye-
309
BÜYÜK HÂCET DUASI
cek, hatta himayemi ellerine verdi¤in akrabadan bir dosta bile beni b›rakmayacak kadar Rah›ymsin. Allâh’›m, bana karfl› ga zapl› de¤ilsen; çekti¤im eziyet ve belâlara hiç ald›r›fl etmem... Ancak flu da var ki, koruma sahan bunlar› da çektirmeyecek kadar genifltir. Allâh’›m, gazab›na maruz kalmaktan, yahut r›zas›zl›¤›ndan, senin bütün zulmeti p›r›l p›r›l ayd›nlatan, dünya ve âhiret hâllerinin yegâne selâmete ç›kart›c›s› olan NÛR’u Vechine s›¤›n›r›m... Allâh’›m r›zan olas›ya senden aff›n› diliyorum. Havl ve kuvvet ancak seninledir.”
310
Bilgi: Efendimiz Rasûlullâh (s.a.v.) görev al›fl›n›n ilk zamanlar›nda, gerçe¤i tebli¤ etmek üzere Taif flehrine gitmiflti... Taif halk›na elinden geldi¤ince gerçekleri göstermek için gayret sarf etti ama onlardan ald›¤› cevap sadece hakaret oldu... Hatta bu kadarla da kalmay›p çoluk çocuk onu flehirden kovup, tafl ya¤muruna tuttular... At›lan tafllardan mübarek ayaklar› kanter içinde kalm›flt›... Nihayet akrabalar›ndan birinin ba¤›na ulaflarak, bu son derece insafs›z sald›r›dan kurtulabildiler... Ama çok da gücüne gitmiflti bu davran›fllar›. O hiçbir karfl›l›k beklemeden, sadece gerçe¤i tebli¤ etmek üzere onlar›n ayaklar›na gidiyor, ald›¤› cevap ise hakaret ve tafllanmak oluyordu... Gayr› ihtiyarî gözünden yafllar dökülerek yukar›da verdi¤imiz DUA’y› yapt›... ‹flte o zaman, Allâh’›n emri ile da¤lara vazifeli melek huzuru Rasûle gelerek, vazifeli oldu¤unu ve flayet isterse, iki da¤› birlefltirerek Taif halk›n› helâk edebilece¤ini söyledi. Oysa Hazreti Rasûl intikam peflinde bir kiflilik sahibi de¤il-
BÜYÜK HÂCET DUASI
di! “Umar›m Allâh onlar›n neslinden ‹slâm’a hizmet verecek imanl› bir topluluk getirir...” diye duada bulundu ve Mekke’ye döndü. Cenâb-› Hak, O’nun bu duas›n› kabul etmiflti. Bir süre sonra, Taif’te iman nûrlar› yay›ld› ve Taif müslüman oldu! Büyük belâya, haks›zl›¤a, derde, azaba düflenlerin okumas›n› hararetle tavsiye edece¤imiz bir duad›r bu... Gece k›l›nan namazdan sonra, mümkünse secdede; veya befl vakit namaz›n farzlar›n›n arkas›ndan devam edilirse bu duaya, k›sa zamanda selâmete erilir inflâAllâh...
“Allâhumme inniy eûzü bir›zake min sehatike ve bimuâfâti ke min ukubetike ve eûzü bike minke. Lâ uhsiy senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik.” Bilgi: Mevcut kaynaklardan Rasûlullâh (s.a.v.)’in bu duay›, gece namaz›nda, secdede yapt›¤›n› ö¤reniyoruz. “Hoflnutsuzlu¤undan r›zana, Cezaland›rmandan ba¤›fllamana, SENDEN SANA S›¤›n›r›m… Senin kendine olan senân gibi senâ etmekten aczimi itiraf ederim.” Bu harika bir duad›r. Hele son iki bölüm tasavvufun hakikat ve marifetibillâh mertebelerine iflaret etmektedir, ehli için de¤erlendirilmesi zorunlu olan bir husustur. Ehli için uyar›yorum; bu hususlara çok dikkat ederek, Rasûlullâh (s.a.v.)’in bize ö¤retmek istedi¤ini iyi anlamal›y›z.
311
DUA VE Z‹K‹R
312
AHMED HULÛS‹
47
RIZKIN ARTMASI VE BORÇLAR ‹Ç‹N DUALAR 313
“Allâhümmekfiniy bihelâlike an harâmike ve a¤niniy bifad like ammen sivâk...” Anlam›: “Allâh’›m, haram›ndan (berî) helal (r›z›k) ile bana yet (kâfi gel) ve beni lütfunla gayr›na muhtaç olmayacak zengin k›l.” Bilgi: Rasûlullâh (s.a.v.) bu duay› ö¤retirken flöyle buyurmufltur: “Bir kimsenin da¤ kadar borcu olsa, bu duaya devam etse, Cenâb-› Hakk o kula borcunu ödettirir...” Borç s›k›nt›s› içinde onlanlar›n günde üç yüz defa bu duaya
RIZKIN ARTMASI VE BORÇLAR ‹Ç‹N DUALAR
devam etmelerini önemle tavsiye ederiz.
“Allâhumme rahmeteke ercû, felâ tekilniy ilâ nefsiy tarfete aynin, ve asl›hliy fla’niy küllehu, lâ ilâhe illâ ente.” Anlam›: “Allâh’›m rahmetini umuyorum, beni göz k›rpmas› kadar bile nefsime terk etme, her an’›m› düzelt, tanr› yok ancak Sen vars›n.”
314
Bilgi: Bu duay› “S›k›nt›da, zarurette kalan insanlar›n devam etme si gereken duad›r bu” buyurarak bize tavsiye eden Rasûlullâh AleyhisSelâm’d›r. S›k›nt›s›, derdi, borcu, sorunu olan insanlara bu duay› tavsiye ederiz, günde hiç olmazsa k›rk defa devam edilebilir.
AHMED HULÛS‹
48
ÇOK FAYDALI BAZI DUALAR
“Eûzü BiVechillâhil Keriym, ve kelimâtillâhit tâmmâtilletiy lâ yücâvizhünne berrun velâ fâcirun, min flerri mâ yenzilu mi nesSemâi ve mâ ya’rucu fiyhâ, ve min flerri mâ zerae fil ard› ve mâ yahrucu minhâ, ve min fitenilLeyli venNehâri, ve min flerri külli târik›n illâ târikan yatruku bihayrin, yâ RAHMÂN!..” Anlam›: S›¤›n›r›m Keriym Allâh vechine ve O'nun kelimelerinin tamam›na ki, iyi kötü hiçbir fley onlar› tecavüz edemez... Semâdan inenin (Fitne fikirlerden) ve semâya yükselenin (vehmimi tahrik eden fikirlerin) flerrinden, arzda üreyenin (bedenselli¤imden kaynaklanan) ve arzdan ç›kan›n (bedenimin dürtülerinin) flerrinden, gecenin (iç dünyam›n) ve gündüzün (d›fl dünyam›n) fitnelerinden, hay›rla olan müstesna, geceleyin kap›y› çalan›n (içime do¤anlar›n) flerrinden, yâ RAHMÂN!..
315
ÇOK FAYDALI BAZI DUALAR
316
Bilgi: “Medineli Hac› Osman Efendi” diye bilinen “Beykozlu” da dedikleri bir zât vard› ‹stanbul’da; hayat›n›n elli senesi Medine’ de geçmifl ve Medine kitapl›klar›nda okumad›k eser b›rakmam›fl bir zât!.. Es Seyyid Mehmed Osman Akf›rat... Allâh rahmet eylesin; nûrunu artt›rs›n keremiyle... 1960 bafllar›nda elini öptü¤üm zaman o seksen alt›s›nda idi, bense on sekizlerde... Bana önce zâhirin sonra da bât›n›n kap›s›n› açan Rasûlullâh (s.a.v) ile tan›flt›ran zât!.. Hayat›m›n en önemli olaylar›nda manevî müdahalesini gördü¤üm zât!.. Allâh indînden rahmet eylesin, indînden benim taraf›mdan ihsanda ikramda bulunsun kendisine sonsuza dek!.. ‹flte bu Zât, Rasûlullâh (s.a.v.)’in yukar›daki duas›n› bana ö¤retmiflti... Ve çeflitli s›k›nt›da olanlara karfl› bu duay› bir ka¤›da yazar, üzerlerinde tafl›malar›n› tavsiye ederdi... Elbette biz de ederiz... Zira... C‹NLER‹N aralar›ndan ‹FR‹T diye bilinen en güçlüleri, Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n “Mi’râc” olay›nda semâya yükseldi¤ini haber al›nca, büyük telâfla düflüyorlar... “fiayet Muhammed semâlar› tan›r, Allâh’la bir araya gelirse, art›k önüne geçilemez olur” diyerek bütün güçleri ile Rasûlullâh AleyhisSelâm’ ›n üzerlerine sald›r›yorlar. ‹flte o zaman Cebrâil AleyhisSelâm, Rasûlullâh AleyhisSelâm’a bu duay› vahyederek korunmas›n› ö¤retiyor ve Rasûlullâh AleyhisSelâm bu duay› okuyunca da hepsi yan›yorlar!.. ‹flte böyle bir olay vesilesiyle ö¤renilen duay› art›k nas›l istersek öylece de¤erlendirelim.
“Yâ Hayyu Yâ Kayyûm Yâ Zül’Celâli vel’‹krâm es’eluke en
ÇOK FAYDALI BAZI DUALAR
tuhyiye kalbiy binûri mâ’rifetike ebeden Yâ Allâh Yâ Allâh Yâ Allâh Yâ Bedî’es semâvâti vel ard.” Anlam›: “Mutlak diri ve kendisiyle kaîm yüce Zât›yla ikram edici!.. Dilerim senden ebeden marifet nurûyla kalbimi diriltmeni!.. Yâ Allâh!.. Ey gökleri ve yeri bir örne¤i olmaks›z›n meydana geti ren.” Bilgi: Sabah namaz›n›n farz›n› k›lmadan önce k›rk defa okuyup buna k›rk gün devam edenler, faydas›n› derhâl kendilerinde fark etmeye bafllarlar. Kalbin marifet nûruyla diriltilmesi demek fludur: ‹slâm terminolojisinde “fluur” ya da bugünkü deyimiyle “bilinç”, “kalp” kelimesiyle, “gönül” kelimesiyle tan›mlan›r. Bilincin dirilmesi ise ancak marifet nûruyla mümkündür... “Marifet nûru” nedir? ‹nsan, “iman nûru” ile bilincin s›n›rlar›n› aflar, “marifet nû ru” ile de bilincin s›n›rlar› d›fl›nda yer alan gerçekleri de¤erlendirebilecek kapasiteyi elde eder! Allâh tüm yaflam›m›z boyunca, kesintisiz olarak, bir an bile “iman nûru”ndan ve “marifet nûru”ndan mahrum b›rakmas›n... Zira, “iman nûru”ndan mahrum olan bloke olmufl bir bilinçle “kör” yaflar ve “marifet nûru”ndan mahrum olan da, bilincinin s›n›rlar› ötesindeki gerçekleri asla düflünemez ve de¤erlendiremez. Bu yüzdendir ki, her vesileyle Allâh’tan “iman nûru” ve “marifet nûru” istemeliyiz ve bunun sonsuza dek kesintisiz bir flekilde ba¤›fllanmas›n› niyaz etmeliyiz.
317
ÇOK FAYDALI BAZI DUALAR
“Rabbi inniy ma¤lubun fantas›r, vecbür kalbil münkesir, vecmâ’ flemlil müddesir, inneke enter rahmânül muktedir; ikfi niy yâ Kâfiy fe enel abdul muftek›r ve kefâ Billâhil veliyyen ve kefâ Billâhil nas›yra; innefl flirke lezûlmün aziym. Ve mallâhu yuriydu zulmen lil ibad. Fekutia dabirul kavmilleziyne zalemû, velhamdulillâhi rabbil âlemiyn.”
318
Anlam›: “Rabbim, yenildim; behemehal yard›m et - nusretinle muzaffer eyle... Parçalanm›fl kalbimi (hakikati hissedifl nesnemi) birlefltir bütünlefltir - teklefltir... (Orijinalli¤i) örtülmüfl flemlimi (bütünsellik ortaya koymayan da¤›n›k anlay›fl›m›) cem eyle... Zira sen, evet sen kesinlikle Muktedir Rahmân’s›n... Bana yet, ey Kâfiy; zira ben, senin hiçbir fleyi olmayan (tüm varl›¤› sana ait mutlak muhtaç) kulunum... Veliyy olarak “Allâh” ismiyle iflaret edilen (hakikatiniz) yeter, Nas›yr (düflman›n›n aleyhine kuluna yard›m eden) olarak da “Allâh” ismiyle iflaret edilen (hakikatiniz) yeter.... Kesinlikle flirk Aziym bir zulümdür; ve Allâh, kullar› için zulüm irade etmez... Zulmeden toplulu¤un arkas› ke silmifltir; Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allâh’a aittir... Bilgi: Gavs-› Â’zâm Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin ö¤retmifl oldu¤u bu duay› teberrüken haz›rlam›fl oldu¤umuz bu kitaba ekliyoruz... Her devirde bafl› s›k›flanlar›n ruhaniyetinden medet umduklar› Gavs-› Â’zâm Abdülkâdir Geylânî’nin, bütün bafl› dertte olanlara çok faydal› bir tavsiyesidir bu dua. Sabah akflam yedi fler kere okunmas› kifayet eder... ‹nflâAllâh bu duadan istifâde edenlerden oluruz.
AHMED HULÛS‹
49
BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI 319
SUBHANEKE “Subhanekellâhümme ve Bi-Hamdike ve tebârekesmüke ve teâlâ ceddüke (ve celle senâuke) ve lâ ilâhe ¤ayrüke.” Anlam›: “Allâh’›m! Hamdinle Subhans›n!.. Senin ismin mübarektir!.. Senin flân›n âlidir!.. (Senin senân -ihsa edilemez- yücedir!..) Senin gayr›n ULÛH‹YET sahibi de yoktur.”
ET-TEH‹YYÂTÜ “Etteh›yyatu lillâhi vassalevâtu vattayyibâtu, esSelâmu aley ke eyyuhennebiyyu ve rahmetullâhi ve berakâtuhu, esSelâmu aleynâ ve a’la i’badillahissalihiyn, eflhedu en lâ ilâhe illAllâhu,
BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI
ve eflhedu enne Muhammeden abduhû ve Rasûluhu.” Anlam›: “Bütün tâzimler, dua ve talepler ile en temiz ibadetler Allâh için olup, O’nun ULÛH‹YET hükmüncedir. Ey Nebi! Selâm, Allâh’›n Rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun!.. Selâm, bizim ve Allâh’›n sâlih kullar›n›n üzerine de olsun!.. fiahidim ki: Tanr› yoktur, sadece ALLÂH vard›r!.. Ve yine flahidim ki: Hz. MUHAMMED O’nun kulu ve Rasûlüdür!..”
SALÂVATLAR (SALL‹ – BAR‹K)
320
“Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ salleyte alâ ‹brahime ve alâ âli ‹brahim, inneke Hamiydun Meciyd. Allâhümme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ barekte alâ ‹brahime ve alâ âli ‹brahim, inneke Hamiydun Meciyd.” Anlam›: Allâh’›m! ‹brahim’e ve Âl-u ‹brahim’e salât etti¤in gibi, Muhammed’e ve Âl-u Muhammed’e de salât et!.. Muhakkak ki sen, Hamiyd ve Meciydsin... Allâh’›m! ‹brahim’i ve Âl-u ‹brahim’i mübarek k›ld›¤›n gibi, Muhammed’i ve Âl-u Muhammed’i de mübarek k›l!.. Muhakkak ki sen, Hamiyd ve Meciydsin...
BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI
‘ASR SÛRES‹ (103. Sûre) “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Vel ‘asri; (2) ‹nnel ‹nsâne le fiy husrin; (3) ‹llelleziyne âmenû ve amilus sâlihâti ve tevâsav bil Hakk› ve tevâsav Bis Sabr. Anlam›: 1. Yemin ederim O Asra (içinde ak›p giden insan ömrüne) ki, 2. Muhakkak ki insan, hüsran içindedir! 3. Ancak (hakikatlerine) iman edip iman›n gere¤ini uygula yanlar, birbirlerine Hak olarak tavsiye edenler ve birbirlerine Sabr› tavsiye edenler hariç! 321
F‹YL SÛRES‹ (105. Sûre) “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Elem tera keyfe fe’ale Rabbüke Bi ashâbil fiyl; (2) Elem yec’al keydehüm fiy tadliyl; (3) Ve ersele aleyhim tayren ebâbiyl; (4) Termiyhim Bi h›câretin min sicciyl; (5) Fece’alehüm ke’asfin me’kûl. Anlam›: 1. Görmedin mi Rabbin nas›l yapt›, ashab-› fil’e? 2. Onlar›n tuzaklar›n› bofla ç›karmad› m›? 3. ‹rsâl etti üzerlerine tayrân ebabil’i (Ebabil kufllar›). 4. At›yorlard› onlara, kurumufl çamurdan tafllar›n›. 5. Nihayet onlar› yenmifl ekin yapra¤› gibi k›ld›.
BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI
KUREYfi SÛRES‹ (106. Sûre) “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Li iylâfi Kureyflin; (2) ‹ylâfihim r›hletefl flitâi vas sayf; (3) Felya’budû Rabbe hâzelBeyt; (4) Elleziy at’amehüm min cû’›n ve âmenehüm min havf. Anlam›: 1. Kureyfl’in ülfet ve hürmete mazhariyeti için, 2. K›fl ve yaz seferinde rahat ve ülfetleri için. 3. Bu Beyt’in Rabbine (tevhid ehli olarak) kulluk etsinler! 4. O ki, onlar› açl›ktan doyurdu ve korkudan emin etti. MÂÛN SÛRES‹ (107. Sûre) 322
“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Eraeytelleziy yükezzibü Bid diyn; (2) Fezâlikelleziy yeduul yetiym; (3) Ve lâ yehuddu ‘alâ ta’âmil miskiyn; (4) Feveylün lil musalliyn; (5) Elleziyne hüm ‘an Salâtihim sâhûn; (6) Elleziyne hüm yurâun; (7) Ve yemne’ûnel mâ’ûn. Anlam›: 1. Gördün mü dinini (Sünnetullâh’›) yalanlayan flu kimseyi? 2. ‹flte o, yetimi azarlay›p iter-kakar, 3. Yoksullar› doyurmaya teflvik etmez (cimri, bencil)! 4. Vay hâline o (âdet diye) namaz k›lanlara ki; 5. Onlar, (iman edenin mi’râc› olan) salâtlar›ndan (okunanlar›n mânâs›n› yaflamaktan) kozal›d›rlar (gâfildirler)! 6. Onlar gösterifl yapanlar›n ta kendileridirler! 7. Hayr› da engellerler!
BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI
KEVSER SÛRES‹ (108. Sûre) “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) ‹nnâ a’taynâkel Kevser; (2) Fe salli li Rabbike venhar; (3) ‹nne flânieke hüvel’ebter. Anlam›: 1. Muhakkak ki biz verdik sana O Kevser’i! 2. O hâlde Rabbin için salât› yafla ve kurban› (benlik) kes! 3. Muhakkak ki sana h›nc› olan var ya, as›l odur ebter (soyu kesik)! KÂF‹RÛN SÛRES‹ (109. Sûre) “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Kul yâ eyyühel kâfirûn; (2) Lâ a’budu mâ ta’budûn; (3) Ve lâ entüm ‘âbidûne mâ a’bud; (4) Ve lâ ene ‘abidün mâ ‘abed tüm; (5) Ve lâ entüm ’âbidûne mâ a’bud; (6) Leküm diynüküm ve liye diyn. Anlam›: 1. De ki: “Ey hakikat bilgisini inkâr edenler!” 2. “Sizin tap›nd›¤›n›za (Nefsi emmârenize - ba¤›rsak beyninize) ben tap›nmam!” 3. “Siz de benim ibadet etti¤ime abidler (ibadet eden kullar) de¤ilsiniz.” 4. “Sizin tap›nd›klar›n›za ben abid (ibadet eden kul) de¤i lim.”
323
BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI
5. “Siz de benim kulluk etti¤ime abidler (kullar) de¤ilsiniz.” 6. “Sizin din (anlay›fl›n›z) size, benim din (anlay›fl›m) bana d›r!”
NASR SÛRES‹ (110. Sûre) “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) ‹zâ câe nasrullahi velfeth; (2) Ve raeytenNâse yedhulûne fiy diynillâhi efvâcâ; (3) Fesebb›h BiHamdi Rabbike vesta¤fir HU, inneHU kâne Tevvâbâ.
324
Anlam›: 1. Nasrullâh (Allâh nusreti) ve el Feth (mutlak aç›kl›k-fluur bak›fl›) geldi¤inde, 2. ‹nsanlar› öbek öbek Allâh’›n dinine girer (Allâh sistemine uyar) hâlde gördü¤ünde, 3. Rabbinin Hamdi olarak tespih et ve O’ndan ma¤firet dile! Muhakkak ki O, Tevvab’d›r.
TEBBET SÛRES‹ (111. Sûre) “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Tebbet yedâ ebiy lehebin ve tebbe; (2) Ma a¤nâ ‘anhü maluhû ve mâ keseb; (3) Seyaslâ nâren zâte leheb; (4) Vemrae tüh * hammâletel hatab; (5) Fiy ciydiha hablün min mesed.
BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI
Anlam›: 1. Ebu Leheb’in elleri kurusun... Kurudu da! 2. Ne zenginli¤i ve ne de kazand›¤› ona fayda vermedi! 3. Alevli bir atefle maruz kalacakt›r (o)!! 4. Onun kar›s› da... Odun hamal› olarak! 5. Boynunda hurma lifinden bir ip oldu¤u hâlde!
‹HLÂS SÛRES‹ (112. Sûre) “Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym” “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym (1) Kul HUvAllâhu Ehad; (2) Allâhus Samed; (3) Lem yelid ve lem yûled; (4) Ve lem yekün leHÛ küfüven ehad. Anlam›: 1. De ki: “HÛ Allâh EHAD'd›r! (son-s›n›r kavrams›z TEK'tir)”” 2. “Allâh SAMED’dir (Som, kendisine bir fley eklenmesi, genifllemesi ya da kendisinden bir fley a盤a ç›kmas› söz konusu olmayan);”” 3. “Do¤urmam›fl ve do¤urulmam›flt›r; (kendisinden varolmufl, meydana gelmifl, ikinci bir yap› yoktur ve kendisini var eden de yoktur)”” 4. “O’na hiçbir küfuv (denk) olmad›! (hiçbir düflünülen O’na denk özellikler a盤a ç›karamaz)””
325
50
VEDA
Program›m›zda olmad›¤› hâlde, çok de¤erli baz› yak›n dostlar›m›z›n ›srarlar› üzerine, on befl gün evvel bafllad›¤›m›z bu kitapta da Allâh bizi mahçup etmedi ve lütfu inayeti ile tamamlamay› nasip etti... DUA VE Z‹K‹R’in ne oldu¤unu; önemini, ihmal edenlerin neler kaybedece¤ini; de¤erlendirenlerin neler kazanaca¤›n›, yar›n›n neslinin anlayaca¤› bir biçimde ancak sen yazabilirsin; diye ›srar eden bu dostlar› k›rmak asla mümkün olamazd›... Lütfu ve keremi sonsuz Allâh’a s›¤›n›p daktiloyu ald›k önümüze ve bafllad›k... fiayet DUA ve Z‹K‹R’in ne oldu¤unu, neden oldu¤unu ve nas›l olmas› gerekti¤ini aç›klamay› baflarabildiysek; bu sadece Allâh istedi¤i ve muvaffak k›ld›¤›; insanlar›n bu bilgilere ulaflmas›n› murad etti¤i içindir! Baflar›l› olamad›ysak, kusur elbette bizim yetersizli¤imiz-
327
dendir... ‹yi niyetimiz gözönüne al›narak, kusurlar›m›z ba¤›fllana... Arfl’›n ve Âlemlerin Aziym ve Keriym Rabbi olan Allâh’tan niyaz ederim ki; Habibi Muhammed Mustafa AleyhisSelâm hürmetine, bu ilmin yaz›lmas›na vesile olan fakire, okuyana, o k u n m a s › n a v e s i l e o l a n l a ra i n d î n d e n r a h m e t i h s a n e y l e y e , “iman ve marifet nûru” ba¤›fllaya, sad›k yakîne erdire, her türlü tefrika ve nifaktan muhafaza eyleye!.. ‹lmince Rasûlüne salât ve selâm eyleye bizim taraf›m›zdan. Allâh cümlemize bu kitab› de¤erlendirenlerden olmay› nasip etsin!. Amin... Amin... Amin... Ahmed HULÛS‹ 328
22 Eylül 1991, Antalya
AHMED HULÛS‹ K‹MD‹R? AMACI NED‹R? De¤erli okurum; Ahmed Hulûsi kimdir, amac› nedir diye çok merak ediliyor... Çok özetle anlatal›m... 21 Ocak 1945 tarihinde ‹stanbul, Cerrahpafla’da dünyaya gelmifl bulunan çocu¤a annesi Ahmed, babas› da Hulûsi adlar›n› koymufllar. 18 yafl›na kadar Hazreti Muhammed’i dahi tan›mayan bir zihniyetle yaln›zca bir yarat›c›ya inanm›fl ve Din konusundaki her sorusuna karfl›l›k olarak “sen bunlar› sorma, sadece denileni yap” cevab›n› ald›¤› için de, hep din d›fl› yaflam›flt›r çevresindekilere göre! Babas›n›n vefat›ndan üç gün sonra 10 Eylül 1963 günü annesinin ›srar›yla gitti¤i Cuma namaz›nda, içine gelen bir ilhamla Din konusunu tüm derinlikleriyle araflt›rma karar› alm›fl, o günden sonra befl vakit namaza bafllam›fl ve abdestsiz dolaflmamaya karar vermifltir. Din konusuna önce Diyanet’in yay›nlad›¤› on bir ciltlik Sahihi Buhari tercümesini, sonra tüm Kütübi Sitte’yi ve Rahmetli Elmal›l›’n›n “Hak Dini” isimli tefsirini okuyarak girmifltir. ‹ki y›la yak›n bir süre zâhir ilimleri itibar›yla olabildi¤ince genifl kaynaklar› incelemifl, yo¤un riyâzatlar ve çal›flmalarla kendini tasavvufa vermifl; ilk kitaplar›n› 1965 y›l›nda yazd›ktan sonra kendindeki aç›l›m ve hissediflleri 1966 y›l›nda yazd›¤› TECELL‹YÂT isimli kitab›nda yay›nlam›flt›r. Bu kitap onun 21 yafl›ndaki bak›fl aç›s›n› ve de¤erlendirmelerini ihtiva etmesi itibar›yla geçmifl yaflam› hakk›nda önemli bir de¤erlendirme kayna¤›d›r. 1965 y›l›nda tek bafl›na hacca gitmifl ve hayat› boyunca kendi yolunda hep tek bafl›na yürümüfltür!
329
DUA VE Z‹K‹R
Prensibi, “kimseye tâbi olmay›n, kendi yolunuzu kendiniz çizin, Rasûlullâh ö¤retisi ›fl›¤›yla” olmufltur. 1970 y›l›nda AKfiAM Gazetesi’nde çal›fl›rken RUH ve ruh ça¤›rmalar konusunu incelemeye alm›fl ve bu konuda Türkiye’de konusunda ilk ve tek kitap olan “RUH, ‹NSAN, C‹N”i yay›nlam›flt›r. Kurân’daki “dumans›z atefl” ve “gözeneklere nüfuz eden atefl” uyar›lar›n›n “›fl›nsal enerjiye” iflaret etti¤ini keflfetmesinden sonra, Kurân’›n iflaret yollu aç›klamalar›n› de¤erlendiren, bundan sonra dinsel anlat›mdaki iflaretlerin bilimsel karfl›l›klar›n› deflifre etmeye çal›flan Ahmed Hulûsi, bu alanda ilk çal›flmas›n› 1985 y›l›nda “‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›nda aç›klam›flt›r.
330
Daha sonraki süreçte Kurân’da kelimeler baz›nda yapt›¤› çal›flmalarla keflfetti¤i gerçekleri hep ça¤dafl bilgilerle bütünlefltirmifl; kendisini, “D‹N” olay›n›, ALLÂH ad›yla iflaret edilenin tamamen entegre bir Sistem ve Düzen’i temeline oturtarak, Hazreti Muhammed (AleyhisSelâm)’›n neyi anlatmak istedi¤ini “OKU” maya vermifltir. Bu yolda edindi¤i bilgilerin bir k›sm›n› kitaplar› ve internet arac›l›¤›yla da toplumla paylaflm›flt›r. ‹slâm Dini’ni, Kur’ân-› Kerîm, Kütübi Sitte (alt› önde gelen kitap) hadisleri temelinde kabul ederek inceleyen, geçmiflteki ünlü tasavvuf sîmalar›n›n çal›flmalar›n› de¤erlendirerek gereklerini yaflad›ktan sonra, bunlar› günümüz ilmiyle de birlefltirerek de¤erlendiren ve mant›ksal bütünlük içinde B‹R S‹STEM olarak aç›klayan Ahmed Hulûsi, insanlar›n, kiflili¤iyle de¤il, düflünceleriyle ilgilenmesini istemektedir. Çünkü, bu alanda tek örnek Hazreti Muhammed’dir! Basit beyinler yaflamlar›n›, kifliliklerle ve do¤al sonucu olarak dedikodu ve g›ybetle tüketirlerken; geliflmifl beyinler, fikirlerle ve düflünce dünyas›n›n verileriyle ömürlerini de¤erlendirirler! Bu nedenledir ki, Ahmed Hulûsi kendisini ön plana ç›kartmamakta, kitaplar›na 40 y›la yak›n zamand›r “soyad›n›” koymamaktad›r; insanlar›n flu veya bu flekilde çevresinde bir halka
AHMED HULÛS‹
oluflturmamas› için... Bugün dahi, görüfltü¤ü çok az say›da insan vard›r. Bu yüzden afl›r› boyutlarda tepki almas›na ra¤men bu konudaki tutumunu ›srarla sürdürmektedir. Anadolu’nun befl-alt› yerinde baz› kiflilerin kendilerini “Ahmed Hulûsi benim” fleklinde tan›t›p, çevrelerine insanlar toplay›p, onlardan maddi menfaat toplama giriflimlerini duyunca da, kitaplar›na resim koymak zorunda kalm›fl, bu suretle söz konusu sahtekârl›¤› önlemifltir. Sürekli Sar› Bas›n Kart› sahibi gazeteci Ahmed Hulûsi, bu alan d›fl›nda profesyonel olarak hiçbir iflle u¤raflmam›fl, hiçbir teflkilat, dernek, parti, cemaat üyesi olmam›flt›r. Bütün yaflam›, ça¤dafl bilimler-‹slâm-Tasavvuf araflt›rmalar›yla devam etmifl, kitap ve yaz›lar›yla, sesli ve görüntülü sohbetlerinin tamam›n› internet üzerinden okuyucular›na ücretsiz ve tam metin olarak indirilebilir flekilde yay›nlam›fl ‹LK yazard›r. Tüm düflünce ve bak›fl aç›lar›yla beklentisiz olarak apaç›k ortadad›r! 28 fiubat öncesi flartlar dolay›s›yla, efli Cemile ile önce Londra'da bir y›l yaflayan Ahmed Hulûsi, 1997 y›l›nda Amerika'ya yerleflmifl ve hâlen orada yaflam›n› sürdürmektedir. Mevcut bilgileri ›fl›¤›nda, tamamen insanlardan uzak kendi “köy”ünde yaflamay› tercih edip, herkese, orijinal kaynaklara göre Rasûlullâh’› ve Kurân'› arac›s›z olarak yeniden de¤erlendirmeyi tavsiye etmektedir! Zira, Hazreti Muhammed’in aç›klad›¤› S‹STEM’e göre, “D‹N ADAMI” diye bir s›n›f asla söz konusu de¤ildir! Her fert direkt olarak Allâh Rasûlü’nü muhatap al›p O'na göre yaflam›na yön vermek zorundad›r! Tâbi olunmas› zorunlu tek kifli, ALLÂH Rasûlü MUHAMMED MUSTAFA AleyhisSelâm’d›r. O’nun d›fl›ndaki tüm kifliler istiflari mahiyetteki kiflilerdir ve yorumlar› kimseyi ba¤lamaz! Herkes yaln›zca Allâh Rasûlü ve KUR’ÂN bildirilerinden me’sûldür! Bunun d›fl›nda kalan tüm veriler kiflilerin göresel yorumlar›d›r ve kimseyi BA⁄LAMAZ!
331
‹flte bu bak›fl› dolay›s›yla da Ahmed Hulûsi insanlar›n kendi çevresinde toplanmas›n› veya kendisine tâbi olmas›n› kesinlikle istememektedir. Anlatt›klar›n›n sorgulanmas›n›, araflt›r›lmas›n› tavsiye etmektedir. Bana inanmay›n, yazd›klar›m›n do¤rulu¤unu araflt›r›n demektedir!.. Bu yüzden de insanlardan uzak yaflamay› tercih etmektedir. Bu bak›fl› dolay›s›ylad›r ki, Ahmed Hulûsi’nin ne bir tarikat› vard›r, ne bir cemiyeti ve ne de herhangi bir isimle an›lan toplulu¤u! Ahmed Hulûsi, çeflitli çevrelerce kendisine yak›flt›r›lan her türlü pâye, ünvan ve etiketlerden berîdir! O, sadece Allâh kuludur! Kimseden maddi veya siyasî, ya da manevî bir beklentisi olmay›p, yaln›zca kulluk ve bir insanl›k borcu olarak bilgilerinin bir k›sm›n› okuyucular›yla paylaflmaktad›r. Ahmed Hulûsi, yaln›zca... 332
Düflünebilen beyinlerle düflüncelerini paylaflmaya çal›flan bir düflünürdür! Hepsi, bundan ibaret! Hiçbir yaz›l›, sesli veya görüntülü eserinin TEL‹F HAKKI OLMAYAN yazar›n eserleri, pek çok de¤erlendiren taraf›ndan orijinaline uygun olarak bast›r›l›p, karfl›l›ks›z olarak çevrelerine da¤›t›lmaktad›r... Bugün milyonlarca ailenin evinde Ahmed Hulûsi imzal› eserlerin var olmas›, onun için yeterli flereftir. Bu konulardaki detayl› çal›flmalar› afla¤›daki baz› internet sitelerinden inceleyebilir, dilediklerinizi tümüyle kendi bilgisayar›n›za indirebilirsiniz. www.ahmedhulusi.org www.okyanusum.com www.allahvesistemi.org
Sonuç olarak flunu vurgulayay›m... Herkesin görüflü kendi bilgi taban›n›n sonucu kadard›r! Bu eserleri kendiniz de¤erlendirmeye çal›fl›n! Yazarla de¤il, yaz›lanla ilgilenin. Sizlere karfl›l›ks›z olarak verilen bu Allâh hibesi ilmi hakk›yla inceleyin. Ebedî yaflam›n›za yön verebilecek düzeyde Allâh ve Sistemi’ni (Sünnetullâh’›) anlatan bu eserler umar›m sizlere yeni ufuklar açar. Sayg›lar›mla, AHMED HULÛS‹
333
DUA VE Z‹K‹R
334
AHMED HULÛS‹
AHMED HULÛS‹’N‹N D‹⁄ER K‹TAPLARI 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7.
MANEVÎ ‹BADETLER REHBER‹, 1965 EBU BEK‹R ES SIDDÎK, 1965 TECELL‹YÂT, 1967 RUH ‹NSAN C‹N, 1972 ‹NSAN VE SIRLARI (1-2), 1986 DOST’TAN DOSTA, 1987 HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH, 1989
8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27.
EVRENSEL SIRLAR, 1990 Gavs› Â’zâm ABDULKÂD‹R GEYLÂNÎ “GAVSÎYE” AÇIKLAMASI, 1991 DUA VE Z‹K‹R, 1991 HAZRET‹ MUHAMMED NEY‹ “OKU”DU?, 1992 AKIL VE ‹MAN, 1993 MUHAMMED MUSTAFA (a.s.) (1-2), 1994 KEND‹N‹ TANI, 1994 TEK’‹N SEYR‹, 1995 ‹SLÂM, 1996 ‹SLÂM’IN TEMEL ESASLARI, 1997 OKYANUS ÖTES‹NDEN (1-2-3), 1998 S‹STEM‹N SESLEN‹fi‹ (1-2), 1999 “D‹N”‹N TEMEL GERÇEKLER‹, 1999 CUMA SOHBETLER‹, 2000 MESAJLAR, 2000 YAfiAMIN GERÇE⁄‹, 2000 B‹L‹NC‹N ARINIfiI, 2005 B’SIRRIYLA ‹NSAN VE D‹N, 2005 YEN‹LEN, 2007 ALLÂH ‹LM‹NDEN YANSIMALARLA KUR’ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ, 2009
Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.ahmedhulusi.org Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.
335
DUA VE Z‹K‹R
AHMED HULÛS‹’N‹N SESL‹ SOHBETLER‹
336
1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24.
‹NSANIN GERÇE⁄‹ ‹NSAN VE ÖLÜM ÖTES‹-1 ‹NSAN VE ÖLÜM ÖTES‹-2 OKUMAK KORUNMAK ‹Ç‹N AMENTÜ-1 AMENTÜ-2 ‹SLÂM GERÇEKÇ‹ DÜfiÜNCE AKIL VE ‹MAN TEKL‹⁄E G‹R‹fi TEKL‹⁄‹N ESASLARI M‹’RÂC RUH ‹NSAN C‹N MELEK KAD‹R GECES‹ HAL‹FETULLÂH NEFS NED‹R? B‹L‹NC‹N ARINIfiI ÖZ’ÜN SEYR‹ TEK’‹N TAKD‹R‹ ÜST MADDE KAZA VE KADER-1 KAZA VE KADER-2 KADER VE ASTROLOJ‹
Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.ahmedhulusi.org Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.
AHMED HULÛS‹
AHMED HULÛS‹’N‹N V‹DEO SOHBETLER‹ 1. 2. 3. 4.
DOSTÇA B‹R SÖYLEfi‹ “TANRI”MI “ALLÂH”MI ALLÂH’I TANIYALIM-1 ALLÂH’I TANIYALIM-2
5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15.
SOHBET HAK‹KAT UYANIfi+ÜST MADDE DOST’TAN DOST’A RUH C‹N MELEK SORULAR VE CEVAPLAR KAZA VE KADER KADER VE ASTROLOJ‹ ‹ZM‹R KONFERANSI ANTALYA KONFERANSI ANTALYA FALEZ SOHBET‹
Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.ahmedhulusi.org Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.
337
DUA VE Z‹K‹R
AHMED HULÛS‹’N‹N TV SOHBETLER‹ (EXPO CHANNEL)
338
1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15.
SELÂM SÜNNET KURÂN’IN RUHU ‘B’ SIRRI B‹SM‹LLÂH ALLÂH’‹ ‹MAN K‹L‹TLENM‹fiL‹K ‹S‹MLER NEY‹ ‘OKU’DU SÜNNETULLÂH D‹N ADINA MUHAMMED FARKI ÖLÜM ‹BADET NAMAZ
16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30.
‹L‹M-‹RADE-KUDRET TANRI MERKEZL‹ RUHLAR REENKARNASYON S‹STEM ORUÇ VE ZEKÂT BEY‹N-DUA HAC KAD‹R AKIL-‹MAN KANMAYIN FAYTONCU MUHAMMEDÎ HAZ‹NE VEDA
Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.ahmedhulusi.org Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.
AHMED HULÛS‹
AHMED HULÛS‹’N‹N YABANCI D‹LLERE ÇEVR‹LM‹fi K‹TAPLARI 1.
HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH ‹ngilizce, Almanca, Frans›zca, ‹spanyolca, Rusça, Azerice, Arnavutça
2.
‹SLÂM ‹ngilizce, Almanca, Frans›zca, ‹spanyolca, Rusça, Azerice, Arnavutça
3.
S‹STEM‹N SESLEN‹fi‹ 1-2 ‹ngilizce, Almanca, Frans›zca
4.
D‹N’‹N TEMEL GERÇEKLER‹
5.
YAfiAMIN GERÇE⁄‹
‹ngilizce, Almanca, Frans›zca
‹ngilizce, Almanca, Frans›zca
6.
DOST’TAN DOSTA ‹ngilizce, Frans›zca
7.
EVRENSEL SIRLAR ‹ngilizce, Frans›zca
8.
MESAJLAR
9.
TECELL‹YÂT
‹ngilizce, Frans›zca
‹ngilizce
10.
RUH ‹NSAN C‹N ‹ngilizce
11.
DUA VE Z‹K‹R Almanca
12.
‹SLÂM’IN TEMEL ESASLARI Azerice
Ahmed Hulûsi’nin eserlerinde yer alan kavramlara iliflkin eserler; Ahmed Hulûsi’de KAVRAMLAR (A’dan-Z’ye), Av. Asuman Bayrakç› www.allahvesistemi.org
339
NOTLAR