Moddi

Page 1

SEAL @sealdergi

18.04.2014 SAYI: 27

Şuradan Buradan Luz Casal Mükemmel müzik anlayışı;

İskandinav müziği Yeni Harry Potter geliyor Edebiyatın

Elli Tonu


YAŞAM

GOOGLE YOK ARTIK DEDİRTTİ Akıllı gözlük modeli Google Glass’ı dün satışa çıkaran Google, yeni projesiyle yine dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Şirketten açıklanan son proje akıllı lens. Akıllı lensler için patent alan Google’ın yeni giyilebilir cihazındaki en büyük yenilik ise mikro kamera oldu. Dünyanın en küçük kameralarından birinin yer alacağı lensle, kullanıcıların fotoğraf çekebilmeleri mümkün olacak. Çekilen fotoğraflar ise muhtemelen bluetooth yoluyla akıllı telefon veya tabletlere iletilebileceği öne sürüldü. Öte yandan lensin kullanıcılara olan en büyük faydası ise sağlık uygulamalarına yönelik başta diyabet ve kalp rahatsızlıkları olmak üzere birçok hastalık lenslerle kontrol edilebilecek.

Google yok artık dedirtti

Şirketten açıklanan son proje akıllı lens. Akıllı lensler için patent alan Google’ın yeni giyilebilir cihazındaki en büyük yenilik ise mikro kamera oldu. Dünyanın en küçük kameralarından birinin yer alacağı lensle, kullanıcıların fotoğraf çekebilmeleri mümkün olacak. Çekilen fotoğraflar ise muhtemelen bluetooth yoluyla akıllı telefon veya tabletlere iletilebileceği öne sürüldü. Öte yandan lensin kullanıcılara olan en büyük faydası ise sağlık uygulamalarına yönelik başta diyabet ve kalp rahatsızlıkları olmak üzere birçok hastalık lenslerle kontrol edilebilecek.


GOOGLE YOK ARTIK DEDİRTTİ Akıllı gözlük modeli Google Glass’ı dün satışa çıkaran Google, yeni projesiyle yine dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Şirketten açıklanan son proje akıllı lens. Akıllı lensler için patent alan Google’ın yeni giyilebilir cihazındaki en büyük yenilik ise mikro kamera oldu. Dünyanın en küçük kameralarından birinin yer alacağı lensle, kullanıcıların fotoğraf çekebilmeleri mümkün olacak. Çekilen fotoğraflar ise muhtemelen bluetooth yoluyla akıllı telefon veya tabletlere iletilebileceği öne sürüldü. Öte yandan lensin kullanıcılara olan en büyük faydası ise sağlık uygulamalarına yönelik başta diyabet ve kalp rahatsızlıkları olmak üzere birçok hastalık lenslerle kontrol edilebilecek.


YAŞAM

Belki bir ‘Abim damat oluyor sıra da bana geliyor’ Olmasalar da, Dizi Düğünleri Candır Yazan

Zeynep Sarı

T

ürk halkı olarak düğünleri severiz. Kendimize özgü tarzımızla, tatlı klişelerimizle var ederiz onları. Önce piyanist şantör, mütemadiyen 'se-se-se' diye nefes vererek startı verir ahaliye. Akabinde, halay başındaki hiperaktif dayıların, ellerindeki payetli mendilden güç alarak depar


atmaya başladığını görürürüz. Derken saçını 10 dönüm tarla yapan müzmin bekar baldız geçer pistten pür telaş. Masadaki çantalara göz kulak olması tembihlenen yaşlı teyze hemen süzüverir 10 dönüm tarlayı. Ölümüne sarı limonatasını yudumlamakta olan genç, 'Haydi ayol oturmaya mı geldik' diye zehir zemberek kikirdeyen enişteyi görünce tuvalete sığınmakta bulur çözümü. Biz böyleyiz arkadaş. Gelini damadın ayağına bastırtırız. Halaya karışmışsak eğer, serçe parmak spazmı geçirmeden kimseden kopamayız, kopartamayız da kimseyi. Bizim klişelerimiz, bizim unutulmazlarımızdır. Peki ya Jonathan amcalar, Emily yengeler ne yapar kendi düğünlerinde? Yabancı bir düğüne katılmadıysanız eğer, bu sorunun cevabını sevilen tv dizilerinin düğün bölümlerine bakarak öğrenelim... İşte akılda kalan 'Yes, I do'lar...

How I Met Your Mother: Lily ve Marshall Ne final bölümüne 'ayıp olmasın' der gibi sıkıştırdıkları Ted'in damatlıklı, Tracy'nin gelinlikli sahnesi; ne de koca bir sezon yok şu kadar dakika kaldı yok bu kadar dakika kaldı diye diye lastik yaptıkları BarneyRobin düğünü arkadaş... HIMYM'ın en kallavi düğünü Lilypad ve Marshmallow'un düğünüdür bence. Marshall'ın uçlarından aldırmak suretiyle düzelttirmeye gittiği saçlarını yer yer sarı ve dalgalı röfleli görmek, akabinde attığı çığlıktan güç alarak traş makinasıyla kafa derisini yüzdüğünü izlemek ve ardından kendini bir Bruce Wills'e, bir Michael Jordan'a, bir Britney Spears'a benzetişine şahit olmak bu bölümü top5 arasına gönül rahatlığıyla koyduruyor. Çiftimizin ön nikahını kıyan Barney'i ağlamamak için kendini zor tutarken izlemek de cabası tabii...


Sherlock: John ve Marry Yazarların, tribünlere oynama amacıyla yazdıklarını düşündürten bir bölüm bu çünkü, tumblr kızlarının ayıla bayıla yarattığı Sherlock ve John Watson giflerine bu bölümün sahneleri kaynaklık ediyor büyük oranda. Niye mi? Çünkü bu bölümdeki Sherlock sarhoş. Çünkü bu bölümdeki Sherlock sağdıç. Çünkü bu bölümdeki Sherlock, en yakın arkadaşının düğünü için üşenmeyip taa youtubelardan peçete origamisi öğrenen bir Sherlock. E haliyle daha insani, tabularından bir parça daha uzak olan bu allame-i cihan karakter, tumblr malzemesi olmayacak da hangi karakter olacak?

Game Of Thrones: Merhum Robb ve Talisa :( HIMYM ziyadesiyle güldüren bir düğün, Sherlock da güldürüp düşündüren diyelim. Peki ya Game Of Thrones'un 'Red Wedding' ine ne demeli?! Hayal gücü çok geniş ve yazı yazmayı çok seven Amerikalı ihtiyar bir adamın ölüm fetişi var diye ben niye


burda dizlerimi dövüyorum? Ey George R. R. Martin neden? Neden bre adam sezonlarca “King in the North” dedirterek sevdirdiğin güzelim Robb'cuğumu, caanım karakteri katletme kararıyla boğazımı düğümletiyorsun? Peki ya bu sahneyi hem okutup hem de yüreklerdeki kalıcılığı, beyinlerdeki hasar vericiliği pekişsin diye diziye yedirme fikri? Be Allahsız dizi yapımcıları David Benioff, D.B. Weiss ve bu vahşete bir dur diyemeyen diğerleri... İnsan mısınız siz ya? Tek temennim, kuvvetli bir çakmanız çıkar da sizi reytinglerde öldürür inşallah. Umarım oyuncularınıza daha havalı teklifler gelir de sizi yüz üstü bırakırlar. White walkerlar, dragonlar saldırsın size, kılkuyruk Joffery kellenizi uçursun be!


YAŞAM

Yasaklı filmin şaşırtan müzikleri

K

Hazırlayan

Elif Mandan

amerasıyla değil, manifestosuyla tanıdığımız Lars Von Trier son filmi Nymphomaniac (İtiraf)’ ı geçen yıl bizlere sundu. Lakin çok tartışılan bu film ülkemizde tartışmaya dahi sunulamadan yasaklandı. Burjuva ahlakından, ötekileştirilenlere kadar bir çok konuyu filmlerinde ‘’rahatsız edici’’ diye nitelendirilen bir üslupla ele alan Lars Von Trier Nymphomaniac’da bizlere kendisinden çok alışkın olduğumuz bir durumu sunuyor; kadın ve ahlak… Şiddet başlığını postmodern olarak ifade etmek için hikayelerinin odağında kadını görüyoruz yine. Ama bu sefer daha da derinleştirilmiş şekilde. Film sürecinde bizden düşünmemizi istiyor yönetmen. Ya dayanamayıp terk edecek ya da karaktere bağlanıp onun kıyametine sürükleneceğiz. Bu yüzden Trier hayranlarında bağımlılığı görmek mümkün, sevmeyenlerinde ise nefreti ve kızgınlığı. Böyle bir yönetmen


için, seveninin çok sevdiği, sevmeyeninin ise nefret ettiği bir adam olmak çok normal. Ama filmlerinde kadını yalnızca ızdırap için kullandığını söylemek gerçek bir haksızlık olur. Aynı şekilde şiirsel bir anlatımla sunduğu filmlerinin mesaj ilettiğini reddetmek de. Diğer filmleri gibi Nymphomaniac da işte böyle bir film, toplum gerçeklerini bize ‘’yok artık’’ dedirtebilecek şekilde en ilginç bilgiler ile harmanlayarak sunuyor. Bazılarımız bundan etkilenip Trier’i anlayabilirken, bazılarımız ise hasta herif diyip geçiştiriyoruz. Ben anlayan ve etkilenen güruhta olduğumu belirtmek isterim. Film çok eleştirildi, çok yazıldı, çok çizildi ama film müzikleri filmin bomba gibi patlaması sebebiyle geride kaldı. Filmdeki her şeyi bir bütün halinde şiir gibi işleyen bir yönetmenin müzikler için sarfedeceği önemi küçümsemek olmaz tabi. Trier her şey gibi müzik konusunda da bizleri çok şaşırtıyor.

Film, duvarlarla çevrili ıssız bir yere düşen kar tanelerinin arasında sokakta yatan bir kadınla başlıyor. Yaşlı bir adam bu kadına yardım etmek üzere yanına yaklaşırken Rammsetin-Führe Mich (Yol Göster Bana)


başlıyor. Şarkıda ‘’yol göstericim ol!’’ diye yükselen kısmına tekabül ediyor bu sahne. Bizi bir sonra şaşırtan şarkı filmin en heyecanlı sahnelerinden birinde geliyor. Tren sahnesi, iki arkadaş ve kim daha seks yaparsa o çikolataları kapacaktır. Bir anda Born To Be Wild ile Steppenwolf giriyor müziğe. Buraya kadar bize metal ve rock grupları eşlik ederken burdan sonra daha çok karşımıza klasik müzik çıkıyor. Bach’ın polifonik müziğini ana karakterimiz Joe’nun seks sahneleriyle eşleyerek yorumlamış Trier. Bu sahnelere geldiğimizde kendisine şapka çıkartmamızı istiyor adeta. Kurduğu bağlantılar ile Orta Çağ müziğine götürüyor bizi ve sonra yine ‘’yok artık’’ dedirtiyor. Serinin ikinci filminde ise Barok müziğini ve org bestecisi Bach daha sık çıkıyor karşımıza ve bir de Klasik Batı Müziği’nin usta ismi Mozart karşılıyor bizleri… Bu isimler böyle hızlıca bahsedilecek isimler değil elbet, ama filmi izlememişseniz film bağlantılı yorumlar yapmak anlaşılmaz olacaktır. Klasik müzik demişken atlamamamız gereken diğer bir beste de, filmin bir noktasında dinlediğimiz Beethoven’ın ünlü bestesi, bizlerin de yıllarca ‘’zil sesi’’ olarak aşina olduğumuz; Für Elise… En şehvetli seks sahnelerinde yahut en şehvetli seks sahneleri hikayelerinde klasik müzik olur muymuş canım, diyenlere inat tam bir anlam çerçevesinde birleştiriyor hepsini Lars Von Trier. A bu arada, sizlere şarkıların hepsini sunmadan önce son bir şarkıdan bahsetmek isterim. Başrol oyuncusu –aynı anda şarkıcı- Charlotte Gainsbourg filmde canlandırdığı Joe karakterine ithafen Billy Roberts imzalı Hey Joe şarkısını yorumlamış. Pek de güzel...


YAŞAM

Bu afişler çok başka! Lars von Trier'in son filmi İtiraf'ın afişleri sosyal medyada bloggerlar tarafından yeniden yorumlandı ve ortaya enteresan afişler çıktı.

D

ogma akımının kurucularından Lars von Trier'in son filmi İtiraf (Nymphomaniac) dünya çapında fazlasıyla ilgi çeken bir film olarak tarihe geçti diyebiliriz. Erotizm süslü dram filmi, içerdiği sert sahneler ile ülkemiz de dahil olmak üzere, pek çok yerde uzun süre gündem konusuydu. İki bölüm halinde vizyona girmesi beklenen İtiraf ve İtiraf 2 geçtiğimiz aylarda sansüre takıldı ve Türkiye'deki vizyon durumu iyice belirsizleşti. Charlotte Gainsbourg, Stellan Skarsgard, Stacy Martin, Shia LaBeouf, Uma Thurman ve Willem Dafoe gibi önemli isimlerin oynadığı film, yayınlanan "orgazmik" posterleriyle de hatırlanıyor. Bu afişleri ti'ye alan bir tasarımcı, 'kermenka' adlı şahsi blog hesabından enteresan posterlere yeni bir yorum getirdi.


YAŞAM

Bu #selfie

doğal hayatı korumak için Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanlar için selfie kampanyası başlattı.

W

WF, bu kampanya için, çekilen fotoğrafları saniyeler içinde yok eden Snapchat uygulamasını kullanmaya başladı. #sonselfie kampanyası ile "saniyen var, ekran görüntüsünü paylaş, bunun #sonselfie olmasına izin verme" mesajı veriliyor. Birkaç saniye içinde kaybolan fotoğraflar gibi gerçek hayatta da hayvan türlerinin kaybolmaması için kullanıcıların bu şekilde harekete geçmesi isteniyor.

Kampanyaya katılmak için -Snapchat üzerinden WWF'nin wwf_turkiye hesabını takip edin -Paylaşılan fotoğrafların ekran görüntüsünü alıp sosyal medya hesaplarınızda #sonselfie başlığı ile paylaşın.


YAŞAM

Lütfen Kızımla Evlenir Misiniz?

C

umartesi günü evde sıkılmaya ne iyi gelebilir? ezmek alışveriş sinema TİYATRO!

SMYRCKL

Sümeyra AÇIKEL www.smyrckl.com smyrcklblog@gmail.com

Tiyatro gerçekten bir çok şeye iyi gelir! Tarafımdan tasdikli onaylı bir bilgi bu :) Sinema ve dizi izlerken nasıl ki başka hayatlara odaklanıp o an için kendi sıkıntılarımızı biraz unutuyoruz, tiyatrodaki hayatlar bir de birebir canlı sergilenince büyüsü bambaşka!


Muzaffer İzgü

Bahsedeceğim oyunun internetteki konu açıklaması şu: Eşini kaybetmiş ve tüm gayesi gözlerini kapatmadan önce kızını evlendirmek olan bir anne ve hayatın sıradanlığına kendini bırakmış mutsuz, umutsuz bir kadın. Ismarlama evliliklerin dayatılmasıyla kendisine karşı daha da hırçın davranan kızıyla annesinin komik öyküsünün anlatıldığı oyun, aynı zamanda “evlilik” meselesinin toplumsal hayattaki yerini de komik bir dille sorgulayıp bu noktadaki çarpıklıkları gözler önüne seriyor. Muzaffer İzgü'nün yazdığı ve başrollerini Hanife Şahin ve Hülya Çelik Kalebayır'ın paylaştığı bu oyunda, kızların kendilerinden bir parça bulabileceği en büyük kısım annekız diyalogları. Hatta öyle benimsiyorsunuz ki sahnedeki anneyi, bir kaç damla gözyaşı akıtmanız mümkün bir sahne bile mevcut :) Klasik ev halleri, bahsi geçen potansiyel erkekler, evlilik üzerine dönen çatışmalı muhabbetler ve Türk toplumundaki evlenme baskısı gözlerimizin önüne tüm haliyle seriliyor.

Hülya Çelik Kalebayır

2,5 saat süren bu oyunun size keyifli zamanlar geçirmesi olası! Bilet almak isteyenler ise biletlere www.mybilet.com 'daki Devlet Tiyatroları bölümünden ulaşabilir. Tiyatro aşka benzer. İnsanı hazin hazin ağlatır. Ama verdiği acının gücünde bir başka tat bulunur. Tiyatro evrene benzer. İnsanı doya doya güldürür. Ama yansıttığı tuhaflıklar, gülerken ağlamak için istekler doğurur. (Namık Kemal)

Hanife Şahin


YAŞAM

Bu kitaplar nerede duruyor? İzometrik perspektife sahip kitap rafları gören herkesi şaşırtıyor. Gelen misafirlerinizin siniri bozulur rafın bulunduğu yere enteresan bakışlar sergilerlerse şaşırmayın ve şaşırmalarına da izin vermeyin. Rafların sırrını çözmek için bakış açınızı değiştirmek yeterli.


YAŞAM

Edebiyatın

Elli Tonu

Satır arası

Burak Deniz Koca b.denizkoca@gmail.com

E

debiyatında insan doğasıyla birlikte değiştiğini ve geliştiğini savunurum hep. Mesela sırf merakımdan “Grinin Elli Tonu” ne kadar satmış diye bakıyordum, sadece ABD’de 16 milyon kopya ve en hızlı satılan kitap olma başarısını elde etmiş bulunuyor. Peki kaçınız biliyorsunuz bu kitabın içeriğini? Edebiyat okuyan birisi olarak asla hiç bir kitabı bu kadar sığ bir şekilde eleştirmek istemem ancak bu kitap üzerinde ciddi bir vakit harcayıp inceleme yapılmasını çok absürt buluyorum. Kitap kısaca erotik kitap başlığı altında satılan ve bildiğimiz pornografik içeriğin kağıda dökülmüş hali. Evet bir hikayeye, bir kurguya sahip tabi ki ama kitabın esas vaadi içerdiği bol ve açık seks sahneleri. Şimdi kimse beni yanlış anlamasın sanatın içinde cinselliğin kullanılmasıyla hiç bir problemim yok. Benim “Grinin Elli Tonu” ilede hiç bir problemim yok. Şöylede bir durumda var ki bir şeyin içeriğine pornografi eklediğiniz zaman daha çok satar mı? Satar. Bana kalırsa ucuz bir pazarlama tekniği mi? Öyle. Peki bu cidden bir sorun mu? Aslında biraz. Ama problemin benim için esas başladığı nokta bu kitabın ciddi ciddi edebi bir yapıt olarak değerlendirilmesi ve bu kadar çok satabilmesi. Bahsettiğim konu sadece bu kitap ile sınırlı değil. Şöyle ki edebiyat en başından beri cinsellik içermiştir. Çünkü cinsellikte aynı edebiyat gibi insan doğasının en temel yapı


Salt cinselliğin bir edebiyat ögesi olarak kullanılması bana pekte doğru gelmiyor.

taşlarından biri. Edebiyatında bu yüzden cinsellik içermesinden daha doğal birşey yok. Ancak salt cinselliğin bir edebiyat ögesi olarak kullanılması bana pekte doğru gelmiyor. Edebi açıdan bir türlü sindiremiyorum içime. Açıkcası özellike Fransız ve İngiliz edebiyatında içeriği çoğunlukla cinsellikten oluşupta gerçekten edebi bir değere sahip sayısız eser var. Kısa öyküler, şiirler, romanlar sayısız türden eser. Tahmin edebileceğiniz gibi cinsellik ve seks edebiyatta büyük bir yer kaplıyor. Hatta bu eserlerin bir kısmıda belkide bir çoğumuzun ilk okuyuşta erotik hikaye diyip geçebileceği türden yazılar. Ama benim için bunları pornografi olmaktan çıkaran şey bu eserlerin sırf cinsel içeriği kullanarak geniş bir kitleye ulaşılma çabası olmadan yazılmış olmaları. Bu metinler ortaya edebi bir eser çıkarabilme derdi ile yazılmış. Belki ilk okuyuşta anlaşılmıyor ama biraz derine inip kullanılan metaforları ve yazılma şekillerini incelediğinizde/metin incelemesi yaptığınızda salt cinsellik için yazılmış bir metinle aralarındaki farkı hemen yakalayabiliyorsunuz. Catullus’un, Marlowe’un, Dickinson’un cinsellik içeren şiirlerine bakın. Benim için cinselliğin edebiyattaki karşılığı bu şekildedir. Pazarlama derdi ile yazılan elime tutuşturulmuş 510 küsür sayfalık ucuz bir seks hikayesini edebi bir eser olarak görmem ben. Ama tabiki bunlar benim kendi adıma çizdiğim çizgiler. Belkide salt cinselliğin edebi bir yapıt olarak kullanılabilmesinin sebebi nerede edebiyatın bitip nerede pornoğrafinin başladığının kesin bir çizgisi olmamasından kaynaklanmakta. Herkesin kendine göre cevaplandırması gereken bir soru bu. Konu üzerinde meraklıysanız Natasha Kern’ün “Love, Spirit and Sexual Maturity in Literature” adlı makalesinede göz gezdirmenizi tavsiye ederim. Esen kalın, kendinize iyi bakın.


YAŞAM

Coca Cola

tarih oldu C

Coca-Cola, 50. yılında Türkiye'ye özel bir şey yaptı ve adını ve logosunu Türkçeleştirerek "Koka-Kola" haline getirdi. Koka-Kola yazan ürün ambalajı sosyal medyada ses getirirken reklam filmi de etkili oldu. Sosyal medyada #kokakola başlığı reklamsız yollardan trend topic oldu. Böylelikle beğenenler kadar beğenmeyenlerin de olduğu bir değişim haline geldi.


YAŞAM

Hurdaların görsel şöleni Parçalanmış, dökülmüş, bir daha işime yaramaz dediğiniz hurdalardan oluşan görsel harikaları görmeye var mısınız?


YAŞAM

Tehlikeli medya İ nternet içeriğinin güvenliği ve tehdit yönetimi çözümleri geliştiren şirketlerden Trend Micro’nun başlattığı sosyal sorumluluk projesinde ülke genelinde sosyal medyanın çok kullanıldığı bu nedenle risk taşıdığı belirtildi. Şirketin internet güvenliği hakkında başlattığı sosyal sorumluluk projesinin 5’inci durağı Erzurum oldu. Üniversite öğrencileriyle bir araya gelen Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Sistem Mühendisi Mehmet Dağdevirentürk, dünyada 2,4 milyar internet kullanıcısı olduğunu, sayısı her gün artan internet sitelerinin tümünün güvenilir olmadığını söyledi. Her an sosyal medyaya erişildiğini, dünyada Facebook kullanıcı sayısının 2011 yılında 100 milyon olduğu halde 2012’de 1 milyara çıktığını anlatan Mehmet Dağdevirentürk şunları söyledi:


“2011’den sonra sosyal medya çok hızlı ve şiddetli bir şekilde kullanıcı sayısı üzerinden artış göstermeye başladı. Birileri sosyal medyadaki 1 milyar 200 milyon kullanıcı sayısını gördüğünde zararlı bir şeyler yaparak kazanç sağlamak istiyor. İnternet güvenliği bu noktada başlıyor. İnternet güvenliği noktasında bir şey çok kullanılıyorsa, orada risk olduğunu görmemiz gerekiyor. Üniversitede okuduğum yıllarda, kütüphanede yazlım üzerine çalışma yapıyordum. Bir ara dışarı çıktım. Geldiğimde Pakistanlı arkadaşım bilgisayarımla uğraşıyordu. Dönem sonunda hazırladığım yazılım kodunun aynısını Pakistanlı arkadaşımda gördüm. O programı benden almış ve geliştirmişti. O dersten CC (4 üzerinden 2- Geçer not) aldım.” diyerek konuştu.


YAŞAM

Haftaya damgasını vurdular! U zun zamandır heyecanla beklenen Kaptan Amerika: Kış Askeri bu hafta vizyona giren filmler arasında. En İyi Yabancı Film dalında Oscar kazanan Muhteşem Güzellik ise yeniden vizyona girdi. Çocuklarımızı sevindiren bir haber ise Rio 2’den geldi. Berlinale’nin açılış filmi olan başarılı filmimiz Büyük Budapeşte Oteli ve Hayat Sana Güzel vizyona giren filmlerimiz arasında. Öneri kısmımızda ise Başka Sinema kapsamındaki Joe yer alıyor. İyi seyirler!


Büyük Budapeşte Oteli Wes Anderson’ın Moonrise Kingdom filminden sonraki bu yıl Berlinale’nin açılışını yapan yeni çalışması olan yapım, 2013 Berlin Büyük Jüri ödülünün sahibi. Ünlü bir Avrupa otelinde kapı görevlisi olarak Gustave H ile lobi görevlisi Zero Moustafa’nın arkadaşlık hikayesinde odaklanıyor. Paha biçilmez bir Rönesans eseri iki arkadaş görevdeyken çalınır, üstelik aile yadigarı olarak servet değerindedir. Yapım: ABD - 2014 Yönetmen: Wes Anderson Oyuncular: Ralph Fiennes, Adrien Brody, Tilda Swinton Süre: 100 Dakika Tür: Dram, komedi

Hayat Sana Güzel

Yapım: 2013 - Türkiye Yönetmen: Murat Şeker Oyuncular: Tuba Ünsal, Şevket Çoruh, Burak Sağyaşar Tür: Komedi Süre: 101 Dakika

Azmi, İstanbul’un büyük inşaat şirketlerinden birisidir aynı zamanda Güneydoğu Anadolulu toprak ağası çok zengin bir ailenin oğludur, doğduğu toprakların geleneklerine sıkı sıkıya bağlıdır. Güzel eşi ve oğluyla birlikte, yolunda giden mutlu bir evliliğe sahiptir. Behiye, 35-40 yaşlarında eşine sadık, havalı bir sarışındır. Azmi’nin baş edemediği şey ise ‘’ölüm korkusu’’dur. Bu sebeple etrafındaki herkesin hayatını cehenneme çevirir. Tahlil sonucu öğrenmeye gittiğinde ise 2 aylık hayatı kaldığını öğrenir ve şok geçirir. Azmi bunun üzerine cennete gitmek için çalışmalara başlar.


Rio 2 Blu, Minnesota’nın küçük bir kasabasında yaşayan evcilleştirilmiş bir Amerikan papağanıdr.Özgürlüğüne düşkün azılı papağan Jewel ile tanışmış ve birlikte Rio de Janerio’ya maceralı bir yolculuğa çıkmışlardır.

Yapım: Brezilya - 2014 Yönetmen: Carlos Saldanha Seslendirenler: Anne Hathaway, Jamie Foxx, Jesse Eisenberg Süre: 137 Dakika Tür: Animasyon, komedi

Kaptan Amerika: Kış Askeri

Yapım: ABD - 2014 Yönetmen: Anthony Russo, Joe Russo Oyuncular: Chris Evans, Scarlett Johansson, Samuel L. Jackson Süre: 116 Dakika Tür: Bilim kurgu, aksiyon

Kaptan Amerika, Yenilmezler ile birlikte New York’ta yaşanan korkunç olayların ardından Washington D.C’de huzur içinde, modern dünyaya uyum sağlamaya çalışırken; işler yine karışır. Steve, Black Widow ile güçlerini birleştirir. Bir yandan susturulması için gönderilen profesyonel katillerle savaşırken bir yandan da giderek genişleyen bir komployu ortaya çıkarmak için çabalar. Bu savaşta Kaptan ve Black Widow yeni arkadaşları Falcon’dan yardım isterler. Ancak kısa bir süre sonra kendilerini yeni bir düşmanla yani Kış Askeri ile karşı karşıya bulurlar.


Haftanın önerisi

Joe Yapım:

ABD - 2013

Yönetmen:

David Gordon Green

Oyuncular:

Nicolas Cage Sue Rock Heather Kafka

Süre:

117 Dakika

Tür:

Dram

2013 Venedik Film Festivali’nde gösterilen filmde, kötü bir yaşam süren Gary’i işe alan Joe’nun hayatı hiç beklenmedik bir şekilde değişir. Vurdumduymazlığıyla tanınan Joe, Gary’de farklı bir şeyler olduğunu hisseder. Karanlık, bozulmamışlık ve Joe’nun artık inanmadığı direnç duygusu... Her şeyden mahrum kalmış, hayatında bir gün bile okula gitmemiş olan Gary yine de ailesine bakmak, babası canavarlaştığında kız kardeşini korumak ve daha iyi bir gelecek umuduna tutunmak zorundadır. Joe ve Gary ikisini de geri dönülmez bir şekilde değiştirecek sıradışı bir bağ geliştirirler. Üstesinden gelemeyeceği güçlükte bir tehlikeyle karşı karşıya geldiğinde Gary, Joe’dan yardım ister.


DÜNYA


Mükemmel bir müzik anlayışı; İskandinav müziği Hazırlayan

Aleyna Saral

Baltık Denizi’nin kuzeyindeki müzik, birçok Avrupa ülkesinin önünde gitmektedir. Moddi, Björk, A-ha, Sigur Rós, Kings of Convenience, Roxette gibi öncüler İskandinav müziğinin önemli isimleridir.


S

oğuk-sıcak hava demeden içinizi ısıtan İskandinav müziğinin yeri bence bir ayrıdır. Hayatlarındaki sadeliği ve estetiği, müziklerine de aktaran İskandinavlar aynı zamanda kuzey coğrafyasının iklimini, bitmek bilmeyen gece-gündüzünü,doğasını müziklerine yansıtıyor. Kendilerine has İngilizceleriyle, konuşmadan da öteye geçerek şarkı sözü yazıp söylemeleri ise işin ayrı bir boyutu. Bir de kendi dillerinde yazdıkları şarkıları var ki bence onlar İngilizce olanlardan çok daha güzel. Şarkının ne anlama geldiğini anlamasanız bile! Mesela benim en sevdiğim şarkıcı olan Moddi’nin hem şarkı sözlerini(Norveççe olanları bile), melodisini ve kliplerinde giydiği kazakları sevmeden duramıyorsunuz. Aynı zamanda çoğu klibi kısa film tadında. Moddi dinleyince eve kapanıp felsefi felsefi düşünmek geliyor insanın içinden ya da bir şeyler hakkında düşünmek. 2010 yılında A-ha’nın bir jübile turu sonrası sağlam bir maddi destekle ödüllendirdiği müzisyenlerden biri olmuştur.

Dinlenilmesi gereken ; 15 İskandinav şarkısı Moddi- Togsang Martin Stenmarck- Sjumilakliv Mø- Waste of Time Christer Halvarsson- Friinga Roxette- Listen To Your Heart Søren Huss- Du Er… Sigur Rós- Kveikur Kings of Convenience- Homesick Björk- Army of Me Europe- Final Countdown Múm- We Have Map of The Piano A-ha- Manhattan Skyline Of Monsters and Men- Little Talks Ólafur Arnalds- Lost Song Johnossi- Roscoe

13 Nisan günü Game of Thrones adlı ABD yapımı dizinin şarkısı olan Rains of Castamere bu sefer İzlandalı grup olan Sigur Rós tarafından seslendirildi. Özellikle son yıllarda ülkemizdeki İskandinav müziğine olan ilgi her geçen gün daha da artıyor. Her yıl önemli İskandinav müzisyenler ülkemize geliyor. Geçtiğimiz sene Ekim ayında Norveçli müzisyen Moddi, bu yaz ise Danimarkalı müzisyen Mø Efes One Love Festivali kapsamında ülkemize geliyor. 2 sene önce Garanti Bankası, Garanti Caz Yeşili Nordik Müzik Festivali’nin organize edilmesinde görevliydi. Bu festivale ise Kings of Convenience, Amiina gibi önemli gruplar katıldı.


DÜNYA

Yeni Harry Potter geliyor

H

arry Potter’dan 70 yıl öncesini anlatacak yeni film ‘Fantastic Beasts and Where to Find Them’ 3 ayrı bölümden oluşacak. Harry Potter serisinin yazarı JK Rowling, bir süre önce kitabın ve filmlerin hayranlarına yeni film müjdesi vermişti. Warner Bros’un üst düzey yöneticisi Kevin Tsujihara, Harry Potter’ın Hogwarts’taki ilk senesinde ‘Fantastic Beats and Where to Find Them’ adlı ders kitabından yola çıkarak yeni filmin 3 bölüm halinde beyaz perdeye uyarlanacağını duyurdu. Film, Harry’den 70 yıl öncesine giderek New York’ta başlayan bir büyücülük macerasını anlatacak. 2001 ve 2011 yıllarında vizyona giren 8 Harry Potter filmi 7.7 milyar dolar gişe hasılatı yapmıştı.


DÜNYA

‘Kanlı Ay Tutulması’


ABD’nin Havacılık ve Uzay Dairesi’nden(NASA) yapılan açıklamaya göre, 15 Nisan’da görülen ‘Kanlı Ay Tutulması’ sonuncusu 28 Eylül 2015’te yaşanacak olan ve ‘’tetrad’’ olarak bilinen dört tutulmanın ilki. Bu tür bir dörtleme son 500 yılda sadece üç kez görüldü. Daha önceki tutulmalar 1492, 1949 ve 1967 yıllarında gerçekleşmişti. Tutulma, TSİ 07.53’te, Ay’ın Dünya’nın

gölgesine girmesi ile başladı. Uydunun tam olarak Dünya’nın gölgesine gitmesi ile birlikte de ‘Kanlı Ay Tutulması’ olarak adlandırılan astronomi olayı yaşandı. Tutulma sadece Kuzey ve Güney Amerika kıtalarından izlenebildi. Tarihi an hem NASA’nın resmi web sitesinden hem de dünya televizyonlarından canlı yayınlandı. Tutulma süreci, TSİ 13.37’de sona erdi.


DÜNYA

Ceylan yeniden Cannes’da


Beyazperdenin yüksek prestijli festivali 14 Mayıs’ta başlayacak. Avrupa Parlamentosu seçimleri nedeniyle ödül töreni 24 Mayıs cumartesi akşamı düzenlenecek.


D Nuri Bilge Ceylan

Fatih Akın

ünyanın en büyük uluslararası sinema festivali sayılan Cannes Film Festivali için nefesler tutuldu geri, sayıma başlandı. Pek çok ünlü yönetmeninin birbirinden iddialı filminin yarışacağı bu Festival’e Türkiye’den ödüllü yönetmenlerden Nuri Bilge Ceylan’ın “Kış Uykusu” Fatih Akın’ın ise “The Cut” filmiyle yarışmaya katılması düşünülüyor. Artık Cannes’ın önemli isimleri arasında yer alan ve ‘Bir Zamanlar Anadolu’ filmiyle Jüri Büyük Ödülü’nü alan Ceylan, Emir Kusturica, Ken Loach gibi dev aktörlerle yarışacak. Yarışma filmlerine ait resmi liste 17 Nisan’da düzenlenecek olan basın toplantısıyla kesinleşecek. Uluslararası Cannes Film Festivali’nin 67’incisi bu sene yine 14-25 Mayıs tarihleri arasında Fransa’nın sahil kenti Cannes’da yapılacak. 25 Mayıs’taki Avrupa Parlamentosu seçimleri nedeniyle ödül töreni 24 Mayıs Cumartesi akşamı düzenlenecek. Festival, Marcello Mastroianni’nin, Federico Fellini’nin yönettiği ve 1963 yılında Cannes Film Festivali’nde gösterilen ‘Sekiz buçuk’ adlı filminden alınan fotoğrafıyla, bir yandan ‘dünyaya açık ve özgür İtalyan ve Avrupa sineması’, bir yandan da onun en büyük temsilcilerinden Mastrroianni’yi onurlandırmak istiyor.

Emir Kusturica

Ken Loach


DÜNYA

Kağıttan akıl almaz replikalar Japon tasarımcı Shunichi Makino, bilim kurgu filmlerinde kullanılan araçların kağıt figürlerini tasarladı

K

ağıtla çalışmayı çok seven Japon tasarımcı Shunichi Makino bir çok bilim kurgu filminden uzay araçlarının akıl almaz replikalarını yaptı. Yıldız Savaşları, Uzay Yolu, Robocop, Demir Adam gibi bir çok filmi kağıtla çalışan tasarımcı, belli kağıt maketleri tasarlamanın onları yapmaktan çok daha zor olduğunu söylüyor.


DÜNYA


İzlanda'da yalnız bir ev Farklı demek yetmez, tarzı, müziği ve dahası ile kendine özgün bir kadın. Dancer in the dark'taki ‘’i've seen it all’’ performansı ile hafızalara yerleşen, kraliyet aile salonunda konser verme şansına nail olan ilk modern rock sanatçı olan, ödül törenlerinde birbirleriyle yarışa giren moda ikonlarına inat garip tarzıyla dikkat çeken sanatsal ve deneysel müzisyen;

Björk... Bunlar Björk’ü anlatırken bahsedilebilecek şeylerin yalnızca bir kısmı. İzlanda hükümeti ise ülkenin tanıtımına eşsiz katkılarının hepsini düşünüp ‘’benim bir dinim varsa o da doğadır’’ diyen Björk’e tam ona yakışır bir hediye tahsis etmiş. İşte bu yemyeşil, volkanik ada ve tam ortasında bulunan bu muhteşem ev İzlanda hükümetinin Björk’e hediyesi…


DÜNYA

Şuradan buradan

Luz Casal L uz Casal, bundan yıllar önce doğduğu yer olan Asturias’dan hayalleri için Madrid’e taşındığında çok geçmeden çeşitli orkestralarda şarkılar söylemeye başlamıştır. Sanatçılığa ilk olarak müzikalle başlamış ve ilk single çalışması olarak “Asansör” ü yayınlamıştır.1980 yılında ilk ödülü olan “Eleştirmenler Özel ödülünü” kucaklayan sanatçı 2 yıl sonra, İspanyol müzik arenası için yeni bir tarz doğurur ve ilk albümü yayınlar. “Kanunsuz Şehir” ve “Daha Fazla Dayanamayacağım” en çok dinlenenler listesinin başında yer almışlardı.


Sanatçı bu albümünde yer alan “Sensin” adlı aşk şarkısıyla müziğinin çeşitliliğini göstermiş olur ve ikinci albümü “Kedinin Gözleri” yayınlandıktan hemen sonra İspanya’nın en ünlü turnelerinden biri olan ‘El Rock De Una Noche De Verano’da sahneyi bilin bakalım kiminle paylaşıyor? İspanyol rock müziğinin ünlü isimleri Leño ve Miguel Ríos ! 1985 yılında Luz III adını verdiği bir diğer albümü de Rufino ve Hechizado gibi şarkılarla ününe ün katmaya devam etmiştir. “İncitse de Sev Beni” adlı 1987 yılı albümü Luz’un kariyerinde bir dönemi daha kapar. 1989 yılında Pedro Almodóvar’ın teklifiyle yönetmenin “Yüksek Topuklar” filminde bir Agustín Lara klasiği “Beni Düşün” ve “Bir Aşk Yılı” şarkılarını söyleyince Luz artık ilk uluslararası çıkışını gerçekleştirmitir. Ününü Güney Amerika’ya kadar taşır. 1991 yılında “Işığa Karşı” albümüyle bir kere daha müziğindeki rock özünü pekiştirir. 1995 yılında yayınladığı “Söz vermiş çiçek gibi” albümü 800,000 kopyadan fazla satarak kariyerinin en başarılı albümü olmuştur. Sonraki stüdyo albümü “Güven Denizi ” 2000 yılında yayınlanır 2 yıl sonra ”Başka Bir Bakışla” adlı albümüyle uluslararası prestijini Fransa ve İspanya’nın dışına taşımaya karar verir.2004 yılında yayınlanan “Sade Zevk” adlı albüm sanatçının 10. stüdyo albümü olurken “Yeni bir gün parlayacak” şarkısı ise sanatçının yepyeni hiti olur.İspanya’nın ünlü sinema ödülleri olan Goya Ödülleri’nde “ El Bosque Animado” filmi için yaptığı şarkısıyla en iyi şarkı ödülünü alan sanatçı ünlü yönetmen Alejandro Amenabar’ın Oscar alan filmi “İçimdeki Deniz” için “Siyah Gölge” şarkısını seslendirir.Bundan bir yedi yıl önce kendi web sitesinde kanser olduğunu duyuran sanatçı, kanserle savaşırken te


davinin ortasında Glastonbury festivaline katılır ve hastalığını yenip iyileştikten sonra kemoterapiye gönderme yaptığı “Zehirli Hayat” albümündeki “Mutlu Ol” uzun kariyerinin yepyeni hit şarkısı olur.Sanatçının 2009 yılında çıkardığı stüdyo albümü “Tutku” Latin Amerika’nın en büyük şarkılarına güzel bir yolculuk yapıyor. ‘La Pasion’ albümüyle Fransa ve İspanya’da 300.000’den fazla satarak haftalarca listelerde bir numara oldu.Sanatçının 2009 Kasım’ında Fransa’nın en prestijli ödüllerinden biri olan devletin ‘Sanat Nişanı’ ile ödüllendirilmesi Luz Casal’ın İspanya dışında da ne kadar çok sevildiğini de gösteriyor.2010 yılında tekrar kansere yakalandığını açıklayan sanatçı, hastalığı tekrar yenerek 2011’de sahnelere geri döndü. Sanatçının Madrid Arena’da İspanya Kanser Birliği için verdiği yardım konserinde 200.000 Euro’dan fazla para toplandı.Luz Casal, 2011’de çıktığı dünya turnesi kapsamında Kanada, Bahreyn, Yunanistan, Portekiz, Fas, Tunus, Belçika, Monako, Avusturya, İsviçre, Şili, Kolombiya ve Meksika’da konserler verdi. 2011 yılının Aralık ayında sanatçı 30 yıllık kariyerinin bir özetini yaptığı Best of çalışması “Bir Gül Demeti”ni yayınlarken, 2012’de büyük bir dünya turnesine daha imza atmayı başardı. Sanatçının 4 yıl aradan sonra çıkardığı ilk stüdyo albümü “Alma” ise kayıtlarını Los Angeles’ta tutuyor.

“Alma” hakkında Bildiğiniz üzere Luz Casal 4 yıl aradan sonra yepyeni şarkılardan oluşan bir albümle karşımıza çıkıyor. ‘Alma’ belki de bugüne kadar Casal’ın yaptığı albümler içinde uluslararası markete göre hazırlanmış ilk albümü sayılabilir. Müzik tarihinin efsanevi EastWest stüdyolarında, Los Angeles’ta kaydedilen


albüm iki farklı formatta karşımıza çıkıyor. Albümde toplam 10 İspanyolca şarkı bulunurken , özel versiyonda Luz Casal’ın kaydettiği Portekizce, Fransızca ve İtalyanca 7 şarkı daha var. Şimdi Luz, Los Angeles’ta gerçekleştirdiği yepyeni albümü “Alma” ile piyasaya geri dönerken yepyeni şarkılarını tanıtmak ve kariyerinin en güzel şarkılarını 21 Nisan’da Cemal Reşit Rey Konser Salonuna getirerek bizlere bahar şöleni sunacak. 21 NİSAN 2014, Saat 20.00 - CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU


SPOR

Hillsborough anısına…

15

Nisan 1989 tarihinde oynanan Liverpool- Nottingham Forest takımları arasında oynanan FA Kupası yarı final maçı, İngiltere’nin futbol tarihindeki en büyük stadyum felaketi oldu. Sheffield kentindeki Hillsborough Stadı’nda oynanan maçta dışarda kalan seyircilerin içeri alınması adına polis, turnikesi olmayan kapıları açarak büyük bir izdihama sebep oldu. “Lepping Lane” adlı tribünde çıkan kargaşada 96 taraftar tel örgülere sıkışarak can verirken 766 kişi yaralanmıştı… Tüm dünyanın ortak üzüntüsü olan bu olayın ardından Kırmızılar’ın ezeli rakibi olan Everton’ın taraftarları, bir sonraki maçı Liverpool taraftarları ile yan yana izlemişti.


7 dakikalık saygı duruşu

Liverpool taraftarı, faciada ölen 96 kişi için Manchester City maçı öncesi atkılardan oluşan koreografi hazırladı.

25. yılında anılan Hillsborough faciası adına İngiltere’de oynanan tüm maçlar 7 dakika geç başladı. Haftasonu Manchester City ile karşılaşan Liverpool, maç öncesi 25 yıl önce hayatını kaybeden 96 taraftarını unutmadı. Taraftarlar çeşitli pankartlar, koreografi ve tezahüratlarla hayatını kaybeden kardeşlerini andılar. UEFA Başkanı Michel Platini, o gün hayatını kaybeden 96 kişinin yakınlarının acısını paylaştıklarını bildirdi.


SPOR

Zafer Galatasaray’ın


n!

FIBA Kadınlar Avrupa Ligi Şampiyonası’nda finalin adı derbi oldu. Galatasaray, Fenerbahçe’yi 69-58 yendi.


İki ezeli rakibimizin Avrupa’da rakiplerini dize getirerek finalde karşı karşıya gelmesi büyük bir mucizeydi. Yarı finalde bir önceki yılın şampiyonu Ekaterinburg’u eleyen Galatasaray Odeabank, turnuva boyunca namağlup yoluna devam eden Fenerbahçe ile finalde eşleşti. Avrupa’ya taşınan derbi heyecanında maça hızlı başlayan taraf Galatasaray oldu. İlk periyotta 26-7’lik ezici performansıyla maça ağırlığını koydu. İkinci periyotta toparlanan Fenerbahçe, maçta dengeyi sağlarken ilk devre 42-29’luk Galatasaray üstünlüğü ile tamamlandı. İkinci yarıya iki takım da hatalarla başlasa da Galatasaray üstünlüğünü korudu ve 53-44 önde tamamladı. Son periyotta 9-2’lik seri yakalayan Fenerbahçe farkı 2’ye indirdi; fakat sonrasında ardı ardına gelen sayılara engel olamadı. Sarı Kırmızılı ekip, ezeli rakibi Fenerbahçe’yi 69-58 yenerek FIBA Avrupa Şampiyonluğu’na ulaştı.



SON SAYFA

Dualaldru! kabulYoork’ta

Her yıl New neksel düzenlenen Gele defilesi, bu Victoria’s Secret apılacak. sene Londra’da y dışında İlk defa Amerika lan defilenin gerçekleşecek o cağını Londra’da yapıla Lima duyuran Adrianat defilesinin “Victoria’s Secre cağını Londra’da yapılarur söylemekten gu en, firmanın duyuyoruz” derkticisi Ed pazarlama yönea yaşayan Razek, Londra’d alarınız erkekler için “Du kabul oldu” dedi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.